MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

30
1803’te L. Meyer, 2 1811’de F. Beaufort, 3 1836’da C. Texier, 4 1840’ta C. Fellows, 5 1842’de T. A. B. Spratt–E. Forbes–E. Th. Daniel, 6 1884’te O. Benndorf ve G. Ni- emann’ın 7 ve 1889’da E. Petersen ile F. von Luschan’ın 8 erken incelemelerinin ardın- dan, 1964-1968 yılları arasında J. Borch- hard Myra ve çevresinde ilk kapsamlı arke- 53 olojik yüzey araştırmalarını yapar. Bu çalış- ma 1975’te yayımlanır. 9 Th. Marksteiner 2004-2008 yıllarında Andriake yüzey araş- tırmalarını gerçekleştirir. 10 G. Forstenpoin- ter ise bölge için çok önemli olan murex üretimiyle ilgili arkeozoolojik bir çalışmayı 2004 yılında yapar. 1988’den itibaren de Y. Ötüken başkanlığında St. Nikolaos Kilisesi * Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi, F.E.F., Arkeoloji Bölümü, Antalya. Myra-Andriake Kazıları Başkanı. [email protected] MYRA VE LİMANI ANDRIAKE KAZILAR BAŞLARKEN ÖN-DÜŞÜNCELER 1 NEVZAT ÇEVİK* MYRA AND HER HARBOR ANDRIACE Some Forethought as the Excavations Begin Abstract This article includes the evaluations, hypotheses, and descriptions about Myra which was a metropolis from the Classical to the Byzantine Age, and her harbor Andriace, which was an international commercial centre all along this history. As the excavations begin, it was aimed to present views and evaluations consisting surface observations, and examinations of the data at hand as well, before the excavations shed light upon these cities. Besides the archaeological value of the city of Myra in its being buried like Pompei, and the special research model developed to better understand this, the article also contains some new discoveries such as the early name of Myra being “Muri”, and the city having a goddess called Artemis Myrhh (Myrian Artemis) as a unique vege- tation goddess. In the final section of the article, some special quotations from the early researchers who have worked in Myra and Andriace, which reflect their cultural and natural wealth, have been included along with some that reflect times of pillage of the European voyagers during the dark age of Anatolian archaeology. Key Words: Myra, Andriace, Lycia, Excavation, Archaeology, Myrian Artemis. Özet Bu makalenin içeriği, Klasik Dönem’den Bizans Dönemi’ne kadar metropol olan Myra antik kenti ve uluslara- sı antik ticaret merkezi olan Limanı Andriake’ye ilişkin değerlendirmeler, öngörüler ve bu yerleşimlerin tanım- lanmasından oluşmaktadır. Kazı ve araştırmalara başlarken, henüz kazılar kentleri aydınlatmadan önce yü- zey gözlemleri ve eldeki verilerin incelenmesinden oluşan bakış ve özgün değerlendirmeler de sunulmak isten- miştir. Myra’nın “Pompei benzeri” örtülmüşlüğünün arkeolojik değeri ve bunu anlamak için geliştirilen yöntem yanında, Myra’nın erken adının “Muri” olması ve Myra Artemisi-Artemis Myrhh olarak özel bir vejetasyon tanrıçasına sahip olması gibi bazı ilk keşifler de anlatılmıştır. Makalenin sonunda da Myra ve Andriake’yi er- ken araştıranlardan, Myra’nın doğal ve kültürel zenginliğini ve özellikle Anadolu arkeolojisinin karanlık yılla- rında Avrupalı araştırmacıların talan zamanlarını yansıtan bazı özel alıntılar yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Myra, Andriake, Likya, Kazı, Arkeoloji, Myra Artemis’i.

Transcript of MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

Page 1: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

1803’te L. Meyer,2 1811’de F. Beaufort,3

1836’da C. Texier,4 1840’ta C. Fellows,5

1842’de T. A. B. Spratt–E. Forbes–E. Th.Daniel,6 1884’te O. Benndorf ve G. Ni-emann’ın7 ve 1889’da E. Petersen ile F. vonLuschan’ın8 erken incelemelerinin ardın-dan, 1964-1968 yılları arasında J. Borch-hard Myra ve çevresinde ilk kapsamlı arke-

53

olojik yüzey araştırmalarını yapar. Bu çalış-ma 1975’te yayımlanır.9 Th. Marksteiner2004-2008 yıllarında Andriake yüzey araş-tırmalarını gerçekleştirir.10 G. Forstenpoin-ter ise bölge için çok önemli olan murexüretimiyle ilgili arkeozoolojik bir çalışmayı2004 yılında yapar. 1988’den itibaren de Y.Ötüken başkanlığında St. Nikolaos Kilisesi

* Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi, F.E.F., Arkeoloji Bölümü, Antalya. Myra-Andriake Kazıları Başkanı. [email protected]

MYRA VE LİMANI ANDRIAKE KAZILAR BAŞLARKEN ÖN-DÜŞÜNCELER1

NEVZAT ÇEVİK*

MYRA AND HER HARBOR ANDRIACE Some Forethought as the Excavations Begin

Abstract

This article includes the evaluations, hypotheses, and descriptions about Myra which was a metropolis from theClassical to the Byzantine Age, and her harbor Andriace, which was an international commercial centre allalong this history. As the excavations begin, it was aimed to present views and evaluations consisting surfaceobservations, and examinations of the data at hand as well, before the excavations shed light upon these cities.Besides the archaeological value of the city of Myra in its being buried like Pompei, and the special researchmodel developed to better understand this, the article also contains some new discoveries such as the early nameof Myra being “Muri”, and the city having a goddess called Artemis Myrhh (Myrian Artemis) as a unique vege-tation goddess. In the final section of the article, some special quotations from the early researchers who haveworked in Myra and Andriace, which reflect their cultural and natural wealth, have been included along withsome that reflect times of pillage of the European voyagers during the dark age of Anatolian archaeology.

Key Words: Myra, Andriace, Lycia, Excavation, Archaeology, Myrian Artemis.

Özet

Bu makalenin içeriği, Klasik Dönem’den Bizans Dönemi’ne kadar metropol olan Myra antik kenti ve uluslara-sı antik ticaret merkezi olan Limanı Andriake’ye ilişkin değerlendirmeler, öngörüler ve bu yerleşimlerin tanım-lanmasından oluşmaktadır. Kazı ve araştırmalara başlarken, henüz kazılar kentleri aydınlatmadan önce yü-zey gözlemleri ve eldeki verilerin incelenmesinden oluşan bakış ve özgün değerlendirmeler de sunulmak isten-miştir. Myra’nın “Pompei benzeri” örtülmüşlüğünün arkeolojik değeri ve bunu anlamak için geliştirilen yöntemyanında, Myra’nın erken adının “Muri” olması ve Myra Artemisi-Artemis Myrhh olarak özel bir vejetasyontanrıçasına sahip olması gibi bazı ilk keşifler de anlatılmıştır. Makalenin sonunda da Myra ve Andriake’yi er-ken araştıranlardan, Myra’nın doğal ve kültürel zenginliğini ve özellikle Anadolu arkeolojisinin karanlık yılla-rında Avrupalı araştırmacıların talan zamanlarını yansıtan bazı özel alıntılar yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Myra, Andriake, Likya, Kazı, Arkeoloji, Myra Artemis’i.

Page 2: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

54

Resim 1: Myros Vadisi.

kazıları sürdürülür.11 Bu makalenin yazarıise 1988’den itibaren çok sayıda ziyaretininardından 2000 yılında “Taşların İzinde Lik-ya” kitabı için Myra ve Andriake’yi değer-lendirir.12 Tüm kenti limanıyla birlikte kap-sayan bütüncül arkeolojik kazı ve araştırma-lar ise ilk kez 2009 yılında “Myra ve LimanıAndriake Kazıları” adıyla yazar tarafındanbaşlatılır.13

Myra, Antalya’nın Demre ilçesinde, deniz vekara yollarının buluştuğu Orta Likya’da, herdönemde Likya sanat ve kültürünü nitelikletemsil eden parlak bir metropoldür.14 Myrave çevresi sadece kültür ve tarihiyle değildoğasıyla da özeldir.15 Bugün bataklık-göledönüşmüş olan limanda 146 canlı türü ya-şamaktadır. Bu faunal zenginliği Akdenizfloraları çevreler. Myra Denizi’nde batmışolan antik yerleşimleri kucaklayan masmavi

Kekova suları “en ak denizi” sunar. AntikÇağ’ dan bugüne 1,5 m çöken bölgenin an-tik kentlerinin sahil yapılarını altına alan busular zengin ekosistemler denizidir. Kayamezarlarının benzersiz görkemi Klasik Dö-nem’de Likya’nın en önemli birkaç yerleşi-minden biri olduğunu göstermektedir. Kla-sik Dönem’in en önemli kentleri arasındasayılan Ksanthos, Pinara, Limyra ya daTlos’ta bile Myra kaya mezarlarının nicelikve niteliğinde mezarlar bulunmamaktadır.Yazıtlarda “Likya’nın Metropolisi” olarakanılmaktadır. Myra kenti, Likya’nın baştan-rısı Apollon Syrios’un kehanet tapınağı vekaynaklarda “Likya’nın en güzel tapınağı”olarak geçen Artemis Tapınağı ile Likya’nıntanrı ailesine ev sahipliği yapar. 11.500 kişikapasiteli, bölgenin en büyük ve en nitelik-li tiyatrosu, alüvyon altında gömülü kentinRoma Dönemi’nde bölgenin en büyük mer-

Page 3: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

kezi olduğunu göstermektedir. Montes-quieu’nun “antik dünyanın en mükemmeli”diye övdüğü Likya Birliği federal anayasa-sıyla yönetilen demokratik birlik16 içindekiönemli yerini, Strabon,17 “3 oy hakkına sahipen büyük 6 kentten biri” olarak belirtir. Bu du-rum, Myra’nın güçlü ekonomisi ve büyükmetropol oluşundan kaynaklanan politik vesiyasi ayrıcalığını belgeler. Bölgenin enönemli limanı Andriake ve mükemmel sı-ğınma olanakları sunan doğal limanı taçlan-dıran görkemli liman yapıları ile Antik Dö-nemlerde uluslararası bir ticaret merkezi veasal bir uğraktır. Andriake kazılarında elegeçen bulguların çeşitliliği tam bir uluslara-rası kozmopolit yerleşim karakteri yansıt-maktadır. Aziz Nikolaos nedeniyle Hıristi-yanlık hac merkezi ve İmparator Constanti-nus Porphyrogenitus’un tanımıyla, “Tan-rı’nın hizmetkarı kudretli Nikolaos’un üç kezkutsanmış ve mür soluyan şehri”dir. Bugün deyıllık 500.000 turist sayısıyla bölgede rakip-siz bir kültür ve doğa turizmi merkezidir.Seracılık ve narenciye üretimiyle de tarımdaönemli bir yer edinmiştir. Myros18 (Demre)Çayı’nın etkileyici-dev kanyondan taşıdığı 8m yüksekliğe varan alüvyon dolgu altındakisaklı ve korunmuş haliyle de, Likya kültürve tarihinin karanlıkta kalmış pek çok nok-tasını aydınlatma konusunda bilime çok şeykatmaya aday olan bir tür “Pompeii”dir.Demre’nin farklı yerlerinde açılmış olan su-lama kuyuları ve kanallarında, 4-5 m derin-likte ele geçen kalıntılar, bu “antik bilgi re-zervuarı”nın zenginliğinden izler vermekte-dir. Dere yatağı ıslah çalışmalarında 3 m de-rinlikten ve soyulmamış halde iskeletler vebulgularla birlikte bulunmuş olan 6 lahit19

veya bir tek kuyudan çıkan 6 adet yuvarlakaltar alüvyon altında korunmuş “zengin var-lık”tan iz vermektedir. Lahitlerin yanındabulunan köpek mezarı ve kremasyon ocak-ları alüvyon baskınlarının yok etmekten zi-yade koruduğunu gösterirken, kenti kapla-yan alüvyonun bazı kesimlerde 6 m’yi aştı-ğını ve kentin sınırlarının ne kadar büyük

bir alanda yayıldığını da belgelemektedir.Alüvyona gömülmüşlüğün niteliği St. Niko-laos Kilisesi’nin çevresindeki 5,5 m yüksek-liğindeki alüvyal dolgudan da anlaşılmakta-dır.

Klasik Dönem’den Osmanlı’ya kadar herdönemde sığınılmış kalesi, çok özel örnek-leriyle kaya mezarları, tiyatro, hamam,nymphaion gibi yüzeyde görünen anıtsalkalıntılarıyla Myra, Likya denilince akla ge-lenleri en nitelikli örneklerle anlatır. Dahada önemlisi, 4-8 m yüksekliğindeki alüvyonörtünün altında saklanmış olan koca bir an-tik kentin görünenlerle karşılaştırılamaya-cak kadar şaşırtıcı bulgular vereceğini demüjdeler. Myros Çayı’nın taşıdığı yüksekalüvyonlara (Res. 1) gömülerek akıl almazbir bilgi deposu olarak korunup saklananMyra kentinin kalıntıları arkeolojide yanıtıkaranlıkta kalmış pek çok soruyu aydınlat-mak için güçlü bir adaydır. Katman katmançoğalmış olması beklenen ancak en son 13.yy baskınıyla20 kente son darbeyi vurduğuanlaşılan bu alüvyon örtü (Res. 2) hem Lik-ya arkeolojisi için hem de Anadolu ve Akde-niz için büyük bir şanstır. Bu şansın boyut-ları kazılar sonucu anlaşılacaktır. BugünDemre’de gezginleri yönlendiren “Myra”levhası sadece tiyatroya götürmektedir. Ar-keolojik Sit’in alan sınırları da, sadece tiyat-ro ve akropolü içermektedir. Yani, Myra’nın,sadece tiyatro ve arkasında yükselen akro-pol olduğu sanılmıştır. Yüzeydeki veriler ışı-ğında yapılabilecek kolay bir arkeolojikgözlem tüm kentin durumu hakkında yeter-li izler verecektir. Myra’nın bu özel/benzer-siz durumunu göz önüne alarak şartlarınauygun biçimde kurguladığımız araştırmayöntemi bu nedenle üç ana ayaktan oluş-maktadır: 1. Yüzeydeki tüm kalıntıların be-lirlenmesi, 2. Kuyu ve benzeri temeller açanDemrelilerin tanıklığına dayanan bilgileriderlemeye yönelik sözlü tarih çalışması (ar-keolojik olmayan kazılardan elde edilen ve-rilerin derlenmesine yönelik anket) sonuç-

55

Page 4: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

ları, 3. Arkeojeofizik taramalar ve elde edi-len tüm bilgilerin sayısal bir harita üzerindedetay bağlantılarıyla gösterilmesi-kaydedil-mesi (CBS). Bu üçlü kurguya dayanan vekazı yapmadan yer altındaki şehri öğrenme-yi hedefleyen bu çalışmalar devam etmekte-dir. Şu anda sahip olduğumuz bilgilerin ışı-ğında bile Myra’nın, neredeyse bugünküDemre yerleşiminin tamamının altındakialüvyal dolgu içinde yayıldığını ve yoğunkentleşme alan sınırlarını genel hatlarıylasöyleyebilecek durumdayız (Res. 2). Bununanlamı, antik kentin en az 2-3 km çapında-ki bir alanda gizlendiğidir. Bu büyük kentalanının doğusundan akan Myros’un vadi-sinin kenarında 2,5 m derinlikte bulunanlahitler ve batı sınırında tapınak formlu anıtmezarlar Myra kentine gelen ve giden anayolların güzergâhlarını göstermektedir. Ti-yatro ile 1,5 km güneyde yer alan St. Niko-

56

laos Kilisesi arasında kentin kamu merkezi-nin olması beklenmektedir. Asıl merkezî ya-pı yoğunluğu da tiyatro ile hamam arasında-ki alandadır. Akropol eteğinde bir yarımadagibi öne doğru uzayan kısımdaki kalıntı yo-ğunluğu alüvyon altında devam etmelidir.Nihayet, sel baskını sonucu genişleyen dereyatağının kıyılarında (okulun arkasında) or-taya çıkan in situ sütunlar ve başka kalıntılarbunu doğrulamaktadır. Tüm bunların öngördürdüğü görünmez Myra’nın hayali,yaptığımız jeofizik çalışmalar ve arkeolojikkazılar sonucunda berraklaşacaktır. Sürprizolmayacak tek şey ise büyük bir metropoleait kent ve yapı parçalarının ortaya çıkacakolmasıdır. Ve dolayısıyla Bean’in “kent İ.S. 5.yy’dan sonra önem kazanır; tarihte de küçükbir rol üstlenmiştir”21 değerlendirmesindekigibi yanlışlıklara düşülmeyecektir. Bean desanırım kalıntıların dilinden çok sadece ya-

Resim 2: Akropolden, tiyatro ve Demre.

Page 5: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

zıya bakanlardandı. Yoksa muhteşem kayamezarlarından yansıyan Klasik Dönem veLikya’nın en büyük tiyatrosundan ve lima-nından yansıyan ‘Roması’nın “önemsiz” ol-duğunu düşünemezdi.

“Myra kent adının Helen öncesi yer adlandır-maları içerisinde her hangi bir karşılığı henüzbelgelenmemiştir”. Bean, “Myra kent adınınkökeni belirsizdir. Bilinmeyen bir Likya adınınbiçim değiştirmiş hali olabilir” der.22 Sadecebir küçük değini ile karşılaşılmaktadır:“Lykia B dilinde (Ksanthos steli 44c 40) geçen‘muri’ sözcüğünün Myra yer adıyla aynı olmaolasılığı söz konusudur”.23 Smyrna adınınMyrrh ile ilişkisi, aynı ilişkinin Myra adı içinde geçerli olabileceğini de düşündürmekte-dir. Olasılıkla Myra’ya ve sonra da Demre’yedönüşmüş olabilecek “Myrrh” yer adı ünlüMyra yağının üretildiği mersin bitkisinden(Commiphora myrrha) gelmektedir. Kabu-ğundan Adonis’in doğduğu bitkidir mersin.Tanrıça Aphrodite’yi kıskandıracak kadargüzel olan Kıbrıs Kralı Kinyras’ın kızıMyrrha, tanrıça tarafından babasına aşık ol-makla cezalandırılır. Gizlice koynuna girdi-ği için babası tarafından öldürülmek üze-reyken Myrhha’nın yardımına tanrılar yeti-şir ve onu mersin ağacına dönüştürerekkurtarırlar. Ancak, babası Kinyras’tan hami-ledir. Ve, mersin ağacına dönüştükten sonrakabukları arasından, gelmiş geçmiş en güzelinsan olan Adonis’i doğurur. Bu mitoloji ençok bu sahnesiyle sanata yansımıştır. Budünya güzeli kızın adı olan Myrhha ile mer-sin ağacı ve Myra’nın ve de Demre’nin ismibenzer olmalıdır. Daha da önemlisi vejetas-yon tanrıçası Artemis ile özdeştir. Kazılar-dan çıkan mür yağı şişeleri, kilise çevresin-deki yağ işlikleri ve hala bulunan mersinağaçları, her dönemde kentin adına yansı-yan en kesintisiz özelliğini sunar: Myrhh -Myra - da Myra (Demre). Neredeyse hiç de-ğişmeksizin gelmiştir günümüze. İsim kay-nağı, Adonis’in annesi güzeller güzeliMyrhha’ya da adını veren mersin bitkisidir.

Bugüne kadar bu basit benzerlik görülme-miştir ama Myrrh adının Likçe’deki yerelisim “Muri”den kaynaklandığı kolaylıkladüşünülebilir. Bunun en kesin kanıtı, Limy-ra’nın Likçe adının “Zemuri” olmasıdır.Myra’nın Likçe adının da Myrrh’in de kay-nağı olan “Muri” gibi bir kelime olması bek-lenmelidir. Limyra = Myra, Zemuri = Muri(Zemuri-Limyra = Muri-Myra) eşleşmesi sa-nırım en doğru isim kaynağını açıkça gös-termektedir. Aynı kaynaktan doğan “Luk-ka”nın, Eski Yunanca’da “Lykia” olarak de-ğişmesi gibi. Yanıltıcı olmakla birlikte diğerbir isim kaynağı mür’dür (Murex brandaris=imperial purple). Andriake’de Antik Dönemboyunca üretildiğini ve satıldığını bildiği-miz kırmızı-mor renk maddesi de kentinadını çağrıştırır. Myra’daki yoğun varlığı,önemi ve cazibesi nedeniyle Myra’nın adıMurex’ten de gelseydi normal olurdu.

Myra tarihi, Bronz Çağı’ndan itibaren izle-nebilen Lukka-Likya tarihine paralel gider.Myra tarihinin önemli anlarından bazılarışunlardır: İ.Ö. 3. bin içlerindeki Bronz Çağıyerleşimcilerinin varlığı; Gelidonya ve Ulu-burun batıkları ile Doğu Likya’da bulduğu-muz verilerin doğruladığı, hem karada hemde denizdeki yaşamsal varlık; sahil yerle-şimleri açısından Demir Çağı’nda şimdilikbir alacakaranlık; İ.Ö. 546’da Harpagos’lagelen Pers egemenliği; İ.Ö. 333’de Büyükİskender’in gelişiyle değişerek hızlanankentleşme; İ.Ö. 197’de III. Antiokhos’un,Andriakos Çayı ağzındaki limandan girerekMyra’yı alması; İ.Ö. 168’de kurulan LikyaBirliği’nde, Merkezî Likya temsilcisi olarak3 oy hakkı ve ayrıcalığıyla bulunması; İ.Ö.42’de Brutus’un, komutanı Lentulus Spin-ther’i para toplamak için Myra’ya gönder-mesi ve Spinther’in Andriake liman girişin-deki zincirleri kırıp kenti işgal etmesi; İ.S.18’de Germanicus ve karısı Agrippa’nınMyra ziyareti ve Andriake’ye heykellerinindikilmesi; İ.S. 60 yılının Ekim ayında AzizPaulus’un Kudüs’te yarattığı huzursuzluğun

57

Page 6: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

hesabını vermek üzere Roma’ya giderken

Andriake limanına ve ana kent Myra’ya uğ-

raması; Nero Dönemi’nde gümrük yapılan-

ması ve bunun belgesi olarak limana dikilen

ünlü yazıt; Traianus’un uluslararası bir li-

man yapımı için kararı; İ.S. 129’da Hadri-anus adına Andriake liman yapılarının inşaedilmesi; İ.S. 142 depremi; İ.S. 2. yy’da“metropolis” unvanı alması; II. Theodosius(İ.S. 408-450) Dönemi’nde “Likya’nın baş-kenti” ilan edilmesi; bu tarihten itibarenbölgenin metropolisi olması, metropolitinmakamı ve rezidansının Myra’da olması;Antik Dönem dinlerini yansıtan mimarlıkve heykeltıraşlık eserlerinin Hıristiyanlar ta-rafından tahribi; İ.S. 529 depremi; İ.S.789’da Arap donanmasının Myra’ya saldır-ması; İ.S. 809’da Harun Reşid’in Myra’yasaldırması; İ.S. 1034’te Afrikalı Ziridlerin iş-gali; İ.S. 1147 yılında Türklerin Myra’ya ge-lişi; son başpiskopos Eustathios’un İ.S.1174 yılında atandığı halde görevine başla-yamaması; 17. yy’da dinsel idareninMyra’dan Meis Adası’na geçmesi; Osmanlıidaresi; 1923 Türkiye Cumhuriyeti Dönemi;Akropol eteğinde küçük bir köy olarak ku-rulan Demre’nin bugün 18.000 nüfuslu bir

58

Resim 3: Artemis Myrhha. Kazı logosu.

Resim 4: 1915'de Demre (Lethaby).

Page 7: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

ilçe haline gelmesi; 2009 arkeolojik kazıla-rın başlaması…

Kentin politik ve ekonomik gücüne destekvermek isteyen ünlü Likya zenginleri enönemli yardımlarını Myra’ya yapmışlardır.Likya’nın en büyük kapitalisti ve euergetes’iolan Opramoas’tan da en büyük yardımıMyra almıştır: Opramoas İ.S. 142’deki bü-yük depremin yıktığı yapıların onarımı için100.000, tiyatro yapımı için …?, Eleutheratapınağı ve exedra için …?, gymnasion’unperystili ve diğer işler için 56.000, yağ için12.000, altın kaplı Tykhopolis heykelininonarımı için 10.000 dinar bağışlamıştır.24

Oinoandalı Lykiarkhes Licinnius Longus40.000 dinar, Kyaneailı zengin Iason ise kı-zı Lykia ile birlikte Myra’da stoa yapımı için10.000 dinar, kayınpederi Polykharmos ilebirlikte Myra tiyatrosu için 10.000 dinaryardım yapmıştır. Kent henüz kazılmadığıiçin Myralı zenginlerin neler yaptırdığınıbilmiyoruz. Bunlar, sadece, diğer kentlerdebulunmuş yazıtlar aracılığıyla bildiğimizLikya kentlerinden Myra’ya gelen yardım-lardır. Bu bilgiler kente yapılan yardımlarıanlatmakla beraber asıl, alüyonlar altındakalan gizli yapılardan hiç olmazsa bazıları-nın varlığını haber verdikleri için çok önem-lidir: “Artemis Eleuthera Tapınağı”, “Tykho-polis Heykeli”, “Gymnasion”, “Exedra”,“Lykia Stoa’sı”. Burada anılan “stoa”nın adı-nı şimdiden ve de henüz bulmadan “LikyaStoası” olarak vermemiz arkeolojik bir ke-yiftir. Çünkü stoa’yı kızı adına yaptıran Ia-son, bu yapıya kızının adını vermiş olmalı-dır. Ayrıca antik kaynaklar, İ.S. 6. yy’da “Ha-gios Eirene Katedrali”, “Piskoposluk Sarayı”,“Dioskori Meydanı”, “Leo Mahallesi”, “AzizKallinike Kilisesi”, Myralı Martyr Aziz“Kreskens Kilisesi” ve Myralı Martyr Aziz“Dioskorides Kilisesi”nin varlığını bildir-mektedir.25 Bizans Dönemi kenti Roma altyapısına oturmuş olacağından, özelliklecaddeler, meydanlar gibi kullanımı devametmek zorunda olan alanlar ve yapılar var-lıklarını sürdürmüş olmalıdır. Dolayısıyla

ortaya çıkacak olan Bizans katmanı Romahakkında da önemli urbanistik bilgileri ve-recektir. Örneğin Dioskori Meydanı’nın ta-mamen Roma Dönemi meydanlarından biriolduğunu söylemek büyük bir öngörü ol-mayacaktır. Bu bilgiler, bugünlerde kapsam-lı bir jeofizik projesiyle yer altını anlamayaçalıştığımız koca kentten minik izler verdiğive beklentilerimizi biçimlendirmekte yar-dımcı olduğu için çok değerlidir.

Roma ve Bizans kent merkezi çoğunluklaalüvyon altında görünmez olmuştur. Bugünde, bin yılların alüvyon örtüsü seralar veportakal bahçeleri ile süslenmiş ve antikkenti tamamen saklamıştır. Bu büyüklükte-ki bir kentte mutlaka bulunması gerekensütunlu cadde, agora, toplantı salonu, tapı-naklar, konutlar ve nekropoller gibi çok sa-yıda yapıdan oluşmuş olması kaçınılmazolan şehir şimdilik sadece imaj dünyamızdarestitüe olabilmektedir. 150-160 yıl önce ilkkez kenti ziyaret eden Mayer (1800), Bed-ford ve Gandy (1812), Texier (1836), Fel-lows (1840), Ross (1844), Spratt-Forbes(1842), Colnaghi (1865), Lethaby (1915)26

gibi erken gezginlerin notlarında ve çizimle-rinde bugün görünmeyen bazı bilgiler de,görünmeyen kenti canlandırabilmemizeyardımcı olmaktadır (Res. 4). Bu canlandır-madan çıkan en kötümser sonuç, komşuLimyra antik kentinin yakın benzeri bir yer-leşim dokusudur. Akropol kayalığıyla, düz-lükte yayılımıyla, bir metropol oluşuyla,Limyros Çayı’nın akışıyla biçimlendirdiğitopografya ve taşıdığı alüvyonla, Limyros’undoğuya doğru yatak değiştirişiyle, tiyatrosu-nun konumu, kaya mezarları ve önlerinde-ki düzlükte yayılan sular içinde kalmış yapı-larıyla ve de Phoinikous Limanı’yla ilişkisiaçısından gerçekten Limyra, Myra’ya çokbenzemektedir. Bu benzerlikler, Limyra’yabenzeyen, olasılıkla daha büyük ölçekte birkent varlığının Myra için söz konusu olabi-leceğini düşündürmektedir. Çünkü, tiyatro,kaya mezarları, akropol, hamam gibi görü-

59

Page 8: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

nen her kalıntı Limyra’daki benzerlerindendaha görkemlidir. Myra için, henüz hiçbiryol parçası görünmeden erken bir öngörü-mü paylaşmak isterim. Doğudan, Limy-ra’dan gelen ana yol, Myros’u (Demre Çayı)uzun bir köprüyle (olasılıkla Limyros’u ge-çen 300 m uzunluktaki köprüye benzer)geçtikten sonra akropol eteği yapılarınınönünden geçerek bugünkü kavşak çevresin-de ikiye ayrılmalıdır. Yollardan biri hamamve St. Nikolaos Kilisesi üzerinden nympha-ion’a ve oradan da Andriake’ye varmalıdır.İkinci yol ise doğudan gelip tiyatro önün-den geçerek anıt mezarın olduğu KarabucakMahallesi’nden Kyaneai güzergahına yönel-melidir. Yukarıda öngörülen iki ana aks ara-sında da pek çok cadde ve sokak bulunma-lıdır. Kamu merkezi ise tiyatro ile hamamarasında yoğunlaşmalıdır. Alüvyonlar altın-da büyük bir Bizans metropolü çıkacaktır.Bizans katmanı altındaki Roma metropolü-ne ve erken dönemlere ait kalıntıların ise nekadarının kaldığı Bizans Dönemi şehirciliği-ne bağlı olarak kazılınca görülecektir. Kiliseçevresindeki kastron duvarlarındaki malze-menin tamamının Roma Dönemi yapıların-dan devşirme olduğu görülmektedir. Bu du-rum St. Nikolaos Kilisesi’nde de söz konu-sudur. Dolayısıyla, olasılıkla çoğunluklatahrip olmuş bir Roma şehri söz konusuolabilir. Kilise çevresinde ise beklenen şehir-cilik, güneyden çok kuzeye doğru yapılaş-manın devam ettiğidir.

Akropol ve Savunma Sistemi,27 Myra’nınen çok gün ışığında olan kalıntılarıdır (Res.5). Daha önce J. Borchhardt28 ve Urs Pesch-low29 tarafından incelenmiştir. En erkeniakropolde olduğu saptanan yerleşim sonra-ki dönemlerde dağ sırasıyla deniz arasındakalan düzlükte gelişmiştir. Arkadaki dağ sı-raları yerleşime kolay savunulabilir doğalbir şans vermiştir. Aristoteles’in “doğal fizi-ğin ideal konfigürasyonu” olarak tanımladı-ğı ideal yerleşim şartlarını içermektedir.30

Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerininmetropolü düzlüktedir. Çevresini kuşatanyalçın dağlar ve önünde uzayan denizle do-ğal korumaya alınmıştır. Metropolü besle-yen şans Myros Vadisi’nin dağlık bölgeylekurduğu güçlü organik bağlantıyla çoğal-maktadır. Kara bağlantıları da bugün ço-ğunlukla izlenebildiği gibi, ayrıca MiliariumLyciae’de de okunmaktadır.31 Strabon’a göreMyra akropolü denizden 20 stadia içerde-dir.32 Bugün alüvyon dolgu nedeniyle bumesafe artmıştır.

Kalıntılar Myra akropolünde Klasik Dö-nem’den itibaren Osmanlı’ya kadar her dö-nemde savunma yapısının (kale) bulundu-ğunu göstermektedir. Hellenistik Dönem vesonrasındaki sur duvarı onarımları ve reviz-yonları kalenin yüzyıllar boyu aktif olarakkullanılmış olduğunu göstermektedir. Ak-ropolde sur içinde görülen yapı ve yapıalanları içerisinde en önemlisi dikdörtgen

60

Resim 5: Akropol, hava fotoğrafı.

Page 9: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

formlu oturma basamakları olan, ana kaya-dan oluşturulmuş erken yerleşimin toplan-ma yapısıdır. Yaklaşık 25x15 m ölçülerindeolan ve batı dar yönde basamaklarla inilenbu alanın kuzey kesimi oldukça nitelikli ka-ya işçiliğiyle biçimlendirilmiştir. Güney tara-fında ise 3 basamaklı yapılanma görülmekte-dir. Hemen doğu yanında bir kaya mezarıbulunmaktadır. Aşağı kentle akropolü bağla-yan antik yol bugün çoğunlukla izlenebil-mektedir. Myra’da ticaretin gelişmesiyle vebunun kente yansımasıyla birlikte akropoleteklerinden başlayan ve denize doğru yayı-lan bir genişleme söz konusudur. En geç İ.Ö.4. yy’dan itibaren var olduğunu düşündüğü-müz akropol savunma sisteminin bağlantıla-rı akropol tepesinin güney eteklerinde debulunmaktadır. Bu kalıntılar etekteki erkenDemre evleri arasında parça parça görül-mektedir. Etekteki kalıntılar aynı zamandabu kesimdeki yerleşimle de ilgilidir.

Myra’nın extraurban savunma sistem ve ya-pılarının tamamı Hellenistik Dönem’e tarih-lenmektedir. Myra’nın deniz tarafında asalsavunma noktası Andriake limanıdır. Andri-ake’nin yüzeyde görünen kalıntıları kroki vefotoğraflarla W. Wurster tarafından daha ön-ce özetlenmiştir.33 Andriake güney kenttetepe sırtı boyunca 200 m kadar uzanan surduvarları ve kulelerinde duvar işçiliği izo-domdur. Yerleşimi çevrelemeyen ve hattaaynı hatta doğuya devam da etmeyen plan-lamasıyla anlamlandırmak zor gözükse de 4kulenin de güneye deniz tarafına bakmasıve sarnıç gibi yaşamsal ünitelerin liman-kent tarafında olması bu kesimde tek hattabir savunma önlemi alındığını göstermekte-dir. Duvar tarihlemesi zor olsa da savunmakalıntılarının İ.Ö. 4. yy’dan önceye gitmesizor görünmektedir.

Myros Vadisi boyunca karasal ana ulaşımnoktalarında, Beymelek’ten Gürses’e kadarkiyakın alanda Myra’nın çevresini kuşatan sıkıbir güvenlik sistemini oluşturan kuleler –

garnizonlar bulunmaktadır. Korunma tak-tiklerine bağlı ilişkileri ve yapım stilleri busavunma birimlerinin İ.Ö. 3.-2. yy’lar arasın-da yapıldığını göstermektedir. Bu kuleler ay-nı zamanda ve bir savunma ağının parçalarıolarak inşa edilmiştir. Tehlike anlarında, bir-birlerini gören bu kulelerden hızlı bir haber-leşme ağının kurulduğu da anlaşılmaktadır.

Bizans Dönemi’ne gelindiğinde birçok yer-leşimde olduğu gibi, Myra akropolünün detekrar surlarla çevrilmiş olduğu görülmek-tedir. Nedeni Bizans Dönemi’nde korsanlarve Arap akınları gibi büyük tehlikelerin var-lığıdır. Osmanlı Dönemi’nde de yeniden re-vize edilerek kullanılmıştır. Bu dönemlerde-ki savunma düzenlemeleri seramik ve diğerbulgularla da desteklenmektedir. Andriakesavunma sisteminin varlık nedeni Hellenis-tik ve Roma dönemlerinde çok gelişen li-man ticareti ve organizasyonunu korumaamaçlıdır. Çünkü varlık arttıkça, korsanlıkve diğer tehlikeler de buna paralel olarakartmaktadır. Kuleli-savunmalı çiftlikler deMyra çevresinde şehrin güvenliğini sağladı-ğı gibi kırsaldaki tarım arazileri ve üretimide korumaya yönelikti. Bu durum Likya’nındiğer bölgelerinde de gözlemlenmiştir.34

Kentsel sur sisteminin yerleşim dışı bağlan-tıları olan bu güvenlik noktaları aynı za-manda haberleşmenin sağlanması için dekullanılmaktaydı.

Sonuçta savunma sisteminin varlık nedeniMyra’nın savunulması; teritoryal toprakegemenliğinin, yol ağının, tarımsal üretiminve üretim alanlarını, ekonominin, ticaretinve halkın korunmasıdır. Savunma sistemi veyapılarıyla ilgili olarak gelecek yıllarda yapı-lacak araştırmalar bu konuları daha çok ay-dınlatacaktır.

İ.Ö. 5.-4. yy Myra’sının benzersiz kaya me-zarları üç ana alanda toplanmıştır. KlasikDönem nekropol organizasyonunun ve me-zar inşa tekniklerinin tüm detaylarını vere-cek niteliktedir. Hem akropolden hem de

61

Page 10: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

62

Resim 6: Nehir (Doğu) Nekropolü.

Resim 7: Deniz (Batı) Nekropolü.

Page 11: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

aşağıdan çıkış yolları oluşturulmuştur. Tümmezarlara kaya yüzündeki patikalarla ulaşımsağlanmıştır. Bu yollar bazen dar geçitler ba-zen de basamaklı çıkışlar biçimindedir. Tambir ölüler kenti olarak kaya yüzünde bir yer-leşim dokusu gibi eksiksiz bir planlama ya-pılmıştır. Karşıdan bakıldığında bir yamaçyerleşimi duygusu verilmiştir: Klasik Dönemyamaç yerleşimi kaya mezarlarında yaşıyorgibidir. Dolayısıyla Likya kaya mezarlıklarısadece sivil mimarlıktaki ahşap yapı imitas-yonu değil, aynı zamanda sivil bir yerleşimimitasyonudur. Ve, bugün olmayan sivil ah-şap yapılar hakkında bilgi aktarmakla kal-maz, bugün bilemediğimiz Klasik Dönem si-vil yerleşimleri hakkında da bilgi verirler.Çoğunlukla İ.Ö. 4. yy’ın ilk yarısına tarihle-nirler. Batı Nekropolü (Deniz Nekropolü)(Res. 6), tiyatronun hemen batı yanındakikayalıklarda düşey ve yatayda sıralanmışolan 47 mezardan oluşmaktadır. GüneyNekropolü Batı ve Doğu nekropolü arasın-daki kayalıklardaki 11 kaya mezarından olu-şur. Doğu Nekropolü (“Nehir Nekropolü”)(Res. 7) ise 40 mezardan oluşmaktadır. Bumezarlarda 13’ü Likçe, 10’u Eski Yunancaolmak üzere, toplam 23 yazıt bulunmakta-dır. Birisi oldukça dokunaklıdır: “Moskhos,Demetrios’un kızı Philiste’yi seviyor”.

Toplam 17 kabartma da kaya mezar deko-rasyonları arasında çok önemli bir yer alanve içerik-nitelikleriyle bölgede benzersizolan eserlerdendir. Kabartmalar Likya Kla-sik Dönem kabartmalarının önemli bir gru-bunu oluşturur.35 Hem Klasik Likya yontu-culuk sanatının geldiği düzeyi hem de ölügömme geleneklerini anlatmaları açısındanözeldirler. Bu kabartmalar mezarların 7’sinisüslemektedir. Kabartmalar genellikle İ.Ö.4. yy’a tarihlenir. Özellikle ikisi, kabartma-larıyla tüm Likya’nın en etkileyici kaya me-zarlarıdır. Tapınak cepheli ilk mezar, mima-risiyle, bitkilerden çıkan tanrıça (Arte-mis/Myrrh) dizisiyle, aslan boğa kabartma-larıyla ve tam ortada betimlenen mezar sahi-

bi aile “fotoğrafıyla” muhteşemdir. Tanrıçafigürü Myra sikkelerinde betimlenen kırla-rın, doğanın, bitkilerin tanrıçası Arte-mis/Myrhh ile aynıdır. Kabartmada ve sik-kede görünen figürün adını ilk kez bu ma-kalede koymak gerekirse, “TanrıçaMyra”dır, “Myra Artemis’i”dir. Myra sikke-sinde Myra tanrıçası çok açık betimlenmiş-tir.. Bir mersin ağacı (Myrrh) içinden çıkantanrıça, Myra’ya adını veren mersin ağacınıntam da özü olduğunu belgelemektedir. Geç-mişte Myra’nın simgesi olan bu betim artıkMyra-Andriake Kazıları’nın kurumsal sim-gesi olarak kesintisiz yerleşim “idolü” özelli-ğini tekrar kazanmıştır (Res. 3). İ.S. 4. yybaşlarında, Hıristiyan bir imparatorun başageçmesi ile birlikte yerel piskoposlar kötü-lüklerin kaynağını yok ettiklerine inanarakantik tapınakları ve heykelleri yok etmişler-dir. Ve ne yazık ki, “Likya’nın en güzel Arte-mis Tapınağı” da36 olasılıkla Myra piskoposutarafından temellerine kadar yıkılmış olabi-lir.

Likya için olağanüstü olan diğer kaya meza-rı, Doğu Nekropolü’nde kayaya oyulmuştur.Ev tipindeki mezarın cephesinde 11 figürgerçek ölçülerde kayalara oyulmuştur. Bunedenle halk doğal adını koymuştur: “Re-simli Mezar” (Res. 8).37 Ahşap sivil mimar-lıktan esinlenen mezarların Likya’da tam birölü evi mantığıyla yapıldıklarını resimli me-zar bir kez daha hem mimarisi hem de ka-bartmalarıyla bir arada göstermektedir. Me-zarın ön alanının sol duvarında mezar beyikline’de yatar pozisyonda verilmiş, karşı du-varda da eşi ve çocukları resmedilmiştir.Mezarın dış yüzündeki yanal kaya duvarla-rından soldaki, kline’deki mezar beyinebenzeyen bir erkek figürüdür: Bey, bu kezayakta ve asasıyla başka bir pozda verilmiş-tir. Karşı duvardaki figürler diğer aile üyele-rinin farklı “fotoğraflarından” oluşmaktadır.Mezar kabartmaları bir aile albümü gibidir.Mezar kabartmalarından bir genç erkek ka-bartması kesilerek Atina Ulusal Müzesi’ne

63

Page 12: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

kaçırılmıştır. Klasik Dönem’de beyaz kayayüzeyi ve kırmızı, sarı, mavi ve mor renkler-le boyanmış halleriyle oldukça farklı, çoketkileyici bir görüntü sunmaktaydılar. Bu-gün bu renklerden kırmızı ve mavi kalabil-miştir. Likya’nın boyasıyla kalmış tek meza-rını korumak için bir restorasyon projesi ya-pılmaktadır.

Kaya mezarlığında 4 mezar dışında tamamıtek odalı, ve 17’si de ön odalı düzenlenmiş-tir. Tapınak tipli 4 mezar dışındaki tüm me-zarlar “ev tipi” mezarlardandır. Bunlarıniçinde kayadan tamamen koparılmış bağım-sız duran örnekler olduğu gibi, kayalığıniçinde soyutlanmış olanlar da bulunmakta-dır. Kaya mezarları ahşap mimariyi takliteden imitasyon cepheleriyle geleneksel Lik-ya Klasik Dönem mezarlarıdır. İç mimarile-ri ise “ev”in yatak odasını taklit eder. Ço-ğunlukla üç yataklıdır. Kaya mezarlarınınorta ve üst sınıfın mezarları olduğu düşü-nüldüğünde ve buna kayalara mezar yapmagücü olmayan çoğunluk fakir halk eklendi-ğinde Klasik Dönem Myra’sının hayli kala-

balık bir Likya popülasyonu barındırdığıanlaşılmaktadır. Bu kalabalık Klasik Dönemnüfusunun seçkinleri korunaklı akropolde,geri kalan halk ise akropol eteklerinde, özel-likle de ilk Demre’nin kurulduğu güneyeteklerinde yaşamaktaydı. Bu kesimde köyevlerinin içlerinde ve aralarında sıkça görü-len yapı kalıntıları bunu doğrular.

Myra’nın Roma ve Bizans dönemlerindegörkemli bir metropol olduğu bugün alüv-yon dolgu üstünde kalan kısımları nedeniy-le sadece birkaç yapıdan anlaşılabilmekte-dir. Bunlar tiyatro, hamam, aquaductus venymphaion yanında St. Nikolaos Kilisesiçevresinde kazılar sonucu 4-5 m derinlikteortaya çıkan kalıntılardır.

Tiyatro ile ilgili değiniler en erken Likya li-teratüründen itibaren görünür.38 Altta 29,üstte 9 oturma basamak sırası 11.500 kişiyehizmet etmektedir (Res. 9): Likya’da dahakapasitelisi yoktur. İ.S. 142’deki depremsonrasında miktarı bilinmeyen bağış tiyatro-nun onarımı için Rhodiapolisli Opramoasve Kyaneailı Iason tarafından kente yapıl-mıştır. Opramoas bu değerli yardımlarındandolayı Myra vatandaşı olarak onurlandırıl-mıştır. Myra tiyatrosu bölgenin en görkemlive en nitelikli dekorasyona sahip tiyatrosu-dur; bu bakımdan benzersizdir. Hellenistikkarakterde kayalık yamaca oturan cavea’nınön ve yan kesimleri tamamen kemerli-to-nozlu alt yapıya oturur. Hellenistik-Roma ti-pindedir. İlk yapım yılıyla ilgili belge olma-makla birlikte onarımların tarihleri bilinir:ilki 141 depremi sonrası onarım, ikincisi iseİ.S. 3. yy’ın ilk çeyreğindeki onarımdır. Ay-nı yüzyılda Roma tarzı oyunların gerçekle-şebileceği biçimde bazı düzenlemeler yapıl-mıştır: 40 m çapındaki orkestranın çevresi-ne parapetler yerleştirilmiştir. 62.00x 12,5m ölçülerindeki 3 katlı sahne binası frizle-rinde Tanrıça Eleuthera, Ganymedes, Ze-us’un kartalı, Mithras, Medusa ve çok çeşit-li masklar, syren ve menadlar tarafından ta-

64

Resim 8: Nehir Nekropolü Resimli Mezar.

Page 13: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

şınan girlandlar gibi zengin kabartmalar vedekorasyonla bezeli sahne binası çoğunluk-la yıkılmış halde durmaktadır. Likya’da ilkkez sahne binasının dış yüzü de kabartma-larla bezelidir. 8 m yüksekliğinde alüvyonkaplanmış kentte, bugün, Antalya Müze-si’nin 1960’larda yaptığı çalışma sonucutüm iç temizliği orkestra zeminine kadar ya-pılmış olduğu için görülebilen en büyük si-vil bina tiyatrodur. Mimarisiyle gerçek birRoma Çağı tiyatrosudur. Oturma sıralarınıtaşıyan tonozlar giriş çıkış için organizeedilmişlerdir. Tiyatro’da bulunan yazıtlarkentin değişik yönlerine ilişkin bilgiler ve-rir. Orkestra’daki yazıtta kentin ithalat-ihra-cat işlerinden kazandığı paradan Likya Bir-liği’ne 7000 dinar vergi ödediği yazar. Bumiktar en yüksek vergidir. Bu miktara ençok yaklaşan Kaunos bile 6.000 dinar vergiödemektedir. Batı galerisi duvarında ise “ge-zici esnaf Gaius’un yeri” yazılıdır. Duvarakazınmış harfler, sessizce duran dev tiyatro-

da bir zamanlar yapılan gösterilerde izleyici-lere çerez satan satıcıdan sıcak sesler taşır.Başka biri ise resmi ve yazısıyla bir dilek içe-rir: Zafer Tanrıçası’nın figürü önünde, “ken-te şans getir ve sürekli galip ol” yazılıdır.

Böylesine bir metropolün elbette bir Agora-sı, hatta agora’ları da olmalıydı. Bugün her-hangi bir yapı gözükmemesine karşın dahaönce Borchhardt’ın da değindiği bazı öneri-ler bulunmaktadır.39 Bu konuda yol gösteri-ci en önemli belge 1837’de İngilizler’in yap-tığı topografik kent planıdır. Tiyatronun gü-neyinde bulunan ve “Ağanın Evi” diye ad-landırılan kare formlu büyük alan ve bugünhâlâ kalıntılarıyla izlenen St. Nikolaos Kili-sesi’ni çevreleyen kastron’dur. Kastron’a dö-nüşen yapının Roma evresinden kalan du-var parçaları ve devşirme bloklar buradaRoma Dönemi’nde de büyük bir yapı oldu-ğunu düşündürmektedir. Spratt ve Forbesda her duvarı 274 m uzunlukta olan, güneyve doğusunda anıtsal kapıları bulunan kare

65

Resim 9: Tiyatro hava fotoğrafı.

Page 14: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

planlı bir Roma çarşısından kalıntılar olabi-leceğini düşünürler.40 L. Ross da buradakikapıyı bir Roma takının kalıntıları olarak ta-nımlar.41 1854 Likya gezisini anlatan D. E.Colnaghi, St. Nikholaos Manastırı’nın RomaDönemi’nden kalma kesme taşlarla örülübüyük kare bir yapı içinde yapılaştığını an-latır.42 “Colnagi agora” olarak tanımlananbu alanın güneydeki ikili girişinin denize velimana yönelik yapılmış olduğunu belirtir.Bugün St. Nikolaos Kilisesi’nin çevresinioluşturan bu büyük alan aslında Roma Dö-nemi’nde de kentin çarşı merkezi olmalıydıki sonradan Bizans kastron’u ve içindeki di-ğer yapılar aynı yerde yapıldı. Halkın bah-settiği kiliseden tiyatroya giden “tünel” debüyük olasılıkla ana caddenin altındaki ka-nalizasyon olmalıdır. Tiyatroyla kilise mey-danı arasında beklenen ana aks da buradakiçarşı bölgesini, sosyal merkezi biçimlendi-ren tiyatroya ulaşıyor olmalıydı.

Öteki alan ise tiyatronun doğusunda biragora’nın varlığından iz veren sütun ve sü-tunlu bir revaka ait üst yapı elemanlarıdır.Diğer kentlerden alışılagelen şehirciliğe göremerkezi agora’nın tiyatronun yakınlarındabulunması beklenir. Bugün Alakent Mahal-lesi’nde bulunan bir sütun belki de Myraçarşısından kalan, görünürdeki tek yapı ele-manıdır.

Roma Dönemi’ne ilişkin yer üstünde en çokgörünen önemli yapılardan biri hamam-dır.43 (Res. 10) Tuğla ve harç kalınlıklarınagöre Borchhardt İ.S. 3. yy’a, Farrington İ.S.2. ya da 3. yy’a tarihler.44 Bugün yol kena-rında, seralar arasına sıkışmış olarak olduk-ça iyi korunmuş olan hamamın tüm bölüm-leri görünmese de görünen 5 odası tanımla-nabilmektedir. Klasik Likya hamamı planın-dadır. 3 dikdörtgen birim, uzunlamasına,yan yana sıralanmış ana yıkanma birimleri-nin (tepidarium-caldarium) doğusu boyuncada hamamın asal odası uzanır. KD köşedekiküçük ilk oda apoditerium olmalıdır. Ha-mamın güney duvarı ortasında güçlü bir alt-yapı üzerine hamamın su deposu (castellum)yerleştirilmiştir. Aynı yöndeki duvarların altkesimlerinde praefurniumlar sağlam korun-muştur. Duvarlardaki izlerden hamamın alt-tan ve duvarlardan ısıtıldığı görülmektedir.Duvar örgüsü çoğunlukla tuğla-harç ağırlık-lıdır. Myra hamamı planından çok inşaatmalzemesiyle özeldir. Pür Roma tekniğinde,tamamen tuğlalarla örülen yeğane hamam-dır. 3-4 m yüksekliğinde alüvyon kaplanmışolması yanında, tuğlanın sağlamlığı ve özel-likle de devşirme malzeme olarak blok taşkadar uygun olmayışı yapının sağlam ko-runmuşluğundaki temel nedenlerdir. Jeofi-zik ölçümlere göre 3 m derinde hamam ze-mini ve altında da yaklaşık 1,5 m yüksekli-

66

Resim 10: Myra, hamam.

Page 15: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

ğinde hypocaustum sistemi bulunmaktadır.Bundan başka, yazıtlar kentte aynı dönem-de 2 hamam/gymnasium daha olduğunugöstermektedir. Bunlar Iason’un stoa ekledi-ği hamam,45 diğeri de Opramoas’ın exedraeklediği46 hamamdır. Ancak bunların aynıhamam mı yoksa farklı hamamlar mı olupolmadığı açık değildir. Anlaşılan Pax Roma-na boyunca doruk yapan Likya’daki Romaşehirciliğinin önemli bir örneğini de Myraoluşturmaktadır.

Tanrının tekil anıldığı zamanların başlangı-cından itibaren Likya’nın en ünlü ve önem-li kenti Myra’dır. Bu dönemdeki ününü,Myralı St. Nikolaos’a borçludur. Azizin, öğ-retisini geliştirdiği ve ününü yayarak tümyaşamını tamamladığı yer Myra’dır. İmpara-tor Constantinus Dönemi’nde (İ.S. 324-337) de piskopos olarak görev yapmıştır.İ.S. 4. yy’da imparatorluğun dini olan Hıris-tiyanlık çok daha önceden bu bölgelerde ol-gunlaşmıştır. Sionlu Nikolaos’un martyri-on’u ziyareti ve Rosallia Günü’nde dinadamlarını bir araya getiren Synodos’unMyra’da toplanmasıyla ünlenen Myra, o günbu gündür turistlerin/hacıların ilgi odağı ol-muş, kutsal bir merkez sayılmıştır. Mucize-leriyle ünlenen St. Nikolaos, geçmişte ço-cuklar, denizciler, tacirler ve bilim adamları-nın koruyucusuyken, bugün tüm dara dü-şenlerin sığınağı olmaya devam etmektedir.Dara düşenlere gizlice verdiği yardımların,anlatıldıkça çoğalan öyküleri nedeniyle bu-gün dünyanın hemen her yerinde yılbaşın-da armağan veren Noel Baba olarak ünlen-miştir. Çocukları koruma/sevindirme, de-nizcileri kurtarma, kayıp eşyaları bulma, ge-lecekten bilgi verme gibi pek çok mucizesianlatılagelir. Sanki eskiden medet umulanÖnbilici, Işık Tanrı Apollon yok olmamışsadece adı değişmiştir. İnançlar değil inanı-lanın ve aracıların adı değişmiştir. YaşarkenDemre’den ayrılmayan Aziz’in ölüsünü,İsa’dan sonra 808’de Arap istilacılar yok et-mek ister. Ancak başka bir rahibin mezarınıdağıtırlar. 1087, Aziz’in naaşının gurbete

çıkma vaktidir. Bir grup İtalyan tüccar,Aziz’in, esasında bir Roma Çağı lahdi olanmezarını açar ve ağır kokulu mür içinde ko-runan kemikleri yağmalayıp götürürler. Gi-den kemiklerin mezarına geri dönmesi veAziz’in artık anavatanında huzur içinde yat-ması için Vatikan bir şeyler yapmalıdır. İ.S.342’de, yaklaşık 70 yaşında Myra’da, anava-tanında öldüğünde, mezarında gömülmekAziz’in isteği/vasiyetidir. Buna her dindenherkes saygı duymalıdır.

Sahibi Mari’de yatan yalnız kalmış kilise-nin47 en erkeni İ.S. 5. yy başına kadarinen48 birçok yapı evresi bulunmaktadır(Res. 11). 3 nefli kiliseye sonradan bir nefdaha eklenmiştir. Kilise, Aziz’in yaşamınıanlatan benzersiz freskolarıyla özeldir. Sah-neler N. Çorağan Karakaya’nın cümlelerin-de detaylıca işlenmiştir.49 Prothesis meka-nında bulunmasıyla şaşırtan “Havari Ko-münyonu” sahnesinde İsa ekmek-şarap da-ğıtmaktadır: Ekmek tarafındaki havarilerinen önünde Petrus, şarap tarafındakilerinönünde de Paulus durmaktadır. Yahuda iseyine kendini sahneden dışlamış pozisyon-dadır. Freskolar stilleri ve ikonografileriyleİ.S. 11.-12. yy’lara aittir. Kilisenin güneyin-deki mezar nişlerinde İsa’nı Doğuşu, Çar-mıhta İsa, Anastasis, Göğe Çıkış ve Koime-sis–Meryem’in Ölümü- sahnelerinden olu-şan Beş Bayram sahnesi işlenmiştir. Kemeryüzlerinde ise St. Nikolaos’un yaşamını an-latan siklustan 15 sahne işlenmiştir: Bu ben-zersiz freskolar arasında yine N. Karaka-ya’nın tanımlamalarıyla “Deniz mucizeleri”,“Üç komutan hapiste”, “Aziz’in İmparatorKonstantinos ve Vali Ablabius’un rüyalarınagirmesi”, “Üç komutan İmparator Konstan-tinos’un Önünde”, “Üç komutanın Nikola-os’a teşekkürü”, “Nikolaos’un Basileus’uAraplardan kurtarışı”, “Nikolaos’un Demet-rios’u boğulmaktan kurtarışı”, “Aziz’in ço-cuğu olmayan bir aileye yardımı”, “Aziz’inbüyülü bir kişiyi iyileştirmesi” (Res. 12),“Üç bekar kızın öyküsü” bulunmaktadır.50

67

Page 16: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

İ.S. 808 ve 1034 yıllarında Araplar tarafın-dan yapılan tahribat, 1043 yılında IX. Kons-tantinos Monomakhos tarafından onarıl-mıştır. Gördüğü onarımların yakın işçilik-lerde olması orijinal binayı ayrımlamamızıgüçleştirir. Mimarisinde kolay ayırt edilenen büyük değişiklik 1850 yıllarındandır:Rus Çariçesi Anna Galicia satın aldığı kilise-de büyük çaplı bir onarım başlatır. Orijinalyapıya uymadığı hemen göze çarpan kubbe-lerin 1885’deki onarımda eklendiği kiliseduvarındaki Rusça yazıtta anlatılmaktadır.Son 20 yıldır sürdürülen kilise kazılarıY. Ötüken tarafından tamamlanmıştır.51

Restorasyon işleri devam etmektedir.52

Myra’nın içme suyu, vadi boyunca çoğun-lukla ana kayaya oyulan kanalla getirilmiş-tir. Hamam ve de tüm kentin su ihtiyacınıbu kanallar sağlamıştır. Aquaductus’la ta-mamlanan su kanalı Myra’dan Andriake’yesu taşımaktadır. Myra ve Andriake yol kav-şağında bulunan “Nymphaion” bu suyolu

68

Resim 11: St. Nikolaos Kilisesi.

Resim 12: St. Nikolaos Kilisesi freskolarında aziz (N. Karakaya).

Page 17: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

üzerindedir (Res. 13). Erken araştırmacı-lardan sonra, 1915’de Lethaby’nin ziyaretiardından, Borchhardt 1965 yılı çalışmaları-nı 1975’te yayımladığında 2 sayfasını buanıta ayırır. “Das Nymphaeum im Andria-kos-Tal” başlığında ele aldığı yapı için“Nymphaion –kaynak tapınağı– olduğunuve bir hamam yapısı olarak da kullanılmışolabileceğini” belirtir.

2009 sezonuyla birlikte kazılmaya başlananyapı Sura-Andriake-Myra yolları kavşağındabulunmaktadır. Burası bugün de Andriake–Çayağzı/Kokarçay–, Demre ve Kaş yollarıkavşağıdır. Sırtını kaya tepenin yamacınadayayan yapı tam güneye –kavşağa– bak-maktadır. Tamamen kesme taşlarla örülenyapı arka ve alt kesimlerde ve tüm zemindeana kayaya oyulmuştur. Bugün özellikle ba-tı kesimde kemerlerin üstüne kadar sağlamkorunmuştur. Tüm yapı 2 m ile 1,5 m ara-sında yükseklikte alüvyon –mil– kaplan-mıştır. Ve yapının farklı yerlerinden dışarıyaçıkan kaynak suları nedeniyle 1m zemin su-

yu içinde bulunmaktadır. Yaşlılarla yapılansözlü tarih araştırmalarından bu alüvyondolgunun son 60-70 yılda geldiği anlaşıl-mıştır. Kazılar sonrasında bu veri doğrulan-mış, açılan alanlarda zemine kadar inildiğihalde en küçük bir seramik parçası dahi bu-lunamamıştır. Zemin suyu yüksekliği nede-niyle, yeraltı kaynaklarının her bir yerdençıkarak biriktirdiği sular doğal akışla gide-mediğinden (denizden 1.46 m yükseklikte)açılan her alan suyla tekrar dolmaktadır. Ka-zılar sonucunda yapıya ilişkin ortaya çıkantanımlamalar şöyle sıralanabilir:

Kuzeybatı-güneydoğu yönünde konumlan-mış 10.55 x 13.20 m ölçülerindeki ana/mer-kezi mekan güneydoğu yönde bulunan 6.45m genişliğindeki apsisle sonlanmaktadır.Mekanın arka kesiminde ana kayaya oyulu,0.90 m genişliğinde bir seki bulunmaktadır.Ana mekanın arka duvarlarının çoğu kesimive tüm zemin ana kayaya oyulmuştur. Me-kanın doğu ve batı duvarları yan birimlerlebağlantıları sağlayan açıklıkların dizildiği

69

Resim 13: Nymphaion-termal hamam.

Page 18: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

duvarlardır. Kapı ve kemer açıklıklarınınüstlerinde 1.82 x 0.80 m ölçülerinde kemerbitimli, eşit aralıklı ve aynı ölçülerde nişlerdizilidir. Duvarın güney yanında dizili 3adet nişin yanında 4.5 m genişlikte anıtsalbir kemer üst yapıyı biçimlendirir. Kemerinkuzey yanında da bir adet niş bulunur. Budurum karşı duvarda da tekrarlanır. Zemin-den kemer üstüne kadarki yükseklik 8.35m’dir. Mekanın doğusunda iki kapıyla giri-len küçük yan mekanlar vardır. Güneydekalan kapı çift kanatlıdır ve duvarın güneyiçine giren kilit direklerinin yuvaları bulun-maktadır. Kuzey yanındaki diğer kapı ise tekkanatlıdır. En kuzeyde kalan kemerli geçe-nek ise doğu taraftaki havuza açılmaktadır.

Ana mekanın doğusunda kalan kesimde du-var 10.20 m doğuya doğru ilerlemektedir.Duvar boyunca 0.90 m eninde, ana kayayaoyulu bir seki bulunmaktadır. Bu duvar içe-

risinde 1.90 m eninde yarım yuvarlak biraedicula kayaya oyulmuştur. Ana mekanınbatı kesiminde, batı yan birimlerle geçenek-leri sağlayan açıklıklar bulunmaktadır. Bubölüm tüm yapıda olduğu gibi kesme taşlar-la örülmüştür. 3.22 x 5.22 m ölçülerindekibirimde kazılar zemine kadar indirilemediğiiçin fonksiyonuna ilişkin ayrı bir veri eldeedilememiştir. Ancak burası yapının termalfonksiyonlarına hizmet edebilecek küçükbir birim olmalıdır. Ya da termal kaynak ori-jinalde bu kesimden akıyor olabilir. Bura-dan 2.40 m batıda sarnıç yer alır. Bugün Os-manlı üst yapısıyla izlenen sağlam korun-muş sarnıcın alt kesimi tamamen ana kaya-ya oyuludur. Sarnıcın ana kayaya oyulu altyarısı nymphaion’la çağdaş ve ona ait bir re-zervuardır. 4.80 x 8.70 m ölçülerindeki sar-nıcın doğu ve kuzey duvarlarında su girişle-ri bulunmaktadır. Doğu duvarında da mü-

70

Resim 14: Andriake hava fotoğrafı, doğudan.

Page 19: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

dahale/insan girişi vardır. Dikdörtgen sarnıçiki kubbe ile örtülüdür. Su toplama derinli-ği ortalama 5 m’dir. Ortadan bir ayakla taşı-nan iki kemer üst örtüyü taşımaktadır. Yapı-nın birçok yerinde yarım bırakıldığına iliş-kin pek çok iz tespit edilmiştir. Bunu belirt-mek için erken olsa da, bu yapı belki de hiçkullanılmamıştır. Ancak bir termal hamamolarak inşa edildiği anlaşılmaktadır.

Andriake şansını korunaklı, denizden saklı,muhteşem doğal deniz girintisinden alır(Res. 14). Yaklaşık 10.000 yıl önce bir adaiken, 5000 yıl önceden itibaren karasal bağ-lantısı oluşmuş ve derin bir koy oluşmuştur.Andriakos ağzındaki bu koy, özellikle RomaDönemi’nde ünlenen Andriake limanına dö-nüşmüştür. Sonradan nehrin taşıdığı alüv-yonlarla bir iç göle dönüşüp kapanmıştır. Enaz 2000 yıllık bir liman kullanımının söz ko-nusu olduğu anlaşılmaktadır. Myra’nın li-man mahallesi Andriake,53 Akdeniz seferle-rinin Likya ile buluştuğu ve Likya’nın dün-yaya açıldığı bu nokta Akdeniz limanlar zin-cirinin önemli bir halkasıdır. Livius, Andri-ake’yi Güney Likya kentlerinden biri olarakanar.54 Antiokheia-Roma hattı yanında İs-tanbul-Kıbrıs-Mısır hattının da önemli biruğrağıdır. Akdeniz sahillerinin olasılıkla enyüksek kapasiteli uluslararası ticaret limanı-dır. Hemen yanı başında bulunan GelidonyaBatığı (İ.Ö. 1200) ve Uluburun Batığı (İ.Ö.1316) İ.Ö. 2. binden beri bu sahillerde ulus-lararası denizcilik faaliyetlerinin yapıldığınıve muhteşem doğal korunaklı yapısıylaAndriake’nin de Akdeniz’in deniz trafiğindeve ticaretinde büyük rolü olduğunu göster-mektedir. Doğudaki komşu kent Limyra’nınlimanı Phoinikous (Finike) ve batıdaki kom-şu kent Antiphellos ve Patara gibi tüm Keko-va sahil yerleşimleriyle de bölge içi bağlantı-yı sağlar. Finike-Andriake limanları arasındabir tekne düzenli seferler yaparmış. Denizyolu, zorlu dağ yolculuğuyla ancak ulaşıla-bilen komşu kentlere rahat bir ulaşım seçe-neği sunar. Kent yönetimine ait olan deniz

taşımacılığına göz diken ve sık sık da ihlaleden korsan gemiciler için büyük cezalarkonulmuştu.

Andriake ayrı ve bağımsız bir yerleşim de-ğildir. Myra’nın liman mahallesidir, bir phla-ie’dir. Antik kentlerde alışılan tiyatro, top-lantı salonu gibi kamusal yapıları içermez vebu nedenle normal bir antik yerleşim urba-nistiği göstermez. Andriake’nin arkeolojiyeve Likya bilimine katkısı çok özeldir. Çün-kü Antik Dönem’de çok sayıda önemli-önemsiz liman yerleşimlerinin varlığı ve do-kusu bilinmektedir. Ancak salt liman fonk-siyonlarını karşılayan yapılardan oluşan vesadece liman olan bir yerleşim, bilinme-mektedir. Andriake, Roma Dönemi’nde veöncesinde sadece limanlarda bulunan depo-lar, ticari alanlar ve ticari yapılardan oluşandokusuyla ve bu dokunun nicelik ve nite-likte bölgenin en iyisi olmasıyla özel bir ör-nek sunmaktadır. Bizans Dönemi’nde ise li-man fonksiyonlu kullanımın devam etmesiyanında sayısı artan konutlarla ve bu yo-ğunlaşmaya bağlı olarak yapılan 6 kilisey-le55 küçük bir yerleşime dönüşmüştür. Li-man yapıları dışındaki oluşum 6 kilisedenve 1 sinagogdan görülse de, Andriake hiçbirzaman piskoposluk listelerinde anılmamış-tır. Myra metropolisinin bir mahallesi olma-ya devam etmektedir. Andriake’nin tarihi,tam bağlılığı nedeniyle Myra ile paralel veortak gelişmiştir. Dolayısıyla en geç KlasikDönem’den itibaren Myra’nın varlığına bağ-lı olarak Andriake limanının işlediği düşü-nülür. Ancak adının Skylaks’ın Portola-nı’nda geçmemesi Klasik Dönem’deki varlı-ğına kuşku düşürse de bu limanın KlasikDönem’de kullanılmamış olması mümküngörünmemektedir. İ.Ö. 200 yıllarında And-riakos’un (Kokarçay) ağzında Andriake diyebir yerleşimin varlığı bilinmektedir. İ.Ö.197’de Antiokheia (Antaya)’dan yola çıkanIII. Antiokhos Ptolemaioslar’ın elinde bulu-nan yerleri alıp filosuyla Andriake’ye gel-miştir. III. Antiokhos daha önceden beri

71

Page 20: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

kullanılmakta olan –bilinen– bir limana gel-miş olmalıdır. Bu nedenle tarihi kaynaklar-da ilk kez adının anıldığı İ.Ö. 2. yy’da lima-nın kurulmuş olduğu söylenemez. KlasikDönem’in görkemli kenti Myra’nın KlasikDönem’den itibaren bu limanı kullanıyorolması beklenir. Piri Reis’in Kitab-ı Bahri-ye’sinde adının geçmemesi 15. yy öncesindelimanın işlemez hale geldiğini düşündür-mektedir. 1478’de Cem Sultan’ın gelişindensonra kapanmış olduğu düşünülen Pataralimanıyla aynı dönemlerde ömrünü tamam-lamıştır.

Caesar’ın öldürülmesinden sonra, Roma Se-natosu Brutus’u Girit Adası’na sürer. Brutusda güçlenmek üzere kentlere baskınlar dü-zenler. Hedefte Likya’nın metropolleri devardır. Oinoanda gibi gönüllüce Brutus’tanyana olanların varlığı yanında, çoğunluklagönülsüzce teslimiyetler yaşanır. Rodoslulargibi Likyalılar da Caesar’a olan saygıların-dan Brutus’a karşı cephe almışlar ve Nau-

krates liderliğinde ayaklanmışlardır. Ama,Ksanthos Vadisi’nde gerçekleşen bu direnişbaşarısız olur. Sikkeler üzerinde Brutus’unzaferini simgeleyen tropaion ve esir alınanLikyalılar vardır. Lentulus Spinther, Brutusadına, Ksanthos’u zorla, Patara’yı da teslimi-yetle aldıktan sonra Myra’yı da işgale gelir.Asıl amaç Roma yönetimine karşı yardımtoplamaktır. Spinther, liman ağzını kapatanzinciri kırıp donanmayla içeri girince Myrada artık direnemez ve işgale boyun eğer. BirBrutus sikkesinin arka yüzünde, trophaionaltında betimlenmiş olan iki gemi pruvasın-dan biri Cassius’un Rodos işgalini, diğeri deLentulus Spinther’in Myra-Andriake işgalinisimgeler. Part Savaşı’ndan sonra Myra’ya ge-lip konaklayan İmparator Traianus Lik-ya’nın bu noktasında büyük bir liman inşaedilmesi gerektiğine karar verir.56 Bu planancak Hadrianus zamanında gerçekleştirile-bilmiştir. Bizans Dönemi’nde liman yerleşi-mi boyutlarını aşıp bir kent yerleşimi karak-terini kazanmıştır. Bu durum yerleşimin bo-

72

Resim 15: Andriake Granarium ve liman agorası.

Page 21: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

yutlarını etkilemiş olsa da kentsel yapı zen-ginliğinde değişime yol açmaz.

Akdeniz sahillerinde sadece iki benzeri bu-lunan Andriake Granarium’unun (HorreaHadriani - İmparatorluk Silosu) arkeolojideçok özel bir yeri vardır (Res. 14-15). 8 bö-lümden oluşan çok iyi korunmuş yapı64,24 x 38,65 m ölçülerindedir. Duvar yük-seklikleri 6.40 m.’dir. Toplam 2.307 m2 ala-na oturan granarium’un kapalı bölümleri-nin iç alanları toplamı 2.081 m2’dir. Ve herbölümün ayrı kapısı bulunduğu gibi, içer-den her bölüm birbirine birer kapıyla bağ-lanmaktadır. Binanın iki yanında bekçi bi-rimleri vardır. Andriake’ye özgü denilebile-cek bir yapı malzemesi olarak arkeolojideilk kez burada murex harcı’ndan bahsetmekgereklidir. Uzunca yazıt ve girişteki İmpara-tor Hadrianus ve karısı Sabina’nın büstleriyapımın İmparator Hadrianus’un III. Kon-süllük dönemine denk geldiğini belgeler(İ.S. 129): “HORREA IMP. CAESARIS DIVITRAIANI PARTHICI F. DIVI NERVAE NE-RONIS TRAIANI HADRIANI AVGVSTICOS. III.”57 Aynı kesimde büyük bir yazıtlevhasının asıldığına dair izler vardır. Dör-düncü kapının sol tarafında, Myra ve Arne-ai kentlerindeki “ölçümler”in nasıl yapılaca-ğına ilişkin bir kararname bulunmaktadır.Buradaki yazıt Flavius Eutolmius Tati-anus’un valiliğinde (İ.S. 388-392) yazdırıl-mıştır:58 “Efendimin yönetimi sırasında ve herişinde derin hayranlık uyandıran pek ünlü vepek haşmetli kutsal valilik makamlarının sahi-bi Flavius Eutolmius’un eyalet valiliği sırasındaiki adet demir fragellium ve iki adet üç Augus-tia hacminde bakır Ksestes gönderilmek üzereimal edilmiş bulunmaktadır. Bunlardan 1 adetfragellium Myralıların metropolis’ine, diğeri iseArneaelıların kentine verilecektir. Xesteslerdenbiri Myra’ya diğeri ise Arneae’ya verilecek.Myralılara iki modius ve ayrıca iki adet hemi-modius verilecek. İki adedini ise Arneaelılaralacak, bir adet hemimodius ise (sıvı ve katımalzemelerin) ölçü birimi zaman zaman kont-

rol etmek amacıyla eyalet valilerinin hizmetin-de olmak üzere granarium’da muhafaza edile-cektir”. 7. bölümün cephesinde ise bir bloküzerinde granarium sorumlusu “Herakleongördüğü rüya üzerine bunu adadı” yazmakta-dır. Adadığı kabartmada Isis-Serapis ve Plu-ton ile griphon bulunmaktadır. Herakleontarafından Isis’e adanmış bir adaktır. Anado-lu’nun en büyük granarium’unun, daha kü-çük benzerlerini komşu kent Patara’da veKuzey Afrika’da Djemilla’da bulunmakta-dır.59 Detaylardaki farklar dışında, asıl fark,Patara’da granarium’un çevresinde başkaherhangi bir liman yapısı ve savunma yapı-larının bulunmamasıdır. Çünkü Patara li-manındaki ticari hareket doğu yakadakikent organizasyonu içine taşınmıştır. Grana-rium’da sadece depolama işlevinin karşılan-dığı anlaşılmaktadır. Andriake’de tüm bu li-mansal fonksiyonlar ana kent Myra’nın 5km güneybatısında aynı organizasyondagerçekleştirilmiştir.

İ.S. 2. yüzyılla birlikte Roma’nın erzak te-min politikası değişmiştir. Artık belli nokta-larda büyük toplama merkezleri yapılmaktave buralardan Roma’ya büyük gemilerle sev-kiyat yapılmaktaydı. Bu biriktirip taşıma iş-lemi nedeniyle İmparatorluk horreum’u de-nilen bu dev silolar yapılmıştı. Hadrian hor-reum’u yapılmadan önce Andriake limanın-da mutlaka liman yapıları ve depolarınınvarlığı beklenmelidir. Zaten yazılı belgelerbunu kanıtlamaktadır: Andriake liman cad-desinde bulunmuş ve değerlendirilmiş olan87 satırlık uzunca bir gümrük yazıtı, Likyalimanlarındaki gümrük uygulamaları ve ti-caret mallarına ilişkin bilgileri çarpıcı bir bi-çimde tümlemektedir. Yazıtı çalışan B. Tak-mer,60 Nero döneminde Eyalet Valisi olanLicinius Mucianus’un adının geçmesindendolayı yazıtı İ.S. 60-63 yıllarına tarihlemek-tedir. Likya’nın tek gümrük yazıtı, Roma li-manları gümrük vergileri ve kurumsal siste-minin nasıl çalıştığını göstermektedir. Bunagöre limana giren ve çıkan mallara ilişkin

73

Page 22: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

vergileri Roma maliyesi adına Likya Birliğive ilgili kent toplamaktaydı. Toplanan vergi-lerden de Roma’nın hakkı ödenmekteydi.Andriake limanındaki ticari trafiğin dahafazla olduğu en yüksek vergiyi ödemesin-den anlaşılmaktadır. Bu limandan sevk edi-len malların tam listesi çıkmasa da, yazıtagöre içlerinde, tahıl, purpur, katı katran,safran, zeytinyağı, şarap, incir ve balık bu-lunmaktaydı. Alım satımı hayli hareketliolan ve her bölgeden yüksek talep gelen kö-le ihracatında da Myra, Likya’nın en hare-ketli pazarıydı. Anıtsal Andriake yazıtınınbulunması gereken yer, denizden karaya çı-kan herkesin hemen okuyabileceği limanagorası’nın önünde bulunan gümrük binası-nın önü olmalıdır. Bu yazıt bugün AntalyaMüzesi’nde korunmaktadır.

Limanın çevresinde, liman yerleşimine iliş-kin pek çok yapı kalıntısı bulunmaktadır.Bunların en önemlisi görkemli liman agora-

sı’dır (Res. 15). Ticaret limanının bu uluslar-arası alışveriş merkezi limana bakan ve orta-dan açılan anıt kapısıyla girilmekte ve çev-resini iki katlı mekanlar çevrelemekteydi.Limana bakan ön yüzü revaklı olan agora,Likya’nın bu en önemli limanında ticaretmekanları konusunda gelişmiş olanaklar su-nuyordu.

Agora’nın ortasında yerin altındaki sarnıcınölçüleri 23.62 x 12.09 m’dir (Res. 16),yüksekliği ise 7 m’den fazladır. Dikdörtgenplanlı sarnıç, tamamı korunmuş olan 2 sıra-da 8’erden toplam 16 kemerle taşınmakta-dır. Sarnıcın çörtenleri çoğunlukla güneykesimdedir. Çünkü yamaçlardan toplanansu bu yönde sarnıca dolabilmektedir. Biroluk da kuzey yönden toplanan sular içinbırakılmıştır. Büyük dikdörtgen taşlarla ör-tüldüğü için plakoma denilen sarnıç üst ala-nı agora’nın ortasında bir meydan merkezioluşturmaktadır. Agora zemininden 40 cm

74

Resim 16: Plakoma altındaki sarnıç.

Page 23: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

yüksekte bir “oturma alanı” da sunmaktadır.Plakaların üzerindeki izlerden bu kaplamazemin üzerinde bazı anıtların bulunduğuanlaşılmaktadır. Sarnıcın orijinal girişi isebatı yandan inen ve bugün bir kısmı korun-muş basamaklarla verilmiştir. Plakoma’nıngüney ve batı yanlarında işlenmiş murex ar-tıklarının yığınları görülmektedir. Hatırı sa-yılır bir renk maddesi üretimi-satışı olduğu,300 m3’ü bulan bu yığınlardan rahatlıklaanlaşılmaktadır.61 Agora ile Granarium ara-sında İ.S. 6. yy’da yapılmış olan murex işli-ğinin artıklarının agora’ya yığılmış olmasıagora’nın İ.S. 6. yy’dan sonra önceki fonksi-yonda kullanılmadığını göstermektedir. Ay-rıca agora mimari malzemelerinin 6. yy kili-selerinde kullanılmış olması da bu işlev kay-bını doğrulamaktadır.

Agora’nın doğusunda ve kuzeyinde kalan,200 m’den fazla uzayan büyük düzlük boşbırakılmışlığıyla dikkati çekmektedir. Li-man yapılarının bunca sıkışık düzenine kar-şın Andriake’nin bu en uygun düzlüğünde-ki yapısızlığın nedeni buranın boş haliylebir işlevi karşılamış olmasıdır. Granarium veagora odaklı limanın karasal bağlantı yönü-nün doğu olması, bu taraftan gelmek zorun-da olan kervanlara, konaklayabilmek veyükleme-boşaltma işlerini görebilmek içinböyle bir düzlüğün zorunlu olduğunu dü-şündürmektedir.

Deniz ve karadan alışverişe ve yolculuğa ge-lenlerin fazlalığı nedeniyle yapılmış olduğuanlaşılan iki hamam62 Andriake gibi bir li-mandan olağan beklenenlerdendir. İ.Ö. 30yılında yapıldıkları düşünülen Büyük veKüçük hamamlar oldukça iyi korunmuş du-rumdadırlar. Limanlarda bulunması gere-ken önemli bir kuruluş olarak genelevin defonksiyon olarak liman hamamlarının için-de olması muhtemeldir. Limanın güney kı-yısında yamaçla liman caddesi arasındaki azeğimli alan boyunca sahil şeridinin tama-mında yapılar sıralanmaktadır. Özellikle

granarium ve agora önünde yük indirip bin-dirmek için yanaşan gemilere hizmet etmişolan liman/rıhtım caddesi kıyının doğal for-mu boyunca ilerlemektedir. Özellikle grana-rium ve liman agorası önünde nitelikleşenbazı alanlarda cadde içeriye doğru alansalbir girinti yapıp genişlemektedir. Meydanıngüney tarafında limandan gelenleri karşıla-yan iki anıta ilişkin podyumların kalıntılarıbulunmaktadır. Podyumlara ait pek çok mi-mari blok yerlere dökülmüştür. Bunlar ara-sında Agrippa, Germanicus ve Gaius adlarıgeçen 9 yazıt parçası bulunmuştur. Anlaşı-lan bu alan, heykellerle donatılmış nitelikliliman meydanlarından biridir. Liman bo-yunca olduğu gibi burada da yapı araların-da limanla granarium arasındaki yokuşu çı-kan basamaklı sokaklar bulunmaktadır. De-niz koduyla karşılaştırmalı yaptığımız sudüzeyi ölçümlerine göre liman caddesini sudışında görmemiz şimdilik olanaklı görün-memektedir. Ancak bir üst koddaki limanyapıları görülecek hale gelebilecektir.

Sinagog, 2009 kazı sezonu çalışmalarındabüyük bir sürpriz bulgu olarak ortaya çık-mıştır (Res. 17). Bu önemli keşif bilim dün-yasıyla paylaşmak üzere gecikmeden tarafı-mızdan yayımlanmıştır.63 Yapı, Horrea Had-riani’nin batı köşesi önünde, limana (kuze-ye) bakar biçimde konumlandırılmıştır.3.90 m çapındaki apsisin bulunduğu anaodanın ölçüleri 7.25 x 5.08 m’dir. İki giriş-ten biri kuzeyde, diğeri de batıdandır. Yapı-nın batı bağlantısında bir oda daha bulun-maktadır. Sinagogdan toplam 282 parçaeser/eser parçası ele geçmiştir. Bunların bü-yük çoğunluğu apsis dolgusundan ele geç-miş erken buluntulardır. En yoğun buluntukümesi, çoğunlukla kandil ve kandil meme-lerinden oluşan Hellenistik seramiklerdir.Bunlardan siyah glazürlü komedi masklıkandil, kurbağa kabartmalı tabaklar, ilaç vekozmetik kapları ve akıtma kanallı minikkap dikkat çeken buluntulardır. Çok sayıdayerel üretim terra sigillata tabak tüme yakın

75

Page 24: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

ele geçmiştir. Kandillerden sadece 1’i BizansDönemi’nden, diğerleri ise Hellenistik Ro-ma dönemlerindendir. 3 adet terra-cottatanrıça figürini ele geçmiştir. Cam eserlerinyoğunluğunu kadeh-kandil ve omurgalı ka-seler oluşturmaktadır. En fazla kadeh-kan-dil sinagogun 2 numaralı odasından ele geç-miştir. 68 adet cam eser parçası, altın vebronz takılar, spatula ve çuvaldızdan oluşanmetal buluntular, fildişi ve kemikten spatu-la ve saplar yanında Eros gemma’lı altın yü-zük ele geçen buluntular arasında dikkat çe-kenlerdir. Büyük çoğunlukla sinagogla ilgisibulunmayan bu erken buluntular başka birçalışmada ayrıca değerlendirilecektir. Apsisdolgusunda kullanılmış olan zengin bulun-tular Andriake’nin nasıl bir kozmopolit tica-ret yerleşimi olduğuna dair önemli ipuçlarıverir niteliktedir. Asıl önemli bulgular ise si-

nagogla aynı döneme ve doğrudan yapıyaait taş eserler ve eser parçalarıdır. Bu çalış-mada irdeleneceklerdir. Eserlerin etüdlükolanları halen Myra-Andriake kazıları depo-sunda korunmaktadır. Müzelik olanlar An-talya Müzesi’ne teslim edilmiştir. Bunlardanen önemlisi olan sağlam menora levhası An-talya Müzesi teşhir salonundaki özel yerin-de sergiye alınmıştır. Şimdilik Antalya Mü-zesi’nin yegane Yahudi objesidir (Res. 18).Sinagog kazılarında ele geçen sikkelerin ço-ğunluğu Hellenistik Birlik sikkeleridir. Bun-lar apsis dolgusu ve akıntı katmanları içindebulunmuştur. Diğerlerinin bazıları tarihle-mede yol gösterici olabilir gibi görünmekte-dir. Sinagogun kuruluş dönemine yakın za-manlardan olan sikkeler I. Iustinianus (527-565), Phokas (602-610), II. Iustinus (565-578), II. Valentinianus 375-392 ve GaleriusValerius Maximianus (305-311) sikkeleri-dir. Burada en önemli konu sinagog öncesimalzemelerin dolgu olarak bulunduğu apsisçukurunda ele geçenlerdir. Bu çukurdaki engeç tarihli sikke sinagog için tarih sınırınıapsisin yapıya eklenme tarihi olarak vere-cektir. Bu durumda apsis dolgusunda elegeçen en geç sikke II. Valentinianus sikkesi-dir (375-392). Oda içinde bulunanların (alttarih sınırı veremeyecek olsa da) 6. yy’danolmaları dikkate değerdir.64

Ana odada iki sütun, iki sütun altlığı, ikikorkuluk payesi, mimari bezemeli ve soffit-li arşitrav parçaları ve biri düz, üçü figürlüolan dört adak levhasına ait parçalar ele geç-miştir. Ele geçen mimari elemanlar tamam-landığında, apsisin önünde iki sütunla oluş-turulmuş bir aedicula ve sütunlar üzerindede yan yana kandillerden oluşan menorahfrizi bulunmaktadır. Menorah plakalarınıtaşıyan işlemeli mermer payeler ve küreseltepelikleri oda içinde ele geçmiştir. Apsistenyapının zemininde düşmüş ve kırılmış hal-de bulunan mermer levhalar üzerinde Mu-sevi dininin bildik sembolleri bulunmakta-dır. Menorah plakalarından biri tam, biri ya-

76

Resim 17: Sinagog hava fotoğrafı.

Page 25: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

rımdır. Diğer plakadan da küçük bir parçaele geçmiştir. 87 x 44 m ölçülerinde, birincisınıf işçilikli profilli bir mermer adak levha-sı tümlenebilmiştir: (Res. 18) Ortasında 7kollu Musevi şamdanı (menorah), sağ ya-nında şofar ve sol yanında da lulav işlenmiş-tir. Üstündeki silmede de 3 satırlık yazıtvardır. Yazıtta, plakayı adayan kişilerin isim-leri geçmektedir: Macedonius, Prokles, Ro-manus, Theodote ve Roma. Samuel’in oğluJoshua ise bu isimler arasındaki tek İbraniadıdır. Bulunan üç ayrı yazıttan ikisinde“erini epi ton Israel (Barış İsrail’in üzerineolsun)” yazmaktadır. “Amen” ve “Şalom” gi-bi diğer dinsel ifadelerle de yazıt sonlandı-rılmıştır. Ele geçen üç yazıt genelde bilinenEski Musevi adak yazıtlarıyla benzeşmekte-dir. Yapı ve mimari bezemeler sinagog ka-lıntılarının İ.S. 5. yy’dan olduğunu göster-mektedir. Keşfin önemi şöyle özetlenebilir:Likya bölgesinde ilk kez Yahudi varlığınailişkin tümcül bulgular ortaya çıkarılmıştır.Mimari, ikonografik ve yazılı kanıtlar birarada ve in situ olarak ele geçmiştir. Likyakültür katmanlarına bir yenisi daha eklen-miştir. Bulgular, Hıristiyanlığın merkeziolan Myra’da ve üstelik de en baskın olduğu5. yy’da, Bizans Dönemi dinsel/sosyal yapı-lanmasında Yahudi cemaatinin yerini ve er-ken varlığını açıkça anlatmaktadır. Sinagoghem limandaki küçük Yahudi topluluğunahem de özellikle limana ticaret için gelenMusevilerin kullanmasına yönelik bir limansinagogudur. Yahudi varlığının bu dönemdeLikya’nın en önemli uluslararası ticaret mer-kezi olan Myra’nın limanında (Andriake’de)keşfedilmiş olması tüccar karakterli Yahudihalkı için tesadüf de değildir. Asıl Yahuditopluluğunun da ana kent Myra’da yaşamışolması beklentilerimiz arasındadır.

Andriake’nin Myra’ya ait bir ticaret merkezi-limanı olduğu gibi, Sura da, Myra’nın Apol-lon kehanet merkezidir.65 (Res. 19) TıpkıLetoon’un Ksanthos’un kült merkezi olduğugibi. Likya’nın en büyük lahdi önündeki

kült alanının kaya duvarlarında bulunan ka-bartma steller üzerinde Apollon Surios ra-hiplerinin listesi sıralanmıştır. Andriake li-manıyla bakışan derin vadideki Apollonkaynak tapınağı ve kilise, ziyaretçileri geç-mişin büyülü günlerine taşır. 13,70 x 7,20m ölçülerindeki podyum üzerinde 13,0 x6,0 m boyutlarında ve Dor düzenindeki ke-hanet tapınağının iç duvarlarında bağış ya-panların listesi yer alır. Ancak bu bağışlarınApollon’a değil de at binici tanrı Sozon’a ya-pılmış olması dikkati çeker. Tapınak yanın-da kehanetle ilgili bir kalıntı şimdilik gö-zükmese de, antik kaynaklarda kehanetle il-

77

Resim 18: Menorah levhası.

Page 26: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

gili ayrıntılı anlatımlar vardır: Plutarkhos,“Lykia’da, Myra yolundaki Sura’da, diğer in-sanların kuşla yaptıkları profesyonel sistemi,balıkların dönüşlerine, kaçışlarına ve kovala-macalarına bakıp bunlardan ilahi sonuçlar çı-kararak yaptıklarını duydum” der.66 Pliniusise şöyle anlatır: “Myra’da Curium denilenApollo kaynak koruluğunda balıklar üç kezflütle çağrılır ve kehanette bulunmak için gelir-lerdi. Balık eti koparsa bu mutlu bir haber de-mekti”.67 Aynı yere kurulan Bizans kilisesiile tapınım merkezi Orta Çağ’a kadar daününü korumuştur. Önbilicilik görevini deHıristiyanlıkla birlikte St. Nikolaos yüklen-miştir. Vadide yapmayı planladığımız “Apol-lon Tapınağı Kurtarma Projesi” ile kehanetleilgili bilinmeyenlerin gün yüzüne çıkmasıumulmaktadır.

Myra ve Limanı Andriake 2009 yılında ka-zılmaya başlamış ve kapsamlı bir araştırmaprogramı devreye girmiştir. Kazıların ilk yı-lında 1 workshop, 1 panel, 1 sempozyum, 2sergi ve 2 klasik konser kazı başkanlığı tara-fından düzenlenmiştir. Bu yolla da daha

başlangıçta halkı ve yetkilileri tam bilgilen-dirmek, arkeolojik ve kültürel çabalarımız-da bilimin ve korumanın içinde, yanımızdaolmalarını sağlamak amaçlanmıştır. Uluslar-arası ticaret merkezi olan limanı, kehanetmerkezi olan Apollon Tapınağı, Roma Dö-nemi metropolünü özetleyen benzersiz ti-yatrosu, Myra’nın dünyaca ünlü simgesiolan Klasik Dönem kaya mezarları ve St. Ni-kolaos’u ve daha pek çok özel yanıyla kazıl-madan bile bölge arkeolojisine/Likya ile ilgi-li bilgilerimize büyük katkılar sağlamıştır.Yüzeyde görünenlerin bile akıl almaz zen-ginliği, en az 2-3 km çapında ve 8 m yük-sekliğe ulaşan derin alüvyon altında gizle-nen kentin asıl büyük kısmının neler kazan-dıracağını düşünmek bile büyük heyecanvermektedir. 2009 yılında henüz başlayankazılar ilerledikçe bilimsel sürprizler yaşan-ması ve Likya’nın karanlıkta kalmış kısımla-rının daha çok aydınlanması umulmaktadır.

Myra hakkında ve kazılar henüz başlamış-ken yazdığım bu ilk toplu bakış makalesini,Myra ve çevresini hem kalıntı hem de yaşamaçısından geçmişle bugünün şartlarını karşı-laştırma şansı veren ve en önemlisi, bilim-den çok talan yılları olduğunu da hatırlatanMyra araştırmacılarının cümlelerindenözel alıntılarla bitirmek isterim:68

“…Bu toprakların şimdiki yoksulluğu ve terkedilmişliği bir yana, sahip olduğu birçok antikdönem kalıntısı onun bir zamanlar antik dün-yanın en kalabalık ve en bahtiyar bölgelerindenbirisi olduğunu anlatır…” (William MartinLeake, 1800).

“Surların orasına burasına birkaç küçük topyerleştirilmişse de, sadece kendilerini ateşleme-ye kalkışacak olanlara zarar verecekleri bellioluyor: Zaten ağa daha içerilerde yaşamaktaolduğundan ve kıyıdaki birkaç perişan, harapdamda barınanlar da yaz aylarında dağlaragöç etmiş bulunduklarından, artık buralardasavunulacak bir şey de yoktur” Sir Francis Be-aufort, 1811 – 1812).

78

Resim 19: Apollon Önbilicilik Tapınağı

Page 27: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

“Aziz Nicolaus hazretleri kilisede hemen öne çı-kan bir figürdür. Aziz’in Anadolu’da Myra’dakitürbesinden aldığım topraktan küçük bir mik-tarın şimdi yanımda bulunmaması ne yazık!Papaz için çok uygun bir armağan olabilirdi”(Charles Robert Cockerell, 1812, İtalya’daMezzojuso adlı Arnavut köyünde).

“Aziz Nikolaos’un Myra’daki mezarı, sayısızhac yolculuğunun merkezi oldu, ve Osmanlılarda ona dualarında yer vermeyi ihmal etmedi-ler. Bazı Latinler, gizlice Likya kıyısına gelerekMyra’da ve manastırda Müslümanların baskı-sından kimse kalmadığını anladıktan sonra St.Nikola’nın gömülü olduğu Syon Manastırı’nagelmişler ve orda mezarın bekçiliğini yapan in-zivaya çekilmiş üç kişi bulmuşlar ve ‘Eski Ro-ma’nın Papa’sı tarafından gönderildiklerini,orada gömülü olan şahsa yaraşır bir şekildeemniyet altına alınması amacıyla oradan taşın-ması için görevlendirildiklerini’ söyleyip, bunla-rı kandırarak ve para vererek mermer lahdi kı-rıp açmışlardı. Lahdin içinde yine mermerdenbir kavanoz bulmuşlar ve bunun yarısına ka-dar temiz, yağa benzer bir madde varmış. Kı-sacası iskeleti çok temiz bir sandığa koyarak 20Nisan 1087 tarihinde oradan götürdüler” (M.Charles Texier, 1833 – 1834).

“İnsanların yeni gördükleri heyecan verici şeyle-ri daha önce gördüklerinin üzerine çıkarmasınasık rastlanır, ama dağların arasındaki bu geçidiniçinden at ile yaptığım beş saatlik yolculuk bo-yunca İngiltere, Almanya, İsviçre, İtalya ve Yu-nanistan’da gördüğüm manzaraları aklıma ge-tirdim, ve bunun üzerine söylemeliyim ki böyle-si görkemli şekilde güzeli ve böylesi uzun süreniile daha önce hiç karşılaşmadım. Burası binler-ce ayak yüksekliğinde dağların arasında anlaşı-lamaz bir şekilde oluşmuş öylesi dar bir vadidirki tabanında yalnızca içinden akan nehre yervardır” (Sir Charles Fellows, 1838- 1843).

“HMS Beacon gemisi Likya kıyılarına 1842 yı-lının Ocak ayı başlarında, Ksanthos’ta SirCharles Fellows tarafından keşfedilmiş olan

dikkate değer antik dönem kalıntılarını götür-mek amacıyla geldi. Ocak ve Şubat ayları süre-since tayfası, Ksanthos kalıntıları arasında ka-zı yapmakla, ve mermerleri almak için hazırlıkyapmakla meşgul oldu…” (Thomas Abel B.Spratt, Edward Forbes, 1841 – 1842).

“… hiç şüphem yok ki, Fellows bu kabartmala-rı severek ve mutlulukla birçok Ksanthos kalın-tısına tercih edecek ve onları Britanya Müze-si’ne götürmek isteyecektir” (Schönborn’unBerlin Kraliyet Müzesine yazısı).

“…(en azından) Gölbaşı kabartmalarının engerekli olanlarının Berlin Kraliyet Müzesi’nekazandırılması …” (Berlin Kraliyet Müze-si’nin Schönborn’a yanıtı: Julius AugustSchönborn, 1841 – 1842).

“Geride bıraktığımız son kültür bölgesi olanRhodos’un zirveleri ufukta kaybolup da, doğru-ca dilini ve geleneklerini bilmediğimiz ve gü-venlik durumu hakkında iç açıcı olmayan du-yumlar aldığımız karanlık ülkeye giderken,içim beklenti ve heyecan doluydu” (Otto Benn-dorf, 1881 – 1882).

“Myra’nın ünlü mezarlıklarında pek çok çeşitcepheli mezar bulunur; düz, bezeksiz kapı açık-lıklarından, görkemli, kabartma ve boya bezelitapınak cepheli mezarlara kadar, çoğunlukla dabüyük olan mezarlar Likyalılara aittir” (Felixvon Luschan, Eugen Petersen, 1881-1884).

“Çevre duvarlarındaki kabartmaları 10 yıl ön-ce Benndorf tarafından Viyana’ya götürülenGölbaşı heroonunda, ağaçların gölgesinde Gi-esshübel ve süt içilirken o günler anıldı ve şar-kılar söylendi” (Ernst Krickle, 1892).

“Buralar, istikbal vaat eden çok önemli yer-ler…” (Ekrem Akurgal, 1957; Demre’dekievinde iki hafta kaldığı Yılmaz Bayraktaroğ-lu’ndan sözlü alıntı).

“25 yıllık keşiflerime baktığımda en zevkli yol-culuklarımı Likya’da yaptığımı anımsıyorum.Bu ülke başka yerlerde dengi olmayan bir etki-ye sahiptir. Manzara muhteşemdir. Ay ışığında

79

Page 28: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

başka bir evren olur…” (George E. Bean,1952 – 1966).

“Myra: Antik Dönem’de ve Bizans Dönemi’ndebir Likya Metropolü” (J. Borchhardt, 1964).

“İyi ki biz bazı kalıntıları götürmüşüz. Yoksasiz onları da tahrip ederdiniz. Viyana Müze-si’nde bulunan kabartmaların kopyalarını sizeverebiliriz” (J. Borchhardt III: Likya Sempoz-yumu’nda yaptığı kapanış konuşmasından).

“Tanrı ve insan bir olup Likya’yı yaratmış. İn-sana boşluğu duvarlarla sınırlamak mekanlaryapmak düşmüş. İstemiş ki evinde kendisi, ka-mu binalarında yönetimi, tapınakta tanrısı,onurlansın. Tanrı da tüm bunlar için cömertçemalzeme sunmuş insanına: taş sunmuş, çamursunmuş, ağaçların en iyisini sunmuş. Üstüneüstlük eksilmez ışık düşürmüş üstlerine. En ma-vi denizi de değdirmiş eteklerine. Tanrı ve insanbir olup Likya’yı yaratmış” (N. Çevik 2000).

Not: Foto 4 Lethaby’den, foto 8 Fellows’tan, foto12 N. Çorağan Karakaya’dan alınmıştır. Bunlardışındaki tüm fotoğraflar Myra-Andriake KazılarıArşivi’ne aittir.

NOTLAR

1. Myra-Andriake Kazıları’nın başlangıcı, izni,“ilk kazması” ve destekleri için Kültür BakanıSayın Ertuğrul Günay’a; Myra-Andriake Kazıla-rını destekleyerek daha ilk yılından büyük bo-yutlu bir projeye dönüşmesini sağlayan KültürVarlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Akde-niz Üniversitesi, Demre Belediyesi, Demre Kay-makamlığı ve yöre halkı ile başta S. Bulut, O.Tıbıkoğlu, B. Özdilek ve Ç. A. Aygün olmaküzere tüm kazı ekibime bilim, kültür ve turizmminnet borçlu olacaktır. Bu teşekkürün ve bor-cun büyüklüğü, Myra’da alüvyonlar altındanbir metropol çıkmaya başlayınca ve görkemlibir liman yapılanması Andriake’de görülür ha-le gelince daha çok anlaşılacaktır. Aziz Nikola-os’un kemiklerinden süzülüp lahitten akan vehacı şişelerinde “myron”a (kutsal hacı yağına)dönüşen Myrhha belki yardım eli uzatanlaraarmağan olarak geri dönecektir.

2. L. MAYER, Views in the Ottoman Empire, chieflyin Caramania, London (1803).

3. F. R. BEAUFORT, Karamania, or a brief descrip-tion of the South Coast of Asia Minor (1817).

4. CH. TEXIER, Description de l’Asie Mineure III,Paris (1849), 205 vdd.

5. CH. FELLOWS, Discoveries in Lycia, London(1841), 196-203.

6. T. A. B. SPRATT – E. FORBES, Travels in Lycia,Milyas and Cibyratis I, II, London (1847), 125vdd.

7. O. BENNDORF – G. NIEMANN, Reisen inLykien und Karien (1884), 28 vdd.

8. E. PETERSEN – F. von LUSCHAN, Reisen imSüdwestlischen Kleinasien Band II. Reisen in Lyki-en Milyas und Kibyratis (1889), 28 vdd.

9. J. BORCHHARDT, Myra. Eine lykische Metropo-le in antiker und byzantinischer Zeit, IstForsch 30,(1975).

10. TH. MARKSTEINER, ANMED 4, 2006, 71-74; TH. MARKSTEINER, ANMED 5, 2007, 98-101; TH. MARKSTEINER, ANMED 7, 2009,105-107.

11. Y. ÖTÜKEN, “Myra-Demre Aziz Nikolaos Ki-lisesi Mimari Değerlendirmeler”, III. Likya Sem-pozyumu Bildirileri. Vol II.(2006), 523-536.

12. N. ÇEVİK, Taşların İzinde Likya, Arkeoloji veSanat Yayınları (2002), 105 vdd.

13. N. ÇEVİK, “Myra. The Sunken Metropolis ofSt. Nicolas”, Current World Archaeology Vol. 41,2010, 18-25; N. ÇEVİK – S.BULUT – O. TIBI-KOĞLU – B. ÖZDİLEK – A. AYGÜN, “Myra veAndriake Kazılarında İlk Yıl: 2009“, XXXII.Uluslararası KST, 2010 (Baskıda); N. ÇEVİK –S.BULUT – O. TIBIKOĞLU – B. ÖZDİLEK – A.AYGÜN, “The First Season of Excavations inMyra and Andriake: 2009”, ANMED 8, 2010(Baskıda); N. ÇEVİK – S. BULUT – O. TIBI-KOĞLU – B. ÖZDİLEK – A. AYGÜN, “Myra -Andriake Kazılarında İlk Yıl: 2009”, XXXII.KST, 2010 (Baskıda).

14. W. RUGE, “Myra”, RE XVI.1, 1083.

15. Myra Kazıları Başkanlığı olarak, 10-11 Nisan2010 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz,“Myra/Demre Sempozyumu”nda yerleşim, ar-keolojisi, Bizans’ı, tarihi yanında doğası, tarımı,turizmi, etnografyası, jeolojisi ve yerel dil özel-likleriyle 32 uzmanın katılımıyla değerlendiril-

80

Page 29: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

miştir. Sempozyum sonuçları 2010 sonundabasılmak üzere kitaplaştırılmaktadır.

16. S. JAMESON, “The Lycian League: SomeProblems of its Administration”, ANRW 7.2,1980, 666 vdd.; R. BEHRWALD, Der lykischeBund (2000).

17. Strabon, Geographika XIV,III,3.

18. J. TISCHLER, Kleinasiatische Hydronymie. Se-mantische und morphologische Analyse der griec-hischen Gewässernamen (1977), 103.

19. Myros Yatağı’ndaki kurtarma kazıları 2006 ve2007 yılında Antalya Müzesi tarafından gerçek-leştirilmiştir. Dolu ele geçen lahitler hala Antal-ya Müzesi depolarında korunmaktadır. Bu la-hitlerin dokunulmamış olarak ele geçmiş olma-ları, alüvyon altında gömülü kentten beklediği-miz bulgular konusunda ümit vermektedir.

20. Kilise kazılarında bulunan II. İzeddin Keyka-vus (1249-1250) sikkesi ele geçen en geç bul-gudur: ÖTÜKEN 2006, 523.

21. G. BEAN, Eskiçağda Likya Bölgesi (Çev. H.KÖKTEN 1998), 125.

22. Bean 1998, 125.

23. G. NEUMANN, Glossar des Lykischen (2007),228.

24. N. ÇEVİK, “Rhodiapolis ve Kumluca Sınırla-rı İçindeki Antik Yerleşimler”, Şurada: Arkeolo-jisi, Tarihi, Doğası ve Tarımıyla Kumluca – Rhodi-apolis, Ed. N. ÇEVİK, (2008), 26 vdd.

25. G. ANRICH, Hagios Nikolaos. Der heilige Niko-laos in der griechischen Kirche (1913), 69. Adıgeçen Myralı Azizler’in portreleri St. NikolaosKilisesi mezar şapeli duvarlarındaki freskolardaişlenmiştir. Bunlar halesiz tasvir edilmiş yerelazizlerdir: N. ÇORAĞAN KARAKAYA,”Resto-rasyon Sonrası Demre Aziz Nikolaos KilisesiDuvar Resimleri”, III. Likya Sempozyumu Bildi-rileri. Vol I.(2006), 336 vd., Res.15.

26. W. R. LETHABY, Myra and Lycian Sculpture,Antiquites of Ionia V. (1915) 17’de 100 yıl önce-ki bakir Demre’nin topoğrafyası görülür.

27. Bu konuda kapsamlı bilgi için bak. N. ÇE-VİK-I. P. PÉDARROS, “Fortifications et systèmedéfensif de Myra”: Recherches 2009” , AnatoliaAntiqua XVIII, 2010.

28. Borchhardt 1975, 45-56, Abb.2.

29. U. PESCHLOW, “Die Burg von Myra”,Festschrift Borchhardt I (1996), 209 vdd.

30. Aristoteles, Politika, VII, 1327a.

31. H. İŞKAN, “Yapı ve İçerik”, Şurada: Miliari-um Lyciae. Patara Yol Kılavuz Anıtı (Eds. F.Işık-H. İşkan), 44 vd.: Anıtın C yüzünde, Sta-diaları içeren blok eksik olmakla birlikte, Myragüzergahında batı komşunun Phellos üzerin-den Kyaenai olduğu anlaşılmakta, doğu kom-şunun ise Limyra olduğu okunmaktadır.

32. Strabon XIV, 666; Plinius, NH, V 100.

33. W. WURSTER, “Das sicherungssystem desPolisgebietes durch befestigte Wehranlagenund Wachtürme”, şurada: BORCHHARDT1975, 49-55, Fig. 3, 8.

34. N. ÇEVİK – S. BULUT, “The Belen and Kel-bessos farmsteads with towers on the border ofPisidia-Lycia and some thoughts on security inthe countryside”, Adalya X, 2007, 105-130.

35. CH. BRUNS-ÖZGAN, Lykische Grabreliefs des5. und 4. Jhs. V. Jhr. (IstMitt Beiheft 33, 1987).

36. R. JACOBEK 111.

37. Bu benzersiz mezar, 2002 yılında Arkeolojive Sanat Yayınları tarafından yayımlanan “Taş-ların İzinde Likya” kitabımın kapağı olmuştur.

38. J. H. STRACK, Das altgriechische Theatergebä-ude (Potsdam 1843) Lev. VII 3; SPRATT-FOR-BES 1847, 131 vd; TEXIER 1849, 205-209 Lev.215-221. 237-238; H. BULLE, Untersuchungenan griechischen Theatern, Abhandlungen der ba-yerischen Akademie der Wissenschaften, philo-soph.-philolog. und hist. Klasse 33 (1928) 267; D.DE BERNARDI FERRERO, Teatri classici in AsiaMinore III (Rom 1970) 199-206 Abb. 234-252Lev. XL-XLIII A; BORCHHARDT 1975, 57-60;Y. ÖZBEK, “Myra, Tlos ve Phaselis TiyatrolarıAraştırmaları” XI. AST 1993, 397-404; ÇEVİK,CWA, 18-24.

39. BORCHHARDT 1975, 56-57 Tf. 2a.

40. SPRATT-FORBES 1847-I, 133 vd.

41. L. ROSS, Kleinasien und Deutschland (1850),32.

42. NEWTON, Travels 1865, 342.

43. BORCHHARDT 1975, 61 Abb.10; A. FAR-RINGTON, The Roman Baths of Lycia. An Archi-tectural Study (1995), 154, Fig. 7.

44. FARRINGTON 1995, 154.

45. IGR 3, No 704 IIA, 11-12.

81

Page 30: MYRA VE LİMANI ANDRIAKE - ARKİST

46. TAM 2, No 905 XIX A 9-15.47. Y. DEMİRİZ, “Demre’deki Aziz Nikolaos Kili-

sesi“, TürkAD 16, 1966-1, 13 vdd.; U. PESCH-LOW, “Die Kirsche des hl. Nikolaos in Myra“,AW 6, 1975-4, 15 vdd.

48. ÖTÜKEN 2006, 523.

49. ÇORAĞAN – KARAKAYA 2006, 331-344;Ayrıca detay için bak. N. ÇORAĞAN-KARA-KAYA, Antalya’nın Demre İlçesi’ndeki H.NikolaosKilisesi Freskoları. Hacettepe Üniv. S.B.E. Yayın-lanmamış Doktora Tezi (1998).

50. ÇORAĞAN – KARAKAYA 2006, 334; Ayrıcabak, N. KARAKAYA, “The Burial Chamber WallPainting of St. Nicolas Church at Demre (Myra)Following Their Restoration”, Adalya VIII,2005, 288-309.

51. Kilise hakkında bak. ÖTÜKEN 2006, 523-536.

52. Restorasyon çalışmaları Kazı ekibi ve R. İşlertarafından sürdürülmektedir: S.Y. ÖTÜKEN –N. ÇORAĞAN – B. İŞLER, “Myra-Demre AzizNikolaos Kilisesi Kazısı ve Duvar resimleriniBelgeleme-Koruma-Onarım Çalışmaları 2004”,ANMED 2005-3, 51-56.

53. HIRSCHFELD, “Andriake”, RE I.2, 2140;BORCHHARDT 1975, 64 vdd.; WURSTERW.W., “Antike Siedlungen in Lykien”, AA 1976,23-49; ÇEVİK 2002, 109 vdd.; G. FORSTEN-POINTER ve diğ., “Purple-dye Production inLycia - Results of an Archaeozoological FieldSurvey in Andriake (South-West Turkey)”, Ox-ford Journal of Archaeology 2007, 201-214; T.MARKSTEINER, “Andriake Yüzey Araştırması2004 Yılı Çalışmaları”, ANMED 2006-4, 71-74;T. MARKSTEINER, “Andriake Yüzey Araştır-ması 2005 Yılı Çalışmaları-Surveys in Andriakein 2005”, ANMED 2006-4, 2007, 71-74; T.MARKSTEINER, “Bericht zu den arbeiten inAndriake im Jahr 2006”, AST 25.3, 2008, 205-216; N. ÇEVİK – S. BULUT – O. TIBIKOĞLU– B. ÖZDİLEK – A. AYGÜN, “The First Seasonof Excavations in Myra and Andriake: 2009”,ANMED 8, 2010.

54. Livius 33-19.9.

55. Andriake kiliseleri için ayrıntılı olarak bak. V.M. TEKİNALP, Geç Antik Dönem Sonrasında veOrtaçağ’da (MS. 4.-14.yy) Andriake Kenti (Ha-

cettepe Üniv. S.B.E. Yayınlanmamış DoktoraTezi 2000).

56. Dio Cassius, LXUIII 291.

57. CIL 3, no. 6738; ILS, no. 5908.

58. G. MANGARO, “Due Note Tardoantiche”,ZPE 94 [1992] 283–294.

59. C. LAURIER, “Les greniers d’Hadrien à And-riaké et Patara”, Bull. Monumental de la Soc. Fr.d’Archéologie, 151-1, 1993, 95-110; F. IŞIK, Pa-tara. The History and Ruins of the Capital City ofLycian League (2000), 142 vdd.

60. B. TAKMER, Lex Portorii Provinciae Lyciae:Likya Eyaleti Gümrük Yasası (Akdeniz Üniversi-tesi SBE Yayınlanmamış Doktora Tezi 2006).

61. 2004 yılında Forstenpointer Andriake’dekimurex kalıntılarını incelemiş ve kapsamlı biryayına dönüştürmüştür: G. FORSTENPOINT-NER ve diğ., “Purple-dye Production in Lycia -Results of an Archaeozoological Field Survey inAndriake (South-West Turkey)”, Oxford Journalof Archaeology 2007, 201-214.

62. FARRINGTON, 1995, 148.

63. N. ÇEVİK, “The Ancient Synagogue Uncove-red at Andriake, Port of Myra – the First in theMediterranean Region of Anatolia”, Bulletin ofJudaeo-Greek Studies 2010; N. ÇEVİK, “Lik-ya’nın İlk Musevi Tapınağı”, Aktüel Arkeoloji 13,Ocak 2010, 44-45; N. ÇEVİK – Ö. ÇÖME-ZOĞLU – H. ÖZTÜRK – İ. TÜRKOĞLU, “AUnique Discovery in Lycia: The Ancient Syna-gogue at Andriake, Port of Myra”, Adalya XIII,2010, 36-65.

64. Sikkeleri değerlendiren Myra-Andriake Kazı-ları Başkan Yardımcısı Süleyman Bulut’a çok te-şekkür ederim.

65. SPRATT – FORBES 1847, 135 vdd; PETER-SEN,- von LUSCHAN 1889, 43 vdd; BORCH-HARDT 1975, 76 vdd., Abb.16 ; W. RUGE,“Sura”, RE IV A.1, 960; ÇEVİK 2002, 111 vdd.

66. D. ÇIĞIR, Antik Kaynaklarda Likya ve Likyalı-lar (İÜ. Yayınlanmamış Tezi 2003), 299: Plu-tarkhos, “The Cleverness of Animals”, Moralia976C.

67. ÇIĞIR 2003: Plinius, Naturalis Historia V,XXVIII, 100-103.

68. Erken araştırmacıların cümlelerinden yapılanseçimlerdeki yardımları için B. Özdilek ve Ç.A.Aygün’e çok teşekkür ederim.

82