ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma...

86
T. C. KALKINMA BAKANLIĞI KALKINMA PLANI ON BİRİNCİ (2019-2023) ANKARA 2018 ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU BÜYÜME DİNAMİKLERİ

Transcript of ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma...

Page 1: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

T. C.KALKINMA BAKANLIĞI

KALKINMA PLANION BİRİNCİ

(2019-2023)

ANKARA 2018

Ö Z E L İ H T İ S A S K O M İ S YO N U R A P O R U

BÜYÜME DİNAMİKLERİ

T.C.KALKINMA BAKANLIĞI

YÖNETİM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜBİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

KALKINMA BAKANLIĞI YAYINLARI BEDELSİZDİR, SATILAMAZ.

.Ankara 2018

Necatibey Cad. No: 110/A 06100 Yücetepe - ANKARA Tel: +90 (312) 294 50 00 Faks: +90 (312) 294 69 77

YÜM

E DİN

AM

İKLER

İ - ÖİK

RA

POR

U

Page 2: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir
Page 3: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

T.C.KALKINMA BAKANLIĞI

ON BİRİNCİ KALKINMA PLANI(2019-2023)

BÜYÜME DİNAMİKLERİ

ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU RAPORU

ANKARA 2018

Page 4: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

Bu çalışma Kalkınma Bakanlığının görüşlerini yansıtmaz.Yayın ve referans olarak kullanılması Kalkınma Bakanlığınıniznini gerektirmez.

YAYIN NO: KB: 2980 - ÖİK: 762

Bu yayın 500 adet basılmıştır.

Page 5: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

ii

İÇİNDEKİLER

ŞEKİLLER LİSTESİ ...................................................................................................... iii

TABLOLAR LİSTESİ..................................................................................................... v

BÜYÜME DİNAMİKLERİ ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU KATILIMCILARI .. vi

KISALTMALAR LİSTESİ .......................................................................................... viii

YÖNETİCİ ÖZETİ ......................................................................................................... ix

1. GİRİŞ ............................................................................................................................ 1

1.1. Kapsam .................................................................................................................. 1

1.2. Yöntem ................................................................................................................... 1

2. MEVCUT DURUM ANALİZİ ................................................................................... 2

2.1. Küresel Ekonomide Üretim Yapısı...................................................................... 2

2.2. Küresel Ekonomide ve Üretim Yapısında Beklenen Değişiklikler ................... 3

2.2. Küresel Ekonomiye Yön Vermesi Beklenen Eğilimler ...................................... 6

2.4. Değişen Küresel Ekonomide Türkiye’nin Büyüme Hikâyesi ............................ 8

3. BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER ............................................................ 19

3.1. Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Faaliyetleri ve Yenilikçilik ........................... 19

3.2. Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler ........................................................... 24

3.3. Dijitalleşme .......................................................................................................... 28

3.4. Eğitim ve İşgücü Becerileri ................................................................................ 31

3.5. Dış Ticaret ve Dışa Açıklık ................................................................................. 38

3.6. Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Teknoloji Transferi ................................... 45

3.7. Kamuda Kurumsal Kalite .................................................................................. 48

4. POLİTİKA ÖNERİLERİ .......................................................................................... 53

KAYNAKÇA .................................................................................................................. 60

Page 6: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

iii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: Dönemler itibarıyla Türkiye’nin GSYH büyümesi ve büyümenin oynaklığı ...................... 10

Şekil 2: Toplam Faktör Verimliliği (2009=100) ............................................................................... 11

Şekil 3: OECD ülkeleri kadın işgücüne katılım oranları ve erkek katılım oranıyla farkı (%) .......... 12

Şekil 4: Sanayideki istihdamın toplam tarım dışı istihdama oranı (12 aylık hareketli ortalama, %) 13

Şekil 5: Dönemler itibarıyla Türkiye’nin cari işlemler açığı (% GSYH) ve oynaklığı .................... 13

Şekil 6: Yurtiçi tasarruf, yatırım ve cari açık oranları (% GSYH) ................................................... 13

Şekil 7: Enflasyon gelişmeleri .......................................................................................................... 15

Şekil 8: Bankacılık kredi hacmi, makine-teçhizat ve inşaat yatırımı seyri (cari fiyatlarla,

2009=100) ........................................................................................................................... 16

Şekil 9: İhracatın teknoloji içeriğinin yıllar içerisindeki seyri .......................................................... 17

Şekil 10: Diğer gruplardaki verimliliğin 1-19 çalışana sahip şirketlerdeki emek verimliliğine oranı,

2014 ..................................................................................................................................... 17

Şekil 11: Ülkelerin Ar-Ge Harcamalarının GSYH’a oranı ve bin kişi başına toplam araştırmacı sayısı,

2015 ..................................................................................................................................... 20

Şekil 12: Ülkelere göre Ar-Ge’ye ilişkin toplam harcamalarda hükümetin ve özel sektörün payı,

2015 ..................................................................................................................................... 21

Şekil 13: Türkiye’de Ar-Ge harcamaları, GSYH’dan aldığı pay ve kaynağına göre dağılımları ..... 22

Şekil 14: Türkiye’de Ar-Ge personeli sayısı ve iş gücü içerisinde bin kişi, 2015 ............................ 22

Şekil 15: Biyoteknoloji, nanoteknoloji ve bilgi iletişim teknolojileri üstünlükleri karşılaştırması .. 24

Şekil 16: Enerji ekipmanları ticaretinin teknoloji dağılımı, 2015 ..................................................... 26

Şekil 17: Türkiye’nin temiz teknoloji yenilik endeksi alt bileşenleri değerlendirmesi .................... 27

Şekil 18: Ülkelerin bilgi ve iletişim teknolojileri ve alt sektörlerinin toplam katma değerden aldıkları

pay, cari fiyatlar, 2013 ......................................................................................................... 29

Şekil 19: NACE kodlarına göre sınıflandırılan ekonomik faaliyet alanlarının Accenture dijitalleşme

endeksi puanları .................................................................................................................. 30

Şekil 20: Türkiye’nin TIMSS 2011 ve 2015 puanları ...................................................................... 35

Şekil 21: PIAAC 2015 sözel beceriler alanında Türkiye ve diğer ülkelerin sıralaması.................... 36

Şekil 22: PIAAC 2015 sayısal beceriler alanında Türkiye ve diğer ülkelerin puanları .................... 37

Şekil 23: PIAAC 2015 teknoloji zengin ortamda problem çözme becerilerinde düzey 2 veya 3 olan

katılımların oranı................................................................................................................. 37

Şekil 24: İhracat ve GSYH, milyar $, 1974-2016 ............................................................................. 38

Şekil 25: 2015 yılının en büyük 30 ihracatçısı, milyar $ .................................................................. 39

Şekil 26: Türkiye’de ihracatın niteliğinin gelişimi ve ortalama ekonomik büyüme ......................... 40

Şekil 27: Ara mal ithalatı ve brüt ihracat, brüt ihracat=100, 2011.................................................... 40

Page 7: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

iv

Şekil 28: Ülkelerin lojistik performans endeksi ve kişi başına GSYH değerleri (2016) .................. 42

Şekil 29: Lojistik merkezlerde değer hiyerarşisi .............................................................................. 43

Şekil 30: Yurtiçi ticaret yoğunluğu haritası, 2015 ............................................................................ 44

Şekil 31: Pazarlara Göre İhracat, %, 2014 ........................................................................................ 44

Şekil 32: DYY’lerin yatırımcı ülke gruplarına göre dağılımı, %, 1970-2013 .................................. 46

Şekil 33: İhracatta ileri bağlantı ve DYY stoku ................................................................................ 47

Page 8: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

v

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Dijital alanda yapılan yatırımların yüzdesi, 2016 ............................................................... 31

Page 9: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

vi

BÜYÜME DİNAMİKLERİ

ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU KATILIMCILARI

BAŞKAN

Şirin TEKİNAY SABANCI ÜNİVERSİTESİ

KOORDİNATÖR

Mine ERGÜN BAKDUR KALKINMA BAKANLIĞI

Murat KÖRS KALKINMA BAKANLIĞI

Fatih BAHADIR HASPOLAT KALKINMA BAKANLIĞI

RAPORTÖR

Bengisu ÖZENÇ TEPAV-Raportör

ÜYELER

Ahmet ÇİMENOĞLU KOÇ HOLDİNG

Ahmet YAVUZÇEHRE EKPEN TEKSTİL

Aykut LENGER EGE ÜNİVERSİTESİ

Başak KARŞIYAKALI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ

Burak Sencer ATASOY HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI

Burcu ÜNÜVAR TSKB

Cengiz ULTAV TTGV

Çağlar YÜNCÜLER TCMB

Çağrı SARIKAYA TCMB

Devlet Selim PASLI EKONOMİ BAKANLIĞI

Ebru VOYVODA ODTÜ

Faik Yücel GÜNAYDIN BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

Fatma MELEK AKBANK

Halil AYDIN ZORLU HOLDİNG

Hasan CÖMERT ODTÜ

İbrahim Semih AKÇOMAK ODTÜ-TEKPOL

Page 10: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

vii

İlhan Can ÖZER ODTÜ

İzakATİYAS SABANCI ÜNİVERSİTESİ

Kerem ALKİN MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ

Kürşat GÖNCÜ GAZİANTEP SANAYİ ODASI

Mahmut GÜNAY T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI

Medine ATAY TİM

Murat KENANOĞLU TEPAV

Nazire Nergiz DİNÇER TED ÜNİVERSİTESİ

Ozan BAKIŞ BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ

Ömer Faruk ÖZER ARÇELİK

Özdem EKİNCİ EGE BÖLGESİ SANAYİ ODASI

Özgür DEMİRTAŞ SABANCI ÜNİVERSİTESİ

Pelin YENİGÜN-DİLEK TÜRKONFED

Pınar YAŞAR DB ANKARA OFİSİ

Refet GÜRKAYNAK BİLKENT ÜNİVERSİTESİ

Süleyman YILMAZ UNIDO

Şeref SAYGILI TCMB

Ü. Gülsun ÖZYURT BDDK

Zümrüt İMAMOĞLU TÜSİAD

Page 11: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

viii

KISALTMALAR LİSTESİ

ÖİK Özel İhtisas Komisyonu

BİT Bilgi ve İletişim Teknolojileri

AR Artırılmış Gerçeklik / Augmented Reality

ABD Amerika Birleşik Devletleri

AI Yapay Zeka / Artifical Intelligence

GSYH Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

DEF Dünya Ekonomik Forumu / World Economic Forum

IoT Nesnelerin İnterneti / Internet of Things

BMGK Birleşmiş Milletler Genel Kurulu

OECD Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü

TTIP Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı

TPP Trans-Pasifik Ortaklığı

G20 Küresel 20 / Global 20

TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu

KOBİ Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler

AR-GE Araştırma-Geliştirme

TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu

AB Avrupa Birliği

TÜSİAD Türkiye Sanayiciler ve İş İnsanları Derneği

PISA Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı

TIMMS Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması

PIAAC Yetişkin Becerileri Anketi

LPI Lojistik Performans Endeksi

DYY Doğrudan Yabancı Yatırım

Page 12: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

ix

YÖNETİCİ ÖZETİ

On Birinci Kalkınma Planı hazırlık döneminde bir araya gelmiş olan Büyüme

Dinamikleri Özel İhtisas Komisyonu (ÖİK), küresel eğilimler ışığında Türkiye

ekonomisinin uzun dönemdeki büyüme performansını artırmaya yönelik politika

seçeneklerini ortaya koymayı ve bu yolla Plan çalışmalarına ışık tutmayı amaçlamıştır.

Teknolojik gelişmeler doğrultusunda değişmekte olan mevcut üretim yöntemleri ve

onun önayak olduğu değer zincirleri kompozisyonundaki radikal değişiklikler ekonomik

ilişkileri küresel, bölgesel ve ulusal düzeyde etkilemektedir. Bu dönüşümün önümüzdeki

dönemde de hızlanarak devam etmesi beklenmektedir. Cumhuriyet tarihi boyunca kat ettiği

mesafeyle, ekonomik dönüşümün önemli bir aşamasını arkasında bırakmış ve orta

teknolojili ürün üretme kapasitesine sahip bir sanayi ülkesi haline gelmiş olan Türkiye’nin,

bu pozisyonunu ileri taşıyarak yüksek teknolojili, yüksek katma değerli ürün üretebilen

gelişmiş ülkeler arasında yer alabilmesi için, sahip olduğu beceri ve imkânların yanı sıra,

küresel eğilimlerin getireceği fırsat ve zorlukların da bilincinde olması büyük önem

taşımaktadır. Küresel eğilimlerin doğru şekilde tanımlanması, eğilimlere intibakı hedefleyen

politikaların yapım sürecinin bilgi temelli bir yaklaşımla desteklenmesi açısından fayda

sağlayacaktır. Büyüme Dinamikleri ÖİK toplantıları sonucunda ortaya çıkmış olan bu rapor,

Türkiye’nin sürdürülebilir bir ekonomik büyüme ve kalkınma patikasını yakalayabilmesi

için, mevcut durumdan hareketle, gelecekte ekonominin tüm alanlarını derinden etkileyecek

ilerlemeleri ve bu gelişmeler karşısında atılabilecek politika adımlarını tanımlamayı

amaçlamaktadır.

Küresel gelişmelere bakıldığında, ülkelerin eğilim gösterdiği robotlaşma, kavramsal

makineler ve nesnelerin interneti (IoT) gibi konuların, teknolojik ilerlemelerin bir sonucu

olarak üretim süreçlerini yeniden tanımladığı görülmektedir. Üretim yapısının yanı sıra,

kripto para birimleri gibi icatların yaygın kullanımı ile birlikte, ticaret yapma şeklinin de

gelecekte değişmesi beklenmektedir. Gelişmiş ülkelerde korumacılık politikalarının artan

etkisi sonucu ise yeninden düzenlenmekte olan değer zincirleri yaklaşımı, küreselden

bölgesele ve yerele doğru küçülmektedir. Teknolojik gelişmeler sonucu düşen üretim

maliyetlerinin, bu ülkelerin sanayilerini tekrar kendi bölgelerine, ve bazı durumlarda kendi

ülkelerine geri taşıma isteğini beraberinde getirmenin yanı sıra Transatlantik Ticaret ve

Yatırım Ortaklığı (TTIP) ve Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) mega ticaret anlaşmalarının da

eski önemlerini kaybetmelerine neden olmaktadır. Yeni teknolojilerin ve mega trendlerin

Page 13: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

x

dönüştürdüğü üretim ve ticaret süreçleri, ülkelerin gerek destekleyici altyapı, gerekse

kurumsal düzenlemeler açısından söz konusu dönüşümlere hazırlık seviyelerini kritik bir

noktaya taşımaktadır.

Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan ve ağırlıklı olarak orta teknoloji ihracatı

gerçekleştiren Türkiye’nin, hızlı şehirleşme ve sektörlerarası geçişin getirdiği verimlilik

artışının yanı sıra, coğrafi konumu ve ucuz işgücünün sunduğu avantajlarla yakaladığı

büyüme oranlarını, küresel üretim yapısının yeniden tanımlandığı bu süreçte de devam

ettirebilmesi için gelişmelere ayak uydurması zorunlu görünmektedir. Her ne kadar Türkiye

2008-2009 küresel krizi sonrasındaki dönemde, uzun dönem ortalamasının (1980-2017)

üzerinde bir performans sergiliyor olsa da, bu performans 2000’li yılların başındaki (2002-

2007) istikrarlı ve yüksek büyüme patikasının gerisinde kalmaktadır. Bu eğilimin

belirleyicisi de durgunlaşmakta olan toplam faktör verimliliği göstergeleridir. Türkiye’nin

özellikle son yıllarda yatırımlarını makine-teçhizat gibi üretken alanlara yönlendirilemediği

ve sanayi istihdamının tarım dışı istihdam içindeki payının düşüşünden de takip edilebilen

bir erken sanayisizleşme eğiliminde olduğu görülmektedir. Cari işlemler dengesi tarafında

ise, yurtiçi tasarrufların yatırımları karşılayacak seviyede olmaması nedeniyle dış kaynak

kullanımında yaşanmakta olan artış bir risk unsuru olarak ortaya çıkmaktadır. Ekonomide

bir yandan tasarruf oranlarını artırmak, diğer taraftan da uzun vadeli dış kaynak temini

sağlayacak önlemlerin alınması gerekmektedir.

Küresel gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu özetleyen ve

büyüme potansiyelini bu dinamikler çerçevesinde artırmaya yönelik öneriler geliştirmeyi

hedefleyen bu raporda, büyüme dinamikleri, aşağıda da özetlenmekte olan 8 alt başlık

altında incelenmektedir. Son bölümde ise, Büyüme Dinamikleri Özel İhtisas Komisyonu

tarafından ortaya konulmuş olan politika önerileri sıralanmaktadır.

Araştırma-Geliştirme (AR-GE) ve Yenilikçilik Faaliyetleri: Küresel çapta süreklilik

arz eden büyüme sorunsalı ve sosyal sorunların kapsayıcı çözümünde, ülkelerin büyüme ve

ihracat hedeflerinin gerçekleştirilmesinin odağında, özellikle son yıllarda Ar-Ge ve yenilik

faaliyetlerinin yer aldığı görülmektedir. Özellikle teknolojik sınırlara ulaşan ülkelerin göreli

üstünlüklerini korumaları açısından kritik olan bu faaliyetlere yapılan harcamalar konusunda

ABD (502,9 milyar dolar) ve Çin (408,4 milyar dolar), takip eden ülkelerle aralarındaki

büyük farkla, lider ülke konumunda bulunmaktadır. Dünyadaki Ar-Ge faaliyetlerinin

finansmanın çok büyük bir kısmı özel sektör tarafından sağlanmaktadır. Türkiye ise, her ne

kadar politika belgelerinde de hedeflendiği gibi yıllar içerisinde Ar-Ge harcamalarını

Page 14: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

xi

artırmış olsa da, 2000-2015 yılları arasında milli gelirden aldığı payı ancak yüzde 0,5’ten

yüzde 0,9’a yükselebilmiştir. Bu seviye Türkiye’ye, küreselleşen dünyadaki büyük

rakiplerini yakalayabilecek ivmeyi ne yazık ki sağlayamamaktadır. Küresel gündem ile

Türkiye’nin sahip olduğu beceri ve potansiyeller arasında sinerji yaratan sektörlerde

geliştirilebilecek teknolojik stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır.

Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine

girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri,

2030 yılına kadarki sürdürülebilirlik gündemi, temiz üretim, iktisadi büyüme ve kalkınma

gündemlerini bir araya getiren bir uzun vadeli politika çerçevesini sunmaktadır. Yine

Birleşmiş Milletler’in yürütmekte olduğu İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içerisinde

yer alan Paris Anlaşması da sürdürülebilirlik konusunu iklim değişikliği özelinde

detaylandırmakta ve düşük karbonlu bir gelecek için ülkelerin taahhütlerde bulunarak,

politika patikalarını bu yönde tanımladıkları bir süreç olarak ortaya çıkmaktadır. Her iki

sürecin de yön verdiği sürdürülebilirlik çerçevesi iklim değişikliği, sağlık, gıda güvenliği, su

kalitesi, biyolojik çeşitlilik gibi ana sorun alanlarına yönelik çözümlerde; teknoloji transferi,

nitelikli eleman temini, temiz üretim yaklaşımı, Ar-Ge ve yenilikçi üretim teknikleri gibi

ekonomik büyümeyi destekleyici bileşenleri de içermektedir. Düşük karbonlu, temiz

teknolojiler, birincil kullanım alanları dışında da daha geniş alandaki teknolojilerin

geliştirilmesine katkı sağlamak anlamında önemli fırsatlar sunmaktadır. Özellikle

yenilenebilir enerji alanında yüksek potansiyele sahip olan Türkiye’nin bir yandan temiz

teknolojilerin geliştirilmesine yönelik yatırım ortamının iyileştirilmesine ağırlık verirken,

diğer taraftan da geliştirilecek ürünlerin ticarileşmesinde destek sağlayacak politikalar

geliştirmesi gerekmektedir.

Dijitalleşme: Değer zincirlerinin, ürünlerin, servislerin ve iş modellerinin dijitalleştiği

bir süreçte ülkeler, kaynaklarını ve dijital teknolojilerin getireceği avantajları kullanarak yeni

gelir, büyüme ve iş yapabilme olanaklarını ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar

yapmaktadırlar. Dijitalleşmenin ve dijitalleşmeyle gelen yüksek hacimli veri akışının doğru

şekilde kullanılmasıyla ekonomilerde önemli verimlilik kazançları ortaya çıkmaktadır.

Yapılan araştırmalar, Türkiye’de şirketlerin dijitalleşme eğilimlerinin sektörlere ve şirket

büyüklüklerine göre farklı seviyelerde olduğunu göstermektedir. Dijitalleşme konusunda, bu

farklılıkları da göz önüne alan bir stratejinin ortaya konulması ve bu alandaki finansman

imkânlarının artırılması Türkiye’nin rekabetçi konumunu geliştirmesine katkıda

bulunacaktır.

Page 15: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

xii

Eğitim ve İşgücü Becerileri: Hızla değişen teknolojiler, hem ulusal ekonomilerin

yapısını, hem de işgücünden beklenen yetenekleri dönüştürmektedir. Bütüncül bir ekonomik

büyüme perspektifinde, beşeri sermayeyi merkeze alan yaklaşımlarla eğitim politikalarında

da önemli değişiklikler, güncellemeler yapılmaktadır. Böylelikle iyi yetişmiş işgücünün

yüksek verimlilik oranlarına ve yatırım ortamına sunduğu katkılar ile ülkenin üretim

kapasitesini de geliştirmesi hedeflenmektedir. Eğitim seviyesinin artışı ayrıca, kuşaklar

arası sosyal hareketliliği sağlanması açısından da çok önemlidir. İş yapma biçimlerini

değiştiren teknolojik dönüşüm, rutin olmayan analitik yetenekler ile sosyal yeteneklere sahip

çalışanlara yönelik talebi artırmaktadır. Otomasyon ve yapay zekâ gibi teknolojilerin tüm

sektörlerde kullanılması ve üretim süreçlerini yeniden yapılandırması, önümüzdeki

dönemde tüm sektörlerin işgücü ihtiyacını da değiştirmektedir. Bu değişiklikleri zamanında

yakalayabilmek ve talep edilen niteliklere sahip işgücünün yetiştirilebilmesi açısından

öğrencilere temel öğrenme yeteneklerinin ve öğrenmeyi sürdürülebilir kılacak

bilişsel/analitik yetenekler, öğrenmeyi destekleyici sosyal yetenekler ve iletişim

yeteneklerinin öğretilmesi daha yaygın şekilde kabul gören bir yaklaşım haline gelmiştir.

Bilişsel yetenek düzeyinin 10 yaşından itibaren sabit kaldığı göz önünde bulundurulduğunda

ise, eğitim politikalarının uzun vadeli dönüşümünün sağlanabilmesi için ise erken

aşamalarda müdahalelerin yapılması gerekmektedir. Türkiye’de öğrenciler öğretim

programlarına bağlı performansları gelişiyor olsa da, bu bilgileri gerçek hayatta uygulama

konusunda geride kalmaktadır. Yetişkin yeteneklerinde de problemlerle karşılaşıldığı,

özellikle dijitale teknolojiler ve iletişim araçlarının problem çözmekte kullanılmasında

Türkiye’nin 34 ülke arasında son sırada bulunduğu görülmektedir. Bu durum da, küresel

dijitalleşme eğiliminin yakalanabilmesi için, Türkiye’nin bu alanda yetişmiş insan

kaynağına olan ihtiyacının açık bir göstergesi niteliğindedir.

Dış Ticaret ve Dışa Açıklık: Son yıllarda korumacı politikaların yükselişiyle küresel

ticaret ortamında ortaya çıkan belirsizlikler, Gümrük Birliği’nin güncellenerek kapsamının

genişletilmesi, olası TTIP anlaşması, Kuşak ve Yol inisiyatifi ve Asya pazarının yükselişi

doğrudan ve dolaylı olarak Türkiye’nin içerisinde bulduğu ticaret ilişkilerinde önemli

değişikliklere işaret eden gelişmelerdir. Teknolojik dönüşümler de hesaba katıldığında,

Türkiye’nin ihracat potansiyelini artırabilmesi için küresel ve bölgesel şartları da göz önünde

bulunduran çok yönlü stratejiler geliştirmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin

ihracatı 1980’lerden bu yana ihracatın teknoloji düzeyi önemli bir sıçrayış gerçekleştirmiş

olmasına rağmen ileri teknolojiye geçiş istenilen düzeyde sağlanamamış, son yıllarda ise

Page 16: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

xiii

ihracatının niteliğinde bir gerileme yaşanmıştır. Nitelikli ürün üretiminde rekabetçiliğin

kazanılabilmesi için ilgili kamu politikalarının ülkenin üretim yapısını belirleyen beşeri

sermaye, fiziksel altyapı, kurumsal kalite ile yetenek, beceri ve eğitim gibi faktörlerin

gelişimini dikkate alan niteliğe sahip olması gerekmektedir. Yine ticaret başlığı altında ele

alınan ve sanayi sektörünün tamamlayıcısı olan lojistik sektörü de ticari ilişkileri

kolaylaştırması bakımından kişi başına geliri olumlu yönde etkileyen bileşenlerden biridir.

Türkiye lojistik performansının ise son yıllarda diğer ülkelere kıyasla gerilemektedir. Bu

durum, ticaretin geliştirilmesi ve ekonomik büyümenin desteklenmesi için lojistik

performansın da geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Teknoloji Transferi: Doğrudan Yabancı

Yatırımlar (DYY), yatırımcıların getirdiği teknik bilgi (know-how), iş bağlantıları, idari ve

yönetim becerileri ile yerli ekonominin büyümesine doğrudan ve dolaylı katkılar

sağlamaktadır. Küresel ekonomideki belirsizlik ortamı nedeniyle, son dönemde yatırımların

gelişmekte olan ekonomiler yerine gelişmiş ekonomilere kaymakta olduğu görülmektedir.

Bu gelişmelerle paralel olarak Türkiye de DYY çekme potansiyelinde gerilemektedir.

Türkiye küresel değer zincirlerinde bir ithalatçı olarak yer alsa da, ileri bağlantıda, yani

ihracatta aynı performansı yakalayamamış durumdadır. Bu durum da artan dış ticaret

açıklarına neden olmaktadır. Yabancı yatırımlar ise sahip oldukları iş bağlantıları nedeniyle

değer zincirlerine entegrasyonda kolaylaştırıcı rol oynayabilmektedirler. Tüm bu bileşenler

göz önünde bulundurularak, DYY’lerden kısa vadede iş bağlantıları yoluyla, uzun vadede

de ise teknoloji transferi yoluyla ekonomiye fayda sağlayacak odaklandırılmış strateji

tasarımlarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Kamuda Kurumsal Kalite: Kurumsal kalite, uzun dönem ekonomik performansın

sağlanabilmesi için son derece önemlidir. Ekonomik özgürlük, mülkiyet hakları, hukukun

üstünlüğü, politik yapı gibi kurumları temsil eden çok sayıda değişken, ekonomik

büyümenin belirleyicileri arasında yer almaktadır. Vatandaşların ve yatırımcıların mülkiyet

hakları konusunda kendilerini güvende hissettiği, hukukun egemenliğinin hüküm sürdüğü,

özel teşviklerin toplumsal hedeflerle uyumlaştırıldığı, para ve maliye politikalarının sağlam

makroekonomik temellere oturtulduğu, yapısal risklerin hesaplanarak uygun biçimde

karşılandığı ve yurttaşların sivil özgürlüklerle siyasi temsil hakkına sahip oldukları ülkelerin

yüksek gelir seviyesine sahip ülkeler olduğu görülmektedir. Gelişmiş ülkeler seviyesine

yükselmek isteyen Türkiye’nin de evrensel değerlerle uyumlu bir kurumsal yapının

Page 17: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

xiv

oluşturması ve sürdürmesi, ekonomisini küresel eğilimlerle uyumlu hale getirecek çok yönlü

reformları hızlı bir biçimde uygulayabilmesi için reformlara ihtiyaç bulunmaktadır.

Özel Sektörde Kurumsal Kalite ve İyi Yönetişim: İyi yönetişim prensipleri, özel

sektörde risk yönetimini, sağlıklı bir rekabet değerlendirmesini ve şirket stratejisinin

belirlenmesi ve teyidini mümkün kılmakta, performans değerlendirme gibi uygulamalar ile

finans organizasyonunu optimize etmekte ve böylece daha iyi ekonomik performansa

önayak olmaktadır. Söz konusu uygulamalar özellikle aile şirketleri ve KOBİ’lerin yoğun

olduğu Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde hayati önem taşımaktadır AB ülkeleri ile

karşılaştırıldığında ortalama verimlilikleri düşük seyreden Türkiye’deki KOBİ’ler inisiyatif

kullanma, sorumluluk alma, şeffaflık, risk yönetimi ve kaynakların doğru kullanımı gibi iyi

yönetişim uygulamalarını takip ederek risklerinde azalış, işlemler için harcadıkları zamanda

düşüş ve dış dünya değişimlerine çabuk adaptasyon kabiliyeti gibi avantajlar elde ederek,

vrimliliklerinde önemli bir artış yakalayabileceklerdir.

Page 18: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir
Page 19: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

11

1. GİRİŞ

1.1. Kapsam

Günümüzde, büyük bir hızda değişen ve gelişen küresel ekonomi karşısında ülkeler,

mevcut risklerini azaltıp, sahip oldukları kaynakları en iyi şekilde yöneterek bu değişimlere

hızlı bir şekilde uyum sağlamaya çalışmaktadır. Türkiye’nin de bu dönüşüm içerisinde, küresel

gelişmeleri yakından takip ederek, hem iç ve dış pazarlarda rekabet gücünü artıran hem de

istihdam yaratan, insan odaklı, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme yapısına ulaşması önem

arz etmektedir. Yarattığı yüksek katma değerle küresel ekonomiye entegre ve sürdürülebilir bir

büyüme patikasının uzun vadeli hedeflere ulaşmak açısından sağlayacağı katkı aşikardır.

Bu çerçeveden yola çıkarak, On Birinci Kalkınma Planı hazırlık döneminde bir araya

gelmiş olan Büyüme Dinamikleri Özel İhtisas Komisyonu (ÖİK), küresel eğilimler ışığında

Türkiye ekonomisinin uzun dönemdeki büyüme performansını artırmaya yönelik politika

seçeneklerini ortaya koymayı ve bu yolla Plan çalışmalarına ışık tutmayı amaçlanmaktadır.

Büyüme politika ve stratejilerinin Plan dönemi sonrasını da dikkate alarak daha uzun vadeli bir

perspektiften değerlendirilmektedir.

Bu kapsamda Komisyonda, içsel kısıtlar ve uluslararası riskler ve fırsatlar dikkate

alınarak, Türkiye ekonomisinde uzun vadede istikrarlı ve yüksek oranlı büyümenin sağlayacak

ve bu anlamda büyüme potansiyelini artıracak orta ve uzun vadeli politika ve stratejiler ilgili

tüm kesimlerin katkıları ile belirlenmiş ve raporlanmıştır.

1.2. Yöntem

Ön rapor hazırlığı sürecinde, kamuya açık veri ve bilgiler derlenmiş, büyümeyi etkileyen

faktörler genel hatlarıyla belirlenmiştir. Rapor taslağı kamu, özel sektör, akademi ve sivil

toplumdaki uzman katılımcılarından oluşan ÖİK toplantılarında sunularak, katılımcılardan

küresel ekonomideki mevcut durum, ortaya çıkmakta olan eğilimler ve bu eğilimlerin

gelişmekte olan ülkelere muhtemel etkileri ile Türkiye ekonomisinin bu dönüşümü

yakalamasının önündeki sorun ve fırsat alanları hakkındaki görüşleri alınmıştır. Komisyon

üyelerinin paylaştığı görüşler raporun ilgili bölümlerine eklenmiştir. Katılımcılardan gelen

politika önerilerinin eklenmesi ile rapora son hali verilmiştir.

Page 20: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

22

2. MEVCUT DURUM ANALİZİ

2.1. Küresel Ekonomide Üretim Yapısı

Küresel ekonomideki üretim yapısı hızlı bir dönüşüm içindedir. Farklı alanlardaki

teknolojik gelişmelerin değiştirdiği üretim biçimleri ile birlikte, üretmek için ihtiyaç duyulan

bilgi ve becerilerin de değiştiği bir dönem yaşanmaktadır. Gelişmiş ülkelerin yönelim

gösterdiği otomasyon, robotlaşma, kavramsal makineler ve nesnelerin interneti (IoT) gibi

konular, teknolojik ilerlemelerin bir sonucu olarak üretim süreçlerini yeniden tanımlarken,

gelişmekte olan ülkelerin büyüme stratejilerini de yeniden gözden geçirmelerini zorunlu hale

getirmektedir. Bu bağlamda, teknolojik ilerlemelerin üretim süreçlerine entegrasyonu, ülkelerin

uygun altyapı ihtiyacını belirginleştirmekte ve gelişmekte olan ülkeleri kamu yönetimi ve özel

sektör yapılanması alanlarında yapılması zorunlu reformlar ile karşı karşıya bırakmaktadır.

Teknolojik ilerlemeler, gelecekte beklenen ve üretim yapısını derinden etkileyecek

“Mega Eğilimler” arasında sayılırken; kendisiyle birlikte aynı listede yer alan hızlı şehirleşme,

iklim değişikliği ve doğal kaynak kısıtı, demografik yapı ve sosyal değişimler ve küresel

ekonomik/politik güçteki kayma gibi diğer “Mega Eğilim”lerle de etkileşim içerisinde

bulunmaktadır (National Intelligence Council 2012). Bu eğilimlerden ortaya çıkabilecek

olumsuz sonuçlarla başa çıkabilme, olumlu sonuçların etkilerinin artırılması da yine teknolojik

ilerleme ile mümkün olabilecektir.

Teknolojik ilerlemeler aynı zamanda, üretim süreçlerinin küreselleşmesine katkıda

bulunmakta; genişleyen değer zincirlerinin yönetimini kolaylaştırarak, sürdürülebilirliğini olası

kılmaktadır. Sanayi 3.0 olarak da adlandırılan, bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) devrimi,

üretimin küresel işbölümünde değişikliklere neden olmuş, daha fazla sayıda üretim merkezinin

zincire dâhil olabildiği, dağıtık bir yapıyı ortaya çıkarmıştır. Küresel üretimin yüksek gelirli

ülkelerden Asya’ya (özellikle de Çin’e) doğru kaymış olması da bu dağıtık yapının bir sonucu

olarak değerlendirilmektedir (Hallward-Driemeier ve Gaurav 2017). Bu dönüşüm, gelişmiş ve

gelişmekte olan ülkelerin üretim süreçlerini etkilemiş ve ülkelerin küresel zincirlere rekabetçi

şekilde eklemlenebilme hedeflerine yönelik yeni politikaların tasarımını da beraberinde

getirmiştir.

Benzer şekilde, tamamlanmaya yüz tutmuş BİT devriminin önayak olduğu gibi, içinde

bulunduğumuz Sanayi 4.0 devrimi de üretim süreçlerini ve küresel değer zincirlerini

farklılaştırmaktadır. Böylece farklı gelişmişlik seviyelerindeki ülkelerin, küresel ekonomideki

Page 21: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

33

bu dönüşüme uyum kabiliyetlerinin ve rekabet etme becerilerinin de yeniden gözden

geçirilmesi gerekmektedir.

Her ne kadar üretim süreçlerinde yaşanmakta olan küresel dönüşüm, verimliliği artırmak

ve işgücünün profilini değiştirmek yoluyla ülkelerin rekabet gücünü geliştirecek ve ekonomik

büyümeyi destekleyecek olsa da; dönüşüme uyum, tüm ülkeler için farklı seviyelerde zorluk

teşkil etmektedir. Türkiye gibi temel sanayi altyapısına sahip, ancak henüz dönüşümü

gerçekleştirecek atılımı yapamamış ülkeler, bir yandan gelişmiş ülkelerin yüksek teknoloji

baskısı ile karşı karşıya kalırken, diğer taraftan da daha az gelişmiş ülkelerin küresel piyasalara

sundukları ucuz üretim olanakları ile rekabet etmek zorunda kalmaktadır.

Ülkelerin bu dönüşümü yakalayabilmeleri için üretimi destekleyici unsurlardan

(teknoloji, yenilikçilik, beşeri sermaye, ticaret, yatırım, kurumsal yapı, talep yapısı)

iyileştirilmesi gereken alanları belirleyerek bu yönde adım atmaları gerekmektedir. Bu noktada

ülkelerin izleyecekleri yollar da farklılaşmaktadır. Dönüşümü yakalamanın tek bir doğru yolu

olmamakla birlikte, ülkelerin mevcut durumları onların geleneksel üretim yöntemleri ile devam

etmeleri, yenilikçi üretim yöntemlerine evrilmeleri ya da her ikisini birden aynı anda yapmaları

noktasında belirleyici olmaktadır. Bu nedenle ülkelerin, yukarıda sayılmakta olan üretimi

destekleyici unsurların tamamında asgari bir seviyeyi yakalamaları ve seçecekleri yöne göre

gelişim alanları belirlemeleri gerekmektedir. Yüksek ve istikrarlı büyüme ancak, daha uzun

vadeli politikalar, daha iyi işleyen kurumlar, daha iyi eğitim almış ve bilgilendirilmiş

vatandaşlar ve bir dizi sektörde kritik teknolojik kabiliyete sahip olunmasıyla birlikte daha olası

olacaktır (OECD 2017).

2.2. Küresel Ekonomide ve Üretim Yapısında Beklenen Değişiklikler

Yukarıda da bahsedildiği üzere, teknolojik ilerlemelerin iktisadi faaliyetlerde giderek

yaygınlaşacak uygulamalarının, küresel rekabetteki etkilerinin giderek yoğunlaşması

beklenmektedir.

Buna bağlı olarak, gelişmekte olan ülkelerin, ekonomilerinin mevcut durumunu ve

imkânlarını iyi analiz ederek, rekabetçi kabiliyetlerini koruyacak ve geliştirecek stratejiler

geliştirmesi, bu ülkelerdeki refah artışı için de önem taşımaktadır. Böylesine bir stratejiyi

geliştirmenin yolu, ülkelerin üretim süreçlerini derinden etkileyecek eğilimlerin tanımlanması,

bu eğilimlerin sunabileceği avantaj ve dezavantajların ülkenin sahip olduğu imkânlar

çerçevesinde değerlendirilmesinden geçmektedir.

Page 22: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

44

Üretim süreçlerinin küreselleşmesine bağlı olarak yoğunlaşan ithalat-ihracat ilişkileri,

ülkeler arası işlemlerin sayısını artırmakta ve ülkeler bir değer zinciri içerisinde bir araya

gelmektedir (OECD 2007). Türkiye gibi, bu değer zincirlerine katılımını daha çok coğrafi

konumunun sunduğu lojistik avantajlar ve ucuz iş gücü yoluyla sağlayan ülkeler için, küresel

gelişmelere uyum sağlanması, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için ayrıca bir önem

taşımaktadır (TÜSİAD 2016).

Üretim süreçlerini halihazırda değiştirmekte olan ve önümüzdeki dönemde de etkisini

artıracağı düşünülen gelişmelerden ilki büyük verinin (big data) kullanımıdır. Geçmişteki

mevcut teknolojiler ile analizi ve yorumlanması kısıtlı seviyede olan büyük verinin, günümüzde

de artmakta olan kullanımının verimlilik seviyelerinde artışa önayak olması beklenmektedir

(PwC 2017). Veri toplama ve analiz yapma yetisinin artması ile üretim yapısının değişmesi ve

üretimin daha hızlı, esnek ve verimli hale geleceği öngörülmektedir. Büyük verinin, tüketici,

işgücü ve nesneler tarafından sağlanan geri bildirimler yoluyla ürün optimizasyonu ve ürün

kalitesinde artışa imkân tanıyarak; şirketlere üretimde avantaj sağlaması ve ülkelerin

rekabetçilik avantajı kazanması beklenmektedir (BCG 2015). Bunların yanı sıra, büyük veri

analizi, üretimde enerji ve lojistik optimizasyonu gibi konularda da işletmelere bilgi

sağlamakta, maliyetleri düşürmeye yardımcı olmaktadır.

Büyük veri kullanımı ile üretim süreçlerinde, özellikle de rutin işler olarak tabir edilen

işlerde, otonom robot kullanımının artması ile üretim yapısının değişeceği düşünülmektedir

(BCG 2015). An itibarıyla, üretim süreçlerinde robotlaşmaya giden ülkeler grubu çoğunlukla

gelişmiş ülkelerden oluşmaktadır. 2016 yılı itibariyle, Japonya endüstriyel robot kullanımında

yaklaşık 306,000 ile başı çekerken, Japonya’yı, sırasıyla, yaklaşık 237 bin robot ile Kuzey

Amerika,

182 bin ile Çin ve 175 bin ile Güney Kore ve Almanya takip etmektedir(West 2016).

Üretimde kapasite ve verimlilik artışı ile bağdaştırılan robotlaşma, Türkiye’de de otomotiv gibi

çeşitli sektörler düzeyinde kullanılmaktadır.

Bunlara ek olarak, üretim yapısını değiştireceği düşünülen diğer teknolojik gelişmeler ise

üretime başlamadan ürünün işlevselliğini kanıtlayan ürün simülasyonu, otomatikleştirilmiş

değer zincirlerini oluşturacak sistem entegrasyonu, gerçek zamanlı bilgi paylaşımını olağan

kılacak artırılmış gerçeklik (Augmented Reality - AR), nesnelerin aralarında veri paylaşımını

ve iletişimini sağlayacak IoT, teknolojik gelişmeler karşısında makine ve bilgisayarların

Page 23: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

55

korunması için siber-güvenlik, verinin hızlı paylaşımı için bulut teknolojisi ve ürünlerin isteğe

ve çevresel ihtiyaçlara göre uyarlanmasını olağan kılacak katmanlı üretim teknolojilerdir (BCG

2015).

Söz konusu teknolojik ilerlemeler, yeni iş modellerinin oluşumuna neden olurken, ortaya

çıkan yeni modellerden bir tanesi hücresel iş modeli, hücresel üretim ya da hücresel

organizasyon adı altında, bu yeniliklerden yararlanan bir modeldir. Hücresel üretim, üretimde

büyük bir ağın parçası olan küçük birim ya da ‘hücrelerin’ hedef ve görevlerini yerine getirmek,

bunları yönetmek ve yaşadıkları güçlükleri gidermek için çalışmasını öngörmektedir.1 Küçük

birimlerin sürekli iletişim halinde olmaları ve birbirlerinden bağımsız olarak aynı hedef için

çalışıyor olmaları da bu modelin özelliklerindendir (Al-Mubarak, Khumawala ve Canel 2003).

Yeni teknolojiler ve iş modellerinin verimlilik artırıcı etkileriyle birlikte ekonomiye

sağlamaları beklenen muhtemel katkılarının yanında, özellikle emek yoğun sektörlerde iş

gücüne olası negatif etkileri de tartışılmaya devam edilmektedir. Öncelikli eleştirilerin başında

istihdamın, yeni teknolojilerin getirdiği yapısal değişimlerden negatif yönde etkileneceği

öngörüsü almaktadır. Teknolojik ilerlemeler sonucu, düşük, orta ve yüksek nitelikli işlerin

tamamında dijital beceri seviyelerinde artışlar görülmektedir. Bunun sonucunda, özellikle de

rutin iş yapılan meslekler olarak kabul edilen orta seviyeli işlerin istihdam artışında, diğerlerine

göre yavaşlama görülmüş ve teknolojinin, beceriyi tamamlayıcı değil, becerinin yerine geçen

niteliği ön plana çıkmıştır (Marin 2014).

Bahsi geçen negatif etkiler teknolojik ilerlemelerin en yoğun şekilde uygulanmaya

konulduğu gelişmiş ülkelerde kendini göstermeye başlamıştır. ABD’de düşük, orta ve yüksek

dijital beceri gerektiren işler arasında, orta seviyeli işlerdeki istihdam artışının yavaşlaması

sonucu, yüksek ve düşük beceri seviyesi talep eden işlerde yoğunlaşan bir kutuplaşma

görülmeye başlanmış ve aynı kutuplaşma ücretlere de yansımıştır (Muro 2017). Gelişmiş

ülkelerde, özellikle de ABD’de, yarım asra yakın süredir gözlemlenen üretimden hizmetler

sektörüne kayış, orta sınıf işçilerin hem ortalama maaş artışında hem de istihdam olanaklarında,

yüksek ve düşük becerili işlere göre düşüş yaşadığı sonucunu ortaya çıkarmaktadır (Barany and

Siegel 2017).

Bunun yanı sıra, robotlaşma ve yapay zekâ (Artificial Intelligence - AI) gibi teknolojik

ilerlemeler yalnızca düşük-orta becerili rutin işler içeren istihdamı değil, yüksek beceri

1 http://www.referenceforbusiness.com/management/Bun-Comp/Cellular-Manufacturing.html

Page 24: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

66

gerektiren meslekleri de etkilemeye başlamıştır. Bu durum da teknoloji devriminin, sanayi

devrimindeki gibi, beceriler ile arasındaki ilişkinin tamamlayıcı değil tam tersine dışlayıcı bir

özellik sergileyebileceğini göstermektedir. Teknolojik ilerleme ile ortaya çıkan ürünlerin

becerinin yerini alabilme özelliği, ülkelerin sürekli düşmekte olan dijitalleşmeye geçiş

maliyetleri ile bir arada ele alındığında, sanayi üretimi için yapılan yatırımların daha çok

sermaye merkezli hale geldiği tartışılmaktadır (Marin 2014). İstihdam yapısında mühim

değişimlere neden olan bu teknolojik ilerlemeler sonucu, ortaya atılan bir başka olası sonuç ise

farklı seviyelerde farklı beceriler gerektiren istihdam olanaklarının azalması ve geriye

kalanların da teknolojik ilerlemeler ile değişebileceği gerçeğinin ücretler üzerindeki baskısı

nedeniyle ücret ödemelerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payının daha hızlı

düşmesidir. Dolayısıyla, talepte yaşanan bir daralma sonucu, zincirleme olarak büyümenin de

belirli bir oranda sınırlanmasına neden olabileceği öngörülmektedir.

Dünya Ekonomik Forumu (DEF) tarafından hazırlanan “Readiness for the Future of

Production Report 2018” (DEF 2018) dokümanda değişen ve dinamik küresel ekonomi

koşullarında sürdürülebilir üretim süreçlerinin: sonuç odaklı, insan merkezli, sürdürülebilir ve

kapsayıcı olması gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu çerçevede ön plana çıkan 12 teknolojik

dönüşüm alanına atıf yapılmaktadır. Bu alanlardan bazıları olarak yapay zekâ ve robotik

teknolojiler, “internet of things” (IoT) olarak adlandırılan birbirine bağlı sensörler, sanal

gerçeklik uygulamaları, organik dokuların 3D biyometrik çizimlerini içeren imalat sanayi

uygulamaları, nanoteknoloji, nöroteknoloji bahsedilebilir.

2.2. Küresel Ekonomiye Yön Vermesi Beklenen Eğilimler

Teknolojik ilerlemeler ile paralel gelişen Sanayi 4.0’ın, Plan süresince ve Plan’ı takiben

öneminin giderek artırması beklenmektedir. Yeni teknoloji paradigmaları beraberinde yeni

sanayiler de getirmekte ve ülkeler için sıçrama yapma olanağını da ortaya çıkarmaktadır.

Dönüşümü yakalamak ve yeni alanlara sıçrama yapabilmek için ülkelerin izleyebileceği kısa

bir yol bulunmamakta, seçilecek stratejiler doğrultusunda üretimi destekleyici belirli temel

alanlarda yoğunlaşan yatırımlar yapması gerekmektedir.

Son dönemdeki ivmelenmeye rağmen, küresel kriz öncesine göre daha düşük bir büyüme

eğilimine tanıklık edilen dünyada, üretim süreçlerinde verimlilik kazanımlarının önemi giderek

artmaktadır (PwC 2017). Sanayi 4.0’ın bu artışa önayak olması için ihtiyaç duyduğu gerekli

altyapı ve eğitim yatırımları da söz konusu verimlilik kazanımlarını içselleştirmeyi hedefleyen

Page 25: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

77

ülkeler tarafından yapılmaktadır. Önümüzdeki dönemde imalat sanayii ihracatındaki artış

yoluyla büyüme yoluna giden düşük ve orta gelirli ekonomiler açısından, ortaya çıkan

teknolojilerin küreselleşme modelini nasıl değiştireceği de önemli hale gelmektedir. Buna bağlı

olarak, ülkelerde BİT'in daha hızlı yayılması ve IoT alanındaki ilgili gelişmeler, küresel değer

zincirlerinin mevcut yapısını güçlendirebilir ve bahsi geçen ülkelere bu zincirlere katılım için

fırsatlar tanıyabilir (Hallward-Driemeier ve Gaurav 2017).

Ekonomideki iş yapma biçimlerini doğrudan etkileyecek bir başka gelişme ise kripto para

birimlerinin tanınırlığının ve kullanımının artmasıdır. Bu para birimi ile işlem yapılmasını

sağlayan blockchain, en basit terim ile aslında bir veri tabanı sistemidir. Bu veri tabanı, finans

sektöründe yapılan işlemleri kayıt altında tutma amacını gütmekte ve kâğıt ile kalem gibi

geleneksel yöntemleri ortadan kaldırmayı hedeflemektedir (IBM n.d.). Ekonomik kalkınma

açısından ise; (1) Uluslararası ödemelerin daha hızlı ve daha ucuz hale getirilmesi, (2) Kimliğin

doğrulanması için güvenli bir dijital altyapının sağlanması, (3) Mülkiyet haklarının korunması,

(4) Harcamaların daha güvenli ve şeffaf hale getirilmesi konuları belirli avantajlar

sağlayabileceği alanlar olarak öne çıkmaktadır (Pisa ve Juden 2017). Blockchain’in, yeni kripto

para birimlerinin de ortaya çıkması ile giderek yaygınlaşması beklenmektedir. Bu gelişmeler

beraberinde, ilgili kanun ve düzenlemelerin de ülkeler tarafından yapılmasını gerektirmektedir.

Önümüzdeki dönemin belirleyicilerinden olan bir başka eğilim ise 2015 yılında,

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda (BMGK), Türkiye’nin de dâhil olduğu 193 üye ülkenin

oybirliği ile yürürlüğe giren ve 17 ana hedef altında tanımlanmış, sosyal ve ekonomik olarak

kapsayıcı bir kalkınma modelinin çerçevesini çizen ve özellikle de çevresel ayağı, 2016

senesinde imzalanan Paris Anlaşması ile güçlendirilmiş olan “Sürdürülebilir Kalkınma”

gündemidir. Tüm insanlar için eğitim, sağlık, beslenme gibi temel ihtiyaçların karşılandığı,

daha eşitlikçi ve adaletli bir yaşam sunulması ve iklim değişikliği ile mücadele bu gündemin

ana parçalarını oluşturmaktadır. Bu büyüme şekli, çevreye zarar vermeden ekonomiyi

canlandıran, insan onuruna yakışan, nitelikli işlerin oluşumuna imkân tanıyan şartların

hükümetler tarafından oluşturulmasını gerektirmektedir (BM n.d.). Birleşmiş Milletler’in yanı

sıra, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından da ‘Yeşil Büyüme’ adı altında,

bu kalkınma modeli desteklenmektedir (OECD n.d.). Bununla birlikte, özel sektör nezdinde

bakıldığında ise, küresel gündemde sürdürülebilirliğin ön plana çıkmış olması, şirketlerin

önemli çevresel ve sosyal konuları değer yaratacak şekilde ele almalarını ve toplumlara bu

konularda ciddi taahhütlerde bulunmalarını sağlamıştır (McKinsey 2014). Önceden

Page 26: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

88

bahsedilmiş olan teknolojik dönüşümü ise bu noktada, sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde

belirlenmiş sorun alanlarının her biri için bir çözüm ortağı olarak ele almak mümkündür.

Uzun bir süredir küresel gündemi oyalayan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı

(TTIP) ve Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) gibi gümrük vergilerinin düşürülmesini ve serbest

ticareti destekleyen mega bölgesel anlaşmalar yerini yakın gelecekte küresel ekonomiye yön

vereceği düşünülen ve özellikle de ABD tarafından desteklenen bir başka eğilime, korumacılığa

bırakmaktadır (Abrami 2014). Bir taraftan, korumacılık eğilimleri sonucu ülkeler tarafından

uygulanacağı öngörülen ticari engellerin ilgili ülkelerin enflasyonuna ve küçük ekonomilerin

uluslararası ticaret hacmine negatif etkileri olması beklenirken, bir diğer taraftan da bu

ülkelerde işsizliğin azalmasına ve üretim sektörlerinin güçlenmesine önayak olabileceği

tartışılmaktadır (Riksbank 2017). Sanayinin gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere

(özellikle Asya ülkelerine) doğru kayışın devam etmesi, gelişmiş ülkelerdeki sanayisizleşme

eğiliminin ve aynı ülkelerde işsizlik oranlarının yükselmesinin nedeni olarak görülmektedir.

Küreselleşmeyle birlikte ortaya çıkan sanayisizleşme eğiliminin yalnızca sanayileşmiş, yüksek

gelirli ülkelerde yaşanmadığı, giderek daha düşük gelirli ülkelerde de yaşanmakta olduğu

raporlanmaktadır (Rodrik 2015).

Buna cevap olarak, giderek popülerliği artan ve daha fazla ülke tarafından benimsenmeye

başlamış korumacılık eğilimleri, özellikle de ekonomilerini yeniden sanayileşme yönünde

geliştirmeyi hedefleyen ülkeler arasında yükseliş göstermektedir (Hallward-Driemeier ve

Gaurav 2017). Ülkelerin, sanayisizleşmenin getirdiği olumsuz etkilerden kendilerini korumak

için ticari ilişki ve işlemlerin önüne daha fazla engel oluşturmaya eğilimli olduğu görülmektedir

(Roland Berger 2015). Korumacılık politikalarının popüler hale gelmesinde teknolojik

ilerlemelerin üretim sektörüne olası etkileri büyük önem taşımaktadır. Küresel değer zinciri

perspektifine karşılık olarak, teknolojik ilerlemeler ve gelişmekte olan ülkelerde işçilik

maliyetlerinin artması sonucu değer zincirlerinin alansal olarak küçüldüğü (PwC 2014) ve

küçülmeye devam edeceği tartışılmaktadır. Gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerden

yatırımlarını çekmesi ve buralarda gelecekteki yatırımlarını azaltma planları da, bu konuların

gelecekte daha da fazla dikkat çekeceğine işaret etmektedir.

2.4. Değişen Küresel Ekonomide Türkiye’nin Büyüme Hikâyesi

Yukarıda belirtildiği gibi, teknolojik ilerlemeler, hızlı şehirleşme, iklim değişikliği ve

doğal kaynak kısıtı, demografik yapı ve sosyal değişimler ile küresel ekonomik/politik güçteki

Page 27: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

99

kayma gibi diğer “Mega Eğilim”ler birbirleri ile sürekli etkileşim içerisinde bulunmaktadır. An

itibarıyla baskın olan değer zinciri yaklaşımının bu eğilimler karşısında yeniden tanımlanacak

olması, ülkelerin daha öngörülebilir bir gelecek tahayyül edebilmeleri için mevcut durumu iyi

analiz ederek kendilerini doğru konumlandırmalarını daha da önemli hale getirmektedir. Bu

analiz, özellikle de gelişmekte olan ülkelerin, bahsi geçen eğilimler karşısındaki durumunu

mevcutta bulunan risk ve fırsatlar açısından göz önüne sereceğinden, değişimlere uyum için

daha uygulanabilir politika ve eylem tasarımlarının da temelini oluşturacaktır.

BİT devriminin bir sonucu olarak küresel üretimin yüksek gelirli ülkelerden Asya’ya

(özellikle de Çin’e) doğru kaymış olması, Sanayi 4.0 sonucu benzer radikal değişikliklerin

ortaya çıkacağı beklentisini de yükseltmiştir. Buna bağlı olarak, Türkiye gibi sağlam sanayi

altyapısına sahip ancak Sanayi 3.0 devrimini henüz tamamlamamış ülkeler, teknolojik

gelişmelerin baskısı ile karşı karşıya kalırken, diğer taraftan da daha az gelişmiş ülkelerin

küresel piyasalara sundukları ucuz üretim olanakları ile rekabet etmek zorunda kalmaktadır. Bu

bağlamda, Türkiye’nin, çok parçalı sektörel yapısını da göz önünde bulundurarak, Sanayi 4.0’ın

beraberinde getireceği yeni üretim teknolojilerine entegrasyonunu sağlaması giderek artan bir

önem taşımaktadır.

Yakın gelecekte, küresel dönüşüme önayak olacak eğilimlerden bir başkası ise, Çin’in

başını çektiği ve küresel ekonomik ve politik güçteki kayma olarak adlandırılan eğilimdir. Daha

önce de belirtildiği üzere Türkiye, su ana kadar değer zincirlerine katılımını coğrafi konumunun

sunduğu avantajlar ve ucuz iş gücü yoluyla sağlayan bir ülke konumunda bulunmaktadır. Her

ne kadar, üretim teknolojilerinin gelişimi doğrultusunda ortaya çıkan ucuz iş gücü olanaklarının

Türkiye’yi olumsuz yönde etkilemesi bekleniyorsa da, coğrafi konumu açısından Türkiye,

gelecekte de stratejik bir noktada yer alacaktır. Batı’dan Doğu’ya kaymakta olan küresel

ekonomik ve politik güç odağı, Avrupa’yı Orta Asya ile Orta Doğu’ya ve bunun sonucunda

Uzak Asya’ya bağlayan Türkiye’nin rolünün yoğunlaşma ihtimalini de beraberinde

getirmektedir. Ülkenin yükselen orta sınıfının, orta vadede büyüyen bir iç pazar olarak önemli

bir fırsat sunması beklenirken, Türkiye’nin coğrafi konumu itibariyle bir dizi önemli bölgeye

kolay erişim sağlamaya ve önemli büyük pazarlara yakın olmaya devam edecek olması bahsi

geçen güç kayışının etkilerinin görece düşük kalmasına neden olabilecektir (PwC 2012).

Bu küresel eğilimler karşısında ele alınacak önlemler ve atılacak adımların

sürdürülebilirliği açısından, yatırım ortamının öngörülebilirlik ve güven artışı yoluyla

Page 28: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

1010

iyileştirilmesi hayati önem taşımaktadır. Yukarıda da altı çizildiği üzere, mevcut durum

analizinin doğru ve kapsamlı yapılması, ülke gerçekleri ile küresel eğilimlerin kesiştiği noktada

kamunun ilgili stratejik atılım ve özel sektör girişim alanlarını tanımlamaya yardımcı olacaktır.

Şekil 1: Dönemler itibarıyla Türkiye’nin GSYH büyümesi ve büyümenin oynaklığı

Kaynak: TÜİK

Dünya’nın en büyük yirmi (G20) ekonomisi arasında yer alan ve gelişmekte olan bir ülke

olarak konumlandırılan Türkiye, 1980’lerden itibaren dışa açılarak büyümüştür. Bu süreç

içerisinde 1.500 dolarlık kişi başı gelire sahip bir tarım ülkesinden, kişi başına gelirini 10.000

doların üzerine taşımış ve orta teknolojili bir sanayi ülkesi haline gelmiştir. Bu süreçte yaşanan

köyden kente göç ise, gerçekleşen sektörler-arası verimlilik kazançlarıyla birlikte Türkiye’nin

ekonomik performansını desteklemiştir. Ancak, tarımdan sanayiye geçiş ile paralel giden kişi

başına gelirdeki artışın doyum noktasına ulaşmış olduğu görülmektedir. Her ne kadar Türkiye

2008-2009 küresel krizi sonrasındaki dönemde, uzun dönem ortalamasının (1980-2017)

üzerinde bir performans sergiliyor olsa da, 2000’li yılların başındaki (2002-2007) istikrarlı

yüksek büyüme patikasının gerisinde kalmaktadır. Oynak olan büyüme rakamlarının yanı sıra

bu oynaklıktaki düşüş de 2009 sonrası seviyenin görece olarak kalıcı hale geldiğine işaret

etmekte ve 2002-2007 arasındaki yüksek ve istikrarlı büyümenin tekrar yakalanabilmesi için

yeni atılımların ve politikaların tasarlanması gerektiğine işaret etmektedir.

Türkiye’nin 2000’lerin başında yakaladığı yüksek büyüme temposunun arkasında,

toplam faktör verimliliğindeki hızlı yükseliş bulunmaktadır. Ancak küresel kriz sonrasındaki

dönemde bu performansın korunamadığı görülmektedir Bu durum da, bugün ekonominin

görece daha düşük bir büyüme seviyesine gelmesine neden olmuştur.

4,6 3,8

5,87,1

5,0

5,84,34,4

3,7

1,7

4,3

1,7

0,01,02,03,04,05,06,07,08,0

1980-2017 1980-2002 2002-2017 2002-2007 2008-2017 2012-2017

Ortalama büyüme Büyümenin oynaklığı

Page 29: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

1111

Şekil 2: Toplam Faktör Verimliliği (2009=100)

Kaynak: T.C. Kalkınma Bakanlığı hesaplamaları

Ekonominin büyüme performansına bağlı olarak işsizlik oranları da dönemler itibarıyla

değişiklik göstermiştir. Görece hızlı büyümenin yaşandığı 2005-2007 döneminde yüzde 9,2

seviyesinde olan işsizlik, küresel kriz döneminde (2009) yüzde 13,1’e kadar yükselmiştir. Bu

dönemi takiben daha yüksek büyüme rakamlarına erişilmiş ve kriz öncesindeki seviye

yakalanmış olsa da, 2012-2017 döneminde işsizliğin, yüzde 10 düzeyinde gerçekleştiği

görülmektedir. Bu gerçekleşmede, işgücüne katılım oranlarındaki artış önemli ölçüde rol

oynamıştır. 2002-2007 döneminde ortalama yüzde 47,2 olan işgücüne katılım oranları, 2008-

2017 arasında ortalama yüzde 49,8’e yükselmiştir. Bu eğilimin son yıllarda da artış yönünde

seyrettiği, 2012-2017 yılı ortalamasında yüzde 51,3 ve 2017 Ekim ayı itibarıyla ulaşılmış olan

yüzde 53 seviyelerinden takip edilebilmektedir. Kadınların işgücüne katılım oranlarında da

benzer bir iyileşme görülüyor olsa da, söz konusu oranların oldukça düşük olduğu göze

çarpmaktadır. Türkiye, OECD ülkeleri arasında kadın işgücüne katılım oranı en düşük ülke

konumundadır. Bir taraftan toplam işgücüne katılım oranları sırlamasında gerilerde yer alan,

diğer taraftan da erkek ile kadın işgücüne katılım oranları arasında en yüksek farka sahip olan

ülke olması, Türkiye ekonomisinin üretken nüfusunun önemli bir bölümünden yararlanamıyor

olduğu anlamına gelmektedir.

80

85

90

95

100

105

110

1980198219841986198819901992199419961998200020022004200620082010201220142016

Page 30: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

1212

Şekil 3: OECD ülkeleri kadın işgücüne katılım oranları ve erkek katılım oranıyla farkı (%)

Kaynak: ILO, İşgücü Piyasası Temel Göstergeleri

Sanayileşerek büyüyen Türkiye’de istihdamın sektörel dağılımının son yıllarda değişime

uğradığı görülmektedir. 1960’larda katma değerin yüzde 20’sine sahip olan sanayi sektörü

1980’lerde yakaladığı yüzde 30 seviyesini bugüne kadar korurken; aynı dönemde tarımın katma

değere katkısı yüzde 50’den yüzde 10’a kadar gerilemiştir. Hizmetler sektöründe ise bugün

bulunduğu yüzde 60 seviyesine 2000’li yılların başında ulaşılmıştır. Tarımdan sanayiye

geçerek, sektörler arası üretkenlik artışlarının temelini oluşturan işgücünün, son yıllarda küresel

olarak da ortaya çıkan ve giriş bölümünde bahsedilen “erken sanayisizleşme” eğilimleriyle

uyumlu şekilde hizmetler sektörüne yöneldiği görülmektedir. Aşağıdaki tablodan da

izlenebileceği gibi sanayi sektöründeki istihdamın, tarım dışı istihdam içerisindeki payı 2005

yılında bulunduğu yüzde 29 seviyesinden, özellikle 2014 yılı sonrasında hızlanan bir eğilimle,

son resmi veri olan 2017 Ağustos ayındaki yüzde 24 seviyesine kadar gerilemiştir.

0,05,010,015,020,025,030,035,040,045,0

0,010,020,030,040,050,060,070,080,090,0

Kadınların işgücüne katılım oranı (%)Erkek-Kadın işgücüne katılım oranları arasındaki fark (sağ eksen)

Page 31: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

1313

Şekil 4: Sanayideki istihdamın toplam tarım dışı istihdama oranı (12 aylık hareketli ortalama, %)

Kaynak: TÜİK

Türkiye ekonomisinin önemli kırılganlık göstergelerinden bir tanesi yüksek seviyelerde

seyreden cari işlemler açığıdır. Cari işlemler açığının 1980’lerden bu yana gelişimine

bakıldığında, büyümenin daha düşük seviyelerde seyrettiği dönemlerde, cari işlemler açığının

gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payının, beklenin aksine yükseldiği; Türkiye’nin daha yüksek

oranda dış kaynaklara bağlı bir ülke haline geldiği görülmektedir. 1980 yılından 2000’e kadarki

dönemde birim büyüme başına ortalama 0,01 puanlık cari işlemler açığı veren Türkiye,

2000’den bugüne gelen süreçte birim büyüme başına ortalama 0,9 puanlık cari işlemler açığı

verir pozisyona gelmiştir.

Şekil 5: Dönemler itibarıyla Türkiye’nin cari işlemler açığı (%GSYH) ve oynaklığı

Kaynak: TÜİK ve TCMB

23,0

24,0

25,0

26,0

27,0

28,0

29,0

30,0

2005

-12

2006

-05

2006

-10

2007

-03

2007

-08

2008

-01

2008

-06

2008

-11

2009

-04

2009

-09

2010

-02

2010

-07

2010

-12

2011

-05

2011

-10

2012

-03

2012

-08

2013

-01

2013

-06

2013

-11

2014

-04

2014

-09

2015

-02

2015

-07

2015

-12

2016

-05

2016

-10

2017

-03

2017

-08

2,3

0,9

4,53,6

5,1 4,9

2,5

1,42,0 1,9 1,9

1,1

0,01,02,03,04,05,06,0

1980-2016 1980-2002 2002-2016 2002-2007 2008-2016 2012-2016

Ortalama cari işlemler açığı (%GSYH) Cari işlemler açığının oynaklığı

Page 32: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

1414

Şekil 6: Yurtiçi tasarruf, yatırım ve cari açık oranları (%GSYH)

Kaynak: TÜİK

Cari açıktaki bu eğilimde, yıllar içerisinde artan ithalat bağımlılığı ve yurtiçi tasarrufların

yatırımları karşılamadaki yetersizliği etkili olmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)

tarafından 2016 yılı sonunda Ulusal Hesaplar Sistemi’nde yapılmış olan revizyon sonrası

hazırlanan 2009 bazlı tasarruf-yatırım serilerinde, inşaat sektörü kaynaklı katma değer ve

yatırım artışları kaynaklı bir yükseliş görülse de, tasarruf-yatırım arasındaki fark korunmuş

görünmektedir. Tasarruf oranları artmasına rağmen yatırımları karşılayacak seviyeye

ulaşamamıştır. Bu durum, bir taraftan dış kaynak kullanımında, ekonominin istikrarını tehdit

etmeyecek, uzun vadeli finansmanın sağlanmasının; diğer taraftan da tasarruf oranlarının

artırılmasında uygulanacak olan makro ihtiyati tedbirlerin ve firma bazında verimlilik artışlarını

destekleyecek uygulamaların önemi ortaya çıkmaktadır.

Her ne kadar Türkiye’de 2000’li yılların başı, bütçe açığının ve kamu borç stokunun

GSYH içindeki payının azaldığı, enflasyonun tek haneye indiği bir dönem olsa da; özellikle

son dönemde, dünyada küresel kriz sonrasında oluşmuş düşük enflasyon ortamına rağmen fiyat

seviyesinin yükselme eğiliminde olduğu görülmektedir. Enflasyon gelişmeleri Merkez

Bankası’nın hedefi olan yüzde 5’in oldukça üzerinde seyretmekte ve fark gitgide artmaktadır.

Döviz kurundaki hızlı yükselişin getirdiği ve artan dışa bağımlılıkla etkisini iyice artıran

enflasyon baskısı, yatırımların getirisini de ciddi ölçüde etkilemektedir. Bu durum, gelişmekte

olan ülkelerin dış borca olan ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda bir risk unsuruna neden

olabilmektedir. Benzer şekilde, 1990 başındaki yüzde 5 seviyesinde bulunan özel sektör dış

-5

0

5

10

15

20

25

30

35

20002001200220032004200520062007200820092010201120122013201420152016

Cari açık Tasarruf Yatırım (stoklar dahil)

Page 33: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

1515

borcunun yüzde 32’ye tırmanması artan kırılganlığa örnek gösterilebilir. Düşük enflasyon

ortamında, TL cinsinden uzun vadeli kredilerin artmasıyla birlikte bu riskin ortadan

kaldırılması mümkün görülmektedir.

Şekil 7: Enflasyon gelişmeleri

Kaynak: TCMB

Kasım 2017 itibarıyla 221 milyar TL’lik kredi hacmi yaratmış olan Kredi Garanti

Fonu’nun da katkısıyla bankacılık kredi hacminin genişlediği görülmektedir. Bir yandan

mevduatın krediye dönüşme oranı yüzde 146 gibi oldukça yüksek bir seviyede bulunurken,

genişleyen kredi imkanları aynı hızda üretken yatırımlara dönüşmemektedir. İnşaat

yatırımlarında 2009 yılından bu yana önemli bir yavaşlama izlenmezken; geleceğin üretim

kapasitesi bakımından önemli bir gösterge olarak izlenebilecek makine teçhizat yatırımlarında

özellikle 2015 sonrasında bir durağanlık görünmektedir.

2468

101214

2010

-01

2010

-04

2010

-07

2010

-10

2011

-01

2011

-04

2011

-07

2011

-10

2012

-01

2012

-04

2012

-07

2012

-10

2013

-01

2013

-04

2013

-07

2013

-10

2014

-01

2014

-04

2014

-07

2014

-10

2015

-01

2015

-04

2015

-07

2015

-10

2016

-01

2016

-04

2016

-07

2016

-10

2017

-01

2017

-04

2017

-07

2017

-10

TÜFE Enflasyonu Çekirdek Enflasyon: C-EndeksiHedef 24-ay sonrasının TÜFE enflasyonu (%)

Page 34: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

1616

Şekil 8: Bankacılık kredi hacmi, makine-teçhizat ve inşaat yatırımı seyri (cari fiyatlarla, 2009=100)

Kaynak: TÜİK ve TCMB

Yukarıdaki tespitlerden de görülebileceği gibi Türkiye, bugüne kadar büyümesinin ana

motoru olan sektörlerarası verimlilik artışlarından gelen kazançların sınırına gelmiş, küresel

eğilimlerin sunduğu fırsatlardan yararlanarak kendisine yeni bir büyüme patikası çizmeye

çalışan bir ülke durumundadır. Türkiye için dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alma

hedefine ulaşmak, bir yandan sahip olduğu makroekonomik kırılganlıklara karşı önlem alırken,

diğer taraftan da sanayi üretimindeki ileri teknolojili ürünlerin payını artırdığı bir rekabet gücü

stratejisi ile mümkün olabilecektir. Türkiye’nin de üyesi olduğu Ekonomik İşbirliği ve

Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri ile karşılaştırıldığında, Türkiye’nin ileri teknolojili ürün

ihracatının ortalamanın oldukça gerisinde kalıyor olması, bu konuda atılması gereken adımlar

olduğuna işaret etmektedir. Sağlanacak makroekonomik istikrar ise, teknoloji atılımı

çerçevesinde kurgulanacak bir büyüme stratejisinin destekleyicisi olacaktır.

0

100

200

300

400

500

600

Bankacılık sistemi kredi hacmi Makine techizat yatırımı İnşaat yatırımı

Page 35: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

1717

Şekil 9: İhracatın teknoloji içeriğinin yıllar içerisindeki seyri

Kaynak: Birleşmiş Milletler COMTRADE, Lall (2000), TEPAV hesaplamaları

Not: İhracatın teknoloji dağılımında, 2016 yılına ait veri eksikliğinden dolayı Avusturya veSlovenya’nın 2015 yılı verileri OECD 2016 ortalamsına dâhil edilmiştir.

Küresel gelişmeleri takip eden, teknolojik ilerleme yoluyla verimlilik ve katma değer

artışları hedefleyen bir büyüme stratejisi çerçevesinde göz ardı edilmemesi gereken önemli bir

nokta ise Türkiye’deki girişimlerin yüzde 99,8’ini, istihdamın ise yüzde 73,5’ini oluşturan

küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) ile büyük işletmeler arasındaki verimlilik

farklarıdır. Özellikle, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye’deki 1-19 çalışana sahip

işletmelerin verimliliğinin diğer işletmelere oranla çarpıcı oranda düşük olması, kapsayıcı bir

büyüme politikasının bir parçası olarak ele alınmalıdır.

Şekil 10: Diğer gruplardaki verimliliğin 1-19 çalışana sahip şirketlerdeki emek verimliliğine oranı, 2014

Kaynak: Eurostat, TÜİK, TEPAV hesaplamaları

Dünyadan örneklere bakıldığında Japonya’nın 1950’lerden bugüne süre gelen ekonomik

büyümesinin önemli bir başarı hikayesi olduğu görülmektedir. Ekonomik yatırımlara ve

kalkınmaya öncelik veren Japonya, Türkiye örneğinde olduğu gibi bir tarım reformundan

geçmiş, ancak bu reformu tamamlamayı ve tümüyle uygulamaya koymayı başarmıştır.

Page 36: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

18

18

Yukarıda da belirtildiği gibi, Japonya üretim sektöründeki robotlaşma seviyesi ile Sanayi 4.0’ın

önde gelen, atılımcı ülkelerinden birini oluşturmaktadır. Japonya’nın bu başarıyı, son 20 senede

ortalama yüzde 1’in altında büyürken gerçekleştirmiş olduğunun da altı çizilmelidir (NYT

2016).

Dikkati çeken bir başka örnek ise Güney Kore’dir. Yardım alıp, yüksek gelirli bir ülkeye

dönüşen ülkeler grubunun olağanüstü bir örneğini teşkil etmenin yanı sıra, Güney Kore’nin

politikaları 1962-1994 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 10'luk bir GSYH büyümesini

getirmiştir. Aynı zaman diliminde, yıllık ihracat reel olarak yüzde 20 artarken, tasarruf ve

yatırımların GSYH'daki oranı yüzde 30’ların üzerinde olacak şekilde keskin bir yükseliş

göstermiştir. Kore'nin sürdürülebilir kalkınma konusundaki deneyimi, altyapısının yanı sıra

dinamik bir bilgi ekonomisine geçiş süreci, gelişmekte olan ülkelerin çoğuna örnek teşkil

etmektedir (Dünya Bankası n.d.).

Page 37: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

19

19

3. BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Raporun giriş bölümünde bahsi geçen teknolojik gelişmeler, kanuni zorluklar ve yapısal

eksikliklerin tamamı, içinde bulunulan dönemden ve ülkelerin gelişmişlik seviyelerinden bağımsız

olarak, yeni politika yaklaşımlarını, altyapı değişikliklerini, kamu-özel sektör işbirliklerini; yani

ülkelerin çağa ayak uydurma uğraşlarını beraberinde getirmektedir. Ekonomik büyümenin

gerçekleşmesi ve sürdürülebilir kılınması ülkelerin mevcut durumlarını ve imkanlarını iyi tahlil

etmeleri, mevcut durumlarının işaret ettiği büyüme eksenlerine yönelik bir büyüme stratejisi

geliştirmeleri gerekmektedir. Plan dönemi büyüme dinamiklerini bu açıdan değerlendirmekte olan

bu rapor, gelecekteki üretim imkanlarını destekleyecek unsurları teknoloji ve yenilik, sürdürülebilir

kaynaklar ve temiz teknolojiler, beşeri sermaye, küresel ticaret ve yatırım, kurumsal yapı başlıkları

altında değerlendirmektedir.

3.1. Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Faaliyetleri ve Yenilikçilik

Dünya çapında devam eden küresel teknolojik dönüşüme paralel olarak; küresel çapta

büyüme sorunsalı ve sosyal problemler karşısında Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri, ülkelerin çözüm

arayışlarının odağında yer almaktadır. Artık, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme

hedeflerinin gerçekleştirilmesinde, yeni teknolojilerin adaptasyonu ve teknoloji transferi gibi

araçlar geçmiş yıllara kıyasla çok daha büyük önem arz etmektedir. Kamu ve özel kuruluşların

birlikteliğine dayanan uluslararası işbirliği kapsamında yenilik, yüksek teknolojili ürünlerin

üretiminden çok hizmet, tarım ve enerji gibi her sektörde öğrenme kapasitesini artıran bir süreç

olarak algılanmaktadır. Süreklilik arz eden, kapsayıcı ve sosyal sorunların çözümüne odaklı Ar-

Ge/yenilik faaliyetleri, ülkelerin dünyadaki teknolojik sınırlara ulaşmasıyla beraber büyüme ve

ihracattaki göreceli üstünlüklerini artırmasında en önemli faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu bağlamda, OECD’nin 2015 yılı Ar-Ge faaliyetleri harcamaları verileri üzerinden ülkeler

arası kıyas göz önünde bulundurulduğunda, iki ülke, ABD (502,9 milyar dolar) ve Çin (408,4

milyar dolar) çok büyük bir farkla ön plana çıkmaktadır. ABD ve Çin ile onların en yakın

takipçileri, Japonya (170 milyar dolar), Almanya (114,8 milyar dolar) ve Güney Kore (74, 1 milyar

dolar) arasında çok büyük bir fark bulunmaktadır. Amerika ve Çin, Ar-Ge faaliyetlerinde bulunan

araştırmacı sayısında da üstünlük kurmayı başarmıştır. Fakat Ar-Ge harcamalarının GSYH’dan

Page 38: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

20

20

aldığı pay ve bin kişi başına araştırmacı sayıları incelendiğinde Güney Kore, İsviçre, Japonya ve

İsveç’in bu iki ülkeyi arka planda bıraktığı görülmektedir.

Şekil 11: Ülkelerin Ar-Ge Harcamalarının GSYH’ya oranı ve bin kişi başına toplam araştırmacı sayısı (2015)

Kaynak: Eurostat, TÜİK, TEPAV

Not: Balon büyüklükleri ülkelerin toplam Ar-Ge harcamalarını göstermektedir.

Dünyadaki Ar-Ge faaliyetlerinin finansmanın çok büyük bir kısmı özel sektör tarafından

sağlanmaktadır. 2015 yılında Ar-Ge faaliyetleri harcamalarında özel sektörün payı ortalama yüzde

77,1 iken, hükümetlerin payı 10,7 olarak gerçekleşmiştir. Buna göre Çin, ABD, Slovenya, Estonya,

İspanya gibi ülkelerde özel sektörün payı öne çıkarken; hükümetin Ar-Ge finansmanındaki payı

ise göreceli olarak Rusya, Meksika, Macaristan ve Romanya’da yüksek görünmektedir.

Belçika

Danimarka

FinlandiyaAlmanya

İtalya

Japonya

G. Kore

Norveç

Polonya

İspanya

İsveçİsviçre

Türkiye

B. Krallık

ABD

Çin

Rusya

0,00,51,01,52,02,53,03,54,04,55,0

0,0 1,0 2,0 3,0 4,0 5,0 6,0 7,0 8,0

Ar-

Ge

Har

cam

alar

ının

GSY

H'a

ora

Toplam araştırmacı sayısı, bin kişi başına

Page 39: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

21

21

Şekil 12: Ülkelere göre Ar-Ge’ye ilişkin toplam harcamalarda hükümetin ve özel sektörün payı, 2015

Kaynak: OECD, TEPAV Hesaplamaları

Mevcut tablo çerçevesinde, pek çok ülke teknoloji kapasitesini artırma ve geliştirdiği

teknolojilerin sürdürülebilirliğini sağlama arayışı içerisindedir. Fakat Türkiye’nin, küreselleşen

dünyadaki büyük rakiplerini yakalayabilecek güçte olduğunu söylemek mümkün

gözükmemektedir. 2000 ve 2015 yılları arasında Ar-Ge faaliyetleri harcamaları, hızlı bir artış ile

2,8 milyar dolardan 16,6 milyar dolara yükselirken bu harcamaların GSYH’dan aldığı pay ancak

yüzde 0,5’ten yüzde 0,9’a yükselebilmiştir. 2015 yılında, harcamaların finansmanına göre,

Türkiye’de hükümetin Ar-Ge harcamalarından aldığı pay yüzde 10,6 iken özel sektörün aldığı pay

ise yüzde 87,6’dir.

Olumlu bir gelişme olarak, Türkiye’de Ar-Ge faaliyetlerinde çalışan kişi sayısı nüfus ile

birlikte orantılı olarak, kayda değer bir artış göstermektedir. 2000 yılında Ar-Ge faaliyetlerinde

çalışan 27 bin kişi toplam işgücü içerisinde 1000 kişiden 1,29’ denk gelirken, 2016 yılında aynı

alanda çalışan 122 bin kişi için bu rakam 4,12’ye yükselmektedir. Türkiye, elindeki mevcut nitelikli

insan gücü ile 1996-2016 yılları arasında ürettiği 485.366 akademik yayın ile dünyada 20. sırada

yer almaktadır (Scimago Journal n.d.).

7,6 8,419,4

35,3

10,0 6,5 4,3 9,4 10,6 9,3 5,5 7,1 4,313,7

63,460,5

83,5

64,8 63,7

79,8 78,087,8

81,987,6

70,6

88,279,3

93,7

69,5

34,2

Çek

Cum

.

Esto

nya

Mac

aris

tan

Mek

sika

Polo

nya

Slov

akya

Slov

enya

İspa

nya

Türk

iye

B. K

rallı

k

AB

D

Arja

ntin Çin

Rom

anya

Rus

ya

Hükümetin Ar-Ge harcamlarından aldığı pay Özel sektörün Ar-Ge harcamlarından aldığı pay

Page 40: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

22

22

Şekil 13: Türkiye’de Ar-Ge harcamaları, GSYH’dan aldığı pay ve kaynağına göre dağılımları

Kaynak: OECD, TEPAV Hesaplamaları

Şekil 14: Türkiye’de Ar-Ge personeli sayısı ve iş gücü içerisinde bin kişi, 2015

Kaynak: OECD, TEPAV Hesaplamaları

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurum (TÜBİTAK) tarafından hazırlanan “Ulusal

Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi 2011-2016” Türkiye’nin bilim ve teknoloji politikasına ışık

tutan en önemli belgelerden biridir. “Ürettiği bilgi ve teknolojileri, ülke ve insanlığın yararına

yenilikçi ürün, süreç ve hizmetlere dönüştürebilen Türkiye” vizyonunu hedefleyen stratejik çerçeve

içerisinde Ar-Ge ve yenilik kapasitemizin güçlü olduğu alanlarda hedef odaklı, yenilik

kapasitesinin ivme kazanması gereken alanlarda ihtiyaç odaklı ve yenilik kapasitesinin

gelişmesinde ise tabandan yukarı yaklaşımlar stratejik amaçların odak noktasındadır. Bilim,

0,00,20,40,60,81,0

0,0

5,0

10,0

15,0

20,0

2000

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

2013

2014

2015

Ar-Ge harcamaları, milyar $ Ar-Ge harcamlarının GSYİH'den aldığı pay

0,001,002,003,004,005,00

0,0

50,0

100,0

150,0

2000

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

2013

2014

2015

Toplam Ar-Ge personeli, bin kişi

Toplam Ar-Ge personeli, bin kişi başıTotal R&D personnel per thousand labour force

Page 41: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

23

23

teknoloji ve yenilik alanında insan kaynaklarının geliştirilmesi, araştırma sonuçlarının ticari ürün

ve hizmete dönüşümü, çok disiplinli Ar-Ge kültürünün yaygınlaştırılması, KOBİ’lerin rolünün

güçlendirilmesi gibi amaçlar ile birlikte bilgi üreten, teknoloji geliştiren ve yenilik yapan bir

Türkiye amaçlanmaktadır (TÜBİTAK 2010). Bu amaçlar 2013-2017 dönemi TÜBİTAK stratejik

planında da vurgulanmış olup, araştırma sonuçlarının ticari ürün ve hizmete dönüşümüne öncelik

veren bir yaklaşım da söz konusudur (TÜBİTAK 2012).

Onuncu Kalkınma Planı’nda da belirtildiği üzere Ar-Ge ve yenilik politikasının temel amacı;

özel sektör ekseninde teknoloji ve yenilik faaliyetlerinin artırılması, araştırma sonuçlarının

ticarileştirilmesinin yeniliğe dayalı bir ekosistem içerisinde gerçekleştirilmesi ve Türkiye’nin

küresel ölçekte yüksek rekabet gücünün markalaşmış teknoloji yoğun ürünlerde artırılmasıdır

(Kalkınma Bakanlığı 2013). Ayrıca, bu bağlamda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı,

“Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı” ve Ar-Ge faaliyetleri ile ilgili yatırımları, “Teknoloji

Geliştirme Bölgeleri”nin oluşturulması ile teknolojik bilginin üretilmesi ve ticarileştirilmesini

desteklemeyi sürdürmektedir. Sağlanan destek ve muafiyetlere ek olarak, kurulan Ar-Ge ve tasarım

merkezleri ile de Ar-Ge faaliyetleri destek kapsamına alınmaktadır. 2018 yılı Şubat ayı sonu

itibarıyla faaliyette olan Ar-Ge merkezi sayısı 827, istihdam 46.278, tamamlanan ve devam eden

toplam proje sayısı 25.293 olarak raporlanmaktadır. (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2018).

Faaliyette olan tasarım merkezi sayısı 170, personel 3.542, toplam proje ise 2.021’dir. Türkiye’nin

sanayi stratejisi politikalarında Ar-Ge faaliyetleri kapsamında teknik bilgi eksikliği, ticarileşme,

uzun vadeli planlama ve firmaların yeterli kaynak ayırmaması mevcut problemler olarak

görülürken; nitelikli insan gücü, yenilikçilik potansiyeli ve üniversite-sanayi işbirliği imkânı; Ar-

Ge ve yenilikçilik alanında uzun vadeli stratejilerin belirleniminde önemli fırsatlar sunmaktadır

(Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2014)

Tüm bu Ar-Ge ve yenilik girdilerinin ne gibi sonuçlar doğurduğuna bakıldığında,

Türkiye’nin bu alanda nasıl bir yol kat etmesi gerektiği daha net anlaşılmaktadır. Bugün, küresel

teknolojik dönüşüme dair gelişmelerin yoğunlaştığı sektörler olarak özellikle biyoteknoloji,

nanoteknoloji ve BİT ön plana çıkmaktadır. Aşağıda ülkelere göre, mukayeseli üstünlük

karşılaştırmaları aracılığı ile alınan patentlerin ne kadar biyoteknoloji, nanoteknoloji ve bilgi işlem

teknolojisi odaklı olduğu gösterilmektedir. Bu grafikten de görüldüğü üzere, Türkiye’nin

Page 42: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

24

24

performansı tüm teknoloji platformlarında diğer ülkelerin gerisinde kalmaktadır. Bu noktada,

teknoloji politikaları tasarımında ulusal ve uluslararası öncelikleri gözeten bir stratejinin izlenmesi

gerekliliği de ön plana çıkmaktadır.

Şekil 15: Biyoteknoloji, nanoteknoloji ve bilgi iletişim teknolojileri üstünlükleri karşılaştırması

Kaynak: OECD

Küresel gündem ile ülke içerisindeki ekonomik eğilimlerle sinerji yaratan sektörlerde

geliştirilebilecek teknolojik stratejilere ihtiyaç vardır. Örneğin biyoteknolojiden ilaç sektörü,

nanoteknolojide inşaat sektörü ve BİT’te ise bulut teknoloji odaklanabilinecek sektörler olarak öne

çıkmaktadır. Yapılacak kapsamlı analizlere göre sektörlerin belirlenmesinin ardından,

geliştirilecek kamu politikaları ve değerlendirme - izleme mekanizmalarının tasarımı anlamlı

olacaktır. Özel sektör yatırımlarını artırıcı, vergi oranlarını dengeleyici bir strateji ile Türkiye’nin

ihracatında ileri teknolojili ürün payını artırmak da küresel teknolojik dönüşümü yakalamak

anlamında önemli bir basamak olarak görülebilir.

3.2. Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler

Yeni teknolojiler arasında ancak ayrı bir başlık altında ele alınması gereken konulardan bir

tanesi de yeşil teknolojiler konusudur. Özellikle Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Paris

Anlaşması süreçlerinin ortaya çıkardığı küresel sürdürülebilirlik gündemi, temiz üretim, iktisadi

büyüme ve kalkınmayı bir araya getiren alanların gelişimi için uzun dönemli politika çerçeveleri

sunmaktadır. Bu doğrultuda, sanayi politikaları da bir yandan istikrarlı bir ekonomi ve nitelikli

00,5

11,5

22,5

3

AB

D

Avu

stra

lya

Kan

ada

İngi

ltere

Bre

zily

a

Fran

sa

Hin

dist

an

Mek

sika

Rus

ya

G. K

ore

İtaly

a

G. A

frik

a

Alm

anya Çin

Japo

nya

Türk

iye

Biyoteknolojide BİT Nanoteknoloji

Page 43: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

25

25

istihdam yaratmayı hedeflerken, diğer taraftan da olumsuz çevresel etkilerin en aza indirilmesini

ve toplumun tüm kesimlerinin çıkarlarını gözeten bir yapı içerisinde ele alınmaya başlanmıştır.

Sürdürülebilir sanayi politikası olarak adlandırılabilecek bu yaklaşım, şirketlerin topluma

sürdürülebilir bir katkıda bulunmak için faaliyet göstereceği koşulların yaratılmasıyla ilgilidir.

Sürdürülebilir kalkınma gündemi içerisinde yer alan hedefleri gerçekleştirmek üzere

tasarlanacak politikaların ana hedef alanları dışında sağlayacağı yan faydaları ortaya koyan

çalışmalar da gün geçtikçe çoğalmaktadır. Örneğin Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın

yayımladığı bir rapor Paris Anlaşması’nda yer alan 1,5 derece hedefine yönelik çabaların çevresel,

iktisadi ve sosyal etkileri aracılığı ile diğer sürdürülebilir kalkınma hedeflerine muhtemel

katkısından bahsederken, söz konusu çabaların 2050 yılına kadar küresel ekonomiye en az yüzde

10’luk ek bir değer sağlayacağını da hesaplamaktadır (BMKP 2016). Uluslararası Yenilenebilir

Enerji Ajansı ise yenilenebilir enerjiden elde edilecek faydaların, yenilenebilir enerji hedeflerine

ulaşılmaması durumunda ortaya çıkacak dışsal maliyetlerin 15 katı olduğunu raporlamaktadır

(IRENA 2016).

Yukarıda bahsi geçen yan faydalar, kalkınma gündemi içerisindeki iklim değişikliği, sağlık,

gıda güvenliği, su kalitesi, biyolojik çeşitlilik gibi ana sorun alanlarına yönelik çözümlerde;

teknoloji transferi, nitelikli eleman temini, temiz üretim yaklaşımı, Ar-Ge ve yenilikçi üretim

teknikleri gibi ekonomik büyümeyi destekleyici bileşenlerin uygulamaya konulmasından ortaya

çıkmaktadır. Buradan da, ekonomik büyümenin yanında çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği de

göz önünde bulunduran ülkelerin gelecekte rekabet avantajı sağlayacakları ve verimliliklerini

artırabilecekleri sonucuna varılabilecektir.

Temiz teknolojiler ve yenilenebilir enerji teknolojilerinin, diğer teknolojilere göre daha hızlı

yayıldığı ve daha fazla sayıda alanı etkilemekte olduğu bilimsel çalışmalar aracılığıyla da

vurgulanmaktadır. Avrupa Birliği’nde (AB) patent atıfları üzerinden yapılan çalışmalar temiz

üretim teknolojileri konusundaki çalışmaların diğer teknolojilere göre yüzde 43 daha fazla atıf

aldığını gösterirken (Dechezlepretre, Martin ve Mayra 2014), yenilenebilir enerji teknolojilerinin

kullanım alanlarının da enerji üretiminin ötesine geçtiğini söylemektedir (Noailly ve Shestalova

2017). Özellikle güneş enerjisi ve depolama teknolojilerinin, daha geniş yelpazedeki teknolojilerin

geliştirilmesine katkıda bulunduğu ortaya konulmuştur. Yani, yenilenebilir enerji teknoloji-

Page 44: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

26

26

ekipman yatırımları, imalat sanayinin birden fazla alt sektörünü aynı anda geliştirebilecek

potansiyele sahip, yüksek teknolojili bileşenler içerdiği görülmektedir.

Yenilenebilir enerji makine-ekipmanlarının teknoloji içeriği üzerinden yapılan çalışmalar

(TEPAV 2017) söz konusu ekipmanların ortalamada yüzde 23 oranında yüksek teknoloji içeriğine

sahip olduğunu göstermektedir. Türkiye’nin yüksek teknik potansiyele sahip olduğu güneş enerjisi

makine-ekipmanlarında bu oran yüzde 31’e çıkarken, rüzgar enerjisinde ise yüzde 11 seviyesinde

bulunmaktadır. Türkiye’nin toplam dış ticaretindeki yüksek teknolojili ürünlerin payının yüzde 5

olduğu göz önünde bulundurulduğunda yenilenebilir enerji ekipmanlarının Türkiye ekonomisinin

teknolojik dönüşümü açısından önemli potansiyellere sahip olduğu görülmektedir.

Şekil 16: Enerji ekipmanları ticaretinin teknoloji dağılımı, 2015

Kaynak: Birleşmiş Milletler Comtrade, BACI, Wind(2008), Basu (Yayınlanmamış Araştırma), TEPAV hesaplamaları

Dünyada pek çok ülkede, enerji dönüşümü başlığında izlenen politikalarla yenilebilir

enerjiye ayrılan payın artırılmasının hedeflendiği ve buna yönelik olarak da dönüşümün temelini

oluşturacak olan sanayilerin ön plana çıktığı görülmektedir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu 79

üye ülkeye sahip olan Uluslararası Enerji Ajansı tarafından yapılan tahminler, yenilenebilir

enerjinin elektrik üretiminde bugün yüzde 20 seviyesinde bulunan payının, mevcut politikalar ile

hükümetlerin resmi olarak açıkladıkları hedefleri bir arada değerlendiren “yeni politikalar”

senaryosu altında 2040 yılında yüzde 40 seviyesine çıkacağını öngörmektedir (IEA 2017).

Page 45: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

27

27

Yukarıda fırsat alanları sunulmuş olan yenilenebilir enerji teknolojilerinin geliştirilmesi ve

uygulamaya konulması; bir yandan Türkiye’nin birincil enerjide yüzde 76 oranında dışa bağımlı

yapısından kaynaklı enerji fiyatlarına ve kur dalgalanmalarına olan duyarlılığını bir ölçüde

azaltabilecekken, diğer taraftan da yüksek teknolojili üretim ve genişlemekte olan dış pazarlarda

rekabetçi üretici olma fırsatını yakalamasını sağlayabilecektir.

Şekil 17: Türkiye’nin temiz teknoloji yenilik endeksi alt bileşenleri değerlendirmesi

Kaynak: WWF The Global Cleantech Innovation Index, 2017

Yenilenebilir enerji makine-ekipmanlarının mevcutta sahip olduğu yüksek teknoloji içeriği

ve hızla düşen fiyatlardan takip edilebilecek teknolojik dönüşüm, sektörde rekabetçiliğin

kazanılmasında Ar-Ge ve yenilikçilik faaliyetlerini kritik bir noktaya taşımaktadır. Bu kritik alanda

ülkelerin performanslarını değerlendiren Küresel Temiz Teknoloji Yenilikçilik Endeksi’nde

Türkiye de yer almaktadır (Cleantech n.d.). 2017 yılı değerlendirmesine göre 40 ülke arasından

33.sırada yer alan Türkiye, genel yenilik faktörleri açısından görece daha iyimser bir profil

sergilerken, temiz teknolojiler söz konusu olduğunda sıralamada ancak sondan 3.sırada yer

almaktadır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin yenilik performansına ilişkin çalışmalar temiz

teknolojiler özelinde de dikkatlice ele alınarak, bu teknolojilerin sunduğu fırsatları yakalayacak

ortamın oluşturulmasına katkı sağlanmalıdır.

GenelInovasyonFaktörleri

Temiz teknolojispesifik

InovasyonFaktörleri

Temiz TeknolojiInovasyonGelişimi

TemizTeknolojideTicarileşme

Ortalama

Türkiye

Page 46: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

28

28

3.3. Dijitalleşme

Küresel boyutta yaşanan ekonomik, sosyal ve çevresel değişimler; ülkeler ve şirketleri

rekabetçiliklerini sürdürmek için mevcut durumlara ayak uydurmaya ve yeni stratejiler

geliştirmeye zorlamaktadır. Bu durum, özellikle 2011 yılında gündeme getirilen, fiziksel ve dijital

sistemler arasında bağlantı kuran, siber-fiziksel sistemlere ve dinamik veri işlemeye dayalı üretim

modelinin hayata geçirilmesini planlayan “Sanayi 4.0” stratejisi kapsamında, daha net bir biçimde

tartışılagelmektedir. Değer zincirlerinin, ürünlerin, servislerin ve iş modellerinin dijitalleşmesini

ifade eden Sanayi 4.0’a geçiş sürecinde şirketler, kaynaklarını ve dijital teknolojilerin getireceği

avantajları kullanarak yeni gelir, büyüme ve iş yapabilme olanaklarına odaklanmaktadır.

Dijitalleşme eksenindeki teknoloji kullanımı, insan ve teknoloji kaynağını yeni kombinasyonlarla

birleştirerek yeni iş modellerinin kurulumunu, yeni ürün ve hizmetlerin farklı araçlarla müşteriye

ulaştırılmasını ve kaynakların daha etkin kullanımını gerekli kılmaktadır. Dijitalleşme

uygulamaları, şirketlerin rekabet gücünü artırmada en önemli faktörlerden biri haline gelmektedir.

Bu uygulamalar ile tüketicilerin ve dağıtıcıların da üretim sürecine dâhil edilmesi, özelleşen ve

farklılaşan ürünlerin tam otomatik imalat süreçlerinde üretimi, küresel değer zincirinin farklı

konumlarındaki üreticilerin internet tabanlı protokolleri kullanarak etkileşim halinde kalması

amaçlanmaktadır.

Günümüzde verilerin verimli kullanımıyla birlikte işletmelerin üretkenliği yüzde 5 ile 10

arasında artış göstermektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde, internet kullanıcılarının yüzde 90’ı

çevrimiçi bankacılığı kullanırken yüzde 80’i internet üzerinden alışveriş yapmayı tercih etmekte;

OECD ülkeleri içerisinde 14 milyar elektronik araç, birbiriyle bağlantı kurabilmektedir (OECD

2016). Bu değişimin yansıması olarak; günümüzün dijital dünyasında müşteri ve organizasyonlar

arasındaki ilişki dönüşmekte, istihdamın yapısı değişmekte, farklı hizmet ve ürünler çerçevesinde

yeni iş birlikleri doğmaktadır (Accenture 2016). Yeni dijital ürün ve servisler, büyük veri analizleri,

kişiselleştirilmiş ürünler odaklı kitlesel üretime ek olarak, ürün ve servislerin dijitalleştirilmesi ile

firmalar maliyetlerini düşürmeyi ve karlılıklarını artırmayı öngörmektedir (PwC 2016). Ülkeler

mevcut sosyal ve ekonomik durumlarının belirleyiciliğine bağlı olarak ulusal öncelikler

doğrultusunda, dijitalleşme sürecinin farklı süreçlerine odaklanmaktadır. Bilgi ve iletişim

teknolojileri özelinde ülkelerin ürettiği katma değer incelendiğinde; bilgisayar, elektronik ve optik

Page 47: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

29

29

ürünler ön plana çıkarken onu telekomünikasyon takip etmektedir. Güney Kore, Japonya, İrlanda

ve İsveç dijitalleşme sürecinde yatırım ve üretim planlamasını bilgi ve iletişim teknolojilerine göre

yönlendiren ülkeler olarak ön plana çıkmaktadır.

Şekil 18: Ülkelerin bilgi ve iletişim teknolojileri ve alt sektörlerinin toplam katma değerden aldıkları pay, cari fiyatlar, 2013

Kaynak: OECD Digital Economy Outlook 2017

Türkiye’nin bu süreç içerisindeki mevcut durumunu ve dönüşümünü anlamak için yürütülen

çalışmalar önemli bulgular sunmaktadır. Bu çalışmalardan bir tanesi 2016 yılında, Accenture

Türkiye tarafından 106 şirketin Bilişim Teknolojileri ve Dijital alanlardaki liderleriyle yapılan

görüşmelere ve kamuya açık verilere dayanan çalışmasıdır. 119 farklı dijitalleşme göstergesine

göre hesaplanan dijitalleşme endeksi, dijitalleşme konusunda sektör grupları arasındaki farklara ek

olarak, sektör grupları içerisindeki şirketlerin dijitalleşme kabiliyetlerinin de farklı olduğu

göstermektedir. 18 sektör grubu arasında dijitalleşme puanı en yüksek sektörler ise finansal

hizmetler, hizmet faaliyetleri, perakende ticaret ve motorlu kara taşıtlarının ticareti ve onarımı

olarak sıralanmaktadır.

0,02,04,06,08,0

10,012,0

G. K

ore

Japo

nya

İrlan

daİs

veç

Mac

aris

tan

AB

DÇe

k Cu

m.

Finl

andi

yaB.

Kra

llık

OEC

DEs

tony

aSl

ovak

yaA

lman

yaLü

ksem

burg

Hol

land

aİs

viçr

eFr

ansa

Slov

enya

Dan

imar

kaİs

pany

aK

anad

aİta

lya

Belç

ika

Avu

stur

yaPo

rteki

zPo

lony

aN

orve

çY

unan

ista

nİz

land

aM

eksi

ka

Bilgisayar, elektronik v optik ürünler YazılımTelekomünikasyon Bilgi teknolojisi ve diğer bilgi servisleri

Page 48: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

30

30

Şekil 19: NACE kodlarına göre sınıflandırılan ekonomik faaliyet alanlarının Accenture dijitalleşme endeksi puanları

Kaynak: Accenture Türkiye Dijitalleşme Endeksi, 2016

Çalışma kapsamında ayrıca dijitalleşmenin, şirketin verimlilik ve üretkenlik kazanmasının

ve daha az kaynakla daha yüksek cirolara ulaşmasına katkı sunup sunmadığı, regresyon analiziyle

test edilmektedir. Sonuçlar, dijitalleşme endeksindeki 10 puanlık artışın, şirketlere ortalama olarak

ilave yüzde 1 faiz ve vergi öncesi kâr getirdiğini göstermektedir.

Türkiye’de dijitalleşme sürecini daha iyi anlamlandırmak adına, ikinci olarak, 2016 yılında

Türkiye Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Samsung Türkiye, Deloitte Türkiye, GfK

Türkiye tarafından 58 şirketin üst düzey yöneticileriyle yapılan yüz yüze görüşmelerle hazırlanan

“Türkiye’deki Dijital Değişime CEO Bakışı” raporu önemli bir kaynaktır. Çalışmaya göre

kurumları dijital değişime teşvik eden en önemli sebepler verimliliği artırmak, müşteri bağlılığını

ve yeni müşteri kazanımını yükseltmek ile karlılık olarak görünmektedir. Şirket yöneticileri dijital

teknoloji uygulamalarının en çok operasyonel verimlilik alanında şirketlerine değer yarattığına

inanırken; telekomünikasyon, sigorta ve bankacılık sektörleri dijital alanda en çok yatırım yapılan

alanlar olarak ön plana çıkmaktadır.

40%45%

48%48%

51%55%56%57%

60%62%63%

66%66%

69%75%77%79%81%

0% 10%20%30%40%50%60%70%80%90%100%

İnşaat

Diğer Metalik Olmayan Mineral Ürünlerin…

Diğer İmalat

Gıda/İçecek Ürünlerinin İmalatı

Ulaştırma ve Depolama

Elektrikli Techizat İmalatı

Yiyecek ve İçecek Hizmeti Faaliyetleri

Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti ve Onarımı

Hizmet Faaliyetleri

Page 49: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

31

31

Tablo 1: Dijital alanda yapılan yatırımların yüzdesi, 2016

Dijital alanda

yapılan

yatırımların

%'si

Tüketim* Telekomünikasyon Finansal

Hizmetler Perakende Üretim

0-10 arası 54% 17% 50%

11-30 arası 36% 34% 46% 67% 50%

31-50 arası 15% 17%

51'den fazla 9% 67% 38%

Kaynak: TÜSİAD, Samsung Türkiye, Deloitte Türkiye, GFK Türkiye; “Türkiye’deki Dijital Değişime CEO Bakışı

Dijitalleşmenin bir sonucu olarak yeni üretim modellerinin oluşumuyla dünya çapında üretim

ve tüketim pratiklerinin dönüşümü hedeflenirken; Türkiye, mevcut rekabetçi konumunu korumak

ve ileriye yönelik adımlar atmak konusunda iki önemli yapısal zorluklarla karşı karşıyadır. Artık,

iç göçün sağladığı verimlilik artışlarının sonuna gelinmiştir ve katma değeri yüksek ürünlerin

üretimdeki payı düşük kalmaktadır. Buna ek olarak, yukarıda bahsi geçen her iki çalışmada da

belirtildiği üzere genel strateji eksikliği, güvenlik sorunları, regülasyonlar, güçlü şirket kültürünün

eksikliği ve finansal kaynak tahsisindeki sorunlar da dijitalleşmenin önündeki en büyük engeller

olarak görülebilir. Bu tablo karşısında, Sanayi 4.0’a geçişte, dijitalleşme uygulamalarının politika

üretim süreçlerine dâhil edilmesi; Türkiye’nin küresel rekabet gücünün artması, küresel değer

zincirinden alınan yüksek katma değerli ürünlerin payının artması ve işgücü profilinin gelişmesi

açısından büyük önem taşımaktadır (TÜSİAD 2016). Dijitalleşme politikalarının, belirlenen yeni

teknoloji platformları üzerinden tasarlanması, bu konuda planlayıcılardan politika yapıcılara,

uygulayıcılara kadar yayılmış kapsamlı bir mutabakatın sağlanması, Türkiye’nin söz konusu

teknolojilerin sunduğu potansiyellerden faydalanmasını sağlayacaktır.

3.4. Eğitim ve İşgücü Becerileri

Beşeri sermaye ve eğitim ile ekonomik büyüme arasında makroekonomik düzeyde önemli

bir ilişki bulunmaktadır. Ülkelerin yetenek düzeyi, emek üretkenliği ile doğrudan ilişkilidir.

Dolayısıyla daha yüksek seviyede bir eğitim düzeyi, bir ülkenin daha hızlı büyümesine kaynak

teşkil etmekte, ülkelerin uzun dönemli ekonomik performansını belirleyen en önemli etken olarak

Page 50: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

32

32

öne çıkmaktadır (Goldin ve Katz 2008). Diğer taraftan, baş döndürücü bir hızla değişen bilgi ve

iletişim teknolojileri, hem ulusal ekonomilerin yapısını, hem de işgücünden beklenen yetenekleri

dönüştürmektedir. Bu durumun bir sonucu olarak pek çok ülke eğitim politikalarını gözden

geçirme ve gerek teknoloji kullanımı, gerekse de bilişsel ve sosyal-duyuşsal becerilerin

geliştirilmesi yönünde güçlendirme süreçlerini başlatmıştır. Gelişmiş ülkelerin eğitim

politikalarında yapılan güncellemeler, beşeri sermayenin öneminin bilinci ile, bütüncül bir

ekonomik büyüme perspektifinin eğitim politikasına uygulanması üzerinden gerçekleşmektedir.

Zira iyi yetişmiş bir işgücü yüksek verimlilik oranları ile ülkenin üretim kapasitesine doğrudan

katkı yaparken, en temel üretim unsuru olarak yatırım ortamının iyileştirilmesinde de önemli bir

rol oynayacaktır.

Eğitim ve beşeri sermaye ile büyüme ilişkisini ele alan erken dönem çalışmalar eğitimin

süresine odaklanmakta iken, son yıllarda yapılan çalışmalar eğitimin süresinden çok kalitesinin

ülkelerin yetenek düzeyinin belirleyicisi olduğunu ve ekonomik büyümeye önemli ölçüde etki

ettiğini göstermektedir. OECD PISA skorları cinsinden ölçülen bilişsel yetenek düzeyindeki dörtte

bir standart sapma düzeyindeki artış, 0.3 ile 0.5 puan arasında daha yüksek bir büyümeye karşılık

gelmektedir (Hanushek ve Woessmann 2012).

Eğitim, ülke içindeki gelir dağılımının da önemli bir belirleyicisidir ve eğitim seviyesinin

artması gelir adaletsizliğine çözüm sunan bir unsur olarak da öne çıkmaktadır. Gelir

adaletsizliğinin bir nedeni, kalifiye olan ve olmayan işgücü arasındaki ücret farkından

kaynaklanmaktadır. Nitekim 1970’lerden bu yana artan gelir adaletsizliğinde yetenekli ve yüksek

eğitimli çalışanlara yönelik talebin, özellikle teknolojik yeniliklerle birlikte, artmasının önemli bir

faktör olduğunu söylemek mümkündür (Katz ve Autor 1999).

Kişisel düzeyde, eğitim seviyesinin artışı, çocuğun ailesine kıyasla daha yüksek bir gelir

düzeyine sahip olmasını ifade eden kuşaklar arası sosyal hareketliliği sağlanması açısından da çok

önemlidir. Bu anlamda eğitim ile yakından ilişkili olduğunu söylemek mümkündür. Gerek teorik,

gerekse ülke verilerini karşılaştırmalı olarak inceleyen çalışmalar, kuşaklar arası sosyal

hareketliliğin aile gelir durumu tarafından sınırlandırıldığını, ancak ailenin ve devletin çocuğa

yapmakta olduğu yetenek yatırımlarının, kuşaklar arası sosyal hareketlilik için önemli bir

belirleyici olduğunu göstermektedir (Solon 2004) (Ichino et al. 2009).

Page 51: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

33

33

Teknolojik dönüşüm, dünyada iş yapma biçimlerini ve buna bağlı olarak da çalışanlardan

beklenen yeteneklerin kompozisyonunu değiştirmektedir. Bu eğilim, günümüzde yaşanan sanayide

dönüşüm ile daha da artarak devam edecek gibi görünmektedir. 2003 yılında yapılan bir çalışma,

bilgisayarların üretim sürecine dahil olması ile birlikte bilgisayarların rutin ve çeşitli kurallarla

bilgisayarlara tanıtılabilecek işleri insanlar yerine yapabildikleri, rutin olmayan ve bilişsel

yeteneklere dayalı işlerde ise insanlara destek olduklarını ifade etmektedir (Autor, Levy ve

Murnane 2003). Çalışma bu argümandan hareketle 1960’lardan bugüne rutin olmayan analitik

yeteneklere sahip çalışanlara yönelik talebin arttığını, rutin el emeği ve bilişsel yetenek gerektiren

işleri yapan çalışanlara yönelik talebin ise azaldığını göstermektedir. Yakın tarihli bir çalışma ise,

özellikle yüksek sosyal yeteneklere sahip çalışanlara yönelik talebin 1980’lerden günümüze kadar

artmakta olduğunu göstermektedir (Deming 2017).

Bu verilere ek olarak, otomasyon ve yapay zeka gibi teknolojilerin tüm sektörlerde

kullanılması ve üretim süreçlerini yeniden yapılandırması, önümüzdeki dönemde tüm sektörlerin

işgücü ihtiyacını da değiştirmektedir. Örneğin, 50 yıl içinde ABD’de şu anda var olan mesleklerin

yüzde 47’sinin, Türkiye’de ise yaklaşık yüzde 59’unun bilgisayarlar tarafından yapılabileceği

bulunmuştur (Frey ve Osborne 2013) (Nas Özen 2017). Bu işleri bilgisayarlar tarafından kolaylıkla

gerçekleştirilebilecek meslek grupları, özellikle taşımacılık ve lojistik, satış ve hizmet sektörü gibi

rutin işlerin görece daha fazla olduğu meslek gruplarıdır.

Bu gelişmeler nedeniyle, çalışanlardan beklenen yetenekler son dönemde önemli ölçüde

değişiklik göstermiş, rutin olmayan işlerin yapılabileceği yaratıcı analitik yetenekler ile

bilgisayarların sahip olmasının mümkün olmadığı sosyal yetenekler öne çıkmaya başlamıştır.

Dünyadaki teknolojik dönüşüme dayalı olarak eğitim politikası oluşturmak, eğitim politikası

çıktılarının uzun dönemli olması, teknolojinin ise çok hızlı değişmesi nedeniyle oldukça zor bir

iştir. Temel eğitim düzeyinde yapılan reformların işgücü piyasasında etkilerini görebilmek için

yeni eğitim sisteminden mezun olan öğrencilerin işgücü piyasasında yer alması gerekmektedir.

Yani, temel eğitime yönelik reformların ilk etkileri yaklaşık 20 yıl sonra görülebilmektedir

(Hanushek ve Woessmann 2012). Dolayısıyla ülkeler ekonomik dönüşüme göre eğitim reformunu

hızla gerçekleştirebilse bile, reformun etkileri işgücü piyasasında görülene kadar yeni ihtiyaçlar

ortaya çıkmaktadır.

Page 52: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

34

34

Temel eğitimdeki reformların gecikmeli etkileri, dönemdeki eğitim reformu tartışmaları

öğrencilere meslek bazlı yetenekleri öğretmek yerine, temel öğrenme yeteneklerini ve öğrenmeyi

sürdürülebilir kılacak araçları öğretmeye doğru değişmiştir. Bu noktada 3 kritik yetenek ön plana

çıkmaktadır:

1. Bilişsel/analitik yetenekler: Bu yetenekler aslında herhangi bir konuyu önceliklendirme,

anlama, planlama, karşılaştırma, bağlantılar kurma ve sorun çözme gibi yetenekleri içinde

barındıran bir araç kitidir. Geleneksel eğitim sistemleri içinde bu yetenek kiti doğrudan

öğretilmemekte, ancak matematik ve fen bilgisi gibi sayısal dersler içinde gizli olarak

bulunmaktadır. Günümüzde ise birçok ülkede doğrudan düşünme algoritmasına yönelik

eğitim sağlayan politika müdahalelerinin yanı sıra, bir konu etrafında bu yetenekleri

geliştiren programlar da bulunmaktadır.

2. Öğrenmeyi destekleyici sosyal yetenekler: Bu tip yetenekler, çalışkanlık, sorumluluk,

azim ve kararlılık gibi öğrenmeyi hızlandırıcı ve sürekli hale gelmesini sağlayıcı araçlardır.

Öğrenmeyi destekleyici sosyal-duygusal yeteneklerin önemi daha çok son yıllarda yapılan

çalışmalarda ortaya çıkmıştır: Çocukların sosyal-duygusal yetenek düzeylerini iş hayatına

girmeden önce ölçerek yetişkinlik döneminde iş hayatındaki başarısı ve ücret seviyesi ile

ilişkilendiren çalışmalar, bilişsel yetenekler ile sosyal-duygusal yeteneklerin hemen hemen

aynı oranda etkili olduğunu ortaya koymaktadır (Heckman ve Kautz 2012).

3. İletişim yetenekleri: Bu yetenekler çocukların bilgileri etkin bir biçimde aktarabilme ve

tartışabilmelerini sağlamaktadır. İletişim yeteneklerinin ilk alt grubu olarak etkin iletişim

kurabilme, dışadönük tavır gibi sosyal-duygusal yetenekleri göstermek mümkündür. Bu

gruptaki en önemli yeteneklerden biri İngilizce iletişim kurabilmeye ilişkindir. İngilizce

yazılı ve sözlü iletişim becerisi, yeniliklerden anında haberdar olabilmek için son derece

önemlidir.

İşgücü yeteneklerinin dönüşümü bakımından, bir yandan daha kısa vadede sonuç

alınabilecek bir alan olarak mesleki eğitim öne çıkarken, diğer tarafta da uzun vadede dönüşümün

sağlanabilmesi için eğitim sisteminin daha erken aşamalarında da değişikliğe gidilmesi gerektiği

ortaya çıkmaktadır. Eğitim sisteminde politika müdahalelerinin etki analizine yönelik çalışmalar,

erken yaşta yapılan müdahalelerin çok daha etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Bilişsel yetenek

düzeyi 10 yaşlarından itibaren sabit düzeyde ilerlemektedir (Cunha ve Heckman, 2008) (Cunha,

Page 53: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

35

35

Heckman ve Schennach, 2010). Bu nedenle özellikle bilişsel yeteneklerin artırılmasına ilişkin

politika müdahalelerinin erken yaşlarda uygulanması ve öğrenmeyi teşvik edici sosyal yetenekler

ve iletişim yetenekleri ile desteklenmesi önerilmektedir. Farklı yetenek türleri birbirlerini

tamamlayıcı ve hızlandırıcı şekilde etki ettiği göz önünde bulundurulduğunda, daha erken dönemde

yapılan müdahaleler, bu verimli döngüyü daha erken çalıştıracak ve daha olumlu sonuçlara yol

açacaktır.

Türkiye, 1990’lardan günümüze eğitim erişim konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir;

ancak bölgesel eşitsizlikler devam etmektedir. 1997 yılında 8 yıllık zorunlu eğitime geçilmesinin

ardından ilköğretimde net okullaşma oranı yüzde 85’ten 2012 yılına kadar yüzde 99’a yükselmiştir.

Ortaöğretimde ise okullaşma oranı yıllar içinde yükselerek 2017 itibarı ile yüzde 82 seviyesine

ulaşmıştır.

Şekil 20: Türkiye’nin TIMSS 2011 ve 2015 puanları

Kaynak: Provasnik ve diğ. (2016)

Türkiye’de eğitimin niteliği alanında da uzun dönemli bakıldığında ilerlemeler görülmekte

ise de, gerçek hayatta karşılaşılan problemleri çözme bağlamında yeteneklere göre Türkiye’deki

öğrencilerin karşılaştırılan diğer ülkelere göre alt sıralarda olduğu görülmektedir. Uluslararası

Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) sonuçlarına göre Türkiye’de 4. ve 8. sınıf

öğrencilerinin fen bilgisi ve matematik performansında 2015 yılında 2011 yılına kıyasla önemli

ilerleme kaydetmiştir. Hatta, 2015 yılında 8. sınıf öğrencilerinin fen başarısı, sınava katılan tüm

ülkelerin ortalamasını yakalamıştır.

483 483

458

493

469463

452

483

4. Sınıf Matematik 4. Sınıf Fen 8. Sınıf Matematik 8. Sınıf Fen

2015 2011

Page 54: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

36

36

Ancak öğretim programlarına bağlı değil, yetenek düzeylerini gerçek hayattaki kullanımına

bağlı olarak ölçen PISA’ya göre 2015 yılında matematik, okuma ve fen alanlarının her birinde

Türkiye 2012 yılına kıyasla gerilemiş gibi görünmektedir. Ayrıca PISA 2015’in odaklandığı

işbirlikçi problem çözme yetenekleri alanında da OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer

almaktadır.

Eğitim sistemindeki durumun bir yansıması olarak, yetişkin yetenekleri bakımından

düzeyine bakıldığında da Türkiye’nin mevcut durumunun geliştirilmesi gerektiği görülmektedir.

Türkiye, OECD tarafından yapılan ve yetişkinlerin becerilerini ölçen PIAAC testine 2015 yılında

ilk kez katılmıştır. Sonuçlara göre Türkiye, hem sözel hem de sayısal beceriler alanlarında teste

dahil olan 34 ülke arasında sondan üçüncü sırada yer aldığı görülmektedir.

Şekil 21: PIAAC 2015 sözel beceriler alanında Türkiye ve diğer ülkelerin sıralaması

200 22

022

7 250

252

254

255

256

258

262

267

267

267

268

269

269

269

270

270

271

273

273

273

274

274

275

275

276

278

279

280

281

284

288

296

050

100150200250300350

Kaynak: OECD PIAAC

Page 55: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

37

37

Şekil 22: PIAAC 2015 sayısal beceriler alanında Türkiye ve diğer ülkelerin puanları

Kaynak: OECD PIAAC

Buna ek olarak, PIAAC kapsamında teknoloji açısından zengin ortamlarda problem çözme

becerileri de değerlendirilmiştir. Dijital teknolojiler ve iletişim araçlarının problem çözmekte ne

derece kullanıldığını ölçen bu alanda da Türkiye son sırada yer almaktadır.

Şekil 23: PIAAC 2015 teknoloji zengin ortamda problem çözme becerilerinde düzey 2 veya 3 olan katılımların oranı

206

210

219 24

624

725

125

225

325

425

625

725

825

926

026

226

326

326

526

526

726

827

027

127

227

327

527

627

627

827

827

928

028

028

228

8

050

100150200250300350

0,05,0

10,015,020,025,030,035,040,045,050,0

Türk

iye

Yun

anis

tan

Şili

Litv

anya

Polo

nya

İrlan

daSl

oven

yaSl

ovak

yaR

usya

İsra

ilEs

tony

aK

uzey

İrla

nda

Gün

ey K

ore

OEC

D o

rtala

mas

ıA

mer

ika

Avu

stur

yaÇe

k Cu

mhu

riyet

iFl

aman

Böl

gesi…

Japo

nya

İngi

ltere

Alm

anya

Kan

ada

Sing

apur

Avu

stra

lya

Dan

imar

kaN

orve

çH

olla

nda

Finl

andi

yaİs

veç

Yen

i Zel

anda

Kaynak: OECD PIAAC

Page 56: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

38

38

3.5. Dış Ticaret ve Dışa Açıklık

Türkiye ekonomisi dışa açılarak büyümüş ancak ihracatta halen potansiyeline ulaşamamıştır.

1980 sonrasında dışa açılan Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşması ile birlikte 1990’ların ortasında

yakın coğrafyasındaki büyük sanayi ülkelerinin arasına katılmıştır. 1980’de 3 milyar dolar olan

ihracat, son iki yıldaki daralmaya rağmen, 2016 yılı itibarıyla 134 milyar dolara ulaşmış

durumdadır (BM Comtrade n.d.). İhracattaki büyüme eğilimi ve ekonominin genel büyüme eğilimi

bir arada incelendiğinde, ihracatın Türkiye’nin büyümesinin önemli kaynaklardan biri olduğu

görülmektedir. Ancak son 30 yıldaki dışa açılarak büyüyen Türkiye’nin, geldiğimiz noktada,

ekonomik boyutlarına göre yeterince ihracat gerçekleştiremediği görülmektedir. Örneğin, 2015

yılında dünyadaki en büyük 17. ekonomi olan Türkiye, ihracatta çok daha gerilerde, 28. sırada

bulunmaktadır.

Şekil 24: İhracat ve GSYH, milyar $, 1974-2016

Kaynak: Dünya Bankası, TEPAV hesaplamaları

1980’lerden bu yana ihracatın teknoloji düzeyi önemli bir sıçrayış gerçekleştirmiş ancak ileri

teknolojiye geçiş istenilen düzeyde sağlanamamıştır. 1980’lerde Türkiye’nin ihracat sepetinde

fındık, pamuk gibi basit ürünler ağırlıktayken 2016’da otomotiv, beyaz eşya, televizyon gibi orta

teknolojili sektörler öne çıkmaktadır. 2016 yılı ihracat verilerinin teknoloji dağılımına

bakıldığında, orta teknolojili sektörlerin Türkiye’nin ihracatının yüzde 36’sını oluşturduğu

görülmektedir. Bu açıdan Türkiye’nin görünümü, üyesi olduğu OECD ülkelerinin ortalamasına

(yüzde 39) benzemektedir. Fakat ileri teknolojili ürünlerin ihracattaki payı karşılaştırıldığında,

Türkiye’nin yaklaşık yüzde 4 ile OECD ortalaması olan yüzde 20’nin oldukça gerisinde kaldığı

görülmektedir.

Page 57: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

39

39

Şekil 25: 2015 yılının en büyük 30 ihracatçısı, milyar $

Kaynak: Dünya Bankası, TEPAV hesaplamaları

Not: 2015 yılı için hem ihracat hem GSYH verileri mevcut 181 ülke arasında sıralama gerçekleştirilmiştir. Verileri mevcut 181 ülke, toplam dünya ekonomisinin yüzde 98,34’ünü oluşturmaktadır.

Türkiye’nin ihracatının niteliğinde son yıllarda bir gerileme görülmektedir. 1980 sonrasında

ihracatının niteliğini artırarak dünya ortalamasını geçmeyi başaran Türkiye, 2014 sonrasında dünya

ortalamasının altına düşmüştür (Düşündere 2018). 2008 ile 2013 yılları arasında hız kaybeden

ihracat niteliği ile birlikte Türkiye, yavaşlayan bir büyüme performansı sergilemiştir. Bunlara bağlı

olarak, aynı zaman diliminde Türkiye’nin nitelikli ürünlerdeki rekabet gücü azalırken, niteliksiz

ürünlerdeki rekabet gücü artmıştır. Nitelikli ürün üretiminde karşılaşılan bu düşüş karşısında,

Türkiye’den daha nitelikli ihracata sahip olan gelişmekte olan ülkeler yeni rakipler olarak ortaya

çıkmıştır. Bu durum, nitelikli ürün üretiminde rekabetçiliğin kazanılabilmesi için ilgili kamu

politikalarının önemine dikkat çekmektedir. Bu çerçevede ilgili kamu politikalarının, bir ülkenin

üretim yapısını belirleyen beşeri sermaye, fiziksel altyapı, kurumsal kalite ile yetenek, beceri ve

eğitim gibi faktörlerin gelişimini dikkate alan niteliğe sahip olması gerekmektedir.

Türkiye’nin artan ihracatına eşlik eden ithalatı ise, mevcut durum tespitinde de belirtildiği

gibi, kronikleşen cari açık sorununu beraberinde getirmiştir. Türkiye’nin ithalatı ihracatını

geçmekte yani Türkiye, dış ticaret açığı vermektedir. Dış ticaret açığı da finansman açısından dış

kaynaklara ihtiyaç duyan Türkiye için yüksek cari işlemler açığı anlamına gelmektedir. Uzun

Page 58: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

40

40

vadede incelendiğinde ise Türkiye’nin cari işlemler açığının, giderek kronikleşen bir sorun olduğu,

önceki döneme kıyasla 2000’ler sonrasında bu açığın daha yüksek seviyelere çıktığı görülmektedir.

Üretimde yerli katma değerin sınırlı oluşu, ihracatın ithalat bağımlılığı ve enerji kaynaklarındaki

dışa bağımlılık Türkiye’nin cari açık sorunundaki ana sebepler arasında yer almaktadır.

Şekil 26: Türkiye’de ihracatın niteliğinin gelişimi ve ortalama ekonomik büyüme

Kaynak: MIT The Observation of Economic Complexity, Dünya Bankası, TEPAV hesaplamaları

Şekil 27: Ara mal ithalatı ve brüt ihracat, brüt ihracat=100, 2011

Kaynak: OECD TIVA veriseti, TEPAV hesaplamaları

İhracat verileri değerlendirilirken mal ticareti ön plana çıkıyor olsa da, hizmet ticareti de

önemli bir bileşen olarak yer almaktadır. Her ne kadar toplam ihracat içerisindeki payı 2000’li

yıllar öncesinde sahip olduğu ortalama yüzde 60 seviyesinden yüzde 30’a gerilemiş olsa da, sanayi

Page 59: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

41

41

sektörlerinin tamamlayıcısı olarak değerlendirilebilecek ve muhtemel bir Gümrük Birliği

güncellemesinde müzakerelere konu olacak hizmet sektörlerinin de ele alınması gerekmektedir.

Hizmet ihracatının kompozisyonuna bakıldığında, Türkiye’nin turizm potansiyeli öne çıkmaktadır.

2003 yılında toplam hizmet ihracatında yüzde 74 ile en yüksek payı yakalamış olan turizm sektörü,

sonraki yıllarda pay kaybetmiş olsa da ortalama yüzde 60 seviyesinde seyretmiştir. Türkiye’nin

büyümesinde özellikle son yıllarda önemli pay sahibi olan inşaat sektörünün ise toplam hizmet

ihracatı içindeki payı 2000’lerin başından itibaren düşüş eğilimindedir. Bu noktada, inşaat sektörü

içerisinde, yüksek katma değeri ve ihracat potansiyeli ile yer alan müşavirlik hizmetlerinin

geliştirilmesi yoluyla inşaat sektörünün ihracat içerisindeki payının da artırılabileceği

düşünülmektedir. Bu noktada, Suriye gibi, Türkiye’nin yakın çevresinde bulunan ve önemli ölçüde

altyapı yatırımına ihtiyacı olan ülkeler, sektörün ihracat kapasitesi açısından önemli bir rol

oynayabilecektir.

Türkiye’nin ihracat potansiyelini artırmaya yönelik stratejisini geliştirirken içerisinde olduğu

küresel ve bölgesel şartları da göz önünde bulundurması ve teknoloji ile değişen oyun kurallarına

adapte olabilmesi gerekmektedir. Özellikle son yıllarda korumacı politikaların yükselişi, küresel

ticaret ortamında belirsizlikler yaratırken, Gümrük Birliği’nin güncellenerek kapsamının

genişletilmesi ve olası TTIP anlaşması ise doğrudan ve dolaylı olarak Türkiye’nin içerisinde

bulduğu ticaret ilişkilerindeki oyun kurallarında değişikliklere işaret etmektedir. Kuşak ve Yol

inisiyatifi ve Asya pazarının yükselişi de Türkiye’nin dış ticaret açığında giderek önemini artıran

Uzak Doğu ile ilişkilerinde değişiklikler olabileceğine işaret etmektedir.

Jeopolitik faktörlerdeki değişimlerin yanında, teknolojik dönüşümlerin de ihracat ilişkileri

bakımından önemli rol oynadığı görülmektedir. Türkiye’nin ihracatını sınırlı sayıda firma

tarafından gerçekleştirdiği göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki dönemde elektronik

ticaret (e-ticaret) ile bu eğilimi kırmak için bir potansiyel gelişim alanı mevcuttur. Bilgi ve iletişim

teknolojilerindeki gelişim, e-ticaretteki artışı beraberinde getirirken teknoloji; üretim, ödeme,

pazarlama yöntemlerini de 3 boyutlu yazıcılar, sanal gerçeklik uygulamaları, mobil ticaret, büyük

data, blockchain ve benzeri yeni araçlar ile değiştirmektedir. Türkiye’nin ihracatının da hem üretim

hem satış alanlarında bu gelişmeleri takip etmesi, gelişimini sürdürmesi için önem arz etmektedir.

Page 60: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

42

42

Şekil 28: Ülkelerin lojistik performans endeksi ve kişi başına GSYH değerleri (2016)

Kaynak: Dünya Bankası (2016) Connecting to Compete

Kaynak: Dünya Bankası

Hizmet ticareti içerisinde de tartışıldığı gibi, sanayi sektörünün tamamlayıcı olan lojistik

konusu da dış ticaret tartışmalarının ayrılmaz bir parçasıdır. Ülkelerin lojistik performansı ile kişi

başına gelirleri arasında güçlü bir ilişkinin olması büyüme için lojistik performansının da

geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Dünya Bankası tarafından 2 yılda bir yayınlanan

Page 61: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

43

43

Lojistik Performansı Endeksi (LPE) ile ülkelerin kişi başına gelirleri arasındaki ilişkinin pozitif

yönlü olduğu görülmektedir. Türkiye’nin büyüme performansının zayıfladığı 2012’den itibaren

lojistik performansının da diğer ülkelere kıyasla gerilemesi ve 27. sıradan 34. sıraya kadar düşmesi

dikkat çekmektedir. Lojistik performansının zayıflaması büyüme üzerindeki etkisini ihracat

kanalıyla göstermektedir.

Dünyada son yıllarda çok fonksiyonlu biçimde kurgulanan lojistik merkezler büyüme ve

ticareti kolaylaştırmaktadır. Söz konusu yapılar hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin

politikalarında etkili olmaktadır. İtalya’daki Interporto Bologna, Çin’deki Tianjin Serbest Ticaret

Bölgesi, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Cebel Ali Serbest Bölgesi, Kazakistan’daki Khorgos-East

Gate Aktarma Merkezi bu tip yapıların örnekleri arasında yer almaktadır. Lojistik yapıların

kurgulanmasında genellikle belirli bir kademelenme kullanılmaktadır. Bu kademelenme ülkeden

ülkeye farklılık gösterse de genel hatlarıyla aşağıdaki gibi üç seviyededir. Alt seviyede daha çok

depolama amaçlı küçük yapılar söz konusu iken üste doğru gidildikçe daha karmaşık ve yüksek

katma değerli faaliyetleri bulunan merkezler söz konusudur. Ayrıca, Almanya ve İspanya’daki

örneklerin lojistik yapıların genellikle çok modluluk prensibine uygun olarak kurgulandığı

görülmektedir.

Şekil 29: Lojistik merkezlerde değer hiyerarşisi

Page 62: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

44

44

Yurtiçindeki lojistik bağlantıların zayıflığı nedeniyle, özellikle Doğu bölgelerinin hem yurtiçi hem de yurtiçi ticarette zayıf bir performansa sahip olduğu görülmektedir. İller arasındaki yurtiçi ticaret yoğunluğu haritasına bakıldığında İstanbul’un yanı sıra İzmir, Ankara ve Gaziantep gibi merkezlerin oluştuğu, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise benzeri bir merkezin oluşmadığı ve bu bölgedeki illerin kendi aralarındaki ticaretin de oldukça zayıf olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum, söz konusu illerin erişilebilirliklerinin zayıf olduğunun bir göstergesidir. Benzeri bir tablo illerin ihracat pazarlarında da ortaya çıkmaktadır. Otoyol ve/veya liman bağlantısı olan kentlerin yoğun olarak AB ülkelerine ticaret gerçekleştirmesi dikkat çekerken diğer iller Orta Doğu pazarına yönelmek zorunda kalmıştır.

Şekil 30: Yurtiçi ticaret yoğunluğu haritası, 2015

Kaynak: GBS ve TEPAV hesaplamaları

Şekil 31: Pazarlara Göre İhracat, %, 2014

Kaynak: TÜİK ve TEPAV hesaplamaları

Page 63: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

45

45

Türkiye ihracatta bir yandan yeni teknolojilere adapte olurken, diğer taraftan da küresel değer zincirlerine entegrasyonu ve ürün/pazar çeşitliliğini hedeflemelidir. Türkiye’nin Rusya krizi ve benzeri krizlerde tecrübe etmiş olduğu ihracat kayıpları, ihracatındaki konsantre yapı nedeniyle

taşıdığı riski göstermekledir. Bu konsantrasyon, sadece olası ekonomik yaptırımlar karşısında değil, diğer ülkelerdeki ülke spesifik krizleri de Türkiye’nin ihracatı yoluyla ekonominin tümüne yansıtabilecek hassasiyet alanları yaratmaktadır. Bu sebeple, Türkiye’nin yeni ihracatçı firmaların yeni pazarlara erişimini kolaylaştırıcı ara yüzleri desteklemesi gerekmektedir.

3.6. Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Teknoloji Transferi

Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY), yatırım stokunu artırmanın ötesinde büyümeye doğrudan ve dolaylı katkılar sağlamaktadır. Yatırımcıların beraberinde getirdiği teknik bilgi

(know-how), iş bağlantıları, idari ve yönetim becerileri, yerli ekonomideki yenilikçilik ve

verimlilik düzeylerini artırabilmektedir. Bu sayede, yerli firmaların rekabet gücündeki artış, yatırım çeken ülkedeki katma değer üretimini ve büyümeyi tetikleyebilmektedir (Arnold, Javorcik

ve Matoo 2011). Örneğin 2017 yılına ait bir çalışmada, uluslararası şirketler ve Türkiye’deki tedarikçileri arasındaki iletişim ve etkileşimin Türkiye’deki üretimin niteliğini artırdığı gösterilmiştir (Javorcik, Lo Turco ve Maggioni 2017). Tedarik ilişkilerine ek olarak, yerli ve

yabancı şirketler arasındaki iş gücü hareketleri de yine benzer bir şekilde teknoloji transferini beraberinde getirebilmektedir (Balsvik 2006). Ayrıca, rekabet gücü yüksek yabancı firmaların piyasaya girişi, yerli ekonomideki rekabeti artırarak ekonomide kaynakların yeniden tahsisi ile de verimliliği dolaylı olarak artırabilmektedir (Dünya Bankası 2017).

Yavaşlayan küresel ekonomi ile birlikte DYY hacminde son iki yılda bir düşüş gerçekleşse de yükseliş eğiliminin ileride devam edeceği beklenmektedir (Kearney 2017). Ancak son yıllardaki küresel ekonomideki belirsizlik ortamı, yatırımların genel olarak gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere kaymasına neden olmaktadır. Bu eğilimlerle de uyumlu olarak, 2015 yılında, 22’inci sırada olan Türkiye, 2015 sonrasında DYY’de en çekici ilk 30 ülke arasına girememiştir. Diğer yandan, 2017’de Çin ve Hindistan, dünyadaki en çekici ilk 10 ülke arasındaki gelişmekte olan ülkeler olarak öne çıkmıştır. Türkiye’nin performansı uzun vadede değerlendirildiğine,

özellikle 2000’ler sonrası hızla yatırım çektiği (Voxeu 2017), 2016 yılında ise dünya genelinde en çok yatırım çeken 24. ülke ve en fazla yatırım stoku olan 35. Ülke (UNCTAD 2017) olduğu

görülmektedir.

Page 64: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

46

46

Küresel olarak uzun vadede öne çıkan bir diğer eğilim ise gelişmekte olan ülkelerin DYY yatırımcılarına dönüşme sürecidir. 1970’lerde yabancı yatırımların yüzde yüzü gelişmiş ülkeler tarafından gerçekleştirilirken, yıllar içerisinde gelişmekte olan ülkeler de yatırım yapmaya başlamış ve toplam yatırımların yüzde 30 civarını gelişmekte olan ülkeler gerçekleştirmeye başlamıştır. Örneğin, en çok yatırım çeken ülkelerden olan Çin, ilk defa 2016’da net yatırımcıya dönüşmüştür (OECD 2017). Benzer bir şekilde, Türkiye’de son yıllarda yurtdışındaki yatırımlarını özellikle yakın coğrafyasında artırmaya başlamıştır. 2

Şekil 32: DYY’lerin yatırımcı ülke gruplarına göre dağılımı, %, 1970-2013

Kaynak: Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), TEPAV hesaplamaları

Bir liralık yabancı yatırımı, yerli yatırımdan ayıran özelliklerden biri teknoloji transferi iken

ülkelerin DYY çekmek için yarışa girmesinin bir diğer nedeni de yabancı yatırımların değer

zincirlerine entegrasyondaki kolaylaştırıcı etkisi olarak görülmektedir (UNIDO 2015) (Kaplinsky

2015). Yabancı firmaların, gerek iş bağlantıları gerek yatırımlarını çoğu zaman ihracat üssü olarak

değerlendirmeleri, yabancı firmaların varlığı ile değer zincirine entegrasyon arasında bir ilişki

oluşturmaktadır. Türkiye’nin dış ticaret açığının en büyük nedenlerinden biri de Türkiye’nin

küresel değer zincirlerinde bir ithalatçı olarak yer alsa da, ileri bağlantıda, yani ihracatta aynı

performansı yakalayamamış olmasıdır. DYY ve küresel değer zincirlerine ihracat yoluyla

entegrasyon arasındaki ilişki göz önünde bulundurulduğunda, DYY çekimi, sadece doğrudan

sermaye girişi dışında da Türkiye’nin cari açık sorununu hafifletici bir faktör olarak öne

çıkmaktadır.

2 FdiMarkets, raportör hesaplamaları

Page 65: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

47

47

Şekil 33: İhracatta ileri bağlantı ve DYY stoku

Kaynak: OECD TIVA veriseti, TEPAV hesaplamaları

Türkiye’nin DYY’lerden yeterince yararlanamadığı düşünülmektedir (Yılmaz 2007).

Türkiye’nin DYY’lerden daha çok yararlanabilmesi için odaklandırılmış strateji tasarımlarına

ihtiyaç duyulmaktadır. Kısa vadede, DYY’lerin niteliği çok önemli olmamakla birlikte, uzun

vadede teknoloji transferi açısından DYY’lerden maksimum getirinin sağlanabilmesi

gerekmektedir. Bunun içinse DYY’lerin bir odak etrafında seçilip bu motivasyonlarla teşvik

ediliyor olması gerekmektedir. Örneğin, seçici olma konusundaki örneklerden biri Singapur’un

2000’de başlattığı Biomedikal Bilimler İnsiyatifi olarak gösterilebilir. Odaklanmış kamu

yatırımlarını ve teşviklerini içeren inisiyatiften 5 yıl sonra, Singapur, biyoteknoloji alanında

Asya’da en çok DYY’yi çeken ülkeye dönüşmüştür (Pereira 2006). Günümüzde ise 30’dan fazla

dünya lideri biyoteknoloji firması ile Singapur biyoteknolojide önemli bir kümelenme oluşturmuş

ve bu alandaki patentlerini hızla artırmaktadır. Bu sayede de, Singapur biyoteknoloji sanayinin en

çekici üçüncü ülkesine dönüşmüştür (Grindrod 2015). Stratejik projelerin seçimi, Singapur kadar

Page 66: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

48

48

erken başlamasa da Türkiye de teşvik şemasına stratejik proje seçimini dâhil etmeye başlamıştır.

Türkiye’nin hali hazırda çoğunlukla hizmet sektöründeki DYY’leri çekmekte olduğunu göz

önünde bulundurarak, maksimum teknoloji transferinin DYY’ler aracılığıyla nasıl elde

dilebileceğine odaklanılması gerekmektedir.

3.7. Kamuda Kurumsal Kalite

Kurumsal kalite, kurumların etkin bir şekilde işleyebilmesi ve kuralların seçiminde

tercihlerin doğru ve uygulanabilir olmasını ifade etmektedir. Kurumsal kalitesi daha yüksek olan

ülkelerde gelir eşitsizliğinin daha düşük olması beklenmektedir. Hükümetlerin sınırsız karar alma

yetkisine sahip olduğu, mülkiyet haklarının korunmadığı, yolsuzluğun yüksek olduğu ve kuralların

uygulanmadığı bir toplumda kurumsal kalite düşmekte ve bu da etkin bir hizmet sunumu ve kaynak

bölüşümüne engel olmaktadır (Chong ve Calderon 2000).

Toplumun iskeletini oluşturan kurumlar, uzun dönem ekonomik performansın

sağlanabilmesi için son derece önemlidir (North 1991). Kurumlar ekonomik olarak bir teşvik yapısı

sağlamakta, değişen bu yapıyla birlikte ekonomi büyüme, durgunluk ya da daralma yönünde

hareket etmektedir. Bu sebeple ekonomik büyümenin belirleyicilerini sorgulayan çalışmalarda

ekonomik özgürlük, mülkiyet hakları, hukukun üstünlüğü, politik yapı gibi kurumları temsil eden

çok sayıda değişken büyüme modellerine dahil edilmektedir. Bu çalışmalarda, kurumları temsil

eden değişkenlerin bazıları ülkelerin özgürlük düzeyi, devletin boyutu ve ekonomideki etkinliği,

yasal sistem, ekonomik özgürlükler, ifade özgürlüğü, politik sistem, yolsuzluk düzeyi, dış ticaret

serbestliği, para politikaların uygulanışı, devletin yapmış olduğu düzenlemelerdir.

İktisadi büyümenin belirleyicilerini araştıran iktisatçılar arasında ülkeler arası büyüme

farklılıklarına yol açan anahtar faktörün kurumsal kalite olduğuna dair yaygın bir fikir birliği

oluşmuştur (Rodrik 2009). Örneklere bakıldığında zengin ülkelerin yatırımcıların mülkiyet hakları

konusunda kendilerini güvende hissettiği, hukukun egemenliğinin hüküm sürdüğü, özel teşviklerin

toplumsal hedeflerle uyumlaştırıldığı, para ve maliye politikalarının sağlam makroekonomik

temellere oturtulduğu, yapısal risklerin hesaplanarak uygun biçimde karşılandığı ve yurttaşların

sivil özgürlüklerle siyasi temsil hakkına sahip oldukları ülkeler olduğu görülmektedir.

Page 67: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

49

49

Düşük ekonomik risk düzeyi, dış dünya ile yoğun entegrasyon, yurtiçi yatırımların yüksekliği

ve kişi başı gelir artışının ülkelerin yabancı yatırım çekme kapasitesini artıran pozitif faktörler

olduğu görülmüş ve fırsat olarak değerlendirilmiştir. Kurumsal kalite açısından belirli bir eşiğin

ötesindeki gelişmekte olan ülkeler, yabancı yatırımcıları ülkeye çekerek ileri teknoloji ve yönetim

bilgisine adaptasyon gibi önemli kazanımlar sağlayabilmektedir. Bu bağlamda kişisel haklar,

yolsuzluk, bürokratik kalite, siyasi özgürlük gibi kurumsal kalite göstergeleri ile ekonomik risk

düzeyi, özellikle kalkınma yolundaki ülkelerin dış yatırımları çekebilmesi önümüzdeki dönemde

gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısında büyüme hedeflerini yakalaması açısından çok önemli

bir araç haline gelmiştir. Yapılan çalışmalarda, kurumsal yapı ve düşük ekonomik risk düzeyinin

ülkeye gelen doğrudan yabancı yatırım hacmi üzerinde pozitif yönlü etkiye sahip olduğu bulgusuna

ulaşılmıştır. Bu konudaki çalışmaların Türkiye özelinde de desteklenmesi gerekmektedir (Özşahin

2016).

Kurumsal kalitenin iktisadi büyüme üzerindeki etkisi, Türkiye’nin de dâhil olduğu 110 ülke

için 2000-2009 yılları arasını kapsayan dönemde panel veri yöntemi kullanılarak araştırılmıştır

(Artan ve Hayaloğlu 2013). Yapılan çalışma, kurumsal yapının iktisadi büyüme üzerindeki

etkisinin ülkelerin gelir düzeylerine göre değişme gösterdiğini; kurumsal yapıya özellikle gelişmiş

olan ülkelerde büyük önem atfedildiği ve bu yapının iktisadi büyümenin önemli belirleyicilerinden

biri olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun yanında, ele alınan modellerde kurumsal yapıyı oluşturan

değişkenlerin her ülke veya ülke grubunu aynı yönde ve aynı düzeyde etkilemediği de tespit

edilmiştir. Örneğin, ekonomik özgürlükler, gelişmiş ülkeler ve Türkiye gibi gelişmekte olan

ülkelerin yer aldığı örneklemde ekonomik performansı olumlu yönde etkilerken; az gelişmiş

ülkelerde önemli bir etkisi tespit edilememiştir. Çalışmada elde edilen bulgular, analiz edilen ülke

grubuna göre değişmekle birlikte, kurumsal yapının ülkelerin iktisadi performanslarını etkileyen

önemli faktörlerden biri olduğunu temel olarak ortaya koymaktadır.

Uzun dönemli ve istikrarlı bir büyüme patikasını hedefleyen Türkiye’de kurumsal yapının

gelişmesi kısa, orta ve uzun vadeli bakış açılarını bir arada içermelidir. Devletin kurumsal yapıyı

daha sağlam bir hale getirecek bir yasal çerçeve oluşturması bu yönde atılacak adımların ilk ayağını

oluşturması bakımından önem taşımaktadır. Devletin, sivil ve siyasi özgürlüklerin önündeki

kısıtları ortadan kaldıracak kararlar alması ve söz konusu özgürlüklerin gelişmesini teşvik edecek

Page 68: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

50

50

politikalar uygulaması bu süreci başlatabilecek bir adımdır. Demokratik açıdan gelişmiş ülkeler,

daha yüksek oranda öngörülebilir uzun vadeli büyüme oranlarına sahip, olumsuz şoklarla çok daha

iyi başa çıkabilen, daha iyi dağılımsal sonuçlara sahip ülkeler olmaktadır (Rodrik 2000).

Evrensel değerlerle uyumlu bir kurumsal yapının oluşturulması ve sürdürülmesi ve Türkiye

ekonomisini küresel eğilimlerle uyumlu hale getirecek çok yönlü reformları hızlı bir biçimde

uygulayabilmesi için idari sistemde de bir reforma ihtiyaç bulunmaktadır. Günümüzde çağdaş

hükümet sistemlerinde politikaların oluşturulması ve hayata geçirilmesinden yürütme organının

ağırlığı artmış bulunmaktadır. Bu bağlamda yürütme organı ve yürütmenin altında ve emrinde

bulunan idarenin etkin ve verimli bir biçimde işletilmesi teknoloji temelli bir kalkınma stratejisinin

de etkin işleyişini mümkün kılacaktır.

Bu çerçevede, yeni hükümet sistemini daha etkin kılmak adına, yürütmeye doğrudan destek

sağlamak üzere bir Strateji, Koordinasyon ve İzleme Birimi kurulması düşünülebilir. Bu tür

birimler İngiltere’de Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği (Cabinet Office), Amerika’da Ekonomik

Danışmanlar Kurulu (Council of Economic Advisors) diye anılmaktadır. Etkin idari performans

için önemlidir. Son dönemde bunun örneklerinden biri Malezya’da görülmektedir. PEMANDU,

Malezya’nın ‘Ulusal Dönüşüm Programı’nın uygulanmasını desteklemek için 2009 yılında

kurulmuştur. Başbakanlığa bağlı teknokratik bir izleme ve değerlendirme mekanizmasıdır ve

reform alanlarının belirlenmesi ve hedeflerin oluşturulması aşamasında kamu-özel bağlantısını

sağlama, reformların uygulama takibi, haftalık, aylık ve yıllık reform raporlamalarından

sorumludur. Böyle bir yapı aracılığı ile hükümet programlarının bir bütün olarak tasarımı, etki

analizleri yoluyla izlenmesi ve gerekli değişikliklerin zamanında yapılarak etkinliğinin artırılması

mümkün olmaktadır.

Ancak unutulmamalıdır ki, kurum ve kanunların performansı, oluştukları yerlerdeki kurallar-

uygulamalar, diğer tamamlayıcı kurumlar ve toplumun kabiliyetleri tarafından belirlenmektedir

(Kuran 2004). Bu açıdan bakıldığında, kurumsal kalitenin geliştirilmesi dahil diğer alanlarda da

ilerleme sağlamaya yönelik olarak geliştirilecek olan politikalar ve/veya tasarlanacak olan

modeller, içinde bulunduğumuz sosyal sistemi de dikkate almalıdır. Aksi takdirde, başka ülkelerde

işlemekte olan kurumsal çözümlerin aynı şekilde uygulanması, destekleyici/tamamlayıcı kurum ve

kuralların eksik olması nedeniyle mümkün olmayabilecektir (Rodrik:2002)

Page 69: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

51

51

3.8. Özel Sektörde Kurumsal Kalite ve İyi Yönetişim

İyi yönetişim prensipleri, kamu sektöründe karar verme mekanizmalarını geliştirmenin yanı

sıra, kaynakların verimli kullanımı, bünyesinde bulunanların gözetimi ve topluma karşı hesap

verebilme kapasitesi gibi konularda da gelişimin önünü açmaktadır. Çoğunlukla kamu sektörü

tarafından bakılan kurumsal kalite göstergeleri, değişen küresel eğilimler ve daha bilinçli bir

tüketici tabanı ile ana hedefi kar maksimizasyonu olarak kabul gören özel sektör aktörlerinde de

iyi yönetişim prensiplerini uygulama eğilimini beraberinde getirmiştir (Dalberg Global

Development Advisors 2008). Özel sektördeki yönetişim kalitesi ise, şirketin organizasyonel

yapısına ve karar verme süreçlerine olduğu kadar, yönetim kurulu ve yönetim ekibinin kalitesine

de bağlıdır (Global Corporate Governance Forum 2010).

Kamu sektörü ile karşılaştırıldığında benzer iyi yönetişim prensiplerine sahip olan özel

sektörde bahsi geçen iyi yönetişim göstergeleri ülkeler tarafından kurumsal yönetişim kanunları ile

şekillendirilmiş ancak sınırlandırılmamıştır. Özel sektörde iyi yönetişim sadece bu Kanunlar

tarafından belirlenmemekte, sektörün kendi içinde yaptığı uygulamaları da kapsamaktadır

(Dalberg Global Development Advisors 2008). Şeffaflık prensibi altında kanunlar tarafından

denetim ve izlenebilirlik yükümlülüklerini karşılamak zorunda olan özel sektör aktörleri, bununla

sınırlı kalmayıp artık kurumlar için hayati önemi yaygın biçimde kabul görmüş verimlilik artışı ve

sürdürülebilirlik gibi konuları da kurumsal kalite uygulamalarının doğru benimsenmesi yoluyla ele

almaktadır.

Bunların yanı sıra iyi yönetişim, özel sektörde risk yönetimini, sağlıklı bir rekabet

değerlendirmesini ve şirket stratejisinin belirlenmesi ve teyidini mümkün kılmakta, performans

değerlendirme gibi uygulamalar ile finans organizasyonunu optimize etmekte ve böylece daha iyi

ekonomik performansa önayak olmaktadır (KPMG 2015). Buna benzer optimizasyon sağlayıcı

uygulamalar özellikle firma kompozisyonunun büyük bir kısmını aile şirketleri ve KOBİ’lerin

oluşturduğu Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde hayati önem taşımaktadır. AB ülkeleri ile

karşılaştırıldığında ortalama verimlilikleri düşük seyreden Türkiye’deki KOBİ’ler inisiyatif

kullanma, sorumluluk alma, şeffaflık, risk yönetimi ve kaynakların doğru kullanımı gibi iyi

yönetişim uygulamalarını takip ederek risklerinde azalış, işlemler için harcadıkları zamanda düşüş

Page 70: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

52

52

ve dış dünya değişimlerine çabuk adaptasyon kabiliyeti gibi avantajlar elde ederek,

verimliliklerinde önemli bir artış yakalayabileceklerdir.

Genellikle kamu kurumları düzeyinde takip edilen, yolsuzluk, kayıtdışılık gibi suç

faaliyetlerini kontrol altında tutan ve pazarın etkin ve verimli çalışmasını sağlayan kanun ve

düzenlemelerin oluşturulması ve uygulanması konusu aynı zamanda özel sektörü de yakından

ilgilendirmektedir (KPMG 2015). Kurumsal kalitenin göstergelerinden biri olan mevzuata

uygunluk, denetimci görevini üstlenen kamu kurumlarının yanı sıra özel sektörün katkısını da

gerektirmekedir. Buna bağlı olarak, her aktörün daha verimli çalışabileceği eşit ve adil bir

ekosistemi de teşvik eden bu sorumluluk özel sektör firmalarının işleyişini şekillendirirken,

sürdürülebilirliklerine de katkı sağlamakta ve böylece ekonomik büyümeyi mümkün kılmaktadır

(Willums ve Jan-Olaf 2010).

Şirketlerin yönetici ve hissedarlarının yanı sıra çalışanları gibi paydaşları arasındaki ilişkiyi

düzenleyen ve şeffaflık, adalet ve hesap verebilirlik gibi nitelikleri mümkün kılan kurallar ve

uygulamalardan oluşan iyi yönetişim, özel sektörün hem kendi içinde ve hem de kamu ile olan

ilişkisini de tanımlamaktadır (Willums ve Jan-Olaf 2010). Böylece, kamu tarafından alınan iyi

yönetişim ile ilgili aksiyonlara uyum sağlama becerisini gösteren bir özel sektörün operasyonel

anlamda daha verimli bir hale gelmesi beklenirken aynı zamanda da kamu kurumları, özel firmalar

ve sivil toplum arasındaki ticari ve sosyal ilişkiyi de daha yetkin hale getirebilme özelliğine

sahiptir. Bunlara bağlı olarak iyi yönetişim kamuda olduğu kadar, özel sektörde de ekonomik

büyüme açısından önem teşkil etmektedir.

Page 71: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

53

53

4. POLİTİKA ÖNERİLERİ

Raporun bu kısmına kadar olan bölümlerde, küresel ekonomideki dönüşüme ve ülke ekonomisine

olan izdüşümlerine; müreffeh toplum seviyesine ulaşılmasında öne çıkan faktörlere değinilmiştir.

Bu bölümde ise 14-15 Aralık 2017 ve 17-18 Ocak 2018 tarihlerinde gerçekleştirilen Büyüme

Dinamikleri Özel İhtisas Komisyonu toplantılarında iş dünyası, sivil toplum kuruluşları, akademi

ve kamu temsilcileri tarafından ülkemizde istikrarlı ve sürdürülebilir büyüme patikasının tesis

edilmesi önerilen politikalara yer verilmektedir. ÖİK toplantılarda taslak raporda yer alan

hususların önemi hususunda fikir birliği olmakla birlikte, hali hazırdaki mevcut sorunların

çözülmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi konuların da istikrarlı büyümeyi sağlamak

açısından önemi vurgulanmıştır. Raporda belirtilen başlıklar kapsamında ve ÖİK temsilcilerinin

görüşleri çerçevesinde sürdürülebilir ve istikrarlı büyüme için öne çıkan politika önerileri aşağıda

sıralanmaktadır.

- Türkiye, küresel eğilimleri dikkate alan, bu doğrultuda zayıf ve güçlü taraflarının farkında

olan, bilgi temelli, bütünsel bir bakış açısıyla oluşturulmuş, kalkınmayı destekleyici,

kapsayıcı ve nitelikli bir büyüme sağlayacak bir model ortaya koymalıdır.

- Büyüme modelinin temel hedefi Türkiye’nin üretimindeki yüksek teknolojili ürünlerin

payını artırmak, sektörlerde katma değerli üretimi geliştirmek ve verimlilik artışları

sağlamak olmalıdır.

- Büyüme stratejisi içerisinde, küresel olarak ortaya çıkmakta olan yüksek teknolojili ve

yüksek verimlilik oranlarına sahip sektörler kadar, Türkiye’nin yüksek rekabet gücüne

sahip olduğu geleneksel sektörler de yenilikçi yaklaşımlar ile birlikte ele alınmalı, bu

sektörlerdeki teknoloji kullanımı ve yerli üretim desteklenmelidir.

- Yüksek teknolojili sektörlere doğru yapısal dönüşümün gerçekleşmesi için, kamunun özel

sektör yatırımlarını da özendirici şekilde piyasada aktif bir oyuncu olarak yer alması

alternatif politikalar arasında değerlendirilmelidir.

- Sanayi sektörlerinde olduğu gibi, hizmetler sektöründe de yüksek teknoloji içeriği artıracak,

sektörü verimli alanlara yönlendirecek politikalar tasarlanmalı; yüksek nitelikli işgücünün

gerçekleştirdiği yüksek teknolojiyi destekleyici hizmetler ihracatı önceliklendirilmelidir.

Page 72: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

54

54

- Bölgesel farklılıkları da göz önünde bulundurarak, her bölge için öncelikli sektörler

belirlenmeli ve sektörel politikalar bu yaklaşıma göre tasarlanmalıdır.

- Emek yoğun sektörlerin başında gelen tarım sektöründe, bir yandan fiyat istikrarına

gözeten, diğer taraftan da hizmet ve sanayi sektörlerinin yoğunlaştığı şehir hayatının

maliyetlerini azaltarak üretimi destekleyecek ucuz ve kaliteli ürün yetiştirilmesine yönelik

politikalar tasarlanmalıdır.

- Tarım sektörünün, hızla gelişmekte olan teknolojik gelişmeler doğrultusunda yenilenmesini

ve daha verimli hale getirilmesini sağlayacak bilimsel çalışmaları desteklemek amacıyla

üniversitelerde biyoteknoloji ve tarım teknolojileri gibi bölümlerin kurulmaları

desteklenmelidir.

- Enerjide ithal bağımlılığını azaltacak kaynak çeşitlendirmesi desteklenirken; enerji

ekipman yatırımlarına ilişkin politikalar da bir kalkınma hamlesi çerçevesinde ele alınmalı,

yüksek teknolojili bileşenlerin yerli üretimi ve yan sanayiler desteklenmeli, bu doğrultuda

ilgili kurumlar arası işbirliği ve koordinasyon sağlanmalıdır.

- Kapsayıcı büyüme doğrultusunda tasarlanacak olan politikalar veri temelli olmalı, gerekli

araştırmaların yapılabilmesi için kamuya açık veri kaynakları çeşitlendirilmeli ve kalitesi

iyileştirilmelidir.

- Bugüne kadar izlenmiş olan politikaların sonuçları yeni politikaların tasarımı açısından yol

gösterici olacağından, etki analizi çalışmalarına önem verilmelidir.

- Hedeflere ulaşmada tutarlı politikaların oluşturulması önem taşıdığından, yeni

düzenlemelerin tasarımı aşamasında, alternatif yaklaşımların sonuçlarının

değerlendirilmesine olanak sağlayan “Düzenleyici Etki Analizi”, politika yapım sürecinin

ayrılmaz bir parçası haline getirilmeli, bu süreçte Bakanlıklar arası işbirlikleri

oluşturulmalıdır.

- Türkiye’nin küresel ve bölgesel değer zincirlerine daha yüksek katma değerli noktalarda

katılmasını sağlayacak ticari ağların geliştirilmesi, yeni pazarların bulunması, teknoloji

transfer ve adaptasyon kapasitesinin güçlendirilmesi için adımlar atılmalıdır.

Page 73: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

55

55

- Pazar çeşitlenmesine katkıda bulunacak destekler, farklı pazarlara erişimde farklı

ihtiyaçların olabileceği öngörüsüyle tasarlanmalıdır.

- Yurtiçindeki değer zincirlerindeki eksik aşamaların tamamlanmasına yönelik olarak

kümelenme yaklaşımı etraflıca ele alınmalıdır.

- Birden fazla sektöre eşzamanlı ara-girdi sağlayabilecek yan sanayi sektörleri belirlenmeli,

bu sektörlerin geliştirilmesine yönelik politikalar tasarlanmalıdır.

- Ticareti kolaylaştırma merkezlerinin bir parçası olarak, yerli ürün ticaretine öncelik veren

bir e-ticaret sistemi ve hukuki altyapısı geliştirilmelidir.

- Firmalara e-ticaret konusunda hukuki ve teknik destek sağlanmalıdır.

- Türkiye ile çevre ülkeler arasında güçlü ve üçüncü ülkelerden bağımsız, ticareti

destekleyecek, taşımacılık ve lojistik alanlarında iyileştirilme sağlayacak, tedarik zincirleri

geliştirecek yatırımlar yapılmalıdır.

- Yurtiçi ve dışı ticaretin desteklenmesine yönelik olarak ticareti kolaylaştırma merkezleri

uygulamalarının yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.

- OSB’lerin ulaştırma altyapıları iyileştirilmeli ve bağlanabilirlikleri artırılmalıdır.

- Hızla gelişen küresel pazarlardan daha fazla pay alabilmek adına, yurtdışı temsilciliklerdeki

ticari müşavir kadrosunun sayısı artırılmalı ve etkinleştirilmelidir.

- Verimsiz firmaları ayakta tutmaya yönelik teşvikler yerine, verimlilik artışlarını

özendirmek amacıyla teşvik sisteminde verimli firmalara öncelik veren mekanizmalar

tasarlanmalıdır.

- Firmalar arası ortaklaşmayı sağlayacak teşvikler verilmelidir.

- Teşviklerin etki analizleri yapılmalı, seçim kriterleri teknokratlar tarafından bu analizler

doğrultusunda belirlenmelidir.

- Sadece KOBİ odaklı değil, teknolojik gelişmeyi en ileri düzeyde gerçekleştirebileceği

düşünülen büyük firmaların desteklenmesi ve bu desteklerin izlenerek etki analizlerinin

yapılması önem arz etmektedir.

Page 74: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

56

56

- Teşviklerin tasarımı şeffaflaştırılmalı, sisteme güven artırılmalıdır.

- Destek, teşvik, hibe gibi desteklere ilişkin ilgili mevzuat sadeleştirilerek başvuru süreci

kolaylaştırılmalı, erişimi artırmak için mevcut desteklerin izlenebileceği, böylelikle de

mükerrerliklerin tespit edilerek engellenebileceği bir veri tabanı oluşturulmalıdır.

- Nitelikli üretimin temel unsurlarından olan nitelikli eleman eksikliğini gidermek üzere,

sanayide dönüşümle birlikte eğitimde de dönüşüm gerçekleştirilmeli, eğitim sistemi işgücü

piyasasındaki ihtiyaçlara yönelik olarak yeniden tasarlanmalıdır.

- İşgücü arz ve talep dengesinin sağlıklı işlemesi sağlamak için mesleki eğitimde özel

sektörün rolü artırılmalıdır.

- İmalat sanayinde teknoloji dönüşümünü sağlamak için, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

tarafından yürütülmekte olan “Teknik Kolej” projeleri yaygınlaştırılarak nitelikli öğrenciler

burs mekanizmalarıyla buralara yönlendirilmelidir.

- Meslek öğretmenlerinin hizmet içi eğitimlerini sanayi kuruluşlarında yapmasını sağlayacak

mekanizmalar kurulmalıdır.

- Öğrencilerin zorunlu stajları meslek öğrenecek ve mezun olmaları durumunda da, meslek

sahibi olma şanslarını artıracak şekilde planlanmalıdır.

- Meslek yüksekokulu eğitim programları, ağırlıklı olarak uygulamalı dersler verilecek

şekilde revize edilmeli, öğrencilere sanayide uzun süreli çalışma olanağı sağlanmalıdır.

- Geçici koruma statüsünde ülkemizde yer alan Suriyeli vatandaşların, Türkiye’nin işgücüne

entegrasyonu ve sosyal barışın sağlanması için orta ve uzun vadeli planlar yapılmalıdır.

- Kadınların işgücüne katılımını desteklemek amacıyla, mesleki eğitim kurslarına katılımı

özendirecek/kolaylaştıracak hizmetlerin sunumundan başlamak üzere kadınların işgücünde

kalıcılığını sağlayacak öneriler, bölgesel ihtiyaçlar da göz önünde bulundurularak

geliştirilmelidir.

- Özellikle kayıt dışı kadın istihdamının yoğun olduğu ev eksenli çalışma, tarımda mevsimlik

çalışma ve ücretsiz aile işçiliği için yeni modeller geliştirilmeli; ev eksenli çalışan kadınlar

Page 75: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

57

57

ile tarımda mevsimlik çalışanların isteğe bağlı olarak ödedikleri sosyal güvenlik primleri

düşürülmelidir.

- Eğitimin tüm kademelerinde değişen yaklaşımlar, teknikler takip edilerek, bireylerin

teknolojiye aşinalıklarını artıracak sistemler tasarlanmalıdır.

- Üniversitelerde üretilen bilimsel bilgilerin ekonomik değer yaratmasını, ekonominin

teknolojik dönüşümünü desteklemesini sağlamak amacıyla üniversite – özel sektör

ortaklıkları tüm seviyelerde (lisans, yüksek lisans, doktora... ) artırılmalıdır.

- Üniversitelerin düşünme, öğrenme ve üretme konularındaki rolü ve değişen ihtiyaçlar göz

önünde bulundurularak kalitesi artırılmalı ve bağımsızlığı sağlanmalıdır.

- Temel bilimlerde (fen, teknoloji, mühendislik, matematik) öne çıkan üniversiteler

yaygınlaştırılmalı ve cazip hale getirilmelidir.

- Üniversitelerdeki atıl bölümler kaldırılarak geleceğin mesleklerine yönelik bölümler

açılmalıdır.

- Araştırma enstitülerinin etkileşimli olarak bir arada bulunacağı ve sanayi ile işbirliği içinde

çalışacağı ortamlar oluşturulmalıdır.

- Üniversiteler, girişimcilik ekosisteminin oluşturulması, korunması ve geliştirilmesi

açısından da aktif rol oynamalıdır.

- Evrensel bilgiye ulaşma ve bilgi üretmede kritik rol oynayan yabancı dil eğitimi için mevcut

müfredat güçlendirilmelidir.

- Kilit sektörler/alanlarda üniversitelerin ürün ya da hizmet geliştirebilmeleri için sahip

oldukları araştırma imkânları kamu tarafından desteklenmelidir.

- KOBİ’lerin, gelişmiş ülkelerin küresel ortalamasının altında kalan verimliliklerinin

artırılmasına yönelik olarak kurumsallaşmalarını destekleyecek ve ana sanayii odak alan

bir teşvik stratejisi planlanmalıdır.

- KOBİ’ler nitelikli işgücüne ve finansmana erişim konularında desteklenmeli, ihtiyaç

duyulan diğer noktalarda da danışmanlık hizmetlerinden yararlanmaları sağlanmalıdır.

Page 76: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

58

58

- KOBİ’lerin dijital dönüşümde destek alabileceği, gelişmeleri takip edebileceği, resmi bir

danışmanlık sistemi oluşturulmalı, Ar-Ge desteği veren kuruluşlarla KOBİ’ler arasındaki

diyalog KOBİ’lerin gelişimine destek olacak şekilde artırılmalıdır.

- Verimliliğin artırılmasının önünde önemli engellerden biri olarak duran kayıtdışılığın

önünde geçilmesi için çalışmalar yapılmalı; idari para cezaları küçük işyerlerini dikkate

alarak yeniden düzenlenmeli, bilgilendirme ve farkındalığı esas alan rehberlik edici

denetim faaliyetleri artırılmalıdır.

- Kurumsal kalitenin verimlilik artırıcı etkisi göz önünde bulundurularak hem kamuda hem

de özel sektörde iyi yönetişim ilkeleri benimsenerek kurumsal kalite geliştirilmelidir.

- Uzlaşmazlıkların çözüme daha hızlı bağlanması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

- Sisteme olan güvenin artırılması ve uyumun güçlendirilmesi için kamu politikaları tasarım

ve uygulama süreçlerinde şeffaflık artırılmalıdır.

- Yatırım bankacılığı modeli kamuoyunda tartışılmalı ve uygun görülmesi halinde

uygulamaya konulmalıdır.

- Yatırımın finansmanı için ihtiyaç duyulan tasarruf oranlarının iyileştirilmesine yönelik

olarak hane halkı ve firma seviyelerinde önlemler alınmalıdır.

- Ekonomik istikrarı destekleyecek uzun vadeli yurtdışı finansmanın ve yatırımların

sürekliliğinin sağlanması için yatırım ortamının iyileştirilmesi sağlanmalı, bu yönde

teşvikler geliştirilmelidir.

- Kamu ve Özel Sektör İşbirliği modelleri çeşitlendirilmeli ve işbirliği sayıları, özellikle

uzmanlık/beceri transferinin yapılabileceği, katma değerli alanlarda artırılmalıdır.

- Şehir planlarında şehirlerin optimum verimlilik oranları ölçülmeli ve buna göre planlama

yapılmalıdır.

- Kentsel dönüşüm gibi büyük hacimli politikalar yerli üretimi teşvik edecek, temiz enerji

vb. gibi yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve üretilmesini göz önünde bulunduracak şekilde

tasarlanmalıdır.

Page 77: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

59

59

- Kentsel politikalar ulaştırma, iletişim, barınma, çevre gibi tüm bileşenleri içeren bütüncül

bir bakış açısıyla tasarlanmalıdır.

Yukarıda sıralanan birden çok alanı ve sektörü ilgilendiren politikaların hayata geçirilmesi,

istikrarlı ve sürdürülebilir büyüme yolunda hem ülkemizdeki mevcut sorunların çözümünü hem de

yeni bir büyüme ivmesi yakalanmasını sağlayacaktır. Raporun önceki bölümlerinde de belirtildiği

üzere, ekonomik büyüme eğitim, teknoloji, yatırım ortamı, kurumsal kalite vb. birçok alanla dolaylı

ve doğrudan ilgilidir. Bu kapsamda, söz konusu politika önerilerinin birbirini destekler nitelikte ve

eşgüdümlü bir şekilde uygulanması ülkemizin istikrarlı bir büyüme ortamını yakalayarak orta ve

uzun vadeli hedeflerine ulaşabilmesi açısından önem arz etmektedir.

Page 78: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

60

60

KAYNAKÇA

1. A.T. Kearney, “The 2017 Foreign Direct Investment Index: Glass Half Full”, 2017

2. Abrami, Regina M. “Preferential Treatment: The New Face of Protectionism.” Harvard

Business Review, 2009.

3. Accenture. Accenture Türkiye Dijitalleşme Endeksi. Accenture, 2016, Accenture Türkiye

Dijitalleşme Endeksi. https://www.accenture.com/t20170202T045842Z__w__/tr-

en/_acnmedia/PDF-42/Accenture-HBR-Rapor-Vodafone.pdfla=en

4. Alâ Mubarak, Fahad, et al. “Focused Cellular Manufacturing: an Alternative to Cellular

Manufacturing.” International Journal of Operations & Production Management, vol. 23,

no. 3, 2003, pp. 277–299., doi:10.1108/01443570310462767.

5. Arnold, J., B. S. Javorcik, and Mattoo, A. Does Services Liberalization Benefit

Manufacturing Firms?, Journal of International Economics, 2011.

6. Autor, L. and Murnane, “The Skıll Content Of Recent Technologıcal Change: An

Empırıcal Exploratıon”, The Quarterly Journal of Economics, Volume 118, Issue 4,

November 2003

7. Balsvik, R. Is Mobility of Labour a Channel for Spillovers from Multinationals to Local

Domestic Firms? Mimeo. Norwegian School of Economics, 2006

8. Barany, Zofia L., and Christian Siegel. “Job Polarization and Structural Change.”

American Economic Journal: Macroeconomics, vol. 10, no. 1, 2018, pp. 57–89.,

doi:10.1257/mac.20150258.

9. BCG, “Industry 4.0: The Future of Productivity and Growth in Manufacturing Industries.”

https://Www.bcg.com, 9 Apr. 2015, www.bcg.com/en-

tr/publications/2015/engineered_products_project_business_industry_4_future_productivi

ty_growth_manufacturing_industries.aspx.

10. Birleşmiş Milletler. “Economic Growth - United Nations Sustainable Development.”

United Nations, United Nations, www.un.org/sustainabledevelopment/economic-growth/.

11. BMKP. Pursuing the 1.5 Limit: Benefits and Opportunities. BMKP, 2016, Pursuing the

1.5 Limit: Benefits and Opportunities.

Page 79: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

61

61

12. Bonini, S. and Steven Swartz, “Profits with purpose: How organizing for sustainability

can benefit the bottom line.”, McKinsey on Sustainability & Resource Productivity,

McKinsey, July 2014.

13. Brereton, C., and Francois Mattelaer. Fit for Business: Preparing for Dramatic Change

within the Eurozone. PwC, 2014, Fit for Business: Preparing for Dramatic Change within

the Eurozone.

14. Chong, A. and Cesar Calderon. “Institutional Quality and Poverty Measures in a Cross-

Section of Countries.” Economics of Governance, 2000

15. Cleantech Group. Cleantech Group, info.cleantech.com/WWF-Index-2017_WWF-Index-

2017-Submit.html.

16. Cunha, F. and James J. Heckman. “Formulating, Identifying and Estimating the

Technology of Cognitive and Noncognitive Skill Formation.” Journal of Human

Resources, 2008.

17. Cunha, F., James Heckman and Susanne Schennach, “Estimating the Technology of

Cognitive and Noncognitive Skill Formation”, NBER Working Paper No. 15664, 2010.

18. Dalberg, Global Development Advisors, Lessons from Private Sector Governance

Practices, Independent Evaluation Office of the IMF, 2008.

19. Dechezlepretre, A., Martin, R. and Mayra, M. “Knowledge Spillovers from Clean and

Dirty Technologies”, CEP Discussion Paper No 1300, September 2014.

20. Deming, David J. “The Growing Importance of Social Skills in the Labor Market.” The

Quarterly Journal of Economics, 2017.

21. Dünya Bankası. “Overview.” World Bank, n.d.,

www.worldbank.org/en/country/turkey/overview.

22. Dünya Ekonomik Forumu. Readiness for the Future of Production Report 2018. World

Economic Forum’s System Initiative on Shaping the Future of Production, 2018,

Readiness for the Future of Production Report 2018.

23. Düşündere, Ayşegül Taşöz, Türkiye’nin İhracatının Niteliği Neden Kötüleşiyor?, Türkiye

Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı, 2018.

24. Forbes Insight, Private Company Governance; The Call for Sharper Focus, KPMG, 2015.

Page 80: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

62

62

25. Frey, Carl B., and Michael A. Osborne. “The Future of Employment: How Susceptible

Are Jobs to Computerisation?” Technological Forecasting and Social Change, 2017.

26. Geissbauer, R., et al. Industry 4.0: Building the Digital Enterprise. PwC, 2016, Industry

4.0: Building the Digital Enterprise.

27. Global Corporate Governance Forum, “A Corporate Governance Model: Building

Responsible Boards and Sustainable Businesses”, Global Corporate Governance Forum

Publication, World Bank Group, 2010

28. Globalisation and the Rise of the Robots.” Globalisation and the Rise of the Robots |

VOX, CEPR's Policy Portal, 15 Nov. 2014, voxeu.org/article/globalisation-and-rise-

robots.

29. Goldin, C. and Lawrence Katz, “The Race between Education and Technology: The Evolution of U.S. Educational Wage Differentials, 1890 to 2005”, National Bureau of Economic Research, 2009.

30. Grindrod, M., Vibrant Growth in Singapore Pharma Industry Being Driven by Innovation,

ProClinical Lif Sciences Recruitment Blog, 2015.

31. Hallward-Driemeier, Marry. Trouble in the Making? The Future of Manufacturing-Led

Development. Dünya Bankası Grubu, 2017.

32. Hanushek, Eric A., and Ludger Woessmann, “Do Better Schools Lead to More Growth?

Cognitive Skills, Economic Outcomes, and Causation.” Journal of Economic Growth,

2012.

33. Heckman, James, and Tim Kautz. “Hard Evidence on Soft Skills.” 2012.

34. IBM. “Understand the Fundamentals of IBM Blockchain.” What Is Blockchain? - IBM

Blockchain, n.d., www.ibm.com/blockchain/what-is-blockchain.html.

35. Ichino, A. And Enrico Moretti, “Biological Gender Differences, Absenteeism, and the Earnings Gap”, American Economic Journal: Applied Economics, Vol. 1, No. 1, January 2009.

36. International Energy Agency, and OECD. World Energy Outlook 2017. OECD, 2017,

World Energy Outlook 2017.

37. IRENA. REmap: Roadmap for a Renewable Energy Future, 2016 Edition. International

Renewable Energy Agency (IRENA), Abu Dhabi, 2016, www.irena.org/remap

Page 81: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

63

63

38. Javorcik, B. S., Lo Turco, A. and Maggioni, D. “New and Improved: Does FDI Boost

Production Complexity in Host Countries?” CEPR Discussion Paper, 2017.

39. Kaplinsky R., “Technological Upgrading in Global Value Chains and Clusters and Their

Contribution to Sustaining Economic Growth in Low and Middle Income Economies:

Inclusive and Sustainable Industrial Development” Working Paper Series, Vienna: United

Nations Industrial Development Organization, 2015.

40. Katz, L. and David Autor, “Changes in the wage structure and earnings inequality”,

Handbook of Labor Economics, 1999, vol. 3, Part A, 1999.

41. Kuran, T., “Why the Middle East is Economically Underdeveloped: Historical

Mechanisms of Institutional Stagnation”, Journal of Economic Perspectives, 2004.

42. Muro, M., Sifan Liu, Jacob Whiton and Siddharth Kulkarni, “Digitalization and the

American Workforce”, Brookings Institute, 2017.

43. Nas Özen, E., “Bilgisayarlı Otomasyon Ve Türkiye’de İşgücü Piyasasının Geleceği”,

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı, 2017.

44. National Intelligence Council, “Global Trends 2030: Alternative Worlds”, National

Intelligence Council, 2012.

45. Noailly, J., and Victoria Shestalova. “Knowledge Spillovers from Renewable Energy

Technologies: Lessons from Patent Citations”, Environmental Innovation and Societal

Transitions, vol. 22, 2017, pp. 1–14., doi:10.1016/j.eist.2016.07.004.

46. North, Douglass C., “Institutions”, The Journal of Economic Perspectives, 1991

47. OECD, FDI in Figures, OECD, 2017

48. OECD, “Moving Up the Value Chain: Staying Competitive in the Global Economy”,

OECD, 2007.

49. OECD, “Green Growth and Sustainable Development”, OECD,

www.oecd.org/greengrowth/

50. OECD, “Meeting of the OECD Councilat Ministerial Level” OECD, 2017,

www.oecd.org/mcm/documents/C-MIN-2017-5-EN.pdf.

51. OECD, “OECD Ministerial Meeting on the Digital Economy: Innovation, Growth and

Social Prosperity”, OECD, 2016

Page 82: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

64

64

52. Pereira, A.A., “Biotechnology Foreign Direct Investment in Singapore”, Transactional

Corporations, 2006

53. Pisa, M., and Matt Juden. “Blockchain and Economic Development: Hype vs. Reality.”

https://Www.cgdev.org/Sites/Default/Files/Blockchain-and-Economic-Development-

Hype-vs-reality_0.Pdf, July 2017.

54. PwC, 2017 Industrial Manufacturing Trends, PwC, 2017,

https://www.strategyand.pwc.com/media/file/2017-Industrial-Manufacturing-Trends.pdf

55. PwC. Turkey in 2041 Looking to the future. PwC, 2012, Turkey in 2041 Looking to the

future

56. Reference for Business, “Cellular Manufacturing”

www.referenceforbusiness.com/management/Bun-Comp/Cellular-Manufacturing.html.

57. Riksbank. “The Economic Consequences of Increased Protectionism.” Monetary Policy

Report, Apr. 2017.

58. Rodrik, D., “Institutions for High-Quality Growth: What They Are and How to Acquire

Them”, IMF, 2000

59. Rodrik, D., “Premature Deindustrialization”, National Bureau of Economic Research,

Working Paper 20935, February 2015

60. Rodrik, D., et al. “Institutions Rule: The Primacy of Institutions over Integration and

Geography in Economic Development.” International Monetary Fund Working Paper,

2002

61. Rodrik, D., “The Real Exchange Rate and Economic Growth.” Brookings Papers on

Economic Activity, 2009

62. Artan, Seyfettin ve Pınar Hayaloğlu, “Ülkelerarası Büyüme Farklılıklarının

Açıklanmasında Kurumsal Yapının Rolü: Panel Veri Analizi”, Eskişehir Osmangazi

Üniversitesi İİBF Dergisi, 2013

63. Siepen, S., et al. Industry 4.0: The Role of Switzerland within a European Manufacturing

Revolution. Roland Bergers Strategy Consultants GMBH, 2015, Roland Bergers

64. Soble, J.. “The Numbers Behind Japan’s Sputtering Economy.” New York Times, 14

Aug. 2016.

Page 83: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

65

65

65. Solon, G., “A Model of Intergenerational Mobility Variation over Time and Place.

Generational Income Mobility in North America and Europe”, Cambridge University

Press, 2004

66. Özşahin, Ş., “Kurumsal Kalite Doğrudan Yabancı Yatırımlar İçin Ne Kadar Önemli?

Türkiye Üzerine Ekonometrik Bir Analiz”, Journal of Yasar University, 2016

67. TEPAV, “Yenilenebilir Enerji Makine Ekipman Dış Ticareti: Mevcut Durum ve

Fırsatlar”, Aralık 2017

68. TÜBİTAK. Stratejik Plan 2013-2017. TÜBİTAK, 2012, Stratejik Plan 2013-2017.

69. TÜBİTAK. Ulusal Bilim, Teknoloji Ve Yenilik Stratejisi 2011-2016. TÜBİTAK Bilim,

Teknoloji Ve Yenilik Politikalar Daire Başkanlığı, 2010, Ulusal Bilim, Teknoloji Ve

Yenilik Stratejisi 2011-2016.

70. Türkiye Cumhuriyeti, “2016 Faaliyet Raporu.” 2016 Faaliyet Raporu, Bilim, Sanayi Ve

Teknoloji Bakanlığı, 2017.

71. Türkiye Cumhuriyeti, “Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018).” Onuncu Kalkınma Planı

(2014-2018), Kalkınma Bakanlığı, 2013.

72. Türkiye Cumhuriyeti, “Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi 2015-2018.” Türkiye Sanayi

Stratejisi Belgesi 2015-2018, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2014.

73. TÜSİAD, Industry 4.0 in Turkey as an Imperative for Global Competitiveness: An

Emerging Market Perspective, TÜSİAD, 2016.

74. TÜSİAD. Türkiye’nin Küresel Rekabetçiliği İçin Bir Gereklilik Olarak Sanayi 4.0:

Gelişmekte Olan Ekonomi Perspektifi, TÜSİAD, 2016.

75. UN, Investment and the Digital Economy, UN, 2017

76. UNIDO, Industrial Development Report: The Role of Technology and Innovation in

Inclusive and Sustainable Industrial Development, UNIDO, 2015

77. Voxeu, Impact of foreign direct investment on the production complexity of domestic

firms, 2017

78. West, Darrell M. “How Technology Is Changing Manufacturing.” Brookings Institute, 2

June 2016, www.brookings.edu/blog/techtank/2016/06/02/how-technology-is-changing-

manufacturing/.

Page 84: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

66

66

79. Willums, Jan-Olaf, Good Governance: Key to Sustainability, Global Corporate

Governance Forum Private Sector Advisory Group, 2010

80. World Bank, 2017| 2018 Global Investment Competitiveness Report: “Foreign Investor

Perspectives and Policy Implications”, 2017

81. Yılmaz, K. “Türkiye için Doğrudan Yabancı Yatırım Stratejisi’ne Doğru”, Koç

Üniversitesi, 2007

Page 85: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir
Page 86: ON BİRİNCİ - SBB...Sürdürülebilirlik ve Temiz Teknolojiler: 2015 yılında küresel kalkınma gündemine girmiş olan ve 17 ana, 169 alt hedeften oluşmakta olan Sürdürülebilir

T. C.KALKINMA BAKANLIĞI

KALKINMA PLANION BİRİNCİ

(2019-2023)

ANKARA 2018

ÖZEL İHT İSAS KOMİSYONU RAPOR U

BÜYÜME DİNAMİKLERİT.C.

KALKINMA BAKANLIĞIYÖNETİM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜBİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

KALKINMA BAKANLIĞI YAYINLARI BEDELSİZDİR, SATILAMAZ.

Ankara 2018

YÜM

E DİN

AM

İKLER

İ - ÖİK

RA

POR

U