OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN...

19
iLMT TOPLANTlLAR DiZiSi: 33 OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETi Prof. Dr. Engin Deniz AKAALI Prof. Dr. Ali BAADAKOGLU · Prof. Dr. ilber ORTAYLI Dr. Abdurrahman ei-MOUDDEN Doç. Dr. Azmi ÖZCAN Prof. Dr. Mustafa ÖZ Doç. Dr. Gökhan ÇETiNSAYA Prof. Dr. Mehmet Dr. Pal FODOA Dr. Olga ZIROYEVIC Dr. Evangelia BALTA Prof. Dr. Kemal BEYDiLLi Prof. Dr. François GEOAGEON Prof. Dr. Ahmet T., KARAMUSTAFA Dr. ismail KARA Türkiye Diyanet Merkezi Kütüphanesi Deni. No: 781-1/b ) '2.'2 ( Tas. No: () )!111 e D istanbul 2000

Transcript of OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN...

Page 1: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

TARTlŞMALI iLMT TOPLANTlLAR DiZiSi: 33

OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETi

Prof. Dr. Engin Deniz AKAALI • Prof. Dr. Ali BAADAKOGLU

· Prof. Dr. ilber ORTAYLI Dr. Abdurrahman ei-MOUDDEN

Doç. Dr. Azmi ÖZCAN • Prof. Dr. Mustafa ÖZ

Doç. Dr. Gökhan ÇETiNSAYA • Prof. Dr. Mehmet iPŞiALi

Dr. Pal FODOA • Dr. Olga ZIROYEVIC

Dr. Evangelia BALTA Prof. Dr. Kemal BEYDiLLi

Prof. Dr. François GEOAGEON • Prof. Dr. Ahmet T., KARAMUSTAFA

Dr. ismail KARA

Türkiye Diyanet Vakfı İslflın Araştırma,ları Merkezi

Kütüphanesi

Deni. No: 781-1/b ) '2.'2 (

Tas. No: () )!111 e D

istanbul 2000

Page 2: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

ENSAR NEŞRİYAT:

İSLAMi İLİMLER ARAŞTIRMA V AKFI Milletlerarası Tartışmalı İlmf Toplantılar Dizisi: 6

Tartışmalı İlmf Toplantılar Dizisi: 33

Tebliğlerin,

bilim ve dil bakımından sorumluluğu tebliğ sahiplerine aittir.

Editör Doç. Dr. Azmi ÖZCAN

Kapak Resmi:

Mizanpaj Ender BOZTÜRK

Tashih Mehmet GÜNYÜZLÜ

Baskı

, ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

TeL-Faks: (O 212) 513 43 41

Page 3: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

İSLAM KÜLTÜRÜNDE DiN ve ViCDAN ÖZGÜRLÜGÜ

Prof. Dr. Ali BARDAKOGLU

Mormora Üniversitesi

Kavramsal Çerçeve. Din ve vicdan özgürlüğünün temel hak ve özgürlüklerden birini teşkil ettiği ve evrensel insan haklanndan olduğu, ayrıca bu kavramın günlük konuşma dilinden siyasal söy­lemiere ve hukuk metinlerine kadar yaygın bir kullaruıİıa sahip bu­lunduğu bilinmektedir. Ancak özgürlük, din ve vicdan kavramıanna yüklenebilecek anlam farklılıklannın yanı sıra din ve vicdan özgür­lüğünün ontolojik, etik ve hukukf boyutlarının bulunduğu, devlet ve birey açısından farklı işlev ve görünümlerinin olduğu göz önüne alı­nırsa çok iyi bilindiği farzedilen bu özgürlüğün kavramsal çerçevesi­ni çizmenin pek kolay olmadığı görülür.

En yaygın tanırnma göre din ve vicdan özgürlüğü, kişilerin is­

tedikleri dini serbestçe seçmeleri, seçtikleri dinin kurallarını müdaha­le ve kısıntıya maruz kalmadan uygulamaları, bu konuda eğitim al­ma, eğitme, başkalarına aniatma ve telkin etme, bunu sağlayacak ölçüde sivil örgütlenme haklarını ifade eder. Din özgürlüğünün bu geniş açılımı, dinlerin içerik ve amaçlanndaki enginlikten kaynakla­nır. Çünkü dini sadece kişi ile Tanrı arasında kalan bir vicdan mese­lesi olarak görmek ve tanıtmak doğru olmaz. Daha doğrusu dinin sadece zihinde kalan bir inanış ve kanaatten ibaret olmadığı, aynı zamanda kişinin dünyevf hayatına yön verecek ah'lakf, hukukf ve sosyal kurallan da ihtiva ettiği açıktır. Bu durum islam dininde daha

41

Page 4: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

da belirgindir. Dinin davran~glarirnizla ilgili emir ve yasaklann~n baglayicihg~, dunyevi ve uhrevi sonuglari vardlr. 0te yandan ayni inanci paylagan kimselerin sosyal birlik olugmrmasi, dinlerinin ku- rallarin~ begeri ilkjkiiere yansitrnas~ ve sosyal zernine tagimasi, bu arnaca hizrnet eden organizasyonlar kurmasi ka~inllrnaz olrnaktadlr. Hatta dindar bir gahis, inand~gi ve uyguladlg dogmltudaki dini tec- riibesinin toplurnun diger bireyleri tarafindan da paylag~lrnasini sag- layici bir gaba sarfetrneyi dinin kendisine yukledigi bir odev olarak gorebilir. Boyle bir algllamanin ka(;inilmaz sonucu, bu odevi yerine getirrnenin din hurrijretinin bir pargasi olarak goriilrnesidir. Sonuc olarak din ve vicdan ozgi.irlii@i, bireyin bir dini segmesiyle baglayan ve giderek birbirini harekete geciren ve sonugta sosyal yap1 ve siya- sal duzen talebine kadar uzanan bir dizi talebi giinderne getirebile- cek bir potansiyele sahip goriinmektedir, Esasen evrensel insan haklanrun bir parcasi olarak tart~gmasiz kabul gorrnesi ve saygi du- yulrnasi gereken bu ozgiirliigiin hem din rnuhitinde hem hukuk ve siyaset zernininde surekli giindernde olrnasi bir yonuyle diger ozgtir- luklere alan b~rakrna tamgmasi gibi dursa da as11 icinde barindirdigi bu potansiyele duyulan igtah veya kaygyla daha yahndan ilgilidir.

Din ve vicdan ozgi i r lu~nun alani ve sinirlan, ferdin benimse- digi dinin yaplsina, igerik ve niteligine gore degigtigi gibi din ile dev- letin munasebetine gore de farklilik gosterir. Mesel2 devletin dinin kurallarma gore yonetilmesi halinde sadece diger din rnensuplarinln din ve vicdan ozgiirlugii agsmdan bir sihno yagayacag, devletin resmi dinini benirnseyenlerin ise bu yonden bir bashya rnaruz kal- rnayacagi aMa gelebilirse de bu iyirnser tahrninden ote gitrnez. Gun- ku devletin dini yommlarna ve uygulamada izledigi resmf tercihin diginda bir gizgiye sahip ayni din rnensuplan agisindan da b a z ~ hsit- larnalar soz konusu olabilir. Tarihte bunun pek (;ok ornegi yasan- m~gor. Devlet dinin bir hukrniinu uygulama gayret ve iddias~ru kut- salin dokunulmazh$$ ve tartigilmazl~g~ ile pekigtirdiginde bu kesirn- ler a~~s indan problem daha da buyiir ve ideolojik kokenli bir hak ih- 1% politikasina donugebilir. Tabiidir ki bu alandaki siluntlnin boyu- tu gerek devlet dininin yapisindaki gerekse uygularnadaki hoggorii olgusune gore degisecektir.

Page 5: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

Tebliğ: Prof. Dr. Ali BARDAKOGLU

Devletin dine egemen olduğu ve onu kontrol altında tuttuğu sis­temlerde din ve vicdan özgürlüğünün sınınnı devletin felsefesi ve te­mel kurallan tayin eder. Burada esas olan devletin resmf politikası ve belirlemesi olduğundan, bu politikanın mahiyeti ne olursa olsun, gerçek anlamda bir din ve vicdan özgürlüğünden söz edilmesi müm­kün değildir. Devletle dinin birbirinden tamamen aynidığı liberal ve laik sistemlerde ise, fert ve cemaatler dinf inançlannın gereğini yeri­ne getirmekte kural olarak serbesttir. Bununla birlikte devlet ile din arasında bir alan ayınını söz konusu olduğundan, devletin genel fel­sefesi, temel ilkeleri ve kamu düzeni ile sınırlı bir din ve vicdan öz­gürlüğü vardır. Bu sınır bulunduğu sürece dindar kesimler din hür­riyetlerinin ihlal edildiğini düşünecekler, sının din lehine genişletme­yi de haliyle dinf bir ödev ve hak olarak gÖreceklerdir.

Tarihsel Köken. Din devlet çatışmasının ve buna bağlı olarak siyasal iktidar ile dinf iktidar arasındaki egemenlik mücadelesinin uzun bir tarihf geçmişi vardır. Yahudilik'te Tann'nın kavmi kabul edilen yahudilerle yahudi olmayanlar arasında kesin bir ayının gö­zetilmiş, bu ayınıncılık ve millf din arılayışı çoğu zaman yahudi ol­mayanlara karşı katı bir tutum sergilenmesine yol açmıştır. Bu geri­lirnde yahudi olmayaniann yahudilere karşı takındığı tavnn da önemli etkisi bulunmaktadır.

Batı'da din ve vicdan özgürlüğü problemi, kilise ile devlet ara­sındaki egemenlik mücadelesinin doğurduğu gerilimin ürünüdür. Hı­ristiyanlık, dogmatik tekelciliği sebebiyle dinde bir hoşgörüsüzlük doğurmuş, ortaya çıkışından itibaren üç asır boyunça Roma'dan beklediği hoşgörü}rü, kendisi devlet dini olduktan ~onra ne kendi içinde ortaya çıkan gnıplara ve farklı inanışiara ne de başka diniere göstermiştir. Diğer din mensuplanna karşı gösterilen katı tutum bir tarafa, kendi içindeki farklı inanç sahipleri, günahkarlar ve dinden dönenler, kilisenin otoritesine karşı gelenler de çeşitli 'kovuşturma ve haskılara maruz kalmışlardır. Kilise devletten aldığı gücü kaybettiği oranda bu katı tutumunu zorunlu olarak yumuşatmış ve azaltmıştır. Diğer bir ifadeyle, kilisenin devletle olan sıkı iş birliği ve baskıcı tu:-

-' tumu, önce reform hareketlerinin, devamında da din ile devletin ay-nşması ve alan ayınınma gidilmesi projesinin gündeme gelmesine

43

Page 6: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETi

ve gerçekleşmesine imkan hazırlamıştır. Bu süreç Batı'da, pozitif bi­limlerin gelişiminin de desteğiyle, ferdf hayattan ve değerler dünya­sından dinin dışlanması gibi olumsuz ve ·uca kaçan gelişmelerin de hazırlayıcısı olmuştur. Günümüzde Batı'da pozitivizmin ve sübjektif sekülarizmin gerileyip sosyal bir olgu olarak dine ve manevf alana dönüşün yaşanması, bu uç gelişmelerin telafisine yönelik çabalar olarak görülmelidir.

islam. İslam dini, kendini ilahf dinlerin ve tevhid geleneğinin son halkası, değişikliğe uğramamış ve uğramayacak yegane hak din olarak tanıtmak ve İslam dışındaki din ve inanışlan batıl olarak ni­telendirmekle birlikte, diğer din ve inanışiann varlığını da vakıa ola­rak kabul eder. Onlann yeryüzünden silinip kazınması ve sadece is­lam 'ın tek din olarak kalması gerektiği gibi bir iddia da taşımaz. Kur'an'da, "Eğer rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanlarm hepsi hakkı benimseyip iman ederdi. Yoksa sen inanmaları için insan­

lara zor mu kUllanacaksm?" (Yunus 1 0/99), "De ki hak, rabbiniz­dendiL Dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin" (el-Kehf 18/29), "Sizin dininiz size, benim dinim de banadır' (el-Kafirün 109/6) buyurularak insanlan din konusunda zorlamak yerine onlan h ür ira­deleriyle baş başa bırakmanın tercih edildiği, diğer din mensuplan­nın kendi dinlerinde kalmak veya İslam 'ı tercih etmek arasında ser­best bırakıldığı, uhrevf alandaki sonuçlanna ve sorumluluğuna kat­lanması kaydıyla küfrü tercih edebileceği bildirilir. Dinin özünü hür bir seçimle yapılan iman teşkil eder. Samirniyete ve bilinçli tercihe

. dayanmayan söz ve davranışlar görünüşte dine uygunluk taşısa da gerçekte nifak olarak adlandırılıp inkarla eşit tutulur ve değersiz sa­yılır (en-Nisa 4/140; el-Maide 5/41). Kur'an'da yer alan, "Dinde zorlama yoktur; artık hak ile batıl tamamen birbirinden aynlmıştır" (el-Bakara 2/256) mealindeki ayet de bunu vurgular. Yine Kur'an hıristiyan ve yahudileri "Ehl-i kitap" adlandırmasıyla ayn bir grup telakki eder ve onlara ayn bir statü tanır. Hz. Peygamber'in sözlü ve uygulamalı sünnetinde de başta Ehl-i kitap olmak üzere diğer din mensuplanna karşı müsamahanın hakim olduğu ve bu yönde telkin ve tavsiyelerin ısrarlı biçimde tekrarlandığı görülür.

44

Page 7: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

Tebliğ: Prof. Dr. Ali BARDAKOGLU

Din özgürlüğünü koruyucu nitelikteki ayet ve hadisler madalyo­nun bir yüzüdür. Öte yandan aynı kaynakların küfre ve şirke karşı amansız bir mücadele başlattığı, dönemindeki yahudi ve hıristiyan­lara ağır eleştiriler yönelttiği, yegane hak din olarak nitelediği is­lam'm yeryüzünde tutunması ve müslümanların birlik ve dirliğinin koruraması için bir dizi tedbire başvurduğu da bilinmektedir. Kur'an'ın savaşa ve İslam'ın bütün diniere üstün kılmaya teşviki içeren a,yetleri (el-Bakara 2/191, 193; el-Enfal8/65; et-Tevbe 9/5, 29, 33, 36, 123; el-Feth 48/28 ), Hz. Peygamber'in, "insanlarla Al­lah'tan başka ilah yoktur demelerine kadar savaşmakla emrolun­dum" (Ebu Davüd, "Cihad", 104) buyurması ve benzer içerikteki hadisleri, Medine döneminde civar gayri müslim topluluklara karşi izlenen siyaset burada hatırlanabilir. Ancak bu yöndeki naslar ve uygulama örneklerini, devletler arası ilişkilerin daima hasmane çiz­gide seyrettiği ilk dönemlerde bile islam bilginlerinin çoğunluğu is­lam 'ın temelde din özgürlüğüne müsaade etmediği ve yeryüzünde tek din olarak islam egemen oluncayakadar savaşı öngördüğü şek­linde anlamamış, ilgili ayet ( el-Bakara 2/ 190; en-Nisa 4/75; el-En­fal 8/72; et-Tevbe 9/4-5, 12-13; el-Hac 22/39-40) ve olayların da desteğiyle sadece meşru müdafaayı, dinin tebliğinin önündeki engel­lerin kaldmlmasını ve saldınya savaşla karşılık vermeyi (mukabele bi'l-misl) onaylama şeklinde yorumlamıştır. Ancak bu grup ayet ve hadislerin, islam'ın Allah'tan başka kutsal otorite tanımayan, son ilahf ve gerçek din olma iddiasını içeren monoteist karakteriyle ya da zorla da olsa insanların müslüman edilmesinin son tahlilde onların haynna olacağı teorisiyle ilişkilendirip bizatihf küfrün savaş sebebi sayılması da mümkündür. Nitekim bazı bilginlerirt görüşü de bu yöndedir. Böyle olunca Kur'an ve sünnetin zengin malzemesini her­hangi bir tezi desteklemek için bir ayıklamaya tabi tutmak, söz geli­mi din ve vicdan özgürlüğünü destekleyen ayet ve hadisleri bir ara­ya getirmek yerine tüm nasları ve bir bütün olarak tarihsel tecrübe­yi nazarı dikkate almak gerekmektedir. Aksi halde sağlıklı bir değer­lendirme yapmış olmayız.

Uygulama. Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretini takip eden günlerde kaleme alman ve bölge halkını din farkı gözetmeksizin

45

Page 8: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

onun siyasi ve idari otoritesi toplayan Medine Sozlegmesi, et- nik ve dini kimlikten qok bolge avenligini ve siyasi birligi esas ahp farkl~ din mensuplanna kendi dinlerine gore hareket etme imk2n1 vermesi aqtstndan son derece onemli bir belgedir. Ancak bu sozleg- rnenin tarihi kimliginden soyutlanarak Islam toplumlar~ isin nihai metin ve model olarak nitelendirilmesi de dogru olmaz. Nitekirn hic- ret doneminin gartlalinln ve giic; dengesinin degigmesi, gayri muslim gmplann da hasmane bir tav~r iqine girmesi akabinde bolgenin gide- rek miislumanlann siyasi egemenligi altina girdigini gormekteyiz. Bu politika, Hulef"a-yi Riigidin doneminde de surdiifilmug ve Hicaz bolgesi gayri miislimleri yartmada dlgma siifilerek s i~~asal iktidan ve toplumsal buti.inlu@i komyucu nitelikte bir onlem ahnmak istenmig- tir.

Ilk donemlerde Isliim'ln teblig ve yay111glna engel olan miigrik- lere ve degigik din mensuplarlna kargi kararl~ ve tavizsiz bir politika- nin izlenmesi, dinden donenlere kargi sert yapt~nmlann uygulanma- sl, bir yoniiyle dinlerin kumlug donemlerinde ahnmas~ gerekli on- lemler, bir yonuyle de' yanmadada siyasal birligin kurulabilrnesi iqin zomnlu idad ve siyasi tedbirler olarak goriilmelidir. Nitekirn ilk hali- fe EbO Bekir'in dinden donenler ve devlete vergi oderneyerek bag kald~ranlara kargl savagrnasl, Arap yanmadaslndaki miigrik Arap- lar'm musluman olrnaya veya civar bolgelerdeki gayri miislimlerin yanmada digtnda zorla ismna t2bi tutulmas~ geklindeki uygulama- lan insanlara din ve vicdan ozgiirlugii taninmad@ geklinde anlamak yerine o donemde irtidad hareketinin siyasal isyana ve kamu diize- ni ihliiline donugmug olmasiyla iligkilendirmek, yeni kumlan siyasal birlign korunmast ve Isliim'in ortadan kaldtrmak istedigi dini ve sosyal sapmalann geri donugiinun onlenrnesi zaruretiyle ac;iklamak daha dogm goriinmektedir. 0 donernde Hz. Peygamber'in sunneti merkeze allnarak onun etrafinda bir din? gelenek ve ummet kimligi olugturmak istenmig, yeni toplum ve yasama bi~iminin olugtumlma- SI ve bundan hareketle siyasal birligin kurulmasi konusunda din bir- ligme etkin bir rol verilmigti. Donemin gartlan da zaten bunu gerek- tiriyordu. Sonraki yiizylllarda belirginle~en ve musluman toplurnun gelenegini yansitan fthh kiiltiiriinde de Asr-I Saiidet ve Hulefii-yi

Page 9: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

Tebliğ: Prof. Dr. Ali BARDAKOGLU

Raşidfn dönemi uygulamalan temel alındığı ve doktrin bunlar üzeri­ne kurulduğu için din eksenli bakış açısı ve ayınınlar sürdürüldü. Darülislam-darülharp ayınmı, islam ülkesinde yaşayanlann_ müslü­man, iimmf, müste'men şeklinde üçlü tasnifi, zimmflere getirilen ila­ve yükümlülükler ve kısıtlamalar, harbllerle ve darülharple ilişkiler, gayıi müslimlerle evlilik, onlara karşı işlenen suçların cezalandırıl-

• ması, diyet ve kısas gibi konularda klasik dönem fıkıh doktrininde hakim çizgiler de bu sürecin üıünüdür.

Ancak, açık yüreklilikle belirtmek gerekir ki, İslam'ın bütün be­şerf ilişkiler için geçerli temel insanf ve ahlakf ilkeleri, din özgürlüğü konusunda ilkesel hoşgörüsil gayri müslimlerle ilişkiler alanına da yarısıdığı ·için yukarıda sözünü ettiğimiz din eksenli bakış açısı ve ayırım, aynı dönemlerde Batı'da yaşarıana denk bir kamplaşmaya ve baskıya yol açmadı. Dönem dönem gerek müslümanlar arasında­ki çeşitli fikir akımlarına, mezhep ve gruplara gerekse gayri müslim­lere karşı bazı baskı ve tezyiflerin olduğu, bunların bazı hak kısıtla­malarına maruz kaldıkları doğrudur. Arıcak bunları doğrudan dinle ilişkilendirmek yerine dönemin kültürüyle, sosyal ve siyasal şartla­rıyla açıklamak daha doğru olur. Mu'tezile ile Ehl-i sünnet arasında­ki münavebeli fakat sonuçta Ehl-i sünnetin zaferiyle biten baskı ve sindirme mücadelesi, Ehl-i bid'at ve daUllet nitelemesinin yarattığı gerilim ve dışlama, fıkıh mezhepleri, kelamcılarla felsefeciler, muta­savvıflarla selefiler arasındaki çekişme ve burılardan kaynaklanan baskılar burada hatırlanabilir. Bunlar esasen toplumda yer edinme ve statüyü koruma amaçlı gruplaşmalardan ve mücadeleden, ger­çekte dünyevf nitelikte taleplerin dinf zemine taşıpinasından ve gi­derek dini koruma kaygısına dönüştürülmesinden kaynaklanan so­runlar gibi durmaktadır.

islam 'ın müslüman olmayanlara tanıdığı din ve vicdan özgürlü­ğünün içerik ve sınırlarını görebilmek için, tarih boyunca gayri müs­limlerin müslüman toplumlarda sahip oldukları serbestıyi, hak ve özgürlükleri i-zlemek kafidir. Hz .. Peygamber ve Hulera-yi Raşidfn dönemi.nden itibaren gayri müslim tebaa ile yapılan vatandaşlık ve bağlılık (zimmet) anlaşmalarında onlara inanç ve ibadetle yanında özel hukuk niteliğindeki ilişkilerinde din ve vicdan özgürlüğünün

47

Page 10: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

OSMRNLI DEVLETI'NDE DIN ve ViCDRN HilRRiVETi

tanlndlg~, dinlerinin gereklerini serbest~e yerine getirebilecekleri agk bir gekilde ifade edilmigtir. Gayri miislimlere kendi inanglanni kom- ma, mabedlerini yapma ve dinlerine gore ibadet etme, dinlerine go- re davranma, gocuklanna din egitimi verme, dini cemaat olugturma, hukuki ve kazai muhtariyet gibi bir dizi hak ve hiirriyet tanmmlg, sadece kamu diizenini ilgilendirdigi diigiinulen alanlarda herkes gibi onlar~n da devletin ortak ilke ve kurallanna Gbi olmas~ istenmigtir. Gayri miislimlerin belirli kamu gorevlerinden ve dini i~erikli sosjral odevlerden uzak tutulmasi da esasa taalluk etmeyen, din ozgiirlii@ kls~tlarnas~ sadmayan bir siyasal refleks olarak gorulebilir.

Osmanl~ toplumunda gayri miislimlerin statksu ve sahip olduk- Ian haklar bu miisamaha ve anlaylgm giizel bir ornegidir. Boyle ol- du@ i ~ i n de tarih boyunca cegitli Islam iilkelerinde gayri miislim az~nliklar varllklanni, din ve kiiltiirlerini daima komyabilmiglerdir. Bir zamanlar buyiik bir IslLTm medeniyetinin dogdurn ve kalabalik bir musliiman niifusun bulundugu ispanya'da, Endiiliis Emevf Dev- leti'nin y~krl~ginm ard~ndan miisliiman katliam~n~n yapllmasl ve ge- riye hicbir miisliirnanln birklmamasl, asirlarca miisliimanlann h b kimiyeti alunda bulunmug olan Balkanlar'da, Liibnan'da, Mls~r'da, Kuzey Afrika'da ve diger birc;ok iilkede ha12 biiyi.ik bir gayri miislim niifksun bulunmasi ve onlann hicbir bask, tehcir ve din degigtirme politikas~na m2mz kalmamig ve din ve kiiltiirlerini bugiine kadar kommug olmas~ iki farkh din ve medeniyetin din ve vicdan ozgiirlu- @ anlaylglan ve uygulamalar~ aras~nda mukayeseye irnk2n verdigi gibi, isl2m'in bu konudaki gene1 ~izgisini de ortaya koyucu nitelik- tedir.

Giiniimiiz ve Problemler. Guniimiiz hukuk sistemlerinde de din ve vicdan ozgiirlii@niin tanlnmasl ve komnmas~, temel insan haklanndan biri kabul edilir. Laiklik ilkesi 2deta bu hiirriyetin temi- nati olarak gosterilir ve bu ilke sayesinde din ve devlet araslnda bel- li bir uzlagman~n sagland@ var sayd~r. '~ununla birlikte dinin diin- ya hayatina iligkin diizenleme ongormesi oIr$isunde laik hukuk dii- zeni ile Gatlgmasl, yani dini ve laik normlar arasi Gatlgma ka(;indmaz goziiktiigiinden bu hiirriyetin smlnntn ne olacag~, qatlgma a lan~n~n hangi tarafa biralulacag~ daima tartlgilagelen bir husus olrnugtur.

Page 11: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

Teblig: Prof. Dr. Rli BRRDRKOGCU

Insanlann dini ve vicdani bir kanaate sahip olrnalan hukukun tanlmasindan degil insanln var olugundan, diigiinrne ve inanma jre- teneginden dogdugu isin din ve vicdan ozgiirlugiinden kastedilen geyin, bir dini ve vicdani kanaate sahip olma degil bu inanclnl ag- ga vunna, onun gereklerine gore ibadet etme, davranrna ve ba~ka- lanna telkinde bulunrna gibi drga akseden davranlglar olrnasr gere- kir. Bu alanda hakkln ozii denince, bir dini inang ve kanaati d15a ak- settirme ve ona gore davranrna hakklnin ternel ogeleri anla~llir. Bu itibarla din ve vicdan ozgirrliigiinu sadece inanrna ve buna gore iba- det etrne hakkl olarak anlarnak, ustelik ibadet hurriyetini de kamu diizeni, genel ahl2k ve kanunlara aykln olrnama gartyla s~nirlarnak bu hak ve hurriyetin ozune dokunrna geklinde degerlendirilebilir. Ciinku karnu diizeni ve genel ahliikla hukuk duzeni araslnda yakin iligki mevcut olup ibadet hiiniyetini bu ikisiyle sln~rlarna, sonugta hukuk diizeninin ibadeti ve dini belirlemesi ve tanimlamasl anlarnl- na gelir. Bu da hem hak ve hurriyetin tanrnmas~, hem de din ve dev- letin ayngrnasl ilkelerine aylundlr.

Esasen laiklik, ideolojik bir saprnaya ugrarnadigr, bir inanc; esa- SI ve dogma olarak anlag~lrnadlgi ve uygulanma&g~, aksine bir yon- tern ve toplurnsal uzlagrna rnodeli olarak algdandlg~ siirece, din ve vicdan ozgiirliiginiin giivencesidir. Bu sebeple de laiklikle din ve vicdan ozgiirlii@ araslnda qatigrnanin degl destek ve dayanqrnan~n olmasi gerekir. BununIa birlikte uygularnada bu ikisi araslnda za- man zaman catlgrna ve gerilirnin yagandlg~ da ink& edilernez. Din ve vicdan ozgiirliim ile hukuk duzeni aras~ndaki catigrna, laiklige be& bir kavrarnsal qerceve gizememig ve onu farkh politikalarin si- gnak ve gerek~esi olabilecek bir belirsizlige ve ideolojik bir kirnlige rnahkilrn etrnig ulkelerde daha ac;ik bigimde goriilur. 1c;i bog bir laik- lik kavrarnrnln key5 ujrgulamalara ve din hiiniyeti kargih tavlrlara kolayhkla gerekse yap~labilrnesi her zarnan yakrn bir tehlikedir. 0te yandan, sivil inisiyatifin yeterince geligrnedigi, bireylerde ternel hak ve ozgiirluklere sahip cikrna bilinq ve refleksinin olugnadig, "01an"a ka r~ l getidebilecek biitiin elegtirilerde ve "olmas~ gereljen" yonun- deki cabalarda bireyin devre d1~1 blrahhp din1 ogretinin on safa su- rtildii@ ve dinin iideta biiti.in iyileri ternsil ettigi toplurnlarda, hukuk

Page 12: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

OSMRNLI DEVLET~'NDE DIN va ViCDRN HORRiYETl

duzeni ile din ozgiirliigii araslndaki gerilirn yine ka~lnilrnaz bir so- nu$ olarak goriinrnektedir.

Burada ozellikle, rniisliirnanlann Islam dinini algdarna tarzl ve isl2m1dan bekledikleriyle laik hukuk diizeninin islcim dinine biraktl- gi alan araslnda ciddi farkhliklann bulunabilecegi uzerinde durmak gerekir. Cunkii Islam dininin in an^, ibadet ve ahlalun yani sira sos- yal hayata ve karnu alanlna iligkin birtaklrn oneri ve hiikiimleri de bulunrnakta olup, bunlann yerine getirilrnesi rnusliirnanlarca, dini anlama tarzlarina da bagli olarak, din? hayatln bir parcasi olarak te- Iakki edilrnektedir. Dine bagli kirnselerce ibadet ve dini odev olarak telakki edilen davranq ve gorevlerin ifa edilmesinin karnu yetkisini elinde bulunduran gahis ve rnerciler tarafindan hakll ya da haksiz ce~itli gerekcelerle erigellenmesi ve lusitlanrnas~, bireysel planda ol- sun din hurriyetinin korunmadia iddialanna hakhhk kazandirtnak- ta, aradaki giivensizligi ve so&Mu& daha da tmandirnaktadn.

Gerl;i isl2rn dininin begerf ilkjkilerin hukuld yonuyle ve karnu alanlyla ilgilenrnesinin temelde ahlcikf yonlendirme ve rnetafkik alanla ve ust degerlerle bag kurarak hayam biitiinciil bakqi sagla- ma geklinde anla~ilmasl halinde boyle bir gerilim ve (;atqrna hayli azalrnaktadir. Cunkii bu alandaki d i d belilerneler, son tahlilde ka- mu yarannln gozetilmesi, kamu duzeninin kurulrnasi ve toplumsal Islahat projelerinin dini ve ahl2kf bir zemine dayandlnlarak daha giiclendirilniesi ve saglamla~tinlrnasi gibi arnaslar tagir. Bu yonuyle bakrldignda Islam dininin sosyal iqerik tastyan hiikiim ve onerileri toplurnda b a n ~ m ve bireyler arasinda karg~hkh giiven ortamimn ku- rulmasmda cok onernli ve olumlu bir katEuyi saglayabilecek nitelik- tedii. Isliim toplumlannin tarihsel tecriibesinde de din genelde boyle bir fonksiyon ve kathya sahip olrnugtur. Bunun en aqk ornegi Os-

man11 toplurnu ve bu toplurndaki din devlet ili~kileridir. Islam dini- nin yapisi, gene1 rnesaji ve evrenselligi, dindar nazannda dinle dev- letin uzlagmazli@ fikrini zaylflatacak, onlan mahiyet, alan ve amag Ian hayli farkh iki fenornen olarak algilayip ban~txacak bir i~ dina- mizme sahiptir. Dini doktrin tarihinde de bu yonde temayiiller hi(; eksik olrnarnlgtir. Ancak bu anlayig, din? diiguncenin ve tecriibenin kendi tabii ortarni ve seyri icinde geligmez ve durulmaz da mevcut

Page 13: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

Tebliğ: Prof. Dr. Ali BARDAKOGLU

hukuk düzeninin dıştan bir belirlemesi ve kendine alan açma çaba­sının gereği şeklinde ortaya çıkarsa dindarların kendilerini meşru müdafaada görüp kamplaşmanın artması ve alarılar arası egemenlik mücadelesinin hızlanması kaçınılmaz olmaktadır.

Öte yandan İslam'ın beşerf ilişkilerin hukukf veçhesiyle ve ka­mu alanıyla ilgili olarak sevkettiği hükümler fukaha arasındaki yay­gın ve geleneksel kabul esas alınırsa, pozitif hukukf düzenlemeler ya da bunların ilk el kaynağı şeklinde de takdim edilebilir. Böyle olsa bile, bu dinf belirlemeler doğrudan bireyin uygulamaya kayacağı ya da koyması istenen değil topluma hitap eden ve kamusal iktidarın sahiplenmesiyle yürürlük kazanacak hükümler olduğundan, prose­düre! meşruiyete ihtiyaç duyulur. Bu alanda dindar için uygulama değil belki bu yönde bir toplumsal oluşuma katılma ve talepte bulun­ma din hürriyetinin bir parçası olarak görülebilir. Ancak bunun sivil ve demokratik bir talep olarak gündeme gelmesiyle dinf bir ödev ve amaç şeklinde projelerıdirilmesi arasında hayli fark bulunduğundan bu noktada, toplumsal düzleme yükselmiş bütün talepler arasında dengeyi kurmakla yükümlü hukuk düzeninin hangi sınıra ve ölçüye kadar demokrat ve özgürlükçü olabileceği tartışması başlatılabilir.

Bu durum tesbiti, göz ardı edemeyeceğimiz birkaç probleme de­ğinmeyi zorunlu kılmaktadır:

Birincisi; laik hukuk düzeninin dinin gereğinin ne olduğunu, ne olmadığını belirleme hakkının olmadığı, üstelik böyle bir çabanın gerilimi ve duygusallığı artırıp dini düşünce ve tecrübenin kendi için­de tabii gelişimini olumsuz yönde etkileyeceğidir. Öyle ki bu tür dış­tan ve yetkisiz müdahaleler, dinf metirılerin günümijzde ne arılama geldiği konusunda sakin düşünebilme, _tarihsel tecrübeyi normal seyrinde anlama ve devam ettirme imkanını ciddi biçimde zedeledi­ğinden dindarları zorlama tavır alışlara kadar sürükleyebilmektedir. On dört asırlık islam tarihinde nadir de olsa görülen 'marjinal fikirler ve toplanmalar, genellikle bu tür dış ya da karşı müdahalelere duyu-

. lan ölçüsüz tepkilerin ürünüdür. Yoksa genel seyir, her şeyin kendi ölçüsünde ve yerli yerinde sürdürülmesi şeklinde olmuştur. Müslüman

toplumların tarihsel tecrübesinin, fıkıh geleneğinin bilinmesi bunun için önemlidir.

Page 14: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETi

ikincisi; laikliğin aneak liberal siyaset ve anayasal demokrasi ortamında, hukukun üstünlüğü fikrinin özümsendiği toplumlarda iyi işleyeceği, din ve vicdan özgürlüğünü koruyucu bir güvence olaca­ğı gerçeğidir. öte yandan ,xasama ve hukuk politikalannda toplum­ların genel kabullerinin, geleneğinin yani sosyal gerçekliğin göz ar­dı edilmesi de akıllı bir siyaset olmaz. Bu hususların ihmal edilip la­ikliğe sadakat ya da onu koruma adına din ve vicdan özgürlüğünün en kolay gerçekleşeceği bireysel ve özel alana müdahale edilmesi, sonuçta mevcut hukuk düzeninin toptan sorgulanması, makul ve gerekli düzenlemelerine karşı da kuşku duyulması gibi bir yanlışa yol açabilecektir.

. üçüncüsü; diningerek ana metinlerinin gerekse İslam toplum­larİnın tarihsel tecrübesinin günümüzde nasıl anlaşılması gerektiği konusuna eğilmenin ve bu konuda makul ve gerçekçi bir metot ge­liştirmenin artık savsaklanamaz bir ödev olarak din mensuplarının omuzlarında olduğUdur. Dini koruma ve kollama heyecanının bu anlama bilincini gölgelemesine de müsaade etmemek gerekir. Dinin sahibinin yüce yaratan olduğuna ve onu kıyamete kadar orijinal şekliyle koruyacağına inandığımıza göre, bizim öncelikli olarak ken­dimizi gerçekleştirmede, özgürlüklerimizi korumada daha sivil bir söylem ve mücadele içine girmemiz, bireyi devreye sokmamız önem taşımaktadır.

Dinf literatürde öteden beri adalete vurgu yapılması ve ona di­ğer üst kavram ve değerler arasında merkezf bir konum verilmesi, o dönemde mevcut sosyal yapı içinde reel-politik bir değer taşıyan egemen güçleri insafa getirmenin ve mutlakiyeti insanileştirmenin en pratik yolu olduğu gibi bu yönde sağlıklı bir kamuoyu ve toplum­sal sağduyu oluşumunun da hazırlayıcısı olmuştur. Yine dini' öğreti­de devamlı işlenen ülü'l-emre itaat, genel yarar- özel yarar ayırımı, fıtneyi önleme ve kamu güvenliğini- sağlama ilkeleri dinin yüce amaçlarını gerçekleştirme ya da toplumsal yararı sağlama uğruna bi­reysel hak ve özgürlükten vazgeçme veya otorite eliyle topluma bir kalıp biçme telkini şeklinde anlaşılmayabilir. iyiliği emretme, kötü­lüğü yasaklama prensibi ve bunun devlet eliyle gerçekleştirilmesi te­mennisi veya halifenin dinin alıkarnını icra etmekle yükümlü sayıl-

52

Page 15: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

Tebliğ: Prof. Dr. Ali BARDAKOGLU

ması da bireysel özgürlük alanını kuşatan ve kişiye izlemek zorun­da olduğu bir pozitif amaçlar hiyerarşisi dayatan bir ıslah projesi ola­rak görülmemelidir. Dinf literatürde bütün hak ve özgürlüklerin esa­sında Allah'ın lutfu olduğu ve insanın da bu sebeple bazı yükümlü­lükler taşıdığı, hatta bireyin hak sahibi olmaktan çok sorumluluk ve öde~ yükümlüsü olduğu ve irade özgürlüğünün sınırlı olduğu söyle­mine sıklıkla rastlanır. Ancak burada, dinin yaratılış ve egemenlikle ilgili genel açıklamasına atıf, metafizik bağlam ve hayatın bütüncül kavranışı amaçlandığı için bu tür ifadeleri özgürlüğü kısıtlamaya ya da hakları başkalarına devretıneye gerekçe yapmak doğru olmaz. Bununla birlikte tarihsel tecrübenin bu iyimser yorum ve temenni­lerle tamamen örtüştüğünü söylemek de zordur. Diğer bir anlatımla, bu ve benzeri kavrarnlara yüklenilen yanlış içeriklerin ve abartılı beklentilerin tarihsel süreçte bireyi pasifize ettiği ve bireysel özgür­lük alanını hayli daralttığı, özgürlükçü duruşların teorik zeminini za­yıflattığı da bir gerçektir. Günümüzde birçok islam ülkesinde tcitali­tarizmle sosyal adalet tasavvurunun kader birliği etmekte oluşu da bu sürecin günümüze uzantıları olarak açıklanabilir.

Dördüncüsü; günümüzde dindar muhitlerde ve bilim çevrele­rinde sıklıkla dile getirilen bir yaklaşım tarzı ve argüman da tartışıl­maya değer önemdedir. öteden beri çağdaş dinfliteratürde İslam'ın hem müslümanlara din içinde hem de diğer din mensupianna kendi dinlerinde gerçek anlamda din özgürlüğü tanıdığı, ancak İslam'ı ira­desiyle seçen kimselerin bazı yükümlülük ve kısıtlamalara da tabi olmasının gerekeceği, bunlar özgürlük kısıtlaması olsa bile kamu dü­zeni ve Allah'ın iradesini yeryüzünde gerçekleştirme sayılacağı için gerekli olduğu şeklinde devam eden bir dizi söylem geliştirilmiştir. Ancak günümüzde özgürlük daha çok kişinin istediği gibi olmakta ve davranmakta herhangi bir engelle karşılaşmaması şeklinde ta-

' rıımlanır. Burada bireyin şöyle veya böyle davranmasının sorgulan­ması değil, kısıtlanmamışlık, engellenmemişlik ve müdahalenin bu­lunmaması ölçü olduğundan bir bakıma özgürlüğün negatif tanımı yapılmaktadır. Bunun için de özgürlüğe rasyonel .>:ıa da pozitif bir anlam yüklenmesi totalitarizme götüren yolun başlangıcı olarak gö­rülür ve eleştirilir. Böyle olunca din ve vicdan özgürlüğünü dinin izin

53

Page 16: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

OSMANCI DEVCETI'NDE DiN ve VICDAN HURRlVETl

verdigi alanla sln~rlama ilk b a h ~ t a olurnlu gibi dursa da ger~ekte di- nin neye kin verdigini neye vermedigini belirlemede subjektif deger- lendirmeler devreye girecegi ve bunlarda giderek dini nitelikte bir SI-

nirlama olarak ranltdacag~ ;la da algdanacag~ i ~ i n y a d g olur; hatta basluci, ozgiirluk karq~t~ tuturnlar icin de bari;langil; olabiiir. Bu konu- da kesin ifadeler kigisel @vence ve taahhiitten 6te bir anlam tag.1- maz.

Dini ameli hayam ust degerlerini inga ve ihdas edici yegane kaynak olarak gormek yerine Allah'ln insani halife olarak yaratma- sml, onu akl-r selim ve fitratla donatmasln~ bu i n ~ a n ~ n ba~langlcl saymak, insanl~gm ortak degerlerini ve geli~irn ~izgisini onemse- rnek, dini de bu zeminde tutunan ve fiiWmuhteme1 saprnalar hak- k~nda uyaran ve yonlendiren bir il8hi inayet yani yard~rn eli olarak gormek daha dogm goriinrnektedir. Boyle olunca din ve vicdan oz- giirlugii problemini bir dinin buna ne ol~iide musaade ettigi ya da et- medigi ekseninde 5:ozerneyiz. Boyle bir anlatirn, Islam-dernokrasi birlikteligni savunan qagdag usliipta da klendig gibi, dq diinyada goriip begendigirniz biitiin "iyi"1eri dinin igine tag~dl@ isin ilk planda hem ozgiirliigii kurtanci hem de dini yiiceltici gibi gorunse de metot olarak yanllqtlr. Dinin hayahn her alan~yla d e s i k tan ve usltipta il- gisinin bulundua dogm olsa bile onu her alanda aynnhya kadar tek belirleyici lulrnak, yukanda deginilen subjektiviteyle birle~ince so- nucta dird dugunceyi ylprahr ve devre d q ~ blrahr. Hukukta objekti- viteye ve belki de objektif sekiilarizme karg~ gelkjtirilen dini soylem, farhnda olrnadan subjektif sekularizmi de besleyen bir kaynak hali- ne gelebilir.

Begincisi; bireyin inqasmda dinin, toplumun in~aslnda bireyin (;ok onernli oldu@~ gerqeginin en dogal sonucu, problemlerin qoziim- suzlu@nun sllunulann~n da kururnlan degil birey ve toplurnu ya- hndan ilgilendirdigidir. Dinin egemenlk ve etki alaninin hukuk du- zeni tarafindan gormezden gelinmesi, dini temsil eden kumrn ve $a- hislar bulunrnadiBna ve dinin gerilernesinden de soz edilerneyecegi- ne gore sonusta birey devlet ba@m ve toplurn orgiisiinii zay~flat- makta, devletin giicu ve s a y g n h l zaafa ugramaktad~r. Cunkii hu- kukun boyun egdirmesi giice ve maddi unsurlara, dinin etkisi ise

Page 17: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

Tebliğ: Prof. Dr. Ali BARDAKOGLU

bireyin öz tercihine ve vicdanına dayanır. Fertlerin bu iki bağlılık arasında seçime zorlanması, görÜnüşte düzeni sağlayıçı gibi görün­se de esasında maddf otoriteye karşı göstermelik bir boyun eğişi sağ­layabileceğinden içinde ikiyüzlülük ve çözümsüzlük taşır. öte yan­dan din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik müdahaleler re­aksiyoner akımlan, özgürlük karşıtı baskıcı anlayışlan, dinin yüce değerlerinin çeşitli kesimlerce istismar edilmesi tema,yiillerini de güç­lendirmektediL Böyle bir kargaşa ve güvensizlik ortamında, farklı saiklerden doğan birçok davranış ve talebin de din ve ibadet hürri­yeti adına gündeme getirilmesi tehlikesi vardır.

Altıncısı; günümüzde din devlet ilişkilerini birini diğerine feda etmeden makul bir çizgide buluşturmanın ve buna bağlı olarak bi­reylere uluslararası hukuk normlanna uygun bir din ve vicdan öz­gürlüğü tanımanın muhtemel riskleri teorik kurgudan beslenen var sayımlada bilinemez. Bu konuda toplum mühendislerinin kurduğu sebep sonuç ilişkisi ve mekanik determinizm yanıltıcı olmaktadır. Bunu anlamada en sağlıklı yöntem, İslam toplumlannın bu alanda­ki tarihsel tecrübesinin iyi izlenmesidir. Osmanlı toplumu bunun bel­ki de en açık ve uyancı ömeğidir. Gerçekten de Osmanlı, dönemsel olarak bazı çizgi dışı tutum ve uygulamalar bulunsa da, gen~l olarak gerek müslümaniann gerekse diğer din mensuplannın temel hak ve özgürlüğünü koruyucu bir toplumsal düzen, banş içinde birlikte ya­şamayı sağlayan bir gelenek tesis etmiş, insanlığa din devlet ilişki­lerinin banşık bir çizgide seyredebileceğinin açık bir örneğini sun­muştur.

Osmanlı tecı:_iibesi iki yönden güven vericidir. Birincisi; devlet vatandaşlannın din özgürlüğünü kısıtlama sayılabilecek her türlü müdahaleden uzak durduğu, bireye geniş bir din özgürlüğü alanı bı­raktığı takdirde bu bütün devlet erkinin dinin ve din adamıann kont­rolüne girmesi ve devletin giderek teokratik bir yapı kazanması gibi bir sonuca yol açmamaktadır. İslam öğretisi de zaten böyle bir geli­şime ve talebe elverişli değildir. Osmanlı'da devletin kamu alanında çağının gereklerine göre davranıp zaman zaman klasik fıkıh daktti­rıini hayli zorlayan büyük ölçekli toplumsalısiahat projelerini yürür­lüğe koyabilmesi, diğer alanda bireye geniş bir özgünlük alanı bırakmış

55

Page 18: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETi

olmasıyla ve bundan doğan güven ortamının kendisine rahat hare­ket imka.nı vermesiyle de alakalıdır. Bundan, toplumsal bütünlük, barış ve kalkınma açısından bireysel hak ve özgürlüklerin tanınma­sının, kısıtlanmasına nisbetle daha rasyonel bir politika olduğu so­nucu da çıkar.

Osmanlı tecrübesinin günümüzde verdiği ikinci güven ise, din­darların birey merkezli bir din! düşünceden ve özgürlük talebinden, bu ister din ister düşünce özgürlüğü olsun, kaygı duymalarına gerek olmadığıdır. İslam toplumunun arnelf icmaı ve gelenek, birey mer­kezli özgürlükçü düşüncenin çok uç noktalara kaymayacağının, di­ğer hak ve özgürlüklerin sınırını aşmayacak bir alan içinde kalaca­ğının ve bunu sağlayacak bir hukuk düzeni inşasının mümkün olu­şunun da en önemli güvencesi gibi durmaktadır.

Modern Türkiye'de din ve vicdan özgürlüğünün çok ciddi bir problem olarak devam etmekte oluşu, günümüzde hem siyaset hem de dinin, işleyişlerine kıvam ve kalite kazandıracak bir alt yapı ve geleneğe sahip bulunmayışıyla ya da bunun yitirilmiş olmasıyla doğrudan ilgilidir. Dinf düşünce ve sosyal siyaset alanındaki gele­neksizliğin ve irtifa kaybının en açık sonuçları din devlet ilişkilerin­de ve din özgürlüğü alanında kendini göstermektedir. Dinf düşünce ve tecrübe, son dönemlerde yaşadığı kırılmalar, dış müdahalelerin yarattığı tepkisel aşırılıklar, inkıta sonrası dengesiz beslenmeler etki­siyle önceki yüzyıllardan tevarüs ettiği tabii gelişim seyrini sürdüre­m edi. Onun için de bugün dinf tecrübeyle ilgili birçok problemi daha berrak bir zihinle tartışma imkanına yeterince sahip değiliz. Günü­müzde dinf öğretinin zaman zaman toplumsal gerçekliği ve yararı bulunmayan alternatif fakat hırçın toplum özlemlerinin hareket nok­tası yapılabilmesi de yine bu gayri tabii gelişim sürecinin ürünüdür. Benzeri eleştiriler siyaset ve bürokrasi için de fazlasıyla geçerli olup bu alandaki geleneksizlik, gerek geçmişle gerekse dış dünya ile ya­şanan pratik ve teorik kopukluk sonuçta insan haklarından demok­rasiye ve hukuk devletine kadar birçok kavram ve değeri günümüz­de içsiz hale getirmiş, arıları mevcudu meşrulaştırma ve yaniışı per­delerne aracı kıldığından hızlı bir yıpranma sürecine sokmuştur.

56

Page 19: OSMANLI DEVLETi'NDE DiN ve ViCDAN HÜRRiYETiktp.isam.org.tr/pdfdrg/D078286/2000/2000_BARDAKOGLUA.pdf · Mehmet GÜNYÜZLÜ Baskı , ENSAR NEŞRİYAT sül~);~a~h~e cacCi"3 ·Beyazıt/istanbul

Tebliğ: Prof. Dr. Ali BARDAKOGLU

Geleneğin yerleşmesi ve bulartıklığın durulması için zamanın geçmesine ihtiyaç bulunduğunu ve bilfiil yaşanan sıkıntılara ve çö­züm arayışıanna dayalı bir ortak sağduyunun oluşmasının gerekti­ğini biliyoruz. Ancak Osmanlı tecrübesi bu zamanı kısaltmamızı ve oluşumu hızlandırmamızı sağlayabilir. Siyasetçiler kadar din bilgin­leri V(J muhitlerinin de bu konuda köprüler kurmasıve bazı adımlar atması halinde, birey ve toplum hayatını derinle!Tiesine etkileyen si­yaset ve din alanında mesafe alınabileceği ve buna bağlı olarak da birçok üst problemin çözülebileceği, gayri tabii gerilimlerin ortadan kalkacağı söylenebilir.

KAYNAKLAR

Ahmet Mumcu, Atatürk'ün Kültür Anlayışında Vicdan ve Din Öz­

gürlüğünün Yeri, Ankara 1991;

Ahmet Özel, İslam Hukukunda Ülke Kavramı Darulislam Darul­

harb, İstanbul 1998, s. 43-60;

Hasan Hanefi, "Geleneksel İslam Düşüncesindeki Otoriteryenliğin Epistemolojik Ontolojik, Ahlaki, Siyasi ve Tarihf Kökenleri", İs­

lamiyat, II/2, s. 25-37;

Hayreddin Karaman, İslam'da İnsan Haklg.rı, İstanbul 1996;

H. Yunus Apaydın, "Siyasal Hayat", İlmihal, İstanbul 1999, II, 266-2 70, 307 -312;

Mehmet Akif Aydın, İslam ve Osmanlı Hukuku Araştırmaları, İs­

tanbul 1996, s. 229-236;

Mustafa Erdoğan, Liberal Toplum Liberal Siyaset, Ankara 1998, s. 93-142;

Mustafa Fayda, Hz. Ömer Zamanında Gayr-ı Müslimler, İstanbul 1

1989, s. 183-196;

Mustafa Fayda, "Hz. Peygamberin Müşrik Araplara Karşı Siyaseti­nin Son Safhası", Ebedl Risalet, İzmir 1993, I, 121-126;

Şerif Mardin, "Laiklik ideali ve Gerçekler", Türkiye Günlüğü, sy. 56, Yaz 1999, s. 50-52.

57