Nuriye ve Semih’in Talepleri Kabul Edilsin!yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY026.pdf ·...

58
www.yuruyus-info.org [email protected] [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 26 6 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus-info.org AMERİKAN ÜSLERİ, YÜZLERCE TIR SİLAH, AMERİKALI KOMUTANLARIN AÇIKLAMALARI, YPG VE ABD BAYRAKLARININ YAN YANA DALGALANDIĞI BİNALAR… 1- 31 Temmuz itibariyle, ABD'nin YPG'ye yaptığı askeri yardım miktarı 909 tır 2- PKK, YPG bölgesindeki Amerikan üslerinin sayısı 10'a ulaştı 3- Amerikalı komutan, YPG isminin değiştirilip SDG isminin verilmesini kendilerinin söylediğini açıkladı 4- Amerika, Suriye'de SADECE YPG ile işbirliği yaptıklarını açıkladı 5- YPG açıkladı: Amerika Suriye'yi terk etmesin! Bu Tablo Halkların Safını Terk Edip, Emperyalizmin Safına Geçmenin Tablosudur! Direniş, Direnme Hakkını Savunarak Yoluna Devam Ediyor Bulunduğumuz, Her Yer Direniş Alanıdır Nuriye ve Semih’in Talepleri Kabul Edilsin! 30 Temmuz Günü Halk Cephesi’nin Çağrısıyla 1 Günlük Açlık Grevleri Yapıldı

Transcript of Nuriye ve Semih’in Talepleri Kabul Edilsin!yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY026.pdf ·...

www.yuruyus-info.org

[email protected]

[email protected]

om

Haftalık DergiSayı: 26

6 Ağustos 2017Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

www.yuruyus-in

fo.org

AMERİKAN ÜSLERİ, YÜZLERCE TIR SİLAH, AMERİKALI KOMUTANLARIN AÇIKLAMALARI, YPG VE ABD BAYRAKLARININ YAN YANA DALGALANDIĞI BİNALAR…

1- 31 Temmuz itibariyle, ABD'nin YPG'ye yaptığı askeri yardım miktarı 909 tır2- PKK, YPG bölgesindeki Amerikan üslerinin sayısı 10'a ulaştı 3- Amerikalı komutan, YPG isminin değiştirilip SDG isminin verilmesini kendilerinin söylediğini açıkladı4- Amerika, Suriye'de SADECE YPG ile işbirliği yaptıklarını açıkladı 5- YPG açıkladı: Amerika Suriye'yi terk etmesin! Bu Tablo Halkların Safını Terk Edip, Emperyalizmin Safına Geçmenin Tablosudur!

Direniş, Direnme Hakkını Savunarak Yoluna Devam Ediyor

Bulunduğumuz, Her Yer Direniş Alanıdır

Nuriye ve Semih’in Talepleri Kabul Edilsin!30 Temmuz Günü Halk Cephesi’nin Çağrısıyla

1 Günlük Açlık Grevleri Yapıldı

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

www.yuruyus-info.org [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 45

Mail: [email protected]

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.

Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /

Yenibosna / İST.

Tel: (0-212) 452 23 02

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

DİRENMEYEN SAVAŞMAYAN HEP İLERİ VE

HALK DEMEYENYENİLİR!

ÇÜNKÜ;savaşta en ufak bir

tereddüt durağanlığı, durağanlık paniği,

panik kaçışı getirecektir.KAÇIŞIN SONUYENİLGİDİR!

ii ç i n d e k i l e r

16 Röportaj: Belçika’da uzunyürüyüşe katılan 10 yaşındaki

Meral ile röportaj...

17 İstanbul Okmeydanı’nda polisinzırhlı aracı, Suriyeli çocuğuezdi. Halkevleri polisi aradı

18 Dersim bombalanıyor.Bombalar altında büyüyençocuklar hesap soracak

20 Devrim için savaşın olmadığı,emperyalizminhakimiyetindeki dünya,uyuşturucunun, mafyanınegemen olduğu bir dünyadır-3

23 Sorunlar-Çözümler:Söylemekle yetinmek

24 Halk Meclisleri: Bir çalışmayöntemi: Kampanya

26 Mahalleler: Mahallede bir gün

28 Milisler, MahalleninŞahanlarıdır: Panzerlerekarşı Şahanlar, çetelere karşıŞahanlar

29 Devrimci İşçi Hareketi: İşcinayetlerinin sorumlusutekeller ve AKP’dir

31 Kamu Emekçileri Cephesi:Nuriye ve Semih’in sesine sesolmaya, haklı direnişlerini heralana taşımaya devam ediyoruz

33 Halkın Mühendis Mimarları:Doğal olayları afete çeviren,

8 Devrimciliğin Köşe Taşları:Toplantı yapmak, kitleleriseferber etmenin aracıdır

9 Biz Diyoruz ki: Amerikan üsleriişgal, katliam ve yozlaştırmamerkezleridir

10 Yüksel’de yakılan direniş ateşiArmutlu’da harlanıyor...

12 Bir gözaltı süreci... Aslolanmeşruluk, sahiplenmek vedirenmektir. Ankaradirenişinde hepsi vardı

14 Röportaj: İşkenceci AKPpolisinin, kolunu kırdığıTAYAD’lı Zeynel Danacı ileyaptığımız röportajı

yayınlıyoruz

15 Hayatın Öğrettikleri:Belçika’daki uzun yürüyüşçocuklarımıza öğretiyor:“Bildirileri sadecedağıtmıyorum ki, ben deokudum

4 YPG, işbirlikçilik bataklığındaher gün biraz daha derinegömülüyor. Türkiye devrimcihareketi olarak, ABD’yleyapılan bu işbirliğini mahkumediyoruz

BULUNDUĞUMUZ HER YERDİRENİŞ ALANIDIR!

AKP faşizminin rant politikalarıdır

35 Sloganlarımız-Geleneklerimiz:

36 Devrimcilik Akıl Tamirciliğidir:Teorik derinliğimizi arttırmalı,hayatın ve bilimin yasalarınıöğrenmeliyiz

38 Liseliyiz Biz: Liseli Dev-Genç’liler,sorun çözmeyi öğreneceğiz.

39 Ülkemizde Gençlik:

41 Kelimelerimiz: Halk savaşı çizgisi

42 Nuriye ve Semih’in kaçırılmasıAKP’nin siyasi ölü olduğununkanıtıdır

44 Nuriye ve Semih’in açlığını ve haklıdirenişini açlığımızla paylaşıyoruz

47 Yürüyüş’ümüzüdurduramayacaksınız

48 Tek tip elbise uygulamasından

vazgeçin, denemeye kalkmayın!

49 Yeni Akit gazetesi Grup Yorum’ asaldırıyor

50 Avrupa’da Yürüyüş:

54 Avrupa’daki Biz: Tatilde sizibekleyen sadece akrabalarınızdeğil! Direnişler, direnişçiler,mücadelemizin mahalleleri,demokratik kurumlarımız,şehitlerimiz de sizi bekliyor

56 Yitirdiklerimiz

58 Almanya, Grup Yorum konseriniyasaklamaya çalışıyor

MEHMET AMCAMIZ,KÜÇÜKARMUTLU DA,NURİYE VE SEMİH İÇİNSÜRESİZ AÇLIK GREVİNDE...

MEHMET AMCAMIZIN YANINDA OLALIM, ONA DESTEK VERELİM... TEL. İRTİBAT: 0553 169 14 78

1- 31 Temmuz itibarıyla, ABD'ninYPG'ye yaptığı askeri yardım miktarı909 tır.

2- PKK, YPG bölgesindeki Amerikanüslerinin sayısı 10'a ulaştı.

3- Amerikalı komutan, YPG isminindeğiştirilip SDG isminin verilmesinikendilerinin söylediğini açıkladı.

4- Amerika, Suriye'de SADECE YPGile işbirliği yaptıklarını açıkladı.

5- YPG açıkladı: Amerika Suriye'yiterk etmesin!

Dünya saflaşmıştır: Emperyalizm vehalklar.

Dünya ezenler ve ezilen olarak ikiyebölünmüştür.

Dünya sömürenler ve sömürülenlerolarak ikiye bölünmüştür.

Politikada, ideolojide, kültürde, askerialanda yapılanlar, ya birine, ya diğerinehizmet eder.

Yukarıdaki beş maddeyi alt alta koy-duğumuzda, ortaya apaçık bir tablo çı-kıyor: İşbirlikçiliğin tablosu.

Halkların safını terk edip, emperya-lizmin safına geçmenin tablosu.

Amerikan SilahıylaHalk İçin Savaşılamaz!

Amerika'nın Haziran ayından buyana, 31 Temmuz itibariyle YPG'yeyaptığı askeri yardımların miktarı 909tıra ulaştı.

909 tırda, zırhlı askeri araçlar, on-binlerce kalaşnikof, binlerce makinalı,onbinlerce mermi, binlerce havan, kı-sacası bir savaşta gerekli her türlü silahvar.

Peki hangi savaş?

Bu savaş, Amerika'nın, Ortadoğu veSuriye politikaları doğrultusunda sür-dürülen bir savaştır.

Bu savaşta KÜRT HALKININ ÇI-KARI YOKTUR.

Bu savaşta ARAP halkının çıkarıyoktur.

Bu savaşta TÜRK halkının çıkarıyoktur.

Bu savaşta HİÇBİR halkın çıkarıyoktur.

Zaten; halkın çıkarına olan bir savaşa,veya halkın çıkarı için savaşan bir örgüte,Amerika'nın silah vermesi, eşyanın do-ğasına aykırıdır. Emperyalizmin doğasınaaykırıdır.

PKK'nin, YPG'nin Rakka'da ve Su-riye'de yürüttüğü savaş artık, hiçbir tar-tışmaya yer yok ki, Amerikan politikalarıdoğrultusunda, Amerika'nın çıkarlarıiçin bir savaştır.

Üsler, yüzlerce tır silah, Amerikalıkomutanların açıklamaları, YPG'lilerleABD'lilerin fotoğrafları, YPG ve ABDbayraklarının yan yana dalgalandığı bi-nalar, HER ŞEY BUNU KANITLA-MAKTADIR.

Amerikan Üsleri, Yüzlerce Tır Silah, Amerikalı Komutanların Açıklamaları, YPG ve ABD Bayraklarının Yan Yana Dalgalandığı Binalar…

YPG, İşbirlikçilik Bataklığında Her Gün Biraz Daha Derine Gömülüyor

TÜRKİYE DEVRİMCİ HAREKETİ OLARAK,ABD'YLE YAPILAN BU İŞBİRLİĞİNİ MAHKUM EDİYORUZ

1- 31 Temmuz itibariyle,ABD'nin YPG'ye yaptığı as-keri yardım miktarı 909 tır.

2- PKK, YPG bölgesindekiAmerikan üslerinin sayısı 10'aulaştı.

3- Amerikalı komutan, YPGisminin değiştirilip SDG is-minin verilmesini kendilerininsöylediğini açıkladı.

4- Amerika, Suriye'de SA-DECE YPG ile işbirliği yap-tıklarını açıkladı.

5- YPG açıkladı: AmerikaSuriye'yi terk etmesin!

YPG, "Halk Koruma Bir-likleri" demektir. Fakat artıkbu gücü, bu şekilde adlandır-mak mümkün değildir. YPG,"Amerikayı Koruma Birlik-leri"dir artık.

YPG, Amerikan çıkarlarınıkorumaktadır. 10 üs, Ameri-kan çıkarlarının üssüdür.

YPG, Amerikan askerlerinikorumaktadır. Aylardır Suri-ye'de savaş alanının ortasındaolan Amerikan askerleri, bü-tün bu süre boyunca bir tek,evet sadece bir askerini kay-betmiştir. O da bomba patla-ması sonucu ölmüştür.

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 44

ABD'yi Ortadoğu'yaYerleştiren YPG!Üsler Hangi AmacaHizmet Ediyor?

Üs ne demektir?

Bir ülkenin başka ülke toprakla-rında askeri operasyonlar için, ken-dine kışlalar, tesisler kurmasıdır.

Emperyalist üsler, bilindiği gibi,askeri, ticari, kültürel alanlarda çeşitliroller üstlenmişlerdir. Her üs aynızamanda bir istihbarat merkezidir.İşkence ve sorgu merkezi olarak kul-lanılan üsler de vardır, katliam vesaldırı planlarının yapıldığı üsler de.

Amerikan emperyalizminin üsleri,dünyanın her yerinde aynı özelliğesahiptir; hepsi dünya halklarına, dev-rimcilere ve sosyalizme karşı saldırıüsleridir.

İşte bu üslerden bugün YPG böl-gesinde, 10 adet üs açılmıştır.

ABD, bugün YPG bölgesinde,iki hava üssü dışında, 8 adet askerinoktaya sahiptir.

ABD, ilk olarak PKK/YPG kont-rolündeki Rümeylan'da Ekim 2015'te,Kobani'nin güneyindeki Harab Işk'dada Mart 2016'da hava üsleri kurdu.Bugün bunların sayısı 10'a ulaşmışdurumda.

Suriye'de hiç üssü yoktu Ameri-ka'nın. Kürt milliyetçiliği aracılığıylaAmerika Rojova'ya, Suriye'ye, Or-tadoğu'ya yerleşiyor.

Bunlar neyin üsleri? Cevabınıherkes biliyor. Amerika neden üskurar? Dünya tarihine bakıldığındagörülür ki, bu sorunun cevabında,halkların kanı, gözyaşı vardır. Mil-yonlarca insanın katledilmesi vardır.

Katliam, işgal, işkence, bağımlılıkve yozlaşma vardır.

YPG bölgesindeki Amerikan üs-lerini gösteren haritalar, emperyalizmişbirlikçiliğinin utanç verici resmidir.

Bu resmi yaratanların, ilerici, de-

mokrat, ulusalcı, yurtsever, vatansever,devrimci, bu veya buna benzer hiçbirsıfatla bir ilgisi yoktur ve olamaz.

Amerikalı KomutanAçıkladı: YPG İsminiDeğiştirmelerini Biz Söyledik

Geçen hafta basında ABD vePKK, YPG arasındaki ilişkiyi gös-teren bir haber daha yayınlandı. Haberaynen şöyleydi:

"ABD Özel Kuvvetler KomutanıOrgeneral Raymond Thomas, Tür-kiye'nin, terör örgütü PKK ile ilişkiligörmesi sebebiyle YPG'ye "isim de-ğiştirme" tavsiyesinde bulunduklarını,bunun üzerine örgütün, adını "SuriyeDemokratik Güçleri" (SDG) olarakdeğiştirdiğini söyledi."

Bu haber, kimse tarafından red-dedilmedi, tekzip edilmedi.

Tekzip edilse de kimse inanmazdı.Çünkü, açıklama gelişmelere tama-men uygundur.

İşbirlikçiliğin, bağımlılığın geldiğinokta işte budur: Amerika adınızıdeğiştirin dedi. Kürt milliyetçi hareketadını değiştirdi.

ABD, bunu isterken "24 saat için-de değişmeli" diyor ve bu istek 24saat içinde gerçekleştiriliyor. Hızabakın. İşbirlikçiliğin hızı. ABD'ninbir dediğini iki etmiyor ve saniye

sektirmiyorlar.

Ad değiştirmek emperyalizminve işbirlikçilerinin halkların gözünüboyamak, halkları aldatmak için baş-vurdukları yöntemlerden biridir.

Katliamcı yüzlerini cilalamak için-dir.

Örneğin Amerika'nın işgallerindekullandığı BlackWater adlı katliamcıaskeri gücün adının değişmesi gibi.

Peki YPG ne için değiştirdi?

Amerikan emperyalizmiyle Tür-kiye oligarşisi arasındaki pazarlıklaramalzeme yapmıştır adını.

Bir örgütün adı, tarihidir, siyase-tidir, ideolojisidir.

Amerika Kürt Milliyetçi hareketinadına bile müdahale etmiştir.

Ama burada asıl üzerinde dura-cağımız yan, Amerika'nın müdahaleetmesi değil, PKK'nin, YPG'nin bumüdahaleyi dünyanın en doğal işiymişgibi kabul etmesidir,

Amerika emperyalisttir. Her şeyemüdahale eder.

Emperyalizm sömürgecidir. Te-kelcidir. Bu yüzden elini veren kolunuve hatta vücudunu kurtaramaz.

Tüm yeni-sömürgelerin geçtiğibu yoldan şimdi PKK ve YPG geçi-yor. Üstelik de çok hızlı geçiyorlar.

Her şey açıkça ortadadır; Amerikanemperyalizmi, PKK ve YPG'nin her

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

5Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

şeyine müdahale eder hale gelmiştir.

Bunun siyasal olarak tek bir adıvardır: İşbirlikçilik ve bağımlılık.

İşbirlikçiliğin ve bağımlılığın ideo-lojik karşılığı ise, kendi halkına ihanetetmek, kendi halkının değil, emper-yalizmin çıkarlarını savunmaktır.

YPG, İsmini SDG OlarakDeğil, Başka TürlüDeğiştirmelidir

YPG, "Halk Koruma Birlikleri"demektir. Fakat artık bu gücü, buşekilde adlandırmak mümkün değildir.YPG, "Amerikayı Koruma Birlikle-ri"dir artık.

YPG, Amerikan çıkarlarını ko-rumaktadır. 10 üs, Amerikan çıkar-larının üssüdür.

YPG, Amerikan askerlerini ko-rumaktadır. Aylardır Suriye'de savaşalanının ortasında olan Amerikan as-kerleri, bütün bu süre boyunca birtek, evet sadece bir askerini kaybet-miştir. O da bomba patlaması sonucuölmüştür.

Amerikan tekellerinin sesi olanWashington Post gazetesinin yazarıDavid Robert Ignatius'un "Suriye'dekiCesur Amerikalılarla Tanışın" başlıklıyazısında, bu "tek asker"in ölümüşöyle anlatılıyor:

"Araç sürekli sarsılırken, başçavuşburanın 40 mil kadar kuzeyinde birevde güçlendirilmiş patlayıcıyla öl-dürülen bir arkadaşı hakkında ko-nuşmaya başladı. Denizci AstsubayScott C. Dayton bu gibi askeri ge-reçlerin etkisizleştirilmesinde görev-lendirilmişti. Birlikte çalıştığı ABDve Suriyeli dost askerleri korumayaçalışırken öldüğü söylenmişti. Mu-cizevi şekilde, şimdiye kadar Suriye’deABD ve müttefiklerinin İslam Dev-leti’ni bir kasabadan diğerine ko-varken Suriye’de savaşta ölen tekAmerikalıdır."

Bugüne kadar "mucizevi şekilde"sadece bir Amerikalı ölmüş.

Mucizeyi yaratan, Kürt milliyet-çileridir.

Çünkü Amerikan askerleri yerineYPG askerleri ölmektedir.

Yani, Amerikalı coniler yerine,Kürt halkının, Arap halkının çocuklarıölmektedir.

Bu anlamda, YPG'nin isminin"Amerikayı Koruma Birlikleri" olarakdeğiştirilmesinin daha uygun olması,sadece siyasi bir benzetme değil, as-keri, fiziki durumun ifadesidir.

ABD Açıkladı: Suriye'deSadece YPG ileHareket Ediyoruz

1 Ağustos'ta da "IŞİD Karşıtı Koa-lisyon"daki ABD sözcüsü, televiz-

yonlarda şu açıklamayı yaptı:

"Suriye'de yalnızca YPG ile bir-likte hareket ediyoruz."

Yalnızca YPG ile!

PKK ve YPG bu açıklamadan"memnuniyet" duyuyorlar. Öyle ol-malı ki Amerikalı komutanların buve benzeri açıklamalarına, Kürt mil-liyetçi hareketin basın yayın organ-larında gayet normal bir şeymiş gibiyer veriyorlar.

Fakat, bu açıklama, asla onur vegurur duyulacak bir açıklama değildir.Bu açıklama, tarih ve halklar karşı-sında savunulabilecek bir açıklamadeğildir.

Şimdi kendilerini, çevrelerini şuveya bu biçimde "ikna" ediyor ola-bilirler. Tarihi ikna edemezler.

PKK ve MLKP, Sur'u,Suruç'u İstismar Ederek,ABD İşbirlikçiliğiniAklayamaz veAçıklayamazlar!

İşbirlikçilik, açıklaması, izahı zorbir iştir. PKK ve MLKP de aynı zor-luğu yaşıyor, bunun için, Sur'a, Su-ruç'a sarılıyorlar.

Kürt milliyetçi hareket ve kuyru-ğundakiler, şöyle diyor örneğin:

"Rakka Suruç'un intikam hamle-sidir." (Etkin Haber Ajansı, 25 Tem-muz 2017)

Ne ilgisi var?

Bu, Amerikan işbirlikçiliğini meş-ru ve masum göstermek için, halkınacılarını kullanmak ve istismar et-mektir.

Sur'un intikamını Amerikan si-lahlarıyla mı alacaksınız?

Sur'da katliam olurken sustunuz.

Sur'un intikamını almak için kı-lınızı kıpırdatmadınız.

Şimdi Amerika adına savaşırken,Sur'u kullanıyorsunuz.

Bu riyakar ve mide bulandırıcıbir burjuva politikacılığıdır. Hiç de-ğilse, Sur'u, Kürt halkımızın bu büyükacısını ve sizin bu büyük utancınızıkullanmayın. Sur'da şehit düşenleresaygı duyun.

PKK'nin kuyruğundaki si­yasi hareketlerin sıfatları neolursa olsun, onlar bu lanetli,halk düşmanı işbirliğini doğ­rudan veya dolaylı onayla­dıkları sürece, ilerici olmaözelliklerini kaybetmişlerveya çok yakın zamanda kay­bedeceklerdir.

Türkiye solunun en temelsloganları şunlardır:

KAHROLSUN AMERİKANEMPERYALİZMİ

KATİL AMERİKA!NATO’YA HAYIR!

Sol bu sloganları reddede­mez. Reddederse sol olmak­tan çıkar.

Devrimciliğin en temel öl­çülerini yoketmektir bu...

O halde solun tarih içindeemekle, kanla yarattığı anti­emperyalist mücadele gele­neğinin neresine oturuyor bulişki...

Hayır! Bu ilişki kabul edi­lemez. Amerikan silahlarınıkuşanan, Amerikan üslerinivatanına taşıyan bir örgüthalkın karşısına sol olarak çı­kamaz.

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 6

Emperyalizmle kurdukları ilişki,emperyalzmle işbirliği yapmak Kürthalkının nezdinde ve halklar nezdindeKürt milliyetçi hareketinin meşrulu-ğunu ortadan kaldırmaktadır. Bu ne-denle PKK ve YPG şimdi bu tür ge-rekçelerle işbirliğini meşru ve haklıgöstermeye, cilalamaya çalışıyorlar.

ESP çizgisindeki Etkin HaberAjansı'nın sayfalarında da benzeryorumlar, açıklamalar yayınlanıyor:“'Rakka'nın düşüşü AKP faşizmi içinde yenilgi olacak..."

"Suruç'ta katledilen 33'lerin ira-desi Rakka'da savaşıyor". (Enter-nasyonalist Özgürlük Taburu Komu-tanı Şengül Doza ile röportaj: EtkinHaber Ajansı, 28 Temmuz 2017)

Biz devrimci siyasette buna de-magoji diyoruz. PKK'nin kuyruğundaAmerikan işbirlikçiliğine kadar sü-rüklenen ESP ve MLKP, tıpkı PKKgibi yorumlarla Rakka'da ne aradık-larını açıklamaya çalışıyor. Ama açık-layamıyor.

Kimse işbirliğini açıklayamaz.

Kimse dünya halklarını, katiliAmerikan emperyalizmiyle işbirliğinihaklı ve meşru gösterecek bir izahyapamaz.

Amerikan silahlarıyla, Amerikanemperyalizmiyle koyun koyunaSur'un intikamı alınmaz.

Amerikalı komutan açıklıyor işte;"sadece YPG ile ittifak yapıyoruz":

Yarın bu açıklamalar, onların halk-lara karşı emperyalizmle işbirliğininkanıtları olarak, suç olarak karşılarınaçıkacaktır.

Yola, yurtsuz bırakılan halkınaözgür bir vatan kazanmak için çıkan,yola çıkarken, adını "İşçi partisi"olarak koyan ve sosyalizmi savun-duğunu söyleyen bir örgüt için, ula-şılan bu nokta, dünyada benzerineçok az rastlanan bir savrulma ve safdeğiştirmedir.

Amerikan EmperyalizmineYalvarmanın UtancınıTarihine Yazanlar,Halkların YüzüneNasıl Bakacak?

İşte başta 5 maddede sözünü et-tiğimiz açıklama:

"PYD öncülüğündeki Suriye De-mokratik Konseyi (DSK), Rakka'nınDEAŞ'tan temizlenmesinin ardındanABD'nin bölgede uzun süre kalmasıgerektiğini söyledi.

Associated Press’e (AP) konuşankonseyin eş başkanı İlham Ahmed,terör örgütü DEAŞ sonrası Rakka'daoluşacak ortam için ABD’nin uzunvadeli siyasi ve finansal desteğineihtiyaç duyacaklarını belirtti." (İn-ternet Haber, 26 Temmuz 2017)

909 tır yetmemiş anlaşılan.

ABD'den SİYASİ VE FİNAN-SAL destek isteniyor.

ABD istenen desteği verecektir.Bundan kuşkuları olmasın. ÇünküABD, kendisine 23 sentlik asker verentüm ülkelere (ve örgütlere) bunun kar-şılığında krediler vermiştir.

Türkiye oligarşisinin aldığı kre-diler bu niteliktedir. Latin Amerika'nınfaşist diktatörlükleri, Amerikan em-peryalizminin çıkarlarını savunduklarıonyıllar boyunca, ABD'den siyasi vefinansal destek görmüşler, bu desteklekendi halklarını katletmiş, kendi ül-kelerindeki devrimci örgütlere karşıyok etme savaşı sürdürmüşlerdir.

TÜRK, KÜRT, ARAP VE TÜMDÜNYA HALKLARI!

BİLİN Kİ; TÜRKİYE DEVRİM-Cİ HAREKETİ

ANTİ-EMPERYALİST, ANTİ-OLİGARŞİK ÇİZGİSİNDEN BİRMİLİM SAPMADAN MÜCADE-LESİNE DEVAM EDİYOR

Şu net olarak bilinmelidir ki;

PKK'nin, YPG'nin Amerikan em-

peryalizmiyle kurduğu hiçbir ilişki,hiçbir işbirliği Türkiye solunu bağlamaz.

Türkiye devrimci hareketinin builişki ve işbirliğinin tek bir adımınabile onayı yoktur. Tersine halklarınçıkarlarına tamamen karşı olan builişkiyi mahkum ediyoruz.

PKK'nin kuyruğundaki siyasi ha-reketlerin sıfatları ne olursa olsun,onlar bu lanetli, halk düşmanı işbir-liğini doğrudan veya dolaylı onay-ladıkları sürece, ilerici olma özel-liklerini kaybetmişler veya çok yakınzamanda kaybedeceklerdir.

Türkiye solunun en temel slo-ganları şunlardır:

KAHROLSUN AMERİKANEMPERYALİZMİ

KATİL AMERİKA!

NATO’YA HAYIR!

Sol bu sloganları reddedemez.Reddederse sol olmaktan çıkar.

Devrimciliğin en temel ölçüleriniyok etmektir bu.

O halde solun tarih içinde emekle,kanla yarattığı anti-emperyalist mü-cadele geleneğinin neresine oturuyorbu ilişki?

Hayır! Bu ilişki kabul edilemez.Amerikan silahlarını kuşanan, Ame-rikan üslerini vatanına taşıyan bir örgüt,halkın karşısına sol olarak çıkamaz.

Türkiye solu, anti-emperyalist mü-cadelesiyle bir tarih yazmıştır. Anti-emperyalist çizgisindeki kararlılık vetutarlılıkla, dünya solu ve halkları açı-sından bir örnek yaratmıştır.

Bu yanıyla da, onur duyduğumuzbu tarihi çizginin sürdürücüsüyüz.

Yeryüzündeki tüm siyasi hare-ketler emperyalizmle uzlaşsa da, bizuzlaşmayacağız.

Onyıllar önce ilan etmişizdir;

BU TOPRAKLARDAN EMPER-YALİZMİ KOVACAĞIZ.

Sözümüz sözdür.

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

77Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

1-Birden çok kişinin bir sorun,olay veya konu üzerinde görüşmeyapmak amacıyla biraraya gelmele-rine toplantı denir.

2 -Toplantılar politikalarımızı or-taya çıkartan ya da zenginleştirenve bunu hayata geçiren temel organ-dır.

3-Toplantılar kolektivizmi işlet-tiğimiz, halkı çalışmalara kattığımız,düşüncelerini, yaratıcılıklarını ortayaçıkardığımız alanlardır.

4- Toplantılar bizim okulumuzdur.Her bir toplantı, o okulda gördüğümüzderslerden biridir. Sadece eğitim ça-lışması yaparken değil o toplantınıngündemi ne olursa olsun, bu böyledir.İster pratik faaliyetlerimizi konuşuyorolalım, ister eleştiri-özeleştiri, istereğitim çalışması yapıyor olalım veyaisterse halk toplantısı olsun, isterdar, ister geniş bir toplantı olsun;her toplantı, katılan herkes için eğiticibir özellik taşır.

5-Komite veya genişletilmiş ko-mite kapsamındaki toplantılar, kad-rolaşma açısından da son dereceönemlidirler. Kadro adayları, kadrolar,yönetmeyi bir bakıma bu tür toplan-tılarda öğrenirler. Yöneticiadayları, yönetmeyi ve yö-netmenin en önemli parçasıolarak bir işi örgütleme,insanlara yaklaşım, kadropolitikası, çok çeşitli so-runların çözümü gibi ko-nularda bu tür toplantılardadeneyim kazanırlar. Buradasözü edilen sadece pratikbir deneyim de değildir,ideolojik, politik bir biri-kimdir. Çünkü toplantılardaelbette sorunlar sadece pra-tik olarak şu şöyle olsun,bu böyle olsun diye konu-şulmaz, şöyle veya böyleolmasının ideolojik, politikgerekçeleri de konuşulur.

6- Yaptığımız toplantı 3 bölümdenoluşmalıdır:

- Gündemin konusu veya sorunu,ortaya konulmalı ve bu konu veyasorunla ilgili herkes düşüncesini dilegetirmelidir.

-Çözüm üzerinde tartışılmalıdır.

- Çözümler ortaya konduktan son-ra hayata geçirmek için kararlar alın-malıdır.

7-Toplantılar düzenli ve disiplinliolmalıdır. Her kişi toplantıya zama-nında gelmeli, erken çıkacağı ve ko-nuşacağı zaman izin almalıdır.

8- Toplantının her bölümünde ka-tılımcılar fikirlerini dile getirmelidir.Sessiz kalmamalıdır.

9-Toplantıdan önce herkes konu-şulacak konu, sorun hakkında hazırlıkyapmış olmalıdır. Hazırlık yapmakhem bize zaman kazandıracak hemde toplantıların daha dinamik ve ve-rimli geçmesini sağlayacaktır.

10- Toplantılarımızın devrimcidinamiğe sahip olmasını, eğitim vekitleleri ikna etmenin aracı halinegetirmeyi istiyorsak; önce bizim ka-famız açık olacak. Önce biz ikna

olacağız, sonra toplantı katılımcılarınıikna edeceğiz, sonra da kitleleri iknaedeceğiz.

11- Toplantılarımızda ayaklarıyere basan plan ve programlar yap-malıyız. Aldığımız kararlar hayattankopuk olmamalıdır, hayattan kopukolursa kitlelere ulaşamaz, hayattankopuk olursa sonuç alamayız. Buradanesnel koşullara teslim olalım anla-mında bir düşünceye kapılmamalı-yız.

12-Sovyet Devrimi’nin önderiLenin’in dediği gibi “Devrimci içinen önemli şey sıradan günlük çalış-mayı başarabilmek, pratik hayatınher gün her saat öne çıkardığı ko-şullarda devrimin- örgütün yükselişiniengelleyen şeyleri aşabilmektir.” İştebu günlük sorunların çözümünün anaanahtarı bu toplantılarımızdır.

13- Bizim iddiamız, iktidar id-diasıdır. Bunun ciddiyetiyle herkestoplantıları sahiplenmeli; bunun bi-linciyle toplantıları kesinlikle erte-lememeliyiz. Ve savaşımızın demo-kratikteki can damarının toplantılarolduğunu hiçbir zaman aklımızdançıkarmamalıyız.

Toplantı Yapmak, KitleleriSeferber Etmenin Aracıdır

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 8

��Biz diyoruz ki;Amerikan emperyalizminin Türkiye ve Ortadoğu’daki üsleri, tekelleri ile kalıcıolarak yerleşmesi, yer altı ve yer üstü zenginliklerinin sömürülmesi, enerji yollarının kontrol altındatutulması, ülkelerin pazarlarının emperyalizmin sömürüsüne açılması; askeri, siyasi, ekonomik hertürlü bağımlılık ilişkisinin geliştirilmesi içindir. Kısacası halkın köle haline getirilmesi için işgal,tehdit ve ambargo dahil her yola başvurulması esastır. Ve Anadolu topraklarının bağrına onyıllardırsaplanan birer hançer gibi duran ABD ve NATO üsleri de bu amaç için kullanılmaktadır.

�Biz diyoruz ki; ABD ve NATO üsleri, katliam ortaklığının, emperyalist uşaklığın simgeleri olanbirer “Amerikan kaleleridir.” Anadolu toprakları üzerinde “Amerikan kaleleri istemiyoruz!” diyendevrimciler, yıllardır onursuzluğun, yozlaşmanın simgesi olan başta İncirlik olmak üzere bütünüslerin kapatılması için kesintisiz mücadele veriyorlar.

�Biz diyoruz ki; ülkemizdeki İncirlik ve diğer üsler ; “küçük Amerika olacağız” diye diyeişbirlikçiliği geliştiren vatan haini Menderesler’in hayallerindeki işgal ve saldırı yataklığınıgerçekleştirmek içindir.

�Biz diyoruz ki; “Amerika’nın Kaleleri Olmak İstemiyoruz!” Çünkü; vatanımızı, halkımızı vebütün dünya halklarını çok seviyoruz. Amerika’nın topraklarımız üzerinde bulunan İncirlik Üssü birkatliam yuvasıdır. Oradan kalkan F-16 uçakları yeri geldiğinde Irak Halklarını ve vatanlarını savunanIraklı vatansever direnişçileri bombalarla katleder. Yeri geldiğinde İnsansız Hava Araçlarıyla, Suriyesınırını ihlal ederek “IŞİD’e karşı savaş” deyip halkları katleder. Amerika üsleri gayri meşrudur vetopraklarımızdan silip atacağız.

�Biz diyoruz ki; üsler, emperyalizmin açık ve gizli işgalini güvenceye alma, baskı, gözdağı veyozlaştırma merkezleridir. Örneğin, araştırmalara göre sadece 11 Ortadoğu ülkesinde toplam 63askeri üs, 40 bin Amerikan askeri var. Genel olarak ise dünyanın 157 ülkesinde katil Amerika’nınaskeri var. Ve bu üsler, ülkelerin ulusal onurunun ayaklar altında ezildiği yerlerdir. Bir ülkenin bağım-sızlığının bir daha geri verilmemek üzere çalındığının göstergesidir.

�Biz diyoruz ki; Amerikan üsleri, halklara saldırı uygulayan, ajan faaliyetlerinin merkezi ve pislikyuvalarıdır. Ve girdiği bütün ülkelere ahlaksızlığı ve yozlaşmayı taşır. Örneğin Filipinler’deki SubicKörfezi’nde bulunan ABD üssünün yanındaki Olongapo şehri, ABD askerleri için fuhuş ve eğlencemerkezine dönüştürüldü. Ve genel olarak üslerin bulunduğu bütün bölgelerde bu durum söz konusudur.

�Biz diyoruz ki;Amerika’nın yoz kültürü sadece halklara karşı kullanılmaz, beraber savaştıklarıkadın askerlere karşı da uygulanır. Örneğin; Amerika’nın Afganistan ve Irak’a, deniz operasyonlarınakatılmaları için gönderdiği kadın askerlere üstleri tarafından sözlü ve cinsel taciz saldırıları olur. Bizvatan topraklarımızda tek bir Amerikan üssü ve işbirlikçisi kalmayana kadar savaşacağız. Bu ahlaksızkültürü ve sahibinin kökünü kurutacağız.

�Biz diyoruz ki; Amerika bugünlerde Suriye’de yeni üsler açacak. Ve bunu desteklediği PYD ara-cılığıyla hızlandıracak. Evet, onlarca katliamın, ahlaksızlığın altında imzası olan Amerika’ya, Suriyetopraklarında 8 üs yetmemiş olacak ki daha yenilerini açacak. Rojava’ya Amerikan üssü kurdurarakhiçbir şekilde özgür olunamaz. Amerikan işbirlikçiliğiyle, Kürt halkının özgürlüğü sağlanmaz aksine,ajanlık faaliyetleri, katliamlar; yozlaşma, asimilasyon sonuçlarını yaratır. Yani hiçbir bahaneAmerika’nın bir bölgede hakimiyet kurmasını meşrulaştıramaz.

�Biz diyoruz ki; katil Amerika halklara açlık, zulüm, katliam, yozlaşma getiriyor. Bu nedenle;topraklarımızda hiçbir Amerika üssü, hiçbir ajan kalmayıncaya kadar savaşmalıyız ve onlarıvatanımızdan kovmalıyız. Bugün Amerikan emperyalizmine karşı olmak, onur, namus, şeref meselesidir.Bunun için; 101 Amerikan üssünün bulunduğu ‘35 milyon metre karelik vatan toprağının işgalaltında’ olmasını, kanıksamayacağız! Emperyalizmin bizden çaldıkları için hesap soracağız!

AMERİKAN ÜSLERİ İŞGAL, KATLİAMVE YOZLAŞTIRMA MERKEZLERİDİRBiz diyoruz ki;�

9

Haksız yere KHK'larla işlerindenatılan Nuriye ve Semih’e destek olmak,seslerine ses olmak için süresiz açlıkgrevine başlayan TAYAD’lı MehmetGüvel (Mehmet amcamız) direnişibaşlattığı Hasan Ferit Gedik’in dede-sinin evinden direniş için daha uygunolan Tepe Meydan’daki yeni direnişevine taşındı. İlk taşındığı gün Mehmetamcamızın güneşten etkilenmemesiiçin oturduğu masayı gölgeleyecekşekilde tahta ve ağaç yapraklarındanbir gölgelik yapılmıştı. AKP’nin katilpolisleri “direniş çadırları”na karşıduydukları tahammülsüzlük sonucuzırhlı araçlarla gelip direniş alanınıyıktılar. Yıkmaya geldiklerinde direnişalanında bulunan Mehmet amcamızyapılan eylemin meşru olduğunu vekimseye zarar vermediğini, bunu kal-dırmak istemenin direnişin hazımsızlığıolduğunu ifade ettigi sırada polis sal-dırısı gerçekleşti . Mehmet amcayıkorumak için mahalleden Sultan Doğanpolislerin önüne geçti ve bunu yapa-mayacaklarını söyledi. Saldırı karşı-sında ne 71 yaşındaki Mehmet amca-mız ne 1 aylık açlık grevindeki Denizalanı terk ettiler.

Deniz slogan atmaya başlayıncaağzına biber gazı sıktılar, Mehmetamcanın üstü sırılsıklam oldu. Saldırıbaşladığı anda Cepheliler de direnişalanına gittiler ve polislere hava fi-şeklerle karşılık verdiler. Alelacele yı-

kılan çadırın yerine masa konuldu,direniş alanı halkla birlikte toplandı,temizlendi. Hemen sonrasında alandabulunan herkes hep birlikte tenceretava eylemi çağrısı yaptı ve yoğunbir şekilde tencere tava çalındı.

İkinci gün tekrar kurulan gölgeliğeAKP’nin katil polisleri tekrar tacizdebulunmaya başladılar ve akşama doğrutekrar saldırmak için direniş alanınageldiler. Buna karşılık mahalle halkıve Cepheliler sloganlarla, taş, sodaşişesi, sandalye vb. malzemelerle po-lislere saldırdılar. 5 akreple gelip direnişalanına saldırırken yoksul gecekondu-ların derme çatma çatılarından bahçe-lerden Cepheliler’in taşları polislerinüzerine yağıyordu. Mahalle halkı veHalk Cepheliler hemen tekrar alanaçıktılar ve “HAKLIYIZ KAZANA-CAĞIZ ” marşını söylemeye başladılar.Bunu hazmedemeyen polis bu kez sonsürat tekrar mahalleye girdi. Cephelilertekrar polise saldırmaya, sloganlar at-maya başladılar. Taşlar bir o sokaktanatılıyor polisler tam o noktaya yönel-diklerinde bu kez başka bir sokaktanatılıyordu. Mahallelerini sokak sokak,ev ev tanıyan Cepheliler kendi evlerinde,mahallelerinde olduklarının bilinciyle,AKP’nin katillerinden korkmuyorlar,silahları ne kadar büyük, arabaları nekadar zırhlı olursa olsun, halk çocuk-larının karşısında çaresiz olduklarınıgösteriyorlardı. Cepheliler fırsat bul-

dukları her an tekrardan meydandatoplanıyor ve “HAKLIYIZ KAZA-NACAĞIZ” marşını söylemeye başlı-yorlardı. Bu süreç boyunca meydandabekleyen, pencerelerden bakan mahallehalkı akreplerin nereden geldiğini, ne-reye gittiğini Cepheliler’e söylüyor,onların gözü kulağı oluyordu. Yağ-murdan kaynaklı üstleri sırılsıklam olanCephelilere her evden bir tişört veriliyor,bir bardak su ikram ediliyordu.

İki buçuk saat boyunca süren ça-tışmadan sonra Cepheliler bu kez kapıkapı halkı dolaşarak saat 21.00’datencere tava eylemi yapma çağrısıyaptılar. Saat 21.00 olduğunda tenceretava eylemi başladıktan sonra ise gi-derek katılanlar arttı ve büyük bir gü-rültüye dönüştü, evlerinden çıkıp mey-dana gelenler oldu.

Direniş Saldırılarla Bitirilemiyor,Halkın Bağrında Büyüyor

Üçüncü gün ise şemsiyeyle Mehmetamcamızın rahat etmesi sağlandı. Bukez de şemsiyeye saldırdılar. Onlargider gitmez Mehmet amca tekrar ma-sasını ve şemsiyesini açarak direnişalanına oturdu. Ve direniş kaldığı yer-den devam etti. Akşam 21.00’da ten-cere tava eylemi çağrısı yapılmamasınakarşın Armutlu halkı saat 21.00 oldu-ğunda tencere tava çalmaya başladı.

Dördüncü gün İnanç Özkeskin ve

Ne Yaparsanız Yapın, Yüksel’deki Direniş Ateşini Söndüremeyeceksiniz!

Yüksel’de Yakılan Direniş Ateşi Armutlu’da Harlanıyor…

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 10

Sıla Abalay’ın yemeğinde Mehmet am-camız da bir konuşma yaptı ve dahasonrasında direniş evine geçti. Yemeksırasında Nuriye ve Semih’in hastaneyegötürüldüğünü öğrenen Halk Cephelilerbu kez tüm mahalleye dağılıp saat21.00’da tencere tava eylemi çağrısıyaptılar. Saat 21. 00’ı gösterdiğinde Ar-mutlu’nun her sokağında Nuriye ve Se-mih için tencere tavalar çalınıyor Armutlu

tencere tava sesleriyle çınlıyordu.

Direniş, bugün AKP nin saldırılarınıengelleyen tek politikadır. AKP faşizmidirenişin olduğu her yere saldırıyor.Özellikle açlık grevi direnişimize desaldırıyor. Açlık grevi konusundakiciddiyetimiz, irademiz, halkımızla kur-duğumaz bağ saldırılarının nedenidir.AKP faşizminin yapabileceği hiçbirşey yoktur, hiçbir saldırısı artık halka

mal olmuş bu direnişi engelleyemez.Amaç korkutmak, sindirmek, biat et-tirtmektir. Biz de diyoruz ki, sinme-yeceğiz, korkmayacağız, uykunuzdabile sizi korkutmaya devam edeceğiz.Sonuna kadar direneceğiz.

Yaşasın Destek Açlık Grevi Dire-nişimiz!

Direne Direne Kazanacağız!

Mehmet Güvel Onurumuzdur!

Grup Yorum üyelerinin serbest bı-rakılması için 20 Temmuz’da İstanbulÇağlayan Adliyesi önünde “AdaletNöbeti” tutan Grup Yorum üyesi Ber-gün Varan ve İdil Halk Tiyatrosu oyun-cusu Akif Uzun gözaltına alındı. Göz-altına alınmalarının ardından, 21 Tem-muz’da çıkarıldıkları mahkemece tu-tuklandılar. Bunun üzerine umuduntürkülerini söyleyen Grup Yorum vehalkın sanatçılarını yetiştiren İdil HalkTiyatrosu yazılı açıklama yayınlayarakkısaca şu sözlere yer verdi;

Grup Yorum (30 Temmuz):“30 Mayıs 2017 tarihinde çalış-

malarımızı yürüttüğümüz İdil KültürMerkezine yapılan polis baskınındagözaltına alındık, enstrümanlarımızçalındı, kültür merkezimiz talan edildi.Gözaltına alındığımız andan itibarenişkence gördük, saçlarımız yolundu,yüzümüz gözümüz dağıtıldı. 5 gününsonunda 4 arkadaşımız serbest bıra-kılırken, Grup Yorum üyesi SultanGökçek, Fırat Kıl, Dilan Poyraz veİstanbul koro üyemiz İlyas Kazan tu-tuklandı.

Tutsak Grup Yorum üyeleri içinkampanya başlattık. Kampanyamızınbir ayağı da Çağlayan Adliyesi önündeyaptığımız Özgürlük ve Adalet Nöbetiidi. İstisnasız tüm nöbetlerimize saldırdıpolis, gözaltına alındık. İlk günlerde

gözaltı kararı vermeyen savcıyı iknaetmek için kendi arkadaşlarına bağırdıpolisler, hemen yanımızda kendi ar-kadaşlarına şöyle talimatlar verdiler“ikna edin, vatan haini deyin, FETÖ’cüdeyin, adalet yürüyüşüne katıldı deyin”kulaklarımızla duyduk. Gözaltına al-mak için her yolu denediler, iftira,yalan her şeyi. Her nöbetimiz gözaltıile bitti, önce aldılar bıraktılar, sonrakihafta alıp ertesi gün salıverdiler. Amaen son 20 Temmuz günü adalet nöbetinigerçekleştiren Grup Yorum üyesi Ber-gün Varan ve İdil Halk Tiyatrosu oyun-cusu Akif Uzun’u tutukladılar.

Yaşanana adaletsizlik demek basitkaçıyor artık, bunun adı ‘TETİKÇİ-LİKTİR’. Gözaltına alınan BergünVaran 30 Mayıs’ta İdil Kültür Merke-zi’nde gözaltına alınmıştı ve saçlarıkökünden kopartılmıştı. Bergün’üşimdi tutukladılar. Türkiye’ye gelelidaha 2 ay olmadan bir baskın yaşadı,gözaltına alındı, saçları koparıldı veşimdi de tutuklandı Bergün. İşte bununadına ‘FAŞİZM’ derler. Bundan sonrafaşizm nedir diye sorarlarsa Bergün’üanlatacağız hep.

Halkın sanatçısı olmanın bedelleribunlar, ak cefamızdır, onur duyarız.Ancak kanıksamayız. Yeni tutsaklardavereceğimizi bilsek, tutsaklarımıza sa-hip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz. Tu-

tuklu tüm Grup Yorum üyeleri FıratKıl, Dilan Poyraz, Sultan Gökçek,Bergün Varan; Koro elemanımız İlyasKazan ve İdil Halk Tiyatrosu oyuncusuAkif Uzun için adalet ve özgürlük is-temekten vazgeçmeyeceğiz…”

İdil Halk Tiyatrosu (28 Tem-muz):

“… Bergün ve Akif adaletsizliğeve ülkemizde direnenlerin sesi olanGrup Yorum’a özgürlük için ÇağlayanAdliyesi önünde nöbette iken işkenceile gözaltına alınıp tutuklandı. Suçlarıadalet istemek, örgüt propagandasıoluyor çünkü ülkemizde. Nuriye veSemih’te olduğu gibi işlerinden atıp,açlığa yoksulluğa bırakıp açlık grevinegirdikleri için tutuklamaktır. Çünküadaletsizliğin sonları olacağını bili-yorlar. Çünkü direnenlerin kazanacağınıbiliyorlar. Çünkü korkaklar ve işken-ceden, tutuklamadan başka çareleriyok. Çünkü Nuriye ve Semih’in ka-zanacağını biliyorlar. Çünkü Grup Yo-rum’un kazanacağını biliyorlar. Nekadar tutuklasanız da Çağlayan Adli-yesi önüne bakın, orayı hiç boş bırak-madık… İdil Kültür Merkezi çalışanlarıolarak Çağlayan Adliyesi önünde nö-betimiz bütün tutuklama ve gözaltıterörünüze rağmen daha da kitleselolarak devam etmekte…”

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

111Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

Önce Gözaltına Aldılar, Sonra Saçlarını Kopardılar, Şimdi de TutukladılarBergün Varan Tutuklandı! Halkın Sanatçısı Olmanın Bedelleri Ak Cefamızdır!

Nuriye ve Semih’in taleplerininkabul edilmesi için açlık grevi dire-nişinin 138. günü, 23 temmuz günüAnkara’da yapılacak olan eylem içinöğlen Güvenpark'a geldik. Geldiği-mizde polis saldırısı başlamıştı.

Kiminle nerede ne yapabilirizdiye bir süre etrafa bakındık.

Polis yanımıza geldi. "Gidin bur-dan" dedi. Bir arkadaşımız "nereyegidiyoruz, ne olacak?" şeklinde tar-tışmaya başladı. "Gitmezseniz göz-altına alacağız" dedi çevik. "Alırsanal gözaltından mı korkacağız" dedik.

"Hadi alıyoruz" deyip saldırdılar.Eylemimiz bundan sonra başladı.

"NURİYE, SEMİH...NURİYE SEMİH... NURİYE SEMİH..."

Yere oturup "Nuriyeeee... Semi-iiih..." sloganını atmaya başladım.Bacaklarımdan kollarımdan yarı ta-şıyıp yarı sürükleyerek yüz metrekadar ötedeki aracın dibine getirdiler.Burada kafama ve omuzlarıma diz-leriyle çıkıp üstüme oturarak terskelepçe yaptılar. Ters kelepçe ikisaat kadar kaldı, çok fazla sıkmışlardı.Açtıktan sonra bir süre isteğimintersi yönde hareket etti kollarım, halabaşparmaklarım uyuşuk vaziyette.Diğer arkadaşlar ters kelepçeli halde

beş saat kalmışlar.

HERKES DİRENİYOR,HER YER DİRENİŞ

Sonra bir araca attılar. Arkadabakımlı, ince nazik iki genç kız vardı.Eylem için gelmişler, polisin estirdiğiterörde gözaltına alınmışlar. Alına-caklarını düşünmemişler, biraz çe-kingen duruyorlardı. Onlarla konuş-tum, kendimi tanıttım.

Sonra terimi silmelerini saçlarımıtoplamalarını rica ettim. Birden oçekingen görünen kızların marifetliellerini, çabalarını gördüm. Sonraaynı araca TAYAD'lı bir abi atıldı.Slogan ata ata geliyordu, ben de slo-ganla karşıladım. Sonra da Halk Cep-hesi'nden bir arkadaş atıldı arabaya,o da sloganla geldi direnerek. Gençkızlar arabaya atılan herkes için aynışekilde çabaladılar. TAYAD'lı bolmiktarda gaz yemişti, gözlerini üf-lediler, terini sildiler.

Sonra bizi zorla belediye otobüsü-nün içine attılar. Beni bir süre saçla-rımdan sürüdüler. Bir kez de emniyetbahçesindeki bu belediye otobüsündenTEM'e götürülmek istendiğimde sü-rükleyip ters kelepçe taktılar.

Araçtan TEM'e götürülürken deyerde sürüklenip bacaklarımızdantutularak taşındık.

TEK BAŞIMIZA DAOLSAK DİRENİŞ

Üst araması yaparken, iki kadınTEM polisi, "bizim hoşumuza mıgidiyor sanıyorsun... Bizi yormayın,hadi bak burda kimse yok kimsegörmeyecek seni, direnme" dedi.

Cevabım açıktı:

"Ne diyorsun sen? Ben görüyorumya kendimi. Ben kendi isteğimle gel-medim buraya. Siz beni haksız yeregetirdiniz buraya. İki emekçinin haklıtelebini bastırmak için terör estirdiniz.Bir gecede işsiz güçsüz bırakıldılar.Sizin de başınıza gelecek aynısı.Zaten kendi meslektaşlarınıza da sa-hip çıkmadınız."

Tamam dediler, arama yapmadılar.Koltukta oturdum. Israrla parmağım-dan annemin yüzüğünü almak isti-yorlardı, ben de vermeyeceğimi söy-ledim. Bunun üzerine sürükleyip üze-rime çıkıp parmaklarımı tek tek aça-rak aldılar yüzüğü.

"Bak işte böyle de alırız gördünmü" dediler. Ben de "aferin sizevatan kurtardınız. Zafer kazandınız.Kutlayın zaferinizi!" dedim. Sonra"hadi kalk git" dediler. Kalkmayıncasürükleyip nezarete attılar.

Nezarethanede tavırları ölçülüydü.Bunların hepsi en küçük bir saldırıyıbile teşhir etmemizin ve direnmemizinsonuçlarıydı. Çok açık görebiliyorduk.

HÜCRELER DE BİZİMBizimle birlikte bir halkevci genç

erkek, iki Kaldıraççı, bir SODAP’lıve bir de HDP'li kadın arkadaş vardı.Hepimiz birbirimizi sahiplendik.Gözettik. Ortak program yaptık. Ta-vırlarımız tutumlarımız ortaktı.

Birlikte spor yaptık. Şarkılar, tür-küler söyledik, hücreler arası bilgiyarışması yaptık. Günde üç kez Nu-riye Semih sloganı attık.

Su şişelerinin kapaklarından beştaş oynadık. Şiir ezberledik. Ev hapsi,

Bir Gözaltı SüreciASLOLAN MEŞRULUK, SAHİPLENMEK VE DİRENMEKTİRAnkara Direnişi'nde Hepsi Vardı

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 12

direnme hakkı, korku ve cesaret gibikonularda sohbet ettik. Hücreyi ve-rimli hale getirmeye çalıştık.

Dördüncü gün emniyette susmahakkı kullandık hepimiz. Beşincigün sekiz kişi adliyeye çıkarıldık.

Altıncı günde diğer yedi arkadaşçıkarılıp bizim gibi yurtdışına çıkışyasağı ile serbest bırakıldılar.

Adliye koridorunda ailelerle, avu-katlar doluydular. Sınırsız sayıdaavukat gelip yanımızda oturdu, sohbetetti, geldi gitti.

SAVCININ KAPISINDAVE ODASINDAOTURMA EYLEMİ

Savcı bir sürü sorun çıkardı, fakathepsinde de geri adım atmak zorunda

kaldı.

Önce savcı, avukatlarımızla gö-rüşmeyi kabul etmemiş. Kapısınınönünde saatlerce oturma eylemi ya-pıldı. Başsavcı vekilinin talimatıylaavukatlarla görüşmek zorunda kal-dılar.

Sonra avukatlara ayakta ifade ver-meyi dayattı. Tabii kimse kabul et-medi, savcı geri adım attı.

Bir stajyer avukat arkadaşı, polisgibi sorgulamaya çalıştı. "Kimi ta-nıyorsun, nerden tanıyorsun, ne za-mandır gidip geliyorsun?" gibi sorularsormaya kalktı, Avukatlar buna daizin vermediler. Savcı "sorgusuna"son vermek zorunda kaldı.

Sonuçta hissettik ki, dışarıdakisahiplenme de çok güzeldi. Bir sa-hiplenme yaratıldığı için bıraktılar

bizi. Dışarda oturma eylemleri vardı.

Sonuç olarak tutuklansaydık dagam yemezdik. Çünkü Ankara uzunbir süreden sonra, bu çapta bir eylemyapmamıştı.

Gün boyu süren sahiplenme, her-kese Nuriye ve Semih'in adını ya-saklamanın asla mümkün olamaya-cağını gösterdi.

72 gözaltı ve tamamı serbest.

İnsanlar oraya bedel ödemeye ha-zır bir şekilde geldiler. Meşru gör-dükleri için korkularına rağmen gel-diler. Bu zafer direnenlere, direnmegeleneği yaratanlara ait. Şehitlerimizeait.

Nuriye ve Semih’i o zindandanaçlığın koynundan da alacağız. Zaferikazanacağız.

AKP’nin Ruh Hastası PolisleriBir Çocuğumuzu Daha KatlettiEzdiğiniz Çocuklarımızın Acısı KadarBüyük Olacak Öfkemiz

İstanbul Okmeydanı Mahallesi’nde 1 Ağustos’da so-kakta sukıtır ile oynayan Suriyeli küçük bir çocuk, osırada sokakta son sürat hızla geçmekte olan polisinakrep denilen zırhlı bir aracının altında ezilerek katledildi.Konuya ilişkin İstanbul Okmeydanı ve Çayan HalkMeclisi 1 Temmuz’da yazılı açıklama yayınlayarakkısaca şu sözlere yer verdi;

“… Olay, Okmeydanı Mahmut Şevket Paşa MahallesiSeyhan Sokak’ta gerçekleşirken çocuğumuzun yaralıbedeni zırhlı araçtan inen polisler tarafından kargatulumba taşınarak aracın içerisine atıldı. Akabinde hızlauzaklaşan akrep aracı, belki yerinde tıbbi müdahale ileyaşatılabilecek çocuğumuzun katledilmesine bir kezdaha önayak oldu.

Halkımız; bugün bir çocuğumuz oyun oynarkenAKP’nin ruh hastası polisleri tarafından iki kez katledil-miştir. Bu olayla birlikte şu gerçek bir kez daha açığaçıkmıştır ki, hepimiz bu ruh hastalarının kullandığı zırhlıaraçların tekerlekleri arasında birer hedefiz. Ve hepimizsağı solu belli olmayan bu ruh hastalarının her daim el-lerinde, yanlarında bulundurdukları namlularında ucun-

dayız. Onlar içindüşman statüsün-deyiz. Çünkü bizadaleti ve onuru,onlar ise çürümüş-lüğü temsil ediyor.Halkız biz, yenidendoğarız ölümler-den. Kimse bu‘emir kulu’ safsa-tası yaparak akla-maya çalışmasın.Öyle ki, onlar emirkuluysa zalim bir düzenin emirlerini yerine getirmekte-dirler.

Okmeydanı halkı; şimdi örgütlenerek halk düşmanlarınakarşı birlikte mücadele etme zamanıdır. Emperyalizmegöbekten bağımlı bir düzene ve onun sivil-üniformalıteröristlerine karşı Halk Meclisleri’nde birleşelim, mü-cadele edelim, kazanalım!”

Çayan Halk Meclisi:“… Beş yaşındaki çocuğu ezen katiller çocuğun

cansız bedenini zırhlı araçlarının arkasına atarak ailesinebile haber vermeden kaçırdılar. Katil polisler evlerimizde,sokaklarımızda çocuklarımızı katlediyor. Katlettiklerihalk çocuklarının, dökülen her damla kanımızın hesabınısoracağız!”

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

113Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

Yürüyüş: Sizi tanıyabilir miyiz?Zeynel Danacı: Merhaba, ismim

Zeynel Danacı: TAYAD’lıyım ve aynızamanda Sevgi Erdoğan Vefa evi ça-lışanıyım.

Yürüyüş: Neden Ankara’ya gitti-niz?

Zeynel Danacı: Nuriye ve Semihiçin dayanışmanın 23 Temmuz tari-hinde Ankara Güvenpark’a basın açık-laması çağrısı vardı. Nuriye Gülmenve Semih Özakça’nın haklı ve meşrutaleplerini sahiplenmek için bizde TA-YAD olarak Ankara’ya gittik.

Yürüyüş: Alana gittiğinizde nelerile karşılaştınız?

Zeynel Danacı: Kızılay’a ve Sıh-hiye’ye açılan tüm sokaklarda yoğunpolis yığınağı ile karşılaştık. Yük-sel’deki İnsan Hakları Anıtı her za-manki gibi bariyerlerle gözaltına alın-mış ve başında 2 minübüs, çevik kuv-vet polisi bekliyordu.

Yürüyüş: Polisin saldırısını anlatırmısınız?

Zeynel Danacı: Saat 12.30’dabasın açıklaması için Güvenpark’tay-dık. Güvenpark’ta polis yan yana gör-düğü herkese saldırarak uzaklaştırmaçabası içindeydi. Kalkanlarla ve darpederek Güvenpark’tan uzaklaştırmakistiyordu. O anda Güvenpark çevre-sinde birçok yerden Nuriye ve Semihile ilgili dövizler açıldı ve slogansesleri gelmeye başladı. Bunu haz-medemeyen polis her yerde insanlaraişkence ederek gözaltına almaya baş-ladı. Biz de o sırada Ziya GökalpCaddesi’ndeydik. İlhan Kaya yerdeyüz üstü yatırılmış ve ters kelepçe ta-kılmış olmasına rağmen, karakola dahigötürülmeyi beklemeden yerde tek-meleyerek işkenceye sokakta başla-mışlardı. Buna müdahale için İlhanKaya’yı sahiplenmek için yanına git-tiğimizde ve Nuriye, Semih için slo-ganlar atmaya başladığımızda, işken-

cenin boyutu daha da arttı. Bana sal-dıran polis, gözaltına almak amacı iledeğil aldığı eğitimden kaynaklı bilerekve isteyerek işkence yaptı ve kolumukırdı!

Sonrasında hastaneye gitmek içintaksi arayışına girdiğimde insanlaraZiya Gökalp Caddesi’nin her metrekaresinde işkence durmaksızın devamediyordu!

Yürüyüş: Polis sizden suçlu olarakhastanede ifade mi istedi, nasıl oldu?

Zeynel Danacı: Hastane polisi ge-lerek emniyetten gelip ifademi ala-caklarını söyledi. Ben de ifade ver-meyeceğimi ve gelmelerine gerek ol-madığını söyledim. Çünkü biliyordumki meslektaşları olan işkencecinin ko-lumu nasıl kırdığını sormayacaklardı.Nuriye ve Semih’i sahiplendiğim için,işkence gören İlhan Kaya’ya sahipçıktığım için ifademi almak isteye-ceklerdi. Geldiklerinde düşündüğümgibi oldu. Ben de kendilerine ifadevermeyeceğimi söyledim. Savcı tali-matı olduğunu söylediler. Ben de ‘ön-celikli olarak bana işkence yapan mes-lektaşınızdan ifadesini alın’ dedim vesonrasında odama geçerek yanlarındanayrıldım.

Yürüyüş: Kolunuzu kıran polisiteşhis edebilir misiniz?

Zeynel Danacı: Gördüğüm heryerde halk düşmanı yüzünü tanırım.Kendisi işkencenin eğitimini almıştescilli bir halk düşmanı işkencecidir.Bir gün sonrasında aynı işkenceciYüksel’de başka bir saldırıda benimkolumu kırdığı gibi diğer insanlarındakolunu kırmakla tehdit etmiştir!

Yürüyüş: Kolunuzun durumu na-sıl?

Zeynel Danacı: 27 Temmuz Per-şembe günü sabahı kolumdan ameliyatoldum. Koluma platin takıldı. 21tanede dikiş atıldı. Kolumdaki şişliklerve gece ağrılar devam ediyor. Ameli-

yatımı yapan doktorlar iyileşme süre-cinin 7 ay gibi bir zaman içerisindegerçekleşeceğini söylediler.

Yürüyüş: Neler hissediyorsunuz,direnişe dair neler söylemek istersi-niz?

Zeynel Danacı: Öncelikli olarakNuriye ve Semih’in taleplerini herkoşul ve şart altında dile getirmeyedevam edeceğim. Bizler tarihsel vesiyasal olarak bu direnişi kazandık!Fiziksel olarak da kazanacağımızainancım tam. Öyle bir korku oluşturduki Nuriye ve Semih’in ismi, bu isimleriduydukları her yerde saldırarak, direnişisahiplenen insanlara işkence yapıyorlar.Bize düşen sorumluluk her sokakta,Nuriye ve Semih’in ismini haykır-maktır.

Yürüyüş: Söylemek istediğiniz baş-ka bir şey var mı?

Zeynel Danacı: Hastanede yattığımsüre boyunca başta TAYAD’lı Ailele-rimiz olmak üzere, beni ziyarete gelentüm insanlarımıza teşekkür ediyorum.

Yine hastanede yattığım süre bo-yunca refakatçim olan TAYAD’lı Enginabiye ve Metin amcaya ayrıca teşekkürediyorum.

Çalışmalarınızda başarılar diliyo-rum.

İşkenceci AKP Polisinin Kolunu KırdığıTAYAD’lı Zeynel Danacı İle Yaptığımız Röportajı Yayınlıyoruz:“Nuriye Ve Semih’in Taleplerini Her Koşul ve Şart Altında Dile GetirmeyeDevam Edeceğim. Bizler Tarihsel ve Siyasal Olarak Bu Direnişi Kazandık!”

Röportaj

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 114

Nuriye ve Semih’in işlerine geri dönmesi için yaptı-ğımız 4 günlük üniversiteler arası yürüyüşümüz çok iyi,moral verici, sonuç aldığımız bir eylem oldu. Hızlakararını verip biraz da apar topar hazırlandığımız bir ey-lemdi.

İlk başta çocukları alıp almama konusunda kararsızdık.Ama ısrarcı oldum ve tekerlekli bir el arabası alarak birçözüm önerdim. Tabii çocuklarla uzun sohbetler ettiköncesinde, nedeni, nasılı... Unutulmaz bir tecrübe olduailecek hepimiz için! Büyük olan bizi, yürüyüşe katılantüm arkadaşları, hatta RTBF gazetecisini bile hayretleriçinde bıraktı. 4 gün hep en önde, bir kez bile el arabasınabinmeden yürüdü!

Yağmurda artık kızdım ona, arabaya bin yeter bugünlükdedim, ancak "Kararıma saygı gösterin, başladım biti-ricem" diyerek bizi ikna etti. Onu daima önde, sıcağınaltında saatlerce yürürken görmek beni çok duygulandırdı.

"Yürümek neyi değiştirir ki, işlerine geri mi dönerler"demişti başlamadan önce, ben de ona "Biz yürüyerekonların sesini daha fazla yere duyurabiliriz." demiştim.

Yürüyüşün son günü bir radyo, ropörtaj yaptı onunla.Çok güzel, çok doğru kelimelerle anlattı. Şaşırdım,

sordum "Bildirileri sadece dağıtmıyorum ki, ben deokudum" dedi. Küçük oğlum ise her zamanki gibiabisinin peşinden giden oldu, onun gibi dayanıklı olamadıama zaman zaman bindi el arabasına, omuzlara... Amayine de o minik ayakları için epey yol yürüdü. O dakendi motivasyonunu buldu, "Nuriyeler kazanırsa sizde Türkiye'ye gelebilir misiniz?" diye sordu ben de"Bir adım yaklaşmış oluruz." dedim.

Genel olarak 4 günlük yürüyüş çok olumlu geçti.Liege'de Üniversite rektörü güzel bir konuşma yaptı,bizi çok sıcak ağırladı, Brüksel'de ULB Üniversitesibizi aynı şekilde çok güzel resmi olarak rektörlükbinasında, yemekli içecekli bir büfe ile ağırladı. Yapılankonuşmalar çok iyiydi. Türkiye'den yeni gelmiş bir aka-demisyen konuşma yaptı.

ULB'ye gelen insanlar buradaki ortamdan çok etki-lendiler. Genel olarak yürüyüş sonrası da aldığımız çokçamesaj ve görüşmeler çok olumluydu.

Başından itibaren herkesin ortak katılımıyla hayatageçirdiğimiz, iyi bir görev paylaşımının yapıldığı,programlı ve coşkulu geçen bir eylem oldu.

Nuriye ve Semih'in direnişleri karşısında hareketsiz

BELÇİKA'DAKİ UZUN YÜRÜYÜŞÇOCUKLARIMIZA ÖĞRETİYOR:"BİLDİRİLERİ SADECE DAĞITMIYORUM Kİ, BEN DE OKUDUM"

Şişli Belediyesi'nin KENT YOL İşçileriyle

İlgili İhale Kandırmacası Devam Ediyor

Devrimci İşçi Hareketi Şişli Belediyesi’nin yaptığıihale kandırmacasıyla ilgili 31 Temmuz'da bir açıklamayaptı. Açıklamada: "25 Temmuz 2017 tarihinde KENTYOL işçilerinin Personel ihalesi Marmara Temizlik KargoDağıtım, Doğan Sosyal Hizmetler Kurye Giyim ve BurçYapı Bilgi İşlem diye üç şirkete satıldı.

Şişli Belediyesi yani CHP’li bir belediye, mensubuolduğu parti taşerona karşıyım derken işçiyi taşeronasattı. İşçiler sendikal örgütlülüklerini kaybedecek vemaaşları düşecek. Yani aldıkları ücretleri yarı yarıya kay-bedecekler. KENT YOL personel ihalesi bitmesine rağmensendika işçilerin zoru ile Ankara’ya yürüme kararı almasınarağmen yürüyüşe başlamadı. Nedeni ise ihaleye itirazedilmesi ve bu sürenin sonuçlanmasına ise 10 günlük birsüre olması. Bu on günlük süre içinde ihale tekrar iptalolabilir umudu. İşçilerin umudunu beklemeye bağladılar.Sendika eylem yapmak isteyen işçilere iş başı yapmazsanızişten atılırsınız diye akıl veriyor. Şişli Belediyesi işçisine

sesleniyoruz. Hiçbir hak eylemsiz direnişsiz alınmamıştır.Bugüne kadar sizleri oyaladılar. CHP Genel Merkezi buihaleye karşı, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü’yütelefon ile arayarak “düzelt bu ihaleyi” dedi gibi söylemlersizleri oyalamak içindir. Bu söylemlere kanmayınız.Sizleri Hayri İnönü’cü Mustafa Sarıgül’cü diye bölüyorlarbunlara kanmayın. İşçiler için tek şey sömürülüp sömü-rülmedikleridir. Sorun budur. İki taraf var bu ihalede deişçi ve patron. Sizleri köleleştirecek bir sistemin kucağınaatıyorlar. Buna da ses çıkartmayın diye Genel-İş Sendikasırolünü iyi oynuyor. Biz sizin yerinize direniriz, siz gidinçalışın işten atılmayın diyor. Böyle bir hak alma yöntemide yok. Ancak sizler hakkınıza sahip çıkarsanız kazana-caksınız. Bugün gelinen noktada ihale bir başka şirketleresatılmıştır. Sendikanın belediye ile uğraşması gerekirkenişçilere destek olanları ihbar etmekte, devrimcileri pro-vakatör ilan etmekte. Yani sizleri bölmekte. Şişli Belediyesiişçisinin tek yolu hakları için kendisi direnmek zorundadır.Birlik olmalı ve birlikte direnmelidir. Polis korkusunuyenmelidir. Nuriye ve Semih dünyaya örnektir. Onu örnekalmalıdır.” denildi.

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

115Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

Hayatın Öğrettikleri

Yürüyüş: Belçika'da 4 ile 7 Tem-muz arasında OHAL'e Karşı Müca-dele Komitesi’nin başlattığı UzunYürüyüş'ün çocuk yürüyüşçüsü Meralile bir röportaj gerçekleştireceğiz.Öncelikle Meral'e merhaba diyoruz.

Meral: Merhaba

Yürüyüş: 100 km'lik uzun yürü-yüşe nasıl bir duygu içinde girdin?

Meral: Nuriye ve Semih için yü-rüyoruz, zaten biliyorlar. Ama hanidışarıdan görenler şey diye görüyorlar,"anne babaları yürüyor, onlar da an-neleri-babaları ile birlikte yürümekistedikleri için yürüyorlar". Ama ger-çekten böyle değil, biz Nuriye veSemih'in direnişi için yürüdük. AyrıcaNuriye ve Semih'in istedikleri insancabir şey, yani istenmeli bu, boşuboşuna kamu emekçileri işten atıl-mamalı. Ve, bence o diğer kamuemekçileri de açlık grevine başla-malılar, çünkü onlar da işsiz kaldı.

Yürüyüş: Peki yorucu bir yürüyüşmüydü? Zorlandığınızda nasıl yap-tınız?

Meral: Yani zorlandığımızda,bunu genel olarak söyleyeceğim, zor-landığımızda hep böyle bir iki kişiyardım ediyor. Yani yardımcı olunanbir yürüyüş de diyeyim. Çünkü benyoruldum. Yoruldum bazı kilomet-relerde ve abilerim, ablalarım, benielimden tutup çekti yani. Orada çokşey yaptık, birbirimize de destek ol-duk.

Yürüyüş: Peki yürürken amacınızneydi?

Meral: Yürürken amacımız tabiki Nuriye ve Semih'in özgürlüğüydü

ama ben bir şey daha söylemek isti-yorum. Benim iki tane daha kardeşimvardı yürüyen. Nidal ve Çayan. Çayandaha 7 yaşındaydı. Gerçekten hiçyorulmadan yürüdü, onları da tebrikediyorum. Ben yoruldum ama onlarhiç yorulmadı.

Yürüyüş: Peki bundan sonra birprogramınız var mı?

Meral: Tabii ki, her cumartesi,her hafta cumartesi günleri bir etkinlikolacak Brüksel'de, sanatla alakalıama Nuriye ve Semih için yapacağız.Şiir okunacak, dans edilecek, resimlerolacak, sergi olacak. Böyle etkinlikleryapacağız.

Yürüyüş: Son soru olarak, Nuriyeve Semih'e bir mesajın var mı?

Meral: Onları çok seviyorum vedirendikleri için de biz onları tabiiki de destekliyoruz. Ben bir de Nuriyeve Semih için bir şiir okumak isti-yorum, kısa:

Ölüler adına bizim ölülerimiz adına bir ceza istiyorum Vatana kan sıçratanlara bir ceza istiyorum Bu ateşemri veren cellatlar için Bir ceza istiyorum Bu suçla iktidara gelen hain için Bir ceza istiyorum Can çekişmeyi başlatanlar için bir ceza istiyorum Kanımızı emmiş ellerini bana uzatsınlar istemiyorum Bir ceza istiyorum Onlar evlerinde rahat ve elçi ol-

sunlar diye değil Onları burada, bu yerde suçlu ve hüküm giymiş olarak görmek istiyorum Bir ceza istiyorum...

Belçika’da Uzun Yürüyüşe Katılan10 Yaşındaki Meral İle Ropörtaj

“Dı�arıdan Görenler ‘Anne Babaları Yürüyor, Onlar Da Anneleri-Babaları

�le Birlikte Yürümek �stedikleri �çin Yürüyorlar’ Diyorlar

Ama Gerçekten Böyle De�il,

Biz Nuriye ve Semih'in Direni�i �çin Yürüdük

Halkımızın Sorunlarını

Halk Meclislerinde

Çözmeye Devam Edeceğiz!Çayan Halk Meclisi Güzeltepe halkının yaşadığı uyuşturucu sorununu

çözmek için Güzeltepe’de bir halk toplantısı yaptı. Halk toplantısındanbir gün önce evler dolaşılarak toplantı gününe çağrı yapıldı. Yapılantoplantıda uyuşturucu sorunundan, uyuşturucuya karşı nasıl mücadeleedileceğinden bahsedildi. Güzeltepe halkı mahallelerinde yaşadıklarıdiğer sorunları da anlattılar. Mahalleye çöp arabalarının gelmediğinden,parkta bulunan gece lambalarının sürekli kırıldığı için parkın karanlıkolduğundan bahsedildi. Tekrardan biraraya gelmek için toplantı günübelirlendi. Toplantıya gelenler tüm komşularını da bir dahaki toplantıyaçağıracaklarını söylediler. 1 saat süren toplantıya 20 kişi katıldı.

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 116

Röportaj

İstanbul’da Okmeydanı'nda akrep tipi zırhlıaraç, Seyhan Sokak’a hızla girerek sokakta ar-kadaşlarıyla oynayan Suriyeli bir çocuğu ezdi.Akrepten inen polislerin çocuğu kaçırarak Ok-meydanı SSK Hastanesi’ne götürdüğü anlaşıldı.Suriyeli çocuğun hastanede yaşamını yitirdiğiöğrenildi.

Polisin Suriyeli çocuğu ezdiğine tanık olanOkmeydanı Halkevi üyelerinin, olayın ardından155’i aradığı, Haliç Karakolu’na bağlanan tanıklar,olay yerine bir ekip gönderilip yaşananların tu-tanak altına alınmasını istediği belirtildi.

Bunun üzerine Haliç Karakolu’nda görevlipolis memuru ise “Türk polisi adildir. O akreptekipolisler zaten tutanağı tutmuşlardır. Ekip gön-dermeye gerek yok” diyor.

Halkevleri üyeleri katil polisi arıyor ve düş-mandan aldıkları cevap da budur. Katilden adaletbeklenmez.

Katil kendi kendine ceza vermez. Halkeviüyeleri, yüzünü düzene değil, halka çevirmeli-

İstanbul’da Okmeydanı'nda Polisin Zırhlı Aracı Suriyeli Çocuğu EzdiHalkevleri Polisi Aradı

Duyuru

Diren Kazova Bülteni’nin 5. Sayısı Çıktı!Kazova OHAL’e Karşı Direnişlerin YanındaOHAL Tüm Halka Karşı Yapılan Bir Saldırıdır…

Diren Kazova Bülteni’nin 5. sayısı için 31 Temmuz’dayayınladığı yazılı açıklama şöyledir; “Ülkemiz emekçihalklarının, AKP faşizminin OHAL adı altında hergeçen gün daha da yoğunlaşan saldırısıyla karşı karşıyaolduğu bir süreçten geçiyoruz. Bizzat iktidarın başıolan Tayyip Erdoğan’ın patronlara yaptığı konuşmada“OHAL’i sizin için çıkardık. OHAL sayesinde işçileregrev yaptırmıyoruz” diyerek, kime hizmet ettikleriniaçıkça ilan ettikleri bir dönemdeyiz.

Her gün onlarca işçi, iş kazası adı altında işlenen ci-nayetlerde ölüyor ya da sakat kalıyor. Açlık, yoksulluk,işsizlik sanki kaderimizmiş gibi bize sunuluyor. Tümdemokratik haklarımız bir bir gasp ediliyor. Hak aramak,ekmek ve adalet istemek, demokrasi mücadelesi vermek,ülkemizin bağımsızlığını istemek, iktidarı eleştirmek…her şeyin suç sayıldığı günlerdeyiz.

Nuriye ve Semih gönümüzün Protmetheusları olarakkaranlığı yaktıkları direniş ateşiyle aydınlatıyorlar. Umut-suzların yüreğine umut ekerken AKP faşizminin korku-

larını büyütüyorlar. Bizler de Kazova olarak Nuriye veSemih’i sahiplenmeye devam edeceğiz.

Diren Kazova olarak kermeslerimizle halkımızla bu-luşmaya devam edeceğiz.

Tarihini bilmeyen geleceğini de kuramaz. Burjuvazininbize unutturmaya çalıştığı Türkiye işçi sınıfının enönemli direnişlerinden TARİŞ Direnişi’ni anlatacağızbu sayımızda. Diren Kazova olarak öğrenerek, öğreterekbüyümeye devam edeceğiz. Diren Kazova olarak hak-sızlığa, zulme karşı tüm direnenlerin yanı başında yeralmaya devam edeceğiz. Diren Kazova olarak halkımızlabirlikte büyümeye devam edeceğiz."

Anadolu Parkı’nın Yozlaşmanın ÜssüOlmasına İzin Vermeyeceğiz!

Okmeydanı Halk Meclisi üyeleri 30 Temmuz'daAnadolu Parkı içinde attıkları devriye sonucubali çeken Suriyeli gençler ile birlikte, alkollüaynı zamanda uyuşturucu bağımlısı bir kişiyi,suç üstü yakaladılar. Kişiler uyarıldıktan sonraakabinde uyuşturucular imha edildi ve kişilerparktan uzaklaştırıldı.

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

17Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

Dersim’in, dağları, köyleri, tepeleri ateştopları ile bombalanıyor birkaç yıldır. Bom-balar sadece gerillayı hedef almıyor. Halkınher kesimi bu bombaların hedefi halinde.En son 21 Temmuz 2017 tarihinde Nazimi-ye’ye bağlı Uzun Tarla (Han) köyünün bom-balanması sonucu Ercan Güneş isimli kişikatledildi. Köyün bombalanması ile birliktehayatını kaybeden Ercan Güneş kendi köyüXacere’de toprağa verildi.

Köy ile Dersim Merkez arasında mi-nibüs şoförlüğü yapan Ercan Güneş muh-temelen köyünü terk etmediği için katle-dildi. Kobra helikopterlerinin köyü bom-balaması 20 Temmuz tarihinde başlamıştı.Köy üç gün boyunca havadan bombalandı.Bombalamanın başlaması ile köylüler köyüterk edip Pülümür ilçesinin köylerine sı-ğındılar. Köylülerin köye geri dönmeleriengellendi. Yine aynı köyde arıcılık yapanMustafa Uçan, arı kovanlarını köyden çı-karmak istemesi üzerine gözaltına alındı.

Dersim Köyleri İlk KezBombalanmıyor

Dersim Nazimiye’ye bağlı Uzun Tarla(Han) köyü ilk kez bombalanmıyordu.1992 yılında da köy bombalanmış, yakıl-mış, boşaltılmıştı. Köylülerin yoğun talebi,ısrarı, başvuruları üzerine 2000’lı yıllardatekrar köye dönebilmişlerdi. Köye dön-düklerinde taş üstüne taş kalmadığını gör-düler. Yeniden her şeyi inşa ettiler, okul-larını, evlerini elbirliği ile yeniden kurdular.

Evrensel gazetesine konuşan GülizarUçan, durumu şöyle anlatıyor. “İlk geldiği-mizde çadırlarda kaldık. Şimdi yine ’90’lıyılların sıkıntılarını yaşamaya başladık.Köyün dışına çıkamıyoruz, odun toplaya-mıyoruz, çeşmeye çıkıp su getiremiyoruz,yürüyüşe çıkamıyoruz. Bu ilk defa değil,birkaç kere bizi taradılar. 5 gün önce geceboyunca bombalar atıldı üstümüzdeki köye…2 gün boyunca sürdü. Ve bir tanesi bizimköyün üzerindeki tepeye düştü, binalar sal-landı. Bu yüzden dışarıya çıkmaya korku-yoruz.

Kendi köyümüzde yaşamak istiyoruz amayaşam çok zor şu an. Her hangi bir olaydaelektriklerimiz kesiliyor. Köy mezarlığımızköyün hemen yanında ama mezarlarımızagidemiyoruz. İzin almak zorunda kalıyoruz.

Korkudan ziyarete gidemiyoruz. Hayat gü-vencemiz hiç yok.”

Köye dönüşlerinden 17 yıl sonra, köyhalkı benzer bir saldırıya uğruyor. Köydetaş üstünde taş bırakmadılar ama o köykendini yeniden yarattı, halk köyündentoprağından vazgeçmedi, geri döndü. Sa-dece bu köy değil Dersim’in onlarca köyüaynı şekilde bombalandı ama yine geridöndüler. Topraklarından vazgeçmeyecek-lerini, değerlerini terk etmeyeceklerinigösterdiler.

Bir köyün baştan sona bombalanmasıelbette güvenlik gerekçesiyle açıklanamaz.Bu saldırı gerillalara yönelik bir saldırıdeğildi. Devlet, halkı cezalandırmak, bölgehalkına mesaj vermek için bombalamayıyapıyor. Köylüler ya işbirlikçi olacak ya daköyleri boşaltacaklar. Onlara sunulan seçe-nekler bunlardır. Bu seçenekleri kabul et-meyenleri bombalarla paramparça edecek-lerini anlatıyorlar.

Ercan Güneş’te köyü bombalanmasınarağmen terk etmediği için öldürüldü. Son-radan terörist olarak gösterildi.

Dersim’de dağlar başta dediğimiz gibiiki yıldan fazla bir süredir, sürekli bomba-lanıyor. Bombalar kah piknik yapan gençlerinüzerine, kah cem evinin üzerine, kah köylereatılıyor. Bombalarla katledilenlerin birmezarı bile olmuyor. Ve tüm bu uygulamalaryasalara aykırı bir biçimde yapılıyor. Hiçbiryasa TSK’ya bombalama yetkisi vermemiştir.Güvenlik gerekçesiyle köylerin boşaltılma-sının, mallarına, eşyalarına el konulmasınınmeşru bir yanı yoktur. TSK yasalar ve ulus-lararası anlaşmalara aykırı bir biçimde dav-ranıyor. Bu kadar katliama rağmen hakkındasoruşturma açılan tek bir olay yoktur. Savcılarve hakimler orada işlenen suçlara göz yu-muyorlar. Böylece işlenen suçlara ortakoluyorlar.

Ercan Güneş bombalarla katledildi. Er-can Güneş’in eşi, çocukları kime başvursun,kimden adalet beklesin. Kaderine mahkummu olsun? Devletin yargısı bunu emrediyor.Oysa adaletsizliğe sessiz kalmak insanındoğasına aykırıdır.

Ercan Güneş'in hesabı öyle ya da böylesorulacaktır. Halkların tarihi anlatıyor işte,bu hesabı bombalar altında büyüyen ço-cuklar soracaktır.

DERSİM BOMBALANIYORBOMBALAR ALTINDA BÜYÜYEN ÇOCUKLAR HESAP SORACAK.

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 118

HALKI KATLEDEREKTESLİM ALAMAZSINIZ!

Gerilla mücadelesini yok et-mek, halkı sindirmek ve kor-kutmak amaçlı yapılan bu sal-dırılarda köylüler evlerini, top-raklarını terk etmek zorundakaldı.

Yıllardır halkın ve devrim-cilerin meşru direnme hakkına,hatta yaşam hakkına yönelik busaldırılar bize emperyalizminve oligarşinin kullandığı düşükyoğunluklu savaş stratejisini ha-tırlatıyor.

CIA, dünyanın dört bir ya-nında giriştiği kanlı savaşlardada bu stratejiyi kullandı. Bustratejinin yaratıcılarından, Lo-yala Üniversitesi Siyaset BilimiProfesörü Sam C. SarkesianÖzel Savaş’ın doğası gereğiyasa ve kural tanımayacağını,şöyle ifade ediyor:

“Özel savaşın karakteri veihtiyaçları, Amerikan halkınınsavaş konusundaki bakış açısınagenellikle uygun düşmez. Birdevrimci hareketi altetmek; is-yanın liderlerini bulmayı, ka-çırmayı, bir şekilde ortadan kal-dırmayı gerektirir. Bu süreç ka-çınılmaz olarak yaygın işkenceve suikast araçlarına başvurmayıgerektirir. (...) Devrim ve kar-şı-devrim, hangi yolla olursaolsun başarıya ulaşmak için ken-di ahlakını ve kurallarını yaratır.Hayatta kalmak, sonuca ulaşmakbirincil erdemdir.”

Emperyalizme göbeğindenbağımlı katil AKP hükümetiakıl hocasından öğrendikleriniErcanları katlederek, çocuklarıpanzerler altında ezerek, beyin-lerini kaldırımlara akıtarak, köy-leri bombalayarak, halkı katle-derek, topraklarından zorla gö-çettirerek, tutuklayarak, işkenceederek ve bugün Nuriye ve Se-mih’in adım adım ölüme yürü-

27 Temmuz’da, açlık grevlerinin 141.gününde Nuriye ve Semih’in açlıklarınıve direnişlerini paylaşmak için bir haftalıkdönüşümlü açlık grevine başladı. İlk olarakTAYAD’lı Aileler açlık grevi ile ilgiliyazılı açıklama yaparak kısaca şu sözlereyer verdi;

“Bizler çocukları, yakınları bu iktidartarafından hapse atılmış, katledilmiş TA-YAD’lı Aileleriz. Nuriyelerin ve Semihlerinbu haklı ve meşru taleplerini sahipleniyor,seslerine ses olmak için bir nebze olsunkatkı sunmak için açlık grevindeyiz. Açlıkgrevimiz Nuriyeler işe alınsın diyedir.Açlık grevimiz anti-demokratik yasalarıbiz yoksul halklar üzerinde uygulanmamasıiçindir. Açlık grevimiz Sılalar’ın, İnanç-lar’ın katledilmemesi içindir. Buradaneğitim emekçileri başta olmak üzere, kafave kol emeği ile çalışan işçiler ve kamuemekçileri, okulunda anti-bilimsel müf-redata maruz kalan öğrenciler, işten umu-dunu kesmek zorunda kalmış işsizlereçağrımızdır; Nuriyelerin eylemi hepimizinortak talebidir.

Buradan AKP iktidarına çağrımızdır;Nuriyelerin bu haklı talebini kabul edin.Onların ölümleri halinde bunun sorumlususizler olacaksınız. Bu sorumluluğun altındakalacaksınız. Çocuklarımızı, kardeşlerimizi,abilerimizi, yoldaşlarımızı sizlere katlettir-meyeceğiz. Herkesin muhakkak yapabileceğibir şeyler var. Yapılabilecek bu şeyleri or-taklaştırmak için biz TAYAD’lı Aileler herdaim hazırız.”

Açıklamayı okuyan TAYAD’lı HayatUçucu çağrısında; “Onlar hepimizin ev-latları, onların açlık grevlerini sahipleni-yoruz. Herkese çağrımızdır Nuriye ve Se-mih’in katledilmelerine izin vermeyelim.”dedi.

Dönüşümlü açlık grevinin ikinci gü-nünde ise, başta Nuriye ve Semih olmaküzere Özgür Tutsaklara toplu mektup ya-zıldı. Ayrıca Özgür Tutsak Deniz Şah’ınEvvel Temmuz Festivali için göndermişolduğu mesaj okundu. Son olarak çağrıyapılarak; “herkesi açlık grevine destek

olmaya bekliyoruz” denildi.Üçüncü günde ise, ilk iki günü Antakya

Eğitim-Sen’de yapılan açlık grevi, Sa-mandağ Eğitim-Sen’de devam ettirildi.Demokratik kitle örgütleri ve halka çağrıyapıldı ve aşağıda yazan adreslere mektupyazılması istendi.

Adresleri; Nuriye Gülmen: Sincan Ka-dın Hapishanesi, Semih Özakça: Sincan1 No’lu Kapalı Hapishanesi.”

Açlık grevinin 4. gününde şair İbrahimKaraca’nın “Meşale” adlı şiiriyle başlandı.Ziyaretçiler direnişçilere desteklerini sundu.Ve açlık grevindekilerin aklında, açlıklarının143. günü zorla hastaneye kaçırılan Nuriyeve Semih vardı. Bu direnişçilerin öfkesiniarttırdı. Kısaca açıklama yapılarak “Hepimizburadayız, Nuriye ve Semih için ne gerekirseyaparız, evlatlarımızı sizlere katlettirme-yeceğiz.” denildi.

Direniş son güne kadar coşkulu veyeni birikimlerle geçti. Direnişi ziyaretegelenlerle sohbetler ve paylaşımlar oldu.Nuriye ve Semih’in açlığına ortak olmanınsıcaklığı ve düşmana olan öfke arttırıldı.

Bir haftalık açlık grevinin son gününde“İftarlık Gazoz” adlı filmin gösterimi ya-pıldı ve her günkü gibi ziyaretçi akınıoldu. Ziyaret edenler arasında CHP ilçebaşkanı İbrahim Aydoğan da vardı. Songün nedeniyle kısa bir açıklama yayınlayanTAYAD’lı Aileler şu sözlere yer verdi;“… Direniş için bize burayı açan Saman-dağ Eğitim-Sen’e, bizi ziyaret edenlereve yüreği Nuriyelerle atan herkese teşekkürederiz. Hepimiz bu açlığa ortak olmaya,adalet istemeye devam edeceğiz. Bu haklıtalebi her yerde duyuracağız. Nuriye veSemih 80 milyon halktır ve 80 milyonuteslim almazlar!”. Ve yine son gün de-ğerlendirmeler yapılarak, Nuriye ve Semihiçin daha fazla neler yapılabileceği üzerinekonuşuldu. Ve “Onları katlettirmeyeceğiz!”denilerek, bir haftalık açlık grevi direnişiiradi olarak sonlandırıldı.

Hatay TAYAD’lı Aileler:Direnenlerin Açlığını, Yüreğini, Öfkesini Paylaşıyoruz

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

119Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

yüşünü izleyerek uyguluyor.

Oligarşinin son zamanlardadefalarca bombalanan Dersimdağlarında gerilla korkusu gün-den güne büyüyor ve büyüdükçesaldırganlığı artıyor. Faşizminolduğu yerde, faşizme karşı mü-cadele meşrudur. Dersim’de deyıllardır var olan gerilla müca-delesi hiç bitmedi ve faşizm ko-şulları sürdükçe bitmeyecek de…Gerilla korkusuyla, halktan in-sanların da katledilmesi, zarargörmesi, topraklarından edilipgöç ettirilmesi eli kanlı faşizmingerçek yüzüdür.

Halkımız bunları yaşamakzorunda değildir. Faşizmin busaldırılarına karşı örgütlenmek,silahlanmak ve savaşmak zorun-dayız. Hiçbir saldırı biçimi bizimsilahlı mücadelemizi yok ede-meyecektir. Gerillalarımız bütündağlarda varolacaktır. Onlar hal-kın yaratıcılığının, birliğinin ya-ratacağı korkunç sonuçların far-kındalar ki, yeni yeni saldırı tak-tikleri, stratejiler geliştiriyor.Oysa halkın örgütlü gücünün,savaşan gücünün karşısında hiç-bir şey duramaz.

Bunu asla başaramayacaklar!

Çünkü Anadolu, direnişler,ayaklanmalar, isyanlar tarihidir.Bu saldırılara, katliamlara aslaboyun eğmeyecek ve örgütlühalkın silahlı mücadelesi kaza-nacaktır. Çünkü haklı ve meşruolan biziz. Bizi ve direnişlerimiziyok edemeyecekler. Tıpkı Nuriyeve Semih'in açlık grevinin 150.günlerine ulaşan direnişi gibisaldırılarınızı dimdik ayakta vezafere olan mutlak inançla kar-şılayacağız. Kazanan DirenenHalklar Olacaktır.

Emperyalizm devrimci hareketlere silahbıraktırmaya çalışıyor.

Emperyalizmin ideolojik ve fiziki saldırılarıkarşısında silahlarını bırakan örgütler, em-peryalizmin, sömürgecilerin, işgalcilerin si-lahlanmasını hak olarak görüp, önlerindeeğilirken, halkın silahlanmasına karşı çıkı-yorlar demektir.

Devrimci örgütlerin, dünyada neredeyseişgal edilmemiş toprak parçası bırakmayanemperyalizme karşı savaş alanını terk ettiklerisöylenebilir.

Fakat, emperyalizm ve savaş, bu örgütlersilah bıraktı diye bitmiyor. Emperyalizm,

tüm pislikleriyle, sömürü ve zulmüyle halk-

ların kanını emmeye, kanını dökmeye devam

ediyor. Emperyalizm ve halklar arasındaki

çelişki varlığını sürdürüyor, dolayısıyla savaş

da sürüyor.

Emperyalist işgallerde, milyonlar katle-

dilmiş, milyonlar yerinden göç ettirilmiş, şe-

hirler yerlebir edilmiştir.

Bu işgallerde kimyasal silahlarla binlerce

insan tek bir anda katledilmiştir.

Emperyalizm, işgal ettiği ülkelerde mafya

çetelerini, uyuşturucu kartellerini yaygın-

laştırıyor.

DEVRİM İÇİN SAVAŞIN OLMADIĞI,EMPERYALİZMİN HAKİMİYETİNDEKİ DÜNYA,

UYUŞTURUCUNUN, MAFYANIN EGEMEN OLDUĞUBİR DÜNYADIR

Emperyalizm Sadece Silahlarla, Uçaklarla, Talanla,Sömürüyle Katletmiyor

Aynı Zamanda Uyuşturucuyla, Mafyayla,Uyuşturucu Tekelleriyle de Katlediyor (2.Bölüm)

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 20

Emperyalizmi odağına koymadandünyanın hiçbir yerindeki şiddeti ta-nımlamak mümkün değildir. İddialıbir şekilde belirtebiliriz ki, devrimcişiddet dahil olmak üzere, dünyanınher yanında uygulanan şiddetin so-rumlusu emperyalizmdir.

Emperyalist işgaller, sömürü, zu-lüm, faşizm emperyalizmin şiddeti-dir.

Onmilyonların açlıktan öldüğübir dünyada yaşıyoruz. Her yıl on-milyonları açlıktan öldüren emper-yalist sömürü, şiddetin kendisidir.

Devrimci mücadele, halkın silah-lanması, emperyalizmin halka karşısavaşında, halkın kendini savunmakve emperyalizmin iktidarına son ve-rebilmek için, zorunlu olarak kul-landığı bir araçtır.

Halkları silahsızlandırmaya çalışanemperyalizm, devasa silah gücünesahip oldukları halde, her yıl dahafazla silahlanıyor, her yıl silah vesavaş kapasitesini büyütmeye çalı-şıyor.

Ülkelerin toplam olarak silahlan-maya ayırdığı yıllık para miktarı: 1trilyon 686 milyar dolar diye açık-lanıyor.

ABD: 611 milyar dolarÇin: 215 milyar dolarRusya: 69.2 milyar dolarSuudi Arabistan: 63.7 milyar

(yüzde 30 azaltılmış hali)Türkiye: 14.9 milyar dolar (Tür-

kiye askeri harcama sıralamasında17. sırada).

Sözde barış ve demokrasi savu-nucusu ABD emperyalizminin, tümdünyada işgal kuvvetleri bulunuyor.

Amerika Birleşik Devletleri Sa-vunma Bakanlığı tarafından yayın-lanan bir rapora göre dünyanın 39ülkesinde toplam 823 adet üssü bu-lunuyor.

2007 yılı için yayınlanan “Üs Ya-pısı Raporu”na (Base Structure Re-port) göre ABD’nin kendi sınırlarıiçindeki üsler de hesaba katıldığındatoplam üs sayısı 5 bin 311’e ulaşıyor.

Bu rakamlara “güvenlik nedeniy-le” açıklanmayan Afganistan veIrak’taki üsler dahil değil. En çokAmerikan üssüne sahip olan ülke287 ile Almanya. Onu Japonya (130)ve Güney Kore (106) izliyor. Raporagöre, yurtdışındaki üslerin ABD or-dusunca envanterde gösterilen değeri127 milyar dolar.

Bu tablonun barışla ilgisi yoktur,bu tablonun silahları bırakmakla ilgisiyoktur. Bu tablo karşısında silahlarınıbırakan örgütler, emperyalizmin, sö-mürgecilerin, işgalcilerin silahlan-masını hak olarak görüp, önlerindeeğilirken, halkın silahlanmasına karşıçıkıyorlar demektir.

Bunun tek bir anlamı vardır, em-peryalizm karşısında önce ideolojikolarak, sonra da fiziken yenilmişlerdir.Bu boyutta silahlanarak, dünyadaneredeyse işgal edilmemiş toprakparçası bırakmayan emperyalizmekarşı savaş alanını terk ettikleri söy-lenebilir.

Fakat, emperyalizm ve savaş, buörgütler silah bıraktı diye bitmiyor.Emperyalizm, tüm pislikleriyle, sö-mürü ve zulmüyle halkların kanınıemmeye, kanını dökmeye devamediyor. Emperyalizm ve halklar ara-sındaki çelişki varlığını sürdürüyor,dolayısıyla savaş da sürüyor.

İşte, emperyalizmin sözde silahve savaş karşıtlığını, yukarıda ak-tardığımız rakamlardan oluşan tabloda gösteriyor. Bu silahlanma emper-yalizmin tüm dünyada hakimiyetkurmak için, dünyanın emperyalistler

arası paylaşımı içindir. ABDemperyalizmi başta olmaküzere, emperyalizmin barış-çılığı sözde, Irak’ta, Afganis-tan’da, Libya’da, Mısır’da ül-keleri işgalcilikleri ise ger-çektir. Bu işgallerde, mil-yonlar katledilmiş, milyon-lar yerinden göç ettirilmiş,şehirler yerlebir edilmiştir.

Bu işgallerde kimyasal si-lahlarla binlerce insan tek biranda katledilmiştir.

Emperyalizm, işgal ettiğiülkelerde mafya çetelerini,uyuşturucu kartellerini yay-

Emperyalizm, Dünyadaki Tüm Suçların AnasıdırTüm Suçlar Ondan Doğar

Şiddet Emperyalizmin Dışında Tanımlanamaz

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

21Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

gınlaştırıp, silahlandı-rırken, emperyalizmekarşı savaşan halk güç-lerine silah bıraktırmakistiyor.

Emperyalizmin sila-ha ve savaşlara karşıgörüntüsü sahtedir.

Emperyalizm, halk-ların kendi iktidarlarıiçin savaşmasına, anti-emperyalist, anti-faşistsavaşlara karşıdır.

Değilse, emperyaliz-min tarihi işgallerde vesavaşlarda yüz milyon-larca halkın kanının döküldüğü birtarihtir.

Bu bir dergi yazısında anlatıla-mayacak kadar uzun bir katliamlartarihidir. Ama belli başlılarını saymakbile emperyalizmin eli kanlı tarihinigöstermek için yeterli olacaktır.

Sömürgecilik halkların kanı vekatliamlar üzerine kurulmuştur. Yerlihalklar soykırıma uğratılarak ülkelerişgal edilir. Örneğin Amerika kıtasının12 Ekim 1492’de Kristof Kolombile başlayan keşfi, katliamların dabaşlangıç tarihidir. Yerli halk, sö-mürgeci İspanya, Portekiz, İngil-tere, Fransa ve Hollanda gibi dev-letler tarafından yüzyılları bulan birsoykırımla katledilmiştir. KristofKolomb’un kıtaya ayak basmasınınüzerinden 10 yıl bile geçmeden yüz-binlerce Kızılderili katledilmiştir.

ARAWAKS yerlilerinin nüfusu8 milyondan 28 bine düşmüş Mek-sika nüfusunun %95’i azalmıştır.1519 yılında sayıları 25 milyonuaşan Kızılderili nüfusu 1595’te 1.3milyon kalmıştır.

İNKA’ların yurdu olan Peru veŞili nüfusu 1520’de 9-14 milyonden 500 bin-1 milyon seviyesinedüşmüştür.

16. yüzyıl sona erdiğinde ise sa-yıları 200 bini bulan İspanyollar,Hint Adaları’ndan Meksika’ya, OrtaAmerika’ya ve Güney Amerika’nınen ucuna kadar yerleşmiş, bu bölge-lerde soykırım ve salgın hastalıklarsonucunda 60 ila 80 milyon Kızıl-derili can vermiştir.

Sömürgeciliğin kanlı tarihi yüz-

yıllar öncesinde kalmış değildir. Yakıntarihimiz de milyonların, onmilyon-ların katledildiği bir tarihtir. Sömür-geci ülkeler emperyalist aşamadaçok daha kapsamlı bir işgal ve ya-yılmacılık politikası uygulamaya baş-lamış, emperyalist paylaşım savaş-larına girmiş, silah güçleri çok dahafazla büyümüş ve artık birkaç yıliçinde onmilyonları katledebilir halegelmişlerdir.

Emperyalizmin son yüzyıl içindekikatliamlarından bir kısmı:

Emperyalist 1. Paylaşım Sava-şında 15-20 milyon kişi öldürül-dü.

Emperyalist 2. Paylaşım Sava-şında 66 milyon kişi öldürüldü.

ABD emperyalizmi 1945’te Ja-ponya’nın Hiroşima ve Nagasaki

kentlerine atom bombası atarakbir anda 250 bin kişiyi vahşice öl-dürdü.

Fransız ve ABD emperyalizmi-nin Vietnam işgalinde (1959-75) 4milyon 200 bin kişi öldürüldü.

ABD emperyalizminin Kore’yiişgalinde (1950-53) 3 milyon kişiöldürüldü.

Emperyalizmin katliamlar tarihine,uyuşturucu kartelleri eliyle yaptığıkatliamları da eklemek gerekir. On-binlerce kişiyi uyuşturucu mafyaeliyle katleden de emperyalizmdir.

Uyuşturucu ve faşizm, birbirinitamamlayan iki parça gibidir. Uyuş-turucu mafyalarının hemen hepsininaynı zamanda faşist olması tesadüfdeğildir.

(devam edecek)

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 22

Söyledim, yapmadı.

Söyledim, gelmiyor.

Çok anlattım ama kendini değiştirmiyor.

Buna benzer yakınmalarımız, şikayetlerimiz çoktur.

Fakat bu yakınmalar, bilimsel değildir.

Çünkü yine hepimiz biliriz ki söz yetmez çoğu zaman.

Dolayısıyla, şu veya bu konuda bir sorun yaşayan, şuveya bu konuda zaaflarında ısrar eden bir insanımız sözkonusu olduğunda,

“söyledim”, “anlattım” demek bir şey demek değildir.

Söylemiş ve anlatmış olmak, üzerimize düşeni yapmışolmak değildir.

Söylemek farklıdır, ikna etmek farklıdır.

İkna etmek farklıdır, ikna olduğunu yapar halegelmesi farklıdır.

Bir insanın değişimini sağlamak için, söylemek, ilk adımdır.

İkinci adım: İKNA’dır,

Üçüncü adım; EĞİTİM’dir.

Dördüncü adım; KOŞULLARI DEVRİMCİLEŞTİR-MEKTİR.

DUYGUSUL İKNA önemlidir. Bir insana birşeyi anlattığımızda, aslında ikna olup olmadığını görürüzgenellikle. Ya kendisi söyler, ya gözleri, sözleri, bakışı,duruşu anlatır.

İkna etmeliyiz. İkna etmek, sadece tekrar tekrar anlatmakdeğildir.

Öncelikle, eksikliğin, zaafın, sorunun nedenlerine inmektir.Nedenini anlamazsak, çözüm doğrultusunda hiçbir şekildeikna edemeyiz.

İdeolojik olarak ikna etmeliyiz. Bunu yapamadığımızda,ilkeleri, kuralları hatırlatmak işe yaramaz. İlkelere, kurallarauyulması, ideolojik olarak onlara ikna olduğumuzda mümkündür.

Doğruyu söyledik. Yetmez. Doğruyu hayata geçirmesiiçin koşulları oluşturmalıyız. Doğruyu hayata geçirmesiiçin onda bir ruh, coşku oluşturmalıyız.

Buna aynı zamanda duygusal ikna diyoruz.

“Doğru bilgi söylenince, karar alınınca”

hemen doğru davranışa dönüşmez.

bu bakış mücadelenin heyecanını, romantizmini ve da-vaya bağlılığı öldürür.

Bir ruh kazandırmak gerekir.

Yani anlattıklarımızın çok doğru olması ve karşımızdakinin

de bu doğruları tasdik etmesi, yetmez; yapması için duygusalolarak da ikna etmemiz gerek.

“Devrimcilik memuriyet değildir. Bir hesap kitap, ölçme,tartma faaliyeti değildir.” Öyleyse, ikna için o ruh haliniyaratabilmeliyiz.

EĞİTİM, olmazsa olmazdır. Sorunun kaynağındakineden ne ise, onu bir eğitim konusu olarak ele almalıyız.Üç gün mü gerekir, üç hafta mı, o zaman kesinlikle gereklidirve boşuna değildir.

Eksikliği anlatırız ve karşımızdaki de kabul eder; eksikliğeyol açan nedeni bulmalı ve o nedeni ortadan kaldıracak bireğitim yapmalıyız.

Tembellik mi söz konusu: “Tembellik olumsuz bir dav-ranıştır” demek bir anlam ifade etmez. Neden tembel? Bunubulur ve onun üzerinden hareket ederiz.

KOŞULLARI DEVRİMCİLEŞTİRMELİYİZ:Eğer bir yerde, iddiasızlık, moralsizlik hakimse, oradakişisel sorunlar artar, mücadeleyi bırakma eğilimleri güçlenir,kaytarma yaygın davranış haline gelir. Ortam ve koşullar,bazen birçok insanımızın eksikliklerinin, zaaflarının açığaçıkmasına, onun belirleyici özelliği haline gelmesine yolaçabilir. Çözüm, koşulların devrimcileştirilmesindedir. Ortamve koşullar devrimcileştirildiğinde, o eksikliklerin ve zaaflarındüşündüğümüzden çok daha büyük bir hızla değiştiğini,düzeldiğini görürüz.

Devrimcileşen koşullar, insanlarımızın duygularınıharekete geçirecektir. Aklını, mantığını güçlendirecektir.

“Sadece bilimsel bilgi yetmez.Sorunun ahlaki boyutunu anlatmak gerekir.Ahlak düzeltir.Sorunun duygu boyutunu anlatmak gerekir. Bu estetize eder.Sorunun adalet boyutunu anlatmak gerekir. Bu vicdanlı kılar.”Sonuç olarak, söyledim yapmadı, çağırdım gelmedi

noktasından çıkmalıyız. Bilimsel olmalıyız. Emek vermeliyiz.Eksiklik, zaaf içine düşen, mücadeleden uzaklaşan insanla-rımızın yeniden ayağa kaldırılmasını, kendimiz için birgörev ve sorumluluk saymalıyız. Kimseyi düzene terk et-meme iddiasına sahip olmalıyız. Bu iddiaya sahip oldu-ğumuzda, “söyledim gelmedi” kolaycılığına kapılmadansorunları çözmeye, insanlarınızı kazanmaya çalışırız.

SORUN: Söylemekle YetinmekÇÖZÜM: Koşulları Devrimcileştirmek

ve İkna Etmek

SSORUNLAR / ÇÖZÜMLERSORUNLAR / ÇÖZÜMLER

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

23Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

Kampanya, belli bir konuda yo-ğunlaştığımız mücadele dönemleridir.

Bir konuda kampanya ilan ettiği-mizde, tüm gücümüzle, olanakları-mızla, insanlarımızla o konuya yo-ğunlaşırız.

Kampanyalar, hareket olarak da,kişisel olarak da emeğimizi, enerjimizi,kat be kat arttırdığımız dönemlerdir.

Kampanya tarzımız, ülkemiz mü-cadele tarihine çok canlı, dinamik, kit-lesel eylemler, direnişler ve kazanımlareklemiştir. Diyebiliriz ki, kampanyalar,devrimci hareketin mücadele tarihimizekazandırdığı bir çalışma tarzıdır.

Bugün mahalle meclisleri olarak,

- Hem Nuriye Semih direnişinisahiplenmemizi,

- Hem de meclislerin kurulmasıve yaygınlaştırılmasını,

Bir kampanya şeklinde ele alabil-meliyiz.

Bu nedenle, bu hafta, kampanyaşeklindeki bir çalışma tarzının bellibaşlı özellikleri nelerdir, onlar üzerinekonuşalım, tartışalım istedik.

Kampanya Nedir?1- Kampanya bir yoğunlaşmadır.

SEFERBERLİKTİR.

2- Kampanya, diğer işlerin tatiledilmesi veya ertelenmesi demek de-ğildir. Tersine, kampanyalar, ancakdiğer işler her zamanki gibi sürdürül-düğü taktirde amaçlarına ulaşırlar.

3- Kampanya, belli bir konuda yo-ğunlaşarak, tüm güçleri o konuya yı-ğarak, belli bir SONUÇ ALMAKamacıyla yapılır.

4- Kampanyayla amaçlanan so-nuçlar, o olayın niteliğine göre değişir.

Bazen amaç teşhirdir, bazen amaçbir direnişi yaygınlaştırmaktır, bazenamaç hesap sormaktır, bazen örgüt-lenme amaçlıdır, bazen güç gösterisidir,bazen haklar ve özgürlükler mücade-lesinde somut kazanım elde etmeyeveya belli siyasi sonuçlar yaratmayayöneliktir.

5- Kampanya seferberliği, herkesinkendi belirlediği biçimlerde bir yo-ğunlaşma değil, örgütlü ve organize

bir yoğunlaşmadır.

6- Kampanya, mevcut ilişkilerimizibir adım daha ileri gitmeye yöneltir.

7- Kampanya, yeni insanlarla ilişkikurmayı hedefler.

Kampanyaların Özelliklerive Bugünkü Görevlerimiz

- Her kampanyanın kendine özgübir bildirisi, afişi, sloganı, pankartıolur. Çünkü kampanya; propagandave ajitasyondur.

- Her kampanyanın bir merkezikomitesi olur; her mahallede, işyerinde,okulda, şehirde bir kampanya komitesiolur.

- Kampanya dediğimiz öyle hayatageçirilmelidir ki, yer gök, bizim kam-panyamızın sloganlarıyla, afişleriyle,bildirileriyle dolmalıdır.

Görmeyen, duymayan kalmamalıdır.

- Kampanyaların süreleri çok de-ğişkendir. 4-5 ay süren kampanyala-rımız olduğu gibi, iki haftalık, biraylık kampanyalarımız da olmuştur.

Bir çalışma yöntemi:Kampanya

Bu hafta kapıları çaldığımızda neanlatacağız?

1- Nuriye ve Semih’in direnişinisahiplenme kampanyamızı sürdürü-yoruz. Onları anlatmaya devam ede-ceğiz.

Her mahallede Nuriye ve Semihiçin yapılan yürüyüş, tencere tavaçalma, açlık grevi, oturma eylemigibi eylemler var. Çaldığımız her ka-pıda kendi mahallemizin eylemlerineçağrı yapacağız.

2- Okmeydanı’nda polisin zırhlıaracı, Suriyeli bir çocuğu ezip katletti.Mahallelerimizdeki TOMA’lar, ak-repler, panzerler, AKP’nin yoksulgecekondulara karşı polis terörüdür.

Bunu anlatacağız; TOMA’ların,akreplerin zenginlerin semtlerindedolaşmadığını anlatacağız.

Oysa asıl suçlular oralarda. 3- İstanbul, arka arkaya iki kez,

sel felaketini yaşadı. Güya bir sürüyatırım yaptılar ve bunların bir daha

olmayacağını açıkladılar. Yine çamuriçinde kaldık. Kanalizasyonlarımız pat-ladı. Tüm televizyonlar trafik kilitlen-mesini verirken, yoksul halkın yaşadığızorluklar, gündeme bile gelmedi.

Çaldığımız kapılarda bunu an-latmalı, halkın bu konularda ne de-diğine kulak vermeliyiz.

4- Ankara Valiliği, her türlü açlıkgrevini, gösteriyi bir ay süreyle ya-sakladı. Korkuyorlar. Yasakları sa-hiplenerek kırabiliriz.

Mahallemizin Sorunları İle Ülkemizin Sorunları İç İçe

Çat Kapı Her Eve GirmektirÇat Kapı tüm halkı devrime katmaktır

Haftanın Çat KapıGündemi

Atasözü:Kapalı duran bir kitap, kağıt yığınından

başka bir şey değildir.Çin atasözü

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 24

Kısa kampanyalara tarihimizdekien çarpıcı örneklerden biri, Maraş Kat-liamı’nı Protesto Kampanyası’dır. 20-24 Aralık arası 5 günlük bir kampan-yadır. İki yıl (1979 ve 1980) üst üsteyapılmıştır ve bu beş gün içinde yüz-lerce eylem gerçekleştirilmiştir. Afişler,iş bırakma, esnafın kepenk kapatması,sadece büyük şehirlerde sınırlı kalma-yan, tüm Anadolu’ya yayılmış korsangösteriler, yine Anadolu’da ilçelerekadar birçok okulda boykotlar örgüt-lenmiştir bu kısa süre içinde.

1991’deki “İstiyoruz VermezsenizAlacağız” kampanyası veya 2000’liyıllarda Büyük Direniş’e bağlı olaraksürdürülen “Tecrite Son!” kampan-yası, uzun vadeli kampanyaların ör-nekleridir.

Mahalleler, bu kampanyada çokyoğun biçimde yer almıştır.

1990’lı yılların başlarında ma-hallelerin su, yol sorunlarını çözmekiçin yapılan kampanyalar da, somuthedeflerin ve kazanımların olduğukampanyalardır.

Yozlaşmaya karşı mücadele kam-

panyaları da mahal-leler açısından sonderece önemli kam-panyalar olmuştur.

Bugün Nuriye veSemihlerin direnişi-nin sahiplenmesindede mahallelere büyükbir görev düşüyor.Herkesin gördüğügibi, işçi, memur sen-dikaları ve konfede-rasyonları artık tü-kenme noktasındadır. Ne yapılıyorsa,devrimci işçilerin, memurların ön-derliğinde yapılıyor. Sendikalar, kon-federasyonlar ortada yok. İşte bunoktada halkın meclisler aracılığıylabu direnişi sahiplenmesinin önemidaha da büyüktür.

Nuriye ve Semihlerin direnişinidesteklemeyi bir kampanya yoğun-luğunda ele alabilmeliyiz. Bugünekadar birçok şey yapılmıştır; amagereken daha fazlasıdır.

Kampanyalar, mücadelenin çokyönlülüğünün en zengin biçimde ha-

yata geçirildiği mücadele dönemle-ridir. Bildirilerden pankartlardan açlıkgrevlerine, gösterilere, barikatlarakadar, mücadelenin her biçimi, Nuriyeve Semihleri sahiplenmemizin bi-çimleri olabilir.

Her çalışma meclislerimizi bü-yütecek ve büyüyen meclislerimiz,Nuriyeleri, Semihleri daha büyük birgüçle sahiplenecek, daha büyük birkitleyi harekete geçirecektir.

Mahalleler bizimdir ve Nuriyeve Semih, o mahallelerin her cadde-sinde, her sokağında, her evinde sa-hiplenilecektir.

İdeolojik mücadele, düşman ne yapıyorsa, karşısında po-litika üretmektir.

Düşman ne söylüyorsa, onun sözünün karşısına kendisözümüzü koymaktır.

Küçükarmutlu’da kondularımıza, arsalarımıza göz diki-yorlar.

Göz dikenin gözünü oyacağımızı ideolojik, politik olarakanlatmalıyız.

Boğaza nazır bir yeri, yoksul halka reva görmüyorlar.Tabii sorun ideolojiktir.

“Her şeyin en iyisi zenginlerin hakkıdır.” Öyle düşünü-yorlar. Çünkü iktidarda sömürücü zenginler vardır. Düzeninideolojisi de ona göre şekillenmiştir.

Yoksul halk, emekçi halk, burjuvaziye hizmet etmek içinvardır.

Burjuva ideolojisi öyle der. Yani Küçükarmutlu’da mesele sadece bir “arsa”, sadece

“gecekondu yapılaşması” meselesi değildir. Burjuvazi, “ayaktakımı” olarak gördüğü halkı, “zenginlere layık” bir tepedenatmak istiyor.

Her işe belli insanlarımızın koşturması şeklindekiyöntemimizi değiştirmeyi hedeflemeliyiz. Çünkü buyöntem, bizi daraltan, boğan bir yöntemdir.

Nuriye ve Semih’in direnişini destekleme ça-lışmalarında bu yöntemimizi değiştirmeyi de, özelolarak hedefleyebiliriz.

Bu direnişin meşruluğu, haklılığı konusundakimsenin bir tereddütü yoktur. Direniş o kadarmeşrudur ve meşruluğu o kadar açıktır ki, bumeşruluk içinde şu veya bu kaygılar nedeniyleuzak duran insanlarımızı mücadele içine çekebiliriz.

Onlara direnişin sahiplenilmesinde sorumluolarak, örgütleyici olarak yer alacakları görevlerverebiliriz.

Olmaz, yapılmaz, katılmaz, gelmez, üstlenmezşeklindeki olumsuz düşünce ve önyargıları yıkarak,daha büyük bir cüret ve güvenle, daha kitlesel vemilitan direniş ve sahiplenme biçimlerini örgüt-leyebilir, daha çok insanı seferber edebiliriz.

iideolojik mücadele yöntem ve araç6 Ağustos

2017

Yürüyüş

Sayı: 26

25Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

Ne diyordu Öğretmenimiz:

“GÜN 24 SAAT”

Ve ekliyordu:

“24 SAAT ÇOK, AMA ÇOKUZUN BİR ZAMAN.”

Aşağıda bir mahallemizden vere-ceğimiz örnek, bize bu sözün doğru-luğunu gösteriyor.

28 Temmuz günü, bir mahalle-mizde, Gazi’de yapılan faaliyetlerbunlar. Öyle çok özel bir yoğunlaşma,özel bir seferber olma hali yok; amainsanlarımızın her birinin bir şey yap-tığı, örgütlediği bir mücadele günü:

� İki kişiden oluşan bir komite,Sekizevler bölgesinde çalışma yaptı.

- 25 mektup, tek tek evleri dola-şarak insanlarımıza ulaştırıldı. Çal-dığımız kapılardaki hemen herkeslesohbetler yapıldı.

Her akşam saat 21:00’da yapılantencere tava ve ışık söndürme ey-lemlerine çağrı yapıldı. Bir de GaziCemevi’nde yapacağımız açlık gre-vine çağrı yapıldı.

- 10 mektup da sokakta karşı-laştığımız kişilere verildi ve onlarada aynı şekilde Nuriye-Semih’indirenişi ve bizim yapacaklarımız

anlatıldı.

� 4 arkadaş Ovacık mahallesibölgesine dergi dağıtımına çıktı, 100dergi halka ulaştırıldı.

� Üç kişi, Barajaltı bölgesine gitti.Giden arkadaşlardan biri Hasan FeritGedik Merkezi’nden. Planlarında kapıçalışması, bildiri, mektup dağıtımıvar.

Saat 20.00’da başladılar çalışmaya.21.45’te bitirdiler. İki saate yakın süreiçinde,

- 6 sokakta kapı çalışması yapıldı.

- 50 mektup, 50 el ilanı dağıtıldı.

- 40 adet pullama yapıştırıldı.

- 8 aile ile birebir çalışma yapıldı,2 aile pazar günü yapacağımız açlıkgrevine gelecek.

� Saat 12.00’da, GOP meydandabir binanın tepesine Nuriyeler için

pankart asıldı.

� Sondurak bölgesinde yapılançalışmalar;

- Çalışma, 20.00-21.30 arası, üçsokakta yapıldı.

İkişer kişilik iki komite tarafındanyapıldı.

- 365 adet mektup dağıtıldı. Birkısmı posta kutularına bırakıldı.

- 35 mektup esnaflara verildi.

- Konuştuklarımızdan 4 kişi, buakşamki Sıla ve İnanç’ın anma ye-meğine gelecek.

� Kanser hastası bir aile HalkMeclisi tarafından ziyaret edildi.

� Akşam saat 20.00’da, 5 Gaziliçocukla Nuriye ve Semih için dilekfeneri uçuruldu.

� İsimlerini belirlediğimiz 7 kşiyegidilerek, Sıla ve İnanç’ın anma ye-meğine çağrı yapıldı.

Yukarıdakiler, hemen bütün ma-hallelerde hiç zorlanmadan yapılabi-lecek bir pratiği gösteriyor.

Yapabilmek için asgari üç koşulsayabiliriz:

- Bu çalışmayı yürütecek bir irade

- Bir plan program

Çözüm PLAN - PROGRAM

“Zaman sorunu” diye adlandırdığımız sorun, çoğu zaman aslında zamansorunu değildir. Bu çoğu zaman “plansızlık sorunu”, “ertelemecilik sorunu”,

“hesapsızlık sorunu”, “zamanı verimli değerlendirememe” sorunudur. Bunların sonucu“zaman sıkıntısı” olarak kendini gösterir. Gün 24 saattir. Bu değiştirilemez bir gerçektir.

Değiştirebileceğimiz nedir? 24 saatin kullanımı. Öğretmenimiz köşesinde yapılan öneriyi

hatırlıyoruz tekrar: 

Hesap Ortada: “24 saat ve 24 saat hiç kısa bir zaman değil.On saati sizin olsun, uyku dahil on saatini kullanır bir insan. Geriye kalıyor 14 saat.

Bu 14 saatin 7 saatini, o hiç dilimizden düşürmediğimiz; "GÜNLÜK PRATİK", "GÜNLÜK PRATİĞE DALIPBUNU YAPMADIK", "BUNU ÖRGÜTLEMEDİK"... vb. MAZERETLER İÇİN KULLANIN.

GERİYE 7 SAAT KALIYOR. Sadece bu yedi saati verimli değerlendirdiğimizde bile neler olabileceğinigöreceğiz. Yedi saat; bunu sokak sokak çalışma için, ev ev çalışma için, değerlendirdiğinizi düşünün. 7

koca saat. Göreceksiniz mutlaka sonuç alacaksınız.”Bu haftaki “Mahallede bir gün” yazısına baktığımızda da görürüz ki, öyle günlük birkaç saat

içinde bile neler yapılabilir. Zaman konusunda en güzel sözlerden biri de Cepheliköşesinde yayınlanan bu sözdür: Onu hatırlatarak bitirelim: “Cepheli

Zamanın Dizginlerini Elinde Tutandır”.

soru

n

ZAMAN

Mahallede Bir Gün...

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 26

- yapma ruhu, yani mücadele coş-kusu. Özetlersek, irade, program, coş-ku... Başka şeyler de söylenebilir,ama anahtar buradadır.

BİR GÜN SONRAÖğretmenimiz, girişte söz ettiğimiz

yazıda diyordu ki:

“Basit ve sade ve gerçekçi önlem-lerle çözeceğiz. Küçük küçük adımlarlaçözeceğiz.

Madem "Devrim kitlelerin eseri-dir" diyoruz, Madem "Her şey kitle-lerde" diyoruz, madem "Tüm sorun-ların çözüm anahtarı kitleler" diyo-ruz, o zaman oradan başlayabili-riz.”

30 Temmuz’da Nuriye ve Se-mih’in direnişiyle ilgili bir günlükaçlık grevimiz vardı. Birkaç günlükçalışmamızın sonucunu aldık 30Temmuzda.

Bu açlık grevi için 250’ye yakıninsana ulaştık. Bire bir görüşmeleryaptık. Gazi Mahallesi olarak çıkart-tığımız mektupları dağıttık.

Pazar sabahı Gazi Cemevi’nin bah-çesine Semih ve Nuriye’nin resimli

pankartını ve eylemimizi duyuran dö-vizleri asarak eylemimizi başlattık.

Gün boyunca gelen giden çok oldu,yeni insanlarla tanıştık sohbet ettik.Gün boyunca gelenlerin toplamı 200kişi civarında oldu.

Açlık grevini 30 kişi olarak sür-dürdük.

Saat 16.30’da direnişle ilgili ko-nuşma yaptığımız sırada, 83 kişi vardı.Konuşmanın sonuna doğru, Nuriyeve Semih’in zorla hastaneye kaldırıl-dıkları haberi ve bunu protesto içinTaksim’de yapılacak eylemin çağrısıulaştı. Açlık grevi alanından 28 kişihemen toplanıp Taksim’deki eylemekatılmaya gittiler.

Aynı gün cemevinin kendi programıçerçevesinde düzenlediği bir yemek

vardı; Bu yemeğe gelenlere de direni-şimiz anlatıldı. Yemeğe gelenler, gelipdireniş yerinde oturdular bir süre.

Çocuklarımız, Nuriyelerle ilgilicoşkulu sloganlar attılar ve bunu vi-deoyoya kaydedip paylaştık.

Sonrasında ise şöyle bir karar al-dık:

Günde 2’şer saat kapı çalışması.

Haftada 3 pankart.

Günde 5 otobüs konuşması.

Haftada 1 dilek feneri uçurma.

Haftada 3000 tane Nuriye ve Se-mih’in ağzından mektup yazılacak.

Cumartesi günleri oturma eylemi...

Yukarıda sayılanları yapamayacakbir mahalle yoktur.

Sahiplenme, açlık grevi için 250kişiyi çağırmış olmak yetersiz bir ra-kamdır. Ama işte bu kadarlık bir ça-lışma bile, ortaya ciddi bir sonuç çı-karmıştır. Yüzlerce insanın katıldığıbir açlık grevine dönüşmüştür.

Mahallelerimiz ayağa kalktığında,mahallelerimiz örgütlendiğinde, mecl-islerimiz çoğaldığında, direnenler,asla yalnız kalmayacak demektir bu.

Eğitim: Eğitim, sorunları çözmek için eli-mizdeki en güçlü araç ve silahtır.Karşımıza bir insanımızla ilgili bir sorun çıktığında ço-ğunlukla ilk aklımıza gelen “oturup konuşmak”tır. Hayır, oturup konuşmak sorun çözmez. O sadece olsa olsa, sorunun çözümü için bir başlangıçtır. Sorunun NEDENİNİN ne olduğunu anlamaya yönelik birbaşlangıçtır. Bir arkadaşımız bir eksik mi yaptı, yanlış mı yaptı, zaaflı birdavranışta ısrar mı ediyor... önce konuşup nedenini bulmalıyız. Sonra?Sonrası eğitimdir. O nedeni değiştirmeye yönelik eğitim.Bu bazen birkaç günlük bir eğitim, bazen aylar süren bireğitim olabilir. Ama sorun da ancak öyle çözülür. NEDENİORTADAN KALDIRMADAN SONUCU DEĞİŞTİRE-MEYECEĞİMİZE GÖRE, çözüm eğitimdir.

Ajitasyon Propaganda Kılavuzu:Düşünceni Yay,

bu propagandadır. Duyguları Etkile,

bu ajitasyondur. Örgütle,

propaganda veya ajitasyonun ardından doğrudan bağ kur.

Eyleme Kaldır!propagandanın da, ajitasyonun da

amacı budur.

Propaganda ve ajitasyonda Yaratıcı ol, gerektiğinde klasik sloganlarımı-

zı, gerektiğinde özgün sloganlar ve sözleri kul-lan.

Ortamı Değerlendir, bulunduğumuz her yeriajitasyon - propaganda için değerlendirmeliyiz.

Hedefini ve Hedef Kitleni Belirle, sözünü söyle.

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

227Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

DevrimciKişilik,

öncelikle dünyayı fethetme,iktidarı alma hırsıyla,

coşkusuyla dolu olmalıdır.

Mahallelerimiz şu anda iki türlüterörle karşı karşıya:

- polisin faşist terörü

- çetelerin terörü

Bu iki terör iç içedir ve birbirinitamamlamaktadır. İkisi işbirliği ha-lindedir. Çeteler polisin himayesin-dedir.

İkisinin amacı da aynıdır; yoksulemekçi halkı teslim almak.

Bunun için tüm yöntemleri kul-lanıyorlar.

Polis, baskınlar yapıyor, adam ka-çırıyor, işkence yapıyor, gözaltı yapıyor,biber gazı sıkıyor, copluyor, mahalle-lerin ortasında panzerler sürüyor, iş-birlikçilik teklif ediyor, komplolar dü-zenliyor, infazlar yapıyor.

Çeteler, uyuşturucuyu yaygınlaş-tırıyor. Fuhuşu, kumarı tezgahlıyor.Yoksul, çaresiz insanları kendi ba-taklığına çekiyor. Gerektiğinde silahlasaldırıyor. Tehdit ediyor. Bir kez gir-dikten sonra kimsenin o bataklıktançıkmasına izin vermiyor.

Onların TOMA’ları, Çeteleri Varsa, Bizim Şahanlarımız Var

Yüksel Caddesi’nin önünde,TOMA park etmiş bir şekilde duruyor.Her an saldırıya hazır halde...

Okmeydanı’nda, Gazi’de, Ça-yan’da, 1 Mayıs’ta bu tabloyu herzaman görmemiz mümkün. Bazenmahallelerin girişinde, bazen mey-danlarında akreplerin, TOMA’larınterörü esiyor.

İşte geçen hafta, Okmeydanı’ndaSuriyeli bir çocuğumuzu katledende bu terördür.

Onlar saldırıya her an hazırlar.

Halk da kendini savunmaya hazırolmak durumunda.

İşte Şahanlar bununiçin varlar.

Şahanlar, yani tam tanımıyla mi-lisler, halkın savunma ve saldırı gü-cüdürler.

Düzenin Şiddetine Karşı Milisin Şiddeti

Düzenin şiddeti karşısında halkınşiddeti meşrudur.

Milis bu şiddetin uygulayıcısıve aynı zamanda bu şiddetin ör-gütleyicisidir.

Milis, halkın savunması ve cangüvenliği için, mahallelerdeki halkdüşmanlarından hesap sorabilmesiiçin ortaya çıkmış yerel örgütlenme-lerdir.

Faaliyetleri sokak çatışmaları vekitle savunması biçiminde kendinigösterir. Gerektiğinde pankart daasar, gerektiğinde çatışır.

Milisler, üç beş kişilik silahlıgruplar değildir. Döneme, koşullaragöre, çok daha geniş güçler olarakda örgütlenebilirler. Mesela Viet-nam’da 4-6 kişilik örgütlenmelerdenbaşlayan milis örgütlenmesi, önce20-25 kişilik gruplara, ardından 80kişilik milis kollarına dönüşmüştür.

Milisler, kendi örgütlenmelerinigenişletmeyi de amaçlarlar. Yani,yeni milisler katarlar saflarına.

Çetelere Karşı Milisler!Oligarşinin yoksul gecekondu ma-

hallelerindeki gençliği (ve tabii tümolarak halkı) mücadeleden uzak tut-mak için kullandığı araçlardan biride çetelerdir.

Polis, mahallelerde çeteleşmeninönünü açarken, çeteleşmeyi de özen-dirmektedirler. Birçok televizyon di-zisi, mafyacılığı adeta güzel, olumlubir şey, bir tür vatanseverlik gibianlatmakta ve gençliği öyle olmayateşvik etmektedir.

Çetelerin varlığı, Gülsuyu'nda,Gazi’de olduğu gibi, halka saldırıl-ması demektir. Yozlaşmaya karşı mü-cadeleye silahla saldırarak, devrim-cileri bu mücadeleden vazgeçirmeyeçalışmaktadırlar.

Bunların karşısına çıkacak olanyine Mahallenin Şahanlarıdır.

Bu çetelerin polisin himayesi vedesteğinde, mahallelerde zaman za-man silahlarıyla açıktan dolaşabil-diğini, 50-100 kişilik çeteleri biraraya getirip halka gözdağı verebil-diğini unutmamak gerekir. Bunlarınkarşısına halkın şiddetini uygulayacakbir güçle çıkılabilir elbette.

Milisler, Halkı Koruyan Halkın Çocuklarıdırlar.

Mahallelerde halka yönelik birsaldırı varsa, bunun karşısına ilk çı-kacak olan milislerdir.

Mahallelerdeki saldırı, açık polisterörü dışında, yıkım saldırısı olarak,yozlaştırma saldırısı olarak sürüyor.

Halkın hak arama direnişlerinekarşı ise anında saldırıya geçiyordevlet. Yüksel’deki saldırı, Semih’idesteklemek için yapılan diğer ey-lemlere saldırılar, Küçükarmutlu’dakieyleme saldırı, bu saldırının son ör-nekleridir.

Bu saldırıları geriletecek, halkavurulan copların, halkı ezen panzer-lerin, halkı yozlaşma bataklığına tes-lim eden mafyacıların, hesabını so-racak olanlar milislerdir.

Faşizmin ve çetelerin saldırılarınakarşı halkın can güvenliği milisler-dedir. Milisler halkın çocuklarıdır.Halkın güvenliği dediğimizde kendiannelerinin, babalarının, amcalarının,teyzelerinin, kardeşlerinin, komşu-larının, akrabalarının can güvenliğinisağlamaktır.

Halkın milislerini güçlendirelim.Milislere katılalım.

Panzerlere KarşıŞahanlar,

Çetelere KarşıŞahanlar...MİLİSLER MAHALLENİN

ŞAHANLARIDIR

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 28

İş cinayetleri, emekçi halkımızınönemli bir sorunudur.

Rakamlar, sorunun önemini, ve-hametini hiç kuşkuya yer bırakmaya-cak şekilde ortaya koyuyor.

Son zamanlarda burjuva basın ya-yın organlarında da iş cinayetlerineoldukça yer verildiğini görüyoruz. İşcinayetlerini 15 yıllık iktidarı içindekat kat arttıran AKP iktidarının yandaşıgazeteler bile, iş cinayetleri rakamlarınıyayınlamaya başladılar.

Birden bire emekçilere karşı insafamı geldiler acaba?

“Yılın ilk altı ayında en az 906işçi iş kazalarında hayatını kaybet-ti.”

"Haziran ayında 9'u çocuk olmaküzere her gün ortalama 5'i aşkın emek-çi iş kazalarında hayatını kaybediyor."

"12 Yıllık AKP İktidarı Döne-minde

Toplam Ölen İşçi Sayısı 14 Bin712’dir."

Ortalama yılda 1250 işçinin iş ci-nayetlerinde katledildiğini düşünürsek,15 yıllık AKP iktidarında öldürülenişçi sayısı 18 bin 462'dir.

İşte Türkiye'yi iş cinayetlerindeAvrupa'nın birincisi Dünyanın üçün-cüsü yapan rakamlar bunlardır.

"İş kazası" diye bir şey yoktur.

Biz böyle bir kavramı kabul etmi-yoruz.

Çünkü "iş kazası" diye sunulanlarınhepsi önlenebilir kazalardır ve bu ne-denle de bunlara TAAMMÜDEN,yani KASITLI OLARAK, BİLEREK

İŞLENMİŞ CİNAYETLER VE KAT-LİAMLAR olarak bakıyoruz.

Kasıtlı olan her şeyde ise bir so-rumlu vardır, azmettiren vardır.

İş cinayetlerine ilişkin rakamlarıyazıp da, sorumlularını yazmamak,SUÇLUYU GİZLEMEKTİR.

Burjuva basın işte bunu yapıyor.

Aydın Doğanlar'ın, Ülker'in, YıldızHolding'in, Albayraklar'ın, Sabancı-lar'ın iş cinayetlerin sorumluları ol-duğunu saklıyor. Aslında ülkemizdeyaşanan iş cinayetlerinin büyük birbölümü bu tekellerin fabrikalarındayaşanmaktadır.

Suç ortakları ise AKP hükümetive bakanlarıdır.

AKP'li Bakanlar, iş cinayetleriniengelleyecek yasal, hukuki düzenle-meleri yapmayarak, iş cinayetlerininyaşanmasına, bile bile yaşanmasınagöz yumuyorlar, suç ortaklığı yapı-yorlar.

"Kabineden iki Bakan'da 1 Tem-muz'da başlaması gereken kamu ku-rumları ile 50 den az çalışanı olanözel sektöre ait az tehlikeli işyerlerindeiş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimigörevlendirme zorunluğunu 2020'yeertelenmesinin hekim yokluğundanolduğunu kabul etti. Türkiye'de 30bin iş yeri hekimine ihtiyaç olduğubildirildi." (Cumhuriyet gazetesi 15Temmuz 2017)

Sorumluluğu üzerinden atmanınformülü "takdir-i ilahi" söylemidirama sorumlu takdir-i ilahi olamaz.

Takdir-i ilahi işçileri öldüren pat-

ronların, onları koruyan AKP iktida-rının kendi suçlarını gizlemek içinbaşvurdukları yalan ve demagojidir.

Neden taktir-i ilahi değil?

Çünkü; iş cinayetlerinin işlenme-mesi için üzerine düşenleri yapmayanpatronlar ve gerekli yasaları çıkart-mayan, sürekli erteleyen AKP iktidarıve onların bakanlarıdır.

Bugün iş yerlerinde gerekli gü-venlik önlemlerini almayarak, bununiçin yasal ve hukuki düzenlemeleryapmayanlar her gün ortalama 5 işçininölmesine bile bile göz yumuyorlardemektir.

Sonuç olarak:

-İş cinayetlerine karşı çıkmak, sö-müreye karşı çıkmaktır.

AKP'ye karşı çıkmaktır.

-Her gün 5 işçinin iş cinayetlerindeölmesinin sorumlusu, tekeller ve AKPiktidarıdır.

-İş cinayetlerini önlemek, sorum-lularından hesap sormak için İşçiMeclislerinde örgütlenmeliyiz.

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

229Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

İŞ CİNAYETLERİNİ SORUMLUSU TEKELLER VE AKP'DİR

İşçi Okuluİnisiyatif

İnisiyatif, bir dahinin doğuştan sahipolduğu bir şey değil, akıllı bir önderinönyargısız bir inceleme ve nesnel ko-şulları doğru değerlendirme yoluyla vedoğru askeri ve siyasi önlemler yoluylagerçekleştirdiği bir şeydir, inisiyatifgökten zembille inmez, ona sahip olmakiçin bilinçli bir çaba harcamak gerekir.

(MAO)

D�H'li Kimdir?Örgüt bilinci ve örgüt ruhuna sahip

olmaktır.

Örgüt bilinci, örgütün ilke ve ku-rallarına hem tabi olmaktır hem debulunduğumuz yerde bunları yaşat-maktır. Örgüt bilinci, aynı zamandaçelişkilerle, zaaf ve eksikliklerle sürekliçatışma halinde olmaktır.

Bunu yapmadan kendimizi yeni-lemeliyiz.

Çünkü, örgüt bilinci, örgüt ruhuher şart altında örgütün çıkarını, yol-daşlarının güvenliğini sağlamaktır.

Örgüt bilinci, kuşatmalarda sonmermimize kadar çarpışmak, gerek-tiğinde düşman sloganı ve tilililerimizlekarşılamaktır.

Çünkü, yaratılan geleneklere birhalka daha eklemektir örgüt bilincive ruhu. Bencilliğe, bireyciliğe aslaizin vermemek ve her aşamada ko-lektivizmi ısrarla hayata geçirmektir.

Kıssadan Hisse

Halk Savaşının Askeri SanatıAmca'nın denetiminde Phung Chi

Kien, Vu Anh, Pham Van Dong veben eğitim programı üzerinde çalıştık.

Her birimiz: propaganda, eğitimveya ayaklanma üzerine inceden in-ceye bir program hazırlamalıydık.

Ana noktaları çıkarttıktan sonra,plan üzerinde anlaşmak için birarayageldik ve daha sonra da yazmaya baş-ladık. Yazmayı bitirdikten sonra, kont-rol etmek için tekrar biraraya geldik.

Amca büyük bir sabır ve itina ileçalıştı. Materyalin berraklığına, anla-şılabilirliğine ve özlülüğüne olduğukadar, siyasi muhtevasına da büyükdikkat gösterdi.

Herhangi bir çalışma ile ve bizimherhangi bir yazımızla ilgili olarak,sualler ve şaşırtmaca sorular sorduve pratik çalışmaya özel bir dikkatgösterdi. «Ancak pratik çalışma ilebütünleştiğinde eğitim etkin bir halegelebilir” dedi.

Her konu bir soru ile sonuçlanı-yordu. “Bu çalışmadan sonra kendibölgenizde ne yapacaksınızı» veya«Bu ilk adımdan sonra nasıl bir adımatacaksınızı» Eğer ikinci adım açıkbir şekilde belirlenmemişse, yenidenyazılmalı veya tartışılmalı idi. Onunlaberaber çalışmaya başladığım ilk gün-den beri, sonuna kadar somut ve tedbirliolan çalışma metodundan çok derinbir şekilde etkilendim. Bu küçük eğitimkursundaki çalışma tarzı, üzerimde bü-yük bir etki yaptı ve bütün direniş sa-vaşındaki askeri çalışmalarımda banayol gösterdi.

Bu çalışma tarzı aynı zamanda,sadece, anlaşılması kolay kelimelerle

yapılan ve kitlelerin arzusuna uygunbir çizgide bulunan bir eğitim kursuile kitlelerin ruhunun canlandırılabi-leceğini bana gösterdi. Bu kırk yoldaşıolduğu kadar, aynı zamanda beni deilgilendiren bu ilk eğitim kursundankazandığım tecrübe ve ruh sayesindedirki; daha sonra kurtarılmış bölgedekipratik çalışmamda başarı kazanabil-dim.

Eğitim kursu bittiğinde, kırk yol-daşın hepsi de büyük bir coşkunlukiçindeydiler. Kapanış gününe büyükbir heyecan hakimdi, hepimiz büyükbir şevkle Amca'nın etrafında toplaşıpsancağımızı merasimle göndere çek-tik.

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu; Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 30

ŞİİR:

ESK� VE YEN�ölümden söz etmeyin artık

yeter!

bir nokta koyalım o sayfaya

ölümü öğrendik

o bizi

biz onu

iyi tanıyoruz artık

öldürmekten sözedin

çürüyeni yakıp yıkmaktan

ölümler

öldürmeyi öğrettiler

yakıp-yıkmayı

eski,

yeni getirilmeden eskimez

yeni,

eskiyi yakıp yıkmadan gelmez

öldürün çürüyeni şimdi

yakıp yıkın

eskiye dair ne varsa

işe o zaman

ancak o zaman

eskinin üzerine kuracağızyeniyi

işte ancak o zaman

ne ölüm

ne öldürmek

silahın ateşiyle tutuşan

kocaman bir dünya bizim olacak

Nuriye ve Semih'in haklıdirenişini duyurmak amacıyla

İstanbul'da alanlar ve mahallelerçalışmalarına devam ediyor. Nuriye

ve Semih'in halklaşan direnişini halkaduyurmaya ve destek olmalarını sağlamaya devam edi-yorlar. Tarih her zaman direnenlerin kazandığını yazdı.Nuriye ve Semih'in zaferini de yazacak.

Devrimci İşçi Hareketi:

Devrimci İşçi Hareketi 28 Temmuz’da metrobüs du-raklarında pullama çalışması yaptı. 40 adet "NuriyeGülmen ve Semih Özakça Serbest Bırakılsın" ve "Nuriyeve Semih’in Talepleri Kabul Edilsin" Halk Cephesi yazanpullamalar ile Nuriye ve Semih’in sesini halka ulaştırdı.

İdil Kültür Merkezi:

İdil Kültür Merkezi çalışanları 30 Temmuz'da Ok-meydanı Anadolu Parkı’nda Nuriye ve Semih için 500bildiri dağıttı, halkla direniş üzerine sohbet edildi. “Bizsizi hep takip ediyoruz, destekliyoruz ama biz korkuyoruz,yaparsanız siz yaparsınız” diyenler oldu. Korktuğunuifade eden halka, kimsenin doğuştan kahraman olmadığı,korkunun her insanda olduğu fakat herkesin korkmasınarağmen korkularını yenmesi ve direnmesi gerektiğianlatıldı. Bir sonraki gün ise Taksim, Şişhane’de Nuri-ye-Semih pullamaları yapıştırıldı. Okmeydanı’nda ise 4

kişi 250 bildiri dağıttı. Dağıtımda, o gün yapılan GençlikFederasyonu baskınının nedeninin Nuriye ve Semiholduğu anlatıldı, “Dev-Genç’liler Yüksel Direnişi’nesahip çıktığı için işkencelerle gözaltına alındı.” dendi.Halkın tepkisi direnişten yanaydı ve Dev-Genç’lilerinihtiyaçlarını sorarak, tüm baskılara rağmen dayanışmaiçerisinde olacaklarını ifade ettiler. Çalışma sırasında 30adet pullama yapıştırıldı. 1 Ağustos'ta sabah Okmeydanımetrobüs durağında Nuriye ve Semih için 400 bildiri da-ğıtıldı. Dağıtım sırasında kendileri gelip bildiri isteyenlerinsayısı oldukça fazlaydı.

Fotoğraf ve Sinema Emekçileri:

FOSEM Nuriye ve Semih’in haklı direnişlerini des-teklemek amacıyla geçen hafta Gazi Mahallesi, OkmeydanıSibel Yalçın Parkı ve Çayan’a ozalit asarken, İdil KültürMerkezi’de sergi açıp serginin duyurusunu yapmak amaçlıotobüs duraklarına 13 adet sergi afişi astı.

İkitelli Halk Meclisi:

İkitelli Halk Meclisi 27 Temmuz'da Nuriye ve Semihiçin 21.00-22.00 eylemine Cemevi bölgesinde devamederken polis taciz etti. Polisin tacizine Halk Meclisiüyeleri "Her Yer Yüksel Her Yer Direniş" ve "Katil PolisMahalleden Defol" sloganlarıyla karşılık verip polisimahalleden kovdu.

Çayan Halk Meclisi:

Çayan Halk Meclisi her akşam 21.00'da yaptığı sesçıkarma eylemine 29 Temmuzda da devam etti. Kahvelerde,kafelerde, sokak aralarında ve dükkanların önünde aji-tasyonlar çekilerek Nuriye ve Semihin son durumu hak-kında bilgi verildi. Yarım saat süren ses çıkarma eylemine12 kişi katıldı.Çayan Halk Meclisi bir sonraki gün iseNuriye ve Semihin direnişini anlatmak ve her akşamyapılan ses çıkarma eylemine çağrıda bulunmak içinCemevi bölgesinde bildiri dağıtımı yaptı. Kapılar tek tekçalınarak Nuriye ve Semih anlatıldı. 50 bildiri halkaulaştırılırken 25 tane de pullama yapıştırıldı. Çayan HalkMeclisi Nuriye ve Semih için her akşam 21.00'da yaptığıses çıkarma eylemine 31 Temmuz'da da devam etti.Cemevi bölgesinde yapılan yürüyüşe halk da alkışlarıyla,tencere tava çalarak destek verdi. Yarım saat sürenyürüyüşe 7 kişi katıldı. “Nuriye Semih Onurumuzdur","Yaşasın Açlık Grevi Direnişimiz", "Emekçiyiz HaklıyızKazanacağız” sloganları atıldı… Daha sonra 22.00'daışık kapatma eylemi yapıldı.

İkitelli Halk Cephesi:

İkitelli Halk Cephesi tarafından 26 Temmuz'da Nuriye

Nuriye ve Semih'in Sesine Ses Olmaya Haklı DirenişleriniHer Alana Taşımaya Devam Ediyoruz

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

331Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

ve Semih'e destek amaçlı süresiz açlık grevinde olanMehmet Güvel'i ve Nuriye ve Semih'in direnişini se-lamlamak amacıyla Parseller, Salı Pazarı ve AtatürkMahallesi bölgelerinde yazılamalar yapıldı. İkitelli HalkCephesi bir sonraki gün halkın avukatları için "HalkınAvukatları Yalnız Değildir!- Halk Cephesi" yazılamalarıyaptı. 30 Temmuz akşamı ise Nuriye Gülmen, SemihÖzakça ve taleplerin kabul edilmesi için süresiz açlıkgrevine başlayan Mehmet Güvel için İkitelli Halk Cephesimahallenin belirli bölgelerine Halk Cephesi imzalı yazı-lamalar yaptı. Aynı gün Arenapark bölgesine zorla mü-dahale eden alçaklar için; “Nuriye ve Semih’e KalkanElleri Kıracağız -Halk Cephesi ” imzalı pankart asıldı. 1Ağustos'ta katil polisler "Nuriye – Semih Yalnız Değildir!”,"Her Yer Yüksel, Her Yer Direniş" ve "Katil Polis Ma-halleden Defol ” sloganlarıyla Halk Cepheliler tarafındankovuldu.

Çayan Halk Cephesi:

Halk Cepheliler tarafından 31 Temmuz'da Güzeltepeve Emniyettepe Mahallesi'nde halkın duvarlarına diren-işleriyle umut olan Nuriye’nin ve Semih’in isimleri nak-şedildi.

Avcılar Halk Cephesi:

Avcılar’da 26 Temmuz’da Nuriye ve Semih için ha-zırlanan Halk Cephesi imzalı yüzlerce bildiri halka ulaş-tırıldı. 3 saatlik bildiri dağıtımı Firuzköy, Parseller ve

Şükrübey’de yapıldı. Ayrıca aynı gün aynı bölgeye 100adet pullama yapıldı. Aynı çalışma bir sonraki gün De-nizköşkler’de yapıldı. 30 Temmuz'da ise Avcılar Merkez’debulunan üst geçite saat 09.00’da pankart asıldı. Pankartta“Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın Açlık GreviEkmek Adalet ve Onur Mücadelesidir MücadelemizeSahip Çıkalım -Halk Cephesi” yazılıydı.

Bahçelievler Halk Cephesi:

Bahçelievler Zafer Mahallesi'nde Halk Cepheliler ta-rafından 25-26 Temmuz’da bilDiri dağıtımı yapıldı vemahallenin birçok yerine pullama yapıştırıldı. 30 Tem-muz'da ise Bahçelievler Yeni Bosna üst geçite pankartasıldı. Pankartta “Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nınAçlık Grevi Ekmek Adalet ve Onur Mücadelesidir Mü-cadelemize Sahip Çıkalım – Halk Cephesi” yazılıydı.

Kuruçeşme-Kıraç Halk Cephesi:

Kuruçeşme Kıraç'ta 28 Temmuz'da 200 adet ‘NuriyeGülmen ve Semih Özakça’nın talepleri kabul edilsin’pullamaları yapıştırıldı. 200 adet bildirinin de dağıtıldığıbölgede çalışmaların devam edeceği duyuruldu.

Sarıgazi Halk Cephesi:

Sarıgazi’de Halk Cepheliler tarafından 30 Temmuz'daNuriye Gülmen ve Semih Özakça için pullama çalışmasıve yazılama yapıldı. Top-lamda 100 pullama ve 30yazılama yapıldı.

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 332

ŞİİR:

“��TE BÜTÜN MESELE”

Eylemi Ya�ayanlara

“dü�mana inat bir gün fazla

ya�anacak”

mutlak do�ru söylemi� ozan

ama nasıl?

nasıl ya�anacak?

belki de tüm mesele bu...

belki de�il

hamlete inat tüm mesele bu

ama nasıl ya�anacak ha?

cevabı belki de�il belli

dü�mana inat

bugün

bir fazla kur�un

bir fazla pankart

bir fazla slogan

yani dostlar

ya�amak eylemse

eylemle ya�anacak

haydi dostlar

dü�mana inat bugün

bir fazla eylem...

Ümit ilter

KEC'li KİMDİR?

Politik olmaktır.

Alternatif olmaktır.

Düzene ideolojik, politik ve kültürel olarak her alanda alternatif olmaktır,alternatif kurumlaşmalar oluşturmaktır.

Kurumlaşmaları hayata geçirirsek düzene karşı önemli mevziler elde ede-riz.

Savaşımız ideolojik, politik ve ekonomik, demokratik alanda süreklidir.

Amaç ve hedefler belirleyerek, bunlara ulaşmak için plan ve programlaroluşturarak, bu plan ve programları hayata geçirerek sonuçlar alırsak, moralve motivasyonumuz yükselecektir.

Hiçbir şeyi kendiliğindenciliğe bırakmadan, HER ŞEYDE İRADİ OL-MALIYIZ.

İki Cephede YürümekStalin şöyle yazıyordu: "Yönetme sanatı ciddi bir şeydir. Hareketin

gerisinde kalmamak gerekir, çünkü geride kalmak kitlelerden kopmakanlamına gelir. Ama çok hızlı koşmamak da gerekir, çünkü çok hızlı koşmakkitlelerle bağlantıyı yitirmek anlamına gelir. Hareketi yönetmek ve aynızamanda kitlelerle bağlantıyı korumak isteyen, mücadeleyi iki cephedeyürütmek zorundadır: Hem gecikenlere karşı, hem de çok hızlı koşanlarakarşı.

(Stalin, çelik irade)

İstanbul, geçtiğimiz haftalarda sonzamanların en şiddetli yağışlarıyla karşıkarşıya kaldı. Silivri’den Şile’ye kadartüm İstanbul, yağışlardan etkilendi . 18Temmuz’da sabah saatlerinde başlayansağanak yağmur nedeniyle İstanbul’daulaşım birçok yerde durdu. Evleri subastı, metro ve tramvay seferleri yapı-lamadı. Tayyip Erdoğan’ın anlatırkenöve öve bitiremediği Avrasya Tüneli’nisu bastı, tünel kapatıldı. Araçlar sularaltında kaldı. Yolları su bastı, insanlarkarşıdan karşıya yüzerek geçmek zorundakaldı. 28 Temmuz günü 17.00 civarındabaşlayan dolu ve fırtına da benzer so-nuçlara neden oldu. Yine ulaşım durdu.E-5 Karayolunu su bastı, Avrasya Tünelikapandı, İDO seferleri yapılamadı. Hay-darpaşa’da vinç yağ varillerinin üzerinedevrildi, yangın çıktı. Pangaltı ErmeniMezarlığı’nın duvarı çöktü, parçalarınaltında kalan 2 kişi yaralandı. AksarayMeydanı göle döndü. Dolmabahçe’dekara ve deniz birleşti, cadde ve sokaklarsular altında kaldı.

Bu yağışların ardından İstanbul Bü-yükşehir Belediyesi’nden yapılan açık-lamada şöyle denildi: “Şiddetli yağışlar

o kadar etkiliydi ki 18 Temmuz’dameydana gelen su baskınındaki yağış45 dakika süresinde yaklaşık 50-60kg yağış bırakmıştır. 27 Temmuz’dayağan yağış 20 dakikada fırtına vedolu ile birlikte 30-40 kg arasındayağış kaydedildi.” Ulaştırma, De-nizcilik ve Haberleşme Bakanlı-ğı’ndan yapılan açıklamada ise şunlardenildi: "Herhangi bir hasar duru-munda tespiti yapılıp, zarar ziyanödemesi yönünde destek olunacak.Bugünkü yağışı meteorolojinin yo-ğun yağış haberiyle örtüştürmekdoğru bir şey değil. Tam bir afettir." 250 kilogram yağmur yağmış, birsaat, bir buçuk saatte, bu olağanüstübir durum." Meteoroloji Genel Mü-dürlüğü’nden yapılan açıklama iseşöyleydi: “Perşembe günkü durumbeklenmeyen bir yağış değildi. As-lında tahminlerimizde de vardı. Sa-bah saatlerinde Marmara’da gök-gürültülü sağanak yağış uyarısı ya-pılmıştı. İlgili tüm kurum ve kuru-luşlar konu hakkında bilgilendiril-mişti. 18.00 sonrasındaki yağıştadolu miktarı beklentilerden büyük

DOĞAL OLAYLARI AFETE ÇEVİREN, AKP FAŞİZMİNİNRANT POLİTİKALARIDIR

Yeterince yeşil alanın olduğubir kentte yağmur suyunun%40’ı, ağaç yaprakları tarafın-dan tutulup yere düşmeden bu-harlaşır. Yere düşen suyun %25’ibitki örtüsü tarafından emilir,%25’i ise derinlere sızar. Geriyekalan %10’luk kısım ise doğalmecrasında akışa dönüşür. Bitkiörtüsünün yerine beton veya as-falt döşendiği zaman ise suyun%30’u buharlaşırken, emilen vederinlere sızan su miktarı %15’tekalır. %55’lik bir kısım ise akışadönüşür. Bu kadar büyük mik-tarda akış halinde olan suyunakacağı başka bir yer olmadığıiçin de tünellere, metroya kadargirer. Duble yollar, duble nehiredönüşür...

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

33Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

çaptaydı. Özellikle birkaç gündür havanın35 derecenin üzerinde seyretmesiyle veanormal sıcaklık farklarından dolayı bumiktarda ve sertlikte dolu yağışıyaşandı.Yağış öncesi rüzgar olması dadurumu olumsuz etkiledi.”

İBB, Ulaştırma Bakanlığı ve Meteo-roloji Genel Müdürlüğü’nün açıklama-larında İstanbul’da hayatın felce uğra-masının tek nedeninin, olağandışı miktardayağış olması gösteriliyor. Bunun ola-ğanüstü bir durum olduğu bu miktardayağışın çok nadir olabileceği belirtiliyor,şiddetli yağış “doğal afet” olarak adlan-dırılıyor ve “biz uyarılarımızı yaptık”deniliyor. Yani devlet, 15 milyon insanınyaşadığı bir kentte hayatın durması ileilgili hiçbir sorumluluk üstlenmiyor. Aynımantık; olmamasını dilediğimiz olası birbüyük depremde yaşanabilecek kayıplarile ilgili şunları diyebilir: “Bu şiddettebir deprem, yüz yılda bir oluyor. Bukadar şiddetli olacağını, bu kadar kayıbayol açacağını biz de düşünmüyorduk.Biz depremle ilgili uyarılarımızı yapmıştık,ilgili kurum ve kuruluşları bilgilendir-miştik”...

İstanbul’da 9 gün ara ile yaşanan şid-detli yağışlar ve dakikalar içerisinde tümkentin yaşanamaz hale gelmesi; ülkemizdedevletin halkın sorunları, halkın ihtiyaçlarıiçin çalışmadığının en açık göstergesidir.AKP; İstanbul’un her yanını rant alanı,beton yığını haline getirdi. “Çılgın” pro-jelerini gerekçe göstererek milyonlarca

ağacı kesti, 2B yasasıyla ormanları talanetti. Kuzey Ormanları’nı talan etti, şehrinakciğerlerini söktü. Parkları, yeşil alanlarıAVM’lere, rezidanslara, köprülere, dubleyollara dönüştürdü. Yüzlerce dere kuru-tuldu, üzerilerine yollar yapıldı, yataklarınabinalar yapıldı.

Orman ve Su İşleri Bakanı VeyselEroğlu’nun 1997 yılında İSKİ GenelMüdürlüğü yaptığı dönemde hazırlananbir raporda, İstanbul’daki 174 derenin58’in çok tehlikeli olduğu belirlenmişve buraların acilen boşaltılıp kurtarmaçalışmaları yapılması gerektiği belirtil-mişti. Bu rapordan 20 yıl sonra ise, Eroğ-lu’nun bakanlığı döneminde, raporuntam tersine tüm bu derelerin yatakları,yapılaşmaya açılmış durumda.

Ayrıca yeterince yeşil alanın olduğubir kentte yağmur suyunun %40’ı, ağaçyaprakları tarafından tutulup yere düş-meden buharlaşır. Yere düşen suyun%25’i bitki örtüsü tarafından emilir,%25’i ise derinlere sızar. Geriye kalan%10’luk kısım ise doğal mecrasındaakışa dönüşür. Bitki örtüsünün yerinebeton veya asfalt döşendiği zaman isesuyun %30’u buharlaşırken, emilen vederinlere sızan su miktarı %15’te kalır.%55’lik bir kısım ise akışa dönüşür. Bukadar büyük miktarda akış halinde olansuyun akacağı başka bir yer olmadığıiçin de tünellere, metroya kadar girer.Duble yollar, duble nehire dönüşür.

Ülkemizde orman alanlarının ve dere

yataklarının yok edilip yapılaşması ilesel felaketlerinin artması arasında dadoğrudan bir ilişki bulunmaktadır. SanayiBakanlığı Çimento Sektör Raporu veİklim Değişikliği Risk Yönetimi Rapor-larına göre; ülkemizde 1990 yılında 24.4milyon ton çimento üretilip 22.7 ton tü-ketilirken, 19 sel felaketi yaşandı. 2005yılında ise 42.8 milyon ton çimentoüretilip 35 milyon ton tüketildi ve 81 selfelaketi yaşandı. 2015’e geldiğimizdeise 78 milyon ton çimento üretildi, 62milyon ton tüketildi ve tam 249 selfelaketi yaşandı. 2023’te ise 100 milyonton çimento üretimi ve 80 milyon tontüketim hedefleniyor. Bu durumda ülke-mizde çok daha fazla sayıda sel felaketiolması kaçınılmaz olacaktır.

Şiddetli sağanak yağış, dolu yağışı;doğa olaylarıdır. Tıpkı deprem gibi, yıl-dırım gibi, fırtına gibi. Bu doğa olaylarının“doğal afet”e dönüşmesi ise kendiliğindenolmaz. Bunun sebebi, iktidarların halkıncanını düşünmemesidir. Bu doğa olay-larının olma ihtimaline karşı, hiçbir önlemalmamasıdır. Kendilerinin ve yandaşlarınıncebini daha fazla doldurmak istemesidir.Benzer örnekleri 2011’de İstanbul’daAyamama Deresi’nin taşıp 31 insanımızıkatletmesinde, 2012’de Samsun’da MertNehri’nin taşması sonucu, dere yatağınakurulan ve TOKİ evlerinde yaşayan 9insanımızın katledilmesinde gördük. Er-doğan Bayraktar, TOKİ başkanlığı dö-neminde övüne övüne tanıttığı TOKİevleri ile ilgili, Samsun’daki sel ve katliamsonrası hiç utanmadan “yer seçimindehata olduğunu sanmıyorum” demişti.İşte bu şekilde, “doğal afet”, “fıtrat”,“kader” diye halka yutturururlar kendikar hırslarının sonuçlarını. İşte kapitalizm,bu nedenle açgözlüdür, yalancıdır, iki-yüzlüdür.

18 ve 27 Temmuz’da yaşanan bu fe-laketler, aynı zamanda AKP’nin krizinide somut bir şekilde göstermektedir. 9gün arayla gerçekleşen, toplam 1 saatsüren 2 yağış sonrası 15 milyonluk birşehirde saatlerce hayat durmuştur. AKP,bu durum karşısında çaresiz kalmış, çö-züm üretememiştir. Bu durum; halkıyoksul, aç bırakan, tüm demokratik hak-larını gasp eden, siyasi olarak ömrünübitirmiş bir iktidarın yönetememe kriziningeldiği noktayı göstermektedir.

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 34

Sloganlarımız: - İş Cinayetleri ve Emeğin Sömürülmesi; - Emeğimizin Sömürüsüne, İş Cinayetlerine Bin Kere

Hayır! - Emeğimiz Sömürülüyor, Katlediliyoruz, Sorumlusu Em-

peryalizm! - İş Cinayetlerinde Katlediliyoruz, Yas Tutmayacağız,

Hesap Soracağız! - İşçilerin Katili, Patronların Kar Hırsıdır! - Patronlara Milyonlar, İşçilere Kuruşlar!

- Kürdistan’da Tek Yol Devrim; - Emperyalizmle İşbirliği Yapmak, Katliamlara Suç Or-

taklığıdır! - Halk Kurtuluş Mücadelesi, Anti-Emperyalist Mücadeledir! - Emperyalizm Hiçbir Yere Özgürlük Getirmedi, Tarihten

Ders Çıkarın! - Emperyalizmin Silahları ile, Halk İçin Mücadele Edilemez! - Amerikan Bayrağı Altında, Halklar Özgür Olamaz!

-Direnişi Yayalım- Nuriye ve Semih’i yaşatmak, direnişi tüm ülkeye, tüm

dünyaya yaymaktır! - AKP faşizmi Nuriye ve Semihlerin sesini kesmek, direnişi

bitirmek için tutukladı, biz direnişi büyüterek Nuriyelereses, direnişe nefes olalım.

-Direnişi bırakın çağrıları AKP faşizmine hizmettir-Faşizme bir darbe de sen vur! Direnişleri büyütelim- Reformizm, oportünizm ve Kürt milliyetçiliği CHP'nin

kuyruğuna takıldı. Çürümüş düzenden halka umut olmaz! - Direnmek halkların en güçlü silahıdır.

-Uyuşturucunun Arkasında AKP, Karşısında Cephe Var! -Halkların sorunlarının kaynağı emperyalizmdir, emper-

yalizm halklara özgürlük getiremez! -Çözüm AHİM'de değil, faşizme karşı direniştedir! -Direnen savaşan biziz, devrimi sosyalizmi savunan biziz,

zaferi kazanan biz olacağız! -Emperyalizmin ve faşizmin egemen olduğu bir ülkede

onurlu olmanın yolu devrimci olmaktır! - OHAL ile halkın mücadelesini bitiremeyeceksiniz. - Oligarşinin Yönetememe Krizi ve OHAL Sürüyor, Halkın

Mücadelesi Büyüyor! - OHAL, AKP Faşizminin Güçsüzlüğüdür! - Faşizm OHAL ile Halka Karşı Terörlerini Hukuk Kılıfına Sokuyor!

Geleneklerimiz:- Dayanışma Geleneklerimiz; Halkın dayanışmasını örgütlemek, devrimi bü-

yütmektir. Doğumda, düğünde, hastalıkta, tutsaklıktave ölümde, yani iyi günde kötü günde halkımız daya-nışma içindedir. Halkın dayanışması, düşmanın kar-şısında sıkılı bir yumruk gibi olmasıdır. Yapılan herdayanışma birlikten güç doğduğunun göstergesidir.Halk bir olursa güçlü olur ve tüm zorlukların üste-sinden gelebilir. Bu bizi devrime yakınlaştırır. Onuniçin örgütleyeceğimiz her dayanışmanın bizi devrimeyakınlaştırdığını bilerek hareket etmeliyiz. Biz sos-yalizmi kurmak istiyoruz. Dayanışmalarımız yarın-larımızı bugünden yaşamamızdır. Yarını bugündenkurmaktır.

- Enternasyonalizm;“Dünyanın herhangi bir köşesinde ezilenlere, sömü-

rülenlere atılan tokadın acısını yanağında hissetmektir...”Che Guevara. Enternasyonalizm denilince aklımızagelen Che Guevara’nın bu sözüdür. Tüm dünya halk-larının ortak düşmanı emperyalizmdir. Dünya halklarıbu ortak düşmana karşı ortak bir ruh ile savaşmalıdır.Enternasyonalizm uluslararası halkların dayanışması,mücadelede birliği ve örgütsel birliğidir. Enternasyonalistolmak anti-emperyalist olmaktır. Tarihimizde enter-nasyonalizme dair örneklerimiz çoktur. Devrimci hare-ketin ilk ortaya çıkışındaki yazılarda, dünya halklarınınemperyalizme karşı mücadeleleri ve zaferlerinden aldığıdersler vardır. Dünyanın neresinde halklara karşı birsaldırı olmuşsa, Cepheliler halkların yanında olmuştur.Emperyalizme karşı silahlı, silahsız sayısız eylem yapıl-mıştır. Bugün görevimiz enternasyonalizmi büyütmektir.Anti-Emperyalist Cephe çalışmamızın amacı enternas-yonalizmi büyütmektir. Emperyalist saldırganlığa karşıhalkların birliğini büyütmektir.

-Düzenin yarattığı her türlü sorunla, yozlaşmaylamücadele geleneğimiz

-Önderlerimizden öğrenme geleneğimiz -Direnişleri yayma geleneğimiz -Tutsaklıkta direnme ve hapishaneleri mücadele

alanına dönüştürme geleneğimiz -Kendi gücümüze ve halkımızın gücüne güvenerek

direnmek ve savaşmak geleneğimiz... - Düşmana tek bir iğne kaptırmamak. Şehit dü-

şerken bile, son anında silahını, belgelerini vs. imhaetmek.

Sloganlarımız Tank Kadar Güçlüdür Geleneklerimiz Yıkılmaz Bir Kaledir

SLOGANLARIMIZ//GELENEKLERİMİZ

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

35Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

Bilgi güçtür. Bilgi gözümüzüaçar ve bizi bilinçli hale getirir.Bilgiyi kişisel bilgi olmaktan çı-kartıp, bilimsel bilgi haline getir-meliyiz. Daha doğrusu, bize aitolduğunu düşündüğümüz, içtengelen bir bilgi olduğunu düşün-düğümüz subjektif bilgileri bilimselbilgi ile yer değiştirmeliyiz.

Bunu yapmanın tek koşuluvar: İstikrarlı, düzenli, derinliklieğitim.

Eğitimimizi eğer teorik de-rinliğimizi arttırarak sürdürmez-sek, kaçınılmaz olarak, yeni olanbizi geçecektir. Eğitimsizlik, sü-recin sorumluluklarıyla denkdüşmediğinde, yorulup, geriyedüşülecektir. Bu kaçınılmazdır.

Zorunlu Uygunluk Yasası, bilginin, hareketin, değişiminzorunluluğunu ortaya koyar.

Zorunlu Uygunluk Yasası, üretici güçlerle üretimilişkileri arasındaki ilişkideki zorunlu bağımlılık ilişkisinianlatır. Yani içinde yaşadığımız düzen ile halkın bilinçdüzeyinin, tekniğin gelişimi birbirini etkiler. Topraksıztarımın yapıldığı koşullarda, hala karasaban kullanamazsınız.Karasaban, feodalist döneme ait bir araçtır. Kapitalizm,buharlı makinalarla, elektrikle birlikte gelişimini göstermiştir.Üretici güçler nasılsa, üretim ilişkileri de ona göre olacaktır.

Yeni üretim ilişkileri her zaman yeni olarak kalmazlar,kalamazlar; eskimeye başlarlar ve üretici güçlerin sonrakigelişmesi ile çelişkiye düşerler. Yavaş yavaş üretici güçlerinen önemli devindiricisi rollerini yitirip, onların köstekleri

haline gelirler.Toplumsal sistemler için geçerli

olan bu ilişki, insanlar için de ge-çerlidir.

Bu nedenle sürece, sürecin ih-tiyaçlarına, gelişime, değişime,harekete uyum sağlamalıyız. Ken-dimizi değiştirip dönüştürmeliyiz.

Eğitim çalışmaları hayatımızınayrılmaz bir parçası olmalıdır.

Aynı Afrika’daki aslanla cey-lanın hikayesinde olduğu gibi, sü-rekli ileri demeliyiz.

Her sabah bir ceylan uyanırAfrika’da.Kafasında tek bir dü-şünce vardır. En hızlı koşan as-landan daha hızlı koşabilmek.Yoksa aslana yem olacaktır.

Her sabah bir aslan uyanır Afri-ka’da. Kafasında tek bir düşünce vardır. En yavaş koşanceylandan daha hızlı koşabilmek.Yoksa açlıktan ölecektir.İster aslan, ister ceylan olun hiç önemi yok. Yeter kigüneş doğduğunda koşuyor olmanız gerektiğini, hem debir önceki günden daha hızlı koşuyor olmanız gerektiğinibilin.

Çünkü hedef büyümüştür. Çünkü ilk yakalanan en yavaşceylandır. Aslan şimdi önceki günkünden daha hızlı olanceylanın peşine düşecektir. Ceylan ise önceki gün ölenceylandan daha hızlı hareket etmelidir. Üretici güçler geliştikçeüretim ilişkileri de ona uygun olarak gelişmek zorundadır.

Hayat koşusunda, devam edebilmenin tek koşulu var:Dünden daha hızlı olabilmek. Bunun için de teorik derin-liğimizi arttırmalı, bilimin yasalarını öğrenmeliyiz.

Mahallelerimizde Örgütlü Direnişimizle Uyuşturucunun Kökünü Kazıyacağız

Çayan Halk Meclisi her hafta Pazar günü yaptığı uyuş-turucuya karşı oturma eylemine bu hafta da 30 Temmuz'dadevam etti. Oturma eyleminden 1,5 saat önce oturma ey-leminin yapıldığı bölgedeki evlere gidilip oturma eyleminianlatan bildiri dağıtıldı. Oturma eyleminde de 30 bildiridağıtıldı. 1 saat süren oturma eylemine 7 kişi katıldı.

Eylem “Hasan Ferit Gedik Ölümsüzdür”, “Çeteler HalkaHesap verecek” ve “Uyuşturucu Satmak Şerefsizliktir”sloganlarıyla bitirildi.

Direnen İşçilerin Yanında Olmaya Devam Edeceğiz

Çayan Halk Meclisi, Sarıgazi Halk Meclisi, Gazi HalkMeclisi, Okmeydanı Halk Meclisi ve Kemal Gün 31 Tem-muz'da direnen Kent -Yol işçilerini ziyaret etti.

TEORİK DERİNLİĞİMİZİ ARTTIRMALI, HAYATIN VE BİLİMİN YASALARINI ÖĞRENMELİYİZ

Anlayarak bilme öğrenmeninözelliğidir.

Bilgi ile karşılaşma ilk adım.Anlamak 2.adım

Anlamak düşünmekle olurSoru sorma tartışma seçenek

arama 3.adımDeğişebilir olduğunu bilmek

4.adımDoğrusu ile değiştirme 5.adım

İşlenmiş bilgiyi yaşamınadavranışlarına katma BİLİNÇTİR...

Altıncı adım bilinçtir.Yedinci adım yapmaktır..

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

336Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

aklımızdİyalektİk

materyalİzmdİrDEVRİMCİLİK AKIL TAMİRCİLİĞİDİR

4+3

Dev-Gençliler;Biz örgütlendikçe düşmanın kor-

kusu büyüyor, büyüyecek. Biz dur-madıkça, biz her saldırıdan daha inançlıçıktıkça düşman en azgın, en ahlaksızsilahlarını deneyecek bizi durdurmakiçin.

Bütün çabaları bizi, devrimcileri,Dev-Genç’lileri yok etmek içindir.

Korkuları büyük!İktidar korkusu bu, can korkusu. Milyonlarca halk çocuğunun ör-

gütlenip karşılarına çıkmasının, hesapsormasının korkusu büyüktür. Gençlikde, gelecek de bize ait. Biz yarınınkavgasında, savaşındayız. Savaşımızınkazanılacağı ve geleceğin bizim olacağıise tarihsel olarak kanıtlanmıştır.

Biz Dev-Genç’liler çok güçlüyüz,her şeyi değiştirebilecek kadar güçlüyüz.Biz belirleyiciyiz. Hem gençliğin ör-gütlenmesinde, hem devrim mücade-lesinin gelişiminde biz belirleyiciyiz.

BU YÜZDEN; Örgütlenmeli, örgütlemeliyiz. Sa-

dece örgütlemek yetmez örgütlülük-lerimizi kalıcı hale getirmeliyiz. Hızlıolmalıyız.

İnsan yetiştirmede, kendimizi ye-tiştirmede emekçi ve coşkulu ve inançlıolmalıyız. Her saniyemizi her daki-kamızı örgütlemeliyiz.

Örgütlü her saniyemiz düşmanakarşı saldırıdır. Her örgütlenen insandüşmana vurulan bir darbedir, sıkılanbir kurşundur.

ÖRGÜTLEME İRADESİNİ GÜÇ-LENDİRDİKÇE YAPAMAYACAĞI-MIZ ŞEY YOKTUR.

HER TÜR ENGELİ AŞAR, HERTÜRLÜ ZORLUĞUN ÜSTESİNDEN

GELİRİZ. ÖRGÜTLEMELİYİZ. EN YAYGIN VE EN GÜÇLÜ

ŞEKİLDE ÖRGÜTLENMELİYİZ.HIZLA ÖRGÜTLEMELİYİZ.

DÜŞMAN VE SAVAŞ GER-ÇEĞİNİN YARATTIĞI ZORUN-LULUK BUDUR.

HANGİ ALANDA VE NERE-DE OLURSAK OLALIM

İNSAN, İŞ, KURUMLAŞMA....VB. ADI NE OLURSA OLSUN

MEVZİLERİMİZİ EN HIZLIŞEKİLDE GÜÇLENDİRİRSEK OKADAR ÇOK KAZANIRIZ;

SALDIRILARI O KADAR ÇOKBOŞA ÇIKARTIRIZ.

NE YAPACAĞIZ?Örgütlemek, yeni insanların, kolektif

yapının içinde kendini bulmasını sağ-lamaktır.

Örgütlemenin:İlk adımı halkla bağ kurmakİkinci adımı bağı süreklileştirmekÜçüncü adımı kalıcılaştırmak Dördüncü adımı kadrolaştırmak-

tır.KADRO YETİŞTİRECEĞİZKENDİMİZDEN BİR TANE

DAHA YARATACAĞIZ.ÇEVREMİZDEKİ HER İLİŞKİ-

MİZE DAİR HEDEFLER KOYACA-ĞIZ.

PROGRAMLI VE EĞİTİCİ OLA-CAĞIZ

Nuriye ve Semih’in ÜstündenKanlı Ellerinizi Çekin

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nınaçlık grevlerinin 143. gününde zorla,işkenceyle kaçırılmalarına ilişkin Dev-Genç 29 Temmuz’da yazılı açıklama

yayınlayarak şu sözlere yer verdi;“… İki kişi, bir halka umut oldu.

OHAL’i yok etti, tüm yasaları param-parça etti. Tek yasanın geçerli olduğunugösterdi. Halkın Yasasının. Direnmehakkını savunan iki emekçi ile başladıher şey. Binler olduk. Ankara Yüksel’debaşlayan bu direniş Anadolu’nun dörtbir yanını sardı. Herkesin susturulmayaçalışıldığı, baskı altına alındığı bu sü-reçte, direnişin sesi yankılandı Anka-ra’dan. Git gide daha çok ses katıldıyükselen bu sese, kalabalıklaştıkçaacizleştiler. Nuriye ve Semih’in direnişikırmak için kaçırdılar.

Buradan AKP ‘ye sesleniyoruz;Nuriye ve Semih’e zorla müdahale

etmekten vazgeçin. Anadolu halklarıonlarla. Halkın çocuklarını katletmektenvazgeçmezseniz bunun hesabını verir-siniz. Bunun hesabını halkın çocuklarısizden misliyle soracaktır. Sakın kuş-kunuz olmasın. Berkin’in cenazesinde3 milyonu hatırlayın, Şafak ve Bahtiyar’ıhatırlayın, sakın o yaşadığınız korkuyuunutmayın. AKP‘yi uyarıyoruz! Nuriyeve Semih’e uzanan o kanlı ellerini kı-rarız. Biz Kazanacağız. Haklı olan di-renişimizi zafere taşıyacağız.”

GGençlik Federasyonu’ndan

Ülkemizde Gençlik

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

37Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

FAŞİZMİN SALDIRILARINI DAHA HIZLI, DAHA SAĞLAM ÖRGÜTLENEREK BOŞA ÇIKARTACAĞIZ!DEV-GENÇ’Lİ ÖRGÜTLEYEN; HALKA UMUT, DÜŞMANA KORKU SALANDIR!

Gazi’de film gösterimi

Liseliyiz Biz

Merhaba Liseli Dev-Genç’liler;Bugün sorun çözmeyi konuşacağız.Sorun çözmek devrimciliktir. En te-

mel sorunlarımız; düzen devrim çeliş-kisidir. Ülkemizin bağımsız olmayışıdır.Ülkemizde adaletin olmayışıdır. Halkı-mızın açlığı ve yoksulluğudur. Milyon-larca gencin düzenin çürümüş ideoloji-siyle şekilleniyor olmasıdır.

Düzen ideolojisiyle şekillenen, onunahlakını alarak yetişen bu gençliği bizörgütleyeceğiz.

İşte tam da bu noktada sorun çözmeyiöğrenmeliyiz. Sorun çözmeyi öğrene-mezsek düzenin yetiştirdiği milyonlarcagence ulaşamayız. Anlayamayız, sorun-larını çözemeyiz, örgütleyemeyiz.

Nasıl yapacağız?Bir sorunu bir olayı bir kişiyi ele

alırken1- Subjektivizmden2- Tek yanlılıktan3- Yüzeysellikten kaçının.Subjektivizm materyalist düşünmek-

ten, olanı olduğu gibi görmekten uzak-laşmak demektir.

Tek yanlı bakış, çelişkinin diğeryanını görmemektir.

Yüzeysellik bir şeyi derinlemesineele almamak, kılı kırk yararak düşün-memek, bir şeye uzaktan, kaba bir şekildebakarak sorunu çözmeye çalışmaktır.

Bu şekilde düşünürsek kafamızı ka-yalara vururuz.

Hiçbir işten sonuç alamayız.Unutma Liseli Dev-Genç’liSorunlar yumağında dönüp duran,

umutsuzluk ve çaresizlik içinde olanmilyonlarca gence çare ve umut biziz.

NE YAPACAĞIZ?En yakın sorunumuzdan başlayacağız. Federasyon binamıza düşman saldırdı,

buna cevap vermeliyiz. Nasıl?Olduğumuz her yerde meşruluğu-

muzu haykıracağız.Gözaltına alınan ya da tutuklanan

yoldaşlarımızı sahiplenmeyi büyütme-

liyiz.Düşman saldırısına hızla örgütlenerek,

coşku ile sahiplenmeyi büyüterek cevapvermeliyiz.

Binamızı, mevzimizi koruyacak, ihti-yaçlarını hızla karşılamaya, karşılatmayaçalışacağız.

Çevremizdeki tüm liselileri bu süreçtekolektivizmin bir parçası haline getirme-liyiz.

Direnişin Ateşini HarlayacağızBaskınlardan Daha ÇokGüçlenip Çıkacağız!

Dev-Genç ve Liseli Dev-Genç’lilerihiçbir baskın, saldırı durduramıyor. Du-varların delinmesine, ağır işkencelerealdırış etmeden Nuriye ve Semih’in di-renişlerini daha çok duyurmak ve zafereevirilmesi için gecelerini gündüze katı-yorlar. Dev-Genç ve Liseli Dev-Genç’inyaptığı çalışmalardan derlediklerimiz şuşekildedir;

Tekirdağ: Dev-Genç’liler 28 Tem-muz’da, Nuriye Gülmen ve Semih Özakçaiçin afiş çalışması yaptı. Çalışmada 25adet afiş asılırken halka, Nuriye ve Se-mih’in kim oldukları ve neden direndiklerianlatıldı. Ve kısa bir açıklama yaparak;“Emin olun Nuriye ve Semih hayata sa-rılmaya devam ediyorlar. Halkını, vatanını,onurlarını ve tüm evreni ölesiye sevdikleriiçin direniyorlar.” denildi.

İstanbul İkitelli: Dev-Genç ve LiseliDev-Genç’liler direnişin sesini duyurmakiçin aralıksız çalışıyor. Yapılan çalışmalarkapsamında 27 Temmuz’da mahalledeBeşkat bölgesine üzerinde “SaldırılarınızlaDirenişimizi Bitiremezsiniz! Liseli Dev-Genç” imzalı pankart asıldı. Ayrıca Parsellerve Atatürk Mahallesi bölgesine Nuriyeve Semih için yazılama yapıldı.

İstanbul Küçükarmutlu: Liseli Dev-Genç’liler 30 Temmuz’da, Nuriye veSemih için mahallede süresiz açlık grevidirenişine başlayan TAYAD’lı MehmetGüvel için ve direnişin duyurulması içinbirçok yere yazılama yaptı.

LİSELİ DEV-GENÇ’LİLER SORUN ÇÖZMEYİ ÖĞRENECEĞİZHER SORUNUN ÇÖZÜMÜ BİZDE!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

Bi̇z Li̇seli̇ Dev-Genç’li̇leri̇z

� Çürümenin içindebüyümek istemiyoruz.

� Uyuşturucu bataklığındabüyümek istemiyoruz.

� Üniversite kapılarındaadaletsizlik istemiyoruz.

� Büyüdüğümüzde işsizlikbataklığında boğulmakistemiyoruz

� Bunun için, demokratikbir lise istiyoruz.

� Demokratik bir lise için,özgür, bağımsız bir ülke is-tiyoruz.

� Bunun için, bu yaşta,

BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

� Liseliyiz biz... Genciz,çok genç... Ama yürekleri-miz büyük.Erken olgunlaşıyoruz biz.Bu ülke, bu düzen erkenbüyümek zorundabırakıyor bizi.

� İşte bu yüzden,BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

Bu Kavgada Biz de Varız!

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 38

Ülkemizde Gençlik

İstanbul Okmeydanı’nda bulunanGençlik Federasyonu 31 Temmuz’da,beş ayda altıncı kez basıldı. AKP’ninhalk düşmanı polisleri onlarca araçlagelip binayı bastılar. O sırada binadabulunan bütün Dev-Genç’liler gözaltınaalındı. Ayrıca mahallede ücretsiz sporeğitimi veren Berkan Abatay - 589 SporMerkezi ve Sibel Yalçın Parkı’na dabaskın oldu. Her iki kurumda ve baskınatepki gösterenlerle birlikte gözaltına alı-nanların isimleri şu şekilde; Barış Erkuş,Kübra Sünnetçi, Vedat Doğan, MazlumArslan, Halil Yakut, Rojda Yalınkılıç,Yunus Emre Didin, Helin Bölek, NazmiÇelik, Hüseyin Çelik, Süleyman Çelik.

Dev-Genç’liler 31 Temmuz ve 1Ağustos’ta baskınla ilgili bulunduklarıbölgelerden yazılı açıklama yayınlayarakkısaca şu sözlere yer verdi;

Dev-Genç:“… AKP’nin eli kanlı polisleri Gençlik

Federasyonu’nu 5 ayda 6 defa bastı. On-larca Dev-Genç’liyi işkencelerle gözaltınaalıp tutukladılar. Ve bugün yine yüzlercehalk düşmanını Gençlik Federasyonu’nayığarak, duvarları yıkıp dökerek gençliğiniçerisinde bulunan eşyaları parçalayarakhalka ve halkın çocuklarına duyduklarıdüşmanlığı, Dev-Genç’lilerden nasıl kork-tuklarını bir kez daha gösterdiler. Kork-makta haklılar çünkü katiller de onlardan,Dev-Genç’lilerin hesap soracağını bili-

yorlar.Bu katiller, Dev-Genç’i baskınlarla,

işkencelerle, katliamlarla bitirebilecek-lerini, teslim alabileceklerini sanıyorlar.Değil yedi defa yedi bin defa da bassanızDev-Genç’i bitiremeyeceksiniz. Dev-Genç’liler bugün Okmeydanı halkına“Bizler Sizin Çocuklarınızız ve Sizi ÇokSeviyoruz“ diyorlardı. Evet, bizler buhalkın çocuklarıyız, bu halk son anlarınıyaşarken dahi adalet talebini haykıranyiğit halk çocuklarıyla dolu. Bugün iş-kencelerle gözaltına da alınsak, katledilsekde bu halkın içinden yeni Dev-Genç’lilerçıkacaktır. Ve halkı için, yaşadığı topraklariçin direnmeye, hesap sormaya devamedecektir.

AKP ve onun katil sürüleri Dev-Genç’lilere saldırıyorlar çünkü Dev-Genç’liler bulundukları her yerde Nuriyeve Semih’e ses oluyorlar. Saldırıyorlarçünkü Dev-Genç’liler yozlaşmaya karşıgencecik yaşlarında mücadele ediyorlar.Saldırıyorlar çünkü Dev-Genç’liler va-tanlarının emperyalistlere satılmamasıiçin halklarının katledilmemesi için hesapsoruyorlar. İstedikleri kadar saldırsınlar,işkence yapsınlar, katletsinler. Faşizminhalka karşı açtığı bu savaşta Dev-Genç’li-ler direnmeye ve savaşmaya devam ede-cektir.

AKP’nin eli kanlı köpeklerini uyarı-yoruz: Arkadaşlarımızın başına gelen vegelecek olan her şeyden siz sorumlusunuz.

Bizler Dev-Genç’liler olarak yapılan bubaskının ve işkencenin hesabını sizdenmisliyle soracağız. İğne deliğine de gir-seniz adaletimizden kaçmayacaksınız.Yeni Bünyaminler’le ve Sılalar’la sizdenhesap sormaya geleceğiz!”

Liseli Dev-Genç:“… İşkencelerden geçirdiniz, katlet-

tiniz, baskınlar yaptınız yine de Dev-Genç’i bitiremediniz. Bitiremezsiniz!Halk çocuklarına tankınız, topunuz işle-mez. Korkularınızı çoğaltan Dev-Genç’li-ler elbet zulmün kapısında olacak vesizler buna engel olamayacaksınız. İş-kenceler ile gözaltına aldığınız Dev-Genç’lilerin saçının tek bir kılına zarargelirse hesabını misliyle sorarız.”

Ankara Dev-Genç: “… AKP’nin elikanlı katillerini uyarıyoruz arkadaşları-mızın başına gelen ve gelecek her şeydensiz sorumlusunuz! AKP’nin katil polislerimahallerimizden siz gideceksiniz bizdeğil! Bu ülke bizim, and olsun ki sizleregeçit yok!”

Hatay Dev-Genç: “… Hazımsızlık-larını, acizliklerini bunları yaparak yinegösterdiler. Ayrıca Okmeydanı sokakla-rında küçük Suriyeli bir çocuğu katil po-lisler akrep denen zırhlı araçla ezerek öl-dürdü. İnsan değilsiniz, olamazsınız!Korkaksınız! Korkudan titriyorsunuz!Duvardaki resimlerimizden dahi korku-yorsunuz, türkülerimizden, şiirlerimizden,halaylarımızdan korkuyorsunuz! İçimiz-deki o büyük halk ve vatan sevgisiylekatillerden, halk düşmanlarından nasılhesap sorduğumuzu çok iyi biliyor vebu yüzden çok korkuyorsunuz!…”

Karadeniz Dev-Genç: “… GençlikFederasyonu demek, halkın öfkesi, halkınadaleti, halkın iradesi demektir, tüm dün-yadaki ezilmişlerin yumruğu demek.

AKP nin Katil Sürüleri Baskınlarla Dev-Genç lileri Teslim Alamayacak

Yeni Bünyamin lerle Sılalar la Baskınların Hesabını Sormaya Geleceğiz!

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

339Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

Ülkemizde Gençlik

Korkunun ecele faydası yok, günler, yıllar geçsede hesap vakti gelecek tek tek cezalandırılacaksınız.Bu halkı gözaltına alarak bitiremezsiniz. Dev -Genç’i bitiremezsiniz. Yoldaşlarımızın başına ge-lecek herhangi bir şeyde başta talimatı verenSoysuz Süleyman olmak üzere tüm AKP ve onunişbirlikçileri misliyle öder.”Armutlu Dev-Genç:

“… Bu halkın en onurlu evlatları, Dev-Genç’li-ler sizin bu düzeninizi yıkacaktır. Bu gözaltıların,bu saldırıların tek bir nedeni vardır. Bu nedentartışma götürmez bir AKP politikasıdır. Bakınbir Dev-Genç’li baskın sırasında ne diyor; HalkımızSizi Çok Seviyoruz!

Bu sözü halkımız Çağlayan Adliyesi’nde ada-letsizliğin kafasına silah dayayan Dev-Genç’liKomutanımız Şafak’tan da duydu, “Parasız Eğitimİçin Savaşa Katıl Gerillayı Destekle” şiarını Der-sim’in doruklarından haykıran Liseli Dev-Genç’li-miz Bünyamin’den de duydu. Korkunuz bu halkçocuklarının halkına olan sevgisidir.”İstanbul İkitelli Dev-Genç:

“Okmeydanı’nda Dev-Genç’e yapılan baskınmeşru değildir! Halkın evlerini basarak ya daticari olarak kullandığı mekanlarda terör estirerekbir yere varamayacak ve halkın öfkesinde boğu-lacaksınız! Sizler aciz korkak ve sinmiş kişiliksizinsanlarsınız, bizler Dev-Genç’lileriz. Hesabımızmahşere kalmadan soracağız. Katil Özel Harekatkatil polis mangası dağıtılacak!”Halkın Mühendis Mimarları (31 Temmuz):

“… Bu ülkenin gencecik, pırıl pırıl, en onurlu,en aydınlık evlatlarına işkence yapılıyor, hiçbirgerekçe gösterilmeden tecrit hücrelerine atılıyorgençlerimiz. Dev-Genç; Mahir Çayanlar’dan bu-güne 48 yıldır halkın umudu olmuştur. Ülkemizinbağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesindeonlarca kahraman çıkmıştır bu okuldan. Ne bas-kınlar, ne gözaltılar, ne katliamlar durdurabilmiştirDev-Genç’lileri...”Devrimci İşçi Hareketi (1 Ağustos):

“… Saldırılar ile yıldıracağını sanıyorsa, al-danıyor katil AKP. 6 ayda 7 defa saldırdığınızDev-Genç’lileri size boyun eğerken gördünüzmü? Göremeyeceksiniz. Katillerinizi çekin Dev-Genç’lilerin üzerinden. Boyun eğdiremeyeceksiniz.”İstanbul Çayan Halk Meclisi (1 Ağustos):

“… Baskınlara, tutuklamalara rağmen Dev-Genç bağımsız Türkiye, parasız eğitim mücade-lesini kesintisiz sürdürmeye mücadelenin lokomotifiolmaya devam etmiştir. Devrimci gençlik faşizminsaldırılarını cüretle göğüslemiş, sürecin önünüaçmıştır. Gençlik geleceğimizdir. Uyuşturucuyla,kumarla teslim alamadığınız gençliğimizi bas-kınlarınızla da teslim alamayacaksınız!”

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 440

İstanbul Okmeydanı’nda 28Temmuz’da AKP’nin eli kanlıkatil, işkenceci polisleri S-4 kodluzıhlı araçla Gençlik Federasyonubinası önüne gelerek, plastik mermiile binayı taradı. Olay sırasındaLiseli Dev-Genç’li Neslihan Al-bayrak ve orada bulunan halk ta-rafından polisler uyarıldı. Gelentepki üzerine gerçek silahlarla ha-vaya ateş ederek halka plastikmermiler ile saldırı başladı. LiseliDev-Genç’li Neslihan Albayrakişkencelerle sürüklenerek kaçırıldı.Yaşanan saldırı ve kaçırma olayıüzerine 29 Temmuz’da yazılı açık-lama yayınlayan Dev-Genç kısacaşu sözlere yer verdi;

“… Neslihan Albayrak LiseliDev-Genç’lidir, genç yaşına aldırışetmeden halkın kavgasında mü-cadeleye katıldı. Dersim’de tekbaşına defalarca gözaltına alındı,işkencelerden geçirildi, yapılan iş-kence ve gözaltılar onu daha çokgüçlendirdi. AKP iktidarı Nesli-han’ı tecrit hücrelerinde de teslimalamadı. Neslihan Kürdistan’ınbağrından kopup geldi İstanbul’a.Gelir gelmez hiçbir geçerli sebepyok iken oligarşinin katil polisleritarafından işkence ile gözaltınaalındı.

AKP’nin korkusu Liseli Dev-Genç korkusudur. Çünkü biliyorlarki gençlik kendilerinin sonu olacak.Daha lise çağında gençlerimizi 15Temmuz kahramanlık palavralarıile kirletmeye çalışarak bu korku-sunu gösteriyor, bilimsel olmayangerici eğitim sistemi ile kendi dü-zenine uygun kafalar yaratmayaçalışıyor. İşte bunun içindir ki dü-zene karşı mücadele veren genç-lerimizden korkuyor ve her za-manki gibi işkence, gözaltı ile kat-liamları ile gençlerimizi mücade-leden koparmaya çalışıyorlar.

Katil AKP iktidarını uyarıyoruz!Kirli ellerinizi gençlerimizin üze-rinden çekin. Yaptığınız işkenceler,

gözaltılar, katliamlar boşunadır.Ne kadar saldırırsanız saldırın sal-dırılarınız yeni Sılalar’ı, yeni Bün-yaminler’in önüne geçemeyecek.Halk çocukları bu saldırıların he-sabını soracak.

AKP’nin işkenceci köpeklerineden gençlik binasına ve Dev-Genç’lilere saldırıyor?

Çünkü Gençlik Federasyonusadece bir bina değil, her bir karı-şında şehitlerimizin emeği olduğubir direniş mevzisidir. Bu direnişmevzisinde halka yapılan saldırılarakarşı hesap sorma kiniyle doluolan, halk düşmanlarını en güvenilirdedikleri yerlerde halkın adaletiyletanıştıran Dev-Genç’liler vardır.

Gençlik Federasyonu 6 ayda7 defa basıldı, onlarca Dev-Genç’liişkenceyle gözaltına alındı, tutuk-landı, bitiremediler. Pankart çalarakteslim almaya, irademizi kırmayakalkıştılar, direnişimizle ve çelikgibi irademizle karşılaştılar. Busaldırıları ne ilk defa gördük nede son olacak diyoruz. Faşizmkoşullarında yaşıyoruz ve düşmanyapması gerekeni yapıyor. Saldı-rıyor, işkence yapıyor, tutukluyor,katlediyor. Bizde yapmamız ge-rekeni yaparak bu saldırılar karşı-sında, faşizmin saldırıları karşısındabu saldırıları örgütlülüğe dönüş-türüyoruz. Düşmanın saldırılarıvar oldukça direnenler hep ola-caktır. Bizler de Dev-Genç’lilerolarak direnmeye, savaşmaya, hal-kın öncüsü olmaya devam ediyo-ruz.

Halkımız;Faşizmin saldırıları karşısında

tüm herkes direnmelidir. Bizlerinemeklerini, işlerini çalanlara karşısavaşan Dev-Genç’lileri sahiplen-melidir. Bu alçakları gördüğümüzyerde yüzlerine tükürelim. Faşiz-min saldırılarına karşı daha çoköfkelenelim, direnelim.”

AKP’nin Katil Polisi İşkenceciliğine Devam EdiyorSilah Zoru Kaçırmalarla Dev-Genç’lileri Yıldıramazsınız

Kelimeler, savaşçıdır. İdeolojinin,politikanın savaşçılarıdırlar.

Başka bir deyişle bilginin askerle-ridirler.

Teorimizi, ideolojimizi, politikala-rımızı, eleştirilerimizi, önerilerimizi,hep bu savaşçıların yardımıyla açıklarız.

Ok gibidir kelimeler. Bir kez yaydançıktığında geri de alınmaz. O nedenle,“sözümüzü tartarak konuşmak gerek”denilmiştir.

İdeolojik yenilginin birçok örgütükuşattığı, silahları bırakmaya ve emper-yalizmle işbirliğine kadar savurduğu gü-nümüzde, ideolojik mücadele çok dahabüyük bir önem kazanmıştır. Bu nedenledilimiz ve kullandığımız kelimelerin

önemi de büyüktür.

��DİLİMİZİ GÜÇLENDİRME-LİYİZ.

Dilimizi güçlendirmek nedir?

- Dilimizi politikleştirmektir.

- Günlük dilimizin stratejiyle bağınıkurmaktır.

- İddiamızı kullandığımız kelimelere,kavramlara taşımaktır.

Yürüyüş’ü önceki yıllarda okuyanlarhatırlayacaktır; Savaşan Kelimeler  köşesivardı. Bu köşede, burjuva ideolojisinindilimize soktuğu kelimeler, çarpıtılmış,içi boşaltılmış kavramlar üzerinde du-ruluyordu.Savaşan Kelimeler’de dahaçok KULLANILMAMASI GERE-

KEN kelimeler ve kavramlar vardı.

Bu sayımızdan itibaren başlattığımızbu sayfada ise, KULLANILMASIGEREKEN kelimeler ve kavramlarıele alacağız

� DİLİMİZ

- Ruhsuz,

- Bürokratik,

- Sıradan bir dil olmamalı.

Peki nasıl olmalı?

- Tarihimizi,

- Geleneklerimizi,

- Coşkumuzu,

- İddiamızı

yüklediğimiz bir dil olmalı.

kavganın ve hayatınSAVAŞÇILARI

Halk SavaşıÇizgisi

Bu hafta önerdiğimiz kavram; Halk Savaşı Çizgisi’dir.

= Halk savaşı çizgisi

= Halk savaşı veriyoruz

= Halk savaşını savunuyoruz.

Neden?

Devrimimiz bir halk savaşıyla zafere ulaşacaktır.

Bu stratejik çizgimizdir. Günlük pratik içinde zamanzaman stratejik olan unutulabilmektedir. Unutturmamalıyız.Stratejiyi unutmak, hedeften sapmaktır.

Halk savaşı, bizi hedefe götürecek yolumuzdur.

HALKIZ

HALK SAVAŞI VERİYORUZ

HALKIN İKTİDARINI KURACAĞIZ.

Dayı'nın Kongre raporunda sık sık kullanılır bu kavram:

- "Süreci örgütlü olarak göğüsleyebilmek ve saldırılarakarşı koyarak, örgütlü mücadele içerisinde adım adım bü-yüterek halk savaşı çizgisini hayata geçirmek, her günbiraz daha yakıcılığını hissettiriyordu."

-"Halkı savaşa katacak halk savaşı çizgisini hayata ge-çirecek örgütlenmelerden yoksunduk."

- "Faşist terör ancak devrimci şiddetin daha yüksek

boyutlarda uygulanmasıyla etkisiz kılınabilir, dahası halkkitleleri o günün koşullarında bu temelde halk savaşı çiz-gisine çekilebilirdi."

- Oligarşinin baskı ve terörüyle devrimci şiddetinbirbirini etkileyerek gelişmesi ortamında halk kitleleridevrimci savaş çizgisi etrafında toplanarak savaşacak vegiderek her gün biraz daha büyüyen, halkın güvendiği,desteğini sunduğu, giderek bizzat savaştığı halk savaşıçizgisi hayata geçecekti."

SONUÇ:

Politikalarımızı, hedeflerimizi anlatırken, bunlarınHALK SAVAŞI ÇİZGİSİNİ hayata geçirmekle bağını veilgisini daha çok vurgulamalıyız.

Biz "demokratik mücadeleyi" örgütlemiyoruz; silahlısavaşı, halk savaşını örgütleyen bir hareketiz.

Biz bir protesto hareketi değiliz; iktidarı hedefleyenbir hareketiz. Halk Savaşı, halkın devrimci iktidar yolunuaçacak stratejik çizgimizdir. Halkımızı bu stratejik çizgietrafında örgütlemek ve birleştirmek istiyoruz. Bu kavramlarıkullanmak, halka, protestocu değil, iktidarı hedefleyen birhareket olduğumuzu anlatmanın da aracıdır.

Bu anlamda bu kavramların dilimizde daha fazla yeralması gerekir.

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

41Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 442

Nuriye Gülmen ve Semih Özakçaaçlık grevlerinin 143. gününde bulunduklarıSincan F Tipi ve Kadın Kapalı Hapisha-nelerinden iradeleri dışında ve zor kulla-nılarak Silivri Kampüs Hapishanesi’negötürüldüler. Semih Özakça kayışla san-dalyeye bağlı olarak, Nuriye Gülmen iseçarşafla sarılarak götürüldü. Bu olayüzerine halkın avukatları Halkın HukukBürosu, Halk Cephesi, Halk CephesiUluslararası İlişkiler Komitesi, Devrimciİşçi Hareketi ve İkitelli Halk Cephesiyazılı açıklama yayınlayarak kısaca şusözlere yer verdi;Halkın Hukuk Bürosu (30 Temmuz):

“Nuriye ve Semih’in DirenişlerininGeldiği Aşamada Sadeleşmeye İhtiyaçVar (...) Semih Özakça’nın bedeninde tu-tanaklarımızda kayıtlı şekilde zor kullanmaizleri oluştu. Onlar tam 143 gün, açlıklave açlığın yarattığı bedensel acılarla mü-cadele ederek işlerini geri istediler. Açlıkgrevi eylemi onların taleplerindeki ısrarıve isteklerindeki yoğunluğu gösteriyordu.Bir yılın yarısını direnişle işkence saldırıları,baskılara karşı koyarak geçirdiler. En zorkoşullar altında dahi direnmekten vaz-geçmediler.

“Taş Olsa Çatlardı” derler ya işte öyle.Onların azmi ve isteklerindeki samimiyetkarşısında buzlar erir, taşlar çatlar, en katıyürekler bile dayanamazdı. Nitekim hemülkede hem de dünyada çeşitli düşünceve inançtaki milyonlarca insanın yüreğibu iki insanla beraber çarptı. Kitleler

onların haklılıklarına inandılar. Ve gördülerki Semih Özakça ülkenin Güneydoğuucundaki köy okulunda kendisini bekle-mekte olan öğrencilerini ölesiye sevmekteve özlemektedir. Nuriye Gülmen üniver-sitesinde gençlerle kurduğu ilişkiyi geriistemekte, öğrenme ve öğretme arzusuylayanmaktadır. Kendilerine yapılan bu hak-sızlığa tahammül edemediklerine ise hiçkimsenin kuşkusu kalmadı. Onlar içinbaşka yol yoktu, kaçış aramadılar.

Peki, AKP hükümeti ne yaptı? Oluşankamuoyu ve bu iki insanın direnişi karşı-sında onların haklı, meşru talepleri karşı-lamak yerine, iki direneşçiyi önce tutuklattısonra tüm hukuksal ve politik çağrılarakulaklarını tıkadı. Üst düzey siyasi çağrılara,DKÖ’lerin, milletvekillerinin, ailelerin is-teklerine duyarsız kaldı. Onları işlerineiade etmek gibi basit bir çözüm yerineçok daha zor ve masraflı işlere kalktı. Ya-pılan hatadan dönülmesi için tüm çözümönerilerine karşı polisiye önlemleri seçti.İster KHK, ister komisyon, ister yargıkararı, ister hükümetin bir başka tedbiritüm çözüm yollarını kabul ettikleri haldehapishane, gardiyan, jandarma, polis dı-şında bir devlet inisiyatifi ile karşılaşa-madılar.

Nuriye ve Semih kendileri hakkındakonuşulan bazı sözler ve paylaşılan twettlernedeni ile örgüt üyesi ilan edildiler, tu-tuklandılar. Mahkeme tutuklamanın şartlarıolmamasına rağmen onların tutukluluğunudevam ettirdi. Hukuksal başvurular so-

nunda Numune Hastanesi’nin bu iki insanhakkında “hayati tehlikesi vardır, yalnızkalamazlar” raporuna rağmen onları yinede tahliye etmedi. Onun yerine kayışlabağlayarak kampüs hastanesine götürdü...

Ne olmuştu. Bu iki insan ne yapmıştı? (...) AKP için en büyük tehlike KHK

kararlarına direnen bu iki insanın direniş-lerinin büyümesiydi. Bu yüzden örgütdemagojisine sarıldılar. “Onları işlerineiade edersek herkes açlık grevi yapar”diye mantık dışı bir gerekçeye sarıldılar.Onlar yasakladıkça Nuriye ile Semih’inisimleri büyüdü ve bir simge halini aldı.

Peki söyleyin Allah aşkına Nuriye veSemih kazanırsa, O iki insan işlerini gerikazanırsa kim kazanır? Kim kaybeder?

Onlar kazanırsa KHK rejimi kaybeder.Hukuk dışı kararlar kaybeder. İşkenceyidevam ettiren, işkenceye olanak sağlayanHipokrat yeminini bozmuş hekimler kay-beder. Yargıç bağımsızlığını yitirmiş, siyasikararları onaylayan savcı ve hakimlerkaybeder. Türkiye halklarını ayrımcılığateşvik edenler kaybeder. “Benden olmayanaç kalsın, susuz kalsın onlara her türlümuamele revadır“ diyenler kaybeder.

Onlar kazanırsa Türkiye halklarınındayanışması kazanır. Demokratik mücadelekazanır.

Velhasıl onların kazanması Türkiyehalkları için iyidir, faşizm için kötüdür.

Bu yüzden çekin ellerinizi Nuriye veSemih’in üzerinden. Onları işlerine iadeetmek için olağanüstü bir şey yapmanıza

Nuriye ve Semih’in Kaçırılması AKP’nin Siyasi Ölü Olduğunun Kanıtıdır

Nuriye ve Semih’e Kalkan Elleri Kıracağız

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

443Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

gerek yok, kanunu uygulamanız yeterli.Akıl, hukuk, vicdan bunu emrediyor.”

Halk Cephesi (29 Temmuz): “Nuriyeve Semih’e Kalkan Elleri Kıracağız…İki kişi ile başladılar, milyonların sesioldular. 100 bin kişi KHK ile işinden ek-meğinden oldu. Nuriye ve Semih de ihraçedilen 100 bin kişiden sadece ikisi. İkikişi bir halka umut oldu. OHAL’i yoketti, tüm yasalarını paramparça etti. Tekyasanın geçerli olduğunu gösterdi. O dahalkın yasası. Direnme hakkını savunaniki emekçi ile başladı her şey. Binlerolduk. Ankara Yüksel’de başlayan bu di-reniş Anadolu’nun dört bir yanını sardı.Herkesin susturulmaya çalışıldığı, baskıaltına alındığı bu süreçte direnişin sesiyankılandı Ankara’dan. Gitgide daha çokses katıldı yükselen bu sese, yükseldikçeacizleşti AKP faşizmi.

Bugün açlık grevlerinin 143 günü,“hayati tehlike var” demiş Ankara NumuneHastanesi’nin doktorları. Hayati tehlikevar ama hapishanede kalabilirlermiş, öyledemişler, kendilerine doktor diyen buMengele artıkları. Nuriye ve Semih’eşimdilik bilinçleri açık olduğu için mü-dahale etmeyeceklerini söylüyorlar.

AKP ‘ye sesleniyoruz; Nuriye ve Se-mih’in üzerinden kanlı ellerinizi çekin.Nuriye ve Semih’e zorla müdahale et-mekten vazgeçin. Bunun bedelini ağırödersiniz. Nuriye ve Semih halktır. Halk,bu acının bedelini size ödetir. Sakın kuş-kunuz olmasın.

Tüm Halk Cepheliler; Nuriye ve Semih’le ilgili tüm geliş-

meleri dakika dakika takip edelim veeğer onların kılına zarar gelirse hesapsorma bilinciyle sokaklara çıkalım.”

Halk Cephesi Uluslararası İlişkilerKomitesi (29 Temmuz): “… Nuriye veSemih, Türkiye ve dünya halklarının vic-danıdır, umududur.

AKP faşizmine sesleniyoruz; defalarcagözaltına aldınız, tutukladınız, kitapçıklarçıkardınız. Direnenleri susturabildinizmi? Onlar KHK ile işten atılan 2 emekçiydiaylar önce. Şimdi yalnızca KHK ile

işinden olanların değil, ezilen tüm dünyahalklarının umudu oldular. Yapılan ideo-lojik ve fiziki saldırılar, onların direnciniarttırdı, ezilen halklarımızın ise umudunu.Bugün yapılan saldırı, AKP faşizminingayrı meşruluğunun kanıtıdır, köşeye sı-kıştığının göstergesidir.

AKP 80 milyon halkı OHAL’le teslimalmaya çalışırken 2 emekçi binleri deyanlarına katarak açlığını büyütüyor. Nu-riye ve Semih’in açlık yürüyüşü EsraÖzakça ile, 96 Ölüm Orucu Gazisi 71yaşındaki TAYAD’lı Mehmet Güvel ilesürüyor. Nuriye ve Semih’i kaçıranlaremperyalizmin köpekleridir, Siyonist İs-rail’in öğrencileridir!

Nuriye ve Semih’in başına gelebilecekher şeyin sorumlusu AKP’dir! Bilinçlerininkapanacağı anı bekleyen Mengele artığıdoktorlar da AKP’nin çanak yalayıcılarıdır!Meslek onurunu ayaklar altına alan dok-torlar da arkalarındaki güce güvenmesinler!Sarayları sarsan öfkesiyle halk, kendisinekarşı suç işleyenleri, evlatlarını sakatla-maya, öldürmeye çalışanları asla unutmaz.Hiçbir işkence hesapsız kalmayacak. Hal-kın yüreğini sökemezsiniz! Nuriye veSemih’i yaşatacağız, buna engel olamaz-sınız. Onlar bu mücadelede bedeniniaçlığa yatırmış, böylesine telaşsız ve sevgidoluyken, halkına vatanına karşı silah sı-kanlar, onları baskıyla terbiye etmeye ça-lışanlar halkların tarihinde her zaman ye-nilgiye mahkumdur, hiçbir saldırıdansonuç alamazsınız!”

Devrimci İşçi Hareketi (28 Temmuz):“Nuriye ve Semih ölür ise bende ölürüm”diyen 71 yaşında Mehmet Güvel 26 gün-dür aç. Nuriye ve Semih’in açlığını pay-laşıyor. Bugün onlarca insan farklı yerlerdede olsa çığlık oluyorlar Yüksel Direnişi’ninateşini yakanlara. Katil AKP bu ateştenve ateşi yakanlardan korkuyor. Gün değilsaat geçmiyor ki bir eylemciye saldırmasın.Gün geçmiyor ki Ankara’da valilik saatbaşı karar almasın. Ankara onlara cehen-nem, bize cennet olacak.

Şimdi yine AKP ye sesleniyoruz; Va-lilik karar aldıkça bizler sokakta olacağız.

Hiçbir yasak bizi Nuriye ve Semih’i sa-hiplenmekten alıkoyamayacak. GüvenPark’ta kollarımızı kırsanız, 70 kişiyi,100 kişiyi birden gözaltına alsanız dasusmayacağız. Açlık grevinde olan 71yaşında direnen Mehmet Güvel’e saldır-manız, avukatlarımızı gözaltına alıp onlaraişkence yapmanız ne kadar suçlu oldu-ğunuzu ispatlamaktadır. Suç işliyorsunuz.Her gün işçilerin hakkını yiyorsunuz.

Şimdide 15 Temmuz 2016’da birbi-rinize attığınız kazığın hesabını halka so-ruyorsunuz. Birbirinizin eteklerini öpengörüntüleriniz halkın ve bizim gözümüz-den kaçtı ve bunlardan birhaberiz sanı-yorsanız yanılıyorsunuz. Ülkeyi parselparsel sattınız bunu biliyoruz. Biz sizinsalya sümük ağlayan darbe yapamayınca“bunu laikler yapmıştır” diyen sümüklü-lerinizden değiliz. Yaptıksa yaptığımızısavunuruz. Bu savaşı tarihsel haklılığımızile biz kazanacağız. Dönün tarihe birbakın Hitler nasıl kaybetti. Bir bakınMussolini nasıl öldü. Halkı sindirdiğinizisanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Nuriyeve Semih binlerce insan için sizin zul-münüze karşı direnirken, bizler onlarıasla yalnız bırakmayacağız…”

İstanbul İkitelli Halk Cephesi (30 Temmuz): “Sizler o kadar aciz ve

korkaksınız ki insanları keyfi tutukluyorve halka yaptığınız zulümleri meşrulaştırıpyandaş medyalarınızla halkın beyinleriniyalanlarla, dolanlarla doldurmaya çalışı-yorsunuz! Oysaki bizler devrimciler, HalkCepheli kimliğiyle halkımızın her zamanyanında olup sizlerin ne kadar aciz, korkakolduğunuzu anlatıyor ve Yürüyüş okutu-yoruz!

Bugün yapılan saldırı, AKP faşizminingayrı meşruluğunun kanıtıdır, köşeye sı-kıştığının göstergesidir. AKP 80 milyonhalkı OHAL’le teslim almaya çalışamaz!Nuriye ve Semih’i kaçıranlar emperya-lizmin köpekleridir, Siyonist İsrail’in öğ-rencileridir! Nuriye ve Semih’in başınagelebilecek her şeyin sorumlusu AKP ik-tidarı ve işbirlikçileridir. Nuriye ve Semih’ingözlerindeki ışığı söndürmeyeceğiz!”

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 444

İstanbul'da ve Anadolu'da Nu-riye ve Semih'in açlığını paylaşmakiçin destek açlık grevleri yapıldı.Bu destek açlık grevlerinden der-lediklerimizi aşağıdaki gibi yayın-lıyoruz.

Devrimci İşçi Hareketi: Dev-rimci İşçi Hareketi 140 gündür işive onuru için açlık grevinde olanNuriye ve Semih’in açlığına pay-laşmak için 27-30 Temmuz tarihleriarasında Kıraç'ta bulunan İşçi Ha-reketi Gazetesi Bürosu’nda 4 günlükdestek açlık grevi yaptı. Destekaçlık grevinin ilk gününde inşaatişçileri ziyarete geldi. Ve direnişinyanında olduklarını dile getirdiler.Ayrıca aynı gün Memhet Güvel'inaçlık grevi yaptığı direniş çadırınasaldırı olduğu bilgisi geldi. Devrimciİşçi Hareketi bu konuyla ilgili yap-tığı açıklamada: "Faşist AKP o ka-dar aciz ki 71 yaşında Nuriye veSemih için “onlar ölür ise bendeölürüm” diyen Mehmet Güvel'eaçlık grevi yaptığı yerde saldırdı.Diyoruz ki; saldırın, korkunuzudışa vuruyorsunuz. Haksızsınızonun için korkaksınız. Nuriye veSemih’in talepleri kabul edilenekadar bize uyku yok..." dedi. DİH’li-ler, katil AKP’nin gerçek yüzünügörmeyen, duymayan kalmasın diyeyapılan açlık grevi sonunda halka200 bildiri ulaştırdı. Halka Nuriyeve Semih in neden direndiği anla-tıldı.

Çayan Halk Meclisi: ÇayanHalk Meclisi 144 gündür açlık gre-vinde olan Nuriye ve Semih'in aç-lığını paylaşmak için 30 Temmuz'da1 günlük açlık grevi yaptı.

Okmeydanı Halk Meclisi: Ok-meydanı Halk Meclisi üyeleri ta-rafından akademisyen Nuriye Gül-men ve öğretmen Semih Özakça’nınKHK ile ihraç edildikleri görevle-rine dönmek için başlattıkları vetutuklandıktan sonra da devam et-tirdikleri açlık grevinin 144. günüolan 30 Temmuz'da dayanışmak

amaçlı 1 günlük destek açlık greviyaptı. Açlık grevi eylemine toplam5 kişi katıldı.

Avcılar-Bahçelievler Halk Cep-hesi: Avcılar ve Bahçelievler HalkCephesi tarafından 30 Temmuz'daNuriye ve Semih'in taleplerinin ye-rine getirilmesi için bir günlük des-tek açlık grevi yapıldı. Açlık grevisırasında desteğe gelen halka, di-renişi sahiplenme çağrısı yapıldı.Nuriye ve Semih'in direnişleri an-latıldı.

İkitelli Halk Cephesi: Nuriyeve Semih'in direnişlerine destekolmak amaçlı İkitelli Halk Cephesi30 Temmuz'da 1 günlük açlık greviyaptı.

Gazi Halk Cephesi: Gazi Ma-hallesi’nde 30 Temmuz'da 35 kişiNuriye ve Semih’in yalnız olma-dığını göstermek için 1 günlükaçlık grevine girdi. Gazi Cem-evi’nde sabah saatlerinde toplan-maya başlayan açlık grevi direniş-çileri akşam saatlerine kadar aynıalan içerinde bulundular. Gün boyudestek yoğun olurken polis tacizide devam etti. Açlık grevi yapanlarlasohbet edilirken aynı zamanda tür-küler söylendi, sloganlar atıldı. Nu-riye ve Semih’in avukatları tara-fından Taksim Galatasaray Lisesiönüne çağrı yapılması üzerine, araç-lar ayarlanıp, tedarik edilerek basınaçıklamasına gidildi. Basın açık-lamasına Gazi’den 25 kişi katıldı.Mahalleye, Taksim’den dönen kitlesloganlarla giriş yaptı. Çaylar içil-dikten sonra alan toplandı ve ertesigüne hep beraber kahvaltı yapılarakAçlık grevini sonlandırma kararıalındı.

� Nuriye ve Semih'in Sesine SesOlmaya Haklı Direnişlerini HerAlana Taşımaya Devam Ediyoruz

Nuriye ve Semih'in haklı dire-nişini duyurmak amacıyla İstan-bul'da alanlar ve mahalleler çalış-malarına devam ediyor. Nuriye veSemih'in halklaşan direnişini halka

Nuriye ve Semih'in Açlığını ve HaklıDirenişini Açlığımızla PaylaşıyoruzHalklaşan Direnişi Sindiremezsiniz

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

445Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

duyurmaya ve destek olmalarını sağ-lamaya devam ediyorlar. Tarih herzaman direnenlerin kazandığını yazdı.Nuriye ve Semih'in zaferini de ya-zacak. Topladığımız çalışmaları aşa-ğıda yayınlıyoruz.

Devrimci İşçi Hareketi: Devrimciİşçi Hareketi 28 Temmuz’da metro-büs duraklarında pullama çalışmasıyaptı. 40 adet "Nuriye Gülmen veSemih Özakça Serbest Bırakılsın"ve "Nuriye ve Semih’in TalepleriKabul Edilsin" Halk Cephesi yazanpullamalar ile Nuriye ve Semih’insesini halka ulaştırdı.

Halkın Mühendis Mimarları:Halkın Mühendis Mimarları 1

Ağustos'ta Küçükarmutlu Mahalle-si’nde 2 adet ”Nuriye ve Semih’inTalepleri Kabul Edilsin!” yazılamasıyaptılar.Fotoğraf ve Sinema Emekçileri:

FOSEM Nuriye ve Semih’in haklıdirenişlerini desteklemek amacıylageçen hafta Gazi Mahallesi, Ok-meydanı Sibel Yalçın Parkı ve Ça-yan’a ozalit asarken, İdil KültürMerkezi’de sergi açıp serginin du-yurusunu yapmak amaçlı otobüs du-raklarına 13 adet sergi afişi astı.

İkitelli Halk Meclisi: İkitelli HalkMeclisi 27 Temmuz'da Nuriye veSemih için 21.00-22.00 eylemineCemevi Bölgesinde devam ederkenpolis taciz etti. Polisin tacizine HalkMeclisi üyeleri "Her Yer Yüksel HerYer Direniş" ve "Katil Polis Mahal-

leden Defol" sloganlarıyla karşılıkverip mahalleden kovdu.

Çayan Halk Meclisi: Çayan HalkMeclisi her akşam 21.00'da yaptığıses çıkarma eylemine 29 Temmuzdada devam etti. Kahvelerde, kafelerde,sokak aralarında ve dükkanlarınönünde ajitasyonlar çekilerek Nuriyeve Semih’in son durumu hakkındabilgi verildi. Yarım saat süren sesçıkarma eylemine 12 kişi katıldı.Çayan Halk Meclisi bir sonraki günise Nuriye ve Semih’in direnişinianlatmak ve her akşam yapılan sesçıkarma eylemine çağrıda bulunmakiçin Cemevi bölgesinde bildiri da-ğıtımı yaptı. Kapılar tek tek çalınarakNuriye ve Semih anlatıldı. 50 bildirihalka ulaştırılırken 25 tane de pullamayapıştırıldı. Çayan Halk Meclisi Nu-riye ve Semih için her akşam 21.00'dayaptığı ses çıkarma eylemine 31Temmuz'da da devam etti. Cemevibölgesinde yapılan yürüyüşe halkda alkışlarıyla, tencere tava çalarakdestek verdi. Yarım saat süren yü-rüyüşe 7 kişi katıldı. “Nuriye SemihOnurumuzdur", "Yaşasın Açlık GreviDirenişimiz", "Emekçiyiz HaklıyızKazanacağız” sloganları atıldı. Dahasonra 22.00'da ışık kapatma eylemiyapıldı. Nuriye Gülmen ve SemihÖzakça için ses çıkarma eylemine 1Ağustos'ta da devam edildi. Tenceretavalarla yapılan yürüyüşte ajitas-yonlar çekilerek Nuriye ve Semih’indirenişleri ve sağlık durumları anla-

tıldı. Yarım saat süren yürüyüşte, “Nu-riye Semih Onurumuzdur”, “YaşasınAçlık Grevi Direnişimiz”, “EmekçiyizHaklıyız Kazanacağız” sloganları atıldı.Halktan insanlar pencerelerden tenceretava çalarak, alkışlayarak yürüyüşedestek oldular.

İkitelli Halk Cephesi: İkitelli HalkCephesi tarafından 26 Temmuz'da Nu-riye ve Semih'e destek amaçlı süresizaçlık grevinde olan Mehmet Güvel'ive Nuriye ve Semih'in direnişini se-lamlamak amacıyla Parseller, Salı Pa-zarı ve Atatürk Mahallesi bölgelerindeyazılamalar yapıldı. İkitelli Halk Cep-hesi bir sonraki gün halkın avukatlarıiçin "Halkın Avukatları Yalnız Değil-dir!- Halk Cephesi" yazılamaları yaptı.30 Temmuz akşamı ise Nuriye Gülmen,Semih Özakça ve taleplerin kabul edil-mesi için süresiz açlık grevine başlayanMehmet Güvel için İkitelli Halk Cep-hesi mahallenin belirli bölgelerine HalkCephesi imzalı yazılamalar yaptı. Aynıgün Arenapark bölgesine zorla müda-hale eden alçaklar için; “Nuriye veSemih’e Kalkan Elleri Kıracağız -HalkCephesi ” imzalı pankart asıldı. 1Ağustos'ta katil polisler “Nuriye – Se-mih Yalnız Değildir!”, “Her Yer Yüksel,Her Yer Direniş” ve “Katil Polis Ma-halleden Defol” sloganlarıyla HalkCepheliler tarafından kovuldu.

Çayan Halk Cephesi: Halk Cep-heliler tarafından 31 Temmuz'da Gü-zeltepe ve Emniyettepe Mahallesi'ndehalkın duvarlarına direnişleriyle umutolan Nuriye’nin ve Semih’in isimlerinakşedildi. Bir sonraki gün Güzeltepe'deNuriye ve Semih için yazılamalar yaptı.Halk Cephesi imzalı yapılan yazıla-malar şu şekildedir: "Nuriye ve SemihYaşasın!", "Nuriye ve Semih'e KalkanEli Kırarız!", "Nuriye ve Semih Hal-kımızın Onurudur!", "Yaşasın AçlıkGrevi Direnişimiz!"

Avcılar Halk Cephesi: Avcılar’da26 Temmuz’da Nuriye ve Semih içinhazırlanan Halk Cephesi imzalı yüzlercebildiri halka ulaştırdı. 3 saatlik bildiridağıtımı Firuzköy Parseller ve Şükrübeyde yapıldı. Ayrıca aynı gün aynı bölgeye100 adet pullama yapıldı. Aynı çalışmabir sonraki gün Denizköşkler’de yapıldı.30 Temmuz'da ise Avcılar Merkez’debulunan üst geçite saat 09.00’da pan-

kart asıldı. Pankartta “Nuriye Gülmenve Semih Özakça'nın Açlık Grevi Ek-mek Adalet ve Onur MücadelesidirMücadelemize Sahip Çıkalım -HalkCephesi” yazılıydı.

Bahçelievler Halk Cephesi: Bah-çelievler Zafer Mahallesi'nde HalkCepheliler tarafından 25-26 Temmuz’dabildiri dağıtımı yapıldı ve mahalleninbirçok yerine pullama yapıştırıldı. 30Temmuz'da ise Bahçelievler Yenibosnaüst geçite pankart asıldı. Pankartta“Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nınAçlık Grevi Ekmek Adalet ve OnurMücadelesidir Mücadelemize SahipÇıkalım – Halk Cephesi” yazılıydı.Kuruçeşme-Kıraç Halk Cephesi:

Kuruçeşme Kıraç'ta 28 Temmuz'da200 adet Nuriye Gülmen ve SemihÖzakça’nın talepleri kabul edilsin pul-lamaları yapıştırıldı. 200 adet bildirininde dağıtıldığı bölgede çalışmaların de-vam edeceği duyuruldu.

Sarıgazi Halk Cephesi: Sarıgazi’deHalk Cepheliler tarafından 30 Tem-muz'da Nuriye Gülmen ve Semih Özak-ça için pullama çalışması ve yazılamayapıldı. Toplamda 100 pullama ve 30yazılama yapıldı.

� Nuriye ve Semih' in Direnişini,İsrail’in Kullandığı YöntemlerleBitiremezsiniz!

Okmeydanı Halk Meclisi hastaneyezorla kaldırılan Nuriye ve Semih'e ya-pılan psikolojik saldırılarla ilgili 2Ağustos'ta bir açıklama yaptı. Açıkla-mada: "146 gündür açlık grevindekiNuriye Gülmen ve Semih Özakça,zorla kaldırıldıkları Sincan İnfazKampusu Hastanesi’nde mut-fağa yakın odalara konuldular.İkisi de ayrı ayrı 20 metrekarebüyüklüğünde, havalandırmabahçesi bulunmayan, pencere-leri tel ve mazgallı hastane oda-larında kalan Gülmen ile Özak-ça’nın, gürültü çıkaran bir fanınyakınında kaldıkları için sürekliuğultu çektikleri söylendi. Gül-men ile Özakça’nın odalarınınhastane mutfağına yakın olduğuve bu yüzden sürekli yemekkokusu çekmekten rahatsız ol-duğu da belirtildi. Bir süre öncede Filistinli tutsakların bulun-

duğu Batı Şeria’daki bir cezaevininönünde İsrailli aşırı sağcı bir grupmangal partisi vermişti. Ticari ortak-lıkları kadar zihniyet ortaklığı da, AKP-İsrail ilişkisinin en açık göstergesidir.

� Nuriye ve Semih' i SahiplenmemizeEngel Olamayacaksınız!

Nuriye Semih için Sincan Hapisha-nesi önünde basın açıklaması yapmakisteyen Nuriye ve Semih İçin Dayanış-ma'ya, 30 Temmuz'da polis yoğun gazve kalkanlarla işkence yaparak saldırdı.Yapılan açıklamada her ne olursa olsunNuriye ve Semih'i yalnız bırakmaya-caklarını, onlara sahip çıkmaya devamedeceklerini dile getirdiler.

Halkın Avukatları Yalnız DeğildirTekirdağ'da, Dev-Genç'liler,polisler ta-

rafından tarafından gözaltına alınan HalkınHukuk Bürosu avukatlarının sesini duyur-mak ve onları desteklemek amacıyla 30Temmuz'da "Halkın Avukatları SerbestBırakılsın-Dev-Genç" yazılamaları yaptı.

Gözaltılarla Bizleri Yıldıramazsınız!Hatay Antakya'da 27 Temmuz öğle sa-

atlerinde, Halk Cepheli Karip Polat acizpolisler tarafından gözaltına alındı. Polat28 Temmuz günü çıkarıldığı mahkeme ta-rafından ifadesi alındıktan sonra serbestbırakıldı.

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 446

Gerçeğin sesi olan dergimiz Yürüyüşdergisine yönelik polis terörü sürüyor.AKP’nin halk düşmanlığını halka endoğru biçimde aktaran Yürüyüş dergisineiki ay içerisinde ikinci kez baskın yapıldı.Baskınlarınız, terörünüz gerçeğin sesiYürüyüş dergisini susturmaya yetmez.Onlarca yıldır, birçok kez Yürüyüş der-gisinin bürolarını bastınız. Çalışanlarınıtutukladınız. Yürüyüş dağıtımcısı EnginÇeber’i Metris Hapishanesi’nde katlet-tiniz. Ferhat Gerçek’i sakat bıraktınız.Fakat Yürüyüş dergisini susturamadınız.Bugün ve bundan sonra da Yürüyüşdergisini susturamayacaksınız.

Dergimizin hazırlık çalışmalarını ya-pıldığı Ozan Yayıncılık’a yapılan baskınve talan ile ilgili destek amaçlı yapılanyazılı açıklamalar şu şekildedir;Hatay Halk Cephesi (2 Ağustos):

“… Eşyaların üzerine çamaşır suyudökülüp kullanılmaz hale getirildi. Mutfakeşyaları, TV gibi eşyalar kırıldı. Acizsiniz,ahlaksızsınız, insani hiçbir şey yok içi-nizde. Gittikçe pervasızlaşan AKP, kö-peklerini halkın üzerine yolluyor. DünGençlik Federasyonu, Berkay AbataySpor Salonu basıldı bugün Yürüyüş der-gisi. Halktan ve haklıdan ne kadar kork-tuğunuz, yaptıklarınızla ortadadır. Kü-çücük çocuğu sokak ortasında ezip ge-çişinizden ve delilleri yok etmek içinevini basıp resimlerini çalacak kadaracizliğinizden apaçık ortada. Katil sü-rüleri! Bunların hesabını nasıl vereceksinizonu düşünün şimdi! Gençlik susmadısusmayacak, gerçeğin sesi Anadolu’nunher köşe bucağına ulaşmaya devam ede-cek. Sanmayın ki bu devran böyle süre-cek! Yaptığınız her şeyin hesabı sorulacak!Haklı ve onurlu olan taraf kazanacak!”Esenyurt Halk Cephesi :

“… Üç buçuk saatlik bir operasyonunardından Yürüyüş dergisine girebilenkatil sürüleri, dergi büromuzu tamamentahrip etmiştir. Halkımız; dergimizi kanlıelleriyle kirletmelerine izin vermeyelim!Sesimizi duyuran, gerçekleri haykırandergimizi sahiplenelim. Bulunduğumuzher alanda Yürüyüş dergisini daha fazla

insana ulaştıralım. Yapabildikleri tek şeygerçeğin sesini susturmaya, katil ahlaksızsuratlarını gizlemeye çalışmaktır. Kor-kularını büyüteceğiz! Yürüyüş’ü, gerçeğinsesini duyurmaya devam edeceğiz!”

Umudumuzu Diri Tutmakİçin Yürüyüş Okuyalım Okutalım

Yürüyüş dergisi dağıtımı İstanbul'dadevam ediyor. Halka gerçekleri ulaştırmakiçin Yürüyüş okurları canla başla çalış-malarını sürdürüyor. Halkta yaratılmakistenen umutsuzluğu Yürüyüş dergimizlekırıyor, halka umut olmaya devam edi-yoruz. Dergi dağıtım haberlerinden der-lediklerimizi aşağıda yayınlıyoruz.

Gülsuyu: Gülsuyu sokaklarında Yü-rüyüş okurları sokak sokak, kapı kapıgezerek gerçekleri halka anlatmaya de-vam ediyor. 29 Temmuz'da Yürüyüşdergisinin 24. sayısı esnaflara dağıtıldı.2 kişinin katıldığı ve Sondurak, OkulBölgesi, Heykel esnafına 75 dergi dağı-tılırken akşam Çarşamba Pazarı sokak-larına yapılan dağıtımda 35 dergi dağıtıldı.Çalışmaya 5 kişi katıldı.

1Mayıs: 1 Mayıs Mahallesi’nde 26ve 28 Temmuz günlerinde Halk Cephe-liler tarafından yapılan dağıtımda, toplam87 dergi dağıtıldı. Dergi dağıtımı sırasındaesnaflarla sohbet edildi.

Kartal: Halk Cepheliler tarafındanKarlıktepe Mahallesi’nde, 29 Temmuz'dayapılan Yürüyüş dergisi dağıtımında

esnaf ve evlere toplam 28 dergi dağıtıl-dı.

Sarıgazi: Sarıgazi’de 24 Temmuz'daHalk Cepheliler tarafından umudun sesiYürüyüş dergisi halka ulaştırıldı. Yapılandağıtımında 220 dergi halka ulaştırıldı.30 Temmuz'da yapılan dağıtımda ise 50dergi halka ulaştırılırken, halka, Nuriyeve Semih için Ankara’ya gitmek isteyenkişilere polisin yaptığı baskı ve işkenceanlatıldı.

Çayan: Çayan Halk Meclisi çalı-şanları 31 Temmuz'da Çayan Mahalle-sinde dergi dağıtımı yaptı. Dergi dağıtı-mında halka Nuriye ve Semih’in sondurumu hakkında bilgi verildi, Nuriyeve Semih’in sağlık durumu anlatıldı.Bir buçuk saat süren dergi dağıtımında91 dergi halka ulaştırıldı. Dergi dağıtımına4 meclis çalışanı katıldı.

Kuruçeşme: Faşizmin gençleri uyuş-turucu batağına çektiği ve sürekli yoz-laştırmaya çalıştığı mahallelere faşizmianlatmak için Devrimci İşçi Hareketi30 Temmuz’da Yürüyüş dergisi dağıttı.25 adet derginin dağıtıldığı Kuruçeşme’dedergi dağıtımı 1 saat sürdü.

Esenyurt: Halk Cepheliler 30 Tem-muz ve 1 Ağustos’ta umudun sesi Yü-rüyüş dergisi dağıtımına devam etti. Ya-pılan çalışmalarda Yeşilkent 2 TemmuzParkı çevresinde, halka Nuriye ve Se-mih’in durumları ve kritik devreye gir-dikleri anlatıldı ve direnişi anlatan bil-diriler verildi. Çalışmalarda toplam 80adet dergi halka ulaştırıldı.

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

447Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

YÜRÜYÜŞ’ümüzü Durduramayacaksınız!

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 448

AKP faşizmi, 15 Temmuz 2016 ta-rihinde gerçekleştirilen darbe girişi-minden bugüne geçen bir yılı aşkınsüredir ülkeyi OHAL koşullarında, Ka-nun Hükmünde Kararnameler (KHK)ile yönetmektedir. Bugünkü siyasi tab-loya bakıldığında, AKP’nin ülkeyi adeta“başarılı” bir darbe sonucu ortaya çıkancunta iktidarı gibi yönettiği açıkça gö-rülmektedir. Bunun son örneği 12 Eylülcuntacılarının devrimci tutsaklar üze-rinde denemeye çalıştığı Tek Tip Elbise(TTE) uygulamasını gündeme getir-mesidir.

AKP faşizmi, 15 Temmuz’dan bu-güne, başta işçiler ve kamu emekçileriolmak üzere halka yönelik sürdürdüklerisaldırılarını OHAL kararnameleriyledaha da arttırmış, ekonomik, sosyal,siyasal her alanda halkın her kesimineyönelik bir devlet terörünü uygulamayasokmuştur.

Bu kapsamda, 13 yıl boyunca ülkeyibirlikte yönettikleri ve bugün adınaFETÖ dedikleri Gülen Cemaati ileilgisi olsun veya olmasın binlerce kamuemekçisi bir gecede çıkarılan KHK’larile sorgusuz sualsiz işlerinden atılmıştır.AKP iktidarına muhalif bütün dernekler,gazeteler, televizyon kanalları, radyolarbir bir kapatılmış; gazeteciler, aydınlargözaltına alınmış, tutsak edilmiştir.Grevler yasaklanmış, sokak eylemleri,mitingler, yürüyüşler yasaklarla veyafiili saldırılarla engellenmiş, binlercekişi gözaltına alınmış, işkencelerdengeçirilmiş, tutsak edilmiştir… Böylecedevrimci olsun ya da olmasın tüm halk,demokratik muhalefet susturulmaya,sindirilmeye çalışılmıştır. Başka birifade ile bir darbe ile amaçlanan siyasaltablo ne idiyse, bugün aynısı yaşan-maktadır. Bu tablo 12 Eylül’den farklıbir tablo değildir.

Elbette hapishaneler, devrimci tut-saklar da – tüm cunta dönemlerindeolduğu gibi bu dönemde de – AKP fa-şizminin hedefinde olmuştur. Hapis-hanelerde yaşanan fiziki/psikolojik sal-dırılara, işkencelere, hak gasplarınabaktığımızda 12 Eylül dönemini arat-mayan bir manzarayla karşılaşmaktayız.Hapishaneler işkencehaneye çevrilmiş,

her gün bir başka hapishaneden işkencesesleri yankılanır olmuş; ziyaretten ha-berleşme hakkına, sohbet hakkındankitap-yayın hakkına kadar bugüne kadarmücadelelerle, direnişlerle kazanılmışbirçok temel hak bir bir gasp edilmişveya edilmeye çalışılmaktadır.

Bugünlerde hapishanelerdeki saldırıtehditlerine yine 12 Eylül cuntacılarınınmimarı olduğu bir başka saldırı hazırlığıeklenmiştir. Bu seferki saldırı, her nekadar en başta “FETÖ”cülere yönelikolduğu ifade edilse de doğrudan dev-rimci tutsakların politik kimliklerinihedef alan Tek Tip Elbise dayatması-dır.

Bu saldırı Cumhurbaşkanı Erdo-ğan’ın 15 Temmuz’un yıl dönümündekatıldığı bir etkinlikte FETÖ’den yar-gılanan mahkumların tek tip kıyafetgiyeceğini açıklamasıyla gündeme gel-miştir. Erdoğan bu konuşmasındaABD’nin Guantanamo’daki esirlereuyguladığı TTE uygulamasını örnekgöstermiştir. Ancak Erdoğan’ın örnekgösterdiği Guantanamo’nun hiçbir hu-kuki statüsü yoktur. Sadece örnek olarakgösterdiği Guantanamo’nun değil, TTEuygulamasının da ulusal veya uluslar-arası hukukta yeri yoktur. İşledikleriveya işledikleri iddia edilen suç neolursa olsun tutuklu veya hükümlülerintıpkı “özgür” insanlar gibi ne giyip negiymeyeceğini, nasıl davranacaklarını,nasıl bir yaşam sürdüreceklerini belir-leme hakları vardır. Tutuklu veya hü-kümlü olmaları nedeniyle bu haklarınıkullanmaları engellenemez. Bu insanonurunun gereğidir.

Bu uygulama ilk defa AKP ile gün-deme gelen, AKP’nin kendine özgübir politikası da değildir. Bu saldırınınmimarları 12 Eylül cuntacılarıdır. Tür-kiye’de ilk olarak 1984 yılında gündemegelen Tek Tip Elbise saldırısı, 4 devrimcitutsağın şehit düştüğü ölüm orucu di-renişiyle engellenmiş, ancak devlet,Tek Tip Elbise dayatmasından hiçbirzaman vazgeçmemiştir. Devrimci tut-sakların bu konudaki tavrını ve direnişgeleneğini bildiklerinden uygulamayabugüne kadar cesaret edememişlerdir.

Bugün bu saldırının tekrar gündeme

gelmesinin nedeni iç ve dış politikasıiflas eden, içine düştüğü ekonomik vesiyasi krizi gittikçe derinleşen AKP’ninyandaşlarına karşı güçlü görünme is-teğidir. AKP gerçekte var olmayan birpsikolojik üstünlük havası yaratmakiçin, sürekli olarak, içeride ve dışarıdaetrafını saran tüm “düşman”lara karşıkararlılıkla mücadele (!) şovları yap-maktadır. Bu amaçla, içerideki “düş-man”larına karşı gündeme getirdiğiyeni saldırı ise “başta FETÖ'cüler olmaküzere tüm terör tutuklularını kapsaya-cağını” ifade ettikleri Tek Tip Elbiseuygulamasıdır.

“Başta FETÖ’cülere olmak üzere”diyerek meşrulaştırmaya çalışsalar daTek Tip Elbise uygulamasının asıl he-definin devrimci tutsaklar olduğu açıktır.Bunu nereden mi biliyoruz? Yakın ta-rihten biliyoruz, devrimci tutsaklarındeneyimlerinden biliyoruz. Çünkü bu-gün adına FETÖ dedikleri eski iktidarortaklarıyla olan it dalaşları dönemseldir,yarın uzlaşıp yine birlikte zulmetmeyedevam edebilirler. Her ikisi de halkdüşmanıdır, her ikisi de devrimcileredüşmandır. AKP eski iktidar ortağıylaolan çelişkilerini bahane edip asıl “düş-man” olarak gördüğü devrimcilere sal-dırmaktadır.

TTE uygulamasıyla amaçlanan, tıpkıABD’nin Guantanamo’da, Ebu GureybHapishanesi’ndeki tutsaklara yaptığıgibi, inançlarından soyundurup tesli-miyeti kabul ettirerek TTE giydirdikleridevrimci tutsakları “nedamet getirmişsuçlular” olarak teşhir etmektir. Bugeçmişte de böyleydi, bugün de böyledir.Ancak bugüne kadar askeri faşist cun-talar dahil hiçbir iktidar, bunu başara-mamıştır, AKP hiç başaramayacaktır.

AKP’yi uyarıyoruz! Tek Tip Elbiseişkencedir, Tek Tip Elbise insan onurunaaykırıdır. Tecrübeyle sabittir ki, bu da-yatmaya devrimci tutsaklar direnecek,Tek Tip Elbise dayatmasını asla kabuletmeyecektir. Olası bir uygulama halindeyaşanacak tüm sonuçlardan AKP iktidarıtarihsel ve siyasal sorumlu olacaktır!TTE uygulamasındanvazgeçin!

Halkın Hukuk Bürosu1 Ağustos 2017

AKP’yi Uyarıyoruz!Tek Tip Elbise İşkencedir, Tek Tip Elbise İnsan Onuruna Aykırıdır!Tek Tip Elbise Uygulamasından Vazgeçin! Denemeye Kalkmayın!

AKP’nin sözcülüğü görevini üst-lenmiş ve çürümüş zihniyetini aynenyansıtan gazete Yeni Akit’te çalışanFaruk Arslan adlı şahsiyetin 1 Ağustos2017 tarihli yazısında Grup Yorum’unçalışmalarını yürüttüğü İdil KültürMerkezi ve Yorum’un bestesi olan“Haklıyız Kazanacağız” adlı marşıhedef alınmış. Konuyla ilgili GrupYorum’un halktan oluşturduğu veumudu türkülerini Anadolu ve yoksulmahallelere yayan Grup Yorum ko-roları 2 Ağustos’ta yayınladığı açık-lamada kısaca şu sözlere yer verdi;

“… Utanmazlığın, pişkinliğin ba-taklığına saplanmış iktidar yanlısı busözde gazetecinin yazısındaki mes-netsiz ve içi boş suçlamalarına baka-lım: “İçinde ‘silah’, ‘kan’ ve ‘kavgasözcüğünün geçtiği marşı minik ço-cuklara okutuyorlar’ demiş.

Birincisi; Anadolu’nun tarihi hepkanla yazılmış ve yazılmakta. Bukanı döken iktidarın ve egemenlerinkendileridir. Marşta geçen “kanımızlayazıyoruz tarihi” cümlesi ise bu ger-çekliğin sanata aktarılmış halidir.

İkincisi; kavga kelimesinden ra-hatsız olmuş Faruk Arslan. Şu an ül-kemizde faşizmin yarattığı bunca zu-lüm ve saldırılara karşı elbette ki hal-kımız kavga içerisinde mücadele edi-yoruz. Kavga hayatımızın her anın-dadır şu an ve bunu dile getirmektenvazgeçmeyeceğiz.

Son “sakıncalı” sözcüğümüz ise “si-lah”. Daha bu yazının yazıldığı günakrep denen ölüm araçlarıyla Okmey-danı sokağında oyun oynayan bir çocuğuezdi polis. Ve sonra çocuğu aracabindirip hemen kaçtı. Silopi’de yinepanzerleriyle uykusundaki iki çocuğuezdiler eve girerek. Daha birkaç ay

önce canlı bomba denilen ama üstüçıplak halde ve elinde sadece su şişesiolan Kemal Kurkut’u arkasından vu-

rarak öldürdüler. Yine birkaç ay önceGazi’de içinde iki gencin olduğu arabayıtaradılar arkadaki bağlamayı ”silah”abenzettikleri için. Gece yarıları yaptıklarıhukuksuz ev baskınlarında katlettilerDilek’i, Sıla’yı çatışma yalanının ar-kasına saklanarak. Ve daha bunun bin-lercesi. Binlerce halk çocuğunu her za-manki sığınakları olan “teröristti” ya-lanıyla kendilerince meşrulaştırarak kat-lettiler ‘silah’larıyla. Tüm bunlar ol-muşken bizim marşımızda “silah” söz-cüğünün geçtiği marşı çocuklara söy-letmenin kötülüğünden bahsetmek tamolarak onların zihniyetine yakışır birikiyüzlülüktür.

“Terör marşı söylediğinden habersizkörpe yavrular” demiş ve devam etmiş.“Birbirlerine sevgi sözcüğü söylemelerigereken yaşta” diye. Sizin uyuşturucubataklığına sürüklediğiniz, yoksulluğabırakarak sokaklarda dilenmelerine se-bep olduğunuz, maruz bıraktığınız bir-birinden saçma ve kalitesiz tüm sözdesanat faaliyetlerinizle bencilliğe ve du-yarsızlığa özendirmeye çalıştığınız ço-cuklarımızı biz halk sevgimizle eğiti-yoruz, onlara sevginin ve adaletin gü-zelliğini öğretiyoruz. Birbirleriyle olanarkadaşlıklarını güçlendirip onlara halkınsanatçılığını öğretiyoruz. Ve bizim ço-cuklarımız kitap okumayı, enstrümançalmayı, arkadaşlarını sevmeyi, ailesinisevmeyi, halkını sevmeyi, vatanını sev-meyi ve korumayı öğreniyor. Emekharcamayı öğreniyor. Daha küçük yaş-larda ailelerimizin bize emanet ettiğiçocuklarımızı biz böyle yetiştiriyoruz,söylediği şarkıların ne denli gerçek ol-duğunu, ne anlama geldiğini bilerek.Oysa siz tüm o kuran kurslarınızda,cemaat yurtlarınızda, Ensar gibi vakıf-larınızda yobaz okullarınızda çocuklara

tecavüz ediyor, onları taciz ediyor, da-yakla eğitiyorsunuz. Kendileri gibi ol-mayan, kendileri gibi düşünmeyen her-kesi cihat adı altında insanları katletmeyiöğretiyorsunuz. Küçük yaştakilere yineoyun icabı gelinlik giydirip küçük yaştaevliliği özendiriyorsunuz. Asıl terör bu-dur, asıl terörist sizlersiniz. Öyle ki “İs-lamcılık” adı altında emperyalizmeuşaklık yapıyorsunuz. Çocuklarımızaen büyük zarar sizden gelmektedir.

“Sanat ile kamufle olmuş terörörgütü” diyor yazıda yine. Dindarlıkadı altında halkın dini duygularınısömüren, siyaset adı altında halkınparasını çalıp yiyen, hukuk adı altındatüm katilleri, tecavüzcü yobazları,hırsızları aklayıp, adalet için mücadeleeden ve gerçekleri dile getirenlerihapse atan sizsiniz, sizin yaslandığınıziktidarınızdır. Kamufle olarak terörestirmek size özgüdür. Bizler ise halkiçin sanat yapan ve bunu en öndemücadele ederek bedel ödeyerek ya-panlarız. Gerçekleri ve bunu değiş-tirmenin yolunu halkımıza anlatmagörevimizden de asla vazgeçmeye-ceğiz.

Son olarak Berkin’imizden bah-setmiş yazar. Daha 14’ünde başındanvurarak katlettiğiniz Berkin, bu halkınevladıdır ve siz ne derseniz deyin bi-zim çocuklarımız Berkin gibi cesurolacaklardır. Halkın sanatını yapmayadevam edeceklerdir. Ve son olaraksöz ettiğiniz konser kaydı; İdil KültürMerkezi’nde değil, 2012 yılında Ba-ğımsız Türkiye Konseri’nde yüzbinlerile birlikte söylendi!

Hepsi sizin yapabileceğiniz türdenolan suçlamalarınızla Grup Yorum’uhedef almaktan vazgeçin. Asıl siz ço-cuklarımızdan ellerinizi çekin! SevgiliHalkımız; çocuklarınızı gericilere yo-bazlara tecavüzcülere değil devrim-cilere emanet ediniz.”

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

449Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

Yeni Akit Gazetesi Grup Yorum’a Saldırıyor!Grup Yorum ’a Yönelen Her Saldırıdan

Yeni Akit Gazetesi Sorumludur!

Avusturya: Her hafta olduğu gibi bu hafta da

Nuriye ve Semih’in direnişini duyur-mak için, Cuma ve Cumartesi günleriViyana’nın en kalabalık caddesi ü ze-rinde stant kuruldu.

Nuriye ve Semih’in direnişindekigüncel durumu Viyanalılara duyurmakiçin Almanca bildiriler hazırlandı, ça-dırın kenarına dövizler ve pankartlarasıldı.

Caddeden gelip geçen insanlarınilgisi her zamanki gibi yoğundu. Da-yanışmada bulunmak isteyen insanlar,yine beyaz bezin üzerine Nuriye veSemih için kendi dillerinde duygularınıyazdılar.

İki ODTÜ öğrencisi genç bayan,çadır eylemini görünce yanımıza gel-diler ve heyecanla kendi okullarındada gericiliğe karşı mücadele verdikle-rini, Semih ve Nuriye’nin direnişinitakip ettiklerini söylediler. Dayanışmaiçinde olduklarını göstermek amacıyla,çadırdakilerle birlikte fotoğraf çektir-diler. Nuriye ve Semih’in direnişi iledayanışmayı her yerde gördüklerini,her yerde anlatacaklarını söylediler.

Enternasyonalist müzik grubu, yineçadırda direniş türküleri söyleyerekortama canlılık kattı. Çadır çevresindebekleyen insanlar alkışlarla türkülereeşlik ettiler. Umut Güneşi parçası söy-lendi.

İki gün boyunca bine yakın Al-manca bildiri dağıtıldı. Viyana’da bu-lunan birçok yerel radyo ve TV prog-ramlarında Nuriye ve Semih ile ilgiliprogramlar yapıldı.

Dayanışmamızı büyütecek, Nuriyeve Semih’i zalimlerin elinden çekipalana kadar eylemlerimizi sürdüreceğizdenildi.

Yazılama:Avusturya’nın Linz şehrinin mer-

kezi noktalarına 23 Temmuz akşamıtoplam dört adet Almanca “Nuriye veSemih´e Özgürlük” anlamına gelen“Freiheit für Nuriye und Semih” ya-

zıları yazıldı.

Belçika:Nuriye Gülmen ve Semih Özak-

ça’nın açlık grevi direnişlerinin 143gününde 29 Temmuz Cumartesi günüBelçika’da Nuriye ve Semih için bireylem yapıldı. OHAL İLE MÜCA-DELE KOMİTESİ’nin Brüksel’in çokkalabalık bir meydanı olan Place dela Monaie’de yaptığı eylem saat15:00’da başladı. Her hafta Cumartesiyapılacak eylemlerin ikincisine yoğunilgi vardı. Yüksel Caddesi’ndeki İnsanHakları Anıtı’nın ablukaya alınarakmahkum edilişini temsilen bir par-maklık ve içerisinde oturan komiteüyesi meydandan geçen binlerce in-sanın ilgisini çekti. Sorular yöneltipcevabını alan birçok insanın “peki benNuriye ve Semih için ne yapabilirim”diye sorması, AKP faşizminin oncadirenişi bitirme, direnişin sesini kısmaçabalarının ne kadar boş olduğunugösteriyordu. Direniş anlatıldığındasahiplenmenin daha da büyüdüğünü,insanların direnişten etkilendiğini gör-dük.

Nuriye ve Semih hakkında hiçbirbilgisi olmayan ya da AKP’nin med-yasından öğrendikleri ile sınırlı bilgiyesahip olan Türkiyelilerin de oldukçailgili olduğu gözlendi. “Biz böyle bil-miyorduk, başarılar” diyeninden “siz

Türkiye’yi karalıyorsunuz” diyeninekadar çok farklı tepkilerin de olduğueylem boyunca soru soran Türkiyelileredireniş anlatıldı.

Sürekli olarak megafonla Fransızcaajitasyonun çekildiği, direnişin anla-tıldığı 2 saat boyunca Fransızca veTürkçe sloganlar atıldı.

Hedef olarak en az 100 kişi ile bumeydanda açlık grevi yapma çağrısınınyapıldığı konuşmada: EĞER 70’LİKAMCALAR 30 GÜNDÜR AÇLIĞAYATMIŞLAR İSE, ESRA 68 GÜN-DÜR, NURİYE VE SEMİH 143 GÜN-DÜR AÇ VE HAYATİ TEHLİKE SI-NIRINI ÇOKTAN AŞMIŞLAR İSEHERKES AÇLIK GREVİ YAPMALI.HERKESE ÇAĞRIMIZDIR; HAF-TAYA CUMARTESİ NURİYE VESEMİH İÇİN 1 GÜNLÜK AÇLIĞI-MIZI ONLARIN AÇLIĞINA KATA-LIM VE BU MEYDANDAN DÜN-YAYA DUYURALIM! NURİYE VESEMİH YAŞASIN! denildi. Eyleme35 kişi katıldı.

Yunanistan:Selanik’te Nuriye ve Semih İçin BirGünlük Açlık Grevi Yapıldı

30 Temmuz Pazar günü YunanistanSelanik’te Nuriye ve Semih’in büyükbir kararlılık ve inançla sürdürdükleriaçlık greviyle dayanışmak ve faşistdevletin onları zorla hastaneye kaçı-

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 550

Av ru pa’da NURİYE VE SEMİH’EAVRUPA’DAN DESTEK!

rarak, zorla müdahale hazırlıklarındabulunmasını protesto etmek için 1günlük açlık grevi yapıldı. Selanik’tekibir dönem direniş merkezi olmuş devlettelevizyon kanalı ERT-3 karşısındayapılan eylemde halka bildiriler dağı-tıldı. Televizyon emekçileri konuyuhaber yapacaklarını ifade ettiler. Eylemyerine “Nuriye ve Semih hemen serbestbırakılsın ve talepleri kabul edilsinyazan Türkiyeli Politik TutsaklarlaDayanışma Komitesi” imzalı bir pan-kart asıldı. Açlık grevi 3 kişi olarakyapıldı, bir Yunan dostumuz da bellisaatler için bu üç kişinin içine katıldı.Sabah 10:00 gibi başlayan eylem, ak-şam 20:00 gibi tamamlandı.

Atina’da Anti-Emperyalist Cephe Nu-riye ve Semih İçin Pankart Astı

Nuriye ve Semih için Türkiye veYunanistan’dan Destekçiler “ NuriyeVe Semih’in Talepleri Kabul EdilsinVe Derhal Serbest Bırakılsınlar Mü-cadelelerinde Zafer” imzalı pankartasıldı.

30 Temmuz günü Anti-EmperyalistCephe imzasıyla Atina’nın EkserhiyaMeydanı’na pankart asıldı.

Atina’da Nuriye ve Semih İçin Duvar Gazetesi Yapıldı

Her Yerde Nuriye ve Semih’i An-latacağız

30 Temmuz günü Atina’da HalkCepheliler Nuriye ve Semih’in dire-nişini Yunanistan halkına anlatmakiçin duvar gazetesi yaptı. EkserhiyaMahallesi’ne yapılan duvar gazetesindeNuriye ve Semih’in niçin direndiğiYunanca yazılırken, Yüksel Direni-şi’nden resimler asıldı.

Atina’da Nuriye ve Semih İçin Afiş Yapıldı

31 Temmuz günü Atina’nın Ek-serhiya Mahallesi’nde Nuriye Gülmenve Semih Özakça için afişleme yapıldı.145 gündür işleri, emekleri ve onurlarıiçin direnen Nuriye ve Semih’i anlatanafişler mahallenin pek çok yerine asıl-dı.

Yunanistan Halk CephesiNuriye ve Semih İçin Afiş Yaptı

Yunanistan Halk Cephesi 142. gün-dür açlık grevinde bulunan NuriyeGülmen ve Semih Özakça’nın sesiniduyurmak için afiş asdı.

Yunanistan Halk Cephesi Pazar

günü de bir günlük destekaçlık grevi yaparak des-teklerini sürdürecekleriniaçıkladı.

ALMANYA:Köln’de, Nuriye ve Se-

mih’le Dayanışma EylemiDüzenlendi

Anadolu Federasyonutarafından AlmanyaKöln'de 30 kişi ile YükselDirenişi’nin 263, NuriyeGülmen ve Semih Özak-ça’nın açlık grevlerinin143.gününde biraraya ge-lerek eylem gerçekleştir-di.

Beyaz kefenler giyengöstericiler ile siyah elbi-seli, eli baltalı ve urganlıcellat alanda sergilendi.

Bu gösteri Dom Kilisesi’ni ziyaretamaçlı gelen insanlarca ilgiyle izlen-di.

Almanca konuşmalarla Yüksel Di-renişi, OHAL ve KHK faşizminin yan-sımaları insanlara anlatıldı ve bildirilerdağıtıldı.

Grup Yorum türküleri hep birliktesöylenerek alanda coşkulu halaylarçekildi.

Çav Bella şarkısı söylendiğindealan etrafındaki kalabalıktan alkış ça-lanlar, destek verenler vardı.

Berlin’de Yüksel Direnişinin 17. Günü

Berlin Halk Cephesi 26 Temmuzgünü de Yüksel Direnişi’ne destekoturma eylemlerine devam etti.

Kreuzberg`teki Heinrichplatz`dayapılan eylem yağmur altında geçti.26 Temmuz Çarşamba günü saat18.00’da başlayan eylemde dövizleraçıldı. Halk Cepheliler bu sefer dealandaki esnafı gezerek direnişi anlattı.Oturma eylemi devam ederken ikiHalk Cepheli de çoğu kafe olan esnafıgezerek Yüksel Direnişi’ni anlattı ve

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

551Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

hem kendileri hem müşterileri içinbildiri bıraktı. Birçoğunun direniştenhaberdar olduğu görülürken gazete-liklerine bildiriler bırakıldı.

Bir saatlik eylemde yaklaşık 500bildiri dağıtıldı. Destek oturma eylemisaat 19.00’da sloganlarla sonlandı-rıldı

Berlin’de Yüksel Eylemi Direniş GünlüğüBERLİN´DE YÜKSEL EYLEMİDEVAM EDİYOR

18-21 GÜNLERBerlin Halk Cephesi oturma ey-

leminin 18. gününde herkesi YükselDirenişi’ne omuz vermeye çağırdı.

Nuriye Gülmen ve Semih Özak-ça’nın açlık grevi 141. günündeyken,27 Temmuz Perşembe günü Hein-richplatz`da yapılan eylemde Alman-ca-Türkçe, “İşimizi Geri İstiyoruz ,Nuriye Gülmen Semih Özakça YalnızDeğildir” pankartı açıldı.

Yaklaşık 150 bildiri dağıtılırken,oturma eylemine katılıp destek ve-renler de oldu.

Berlin Halk Cephesi 28 TemmuzCuma günü de Yüksel Direnişi’nedestek oturma eylemini devam ettirdi.Kreuzberg`teki Heinrichplatz`da ya-pılan eylemde Almanca-Türkçe, “İşi-mizi Geri İstiyoruz Nuriye GülmenSemih Özakça Yalnız Değildir” pan-kartı açılarak sloganlar haykırıldı.Yüksel Direnişi’ne dair dövizlerinde açıldığı eylemde fotoğraf standıda açıldı. Yüksel Direnişi’nden vefarklı yerlerde yapılan destek eylem-lerinden fotoğrafların olduğu standçok ilgi gördü. Başka günlerde dedestek vermiş olan bir kadın da eylemiçinde yer aldı. Almanca-Türkçe250 bildiri dağıtıldı.

29 Temmuz Cumartesi günü deYüksel Direnişi’ne destek oturma ey-lemi Berlin’de devam ettirildi. YükselDirenişi’nin sesi bir kez daha Berlin’etaşındı. Almanca-Türkçe bildirilerdağıtıldı. Aynı zamanda daha fazlainsana ulaşabilmek için eylem sıra-sında internet üzerinden canlı yayında yapıldı. Birçok kişi eylem hakkındadüşüncelerini paylaşarak direnişi du-yuracaklarını söyledi.

Berlin Halk Cephesi oturma

eyleminin 21. gününde Yüksel Direnişi’ni anlatıyor

Nuriye Gülmen ve Semih Özak-ça´nın açlık grevleri sürerken işken-ceyle hastaneye kaçırılmaları Berlin`deyapılan eylemde protesto edildi. 30Temmuz Pazar günü Heinrichplatz`dayapılan eylemde Almanca-Türkçe,“İşimizi Geri İstiyoruz, Nuriye Gül-men Semih Özakça Yalnız Değildir”pankartı açılarak bildiriler dağıtıldı.Saat 18.00’dA başlatılan eylemde di-renişi anlatan Almanca konuşmalaryapıldı. Eylem yerinden geçen oto-büslerden, araçlardan da insanlarındestek verdiği, zafer işaretleri yaptığıgörüldü.

100 bildirinin dağıtıldığı oturmaeylemi saat 19.00’da sloganlarla bi-tirildi.

ULM’de Nuriye ve Semihİçin Pankart Asma Eylemi Yapıldı

28 Temmuz Cuma günü öğlen sa-atlerinde, halkın en yoğun olduğubölgelere 4 adet Almanca “NURİYEVE SEMİH 11 MART’TAN BERİAÇLIK GREVİNDE,ONLAR ÖLÜR-SE İNSANLIK ÖLÜR. NURİYE VESEMİH’E ÖZGÜRLÜK- HALK CEP-HESİ” imzalı pankartlar asıldı.

Pankart ise ULM İstasyonu’ndanÇarşı merkezine gidilen ve saatte bin-lerce insanın geçtiği inşaat bariyerlerineasıldı. Halkın ilk tepkisi çok güzeldi.O pankartı asarken yardım edenler olduyabancı insanlardan.

Pankart ULM Büyük Bina (Tür-kiyelilerin en yoğun olduğu iş hanlarıve kahvehanelerinin olduğu bina) veUlm DİTİB Camisi’nin karşısındabulunan hem insanların hem arabalarınyoğun geçtiği bir yere asıldı. Camidecuma namazı için kalabalık kitleyede Nuriye ve Semih’in direnişi anla-tıldı ve pankarta dokunmama telki-ninde bulunuldu. Pankart ULM çarşımerkezinin ve arabaların en yoğungeçtiği bir üst geçit köprüsüne asıldı.Haklı talepleri kabul edilene kadareylemlerimiz devam edecek.

İsviçre:Gece ve gündüz olarak çadır nöbeti

tutmaya ve dönüşümlü açlık grevi

yapmaya devam ediyoruz. Hava ko-şullarından dolayı özellikle gece nö-betlerimiz biraz zor geçiyor. Genellikleyorganlara sarılıp günün doğmasınıbekliyoruz.

Yoldan geçen yabancı insanlarınçadırımıza ilgisi oldukça fazla. Tekşikayetimiz; Türkiyeli yurttaşlarınkarşı caddeden çadırımıza bakıp geç-meleri oluyor. Ya da hiç görmemez-likten gelip başlarını öne eğmeleri!

Bu Cumartesi günü (29.07.2017)Saat: 11:00 ile 18:00 arasında NuriyeGülmen ve Semih Özakça için birstand da Basel şehrinde kuracağız.Orada Nuriye ve Semih’in açlık grev-leriyle ilgili bildiri dağıtıp, insanlarlason süreci konuşacağız.

İsviçre TAYAD Nuriye Gülmenve Semih Özakça İçin 2 GünlükAçlık Grevi Gerçekleştirdi

Dün başlayan açlık grevinde, ön-celikle Basel şehrinde TAYAD’lı Ai-leler stand kurdu. Şehrin merkezinekurulan standda birçok yurttaşla soh-bet edildi. Esnaflar gezildi, Yürüyüşdergisi halka dağıtıldı.

İsviçreliler de dahil olmak üzere,standı ziyaret eden yurttaşlara NuriyeGülmen ve Semih Özakça’nın durumuanlatıldı. Standa ilgi oldukça fazlaydı.Nuriye ve Semih’in onurlu mücade-lesinin yanında olmak isteyen herkesimza föylerini hiç tereddüt etmedenimzaladı.“İmza föyünün üstündekiaçıklamayı okumamıza bile gerek yok,biz onlara inanıyoruz” diyenler oldu.

Bir İsviçreli vatandaş standa gelipgörüşlerini şu şekilde paylaştı: “Ül-kenizde o diktatör Erdoğan olduğumüddetçe, Türkiye halkları hiçbir za-man özgür olamayacak! Bizler dünyagündemini sürekli takip ediyoruz veTürkiye halkları için üzülüyoruz çünküdiktatör Erdoğan, hakkınızı aradığınıziçin sizleri hapse atıyor. Bu çok kötübir durum! Ülkenizde demokrasi ger-çekten yok. Diktatör Erdoğan artıksusmalı ve Türkiye halklarından yap-tığı her şey için özür dileyip, cezasıneyse çekmeli. Biz inanıyoruz ki Tür-kiye halkları o zaman özgür olacak-tır!”

Bir başka İsviçreli vatandaş isemerak ettiği sorularını TAYAD’lı Ai-

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 552

leler’e şu şekilde sordu: “Gazeteler-den, internet haberlerinden takip edipgörüyorum. Nuriye ve Semih’in aka-demisyen ve öğretmen olduğunu bi-liyorum. Onlar işlerine geri dönebil-mek için direndiler onu da biliyorum!Ama yine de merak ediyorum. Ülke-nizde bu insanlar günlerce açlık gre-vine girdiler ve hala da açlık grevindeolduklarını söylüyorsunuz. Ölüm sı-nırında olan bu insanları Erdoğanneden hapse atıyor? Bu bana çoksaçma geliyor! Ülkenizde hak aramakbu kadar mı suç sayılıyor? ”

TAYAD’lı Ailelere yabancılardangelen sorular genel olarak bu şekildedevam etti. Sorular geldikçe ve in-sanların görüşleri paylaşıldıkça birkez daha görüldü ki; AKP hükümeti-nin yaptığı işkenceler, gözaltılar, tut-saklıklar, katliamlar dünya gündeminebir şekilde oturuyor. İnsanlar bunlarıgörüyor ve çok rahat bir şekilde de“Diktatör Erdoğan” ya da direkt “KatilErdoğan” diyerek hitap edebiliyor-lar.

2 günlük açlık grevine başlayanTAYAD’lı Aileler dün saat 11:00’dakurdukları standı 18:00’a kadar sür-dürdüler (29.07.2017). Daha sonra-sında yine Basel’de olan Boran KültürMerkezi’ne geçip açlık grevlerineorada devam ettiler. Bugün ise akşamsaatlerinde Boran Kültür Merkezi’ndeyapılan toplu sohbet sonrasında açlıkgrevlerini sona erdirdiler.

İsviçre’de Nuriye ve Semih İçin Türkiye KonsolosluğuÖnünde Eylem Yapıldı

İsviçre TAYAD’lı Aileler OlarakZürich Türkiye Konsolosluğu ve Zü-rich Bahnhof’u Önünde Nuriye VeSemih İçin Biraraya Geldik

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça;28.07.2017 gecesi açlık grevlerinin142. günlerinde, AKP hükümetininişkenceci gardiyanları tarafından hüc-relerinden resmen kaçırılıp, işkenceyapılarak zorla hastaneye götürül-

müşlerdir. Amaçları Nuriye ve Se-mih’in direnişini kırmak ve onlarısakat bırakmaktır. Nuriye ve Semih’inbaşına gelebilecek herhangi bir şeydenAKP hükümeti sorumlu olacaktır.

Bizler bugün Nuriye ve Semih’inaçlık grevlerinin 144. günlerinde İs-viçre TAYAD’lı Aileler ve HALKCEPHELİLER olarak bir kez dahaTürkiye Konsolosluğu önünde bira-raya geldik. Dünyanın neresinde ya-şarsak yaşayalım, bir kişi dahi kalsakhaykırmaya devam edeceğiz!

Londra:Nuriye ve Semih direnmeye devam

ediyor. Onlar direndikçe büyüyorhalkların umutları, onlar direndikçeemperyalizm ve faşizm küçülüyor.

Onlar beklenen zafer umudunungücünden alıyorlar direnme azimle-rini…

Bizler Nuriye ve Semih’e Özgür-lük Komitesi olarak bulunduğumuzher yerde onların sesi soluğu olmaya,taleplerini haykırmaya devam edi-yoruz.

Her Cuma olduğu gibi bu haftada İngiliz ve İrlandalı dostlarımızlabirlikte Nuriye ve Semih’in kesilmeyeçalışılan nefesleri oluyoruz.

28 Temmuz Cuma akşamı Lon-dra’nın merkezi Trafalgar Square’debir protesto gösterisi yapıldı.

Nuriye ve Semih’e Özgürlük Ko-mitesi’nin, Revolutunary CommunistGroup (RCG), Fight Racısım FightImperialışm (FRFİ)ve Anti -intern-ment Group London’dan dostlarımızlabirlikte organize edilen gösteride pan-kartımız, kızıl bayraklarımız, slogan-larımız ve dövizlerimizle AKP faşiz-minin zulmü anlatıldı dünya halkla-rına. Bir saat süren protesto boyuncayaklaşık 100 adet İngilizce bildiridağıtıldı.

Londra’da Pazar Kahvaltılarımızve Halk Toplantılarımıza Devam Ediyoruz

Yıllardır her pazar birlikte kahvaltıyapıp sorunlarımıza çözümler bul-maya devam ediyoruz.

Gündemimiz, ABD işbirlikçisi fa-şizmin hücrelerinde “işimizi geri is-tiyoruz” diye direnen Nuriye ve Se-mih’in direnişiydi yine.

Halk Cephesi Uluslararası İlişki-ler’in, Nuriye ve Semih’in direnişinive hastaneye kaçırışlarını anlatan ya-zısı okundu.

Onların direnişini sahiplenmek,halk düşmanlarını teşhir etmek vebu onuru dünya halklarına anlatmakiçin her hafta İngiliz ve İrlandalıdostlarımızla yaptığımız Cuma pro-testolarına daha güçlü katılarak devametmek gerektiği vurgusu yapıldı.

11 kişinin katıldığı toplantı buCuma akşam 19:00’da TarafalgarSquare’de buluşmak üzere sona erdi.

Hollanda:Nuriye ve Semih için Hollanda

Rotterdam’dan EylemHollanda Halk Cephesi olarak

KHK’larla bir gecede işlerinden atıl-dıkları için direnen Nuriye ve Se-mih’in sesini Hollanda’da duyurmakiçin yaptığımız oturma eylemine buhafta da devam ettik.

28 Hazirandan beri her hafta Çar-şamba, Cuma ve Cumartesi günlerisaat 17.00-19.00 arası RotterdamMerkez Tren İstasyonu önündeki otur-ma eylemi ve bildiri dağıtımında,Hollanda’daki halklara Nuriye ve Se-mih’in işlerine dönmek için başlat-tıkları açlık grevini anlatmaya devamediyoruz. Hollandalı dostumuz dahem eylemlere katılarak hem de kendiimkanları ile çoğalttığı bildirilerisabah işe gitmeden önce istasyonönünde dağıtılan gazetelerin arasınakoyarak direnişin sesini daha çok ki-şiye ulaştırmaya çalışıyor. Biliyoruzki bu sahiplenme ile Nuriye ve Se-mih’in direnişlerini daha gür haykı-rarak, onları zulmün elinden çekipalacağız.

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

553Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

AVRUPA’dakiBİZ

Güzel bir ülkemiz var. Doğasıyla gü-zel. İnsanıyla güzel. Kültürüyle güzel.Ve kavgasıyla güzel.

Güzel bir ülkemiz var; destanlar dolutarihiyle güzel, direnişleriyle güzel, di-renişçileriyle güzel.

Açlıkla, işsizlikle, yoksullukla, zu-lümle, halka, zindan hale getirilen birülkemiz var.

Baskınlarıyla, işkenceleriyle, hapis-hanelerde tecritiyle, meydanlarda dolaşanpanzerleri ve TOMA’larıyla devriminsusturulmaya çalışıldığı bir ülkemiz var.

Bu vatan bizim.

Toprağında anne babalarımızın, de-delerimizin, ninelerimizin ve şehitlerimizinmezarları var.

Tatil mevsimi geldi. Halkımızın birkesimi, Avrupa'nın çeşitli yerlerinde tatilyaparken, büyük bir çoğunluğu da ülke-mize gidecek.

Ülkeye tatile gidenlerin çoğu ise"ikili" bir program yapıyor; ülkede geçi-recekleri sürenin bir kısmını, sahil böl-gelerinde, bir kısmını ise kendi memle-ketlerinde, köylerinde geçiriyorlar. Baş-ka?

"Başka?" sorusunun cevabını bulmakiçin tatilin ne olup olmadığına da bakmakgerekir.

Düzen kültürü, tatili, "her şeyden ka-çış" haline getirmiştir. Çevrenden, dün-yadan, olaylardan kaçıp bir sahile sığınıp,her şeyi unutacaksın... Tabii "tatilde ya-nınıza alınacak kitaplar" diye de bu kaçışa"entellektüel" bir boyut katmayı da ihmaletmezler. Tatilci, sadece dinlenmeye bak-malıdır; deniz, kum, güneş ve sabah neyiyeceğiz, akşam ne içeceğizden öte birşeye yer vermemelidir yaşamında. Dep-remlerde, sellerde, tsunamilerde, yanı-başlarında cesetler sıralanmışken, tatilinedevam eden "turist" tipi, işte bu tatil an-layışının sonucunda ortaya çıkmaktadır.

Biz nasıl yapacağız? Böyle yapma-yacağımız açıktır.

Çocuklarımıza Vatanı, Halkı Tanıtmak,Tatildeki Bir AmacımızOlmalı

Dinleneceğiz, gezip dolaşaca-ğız, akrabaları ziyaret edeceğiz,köyümüze gideceğiz.

Özellikle çocuklarımız, mutlakaanne-babalarının memleketini, kö-yünü kasabasını tanımalı deriz.İki üç haftalığına köylerine gidiporda kalan aileler, çocuklarının bu kısasürede ne kadar büyük değişim geçirdik-lerini anlata anlata bitiremezler. Apart-manların dört duvar arasına hapsedilmişçocukları, orada, doğayı, doğallığı, Ana-dolu’yu, arkadaşlığı, çamurlara bulanmayıyaşarlar çünkü. Çocuklarımıza bunu ya-şatmalıyız.

Çünkü, sevmek tanımaktır. Vatanını,halkını tanımayan bir çocuktan, gençten,vatanını, halkını sevmesini nasıl bekle-yebiliriz.

Birinci olarak; çocuklarımızın vatanı,halkı tanıyacakları bir program yapmayaçalışmalıyız.

Kavgamızın Başkentini veKavgamızı Tatil Programımıza Dahil Edebilmeliyiz

İkincisi; süren direnişleri, demokratikkurumlarımızı ziyaret etmek olabilir prog-ramınızda.

Örneğin Nuriye ve Semih için yapılanbir eyleme denk geliyorsanız, neden sizinde sesiniz olmasın o eylemde. MehmetGüvel'i ve başka açlığa yatanları ziyaretedebilmeliyiz. Yolu Ankara'ya düşenler,Yüksel'e gidebilirler.

Üçüncüsü; özellikle İstanbul'da mü-cadelemizle özdeşleşmiş mahalleleri, Ga-zi'yi, Okmeydanı'nı, Küçükarmutlu'yu,Çayan'ı ziyaret etmek, tatilimizi, sıradanbir tatil olmaktan çıkaracaktır.

Bu mahallelere gitmeyi, hem yukarıdasözünü ettiğimiz vatanı, halkı tanıma açı-sından, hem de kurumlarımızla, direnenhalkımızla omuz omuza olmak açısındanöneriyoruz.

Gazi'de şehitlerimizin mezarlarını zi-yaret etmek, Okmeydanı'nda şehidimizinadının verildiği Sibel Yalçın Parkı'nı, Ça-yan'da şehidimiz Hüseyin Aksoy Parkı'nıgörmek, meclisleri ziyaret edip, meclisçalışanlarıyla sohbet etmek, Küçükar-mutlu'da Gülsüman ve Şenay Halk Bah-çesi’ni görmek, Küçükarmutlu'dan İstanbulBoğazı’nı seyredip, burjuvazinin nedenyoksullara bu güzelliği reva görmediğinidüşünmek, hiçbir tatil programının sağ-layamayacağı büyük bir zenginliktir.

Yurtdışında yaşayan her insanımıziçin, bu hem bir dayanışma, ama daya-nışmadan önce kendi ruhumuzu, coşku-muzu beslemektir.

AKP Faşizminin Tehditlerine Boyun Eğmeyelim

İnsanlarımız faşizm altında mücadeleediyor.

AKP faşizmi, yurtdışında yaşayan in-sanlarımızın halkıyla, vatanıyla dayanış-masını engellemek için, faşist terör vegözdağını yurtdışına da uzatmış durumda.Bu terör ve gözdağı kendini, örneğin, ül-keye girişlerde havaalanlarındaki kont-rollerde gösteriyor. Yurtdışında yaşayıpda internet üzerinden AKP'yi eleştiren

Tatilde Sizi Bekleyen, Sadece Akrabalarınız Değil!Direnişler, Direnişçiler, Mücadelemizin Mahalleleri,

Demokratik Kurumlarımız, Şehitlerimiz... de Sizi Bekliyor

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 554

birkaç kişinin gözaltına alınma-sıyla gösteriyor.

Yurtdışında yaşayan halkımız,bu tehdit ve gözdağlarına boyuneğmemelidir.

İşkencenin amacı nedir? Birkişiye işkence yapar; yüzbin kişiyionunla korkutur, sindirir. Egemensınıfların kurduğu darağaçlarındada amaç aynıdır; "üçünü beşinisallandıracaksın, sonra bak kim-senin sesi çıkıyor mu?" diye dü-şünürler.

Yurtdışından giden birkaç ki-şiyi girişte taciz ederler, tehditederler, o örnekler üzerinden yurt-dışındaki tüm insanlarımızı sin-dirmek isterler. Facebookta, Twit-terde yazdıklarından dolayı in-sanları gözaltına almanın amacıda budur.

Her zeminde, her yerde hak-lılığımızı ve meşruluğumuzu sa-vunmalıyız. Giriş çıkışlardakikeyfiliklere tavır almalıyız. Amaen önemlisi, bu ve benzeri baskılarnedeniyle, ülkede demokratik ku-rumlarımızı ziyaret etmekten, mü-cadelemizle özdeşleşmiş mahal-lelere gitmekten, direniş yerleriniziyaret etmekten asla geri dur-mamaktır.

Tatilde Güç Verip Güç Alalım

Yurtdışında yaşayan bizleriçin, bu ziyaretlerin iki yönü var:

Birincisi, ülkemizdeki diren-işleri ve kurumlarımızı sahiplen-mektir. İkincisi ise, kendi ruhu-muzu ve yüreğimizi vatanın ha-vasıyla, suyuyla, kavgamızın so-luğuyla beslemektir.

Yani bu ziyaretlerle hem güçvereceğiz, hem güç alacağız. Bunahem ülkemizdeki insanlarımızınhem yurtdışındaki insanlarımızınihtiyacı var.

27 Temmuz’da Nuriye ve Semih süresizaçlık grevinin 140. gününde AEC olarak bizde dünyanın dört bir yanından açlıklarınıpaylaştık. 17 Temmuz’da Halk Cephesiolarak Anti-Emperyalist Cephe bileşeni olantüm örgütlere çağrıda bulunuldu. İrlanda,İtalya, Yunanistan, Rusya ve Yugoslavya’dandan örgütler de çağrımıza katıldılar.

İrlanda: 27 Temmuz günü Sinn FéinPoblachtach olarak Dublin’deki TürkiyeKonsolosluğu önünde dayanışma eylemi ya-pıldı. Eylemimizin başlamasıyla birlikte he-men bir sivil polis bizi karşıladı, kimlik bil-gilerimizi istedi. Yalnızca bu bile farklı gü-venlik birimlerinin halka baskı kurmadanasıl sıkı bir bağ içinde olduklarını gösteriyor.Eylemciler süresiz açlık grevinin amacınıve taleplerini anlatan broşürleri dağıttılar.Bildirilerden bir de konsolosluk görevlilerineverildi. Konsolosluk önünde İrlandalı açlıkgrevi direnişçisi Bobby Sands’in sözününyazıldığı pankart açıldı.

Bu eylemle birlikte, Nuriye ve Semih’een iyi dileklerimizi sunuyoruz ve onlarınhaklı taleplerinin karşılanarak serbest bıra-kılmalarını talep ediyoruz.

Dayanışma ile…

“Onlar bizden suçlu yaratamazlar, bizihaklı düşüncemizden soyunduramazlar, kim-liğimizi çalamazlar, bizi kurumsal ve siste-matik olarak her yasaya uyan robotlar halinegetiremezler. Bizim kurtuluş mücadelemiziasla suç haline getiremezler.” – ÓglachBobby Sands TD

Rusya: Rusya Borotba Aktivistleri GenelGreve Katılıyor

Nuriye ve Semih yoldaşlarla dayanışmaadına 26 Temmuz 2017 tarihinde gerçekleş-tirilecek olan 1 günlük açlık grevi çağrısına“Borotba” Birliği çalışanları da katılıyor.

Politik nedenlerle işten atılmalarını kabuletmeyerek süresiz açlık grevine giren Türkiyelikomünistlerin 26 Temmuz’da grevlerinin140. günü tamamlanıyor.

İtalya: İtalya’da da da bir günlük destekaçlık grevinin yanısıra İtalyanca (Türkçe alt-yazılı) bir video da çekildi.“İtalya’dan Nuriye ve Semih için mesaj:

Nuriye ve Semih için İtalya’dan kalbimizçarpıyor.

SİZİ SEVİYORUZ…

6 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 26

555Bulunduğumuz Her Yer Direniş Alanıdır!

Dergimizin 26. sayısının yayınlandığı 6 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 151. günündeler

*Malatya’da direnen KEC’liler ve İstanbul Cevahir AVM önünde direnen Nazife Onay,direnişlerini Ankara Yüksel Caddesi’ne taşıdılar, Yüksel Direnişi 271. gününde

*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 76. günündeler*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 167. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 36. gününde

Anti-Emperyalist Cephe: Kalbimiz Nuriye ve Semih İçin Atıyor!

“... Ve yıllar var ki bu vatan topraklarına kanımızaktı. Kanla sulanan topraklar kutsaldır. Topraklarımızasahip çıkmak dün olduğu gibi bugün ve yarın da boynu-muzun borcudur.”

Fatma Bilgin

14 Ağustos - 20 Ağustos

Hücreye atıldığımız ilk günlerdi. Soğuk, sessizlik, renksizduvarlar, hiçlik, yalnızlık her şey bana, bize karşı birlikteymişgibi hissetmemi istiyorlardı.

Ama olmadı. Bir türlü hissedemedim. Çünkü yalnızdeğildim. Benimle birlikte olanlar da vardı. Hem de sayıları okadar çoktu ki...

8 metrekarelik yaşam dayatmasının içerisine hücremizi zi-yarete gelenler arasında kimler yoktu ki. Spartaküs, Bruno,

Baba İshak, Bedreddin ve ellerinde baltaları, üzerlerinde aklibaslarıyla müritleri, sazıyla sözüyle Pir Sultan ve niceleri...

Sonra bir kart düştü kocaman mazgaldan ve içerisi aydınlandı.Demir parmaklıklar eridi, duvarlar yıkıldı, hücrenin sınırsız-lığında, kar altında deniz düşü gördüğümü bildiğimden olsagerek dedim kendi kendime.

Geceleri ve gündüzleri düş kurdum. Evet, düş kurmayı se-verim, umutsuz yatanın düşü olmadığındandır, düş kurarım.Düşlerimiz olay yarattığındandır ki yine düş kurarım. E, bizimdüşlerimiz büyük olduğundandır ki düş kurmaktayım. Yüzyıllarhatta binyıllar boyunca önce acı, gözyaşı, can ve kan bedeliyaratılan insanlık hazinesinin en değerli parçaları arasındayerinizin toplumsal değer yargılarından dayanışma, unutmama,

Osman Osmanağaoğlu'nun F Tipi’ne Sevk EdilipHücrelere Atıldığından Sonraki Bir Yazısı:

Aydın YILDIRIM,Elif KARAMAN:

Elif Karaman’ı, AydınYıldırım’ı 17 Ağustos 1999'dameydana gelen Marmara dep-reminde kaybettik.

Elif Karaman, 1981'dedoğdu. Aslen Malatyalı olan

Elif, İzmir doğumludur. İzmit Demokratik Lise İçin Mü-cadele Komiteleri sorumlusu, aynı zamanda Kurtuluşdergisi dağıtımcısıydı.

Aydın Yıldırım, halkının mücadelesine gönül vermişbir devrimci, bir sanatçı adayıydı. Bağcılar'daki, KaranfillerKültür Merkezi Müzik Topluluğu üyesiydi.

Aydın Yıldırım Elif Karaman

Mihri BELLİ:Mihri Belli, 1916’da Silivri’de doğdu. Devrimci

düşüncelerle 1936’da İktisat okumaya gittiği Ame-rika’da tanıştı. 1940’ta Türkiye’ye döndükten sonraTKP ile ilişki kurarak, TKP içinde çalışmayabaşladı. 1942 yılı sonlarında TKP’nin Merkez Ko-mite üyesi oldu. Bu dönemden başlayarak yürüttüğüsiyasal faaliyetler nedeniyle birçok kez gözaltınaalındı, tutuklandı.1946’da yurt dışına çıkarak,

Yunan iç savaşına katıldı. Faşizme karşı sürdürülen savaşta, taburkomutanlığı da yaptı. İki kez yaralandı. 1960’lı yıllarda “TürkSolu” ve “Aydınlık Sosyalist Dergi” adlı yayın organlarını çıkardı.Türkiye sol hareketi içinde Türkiye devriminin yoluna ilişkin tar-tışmalarda MDD’yi savundu. Mahir Çayanlar ile birlikte bir süreaynı saflarda mücadele etse de yanlış düşünceleri nedeniyle sürecindışına düştü. Siyasal yaşamını sonraki yıllarda da devam ettirerek,mücadelesini kendi anlayışı doğrultusunda sürdürdü. Faşist saldırısonucu yaralandı. Mihri Belli, 17 Ağustos 2011’de yaşamını yitirdi.Devrimden, sosyalizmden her ne olursa olsun vazgeçmemenintemsilcilerinden, enternasyonalizmin, anti-emperyalizmin sadık iz-leyicilerinden biri olarak halkların mücadele tarihinde haklı yerinialmıştır. Belli, devrimci yaşamına damgasını vuran enternasyonalist,anti-emperyalist duruşu ve ömür boyu devrimciliğiyle, halklarınmücadelesinde yaşamaya devam edecektir.

Mihri Belli

Anıları Mirasımız

Osman OSMANAĞAOĞLU:Aslen Artvin-Hopalı olup, 1957’de Ka-

rabük’te doğdu. 1976’da örgütlü mücadeleyekatıldı. İstanbul Üniversitesi’nde öğrenciiken, devrimci bir militan olarak mücadeleetti. Mahalli alan örgütlenmesinde görev-liyken, 1981’de tutsak düştü. Tahliye oldu-ğunda yeniden mücadeleye koştu. Çeşitligörevler üstlendi. Yeniden tutsak düştüğünde

milis komutanıydı. Ölüm orucu direnişçisi olarak şehitdüştüğünde 44 yaşındaydı. Devrimciliği bir ömür boyusürdürdü, onurlu bir direnişte ölümsüzleşti. ÜmraniyeHapishanesi’nde Ölüm Orucu direnişinin birinci ekibindeyer aldı. 19 Aralık Katliamı sonrasında direnişini Kandırahücrelerinde sürdürdü. Tahliye edildikten sonra, direnişinekuşatma altındaki Armutlu’da devam ederek 14 Ağustos2001’de şehit düştü.

OsmanOsmanağaoğlu

Muhammed KAYA,Senem ADALI:

Senem Adalı, OKM, TAYAD veÖzgür-Der çalışmalarında yer aldı.İnfazlara, kaybetmelere karşı sayısızeylemin örgütleyicisiydi. Muhammed,mahalli alanda faaliyet sürdürüyordu.Bulundukları semtte Kurtuluş dağı-

tımcılığını yapıyorlardı. Senem ve Muhammed 20 Ağustos1996'da İstanbul Alibeyköy'de kaldıkları evde silahsız, savunmasızdurumda, polis tarafından infaz edildiler.

Muhammed Kaya Senem Adalı

saygı, sevgi, namus, adalet, onur, haklıdan yana olma gibigelenekleri halkımızdan öğrendik. Ancak iyiden, doğrudan,namustan, onurdan yana olan ne varsa her şeyin kirletildiği,ayaklar altında çiğnendiği günümüz dünyasında bizim pa-yımıza düşen de serüvenci olmaktı.

Çünkü serüvenci olmak, her şeyden önce tepe taklakedilen bu değerlere sahip çıkmaktı.

Serüvenci olmak vefalı, namuslu, adaletten, haklıdan,iyiden, doğrudan yana olmaktı.

Serüvenci olmak, halktan biri, halkı içinde, halkınkendisi ve de halkın öncüsü olmaktı. Bunlar da yetmiyordu.Serüvenci olmak, savunulan, namus bilinen, söz bilinendeğerler için gerektiğinde ve yeri geldiğinde ölmesini veöldürmesini bilmekti.

Serüvenci olmak, bunlarla yetinmemek, geleneklereyeni halkalar eklemekti.

Serüvenci olmak, dünyanın son umudu olduğunun bi-linciyle düşlerin karartılmaması için, umutsuz yatmamanınaydınlık geleceğe inancın eş olduğunu bilmektir. Serüvenciolmak duman altında düş görmenin mutluluğunu iliklerindehissedebilmektir.

Dahası serüvenciler, bütün bu güzelliği paylaşmanınkendilerini daha da mutlu görecek kadar ortak ruhsal vekültürel şekillenmeye sahip olmanın ne anlama geldiğinibilenlerdir. Böyle oldukları içindir ki geleceğin bugündenyaratıcısı olmanın güzelliğini elleriyle şekillendiren veemeğin mutluluğunu doyasıya hissedenlerdir.

İşte halkımızdan devraldığımız güzelliklerle daha dagüzelleştirdiğimiz değerlerimize yenilerini katmanın heyecanıiçerisinde bayramınızı kutluyorum.

Yetmez, aynı duygularla en büyük bayramınızda çeke-

ceğimiz halayımızın neşesi ve zaferimizin coşkusuyla eniçten duygularımla ve özlemle kucaklıyorum.

Serüvencilerin soyları tükenmedikçe, sürdükçe, boranlarkanat çırpmaya devam ettikçe, düşlerimiz temiz kalacak,umutlarımız sönmeyecek. Çünkü umutsuz yatanın düşüolmaz. Düşümüz baharlarına badem çiçekleri, yarınlarınaaydınlık sular gibi güleceğimiz bir dünya, halkların kardeşçebirarada yaşadığı özgür vatan içindir.

Onurun, namusun, adaletin, iyiden doğrudan yanaolmanın erdem sayıldığı, yoksulluğun yaşanmadığı, insanonurunun aşağılanmadığı, eşitlik istediği için işkencenin,eziyetin reva görülmediği bir düzen düşledik.

Bütün bunları istedik. Gerçekleşmesini istediğimiz vegerçekleşeceğine inandığımız düşümüz olan inancımızla,bedenlerimizi ölüme yatırdık.

Günler haftalara aylara, aylar mevsimlere devrildi. 6 ayüç mevsim var ki serüvenciler yollarda. Boranlar güneşifethetmek için kanat çırpmaya devam ediyoruz.

Güneşi içeceğimize inancımız sonsuzdur. Alev soluk-larımızla, dünyayı tüm kötülüklerden arındırarak sevmenindaha kolay olacağı yaşanılası bir vatanı halkımıza armağanedeceğiz. Bu güce ve inanca sahibiz. Çünkü biz halkız,halkın içinden halkın öncüsüyüz.

Dayanışmanın, sahiplenmenin, saygının, sevginin, vefanın,unutmamanın, arayıp da sormanın bunca pisliğin orta yerindesahiplenen yaşatan halkımızın bu güzelliklerine biz sahipçıktık. Çıkıyoruz. Ve içinde yaşadığımız direniş günlerindebu değerleri en güzelinden yaşıyor ve yaşatıyoruz. Bundanmutluluk duyuyoruz, paylaşmasını bildiğimiz için de mutlu-luğumuz bin kat daha artıyor ve güzelleşiyoruz. Çünkü değerliolan her şey bizimle çok daha güzel ve anlamlı. �

Mücadelenin Sıla’sı ve İnanç’ı, 40 Yemeğiyle AnıldıTAYAD’lı Aileler 29 Temmuz’da İstanbul Küçükarmutlu

Mahallesi’nde, annesi ve babasının evinde iken şafak ope-rasyonunda katledilen İnanç Özkeskin ve kaldığı bir evdeyine aynı şekilde Özel Harekat Polisleri tarafından katledilenSıla Abalay için 40 yemeği düzenledi. Programda ilk olarakdevrim şehitleri anısına saygı duruşunda bulunuldu. ArdındanÖzkeskin ve Abalay için şiir ve açıklama okundu. Programakışında ise TAYAD’lı Aileler yoldaşları olan İnanç ile ya-şadıkları anıları anlattı. Son olarak “anıları mücadelemizdeyaşıyor” denilerek 300 kişinin katıldığı 40 yemeği ve anmaprogramı sonlandırıldı.

Katil SürüleriHalkın

Çocuklarını Katletmeye

Devam Ediyor Hesap

SoracağızOkmeydanı’nda po-

lis terörü sürüyor. 1Ağustos'ta yine GençlikFederasyonu’na plastikmermilerle saldıranAKP’nin halk düşmanıfaşist polisleri Akrepadı verilen zırhlı araçlaSuriyeli bir çocuğu ezdi.Mahalle halkının tep-kisinin ardından cesedialarak kaçtı. Dar sokak-larda zırhlı araçla sonsürat gezen katil sürülerihalk düşmanlıklarını birkez daha ortaya koydu.

Halk İçin Direnenleri Halk İçinSavaşanları Unutmayacağız

Devrimci İşçi Hareketi 28Temmuz'da Kuruçeşme’de SılaAbalay ve İlginç Özkeskin’inanma yemeği için 200 bildiri da-ğıttı. Çalışmada halkı anma ye-meğine davet etti.

Grup Yorum’un her sene Alman-ya'da verdiği ırkçılığa karşı konserbu yıl “Irkçılığa Karşı Halklar Festi-vali” ile sürdü. Bu festival AlmanDevleti tarafından Grup Yorum'unkatılacağı gerekçesiyle engellenmeyeçalışılmıştı. Bütün engellemelere rağ-men Grup Yorum konser yapma mü-cadelesi verilip, kazanılmıştı. 17 Ha-ziran'da Fulda’da festival gerçekleşti.3 ay sonra ortaya çıktı ki Alman Fe-deral İçişleri Bakanlığı Baden-Würt-temberg, Hamburg, Hessen ve KuzeyRen Vestfalya eyaletlerine Grup Yorumyasağı koymuş. Dikkat çekici olanbu 4 eyaletin Türkiyeler’in yoğunolarak yaşadığı bölgeler olmasıdır.

Peki nedir Alman Devleti’ni bukadar korkutan? Son altı yıldır 10binleri toplayan konserler gerçekleş-tirmiştir Grup Yorum ve bu konserler,etkinlikler bir tek kişinin bile burnukanamadan yapılmıştır. Sorun güvenlikdeğilse o halde Grup Yorum’u nedenyasaklıyor Almanya?

Grup Yorum konserlerinde onbinlerırkçılığa karşı tek ses tek yürek oluyor.İşte tam da Alman Devleti’ni korkutanbudur. Çünkü ırkçılık, elinde, yabancıhalka karşı kullandığı en önemli sindirmepolitikasıdır. Tarihten bu yana her zamanbu politikayı kullanan bir devlettir Al-manya. Hitler en büyük örneğidir bunun.

Alman Devleti her ne kadar kendiniburjuva demokrasisi savunucusu olarakgösterse de emperyalist çıkarları sözkonusu olduğunda burjuva demokrasimaskesini çıkarıp yerine Hitler politi-kalarını uygulamaya koymaktan vaz-geçmemiştir. Alman devleti tarafındanbizzat kurulan Nazi çeteleri vardır, Nas-yonal Sosyalist Yeraltı Örgütü bununen büyük örneğidir. Bu terör çetesibizzat devlet tarafından kurulmuşturve bizzat Anayasayı Koruma Örgütüile birlikte çalışan bir çetedir. Bu davayıllardır hala sonuçlanmadı, ne hikmetsebütün deliller ortadan yok oluyor herseferinde ve Nazi katiline bir delil bu-lunamadığı için bir ceza verilemiyor.Oysa ki ırkçılığa karşı Grup Yorumkonseri düzenlemekten şu an 6 yıl hapiscezası alıp yatan devrimciler vardır Al-man hapishanelerinde.

Bakın siz şu tesadüfe(!) Grup Yo-rum konserlerine her engel koymayaçalıştıklarında işin altından bu AnayasaKoruma Örgütü çıkmıştır. Oysa Ana-yasa Koruma Örgütü her yerde basbas bağırıyor ırkçılığı engellemekiçin gerekenleri yaptığını. Ancak asılengellediği ırkçılığa karşı birleşenonbinlerdir. Zaten devletin bütün herşeyi ortaya çıkmıştı, şimdi ise GrupYorum konserlerinde bunları onbinlereanlatıyordu. Bu konserleri bu yüzden

engellemek zorundaydı. Çünkü o on-binler bir gün milyonlar olacaktı. Av-rupa da 5.5 milyon Türkiyeli var,hepsi bir gün ırkçılığa karşı bir oluptek yürek olacaklardı. Bundan dolayıGrup Yorum ’un konserlerini yasak-lamak için elindeki bütün olanaklarıkullanacaktı Alman Devleti.

Bu yola çıkıldığından beri belli olanbir şeydi. Nasıl Türkiye’de her konseresaldırıyorsa faşizm; Avrupa’da da em-peryalizm her türlü saldıracaktı. Hepi-mizin bir olmasını engellemeye çalışa-caktı. Ama nafile hiçbir engel bizi yo-lumuzdan döndüremedi, döndüreme-yecekti. Bu sene Irkçılığa Karşı HalklarFestivali’ne açık açık yasak koymasınarağmen bir direniş sonucu konser hak-kımızı kazanmıştık. Bizi yasaklar dur-duramaz. Ne yapar ne eder o konseribiz yaparız. 32 yıldır nasıl hiçbirkonseri ne faşizm ne de emperyalizmengelleyemediyse, bundan sonraki kon-serleri de engelleyemeyecektir. Konseryapmak bizim hakkımız.

İstediği kadar yasaklasın. Seneyede tekrar yasak koyacaklardır belki.Koysunlar, yine direnir, yine kazanırız.Biz milyonlarız, onlar ise bir avuç.

Irkçılığa karşı haykırışlarımızı sus-turamazlar!

Grup Yorum’u susturamazlar!

Yürüyüş

6 Ağustos2017

Sayı: 26

Halkların Tek Kurtuluş Yolu Anti-Oligarşik, Anti-Emperyalist Devrimdir 58

Almanya, Grup Yorum Konserlerini Yasaklamaya Çalışıyor

BURJUVA DEMOKRASİSİNİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ GRUP YORUM KONSERLERİNDE BİR KEZ DAHA AÇIĞA ÇIKTI