Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde...

34
i dBmi ~~ ~ ~~, ...~ i ü ğ ü Toplumsal Araştırmalar Dergisi 200& 2

description

author: Nurettin Öztürktitle: Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Transcript of Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde...

Page 1: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

i dBmi~~ ~~~,

...•~

iü ğ üToplumsal Araştırmalar Dergisi

200& 2

Page 2: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Akademi GünlüğüToplumsal Araştırmalar Dergisi

ISSN: 130&-228XCiil: 1 Sayı: 2 Bahar 200&

SahliMAlisu ois Tic. LTD.SıL AlıNA

Abdullah TEMİZKAN

Sorumbf Yazı illariMüdürüMusaKILIÇ

EtItÖrHayati BEŞİRLİ

EdItör YardlDICIlanAbdullah TEMİZKAN Ahmet KARAÇA VUŞ

Yayın KuruluCafer GÜLER Serdar SARISIRİbrahim şİRİN Funda SELÇUKMusa KILIÇ Fuat GÖKYusuf KODAZ İbrahim ERDALMehmet EKİZ Turgay YAZARBayram YILDIZ

Akad8mik Damşma KuruluProf. Dr. İzzet ÖZTOPRAK Doç. Dr. Abdullah GüNDOÖDU(Ankara Üniversitesi) (Ankara Üniversitesi)Prof. Dr. Azmi SÜSLÜ Doç. Dr. H. Gazi TOPDEMİR(Ankara Üniversitesi) (Ankara Üniversitesi)Prf. Dr. Mehmet şAHİNGÖZ Doç. Dr. Üçler BULDUK(Gazi Üniversitesi) (Ankara Üniversitesi)Prof. Dr. Kurtuluş KAYALI Yrd.Doç. Dr. Serdar SAÖLAM(Ankara Üniversitesi) (Hacettepe Üniversitesi)Prof. Dr. Beyhan KARAMAÖARALI Doç. Dr. A.Vecdi CAN(Hacettepe Üniversitesi) (Sakarya Üniversitesi)Prof. Dr. Sadettin GÖMEÇ Doç. Dr. Mehmet MEDER(Ankara Üniversitesi) (Pamukkale Üniversitesi)Doç. Dr. Recai COŞKUN YrdDoç. Dr. Süleyman SEYDİ(Sakarya Üniversitesi) (S. Demirel Üniversitesi)

İletişim BilgileriHanımeli Sk. 45/5 Sıhhiye/ Ankara, Tel: (312) 229 92 62 ve (312) 229 92 63

Web: www.akademigunlugu.come-posta:[email protected] ve oEset hazırlık Fuat Gök

Page 3: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

.Içindekiler

( Cilt: 1 Sayı: 2 Bahar 2006)

• Osmanlı İmparatorluğu'nda İçki Küıtürü/Abdullah Temizkan, 1-23

• Türk-Yunan Nüfus Mübadelesinde Gayrimübadi! Konusu ve MübadeledenIskat ( Çıkma) Yolları/İbrahim Erda~ 25-39

• Osmanlıların Rakip Devletlerin Taht Mücadelelerine Müdahaleleri/Haldun Eroğlu, 41-55

• Roman v.~Otobiyögrafi'lNurettin Oztürk, 57-87

• Yeni Üç Tarz-ı Siyaset Veya Türk Dünyasında Düşünce Sorunları/Abdullah Gündoğdu, 89-102

• Tapu Tahrir ve Maliyeden Müde"vverDefterlere Göre Rumeli'deAhiler (1430-1480)/Hava Selçuk, 103-113

• Günümüze Ulaşamayan Anadolu Selçuklu Saray Ve Köşkleri/Alptekin Yava!, 115-129

• Türkiye'nin Sanayileşmesinde Küresel ve Yerel Belirleyiciler "Denizli örneği" /Gürcan ŞevketAvaoğlu, 131-149

• Kültepe Metinlerinde Geçen Hububat Türleri ve Ticareti/L. Gürkan Giikçek-Rem'{j Kui!4oğlu, 151-160

• Textile Industry in ındo-Pakistan Subcontinent During tlıe Middle Ages/Çeviren: S. Haluk KORTEL, 161-165

.,: Kitap Tanıtımları ...•

• Osmanlı İmgeleminde Avrupa/Abdullah Temizkan, 167-176

• Niğde Tarihi Üzerine/Akademi Günlüğü, 177-178

Page 4: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Akademi GünlüğüToplumsal Araştırmalar DergisiCilt: i. Sayı: 2 Bahar 2006,57-87 ss.

Roman ve OtobiyografiSıradışı Bir Kadının Otobiyografisi ve Kırmızı Karanfıl Ne

Renk Solar? Adlı RomanlarınOtobiyografik Kaynakları Üzerinde Bir İnceleme

Nurettin ÖZTÜRK'

ÖzetTürk romanı dünya romanının önemli ve gelişmiş bir şubesidir. Batı romanına göre

Türk romanı geç ortaya çıkmıştır. Ancak, yaklaşık 135 yıllık bir süre içinde, Türk kültür veedebiyatının göreceli zenginliğine dayalı olarak hızla gelişmiş ve bir dünya romanı halinegelmiştir. 1980'den bu yana, Türk romanı yeni bir döneme girmiştir. Bugünkü Türkromanının başat özelliği, edebi türler açısından girişik oluşudur.

Bu çalışmada usta bir erkek yazar olan Erhan Bener ile genç bir bayan yazar olanFeyza Hepçilingirler'in birer romanı, girişiklik ve özellikle otobiyografık veriler açısındanincelenmiştir.

Ulaşılan sonuç şudur: Romancılar tipoloji ve kurgu bakımından otobiyografiyi a,nakaynak olarak kullanmaktadırlar. Bu durum bir acemilik eğilimi değil yeni Türk romanınınözgül niteliklerinden biridir.

Arıahtar Sözcükler: Roman, girişik, özyaşamöyküsü, tipoloji, Erhan Bener, FeyzaHepçilingirler

Roman and OtobiyografiAbstract

The Turkish novel is an important and higWydeveloped part of the world noveL.The development of the Turkish novel is delayed compared to the West noveL.However,Turkish novel has rapidıy improved in the last 135 years and it is nowamong the wellknown the world novels trough the contributions of relatively rich the Turkish cultur andliterature. The Turkish novel has been came into new era since 1980. One of the maincharacteristics of the Turkish novel is that it has carried involved features among the otherliterature genre. .

In this study, experienced novelist Erhan Bener's and new novelist FeyzaHepçilingirler's one of the novels is were investigated with respect to involved andautobiographical features.

İt has been concluded that both novelists have used typology and fiction as a main 'source in their autobiographies. Inspide of the novelists inexperiences, this issue can beexplained as the specific characteristic of the new Turkish noveL.

Page 5: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Key Worrls: Novel, involved, autobiography, typology, Erhan Bener, FeyzaHepçilingirler

GirişRoman XX. yüzyıla değin yalnızca kurmaca gereksinimini karşılamışu. Bu

nedenle diğer türler bağımsız biçimde varlıklarını sürdürebilmiştir. Ancak XX.yüzyılda güçlenen modernist roman anlayışı, türleri karıştırarak anlatı genel başlığıalunda toplanabilecek metinler ortaya çıkarmıştır.

Son çeyrek yüzyıl içinde Türk romanı da nitelik değiştirmiş ve girişik birbiçime bürünmüştür. Klasik romanın tektürden/birörnekli yapısı yerini türlerinbileşimine ve girişik bir bütünlüğe bırakmışur. Roman aruk bünyesindeotobiyografı, anı, söyleşi, şiir, tiyatro, sinema gibi edebiyat ve sanat türlerini barizbiçimde barındırmaktadır. Girişiktiğin ikinci görünüşü çok-alanlı tutumdur. Eskidentarih, toplumbilim ve siyasetle daha yakın ilişkileri olan romanda psikolojik, felsefi,dinsel ve mistik eğilimler güçlenmiştir. Bugünkü Türk romanını incelemek için hemedebiyat kuramı, hem de bilim dalları açısından çok-alanlı olma gereği doğmuştur.Bu incelemede iki roman odak alınarak yazarlarının yaşam öyküleri ile ilişkilerisorgulanmış; bu arada bir romanı incelerken yazarın diğer romanları da destek metniolarak referans alınmışur. Böylece romanlar kendi iç bütünlükleri, kardeş romanlardünyası, türler arası ilişkiler ağı, bilim dalları arasındaki alışverişler bakımındanincelenmeye çalışılmışur. Bu inceleme kertelerinde kullanılan ana yöntemkarşılaşurma olmuştur. Varılan yargı, roman incelemesinde çok-alanlı tutumunkaçınılmazlığı ve romanın girişikliğinin bir dönem karakteristiği olduğudur. Türkromanı modernist roman anlayışının egemen olduğu bir dönemi yaşamaktadır.Yazarlar genellikle fıziksel portreyi göz ardı edip psikolojik gerçekliği öne çıkarırkenhayaun anlamını, sevgiyi, yalnızlığı ve haksızlığa karşı mücadeleyi bireyeksenindeanlatmaya başlamışlardır. Bu incelemede ele alınan romanlarda, özünde mistikeğilimi güçlenen yoğun bir hümanizm gözlemlenmektedir. Çünkü yazarlarromanlarında hayatı anlaurken aynı zamanda insanın bu dünyadaki yeri ve anlamınıda sorgulamaktadırlar. Romanın vardığı bu aşama, yaşananların ve çekilenlerinkazandırdığı olgunluğun eseridir.

Bu çalışmada temel hareket noktası şu soru olmuştur:

Roman ile özyaşamöyküsü ve anı arasında nasıl bir ilişkiörgüsü vardır?

Gerçekte her yapıt az veya çok ölçüde, doğrudan ya da dolaylı biçimdeözyaşam ögelerine dayanır!. Yazar fıgüratif ve tipik malzemeleri kendi yaşamındanve anılarından türetir. Çoğunlukla başkişi yazarın yansımasıdır. Fuzuli "BendeMecnun'dan füzun aşıklık isti'dadı varl Aşık-ı sadık benim, Mecnun'un ancak adıvar" derken bu gerçeği en yalın ve kestirme biçimde dile getirmiştir. Tanzimat

Page 6: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

romanının "züppe" tipi Ali Bey'den Biliruz'a; "Didon Arif'2lerin romanayansımasıdır. Ahmed Midhat'ın Rakım'ı attar çıraklığından yükselen, hesabınıkitabını iyi bilen yazarın; Mizaneı Murad'ın Mansur Bey'i Dağistan'dan Avrupa'yageniş bir coğrafyayı kültürel dinamikleriyle tanıyan yazarın kendisidir. Fikret'inSüha'sı, Halid Ziya'nın Ahmed Cernil'i, bir bakıma umutsuz aşkından dolayı intiharedip arkadaşlarınca kurtarılan Mehmed Rauftur. "Salon Köşelerinde" nin kişileri ve"Zavallı Necdet" ler melankolik ve bohem bir kuşağın temsilcisidirIer. HüseyinCahid'in Nezih'i hem yazarın, hem de o kuşağın otobiyografik arke-tipidir.Gökalp'ın Ortaç'ı düşünürün tipik aynasıdır. çalıkuşu, Anadolu Notları'nı kalemealan Reşat Nuri'dir3. Han Duvarları bir anı-şiirdir. Handan ve Rabia Halide Edib'inkalın çizgilerle belirgin biçimde çizilmiş oto-portreleridir. Mavi Sürgünotobiyografik bir romandır. Ahmed Haşim kendi kişiliğini şürlerinde melalkolik birtip olarak yansıtır. Huzur'daki İhsan Yahya Kemal, Mümtaz Tanpınar ve Nuranyazarın bir arkadaşının eşidir. Tarık Buğra'nın Küçük Ağa'sı ile Yaşar Kemal'in İnceMemed'i ebeveyn anılarından beslenir. Orhan Kemal'in romanları bir ırmak gibiakan yazarın hayatının kesitleridir. Bu noktada son ve önemli bir örneğedeğinilmelidir. Önertoy, Yakup Kadri'nin romanlarını "nehir roman" kavramıaçısından incelemiştir4. Kiralık Konak'tan Panorama'ya değin Yakup Kadri'ninromanları uç uca eklendiğinde 1850-1950 arasını anlatan bir ırmak-roman dizilişigösterir. Ancak bu dizilişe koşut başka bir ırmak daha vardır: Yakup Kadri'ninanıları. Yazarın özyaşamöyküsünden anıya doğru gelişen kendi geçmişi ile ilgilianlatılarını Anamın Kitabı, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, Vatan Yolunda, 'ZorakiDiplomat ve Politikada Kırk Beş Yıl biçiminde dizrnek mümkündür. Uç ucaekleyerek bu anılara "ırmak-anı" demek uygun olur. Adile Ayda'nın aşağıya alınananısı, yazarın iki ırmağı nasıl birlikte değerlendirdiğini, anı birikimlerini ne ölçüderomanlarında kullandığını göstermesi bakımından önemlidir:

" ... şu suali sordum:-Geçen gün bütün eserlerinizi sırf hatıralarınızIa yazdığınızı söylüyordunuz.Halbuki romanlarınızda bu kadar hayalperest tipler vardır. Bunları dasadece hatıralarınızIa mı yarattınız?Biraz düşündü ve :-Hatıralarıınla ve hayallerimin hatırası ile.-Hah, dedim, öyleyse buna muhayyile ismi verilemez mi?Güldü ve 'Belki!' dedi" 5

2 Didon Arif, Kuleli Yakası sanıklarındandır. "O vakte göre şık giyinir, Frenk usUlü tavırlartakınır, tırnaklarını uzatır, daima münevver fikirli görülür ve ihtilalci geçinirdi ve 'Ah bir ihtilalolsa bayrağı çekip öne geçeceğim' diye söyler idi. Teşebbüsün sebepleri arasında dini hükümlereriiiyet edilmemesi de sayı/dığından Arif Bey bu gibi kayıtlarla zaten iiziide bir kimse olduğundan, ozamanın devlet adamları tarafindan sevilip sayılan ve menkfbeleri bir cilt dolduracak kadar çokolan meşhur Ebu 'I-Enf Vehbi Molla : 'Haydi diğerlerine bir şey demeyelim, fakat şu dindiiviisında Didon Arif'in işi ne' der idi. " Bkz. Ali Rıza-Mehmed Galib, 1977, s.26, ıo3JÖnertoy, 1974, s.81-109; Önertoy, 1989a4 Önertoy Olcay, 1989b, 5.35-565 Ayda, 1998,5.76-77,212

Page 7: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Bir özyaşamöyküsü olan Anarrun Kitabı'nın önsözünde de Yakup Kadri"ömrü yeterse okurlara ikinci bir Anarrun Kitabı'nda romanlarının bütünanahtarlarını "vermiş olacağını" belirtir.6

Bu son sözden yola çıkılarak "romanların anahtarları anılardır" yargısınaulaşılabilir. Yakup Kadri anılan yapıtın önsözünde Anamın Kitabı'nı "devletdüşkünü bir aile içinde bir zavallı çocuğun romanı" biçiminde tanımlar.Özyaşamöyküsü ve anı ile roman bu noktada sınırları belirsizleşen, girişik türlerolarak görünmektedir?

Güncel Türk edebiyatında anı ile romanı iç içe veren en önemli romanoSelim İleri'dir. Onun bütün romanları, yitip gitmiş ve bir daha geri gelmeyecekzamanları anlatan birer anı-romandır. Bu anı-romanların arkasındaki hakim fon iseannesinin yüzünden yansıyan ve yazarın kişiliğinde sürüp giden hüzündür8. CemalSüreya da Selim İleri'nin anı-romanlarında anlattığını Fotoğraf şiirinde özetler9.

Yukarıda sergilenen bakış açısı doğrultusunda, bu çalışmada iki çağdaş Türkromancısının birer odak metni ve ona yardımcı olacak destek metinler çevresinde,roman ile anı ve özyaşamöyjüsü arasındaki ilişkiler örgüsü karşılaştırmalı bir biçimdeincelenmeye çalışılacaktır.

I-Erhan Bener'in Romanlarında Otobiyografik UnsurlarYazar niçin yapıtta anılarına ve otobiyografık ögelere yer verir? BU soruyu

doyurucu biçimde yanıtlayabilmek için öncelikle yazarın niçin yazdığına bakılmalıdır.Yazma nedenlerinin başında ölümlÜ, yalnızlık ve haksızlığa karşı çıkma duygularıgelir. Bu üç kaygı yazarın bir insan olarak bütünlenme ve bireyleşme süreci sonundabir bakıma ebecli hayat özlemini yapıtıyla gerçekleştirmesine yol açar.

Güncel Türk edebiyatında Erhan Bener bu izlekleri bütün yapıtlarındabilinçli bir biçimde işler.

Yazarın çıkış noktası doğrudan doğruya anı, gözlem ve yaşantılarıdır. Benerbu gerçeği "Yazar olarak hiç kuşkusuz beslendiğim en önemli kaynak, kendim' dir" 1 1

sözleriyle dile getirmiştir.

Nasıl Reşat Nuri Güntekin erken dönem Cumhuriyet edebiyatının enönemli öğretmenlerlZ ve memurlar13 romancısı14 ise; yakın dönem Cumhuriyet

6 Karaosmanoğlu, 1983, s.167 Özyer, Alman yazınbilimciterin çoğu kez bu türlerin hepsi için "Anı Edebiyatı" teriminikullandıklanm belirtiyor. Özyer, 1994, s. 178 İleri, 2002, s.14,18,192, 308, 345; İleri, 2003, s.569 Cemal Süreya, 2000, s,182LO Özdenoğlu, 1998, s.28-29ı1 Tunç, 2004a, s. 24-2712 Kavcar, 1994, s.39-43 ve 96- i i 113 Reşat Nuri'nin erkek başkişileri; i hukukçu, 3 mülkiyeli, 3 doktor, 2 mühendis ve 2öğretmenden oluşur. Emi!, 1989, s.32, 46

Page 8: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

edebiyatında da Erhan Bener bürokratlar ve öğretmenler romancısı olarak dikkatiçekmektedir. Bener bir söyleşisinde Reşat Nuri'nin Sivas'a maarif müfettişi olarakgeldiği zaman evlerinde konuk olduğunu ve kendisini yüreklendirdiğini, yazarlıkhevesini e~kilediğinibelirtirıs.

Erhan Bener'in yazma grafiği hep aynı doğrultuda; genel müdür,malmüdürü, kaymakam, hükümet doktoru, emniyet amiri, daire başkanı, şubemüdürü, bakan gibi görevlilerin geçit töreni yaptığı Bürokratlarl6 adlı anı kitabından,bir öğretmeni anlatan Sıradışı Bir Kadının Otobiyografisi17'ne doğru gelişir.

Aşk-ı Muhabbet Sevda18adlı öykü kitabında yer alan Alabalık öyküsü 3/4oranında anılara dayanır ve olay Paris Büyükelçisi Necdet ile eşi Semin etrafındagelişir19.

Emre Kongar'ın Hocaefendi'nin Sandukası ve Hilmi Yavuz'un Taormina'sıtüründen düşsel (fantastik) ve uzaksamalı (egzotik) bir roman olan Ünlü GezginMacellos Da Vinci'nin Akılalmaz Serüvenleri20 adlı romanının başkişisi KerimTurgut Amerika'da ve Hindistan'da Türkiye'yi temsil etmiş bir diplomattır.

Polisiye roman tütündeki Loş Ayna21'nın üç önemli kişisinden (Milide-Sahir-Selçuk) Sahir savcıdır.

SisliYaz22'ınbaşkişisi Aydın otuzlu yaşlarında başarılı bir avukattır.Elifin Öyküsü23'nde üst kurmacanın anlatıcısı yaşlı avukattır.Kafka'nın Değişim'ini ansıtan Böcek24'in başkişisi emekli komiser Recai'dir.İç içe geçmiş iki öyküden oluşan ve yazarın romanlarının anahtar kavramını

veren Tekilleşme2s'nin iki başkişisinden Çiğdem doktordur.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Politika'da Kırk Beş Yıl adlı anı kitabı ilePanorama adlı romanının karışımı gibi olan Ortadakiler26 adlı üstkurmacalı romanınbaşkişisi emekli avukattır. Ortadakiler'de eşcinsel kimliği ile başarılı bir biçimdeçizilen şair Doğan, kaymakam olur. Yine Ortadakiler'de önceleri Ecvet'i seven, ben-

14 Kaplan, 1957, s.4-715 Andaç, 2004, s.3316 Bener, 1982, 1984, C. I, C.I1; II. Cildin 175-267. sayfalan arasında aynı metnin oyunlaştırılmışbiçimi de bulunmaktadır. Bu bölüm aynı adla bir tiyatro metni olarak da bir çok kez basılmış vesahnelenmiştir.17 Bener, 2004b (Bundan sonra kısaca Otobiyografi olarak anılacaktır.)18 Bener, 1993a19 Bener, 1993a, s.7-18; Yıldız, 1996, s.7-1220 Bener, 198121 Bener, 2000a22 Bener, 1999b23 Bener, 199424 Bener, 199525 Bener, 1993b "'-,26 Bener, 2003a

Page 9: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

anlatıcı İhsan ile evlenen ve romana temel olan anı defterini kaleme alan Zeynep,Atatürkçü bir öğretmendir.

Hınzır Kız27'ın iki başkişisinden biri emekli validir. Aynı romanda emeklivali ile gizli ilişkisi olan Ruhan tarih-coğrafya öğretmenidir28. İşlevlerinden biriöğretmenlik olan akademisyenleri de "hoca" terimiyle öğretmenler öbeği içindedüşünmek uygun olur. Bu bağlamda Hınzır Kız'daki psikiyatri profesörü "Hoca",Dönüşler'deki dayı emekli arkeoloji profesörü, Köleler ve Tutkular'daki sorunlu vebunalımlı kişiliğiyle felsefi bir kahramana dönüşen başkişi sosyoloji profesörü"Hoca" dır. Aynı romandaki işlevsel tiplerden biri olan yardımcı kişi Batur sosyolojidoçenti, Oyuncu29'nun başkişisi Kerim Turgut'un oğlu ve yardımcı kişilerden biriolan Cüneyt iktisat doçentidir.3o

Pek çok romanında olduğu gibi yalnızlık izleğinin önde olduğu Ölü BirDeniz3ı romanının başkişisi düzenli bir hayat sürmüş evli, dört çocuk babası ve üçtorun dedesi emekli biyoloji öğretmeni Adnan Refik'tir.

Öğrencilerine insan olarak öncelikle saygı duyan bir öğretmen etrafındabazen masal, bazen tarihsel örnek veya oyun yardımıyla sevgi, arkadaşlık veçalışkanlığı aşılayan Burcu Öğretmenin Öyküleri32'nde başkişi Burcu Öğretmen'dir.

Yalnızlar33 romanının başkişisi Nevzat doktor, sürgün edildiği Edremit'tearkadaş olduğu Galip üsteğmen, Galip'in eşi Nerınin müzik öğretmeni, Tanpınar'ınHuzur'undaki Suat'ı andıran ve kalbinin üzerine çarpı atarak intihar eden NecatiFransızca öğretmenidir.

Otobiyografik yanı ağır basan Baharla Gelen34 romanında başkişi, iktisatfakültesi mezunu, bankacı, filozofik ve sanatkar kişilikteki asteğmen Reha'dır.

27 Bener, 200528 Bener'in hem ruhı, hem de fizikı tasvirini yaptığı nadir kahramanlardan biri olan Ruhan'a veHınzır Kız romanının öğretmen tipine ilişkin yönüne Özçelebi değinmez. Özçe!ebi, 2004a, s.276-279; Tezden beni haberdar eden ve kendisindeki nüshadan yararlanmama izin veren Hocam Prof.Dr. Önder Göçgün'e teşekkür ederim.29 Bener, 1999a30 Özçelebi, 2004a, s.330-337; Özçelebi'nin tezi, Otobiyografi yayınlanmadan bitirilmiştir. Buyüzden bizim incelediğimiz roman üzerinde doğalolarak bu tezde durulmaz. Bununla birlikteÖzçelebi Bener'in kahramanlarını tezinde yapısal, sosyal, psikolojik, zihinsel tipler biçimindetasnif ederek incelemiştir. Bener'in tipleri için genelolarak bu kaynak doyuıucudur. Yalnızromanları kendi aralarında ve çağdaş Türk edebiyatının benzer romanıarı ile karşılaştırmak dahayararlı olurdu. Özçelebi'nin Otobiyografi üzerinde tahlili olmayan takdirkar bir tanıtım yazısıvardır. Bkz. Özçelebi, 2004b, s. 28-29;31 Bener, 200la32 Bener, 199233 Bener, 200234 Bener, 1985s. 8; Andaç, 2004, s.95; Romanm sonunda Reha, nöbetçi askere "Çerkes misin?"der. Nöbetçi "Hayır teğmen im " diye yanıtlar. Oysa ast üste "komutanzm" der; ancak üst astırütbesiyle anar. Bener askerliğini Niğde'de yedeksubay (asteğmen) olarak yapmıştır. Bener Erhan,

Page 10: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Gemilerde makine mühendisi gibi çalışan 45 yaşında bir emekliçarkçıbaşının başından geçen düşsel bir öyküyü Eliadegil"sonsuz dönüş söyleni"çerçevesinde anlatan Dönüşler35' de, başkişinin ölen dayısı üniversitede arkeolojidersleri veren, filozof nitelikli bir hocadır.

Bürokratlar oyununda önemli kişilerden biri Hülya Öğretmen'dir. HülyaÖğretmen, Aşk-ı Muhabbet Sevda adlı öykü kitabında yer alan "Taşrada Gizli Aşk"öyküsünün de İstanbul'a atama yaptırabilmek içın gönül ilişkisine girenbaşkişisidir.3G. Adını "Söyle ey mutrib-i nazende eda/ Ne imiş Aşk-ı MuhabbetSevda" nakaratlı şarkıdan alan "Ne İmiş Aşk-ı Muhabbet Sevda" adlı öykününbaşkişisi, bir genelev kadınına vurulan Almanca öğretmeni Hüdai Bey'dir37.

Görüldüğü gibi Bener'in ana kişileri toplumsal tipoloji açısından üçsözcükle tanımlanabilir: Emekli, memur (hukukçu, maliyeci, kaymakam, doktor,asker, polis), öğretmen (sınıf öğretmeni, Türkçe, tarih, biyoloji, müzik). Bu tipolojiiçin de üç kaynak belirlenebilir: Babası, kendisi ve tarudıkları. Bu çevre bir yanımaliyeci bir yanı avukat olan Bener'in sivil toplumdan ziyade politik toplum (resmikurumlar) içinden yaşama baktığıru gösterir. Kamu çalışanı olmayan tek başkişi Elifde, bir avukat duyarlılığı ile değil edebiyatçı duyarlılığı ile anlatılır.

Erhan Bener'in bir yandan bürokratlar romancısı, bir yandan da anılarıkurmacaya dönüştüren bir yazar oluşunun en önemli göstergesi, yukarıda sıralananyapıt ve kişilerin ötesinde, kaleme aldığı Bir Büyük Bürokratın Romanı38'dır. Buyapıt Türk yazınında örneğine fazla rastlanmayan biyografik roman türünün önemliörneklerindendir. Yapıtı aşağıda anılan kitaplar dizisinde değerlendirmek uygunolacaktır39:

2001 b, s. 46; Roman Aytaç tarafmdan psikolojik gerçekçi roman kavramı açısından incelenmiştir:Aytaç, 1990, C.I, s.39-46; aynı yazı Bener, 1985, s.5-ll'e aynen alınmıştır.35 Bener, 2004a; Bener'in amcası, Tanrı Anlayışı, Hz. Muhammed'in Felsefesi, FilozoflarAnsiklopedisi (4 cilt) gibi yapıtları olan ve 1928'de Sorbon'da felsefe doktorası yapan ünlüfelsefeci Cemil Sena (Ongun)'dır. Bener'in amcası ile ilişkileri ve onun kişiliği ile ölümü üzerineverdiği bilgiler, Dönüşler'deki dayı figürü ile örtüşmektedir. Bkz. Bener, 2001 b, s.240,253;Andaç, 2004, s.28-30; Ongun'un Zerdüşt Böyle Dedi'den esinlenerek yazdığı AhuramazdaBöyle Dedi ve Bener'in Fransızcasından okuduğu nu belirttiği Kuran'ı çağrıştıran Zaratuştra ileKuran Meali, Dönüşler'de filozof day mm kütüphanesinde orta rafta durur. Bener, 2004a, s.118;Ongun'a göre, ölümden sonraki yaşam üzerine ilk inanç, Kuran'm bazı imalarda bulunduğuZerdüşt'ün kitabıdır. Dönüşler, Ongun'un kitapları eşliğinde okunarak ayrıca değerlendirilmelidir.Şimdilik bkz. Ongun, 1979, s.23,146,343,37036 Bener, 2004c, s. 12l-l3537 Bener, 2004c, s. 19-3238 Bener, 199139 Mithat Cemal Kuntay'ın ilk olgun örneklerini (Namık Kemal, Mehmet Akif, Ali Suavi) verdiğibu türde, adı belirtilen biçimde olmasa da iki yaşamöyküsüne, araştırmacı titizliği, güzel Türkçesive sevgi dolu yaklaşımı ile nesnellik arasında kurduğu denge bakımından önemle değinme gereğivardır: Ayvazoğlu, 1995, ve Ayvazoğlu, 1997

Page 11: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

1.Bir Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp, Mehmet Emin Erişirgi!, İst.Remzi Kitabevi, 1984

2. İslamcı Bir Şairin Romanı: Mehmet Akif, Mehmet Emin Erişirgil, İst.Remzi Kitabevi, 1986

3.Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan, Oğuz Atay, İst. İletişimYayınları, 19984o

4.Yüzbaşı Selahattin'in Romanı, İlhan Selçuk, İst. Remzi Kitabevi, 1975,CI-II

5.Bir Büyük Bürokratın Romanı: Memduh Aytür, Erhan Bener, İst. BilgiYayınevi, 1991 1. bs. 2000c 2. bs

Cemal Süreya'nın portrelerden oluşan 99 Yüz41'de "Cumhuriyet'in enbüyük bürokratı" diye tanıttığı Memduh Aytür, Bener'in bu biyografik romanınınbaşkişisidir. Kurgu ile yorumun iç içe geçtiği bu yapıtta Bener 1981'de "budünyadan gerisinde güçlü bir iz bırakarak göçenlerden" Aytür'ün ibretli yaşamöyküsünü yeniden kurar. Bener, yapıtı içinecİnsanlar öldükten sonraki yaşamlarını,onları tanıyanların anılarında sürdürürler. Ben de onu başkalarının anılarındançıkarmaya çalışacağım. Kendi anılarırnla karıştırarak. Belki bir puzzle oyunu gibi,onu tanıyabileceğimiz bir imge oluşacak." der. Bener'e göre onurlu, dürüst,görevinde ödünsüz ve başarılı bir bürokrat olan Aytür Don Kişotlar çizgisindengelen bir savaşçı, sevimli, ilginç, inatçı, bazen öfkeli bir roman kahramanıdır. DPTuzmanlarından Aytür'ün "19S0'li yıllardan beri Türk ekonomi ve maliye tarihinindönemeçlerinde hep gölgesi" vardır.42

Bener'in ilk romanı Acerniler, yazarın Kayseri' de 1944-1946 arasındaokuduğu lise yıllarından ürettiği otobiyografik bir romandır. Brüksel'de iki yıl resimöğrenimi gören altmış yaşında ve üç aylık ömrü kalmış ressam ve resim öğretmeniZamt İloğlu'nun düş, saneı ve sanrılarını anlatan Kedi ve Ölüm43 adlı romanı ile"tuvallerine imzasını atmasa da, yapıtlarına damgasını vurmuş olan o üstün yeteneklisanatçılardan biri" nin, dostu ressam Cernil Eren'in biyografik romanı IşığınGölgesi44 aynı kaynağın, yazarın anılarının ikiz ürünleridir. Bürokratlar yazarınınyazarlık serüvenini anlatan otobiyografik romanı Oyuncu' da ve Çıldırtan Yağmurlar

40 Bkz. Yalçın, 1982, s.88-97; Aytaç, 1982, s.94-10441 Cemal Süreya, 199142 21.07.1960- 17.11.1 960 tarihleri arasında tedviren Merkez Bankası Başkanlığı, ardından HazineGenel Müdürlüğü (iki kez), Maliye Bakanlığı Müsteşarlığı, DPT Müsteşarlığı (iki kez),TürkiyeInin OECD nezdindeki büyükelçiliği, SSK Yönetim Kurulu Üyeliği ve T. İş BankasıYönetim Kurulu Başkanlığı yapmış olan, "bürokratların en büyük ismi" olarak anılan, meslektaşıCemal Süreya (Cemalettin Seber) tarafından Nizamülmülk tasarımına sahip diye nitelenen veTürkiye'nin kalkınmasında büyük emekleri bulunan Ay tür' ün "kalkınma" kavramı, idaresi vebilgisi alanında (Kalkınma Yarışı ve Türkiye, Ank. Bilgi Yayınevi, 1970; Türk KalkınmaHukuku, Ank. TODAİE Yayınları, 1988; "Ortak Pazar", Amme İdaresi Dergisi, Haziran 1970gibi) önemli kitapları ve makaleleri vardır. Bener bu biyografıyi Aytür'ün kızkardeşi MacideAlpen'in ısrarlı isteği üzerine yazmıştır. Bu biyografık romanıarın ayrı bir incelemede Goethe'ninFaust'u ve Balzac'ın Mutlak Peşinde'si ile karşılaştırmalı olarak ele alınması gerekir.43 Bener 2003b44 Bener, 2000b

Page 12: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

oyunundan romanlaştırdığı Macellos Da Vinci'nin Akılalmaz Serüvenleri'nde aynıad: Kerim Turgut, başkişi olarak bulunur. Ortadakiler'de Bener İhsan'dır. ErhanBener bu romanda Yakup Kadri'ninkine göre ters bir panorama çizer. Grekçe panbütün, rama görüntü demektir. Panorama, "bir nokta çevresinde 360 dere çedönüldüğünde görülebilen tüm çevre görüntüsüdür"45. Bener ise dokuz kişininçevresinde dolaşarak 1950'lerden 1990'lara yaklaşık yarım yüzyıllık Türkiye ve dünyagelişmelerini bireyodaklı olaylarla anlatırken çevreden, yani toplumsal olandankişilere yani bireysel olana ve merkeze doğru iner.Yakup Kadri aynı kurgu süreciniPolitika'da Kırk Beş Yıl46adlı anı kitabında da kullanır. Bu anı aynı zamanda İsmetİnönü merkezli bir romandır. 1922'den 1965'e dek süren gelişmeler bu am-romanda"altın çağdan uzaklaşma" söylenine (mitosuna) bağlı olarak anlatılır. İsmet Paşa'yısürekli uyaran duygu Atatürk'ün erken ölümüdür. Yazar ise İsmet Paşa'yı ilkdönemlerindeki kararlılık ve sağlamlıktan sürekli uzaklaşan biri olarak gösterir. Budurumuyla "Zoraki Diplomat", hem Panorama'da ve hem de Politika'da Kırk BeşYıl'da geriye yönsemeci bir tutum içindedir. Erhan Bener'in Ortadakiler romanındaise böyle bir geriye yönseme tutumu (regression) ve iş işten geçtikten sonra geçmişedönme eğilimi (retrospection), inkisar yoktur. Bener bu konuda çağıyla uyumludur.Üstelik onun merkezi çocukluk yıllarını hep bir kurtarıcı bekleyerek geçiren YakupKadri ve kuşağı gibi "büyük adam" değil bizzat kendisidir. Yakup Kadri'ye göreCumhuriyet'in özlenen düzeyde yerleşememesinin nedeni halkla önderin arasındagiren bürokratlardır. Oysa Bener için bürokrasi daha genel düzlemde PrensSabahattinci bir kavramdır. Bu bakımdan Yakup Kadri bürokrasinin resmini, Benerise onların filrnini yapar47. Yakup Kadri'nin roman ırmağı bir romandan öbürünekıvrılan dönemeçler biçiminde akarken Bener'in romanlarında akış bireylerin iç-oluşum süreçleri biçimindedir. Dönem romancısı diye nitelenebilecek olan iki yazararasında böyle bir fark olduğu vurgulanmalıdır. Bu fark aynı zamanda partili biryazar ile bürokrat bir yazar arasındaki farkı ifade eder. Emekli avukat olan yazar iletez yazmak için onunla görüşmeye gelen bir çocuklu 1959 doğumlu asistanarasındaki yakınlaşma süreci ile iç içe 1940'lardan 1980'lerin sonuna dek gelişen ülkeolaylarının dokuz arkadaş çevresinde anlatıldığı Ortadakiler'in kişileri için,üstkurmacanın yazarı onları yakından tanıdığını, sevip değer verdiğini, birlikteyaşadıklarını belirtir. Bu yazar birçok açıdan İhsan'dır. Bener Bolu'da şiddetli mafsalromatizması geçirir ve İstanbul Validebağ' da bir süre prevantoryumda yatar48.

Ortadakiler'in üstkurmacasındaki "yazar" da asistan hanıma burada on iki-on üçyaşında iken yattığını anlatır. "İhsan'ın sanatoryum hakkındaki düşünceleri,duyguları, büyük ölçüde o prevantoryum günlerinden esirılenilerek yazıldı."49 Benerkişilerini anılarından "kes/parçala-yapıştır" la yani kolaj tekniğiyle yaratır.Üstkurmacanın "yazar" kişisi ile dönem romanının İhsan'ının yolları romanın

45 Karaosmanoğlu, 1987, s. 1446 Karaosmanoğlu, 199947 Aslında Erhan Bener 'in bütün yapıtlarının, sahneye ve sinemaya uyarlanabilecek bir yanı var. "Aliye, 2001, s.33448 Andaç, 2004, sAO; Vedat Günyol, Hilmi Ziya Ülken ve Berna Moran gibi ünlüler de 1930sonlarında, Bener ile aynı dönemde bu prevantoryumda kalmışlardır. Günyol 4-5 yıl sonra yineaynı yerde kalmıştır. Bkz. Günyol, 2004, s.92-9349 Bener, 2003a, s.75

Page 13: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

sonunda kesişir. Asistan ile "yazar" el eledir ve emekli banka memuru İhsan'ın eşiZeynep, onlara bakarak "Utanmıyorlar!" der. 33jXL'UII bölümlük düzenlemesiyletesbihi ve sabrı çağrıştıran Ortadakiler, başarılı bir kurguya sahiptir. Bener'in yazmagrafiği içinde Ortadakiler üç nokta ile dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki Tekilleşme,Böcek, Ölü Bir Deniz ve Hınzır Kız gibi romanlarda görülen emekli ve boşanmışyaşlı Faustyen kamu çalışanı erkek ile genç, çocuklu, mutsuz genç kadın ilişkisi ya daÖlü Bir Deniz'deki sözlerle "gecikmiş mucize"so; ikincisi "hınzırlık" vurgusuS1,

sonuncusu da şiir alıntıları ve Bener'in platonik döneminden kalma şairliğini sürekliduyumsatan şiirsel anlatımdır.

Bener, yayınlanan ilk romanı Acemiler'deki adıyla Türkçe öğretmeni NesrinHanıms2'ın gözüne girmek ve pek başarılı olmadığı edebiyat derslerinden kurtulmakiçin, Kayseri'de lise öğrencisiyken, şürler yazar. Babası Raşit Bey, Bener'in aruzIayazdığı ve içinde bir iki haması şürin de bulunduğu Bener'in Sesler adını verdiği şürdosyasını 1948'de bastırır. Bener'in şiirle ilgisi romanlarında iki biçimde gözlemlenir:Şiir yazma ve şiir alıntılama. Şiir yazma konusunda yazarın dört ayrı tutumu vardır:

a) Bener roman ve öykülerine bazen özgünS3,

b) bazen de uyarlamaS4 şürler koyar.c) Bazen ünlü şairlerden dizeler alırss.

50 Bener, 200 ıa, s.293; altmış yaşlarındaki emekli biyoloji öğretmeni Adnan Refik tiplemesindeBener başka kişisel anı, gözlem ve yaşantıları yanında, yaşama anlayışını biyolojiye ve doğabilimlerine dayandırmış olan Türkiye'nin ilk doğa bilimleri doktorlarından babası Mustafa RaşitBey'in özelliklerini de kes-yapıştır yöntemiyle kullanmıştır. Krş. Bener, 200 ib, s.120; Andaç,2004, s.22-27; Aytaç, 1999, s.283-290; Özkırımlı, 1995, s.155-15751 Bener, 2003a, s.398, 421; Hınzır kavramı Bener, 200S'te 7 kez (s.16,17,30,145,167,191,192);Otobiyografi'de üç kez (s.232,235,476) geçer.52 Bener'in Hikmet adını kullanmasının nedeninin ailesince göbek adı olarak verilmesi mi, yoksaorta okulda platonik olarak aşık olduğu Hikmet mi olduğu bilinmiyor. "Müthiş aşık" olduğunusöylediği ikinci kişi, kurmaca adıyla Türkçe öğretmeni Nesrin'dir. SBF'nde okurken de onunlabuluşur. Yıllar sonra yeniden karşılaşırlar. Andaç'a "Hiilii onun etkisi var üzerimde" der. Andaç,2004, s.36,73,77; Ellinci yaş dönümünde kendisiyle hesaplaşırken Faust benzeri bir 17 yaşa dönüştravması geçirdiğinde bu aşkları yeniden değerlendirme gereği duyar. Andaç, 2004, s.169;Bener'in gecikmiş mucize etrafında pek çok romanında anlattığı aşk bu içten içe süren geçmişedayalı yaşantı olmalıdır.53 Bener, 1981, s.18, 19,20-36,42,46-47,63,88,93-98,104,140-141 (İğneleyici uyarlarnalarınbolca yer aldığı bu yapıtı yazar önce oyun olarak yazmış, sonra romanıaştırmıştır. O nedenle, buuyarlamalar koro tarafından sahnede söylenmek üzere yapılmıştır.) Bener Erhan, 2003c, s.106,109-11 i54 Bener, 1984, s. 177-178, 194, 196-197,211,214,219,224,237,243,245,262,267 (Şarkı vetürkülerden uyarlarnalar. Bu yapıt da Bener, 1981' in tersine anı-öyküden türetilmiş bir oyundur.Bu bakımdan Bener, Yaprak Dökümü yazarına benzer. Reşat Nuri bu yapıtı önce oyun, sonraroman biçiminde yazmıştır.). Bürokratlar oyunundaki şu dörtlüğü, yazarın anılarının özeti olarakaktarmakta yarar görüldü: "Erhan Bener der ki ben de memurdum/Yirmi beş yılzmı zar zordoldurdum/Devlete millete hizmet ederken/Roman, öykü yazdım; oyunlar kurdum!"55 Bener, 1993b, s.25 (Gökalp'tan); Bener, 2004a, s.297 (Yahya Kemal'den); Bener, 2005, s.99,196 (Can Yücel'den Sevgi Duvarı); Bener, 2003a, s.26, 154, 164 (Bilge Karasu-Ece Ayhankarışımı roman kahramanı Doğan'dan), 166, 176 (şarkı ve türkü dizeleri), 168 (A.Haşim'den);Ayrıca bkz. Andaç, 2004, s.47

Page 14: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Yazarın şairanelik konusunda Andaç'a söyledikleri, bu bağlamda önemlidir.Bir arkadaşı, Baharla Gelen romamndan aldığı cümleleri alt alta dizerek şiir gibiokur. Vapurda karşılaştığı bir okuru, Yalmzlar'dan esinle şiirler yazmıştır5G. Böylecümlel dizeler Hınzır Kız' da da vardır. Durak veya tefilelere de bölünebilen şucümleler gerçekte şiir değil, yazarın diline sinmiş iç uyaklı ve ölçülü söyleyişinkendiliğinden çıkışı biçiminde anlaşılmalıdır:

"Masasına davet etse gelirler mi acaba? i Arkalardan bir esinti geliyor. iBaşında bir hafiflik var.1 Eliyle bileğini tutup kontrol ediyor. i Arada yine, iTekliyor mu ne? i O zaman bir garip oluyor insan./ Ölüm sanki/ O iki atışarasındaki / Duraklama sırasında pusu kurmuş, bekliyor. / Yeter, sözbenim deyip, çıktı işin içinden./ Şimdi artık, emekli bir memur 0./ Hemenher akşam burada./ Yarım saat önce, yarım saat sonra, ama hiçaksatmadan./ Hiçbirini tammıyor. Hepsi ona yabancL"57

İlk kez 1988' de yayınlanan ve Zeynep'in am defterinden hareketlekurgulanan Ortadakiler'de kullandığı "hınzırlık" kavramım Bener, ilk basımı 1995'teyapılan ve Olcay'ın not defterine dayalı olarak kurgulanan Hınzır Kız adlıromamnda hem ad, hem de motif olarak kullamr. Olcay'ı MülkiyeWer Birliğilokalinin bahçesinde uzaktan izleyen emekli vali, bu kızın zeki, hırçınlıI<ve küstahlıkışıkları saçan bakışlarından hınzırlık okur. Önceden birkaç kez lokalde onu şair-fılozof5s biriyle otururken görmüştür. Daha ilk göz göze gelişte yargısım koyar:"Hınzır bir kızdı bu. Bu tür kızlara gerek var mıydı?"59 Olcay'ın arkadaşları Aysel veNurten'e göre de o "hınzır kız" dırGO.Emekli valiye göre hınzır olmamn ölçüsü açıkve cesur olmak, hiçbir şeye aldırmamak, gözü kara ve garip olmak, korkutucu birciddiyet içinde anlaşılmaz ama vazgeçilmez olmak, oyuncu olmak gibi niteliklerdirGl.Bu niteliklerden hınzırlık tammlaması değil olsa olsa güçlü bir kişilik çıkar. Gerçektehiç güçlü bir kadın sayılamayacak olan otuz yaşlarındaki Olcay da kendini hınzırolarak görmemektedir. Bu niteleme yalmzca emekli valinin kuruntu veyakıştırmasıdır. Okay'ın sevgi, cinsellik, annelik ve yaşam yönlerinden kimlik vegüvence sorunları vardır. Bu durumuyla Okay Türk romamndaki kadınlıkdurumlarım yaşayan ve sorgulayan Bovaryen kadın kişilerden herhangi biridir.Dolayısıyla erkek başkişinin yaşlılık, ölüm kaygısı, ve cinsellik gibi kaygılarım odakalan roman, Okay'ın "kendisi olmak" sorunsalım derinlikli ve bağımsız biçimdeişlemez. Zaten Okay'da valinin boşandığı Hale gibi "feminisilik krizleri" yoktur. Oara sıra siyasal kimlikle ilgili takıntılarına yamt arar. Ama temel kaygısı o yamtlardeğil örneğin düpedüz açlığı, gebeliği ve geleceğidir. Arka fondaki toplumsalsorunlar yazarın "aşk-ı memnu" yu "aşk-ı meşru" kılma sürecine eklenmiş,

56 Andaç, 2004, s.l 0757 Bener, 2005, s.II-13; Bener'in şiirleri üzerine genel bilgiler için bkz. Özçelebi, 2004a, s.444-45058 Metin Altıok olabilir.59 Bener, 2005, s. i6, i7GO Bener, 2005, s.3061 Bener, 2005, s.16, 145, 167, 191, 192

Page 15: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

romandan çıkarılsa pek de eksikliği duyulmayacak motiflerden ibarettir. Ne yazık kibu romanda Bener'in ana deği olan tekilleşme sorunu yoktur. Bihter/Okay,BehlüljOğuz'u değil Adnan Bey/Emekli valiyi seçer. Kadın kahramanerkeğiniiktidarın koruyuculuğu altına girerek kızının ve karnındaki çocuğungeleceğini kurtarmış; vali tekilliğinden ödün vererek yalnızlığından kurtulmuş vemudu sona ulaşılmıştır. Romanın dili iç dünyaların çözümlenmesi ve dışgörünüşlerin betimlenmesi sırasında daha akıcı olmakla birlikte, aynı cümlede iki kez"aldırmayan" sıfat-fıilinin kullanılması62, peşpeşe yerine peşi peşine63 biçimininyeğlenmesi, "burun burna" zarfının sıkça ve ünlü düşürülerek kullanılması64 gibi dilyanlışlarına rasdanmaktadır.65.

Hınzır Kız'da geçen iki motif, bu romanı Otobiyografı'ye bağlar. Birincimotif, lise mezunu olmasına rağmen kitap düşkünü olan, psikiyatr "Hoca" ya, onundeontolojik etiğine rağmen hasta duyguları yanında Elektral bir ilgi duyan ve valiyeÇalıkuşu'nun Feridesi'ni soran66 Okay ile, valinin yirmi beş yıldır tanıştığı ve bu süreiçinde sekiz-on kez gizlice birlikte olduğu, alkolik olan askeri yargıç kocası öldüğüiçin iki yıldır dul yaşayan 45-50 yaşlarındaki tarih-coğrafya öğretmeni Ruhanhakkında yine valinin "Ruhan ve Okay ... Çok mu sıradışı kimselerdi?"67diye içindenkendine soru sormasıdır. İkinci motif ise bir öğretmen olarak başına buyrukluğu,gerçek anlamda aldırmazlığı, serbesiliği, dulluğu, sürgünü ve baskıyı yaşayanöğretmen Ruhan tiplemesidir. Acaba Ruhan sıradışı bir kadın mıdır?

62 Bener, 2005, s.ll63 "Annesiyle babası peşi peşine ölüverince ... " Bener, 2005, s.55; Bener, Otobiyografı'de "peşpeşe doğan iki oğul" diyerek doğru söyleyişi kuııanır.64 Bener, 2005, s.14, 8565 Ortadakiler'deki dizgi yanlışları hem yazarın titizliğine, hem yayınevinin duyarlılığını aşıyor:kom(ün)iste s.85, ödedi(ği) s.236, serin (senin) s.244, yeni (y)etmeler s.282, sihip (sahip) s.331,oğlunda(n) s.374, İnsani (İhsani) s.416, ha(m)burgerci s.450; Bener, anı ve söyleşilerindebabasının Arapça ve Farsça bilgisinin kendisine de yararlı olduğunu söyler. Babasından öğrendiğibir Bektaşi ayin-i cem sofra duasında geçen nan ve ateşbaz sözcüklerini Arapça gösterir. Oysabunlar Farsçadır. Bkz. Bener, 2001 b, s.76; Kamu görevlisi iken resmi yazışmalarda eskisözcükleri, kendi yapıtlarında ise yalın Türkçeyi kuııandığını söyleyen ve dil duyarlılığı hiçkuşkusuz yüksek olan yazarın dikkatsizlik sonucu bazı isimleri yanlış yazdığı görülüyor. ÖrneğinOtobiyografı'de Trabzon'daki ünlü kaya manastın önce Sümene (s.86), sonra Sümela (s.189)biçiminde yazılmıştır. Aynı romanda dışarıda, içeride gibi standart yazım yanında dışar'da veiçer'de biçiminde yazımlar da vardır. "Fark etmezden gelmek" (s.476) yerine "görmezden gelmek,fark etmemiş gibi davranmak. .. " biçiminde bir deyim daha uygun olur. Bener'in sıkça kullandığıbir isim de "arka kanepe" dir. Bener, 2005'te arabanın arka koltuğu için "arka kanape" (s. 136),ön koltuk (s.97) ve Freudyen koltuk için "kanape" (s.103) denirken Otobiyografı'de arka koltukiçin ısrarla "arka kanepe" (s.219, 330, 399) denir. Otobiyografı'de bir yerde yanlış olarak"halüsünasyon" terimi geçer (s.244); bir yerde ise doğrusu yazılır: "halüsinasyon" (s.478). Bener,2004a, s.59'da: "halüsünasyon", s.216'da "hallüsinasyon" yazılmış. Ayrıca Bener, 2004a, s.288ve 292'de araba markası Suziki değil Suzuki olacak. Nemrut Dağı Doğu Anadolu'da değil GüneyDoğu Anadolu'da Adıyaman'dadır. Bener, 2004a, s.228; Otobiyografı'de ben anlatıcı başkişi olanbayan öğretmen, eşi ile birlikte buraya gider ve krater gölüne hayran olur (s.359).66 Bener, 2005, s.4l; Çalıkuşu'na Otobiyografı'de de atıf vardır. Burada, güncel durumunromantik Feride'nin döneminden çok daha acıklı olduğu vurgulanır. Bkz. s.35 i67 Bener, 2005, s.138

Page 16: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Otobiyografisini yazmış ve Ortadakiler'in Zeynep'i, Hınzır Kız Okay· ve Elif'inÖyküsü'ndeki Elif gibi Bener'e vermiş midir?

Bener'in ben-anlatıcırıın kadın olduğu ilk romarıı, Elif'in Öyküsü'dür.Ebubekir Hazım Tepeyran'ın Küçük Paşa ve Gülten Dayıoğlu'nun Fadiş ve YeşilKiraz'ındeki gibi "üveyevlat" motifine yer veren Elif'in Öyküsü, kurgusubakımından bir yandan Ateşten Gömlek, Yaban gibi not/anı defterine dayalıromanlara, bir yandan da Bener'in Ortadakiler'deki Zeynep'in hatıra defteri, HınzırKız'daki Okay'ın not defteri, Macellos Da Vinci'nin Akılalmaz Maceraları'ndakiMacellos'un elyazması ve Sıradışı Bir Kadının Otobiyografisi'ndeki öğretmenin notdefterine dayalı kurguya benzer. Kentli bir romancı ve kent romancısı olan Bener'inromanları arasında pek ilgi toplamayan 17 yaşındaki köylü kızı Elif'in Öyküsü'ne,savunmadan çok edebiyatla ilgilenen yaşlı avukata baro başkanının, Elif'in kargacıkburgacık yazısıyla 15 okul defteri sayfası tutan ve 17 Mayıs 1979'da sonlanananı/ günlük defterinin fotokopisini avukat-yazara verip kızın davasını üstlenmesiniistediği görüşmeyle giriş yapılır. Böylece roman üstkurmacalı bir metin olarak başlar.Yazar anıları bir gecede okur. Ertesi gün tutukevine kızı görmek için gittiğindeElif'in jiletle bileğini kesip hastaneye kaldırıldığını öğrenir. Başhekim, yazara hekimgömleği giydirip jandarmaların gözetimindeki Elif'i ona gösterir. Bu girişimi Benerkendi anılarında "Yalruzlar'daki operatörü anlatabilmek için operatör bir dostumunyardımıyla, doktor kılığında altı saatlik ameliyatlarda bulundum"68 der. Dolayısıylabu anlatırun gerçeğe dayalı olma olasılığı çok yüksektir. Ancak yazar Elif'i bir bileğiyatağa kelepçeli betimlerken ulaştığı gerçekçiliği, bu kılık değiştirmeyi "öyle yaptık"diye geçiştirirken sergilemez. Öykünün gerçeğe dayalı olması ile gerçekçi olmasıarasında, yaşam ve anlatım farkı bulunmaktadır. Yazar da bu durumun bilincindeolarak, romanın sonraki bölümlerini Elif'in güncesinden olduğu gibi aktardığınıvurgular. Yani görülecek eksiklikler Bener'in temsilcisi olan avukat yazarın değil,Elif'indir. Romanın sonunda da üstkurmacaya yeniden dönülmez. Bu durumdaromanda yazara ait olan bölüm, "Elif'in Avukatının Önsözü" başlıklı sayfalardanibarettir. Yazar bu yöntemi Elif gibi bir köylü kızının dil ve düşünce düzeyini dahaiyi yansıtacağı gerekçesiyle seçtiğini belirtmektedir69.Romanda birinci, ikinci veüçüncü defter adıyla üç bölümden oluşan 200 sayfa vardır. Bu, 15 okul defterisayfası olduğunu söyleyen Bener'in öyküyü bir yandan yeniden düzenlerken biryandan da kurguyu genişlettiğini göstermektedir.

Elif'in Öyküsü, doğumu ve çocukluk anılarından on iki yaşına değin bir kızçocuğunun ergenleşme ve bedensel açıdan kadınlaşma sürecini içeren bir oluşumtomanıdır. Erhan Bener'in kurmaca düzenlerken sıklıkla yararlandığını belirttiği birpsikolog dostu vardır: Ankara Üniversitesi Psikoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Neriman Sanurçay. Samurçay'a göre "psikolojik romanın büyük ustası" ErhanBener, onların yaptığının fazlasını yapmaktadır70• Aynı zamanda Bener Bakırköy

68 Andaç, 2004, s. 11569 Bener, 1994, s.6; Andaç, 2004, s.9470 Bener, 2003a, s.8; Andaç, 2004, s.97

Page 17: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Akıl Hastalıkları Hastanesi'ndeki bir dostundan da psikiyatrik bilgi ve deneyimkonusunda yararlanmıştır.71

Bener'in psikoloji ve psikiyatri bağlamında edebiyat ile tıp arasında kurduğuverimli ilişkiye vurgu yapılmalıdır72. Bu kurmaca ustasının araştırmacı tutumu,özellikle Peyami Safa'yı hatırlatmaktadır. Bu bağlamda Tanpınar'ın rüya estetiği veSaatleri Ayarlama Enstitüsü'ndeki psikolojik yetkinliği de anılmalıdır. Bener'in Elif'egördürdüğü rüyalar iki açıdan dikkat çekicidir. Öncelikle Elif bedensel gelişimini birbakıma ırmak rüyaları aracılığıyla fark eder. İkinci olarak, Elif'in rüyalarından birindegeçen uçma motifi, açıkça belirtilmeksizin bilinçli olarak düş azması durumunusimgeler. Bener'in romanın ilk basımındaki bazı erotik ögeleri sonradan çıkarması veElif'in "abim" dediği ev sahibi beyin herşeye rağmen sergilediği olgun yaklaşımgenellikle Faustyen erkek-Bovaryen kız ilişkisini işleyen Bener'in tipleri arasındaHınzır I<ız'daki "hoca" ile birlikte etik davranışı bakımından dikkati çeker73.

Mezhep kimliği sorunları da roman ilk yayınlandığında yapılan tartışmaların aksineinsancıl ve nesnel bir tutumla ve çok arkada kalan bir motif olarak işlenmiştir.

Ekim 2004'te basılan Sıradışı Bir Kadının Otobiyografisi adlı roman, GaziEğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışmanlık ve RehberlikAnabilim Dalı mezunu bir bayan öğretmenin; kendisinden on-on beş yaş büyük,felçli annesiyle birlikte yaşayan psikolog doktora hocasına yazdığı on dosyalıközyaşamöyküsü, anı ve mektup karışımı metinden oluşur. Trabzonlu74 öğretmen,konuşmalara çok az yer vererek hayatına giren Reşit (Trabzon-Ankara), Emre cieniFoça-Ankara), Deniz (Trabzon-Van), Fırat (Van-Bitlis-Gevaş), Hikmet (Ankara-Amerika) ve Muammer (Ankara) ile ilişkilerini, yaşamının dönemeçlerini ve kişilikgelişimini, bir zamanlar asistanı olduğu "Hoca" ya yazdığı yaşamöyküsü7Snde anlatır.Bu öykü aynı zamanda bir günah çıkarma76 ve arınma (katarsis) dır. Öğretmen,hocasından ve hayattan üç şey umar: Sevgi, anlayış, yardım.

71 Bener, 2001b, s.44, 7072 Bkz. Bener, 2001b, s.217-22373 Olcay şöyle düşünür: "Bir daktanm hastasıyla ilişki kurması, deantalaji kurallarınaaykırıymış!" Bener, 2005, s.6174 Öğretmen "Annem anne tarafından Çerkez" (s.28) derken Elif "Anam GÜrcüköyıü ...Gürcüköylülerin aslı Kajkasyalıymış. Saçları sarıydı. Ben ona çekmişim. " der. Bener, 1994, s.23,136; Bener de Andaç'a "Babaannem Azize hanım tipik bir Çerkez kızıymış. " bilgisini verir.Andaç, 2004, s.21; Bu otobiyografık veriler arasında tesadüfe dayalı olmayan bir bağlantı olduğusöylenebilir.75 Bener, 2005'te Olcay da yazdığı not defterinde "yaşamöyküm" dediği geçmiş yaşantı veizlenimlerini anlatır (s.5, 50, 56).76 Psikoloji bilim uzmanı olan ve aynı alandaki doktorasını yarım bırakan öğretmen, Hoca'yamektubunun başında günah çıkartma mantığıyla hareket etmediğini söylemekle birlikte, içtenliklekendini anlatacağını sürekli yinelerken arındığının ve baca temizliği yaptığının bilincindedir."Günah çıkartma" (confession-itiraf) Bener 2005'te de dört kez (s.66, 103,104,127), "bacatemizleme" terimi ise iki kez (s.50,58) geçer. Bener Andaç'a Hıristiyanlık ile İslamiyet arasındagÜnah çıkartma ve baca temizleme yöntemi açısından karşılaştırma yapar ve Hıristiyanlığı bukonuda daha gelişmiş bulur. Andaç, 2004, s.191; Bu görüş daha önce Tanpınar tarafındansavunulmuştur.

Page 18: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Bener bu romanla ilgili olarak kendisiyle yapılan söyleşilerde77 öğretmentıpını üç kadına ilişkin bilgileri birleştirerek yarattığını söyler. Yazar bir öyküincelemecisi olarak tip yaratmanın, tipin kendi tutarlılığını koruması şartıyla,kutlanması gereken bir beceri olduğunu belirtir,78. Bize göre Bener, incelediğimizromanlarında Emma Bovary tipinin yerli çeşitlernelerini sergilemiştir. Bovaryen tipinzaaflarını gidermek için çabaladığı da gözlemlenmektedir. Otobiyografi'de bukonuda önemli veriler bulunur79. Öğretmenin yetiştiği mekanlar da bu kanıyıgüçlendirmektedir. Başkişinin ilk Bovaryen mekanı, sandık odasındaki gömmedolaptır80. Bu kapalı ve dar mekandan, kısa süre sonra biraz daha geniş bir mekana,küçük odaya kendini kapatır81. Kahramanın üçüncü dar ve kapalı mekanı, tam damanastır benzeri Kuran kursu odasıdır. Cami eski yıkık, kararmış taş duvarlarıyla,kapkara demir parmaklıklı pencereleriyle Ortaçağ zindanlarını andırır. Kursunyapıldığı yer ise caminin karanlık, küflü, havasız, taş zerninli, küçücük demirparmaklıklı penceresi örümcek bağlamış ufacık bir odasıdır. Hoca çocukları şeytanve iblislerle korkutur.

Kimse başkişiye "masal ve öykü kitabı almamıştır. Yalnız babası boyamakitapları almış; bu kitaplar onun düş gücünü zenginleştirmiştir82. İlkokulda en yakınarkadaşı, sonradan bütün yaşamı boyunca kendisine yardım edecek olan ErkekFatma'dır83. Bu döneminde farklı sözcüklerle anlattığı hamam ve sünnet oyunu gibiyaşantılar, Elif'in anılarıyla benzeşir84. Öğretmen okuduğu çocuk kitaplarından sözetmez. Ancak Elipıs ve Bener86'in okuduğu kitaplar hemen hemen aynıdır.Öğretmenin okuduğu kitaplar klasik romanlardır. Oburcasına okuduğu buromanlardaki mekanlara, kişilere ve aşklara imrenir. Kendisi için balkonlaratırmanan, düello eden, ölümü hiçe sayan bir sevgilisi olması için dua eder.Düşlerinde kendini onların arasında görür87. Emma'yı andıran öğretmen, beklediği

77 Tunç, 2004a, s.26; Özel, 2004, s.6-13; Tunç, 2004b, s.2-5; Öztop, 2005, s.68-76; Ateş, 2005,s. 1 8- 19;78 Karabey, 1982, s.89-9179 Şu cümleler bu bağlamda anılma1ıdır: "Hepimizin düşü yakışıklı bir delikanlıyla evlenip yuvakurmaktı (s.82). 'Beklediğim beyaz atlı prens bu işte, ' demiştim kendi kendime (s.95). "80 "O dolap, beni dış dünyanın baskısından, tehlikelerinden koruyan bir ana rahmi gibiydi". s.27;Bener, 2003a, s.59-60, 481SI "Yıllarca o odada oturup kalktım, ders çalıştım, saraylarda yaşayacağım günlerin, beni osaraylara götürecek beyaz atlı prensin, doğrusu şehzadenin düşlerini kurdum. " s.2782 Otobiyografi, s.50; Krş.: "İlkokul birinci ve ikinci sınıfları Sivas 'ta, çifte minareli camininbitişiğindeki, adı sanırım Merkez İlkokulu olan bir okulda okudum. " Andaç, 2004, s.3 1; Öğretmen,Bener'in okuduğu okulu betimliyor gibidir.83 Krş. Elif'in Öyküsü'nde: İsmihan.84 Krş Otobiyografi, s. 27, 30, 65; Bener, 1994, s.66, 134 (Sünnet oyunu ve kaynar suyla yıkamamotifi aynı). Göğse tas bağlama motifi de Bener, 1994, s.98 ve Bener, 2003a, s.59'da tekrarlanır.85 "Hazreti Ali 'nin cenkleri, Hayber Kalesi, Yusuf ile Züleyha, Şahmeran, Billur Cengi, KerbelaVakası, Kerem ile Aslı... "Bener, 1994, s.5386 "Hazreti Ali'nin Cenkleri, Hayber Kalesi, Alamut Kalesi gibi risaleler elimden düşmezdi."Andaç, 2004, s.3587 Otobiyografi, s.93

Page 19: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Rodolpho'yu asla bulamayacaktır. Ancak Deniz ve Fırat ona düşünce kitapları verirve politik bilinçlenmesine katkıda bulunurlarBB.

Otobiyografi, mekan genişliği bakımından Türkiye'yi doğudan batıyakuşatır. Bu seyirde dört ana durak vardır: Trabzon, Ankara, Yeni Foça ve Van-Gevaş. Bunlardan Yeni Foça, Dönüşler romanında da ana mekandır. Mekan veçevre betimlemeleri, Yeni Foça'yı görmüş, gezmiş ve tanımış birinin yapabileceğibetimlemelerdirB9. İki romanın benzerliği yalnızca ortak mekan değildir. Yazarınyaşamı ölüm, birliktelik/yalnızlık ve itaat/haksızlığa karşı çıkma izleklerini "cilıanabir daha gelmek hayali"9oaçısından işlediği Dönüşler ile Otobiyografi, gerçekte tekbir sorunu tartışmak için kaleme alınmıştır: Kader91. Yazar, trajiği bu "irade-icüziye" tartışması içinde yakalamaya çalışır. Yaşamının ve yazarlığının en olgunçağlarını yaşayan yazarın temel sorusu da bütün bilim, felsefe din ve sanatetkinliklerinin yanıt aramaya çalıştığı "insanın bu dünyadaki yeri ve anlamı nedir?"biçimindeki trajik sorudur. Yazarın gizemci ve esoterique öğretilere gitgide dahayatkın olmaya başladığı gözlemlenmektedir92. Bu süreçte yazar Freud'dan Jung'a,libidodan arketipe, pozitivizmden panteizme doğru bir dönüşüm içindedir. Ulaştığınokta, hiçbir zam~n kanıtlanmamış olan "davranışların kökeninin (antropolojikdeğil) genetik93ve arketipal94oluşu" düşüncesidir. Bener'in bütün yapıtları bir kimlikarayışı etrafında döner. Bu bakımdan özellikle Dönüşler ve Otobiyografi, psikolojikolduğu kadar felsefi roman olarak da nitelenebilir. Bu düşünce Dönüşler'de"Değişmeyen Senaryolar Kuramı" diye anılır. Otobiyografi'deki öğretmenin detemel trajedisi, kadere karşı savaşmanın gereği veya gereksizliğidir95.Hınzır Kız'daki"Hoca" nın ta kendisi olan Hoca, öğretmen için ilahi bir varlık, hatta Tanrı gibidir.Olcay'ın da, öğretmenin de, aşklarını anlamazlıktan geldiğinden yakındıkları96ve tekumut olarak gördükleri97 Hoca, öğretmenin gözünde bir idoldür. Öğretmen, birmüminin Tanrı'sına aşkı gibi, Hoca'ya karşı adeta kutsal bir aşk besler9B.Kahraman,herşeyden sonra O'na dönüşle rüştüne (emancipation: yazarın terimiyle tekilleşme)erip özgürleşeceğine ve kurtuluşa ereceğine inanmaktadır. Bu hoca belki Bener'inbabası Raşit Bey, belki amcası Cernil Sena, belki ilk tutkulu aşkı Nesrin Hanım, belkibir psikolog veya psikiyatrdır. Bunların tümünün bir alaşımı olması ise daha büyükbir olasılıktır.

88 Hınzır Kız Olcay da kitap tutkunudur. Sık sık kitap alacak parası olmadığından yakınır. Emeklivalinin evindeki kitaplara hayran kalır.89 Andaç, 2004, s.236'daki resme göre, Bener 1984'te ailesiyle Foça'dadır.90 Bener, 2004a, s.84, 139, 154, 188 ve 219 (reenkamasyon)91 Bener, 2004a, s.38, 57, 84, 86, 91, 152, 153, 195,272,276,29792 Bu bağlamda "bol ödüllü" bir yazar olarak anılan Bener'in Dönüşler'de Yunus Emre'nin"devriye" anlayışına atıfta bulunması ve (Bener, 2001b, s. 251) 2003'te bütün yapıtlan dolayısıylaaldığı "Dünya Kardeşlik Mevlana Vakfı" ödülü anılmalıdır.93 Otobiyografi, s.21; Bener, şaka olarak belirtse bile, yazarlığına gen yapısı oluşurken formülebir damla romancılık katkı maddesi kanşmış olabileceğini söyler. Tunç, 2004, s.2594 Andaç, 2004, s.85,17595 Otobiyografi, s.996 Bener, 2005, s.54; Otobiyografi, s.1297 Bener, 2005, s.149; Otobiyografi, s.51O98 Otobiyografi, s.ll, 433

Page 20: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

II. Kırmızı Karanfıl'den Tanrıkadın'a: Sıradışı Bir ÖğretmeninOtobiyografisi

Roman ve öykülerinde pek çok. öğretmene yer vermesine karşılık Beneröğretmen değildir. O nedenle öğretmenlik mesleğinin kendine özgü değerlerini veyaşantılarını anlatmak yerine bir bireyolarak öğretmenlerin kişilik çatışmalarınıanlatır. Bu bakımdan ona öğretmenler romancısı dense bile öğretmen romancıdenemez. Bener'in yazar kimliği ile öğretmenlik mesleği örtüşmez. Türk öykü veromanında çok ödüllü yazar Bener gibi edebiyat dünyasına ödüller alarak girmişbaşka bir yazar, Feyza Hepçilingirler, hem öğretmenler romancısı, hem de öğretmenromancı olarak nitelenebilecek bir kalemdir.

FH'nin şimdiye dek yayınlanmış iki yol romanı romanı vardır99:

1. Kırmızı Karanfıl Ne Renk SolarlOO2. Tanrıkadın 101

KI<:'de iki anlatıcı vardır. Ben anlatıcı (1. teklik kişi) ağzından anlatılan olay,"şimdi" de geçer. Tarih 1983-1984 yıllarıdır. O anlatıcı (3. teklik kişi) ağzından geridönüş tekniğiyle anlatılan olaylar ise, otobiyografık özellikler taşıyan çocukluk vegençlik yaşantılarından oluşur. Tarih 1940'ların sonundan "şimdi" ye değin uzanır.Olay kısaca şöyledir: Babası Girit göçmeni, anne tarafı Midilli göçmeni olan SibelCeylan 1948 Ayvalık doğumludurlOZ. İlkokul öğretmeninin diğer öğrencilere örnekgöstererek öğretmenlik bilinci aşıladığı Sibel, önce yatılı olarak öğretmen lisesindeokur. Ardından İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu ve İstanbul Üniversitesi EdebiyatFakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirir. Haluk Gökşen ile evlenir. Birsüre liselerde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra, Milli Eğitim Bakanlığının açtığısınavda birinci gelip Buca Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı ÖğretmenliğiBölümüne öğretim görevlisi olarak atanan Sibel, Yeni Türk Edebiyatı dersindeKadro dergisinden ve Nazım Hikmet'ten söz ettiği, Mehmet Akiri "az" işlediğigerekçesiyle bir öğrencisi (tC) tarafından imzasız bir ihbar mektubuyla şikayetedilir. Açılan soruşturmayı İİBF'nden bii: profesör (A.G.) yürütür. 2547 sayılıyasanın 7. Maddesinin 1 (le) bendine göre103 KTÜ Eğitim Fakültesine atanır. ,Başkişive öğrencileri, bu atamayı sürgün olarak algılamaktadırl04. İdari yargıya adli açıdanyapılan yapılan itirazla başlayan yargı süreci, "Soruşturma dosyasının karar vermeyesalih olmadığı"lOS yargısıyla lehine sonuçlanır. Bu sonuç aynı zamanda bir istifa vebir boşanma kararı ile örtüşür. Eşinden ayrılır. Ayrılış sorgulaması, akademisyen ve

99 Kırmızı Karanfil Ne Renk SoiarTdan sonra iki romanın sırada olduğu haberi varsa dabunlardan biri yayınlamnamıştır.100 Hepçilingirler, 1998b, (Bundan sonra KK olarak anılacak)101 Hepçilingirler, 2002, (Bundan sonra TK olarak anılacak)102 KK s 58103 " ... bu· kanunda belirlenen yükseköğretimin amaç, ana ilkeleri ve öngördüğü düzene aykırıharekette bulunanları ... denenmek üzere başka bir yükseköğretim kurumuna atamak" Sibel bubendi "eşya takası" na benzetir. Bkz. KK, s. i i i104 KK, s. 54, 58, 59, 65, 122, 171,213105 KK, s. 228

Page 21: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

kadın olarak Sibel'in kimlik açısından oluşum sürecinin sonunda manevi rüştünüedinmesine yol açar. Artık başkişi haksızlığa karşı direnişl06 ile birlikte yalnızlığıseçmişlO?ve kendi-olma108olgunluğuna ermiştir. Sibel öğretmen, kendini arketipalaçıdan çileci bir ermiş olarak görmektedir: "Derviş ruhumun zorluklarda sınanmayabayıldığını anladım"109. Önünde başat olarak bundan sonra azimli bir yazarlıkserüveni vardır.

Olaydan da anlaşılacağı gibi KK bir "oluşum romanı?' dır. Ben-anlatıcınınanlattığı düz çizgili olayın kurgusu bakırrundan dramatik roman kategorisine girenKK, türsel alaşırru, psikolojik betimlemeleri, iç konuşma ve çağrışımları ilemodernist roman özellikleri göstermektedir. O-anlatıcının konuştuğu bölümlerdegeriye dönüşlere sıkça rastlanır ve bu dönüşler çocukluğa değin uzananözyaşamöyküsü verileri içerir. Sibel ve o-anlatıcı annesini küçük yaşlarda yitirmiş,anneannesinin yanında yetinmeci, çileci ve zor bir çocukluk dönemi geçirmiştir.Babası onunla uzaktan ilgilenmiştir. Haluk ile mantık evliliği yaprruştır. Ailedeçalışmasına gereksiz gözüyle bakılmış, evi ve iki çocuğunu ihmal ettiği suçlamalarıkaynanası Hayriye'nin yoğunlaştığı temel eleştiri olmuştur. Kaynanada gelinine karşıyapısal insanbilim açısından arketipal tutumlar gözlemlenmektedir. Kardeşi Orhan'ıdoğururken annesinin ölmesi üzerine küçük yaşta öksüz kalan ve anneannesininyanında büyüyen Sibel'e kaynanası bu öksüzlüğü hep bir suçlama olarak hatıtlatır."Gelin" rolünü oynayan "kadın"l1o ile "öğretmenlik" rolünü oynayan "insan"l1 ı,Sibel'in kendi-oluş sorgulamasının diyalektik kutuplarını oluştururl12. HayriyeHanım'a göre Sibel anne elinde büyüse, gelin ve anne rolünü meslek kadını olmayayeğleyecektir. Gerçekte çok yoğun annelik duygularına sahip olan Sibel, buduygusunu öğrencilerine de yayan biridir113. çünkü; "becerebileceğim tek rolüoynuyorum, öğretmenliği"114.Romanda ders vermeyi, sınıfı, öğrencilerini özlediğinibelirten pasajlardaki duygu yoğunluğu, Bener'in hiçbir öğretmen kişisinde yoktur.Sibel Hanım; Bener'in kişileri gibi yaşamını anlatan ya da yaşarru anlatılan kişilerolmanın ötesinde; yaşarruna ve mesleğine "içeriden" bakan biridir. Bu içeridenbakış, kadınlığı Freud-Adler-Jung psikolojisiyle anlatan Bener'e göre daha sahici ve"içten" dir. Bu içtenlik, yaşamın ince ayrıntılarındaki insani duyarlılıkları ve kadınlığıkendi doğallığı içinde anlatan Feyza Hepçilingirler'i; kadınlık durumunu çoğunluklacinsellik: yaşantıları ve erkek deneyimleri "üzerinden" anlatan Bener' den dahabaşarılı kılmaktadır. Bu noktada Fethi Naci'nin bir görüşüne değinmek zorunlugörünmektedir. Fethi Naci, Sibel'in çocukluğunda komşu kızı Birsen ile aralarında

106KK, s.11, 166,203,213,222107KK, s. 66, 71, 72, 155,212ıosKK, s. 15,22,49,106,185,206,212,228,229; Yazar bir söyleşide "kendi-olmayı başardığı"m söyler. Şannan, 2001, s.2ı09KK, s.94lıoKK,s.31,32,33,35,39,51, 106, lll, 154, 194,202ııı KK, s.l 4, 18, 27,40, 49-50, 6 I, 62, 65, 87, 194, 225, 226112 Gürsel Aytaç, romam meslek kadınının kimlik savaşımını YÖK uygulamaları ileilişkilendirerek içerik açısından yenilik yaratan bir yapıt olarak niteler. Aytaç, 1999, s.366-368113 KK, s.14, 143, 173, 176114 KK, s. 122

Page 22: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

geçen cinseloyundan yola çıkarak yazarı imgelem gücü ve yüreklilik açısındanöver115. Bu övgü romanın değerlendirilmesinde indirgemeci ve seksist bit bakışaçısına yol açabilir. Oysa kimlik oluşumunu yaşamının merkezine yerleştiren Sibel'inotobüs yolculuğu sırasında gördüğü bir rüya, erotik veya pornografik sözlerebaşvurmadan kadın sı veya cinsel duyguların anlatılabileceğinin başarılı bir örneğinioluşturur. Müeddep üslubuyla dikkati çeken bu rüyada Sibel'in Haluk ya da Faikolmayan "katışıksız bir sevgili" ye sokulup hazzı ve sevgiyi duyumsamasıanlatılır116.Buna karşılık, Fethi Naci'nin değindiği sahnelere Bener'in Elirin Öyküsüveya Otobiyografi'sinde sıradan ve açık saçık biçimde birkaç yerde rastlamakmümkündür. Bener'de anlatılan olay, Hepçilingirler'de ise anlatım biçimi önplandadır. Dolayısıyla Fethi Naci'nin görüşü Bener'e daha çok uyar. K.K'davurgulanması gereken ana izlek, Bener'in erkeğe dayanmadan bütünlenemeyenkadınlarının aksine kendi ayakları üstünde durma savaşırnı veren, aydınlanmış vebireyleşmiş "güçlü kadın" imgesidir. Sibel öğretmen boşanmadan sonra çocuklarınınbakımını da üstlenen ve kendini/doyumu işinde bulan "Cumhuriyet kızı" dır. Elif,Hınzır K.ız Olcay ve Otobiyografi'deki ben-anlatıcı öğretmen bütünleniş çerçevesinisomut erkeklerde bulurken Sibel Öğretmen soyut Aydınlanma ve Atatürkülkülerinde kendini gerçekleştirir. Sibel'in bu bağlamda iki örneği vardır önünde:Onu öğretmenliğe özendiren ilkokul öğretmeni ve Sibel'in

"Hiç evlenmemiş, bütün enerjisini fakülte çalışmalarına ayıran, öğretmenokulundan yetişmenin ve yıllarca bu okullarda hizmet vermeninçelikleştirdiği bir eğitim anlayışıyla öğrencilerini okula girdikleri andameslektaşlığa kabul eden, soyu hızla tüketilmeye çalışılan bir öğretmenkuşağının son temsilcilerinden, inancından ödün vermeden, inandığıdoğruları insanın yüzüne tokat gibi indiren kadın"

sözleriyle nitelediği Huriye Hanım. Biri onu mesleğe yönlendirmiş; öbürümeslekteki doğru duruşu yaşamıyla örnekleyerek göstermiştir. Huriye Hanım'ınSibel'e ışık tutan görüşleri, Atatürk üslubunu andıracak biçimde şöyle anlatılır:

"Öğretmen, yarını avucunda tutar efendiler, öğretmen deyince orada birazdurun bakalım. Atatürk boşuna mı güvendi, boşuna mı dayandıöğretmenlere. Toplumun hep önünde olmalıdır onlar, otuz yıl, kırk yıl, elliyıl önünde. Onlar önde yürümezse kim tutacak bilime, sanata, uygarlığagiden yolların meşalesini?"117

İzmir'den uğurlanırken, onun çok sevdiği ve onu çok seven öğrencileriSibel'e birer karanfil vermişlerdir. Bu karanfiller tek tek solar ve Sibel onları atar. Buarada gülün önce boynunun bükülüp sonra solduğunu, karanfillerin ise öncesolduğunu, sonra boyun büktüğünü fark eder. En son solan karanfili kitabının

115 Fethi Naci, 1998, 8. 281-281116 KK, 8.76117 KK, 8.14

Page 23: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

arasında saklar. Romanın son cümlesi, "sanatçının kutsal telaşı" nı, Don Kişotruhunu veya daha iyisi] ean d'Arc ülküsünü özlü biçimde yansıtır:

''Yarın dilekçemi alacağım dekandan, kor karanfilimi onun arasındakurutacağım. Uçamaz da düşer kalırsam bir yerlerde, salarsam,.ölümsüzlüğün anısını o yaşatsın."118

Karanfıl, romanda kararlılığın ve direncinin simgesidir. Bu simge,Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde kadın duyarlılığının ve analığın yapıcı öfkesininşairi olan Gülten Akın'ın 1956'da yayınlanan Rüzgar Saati adlı şür kitabındaki"Kadın Olanın Türküsü" şürinin dizelerill9 ile yine aynı şairin 1971'de yayınlananKırmızı Karanfıl adlı şiir kitabındaki İlkyaz şiirinin dizelerini120çağrıştırmaktadır.Ayrıca romanda çeşitli biçimlerde yoğun bir şürsellik gözlemlenmektedir. Yazar, beşbölümün her birine ayrı bir şairin dizelerini alınlık (epigraf) olarak koymuştur:

1.GültenAkın: "Gidilir siyahaıÇünkü siyahtan dönülmez" (s.7)2.Hüseyin Yurttaş: 'CVardın/Bir uçurumun başında durdun" (s.47)3.Leyla Şahin: "Söz kendini anlatır ve zulüm/Ucuza satar ruhunu" (s.123)4. Hulki Aktunç: ''Yangın kavmindeniz ne giysek alev" (s.183)5.Hilmi Yavuz: "Ve hüzün en büyük muhalefettir şimdi" (s.205)

Bu alıntılar dışında Mehmet Emin Yurdakuı'un Anadolu121, AhmetHaşim'in Karanfıl122, Nazım Hikmet'in Kuvayı Milliye Destanı'ndan123montajlar/iktibaslar dikkati çeker. Romanın birkaç yerinde de türkülere göndermevardır124.Ben-anlatıcı kendini şürsever" olarak nitelemektedir12s. Şiirsever anlatıcınve elbette yazar, roman dilinin en güzel pasajlarında şairane anlatımı yeğlemişlerdir.Bu şairane ve romantik betimlemeler, Türkçenin ve Türk romanının ulaştığı dil

ı18 KK, s.93, 230; Bir söyleşide yazar, "Ölüm her an elimizi uzatıp tutabileceğimiz kadaryakınımızda. Hayattaki tüm çabalarımızın da aslında ölüme karşı verilen bir mücadele olduğunainanıyorum. " der. Alptekin, 2000, s.4ı19 "Git oldu can, sürgün geldi dayandı/ Sürgün yine geldi dayandı/ Kitapları topladım, çocuklarıgiydirdim/ Hadi de doğrulalım Dranazın karına/ Biz nereye düşeriz, halklakir fıkara/ Her bahar,her yaz gurbette/ Sılaya dönmesi olur velakin/ Ne sılamız belli, ne gurbetimiz/ Çiğdemi Ardahanyaylalarında/ Nergisi Sinop 'ta/ Van 'da koparmışsak sarı gülü"120 "Ah, kimselerin vakti yok/ Durup ince şeyleri anlamaya/ Kalın fırçalarını kullanarakgeçiyorlar/ Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya/ Yitenler olduğu görülüyor bir türküyüaçtılar mı/ Bakıp kapatıyorlar/ Geceye giriyor türküler ve ince şeyleri Memelerinde biraz irin,biraz balık ve biraz gözyaşı/ Bir devoluyorsun deniz deniz denizi Sisin dere ağızlarından sokulupakşamları/ Fındıklarımızı basıyor/ Neyleriz kararan tomurcuklarıl Çocuklarımıza yalvarıyoruz: Açdurun biraz/ Baba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüş/ Toprağa tutku, kendinden dolayı/Kulaklarımızı tıkıyoruz: Para para para/ Kulaklarımızı açıyoruz: Kavga kavga kavga/ Sorar belkibiri: Kavga ama neden kavga"12IKK,s.118122 KK, S. 100123 Kadınlar: KK, s.64 ve KK, Davet: s:74124 KK, s.112, 113, 117125KK, s.158

Page 24: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

becerisini bir kaclın yazarın kaleminden sergiler126.Bunlardan yalnızca üçünü a)ağaçla özdeşleştirdiği dirençli kişiliğini sergilemek ve Bener'in Otobiyografi'deSümela'yı anlatmasıyla karşılaştırmak, b) annelik duygusunu dile getirmek, c) sözressarnlığı açısından aşağıya almakta yarar görülmektedir:

1."En az Sümela kadar ilgimi çeken iki şey daha var. Biriyamaçlardaki bitki örtüsü. Toprağın görünmeyeceği bir sıklıkta ağaçlarınaltım kapatan çiçekler, inamlmaz güzellikteki dağ menekşeleri ... İkincisiyamnda durduğumuz su... Bu deli suyun ortasında bir ağaç. İşte bu,gerçekten inamlmaz. İki yanından dalgalarla geçen ve çepçevre gövdesinikuşatan suya alclırmadan, ortada dimdik duran bir ağaç, öyle yeniyetmefalan değil. Belli ki uzun yıllarclırburada ve yerini bu çılgın suya kaptırmayahiç niyeti yok."127

2.Yapayalmzım, sesleri bitti, görüntüleri silindi. Ozan mutfağa mıyürümüştür telefondan sonra, Özlem yeniden yatağına girip örtüyü çekmişmidir başına? Belki ağlıyordur, babasına küsmüş olabilir telefonu elindençekip alclığıiçin. Bana kırılmış olabilir, dersleriniz nasıl, diye bile sormadım.Belki kırmızı kurdelesini anlatacaktı bana, belki öğretmenin onu nasıl sımfagösterip, işte Özlem gibi olun dediğini. Telefondan sonra hemen odayagirmek gelmiyor içimden. Şöyle bir dolaşıyorum bahçede, Karadeniz' ebakıyorum, ağaçları yokluyor, çiçeklere dokunuyor, tekrar bakıyorumKaradeniz' e. Sakin uslu uslu yatıyor yerinde. Herhangi bir taşkınlık yapacakgibi görünmüyor."128

3. "Kat kat beyaz tüllerin arasından yeşilin her tonuyla harelenmiş birdeniz, özenli bir ressamın fırça darbeleri, az açık, şimdi bir ton koyu, azdaha koyusuyla şöyle incecik bir çizgi, şuraya çağla yeşili birkaç minikbenek, dikkatli gözler için, zehir yeşilinden küçük açılımlarla çimen yeşilinebir geçiş, dalgalarla tablonun sağ üst ucuna kadar, sol altta onlarla kontrastoluşturacak beyaz noktalar, papatya tarlası gibi evler; kıyıya özel bir dikkatisterim, gerçek bir dantel, her girinti ve çıkıntı ayrı ayrı işlemeli."129

Yukarıda üzerinde durulan önemli noktaları yanında KK modernistromamn türsel girişikliğini de olgun bir biçimde sergilemesiyle dikkat çeker.Romamn otobiyografik yönü açıkça ortadadır. "Bilinçaltım çıfıt çarşısı gibi. Benistemeden ne çok şey birikmiş orada"130sözlerinden bir arınma (katarsis) ve itiraf(confession) süreci yaşadığı anlaşılan yazar, yazılarında ve söyleşilerinde

126 KK, s. 9, 43, 50, 63, 66, 67,155,211,219,223,229; Burada dil başarısı ve özeni vurgulananyazarın romanındaki bazı dizgi yanlışlarına, Bener'de yapıldığı gibi, değinmekte yarar vardır.Aleytarı (aleyhtarı olacak) s.145, sofradan kalmasının (kalkmasının olacak) s.202, vadalaşmış(vedalaşmış olacak) s.212, allah (Allah olacak) s.223-224127 KK s211128 KK' s' 155129 KK: s:2 19-220130 KK, s. 191

Page 25: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

yaşamöyküsüne ilişkin ögeleri içten bir biçimde dile getirmıştır. Bu verilerdeğerlendirildiğinde, yazarın "Ben kimim? Dünya nedir? Neden yaşıyorum?"sorularıyla özetlediği ve "varlık problemi" diye adlandırdığı ilk kimlik ve dünyagörüşü dönüşümünün, Hüseyin Rahmi romanları okuyarak gerçekleştiği görüıür!31.Feyza Hepçilingirler'in henüz KK'da anlattığı "sürgünsel atama" gerçekleşmeden,"Önümüzdeki zaman diliminde neler yapmak istiyorsunuz?" sorusuna 1982Ağustos'unda verdiği şu yanıt hem KI<:.'nıniçten içe hazırlandığını göstermekte,hem de sonraki yaşamın örtük ipuçlarını içermektedir:

"En büyük güçlüğüm, yapmak istediklerimle, yapabileceklerimi birbirineuyduramamak. Yapamayacağımı bildiğim halde yapmak istediğim çok şeyvar. Ama devlet memurluğunun yanısıra 'ev memurluğu' insana o denli azzaman bırakıyor ki...Öykü alanında kendimi yetkinleştirmek için bile uzunbir zamanı kullanmam gerekecek. Ancak zaman ile sürdürdüğüm yarıştanyengiyle çıkabilirsem, daha büyük yapıtlara geçme gücünü kendimdebulabilirim."132

Yukarıda da değinildiği gibi, I<I<:.'daSibel babasının Girit göçmeni, annetarafının da Midilli göçmeni olduğunu söylemişti133.Bir gazete haberinde134, yazarıniki roman tasarısı olduğu bildirilmiştir. Bunların ilki 1800'lerin ortalarında başlayacakve İstanbul'da geçecek; "bugüne dek pek anlatılmamış bir kesimin romanı"olacaktır. Bu romanda yazar babası etrafında göçmenlıği anlatacaktır. İkincisi iseanne tarafını mübadil ve göçmen bir aile etrafında kurgulayacaktır. Ayrıca GöçÖyküleri adlı bir öykü kitabı üzerinde çalışmaktadır. Görüldüğü gibiHepçilingirler'in yazarlığı öncelikle yaşamından kaynaklanmaktadır. Bir söyleşide"Romanınızda otobiyografık ögeler var. 1402'lik Sibel Öğretmen'in başındangeçenleri siz yaşamış olmayasınız? İlk romanların otobiyografik olacağı yolunda biryargı vardır" sorusuna;

"KK'deki olaylar bende safra etkisi yapmaya başladı. Giderek ağırlaştı,yaşadıkça ağırlaştı. Ve anlatmazsam olmayacak bir duruma getirdi beni ...Bizim edebiyatımızda sanıldığı kadar çok 'öğretmen romanı" yazılmamıştır.Ben kadının 'çalışan kadın" olma mücadelesini de anlatmak istedim"

yanıtını verirl3s.Kl<:.'dabu otobiyografik yön yanında ayrıca bir senaryo denemesi de vardır.

Bu senaryo denemesi, Sibel'in romanda meslektaşı Faik Bayral (Raif Özben) ilehazırladığını ama fakülte yönetimince sahnelenmesine izin verilmediğini belirttiğioyun olmalıdır. "Gerçekdışı Bir Gece Filmi İçin Çeşitlerneler" adlı senaryodaidamlık bir çocuğun (EE) affı için uğraşan ailenin trajik girişimleri ironik bir dilleanlatılır.

131 Hepçilingirler, 1998a, s.23-24132 Pala, 1993, s. 50133 KK s 58134 Alp~eıdn, 2000, s.5135 Karaca, 1998

Page 26: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

KK, romanı şınle, otobiyografiyle, anıyla, sinemayla, tiyatroyla, birleştirenbu özellikleriyle ve iç konuşma, bilinç akışı, montaj, geri dönüş (flash-back) gibianlatım teknikleriyle modernist romamn başarılı bir örneğidir.

Yazarın yayınlanmış olan öbür romanı Tanrıkadın136, kimlik bakımındanSibel'in gerisine düşen Ayşe'nin eski sevgilisi Tahir'in "gel" çağrısı üzerine onunyaşadığı yere gitmesi, Tahir'in yasak aşkı Sacide ve karısı Zehra ile birlikte yüzleşerekonun kanserden öleceğini öğrenip geride bıraktıklarına kol kanat germesini anlatansinernatografik bir psikolojik yol romanıdır. Bu romandaki belirgin otobiyografikögeler, öksüz Ayşe'nin yoksulluğu, öğrenimi, öğretmenliği, yolculuk duyguları ve"yanındaki kadın" imgesidir. Ayşe Alçın üzerinden sergilenmeye çalışılan "güçlükadın" tipi, Sibel'in kişiliğinin bir yanını yeniden canlandırmaktadır. Zorluklara karşıSibel'i derviş yamyla ayakta tutan yazar, Ayşe'yi de bu doğrultuda bir evliya ve mistiköğretinin sonul ereği olan fenafıllah aşamasının ifadesi olarak Tanrıkadın diye nitelerve adlandırır. Nitelernede yeni olan, Türk romanında feminist yaklaşımla Rabiatü'l-Adeviye arketipinin bileşimidir. Ayşe, Sinekli Bakkal'ın Rabia'sından çok daha fazlaana örnek Rabia'ya yakındır. Çünkü o, tasavvuftaki "terk" aşamalarını bütünüyleyaşamıştır. Kız Tevfik'in kızı ne terk-i dünya (peregrini-Osman), ne terk-i ukba(Vehbi Dede) ne de terk-i terk (stoik ataraxia:sekinet:dinginlik) aşamalarınıgeçmiştir. Halide Edip, başkişisini hiçbirşeyden yoksun kılınadan herşeyin sahibikılmıştır. Oysa Ayşe Alçın Mustafa ile kız1ığından/karılığından (terk-i dünya), Tahirile aşkından (terk-i ukba) ve yolculuk (seyr ü sülı1k) ile dinginlik aşamalarındangeçmiş ve Tanrıkadın olmuştur. Romanın olay örgüsünü ve başkişinin kimliğini bumistik modelle açıklamak ne kadar uygundur? Tanrıkadın bu modele uyar mı? Yazarmistik deneyim yaşamış mıdır? Yoksa bu modele uydurma işlemi incelemecininkendi zihninin incelediği nesneye yansıtılması (projection) mıdır? Eğer son sorununyanıtı olumlu olursa, yukarıdaki değerlendirmeler bütünüyle temelsiz durumagelecektir. Bize göre sufi öğretisine atıf yapmayı meşrulaştıran veriler hem KK'da,hem de TK' da bilinçli bir biçimde yer alır. KK' da Sibel, "Derviş ruhumunzorluklarda sınanmaya bayıldığını anladım."137 diye düşünür. Cumhuriyet dönemiTürk şıninin temsil gücü yüksek baş yapıtlarından biri olan "Nerdesin?" şiirindegeçen"Bütün sevgileri atıp içimden/Varlığırnı yalnız O'na verdim beniElverir ki birgün bana derinden/Ta derinden bir gün bana 'gel' desin" dizelerini anımsatanTahir'in "gel" çağrısı138nauyan Ayşe Öğretmen'i devindiren anlayış da ruhunuDerviş Yunus'tan almaktadır. Yazarın deyişiyle "Kendisi için değil, başkaları içinçırpınan olağanüstü bir özveri simgesi: Ayşe Alçın"139;

/

136 Hepçilingirler,2002,(BundansonrakısacaTK olarakanılacaktır.)137 KK, s.94138 TK s 29139 TK: s:29

Page 27: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

"...daha çok, 'Çalış, kazan, ye, yedir/Bir gönül ele getir/yüz IGbe'denyeğrektir/Bir gönül ziyareti' diyen Yunus'un dediklerine uydu. Salt kendisiiçin bir şey yapmaya alışmadı."l40

TK üzerine yaptığı bir söyleşide, "Kadın olma biçimlerini tartışan, ama öteyandan kadım yücelten, kutsallaştıran bir kitap Tanrıkadın. Kadından evliya olur mugerçekten?" sorusuna verdiği yamt da yazarın kadınlık durumuna seküler bakış açısıve kavramlar yerine mistik ve dinsel kavramlarla yaklaştığım göstermektedir:

"Kadımn yüceltilmeye gerçekten gereksinmesi olduğunu düşündüğümden'Tanrıkadın' oldu romamn adı. O yüceltme, kadımn kendi doğalözelliklerini, doğurganlık, besleme, büyütme, doyurma özellikleriniunutarak, tüketimi körükleyen bir süs nesnesi olarak algılanmasınaduyduğum tepkiden doğan bir ammsama çabası yalmzca. Bana sorarsamzkadından evliya da olur, peygamber de tanrı da. Yeter ki kadınlarbirbirlerinin gözünü oymaya koşullandırılmasın ve başarılı erkeğinarkasında durmaktan vazgeçip, yamnda yer almaya karar versin."141

Yazar iki romamnda da kadım üç kertede kategorize eder: Sokak kadım, evkadım, meslek kadım. Bu basamakların üzerine Hepçilingirler Tanrıkadın'ıyerleştirir. Tanrıkadın'ın beslendiği damarlar Aydınlanma birikimi ile gelenekselTürk kültürünün özgeci kodlarımn bileşimidir. Bu bileşim güçlü kadın imgesindeifadesini bulmaktadır. Bizce bu kadımn ilk otobiyografık örneği, başkişilerinanneanne/babaanneleridir. Kahramamn· kendi-oluş sürecinde kişiliğini böldüğü veher bölünük tipe birer örnek verdiği görülür. TK'mn nüvesi KIZ.daki şu pasajdır:

"Kimi zaman iki kişi olduğuma. o kadar inamyorum ki! Üstelik birbiriyle hiçgeçinemeyen iki kişi. Biri kalk gidelim derse; öteki, otur oturduğun yerde,sesini çıkarma diye ayak diriyar. Yoksa üç kişi miyiz? Bu kavgacı ikiliyiuzlaştırmaya çalışan üçüncü kişi kim?"142

"Zaman zaman trende, otobüste yamma oturan meraklı yol arkadaşlarınabaşka bir insanın yaşarmm sunmayı nasıl özlemişimdir. Hiç başaramadımama! Ben kim miyim? Öğretmen falan değilim. İnsamn almnda yazılı olmazya öğretmenliği! En aykırı kişiyim. Bir pavyonda çalışıyorum..."143

Hepçilingirler'in romanlarındaki kadın tipleri, bu itiraftan hareketle şöyleeşleştirilebilir:

140 TK, s.28; Başka bir yerde de Ayşe Leyla-Mecnun hikayesindeki platonik ve beşeri aşk çelişkisiiçinde Kays', anar. TK, s.191141 Akgün, 2002142 KK, s.157143 KK, s.49

Page 28: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

İşlevselBaşkişiYardımcı kişiİstek Nesnesi

KKKadın KişilerSibel-Huri eZehraSon ""I

Başkişilerin istek nesnesi olan işlevsel erkek tipleri de şu biçimdesıralanabilir:

Sibel Öğretmen'in Erkek Tipleri (KK) Ayşe/Tanrıkadın'ın Erkek Tipleri (TK)

Yavuz (ilk aşk) Tahir (İlk aşk)

Haluk (koca) Mustafa (cinsel partner),

Faik (platonik aşk) Tahir (Ölü maşuk)

Tablolardan anlaşılacağı gibi Hepçilingirler'in romanlarında kurgu plammnarketipi cenneti bulma/yitirme/yeniden bulma mitosudur. Başkişi, evrensel vetoplumsal tipoloji bakımından önem taşımayan, işlevsel açıdan istek nesnesi olabilenüç erkek tipi ile, aşamalı olarak üç deneyim yaşar. Bu deneyim süreci aym zamandabir kendini bulma/kendi olma ve düşüşe direnerek kemali bulma sürecidir. Obakımdan, KK. bir kadımn çevresinde üç erkek tipini ve üç kadın kimliğinisorgulayan; TK ise üç erkek tipinden ikisini, ilk ve son tipi temsil eden bir erkek(Tahir) çevresindeki üç kadım anlatan oluşum romanlarıdır.

TK'da da yalmzlık, ölüm ve sevgi üzerine derin ve şairane düşüncelererastlamr. Yazarın dil becerisi bu romanda da akıcı, anlaşılır, sürükleyici cümlelerbiçiminde gözlemlenebilmektedir144.

Hepçilingirler'in romanları, modernist romarun özelliklerine uygun biçimdepsikolojik gerçekliğin sorgulanmasım ağırlık noktası yaparken Bener'in romanlarındada görülen bilinçli bir eksiklik her satırda fark edilmektedir: Bu romanlarda fizikselportreye ve betimlemeye hemen hemen hiç yer verilmemektedir. Modernistromanda psikolojik özdeşleyim için bu kaçımlmazdır. TK, KI<:'yagöre otobiyografiknitelikten uzaklaşarak kurmaca çizgisine daha çok yaklaşrmştır. Ancak Tanrıkadın'ınyüceltilmesi (psikolojik savunma düzeneklerinden: sublimation) sırasında Tahir veöbür kadınların gölgede bırakılması romamn bütünlüğünü zedelemekte ve akışıaksatmaktadır. Bu da herhalde anlatıcımn kendisiyle giriştiği savaşın bitmemesindenileri gelmektedir. Gerçekte bu durum yaratıcılığın süreceğini de gösterir. Yazarınsonraki romanlarında yalmzlık, ölüm ve sevgi izleklerini daha derin ve kişilikleresindirilmiş olarak sorgulamayı sürdüreceği tahmin edilebilir.

144 TK' daki birkaç yanlışa da burada değinmelidir. Semra ile Ayşe 'den çekinmeye gerek yok(Ayşe 'den değil Ay ten 'den olacak) 5.179; Tahir kaçıncı gün doğuşu? (doğmuştu olacak) 5. 209;karısında (karşısında olacak) 5.239

Page 29: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Oğlu Yiğit Bener, anlatım ve biçem bakırmndan Erhan Bener'inromanlarının ortak noktasının aralarında bir ortaklık bulunmaması olduğunusöyler145. Buna karşılık, Erhan Bener, bayan öğretmen ve tanıdıkları aracılığıylaokuru kimlik labirentlerinde geri dönüşlerle dolaştırırken sürekli iki tiple karşılaştırır:Erkekler yaşlandıkça Oblomovlaşan Dr. Faust, kadınlar Emma'dır. Tipolojikçeşitlerne zenginliğinin arkasında hep bu arayış içindeki doyumsuz evrensel tiplerintekrarlandığı görülür. Bener'in yaşarmnda bürokrat (Memduh Aytür) ve ressam(Cemil Eren) Don I<:işotlarolsa bile sanatında yoktur. Toplumsal tipoloji açısındanyazarın gözde mesleklerinin emekli bürokratlar ve öğretmenler olduğu da bir kezdaha yinelenmelidir.

Bener'in Macellos Da Vinci'nin Akılalmaz Serüvenleri, Ortadakiler,Dönüşler, Elirin Öyküsü, Otobiyografı gibi romanları modernist özellikler taşır.Bunlarda romanla romanın öyküsü iç içedir. Modernist romanın bir diğer başatözelliği olan psikolojik gerçekliğin öne çıkması durumuna da, bu romanlarda yoğunbiçimde rastlanır.

Erhan Bener'in romanlarında genellikle iki sonuç bulunur:1.Mutlu son.2.Kötüler ölür.

Bener'in son dönem yapıtlarındaki olay ve kişiler, Lale Müldür'ün Destinaadlı şiirini andırır: Yaşarmn yönlendirici etkeni kaderi alınyazısıdır. Olaylar yazarınhoşlandığı, olmasını beklediği biçimde biter. Son döneminde Bener'in kötü sona elivarmaz. Roman sonları ani, ayrıntısız ve sevgiyi vurgulayacak biçimde gelir. Başgöğse yaslanır, el ele tutuşulur, aşk ve umut sözcükleri söylenir. Bazen örtülü birbarış ve huzur duygusu, Memduh Şevket Esendal biçemini andıran bitişIerde güçlübiçimde vurgulanır. Tanpınar'ın dediği gibi: "Herşey yerli yerinde ..." Bu yönüyleBener'in romancılığı modern/gerçekçi roman öncesi romantik/klasik romangeleneğine bağlanır.

Bener'in romanlarında gözlemlenebilen başka bir özellik de erkek egemenbakış açısıdır. Bu bakış açısı sorgulanmaz ve tartışılmaz. Halide Edib'in kadın kişilerigüçlü ve dirençli insanlardır. Onlar aynı zamanda erkeklerini veya kaderlerini dekendileri seçerler. İçgüdülerini bastırıp güçlerini yüce ülkülere yönlendirebilirler.Yakup Kadri de bu bakımdan Halide Edib'e benzer. Onun kadınları da seçmehaklarını kullanırlar. Peyami Safa ise seçme hakkını Doğulu ve Batılı kadın arasındakalan erkeğe verir. Seçilen, Doğu yönü baskın Batılı bir sentezdir. Bener'inromanlarındaki kadın kişilerin en belirgin özelliği meslek, sınıf, inanç, eş-anne-sevgilirollerinden ve küıtürel kimlik sorunlarından önce, libidolarıdır146. Kadınları

145 Bener, 1994, 5.8; Bener Yiğit, 1995, 5.15; Bener, 2003a, 5.13146 TekiIleşme'deki Medeni, Böcek'teki Recai ve Ortadakiler'in 'yazar"ı, Hınzır Kız'dakiemekli vali gibi erkek başkişiler de libido ekseninde yaşamı anlamlandırmaya çalışankahramanlardır.

Page 30: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

devindiren ana güdü cinsellikleridir. Rollerini bu işlev belirler. Güçlü, yalmzkalabilen, tek başına yaşanun yükünü taşıyabilen kadın imgesi Bener'de yoktur.Onun kadın kişileri protest, muteriz, reddeden, "hayır" diyebilen varlıklar değildir.Buna bağlı olarak siyasal ve toplumsal sorunlara ilgi Bener'in kadın kişilerinde birrozet, broş, makyaj gibidir. Onların tek kaygısı, melankoliden libidoya yönelmiş,Servet-i Fünun maraziliğine benzer bir durumdur:

Erhan Bener'in romanları Baharla Gelen, Sisli Yazlarda yaşanan, LoşAynalarda Işığımn Gölgesi Yansıyan, kızların Hınzırlıktan vazgeçip çalışan veyaemekli kamu görevlileri ile yaşanum birleştirdiği, Nereye Giderse gitsinOrtadakilerin Aşk-ı Muhabbet Sevda yaşantılarım anlatan, Sonbahar Yapraklarınakarışıp giden otobiyografik ürünlerdir. Yazardaki siyasal vurgunun arka fona 12Eylül karşıtı bir tutum olarak yansıdığı da belirtilmelidir. O bakımdan Bener'in 1975yılında kamu görevinden ayrılması ve 1979'da ellinci yaşdönümünü sorgulaması ilegirdiği olgunluk döneminin romanları, bunalımdan esenliğe doğru kimlik arayışlarımön planda işlemeleri nedeniyle psikolojik romanlar olarak nitelenebilmeleri yamnda;II. Dünya Savaşı'ndan günümüze değin süren tarihsel-toplumsal gelişme vesorunları hep duyumsattıkları için "dönem romam" olarak da tammlanabilirler.Hatta, bazı öyküleri ile Tekilleşme, Böcek, Ortadakiler, Hınzır Kız ve Otobiyografiadlı romanları, "12 Eylül Romanları" kategorisine alınabilir.

Otobiyografi, üç ayrı öykünün kaynaştırıldığı kurgusu, dili, üslubu, mekanve zamam olayla kaynaştırması, tipleştirmesi ve bakış açısı ile başarılı bir romandır."Bir düş, bir ütopya olarak insanlık idealine bağlılık, benim yaşanumda, hayata bakışaçırnda, ince ayrıntılar dışında değişikliğe uğramanuştır" diyen yazarın bu romamm,yeni Türk edebiyatımn iletisi anlatırmmn içine yedirilmiş "hümanist" yapıtlarımnbaşında görmek uygun olur. Bener Elif'in Öyküsü ve Hınzır Kız ile soydaş bir üçlüoluşturan Otobiyografi'de Türk Emma'sımn yeni ve başarılı bir versiyonunuyaratmıştır. Yaratıcılığımn en önemli kaynağı, bu incelemede ayrıntılı bir biçimdegösterildiği gibi kendi yaşantıları, anıları, gözlemleri ve birikimleridir. Bu bakımdanadındaki gibi otobiyografik bir romandır. Yazar romanda bir erkeğin kalemindenkadınlık hallerini başarıyla edebileştirmiştir. Otobiyografi, Aşk-ı Memnu'dangünümüze değin Türk romammn ulaştığı olgunluk düzeyine tamklık etmektedir.

Son olarak bu incelemenin Bener ile ilgili kısmım bir soru ile bitirmekuygun görünmektedir. Hilmi Ziya Ülken Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi'nde,Niyazi Berkes Türkiye'de Çağdaşlaşma'da ve Bernard Lewis Modern Türkiye'ninDoğuşu'nda Mehmet Akif Ersoy hakkında susarlar. Acaba Ahmet Oktay, EnisBatur, Selahattin Hilav, Murat Belge ve Berna Moran Erhan Bener hakkında niçinsusmuşlardır?

Romanları incelenen yazarlar dış özellikleri ile karşıt özellikler taşırlar: Çokyazan yaşlı erkek romancı ve az yazan genç bayan romanc!. Bener kendi yaşantılarım

Page 31: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

ötekine yedirerek başarıyla anlatırken Hepçilingirler başkasını anlatır gibi yaparakkendini başarıyla estetize edebilmektedir. Bu yüzden Bener duygusal boşluklarıaraştırmacı kişiliği ile doldurarak kadın kişilerine daha dışarıdan ve nesnel bakarkenHepçilingirler doğrudan kendi yaratıcılığı ile kadın kişilerine içeriden ve öznel bakar.Bener'deki cinsellik bu bakımdan Hepçilingirler'in platonik anlatımlarıyla tam birkarşıtlık oluşturur. Aynı karşıtlık Bener'in babalık fıgürüne, felsefeye ve evrensekitutuma yakınlığı ile Hepçilingirler'in annelik fıgürüne, edebiyata ve milli olanayakınlığında da görülür. Ancak benzerlikler daha dikkat çekicidir: Çok alanlı tutum,psikolojiye ve hatta genelolarak "edebi tababet" e düşkünlük, muhalif siyasetemensubiyetle birlikte derin bir mistik ve dinsel epistemolojik sorgulama; bölümlerindüzenleniş ve dizilişinde post-modern eğilimler; kompleks cümleler, şairane üslupve yüksek Türkçe duyarlılığı; kurmacayı kendi yaşamından türetme; üretkenlığin veyaratıcılığın artışı; yazarlığı ciddiye alma ve okura değer verme; hayata sadakat...

Erhan Bener nasıl Halit Ziya geleneğine bağlanabilirse, FeyzHepçilingirler'in de Muhadarat yazarı Fatma Aliye Hanım'ın başlattığı, Halide Edipve Halide Nusret'in sürdürdüğü idealist güçlü kadın geleneğinin son halkalarındanbiri olduğu söylenebilir. Bener'in çocukluk anılarında canlanan büyükannefıgürünün Hepçilingirler'in romanlarında da vurgulu bir biçimde yer aldığı görülür.Kahramanların oluşumunda ırmağın kaynağı anneanne veya babaanne fıgürüdür.Hümanist anlayış açısından iki yazarın benzeştiği söylenebilir. Çağına tanıklık etmebilincinin iki yazarda da yüksek olduğu gözlemlenmektedir.

Ancak bütün bu benzerlik ve karşıtlıkların üstünde bir nokta özelliklevurgulanmalıdır:

Onların başarısı Türkçenin ve romanın kazanımıdır. Otobiyografı ve KKhem Türk romanının son yüzyıllık seyrinin ulaştığı noktayı, hem de son çeyrekyüzyıl Türk romanındaki başat özellik ve yönelişleri anlamak açısından göz önündebulundurulması gereken temsil yeteneği yüksek romanlardır.

Page 32: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

(Not: Metin içinde künyesi verilen kitapIara burada ayrıca yer verilmemiştir.)Adıvar Adnan, 1952, "Tarih ve Biyografi", İÜEF Tarih Dergisi, CIL, S:3-4Akgün Ayten, 2002, "Söyleşi",http://www.ozgurpolitika.com/2002/07 /31/ allkul.htmlAli Rıza-Mehmed Galib, 1977, XIII. Asr-ı Hicride Osmanlı Ricili, İst. TercümanYayınları, C IIAliye Zeynep, 2001, "Erhan Bener: Sanatçı Kişiliği ve Yapıtları Üzerine", YüzyüzeEdebiyat içinde, İst. Bilgi YayıneviAlptekin Fecir, 2000, "Çok Yakında İki Roman Daha Geliyor", Yeni Binyıl KitapEki, 21 OcakAndaç Feridun, 2004, Erhan Bener'in Dünyasına Yokuluk, İst. Dünya KitaplarıAteş Nurgül, 2005, "Erhan Bener: Roman İnsanı Anlatır", Virgül, Ocak, S:80Ayda Adile, 1998, Bir Demet Edebiyat, Ank. T.İş B. YayınlarıAytaç Gürsel, 1982, "Bir Bilim Adamının Romanı", Yazko Edebiyat, Ağustos, S:22Aytaç Gürsel, 1990, Edebiyat Yazıları, Ank. Gündoğan Yayınları, CIAytaç Gürsel, 1999, Çağdaş Türk Romanları Üzerine İncelemeler, Ank. GündoğanYayınlarıAyvazoğlu Beşir, 1995, Eve Dönen Adam, İst. Ötüken Yayınları, 1995Ayvazoğlu Beşir, 1997, Güneş Rengi Bir Yığın Yaprak, İst. Ötüken YayınlarıBener Erhan, 1981, Macellos Da Vinci'nin Akılalmaz Serüvenleri, İst. YazkoYayınlarıBener Erhan, 1982, 1984, Bürokratlar, İst. Adam Yayınları, C I, CILBener Erhan, 1985, Baharla Gelen, İst. Yazko YayınlarıBener Erhan, 1991, Bir Büyük Bürokratın Romanı, İst. Bilgi YayıneviBener Erhan, 1992, Burcu Öğretmenin Öyküleri, İst. Bilgi YayıneviBener Erhan, 1993a, Aşk-ı Muhabbet Sevda, Ank. Bilgi YayıneviBener Erhan, 1993b, Tekilleşme, Ank. Bilgi YayıneviBener Erhan, 1994, Elirin Öyküsü, İst. Bilgi YayıneviBener Erhan, 1995, Böcek, Ank. Ümit YayıncılıkBener Erhan, 1999a, Oyuncu, İst. Remzi KitabeviBener Erhan, 1999b, Sisli Yaz, İst. Remzi KitabeviBener Erhan, 2000a, LoşAyna, İst. Remzi KitabeviBener Erhan, 2000b, Işığın Gölgesi, İst. Remzi KitabeviBener Erhan, 2001a, Ölü Bir Deniz, İst. Remzi KitabeviBener Erhan, 2001b, Sonbahar Yaprakları, İst. Remzi KitabeviBener Erhan, 2002, Yalnızlar, İst. Remzi Kitabevi (İlk baskı Gordium adıyla)Bener Erhan, 2003a, Ortadakiler, İst. Remzi KitabeviBener Erhan, 2003b, Kedi ve Ölüm, İst. Remzi Kitabevi (ilk basımı 1961'de AraKapı adıyla)Bener Erhan, 2üü3c, "Sevginin Doğuşu", Aşk Nereye Kadar içinde, İst. DünyaKitaplarıBener Erhan, 2üü4a, Dönüşler, İst. Remzi KitabeviBener Erhan, 2üü4b, Sıradışı Bir Kadının Otobiyografisi, İst. Dünya Kitapları

Page 33: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Bener Erhan, 2004c, Aşk-ı Muhabbet Sevda, İst. Dünya KitaplarıBener Erhan, 2005, Hınzır Kız, İst. Dünya KitaplarıBener Yiğit, 1995,"Erhan Bener ve Sanatı Üzerine", Gündoğan Edebiyat, Bahar,C.IV, S:14 .Cemal Süreya, 1991,99 Yüz (İzdüşümler-Söz Senaryoları), İst. KaynakYayınlarıCemal Süreya, 2000, Sevda Sözleri, İst. YKYEmi! Birol, 1989, Reşat Nuri Güntekin, Ank. KB YayınlarıFethi Naci, 1998, Kıskanınak, İst, Oğlak YayınlarıGünyol Vedat, 2004, Uzak Yakın, Bölük Pörçük Anılar, İst. Dünya KitaplarıHepçilingirler Feyza, 1998a, "Bugün Hüseyin Rahmi", Yazarlar Dünyası, l<:ış,S:6Hepçilingirler Feyza, 1998b, l<:ırmızıKaranfıl Ne Renk Solar?, 1. bs. İst. SimaviYayınları, 1993; 2. bs. İst. Remzi Kitabevi, Nisan 1998; 3. bs. İst. Remzi Kitabevi,Haziran 1998 (İncelemede bu son bs. kullanıldı.)Hepçilingirler Feyza, Tanrıkadın, (1. bs.) İst. Remzi Kitabevi, Haziran 2002; 2. bs.İst. Remzi Kitabevi, Haziran 2002 (İncelemede bir ay içirıde iki baskı yapan kitabın2. bs. kullanıldı.)İleri Selim, 2002, Anılar; ıssız ve Yağmurlu, İst. Doğan Kitapİleri Selim, 2003, Annem İçin, İst. Doğan KitapKaplan Mehmet, 1957, "Öğretmenler ve Memurlar Romancısı: Reşat Nuri",İstanbul, ŞubatKarabey Zeynep, 1982, "Romanda Tip Olgusu ve Tipirı İşlevi Üzerirıe YazarlarlaSöyleşiler: Erhan Bener", Yazko Edebiyat, Aralık S:26Karaca Emin, 1998, "Karanfılın Ağırlığı",http://www.radikal.com.tr/1998/06/11 /kultur/01kar.htrrilKaraosmanoğlu Yakup Kadri, 1983, Anamın l<:itabı,İst. İletişim YayınlarıKaraosmanoğlu Yakup Kadri, 1987, Panorama, İst. İletişim YayınlarıKaraosmanoğlu Yakup Kadri, 1999, Politikada l<.lrkBeş Yıl, İst. İletişim YayınlarıKavcar Cahit, 1994, "çalıkuşu ye Türk Eğitimindeki Yeri" ve "Bir ÖğretmeninRomam: Yeşil Gece", Edebiyat ve Eğitim içirıde, Ank. AÜEBF YayınlarıLevend Agah Sırrı, 1984, Türk Edebiyatı Tarihi, Ank. TTK YayınlarıMehmet Serdar, 2001, "Özyaşamöyküsü", Adam Sanat, Eylül S:188Moran Berna, 1981, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, İst. Cem YayıneviOlgun İbrahim, 1972, "Am Kaynakçası", Türk Dili, Mart S:246Ongun Cemi! Sena, 1979, Hz. Muhammed'in Felsefesi, İst. Remzi KitabeviÖnertoy Okay, 1974, "Reşat Nuri Güntekirı ve Anadolu", AÜDTCF TürkolojiDergisi, evı, S:1Önertoy Okay, 1989a, "Reşat Nuri'nin Eserlerinin Kaynağı: Anadolu Notları",Hürriyet Gösteri, Aralık S:109Önertoy Okay, 1989b, "Edebiyatımızda 'Dönem Roman' ve 'Nehir Roman'(Yakup Kadri)", Ortak l<:itap,Mayıs S:1Özçelebi Betül, 2004a,Erhan Bener, Hayatı, Sanatı ve Eserleri, AÜ SBE TDE AbDYTE Bilim Dalı Basılınamış Dr. Tezi, Damşman: Doç. Dr. Nurul1ah çetinÖzçelebi, Betül, 2004b, "Sıradışı Bir Kadın Üzerine", Varlık, Ekim, S:1165Özdenoğlu Şinasi, 1998, "Sanatçımn Kutsal Telaşı", Yaşasın Edebiyat, Nisan, S:6

Page 34: Nurettin Öztürk-Roman ve Otobiyografi (Erhan Bener ve Feyza Hepçilingirler Romanları Üzerinde Karşılaştırmalı İnceleme)

Özel Sevgi, 2004, "Erhan Bener: Yazar Dünyadan ve Toplumdan KendiniSoyutlayamaz", Hürriyet Gösteri, Aralık, S:265Özkırımlı Atilla, 1995,"Erhan Bener, Ölü Bir Deniz", Öykülerle RomanlardaYaşamak içinde, İst. Ümit YayıncılıkÖztop Erdem, 2005, "Erhan Bener: Erkek Yazarlar Cinsellik Konusunu Bir ŞekildeDaha Rahat Anlatabiliyorlar", Adam Sanat, Ocak, S:228Özyer Nuran, 1984, "Otobiyografi Türü ve İki Örnek", Edebiyat Üzerine içinde,Ank. Gündoğan Ya)'lnlarıPala Mustafa, 1993, Yanıtlarıyla Söyleşiler, Ank. Yaba YayınlarıŞarman Hande, 2001, "Feyza Hepçilingirler ile Söyleşi", Varlık Kitap Eki, Mart,S:122Tunç Yasemin, 2004a, ""Erhan Bener ile Söyleşi: Gen Yapım Oluşurken FormüleBir Damla Romancılık Katkı Maddesi Karışmış Olabilir.", Varlık, Ekim, S:1165Tunç Yasemin, 2004b, "Erhan Bener: Roman Bir Trajedidir", Kitap-lık BabilKulesi, Aralık, S:78Wellek Rene-Austin Warren, 1983, Edebiyat Biliminin Temelleri, (çev. A.E.Uysal)Ank. KTB YayınlarıYalçın Küçük, 1982, "Bir Estetik Kuramı", Yazko Edebiyat, Şubat, S:16Yıldız Cemal, 1996, "Erhan Bener'in Haldun Taner Öykü Ödülü Alan HikayesiAlabalık'ın Yapısal İncelemesi", Gündoğan Edebiyat, Bahar S:18