New (E. Albay - AHMET SALTIKahmetsaltik.net/arsiv/2014/12/ATATURK_ve_KADIN1_CEMIL... · 2014. 12....
Transcript of New (E. Albay - AHMET SALTIKahmetsaltik.net/arsiv/2014/12/ATATURK_ve_KADIN1_CEMIL... · 2014. 12....
ATATÜRK ve KADIN
Atatürk’ün ve Birilerinin
Din’e, Laiklik’e ve Kadına Bakışı
konusunda
ARAŞTIRMACI YAZAR
Atatürkçü Düşünce Derneği
Çankaya Şb. Disiplin Kurulu Bşk.
0 532 217 88 11
e-mail: [email protected]
CEMİL DENK
(E. Albay)
ATATÜRK ve KADIN
1. TARİHTE KADIN
– A. SÜMERLERDE KADIN
– B. TÜRK TOPLUMLARINDA KADIN
– C. DİĞER TOPLUMLARDA KADIN
– D. İSLAMDAN Önceki CAHİLİYE Döneminde KADIN
– E. İSLAMİYETTE KADIN
– F. OSMANLININ SON YILLARINDA KADIN
ATATÜRK ve KADIN
2. ‘ATATÜRK DÜŞÜNCESİ’NDE KADIN
– A. ‘SEÇME VE SEÇİLME’DE KADIN
– B. KURTULUŞ SAVAŞI’NDA KADIN
– C. KANDIRILAN ve SÖMÜRÜLEN KADIN
– 3. SON SÖZ
– 4. KURTULUŞ SAVAŞI VİDEO 11 Dakika
SUNUMUMUZ 65 DAKİKADIR, İYİ İZLENCELER
TARİHTE KADIN
Dünyada
Önce tam BİR MİLYON YIL,
Toplulukları KADINLAR yönetmiştir.
Son ALTI BİN YILDIR ATAERKİL düzen görülmektedir.
Bu kez dünyayı ERKEKLER yönetmektedirler.
SÜMERLERDE KADIN
Sümerolog Muazzez İlmiye ÇIĞ (Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği adlı kitabından)
“Antropologlara göre en eski toplumlarda
UYGARLIK KADINLAR eliyle başlamış.
İlk İPİ yapan,
Taştan ve Kilden KAP KACAĞI yapan,
ATEŞİ bulan,
İLAÇ olarak kullanılacak BİTKİLERİ bulan,
Hayvanları EHLİLEŞTİREN KADINLARMIŞ”
TÜRK TOPLUMLARINDA KADIN ( Prof. Dr. Afet İnan “Atatürk ve ‘Kadın Hakları’nın Kazanılması” 1969 İst)
“. Türklerde evlilik kurumunda
“TEK KADIN” esastır.
Örtünme (Tesettür) yoktur
Ailede Mal ve Mülk Tamamen Müşterektir.
Çocuklar üzerinde, Velayet Hakkı da ortaktır.
KADIN; her türlü etkinlikte
ERKEĞİYLE EŞİT HAKLARA SAHİPTİR
DİĞERTOPLUMLARDA KADIN (Hanım Halilova, “Tarihten Bugüne Türk Kadını” İlke-Emek Yan 2004)
“YAHUDİLER (MÖ 4.000 yılları )ve
BİZANSLILAR, (MS 395 – 1443)
KIZLARI baba evlerinde Hizmetçi olarak çalıştırırlardı ve istedikleri zaman onları Satarlardı.
KADINLAR, önce Babasına, sonra Eşine hizmet eder,
Zevk Aracı olarak kullanılırdı.
(Prof. Dr Çoşkun Üçok ve. Prof. Dr Ahmet Mumcu’nun, birlikte hazırladıkları “TÜRK HUKUK TARİHİ” Şavaş Yayn. 1991. Ankara)
“İBRANİLERDE ve BABİLLİLERDE,
Koca ölünce, “DUL’un’ MİRAS HAKKI yoktu.
Afganistan’da KADINLAR
BURKA giymek zorundadır.
Yanlarında akraba bir erkek olmadan sokağa çıkmaları yasaktır.
KADINLAR için,
TIBBİ KURUM yoktur.
Bu nedenle en basit hastalıklar bile ÖLÜMCÜLDÜR.
Kocaların KARILARINI
ÖLDÜRME yetkileri vardır
Saçının 2 telini gösteren bir KADINI
Kalabalıkların TAŞLAYARAK veya DÖVEREK ÖLDÜRME hakkı vardır!
İSLAMDAN önceki CAHİLİYE döneminde;
DEVE bile KADINDAN daha değerli idi.
Kız çocuklarının ölüme terk edildiği, hatta diri diri gömüldüğü durumlar yaygındı.
Kız çocuk doğuran kadınlar cezalandırılırdı.
KADIN MAL gibi satılıyordu.
Erkek istediği kadar KADINLA evlenebiliyor ve dilediği zaman terk debiliyordu.
İSLAMİYETTE
KADIN - MİRAS
(NİSA 11), (BAKARA-228)
“Erkeklerin, KADINLAR üzerinde
BİR DERECE Farkı Vardır”
“Allah size çocuklarınızla
ilgili olarak şunu öneriyor:
ERKEK İÇİN, 2 DİŞİNİN PAYI
kadar.”
BİR ERKEK ve İKİ KADIN
(BAKARA 282) TANIKLIK
“Erkeklerinizden 2 kişiyi de TANIK tutun.
Eğer İki Erkek Yoksa
BİR ERKEK ve İKİ KADIN gerekir.
Bu KADINLARDAN biri ŞAŞIRIRSA/ unutursa ÖTEKİSİ ona hatırlatsın diyedir.”
(NİSA 34) “SADAKATSİZLİK”
“SADAKATSİZLİK ve İffetsizliklerinden (şüphelendiğiniz) KADINLARA Önce ÖĞÜT verin,
Yine de Doğru Yola Gelmezlerse,
Onları, YATAKLARINDA YALNIZ BIRAKIN
ve Nihayet Onları DÖVÜN”
OSMANLININ SON YILLARINDA KADIN
KADIN erkekle AYNI arabaya binemezdi.
Vapurlarda, tramvaylarda, muhallebici dükkânlarında
KADIN yerleri Perde veya Kafesle erkek yerlerinden ayrılmıştı.
OSMANLIDA Bir gün bir polis müdürü, Ada otellerinden birinde bir KARI-KOCANIN Beraber Oturduklarını duyunca,
Bizzat otele giderek KADINI SOKAĞA ATMIŞTI…
"ZÜBEYDE HANIM, tarihin kaydettiği en büyük ANALARINDAN biridir.
O dünyaya getirdiği DAHİ"Yİ BABASIZ kalmasına rağmen
Büyütüp Okutmayı ve Kemale erdirdikten sonra
Yüce bir Armağan olarak Milletine Vermeyi Başaran Ulu bir KADINDIR.
ATATÜRK DÜŞÜNCESİNDEKİ KADIN
“ÖRTÜNME KALKACAKTIR,” 7-8 Temmuz 1919 (ERZURUM)
Atatürk; Mazhar Müfit Kansu’ya yazdırıyor: BİR: “-Zaferden sonra HÜKÜMET BİÇİMİ CUMHURİYET OLACAKTIR. “-İKİ: PADİŞAH ve HANEDAN HAKKINDA ZAMANI GELİNCE gereken işlem yapılacaktır, “-ÜÇ: ÖRTÜNME KALKACAKTIR, “-DÖRT: FES KALKACAK, Uygar milletler gibi ŞAPKA GİYİLECEKTİR.
1918 (Afetinan, M.Kemal Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları, s. 45)
“Bu KADIN meselesinde cesur olalım.
VESVESEYİ BIRAKALIM, AÇILSINLAR,
Onların Beyinlerini ciddî ilim ve fen ile süsleyelim.
İFFETİ, Fenni sağlıklı şekilde İzah Edelim.
ŞEREF ve HAYSİYET sahibi olmalarına birinci derecede önem verelim.”
1925 (Atatürk’ün S.D.II, S. 217)
Efendiler, Medenî bir millet ANASI, millet KIZI bu garip şekle bu vahşî vaziyete girer mi? Bu hal, Milleti çok GÜLÜNÇ gösteren bir manzaradır. Derhal düzeltilmesi lâzımdır.”
DİN GEREĞİ DEĞİL!
(Atatürk - 1925)
“Bu ÖRTÜNME ŞEKLİ DİN İCABI DA DEĞİLDİR. Din Gereği ÖRTÜNMEYİ ifade etmek lazım gelirse kısaca diyebiliriz ki; KADINLARIN ÖRTÜNMESİ;
KÜLFET GETİRMEYECEK ve adaba uymayacak şekilde olmamak şartıyla, BASİT olmalıdır.”
(KÜLFET GETİRMEYECEK , ADABA UYACAK, BASİT OLACAK)
1923 (Atatürk’ün S.D. II, s. 85)
“Erkeklere ilk
nasihati, ilk terbiyeyi
veren ve onun
üzerinde ilk ANALIK
nüfuz ve tesirini
tesis eden;
KADINDIR.”
1925 (Atatürk’ün S.D.II, S. 217)
“Bu izahatımı tüm topluluğa bir sualle yöneltmek istiyorum.
Soruyurum:
Bizim KIYAFETİMİZ
Millî midir?
Bizim KIYAFETİMİZ medenî ve uluslararası mıdır?”
Altı KAVAL Üstü ŞİŞHANE 1925 (Atatürk’ün S.D.II, S. 217)
Tabirimi mazur görünüz,
altı kaval üstü Şişhane diye
ifade olunabilecek
bir KIYAFET, ne Millîdir ve
ne de Uluslararasıdır.
O hâlde, kıyafetsiz bir millet
olur mu, arkadaşlar?
(Perihan Naci Eldeniz, T.T.K. Belleten, Cilt : XX, Sayı : 80, 1956, s. 741)
“ÇARŞAF içinde, PEÇE altında ve KAFES ARKASINDAKİ Türk KADININI, Artık tarihlerde aramak lâzımdır.”
«Seyahatim esnasında, köylerde değil,
bilhassa kasaba ve şehirlerde
KADIN arkadaşlarımızın yüzlerini ve
gözlerini çok yoğun ve itina ile kapattıklarını
gördüm. Özellikle bu sıcak mevsimde bu tarz,
kendileri için mutlaka azap ve ıstırabı
gerektirdiğini tahmin ediyorum. Onlar yüzlerini
cihana göstersinler ve gözleriyle cihanı dikkatle
görebilsinler. Bunda korkulacak bir şey yoktur.»
1923 (Atatürk’ün S.D.II, s. 152 - 153)
Ulu önder, Türk kadınlarının hiçbir alanda erkeklerden ve Avrupalı kadınlardan geri kalmayacakları yolundaki inancını da şu sözleriyle belirtmiştir:
“Ben, muhterem HANIMLARIMIZIN Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak,
Aksine pek çok yönlerde Onların Üstüne Çıkacak Nur ve İrfanla donanacaklarına Asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle Emin Olanlardanım.”
1923 (Atatürk’ün S.D.II, s. 152
Çok büyük memnuniyetle görüyoruz ve görmekteyiz ki,
Her yerde Hanımlarımız erkeklerle fikir ve nur yolunda yarışırcasına yürüyorlar.
Yine şükranla ifade etmek lâzımdır ki,
Hiçbir yerde Kadınlarımız erkeklerin aşağısında değildir.”
1925 (Atatürk’ün S.D. II, s. 231)
“TÜRK KADINI
Dünyanın en Aydın, en faziletli ve en Ağır Kadını olmalıdır.
Ağır sıklette değil;
* Ahlâkta,
* Fazilette ağır,
* Ağırbaşlı
Bir KADIN olmalıdır.”
SALONLARDA DA SOKAKLARDA DA
GERÇEK
ATATÜRK TÜRKİYE’Sİ
“KADINLAR ÖZGÜRLÜĞÜNÜZÜ VE RUHUNUZU BASKILARDAN KURTARIN.”
KADINLARIMIZ HEP ÖNDE
“1916 Kasım’ıdır. Kemal Paşa Doğuda 16. Kolordu Komutanıdır.
Günlerce süren bir muharebeden sonra bulabildiği birkaç saatlik istirahat zamanında Kurmay Başkanı İzzettin Çalışlar’a şu notu yazdırır:
“- Muktedir ve hayata vakıf ANNELER yetiştirilecek.
Kadınlara serbesti verilecek.
Kadınlara genel iş birliği sağlanacak ve
Kadınların eğitimi üzerinde hassasiyetle durulacaktır.”
O’NUN SAYESİNDE
KADINLARIMIZ ÖĞRETMEN
KIZLARIMIZ ÖĞRENCİ OLDULAR
“Türk Ulusu'nun yüksek varlığına,
hangi taraftan olursa olsun, ilişildiği zaman, işte o vakit
TÜRK KADINLARI,
Türk Erkeklerinin
Bulunduğu her yerde hazır ve faal olacaklardır.
«Şuna kani olmak lâzımdır ki; Dünya yüzünde gördüğümüz Her şey KADININ ESERİDİR.»
“Türk KIZINA, TÜRK KADININA her alanda güvenmelisiniz…
Onlar; medeni alemin her branşında da Üstün yetenekleri ile birer uzman
olmasını bilecek kadar ÇALIŞKANDIRLAR; GAYRETLİDİRLER.”
“Onları;
KARA ÇARŞAFIN içinden çıkartıp medeniyetin gereklerinin
Ortasına bıraktığımız zaman,
Dünyadaki KADINLARI
Gölgede bırakacak kadar süratle
Yeni yaşamlarının gereğini
yapabilirler.”
“… Herhalde KADIN çok yüksek olmalıdır.
Burada Fikret Merhumun cümlece malum olan bir sözünü hatırlatırım:
“Elbet sefil olursa KADIN, alçalır Beşer.” (1925)
“KADIN-Erkek ayrımı sakıncalıdır.
Anamız, kardeşimiz, kızımız iken, değerli saygın olan KADIN,
Niçin eş olunca horlanıp, aşağılanıyor?
Eşimiz de çocuğumuzun anası, babasının kızı, kardeşinin kardeşi değil midir?
İNSAN değil midir?”.
ATATÜRK, KADININ
Hayatın her safhasında YETKİLİ ve ETKİLİ olmasını istemiştir.
Bu düşüncesini kanıtlayan bir örnek de Sabiha Gökçen hanımın
PİLOT olmasını sağlamasıdır. Bu konuda Prof. Dr. D. Ali Ercan’dan
aldığım bilgiyi sunmak istiyorum:
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi’nin yıllık toplantısını yaptığı salonda Havacılık Tarihinin “İLKLERİNİ” belirleyen büyük bir tablo var,
Burada 20 KİŞİNİN RESİMLERİ, İSİMLERİ ve NEYİN İLKİ OLDUKLARI yazılı .
Bu Resimlerin İLKİ Türk SAVAŞ
PİLOTU Sabiha Gökçen’e ait, Altında şöyle yazıyor:
DÜNYANIN İLK KADIN SAVAŞ PİLOTU (TÜRK)”
“Her toplumun yarısı KADINDIR.
Şayet KADINLARIMIZI
Evlerde, Kafesteki bir kuş gibi tutup dışarıya çıkmalarına ve çalışıp aile bütçesine katkıda bulunmalarına izin vermezsek,
Bu hem ailemiz için hem de Devletimiz için Yarı yarıya yitik demektir.”
“Gazi Tarsus’ta bir gezintidedir..
Yaşlı bir savaşçı KADIN Kara Adile Çavuş,
önünde kapanarak ona saygısını göstermek ister.
Mustafa Kemal, Kadını yerden kaldırır ve
“YAŞLI GÖZLERLE” şöyle der:
“Kahraman TÜRK KADINI,
Sen, yerlerde sürünmeye değil,
Omuzlarımız üstünde göklere kadar
Yükselmeye layıksın”
1923 (Atatürk’ün S.D. II, s. 85-86)
“Bizim toplumumuzun başarı gösterememesinin sebebi,
KADINLARIMIZA karşı gösterdiğimiz
İLGİSİZLİK ve KUSURDAN
doğmaktadır.”
“Cahil bir ANADAN
iyi bir aile yuvası kurmak beklenemeyeceği gibi iyi bir evlat yetiştirmesi de mümkün olamaz”
Hacı Bektaşi Veli de benzeri bir söz söylemiştir:
“Erkek çocuklarınızı eğitirseniz
bir TEK ÇOCUĞUNUZU eğitmiş olursunuz.
Kız çocuklarınızı eğitirseniz;
Ailenizi ve Milletinizi eğitmiş olursunuz.”
1928 (Atatürk’ün S.D. II, s. 151-152)
“Şunu söylemek istiyorum ki, KADINLARIMIZIN umumî vazifelerde üzerlerine düşen hisselerden başka Kendileri için * En ehemmiyetli, * En hayırlı, * En faziletli bir vazifeleri de İYİ ANNE OLMAKTIR.
RESMİ NİKAH :
Atatürk’ün kurduğu Laik Cumhuriyeti’nin,
Türk KADININA kazandırdığı haklardan
en önemlilerinden birisidir.
Gazi Mustafa Kemal Latife Hanım'la
29 Ocak 1923’te evlenmiştir
Daha o zaman RESMİ NİKAH yoktur.
1926 yılında Medeni Kanun çıkarılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu İslamiyet'le tanıştığından bu yana NİKAHlar Perşembe günü kıyılırdı.
Atatürk nikahını Pazartesi günü kıydırmıştır ve imama değil, KADIYA…
Nikahta sayısız dua değil, bir DUA okunmuştur.
ATATÜRK’E GÖRE
TÜRK VE MÜSLÜMAN KADIN
“Türkiye halkı KADIN ve ERKEK diye İKİ PARÇADAN meydana gelmiştir,
Bir toplum Aynı Amaca bütün KADIN ve
ERKEKLERİYLE yürümezse,
YÜKSELMESİNE
İmkan ve
İHTİMAL yoktur.”
“Dağ başlarında,
tarlada, bağda, bahçede
Elinde çapa ile iki büklüm çalışan
KADINIMIZ, bacılarımız,
Analarımız,
Yobaza normal gelir de,
Bir BÜRODA hizmet yapan,
Doktor, avukat veya öğretmen
Neden Ters Gelir,
Hatta bu tip çalışan Kadınlarımız
ona göre KAFİRDİR.”
1923 (Atatürk’ün S.D. II, s. 85-86)
“KADINLAR Toplum yaşamında ERKEKLERLE BİRLİKTE YÜRÜYEREK, Birbirinin YARDIMCISI ve DESTEKÇİSİ olacaklardır.”
(Enver Behnan Şapolyo, K. Atatürk
ve Millî Mücadele Tarihi, s. 529)
“Türk milleti
Öyle ANALARA sahiptir ki,
Her devrin büyük adamlarını
bu ANALAR yetiştirmiştir.
TÜRK KADINI
Daha yüksek nesiller
yetiştirmeye kabiliyetlidir.”
“Hümanist- DOST CANLISI –
Evrensel bir lider olan Atatürk,
Yalnızca kendi ülkesinin KADININI
düşünmekle kalmamıştır
Bu düşüncede olduğunu;
Çanakkale Savaşı’nda ölen yabancı ülke askerlerinin
ANNELERİNİ teselli için
Yazdığı şu satırlarda görmekteyiz:
“Uzak diyarlardan
Evlâtlarını harbe gönderen ANALAR!
Göz yaşlarınızı dindiriniz.
Evlâtlarınız, bizim bağrımızdadır.
Huzur içindedirler ve
Huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır.
Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, Artık Bizim Evlâtlarımız olmuşlardır.”
1934 (Uluğ İğdemir, Atatürk ve Anzaklar, 1978, s. 6;
Devamı 2. Bölümde…