PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

42
B) GELİŞME CÜMLELERİ C) SONUÇ CÜMLESİ A) GİRİŞ CÜMLESİ PARAGRAFIN YARDIMCI DÜŞÜNCESİ ÇIKARILABİLEN YARGILAR PARAGRAFIN KONUSU PARAGRAFTA YAKINILAN DURUM A) ANLATIMIN AKIŞINI BOZAN YARGILAR B) BAŞINA, SONUNA VEYA ORTASINA GETİRİLEN YARGILAR C) İKİYE BÖLÜNMESİ GEREKEN PARAGRAFLAR PARAGRAFIN ANA DÜŞÜNCESİ YANIT PARAGRAFLARI PARAGRAFIN BAŞLIĞI ULAŞILABİLEN YARGILAR PARAGRAFIN YAPISI PARAGRAFIN İÇERİĞİ ŞİİRİN TEMASI 1

Transcript of PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

Page 1: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

B ) G E L İ Ş M EC Ü M L E L E R İ

C ) S O N U Ç C Ü M L E S İA ) G İ R İ Ş C Ü M L E S İ

PA R A G R A F I N Y A R D I M C I

D Ü Ş Ü N C E S İ

Ç I K A R I L A B İ L E NY A R G I L A R

PA R A G R A F I NK O N U S U

PA R A G R A F T A Y A K I N I L A N D U R U M

A ) A N L A T I M I N A K I Ş I N IB O Z A N Y A R G I L A R B ) B A Ş I N A , S O N U N A

V E Y A O RT A S I N A G E T İ R İ L E N Y A R G I L A R

C ) İ K İ Y E B Ö L Ü N M E S İG E R E K E N PA R A G R A F L A R

PA R A G R A F I N A N A D Ü Ş Ü N C E S İ

Y A N I TPA R A G R A F L A R I

PA R A G R A F I NB A Ş L I Ğ I

U L A Ş I L A B İ L E NY A R G I L A R

PA R A G R A F I N Y A P I S I

PA R A G R A F I N İ Ç E R İ Ğ İ

Ş İ İ R İ N T E M A S I1

Page 2: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U Ö Z E T İ

A. PARAGRAFIN YAPISI:

Paragraf, bir kompozisyon yazısının küçültülmüş bir biçimiolarak düşünülebilir. Her yazının bir giriş, gelişme ve sonuçbölümü vardır. Nasıl ki bir yazıya gelişigüzel başlanmazsaparagrafa da öyle başlayamayız. Paragrafta bu bağlamdagiriş gelişme ve sonuç cümleleri söz konusudur. Bu cüm-lelerin genel özelliklerini bilmek pek çok açıdan soru çözü-münde bize yardımcı olacaktır.

Giriş cümlesinin özellikleri:

● Giriş cümlesi özellikle geliştirilmeye, açıklanmaya uygunbir yargı bildirmelidir.

● Kendinden önce bir şeyler söylenmiş izlenimi uyandırma-malıdır.

● Genellikle konunun ortaya konduğu cümlelerdir.

● Genelden özele şeklinde oluşturulan paragraflarda ko-nuyla birlikte ana düşünceyi de verir.

● Dil ve düşünce bakımından kendinden sonra gelen cüm-lelerle bir bütünlük içinde olmalıdır.

Gelişme cümlelerinin özellikleri:

● Giriş cümlesinde ortaya konan konunun açıklandığı, ge-liştirildiği cümlelerdir.

● Gelişme cümlelerinde genellikle düşünceyi geliştirme yol-larına (örnekleme,tanımlama,karşılaştırma...) başvurulur.

● Kendinden hem önceki hem de sonraki cümlelerle dil vedüşünce yönünden bağlantılıdır.

● Genellikle paragrafla ilgili yardımcı düşüncelerini içerir.

Sonuç cümlesi ve özellikleri:

● Genellikle konunun geliştirildikten sonra bir sonuca bağ-landığı cümlelerdir.

● Özelden genele biçimiyle oluşturulan paragraflarda anadüşünceyi de verir.

● Daha çok özetleme,sonuca bağlama anlamlı sözcüklerlebaşlar : nitekim,demek ki,sonuç olarak,özetle….

● Kendinden önceki cümlelerle dil ve düşünce yönündenmutlaka bir bağ söz konusudur.

Örnek Soru - 1Örnek Soru - 1

(I) Çocukluğumdan beri kitap okumayı sevdim, bir deuçakla yolculuk etmeyi. (II) Düşünüyorum da, ben galiba en çok uçak yolculuklarında okuduğum romanları sevmişim, uçakta okumayı. (III) Sırf uçakta okumak için bir kenarda beklettiğim kitaplar vardır. (IV) Çünkü en güzel kitaplar kıta-lararası uçak yolculuklarında okunur. (V) İnsan bir tek uzun uçak yolculuklarında tam anlamıyla kendi kendisiyle baş başa kalır; en samimi ve som hâliyle yalnızlaşır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra düşüncenin akışına göre “İlk seyahatte yanıma alayım diye bekletirim.” cümlesi getirilebilir?

A) I B) II C) III D) IV E) V

(Sorunun çözümünü aşağıdaki boş yere yazınız.)

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

I. Anlatımın akışını bozan cümleler:

Daha önce de belirtildiği gibi paragrafta cümleler arasında dil ve düşünce yönünden mutlak bir bağ vardır. Cümleler bir zincirin halkası gibidir. Bu halkanın koptuğu durumlarda ise anlatımın akışı ya da parçanın anlam bütünlüğü bozu-lur.

Örnek Soru - 2Örnek Soru - 2

(I) “Köprü Üstü Aşıkları” filmini anımsar mısınız? (II) Farklısosyal konumdaki iki gencin tutkulu aşk hikayesi, lirik biranlatımla beyaz perdeye aktarılmıştı yıllar önce. (III) Paris’isüsleyen Sen Nehri üzerindeki köprülerde geçiyordu öykü.(IV) Özellikle bir sahnesi müthiş etkilemişti beni; el ele tu-tuşmuş âşıklar çılgınca koşarlarken, geçtikleri her köprühavai fişeklerle aydınlanıyordu arkalarından. (V) Yüzyıllarboyunca köprüler, yolların kesintisizliğini, kültürler arasın-daki iletişimi ve insanların birbirine kavuşmasını sağladı.(VI) Görsel bir şölene dönüşen bu görüntüler, sinema tari-hinin unutulmazları arasında yerini almıştı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi anlatı-mın akışını bozmaktadır?

A) II B) III C) IV D) V E) VI

(Sorunun çözümünü aşağıdaki boş yere yazınız.)

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................2

Page 3: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U Ö Z E T İ

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

İki parçaya bölünmesi gereken paragraflar:

Her parçada ayrı bir konu ve ana düşünce ele alınır. Bun-dan dolayı konunun değiştiği durumlarda ayrı bir paragraf açmak gerekir. Bundan dolayı parçada ikinci bir giriş cüm-lesi aranmalıdır.

Örnek Soru - 3Örnek Soru - 3

(I) Turşu, dünyanın her yerinde farklı yöntem ve çeşitlerdeasırlardır kuruluyor. (II) Fakat tarih sahnesine çıkış noktasıAsya olarak kabul ediliyor. (III) Zira dünyada zengin gıdakaynaklarının anavatanı Asya’dan Akdeniz’e kadar uzanı-yor. (IV) Dünyanın ilk uygarlıklarının bu alanlarda oluşmasıbunun ciddi bir kanıtı. (V) Turşu, dünya tarihinin en önemlive en eski gıda saklama yöntemlerinden biridir. (VI) Bazıkaynaklar turşunun ilk yapımı için M.Ö. 3000-4000 yıllarınıişaret etseler de ki bu bilginin doğruluğu mümkün görün-müyor - tam olarak ne zaman ve nasıl icat edildiğiyle ilgilikesin bir bilgi bulunmuyor. (VII) Fakat, gıdaları tuz ve sirkeyardımıyla uzun süre koruma yönteminin, gıdaları şekerlekoruma geleneğinden çok daha eskiye dayandığı kesindir.(VIII) Gıdalarını, tuzlayarak uzun zaman saklamayı başa-ran insanlar, zamanla sebze, balık ve eti tuzlu sıvılar içindebekleterek bu gıdaların daha lezzetli, kaliteli ve ilk bakıştaiştah açan renkli görüntüler oluşturmasını sağladılar.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlamalıdır?

A) III B) IV C) V D) VI E) VII

(Sorunun çözümünü aşağıdaki boş yere yazınız.)

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

II. Anlam bütünlüğünün sağlanması için yer değiştir-mesi gereken cümleler:

Cümleler arasında kullanılan dil, vurgulanan düşünce ve konu bakımından mutlak bir bağın bulunduğunu belirtmiş-tik. Bu tür sorularda sizden bu cümlelerin halkalarını doğru yerleştirmeniz istenir. Bu sorular sınavda zaman alsa da doğru yöntemle kolayca çözülebilecek niteliktedir. Çünkü paragrafta cümleler daima zihinsel bir oluşum sırasına göre dizilir. Yani biz “Elini yüzünü yıkadıktan sonra pen-cereye doğru yaklaştı.” Cümlesini hiçbir zaman “ Kuşların cıvıltısıyla sabah erkenden uyandı.” Cümlesinden sonra söylemeyiz.

Örnek Soru - 4Örnek Soru - 4

(I) Camus de Gogol’ün yönetimini uygular. (II) Ama bununiçin Camus’ün ayağa kalkması gerekecektir, çünkü o hepayakta çalışır. (III) Sonra bir gün bu pusulalardaki düşün-celeri bir araya getiren bir ana düşünceye varır ve romanı-nı yazmaya başlar. (IV) İlkin birtakım kâğıtlara notlar alırve sonra bu notlar üzerinde aylarca düşünceye dalar. (V)Bunun nedeni de kendini iyice yormadan doğru dürüst birşeyler yaratamamasıdır.

Bu parçada anlam bütünlüğünün sağlanması için han-gi cümleler yer değiştirmelidir?

A) I. ve III. B) II. ve IV. C) III. ve V.

D) IV ve V. E) I ve V

(Sorunun çözümünü aşağıdaki boş yere yazınız.)

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

B. PARAGRAFIN İÇERİĞİ:

I. Paragrafın konusu:

Konu, hakkında söz söylenen, üzerinde durulan olay, du-rum ya da kavram olarak tanımlanır.

Konuyu, iki biçimde ele almak gerekir.

a. Genel konu: Bir paragrafın geneline yayılmış, parça-da bir ya da birkaç sözcükle ifade edilebilecek konutürüdür. Yani “ şiir,korkaklık,yaşlılık,hoşgörü,cesaret,-sanat….”

b. Sınırlandırılmış konu: Genel bir konunun belki yüz-lerce ele alınabilecek yanları vardır. İşte paragraflardabu yanlardan sadece biri ele alınır. Sınırlanmış konudediğimiz de parçada genel konunun işlendiği ifade-dir.

Sınavlarda paragrafın konusuyla ilgili sorular şu soru kökleriyle karşımıza çıkar:

● Bu parçada neyden söz edilmektedir?

● Bu parçada ne üzerinde durulmaktadır?

● Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?

● Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir?

3

Page 4: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U Ö Z E T İ

Genel konu Sınırlandırılmış konu

Dil -in yaşama olan katkıları

Tiyatro -nun gelişememesinin nedenleri

Yalnızlık-ile yaşanan çevre arasındakiilişki

Köylü ile kentli -nin yaşama ve doğaya bakışları

Yazarlık yeteneğinin temel kaynağı

Şiir-e karşı ilginin azalmasının ne-denleri

Eğitim -in kişiliğin oluşmasındaki rolü

Şimdi aşağıdaki paragrafın konusunu belirleyelim:

ÖrnekÖrnek

Çoğu insan yaratıcılık kavramıyla zeka kavramını birbiriyle karıştırır. Zeki insan çok kavram bilen ve bunlar arasındaki ilişkiyi çabuk kavrayan, çok kavram bilen, hafızası da güçlü olan insandır. Yaratıcı insan ise tüm bunları özgün bir şe-kilde kullanan kişidir. Bu yüzden çoğu yaratıcı insanın çok zeki olduğu ancak her zeki insanın da yaratıcılık özelliğine sahip olmadığı söylenir.

Genel konu:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

Sınırlanmış konu:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

Örnek Soru - 5Örnek Soru - 5

Aydın, entelektüel değildir. Yanlış olarak aydın diye tercüme edilen entelektüel, beyin işi yapan kimsedir. Böyle birisinin aydın olması veya olmaması mümkündür. Bunun tersi de olabilir. Yani bir kimse beyin işi yapmıyor olabilir. Örneğin, ekonomik veya teknolojik bir iş yapıyor olabilir. Ama bu durumda aydın olması mümkündür. Bunun için ay-dın ve entelektüel arasındaki bağ, iki eşit tümel bağ değil, yönlü özel ve genel bağdır. Yani her aydın entelektüel, her entelektüel aydın değildir. Bazı entelektüeller aydın, bazı aydınlar entelektüeldir.

Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Aydının insanlar ve toplum üzerindeki etkisi

B) Aydınla entelektüel kişi arasındaki temel ayrım

C) Entelektüellerin aydınlardan üstün olması

D) Aydının daha kapsamlı bir kavram olması

E) Bilimle ilgilenenlerin aydınlar tarafından nasıl görüldüğü

(Sorunun çözümünü aşağıdaki boş yere yazınız.)

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

Örnek Soru - 6Örnek Soru - 6

C. Atıf Kansu, başından beri bütünlüğe önem veren birozan. Bu bütünlük kaygısı sonuncu kitapta daha bir elde tu-tulmuş. Şiirler birbiriyle ilintili. Kitabın özeti çıkarılabilir. Zor-lamaya, yapmacıklığa düşmeden birbirinden ayrı zaman-larda yazılmış şiirlerin birbirlerini bütünlemesi, yani şiire adından başlaması güç bir iş. Usta işi. Dağlarca’da çokça gördüğümüzü Kansu da yapmış. Çeşitli ülkelerin halkları, o halklar için savaşanlar doğal ve toplumsal düzeni içindeanlatılmış, bir ansiklopedik şiir çıkmış ortaya. Yine de şiirezilmemiş, diri kalmış.

Bu parçadan C. Atıf Kansu’nun şiirleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Çeşitli bilgiler içerdiğine

B) Dağlarca’nın şiirinden etkiler bulunduğuna

C) Farklı ülke halklarının mücadelelerine yer verdiğine

D) Doğal bir anlatımla yazıldığına

E) Birbirini tamamlayıcı olduğuna

(Sorunun çözümünü aşağıdaki boş yere yazınız.)

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

4

Page 5: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U Ö Z E T İ

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

II. Paragrafın ana düşüncesi:

Ana düşünce, yazarın paragrafı yazma nedenidir. Yazar okuyucuya düşüncesini iletmek ve paylaşmak ister. Ana düşünce konudan hareketle okura iletilmek istenen asıl mesaj olarak da ifade edilebilir. Genellikle parçanın giriş ya da sonuç cümlesinde verilir. Ancak ana düşüncenin parça-da bir cümle olarak yer alması her zaman beklenmemelidir. Bazen yazar, bir öykü anlatabilir, anlatmak istediğini oku-run kendisine de bırakabilir.

ÖrnekÖrnek

Alaska’nın ücra bir yerine geyik avlamaya giden iki avcı,-dört tane geyik avlar. Uçak dönüp onları almaya geldiğinde pilot dışarı çıkar ve “Bir sorun var,bu uçak sadece iki geyik alabilir.” der. Öfkelenen avcılar,bir yıl önce yaptığı yolcu-luğu anımsayarak,”Geçen yıl da gelmiştik,yine dört geyik avladık,hava aynıydı,uçak aynı tip bir uçaktı.” derler. Pilo-t,utangaç bir şekilde geri adım atar. Peki sanırım siz daha iyi biliyorsunuz” der. Her şeyi uçağa yüklerler ve havalanır-lar,ama birkaç dakika sonra uçağın motorları öksürmeye başlar ve uçak düşer. Sersemlemiş bir şekilde sendeleye-rek enkazın içinden çıkarken avcılardan biri ötekine,”Nere-de olduğumuzu biliyor musun?” diye sorar. Arkadaşı,”Bil-miyorum ama sanırım geçen sene düştüğümüz yerden bir mil uzakta olmalıyız.”yanıtını verir.

Bu parçada anlatılan öykü ile dikkat edilirse insanların ne-denleri ve yapılanları değiştirmedikçe hep aynı sonucu alacağı belirtilmiştir.

ÖrnekÖrnek

Köylü kağnısıyla yük taşırken aklı hep tekerlekleri birbirine bağlı olan okta imiş. Okun bir tarafı öyle incelmiş ki koptu kopacak. Köylü içinden “Aman ince yanı, dayan ince yanı!” diye geçirirken kağnı, büyük bir çatırtıyla yanı üstüne devri-livermiş. Köylü, ettin edeceğini ince yanı, bizi dağ başında bıraktın, diyerek kağnıya göz atmış. Ne görsün: Okun ince yanı sapasağlam dururken sağlam tarafı, en kalın yerinden göçüvermiş.

Yukarıdaki parçada görüldüğü gibi yazar bir öykü an-latmıştır. Bu öyküden çıkarabileceğimiz ise “ İnsanlar hiç beklemediği olaylar ya da durumlar karşısında hayal kırıklığına uğrayabilir.” yargısıdır. Ancak yazar bu yargıyı parçada hiç dile getirmemiştir. Ana düşüncesini bir öykü yardımıyla aktarmayı yeğlemiştir.

Paragrafın ana düşüncesiyle ilgili soru kökleri de şun-lardır:

● Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden han-gisidir?

● Bu parçadan çıkarılabilecek asıl sonuç aşağıdakilerdenhangisidir?

● Bu parçada en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisi-dir?

● Bu parçada okuyucuya iletilmek istenen asıl mesaj aşa-ğıdakilerden hangisidir?

Örnek Soru - 7Örnek Soru - 7

Sanatçının dolayısıyla yazarın insanı evrendeki bir uyuma hazırladığını anlıyoruz. Bilmem insanın bir araya gelmesi, yani toplumsallaşması, doğal bir sonuç mu? Yoksa bir ya-zar çıkıp bir araya gelme zorunluluğunu mu işlemiştir ka-falara? Sözünü ettiğimiz kuşkusuz, kafasında ilk düşünce kıvılcımını duyan yaratıktır. Mağara duvarlarına yazı diye resimler yapan, korkuları ilk sezen ve korkulması gereken-leri ilk saptayan... Bugünün ozanı, sanatçısı, yazarı bu ilk ata sanatçının gelişimidir.

Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağı-dakilerden hangisidir?

A. İnsanın toplumsal yönünün sanatına da yansıdığı

B. Yaşamın karmaşıklığını ancak sanatçının anlatımıylaaçıklığa kavuşacağı

C. Sanatın sürekli geçmişten güç alarak ilerleme kaydetti-ği

D. Yazarla doğa arasında ayrılmaz bir bağ bulunduğu

E. Sanatın tek başına evreni ve insanı algılamada yeterliolmadığı

(Sorunun çözümünü aşağıdaki boş yere yazınız.)

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

Çoğu zaman paragrafın konusuyla ana düşüncesini ayırt etmekte zorlanırız. Ancak dikkat edilirse konu ifadesi bir yargı bildirmekten uzaktır. Yukarıda verdiğimiz örnekle-re dikkatli baktığımızda konuyla ilgili örneklerin hiçbirinde yargı yoktur. Ancak ana düşünce ise her zaman bir yargı bildirir. Aşağıdaki tabloya bakınız.

Konu Ana düşünce

Kültürün dille olan tarihsel ilişkisi

Dil, kültürün ayrılmaz bir parçasıdır.

5

Page 6: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U Ö Z E T İ

III. Paragrafa uygun başlık:

Başlığın parçada işlenen genel konuyla sınırlandırılmış konuda bulunan en az iki kavramdan oluşması gerekir. Sınırlanmış konu daha da sınırlandırıldığında başlığa ula-şılabilir.

Örnek Soru - 8Örnek Soru - 8

Biz toplum olarak tiyatroyu yeterince destekliyor muyuz? Bu tiyatronun gelişmesi için elimizden geldiğince yardım ediyor muyuz? Bunun yanıtını tiyatronun önemini kavra-mış herkes verebilir. Biz tiyatro binasını tütün deposuna çevirmeyi, tiyatroyu geliştirenleri tiyatrodan uzaklaştırma-yı iş edinen yöneticilerin aynası mıyız? Biz tiyatro basan, tiyatroyu yasaklayan, dünyadan haberi olmayan birtakım yurttaşlarımızın suçlarına ortak mıyız? Ne yazık ki “evet”.

Bu parçaya getirilebilecek en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tiyatro ve Toplum

B) İnsan ve Sanat

C) Tiyatro ve Ekonomi

D) Yardımseverlik ve Tiyatro

E) Tiyatronun Görevi

(Sorunun çözümünü aşağıdaki boş yere yazınız.)

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

IV. Bir soruya yanıt olarak verilen paragraflar:

Sınavlarda zaman zaman da “Bu parça aşağıdaki sorular-dan hangisine yanıt olarak söylenmiştir? ” şeklinde sorular sorulur. Bu tip sorularda ilk cümlelere özellikle dikkat edil-mesi gerekir. Çünkü ilk cümlenin içinde soruyu kapsayan bir ya da birkaç sözcük genellikle bulunur ya da bu sözcük hissettirilir.

Örnek Soru - 9Örnek Soru - 9

Bence bu iş bir dil sorunu değil, bir kültür sorunu. Yani şunu önlemenin imkanı olmadığı gibi gereği de yok. İnsanlar iş-yerine yabancı isim koyuyor. Daha çok İngilizce kullanılı-yor, Fransızca ve İspanyolca çok kullanılmıyor. Bizim içimi-ze sinse de sinmese de bir olgu olarak karşımızda duran bir gerçeklik var. İngilizce bir dünya dili olmaya yönelmiş. Bugün insanlar işyerine yabancı isim veriyor ise bunun bir karşılığının olduğunu bildiği için, ticari bir işlevi olduğunu bildiği için veriyor. Yoksa amacı dili kirletmek, yozlaştırmak değil.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olabi-lir?

A) Dünya dilleri arasında en yaygın olanının İngilizce oldu-ğunu kabul ediyormusunuz?

B) İşyerlerine yabancı isim konmasının Türkçenin bir sor-nu olduğunu düşünüyor musunuz?

C) Tüketicilerin yabancı isimleri olan işyerlerinden dahaçok alışveriş yapmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

D) İyi niyetli de olsa insanların yanlış davranması başkala-rına zarar vermez mi?

E) Dilimizin yozlaşmasının ve bozulmasının gerçek nedenisizce nedir?

(Sorunun çözümünü aşağıdaki boş yere yazınız.)

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

Paragrafta tanıtılan kişinin nitelikleri ile ilgili sorular:

Bazı paragraflarda bir kişiyle ilgili özellikler sıralanır ve parçada tanıtılan kişinin hangi şekilde nitelenip nitelene-meyeceği sorulur. Bu tür sorularda kişilerin nitelikleri çeşitli davranışlarından çıkarılabilir. Bu özellikler genellikle de-yimlerle somutlaştırılır.

ÖrnekÖrnek

Kimseye tepeden bak-maz

alçakgönüllü

Havadan nem kapar alıngan

Söyledikleriyle yaptığı birbirine hiç uymaz.

tutarsız

Ekmeğini taştan çıkarır. çalışkan

Etliye sütlüye karışmaz. kendi halinde

6

Page 7: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U K A V R A M A E T K İ N L İ Ğ İ

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

1. Aşağıdaki cümlelerde giriş cümlesi olabilecek cüm-lelerin karşısına (+) olamayacak nitelikteki cümlelerinkarşısına (-) işareti koyunuz.

a. Tam tersine böyle davranmazsam yaşamamın anlamıkalmayacağını düşünüyorum. ( )

b. Ancak kendime özgü olmaya, ürünlerime kendi dam-gamı vurmaya özen gösterdim.( )

c. Böylelikle insanlara yeni şeyler göstermeyi, onlarınduygu ve düşüncelerini geliştirmeyi inançlarını pekiş-tirmeyi başarır.( )

d. Sanatla felsefe arasında oldukça sıkı bir ilişki söz ko-nusudur. ( )

e. Yazar ,çağını, insanı değiştirmekle görevlidir. ( )

f. İçerikle biçim arasındaki uyum ya da uyumsuzluk, heryapıtın özüne göre yeniden ele alınmalıdır. ( )

2. Aşağıdaki paragraflar iki parçaya bölünmek istendiğin-de ikinci paragrafa kaç numaralı cümleyle başlanmalı-dır, boş yere yazınız.

(I) Yalın bir tanımla dil devrimi, dilimizi yabancı dillerin ege-menliğinden kurtarma, geliştirme ve öz benliğine kavuştur-ma atılımıdır. (II) Bu atılımı yönlendiren türlü etkenler var-dır. (III) Tanzimat’tan beri bunlar üzerinde tartışılagelmiştir.(IV) Ne var ki bu tartışma ortamının kayganlığı içinde bir-birinden kopuk bir düzeyde kalmıştır. (V) Ulusal ve bağım-sız bir dilin halka yönelik olması gerekir. (VI) Halka dönükolmayan bir dil ulusun ortak anlaşma aracı olamaz. ( VII)Bilimi, bilgiyi halka indirme, ulusal bilinçlenme geniş ölçüdedilin bu özelliğiyle gerçekleşebilir.

İkinci paragraf cümlesinin numarası:

............................................................................................

a. (I) Günümüz bağlaması genellikle yedi tellidir. (II) Telle-rin, üzerinden geçirerek tekneden burgulara dek gerginbir şekilde kullanılabilmesini sağlayan araçlara “eşik”,akort yapmaya yarayan parçalara ise “burgu” denir. (III)İkişerli ve üçerli olarak üç grup halinde takılan teller, is-tenen “düzen”e akortlanabilir. (IV) Gelelim, yaprak veyaoyma olarak üretilen bağlamanın yapımına: (V) Özengösterilen ilk aşama ağaç seçimidir. (VI) Özgül ağırlığıfazla olan, sert yapılı ağaçlar tercih edilir, iyi ses verebil-me özelliği bulunan bu ağaçlar titizlikle seçilir ve doğalortamda kurumaları sağlandıktan sonra sazın iskeletioluşturulur.

İkinci paragraf cümlesinin numarası:

............................................................................................

b. (I) Pirinç, Orta Doğu’ya Pers İmparatorluğu tarafındanM.Ö. 1000 yılında tanıtılmıştır. (II) Romanlılar ise ilk kezBüyük İskender’in Hindistan’a yaptığı sefer sayesindeöğrenmişler pirinci. (III) Pirinç 8. Yüzyılda da Araplar ta-rafından İspanya’ya götürülmüş. (IV) İtalya topraklarınave Balkanlar’a ulaşması Osmanlılar tarafından 13.ve 16.yüzyıllar arasında gerçekleşmiş. (V) Pirinç ve pilav keli-meleri Farsçadan yerleşmiştir dilimize. (VI) Osmanlı’dapirinç yerine “dane” ismi kullanılırdı. (VII) Muhtemelen“dane” kelimesi, Hint dilinde “insanın gıdası” anlamınagelen “dhanya” kelimesinden türemiştir. (VIII) ÖrneğinOsmanlılar, safranlı pirinç pilavının yerine “dane-i saru”tanımını kullanmış yıllarca.

İkinci paragraf cümlesinin numarası:

............................................................................................

c. (I) Halkla bütünleşmek, şiir kesimlerinde değil, yaşamınher kesiminde etkin olma gücünü kendinde bulan her-kesin uyması gereken ilk kuraldır. (II) Kişinin yeteneğidoğuştan var olmaz, yaşadıkça birikir. ( III) Bu birikimegöre kendini dışa vurur ve toplumda var olur. (IV) Ozanolarak hele toplumcu bir ozan olarak var olmak bu biriki-me rastlantısalın dışında bir bilinci katmayı gerektirir.(V)Hep söylüyorum, bıkmıyorum söylemekten, halktan biri,onun bir parçası olmadıkça ozan eksiktir.

İkinci paragraf cümlesinin numarası:

............................................................................................

3. Aşağıdaki yargılarda anlatımın akışını bozan cümleyibelirleyiniz.

a. (I) Yaşar Kemal, Ölmez Otu’nda kişileri betimlerken tambir portre çizmez. (II) Kişiler parça parça betimlenerekkazanırlar kişiliklerini. (III) Çok kez bir iki satırla bir yönü-nü çizer, başka bir yerde de gene bir iki satırla başka biryönü çizilir. (IV) Ölmez Otu’nda olaylar üç olay zinciri ilebağlıdır birbirine. (V) Pamuk tarlalarında çalışan köylülerarasındaki olaylar üzerine kurulmuş olduğundan dahaçok doğa betimlemeleri ile doludur roman. (VI) Bunun dı-şında bina, zaman betimlemelerine pek az rastlanır.

Anlatımın akışını bozan cümle numarası:

............................................................................................

7

Page 8: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U K A V R A M A e t k İ N L İ Ğ İ

b. (I)Bugün Ataç eskisi kadar okunmuyor, burası kesin. (II)Kitapları bile ortada yok, yeni baskıları yapılmıyor. (III)Ölmek yok olmak mıdır bir yazar için? (IV) Yoksa belirlibir süre sonra daha güçlü, daha etkili bir biçimde yenidendoğmak mı? (V) Bir iki büyük yazarı okuduk mu, içindenbirkaç cümleyi ezberledik mi her şeyi öğrendik sayıyoruzkendimizi. (VI) Nice büyük yazarlar, uzun yıllar unuttu-rulmuş, ama birkaç kuşak sonra daha büyük bir etkiylebenimsenmiştir.(VII) Ataç da böyle bir yazgının insanıdır.

Anlatımın akışını bozan cümle numarası:

....................................................................................

c. (I) Elinize alıp nefesinizle buharlaştırdığınızda, oltu taşıbuharı çeker ve üzeri nemlidir. (II) Özellikle tespihlerinkendine has ağırlığı ve tok bir sesi vardır. (III) Örneğincamdan olanlar çok ağır, plastikler çok hafif olur. (IV) Kız-gın bir toplu iğnenin ucunu batırdığında eğer elinizdekitaş, oltu taşı değilse iğne içine batar; oltu taşıysa iğneişlemez. (V) Zahmetle çıkarılıp hünerle işlenen oltu taşı,ihtişamlı ama mütevazı haliyle yeraltının siyah incisidir.(VI) Sürtünme ile elektriklendiği için küçük kâğıt parçala-rını kendine çeker.

Anlatımın akışını bozan cümle numarası:

............................................................................................

d. (I) Doğrusu bu anlamsız şiir, heves edilecek bir şey değil.(II) Ama doğru dürüst yazmayı bilmeyen veya tükenmişolan birtakım şairlere bundan daha uygun bir cankurta-ran olur mu? (III) Bu yolla hem yeteneksizlik hem tüken-mişlik gizleniyor, hem de üne varılıyor. (IV)Her şair içingeçerli değil tabii ki bu varsayımlar.(V) Bana öyle geliyorki bu hesaplı davranışın yanında bir de anlamsız şiireinananlar var.(VI) Bunlar dilimize yanlış olarak çevrilen,bu yüzden de anlamlarını yer yer kaybeden son yıllarınbazı Fransız ve İngiliz şairlerinin etkisinde kalanlardır.

Anlatımın akışını bozan cümle numarası:

............................................................................................

4. Aşağıdaki paragrafların ana düşüncesini aşağıdakiboşluğa yazınız.

a. Her yapıt, sürekli ve etkin bir eğitim aracıdır aslında. Du-yarlılığımızı, düşüncemizi etkiler, bakış açısı kazandırır,kararlarımızı değiştirir. Oblamov’u okuyan kendindenmiskinliği, pısırıklığı, edilgenliği atmaya çalışır. GençVerter’in Acıları hasta bir duyarlığı yaygınlaştırmıştır.Ama Murtaza’yı okuyanlar, Bereketli Topraklar Üzerin-de’yi okuyanlar köleci ahlak kalıntılarından arınmak, sır-tına palan vurulan eşek olmaktan kurtulmak ister.

Ana düşünce:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

b. Şairin güzel ve özgün şiire ulaşabilmesi için ilhama, bilgive kültür birikimine sahip olması, temaya uygun düşenkelimeleri seçmesi yetmez. Eldeki malzemeyi ustaca vesabırla işlemesi, işlemeyi bilmesi de gerekir. Yahya Ke-mal’in bir mısra üzerinde yıllarca çalıştığı, her bulduğu ileyetinmeyip, acaba daha güzel, daha farklı nasıl söyleye-bilirim diye yıllarca beklediği bilinmelidir.

Ana düşünce:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

c. Ekonomi ya da tarih gibi şeyler öğrenmek isteyen insan-lar, konuyla ilgili kitaplara başvururlar. Bu, onlar için ya-pılması doğal olan bir şeydir. Yadırgamazlar bunu. Aynıbiçimde sinemayı, tiyatroyu öğrenmek için de kendilerinibilgilendirirler. Tiyatro tarihi, sinema tekniği öğrenirler.Ne var ki şiir söz konusu olunca her kesimden insanınortak bir yanı var, herkes: “Ben neredeysem şiir de ordaolsun.” diyor. Gerçekte bu tutumun temelinde şiiri halaküçümseyen bir düşünce yatıyor.

Ana düşünce:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

8

Page 9: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U K A V R A M A E T K İ N L İ Ğ İ

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

d. Bir sanatçı burun yaparken gerçek bir burnun tıpkısınıyapmak istemez. Kendi burnu değerinde bir burun mey-dana getirmeye çalışması gerekir. Picasso gibi alnınınortasında tek gözlü bir insan yapar. Anlatmaya çalıştığınedir? Konuşmak ister. Sanatçı, var olanı ifade etmekistemez. Bugünkü insanın tek boyutlu duruma geldiğinianlatmak ister. Picasso bir savaş ve barış resmi yapma-dı. Savaş ve barışın anlam ve felsefesini gösterdi. Tıpkıbenim, insanın sorunlarını ifade etmek için savaş ve ba-rış kelimelerini kullandığım gibi o da bunu hayalini vere-rek değil fırçasını kullanarak yapar.

Ana düşünce:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

e. Ben yaygınlık ile saygınlığın bir arada olabileceğine ina-nıyorum. Bu son derece zor bir denge ama imkânsızdeğil… Popüler olan her şey ucuz demek değildir. Bunusöylemek her şeyden önce halkı küçümsemektir. Benokuruna yukarıdan bakan bir edebiyattan yana değilim.Okuru yazardan daha bilgisiz, daha aşağılarda bir yerdegören, kitleleri küçümseyen bir yaklaşımı yüreğime yakıngörmüyorum. Onun yerine okuru kendimle eşit görüyo-rum. Bir kitabı binlerce, milyonlarca insan okuyabilir amaherkesin okuması tek biriciktir. Her okur kendi birikimiyleyaklaşır romana. Her gözün gördüğü farklıdır o yüzden.Yaygınlık ve saygınlık el ele gidebilir. Gitmeyebilir de. Birfilmin başarısı salt gişeyle ölçülemez. Son derece iyi olupaz satan kitaplar olabilir. Bunlar sanatçıyı yıpratmamalı.

Ana düşünce:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

5. Aşağıdaki paragrafların konusunu bir cümleyle aşağı-daki boşluğa yazınız.

a. Dünya görüşü, en kısa ifadesiyle dünyaya nasıl bakıldı-ğının ifadesidir. Dünyada yer alan şeylere, onları kap-sayacak kavramlar ve kalıplar vermeye dünya görüşüdenebilir. Dünya görüşü belli ölçüde bireyin yaşadığıtoplumun maddi ve manevi boyutlarına tabidir. İnsanındünyayı algılayışındaki genişlik ya da darlık buna göreşekillenir. Yani dünya görüşünün sınırlılığı ve kapalılığı,bireyin yaşadığı toplum ve çevreyle yakından ilgilidir. İn-san dünyaya nasıl bakıyorsa öyle yaşamaktadır. İnsandünyayı tanıdığı, eşyayı kavradığı şekilde yaşar.

Konu:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

b. Sanatın amacı bilgi vermek değildir. Yalnızca bilimsel bil-gi değil, herhangi bir türden bilgi vermek değildir. Böyleolsaydı, bilimin insanlık tarihinde bugün oluşmuş olduğudüzey karşısında sanatın çoktan yaya kalmış olması ge-rekirdi. Oysa bunun tersini söylemek, sanatın insanlığavereceği henüz çok şeyi olduğunu, bu yönden ele alır-sak bilime yol gösterebileceğini söylemek pekâlâ olası-dır. Anlaşma kolaylığı amacıyla sanatın insanlara verdiğişeye sanatsal bilinç diyebiliriz. Sanatsal bilinç günlükyaşamdaki sıradan bilgiden de bilimsel bilgiden de ayrıbir şeydir.

Konu:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

c. Kronik yorgunluk sendromunun tanısı, belirli kriterleregöre konulmaktadır. Değişmez belirti, yatak istirahati ilegeçmeyen ağır bir yorgunluk halinin varlığıdır. Bu yor-gunluğun, ruhsal ve psikiyatrik hastalıklarda dahil olmaküzere kesin bir sebebi yoktur. En az altı aydır devamediyordur, nüksedicidir. Günlük çalışma yeteneğini enaz yüzde elli oranında azaltacak kadar şiddetli seyre-der. Ayrıca, sosyal, kişisel aktivitelerde de azalmaya yolaçar. Kronik yorgunluk sendromu, uyku bozukluğuna daneden olur. Uyku süresi ve kalitesinde bozulma, kronikyorgunluk sendromunda sık rastlanan bir belirtidir. Çoğukez aşırı yorgunluk, bitkinlik ve kas güçsüzlüğüne rağ-men uykusuzluk dikkati çeker

Konu:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

d. Sürekli bir tedirginlikte dalgalanır yenici. Ama güvensiz-liğin ardından koştuğunu söyleyemeyiz. Hasta, hastalıklıbir yaşama yöneltisidir güvensizlik. Oysa güven sağla-dığı, güven sağlayacağını umduğu içindir ki yeniyi ararinsan. Geleneği güvenilmez diye deneyip bellediği içinde yeniye çevrilmiştir. Tedirginliğin nedenidir eski düzen.Ancak kendi kuracağı yeni düzenin mutluluğa kavuştura-cağına inanır.

Konu:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

9

Page 10: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U K A V R A M A e t k İ N L İ Ğ İ

e. Sanatın amacı uzun ömürlü olmaktır. Buna zaman köp-rüsünü aşarak gelecek kuşaklara uzanmak da diyebiliriz.Bu tür ödüller, kitabın ömrünü uzatır mı uzatmaz mı birşey diyemem. Yazarın amacı sadece ödül almak ola-maz. Ödüller bu nedenle bir amaç değil, değerlendirme-dir. Yoksa, ödül kısa bir süre o kitap ve yazarı üze- rindedergilerde, toplantılarda konuşulmayı sağlar. Sonrası ki-tabın içeriğine bağlıdır.

Konu:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

6. Aşağıdaki paragraflardan çıkarılabilecek birer yargıyıaşağıdaki boşluğa yazınız.

a. Neler yapmazsın ki arkadaşın kitapla. Konuşursun, bolbol konuşursun. Ortada işitilen bir şey yoksa da süreklibir konuşmadır kitap okuma. Gerçi okuyan sensin. Amasusan bir şey değil kitabın. Senin dinlemendir bu konuş-mayı saran sessizlik. Hem konuşan hem dinleyen sensin;ama kitap olmasaydı, ne konuşabilir ne dinleyebilirdin.Öylesine içten bir konuşma ki sen konuşurken o konu-şur, sen susunca o da susar. Arkadaşı olarak sen onuvar ediyorsun, o seni var ediyor. Bir ikilisiniz, ikili birsiniz.

Çıkarılabilir yargı:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

b. Sanat ile teknik özleri gereği birbirine karşıt; sanat, tekni-ğe yabancı, teknik sanata düşman; sanatın olduğu yerdeteknikten, tekniğin olduğu yerde sanattan söz edilemez.Yan tutmayan gerçekçi bir yaklaşımla saptadığımızsa şu:Kültürün ayrılmaz bir öğesi olarak teknik, öbür kesimlergibi, hatta şaşıranlar çıksa da bazen onlarda olduğundandaha içten bir bağ kurar sanatla. Sanatın belli bir kolundadeğil, pek çok kolunda bu böyle. Resim, müzik, mimarlık,şiir, roman... değişik oran ve yoğunlukta da olsa, her koliçin bu böyle.

Çıkarılabilir yargı:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

c. Yaratış, her zaman kararsızlıklar içinde gelişir. Kuşku-nun, aramaların, sınamaların yemişidir. Güven onunyaratıcısına bile uzaktır. Eserinin alınyazısını, kestire-mez, asla, değerini gereği gibi ölçemez. İyi sanır da kötüçıkabilir. Kötü bilir de iyi olabilir, hatta büyük bir değertaşıyabilir. Böyle karmaşık konularda hangi ölümlü kesinyargılara varabilir.

Çıkarılabilir yargı:

............................................................................................

............................................................................................

d. Kuralcıların eleştirileri gazelin, tek düze olmayıp her be-yitte bir başka dala atlandığı, konu birliği ile ifade ruhun-da bütünlükten yoksun olduğu şeklindedir. Aslında gazeltam da bu yüzden göreceli ve mekanik değil, yüksek vedoğrudan anlatım tarzıdır. Gazelde anlamlar mantıksalbir nedensellik zinciri ile birbirine bağlı değildir. Maksa-dını aktarmak isteyen irade sahibi şair, onları muhatabasonucu ulaştırmak adına belirli bir sıra içinde bir önsözgibi yan yana dizerek sunmaz. Aksine kelimeler kendili-ğinden tanışıklık ve dert ortaklığı nedeniyle çelişki, ben-zerlik, yakınlık gibi bağlarla birbirlerini çağırır. Bu serbestve doğal çağrışımlarla kişi istese de istemese de bilse debilmese de onun için yalnızlığında bir araya gelirler.

Çıkarılabilir yargı:

.............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

e. Kültür alışverişi en açık şekilde dile yansımaktadır. Dilde-ki yabancı sözler, değişik kültürlerin izlerini taşımaktadır.Açık toplumların dillerinde daha çok, kapalı toplumlarındillerinde daha az yabancı sözcüğün bulunmasının ne-deni budur. Böylece dil, kültür ve medeniyetin aynası ol-maktadır. Afrika uluslarının dillerine baktığımızda dahaaz, Avrupa ve Ön Asya uluslarına baktığımızda değişikdillerden daha çok sözcüğe rastlarız. Gelişmiş toplumlar-da saf bir kültür bulmak olanaksız olduğu gibi saf bir dilde bulmak olanaksızdır.

Çıkarılabilir yargı:

.............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

10

Page 11: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U K A V R A M A T E S T L E R İ

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

1. Naif resim dünyaya belli bir biçimde bakışın, algının, köy-de ya da kentte edinilmiş olan kültürün, çevre etkisinin veözellikle içgüdüsel bir tepkinin, çoluksu bir duyarlığın, arılı-ğın, anlatımın bir ürünüdür. Genellikle etkenleri toplum vedoğaldır. Bir okula, bir akıma bağlı değillerdir. Bu anlamdabaştan sona kadar kişiseldiriler.

Bu parçada naif resimle ilgili olarak aşağıdakilerin han-gisine değinilmemiştir?

A) Etkenlerinin neler olduğuna

B) Belirli bir ekole bağlı olmadığına

C) Dünyaya belirli bir bakışın ürünü olduğuna

D) Bu yüzyılı etkisi altına aldığına

E) Tümüyle bireysellik taşıdığına

2. Mutfaklarda vazgeçilmez yoğunlukta kullandığımız sebze-ler vardır; bir maydanozgil familyasından olan havuç da bulistenin başında gelir. Turuncu rengiyle iştahınızı kabartır,içimizi açar; sulu ve gevrek haliyle keyifle tüketilen bir kökbitki olarak sofralardaki yerini alır. Kök sebzelerin çoğu daaz miktarda da olsa toprak tadı hissedilir; fakat topraksı birkokusu olmadığı gibi havuç, meyvemsi bir tada da sahiptir.Bu nedenle günün her saati rahatlıkla çiğ olarak çerez niye-tine bile tüketilebilir. Mutlaka kullanım alanı oldukça genişolan havuç birçok evrim geçirdikten sonra bugünkü cazi-besini kazanır. İşte bu noktada şunu sormak gerekir; Eğerhavuç, Hollandalılar onu yeniden keşfetmese ydi bugün bukadar tercih edilir miydi?

Bu parçada havuçla ilgili olarak aşağıdakilerden hangi-sine değinilmemiştir?

A) Çeşitli değişimler geçirerek şimdiki biçimi aldığına

B) Vitamin değerlerinin yüksek olduğuna

C) Mutfaklarda çok sık kullanıldığına

D) Topraksı bir tadı bulunmadığına

E) Pişmeden de tüketilebileceğine

3. Aydın kişi kendini sürekli olarak yaptığı eleştiri ile belirle-melidir. Bugün siyasal güç karşısında bunun yapılmadığınısöyleyemeyiz elbet. Ancak eksik bir yeğen var, bence. Ay-dın kişi günümüzde eleştiriyi güzelce yapıyor da iş eleştiri-nin eleştirisine gelip dayandı mı orada tökezliyor, duruyor.Büyük bir eksikliktir bu. Çünkü gerçek, eleştiriden çok eleş-tirinin eleştirisiyle somut bir biçimde ortaya çıkabilir.

Bu parçada gerçeğe ulaşmak için aşağıdakilerden han-gisinin gerekliliği vurgulanmıştır?

A) Aydının olaylara nesnel yaklaşmasının

B) Aydının eleştiri yapmasına ortam sağlamasının

C) Aydının görüşlerinin de eleştiri süzgecinden geçmesi-nin

D) Aydının siyasal iktidarların etkisinden kurtulmasının

E) Aydının kendini devamlı olarak denetimden geçirmesi-nin

4. Bir yayımcıya, bir koruyucuya dayanmayan, süreli olduklarıhalde her zaman gününde çıkma olanağı bulunmayan, ki-tapçıların vitrinine boy gösteremeyen, az satan, hatta kimizaman satış kaygısı taşımayan, batıp batıp çıkan ya da biribatıp biri çıkan, para sıkıntısı içinde güç bela çıkan dergilerküçük dergilerdir. Erken ölümlerine karşın düşünce özgür-lüğünü, amatör bir sanat özgürlüğünü Taşıyan da yine buküçükler derğilerdir. Binbir çiçek gibidir küçük dergiler. Ayrıayrı kümeleşmenin aynası olurlar.

Bu parçada küçük dergiler ile ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisine değinilmemiştir?

A) Ekonomik güçler çektiklerine

B) Uzun süre varlığını sürdüremediklerine

C) Çeşitli desteklerden yoksun olduklarına

D) İstikrarlı bir biçimde yayınlanmadıklarına

E) Toplumun çeşitli gruplarını sürüklediklerine

11

İNSAN KIYIYI GÖZDEN KAYBETMEYE CESARET ETMEDİKÇE YENİ OKYANUSLAR KEŞFEDEMEZ. ANDRE GİDE

Page 12: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U K A V R A M A T E S T L E R İ

5. Türkiye yüzölçümünün % 27 ‘sini kapsayan ormanların%49 ‘u endüstri, yerleşim, orman yangınları, tarım ve eroz-yon gibi etkenlerle ağır şekilde bozulmuş durumda. Bir süreönce Bolkarlar ve Kaz Dağları'nda, bu bölgelerin ağaç vebitki genetik çeşitliliğini korumak için belirlenmiş “özel genidare alanları” çalışması yapıldı. Küçük ölçekli alanlarlagerçekleştirilen bu çalışmalar, kaynakların varlığını sür-dürebilir hale getirmeyebilir. Ormanların iyileşmesi ancaktoplumsal sürdürülebilir bir tüketim, yönetim anlayışı vesistematik çabanın bir sonucu olarak ortaya çıkabilir diyedüşünüyorum.

Bu parçada ormanlarımızda ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisine değinilmemiştir?

A) Bozulma nedenlerine

B) Kurtarmak için yapılan çalışmalara

C) Çalışanların yeterli olmayabileceğine

D) İyileşmenin ortak bir çaba ile olabileceğine

E) Yeni ağaçlar dikilmesi gerektiğine

6. Benim tasarladığım, özlediğim, rastlayınca ayrılmadımeleştirmen bir tutku insanı. Okumayı, edebiyat ürünleriniokumayı bir ödevi yerine getirmek diyelim ki bilimsel bir so-runu aydınlatmak için değil, sadece tat aldığı için seven,var oluşunun nedenini bu sevgiye dayatan bir okur. Düpe-düz okurlardan ayrıldığı nokta eylemli olması, okuduklarıüzerine yazmasıdır. Yazmadan yapamaz ki…

Bu parçada ne üzerinde durulmaktadır?

A) Eleştirmenle yazar arasındaki ayrım

B) Nitelikli bir eleştirmenin özellikleri

C) Sanatçı ile eleştirmenin ortak noktaları

D) Gerçek sanatçının eleştirmene yaklaşımı

E) Eleştirmenlikte başarılı olmanın koşulları

7. Dil şiirin kendisidir. Şair dünyayı ayıklayıp yeniden düzen-lediği gibi dili de düzenleyendir. Sonuçta bu düzenlemekonuşma ve düşünme dilindeki doğallığı yenip içeriği şiirinserüvenine uygun düşen bir yapmalık olabilmelidir. Söz-cüklerin anlamları yalnız şiir ürününün yükünü taşıyan tekboyutlu değil, gerilere doğru her noktada şiirin gerçeğinituta tuta derinleşen ikinci boyutlu olmalıdır.

Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağı-dakilerden hangisidir?

A) Dile katkılar sağlamak şairin birinci görevidir

B) Gerçek şiire ancak ana dilin toprağında ulaşılabilir.

C) Şiirin amacı duyguları eksiksiz dile getirmektir.

D) Yapaylık şairin özgürlüğüne gölge düşürür.

E) Her şairin kendine özgü bir şiir dili vardır.

8. Karacaoğlan'ın adının bu kadar yayılmasında elbette onunşiir gücünün payı büyük. Bunda kuşku yok, ama bana öylegeliyor ki “Karacaoğlan” adında bir şey var. Bu adın ya-yılmaya katkısı olmalı. Karacaoğlan güneyde Bir Türkmenaşiretinin adı, Karacadağ'ın adı, Karaca Ahmet var, Karakızvar, Karacuk dağı var çok eskilerde. Kara gelin var. Kara-göz bile biraz kara bu bakımdan. Hem 16. yüzyılın hem gü-nümüzün Karacaoğlan türküleri var. Hepimiz biraz karayız.

Bu parçada ne üzerinde durulmaktadır?

A) Karacaoğlan'ın adının taşıdığı anlam

B) Karacaoğlan'ın şiirlerinin etki gücü

C) Karacaoğlan'ın Türk toplumundaki yeri

D) Karacaoğlan'ın adının yaygınlaşma nedenleri

E) Karacaoğlan'ın şiirlerindeki insan sevgisi

12

Page 13: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U K A V R A M A T E S T L E R İ

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

9. Tanzimatçıların tekil bir ad olarak yazmaya başladıkları“edebiyat” Arapça “edep”ten geliyor. İyi ahlaklı, ince güzeldavranış ne demek Arapça'da “edep”. Edepsiz edebiyatolmaz, Öyleyse. Her konuda olduğu gibi edebiyat - ahlakbağlantısından da sözcüğünün köküne geri gitmenin sağ-lam bir mantık çıkarımı olduğunu sanmıyorum. Yol yordambilmekmiş edebiyat, gerçekten de öyle bir bakıma. Gelge-lelim törecilerin öne sürdüğü bakımdan değil. Ahlakça yolyordam bildiği için insan edebiyat yazarlığı katına yüksel-mez. Dili düzenleme sanatında yol yordam bilene edebiyatyazarı denir.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşıla-bilir?

A) Edebiyat yapan kişilerde az da olsa güzel ahlak bulun-malıdır.

B) Bir kavramı açıklamak için önce onun kökenini inmekgerekir.

C) Dili güzel ve etkili kullanan kişiler edebiyatçı sayılır.

D) Edebiyat doğuştan getirilen yetenekle yapılır, ahlak isesonradan kazanılır.

E) Sanatçı, önce güzel bir edebiyat eğitiminden geçmeli,sonra edebiyatı yapmalı.

10. Yazar toplumun bir parçasıdır. Yazar için, bilinmedik bin-lerce kardeşle uygunluk halinde olduğunu hissetmek ka-dar büyük sevinç yoktur. Başkalarının zevki, onun kendidoğruluğunun garantisidir. Yazarın ilk işi; göz boyacılıktan,kandırmacadan vazgeçmek; Kendini büyük görmemek;kendini toplumun bir parçası saymak; toplum sorunlarıylailgilenmek yazılarının toplumda yankılar uyandıracak ni-telikte olmasını gaye edinmek; karanlık yürüyenlere gücüyettiğince ışık tutmak; gerçeği bulmak ve gerçeği yazmakolmalıdır.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi bir yazar dabulunması gereken özelliklerden değildir?

A) Yol göstericilik

B) Hoşgörü

C) Dürüstlük

D) Özgünlük

E) Gerçekçilik

11. Eski Yunancadaki “Kynikos”tan türetilen köpek dolayı-sıyla da köpeksilik hem Antik çağda hem de Aydınlanmadönemlerinde Sonradan da günümüze uzanan modernlikatılımlarıyla bunalımlarında sık sık başvurulan göçebe birdeyimdir. Her kullanılışında hemen tanınır, “Kynikos” deyi-minin dilsel kökeni. Genelde toplum gidişine aldırışsız, bugidişin özellikle ve teknik, geçim, yönetim kesimlerindekiparlaklığına meydan okuyan bir takım insanlara yakıştırılırçoğunlukla. Özde onları yermek, aşağılamak, böylece detopluma, kültüre zararsız kılmak kaygısıyla yapılır bu. Bu-ram buram öfke ve tiksinti tüter. “Köpeksilik” kavramından.Boğum boğum, iç içe tedirgin edici bir takım anlam katlarıbarındırır köpeksilik. Hangi dil ve kültür ortamında olursaolsun böyle çarpıcılık gösterir hep.

Bu parçadan “Köpeksilik” kavramıyla ilgili olarak aşağı-daki yargılardan hangisine ulaşılamaz?

A) Olumsuz sayılabilecek durumlar içerdiği

B) Kökeninin oldukça eskiye dayandığı

C) Gelişmelere karşı tavır sergileyen kişiler için kullanıldığı

D) Toplumdan her yönüyle soyutlanmış kişiler için kullanıl-dığı

E) Her toplumda ve kültürde farklı farklı anlamlara geldiği

12. Demek yarınlara kalmak istiyorsun genç adam? Umarımgerçekleşir bu isteğin. Umarım, öyle olur. Ama söyler mi-sin ne zamanlardır o yarınlar? Tam olarak ne anlıyorsunyarınlara kalmaktan. Bence bir gün sonra da yarındır, biryıl sonra da. Diyelim ki fal açtık ve kitaplarının 21. yüzyıl-da okunacağını; ama 22. yüzyılda senden ve kitaplarındankimsenin haberdar olmayacağını öğrendik. Bu durumdaacaba yarınlara kalmış sayar mısın kendini?

Bu parçada yarın kavramının hangi yönü vurgulanmış-tır?

A) Kapalılığı

B) Sınırlılığı

C) Vefasızlığı

D) Göreceliği

E) Bilinmezliği

13

Page 14: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U K A V R A M A T E S T L E R İ

13. Sanatta işlevin çağlara göre değiştiğini kabul ettikten son-ra, onun belki insanlara göre de değiştiğini söylemek gere-kecek. İş buraya gelince işlevin şu ya da bu olduğunu açık-lamak, insanı temel kavramlardan uzaklaşmaya götürebilir.Ama bu, işlevin temel kavramlarla çatışmadığı demek dedeğildir. Zaten benim ilk sözlerimden bu işlevin düşüncetarihi içinde düşünülmesi gerektiği de anlaşılmaktadır.

Bu parça aşağıdaki soruların hangisine karşılık olaraksöylenmiştir?

A) Yazarlık kavramını devirlere göre değişir mi?

B) Şair sadece düşünceye dayanarak sanatta etkili olabilirmi?

C) Yaşadığımız çağda sanatın işlevi size göre nedir?

D) Sanatçı, bir misyonu üstlendiğini açıkça söylemeli mi-dir?

E) Sanattaki değişim kaçınılmaz olarak mı gerçekleşmek-tedir?

14. Gerek Türkçe sorununda gerek öteli düşün alanlarında ol-sun Ataç beni çok sarsmıştır. Alışılmışın, ortalama değerle-rin rahat döşeğinden beni uyandıran o olmuştur. Önce tepkigösterir, sonra yavaş yavaş, düşüne düşüne yola gelirdim.

Bu parçadan Ataç’la ilgili olarak aşağıdaki yargılardanhangisine ulaşılabilir?

A) Düşüncelerini karşısındakine zorla kabul ettirdiği

B) Gelenekselleşmiş olana eleştirel yaklaştığı

C) Çevresindekilerle uyum içinde olmadığı

D) Düşündüklerini aşamalı olarak aktardığı

E) Benimsenmesi güç düşünceler taşıdığı

15. Doğaya el atmalar karşısında, görünürde hiçbir tepkide bu-lunmayanlarla da karşılaşıyoruz sık sık. Büyük bir bölümükuşkusuz endüstride çalışan, düşünen, yaratan, iş gören,yöneten kimseler bunlar. On binlerce mühendis, milyonlar-ca işçi, yüzbinlerce işletme görevlisi bunlar. Yaşamalarınınamaçsal anlamı ya doğrudan doğruya yada dolaylı olarakdoğayı değiştirmek. Bu yolda başarmak için de hiçbir şeyiesirgedikleri yok. Gel gelelim içlerini azıcık kazıyalım, ço-ğunda bilinçaltı itilmiş de olsa durmadan kanayan bir yaraile karşılaşırız. Özden düşmanız biz doğaya. “Ben ona sal-dırmazsan o benim içimi bitirecek!” deyip önce delik eşlikediyor doğayı sonra da ,“elden ne gelir, kader” deyip türlütürlü avuntularla mutsuzluklarını gidermek istiyorlar.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılabi-lir?

A) Doğa, insan gereksinimlerini karşılamada büyük oran-da yetersizdir.

B) İnsanlar, sürekli olarak doğaya karşı yapılanları gör-mezden gelir.

C) Birçok meslek grubunun amacı, farkında olarak ya daolmayarak doğayı değiştirme peşindedir.

D) Tüm gelişmeler, doğanın insanın yaşayışını kolaylaştır-ma yolunda özveride bulunduğunu kanıtlamaktadır.

E) Her teknolojik gelişme, doğanın özünden bir parçayı daberaberinde getirir.

16. Uçların adamıydı, O. On veremediğine sıfır verirdi. Dost-luğumuz da en çok tartıştığımız konu buydu. Ona kalırsasıfırla on arasındaki numaralar sanatı da yozlaştırırdı in-sanı da.

Bu parçada sözü edilen sanatçı ile ilgili olarak aşağıda-ki kelimelerden hangisi yapılabilir?

A) Alıngan

B) Mükemmeliyetçi

C) Tutarsız

D) Kararlı

E) Üretken

14

Page 15: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U K A V R A M A T E S T L E R İ

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

17. Batı kültürüymüş, Doğu kültürüymüş iri iri laflar bunlar.Günlük yaşamını sürdürüp giden insancıklara bak umurun-da mı bütün bunlar? Somut görünümden dolayı gönül ok-şasa da yüzeysel bir sav bu. Kültür yalnızca tarihçileri, sos-yologları, düşünürleri ilgilendiren bir kavram değildir. Kültürgirdi-çıktısıyla tüm yaşam aslında. Günlük yaşamanın dop-dolu içeriğidir. Kültür her şeyimiz, sevmemiz, bilmemiz,algılamamız, istememiz, düzenlememiz amaçlamamız,umudumuz, her şeyimiz kültür. Her şey ondan. Onunla enönemlisinden en önemsizine dek. Havamız, toprağımız,suyumuz, varlığımız… Bazı zıpçıktılar, “Kültür çevremdenbana ne!” demeye yeltenseler bile onlarca varlık koşullarıy-la o çevrenin içinden söylerler bu söylediklerini.

Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağı-dakilerden hangisidir?

A) İnsanları doğulu ve batılı diye ayırmanın yanlış olduğu

B) Batı kültürünün diğer kültürlerden üstün tutulduğu

C) Kültürün insan yaşamını her yönüyle kuşatan bir kav-ram olduğu

D) Kültürün varlığını korumasının yaşamı devam etmesiile mümkün olduğu

E) İnsanların kültür çevrelerine karşı duyarsız olmamalarıgerektiği

18. Sanatsal yaratmayı besleyen ucuz yargıların üstünkörüdeğerlendirme alışkanlıklarını, kolaya kaçmaları, umursa-mazlıkları, dışı parlak içi boş sloganları yıkmak, bunlarlasavaşmak, sanat eleştirisinin önünde duran büyük görevdirbugün.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi eleştirininönünde duran görevlerden biri değildir?

A) Okurun düşünce dünyasını yönlendirmeyen eleştiri an-layışına sırt çevirme

B) Üretkenliğe yararı olmayan yargılarla savaşma

C) Süslü fakat değersiz söylemleri kaldırma

D) Özelnsizce yapılan değerlendirme tutumunu değiştirme

E) Emek vermeden ve duyarsız yapılan eleştiri tavrını de-ğiştirme

19. “Bize ne doğadan, gerekirse her şeyi yapar yaratırız, yiye-cekten, ısınmaya dek” diyenler çıkacaktır kuşkusuz. Bunlardoğal olanın modası geçti diye düşünen kimselerdir. Kimbilir ne çekici adlara bürünecekler! Diyelim ki erişti bu in-sanlar istediklerine olacak şey mi bu, öyle ya. Bu aradaçoktan yok olup gidebilirler, doğayı bırakıp sözüm ona yep-yeni bir uygarlığa göçmeden önce evrende tek iz bile kal-mayabilir kendilerinden. Gene de diyelim ki sonuna değinoynayabilirler bu çok tehlikeli oyunu, bu insanlar artık bizimgibi insanlar değildir. Bambaşka bir türdür onlar. Güneşsizgüneş ile ısınıyorlar, havasız havada soluyorlar, tahılsızekmek yiyorlar.

Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağı-dakilerden hangisidir?

A) İnsan gereksinimlerini sağlayabilecek doğa dışında dakaynaklar vardır.

B) Doğanın kaynakları sınırlı olduğundan insanlar yenişeyler keşfetmelidir.

C) İnsanlar doğanın kurallarını değiştirmek için var gücüy-le çalışmalıdır.

D) Doğanın yasalarına insanın sürekli olarak karşı koya-mayacağı

E) İnsanlar, aç gözlü oldukları için doğanın kaynaklarınıbilinçsiz tüketmektedir.

20. Bir insan düşünün ki biri “birinci” öbürü “ikinci” diye birbiriardından gelen iki ayrı yaşama olanağı var. Diyelim ki birin-ciyi yaşama denen şeyi öğrenmekle geçirdi; sonra da hiçbireksik gedik olmasın düşüncesiyle salt öğrenmekle geçirdi.İkincide her şey tıkırında mı gider dersin? Hiç de değil. Oöğrendikleri birinci yaşama için gerekliydi. Birincinin tıpatıpaynı değilse, ikinci yaşama kendi ağırlığını kendi içinde ta-şıyan başka ve somut bir bütün olarak pek çok yeni şeyinöğrenilmesi gereken yeni bir yaşamdır.

Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağı-dakilerden hangisidir?

A) Her yaşam kendine özgü bir bilgi ve deneyim gerektirir.

B) Bir yaşamdan beklentiler ne kadar yüksek olursa hayalkırıklığı da o derece büyük olur.

C) Yaşamda hiçbir zaman aklın ve mantığın ilkelerindenuzaklaşmamak gerekir.

D) Birçok insan yaşam deneyimini öğrenmede gerekenözeni göstermez.

E) Açıkça ortaya konmayan deneyimler, sonradan gelen-leri hata yapma konusunda tedbirsiz bırakır.

15

Page 16: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U K A V R A M A T E S T L E R İ

21. Medeni insan, medeniyet araçlarına sahip insan değildir.Çünkü medeniyet araçları, araba, buzdolabı vb. ilkel birininiradesine verilebilir. Aksine medeniyet, insan veya toplu-mun düşünsel ve ruhsal yükseliş aşamasından ibarettir.Gerçekte insani, siyasal ve sosyal bilinç, bireysel mede-niyet belirtisi iken bireylerin toplumda kaybettikleri halde,şahsiyetlerini kendinden aldıkları ortak yön ve düzen sos-yal medeniyet belirtisidir. Ortak ve üzerinde birleşen tanımşudur: “Medeniyet ve kültür, bir toplumun maddi ve manevibirikim ve ürünleri toplamından oluşur. Ancak bana göremedeniyet, her yeteneğin kendine özgürce ortaya koymaolanağı bulduğu elverişli zemindir.” Medeni insan da böyle-dir; yani bu zeminin kendisi için hazırlandı zaman ve yerdemedeni olur. O halde medeniyet, bana göre nesnel değil,öznel başka bir deyişle maddi değil, manevidir.

Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Medeni ve medeniyetin insanın toplumdaki yeri

B) Medeniyetin ve medeni insanın tanımı ve kapsamı

C) Medeniyetin ve medeni bireylerin geçirdiği aşamalar

D) Toplumda medeni İnsan insanın davranışlarının diğer-lerinden farkı

E) Maddi ve manevi unsurları sosyal yaşama etkisi

22. Akıl ile sağduyu eş anlama gelen sözcükler değilse bilearalarında sıkı bir bağlantı bulunduğu açıktır. Bir başkadeyimle sağduyu aklın en doğru yol göstericisidir. Tutku-larının elinde tutsak olan kişiler ve kuruluşlar, sağduyudanyoksundurlar. Sağduyudan yoksun kalınca akılları da baş-larından gitmiş demektir. Aldıkları kararlar, giriştikleri ey-lemler onları hep açmazlara, çıkmazlara sürükler. Bu yüz-den toplumu da gereksiz bunalımlara itmiş olurlar.

Bu parçaya getirilebilecek en uygun başlık aşağıdaki-lerden hangisidir?

A) Toplum ve Bunalım

B) Akıl ve Sağduyu

C) Tutku ve Akıl

D) Sağduyu ve Eylem

E) Doğruluk ve Akıl

23. Çoğumuzun eylemde değilse bile sözde karşı olduğu apa-çık kötülüklerin bazılarına bende karşıyım. Hep yinelerim,işte işkence, işte sevgisizlik, işte aşağılama ve soykırım.Ne var ki çoğu baş tacı edilen bazı davranışları da evetle-miyorum. Sözgelimi ne yapıp edip başkalarını mutlu kılma-ya zorlamak, herkesin ve her yönden eşit olmasını istemek,her geleneksel alışkanlığı kutsal diye benimsemek. Böy-lesi türden çabaların genelde çıkarcı, art niyetli duygularadayandığı kanısındayım. Böyle olmadığı zamanlarda daaptallaşma kol geziyor. Ne yapalım öyleyse, bir kez sarpasarmış işler, gel de kurtar yakayı gibilerden davranışlardaişleri daha kötüye yuvarlamanın anlamı yok.

Böyle düşünen bir yazarın düşünceleri ile aşağıdakiler-den hangisi çelişir?

A) Soykırım ve işkence bir insanlık suçudur.

B) İnsanları hor görmek, yapabilecek yanlışların en büyü-ğüdür.

C) Çevresindekileri mutlu etmeye dönük çabaların altındamutlaka çıkarcılık yatar.

D) Biz babalarımızdan gördüklerimize her koşulda sahipçıkmak zorundayız.

E) İnsanların her açıdan eşitliğini savunan bir dünya görü-şü zayıftır.

24. Tartışılmaz ezbercilerle. Doğruyu değil, ezberi sever ezber-ci. Ezber küfesi sırtındaki. Doğru neyi gerektirirse gerektir-sin küfesine bağlıdır. İşte bundan, bilinenlerin bıktırmamasıiçin azıcık zor da olsa, ezbercilerinde işine geleceğini uma-rak bütün bu boşalmaya hazır ezberler, birkaç değinilmeyleatlanabilir burada.

Bu parçada ne üzerinde durulmaktadır?

A) Ezberin eğitim sistemi üzerindeki olumsuz etkisi

B) Ezbercilerin tartışma biçimi hakkındaki düşünceleri

C) Ezbercilerin doğru karşısındaki tutumu

D) Ezbercilerin yaşamda başarılı olmasının nedeni

E) Ezberci insanların çevresiyle olan ilişkiler biçimi

16

Page 17: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U K A V R A M A T E S T L E R İ

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

25. Hangi dil güçlüdür?

Bir zamanlar çayırdan bulutlara selam götüren

Uçurtmamın dere kıyısındaki kavaklara takılınca

Birbirine karışan iplerle birlikte evrendeki geometrik yerine

Annemin son anlardaki yüzünü

Yere rastgele bırakılmış halatlara dolanıp yürüyüşünü

Şaşıran yaşlı bir adamın “aman düşmeyeyim” dedikçe na-sıl daha çok bocaladığını; gerçekte olduğu gibi verendilgüçlüdür.

Rüzgarın sesini

Suyun tadını

Şimşeklerin göğü işleyişini

Kızarmış ekmek kokusunu

Gözümün seyirişini gerçekte veren dil güçlüdür.

Bu dizelerde “dilin güçlülüğü” aşağıdakilerden hangisineen kapsamlı biçimde bağlanabilir?

A) Evreni olduğundan farklı göstermeye

B) Yaşamdaki ayrıntıları ve doğayı ustaca duyumsatması

C) İnsanı geçmişinde yolculuğa çıkarmasına

D) Varlığı bir bütün olarak algılatabilmesine

E) Doğa olaylarını verirken estetik katmasına

26. Dillerin çokluğu kadar insanı bağnazlıktan kurtaran, darlık-tan alıkoyup başka gerçeklikleri anlayış ve hoşgörü uyandı-ran bir gerçek yok. Yeter ki gözü kulağı kısıtlamayalım. Herana dille başka türlü konuşur evren. İnsan çeşit çeşit diller-de yatan çeşit çeşit bilgelikleri bilgeliklerin hakkını vermeyiöğrendikçe bilgeleşir. Başka bir dile bulaşmayan ana dilinintadına varamaz. Yabancı dil öğrenimi, başka yararların ya-nında bilinçli ana dil sevgisinin vazgeçilmez koşuludur.

Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Dilin etkili kullanılmasının yararları

B) Hoşgörü ve erdemin dille ilişkisi

C) Ana dilini iyi öğrenmenin avantajları

D) Yabancı bir dili öğrenmenin kazandırdıkları

E) Bilge insanların evrene bakış açısı

27. Hava azıcık kararmaya yüz tutsun, olanakların elverdiği herkıyı bucakta zaman yitirilmeden elektrikler yakılır. Böylecegünümüzde olabildiğine yaygın bir inanış uyarınca önemlibir eksiklik giderilmiş olur. “Gece” genellikle ışık yokluğuile özdeşleştirilir. Buna göre gecenin olumsuz bir anlamıvardır. Gerçi geçen yüzyılın gaz lambası döneminde dahaönceki mum bin yıllarında daha öncesinin çıra yüz bin yılla-rında kesit kesit yapay bir aydınlığa büründürülürdü. Geceama çağımızda olduğu gibi karanlığın tümünü aydınlığadönüştürme tutkusu pek yoktu. Bu durumu “insanlar teknik-çe geriydi” diye sözüm ona akılla kestirip atmaya kalkışanakıllarımız çıksa da asıl gerçek sonlarına doğru yuvarlandı-ğımız 20. yüzyılın eski zamanlarda oranlanmayacak ölçü-de bir karanlık düşmanlığına kendini kaptırmış olduğudur.Yazının bulunmasıyla nasıl söz, değerinden kaybettiyse,motorlu taşıtlar, yürümeyi gözden düşürmeye başlattıysaelektriğin bulunmasıyla da geceyi unutur oldu insanlarınbirçoğu.

Bu parçada aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşıla-maz?

A) İnsanların gün geçtikçe karanlığa alışmaya çalıştığı

B) Yazının bulunmasıyla sözlü anlatımın değerinin düştü-ğü

C) Yaşadığımız yüzyılda karanlığa bir düşman gözüyle ba-kıldığı

D) Günümüzde karanlığın bütünüyle aydınlığa dönüştürül-mek istendiği

E) Gecenin olumsuz bir anlamı çağrıştırdığı

28. Yeni şiir ne olmalı sorusundan hareketle yeni şiirin ne ola-cağını, nasıl olması gerektiğini araştırıyordu. Yeni bir şeysöylemekle yeni bir ozan olunamayacağını, insanın ancakdili, biçimi ile yeni bir şiir yaratabileceğini savunuyordu. Şi-irin sözlü sanatlarının başında geldiğine inanıyordu. Heralanda yenilikten yana biriydi. O, hiçbir zaman moralist biröğretici, bir teorisyen olmadı. Tüm bunları hep başkasınınarkasına gizlenip savundu. Kendini öne çıkarmak değildiniyeti.

Bu parçada sözü edilen kişi ile ilgili olarak aşağıdaki-lerden hangisine değinilmemiştir?

A) Eski şiire yeni bir yorum getirdiğine

B) Konudan çok biçime önem verdiğine

C) Popüler olma amacında olmadığına

D) Şiir konusunda çalışmalar yaptığına

E) Şiire ayrı bir önem verdiğini 17

Page 18: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U K A V R A M A T E S T L E R İ

29. Eflatun Cem’in masalları ana kaynaktan çekici yanlar geti-rir, ama bunlara eğitim görmüş bir çağdaşımızın halka faz-laca benzemek için düştüğü yapmacıklığı da taşır. Masal-larda benzetmeler, nitelemeler, deyimler, uyaklı sözler üstüste yığılır. “velakin, ille, gayrı, bir var ki, imdi, öyle ya…”diye bağlama öğeleri sıralanır. Böyle bir biçim, yazı dilinindeğil, Sözlü anlatımın malıdır. Bu yüzden de Eflatun Cem,radyo mikrofonundan yıllar boyu anlattığı masallardan ustabir sunucudur, yazılı metinleri ise onların başarısına ulaşa-mamıştır.

Bu parçada aşağıdaki yargılardan hangisi kullanılsaydıEflatun Cem Güney'in eleştirildiği durum aşılmış olur-du?

A) O, halk arasında dilden dile yayılmış masalları özgünhaliyle toparlayarak kitaplaştırmıştır.

B) E.Cem, yazıya geçirdiği masalları yazı dilinin kurallarıve tüm doğallığı ile günümüz Türkçesine aktarmayı ba-şarmış, usta bir yazardır.

C) Masallarının bir bölümünde şimdi kullanılmayan söz-cüklere yaygın olarak yer vermesi inandırıcılığını zede-liyor yazarın.

D) Onun masalları, yazılı olarak okuyucuya bir şey verme-se de dinleyenleri tutuklama işinde ustasıdır.

E) Masalların günümüzde dille aktarılması yerine radyo-dan özgün biçimiyle okunması dinleyicilerin bir beklen-tisi değildi.

30. Masalların yaşı başı olmaz. Masalın asıl tadı anlatılışında-dır. Ocaktan yetişme masalcıların işleye işleye geliştirdiğimasal diliyle anlatılırsa çocuklar kadar büyükleri de çeker.Bizi yüreğimizin dar kabuğundan kurtarıp gönüllere ferahlıkveren büyülü bir dünyaya götürürler.

Bu parçada masallarla ilgili olarak aşağıdakilerdenhangisine ulaşılabilir?

A) Çocukların hayal dünyasını zenginleştirdiği

B) İçeriğinin aktarılması kadar ilgi çekmediği

C) İnsanın dünyaya bakış açısını değiştirebileceği

D) Yaşlı kişilerin dilinden aktarılması gerektiği

E) Olması gereken dünyanın kapılarını araladığı

31. Kendimi unutmak için kollarına atıldığım ve başımı göğ-süne bastırdığım işlerden biri de kitaptı. Kitap, dünyayı veinsanları binlerce kat büyütüyordu, dünya her gün dahageniş, insanlar daha çok. Hepsinden güzeli tarih, sanat veFelsefe. Ben ne mutlu ki üçüne de aşık, üçüne de aşinay-dım. Bu üçü bana dünyayı baştan başa gezdiriyor, bütüninsanlarla aşina kılıyordu. Emerson’un deyişiyle, tarihçigelip geçen bütün insanlarla Ahbap değil midir? Bütün çağ-larda ve bütün toplumlarda, bütün şahsiyetler de yaşamışdeğil midir tarihçi? Filozof, tarih boyunca iyi, derin ve güzeldüşünenlerle birlikte düşünmüş ve söylemiş kimse değilmidir?

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşıla-bilir?

A) İnsanlardan bazısı kendini zamanın dışına taşımak içinkullanır kitabı.

B) Evreni ve doğayı eksiksiz algılayabilenler için korkula-cak bir nesne yoktur.

C) Kitap, insanın dünyayı algılamasını ve çıkarım yapabil-mesini kolaylaştıran bir araçtır.

D) Tarihçi ve filozof, insan yaşamını her yönüyle ortaya ko-yabilen tek insandır.

E) Bir kitabın anlaşılması kadar yazılması ve yayılması daönem taşımaktadır.

32. Bir bıçak saplı durur göğsünde

Hangi su tasına uzansan boş

Hangi pencereye koşarsan koş

Hep aynı siyah güneş gökyüzünde

Bu dizelerde aşağıdaki duygulardan hangisi ağır bas-maktadır?

A) Yaşama sevinci

B) Umutsuzluk

C) Özlem

D) Doğa sevgisi

E) Pişmanlığı 18

Page 19: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U P E K İ Ş T İ R M E Ö D E V İ

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

A. AŞAĞIDAKİ PARAGRAFLARDA ANLATILMAK İSTE-NEN DÜŞÜNCEYİ BİRER CÜMLEYLE AŞAĞIDAKİ BOŞYERLERE YAZINIZ.

1. Bir tiyatroda oyun kahramanı, kılıcının keskinliğini ve gü-cünü krala göstermek için yere çelikten bir çubuk koyup birkılıç darbesiyle ikiye böldü. Oradaki herkes buna şaşırıpkaldı. Kral, beyaz bir sabah bulutunu andıran hafif,ince veyumuşak bir ipeği havaya attı. İpek örtü boşlukta dolaşanyoğun bir duman tabakası gibi, yavaş, hoş ve ince bir ruhzarafetiyle havada açılıyor ve yayılıyordu. Bu sırada kralağır hareketlerle vakarlı ve kendinden emin bir halde kı-lıcını kumaşın ortasından geçirdi. İpek örtü, en küçük birdireniş göstermeden ikiye bölündü. Her bir parçası havadabir yana dağıldı. Kılıç ipek örtünün ortasından geçtiği haldeüzerinde en küçük bir buruşukluk bile meydana gelmedi.Sanki kılıcın ortasından geçişini hissetmedi bile. Kılıç,sanki hayallere dalmış bir şairin sigara dumanının beyazyığınlarından veya bir bulutun içinden geçiyormuşçasınageçti.

Anlatılmak İstenen Düşünce:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

2. Genelde sanılır ki şair bir anlam yakaladığı zaman onuustalığıyla şiire dönüştürür. Hayır, hiç de öyle olmaz, şairbir anlamı şairce yakalar. Evet, önce fikir vardır, sonra bufikirden çeşitli yaratma süreçleri boyunca gösterilen çabay-la yapıt oluşur. Ancak bu şiir dışı bir fikrin şiire çevrilmesi,şiire dönüştürülmesi anlamına gelmez. Şimdi fikri bulduk,tamam, eh bunu biz ağır ağır şiire dönüştürelim, şaircesöylemeye başlayım, ona şiir giydirelim, onu şiire uyarlı kı-lalım. Şairin, gerçek şairin yaşamında böyle birden şeylekarşılaşamazsınız.

Anlatılmak İstenen Düşünce:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

3. Şiiri değerlendirirken yapılacak yanlışların en büyüğü ben-ce onu –ölçütleri oldum olası kuşkulu– belirli bir sınıflandır-mayla “toplumcu”ve “bireyci” diye ayırmaktır. Daha doğrusubu ayrımda yandaşlığı yapılan kesimi arkalayıp karşı tarafayüklenmek ya da karşı tarafı hiç görmemek, yok saymaktır.Böyle bir yaklaşım yapay, temelsiz bir ayrıma yol açmaktanda öte, sanat dışı kamplaşmalara götürür; duygu yanı ağırbasan kısır tartışmalar başlatır.

Anlatılmak İstenen Düşünce:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

4. Çağlar boyunca evreni kuşatan tiyatro bu. Başkalarınınçatıp sahnelediği bir yaşayışın oyuncusu insanların çoğu.Bellediği rolü sürdürüyor pek çok kişi. Sonra bir de bakıyor-sun bitmiş sana biçilen rol. Kendini aramadan, arayamadı-ğın için bulamadan, bulamadığın için de tadamadan sonbulmuş her şey. Sen, kendinden uzaktayken yaşlanmış git-miş o aslında senin olan yaşama zamanı. Kendine yaban-cıymışsın meğer. Ne de kofmuş, somluktan yoksunmuşduygun, düşünmen. Bazı şeyler gerçekleştirmiş olsan bile,birtakım başarılarından ötürü övülsen bile kendi kendininefendisi olamadan buralarda değilsin artık.

Anlatılmak İstenen Düşünce:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

5. Bir yazar, Londra’nın parklarından birinde dolaşıyormuş.Birbirinden yüz adım aralıkla yol kenarına oturmuş iki di-lenci görmüş. Bir süre oturduğu yerden bunların durumunuseyretmiş. Dilencilerin ikisinin boynunda da üzerinde birşeyler yazılı beyaz birer karton asılıymış. Gelen gençlerbunların önlerinde biraz durup bu kartonları okuyormuş.Yazarın dikkatini şu çekmiş: Gezenlerden bir kesimi birincidilenciye bir şey vermeden geçtikleri halde, ikinci dilencininönünde duran şapkanın içine birkaç metelik bırakmadanonu aşamıyormuş. Yazar merak edip gitmiş, kartonlarınüzerindeki yazıyı okumuş. Para toplayamayan birinci di-lencinin boynundaki kartonda: “Bu fakire bir ufak sadakavermeden geçmeyin, evinde beş kişilik ailesi onun elinebakıyor.” diye yazıyormuş. Sadakasız yolcu geçirmeyenikinci dilencinin boynunda da şunlar okunuyormuş: “Mayısayındayız ve ben körüm.”

Anlatılmak İstenen Düşünce:

.............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

B. AŞAĞIDAKİ PARAGRAFLARIN KONUSUNU TESPİTEDEREK AŞAĞIDAKİ BOŞ YERLERE YAZINIZ.

1. İnsanını, toplumunu kavramaya çalışan, ister yazınsalaçıdan olsun ister kurumsal ve içerik açısından bilgileri,sezgileri yaşamdan geçirip orada denek taşına vurmayanromandan ne ot olur ne ocak. Roman elbette tarihin, coğraf-yanın, sosyolojinin işlevlerini doğrudan yüklenmez. Yüklen-memelidir. Yine de biz Tolstoy’u okurken Çarlık Rusyasını,Flaubert’i okurken Fransa’nın L. Phillippe önemini, onlarıniç dünyalarından yola çıkarak daha iyi kavrayabiliyoruz.

Konu:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

19

Page 20: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U P E K İ Ş T İ R M E Ö D E V İ

2. Günümüzde kol gezen bir yanlış var: Bilimin kesin olduğuinancı bu. Matematikten ekonomiye, fizikten psikolojiye, bi-yolojiden sosyolojiye dek adı konusu ne olursa olsun tümbilimler kesinliğin ördüğü bir kale, çok kişiye göre. Bilimdeyince her yönüyle sarsılmaz bir doğrular, tam güvenilirsaptamalar geliyor hemen hemen herkesin aklına. Bazıbilimlerin uzaya, yere, suya, havaya, geçmişe geleceğeerişen gücü özellikle tarım, ulaşım, hekimlik, mühendislikalanlarına ilişkin uygulamalardan ötürü hızla yaygınlaşıppekiştikçe bilimdeki kesinliğe duyulan saygı eşine benze-rine hiçbir zaman rastlanmayan boyutlara varıyor. Neredesallantı bunalım baş gösterse orada bilimsel kesinliğin yar-dımına sığınmak herkesi saran bir alışkanlık artık.

Konu:

.............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

3. Sanatçı, toplumdaki değişimlere, olup bitenlere kulaklarınıkapayamaz. Önce bu toplumun bir parçası, sade bir yurt-taş, bir aydın olarak doğru bildiği yolda savaşıma katılacak-tır, sonra da sanatçı olarak. Sanat, toplumu dolaylı olaraketkileyebilir. Sen bir ressamsın, sergiyi gezenlerin birdendeğişmeyeceğini biliyorsun ki yapıtlarında da bu işin sürekliolduğunu simgeliyorsun. Tiyatro ise söz ve eylem sanatıolduğu için toplumu değiştirmede belki daha fazla etkindir.

Konu:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

4. Bir benzetmeyle koskoca bir gemi uygarlık. Olanca dona-tımıyla gelmiş, doğal bir limana demir atmış. Şurasındakiburasındaki deliklerden bir şeyler salıp duruyor dışa. Pispis yağlar, boğucu dumanlar, vıcık vıcık artıklar suyu, ka-rayı havayı kirletiyor, bozuyor, kokutuyor. Gene de öyle birgemi ki bu, ulaşım, haberleşme, koruma, beslenme, eğ-lenme gibi çeşit çeşit olanaklar sağlıyor bize. Özü gereğitoptan kötü değil bu gemi. Biz yaptık onu. Başka türlü deyapabilirdik. Şimdi de istersek başka türlü donatabiliriz. Bizkendimiz varız bu gemide. Aklımızı, duygumuzu kullanıp“en iyi” olduğunu umduğumuz şeyler yapmak yakışır bize.Bu arada sürçebiliriz, doğru olduğunu sandığımız eğri işlerçıkabilir elimizden. Ama o zaman hiçbir şeyi oluruna bıra-kamayız. Bıkmadan, yılmadan kendimizi düzeltmemiz, uy-garlık gemisini onarmamız gerekir.

Konu:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

C. AŞAĞIDAKİ PARAGRAFLARDAN ÇIKARILABİLECEKBİRER YARGIYI AŞAĞIDAKİ BOŞ YERLERE YAZINIZ.

1. Psikoloji edebiyatta çok ihtiyatlı kullanılmalıdır. Eğer psiko-loji eleştiriye acemice el atarsa edebi bir yapıtta bulunanorijinalliği yok eder ve onu sahip olduğu genel ve ortak il-kelere göre değerlendirir. Halbuki psikolojinin ortak ilkeleri,genel araştırmalar dışında işe yaramaz, bir bireyin özelliği-ni açıklayamaz. Çünkü her birey özel bir karaktere sahiptir.Onlar ağacın yapraklarına benzetilemez. Gerçi yapraklarda her bakımdan birbirleriyle ortak değildir. Bu nedenle birroman kahramanına psikolojinin tümel insan için diktiği birelbiseyi giydiremeyiz.

Çıkarılabilir yargı:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

2. Rüzgar ile güneş bir gün bir adamın üzerindeki ceketi çı-kartmak için iddiaya tutuşurlar. Güneş der ki “ben çıkartı-rım”, rüzgar der ki “ben” Rüzgar esmeye başlar. Adam, ce-ketine sıkı sıkı sarılır. Rüzgar şiddetini arttırır. Adam dahasıkı sarılır ceketine. Sıra güneşe gelir. Güneş:” şöyle birısıtayım ortalığı” der. Adam, ortalığın sıcak olduğunu anlarve “bahar geldi herhalde, ceketimi çıkarayım” der. O andaçıkarır ceketini. İşte insanlar da tutumlarında güneş gibi ol-malı bence.

Çıkarılabilir yargı:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

3. Tolstoy’un hastalığı beni korkuttu, altüst etti. Ölmüş olsaydıyaşamımda büyük bir boşluk olacaktı. Çünkü onu sevdiğimkadar kimseyi sevmedim. Ben hiçbir şeye inanmış deği-lim. Ne var ki bütün inançlar içinde bana en yakın duranonun inancı. İkincisi edebiyat dünyasında Tolstoy var ol-dukça yazın eri olmak kolay ve hoştur. Hiçbir şey yapma-mış olduğunuza, gelecekte de bir şey yapamayacağınızainansanız bile bu o kadar korkunç bir şey değildir. ÇünküTolstoy herkes için yazar. Onun yapıtları edebiyatla besle-nen umutları, edebiyattan beklenenleri boşa çıkarmamıştır.Sonra Tolstoy’un durumu sağlamdır. Herkese bütün dün-yaya sözünü geçirir. Üstelik de sağ olduğu sürece edebiyatalanındaki bütün kötü beğeniler patavatsız, kaba saba vegözü yaşlı ürünler ve de suratları sirke satanlar uzaklardakalır. Zeka çizgisi ve yazın eğilimleri adını verdiğimiz şeyle-ri belli bir düzeyde tutabilen sadece onun manevi gücüdür.O, ortalardan silinirse her şey çobansız bir sürüye dönüşür.

Çıkarılabilir yargı:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................20

Page 21: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U P E K İ Ş T İ R M E Ö D E V İ

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

4. Birkaç yıl önce bir lokantada gazete okuyordum. Gaze-tenin başyazısı Bolivya’daki ihtilalle ilgiliydi. Ben başyazıyıokurken bir arkadaş da bir yandan yemek yiyor, bir yan-dan iki büklüm gazetenin altından üçüncü sayfayı oku-maya çalışıyordu. Sordum. “Hangi sayfayı okuyorsun?”dedim. Üçüncü sayfayı, dedi. O sayfa ekonomi ile ilgiliydi.Fiyat dalgalanmalarını, birtakım şeylerin fiyat listesini ve-ren sayfa. Bana? “Siz ne işle uğraşıyorsunuz ki bu sayfayıokuyorsunuz, Bolivyalı mısınız?” dedi. Hayır, ben politikacıdeğilim, İranlı bir öğrenciyim dedim. Siz ne iş yapıyorsu-nuz, dedi. “Bendeniz İsrailli bir öğrenciyim, aylık 600 frankalıyorum.” dedi. Fiyatlarla ne işiniz var dedim. Dedi ki? “Sizdünyanın başka bir köşesindesiniz siyasetçi de değilsiniz,ama Bolivya’daki ihtilalle ilgileniyorsunuz. Fakat ben 600frankla burada yaşayan bir insanım, fiyatlardaki ve kurdakidalgalanma benim yaşamımı etkiler. Bütün bunların bizimhayatımızda gözle görülür etkisi vardır. Ama senin okudu-ğun şeyin hiç bir etkisi yoktur.” Ben kalakaldım. Bir sürebakıştık. Gözlerimizden birbirimizin ne kadar ahmak oldu-ğunu okuyorduk!

Çıkarılabilir Yargı:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

D. AŞAĞIDAKİ PARAGRAFLARDA DEĞİNİLMİŞ İKİ İFA-DEYİ AŞAĞIDA GÖSTERİLEN BOŞ YERLERE YAZINIZ.

1. Berbat bir iş çeviri. Onurlu bir iş değil. Çevirmen misiniz,kölesiniz; ister iyi çevirmen olun ister kötü sonuç değişmez.Nasıl bir sanat onunki: Yalnız bağlı kalarak özgür. Ünlü birromancı var, on iki yapıtını çevirdim. O denize tutkun, ben-se dağları seviyorum; o şişman, ben zayıfım. O sıcaktanhoşlanıyor ben soğuktan. Yani çevirmen olarak hep ken-dime karşı durumlar içinde bulunmak zorundayım. Kısaca-sı, kişiyi aşağılayan bir şey var bu çeviri işinde. Adımlarınıyazarın adımlarına uyduracak ve bir milim bile şaşmaya-caksın. Hele bir de kötü metinlerin çevirisi var ki demeyingitsin.

Değinilmiş ifadeler:

a)

............................................................................................

............................................................................................

b)

............................................................................................

............................................................................................

2. Hem öğrencisi hem yakın dostu olma mutluluğunu tatmış-tım. Pınar gibi yaşama sevgisi dolu bir yüreği vardı. Ayağıhep toprağa basan bir gerçekçilikle yeryüzü mutluluklarınıtatmak isterdi. Bu dünyası iyi olanın öbür dünyasının daiyi olacağına inanırdı. Çeşitli çeviri ve yapıtlarıyla eğitim vekültür hayatına katkıları oldu. Çevirilerinde kullandığı dilledilimizin olanaklarının gelişmesine yardım etti. Yüzlerceöğretmen yetiştirdi, yürek dolusu sevdi, sevmeyi ve insansıcaklığını tattırdı hep yöresine.

Değinilmiş ifadeler:

a)

............................................................................................

............................................................................................

b)

............................................................................................

............................................................................................

3. Her ikisinde de düş gücü var bir kere, baştan bir projelen-dirme var. Mimarlıkta meselenizi çizgi ile anlatıyorsunuz,edebiyatta sözcüklerle. Her ikisinde de estetik kaygılarvar. Her ikisinde de yalınlık önemli. Mimarlıkta da edebiyatürünlerinde de bir ortak yapı kurmak gerekir. Her ikisindede farklı biçimlerde insanın hikayesinden yola çıkılıyor. Ya-pılar nasıl insanı içine alıp onunla bütünleşiyorsa, öykü deokurunu içine alıp onunla bütünleşmeli.

Değinilmiş ifadeler:

a)

............................................................................................

............................................................................................

b)

............................................................................................

............................................................................................

4. Ben, benden sonrakilerin benim gibi düşünmesini, benimgibi yaşamasını, benim için kendi varlığını silmesini iste-yemem. Herkes kendisi olmalı. İlerde bir daha dünyayagelecek olsam, o ileriki zamanın dokusuna uygun bir ilericiolurdum gene. Bugün özlediklerimle yetinmez, başka şey-ler özlerdim o zaman. Her ilerici, daha ilericidir. Sen bir kezdaha dünyaya gelmiş olsaydın peki?

Değinilmiş ifadeler:

a)

............................................................................................

............................................................................................

b)

............................................................................................

............................................................................................21

Page 22: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U P E K İ Ş T İ R M E Ö D E V İ

E. AŞAĞIDAKİ PARAGRAFLARDA TANITILAN KİŞİLERİNSAHİP OLDUĞU NİTELİKLERİNİ TEK SÖZCÜKLE AŞA-ĞIDAKİ BOŞ YERLERE YAZINIZ.

1. Benim için: “Aka kara, karaya ak der.” diyenler çoktur. Acı-rım onlara, gerçekten ne dediğini bilmeyen kimselerdir on-lar. Hani Fransızların şu “paradoks” dedikleri şey yok mu?Hiç hoşlanmam ondan. Düşündüğümü, bildiğimi olduğugibi söylemek isterim. Ne ak bildiğime kara dedim, ne dekara bildiğime ak. Evet, çok kimselerin beğendikleri birta-kım şairleri, yazarları beğenmedim. Ama herkesten farklıolmak hevesi ile değil.

Niteliği:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

2. Aşk gibi bir olay yazmak. İçinizde yazma eğilimi varsa önü-ne geçilmiyor. Kaçmak boşuna. Bir süre için unutturabiliyor-sunuz kendinize, bir de bakıyorsunuz olur olmaz zamanlar-da depreşiyor. Ben yazma isteğiyle uzun süre savaştım. Busavaş yazmak istemeyişimden değil, tam tersine yazmayıçok isteyişimden, ama aynı ölçüde de korku duyuşumdankaynaklandı. Edebiyata duyduğum büyük saygıdan dolayıkendimi uzak tutmaya çalıştım.

Niteliği:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

3. Şimdiye kadar yazabildiğim öykülerimle çok önemli yurtgerçeklerini verebildiğimi sanıyorum. Issız, unutulmuş in-sanlarımızın ayakta kalabilmek için gösterdikleri direnci,çabayı, vurucu ve keskin çizgilerle öyküleştirdiğimi sanıyo-rum. Üç dört sayfalık öykülerimle okura hep şu kaygı dolusoruyu sordurmak istedim: “Bu insanlarımızın hali ne ola-cak?”

Niteliği:

....................................................................................

....................................................................................

....................................................................................

4. Öyleleri vardır bir zamanlar kötüledikleri şairler için, şimdiişlerine öyle geliyor diye övgülerle dolu koca koca kitaplarçıkarıyorlar. O çeşitten ünü hiç istemedim. Bugün beni detanıyan epeyce insan var. Hele bazı gençlerin bende de-ğer bulduklarını biliyorum. Birkaçı, kendilerini alkışlayayımdiye beni övdü, hatta içlerinde bana “dahi” diyecek kadarkurnazları çıktı. Onları hiçbir zaman hiçbir hesaba katma-dım. Kendilerine benim yazılarımı okumamalarını, benimleuğraşmamalarını bile söyledim.

Niteliği:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

F. AŞAĞIDAKİ ŞİİRLERDE VERİLEN TEMAYI BOŞ YER-LERE YAZINIZ.

1. Ben derim ki insan son gününde

Bir bilanço yapabilmeli ömrüne

Büyük bankalar gibi aktif – pasif

Aldığından çoksa verdiği rahat

Gidebilir ölüme

B. Necatigil

Tema:

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................

2. Mecliste arif ol kelamı dinle

El iki söylerse sen birin söyle

Elinden geldikçe sen iyilik eyle

Hatıra dokunup yıkıcı olma

Karacaoğlan

Tema :

............................................................................................

............................................................................................

............................................................................................22

Page 23: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U İ L E R L E M E S I N A V I

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

1. Aslında bu kopma zaten benim düşüncelerimden bağımsızolarak var. Kaçınılmaz bir şeydir kopma. Sanattan söz edi-yorsunuz. bir yol düşünelim: X kadar bir süreden beri sanatalanında bazı olgular başattır, diyelim. Öyle bir an geliyorki artık kullanılan teknikler, bir doymuşluk yaratıyor. Bu dakısırlığa yol açıyor. Sanat belli bir dönemde zenginleşmeyebaşlıyor, olanaklarını, dirliğini yitiriyor.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık ola-rak söylenmiştir?

A) Sanatın canlılığını koruması neye bağlıdır?

B) Sanatta geçmişle bütün bağları koparmak yararlı mı-dır?

C) Siz kopma olgusunun sanatta kalıcı olmadığını mı sa-vunuyorsunuz?

D) Tek başına, “kopma” sanatın ilerlemesine katkı sağlarmı?

E) Sanatta her çağına işlenmesi gereken bir konu var mı-dır?

2. Doğaya büyük bir sorumlulukla bağlı olduğumuzu zor dagelse tuhaf da görünse hiçbir zaman aklımızdan çıkarma-malıyız. Ne rastgele bir araç ne de düpedüz bir mal o. Tepetepe kullanmaya hakkımız yok, dilediğimizi de yapamayız.Doğayı kol kollayıp korumakla gözetmekle yükümlüyüz.Değil mi ki insanız, bize düşer bu. Nedense hoş bir izlenimuyandırmadığı için sözü geçen sorumluluğu ya da yüküm-lülüğü hastalıklı bir eğilim, dinsel bir yumuşaklık, nicedirbilinenlere yeni eklenen bir uygarlık zıpırlığı diye damga-lamak yanlış. Aklın deneyin buyurduğu bir sorumluluk bu.Hem de insana özgü sorumlulukların en başında gelenler-den biri. Çok etkili bir sorumluluk.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşıla-maz?

A) Doğayı koruma görevi, öncelikle insanlarındır.

B) Doğayı ve insanı bir bütünün parçası olarak görmekdoğru değildir.

C) Doğayı koruma görevinin uygarlıkla bir ilgisi yoktur.

D) Akıl ve deney de insanın doğayı korunması gerektiğinisavunur.

E) Doğayı bilinçsizce kullanmaya kalkmak çözümsüz so-nuçlar doğurabilir.

3. Bizim gibi düşünenleri en güzel nitelemeler bezeriz. Akıl-lı, anlayışlı, iyi, soylu, yüce… Bizim gibi düşünmeyenleride akılsız, erdemsiz, zavallı diye en aşağı erdemsizliklerlebatırırız. Benim gibi düşünmeyenlere çok şey borçluyum.Bana taban tabana karşıt olsa da benim düşüncelerimiçürütmekten başka amaç gütmeseler de hınca kapılmaz,aklımı kullanırsam düzgün düşünmenin büyük ölçüde ko-şulu vazgeçilmez yardımcısıdır onlar. İçtenlikle böyle düşü-nüyorsak düşündüklerimize bel bağlamasını istemeye pekhakkımız yok. Önemli olan düşüncelerimizde karşımızdaki-ni esir-tutsak almamız değil, onunla birlikte düşünmemizdir.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşıla-bilir?

A) İnsanın düşüncelerinin eleştirilmesi doğru düşünmeyeyönelik atılmış bir adımdır.

B) Düşüncelerin olgunlaştıktan sonra paylaşılması karşıdüşünceleri de etkisiz kılar.

C) Her düşüncenin bir de karşıtının olması doğanın bir ya-sasıdır.

D) Bir düşünceyi tam ve eksiksiz olarak ifade etmek büyükfilozoflara özgü bir yetenektir.

E) İnsanın çevresinde düşüncelerini benimseyen birileri-nin olması ona cesaret verir.

4. Her medeni toplum araba ,makine, elektrik, televizyon,uçak ve silahlara sahiptir. Ancak bunlara sahip her toplummutlaka medeni toplum değildir. Dolayısıyla yenilikçi insanile medeni insan arasında fark vardır. Modern durumdainsan, yaşam araçlarının görünürdeki değişimi ile yenilikçiolur. Eğer medeniyeti bu anlamda ele alırsak modern eş-yaları Avrupa'dan ithal etmemiz ve toplumda Bu eşyalarıntüketimini yaygınlaştırmamız yeterlidir. Diğer anlamda elealırsak toplumun görünüşünü değiştirmemiz gerekir. Onayeni bilinç, ideoloji kazandırmamız gerekir. O zaman muci-ze gerçekleşir ve medeniyetin sembol ve maddeleri kendibağrından doğar.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarıla-maz?

A) Yenilikçi insan ile medeni insan aynı şey demek değil-dir.

B) Modern araçlar ancak insanın yaşamını kolaylaştırır.

C) Her toplum, ürettiği araç gereçlerle ve yaşama biçimiile medeniyetin bir parçasıdır.

D) İnsanların medeni toplum olabilmesi için onlara bilinçaşılamak gerekir.

E) Modern araçları kullanmak medeniyetin ölçüsü ola-maz.

23

Page 24: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U İ L E R L E M E S I N A V I

5. Sanatın amacı bilgi vermek değildir. Yalnızca bilimsel bilgideğil herhangi bir türden bilgi vermek değildir. Böyle olsay-dı, bilimin insanlık tarihinde bugün oluşmuş olduğu düzeykarşısında sanatın çoktan yaya kalmış olması gerekirdi.Oysa bunun tersini söylemek, sanatının insanlığa verece-ği henüz çok şeyi olduğunu, bu yönden ele alırsak bilimeyol gösterebileceğini söylemek pekala olasıdır. Anlaşmakolaylığı amacı ile sanatın insanlara verdiği şeye sanatsalbilinç diyebiliriz. Sanatsal bilinç günlük yaşamdaki sıradanbilgiden de bilimsel bilgiden de ayrı bir şeydir.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A) Sanatsal bilince ulaşmanın aracı bilim değildir.

B) Sanat bir takım yollarla bilime Işık tutabilir.

C) Sanatın amacı ile bilimin amacı farklıdır.

D) Sanat ve bilim paralel olarak gelişmektedir.

E) Sanat kendinden bekleneni verdi oranda varlığını sür-dürür. **

6. Bir sanatçı burun yaparken gerçek bir burnun tıpkısınınyapmak istemez. Kendi burnu değerinde bir burun meyda-na getirmeye çalışması gerekir. Picasso gibi alnının orta-sında tek gözlü bir insan yapar. Anlatmaya çalıştığı nedir?Konuşmak ister. Sanatçı, var olan ifade etmek istemez.Bugünkü insanın tek boyutlu duruma geldiğini anlatmakister. Picasso bir savaş ve barış resmi yapmadı. Savaş vebarışın anlam ve felsefesini gösterdi. Tıpkı benim, insanınsorunlarını ifade etmek için savaş ve barış kelimelerini kul-landığım gibi O da bunu hayalini vererek değil fırçasını kul-lanarak yapar.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A) Gerçeği anlatmak sadece büyük sanatçılara verilmişbir yetenektir.

B) Sanatçı ile bilim adamları arasında aşılması güç bir en-gel vardır.

C) Sanatçı gerçeği olduğu gibi değil de düş gücüyle zen-ginleştirerek verir.

D) Sözcükler birtakım gerçeklerin aktarılmasında yetersizkaldığı için sanata gereksinim duyulur.

E) Her sanatçının yaratma yöntemi tektir ve bu asla taklitedilemez.

7. Dr.Moore, konferansına tahtanın üzerine beyaz bir kağıt asarak başlayan bir konuşmacıdan söz eder. Ko-nuşmacıkağıdın tam ortasına siyah bir nokta koyar. Din-leyicilerene gördükleriniz sorunca hepsi birden, “Siyah bir nokta” diyerek cevap verirler. Bunun üzerine konuşmacı: “Hiçbiriniz koskoca beyaz kareyi görmüyorsunuz.” diye başlar sözüne.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A) İnsanlar parçaya odaklanırken bütünü gözden kaçıra-bilir.

B) Herkesin yaşamda görmek istemediği olumsuzluklar olabilir.

C) Doğrunun birden çok tanımı olsa da gerçekte değiş-mez tek doğru vardır.

D) Yaşamı tekdüzelikten kurtarmanın yolu insanın içine dönmesidir.

E) Kendi gerçeklerinden habersiz insanlar, birçok konudaçevresiyle çatışmalar yaşar.

8. Düşünce, başı bozukluk anlamında özgürlük değildir. Herşeyden önce düzgün düşünmek gerekir. Buysa çekidüzenister. Boyutlarını genişletmek için zaman zaman deliliğeözense bile düşünce olmaktan çıkmak istemeyen düşünce,kendi de koymuş olsa, bir takım kurallara uymak zorunda-dır. Doğuştan bazı yatkınlıklar olmadan gerçekleşmese deöğrenmeye dayanan bir insan başarısıdır düşünme. Evde,sokakta, okulda, işyerinde, olaylardan, başkalarından ya-nıla düzelte öğrenilir düşünme. Düşünmenin öğrenmeklealıp vereceği olmadığını söylemek için insanın - düşünmediye bir şeyden haberi varsa- düşünmeyi öğrenmiş olmasıgerekir. Oysa düşünme hiçbir zaman tam bir etkinlikle öğ-renilemez.

Bu parçadan düşünce ve düşünme ile ilgili olarak aşa-ğıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A) Toplumun ortak değerlerini yansıtmaktan uzak olduğu

B) Yaşamı güzelleştiren bir güç olarak mutlaka aranmasıgerektiği

C) Eşyanın doğasında kendiliğinden bulunduğu

D) Çevrenin de etkisiyle deneme yanılma yoluyla öğreni-lebileceği

E) Büyük düşünce adamlarının yaratabileceği bir etkinlikolduğu 24

Page 25: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U İ L E R L E M E S I N A V I

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

9. İnsan ilişkilerini oldukça sık baş gösteren uzaklaşmalarıgenellikle “kesintiler” olarak yorumlanır. Kesintilerse heryanı ha sardı ha saracak heyecanı ile korkutur. Oysa ke-sinti sağduyu getirmedikçe pek öyle korkulacak bir şey de-ğildir. Ne yazık ki her şeyi yanlış değerlendirmeler ile iste-meye istemeye nelere katlanmıyor ki insan. Buysa giderekküçültüyor insanı, dolayısıyla da kültürü. Giderek insan dakültür de yavanlaşıyor. Gereken yerde, gereken zamandagöze almak gerekir ayrılığı. Bir bakıma: “Hoş geldin ayrılık!”

Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağı-dakilerden hangisidir?

A) İnsanlar, yaşamdan gerektiği ölçüde yararlanmaya ke-sintilerle başlar.

B) Her insan, yaşamı boyunca ayrılığın tadına en az birkez hissetmelidir.

C) Bazı kültürlerin dayanıksız olması, geleneklerin yeterin-ce olgunlaşmamasından kaynaklanır.

D) Sağduyulu davranan insanlar ayrılığı bir avantaja dö-nüştürebilir.

E) Bir toplumda kültür olgun insanların eliyle varlığını sür-dürür.

10. O zamanlar kentlerden öte bir köy yakınındaydım. Aylarcakaldım orada. Hava, yağmur, yel, güneş, gece, gündüzdemeden kırlarda eğitime çıkıyorduk. Nasıl oldu bilmiyo-rum içine çeki verdi doğa beni. Toprak, Ova, çiçek, ot,ağaç , gök, bulut, her şey öylesine yeni, bambaşka ve bi-ricikti ki! Ama hep, “Ah şu iş bir sona erse de buralara ge-lip şöyle gönlümce gezsem, tozsam buraları şöyle sindiresindire yaşasam!” diyordum kendi kendime. Son gün müneydi, birden bir korku düştü içime. Hiçbir zaman dile ge-tiremeyeceği bir acı… Ya bir daha buralara gelemezsem?Yepyeni hazlar duydum o zaman.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?

A) Çalışmak için yapılan eylemlerle haz almak için yapılaneylemler aynı sonucu vermez.

B) Her güzelliğin bir sonu mutlaka vardır.

C) Bir doğa parçası dahi insana hiç ummadığı güzellikleriyaşatabilir.

D) İnsanlar bir güzelliği elde etmeye çalışırken çevresinide düşünmelidir.

E) İnsanlar yaşadıkları zamanın tadını duymaya çalışma-lıdır.

11. Okuyarak bir sanatçının yirmi yıllık, elli yıllık deneyimlerini,gözlemlerini izleriz. Onları kendimiz kılmaya çalışırız. Sözgelimi Flaubert belki yirmi yıl düşünmüştür. Madame Bo-vary üzerinde. Kişi iki günlük, üç günlük okuma ile bütünbu gözlemleri deneyimleri yazarın yaşam karşısındaki tutu-munu izleme olanağı bulur. Romanın dünyasına girip yeniyaşamayı yaratmaya çalışır. Bu nedenledir ki okumak, yenibir yaşam yaratmak, yazılanı yeniden yazmaktır.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?

A) Okurun yapıtı bitirmesi ile yazarda yaşamdan kendili-ğinden çekilmek zorunda kalır.

B) Yazar, deneyimlerini paylaşma konusunda okuyucu-dan bir adım öndedir.

C) Okur, bir yazarın uzun sürede oluşturduğu yapıtlarınıkısa sürede okuyarak onun birikimlerine ulaştığı için dahaşanslıdır.

D) Her yazarın yapıtlarına yansıtmadığı kendinde saklıkalması gereken birtakım gizli bilgiler vardır.

E) Yazarla okurun yapıt karşısındaki tutumu çağa göredeğişiklik gösterebilir.

12. Masraflı bir sanattır müzik. Birkaç tüp boya, birkaç fırça vebir tuvalle yetinebilir ressam. Eserin sergilenmesi büyük birsorun değildir. Bir parça kâğıt ve bir kalemle işini görebilirşair. Onu da bulamazsa belleği ona yeter. Şiirin basılması,yayılması da büyük bir sorun değildir onun için. Oysa bes-tecinin yapıtı, gerek yaratımı sırasında gerek yaratıldıktansonra dinleyiciye ulaşabilmek için başka sanatlarla kıyasla-namayacak derecede masraf gerektirmektedir. Bir senfoniorkestrası'nın yıllık giderini ancak devlet karşılayabilir. Kargetirmez böyle kuruluşlar para koyana.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşıla-maz?

A) Müziğin diğer sanat dallarından daha çok yetenek ge-rektirdiği

B) Resimle uğraşanların malzemesini kolaylıkla elde ede-bileceği

C) Şiirle uğraşanların ekonomik olarak güçlü olması ge-rekmediği

D) Ressamların sergi açabilmesinin büyük bir emek ge-rektirmediği

E) Müzikle ilgili kuruluşların ticari olarak doğru bir girişimolmayacağı

25

Page 26: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U İ L E R L E M E S I N A V I

13. Yaşamın son günündesin, ne yaparsın? İşte hüzünlü hü-zünlü olduğu kadar da hepimiz için yanıtı zor sorulardanbiri. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Bildiğim bir şey var genede. Gazete okuyacak değilim doğrusu. Nasıl olsa olan olu-yor. Bundan böyle ben size yürüyüp gidecek olan dünkü,bugünkü, yarınki dünyanın bazı kırıntılarından haberim ola-cak da ne olacak! Son günümde yaşarken nedense sıragelmeyen nice şeyler var, onları el atarım tutkuyla. Başka-ları bol bol gazete okuyor zaten. Günü hele son günü, ge-tirisi götürüsü ile yaşamak için gazete okumasam da olur.Ama kitap, hele birkaç tanesi var ki…

Bu parçadan çıkarılabilecek asıl sonuç aşağıdakiler-den hangisidir?

A) İnsanlar bazı soruların yanıtını bulmakta güçlük çeker-ler.

B) İnsan bu dünyada son günü olduğunu bilse de kitapokumaya zaman ayırmalıdır.

C) Dünyada önemli görülen işlerim bir çoğu aslında saçmave boştur.

D) Bir işi sağlıklıyken tamamlayıp sonuç almaya bakmakgerekir.

E) Her insanın önemli saydığı işler mutlak suretle onun ki-şiliği ile ilgilidir.

14. Çok kişinin umurunda değilse bile: Bir başkadır yayla kira-zı. Kıyılarda erken kızarır kiraz. Sıcağından, güneşinden,yelinden olacak, yaylalarda gözlere, ağızlara, nice sonrasunar meyvesini. Yaz ortası güze devrildi devrilecek der-ken kendi kirazını gösterir yayla. Kıyıca gevreklikten apay-rı kıvam tutmuştur kiraz ağacı. Gövdesi dallarıyla, uzayışı,kapsayışıyla sağlam ve görkemlidir. Yapraklar koyu koyu,tanelerse iri iridir. Ren kıyılarında Ruhr ovalarının bağranacoşturan gece trenlerinin camlarında gözlerime anlık şim-şekler çaktıran kilometreler ötesindeki yüksek fırınların korkırmızı ateşidir kiraz.

Bu parçada “yayla kirazı” ile ilgili olarak aşağıdakilerdenhangisine değinilmemiştir?

A) Neye benzetildiğine

B) Ne zaman olgunlaştığına

C) Neden geç olgunlaştığına

D) Diğerlerinden neden daha dayanıklı olduğuna

E) Fiziksel özelliklerinin neler olduğuna

15. Çocuk anasından doğduğu andan itibaren hep çevresin-den kendine “şunu yap, bunu yapma, şöyle ol, böyle olma”şeklinde baskılar gelmektedir. Büyüyüp bilinçlendiğindebu usandırıcı buyruklara dik başlıkla karşı gelebilmek içinhep tetiktedir. Çevreden edindiği algılarla belleği yeterincegüçlenmediği, duygularını dizginlemeyi bilmediği, başka birdeyişle henüz kişiliği gelişmediği için onu aşılamak istedi-ğimiz, “bize göre iyi ve yararlı olan” görüş ve düşüncelerinölçüsünü iyi ayarlamak gerekir. Çocuğa da ne verecek sekiz halinde, sezgi yoluyla vermek zorundayız. Tersini yapar-sak yitiririz onu. Çocuk için yazarken bilimsel deneylere da-yanan bu gerçek, hareket noktası olarak benimsenmelidir.

Bu parçadan çıkarılabilecek asıl sonuç aşağıdakiler-den hangisidir?

A) Her yazarın yazın dünyasına çocuklar için de bir yapıtkazandırması şarttır.

B) Yazarlar, çocuklar için neyin doğru neyin yanlış oldu-ğuna kendileri karar vermelidir.

C) Çocuklar için yazılan yapıtlar da, mesaj buyurucu değil,dolaylı olarak verilmelidir.

D) Çocuğun kişiliğinin oluşumuna en önemli pay yazarlaraaittir.

E) Çocuğun küçük yaşlarda özgüven kazanması içinanne- babalara büyük görevler düşmektedir.

16. Hastalığa karşı kalkan yok, olamaz da. Değil mi ki bedenlibir yapımız var. Hastalığına bilen bir varlığız öyleyse. He-kim, ilaç, aşı, bilim, kimya, hastane, eczane bütün bunlarolsa olsa bazı hastalıkların bulaşarak yaygınlaşmasınıönleyebilir, bazı hastalıkları erteleyebilir. Gene de bedeniortadan kaldırmadıkça kökü kazınamaz hastalığın. Bedeniortadan kaldırmak insanı insan olmaktan çıkarmak demek-tir. Oysa insanın yapıp ettiği her şeyde, insana ilişkin herdoğa, kültür, tarih, toplum olgusunda bedenin örtük - açıkbir rol oynadığı gözden yitilmemesi gereken bir temel ger-çektir. Hastalık, insana özgü var olma koşullarından ötürüvar, insan yangının belirgin bir çizgisi.

Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağı-dakilerden hangisidir?

A) İnsanların hastalığa karşı ön yargılı olmaması gerektiği

B) Hastalığın baş göstermeden önlem alınması gerektiği

C) Her hastalığın mutlaka bir çaresini de var olduğu

D) Hastalığın insan yaşamının bir parçası olduğu

E) İnsanın hastalığı sağlığa kavuşmada bir aşama görme-si gerektiği 26

Page 27: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U İ L E R L E M E S I N A V I

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

17. Bazı kavramları, gereksiz yere birbirinden ayrı tutmak ka-dar birbiriyle kaynaştırmak da sağlıklı düşünmeye zararlıbir mantık işlemidir. En çok da yaşamın içinden doğan, ya-şama damgasını vuran kavramların örgüsü için geçerlidirbu. Hangi dilde olursa olsun eğitim ve öğretim sözcükleriböyle kavramları içermektedir. Gerçekten de eğitimi öğre-timden, öğretimi eğitimden başka şeylermiş gibi tasarla-mak yanlıştır. Eğitim öğretimle, öğretim eğitim ile sağlanır.Eğitimsiz öğrenim derme çatma kalır, öğrenimsiz eğitim cı-lız kalır. Önemli olan yetişimdir. Yetişim eğitimli öğretimin,öğretimli eğitimin bileşkesidir.

Bu parçadan “eğitim – öğretimle” ilgili olarak

I. Her ikisinin de aynı şeyi ifade ettiği

II. Birbirini tamamlayıcı kavramlar olduğu

III. Eğitimin öğretimden önce geldiğiyargılarından hangisine ulaşılabilir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III

D) I ve II E) I ve III

18. Yanlışların dolaylı dolaysız bazı erdemleri olduğuna bakıpinsana her zaman yarar getirdiğini söylemek düpedüz sa-pıklıktır. Ne var ki insan, genellikle “kesin” doğrulardan çek-tiğini pek az yanlıştan görmüştür. Belli bir durumda yararıgörülen bir yanlışı doğru katına yüceltirken, buna bir ilkegözüyle bakmaktan çıkabilecek tüm sonuçları iyice düşü-nüp tartmak gerekir. Yanlışların önce kötü bir şey olduğunusananlar, düştüğü yanlıştan ötürü küçüklük duygusuna ka-pılanlar, yanlışın değişik bir yapısı olduğunu saplanıp ka-lanlar, doğruya varmaktan umudu kesmelidir. Yanlış konu-sunda gerçekten kafa yoran herkes, eninde sonunda böyledüşünmekten alamıyor kendini: “Ben de herkes gibi yanlışüzerine bir takım yanlışlara düşmüş olabilirim. Gene deyanlışlar insanların doğrulara varmasına yardımcı olabilir.”

Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağı-dakilerden hangisidir?

A) Bir takım yanlışları yerinde ve zamanında yapanlardoğruya çabuk ulaşır.

B) Bazı yanlışlar insanı doğruya ulaştırmada araç göreviüstlenir.

C) Her yanlış insanı doğruya ulaştırmada aynı derecedegörev üstlenmez.

D) Bir yanlış, beraberinde bir doğruyu getirdiği için yanlışyapmaktan korkmalıdır.

E) İnsanın yanlışlarını değerlendirip doğrudan yana olma-sı kolaylıkla başarılabilecek bir şey değildir.

19. Söylentilerden biri şöyle: Korumaları ile İskender, gelip Di-yojen'in önünde durur:

- Ben İskender'im büyük kralım!

- Ben de köpek Diyojen'im!

- Sana “köpek” denmesi için ne yaptın böyle?

- Bana bir şey verenlere kuyruğumu sallarım, vermeyen-leri de kovalarım!

Bu parçada Diyojen'in Büyük İskender'e vermek istedi-ği mesaj aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnsanları küçük görmekten uzak durması gerektiği

B) Filozoflara karşı alçak gönüllü davranması gerektiği

C) Kralların kalıcı olmasının halkının refah düzeyini yük-seltmesine bağlı olduğu

D) Toplumun başındaki insanların herkes tarafından eleş-tirilmesi gerektiği

E) Kralların filozofların mesajlarını dinlemekte geç kalma-ması gerektiği

20. Ne diye balığa bu denli düşkünüm? Balıkçı bir ailenin ço-cuğuyum. Babam, annem, halam, amcalarım hep bayılırdıbalığa. Balık sevdiğim çok kişisel ama kuşatıcı bir açıkla-ması da şöyle: Balıklar biz insanlara uzak mı uzak yapıdacanlılardır. Etleri tam et değil, kemikleri de öyle, boyları boş-ları, biçimleri ile bir bakıma hiç ilgileri yok bizimle. Yaşamaortamları bizimkinden bambaşka. Davranışlarıyla insanabenzemiyorlar. Sesleri çıkmaz, havada karada ölüverirler.Hiçbiriyle doğru dürüst iletişim kuramıyoruz. Sımsıcak me-meden yoksunlar. Solungaçları irkiltiyor. Beyinlerine beyindemek için bin tanık ister. Kanları buz gibi. Dik duruştanötelerde bir yatıklık onlarınki. Belki de bütün bunlardan ötü-rü bir kez candan olunca balıklar, canlılığın bambaşka birevrimsel olanağından pay alıyoruz soframızda.

Bu parçada “balıklarla” ilgili olarak aşağıdakilerden han-gisine değinilmemiştir?

A) Suyun dışında yaşama olanağı bulunmadığına

B) Diğer canlılardan fiziki farklar taşıdığına

C) Diğer canlılardan yaşama ortamlarının büsbütün deği-şik olduğuna

D) Balığa düşkünlüğün soyaçekimden kaynaklandığına

E) İnsanlarla iletişim kurmada güçlük çekildiğine

27

Page 28: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U İ L E R L E M E S I N A V I

Önemli olanı ne denli tutkuyla belirtmede yoğunlaşırsan yoğunlaş, gerekeni gerektiğince saydam kılamıyorsun bir türlü. Yazarlığın pek çok insan - kültür etkinliğiyle ortaklaşa açmazı bu. Dolambaçlı gidiş gelişlerle, şaşırtıcı sapışlar-la, tuhaf bekleyişlerle örtülmüştür denemenin dokusu. Bu yazgıyı sabır, özen ve anlayışla benimsemedikçe, geçici-de olsa dinginliğe erişemez denemeci. “Kim bilir ne önemli öğelere dokunmadan geçtim.” “Ola ki, tam da istediğim, di-lediğim önemliyi, önemli önemiyle veremedim!” kaygısına batar yaşam. İlk bakışta tersi izlenimlere katılanlara karşın, denemecilik başka türlü olur mu zaten? Böylece, deneme-cilik cana can katan tedirginliklerin boydan boya kapladığı kendince tatlı mı tatlı yaşamlı bir tedirginlikler yurduna dö-nüşür.

21 ve 22 sorularını yukarıdaki parçaya göre yanıtlayınız.

21. Bu parçadan deneme ve denemeci ile ilgili aşağıdakiyargılardan hangisi çıkarılabilir?

A) Deneme yazarları her denemenin sonunda mutlakakendini eleştiren bir tutum izlemelidir.

B) Her denemenin kendine özgü gizli ve açık olarak anlat-mak istediği kavramlar, durumlar vardır.

C) Okuyucuya bir mesajı açık olarak vermek için denemedoğru bir araç değildir.

D) Denemeci denemenin doğası gereği sürekli olarak me-sajını doğru verip vermediği kaygısı yaşar.

E) Deneme yazarları kısacık bir yazı içine koca bir dünyayıyerleştiren sözcük ustalarıdır.

22. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiş-tir?

A) Denemenin doğrusal bir çizgide ilerlemediğine

B) Denemecinin durulmasını sabır ve anlayışla mümkünolduğuna

C) Denemecinin zaman zaman tedirginlikler yaşayabile-ceğine

D) Denemelerde anlatılmak istenenin dolaylı olarak yapıl-ması gerektiğine

E) Tedirginliklerin denemeciliğin doğal bir parçası olduğu-na

Dünyanın neresine gidersen git kestane soyu tehlikede. Ağzı uygun kestane bulmakta zorluk çekilmesinden belli bu. Bunun büyük ölçüde nedeni kestaneyi hor kullanma-mız. Gerçekte insan gibidir kestane, özen ister; özen gör-meyince incinir. Az emekle çabucak yere indirmek için ucu sivri uzun sırıklarla bir kez dallara daldın mı yılların yavaş-lığı ile bilgece öz tutan oluşumları berbat eder umursamaz-lık. Kaşla göz arasında yaralanan ağaç, zamanla kara kara şişlikler dökmeye başlar. Hastadır artık. Hem de neredey-se iyileşmez bir hasta. Üst üste yaralar sarar her yanını. “Doğa vermiş, bu ağaç meyvesini esirgiyor, haydi öbürle-rine!” Varsın böyle kandırsın ne yaptığını bilmeyenler ken-dini. Bulaşıcıdır şişlikler. Çok geçmeden kuru dal çölüdür kestane bahçesi.

23. ve 24. soruları yukarıdaki parçaya göre yanıtlayınız.

23. Bu parçadan kestane ile ilgili aşağıdakilerden hangisiçıkarılamaz?

A) Ağaca zarar verilmeden toplanması gerektiği

B) Türünün dünyada giderek azaldığı

C) Hasat mevsiminin geç olduğu

D) Hassas bir bitki türü olduğu

E) Toplanmasının emek gerektirdiği

24. Bu parçada geçen “kaşla göz arasında” sözünün kattığıanlam aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?

A) Bir bidon suyu ağacın dibine dökmüş.

B) Masayı dahi toplamadan evden ayrılmış.

C) Çocuklar kimseden izin almadan dama çıkmışlar.

D) Çocuğun oyuncağını hemen kendi çantasına atmış.

E) Bir ara size gelip oyunumu okuyacağım.

28

Page 29: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U İ L E R L E M E S I N A V I

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

Bazı çevrelerin hoşuna gittiği üzere, “Gazete bir iletişim aracıdır.” deyip geçenler var. Bazı çevrelerin hoşuna git-tiği üzere, elektronik birtakım gereçlerin özellikle de bilgi-sayar ailesi doğumlu ya da bu aileden doğacak varlıkların kısa sürede gazete gibi şeyleri silip süpürüp onların yerine gesöyleçeceğine inananlar var. Gel gör ki gazete nasıl ki-tabı yok edemediyse televizyon ile benzeri gereçlerin de gazeteyi yok edeceğini sanmıyorum. Gerçi gazete - bilgi-sayar savaşının başlangıcındayız. Öyle bir hızla gelişiyor ki teknik kimse geleceği önceden bilemez. Orası öyle de dananın kuyruğu yalnız hız etmeni ile kopmaz. Güncele yö-nelik, güncelde günceli aşan bir düşünme, bir sindirme, bir değerlendirme işlevidir de gazete.

25. ve 26. soruları yukarıdaki parçaya göre yanıtlayınız.

25. Bu parçadan çıkarılabilecek asıl düşünce aşağıdakiler-den hangisidir?

A) Tekniğin gelişmesi ile gazeteciliğin yerini başka araçlaralacaktır.

B) Gazete bir süre kitabın işlevini üstlenmişse de sonralarıbu işlevinden vazgeçmiştir.

C) Gazetenin günceli yorumlama işlevinden dolayı yerinibaşka araçlara bırakması düşünülemez.

D) Gazetenin temel işlevi topluma yol göstermek onu bi-linçlendirmek olmalıdır.

E) Her gazetenin canlı varlık gibi bir doğumu bir ölümüvardır.

26. Bu parçada geçen “güncel de günceli aşan bir düşünme”sözüyle vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisi-dir?

A) Toplumun beğendiği haberlere eleştirel yaklaşma

B) Konunun herkes tarafından tartışılmasını sağlama

C) Olayların ilgi çekici yönlerini ön plana çıkarma

D) Olayları belirli bir bakış açısı ile okura sunma

E) Konunun ve olayların bilinmeyen yönlerine ışık tutma

Bilindiği gibi masallar, halkın hayal gücüyle yarattığı ve-rimlerdir. Fakat bunlar, sadece birer kuru hayal değildir; gerçeğin de büyük payı vardır. Halk hikayelerinde gerçek ön planda, hayal arka planda gelir. Bu gerçekler düpedüz değil de masal motifleri ile anlatılır. Bu bakımdan kendi top-lumumuzun yaşantılarını da bize öğretir. Hele insanı insa-na tanıtıcı yönü daha kuvvetlidir. Gerçekten masallar insan ruhlarına yapılmış gezilerdir. Halk ruhunun vatanı olan bu eserlerde, halk kendini, kendi dilini, kendi kalbini, kendi kal-binin gülen ve ağlayan tellerini buluyor. Umut bekleyenlere umut, teselli bekleyenlere teselli, kuvvet dileyenlere kuvvet veriyor

27. ve 28. soruları yukarıdaki parçaya göre yanıtlayınız.

27. Bu parçada masallar ve halk hikayeleri ile ilgili olarakaşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Halk kültürünün aktarılmasında rolü olduğuna

B) Halkın ortak duyuş ve düşünüş tarzlarını içerdiğine

C) Gerçekleri saptırmadan olduğu gibi aktardığına

D) Düş gücünün yanında gerçekleri de kapsadığına

E) İnsanın iç dünyasının birer haritası niteliği taşıdığına

28. Bu parçadan masallar ve halk öyküleri ile ilgili olarakaşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılabilir?

A) İnsana gereksinim duyduğu psikolojik desteği sağlaya-bildiği

B) Halkın yaşantısına tek başına biçim verdiği

C) Toplumsal yaşamı düzenlemede yeterli olduğu

D) Gerçekleri aktarırken abartıya da yer verebileceği

E) Her insanda farklı farklı yorumlamalara neden olabile-ceği

29

Page 30: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U İ L E R L E M E S I N A V I

Şırıl şırıl bir mutluluk çeşmesi olmalı yüzyıl. Oysa ne içil-mez bu çeşmelerde. Seyrekçe lıkır lıkır içilip özümsense de ya hiç içilmez ya da diziyle arıtmadan geçirmelisin içtiğini Bir bakıma “ayrıştırma” işlemidir yaşamak. Herkes durumu, yetisi uyarınca yapar bunu. Her şeyi belirleyense amaçtır; amaçla genellikle mutluluktur. Zorlukların en çetinide bur-dadır zaten. Çünkü mutluluğun ne olduğunda düğümlenir bu zorluk. Gelgelelim kimse bilmez mutluluğun ne olduğu-nu. “Ben bilirim" diye ileri çıkanlara rastlansa da kimse an-latamaz. İter tutar şeylerin söylendiği sanılan söylemlerde bile birinin dediği öbürünün dediği ile bağdaşmaz. Birinin mutluluk cenneti, başka birinin mutsuzluk cehennemidir.

29. ve 30. soruları yukarıdaki parçaya göre yanıtlayınız.

29. Bu parçadan mutlulukla ilgili olarak aşağıdaki yargılar-dan hangisi çıkarılabilir?

A) Güçlü insanların mutluluk beklentisi içinde olması yer-sizdir.

B) Her insan mutlulukla ilgili mutlak bir kaygı yaşar.

C) Mutluluğu arayanların bu yüzyılda çaba harcaması bo-şunadır.

D) Ortak bir mutluluk tanımını ulaşmak olanaksızdır.

E) Gerçekliğinin farkında olmak, mutlu olmak için yeterlibir nedendir.

30. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi mutlulukkavramının bir özelliğidir?

A) Görecelik

B) Nesnellik

C) Açıklık

D) Süreklilik

E) Tutarsızlık

31. Saniyeler kilometreleri denk düşen uzaklıklarla ölçülür ça-ğımızda. Gerek bilimde gerek teknikte gerek düşünce deçok hızlı değişimler oluyor. Bu değişimlerin önünde olaninsan “Çağdaş insandır” gerisinde kalan çağ dışıdır. Çağ-daşlaşmak için gelişmelere ayak uydurmak zorundayız.Gelişmeleri sezmek geniş oranda okumaya bağlıdır. Bunuyapmayan mevsimler değiştikçe yalnız giysi değiştirmeklekalmaz, havaya göre düşünceleri de değiştirir. Toplumları-na en büyük kötülüğü de bunlar yaparlar dünyayı durdur-mak istemiş toplumlarını sürü saymış tüm kişilerin tarihinigözden geçirin, bunların hep belli kalıplar içinde bocaladık-larını göreceksiniz.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşıla-bilir?

A) Bir toplumun çağdaş uygarlığı yakalaması kendindenüstün bir kültürü taklit etmesi ile mümkündür.

B) Kültürel alışverişte kararsız olan toplumlar gelişmelereayak uydurmak da zorlanırlar.

C) Eğitimine birinci derecede önem vermeyen toplumlargelişmişlik düzeyini yakalamakta geç kalır.

D) Toplumları önemseyen anlayışlar ve kişiler her zamanilerlemenin çağdaşlaşmanın öncüsü olmuştur.

E) Bir toplumun gerçekleri görmesi ve ilerlemesi teknik bil-giye ulaşmasıyla mümkündür.

32. İyi yönleri kötü yönleriyle, güzellikleri, çirkinlikleri ile mi çokolumlu gerçeklikler yanında olumsuz gerçeklikler de sergi-ler her yaş. Onun içindir ki bir tek gençliği, yaş evrelerinindoğru diye bellemek, dolayısıyla da gençlikten önceki ço-cukluk evresi ile gençlikten sonraki olgunluk ve yaşlılık gibievreleri hangi açıdan olursa olsun, eksik, güdük yaş ev-releri diye görüp aşağılamak hiç doğru değildir. Her yaşınyasası yazgısı kendinde. Her yaş ağırlığını kendi içinde ta-şıyan bir gelişme kesimidir. Söz gelimi, yaşlılığı mızmızlık,korku, miskinlik, kıskançlık çağı diye gören gençler haksızgenellemeler yapıyorlar. Yaşlanınca tam da böylesi nite-liklerden sakınsınlar. Gençlik çağını dinçlik, korkusuzluk,ataklık, sevecenlik çağı diye gören yaşlılar da öyle. Genç-ken tam da böylesi özellikleri mi vardı onların?

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiş-tir.

A) Gençlerin yaşlandığında miskinlik ve kıskançlıktanuzak durmaları gerektiğine

B) Gençliği yaş dönemlerinin en güzeli ve en değerlisi ola-rak görülmemesi gerektiğine

C) Yaşlıların mutlaka boşuna geçirdiği süreyi telafi etmesigerektiğine

D) Her yaşın insan için bir olgunlaşma dönemi oğluna

E) Yaşlıların gençliği dinamizm dönemi olarak algılanma-sının yanlış olduğuna 30

Page 31: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınlarıK O N U İ L E R L E M E S I N A V I

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

33. Çok kişinin değerini ayırt etmeksizin savurup gittiği bazıdeğerli şeylerin özellikle de sözün, eylemin, isteğin, ge-reksiniminin yani güzel niteliklere açık kapsamlı yaşamınhakkını veren bir düşünür Diyojen. Öyle bir düşünür ki ken-dince yaşamanın keyfini çıkarmayı biliyor, başkalarının daöyle yapması gerektiğini doğru bulduğu için zaman zamançevresini çekincesiz eleştiriyor. Bu yaşama biçimiyle ger-çekten bağdaşan bir eleştiri ustası o. Bu ustalığı belki deen uygun şöyle nitelemem yerinde olur: düpedüz eleştiri-de bir eleştiri onunki. Süsleme, örtmece, uzatma gibi sözlüsözsüz araçlara başvurmaksızın dosdoğru söyler, yapar,yaşar. Ondan bize kalan ne varsa yada adı dolayındaki ta-sarımlı anlatılarda ona uyarlanan ne kalmışsa her şey tanıkbu dosdoğru aracısız eleştirisine.

Bu parçada Diyojen ile ilgili aşağıdakilerden hangisinedeğinilmemiştir?

A) İnsanların yaşamanın tadına varması gerektiğini sa-vunduğuna

B) Çevresindekileri yeri geldiğinde korkusuzca eleştirebil-diğine

C) Dönemin en zeki ve saygın bir düşünürü olduğuna

D) Yaşamıyla yaptıklarının örtüştüğüne

E) Eleştirilerini dolaylı olarak yapmadığına

34. Aklın duvarları var mı? Varsa ne yapıp edip akıl bu duvar-lara gitmekle görevlidir. Korkudan, yetersizlikten bu göreviyerine getiremeyen akla “akıl” adı yaraşmaz. O zaman aklıbekleyen olanaklar şunlar: Ya kafasını duvara çarpar, ze-delenir. Ya duvara gelir gelmez geri döner; bazı başarılaraerişse bile keyfi kaçmıştır artık. Ya duvarı yıkmaya çalışır,yıktığı da olur ama, duvarlardan ilkini yıkar yıkmaz, “Artıkduvar muvar kalmadı!” diye övünmeye kapılır ki bu da aklınilk başarıyla sarhoş olup ipin ucunu kaçırdığını gösterir.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılabi-lir?

A) Akıl gücünü kullanmak yerine sezgi gücünden yararlan-mak insanı hedefine daha çabuk ulaştırır.

B) Aklın duvarlarını açmak her koşul altında zor ve de im-kânsızdır.

C) Akıl gücünden sonuna dek yararlanırken ölçüyü de ka-çırmamak gerekir.

D) Akıl her zaman kişiye doğruyu ve iyiyi göstermektenuzaktır.

E) Kişi çoğu zaman aklına güvenmekle hatasız olduğunainanır.

35. “Güzel” yazmak elbette yalnızca toplumcu dünya görüşünübenimsemiş sanatçılara vergi değil. Eşsiz güzellikleri aynıgüzelliklerle bize aktaran nice bireyci yazar tanıyoruz. Amatek başına güzeli yakalayıp yansıtmak yeterli değil. Önemlive de gerekli olan, güzelle doğruyu, haklıyı bir arada vere-bilmektir. İşte sorunun can alıcı yanı burasıdır.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılabi-lir?

A) Her yazarın öncelikli amacı güzeli aramak olmalıdır.

B) Önemli olan sanatçının dünya görüşü değil, yaşam biçi-midir.

C) Bir sanatçıyı ölümsüz kılan ne dediği değil, nasıl dediği-dir.

D) Sanatçı güzeli ararken doğruya ve haklıya aynı önemleyaklaşmayı da bilmelidir.

E) Yazar, haklıyı ve haksızı nesnel olarak değerlendiripokuyucuya güzelin formunda aktarmalıdır.

36. Bugün insanın kıymetli insanlar olarak seçtiği insanlarla,toplum ve makinenin kıymetli insan olarak seçtiği insanlararasında ortak bir yön ve benzerlik yoktur. Örneğin biz dü-rüst iş yapan ve doğru sözlü insanı değerli kabul ederiz.Oysa makine ve toplum yalancı da olsa teknisyen bir işçiyideğerli kabul eder. Yani toplum kendi işine yarayan insanıseçer. Ancak insanın yararlı olsun olmasın gerçek değeresahip insanı seçmesi gerekir. Her zaman işe yarayan vefaydalı olan kimse ile değerli olan kimse arasında fark var-dır. Toplum bizden daha güçlü olduğu için biz seçim hakkı-nı kaybediyoruz, maneviyat değil bütün değerleri makineciekonomik toplum seçiyor.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarıla-maz?

A) Değerli insan ile faydalı insan arasında fark vardır.

B) Seçim hakkı şu anda toplum elindedir.

C) Yararlı insanın seçilmesi değil değerli insanın seçilmesiönemlidir.

D) Toplum hayatını kolaylaştıran insanlar hem değerli hemde yararlı insanlardır.

E) Toplum kendi işine yarayan insanı değerli kabul eder.

31

Page 32: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

yayınları

T Ü R K Ç E

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

PARAGRAFK O N U İ L E R L E M E S I N A V I

39. I. Dünyanın birçok bölgesinde, özellikle Avrupa ülkelerin de jeolojik miras özelliği taşıyan oluşumlar koruma

altına alınıyor.

II. Korumanın ilk amacı, bu doğal anıtların zarar görmeme-sine odaklanıyor.

III. Jeolojik miras kapsamına alınan bölgelerde jeoparklaryapılarak bu bölgeler turizme açılıyor.

IV. Bu bilgileri koruyarak, gelecek kuşakların yerküreninöyküsünü kendisinden dinlemelerini sağlayabiliriz.

V. Jeolojik mirasla ilgili çalışmaların yapılması, yüzlercemilyon yıl öncesinden günümüze kadar gelen birçokbilginin korunması anlamına geliyor.

Bu parçada numaralanmış anlamlı bir paragraf oluş-turulduğunda sıralama aşağıdakilerden hangisi olma-lıdır?

A)I-II-IV-III-V B) II-III-I-V-IV C) I-V-IV-III-II

D) I-III-V-IV-II E) I-II-III-V-IV

40. (I) Çarşı içindeki gezimize turunç ağaçları eşlik ediyor. (II)Bir ay önce gelebilmiş olsaydık, tüm şehri saran portakalçiçeği kokusunu içimize çekebilecektik. (III) Ancak bugünekadar hiçbir tanıtım yapılamadı bu kent için. (IV) Bir arka-daşımız çarşının en eski noktasını gösteriyor: “Yoğurtçupazarı”, eskiden halkın buluşma noktası imiş. (V) Sonraekliyor: “Mersin'de her sokak iskeleyle buluşurdu eskiden.”(VI) Dünyanın en eski ve canlı limanlarından olan şehriböyle hayal etmek çok zor olmuyor.Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisi anlatımınakışını bozmaktadır?

A) II B) III C) IV D) V E) VI

37. (I) Onun şiirleri hiç kuşkusuz bir yapı sağlamlığını da birlik-te getiriyor. (II) O, neyin şiir olduğunu neyin şiir olmadığınıbiliyor. (III) Şiirlerinde yer yer 70 sonrası yazılan şiir maz-munları ve klişe dizeler göze çarpıyor. (IV) Okuyucudanyalnızca okuma çabası değil, bilgi de istediğini görüyoruzbu dizelerde. (V Uzun dizelerle yazması da dolgu dizelere,seyrek bir dokuya götürüyor ozanı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisindensonra “ Şiir geleneğimizi bilen ondan yararlanan bir şair.”cümlesi getirilebilir?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E)V.

38. (I) Ceviz birçok tatlıda yapı maddesi veya süsleme amaçlıkullanılır. (II) Bazen kabak tatlısına eşlik eder, bazen debaklavanın içini doldurur. (III) Özellikle geleneksel baklava-nın iç dolgusu cevizle yapılır.(IV) Sadece bu özelliği ön pla-na çıkarılarak bile, dünyanın ilgisi çekilebilirdi (V) Cevizinverdiği karamelli, gövdeli ve kabuğundaki taneden gelenaromayı diğer yemişlerde bulmak zordur. (VI) Anadolu’daceviz sucuğu ve cevizli pestiller de binlerce yıldır yapılma-ya devam eder.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisi anlatımınakışını bozmaktadır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E)V.

41. Masa başka. Anlaşılan daha çok artsın diye sevgimiz,zamanzaman ayrılırız birbirimizden. Kırda bile başımız sıkışsa ona

koşarız. Uzunca bir yürüyüşün ardından en çok aradığım şey masadır. Öyle bir özlem ki masa özlemi,insan ne bir yandaki denizin değişken genişliğine bakar artık,ne de öbür yandaki toprağın inişi çıkışı oyalar gözü. Açık koyu yeşillerin çekiciliği eksilir,nerden geldiği belli olmayan seslerin yeniliği kalmaz. İlkin doya doya içimize çektiğimiz kokular boğmaya başlar. Gezintilerin amacı masaya kavuşmak mı dersiniz? Rastgele bir kır bahçesinin çürük çarık masası mutluluk vermeye yeter bana.Şöyle bir yaslanır yaslanmaz tadına doyum olmayan bir sevinç yayılıverir içime dışıma. Bazen daha masanın başından yeni ayrılmışken çöküveririm kaldırıma taşan bir kahvenin masasına.Dayanamam masa görünce.

Bu parçadan masalarla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?

A) İnsanı yaşamın tekdüzeliğinden kurtardığıB) İnsan için değişik bir çekiciliğe sahip olduğuC) Yaşamı renklendirmede etkin rol oynadığıD) İnsana mutluluk veren bir yönü bulunduğuE) İnsanların yokluğuna alışmakta zorlandığı

32

HAYAT BİSİKLETE BİNMEK GİBİDİR.PEDALI ÇEVİRMEYE DEVAM ETTİĞİNİZ MÜDDETÇE DÜŞMEZSİNİZ.

C. PEPPER

42. (I) Klasik şiirimizin,şiir geleneğimizin ustaca, özgünceözümlenişidir onun şiiri. (II) Bu geleneğin içinde yalnız bir şiirbiçimi olarak yer almaz gelenek,tasavvuf da kimi zamaneser onun ürünlerinde. (III) Doğanın egemenliğinden,arılığındanteknolojik karmaşaya yuvarlanan çağın sıkıntısı da onunşiirinde yansımıştır. (IV) Kır şarkısının mutluluğu güzelimçiçekler, Panik şiirinde birdenbire taşlaşmış,lavlar altındakalan bir doğa görünümüne dönüşmüştür.(V) Necatigilüzerine yazı yazarken onun radyo oyunlarına değinmemekolur mu? (VI) Onun radyo oyunları bütün bağımsızlıklarınakarşın şiirlerinin düz yazıyla bir açıklamasıdır.

Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragrafa kaç numaralı cümleyle başlanmalıdır?

A) II B) III C) IV D) V E) VI

Page 33: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

KONU İLERLEME SINAVI -2 - ANLAM BİLGİSİ KARMA-

1. (I)Yüzyıllar boyunca iki imparatorluğa başkentlik

yapan İstanbul, tarihin her döneminde önemini

korudu. (II) Yeditepe üzerine kurulmuş görkemli

camiler, Galata, Pera, Kız Kulesi ve Haliç,

seyyahlara ilham kaynağı oldu. (III) Ancak akan

zamanla birlikte büyüyerek bir mega kente

dönüşen şehir, 19. yüzyılda başlayan ve artarak

devam eden bir ulaşım sorunuyla karşı karşıya

kaldı. (IV) Kentin bu sorununu çözmek üzere

Marmaray ve Metro Projeleri geliştirildi. (V)

Ulaştırma Bakanlığı tarafından başlatılan

Marmaray Projesi, İstanbul’un Asya ve Avrupa

kıtalarındaki demir yolu hatlarını boğazın

altından geçen bir tüp tünel vasıtasıyla birbirine

bağlayacak.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir amaç söz konusudur?

A) I. B) II. C) III. D) IV E) V

2. (I) Kura Nehri, Ardahan’ın üç bin metrelik

zirvelerinden süzülen kar ve kaynak sularıyla

büyüdükçe büyüyor. (II) Göle’den, Posof’tan,

Çıldır’dan sinesine aldığı derelerle coştukça

coşuyor. (III) Gürcistan sınırına doğru derin bir

kanyona giriyor. (IV) Sarıçamlarla kaplı karlı

dağların ortasından uğuldayarak veda ediyor

topraklarımıza. (V) Doğu’nun en bakir

ormanlarıyla çevrili Kura Vadisi’nde kalem gibi

dümdüz, uzun sarıçam ormanlarında yaban

hayvanlarının yürürken çıkardığı çıtırtılar eksik

olmuyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede bir gelişimden söz ediliyor.

B) II. cümlede bir kişileştirmeye başvuruluyor.

C) III. cümlede bir yön belirtiliyor.

D) IV. cümlede öznel bir anlatım sergileniyor.

E) V. cümlede bir değişimden söz ediliyor.

3. (I) Narlıkuyu’dan doğuya doğru gittiğinizde

Akkum’dan sonra sola dönerseniz, dar bir yol sizi

Adamkayalar Nekropolü’ne götürür. (II) İlk

kilometreler asfaltsa da, sonra küçük sivri taşlarla

dolu bir toprak yola dönüşür. (III) Adamkayalar’ın

küçücük bir teneke levhaya yazılmış adı

silinmişse eğer, mutlaka birilerine sorun. (IV) Son

200 metreyi yürüyerek gideceksiniz çünkü. (V)

Sonra birden kendinizi dik bir uçurumun

kıyısında bulacaksınız. (VI) Aşağıda uzanan

kanyonun ilerisinde, denizin içinde bir inci gibi

duran Kızkalesi’ni göreceksiniz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi kendinden önceki cümlenin gerekçesi durumundadır?

A) I. B) II. C) III. D) IV E) V

4. (I) Trabzon’dan Uzungöl’e doksan kilometrelik

asfalt bir yolla ulaşılıyor. (II) Uzungöl ile

Demirkapı Yaylası arası toplam 12 kilometrelik

stabilize bir yol. (III) Yaylaya minibüs çalışıyor

yaz aylarında. (IV) Turizme yeni yeni merhaba

diyen Demirkapı’da, yayla evlerinde konaklamak

veya çadır kurmak da mümkün. (V) Yedi gölün

tamamı hava elverişli olduğu takdirde iki günde

yürünerek gezilebilir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir yoruma yer verilmiştir?

A) I. B) II. C) III. D) IV E) V

Page 34: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

KONU İLERLEME SINAVI -2 - ANLAM BİLGİSİ KARMA-

5. (I) Stuttgart’ın yumuşak eğimli tepeleri ve ılıman

iklime sahip coğrafyasında yüzyıllardır bağcılık

yapılıyor, şarap üretiliyor. (II) Dünyanın en iyi

şaraplık üzümlerinden olan Risling, Stuttgart’ı

çepeçevre saran bağlarda yetiştiriliyor. (III)

Bölgenin şarap geleneği yaklaşık altı yüz yıl

öncesine uzanıyor. (IV) Stuttgart çevresinde beş

yüz civarında üzüm yetiştirip, şarap üreten yerel

firma bulunuyor. (V) Rengi altın sarısı ile yeşil

arasında Risling şarapları, hafif içimi ve

ferahlatan aromalı tadıyla, Stuttgart denince akla

ilk gelen lezzetlerden...

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir karşılaştırma yapılmıştır?

A) I. B) II. C) III. D) IV E) V

6. Bir şeye karşı istek duymayan, ondan yoksun

kalmış değildir.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamcaen yakındır?

A) İstek duyulmayan şeylere karşı ilgisiz

kalmak, onun gerekli olmadığı anlamına

gelmez.

B) Bir şeyi istemek, onu elde etmek için bir

başlangıçtır.

C) İsteklerimizin temelinde yatan ondan

mahrum olmamızdır.

D) Doğada her şeyin belirli bir işlevi olduğu

düşüncesi yanlış değildir.

E) İnsan istek duyduğu şeyleri elde etmek için

çaba harcamalıdır.

7. (I) O, şiirlerini 70’li yıllarda yayımlamaya

başlamış bir şair. (II) “Mayıs” adlı kitabında

umutlu bir geleceğin izlerini buldum ben. (III)

Ölçülü ve uyaklı şiire bir özen görülüyor

şiirlerinde. (IV) Tekdüzeliğe, mekanik bir

kuruluğa sürüklemediği sürece şiiri, kaçınması

gerekmez bundan. (V) Doğayla insanların, acıyla

sevincin, umutla öfkenin iç içe yaşadığı şiirler var

kitabında.

Bu parçada numaralanmış cümleler için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede bir bilgi verilmektedir.

B) II. cümlede olumlu bir değerlendirme

yapılmıştır.

C) III. cümlede şairin yaklaşımı ortaya

konmaktadır.

D) IV. cümlede bir koşul söz konusudur.

E) V. cümlede bir genelleme yapılmıştır.

8. (I) Gündüz, kadınlara yönelik hazırlanan

toplumsal güveni, değerleri zedelemeye yönelik

programların önü alınamıyor. (II) Hiçbir amacı

olmayan, sırf reyting kaygısıyla yapılan

programlar, ne kadar iyi ve güzel olan varsa

yıpratmaya çalışıyor. (III) Adeta kötülüğü ve

çirkinliği akıllara ve kalplere kazıyarak insanları

insanlara ve topluma karşı ürkek ve korkak hale

getiriyor. (IV) Kurgulanan programlar; ne kadar

küfür, hakaret, alay, küçümseme ve cinsellik

konusu içerirse o kadar seyredilir düşüncesiyle

çekiliyor. (V) Hemen hemen bütün kanalların

aynı tarz programları yapması izleyicilere

alternatif programları gerekli kılmaktadır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “çaresizlikten” söz edilmektedir?

A) I. B) II. C) III. D) IV E) V

Page 35: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

KONU İLERLEME SINAVI -2 - ANLAM BİLGİSİ KARMA-

9. (I) Ben Türkiye’de, söylenenlerin aksine, son

derece iyi, samimi ve hakiki bir edebiyat okuru

olduğuna inanıyorum. (II) Ve bu okurun varlığını

çok önemsiyorum. (III) “Filanca eleştirmen

hakkımda ne demiş, öteki ne yazmış...” bunlar

derdim değil. (IV) Benim muhatabım edebiyat

okuru. (V) Okurlardan gelen hem olumlu hem

olumsuz eleştirileri dinliyor, onların düşüncesine

kıymet veriyorum.

Bu parçadaki numaralanmış cümleler için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede karşı çıkma, kabullenememe söz

konusudur.

B) II. cümlede edebiyat okurunun önemsendiği

belirtilmiştir.

C) III. cümlede söylenenlerin dikkate

alınmayacağı ifade edilmiştir.

D) IV. cümlede okurun niteliklerinden söz

edilmiştir.

E) V. cümlede okurun görüşünün

önemsenmesi dile getirilmiştir.

10. (I) Vücudumuzda dakikada on milyon hücre ölür

ve bir o kadarı da yenilenir. (II) Ortalama yüz

günde (beyin ve sinir hücreleri hariç) bütün

vücudumuz yenilenir. (III) Düzensiz kötü

beslenme yenileme sistemini aksatır, cildiniz

canlılığını, tazeliğini kaybeder ve en önemlisi

hastalıklara açık olursunuz. (IV) Yorgunluk,

çabuk yorulma, baş ağrısı olabilir; düşünce ve

hafıza sistemi bulanıklaşır. (V) Bu nedenlerden

dolayı düzenli ve sağlıklı beslenmeye dikkat

etmeli ve yemek için yaşamamalı sadece

yaşamak için yemeli görüşünü benimsemeliyiz.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “öneri” vardır?

A) I. B) II. C) III. D) IV E) V

11. (I) Her gün yaşadığımız ve gerçekte büyük bir

mucize olan uyku, genellikle bilinenin aksine tüm

vücut sistemlerinin pasifleştiği bir dinlenme

süresi değildir. (II) Çünkü uyku esnasında vücut

aktif bir yenilenme sürecine girer. (III) Uyku

esnasında gün boyunca zihni meşgul eden

aktiviteler, gerginlikler ve hafızaya alınan bilgiler

adeta bir bilgisayarın belleğinin ayıklanması gibi

ayıklanır. (IV) Uykuda hormon düzeyi dengelenir,

sindirim sistemi çalışır, bağışıklık sistemi devreye

girer, deri yeniden yapılandırılır. (V) Hücre

bölünmesi uykuda yoğun bir şekilde devam eder.

Bu parçadaki numaralanmış cümleler içinaşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I. cümlede yaygın bir kanaatin yanlışlığından

söz edilmektedir.

B) II. cümlede kendinden önceki cümlenin

gerekçesine yer verilmiştir.

C) III. cümlede uykuda gerçekleşen durum bir

benzetmeyle somutlaştırılmıştır.

D) IV. cümlede uyku esnasında gerçekleşen

durumlardan söz edilmiştir.

E) V. cümlede uykuda dinlenmenin önemi

vurgulanmıştır.

12. (I) Mekikle öyküsünde işçi kesimi ele almış

yazar.(II) Bir çorap atölyesinde çalışan işçilerin

iç dünyasına eğilir. (III) Yazarın makine-insan

ilişkisini vurgulaması, zaman olarak öğle tatilin

seçmesi işçileri, sadece görünümleriyle değil bu

görünümü belirleyen ruhsal durumlarıyla

vermesi ilgi çekiyor. (IV) Belli ki yazar, toplumsal

durumun çelişkisinden çok, bu çelişkiyi yaşayan

insanı öne almak istiyor. (V) Bu nedenle de işçi-

işveren ilişkisi, koşulların zorlayıcılığı gibi

sorunları ikinci plana itiyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “çıkarım” söz konusudur?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Page 36: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

KONU İLERLEME SINAVI -2 - ANLAM BİLGİSİ KARMA-

13. (I) Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen bir solunum

yolu enfeksiyonu olan grip, hastaneye yatışı

gerektirecek kadar ağır hastalık tablolarına

neden olabiliyor. (II) Grip ve sonrasında gelişen

akciğer enfeksiyonları ABD’deki en sık ölüm

nedenleri arasında altıncı sırada yer alıyor. (III)

İnfluenza virüsünün neden olduğu grip

enfeksiyonu hem sağlık açısından hem de

ekonomik açıdan ciddi sorunlara neden

olabiliyor. (IV) Özelikle yaşlılarda menenjit, kalp

zarı iltihabı, zatürre gibi komplikasyonlara yol

açabilen gripten korunmak için yaşlıların ve

kronik sağlık sorunu olan kişilerin özellikle

aşılanması öneriliyor. (V) Grip enfeksiyonunun

en hafif seyrinde bile ortalama üç günlük iş gücü

kaybına neden olduğu vurgulanıyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisinin söylenmesi yanlıştır?

A) I. cümlede gribin etkisinin nelere sebep

olabileceği belirtiliyor.

B) II. cümlede bir veri ile birlikte saptama

yapılıyor.

C) III. cümlede tedavi yöntemlerinden söz

ediliyor.

D) IV. cümlede kimlerin, neden korunmaları

gerektiği vurgulanıyor.

E) V. cümlede çalışma yaşamına etkisi

üzerinde duruluyor.

14. (I) İnsanlık tarihi, değerlerden değerlere bir

göçüşün, bir değişmenin öyküsüdür. (II) Her

yenilik, bir öncekilere bilinçli yapılan bir katkı

niteliğindedir. (III) Eskiyi, bizden önceki değerleri

eleştirmek, yargılamak gençlerin elbette

hakkıdır. (IV) Ne var ki gençler bunu o değerleri

önce iyi tanıyıp öğrendikten sonra yapmalıdır.

(V) Tabii ki araştırıcı, kuşkucu, yaratıcı, iyi niyetli

ve gerçekçi bir kafa yapısı kazanarak

gerçekleştirebilir bunu.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir yöntem açıklanmıştır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

15. (I) Halk şiirinde Türkler adlı yapıtı incelemeden

önce, yazarı üzerinde kısaca durmayı yeğledik.

(II) Dizdaroğlu’nun bu yapıtı, kendi kişiliği ve

çalışma tutumuyla yakından ilgili. (III) O, bu

yapıtını meydana getirmek için eskiden beri

harcadığı düzenli çabalardan yararlanmış. (IV)

Bugüne değin Türk halk şiiri konusunda yapıtları

bulunanları, unutulmuş dergilerin sayfalarında

yazıları olanları eleştirmiş. (V) Ayrıca sözlük,

antoloji, ansiklopedi de bu konuya uzaktan

yakından değinen satırları, parçaları didiklemiş,

sonunda bize bilimsel bir inceleme örneği

vermiştir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “üstün tutma” anlamı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

Page 37: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

KONU İLERLEME SINAVI -2 - ANLAM BİLGİSİ KARMA-

16. (I) S. Beckett, bu çağın en büyük yazarlarından

biridir. (II) Daha yaşamakta olan bir yazar için

buna benzer değer yargıları yürütmenin ne

büyük bir atılganlık olduğunu bilmiyor değilim.

(III) Çağımız ozanları, oyun yazarları,

romancıları arasında değeri böyle bir sözle

tanımlanacak bir kişi daha bulmak güçtür. (IV)

Ama Beckett için durum hiç de öyle değildir. (V)

O, işine böyle bir inançla sarılmış, sarsılmaz bir

amaçla çalışarak ne kendi kendinin çığırtlığını

yapmaya yeltenmiş ne de ününü zaman zaman

kimi yazarlara şişirme bir değer tanınmasına yol

açan üstünkörü yargıların üzerine kurmuştur.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde karşılaştırma yapılmıştır?

A) I. ve II. B) II. ve IV. C) III. ve IV.

D) III. ve V. E) I. ve V.

17. (I) Sinemamız büyük bir bunalım içinde, yakında

bu bunalımın büyük bir çöküntüyle

sonuçlanması hemen hemen kaçınılmazdır. (II)

Perdelerimiz, film getiricilerinin yıllardan beri

sürdürdükleri “değeri az, kazancı bol” film

getirme politikası yüzünden kötü filmlerle

dolmaktadır. (III) Sinema sayısının azlığı, nüfusu

kaldıramaması yüzünden hem yerli yapımcı hem

yabancı film getirici perdelerimizi kötü filmlere

bağlamakta gittikçe daha sorumsuz

davranıyorlar. (IV) Eski ve yeni kuşağın

yönetmenleri sorumsuz ve şaşkın bir yapım

anlayışının egemenliğine gittikçe daha çok

boyun eğiyorlar. (V) Birkaç ürkek çıkış daha işin

başında boğuluyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “öngörü” söz konusudur?

A) I B) II C) III D) IV E) V

18. (I) Sanatçının dış dünyayı algılamasında

yalnızca bir araç değildir dil. (II) Bakış açısını,

dünya görüşünü de dil belirler. (III) Çünkü

düşünce ve duyarlığımızın oluşmasında,

mayalanmasında en önemli etkenlerden biridir

dil. (IV) Bu yargımızı Auber’in şu sözüyle

genişletelim: “Sözcüklerle benim yapım arasında

bir bağlantı var.” (V) İçimdeki gözle dünyanın,

yaşamının dış biçimlerinden biri olan dilin özel

bağlantısı beni şu ya da bu biçimde

düşündürüyor.

Bu parçada numaralandırılmış cümlelerden hangisinde alıntıya yer verilmiştir?

A) I B) II C) III D) IV E) V

19. (I) Son yıllarda yaptığı çeviriler, dil üzerine

çalışmaları onu öykücülükten uzaklaştırmamış.

(II) Dura, dinlene, bekleye yürüye adım adım yol

almıştır. (III) Yerinde sayamaz ve susamazdı

çünkü. (IV) Bir yıl, beş yıl, on yıl daha çok yıllar

bir şeyler yazmamak, bir sanatçı için tümden

susmak anlamına gelmez her zaman. (V)

Yaratma isteği, iç dürtü, altbilinçten gelen tepki,

onu kafasındakilerini ak kağıt üstüne dökmeye

zorlar. (VI) Sanatçının uzun süre yazmaması bir

tükenişi değil, arayış ve hazırlanış dönemini

noktalar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “etki” den söz edilmiştir?

A) I B) II C) III D) IV E) V

Page 38: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

KONU İLERLEME SINAVI -2 - ANLAM BİLGİSİ KARMA-

20. (I) İnsan düşüncesinin en iyi elçileri olan kitaplar,

mümkün olduğu kadar yaygın ve geniş bir

kitleye seslenmek, özellikle herkes tarafından

anlaşılır olmakla kazanırlar bütün değerlerini. (II)

Yapıtların kendi metinlerinden doğrudan

doğruya okunmaları olanağını veren yabancı dil

bilme işi dilenen bir şeydir. (III) Ama çeviriye

başvurmadan uzak kalabilecek kadar geniş bir

yabancı dil bilgisine sahip olmayı herkesten

istemek de pek mantıklı bir şey değildir. (IV)

Bunun çevirmenlere düşen, çok önemli ve soylu

bir görevdir. (V) Müziğin, uygulamaları ve plastik

sanatların anlaşılabilmek için hiçbir aracıya

ihtiyaçları yoksa da edebi yapıtlar için durum

böyle değildir.

Bu parçada numaralarla ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede bir çıkarım yapılmıştır.

B) II. cümlede bir istek söz konusudur.

C) III. cümlede yaygın olmayan bir durum

ortaya konmuştur.

D) IV. cümlede titizlik gerektiren bir durum dile

getirilmiştir.

E) V. cümle bir karşılaştırma içermektedir.

21. (I) Göz kamaştırıcı bir şiir mirası bırakan bir ozan

üzerindedir bu kitap. (II) Ozanın dünyaca ünlü

altı ciltlik Mesnevi adlı destanı, otuz bir binden

fazla dizeyi içermektedir. (III) Ama bütün bu

dudak uçuklatıcı sayıya karşın ozanın elinden

çıktığı kuşkusuz olan dize sayısı yalnızca on

sekizdir. (IV) Geri kalan dizelerin tümü sır

katipleri denen öğrencilerinin onun ağzından

kaleme aldıkları doğaçlama dizelerdir. (V) Bu

doğaçlama dizeler, yedi yüz yıldır düşünsel

derinlikleri ve şiirsel mükemmellikleriyle şiir

dünyasının kapısını arayanları derinden

etkilemektedir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A) I. Cümle öznel bir yargı içermektedir.

B) II. cümlede sayısal veriye yer verilmiştir.

C) III. cümlede kesinlik vardır.

D) IV. cümlede tanıklığa başvurulmuştur.

E) V. cümlede etki alanına değinilmiştir.

22. (I) Papirüs yalnız bir edebiyat dergisi olarak önemli

değil, bir düşünce dergisi olarak da daha çok bu

yönüyle önemli bir dergi. (II) Çünkü ilk çıktığı günden

beri gerek edebiyat gerekse düşünce alanında yeni

sorunlarla karşı karşıya bırakmıştır bizi. (III) Bunu

“kendimize bakmak” diye özetleyebiliriz. (IV) Baştan

beri çeviriye kapılarını elden geldiğince kapanmıştır.

(V) Bu ülkenin düşünürlerinin, ozanlarının bir dergisi

olmak istemiştir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarakaşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede bir karşılaştırma söz konusudur.

B) II. cümlede I. cümlenin gerekçesi verilmiştir.

C) III. cümlede bir tanımlama yapılmıştır.

D) IV. cümlede bir tutumdan söz edilmiştir.

E) V. cümlede bir amaç vurgulanmıştır.

23. (I) Yazar kendini doğrudan doğruya ilgilendirmeyen

konular yazmaz mı? (II) Öyleyse kendisini doğrudan

ilgilendirmeyen konuları, kendiyle barışıklık içinde

yazan soru sorup yanıtlarını önyargısızca arayan

yazar, entelektüel kimliğe kendi karşılığını vermiş

olur.(III) Yazar böyle olur ve yazarlık bu anlamda

eylemli bir davranış biçimidir. (IV) Bu davranışı

içselleştirebildiği ölçüde de kendini ayrıca tanımlayıp

etkilemesi gerekmez elbette. (V) Ayrıca, ben

entelektüelim, diyerek entelektüel olunmaz.

(VI) Entelektüel kimlik yazarlığın yanında duruyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisikendinden önceki yargının gerekçesidir?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Page 39: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

KONU İLERLEME SINAVI -2 - ANLAM BİLGİSİ KARMA-

24. (I) Karikatüre tümüyle eleştiri demek yerinde bir

yargıdır. (II) İnsan, aklın ve öbür olguların

verilerini çözümleyen bir karikatür önünde

duyabildiklerini kısa ve açık olarak başkasında

bulamıyor. (III) Karikatür aslında kökü insanda

olan düşüncelerin tanıklığını rahat gülüşler

içinde verir. (IV) Bu da insanda bir iç esenliği

yarattığından kişi kendi yargılarına en iyi tanık

olan karikatürü böylesine sever. (V) Bu kadar

etkili ve gerekli olan karikatür sanatı, bizde

ancak yüz yıl önce Diyojen adlı dergide isimsiz

olarak yayımlanan üç karikatürle başlamış

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde “olumsuz bir durum” dile getirilmiştir?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

25. (I) Çocukluğun Soğuk Geceleri’nin ilginç bir yanı

bütün bir yazın anlayışına kulak asmadan

insanın iç dünyasını vermesidir. (II) Yazar,

psikanalize hiç başvurmadan kahramanını

hemen hemen eksiksiz tanıtıyor bize. (III)

Hemen hemen değişimin nedeni kitapta

geleneksel romanda mutlaka görmeye

alıştığımız insanın köklerine, tarihine

bakmaması. (IV) Bu kitap bir roman mı, diye bu

yüzden sordum hep kendime. (V) Bizler gibi

klasik romanın tiryakisi kesilmişler için hiç de

romanlık hali yoktur kitabın.

Bu parça numaralanmış cümlelerin hangisinden itibaren olumsuz eleştiri yapılmaya başlanmıştır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

26. (I) Türkiye’nin tuz ihtiyacının büyük bir bölümünükarşılayan Tuz Gölü, dünyanın en önemli doğal

alanlarından da biridir. (II) Çoğumuzun

ilköğretim yıllarından aklında kalan bir coğrafya

bilgisidir Tuz Gölü. (III) Hakkında pek fazla bir

şey bilmediğimiz bu gölün yakınından belki de

defalarca geçip gitmişizdir. (IV) Van Gölü’nden

sonra Türkiye’nin ikinci büyük gölü olduğunu

biliriz. (V) Ancak gölün üzerinde teknelerin

yüzmediğini, insanların üzerinde rahatça

yürüyebildiğini hiç hayal etmedik.

Bu parça numaralanmış cümlelerin hangisinde bir “olasılık” söz konusudur?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

27. (I) Nezihe Meriç’in uzun bir dönemden sonra

“Dedi, Ölüm Aklımda” adlı öyküsü yayımlandı.

(II) Okumamış, orta yaşı geçmiş, kendisi için

çizilen yaşama boyun eğmiş bir kadını anlatıyor

Meriç. (III) Önce onun şartlanmışlığını, mutfakta

geçen yaşamını, evdeki büyük hanımla ilişkilerini

veriyor. (IV) Sonra da onun davranışları,

alışkanlıkları düşünceleriyle kendi çocukları

arasında bir karşılaştırma yapıyor. (V) Kuşak

değişimini vurguluyor, temeldeki bu öz düşünce,

bir tez yalınlığıyla belirmiyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde öznel bir değerlendirme yapılmıştır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Page 40: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

KONU İLERLEME SINAVI -2 - ANLAM BİLGİSİ KARMA-

28. (I) 1877’de Edison’un fonografı keşfetmesi ve

Emile Berliner’in 1887’de gramofonu bulmasıyla

müzik dinleme zevki sadece aristokrasiye bağlı

halka da mal olmuştu. (II) 1900’lü yılların

başında, öncelikle İngiltere olmak üzere Fransa,

Amerika, İtalya ve daha birçok ülkede gramofon

yapılmaya başlandı. (III) Bunların en kalitelileri,

özenle üretilen ve ömürlük olarak dizayn edilen

“His “Master’s Voice”, yani Sahibinin Sesi diye

adlandırılan İngiliz gramofonlarıydı. (IV)

Dönemin üreticileri her koşulda gramofon

dinlenebilmesi için farklı türlerin yapımına ağırlık

vermişlerdir. (V) Taşınabilir ve taşınamayan

gramofonlar olarak sınıflandırılan bu türler “tam

salon”, “yarım salon”, “çanta” ve “cep” gibi

isimler alıyordu.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir karşılaştırma yapılmıştır?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

29. Kara akbabalar başlarını leşin içine uzatmak

zorunda olduğundan, boyunlarında az tüy var. (II)

Böylece tüylere yerleşebilecek bakterilerden

korunmuş oluyorlar. (III) Kara akbabaların her gün

yiyecek bulması pek de kolay değil. (IV) Bazen

günlerce aç kalabiliyorlar. (V) Üreyen bir akbaba çifti

yılda yaklaşık 600 kilogram et tüketebiliyor.

Yukarıda verilen parçadaki numaralanmışcümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerdenhangisi yanlıştır?

A) I. cümlede fiziksel özelliğinin nedeni

aktarılmaktadır.

B) II. cümlede kendinden önceki cümlenin

gerekçesi belirtilmektedir.

C) III. cümlede zorluktan söz edilmektedir.

D) IV. cümlede kesinlik anlamı vardır.

E) V. cümlede beslenmeleriyle ilgili bilgi vardır.

30. Evinde yazardı,okulunda yazardı,otobüste

yazardı,gece yolda sokak fenerinin altında durup yazdığına bile tanık olmuşumdur. Ne yazarsa gönlünükoyup yazardı. Çevirilerine bir göz atın. Onlarıbunca başarılı yapan bence bir kere çevireceği yazarıbenimseyip sevmesi,onunla özdeşleşmesi,bütün duygu ve deyiş ayrıntılarını sezmesi, sonra dabunların hepsini çok ustası olduğuTürkçenin en uygun,en yatkın, en açık seçik kalıplarınadökmesiydi. Hocalığının başarı kaynağında da öncebüyük sevgi yatardı. İşini yani edebiyatı çokciddiye,en ciddiye alması, çok ama çok sevmesi ,bu konuda ödün vermemesi ve bu konuyu kendinden bir kuşak daha gençlere geçirirken onlarıda yine kendi evlatları gibi sevmesiydi.

Bu parçadaki söz konusu sanatçının işinde başarılı olmasıyla ilgili olarak ;

I. İşini isteyerek yapmaII. Yaptığı işi önemsemeIII. Yeniliklere açık olma

Yargılarından hangisine ulaşılamaz?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I. Ve III.

D) I. Ve II. E) Yalnız III

31. Eller ’deki öyküler genellikle köy ve kasaba insanımızınbireysel ve toplumsal sorunlarını ele alan öyküler. Toplumundeğişik katlarından tipler var bu öykülerde. Endüstrileşmesüreci içinde insanımızdaki değişiklikler işleniyor; feodalartıkların, bürokratların durumu ortaya konulmaya çalışılıyor.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt olarak verilmiş olabilir?

A) Bu öykülerde insan ögesini işlerken nelere dikkat ettiniz?B) Öykülerinizi yaşadığınız çevreden seçmenizin avantajlarıoldu mu?C) Bu öykülerde hangi toplumsal çevrelerin ne tür sorunlarıişleniyor?D) Öykülerinizin gerçeklikle örtüştüğünü düşünüyormusunuz?E) Şimdi bu öyküleri kimlerin daha çok okumasını isterdiniz?

Page 41: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

32. Yazar başıboş olmamalı. Hiçbir kuşkusu, korkusu,

işi gücü olmamalı. Şurada yazar, burada günün adamı

olmak zor, çok zor. Koca, baba, memur, iş, geçim

sonra da yazar. Bunu bir türlü aklım almaz. Kırka

bölünüyorum. Başkalarını bilmem ama ayakkabılarımı

bile kendim çıkarmak istemiyorum. Merdivenleri

çıkarken içime dizilen satırlar yitmemeli. Hemen

yazılmalı, birisi ağzımı izlemeli,çıkanları yazıya

geçmeli. Eve gel,giyin, öğretmenin istekleri, hanımın

eksikleri, kasap, su, elektrik, y akacak, ekmek,

komşuya iadeyi ziyaret… Bu ne ,ne bu? Sizler

ikiye,dörde bölünebiliyor musunuz? Ben

paramparçayım. Yazar, yazarlık atmosferinin

içinden çıkmamalı. Eksen diye düşünmeli. İstediği gibi

dolaşmalı, paraca kaygı taşımamalı.

Bu parçada yazarın asıl yakındığı durum aşağıdakilerden hangisidir?A) Yazarlığın değerli bir bir meslek görülmeme-

sinden

B) Yazarların toplum tarafından yeterince anlaşıl-mamasından

C) Yazarlara karşı ön yargılı davranılmasından

D) Yazarların başka işlerle de uğraşmak zorunda olmasından

E) Yazarların aile sorunlarına ayıracak zaman bulamamasından

33. (I) Yayınlanan her yıllık,girilen yılın tarihini taşır,ama gene de yansıttığı geride kalan yıldakilerdir. (II) Yani geçmişi bugüne yansıtırken bugünü de geleceğe aktarır. (III) Bu açıdan bakıldığında yıllıkların edebiyat tarihi açısından derlenmiş çok önemli birer belge niteliği taşıdığını görürüz. (IV) Ne var ki edebiyat yıllıklarının köklü bir yayın geleneğine sahip olmadıkları da bir gerçek. (V) Edebiyat tarihimiz belki de en büyük eksikliğini, bu belge yoksunluğundan çekmiştir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yapılamaz?

A) I. Cümlede bir karşıtlıktan söz edilmiştir.

B) II. Cümlede bir işlevden söz edilmiştir.C) III. Cümlede bir kapsam vurgulanmıştır.D) IV. Cümlede bir gereksizlikten söz edilmiştir.E) V. Cümlede bir yetersizlik dile getirilmiştir.

34 (I) Daha önce de belirttiğimiz gibi bu ilk sayfasından

son sayfasına değin dopdolu yıllığı böyle on beş satırla

tanıtmaya çalışmak olası değil. (II) Biz aylarca gece

gündüz uğraşarak bu yıllığı hazırlamış olanların büyük

çabasına saygımızı belirtmeye çalıştık sadece. (III) Bu

arada bu yıllığa emeği geçen adsız arkadaşlarımızı da

unutmuş değiliz. (IV) Bu yıllığın hiç mi eksiği yok,

kuşkusuz eksiği de var. (V) Beşinci yılında eksiksiz bir

yıllık çıkarmak o denli kolay olsaydı belki de böyle bir

çabaya gerek olmazdı.

Bu parça ile ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yapılamaz? A) I.cümlede söz konusu yıllığın içeriğinin zenginliğinden

söz edilmiştir.B) II.cümlede yıllığı hazırlayanlara karşı bir yakınma dile

getirilmiştir.C) III.cümlede işin ortak bir çabanın ürünü olduğu dile

getirilmiştir.

D) IV. cümlede bir özeleştiri yapılmıştır.

E) V.cümlede bir zorluktan söz edilmiştir.

ÖLÇÜ

T YAY

INLAR

I

KONU İLERLEME SINAVI

35. (I) Sanat bir yetenek işidir. (II) Eğer bir insanın yeteneği yoksa,edebiyatta bir yamacı olarak kalacaktır. (III) Bir yazarın yeteneğide yaşamından kopuk olamaz. (IV) Büyük ve yetenekli yazarlar,tema ve hayallerini birleştirerek yazarlar. (V) Sabahattin Ali, OrhanKemal, Demirtaş Ceyhun gibi Türk yazarları koydukları ilkeleridüşünce yetenekleriyle birleştirmiştir.

Bu parçada anlam bütünlüğünün sağlanması için kaç numaralı cümleler yer değiştirmelidir?

B) II.ve III. C) III. ve IV.

E) II. ve V.

A) I. ve II

36. Yazar yaşayandır. Yarattıklarımız bile yaşadıklarımızdır.Benim kaynağım geldiğim,yönelik olduğum,yöneleceğim,arasına katılıp öleceğim yer köyümdür. Elbette daha çokonları yazacağım. Benim lala,paşa eğlendirmeye ne elimvarır ne de dilim. Ne var ki yıllarımızın en olgun çağıkentlerde geçiyor. Burada yaşıyoruz. Birikim var. Bunlarıda istersem yazarım. İlla ki önce köy,oraya borcumuödemeliyim. Onların yaşamına ışık tutmalıyım. Yazgısını,yapısını, kurgusunu değiştirmek istediğim yer orası. BenYaşar Kemal’in görüşünü benimserim: “Yaşayan, izleyen,gören yazar.”Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılamaz?

A) Bir yazar,yaşadığı ve iyi bildiği çevreyi yazmalıdır.

B) Yazarın yazdıklarıyla yaşamı örtüşmelidir.

C) Yazar, toplumun tüm beklentilerine cevap vermelidir.

D) Yazar, toplumun değişimine öncülük etmelidir.

E) Yazar, tüm gerçekleri yapıtlarında yansıtmalıdır.

D) I ve IV

Page 42: PARAGRAFIN YAPISI - Alonot.com

KONU İLERLEME SINAVI

37. (I) Ödüllerin sayısı arttıkça kitapçı vitrinlerinde birer ödül

kuşağıyla süslenmiş yapıtlar da çoğalmış ve okurun ilgi-

sini çekmekten uzaklaşmıştır. (II) Bir yıl içinde bir ödülü

alamayan bir yapıt birkaç ay sonra öteki ödülü almakta

bu yüzden ödül kazanan kitabın mutlaka “en başarılı” ki-

tap olacağı kanısı sarsılmaktadır. (III) Çok daha başarılı

yapıtlar veren yazarların sıradan bir kitaplarıyla ödül al-

dıkları olmakta, okur da o kitabın başarısızlığını görünce

ödüllere güven duymaktan uzaklaşmaktadır.(IV) Ödüller

çoğaldıkça “sırası gelen ödülünü alıyor” kanısı yaygın-

laşmaktadır. (V) Eskisi gibi ödül alan yapıtlar üzerinde

tartışmalar kopmamakta, ödüller eleştirilere, incelemele-

re yol açmamaktadır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde ödüllerin yazın dünyasına yapacağı katkı olarak de-ğerlendirilebilir?

A) I B) II C) III D) IV E) V

38. (I) Ödüllerin başarısını ispatlamış yazarlara bir katkısı

olmayacağı açıktır. (II) Onlara verilen ödüller, edebiyat

dünyasındaki değerbilirlik borcunun ödenmesi sayılmalı-

dır. (III) Yeni yazarları, yapıtları ortaya çıkaracak, onlara

olanak sağlayacak ve dikkatleri üzerine çekecek ödülle-

rin edebiyata daha büyük yararı olacağı anlaşılmaktadır.

(III) Yayımlanmamış yapıtların katıldığı ödüller bu ba-

kımdan daha etkin bir işlevi yerine getirmektedir. (IV)

Yeni kurulan ödüllerin özellikle bu doğrultuda olması

edebiyatımızın geleceği bakımından umut vericidir. (V)

Ödülleri önemseyen okur topluluğunun küçüklüğüne

karşın yazarların ve yayınevlerinin ödüllere büyük önem

verdiği anlaşılmaktadır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir karşıtlıktan söz edilmiştir?

A) I B) II C) III D) IV E) V

39. Ben mimar olarak yapacağım yapıdaki ta-

şı,tuğlayı,ahşabı kullanma yeteneğimi,doğal alışkanlığı-

mı,masalı ortaya çıkaracak dile,yani anlatım malzemesi-

ne de uygulamak istedim. Masal, gösterişsiz bir yapı

Şako Bacı’nın Kom’u (evi) gibiydi. Kom,toprak,taş ve

birkaç ağaç kütüğüyle yapılmıştı. Masal da öyle olmalıy-

dı,ama çocukların ve yörenin sözcükleriyle örülmeliydi.

Duyarlılığım üç aşağı beş yukarı bunlardı dil konusunda.

Bu parçada yazarın masalını yazarken ön planda tuttuğu anlatım niteliği aşağıdakilerden hangisidir?A) Özgünlük – özlülük

B) Duruluk – yalınlık

C) Evrensellik – doğallık

D) Açıklık – akıcılık

E) Sürükleyicilik – nesnellik

40. Bir yazar üstüne düşünceleriniz zaman içinde değişebi-

lir. Ama orhan kemal bende 1945’lerde okuduğum ilk

öykülerinden başlayarak son romanına dek,genelde

hemen hiç değişmeyen izlerle kaldı. Bence bu derin

iz,onun yapıtlarındaa ele aldığı kişilere yaklaşımından

kaynaklanıyor büyük ölçüde. Orhan Kemal bu kişileri

kendi sınıfları,bu konumdaki koşullarıyla çok iyi tanı-

mış,onları okuruna da kendi gerçekleriyle tanıtabilmiş bir

yazarımız. Büyük toprakların ezilmiş insanları,küçük iş-

letmelerin dokuma işçileri, hapishanelerin adem babaları

hepsi onun yapıtlarında kendi gerçekleriyle yaşarlar. Ya-

zarımız,bu gerçekleri saptırmaz. Onlara aynı zamanda

duyguyla, sevecenlikle yaklaşır, âmâ bu sevgi hep o in-

sanları iyi tanımasından kaynaklanır. Hepsi özlemle-

ri,zaafları,kendi dar dünyaları, kendine özgü küçüklükleri

ve yücelikleriyle çok renkli bir alaşımdırlar.

Bu parçada Orhan Kemal’le ilgili olarak aşağıdaki-lerden hangisine değinilmemiştir?

A) Belirli bir sınıfın sorunlarını kaynak edindiğine

B) Yapıtlarındaki kişileri hangi sınıftan seçtiğine

C) Kahramanlarına nasıl bir yaklaşım sergilediğine

D) Kişilerinin özelliklerini çok iyi bildiğine

E) Yapıtlarındaki kişilerin idealize edilmediğine