Petrol-İş Dergisi Kasım 2011 sayısı
-
Upload
petrol-is-dergi -
Category
Documents
-
view
247 -
download
8
description
Transcript of Petrol-İş Dergisi Kasım 2011 sayısı
Kasım 2011
“Saldırılara karşı emek hareketi ancak birleşerek başarı kazanabilir”
26. OLAĞAN GENEL KURULUMUZ 17-18 EYLÜL’DE YAPILDI
Türkiye, Petrol, Kimya, Lastikİşçileri Sendikası Yayın Organı
İÇİNDEKİLER
PETROL-İŞ MERKEZ YÖNETİM KURULU
Mustafa ÖZTAŞKIN
Genel Başkan
Ali Ufuk YAŞAR
Genel Sekreter
İbrahim DOĞANGÜL
Genel Mali Sekreter
Nimetullah SÖZEN
Genel Örgütlenme ve
Eğitim Sekreteri
Ahmet KABACA
Genel Yönetim Sekreteri
SAHİBİ Türkiye,Petrol,Kimya,
Lastik İşçileri Sendikası Petrol-İş Adına
Genel BaşkanMustafa ÖZTAŞKIN
Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı İşleri Müdürü Mehmet YILMAZ
Grafik Tasarım ve UygulamaZeynep ALTUN
Yönetim Yeri Altunizade Mah. Kuşbakışı Cad.
No:23 34662
Yerel, süreli ve aylık yayın
e-mail: [email protected]
Web Adresi: www.petrol-is.org.tr
Tel: (02l6) 474 98 70 (l0 Hat)
Fax: (02l6) 474 98 67
Baskı : Ezgi Matbaası Sanayi Caddesi Altay Sokak No:10Çobançeşme/Yenibosna-İSTANBUL
Tel: 0212 452 23 02 - 654 94 18
Baskı Tarihi: 03.11.2011
Başyazı............................................................................................................ 1Terör saldırılarını şiddetle kınıyoruz................................................................ 2Depremzedeler için yardım kampanyası başlattık............................................. 3 26. Olağan Genel Kurul ................................................................................... 4Yeni dönemin ilk Başkanlar Kurulu................................................................ 35Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarı Taslağı/Değerlendirme................................... 36SGBP toplantıları sürüyor.............................................................................. 39Sendikal Güç Birliği Platformu....................................................................... 42Kıdem Tazminatı kazanılmış haktır................................................................. 44Toplu iş sözleşmeleri..................................................................................... 47Petlas’ta kadro sevinci................................................................................... 48KİTEM kuruldu.............................................................................................. 49Rafineri işçileri 1 saat iş bıraktı..................................................................... 52Dosya/ICEM 5. Dünya Kongresine Doğru...................................................... 33Bir Görüş/ Yavuz Pak..................................................................................... 61Emekçiler Ankara’da İnsanca Yaşam mitinginde............................................ 64Botaş işçilerinin hak kaybını önlemek için toplantı......................................... 65Petrol-İş’e ziyaretler...................................................................................... 66Gazeteci Gözüyle/ Ferhan Şaylıman............................................................... 68Futbol Turnuvalarımız.................................................................................... 70
Değerli üyelerimiz, değerli okurlar...
Sendikamız17-18 Eylül tarihlerinde gerçekleştirdiği 26.Olağan Genel Kurulu ile yeni bir döneme girmiştir. Mer-kez Yönetim Kurulu'ndaki iki arkadaşımız bu genel ku-rulda görevlerini devretmiş, aramıza iki yeniarkadaşımız katılmıştır. Görevlerini devreden Genel Se-kreterimiz Mustafa Çavdar ve Genel Yönetim Sekrete-rimiz Mehmet Güray'a, Petrol-İş'e ve sendikal hareketeyaptıkları hizmet ve katkılarından dolayı teşekkür edi-yor, bundan sonraki yaşamlarında sağlık ve mutluluklardiliyoruz. Yeni dönemde bayrağı devralan Genel Sekre-terimiz Ali Ufuk Yaşar ve Genel Yönetim SekreterimizAhmet Kabaca'ya da yeni görevlerinde başarılar diliyo-ruz. Örgütümüzün diğer organlarına seçilen arkadaşla-rımıza da yeni görevlerinde başarılar diliyor, görevlerinidevreden arkadaşlarımıza da sağlık ve mutluluklar te-menni ediyoruz.
Sendikamızın 26. Olağan Genel Kurulu'nun en önemligündem maddelerini, kapitalizmin küresel ekonomikkrizi, işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımı adaletsizliği,dünyada ve ülkemizde emeğe, emekçilerin kazanılmışhaklarına saldırılar ve tüm bu saldırılar karşısında du-yarsız kalan Türk-İş'in bugünkü durumu oluşturmuştur.Küreselleşme denen uygulamalar sonucunda bütün dün-yada emek düşmanı politikalar giderek yaygınlaşmış, ül-kemizde de kıdem tazminatının gaspı, bölgesel asgariücret, kiralık işçilik, esnek çalışma, taşeronlaşma gibiyeni saldırılar gündeme gelmiştir. Sorunlarımız dağ gibibüyüktür ancak bu sorunlar çözümsüz değildir. ArtıkTürkiye işçi sınıfı ayağa kalkmalı, örgütlenmeli, sendi-kalarına sahip çıkmalı, sınıfsal çıkarlar doğrultusundaçalışmayan, sendika yönetimlerini değiştirmeli, dayanış-mayı, demokrasiyi ve değişimi önüne koymalıdır. İştearalarında sendikamızın da yer aldığı 10 sendika buamaçla Sendikal Güç Birliği Platformu adlı birlikteliğioluşturmuştur.
10 sendikanın genel merkezler düzeyinde oluşturmuş ol-
duğu bu birlikteliğin bölgeler düzeyinde de yatay örgüt-lenmesinin önünü açmak, bu 10 sendikanın şube başkanve yöneticilerinin, temsilcilerinin, üyelerinin birlikteli-ğini sağlamak ve bölgesel düzeyde de bu sendikalarıntek vücut halinde ortak mücadele yürütmeleri için top-lantılar bölgeler düzeyinde organize ettik. İstanbul, Lü-leburgaz, İzmir, Bursa, Adana ve Diyarbakır yapılantoplantıların ardından Ordu, Ankara ve yine İstanbul'datoplantılar organize ediyoruz.
Bizler Türk- İş içerisinde sendikal anlayış birlikteliğiaynı olan, sorunlara sınıfsal perspektifle bakan, bütünkarşılaştığımız sorunları ve çözüm önerilerini emeğinçıkarları doğrultusunda değerlendirip yine emeğin çıkar-ları doğrultusunda çözüm üreten, mücadeleci bir sendi-kal anlayışa sahip sendikalarız. Amacımız; önceliklekaybolan, unutturulan sınıf dayanışmasını yeniden inşaetmektir. Önce işçilerin kendi arasındaki sınıf dayanış-masını, ardından bütün işçiler ve emekçiler arasındakisınıf dayanışmasını ve yine kendini emekle ilişkilendi-ren bütün siyasi parti ve siyasi anlayışlarla da siyasal da-yanışmayı hedefleyen bir anlayışa sahibiz. Sendikalharekette yeni bir umut, yeni bir heyecan yaratacağız.
Bu mücadelenin kısa ve uzun vadeli hedefleri var; uzunvadede bu sendikalar birlikteliklerini her koşul ve şarttabüyüyerek devam ettirecekler, programlarını uygulaya-caklardır. Kısa vadede ise Platformun hedefi Türk-İşGenel Kurulu'dur. 8-9-10-11 Aralık tarihlerinde Anka-ra'da Türk-İş Genel kurulu toplanıyor. Türk-İş GenelKurulu'nda bu 10 sendika,10 sendikayı destekleyen sen-dikalarla birlikte Türk-İş yönetimine talip olacak, yöne-tim listesini çıkaracaktır. Sendikal Güç Birliği Platformuolarak alternatif olduğumuzu bütün Türkiye'ye göstere-ceğiz. İşçilerin desteğiyle Türk-İş yönetimini bu dönembiz üstleneceğiz. Türk-İş yönetim kurulunu kazanırsakPlatformun ilkeleri ve programı Türk-İş yönetimi tara-fından da uygulanır hale gelecektir. Türk-İş Genel Ku-rulu Türkiye sendikal hareketinde bir dönüm noktasıolacaktır.
petrol-iş 1
BAŞYAZI
Mustafa ÖZTAŞKINGenel Başkan
Türk-İş Genel Kurulu Türkiye sendikal
hareketinde bir dönüm noktası olacaktır
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 1
petrol-iş2
Bitlis'in Güroymak il-
çesinde yola yerleşti-
rilen bombanın
patlatılması sonucu 18
Ekim’de 5 güvenlik görevlisi
ve biri çocuk 3 yurttaşımızın
yaşamını yitirmesi, 20 vatan-
daşımızın yaralanması, Hakka-
ri'nin Çukurca ve Yüksekova
ilçelerindeki güvenlik birimle-
rine ve sınırdaki askeri birlik-
lere 19 Ekim gecesi yapılan
terör saldırılarında 24 askeri-
mizin şehit olması, 22 askeri-
mizin de yaralanması ülkemi-
zin dört bir yanında yüreklere
ateşler düşürmüş, ülkemizi ve
örgütümüzü yasa boğmuş, acı-
larımıza yeni acılar katmıştır.
Şehit olan askerlerimize, gü-
venlik görevlilerimize, sivil
yurttaşlarımıza Allah'tan rah-
met, yakınlarına başsağlığı ve
sabır, yaralı askerlerimize ve
yurttaşlarımıza ise acil şifalar
diliyoruz. Türkiye'nin sorun-
larının çözümü yönünde yeni
Anayasa çalışmalarına başlan-
dığı bugünlerde artan terör sal-
dırıları toplumsal barışı
dinamitlemekte, kardeşliği-
mizi bozmayı hedeflemekte,
sorunlarımızın demokratik
yollardan çözümünü güçleştir-
mektedir.
Terör, hiçbir davanın haklı ge-
rekçesi olamaz. Bu sorunun
bir an önce çözülmesi için
başta Hükümet olmak üzere
bütün siyasi partileri sorumlu-
luk almaya ve politika üret-
meye davet ediyoruz. Aliağa,
Adana, Kocaeli, Ankara ve
Bandırma şubelerimiz ise böl-
gelerinde ve işyerlerinde yapı-
lan terörü kınama toplantı ve
mitinglerine katılarak, şiddeti
protesto ettiler.
TERÖR SALDIRILARINI BİR KEZ DAHA ŞİDDETLE KINIYORUZ
24 asker, 5 polis şehit; biri çocuk 3 vatandaşımız daha can verdi
Üyemiz Engin Yıldırım da terör kurbanı oldu...
Cenazesi hava yoluyla İz-
mir'e getirilen Engin Yıldı-
rım için ailesinin,
yakınlarının, çalışma arka-
daşlarının, Petrol-İş üyesi
Tüpraş ve Petkim işçileri-
nin, Genel Başkanımız
Mustafa Öztaşkın ile genel
merkez yöneticilerimizin,
Aliağa ve İzmir şube baş-
kan ve yöneticilerinin, ör-
gütlü olduğumuz işyerle-
rinde çalışan Petrol-İş üyesi
işçilerin, emekçilerin İzmir
halkının katılımıyla Buca
Cemevi'nde cenaze töreni
düzenlendi. Törende acılı
baba İsmet Yıldırım, Yük-
sekova'da kaldıkları kısa
sürede yaşadıklarını anlattı.
Törende bir konuşma yapan
Genel Başkanımız Mustafa
Öztaşkın, Engin Yıldırım'ın
barış isteyen bir kişi oldu-
ğunu, ülkesini ve insanları
sevdiğini söyledi. Öztaşkın,
Yıldırım'ın bu nedenle eşi
Sevcan Yıldırım'ın Hakkari
- Yüksekova'daki Vali Er-
doğan Gürbüz İlköğretim
Okulu'na rehber öğretmen
olarak gitmesini ve Yükse-
kova'daki çocuklara eğitim
vermesini teşvik ettiğini
söyledi. Yıldırım ailesinin
yakınları da Engin Yıldı-
rım'ın Yüksekova'ya tayini
çıkan eşine, “ Gitmemeyi
aklımızdan bile geçirmeye-
lim. O çocuklara biz de
sahip çıkmalıyız. Gitme-
mek bize yakışmaz” dedi-
ğini aktardılar. Engin
Yıldırım'ın henüz 4 aylık
kızı Deniz de öksüz kaldı.
Buca Cemevi'nde yapılan
törenin ardından Engin Yıl-
dırım'ın cenazesi Buca
Kaynaklar Mezarlığı'nda
toprağa verildi. Engin Yıl-
dırım'a rahmet, eşine, ya-
kınlarına, çalışma arka-
daşlarına başsağlığı ve sabır
diliyoruz. Örgütümüzün
başı sağolsun.
27 Eylül'de Hakkari - Yük-sekova'da uğradığı silahlısaldırıda öldürülen sendi-kamız üyesi Engin Yıldırımiçin İzmir- Buca'da cenazetöreni düzenlendi. Törendebir konuşma yapan GenelBaşkanımız Mustafa Öztaş-kın, Engin Yıldırım'ınbarış isteyen bir kişi oldu-ğunu, ülkesini ve insanlarısevdiğini söyledi.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 2
ACIMIZ BÜYÜK, ÜLKE OLARAK BAŞIMIZ SAĞOLSUN!Merkez üssü Van olan 7.2 şiddetindeki depremle ülkemiz yine büyük bir acıyla sarsıldı
Van merkez olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Ana-
dolu bölgelerimizde 23 Ekim'de yaşanan 7.2 büyük-
lüğündeki depremde yüzlerce vatandaşımızın
yaşamını kaybetmesi, yüzlerce vatandaşımızın yaralanmasıyla
ülkemiz yine büyük bir acıyla sarsıldı. Depremin en fazla sars-
tığı Erciş ilçesinde yüzlerce insanımız yaşamını kaybetti. 80'in
üzerinde bina çöktü. 20 bine yakın can alan 7.4'lük Marmara
depreminden sonra ülkemiz bu kez de 7.2 şiddetindeki Van
depreminin büyük şokunu yaşıyor.
Petrol-İş Sendikası olarak bu büyük depremde hayatını kay-
beden bütün kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına baş-
sağlığı ve sabır, yaralı kardeşlerimize ise acil şifalar diliyoruz.
Tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz. Ülkemizin başı
sağolsun.
Van merkezli bu büyük depremde en fazla dikkat çeken konu-
lardan biri ise oldukça fazla binanın çökmesi ve depremde
yerle bir olmasıdır. Bütünüyle bir deprem kuşağında yer alan
ülkemizde yaşanan bu depremler, bir kez daha gösteriyor ki
aslında deprem değil, çürük binalar öldürüyor. Van depremi
de, 7.4 şiddetindeki Marmara depremini yaşayan ve 20 binin
üzerinde vatandaşını kaybeden Türkiye'nin bu büyük deprem-
den yeterince ders almadığını gösteriyor.
Toplum, devlet ve siyasi iktidarlar bu büyük acılardan dersler
çıkartmalı ve ülkemizin bütünüyle deprem kuşağında yer al-
dığını asla ve asla unutmadan konutunu, kamu binasını, yo-
lunu, köprüsünü bu gerçeğe göre inşa etmeli ve gerekli ted-
birleri almalıdır.
Ülkemiz birlik ve beraberlik içerisinde, maddi ve manevi da-
yanışma ile bu büyük felaketin de yaralarını saracaktır.
Petrol-İş, yardım kampanyası başlattı23 Ekim'de Merkez üssü Van - Erciş olan ve bütün Doğu ve
Güneydoğu illerimizi sarsan 7.2 şiddetindeki depremde yüz-
lerce kardeşimizi kaybettik; yüzlerce kardeşimiz de yaralandı,
yüzlerce bina yıkıldı, büyük can ve mal kaybı oldu. Türkiye
bu depremle bir kez daha büyük bir acıyla sarsıldı. Acımız
büyük; ülkemiz bu büyük yarayı dayanışma içerisinde hep be-
raber saracaktır.
Sendikamız Petrol-İş bütün imkanlarıyla, maddi ve manevi
olarak Van halkının yanındadır ve Van halkına yardım kam-
panyası başlatmıştır. Petrol-İş Sendikası, genel merkez ve
şube yöneticileriyle, genel merkez ve şube çalışanlarıyla, ör-
gütlü olduğu işyerlerindeki 25 bin üyesiyle sağladığı maddi
destekle de açılan deprem yaralarının bir an önce sarılması
için çaba göstermektedir.
Fot
oğra
f A
li İ
hsa
n Ö
ztü
rk /
A.A
petrol-iş 3
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 3
Sendikamızın 17-18 Eylül'de yapı-
lan 26. Olağan Merkez Genel
Kurulu, 17 Eylül Cumartesi günü
Genel Merkez Konferans Salonu'nda
Genel Sekreter Mustafa Çavdar'ın açış
konuşmasıyla başladı. Genel kurula si-
yasi partilerin, sendikaların, meslek
odalarının, demokratik kitle örgütlerinin
temsilcileri, sendikamızın eski genel
başkan ve şube başkanları, merkez yö-
neticilerimiz, şube başkanlarımız, şube
yöneticileri ile delegeler katıldı. İki gün
süren genel kurula çok sayıda da dünya
sendikalarından konuk katıldı.
Yoğun bir katılımın olduğu genel kurul
ilk gün saat 24.00'e kadar sürdü. İkinci
gün ise seçimler yapıldı.
petrol-iş4
Genel kurula siyasi partilerin, sendikaların, meslek odalarının, demokratik kitleörgütlerinin temsilcileri, sendikamızın eski genel başkan ve şube başkanları,merkez yöneticilerimiz, şube başkanlarımız, şube yöneticileri ile delegeler ka-tıldı. İki gün süren genel kurula çok sayıda da yabancı konuk sendikacı katıldı.
“Saldırılara karşı emek hareketi ancak birleşerek başarı kazanabilir”
GENEL KURUL
26. OLAGAN GENEL KURULUMUZ 17-18 EYLÜL'DE YAPILDI
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 4
Tüm katılımcıları Petrol-İş adına selam-
layan ve 26. Olağan Merkez Genel Ku-
rulu'nu onurlandırdıkları için herkese
teşekkür eden Genel Sekreterimiz Mus-
tafa Çavdar, katılımcıları Cumhuriyetin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ülke-
mizin kurtuluşu için, emperyalizme
karşı mücadele verirken şehit düşenler
ve işçi sınıfının eşitlik, özgürlük ve de-
mokrasi mücadelesinde yaşamını yiti-
renler anısına bir dakikalık saygı
duruşuna davet etti. Saygı duruşunun ar-
dından İstiklal Marşı okundu.
“Sendika Geleceğindir” filmiSaygı duruşundan sonra “Sendika Gele-
ceğindir” ve “60.Yılında Petrol-İş İçin
Ne Dediler” adlı iki film gösterildi.
Petrol-İş'in 60. Yıldönümü İçin “Bir
Mücadele Öyküsü” adlı belgeseli ha-
zırlayan Documenta film ekibi tara-
fından hazırlanan filmler ilgiyle
izlendi ve kongredeki izleyiciler tara-
fından defalarca alkışlandı.
Genel Sekreterimiz Mustafa Çavdar,
“Sendika Geleceğindir” ve Petrol-İş
İçin Ne Dediler” filmlerinin gösteri-
minden sonra konuşmasını yapmak
üzere Genel Başkanımız Mustafa Öz-
taşkın'ı kürsüye davet etti. Alkışlarla
kürsüye çıkan Öztaşkın, genel kurula
katılan tüm konuklara, “Hoş geldiniz”
diyerek kendilerini selamladı.
Krizin nedeni kapitalizmin kendisiGenel kurulda açılış konuşmasını
yapan Öztaşkın, gelişmiş ülkelerde
2008 yılında patlak veren ve bütün
dünyayı etkisi altına alan ekonomik
krizin siyasal, ekonomik, toplumsal
ve kültürel yıkıma yol açtığını, 1970'li
yıllarda kapitalizmin yapısal krizini
aşmak için uygulamaya konulan, neo-
liberal politikaların çöküşüne de
neden olduğunu söyledi.
Krizin aynı zamanda, Türkiye gibi ge-
lişmekte olan ülkelere dayatılan IMF
ve Dünya Bankası politikalarının if-
lasının da göstergesi olduğunu belir-
ten Öztaşkın, “Krizin asıl nedeni ise,
kaynakların toplumsal ihtiyaçlar doğ-
rultusunda eşit ve adilce dağıtımını
engelleyen ve sadece karı merkeze
alan, kar için herşeyi mübah sayan ka-
pitalizmin kendisidir” diye konuştu.
Öztaşkın, insanlığa eşitsizlik ve adalet-
sizlikten başka bir şey getirmeyen, iş-
sizliği ve yoksulluğu sürekli artıran,
açlıktan insanların ölmesine neden olan,
kâr için doğayı kirletip, tahrip eden ge-
netiği değiştirilmiş ürünlerle insan sağ-
lığını tehdit eden, dünyayı yaşanmaz
hale getiren bu sistemin artık değişmesi
gerektiğini söyledi.
Emek düşmanıpolitikalar yaygınlaşıyor
Sermayenin kendisi için en uygun ko-
şulların oluştuğu yerlerde ve ülkelerde
hiçbir engelle karşılaşmadan, hatta teş-
vikler alarak üretim yapmasını sağlayan
ve ürettikleri ürünlerini dünyanın her
yerinde hiçbir engellerle karşılaşmadan
pazarlayabildikleri ve adına küresel-
leşme denen uygulamalar sonucunda,
bütün dünyada emek düşmanı politika-
ların giderek yaygınlaştığını belirten
Öztaşkın, “Çünkü dünya üretimini
elinde tutan çok uluslu şirketler, dünya
genelinde gerçekleştirdikleri üretimle-
rinde rekabeti ucuz, güvencesiz, örgüt-
süz ve esnek işgücü üzerinden
yapmaktadırlar. Bu politikaları hayata
geçirebilmek için de, kazanılmış haklara
el uzatılmakta, sosyal devlet uygulama-
ları ortadan kaldırılmaktadır. Sermaye-
nin dünya genelindeki emek karşıtı
uygulamalarına, sadece işyeri, işkolu ve
ülke düzeyinde verilen mücadelelerle
karşı koymaya çalışmak, Don Kişot'un
yeldeğirmenlerine savaş açmasına ben-
zemektedir. Bunun için yüzümüzü dün-
yaya dönmeli, sendikacılıkta günübirlik
işlerimizin de küresel ayağını oluştur-
malıyız. Küresel sendikal yapıları güç-
lendirmeliyiz” dedi.
Toplumsal muhalefet sindirildiTürkiye'de 4 yılda, siyasal gerilimlerin
had safhaya vardığını, bir siyasal dönü-
şüm süreci yaşandığını, yargının bağım-
sızlığını yitirdiğini, bir gecede çıkarılan
Kanun Hükmünde Kararnamelerle ya-
sama ve yürütme süreçlerinin işlevsiz
hale getirildiğini belirten Öztaşkın, AKP
hükümeti eliyle, Türkiye'nin siyasal,
ekonomik, toplumsal ve kültürel çehresi
yeniden şekillendirilirken, toplumsal
muhalefetin sindirildiğini, antidemokra-
tik bir iklim yaratıldığını bildirdi. Top-
lumsal barışın önündeki en büyük
engelin Kürt sorununun çözülememiş,
demokrasi, barış, eşitlik ve özgürlük ta-
leplerinin görmezden gelinmiş, hak ara-
yanların talebinin baskı ve şiddetle
bastırılmaya çalışıldığını kaydeden Öz-
taşkın, şöyle devam etti: “Hakları ve öz-
gürlükleri güvence altına alacak,
Anayasa değişiklikleri iktidar partisinin
anlayışı doğrultusunda gerçekleşmiş,
sivil Anayasa yapılamamıştır. Ayrıca
geçtiğimiz dönemde krize karşı önlem
adı altında sermayeye ciddi kaynaklar
aktarılmış, sıcak paraya dayalı, dışa ba-
ğımlı ekonomik politika sürdürülmüş,
gelir dağılımı adaletsizliği daha da art-
petrol-iş 5
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 5
petrol-iş6
mış, gerçek işsizlerin sayısı 6 milyona
ulaşmış, işçi ücretleri son 3 yılda reel
anlamda yüzde 7 gerileyerek yoksulluk
artmış, işçilerin sendikalaşma oranı
yüzde 5'lere kadar gerilemiş, iş cinayet-
leri artmıştır.”
Anayasa tartışmalarındataraf olacağızPetrol-İş Sendikası'nın Türkiye'nin te-
mel sorunlarının çözümünde her zaman
taraf olduğunu, her zaman söyleyecek
sözü olduğunu belirten Öztaşkın, “Sen-
dikamız düşünceye, inanca, kimliklere,
kültürlere saygılı olmuş, bir arada, barış
içinde kardeşçe yaşamı savunmuştur.
Dört yıllık dönemde, Kürt sorununun
ülke bütünlüğü içinde, aynı bayrak al-
tında, demokratik yöntemlerle, demok-
rasi, barış, eşitlik ve özgürlük temelinde
çözümünü savunmuş, her türlü şiddetin
son bulmasını, silahların susmasını,
Türk olsun Kürt olsun, kimliği ne olursa
olsun hiçbir ananın yüreğinin yanma-
masını savunmuştur, önümüzdeki dört
yılda da bu anlayışı savunmaya devam
edecektir. Yeni Anayasa, Kürt sorunu-
nun çözümünde de, ülkemizin gittiği
yönün belirlenmesinde de önemli bir
gösterge olacaktır. Petrol-İş Sendikası,
Anayasa'nın toplumsal mutabakatla ha-
zırlanmasını, herkesin kendisini bu Ana-
yasa ile ifade edebilmesini, siyasetin,
ekonominin, toplumsal ve sosyal yaşa-
mın emeğin çıkarları doğrultusunda şe-
killenmesini savunmakta, insanların dü-
şünce, inanç ve kimliklerinden dolayı
dışlanmadığı, her türlü ayrımcılığın or-
tadan kalktığı, insan olmanın gerektir-
diği evrensel hakların ve özgürlüklerin
yaşam bulduğu, doğanın metalaştırılma-
dığı, cinsiyet ayrımcılığının son bul-
duğu, kadına yönelik şiddetin sona
erdiği, gençlerin geleceğinin güvence
altına alındığı, çocuk haklarına saygılı,
özgür ve demokratik bir Türkiye'yi sa-
vunmaktadır” diye konuştu.
İşçi sınıfı ayağa kalkmalıTürkiye işçi sınıfının artık ayağa kalk-
ması, örgütlenmesi, sendikalarına sahip
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 6
petrol-iş 7
çıkması, sınıfsal çıkarlar doğrultusunda
çalışmayan, sendika yönetimlerini de-
ğiştirmesi, dayanışmayı, demokrasiyi ve
değişimi önüne koyması gerektiğini
vurgulayan Öztaşkın, bunun için Sendi-
kal Güç Birliği Platformu oluşturdukla-
rını, işyeri işyeri, bölge bölge dolaşarak
Türkiye İşçi sınıfının umudu olacakla-
rını kaydetti.
“Türkiye'de birleşik emek hareketini ya-
ratacağız. Türk-İş Genel Kurulu'nda da
aynı kaygıları paylaşan, aynı anlayışları
taşıyan ve bizimle beraber olmak iste-
yen sendikalarla, emek dostlarıyla liste-
mizi çıkaracağız, alternatif olduğumuzu
tüm Türkiye'ye göstereceğiz, seçimi ka-
zanamasak bile birlikteliğimizi devam
ettireceğiz. İlkelerimizi, prensiplerimizi
ve programımızı uygulamaya devam
edeceğiz” diyen Öztaşkın saldırıların
karşısında duracaklarını söyledi.
Divan Başkanı Atilay AyçinÖztaşkın'ın konuşmasının ardından
divan kurulu oluşturuldu. Hava-İş
Genel Başkanı Atilay Ayçin Divan Baş-
kanı olurken, Kristal-İş Genel Başkanı
Bilal Çetintaş Başkan Yardımcısı, Pet-
rol-İş 1 Nolu Şube Delegesi Şirin Akay
ve Petrol-İş Bursa Şube Delegesi İpek
Elibol divan üyesi seçildiler.
Katılım yoğun olduCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçda-
roğlu başta olmak üzere, Genel Kurula
katılarak Petrol-İş'i onurlandıranlar şu
isimler oldu: Cemail Bakındı - Türk-İş
Teşkilatlandırma Sekreteri, Toleyis
Genel Başkanı, Mustafa Türkel- Tek-
gıda-İş Genel Başkanı, Prof. Dr. Zeki
Kılıçarslan- Halkın Sesi Partisi Genel
Başkan Yardımcısı, Soydal Sılay- De-
mokratik Sol Parti Genel Başkan Yar-
dımcısı, Erdal Aksüngür- CHP İzmir
Milletvekili, Süleyman Çelebi- CHP İs-
tanbul Milletvekili,Yakup Akkaya- CHP
Genel Başkan Yard.- Basın-İş Genel
Başkanı, Gürsel Tekin- CHP Genel Baş-
kan Yardımcısı, Sezgin Tanrıkulu- CHP
Genel Başkan Yardımcısı, Hakan Yıldı-
rımoğlu- Koç Holding A.Ş. Endüstri
İlişkileri Başkanı, Bilal Çetintaş- Kris-
tal-İş Genel Başkanı, Polat Akbaş- Kris-
tal-İş Genel Eğitim Sekreteri, Mehmet
Çelik- Petrol-İş E. Genel Teşkilatlanma
Sekreteri, Kenan Öztürk- TÜMTİS
Genel Başkanı, Av. Mahmut Tanal-
CHP İstanbul Milletvekili, Nejat Elibol-
Petrol-İş Eski Şube Başkanı, Bayram
Yıldırım- Petrol-İş E. Genel Başkanı,
Refik Baydur- KİPLAS Başkanı, Aziz
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 7
petrol-iş8
Hacısalihoğlu- Koop-İş İst. Şube Baş-
kanı, Eyüp Kasap- Türkiye Denizciler
Sendikası Genel Sekreteri, Turgut
Aktaş- T. Haber İş Genel Teşkilat Sekre-
teri, Hasan Uluşan- Deri-İş Teşkilat Se-
kreteri, İrfan Mete- T. Denizciler
Sendikası Genel Teşkilatlanma Sek., Er-
doğan Kefele- Belediye -İş Toplu İş
Sözleşmesi Genel Sek., Rıdvan Budak-
Tekstil İşçileri Sendikası Genel Baş-
kanı, Musa Servi- Deri-İş Genel Baş-
kanı, Eyüp Alemdar- Koop-İş Genel
Başkanı, Levent Tüzel- İstanbul Bağım-
sız Milletvekili, Mustafa Başoğlu- Sağ-
lık-İş E. Genel Başkanı, Ziya Hepbir-
Petrol-İş E. Genel Başkanı, İsmail Top-
kar-Petrol-İş E. Genel Başkanı, M.Ali
Alabora- Oyuncular Sendikası Genel
Başkanı, Şebnem Sönmez- Oyuncular
Sendikası Genel Sekreteri, Ferit İlsever-
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı,
Atilla Özsever- Maltepe Üniversitesi
Öğretim Üyesi. Adnan Özcan-Petrol-İş
E. Genel Başkanı. Sabri Topçu- EMEP
Genel Başkan Yrd. Osman Gürsu- Tez-
koop-İş Genel Başkanı. Atilay Ayçin-
Hava-İş Genel Başkanı. Türk-İş
İstanbul 1. Bölge Temsilcisi Faruk Bü-
yükkucak. Myra Ajans: Rauf Kösemen
ve Damla Özlüer.
Dünya sendikacılarıPetrol-İş kongresindeICEM Genel Sekreteri Manfred Warda,
EMCEF Genel Sekreteri Michael Wol-
ters, RETUNSEE Başkanı ve Romanya
Kimya ve Petrokimya İşçileri Sendikası
Başkanı Petre Tancau, ICEM Sanayi ve
Şirket İlişkileri Direktörü Kemal Özkan,
RETUNSEE Genel Sekreteri ve Yuna-
nistan Petrol ve Gaz İşçileri Sendikası
Başkanı Nikos Orfanos,Yunanistan Pet-
rol ve Gaz İşçileri Sendikası Genel Se-
kreteri Panagiotis Kontousiadi,
RETUNSEE Başkan Yardımcısı ve Slo-
venya Enerji İşçileri Sendikası Başkanı
Franc Dolar, Romanya Kimya ve Petro-
kimya İşçileri Sendikası'ndan Ana
Maria Dolhascu, Slovenya Enerji İşçi-
leri Sendikası'ndan Mitja Fabian, RE-
TUNSEE Başkan Yardımcısı ve
Sırbistan Bağımsız Enerji ve Petro-
kimya İşçileri Sendikası'ndan Zoran Jo-
vanovic, Makedonya Kimya ve
Metaldışı Sanayi İşçileri Sendikası Baş-
kanı Zoran Mironovski, Kıbrıs Dev-
rimci İşçi Sendikaları Federasyonu
Dev-İş Genel Başkanı Mehmet Seyis,
Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federeras-
yonu Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı,
Kıbrıs Sağlık-Sen Başkanı Kemal Oktar
da Petrol-İş kongresine katıldılar.
Genel Kurula mesaj gönderen-
ler: Faruk Çelik- Çalışma ve Sos-
yal Güvenlik Bakanı, Mustafa
Kumlu- Türk-İş Genel Başkanı,
Musa Çam- CHP İzmir Milletve-
kili, Doğu Perinçek- İşçi Partisi
Genel Başkanı, Necdet Pamir,
Mürsel Taşçı- Ağaç-İş Genel
Başkanı, Ramazan Ağar- T. Yol-
İş Sendikası Genel Başkanı,Türk-
Harb İş Merkez Yönetim Kurulu,
Muzaffer Akpunar- Liman-İş
Genel Başkanı, Prof. Numan
Kurtulmuş-Halkın Sesi Partisi
Genel Başkanı, Avni Erakalın-
Emekli Sendikacılar Derneği,
Bedrettin Baykaç- Tarım-İş
Genel Başkanı, Pevrul Kavlak-
Türk-İş Genel Sekreteri- Türk-
Metal Genel Başkanı, İzzet Çetin-
CHP Ankara Milletvekili, Dr.
Masum Türker- DSP Genel Baş-
kanı, Nazmi Irgat- Teksif Genel
Başkanı, Serkan Mutlu- Hava-İş
İzmir Şube Başkanı,Doç.Dr. Ser-
pil Çakır- İ.Ü Öğretim Üyesi
genel kurulumuza mesaj gön-
derdiler.
Genel kurula çok sayıda da
kutlama mesajı geldi
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 8
petrol-iş 9
Petrol-İş işçilerin haklarıiçin mücadele eden bir sendika
ICEM Genel Sekreteri Manfred Warda
kogrede yaptığı konuşmada, “Burada
kongrenizde bulunmaktan büyük bir
mutluluk ve onur duyuyor ve nazik da-
vetinizden dolayı teşekkür ediyorum.
ICEM ailesinin sizlere selamlarını ve
dayanışma dileklerini getirdim. Petrol-
İş bu küresel ailenin çok nemli üyelerin-
den biridir. Petrol-İş Sendikası'na
İstanbul'da dünya kimya konferansına
ev sahipliği yaptığı için de teşekkür ede-
rim.”
Warda, Petrol-İş kongresine 132 ülke ve
500 sendikasından 20 milyon üyenin se-
lamını getirdiğini belirterek, Petrol-İş'in
üyelerinin haklarını korumak için mü-
cadele eden bir sendika olduğunu, dün-
yanın her yerindeki dinamikleri hayata
geçirdiğini kaydetti. Batı Avrupa, Al-
manya, Fransa gibi ülkelerin çok uluslu
şirketlerinin davranışlarının utanç verici
olduğunu belirten Warda, bu şirketlerin
kendi ülkelerindeki işçilere tanıdıkları
Genel kurulda konuşma
yapan CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu kendi
içinde bölünmüş işçilerin haklarını
koruyamayacağını, sendikacılara
biraz da sitemde bulunmak istedi-
ğini söyledi. “Susma, sustukça sıra
sana gelecek” sloganını hatırlatmak
istediğini belirten Kılıçdaroğlu şun-
ları söyledi:
“Madem ki alınterinin, emeğin har-
man olduğu bir salondayız. O zaman
ben de sitemlerimi dile getireceğim.
Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa
Öztaşkın'ın, 'Yöneticiliğini korumak
için herşeyi mübah sayan, inancını,
heyecanını yitirmiş, “hak verilmez
alınır” şiarını, “ hak verilir, koltuk
korunur”a dönüştüren sendikacılar
da eklenince bugünkü dramatik
durum ortaya çıkmaktadır' sözlerini
tekrarlamak istiyorum. Sizin güzel
bir sloganınız vardı; 'susma, sus-
tukça sıra sana gelecek' diye. Sizin
sloganınızı size hatırlatırken, eğer
birlik olamıyorsanız, güç olamıyor,
kararlı duramıyorsanız, bilin ki biri-
leri gelir sizi parçalar.”
Uluslararası alandaki sendikal ve
sosyal hakların Türkiye'de kabul
görmemesini içlerine sindiremedik-
lerini belirten Kılıçdaroğlu sözlerini
şöyle sürdürdü: “ Hangi sendikacı-
lıktan bahsediyorsunuz? “Sırtını ik-
tidara dayamış, kamu bankalarından
kredi alan sendikacılık anlayışı mı,
işçinin hakkını sonuna kadar savu-
nan sendikacılık anlayışı mı? Tabii
ki emeğin hakkının savunan sendi-
kacılık anlayışı. Partimizin varlık
nedenlerinden biri de budur; emeğin
hakkını savunmak.”
Çalışanların haklarının ülkemizde
yeterince korunmadığını belirten Kı-
lıçdaroğlu şöyle bir örnek verdi:
“Her yıl Asgari Ücret Tespit Komis-
yonu toplanır. Bu toplantılardan bi-
rinde toplantıya katılan bir sendika
temsilcisi asgari ücret miktarını ye-
terli bulurken Devlet Planlama Teş-
kilatı temsilcisi yetersiz buluyordu.
Bu sendikacılık anlayışı, sendikacı-
lığı geriye götürdü.”
Ücret sendikacılığına da karşı ol-
duklarını söyleyen Kılıçdaroğlu söz-
lerini şöyle sürdürdü:
“Bir fabrikanın yaşaması gerektiğini
biliyoruz, ancak emeğin uluslararası
alanda kabul dilen haklarının, Türki-
ye'de kabul görmemesini de içimize
sindiremiyoruz. Uluslararası alanda
haklar varsa, bu haklara bizim işçi-
mizin de sahip olmasını istiyoruz.”
Sendikalaşmanın önündeki en
büyük engelin taşeronlaştırma oldu-
ğunu, taşeronun en çok kamuda yer
aldığını belirten Kılıçdaroğlu, taşe-
ronlaşmanın hem sendikaların hem
de demokrasinin önünde engel oldu-
ğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, “ Taşe-
ron işçisi 18 saat çalışıyor. Kim bu
kadar saat çalışamam diyebilir. Dese
kapının önüne konulur. Taşeron-
laşma demokrasinin önünde de bir
engel. Taşeronu kaldırmak CHP'nin
boynunun borcudur” dedi.
Kılıçdaroğlu, yakasına taktığı “Sen-
dikalı Ol” rozetini göstererek, “ Sen-
dikalı Ol” rozetini memnuniyetle
taktım. Çünkü biz CHP olarak her-
kesin sendikalı olmasını savunuyo-
ruz. Kayıtdışını kaldırmanın en
kolay yolu o işyerindeki işçileri sen-
dikalı yapmaktan geçer. Siz hiç sen-
dika olan bir yerde vergi kaçağının
olduğunu, prim kaçağının olduğunu
gördünüz mü?” dedi. İşsizlik Sigor-
tası Fonu'ndaki paraların işsizler için
kullanılmadığını, Ekonomik Sosyal
Konsey'in toplanamadığını belirten
Kılıçdaroğlu, oy versin vermesin
bütün işçilerin, emekçilerin, işsizle-
rin, emeklilerin, köylülerin sözcüsü
olacaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu: Taşeronu kaldıracağız
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 9
petrol-iş10
hakları Türkiye'deki şirketlerinde çalı-
şan işçilere tanımadığını belirtti.
Warda, bu tür çifte standartlı uygulama-
ların karşısında ise Petrol-İş'in direndi-
ğini kaydetti. Warda, ICEM olarak
Petrol-İş'le Novamed'de, Bericap'ta,
Polyplex'te dayanıştıklarını belirterek
küresel sendikalar arasındaki birleş-
mede Petrol-İş'in verdiği destekten do-
layı teşekkür etti.
Petrol-iş sendikası çok büyük mücade-
leler veriyor. Petrol-iş sendikasına her
zaman destek vermeye devam edeceğiz.
Bu ülkeyi seviyorum, sizlerle olmak
bize keyif veriyor. Özellikle Petrol-İş in
örgütlenme kampanyalarını takdir edi-
yoruz. Uluslararası birleşmelere verdiği
destekten dolayı petrol-İş e teşekkür
ederiz. Önmüzdeki Haziran ayı içeri-
sinde küresel federasyonu kuracağız ve
55 milyon emekçi bu çatı altında müca-
dele edecek. Petrol-İş'in ve diğer sendi-
kaların da bu birleşmede önemli rolleri
oldu.
Daha sonra Warda'ya dünya sendikal
hareketine ve Petrol-İş'e verdiği hizmet-
lerden, desteklerden dolayı Genel Baş-
kanımız Mustafa Öztaşkın bir teşekkür
plaketi verdi. Küresel sendikaların bir-
leşmesinde önderlik ettiğini belirtti.
EMCEF Genel Sekreteri Mic-
hael Wolters yaptığı konuş-
mada, Petrol-İş'in kongresine
katılmaktan memnuniyet duydu-
ğunu belirtti ve Petrol-İş ile sıkı ve
samimi bir ilişki içinde olduklarını,
Petrol-İş'i faaliyetlerinden dolayı
takdir ettiklerini söyledi. Wolters,
uluslararası dayanışmada daha ya-
pılacak çok şey olduğunu söyledi.
Wolters şöyle konuştu: “
Petrol-İş'teki dostlarımla tekrar bir-
likte olmaktan gerçekten memnuni-
yet duyuyorum. Sendikal alandaki
meslek yaşamım boyunca Petrol-
İş'le sıkı ve samimi bir ilişki içinde
oldum. Bu ilişkiler Almanya'daki
sendikamın uluslararası ilişkiler so-
rumlusu olarak 1990'larda başladı,
daha sonra ICEM'de Kimya ve Las-
tik İşkolları Sorumlusu olduğum
dönemde sürdü ve şimdilerde
EMCEF Genel Sekreteri olarak
daha da gelişiyor. Bütün bu görev-
lerim boyunca, uluslararası çalışma
söz konusu olduğunda Petrol-İş'in
verdiği destek ve katkıyı hep takdir
ettim. Elbette daha yapacak çok iş
var. Ayrıca, bir Avrupa sendika fe-
derasyonu olarak EMCEF'in Petrol-
İş'le köklü bir işbirliği geleneği var;
ve ben kişisel olarak, Petrol-İş yö-
netiminin Güneydoğu Avrupa
Enerji Sendikaları Bölge Ağı RE-
TUNSEE'yi geliştirme çabalarını
takdirle karşılıyorum. Bu Avrupa
düzeyinde dayanışma ve politik
eylem sorumluluğunun iyi bir örne-
ğidir. Üstelik, Petrol-İş'in sadece
Avrupa'da olup biteni izlemekle
kalmadığını, Türkiye sendikal hare-
WOLTERS: Uluslararası dayanışmada yapılacak çok iş var
Warda’ya teşekkür plaketi
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 10
petrol-iş 11
ketinin Avrupa sendikal hareketinin
bir parçası olması konusundaki ka-
rarlılığını da gösteriyor. Bu ne-
denle, kanımca, AB karar
organlarının ve AB üyesi bütün ül-
kelerin Türkiye'nin AB üyeliğini
kabul etmesi son derece mantıklı-
dır. AB Antlaşması'nın gereklerini
yerine getirmek üzere, sendikal dü-
zeyde olduğu gibi politik düzeyde
yapılacak birçok çalışma var. Açık
söylemek gerekirse, bu alanda iler-
leme kaydetmeye elverişli büyük
bir stratejik fırsat söz konusu: Ül-
kenizdeki kısıtlayıcı ve sendika
karşıtı mevzuat miadını dolduruyor.
Bu bir fırsattır ve kullanılmalıdır.
Bu yılın başlarında Maden-İş'in
kongresine katıldım ve Mustafa Öz-
taşkın'ın Türkiye'deki sendikaların
önündeki görevler konusunda coş-
kuyla ve açıkça söylediklerinden et-
kilendim. Öztaşkın'ın öbür
sendikaların başkanlarını da ikna
edebileceğini umuyordum ve hâlâ
umuyorum.”
Yaşadığımız dönem büyük zorluklarla dolu. Yaşadığımız dönemin büyük zorluk-
larla dolu olduğunu belirten Wol-
ters, “Sadece Avrupa'daki ve
dünyadaki mali ve ekonomik kriz-
den dolayı değil; bütün dünyada
sendikaları güçlendirmek de büyük
bir zorluk olarak önümüzde duru-
yor. Uluslararası düzeyde, 3 büyük
ve saygın küresel sanayi federas-
yonu gelecek yıl Haziran ayında
yeni ve daha güçlü bir federasyon
kuracak. Ayrıca, gelecek yıl Mayıs
ayında, metal ve tekstil federasyon-
larıyla birlikte yeni bir Avrupa Fe-
derasyonu'nun kurulmasından
sorumlu olduğumu söylemekten de
gurur duyuyorum” dedi.
Bütün Avrupa'da yaklaşık 8 milyon
üyeli yeni bir dev federasyonun ku-
rulmasına sadece bir adım kaldığini,
üye örgütlerle yeni bir çatı kurmakla
kalınmayacağını; o çatıya hayat ver-
mek istediklerini belirten Wolters,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu ise yeni federasyonun politik
hedefleri konusunda ne kadar ka-
rarlı olduğunu gösteriyor. Sendikal
haklar için ve sendikal hak ihlalle-
rine karşı mücadele her zaman
somut bir eylem alanı olacaktır.
İkinci olarak, bağlı olduğumuz sek-
törlere, o sektörlerde çalışan işçilere
ve onların ailelerine sürdürülebilir
bir gelecek sağlamak için sanayi po-
litikası alanında vereceğimiz müca-
delede birçok ülkeden sendikaları
bir araya getirmek zorunda olduğu-
muzu son dönemdeki deneyimleri-
mizden öğrendik. Demin sözünü
ettiğim RETUNSEE ağı bunun ör-
neklerinden sadece biri. Konuş-
mamı bitirmeden önce, sizleri yeni
federasyonda geçmişte olduğunuz
kadar aktif olmaya çağırıyorum. Av-
rupa düzeyindeki sendikal çalışma
ile uluslararası sendikal çalışma ara-
sındaki ilişkilerin politik ve kişisel
yönden gelecekte çok daha güçlü
olacağından emin olabilirsiniz. Ör-
gütümüz EMCEF ile uluslararası fe-
derasyon arasındaki ilişkilerin çok
iyi olacağından emin olabilirsiniz.”
Başrol DayanışmanınOyuncular Sendikası Başkanı Mehmet
Ali Alabora yaptığı konuşmada” Petrol-
İş'in Genel Kurulu'nda bir sendika baş-
kanı olarak konuşacağım aklıma gel-
mezdi. Bizim oyuncular olarak sloganı-
mız “Başrol dayanışmanın.” Ama biz
sadece oyuncularla değil,tüm işçilerle
dayanışmak istiyoruz. Tüm işçilerle da-
yanışmanın kabul edildiği madde oybir-
liği ile tüzüğümüze de eklendi.
Bundan sonra birlikte olacağız, emekten
yana dünyayı birlikte kuracağız” dedi.
İşçi sınıfının ayağa kalkma zamanı
Genel Kurulu Blok olarak selamlayan
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku
İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent
Tüzel yaptığı konuşmada, Torba Yasa,
Ulusal İstihdam Stratejisi, Özel İstih-
dam Büroları, Kıdem Tazminatı gibi ko-
nularda işçi sınıfının saldırılarla karşı
karşıya olduğunu, bu saldırılara karşı
işçi sınıfının tam da ayağa kalkma za-
manının geldiğini söyledi. 10 sendika-
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 11
petrol-iş12
nın kurduğu Sendikal Güç Birliği Plat-
formu'nun çok önemli olduğunu belirten
Tüzel, “Sendikal hareketin çok önemli
görevleri var. Saldırıların farkındaysak,
yüzde 8'lik büyümeden işçilerin payına
bir şey düşmediğini de görüyoruz de-
mektir. Demokratikleşme ve Kürt soru-
nunun çözümü konusunda işçi sınıfının
üzerine büyük görev düşüyor. Bu sava-
şın durması için barış çığlığının daha
gür atılması gerekiyor” dedi. İşçi sınıfı-
nın “İşçilerin birliği, halkların kardeş-
liği” mücadelesi vermesi gerektiğini
dile getiren Tüzel, Blok olarak Ekim
ayında Mecliste işçilerin sözcüsü ola-
rak, demokratik ve eşitlikçi bir anayasa
için birlikte mücadele edeceklerini söy-
ledi. Tüzel, Petrol-İş'in “Sendikalı Ol”
çalışmasının yanında olduklarını ve des-
teklediklerini belirti.
Türkiye, ABD'nin piyonuyapılmak isteniyorGenel Kurul'un ilk gününde öğleden
sonraki bölümünde ise diğer konuklar
birer konuşma yaptılar. İşçi Partisi
Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever
yaptığı konuşmada Ulusal İstihdam
Stratejisine değinerek sınıf mücadelesi-
nin daha da yükseltilmesi gerektiği ko-
şullarla karşı karşıya olunduğunu,
Ulusal İstihdam Stratejisi'nin özünün ta-
şeronlaştırma, kuralsızlaştırma, güven-
cesiz çalışma olduğunu söyledi. İlsever
10 sendikanın oluşturduğu Sendikal
Güç Birliği Platformu'nun sendikal ha-
rekette önemli bir adım olduğunu be-
lirtti. Türkiye'nin ABD emperyalizminin
piyonu yapılmaya çalışıldığını ifade
eden İlsever, ülkeyi bölme anayasasına
karşı da hep birlikte mücadele edilmesi
geriktiğini sözlerine ekledi.
Kıdem tazminatınıza sahip çıkınDemokrat Parti Genel Başkan Yardım-
cısı Mecit Hazır yaptığı konuşmada, üç
siyasi liderin idam edildiği 17 Eylül gü-
nünün Türkiye demokrasi tarihinde bir
kara gün olduğunu, siyasi düşüncelerin-
den dolayı idamlara karşı olduklarını
belirtti. “Ben bir işçiyim, metal işko-
lunda sendikacılık yaptım” diyen Hazır,
kıdem tazminatının bir işçiye yüzde 8
getirisi olduğunu, Hükümetin verdiği
Avusturya örneğinde bu getirinin ücre-
tin içinde ancak yüzde 1.3'e kadar düş-
tüğünü belirterek işçilerin kıdem
tazminatı haklarına sonuna kadar sahip
çıkmaları gerektiğini bildirdi.
Cemail Bakındı: Türk-İş hasta yatağındaTürk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekre-
teri ve TOLEYİS Genel Başkanı Cemail
Bakındı Türk-İş'in hala hasta yatağında
yattığını ama gelecekte yeniden eski
Türk-İş olacağını söyledi. Sendikal Güç
Birliği Platformu'nu oluşturan 10 sendi-
kanın mevki peşinde koşmadığını, sen-
dikal hareketin çaresizliği içinde bir
çare aradıklarını belirten Bakındı “Tüm
bu olumsuz koşullara rağmen işçi hare-
ketinden kopamayız. Türk-İş yönetimi
bildiriyi yazanlara “Gelin bakalım, ne
yapıyorsunuz, niçin bunu yazıyorsu-
nuz?” diyecek yerde ayrıştırmaya çalı-
şıyor. Bu tavrı doğru bulmuyorum.
Tabanla birlikte hareket edecek bir
Türk-İş'e ihtiyaç var. Türk-İş Anayasa
referandumu sürecinde de sınıfta kaldı.
Kıdem tazminatımıza da dokunacaklar,
işçilerin diğer haklarına da dokunacak-
lar. Özlenen Türk-İş'i hep birlikte kur-
mamız lazım” dedi. Kapitalizmin iflas
ettiğini, krizin faturasının işçilere öde-
tildiğini belirten Bakındı, vergi sistemi-
nin de adaletsiz olduğunu, çalışanların
bu sisteme karşı çıkması gerektiğini
çünkü bu sistemin sermayeyi teşvik sis-
temi olduğunu belirtti.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 12
petrol-iş 13
“Sendika Geleceğindir” filminde rol alan oyuncular
Altan Gördüm, Feride Çetin, Mehmet Erbil ve Baha-
dır Bingöl ile film ekibi de Genel Kurul’a katılırken,
Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın sanatçılara birer
plaket plaket verdi. Oyuncular ve film ekibini sahneye
davet eden Öztaşkın, kendilerine teşekkür ederek plaketlerini sundu.
Kürsüye çıkan sanatçılar da birer konuşma yaptılar.
Aynı filmde oynayan Erkan Can ise ödül törenimize katılamadı. Feride Çetin törende, “Bir
işçi çocuğu olarak, bütün çocukluğu grevlerde geçmiş biri olarak bu ödülü almaktan gurur
duyuyorum” derken Altan Gördüm de “Bu onurlu projede yer almış olmaktan çok mut-
luyum. Sendikalar demokrasinin vazgeçilmez kurumlarının başında gelir. Ben bu filmde
seve seve rol aldım. Çünkü Türkiye işçi sınıfına inanıyorum” diye konuştu. Mehmet Erbil ve Ba-
hadır Bingöl de Petrol-İş Sendikası'na teşekkür ederek, işçi sınıfı mücadelesinde başarılar dilediler.
Sendika Geleceğindirfilminde oynayansanatçılara plaket
Emek hareketi birleşmeliHalkın Sesi Partisi Genel Başkan Yardım-
cısı Prof. Dr. Zeki Kılıçarslan genel ku-
rulda yaptığı konuşmada, kapitalizmin
sonunun geldiğini, çözümün herşeyden
önce taraf olmakta olduğunu söyledi. Tür-
kiye' de çalışma hayatında kıdem tazmi-
natı tartışmalarına gelmeden önce hemen
yapılması gerekenlerin, kayıt dışı çalış-
mayı ortadan kaldırmak ve kamuda taşe-
ron işçi çalıştırılmasını derhal sonlandır-
mak, bütün çalışanların sendikalı, toplu
sözleşmeli çalışma düzenine geçmesinin
yolunu açmak olduğunu belirten Kılıçars-
lan şöyle devam etti:
“Bu dönemde emek hareketini birleştirici
bir güç birliğine ihtiyaç var. İşçi-memur
bütün çalışanlarla ortak hareket edilmeli.
Bugün hastaneler başta olmak üzere taşe-
ronlaşma gittikçe yaygınlaşıyor. Sendikalı
işçiler taşeron işçiler için ne yaptığını sor-
gulamalı. Etnik, dini, mesleki, tüm kesim-
ler eşitlik, adalet, özgürlük için biraraya
gelmeli ve birlikte mücadele etmeli. Hü-
kümetin İstihdam Paketi adını verdiği ve
esasta çalışma hayatını esnekleştirme
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 13
petrol-iş14
adına bugünkünden daha da fazla düzen-
sizleştirecek ve işçiler aleyhine değiştire-
cek tasarılardan biri de Kıdem
Tazminatının kaldırılıp yerine "Kıdem
Tazminatı Fonu" oluşturma düşüncesidir.
Bu konudaki yasa tasarısı henüz resmi
olarak açıklanmasa da gerek hükümet yet-
kililerinin açıklamalarından gerekse çe-
şitli kaynaklardan basına yansıyan bilgiler
bu tasarı ile işçilerin kazanılmış haklarının
önemli ölçüde yitirme tehlikesi içinde ol-
duğunu göstermektedir. Kıdem Tazmina-
tı'nın bugünkü önemli işlevlerinden birisi
toplu olarak işçilerin işten çıkarılmalarına
karşı bir güvence oluşturmasıdır. Bu ya-
sayla bu ortadan kaldırılmış olacaktır.
Çünkü işveren bir tazminat ödemeyecek-
tir. Böylelikle işçiler işsizlik tehlikesi al-
tında çok daha fazla boyun eğdirilmeye
zorlanacaktır."
Türkel: Türk-İş işçi sınıfını oyalamakla meşgul
Sendikal Güç Birliği Platformu adına bir
konuşma yapan Tekgıda-İş Genel Başanı
Mustafa Türkel de Petrol-İş'in sınıf müca-
delesinde önemli bir konumu olduğunu,
özelleştirmelere, işten atmalara karşı mü-
cadele ve dayanışmayı önüne koyan bir
sendika oluğunu belirterek, “Petrol-İş,
Irak işgalinin bir özelleştirme harekatı ol-
duğunu kamuoyuna aktarmaya çalışmış,
Petkim ve Tüpraş'ın özelleştirilmesine
karşı mücadele vermiş, Tekel işçilerinin
mücadelesini de desteklemiştir” dedi.
AKP iktidarı ile birlikte emek mücadele-
sinin çok zorlaştığını, yandaş medya, yan-
daş yargı sistemi, yandaş konfederasyon
yaratıldığını, bu iktidarla birlikte kitlele-
rin, muhalefetin susturulmaya çalışıldığını
söyledi.
Bugünkü zor koşullarda Türk-İş içinde
nasıl bir sendikacılık yapılması gerekti-
ğini uzun uzun konuşup tartıştıklarını
ancak Türk-İş yönetiminin mücadeleci
sendikacılık anlayışını benimsemediği
için 10 sendika olarak biraraya geldikle-
rini belirten Türkel konuşmasını şöyle
sürdürdü:
“Daha sonra bu güç birliğini ve nasıl bir
sendikacılık yapacağımızı 1 Temmuz'da
kamuoyuna deklare ettik. Emek mücade-
lesine emek veren herkesle, her kesimle
DİSK; KESK de dahil her kesimle bu mü-
cadeleyi genişletmeyi, yeni bir çekim
merkezi yaratmayı istiyoruz. Bu oluşum
sürecinde baskı, engelleme ve sendikacı
dostlarımızdan eleştiri de aldık. Hüküme-
tin gündeminde işçi sınıfına yönelik bir-
çok saldırı planı var. Ama Türk-İş işçi
sınıfını oyalamakla meşgul. Kıdem tazmi-
natı tekrar gündeme geliyor. Sendikalar
Yasası gündemde. Sendikaların üzerin-
deki baskıların kalkması için, 12 Eylül ya-
salarının kalkması için bu iktidar olumlu
yönde hiçbir yasal düzenleme yapmaya-
cak. Hatta 12 Eylül yasaları dediğimiz
Sendikalar Yasası'na bile rahmet okutacak
bir düzenleme yapacak. Bunu göremiyor-
larsa sendikal hareketin önderlerine
“Yuh” olsun. 18 haktan 9'u elden gider-
ken, “şu elimizde kalıyor” diye sevinile-
bilir mi?”
Siyasi iktidarın “engelleri kaldıracağız”
söyleminin altında mutlaka işçilerin hak-
larının elinden alınacağının geldiğini be-
lirten Türkel, kıdem tazminatının
kaldırılmak, bölgesel asgari ücretin, özel
istihdam bürolarının getirilmek istendi-
ğini, bu koşullarda kimilerinin ise iktidarı
eleştirmek yerine sendikaları eleştirdiğini
söyledi.
Türkel, Sendikal Güç Birliği Platfor-
mu'nun tüm bunlara karşı mücadele
etmek için yola çıktığını, kıdem tazmina-
tına dokunulduğu gün kamu ve özel sek-
törde şarteri indireceklerini belirtti.
Türkel, “İktidara yalakalık yapmak için
bu konuları tartışalım diyorlar. Bu konular
tartışılmaz. Bizim elimize, ayağımıza ke-
lepçe vurulmasına izin vermeyin. Kıdem
tazminatımıza dokunurlarsa herkesi şarte-
rin bir kenarından tutmaya çağırıyoruz.
Sendikal Güç Birliği Platformu olarak
bizler eğilmeyeceğiz, teslim olmadık ve
olmayacağız.”
Kadın Emeği İstihdamını Geliştirme Mer-
kezi adına konuşan Serap Güre de kadın-
lara ilişkin Petrol-İş'in tüzüğünde yaptığı
olumlu değişikliklerden memnuniyet duy-
duklarını ve bunları desteklediklerini be-
lirtti. Güre, tüm sendikalar, siyasi partiler
ve sivil toplum kuruluşlarının bu yönde
çalışmalar yapması gerektiğini bildirdi.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 14
petrol-iş 15
Daha sonra ICEM Genel Se-
kreteri Manfred Warda,
EMCEF Genel Sekreteri
Michael Wolters, RETUNSEE Baş-
kanı ve Romanya Kimya ve Petro-
kimya İşçileri Sendikası Başkanı
Petre Tancau, ICEM Sanayi ve Şir-
ket İlişkileri Direktörü Kemal
Özkan, RETUNSEE Genel Sekre-
teri ve Yunanistan Petrol ve Gaz İş-
çileri Sendikası Başkanı Nikos
Orfanos,Yunanistan Petrol ve Gaz
İşçileri Sendikası Genel Sekreteri
Panagiotis Kontousiadi, RETUN-
SEE Başkan Yardımcısı ve Slovenya
Enerji İşçileri Sendikası Başkanı
Franc Dolar, Romanya Kimya ve
Petrokimya İşçileri Sendikası'ndan
Ana Maria Dolhascu, Grosu Cons-
tantin, Slovenya Enerji İşçileri Sen-
dikası'ndan Mitja Fabian,
RETUNSEE Başkan Yardımcısı ve
Sırbistan Bağımsız Enerji ve Petro-
kimya İşçileri Sendikası'ndan Zoran
Jovanovic, Makedonya Kimya ve
Metaldışı Sanayi İşçileri Sendikası
Başkanı Zoran Mironovski, Kıbrıs
Devrimci İşçi Sendikaları Federas-
yonu Dev-İş Genel Başkanı Mehmet
Seyis, Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları
Federerasyonu Türk-Sen Başkanı
Arslan Bıçaklı, Kıbrıs Sağlık-Sen
Başkanı Kemal Oktar hep birlikte
platforma davet edildiler.
Yabancı sendikacıların her biri kür-
süde söz alarak geldikleri ülkelerin
işçi sınıfının ve sendikalarının se-
lamlarını, dayanışma dileklerini ge-
tirdiklerini belirterek, Petrol-İş kon-
gresinin başarılı geçmesi, Türkiye ve
dünya işçi sınıfına hayırlı olması te-
mennisinde bulundular. Yabancı ko-
nuklar Petrol-İş'in davetine de
teşekkür ederek, sektördeki dünya
sendikaları olarak Petrol-İş ile bir-
likte daha güçlü olduklarını, ekmek,
barış ve özgürlük mücadelesinde
Petrol-İş ile birlikte mücadele et-
mekten onur ve gurur duyduklarını,
mutlu olduklarını dile getirdiler.
Petre Tancau yaptığı konuşmada,
“Retunsee ağının genel başkanıyım.
Burada binlerce Retunsee üyesi
adına sizlere merhaba diyorum. İyi
bir kongre geçirmeniz dileğiyle he-
pinize teşekkür ediyorum” dedi.
Nikos Orfanos yaptığı konuşmada,
“Bugün bütün dünyada ortak sloga-
nımız; ekmek, barış ve özgürlük.
Hepimiz, dünyanın bütün işçileri,
emekçileri, sendikacıları olarak bir-
Yabancı sendikacılar kürsüde...
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 15
petrol-iş16
likte olmalı, hep birlikte mücadele
etmeliyiz, edeceğiz de” dedi.
Franc Dolar ise bugün dünyada eko-
nomik ve sosyal krizlerin yaşandı-
ğını, krizin yükünün emekçilere
yüklenmemesi için, bunu başarmak
için çalışanların iktidarı ele alması
gerektiğini, bir gün mutlaka halkın
iktidara geleceğini söyledi.
Zoran Jovanovic yaptığı konuş-
mada, Petrol-İş kongresinde bulun-
maktan gurur duyduklarını, işçi
sınıfının ve sendikacıların görevinin
büyük ve ağır olduğunu, bu ağır so-
rumluluk isteyen görevi başarılı ça-
lışmalarla yerine getirebileceklerini
söyledi.
Zoran Moronovski ise Makedon-
ya'nın küçük bir ülke, sendikalarının
da küçük bir sendika olduğunu söy-
leyerek, “ Ama bizi biz yapan bizim
hak mücadelemiz ve kalbimizdir.
Her işveren ve siyasi iktidar emek-
çiyi daha çok çalıştırmak, daha
düşük ücret vermek, daha çok sö-
mürmek ister. Petrol-İş'i özelleştir-
melere karşı, işçi sınıfına saldırılara
karşı mücadelelerinden dolayı des-
tekliyor ve tebrik ediyoruz. Sendika-
nız ile işbirliğini devam ettirmek
istiyoruz” dedi.
Kıbrıs Devrimci İşçi Sendikaları Fe-
derasyonu (Dev-İş) Genel Başanı
Mehmet Seyis Petrol-İş kongresine
katılanları selamlayarak başladığı
konuşmasında “ Hepinizi Dev-İş
adına saygıyla selamlıyorum. Bizler
bitmeyen kavganın neferleriyiz. Bir-
likte mücadele ederek, dayanışma
ile kazanacağız” dedi.
Türk-İş'in sadece tabelası kaldı Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Fede-
rasyonu Türk-Sen Genel Başkanı
Arslan Bıçaklı da yaptığı konuş-
mada, “ Petrol-İş Genel Başkanı
Mustafa Öztaşkın'ın konuşmasının
altına imzamı atarım. Özelleştirme
KKTC'de de gündeme geliyor.
Özelleştirilmek istenen mallar hal-
kın malı. Siz kimin malını kime sa-
tıyorsunuz? Özelleştirme Yasası'na
karşı şarteri indireceğiz. Türk-İş bi-
zimle konuşmuyor. Biz de Türk-İş
yönetimine 'Ne kararınızı ne de tem-
silcinizi tanıyoruz' dedik. Sendikal
Güç Birliği Platformu'na 11. örgüt
olarak bizi de dahil edebilirsiniz.
Türk-İş'in sadece tabelası kaldı.
Türk-İş'in başına işçi sınıfını gerçek-
ten temsil edecek yöneticilerin gel-
mesi lazım” dedi.
Bıçaklı, daha sonra Petrol-İş adına
Genel Başkanımız Mustafa Öztaş-
kın'a Kıbrıslı emekçilerin ürettiği ar-
mağanı takdim etti.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 16
petrol-iş 17
Petrol-İş Eski Başkanları kürsüde...
Genel Kurula Petrol-İş eski baş-
kanları Ziya Hepbir, İsmail
Topkar, Bayram Yıldırım ve
Adnan Özcan da katıldılar.
İsmail Topkar Genel Kurul'da yaptığı
konuşmada ağır sanayiiden gelme bir
işçi ve sendikacı olduğunu, siyasi parti-
lerin sülük gibi halkın yakasına yapıştı-
ğını ve ezmeye çalıştığını belirterek
şunları söyledi:
“Siyasi partilerin, siyasi iktidarların bu
anlayışından, emekçileri ezen politikala-
rından nefret ediyorum. Çünkü çalışan-
ları, üretim yapan insanları, emekçileri
sefalete sürüklüyorlar. Ancak biz bu si-
yasi iktidarlara, sermayeye karşı ciddi
bir duruş sergilersek onlar bu politikaları
uygulayamazlar. Bugün başarısız olabi-
lirsiniz ama umutsuz olmayın, umudu-
nuzu kaybetmeyin. 31 Aralık 1961'de
yapılan tarihi Saraçhane Mitingini düşü-
nün. Sendikalar o dönemde maddi ola-
rak çok yoksuldu, para yoktu. O günkü
koşullara rağmen mücadele ettik. O gün-
lerdeki gibi bugünlerde de tarihi Saraç-
hane Mitingi gibi mitingler
düzenlemeliyiz. Kıdem tazminatı hak-
kını yok etmeye çalışanlar cehennemin
dibine kadar gitsin. Sıkılmış yumruk gibi
birleştiğinizde, 3-5 milyonu Saraçhane
mitingine götürdüğünüzde hiçbir güç
karşınızda duramaz.” Bugünkü Türk-İş
yönetiminin sorunlara karşı çok duyarsız
olduğunu, 10 sendikadan oluşan Sendi-
kal Güç Birliği Platformu'nun işçi sınıfı
mücadelesine çok büyük katkılarının
olacağını ifade eden Topkar, Türkiye
sendikal hareketinin de Sendika Akade-
misi kurması gerektiğini, TİSK'in Aka-
demisi'nde 58 profesörün çalıştığını
belirtti.
Hepbir: Tuttuğunuz orucubozmayın, yoksa hapı yutarsınız!Petrol-İş Eski Genel Başkanı Ziya Hep-
bir kürsüde konuşmasına Divan Başkanı
Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin'e
atıfla, “ Hava-İş'i doğuran da Petrol-
İş'tir. Görüyorsunuz ki emeklerimizin
karşılığını alıyoruz. Bütün delege arka-
daşlarımın alnından bu temiz dudakla-
rımla öperim” diyerek başladı.
Petrol-İş'in İsrail'e Başbakan Erdo-
ğan'dan önce “one minute” dediğini be-
lirten Hepbir o dönemlere ilişkin
anılarını da şöyle anlattı:
“Ben Uluslararası Petrol İşçileri Fede-
rasyonu'nun 2. Başkanıydım. Bir top-
lantı için Ürdün'e gittim. İsrail gelmiş,
Ürdün'ü işgal etmişti. Yine başka bir top-
lantı için Mısır'da bulunuyordum. İsrail
orayı da işgal etmişti. İsrail Lübnan'daki
uçakları duman etti; bir Cuma günü mil-
let namazda iken hepsini sıfırlayıp gitti-
ler. Bunların hepsini gördüm.1969'da
Cenevre'de dünya sendikalarının bir top-
lantısında bulunuyordum. O toplantıda
İsrail'in uyguladığı politikalardan dolayı
kınanması için Petrol-İş olarak ilk teklifi
biz verdik. Yani biz Petrol-İş olarak İs-
rail'e Erdoğan'dan önce “one minute”
demiş bir sendikayız. Şimdi de sülükler
Ortadoğu'da, Libya'da etrafı sardı. İngi-
liz ve Fransızlar Türkiye Başbakanından
önce, Türkiye'yi bertaraf etmek için
Libya'ya gittiler, sırf petrol için. Ancak
TPAO orada verimli bir kuyu buldu, gra-
vitesi yüksek petrol rezervine ulaştı.”
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 17
petrol-iş18
Paşabahçe grevi başladığı dönemde 16-
17 sendikanın bu grevi desteklediğini
ancak daha sonra grevi destekleyen sen-
dika sayısının 6-7'ye düştüğünü, o dö-
nemde Genel-İş Başkanı Abdullah
Baştürk'ün DİSK'i birlikte kurma teklifi
getirdiklerini belirten Hepbir şöyle
devam etti:
“Ancak bizler Türk-İş içinde kalarak
sendikal mücadele vermeyi tercih ettik.
DİSK şu anda daha pasif hale geldi.
Türk-İş'in sesi soluğu çıkmıyor. 10-11
sendikanın biraraya gelerek güçbirliği
oluşturmalarını çok önemsiyorum. Tut-
tuğunuz orucu bozmayın. Bunu devam
ettirirseniz köprüyü geçersiniz, yoksa
hapı yutarsınız.” Muhalefet partisi lideri
Kılıçdaroğlu'nun kongrede yaptığı ko-
nuşmada ağzından genel grev sözü çık-
madığını, işçi sınıfının hak grevi, genel
grev haklarını almadan, şarter indirerek
sorunlarını çözemeyeceğini söyleyen
Hepbir şöyle devam etti:
“Geçmiş dönemlerde siyasi iktidarların,
sermayenin Petrol-İş'ten çekinmelerinin
nedeni grev yapma hakkımızın olma-
sıydı. Şu anda tosun gibi bir genci çelik
hücreye koydular. Nefes alıyor, soluk
alıyor ama bir türlü dışarı çıkamıyor.
Hücreden çıkabilmesi için hak grevine,
genel grevine hazır olması lazım. Kılıç-
daroğlu'nun kardeşi Kocaeli'nde bir fab-
rikada çalışıyordu.
Yıllar öncesinden Kılıçdaroğlu'nu tanı-
rım. Kendisine bir mektup yazdım. Top-
lum içine girdiğinizde genel grevi, hak
grevini eksik etmeyin diye. Ama bu ko-
nularda kendisinden bir ses çıkmıyor.”
Daha sonra Komisyon raporları okundu
ve oylandı. Merkez yönetim kurulu
adaylarının okunması, çalışma raporla-
rının okunması ve müzakerelerden sonra
delegelerin konuşmalarına geçildi.
DELEGELER KONUŞUYOR
Genel Kurulda konuşandelegeler işçi sınıfının,sendikal hareketiniçinde bulunduğu du-ruma dikkatçekerek, örgütlenme vebirleşik mücadeleyigündeme getirdiler.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 18
petrol-iş 19
Petrol-İş'i “Sendikalı Ol”
kampanyasından dolayı
kutluyorum. Son yıllarda
işçi sınıfının örnek gösterilebile-
cek ön önemli direnişi Tekel di-
renişi oldu. Ancak Türk-İş
tutarsızlıklarıyla sendikal müca-
delede sınıfta kaldı. Sendikal
Güç Birliği Platformu'nu oluştu-
ran 10 sendikayı kutluyor ve bu
hareketi destekliyoruz. Şu sağ-
cıdır, bu solcudur diye şube-
lerde dedikodu yapılıyor. Bu
durum genel kurula da yansıdı.
Hangi işi kim daha iyi yapabile-
cekse onu seçmemiz gerekir.
Görevi kim daha iyi yapacaksa
ona bakmamız lazım. Sermaye
bunu böyle yapıyor.
Sendikamızın gelirleri giderle-
rini karşılamıyor. Savurganlık
var. Sendika radikal kararlar al-
malı. Bunun için örgütlenmeye
çok önem vermeliyiz. Geleceğin
aydınlık olmasını, genel kurulu-
muzun işçi sınıfına ülkemize
hayırlı olmasını dilerim.
Örgütlenmeye çok önem vermeliyizSelahattin Deveci- Adana Şube:
Yüzbinlerce işçi bizleri bekliyor ama biz onlara ulaşamıyoruz
İbrahim Karataş - Gebze Şube:
Petrol-İş 1950'de kurulmuş bir
sendika. 61 yıldır işçi sınıfına
hizmet ediyor. Her şey patron-
lara göre düzenleniyor da neden eko-
nomik krizler çıkıyor? 2008'de çıkan
finans krizinin bedelini biz işçiler ödü-
yoruz. Demek ki patronlar herşeyi iyi
bilmiyor. Bu krizlere rağmen her yıl
yeni dolar milyonerleri listeleri yayın-
lanıyor. Aklın yolu birse akılsızlığın
yolu da birdir. İşçi sınıfı bu krizlere
çaresiz yakalandı. İşçiler daha da yok-
sullaştı. Kriz daha da derinleşiyor, hak
gaspları daha da yaygınlaşıyor. Petrol-
İş'e, bizlere ise daha fazla sorumluluk
düşüyor. Mesele, örgütlü gücümüzle,
tüm kalbimizle işçi sınıfı için daha
fazla çalışmak. Arap Emirliklerinde iş-
çiler başkaldırdı, diktatörler devrildi.
Özgürlük, eşitlik adalet için mücadele
edenlere buradan selam gönderiyoruz.
Latin Amerika işçi sınıfı, Ortadoğu
halkları, Avrupa işçi sınıfı ayağa
kalktı. Çünkü saldırılar hala sürüyor,
herşey sarsılıyor.
Türkiye'de ise sendikal hareket kan
kaybediyor, eriyoruz. Kıdem tazmi-
natı, Kürt Sorunu, Ortadoğu'daki ge-
lişmeler tartışılıyor ama bunları anla-
mak bize yetmemeli, müdahale etmeli,
tavır almalıyız. Olduğu yerde duran,
söylemlerle yetinen bir örgüt mü ola-
cağız? Yoksa etkileyen, değiştiren bir
örgüt mü olacağız? Hepimiz fabrikada
işçiyiz ama mahallede şucu, bucu olu-
yoruz. Dinamizme, örgütlü güce sahip
değiliz. Bugünün şartlarında fabrika-
larda örgütlenmek zor ama bu maza-
ret olamaz. Örgütlenme işinde yeteri
kadar kararlı, ısrarlı, başarılı değiliz.
Bunca değişim olurken biz bu işi be-
ceremiyoruz. Örgütlenmeye yeteri
kadar önem vermiyoruz. İdari önlem-
lerle sorunlarımızı çözmeye çalışıyo-
ruz.
Bu mesele yazıp çizmekle, akademis-
yenlerle, salt mesai saatlerinde çalışa-
rak çözülemez. Biz örgütlenmeyi
Gebze'de başardık. Gebze şubeyi en
iyi şube haline getirdik. Binlerce, yüz-
binlerce işçi bizi bekliyor ama bizler
fabrikalara ulaşamıyor, küçük rakam-
larla uğraşıyoruz. Eğitimlerimiz ulaşı-
labilir, anlaşılabilir olmalı. Bu konuda
da eksiklerimiz var. Dünyayı ve Türki-
ye'yi doğru yorumlayamıyoruz. Eği-
tim sistemimizi ciddi bir şekilde
tartışmamız lazım. 10 sendika Türk-
İş'i eleştiriyor ama bu sendikaların
içinde de hatalar yapılıyor. Sorunları
çözmek için hukuk servislerine havale
ediyoruz. O zaman sendikaları kapatıp
işyerlerine hukuk bürosu açalım.
Niçin birarada olduğumuzu asla unut-
mamalıyız.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 19
Bu piramidin en altında
vardiyalı çalışan bir işçi-
yim. Petrol-İş üyesi ol-
maktan, Petkim'li olmaktan gurur
duyuyorum. Haklarımız 12 Eylül
öncesinin de gerisinde. O tarihten
bu yana sendika sayısı arttı ama
haklarımız azaldı.
Ülkemizde bir o kadar memur
sendikası, konfederasyonu, bir o
kadar da işçi sendikası, konfede-
rasyonu var. Daha çok sendika,
daha çok hak mı, daha çok de-
mokrasi mi? Hayır. Geçen yıl 12
Eylül'deki Anayasa referandu-
munda bir işyerinde iki sendika-
nın olmasını da oyladık. Çok sen-
dika, çok örgüt bizim aşımızı
arttıracak mı? Hayır. Tabela sen-
dikaları çoğalıyor. Ancak bunlar
işinin değil, işverenlerin haklarını
koruyor. Küreselleşme dünyayı
ve ülkemizi işverenler ve hükü-
metler için cennet, işçiler için ce-
hennem haline getirdi. Ne
yapmamız lazım peki? Birlik ol-
mamız lazım. Ancak birlik olur-
sak haklarımızı alabiliriz.
Dünyanın bütün işçileri, dünyanın
bütün sendikaları birleşin. Yoksa
hiç birimizin kurtuluşu yok!
petrol-iş20
Dünyanın bütün işçileri, dünyanın bütün sendikaları birleşin
İşinin ehli yöneticilerin ipini çekmek için oy kullanmayalım
İsmail Doğan- Aliağa Şube Başkanı:
Hüseyin Belmen - Aliağa Şube:
Bu salondaki delegeler 25
bin işçiden yetki alarak bu
genel kurula geldiler. Sen-
dika yöneticilerini seçerken ne
bizim köylüyü, ne bizim partiliyi
ne de bizim arkadaşı seçelim; işi-
nin ehlini seçelim. Seni sevmiyo-
rum ama sen bu işi daha iyi
yaparsın demek lazım. İşinin ehli
yöneticilerin ipini çekmek için oy
kullanmayalım. Sendikalar dedi-
kodu ile yönetilemez. İşin ehline
görev vermezseniz, dedikoducu-
lara oy verirseniz arabayı ehliyet-
siz sürücüye teslim etmiş
olursunuz. Üye- sendika ilişkisi
son yıllarda çok zedelendi. Şimdi
keselenmek lazım. Bölünmekten
yana değil, birleşmekten yana
tavır alalım. Petkim'de 2006'da
bir kazık yemiştik. Bu işe yeni
giren çocukların hepsi sorunlara
benim baktığım yerden bakmaz.
Cebimizde para yetmiyordu. Koç
gibi direnerek toplu iş sözleşme-
siyle ücretlerimizi arttırdık. Toplu
iş sözleşmelerinde, “kriz geliyor,
bu para alınamaz” derseniz, böyle
sendikacılık da böyle yöneticilik
de olmaz.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 20
petrol-iş 21
Saldırıları ancak emek ekseninde birleşerek püskürtebiliriz
Ahmet Akpunar - İstanbul 1 Nolu Şube:
Türkiye'de sendikacılığın
okulu yok. Emekçiler,
işçi liderleri fabrikada ye-
tişir. Yaşam tarzları iş, ekmek,
özgürlük mücadelesi temelinde
şekillenir. Tekel işçileri 4/C'yi
kabul etmeyerek Ankara'nın so-
ğuğunda, ayazında, yağmurunda,
çamurunda 78 gün direndiler.
Türkiye'nin her yerinden gelen
işçiler emek ekseninde birleştiler.
İşçi sınıfının en önemli gündemi
emek-sermaye çelişkisidir. Saldı-
rıları ancak emek ekseninde bir-
leşerek püskürtebiliriz.
Tüm sektörlerde çalışma koşul-
ları düne göre daha da zorlaşıyor.
Tekstilde normal çalışma süresi
12 saate çıktı. Yeni bir ekonomik
kriz yakın zamanda yine kapı-
mızda olacak. Bu kongrelerde bu
sorunlarımızı da konuşmalı ve
alınacak tedbirleri, izlenecek po-
litikaları tartışıp değerlendirmeli-
yiz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU'NA ADAY OLANLAR KONUŞUYOR
Delegelerin konuşmaları bittikten sonra kürsüye
Merkez Yönetim Kurulu'na aday olanlar çıkarak
birer konuşma yaptılar. Genel Yönetim Sekreter-
liğine aday olan Adana Şube Başkanımız Ahmet Kabaca,
Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreterliğine aday olan Kı-
rıkkale Şube Başkanımız Recep Sefer, Genel Mali Sekre-
terliğine aday olan İstanbul 1 Nolu Şube Başkanımız Reşat
Tüysüz ve Merkez Denetim Kurulu Başkanımız Muhlis
Nergiz, Genel Sekreterliğe aday olan Kocaeli Şube Başka-
nımız Ali Ufuk Yaşar birer konuşma yaptı. Adaylar bu gö-
revlere neden talip olduklarını anlattılar. Merkez Yönetim
Kurulu'na aday olanların konuşmalarından sonra Genel
Merkez yöneticilerimiz kürsüye çıktı. Genel merkez yö-
neticilerimizden ilk konuşmayı Genel Yönetim Sekreteri-
miz Mehmet Güray, ikinci konuşmayı Genel Eğitim ve
Örgütlenme Sekreterimiz Nimetullah Sözen, üçüncü ko-
nuşmayı da Genel Mali Sekreterimiz İbrahim Doğangül
yaptı. Daha sonra Genel Sekreterimiz Mustafa Çavdar ve
Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın birer konuşma yaptı-
lar. Genel merkez yöneticilerimiz yaptıkları konuşmalarda
dört yıllık dönemde yapılan faaliyetleri anlattılar.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 21
petrol-iş22
Yoksulluk ve yolsuzluğun had safhada olduğu bir dö-
nemdeyiz. Hükümet emekçilere adeta düşman. Uzlaş-
mak yerine ayrıştırma politikaları izlenmekte. Siyasi
iktidar; “Ya benimle olacaksın, ya da yok olacaksın” diyor. Ör-
gütlenme imkansız hale gelmiş, sendikal hareket Türkiye'de kriz
yaşamakta. Mücadele zayıfladı, sendikal yapılar dağınık. Bu zor
koşulların altından kalkabilmemiz için sendikal birlik ve bera-
berliğe ihtiyacımız var. 26. Genel Kurul bu sorunların tartışıl-
ması için önemli bir platformdur. Mücadele için taze kan
gerekmektedir. Ben yeni bir soluk için adayım. Şube başkanlı-
ğımda üyelerimizi en iyi temsil ettiğime inanıyorum. Grevler,
direnişler yaşadık. Örgütlenmenin olumlu örneklerini de, olum-
suz örneklerini de yaşadık. Ben değil, biz demek için aday
oldum. Bu görevde fedakarlık ve özveri göstermek, 24 saat ça-
lışmak, ekip ruhunu geliştirmek için, ben değil biz yaptık demek
için aday oldum. Sadece TİS için değil, tüm sorunların çözümü
için aday oldum.
Bölgemizde sendikamızı emek ve işçi sınıfı adına en iyi şekilde
temsil etmeye çalışıyorum. Adaylıkları doğal karşılamak gere-
kir. Petrol-İş tüm değerli katmanları içinde barındıran bir örgüt.
Bu sendika herşeyin en iyisini hak ediyor. Sendikamızda Gü-
neydoğu Anadolu Bölgesinin temsil edilmesini hep olumlu kar-
şıladım ve karşılıyorum. Biz üyelerimizi, delegelerimizi,
temsilci ve yöneticilerimizi alt kimlikleriyle değil, Petrol-İş kim-
liği ile değerlendiriyoruz.
Mücadele için taze kan gerekiyor; ben yeni bir soluk için adayım
Ahmet Kabaca- Genel Yönetim Sekreteri Adayı- Adana Şube Başkanı:
Recep Sefer: Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreterliğine Aday-Kırıkkale Şube Başkanı:
Pes etmemek, geri adım atmamak, tecrübelerimizi, bilgi birikimimizi buraya aktarmak zorundayız
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de 30 yıldır neoliberal
politikaların uygulandığı bir dönemde yaşıyoruz. İşçi
sınıfının 150 yıllık kazanımları son 30 yıldır elinden
alınmaya çalışıldı. Bu dönemde işçi sınıfı zulüm ve baskıdan
başka bir şey görmedi. Refah devleti dönemi kapandı, vahşi
kapitalizm dönemini yaşıyoruz. Başta özelleştirmeler olmak
üzere taşeronlaşmanın, esnek, güvencesiz çalışmanın, her türlü
kölelik düzeninde çalışmanın yaygınlaştığı bir dönemde genel
kurul yapıyoruz. Pes etmemek, geri adım atmamak, tecrübe-
lerimizi, bilgi birikimimizi buraya aktarmak zorundayız. Ben
işe 1989'da Petlas'ta müteahhit işçisi olarak başladım. 26 ya-
şında mücadele ederek, müteahhit işçilerini kadroya aldıran
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 22
petrol-iş 23
bir işçiyim. Sendikamızın her Olağan Genel Kurulu'nda bir
konu işleniyor. Daha önceki dönemde özelleştirme konusu
işlenmişti. Bu dönem ise örgütlenme ve eğitim konusu iş-
lendi. Ben de kendime güvenerek Genel Örgütlenme ve Eği-
tim Sekreterliğini seçtim. İşçi sınıfının nereye gittiğini
bilmemiz ve anlatmamız gerekir. Bu bilinci vermek duru-
mundayız. 2002'de iktidara gelen AKP çıraklık, kalfalık dö-
nemini geride bıraktı, çalışma yasalarında ustalık dönemine
geçti. Köle pazarının ortaya konduğu bir dönemi yaşıyoruz.
Kıdem tazminatı, bölgesel asgari ücret, özelleştirme, müte-
ahhitleştirme, taşeron işçiliği konularında saldırılarını sür-
düren ve bu konularda ustalık dönemine geçen siyasi iktidara
karşı ustalık dönemini yaşayacak ve yaşatacak bir sendikal
harekete ihtiyaç var. Türk-İş'in partiler üstü mü, partiler altı
mı politika izlediği, yoksa arka bahçe mi olduğu belli değil.
Biz kimi eleştiriyoruz? İktidarın arka bahçesi olarak uzlaşı
ile hak aramaya çalışan bir sendika mı olacak Petrol-İş?
Yoksa onurlu geçmişi olan Petrol-İş aydınlık bir gelecek için
mi mücadele edecek. Ben işçi sınıfına inanmış biriyim. Bu
inanç içinde din, dil, ırk, mezhep barındırmaz. Bu kongrede
asıl olarak önümüzdeki dört yıllık dönemde nasıl bir Petrol-
İş hayal ettiğimizi ortaya koymalıyız. Sendikal Güç Birliği
Platformu'nu çok önemsiyorum. Bu platformun içi mutlaka
doldurulmalı. Yeni bir ışık, yeni bir bir mücadele anlayışı
mutlaka ortaya konulmalı.
Ben Genel Mali Sekreterliğe adayım. Ben yaptığım
görevlerde yapamayacağım hiçbir şeyi vaat etme-
dim. Biz genel kurullara birbirimizle itişip kakış-
mak için geldiysek bu bize yakışmaz, delegeye yakışmaz.
Bir delege 100 işçinin oyuyla bu genel kurula geliyor. Pet-
rol-İş'i bugünlere getirenlerden hayatta olanlara uzun ömür-
ler, ölenlere rahmet diliyorum.
Ben bu genel kurul sürecinde hiçbir adaya “çekil” baskısı
yapmadım. Hiçbir yerden de icazet almadım. Sendikamıza
üye kamu işçi sayısı 19 binlerden 6 binlere düştü. Genel
merkez yöneticilerimizin 5'i de kamudan geliyor. Özel sek-
tör işyerlerinde örgütlü şubelerden gelen sendikacıların da
Petrol-İş yönetiminde olması gerekir. Ben delegeden aldı-
ğım güçle aday oldum. Oy verin, vermeyin kimseye karşı
bir küskünlüğüm olmaz. Genel Kurulun 6-7 ay öncesinden
başlayan bazı ittifakların olduğunu duyuyoruz.
Türkiye işçi sınıfı zaten çok zorlu bir dönemden geçiyor.
Petrol-İş'in bir adım geriye adım attırılması Petrol-İş'e de,
işçi sınıfına da ihanettir. Kıdem tazminatı gündeme geldi;
Türk-İş yönetimi uyuyor. Bizleri de uyutmak için biraz
daha çaba sarfediyor. Genel Başkanımız Aliağa'dan geldi,
Genel Mali Sekreterimiz Aliağa'dan geldi, başka şubelere
şans verilmeyecek mi? Ben göreve gelirsem herkese eşit
mesafede davranacağım. Koltuk yapmak için gelmeyece-
ğim. Dost eleştirmeli ve açık konuşmalı. Sermaye, süren
savaştan ve şoven politikalardan ötürü işçi sınıfını bölüyor.
Kürt Sorunu birlik ve beraberliğimizden taviz verilmeden,
haklar ve özgürlükler temelinde çözülmeli. Sermayenin
oyununa gelmeyelim. “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”
diyerek sözlerimi bitiriyor, bu genel kurulumuzun işçi sı-
nıfına, ülkemize ve Petrol-İş'e hayırlı olmasını diliyorum.
Özel sektör işyerlerinde örgütlü şubelerden gelensendikacılar da Petrol-İş yönetiminde olmalı
Reşat Tüysüz- Genel Mali Sekreter Adayı- İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 23
petrol-iş24
Muhlis Nergiz: Genel Mali Sekreter Adayı - Genel Merkez Denetleme Kurulu Başkanı:
Yenilenme, değişim, yeniden yapılanma istiyorum
Ben Genel Mali Sekreterliğe adayım. İşçi sınıfı bir
yandan grevlerle, direnişlerle köhnemiş sendikaları,
sendikacıları silkelerken, sendikacılar da koltukla-
rını korumaya çalışıyor. Ben işçi sınıfının 1989 Bahar Ey-
lemlerinde olduğu gibi yine sınıfsal mücadeleyi en üst
noktalara çıkaracağına inanıyorum. Ülkemizde acılarımız
dinmiyor; emperyalizm hem bölgenin, hem ülkemizin sınır-
larını yeniden çizmeye çalışıyor ama biz bu ülkeyi ABD'ye,
İngiltere'ye bırakmayacağız. Etle tırnak gibi içiçe geçmiş bu
ülke insanlarının arasını hiçbir güç bozamaz. Kürt Sorunu
demokrasi ve barış temelinde çözülmelidir.
Şiddet yöntemlerini reddediyoruz. Gönlümüz hiçbir gencin
ölmemesinden yanadır. Karanlıktan beslenenler susacaktır.
Ben uzun yıllar Merkez Denetleme Kurulu üyeliği yaptım,
defalarca seçildim. Her zaman örgütlü mücadeleyi savun-
dum. Hiçbir ekibe yaslanmadan siz delegelerin oyuna güven-
dim.Her zaman bu saygın örgüte bir yararım olması için çaba
gösterdim. MYK'ya seçilirsem bir yararım olur mu diye dü-
şündüm. MDK üyeleriyle birlikte bu örgüte çok şey kattığı-
mıza inanıyorum. Yusuf Ziya Kahyaoğlu'na, Satı Çelik’e,
Şuayip Gül'e, Ecvet Eşlegül'e teşekkür ediyorum. Yaptığımız
görev sırasında herhangi bir şubeyi kayırmadık. Mücadele
edenleri teşvik ettik, övdük. Genel merkez ve şubelerimiz ne
varsa bizden karşılığını aldılar. Bu örgüt hatalarını konuş-
mazsa hatalarını düzeltemez. Denetim Kurulu bu örgütün
vicdanıdır. Alnı açık, başı dik bir örgütümüz var. Bizim ör-
gütümüz bu sayede hayırsız işlerden korunur. Denetim Ku-
rulu'nun aşırı hassas olduğu yönünde eleştiriler oldu. Aslında
daha fazla hassas olunmalı. Uyarılar gizli kapaklı yapılma-
mıştır. Her şey açık, şeffaftır. Örgütte 1989'dan beri temsil-
cilik, Şube Yönetim Kurulu üyeliği, MDK üyeliği yaptım.
Genel Mali Sekreterliğe adayım ama elbette eğitim, örgüt-
lenme, basın-yayın, dış ilişkiler programımız var. Aday ol-
mamda birinci sebep şudur; hiçbir makam, hiçbir koltuk
vazgeçilmez olmamalıdır. Kimse yerinin doldurulamayaca-
ğını zannetmesin. Kendilerini dev aynasında görmeyecekler.
Ben seçilirsem asla sizleri terk etmeyeceğim. Yenilenme, de-
ğişim, yeniden yapılanma istiyorum. Artık yeter diyorum.
Heyecanı kalmamış insanları evine göndermek gerektiğine
inanıyorum. Değişim istiyorum. Değişim olmadan dönüşüm
olmaz. Yeniden yapılanma diyorum. Eski kafayla yeni bir
örgüt kurulamaz. Bu örgüt, şubesiyle, genel merkeziyle, ça-
lışanıyla yeniden yapılanmalıdır. Yeni dönem atılım dönemi
olacaktır. Eğitimde, araştırmada, hukukta, bilgi-işlemde, ör-
gütlenmede atılım diyoruz. Eğer atılıma varsanız elinizi uza-
tın.
Türkiye işçi sınıfı birlikte hareket ederse Türk-İş bugünkü
Türk-İş olamaz. AKP işsizlik sigortasına, kıdem tazminatına
el atacak. Bu örgüt hiçbir zaman bir siyasi partinin arka bah-
çesi olmayacaktır.
Ekip halinde büyük sorunlarımızı çözmeye talibiz
Ali Ufuk Yaşar- Genel Sekreter Adayı - Kocaeli Şube Başkanı:
60 yıllık geleneği sürdürmek üzere bu salona gelen çok de-
ğerli delegasyon, temsilci ve yönetici arkadaşlarım. Sabah-
tan beri konuşmaları dinliyoruz. Eski Genel Başkanımız
Ziya Hepbir'i başından beri bu kongrede görmek bizi duy-
gulandırdı. İki şeyin altını çizmek istiyorum. Birincisi taraf
olmak, ikincisi de ekip olmak. Ben Petrol-İş'e gökten zem-
bille inmiş bir adam değilim. Petrol-İş'in adabını, usülünü
bilirim. 4-5 yıllık temsilcilik, Kocaeli Şube'de Denetim Ku-
rulu üyeliği yaptım. 12 yıldır da Şube Başkanıyım. Bizim
birbirimizi yıpratmaya değil, birbirimizi kucaklamaya, o
kadar ihtiyacımız var ki. Temsilcilik benim için mücadele
geleneğinin bir okuluydu. Ben o zaman da siyonizme, em-
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 24
petrol-iş25
peryalizme karşıydım, bugün de Tunus'ta siyonist ve emper-
yalist güçlerin yıkılmasından keyif alıyorum. Farklılıkları-
mızın zenginlik olduğunu çok iyi biliyorum. Biz Kocaeli
şube olarak çok eylemler, direnişler yaptık. Bu eylemlerdeki
başarımızda birlikteliğimizin, beraberliğimizin, ekip ruhuyla
çalışmamızın büyük etkisi olmuştur. Birlikte mücadele etti-
ğimiz arkadaşlarımı bu salonda gördükçe duygulanıyorum.
Bu mücadeleyi hiç kimseyi ötekileştirmeden yaptık, herkesi
bağrımıza bastık. Etnik, mezhepsel, yönetsel hiçbir farklılık
göstermeden beraber başardık biz bu işleri. Ben Genel Sek-
reterliğe adayım. Şubede 3-4 dönemdir görev yapıyorum.
İtiraf ediyorum; bu süre içinde insan bazen heyecanını kay-
bediyor. Sayın Mustafa Çavdar ile hiçbir sorunumuz yok.
Bu dönem yetki devrini istiyorum. 17 yıldır kendisini des-
tekledik. Bu dinamizmimizi bir daha değerlendirmek istiyo-
ruz. Özelleştirme öncesinde veya sonrasında, taşe-
ronlaşmada, müteahhitleşmede, düşük ücretler konusunda
hangi eylem kararını aldık da biz yapmadık? Genel grev ka-
rarı alındı, koca koca sendikalar bu kararı aldı ama uyul-
madı. Biz Kocaeli Şube olarak uyduk, Tüpraş'ta genel grev
yaptık, Gübretaş'ta, Ege Kimya'da bu kararı uyguladık. Ama
diğer taraftan toplumda sendikaların, sendikacıların imajının
maalesef çok kötü olduğunu görüyoruz. Maalesef toplumda,
“sendikacı mı,sözüne inanılmaz, gene bize palavra atıyor”
algısı var. Türk-İş kıdem tazminatı ile ilgili genel grev ka-
rarını söyledi mi söyledi. O zaman bunun kararını alalım.
Ankara'ya gidelim, var mısınız?
Sendikacılık bir meslek, iş değildir. Biz bir vicdan işi yapı-
yoruz. Hiç kimseyi yaftalamadan, işe bakalım. Gübretaş'ta
bizim işimiz bitmişti. 20 işçi atmıştı işveren. Onları geri al-
dırdık. Gübretaş'ta müteahhit-taşeron işçisi kalmadı. Biz ic-
raatçıyız. Biz bu dinamizmi Petrol-İş Genel Merkezine
taşımak istedik ama bölücü olduk. Ya siz kimlerle işbirliği
yapıyorsunuz, Batman Şube ile...Biz birbirimizi sevmeden
nasıl iş yapacağız? İş yapabilecek ekibi oluşturmak çok
önemli. Biz ekibiz. Ekip halinde Petrol-İş'in büyük sorunla-
rını çözmeye talibiz. Bırakın Petrol-İş'i daha iyi temsil ede-
lim, Petrol-İş'in sorunlarını hep birlikte çözmeye çalışalım.
Mehmet Güray- Genel Yönetim Sekreteri:
Kimse sözleşme masasını hafife almasın12 yıldır toplu iş sözleşmelerinden sorumlu başkan olarak
görev yapıyorum. “Heyecanımızı yitirdik” diyenler var.
Heyecanınızı yitirdiyseniz bu işlerden çekilin, köyünüze,
evinize gidin, gidilecek bir yer vardır mutlaka. Biz bu dö-
nemde 540 TİS yapmışız. Bu görevi yaparken temsilci-
siyle, yöneticiyle birlikte yaptık. Her müzakere 6-10
arasında süren görüşmeden oluşuyor. 3 bin 500 oturum
yapan bir sendikada yöneticilik yapacaksınız, işçinin hak
ettiği tek kuruşu işverende bıraktıysak yediklerim haram
olsun. Aday olacaksan “Sen şunu yapmadın, bunu yapma-
dın” diyecek, bunları söyleyeceksin. Somut iş yapacaksın.
“Ekibimiz” diyorsun, Petrol-İş'te ekip olmaz. Bu sendikada
herkes birbirini tanır ve herkesin ne yapabileceği bilinir.
Burası siyasi platform değil, emek platformu. Bölgeler
üzerinden siyaset yapmak bize yakışmaz. “Eskiysen, bırak
git” olmaz. Görevimi yapamıyorsam giderim. Yönetim de-
nilen birbirini ikna etme sanatıdır. Kimse sözleşme masa-
sını hafife almasın. Bizim oradaki ahlakımız bilinir.
GENEL MERKEZ YÖNETİCİLERİ ELEŞTİRİLERİ YANITLIYOR
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 25
petrol-iş26
Nimetullah Sözen - Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreteri:
Petrol-İş dünyada eşi benzeri olmayan bir örgütlenme kampanyası yaptı
Bu kürsüden, bundan dört yıl önce size hitap etmiştim.
Yüreğimi, beynimi size açtım. Dört yıl içerisinde
size layık olmaya çalıştık. Bu dönemde 100 yılın en
kapsamlı krizi yaşandı. Bu kriz de bizim dönemimize denk
geldi. Bu kriz yaşanırken sendikamızı, üyelerimizi, onların
çocuklarını, onların haklarını nasıl koruyacağımızın, krizi
nasıl atlatacağımızın mücadelesini verdik. Krizi en az zararla
atlatan sendika olduk. Bizim yüreğimiz var; biz yürekli in-
sanlarız. Hiç kimse burada arkadaşlarımızın yüreğini sorgu-
layamaz. Bizi tanıyanlar nasıl bir mücadele verdiğimizi bilir.
Biz Petrol-İş'in 60 yıllık geleneğini yüceltme adına her türlü
fedakarlığı yaptık. Eğitimle ilgili eleştiri yapmak vicdansız-
lıktır, eğitim uzmanlarımıza hakarettir. Dört yılda eğitim ver-
dik; biri bana talep ettiği halde eğitim verilmediğini
söyleyemez Yine örgütlenme konusunda eleştiriler getirildi..
Petrol-İş dünyada eşi benzeri olmayan bir örgütlenme kam-
panyası yaptı. Düzce, Gebze, Bursa, Gaziantep, İzmir,
Adana, Trakya ve Ankara'da örgütlenme kampanyaları yap-
tık. Bunlar kendiliğinden mi oldu? Birileri tepeden mi geldi,
yaptı? Bu örgüt yaptı. Eğitim ve örgütlenme bu örgütün
temel ilkeleridir. Bu kürsüden konuşanlar Başkanlar Kurulu
üyesidir. Açın, hepsinin kayıtları vardır. Başkanlar Kuru-
lu'nda öveceksiniz, kürsüde eleştireceksiniz. Bu vicdansız-
lıktır. Petrol-İş'in eğitimine katılanların hiç birinden, “ Bu
eğitimler kalitesizdir” diye bir söz duydunuz mu? Siz şubeler
olarak örgütlenme yaptınız da Genel Merkez size destek ver-
medi mi? Ayın 19'undan itibaren örgütlenme seferberliğini
başlatacağız. Örgütlenme şubelerle irtibatlı yapılacak ama
genel merkeze yeni örgütlenme uzmanları alacağız.
Örgütlenme büroları açacağız. Bugün bazı şubelere harcanan
para ile 50 uzman alabilir, örgütlenme yapabilirsiniz. Siz şu-
beler olarak her türlü desteğe rağmen örgütlenme yapmaya-
caksınız ama atıp tutacaksınız. Atıp tutmakla olmaz. Petrol-İş
boş konuşanı affetmez.Yapabileceklerini konuşacaksın. Biz
bu işe kellemizi koymuşuz, ölümüne yapmışız. Bizim haya-
tımız mücadele ile geçti. Dedemizin, babamızın mirasıyla
geçinmedik. Emeğin ne olduğunu, değerin ne olduğunu bi-
liyoruz. 26. Genel Kurulumuz kadın sorunuyla, Kürt soru-
nuyla ilgili önemli kararlar aldı. Sendikamız eğitimlere
toplumsal cinsiyet eğitimini ekledi. Biz kadını da güçlendi-
receğiz, kadına da değer vereceğiz.
Sanki bu ülkeyi, bu işçi sınıfını bu hale getiren biziz. Bütün
siyasi partiler birbirine benziyor. AKP bütün partilerin kötü
örneğidir. Sermaye lehine onlarca yasa çıkarıldı. Bu ülkenin
insanlarını hiçe sayarak antidemokratik yasalar çıkartılırken
yandaş meyda bu yasaların bizim lehimize olduğunu söy-
ledi.1960'ların, 12 Mart'ların, 12 Eylül'lerin bu ülkeden neler
götürdüğünü sorgulayın. Bütün yaşanan bu sorunların kay-
nağında darbeler ve sermaye vardır. Bu ülkede cunta yasaları
ile yönetiliyoruz. Her türlü hakkımızı elimizden alan, işyer-
lerimize grev yasağı koyan 12 Eylül yasalarıdır. Şimdi işçi
sınıfına yeni saldırılar gündemde. Şimdi yeni Anayasa gün-
demde. Kiminle yapıyor bu yeni Anayasa'yı? Hiç kimseyle...
Tüm bunlara karşı bizim konfederasyonumuzun birşeyler
yapması gerekmiyor mu? Ama yapmıyor. Türk-İş yok artık.
Türk-İş öldü; şu anda morgda. İşte siz bu koşullarda bile yeni
bir ruh yaratacaksınız. Neredeyse bizleri de kendilerine ben-
zetiyorlardı. Biz korkakları asla örnek almayacağız. Cesur,
yiğit kurumları örnek alacağız. Bizim yüreğimizde dostluk,
kardeşlik var. Hiç kimse bizi barıştan, kardeşlikten, dostluk-
tan vazgeçiremez.
Ben ölümüne, barışı, kardeşliği seçtim. Şu kapıdan çıktı-
ğımda kafama kurşun sıksalar da barıştan vazgeçmeyeceğim.
Kardeşliğimizi bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Ben siyasi kimliğimi öne çıkarmadım, çıkarmayacağım da.
Siyaset yapacak olsam gider düşüncemde olan partide görev
alırım. Ben Petrol-İş'in ilkelerini, geçmişini bilen biriyim.
Petrol-İş'i hiçbir siyasi partinin arka bahçesi olmaya terk et-
meyeceğiz. Merak etmeyin, bu örgüt ne yapacağını gayet iyi
bilir. Ben Batmanlı olduğum için değil Türkiyeli olduğum
için sizlerin desteğini bekliyorum. Bu kongre biter ama biz
yine omuz omuza olacağız. 25 bin üyenin yükü siz delege-
lerin omuzlarındadır. Sizlerin en doğrusunu yapacağına emi-
nim.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 26
petrol-iş 27
Öncelikle Genel Kurul'da bizleri izleyen Eski Genel
Başkanlarımızdan Ziya Hepbir'in o metanetini, di-
rengenliğini herkesin huzurunda saygıyla takdir
etmek istiyorum. Diğer eski genel başkanlarımız da burada.
Bir eski genel başkanımız daha burada ama O sessizce salo-
nun ardında, O da sabırla sabahtan beri orada oturuyor. Ben
çok isterdim ki Eski Genel Başkanımız, Eski Genel Mali Se-
kreterimiz Adnan Özcan, Adnan Ağabeyimiz de şurada, kar-
şımızda otursun.
Usuldür; hani içinde bulunduğunuz durumu anlatabilmek
için önce dünyada olan bitenden söz eder, sonra memleket-
teki ahval ve şeraitten bahsedersiniz. Sonra sendikaya gelir,
detaylara girersiniz. Bu doğru bir yöntemdir. Analitik bakış
açısıdır. Ama hem sizin zamanınız yok, hem de zaten her ne
kadar sendikamızın Genel Başkanı tarafından açış konuşması
olarak sizlere sunulsa da o konuşma, MYK'yı temsilen söy-
lenmiş, sendikamızın bir nevi resmi bakışıdır. Açış konuş-
masında bütün bunlardan söz edilmiştir. Ben onları onları
tekrarlamadan geçiyorum ki diğer konulara daha çok zaman
kalsın.
Kapitalizm dünyayı yok ediyor. Başka bir şey söylemeyece-
ğim. Anti kapitalist olmak lazım. Her ne olursa olsun, her ne-
rede bir şey yapmaya çalışırsanız çalışın eğer antikapitalist
değilseniz toplumsal hareketlerde artık başarı şansınız yok.
Dışarıda o slogan duruyor; “Başka bir dünya mümkün.” Ba-
şarı, bugün Arap baharı dediğimiz, yoksul İslam ülkelerinde
başlayan, Madrit'te, Tel Aviv'de süren, dün Porto Allagre'de,
Seattle'de, Prag'da söylenen “Başka bir dünya mümkün” de-
mekte yatıyor. Yani İngilizcesiyle “Another world is pos-
sible...” Bunun umutlarını henüz ülkemizde pek göremiyoruz
diyebilirsiniz. Bizim milletimiz geç uyanıp geç harekete
geçer ama bizim milletimizin de diğer mazlum milletlerden
hiç farkı yoktur.
Başbakan geçenlerde Gazze'ye, Mısıra gitti. Orada umut,
Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasındadır. Hiç şaşırmayın.
AKP'li arkadaşlara mesaj vermek için söylemiyorum. Kim-
den ne alınabilecekse alacaksın kardeşim. Nedir o biliyor
musunuz? Sayın eski genel başkanımız Hepbir da konuşma-
sında değindi. “One minutte”dir. Ama “one minute” diyenin
de samimiyeti şarttır. Öyle her “one minute” diyenin de pe-
şinden gidilmez. Ama ben o akşam haberlerde izlediğimde
helal olsun sana dedim, helal olsun. Neden? İsrail zalim bir
devlet. Ona karşı kim başkaldırıyorsa onu alkışlamak da
bizim gibi mazlum insanların boynunun borcudur. Kahire'de
Arapça bilmenin de verdiği avantajla Başbakan, kendisini
sevinçle karşılamaya gelen Arap halkına, Mısırlı'lara, Kahi-
reli'lere Arapça birkaç cümle söz söyledi; “kardeşim” dedi,
“ birlik” dedi, “başaracağız” dedi. Ondan sonra Arap halkı-
nın Erdoğan'ı nasıl coşkuyla karşıladığını gördünüz değil mi?
Mesele önderliktedir, halk hareketlerinde bunun örneğini gö-
rüyoruz. Bizim ülkemizde de kriz teğet geçti, meğet geçti di-
yorlar ama bu bizi aldatmasın. Bunu vurgulamak istiyorum;
kapitalizm krize girdi diye kendiliğinden gebermez. Her se-
ferinde büyük savaşlar çıkartarak, faşizmi kitlesel hale geti-
rerek, başka bin bir türlü numara bularak sistem kendi krizini
aşar. O yüzden nasıl olsa krizi var bunların, bunların sonu
geldi diyerek ondan kurtulamazsınız. Çaba göstermeniz ge-
rekir, bunun yolu da mücadele etmekten geçer. Çünkü biz
bir sendikayız. Bu konular en çok bizi ilgilendirir.
Ve dünyada, ülkemizde barış, onurlu bir barış ancak sev-
mekle başlar. “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sev-
mekle başlayacak her şey” demiş şair. Nasıl seversiniz
birbirinizi? Yaşasın barış, kardeşlik demek yetmez, bununla
bitmez. Şimdi bize öğretilen şeyler, dayatılan şeyler var; biz
zannediyoruz ki bugün böyle yaşıyorsak 50 yıl önce de, 100
yıl önce de, 200 yıl önce de böyleydik sanıyoruz. Eğer tarih
bilginiz, bilinciniz yoksa öyle zannedersiniz. Yaptığınız
eylem size göre işçi sınıfının bugüne kadar yaptığı ilk ey-
lemdir. Oysa bakarsınız ki sizden önce o eylemler yapılmış.
Bugün eğer biz barıştan, kardeşlikten yana olmak istiyorsak
tuzağa düşmeyeceğiz. Bu ülke büyük bir imparatorluktan
miras kalmış. Anadolu coğrafyasının büyük bir bölümü, Me-
zopatamya, Kafkaslar, Ortadoğu bu coğrafyada. İstanbul'un
İbrahim Doğangül - Genel Mali Sekreter:
Anti-kapitalist olmamız lazım, yoksa başarı şansımız yok!
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 27
petrol-iş28
8 bin yıl önceki buluntulularına rastlandı. Hangimiz İstan-
bulluyuz? 8 bin yıl öncekiler de İstanbullu, buraya göç etmek
zorunda kalan Mardinli de İstanbullu. Ama beraber yaşarken
bunu unutmayacağız. Mesela komşunuz yeni göç etmiş birisi
olabilir, sizin mahallenizde o size her sabah hayırlı sabahlar
der, günaydın der, Kürttür mesela...Göçmendir, mesela bizim
de ona rojbaş dememiz lazım. Bu yaklaşımla, kafayla ilgili;
bize öğretilmiş şeyle ilgili. Bütün farklılıkları zenginlik ola-
rak göreceksiniz. Kim ki çareyi, sorunları çözmeyi şiddette,
terörde, kan dökmede ararsa ve bu yaklaşımı sorun çözme
yönünde bir bahane olarak gösterirse onu da hep beraber
yuhlamamız gerekiyor.
Gelelim bize; benim karşımda iki aday var. İki aday da ko-
nuşmalarında bana karşı bir şey demediler, eleştiri yok. Ger-
çekten şaşırdım. Ben adayım arkadaşlar. Ben öyle
heyecanımı yitirmedim, bu iş yaşla başla oluyorsa yaşım
genç. Mesela 87 yaşında benden daha gençtir Ziya Başkanı-
mız. Aday olan arkadaşlar şu anda yaptıkları görevlerde he-
yecanlarını yitirdiklerine belirtiyorlar. Bu düşünceye
katılırım. Ben bu sendikanın çeşitli kademelerinde 1989'den
bu zamana kadar görev yapıyorum. Hiçbir görevi iki dönem-
den fazla yapmadım. Temsilcilik 2 dönem, Baştemsilcilik 2
dönem... Şube başkanlığımın 6 senesinde genel merkeze gel-
dim. Önümüzdeki dönem eğer bu örgüt bana genel mali se-
kreterlik yap derse “Hayır, bu prensiplerime aykırı
diyeceğim.” Ama siz 16 senede bunun farkına varıyorsunuz,
Günaydın.
Son dört yıllık dönemdeki yaptığımız işlere gelirsek; telefon
giderlerin düşürmeye çalıştık ve düşürdük. Elektrik, doğal-
gaz sistemlerinde iyileştirmeler yaptık. Bilgi işlem sistemi-
mizi yeniden ele aldık ve yeniledik. Bu sendikaya Pardus'u
getiren arkadaşlara da teşekkür ediyoruz. Sendikamızı ba-
ğımlılıktan kurtardılar ve binlerce dolar kaybı önlediler. On-
ları üzmeden, kırmadan personel sistemimizi yeniden ele
aldık. Uygulanan yanlış personel politikalarını düzelttik.
Dört yıl boyunca, tanıdığımı, akrabamı işe alayım mantığına
hiç baş vurmadık. Bunların hepsi bu örgütte iyi şeylerdir ar-
kadaşlar. Maaş ve iş avansları konusunda yeni düzenlemeler
yaptık. Maaş avanslarında bütün personelimize, bütün yöne-
ticilere uyguladığımız şey şudur; birisi bir ay içerisinde nor-
malde alabileceği ücret ne ise çok sıkıştığında ayın ister
ikisinde isterse 28'inde ancak onu alabilir dedik. Bu sendi-
kanın parası hiç kimseye çar çur edilemez, kusura bakma
dedik, inanmayan varsa baksın. Eskiden böyle miydi? Eskiyi
bilenler anlatır. 60. yıl etkinliği yaptık 50. yıl etkinliğinden
farklı olarak Antalya'da yaptığımız bu etkinlik için ne dışa-
rıdan bir sanatçı getirdik, ne sanatçı kaprisi yaşadık. Kırık-
kale'den, Aliağa'dan, Bandırma'dan, Adıyaman'dan,
Batman'dan kardeşlerimiz geldiler, çaldılar söylediler. Kendi
kendimize çaldık, söyledik. Bence bu da bu sendikanın yap-
tığı en güzel kutlamalardan bir tanesi oldu. Tarihinde ilk defa
şube merkez ayırımı yapmaksızın bütün personelimizi oraya
götürdük. Genişletilmiş başkan kurulu modelini değiştirdik.
Birinci günü toplantı, ikinci günü savsaklamak yerine, bu ül-
kenin tarihi, kültürü, doğal güzellikleri, önemli yerleri nere-
siyse oralara gidelim dedik. Batman'a, Van'a, Antakya'ya
gittik, Çanakkale şehitlerini ziyaret ettik.
Geçen dönem genel kurul raporunda lojmanların atıl du-
rumda kaldığına, buranın satılarak veya başka bir şekilde de-
ğerlendirilerek sendikamıza bir eğitim ve sosyal tesis
kazandırılmasına değinen Merkez Denetim Kurulumuz bu
dönem hazırladığı raporunda lojmanlarla ilgili faaliyetimizi
hiç görmemiş. Bu lojmanların ihalesi, yapıldı, arsa payımızı
arttırdık. 31 olan daire sayısı 36'ya çıktı. Lojmanlar yeniden
yapılıyor, yapı yükseliyor. Biz bu lojmanları, maliyet hariç
yapılması için bizden 5 milyon TL rüşvet istenen bir kentte,
İstanbul'da kimseye 5 kuruş rüşvet vermeden yaptırıyoruz.
Bu sendika tarafından böyle güzel bir iş yapılıyor ama tek
kelime yok denetim raporunda. Hani siz doğru gördüklerinizi
yazardınız buraya, yakalandınız! Bu sendikada bu dönem,
şubelerin üye sayılarının tespiti için tüzükte değişiklik yaptık.
Biliyorsunuz her şubenin üye sayısı delege seçimi ve ücretli
şube yöneticilerinin artması veya düşürülmesi yönünden çok
önemli. Sistemi yeniledik; son ay yatırılan aidatla delege se-
çimine katılma adaletsiziliğini ortadan kaldırdık. Emekli olan
üyeleri üyelikten düşürdük, tertemiz bir üye sayısı tespit
ettik.
Petrol-İş üyesi olmaktan yeniden onur duymak için atılım
yapacağız deniyor. Ben bu sendikaya 1984'te üye oldum.
Başkanlar değişti, yöneticiler değişti ama ben bu sendikanın
üyesi olmaktan hep gurur duydum. Ben ehilim arkadaşlar,
bu işi bana verin. Ben ölmedim. Dimdik ayaktayım. Hani di-
yorlar ya arkasında şubesi yok. Öyle mi zannediyorsunuz siz.
Siz yarın sandık açılınca göreceksiniz, benim arkamda Pet-
rol-İş'in bütün şubeleri var.
İttifaklardan, ekiplerden bahsediliyor. Hiçbir delege arkada-
şım aklı basmazsa senin kurduğun ittifakı oya çevirmez. Eğer
çevirirse de size hakkımı helal etmem. Neden? Beğenmedi-
ğiniz yöneticilere laf edeceksiniz, memlekette ne kadar
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 28
petrol-iş 29
bozuk şey varsa onların müsebbibi kimse onlara dair man-
galda kül bırakmayacaksınız. İş kendi hayatınıza, kendi ka-
rarınıza gelince başka biri olacaksınız, duruşunuz, tavrınız
değişecek. Bana genel başkanlık teklifinde de bulunanlar
oldu. Beni o göreve layık görenlere teşekkür ederim. Ama
ben böyle mal bulmuş magribi gibi, hani karşısına bir fırsat
çıkınca onu değerlendirecek tiplerden değilim, lütfen beni
bağışlayın. Ben biliyorum, herkes kendini bilir. 24-25 yıllık
sendikal hayatım, işçilik hayatım, yaşadıklarım, biriktirdik-
lerimle tam kıvamındayım.
Temsilcilik yaptım, baştemsilcilik yaptım; 4 bin 100 üye
vardı Petkim'de ben baştemsilci iken ve seçimle gelmiştik
her yıl. Ne eylemler yaptık, ne mücadeleler ortaya koyduk.
Bunların hepsi birikimdir. Kimisi para pul biriktirir, kimisi
dost biriktirir, eylem biriktirir.
Bize ikincisi düştü. Bunları biriktirdik de nerede kullanaca-
ğım bu deneyimlerimi, nerede kullanacağım ben? Buraya
ben gökten zembille mi inmeliydim? Sendikaya üye olup er-
tesi gün genel başkan olacağınızı mı sanıyorsunuz? Kademe
kademe, sindire sindire, her alanı öğren öğrene geleceksiniz.
Bana “git” diyorlar. Şu anda aklı başında bir gerekçe ile git
dense, gideceğim. Daha yeni geldim ben, bir yere gitmeye-
ceğim. Ben İstanbul'dayım 4 dört yıldır. İstanbul'un da hak-
kını veriyorum.
“Haramilerin saltanatını yıkacağız.
Bekle o günler gelsin, gelsin İstanbul
Sen bize layıksın biz de sana ey İstanbul
Tophanenin karanık sokaklarında
Koyun koyuna yatan çocuklarınla bekle.
Bekle o günler gelsin.
Bekle zafer şarkılarıyla geçişimizi ey İstanbul.
Sen bize layıksın biz de sana.”
Kim bunu söyleyen? Vedat Türkali...Bu şiiri 1941'de yazmış,
şu anda 97 yaşında 1 Mayıs'a tekerlekli sandalye ile geliyor.
Ben İstanbul'da haramilerin saltanatını yıkmak için çaba
gösteriyorum. Nerede bir eylem, direniş varsa ya sendikam
görev verdiği için gidiyorum, ya da karımla gidiyorum.
Ben Petkim işçisiyim. Petkim'de kıdemim hala duruyor. Bu-
rada görevim bittiğinde Petkim'de çalışmaya başlayacağım.
Ben burada bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da siz-
leri temsil etmeye çalışacağım. Seçilen herkesin temsil yet-
kisi vardır ama seçilen herkesin temsil kabiliyeti yoktur. Ben
temsil kabiliyetimin olduğunu düşünüyorum. Sizleri hak-
kıyla temsil ettiğimi düşünüyorum.”
Mustafa Çavdar- Genel Sekreter
Sınıfsal bakışımda benim kafam ve yüreğim nettir
Değerli delegeler, değerli yönetici arkadaşla-
rım; konuşmamı uzatıp sizi sıkmayacağım.
“Yetkiyi devret” diyorlar. Bize bu yetkiyi
veren delegedir. Bu genel kurulda dikkate alınması ge-
reken bir nokta var; konuşan delege arkadaşlarımızın
sayısı azdı. Demek ki eksikliklerimiz, yapılacak işleri-
miz var. Tabandan yeni insanlar, yei anlayışlar gelsin
ki değişim olsun. 15 şube de genel kurullarını yaptı.
Örgütte değişimin yolu açıldı.
Dört yıl daha yapacak işler var. Elbette sendikal yaşa-
mın dışında da başka bir dünya var. Ben solculuğumu
tartıştırtmam. Kimseyle de siyaset tartışmam. Delege
iş yapana oy verir. Bugüne kadar ne yaptıysam bundan
sonra da onu yapmaya devam edeceğim. Örgütümüze
sahip çıkın. Petrol-İş'i kimsenin, hiçbir siyasi partinin
arka bahçesi yaptırmayın. Ona göre oy kullanın. Sınıf-
sal bakışım konusunda benim kafam, yüreğim nettir.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 29
petrol-iş30
Mustafa Öztaşkın - Genel Başkan
Tabanda birlik ve beraberliği sağlamak için çok çalıştık
Bu genel kurul sürecinden memnun olduğumu söy-
leyemem. Gidişattan da memnun olduğumu söyle-
yemem. Bu örgüt ne durumdaydı, bugün nasıl bir
konumda? Üyemizde, tabanımızda sorun yok. Örgütte ay-
rılıklar üzerinden siyaset yapılıyor. Bu örgütü toparlamak,
tabanda birlik ve beraberliği sağlamak için çok çalıştık. Üst
kimliğimizi Petrol-İş olarak kuracağımızı, bütün düşünce-
lere ve inançlara saygı duyacağımızı söyledik.
Tabanımızda kimseye siyasi görüşlerini sormadık. Herkese
eşit mesafede yaklaştık, bu örgütteki ayrımcılıkları kaldır-
maya çalıştık. Seçimle ilgili parçalanmalar, ikiye, üçe ay-
rılmalar süreci yaşanıyor. Seçim süreci yorucu; ayrışmalar
yaşanıyor. Kim bu örgütte ötekileştirildi? Dışlanmışların bu
örgütteki temsilini biz sağladık. Dışlanan, ötekileştirilen
kim? Kim Kürt sorunu konusunda bizden daha açık tutum
sergiledi? Bunlar üzücü, yaralayıcı durumlar. Örgütümüzü
kimler ileriye taşıyabilir, kimler bu hedefleri gerçekleşti-
rebilir? Bunları siz tespit edeceksiniz. Örgütümüzün dış ka-
muoyunda prestiji iyi. Ama biz daha fazlasını istiyoruz. Biz
siyasi partilerin hepsine eşit mesafedeyiz ama emeğe yakın
olanlarla birlikte hareket ediyoruz. Biz değerlendirmeleri-
mizi o partinin emeğe yaklaşımı üzerinden yaparız.
Eğitim paralı hale gelmişse, ulusal istihdam stratejisi adı
altında emeğe saldırılar yapılmışsa, kıdem tazminatına göz
dikilmişse elbette bu partiye tavır alacağız. İşçi olmanın,
emekçi olmanın getirdiği davranış budur. Ne yapacaktık?
Tutum belirtmeyip de seyirci mi kalacaktık? Biz sermaye
gibi davranmıyoruz. Siyasetin emeğin çıkarları doğrultu-
sunda yapılanmasını gerçekleştiremiyoruz. Biz sınıf olma-
mızın, emekçi olmamızın bilincine varıp siyasi tavır alırsak
başka bir dünyayı kurabiliriz. Ben hiçbir partinin üyesi de-
ğilim, hiçbir partinin bu sendikayı dizayn etmesine de izin
vermeyeceğiz. İşçi sınıfı tarihi mücadele edenlerin tarihidir;
rica edenlerin tarihi değildir. Sorunlar üyemize, tabanımıza
dayanarak, mücadele ederek çözülür. Sendikal Güç Birliği
Platformu'nu oluşturan 10 sendika olarak ricacı değil, sınıfa
dayanarak toplumsal mücadele yolunu seçtik. 10 sendikay-
dık, 11 olduk. TOLEYİS Genel Başkanı Cemail Bakındı
Başkanın sözleriyle 12 olduk. Sayımız ne olursa olsun il-
kelerimiz var. Bizim tarihsel birliğimiz de var ama bütün
birlikteliğimizi bir programa dayandırdık.
Hiçbir arkadaşımız Türk-İş'te koltuk sevdasında değil. Her
konuda söylemimiz ve programımız olacak. Türk-İş Baş-
kanlar Kurulu'nda biz önereceğiz, karar çıkmazsa biz ya-
pacağız. Örgütlenmeye ilişkin yeni modeli de bu
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 30
31
sendikalarla birlikte öreceğiz. Genel Kurul'dan destek
aldık, biz bu mücadelemizde yolumuza devam edeceğiz.
Biz Türk-İş'i değiştirip dönüştürmeye talibiz; içinde olup
değiştireceğiz. Kıdem tazminatının kaldırılması genel grev
nedenidir diyoruz. Bu konuda gücümüz neye yetiyorsa onu
yapacağız. Petrol-İş'in kamuoyundaki imajının iyi olma-
sında üyelerimizin büyük katkıları var. Biz bir mirasın bu-
günkü taşıyıcılarıyız. Petrol-İş'i, mücadele ruhunu
kaybetmeden ileriye götürmek herkesin görevidir. Maalesef
sendikal hareketin yaşadığı sorunları bizler de yaşıyoruz,
küçülüyoruz. 25 bine yakın üyemiz var. Ücret seviyelerimiz
düştü; çünkü Türkiye'de ucuz işçilik stratejisi izleniyor.
Sendikaların hem üye sayıları azaldı hem de ücretlerin
düşük olması nedeniyle gelir azaldı. Bu genel kurulda ör-
gütümüzün yeniden yapılanmasını kararlaştırdık. Bazı şu-
beler büroya dönüşecek. Tedbirleri alma zamanı geldi.
Sendika çalışanlarına iş değerlendirmesi yaptık. Bir ücretmodeli oluşturuldu. Ücret sisteminin yeniden ele alınma-
sına ihtiyaç var. Örgütü derleyip toparlayacağız, kimse
merak etmesin. Sendika içi demokrasiyi en iyi biçimde iş-
leten bir sendikayız. Ekip kültüründe tek adamlık vardır
ama bana göre uzlaşı kültürünü, birarada yaşama kültürünü
benimsemiş bir anlayışa sahipseniz bu daha iyidir. Sendi-
kamız kadın konusunda yeni dönemde yeni bir anlayışla
faaliyet gösterecektir. Bu zamana kadar nerede bir eylem,
örgütlenme, toplu sözleşme var ise oraya gittim, bundan
sonra da gideceğim. Genel kurullarda herkesin aday olma
hakkı var. Tüm adaylara başarılar diliyorum.
Öztaşkın'ın konuşmasından sonra E. Genel Başkanlarımız-
dan Ziya Hepbir Genel Başkanımıza toplu iş sözleşmesi ya-
sası çıkmadan önce Petrol-İş'in imzaladığı toplu iş
sözleşmesini çerçevelenmiş haliyle hediye etti. Hepbir, yap-
tığı konuşmada, “Bu sendika TİS yasası çıkmadan TİS im-
zalamış, TİS yapmış bir sendikadır. Bunun bir diğer adı da
sivil itaatsizliktir. Bu da işçilerin örnek alması gereken, et-
kili bir eylem türüdür” diye konuştu.
İkinci gün, seçim ve sonuçlar...
Genel merkez yöneticilerinin ko-
nuşmalarından sonra hesaplar
ibra edilerek kongrenin ilk günü
tamamlandı. İkinci gün ise seçimler ya-
pıldı. Genel Başkanımız Mustafa Öztaş-
kın'ın rakipsiz girdiği seçimler sonucunda
Genel Sekreterliğe Ali Ufuk Yaşar, Genel
Mali Sekreterliğe İbrahim Doğangül (ye-
niden), Genel Örgütlenme ve Eğitim Se-
kreterliğine Nimetullah Sözen (yeniden),
Genel İdari Sekreterliğe ise Ahmet Ka-
baca seçildiler.
petrol-iş
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 31
32
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:57 PM Page 32
MERKEZ YÖNET‹M KURULUMUZMERKEZ Y YÖNET‹M KURUL UMUZ
Petrol-İş'in 26. Olağan
Genel Kurulu'nda
Genel Başkanlığa se-
çilen Mustafa Öztaşkın, 02.
01.1958 tarihinde Bod-
rum'un Gümüşlük Belde-
si'nde doğdu. Öztaşkın, ilk ve
ortaokulu Bodrum'da, En-
düstri Meslek Lisesi'ni İzmir
Mithatpaşa'da bitirdi.1975
yılında İzmir'de Sümer Ma-
kine işyerinde çalışma yaşa-
mına atıldı.
1976 yılında işten çıkarılınca
yine İzmir'de Şenkaya isimli
işyerinde işe başladı. Bu iş-
yerinde 1978-1979 yıllarında
işyeri sendika temsilciliği
yaptı. Askerden sonra yine
İzmir'de önce Sanayi Site-
si'nde, daha sonra Ege En-
düstri işyerinde çalıştı. 06.
12. 1982 tarihinde Aliağa
Petkim'de işbaşı yaptı. Pet-
kim'de 1985-1988 yılları
arasında Baştemsilcilik,
1988-1989 yılları arasında
Petrol-İş Aliağa Şube Mali
Sekreterliği, 1989-1997 yıl-
ları arasında Aliağa Şube
Başkanlığı yaptıktan sonra
tekrar Petkim'de eski işine
döndü. Öztaşkın, Ekim 1999
yılında yapılan Petrol-İş'in
23. Olağan Genel Kuru-
lu'nda Genel Başkanlığa
aday oldu ve seçildi. 1999 yı-
lından beri Petrol-İş'in
Genel Başkanlığını yürüten
Öztaşkın, 17-18 Eylül 2011
tarihinde yapılan 26. Olağan
Genel Kurul'da tekrar Genel
Başkanlığa seçildi. Öztaşkın,
evli ve iki çocuk babasıdır.
Mustafa Öztaşkın- Genel Başkan
Sendikamızın 26. Ola-
ğan Genel Kurulu'nda
Genel Sekreterliğe se-
çilen Ali Ufuk Yaşar, 04.
08.1963 tarihinde İzmit'te
doğdu. İzmit Endüstri Meslek
Lisesi / Elektrik Bölümünü
bitiren Yaşar, 1983 yılında
askere gidene kadar piya-
sada serbest elektrikçi olarak
çalıştı.1984 yılında ise asker-
liğini bitirdikten sonra 1984-
1986 yılları arasında Türkiye
Elektrik Kurumu'nda teknis-
yen olarak çalışmaya baş-
ladı. 1986 yılında İzmit'te
Tüpraş'a girerek çalışma ya-
şamını sürdürdü. 1994 yı-
lında Petrol-İş İşyeri
Temsilcisi olan Yaşar, Ko-
caeli Şubesi'nde Denetim ve
Yönetim Kurulu üyeliklerinde
bulundu. Yaşar, 1999 yılında
ise Kocaeli Şube Başkanlı-
ğına seçildi. Yaşar, sendika-
mızın 17-18 Eylül 2011
tarihlerinde yapılan 26. Ola-
ğan Genel Kurulu'nda Genel
Sekreterliğe seçildi. Yaşar,
evli ve iki çocuk babasıdır.
Ali Ufuk Yaşar - Genel Sekreter
Petrol-İş'in 26. Olağan
Genel Kurulu'nda
Genel Mali Sekreter-
liğe seçilen İbrahim Doğan-
gül, 1959'da İzmir'de doğdu.
İlköğrenimini İzmir'de, Mes-
lek Lisesi'ni 1973-1976 yıl-
ları arasında Konya'da
tamamladı. Aynı yıl (1976)
İzmir'de Kenan Şenözen Ma-
kine San. Tic. Ltd. Şti.'nde
tornacı olarak başladığı (si-
gortalı) çalışma yaşamı,
1981 yılında ASMAŞ'ta
sürdü; 1982'de ASMAŞ'tan
ayrılarak Petkim A.Ş. -Aliağa
Kompleksi'ne kontrol teknis-
yeni ve işletme operatörü
olarak işbaşı yaptı.
1984 yılında üyesi olduğu
Petrol-İş Sendikası'nın bu iş-
yerindeki temsilciliğini
(1989-1992) ve Baştemsilci-
lik (1994-2002) görevlerini
yürüttü. 2002 yılından, Genel
Mali Sekreterliğe seçildiği 9
Eylül 2007 yılına kadar
Aliağa Şube Başkanlığı gör-
evinde bulundu. Doğangül,
sendikamızın 17-18 Eylül
2011 tarihlerinde yapılan 26.
Olağan Genel Kurulu'nda
tekrar Genel Mali Sekreter-
liğe seçildi. Doğangül'ün
1981 yılında evlendiği Ayşe
(Kızıltan) ile birlikte sahip
olduğu Bilgen ve Kardelen
Ezgi adlı iki kızı var.
İbrahim Doğangül- Genel Mali Sekreter
33
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 33
petrol-iş34
Petrol-İş'in 26. Olağan
Genel Kurulu'nda
Genel Örgütlenme ve
Eğitim Sekreterliğine seçilen
Nimetullah Sözen, 1950 yı-
lında Kurtalan- Oyutaş kö-
yünde doğdu. Sözen, ilkokulu
İskenderun'da, ortaokulu
Kurtalan'da okudu. 1976 yı-
lında Tüpraş Batman Rafine-
risi'nde işe başladı.
Sözen,1983 yılından 1992 yı-
lına kadar Petrol-İş Sendi-
kası Batman Şubesi'nin
değişik kademelerinde görev
yaptı ve 1995 yılında Petrol-
İş Batman Şube Başkanlığına
seçildi. 7-8-9 Eylül 2007 ta-
rihlerinde yapılan 25. Ola-
ğan Genel Kurul'da Genel
Örgütlenme ve Eğitim Sekre-
terliğine seçilen Sözen, 17-18
Eylül 2011 tarihinde yapılan
genel kurulumuzda tekrar
aynı göreve seçildi. Sözen,
iki çocuk babasıdır.
Nimetullah Sözen- Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreteri
Sendikamızın 26. Ola-
ğan Genel Kurulu'nda
Genel Yönetim Sekre-
terliğine seçilen Ahmet Ka-
baca, 01.01. 1962 tarihinde
Osmaniye'nin Bahçe İlçe-
si'nde doğdu. İlk, orta ve
lise tahsilini Bahçe'de
yapan Kabaca, askerlik gör-
evini tamamladıktan sonra
09.12.1983 tarihinde Ada-
na'da SASA Suni Sentetik ve
Elyaf Sanayi A.Ş'de iş haya-
tına başladı.
Kabaca, 09.05.1999 tari-
hinde sendikamızın Adana
Şube Başkanlığına seçildi.
12 yıl Şube Başkanlığı gör-
evini yapan Kabaca, Petrol-
İş'in 17-18 Eylül 2011
tarihlerinde yapılan 26.
Olağan Genel Kurulu'nda
Genel Yönetim Sekreterli-
ğine seçildi. Kabaca, evli ve
iki çocuk babasıdır.
Ahmet Kabaca -Genel Yönetim Sekreteri
Petrol-İş Sendikası 26. Olağan Genel Kurulu so-nunda yapılan seçimlerin ardından oluşan MerkezDisiplin ve Merkez Denetim Kurulları SendikaGenel Merkezi'nde toplanarak görev bölüşümünügerçekleştirdi.
Petrol-İş Sendikası 26. Olağan Genel Kurulu sonunda ya-
pılan seçimlerin ardından oluşan Merkez Disiplin ve Mer-
kez Denetim Kurulları Sendika Genel Merkezi'nde
toplanarak görev bölüşümünü gerçekleştirdi. Merkez De-
netim Kurulu görev dağılımı, Başkan Yusuf Ziya Kahya-
oğlu, Raportör Fatih Pat ve Üye Satı Çelik olarak
belirlendi.
Merkez Disiplin Kurulu görev dağılımıysa, Başkan Ümit
İnkaya, Raportör Hamit Tunç ve Üye Mehmet Karaaslan
şeklinde gerçekleşti. Denetim ve Disiplin Kurulu üyeleri,
ilk toplantılarını sendika genel merkezinde tamamladılar.
Merkezi kurullarda görev dağılımı tamamlandı
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 34
petrol-iş 35
Yeni dönemin ilk Başkanlar Kurulu toplandıDEVİR-TESLİM TÖRENİ YAPILDI
Yeni dönemin ilk
Başkanlar Kurulu
sendikamız genel
merkezinde 19 Eylül tari-
hinde yapıldı. 27. Dönemin
ilk başkanlar kurulu toplan-
tısı başlamadan önce devir-
teslim töreni gerçekleştirildi.
Başkanlar Kurulu görev
devri, dilek ve temenniler ve
Başkanların yapacağı değer-
lendirmeler ile başladı. Genel
Başkan Mustafa Öztaşkın
yaptığı konuşmada birlik, be-
raberlik mesajı vererek şun-
ları söyledi: “Genel Kurullar
sevinci ve üzüntüyü içinde
barındırır. Kimimiz seviniyo-
ruz, kimimiz üzülüyoruz.
Fakat biz bir aileyiz, aday
olan, görev yapan herkes ai-
lemizin bir bireyi. Genel Ku-
rullar da yarışlar yaşanıyor,
bu yarışta zaman zaman in-
sanlar birbirini üzebiliyor, kı-
rıcı olabiliyor. Her şeye
rağmen başarılı bir Genel
Kurul’u geride bıraktık, iki
arkadaşımız seçimi kaybetti.
Her iki arkadaşımıza da bu-
güne kadarki hizmetlerinden
dolayı teşekkür ediyoruz.
Gönül ve mücadele birlikte-
liğimiz devam edecektir.
Yeni gelen arkadaşlarımıza
da başarılar diliyoruz.”
Başkanlar Kurulu, yaptığı
toplantıda Genel Kurul'da
alınan kararları ve önümüz-
deki dönem izenecek politi-
kaları değerlendirdiler.
ADANA VE KOCAELİ ŞUBELERİMİZDE GÖREV DEĞİŞİMİ
Petrol-İş'in 17- 18 Eylül tarihlerinde gerçekleştirdiği 26. Olağan Merkez Genel Kurulu
sonrası Kocaeli Şube Başkanı Ali Ufuk Yaşar ve Adana Şube Başkan'ı Ahmet Kabaca'nın
Merkez Yönetimine seçilmesi nedeniyle boşalan Kocaeli Şube Başkanlığına Salih Akdu-
man, Adana Şube Başkanlığına ise Abdülmecit Dönmez getirildi. Kocaeli Şube yeni görev bölü-
şümü için toplantı yaptı. Kocaeli Şube'de görev dağılımı şu şekilde gerçekleşti; Şube Başkanı
Salih Akduman, Şube Başkan Yardımcısı Nesimi Yetişoğlu, Şube Başkan Yardımcısı Tekin Kara
(Mali) oldu. Yönetim Kurulu ise Y. Sami Çınar, İrfan Kaçar, Temel Aktaş, Teoman Aydınoğ-
lu'ndan oluştu.
Adana Şubede ise yeni görev bölüşümü şu şekilde gerçekleşti: Şube Başkanı Abdülmecit
Dönmez, Şube Başkan Yardımcısı Cemalettin Çetinkıran, Şube Başkan Yardımcısı (Mali)
Hüseyin Cahit Çimen oldu. Yönetim Kurulu ise Selahattin Kurt, Yalçın Baytar, Osman
Nuri Akkuş, Ayhan Çiftçi'den oluştu.
Görevlerini devreden genel merkez yöneticilerimizin yeni iletişim bilgileri:Sayın Mustafa Çavdar: 0530 - 772 02 03 - Sayın Mehmet Güray: 0533 - 388 96 98
Salih Akduman
Abdül Mecit Dönmez
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 35
petrol-iş36
12 Eylül 1980 darbesinden sonra yeni ana-
yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte ça-
lışma hayatını düzenleyen 2821 ve 2822
sayılı yasaların 1983 yılında yürürlüğe gir-
diğini, bu yasaların yasakçı, baskıcı, öz-
gürlüklerden uzak, sendikaları ve sen-
dikacıları kalıba sokmayı hedefleyen,
toplu iş sözleşmesi yapma yerine yapma-
mayı, grev yapma yerine yaptırmamayı,
örgütlenme yapma yerine yaptırmamayı
hedefleyen yasalar olduğunu söyleyen sen-
dikamız Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın,
“Bu yasaların hedefi ve içeriği bu şekil-
deydi. Ve uzun yıllar bu yasalar tartışılıyor.
Bir taraftan Uluslararası Çalışma Ör-
gütü (ILO) Türkiye'yi listeye alarak bu
yasaların değiştirilmesini istiyor. Diğer
taraftan AB İlerleme Raporlarında bu
yasaların değiştirilmesi için Türkiye'ye
telkinlerde bulunuluyor” dedi. Fakat
bugüne kadar işbaşına gelen iktidarla-
rın çeşitli yasa tasarıları hazırlamala-
rına rağmen bu yasalarda bir de-
ğişikliğe gitmediklerini, dolayısıyla bu
yasaların 12 Eylül'ün izlerini hala taşı-
maya devam ettiklerini belirten Öztaş-
kın şöyle devam etti:
“Şimdi Üçlü Danışma Kurulu diye
tabir edilen yani hükümet, işçi ve işve-
ren sendikalarının temsil edildiği kon-
federasyonlar düzeyindeki kurulda bu ya-
salar tartışılmaya açıldı ve bir uzlaşıya va-
rıldı. Bu görüşmelere bizleri temsilen
Türk-İş yönetimi ve uzmanlar katıldılar.
Yeni taslağa şöyle bir göz attığımız zaman
öncelikle 2821 olarak adlandırılan Sendi-
kalar Kanunu ile 2822 olarak adlandırılan
Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Ka-
nunu birleştirilerek tek bir yasaya dönüş-
türülüyor; adına da Toplu İş İlişkileri
Kanunu verilmiş durumda. Bu taslakta
önemli diyebileceğimiz bazı değişiklikler
olduğu gibi eski yasaların tamamen özü-
nün ve ruhunun korunduğu maddeler de
var. Ve bir yönüyle de grev yasakları
devam ettiriliyor.”
İşçilikle ilgisi olmayan
kişiler sendika kurabilecek!
Taslağa Sendikalar Kanunu açısından ba-
kılacak olursa, sendikaların kurulması ve
işleyişi açısından bazı kolaylıklar getiril-
miş olduğunu ifade eden Öztaşkın şöyle şu
değerlendirmeleri yaptı:
”Mesela kurucularda aranan nitelikler bir
hayli azaltılmış. Bu noktadaki en önemli
değişiklik şöyle; bir sendikanın kurucusu
ve aynı zamanda yöneticisi ola-
bilmek için o işkolunda fiilen ça-
lışıyor olma koşulu vardı. Bu
koşul ortadan kaldırılmış. Bunun
anlamı şu; hiç işçilikle ilgisi ol-
mayan kişiler çeşitli amaçlarla
sendikaları kolaylıkla kurdurabi-
lecekler ve faaliyetlerini yürüte-
bilecekler. Bir yönüyle olum-
luymuş gibi gözüküyor. Ama işçi
olmayan insanların sendika kur-
ması demek; o sendikaların ya
işverenler tarafından kurdurula-
cağı veyahut da bir takım siyasi
ve başka amaçlar için kurdurula-
cağı ve faaliyet göstereceği açık-
tır. Ancak kurucularda aranan
“İşkolumuzda özellikle grev yasaklarının korunması bizim açımızdan hayal kırıklığı”
2821 ve 2822 SAYILI YASALARDA DEĞİŞİKLİK ÖNGÖREN TASARI TASLAĞINI DEĞERLENDİREN ÖZTAŞKIN:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 12 Eylül yasaları olarak bilinen 2821 sayılı SendikalarYasası ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası'nda değişiklikler öngörenve iki yasanın birleştirilmesiyle hazırlanan Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarı Taslağını Ba-kanlar Kurulu'na sundu. Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın, konfederasyonlara da gön-derilen taslak ile ilgili değerlendirmesinde, “Özellikle grev yasaklarının işkolumuzdakorunması bizim açımızdan hayal kırıklığı yaratmış durumda” diye konuştu.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 36
petrol-iş 37
niteliklerden T.C. vatandaşı olma niteliği
de kaldırılmış durumda. Bu aynı zamanda
yabancıların da Türkiye'de sendika kura-
bileceği anlamına da gelmektedir.
Noterden üye olma şartının
kaldırılması olumlu
Taslak ile sendikalara üye olma koşulları-
nın kolaylaştırıldığını, noterden üye olma
şartının kaldırıldığını belirten Öztaşkın şu
değerlendirmeleri yaptı:
“Aynı şekilde istifa ederken de noterden
istifa etme şartı kaldırılıyor. Bunun yerine
e-üyelik yani elektronik üyelik sistemi ge-
tiriliyor. Bunu biz olumlu bir değişiklik
olarak görüyoruz. Sendikalı olma yaşı
18'den 15'e indiriliyor. Böylelikle gençle-
rin de sendikaya üye olmasının önü açılı-
yor. Bu yasa değişikliklerinde merak
edilen konulardan biri şuydu. Geçen yıl
yapılan Anayasa referandumunda bir iş-
yerinde iki sendikanın olabileceğine iliş-
kin hüküm konmuştu.. Bunun Sendikalar
Kanuna nasıl yansıtılacağı önemliydi. Bu
noktada şöyle bir düzenleme yapılmış du-
rumda; yine bir işyerinde birden fazla sen-
dikaya üye olma yasağı devam ettiriliyor
ancak işçi çalıştığı işyeri
dışında başka bir işye-
rinde de çalışıyorsa o du-
rumda işçiye ikinci bir
sendikaya üye olma hakkı
tanınıyor. Bunu da doğal,
olağan bir şey olarak algılı-
yoruz.” Yeni taslak ile sen-
dikaların yetkili olup
olmadığına ilişkin açılan da-
valarda yetki işlemlerinin
durdurulmadığına dikkat
çeken Öztaşkın,”Şu andaki
uygulamada bir dava açıldığı
zaman, Çalışma Bakanlığınca yürütülen
yetki işlemleri bekletici sebep olarak gö-
rülüyor ve yetki işlemleri durduruluyordu.
Yeni düzenlemede bu durdurulmuyor ve
yetki işlemleri devam ediyor” dedi.
Sendikalara yeminli
mali müşavir denetimi
4857sayılı İş Kanunu'nda iş güvencesinin
yer almasıyla buna paralel olarak sendika
temsilcilerinin iş güvencesinin Yasa'dan
kaldırıldığını, bu taslak ile yeniden sen-
dika temsilcilerine iş güvencesi getirildi-
ğini belirten Öztaşkın, “ Yeni düzenleme
ile işten çıkartılan bir temsilcinin haklı ne-
denlerle işten çıkarıldığının ispatı işverene
bırakılıyor ve 1 aylık basit yargılama usu-
lüyle davalar görülüyor. İşe iadede ise iş-
veren çıkarılan temsilciyi işe almak
zorunda. Eğer işbaşı yaptırmaz ise temsil-
cinin işyerinde çalışıyormuş gibi ücret ve
diğer alacaklarını ödemeye devam ediyor.
Bu da olumlu bir değişiklik” dedi. Sen-
dika aidatlarının mevcut ya-
sada bir yevmiye olduğunu,
yeni taslakta bunun kaldırıla-
rak miktarının tamamen sen-
dikaların tüzükle
belirlemeleri yönünde bir
düzenlemeye gidildiğini
belirten Öztaşkın, sendika-
ların mali açıdan denetlen-
mesinde değişikliğine
gidildiğini ifade ederek
şunları söyledi: ”Sendi-
kaların mali açıdan de-
netlenmesine ilişkin yine
sendikaların denetim kurulları yetkilendi-
rilmiş. Ancak iki genel kurul arasındaki
dönemi kapsayan sürenin yeminli mali
müşavirce denetlenmesi öngörülmüş.
Böylece yeminli mali müşavirler tarafın-
dan sendikaların denetleneceği yasa
hükmü haline getirilmek isteniyor.”
Delege seçimleri yargı
denetiminde değil
Taslakta göze çarpan en önemli eksikliğin
delege seçimlerinin yargı denetimi ve gö-
zetiminde olmadığına dikkat çeken Öztaş-
kın sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece
delege seçim sonuçlarına itiraz; iki gün
içinde iş mahkemelerine yapılabiliyor. Ve
itirazı mahkeme kesin karara bağlıyor
ama bizim talebimiz delege seçimlerinin
de yargı güvencesinde, hakim güvence-
sinde yapılmasıydı. Zaten sendika içi de-
mokrasinin hayata geçirilmesinin en
temel ilkelerinden birisi bu. Yani bütün
üyelerin seçme ve seçilme haklarını öz-
gürce ve demokratik yöntemlerle kullana-
bilmeleri. Birçok sendikada ne yazık ki bu
konu istismar ediliyor ve anti- demokratik
yöntemler uygulanıyor. Hatta bazı sendi-
kalar da hiç delege seçimi yapmadan
seçim yapılmış gibi tutanaklar düzenlene-
rek delegeler sendika yönetimlerince tes-
pit ediliyor.”
Zorlu TİS prosedürü aynen korunmuş
Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Ka-
nunu'nda da önemli değişikliklerin yapıl-
dığını kaydeden Öztaşkın şöyle devam
etti:
“Bir sendikanın TİS yapabilmesi için
yüzde 10 olan işkolu barajı binde 5'e in-
dirilmiş durumda. Aynı zamanda yüzde 50
işyeri barajı vardı. Bu aynen korunuyor.
İşyerinde TİS yapabilmeniz için işyerinde
çalışanların yüzde 50+1'ini sendikaya üye
yapmak zorundasınız. Bu noktadaki tek
değişiklik işletme sözleşmelerinde; bu
oran yüzde 40+1'e indirilmiş durumda.
Burada bir iyileştirme söz konusu. Söz-
leşme prosedürlerinde ise hiçbir değişik-
lik yok. Prosedürler yine uzun ve
karmaşık bir şekilde taslakta yer almış.
Örneğin TİS'in yasada görüşme süresi
yine 60 gün olarak kalmış. Anlaşmazlık
Yeni düzenlemede de TPAO, BOTAŞ, TÜPRAŞ’ta grev yasağı sürüyor
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 37
petrol-iş38
olması halinde hiçbir işlevi olmamasına
rağmen arabuluculuk mekanizması devam
ediyor. Dolayısıyla neredeyse üç dört ay
süren bir TİS prosedürü bu yasada da ko-
runmuş. Bu konuda bizlerin talebi bu sü-
recin son derece basit ve kısa olmasıydı.
Yüksek Hakem Kurulu (YHK) yine ya-
sada korunmuş. Sözleşmelerde yeni birta-
kım sözleşme tanımları getirilmiş. Örneğin
grup sözleşmesi tanımı getirilmiş. Aynı za-
manda eğer bir işyerinde veya bir işko-
lunda bir çerçeve sözleşmesi varsa
tarafların bu çerçeve sözleşmesine uyma
zorunluluğu getirilmiş. Örneğin şu anda
kamu sözleşmelerinde Türk-İş ile Hükü-
met arasında çerçeve sözleşmeler imzala-
nıyor. Bunun hukuki anlamda hiçbir
bağlayıcılığı yok. İlgili sendikalar ve işyer-
leri buna uymak zorunda değil. Bu kanun
ile buna uyma zorunluluğu getiriliyor.”
İşkolumuzda grev yasakları sürüyor
Yeni taslakta grev yasaklarının bir kısmı-
nın kalktığını ancak önemli bir kısmının
devam ettiğini belirten Öztaşkın şöyle ko-
nuştu:
“Örneğin can, mal kurtarma işleri, arama
kurtarma, cenaze, elektrik, doğalgaz, pet-
rol üretimi, tasfiyesi, dağıtımı, bankacılık
ve kamu kuruluşlarında yürütülen itfaiye-
cilik, şehir içi ulaşımı gibi işkollarında
veya işlerde grev yasağı devam ettirilmiş.
Bizim iş kolumuz açısından baktığımız
zaman petrol sektörünün tamamında grev
yasağı vardı. Bu yasak yine büyük ölçüde
korunuyor. Sadece petrol arama ve sondaj
işlerinde grev yasağı kaldırılmış. Bir de
hammaddesi nafta olan petro-kimya tesis-
lerinde yasak kaldırılmış. Bunun da anlamı
Petkim de grev yasağı kapsamındaydı. Şu
anda işkolumuzda bir tek Petkim'e grev
hakkı tanınmış. Diğer örgütlü olduğumuz
TPAO, BOTAŞ gibi kamu kuruluşlarında
grev yasağı aynen korunmuş.
Grev ertelemeleri yine Bakanlar Kurulu'na
bir hak olarak verilmiş, Kamu güvenliği ve
sağlığı gerekçeleriyle Bakanlar Kurulu 60
gün grevi erteleyebiliyor. Burada tek deği-
şiklik şöyle; şu andaki yasada 60 günlük
ertelemenin sonunda taraflar anlaşamamış
iseler sözleşmeniz YHK'ye gönderiliyor ve
YHK tarafından bağıtlanıyordu. Yani ye-
niden greve çıkma şansınız yoktu. Erte-
leme fiilen yasaklama şeklinde
uygulanıyordu. Taslaktaki değişiklikle 60
günlük sürenin sonunda anlaşma sağlana-
madığı takdirde taraflar yeniden grev ka-
rarını devam ettirebilirler hükmü düzenle-
meye konulmuş. Bu yasanın da bütününe
baktığınız zaman birtakım iyileştirmeler
gözükse de eksiklikler hala giderilmemiş.
Özellikle sözleşme prosedürlerinin sade-
leştirilmemesi, kolaylaştırılmaması, süre-
lerin uzun tutulması, arabulucuk
makamının korunması, YHK makamının
korunması, grev yasaklarının iş kolumuz
açısından önemli ölçüde korunması, grev
ertelemenin yine Bakanlar Kuruluna veril-
mesi, ayrıca genel grev hakkının, daya-
nışma grevi hakkının tanınmamış olması
bu yasaların birçok eksiklikleri taşıdığını
gösteriyor.
Uluslararası normlara uyulmadı
Yapılan değişikliklerde uluslararası norm-
lara, ILO'nun sözleşmelerine uyulmadı-
ğını, AB'nin bu konudaki yaklaşımlarının
ve uyarılarının dikkate alınmadığının
açıkça görüldüğünü belirten Öztaşkın söz-
lerini şöyle tamamladı:
“Her ne kadar bu yasa değişikliklerin ama-
cının, uluslararası sözleşmelere Türki-
ye'deki yasaları uyumlu hale getirmek
olduğu iddia edilse de buna uyulmamış.
Bu yasalar, uluslararası sözleşmeleri baz
alarak hazırlama yerine tamamen Türki-
ye'nin kendi koşullarını gözeten, işyerle-
rini koruyan, grev yapmayı engelleyen,
sözleşmeyi zorlaştıran birçok hükümler
içermektedir. Dolayısıyla biz bu yasa tasa-
rısına temkinli yaklaşıyoruz.
Elbette bazı değişikliklere, noter şartları-
nın kalkması, barajların indirilmesi gibi
konulara olumlu bakıyoruz. Ancak özel-
likle grev yasaklarının işkolumuzda korun-
ması bizim açımızdan hayal kırıklığı
yaratmış durumda. Oysa daha önceki tar-
tışmalarda bu grev yasaklarının kaldırıla-
cağı ifade edilmişti. Son dakikada bu grev
yasakları tekrar tasarıya konulmuş. Deği-
şikliklerin bir olumlu tarafı 28 olan işkolu
sayısının 18'e indirilmiş olması. Burada da
ILO'nun normu aslında 16'dır ve en üst sı-
nırdır. Bu sayı 8-10'a çekilebilir. Tam ILO
standartlarına uyulmamış ama o sayıya
yaklaşılmış. Yasa değişikliklerinde olumlu
yönler var ama olumsuzlukları da bizim
için hayal kırıklığı yarattı.”
“Sözleşme prosedürlerinin sadeleştirilmemesi, kolaylaştırılma-ması, sürelerin uzun tutulması, arabulucuk makamının korun-ması, YHK makamının korunması, grev yasaklarının iş kolumuzaçısından önemli ölçüde korunması, grev ertelemenin yine Ba-kanlar Kuruluna verilmesi, ayrıca genel grev hakkının, daya-nışma grevi hakkının tanınmamış olması bu yasaların birçokeksiklikleri taşıdığını gösteriyor.”
Yeni taslakta, işkolumuzda bir tek Petkim’de grev yasağı kaldırıldı.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 38
petrol-iş 39
Aralarında sendikamızın da yer aldığı Sendikal
Güç Birliği Platformu'nun ülke genelinde yap-
tığı toplantılar sürüyor. Platformun beşinci
toplantısı 22 Ekim 2011 tarihinde Adana Galeria İş Mer-
kezi Seyir Tiyatro Sanat Evi Toplantı Salonu’nda ya-
pıldı. Toplantının açılışında konuşan Basın-İş Genel
Başkanı Yakup Akkaya, Adana'nın bir zamanlar fabri-
kalarıyla ve işçileriyle ünlü bir şehir olduğunu, ancak
günümüzde bu durumundan hayli uzaklaştığını söyledi.
Adana'da 52 fabrikanın kapandığına dikkati çeken Ak-
kaya, "Bu fabrikalar yanlış yürütülen politikalar nede-
niyle iflasa gitti. Üretmeden, zenginleşip refaha
kavuşamayız. Adana bugün Türkiye'nin işsizlikte birinci
kenti haline getirildi. Bu bir kader değil. Aksine, siyasal
dayatmadır. Türkiye'deki ekonomi politikaları işsizliği
derinleştirdi. Satın almaya dönük bu politikalarla, Tür-
kiye başka ülkelerin işsizlik sorunlarına çözüm getirdi"
dedi.
Yaşanan duruma karşı duracak bir sendikal hareketin ol-
ması gerektiğine değinen Akkaya, şunları söyledi:
"Bunların yanlış olduğunu, Türkiye'deki iş gücünün
heba edilmemesinin gerektiğini söyleyecek bir anlayışın
olması gerekiyor. Ve böyle bir anlayış olmadığı için biz
böyle bir çıkış yaptık. 2002 yılından bu yana uygulanan
politikalar iş hayatına darbe vuran politikalardır. “2002
yılından bu yana işçinin, memurun yararına çıkan yasa-
lar var' diyebilecek kimse var mıdır? Yok. Çünkü böyle
yasalar çıkartılmadı. Hükümet geldiğinde ilk yaptığı, İş
SENDİKAL GÜÇ BİRLİĞİ
SENDİKAL GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMUNUN TOPLANTILARI SÜRÜYOR
Öztaşkın: 'Sendikal hareketi ayağa kaldırmak istiyoruz'
Sendikal Güç Birliği Platformu’nun (SGBP) bölgesel toplantıları genelinde sürüyor. İs-tanbul, Lüleburgaz, İzmir, Bursa toplantılarından sonra beşinci toplantı da 22 Ekim 2011tarihinde Adana Galeria İş Merkezi Seyir Tiyatro Sanat Evi Toplantı Salonu’nda yapıldı.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 39
petrol-iş40
Güvencesi Kanunu değiştirmek oldu. Buna karşı konfe-
derasyonumuzun da bir tepkisi olmadı. Onun için biz
'Sendikal Güç Birliği' adı altında bu algıyı değiştirmek,
Türkiye'de örgütlü bir gücün olduğunu herkese ilan
etmek ve tepkili toplum yaratmak için elimizi taşın altına
sokuyoruz. Konfederasyonlar sadece toplu iş görüşmeleri
için değil, ülkenin sosyo-ekonomik sorunlarına çözüm
bulmak için de çalışır. Çağdaş ve demokratik ülkelerde
böyle olur.”
'Sendikal hareketi ayağa kaldırmak istiyoruz'
Toplantıda Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın da bir
konuşma yaptı. Öztaşkın şunları söyledi:
“Biz Türk-İş içerisinde 10 sendika, geçtiğimiz aylarda
birlikteliğimizi daha anlamlı ve yolumuzu daha net bir
şekilde çizmek için bir araya geldik. Önümüze kısa ve
uzun vadeli hedefleri koyduk ve bu hedeflerimizi hayata
geçirmek için çalışmalarımıza başladık. Türk-İş Genel
Kuruluna yeni bir anlayış getirmek için biraraya geldik.
Biz ne ricacıyız, ne de maceracıyız. Biz mücadeleci bir
sendikal anlayışa sahibiz. Biz unutturulan dayanışma ru-
hunu işçiler, emekçiler ve toplumun bütün kesimleri ara-
sında yaratılmasını hedefliyoruz. Ülkemizde
demokrasinin yerleşmesini istiyoruz. Sendika içi demok-
rasinin yine bütün sendikalarda uygulanmasını istiyoruz.
Başta da konfederasyonumuz Türk-İş’te sendika içi de-
mokrasinin uygulanmasını istiyoruz ve sendikal hare-
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 40
petrol-iş 41
kette değişimi istiyoruz. Giderek küçülen, parçalanan, et-
kisizleşen, güçsüzleşen, itibarsızlaşan bir sendikal hare-
keti canlandırmak, ayağa kaldırmak istiyoruz. Bunun için
de değişimi ve yenilenmeyi önümüze temel bir politika
olarak koyuyoruz.”
Yıllardır sendikacılık yapmayı unutanları, sendikaları si-
yasi partilerin arka bahçeleri haline getirenleri ve bulun-
dukları, oturdukları koltuklardan kalkmayan, o koltukları
korumak için kendi sendikasında her türlü anti-demokra-
tik uygulamaları yapan sendika yöneticilerinin işçilerin
desteğiyle alt edileceğini belirten Öztaşkın sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Biz yarın Türk-İş’in yönetimine geldiğimizde Türk-İş’i
sizlerle beraber yönetmeyi vaat ediyoruz. Yüzümüzü iş-
çiye, emekçiye dönüyoruz. Türk-İş Genel Kurulu Türkiye
sendikal hareketinde bir dönüm noktası olacaktır. Ya mev-
cut düzen devam edecek, her gün kazanılmış haklarımız
elimizden alınacak, sendikal hareket küçülmeye, bö-
lünmeye devam edecek; kıdem tazminatı gibi, bölgesel
asgari ücret gibi, kiralık işçi gibi esnek çalışmanın
bütün maddeleri getirilip önümüze dayatılacak ve ucuz
işçilik bu ülkenin bir kuralı haline getirilecek veya da
bu işe “dur” diyeceğiz. İşte 8 Aralık günü, 'Yeter artık,
bu işe dur diyoruz, bu işe biz el koyuyoruz, ayağa kalktık,
geliyoruz, değiştiriyoruz, her şeyi tersine çevireceğiz' di-
yeceğimiz bir gün olacaktır.”
Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin de yaptığı
konuşmada, Türkiye'nin kurtuluşunun Anadolu'dan baş-
layacağını söyleyerek bu konuda işçilere görev düştüğünü
belirtti. Belediye-İş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yur-
dakul ise ülkemizde barış istemeyenlerin başında ABD
emperyalizminin geldiğini vurguladı.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi de
toplantıda tutuklu gazetecilerin isimlerini saydı ve yakla-
şan Kurban Bayramı'nda tutuklu gazetecilere kart gönde-
rilmesi çağrısı yaptı. Sendikal Güç Birliği Platformu, 2
Kasım'da Diyarbakır'da, toplandı. Platform 12 Kasım'da
Ordu'da, 19 Kasım'da Ankara'da, 26 Ocak 2012 tarihinde
ise tekrar İstanbul'da toplanacak.
Sendikal Güç Birliği Platformu, 2 Kasım'da Diyar-bakır'da toplandı. Platform 12 Kasım'da Ordu'da,19 Kasım'da Ankara'da, 26 Ocak 2012 tarihindeise tekrar İstanbul'da toplanacak.
Ziyarette konuşan Deri-İş Genel Başkanı MusaServi, Savranoğlu ve
Kampana Deri’de yaşanan ge-lişmeler hakkında bilgi verdi.
Kampana patronunun iki fab-rikasında da örgütlenme çalış-malarını tamamladıklarınıbelirten Servi, patronun örgüt-lülüğü dağıtmak için İz-mir’deki işçileri Tuzla’yasürgün ettiğini ifade etti. Sav-ranoğlu işçilerinin bu sabahitibarıyla işten atıldığını akta-ran Servi, patronun hukuk,yasa tanımaz tutumunun katla-narak sürdüğüne dikkat çekti.
Buradaki mücadelede işçileri-nin yalnız olmadığını, orga-
nize sanayi bölgesindeki diğerderi işçileri ile birlikte Sendi-kal Güç Birliği Platformununda bunu gösterdiğini söyleyenServi, “Türk-İş’in artık müca-deleden geri durma gibi birlüksü yok. SGBP sendikal bü-rokrasiyi ortadan kaldırarak,işçi sınıfına yapılan saldırılarkarşısında tüm emekçileri bir-
leştirerek güçlenecektir” diyekonuştu.
NAMUS BORCUMUZ
Sendikal Güç Birliği Plat-formu sözcüsü ve Hava-İşGenel Başkanı Atilay Ayçin,Türkiye’nin neresinde olursaolsun bir direniş varsa 10 sen-
dikanın o direnişin yanındaolacağını söyledi. Hükümetle-rin, sendika bürokratlarının iş-çileri uyutma dönemininbittiğini aktaran Ayçin, Tür-kiye işçi hareketinin yeni birivme kazanarak kendisini ikti-dara taşıyacak cepheyi oluştu-racağını dile getirdi.
Savranoğlu ve diğer deri pat-ronlarına seslenen Ayçin, “Sizbu mücadelenin sadece Deri-İş’e ait olduğunumu zannetti-niz? Bu direniş, bu mücadeleaynı zamanda 10 sendikanında mücadelesidir. Hangi vic-dana hangi akla hizmettir ki 1yaşındaki bir çocuktan sırfsendikaya üye olduğu için an-nesi ayrılır. Deri patronlarışunu iyi bilsin hangi oyunu oy-narsanız oynayın nereye ka-çarsanız kaçın biz peşinizdeolacağız. Bu artık biz işçilerinsendikacıların namus borcu-dur” dedi.
Türk-İş’e bağlı 10 sendikanın oluşturduğu Sendikal Güç Birliği Platformu(SGBP) işten atılan Savranoğlu işçilerini ziyaret etti. Ziyarette konuşanDeri-İş Genel Başkanı Musa Servi, Savranoğlu ve Kampana Deri’de ya-şanan gelişmeler hakkında bilgi verdi
SGBP'den deri işçilerine destek
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 41
ü ü
Önümüzdeki acil gündem maddeleri neler?
T
42
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 42
Asgari ücret sefalet ücreti
43
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 43
petrol-iş44
Sendikamız Petrol-İş'in de oluşu-munda yer aldığı Tek-Gıda-İş,Belediye-İş, Tez Koop-İş,
TÜMTİS, Deri-İş, Hava-İş, Kristal-İş,Basın-İş ve Türkiye Gazeteciler Sen-dikası tarafından oluşturulan SendikalGüç Birliği Platformu 1 Ekim'de İstan-bul- Taksim'de yaptığı kitlesel basınaçıklamasıyla, "Kıdem Tazminatı Ka-zanılmış Haktır- Dokundurtmayaca-ğız” diyerek siyasi iktidarı vesermayenin bu yöndeki girişimleriniprotesto etti.
Sendikal Güç Birliği Platformu'nuoluşturan sendikalara üyeler ve sendi-kaların genel Başkanları 1 Ekim Cu-martesi günü, saat 12.00'deGalatasaray Lisesi önünde toplandılar.Buradan “Kıdem Tazminatı Kazanıl-mış Haktır- Dokundurtmayacağız”ortak pankartı arkasında siyasi iktidarıprotesto sloganları atarak TaksimMeydanı'na doğru yürüyüşe geçtiler.Platformun yürüyüşüne Harb-İş Sen-dikası üyesi işçiler, siyasi oluşumlar,demokratik kitle örgütleri de destek
verdi. Yürüyüşte EMEP Genel Baş-kanı Selma Gürkan ile çeşitli meslekodası yöneticileri ile akademisyenlerde destek verdi. Prof. Dr. AlpaslanIşıklı da yürüyüşe katılarak TaksimMeydanı'nda toplanan kitleye hitabenbir konuşma yaptı. Yürüyüşe sendika-mızdan Genel Başkanımız MustafaÖztaşkın, Genel Örgütlenme ve Eği-tim Sekreterimiz Nimetullah Sözen,Genel Yönetim Sekreterimiz AhmetKabaca, İstanbul 1 Nolu Şube Başkanve yöneticileri ile Petrol-İş üyesi işçi-
Kıdem tazminatı kazanılmış haktır DOKUNDURTMAYACAĞIZ
Sendikamız Petrol-İş'in de dahil olduğu Sendikal Güç Birliği Platformu, "Kıdem TazminatıKazanılmış Haktır-Dokundurtmayacağız" diyerek 1 Ekim'de İstanbul-Taksim'de kitleselbasın açıklaması yaptı.
KIDEM TAZMİNATI
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 44
petrol-iş 45
ler ve uzmanlarımız katıldı. Galatasa-ray Lisesi önünden “Kıdem tazminatıkazanılmış haktır - Dokundurtmayaca-ğız”, Sendikalar elele, genel greve”,“Susma haykır, sendika haktır”, “Bir-leşe birleşe kazanacağız”, “SuskunTürk-İş istemiyoruz”, “Zafer direnenemekçinin olacak”, şeklinde sloganlaratarak Taksim Meydanı'na yürüyenkitle burada toplandıktan sonra Plat-form'un bu ayki sözcüsü Hava-İş GenelBaşkanı Atilay Ayçin hitap ederek ilksözü Profesör Dr. Alparslan Işıklı'yaverdi. Işıklı, yaptığı konuşmada, işçile-rin kıdem tazmınatı hakkının Cumhuri-yet döneminde kazanılmış çok önemlibir hak olduğunu belirterek bu haktankesinlikle taviz verilmemesi gerektiğinisöyledi. Kıdem tazminatının işçininödenmeyen ücretinin topluca ödenmesive iş güvencesi anlamına geldiğini be-lirten Işıklı, İşsizlik Sigortası Fonu'nunkullanımına dikkat çekerek kıdem taz-minatının bir fona devredilmesine ke-sinlikle karşı durulması gerektiğinivurguladı.
AKP Hükümeti çalışanın haklarınakarşı geniş bir saldırı hazırlığı içinde
Daha sonra söz alan Sendikal Güç Bir-liği Platformu Dönem Sözcücü, Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin isePlatformun ortak bildirisini okuyarakşunları söyledi:
“10 yıla yaklaşan iktidarı dönemindeortaya koyduğu uygulamalarla emekkarşıtlığı tescilli hale gelen AKP hüku-meti, çalışanın haklarına karşı genişçaplı bir saldırı hazırlığı içinde. Saldırıhazırlığının odağında da kıdem tazmi-natı var. Hükumet, milyonlarca çalışa-nın sahip olduğu en önemli kazanıma,vazgeçilmez bir hakka gözünü dikmişvaziyette. Kıdem tazminatı hakkını tas-fiye etmek istiyor.
Kıdem tazminatı çalışanların iş güven-cesine olumlu katkı yapan, işsizlik si-gortası, emekli ikramiyesi, emeğinyıpranma bedeli, ücretin ödenmeyenkısmının karşılığı, yaşlılık sigortası gibinitelikler taşıyan bir haktır. Kıdem taz-
minatı bütün bu nitelikleriyle birlikteişçiye sosyal riskler karşısında güvencesağlayan bir gelir, bir işyerinde ömürtüketen, kas ve beyin gücünü, bilgisinibirikimini o işyerinde harcayan çalışa-nın emeğinin yıpranma bedelidir.”
Bu hak 1936 yılında alındı
Bu hakkın ilk kez 1936 yılında 3008sayılı yasa ile mevzuata girdiğini, o ta-rihten 1980 yılına kadar yapılan yasaldeğişikliklerin tamamına yakınının ça-lışanların lehine düzenlemeler içerdi-ğini, kıdem tazminatına daraltıcımüdahalenin 12 Eylül askeri darbesi ilegeldiğini belirten Ayçin konuşmasınışöyle sürdürdü:
“12 Eylülcüler önce kıdem tazminatıasgari ücretin yedi buçuk katı ile sınır-landırdılar. Bunu da yeterli görmemişolacaklar ki ardından da kıdem tazmi-natının tavanı en yüksek devlet memu-runun bir hizmet yılı için alacağı azamiemeklilik ikramiyesine endekslendiler.12 Eylülcülerin yaptığı düzenlemelerkıdem tazminatından yararlanan işçile-rin ekonomik kayba uğramasına yolaçtı; ama onu tasfiye etmeye yeltenme-diler. AKP hükümeti ise 12 Eylülcülerinaçık diktatörlük koşullarında cesaretedemediği şeyi yapmak, kıdem tazmi-natını tasfiye sürecini başlatmak isti-yor. Yapacakları düzenlemeye işçiler,sendikalar rıza göstersin, kamuoyunda
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 45
petrol-iş46
bir tepki oluşmasın diye toplumun kar-şısına büyük çarpıtma(yalan) ile çıkı-yorlar. Bu yalan yaptıklarıdüzenlemeyi, ödeme güçlüğü içinedüşen işverenlerin, çalışanlara ödemesigereken kıdem tazminatını garanti al-tına almak amacıyla yani işçiyi düşüne-rek yapmayı düşündüklerinisöylemeleridir. Asgari ücreti belirler-ken, çalışanların grev hakkını ortadankaldırırken, iş güvencesinin kapsamınıdaraltırken, çalışma yaşamını, çalışmakamplarına çeviren düzenlemeleri ya-parken işçiyi düşünmeyenlerin şimdiişçiyi düşündüklerine inanmak oldukçazor. Gerçekten dert, işverenlerinödeme güçlüğü nedeniyle verilmeyenkıdem tazminatlarını garanti altına al-maksa, -ki yapılan araştırmalar bu ora-nın yüzde on olduğunu ortaya koyuyor-o halde AKP hükümetine bir önerimizvar: Gelin, İşsizlik Sigortası bünyesin-deki Ücret Garanti Fonu gibi, KıdemTazminatı Garanti Fonu kurarak ödemegüçlüğü içine düşen işverenlerin, çalı-şanlarının kıdem tazminatı garanti al-tına alalım. Ama gerçek niyetin buolmadığı apaçık ortada. “
Kıdem tazminatı mevcuthaliyle korunmalı
Hükümetin, sermayenin en büyük şika-yetlerinden bir olan kıdem tazminatını,fona devretmek suretiyle tedrici olarakortadan kaldıracak düzenlemeye imza
atmak istediğini belirten Ayçin sözlerinişöyle sürdürdü:
“Biz Sendikal Güç Birliği Platformuolarak, kıdem tazminatının mevcut ha-liyle korunmasından yanayız. Bugünçalışanların da, gelecekte çalışacakolanların da bu haktan bugünkü biçi-miyle yararlanması gerektiğini düşünü-yoruz. Kıdem tazminatının, hangi biçimaltında olursa olsun, fona devredilme-sine kesinlikle karşıyız. Çünkü, Fondemek, Kıdem tazminatı ödeme yü-kümlülüğünden kurtulan işverenlerindaha kolay işçi çıkarabilme imkanınakavuşması demektir. Çalışma yaşamı-nını daha da güvencesiz hale getirmekdemektir. Fon demek, zamanında öden-meyen primler, siyasal iktidarların mü-
dahalesine açık, siyasal iktidarlar tara-fından amacı dışında kullanılan mali bi-rikim demektir. Dün yaşadığımızZorunlu Tasarruf Fonu ve Konut Edin-dirme Yardımı deneyimi, bugün İşsizlikSigortası Fonu'nun amaç dışı kullanımıortadayken kimse bizi fona ikna ede-mez. Aynı yoldan gidip başka bir sonuçalınacağını ileri sürülemez.”
Ateşle oynuyorsunuz
“Hükumeti buradan bir kez daha uyarı-yoruz: Ateşle oynuyorsunuz. Milyon-larca emekçinin hakkına gözünüzüdikmekten vazgeçin. Kıdem tazminatı-mıza dokunmayın. Dokunan yanacak”diyen Ayçin sözlerini şöyle tamamladı: “Biz Sendikal Güç Birliği Platformuolarak, Hükümetin, çalışanların iş vegelir güvencesini daha da zayıflatacaksaldırı hazırlığına karşı tüm emek ör-gütlerini birleşik bir mücadeleye çağı-rıyoruz. Kıdem tazminatınadokunulmasını genel grev çağrısı saya-rız diyen ve bunu Genel Kurul Kararıhaline getiren Türk-İş'i sorumlulukla-rının gerektirdiği gibi tutum almayadavet ediyoruz. Hiçbir hak bize bahşe-dilmedi, hiçbir hak ricayla, minnetlekorunamaz. Hakları korumanın yolubirlik, dayanışma ve mücadeledengeçer. Türk-İş'i bakanlık koridorlarındagünü kurtaracak çözümler aramak ye-rine mücadele alanlarında birlikte ol-maya davet ediyoruz.”
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 46
petrol-iş 47
Polimer Kauçuk'ta TİS imzalandı
İstanbul 1 No’lu Şubemiz kapsamında bulunan 1434 üye-mizin çalıştığı ve ortalama ücretin 936.-TL olduğu işye-rinde 11 Mayıs 2011 tarihinde başlayan TİS görüşmeleri
ücret zammı ve bazı idari maddeler üzerinde anlaşmaya varı-lamaması nedeniyle uyuşmazlıkla sonuçlanmıştır. Sendikamız12 Ekim 2011 tarihinde grev uygulama kararı almıştır.
Grev uygulaması öncesinde yapılan toplantıda 27.09.2011 ta-rihinde anlaşma sağlanmıştır.
1.1.2011-31.12.2012 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesi ile bi-rinci yıl için 225.-TL, ikinci yıl için yıllık enflasyon oranına2 puan refah payı ilavesi ile bulunacak oranda ücret zammıyapılması kararlaştırılmıştır.
Yapılan anlaşma sonucunda, sosyal yardımlar birinci yıl için%8 ile %17 arasındaki oranlarda, ikinci yıl için ise ikinci yılücret zammı oranında artırılması kabul edilmiştir.
MKE'de imza töreni
MKEK Genel Müdürlüğüne bağlı 03 nolu iş kolundaki işyer-lerinden, Kırıkkale şubemize bağlı, Barut Fabrikası Müdür-lüğü, Ankara şubemize bağlı, Barutsan Roket ve PatlayıcıFabrikası Müdürlüğü işyerleri için toplu iş sözleşmesi imzatöreni 11.10.2011 günü MKEK Genel Müdürlüğü binasındayapıldı.
Plascam toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı
29 Eylül 2011 tarihinde imzalanan ve 3 yıl süreli olan toplu işsözleşmesinin yürürlük süresi 01. 07. 2011- 30.06.2014 tarih-leri arasında olacak. İmzalanan TİS ile sendikamız üyesi Plas-cam işçilerinin ücretlerine 1. yıl için 100 TL seyyanen zamyapıldı. Ücretler ikinci yıl ise enflasyon oranına 1 puan ekle-nerek arttırılacak. Üçüncü yıl zammı da enflasyon artı 30 TLseyyanen zam şeklinde olacak. Plascam işçileri 1 ve 2. yıl 2.5
aylık ücret, üçüncü yıl ise 3 aylık ücret tutarında ikramiye ala-caklar. Plascam işçileri imzalanan TİS ile değişik miktarlardaizin, bayram ve yılbaşı ödentileri ile aile zammı da alacaklar.
TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ - İMZALANAN TİS'LER
Yeni dönemde, sendikamızın örgütlü olduğu işyerlerinde toplu iş sözleşmeleri imzalanmaya başladı.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 47
petrol-iş48
Kırşehir'de kurulu Petlas Lastik Sanayi işyerinde mü-teahhit-taşeron işçisi olarak çalışan yaklaşık 300işçi 27. 10. 2011 tarihinde, Petlas işvereni ile Pet-
rol-İş sendikası işyeri temsilcileri ve Kırıkkale şube yöneti-cilerinin katılımı ile protokol imzalanarak kadroya alındı.
Halen 2000'e yakın işçinin çalıştığı Petlas'ta 700 işçi sendikaüyesi ve kadrolu olarak çalışmakta. Kadroya alınan 300işçi makine başında üretim yapan müteahhit-taşeron işçile-rinden oluşmaktaydı İşveren ve sendikanın ortaklaşa yürüt-tüğü kadro çalışması 10 aydır devam etmekteydi. İşvereninkadroya alacağı işçilerin geçis süresi ve ücretle ilgili öneri-lerinin sendikamızca kabul edilmemesi üzerine 24 Ekim2011'den beri Petlas işyerinde 1000 işçinin katılımı ile ey-lemler ve etkinlikler yapılmaktaydı. İşverenin 26 Ekim ak-şamı sendika yetkililerini çağırarak görüşmeleri başlatmasıile yapılan müzakereler sonucunda anlaşma sağlanarak kadrotalepleri yerine getirilmiş oldu.
Böylece Petlas işyerinde makine başında üretim üretimyapan müeahhit-taşeron işçisi de kalmamış oldu.
300 müteahhit - taşeron işçisi kadroya geçti
Petlas'ta kadro sevinci
Ankara Şube yöneticilerimiz, şubemizin örgütlü olduğu BOTAŞ Doğalgaz İşletmeleri Bölge Müdürlüğüne bağlı Eskişehirve Çorum işyerleri ile TPAO Jeofizik Hizmetler Müdürlüğüne bağlı Sismik Ekiplerini ziyaret ederek, bu işyerlerimizde
çalışan üyelerimizin sorunlarını dinlediler.
Ankara şube yöneticilerimizden Botaş ve TPAO işyerlerine ziyaret
ÖRGÜTÜMÜZDEN HABERLER
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 48
petrol-iş 49
Hedef, sektörde belgeli çalışan nitelikli işgücü yaratmak
Kimya Sektörü Test ve Belgelendirme Merkezi (KİTEM) kuruldu
EĞİTİM/ NİTELİKLİ İŞGÜCÜ
Ortakları arasında sen-dikamız Petrol-İş'inde yer aldığı, Türkiye
Kimya Petrol Lastik ve Plas-tik İşverenleri Sendikası(KİPLAS) tarafından kurulanKimya Sektörü Test ve Belge-lendirme Merkezi'nin Kuru-lum Projesi'nin tanıtım vebilgilendirme toplantısı, 28Eylül'de, İstanbul-Taksim'deElite World Otel'de yapılan birbasın toplantısıyla gerçekleş-tirildi.
Avrupa Birliği tarafından fi-nanse edilen projenin genelhedefi, Türkiye kimya sektö-ründe, Avrupa YeterliliklerÇerçevesi (AYÇ) doğrultu-sunda, uygun bir değerlen-dirme, ölçme vebelgelendirme sistemi oluştu-rarak etkin ve sürdürülebilirbir Ulusal Mesleki YeterlilikSistemi (UMYS) kurmak, işpiyasası ihtiyaçlarıyla uyumlubir mesleki eğitim sisteminintemellerini atmak, meslekibelgelendirme alanında yeralan çok başlılığı ortadan kal-dırmak.
Ülkemizin kimya sektöründeöncü ve sektöre yer veren ku-ruluşları arasında yer alansendikamız Petrol-İş, İstanbulKimyevi Maddeler ve Ma-mülleri İhracatçıları Birliği(İKMİB), Türkiye Kimya Sa-nayicileri Derneği (TKSD),Türkiye Kimya Derneği(TKD), Boya SanayicileriDerneği (BOSAD) da projedeortak olarak yer alıyor. Proje-nin iştirakçileri arasında iseYakacık Teknik ve EndüstriMeslek Lisesi ile HerekeÖmer İsmet Uzunyol MeslekYüksek Okulu bulunuyor.
Türkiye kimya sektörünün vemesleki eğitim sisteminin ge-leceği açısından çok önemlibir yere sahip olan bu projenintanıtım toplantısında, KİP-LAS Genel Başkanı RefikBaydur, sendikamız GenelBaşkanı Mustafa Öztaşkın,Mesleki Yeterlilik KurumuBaşkanı Bayram Akbaş,İKMİB Başkanı Murat Akyüzyaptıkları açılış konuşmala-rında projeyle ilgili açıklama-larda bulundular. KİPLASGenel Sekreteri Av. SaadetCeylan da konuşmaların ar-dından yaptığı sunumda pro-jede gelinen süreçle ilgili bilgiverdi. Bilgilendirme ve basıntoplantısına, Genel Sekreteri-miz Ali Ufuk Yaşar, sektör-den, mesleki eğitimokullarından, meslek odala-rından, sanayi ve ticaret oda-ları ile sektörle ilgiliderneklerden birçok yetkili vesendikamız uzmanları katıldı.
KİPLAS Genel Başkanı RefikBaydur toplantının açılışındayaptığı konuşmada, “Sanayi-mizin hızlı gelişmesi, hiç
şüphe yok ki eğitimli, bilinçlive yaptığını geliştirebilen in-sanların varlığıyla mümkün-dür. Geçmiş dönemdekieğitimsiz hareketlerimiz, ucuzişçi pazarından yararlanmak;hem kalifikasyonda geri kal-mamıza neden olmuş, hemmaliyetleri düşürmeyi zorlaş-tırmış, hem de pazarlardarahat hareket etmeyi daimaaksatmıştır.
İstihdam yatırımı, yatırım ka-liteli ve eğitimli işçiyi gerek-tirmektedir. Bu durummilletlerarası arenada bile birproblem haline gelmiş ve so-runun çözümü için yıllar önceçalışmalar yürütülmüştür.Türkiye ise bu işe yeni başla-maktadır. Bu konuyu MeslekiYeterlilik Kurumu (MYK) ilebaşarmaya çalışmaktayız. Bukurumun gerek çalışmaları,gerek yaklaşımları, gerekse buprojenin ortakları bizlere ay-rıca cesaret vermektedir”dedi.
En başından beri bu projeyegönüllü olarak katılan ve des-
tek veren Mesleki YeterlilikKurumu Başkanı'na ve buprojeye katkı sunan çalışmaarkadaşlarına teşekkür edenBaydur, ülkemizde meslekiyeterlilik konusunun sorunhaline gelinceye kadar, Ya-sa'nın adı geçen Kurumla uy-gulanmaya başlanmasınakadar gelişigüzel bir sistem vemesleki yeterlilik standartları-nın uygulandığını söyledi.Baydur, Yasa çıkana kadarmesleki yeterlilik konusununşahıslara ve müesseseleregöre farklılıklar gösterdiğiniancak Yasa'nın çıkmasının veMYK'nın kurulmasının sek-töre yön verdiğini belirtti.
Baydur, bu proje ile hem sek-törde yer alan kurum ve kuru-luşları birarada topladıklarınıhem de Petrol-İş gibi saygınbir işçi sendikasının bu pro-jede yer aldığını söyleyerek,projede emeği geçen herkeseteşekkür etti. Bu çalışmalarçalışanların lehinedir Sendi-kamız Genel Başkanı MustafaÖztaşkın ise yaptığı konuş-mada, mesleki yeterliliklerin
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 49
petrol-iş50
ulusal düzeyde belirlenmesiçalışmalarının AB ile uyumçerçevesinde 2009'da başladı-ğını, Petrol-İş'in de sektördemeslek standartlarının belir-lenmesine yönelik çalışmala-rını KİPLAS'in öncülüğündebaşlattığını söyledi. Öztaşkınşunları söyledi:
“Sektörün bileşenlerinin nere-deyse tamamı, gerek işverensendikası, gerek işçi sendikasıolarak bizler, gerekse bu alan-daki meslek odaları, dernek vebirlikler biraraya geldi. Veuzunca bir süreden beri bir ça-lışma yürüttüler. Bu çalışma-nın mutfağını uzmanarkadaşlarımız başarı ile yü-rütmekteler. Şu ana kadar 26meslek standardı için çalışmayapıldı. Meslek Yeterlilik Ku-rumu’nun onayıyla, bunlardan10’u Resmi Gazete'de yayım-landı. Biz sektör olarak başa-rılı bir işbirliğini ger-çekleştiriyoruz. Sektörümüz-deki bu işbirliği birçok sektöreörnek olabilecek bir düzeyde,niteliktedir ve sürmektedir.
Umut ediyorum ki önümüz-deki günlerde bu birlikteliği-mizin meyvelerini çok farklıalanlarda da alacağız. Bu bir-liktelik, sadece meslek stan-dartlarının belirlenmesindedeğil, bu sektörün sorunlarınınbirlikte çözümüne yönelikortak çalışmaların da önününüaçabilecek düzeye gelmiştir.Bugün de Kimya SektörüSınav ve Belgelendirme Mer-kezi'nin tanıtım toplantısınıgerçekleştiriyoruz. Biz de buprojede yer alıyoruz. Sendika-
mız meslek yeterlilik sistemi-nin ve meslek standartlarınınsektörümüzün ve sektördemesleklerin gerçeklerineuygun ve çalışanların yararınaoluşturulmasını hedeflediğiiçin başından buyana bu çalış-maların içerisinde yer almıştır.Meslek standartlarının belir-lenmesi ve ardından da mes-leklerin sertifikalanması çokönemli bir konu. Bu, işgücün-deki eğitimin yükselmesini veberaberinde kalifikasyonu ge-tirecek. Ve işsizliğin had saf-
haya ulaştığı ülkemizde busınavdan geçmiş ve elindemesleki yeterlilik belgesi olan-lar elbette iş bulmada dahaavantajlı konuma gelecekler.Ve hatta sadece Türkiye'dedeğil, AB'de, diğer ülkelerdede çok rahatlıkla iş bulabilecekbir konuma gelebileceklerdir.
Dolayısıyla bu çalışmalar çalı-şanların lehinedir. Biz sendikaolarak bu çalışmalara bundansonra da destek vermeyedevam edeceğiz. Sayın RefikBaydur'un da ifade ettiği gibi
bu işin bir vakıf, bir eğitimmerkeziyle taçlandırılması,sektörümüzde kalıcı ve süreklibir işbirliğinin sağlanması içinsendika olarak bizler de destekvermeyi sürdüreceğiz. Uzlaşıkültürünü, birlikte çalışma kül-türünü yerleştirmemiz lazım.Buna sektör olarak da ihtiyacı-mız var, ülke olarak da ihtiya-cımız var.
Aslında bütün toplumsal so-runların çözümünde de bunaihtiyacımız var. Buradan bu
çalışmalara destek veren Mes-lek Yeterlilik KurumumuzBaşkanı Bayram Akbaş'a, buprojeye destek veren bütünkurum ve kuruluşlara, emeğigeçen herkese teşekkür ediyor,projenin başarılı olmasını dili-yorum.”
Projenin temel faaliyet alan-ları ve hedefleri neler ola-cak?
Kimya Sektörü Sınav ve Bel-gelendirme Merkezi Kuru-lumu Projesi 24 ay süreli;
hedef sektör de kimya sektörü.Projenin temel faaliyetleri iseşöyle; Ulusal Meslek Yeterli-likler ve soru bankalarınınoluşturulması, Kimya SektörüTest ve Belgelendirme Mer-kezi KİTEM'in kurulması,pilot sınavların yapılması, ak-reditasyon süreçlerinin ta-mamlanması, proje tanıtımlarıve Ulusal Mesleki YeterlilikSistemi farkındalık faaliyetle-rinin gerçekleştirilmesi.
Proje kısa vadede 7 mesleğinUlusal Yeterliliklerinin hazır-lanarak Ulusal Mesleki Yeter-lilikler Çerçevesineyerleştirilmesini, proje konu-sunda mesleklerde çalışanveya çalışmak isteyen 250adayın yapılacak sınavlarınındeğerlendirilip belgelendiril-mesini, kimya sektöründeUMYS'ye olan farkındalığınarttırılmasını hedefliyor.
Projede orta-uzun vadedeise şunlar hedefleniyor:
Kimya sektöründe mesleki bil-gilendirme alanında yaşanançok başlılığın sona ermesi, is-tihdam süreçlerinin rasyonel-leşmesi, çalışan verimliliğininartması, modern teknoloji kul-lanımının yaygınlaşması, işkazalarının azalması, bilinçliatık yönetimi, ulusal yeterlilik-lere, dolayısıyla sektörün ihti-yaçlarına uygun eğitimmodüllerinin oluşturulması.Kimya Sektör Platformu'nutemsilen proje sahibi KİPLASile MYK arasında 25 Mart2009 tarihinde imzalanan pro-tokol uyarınca 7 mesleğin Ulu-
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 50
petrol-iş 51
sal Yeterliliklerini hazırlamakve Mesleki Yeterlilik Kuru-mu'ndan onay almak, kimyasektörüne yönelik olarak İstan-bul'da etkin ve sürdürülebilir birbelgelendirme merkezi kurmak,MYK'dan onaylı “Yetkilendiril-miş Belgelendirme Kuruluşu”olmak da projenin amaçları ara-sında.
KİTEM neler yapacak?KİTEM, KİPLAS bünyesinde,Kimya Sektörü Test ve Belge-lendirme Merkezi KurulumuProjesi kapsamında, ulusal ye-terlilikleri hazırlanan ve hazır-
lanacak olan meslekler için bumesleklerde çalışan ve çalışmakisteyeceklerin yeterliliklerinitest etmek amacıyla kuruldu.KİTEM bünyesinde teorik vepratik sınavlar gerçekleştirile-cek. Kurulacak olan pratiksınav alanı, sektörün ihtiyaçlarıçerçevesinde kurgulanacak.KİPLAS'ın Üsküdar - Altunizade'de bulunan merkez bina-sında kurulacak olan teoriksınav alanı ise aynı anda 12 ka-tılımcının teorik sınavlara katıl-masına izin verecek şekildetasarlandı.
III. Sosyal Haklar Uluslararası Sempozyumu yapıldı
Petrol-İş'in de destekleyi-cileri arasında bulunduğuIII. Sosyal Haklar Ulus-lararası Sempozyumu 25-26 Ekim 2011 tarihlerindeKocaeli Üniversitesi’ndeyapıldı.
Petrol-İş'in de destekleyicileriarasında bulunduğu III. SosyalHaklar Uluslararası Sempoz-yumu yapıldı. Avrupa SosyalŞartı'nın 50. yıldönümü dola-yısıyla 25-26 Ekim 2011 tarih-lerinde Kocaeli Üniversitesiİktisadi ve İdari Bilimler Fa-kültesi Çalışma Ekonomisi veEndüstri İlişkileri Bölümü ta-rafından Kocaeli’de düzenle-nen sempozyumun temasıAvrupa Sosyal Şartı olarak be-lirlendi.
Sempozyumu, Petrol-İş, Bele-diye-İş, Koop-İş, TOLEYİS veİş Müfettişleri Derneği'nindestekliyor. Petrol-İş geçen yılolduğu gibi bu yıl da sempoz-yum tebliğleri kitabının bası-
mını gerçekleştirdi. “Ulusal”düzeyde gerçekleştirilen ikincisempozyum, 4-6 Kasım 2010tarihleri arasında Petrol-İşSendikası ve Tek Gıda-İş Sen-dikası ile İş Müfettişleri Der-neği’nin destekleriyle,Pamukkale Üniversitesi İkti-sadi ve İdari Bilimler FakültesiÇalışma Ekonomisi ve Endüs-tri İlişkileri Bölümü tarafındandüzenlenmişti.
Sempozyumun tanıtımı ile il-gili hazırlanan internet sitesin-deki çağrıda şu ifadeler yeraldı:
"1980’li yıllardan beri tanıkolunan küreselleşme ve neoli-beral politikalar, yaşanan siya-sal, sosyal ve ekonomikgelişmeler sosyal haklar konu-sunda birçok tartışma ve yenisorun alanlarının doğmasınayol açmıştır. Bu tartışma ve so-runlardan en önemlileri sosyalhakların tanımlanması veinsan haklarından sayılıp sa-yılmaması, insan haklarınınbölünmezliği ve karşılıklı ba-ğımlılığı, devletin sosyal hak-
lar karşısındaki konumu vesosyal hakların hak öznele-rince kullanılması olarak anabaşlıklar halinde belirtilebilir.
Sosyal devletin geleneksel ka-zanımlarının yok edilmesi ka-pitalistleşme olgusunun çeşitliolumsuzluklarından biri ola-rak tüm dünyada olduğu gibiTürkiye'deki tüm hak öznele-rini de doğrudan etkilemekteve tehdit etmektedir. Sosyalhaklar karşıtı neoliberal yakla-şım ve uygulamaların ürünüolan bu olumsuz gelişmelerinçok yönlü neden ve etkileresahip olması, “insan hakları
olarak sosyal haklar”ın disip-linlerarası bir yaklaşımla elealınmasını zorunlu kılmakta-dır. Disiplinlerarası bir yakla-şım ve katılımla düzenlenmesigerektiğine inandığımız Sos-yal Haklar Sempozyumlarının,2009 ve 2010 yıllarında başa-rıyla gerçekleştirilmesinin ar-dından, her yıl düzenli biçimdesürdürülmesi gerektiğine inan-maktayız.
Sempozyumların “uluslar-arası” nitelikteki birincisini,22-23 Ekim 2009 tarihlerindeAkdeniz Üniversitesi SosyalHizmetler Eğitim, Araştırmave Uygulama Merkezi’nin(AKSUM) öncülüğünde, Tür-kiye İşçi Sendikaları Konfede-rasyonu, Belediye-İş Sendikasıve Mülkiyeliler Birliği AntalyaŞubesi’nin destekleriyle, Ak-deniz Üniversitesi İktisadi veİdari Bilimler Fakültesi Ça-lışma Ekonomisi ve Endüstriİlişkileri Bölümü ve İş Müfett-işleri Derneği düzenlemiştir."
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 51
T -
----
-
-
-
---
- --
-
---
---
-
--
-
--
-----
-
-
-
---
--
-
-
-
-
--
-------
--
-
-
--
-
petrol-iş52
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 52
Merhaba!
ICEM EYLEM PLANINDAN BELGELER :
DOSYA
DO
DOSYA
YA
ICEM EYL
LEM PLANINDAN BE
ELGELER :
Mer
rhaba!
53
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 53
ICEM 5. DÜNYA KONGRE EYLEM PLANI :
Ç Örgütümüz ICEM:
Ö
54
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 54
Ç
Örnek vermek gerekirse:
55
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 55
ICEM:
56
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 56
57
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 57
ICEM’in sektörel faaliyetleri
Enerji Sektörü
Enerji sektörü ICEM’in imalat sektörlerindeki
58
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 58
ö ü ’ ö
Kimya Sektörü59
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 59
60
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 60
petrol-iş 61
BİR GÖRÜŞ
LEVİATHAN’IN ESARETİNDE BİR İNSANLIK ÖZLEMİ: “BARIŞ”
Yavuz PAKSiyaset Bilimci
“Bellum omnium cantra omnes” …”Herkesin herkesle savaşı”… İnsanoğ-lunun doğası gereği savaşçı bir canlıolduğunu anlatan bu Latince deyiş, ilkinsandan bu yana insanın savaşçı kim-liğini vurgulamayı amaçlayan tüm dü-şünce akımları tarafından temel ilkeolarak kabul edilmişti. İnsanlığın do-ğuşundan bu yana, “insanın insanıkurdu olduğunu” ve bu önkabulün ge-reği olarak, “savaşların” insanlık tari-hinin vazgeçilmez bir parçası olarakgörülmesi gerektiğini savunan görü-şün, gerçekte insanların kurtlarınkin-den çok farklı olmayan doğal/tarihselkoşullarda yaşadıkları ilkel döneme aitbir “güdülenme” olabileceğini sorgu-lama gereksinimi dahi hissetmemişti.Antik Çağ’dan Aydınlanma Çağı’na,oradan günümüze uzanan binlerce yıl-lık insanlık tarihi boyunca, çeşitli fel-sefi akımların ve etkileşimdebulundukları egemen ideolojilerin ıs-rarla vurgulamaya devam ettikleri“insan savaşan canlıdır” yargısı, tarihinbu en trajik olgusunu meşrulaştırma-nın, hatta olumlamanın dayanağı ola-rak dillendirilmeye devam edilmiştir.
İnsana, topluma ve dünyaya dair tümsorunlarda, bu sorunların tespitinde veanalizinde en kritik noktalardan biri sü-reci neden-sonuç ilişkisini göz önünealarak başlatmaktır. Bu ilişki kurulma-dığında ya da kurulamadığında birbaşka ifadeyle, nedenlerle sonuçlar bir-birine karıştırıldığında sorunu anla-mak, isabetli tespitler yapmak mümkünolmaktan çıkar. “Sonuç” ların “neden”varsayıldığı tüm tespitler, yüzeysellikve sığlıktan kurtulamaz ve olan bitenianlamayı zorlaştırmaktan başka bir iş-
levleri de olmaz. Bu bağlamda, insan-lığın karşı karşıya kaldığı tüm savaşlarıanlayabilmek ve değerlendirebilmekiçin görünürde olanın arkasına bak-mak, önümüze sürüldüğü biçimiyledeğil, tarihsel bütünlüğü içinde asli ne-denlerini bulup oradan hareket etmekisabetli sonuçlara varılmasını mümkünkılacaktır. “Savaş Karşıtlığı” bir pozis-yon almaktır. Savaş karşıtlığı pozisyo-nunu neden-sonuç ilişkisi içinde elealmak, aynı zamanda başka nelerekarşı olunması gerektiğini de ortaya çı-karacaktır.
KORKU SİYASETİNİNEJDERHASI: LEVİATHANAydınlanma Çağı’nın, düşünceleri ogünden bugüne egemen siyaset felse-felerine ilham kaynağı olmaya devameden ünlü filozofu Hobbes, 1651 yı-lında yazdığı “Leviathan” adlı ese-rinde, toplumları kaostan ve savaştankorumanın yolunun bireylerin / yurt-taşların özgürlüklerinden vazge-çerek, mutlak güç ve yetkisahibi tek bir insana yada yönetici azınlığabiat etmelerindengeçtiğini anlatır.Hobbes, "korkununteorisyeni" olarakda nitelenir. Onagöre, "ölüm korku-sunun belirleyici ol-duğu kaotik doğahalinden kurtulmanınyolu olarak, bütün öz-gürlüklerimizi devrede-ceğimiz çok güçlü biregemen, bir Leviathan (ej-derha) yaratılmalıydı. Özgürlükleri-
mizden vazgeçip bu Leviathanın kuca-ğında "huzurlu" bir uykuya dalmamızıistiyordu Hobbes.
Korku siyasetinin en önemli sonucu,siyasetin içini boşaltmaktır. Çünkükorku, aklı devre dışı bırakır; insanı bi-linçli hareket eden bir özne olmaktanuzaklaştırır, etki edemeyeceği güçlerarasında oynanan bir oyunun nesnesihaline getirir. Korkuya teslim olan in-sanlar, derin bir kadercilik girdabınasürüklenirler. Yani korku, insanı ken-dine yabancılaştırır, toplumsal bilincifelce uğratır.
Hobbes'tan beri, korku siyaseti, despo-tik iktidarların en belirgin özelliği ola-rak bilinir. Örneğin, 20. asırda, LatinAmerika'daki askerî diktatörlükler, dö-nemin modası "komünizm tehlike-siyle” meşrulaştırdılar kendilerini.Korku siyaseti üzerine bir vahşet yöne-timi kurdular. Bugün, ABD, sınırsız sö-
mürüye dayanan dünyaegemenliği projesini, "küre-
sel terör" tehdidiyle meş-rulaştırmaya çalışıyor.
Savaşları ve hak ihlal-lerini, kendi toplu-muna "korku"larıkaşıyarak dayatı-yor. Aynı korku,Avrupa ülkelerindede, hükümetlerinelinde özgürlükleri
kısıtlamanın başlıcagerekçesini oluşturu-
yor. Bu ülkelerdeki neo-faşist hareketler de,
insanların başka korkularıylaoynayarak güç topluyorlar.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 61
petrol-iş62
Korku, Türkiye'de de siyasal hayatı be-lirleyen en güçlü faktörlerden biri ola-geldi. Bu coğrafyada, askeri darbelerin,sıkıyönetimlerin, olağanüstü hal rejimle-rinin nedeni; hep ülkeyi "büyük tehlike-ler" den kurtarmak olarak açıklandı.Zulüm politikaları, toplumun korkularıüzerine inşa edildi, bazen açık, kimizaman örtülü… Son aylarda, yine bu fak-törün sistematik bir biçimde siyasal ha-yatın merkezine yerleştirilmekistendiğini görüyoruz. Korku; motiveedici, biçimlendirici ve meşrulaştırıcı birişlevle ve hamasi bir edebiyat eşliğindekullanılıyor bugünün egemenleri tarafın-dan.
LEVİATHAN’IN MİRASI:KANDAN KINA YAKAN BİR TARİHİnsanlık tarihi, Hobbes’un Leviat-han’ının farklı türevlerinin egemen ol-duğu toplumsal yapıların canlı tanığıolagelmiştir ne yazık ki. Yazılı tarihinson 3.500 yılında sadece 270 yıl savaşgörülmemiştir.Taş ve sopalarla başlayaninsanlığın şiddet ve savaş süreci bugünteknolojin en yeni, en gelişmiş olanakla-rının kullanıldığı, konvansiyonel silahlar,devasa bir savaş sanayi ve profesyonel-leşmiş ordularla hızla tüm dünyaya yayı-lan bir şiddet sarmalına dönüşmüşdurumda. Kapitalizmin ürünü ulus-dev-letlerin inşa sürecinde, pazar bütünlüğüodak noktasıydı. Devletler hukuku, mer-kantalist gelişme ve ticaret sermayesininilkel birikimini sağlayan ilk sömürgeci-likle birlikte yeryüzünü, tek bir kapitalistpazara dönüştürme süreçlerinde oluşu-yordu. Temelinde tüccarın işin kolaylaş-tırmak, ulus-devletlerin egemenliklerininkurallaştırılması, bunların birbirleriyleilişkilerinin ve savaşlarının belirli davra-nış normlarına bağlanması yoluyla meş-rulaştırılması yatmaktaydı.
Küreselleşmeye başlayan uluslararasısermaye kendi iç ve dış barışını da butemel üzerine kuruyordu. Kapitalizminbu serüveninin, insanoğlunun, barışın,özgürlük ve adaletin hazin öyküsü uzun.Arada sömürgecilik, emperyalizm, pay-laşım savaşları, nükleer dehşet dengesibulunuyor. Dünya tek bir kapitalist pa-zara dönüştükçe sermaye globalleştikçesavaş da dünyanın en ücra köşelerine
kadar yayılmış, ama barış hala onu ger-çekten barış yapacak değerlerin diyet be-deli olarak ödenmesi koşuluna bağlıtutulagelmiştir. Bu diyetin rakamlarayansıması sanırım daha açıklayıcı ola-cak… Tarih boyunca savaşlarda öleninsan sayısı 3,5 -5 milyar arasında ol-duğu tahmin ediliyor Stockholm Uluslar-arası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün(SIPRI) raporlarına göre; Dünya, 20.yüzyıl içerisinde iki büyük dünya savaşıolmak üzere, bugüne kadar bölgesel sa-vaşların da içerisinde yer aldığı 250 sa-vaşa sahne oldu ve bu savaşlardayaklaşık olarak 110 milyon kişi yaşamınıyitirdi. 250 milyon insan yaralandı. Tari-hin en büyük savaşı olan 2.Dünya Sava-şı'na ise 110 milyon asker katıldı,bunların 27 milyonu cephede öldü, sivilnüfustan ise 25 milyon insan hayatınıkaybetti.
TTB’nin 2003’de yayınladığı raporagöre, savaşlarda ölümler giderek sivillerivurmaya başlamıştır. Etkisi artan silahlar,kitlesel imha silahlarına dönüşmüş bulu-nuyor artık. 1.Dünya Savaşı’nda ölen si-villerin oranı yüzde 14 iken 2. DünyaSavaşı’nda bu oran yüzde 70 oldu.Bugün ise savaşlarda ölenlerin % 90’ısivller. Bu durum, artık savaşların ordu-lar arasında olmaktan çok uzaklaşaraktoplumları tehdit ettiğinin de göstergesi.Tarihte büyük savaşları bilinir ve anlatılırhep… Ama bu savaşlardan sonraki man-zara da farksızdır. Örneğin, 2. Dünya Sa-vaşı’ndan bu yana 194 savaş yaşanmış ve45 milyon insan ölmüştür. 120 milyon-dan fazla insan yaşadığı yeri terk etmekzorunda kalmış, kıtlık ve hastalıklar ya-şanmıştır Biraz daha dramatize edecekolursak, son 10 yılda 2 milyon çocuk sa-vaşlarda öldü, 6 milyon çocuk sakat, 12
milyon çocuk da evsiz kaldı. Çok sayıdaçocuk işkence ve tecavüz ve bulaşıcı has-talıktan etkilendi. Savaşlarda en az 250bin çocuk-asker kullanıldı. Bu savaşla-rın hemen hemen tamamı uluslararasıgüçlerin bölgesel alanları denetim altınaalarak sömürgeleştirmek ve tek tek ülke-lerin zenginliklerine el koymak için doğ-rudan veya dolaylı olarak yürüttüklerisavaşlar. Eşitsizlikler, borçlanma, silah-lanma, petrol-doğalgaz ve madenlerinkontrolü, enerji nakil yollarının kontrolübugünkü savaşların en önemli nedenleri.SIPRI’nın hazırladığı rapora göre; 11Eylül saldırılarının ardından 2002'de ye-niden yükselişe geçen silahlanma harca-maları soğuk savaş yıllarına yaklaştı.Birçok ülkede kamu harcamalarında ke-sinti yapılırken, ordulara ayrılan bütçesürekli artış gösteriyor. Dünya piyasala-rını altüst eden finansal krizde, iflasıneşiğine gelen ülkeler bile savunma har-camalarından taviz vermedi ve arttır-maya devam ettiler. Dünya çapındaaskerî harcamalar 2010′da bir önceki yılaoranla % 1,3′lük artışla 1 trilyon 630 mil-yar dolara çıktı! A.B.D. dünya savunmabütçesinin yaklaşık yarısını elinde bulun-dururken, bu ülkeyi Çin, İngiltere, Fransave Rusya takip ediyor. Bu 5 ülke bugündünya silah ticaretinin yaklaşık %90’ınıgerçekleştiriyor ve bu sayede sadeceABD üçüncü dünya ülkelerinin %73’ünü kontrol ediyor.
Ekonomisi zayıf olan ülkelere silah satı-lıp borç krizi yaratılırken, en büyük silahithalatçısı Hindistan'da yılda 9 milyonçocuk açlıktan ölüyor! Dünyadaki silahsanayisinin yüzde 43'ünü elinde bulun-duran ABD'de silaha ayrılan bütçe 689milyar dolar iken ABD’de 12 milyonuçocuk olmak üzere, 31 milyon insanaçlık sınırında yaşamakta olduğunu ha-tırlamakta yarar var. Amerikan nüfusu-nun %3'nün açlık çektiğini de.
Askeri bütçeden yapılacak kısıtlamalarile açlık, fakirlik, ekolojik bozulma, sal-gın hastalıklar gibi dünyanın geleceğinitehdit eden sorunlarla mücadeleye dahaçok kaynak ayırma imkanı olacaktır. Ya-pılan araştırmalar günümüzde dünya nü-fusunun yarısının günde 2 dolardan, 1,5milyar insanın ise günde 1 dolardan daha
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 62
petrol-iş 63
az bir gelirle yaşadığına işaret etmekte-dir. Dünya genelinde açlık çeken 800milyonu aşkın insanın %80’ini, geliş-mekte olan ülkelerin kırsal yörelerindeyaşayanlar oluşturmaktadır. Dünyadaher yıl 11 milyon kişinin açlık veya ye-tersiz beslenme yüzünden öldüğü tahminedilmektedir. BM Gıda ve Tarım Örgütü(FAO), 2015 yılına kadar dünyada açlıkçeken kişi sayısını yarı yarıya azaltarakbugünkü 800 milyondan 400 milyona in-dirmek için, 24 milyar dolara ihtiyaç ol-duğunu bildirmiştir. Bu rakam her yılsilahlanmaya harcanan yüzlerce milyardoların yanında “devede kulak” mesabe-sindedir. Silahlanmaya ayrılan fonunyüzde 10’u ile tüm dünyada insanlarıntemel ihtiyaçlarının karşılanabileceğigerçeğini bu verilere eklemeyi unutma-mak gerek. Türkiye ise 2010 yılında si-laha 15,634 milyar dolar harcadı. Buyılın, Dünya Barış Günü’nde, Çalışmave Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik,bugüne kadar teröre giden paranın “400milyar doları” bulduğunu itiraf ediyordu.Öte yandan, 2011 yılında, Türk-İş’in he-sapladığı bir aile için açlık siniri olan839 TL baz alınarak yapılan hesaba göre,Türkiye’de, 6,6 milyon kişi (nüfusun%9,1’i) açlık sınırının altında yaşamak-tadır. Yine, Türk-İş’in belirlediği bir aileiçin yoksulluk sınırı olan 2.734 TL bazalınarak yapılan hesaba göre, Türkiye’de46 milyon kişi, yani nüfusun %63,3’ü,yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve buinsanların tamamı cephede ölüme, geri-sinde sefalete itilen işçi, emekçi ve işsiz-lerden oluşuyor.
LEVİATHAN’IN KUCAĞINDAN BARIŞA VE ÖZGÜRLÜĞE DAİRTürkiye, son aylarda, “komşularla sıfırsorun” siyaseti fırlatılıp yerine konjonk-türe uygun olarak son derece saldırganbir politkaya yöneliyor. Estirilen neo-
Osmanlı rüzgarlarının yarattığı hülyalarakapılarak komşulara karşı saldırgan birpolitika izlenmeye başlanırken, aynı sü-rece ülke içinde de her geçen gün şiddet-lenen çatışmaların eşlik ediyor oluşu birtesadüf müdür? Türkiye’de bugün ikti-dar odaklarının siyasi demeçleri 20 yılöncekilerle tıpatıp aynı. 20 yıl sonra aynıhamasi nutukları, aynı sözcüklerle dinli-yoruz ne yazık ki. Tarihsel bir trajedidenbaşka tanımlaması olamaz bu tekerrü-rün! Savaş borularının malum odaklarıntüm gayretleriyle kulakları sağır ederce-sine çalındığı bir süreçten geçiyoruz.Öyle ki, “barış” sözcüğünü telaffuzetmek bile çok yönlü bir korku siyase-tiyle toplumu sindirme çabalayanlarınindinde, “öteki” hatta “vatan haini” ilanedilmek için yeter sebep. Aynı korku fil-mini aynı duygularla yeniden izleme-mizi bekliyorlar.
Kapitalizmin şaşmaz kuralını anımsa-makta yarar var: “artan sömürü artanbaskıyı ve şiddeti, savaşları dayatır. Es-kisi gibi sürdürülemeyen iktidarların de-vamı, en kolay bu yolu izleyereksağlanır. Bugün neo-liberalizmle tü-müyle bütünleşerek yıldızı parlatılanTürkiye, görünmeyen yüzünde giderekkronikleşen bir işsizlik, sosyal-ekono-mik-siyasal hak gaspları, artan yoksul-luk, açlıkla yüzyüze bırakılan insanlar,umutsuz ve geleceksiz bir gençlik, gü-vencesiz ve kuralsız çalışma koşullarınaitilen ve hatta “köleleştirilmesi” gün-deme gelen geniş emekçi kesimleriyleeskisi gibi yönetilmekten uzak. Ulusalve uluslar arası medyada, Türkiye eko-nomisinin son yıllarda yaşadığı LaleDevri’nin sonuna gelindiği giderek artanbir dozda dillendiriliyor. Tüm bu ekono-mik, siyasal, sosyal koşulların içeride vedışarıda düşman yaratılarak “savaşların”körüklendiği bir süreçle eşzamanlı oluşubir başka tesadüf müdür? Devamını bi-liyoruz biz bu filmin… İktidarlarını kay-betme korkularını kendi korkularımızolarak görmemizi; tek çaremizin arkala-rına takılmak olduğunu telkin edecekler;haklarımızdan özgürlüklerimizden veiradelerimizden vazgeçmemizi isteye-cekler. İktidar odaklarının kendi elleriylebesledikleri, her "müdahalelerinden
sonra biraz daha güçlenen bir "tehlike-lere" karşı, yine kendilerini bir kurtarıcıolarak sunacaklar. Bunu yaparken, ençok da hafızasızlığımıza güveniyorlar;geçmişte yaşadığımız hezeyanları unut-mamızı bekliyorlar. Bunları unutursak;uygulanan neo-liberal politikaların so-nunda ortaya çıkan açlığı, yoksulluğu,her geçen gün daha çok budanan hak veözgürlüklerimizi unutturacaklar fütur-suzca. Her türden baskıyı sineye çekme-mizi ve susmamızı bekleyecekler. Hertürlü muhalif hareketi, hak arayışını“milli birlik ve beraberliğe en çok ihti-yaç duyulan süreçte” vatana ihanetle öz-deşleştirerek engelleyecekler. Ve tam dasıkışmaya başladıkları bir süreçte, herkritik süreçte yaptıkları gibi, kendilerinecan simidi ettikleri savaş tehditlerini vekorkuları, özgürlük ve eşitlik talepleriniboğmak için, en küçük hak arayışınıanında bastırmak için kullanacaklar.
Peki biz, yine ve yeniden, kendimizdenvazgeçip Leviathan’ın kucağında "hu-zurlu" bir uykuya dalacak mıyız? Yoksa,işçiden, emekçiden yana bir dünya, eşitve özgür bir toplum yaratma idealimizidaha yüksek sesle haykırabilecek miyiz?Leviathan’ın kucağının huzur ve barışdeğil; savaş, kan ve gözyaşı sunduğunuanlamak için daha kaç savaştan geçmesigerekecek insanlığın? Aklı devre dışı bı-rakan korkunun esaretinden kurtulduğu-muz oranda, içgüdülerin yerini, insanıinsan yapan yanları olan “akıl ve bilinç”ne zaman alacak?
Savaş, bugün ilkelliğinden binlerce fer-sah uzaklaşmış insanoğluna dayatılmışbir kültürse, bir barış kültürü yaratmakda mümkün. Savaşın ve şiddetin, bugü-nün egemenlerinin mirasını yaşattıklarıLeviathan’ın tutsak ettiği “insanların do-ğasından değil, insanların içinde yaşa-maya mahkum edildikleri “ sömürü vebaskıya dayalı toplumsal yapının doğa-sından” kaynaklandığını anlamakla baş-layacak belki herşey. İnsanın doğasını dadönüştürecek olan; sömürünün, savaşınve baskının ortadan kalktığı “özgürlüklerdünyasının” aynı zamanda “gerçek birbarış” ortamını da oluşturacağı gerçeğinianlamakla…
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 63
petrol-iş64
Bandırma Petrol-İş'teAvrasya Maratonu sevinci
Petrol-İş BandırmaŞubesini temsilenAvrasya Marato-
nu'na katılan İlhan Kart15 kilometrelik kısmı 1saat 27 dakikada koşarakbirinci oldu. 16 EkimPazar günü İstanbul'dagerçekleştirilen yarışakatılan 74 yaşındakiİlhan Kart'ın 376 madal-yası, 52 kupası ve 27 pla-
keti bulunuyor. Kart, "Bukoşuda sponsorluğumuyapan Bandırma Petrol-İş Sendikası Şube Baş-kanı İsmail Kayan'ateşekkürlerimi sunarım"diye konuştu. Şube Baş-kanımız İsmail Kayan veBaşkan Yardımcısı İs-mail Eryılmaz da Kart'ıkutladı ve başarılarınındevamını diledi.
Ceyhan Botaş Bölge Müdürlüğü'nde 07/10/2011tarihinde 40 üyemizin emekliye ayrılması nede-niyle düzenlenen plaket törenine Genel Yönetim
Sekreterimiz Sayın Ahmet Kabaca, Adana Şube Başka-nımız ve Şube Başkan Yardımcılarımız katılarak üye-lerimize bundan sonraki yaşamlarında başarılar diledi.
Ceyhan Botaş Bölge Müdürlüğü'ndeemeklilere plaket töreni
Emekçiler Ankara'da 'İnsanca Yaşam'mitinginde...
KESK, DİSK, TTB ve TMMOB’un çağrısıyla Sendi-kamız Petrol-İş’in de destek verdiği, tüm illerdenon binlerce emekçinin katıldığı “İnsanca yaşam için
eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye” mitingi 8 Ekim’de An-kara Sıhhiye Meydanında yapıldı. Şube Yönetim Kurulumuz,üyelerimiz, Bandırma ve Batman Şubemiz, Genel Sekreteri-miz Ali Ufuk Yaşar ve Genel Mali Sekreterimiz İbrahim Do-ğangül’ün de katıldığı mitingde, kıdem tazminatına yöneliksaldırılara, güvencesizliğe ve esnek çalışmaya, kadına yöne-lik şiddete, baskıya, işsizliğe, yoksulluğa, taşeronlaştırmaya,sendikasızlaştırmaya karşı sloganlar atılırken, emekçiler“Grevli Toplu Sözleşme” hakkının engellenemeyeceğini hay-kırdı.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 64
petrol-iş 65
Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkınve Genel Yönetim SekreterimizAhmet Kabaca 21 Ekim 2011 tari-
hinde Mersin Şubemizi ziyaret etti. Şube zi-yaretinin ardından Soda Sanayi A.Ş veKromsan Fabrikası'na geçerek üyelerimizlesohbet edip bilgi alış verişinde bulundular.
Öztaşkın ve Kabaca'dan Soda Sanayi ve Kromsan'ı ziyaret
Sendikamız üyesi 98 Botaş işçisinin hak kaybını gidermek için toplantı yapıldı
Müteahhitlik işçiliğinden2002 yılında Botaş Cey-han Bölge Müdürlü-
ğü'nde daimi kadroya geçenPetrol-İş üyesi 98 Botaş işçisininhak kayıplarını gidermek için 13Ekim'de bir toplantı yapıldı. Adanaşubemiz öncülüğünde yapılan top-lantıya Avukat Ali Murat Bilgiç dekatılarak, üyelerimizi bilgilendirdi.Toplantıda müteahhitlik işçiliğinden2002 yılında Botaş'ta daimi kadroyageçen işçilerin kök ücretlerinin vekıdem teşvik ücretlerinin belirlen-mesi konuları değerlendirildi.
Bu konularda sendikamız üyesi iş-çilerin hak kaybına uğramamaları
için yapılması gerekenler tartışıldı.Petrol-İş üyesi Botaş işçilerinin hak
kaybına uğramamaları için davaaçılacak. Botaş işçileri davayla ilgiliolarak Av. Ali Murat Bilgiç'e veka-letlerini verdiler.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 65
T
petrol-iş66
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 66
K
petrol-iş 67
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 67
petrol-iş68
GAZETECİ GÖZÜYLE
FİLLER TEPİŞİRKEN EZİLENLER KİM OLACAK?
1960’larda Mcluhan, iletişim alanındaki baş
döndürücü gelişmeleri değerlendirirken, dünya-
nın küreselleşen bir köye dönüştüğünü söyle-
mişti. Artık o köyde yaşam öyle hale büründü ki,
bakıyorsunuz kıtalar ötesi toplumsal bir dalga-
lanma kıyılarınıza kadar hızla ulaşıvermiş.
Sözü hiç uzatmadan kitabın ortasından giri-
yorum: Türkiye’yi kuşatan ateş çemberinin ucu,
dünyadaki enerji kaynaklarının hızla tükenişiyle
doğrudan bağlantılı. Bunu böyle söylediğinizde
başta Amerika olmak üzere gezegenimizin jan-
darmalığına soyunan ülkelerin kullandığı dille
pek uyum sağlayamıyorsunuz.
Örneğin Irak’ta yüz binlerce sivilin öldürül-
mesiyle sonuçlanan katliamın aslında insan hak-
larının yaygınlaştırılması, demokrasinin
güçlendirilmesi amacıyla yapıldığını iddia
etmek, hakim dili kullananların mantığına daha
yakın, daha uygun.
Bu kepazeliği şimdi ‘‘Arap Baharı’’ adını
verdikleri son oyunlarında sergiliyorlar. Tunus,
Mısır ve Libya gibi yıllardır baskı ve şiddetle yö-
netilen ülkelerde her ne hikmetse halk ayaklandı,
başlarındaki diktatörleri devirdi, sıra demokrasi-
nin bütün kurum ve kuruluşlarıyla yerleştirilme-
sine geldi.
Nasıl da kışkırtıcı bir yaklaşım, kulağa ne
hoş geliyor.
Sırada iç karışıklığın sürdüğü Suriye var.
Bakın Amerika’nın emperyalist politikalarını
yakından izleyen Kanadalı Profesör Michel
Chossudovsky bir söyleşisinde durumu nasıl
özetlemiş:
‘‘Suriye, ABD’nin askeri müdahale gerekti-
ren haydut devletler listesinde yer almaktadır.
Eski Nato Komutanı General Wesley Clark tara-
fından dillendirildiği üzere, beş yıllık askeri ope-
rasyon planı Irak ile başlayarak Suriye, İran,
Lübnan, Libya, Somali ve Sudan’ı içermektedir.
Nihai amaç, BM desteğinde muhtemel
bir insani müdahaleye zemin hazırlamak-
tır. Bunun gerçekleşmesi başka gerginlik-
lere yol açacaktır. İsrail kaçınılmaz
olarak olaylara dahil olacaktır. Akde-
niz’den Çin- Afgan sınırına kadar bütün
Ortadoğu- Orta Asya bölgesi hızla alevler
içinde kalacaktır.’’ Sıcak gelişmelerin ya-
şandığı böyle bir aşamada Financial Times’da
çıkan ‘‘Türkiye Liderlik İstiyor’’ başlıklı yazıya
da değinmeden geçmeyelim. Gazetede, Bin-
gazi’ye giden Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun,
isyancıların Trablus’a girmesinden hemen sonra
muhaliflerin üssünü ziyaret eden ilk yabancı
devlet adamı sıfatı taşıdığına dikkat çekilerek,
Türkiye’nin kendi bölgesinde liderliğe oynadığı
belirtiliyor. Yazının devamında Davutoğlu’nun
‘İsyancılara 300 milyon dolar verdik.’ sözleri
anımsatılarak, Ankara’nın geniş bir Ortadoğu
coğrafyasındaki konumuna ısrarla vurgu yapılıyor.
Bu yakıştırmaların, gaz vermelerin altı ne
kadar boş ve dayanaktan yoksunsa, ABD Baş-
kanı Obama’nın aynı zamana denk düşen açık-
lamaları da o kadar boş ve saçma. Hani bazı
kavramlar vardır, kimilerinin ağzına hiç yakış-
maz, hatta o kavramın kapsadığı içeriği kirletir,
çirkinleştirir. Obama bunların başında geliyor.
Başkan, Kaddafi’nin devrilmesinden sonra
Libya halkına devrimin tadını çıkarmalarını öne-
rirken, asıl mutluluğunu şöyle dile getirmiş:
‘‘Libya’daki halk hareketi, oraya tek bir
Amerikan askeri yollanmadan gerçekleşmiştir.’’
Sanki Trablus’u haftalardır bombalayan
Nato uçaklarının Amerika’yla hiç ilgisi yok.
Sanki bu süreçte kahramanlığa soyunanlar, kral-
dan çok kralcı kesilenler, kendi özgür iradele-
riyle girişimde bulunuyorlar.
Tüm dünyayı aptal yerine koyan inanılmaz,
trajikomik bir hikaye.
Ama biz şimdi asıl kendi hikayemize döne-
lim.
İtalya, İspanya ve Yunanistan’da ekonomi
çöktü.
Fransa, Almanya ekonomik krizi atlatmanın
yollarını arıyor.
İngiltere’ de sokaklar savaş alanı.
Bu kargaşada Türkiye nasıl oluyor da, ( üs-
Ferhan ŞaylımanYazar - Gazeteci
Haber Programcısı
Türkiye’yi kuşatan ateş çemberinin ucu, dünyadaki enerjikaynaklarının hızla tükenişiyle doğrudan bağlantılı. Bunuböyle söylediğinizde başta Amerika olmak üzere gezegenimi-zin jandarmalığına soyunan ülkelerin kullandığı dille pekuyum sağlayamıyorsunuz.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 68
petrol-iş 69
telik güneydoğuda terör saldırıları birden
tırmanışa geçmişken, yani kendi canımız
yanarken) İsrail’le ‘‘Mavi Marmara’’ ger-
ginliği dahil, ucu açık, ateş hattını büyü-
tecek benzeri girişimleri ısrarla
sürdürüyor?
Sorunun yanıtı, Büyük Ortadoğu Pro-
jesi çerçevesinde, Amerika’nın Türkiye’ye
yüklediği görevde yatıyor. Yeraltı petrol
kaynaklarının yüzde 64’üne sahip bu böl-
genin yeniden düzenlenmesinde toprakla-
rımızı, askeri gücümüzü dilediğince
kullanmayı amaçlayan, son derece tehli-
keli bir oyun bu. Artık komşularımızla
sıfır sorun masalının bittiğini, ülkemizin
dipsiz bir bataklığa doğru sürüklenme ola-
sılığının giderek arttığını görmek için
uzman olmaya gerek yok.
Tam bu noktada sorulması gereken
soru şu olmalı:
Böyle bir maceranın bedelini öncelikle
kimler ödeyecek?
Geçmişe baktığımızda edindiğimiz de-
neyimler emeğiyle, alın teri dökerek çalı-
şan geniş kesimlerin öncelikle topun
ağzında olduklarını söylüyor bizlere.
Yani, Mcluhan’ın küreselleşen kö-
yünde filler tepişirken bunun faturası yine
emekçilere kesilecek. Bu, kıyılarımıza
kadar ulaşan kıtalar ötesi dalganın toplum-
dan gizlenen en somut yansıması.
Peki söylediklerimizin, iddialarımızın
dayanağı ne?
AKP iktidarının geride bıraktığımız
dönemde ülkenin kaderine damgasını
vuran bazı temel uygulamaları var. Uygu-
lamaların önemli bir kısmını ‘‘Demokra-
sinin yaygınlaştırılması’’ başlığı altında
toplayabiliriz. Süreç içerisinde demokra-
simiz öylesine yaygınlaştırıldı ki örneğin
sivil toplum örgütleri adeta çö-
kertildi, medya kendini askeri disiplin al-
tına aldı, yazanlar, çizenler, düşünenler
fişlendi, herkesin dinlendiği, izlendiği bir
korku imparatorluğu kuruldu. Ortaya es-
kisinden daha karanlık bir tablo çıktı. So-
nunda Amerika’nın başta Irak olmak üzere
hedefindeki diğer ülkelere aşıladığını, aşı-
layacağını ileri sürdüğü demokrasiyle
yakın akrabalığı olan bir anlayış tepeden
tırnağa kuşattı hayatımızı. Şimdi dilerse-
niz, kıtalar ötesinde kurgulanıp dalgaları
kıyılarımıza kadar ulaşan yeni dünya dü-
zenine ilişkin benzer politikaların kitleleri
ilgilendiren sonuçlarını önceden görerek
harekete geçenlerin seslerine kulak vere-
lim. İlginçtir, o ses Türk-İş’in içinden yük-
seldi.
Hani yakın tarihimizin en büyük işçi
hareketi olan Tekel direnişinde baskılara
boyun eğen Türk-İş’ten söz ediyorum.
Ülkemizin bu en büyük sendikal kuru-
luşu, iktidarın ateşle oynadığı süreçte,
kader niteliği taşıyan bir genel kurula gi-
diyor. Geçtiğimiz 1 Temmuz’da Türk-İş’e
bağlı 10 sendika, konfederasyonda değişi-
min, umudun önünü açmak amacıyla son
derece önemli bir girişimde bulundu.
Basın-İş, Belediye-İş, Deri-İş, Hava-İş,
Kristal-İş, Petrol-İş, Tek Gıda- İş, Tez
Koop-İş, TGS ve Tümtis, ‘‘Demokratik,
mücadeleci, güçlü yeni bir sendikal hare-
ket için bir araya geldik, yola çıkıyoruz.’’
başlığıyla yaptıkları açıklamada hedefle-
rini, kaygılarını, beklentilerini somut bi-
çimde ortaya koydular. Ülkemizin nereye
doğru sürüklendiğini, emeğiyle ayakta
duran kitleleri hangi tehlikelerin bekledi-
ğini anlamak açısından bu metni iyi oku-
mak gerekiyor. Metin doğal olarak Türk İş
yönetimine uyarıyla başlıyor. ‘‘Yasal, si-
yasal kısıtlamalar ve işverenlerin sendika
karşıtı uygulamaları sendikal hareketi güç-
süz kılmıştır…Türkiye’nin en büyük
emek örgütü Türk İş’in yönetimi bu sorun-
ların çözümünde rol üstlenebilecek anla-
yıştan, enerjiden ve inançtan yoksundur.’’
Daha önceden defalarca altını çizdiğimiz
üzere başından beri iktidarın hedefi, Hak
İş gibi Türk İş’i de arka bahçesi haline çe-
virmekti. Bu büyük ölçüde başarıldı. Tekel
direnişinde işçilerin bütün kararlı tutu-
muna rağmen yönetimin pısırık, ürkek
tavrı, Erdoğan’ın ‘‘Eyleme son verin.’’
uyarısını yapmak üzere Başbakanlığa ça-
ğırdığı Türk İş Genel Başkanı Kumlu’nun
çıkıştaki şaşkın hali, sorunların çözü-
münde rol üstlenebilecek enerji ve inanç-
tan yoksunluğa en somut örnekti.
Tabi sözünü ettiğimiz açıklama met-
ninde özellikle ‘‘…güvencesiz istihdamın,
kuralsızlaştırmanın, esnek çalışma biçim-
lerinin, temel hizmet alanlarının ticarileş-
tirilmesinin ve özelleştirme politikalarının
emeğin hak ve kazanımlarına yönelik en
ciddi saldırılar olduğuna…’’ dikkat çeki-
lerek, ‘‘…iş yasasında yapılan değişiklik-
lerde, taşeronlaştırmanın yaygınlaş-
tırılmasında, sosyal güvenlik ve sağlık sis-
teminin dönüştürülmesi sürecinde…’’
Türk İş yönetiminin suya sabuna dokun-
mayan yaklaşımlarla iktidarın güdümü al-
tına girdiği vurgulanıyor. AKP’nin 9 yıl
boyunca kararlı biçimde sürdürdüğü uy-
gulamalarını adeta özetleyen bir dille ka-
leme alınmış metnin en çarpıcı bölümü,
Türkiye’nin içine düştüğü durumu ve yak-
laşan tehlikeyi şu tümceyle gözler önüne
seriyor: ‘‘Platformumuz baskıcı, otoriter,
anti-demokratik karakteri belirgin hale
gelen ‘yeni’ rejime karşı da demokrasiyi
savunmaktadır.’’ Bu noktadan hareketle
özellikle yeni rejim tanımının içini iyi dol-
durmak, gelişmeleri o perspektiften göz-
lemlemek kaçınılmaz sorumluluklar
yüklemeli herkese. Yeni rejim yüzde yir-
milere yaklaşan işsizliğin, bizzat hüküme-
tin en yetkili ağızlarının ifade ettiği
ekonomik kriz uyarılarının gölgesinde, ro-
tasını tehlikeli sulara doğru çevirmiş du-
rumda. Yeni rejim Amerika’nın Irak’ta
demokrasi adına yaptığı uygulamaların
çok uzağında değil. O nedenle sendikalar
platformunun ‘‘Yeni rejime karşı demok-
rasiyi savunma.’’ çağrısını hak ettiği bi-
çimde değerlendirmek son derece önemli.
Türkiye Amerika’nın kuşatması altında
zor bir döneme doğru ilerliyor. Bu süreç
toplumsal tarihimize demokrasinin tü-
müyle rafa kalktığı bir dönem olarak ge-
çecektir. Böyle bir aşamada emekten yana
kesimler güçlü, ilkeli sendikal örgütlere
her zamankinden fazla gereksinme duya-
caklardır. Türk İş şimdiki yönetim anlayı-
şıyla bunlara yanıt verecek kararlılığı
üstlenmekten uzak görünmektedir. Sendi-
kalar platformunun çizdiği hedefler, yap-
tığı uyarılar doğrultusunda konfe-
derasyondaki üst yapının genel kurulda
değişmesi yaklaşan tehlikeye karşı bir
umut ışığı doğuracaktır. Yalnızca sendikal
mücadeleye emek verenlerin değil ülke-
sini seven herkesin içerisinde Petrol İş’in
de yer aldığı sendikalar platformunun ça-
balarına destek olmaları tarihsel bir so-
rumluluktur.
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:58 PM Page 69
FUTBOL TURNUVALARIMIZ
70
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:59 PM Page 70
-
-
-
-
-
---
--
-
--
--
-------
-
----
-
-
-
--
71
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:59 PM Page 71
-
--
---
----
--
---
----
-
72
matbaa_icin:Layout 1 11/4/11 12:59 PM Page 72
“Sen bensin ben de senim” … Mevlana
Bi tane daha...
bu Anadolu var ya bu Anadolu bu misli menendi görülmemiş cömert ana bu her yanı meme, bu her yanı dudak, bu her yanı gül bu zırnık almadan veren habire veren yediveren gül bu Anadolu var ya bu Anadolu bu üç yosma denizde üç defa ıslanan gürbüz ırmaklar ortasında susuzluktan çatlayan bu Anadolu var ya bu Anadolu bu sapsarı sıtma, bu masmavi gurur ne tosunlar doğurmuş ne tosunlar bak daha neler doğurur. Bedri Rahmi Eyüboğlu
Van depremi bizlere Anadolu duygusunun özel bir duygu olduğunu,
bütünleştirici olduğunu bir kez daha gösterdi.