Muhsin DEMÝRCÝ - · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn...

97

Transcript of Muhsin DEMÝRCÝ - · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn...

Page 1: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri
Page 2: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

1

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði AdýnaSahibi: Muhsin DEMÝRCÝ

Genel Yayýn Yönetmeni: Hasan AKARSorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: M. Emin ULU

Yönetim YeriGOP Bulvarý Taþhan 2. Kat No: 71 Tokat P.K.: 6

Tel-Fax: (0356) 214 79 89web: www.tosayad.com

e-posta: [email protected] Çeki: 5334897

Hasan AKAR: 0533 557 16 54 -M. Emin ULU: 0536 612 63 73

Muhsin DEMÝRCÝ: 0536 563 49 89 Mahmut HASGÜL: 0505 689 44 51

Ali BAL: 0505 389 00 33

Yýl: 4 Sayý: 14 Nisan-Mayýs-Haziran 2009 - 3 Aylýk Dergi

ISS

N:

13

07

-39

66

YAYIN KURULU

Mahir ADIBEÞAli BAL

Selahattin CANSIZAhmet DÝVRÝKLÝOÐLU

Sýrrý ERA.Turan ERDOÐAN M. Necati GÜNEÞMahmut HASGÜL Hayrettin ÝVGÝN

Hami KARSLIÝsa KAYACAN

Ýlhan KOÇGÖZSemra MERAL

Ebubekir TAHÝROÐLU Özcan ÜNLÜ

Mehmet Nuri YARDIMRemzi ZENGÝN

(Soyadý sýrasýna göre dizilmiþtir)

YAYIN DANIÞMANLARI

Prof. Dr. Saim SAKAOÐLUProf. Dr. Kazým YETÝÞ

Doç. Dr. Ali AKAR

Doç. Dr. Tamilla ABBASHANLIYahya AKENGÝN

Yavuz Bülent BÂKÝLER

Azerbaycan:Prof. Dr. Elçin ÝSKENDERZADEBulgaristan: Naim BAKOÐLUÝran: Ali Rýza HÝYABANÎGagauziye: Livbov TANASOÐLUKazakistan: Prof. Dr. Þakir ÝBRAYEVKerkük: Þemseddin KUZECÝKýrgýzistan: Prof. Dr. Abdýldacan

AKMATALÝYEV

Kýrým: Dr. Ýsmet ZAATOVK.K.T.C.: Harid FEDAÝKosova: Osman BAYMAKTürkmenistan: Prof. Dr. Gurbandurdu

GELDÝYEVMakedonya: Prof. Dr. Hamdi HASANNahçývan: Prof. Dr. Ebulfez AMANOÐLURomanya: Prof. Mustafa Ali MEHMET

TEMSÝLCÝLÝKLER

Sanat Danýþmaný:

Mimar Rýza TUNAY

Tasarým:

Kültür Ajans Tanýtým ve Organizasyon Ltd. Þti.

Konur Sokak No: 66/9 Kýzýlay/ANKARA

Tel: 0.312 425 93 53Baský:

BRC Basým Tel: 0.312.384 44 54

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði

Eðitim, Kültür, Sanat, Edebiyat Dergisi

Page 3: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

İÇİNDEKİLER YAZILAR:

Editörden-Vatan Topraklarına Geri Dön/Mehmet Emin Ulu ...................................................................3Külebiye Vefa/Uğur TURAN…………………………………………………………………………………………………………………………4

Türkiye Bayrağımız Gibi Dalga Dalgadır/Duran YADİGÂR……………………………………………………………………..6

Babam Cahit Külebi/Ali Külebi………………………………………………………………………………………………………………………8

Külebi’nin Şiirlerinde “Ben ve Sen”den “Biz”e doğru/Prof Dr. M. Mehdi ERGÜZEL………………………10

Cahit Külebi’nin Şiirine Genel Bir Bakış/Prof. Dr. Nurullah ÇETİN ……………………………………………………14

Cahit Külebi’de Türkçe Tutkusu/Doç. Dr. Ertuğrul YAMAN………………………………………………………………18

Külebi Baba’yı Yaşamak/Rıza ZELYUT……………………………………………………………………………………………………….21

Ölümünün 12. Yılında Cahit Külebi Niksar Anma Etkinlikleri Üzerine/Şükrü Çakır………………………. .23

Cahit Külebi’den Niksar Anıları/Yüksel ALTUNER………………………………………………………………………………….25

Cahit Külebi Üzerine/Hâmi KARSLI…………………………………………………………………………………………………………..27

Kesitler ve Çizgiler:Gönlümdeki Cahit Külebi/Muhsin DEMİRCİ…………………………………………………………32

Cahit Külebi’nin Almanya Söyleşisi/Zehra BİLTEKİN……………………………………………………………………………34

Bir Sevdadır Yeşil Niksar/Zürbiye İVDİK……………………………………………………………………………………………….36

Bir Rüzgârın Peşinde/Mahmut HASGÜL……………………………………………………………………………………………………39

Cahit Külebi Anmasının İzdüşümleri/Ulvi GELBAL………………………………………………………………………………….41

Niksar’ın Fidanları/Fatma UÇARLAR…………………………………………………………………………………………………………43

Danişmend Gazi’nin İstanbul’u Fetih Ülküsü/Necati YÜZGEÇ……………………………………………………………..45

Niksar ve Deprem/M. Necati GÜNEŞ……………………………………………………………………………………………………..48

Niksar’a Gönül Verenler/A. Turan ERDOĞAN………………………………………………………………………………………..58

Geleneksel Niksar Düğünleri/Kutluhan SAYGILI……………………………………………………………………………………60

Ihlamur ağacının Kalemkâr Nazlı Yüzü/Remzi ZENGİN………………………………………………………………………..64

Kaşgarlı Mahmut Ve Divan-ı Lügat-it Türk/Burhan KURDDAN……………………………………………………………68

İlk TBMM Milletvekillerinden Tokat belediye Reisi Şükrü Keskin-II/Hasan AKAR…………………......70

İstiklâl Marşımızın Şiirle Açıklaması-I/Hüseyin YAPICI……………………………………………………..................75 Niksar Akıncı Kalesi Efsanesi/Hüsamettin TURAK………………………………………………………………………………..78

İletişim Teknolojileri Haberleşme Ve Dinleme Sistemleri-I/Dursun TAŞDELEN …………………………81

Babalar Ve Çocuklar/Dilek ELHAN…………………………………………………………………………………………………………….86

Fotoğraflarla Etkinliklerimiz ……………………………………………………………………………………………………………………….89

ŞİİRLER:

Var/Nurcan TAŞ………………………………………………………………………………………………………………………………………………5

Üşüyen Adama(Asırlık Yükünü Yüklendim)/M. Yaşar GENÇ…………………………………………………………………..8

Sen Ol/Selahattin CANSIZ…………………………………………………………………………………………………………………………13

Kapatmayın Açık Gitsin/Hasan KOÇAK………………………………………………………………………………………………………31

Türkün Gücü/İlhan KOÇGÖZ……………………………………………………………………………………………………………………….36

Unuttun Gülüm/Mahir GÜRBÜZ………………………………………………………………………………………………………………….44

Götürür/Duran TURHAN……………………………………………………………………………………………………………………………..57

19 Mayıs/Ebubekir TAHİROĞLU……………………………………………………………………………………………………………….57

Kuzum, Uykusuzum/Ahmet DİVRİKLİOĞLU……………………………………………………………………………………………57

Güvercinler/Halim Alperen ÇITAK……………………………………………………………………………………………………………63

Türk Olmak/Nihat AYMAK………………………………………………………………………………………………………………………….74

Tokat Kalesi/Mehmet DEMİR……………………………………………………………………………………………………………………..77

Pato Bibime Mektup/Rüştü BOZKURT………………………………………………………………………………………………………80

Ben Demirci Çırağıyım/Bekir YEĞNİDEMİR……………………………………………………………………………………………80

Bir Satır Şiir Kaldı/Çulpan ZARİPOVA ÇETİN.......................................................................................87

Günahsız Gömülenler/Ruhi TÜRKYILMAZ…………………………….…………………………………………………..…………….88

Bu dergideki yazılarda ifade edilen görüş ve fikirler yazarlarına aittir.Yazıların bilimsel,dil ve

imlâ sorumlulukları yine yazarların kendilerini bağlar. Bunlar TOŞAYAD Kümbet

dergisinin düşünce vepolitikasını yansıtan metinler olarak mütalaa edilmemelidir.

2

Page 4: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

3

Bir þair, ruhunun engin denizlerinde açtýðýdüþünce yelkeniyle çýktýðý yolculuðun her anýn-da varmak istediði sakinliðin huzura gark oldu-ðu çocukluk iskelesine dönmek istiyorsa; Vatancoðrafyasý ne kadar geniþ olursa olsun, çocuk-luk hayallerinin geçtiði coðrafya, o kadar kut-saldýr. Cahit Kulebi'nin hem þiirlerinde hem dehayatýnda doðduðu yerlerin derin izleri vardýr.O'nu Anadolu'da doðup büyük þehirlere göçeden ve geçmiþini unutarak ikincil ve sahte birhayat yaþayan hiç þairle kýyaslayamayýz. Þehir-li þairlerin çoðu Anadolu'yu ve Anadolu insanýnýdýþarýdan ve dýþ görünüþleriyle görmüþlerdir.Onlar Anadolu çocuklarýn hayata bakýþ tarzýný,yaþayýþlarýndaki derinlikleri göremedikleri için,Anadolu'nun sefalet ve fakirlik temlerini bazenideolojik olarak iþlemekten çekinmemiþler;Anadolu insaný adýna düþünmüþ, Anadolu insa-ný adýna yaþamýþ gibi, onlarý süistimal etmiþler-dir. Fildiþi kulelerinde fakirlik edebiyatý yaparakkendi içlerindeki çýkmazlarý, yazýlarýna ve þiirle-rine yansýtmýþlardýr. Çoðu iki ruhlu bu insanlar,Sadece Cahit Kulebi'yi tanýmýþ olsalardý, Anado-lu'da yüzyýllardýr devam eden Anadolu insanýnýnbir kaderi gibi ondan asla ayrýlmayan, fakirlik,yoksulluk ve sefalet manzaralarýnýn yaný baþýn-da Yunus Emre anlayýþýnýn olduðunu da görür-lerdi. Bu anlayýþýn içindeki bitmek tükenmekbilmeyen sevgi, merhamet, iyilik, kahramanlýk,doðruluk, adalet, acýma, yardýmseverlik, hoþgö-rü, düðün ve bayram bayramlarýnda güm gümöten, halk oyunlarýnda, türkülerinde ortaoyun-larýnda, fýkralarýnda, masallarýnda, destanlarýn-da kalpleri çýlgýna döndürecek ve bütün insanlý-ða yetecek kadar büyük bir haz, yaþama zevkive neþe olduðunun farkýna varýrlardý. Bu yüzdenAnadolu'yu, Anadolu'da asýrlardýr süregelen bugizemli ve sonsuzluða uzanan ruh dünyasýnýgönlünde taþýyanlar anlar ve anlatýrlar.

Cahit Kulebi, Anadolu coðrafyasýnda özellik-le Tokat, Sivas, Zile ve Niksar çevresinde geçir-diði çocukluk yýllarýnda gördüðü güzel insanla-

rýn gönlüne býraktýðý erdemli bir evrenin içindehuzuru ve mutluluðu bulmuþ; yaþý ilerledikçehep çocukluðuna dönmek istemiþtir. Ankara'dakalabalýðýn ve resmiyetin meydana getirdiðidalkavuk hayatýn içindeki yalnýzlýðýný, ancak ço-cukluk hatýralarýna geri dönerek mutluluðu bul-muþtur.

Ruh dindirici bu güzellikleri, Tokat'a ve özel-likle Niksar'a özlemini þiirlerinin her dokusundagörmekteyiz. Bu açýdan büyük þehirlerde saflý-ðýn ve temizliðin ruhunun acý içinde olduðunu;ancak Anadolu'ya, Tokat'a, Niksar'a döndüðün-de acýlardan kurtulduðunu, hayatýna bir manageldiðini ifade etmekten kaçýnmamýþ, hattakimsenin uðramadýðý, dalkavukluðun, riyalýðýnolmadý Anadolu'nun bir köþesinde huzurla ebe-di uyumak istediðini dostlarýna söylemekten deçekinmemiþtir.

"Çamlýbel'den Tokada Doðru" þiirindeki: "Or-da, derenin içinde/ Ýki üç çýrýlçýplak

Alçacýk damý düþündükçe/Gözlerim yaþarý-yor, dön geri bak." Ýfadesi, aslýnda soylu toprak-larýn insanlarýna yakýþan bir duyguyla, yaþadýðýtopraklarý "Mutlak Vatan" olarak görmenin birtezahürü deðil de nedir? Böylesine soylu ve ya-þadýðý topraklara sahip çýkan sanatkârý anmak,onun adýna Þiir þölenleri yapmak, sanat ve ede-biyat ödülleri düzenlemek de büyük bir ayrýca-lýktýr. Elinizdeki derginin her sayfasýnda ve tek-rarlayarak ifade ediyorum, özellikle Niksar'daCahit Kulebi'nin ruhaniyetine "Vatan Topraklarý-na Geri Dön!" çaðrýsý vardýr. Onun kýymetini butopraklarýn insanlarý bilir. O'nun ruhu, bu top-raklar sayesinde huzur bulacaðý gibi; Niksartopraklarý da onun ruhaniyetini baðrýnda taþý-maktan büyük bir haz duyacaktýr.

Böylesine güzel duygularý yaþamamýza vesi-le olan sebep olan baþta Niksar KaymakamýUður Turan'a, Niksar Belediye Baþkaný DuranYadigâr'a, Tokat Þairler ve Yazarlar DerneðiMensuplarýna, Aziz dostlarýma, Saygýdeðer Nik-

Mehmet Emin ULUTokat Þairler ve Yazarlar Derneði Baþkaný

"Vatan Topraklarýna Geri Dön!""Kamyonlar kavun taþýr ve ben/Boyuna onu düþünürüm,/Kamyonlar kavun taþýr ve ben/

Niksar'da evimizdeyken/Küçük bir serçe kadar hürdüm"

devamý 88. sayfada

EDÝTÖRDEN

Page 5: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

4

Milletler, kültürel deðerlerine sahip çýkýp,birlik ve beraberliklerini koruduklarý süreceayakta durabilirler.Bunun korunmasý da, geç-miþe saygý göstermekle, ortak dile, dine vebayraða sahip çýkmakla, örf, adet ve gelenek-lere baðlý kalmakla ve bunlarý yaþatmaklamümkündür.

Unutulmamalýdýr ki bir milletin kimliðiniyansýtan kültürel unsurlar, yaþandýðý ve yaþa-týldýðý müddetçe vardýr.

Ýþte Niksar'da bu konuda üzerine düþeniyapmaya gayret sarf etmekte geçmiþle gele-cek arasýndaki köprülerin yýkýlmamasýna, ko-runarak yaþatýlmasýna özen göstermektedir.

Geçmiþ yýllarda yapýlan pek çok kültürel et-kinlikler ve yayýnlar bunlarýn bariz birer gös-tergesidir.

Bugün de yapýlan Niksar'ý kendine yurt ola-rak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði:

Emrah bizim elin gonca gülleriAçýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleriBen sefil sergerden gurbet elleriGezeyim bir zaman yâr garip garip

Mýsralarýndaki dostlarý, garipleri dile geti-ren duygularý yine

Bakmazsýn Bedri'nin telaþlarýna Asla rahmeylemem gözyaþlarýmaCefa defterinin ders baþlarýnaYa bir mum yapýþtýr ya tebeþir.

Sözleriyle cefadan yana dertlerini ortayakoyan Niksarlý Bedri'yi unutmamak, onlarýntopraklarýnda þiiriyle de doymaya çalýþan Ca-hit KÜLEBÝLERÝ hatýrlamak ve unutmamaktýr.Birkültür, tabiat ve sevda kenti olan Niksar'a ya-kýþan budur, Cahit KÜLEBÝ'ye de vefa budur.

Çamlýbel'den Tokat'a doðruTozlu yollarýn aktýðý ýrmak!Ben seni çoktan unuttum; Sen de unuttun mu, dön geri bak.

Biz seni unutmadýk, þiirlerin hâlâ dilimizdeulu þair Cahit KÜLEBÝ. Cumhuriyet þairlerimiz-den Cahit KÜLEBÝ þiirinde "Ben seni çoktanunuttum." diyor; ama yaþadýðý þehri -Niksar'ý-hiç de unutmadý. Biliyoruz ki Niksar aþýðý olanKülebi 20 Aralýk 1917 tarihinde Tokat'ýn Zile il-çesinin Çeltek köyünde doðmuþ, 20 Haziran1997 tarihinde Ankara'da hakkýn rahmetinekavuþmuþtur ve aslýnda kabrinin hep Nik-sar'da olmasýný istemiþ, oðlu Ali KÜLEBÝ'ye debunu vasiyet etmiþtir.

KÜLEBÝ'YE VEFAUður TURAN*

* Niksar Kaymakamý

Page 6: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

5

Niksar'da yaðmurlu bir Haziran akþamý an-dýk seni hayata bakýþ açýnla, þiirlerinle. Ara-mýzda olmayýþýna üzüldük. Sanki gökyüzü dehüzünlenmiþ onun için aðlýyordu. 05 Haziran2009 Cuma günü Niksar Halk Eðitim MerkeziSalonunda

Prof. Dr. Mehdi ERGÜZEL, Doç. Dr. ErtuðrulYAMAN, Prof. Dr. Nurullah ÇETÝN, Gazeteci -Yazar Rýza ZELYUT, Emekli Öðretim GörevlisiMehmet Emin ULU tarafýndan "Niksar'dan Cahit KÜLEBÝ'ye Bakýþ "adýyla verilen panelölümünün 12. yýlýnda seni bir kez daha iyi an-lamamýza yardýmcý oldu.

Yurdum þiirinde;

"Aðladýðým senin içindirGüldüðüm senin içinÖpüp baþýma koyduðumEkmek gibisin."

diyen Cahit Külebi'nin ne kadaryurt sevdalýsý olduðunu anlýyo-ruz. Ayrýca Anadolu'da doðupbüyüyen bir þair olarak þiirlerindegeçmiþten günümüze köprü kur-muþ ve Türk toplumunun gelenekgöreneklerini ince ince iþlemiþtirþiirlerine. Bir insanda var olmasýgereken kavramlar þiirlerine ko-nu olmuþtur: hasret, dostluk, yal-nýzlýk, sevda, umut… Birçok þair-den farklý olarak özünden kop-mamýþ, çocukluðunun geçtiðiyerlerden hasretle bahsetmiþ vegurbette iken her zaman sýla öz-lemiyle yoðrulmuþ bir þairdir. Þudizelerde bunu en güzel bir bi-çimde hissettirmiyor mu bizlere?

Kamyonlar kavun taþýr ve benBoyuna onu düþünürdüm, Kamyonlar kavun taþýr ve benBoyuna onu düþünürdüm, Niksar'da evimizdeykenKüçük bir serçe kadar hürdüm.

Ankara, Isparta, Erzurum veBulgaristan'dan gelen deðerli þa-irlerimiz hem Külebi þiirleriylehem kendi þiirleriyle"Cahit KÜLE-

BÝ'ye Hasret "konulu þiir þöleninde bizleremuhteþem bir gece yaþattýlar. Abdullah SA-TOGLU, Ýsmet Bora BÝNATLI, M. Nuri PARMAK-SIZ, Ýlter YEÞÝLAY, Pakize ALTAN, Fatma UÇAR-LAR, Melahat ECEVÝT, Galip SERTEL, M. YaþarGENÇ ve Onur konuðu Zürbiye ÝVDÝK.

Ýnsanýmýzý dizelerinde dillendiren büyükusta Cahit Külebi'ye bir anma programý tertipetmemiz gerektiðine yürekten inandýk.

Bu vesileyle Kaymakamlýðýmýz, Niksar Be-lediyesi ve Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði iþ-birliði ile Ölümünün 12. Yýldönümünde Nik-sar'dan Cahit Külebi'ye Bakýþ adlý panel ve þiirgecesine destek veren tüm panelist ve þairleri-miz baþta olmak üzere bu güzel programdaemeði geçen herkese "Sevgi ve Sevda ÞehriNiksar" halký adýna sevgi ve saygýlarýmla þük-ranlarýmý sunarým.

Bir bakmayla hal bilinmez, duyurmayla duymazý var.Akýl fikir þaþar döner, her halle hal uymazý var.

Dilinde süz her sözünü, söze baþý eðmezi var.Gönle alýp viran etme, eðilmeye deðmezi var.

Dal ile tel ayrý yerden, her cisime sýðmazý var.Ezber ile yolu bulma, sel basýp da boðmazý var.

Uçuranýn kanat deðil, seni yere aðmazý var.Damla sudan medet umma, yaðdýrsan da yaðmazý var.

Viran etsen beni bende, bana içten kýymazý var.Ýkrar verdim yüzüm döndüm, evvelimi saymazý var.

Kendini unutup sana dönüp senden doymazý var.Ne dersen de özden bilip gönle sitem koymazý var.

Özünde güzellik desen yine teni oymazý var.Arýn daðýl desen de bir gömleðini soymazý var.

Anlayana anlat beni, ayýltsan da aymazý var.Sen serdikçe toplar atar, gönle hali yaymazý var.

Nurcan TAÞ

VAR

-Ustama sevgilerle-

Page 7: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

6

Medeniyetler beþiði Anadolu'da kimi yerlervardýr ki konumu ve üzerinde yer verdiði kül-tür varlýklarýyla yüzyýllarla deðil, bin yýllarlaifade edebilecek köklü bir tarihin ve coðrafya-nýn tanýklýðýný yapmaktadýr.

Engin Türk tarihi ,kültürü ve coðrafi geliþi-mi içinde Niksar'daki mevcut dokunun varlýðýtartýþýlamayacak kadar zengindir. XI. yüzyýldaTürk-Oðuz soyundan gelen Daniþmend veSelçuklular, siyasi üstünleri ile birlikte Türkis-tan'dan getirdikleri Türk-Ýslam kaynaklý kültürve sanatlarýný diðer þehirlerde olduðu gibiNiksar'da da ebediyete kadar damgalamýþlar-dýr.

Niksar'ý fetheden Daniþmendlilerin kurucu-su Melik Ahmet Daniþmend Gazi'nin, pek çokSelçuklularýn bazý kumandanlarýnýn mezarýburada bulunmaktadýr. Bir çaðý kapatýp bir ça-ðý açan Ýstanbul Fatihi Fatih Sultan Mehmet,halifelik makamýný bizlere kazandýran YavuzSultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman çýk-týklarý seferlerde burada konaklayýp yollarýnadevam etmiþlerdir. Dünyaca meþhur seyyahý-mýz Evliya Çelebi Niksar'ý iki kez ziyaret etmeklüzumunu hissetmiþtir. Fransýz ve Ýngiliz sey-yahlar çýktýklarý Avrupa ve Asya seyahatlerininbir bölümünde bu gizemli þehre uðramýþlardýr.Halk aþýðý Erzurumlu Emrah doðduðu toprak-larý terk ederek ömrünün büyük bir bölümünüburada geçirerek tamamlamýþtýr.

Niksar, birer tapu niteliðindeki kültür var-lýklarý ile bir zamanlar astronomiden týbba ka-dar eðitim verildiði medreselerin, Türk büyük-lerinin yattýðý türbelerin, ticaret yollarýnýn üze-rinde bulunan, zengin kervanlarýn konakladýðýkervansaraylarý, aþýklarý baðrýnda yaþatanlarýn

havasýný hâlâ teneffüs ettikleri tabiatla tarihinbütünleþtiði "Açýk Hava Müzesi" olarak kabuledebileceðimiz Tarihi Kentler Birliði'nin üyeside olan bir kenttir.

Böyle bir þehre her yönden(ekonomik, sos-yal) sahip çýkarak, tanýtmak "Dünya Kültür Mi-rasý Listesine" dâhil olmasýna çalýþmak baþlýcagörevlerimiz arasýnda olacaktýr.

Uzaklardan küçük gibi görülen bu güzel,þirin kent; iyi niyetli, çalýþkan her insanýn göz-bebeklerinden yarýný görebilecek kadar bü-yüktür. Kýtalar ve yýldýzlar deðerlendirilmesiiçin insanlara býrakýlmýþtýr. Gidenlerin bize birborcu yoktur. Onlar üzerlerine düþeni -eksik-likleri de olsa- yaparak bu mirasý bizlere bý-rakmýþlardýr. Ama geleceklere karþý bizim so-rumluluklarýmýz vardýr.

Bu sorumluklarýmýzýn bir parçasý olan kül-tür deðerleri içinde bu yörede yaþamýþ þahsi-

TÜRKÝYE BAYRAÐIMIZ GÝBÝ

DALGA DALGADIRDuran YADÝGAR*

* Niksar Belediye Baþkaný

Page 8: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

7

yetlere de sahip çýkmak ayný zamanda bir ve-fa borcudur.

Ýþte bunlardan biri de þairliðine ilk adýmla-rýný Niksar'da attýðýna inandýðýmýz Cahit KÜLE-BÝ'dir.Doðum yeri Zile olmasýna raðmen çoðuinsanlar onun Niksarlý olduðunu zannetmek-tedirler.Zira o pek çok þiirinde Niksar'dan bah-setmektedir.

"1917 senesinde/Topraklarýnda doðmuþum

Anamdan emdiðim süt/Çeþmenden tarlandan gelmiþ.

Emmilerim hudutlarýnda/Senin için dövüþürken ölmüþler

Kalelerinin burcunda/Uçurtma uçurmuþum

Çimmiþim derelerindeBir andýz fidaný gibi büyümüþüm/

Topraklarýnýn üstünde"Diye seslendiði mýsralardaki yerler KÜLE-

BÝ'nin uçurtma uçurduðu kaleler Niksar Kale-si,çimdiði dereler,Kelkit Irmaðýndan baþkasýdeðildir.Zira çocukluðu ve gençliðinin önemlibir bölümü Niksar'da geçmiþtir.

Ýþte Anadolu ve yaþayaný bundan dahayapmacýksýz,katkýsýz nasýl anlatýlabilirdi?

Üstelik KÜLEBÝ, bunlarý yaþamýþtý ve tümçýplaklýðý ile yalýn bir þekilde pek çok þiirindegözler önüne sermiþti.

Onun yeri de,þiiri de hepimizde apayrý vetertemizdir.O bütün þiirlerinde "Biz buyuz"der.Gerçekçi ve abartýsýz

"Kaybolup gider sanýrdýnTarla çapalarken Güneþ altýndaKaranlýk odalarda tütün dizerkenYanýp sönerdi ýslak ýslakYeþil tütün renginde gözleri."Mýsralarýnda geçen Anadolu kadýnýnýn,

Niksarlý çapaya giden,tütün dizen köylü kadýn-larýn çocukluðumdaki görüntüleri durumlarý,bende de yýllar sonra þu þekilde yansýyarakdillenmiþti

"Her sabah taze bir baþlangýçtý kurulandünyaya

Ezanla sokaklarý þenlenirdi BengilerMahallesi'nin

Sabahçý kahvelerinde demlenen çaylarýnilk tadý

Yanýnda bir de gevrek susamlý sýcak bir simitSabah kahvaltýsý yerine geçerdi çapa

iþçilerinin."

KÜLEBÝ, Anadolu'yu taþý,topraðý,köyleri in-sanlarýyla þiirimize yerleþen þairlerimizden bi-risidir.Hikâye þiiri kadar insanýmýzý,yoklukla-rý,varlýklarý,duygularý anlatan þairlerin sayýsýaz mýdýr,bilemiyorum.

"Sen Türkiye gibi aydýnlýk ve güzelsin!Benim doðduðum köylerde güzeldi.Sen de anlat doðduðun yerleriAnlat biraz!"

derken Ankara'dan unutamadýðý Anadolu'nunköylerinde hasretini dindirmeye çalýþýyordu.

Bizler de yýllar sonra da olsa Onun hasreti-ni dindirmek için elimizden gelen gayreti gös-termeye devam edeceðiz.Adý Niksar'da bircadde de yaþatýlan Külebi için ilk kez Kayma-kamlýðýmýz,Belediyemiz ,Tokat Þairler ve Ya-zarlar Derneði iþbirliði ile 5 Haziran 2009 ta-rihinde onun adýna yaraþýr bir þekilde deðerliakademisyenlerin ve þairlerin katýlýmýyla "Ca-hit KÜLEBÝ'ye Niksar'dan Bakýþ" konulu panelve "Cahit KÜLEBÝ'ye Hasret Þiir Þöleni" tertipettik.Dileðimiz önümüzdeki yýldan itibaren"Cahit KÜLEBÝ Þiir Ödülü" adýyla ülke genelin-de büyük bir yarýþma açýlarak adýnýn geniþ kit-lelere ulaþtýrýlarak yaþatýlmasýdýr.

Niksar'da beþ yýldýr adeta nadasa býrakýlanþiirimiz, kültür ve sanat etkinliklerimiz Erzu-rumlu Emrah ,Niksarlý Bedri'nin hayatýný ve sa-natýný konu edinen sempozyum,panel ,konfe-rans baþta olmak üzere diðer çalýþmalar vearaþtýrmalarýmýzla,bu gayretler içinde olanla-ra desteklerimizle devam edecektir.

Niksar Belediye Baþkaný olarak tüm bu et-kinliklerimize yoðun destek veren Niksar Kay-makamý Uður TURAN Bey baþta olmak üzere,desteklerini esirgemeyen daima yanýmýzdayer alan kamu kurum ve kuruluþlarýnýn yöne-tici ve çalýþanlarýna,Belediye çalýþanlarýmýzasivil toplum örgütlerinin fedakar mensuplarý-na, deðerli halkýmýza ,isimlerini Niksar'a nak-þetmiþ Niksar sevdalýsý kültür ekibine,TokatÞairler ve Yazarlar Derneði'ne sonsuz teþek-kürlerimi sunarým.

Cumhuriyetimizin 100.Yaþ Yýl Dönümünekadar "Küçük Türkiyemiz Niksar"ý hep birliktegeleceðe el ele, gönül gönüle taþýmak dileðiy-le.

Page 9: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

8

Babam Cahit Külebi'yi seksen yýllýk yaþantý-sý boyunca sanatý ve mesleði arasýndaki iliþkive dengeyi korumuþ, her ikisine de saygý veözen göstermiþ bir kiþi olarak tanýdým. Aynýözeni ailesine olan baðlýlýðýnda ve sorumluluk-larýný yerine getirmede de gösterdiði inancýn-dayým.

Çocuklarý olarak rahmetli kardeþim Ahmetve ben onun özen gösterdiði ve aile iliþkilerin-de çok önem verdiði, iyi bir eðitim almamýz yö-nündeki hassasiyeti ve çabalarýna layýk olmayaçalýþtýk. Kendisinin beklentilerinde hiç þüphesizeðitimci olmasýnýn ve iyi bir eðitimin çocuklariçin en önemli hazine ve miras olduðuna inan-masýnýn rolü çoktur. Kýrýlgan, hassas, duygusalve zaman zaman hýrçýn yönleri hemen her bü-yük sanatçýda olduðu gibi onda da var oldu-ðundan onun beklentilerini karþýlamak konu-sunda zorlandýðýmýz oldu. Ama umuyorumbeklentilerini çok fazla boþa çýkarmadýk.

Sanýrým yakýn dostlarý da onun bu özellikle-rini hep dikkate aldýlar. Babamla ilgili bunundýþýnda belki de onu öteki sanatçýlardan ayýrý-yordu diyebileceðimiz þu hususlara da deðin-mekte yarar var. Babam sanatý ve þiiri konu-sunda evde ve iþ çevresinde konuþmayý sevme-yen bir utangaçlýk içindeydi. Çevresindekilerinhele iþ yerindekilerin onu þair olarak bilmele-rinden çok da hoþlanmazdý. Bu nedenle deözellikle Antalya Lisesi'nde öðretmen iken ilkþiirlerini soyadýmýz olan Erencan ile yazmamýþNazmi Cahit ve Cahit Külebi müstear adlarýnýkullanmýþtý. Ne var ki þair olup tanýnýnca daErencan soyadýmýzý Külebi olarak deðiþtirmiþti.

Benim önem verdiðim ve hayran olduðumözelliklerinden biri de elinden bir çok iþ gele-cek becerilere sahip olmasýydý. Marangozlukbecerisi çoktu. Kýldestere ile güzel þekiller ke-serdi. Çocukluðunda kendine tahtadan oyun-caklar yaptýðýný söylerdi. Yemek yapmaktan,lezzet yaratmaktan da zevk alýrdý. Herhalde bu

yöndeki ustalýklarý sanatçýlarýn üretmek ve ya-ratmaktan zevk alma ve Allah vergisi yetenek-leri ile ilgiliydi. Hayvan sevgisi de yine doðasevgisi ve insancýl yönleri ile ilgiliydi. Þiir yazmayöntemi ise her halde öteki þairlerin çoðundanfarklýydý. Az yazardý. Bir ressam gibi uzun emekverip ürününü iþlerdi. Þiirlerinin malzemesininçoðunu özellikle ilk zamanlarýnda yazdýklarýn-da doðadan ve büyüdüðü topraklardan almýþ-tý. Kullandýðý kaynaklar da her halde baþka þa-irlerden etkilenmek yerine yaþadýðý, yaþamýþolduðu çevrenin anonim anýlarý, ürünleriydi.

BABAM CAHÝT KÜLEBÝAli KÜLEBÝ*

* Avrasya TV-Dýþ Politika Direktörü

Bir çehre düþünün Hakk'ý anlatanEski iklimlerin ruhunu taþýrAsýrlýk dertlerin yükünde yatanBin bir düzen içre yalnýz savaþýr

Yýllardýr gezmedik yol býrakmadýnSahte kalemlere,söze bakmadýnÖzünü yýkacak ize akmadýnGittin,þehâdet mi sana yakýþýr?

Hayalini perde perde açarkenGönlünde ülkene ýþýk saçarkenDaðlar yuttu seni,gökte uçarkenSevdaný milletim duydu,aðlaþýr

Serdengeçti bir er gibi yürüdünVefa dergâhýndan aþký büründünSonsuza giderken son kez göründünMelekler ruhuna candan bakýþýr

Var git aðam,karlý daðlar önündeÜzülme sen,kirlilik yok dünündeBaharý getirdin þu kýþ günündeKýrgýnlýklar,dargýnlýklar yatýþýr

Hasret katar katar yolun beklenirGözyaþlarýn nehirlere eklenirSensiz dünya gam yüküne yüklenirMuhsin'im davana binler kalkýþýr

M.Yaþar GENÇ

ÜÞÜYEN ADAMA(ASIRLIK YÜKÜNÜ YÜKLENDÝM)

Page 10: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

9

Bu noktada çocukluðunun ve gençliðininönemli ilk dönemini geçirdiði Niksar, Zile veArtova'nýn etkisi çoktur. Bu yörelerin insanlarý-nýn dili, folkloru onun þiir diliydi. Bu nedenleonu çaðdaþ halk þairi olarak nitelendirenler,Karacaoðlan ile akraba gibi düþünenler çoktur.Ama unutmayalým onun þiirleri özellikle geçdönemlerde büyük þehirlerin, memurlarýn, öð-retmenlerin dünyasýný da ele alýyordu. Ülkemi-zin Kurtuluþ Savaþý da onu haliyle çok etkilemiþve Mustafa Kemal'in yiðitçe savaþýný konu alan"Atatürk Kurtuluþ Savaþýn'da" yý yazmýþtý. Milli-yetçi bir aþkla yazdýðý bu eserin akýcýlýðý, müzi-kalitesi ve heyecaný onun bu muhteþem savaþile ilgili içtenliðini ortaya koyuyordu. Esasen buyönü yaþantýsýnda, Ulusu'nun baðýmsýzlýðý veemperyalizme karþý mücadelesinde hep aðýrbasmýþtýr. Toplumsal bir yaklaþýmla ve siyasiolarak taraf olarak ezilenlerin, sömürülenlerinve sömürücü dýþ güçlerin arasýndaki iliþkiyi,mücadeleyi de özellikle son dönemlerinde dilegetirmiþtir.

Milli yaklaþýmýný, heyecanýný ve olaylarý de-ðerlendirmesini ben ilk çocukluk anýlarýmdaözellikle Milli Takýmlarýmýzýn futbol ve güreþmüsabakalarýnda, beraberce gittiðimizde herseferinde yoðun bir þekilde yaþamýþtým. Sonrayine ileride, çalýþma hayatýndaki süreçte millimeselelere olan duyarlýlýðýný, taviz vermezliðini

memuriyet yýllarýnda da çok sýklýkla gördüm.

Haliyle babamýn doðduðu , büyüdüðü top-rak ve ortam olan Tokat'tan baþlayarak üzerin-de etkisi olan dünyasýný dile getirerek duygula-rýný ortaya koymasýnýn ana kaynaðý önce doða,sonra insandý. Ýþte bu noktada baþta Niksar,Tokat'ýn ilçelerini, köylerini, Sivas'taki gençlikyýllarýný ele almýþ ve televizyonun olmadýðý ogeçmiþ günlerde, hele uzun kýþ gecelerindeanýlarýný bizlere renkli benzetmeler ve hika-yemsi bir akýcýlýkla anlatmýþtý. Bu nedenle benTokat'ý, Niksar'ý adeta gitmeden görmüþ, yaþa-mýþtým. Doða sevgisinin bir dýþa vurumu olanhayvan sevgisini yaþamýþ, atlarýný, köpeklerinive kedilerini de bu vesileyle bir anlamda taný-mýþtým. Babamýn, Anadolu insanýnýn mücade-leci, yenilmez, sabýrlý ve eðilmez özellikleriniher anlamýyla taþýmasý ve düþündüklerini za-man zaman açýklýkla, art niyet olmadan veama belki de acýmasýzca dile getirmesi onununaçýsýndan yaþantýsýnda belki de çeþitli zaman-larda dezavantajlar yaratmýþ idi. Ancak sanat-çýlarýn görevinin halkýna ve kiþilere karþý dürüstolmasý gereði onun dobra dobra, bildiðini,gördüðünü ortaya koymasýný gerektiriyordu.Bu açýk sözlülük, samimilik, dürüstlük ise sa-natçýlarýn daha iyi bir dünya arama, mutlu in-sanlarýn dünyasýna eriþme çabalarýnýn onda dabir tezahürü diye deðerlendirmek gerekir.

Page 11: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

10

GÝRÝÞ

Milletler, kendi yetiþtirdikleri deðerleri yarý-na hazýrlanan gençlere örnek gösterdikçe millîkültürde devamlýlýk saðlanabilir ve bu sayedenesiller arasý kopukluklar önlenebilir.Asýrlarboyunca nereden nereye gelindiðini anlaya-bilmenin bir yolu da geçen zaman içinde orta-ya konulan eserleri okumak ve bunlarý yazanþahsiyetleri tanýmaktýr.

Bir yazar "Milletler büyük evlatlarý ile nefesalýr." diyor. Tarihen sabittir ki, her kültür cami-asý ve onu temsil eden devlet, kendi kaynakla-rýný, ait olduðu toplumun fertlerine tanýttýkçakuvvet kazanýr, zenginleþir; zamanla hem millîkalmayý baþarýr hem de evrensele yükselir.

Cumhuriyetimizin 85-90 yýlda yetiþen ne-silleri, yüz yýl önceki Türkiye'nin hangi þartlar-dan günümüze doðru geldiðini belli seviyeler-deki eðitimlerden geçerek öðrendiler. Fakat,Malazgirt'ten Ýstanbul'a ve Cumhuriyet Türki-yesi'ne uzanan yollarda nelerle karþýlaþýldýðý-ný, hangi zorluklarýn çekildiðini,hangi gururtablolarýnýn yaþandýðýný; "cömert Nil ve yeþilTuna" boylarýnca "ardýna çil çil kubbeler ser-pen ordu"larý hangi ideallerin sevkettiðini, Sü-leymaniye kubbesi altýnda "ezelî rahmete doð-ru uçan ruh ordularý"ný nasýl anlamamýz ge-rektiðini, Anadolu yaylalarýnda "taþ ile toprakarasýnda gönüller de inþa eden manevî mi-

marlar"ýn neler yaptýðýný, onlarýn emanetinizamanýmýz için devralan ilim ve irfan erbabý-nýn hangi hedeflere yöneldiklerini de bilmemizve tanýtmamýz lazýmdýr.

"Köklerden Dallara" doðru uzanan bu millîakýþ macerasý öðrenilirse, ayaklar yere saðlambasar, yeni köprüler kurulur, küçük sarsýntýlaryýpratýcý olmaz.

Biz; 1900 ile 2000 yýllarý arasýnda yetiþenTürk ilim, fikir, edebiyat ve sanat adamlarýnýneserlerini okuyup anlamanýn, dünü anlamakve yarýna hazýrlanmak bakýmýndan büyükönem arzettiðini düþünenlerdeniz. Akif'tenTanpýnar'a, Arif Nihat'tan Cemil Meriç'e, YahyaKemal'den Necip Fazýl'a, Kemal Tahir'den Atti-la Ýlhan'a, Faruk Nafiz'den Cahit Külebi' ye,Sadettin Kaynak'tan Münir Nurettin'e uzanan,onlarca þair ve yazarýn, besteci ve sanatçýnýnyürüyüp sonsuza doðru yöneldiði bu ýþýklý vezengin millî kültür köprüsüne çocuklarýmýz damutlaka uðramalý, dimaðlarýný onlarýn tarih-ten emanet olan sayfalarýna açmalý, ruhlarýný"bize benzer kâinat"ýn seslerinde ferahlatmalý-dýr.

ÞÝÝR DÝLÝ TÜRKÇEDEN NASÝPLENMEK HERKESÝN HARCI MI ?

Güzel bir dil, þiire yakýþýr. Türkçe þiiriyetiolan bir dildir.Her dilin þiire uygun olduðu veyakýþtýðý söylenemez."Güzel, ne giyse yakýþýr."diyenler hiç de haksýz deðil.Mademki dünya-nýn en þiirli dili Türkçedir, öyleyse þiir, güzelli-ðin Türkçeyle nefes alýþý demektir.

"Daha karýþacak bütün sular, Türk mavisi bulunana kadar"

Cahit KÜLEBÝ

KÜLEBÝ'NÝN ÞÝÝRLERÝNDE "BEN VE SEN"DEN "BÝZ"E DOÐRU…Prof. Dr. M. Mehdi ERGÜZEL*

* Sakarya Üniversitesi Türk Dili ve EdebiyatýÖðretim Üyesi

Page 12: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

11

Baykal kýyýlarýndan Bingöl Yaylalarýna ka-dar kopuzdan saza doðru coþan þiirin sesi,mil-letimizin söz güzelliðine olan merakýnýn ve in-ce zevkinin eseridir. Türkler,sözün güzelini se-ver ve güzel söze "hikmet" adýný verir ona ma-nevî deðer yükler.Eskiden bilgece söylenensözler vardý sonra mýsra-ý bercesteler arandý.Koca Yunus sözün güzelini ararken der ki: "Birsöz söylemek gerek, melekler de bilmez ola…"Ýnceliðe bakýnýz; meleklerin bile bilmediði sözaranýyor.Böyle bir söz ilahî kaynaða daya-nýr.Semavî ilhamlý vahye yakýn söz istiyor Yu-nusumuz. Hangi þair mýsralarýnda yaratýlanher þeyi ve hayatýmýzý çevreleyen güzellerlegüzellikleri aslýndan daha cazibeli hangi dilleanlatabilir ki? Orada dilsusar aþk konuþur…

Buna raðmen þiir, kül-tür ve medeniyet tarihininen uzun ömürlü sanatýdýr.Þiir,sözün saltanatýdýr."Aðulu aþý bal ile yaðeden" sanattýr. Yeter ki"Sözü piþirip diyen" Yunus-larýn dilinde "iþleri saðeden söz" olsun…

Þiir, dua güzelliðinde-dir.Adeta ikinci bir lisan-dýr. Söz ile ses arasýndanaðmeleniþtir, âhengebürünmüþ özel bir beste-dir þiir. O yüzden þiir dilinsüsüdür. Sözünü bilen in-sanýn da süsüdür.

Evrenin her nokta-sý,Büyük Sanatkâr'ýn sonsuz ilmiyle donattýðýgüzelliklerin þiiridir. Bu yüzdendir ki kâinat,serâpâ þiirden ibarettir. Gözleri, gönülleri veruhlarý kamaþtýran güzelliklerin her biri ayrý þi-irdir. Þiire yönelmek, büyük ilmi ve sanatý an-lamak için "Sani-i Kudret"i idrak etmek için bi-rer vesiledir. Bir zamanlar "Þiir devri geçti,þuurdevridir." diyen Gökalp'in fikrine katýlmak zor-dur.Þiir devri geçmez.Þiirle þuur elele kâinat veibret sofrasýnda sunulan renk,þekil,koku nevarsa gönül dili Türkçenin aynalarýna yansýt-maya devam edecektir.Yeter ki " üstte mavigök çökmeye ve altta kara yer delinmeye.."

"SEN TÜRKÝYE GÝBÝ AYDINLIK VEGÜZELSÝN!"Cahit Külebi, dün ile yarýn arasýnda þiirden

köprüler kuran, üzerinden altýn nesiller gelipde geçsin diye gönlünün bütün heyecanlarýnýmýsra mýsra nakýþlayan bir söz ustasý, "þair mil-letin çocuðu" vasfýný kendi þahsýnda hakkýylatemsil eden bir has adam…Kökleri, Erzurum-Pasinler'e, belki de asýrlar ötesi Pamirler'e da-yanan, Orta Anadolu'nun baðrýnda Tokat'ýnZile'sinde doðup yeþil Niksar'da büyüyen, Si-vas ve Ýstanbul'da þahsiyet kazanýp palazla-nan, Edirne'de askerliðin, Antalya ve Anka-ra'da edebiyat muallimliðinin inceliklerini öð-renen, Avrupa ve Amerika gören, fakat her

seferinde bin aþkla yuvayadönen bir hasretin çocuðu,kumaþý þiirle dokunmuþ,ince ruhlu, gururlu birmemleket sevdalýsý.

Yukarýdaki tek mýsra bi-le onu ebedileþtirmeye ye-ter.1917'den 1997'ye 80yýllýk,dört nesillik hayýrlý,sade, mütevazý bir hayatonunki.. "Bize mirasý kaldý"Türkçenin gül bahçelerineyakýþýr þiirleri…

Okuyup adam olmasýn-da iki kiþi unutulamaz.Ken-di hatýralarýnda " çok sað-lam yapýlý,pratik zekâlý, þa-hin gibi bir kadýn…" diyetanýttýðý anasý ve "haþa-rý,haylaz küçük Cahit'i yolagetiren uzun, ak sakallý,nur

yüzlü sevimli Pamuk Hoca ki onu, ikide birkaçtýðý okula baðlayan ve ona okumayý sevdi-ren "Maarif, rûh-ý millettir." düsturuna inanmýþtatlý dilli bir adam..

Yýllar akar gider.Sivas Lisesindeki öðretmen-lerinden biri de A.Kutsi Tecer'dir.Âþýk Veysel'i vebazý saz þairlerini Hak âþýðý halk çocuklarýný sa-zýný "bebe gibi kollarýnda yaylatan" gönül gözüaçýk adamlarý da orada tanýyacaktýr. Benlik vesenlik nedir anlamaya çalýþacaktýr. Veysel'in "Bi-zi yakar bizim ataþ; deðil miyiz hep kardaþ" mýs-ralarýyla Gökalp'in " Ben sen yoðuz,biz varýz."düsturunu uzlaþtýracak duygu ve fikir tohumlarýbelki de o yýllarýn mahsulüdür.

Page 13: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

12

BEN'DEN SANA, SEN'DEN BÝZ'EDOÐRU…

Þair ve yazarlarýn kullandýklarý bazý kelimekavramlardan hareket edilerek onlarýn fikir veduygu dünyalarýnýn kapýlarýný aralamak müm-kündür. Hangi duygular hangi kelimelerle an-latýlmýþ, nasýl anlatýlmýþ, hangi konular etra-fýnda dönülüyor? Bu ve benzeri sorulara daya-narak tespiti yapýlan, tasnife tabi tutulan me-tinleri deðerlendirmek, þair ve yazarýn hayatabakýþ tarzýný biraz da bunlara dayandýrmayýdoðru buluyoruz.

Ben, ferdiyetin aslýdýr, kendimizi idrakinhareket noktasý varlýðýmýzýn ömür boyu etra-fýnda sema ettiði cazibe noktasý ve çekirdeði-dir. Ta ki "bir tel kopar âhenk ebediyen kesilir."Ben anlatýlmakla biter mi, o bazen her þeydir,bazen hiçbir þey. Ben, âþýktýr. Önce kendine.Sonra yolunu þaþýrýr. Senlerin derdiyle yollarakoyulur.Kendinden baþkalarýný sevmeye baþ-lar.Ayrýlýklara düþer, acý çeker. Hep haklýdýr.Zaman zaman haksýz ve piþmandýr. Kendiniunuturcasýna sevdikleri sevgilidir, evlattýr, ana,baba kardaþtýr; vatan, bayrak ezandýr. Özle-

mek, ben'in öteki adýdýr. Çünkü her ben, sen'-siz yarýmdýr. Ancak aþk gelince yarýmlar ta-mamlanýr.

"Ben Niksar' da evimizdeyken küçük bir ser-çe kadar hürdüm…"

Henüz sen kaygýsý baþlamamýþ serçe mi-zaçlý çocukta. Her þey kendi etrafýnda dönü-yor. Uzak þehirlere gittikçe sen üstüne bin birtürlü sen'ler tanýyor,siz kalabalýðý içinde senseçimleri yapýyor. Kendi benine teselli olacaksen belki de bir hayaldir. Hayal nedense ger-çekten daha etkileyici, oyalayýcý ve ömürlüdür.Yine de kendi hâlini arz edecek sen ihtiyacýona en güzel þiirini yazdýracaktýr . Bu þiir bir "Sen ve Ben Destaný" dýr:

"Senin dudaklarýn penbe, ellerin beyaz,Al tut ellerimi bebek tut, biraz…"

Yalnýzlýk ve bencillik senfonisi biter. Belki debaþka türlü yeniden baþlar. Sen, "ayný ufka be-raber bakýlan içimizdeki benin arkadaþýdýr."Teselli pýnarý mýdýr ? Yoksa öteki ben midir ?Hasretler baki kalýr. Sen ve ben hepimiz bizolurlar. Hangi biz ? Ýkimiz mi, hepimiz mi ?Külebi, bu noktada saðlam bir tercih yapar.

Page 14: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

13

Ýkimizden âileye uzanan biz'i Anadolu kadarbüyütür ve herkesi kucaklar :

"Edirne'den Ardahan'a bir toprak uzanýr,Boz kanatlý üveyikler üstünden uçar…"

Bu toprak bizim yurdumuzdur…"

Bu toprak için yaþýyoruzYol verin bize !"

"Biz biliriz bizim iþlerimizi,Ýþimiz kimseden sorulmamýþtýr !"

Siz, aslýnda biz'in öteki yüzü gibidir :"Saðdýçlarým !Sizin gibi yiðitler oldukça bu millet yaþar."

Çünkü ona göre ;"Büyük bir ulusuz biz, büyük.."

"Karlý daðlarýn ötesinde, uzak..Ne kadar uzaklýk varsa Benim yurdum"

kucaklamasýyla sahiplendiði memleketin gü-zellikleri konusundaki merakýný Nedimane birüslüpla senli benli sözlerle Tanrý'ya sorar:

"Yurdumuzun göklerinde mi yerin,Hey Tanrý, bilmek isterim !"

Külebi'ye göre tek þiir vardýr. O da insanýnkendi duygu ve düþüncelerini kendine has birüslupla anlatmasýdýr." Türk Mavisi þairi C.Küle-bi üzerine deðerli bir çalýþma yapan Ýsmail Çe-tiþli

"Ben ile sen arasýnda Külebi ölçüsünde ya-kýnlýk kurabilmiþ þair azdýr." diyor.

"Biz" sevgililerin adý kadar, ayný deðerleripaylaþan kaderde, tasada,kývançta ortak olan-larýn da adýdýr. Biz, millettir. Duygulu mýsralarsevgili millete de ayrýlmýþtýr. " Son" þiirinde :

"Çalýþýn yurttaþlarým,çalýþýn kardaþlarým,Derdim ki güzel yurdum, muammer olasýn!"Aþaðýdaki mýsralar insanlýða doðru büyür :"Ýstiyorum ki kadýnlar her zamanVefalý,iyi,sýcakErkekler saðlam yapýlý,çalýþkanÇocuklar tosun gibiÝstiyorum ki pýrýl pýrýl olsunDünyamýzýn günleri..

Þu mýsralar Cahit Külebi'nin Anadolu içinhayallediði "Kýzýlelma" mýydý?

"Daha karýþacak bütün sular,Türk mavisi bulunana kadar !"

Ben ve seni aþarak biz ve size oradan,millîkalarak insanlýða uzanan þairimiz, Yunus veKaracoðlan'ýn mayasý ile þiir âlemine girdiðinigösteriyor. Onun romantizmi bize has-týr,millîdir.

"Aðladýðým senin içindirGüldüðüm senin içinÖpüp baþýma koyduðumEkmek gibisin .."

Mýsralarý baþka türlü nasýl söylenir. Ve son-ra ferdiyetin zirvelerinde dolanmalara bakýn:

"Senin saçlarýn öyle gür kiRüzgâr esse kýyamet kopar !"

Cahit Külebi'nin hemþehrisi olmak banagurur veriyor. Onunla ayný okuldan mezun ol-mak da ayrý bir güzellik. Faruk Nafiz'in birmemleket þiirinde :

"El gibi dolaþma Anadolu'ndaArkadaþ yurdunu içinden taný !"

diye baþlayan mýsralarýný düþünüyorum.Ýçindebüyüdüðüm, düzlüklerinde uçurtma uçurdu-ðum,ýrmaklarýnda çimdiðim Tokat ve Amas-ya'nýn kasabalarýný hatýrlýyorum."Aradan kýrk,elli yýl geçmiþ ama hatýralarý fýrýndan yeni çýk-mýþ somun gibi sýcak bir üslupla anlatan Küle-bi'nin þiirleri olmasaydý çocukluk yýllarýmýz bi-ze bu kadar güzel ve sevimli görünür müydü?" diye sormadan edemiyorum.

Ruhun þad olsun Cahit Külebi, "Davullarzurnalar döðende" "Biz" , seni de hatýrlarýzAtatürk ve silah arkadaþlarýný da…

Bir musikidir,Bir uðultudur belki…Gün be gün kulaklarýmýzdaki,Yüreðimizdeki sabýr coþkudur.Söylenmeyen…Söylenemeyen kelimelerin,Yaþanamayan yýllarýnAcýsýdýr…Çaða neden?Neden zamana sövgü?"suyu arayan adam" deðil,Suyun aradýðý adam ol sende.

Selahattin CANSIZ

SEN OL

Page 15: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

14

Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatýnýn öndegelen þairlerinden Cahit Külebi, þiirinde açýk,anlaþýlýr, sade bir üslubu tercih etmiþtir. Kapalý,müphem, anlaþýlmaz bir üsluba hiç tevessül et-memiþtir. Bu durum, kuþkusuz onun þiirinin ba-sit ya da sýradan olmasýný gerektirmemektedir.Tam tersine sehl-i mümteni sanatýyla en derin,en önemli, en çarpýcý duygu, düþünce ve heye-can dünyasýnýn herkesin anlayabileceði bir se-viyede kolayca ifadeye dönüþtürebilme beceri-sini göstermiþtir. Gerçekte Cumhuriyet dönemiþairlerinin çoðu bu anlayýþtaydý.

Sade, açýk, anlaþýlýr bir dille yazmanýn enönemli gerekçelerinden biri, Cumhuriyetle bir-likte konuþma dilimiz olan Türkçemizin iþlene-rek, yüksek seviyede bir edebiyat dili halinegetirilmesi projesinin öne alýnmasýdýr. BüyükTürk Atatürk'ün millî bir Türk devleti ve milliyet-çi bir Türk milleti kurup oluþturma projesinin enönemli unsuru iþlek, derinlikli, zengin, ifade

gücü yüksek, yalýn bir Türkçe idi. Türk milleti-nin kendi arasýnda konuþtuðu Türkçenin yazýdili ile birleþtirilmesi, konuþtuðumuz gibi yaz-mak ya da yazý dilimizle konuþma dilimizin bir-leþtirilmesi düþüncesi, bizi bilinçli bir milletyapma amacý bakýmýndan son derece önemliidi. Ýþte Cahit Külebi, bu millî amaca hizmet et-miþ þairlerimizden birisidir.

Cahit Külebi þiirinin bir baþka teknik ve es-tetik unsuru tahkiye ve tasvirdir. Cahit Külebi,olay anlatýmýna dayalý tahkiyeli metinlerde te-mel unsur olan hikâye etmeyi þiirinde baþarýlýbir þekilde uygulamýþtýr. Bunu yaparken þiirinþiirsel deðerine zarar vermemiþtir. Tahkiyelimetin ile þiir arasýndaki o ince perdeyi koruma-yý bilmiþtir. Bize hikaye tadýnda þiirler vermiþtir.

Tasvir konusunda ise Cahit Külebi gerçekçi-dir. Varlýklarýn, nesnelerin, dýþ dünyanýn somutözelliklerini ve görüntülerini olabildiðince açýkve nesnel bir yapý içinde sunmaya çalýþmýþtýr.Tasvir ettiði görüntüleri abartmamýþ, olduðun-dan fazla göstermemiþ, özelliklerini deðiþtir-memiþ ve farklý bir yapýya dönüþtürmemiþtir.Özellikle Anadolu manzaralarýný, AnadoluTürk'ünün yaþantýsýný, özelliklerini, deðiþik gö-rünümlerini sade bir yalýnlýk ve gerçeklik içindesergileme yoluna gitmiþtir. Bu bakýmdan ger-çekçi bir tasvir anlayýþýna sahiptir.

CAHÝT KÜLEBÝ'NÝNÞÝÝRÝNE

GENEL BÝRBAKIÞ*

** Prof. Dr. Nurullah ÇETÝN**

* Bu yazýda kullanýlan Cahit Külebi'ye ait þiirmetinleri þu kaynaktan alýnmýþtýr: Cahit Külebi,Bütün Þiirleri, Adam Yayýnlarý, 16. Baský, Ýstanbul2002

** Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coðrafya FakültesiTürk Dili ve Edebiyatý Bölümü Öðretim Üyesi,

Page 16: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

15

Cahit Külebi, Cumhuriyet dönemi Türk þii-rinde memleket edebiyatý anlayýþýnýn önemlitemsilcilerinden biridir. O, Ziya Gökalp'in "hal-ka doðru" ilkesinin bir boyutunu özellikle þiiriy-le gerçekleþtirme konusunda önemli hizmetlergörmüþtür. Türk halkýnýn köylerde, kasabalar-da ürettiði bilgelik ürünü olan türkülerini, ma-nilerini, masallarýný, atasözlerini, deyimlerini,daha baþka türlü bütün kültür birikimlerini kentmerkezli, yazýlý, seçkin edebiyat katýna çýkara-bilmeyi baþarmýþtýr. Bu baðlamda onun þiirle-rinde Türk halk türkülerinin, Türk halk þiirininetkilerini, deðiþik yansýmalarýný görmek müm-kündür. Bir bakýma onun þiiri, Türk halk þiirianlayýþýnýn modern, kentli bir þair tarafýndanyeniden ifade edilerek üretilmiþ bir hali gibidir.O, elbette kentli, eðitimli bir þair duyarlýðýylaürün verdi. Ama Türk halk edebiyatý birikimin-den dolaylý da olsa beslendi.

Ayrýca þair, memleket edebiyatýný sadeceromantik bir duyuþla yansýtmadý. Bazý memle-ket edebiyatçýlarý Anadolu'ya gitmedikleri hal-de, soyut planda kalan Anadolu Romantizmiyapmalarýna karþýn Cahit Külebi, Anadolu'dançýkmýþ, Anadolu'da yaþamýþ, Anadolu Türklü-ðünün yaþantýsýný, acýlarýný, sevinçlerini, sorun-larýný bilen duyarlý bir Türk þairidir. Bu baðlam-da Anadolu Türklüðünün hem ekonomik, kül-türel, siyasi, sýhhî vb sorunlarýný, hem de Ana-dolu coðrafyasýnýn güzelliklerini ve çoraklýðýnýbir bütün olarak yansýtmýþtýr. Dolayýsýyla onuRomantik Realist bir memleket edebiyatçýsý ola-rak deðerlendirmek mümkündür.

Cahit Külebi, hem bireysel hem de toplum-sal konulara yer vermiþ bir þairdir. Özellikle gü-nümüz Türk milletinin önemli bir sorunu olantam baðýmsýz ve baðlantýsýz millî bir Türk dev-leti anlayýþýna deðinen þiirleri, güncelliðini hâlâkorumaktadýr. Ben de bu konuya özellikle te-mas etmek istiyorum.

Emperyalizme Teslim Olmayan TamBaðýmsýzlýkçý Millî Bir Türk Devleti Ýdeali

Cahit Külebi, þiirlerinde Türk milletinin tambaðýmsýzlýkçý siyasi bir yapýya sahip olmasýnýnönemine sýklýkla vurgu yapar. Ona göre bizTürk milleti olarak kendi iþimizi kendimiz gör-meliyiz, idarî, siyasi yapýmýza yabancýlarý, em-peryalist devlet ve oluþumlarý karýþtýrmamalý-yýz. Ayrýca biz hür bir Türk devleti olarak yaþa-

ma iradesine sahip bir milletiz. Millî KuvvetlerReisi Baþbuð Atatürk'ün baþlattýðý tam baðýmsýzve baðlantýsýz, hür bir Türk devleti anlayýþýný þi-irlerinde kuvvetle perçinler. Nitekim bir þiirindeþöyle der:

"Biz biliriz bizim iþlerimiziÝþimiz kimseden sorulmamýþtýr.Kýlýçla, mýzrakla, topla, tüfekleBaþýmýz bir kere eðilmemiþtir.

Kuzumuz var, yaylalarda meleþir,Çeþmemiz var, gece gündüz söyleþir,Yazýmýz var, pehlivanlar güreþir,Bu topraða kimse girememiþtir.

Davraný da deli gönül davraný!Kemal Paþa dinlemiyor fermaný!Anasý, bacýsý, kýzý kýzanýBizim gibi millet görülmemiþtir." (s.173)

Burada görüldüðü gibi þair, daha ilk mýsra-da bizim iþlerimizi yani bizim nasýl idare edile-ceðimizi, nasýl bir devlet kuracaðýmýzý, vataný-mýzý, topraklarýmýzý, ekonomimizi, tarýmýmýzý,kültürümüzü, siyasetimizi, eðitimimizi nasýlidare edeceðimizi biz biliriz. Biz yüzyýllar önce-sine dayanan uzun ve geniþ bir idare ve devletgeleneðine sahip bir milletiz. Türk milleti iþleri-ne yabancýlarý karýþtýrmaz. Siyasetini, ekono-misini, eðitimini, kültürünü, topraðýný, her þeyi-ni emperyalist devletlere, yabancýlara, Avru-pa'ya, Amerika'ya teslim etmek, onlarýn yöne-tim ve güdümüne terk etmek, Türk milletininhiç yapmamasý gereken bir þeydir. Cahit Küle-bi, bu konuda uyanýk bir Türk vicdaný olarakuyarý görevini yapmaktadýr. Þair, burada gü-dümlü, sömürgeci yönetim biçimine, mandacý-lýða tepkisini ortaya koymaktadýr.

Batý, Türk milletini boyunduruðu altýna al-mak, hatta yok etmek için çok eski zamanlar-dan beri Haçlý seferleri düzenlemiþtir. Eski za-manlarda Haçlý seferleri sýrasýnda kýlýçla, mýz-rakla saldýrmýþtýr. Yeni zamanlarda ise yaniMillî Mücadelemiz sýrasýnda topla tüfekle sal-dýrmýþtýr. Dolayýsýyla þair, Batýnýn bize tarih bo-yunca deðiþik zamanlarda ortaya koyduðu sal-dýrýlarý bir bütün olarak ele alýyor. Bu saldýrýla-rýn temel amacý da baþýmýzý eðdirmek yani bizisömürgeleþtirmek, hatta yok etmektir. Türkmilleti olarak biz de bu emperyalist baskýlaraboyun eðmemiþizdir. Þerefimizle direnmiþ, bu

Page 17: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

16

topraklarda, bu coðrafyada var olma ve varkalma irademizi ortaya koymuþuzdur. Hiçbiremperyalist güç bize boyun eðdirememiþtir.

Þair, þiirin 2. dörtlüðünde Türk milletinin birbaþka hürriyetçi eðilimine vurgu yapýyor. O davatanýn özgürlüðüdür. Vatanýn özgürlüðü de-mek, bir milletin kendi vatanýnda özgürce ya-þamasýdýr. Kendi kültürünü, kendi hayat tarzýnýkendi belirlediði þekilde yaþamasýdýr. Nitekimþairin Türk vatanýnýn yaylalarýnda kendi kuzu-larýmýzýn melemesi, çeþmelerimizin gece gün-düz söyleþmesi, ovalarýmýzda pehlivanlarýmýzýngüreþmesini zikrederek bunlarý birer simgeolarak almasý önemlidir. Bütün bunlar Türk va-tanýnýn Türk anlayýþýna ve Türk kültürüne göreþekillenmesi ve kullanýlmasý anlamýný taþýmak-tadýr. Ve bu dörtlüðün sonunda "Bu topraðakimse girememiþtir" derken de Türk vatanýnýnyabancýlara peþkeþ çekilemeyeceði üzerinde

yoðunlaþýyor. Emperyalistler Türk vataný-ný parselleyemez, Türk vatanýnda kendihâkimiyetlerini kuramazlar, iradesini or-taya koyuyor.

Türk vataný ve devleti her zaman teh-likelerle karþý karþýyadýr. Emperyalistleringözü üzerimizden eksik olmamýþtýr. Amabuna karþý Türk milletinin, vatanýný vedeðerlerini savunmak üzere de Türk mil-leti kendi baðrýndan yiðit evlatlar çýkar-maktan geri durmamýþtýr. Son Haçlý sal-dýrýsý olan Birinci Dünya Savaþý sonrasýMütarekeyle gelen iþgale karþý Türk mil-leti kendi baðrýndan Mustafa Kemal Pa-þa gibi bir yiðit çýkarmýþtýr.

Cahit Külebi, þiirinde "Kemal Paþadinlemiyor fermaný" derken aslýnda Ke-mal Paþayý simge bir isim olarak alýyor.O bir timsaldir ve Türk milletinin tama-mýný temsil eder. Mustafa Kemal Paþademek Türk milleti demektir. Türk'ünmillî iradesinin temsilcisidir. Onun fer-maný dinlememesi de Türk milletinin sö-mürgeleþtirilmesi ve yok edilmesi demekolan fermanlara, buyruklara, Sevr anlaþ-masýna, teslimiyetçi yaklaþýmlara boyuneðmemesi, onlara karþý millî direniþi or-taya koymasý demektir.

Cahit Külebi, þiirinin son iki mýsraýn-da Türk milletinin bir bütün olarak yanikadýnýyla erkeðiyle, çoluðuyla çocuðuylabaðýmsýzlýðýmýzý yok edecek, bizi sömür-

geleþtirip ezecek bütün saldýrýlara karþý topye-kün mücadele eden ordu-millet karakterindebir yapýya sahip olduðumuzu vurguluyor. Aynýduyarlýlýðý daha önce Yahya Kemal ifade etmiþ-ti.

Ýradeli Bir Türk lideri: Mustafa KemalAtatürk

Türk edebiyatçýlarý ve fikir adamlarý büyükTürk Atatürk için çok deðiþik deðerlendirmelerortaya koydular. Bunlardan biri de Cahit Küle-bi'dir. O, Atatürk'ü bir þiirinde þöyle resmedi-yor:

"Sana borçluyuz ta derinden!Çünkü yurdumuzu sen kurtardýn,Hasta, yorgun düþmüþtük,Yaralarýmýzý iyice sardýn.

Page 18: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

17

Yiðittin, inanç doluydun, yapýcýydýn,Sanatkardýn, denizler kadar engin;Kimsenin görmediðini görürdüSevgiyle bakan gözlerin.

Dedin ki: Bu millet, bu büyük milletYüzyýllar boyunca geri kalmýþ;Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuzHer yanýndan yaralar almýþ.

Dedin ki: Bir güzel savaþmalýKurmak için yeniden;Bilgiyle, inançla, coþkunlukla"Övün, çalýþ, güven!" (s.177)

Þimdi bu þiire baktýðýmýzda Cahit Külebi,Atatürk'ün bazý önemli niteliklerini, ve özellik-lerini öne çýkarýyor. Onlarý irdelemeye çalýþa-lým:

Her þeyden önce yurdumuzu Atatürk kurtar-mýþtýr. Bunu bazý kötü niyetli ya da cahiller þöy-le yorumluyorlar: Efendim Atatürk, vataný tekbaþýna savaþarak mý kurtardý? Millet savaþma-dý da sadece Atatürk mü savaþtý? Milletin bü-tün baþarýsýný bir kiþiye yüklemek doðru mu?"gibi eleþtiriler var. Bu doðru deðil.

Þunu bilelim ki biz Türk milleti olarak irade-li önder merkezli bir milletiz. Ya da þeyh mer-kezli toplum yapýsýna sahibiz. Baþýmýzda irade-li bir önder olursa onun arkasýndan gider ve ozaman büyük iþler baþarýrýz. Yoksa kendi hali-mize bir þey yaptýðýmýz yoktur. Türk tarihi bu-nun örnekleriyle dolu. Büyük liderler de her za-man çýkmaz. Nadir bulunan cevherlerdir onlar.Atatürk de büyük Türk liderlerinden biridir veMillî Mücadelemiz de onun önderliðiyle kaza-nýlmýþ ve yurdumuz kurtulmuþtur. Ýþgale uðra-mýþ birçok millet vardýr; ama Atatürk gibi bir li-derleri olmadýðý için kurtulamamýþlardýr.

Atatürk'ün öne çýkan bir baþka yönü þairegöre yiðit, inanç dolu, yapýcý, sanatkar, ileri gö-rüþlü, sevecen olmasýdýr. Ayrýca "Bilgiyle,inançla, coþkunlukla" mýsraýnda da bunu pe-kiþtiriyor. Atatürk hem yiðit yani iyi bir asker, iyibir yönetici hem de kendi millî ve manevi de-ðerlerine baðlý inançlý biri, hem milletini ve va-tanýný kalkýndýran yapýcý biri, hem ufku geniþhem de ahlakî ve estetik derinliði olan biridir.Cahit Külebi'nin bunlara vurgu yapmasý önem-

lidir. Zira bazýlarý Atatürk'ü inançsýz biri olaraksunma eðilimindeler ve bu durum, Atatürk'übilerek çarpýtma demektir.

Dil: Türkçe

Cahit Külebi, Türk milletinin millet yapantemel kültür deðerlerine þiirlerinde önemli öl-çüde yer verir. Türk milletinin en temel millî de-ðeri Türkçedir. Türkçe olmadan biz millet ola-mayýz. Ya da Türkçe gitti mi Türk millet yapýmýzda yok olur gider. O yüzden diðer bütün millîkültür deðerlerinin kaynaðý da Türkçedir. Bubaðlamda Cahit Külebi, þiirlerinde bu konununhassasiyetine ve önemine parmak basmakta-dýr.

Atatürk için yazdýðý bir þiirinde þöyle der:

"Dilimizi, ulusallýðýmýzý öðrettin bize,

Çünkü Cumhuriyetimizi sen kurdun."(s.178)

Atatürk'ün kurduðu Türkiye CumhuriyetiDevleti projesinin en önemli unsurlarýndan bi-risi Türkçenin korunmasý ve zenginleþtirilerek,iþlenerek, güzelleþtirilerek devam ettirilmesidir.Nitekim Atatürk de bu baðlamda önemli birsöz söylemiþtir. Þöyle der:

"Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dün-yada en güzel, en zengin ve en kolay anlaþýla-bilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çoksever ve onu yükseltmek için çalýþýr. Bir de Türkdili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. ÇünküTürk milleti geçirdiði nihayetsiz felâketler için-de ahlâkýnýn, an'anelerinin (geleneklerinin),hatýralarýnýn, menfaatlerinin, kýsacasý bugünkendi milliyetini yapan her þeyin dili sayesindemuhafaza olunduðunu görüyor. Türk dili Türkmilletinin kalbidir, zihnidir."

"Türk demek dil demektir. Milliyetin çok ba-riz (belirgin) vasýflarýndan (özelliklerinden) biri-si dildir. Türk milletindenim diyen insanlar herþeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuþmalýdýr.Türkçe konuþmayan bir insan Türk harsýna(kültürüne), camiasýna(toplumuna) mensubiye-tini(baðlýlýðýný) iddia ederse buna inanmakdoðru olmaz."

Yazýmý þairin þu iki mýsraýyla tamamlýyorum:

"Saðdýçlarým! Sizin gibi yiðitleri oldukça

Bu millet yaþar." (s.175)

Page 19: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

18

Cahit Külebi, Osmanlýdan Cumhuriyetegeçisin izlerini taþýyan bir Anadolu þairidir.O'nu bir þair olarak doðru anlayabilmek için,ailesinin ve kendisinin yaþadýðý muhiti, feyz al-dýðý kültür ortamýný doðru deðerlendirebilmekgerekir. Þair, 1917 yýlýnda Tokat'ýn Zile ilçesi-nin Çeltek köyünde dünyaya gelmiþtir. Ailesi,Soyadý Kanunu ile Erencan'ý soyismi olarak ka-bul ederken, Mahmut Cahit; sülalesinin laka-bý olan Gullebiler'den hareketle þiirlerindekullandýðý Külebi'yi tercih etmiþ, 1946'da daresmen tescil ettirmiþtir.

Babasý Necati Bey ilkokul çýkýþlý fakat çokokuyan aydýn bir memurdur. Gullebiler devle-te asker ve memur veren bir sülaledir. Küle-bi'nin annesi Feride Haným ise Erzincan'ýn Tay-hoca köyünde geniþ topraklarý bulunan 'aða'kýzýdýr. Þair annesini; zeki, saðlam yapýlý, pra-tik zekâlý, inatçý kelimeleri ile tanýmlarken; ba-basýný; hovarda ve meþrep kelimeleri ile ta-nýmlamaktadýr. Þair'in ailesi önce Zile'ye, ora-dan Artova ve Niksar taþýnýr. Mahmut Cahithayatý boyunca yürekten baðlý kalacaðý Mus-tafa Kemal ve Latife Haným'ý ilk kez Artova'dagörmüþtür. Mahmut Cahit Tokat'ta lise olmadý-ðýndan Sivas'a Sivas Erkek Lisesi'ne yatýlý ola-rak kaydettirilmiþtir. Lise yýllarýný "karanlýk vesoðuk duvarlar arasýnda kaldým' þeklinde ta-nýmlar. Gurbet Acýsý, Masaldaki Yalnýzlýk, Ma-saldaki Çocuk bu yýllarýn duygu birikimindenyoðun izler taþýmaktadýr.

Ruhum tutuþtu sandýmGurbetin acýsýyla,Geçmiþ günleri andýmGurbetin Acýsýyla

(Gurbet Acýsý)

Þair Sivas Lisesi'nde okurken Ahmet KutsiTecer, Ziya Karamuk, Fazýl Yinay Muzaffer Sa-rýsözen gibi öðretmenlerden ders alýr. Külebiyedi yýllýk lise döneminde kendini iyice okuma-ya verir. Sivas'ýn Külebi'nin hayatýndaki birbaþka önemli yaný, halk kültürü, musikisi vehalk þairlerini yakýndan tanýmasýdýr. Külebi'ninburada yakýndan tanýdýðý kiþiler; Aþýk Veysel,Talibi, Ali Ýzzet, Aða Dayý gibi aþýk ve halk hi-kayecileridir.

Külebi, yükseköðretimini sürdürürken Beh-çet Nacatigil'le arkadaþlýk yapar. Hocalarý; Re-þit Rahmeti Arat, Fuat Köprülü, Ahmet HamdiTanpýnar, Ali Nihat Tarlan gibi alanlarýnda oto-rite olan isimlerdir. Külebi 32 yýl boyunca MilliEðitim'in çeþitli birimlerinde severek öðret-menlik, müfettiþlik ve idarecilik yapmýþtýr. Mü-fettiþliði sýrasýnda önceden önemli ölçüde ta-nýdýðý Anadolu insanýný daha iyi tanýma fýrsatýbulmuþtur.

l946'da Ankara Devlet Konservatuvarý dik-siyon öðretmenliðine ve dramaturgluðunasonra da ayný okulun edebiyat öðretmenliðineatanýr. Bir süre de müdür yardýmcýlýðý yapar.l954'te de Ankara Gazi Lisesi edebiyat öðret-menliðine atanýr, uzun bir süre bu okulda ça-lýþýr. Sonra da Müfettiþlik, Ýsviçre bölgesi KültürAteþeliði ve Öðrenci Müfettiþliði, Kültür Müste-þar Yardýmcýlýðý görevlerinde bulunur. Emekliolduktan sonra ise Türk Dil Kurumu'ndaki ya-pýsal deðiþikliðe kadar Türk Dil Kurumu GenelSekreterliði'ni yürütür. Þair bu dönemdeemeklilik öncesinde de çalýþtýðý Türk Dil Kuru-mu'nun yayým kolu baþkanlýðýna 1973'te seçi-lir ve buradaki çeþitli görevlerini 1983'e kadarsürdürür.

Þiir yazmaya 13-14 yaþlarýnda baþlayanKülebi ilk þiirini babasýnýn ölümü üzerine yaz-

Doç. Dr. Ertuðrul YAMAN*

* Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý BölümüÖðretim Üyesi

CAHÝT KÜLEBÝ'DETÜRKÇE TUTKUSU

Page 20: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

19

mýþtýr. Cahit Külebi'nin Yeþeren Otlar adlý kita-bý l955 yýlýnda Türk Dil Kurumu Edebiyat

Ödülünü kazanmýþ, Nüvit Kodallý da Ata-türk Kurtuluþ Savaþýnda adlý eserinden bir Ata-türk Oratoryosu meydana getirip bestelemiþtir.

Görüldüðü üzere Külebi, halk kültürününtam ortasýnda doðmuþ, büyümüþ ve hizmet et-miþtir. Þairin bu sýkýntýlý ve deðiþken hayatýonun dil ve üslubunun biçimlenmesindeönemli katkýlar da saðlamýþtýr.

Türkçe Tutkusu

Cahit Külebi, Türkçeye ve þiire tutkun birþairdir. Þair bu yönünü kendi diliyle þöyle ifa-de eder: "Þiir dili vardýr, vardýr ya þiirin içinde.Bütün sözcükler þiirin emrindedir. Þair de bun-lardan istediðini kullanabilir. Yeter ki gönlühükmetsin, hükmedince de gücü yeterse herkelime þiir diline girebilir. Sözün kýsasý þiir diliile düpedüz dil arasýnda ayrýlýk gayrýlýk yoktur."

Cahit Külebi'ye göre dil, düþüncenin teme-lidir. Ýnsan dille düþünür.Bu açýdan dil ve keli-meler, düþüncenin ifade kalýplarýdýr. Þiir ve dilbaðlantýsýný hem teoride çok güzel ifade et-miþhem de þiirlerine yansýtmýþtýr. Külebi, bukonuyla ilgili düþüncelerini þöyle özetletler:"Þiir, dil çalgýsýnda yorumlanan bir musikidir. Þi-ir yalnýzca anadiliyle týnlayan bir musikidir."

Türkçe'nin dünyada yaþamýþ ve halen yaþa-makta olan dillerin en büyüklerinden biri ol-duðuna inanan Külebi, dilimizin kendine hasnitelikleri hakkýnda þunlarý söylemektedir:'Türkçe, yeryüzünde varolmuþ dillerin en bü-yüklerinden biridir.Bu büyüklük nedeniyle deöbür dillerden ses bilim,biçimbilim ve tümcedüzeni yönlerinden çok büyük ayrýlýk göster-mektedir. Hele dilimizin sözcüklerini oluþturanheceler öbür dillerden o denli ayrý bir ses ahen-gi ve öyle ayrý bir mûsukî yaratmaktadýr ki neFarsça, ne Almanca vb. dillerin büyük hece dal-galanmalarý;ne de örneðin, Ýngilizce'nin heceyiaðzýnda yuvarlayýp ovalayan sesleþmesi bizeözgü olan mûsukîsi hiçbir dilin mûsukîsine ben-zememektedir. Abartmasýz dað çeþmelerindenakan sular gibi aydýnlýk,duru ve sýzan balýn yu-muþaklýðýný veren bir mûsukî vardýr bizim dili-mizde.Bu sebeple birtakým insanlarýn Türkçe'yiyetersiz görmeleri anlamsýzdýr. Eðer bir yeter-sizlik varsa ve yetersizliðin kaynaðýný aramayakalkýþacaksak,bunu Türkçe'de deðil, kendimiz-

de aramamýz gerekir.Ancak bu, dilin zenginleþ-tirilmesi, geliþtirilmesi, saflaþtýrýlmasýna lüzumyoktur anlamýna da gelmez."

Cahit Külebi, Türkçe'nin 'arýnýp özleþme-si'nden yanadýr. Bunun gerekçesi, diðer diller-den gelen kelimelerin Türkçe'nin kendine hasses yapýsý ve musikisinin bozulmasýna sebepolmasýdýr. "Ýster doðu, ister batý dillerinden ol-sun dilimizin sesine, musikisine uymayan söz-cüklerin Türkçemize dolmasý, dilimizin ses özel-liðini bozmaktadýr. Bize özgü olmayan baþkabir musiki oluþturmaktadýr. Bu durum karþýsýn-da, dilimizin kendine özgü musikisini yaþamak-tan ve yozlaþtýrýcý yabancý sözcükleri atmaktandaha doðal ne olabilir? Ýster sanatçý olalým, is-ter olmayalým, dilimizin güzel sesini duymak birbüyük ulusun çocuklarý olarak bizim doðalhakkýmýz deðil mi?"

1950'li yýllarda baþlayýp 1983'e kadar de-vam eden otuz yýlý aþkýn bir süre Türk Dil Ku-rumunda aktif bir çalýþma içinde olmasý, sözkonusu inancýn tabii bir sonucudur. Çünkü,kendi anadiline gereken ilgiyi göstermeyen,bukonuda herhangi bir endiþesi ve gayreti olma-yan bir insanýn ve hele bir aydýnýn, sanatkarýndilden þikayete hakký yoktur. 'Ülkümüz, dili-mizdeki yabancý sözcükleri atarak Türkçemizikendine vergi özelliðe kavuþturmak, anlatýmýen güç düþünce ve kavramlarý, en yeni nesne-leri öz Türkçe sözcük ve deðimlerle karþýla-maktýr. Þaire göre, dilin özleþmesinde sanat-karla ilim adamý birlikte çalýþmalýdýr. Ancak,bu görev sadece onlarýn sýrtýna yüklenemez.Hepimiz, dil konusunda hassas olmalýyýz.

Kendini, 'öz Türkçemizin, güzel Türkçemizinkölesi' olarak gören Cahit Külebi'nin þiir dilin-deki kelime servetinin kaynaðý, çok büyük öl-çüde yaþayan Türkçe'dir. Günlük hayatýn heranýnda; sokakta, evde, çarþýda, yolda, iþ yerin-de, dairede, sohbet meclislerinde konuþulanTürkçe. Hepimizin kendimizi zorlamadan, yap-macýklýðýn sahte örtüsünü bürünmeden konu-þup anladýðý ana dili. Çünkü ona göre 'þiir,in-sanýn kendi ana dilinin çalgýsýnda söylenen birtürkü'dür.

Cahit Külebi'nin dilinde;dolayýsýyla üslu-bunda dikkati çeken özelliklerin baþýnda,halk/konuþma dili ve söyleþisinden geniþ ölçü-de faydalanmýþ olmasý gelir. Hiç þüphesiz þairbu hususta bilinçlidir.

Page 21: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

20

'Gücüm ölçüsünde Anadolu aðzý ile yazdým.Sanýrsam ilk kez teker diyen benim. Ta1940'larda,'kamyon, kavun, karpuz, þoför, söv-mek, benzin' sözcüklerini bol bol kullandým.'Ben halkýmýzýn dili ile konuþuyorum.(…)'Teker,benzin, kaðný, kavun, sövmek, ayýptýr söyleme-si' diyorum. Bakýn bunlarý ben kaç senesindesöylemiþim.Orhan Veliler hayatý þiire sokmayaçal çalýþtýlar. Ancak dikkat ederseniz onlar þiir-de kargalardan, haminnelerden, Robinson'danbahsettiler. Ben Türkiye'den bahsediyorum. Oyýllarda Orhan Veliler,bunun tam farkýna vara-madýlar. Durum bu.'

'Köylü dilinde türküler çaðýrdým.'veya 'Gü-cüm ölçüsünde Anadolu aðzý ile yazdým' diyenKülebi, bu kaynaðýn sunduðu kelime, deyim,ibare hazinesi ve söyleyiþ tarzlarýndan bol bolfaydalanarak dilini kurar ve kendine has üslu-bunu yaratýr.

Sonuç ve Deðerlendirme

Cahit Külebi, bir Anadolu insanýdýr. Kullan-dýðý dil de onu yansýtýr. O Anadolu insanýnýgözünden ve dilinden hareketle þiirler yazmýþ-týr. Dilinde ve üslubunda dikkati çeken özellik-lerin baþýnda, halk konuþmasý ve halk dili bas-kýndýr. Külebi, gerçekte Türk Edebiyatýnda kö-kü eskilere dayalý olan "Memleket Edebiyatý"geleneðinin yeni uzantýlarýndan birisidir. MilliEdebiyat ve Cumhuriyet Dönemi Türk Edebi-yatý dönemlerinde daha somut olarak görülenbu akýmýn yeni ve özgün takipçilerinden biriside Külebi'dir.

O, ayný zamanda Türkçeye tutkun bir sa-natçýdýr. Bu yönünü hem þiirlerinde ortayakoymuþ hem TDK'deki dil ve yeni söz türetmeçalýþmalarýna bizzat katýlarak ispatlamýþtýr. Kü-lebi'nin bu yönü üzerinde çok söz söylenebilir:Ancak; þairi özetlemek bakýmýndan o; "Ömrü-nü Türkeçeye ve þiiri adamýþ bir halk aydýnýdýr"ifadesi birçok düþünceyi özetler niteliktedir. Þi-irlerinde yalýn ama güçlü bir þiir dili ve bir okadar da Anadolu'nun yansýmasý görülür. Budurumu en güzel ifade eden þiiri ise, en meþ-hur þiirlerinden birisidir:

HÝKÂYESenin dudaklarýn pembeEllerin beyaz,Al tut ellerimi bebekTut biraz!Benim doðduðum köylerdeCeviz aðaçlarý yoktu,Ben bu yüzden serinliðe hasretimOkþa biraz!

Benim doðduðum köylerdeBuðday tarlalarý yoktu,Daðýt saçlarýný bebekSavur biraz!…Sen Türkiye gibi aydýnlýk ve güzelsin!Benim doðduðum köyler de güzeldiSen de anlat doðduðun yerleri,Anlat biraz!

Kaynakça

Akyol, Gizem, Cahit Külebi'de Anadolu'nun Ke-lime Anlamý,Türk Dili, XCIII (663, Mart, 2007) 255-258 s.

Çetiþli, Ýsmail, Cahit Külebi ve Þiiri, Akçað yay.Ankara.

Emre, Gültekin, Cahit Külebi: "Türk Mavisi"yleAlmanca'da Anadolu Deyiþ Geleneðinden ÖzgünSöyleyiþe / Cumhuriyet Kitap, (215, Nisan 1994) 23s.

Oðan, Münevver, "Ýçi sevda dolu yolculuk" ya daCahit Külebi Ana Dili, (26, Temmuz-Aðustos-Eylül2002) 100-103 s.

Oðan, Münevver, Altýntaþ, Nuray, Cahit Külebi:Yazýnýmýzýn Kuvayi Milliyeci Þairi /. Cumhuriyet Ki-tap, (351, Kasým 1996) 1, 4-5 s.

Onaran, Mustafa Þerif, 10Yýl Dönümünde CahitKülebi Þiirinin Biçim Özelliði / Varlýk, 2007-1(1197, 1 Haziran 2007) 38-39 s.

Onaran, Mustafa Þerif, Cahit Külebi'nin ÞiirindeAnadolu Gerçeði / Hürriyet Gösteri, 2007-2 (291Eylül-Ekim-Kasým 2007) 12-14 s.

Salihoðlu, Mehmet, Cahit Külebi özel bölümü /Antoloji, 1981-1 (2, 1981) 45-62 s.

Uyguner, Muzaffer, Külebi'nin Þiirlerinde Deði-niþ / Türk Dili Dergisi, 14 (79, Temmuz-Aðustos2000) 28-29 s.

Yardýmcý, Mehmet, Cahit Külebi ve Þiir Dünyasý/ Folklor/Edebiyat, 4 (15, Sonbahar 1998) 37-62 s.

Page 22: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

21

Lafýn iyisi kýsa olanýdýr, derler. O da kýsa veduru yazar. Konuþur gibi; türkü söyler gibi…Bu yüzden diyorum ki Cahit Külebi;Karacaoðlanýmýzdýr.

Külebi; Tokat ikliminde yetiþmiþse deNiksar damgasýný taþýr.

Ýnsanýn kimliði yedi yaþýna kadar oluþur.Cahit Külebi'nin oluþum dönemi Niksar'dageçmiþtir. Zaten þiirlerinde sýk sýk bu yaratýlýþdönemine gönderme yapar ve örneðin þöyleder:

"Niksar'da evimizdeykenKüçük bir serçe kadar hürdüm"

Niksar; Cahit Külebi'nin "doðup büyüdüðüyer"dir ve bu yüzden de onun için ayrý birönemi vardýr. Ýþte kanýtý:

"Sade bunlar mý Cahit KülebiDoðup büyüdüðün Niksar'da Kadýnlar görmedin mi?Kaybolur gider sanýrdýnTarla çapalarken güneþ altýndaKaranlýk odalarda tütün dizerkenYanýp sönerdi ýslak ýslakYeþil tütün renginde gözleri"

Aþaðýdaki þiirinde de asýl yurdunu anlat-maktadýr:

"Siz baksanýz bir þey göremezsinizBenim yurdumdur orasýArdýçlar, gürgenler, tozlu yollarTokat'la Niksar arasý"

Emekli olduktan sonra Ankara'ya yerleþenCahit Külebi; burada ruhen sýkýntý içindeydi.Þiiri bunun tanýðýdýr. Bakýn ne diyor:

"Dostlarým bilir ki burada Bir fakir Cahit Külebi Garaja çekilmiþ hurdaPaslanmýþ kamyonlar gibiBekler durur Ankara'da"

Sadece bu þiir deðil baþkalarý da var onunAnkara'da mutsuz olduðunu gösteren:

"Þu Ankara kentinin sokaklarýndaMutsuz kediler, köpekler varSen de mutsuz deðil misin ey ozanBezgin deðil misin onlar kadar"

NÝKSAR'DA YAÞAYACAKCahit Dedenin oðlu Ali Külebi'ye vasiyeti de

bu yönde imiþ. Bir çeþme yanýnda; kendi yur-dunda yatmak istiyormuþ. Þiiri de bunu dilegetiriyor.

"Dað baþýna gömsünler beniBir yanýmda bir küçük pýnarBir yanýmda senÖyle özledim ki yalnýzlýðý bilsenYöremiz kalabalýk olmasýnAra sýra bir yaya ya da atlýYa da bir kaðný geçerse önümüzdenYorgun köylüler otursun taþýmýzdaKim bu yatýrlar diye kimse sormasýn"

Yýllardýr; Cahit Külebi'nin kabrininAnkara'daki o çöl ikliminden Niksar yeþilinetaþýnmasý için çaðrýda bulundum; yazdým. Ensonunda bu gerçekleþecek. Niksar BelediyeBaþkaný Duran Yadigâr bu konuda her türlühizmete hazýr olduðunu ortaya koydu vegeleneksel Cahit Külebi etkinliklerini baþlattý.Tokat Valimiz Dr. Recai Akyel de bu önemlikültürel olaya sahip çýktý.

Niksar halký; gelecekte Niksar için birkültür hazinesi olacak Cahit Külebi'yi sahipçýkacaktýr.

ATATÜRKÇÜ VE ÝLERÝCÝCahit Külebi'nin þiirlerini okurken karþýnýza

neler çýkmaz ký:Yeþil vadiler, küçük beyaz evler, çördükler,

cevizler, iðdeler, bir bardak þarap kadar sýcakkadýnlar, kavaklar, söðütler, elmalar,zemheride çiçek açan zerdali aðaçlarý, ekinler,mýsýr tarlalarý, dereler, ýrmaklar, tozlu yollar,yavaþça dalgalanan tarlalar, kaðnýlar, atlar,

Rýza ZELYUT*

* Gazeteci-Yazar

KÜLEBÝ BABA'YI YAÞATMAK

Page 23: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

22

küçücük kuþlar, soyulmuþyumurta gibi beyaz kýzlar;bin bir biçimli bulutlar, delirüzgarlar, çimenler, rakýkadehleri, trenler, inceciktenyaðan yaðmurlar; MustafaKemal Paþa, uçurtmalar;kamyonlar, uçaklar; küçükçeþmeler, eþkýyalar, küçükvadilerde küskün kimsesizköyler, Kuva-i Milliye asker-leri; basma etekli kadýnlar,sudan yeni çýkmýþ balýðabenzeyen diri pýrýl pýrýlkýzlar, insaný zilzurna sarhoþeden kadýnlar, mavi deni-zler, ak köpükler, baþý bulut-lu daðlar, kara çalýlara ben-zeyen bacaklarýyla çocuklar,haþhaþ tarlalarý, kýraçlar, mavi dikenler, beyazgüller, tomurcuklardan pembe kalpler; haþhaþçiçeðine benzeyen kýzlar; kaðný arabalarý, elayak donduran ayaz, kiraz aðaçlarý, yalnýzlýk-hasret-yoksulluk, türküler (Bacanak seninsevdiðin/Kýzlarýn gelinlerin/ Kemikleri sürmeoldu ama/Yaþadý türkülerin)

Lakin o sadece Tokat'ý anlatan bir ozanolarak görülmemeli. Aydýnlýk Türkiye özlemi;geleceðe umutla bakýþ; halkýn yanýnda yeralmak; Atatürk'e yürekten baðlýlýk, emperyal-izme karþý çýkmak gibi duyarlýlýklar CahitBaba'nýn þiirinin diðer ilginç boyutlarýdýr.

Bakýn, Atatürk'ü nasýl bir içtenlikle övüyor: "Devrimlerle yüceltti çok yücelttiBu milleti temiz ellerinSana borçluyuz ta derindenEn büyüðü Mustafa Kemallerin"

Kurtuluþ Savaþý'na en güzel destanlardanbirisini yazan Cahit Külebi; insanýmýzýn o gün-lerdeki yoksulluk ve yorgunluðunu da çokbasit ama seçkin gözlemlerle ortaya koymuþ-tur:

“Çifte koþtuðun öküzlerSenin kadar yorgun deðil kardaþSen ki kýþ ve yaz düþünceliSen ki kýþ ve yaz yalnayak"Ya þu dizeler neyi anlatýyor?"Çocuðumun elindeki ekmekBen laf söyledikçe azaldýBu yüzden þiirler ceplerimdeHep yarým kaldý"

Cahit Külebi; dünya sorunlarý ile dederinden ilgilenmiþti. Bir ozan zaten duyarsýzkalmasý düþünülebilir miydi ki…

"Yirminci yüzyýl insanlarýAsýp kestilerKesip biçtilerTepeler gibi ölü yýðýpDeryalar gibi kan içtilerÇocuklarý aðlattýlarKadýnlarýn ýrzýna geçtiler."

Peki dünyayý bu kadar yaþanmaz halesokan güç neydi? Elbette ki batý emperyaliz-mi… Özellikle de bu emperyalizmin küreselgücü Amerika. Ýþte onun ABD'ye bakýþý:

"Önce Kristof Kolomb buldu Amerika'yýSonra bizUmutlar azaldý günden güne, mutluluklarVe ekmeðimizBir çocuk aðlasa dað baþýndaGözyaþýnda Amerika akarVurdularsa birini, kaný þorladýysaBilin ki o kurþunlarda Amerika varKiþi kiþiye köle tutulduysa, asýldýysaDaraðaçlarýnda Amerika varAma biz yine de direneceðizSonuncumuza kadar"

Bize düþen ise Cahit Külebi'nin öðüdünükulaklarýmýza küpe yapmaktýr.

Bunun için de onu Niksar'a getirerek ilkadýmý atacaðýz…

Page 24: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

23

Cumhuriyet dönemimizin önemli eðitimcisi;Cumhuriyet ülküsünü en iyi paylaþan Atatürkçü,aydýn, þair ve yazar Cahit KÜLEBÝ Tokat'ýn yetiþ-tirdiði mümtaz þahsiyetlerdendir. 1917 yýlýndaZile ilçesi Çeltek Köyü'nde doðmuþtur.

Ancak ünlü þairi Niksar'a baðlayan sebeplerde vardýr. Bu neden ve baðlarý þiirlerine döke-rek:

Siz baksanýz göremezsiniz, Benim yurdumdur orasý!Ardýçlar, gürgenler tozlu yollarTokat'la Niksar arasý. Niksar'a benim yurdumdur dedirten bir ve-

fa:Bu defa þairin aramýzdan ayrýlýþýnýn 12. yýlýn-da Niksarlýlarý ve sevenlerini harekete geçirdi.

Niksar Kaymakamlýðý, Niksar Belediyesi veTokat Þairler ve Yazarlar Derneði 5 Haziran2009 tarihinde etkin bir proðram hazýrladý. Tambir gün Cahit KÜLEBÝ’nin hayatý, edebi kiþiliði,çalýþmalarý ve eserleri tüm yönleriyle anlatýlan"Niksar'dan Cahit KÜLEBÝ'ye Bakýþ" adýyla bir pa-nel düzenlendi.

Panelde konuþmacý olarak, Prof. Dr. MehdiERGÜZEL, Sakarya Üniversitesi Türk Dili ve Ede-biyatý Bölümü Öðretim Üyesi, Doç. Dr. ErtuðrulYAMAN -Gazi Üniversitesi Türk Dili ve EdebiyatýBölümü Öðretim Üyesi, Prof. Dr. Nurullah ÇE-TÝN-Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coðrafya Fa-kültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü ÖðretimÜyesi, Gazeteci Yazar, þairin hemþerisi Tokatlý Rý-za ZELYUT ve bir baþka hemþerisi Tokat Þairlerve Yazarlar Derneði Baþkaný -Emekli ÖðretimGörevlisi- Mehmet Emin ULU Beyler yer aldýlar.

Elbette oldukça verimli geçen bu panelde þa-irimizin hayatý, sanatçý-eðitimci kiþiliði, okuyan-

larýn ve dinleyenlerin ruhunda derin duygularuyandýran þiirlerinin özellikleri sevenlerine, dost-larýna, Niksarlý hemþerilerine bir daha detaylýbir þekilde anlatýldý.

Ayný gün akþamý ikinci proðram Cahit KÜLE-BÝ'ye Hasret adý verilen , þiir gecesi gerçekleþti-rildi. Geceye yurt dýþýndan kilometrelerce yol katederek onur konuðu olarak gelen Zürbiye ÝVDÝKHanýmefendi hasret dolu, insanýna ve coðrafya-sýna sevdalý bir konuþma yaptý.

Ankara'dan Abdullah SATOÐLU, Ýsmet BoraBÝNATLI, M. Nuri PARMAKSIZ, Ýlter YEÞÝLAY vePakize ALTAN katýldýlar. KÜLEBÝ ile ilgili konuþ-malar, þiirlerle birlikte kendi þiirlerini de sundu-lar.

Diðer iki bayan þair Melahat ECEVÝT ve Fat-ma UÇARLAR Isparta Göller Yöresi Þairler ve Ya-zarlar Derneði'ni temsilen etkinliklere katýlmýþ-lardý. Onlar da coþku dolu þiirlerini tüm içtenlik-leriyle okuyarak salondaki þiir severleri doyurdu-lar.

Bulgaristan'dan Niksar'a gelerek proðramakatýlan Þair Galip SERTEL'in yüreði þiirleri hasretve yangýnlar doluydu. Gurbetten ne gelirse kal-bi sýzlatan, çantada, bavulda, kamyonda deðilde þairin yüreðinde gelirmiþ dedirten Galip SER-TEL þiirleriyle ve yorumlarýyla Bulgaristan gurbe-tindeki Türklerin acýlarýný dile getirdi. ErzurumYazarlar Birliði'ni temsilen katýlan Þair, M. YaþarGENÇ Erzurumun Palandöken Daðlarýndan kar-lý duygularla gelmiþti.

Cahit KÜLEBÝ bu anýþlarla Tokat kültür ve Sa-natý adýna, Niksar özeliyle bir þiir okulu gibi se-venleri, günümüz yaþayan Türk yazar ve þairleritarafýndan paylaþýlarak geniþleyip güçleniyordu.

CAHÝT KÜLEBÝ SEVGÝSÝNÝN ÞÝÝR VESANATININ YENÝDEN CANLANMASININ SEBEBÝ NEDÝR?Cahit Külebi sevgisinin, þiir ve sanatýnýn yeni-

den canlanmasý ve kuvvetlenmesinin sebebi hiçþüphesiz vefadýr. Cahit Külebi, doðduðu ve ya-þadýðý yerleri, insanlara vefayý þiirlerinde konuedinmiþtir. Þimdi de o insanlar þaire vefa duya-rak, O'nu anmaya ve anlamaya baþlamalýdýr.Vefa denilen bu duygu meðer hayatýmýzda nekadar önemliymiþ.

Öyle güzellikler öldürmüþtü vefasýzlýk bir da-ha gelmez geri. Bir vefadýr bülbülün güle þarkýsýcevap veremeyen gül goncasýnýn üstünde mah-cubiyetten dökülür damla damla teri.

Þair ilk ve orta öðrenimini Zile ve Niksar'daokumuþtur. Sivas Lisesi'ni 1936 yýlýnda bitirmiþ,Ýstanbul Yüksek Öðretmen Okulu'na girmiþ ve

Þükrü ÇAKIR*

* Tokat Vali Yardýmcýsý

ÖLÜMÜNÜN 12.YILINDA

CAHÝT KÜLEBÝNÝKSAR ANMA ETKÝNLÝKLERÝ

ÜZERÝNE

Page 25: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

24

bu okulun Türk Dili ve Edebiyatý Bölü-münü 1940 yýlýnda bitirerek edebiyatöðretmeni olmuþtur. 1942-1945 yýl-larý arasýnda Antalya Lisesi'nde öðret-menlik yapmýþtýr.

Ýlk þiirlerini Nazmi CAHÝT, imzasýile 1938'de Gençlik Dergisi'nde ya-yýnlamýþtýr. Daha sonra Varlýk Dergi-si'nde þiirlerine devam ederek aynýimzayý kullanmýþtýr. O'nun þiirlerineve edebi kiþiliðine kýsaca deðinirsek;

1940-1954 arasý Sokak, Ýnsan,Türk Dili, Yaratýlýþ, Kültür Dünyasý gi-bi dergilerde çýkan þiirleri ile de gide-rek ün kazanan Cahit KÜLEBÝ, Türkþiirinin özgün þairleri arasýna girmiþ-tir.

1946'da müzik ve lirizmin iç içe geçtiði þiirle-rinden oluþan ilk kitabý; ADAMIN BÝRÝ'ni yayým-lamýþtýr. Bu eserini 1949 yýlýnda çýkardýðý RÜZ-GAR 'da ki þiirlerinde ise Orhan VELÝ'ye yaklaþtý-ðý görülür. 1952 'deki Atatürk Kurtuluþ Sava-þý'nda adlý destaný Nevit KODALLI'nýn ortayakoyduðu Atatürk Oratoryosunun temelini oluþ-turmuþtur.

Yeþeren Otlar'la 1955 yýlýnda Türk Dil Kuru-mu Sanat Ödülünü alan Cahit KÜLEBÝ, Yangýnadlý eseriyle de 1981'de Yedi Tepe Þiir Armaða-ný'ný kazanmýþtýr. 1982'de Bütün Þiirleri ve1986'da da Ýçi Sevda Dolu Yolculuk adýyla bazýhatýralarýný içeren eserleri yayýnlanmýþtýr.

1940 sonrasýnda Türk þiirindeki deðiþim sü-recinde KÜLEBÝ'nin de kendine has bir yeri ol-muþtur. Rahat anlatýmý, içtenlikli , derin, duyarlýifadeleri ile titiz bir þiir ustalýðý göstermiþtir.

Çocukluðunun, gençliðinin geçtiði yerlerdegördüðü halkýn acýlarýný, sosyal hayattaki çar-pýklýklarý þiirlerinde yansýtarak bir anlamda li-rizmle toplumsallýðý kaynaþtýrmýþtýr. Halk kültü-ründeki ve þiirindeki duygusal temalar ve tasvirmotiflerini duru Türkçesi ile çaðdaþ Türk þiirinetaþýyarak kendine özgü toplumsal lirizmi geliþtir-miþtir.

Buradan yeniden hayatýnýn kalan kýsmýnadönerek özetlersek; 1945'ten sonra Ankara yýl-larý baþlamýþ, 1945-54 arasý Ankara DevletKonservatuarýnda öðretmenlik yine 1954-56 yýl-larý arasýnda da Ankara Gazi Lisesi'nde EdebiyatÖðretmenliði'ne devam etmiþtir. 1956 yýlýndansonra müfettiþlik yýllarý baþlamýþ, yurtdýþýnda Ýs-viçre'de Kültür Ataþeliði de yapan yazar, MilliEðitim Bakanlýðý Baþ Müfettiþliði (1964-1969),Kültür Bakanlýðý Müsteþar Yardýmcýlýðýndan(1969-1972) sonra emekliye ayrýlmýþtýr.

1983'e kadar Türk Dil Kurumunda çalýþmýþ,bir ara siyasete girerek Sosyal Demokrasi Partisi(SODEP), Sosyal Halkçý Parti (SHP) kurucularýarasýnda yer almýþtýr.

Cahit Külebi 20 Haziran 1997 tarihinde An-kara'da vefat etmiþtir. Kabri Ankara'da CebeciMezarlýðýnda olup, yakýnlarý vasiyeti doðrultu-sunda Niksar'a getirmeyi istemektedirler.

Yazýmý, görev yaptýðým Tokat için Cahit KÜLE-BÝ'nin Sivas'ta yatýlý okuduðu yýllarda gidiþ ve ge-liþi sýrasýnda etkilenerek yazdýðý çok sevdiðim"Tokat'a Doðru" þiiriyle tamamlamak istiyorum.

TOKAT'A DOÐRUÇamlýbel'den Tokat'a doðruTozlu yollarýn aktýðý ýrmak; Ben seni çoktan unuttum; Sen de unuttun mu dön geri bak.

Atlarýn kuyruðu düðümlüBir yandan yaðmur yaðar, ýslak; Bir yandan hamutlar þak þak eder. Bir yandan tekerlekler döner, dön geri bak.

Orda derenin içinde; Ýki üç akça kavak, Tekerlekler döner, baþým döner. Kavaklar yeþeriyor, dön geri bak.

Orda derenin içinde; Ýki üç çýrýlçýplak, Alçacýk damý düþündükçe, Gözlerim yaþarýyor, dön geri bak.

Irmaklar gibi uzaklaþýr, Bir Türkü kadar uzakTekerlekler iki çizgi býrakýrHamutlar þak þak eder dön geri bak.

Page 26: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

25

Büyük ozan Cahit Külebi adý, Niksar'la öz-deþ olmuþtur artýk. Çocukluðunu Niksar'dageçiren bu ozaný herkes Niksarlý bilir. Yazdýðýþiirleri ile O, bunu hak etmiþtir.

Ozan Cahit Külebi Niksar üzerine çocuklukanýlarýný da yazmýþtýr. Bunu birçok Niksarlý bil-mez. Bu anýlar 16 Þubat 1986 günlü Cumhu-riyet gazetesinde yayýnlanmýþtýr. Bugün buanýlardan bir kýsmýný sizlere aktaracaðým. Ýlkaktaracaðým aný Fatlýlý Ali Çavuþ'la ilgilidir.

Fatlýlý Ali Çavuþ'u ben de tanýrým. Özellikle-rini bilmem. Ama benim çocukluk anýlarýmdaunutulmaz bir yeri vardýr Ali Çavuþ'un. Onunçetelik yaptýðýný bilirdik. Büyüklerimiz de anla-týrdý. Sonradan anýlarý "Yeþil Niksar" gazetesin-de yayýnlandý.

Fatlýlý Ali Çavuþ'un özelliklerini bilmemama tanýrým. Çocukluðumuzda onu görüncebiraz merakla, birazda korku ile bakardýk. Nede olsa çetelik yapmýþ, yaman bir adam.Ara-da, Hükümet caddesinde yürüyüþe çýkardý. Oyürürken dükkanýmýzýn önüne çýkar meraklabakardým. Þaþtýðým husus; beþ altý adým geri-sinden de karýsý yürürdü. Karýsý da onun gibigiyinirdi. Kýsa boylu ve ufacýk bir þeydi ama dikve heybetli yürürdü. Niye peþ peþe yürürler,niye karýsý Ali Çavuþ'un önüne geçmez anla-mamýþýmdýr. Acaba karýsý ayný zamanda onunkorumasý mý idi bilmiyorum. Ne de olsa, AliÇavuþ'un iniþli çýkýþlý bir yaþamý olmuþtu. Dos-tu düþmaný çoktu. Koruma ile dolaþmasý nor-maldi. Bu koruma karýsý mý idi. Öyle ya o yü-rürken karýsý onu beþ adým geriden niye izler-di?

Cahit Külebi, Niksar anýlarýný anlatýrkenAli Çavuþ'la ilgili olarak þunlarý yazýyor;

"Eniþtemle Ali Çavuþ bir köyde alabildiðineiçtikten sonra Ali Çavuþ'un köyü olan Fatlý'yagitmeye karar vermiþler. Ali Çavuþ Gürcü kýr-masý diliyle, Hadi ziraatçi seninle yarýþak mý?Demiþ. Atlarý sürmüþler. Bir kilometre kadaruzaklýktaki varýþ yerine eniþtem daha önce git-miþ. Ardýndan gelen Ali Çavuþ karanlýkta attanatlamýþ, eniþtem bakmýþ ki belinden bir þey çý-karýyor. Ali Çavuþ'un yanýna koþmuþ. "AmanAli Çavuþ ne yapýyorsun?" diye engel olmayaçalýþmýþ. Çavuþ bu arada namluya mermiyisürmüþ, "vuracaðým vallahil azim, bu namus-suz at beni rezil etti" diye direnmiþ. Eniþtem,"çavuþ senin at benimkinden çok daha iyi, is-tersen þimdi deðiþelim." Diye yatýþtýrmýþ.

Ali Çavuþ, çavuþluk sanýný herhalde asker-likte kazanmýþtý. Ama kurtuluþ savaþý sýrasýndaNiksar, Reþadiye, Almus dolaylarýnda eþkýyalýketmiþti. Tokat, Çorum, Amasya, Yozgat yörele-rinde eþkýyaya "çete" derler. Eþkýya sözcüðünühalkýmýzýn yadsýmasý anlamlýdýr.

Bizde özellikle 20.yüzyýlda, Orta Anadolueþkýyasý da, zeybekler de bu iþi bir meslek ola-rak yapmýþlardýr. Eþkýyalýk temelde ekonomikbir kurumdur. Balkan ve Birinci Dünya Savaþ-larýndan sonra, çetelerin baþlýca üç amaç veiþlevi vardý. Askere gitmemek, ailesini ve köy-lüsünü korumak, geçimini saðlamak. Öbürnedenler hep geri planda oluþan koþullardandoðmuþtur.

Ali Çavuþ bu çemberden geçtiði halde,1930'larda genç ve yakýþýklýydý. Ýnce uzun, sý-rým gibi. Sert bir yüz. Burma kara býyýklar. Te-miz giyinirdi. Her zaman kurvaze lacivert ce-ket, haki kilot pantolon, pýrýl pýrýl çizmeler. Ço-ðunlukla Niksar'da oturur, köydeki iþleri ora-dan yürütürdü.

Daha sonra Niksar'dan göçtük. Her gelen-den Ali Çavuþ ne yapýyor diye sorardým. Bir

Yüksel ALTUNER*

* Yazar-Mali Müþavir

CAHÝT KÜLEBÝ'DEN

NÝKSAR ANILARI

Page 27: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

26

soruþumda beþ katlý bir apartman yaptýrdýðýný,Demokrat Parti'nin Niksar Ýl baþkanlýðýna se-çildiðini öðrendim. Aradan yýllar geçti, AdaletPartisi döneminde muska yazýp büyü yapmayabaþladýðýný söylediler. En son sorduðumda "öl-dü" dediler. Merak edip duruyorum. Sað olsay-dý þimdilerde tekke açar, herhalde izdeþler ye-tiþtirirdi. Zamana uymasýný bilen, canlý biradamdý."

Bir de "Adalet" olayý var. Adalet, Bir kum-panya ile Niksar'a gelen oyuncu bir kýz. CahitKülebi uzun uzun söz eder Adalet'ten. Ben AliÇavuþ'la ilgili olan bölümünü alýyorum bura-ya;

"Adalet'in Niksar'ý ayaða kaldýrdýðý sýrada,bir gece tiyatronun perdesi henüz açýlmamýþtý.O gece küçük kardeþim de benimle gelmiþti.

Biz bekleyip dururken, Ýrfan adlý adlý çelimsizkülhanbeyi birden sahneden önümüze atladý.Bacaksýz, zayýf, ama külhanbeyi geçinen gari-bin biriydi. Elindeki saldýrma hemen hemenboyunun yarýsý kadar vardý. Birkaç saniye son-ra arkasýndan Ali Çavuþ sahneden atladý. Ce-ketinin düðmelerini bile çözmemiþti. ElindekiBrowning tabancayý Ýrfan'a doðrultmuþtu.Ama ateþ etmiyordu. Ýrfan, topuklarý arkasýnadeðerek hanýn bahçesine çýktý, herhalde kaça-madý ki, bir iki dakika sonra, önce o, sonra AliÇavuþ sahneden atladýlar, bu kovalamaca bel-ki on kez yinelendi. Sonra durdu. Baba avluyaçýkmýþtý. Baktýk, Ýrfan'ý çocuk taþýr gibi kucaðý-na almýþ, Ýrfan'ýn elinde pala hala duruyor. Ye-rine oturdu. Ýrfan kucaðýnda sýzmýþtý. Gösteribitinceye kadar da uyanmadý. Baba'nýn kuca-ðýnda uyudu."

Page 28: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

27

Yaþamým üç noktada Cahit Külebi ile kesiþ-miþ.

Birincisi, farklý tarihlerle de olsa ayný ilko-kulda okumuþuz. Cahit Aðabey Niksar GaziAhmet Daniþmend Ýlkokulu'nu ben doðmadanyýllar önce bitirmiþ.

Ýkincisi, ikimizin de çocukluðu yine farklý ta-rihlerde de olsa Niksar'da ayný mahalledegeçmiþ.

Üçüncüsü, yine farklý tarihlerde de olsa iki-miz de Ankara'nýn en eski lisesi olan Gazi Li-sesi'nde öðretmenlik yapmýþýz.

... . . . .1980'li yýllarýn baþýnda Ankara'ya atanmýþ-

tým. Bir gün, ayný kentli olmakla övündüðümYekta Güngör Özden'le Anayasa Mahkeme-si'ndeki odasýnda konuþurken, o günlerdeTürk Dil Kurumu Yazmaný olan Cahit Külebisöz konusu olmuþtu.

1982 yýlý mart ayýnda TDK binasýnýn alt ka-týndaki salonda Aþýk Veysel'i anma toplantýsýyapýlmýþtý. Ben de o günlerde Cumhuriyet Ga-zetesi'nde Veysel'le ilgili bir yazý yayýmlamýþ-tým. Cahit Külebi, konuþmasýnýn bir yerinde buyazýya da bir gönderme yapýnca çok heyecan-lanmýþtým. Konuþmayý, salonun arkalarýnda,ayakta izliyordum. O kalabalýkta Külebi'ninyanýna gidememiþ, yüz yüze tanýþamamýþtým.

Yekta Aðabey, "Bugün öðle yemeðinde Ca-hit Bey'le beraberdik" deyince ben "Cahit Küle-bi ile tanýþmayý çok istiyorum" dedim. YektaAðabey hemen telefonla Cahit Külebi'ye: "Bu-rada seninle tanýþmak isteyen genç bir edebiyatöðretmeni hemþerim var. Eðer zamanýn uygunise sana gönderiyorum" dedi.

O gün öðleden sonra Türk Dil Kurumu'nda-ki odasýnda Cahit Aðabey ile uzun uzun ko-nuþtuk. Niksar'daki çocukluk günlerini, GaziAhmet Ýlkokulu'ndaki öðretmenlerini, Kuz Ma-

hallesi'ndeki evlerini, komþularýný, Gazi Lise-si'ndeki çalýþtýðý yýllara ait anýlarýný anlattý.

Cahit Aðabey ile o gün baþlayan dostluðu-muz, O'nu kaybettiðimiz 1997 yýlýna kadar de-vam etti.

1985 yýlý haziran ayýnda Ankara'da bir tra-fik kazasý geçirmiþtim. Yanýmda, þimdi EkinSanat'ýn Genel Yayýn Yönetmeni olan AdnanCaymaz da vardý. Arabam, ters yönden gelenbir TIR'ýn altýnda kalmýþ, ben gözlerimi Ýbni Si-na Hastanesi'nin yoðun bakýmýnda açmýþtým.Tüm vücudum kýrýklar içerisindeydi. Baþucum-daki hemþire doktora "Cahit Külebi'nin hastasýkendine geldi" dedi. Cahit Aðabey'le dostluðu-mu bilen birisinin kaza haberini ona verdiðini,onun da hastaneye gelerek benimle ilgilendi-ðini sonradan -doktorumdan- öðrenmiþtim.

O yýllarda -öðretmenliðin yaný sýra- Anka-ra ilkokullarýna yönelik yayýnlar daðýtan birbürom vardý. Cahit Aðabey arada sýrada büro-ma gelir, ayrýca Ankara'da Niksarlýlarla ilgilidüzenlediðimiz toplantýlara da katýlýrdý. Butoplantýlarýn birinde "Niksar'ýn Fidanlarý" adlýtürküyü, Ankara Devlet Konservatuvarý'ndaöðretmen iken kendisinin derlediðini anlat-mýþtý.

Külebi, son derece alçak gönüllü ve dostcanlýsý idi. Katýldýðý toplantýlarda veya günlükyaþamda -eðer kendisini tanýyanlar çýkmamýþ-sa- o kendini sýradan bir insanmýþ gibi taný-týr,Türk yazýnýnýn usta þairi kimliðini ortayakoymazdý.Külebi'yi ve þiirini en doðru ve en iyiþekilde anlatanlarýn baþýnda -bence- kendi-sinden 10 yaþ küçük olan Sayýn Vecihi Timu-roðlu gelir.

Külebi hakkýnda söz söyleyen veya yazý ya-zanlar genellikle Behçet Necatigil'in deðerlen-dirmesine katýlýrlar. Cahit Külebi'nin yakýndostu olan Necatigil, Külebi'yi þöyle deðerlen-dirir: "1940-1950 yýllarýný kapsayan Yeni ÞiirAkýmý'nda kendine özel bir yer ayýrdý. Aydýn birsaz þairi içtenliði, bir Karacaoðlan rahatlýðý vetemiz bir dil ile, zaman zaman kötümser, gü-

CAHÝT KÜLEBÝ ÜZERÝNE . . .Hâmi KARSLI*

* Emekli Yazýn Öðretmeni

Page 29: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

28

vensiz, kendi türküsünü söyledi. Yarým kafiye-ler, iç sesler, duygu ve düþüncelerine eklediðizarif benzetmeler ve söyleyiþindeki titizlikle ensevilen þairler arasýna girdi.Yurt köþelerininmanzara ve insan gerçeklerini modern bir bi-çim ve yeni bir romantizmle yaþatýþ, anýlarlagüçlü içten bir duyarlýk; baþlýca özellikleridir."

Vecihi Timuroðlu, edebiyatta gelenek kav-ramýna, dýþ yapý öðeleriyle yaklaþmanýn alda-týcý olduðunu, þiirde dil ve yansýtma biçimininönemli olduðunu söyleyerek, Külebi'nin "aydýnbir saz þairi" olduðunu söylemenin onu küçüm-semek anlamýna geldiðini ifade ediyor. Ben Ti-muroðlu'nun bu tespitinin doðru olduðunu dü-þünüyorum. Sanatçý, -sanatýn hangi dalýndaboy gösterirse göstersin- kendini yurdununhatta tüm dünyanýn sorunlarýndan sorumlu tu-tar. Sanatýný yaparken bu sorunlarý iþler. Küle-bi, "Yirminci Yüzyýlýn Ýkinci Yarýsý" adýný verdiðiþiirde þöyle diyor:

Özlem özlem özlem Yokluk yokluk yoklukAçlýk açlýk açlýkYalan yalan yalanKorku korku korkuÖlüm ölüm ölümDuman duman duman1

Amerikan emperyalizminin Türkiye'yi iyicekýskaca almaða baþladýðý dönemde Külebi"Amerika" þiirinde þunlarý söylüyor:

Önce Kristof Kolomb buldu Amerika'yý,Sonra biz.Umutlar azaldý, günden güne, mutluluklarVe ekmeðimiz.

Bir çocuk aðlarsa dað baþýndaGözyaþýnda Amerika akar.Vurdularsa birini, kaný þorladýysaBilin ki o kurþunlarda Amerika var.

Kiþi kiþiye köle tutulduysa, asýldýysaDaraðaçlarýnda Amerika var.Ama biz yine de direneceðizSonuncumuza kadar.2

Bundan 34 yýl önce yazýlan bu þiir bugünde güncelliðini korumuyor mu?

Cahit Külebi, tam baðýmsýz laik cumhuriye-ti, Atatürk devrimlerini savunan gerçek ulusal-cý bir þairimizdir.

Nevit Kodallý tarafýndan bestelenerek bir"Atatürk Oratoryosu" haline getirilen "AtatürkKurtuluþ Savaþýnda" adlý uzun þiirini; Atatürk'e,onunla birlikte savaþanlara ve onun çocuklarý-na sunmuþtur. Bu önemli yapýt, Cahit Küle-bi'nin cumhuriyete, devrimlere, ulusa neredenve nasýl baktýðýný açýkça gösterir.Tam baðým-sýzlýktan yanadýr.

"Biz biliriz bizim iþlerimiziÝþimiz kimseden sorulmamýþtýr.Kýlýçla, mýzrakla, topla, tüfekleBaþýmýz bir kere eðilmemiþtir."3

Türk Ulusu'nun bir bireyi olmaktan heponur duyar. Ulusunun gücüne inanýr, ama þo-ven bir tavýr da sergilemez. Gerçekçidir.

"Biz yoksul bir milletiz.Gözlerimizde solgun ýþýklar yanar.Nasýlsa yenilmiþiz bir kereAma uzun sürmez o kadar!"4

Vecihi Timuroðlu, Cahit Külebi'yi Cumhuri-yet döneminin gerçek ulusal þairi olarak nite-lerken þu deðerlendirmeyi yapýyor: "Hececiler,hiçbir felsefeye dayanmadan 'milliyetçi' idiler.Atatürk'ün yaratmaya çalýþtýðý ulusalcý politika-nýn yanlýþ yanýný kavradýlar. Onlar, Orta AsyaTürkçülüðünü, Atatürkçü ulusalcýlýðýn köklü ya-ný sayýyorlardý. Faruk Nafiz ulusalcýlýðý, 'Akýn'

Page 30: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

29

da biçimleniyordu. Behçet Kemal Çaðlar'ýn ulu-salcýlýk anlayýþý, 'Bozkurt' la vurgulanýr. NecipFazýl, saptadýðý basamaklarý çýkamayýnca, Tan-rý Daðý'ndan Hýra Daðý'na atladý. Nazým Hik-met, ulusalcýlýðý, anti emperyalist bir savaþýmýnsonunda kurulacak sýnýfsýz bir toplumla eþ tu-tar. O, bütün insanlýðýn kardeþliði üzerine ku-rulmuþ bir dünyayý özler."

Bu deðerlendirmeye katýlmamak mümkünmü?

Külebi bir Atatürk hayranýdýr. O'nu hem birsavaþ kahramaný olarak :

"Bu ne inançtý ki,Gazi Paþa!Atýnýn teri kurumadanSürüp gittin yeni yeni savaþlarýn peþinde."5

dizeleriyle anlatýrken, devrimci Atatürk'e deþöyle seslenir:

"Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti,Bu milleti temiz ellerin.Sana borçluyuz ta derindenEn büyüðü Mustafa Kemallerin!6

***

“Erzurum'un Kasýmpaþa Mahallesi'nden"Gullabiler"den Necati Bey'in, Pasinler'in (Ha-sankale) Aþaðý Tayhoca (Tahirhoca) köyü'ndenFeride (Zekiye) Haným'dan doðma oðlu Mah-mut Cahit, Zile'nin Çeltek köyü' nde dünyayageldi. Ýki kýzdan sonra doðan oðlan çocuðununErzurumlu bir aile için önemini anlamak çokkolaydýr. Cahit Külebi'nin doðduðu gece, baba-sý, Çeltek'te, Þeyh Mahmut'un türbesinde rakýiçiyormuþ. Muþtuyu götürmüþler, Necati Bey(Necati Erencan) çok keyiflenmiþ, büyük sevinçduymuþ. Necati Bey, o dönemin ünlü yazarýHüseyin Cahit Yalçýn'a büyük bir hayranlýk duy-duðu için, kendi kendine, 'oðlum olursa adýnýCahit koyacaðým' dermiþ. Muþtuyu Þeyh Mah-mut'un türbesinde alýnca, bunda bir kerametgörmüþ olmalý ki, þeyh efendinin adýný da ekle-yerek oðlunun adýný Mahmut Cahit koymuþ.Soyadý yasasý çýkýnca, aile 'Erencan' soyadýný al-mýþ. Ýlk þiirlerinde Nazmi Cahit takma adýnýkullanan Mahmut Cahit, daha sonra þiirlerini,Cahit Külebi adýyla yayýmlamýþtýr. 'Külebi' adý,onun gerçek aile adý olan 'Gullabi' den alýnmýþ-týr. Cahit Külebi adýyla ünlenince, yargý yoluylasoyadýný deðiþtirmiþ , Külebi soyadýný yasallaþ-týrmýþtýr."7

Evdeki Kuran'ýn arka sayfalarýna, doðançocuklarýn doðum tarihlerini yazma eski birgelenektir. Cahit Külebi'nin nüfus memuruolan babasýnýn, oðlu için Kuran'a yazdýðý do-ðum tarihi 28 Kânun-i evvel 1332'dir. Ancaknüfus cüzdanýnda doðum tarihi 9 Ocak 1917yazýlýdýr.

Þükran Kurdakul, Külebi için þunlarý yazý-yor: "Anadolu insanýnýn yaþamýný, doða ve top-lum iliþkilerini, acýlarýný yansýtýrken gerçeklerisoyutlamadan kendine özgü bir dil kývraklýðý veyalýnlýðýyla verdi.Yararlandýðý halk þiir kaynak-larýný, özellikle Karacaoðlan'ý ustaca olanaklar-la geliþtirerek, yeni bir ses ve benzeti dünyasýyaratmayý baþardý. Genellikle dörtlüklere eði-lim duydu; dize tekrarlarýndan, yarým ve tamuyak kullanmadan çekinmeyerek bir denge þa-iri kimliði gösterdi. Uzun süre özelliklerini yitir-meden ayný sevecen, sýcak, ince hava içindeyeni þiirlere açýldý."8

Vecihi Timuroðlu,Kurdakul'un kullandýðý"denge þairi" tanýmlamasýný "yeni þiirle eski þiirarasýnda" mý, yoksa "çaðdaþ dünya görüþü ileeski dünya görüþü arasýnda" mý kullandýðýnýanlayamadýðýný, ancak Kurdakul bunu hangianlamda kullanýrsa kullansýn, kabul etmeninmümkün olamýyacaðýný ifade ederek, Külebiiçin "O bizim yazýnýmýzda, ilk Avrupalý þiiri ya-zanlardan birisidir" diyor.

Cahit Külebi'nin çaðdaþ bir düþünceye sa-hip olduðu tartýþma götürmeyecek kadar açýk-týr. Çaðdaþ olmayan bir þair þu dizeleri yazabi-lir mi?

"... . . .

Ve karmaþa bir kara bulut olmuþNe güneþ açar, ne yaðmur yaðar,Kurt sürüleri...öldüren öldüreneÝnsanýn deðeri yok sinek kadar.Ýnsanýn deðeri yok sinek kadar,Yalan, kandýrmaca, vurgun,Halkýmýzýn bir ucu savurmacada,Bir ucuysa dibinde yoksulluðun.

... . . ."9

Edebiyatý seven dostlarýma: "Cahit Küle-bi'nin en çok hangi þiirini seviyorsun?" sorusu-nu yönelttiðimde hep ayný cevabý alýrým.Hikâye!.. Gerçekten benim de öðrencilik yýlla-rýmda ezberlediðim ilk þiirlerden biri "Hikâye"olmuþtu.

Page 31: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

30

"Senin dudaklarýn pembeEllerin beyaz,Al tut ellerimi bebekTut biraz!

Benim doðduðum köylerdeCeviz aðaçlarý yoktu,Ben bu yüzden serinliðe hasretimOkþa biraz!

Benim doðduðum köylerdeBuðday tarlalarý yoktu,Daðýt saçlarýný bebekSavur biraz!

Benim doðduðum köyleriAkþamlarý eþkiyalar basardý,Ben bu yüzden yalnýzlýðý hiç sevmemKonuþ biraz!

Benim doðduðum köylerdeÝnsanlar gülmesini bilmezdi,Ben bu yüzden böyle naçar kalmýþýmGül biraz!Benim doðduðum köylerdeKuzey rüzgârlarý eserdi,Hep bu yüzden dudaklarým çatlaktýrÖp biraz!Sen Türkiye gibi aydýnlýk ve güzelsin!Benim doðduðum köyler de güzeldiSen de anlat doðduðun yerleriAnlat biraz!10

Külebi bu þiirini 1944 yýlýnda yazmýþtýr. Bi-lindiði gibi o yýllar henüz ülkemizde Atatürkkarþýtlarý bugünkü gibi örgütlenmemiþler, bu-günkü gibi devrim karþýtý saldýrýya geçmemiþ-lerdi. Yani, henüz 1946 yýlýnda baþlayan süre-ce girilmemiþti. Dikkat edilirse 1944'te , "Tür-kiye'yi aydýnlýk ve güzel" gören Külebi, 1979'dayazdýðý "Acý Dönem" þiirinde: "Halkýmýzýn birucu savurmaca da,/ Bir ucuysa dibinde yoksul-luðun" dizeleriyle kötümserliðini ifade etmek-tedir.

Orhan Veli, "Hikâye"nin son dört kýtasýnýngereksiz bir yineleme olduðunu söylüyor. An-cak Vecihi Timur oðlu -çok haklý olarak - buyargýya katýlmayarak: "Hikâye, Cumhuriyet ön-cesi Anadolu köylülüðünün tarihidir" diyor. Ya-kup Kadri Karaosmanoðlu'nun ilkin 1932'debasýlan "Yaban" romaný da öyle deðil midir?

Külebi ölünceye kadar hep Atatürk ilke vedevrimlerini savundu. Karþý devrimci politika-

larý ve politikacýlarý hep kýnadý. Onlarýn ver-dikleri ödülleri reddetti. Söz ve yazýyla hep on-lara karþý durdu. Bu nedenledir ki "aðýr akciðerenfeksiyonundan kaynaklanan kalp, akciðer veböbrek yetmezliði" tanýsýyla "metabolizmasý pa-muk ipliðine baðlý" olarak yattýðý hastane oda-sýnda onu sadece gerçek sanatçý ve devrimcidostlarý ziyaret ettiler. Bunlarýn arasýnda hiçbirçirkin politikacý yoktu.

Iþýklar içinde yat Sevgili Cahit Aðabey.Dipnotlar

(1) "Yangýn" adlý yapýttaki "Yirminci Yüzyýl'ýnÝkinci Yarýsý" adlý þiir (1979)

(2) " " " "Amerika" adlý þiir(1971)

(3) "Atatürk Kurtuluþ Savaþý'nda,S.37

(4) " " " S.17

(5) " " " S.53

(6) " " " S.57

(7) "Cahit Külebi-Hýrçýn ve Lirik"(Vecihi Timu-roðlu) (S.46-47)

(8) "Þair Ve Yazarlar Sözlüðü"(Þükran Yurda-kul) (S.251-252)

(9) "Yangýn" adlý yapýttaki "Acý Dönem 11" ad-lý þiir (1979)

(10) "Adamýn Biri" (S.12-13)

Page 32: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

31

Herkeslerden çok özlerim,Dinleyin benim sözlerim.Ben ölünce de gözlerim,Kapatmayýn açýk gitsin.

Çok aldandým dünya sana,Çok günah iþlettin bana,Yüzüm kara Yaratana,Býrak gözüm açýk gitsin.

Göremedim ben o yari,Arttý yüreðim efkarý,Bu dünyada yoðu varý,Yaratana açýk gitsin.

Zamanýmýz geçti boþa,Baþýmý çalarým taþa,Elbet ölüm gelir baþa,Kapatmayýn açýk gitsin.

Ben murada eremedim,Çok istedim göremedim,Ýstediðin veremedim,Býrak gözüm açýk gitsin.

KAPATMAYIN AÇIK GÝTSÝNÖmür kýsa yol uzun,Ýçerim dolu hüzün,Kan aðlýyor iki gözüm,Kapatmayýn açýk gitsin.

Ýnsanoðlu günah iþler,Melekler de bizi fiþler,Hayra deðil bu gidiþler,Býrak gözüm açýk gitsin.

Mahveyledi beni aþkýn,Dönüyorum þaþkýn þaþkýn,Kalbimdeki bu ateþin,Sönmez býrak yakýp gitsin.

Derdim çoktur kimse bilmez,Gözyaþlarým akar dinmez,Kimde ne var hiç bilinmez,Bilen bilir býrak gitsin.

Ben aðlarým yana yana,Yüzüm yoktur gelem sana,Gel kulum der isen bana,Sevinirim açýk gitsin.

Hasan derki yanar özüm,Söylenecek çoktur sözüm,Kapatmayýn iki gözüm,Yaradana açýk gitsin.

Hasan KOÇAK

Page 33: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

32

Adamýn Biri (1946); Rüzgar (1949); AtatürkKurtuluþ Savaþýnda (1952); Yeþeren Otlar(1954); Bu eser 1955'te TDK Edebiyat Ödülü-nü almýþtýr.); Süt (1965)

Þairin bu eserleri tamamen þiirle ilgilidir.Görüldüðü gibi 1965'ten sonra yazý yazmayýbýrakmýþtý. Onun kýsa özgeçmiþine göz atar-sak;

1917 yýlýnda Tokat Ýli Zile Ýlçesi Çeltek kö-yünde doðmuþtur. Sivas Lisesi, müteakiben Ýs-tanbul Yüksek Öðretmen Okulu Edebiyat bö-lümünü 1940 yýlýnda bitirdi.

Antalya ve Ankara illerinde öðretmenliðinardýndan Milli Eðitim. Bakanlýðý müfettiþliðin-de bulundu. Türk Dil Kurumu üyesi olarak ça-lýþtý. 1965 Temmuz ayýnda ilk defa þairle TürkDil Kurumunda tanýþtým. Dostluðumuz ölümü-ne kadar devam etti.

Þair, çaðdaþlarýndan farklý bir þiir görüþünesahipti. Özellikle "serbest nazýmýn" iþlerlik ka-zandýðý 1. Yeniciler'den apayrý düþünen þair,az konuþtu az yazdý. Onun þiir anlayýþýný; "YE-NÝ ROMANTÝZM" olarak eleþtirmenler deðer-lendirir.

Temel aldýðý kaynak; "MÝLLÝ SANATTAN" ge-lir. Hakikaten gerçekleri ele almasý, bir bakýmaonun "REALÝZMÝNÝ" gösterir.

Bazý eleþtirmenler de ona; "GERÇEKÇÝ RO-MANTÝZM" sýfatýný yakýþtýrýrlar.

Özellikle, Ýstiklal Savaþý sonrasý; Türk köy-lüsünün acýklý halini, , sefaletini, zorluklarýnýson derece etkili olarak þiire aktaran ender þa-irlerdendir.

Anadolu'nun ruhunu ve içini iyi tanýyan birþairdir. Çünkü yaþadýðý ve yetiþtiði yer Anado-lu'nun içi ve halkýdýr. Ayný acýlarý yaþamýþ ve

yaþantýsýný þiire aktarmayý bilmiþtir. Bunu ya-parken de asla yabancýlaþmamýþ; Türk köylü-süne tepeden bakmamýþtýr.

Sevginin þu derecesi ne kadar emsalsiz; "Büyük bir ulusuz biz, büyük Mutlu günler düþünmek aðlatýr insaný, Çemiþkezek'te, Patnos'ta, Malazgirt'te doðanlarÖksüz kor musunuz vataný…"

Yaþadýðý yöre olan; Zile-Tokat-Artova- Nik-sar ve Sivas'ýn o günkü yaþamýný en realist þe-kilde þiire aktarmayý bilmiþtir. Bakýnýz, onunölümsüz dizelerine göz atalým;

"Sivas yollarýnda geceleri, Katar katar kaðnýlar gider. Tekerlekleri meþinden; Aðýz dil vermeyen köylüler Odun mu, tuz mu, hasta mý götürürler? Aðýr aðýr kaðnýlar gider Sivas yollarýnda geceleri..."

Þairin þiirleri incelendiðinde þöyle bir grup-lama yapmak mümkündür;

1. Memleket Þiirleri; 2. Destanlar; 3. AþkÞiirleri

Þeklinde olabilir. "Memleket þiir türüne" birörnek vermek gerekirse "KÜÇÜK ÇEÞME' adlýþiirini örnek aldým.

"Küçük bir çeþmeyim yurdumun Unutulmuþ bir daðýnda. Hiç kesilmeyecek suyum; Yýldýzlarýn aydýnlýðýnda Boyuna akar dururum”

dizeleri, lirik-pastoral bir duygu içerirken; san-ki; Faruk Nafiz'in "ÇOBAN ÇEÞMESÝ" hatýrlatýrbize.

Türkçe'nin en güzelliðiyle, "KÝÞÝLEÞTÝRME"yapan þair, duygularýnda bireysel olsa bile ;so-nucunu "TOPLUMSALLIÐA" býrakýr. Söyleyiþin-de, konuþma diline yatkýn, halk deyimleri ilebütünleþen söylemi ile okuyucusuna; "TÜRK-

Muhsin DEMÝRCÝ*

* Araþtýrmacý

KESÝTLER VE ÇÝZGÝLER

GÖNLÜMDEKÝ CAHÝT KULEBÝ

Page 34: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

33

ÇE'NÝN LEZZETÝNÝ" tattýran bir þairdir de aynýzamanda.

Bir alýntý ile örneklendirelim;"Köprüde kadýnlar bir hoþ Gözlerinde balýklar sarhoþ..."

"Açýlýr etekleri suyun yüzünde, Seyrederdi söðüt aðaçlarý..."

Gösteriþsiz ama sevimli dili, tabiat tablola-rýnda gördüðümüz sözcük manzaralarý onunþiirini süsleyen, sevdiren, bir o kadar da anlamiçeren sýrlarla doludur.

Nitekim; "Kayýp Sevda" þiirinde; Mazi-atiiliþkisi son derece ustalýkla iþlenmiþtir. "Sevda-mýz kayboldu zamanlarda, Diþi ceylanla, erkekceylan ayrý yönlere koþar gider. Bir seviþmekkaldý romanlarda..."

Hani deriz ya; "Þimdi raðbet güzel ile zengi-ne!" þair bu sözün geleceðini yukarýdaki dize-lerde açýklayýp; "Sevgi"yi parada görenlerinhalini analiz ediyor.

Þairin temel kaynaðý eski "Halk Þiirdir." Onagöre Halk Þiirleri "ÝYÝMSER ve YALINDIR". Ma-dem ki halkýmýz duygusal ve þairanedir. O hal-de bu milli kaynaktan istifade þarttýr. O þiire,yeni, yeni üslup ve konu getirilirse temelebaðlý bir edebiyat oluþur. Bana göre þair Küle-bi; bu rota ile deðiþik varyasyonlarý deneyerekokuyucuyu kendine ve mazisine baðlamýþtýr.

Biz, ona "HÝKAYE" þiirini Türk Dil Kurumun-daki bir toplantýda okutmuþtuk. Fevkalade birokuyuþu vardý. Serbest nazmýn özelliklerini ta-þýyan bu þiiri yazýma almayý uygun gördüm.

Senin dudaklarýn pembe, Ellerin beyaz, Al tut ellerimi bebek Tut biraz. Cahit Külebi, Cumhuriyet ve Atatürk ilkele-

rine baðlý bir þair olarak da anýlýr. "Atatürk Kur-tuluþ Savaþýnda" adlý destaný Oratoryo olarakbestelenmiþ bir müzikli destandýr.

Bu destandan bir bölüm aktarýyorum. Edirne'den Ardahan'a kadar Bir toprak uzanýr, Boz kanatlý üveyikler üstünden uçar Ardahan'dan Edirne' ye Edirne'den Ardahan'a kadar … Samsun' un evleri denize bakar Sokaklarý yosun içinde Çaparlar, takalar, mavnalar Bilyalar gibi suyun yüzünde

Bir iner bir kalkar. Ýstanbul'da bir yar sevdim Adamý günaha sokar Savaþtepe köprüsünden geçen trenler Sel olur denize akar. Ýzmir'in denizi kýz, kýzý deniz Sokaklarý hem kýz, hem deniz kokar Cahit Külebi'nin "AÞK TEMALI ÞÝÝRLERÝ"ne

gelince; çaðdaþlarýndan farklý bir tutum görü-lür. Karacaoðlan vari gerçekçidir. Kadýnlarýözellikle kýzlarý "LEYLALAÞTIRMA"yý çok sever.Külebi'nin þu dizeleri aþk þiirlerinin orijinalidir;

Pembe gül hülyandýr açýlmýþ Beyaz gül yanaklarýn Sarý gül daðýnýk saçlarýndýr Ve mahzun kalbin ateþ gibi Yanan dudaklarýndýr. Mesleði olan öðretmenliðe ve öðretmenle-

re övgüler yaðdýrýr. O þiiri okurken hep aklý-ma; Reþat Nuri'nin Çalýkuþu romaný gelir. Ne-sir-nazým iliþkisi gözlerimi yaþartýr.

KÖY ÖÐRETMENLERÝVe onlar, saçlarý uzamýþ Çatlak ellerinde çýkýntýlarý Üç saat, dört saat öteden Yorgundur, sessizdir akýnlarý Ve onlar yýldýzlar gibi Gözleri ýþýl, ýþýl yananlar Oyuncak için deðil, kaðýt kalem için Gizlice aðlayanlar Ve onlar, aþýktan bilya Sopadan at yaparlar Kurt yavrularý gibi, kuzular gibi Dað baþýný çýnlatanlar Cahit KÜLEBÝ'nin memleket severliði tartý-

þýlmaz. Sanki Yunus EMRE'nin "Gurbet" acýsý20. yy. da KÜLEBÝ ile bütünleþmiþtir. Trenlerde,kamyonlarda, kaðnýlarda rastladýðýmýz çileliAnadolu insanýnýn emsalsiz duygularý Onundizelerinde þýrýl þýrýl akar. O dönemleri yaþadý-ðýmýz için de; bizden ve hayat kesitimizden birþeyler buluruz. Adeta; Bekir Sýtký ERDOÐAN'ýn'Binbir Gecesi' ile gözlerimiz dolar. Þairi 12.ölüm yýlýnda bir kere daha anarken, Türk Ede-biyatýna býraktýðý ölmez dizelerle gönüllerimiz-de daima "bir þiir meþalesi" olarak yaþayacak-týr. Ayrýca Türk Milli Eðitimine katkýsý, gelecekkuþak öðretmenlerince bir abide þahsiyet ola-rak anýlacaktýr.

Page 35: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

34

Almanya'da yaþayan halkýmýz, çoðu zamanvücudu zorunlu burada olsa da baþý Türki-ye'mizdedir. Bu bakýmdan, ülkemizden sýk sýkyazar,ressam, bilim adamý, politikacýlar getirir,uzun söyleþiler düzenleriz.Böylece ülkemizeyurtdýþýndan baþka açýdan da bakar, iletimizicanlý tutar, soru- yanýtlarla, pozitif-negatif ir-delemelerle rahatlar, sosyal gereksinimimizi,özlemlerimizi insanca , bir nebze de olsa gi-dermeye çalýþýrýz

Ýþte bunlardan birini de 07-06-1988 günüAlmanya'nýn (benim de öðretmenlik yaptý-ðým)Herten þehrinde gerçekleþtirdik Sivil Top-lum Örgütleri ve çeþitli Alman ve Türk Kuruluþ-larý, Ýþ adamlarýnýn katkýlarýyla.

Gelme tarihini önceden bildiðimden, birgün evvel geceden büyük bir sevinç ve heye-canla, tatilden gelirken memleketimden getir-diðim asma yapraðýný ve kara baklayý ýlýk suyakoydum.Sabah erkenden dolma içini hazýrla-yýp sarýp hemencecik piþiriverdim.Ýçim içimesýðmýyordu.Oturma salonu büyük olan arka-daþýn evinde buluþacaktýk Toplantý saatindenönce,hýzlýca koltuðumda tenceremle o eveulaþtým.Masaya tencereyi býrakýp, kendisinedoðru ilerledim,elini öpmek üzere eðilir-ken,elini vermedi,sarýldýk.Babacan, o yaþta ol-masýna raðmen dimdik duran,iri kemikli ,de-ðerli bir þairimizdi.Biraz þehrimin Niksar'ýnhasreti,biraz da þair sýcaklýðý hissetmiþtim.Ay-rýlýrken hemen, kiþisel özelliðimden olsa ge-rek,

- Ülkemizde kadýnlarýmýzýn çoðu içlerindengeldiði gibi, geldiði þekilde sarýlamýyorlar de-ðil mi? Bizler burada bu rahatlýðý bulduk de-dim. Hafifçe gülümsedik.

- Ben Niksar þehrinden,sizinde bir zaman-lar oturduðunuz Kale içi mahallesi 24 numa-rada oturan, öðretmen Zehra Biltekin'im.Bençocukken o evde alt katta Esmaným Teyze, (Es-me Haným) onlar kýrk elli yaþlarýnda filanlardý.Aþaðýda Kazalapa'lý Þükrü Efendiler vardý.Þimdi de Geyran'lý öðretmen Sabri Bey aldý.Ar-týk tahta panjurlu deðil,beton dedim.Yanýnaoturduðumda sýrtýmý sývazladý. Hemen tence-renin içindekini överek anlatmaya baþladým.

- Sizi yýllar önceki aðýz tadýnýza götürmekiçin pastýrmalý, kýzýlcýk kurulu Niksar'ýn meþhurBakla Dolmasýný piþirip getirdim.Yaprak tanýn-mýþ Buðama Köyünden,bakla ve kýzýlcýk kuru-su da Niksar pazarýndan, size özel Nostaljik,memnun edersem ,ne mutlu bana diye düþün-düm. Ýþte bu ülkede koþullar böyle izinden ge-lirken bunlarý yükleniyoruz dedim. Gülüþtük

- Çok sað olun kýzým, zahmet etmiþsiniz de-di.

- Zahmet söz mü efendim! Ýsteyerek, zevk-le yaptým, ben de ayrý mutluluklar yaþadým di-ye hem sürdürüyor hem de, yemek masasýnýntanzimine arada yardýmda bulunuyordum.Kaçyýldýr burada olduðumu sordu yirmi beþ de-dim.Hem yemeklerden atýþtýrýyoruz, hem Nik-sar'a gidip geliyorduk.Bu deðeri, Niksar dýþý-na, hatta ülke dýþýna taþan þairimizle ayný ma-halleden olmanýn gururunu, onurunu,mutlu-luðunu ve sevincini taþýyor, ayný masada ye-mekte olacaðýmýza inanamýyordum...

Sizi Niksar halký unutamadý! dedim.- Ben de sizin oralarda çok güzel günler ya-

þadým (yaþattýlar da) dedi. Halkýn samimi, se-vecen ve neþeli, esprili, oluþundan bahsetti.

Sanki nutkumuz tutuldu(yüksek heyecanlýoluvermek. Bu Niksar yöresi sözcükleri öyleözlemiþim ki fýrsat buldukca tam yerine oturta-sým geliyor, büyük kývanç duyuyorum da) ko-

Zehra BÝLTEKÝN*

CAHÝT KÜLEBÝ'NÝN

Almanya Söyleþisi

* Eðitimci-Herten-Amany

Page 36: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

35

nuþmalar yememize göre daha fazlaydý saný-yorum.Ara ara söyleþiyi sürdürüyor, yýllar son-ra da olsa deðer verdiðim,senelerdir þiirlerinibeðenip ezbere okuduðum bu þairimizle soh-betin tadýna varýyor, keyfini çýkarýyordum.Sonra,

- Muammer Kaynar vardý,dedi- Tanýyorum, vefat etti ben Almanya'ya gel-

meden dedim.Niksar'ýn tanýnmýþ zengin Bele-diye Reisi Hacý Ahmet Kaynar'ýn oðlu diye söy-lendim.Ve,

- Kamalý Halis (Kamaloðun Halis) vardý di-ye lakabýyla yineledi.

- Hocam belleðiniz çok iyi dedim.Sonra.ondan fýkra anlatýp, düðününden sonra da se-nelerce bunun söylendiðinden bahsetti gü-lümsüyordu, ben de eþlik ettim.

- Tanýrým, Arasta çarþýsýnda deri ayakkabýve çanta diktiðini, hatta ablama koyu kahverengi beyaz iple diktiði çantayý senelerdir kul-landýðýný, sonra da benim kullandýðýmý, çokince ve muntazam dikiþleri olduðunu, daya-nýklýlýðýndan bahsedip, þimdiki eþyalarýn top-lumda nasýl tüketildiðine deðindik.Ben,

- Bizler, kardeþler hep birbirimizin eþyasýný,uyduðu müddetçe kullanýrdýk! Þimdikiler mar-ka meraklýsý! Dedim, tastik edercesine bir ba-kýþý vardý ki, savaþ yýllarýnýn çocuðu olduðu yýl-lara hýzlýca gidip geldi sanýyorum.Yüzlerindekiher çizginin derinliklerinde yaþamýn izleri bü-tün açýklýðýyla kendini gösteriyordu.Kendisineezbere þiirler okudum, bana sevecenlikle ba-karken, ben heyecanýmýn son sýnýrýndaydým.Kolay mý büyük ustanýn karþýsýnda!

- Beni mutlu kýldýn sað ol dedi.

Daha sonra toplantý salonuna gittik. Halkýnsevgi ve saygýsýyla karþýlandý. Her zaman ki gi-bi mütevazi tavýrlarla davranýyordu. Sorularýtarafsýz, esprili yanýtladý,þiirlerini kendi sesin-den dinleme fýrsatýný bulduðumuz bu toplantý-sýný hiç sýkmadan saatlerce sürdürdü. O yaþtakendine güvenirliði ses tonundan,gerçek vesadeliði, yüz ifadesinden seziliyordu.

O günden geriye imzalý kitaplarý, birliktefotoðraflarý kaldý. Hala sesi kulaklarýmda, ha-yali gözlerimdedir. Bizler onu yaþatacaðýz.Anýsýna saygýyla eðiliyorum.

Page 37: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

36

Yazmak bir mutsuzluk eylemidir! Nasýl kiher bitki kendi kökünde yeþerirse: Her yazar-da yaþadýðý coðrafyaya göre þekillenir. Geç-miþten bugüne, dünyanýn her yerinde, her dö-nem kendi sanatýný ve sanatçýsýný yaratmýþtýr.Cahit KÜLEBÝ de; bizim coðrafyamýzda sancýlýbir dönemin yarattýðý iz býrakmýþ bir deðerdir.Sanat naiftir, ayný zamanda onarýcýdýr.

Sanatçý, kýrýlgandýr hassastýr. Mutsuz oldu-ðu þeyleri; kimi dizelerine, kimi tuvale, kimi denotalara dökerek dile getirir. Cahit KÜLEBÝ dedizelerinde bir dönemin milli mücadelesini, di-reniþini, yoksulluðunu, aþkýný, sevdasýný anla-týrken, dizelerinde güçlü bir yurt sevgisi, aidi-yet duygusu hissettirir okuyucusuna. Kýsacasý okendi doðduðu topraklara aþýk bir þairdir. Böy-le bir deðeri 12. yýlýnda yaþadýðý topraklardaanmak, memleketimin dört bir yanýndan ge-len, birçok þair, yazar arkadaþla ayný havayýsolumak benim için gerçekten unutamayaca-ðým iki gün olarak kalacak belleðimde…

Ýkinci gün, doðup büyüdüðüm bu toprakla-rýn tarihi yerlerini gezme þansýna sahip olmakve daha yakýndan tanýmak, beni bir taraftançok mutlu ederken, bir taraftan da içimde ga-rip bir suçluluk duygusu yarattý! Araþtýrmacý-Gazeteci yazar Rýza ZELYUT, Melik Gaziyi an-latýrken, Melik Gaziye gecikmiþ bir ziyaret bor-cum olduðunu hatýrladým. Ben adýmýn Zürbiyeolduðunu; ilkokula baþladýðým gün öðrendim.Aslýnda benim gerçek adým (Melik)tir. Bir dehikâyesi var. Annem bana hamileyken "Melik

Gazi rüyasýna girer ve annemin dilinin üzerinemercimek büyüklüðünde bir hap koyar, sonrabu hapý yut, karnýndaki kýz olursa adýný, Melik,oðlan olursa, Gazi ver" der. Annem bu rüyanýnçok etkisinde kalýr ve adýmý Melik koyar amanüfusa ölen ablamýn adýný (Zürbiye) yazdýrýr-lar. Sanýrým haksýzlýk karþýsýndaki asiliðim bel-ki de tekke çocuðu olmamdan kaynaklý…

Niksar, tüm farklýlýklarýyla ilginç bir coðraf-yadýr, en belirgin özelliði de; burada doðan,büyüyen insanlarýn dünyanýn neresine gidersegitsinler, Niksar’a olan özlemlerini, Niksar'dan baþka hiçbir þey dindiremez.

Yerel sanatçýlarýn seslerinde Niksar' a özgübir týný vardýr. Türkülerde her ne kadar bedduagibi cümleler kurulsa da, aslýnda sevgiliye tat-lý bir sitemdir… Bu türküleri, Bolat Baba festi-valinde tekrar dinleme þansýna sahip oldum.Kadýnlar ellik adlý oyunu oynarken, belli biryaþ gurubu üzerindeki kadýnlarýn yüzlerindekiifade ve yoðunluk insanda sanki ibadet edi-yorlarmýþ hissi uyandýrýyordu.

Otuz üç yýldýr bedenim burada olmasa dayüreðim hep bu coðrafyada attý, öncelikleböyle bir etkinliðe destek veren baþta NiksarKaymakamý Uður TURAN ve Belediye BaþkanýDuran YADÝGAR olmak üzere tüm kamu yöne-ticilerine Tokat Þairler ve Yazarlar Derneðimensuplarýna ve bu organizasyonda emeðigeçen tüm edebiyatçýlara ve edebiyatseverleresonsuz teþekkür ediyorum. On beþ yýldýr yurtdýþýnda onlarca etkinlik düzenledim ve onlar-ca etkinliklerde bulundum, Ama ben; 5 Hazi-randa Niksar da yeþerdim… Hepinizi çok sevi-yorum.

Zürbiye ÝVDÝK*

BÝR SEVDADIR

YEÞÝLNÝKSAR

* Tuday Basýn sözcüsü

Sýkarýz demiriÇýkartýrýz suyunuKorkutur düþmanlarBizimle çocuklarýný

Ýstersek beþ dakikadaVarýrýz Fizan'aHaritadan silerizYan bakana

Korku bilmez soyumuzAtlarýz balýklamaYakarýz gemileriYuh deriz sað kalana

Ýlhan KOÇGÖZ

TÜRK'ÜN GÜCÜ

Page 38: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

37

Þiirini halk þiiri geleneðinin zengin ve tü-kenmez hazinesinden besleyen, halk dilinin engüzel söyleyiþlerini mükemmel bir doðallýklaþiirlerinde kullanan Külebi neden bu kadar se-vildi? Bu soruya tek bir cevap bulmak fazlacasýð düþünmek olur. Gerek muhteva gerek þekilbakýmýndan onun þiirinden bu soruya sayýsýzcevap bulunabilir. Benim amacým onun bu ka-dar sevilmesinin temelinde yatan bir " halkadamý" bir " memleket aþýðý" olma niteliðini ir-delemek.

Bir sanatçýnýn köklerine baðlýlýðý, halkýnýnbir parçasý oluþu onu besler. Daha ilk yayýmla-nan þiiri "Gurbet Acýsý" nda bu açýkça görülür.Ýleriki yýllarda da bu anlayýþ geliþerek devameder. Bu geliþimin baþka bir yansýmasý da res-mi aile soyadý olan "Erencan"ý kullanmayýp, ai-le lakabý olan "Güllebi" yi Külebi þeklinde ken-dine soyadý edinmesi, böylece yaygýn halk ge-leneklerinden aile lakabý geleneðini yaþatma-sýdýr. Zaten o hiçbir zaman doðduðu, büyüdü-ðü topraklardan kopmamýþ, tam tersi Ýstan-bul'da, Berlin'de bulunduðu sýralarda, ülkemi-zin farklý coðrafyalarýnda çalýþmalarýný sürdü-rürken, aklý , gönlü hep ekmek kadar kutsalbildiði yerlerde olmuþtur.

Cahit Külebi'nin çocukluðunu Tokat, Zile,Niksar, Çamlýbel çevresinde geçirdiðini biliyo-ruz. Zile'nin o dönemdeki büyülü havasýndan,yaþayýþýndan etkilenen þairimiz sanat tutkusu-nun baþlayýþýný þöyle dile getirir :"Zile'de birakþam babam bana üç kitap getirdi. Ýhtimal oyaþýmdan hatýrladýðým tek gün olan o aydýnlýkgecede edebiyatý sevmiþimdir.Belki de her ak-þam, kalesinden tellallar çaðýran , sokaklarýn-da yaz boyunca yük yük üzüm taþýnan … vegeceleri uzaktan ' þu Zile'den gece de geçtimgörmedim aman ' diye türküler duyulan Zilebana sanatý sevdirdi."

Külebi' de memleket sevgisini iþlerken veri-lecek örneklerin çokluðu insaný hangisini seç-sem kararsýzlýðýna itiyor. Bende özel bir yeriolan Tokat'ý ilk tanýdýðým þiir, "Ýstanbul" da isebakýn Niksar nasýl çýkar karþýmýza:

Kamyonlar kavun taþýr ve benBoyuna onu düþünürdüm. Kamyonlar kavun taþýr ve benBoyuna onu düþünürdüm.Niksar'da evimizdeykenKüçük bir serçe kadar hürdüm.

Onun þiirinde görülen Anadolu havasý,Anadolu kültürü, vatanýmýzýn tüm renkleri yur-duna duyduðu derin baðlýlýkla izah edilebilirancak. Yazar ve eleþtirmen Selim Ýleri taþrayailgisinin Külebi'nin þiirleriyle arttýðýný,"Yaþarkenve Ölürken" romanýný ondan aldýðý ilhamlayazdýðýný söyler. Mehmet Kaplan ise Külebiiçin: "Ben ona inanýyorum ki Anadolu'yu, ço-cuklarý bu topraklarla karýþmýþ, þehre geldik-ten sonra yüksek kültür edinmekle beraber ilkyaþantýlarýný kaybetmemiþ sanatkârlar anlata-bilirler. Külebi bunu baþaran nadir þairlerdenbiridir." diyerek onun yurt sevgisinin gerçekçibir sevgi, insan sevgisiyle baþa baþ giden biryurt sevgisi olduðuna dikkatimizi çekmiþtir. Zi-ra Külebi kendisi de bunu : "Köylerin ve insan-larýn yazgýlarýnýn deðiþmesi yollara, okullara,tarýma ve sanayiye baðlýdýr." sözleriyle kanýt-lar. Köy Öðretmenleri þiiriyle bu yazgý deðiþi-minde bir görevi de öðretmenlere yükler:

Siz kara göklerin yýldýzlarýIþýtýn yurdumuzu sabaha kadar!Ama düþe kalka, ama yiðit, ama umutlu…Alýn benim gönlümden de o kadar.Bugün orijinalite dedikleri kendine özgü-

lük, þiirlerindeki samimi anlatým,halk þiirleriniçaðrýþtýran coþkulu, duygu tüten söylemle ço-cukluk ve ilk gençlik yýllarýnýn geçtiði toprak-lardan izler yansýtarak çaðdaþ bir þiir oluþtur-muþtur Cahit Külebi." Halk þiirinin kendi özel-liklerimle karýþan bir yansýmasý sezilir þiirle-

Nuray ÇEVÝK*

BÝR MEMLEKET AÞIÐI

CAHÝT KÜLEBÝ

* Eðitimci-Yazar

Page 39: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

38

rimde." derken halk þairi ustalýðýyla yazdýðý þi-irlerindeki tutumunun bilinçli olduðunu göste-rir:

Ýlk ustam oldu benim halkBelleðimde akýp giden ýrmak…Köylü dilinde türkü çaðýrdýmOnlarla gülüp aðlayarak.

dörtlüðüyle eserlerindeki dil-kaynak konusunayine kendisi açýklýk getirmiþtir.

Þiirlerindeki memleketine olan yakýnlýðýnýMehmet Kaplan'ýn þu sözleriyle açýklamakmümkün:Aðaç nasýl kökü ile beslenerek bü-yürse , sanatkârlarýn çoðu da kendi kökleriniteþkil eden çocukluk yýllarýnýn hayat tecrübele-rinden ilham almak suretiyle bir þahsiyet hali-ne gelirler."Doðduðu yerlere özlemini ,çocuk-luðunun o ilk ýþýklý anýlarýný dizelerinde sýk sýkhatýrlatan Külebi, þehir yaþamýndan býkkýnlýðý-ný,,duyduðu yalnýzlýðý, Anadolu'yu sonradananlamýþ þairlerin hafta sonu pikniðine çýkmýþedasýyla deðil; elinde çapa,sýrtýnda bebe birköy kadýný; toprak yollarda sopadan atýylakoþturan bir çocuðun gözüyle anlatmýþtýr.Ýþtebu þiirlerden bazý bölümler:

Bu yerlerin havasý aðacýðýmBize yaramadý.Günden güne zayýflýyoruzNe üst ne baþ kaldýSen her gün akþama kadar aðacýðýmAnaya hasret, babaya hasretEkmeðe, insan yüzüne, sokaklara hasret.… Ararat daðý anamýn piþirdiðiÇocukluðumda yediðim niþastadýr.…Bir memleketin en büyük sorunlarýndan bi-

ri kabuðundan çýkmýþ kaplumbaðalar misalivatandaþlarýnýn olmasýdýr. Öyle ki bu kiþiler bý-rakýn doðup büyüdüðü yerlere hizmet etmeyioralara bir daha uðramazlar bile. Cahit Küle-bi ise medeniyeti doðduðumuz topraklara hiz-mette bulur ve þöyle der:

Çemiþkezek'te, Patnos'ta, Malazgirt'te doðanlar!

Malazgirt'e, Çemiþkezek'e, Patnos'agitmezseniz

Çocuklarýmýz öksüz kalýr, yetim kalýrKöylere ýþýk iletmezseniz.…

Ve ben bu topraklarýn büyüttüðü çocuðum,onu nasýl unuturum dediði þiir:

1917 senesinde Topraklarýnda doðmuþum.Anamdan emdiðim süt Çeþmenden, tarlandan gelmiþ.Emmilerim hudutlarýndaSenin için dövüþürken ölmüþler.Kalelerin burcundaUçurtmalar uçurmuþum.Çimmiþim derelerindeBir andýz fidaný gibi büyümüþümTopraklarýnýn üstünde.Aþký, hüznü, ayrýlýðý doðayla harmanlamýþ

bir þairdir o.Sevgisini,sevgilisini bile memleke-tiyle özdeþleþtirir. Sevgilisinden beklediði yal-nýzlýðýný giderme isteðini:

Benim doðduðum köyleriAkþamlarý eþkýyalar basardý,Ben bu yüzden yalnýzlýðý hiç sevmemKonuþ biraz!

diyerek dile getirir. Sevdiðini vatanýna benze-terek yüceltir kimi zaman:

Sen Türkiye gibi aydýnlýk ve güzelsinBenim doðduðum köyler de aydýnlýk ve gü-

zeldi,Sen de anlat doðduðun yerleri, anlat biraz!

dizeleriyle hem aþkýný hem insanýn köküyle varolduðunu üstüne basa basa vurgulayan birhalk ozaný var karþýmýzda. O her sevgiyi yerliyerine koyar. Ýnancý da tamdýr, insanlýðý da.Önceliklerini çok iyi bilir her zaman.

Ben senin hasretinle Yanar dururum ömrüm boyuncaTanrýdan sonra yurdum,Yurdumdan sonra sen varsýn

dizeleri þahsi sevgi-yurt sevgisi kýyasýný dagözler önüne serer.

Memleket aþýðý dedik ya dileðimiz sanatýntoplum üzerindeki gücünün bilinciyle ,imanla,azimle,idealizmle insanýmýza sarýlan sanatçý-larýn her zaman varolmasý.Sanata gönül ve-renlerin onun kadar yurt sevdalýsý olmalarý ,kitâbi lakýrdýlarla deðil; memleketini,toprakla-rýný kutsal bilip bir dost, bir sevgili gibi kucak-layan sanatçýlarýn yetiþmesi.Bunu yine onunvatan için söylediði þu dizeleri örnekler:

Aðladýðým senin içindir!Güldüðüm senin için.Öpüp baþýma koyduðum Ekmek gibisin.

Page 40: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

Rüzgâr, Türk þiirinin önemli mazmunlarýn-dan biridir. Divan edebiyatýnda bad-ý saba,halk edebiyatýnda ýlgýt ýlgýt esen yel, biraz da-ha yýkýcý olup "rûzigâr" diye adlandýrýlmýþtýr.Her þiirde bir rüzgâr esintisi vardýr mutlaka.

Dünyada yalnýzlýðý en güzel anlatan beyitiile Fuzulî der ki:

"Ne yanar kimse bana ateþ-i dîlden özge, neaçar kimse kapým bad-ý sabadan gayrý"

Kimsesizlerin açýlmayan kapýlarýný bad-ýsaba açar. Ilýk ýlýk okþar yalnýzlarýn kavruk te-nini. Sonra yanaklardan düþmeyen gözyaþlarý-ný kurutur öylece. Hal hatýr sorar hafif uðultu-suyla.

"Öyle zaif kýl tenimi firkatinden kimVaslýna mümkün ola yetirmek saba beni"

diyerek dile gelince rint, rüzgârdan medetumar. Sevgiliye erdirsin beni diye.

"Bad-ý saba selam selam söyle o yare."

diye türküler tutturur Anadolu'nun bir dertliaþýðý.

Sevgilinin kokusunu getirecek diye ümitle-nir bir diðeri.

Seher yeline baðlar kimi hayallerini.

Þiiriyle baki kalan bir fani "…. Belli ki bir þi-kayeti var rüzgârdan" diyerek rüzgârýn sert veyýkýcý etkisinin yanýnda daha sert ve yýkýcý olanzamana tevriye eyler.

Tabiata can vermek için Ýsa'nýn nefesidirbad-ý saba. Ýlkbaharýn tezhibini o yapar. Kasi-delerin nesip bölümlerini renk renk, desen de-sen , çiçek çiçek o yapar.

"..Bir rüzgar aklýmý alýrdý…" der platonikdertlere düþen üçüncü þahýslar.

Bir baþka Tokatlý aþýðý "…bir gül vurur; birkul vurur; bir el vurur; bir yel vurur…"

Ariflerin dilinde "...kýz kardeþimin gelinliði,þehidimin son örtüsü…" olan bayrak,"..rüzgârlarla dalgalý/ Barýþýn güvercini, savaþýnkartalý.." olur. Bir Bayrak Rüzgar Bekler. Rüzgâraþktýr, rüzgâr vatan sevgisidir, rüzgâr millî du-yarlýlýktýr, rüzgâr fýrtýnalý günleri unutturmamakiçin habercidir.

Ve rüzgâr Külebi'de yankýlanýr. Dikkatli din-lerseniz Külebi'yi, Fuzulî'nin mistik ve ahenklisesini duyarsýnýz. Karacoðlan'ýn yanýk türkülerisöylenir fonda. Yunus sað elini koymuþtur Kü-lebi'nin tam kalbinin üstüne. Her kalp atýþýndabir sýrra daha erer. Veysel sohbete dalmýþtýrtopraðýn oðluyla. Külebi Anadolu'nun bütüngüzel sözlerini yumuþ, yýkamýþ, bir daha söyle-miþtir.

Rüzgâr onun þiirlerinde daha bir arý, dahabir durudur.

"Þimdi bir rüzgâr geçti buradanKoþtum ama yetiþemedim.Nerelerde gezmiþ, tozmuþÖðrenemedim…"Rüzgârýn peþinden koþmak irfan sahiplerini

þair, diðerlerini deli eder. Külebi rüzgârý yaka-lasa konuþacak onunla. Belki de yakaladý bizesöylemiyor.

"Eþyayý tanýrken hepimiz sade dýþýndan/Es-rarýna yol bulduk onun anlatýþýndan." (F. N.Çamlýbel) Rüzgârý herkes bilir de esrarýný kav-ramak Külebi'ye nasip olur.

"Besbelli denizden çýkýpKýyýlar boyunca gitmiþtirToz kokusu, katran kokusu, ter kokusuYüreðini allak bullak etmiþtir."

Rüzgâr dediðin denizden gelmeli ki yaðmurgetirsin. Bereket bereket gezsin sýlayý. Ter ko-karmýþ, katran kokarmýþ, toz kokarmýþ býrakkoksun. Ter dediðin helal kazançtýr; katran de-diðin dað havasýdýr, tabiattýr; toz dediðin 'tozluyollarýn aktýðý ýrmak'týr; Tokat'týr, Sýladýr.

Mahmut HASGÜL*

* Eðitimci-Yazar

BÝR RÜZGÂRIN PEÞÝNDE

Page 41: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

40

"Sonra baþlamýþ týrmanmaya daðlara doðruBulutlarý koyun gibi gütmüþtürOkþayýp otlarý yaylalardaBüyütmüþtür"

Ayrýmcýlýk yapmaz rüzgâr. Denizin yüzünedokunur da, daðlara uðramaz mý? Küçümsermi küçük, yoksul, çelimsiz otlarý. Onlara dacan üflemiþtir.

"Köylere de uðramýþsa eðerIslak karanlýk odalarda beþik sallamýþtýrGüneþ altýnda çalýþanlaraÝmdat eylemiþtir"

Bebekler vardýr köylerde. On sekizlik anne-leri kaynana korkusuyla býrakýr da beþiðindebebeciðini iþe giriþir. Bebecik yalnýzdýr, uyanýr,aðlar.

Aðzýndan yalancýsý düþmüþtür.Zaten ona her þeyin yalancýsý düþer… Beþi-

ðine biri dokunsa susacak yavrucak. Yalnýzdýr,korkar, habire aðlar.

Külebi! Sende ne büyük bir gönül var ki o 'bebe'yi

düþünürsün. Rüzgârýna emredersin de Süleyman gibi,

beþiði oynatýrsýn.…Helal lokma peþinde çalýþanlara, bir ferah-

lýk verir rüzgâr. Haine, hýrsýza, uðursuza, yolsuza, haram-

zadeye, zalime imdat etmesen de olur rüzgâr!"Alýn teri kurumadan rýzkýný veriniz." Hadi-

sinin ikazýný önce rüzgâr duyar da herkestenönce o yetiþir namuslu adamlarýn imdadýna.

"Sonra baþlayýp alçalmaya ovalara doðruHaþhaþ tarlalarýnda eflatun, pembe, beyazKýraçlarda mavi dikenlerToz toprak gözlerine gitmiþtir"

Haþhaþ millî onurdu bir zamanlar. Güzelimhaþhaþ bahçelerinde gezen bahtiyarlardan bi-ri de benim. Dik duruþun, meydan okuyuþun,,tam baðýmsýzlýðýn o inat çiçekleri çoook güzelolurdu. Külebi'nin rüzgârý böyle güzel bahçe-lerde gezmelidir. Yine ihmal edilmiþ; ama avazavaz baðýrmayan kýraçlarýn çileli dikenlerine,çiçeklerine uðrar.

"Þehirlere de uðramýþ ki yanýmdan geçtiHaþhaþ çiçeðine benzer kýzlar görmüþtürBir gülüþ, bir tel saç, allýk, pudraAlýp gitmiþtir"

Garibanýn þehirde kimsesi yoktur, parasýyoktur, yuvasý yoktur; ama mutlaka hayallerive bir de platonik aþký vardýr. Eðer bu rüzgârKülebi'ninse güzel kýzlarýn halini hatýrýný sor-madan gitmez.

"Þimdi bir rüzgâr geçti buradanKoþtum ama yetiþemedimSoraydým söylerdi herhaldeSoramadým"Þimdi bir rüzgâr gibi geçti dünyadan. Geleneði bozmadýk, ölünceye kadar kýy-

metini bilmedik. Anlatacak o kadar çok þeyivardý ki bize.

Þimdi ne demek istemiþ diye, þiir þiir onutahlil ediyoruz.

Uyaklar, redifler, aliterasyonlar, asonanslar,edebî sanatlar, serbest nazýmlar bir tarafa, biztoprak olmuþ bir yüreðin býraktýðý izleriizliyoruz.

Page 42: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

41

5 Haziran 2009 Cuma Günü Niksar Kay-makamlýðý, Niksar Belediye Baþkanlýðý ve To-kat Þairler ve Yazarlar Derneði olarak "Ölümü-nün 12. Yýlýnda, Niksar'dan Cahit Külebi'yeBakýþ adlý panel ve Cahit KÜLEBÝ'ye Hasret"adlý þiir etkinliði düzenlendi ve güzel bir etkin-liði, unutulmayacak bir aný olarak geride bý-raktýk.

Ayný gün saat 14.00'de Halk Eðitim Merke-zi Salonunda Tokat Þairler ve Yazarlar Derne-ði Baþkaný M.Emin ULU'nun baþkanlýðýndaönemli bir panel düzenlendi.Panele SakaryaÜniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý ÖðretimÜyesi Prof. Dr. Mehdi Ergüzel, Gazi Üniversite-si Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü Öðretim Üye-si Doç. Dr. Ertuðrul Yaman, Ankara Üniversite-si Dil Tarih ve Coðrafya Fakültesi Türk Dili veEdebiyatý Bölümü Öðretim Üyesi Prof. Dr. Nu-rullah Çetin, Araþtýrmacý-Gazeteci-Yazar RýzaZelyüt katýldýlar.

Zile doðumlu olup, çocukluðu Niksar'dageçen büyük þair Cahit Külebi'nin þiirlerindeki" Anadolu insaný,kadýný,Kurtuluþ Savaþý'ndakiülke ,kendi hayatýnýn yansýmalarý vb " konula-rý, güzel yüreklerin tatlý dillerinden ne de gü-zel ifade edildi. Hemþerimiz, Araþtýrmacý-Ga-zeteci- Yazar Rýza Zelyüt, Þiirleriyle destanolan Þair, Cahit Külebi'nin vasiyetini, O'nun öl-düðü zaman Niksar'a defnedilmesi ile ilgili di-leðini ifade etti ve bunun için uygun bir yer be-lirlendiðini duymak bizi mutlu etti.

Akþam 20.00 sularýnda þehrin en güzel sa-lonunda düzenlenen þiir gecesine Ankara, Is-parta, Bulgaristan ve Erzurum'dan gelen þair-ler Abdullah SATOÐLU, Ýsmet Bora BÝNATLI,M. Nuri PARMAKSIZ, Ýlter YEÞÝLAY, Pakize AL-TAN, Fatma UÇARLAR, Melahat ECEVÝT, Galip

SERTEL ve M. Yaþar GENÇ katýldýlar. Alman-ya'dan katýlan Zürbiye ÝVDÝK gecenin onur ko-nuðu olarak geceye ayrý bir renk kattý. Þiirleriy-le büyülendik, etkilendik. Ýçimizi þiir sevdasýsardý. Eminim; hiç þiir okumayan ve yazmayanbir insanýn bile o geceden sonra þiire ilgisi art-mýþtýr. Þiirlerini okudular, yüreklerinde ki, o gü-zel duyguyu o kadar güzel ifade ettiler ki; ya-þamadan anlatmak zor, anlamakta…

Siz Niksar'a gelmeseydiniz, Prof. Dr. MehdiErgüzel hocamla Niktaþ'a gidip Niksar'ýn meþ-hur salçasýndan, kuþburnu pekmezinden ve ce-vizinden alabilir miydik? Gazi Üniv. Türk Dili veEdebiyatý Bölümü Öðretim Üyesi Doç. Dr. Er-tuðrul Yaman ve Ankara Üniv. Dil Tarih ve Coð-rafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü

Ulvi GELBAL*

* Eðitimci

CAHÝT KÜLEBÝ ANMASININÝZDÜÞÜMLERÝ…

Page 43: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

42

Öðretim Üyesi Prof. Dr. Nurullah Çetin, iki gü-zel ve bilgili insan. Sizinle tanýþabilir miydik?Cahit Külebi' nin mezarýnýn Niksar'a getirilece-ðini ve getirilmesi için bir an önce çalýþmayabaþlanacaðýný tahmin edebilir miydiniz? Bura-da tahmin edebilir miydiniz derken hemen sýk-ça karþýlaþtýðýmýz bir güzel bir konuya deðin-mek istiyorum.

Niksar'da düzenlenen sosyal, sporsal, kül-türel vs. etkinliklerde protokol'ün sürekli bu-lunmalarý, katýlan konuklarýn çektikleri bir öz-lem-bir beklentiymiþ ki, bundan duyduklarýmemnuniyeti en güzel þekilde her ortamdaifade ettiler ve bizde Niksarlý olarak Kaymaka-mýmýzla, Belediye Baþkanýmýz la, Emniyet Mü-dürümüzle, Garnizon

Komutanýmýzla, Baþhekimimizle, Milli Eði-tim Müdürümüzle, Halk Eðitim Müdürümüzle,Özel Ýdare Müdürümüz ve diðer protokol üye-leri sizlerle gururlandýk. Bizleri Niksarlý olarakkonuklarýmýzýn karþýsýnda onu re ettiniz.

Erzurumlu Emrah'ýn türbesini ziyaret ettik,Abdullah Baba'ya buluþma sözü verdiði Adalý-nýn kahvesinde çay içtik, bir süre sohbet ettik.Kahvenin önünde bulunan köprüye, omuzlarüzerinde taþýnan tabutun içinde de olsa, gele-rek sözünü tuttuðunu öðrendik.

Ben kendi kuþaðýmýn genç bir temsilcisiolarak; bizi biz yapan deðerlerin, temel unsur-larýndan biri de gençlere kültür ve sanatýn em-poze edilmesine inananlardaným. Bizler kendisanatýmýzý, kendi kültürümüzü saðlýklý öðren-diðimiz ölçüde, ancak saðlýklý þeyler üretebilirve geleceðe güvenle bakabiliriz. Temennim butür etkinliklerin gelenekselleþmesi ve daha sýkyapýlmasý. Sanrým burada büyüklerimize bü-yük iþ düþüyor. M. Emin ULU, M. Necati Güneþve özellikle Hasan AKAR hocam gençlerin buetkinlikleri ve faaliyetleri devam ettirmesi içinellerinden gelenin fazlasýný yapmaya çalýþýyor-lar. Böyle bir etkinliðin organizesinde bulun-duðum için kendimi çok þanslý sayýyorum vebu güzel uðraþýnýn devamýný diliyorum.

Page 44: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

43

Haziran ayýnýn ilk haftasý, Niksar Kayma-kamlýðý, Niksar Belediye Baþkanlýðý ve TokatÞairler ve Yazarlar Derneðinin düzenlemiþ ol-duklarý "Ölümünün 12. Yýlýnda Cahit KÜLEBÝ"adlý þiir etkinliðine, Isparta Göller Bölgesi Ya-zarlar ve Þairler Derneði Baþkanýmýz MelahatECEVÝT ile birlikte davetliydik.

Yaklaþýk 15 saatlik bir yolculuktan sonra,günün aydýnlanmasýyla birlikte, ülkemin ayrýbir cennet köþesi ve kuzey-güney, doðu-batýbölgelerinin birleþim yeri olan Kelkit Vadisindekendimi buldum. Zeytin ve ceviz aðaçlarý ara-sýnda, baðlýk bahçelik yemyeþil bir alanda yolalýrken, Selçuklu ve Daniþmendli dönemininþehzadeler þehri olan Niksar'ýn kollarý kucak-ladý bizi. Sabahýn ilk saatlerinde, þehir termi-nalinde M. Necati Güneþ Bey'in adý gibi sýcakve aydýnlýk yüzünü görünce, bir dost meclisinegeldiðimizi anladým. Kýsa bir dinlenmenin ar-dýndan Niksar Halk Eðitim Merkezi Salonu'ndayapýlan Niksardan Cahit KÜLEBÝ'ye Bakýþ ko-nulu panele katýldýk. Dahil olduðumuz birçoketkinlikte alýþýk olmadýðýmýz tabloyu buradagördük. Program boyunca, protokol hep yaný-mýzdaydý. Gýpta ile þöyle bir iç çekmedim de-sem yalan olur.

Yapýlan seremoni sonrasý, günün anlam veönemini belirten konuþmasýný yapan NiksarKaymakamý Sayýn Uður Turan ve Belediye Baþ-kaný Sayýn Duran Yadigar'ýn, katýlýmcýlara hoþgeldiniz konuþmalarýndan sonra, Tokat Þairlerve Yazarlar Derneði Baþkaný Mehmet EminUlu, Külebi'nin oðlu Ali Külebi'nin yazmýþ ol-duðu duygulu ve anlamlý mektubu okumasýnýnardýndan panele baþlanýldý.

Sakarya Üniversitesi Türk Dili ve EdebiyatýÖðretim Üyesi ve daha önce Isparta'da da gö-rev yapmýþ olan Prof. Dr. Mehdi Ergüzel, GaziÜniversitesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü Öð-retim Üyesi Doç. Dr. Ertuðrul Yaman, AnkaraÜniversitesi Dil Tarih ve Coðrafya FakültesiTürk Dili ve Edebiyatý Bölümü Öðretim ÜyesiProf. Dr. Nurullah Çetin, Gazeteci-Yazar RýzaZelyut, Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði Baþ-kaný M.Emin Ulu'nun katýlýmlarýyla yapýlan pa-nelde, Zile doðumlu olup, Niksar'da çocukluðugeçen büyük þair Cahit Külebi'nin þiirlerindeki" ben, biz, sen - þiirlerinde kullandýðý Türkçe-Þiirinin Rengi," konularý iþlendi.

Bu arada Gazeteci- Yazar Rýza Zelyut, Þair,Cahit Külebi'nin vasiyetini, O'nun öldüðü za-man Niksar'a defnedilmesi ile ilgili dileðini di-le getirdi. Niksarlýlar olarak bir an önce bu va-siyetin yerine getirilmesinin görevleri olduðunuvurguladý. Akþam yapýlan þiir gecesinde deNiksar kaymakamý, bugün itibariyle Külebi'ninmezarýnýn Ankara'dan getirilmesi ile ilgili çalýþ-malara baþladýklarýnýn müjdesini verdiler.

Akþam Þöhretoðlu Dinlenme Tesisleri Salo-nunda, bir Külebi'den, bir bizden þeklinde su-nulan þiir sunumunun ardýndan, katýlýmcýlarayapýlan plâket töreninde; üzeri Niksar doku-masý kök boya ile boyanmýþ kilim ile dekoreedilmiþ ceviz aðacý kaplamalý ve kapaðýnýniçinde de Cahit Külebi'nin fotoðrafýnýn yer aldý-ðý küçük sanduka, Niksar'ýn tanýtýmlarýnýn ya-pýldýðý kitaplar, kuþburnu reçeli, Niksar doma-teslerinden yapýlmýþ salça, ceviz, yine Niksardokumasý (Tokat bezi) olan masa örtüsü ile þiirprogramýnda bizlerle olan Tokat Vali Yardýmcý-sý Sayýn Þükrü Çakýr'ýn "Kendini Anlatabilmek"isimli þiir kitabý, Tokat Þairler ve Yazarlar Der-neði Baþkaný Mehmet Emin Ulu'nun derlemiþolduðu Alperenler Cenneti ile Niksar'ýn Fidan-larý (Onbeþliler Gidiyor) romaný armaðan edil-di.

Fatma UÇARLAR*

* Þair

NNÝÝKKSSAARR '' IINN FF ÝÝDDAANNLLAARRII

Page 45: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

44

Bu arada plâketimi Ýlçe Emniyet MüdürüSayýn Ayhan Bodur'un elinden almaktan ayrý-ca onur duydum.

Katýldýðýmýz etkinliklerde; valilerimizin,kaymakamlarýmýzýn emniyet müdürlerimizinde bizzat edebiyatýn veya güzel sanatlarýniçinde olmalarý, bizleri bir kat daha yüreklen-diriyor. Bu etkinlikten Niksarlýlar þiire doymuþoldular. Biz þairler de ( Fakir bir þairim ama yü-reðim zengin a caným) þarkýsýnda olduðu gibi,þaka bir yana, kýþlýk erzakýmýzý düzmenin mut-luluðunu yaþadýk.

Çok yaþayan mý, çok gezen mi bilir? Atasö-zümüz doðrultusunda; ben Niksar'a gitmesey-dim, Erzurumlu Emrah'ýn türbesinin Niksar'daolduðunu, Adalý'nýn kahvesinde buluþma sö-

zünü verdiði Abdullah Baba'ya verdiði sözü,kahvenin önünde bulunan köprüye, omuzlarüzerinde taþýnan tabutun içinde de olsa gele-rek tuttuðunu bilir miydim? Niksar'a gitmesey-dim, Ýzmir'in iþgalinin protestosunun o yöredeilk kez Niksar halký tarafýndan yapýldýðýný bile-bilir miydim? Ýlhanlýlar döneminde yapýlan ta-þýnda Firdevsi'nin beytinin iþlendiði ve dahaönce zaviye iken þimdi cami olarak kullanýlanÇöreði Büyük Cami'yi görebilir miydim?

Niksar'a gitmeseydim, Anadolu'nun ilk bü-yük camisi olan ve Daniþmentliler zamanýndayapýlan Ulu Cami'yi, Niksar'ýn fatihi Melik Ah-met Daniþment Gazi Türbesini (Oðlu Nizamet-tin Yaðýbasan tarafýndan yapýlmýþ), türbe etra-fýnda bulunan Türk-Ýslam Medeniyetleri TaþEserleri Açýk Hava Müzesi'ni görebilir miydim?Niksar Kalelerinden uçsuz bucaksýz güzelliktegözüken Kelkit Vadisi'ni görebilir miydim? Ar-dýçlý Köyü'nün bulunduðu Çamiçi Yaylasý'ný, buyaylada bulunan Dr.Þehsuvar ve Nevber SA-VURAN çiftinin kendi elleriyle yaptýklarý ve bi-ze kapýlarýný açtýklarý o muhteþem ahþap daðevini görebilir miydim? Ýlginç piþirme þekliolan Tokat Kebabýný soðuk sularýn çaðýldadýðýbu yaylada yiyebilir miydim?

"Ben kendimi Öz Türkçemin kölesi kabulediyorum" diyen, þairliðiyle tanýdýðýmýz ancak," Atatürk Kurtuluþ Savaþýnda" isimli kitabý dabulunan Cahit Külebi'yi rahmetle anýyorum.Bizleri bu etkinliðe davet eden Niksar Kayma-kamý Sayýn Uður Turan'a, Niksar Belediye Baþ-kaný Sayýn Duran Yadigar'a, Tokat Þairler veYazarlar Derneði Baþkaný Sayýn Mehmet EminUlu'ya, Dernek yönetiminden Hasan Akar'a,M. Necati Güneþ'e,Niksar Belediyesi'ndenÖmer Bostancý'ya ve her an yanýmýzda olupher isteðimize anýnda çözümler üreten gençarkadaþýmýz Ulvi Gelbal'a, teþekkürlerimle bir-likte saygý ve sevgilerimi iletirken, çoðumuzunbildiði Niksar Türküsünün ritmine katýlmanýziçin sizleri bu türkünün dizeleri ile baþ baþa bý-rakýyorum. …

Kalenin bedenleri/yar yar yar yandýmKoy verin gidenleri/þinanay yavrum þinanay

nayÝpek bürük bürünmüþ/yar yar yar yandým Niksar'ýn fidanlarý/þinanay, yavrum þinanay

nay

Ardýna bakmadýn elveda derkenYaktýðýn ateþi unuttun gülümYeni ufuklara yelken açarkenYýðýnla saçýmý aðarttýn gülüm.

Neredeysen ara, duyur da sesinHasreti dindirsin ýlýk nefesinMuhabbet baðýmdý gönül kafesinYeþeren dallarý sararttýn gülüm.

Düþüyor yapraklar, mevsim sonbaharÖmür yetecek mi vuslata kadar ?Yaþlý gözlerimin sende ahý varGüneþe set çekip, kararttýn gülüm.

Beklerim yolunu hep yana yanaSükûtum yetmiyor geçen zamana,Ömrünü harcadý bu can cananaNe diye dargýnlýk yarattýn gülüm.

Þimdi çok uzaksýn, eriþmez elimSorana varmýyor söylesin dilimNe olur, yeniden baþa dönelimSen beni boþ yere aðlattýn gülüm.

Eðdirme baþýmý artýk önümeTahammül kalmadý bunca zûlümeNasýl baðladýn ki o kör düðümeGiderken çözmeyi, unuttun gülüm.

Mahir GÜRBÜZ

UNUTTUN GÜLÜM

Page 46: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

45

Ýstanbul, bulunduðu yer ve güzelliðindendolayý tarih boyunca alýnmak istenilen bir yerolmuþtur. Hz. Peygamber'in Hadis-i Þeriflerinde“Ýstanbul muhakkak fethedilecektir, onu fethe-den kumandan ve askerleri ne güzel askerler-dir" buyurmasýyla Müslümanlarýn ideali halinegelmiþtir. Türk Milleti fethetmek istediði yereKýzýl Alma diyorlardý. Avarlardan itibaren Ýstan-bul Türklüðün Kýzýl Almasý olmuþtur. Ýslam ileþereflendikten sonra Hz. Peygamber'in müjde-lediði asker ve kumandan olma düþüncesiTürklüðün bu Kýzýl almasýna dini bir hüviyet ka-zandýrmýþtýr. Türkler Anadolu'yu Malazgirt Za-ferinden (1071) 1073 yýlýna kadar Ýstanbul ön-lerine kadar gelerek kýsa bir sürede fethetmiþ-lerdir. 1075 Yýlýnda Ýznik alýnarak Türkiye Sel-çuklu Devleti'ni kurmuþlardýr. Bu kýsa süredefetih olayýnda Selçuklularýn Türk savaþ strateji-si olan keþif, yýpratma ve nihayet fethi 1015 yý-lýndan itibaren aþama aþama gerçekleþtirme-lerinin payý büyüktür.

Bu yazýmda bizde Daniþmendname'de an-latýlan, yabancý kaynaklarda da bahsedilenDaniþmend Gazi'nin Ýstanbul'u fetih ülküsün-den bahsedeceðim.

Anadolu fatihlerinden ve Daniþmendli Dev-letinin kurucusu Daniþmend Gazi bu dini ve

milli gayesini bir savaþ meclisinde þöyle ifadeediyor:

- "Evvela Kostantiniyye fethine gidelim"1

Kendisi Sývas, Tokat, Niksar, Amasya çevre-sini fethe koyulurken bazý kaynaklarda amca-zadesi olarak gösterilen Kayseri Beyi Sultan Tu-rasan Gazi'yi görevlendirmiþtir. Ancak Daniþ-mendlilerin destansý anlatýmý olan Daniþmend-name'de bu fikri Turasan Gazi söylemiþtir. Prof.Dr. Necati DEMÝR, Sultan Turasan Daniþmend-name'de Ýstanbul'un fethi konusunu ilk ortayaatan ve ordunun Ýstanbul'a giden koluna ko-mutan olan þahsiyettir. diyor.2

Osman Turan, Turasan'ýn Süleyman Þah'ýnAntakya seferine çýkarken yerine naib olarakbýraktýðý Ebu'l Kasým'ýn kardeþi, Kapadokya va-lisi Hasan Bey ( Tur-Hasan) ayný kiþi olabilece-ðini söylüyor. Ayný eserde Osman Turan , "Tura-san ve Hasan Bey'e ait rivayetler ve Kayseri'denÝstanbul istikametinde fetihlerde bulunmasý Bi-rinci Haçlý Seferindeki tarihi þahsiyete uygundurve Kayseri'den Ýstanbul'a kadar namýna mevcuttürbeler de destaný teyid eder."3

Turasan'ýn Ýstanbul'u fetih fikrini ortaya at-masý ve devamýndaki olaylar Daniþmendna-me'de þöyle anlatýlmaktadýr:"O gece orada ko-nakladýlar. Sabah olunca gaziler Melik Daniþ-mend'in huzuruna çýktýlar, oturdular. Görüþ alýþ-veriþinde bulundular. Sordu "önce hangi tarafagidelim?"

Sultan Turasan söyledi "Önce Kostantaniy-ye'den tarafa gidelim. Atamýn mescidi oradadýr.Oraya varýnca imparatoru öldürüp tahtýna otu-ralým. Ýmparator ölünce cümle Rum vilayeti bi-zim olur." Dedi.4

Daniþmend Gazi , Bizans üzerine gidecekordunun ikiye ayrýlmasýný, kendisinin Tokat,Gümenek, Niksar, Canik ve Amasya üzerine gi-deceðini "yirmi bin askerle Sultan Turasan'ýn Ýs-tanbul tarafýna gitmesini söyler.

Sultan Turasan yirmi bin er ile Ýstanbul tarafý-na yola çýktý. Kara Togan ve Çaka'yý beraberindegötürdü"5

"Kayseri'den Ýstanbul'a… Aradan yýllar geçer.Rumlar, bu iki kahramana "cazu" derler. Onlaragöre ise "Koyun sürüsü ne kadar çok olursa ol-sun / On'a bir kasap yeter." Sultan Turasan -Rumlarýn diliyle- Bizans Ýmparatoruna çok cefa-lar eder.6

Necati YÜZGEÇ*

* Tarih Öðretmeni

DDAANNÝÝÞÞMMEENNDDGGAAZZÝÝ ''NNÝÝNN

ÝÝSSTTAANNBBUULL ''UUFFEETTÝÝHH ÜÜLLKKÜÜSSÜÜ

Page 47: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

46

Daniþmendlilerin bir hamlede Üsküdar veçevresini fethetmesi bu milli ve dini gayenin so-nucudur. Turasan Gazi önce Alemdaðý'nda birkale yaptýrýp orayý askeri bir üs haline getirir.Bazý mahalli araþtýrmalarda sözü edilen kaleyeait hiçbir ize rastlanmadýðýndan, bu bilgi doð-rulanamadýðý belirtiliyor.7 Prof. Dr. Necati DE-MÝR, Daniþmendname ile tarihi bilgilerin uyuþ-tuðunu belirtiyor. Ýsmail Hami DANÝÞMEND'innaklettiðine göre Bizans tarihçilerinden Attali-es'in "Historie" adlý eserinde" 7. Mihael devrin-de Üsküdar Türkler için bir üs haline gelmiþtir"denmektedir. Turasan Gazi'nin elinde donan-ma olmadýðýndan dolayý askerlerini týpký Peçe-nek askerleri gibi at üzerinde Rumeli yakasýnageçirmiþ ve þiddetli akýnlar yapmýþtýr.

Bu olayý tekrar yaþatmak için sultan Hamiddevrinin son Paris elçisi Münir Paþa'nýn kardeþi(Cemil Bey) Harbiye Mektebi süvari öðretmen-liðinde bulunduðu sýrada bütün talebesini ya-nýna alýp bu eski Türk hareketini aynen taklitetmiþ, 1910 tarihinde bir gün Rumeli Hisarýn-dan karþý yakaya at üzerinde geçmiþ ve Paris'teçýkan Ýllustration mecmuasýnýn 27 aðustos1910 sayýsýnda buna ait bir makale ve resimleryayýnlanmýþtýr. Osmanlý tarihleri de bu olayüzerinde durmuþlardýr. Yine Ýsmail Hami Da-niþmend'in naklettiðine göre, Hezarfen Hüse-yin Efendi'nin Tenkýhüt Tevarih ve Mustafa Ce-nubi'nin Elilm Ezzahir adlý eserlerinde bu olayþöyle anlatýlýyor.

"Sultan Tursan Anadolu içerisine hücum ede-rek istanbul'a yöneldi. Bir çok yer fethederek Ýs-tanbul kapýlarýna kadar ilerledi ve halkýyla mü-cadele etti. Ve orada Karadenize bakan veAlemdaðý olarak isimlendirilen yüksek bir tepeüzerinde bir kale yaparak oraya yerleþti ve ora-dan Ýstanbul'a hücum ve yaðmalamalara baþla-dý. Bu da þimdi ziyaret edilmekte olup oradadualar okunmaktadýr. Cidden mübarek bir mev-kidir." Osmanlý tarihçilerinden Hüseyin Hüsa-meddin Efendi, Amasya Tarihinde Emir ÇavlýBeyin Turasan gazi ile Üsküdar'ýn fethine katýl-dýðýný ve Boðaz'dan geçen gemilerden vergi al-dýðýndan bahseder, eserinin baþka bir yerinde"Bu Daniþmendli Hükümeti,kuruluþunun baþlan-gýcýnda Rumlarýn nüfuzunu Anadolu'dan tama-mýyla ortadan kaldýracak derecede askeri kud-ret gösterdikleri inkar edilemez. Batý sýnýrýný Üs-

küdar'a kadar geniþleterek Boðazlardan geçengemilerden vergi ve gümrük alan bu hükümetinnüfuzu sayesinde Türklerin Anadolu'yu ebediy-yen vatan yapmalarý mümkün olabilmiþ, hattaSelçuklularýn Anadolu'da hakim olabilmeleribunlarýn maddi yardýmlarý ile olmuþtur."

Ýlk Haçlý ordusunun kurulmasýnýn en önem-li sebebi Türklerin Üsküdar'daki durumu ve bu-radan Ýstanbul üzerine hücumlarýnýn etkili ol-duðu belirtilmektedir.8

Daniþmendname'de Haçlý Ordusu komuta-ný ile Bizans valisi arasýnda þöyle bir konuþmageçmektedir:"Biz buraya þunun için geldik. Butaraftaki iþleri yoluna koyup Ýmparatora gide-lim. Ýmparator üzerinde bir düþman vardýr. Ko-mutanlarýna Sultan Turasan derler. Ýmparatoraçok cefalar yaparmýþ. Niyetimiz ona da yardýmetmektir, derler.

Ankara Valisi Kaytal þöyle der: "Kayseriy-ye'den Ýstanbul kapýsýna ne kadar þehir varsahepsini harap etmiþler. ............Denizi de geç-miþler Ýstanbul'a varýp imparatorun askerlerinikýrmýþlar. ..........Ýstanbul'a varýp onlara yardýmedelim dediler."9

"Papa Yedinci Gregoire 1074 yýlýnýn 1 mart,10 eylül ve 16 kanunuevvel (aralýk) tarihli mek-tuplarýnda Türklerin Ýstanbul üzerine yaptýklarýakýnlarla tahribattan çok acý bir lisanla bahset-miþ ve ayný yýlýn 2 þubat tarihli mektubunda daMüslüman-Türklere karþý Bizanslýlara yardýmmeselesini ileri sürmüþtür. Nihayet YedinciGregoire'in ikinci halefi olan ikinci Urbainonun bu fikrini meþhur "Clarmont Konsili"ndekabul ettirmeye muvaffak olduðu için, ilk Haç-lýlar 1096 tarihinde teþekkül etmiþtir. Bu vazi-yete göre, Üsküdar merkez olmak üzere Boða-ziçi'nin Anadolu yakasý ilk defa olarak 1073'ten1096 tarihine kadar yaklaþýk 23 yýl Türk haki-miyetinde kalmýþ demektir. Osmanlý devrindeÜsküdar'ýn Ýstanbul'un fethinden 101 yýl önce1352 tarihinde ikinci defa olarak fethi de bu ilkTürk hakimiyetinin ihyasý mahiyetindedir.10

Daniþmedname'de Sultan Turasan'ýn ordu-sunun durumu Daniþmend Gazi'nin Rumlarave Frengistan (Haçlý) komutanlarýna yazdýðýmektuba verilen cevapta belirtilmiþtir: "....Adý-na sultan Turasan derler. Ýmparator onlarý peri-þan etmiþtir."11

Page 48: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

47

Sultan Turasan Alemdað önlerinde þehidolur. Alemdaðý'nda yaptýrdýðý kalede türbesivardýr ve burasý halkýn ziyaretgahý olmuþtur.12

Alemdaðý , Ýstanbul'un Anadolu yakasýnda,Ümraniye sýnýrlarý içinde bulununan tepe.De-niz seviyesinden 442 m'lik yüksekliðiyle Ýstan-bul'un en yüksek 2. noktasýdýr.

Anadolu'yu Müslüman yapan ve Türkleþti-ren ilk devlet Daniþmentliler Devletidir. Daniþ-ment oðullarý Bizans topraklarýna kadar sýzmýþ-lar. Alemdað' nýn üstünde bir kale yapmýþlardýr.Daniþment Gazi' nin arkadaþý Sultan TurasanBizanslýlar'a karþý bu kalede çok defa savaþmýþve Anadolu'dan beklenen yardýmý alamayýncaburada öldürülmüþtür. Selçuklular Ýznik' e ka-dar gelmiþ, bu þehir alýnmýþ ve bu þehri ilk baþ-kent yapmýþlardýr.13

Alemdaðýnda birkaç türbe bulunmaktadýr.Bu türbeler ile ilgili bilgiler þöyledir. Garip De-de Türbesi, Sultançiftliði Köyü'ndedir. Dudullu-Alemdað Yolu'ndan ayrýlan bir yol, bir km. son-ra bizi köyün meydanýndaki açýk türbenin önü-ne getirir. Yokuþ olan bu yolun sol tarafýnda veköþede Alemdað Orman Bölge Þefliði binasýbulunmaktadýr. Köy yolunda mevcut olan vevaktiyle Sultan çiftliði Þeker Suyu'nun aktýðýdört çeþme de bugün kurudur. Ulu bir aðacýngölgesinde bulunan açýk türbenin etrafý alçakbir duvar ve demir parmaklýk ile çevrilmiþtir.Þâhidesi yoktur. Toprak makberesinin üzerinedört mýsralý mermer kitâbe vardýr. Ýleri gelenle-rinin beyanýna göre Garip Dede, çok eski birmücahittir. Bunlar yedi kardeþ olup yedisi de bucivarda medfundur. Bunlardan biri Alemda-ðý'nda bir kale inþa edip sonradan þehid olanAlemdar Baba'dýr. Diðer biri de Samandra Kö-yü'nde medfundur. Diðer ikisinin kabri ise bu-gün de mevcut olup Said Halim Paþa Çiftliðihudutlarý içinde, Sultan Murat veya Sultan AzizKasrý civarýndadýr. Diðer üçünün kabirleri meç-huldür. Bu ifade doðru ise Garip Dede, Tur-Ha-san Bey'in kardeþidir ve burada þehit olmuþtur. Türbenin karþýsýnda kuru bir çeþme ve köyüncamii bulunmaktadýr. Çeþmenin ayna taþýndandaha evvelki bir tarihte yapýldýðý anlaþýlmakta-dýr. Þimdiki çeþme 1955 tarihlerinde yapýlmýþ-týr. Cami ise yýðma taþtan inþa edilmiþ olup ah-þap çatýlýdýr. Hiç bir yerinde kitâbesi yoktur.Mihrabý duvar içine gömülüdür. Minberi ah-þaptýr. Abdest musluklarýndan Þeker Suyu ak-maktadýr. Saðdaki minaresi taþtandýr. Alemdar

Baba Türbesi ise , Hakimiyet-i Milliye Caddesiüzerindeki Kara Davut Paþa Camii'nin bu cad-deye açýlan avlu kapýsý içinde ve ulu bir çitlen-bik aðacýnýn altýndadýr. …Etrafý, beton duvarüzerine demir parmaklýkla çevrilmiþ olan, örfîsikkeli þâhidesi üzerindeki kitâbesi þudur: Lailâhe illallah Muhammedun resulullah Alem-dar Ahmed Baba sene 1091 gurre-i Ramazan(Eylül 1680) Alemdar Ahmet Baba'nýn, SultanIV. Murat'ýn alemdarý olduðu ve 1047 (1638)tarihinde açýlan Baðdat Seferi'nde Sancað-ý Þe-rifi taþýdýðý rivayet edilmektedir.14

Bölge kaynaklarý farklý bilgiler veriyor. Bizceönemli olan Ýstanbul "KIZILALMA"sýný Tokat veNiksar çevresi tarihi için önemli olan Daniþ-mendlilerin gündeme getirmesidir.

Yazýma Malazgirt Zaferinin 900. Yýldönü-münde Selçuklu Tarih ve Medeniyeti Enstitüsütarafýndan Malazgirt Marþý olarak kabul edilenNiyazi Yýldýrým GENCOSMANOÐLU'nun mýs-ralarý ile son vermek istiyorum:

…………….

Yiðitler kan döker, bayrak solmaya,Anadolu baþlar, vatan olmaya….Kýzýlelmaya hey…. Kýzýlelmaya !!!En güzel marþýný vurmada mehter:Ya Allah…. Bismillah… Allahuekber

Dipnotlar:1 DANÝÞMEND,Ýsmail Hami; Tarihi Hakikat-

ler,C:2,Sah.1272 DEMÝR;Necati; Daniþmend Gazi Destaný,

sah. 26)3 TURAN, Osman; Selçuklular Zamanýnda

Türkiye, sah.66-67 -1304 DEMÝR;age s.505 DEMÝR;age s.516 kayserigundem.com7 seyriistanbul.com 8 DANÝÞMEND ,age, sh 128-129 9 DEMÝR;age Sh. 24810 DANÝÞMEND, age sh 12911 DEMÝR;age sh.25112 TURAN, age.sh.13013 Uskudar-bld.gov.tr 14 Uskudar-beld.gov.tr

Page 49: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

48

Doðal ve tarihi zenginliðin kaynaþtýðý, Hitit,Frig, Pers, Ýskender, Pontus, Roma, Bizans, Da-niþmendli, Anadolu Selçuklu, Ýlhanlý, Beyliklerve Osmanlý dönemlerini yaþayan Niksar; tarihve kültürle iç içe olan bir merkez olmuþtur.

Daniþmendlilere uzun süre baþkentlik yap-mýþ olan Niksar’da, Roma, Bizans, Daniþ-mend, Selçuklu, Ýlhanlý ve Osmanlý dönemin-den kalma pek çok eser bulunmaktadýr. Bun-lardan bir kýsmý, þehrin tarih boyunca geçirdi-ði depremlerden önemli ölçüde etkilenirken,bir kýsmý günümüzde de amacýna hizmet et-mektedir. Günümüze kadar gelebilen bu eser-lerin çoðu hayranlýk uyandýrmakta ve kendile-rine özgü ihtiþamlarýný korumaktadýr.

Niksar, Canik daðlarýnýn güney eteklerin-de, Kelkit ýrmaðýna karýþan Çanakçý çayý veyan kollarýnýn aktýðý vadilerin taban ve yamaç-larýnda kurulmuþtur. Çanakçý çayý ile Maduruderesi arasýndaki ovaya hakim tepelerin üzeri-ne de Niksar kalesi kurulmuþtur.

Niksar tarihine baktýðýmýzda iki önemli ko-nuyu iç içe görmekteyiz.

Niksar, tarihi boyunca Akdeniz’i Karade-niz’e, Ýran’ý Ýstanbul’a baðlayan önemli ticarive askeri yollarýn kesiþtiði noktada bulunma-sýndan dolayý birçok medeniyete ev sahipliðiyapýp, önemini muhafaza ederken ayný süreç-te Kuzey Anadolu Fay Hattý’nýn Niksar’dangeçmesi nedeniyle bir çok kez deprem felâke-tine maruz kalmýþ, harap olmuþ; halkýnýn acýve ýzdýrap dolu günler, yýllar yaþamasýna, yasave mateme boðulmasýna da tanýklýk etmiþtir.Niksarlý, deprem zulmünden çektiðini, düþ-man zulmünden çekmemiþtir.

NÝKSAR’IN DEPREM TEHLÝKESÝTürkiye deprem haritasý incelendiðinde,

topraklarýmýzýn %92’sinin deðiþik deprem teh-likesi ile karþý karþýya olduðu, nüfusumuzunda % 95’inin bu bölgelerde yaþadýðý belirlen-miþtir.

Kelkit vadisi boyunca, dünyanýn en önemlidepremli kýrýk hatlarýndan birisi olan KuzeyAnadolu Fay Kuþaðý geçmektedir. Bu, birbirine

paralel ve verev pek çok fayýn bulunduðu,uzunluðu Biga yarýmadasýndan baþlayýp,Van’a kadar 1600 km.ye ulaþan, geniþliði ba-zen 12 km den fazla olan bir kuþaktýr. Buönemli hat, Niksar’ýn depremselliðinde enönemli faktördür. Depremlerden, Niksar ileberaber Kelkit vadisindeki Erbaa ve Reþadi-ye’de en çok tahrip olan kazalardýr. Bu kuþaküzerinde de Niksar, tarih çaðlarý boyunca çokönemli depremlerin odak merkezi olmuþtur.Bu kuþakta en önemli alt kuþaklar “Ladik-Nik-sar-Bereketli Fay Kuþaðý”, “Hanyeri-GökçebelFay Kuþaðý”, ve “Kelkit Vadisi Fay Kuþaðý”dýr.

Depreme sebep olan bu kýrýk hattýnda, kýrý-ðýn iki tarafýndaki arazi parçalarý (bloklar), bir-birine ters yönde hareket etmektedirler. Kelkitvadisinin kuzeyindeki arazi bloðu doðuya doð-ru hareket ederken, güneyindeki kýsýmlaroransal olarak batýya doðru hareket etmekte-dirler. Yani, 1600 km’lik kýrýk hattý boyuncahareket doðrultu atýmlý sað yönlüdür. KuzeyAnadolu Fayý’nýn tarihi devirlerden beri, içindebiriktirdiði gizli enerjisinin zaman zaman ser-best hale geçmesiyle sayýsýz depremler mey-dana gelmektedir. Bunlardan bir kýsmý afethalinde olup, yüz binlerce insanýn ölümüne veyaralanmasýna, yerleþim yerleri ile tarihi vedoðal eserlerin tahribine veya yok olmasýnasebep olmuþtur.

Niksar tamamen 1. derece deprem bölge-sinde bulunmaktadýr. Niksar dolayýnda sýk de-ðil fakat magnitüdü büyük depremler oluþ-maktadýr. Bunlar sýð odak derinlikli oluþlarý veyapýlarýn depreme dayanýklýlýðýnýn yetersizliðinedeni ile de fazla hasar yapmaktadýrlar. Nik-sar’da bilhassa Ilýcak dere ile Tokat-Reþadiyeyol kavþaðý arasýndaki alan, Reþadiye yolun-dan Ayvaz’ýn önüne doðru yolun her iki tara-fýndaki yerleþim yerleri ve alüvyon üzerindekiyapýlaþmýþ alanlar, depremden en çok etkile-necek alanlardýr.

NÝKSAR’IN TARÝHTE GEÇÝRDÝÐÝDEPREMLERNiksar’ýn tarihte geçirdiði önemli deprem-

lerden, son 2300 yýlda olanlar kitabelerden,yerli ve yabancý katalog ve kitaplardan, son100 yýldakiler ise yerli ve yabancý gazete, bi-

NÝKSAR VE DEPREMM. Necati GÜNEÞ*

* Eðitimci-Yazar

Page 50: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

49

limsel yayýnlar, yaþlý kimselerle Bayýndýrlýk veÝskân Bakanlýðýnýn ilgili birimlerdeki dosyala-rýndan alýnan bilgilerle derlenmiþtir.

Ana Britannica’nýn verdiði bilgilere göreAnadolu’da gerçekleþtiði belirlenen ilk ve enönemli deprem MÖ. 330 yýlýndaki Niksar dep-remidir. Yine 344 ve 449 yýllarýndaki iki büyükdepremde de Pontus ve Roma dönemindenayakta kalabilen birçok tarihi yapý da yýkýlýpyok oldu. Özellikle Pontus krallarýnýn yeminederek taç giydikleri Anadolu’nun en büyüktapýnaklarýndan biri olan Men Pharnaku Tapý-naðý da 344’deki depremde yýkýlmýþtý.

Niksar’da gerçekleþen depremlerden1045, 1268, 1458, 1482 ve 1498 yýllarýndaki-ler çok büyük can ve mal kaybýna sebep ol-muþ, hatta 1498 yýlýndaki deprem “Küçük Ký-yamet” olarak tanýmlanmýþtýr.1668deki dep-rem se 8.0 büyüklüðünde olup tam bir afettir.

26 Aralýk 1939 Niksar-ErzincanDepremiSon yüzyýlda ülkemizde gerçekleþen dep-

remlerin en þiddetlisi olan 26 Aralýk 1939depreminin þiddeti XI, büyüklüðü 7.9 dur. Nik-sar’da depremin ivmesi 950 mm/sec²’i bul-muþtur. Bu afet Türkiye’nin her tarafýndan du-yulmuþ, bütün Anadolu’yu sarsmýþtýr. Kýþýn enþiddetli günlerinde bölge halkýný vuran ve 32962 kiþinin öldüðü bu felakettin ardýndan yurtçapýnda yas ilan edilmiþti. Bu depremde yak-laþýk 100 bin kiþi yaralanmýþ ve 116.720 binayýkýlmýþtý. Yardým konvoylarý, soðukla da mü-cadele eden depremzedelere ancak iki günsonra ulaþabildi.

Bu depremin diðerlerinden iki önemli farkývardýr. Birisi etki alanýnýn geniþliði, diðeri þid-det derecesinin XI’e ulaþmasýdýr. Bu depremesismik bakýmdan Kelkit Havzasý Depremi de-

mek daha doðrudur. Bu deprem içinmerkez deðil bir hat mevzu bahistir.Uzunluðu 400 Km’ye varan bu hatKelkit vadisini takip ederek batýyadoðru ilerlemiþtir. Kelkit Vadisi üze-rinde büyük küçük birçok yer çatlak-larý ortaya çýkmýþtýr. Bazý yerlerde buçatlaklar kilometrelerce uzadýðý gibigeniþliði de bir metreyi geçmiþtir.1939 depremi müthiþ bir afet olmuþ-tur.

Deðerli araþtýrmacý ve Emekli YazýnÖðretmeni Sayýn Hami Karslý’dan aldý-ðýmýz Rahmetli babasý Kadir Karslý’nýnarþivinden çýkan dönemin Ulus gazete-sindeki haberde 26 Aralýk 1939 depre-minin bilançosu veriliyor.

Niksar(Hususi) – Büyük zelzeledemaddi birçok zarar uðrayan kasaba-mýz koyu yeþillikler arasýndaki büyükkonaklarýný kaybetmekle kalmamýþ,Daniþmentliler zamanýndan kalmasekiz asýrlýk Camiikebir minaresi ileüç asýrlýk bir ömrü olan Keþfi minare-si de bu uðurdaki fedailer arasýna ka-rýþmýþtýr.

Kasabamýzda yapýlan kat’i felâketbilançosu aþaðýda gösterilmiþtir:

Kasaba ve köyler dahil: 1648 ölü,972 yaralý, 18409 hayvan ölüsü,3065 yýkýlan ev, 1908 raporla yýkýla-cak ev. Bin beþ yüz hanelik Niksar’dayalnýz 88 eve saðlam raporu verilmiþ-

NÝKSAR'DA SON 2300 YILDA MEYDANA GELEN

ÖNEMLÝ DEPREMLER

TARÝH ÞÝDDETÝ ETKÝLENEN BÖLGE

MÖ. 330 ? NiksarMS. 127 VI Niksar-Suþehri335 VIII Niksar-Suþehri344 ? Niksar345 VII Niksar366 VI Niksar449 ? Niksar499 VIII Niksar-Suþehri506 VI Niksar1045 IX Niksar-Erzincan-Erzurum1268 IX Niksar-Erzincan-Erzurum1458 X Niksar-Erzincan-Erzurum1482 X Niksar-Erzincan-Erzurum1498 X Niksar-Tokat (Küçük Kýyamet)1598 VIII Niksar-Erzincan1668 XII(8.0) Niksar-Erzincan (Afet)1756 ? Niksar-Erzincan1826 VII Niksar-Tokat-Erbaa1873 VII Niksar-Þebinkarahisar1875 VII Niksar-Þebinkarahisar1887 VI Niksar-Tokat-Erzincan1890 VII Niksar1899 VI Niksar-Erbaa1906 VI Niksar-Reþadiye1913 VI Niksar29.04.1923 VI(5.9) Niksar-Reþadiye27.12.1939 XI(7.9) Niksar-Erzincan (Afet)20.12.1942 X(7.0) Niksar-Erbaa (Aðýr ve Yýkýcý)

Page 51: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

50

tir. Fotoðraf zelzelede zarar gören üçasýrlýk Keþfi minaresini göstermektedir.

1939’da meydana gelen bu büyükdepremde Erbaa’da üç önemli yangýnhadisesi olmuþ, bu yangýnlarda dokuzkiþi hayatýný kaybetmiþtir.

1939 yýlýnýn son günlerinde yaþananbüyük Erzincan depremi, o günlerdepek çok þiire, türküye ve aðýta da konuoldu. O müthiþ zelzeleden bir gün evvelErzincan’dan ayrýlan Zara’lý Aþýk Halil,bu elim hadiseden duyduðu derin tees-sürü bir türküsünde þöyle nidâ edipsöylüyor:

Bize ne olduysa Mevlâ’dan oldu,Gül yüzlü yavrular sarardý, soldu.Bize ne olduysa Mevlâ’dan oldu,Þikâyetim kimden, kime ne deyim.

Niksar’da kalmadý dikili bir taþ,Erbaa’yý sormayýn, döker kanlý yaþ.Tokat’ta geçirdi çetin bir savaþ,Þikâyetim kimden, kime ne deyim.20 Aralýk 1942 Niksar-Erbaa Depremi20 Aralýk 1942 depreminin kýrýk hattý ise,

Niksar Ovasý’nýn kuzeyinde ve 1939 depremhattýnýn 12 km kuzeyinde, kuzey 75° batý doð-rultusunda Niksar’dan Erbaa’ya doðru devametmiþtir. Bu deprem Niksar ilçe merkezindenbaþka en çok Niksar’ýn batýsýndaki Buzköy, Ef-kerit, Delieminler köyleri ile daha batýda Er-baa ve Taþova’da da büyük hasar yapmýþtýr.Büyüklüðü 7,0 olan bu depremde 3000’e ya-kýn insan ölmüþ, yaklaþýk 6300 kiþi de yara-lanmýþtý.

Tarihi Eserlerin KorunmasýTarihte meydana gelen bu depremlerle,

Niksar kale surlarý, medreseler, cami ve ha-mamlarda önemli hasarlar meydana gelmiþtir.Kimisi tamamen, bir bölümü de kýsmen tahripolmuþtur. 1939 depreminde Yaðýbasan Med-resesi, Yaðýbasan Türbesi, Ulu Cami, KolagTekkesi, Çöreðibüyük Tekkesi, Kýrkkýzlar Tür-besi, Kale surlarý, bazý tolaslar, vb. önemli ha-sarlar görmüþtür. 1942 depreminde de Nik-sar’da tarihi yapý ve binalar büyük tahrip gör-müþ, çok sayýda can ve mal kaybý olmuþtur.Depremlerden önemli ölçüde hasar gören atayadigarý bu eserlerin bir kýsmýnýn restorasyo-nu, onarýmý ve gelecek nesillere aktarýlmasýbaþta Vakýflar Genel Müdürlüðü olmak üzere

Niksar Belediyesi, Kültür Bakanlýðý ve hayýrse-ver Niksarlýlar tarafýndan gerçekleþtirilmiþ vebir kýsmýnýn restorasyonu da yine Vakýflar Ge-nel Müdürlüðü ve Niksar Belediyesi tarafýndandevam ettirilmektedir.

Depreme Karþý ÖnlemlerÜlkemizde depreme karþý önlemler ilk kez

1939 depreminden sonra tartýþýldý; gazeteler-de depremle nasýl yaþanmasý gerektiði yazýldý.Niksar Belediyesi de 1999 Gölcük ve Düzcedepremlerinden çok önce 1991 yýlýnda döne-min Belediye Baþkaný Selahattin Hançer’in ön-derliðinde ilk deprem seminer çalýþmasýnýyapmýþtý. Niksarlýlarý deprem ve afetlere karþýbilinçlendirmek üzere Niksar Belediyesi, A.Ü.Fen Fakültesi ve Deprem Araþtýrma Dairesi iþ-birliði ve Prof Dr. Baki Canik, Oktay Ergunay,Rüçhan Yýlmaz ve Nejat Bayülke’nin katýlýmýile 4 Mayýs 1991 tarihinde Niksar Deprem Se-mineri düzenlenmiþ ve Prof. Dr. Baki Canik’ineditörlüðünde “Niksar Deprem Semineri” kita-bý yayýnlanmýþtý.

Ancak aradan geçen 15 yýldan sonra 29Mart 2006 tarihindeki Güneþ tutulmasý olayýNiksar’da kargaþaya ve korkuya sebep olmuþ,bu güzel doða olayýný deprem söylentileri ne-deniyle ne yazýk ki korkuyla yaþamýþtýr. Bir sav-dan öteye geçmeyen bu Güneþ tutulmasýnýndepremleri tetiklediðine iliþkin bilimselliktenuzak iddialar üzerine halkýmýz Güneþ tutulma-sýný çadýrlarda bekledi. Bu korkunun yersiz ol-duðunu anlatmak için, Niksar Belediye Baþ-kanlýðýnýn daveti üzerine Prof. Dr. Naci Görür,

Men Pharnaku Tapýnaðý'nýn depremde yýkýlýþýný gösterentemsili resim (Ersal YAVÝ)

Page 52: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

51

Prof. Dr. Haluk Eyidoðan, Prof. Dr. Okan Tüy-süz, Prof. Dr. Orhan Tatar ile Niksarlý JeolojiProfesörü Baki Canik’ten oluþan bir ekibin ka-týlýmýyla 28 Mart 2006 akþamý Niksar KapalýSpor Salonu’nda konuþmalar yapýldý. ÖzetleNiksar’ýn zaten aktif bir deprem bölgesi oldu-ðunu, böyle bir bölgede bir depremin her anolabileceðini, güneþ tutulmasý sýrasýnda büyükdepremlerin oluþtuðu varsayýmýnýn bilimselverilerle açýklanmaktan henüz çok uzak oldu-ðunu ifade edildi.

ÇOCUK GÖZÜYLE DEPREMDEN ANILARTürkiye’nin bu yüzyýlda yaþadýðý en þiddetli

deprem olan 1939 Niksar-Erzincan depremiile 1942 Niksar-Erbaa depremi hâlâ hafýzalar-da. Çocukluklarýnýn en güzel günlerinde yaþa-dýklarý depremi anlatýrken sanki o aný tekraryaþýyorlar.

Ayvazönü Mahallesi’nden Adalý Faik Elma-lý (1923-1984), Ada’da yaþadýðý depremi vesarsýntýlarý, 1984 yýlýnda teyp kasetine kaydet-tiði hatýralarýnda þöyle anlatýyor:

“Ada’da çalýþýyoh. Çiftçilik bir yandan, mal-cýlýk bir yandan. Otuz dokuz senesi kýþý idi.Gece yarýsý bi zelzele oldu. Goca bina, on be-þe on beþ goca bina. O zaman yere indik be,goca binayýnan yere indik, dümdüz etti bizi.Allah esirgedi, hiç bi tane ölenimiz olmadý,sað salim çýhtýh. Yalýðýz, büyük evin altýndakýrk baþ malýmýz öldü. Ula, tebdilimiz þaþtý.Valla zerre kadar korku yoh, yiðit zamanýmýz.Zelzeleden melzeleden gorhmuyoh. Emmedaðlar, böyle arý gibi sýzýlýyo, Dönekse daðlarý.Havalar bi çeþit, göv gürler gibi bi gürültü ge-liyi boyuna, heç durmadan, zelzelenin zorun-dan hani ya. Boyuna sallýyý. Yay gibi gidip ge-liyi her taraf... Bu arada sabah oldu. Iþýdý em-me boyna sallýyý gavat, ayahta durulacaðý yoh.Yere vuruyu adamý, hýrsý geçmedi zelzelenin bitürlü...”

Karþýbað Mahallesi’nden Ömer Üs-tün(1925), 1939 depreminde 14 yaþýnda ol-duðunu söyleyerek, deprem gecesini anlatý-yor:

Depremde ben 14 yaþýndaydým. Depremiben hiç duymadým. Biz ikinci kattaydýk. Baba-annem ve bacým bir odada yatýyorduk. Baba-annemin salâvat getirmesiyle uyandým. Birdebaktým ki yýldýzlar görünüyor. Bizim ev yýkýlmýþ,gökyüzü görünüyordu. Ev tamamen çökmüþtü.Ýki oda arasýndaki çamdu direk vazifesi gör-müþ, biz o boþlukta kurtulmuþtuk. Tabi hemen

evin yanýndaki tolasýn üstüne çýktým. Baktým kikimsecikler yok, ortalýk toz duman, karanlýkkorktum. Tekrar eve gelerek örtünün altýna,yataða girdim. O þekilde beklerken yolda ses-ler peydah oldu. Kaymakam Pertev Bey, Kars-lýoðlu Ali Efendi’nin evinde kirada duruyordu.Onlar dýþarý çýkmýþtý. Sesleri duyunca bendedýþarý çýktým.

O sýrada babam enkazýn altýnda kalmýþ:“Bizi kurtarýn” diye sesleniyordu. Annem ve üçkardeþim beraberlerdi. Balta aradým, bulama-dým. Merteðin birine asýldým, çektim, kýrdým.Ýki tane de tahta söktüm oradan, babamlarýnçýkacaðý kadar boþluk oluþtu. Babam, iki kar-deþimi o aralýktan verdi. Annemde çýktý. Ancaken küçük kardeþimin yattýðý beþiðin üzerine ta-van bindiði için bir türlü bebeði beþikten ala-madý. Benden býçak istedi. Ben de KaymakamPertev beyin oðlundan çakýsýný aldým ve baba-ma verdim. Beþiðin altýndaki ipleri kesti ve ço-cuðu beþiðin altýndan çýkararak kurtardý vebana verdi. Ondan sonra babam da çýktý. Da-ha sonra alt kattaki Hacý Sürekli’nin babasýMustafa Sürekli’yi çýkardý. Yine alt kattaki di-ðer odada iki kocarý vardý, onlarý da kuþlukvakti çýkarttýlar. Bizim komþu SuiçmezoðluHayri Gürbüzer’in anne ve babasý ölmüþlerdi.Onlarda dört kardeþ ve Baba Duran evleriuçunca bizim bahçeye düþmüþlerdi ve kurtul-dular. Bizim yakýn komþu Kamaloðullarý’ndanda iki kiþi öldü. Karþýbað’daki evlerin yarýsý yý-kýlmýþtý.

Çilhane Mahallesi’nden Sýdýka Erdem(1928) ise depremde evlerinin yýkýlmadýðýnýama çok korktuðunu þöyle anlatýyor:

“1939’un yýlbaþýna hazýrlanýlýyordu. Halke-vi’nde balolar yapýlacaðýný duyuyor, büyük birheyecanla yýlbaþýný bekliyorduk. Gece sabahakarþý müthiþ bir sallantýyla uyandýk. Bir feryatile ayaða kalktýk. Annem, babam, iki ablam veküçük kýz kardeþim. Bacamýz gürül gürül yýkýl-dý. Bir feryat ile merdivenlerden el ele tutuþupaþaðýya indik. Yola çýktýk. Evimizin önündenÇanakçý Çayý akýyordu. Taþ köprü (ÇilhaneKöprüsü) yýkýlacak diye korkudan karþýya ge-çemiyor, orada bekliyorduk.

Zeytindibi’nde oturan Orhan Bayrakçýoðlu(1927), depremin hemen ardýndan evlerininkarþýsýnda bulunan artýk kullanýlmayan me-zarlýða geçtiklerini söyledikten sonra o geceher taraftan gelen seslerden çok etkilendiðinisöylüyor:

Page 53: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

52

“Aðlaþanlarýn, çýðrýþanlarýn haddi hesabýyoktu. Özellikle Hanegâh’ta ve Bengiler’deferyatlar figâna karýþýyordu. Ayný zamanda heryönden ama özellikle Tepe Mahalle’den saba-ha kadar sürekli ezanlar okundu.”

Maduru Mahallesi’nde oturan Sabri Yü-cer(1927):

“Depremle birlikte biz dýþarý çýkmaya zorla-yýnca annem; “Kýmraman kýmraman, birbirini-ze sarýlýn. Depremin yeline uðrarsýnýz” dedi.Bizi dýþarý çýkartmadý. Bu sýrada depreminuðultusu ile dýþarýdakilerin sesi birbirine karý-þýyordu. Ortalýk biraz sakinleþince biz de aþa-ðýya inerek, bahçedeki dut aðacýnýn dibindetoplandýk.

Çocukluðu Taþra Mahallesi’ndegeçen Nimet Buhan(1930)’da dep-rem aný ile ilgili ayný ifadeleri kulla-nýyor:

“Bir gürültüyle uyandýk ki ev silke-leniyor. Korktuk, ayaða kalktýk. Oanda babam ellerini kapýnýn iki yaný-na koyarak, bizim çýkmamýza engeloldu ve: “Kalkman kalkman, sakinolun, zelzele oluyor, yeline uðrarsý-nýz. Böyle sarsýldýkça düþersiniz, otu-run” dedi. Biz de oturduk ve sabahakadar da evden çýkmadýk.

Deprem telâþý ile o anda sadecedýþarý çýkmayý düþününler ise çocuk-larýný evde unutabiliyor. Dereçay Mahalle-si’nden Durmuþ Ýpekçi(1926) anlatýyor:

Gece babamýn sesiyle uyandým; “Mine,kalk deprem oluyor” diye anneme baðýrýyor-du. Salâvat getirerek kalktýlar. Annem bizi dekaldýrdý. Hemen bahçeye indik. Altý kardeþtik.En büyükleri bendim ve 13 yaþýnda idim. Enküçüðümüz Aliye(Sami Tüzemen’in eþi) ise be-þikte idi. Annem birden feryada baþladý; “Ký-zým, Aliyem evde, beþikte kaldý, ne olur kurta-rýn” diye baðýrýyordu. Babam hemen eve gire-rek kardeþimi de getirdi. Babam daha sonraevden yataklarý ve yorganlarý getirdi, serdi vebiz yattýk.

Sýdýka Erdem, deprem gecesinin sabahý,Pazaryeri’nin o karmaþýk halini anlatýyor:

“Nihayet acý zulüm sabahý ettik. Sabaholunca artýk yaralýlar ve cenazeler arabalarlaPazaryeri’ne getirilmeye baþlandý. Her taraftaaðlaþanlar, feryat edenler, çaresizlikten dövü-nenler vardý. Ortalýk yaralý ve cenazelerle dol-

du. Daha sonra Pazaryeri’ndeki cenazeler ara-balarla götürüldü. Þakþak Mezarlýðý’na ve di-ðer mezarlýklara gömülmüþler.

Turgut Özeke, anýlarýnda enkaz altýnda ka-lanlarý kurtarmak için gelen askerleri ve yara-lýlarýn durumlarýný anlatýyor:

“Yardým için askerler bile birkaç gün sonragelebildiler. Gelen askerler, yýkýlan evlerin al-týndan yaralý ve cesetleri çýkarýyorlardý. Yaralý-larý Tokat Devlet Hastanesine sevk ediyorlardý.Niksar da hastane yoktu sadece bir dispanservardý. Ancak o günlerin þartlarýna göre yapýlantedaviler yetersizdi. Fazla yarar gören olmadýve çoðu insanlar öldüler.”

Dereçay Mahallesi’nden Mehmet Cevahir-cioðlu(1927) ise Pazaryeri’nden ve diðer yer-lerden alýnan cenazelerin götürülüp yýkanma-larýný ve gömülmelerini anlatýyor:

Enkaz altýndan çýkarýlan yaralýlar Pazaryeri-ne getiriliyordu. Köprüden Müftülüðe kadaryaralý doluydu. Yaralýlar Pazaryeri’nde topla-nýrken, cenazeler Çöreðibüyük’ün üstündekiboþlukta(þimdiki Pancar Kooperatifinin olduðuyer) toplanýyor ve gasilhanede yýkanýyordu.Cenazeler orada toplandýðýndan Zeytindi-bi’nden itibaren aðýr bir koku vardý ve orayayaklaþmak imkânsýzdý. Ancak cenazeleri yýka-yanlar ve gömenler mecburen çalýþýyorlardý.Orada yýkandýktan sonra Þakþak Mezarlýðý’nagötürülerek tek tek deðil, topluca kireçlenerekgömülüyorlardý. En çok zayiat Karþýbað, Ha-negâh, Ýsmetpaþa, Cedit ve Bengiler’de oldu.Kaleiçi’nde, Ulucan’da, Melikgazi’de ve Dere-bað’da pek zayiat yoktu.

Cedit Mahallesi’nden Selâhattin Kalelioð-lu(1926)’da bu anlatýlanlarý onaylýyor ve Þak-

Gökçeli(Lâdik) 'de 1939 Depreminde Yýkýlan Bir Ev

Page 54: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

53

þak Mezarlýðý’nýn yerinin önce-den kendilerinin olduðunu söy-lüyor:

“Pancar dairesinden Ziraatdairesine kadar teneþirler sýra-landý, cenazeler orada yýkandý.Þakþak Mezarlýðý’nda da gömül-dü. Þakþak’ýn yeri bizim yani Ka-lelioðullarýnýn arazisi idi. Beledi-ye depremden dört beþ sene ön-ce orayý istimlâk ederek mezar-lýk yapmýþtý.”

Sabri Yücer, Þakþak arazisininönceden Kalelioðullarýnýn oldu-ðunu doðruluyor:

“Þak Þak arazisi daha önce-den Kalelilerin arazisi idi. Belediye, 1935 veya1936’da 25-30 dönümlük bu araziyi 60 Lirayaistimlâk etti, sonra da mezarlýk haline getirdi.Depremde birkaç yýllýk, yeni bir mezarlýktý.”

Deprem günü sabah olunca Belediye Baþ-kaný Hakký Taþdelen(Tahmiscioðlu), halkýn enönemli ihtiyaç maddelerinden olan ekmeðinüretimi için faaliyete geçer. Emekli Yazýn Öð-retmeni, deðerli Araþtýrmacý Hami Karslý, ailebüyüklerinden dinlediði bu olayý naklediyor:

“O dönemde Niksar Belediye Baþkaný olanHakký Taþdelen, deprem sabahý Niksar’ýn eþ-raflarýndan Ali Rýza Karslý’nýn Karþýbað’dakievine gider. Ali Rýza Karslý ve aile efradý dabahçede çadýr kurmuþlardýr ve neler yapabile-ceklerini tartýþmaktadýrlar. Reis Bey, Ali Efen-di’ye: “Tokat’taki un fabrikasýnýn sahibi seninyakýn arkadaþýn. Nasýl yaparsan yap, un teda-riki iþi sana düþüyor. Sen unu getirene kadarben de iki fýrýný tamir ettireceðim” der.

Ali Rýza Karslý derhal iki at arabasýný To-kat’a doðru yola çýkartýr ve Tokat’tan un getir-tir. Unlar gelene kadar fýrýnlarda tamir olmuþ-tur ve o günün gecesi halka sýcak ekmek veril-meye baþlanmýþtýr.”

Turgut Özeke, halkýn gýda sýkýntýsý çektiðiniifade ediyor:

Þehirde yiyecek sýkýntýsý baþlamýþtý. Çünkübütün yiyecekler enkaz altýnda kalmýþtý. Gün-düzleri erkekler enkaz altýndan bir þeyler çý-karmaya uðraþýyorlardý. Her bulunan yiyecekve giyecek aile arasýnda bayram havasý yara-týyordu. Komþular ise kim ne çýkarabildi diyebirbirlerine soruyorlardý. Bu arada Kýzýlay’dano günün þartlarýna göre yardým gelmeye baþ-

ladý. Yardým olarak Sarý-kýrmýzý renkli toz þe-ker, bir kaç kangal sucuk ve giyecek daðýttýk-larýný hatýrlýyorum.

Karþýbað Mahallesi’nden Sadâkat Özde-mir(1928), deprem de Ayvaz’a niçin ve nasýltaþýndýklarýný anlatýyor:

“O büyük depremde babam Nuri Sakarya,Geyran(Yazýcýk)’da öðretmendi. Orada enkazaltýnda kalmýþ, köylüler zorlukla kurtarmýþlar.Biz Karþýbað’daki evimizde oturuyorduk. Evi-miz yýkýldý. Evlerde su yok, ne yapalým. Ev oca-ðý, sandýðý sepeti býraktýk, su var diye Ayvaz’ataþýndýk. Ayvaz’da panayýr dükkânlarý vardý.Bu dükkânlarýn her birine bir komþu oturduk.Bayaðý aile vardý, aileler genellikle Karþý-bað’dandý. Ortalýk sakinleþince mahallemizedöndük ve evimizin bahçesine çadýr kurduk.”diyor ve devam ediyor:

“Karþýbað’da yardýmlar geldikçe fakirlere,yoksullara pastýrmalar, sucuklar, beyaz çarþýekmekleri vs. her þey veriyorlar ama bizim ba-bamýz öðretmen diye bize vermiyorlardý. Bizimgözümüz kalýyor, canýmýz gidiyordu o beyazçarþý ekmeklerini görünce. Onlar pastýrmalarýközlüyorlar, piþiriyorlar, mis gibi kokuyor, be-yaz çarþý ekmeðiyle yiyorlar, biz de ev ekmeði-ne talim ediyorduk.” diyerek, çocuk gözüylebu eþitsizliðe isyan ediyor.

Sabri Yücer, depremden sonra günlük ha-yatý anlatýrken önce çadýrlarýn yapýldýðýný söy-lüyor ve devam ediyor:

“Deprem gecesini dýþarýda geçirdikten son-ra büyüklerimiz tütün cereklerinden iskeletoluþturmuþ, cecim ve kilimleri de onlarýn üstü-ne örterek çadýr yapmýþlardý. O günden sonraailecek o çadýrlarda kalmaya baþladýk. Büyük

Hanegâh'ta Bir Deprem Çadýrý ve Aile Efradý (Düldül - Þimdiki Daniþment Gazi Lisesi'nin Olduðu Yer

939 depremi sonrasý)

Page 55: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

54

çadýrlarda önce toplu olarak yatýlýrken, za-manla çadýr içinde perdeler gerilerek odalaroluþturulmuþtu. 1942 depreminden sonra isehemen barakalar kurulmuþtu. “Zelzele Ustala-rý” dediðimiz ustalar bu barakalarý kýsa süredekuruyorlardý.

Evlere girmeye korkuyorduk. Çünkü günde10-15 belki de daha fazla deprem oluyordu.Akþamlarý bir araya gelinir, sohbetler edilir,topluca namazlar kýlýnýrdý. Taþlarla oluþturulanocaklarda ateþler yakýlýr, kazanlarda çorbalar,yemekler piþer, saclarda ekmek yapýlýrdý. Top-luca kalabalýk bir þekilde yemekler yenilirdi.

Cedit Mahallesi’nden Muazzez Lüleci(1933) ise çadýrý þöyle anlatýyor:

“Depremden sonra Kalelilerin Þavký Efen-di’nin bahçesine çadýrlar kuruldu. Tabii adý ça-dýr, herkes evinden yeni eski kilim çul ne bul-duysa getirdi, uzun bir çadýr kuruldu. Ýçine üçtane soba kuruldu. Çadýrda on sekiz yirmi kiþivardýk. Çünkü iki yatak uc uca seriliyor, orta-sýnda uzun yastýklardan oluyordu. Ýki yataktaikiþer üçer kiþi, toplam beþ altý kiþi ayný yastý-ða baþ koyuyordu.”

Tabii çadýrlardan sonra barakalar yapýlýyorama barakalarda da karýþýklýklar oluyordu. Yi-ne Cedit Mahallesi’nden Arife Lüleci, 1942depremindeki bir baraka hatýrasýný anlatýyor:

“Bir de yukarý evde fasýlalý iþ var. Þimdi her-kes oraya toplanmýþ. O barakaya. Bi de bi ýþýk-lar sönmüþ. Namazý kýlmýþ bu Feriha Haným,her zamanki yerine yatmýþ þöyle. Yattým amadiyi, kim olduðunu bilmiyom, hep iç içe yatýyo-lar. Bi de bahtým ki diyi birinin yüzünde sakalvar, benim ki deðil, yabancý. Anaa… Daha du-rurmusun, kaçtým oradan diyi.”

Kýlýçarslan Mahallesi’nden AliAgat(1930), evlerinin iþlevini veçadýrlarý anlatýyor:

“Depremden sonra bizim evmahallenin aþ evi oldu. Bizim evmüsait olduðu ve alt katta ocak-tan fýrýna tüm teþkilât olduðu içinmahallenin yemekleri hep bizimevde piþti. Bizim ekmek fýrýný hiçsönmüyor, sürekli ekmek yapýlýp,piþiriliyordu.

Evimizin önü ve özellikle yantarafý müsait olduðu için Eski Ce-zaevi’nin yerine büyük çadýrlarkuruldu. Erkeklerin çadýrý Halke-vi’nden tarafta, kadýnlarýn çadýrý

bizim evin tarafýndaydý. O zaman Müftü SaitHoca, Hükümet Erkâný’ný orada toplamýþtý.Mülkî amirler hep oradaki çadýrlarda kalýyor-lardý. Halkevi’nden Radyoyu getirmiþlerdi. Oradyo sürekli çalýyordu. Bizim orasý çadýr kentgibiydi.”

1942 depreminde Çilhane Mahallesi’ndeoturan Mustafa Alkan, çadýrlardaki gece soh-betlerini þöyle anlatýyor: “Mahalle büyükleri vedin bilginleri geceleri sohbetler yaparak halkýnmaneviyatýný taze tutarlardý. Bu sohbetlere bizçocuklar da katýlýrdýk. 1942 yýlý deprem gece-lerinde hoþ sohbetler sonucunda büyükler bizküçüklere çeþitli sorular sorarak bizleri sýnav-dan geçirirlerdi. Okuduklarý kitaplarýn çoðukahramanlýk destanlarýydý. Melik Gazi’nin ki-tabýný(Daniþmendname) Çilhane Camisininimamý olan Zinnuri Hoca, Battal Gazi’nin kita-býný(Battalname) mahallemizin bir büyüðüokur, halka anlatýrdý. Peygamberimizin hayatý-ný(Siyer-i Nebi) yine bir baþka din adamý anla-týrdý. Ayrýca Eba Müslim’in hayatýný konu alankitabý da yine bir baþka kimse okurdu.”

Yine 1942 depreminde Ayvazönü Mahalle-si’nde oturan Hatice Küpeli(1926) akþamlarýbarakalardaki yaþantýyla ilgili þunlarý söylüyor:

“Ýkinci zelzele birinciye göre daha hafifti.Akþamlarý kadýnlar bir barakada, erkekler birbarakada toplanýyor, millet iç içine, þaka þa-mata eksik olmuyordu. Kadýnlar kabak mabakpiþiriyorlar tepsiylen, erkeklerde onu çalýyor,götürüp saklýyor, þaka ediyorlardý. Ýnsanoðluarsýz oðlum. Ne kadar deprem de olsa insa-noðlunun neþesi eksik olmuyor.”

Taþra (Melikgazi) Mahallesi’nden Ayþe De-mirel(1913) zelzele ustalarýný anlatýyor:

Ýsmet Ýnönü Niksar'da

Page 56: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

55

“Saðdan soldan eli keser tutan, bi mýh ça-kan usta oldu, geldi, Niksar’a daðýldý. Bunlara“Zelzele Ustasý” diyorlardý. Bizim MustafaEfendi, onlara Otuz liraya mý ne -o zaman faz-la para yoktu ki- bizim yýkýlan evin yerini ka-bala verdi. Ustalar eyi kötü mýh çaktý, çatýyýçattý, bi kapý taktý, al sana ev. Bizi soktu içinegitti herif. Ýster üþü, ister don. Ýþte, bize bi evyaptý.”

1939 depreminde Hanegâh Mahallesi’ndeoturan Salih Özden(1926), o dönemde çok iyiustalarýnda olduðunu söylüyor ve baþlýyor an-latmaya:

“O zaman Hanegâh’ta, eski evde duruyo-ruz. Evimiz üç katlý. Depremde üst katlar otuzsantim kaymýþ. Bina eðri duruyor. Depremdensonra ustalar getirildi ama hiç biri düzeltmeyeyanaþmadý. En son Þýhlar Köyü’nden GeritliMustafa Usta geldi. Çok büyük ustaydý. Bizimbinanýn altýný boþalttý, eðretiye aldý. 24 amele,6 balyoz, 6’da araba urganý istedi. Evin duvar-larý kerpiç, çatýda kiremitler duruyor. Alt kattaiki yöne þakülü taktý. Bana da düdük verdi. Buþakül duvara deðince düdüðü çalarsýn dedi.Ve evi çektirmeye, balyozlatmaya baþladý vekýsa sürede eve hiç zarar vermeden evi düzelt-ti. O tarihlerde ve sonrasýnda da Belediye tek-nik iþlerde hep bilirkiþi niyetine ona danýþýrdý.”

1939 depreminde Cezaevindeki mahkûm-lar serbest býrakýlmýþlardý. Hatice Küpeli evle-rine giden bu mahkûmlarla ilgili hatýrasýnýþöyle naklediyor:

“Ýlk depremde ben enkaz altýnda kalmýþ-tým. Üzerime hatýl düþmüþ, üst kat, kiremitlikhep üstümde, ben hareket edemiyorum, sankidilim boðazýma akmýþ konuþamýyorum. Neysekardeþcuðazým geldi kurtardý beni. Annem:“Bizim ev yýkýldý, komþular Beðlerin Evace Ha-ným’ýn evinin büyük avlusunda toplanmýþlar,biz de oraya gidelim” dedi. Beni zorla yukarý-ya çýkarttý. Ben sýcaðý sýcaðýna bir þey hissetmi-yorum. O sýrada bahtýk ki köylüler bahçedenbahçeye geçerek gidiyorlar. Annem dedi ki:“Oðlum, siz nesiniz, kimsiniz?” Onlarda: “Ne-ne nene, biz cezaevindeydik. Mapisane üzeri-mize yýkýlýr diye mapisaneyi boþalttýlar, bizleride köylerimize gönderdiler. Köyümüze gidiyo-ruz” dediler. Annem de: “Þu kýzýmý sýrtýna ala-bilirmisin, yürüyemiyor” dedi. Neyse bir tane-si beni sýrtlandý, Beðlerin avlusuna býraktý veköyüne gitti.”

Depremde okul binalarý da hasar görmüþ-tü ve geçici olarak deðiþik yerlerde eðitim ve-rilmiþti. Mehmet Cevahircioðlu anlatýyor:

“Okullar bir aydan fazla kapalý kaldý. Dahasonra saðlam emanet barakalarda eðitim öð-retim tekrar baþladý. Biz 1,2,3 ve 4. sýnýflarýUlucan’da okumuþtuk. Beþinci sýnýfý Gaziah-met’te okurken deprem olunca Zekeriya Kefe-li’lerin evine taþýndýk ve beþinci sýnýfý oradaokuduk. Deðiþik yerlerde uygun ev ve binalar-da okullar devam etti.”

Kale surlarýnýn yýkýlýþýný Maduru Mahalle-si’nden Durmuþ Kara(1917) anlatýyor:

“Maduru’da derenin üzerinde, Kale’ninkarþý yamaçlarýnda eski bir evimiz vardý. Bizdeorman askerleri vardý. O gece onlarý biz davetetmiþtik. Yedik, içtik, yattýk. Alttan bir gürültüoldu, önce alttan yukarý, sonra saða sola sal-landý. Kale gümbür gümbür geliyordu. Surlarüzerimize doðru yýkýldý.”

Cedit Mahallesi’nden Prof. Dr. Baki Ca-nik’te kale surlarýnýn yýkýlýþý ile ilgili olarak:

“Kale surlarýnýn Maduru’ya doðru yýkýlýrkenbir evi önüne katýp, sürüklediðini çok iyi hatýr-lýyorum” diyor.

1939 depreminde Ulucan’daki söylentiyi veUlu Cami’nin büyük hasar gördüðünü NimetBuhan anlatýyor:

“Biz Ulucan’da okurken talebeler arasýndabir söylenti çýkmýþtý. Þube, surlar ve kale yýký-lacak, Maduru’ya uçacak, deprem olacak diye.Hakikaten on beþ gün sürmedi, surlar yýkýldý,Maduru’ya uçtu. Ben okulda bunlarý duyuncaevde anneme söylemiþtim, annem de: Allah’ýniþine karýþýlmaz, inanma onlara demiþti. SonraUlu Cami’nin minaresi o gece yýkýldý”

Hanegâh Mahallesi’nden Zeki Ahýs-ka(1926)’da Ulu Camii ile ilgili olarak anlatý-yor:

“Depremde Ulu Cami’de zarar görmüþ veibadete kapatýlmýþtý. Daha sonra seferberliktedepo olarak kullanýlmaya baþlandý. Harmanzamaný hasattan alýnan % 5-10 ürün buradadepolandý ve buradan ihtiyacý olan halka da-ðýtýldý.”

Dönemin Cumhurbaþkaný Ýsmet Ýnönü’de1939 ve 1942 depremlerinden sonra iki defaNiksar’a gelmiþti. Sabri Yücer, Ýsmet Ýnö-nü’nün geliþiyle ilgili þunlarý söylüyor:

Page 57: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

56

“Ýsmet Ýnönü Niksar’a iki defa geldi. Birin-cisi ’39 depreminden yaklaþýk bir ay sonra,ikincisinde ise ’42 depreminden hemen sonraidi. Ýkinci geliþinde, Çöreðibüyük’ün altýndaZiraat Dairesi’nin olduðu yerde yeni yapýlan attavlasý gezdirilmiþti.

O yýllarda Kuz Santral Caddesinde oturanYüksel Altuner(1936), Ýsmet Ýnönü ile ilgili son-radan öðrendiði bir anýyý naklediyor: “DevrinCumhurbaþkaný Ýsmet Ýnönü, depremden son-ra hasar gören deprem bölgelerini ziyaret etti.Bu arada Niksar’a da geldi. Niksar ileri gelen-leri karþýladýlar. Dayým Karslýoðlu Mustafa Öz-demir, o zaman sanýrým Halk Partisi ilçe baþka-ný.. Kasaba adýna dert ve dilekleri Cumhurbaþ-kanýna anlatmak üzere seçiliyor. Bu arada tem-bih de ediliyor; “Zor duyar. Yüksek sesle anlat”diye. Dayýmýn sesi gürdü. Birde yüksek seslekonuþ deyince iyice baðýrýyor… Þu yok, bu yokdiye baþlýyor anlatmaya… Bir süre dinlediktensonra Ýsmet Ýnönü; “Çok konuþuyorsun sen” di-yor. Dayýmý dýþarýya çýkarýyor. Dayým bu olay-dan sonra siyaseti falan býraktý. Bir anlamdaküstü. Bir süre sonra Demokrat Partiden Millet-vekili olunca, “Þu Allah’ýn iþine bak. O beniodadan çýkardý ama sonradan ikimizi aynýodada birleþtirdi.” derdi”

Orhan Bayrakçýoðlu, Ýsmet Ýnönü’nün Nik-sar’a geliþini çok iyi hatýrladýðýný söylüyor:

“Ýsmet Ýnönü depremden sonra bir haftabile olmadan, sýcaðý sýcaðýna Niksar’a geldi.Ýkindiden itibaren halk Çöreðibüyük’te toplan-maya baþlamýþtý. Ýnönü geldiðinde akþamýnalacakaranlýðý olmuþtu ve muazzam bir kala-balýk O’nu karþýladý. Bizim mahalle olduðuiçin bizde gitmiþtik. At tavlasýnýn önüne geldi,halký selamladý ve at tavlasýna girdi. Biz dýþa-rýdan seyrediyoruz. Ýçeride Niksarlýnýn dilekle-rini arz eden Karsloðun Hacý Mustafa Efendikýsa bir sürede dýþarý çýktý. Sonra Ramiz Hoca(Demir Aybak’ýn dedesi) içeri girerek Niksarlý-nýn dileklerini arz etti. Ben bir ara tavlanýn ar-kasýna dolaþtým. O sýra Ýnönü’de o tarafa gel-di. Bir de ne göreyim, ufak tefek bir adam. BenO’nu heybetli birisi olarak hayal ediyordum.”

Yüksel Altuner deprem tedirginliðinin yýl-larca devam ettiðini þöye anlatýyor:

“Yýllar sonra, Ýstanbul’da Sofular’da bir To-kat Yurdu açýlmýþtý. Bir gün Ýstanbul’da dep-rem oldu. Yurttaki bütün öðrenciler kendilerinisokaða dar attý. Etraftan pencereden sakin sa-kin bakanlar vardý. Tokatlý öðrencilerin bu ta-

bansýzlýðýna þaþýp kalmýþlardý. Tabii onlar buçocuklarýn çektiði acýyý çekmediler ki.

Çocukluðumda, sýk sýk olan bu depremler-den sonra “Kelime-i Þahadet” getirmek sankidepremin simgesi olmuþtur. Otururken, çalýþýr-ken ya da yemek yerken bir deprem olsa, Nik-sar insaný derhal “Kelime-i Þehadet” getirir…

Bir yandan; “Eþhedü en la ilahe illallah veeþhedü enne Muhammeden Resulalllah !” der,bir yandan da kendimizi kapalý alanlarýn dýþý-na atardýk…

Allah bir daha o günleri göstermesin.”

KAYNAKLAR ve KAYNAK KÝÞÝLER

Baki CANÝK; Niksar’ýn Jeolojisi, Deprem Tehli-kesi ve Tarihte Geçirdiði Depremler, Niksar DepremSemineri, Bildiriler, s.11-24, Ankara 1992

Selahattin HANÇER; Niksar Deprem Semineri,Bildiriler, s.5, Ankara 1992

Yüksel ALTUNER; Kasabamda 1942 Depremi,Yeþil Niksar Gazetesi, 4 Þubat 2009

Hami KARSLI; Niksar Tarihi Kronolojisi (1919 Yý-lýna Kadar), www.hamikarsli.com

Ersal YAVÝ; Tokat, s.135, Ýstanbul 1986

Kemal ERKMAN; Sismoloji(Sèismologie), Mete-oroloji, Sismoloji ve Mýknatýs Rasatlarý (1939 Ekim,Kasým, Aralýk), Ýstanbul Kandilli Rasathanesi, M. E.Basýmevi, Ýstanbul 1945

Ramazan DEMÝRTAÞ-Rüçhan YILMAZ; Türki-ye’nin Sismotektoniði

Orhan TATAR; Niksar ve Çevresinin Depremsel-liði

AnaBritannica, Deprem, cilt:7, sayfa:156, 1987Ýstanbul

www.erbaasivilsavunma.gov.tr

Turgut ÖZEKE (Hanegâh Mah.-1935); Baki CA-NÝK (Cedit-1936); Faik ELMALI (Ayvazönü- 1923);Ömer ÜSTÜN (Karþýbað- 1925); Sýdýka ERDEM (Çil-hane-1928); Orhan BAYRAKÇIOÐLU (Zeytindibi-1927); Sabri YÜCER (Maduru-1927); Nimet BU-HAN (Taþra-1930); Durmuþ ÝPEKÇÝ (Dereçay-1926);Mustafa ALKAN (Çilhane-1928); Hatice KÜPELÝ(Ayvazönü-1926); Mehmet CEVAHÝRCÝOÐLU (De-reçay-1927); Selahattin KALELÝOÐLU (Cedit-1926);Sadakat ÖZDEMÝR (Karþýbað-1928); Muazzez LÜ-LECÝ (Cedit-1933); Arife LÜLECÝ(Cedit-1936); AliAGAT (Kýlýçarslan-1930); Ayþe DEMÝREL (Taþra-1913); Salih ÖZDEN (Hanegâh-1926); Durmuþ KA-RA (Maduru- 1917); Zeki AHISKA (Hanegâh-1926);Hami KARSLI (Karþýbað-1941)

Page 58: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

57

Cýrcýr böcekleri ötmeye baþlayýncaÇekirgeler zýplayýncaTarlalar sararýnca Yani anýz basýncaBir göçmen kuþ misali Kanatlanýrsýn be Kuzum Her Aðustos baþýnda

Her yýl bu vakitler Hüzünler derdirirsin bize Bana gam keder döktürürsün

göz pýnarlarýmdan

Gitmen gerekiyor bilirimdeGün evvelinden hazýr beklerimde Yine de kabullenemem bir türlü Bir yýkým yapýyor bu vakitler bende

Son dakikaya kadar Ne sen bahsedersin gideceðinden Ne ben açarým lafý bu yönden Biliriz ki yýkýlýyoruz, üzülüyoruz,

çöküyoruzKýrýlýyor kollarýmýz yedi yerinden

Hýrçýn oluyorsun gitmeye yakýnSinirli oluyorsun Bir þeyler bahane ediyor aðlýyorsun

KAPATMAYIN AÇIK GÝTSÝNÝþte o son gün, o son dakika Gel de sen gibi aðlamaYinede ýsýrýp dudaklarýmý Hissettirmemek için sana kederimi gamýmýDerler ya içerime dökerek göz pýnarlarýmý Açarak bir þeyler düðümlenen boðazýmý Diyorum ki: Hani o en parlak yýldýz var yaHani senin olaný Her akþam gün battý mý?Hava birazcýk karardý mý?Yýldýzlar gökyüzüne serpilip parladý mý?O en parlak yýldýza bak O senin yýldýzýna Bende bakacaðým her akþam Kuzum Yani sende, bende ikimiz O yýldýzda buluþacaðýz

Hasret zor be Kuzum Bize göre deðil Hep yýldýzýmýza baktým bu gece Hasret bitecek diye Gözüm kan çanaðý, uykusuzum

Ahmet DÝVRÝKLÝOÐLU (TUFAN)

Bir güneþ doðdu Samsun'a,Batmayacak bir güneþti.Ýstiklali Türk yurduna,Atatürk armaðan etti.

On dokuz Mayýs'tý gülenTürk'ün tarihi kaderine.Anadolu'da þahlanan at,Kanatlanýr gökyüzüne.

Topyekün millet uyandý,Boyun eðmedi esarete.Anadolu ebedi vatandý,Bu kutlu asil millete.

Her on dokuz Mayýs'ta,Yürekler çarpar milletçe.Gençler yeni bir umuda,Koþacaklar hep birlikte.

Ebubekir TAHIROÐLU

19 MAYISDuramam burada koþarým san,Beni benden alýp bir el götürür.Hayâl etmek bile vuslattýr bana ,Ruhumu bedenden bir "gel"götürür.

Baharda bahçeler çiçek bezenir,Bütün sitemleri bir gül götürür.Yazdan sonra hazan mevsimi gelir,Kuru yapraklarý bir yel götürür.

Savrulmuþ göklere çil çil yýldýzlar,Beni o diyara bir çöl götürür.Külümü savurur deli rüzgârlar,Beni Ummanlara bir sel götürür.

Okyanus içinde ýssýz bir ada,Beni isyanlara bir dîl götürür.Koridorun sonunda sessiz bir oda,Bütün hülyalarým bir dil götürür.

Duran TURHAN

GÖTÜRÜR

Page 59: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

58

Niksar'ýmýz çok þanslý bir þehir. Vefa duygu-suyla sýrýlsýklam olmuþ güzel insanlara sahip.Büyük devletimizin vakarýný en güzel þekildetemsil eden, halký ile bütünleþmesini bilen,donanýmlý, sevecen ,Yunus gönüllü idarecileri-miz tarafýndan yönetiliyor. Bizler bunun farkýn-dayýz. Ýþte bunlar; Kaymakamýmýz Sayýn UðurTURAN , Garnizon Komutanýmýz Sayýn YarbayDuran YADÝGAR ve diðer güzel insanlardýr.

Ýstiþare için kaymakamýmýz Sayýn Uður TU-RAN' ýn makamýna giderek; durumu arz et-tik.Heyecanlandý, sevindi:

- Arkadaþlar bu programý Kaymakamlýðý-mýz üstlensin. Vefalý, üreten, örnek insanlaradevletimiz adýna bizler sahip çýkmalýyýz;

diyerek en güzel kadirþinaslýðý gösterdiler.Kendilerine þükranlarýmý arz ediyorum.

Þehirler de aynen insanlar gibi doðar, ge-liþir, serpilir, nefes alýr, nefes verirler. Onlarýnda, güzel kimlik kazanmasýna, özel ve güzelbir þekilde giydirilip donatýlmasýna ihtiyaçlarývardýr. Ýnsanlarýn mutlu ve müreffeh bir þekil-de hayatlarýný devam ettirmesine katkýda bu-lunmaya dinimiz "Sadaka-i Cariye" ismini ver-miþtir. Baþka bir ifade ile ölümsüzlük kapýsýnýaralamak ta diyebiliriz. Beden ayrýlýyor amahayat hâlâ ürettikleri ve yaptýklarý ile devamediyor. Ne mutlu ölümsüzlük iksirini içenlere.Ne mutlu bu diyarda güzel izler býrakaraksonsuzluk diyarýna göçenlere.

Bugün bu programla bir baþlangýç yap-mak, nice sayýsýz hayýr ehlini, hem yaþarkenhem de bu dünyadan ayrýlýþýnýn ardýndan dua-

larla, þükranlarla analým istedik. Yaþayanlarave sonraki nesillere "Vefa Borcu" kavramýnýdua ve teþekkür etme inceliðinin kapýlarýnýaralamayý düþündük.

Sayýsýz örneklerin içersinden iþte bir demetgönül adamý. Cemal ÖZDEMÝRCÝ, Hacý Musta-fa ÖZDEMÝR, Ahmet SOBACI, Osman YILDIZ,Bedri ÜSTÜN. Hepsini ebedi âleme uðurladýk;rahmetle anýyoruz. Dedeaða tarlasýna ilk kaz-mayý vuran, öncülük eden bu güzel insanlarýnher biri ayrý bir dünya, ayrý bir program yapý-lacak kadar hizmet eri. Hedefleri çok ilginç!Ýnsan yetiþtirmek, eðitim yuvasý kurmak. Nik-sar'a þekil verecek sanat çiçeklerinin açmasýnaöncülük etmek. Maksatlarýna ulaþýyorlar, "De-de Aða Tarlasý" gün geliyor rengârenk çiçekaçýyor, ürün veriyor. Binlerce genç, eðitimli,donanýmlý olarak ülkemizi güzel gelecekleretaþýmak için kanat çýrpýyor.

Her biri birer inanç abidesi olan bu kerva-na yenileri katýlýyor; farklý projeler üreterek.Þahin ASYA, Þakir ARSLAN, Ahmet YILDIZ,Mehmet IÞIK, Osman IÞIK, Yücel SEZGÝN, Ke-mal YETEROÐLU ve nice isimsiz hayýr ehli. Yi-ne eðitim yuvasý kurmak, yaþadýðýmýzmekânlarý imara çalýþtýðýmýz gibi, öbür âleminde gereklerini, bilincini, ilmini ve irfanýný vere-lim diye Ýmam-Hatip Lisesi yapmaya karar ve-riyorlar. Kurucu Müdürümüz rahmetli ÞahinASYA bir orkestra þefi gibi, dernek yönetim ku-rulunu, öðretmenleri, öðrencileri, velileri veNiksar'ýn duyarlý insanlarýný hayra yönlendiri-yor. Yaþadýðýmýz müddetçe kendilerini dua verahmetle anacaðýmýz güzel eserler býrakýyor-lar. Devlet millet iþbirliðinin en güzel örneðinisergileyerek Okul, Yurt ve Tatbikat Camiini ta-mamlayarak Niksar'ýmýza teslim ediyorlar.

NÝKSARA GÖNÜL VERENLER* A. Turan ERDOÐAN**

**Bu konuþma 29 Þubat 2008 tarihinde Niksar HalkEðitim Merkezi Salonunda yapýlan "Niksar'aGönül Verenler" anma programýnda yapýlmýþtýr.

** Eðitimci-Araþtýrmacý

BURAM BURAM ANADOLU KOKAN NÝKSARIMIZIN, VEFA DUYGUSUNU GÖNÜL DÜNYALARINDA YAÞAYAN ÖZEL ÝNSANLARI,

HEPÝNÝZE EN ÝÇTEN SAYGI VE ÞÜKRANLARIMI ARZEDÝYORUM.

Page 60: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

59

Hacý Mustafa ÖZDEMÝR birparlamenterdir. Siyasi kimliðininyanýnda sosyal boyutlu örnek birinsandýr. Bugünkü Hamidiye köp-rüsü onun siyasi gayretleriyle ya-pýlmýþtýr. Niksar'ýn yazlýk mesiresiolan, Çamiçi'ndeki Keten deresiYaylasý onun öncülüðünde kurul-muþtur. Çilhane Camiini satýnalarak diyanete baðýþlayan örnekinsan yine o dur.

Cemal ÖZDEMÝRCÝ ve arka-daþlarý da, Mustafa ÖZDEMÝR gibiher alanda Niksar'ýn sosyal, kül-türel, dini ve eðitim alanýna katký-da bulunmuþlar, Niksar 'la sevi-nip, Niksar'la üzülmüþlerdir. Nik-sar Ýmam-Hatip Lisesinde çalýþtý-ðým yýllarda bu gönül dostlarýnýnaþklarýna, gayret ve çalýþmaazimlerine, kendi aralarýndakinükteli sözlerine þahit olmaklakendimi daima bahtiyar hissedi-yorum. Cemal ÖZDEMÝRCÝ ile nu-rani bir çehrenin sergilendiði ak-sakallý, vakur duruþlu, tebessümlekarýþýk bir yüzün etrafýnda onurlu,çilekeþ bir Ahýska beyini, AhmetYILDIZ ve Binali ARSLAN' la birerproje mühendisi ve mimarý edasý-ný, Ahmet SOBACI ile de adaletterazisini tutan, hak çizgiden aslaþaþýlmamasý içen özel gayret sarfeden örnek bir insaný hatýrlýyo-rum. Bir sohbet esnasýnda BedriÜSTÜN 'ün muhasebe kayýtlarýnýçok saðlam tuttuðunu, onundaunutulmamasý gerektiði þeklindeuyarýldýðýmý hatýrlýyorum.

Cemal ÖZDEMÝRCÝ'nin hayýr-sever kiþiliðinin yanýnda sosyal birinsan olduðunu anlatmak içinonun bir fotoðrafýný sizlerle konuþturmak isti-yorum.1950'li yýllar. Cemal amca baþta, Nik-sar'da o gün için sahipsiz hasta bir genç ve he-men yanýnda onun yakýný. Bunlarý Niksar'danalýyor ve o günün þartlarýnda Ankara'ya teda-viye götürüyor.

Cemal ÖZDEMÝRCÝ köyünü de unutmadý.Oraya da öncülük ederek bir cami inþa ettirdi.

Caminin açýlýþ programýndaki sunumu benyapmýþtým. Cemal Amcanýn o günkü heyeca-nýný, sevincini, misafirlerini memnun edebil-mek için gösterdiði gayretleri hatýrlayarak bu-nu da sizlerle paylaþmak istedim.

Son söz olarak ebedi âleme göç edenlereRabbimden geniþ Rahmetler; hayatta olanlarasaðlýk sýhhat ve afiyetler diliyor,saygýlar sunu-yorum.

Cemal ÖZDEMÝR Ankara Ulus'ta köylüleriyle

Page 61: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

60

Niksar'da günlerce süren düðün gelenekle-rine günümüzde pek fazla rastlanýlmamakta-dýr. Sosyal, ekonomik ve kültürel yapýda mey-dana gelen deðiþimler yaþamýn her alanýndaolduðu gibi düðün geleneklerinde de önemlideðiþikliklere neden olmuþtur. Gençlerin kar-þýlýklý görüþme, beðenme ve isteklerine daya-nan evlilikleri giderek yaygýnlaþmýþ, bir haftakadar süren düðünler yerini bir kaç saatte ta-mamlanan törenlere býrakmýþtýr. Buna karþýngeleneksel Niksar düðünleri tamamen yok ol-muþ deðildir. Yöresel düðün gelenekleri kýrsalkesimler baþta olmak üzere kýsmen de olsageçerliliðini korumaktadýr. Böylece benliðimi-zin, duygularýmýzýn ve hoþ görümüzü kaynaðýolan gelenek ve göreneklerimiz kuþaktan ku-þaða aktarýlarak yaþatýlmaya çalýþýlmaktadýr.

Anadolu'nun her köþesinde olduðu gibiNiksar'da da yaþ ve akýl olgunluðuna eriþenkýz ve erkekler Türk toplumunun temelini teþ-kil eden aileyi oluþturacak bir yuva kurmak;ailesine, milletine ve devletine hizmet edecekhayýrlý evlatlar yetiþtirmek, bu suretle soylarýnýda devam ettirmek üzere kendilerine uygunbir eþ adayý ile evlenmek isterler. Evlenme ça-ðý kýzlarda 17 - 18 yaþýna basmalarý, erkekler-de askerliðini yapma, iþ güç sahibi olmalarýdurumunda gerçekleþir. Evlilik istekleri doðru-dan ebeveynlere deðil yakýnlarýna iletilir ya dakonuþmama, eve geç gelme gibi sembolik ta-výrlarla dile getirilir.

Düðünler genellikle iki aþamalý yapýlýr.Bunlara, "Perþembe" ve "Pazar" düðünleri de-nir. Kýz isteme söz kesme, niþan, nikâh kýyma

gibi törenlerin her biri baþlý baþýna bir olaydýr.Bu nedenle düðün baþlamadan önce düðünsahibi ile komþular ve akrabalar görev bölümüyaparlar. Böylece büyük bir yardýmlaþma vedayanýþma örneði verilir. "Düðün yapana Al-lah yardým eder" sözü gerçeklik kazanýr.

Kýz Ýsteme

Evlenme çaðýna gelen ve askerliðini yapýpiþ, güç sahibi olan erkek evlenme arzusunu kýzkardeþi, annesi ya da bir arkadaþý vasýtasýylababasýna duyurur. Evlenecek erkeðin gönlün-de biri yoksa hýsým, akrabaya haber edilerekaileye uygun bir kýz aranmaya baþlanýr. Gelinadayý olan kýz bulununca görücülüðe gidilir.Görücülükte her iki taraf genellikle birbirleri-nin çeþitli özelliklerini tetkik ederler. Kýz evinintemizliði, giyim, yemek piþirme, kýzla yakýnenbulunmak suretiyle ter ve aðýz kokusunun olupolmadýðý, hatta aday kýzýn hamama gittiði ha-ber alýnýrsa vücut tenasübünü de görmek içinkontrol yapýlýr. Kýz beðenilirse ailesinden iste-nilmeye gidilir.

Erkek tarafýndan anne, baba ve yakýn akra-balar kýzýn evine gider. Gelin adayý kahve ya-pýp misafirlere ikram ettikten sonra odadan çý-kar ve bir daha içeri girmez. Biraz sohbettensonra "Allah'ýn emri, peygamberin kavli" ile kýzistenir. Kýzýn ailesi "Allah yazdý ise olur" diyerekzaman ister. Bu arada damat adayý olan gençve ailesi araþtýrýlýr. Uygun görüldüðünde erkektarafýna ikinci ziyaretin beklenildiði duyurulur.Bu ziyarette kýz tarafý muvafakat cevaplarýnýverir. Daha sonra kýz babasýndan söz kesmekiçin bir gece tayini istenir.

Söz Kesme

Tayin edilen gece anne, baba, yakýn akra-balar, komþular, muhitin ileri gelen büyüklerive bir imamla birlikte kýz evine gidilir. Kýz evi-nin ileri gelenleri misafirleri güler yüzle karþý-lar. Biraz sohbetten sonra imam ya da bir bü-yük "bu gece yapýlan sebebi ziyaretimiz" diyesöze baþlar ve konuyu açar. Daha sonra duaedilir, þerbet içilir ve karþýlýklý istekler ailelerinvarlýklarýna göre konuþulur. Gelin adayý olankýzýn parmaðýna damat evinin almýþ olduðuyüzük takýlýr.

Niþan

Niþan gününün tespit edilmesiyle taraflarniþan þerbetine davetiye çýkarýr. Erkek tarafý

Kutluhan SAYGILI*

* Eðitimci-Yazar

GELENEKSELNÝKSAR

DÜÐÜNLERÝ

Page 62: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

61

þeker, þerbet v.s. hediyelerle birlikte kýz evinegönderir. Þerbet içme töreninde damat adayýbulunmaz. Törenden sonra erkek ve kýz evinegöz aydýn ziyareti baþlar.Gelin ve damat ada-yýnýn yüzükleri alýnýr. Kýz tarafý erkeðin, erkektarafý da kýzýn yüzüðünü alarak içerisine isimve tarih yazdýrýr. Önce niþan yüzüðü ve hedi-yelerle kýz evine gidilir. Burada kýz, niþan elbi-sesi ile validesinin elini öper ve erkeðin ismiyazýlý olan yüzük kýzýn parmaðýna takýlýr. Diðertakýlarda takýldýktan sonra kýz orada bulunanbüyüklerin ellerini öper.Kýz evi tarafýndan gönde-rilen yüzük ise erkekevinde, niþanlanan erke-ðe takýlýr.

Niþandan sonra er-kek tarafý kýz evine gelin-lik görmeye gider. Yakýnakrabalardan kýz evinegitmek isteyenler de buziyarette yer alýr. Çeþitlihediyeler götürülerekgeline verilir. Eðer niþan-lýk devresi uzar ve arayabayram girerse gelinebayramlýk gider. Kurbanbayramlarýnda kurbanlýkkoç götürülür. Kurbanlýkkoç bir gelin gibi süslenir,boyanýr, alnýna ayna ta-kýlýr, renkli kâðýtlar iliþtiri-lir.

DüðünCuma günü baþlayan

düðünler pazar gününekadar devam eder. Dü-ðüne baþlamadan birhafta evvel kýz evineaðýrlýk adý verilen eþya götürülür.( Aðýrlýk; ge-line giyecek eþyasý, anne - baba ve yakýn ak-rabaya hediyeler ile duruma göre yað, þeker,aþlýk, bulgur v.s. gibi yiyecek maddelerindenibarettir.) Aðýrlýðýn gitmesiyle beraber düðünhazýrlýklarý da baþlar. Düðün evi eþ dostun biraraya geldiði, yakýn ve uzak akrabanýn yýllarsonra hasret giderdiði, hal ve hatýrlarýn sorul-duðu bir toplantý yerine dönüþür. Düðünün ilkgününden itibaren kazanlar kaynatýlýp, ye-mekler piþirilir. Düðün merasimine gelen da-

vetlilerin yaný sýra kimsesiz ve gariplerde dü-ðün yemeklerinden nasiplenir.

Çeyiz: Kýz evine aðýrlýk gelmesiyle beraberkýz evinde de düðün telaþý baþlar. Gelinin ar-kadaþlarý birkaç gün önceden düðün evine ge-lerek oradan ayrýlmazlar. Bir taraftan eðlence-ler düzenlenirken diðer taraftan düðün hazýr-lýklarý yapýlýr. Bu hazýrlýklardan biride çeyizasýlmasýdýr. Öncelikle çeyizin asýlacaðý odatespit edilerek odanýn içerisine düzenli olarakipler gerilir. Gelinin bütün çeyizi bu iplerin

üzerine asýlýr. Böylecehazýrlanan çeyiz odasýdüðün boyunca davetli-lere sergilenir.

Cumartesi akþamý ký-na gecesi bittikten sonraçeyiz toplanýr. Kaynanave kaynataya elbisesin-den iç çamaþýrýna kadarbohça dizilir. Diðer akra-balar içinde çeyiz içeri-sinden hediye ayrýlýr.

Gelin Hamamý: Gelinhamamýnda kadýnlararasýnda eðlence yapýlýr.Tef çalýnýr, türküler söyle-nir ve gelin eðlendirilir.Gelini yýkayacak olantellaklarýn bir omzuna el-biselik bir omzuna havluörtülür. Hamamcýya dabir havlu verilir. Tellaklarönde, diðer kýzlar arkadaolmak üzere gelini arala-rýna alýr ve hamamýniçinde bulunan havuz et-rafýnda dönerler. Bu sýra-da ilahiler söylenir:

Al yeþil nalini hem ayaðýndaKýrmýzý gül açmýþ al yanaðýndaTazece açýlmýþ kuþluk çaðýndaAllahümme salli âlâ MuhammedDaha sonra gelinin saçý yýkanýr ve taranýr.

Tellahlar gelinin saçlarýný tarar iken kýzlardailahiler söyleyerek gelinin baþýndan aþaðýya sudökerler. Gelin hamamdan çýkarken arkadaþ-larý havlusunu tutar, gelini kurular ve giydirir.Hamamdan çýkanlara eve varýldýðýnda yemekverilir.

Page 63: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

62

Kýna Gecesi: Cumartesi günü erkek evin-den kýz evine kýna sinisi gider. Kýna sinisi er-kekler tarafýndan davul - zurna eþliðinde gö-türülür. Kýz evi sinileri taþýyan çocuklara bahþiþverir. Ayný günün akþamý kadýnlar geline kýnayakmak için kýz evine gider. Gelin türküler söy-leyerek odaya getirilir. Bu arada diðer kýzlardaellerinde mumlar ile kýna getirir.

Güyoðu da tepede bitlenir,Çürük odunu da yüklenir,Eve gelir yiðitlenir.Þen ola da babanýn evi þen olsun.Gidiyon da haberin olsun.Kýna yakýlacaðý zaman gelin avucunu aç-

mak için bahþiþ ister.Avucuna para konulduk-tan sonra kýna yakýlýr. Gelinin eli kýrmýzý duakile baðlanýr. Kýna orada bulunanlara daðýtýlýr.Gelin bahþiþ olarak konulan parayý saklar vedamadýn elbisesinin cebine koyar. Bu paranýnbereket getireceðine inanýlýr.

Güvey Çimdirme: Düðünlerde yapýlan tö-renlerden biriside güvey çimdirmedir. Damatyanýnda saðdýç ve arkadaþlarý olmak üzerehamama gider. Saðdýç, genellikle damadýn enyakýn arkadaþlarýndan birisi olur ve düðün bo-yunca damadýn yanýndan ayrýlmaz. Hamamamuhakkak çalgý ile gidilir. Evde hazýrlanmýþolan turþu, dolma v.s. gibi yiyeceklerde götü-rülür. Hamama girildiðinde bir taraftan damatyýkanýrken diðer taraftan eðlenceler yapýlýr. Bueðlenceler sýrasýnda damadýn ayakkabý ve el-biseleri arkadaþlarý tarafýndan saklanarak ge-ri vermek için bahþiþ alýnýr. Damadýn yýkanma-sýndan sonra hamamdan çýkýlýr.Eve dönüþ esnasýnda yol boyun-ca çalgý çalýnýp, oyunlar oyna-nýr.

Gelin Alma: Pazar günü sa-bahýn erken saatlerinden itiba-ren gelin alma hazýrlýklarý baþ-lar. Gelini taþýyacak olan at veyaylý büyük bir itina ile süslene-rek günün coþkusu baþka birdille ifade edilir. Gelin alma sa-ati geldiðinde davul ve zurna ilekýz evine doðru yola çýkýlýr. Kýzevi misafirleri güler yüzle karþý-lar. Bu arada gelinin arkadaþla-rý, sandýða oturmak ve gelininodasýnýn kapýsýný kilitleyerekdamat evinden bahþiþ ister. Ge-

linin akrabasý olan küçük bir çocukta gelini ta-þýyacak olan at ya da vasýtaya binerek bahþiþiçin bekler. Nihayet gelin anne ve babasýnýnelini öperek dualar ile evden çýkar. Bu sýradagelinin baþkalarýna görünmemesi için her ikitarafýna örtü gerilir. Gelin baba evinden çýkar-ken sandýðýn içine çivi ve evin çandusundan(duvar) sökülen sýva konulur. Bunlarýn konul-masý gelin yeni evine "mýh gibi çakýlsýn, sývagibi sývansýn" düþüncesinden kaynaklanmak-tadýr. Gelin alýndýktan sonra tekrar yola çýkýlýr.Dönüþ yolunda iken düðün alayýnýn yolunukesen gençlere bahþiþ verilir.

Damat evine gelindiðinde gelin yine dualarile arabadan indirilir. Gelinin üzerine çerez vebozuk para serpilir. Bunlar saçýdýr ve yeni ku-rulan aileye bereket getirmesi içindir.

Gelin eve girerken kötü huyu varsa korksunda çýksýn düþüncesi ile önünde küp kýrýlýr. Evdeilk gireceði odanýn kapýsýna ip gerilir. Gelinodaya girerken o ipi koparýr. El öpüp birazbekledikten sonra baþka bir odaya alýnýr. Kýz-lar geline tepsi ile yemek götürür, gelinde on-lara bahþiþ verir.

Gelinin kucaðýna bir erkek çocuðu verile-rek doðacak çocuðun erkek olmasý dilenir. Yi-ne ayný düþünce ile gelin ve damadýn yataðý-na bir erkek çocuðu yatýrýlarak çocuk yataktayuvarlanýr. Gelin bu çocuða da bahþiþ verir.

Gerdek: Gelin gerdek odasýnda beklerkendamat arkadaþlarýyla beraber camiye gider.Namazdan sonra tekbirler ve ilahiler ile da-mat eve getirilir.Hayýr dualarý okunur. Damat

Page 64: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

63

babasýnýn ve büyüklerin ellerini öperek odasý-na girer. Bu sýrada saðdýç ve arkadaþlarý da-madýn sýrtýný yumruklar.

Gerdek odasýna girildiðinde gelin ve damatbirbirine para atar. Gelinin yüzündeki duvaðýnaçýlmasý için damat, geline yüz görümlüðü ta-kar ve duvaðýný açar. Yatmadan önce abdestalýnýp, namaz kýlýnýr. Gerdek gecesi geliningörümcesi ya da eltisi tarafýndan kapý bekle-nir. Kapýyý dinleyip gelin ve damadýn konuþ-tuklarýndan bir - iki cümle duyarlarsa doðacak

çocuðun saðýr olmayacaðýna inanýlýr. Sabaholduðunda kýz evine göz aydýna gidilir. Kýz evide gelenlere bahþiþ ve hediyeler verir.

Düðünden sonra gelin kaynana ve kayna-taya yaþmak tutar. Bu kaynana ve kaynatayagösterilen saygýnýn bir ifadesidir. Yaþmaðýnbozulmasý ise kaynananýn geline bahþiþ ver-mesi ve yaþmaðýný bozmasýný istemesi ile ger-çekleþir. Düðünden bir hafta sonra gelinin an-ne ve babasýna el öpmeye gidilir. Daha sonrayakýnlar ve büyükler ziyaret edilir.

Bâkire ütopyalardan doðmuþtunuzYazýk ki ýþýltýlar söndüDünya dönmesine yine döndüLâkin ters tarafa!

Bütün iyiliklerin kalktýðý rafaNöbetçi ettiler sizi.Yürekler donduran arafa…

Ezansýz memleketin günahsýz kuþlarý,Nerde kaldý kalplerinizin çocuksu vuruþlarý?

Þehirler mi var girilmedikGözler mi var okunmadýk?

Suyun kadrini kýymetini bilmedikBerrak oluþlarla yunmadýkHenüz vaktiyken…

Güvercinler,Son türküsü çalýyorken mazininTüylerinizi serbest býrakýnUnutulmuþlar körfezininTam kýyýsýnda bir ateþ yakýnVe bu ateþin karanlýkta açtýðý yarýktanÇok yakýn geleceklere bakýn

GüvercinlerSiz kurban,Bu kahpe oyuna kurban olmadanKendinizi kurtarmaya bakýn…

Halim Alperen ÇITAK

GÜVERCÝNLER

Yapay þelale önü güvercinleriÞadýrvanlardaki hemcinslerinizAnlatýrlar mý size müezzinleri?

Bir seher vakti kanatlananGöz görebildiðince uzananO týlsýmlý ezandanBahsederler mi hiç?

Yapay diyarýn sahici güvercinleri,Sizi de mi donuklaþtýrdýKendini beðenmiþ sokak cinleri?

Aþksýz çýrpýnýþlarýn zehirli aðýndaSiz de mi kaybettiniz rüyalarýnýzýZamanelik bataðýnda?

Ezansýz memleketin günahsýz kuþlarý,Nerde kaldý kalplerinizin çocuksu vuruþlarý?

Ölüm kavþaðýnda paslý korkularRuhlarý geveler küçümseyerek.Siz de mi güvercinler, sizi de mi vurdular?Bir alaycý gecede, gülümseyerek!

Raylarýn iki dudaðý arasýndanAkþamýn idam kararý çýktý.Gözleriniz o akþam ufacýktýÜrkmüþ gibi infaz manzarasýndan

Daha kaç saat naþý defnedeceksiniz?Kör karanlýk istikballereKaç defa sünger çekeceksiniz?Üstü açýlmadýk hayallere?

Güvercinler… Siz kurban,Kurbiyet kurban,Sâfî geçmiþlerden getirdiðinizÝyi niyet kurban…

Page 65: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

64

Yazmacýlýk ülkemizde olduðu gibi To-kat'ýmýzda da bir halk sanatý olarak doðup ge-liþen ama bugün maalesef kaybolmaya yüztutmuþ deðerlerimizden birisidir. En güzelürünlerini 17. ve 19. yüzyýllar arasýnda Ýstan-bul yazmalarý adýyla vermiþtir.

Daha önceki dönemlerde Anadolu'da ken-dine iyi bir yer edinen yazmacýlýk Tokat ilindevalide sultanlara gelir olarak deðerlendirilen"has" içinde kendine farklý bir konum kazan-mýþtýr. 16.ve 17. yüzyýlda Tokat Yazmacýlýðý di-ðer þehirlerden ayrýlarak sanatýnda zirveyeoturmuþtur. Ayrýca yazmacýlýk; boyacýlýk, iplik-çilik, bezcilik gibi yan kollarýný da geliþtiren,ekonomik girdisini oluþturan bir sanat olmuþ-tur.

Seyahatname'sinde Tokat'a geniþ yer verenEvliya Çelebi, Tokat yazmacýlýðý konusundaþunlarý söylemektedir. "Beyaz pembe bezi, Di-yar-ý Lahor'da yapýlmaz. Güya altýn gibi mü-celladýr. Kalemkâr basma yüzü, münakkaþperdeler gayet memduh olur."

Yazma, kumaþ üzerine elle ya da kalýplarlabasýlarak desenlenen deðiþik ebat ve türdekikumaþlardýr. Yazma kalýplarý içi boþ ve içi doluolarak adlandýrýlan iki farklý teknikte ahþapoymacýlar tarafýndan hazýrlanan modeller ar-mut, ýhlamur ve dut aðacýna oyulurlar. Bu ka-lýplar içinde yöremize has Tokat beþlisi, Tokatüzümü, Tokat elmalýsý, Tokat kirazlýsý, yarým el-malýsý, kaynana yumruðu, asma yapraðý gibiisimlerle anýlan desenleri vardýr.

Çocukluðumuzda Horozlu Haný, Hacý Mu-saoðlu Haný, Beypazarý Haný, Gazioðlu Haný,Askerler Haný gibi yerlerde iþlevini sürdüren

yazmacýlýk son olarak Gazioðlu Hanýnýn dakapatýlmasýyla Sanayi Bölgesindeki YazmacýlarHanýnda birkaç ustanýn fedakârlýklarýyla yaþa-maya çalýþmaktadýr.

Gaziosmanpaþa Üniversitesi'nin deðerliöðretim üyelerinden Yard. Doç. Dr. KemalTÜRKER Hocamýz bu konuda ciddi bir araþtýr-ma yaparak alanýnda ilk kez Aðaç Baský ve To-kat Yazmalarý -Ýþ Bankasý Kültür Yayýnlarý An-kara 1996 adlý yayýnla Tokat yazmacýlýðýný ta-nýtmaya ve yaþatmaya çalýþan bir gayretiniçinde olmuþtu. Ayrýca üniversitede bu konudayoðun bir çaba sarfettiðini yakinen biliyorum.

2 Kasým 2008 tarihinde Tokat 26 HaziranAtatürk Kültür Sarayýnda düzenlenen "Geçmiþ-ten Geleceðe Tokat Yazmacýlýðý Paneli" ve di-ðer etkinliklerin içinde yer aldýðý bir müzikprogramý þahsýmý bir hayli etkileyince Gazios-manpaþa Üniversitemizin öðretim üyelerindenYard. Doç. Dr. Köksal PAPUÇÇU Beyle; o günsahnede TRT sanatçýsý Emine GÜRSEL Haný-mefendi ile birlikte sunduklarý "Ihlamur Aðacý-nýn Kalemkâr Nazlý Yüzü "adlý bestesi üzerinebir röportaj yapmayý düþünmüþtüm.

- Hocam kýsaca kendinizi tanýtýr mýsýn?

- Erzincan'da doðdum. Ýlk ve orta tahsilimide kendi memleketimde tamamladým. AtatürkÜniversitesi'nde Biyoloji eðitimi alarak dahasonra mastýr ve doktora yaptým. Halen Gazi-osmanpaþa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakülte-si Biyoloji Bölümünde Yard.Doç.Dr. olarak gö-rev yapýyorum.

- Sanatýmýzýn deðiþik dallarýna olan ilgileri-nizi biliyoruz. Bu sanat aþký sizde ne zaman,nasýl baþladý?

- Diyebilirim ki çocukluðumdan beri. Ýlko-kul üçüncü sýnýfta resim alanýnda yapmýþ oldu-ðum çalýþmalardan dolayý ilk ödülümü aldým.

Remzi ZENGÝN*

* Elk Müh-Þair-Yazar

IHLAMUR AÐACININKALEMKÂR NAZLI YÜZÜ

Page 66: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

65

Bu ödül beni bir hayli kamçýladý. Ortaokuldaresim sanatýna olan yakýnlýðým daha da arttý.Lise yýllarýnda tiyatroya karþý yatkýnlýðým arttý.Kendi gayretlerimle iyi bir tiyatro topluluðukurmayý baþardým. Bu arada müzik de ilgi al-nýmýn dýþýnda kalmadý. Lisede resim öðret-menlerimle birlikte oldukça beðenilen bir re-sim sergisine bazý eserlerim yer aldý. AtatürkÜniversitesi'nde de resim, müzik çalýþmalarýnadevam ettim. Ancak aðýrlýk bu yýllarda resmekaydý.

- Ýlk kiþisel serginizi ne zaman açtýnýz?

- Erzurum'da üniversite yýllarýnda iken Dev-let Güzel Sanatlar Galerisi'nde.

- Üniversiteden sonra da çalýþmalarýnýz de-vam eti mi?

Sanata hiç ara vermedim zira o benim endeðerli arkadaþýmdý. Hep onunla gezdimonunla yatýp kalktým. Öðretmen olarak Muþiline atadýlar ama bir müddet sonra malumu-nuz o yürekler daðlayan Erzincan Depremi ol-du. Bizi de Erzincan'a aldýlar. Burada da dep-remin acýlarýyla birlikte çalýþmalarýmý sürdür-düm. Erzincan'la ilgili hazýrlanan pek çok kül-tür yayýnýn hazýrlanmasýnda emeðim oldu.

- Erzincan deyince aklýmýza haliyle rahmet-li Recep YAZICIOÐLU geliyor. O deðerli insan-la Erzincan'da çalýþtýnýz. Onunla tanýþýklýðýnýzüzerine neler söylemek istersiniz?

- Erzincan'da iken Kültür Bakanlýðý adýnabir sergimiz açýldý. Tabi sergi ile yazýþmalar Va-li Beyin makamýndan geçiyor. Kendisi zatensanatla hemhal olan bir bürokrat. Beni de yaþ-lý baþlý biri olarak hayal ederek sergiye gelmiþama karþýsýnda adeta çocuk denebilecek birgenç ressamla da karþýlaþýnca hayret etmiþ.Tanýþtýk içinden geçirdiklerini bana da aktardý.Ondan sonra da sosyal alanda münasebetle-rimiz hiç kopmadý. Erzincan'da onun da deste-ðini alarak ilk kez altý yaþýndan altmýþ yaþýndainsanlarýn katýldýðý resim okulu açtým. Vali Re-cep YAZICIOÐLU'nun çocuklarý da bu okuladevam ettiler. Tabiî olarak ta onunla dost ol-duk. Daha sonraki yýllarda Tokat'a geldiðindemutlaka beni arardý. Allah rahmet eylesin.

- Çok yönlü sanatlarýnýz arasýnda bir de mi-zahi yönünüz, karikatüristliðiniz de var. Bu

alandaki çalýþmalarýnýz hakkýnda neler söyle-mek istersiniz?

- Erzincan'da Doðu Gazetesi'nde günlükkarikatür çizmeðe baþladým.1994 yýlýnda Tür-kiye Gazeteciler Cemiyeti'nce yýlýn karikatüris-ti seçildim. Bundan sonra Kültür Bakanlýðý'nýnözel koleksiyonlarý için de karikatür çizimlerimoldu.

- Bu arada sorayým, Vali Recep YAZICIOÐ-LU'nun da karikatürlerini çizdiniz mi, nasýl kar-þýlýyordu?

- Tanýdýðým Vali Recep YAZICIOÐLU eleþti-riye açýk oldukça medeni bir insandý. Zatenyaðcýlýktan hoþlanmaz, yalakalarý kolay kolayetrafýna yaklaþtýrmazdý. Benim kendisine aitçizimlerim karþýsýnda gülerdi. Bazen de "Ya öy-le mi yapmýþým?"diye kendi kendine söylenir-di.

- Tokat'a ne zaman geldiniz?

- 1995 yýlýnda gelerek GaziosmanpaþaÜniversitesi'ndeki görevime baþladým. Bilimselçalýþmalarýma devam ederken diðer yanda sa-nat çalýþmalarýmý da ihmal etmedim. Zatensanat her yerde devam eder, sürekliliðini ko-rur. Bana göre insan kolayca sanattan kopa-maz zaten. Biz de öyle olduk iþte.

- Herhangi bir enstrüman çalýyor musu-nuz?

- Gitar ve armonika çalýyorum ama en kýsazamanda ud çalmayý öðrenmeye çalýþacaðým.Zira Türk Sanat Müziðine karþý apayrý bir sev-gim var. Tabi buna baðlý olarak beste çalýþma-larým da var. Kýrka yakýn beste sahibiyim. Bun-lardan bir kýsmý enstrümantal diðeri sözlüeserler. Pop türünden de bazý eserlerim var.

Page 67: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

66

- Bu konu üzerinde biraz sonra tekrar soru-larým olacak ama sizin ebru sanatý ile de ilgilibazý çalýþmalarýnýz var.

- Evet 1999 yýlýnda Osmanlý'nýn Kuruluþu-nun 700.yýlý nedeniyle Ankara'da Cumhurbaþ-kaný Süleyman Demirel'inde onurlandýrdýðýTürk Dünyasýndan da deðerli sanatçýlarýn ka-týldýðý uluslar arasý bir sergiye davet edildim.Ebru ile naif resmi "Büyülü aðaç" tablosuyla ilkdefa bu sergide birleþtirildi. Ülkemizde 10 yýl-dýr bu akým Ankara'daki sergiden sonra baþla-dý ve devam ediyor. TRT'de bir belgeselde2001 yýlýnda bu tarz tablolarýmý kullandý.

- Yani bu ekolün kurucusu sizsiniz diyebilirmiyiz?

- Evet. Marblism adýný veriyoruz bu ekole.

- Þimdi asýl konumuza, Tokat yazmacýlýðý-nýn hüzünlü bir yansýmasý olan ýhlamur aðacý-na gelelim. Nasýl doðdu bu beste, kýsaca an-latabilir misiniz?

- On iki yýldýr Tokat'tayým. Yakýn zamanakadar bu þehri ülkemizde yazmacýlýðýn merke-zi olarak görüyordum. Ta ki geçen yýl yapýlanyazmacýlýkla ilgili panele deðin. Gittiðim heryerde Tokat yazmacýlýðýndan iftiharla bahsedi-

yordum. Hediye olarak da el baskýsý yazmaürünlerinden götürüyordum.

Tokat El Sanatlarý Yaþatma ve Koruma Der-neði'nce organize edilen bu panel öncesi da-vet edildiðim yerdeki çalýþmalar sýrasýnda To-kat yazmacýlýðý açýsýndan durumun vahameti-ni gördüm. Yazma ustalarýnýn serigrafiye kay-dýðýný dolayýsýyla el yazmacýlýðýnýn bittiðinigördüm. Elbette çok üzüldüm. Bunun için birþeyler yapabilme düþünceleri içinde kývran-dým. Konu ile ilgili uzman hocalarýmýzla görü-þüp ortaya verimli bir panel çýkmasý için katký-da bulundum. Panele baþta Valimiz Dr. RecaiAKYEL VE Belediye Baþkanýmýz Doç.Dr. AdnanÇÝÇEK olmak üzere diðer ilgililer katýlarak To-kat Yazmacýlýðýnýn yeniden canlandýrýlmasý yada korunmasý diyelim destek sözü verdiler.

Panelden birkaç gün önce Gazioðlu Haný-nýn yani eski yazmacýlarýn bulunduðu sokaðagittim. O bir zamanlar cývýl cývýl olan hanýn ök-süzlüðü beni o kadar duygulandýrdý ki dudak-larýmdan birkaç mýsra döküldü.

" Ihlamur aðacýnýn kalemkar nazlý yüzü

Sen gel dertlerimi sarmala, sar da bizi. "

Page 68: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

67

Aðaç ölüyor ama sanki yama-larda diriliyordu. Ancak bu gidiþlekalemler de çalýþmayacaktý artýk.Tarif edemeyeceðim bir ýzdýrapduydum. Oradan Belediye Parkýn-daki ýhlamur aðaçlarýna doðru yö-neldim. Akþam gurubuyla birliktekendimi apayrý bir dünyanýn için-de hissettim. Burada þarkýnýn söz-leri yavaþ yavaþ oluþmaya baþla-mýþtý bu duygular içinde eve dön-düðümde kalan kýsmýný da ta-mamlayarak ortaya beni ve sankiýhlamur aðaçlarýný teselli eden birþarký çýktý. Nihavent makamýndabestelediðim bu þarkýyý da ilk kezmalumunuz o gün panel sýrasýndasöylemeðe çalýþtýk. Eseri TRT 'yede gönderdim. Sanýrým TRT 4'debirkaç kez söylenmiþ.

- Bu konuda baþka çalýþma veprojeleriniz var mý?

- Tokat Yazmacýlýðý ile ilgili ola-rak Avrupa Birliði normlarýna göre2 proje hazýrladým. 2010 Ýstanbuliçin de hazýrladým ama henüz so-nuçlanmadý. Amacým bu sanatýzorluklar içinden kurtararak yeni-den yaþatabilmektir. 600 yýl buçok kýymetli sanatý savaþ, yokluk,kýtlýk içinde yürüten halkýmýz þim-di daha rahatlýðýn hakim olduðubu günde neden götüremiyor, sa-hip çýkamýyor anlayamýyorum. Þa-yet proje onaylanýrsa o ustalaramekan, maaþ ve yetiþtirecekleriçýraklara geniþ imkanlar saðlama-yý hedefliyorum.

- Hocam son düþüncelerinizialayým.

- Tokat'ý çok sevdiðim için, To-kat yazmacýlýðýnýn dinmeyen acýsý-na bir nebze olsun merhem olmakiçin bu konuda üzerime düþeniher zaman yapmaya hazýrým.

- Çok teþekkür ederim.

- Zahmet ettiniz ben de sizemüteþekkirim.

Page 69: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

68

Ýncelemeye baþladýðým bu deðerli eser,Türk Dil Kurumu tarafýndan 1. ve 2. cildi 1998de 3. ve 4. cildi ise 1999 da 4. baský olarakbasýlmýþ. Çeviren Besim Atalay.

Eserin 1. Cildi 530 Sahifeden ibaret. Ýçinde36 sahifelik ön sözde kitap hakkýnda BesimAtalay geniþ bilgi vermiþ.

Anladýðým kadarý ile Kaþgarlý Mahmud ese-re ve her bölüme besmele ile baþlamýþ. Eseriyazmak için Türk, Türkmen, Oðuz, Çiðil, Yað-ma ve Kýrgýz boylarýnýn dillerini ve yaþama þe-killerini görerek öðrenmiþ. Eskiden kullanýlmýþama eserin yazýldýðý yýllarda kullanýlmayankelimeleri kullanmayarak aranýlan kelimelerinkolay bulunmasýný saðlamýþ.

Kaþgarlý Mahmud eserini hikmet, Seci (ne-sir kafiyesi ), atalar sözü, þiir, recez (aruz ba-hislerinden biri ) ve nesir gibi þeylerle süsledi-ðini, hece harflerini sýrasýnca tertip ettiðinisöylüyor. Türk alfabelerinde 18 harf olduðunubelirtiyor. Ayrýca yazýlýþta yeri olmayan söyle-niþte gerekli bulunan ( Kökten sayýlmayan ) 7harfin seslerinin olduðunu ( p, c, z, þ, j, f, ð,k,ng ) belirtiyor.

Ýsimlerin yapýlarýný tanýtýp kelimelerin kuru-luþta 2 harften 7 harfe kadar çýkabileceðiniaçýklýyor, mastarlar hakkýnda bilgi veriyor.

Kaþgarlý Mahmud Türklerin yirmi boy oldu-ðunu Nuh Peygamberin oðlu Yafes'in Türkisimli oðluna kadar uzandýðýný belirtip birdeþemalarýný ortaya koymuþ. Diyelek deðiþikliði-ni de örneklerle belirtmiþ.

Eser Kaþgarlý Mahmud'un ifadesine göresekiz bölüme ayrýlmýþ. 1. Hemze Kitabý 2. Sa-lim Kitabý 3. Muzaaf Kitabý 4. Misal Kitabý 5.Üçlüler Kitabý 6. Dörtlüler kitabý 7. Güne Kita-

bý 8. Ýki Hareketsiz Harfin Birleþmesi Kitabý.Her bölümde önce isimlere sonra fiillere yerverilmiþ.

Tüm kelimelerin önce Osmanlýcasý sonraTürkçesi ve peþinden açýklamasý yazýlmýþ.

1. HEMZE KÝTABI: Bu bölümde baþ tara-fýnda hemze bulunan isimler, iki harfli isimlerve genizlemesi ( Günnelisi ), üç harfliler vedört harflilerin ayrýmý belgelerle gösterilmiþ.Kural dýþý kelimelerde yer verilmiþ. Mücerretve Ziyadeli ayrýmlar örneklendirilmiþ. Dip not-larla beslendirilmiþ.

2. SALÝM ÝSÝMLER KÝTABI: Bu kitap salimfiillerden oluþmuþ.

Salim Ýsimler bölümünde salimden iki, üç,dört, beþ, altý ve yedi harflilerin ayrýmlarý an-latýlarak örneklendirilmiþ.

Burhan KURDDAN*

* Eðitimci - Yazar

KAÞGARLI MAHMUD VEDÝVANÜ LÜGAT- ÝÝT TÜRK

Page 70: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

69

Ýkinci cilt Salimden FiillerKitabý ile baþlamýþtýr.

Bu bölümde iki harflilerinayrýmýndan sonra ''Kural veÇekmelerle Sýfatlarýn Beyanýve Kurallarýn Yürüyüþü'' bölü-mü yer almakta. Sýfatlarýn ya-pýsý üzerinde durulmuþ. Üç,dört ve beþ harflilerin ayrýmla-rý örneklendirilmiþ.

3. MUZAAF KÝTABI: Birimcibölümde Önce muzaaf ( kat-merlenmiþ ) isimler iki, üç,dört ve beþ harflilerin ayrýmýve ayrýmýn gunnelisi ( geniz-den söyleneni ) üzerinde du-rulmuþ. Ýkinci bölüm ise mu-zaaf olan fiillere ait. Bu bö-lümde de iki, üç ve dört harflifiillerin üzerinde durulmuþ.

4. MÝSAL KÝTABI: Baþý illetli (vav lý veya ye li)adlar kitabý Birinci bölümde iki, üç, dört, beþve altý harflilerin ayrýmlarý örneklerle anlatýl-mýþ. Ýkinci bölümde iþe baþýnda illet harfi bu-lunan fiillerden iki, üç, dört, beþ ve altý harfli-lerin ayrýmlarý üzerinde bulunulmuþtur.

5. ÜÇLÜLER KÝTABI: Bu bölümde isimdeniki harflilerin iki türlü yazýlabildiði böylece üçharfli olabileceði örneklendirilmiþtir. BesimAtalay tarafýndan dip notlarla belirtilmiþtir. Ya-lýn isim sözcüklerden sonra ilaveli sözcükleranlatýlmýþ illetli sözcükler örneklendirilmiþtir.Bu bölümdeki fiiller kýsmýnda ise iki, üç, dört,beþ ve altýlýlarýn ayrýmlarý üzerinde durulmuþ.

6. DÖRTLÜLER KÝTABI: Ýki harfli isimlerdenyapýlmýþ Dörtlüler kitabýndan önce isimlerinsonradan fiillerin ayrýmlarýna örneklerle yerverilmiþtir.

7. GUNNE KÝTABI: Kendisinde Geniz Sesle-ri Bulunanlarý Kitabý.

Ýlk Önce iki, üç, dört, beþ ve altý isimlerinayrýmýna yer verilmiþ. Gunnenin c ve ng sesle-ri ile olacaðý belirtilmiþ ve örneklendirilmiþ.Ýkinci bölümde ise Gunneli fiillerden bahsedil-miþ üç, dört ve beþ harflilerin ayrýmlarý üzerin-de örneklerle durulmuþ.

8. ÝKÝ HAREKESÝZ (SAKÝN) HARFÝN BÝRLEÞ-TÝRÝLMESÝ KÝTABI: Bu bölümde önce isimleresonra fiillere yer verilmiþtir. Türkmenler hak-

kýnda da geniþ bilgi verilmiþ ve ayrýmlar ör-neklendirilip dip notlarla zenginleþtirilmiþtir.

Bu kitabýn bitiminde Kaþgarlý Mahmud'unifadelerini Besim Atalay söyle aktarýyor.

'' Hüseyin oðlu Mahmud der ki: Kitaba 464senesinin Cemaziyel evvel baþlarýnda ( gurre-sinde) baþlandý ve 4 kere yazýldýktan ve dü-zenlendikten sonra 466 senesinin Cemaziyelâhirinin 12 ncigünü bitmiþtir.

Güç, kudret Ulu ve Büyük tanrý iledir;O bi-ze yeter;O ne güzel vekildir."

Elimdeki eserin dördüncü cildi Divanü Lü-gat-it Türk dizini ''endeks'' olarak hazýrlanmýþBu ciltte önce sahife karþýlaþma çizelgesi Yaz-ma- Basma- Çevirme olarak yer almýþ sonradüzeltmelere yer verilmiþ daha sonra harf sý-rasýna göre özel adlara yer verilmiþ. Kýsaltma-larda eserler, diller ve diyelekler açýklanmýþ.Dizin düzeltme çizgisi ve içindekilerle birliktecilt tamamlanmýþ.

Eser 1.Cilt. 530 Sahife, 2 Cilt 366 Sahife,3. Cilt 452 Sahife, 4. Cilt 885 Sahife olaraktoplam 2233 Sahifeden ibarettir.

Eserin bu þekilde ortaya çýkartýlmasýndaçok büyük emekler harcayan Merhum BesimAtalay'a teþekkür etmek, Türk dünyasýnýn veözellikle bu iþe gönül verenlerin bir vefa borcuolsa gerek.

Page 71: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

70

Dergimizin geçen sayýsýnda Ýlk TMMM Mil-letvekili ve Tokat Eski Belediye BaþkanlarýndanÞeyh Þükrü KESKÝN ve ailesinden bahsetmiþtik.Aile ile ilgili yazýnýn devam edeceðini belirtmiþ-tik. Bu sayýmýzda da onun kýzlarýndan Musav-ver Hanýmla evlenen, uzun yýllar esaret altýndayaþayan Mehmet EROÐUL ve kýzý ÞenayACAR'IN hayatlarýný konu edineceðiz.

Mehmet Necati EROÐUL resmi kayýtlaragöre 1897 yýlýnda Sivas'ta doðdu. Babasý ÖmerBey,annesi Sýdýða Haným olup üçü kýz üçü er-kek altý kardeþtirler.Ýlk öðrenimini Sivas'ta ta-mamlayan EROÐUL,ailesinin çok arzu ettiði birsubay okulu olan Sivas Askeri Ýdadi'sini kazan-mýþtýr.Ancak Türk Milletinin artýk vazgeçilmezbir parçasý olan savaþ yýllarý yeniden baþlamýþ-týr.Bir akþam eve gelmeyince ailesi merak ede-rek annesi okulun yolunu tutar.Lakin oðlunubir türlü göremez.Arkadaþlarýna sorar.Onlarda bazý rütbeli subaylarýn derste sýnýflarý tek tekdolaþarak biraz cüsseli görünen öðrencilerialýp götürdüklerini, bunlarýn içinde MehmetNecati'nin de olduðunu söylerler.Ana yüreðidayanamaz caný sýkýlýr bir yanda vatan biryanda býyýklarý henüz terlemiþ henüz on yediyaþýnda bir evlat.

Ertesi günü anne Ayþe Sýdýka Haným çarþa-fýný giyer tuttuðu bir faytonla kýþlaya gelir. Oð-lunu görmeden buradan bir yere ayrýlmayaca-ðýný belirtince nöbetçi subaylar Paþaya durumuanlatmak zorunda kalýrlar. Rica minnet Meh-met Necati'sine ulaþmayý baþarýr.

-Oðlum henüz on yedisinde daha küçükdeðil mi? diye dil döker.

Ama vatandýr, en büyük anadýr. Bir þey söy-leyemez, suskun kalýr. Paþa Sýdýka Haným'ý tes-kin edip nasihat ederken gözyaþlarýný sakla-maya çalýþýr ama nafile. Yüreði yanýk anneninelinden öper oðlunun diðer vatan evlatlarýylabirlikte sað selim memlekete dönmesi için du-alarýný esirgememesini rica eder.

M.Necati yedek subay olarak Kafkasya cep-hesine gönderilir. Her tarafta olduðu gibi ate-þin içinde yokluk, soðuk ve bir türlü önleneme-yen tifüs salgýný vardýr. Ama iman ve akýl gücüile bunlarýn pek çoðunu yenmeyi baþarýrlar.

O günleri þöyle anlatýr Mehmet Necati:Ayaklarýmýzda ayakkabý olmadýðý için köy-

lülerin verdiði keçi derilerini ayaklarýmýza ge-çirdik. Fakat deriler tabaklanmadýðý için bir kaçsaat sonra parçalanýp gidiyordu. Açtýk... Ancakkarýn altýndan kazýp çýkardýðýmýz kök ve otlarýyerdik. Geceleri kar fýrtýnasýndan korunmakiçin kardan tüneller kazýp içine kaputumuzuserip yatar, sabahý beklerdik. Gündüzleri so-

Hasan AKAR*

* * Araþtýrmacý-Yazar

ÝÝ LLKK TTBBMMMM MMÝÝLLLLEETTVVEEKKÝÝLLLLEERRÝÝNNDDEENN TTOOKKAATTBBEELLEEDDÝÝYYEE RREEÝÝSS ÝÝ RRUUFFAAÝÝ ÞÞEEYYHHÝÝ ÞÞÜÜKKRRÜÜ KKEESSKKÝÝNN

VVEE AAÝÝLLEESSÝÝ ÜÜZZEERRÝÝNNEE BBAAZZIIDDEEÐÐEERRLLEENNDDÝÝRRMMEELLEERR

-II II -"K ýz ý Musavver Haným (EROÐUL) , damadý Mehmet Necat i EROÐUL ve

torunu Þenay ACAR"

13. sayýdan devam

Page 72: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

71

ðuk, açlýk baþýmýzýn etrafýnda výzýldayan kur-þun sesleri, top atýþlarý ve düþmanla göðüsgöðse boðuþurduk.

Bir gün yanýmda çok sevdiðim bir arkada-þým "Nihansýn dideden ey mest-i nazým,banasensiz cihanda ne lazým" þarkýsýný mýrýldanýrkenbirden bire sesinin kesildiðini fark edip baktý-ðýmda bir hýrýltý ile baþýnýn düþtüðünü gör-düm.Hemen koþarak baþýný kaldýrdým."Necatisu..Necati su..." diye inliyordu.Matarama sarýl-dým ama geç kalmýþtým baþý kucaðýma düþtü."

Ýþte savaþ, esaret sonrasý ülkesine döndük-ten sonrada bu þarký ne zaman çalýnsa Meh-met Necati bu arkadaþýný ve yüreðinin derinli-

ðinde saklanan o aný hatýrlayarakgöz yaþý döktü.

Türk'ün ne savaþý bitti ne cephesi.Kaderiydi sanki bu milletin savaþtansavaþa koþmasý, cepheden cepheyisormasý. Ýþte Mehmet Necati de bufýrtýnanýn içinde bir o cephe bir bucephe savruldu durdu. Sýra Suriye veFilistin cephesine gelmiþti. Ýslami-yet'in doðduðu topraklarý bir türlükoruyamayan, Türk'ün asalet ileayakta durmaya çalýþan ancak efen-dilerine de sýrt çevirmekten geri kal-mayarak Ýngilizlerle, Fransýzlara, Ýtal-yanlarla iþbirliði yapmaktan kaçýn-mayan Araplarýn durumu baþka birhalde idi. Gelirlerinin bir kýsmýný bu-

ralara gönderen Osmanlý'ya bedeli zor ödenirçok aðýr bir tutum içine girmiþlerdi. Türkülerdeyer alan "Giden gelmiyor acep nedendir" mýs-ralarý buralarda baþka bir anlam kazanýyordu.Türk'ün, Müslüman kardeþim diye can attýðý,baðrýna basacaðý zannettiði Araplarýn pek ço-ðu evinde zor bela aðýrlamaya çalýþtýðý askerinbir çift potinine göz dikmiþti.

Oysa biz ne yapmýþtýk onlara Osmanlý Ým-paratorluðu'nun gelirlerinin bir kýsmýný burala-ra aktarmýþ, bayýndýr alanýnda Hicaz Demiryo-lu baþta olmak üzere pek çok yatýrým götür-müþtük. Peygamber Efendimizin doðduðu top-raklarý savunmaktan aciz bu insanlar için asýr-

Mýsýr'da esaret günleri

Mýsýr'da Ýngiliz esir kampý

Page 73: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

72

larca oralarda ordu beslemiþ, Araplarýn da gü-venliðini saðlamýþtýk. Ama Þerif Hüseyin(1854-1916) ve onun gibiler öyle düþünme-miþti. Biz bir yanda Ýngilizlerle uðraþýrken diðeryanda Þerif Hüseyin'in oðullarý komutasýndakiisyan eden ordularla da mücadele etmek zo-runda kalmýþtýk.

Tabi onlarýn ettikleri bununla da kalmadý.Þerif Hüseyin'in oðlu Abdullah'tan olan torunuHüseyin, büyük bir ihanetlik içerisinde Filistintopraklarýna Yahudilerin yerleþmesine imkantanýyarak bugünkü Ýsrail Devletinin kurulmasý-na öncülük etti. Ýþte bu günde maalesef ettik-lerini çekiyor, ektiklerini biçiyorlar ama anlaya-na. Olan Ýslam dünyasýna oluyor.

Artýk diðer arkadaþlarýyla birlikte tren va-gonlarýna bir yük gibi istiflenerek kýzgýn Arabis-tan çöllerinin ucu bucaðý belirsiz cephelerinegönderildiler. Bütün zor þartlara raðmen sýcakve çöl fýrtýnalarýnýn içinde Filistinlilerle iþbirliðiyapan Ýngilizlere kutsal topraklarý býrakmamakiçin mücadele verdiler. Ama öyle bir an geldi kiMehmet Necati'nin diþleri Müslüman kardeþibir Filistinli tarafýndan iþkence ile söküldü. Hat-ta öldürülecekken imdadýna yetiþen bir Ýngiliztarafýndan zorla kurtarýldý. Filistinlinin nedensekini bir türlü bitmemiþti.

-"Býrak þu Türko'yu öldüreyim, geberteyim!"diye bas bas baðýrmýþtý.

Sonrasý daha hazin bir gurup arkadaþýylaesir düþen Mehmet Necati Mýsýr'a esir kampýnagönderildiler. Çölün ortasýnda dikenli tellerleçevrili bir esaret kampý. Türk askerleri Ýngilizle-re karþý Türk subayýnýn þanýný küçültmemek içinorada da tertemiz giyinmeye ölçülü hareket et-meye özen gösteriyor. Kampta Ýngilizceleriniilerletip onlara da ud çalmayý öðretiyorlar.

30 Ekim 1918 Mondros Ateþkes Antlaþmasýimzalanýncaya kadar burada vatan hasreti ileyaþayan subaylarýmýz antlaþmadan sonra diðeresirlerle birlikte büyük bir gemiye bindirilerekÝstanbul'a getirilerek Sarayburnu'nda serbestbýrakýlmýþ.

Ýstanbul'da iþgal kuvvetlerinin her taraftarahatça gururla dolaþtýðýný gören Mehmet Ne-cati bu manzara karþýsýnda tahammül edemezkendi kendini sorgular.

"Benim için en acý günler düþman askerleri-nin Ýstanbul'daki bu durumu oldu.Biz ne içinçarpýþtýk sonuç ne oldu.Yanlýþlýk mý yaptýk,ek-

sikliðimiz ne idi.Türk milleti olarak bu bizim ka-derimiz mi idi.?"

Ýstanbul'da Gülhane Parký civarýnda arka-daþlarýyla birlikte dolaþýrken Ýþgal kuvvetlerininaskerlerinin sözlü sataþmalarýna maruz kalýr.Üzerinde esir kampýnda diktirdiði haki bir elbi-sede vardýr."Varak varak üstündeki elbiseyebak, kurbaða renginde" deyince üzerlerine yü-rümeye kalkýþýr ama arkadaþlarý tutarlar. Senne yapýyorsun onlarla asýl savaþýmýz sonra baþ-layacak diyerek ikna ederler.

Artýk karar vermiþtir. Ankara'ya geçerek Ýs-tiklal Savaþýna katýlacaktýr. Sakarya SavaþýndaBursa'ya yak emrini götüren bir subayý yakala-yarak Bursa'nýn kötü bir felakete düþmesini ön-ler. Kendisine de Atatürk tarafýndan bir takdir-name verilir. Ýstiklal Madalyasý ile de taltif edi-lir.

Ýstiklal Savaþý Batý Cephesinde devam eder-ken Rum ve yerli eþkýyalarýn, isyancýlarýn faali-yetlerini yok etmek için Tokat'a gönderilir. Top-

Eþi Musavver Haným ile

Page 74: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

73

çam Daðlarýnda yaptýklarý mücadele ile bölge-yi bu tehlikeden temizlerler.

Tokat'ta onun kaderi farlý bir þekle dönüþür.Annesinin beðendiði Þeyh Þükrü Efendi'nin kýzýMusavver Hanýmla görücü usulüyle evlenir.(Tokat-01.07.1907- 23.10.1981)Bu kez görevyolu Doðu'da Ýngilizlerin kýþkýrtmasýyla çýkanDersim Ýsyanýnýn bastýrmak üzere Tunceli'ye çý-kar. Çocuklarýndan Mustafa Nevzat (1927 ) veAhmet Doðan(1929-1994) burada dünyayagelir. Diðer çocuklarý Ömer ARSLAN(1932),Þe-nay(1942),Murat (1944-2007)

Ýsyanýn bastýrýlmasýndan sonra Mehmet Ne-cati Kýrklareli'ne tayin edilir.17-20 Aðustos1937 tarihleri arasýnda yapýlan Trakya Manev-ralarýnda gösterdiði üstün baþarýlardan dolayýTrakya Manevralarý Madalyasý ile ödüllendirilir.Özellikle Türk ordusunun elbiselerinin yabancýaskerler in karþýsýnda düzenli ve temiz gözük-mesi için ceviz kabuðunun kaynatýldýðý kazan-larda kaynatýlan elbiseler pýrýl pýrýl olunca her-kesin dikkatini çeker.

Bu arada Birinci Dünya Savaþýna katýlma-sýndan dolayý eksik kalan öðrenimini Ýstan-bul'da 1935-1936 yýllarý arasýnda Harp Okulu-na çaðrýlarak tamamlar.

1952 yýlýnda çok sevdiði askerlikten emekliolarak Tokat'a yerleþir. Hayatýnýn büyük bir bö-lümünü kayýnpederinden kalma MalkayasýBaðlarýndaki bað evinde geçirir. Kýzý Þenay Ha-ným o günler ait hatýralarý arasýna bize þununakletti.

Babam çok dürüst ve vatansever bir insan-dý. Üç ayda bir Ziraat Bankasýna emekli aylýðý-

ný almaya gitmek için fayton çaðýrýrdý. Biz deyanýnda bazen giderdik. Gelince hepimiz yaný-na çaðýrýr.

Çocuklar bu parayý bu fakir milletten hiçbirþey yapmadan almak benim çok zoruma gidi-yor.Bu devlet,bu millet büyük bir savaþtan çýk-tý.Hala kendisini toparlayamadý.Onun için siz-ler de bu paralarý düþünerek harcayýn.,ülkeni-zi,insanlarýmýzý sevin,dürüst olun."der ve aðlar-dý

Bu deðerli, hayatý vataný için esir kampla-rýnda, cephelerde geçmiþ insan 26.10.1965 yý-lýnda hayata gözlerini kapatýr. Cenazesi kala-balýk bir toplulukla Þeyh-i Þirvani Kabristanlýðý-na defnedilir.

Þeyh Þükrü KESKÝN'in torunu ve MehmetNecati EROÐUL' UN kýzý Þenay Hanýma gelin-ce:1942 yýlýnda Adana'da doðdu. Ýlkokula To-kat Gazi Osman Paþa Ýlkokulu'nda baþladý.Öðretmeni Saime Hanýmdýr. Ortaokula GOPLisesinde baþladý ayný okulda lise 2.sýnýfta ikenbabasýnýn tayini sebebiyle Ýstanbul'a geldi. Fa-tih Lisesi'ne devam etti. Dýþarýdan ÖðretmenOkulunun fark derslerini vererek öðretmen ol-du. En son görev yaptýðý Erenköy Mehmet AkifÝlköðretim Okulu'ndan 1995 yýlýnda emekli ol-du. Makine Mühendisi olan Bolulu FehmiACAR'la olan evliliðinden Ayþen (1966)ve Zey-nep(1978) adlý iki kýzý oldu. Çok sevdiði eþini2000 yýlýnda kaybetti. Þimdi Ýstanbul'da sosyal,kültürel faaliyetlerin içinde mütevazý bir hayatsürdürüyor.

Torunu Þenay Acar ve Eþi Fevzi Acar

Page 75: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

74

Ekmeði nimet bilip, israftan hep kaçýnmakSofrada zerre kadar kýrýntý býrakmamakGöz hakký, komþu hakký, hele de kul hakkýndanAteþten kaçar gibi kaçabilmek Türk olmak.

Görkemli bir odayý misafir için tutmakEn leziz yemekleri hep ister ona sunmakKendi yerde, misafiri döþeklerde yatýrmakHasletiyle hemhal olmak Türk olmak.

Milli maçý izlerken duygulanýp aðlamak,Sevdanýn en hasýna adam gibi baðlanmakKara sevdaya düþüp kor gibi aþka yanmakYüreðinin içine aþký koymak Türk olmak.

Yunus'u, Mevlana'yý, Hac-ý Bektaþ'ý bilmek,Hoca Ahmet Yesevi, Aþýk Veysel'i sevmek.Okumadan yazmadan, belki mektep görmedenYaydýklarý ýþýðý yüreklerde hissetmekTürk olmak.

Eledim eledim höllük eledim,Yemen'e de ela gözlüm Yemen'eSarýkamýþ daðlarýnda dondu Mehmet'imTürküleriyle, yüreðinin derinliklerinde bir sýzý

hissetmekTürk olmak.

Hayatýn verdiklerine nasip,Vermediklerine kýsmet demek.Her þeyin hayýrlýsýna inanýpAðlamamak için gülmekten hicap etmekTürk olmak.

Alýn teri kutsaldýr, emeðe saygýsý varYapacaðý her iþe besmele ile baþlarHelal rýzýk peþinde, dönüp bakmaz haramaHiçbir servet haz vermez, ekmek parasý kadarYetim, muhtaç mazlumu gözetmektir

Türk olmak.

Yaratýlaný sevmek yaratandan ötürüEn acý günde bile býrakmaz tevekkülüDüþen her bir damlacýk Mevla'ya yaklaþtýrýrÇýkan her bir baþakta artar hamd ile þükrü

Türk olmak kolay deðil,Zor bir sýnav Türk olmak.Türk olmak ezber bozmak,Türk olmak diklenmeden dik durmak.Velhasýl kolay deðil,Kolay deðil Türk olmak..!

Nihat AYMAK

TÜRK OLMAK

Öncesinde,Adam gibi adam olmak,

Osmanlý'nýn kanýný,Osmanlý'nýn ruhunuOnurluca taþýmakTürk olmak.

Zalime karþý mazlumun yanýnda durup,Karýncayý dahi ezemeyecek kadarMerhametle yoðrulmuþken;Soykýrýmla suçlanmaktýr Türk olmak.

Kopardýðý üzüm salkýmý yerine parasýný takýp daViyana'yý kuþatmakAma Napolyon gibi yakmamak.Üç kýtadan dönse de onuruylaBir küçük yarýmadada misafir kalmaktýrTürk olmak.

Sayýsýz imparatorluk kurmak,Ayný zamandaSayýsýz imparatorluk yýkmaktýrTürk olmak.

Mostar'da köprü, Kerkük'te kale, Ýstanbul'dakýz kulesi.

Anadolu'da buðday, Çukurova'da pamuk, Ege'detütün,Karadeniz'de kemençe, Erzurum'da uzun hava ilebaðlamadýrTürk olmak.

Çanakkale'de ölmek, ölmeden önce de düþmanasu vermekDüþmanýn ardýndan bile rahmet,Kanlýsýndan helallik dilemektirTürk olmak.

Kar yaðdýðýnda kayak yapmayý deðil,yakacaðý olmayanlarý düþünmek

Balkon köþesine kuþlar için kýþýn ekmek kýrýntýsý,yazýn su koymaktýrTürk olmak.

Yaðmura rahmet, kara bereketFelaketlere bile; vardýr bir hikmetAnlayýþýyla bakabilmektir Türk olmak.

Doðduðunda asker olacak diye sarýldýðý oðlunuYirmisinde kýnalayýp davul zurnayla uðurlamak,Ýçinde þehiti yatan al bayraklý taputuVatan saðolsun diyerek omuzlayabilmekTürk olmak.

Page 76: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

75

Milli marþýmýz olan istiklal marþýmýzý þiirler-le açýklamaya çalýþmaktayým. Milli marþýmýzýyukarýdan aþaðýya doðru akrostiþ olarak yazýp,her satýrýna bir þiir ve her harfine bir satýr ola-cak þekilde þiirlerle açýklanmaktadýr. Her satý-rýnda ne anlatýlmak isteniyorsa o satýr ile ilgiliþiirde de ondan bahsedilmektedir.

Ýstiklal Marþýmýz 10 kýta ve 41 satýrdýr. Yani10 kýta toplam 1457 harften oluþmaktadýr.Baþlýk "Ýstiklal Marþý" "Ýstiklal Marþýmýz MilliMarþýmýzdýr" olarak düzenlendi ve 32 harf, ya-zar ismi de "Mehmet Akif Ersoy'un Hayatý veEserleri" olarak düzenlendi ve 33 harf oluptoplam 1522 satýr, 364 kýta ve 43 þiirden oluþ-maktadýr.

MARÞIMIZÝstiklal Marþý yazýmý için yarýþma yapýldý Samimiyetle yedi yüz yirmi dört eser katýldý Teklif olarak hem de beþ yüz lira ödül atýldý Ýstiklal için, ödülsüz yazýldý bizim marþýmýz

Karar on iki mart, yýl, bin dokuz yüz yirmi birinden Lâfz-ý muteberdir, çýktý Mehmet Akif'in kalbindenÂlî mecliste, Hamdullah Ahmet Suphi'nin dilinden Layýký ile, dört defa süzüldü bizim marþýmýz

Malum yýllarýn heyecanlý havasýndan iþaret Alenen Cumhuriyet'i müjdeler, yoktur esaret Rûþen etti ülkemizi, millete geldi cesaret Þanlý milletin, kalbine çizildi bizim marþýmýz

Iþýk tuttu orduya, hediye olarak verildi Moral oldu, yirmi ikide taarruza girildi Iþk'a geldi millet sonunda kurtuluþa erildi Zîhayat oldu, tarihe dizildi bizim marþýmýz

Milli marþ olarak taht kurmuþtur, kalplerden silinmez Ýhlasla gücü imandan alanýn eli bükülmezLâþek, yürekten gelir vatan aþký, asla sökülmez Liyakatla daða taþa kazýldý bizim marþýmýz

Ýhsan Servet Künçer bando düzenlemesi getirir Merhum, Osman Zeki Üngör'de bestesini yetirir Armoni notalarýný da Edgar Manas bitirir Rehber oldu millete, tez çözüldü bizim marþýmýz

Þanlý maziye yer vardýr, hem ebedî istikbâle Irz ve namus için yaþarýz, ülkeyi istikmâle Millet, vatan ve dinim için erildi istiklâle Istýraptan kurtuluþa bir zildi bizim marþýmýz

Zaferi müjdeler milletime, elbette aþk ileDinlerken esas duruþ mecburi, saygýdýr vesile Izhar eyler, duygu ve inancýmý getirir dile Râm eyledi düþman, artýk sezildi bizim marþýmýz

1. kýta 1. satýr AL SANCAK

Kahraman ordumuza armaðan oldu marþýmýzOnlara boyun eðmem, dik duracaktýr baþýmýzRotamýz ak denizdir, düþmanla dolu karþýmýzKaçýnma, sönmez bu þafaklarda yüzen al sancak

Maðlup deðilsin, aklýný toparla kendine gelAllah'a inancýmdýr elbette, düþmana engelSakin ol, zafer bizimdir kimse atamaz çengelÖnlenme, sönmez bu þafaklarda yüzen al sancak

Namusumdur vataným, onu hiç kimse alamaz Maðrur olma yeter ki sen, düþman asla kalamazEðme baþýný dimdik dur, onlar bize vuramazZorlanma, sönmez bu þafaklarda yüzen al sancak

Bu milletin son ferdi ölmeden al bayrak inmezUfukta zafer var, sonuç almadan asla dönmezÞehit olur uðruna, bayraksýz kabre de girmezAldýrma, sönmez bu þafaklarda yüzen al sancak

Hüseyin YAPICI*

* * Araþtýrmacý-Yazar

ÝST ÝKLAL MARÞIMIZ INÞÝ ÝRLERLE AÇIKLAMASI - 1

Page 77: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

76

Fitne çýkartmak için düþmanlar, milleti gerdi Akif, milletime cesaret ve tahammül verdiKonuþ artýk ey milletim hilal murada erdiLal olma, sönmez bu þafaklarda yüzen al sancak

Al sancak milletimin sembolü oldu her daimRamak kaldý zafere, varlýðým onunla kaimDevlet ezelden bizimdir, olamaz devridaimAyrýlma, sönmez bu þafaklarda yüzen al sancak

Yürü Türk milleti yürü, yolun daim açýktýr.Üzülme sen düþman haksýz, hem de yarý buçukturZürriyeti kesik, ödü kopuk, aklý kaçýktýrEðilme, sönmez bu þafaklarda yüzen al sancak

Nadide hilal solarsa, istikbal olmayacakAlev alev parlayan rengi, asla solmayacakLidersin sen, gözü pek, hem de yeri dolmayacakSakýnma, sönmez bu þafaklarda yüzen al sancak

Asildir milletim, kesinlikle korkmaz aðyardanNitekim hiç kimse geçemez, bu kutsal diyardan Caniler ayýramaz bizi, vatan gibi yârdanAðlama, sönmez bu þafaklarda yüzen al sancakKorkmayýn, düþman giremez, ülke bizimdir ancak

1. kýta 2. satýr EN SON OCAK

Soylu milletim masumdur, Rabbimden esenlik diler Özü Hakk'a dönüktür elbet, bir gün göz yaþýn siler Naçiz olmayýn, aydýnlýk yarýnlar bize de güler Mahvolmadan yurdumun üstünde tüten en son ocak

En son Türk bireyi de ölmeden tükenmez umutlar Düþman çekilecek yurdumdan, daðýlacak bulutlar En kýsa zamanda millet, kurtuluþ zaferi kutlar Nehyolmadan yurdumun üstünde tüten en son ocak

Yurdumun üstüne uzanan pis elleri kýrarým Uzak yakýn demem asla, ülke sathýnda ararým Rahat býrakmam hiç onlarý, daða taþa yorarým Daðýlmadan yurdumun üstünde tüten en son ocak

Umum Türk ailesinin evlerinde yanar ocak Maâzallah, tüm fertlerimiz ölürse söner ancak Ufkumuz açýktýr bizim, bütün ocaklar yanacak Nakzolmadan yurdumun üstünde tüten en son ocak

Üsteleme, al bayraðýmýzý kimse söndüremez Sabit yoldayýz elbette, düþman asla döndüremez Takdir Allah'ýndýr þüphesiz, baþkasý öldüremez Üflenmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak

Nadide yurdumda tüten ocaklar huzur bulacak Dalgalanýr þanlý bayraðým, hep semada kalacak Ebedi olarak pak Anadolu, bizim olacak Tükenmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak

Ülkemizin parçasýdýr, bayraðý ve Türk milleti Topraðýmdan çýkacaktýr elbette düþman illeti Egemen olacak daima Anadolu devleti Naksolmadan yurdumun üstünde tüten en son ocak

Ebediyyen gökteki yýldýza hiçbir güç eremez Nazik ay yýldýzlý bayraðýma kimse el süremez Sahiden bizim topraklarýmýza düþman giremez Oklanmadan yurdumun üstünde tüten en son ocak

Namusa dokunamaz asla batýdan gelen þýllýk Olgun ol sen, güneþ batýþýnda görünsün kýzýllýk Cihan durdukça, ülkemde olacak daim ýþýklýk Ayrýlmadan yurdumun üstünde tüten en son ocakKaybolacak tüm düþmanlar, millet muradýn alacak

1. kýta 3. satýr PARLAYACAK

O batan güneþten sonra karanlýk içindeBenim milletimin yýldýzýdýr, parlayacakEcdat mirasý vatanda, seyranlýk içindeNecip milletimin yýldýzýdýr, parlayacak

Ýskan bizim, olamam vatanýna aðlayanMaktul veren ülkede yürekleri daðlayan Milletin kaderini, bayraðýna baðlayanÝffet, milletimin yýldýzýdýr, parlayacak

Legal yoldan ülkemi düþman elinden alanLinç olmadan, düþmaný ezip benliðin bulanEzelden ebede, dünyada egemen olanTutkun milletimin yýldýzýdýr, parlayacak

Ýstiklalimdir, düþmaný kahrýndan öldürenMillet yýldýzý, Türkün kaderini bildirenÝlelebet payidardýr, yüzümü güldürenNazik milletimin yýldýzýdýr, parlayacak

Yýldýzýn gökte parladýðý gibi parlayanIstýrap çeken biçare nefsi toparlayanLakayt düþmanlarýmýn iþgalini zorlayanDaim milletimin yýldýzýdýr, parlayacak

Israrýmdýr elbet, dünyada yeri dolmayanZinhar, baþka millette hiç benzeri olmayan Itýrlýdýr bayraðým, asla rengi solmayanDindar milletimin yýldýzýdýr, parlayacak

Page 78: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

77

Istýbârla kurtulur Allah yolunda eren Ricat ettirir düþmaný vatanýnda gören Pirüpaktýr ay yýldýzým, halka huzur veren Aziz milletimin yýldýzýdýr, parlayacak

Rabbin emri üzere hak davasýný güdenLayýký ile her daim doðru yoldan gidenAnadolu'yu milletime armaðan edenYalnýz milletimin yýldýzýdýr, parlayacak

Akýncý gibi, enginlere sýðmayýp taþanCaný hep diþinde gece gündüz daðlar aþanAvamý için caný pahasýna savaþanKamil milletimin yýldýzýdýr, parlayacak

1. kýta 4. satýr MÝLLETÝMÝNDÝR

Ordumun hiçbir erine dokunamaz düþman Buyruk benimdir, benim milletimindir ancak Er geç, ülkeme göz dikenler olacak piþman Nüfuz benimdir, benim milletimindir ancak

Ýfrit düþman yurdumda hiç rahat olmayacakMümtaz ülkemde düþman izi de kalmayacakDavamda haklýyým, bunu herkes anlayacakÝrfan benimdir, benim milletimindir ancak

Ruhsat verilmez düþmana, gülsün artýk didarOnurum Anadolu, olacak düþmana dar Bayrak hep semada kalacak, sonsuza kadarEbed benimdir, benim milletimindir ancak

Nefesim tükenmeden bu ülkeye girilmez Ýdrak eylemeden hakk'ý, huzura erilmezMilli iman vardýr, düþmana geçit verilmez Makam benimdir, benim milletimindir ancak

Ýkamet ederken iþgal haberi alanlar Lütfedip evladý yurt için harbe salanlar Lütfen kusura bakmayýn, ecdattan kalanlar Elbet benimdir, benim milletimindir ancak

Türk milletinin kalede esen sancaðýndaÝçinde þehitler yatan köþe bucaðýnda Mümtaz insanlar yurdu âlimler ocaðýndaÝlim benimdir, benim milletimindir ancak

Nakþederiz imaný hem de tüfek kolundaDaima melek vardýr, saðýnda ve solunda Ýstikamet, ölmez þehitlik Allah yolundaRota benimdir, benim milletimindir ancak

Allah için savaþýp altta kefensiz yatan Nur-ý aynýmdýr vataným, canýma can katanCanilerin ne iþi var, benimdir bu vatanAynen benimdir, benim milletimindir ancakKarar benimdir, bayrak hep semada kalacak

devam edecek

Tokat kalesinin burcuGökyüzüne deðer ucuDoruklarýn keskin tacýUfuklara yaslanýyor

Pek yalçýndýr senin baþýn Bulunmaz dünyada eþinNe yiðittir þu duruþunBahadýrlar kýskanýyor

Ýlk burcun olmuþ bayraktarDiðerleri arkadalarGeçit vermeyen kayalarÞafaklarda puslanýyor

Gökyüzüne sevdalanmýþBulutlara dek dayanmýþÞeref namusla bezenmiþDim dik baþýn sisleniyor

Ilgýt ýlgýt eser yelinSenin hiç bükülmez belinÜstünde bulutlar gelinDuvak duvak süsleniyor

Sarptýr önün geçit vermezÖyle her yerden girilmezMaðara yolun sýr bilinmezAkýl yoran uslanýyor

Bir yüzün gýj gýj' a bakarHeybetin yürekler yakarNe yiðitler burada yatarKýlýç kýnda paslanýyor

Ramazanda topu atarOrucuma lezzet katarBurçlarýnda bayrak tutarÝftar vakti sesleniyor************Sanki kartal yuvasýdýrBayrak burada kalasýdýrTokatlýnýn kalesidirUmutlara yükseliyor

Mehmet DEMÝR

TOKAT KALESÝ

Page 79: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

78

Efsanelere konu olan Akýncý Köyü TokatÝli'nin Niksar Ýlçesi'ne baðlý þirin bir Anadolu kö-yüdür. Niksar'a 32 km. mesafededir. Yeþilin bü-tün tonlarýný orada bulmak mümkündür. Ýnsan-larý sýcak kanlý ve gönül dünyasý zengindir. Ya-ratýlýþ harikasý mesire yerleri, bakmaya kýyama-dýðýnýz sedir çamlarý, vahþi orman örtüsü, büyü-leyici kýr çiçekleri güzelliklerinden sadece birkaçýdýr.

Akýncý Köyü ticaret yollarýnýn kesiþim nokta-sýndadýr. Bilinen Ýpek Yolu'nun Kuzey, Güney,Doðu ve Batý yollarýyla kesiþimi buraya denkgelir. Köyün ismi etrafýnda bir çok efsane anla-týlýr. Bunlardan ilki bir þairin dizelerinde kendinigösterir. Bu kiþi þair Nadi olarak karþýmýza çýk-maktadýr. Þair Nadi mýsralarýnda köyüne incimdiye hitab eder. Ve köyün adýný alan þu mýsra-larý yazar:

Senin ellerinde mi öleceðim vah inci vahSeni ellere mi vereceðim ah inci ahTopraðýnda gül olupGürgeninde dal olupGüzlerinde solupSana mý küseceðimSenin ellerinde mi öleceðim vah inci vahSeni ellere mi vereceðim ah inci ah

Daha sonra halk arasýnda ahinciah, ahinici-akinci ve akýncý olmuþtur; tezi ileri sürülmekte-dir.

Bir diðer efsane ise Akýncý Kalesi'nin ismi et-rafýnda þekillenmektedir. Akýncý kalesi efsanesidaðlarýn doruklarýndan ovalara doðru yankýla-nan nice kale efsanelerinden yalnýzca birisi-dir.Kalenin bir tarafý Akar çay Yaylasý, diðer ya-ný ise Akýnca Köyü yaylasý ile çevrilmiþtir. Akýncýkalesi, tarihin sessiz çýðlýklarýnýn kayalara çar-

parak yankýlandýðý, gizemli dünyasýný açma-makta direnen muhteþem bir tarihi mirastýr.

Kalelerin yapýlýþ amaçlarýnýn ilk þartý savun-ma amaçlý oluþlarýdýr. Akýncý kalesi de 2000 ra-kýmlý tepeye kurulmuþ; Kelkit vadisine efsunkarbir bakýþla göz daðý vermektedir.

Tepenin etrafýnda kale duvarlarý, birkaç tamezar bulunmakta iken bugün itibari ile bilinç-siz kitleler tarafýndan ortadan kaldýrýlmýþ ve ya-zýk edilmiþtir. Bu yazýyý kaleme alýþ sebeplerim-den biri de yok edilen Anadolu mirasýmýzý hiçdeðilse bizden sonraki nesiller sahifelerin ara-sýndan hikayelerini bularak okusunlar.

Kaleye ait þöyle bir efsane anlatýlýr:Melik Ahmet Gümüþtekin Gazi'nin askerle-

rinden üç tane Akýncý kardeþ bölgeyi tanýmakmaksadý ile gelerek kalenin bulunduðu tepeninetrafýndaki maðaralara yerleþirler.

Bu üç kardeþin isimleri Ahmet, Mehmet veAlp Gazi imiþ… Üçü de birbirinden yiðit, birbi-rinden cengavermiþ. Uzun zaman bölgenin Ýs-lamla tanýþmasý için mücadele vermiþler. So-nunda bu üç kardeþ bir araya gelerek kendiaralarýnda þöyle konuþmuþlar. Bölgenin üç kiþi-ye müsait olmadýðýný, birinin kalýp diðerlerinindaha ilerilere gitmesi gerektiðini kabul etmiþler.

Ancak bir tarafta Tozanlý vadisine, diðer ta-rafta Kelkit vadisine hâkim olan bu eþsizmekânda üç kardeþin üçü de kalmak istemek-tedir. Kimin kalacaðýný belirlemek için üç burçlubir kale yapmaya karar verilir. Üç hisardan han-gisi erken biterse o kardeþ, kalede kalacaktýr.Üçkardeþ hemen iþe koyulmuþlar.

Burçlarýn bitimine yakýn Ahmet'in ayaðý bur-kulmuþ. Alp Gazi son taþý Mehmet'ten öncekoymasýna koymuþ ya, bir kartal gagasýyla sontaþý vadiye düþürmüþ. Kalede Mehmet kalmýþ.

Alp Gazi ile Ahmet, güzel bir bahar günün-de kýr çiçeklerinin eþsiz güzelliklerini geride bý-rakarak kaleden ayrýlýrken Mehmet: "Sýk sýk ha-

Hüsamettin TURAK*

* Tokat Milli Eðitim Müdür Yardýmcýsý

NÝKSAR AKINCI KALESÝEFSANESÝ

Page 80: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

79

berleþelim. Baþýnýz darda kalýrsa bana habersalýn. Ýki elim kanda da olsa mutlaka gelirim.Ben de sizi çaðýrýrým " demiþ. Ahmet kardeþinesarýlýrken yüksek sesle:

"Allahaýsmarladýk kardeþim.Biz senin için hiç endiþeli deðiliz. Sana kartal yuvasý gibi bir kale yaptýk.Kuzgunlar sana ulaþamaz.Düþmanlar sana bulaþamaz.Eþkýya seninle yarýþamaz. Yüzün gibi gönlün de þen olsun!.. Allah yardýmcýn olsun!..

Düþmana karþý akýnlarýný buradan yapar,gelip kalene sýðýnýrsýn.

Bu kale de akýnýn bol, akýncýn bol olsun!.. Allah yardýmcýn olsun!… diye hitap etmiþ.

Bu konuþmadan heyecanlanan Alp Gazi: Öy-leyse bu kalenin adý, bun-dan böyle "AKINCI KALESÝ"olsun !... diye baðýrmýþ…Üçkardeþ hep bir aðýzdanderin vadilere doðru "AKINCI KALESÝ" diye defa-larca baðýrmýþlar.

O gün, bu gün bu kale-nin adý, Akýncý Kalesi olarakkalmýþ. Akýncý kalesi olaraksöylene gelmiþ. Kaleden ay-rýlan iki kardeþten biri olanAhmet'ten uzun zaman ha-ber alýnamamýþ. Mehmet,Akýncý Kalesinden yöreyeakýn üstüne akýn yapmýþ.Zalimlerden aldýðýný yoksul-lara daðýtýyormuþ.

Mehmet, nice zaman sonra Alp Ga-zi'nin Gümenek önlerinde þehit düþtüðü-nün haberini almýþ. Ahmet in'de Niksarovasýnda kalýp yurt yuva kurduðunu öð-renmiþ. Mehmet, kardeþi Ahmet'e çam ka-buðundan yaptýðý küçük bir kutucuðuniçersine biraz altýn, bir de mektup koyarakKelkit çayýna doðru akan bir derenin baþý-na gelmiþ:

"Dere dere güzel dereKutumu götür sere serpeKaptýrma yabancý ele

Kaptýrma coþkun sele" diyerek kutuyubýrakmýþ. Efsane bu ya, kutu derelerdençaylardan geçip Kelkit ýrmaðýna varmýþ.

Ahmet' in eline ulaþmýþ.Ahmet kutuyu açmýþ. Ýçindeki mektubu oku-

muþ, sevinmiþ. Sapsarý altýnlarý çevresinde yýðý-lan insanlarýn gözü önünde ata vermiþ, at ye-memiþ; ite vermiþ, it yememiþ. Ateþe koymuþ,piþmemiþ. Bir iþe yaramayan altýnlarý kaldýrmýþKelkit ýrmaðýnýn coþkun sularýna atmýþ.

Ahmet, Niksar ovasýnda gökçe gökçe buð-day yetiþtirirmiþ. Sarý sarý buðdaylardan un ya-par halka daðýtýrmýþ; yal yapar iti doyururmuþ;yem yapar atý doyururmuþ… Aðabeyinden ge-len çam kutusunun içine biraz buðday koymuþbir de mektup yazmýþ…" Kardeþim gönderdiðinaltýnlara teþekkür ederim. Benim iþime yarama-dý. Kaldýrdým ýrmaða attým.

Sana geldiði yoldan, gönderdiðin kutu ilesarý sarý buðday gönderiyorum. Bunlara sahip

Page 81: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

80

çýk. Atýna da, itine de; erlerine ve erenlerine ya-rasýn… Topraðýný ekesin , halký aç býrakmaya-sýn" diye. Nice zaman sonra mektup da, buðdayda yerine ulaþmýþ.

Akýncý kalesindeki Mehmet, bir avuç buðda-yý ekip hasat ederek hem erini, erenlerini; hemde hayvanlarýný doyurduðu gibi Akýnca toprak-larýnda gökçe gökçe buðdaylarýn yetiþmesineöncülük etmiþ…

Uzun bir ömür süren Akýncý Mehmet, vefa-týndan sonra kaleye defnedilmiþ. Akýncý kalesin-deki mezarlardan birisinin bu Alperene ait ol-duðu söylenmektedir.

Bugün gerek Akýncý köylüleri, gerekse Akar-çaylýlar bu kaleye zaman zaman çýkmaktadýrlar.Ne yazýk ki mezar, kötü amaçlý kiþilerce talanedildiði gibi ; kalenin duvarlarý da neredeysekaybolmak üzeredir.*

Faydalanýlan Kaynak:

Emin ULU, Alperenler Cenneti sayfa156,157,158

Ben demirci çýraðýyýmKýzgýn demirleYüreði daðlanmýþYitikler kabristanýyým benDört bir yanda hasretim.Ben Recep EmmiyimHasan Dayýyým iki büklümÞerha þerha avuçlarýmEkinimi dolu vurmuþÖmer'im benKuzularýmý kurtlar kapmýþ.Koç yiðit suyunaUzanamamýþ Fýrat!Dicle!Ýki gözüm sessiz kan aðlamýþ

Hüseyin'imKýrmýzý,mavi,siyah mürekkepli divitim

alev alev.Demir daðýyým Ergenekon'unKýrk körük kurun eritmeyeKerem'in nefesiyle tutuþturun

kömürümüFerhat taþýsýn zemzem suyumuBir yüreðim ki benKýrk þu kadar parça didikKýrk þu kadar bayrakKýrk mýzraðý göðsümde saplýKýrk örste dövülmüþ saf çeliðimBen Alperenim,ben MevlanaBen Taptuk'um, Yunus'um benBen Alparslan'ým,SelçukiyemOsmanlý'yým,ay yýldýzlý bayraðým

göklerdeDimdik ayaktaBen Anadolu'yumAnadolu'yum ben…

Bekir YEÐNÝDEMÝR

BEN DEMÝRCÝ ÇIRAÐIYIM

Pato bibim haber salmýþÖzlediyse köye gelsinDünya kimseye kalmamýþGelsin gönlünce yaþasýn

Ne desem ki bibime benOnu severim ezeldenBir kere koptum o yerdenBýrakýn özlemim kalsýn

Süt saðardýk bizim evdeYemek yasaktý nedenseOtuz hayvanýn peþindeNeden vardýk soramazsýn

Bahçemizdeki meyveyiSarý-kýzýl renk elmayýKireçlik'teki tarlayýZihinlerden silemezsin

Topraklara garazým yokTam tersine özlemim çokYoksulluk yüreðimde okUnutup ta gidemezsin

Baharda öten kuþlarýYeþiltepe'de taþlarýÇocukluðumda kýþlarýÖzlemeden edemezsin

Bakmayýn günlük sözümeKulak verin ki özümeYalan söylemez sözümeBakmadýkça bilemezsin

Rüþtü de ki bibim haklýÖzlemi yüreðimde saklýHayat çok ayrý duraklýÖzlesen de varamazsýn

Rüþtü BOZKURT

PATO BÝBÝME MEKTUP

Page 82: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

81

Bir önceki 13. sayýsýmýzda Dünyayý saran bukomplike küresel dinleme ve izleme takip siste-minin varlýðýndan bahsetmiþtim. Bu sayýda dadünyada bulunan bir küresel dinleme sistemi;

1- Elektronik istihbarat (elint)2- Dinleme Ýstihbaratý (commint, sigint)3- Echelon sistemi (devkulak)

ve buna benzer sistemler hakkýnda yaptýðýmaraþtýrma bilgilerini sizlerin bilgisine sunaca-ðým..

Bugün teknolojiye göbek baðý ile baðlanmýþdurumdayýz. Kimler gizli dinleyebiliyor? Vebunlarý nasýl yapýyor. Hatta girme deyimi (teri-mi) bile eski moda bir istisnaya dönüþtü artýk.Son yüzyýlda haberleþmelerin dinlenmesi iþininbüyük bölümü hatta girerek veya deðiþik elek-tronik sinyalleri havadan toplayarak yapýlýyor.

Küresel dinleme ve elektronik sinyal istihba-ratý araþtýrmacý/gazetecilerin yaptýðý çalýþmalarsonucunda uzun bir süre varlýðý inkar edilse desonunda ortaya çýkartýlmýþ, direk olmasa bileyetkili kurumlarýn baþýndakiler varlýðýný ifadeeder açýklamalar yapmýþlardýr. AP komisyonüyelerinin ABD Kongresinin ilgili üyeleri ile gö-rüþmesinde Porter Goss'a echelon ile ilgili so-rular sorunca " bana Echelon var mý diye soru-yorsanýz size cevap vermeyeceðim","ama küre-sel haberleþmeyi önemli oranda ele geçirmekapasiteniz var mý diye soruyorsanýz yanýtýmevet" diyerek küresel haberleþme üzerinde ça-lýþýldýðýný ifade etmiþtir.

Dinleme iþi Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýndayalnýzca Almanlarla Japonlarýn askeri haber-leþmelerinin izlenmesini içermez, ülkeye girenve ülkeden çýkan sivil posta üstünde de yoðun-laþýrdý. Japon enterne kampý gibi olaylar1940'larýn baþlarýnda Amerika'da yaþanan "içi-mizdeki hain" paranoyasýnýn düzeyini gösteri-yor olsa gerek; bu tür geliþmeleri saptamakamacýyla bir sansür servisi kuruldu ve büyüye-rek on dört binden fazla çalýþaný bulunan vetüm ülkede doksan bin binayý kaplayan bir ku-ruma dönüþtü. Sansürcüler her gün bir milyonmektubu açýyor ve inanýlmaz sayýda telefon ko-nuþmasýný dinliyordu. Ayrýca filimleri, dergileri,ve radyo senaryolarýný tarýyorlardý. Sansürcülerþifreli yazýlardan korkuyorlardý. Zararsýzda olsabu tür yazýlarý yasaklamýþlardý.

Avrupa'nýn echelon konusundaki kaygýsý1998 yýlý ilk günlerinde parlementonun Bilim-sel ve Teknik Seçenekler Deðerlendirme(STOK) Komitesi için "Siyasi Kontrol Teknolojile-ri Hakkýnda Bir Deðerlendirmesi" baþlýklý rapo-ru hazýrlanmasý ile gündeme gelmiþtir. Rapo-run yazarý Omega Vakfý için çalýþan SteveWring adlý Machester'da yerleþik bir araþtýrma-cýdýr. Raporda "Avrupa içinde tüm e-postalartelefon, fax haberleþmeleri ABD Ulusal Güven-lik Örgütü tarafýndan rutin olarak ele geçiril-mektedir… Avrupa Ana Karasý'ndan gelen tümhedef bilgiler Londra'daki stratejik göbek vesonra da uydu aracýlýðýyla Ýngiltere'nin NorthFork kýrlarýnda bulunan Menwith Hill'deki kritikgöbek üstünden Marylan, Ford Meade'e arka-rýyor. AP Komisyonun nihai raporuna muhalifgörüþ belirten Ýtalyan Parlementer MourizoTurco'ya göre dinleme faaliyetlerinde bulunanülke sadece ABD ve Ýngiltere deðildi. AksineAlmanya ve Hollanda büyük olasýlýkla Fran-sa'da bu kapasiteye sahip olduðunu yazmýþtýr.

Dursun TAÞDELEN*

* TRT Ýstanbul Radyosu Baþteknisyeni

Ý LET ÝÞ ÝMTEKNOLOJÝLERÝHABERLEÞME VEDÝNLEMESÝSTEMLERÝ-22

"Gizli dinleme yapacak teknikkapasiteleri olan üye devletlerin

bunu hiç duraksamadan yapmalarýbir gelenektir"

Butros Gali BM eski Genel Sekreteri

Page 83: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

82

Sigint örgütü olan ülke sayýsý 30 olabileceðinibelirtmiþtir.

1974 yýlýnda baþkanlýðýný Idaho eyaleti se-natörü Frank Churc'un yaptýðý Churc Komite-si'nin nihai raporuna göre; Çok fazla insan çokfazla devlet örgütü tarafýndan izlenmiþ ve çokfazla bilgi toplanmýþtýr. Devlet sýk sýk vatandaþ-larýný siyasi inançlarý nedeniyle, bu inançlarýnyabancý bir güç yararýna þiddet ya da yasadýþýeylem tehdidi doðurmadýðý durumlarda bilegizlice izlemiþtir. Devlet temelde gizli muhbirleraracýlýðýyla, ama ayný zamanda telefon dinle-me, mikrofon "böcek"leri, gizlice postalarý aç-ma ve haneye tecavüz gibi özellikli ihlalci tek-nikleri de kullanarak Amerikan vatandaþlarýnýnkiþisel yaþamlarý, görüþleri ve iliþkileriyle ilgiliçok miktarda bilgi toplamýþtýr.

Avrupa parlamentosu; 1988'de Echelon kodadýný ortaya çýkarmýþ olan Duncan Campell'abir rapor ýsmarlar. Campell'in 1999'da yayýnla-nan "Dinleme Kapasitesi 2000" baþlýkla rapo-runa göre "comint örgütleri seksen yýlý aþkýn birsüre boyunca dünyanýn elektronik haberleþ-mesinin büyük bölümüne ulaþabilmek için yap-týklarý düzenlemeler anlatýlýr" diye baþlamýþ buraporda. "birkaç istisna dýþýnda günümüzüntüm önemli haberleþme yollarýna eriþmek, on-larý ele geçirmek ve iþlemek için kapsamlý sis-temler var" Campell'in raporda söylediðine gö-re; UKUSA ülkeleri bu amaçla en azýndan 20uydu temelli toplama sistemi iþletmekteydi.

Sinyal istihbaratý ya da siyasetçilerin ve is-tihbaratçýlarýn kullandýklarý kýsaltmayla SI-GINT; kulak misafirlerinin günümüzün teleku-laklarýnýn gizlice dinleme eylemi için kullandýðýama pek bilinmeyen bir ad. Bu eylem uydular-dan ve mikrodalga kulelerinden seken konuþ-malarý içine çeken dinleme istasyonlarýyla, ki-lometrelerce yukardan yerüstündeki radyo fre-kanslarýna giren casus uydularýyla enformas-yon anayolunun düðüm ve kavþaklarýna birparazit gibi asýlýveren sessiz ve görünmez inter-net böcekleriyle son derece ileri teknolojili biroyuna dönüþtü. Elektronik dinleme üzerine is-tihbarat yapan Sýgýnt örgütleri dünyada siville-rin sýrlarýn öðreniyorlar, ama çoðunlukla kendivarlýklarý da dahil olmak üzere kendi sýrlarýnýsaklamakta kararlýlar. Bu amaçla örgütler çalý-þanlarýný mahremiyetlerini ihlal etmekle kal-mayýp ortadan kaldýran bir sýnava tabii tutu-yorlar. Bunlardan dünyada en büyük ve büyük-lüðü oranýnda da varlýðýný saklayabilenlerin-

den olan NSA; çalýþanlarýný yalan makinesitestine tabi tutuyor, psikolojilerin araþtýrýyor veözel yaþamlarýný soruþturuyor. Kimse birbirininadýný bile bilmez... Bütün bu yapý, yýlda altý mil-yar dolar, altmýþ bin çalýþan, hektarlarca bilgi-iþlem gücü, bunlarýn hepsi gizlilik perdesi ileörtülmüþtür. Kendini saklama ve gizlemede dedeðiþik uygulamalarda bulunabiliyorlar. Yine ;NSA bu anlamda gizlilik güvenliði için bir din-leme yer isitasyonunun yakýnlarýndaki bir yer-leþim biriminde 11. kattan bu adeta yasak birþehir halinde olan istasyonlarý görünüyor diyeNSA binaný tamamýný kiralamýþtýr. Oluþumuntek amacý vardý. Ýnatçý Rus þifre sistemini kýr-mak ve bu ülkenin en gizli haberleþmelerinidinlemektir

Gizli dinleme çoðunlukla uzaktan yapýlanbir eylemdir. Bu nedenden dolayý deyim yerin-de ise bir iz býrakmaz, ispatý biraz mümkün de-ðildir. BM eski Genel Sekreteri Butros GaliBBC'ye "Gizli dinleme yapacak teknik kapasite-leri olan üye devletlerin bunu hiç duraksama-dan yapmalarý bir gelenektir" diye açýklamayapmýþtýr. Ayrýca Ýngiliz The Observer gazetesiGCHQ'nun BM'de muhaberatý izleyen özel birbirimi olduðunu yazmýþtýr.

Hayatta her þeyin bir artýsý ve eksisi var. Biryandan hýzlý teknolojik geliþmeler, bilgisayar-lar, uydular, cep telefonlarý, internet, e-mailhayatýmýmzý kolaylaþtýrýrken, bir yandan da busistemler yüzünden büyük bir gözetim aðýnýndenetimi içine giriyoruz. Kiþiler veya sistem,teknolojiyi kullandýðý sürece kurtulmak müm-kün deðil. Üstelik teknoloji sürekli ilerlediði veyeni nesiller de teknolojiye daha baðýmlý yaþa-dýklarý için bu büyük gözaltý çok daha artacak.Telgrafýn doðuþundan itibaren, haberleþmele-rin ele geçirilmesi uygulamasýnýn kabul edilmiþgerçeði; haberleþmeyi kolaylaþtýran teknoloji-lerin haberleþmelerin ele geçirilmesini de ko-laylaþtýracaðý gerçeði olmuþtur.

Ýnternet haberleþmesinin ne oranda güven-li olduðunu düþündüðümüzde, sitemin taslaðý-nýn casuslar tarafýndan tasarlanmýþ oluduðunuhatýrlamak aydýnlatýcý olacaktýr. ... Avrupa Par-lamentosu'nun (AP) Echelon hakkýnda hazýr-lanmýþ olan 2000 tarihli bir raporunda þöyledenmektedir. "Ýnternet için genel olarak kulla-nýlan en yüksek kapasiteli sitemler...155Mbps'lik (milyon bit/saniye) bir hýzla çalýþ-maktadýr. 155 Mbps düzeyinde bir hýz saniye-de üç milyon sözcük, yaný dakikada yaklaþýk

Page 84: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

83

olarak bin kitap metni yollamak anlamýna ge-lir. Bu beþ yýl önceydi. Sonuçta bilgi ve haber-leþme alanýnda ele geçirilebilecek çok fazla þeyvar artýk.... sonuçta elektronik haberleþmeyiele geçirme kapasitesi sýnýrsýz görünüyor. Mut-laka yakalanabiliyor....

Her haberleþmemiz anýnda kayýtlara geçi-yor! Kiþisel bilgisayarýnýz internete baðlý olma-sa da bilgisayar programlarýnýn içine yerleþtiri-len veya býrakýlan arka kapý denilen yazýlýmlaryoluyla bilgisayarýnýz bir kez internete girmesiile sistem bilgisayarýnýzý tanýmlýyor ve bu arkakapýlar sayesinde yaptýðýnýz bütün iþlemleri,hareketleri ve bilgileri bilgisayarýnýzdan alýyor.Adeta bilgisayarýnýz bu sistem tarafýndan elegeçiriliyor.

Bundan korunmanýn tek yolu internete gir-meyen özel kullanýmýnýzda olan ikinci bir bilgi-sayara sahip olmanýzdýr. Ýnternete girdiðinizanda bilgileriniz sistemin elindedir. Rusya, Çin,Fransa, Almanya Microsoft'u devlet dairelerin-de ve orduda yasakladý. Örneðin artýk Alman-ya'da Windows iþletim sistemleri yerine Linuxiþletim sistemleri kullanýlýyor.

1990 lý yýllarda 4 milyon bilgisayar var idibu gün 1 milyar'ý geçgin bilgisayar kullanýcýsývar. Bunlarýn çoðu internet aðýna baðlý. 14 mil-yon fax cihazý, Telekominikasyon Birliði (Inter-national Telecommunications Union-ITU)'nýn2008 sonu verilerine göre 4 milyar'ý aþkýn ceptelefonu var. NSA'nýn bu sistemi kurduðu tarih-te 5 bin baðýmsýz bilgisayar vardý, fax ise henüzyok idi. O tarihlere de teleks ve telgraf var idi.Bu gün ise milyarlarca telefon ve milyarlarcainternet kullanýcýsý varlýðý söz konusudur. Buduruma göre NSA; üç milyarý aþkýn telefon tra-fiðinin takip edildiði ve kaydedildiði devasa birbilgi merkezidir!

Bu günün en büyük istihbarat kuruluþu olanNSA'dan öncesi öncelikli kriptolojik þifreli ha-berleri elde edip bu þifreleri kýrmak üzere ku-rulan bir örgüt vardý. ABD'nin ilk sivil kod kýrmateþkilatý olan "Karanlýk Oda"; New York City'de-ki bir taþ evde uzun bir süre gizlilik içerisindeçalýþtý. Ýçlerinde çok zor Japon diplomatik þifre-lerin de olduðu, onlarca ülkeye ait 10.000'tenfazla mesajýn kodlarý baþarýyla çözmüþtür. Bi-rinci Dünya Savaþý sonrasýndaki silahsýzlanmagörüþmeleri sýrasýnda temsilcileri gelen vetemsilcilerden giden mesajlarýn kripto analitikfaaliyetler ile þifrelerin çözülmesinde anahtarrol oynamýþtýr karanlýk oda örgütü (teþkilatý).

Böylece Amerikan delegasyonuna içeriden yolgöstererek ülkelerine diplomatik üstünlük sað-lamýþlardýr. ABD Dýþiþleri Bakaný Henry Stim-son, düþmanlarla birlikte dostlarýnda dinlendi-ðini duyunca öfkelenmiþ ve acilen örgütün ka-patýlmasý emrini vermiþtir sonuç daha da ileri…1930 Haziran'ýnýn sonlarýnda, sinyal istihbara-tý ortamýna baktýðýmýzda; personeli, donanýmýve kayýtlarýyla birlikte tüm kriptoloji sýrlarý2,32metrekarelik kasanýn içine rahatça sýðý-yordu.

Uydu ve ilere elektronik haberleþme sistem-lerinin olmadýðý dönemlerde dinlemeler deði-þik usuller ile yapýlýrdý. Sinyal istihbarat kurulu-þu olan NSA kuruluþundan sonra 1960 yýlýndaörgütsel yapýlanmaya gidip örgütsel yapýsýnýdeðiþtirmiþtir. 12 Kasým 1959'da Baþkan Eisen-hower NSA'ya büyük katký sunacak olan Ýstih-barat Gemisini denizlere indirerek 15 Aralýk1959 da sinyal istihbarat gemisinden Ay yüze-yinden yansýyan bir mesajý kaydetmiþtir.NSA'nýn haberleþme uydularý uzaya gönderil-mezden önce kullandýklarý Ay yansýtmalý antensistemi gündüz Ay'ýn görünmemesi nedeni ilesadece günün gecesinde en fazla 12 saat çalý-þýyor. Yazýlý kaynaklara göre 1963'lü yýllardaWashington'daki elciliklere gelen ve giden birçok mesaj NSA'nýn Western Union gibi ABD'de-ki baþlýca telekomünikasyon þirketleriyle yaptý-ðý gizli bir anlaþma sayesinde dinleniyor olanýidi. Bu dinleme sisteminde Shamrock kod adlýbir NSA programýna göre þirketler ABD'ne ge-len giden veya ABD üzerinden yapýlan tüm ha-berleþme kopyalarýnýn yasadýþý yoldan her günNSA kuryelerin teslim edilmesi konusunda an-laþmýþlardý. Ayný yýllarda bu dev istihbarat ku-ruluþu günlük 1000 mesajý dinler durumdaydý.NSA'nýn Vint Hill Farms istasyonu haberleþmeiçin kendi yüksek frekanslý cihazlarýný kullanandiplomatik konuþmalarý dinliyordu. Bu yöntem-ler ABD dinleme istihbarat kuruluþu NSA'nýndeðiþik dinleme usullerinden bir kaçýdýr. NSA,baþlangýcýnda Yabancý diplomatlarý ve askeriataþeleri dinlemek için kurulmuþtu, lakin; bu-gün yeryüzünde telefon, faks, bilgisayar, inter-net dâhil her türlü yazýþmayý ve konuþmayýhem takip ediyor hem de kaydediyor. NSA'daher gün 40 ton evrak atýlýyor.

E-maillerin kaydedildiðini ve ABD'de en azbir yýl saklandýðýný önceki sayýda yazmýþtým.Bunun daha da vahim ve düþündürücü olanýDünya'da internet üzerinden yapýlan tüm ya-zýþmalar, e-mailler Amerika'da "root server"

Page 85: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

84

dan geçmektedir. Bu serverda 13 kök bilgisa-yar bulunuyor. Tüm internet sistemini ABD'dekibu 13 kök bilgisayar yönetiyor. Hatta ABD da-ha da ileri gitti ve internetten geçen e-maille-rin, istendiði zaman emniyet ve istihbarat ör-gütlerine verilmesini yasal zorunluluk halinegetirdi. Türkiye'de ki duruma gelince; bu dü-zenleme 5.11.2008 Tarihli ve 5809 SayýlýELEKTRONÝK HABERLEÞME KANUNU ile þekil-lenmiþtir.

Ýnsanlara ait bilgiler elektronik ortamdafarklý yerlerde olur. Sözgelimi sizin nüfus, vergive doðalgaz idarelerinde, iþyerinizde kayýtlarý-nýz var. Promis, bu farklý ortamlara ve kiþilereait bölük pörçük bilgileri bir araya getiriyor, de-poluyor ve bunlardan insansý yargýlar çýkarýyor.Mesela hangi evlerde su kullanýmý arttý, hangi-lerinde azaldý saptýyor ve bundan þu evdeki in-san, bu eve geçti gibi sonuçlar çýkarýyor. Ýsrail,Promis'i Filistin'de çok kullandý. Filistinli terö-ristler eylem için bazý evlerde bir araya geliyor-lardý. Ýsrail su kullanýmý artan hanelerde yoðungözetime gitti. Yani Promis, bir istihbarat servi-sinin veya devletin sizinle ilgili hangi bilgilereihtiyacý varsa hepsini saðlýyor. Bilgisayarýnýzdasakladýðýnýz dosyalardan yazýþmalarýnýza, in-ternette gezindiðiniz sitelerden kredi kartýylaalýþveriþlerinize, saðlýk durumunuza, psikoloji-nize kadar insanýn günlük yaþamýnda akla ge-lebilecek her þeyi kontrol ediyor. Zaten gözetimtoplumu dediðimiz de insanýn gündelik yaþa-mýndaki rutinlerin bile belli güçlerin eline geç-mesidir.

En geliþmiþ izleme sistemi olan Echelon'unTürkiye dâhil, dünyada birçok ülkede uydu tra-fiðini izleyen yer istasyonu antenleri var. Buprogramýn sahipleri; Amerika, Ýsrail ve Ýngilte-re. Uydu-bilgisayar korelâsyonu sayesinde buprogramda var. Uydularla yerini belirlediðinizkiþinin koordinatlarýyla görüntü alýyorsunuz.Amerikalý kuramcýlar, gece saatinde siyah tenistopunun yerinin bile uydularla saptandýðýnýsöylüyorlar. Sistem adeta gözetim toplumu ha-line getirmiþtir. Bu üslerde en ileri teknoloji veuzmanlarýn çalýþmalarýna raðmen zaman za-man ciddi düzeyde aksaklýk ve arýzalar dameydana gelmektedir. Böyle durumlarda birbaþka ülke/ülkelerdeki ayný amaca uygun is-tasyonlar bu vazifeyi! yereni getirirler. Bunlar-dan en önemlisi ve merkezi durumda bulunanFort Meade'deki merkezi aða 24 Ocak 2000'deakþam saat yedi civarýnda birdenbire, bilinme-yen bir nedenden ötürü kapandý. Sonraki yet-

miþ iki saat boyunca, teknisyenler bu devasasistemi yeniden çalýþtýrmak içen çabalarken, is-tihbarat toplama sisteminde tam bir karartmayaþandý. UKUSA iliþkisi nedeniyle, Ýngiltere'ninGCHQ'su ve öbür ortak örgütler tökezleyensistemin yerin almak üzere hemen hareketegeçti. Sonunda NSA operasyonlarýný eski duru-muna getirmeyi baþarabildi, ama ancak soru-nun çözümüne binlerce çalýþma saati ve1,5milyon dolar harcandýktan sonra.

Günümüzde teknoloji baþ döndürücü birhýzla geliþmekte ve buna paralel olarak teknikimkânlardan da yaþamýn her alanýnda en üstdüzeyde yararlanýlmaktadýr. Teknoloji dünyayýadeta küçültmüþ, denizlerin binlerce metre al-týndan geçen kablolarla gökyüzünde çeþitli yö-rüngelere oturtulmuþ, uydularla elektronik birkafes içine alýnmýþtýr. Elektroniðin ve teknoloji-nin yaþamýmýzda her geçen gün daha fazla yersahibi olduðu gerçeði, tüm ülkelerde istihbaratkuruluþlarýný bu imkânlarý deðerlendirmeyeyönelmiþ, geliþen teknolojinin ve elektroniðinürünleri haber toplama alanýnda kullanýlmayabaþlanýlmýþtýr.

Teknolojinin geliþimi ile insan yaþamý dahakolay hale gelmektedir. Bu þüphesiz ki teknolo-jinin geliþmesi insanýn deðiþimi, geliþimi de-mektir. Bu deðiþim ve geliþim zaman zamankendiliðinden, baþta özel hayatýn gizliliði ol-mak üzere bir takým önüne geçilmez sýkýntýlarda doðurmaktadýr. Bu genelde istihbari amaç-la yapýlan izleme ve dinlemelerin ortaya çýk-masý ile olmaktadýr. Adeta insanlýðýn doðuþunakadar gitmektedir gözetim, takip ve dinleme-ler. Teknolojinin veya araçlarýn geliþmesi ve de-ðiþmesine baðlý olarak her dönemin þartlarýnagöre deðiþiklik göstermektedir. Teknolojininözellikle biliþim sektörünün hýzlý geliþmesi ilede bilginin, baþta gerek sosyal hayatta, gerek-se ekonomik hayatta önemlilik kazanmasý ilede teknik takip ve izleme tamamen teknolojikökenli olmaya doðru yönelmiþtir. Ýnsanlararasý iliþkinin de iletiþimle olduðunu düþündü-ðümüzde izleme ve takibin iletiþim kanallarýüzerinde olmasý gereklidir. Bu iletiþim kanalla-rýmýz aðýrlýklý olarak telefon, faks, internet,radyo-tv yayýnlarý ve telsiz haberleþmeleridir.Artýk yazýlý yaptýðýmýz mektuplar sanal ortamdainternet üzerinden (e-mail) elektronik mektupolarak yapýldýðýna göre mektup gibi özel ileti-þim araçlarýmýzýn da izleme ve takip altýnda ol-duðu gerçeði ortaya çýkmaktadýr. Ýzleme veteknik takip teknolojinin de kullanýmý ile za-

Page 86: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

85

man zaman yasal yollarla yapýldýðý gibi yasadýþý yollardan da yapýldýðýna þahit oluyoruz.Bilgi bir güç olduðuna göre elde edilen bilgidebirilerine devamlý olarak güç kazandýrmakta-dýr, bu güç genelde egemenlerin, iktidar olan-larýn elde etmeye çalýþtýðý bir güç olmaktadýr.Bu kimi zaman yasadýþý örgütlerin elde ettiðibir güç, kimi zaman ise yasalar çerçevesindedevletlerin ve devlet kuruluþlarýnýn elde ettiðibir güçtür. Teknolojiye sahip olan bu gücü elinigeçirmiþ oluyor. Güç artýk bilgi, bilgi artýk tek-nolojidir. Birbirinden ayrýlmaz ikili oluþtururlar.Ýnternetin de büyük bir bilgi kaynaðý olduðunudüþünecek olursak bu izleme ve takibin tekno-loji ile bu alanda da olduðu da hiç þüphe gö-türmemektedir.

Pisgah Gökbilim Araþtýrmalarý Enstütüsü(PARI) Baþkaný Charles Osborne "Echelon ya dabu tür þeyler hakkýnda bilgi edinmek istiyorsanbulunduðun her þey çað dýþý kalmýþ olacak. Ýn-ternette Google'dan bulabileceðin her þey onyýl geride kalmýþtýr" demiþtir. Kurulan sistem ileilgili aranan bilgiler daima Echelon sistemininen az on yýl gerisinde olabileceðini ima etmiþ-tir.

Türkiye'de 1949 yýlýnda baþlatýlan elektro-nik istihbarat çalýþmalarý günümüzde MÝT'inönemli birimlerinden Operasyon (Teknik Ýstih-barat)'dan sorumlu Müsteþar Yardýmcýsýnabaðlý, Elektronik ve Teknik istihbarat Baþkanlý-ðý'nýn oluþturduðu çaðdaþ ve güçlü bir yapý iletüm ülke sathýnda sürdürülmektedir. Þifreli ha-berleþmelerin saðlanmasý þifrelerin çözülmesigibi çalýþmalarda bu baþkanlýðýn görevleri ara-sýndadýr

Ülkelerin elektronik gözetime ve takibinetepkileri

Bilgisayarlar üzerinde yapýlan iþlemlerinbaþka kiþilerce toplanmasý ve kaydedilmesineiliþkin iddialardan bir baþkasý da Microsoft veIntel ürünlerine iliþkindir. Bu iddiaya göre; bil-gisayarlarýn beyni olan iþlemcilerde, cep tele-fonlarýnýn IMEI numaralarý gibi cihazý tanýmla-yan rakamsal kodlu bir kimlik numarasý da ve-rilmiþtir. Ýþlemcinin içinde bulunan bir çip, herkullanýcýya baðýmsýz bir kimlik numarasý veri-yor ve bu numara sayesinde, kullanýcýnýn inter-net üzerindeki her adýmý takip edilebildiði be-lirtilmektedir. Bu takibe ilk tepki Çin Hüküme-tinden gelmiþtir. Çin bu seri numarasýnýn, ulu-sal güvenliðini tehdit ettiðini söyleyerek, ülkesýnýrlarý içerisinde Pentium III iþlemcili bilgisa-

yarlarýn satýþýný ve devlet kurumlarýnda bu bil-gisayarlarla internete baðlanmayý yasaklamýþ-týr Bu ve benzeri geliþmelerden sonra Intel ta-rafýndan Pentium IV'lerde bu kodun kaldýrýla-caðý açýklanmýþtýr.

Milliyet Gazetesinin haberinden alýntý yapa-rak www.ensonhaber.com isimli web haber si-tesinin 11 Ocak 2007 tarihli haberine göre Al-manya'da yayýmlanan Berliner Morgenpost ga-zetesinde yer alan haberde, Microsoft'un Al-manya basýn sözcüsü Thomas Baumgaert-ner'in, Vista'nýn geliþtirilmesinde NSA ile birlik-te çalýþtýklarýný doðruladýðý belirtildiðini haberyapmýþtýr

Almanya gibi bir ülkenin Microsoft ürünle-rini devlet kurumlarýnda kullanmaktan kesinolarak vazgeçtiðini bildirmiþtir (www.za-man.com.tr 18.08.2001). Almanya'nýn yanýsýraFransa, Rusya, Finlandiya gibi ülkeler de, özel-likle devlet kurumlarýnda açýk kaynak kodlu Li-nux iþletim sistemlerine geçmekte ve Linux'unyaygýnlaþmasý için çaba harcamaktadýrlar.

"Bir taraftan özgürlük, diðer taraftanda gözetim", iþte internet denilen keþmekeþinkýsa tarifi budur. Ancak kullanýcýlarýn ulaþabil-dikleri bilgi ile, gözetebilenlerin ulaþabildikleribilgi oraný eþit olmadýkça, bu sorun daha çokgündeme gelecek ve tartýþýlacaktýr.

ÜLKEMÝZDE ALINAN TEDBÝRLERAkþam gazetesinden Hülya KARABAÐLI' nýn

Ocak 2003 tarihli haberine göre Hýzla geliþenhaberleþme teknolojileri sayesinde haberleþmeaðýný geniþleten ve geliþtiren ülkemizde gizliyapýlacak görüþmeler için Guyana'dan fýrlatý-lan Türksat2-A uydusunda X bandýndaki kulla-nýma açýlan frekans banlarýndan yapýlan ha-berleþmeler þifreli hatlarýn devreye sokulmasýile konuþma esnasýnda þifreli olmasýndan dola-yý dinlenmesi ve kriptolarýn çözülmesi oldukçazor olan, ABD'nin casus uydularýnýn bile dinle-yemeyeceði 'Özel þifreli kýrmýzý hat'lý olarak ad-landýrýlan telefonlar kullanýlarak bir hattý dev-reye sokacaðýný belirterek özel þifreli hat saye-sinde; ABD ve Avrupa ile gizlilik dereceli konu-larda, 'dinlenme endiþesi olmadan' görüþ alýþ-veriþinde bulunulabileceði açýklanmýþtý.

devam edecek

Page 87: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

86

Toplumumuzda çocuðun geliþiminde herzaman ön planda olan anne gibi görünür..Oysa babanýn, çocuðun hayatýnýn her nokta-sýnda, anne kadar etkin ve iletiþim içinde ol-masý çocuða verebileceði en önemli katkýdýr.Babalarýn da çocuk için ayrý bir yeri vardýr. Ýyibir model olan baba ile özdeþim kuran çocuk;özgüveni yüksek, sorumluluk sahibi, baþarýlý,kendisi ve baþkalarý ile barýþýk olma özellikle-rini kazanýr.

Bizim ülkemizdeki araþtýrmalar sonucundababalarýn çocuklarý ile çok az iletiþim kurduk-larý, daha çok çocukla ileriye yönelik kararla-rýn alýnmasýnda sorumluluk taþýdýklarý, en çokönemsedikleri rolün maddi bakýmdan çocuðabakabilmek, en az önemsedikleri rollerin iseçocukla oynamak ve çocuðun günlük ihtiyaç-larýný karþýlamak olduðu saptanmýþtýr. Babaçocuðun hayatýnda sadece korkulan ve akþamgelince gün içinde yaptýklarýndan dolayý azariþiteceði bir figürdür. Oysa eleþtiren veya ceza-landýran, korkulan bir baba figürü, çocuðun,babadan onay ve kabul görmeden büyümesi-ne ve babayý ulaþýlamayacak kadar mükem-mel ve uzak olarak görmesine, genel anlam-da kendinde yetersizlik ve becerisizlik duygusugeliþtirerek yetiþkin hayatýna da yansýmasýnaneden olur.

Baba çocuk arasýndaki paylaþýmýn artmasýaraþtýrmalara göre çocuðun geliþimini olumluetkiler. Ayný zamanda babanýn da çocuklarýnakarþý daha gerçekçi ve doðal tutumlar benim-semelerini ve daha sevecen olmalarýný saðlar.Bir baba þüphesiz çocuðun çevresindeki enönemli kiþidir. Çocuðu destekleyen, yol göste-ren bir baba ayný zamanda zekâ geliþimini dedoðrudan olumlu yönde etkilemiþ olur. Baba-nýn çocuða zaman ayýrmasý, onunla kaliteli

zaman geçirmesi, onunla konuþmasý, dokun-masý, sarýlmasý ve sevdiðini söylemesi buolumlu etkiler arasýndadýr. Çocuða dokunul-malý, sýk sýk sevgi içeren sözcükler kullanýlma-lýdýr. Sevildiðini anlamasý için hareketleriniziyorumlamak durumunda kalmamalýdýr.

Çocuðun disiplin anlayýþýnýn geliþiminde debabanýn rolü tartýþmasýzdýr. Fakat bu; canýnýacýtmak, baðýrmak, cezalandýrmak, tehdit et-mek, kendinden korkutmakla saðlanamaz.Doðrusu; açýklýk, esneklik ve en önemlisi detutarlýlýktýr.

Babanýn çocuðun yaþamýný doðrudan pay-laþýmý çocuðun düþünce yapýsýný, zekâsýný, sö-zel becerisini ve akademik baþarýsýný olumluetkiler. Bunun yanýnda çocuk daha çok içselodaklý geliþir, daha olgun ve baðýmsýz davra-nýþlar gösterir. Özellikle erkek çocuklar içincinsel kimlik modeli, yani erkek olurken örnekalacaðý kiþi ile paylaþým içinde olmak çocuðunkendini dýþ dünya ile iliþkilerinde, örneðin; di-ðer erkek arkadaþlarýnýn yanýnda da daha ko-runaklý ve güvende hissetmesine yardýmcýolur. Kýz çocuklarýnda ise durum biraz farklý ol-makla birlikte, baba modeli karþý cinsi tanýma-sý ve karþý cinse tavýrlarý konusunda ipucu ve-rir. Kendine ve karþý cinse olan güveni artar.

Buraya kadar yazýlanlardan yola çýkaraksaðlýklý bir baba - çocuk iliþkisi kurmak için ya-pýlmasý gerekenleri þu þekilde sýralayabiliriz:

Günün belirli saatlerini çocuðunuza ayýrýn.

Gün içinde, çocuðunuzla, mümkün olduðutakdirde kýsa telefon görüþmeleri yapýn. Böyle-ce sizi, sadece akþam ortaya çýkan bir babaolarak deðil, kendisini özleyen bir baba olarakgörür.

Veli toplantýlarýna gidin. Sýk sýk okuluna gi-dip çocuðunuz hakkýnda bilgi alýn.

Saðlýklý bir iletiþim için mutlaka göz konta-ðý kurun. Onunla konuþurken baþka bir iþle

Dilek ELHAN*

* GOP Lisesi Rehber Öðretmeni

BABALAR VE ÇOCUKLAR

Page 88: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

87

meþgul olmayýn, sadece onu dinleyin ve dinle-diðini, zaman zaman onaylayarak veya kýsasorular sorarak belli edin.

Eðer mümkünse arada bir iþyerinize götürün.

Akþam yemeklerini mutlaka tümaile birlikte yiyin. Yemek aileyi biraraya getiren en önemli zamandýr.Yemek sýrasýnda yapýlan sohbetlerpaylaþýmý artýrýr. Kalabalýk sofralarneþeyi de artýrýr.

Örnek olmak adýna kitap okuyun.Unutmayýn çocuklarýn ilk örnek al-dýklarý kiþiler anne ve babalardýr.

Ýþyerinde yaþadýðýnýz sorunlarýnbir kýsmýný ona anlatýn.(Çocuðun ge-liþimine uygun olarak) Böylelikle em-pati kurmanýn temellerini atabilirsi-niz.

Hafta sonlarý birlikte zaman geçi-rin.

Ýnatlaþmaktan kaçýnýn.

Sabýrlý olun.

Her zaman yanýnda olun.(Hemyanlýþ hem doðrularýnda)

Tutarlý olun.(Kural koyduðunuzdadik durun)

Dürüst olun.

Gurur duyduðunuzu ifade edin.

Sakin olun. Büyük öfkelerle, bü-yük cezalar vermeyin.

Son olarak;

Babalýk öðrenilebilir bir kavram-dýr. Sanýrým iyi baba olmak isteyentüm babalarýn bilmesi gereken enönemli mesaj da budur. Çünkü hiçkimse iyi baba olarak doðmaz. Sev-gi, sabýr, araþtýrma ve öðrenme ba-ba olmanýn temel koþullarýndandýr.Ýyi bir baba; konuþan ve duygularýnýifade eden babadýr. Genellikle er-kekler babalýklarýný kendi içlerindeyaþamayý tercih ederler. Artýk "Erkek-ler aðlamaz", "Çocuk severken içlidýþlý olunmaz" "Çocuk uzaktan sevi-lir, yoksa þýmarýr" sözlerini bir tarafabýrakmak gerekiyor. Öyle ki "Aðlarsaanam aðlar, gerisi yalan aðlar" sözü-

nü "Babalar da yürekten aðlar" sözüyle bütün-leþtirmek için… Böylece hem çocuklar dahasaðlýklý büyüyecek, hem de babalar yalnýzlaþ-mayacaktýr.

Güz günaha ortak olup yine elma uzatýrYapraklar yerde þiire benzerler satýr satýr

Gözlerime tek tek yansýr asmandaki yýldýzlarSaçlarýmý yazma gibi örter Gök - Mavi Çadýr

Aðacýn çýplak çaresiz dallarýna düþer çiyÇiy gibi senin avuca düþmeyi düþler sadýr

Ben geldim! Güzün hüznü mü yakýyor yüreðimiElmanýn mý damaðýmda kaldý günahkâr tadý?

Sessizlik… Sana uzatan kalbimi avucuna Gökten uzanýp önüme diz çöken mehtap aldý

Yapraklar uçtu, yýldýzlar kaydý, parçalandý çiy.Mavi Çadýr Gök altýnda bir satýr þiir kaldý…

Çulpan ZARÝPOVA ÇETÝN

BÝR SATIR ÞÝÝR KALDI...

Page 89: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

88

GÜNAHSIZ GÖMÜLENLER

sar Halkýna; "Niksar'dan Kulebi'ye Bakýþ Panelinbizleri yalnýz býrakmayan 'de bizleri yalnýz býrak-mayan Saygýdeðer Hocalarým Prof. Dr. MehdiErgüzel'e, Prof. Dr. Nurullah Çetin'e, Doç. Dr. Er-tuðrul Yaman'a ve Gazeteci Yazar Rýza Zelyut'a;yine Cahit Kulebi Þiiri Gecesini þereflendirenAbdullah Satoðlu, Ýsmet Bora Binatlý, M. NuriParmaksýz, Ýlter Yeþilay, Pakize Altan, FatmaUçarlar, Melahat Ecevit, Galip Sertel, M. YaþarGenç ve gecenin onur konuðu ise Zürbiye Ýv-dik'e teþekkürü bir borç bilirim.

Yine daha sonra baba topraklarýna özleminigidermek ve vefanýn asla unutulmayacaðý ince-liðinin bir niþanesi olarak Niksar'a gelip dola-þan; babasýnýn yaþadýðý güzelliklerin, ýlgýt ýlgýtesen yelin, Emrah'ýn Türbesindeki derinliðin,Çanakçý Deresinin, Kalenin, Çamiçi'deki gece-

nin öte yüzünde Þehsüvar Aðabeyle yaþanýlan;sanatýn, Niksar'ýn ve insanlýðýn uhrevi yüzününsýcaklýðýný yüreðinde hisseden; her bakýþýnda in-sani deðerlerin zirvesini yansýtan Cahit Kule-bi'nin oðlu Saygýdeðer Ali Kulebi'yi de Niksarlý-lar ve Tokat þairler ve Yazarlar derneði adýnaþükranlarýmý sunarým.

Dergininin ve programlarýn hazýrlanmasýndabüyük bir fedakârca çalýþan derneðimizin bütünüyelerine, yönetim kuruluna, özellikle Niksarprogramlarýnýn sorumlusu Hasan Akar Hocamave ona destek veren kültür dostlarýna teþekkürediyorum

Daha nicel programlar ve nice çalýþmalarýKümbet Ailesiyle yaþamak arzusuyla; sizi dergi-nizle baþ baþa býrakýyor, saðlýk ve mutluluklardiliyorum.

EDÝTÖRDEN

Benim doðduðum yýllardaCanlýlar taþýrdý yükleriAtlar katýrlar taþýrdýÝnsanlar taþýrdý yükleriHastalýk günlük olaydýDoktorlar komþulardýYurdumun köylüleriÇýban yaralarýnaSülükleri takardýSen de hatýrlar mýsýnÇocukluk yýllarýný

Benim doðduðum yýllardaEbeler gezmezdi köyleriBenim doðduðum yýllardaTörensiz gömülürdüDoðan çocuk ölüleriAðlarsa ana aðlardýBaþkalarý duymazdýYerin altýndaki nüfuzÜstünde yaþayandanBelki çokBekli deBiraz azdýSenin anan aðlarkenSesini duydular mý

Yaklaþýr doðum kervanýBekler canýndan kopanýYerin kucaðý açýlmýþTek baþýna topraklardýVarlýðýný yavrusunuCanýndan ayrýlan caný

Aðlarsa ana aðlardýBaþkalarý duymazdýYeren akan gözyaþlarýKalbe akanlardanAzdý

Senin ananýn yaþlarýSöyle söyleNereye akardý

Analar yük taþýrdýOmuzlarda sýrtlardaYük taþýrdý analarKollarda karýnlardaAnalar yüklerineAþýktýDoðmatýk yazgýlarýda

Aðlarsa ana aðlardýBaþkalarý duymazdý

Günahsýz gönüllereDua daOkumazdý

Bazen ölü doðardýBazen bir ismi vardýKefen bulamayan anaBaþörtüsüne sarar daTopraðý renkli koyardý

Aðlarsa ana aðlardýBaþkalarý duymazdýUyan yavrum derdi ammaÖlüler uyanmazdýSöyleSenin anan yavrusuNe türlüNe türlü örtü sarardý

Ana ka rnýnýn terk edipYerin karnýna girenlerMahþerdeAnneyi kurtarýrmýþGünahsýz gömülerdenSenin annen deKurtulacak mý ..

Ruhi TÜRKYILMAZ

3. sayfadan devam

Page 90: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

89

Yeþilýrmak Þiir Þölenine katýlan þairlerin Tokat Valisi Dr. Recai AKYEL'i ziyaretleri

Tokat Þa i r ler ve Yazar lar Derneði

FFOOTTOOÐÐRRAAFFLLAARRLLAA EETTKKÝÝNNLLÝÝKKLLEERR

Yahya Kemal BEYATLI'nýn 50. Ölüm yýldönümü pro-gramýna katýlan þairlerin Artova Kaymakamý

Mustafa ÞAHÝN'i ziyaretleri

Yahya Kemal BEYATLI'nýn 50. ölüm yýldönümü pro-gramýna katýlan þairler Tokat Atatürk Lisesi'nde.

Mehmet Akif ERSOY ve Ýstiklal Marþý programýNiksar Daniþment Gazi Lisesi - Yahya AKENGÝN

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði'nin NiksarBelediye Baþkaný Duran YADÝGAR'ý ziyaretleri

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði'nin Kütüphanelerve Yayýmlar Genel Müdürü Doç. Dr.

Aytekin YILMAZ ve Genel Müdür YardýmcýsýSemra Atýnç'ý Ankara’da ziyaretleri

Page 91: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

90

Bir Deðiþimin Öyküsü Kültür ve Turizm Bakanlýðý Yayýnlarý - 2008" adlý sergi ve paneldeTBMM Baþkaný Köksal TOPTAN ve Kültür ve Turizm Bakaný Ertuðrul GÜNAY'la

Almanya Köln Þehri'nde TÜDAY'da Cahit KÜLEBÝ veTürk Þiiri konulu etkinlikte Hasan AKAR,

Zehra BÝLTEKÝN ve Ruhi TÜRKYILMAZ

Almanya Cahit KÜLEBÝ ve Türk Þiiri Etkinlikleri

Niksar Belediye Baþkaný Duran YADÝGAR'ýnþair Mehmet Nuri PARMAKSIZ'a

Cahit KÜLEBÝ etkinliklerinde plaket takdimi

Þairlerin Niksar Daniþment Gazetesini Ziyaretleri

Page 92: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

91

Taþhan Kültür ve Sanat Etkinlikleri

Þairlerin Niksar'daErzurumlu Emrah Türbesini ziyaretleri

Niksar'dan Cahit KÜLEBÝ'ye Bakýþ Paneli

Niksar'dan Cahit KÜLEBÝ'ye Bakýþ Paneli

Tokat Taþhan Kültür ve Sanat Etkinliklerine katýlanþairlerin plaket töreni

Page 93: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

92

Niksar Cahit KÜLEBÝ'ye Hasret Þiir Þöleni

Kümbet Dergisi Vali Recep YAZICIOÐLUÖzel Sayýsýna Erciyes Dergisi tarafýndan gönderilen

onur belgesi

Kümbet Dergisi Vali Recep YAZICIOÐLUÖzel sayýsýna Recep YAZICIOÐLU-Adnan KAHVECÝ

Platformu tarafýndan gönderilen Onur Belgesi

Yahya Kemal BEYATLI'nýn 50.Ölüm YýldönümüEtkinliði'nde Þair Abdullah SATOÐLU,

Yahya AKENGÝN, Reþadiye Belediye BaþkanýRafet ERDEM Dernek üyeleri ile birlikte

Erzurum 2. Uluslararasý Türk Þöleni'nde TimsalKARABEKÝR'e Kümbet Dergisinin takdimi

Page 94: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

93

Patnos Süphan Daðý Þiir Þölenine katýlýmErzurum 2. Uluslararasý Türk Þöleni'ndeHasan AKAR'ýn konuþmasý

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði'nin SulusarayBelediye Baþkaný Þahin HASGÜL'ü ziyaretleri

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði Gazi OsmanPaþa'yý Anma törenlerinde Vali YardýmcýlarýÞükrü ÇAKIR ve Bayram GALE ile birlikte

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði'ninTokat Basýnýný ziyaretleri

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði'ninTokat Basýnýný ziyaretleri

Page 95: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

94

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði'ninYeþilyurt Belediyesini ziyaretleri

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði'ninArtova Belediye Baþkaný

Abdullah Öztürk'ü ziyaretleri

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði'ninAvlunlar Belediye Baþkaný Müslüm Polat'ý ziyaretleri

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði'ninErbaa Belediye Baþkaný Ahmet YENÝHAN'ý

ziyaretleri

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði'ninReþadiye Belediye Baþkaný Rafet ERDEM'i ziyaretleri

Tokat Þairler ve Yazarlar Derneði'ninSulusaray Kaymakamý

Ýbrahim Civelek'i ziyaretleri

Page 96: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

95

Cahit Külebi'nin oðlu Ali Külebi'ninNiksar Kaymakamý Uður Turan’ý ziyareti

Ali Külebi, Niksar'da babasý Cahit Külebi'ninadýnýn verildiði caddeye ait levhanýn önünde

Niksar Belediye Baþkaný Duran Yadigar'ýnAli Külebi'ye plaket takdimi

Niksar Kaymakamý Uður Turan'ýnAli Külebi’ye ziyaret anýsýna plaket takdimi

Page 97: Muhsin DEMÝRCÝ -  · PDF filerak seçen Erzurumlu Emrah'ýn söylediði: Emrah bizim elin gonca gülleri Açýlmýþtýr öter dost baðýnýn bülbülleri

96

Niksar evinde sohbet

Hasan Akar'ýn Tokat Þairler ve Yazarlar Derneðiadýna; Türkmen Cephesi Türkiye Temsilciliðine yeni

seçilen Sadun Köprülüyü ziyareti

Selahattin Cansýz ve Ali Bal Hazar Þiir Akþamlarýnda

17. Hazar Þiir Akþamlarý" Programýna katýlanSelahattin Cansýz ve Ali Bal, Azerbeycan’dan

Prof. Dr. Elçin Ýsgenderzade ile birlikte

Elazýð'da, Türk Þiir ve Dergiciliði PanelindeAli Bal konuþmasýný yaparken