Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten...

27
3

description

Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

Transcript of Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten...

Page 1: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

3

Page 2: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler
Page 3: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

 

 

Olanaklar ve Fırsatlar  ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler 

Page 4: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

 

 

Önsöz Türkiye Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Dairesi ve İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu, 2008-2010 Türkiye - İsveç Gençlik Politikası alanında İşbirliği projesinde birlikte çalışmaktadır. Projenin amaçlarından biri, her iki ülkede de gençlerin yaşam koşulları konusundaki bilgi birikimini çoğaltmaktır. Diğer bir amaç ise gençliğin potansiyelini ortaya koymak ve topluma katılımlarını artırmaktır.

Projenin, şu konuları ele alan beş bileşeni vardır: gençlik politikasındaki kavramlar, gençlerin yaşam koşullarına ilişkin bilgiler, gençlerle ve gençler için çalışanlar için ağ oluşturma, işgücü piyasasında gençliğe yönelik en iyi uygulamaların teşvik edilmesi ve gençliğin toplumdaki hak ve sorumlulukları.

Bu kitapçık, bu işbirliği projesi çerçevesinde elde edilen çıktılardan biridir. Üç bölümden oluşmaktadır. Türk gençlerinin işgücü piyasasındaki durumuna ilişkin olarak Yardımcı Doçent Doktor Hakan Ercan tarafından sunulan bir genel bakışın ardından İsveç gençlerinin işgücü piyasasındaki durumuna ilişkin olarak Profesör Peter Waara tarafından sunulan genel bakış yer almaktadır. Araştırmacıların metinleri alanın bir sunumu niteliğinde olup bu konuda farklı kaynakların da okunması doğrultusunda ilham kaynağı olması beklenmektedir. Araştırmacıların yaklaşımlarını tamamlamak üzere, Türkiye ve İsveç’te düzenlenen üç seminerin çıktılarının bir özeti de bu kapsama dâhil edilmiş, özellikle okuldan işe geçiş stratejileri, girişimcilik ve engelli gençlerin işgücü piyasasına erişme olanağı hakkında öneriler, düşünceler ve tartışmalara da yer verilmiştir.

© Ungdomsstyrelsen 2009 editör Lotta Jarvenius Rössner ve Vildan Görbil çeviri YNR Çeviri kapak Christián Serrano dağıtım: İsveç ve Türkiye web sitesi İsveç www.ungdomsstyrelsen.se/publikationer web sitesi Türkiye www.ghdb.gov.tr

Page 5: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

 

 

İçindekiler Türkiye’de Gençlerin İstihdamı ......................................................................................... 4 Yrd. Doç. Dr Hakan Ercan, İktisat Bölümü, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Ankara

İsveç’te gençlik ve işgücü piyasası .................................................................................... 10 Prof. Peter Waara, Eğitim, Kültür ve Medya Çalışmaları, Uppsala Üniversitesi, Uppsala, İsveç

Türkiye ve İsveç’te işgücü piyasasının içindeki ve dışındaki gençler .............................. 14 Helena Gillinger, Gazeteci

Page 6: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

 

Türkiye’de Gençlerin İstihdamı Yrd. Doç. Dr Hakan Ercan, İktisat Bölümü, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Ankara

Türkiye’nin ekonomik büyüme bakımından 2002–2007 dönemindeki güçlü performansı, bununla uyumlu bir istihdam artışını beraberinde getirmemiştir. Şu anda yaşanmakta olan krizden sonra da istihdamın, özellikle de gençlerin istihdamının, sıkıntılı bir sorun olmaya devam edeceği anlaşılmaktadır. Ülkede yapılan kamuoyu araştırmalarına göre son yıllarda işsizlik bir numaralı ekonomik sorun olarak enflasyonun yerini almış bulunmaktadır. İstihdam fırsatlarının yetersizliği yaygın olarak paylaşılan bir kanıdır. Bu, son dönemde yükselen piyasa ekonomilerinin de paylaştıkları bir kaygıdır. Türkiye ile birlikte pek çok Latin Amerika ülkesi kronik enflasyon, finansal kriz ve makroekonomik dengesizlik gibi olguların getirdiği ekonomik güçlüklere on yıllar boyunca katlanmak zorunda kalmışlardır. Bu ülkelerde istihdam yaratılması ile ilgili resmi beklenti de hemen hemen aynıdır: Bir ülkenin doğrudan yabancı sermaye çekebilmesi, böylece istihdam yaratabilmesi için makroekonomik istikrara ihtiyacı vardır. Gerekli ama yeterli olmamakla birlikte bu düşüncenin işgücü talebi açısından bir gerçeği yansıttığı açıktır. Yükselen piyasa ekonomilerinde ve ABD’de ekonomik toparlanma, verimlilikteki artışlar nedeniyle kimi durumlarda yeni işler yaratılmadan gerçekleşebilmektedir. Örnek: 1980–2002 Türkiye’nin GSYİH’sı yılda ortalama %4 artış gösterirken istihdamdaki yıllık artış %0,8’de kalmıştır. Ekonomik büyüme hızının %7’yi de aştığı daha yakın 2002–2007 döneminde bile işsizlik oranı değişmeden %10 civarında kalmaya devam etmiş, 2008’de %12’ye, 2009 Nisan ayında ise %16’ya çıkmıştır. Kriz öncesi dönemde istihdamdaki büyüme hızı da %0,8 olarak gerçekleşmiştir.1 Nüfus açısından bakıldığında ise Türkiye demografik geçiş sürecini neredeyse tamamlamıştır. Bu geçiş, yüksek doğurganlık-yüksek ölüm hızı durumundan başlayıp kontrollü düşük doğurganlık-düşük ölüm hızı durumuna ulaşan bir süreçtir. Avrupa ülkelerinin çoğunda bu süreç yüz yıl almışken Türkiye aynı süreci onlara göre yarı zamanda tamamlamıştır.2 Türkiye’de toplam doğurganlık hızı şaşırtıcı bir hızla düşmüştür. 1945–50 döneminde 6,9 olan toplam doğurganlık hızı 2000’lerin ortasında nüfusun yenilenme hızı olan 2,1’e inmiştir. Sonuç olarak, yüksek nüfus artış hızları Türkiye için artık bir tarih olmuştur. Behar (1999) bu eğilimin geri çevrilemez olduğunu ikna edici biçimde ortaya koymaktadır. Bütün bunlara karşın, nüfus ivmesi nedeniyle Türkiye’de çalışabilir yaştaki nüfus (15+) yıllık %1,9 hızında büyümektedir. İşsizlik oranının daha da yükselmesini önleyen tek etmen işgücüne katılmama olgusudur. İşgücüne katılmayan nüfusun yıllık artış hızı da % 2,4’tür. Buradan çıkan sonuç, tarımdan gelen kesimin kente gelince işgücünün dışına çıktığıdır. Ortada ikili bir durum vardır. Bir yandan işsizlik oranı bu sayede belirli bir düzeyde kalmakta, diğer yandan mevcut insan kaynakları bu şekilde heba olmaktadır. Bireylerin işgücü piyasasında ‘arzu edilir’ işler ve ücretler bakımından uzun vadeli başarısı genel olarak arz yanını, beşeri sermayeyi ilgilendiren bir konudur. Genel olarak bunun anlamı eğitimdir (ve ardından deneyim). Kalkınma literatüründe eğitim ile büyüme arasında uzun vadede pozitif ilişki olduğunu gösteren analizler hayli fazladır. Bu ilişki, hem genel toplamda, hem de kişiler düzeyinde geçerlidir. Türkiye’de işgücünün ortalama eğitim seviyesi halen altı yıldır. Türkiye’nin ekonomik büyüme performansı ciddi gelir eşitsizliklerinin yanı sıra bölgeler arası ve kır-kent arası eşitsizlikler pahasına gerçekleşmiştir. Bölgelerin kalkınmışlık düzeyi açısından birbirlerine yaklaşmaları gibi bir süreç ya hiç yoktur ya da çok yavaş gelişmektedir (Kırdar ve Saraçoğlu, 2006). Sözü edilen gelir eşitsizlikleri yoksulluk (toplumsal dışlanma) olgusunun tam merkezinde yer almaktadır. İstihdam edilebilirlik ise toplumsal dışlanmanın panzehiridir. Genç yaş grupları ise işgücü piyasasına ilk giriş bakımından yüksek risk grubunu oluşturmaktadır.

                                                            1 www.turkstat.gov.tr sayfasındaki istatistiklerden yazar tarafından hesaplanmıştır. 2 Behar (1999) Türkiye’deki demografik geçişi etraflı biçimde tartışmaktadır. Sıkça atıfta bulunulan Shorter (1995) da aynı konuyu ele alanlar arasındadır.

Page 7: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

 

Genç nüfusa istihdam imkânları sağlanması ülkenin uzun vadedeki ekonomik istikrarı ve büyümesi açısından kritik bir bileşen niteliğindedir. Türkiye’de ise istihdam yaratma hem genel olarak hem de özel olarak gençler açısından bir sorun oluşturmaktadır. Türkiye 2001 yılında ciddi bir finansal kriz yaşamıştır. 2002 yılında başlayan toparlanmanın ardından büyüme 2008 yılına dek sürmüş, şimdi ise yeni ve ağır bir krize girilmiştir. Önceki 2002–2004 döneminin büyümesi beraberinde istihdam artışı getirmemiştir. 2005–2006 döneminde ise genel işsizlik oranı nihayet düşmeye başlamış, 2006 yılında %9,9’a inmiştir. Ne var ki bu olumlu gelişmeler, o dönemde bile gençlerin istihdam oranlarında yansıma bulmamıştır. Gençlerin işsizlik oranı %17–18 civarında yerinde saymış, 2008 sonu ve 2009 başındaki birkaç ayda ise patlama şeklinde %28’e tırmanmıştır. İşgücü piyasasına yeni girenlerin önemli bir bileşen sayılan beceri ve deneyimden yoksun olduklarını unutmamak gerekir. İş gücü piyasasına yeni girenler, özellikle ekonomik durgunluk dönemlerinde iş bulmakta zorlanmaktadır. Günümüzdeki Türkiye demografisi ve işgücü piyasası dinamikleri gerek nicel gerekse nitel anlamda, AB veya OECD ülkelerinin demografik açıdan olgunlaşmış ve eğitimli işgücü piyasası dinamiklerinden çok farklıdır. Yine de, geliştirilen politika önerilerinin zorunlu olarak AB istihdam kılavuzları ile uyumlu olması gerekmektedir. Halen, çalışabilir yaştaki nüfusun artış hızı, son on yıllarda gerçekleşen istihdam artış hızından daha yüksektir. Böylece, genel olarak istihdam yaratılması, özel olarak da gençlerin ve kadınların istihdamı, Türkiye’nin kalkınması çerçevesinde işgücü piyasasıyla ilgili başlıca gündem haline gelmiştir. Önerimiz, tarımdan ayrılanlar için ‘daha fazla eğitim’ ve ardından yaşam boyu öğrenme, işgücü piyasasına katıldıkları halde iş bulamayan kentlerdeki daha iyi eğitimli gençler içinse ‘beceri geliştirmedir’.3 Bu metnin sonunda yer alan önerilerin, daha sonra, Türkiye’nin AB adaylığının getirdiği zorunluluklardan biri olarak gelecekte hazırlayacağı İstihdamda Reform Ulusal Programı’nın gençlik istihdamı bileşeninin temellerini oluşturacağı düşünülebilir. Aynı zamanda Türkiye, Birleşmiş Milletler Gençlik İstihdam Ağı’nın (GİA) bir üyesi olarak bir gençlik istihdam stratejisi geliştirmek durumundadır ve ILO bu alanda başlıca ortak durumundadır. Üçüncüsü ve belki de en önemlisi, burada sözü edilen haritalama çalışması uluslararası kuruluşlara önerilecek özel pilot projelerin temelini de oluşturabilir. Bu tür projelerden alınan sonuçlara ilişkin değerlendirme, AB’nin IPA fonlarının (katılım öncesi fonlar) Türkiye’de en etkin biçimde nasıl tahsis edilebileceği konusunda değerli katkılar sağlayabilir. (Belki de, Yunanistan veya Portekiz’in tercih ettiği yoldan farklı olarak Türkiye İrlanda’nın izini takip edecek ve yatırımda önceliği kara yollarına değil, beşeri sermayeye verecektir.) BM, yeni iş alanları açılması, yoksulluğun azaltılması ve sürdürülebilir kalkınma gibi konuları ele alan, “İnsana Yakışır İş” başlıklı önemli bir küresel hamle başlatmıştır. BM Temmuz 2006’daki Bakanlar Bildirgesi’nde tüm dünyadaki 1,4 milyar çalışan yoksul açısından “İnsana Yakışır İş” gündeminin gerekliliğine dikkat çekmiştir. Belirtilen sayının aynı düzeyde kalabilmesi için her yıl 40 milyon yeni iş yaratılması gerekmektedir. 4 Bu, küresel bir iş krizi anlamına gelmektedir. Bildirge, hükümetlerin uyguladıkları politikaların istihdam üzerindeki etkilerini değerlendirmelerine yarayacak kimi girişimlere de yer vermektedir. Bu yönelim AB’nin kendi istihdam stratejisini “yeniden odaklama” girişimi ile aynı doğrultudadır. Şimdi büyüme ve iş stratejisi olarak tanımlanan bu strateji makroekonomik politikalarla, istihdam bağlantılı kılavuzları ve hedefleri bir araya getirmektedir (bütünleşmiş kılavuzlar). ILO’nun payına düşen ise, yoksulluğun azaltılmasına, eşitlikçi ve kapsayıcı bir kalınmaya yönelik olarak insana yakışır iş gündemini yaygınlaştırmaktır. ‘İnsana Yakışır İş’ gündeminin dört stratejik hedefi vardır: Yeni işler yaratılması – yatırım için fırsatlar oluşturulması; çalışanların, özellikle dezavantajlı konumdakilerin çalışma yaşamındaki haklarının güvence altına alınması; sosyal korumanın daha geniş kesimleri kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması ve diyalogla uyuşmazlık çözümü çabalarının geliştirilmesi. Bu stratejik hedeflerin

                                                            3 Katılmayanların çoğu yerleşik deyimle “cesareti kırılmış” işçilerdir. 4 Bu rakamlar ILO tarafından yayınlanan World of Work dergisinin 57. sayısından alınmıştır.

Page 8: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

 

AB’nin istihdama ilişkin ‘temel direkleri’ ile hemen hemen bire bir ilişkisi vardır. Dolayısıyla, örneğin ister AB ister ILO için hazırlanmış olsun, Türkiye’nin bu alandaki politika belgelerinin birbiriyle çelişmesi zaten söz konusu değildir. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu yükümlülük, AB adaylık gerekliliklerine uygun olmak üzere, istihdam konusunda bir ulusal reform programı hazırlamaktır. Türkiye’de gençlerin istihdamıyla ilgili yakın gelecek pek parlak görünmemektedir. Türkiye’deki durum, genç kadınların formel istihdam kapsamında yer almalarının erkeklerden daha güç olması nedeniyle AB’dekinden farklıdır. Genç kadınlar için hem işgücüne katılım hem de istihdam oranları çok düşüktür. Bu durum bir ölçüde kırsaldan kentsele geçişle açıklanabilir. Daha önceleri ücretsiz aile işçisi konumunda olanlar daha fazla vasıf gerektiren kentli işgücü piyasasına ilk ağızda katılmayacaklardır. Ancak, zamanla, genç kadınların oluşturduğu bu kesim işgücü piyasasına daha fazla katılacaktır ve bunun sonucunda söz konusu kesimde işsizlik oranı da artacaktır. Türkiye’de politikaları belirleyenler gençlerin istihdamıyla ilgili durumun ciddiyetinin farkındadır; ancak, sorunun çözümüne yönelik somut adımlar henüz söz konusu değildir. Ülkenin uzun süre boğuştuğu makroekonomik bir sorun olan yüksek enflasyon, bugün IMF tarafından desteklenen yeniden yapılanma ve istikrar programı sonucunda tek haneli rakamlara indiğinden kriz sonrasında bu konuya öncelik tanınması beklenebilir. Hedef gruplara yönelik kaynak tahsisine ilişkin stratejik kararlar sosyal ortakların da katılımıyla verilmelidir. Kamunun ve sosyal ortakların Türkiye’de uzun bir ortak çalışma geçmişi vardır. Mevcut hükümet, çokluğun değil, belirli bir kesimin fikirlerini temel alma eğilimi göstermektedir. Yine de Türkiye’deki işverenler mevcut çıraklık sistemi aracılığıyla gençlere eğitim ve istihdam sağlama sorumluluğuna ortak olma gibi bir geleneğe de sahiptir. Bu olumlu bir noktadır. Şu an için ise en önemli öncelik istihdam stratejisinin son haline getirilmesidir. Gençliğin istihdamı ile ilgili hedefler, ancak bir genel bir istihdam ulusal eylem planı çerçevesinde anlam taşıyabilir. Aşağıdaki tavsiyeler ile ulusal bir gençlik istihdamı stratejisinin politika bileşenleri kolaylıkla oluşturulabilir.

Genç istihdamını arttırmak üzere atılacak adımlar5

Aşağıdaki politika önerilerinin bir bölümü kısmen de olsa hâlihazırda uygulanmaktadır. Örneğin, AB’ye uyum süreci yabancı doğrudan yatırımların artmasını sağlamıştır. Bu da iş yasasına uygun çalışma biçimlerini destekleyecek bir gelişmedir. Ancak, sosyal içermenin önündeki en önemli engeller, mevcut demografik eğilimlerin ürünü olarak artmakta olan işsizlik düzeyleridir. Bundan olumsuz yönde en fazla etkilenenler, iş piyasasına yeni girenler yani gençlerdir. Kolay çözümler bulunmamaktadır. Eğitimle ilgili sonuçları çıkarmak kolaydır. Türkiye on iki yıllık zorunlu eğitime geçmelidir. İşlemeyen mesleki eğitim sistemini yenilemeli ve çağdaşlaştırmalıdır. Statüko ne kadar uzun süre korunursa, özellikle kadınların işgücüne katılım oranı o denli geç yükselecektir. Eğer bugünün genç insanlarına yeterli eğitim verilmez ve eğitim düzeyleri bugünkü yavaş tempoyla yükselmeyi sürdürürse, kadınların işgücüne katılım oranı Türkiye’nin gelir grubundaki diğer ülkelere göre düşük kalmaya devam edecektir. Kuşkusuz, ortaya bir işgücü talebi çıkmazsa, Türkiye yalnızca eğitimli ve işsiz insanların sayısını artırmış olacaktır. Bu nedenle, aşağıdakilerle örneklenen eğitim ve işgücü piyasası politikalarına ihtiyaç duyulmaktadır:

                                                            5 Bunlar, bu yazar tarafından hazırlanan ILO (2007) yayınından alınmıştır.

Page 9: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

 

i) Zorunlu temel ve mesleki eğitim süresinin artırılmasına yönelik uyumlu çabalar: Zorunlu eğitim süresi on iki yıla çıkarılmalıdır. Eğitim düzeylerinin yükseltilmesi kadınların işgücüne katılma oranını yükseltecek ve sosyal dışlanmışlıkla mücadeleye yardımcı olacaktır. Buna eklenmesi gereken, eğitimin gelecekteki başarısının, bugün için çocukların çok sınırlı bir bölümünü kapsayan okul öncesi eğitime bağlı olduğudur.

ii) Özellikle mesleki eğitim için gelecekteki talebe yönelimli bir müfredat gereklidir. iii) Aktif işgücü piyasası politikaları (AİPP) aracılığıyla beceri geliştirmeye öncelik veren bir

yetişkin eğitimi hamlesi: Bu, çalışmak için en uygun yaşlardaki (kırdan kente göç etmiş) kadınlara ve daha sınırlı bir ölçüde erkeklere yönelik beceri eğitiminin ilk aşamasıdır ve ardından iş arama yardımını içeren AİPP girişimleri gelmelidir.

iv) Girişimcilikle ilgili olanlarını da içerecek şekilde daha aktif işgücü piyasası politikaları: Engelli bireyler, kadınlar ve gençler (ilk kez giriş yapanlar) Türk işgücü piyasasının dezavantajlı gruplarıdır. Başarılı pilot projelerin sonuçlarına bağlı olarak, gençleri hedef alan işgücü piyasası programlarının, örneğin ILO, UNDP ve Dünya Bankası tarafından hükümetin işbirliği ve desteğiyle tasarlanarak ve finanse edilerek uygulanması mümkündür.

v) Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) kurumsal kapasitesinin ve etkinliğinin güçlendirilmesi: Mevcut kapasite, önerilen AİPP programlarını hayata geçirmek gibi devasa bir görevin altından kalkmak için yeterli değildir.

Ayrıca, şu konularda yasal düzenlemelere gidilmelidir: vi) İstihdam yaratmanın önündeki bir engel olan kırtasiyeciliğin azaltılması. vii) İstihdam üzerindeki vergi yüklerinin makul düzeylere çekilmesi: Yüksek yasal kıdem

tazminatları düşürülmeli ve istihdam yaratmanın önünde duran diğer işgücü piyasası katılıkları giderilmelidir.

viii) AB müktesebatının tedrici olarak Türk istihdam düzenlemelerine dâhil edilmesi: Yasaların etkili bir şekilde uygulanması enformel istihdamla mücadeleye katkıda bulunacaktır. Vergi tabanı genişlerken toplumsal harcamaları finanse etmek kolaylaşacaktır.

ix) Türk iş yasasının işi korumak yerine işçiyi koruması gerekmektedir: İşsizlik sigortası daha fazla işçiyi kapsamalı ve araçları sınanmış refah programları kademeli olarak uygulamaya konmalıdır. Aynı zamanda, işyerlerindeki sendikalaşmanın önündeki yasal engeller kaldırılmalıdır.

Ve son olarak: x) Kadınların işgücü piyasasına girişini kolaylaştırmak için iki büyük kurumsal engelin

kaldırılması: Birincisi, sosyal ortakların katılımıyla ‘izleme’ (kreş şartlarının izlenmesi gibi), ikincisi de kâğıt üzerinde mevcut olmakla birlikte pratikte uygulanamayabilen esnek çalışma düzenlemeleridir.

xi) Dezavantajlı gruplar için sosyal refah önlemleri Yukarıdaki politika önerileriyle uyumlu olarak, aşağıda belirtilen bazı özel kısa vadeli faaliyetler gerçekleştirilebilir. Ulusal Gençlik İstihdamı Eylem Planı’nın hazırlanması için: • TÜİK, gençlik istihdamı hakkında özel ve cinsiyetlere özgü verileri de içerecek bir İşgücü

Anketi düzenler, • Buna ek olarak, seçilmiş illerdeki genç ve genel işgücü piyasalarının ihtiyaçları analiz edilerek, İŞKUR’un periyodik yayını olması beklenen “Mesleki Görünüm”de yayımlanır.

Page 10: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

 

Bu ön çalışmaların ürünleri, hedef gruplara özgü eğitim programlarının tasarlanmasını ve uygulanmasını sağlamalıdır. Öncelikli pilot çalışmalar yapılmalı, ardından başarılı olan çalışmalar daha yaygın olarak uygulanmalıdır. İŞKUR’un konu hakkındaki kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi için şunlar yapılmalıdır: • Seçilmiş illerdeki İŞKUR görevlileri için eğitimler hazırlanmalı ve verilmeli; • Seçilmiş sosyal ortaklar ve İŞKUR için gençlik istihdamı konulu bölgesel çalışma toplantıları

yapılmalıdır. Tüm önerilerin hayata geçirilmesi mümkün olmakla birlikte, hem kurumsal değişim hem de finansman başlıklarında ciddi bir politik iradeye ihtiyaç vardır. Tavsiye edilenlerin tümü başarılabilir olsa da, yetişkin eğitimi hamlesine ilişkin (iii) maddesi, bir başlangıç noktası olarak daha uygundur. Politika stratejilerinin belirlenmesine ve uygulanmasına STKların ve sosyal ortakların katılımını sağlamak, Türkiye’nin buradaki politika önerilerini başarıyla uygulama şansını artırmanın en iyi yolu olabilir. Kaynakça Akpınar, Aişe and Hakan Ercan (2003). Vocational and technical education system report: Turkey 2001. Turin: European Training Foundation. (www.etf.eu.int sayfasında menüden Türkiye’yi seçiniz.) Behar, Cem (1999). “The general panorama of Turkey’s population: 1923-2023,” C. Behar (ed.) Turkey’s Window of Opportunity: Demographic Transition and Its Implications. içinde, İstanbul: TÜSIAD (Türk Sanayici ve İşadamları Derneği). www.tusiad.org adresinde bulunabilir. Bergemann, Annette ve Gerard J. van den Berg (2006). “Active Labour Market Policy Effects for Women in Europe: A Survey,” IZA discussion paper no. 2365 (Ekim). www.iza.org. Corradini, Milena, H. Fragoulis ve M. Badescu (2004). Achieving the Lisbon goals: the contribution of vocational education and training in Turkey. Turin: European Training Foundation. (www.etf.eu.int sayfasında menüden Türkiye’yi seçiniz.) Dowrick, S. (1996). “Technological catch-up and diverging incomes: Patterns of economic growth 1960-1988,” Economic Journal, 102 (Mayıs), s. 600-610. Ercan, Hakan (2003). “Labour markets and expected demand for vocational education in Turkey: a demographic perspective.” Yükseköğretimde Yenilik Uluslararası Konferansı’nda (International Conference on Innovation in Higher Education) sunulan bildiri, Kiev (Mayıs). Ercan, Hakan (2005). “Istihdamsız Büyüme: Verimlilik Artışı mı, Yeni Is Yasası mı? Bir Ön Değerlendirme” Türkiye Ekonomi Kurumu’nun sempozyumunda sunulan bildiri, Mersin. Ercan, Hakan (2006). “Education and Employment: Turkish Labour Markets from the Supply Side.” ‘A Dialog on the Educational Systems in Turkey and Italy’ (‘Türkiye ve Italya’nın Eğitim Sistemleri Hakkında Diyalog’) toplantısında sunulan bildiri. Ankara: Middle East Technical University and Italian Cultural Institute (Mart). Ercan, Hakan (çıkacak). “Flexicurity in Turkey.” European Employment Observatory Review, (autumn 2006). Brussels: EU – DG Employment, SYSDEM (System of National Labour Market Experts) Network. Ercan, Hakan (çıkacak). “Demographic Trends and Rural-to-Urban Migration in Turkey: Implications for the Labor Market and Education.” Background chapter for the World Bank project on “Investing in Turkey’s Next Generation: Making Youth Transition from School to Work Contribute to Turkey’s Development.”

Page 11: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

 

Garibaldi, Pietro ve Giovanni L. Violante (2005). “The Employment Effects of Severance Payments with Wage Rigidities,” Economic Journal, 115 (Ekim), s.799-832. Gürlesel, Can (2004). Türkiye’nin Kapısındaki Fırsat: 2025’e Doğru Nüfus, Eğitim ve Yeni Açılımlar. İstanbul: Eğitim Reformu Girişimi, Sabancı Üniversitesi. Kirdar, Murat and Sirin Saraçoglu (2006). “ .” Ortadoğu Teknik Üniversitesi, el yazması. Lazear, Edward P. (1990). “Job security provisions and employment,” Quarterly Journal of Economics, 105, s. 699-726. Medeiros, Joao (2006). Employment in Europe – The Flexicurity chapter. Presentation of preliminary results to the meeting of SYSDEM experts. Brussels (Eylül). OECD (2006). Turkey. Paris. Rowland, Donald (2003). Demographic Methods and Concepts. Oxford: Oxford University Press. Shorter, Fred (1995). “The crisis of population knowledge in Turkey,” New Perspectives on Turkey, (Spring), vol. 12, s. 1-33. Sapir, André (2005). “Globalisation and the reform of European social models.” Brussels: Bruegel Policy Brief (November). (www.bruegel.org) Tasci, Mehmet ve Aysit Tansel (2005). “Youth unemployment duration in Turkey,” METU Studies in Development, 32(2), s. 517-545. TISK (aylık). Işveren. Ankara. (www.tisk.org.tr adresinde bulunabilir.) TISK (Türkiye Işveren Sendikaları Konfederasyonu) (2006). 2005 Labour Statistics and Labour Cost. Ankara: TISK publication no. 277. (www.tisk.org.tr adresinde bulunabilir.) Tunali, İnsan (1996). “Labor market implications of the demographic window of opportunity,” Forum (Aralık). Tunali, İnsan, Cem Baslevent, Hakan Ercan ve Orgül Demet Öztürk (2004). Employment Background Study. Torino: European Training Foundation. Turkonfed (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu) (2006). Beceriler, Yeterlilikler ve Meslek Egitimi: Politika Analizi ve Öneriler. İstanbul: Turkonfed. (www.turkonfed.org adresinde bulunabilir.) Wilthagen, Ton, Frank Tros ve Harm van Lieshout (2003). “Towards ‘flexicurity’: Balancing flexibility and security in EU member states.” Invited paper prepared for the 13th World Congress of the International Industrial Relations Association (IIRA), Berlin (Eylül). World Bank (2005). Turkey: education sector study. Sustainable pathways to an effective, equitable and efficient education system for pre-school through secondary school education. Report No. 32450-TU, www.worldbank.org.tr adresinde bulunabilir. World Bank (2006a). Turkey Labour Market Study. Document of the World Bank, report no. 33254. World Bank (2006b). Doing Business in 2006. Washington DC.

Page 12: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

10 

 

İsveç’te gençlik ve işgücü piyasası Prof. Peter Waara, Eğitim, Kültür ve Medya Çalışmaları, Uppsala Üniversitesi, Uppsala, İsveç

Yetişkin nüfusun büyük çoğunluğunun işgücüne dâhil olduğu emek-yoğun bir toplumda yetişmek, ücretli bir işe erişimin doğal bir olgu ve gençlerin yetişkinliğe yolculuğunun gerekli bir parçası olarak değerlendirilmesi anlamına gelir. Ücretli iş imajı çocuklara ebeveynleri aracılığıyla, akranlar arasında, medya yoluyla ve zorunlu eğitime katılımla iletilir. Okulda, çocukların eğitime olan ilgileri çoğunlukla ilk ya da orta öğrenim sonrasında iş bulma olanaklarına yansır. Bazı öğrenim süreçleri iyi iş olanakları sağlarken bazıları sağlamaz. Sonuç olarak, ücretli işin temsil ettiği yaşam tarzı bir vizyon ve fikir olarak gençlerin kafa yapısına yerleşir. Bu da, iş yaşamıyla bağdaştırılan değerlerin, bireyin iş yaşamına doğrudan girmesinden çok önce oluşmasına ve yaşamın diğer boyutlarıyla da (ana baba evinden ayrılmak ve aile kurmak) bağdaştırılmasına neden olur. İyi bir iş edinmeden, kişi kendi evini ve ailesini kurmayı erteler ve eleştiriyle karşılaşır. Gençler iş kurumlarındaki uzun sıraları ve azalan işgücü piyasası fırsatlarını kabul mü edecek yoksa yetişkinliğe geçişte geçinebilmek için (kabul edilsin ya da edilmesin) başka yollar mı arayacaktır? (Merton 1968) Bugün çoğunlukla bu geçiş, hayalleri ve beklentileri gerçekleştirmek için gerekli olan mali olanakları bireye sağlayacak ücretli bir işle yakından bağlantılıdır (Westerberg 2005). Gençlerin birçoğu, işgücü piyasasına girişte zorluk yaşamaktadır. Bundan dolayı gençler ana baba evlerinden önceki zamanlara oranla daha geç ayrılmakta ya da kendilerine ait bir evde bir süre yaşadıktan sonra ana baba evine geri dönebilmektedir. Bu, bir “aralıklarla evden ayrılma” veya Yoyo-geçişi durumu olarak adlandırılabilir (Walther 2006). Bazıları, batı toplumlarında (Avrupa ve ABD) bir “Aile Dışı Yaşam” standardının ortaya çıktığını, diğer bir deyişle gençlerin uzun süreler boyunca yalnız ya da yaşıtlarıyla birlikte yaşadığını savunmaktadır (Settersten ve arkadaşları 2005). Bunun yanı sıra ortalama ilk doğum yaşının 23 olduğu 1960-70li yıllarla karşılaştırıldığında, genç yetişkinler (kadınlar) aile kurmayı ve çocuk doğurmayı 30lu yaşlara gelene kadar ertelemektedir (İsveç koşulları) (Ahrne ve arkadaşları 2000). Bu durum önemli toplumsal sonuçlar doğurmaktadır çünkü çocuk sahibi olmanın ertelenmesi sonuç olarak daha az çocuğun doğmasına, azalan doğum sayısı ise gelecekte bir işgücü açığına neden olacaktır. Kuşkusuz genç işgücü piyasasının içinde bulunduğu korkunç durum, ergen olarak geçirilen sürenin uzamasına katkıda bulunan tek etken değildir. Gençlerin çoğu (16-18 yaş) orta öğretime katılırken, her bir yaş grubunun yarısı üst orta öğretimdeki sınıflarını 25 yaşından önce tamamladıktan sonra üniversite öğretimine devam etmektedir. 1993-94 ve 2009 yıllarında olduğu gibi ekonomik gerileme dönemlerinde, 19-20 ve 21-24 yaş aralıklarındaki gençlerin büyük kısmı “kış uykusuna yatmak” veya ekonomik gerilemenin etkilerini hafifletmek ve kişisel programlarına eğitsel beceriler ekleyerek bireysel yeterliliklerini geliştirmek amacıyla üniversite öğretimine veya benzeri çalışmalara katılmaktadır. Buna karşın iş yaşamının yetişkinliğin doğal ve gerekli bir parçası olarak taşıdığı imaj ile gençlerin ücretli işgücü toplumuna girmeye çalışırken karşılaştığı gerçeklik arasında kayda değer bir farklılık olduğu yadsınamaz. İş imkânı olmadan, yetişkinliğe adım atmak hem birey hem de toplum için yönetilmesi güç bir olgu haline gelir.

Page 13: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

11 

 

Çalışan bir toplum olarak İsveç Ücretli işgücü toplumu imajı, İsveç toplumunun derinlerine inmiştir (Furåker 1991). Bu imaj, işteki (çalışan) bireyler ile bu bireylerin bir sosyal güvenlik sistemine erişimi arasındaki bağlantı güçlendiğinden (işsizlik sigortası, sağlık sigortası ve emeklilik), son 10 yılda tüm yönleriyle vurgulanmıştır. Bireyin ücret aldığı her gün, uzun vadeli maddi refah için önem taşımaktadır. Bunu genç kuşağın bütününe açıklamak kuşkusuz kendi başına bir eğitim projesi olmakla birlikte aynı zamanda kuşaklar arasında, işgücü piyasasının içinde olanlarla dışında kalanlar arasında bir refah uçurumuna neden olma riski taşıyan bir gerçekliktir (Vogel 2005). İsveç’in bir ücretli işgücü toplumu olduğu iddiası yine de temelsiz değildir. Uluslararası düzeye bakıldığında işgücüne katılım oranı6 yüksektir ve bu düzeye, 2008 yılında yüzde 81,8 (erkeklerde kadınlardan biraz daha yüksek) oranında 16-64 yaş aralığında (yıllık ortalama) erişilmektedir. İşgücünün en büyük bölümü, 35 ila 44 yaş aralığında (yüzde 92,7) iken, 15 ila 19 yaş aralığındaki grup yüzde 55,2’lik bir katılım oranı sergilemiştir (Internet 1). Bu grupta, işgücüne katılım oranı erkeklere göre kadınlar arasında biraz daha yüksektir. Diğer birçok ülkede olduğu gibi, İsveç’te gençler arasındaki işgücüne katılım son 20 yıl içerisinde azalmıştır. En büyük azalma, şiddetli ekonomik gerileme sırasında 1991-1994 yıllarında gerçekleşmiştir. Gerilemeye paralel olarak İsveç eğitim sistemi de değişikliğe uğramış ve daha önce hiç olmadığı kadar yüksek bir öğrenci sayısıyla karşılaşmıştır. İşgücü 20-24 yaş grubunda sadece birkaç yıl içerisinde neredeyse yüzde 20 oranında azalmıştır (özellikle de kadınlar arasında). Krizin işsizlik ayağı, gençleri yaşlı nüfusa göre çok daha fazla etkilemiştir. 1993 yılında, genç işsizliği 1930’lu yıllar sırasında yaşanan ve 20-24 yaş grubundaki bütün erkeklerin yüzde 22’sinin, kadınlarınsa yüzde 14’ünün işsiz olarak kaydedildiği kriz döneminden beri görülmemiş düzeylere erişmiştir. Bu kriz döneminde, yaşlı işgücünde gözlemlenen rakamlar sırasıyla yüzde 7 ve yüzde 5 olmuştur (SCB 2003 a, SCB 2003 b). Buna karşın, 1990’lardaki ekonomik gerilemenin uzun vadeli etkileri, girmesi daha “kolay” diye adlandırılan işlerin (posta idaresi, kapıcılık, temizlik işleri ve diğer hizmet görevleri) belediyelerden, devlet kurumlarından ve özel girişimcilerden/şirketlerden neredeyse tamamen kalkmasıyla kendisini göstermiştir (Åberg 2004). Bunlar, gençlerin ve deneyimsiz işgücünün işgücü piyasasına girmek ve yaşamda daha sonra yararlı olabilecek iş bağlantıları kurmak için kullanabildikleri işlerdi (ayrıca bkz. Granovetter 1974). 1990’ların ortasından sonra işler, dış kaynak kullanımı yoluyla personel organizasyon kurumlarına veya bu alanlarda uzmanlaşmış şirketlere verilmeye başlanmıştır. Bu yeniden yapılanma beraberinde daha yüksek işgücü piyasası eşikleri getirmiş ve gençler, daha ilk işlerini ararken kendilerini daha deneyimli işgücü ile rekabet içinde bulmuştur. 1990ların ilk yarısı sırasında ve sonrasında yaşanan gerilemeyle birlikte genç işsizliği iyi zamanlarda bile kalıcı hale gelmiştir. 2006/07’deki ekonomik canlılığın ortasında bile işgücündeki gençlerin neredeyse yüzde 10’u (16-24 yaş grubu) işsiz olarak kaydedilmiştir (SCB 2007). Bugün, 2009 sonbaharında, İsveç’te genç işsizliği 1930’lardaki durumla karşılaştırılabilecek düzeylere ulaşmış durumdadır. Yakın zamana ait istatistikler, Temmuz 2009’daki işsizlik rakamlarının nüfusun tümü için yüzde 7,9’a eriştiği (2008’den bu yana yüzde 2,1 artış), 15-24 arası yaş grubu için ise yüzde 20,7 (2008’den bu yana yüzde 4,2’lik artış) olduğu bir tablo sunmaktadır.

                                                            6 İşgücü, bütün çalışanları (kuruma bağlı ya da serbest), işgücü piyasası kurumlarına kayıtlı olan ve işsiz (işsiz) olan ya da işten rahatsızlık veya doğum sebebiyle izin almış olan herkesi kapsar. Ekim 2007’den itibaren, “iş arayan tam zamanlı öğrenciler” kategorisi de işgücüne dâhil edilmiş ve işsizler grubuna eklenmiştir. Bu kişilerin daha önce dâhil olduğu kategori “işgücü dışındakiler” olarak adlandırılmaktadır (Internet 2).

Page 14: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

12 

 

En genç grup arasında (15-19 yaş) işsizlik düzeyi Temmuz 2009’da yüzde 28,4 düzeyine ulaşmıştır. İşgücüne katılım oranı toplam 126 000 gibi bir rakamla yüzde 2,5 oranında azalmıştır (Internet 2). İşgücü piyasasında bir iş sahibi olmak isteyen gençlerin (15-19 yaş) çoğunlukla örgün eğitim niteliğinden de yoksun olması nedeniyle piyasanın dışında kalmanın uzun vadeli etkilerini öngörmek güçtür. Ancak, olağanüstü yüksek genç işsizliği düzeylerinin gözlemlendiği 1990’lar krizinde uzun vadeli işsizlikle karşı karşıya kalanların, kriz sonrasında işgücü piyasasına erişimde ciddi sorunlar yaşadığı ve düzenli bir istihdama asla kavuşamadığı gözlemlenmiştir. Bu durumdan dolayı, kişinin bu çıkmazdan kurtulmasının tek yolunun kendi şirketini kurmak olduğu düşünülmemelidir. 2007’de bir ekonomik canlanmanın ortasında yapılan bir ankete göre, 18-30 yaş grubuna giren ergen ve genç yetişkinlerin yüzde 75-80 kadarı kendilerini serbest birer çalışan olarak görebildiğini belirtmiştir (Fölster ve arkadaşları 2007). Aynı yaş aralığındaki nüfusun yaklaşık olarak yarısı 10 yıl içinde kendi şirketini kuracağını belirtmiştir. Sonuç olarak, nüfusun yüzde 5’i kendi işini kurmaktadır. Giderek ‘Hayal edebilmekten’ ‘kuracağına inanmak’ tümcesine geçilmesi ve ardından kendi işini bilfiil yönetmenin acımasız gerçekliğiyle karşılaşılması, gençlikte değer verilen ilgi ve tutkulara bakmaksızın çoğu kişinin kendini ücretli işte bulması anlamına gelir. Son tartışma İsveç’te genç işsizliğinin mevcut durumu diğer birçok ülkede olduğu gibi ürkütücüdür. Genç işsizliğiyle mücadele, işgücü piyasasına erişimle ilişkilendirilen önemli ve bütünleştirici boyutlardan dolayı önemli bir toplumsal sorundur (Waara 2007). Genç işsizliğiyle ilgili birçok farklı etken söz konusudur. Belirli alanlardaki işgücü açığı ve diğer alanlardaki nitelikli çalışan fazlalığı gibi yapısal hususlar ile ekonomik gerilemeden kaynaklanan iş azlığı, ele alınan iki boyutu temsil etmektedir. Diğer bir etken de, sosyal bir olgu olan toplumsal cinsiyet, etnik köken, işlevsel engel ve yaş nedeniyle ayrımcılıkla bağlantılıdır. Burada iki katmanlı bir sorunla karşılaşırız: öncelikle, bireyin kişisel yeterliliklere ilişkin kendi algısı ve ikinci olarak, gençler, engelliler, kadınlar/erkekler ve etnik azınlıklara karşı işverenlerin önyargıları. Bu tür sorunlar genç işsizliğinin mevcut durumunu kötüleştirmekte ve en şiddetli sorunlar göçmen sayısının yüksek, eğitim başarısının düşük olduğu alanlarda ve görülebilir bir engeli bulunan kişiler arasında gözlemlenmektedir. Bu önyargıların ve ayrımcılığın aşılmasına yönelik girişimler çok ender olmakla beraber genç işsizliğiyle mücadeleyi amaçlayan etkinliklerde teşvik edilmelidir. Kişinin bir önceki istihdamıyla yakından bağlantılı olan bir sosyal güvenlik sisteminin yanında, en genç işgücü arasındaki en yüksek işsizlik oranları, sosyal güvenlik kaynaklarının iş piyasasına erişim geçmişinin kaydına göre dağıtıldığı bir durumu ortaya çıkarır. Böyle bir erişim olmadan, maddi imkânların dağılımı yalnızca eğitim geçmişi (ki genellikle sosyal sınıfla bağdaştırılır) gibi çeşitli kaynaklardan yoksun olanlar arasındaki bir ayrıma değil, aynı zamanda kuşağa bağlı olan bir olgu haline gelir. Önceki krizler, mevcut durumun analizinde göz önünde bulundurulması gereken bir dizilimi ortaya koyar: başlangıçta işgücü piyasasının dışında kalan bireyler daha sonraki aşamalarda da piyasanın dışında kalma riskiyle karşı karşıyadır ve bu risk, hem kişisel refahı (özgüven) hem de toplumla sosyal, maddi ve politik uyumu tehlikeye atmaktadır. Bu durum eninde sonunda sistemin meşruluğunun sorgulanmasına neden olacaktır çünkü diğer etkenlerin yanında, refah sistemleri, işgücü piyasasının dışında kalma riski taşıyanlar için ideal bir yol sunmak yerine ücretli işte daha önce deneyimi bulunan kişiler için güvence sağlamaktadır. Politikacılar ve diğer karar mercileri henüz genç kuşakların ihtiyaçlarına ve becerilerine göre uyarlanmış yapılar oluşturamamıştır (Berggen 2008). Bunun yerine refah sistemi neredeyse tamamen hâlihazırda işgücü piyasasında yer almış kişilere odaklanmaktadır. Genç yetişkin nüfusun büyük kısmı iş deneyiminden yoksun olduğundan, sadece işten değil, aynı zamanda işgücünde yer alan kişilerin kullanımına açık olan toplumsal imkânların büyük kısmından da yoksun kalma riskiyle karşı karşıyadır.

Page 15: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

13 

 

İşgücü piyasası konularına ilişkin tümleşik boyutu ele almanın bir yolu, bireye, grup bağlantısına ve sistem entegrasyonuna (genç kuşağın sahip olduğu kafa yapısına göre uyarlanmış yapısal koşulların geliştirilmesi) yönelik faaliyetlerden geçmektedir. Başarının yaygın olarak kullanılan bir göstergesi sürdürülebilirlik ve sistematik bir müdahaleden ziyade, doğrudan bireyleri hedef alan faaliyetlerdir. Bireylerin kapasitelerinin, özgüvenlerinin ve eğitim ve işgücü piyasalarındaki ‘pazarlanabilirliklerinin’ geliştirilmesi, mevcut olumsuz grup bağlantılarını (toplumsal dışlanma) da eninde sonunda değiştirecek ve büyük olasılıkla, genelde işverenlerin gençlerin kapasitesine yönelik yerleşik imaj ve önyargılarını da değiştirecektir. Kaynakça Ahrne, G., Roman, C. & Franzén, M. (2000). Det sociala landskapet. En sociologisk beskrivning av Sverige från 50-tal till 90-tal. Göteborg: Korpen. Berglund, Leif (2008). Upprättad för livet eller inrättad i ledet?: en studie av sju utvecklingspartnerskap inom Equalprogrammet. Lic.-avh. Luleå : Luleå tekniska univ., 2008. Furåker, B. (red.) (1991). Arbetets villkor. Lund: Studentlitteratur. Fölster, Stefan – Sekund, Mikael (2007) Alla kan bli bättre. Så skapar du det bästa företagsklimatet. Stockholm: Svenskt näringsliv. Granovetter, Mark S. (1974). Getting a job: a study of contacts and careers. Cambridge, Mass.: SCB (2003a). Sysselsättning och arbetslöshet. 1975 – 2002. Statistiska centralbyrån, avdelningen för arbetsmarknads- och utbildningsstatistik. Internet 1 www.scb.se/arbetsmarknad. Internet 2 (2009). Pressmeddelande från SCB 2009-08-27 09:30 Nr 2009:126 Merton, Robert K. (1968). Social theory and social structure. 1968 enl. ed. New York: Free press. SCB (2003b). Ungdomars etablering. Generationsklyftan 1980-2003. Levnadsförhållanden no 108. SCB (2007) Pressmeddelande från SCB. 2007-06-20. Settersten JR., Richard A – Frank F. Furstenberg JR. and Rubén G Rumbaut (eds) (2005) On the Frontier to Adulthood. Theory, Research and Public Policy. Chicago & London: University of Chicago Press. Waara, Peter (2007). Utanför arbetslivet i arbetssamhället. www.ntglar.se Walther, A. (2006). ”Regulating Youth transitions: trends, dilemmas and variations across different ‘regimes’ in Europe” I Participation in Transition. Motivation of Young Adults in Europe för Learning and Working (eds Andreas Wlather, Manuela du Bois-Reymond and Andy Biggart). Frankfurt am Main: Peter Lang Verlag. Berglund, Leif (2008). Westerberg, A. (2005). Becoming an adult. Living conditions and attitudes among Swedish youth. Umeå: Sociologiska institutionen. Vogel, J. (2005). Ungdomars etablering: Generationsklyftan 1980–2003. Örebro: SCB SCB 2003. Åberg, R. (2004). ”Vilka jobb har skapats på den svenska arbetsmarknaden de senaste decennierna? ” ur Ekonomisk Debatt no 4, 2004. s.37-46.

Page 16: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

14 

 

Türkiye ve İsveç’te işgücü piyasasının içindeki ve dışındaki gençlik – İki ülke arasındaki gençler ve işgücü piyasasına odaklı bir işbirliği dokümantasyonu Helena Gillinger, Gazeteci

Giriş Türkiye ve İsveç arasında gençliğe ilişkin işbirliği projesi kapsamında, işbirliğinin bileşenlerinden biri gençler ve işgücü piyasasıyla bağlantılıdır. Düzenlenen üç seminer aracılığıyla, İsveçli ve Türk katılımcılar bu alanda ve özellikle de “gençler ve işgücü piyasası alanlarında en iyi uygulamalar” konusunda deneyimlerini ve fikirlerini paylaşmıştır. Katılımcılar, gençler ve işgücü piyasası alanlarında gözlemlenen sorunlar konusunda endişelidir. İsveç’ten, Kiruna ve Kristinehamn belediyelerinden gelen temsilciler, işgücü piyasası alanında farklı STKlarla birlikte katılım göstermiştir. Türkiye ise Karadeniz Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi, Ege Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi olmak üzere dört farklı bölgeden gelen katılımcılar tarafından temsil edilmiştir. Ayrıca, işgücü piyasasıyla bağlantılı devlet kuruluşları olan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayileri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) da süreçte yer almaktadır. Yetkili iki kurum olan İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu ve Türkiye Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesindeki Gençlik Hizmetleri Dairesi de katılımcılar arasında yer almıştır. Düzenlenen toplantılar aşağıda belirtilmiştir: • Gençler ve işgücü piyasasına ilişkin seminer, Kasım 2008, Ankara. • Genç işsizliğiyle mücadele için okullar ve işletmeler arasında işbirliğine yönelik seminer, Mart 2009, Ankara. • İşgücü piyasasındaki engelli gençler semineri, Nisan 2009, Kristinehamn. Okuldan işe giden yol ve engelli gençler İşgücü piyasası bileşeninin genel amacı, genç işsizliğiyle mücadele etmektir. Gençler arasındaki işsizlik, her iki ülkede de diğer yaş gruplarına göre daha yüksek olduğundan, bu çalışma büyük önem taşımaktadır. Durum iki ülkenin bölgeleri arasında değişiklik göstermekte ve bazı sosyal gruplar diğerlerine göre daha az istihdam fırsatına ulaşabilmektedir. Bu açıdan iki ülkenin katılımcılarının, gençleri piyasaya çekmek ve onlara işgücü piyasasındaki yerlerini bulmak konusunda yardım etmek için yeni fikirler oluşturması gerekmektedir. Buradaki amaç hem bunu başarmak için kullanılacak yöntemlere ilişkin deneyimleri tartışmak ve paylaşmak hem de genç işsizliğiyle mücadele konusunda geçerli olacak kavramları tanımlamak ve bilgi edinmektir. İkinci seminer, okulların ve işverenlerin genç işsizliğine karşı mücadelede nasıl işbirliği yapabileceği konusuna odaklanmıştır. Bunu yapmanın bir yolu, gençlerin potansiyel işverenlerle temasa geçmesine yardımcı olmaktır. Ayrıca gençleri işverenler açısından daha çekici hale getirmek ve okullarda ve üniversitelerde verilen derslerin yerel işletmelerin ihtiyaçlarıyla uyumlu olmasını sağlamak da çok önemlidir. Üçüncü çalıştayda, engelli gençlerin iş bulma imkânları ele alınmıştır. Engelliler ayrımcılıkla sık sık karşılaşan bir gruptur ve bu grubun potansiyelinden yararlanmak konusunda toplumun ilgi göstermediği durumlar ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle genç ve engelli kişilere işgücü piyasasındaki hayallerini ve isteklerini gerçekleştirmeleri için çok az fırsat verilmektedir. Bu çalıştay sırasında engelli gençlere yönelik güçlü yanlar ve fırsatlar tespit edilmiştir.

Page 17: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

15 

 

Ulusal bağlamlarda gençlik politikası İsveç ve Türkiye koşulları çok farklı iki ülkedir. İsveç çok yakın bir zamana kadar işsizlik rakamları geleneksel olarak düşük olan sanayi ve hizmet odaklı bir toplum olarak, dünyanın önde gelen refah devleti olmuştur. Nüfusu dokuz milyondur ve nüfusun yaşı, yaş grupları arasında nispeten eşit bir şekilde dağılmıştır. Türkiye’nin nüfusu 72 milyondur. Nüfusun on iki milyonu 15-25 yaş aralığındadır ve nüfusun üçte ikisinin 30 yaşın altında olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye geleneksel tarım, sanayi ve ticaret boyutları bulunan bir karma ekonomiye sahiptir. Kentsel ve kırsal alanlar arasında coğrafi farklılıklarla beraber ciddi kalkınma farklılıkları vardır. Batı Türkiye Avrupa standardında oldukça kalkınmış bir bölge iken, güneydoğu bölgesinde yoksulluk hüküm sürmektedir. İsveç’teki bireysel-temelli yaklaşım ile Türkiye’deki aile-temelli yaklaşım arasındaki belirgin fark, seminerlerdeki tartışmalar sırasında birçok kez dile getirilmiştir. İsveçli sosyolog Peter Waara’nın İsveç’te yetişmek ve bağımsız olmak konulu sunumu sırasında, Türk katılımcılardan biri “Gençlerin ailelerini ve geleneklerini terk etmeye teşvik edilmesi uygunsuz değil mi?” şeklinde bir soru yöneltmiş, soru yanıtsız kalmıştır. Toplumun aile karşısında baskın bir konumda bulunması Türkiye’de oldukça yeni bir olgudur ve bu konunun çok tartışmalı olduğu açıktır. Ancak aileden çok bireye odaklanan batı modelinin Türkiye’de yerleşmeye başladığı da açıktır. İsveç’in yaşlılara yönelik bireysel yaklaşımı konusunda da çekinceler dile getirilmiştir. İsveç’te yaşlılar kendilerini yalnız hisseder; kendilerine yardım edecek bir aile olmadan, yaşlıların tek başına yaşamaları alışılagelmiş bir durumdur. Türkiye’de Gençlik Politikası Türkiye’de, gençlik politikasının çok gelişmiş olduğu söylenemez. Gençler özel koşulları ve ihtiyaçları bulunan ayrı bir grup olarak tanımlanmamaktadır ve çeşitli sosyal kuruluşlar arasında gençlere yönelik işbirliği yeterli düzeyde değildir. Eğitim ve istismarı önleme alanlarında ayrı bir kategori olarak gençlere yönelik olarak geliştirilmiş özel ulusal programlar bulunmaktadır. Türkiye Anayasası’nda şu ifadeler yer almaktadır: - Devlet gençler için eğitim/gelişim sağlar. – Devlet gençleri uyuşturucu, alkol, kumar ve cehaletten korur. Ancak gençlik politikaları kapsamındaki konular, mevcut Türk toplumunun diğer yönlerinde olduğu gibi hızla değişmektedir. Bu yöndeki bir adım, gençlik işlerini spor işlerinden ayırmaktır. Mevcut yapıda bu iki konu Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde ele alınmaktadır ama gençlerin statüsünü geliştirmek için bu yapıyı değiştirmek üzere Meclis’e bir önerge sunulmuştur. Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı (GHDB) gençlerle ilgilenen kuruluşun bir parçasıdır ve Türkiye’de gençleri teşvik etme ve gençleri de içine alan etkinliklere destek verme görevini ulusal düzeyde yürüten tek kuruluştur. Gençliğe yönelik mevcut çalışmalar daha çok serbest zaman faaliyetlerine odaklanmış durumdadır. Farklı program ve projeler aracılığıyla GHDB, gençlik çalışmaları ve gençlik politikaları için ölçütlerin geliştirilmesini güçlendirecek etkinlikler düzenlemeyi amaçlamaktadır. Türkiye’de gençliğe yönelik STKlar da bulunmaktadır ama bu kuruluşlar ile yetkili kurum arasındaki işbirliği azdır ve henüz farklı STKlara mensup kişileri bir araya getirebilecek bir şemsiye kuruluşu mevcut değildir. Aile, hala Türk toplumunun temelini oluşturmaktadır. Refah sistemi oldukça zayıftır ve gençlerin genel sorumluluğu halen aileye aittir. Ergenlerin ve genç yetişkinlerin yüzde 40’a varan bir kesiminin eğitim ve işgücü piyasası sistemlerinin dışında olduğu tahmin edilmektedir. Bu kesimin çoğu aileleriyle evde kalan ve evlenmeyi bekleyen kız çocukları ve genç kadınlardır. Yüzde 40’lık bu kesimin diğer bir kısmı, işgücü piyasasına girişte büyük zorluklar yaşayan engelli gençlerdir. Bu grupların işgücü piyasasına girmelerine yardımcı olacak girişimlere ulaşmasını sağlayacak herhangi bir sistem mevcut değildir. Buna karşın, yerel düzeyde başarılı bazı girişimler uygulanmaktadır.

Page 18: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

16 

 

İsveç’te gençlik politikası İsveç’te gençlik, on beş yılı aşkın bir süredir iyi tanımlanmış bir grup olagelmiştir. 20 yaşın altındaki herkesin sorumluluğu belediyelere aittir ve gençlerin ilgi alanları konusunda oldukça açık bir tablo söz konusudur. Sosyal denetim İsveç’te gelişmiş durumdadır ve kapsamlı nüfus istatistikleri tutulmaktadır. Bir yandan, İsveç gençlik politikası 13 ila 25 yaşındaki gençlere odaklanarak tanımlanmaktadır. İsveç gençlik politikasında, gençlere yönelik politikalar ile çocuklara yönelik politikalar arasında bir ayrım yapılmaktadır. Ayrıca İsveç gençlik politikası diğer birçok ülkeden çok daha geniş kapsamlıdır çünkü işgücü piyasası, eğitim ve serbest zaman etkinlikleri gibi birçok farklı alanı ele almaktadır. Öte yandan, İsveç gençlik politikası İskandinavya’daki savaş sonrası refah politikalarıyla yakından bağlantılıdır. Bütün gençlere kendilerini bağımsız yetişkinler olarak gerçekleştirmeleri için fırsat vermeyi hedeflediğinden bu hem genel hem de radikal bir politikadır. İsveç gençlik politikasının üçüncü bir özelliği, gençleri bir kaynak olarak görmek ve yaşamın bu döneminin değerini ortaya koymaktır. İsveç gençlik politikası, dünyanın en gelişmiş politikalarından biridir. 15 yılı aşkın bir süredir yürütülmekte olan bu politikanın genel amacı, bütün gençlerin güce ve refaha eşit ölçüde ulaşmasını sağlamaktır. Gençlik politikasının çapraz bir yaklaşımla yürütülmesi nispeten yeni bir yöntem olsa da gençlik politikası alanında bilgi edinmek ve ilerlemeyi ölçmek için kullanılan gelişmiş bir yapıdır ve çeşitli önlemleri takip etmek için yoğun çabalar harcanmaktadır. Ancak gençlik politikasının yerel düzeyde belediyelerde uygulanması söz konusu olduğunda, hala atılması gereken adımlar vardır. Buna ek olarak İsveç, Türkiye’yi Avrupa’nın işbirliğine daha da yaklaştırmak üzere, ülkede iyi koşullar sağlayan Avrupa gençlik politikasının tasarlanmasında da etkin rol almıştır. İşgücü piyasası ve eğitim Hem İsveç hem de Türkiye, özellikle gençler arasında olmak üzere, ciddi bir işsizlik sorunuyla karşı karşıya olan ülkelerdir. İsveç’in istatistikleri Avrupa düzeyinde oldukça zayıftır. Türkiye’deki bazı şehirlerde gençler arasındaki işsizlik yüzde 20’yi bulmaktadır. Ancak bu rakamlar değişkendir. Türkiye’de yetişkin her vatandaşı kendine yeter hale getirmeyi amaçlayan herhangi bir politika uygulanmamaktadır. Aile Türk toplumunun temelidir ve geniş bir ailenin birkaç küçük maaş ile geçindiği görülebilmektedir. Bu tür bir yapı kapsamında, birkaç aile üyesi işsizlik istatistiklerinin bir parçası olmaksızın, maaşlı iş haricinde başka görevler üstlenebilmektedir. İsveç’te, her bireyin işgücü piyasasının bir parçası olması ve dolayısıyla, kendi gelirine sahip olması beklenmektedir. Ülkenin yükü taşıyan yapısı aile değil, toplumdur. Türkiye’de eğitim ve iş fırsatları Türkiye’de bir gencin iş bulmak için kullanabileceği farklı yollar vardır. Bunlardan biri, ilköğretim, ortaöğretim ve üniversiteler ile uygulanan standart eğitim sistemidir. Diğeri ise, gençlerin marangozluk veya resim gibi çeşitli becerileri öğrenebileceği veya bilgisayar becerileri edinebileceği mesleki eğitim merkezleridir. Bu yollardan birini seçen kişilerin iş fırsatlarına erişmesi mümkün olmaktadır. Ayrıca bazı kentlerde sistemin dışında kalmış olan gençlerin ve özellikle de evde evlenmeyi bekleyen kız çocuklarının gelir getirebilecek bir el sanatı öğrenebileceği halk eğitim merkezleri bulunmaktadır. Buna karşın, okul sisteminin tamamen dışında olan birçok kişi vardır ve yaygın okuryazar olmayanların oranı Türkiye’nin bir gerçeğidir. Ülkede zorunlu eğitim sekiz yıldır ama her yıl yarım milyon çocuğun okulu on dört yaşından önce terk ettiği tahmin edilmektedir. Yüksek öğretime devam edenlerden yüzde 75’inin kuramsal bölümlere, yüzde 25’inin ise teknik bölümlere yöneldiği tahmin edilmektedir.

Page 19: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

17 

 

İsveç’te eğitim ve iş fırsatları İsveç’te, gençlerin büyük çoğunluğu on iki yıllık bir temel eğitimi tamamlarken, çıraklık sistemi yeterince gelişmemiştir. İsveç’te zorunlu eğitim dokuz yıldır ama uygulamada, İsveçli öğrencilerin en az on iki yıl boyunca okula gittiği kabul edilmektedir. Günümüzde kişinin işgücü piyasasında bir şans yakalaması için bu eğitim bir ön koşul olarak görülmektedir. Ortaöğretimi tamamlamayanlar için iş fırsatları çok kısıtlıdır. Son on yıllarda İsveç mümkün olduğu kadar çok kişinin yüksek öğretime devam etmesini sağlamaya odaklanmıştır ancak bu amaç değişiklik göstermektedir. Alternatif iş bulma yolları son yıllarda artış göstermiştir. İsveç’te, yakın zamanda ortaöğretim çerçevesinde bir çıraklık eğitimi uygulanmaya başlanmıştır ama nitelikli işçilerle ilgilenen işverenlerin ilgisini çekmek çok güç olmuştur. Çeşitli istihdam programlarının bir parçası olarak istihdam kuruluşlarında sunulan çıraklık eğitimleri, temel eğitimi bulunmayan 20-24 yaş arası genç yetişkinleri hedeflemektedir. İki ülkedeki istihdam kuruluşları Farklı faaliyetlerin tanımlanmasında, İsveçli grup sürekli olarak bireyin rolüne ve bireyin haklarına geri dönmüştür. Bu, her iki ülkedeki istihdam kuruluşlarına ilişkin tartışmalarda kendisini göstermemiştir. Türkiye’de istihdam kuruluşu genel olarak işçileri ve şirketleri birbirine bağlamak üzere bir çeşit eşleştirme hizmeti sağlarken İsveç’te – en azından teoride – istihdam kuruluşunun faaliyetleri iş başvurusu yapan her bir kişinin uygun bir iş bulma ihtiyacına odaklanarak hizmet vermektedir. Ankara’da, İŞKUR’da istihdam uzmanı olan Hüseyin Gökmen, “İş dünyasının ihtiyaç duyduğu becerileri ve bilgi birikimini ele alıyor ve doğru insanları bulmaya çalışıyoruz,” demiştir. Ancak, Türkiye’nin istihdam kuruluşları hala gelişme aşamasındadır. İsveç’le devam eden işbirliği boyunca ve kısmen de bu işbirliğinin sonucu olarak, iş başvurusu yapan gençlerin yer alacağı cinsiyet, yaş, engellilik durumu vb. konuları içeren daha geniş çaplı ve ayrı bir ulusal veritabanının oluşturulması fikri ortaya çıkmıştır. İŞKUR’un hizmetleri konusunda bilgilendirme sağlayan bir internet sayfası da geliştirilmiştir. Hüseyin Gökmen, “Kaydı yapılan başvuru sahiplerinin sayısı, bu fırsatla ilgili bilgi sağlayan internet sitesiyle birlikte hızla artacaktır,” demiştir. İŞKUR’un hizmetlerine ilişkin bilgiler sunan internet sitesi, 2009’un başlarından bu yana hizmet vermektedir – İŞKUR’un çalışmaların büyük kısmı nispeten yenidir. İsveç’teki istihdam kuruluşunun aksine, kurum genel kamu tarafından çok iyi bilinmemektedir ve tabana yerleşmemiştir; ancak, hızla gelişmekte ve üstlendiği rolün önemi giderek artmaktadır. İsveç’te, 15 ve 64 yaş arasında engellerinden dolayı ciddi sorunları bulunmayan veya öğrenci olmayan tüm kişilerin maaşlı çalışan olması amaçlanmaktadır. İsveç istihdam hizmetlerini temsil eden Maria Nyman, “Amacımız, her işsizin iş bulmasıdır. Kim olduğunuz veya nerede yaşadığınızın bir önemi olmamalıdır. İstihdam kuruluşları, ülkenin her yerinde aynı standardı uygulamalı ve herkes eşit ölçüde yardım alma hakkına sahip olmalıdır”. Gençlerin iş bulmasına yardım etmek için özel çabalar da gösterilmektedir. Bu çabaların bir örneği olarak Maria Nyman, gençlere yönelin bir internet sitesinden ve 25 yaşın altındaki gençleri istihdam eden işverenlere yönelik özel mali teşviklerden bahsetmiştir. Bu teşvik, örneğin bordro vergilerinin azaltılması veya maaşların bu kısımlarının kamu fonlarından ödenmesi olarak verilebilir. İsveç istihdam kuruluşu iş arayan gençleri motive etmek için de çalışmalar yapmaktadır. Bu kapsamda her bireye özgüven aşılamak ve herkesin profesyonel yaşamdaki yerini bulmasına yardımcı olmak amaçlanmaktadır. Türkiye’de gençleri istihdam eden işverenlere ekonomik bazı faydalar sağlansa da durum biraz değişiktir. Hüseyin Gökmen, “İş bulmada zorluk çeken kişilere yönelik birçok kursumuz var,” demiştir.

Page 20: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

18 

 

İyi bir örnek olarak, Gökmen kentsel alanlara girmek üzere kırsalı terk eden genç kadınların sekreter veya kuaför olarak yetiştirildiği UNICEF işbirliğiyle yürütülen bir programdan ve fakir ailelerin çocuklarına temel eğitim konusunda yardım sağlayan bir projeden bahsetmiştir. Gökmen, “Onları böylece sokaklardan uzak tutuyoruz. Ancak uzun vadeli amacımız onların işgücü piyasasına girebilmesini sağlamaktır,” demiştir. İşgücü piyasasındaki engelli gençlere yönelik mevzuat söz konusu olduğunda, Türkiye iyi bir örnek teşkil etmektedir. Yasalara göre kamu çalışanlarının yüzde dördü ve özel şirketlerde çalışanların yüzde üçü engelli olmalıdır. Buradaki sorun, çok az kişinin bu yasadan haberdar olmasıdır. Burada, İŞKUR bireylerin işverenler karşısında haklarını talep etmelerine destek vermek konusunda önemli bir rol üstlenmektedir. Engelli bir kişinin çalışma hakkını talep edebilmesi için kişi, İŞKUR’a kayıt olmalı ve bir özel sigorta doktorundan rapor almalıdır. Bir kişinin haklarını talep etmesi ancak bu yolla mümkündür. Buna karşın, Türkiye’de bu farkındalığı yaygınlaştırabilecek ulusal veya bölgesel herhangi bir yapı söz konusu değildir ve engellilerin yalnızca küçük bir kısmı İŞKUR’a kayıtlı bulunmaktadır. İŞKUR bünyesinde, engelli hakları konusunda çalışan Abdülkadir Yanici, “İŞKUR’un internet sitesinde düzenlemelere ilişkin bilgiler kuşkusuz sunulmaktadır,” demiştir. “Ancak bir internet sitesi olduğunu bilmiyorsanız ve bilgisayara erişiminiz yoksa bu bilgiye de erişemezsiniz”. Şirketlerinde engelli çalışan kotasını doldurmayan işverenler, ciddi mali cezalarla karşılaşmaktadır. Cezalar İŞKUR tarafından toplanmakta ve engelli hakları için çalışan kuruluşlara iletilmektedir. Ancak bu kurallar 50’den fazla işçi çalıştıran şirketler için geçerlidir. Koçluk ve girişimcilik Hem İsveç’te hem Türkiye’de gençlerin işgücü piyasasına girmek için kullanabilecekleri çeşitli yollar vardır. Seminer kapsamındaki sunum ve çalışma turları sırasında, alternatif yollar ve işgücü piyasası projeleri sunulmuştur. Türk çıraklık sistemine ilişkin bilgilendirme ile eğitim ve çıraklık merkezlerine yapılan ziyaretler, İsveçli katılımcıların ilgisini çekmiştir. Türk delegasyonunda, ülkenin çeşitli illerinde önemli bir sosyal ve kamusal rol üstlenmiş olan çeşitli gençlik merkezlerinin temsilcileri de yer almıştır. Gençlik merkezleri işgücü piyasasıyla doğrudan bağlantılı olmasa da birçok genlik lideri ve diğer profesyoneller gençlerin profesyonel yaşama olumlu bir giriş yapmasını kolaylaştırmak için çaba göstermektedir. Ayrıca gençlik merkezlerindeki liderlerin, çalışmalarıyla doğrudan bağlantılı olmasa da bir koçluk görevi de üstlendiği söylenebilir. İsveç delegasyonu tarafından, bireye ve koçluğa yönelik yaklaşımların uygulandığı çeşitli işgücü piyasası projeleri sunulmuştur. Güçlendirme, İsveç mantığının sabit bir düsturdur. Yetkilendirme, gençlerin mümkün olan en yüksek refaha ulaşmaları ve kendi potansiyellerini kullanmaları için her bir bireyi veya grubu güçlendirmeyi hedefleyen bir yöntemdir. Girişimciliğe farklı bakışlar Girişimcilik konusundaki tartışmalarda, çok ilginç bir fark ortaya çıkmıştır. İsveç Communicare’den gelen Mattias Melgren herkesin potansiyel girişimci olduğuna dair görüşlerini paylaşmıştır. Yapılması gereken tek şey kişilerin bu yönlerini geliştirmesidir. Mellgren, okuldaki gençlere kendi çalışma çizelgelerini oluşturma ve kendi kitaplarını seçme şansının verilmesiyle ilgili bir örnek vermiştir. Ona göre bu, herkese sorumluluk verildiğinde, girişimin ve eylemin nasıl teşvik edilebileceğini gösteren bir örnektir. Mellgren, “Girişimci, fırsatları görebilen ve kullanabilen kişidir,” demiştir. “Herkese bu potansiyeli görmeleri için yardım etmekse bizim görevimizdir.” KOSGEB’den gelen katılımcılar, girişimciliğin tanımı konusunda tamamen farklı bir fikir sunmuştur. Hakan Söğüt, “Biz girişimcileri desteklemek için çalışıyoruz ama bunu yapmamız için şirkete inanmamız gerekiyor. Herkes aranan özelliklere sahip olmuyor. Bu, doğuştan gelen bir ruh işidir. Hiç kimse eğitimle girişimci olamaz,” demiştir. Girişimci kelimesinin yorumlanmasındaki farklılık, gruplar arasında arada sırada ortaya çıkan ve açıkça Türk ve İsveç toplumlarındaki farklı durumlardan kaynaklanan farklı tutumları yansıtmaktadır.

Page 21: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

19 

 

En belirgin fark İsveç’in her bireyin ihtiyaçlarına, isteklerine ve yeteneklerine odaklanan bireyselci yaklaşımı ve Türkiye’nin daha toplumcu çözümlere ve şirketlerin ihtiyaçlara odaklanan duruşu arasında görülmüştür. Ancak bu fark mutlak olmaktan uzaktır. Birçok Türk örneğinde bireyin ihtiyaçları ele alınmıştır ve İsveç modellerinin uygulanması her zaman başarılı olamamaktadır. Farklı belediyeler arasında da büyük bir farklar vardır. İşgücüne erişim yolları Aşağıda, çeşitli seminerlerde sunulan farklı işgücüne erişim yolları ve bazı bilgiler sunulmaktadır. Türkiye • Zonguldak ilinde, gençler işgücü piyasasına erişim imkânına bir rekreasyon alanının oluşturulmasıyla sahip olmuştur. Bu, proje için arazi temin eden orman işletmesi ile malzeme ve işgücü konusunda katkı sağlayan belediye arasında işbirliği kurularak gerçekleştirilmiştir. • Türk üniversiteleri düzenli olarak kariyer günleri düzenlemekte ve öğrencileri işgücü piyasasıyla daha yakından ilişkilendirmek için eğitim fırsatları sunmaktadır. Gazi Üniversitesi, yazın ortasında öğrencilerin kendilerini çeşitli işlerde denediği ve işverenlerle temasa geçme şansını bulduğu ek bir sömestr düzenlemiştir. • Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Genel Müdürlüğü İŞKUR ve KOSGEB’le işbirliği kurarak fakir ailelerden gelen genç mezunların iş bulmasına yardım etmeyi amaçlayan yurt çapında bir proje uygulamıştır. • Erkunt Mesleki Eğitim Merkezinde gençler ileri teknoloji alanında yetiştirilmektedir. Merkezde, iki tip program sunulmaktadır; bunlardan biri bir çıraklık programı, diğeri ise seçilen öğrencilere yönelik ileri düzeyde bir kurstur. Katılımcılar normal şartlarda çocuklarının yüksek öğretime devam etmesi için gerekli fırsatlara sahip olmayan, kısıtlı mali kaynakları bulunan ailelerden seçilmektedir. Eğitimciler uygun öğrencileri belirlemekte ve kurs bir Alman kuruluşu işe işbirliği içerisinde yürütülmektedir. Bu eğitimi alan öğrenciler işgücü piyasası için oldukça çekicidir ve çalışmaları boyunca bir işverenle sürekli temasa geçmektedir. Bu okulun sorumlu kuruluşu Ankara Sanayi Odası’dır ve okul, donanım ve eğitimci açısından kapsamlı kaynaklara sahiptir. Kızlar katılım gösterse de öğrencilerin çoğunluğu erkektir. • Yenimahalle Halk Eğitim Merkezi özellikle kadınlar ve kız çocuklarına yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bu merkezin amacı katılımcıların basit bir el sanatı öğrenerek veya dikiş nakış benzeri bir hobi edinerek aile ekonomisine katkıda bulunabilecek bir standarda ulaşmasını sağlamaktır. • Zonguldak ilinde engelli gençler çeşitli el sanatlarında çalışma ve eğitim alma fırsatını yakalamıştır. Ancak bu tür işler çok az gelir getirmekte ve bir ailenin geçimine sadece küçük bir katkı sağlayabilmektedir. Bu tür işlerden sağlanan gelir, engelli gençlerin yararına bir fona da aktarılabilir. • Halk Eğitim Merkezleri, düzenli eğitim sisteminin dışında olan kişilere odaklanmak üzere çok çeşitli yaygın eğitim fırsatları sunmaktadır. Bu merkezlerde hem hobi kursları hem de mesleki eğitim sunulmaktadır.

Page 22: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

20 

 

• İŞKUR çıraklık kursları sunmaktadır. Başvuran gençler 15 yaşında ve okulu bitirmiş olmalıdır. İŞKUR, öğrencilerin gıda ve ulaşım maliyetlerini karşılamakta ve eğitimcilere maaş vermektedir. Çıraklık sistemi genel olarak Türkiye’de gelişmiş durumdadır. Çok çeşitli uygulamalar vardır. Bunlardan biri, çırak olarak çalışanların çalışmalarına ek olarak haftada bir gün ek eğitim aldıkları mesleki eğitim merkezleridir. Bu merkezler devlet tarafından işgücü piyasasıyla yakın işbirliği içerisinde işletilmektedir. Merkezler ve okullar Türkiye’nin her ilinde faaliyettedir. İsveç • Klivet Södertälje’de genç işsizlerin iş bulmasına yardımcı olan yerel bir hizmet kurumudur. 2003 yılında devlet finansmanıyla yürütülen bir proje olarak çalışmalarına başlamış, çok iyi sonuçlara ulaşmış ve bugün sosyal hizmetler alanında düzenli faaliyet gösteren bir kurum haline gelmiştir. Bireye odaklanması ve her birey için özel çözüm oluşturmak üzere birlikte çalışan farklı meslekler, koçlar, proje yöneticileri, pedagojik ve idari personelin katılımıyla takım çalışması yapması başarı faktörleri arasında yer almıştır. • Communicare, gençler ve girişimcilik alanında çalışan bir kurumdur. Koçluk, çalışmalarının temellerinden birini oluşturur ve uygulanan yaklaşım birey odaklıdır. Dolayısıyla her bir bireyin yetenek, istek ve hayallerinden en iyi şekilde yararlanmak çok önemlidir. Çeşitli nedenlerle işgücü piyasasına girmekte zorluk yaşayan gençler için özel projeler ve eğitimler düzenlenmektedir. • İşgücü piyasası projesi Basta, girişimcilik aracılığıyla uyuşturucu bağımlılarının rehabilitasyonu konusunda çalışmalar yapan bir ortaktır. Buradaki amaç bilgi birikimine değil bireyin isteğine odaklanmaktır. Proje çok başarılı olmuş ve sadece uyuşturucu bağımlılarını hedef almakla kalmamış, yeni göçmenler ve gençler gibi işgücü piyasasına girmekte zorluk yaşayan diğer grupları da hedef kitlesine dâhil etmiştir. Engelli gençler için işgücü piyasası Seminer boyunca veriler İsveç’te engellilerle ilgili sorunlar konusunda faaliyet gösteren kurum olan Handisam’ın temsilcileri, Türkiye’de engellilere yönelik yerel bir kuruluşun temsilcisi ve sosyoloji Profesörü Peter Waara tarafından sağlanmıştır. Peter Waara sunumunda İsveç’teki Kristinehamn Belediyesi’ni başlangıç noktası olarak almış ve engelliler üzerine odaklanıştır. Ancak Waaran’nın düşüncesinin her alanda uygulanabileceği söylenebilir. Waara, “Kristinehamn’da ne yaptılar?” sorusunu yöneltmiş ve eklemiştir, “Kuşkusuz, bireylerdeki potansiyeli gören bir kuruluş ve bireylerin ve kuruluşların anlamlı bulduğu faaliyetler var.” Peter Waara’nın çıkarımları şöyleydi: Bireyin güçlendirilmesi eşittir yetkilendirme ki bu da İsveç’teki faaliyetlerde bir anahtar sözcük olmuştur. Peter Waara, “Toplumda değişim istiyorsanız, bu son derece önemlidir,” demiştir. “İnsanların diğer insanlar arasında bireyler olarak gelişmesine imkân tanıyarak, bireyi güçlendirirsiniz. Bireyin güçlenmesi ise, grubu güçlendirir. Burada kastedilen sadece engelliler değil engelli veya engelsiz, gruba dâhil olan herkestir.” “Bu sağlandığında, işsiz ve engelli bir kişiyi yetkilendirme yerine, en iyi çözümlerle hizmet sunulması fikrini terk edeceğiz. Bir grupla birlikte birey, yasal düzenlemeyi de içerebilecek yapısal bir değişimin yolunu açar.” Peter Waara, başlangıç noktası olarak bireyi almadığınız sürece, gerçek bir değişim sağlayamayacağınızı savunmaktadır.

Page 23: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

21 

 

Türkiye ve İsveç’teki yasalar Türkiye’de diğer koşulların yanında, kamu çalışanlarının yüzde dördünün ve özel bir şirkette çalışanların yüzde üçünün engelli olmasını şart koşan yasal düzenleme açıktır. Buradaki tek sorun, çok az insanın bu haktan haberdar olmasıdır. İŞKUR mevzuatla ilgili bilgilendirme çalışmalarında elinden geleni yapıyor olsa da konuya ilişkin bilgi bu haktan yararlanabilecek herkese ulaşamamaktadır. Engelli gençlerin işgücü piyasasındaki çıkarlarını koruyan ulusal düzeyde bir kuruluş yoktur. İsveç’te engellilerin profesyonel yaşamdaki haklarını düzenleyen bir yasa vardır. Bu yasa, ağır ve kalıcı engelleri bulunan kişilerin iyi yaşam koşuluna sahip olmalarını, günlük yaşamda ihtiyaç duydukları yardımı almalarını ve aldıkları destek ve hizmetler üzerinde söz sahibi olmalarını teminat altına alan haklara yöneliktir. Buradaki amaç, bireyin yaşamını diğer herkes gibi sürdürme fırsatına sahip olmasıdır. Avrupa Birliği’nde gençlik politikası Türkiye Avrupa Birliği’ne aday bir ülke, İsveç ise oldukça yeni bir üye devlettir. Bu durum Avrupa’yla bütünleşme ve AB kılavuzları ışığında gerçekleştirilen işbirliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu projenin amaçlarından biri Türkiye’nin gençlik politikasını AB’yle uyumlaştırmasına yardımcı olmaktır. İsveç, Türk ortağının Avrupa işbirliğine doğru yönlendirilmesi için ülkede gereken koşulları yaratan Avrupa gençlik politikasının oluşturulmasında etkin rol almıştır. İşbirliğinin AB boyutu İsveç, Kristinehamn’daki seminerde vurgulanmıştır. İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu’ndan gelen Susanne Zander, gençlik bakış açısından AB’nin istihdam politikalarına ilişkin bir sunum yapmıştır. Sunumlarda ortak istihdam politikasının gelişimi ve özellikle de Avrupa’da istihdam stratejisinin bir parçası olan Gençlik Paktı ele alınmıştır. Avrupa’da özel bir alanda en iyi uygulamaları geliştirmek için kullanılan Avrupa Sosyal Fonu tanıtılmıştır. Gençlerin işsizlikten istihdama geçişlerine yardımcı olmaya yönelik yöntemlerin bir derlemesi, Avrupa Sosyal Fonu projesi Gençlik kapsamında hazırlanmaktadır. Bugüne değin, Avrupa gençlik politikası iki kısımdan oluşmaktadır: Avrupa Gençlik Paktı ve Gençlik Üzerine Beyaz Kitap. Avrupa Gençlik Paktı Avrupa Komisyonu tarafından 2005 yılında gözden geçirilmiş Lizbon stratejisinin bir parçası olarak kabul edilen politik bir belgedir. Gençlik Paktı, iş ve aileyi birleştirmek için iyi bir denge ve imkânın sağlanmasına yardımcı olurken, gençlerin eğitim, hareketlilik, istihdam ve sosyal katılımını geliştirmeyi amaçlamaktadır. Gençlik Üzerine Beyaz Kitap Kasım 2001’de kabul edilmiş ve AB Üye Devletlerinin gençlik açısından öncelikli dört alanda işbirliğini artırmasını sağlamıştır: katılım, bilgilendirme, gönüllü faaliyetler ve gençlerin daha iyi anlaşılması ve gençler hakkında daha fazla bilgi edinme. 2009 yılı boyunca Avrupa Birliği bünyesindeki gençlik politikası çerçevesi gözden geçirilmiş ve sonraki yıllar için güncellenmiştir. Lizbon stratejisi ve istihdam politikası kılavuzları 2005 yılından bu yana yürürlüktedir ve başlangıç noktalarını aşağıdaki noktalardan almaktadır: • Dünya ekonomi küreselleşmektedir. • Bilgi, önemi giderek artan bir başarı etkeni olmaktadır – iyi eğitimli vatandaşlar. • Avrupa ekonomisinin modernize edilmesi gerekmektedir – AB ekonomi kuralları güncelliğini yitirmiştir ve modernizasyona ihtiyaç duymaktadır. • AB Üye Devletleri birbirleriyle daha sıkı bir bütünleşme halindedir. Ulusal istihdam politikaları yeterli değildir.

Hem İsveç hem de Türk delegasyonunda, AB’nin sunduğu yasal çerçeve ve fırsatlar konusunda ufak ama giderek büyüyen bir farkındalık hissedilmektedir. Her iki ülkedeki çeşitli eğitim kursları ve işgücü piyasası projeleri çeşitli yollarla AB ile alışveriş halindedir.

Page 24: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

22 

 

Bölgesel ve yerel boyut Türkiye Türkiye’de, belediyelerin gençlik işlerindeki rolü sınırlıdır ve gençlik politikası ve gençlik çalışmalarının büyük kısmı gençlik ve spor il müdürlüklerinin öncülüğünde illerde gerçekleştirilmektedir. İllerin daha ziyade politik ve idari bir işlevi vardır. Gençlerin işgücü piyasasına katılmasını sağlamak için yürütülen çeşitli bölgesel girişimlerin yanı sıra iller arasındaki eşitsizlikleri gidermek ve ortak amaçlar oluşturmak için tasarlanmış ulusal bir politika da vardır. İllerin özellikleri hesaba katılmakta ve gösterilen çabalar farklı yerel ihtiyaçlara göre uyarlanmaktadır. Ayrıca bu süreç bireysel oyuncularla, projeleri ve kişisel kaynaklarını devlet görevlileri veya politikacılar gibi yürüten gayretli kişilerle de yakından bağlantılıdır. KOSGEB, ülke çapındaki işgücü piyasası projeleriyle ve çeşitli şirketlerin desteğiyle çalışan merkezi bir kurumdur. KOSGEB farklı bölgesel ihtiyaçlar konusunda kapsamlı bir bilgi, araştırma ve farkındalık birikimine sahiptir. Ankara’da düzenlenen seminerlerde KOSGEB’i temsil eden Hakan Söğüt, “Bölgelerin kendi alanlarında gelişmesi kulağa hoş gelir. Ancak, iller karlı olmayan şirketlerle çalışmaya devam ederse, bu kalıcı bir yatırım kaybına neden olmaz mı?” demiştir. “Biz, bir alanın potansiyelini değerlendiriyor ve kurulu şirketleri değil, sadece başlangıç projelerini destekliyoruz. Kendilerini destekleyemeyen bir şirketin büyük olasılıkla temeli de yoktur. Türkiye’de Doğu ve Batı arasında farklılıklar vardır. Biz eşitliği vurguluyor ve yerel dinamikleri arıyoruz. Böylece bölgeler arasındaki eşitsizlikleri köprülerle gidermek için farklı modeller buluyoruz. Bölgelerde, endüstri ve okullar kapsamındaki çeşitli paydaşlarla temaslar kuruyoruz.” Söğüt, çalışmaların daha önce çok ilkel yöntemlerle yapıldığı bir sanayiyi örnek vermiştir. Bu sanayi, KOSGEB’in desteğiyle modern ve lider bir sanayiye dönüştürülmüştür. KOSGEB, araştırma ve bilgilendirme çalışmalarına yardım etme imkânına sahiptir ve aynı zamanda bir şirketi öne çıkaracak kampanyaları da destekleyebilmektedir. KOSGEB ayrıca yerel/bölgesel düzey dâhil olmak üzere yerel Türk iş toplumunu destekleyecek çeşitli başka araçlara da sahiptir. Bunlara örnek olarak, mikro-krediler, eğitim kursları ve danışmanlık hizmetleri verilebilir. Ayrıca güneydoğu bölgesi gibi dezavantajlı alanlara yatırım olarak sunulan ek kaynaklar da vardır. Türk toplumu ile işgücü piyasası konusunda iyi bir genel bakış sunan Türk işgücü piyasası araştırmacısı Yrd. Doç. Dr. Hakan Ercan şöyle demiştir; “Ancak, sadece güneydoğu dezavantajlı bölüm değildir, Karadeniz bölgesinin bir kısmının da kalkınma düzeyi oldukça düşüktür”. İsveç İsveç sistemi çok daha gelişmiş ve birbirine bağlantılı durumdadır. Yine de özellikle de başarılı işgücü piyasası projeleri açısından, ülkenin belediyeleri ve bölümleri arasında farklılıklar burada da mevcuttur. Kristinehamn Belediyesi, gençlerin gereksinimlerinin belediyedeki bütün kararlara ve seçimlere etki etmesini sağlayan başarılı gençlik politikasından dolayı işbirliğine katılması için özellikle seçilmiştir. Belediyede kalkınma biriminin başında bulunan Berndt Jendrny, "Ve bu, bütün gençleri kapsar,” demiştir. “Bizim amacımız, herkesin açık işgücü piyasasının birer parçası olmasıdır, engellilik burada bir engel oluşturmamalıdır.” Gençlerin gücünden yararlanmak, Berndt Jendrny’ye göre, toplum için uzun vadeli bir yatırımdır. “Gençlere yapılan yatırım, topluma büyüme olarak geri döner,” diyen Jendrny sözlerine şöyle devam etmiştir: “Kristinehamn’da, bir etki modeli ile gençlik politikasının uygulanmasına yönelik bir stratejik eylem planı oluşturulmuştur. Hiyerarşiden kaçınılması ve gerçekten söz sahibi olan bir gençlik konseyinin kurulması bu eylem planı kapsamında ele alınmaktadır.”

Page 25: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

23 

 

Başarı Etkenleri Farklı seminerler kapsamında, başarılı işgücü piyasası projeleri için başarı etkenleri tespit edilmiştir. Aşağıda, İsveç ve Türk katılımcıların görüşlerinin bir derlemesi sunulmuştur:

• İşbirliği – kurumlar ve yerel girişimler, STKlar ve yerel kuruluşlar veya AB programları ve ulusal/yerel kuruluşlar arasındaki işbirlikleri gibi. • Yetkilendirme – herkese olası en yüksek refah düzeyine ve kendi potansiyelini gerçekleştirme imkânına erişim sağlamak için bir bireyi veya grubu güçlendirmeye yönelik bir yöntemdir. İsveç işgücü piyasası projelerinde bu yöntem sıkça kullanılmaktadır ve çok başarılı bir yöntem olarak görülmektedir. • Toplumsal veya başka nedenlerden dolayı işgücü piyasasından yararlanmakta zorlanan gençleri hedefleyen özel çabalar. Böylece hem bireylere hem de topluma fayda sağlanmış olur. • Öğrencilerin işgücü piyasasıyla daha yakın irtibat kurmalarına yönelik fırsatlar. • Bireyin yaşamına değer veriyoruz. • Devletin yükümlülüğü yasa koymak değil, yasaların gözetilmesini sağlamaktır. • Vatandaşlarda sahip oldukları haklar konusunda farkındalık yaratmak. • İhtiyaçların tespiti. • Çeşitli idare ve kuruluşlar arasında iyi işbirliği. Şüphe ve rekabet yerine güven. • Açık politika. Şeffaflık. • Bireylerin ihtiyaç ve isteklerinin analizi. • İyi yöntemler (örneğin, engellilerin önündeki sorunlar giderilmeli, rehabilitasyon fırsatları hedefe yönelik ve kişiselleştirilmiş olmalıdır). • Çözüme odaklanma. • Grup çalışmasına ek olarak bireysel çabalar ve gayret. • Önce çalışma sonra ise işlev denetiminden ibaret olan bir sistem yerine, performansını amaçlarına göre takip eden ve izleyen bir sistem. • İnsan odaklı. • Belediyenin, bütün faaliyetlerde gözetilecek çalışmalar geliştirmeye yönelik stratejik vizyonu. • Bütün faaliyetlerde keyifli, sevecen ve hiyerarşiden uzak yapı. • Katılımcılar arasında öz saygı. • Faaliyetlere ve bireylere uyarlanmış, iyi geliştirilmiş yöntemler, gerektiğinde değiştirilmesi kolay uygulamalar. • Gençlerin faaliyetlere dahil olmasına izin verilmesi, söz sahibi olmaları ve eleştirmeleri konusunda teşvik edilmeleri. • Öğrenciler/katılımcılar/gençler arasında örgütlenme. İşyeri toplantıları, öğrenci kulüpleri vb. • Belediyenin iyi niyeti ve desteği. • Ortak ve açık amaçlar. • Gayretli insanlar, doğru yerde doğru kişiler, çalışanlar arasında bağlılık.

Page 26: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler

24 

 

Daha ileri işbirliğine yönelik fikirler Katılımcılar gelecekteki çalışmalarında kullanmak üzere yeni fikirler edinmiştir. Türk çıraklık sisteminin verdiği iyi sonuçlar, İsveç’te daha önceleri yaygın olarak uygulanmış olan bu sistem için yeni fikirlere ilham kaynağı olmuş, çıraklık eğitiminin, nitelikli işgücüne gidecek alternatif bir yol olarak düşünülmesini sağlamıştır. Ayrıca Türkiye’nin aksine, işverenlerin çalışanlarını doğrudan okullardan istihdam etmesi İsveç’te alışılmış bir uygulama değildir. Türk katılımcılar da İsveç’te iş arayanların çoğuna ulaşan ve herkese istihdam sağlamak için yüksek amaçlar güden daha oturmuş İsveç İstihdam Hizmeti’nden etkilenmiştir. Bireyselci yaklaşım da birçok Türk katılımcıyı etkilemiş ve onlara ilham vermiştir. Aşağıda daha ileri işbirliğine yönelik fikirlerin örnekleri sunulmuştur: • Engellilik konusunda çalışan ortaklar, engellilerin topluma dâhil edilmesine yönelik ortak yöntemlerle ileri çalışmalar yapma isteğindedir. • Meslek ve eğitim odaklı gençlik değişimleri. Gençler, odak gruplarına katılarak, başlangıçtan itibaren çalışmalara dâhil edilmelidir. Bunun için atılacak ilk adım, AB’den fon talep etmek olacaktır. • İki ülkedeki istihdam kurumları, gençlere yönelik hizmet sunmak üzere birlikte çalışacaktır. Bu kurumlar, kullanılan yöntemleri ve çeşitli kuruluş ve paydaşları gözden geçirebilecektir. • İşsizlikle mücadele projelerinde işbirliği. Gençlerin kendi girişimlerine fırsat tanımak için günlük yaşamda kullanılabilecek yöntemlerin geliştirilmesi. Bu proje, gençleri ve gençlik hizmetlerinde çalışanları kapsayacaktır. • AB Gençlik ve Avrupa Gönüllü Hizmeti programları aracılığıyla gönüllü değişimi. • Ülkelerdeki işletme ve kuruluşlara yapılacak karşılıklı ziyaretler aracılığıyla engellilerin istihdama nasıl dâhil edilebileceği konusunda belediyeler ve bölgeler arasında işbirliği yapılması. • Türkiye’den üç il, İsveç örneğinden alınan ilhamla, engelliler için kültür, eğitim ve istihdam konularında işbirliği yapma isteğindedir.

Page 27: Olanaklar ve Fırsatlar ‐ İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler