MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE - Tarih Blogu · 2014-01-20 · Milli teşkilatlanma yolundaki ilk...
Transcript of MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE - Tarih Blogu · 2014-01-20 · Milli teşkilatlanma yolundaki ilk...
T.C.
KONYA NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ
AHMET KELEŞOĞLU EĞİTİM FAKÜLTESİ
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
Coşkun KOBAL
12310441017
TARİH METODOLOJİSİ II
Prof. Dr. Nuri KÖSTÜKLÜ
KONYA
MAYIS, 2013
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
2
GİRİŞ
30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Anadolu parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya
kalmıştı. Mütareke’nin savaşı sonlandıracağı ve refaha ereceği düşüncesinde olan Türk Milleti, asıl
mücadelenin bu Mütareke’nin akabinde yapılan işgallerden sonra başlayacağını idrak etmişti. Bu işgallerle
beraber vatanın her bölgesinde direniş hareketleri ve teşkilatlanmaları görülmeye başlanmıştı. Rize de bu
teşkilatlanmaların yapıldığı, Trabzon Vilayetine bağlı bir sancak konumunda idi.
Rize de halkın önde gelenleri tarafından oluşturulan Müdafaa‐i Hukuk Cemiyetleri, Milli Mücadele
döneminde fevkalade öneme sahip idi. Türk Milleti’nin bilinçlenmesi ve düşman işgallerine karşı tepki
göstererek protesto mitingleri düzenlemesi Müdafaa‐i Hukuk Cemiyetlerinin en önemli
faaliyetlerindendir. Bu kuruluşların amacı Milli Mücadele ve Kuva‐yı Milliye ruhunun Türk Milleti
tarafından idrak edilebilmesi ve Türk Milleti’nin kendine olan güveninin geri gelmesi bakımından oldukça
büyük öneme sahiptir.
Araştırmamızda Rize ve çevresindeki; Ermeni, Rum, Gürcü tehditlerine karşı oluşturulan Kuva‐yı
Milliye birlikleri, Cemiyetler ve Rizelilerin gösterdiği tepkiler incelenmiştir. Rize’de halkın bilinçlenmesini
sağlayan önemli şahsiyetler de ele alınmıştır. Ayrıca İstanbul’dan ve Rusya’dan Ankara’ya gönderilen silah
ve mühimmatlara da değinilmiştir.
I.BÖLÜM – MONDROS MÜTAREKE’SİNDEN SONRA YAŞANAN GELİŞMELER
A ‐ Mondros Mütarekesi Sonrası Doğu Karadeniz Bölgesi ve Rize
30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi, 25 maddeden oluşmakta olup, maddelerin büyük bir
bölümü denizlerle ilgilidir. Türk yurdu Anadolu’yu büyük devletlerin isteklerine göre bölmeyi hedef alan
Mütareke’nin, Karadeniz ile doğrudan ilgili olan maddelerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Madde 1‐ Karadeniz’e geçmek için Çanakkale ve İstanbul Boğazları açılacak ve bu geçiş sağlanacak.
Çanakkale ve Karadeniz istihkamları müttefikler tarafından işgal edilecektir.
Madde 2‐ Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları, torpido ve kovan mevzîleri vesaire gösterilecek ve
bunları taramak veya kaldırmak için müracaat vukuunda mittefiklere yardım edilecektir.
Madde 3‐ Karadeniz’deki torpil yerlerine dair bilgiler müttefiklere verilecektir.
Madde 6‐ Osmanlı karasularında zabıta ve buna benzer hususlarda kullanılar küçük tekneler müstesna,
Osmanlı sularında veya Osmanlı Devleti tarafından işgal edilen sularda bulunan harp gemilerinin hepsi
teslim olunup, gösterilecek Osmanlı liman veya limanlarında enterne edilecektir 1.
Madde 7‐ Müttefikler, güvenliklerini tehdit eden bir durum halinde istedikleri bölgeleri işgal
edebileceklerdir.
1 SARIKAYA, Makbule, Milli Mücadele Döneminde Rize, ATAM Yayınları, Ankara 2004, s.48.
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
3
Madde 8‐ Osmanlı işgali altındaki bütün limanlardan müttefikler faydalanabilecek ve onlarla harp
halinde bulunan devletler faydalanamayacaktır. Deniz ordusunun asayişe ayrılan gemilerinden mâda
mevcudu terhis edilecektir.
Madde 9‐ Müttefikler Osmanlı tersane ve limanlarındaki tamir vasıtalarından faydalanacaktır.
Madde 13‐ Osmanlı Devleti, elinde mevcut bahrî, askerî veya ticari malzemelerin tahribine engel
olacaktır.
Madde 20‐ Beşinci madde mucibinde terhis edilenlere ait teçhizat, silahlar, cephane ve taşıtların
kullanma tarzına dair verilecek talimata uyulacaktır.
Mondros Mütareke’sinin imzalanmasından sonra Osmanlı ordusu bitkin ve yorgun bir halde terhis
edilirken, önemli geçitler, silahlar düşmanın eline geçiyordu 2.
1‐ Mondros Mütarekesi’nin Doğu Karadeniz’e Etkisi
Mondros Mütarekesi’nden sonra Trabzon Vilayeti’ne bağlı sancaklardan biri olan Rize, bölgesi iç ve dış
tehlikeler bakımından çok nazik bir durumda bulunuyordu. Çünkü Gürcüler, Rize bölgesini almak isterken
Ermeniler de Trabzon Vilayeti’nin bir kısmını, kurmayı planladıkları Büyük Ermenistan’ın sınırlarına dahil
etmek istiyorlardı. Bunlardan daha önemlisi ise Rumların, bölgede büyük bir Pontus Devleti kurmak
amacıyla Pontusçuluk faaliyetine girişmeleri olmuştur 3.
Milli Mücadele Dönemi’nde Rize üzerinde, Gürcü, Ermeni ve Pontusçu Rumların bazı talepler ortaya
attıkları görülüyordu. Ermeniler ve Pontusçu Rumlar, Rize üzerindeki emellerini gerçekleşitmek için, 18
Ocak 1919 tarihinde toplanan Paris Barış Konferansı’na müracaatta bulunmuşlardı. Görülüyor ki her iki
tarafın istekleri Rize üzerinde çatışıyordu. Çünkü, kurulması planlanan Pontus Rum Devleti sınırları içinde
gösterilen Rize, aynı zamanda Büyük Ermenistan’ın yaşayabilmesi için Karadeniz kıyılarında önemli bir çıkış
limanı olarak da düşünülmekteydi. Paris’teki bu çalışmaları duyan Rizeliler tepkisiz kalmadılar, topraklarını
ve haklarını koruyabilmek için Müdafaa‐i Hukuk Cemiyeti’nin kurulma çalışmalarına hız verdiler 4.
2‐ Mütareke’den Sonra Doğu Karadeniz ve Rize’nin İşgali İçin Yapılan Faaliyetler
Doğu Karadeniz bölgesini anavatandan ayırmak için İzmir’de olduğu gibi, bir bahane bulup bölgeyi
işgal etmek gerekiyordu. Bu bahane Doğu Karadeniz bölgesindeki asayişsizlik bir gerekçe olabilirdi. Çünkü
Mütareke’nin 7. maddesine göre; Büyük devletler kendilerinin güvenliklerini tehlikede gördükleri herhangi
bir yeri işgal etme hakkına sahiplerdi. Nitekim İtilaf Devletleri, Rumların bölgedeki faaliyetlerini taraflı
olarak değerlendirerek bölgede asayişsizlik olduğunu, bunun Türkler tarafından çıkarıldığını iddia
ediyorlardı. Oysaki bölgedeki asayişsizliğin sebebi Türkler değil, Rum çeteleri idi. Rumlar, Karadeniz
sahillerine demirleyen Fransız ve İngiliz kuvvetleriyle yakın ilişkiler kurarak taşkınlıklar yaptılar.
2 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.49. 3 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.50. 4 ÇAPA, Mesut, Milli Mücadele Döneminde Rize, s.865
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
4
Kendilerinin sebep oldukları olayları Türklere mâl ederek haksız emellerini tüm dünyaya haklıymış gibi
göstermeye çalıştılar 5.
A‐ Mondros Mütarekesi’nden Sonra Azınlıkların Doğu Karadeniz Bölgesinde Devlet Kurma Faaliyetleri
1‐ Pontusçu Rumların Rize Üzerindeki Emelleri ve Yaptıkları Çalışmalar
I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında yoğun faaliyet gösteren Rum çeteleri, Mondros
Mütarekesi’nden sonra daha tehlikeli hale gelmişlerdi. Rum çeteleri bölgede huzur ve güvenliği ortadan
kaldırırken, Milli Mücadele’nin devam ettiği dönemlerde de Pontus ayaklanması denilen ayaklanmayı
meydana getirmişlerdi. Bu ayaklanma yeni kurulan Türk Devleti’ni bir süre uğraştırmıştı.
Pontus Meselesi, Yunan Başbakanı Eleftherios Venizelos’un da dediği gibi, “ Pontus Meselesi hiç
yoktan var edilmiştir. Hayali bir şekilde yaratılan bu devlet ve bu devletin kuruluş davası, gerek
Yunanistan’ın gerekse diğer ( Rusya, İngiltere ve Fransa gibi ) büyük devletlerin çıkarlarına uygun olduğu
ve Türkiye’yi böldüğü için sürekli desteklenmiştir.”
Anadolu’nun Karadeniz kıyılarında bir Pontus Devleti kurulması tasarısı XIX. Yüzyılın ilk yarısına kadar
uzanmakta, yani Etnik‐i Eterya’nın doğuşu, Yunan Ayaklanması ve Yunan Devleti’nin kurulması bu
tasarının başlangıcını teşkil etmekteydi 6.
Doğu Karadeniz’de durum çok karışık bir haldeyken Pontusculuğun önderlğini yapan Metropolit
Hrisantos, Paris Barış Konferansı’na 2 Mayıs 1919’da bir muhtıra verdi. Pontus Meselesini savunan ve
“ Karadeniz Meselesi” denilen bir muhtıra ile bölgenin Rum olduğunu ve Türklerin azınlık olduğunu ve
Rumlara saldırdığını iddia etmekteydi. Paris Barış Konferansı’nda Rumların murahhassı olan Hrisantos,
Pontus Meselesi’ne dair, Rize ve çevresi ile ilgili bir görüş öne sürerek gerçekle ilgisi olmayan rakamlar
verip tuhaf gruplandırmalara yer vermiştir. Ona göre “ Rize’nin Müslüman ve Rum ahalisi ( Hrisantos,
“Rum” deyimi ile bütün Hristiyanları bu sayıya dahil ediyordu.) eşit sayıdadır. Pontus Müslümanları
muhtelif milliyetlerdendirler. Bu Müslüman mevcudu dahilinde (340.000) hakiki Türk, (200.000)
Sürmeneli, (50.000) Kafkasyalı, (200.000) Oflu ve (5.000) Sitavriyon vardır.”
Rumların bu iddiaları ortaya atmasındaki asıl gaye Wilson İlkelerince kendilerini dünyaya haklı
göstermekti.
Bu asılsız iddialar 15 Kasım 1919 tarihinde de gündeme gelmiş ve Paris Barış Konferansı’na Pontus
Cemiyeti namına sunulan bir bilgiride Osmanlı Hükümeti’nin bölgede zulüm yaptığı, güvenlik ve adaletin
olmadığı, Türk çetelerinin saldırıda bulunduğu iddiaları yer almıştır 7.
5 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.50. 6 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.52. 7 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.60‐61.
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
5
2‐ Ermenilerin Büyük Ermenistan Devleti Hayali ve Rize Üzerindeki Faaliyetleri
Osmanlı Devleti’nin hoşgörü dolu idaresinde yaşayan ve “ Millet‐i sadıka” olarak adlandırılan
Ermeniler, devlet yönetiminde ve ticari hayatta önemli yerler elde etmişlerdi. Fransız İhtilali’nden sonra
gelişen olaylar neticesinde ve yabancı devletlerin etkileri ile Ermeniler ülke bütünlüğünü bozucu nitelikte
teşkilatlanmalara giriştiler 8.
Gerek I. Dünya Savaşı öncesinde gerekse savaş sırasında Ermeniler Türk ordusu içinde, oldukça zararlı
çalışmalarda bulunduğunu hatta kendilerine göre bazı askeri bölgeler oluşturarak oraya sorumlu subaylar
tayin ettikleri bilinen gerçeklerdi. Bu gerçekler, o tarihlerde bölgede bulunan ve Ermeni faaliyetlerine
bizzat şahit olan Sadi Selçuk Bey’in hatıralarında şu şekilde yer almaktadır:
“ Yıllardan beri, Ermenilerle aramızdaki geçimsizlikten doğan intikam hırsı ve istiklal rüyası, Rus ordusu
içinde bulunan Ermeni subay ve erlerin merkezi Erzurum olmak üzere faaliyete geçen, komutanın olan ve
programları üzerine hareket etmeleri hakkında Erzurum Merkez Kumandanlığını yapan bir Ermeni
albayının komite reisi sıfatıyla yayınladığı emirler Trabzon’daki teşkilata da ulaştırılmış bulunuyordu. Bu
cümleden olarak Trabzon’daki teşkilat başında bulunmak üzere Erzurum Aziziye tabyasında bulunan topçu
yüzbaşılarından Bedros isminde bir Ermeni de Trabzon’a gönderilmişti.
Bu komutanların aldıkları kararların başında, Erzurum, Gümüşhane ve Trabzon şehirlerinin dahil ve
haricinde bulunan Türkleri katletmek, mevzilerde bulunan toplarla şehirleri yıkmak ve cephanelikleri
berhava ederek her şeyi hasara uğrattıktan sonra çekilmek olup, onlar bu gibi meşum düşüncelerinin
tatbikine fırsat bekliyorlardı.” 9
Yabancı devletlerin amaçlarına yardım ettikleri sürece desteklenen Ermenilerin Türklere yönelik
saldırıları tehlikeli boyutlara varınca XV. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa önderliğinde Doğu
Harekatı başlatıldı. Bu harekat ile Kars, Ardahan ve Batum ele geçirilmek istenmiştir. Gelişmeler
neticesinde 9 Haziran 1920’de Doğu bölgesinde geçici seferberlik ilan edilmiştir. Bu arada Doğu Karadeniz
bölgesinde de, 1 Temmuz 1920’de Ermenilerin yoğun faaliyetlere giriştikleri görüldüğünden bazı savunma
tedbirleri alınmış ve bölgede Çoruh Grubu adı verilen bir birlik kurulmuştur.
Büyük Millet Meclisi’nin 7 Temmuz’da Ermenilere verdiği ültimatomu cevapsız kalınca, Doğu Harekatı
hızlandırıldı. Sarıkamış ve 30 Ekim’de Kars’ın alınması ile Türk ordusu, 7 Kasım’da Gümrü’ye girdi. 6
Kasım’da Ermenilerin Ateşkes isteği 17 Kasım’da kabul edilmiş ve 3 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması
yapılmıştır. Böylece Ermeni Devleti hayali tarihe gömülmüştür. Doğu Harekatı’ndan sonra yurttan atılan
Ermenilerin, nüfus iddiaları ve toprak talepleri, uluslar arası arenada artık “ Bogos’us peri masalları” olarak
değerlendirilmeye başlandı 10.
3‐ Gürcülerin Rize’yi Anadolu’dan Koparmak İçin Yaptıkları Faaliyetler
Milli Mücadele öncesinde Doğu Karadeniz Bölgesi’ne yönelik tehditleri sadece Rum ve Ermenilerin
faaliyetlerinden kaynaklanmıyordu. Bu iki tehlikenin yanında Gürcülük cereyanı mütarekeden sonra
önemli bir yer tutmuş, Milli Mücadele’de bütün hızıyla sürmüştü. Bu dönemde Hıristiyan Gürcülerin
8 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.71. 9 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.74. 10 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.82.
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
6
yardımıyla bölgeye eşkıya ve siyasi çeteler, Anadolu’ya sokulmaya çalışılmıştı. Milli Mücadele Dönemi’nde
Gürcülerin Rize bölgesini elde edebilmek için “ Lazistan Lazlarındır.” Şeklinde bir takım propagandalara
başvurdukları bilinmektedir. Ancak Doğu Karadeniz Bölgesi için yaptıkları propagandalar, ordunun ve
halkın uyanıklığı sayesinde vaktinde söndürülmüştü. Bu iddialar bazı devletlerin çıkarına uygun olduğu
dönemlerde oldukça iyi desteklenmiştir 11.
Gürcülerin iddia ve faaliyetlerini değerlendiren İstikbal Gazetesi’nin başyazarı Faik Ahmet Bey’in
belirttiği gibi, “ Gürcüler henüz siyasi istiklal ve mevcudiyetinin emniyet ve istikrar şeraitini istihsal
etmeden mevcudiyetini tehlikeye ilga edecek ve kendisine yeni düşmanlar hazırlayacak surette serse‐
riyane bir siyaset yolu takibine temayül gösterdi. Bu temayülünü de icrasına başladığı propagandalarla
açık bir suretle sergilemiş olduğu.” açıkça görülmektedir 12.
Bu propagandaların Rize’de etkili olmayacağına muhakkak gözle bakan Faik Ahmet Bey’e göre her
şeye rağmen yine de tedbirli olunmalı, ilgisiz kalınmamalıdır.
Bu hususta Büyük Millet Meclisi Hükümeti’ne, Evliye‐i Selase milletine ve bilhassa Rize aydınlarına
birçok görevlerin düştüğünü, Gürcü propagandasının etkisiz hale getirilmesini, bunun için ilgililerin azami
gayret sarf etmesini ısrarla ister. Bütün bunların yapılabilmesi için bir faaliyet makinesine ihtiyaç
olduğunu, bu makinenin merkezinin de Faik Ahmet Bey’in düşüncesine göre; ancak vilayet merkezinin
olabileceğini belirtir ve Rize’nin yoksulluk içinde olması nedeniyle müstakil olmasının doğru olmadığını
görüşlerine ekler 13.
II.BÖLÜM ‐ RİZEDE MİLLİ UYANIŞ YOLUNDAKİ FAALİYETLER
Mondros Mütarekesi’nden sonra, Anadolu’nun hemen her yerinde, görülen işgal ve azınlık
faaliyetleri gibi büyük tehlikeler karşısında bölgesel kurtuluş çareleri aranmaya başlandı. Bu yüzden her
bölgenin halkı, sivil ve askeri liderlerin önderliğinde milli teşkilatlar kurmaya başladı. Milli teşkilatlanma
yolundaki ilk hareket, Elviye‐i Selase’de yani; Kars, Ardahan, Batum bölgesinde başladı. 1918 Aralık ayı
başlarında Anadolu’nun her yerinde kurulmaya başlayan geçici hükümet ve milli cemiyetler, Anadolu’da
doğudan batıya, kuzeyden güneye bütün bölgelerde ortaya çıkmaya başladı. Aynı şekilde İstanbul’daki
aydınlar da kendi bölgelerini kurtarmak amacıyla İstanbul’da (Şark‐ı Anadolu Müdafaa‐ı Hukuk, Trabzon
Muhafaza‐ı Hukuku Milliye Cemiyeti) teşkilatlar kurmuşlar, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde şubeler
açmışlardı.
Halkın teşkilatlanmasının nedeni, işgalin haksızlığına karşı duyulan tepki ile milli vicdandan ilham
alan milli şuurun, bir gaye neticesinde birleşmesidir.
Vatanın işgali ve parçalanması karşısında halkın istiklalini elde etme gayesi ile milli harekete giriştiği
yerlerden biri de, bu dönemde Trabzon vilayeti sınırları dahilinde olan Rize’dir. İşgal tehlikesiyle karşı
karşıya kalan yöre halkı, Trabzon merkezli bir milli teşkilatlanma sürecinde girdi. İstiklal için mücadele
11 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.83‐84. 12 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.88. 13 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.90.
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
7
eden halk, ‘’ yenilgiye boyun eğmeyen bir millet yenilmez; dağa çıkıp eşkıya olur, çete olur, çarpışır, ölür
belki, fakat esir olmaz. ‘’ fikriyle harekete geçti.
Gerek Trabzon Vilayeti dahilinde, gerekse İstanbul’da bölge halkının haklarını korumak amacıyla
kurulan cemiyetler arasında, sayıları az da olsa, bilerek veya bilmeyerek Milli mücadeleye zarar
verebilecek nitelikte olanlara da rastlanmaktadır14.
Rize’de Kurulan Cemiyetler ve Yaptıkları Çalışmalar
Trabzon ve havalisinde kurulan cemiyetler şunlardır:
1‐) Trabzon ve Havalisi Adem‐i Merkeziyet Cemiyeti
2‐) Trabzon Muhafaza‐ı Hukuk‐u Milliye Cemiyeti
3‐) Trabzon ve Havalisi Müdafaa‐i Milliye Cemiyeti
4‐) Laz Tekamül‐i Milliye Cemiyeti Hayriyesi
5‐) Trabzon‐Rize Cemiyeti Hayriyesi
1‐ Trabzon ve Havalisi Adem‐i Merkeziyet Cemiyetinin Rize’deki Faaliyetleri
Milli Mücadele’ye zararlı cemiyetler arasında nitelendirilen bu cemiyet, Ocak 1919 da İstanbul’da,
kurulmuştur. Cemiyet, padişaha bağlı kalmak ve kendisini idare etmek suretiyle, bölge halkının haklarını
korumayı amaçlamış ve kuruluşundan sonra Doğu Karadeniz Bölgesinde hızla genişlemiştir. Bu cemiyet,
Rize’de de şube açmıştır15. Cemiyetin İstanbul’daki kurucuları arasında Şatırzade Hasan Hicabi, Derviş
Kaptanzade Necati, Muhsinpaşazade Ethem, Süleyman Suudi, Mehmet, Kamil, Şükrü ve Besim beyler
başta gelmektedir16.
Toplam 7 maddeden ibaret, bir nizamnamesi olan, Trabzon ve Havalisi Adem‐i Merkeziyet
Cemiyeti’nin programı incelendiğinde; cemiyetin, yönetimde adem‐i merkeziyetçi, saltanata bağlı ve
ittihatçılığa karşı olduğu görülmektedir. Cemiyetin programına göre, Rize, adem‐i merkeziyet dahilinde
olup, Osmanlı Devleti’ne bağlı idari bir birim sayılacaktı. Kendisine ait bir neşir organı olmayan Trabzon ve
Havalisi Adem‐i Merkeziyet Cemiyeti, Paris Barış Konferansı’nda, Rize’yi de içine alan bölge hakkında
birtakım isteklerin dile getirildiği, yörenin geleceğini ilgilendiren bazı konuları içeren bir çok beyanat
vermiştir17.
İzmir’in işgali karşısında sessiz kalmayan cemiyet, bölgenin işgalden korunması için, ne yolda
hareket edileceğinin kararlaştırılması amacıyla, 23 Mayıs 1919 da İstanbul Cağaloğlu’ndaki merkez binada
toplanmıştır. İzmir’in işgalinden sonra İstanbul’da toplanan Cemiyet, teşkilatlanma faaliyetlerinde
bulunmak üzere Trabzon Vilayeti’ne görevliler göndermiştir. Böylece Cemiyet, 1919 İlkbaharında bölgeye
14 SARIKAYA, Makbule, A.g.e ., s.105. 15 SARIKAYA, Makbule, “Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanıs Ve Mahalli Teskilatlanmalar’’, http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013) 16 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.106. 17 SARIKAYA, Makbule, “Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanıs Ve Mahalli Teskilatlanmalar’’ http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013)
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
8
gönderdiği Nazmi Nuri Efendi’nin girişimleriyle Rize’de de şube açmıştır18. Trabzon ve Havalisi Adem‐i
Merkeziyet Cemiyeti Rize şubesinin kurucuları ve görevleri şöyledir:
Reis: Tuzcuzade Şaban Efendi
Aza: Kazancıoğlu İbrahim Efendi
Aza: Turnaoğlu İsmail Efendi
Aza: Tuzcuzade Hakkı Efendi
Aza: Taviloğlu Ethem Efendi
Aza: Hacı Osman Efendizade Faik Efendiler olup…’’belirtilmektedir19.
Cemiyet, var olduğu süre içerisinde, bölgeyle ilgili birçok konuda beyannameler yayınlamıştır.
Cemiyetin Rize şubesi, Batum’da kurulmuş olan ve Rize ve yöresinde Lazlık cereyanı yaratmaya çalışan
“Lazistan Selamet‐i Milliye” ve Lazistan Tahlisi” gibi cemiyetlerle mücadele etmiş, bu konuda İstanbul
gazetelerine birçok açıklama göndermiştir. Trabzon ve Havalisi Adem‐i Merkeziyet Cemiyeti Rize
Şubesi’nin, “Lazistan’ın Mukadderatı” başlıklı bir yazısı, Söz Gazetesinde 22 Nisan 1919 da yayınlanmıştır.
Bu yazıda; Batum’da kurulan cemiyetlerin bazı iddialarla siyaset sahnesine atılarak, Lazistan’ın merkezi
Rize’de birtakım faaliyetlerde bulunduklarının bilindiği belirtildikten sonra, bu tür faaliyetlerden rahatsızlık
duyan Rize halkının, bu cereyanlara şiddetle karşı olduğu ve Osmanlı’dan ayrılmayı asla düşünmedikleri
kaydediliyordu. Daha sonraki tarihlerde cemiyet merkezi 26 Nisan 1919 tarihinde, Batum’da kurulan
cemiyetler ve Rize üzerindeki emellerden bahseden bir yazıyı Söz Gazetesinde yayınlamıştır. Bu yazıda;
Batum’da kurulan cemiyetlerin üyelerinin, Lazistan halkıyla herhangi bir bağlarının olmamasına karşın,
cemiyetin, Lazistan ve halkıyla ilgili sözlü veya yazılı iddialarda bulunduğu, ancak her türlü iddianın
Lazistan tarafından reddedildiği ve bölge halkının Osmanlı Devleti’ne olan bağlılıklarının her zaman devam
edeceği belirtilmekteydi. Rize’yi ilgilendiren birçok konuda fikir ve önerilerini sürekli olarak gazeteler veya
beyannamelerle ortaya koyan Cemiyet, 22 Mart 335/1919 tarihli Söz Gazetesinde, “Trabzon ve Havalisi
Halkı Ancak İdari Adem‐i Merkeziyet İstiyor.” başlığıyla yayınlanan beyannamesinde; yöre halkının
Osmanlıdan kesinlikle ayrılmayacağı kararını açıkça ve bir kez daha belirtmiştir20.
Cemiyetin, 26 Nisan 1335/1919 tarihli Söz gazetesinde yayınlanan başka bir muhtırasında, ise Rize
ve çevresinde, Müslümanların ezici bir çoğunlukta bulundukları dile getirilmiştir. Cemiyet, Mayıs 1919 da
yaptığı bir açıklamada; Trabzon Vilayeti’ne dahil Rize’deki Türk ve Müslümanların, milli haklarını muhafaza
etmek için sulh konferansı ve İtilaf hükümeti mümessilleri nezdinde; ilmi, içtimai, ekonomik müdafaalarda
bulunacaklarını, dahili meseleler ve fırka ihtilaflarından uzak kalacaklarını; cemiyet üyelerinin, Rize’nin de
dahil olduğu vilayet çevresindeki bütün siyasi ve içtimai sınıf mensuplarından müteşekkil bulunduğunu
bildirmiştir.
Cemiyet, adem‐i merkeziyetçilik konusunda bazı girişimlerde bulunarak, ademi merkeziyetçiliği
tanıtmak ve benimsetmek amacıyla yörede sık sık konferanslar düzenlemiş ve halkı, bu konferanslara
davet etmiştir. Tehlikeyi uzaktan savuşturmaya çalışan ve bölgesinde fiili gayrete geçmekten ziyade,
fikirlerini yaymaya çalışan Cemiyetin bu tutumunun Doğu Karadenizlileri ve aynı şekilde Rizelileri de fazla
18 SARIKAYA, Makbule, “Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanıs Ve Mahalli Teskilatlanmalar’’, http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013) 19 SARIKAYA, Makbule, Ag.e., s.108. 20 SARIKAYA, Makbule, “Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanıs Ve Mahalli Teskilatlanmalar’’, http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013)
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
9
tatmin etmediğini Trabzon’dan gelen bir zatın, 6 Ekim 1919 da Tasvir‐i Efkar’da yayınlanan ifadesinden
anlamaktayız. Nihayet cemiyet, 28 Eylül 1919’da Hürriyet ve İtilaf Fırkasına katılmıştır. Ve siyasi hayatı
sona ermiştir21.
2‐) Trabzon Muhafaza‐i Hukuk‐u Milliye Cemiyetinin Kurulması ve Rize’deki Faaliyetleri
I. Dünya Savaşı’ndan sonra, Trabzon Vilayeti ve Rize’deki halkı, Milli Mücadele yolunda harekete
geçiren sebeplerin başında şüphesiz, Mondros Mütarekesi sonrasında, Pontuscu Rumların Pontus Rum
Devleti kurmak amacıyla giriştikleri faaliyetler ve Ermenilerin denize çıkış kapısı olarak düşündükleri Büyük
Ermenistan’ın kuzey sınırları konusundaki emelleri geliyordu22.
Rize ilini de içine alan Trabzon Vilayeti, Milli Mücadele yıllarında, bulunduğu hassas konum
nedeniyle, her türlü tehlikeye açıktı. Trabzon Vilayeti aydınlarının Mondros Mütarekesi’nden sonra milli
mukavemet yolunda attıkları ilk adım, 10 Aralık 1918’de İstikbal Gazetesi’ni çıkarmaları olmuştu. Daha
sonra Rum ve Ermeni faaliyetlerinin artması ve özellikle müstakil bir "Pontus‐Rum Devleti" kurma
faaliyetleri üzerine, Trabzon’un vatansever halkı, 10 Şubat 1919 tarihinde Trabzon Muhafaza‐ı Hukuk‐u
Milliye Cemiyeti’ni kurdular. Cemiyet kuruluş amacını, beyannamesinde yer aldığı şekliyle şöyle
belirtmektedir; Vilayetin Osmanlı Devleti’ne bağlılığını korumak amacıyla, ilmi vesikalarla gerekli
savunmalarda bulunmak ve milli haklarımızı koruyacak vasıtaları sağlamaya çalışmak. Bunun için tarihi,
sosyal ve iktisadi vesikaların toplanması ve istatistikler düzenlemesiyle, İtilaf hükümet ve temsilcilerine
muhtıralar verilmesi, Wilson prensiplerine göre milletlerin kendi mukadderatlarını belirleme hak ve
yetkilerine dayanarak etkili girişimlerde bulunulması. Ayrıca, cemiyetin kuruluş amaçlarından başka hiçbir
siyasetle meşgul olmaması, her türlü parti kavgalarından uzak kalarak birlikte milli varlık ve emellerimizin
korunması için gerekli meselelerle uğraşması kararlaştırılmıştı23.
Milli Mücadele başlarında Rize, Trabzon Vilayeti'ne bağlı bir sancaktı. Mondros Mütarekesi’nden
sonra, İşgalci devletlerin gemileriyle Trabzon limanına getirilen Rum ve Ermeni çetecileri, Rize dahilinde de
halkın malına ve canına saldırıyorlardı. Hatta bölgedeki Rum ve Ermeni köyleri de bu çetecileri destekliyor‐
lardı.
Bu şartlar altında Rize’nin fedakar halkı; milli bir teşkilat kurma faaliyetlerine başlamışlardı. Böylece
Trabzon Muhafaza‐ı Hukuk Cemiyeti’nin Rize Şubesi; Mataracızade Mehmet Şükrü Efendi, Tuzcuzade
Süleyman Tevfik, Lazoğlu Mustafa, Mataracızade Hakkı, Güvelioğlu Ahmet, Hacıömeroğlu Ahmet Efendiler
tarafından 24 Mart 1919’da kurulmuştur. Bundan başka, Rize Sancağı'nın Pazar kazasında, Muhafaza‐i
Hukuk Cemiyeti’nin bir şubesi açılmış, başkanlığına da Ziya Bey, getirilmiştir. Trabzon Muhafaza‐i Hukuk‐u
Milliye Cemiyeti’nin kurulduğu tarihlerde Rize’de, Muhafaza‐i Hukuk‐u Milliye Heyeti, Nisan ayı başlarında
sadarete bir telgraf göndermişlerdi. Memleketlerinin haklarını koruyacaklarını bildirdikleri bu telgrafta;
“Bugün bütün dünyanın sulhu hazırlamak üzere Paris’te toplanan sulh konferansına, Karadeniz Rumları
namına gönderilen heyetlerin hakikatleri tahrife ve inkara kalkışmasıyla, Trabzon ve havalisi ve bilhassa
Rize sancağı halkı, büyük bir heyecana düşmüştür. Onların batıl iddialarda bulundukları şayiası mevcuttur.
21 SARIKAYA, Makbule, A.g.e. , s.112. 22 SARIKAYA, Makbule, A.g.e. , s.113. 23 SARIKAYA, Makbule, “Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanıs Ve Mahalli Teskilatlanmalar’’, http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013)
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
10
Livamızda meskun ahali tamamen Müslüman iken bunların kısmen misafirlikle burada bulunan 100‐200
Rum’un hakimiyeti altına girmeleri, milletlerin hürriyeti gibi adalet kaidesine aykırıdır. Karadeniz sahiller‐
inde İslam ahaliye nispetle nüfusları pek az bulunan ve hiçbir suretle hakları bulunmayan Rumların, böyle
açıktan açığa hakimiyet istemeleri dikkate değer. İnsanlığın sulh ve sükununu temine çalışan İtilaf Devlet‐
leri büyüklerinin, insanlık hak ve kaidelerine aykırı kararlar almayacaklarına emin olduğumuzdan, bir an
dillerinden düşürmedikleri, adaletlerini bekler ve Osmanlı hakimiyetinden başka hiçbir hükümet idare
şeklini katiyen kabul edemeyeceğimizi, bu umumi milli arzunun aksine verilecek kararların elim facialar
doğuracağını ve bölgede bunun tatbikinin imkansız bulunduğunu, katiyen ve müttehiden arz ve ilan
ederiz” denilmekteydi24.
Rize Muhafaza‐ı Hukuk‐u Milliye Cemiyeti, İstanbul Hükümeti’ne gönderdiği, 7 Nisan 1919 tarihli
telgrafından başka, Rize’nin Doğu Anadolu’da kurulmaya çalışılan Ermenistan’a, Karadeniz’de bir mahreç
olarak verileceğine dair haberlerin duyulması üzerine, Paris Barış Konferansı ile Fransız Hükümeti ve
kamuoyuna duyurulmak üzere, Trabzon’daki Fransız Mümessili’ne bir protesto metni göndermiştir. Bu
yazıda, Rize’nin Türk vatanından ayrılamayacağı belirtilerek gazetelerin, “Ermenilerin miktarlarıyla bir
istihza teşkil eden Ermenistan hudud‐ı merhumesini göstermeye kadar” işi ileri götürmeleri karşısında, bu
uğraşının sonuçsuz kalacağı ifade edilmiştir. Ayrıca bu protesto metninde, şu değerlendirmelere de yer
veriliyordu:
Bu muhitte ne Ermenilerin, ne de başka bir milletin tarihi hakları yoktur. Rize’nin bu günkü nüfusu
225 bin olup, bunun yalnız 54’ü Rum’dur. Muhitimizde ne biz ne de ecdadımız, hiçbir Ermeni’nin
yaşadığına şahit olamamıştır. Barış Konferansı’nda Türklerin aleyhine bir karar verildiği takdirde,
anayurdumuzu savunmak amacıyla akıtacağımız kanlar, daha büyük bir inkılaba fırsat verecektir. Şunu da
belirtmeliyiz ki, “merhamet dilemiyoruz, hakkımıza tecavüz edilmemesini talep ediyoruz25.”
Bu arada Cemiyetin kaza ve merkezdeki idare heyetleri, hemen Trabzon’da toplanacak olan
kongreye gidecek delegelerini seçtiler. Cemiyeti'nin 23 Şubat 1919'da ilk kongresine, Rize’den katılan üç
delegenin isimleri şöyledir; Lazzade Mustafa Efendi, Tuzcuzade Şaban Efendi, Mütekaid Binbaşı Etem
Beylerdir. Trabzon Muhafaza‐ı Hukuk‐u Milliye Cemiyeti, farklı sayıda celselerden oluşan 8 ayrı toplantı
yapmıştır. Bu toplantılarda Rizeli delegelerin önemli rolleri olmuştur. Çünkü, seçilen heyetlerin hemen
hepsinde Rizeli delegelerin varlığı bize, Trabzon Kongreleri sırasında Rizelilerin etkin bir rol oynadığını
göstermektedir. Örneğin; Bütçe encümeni seçilen 9 kişiden biri Rize’den Mustafa Efendi olduğu gibi Cem‐i
Vesaik Encümeni (Belgeleri Toplama Komisyonu) için seçilen 11 kişiden biri yine Rize’den Şaban Efendi’dir.
Ayrıca cemiyetin nizamnamesini yeniden düzenlemek için oluşturulan 11 kişilik encümen heyetinde
Rize’den Mustafa Efendi de yer almıştır. Daha sonraki toplantılarda, İstanbul’a gönderilecek heyetin
seçimi meselesi gündeme gelmiştir. Gümüşhane delegesi Zeki Bey’in notlarına göre, bu seçim çok
çekişmeli geçmiş ve bu yüzden seçimler birkaç kere tekrar edildikten sonra temsilciler tespit edilmiştir.
Çünkü seçimlerden sonra oluşturulan heyette Rize delegesinin bulunmamasını, Rize adına bir haysiyet
meselesi şekline getiren, Rize delegelerinin toplantı salonunu terk etmesi, kongrenin samimi havasını bir
24 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.117. 25 SARIKAYA, Makbule, “Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanıs Ve Mahalli Teskilatlanmalar’’, http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013)
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
11
anda değiştirmiştir. Ancak daha sonra yenilenen oylama ile oluşturulan beş kişilik heyete; Rize’den
Mustafa Bey seçilmiştir26.
Trabzon Muhafaza‐i Hukuk‐u Milliye Cemiyetini temsilen katılan; üç kişilik bir heyet, 27 Nisan
1919’da Padişah tarafından huzura kabul edildi. Basında, Heyet‐i Mahsusa olarak söz edilen, bu üç kişilik
Trabzon Muhafaza‐ı Hukuk‐ı Milliye Cemiyeti temsilcileri, kısaca şu isteklerde bulunmuşlardı:
"Vilayetimiz halkı, Trabzon'un Osmanlı saltanatına ayrılmaz hislerle bağlıdır. Bu bağlılık
duygularıyla, merkez vilayete çağrılan delegelerden oluşan kongrede, eski bağlılığımızı korumaya
azmettikleri konusunda Padişaha arza bizleri görevlendirdiler."
Diyebiliriz ki, Padişahın huzuruna kabul edilen bu heyet, Trabzon Vilayeti’nin durumundan söz
ederken, Rize’den de bahsetme şansına sahip olmuştur. İstanbul Hükümeti ile bağlantısını devam ettiren
Cemiyetin, Kongre kararları incelendiğinde, alınan kararların hiçbirinin azınlıklara karşı düşmanca nitelikte
olmadığı, Türk ve Müslümanların haklarını korumak amacını güttüğü görülür.
15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in Yunanlılarca işgali haberi karşısında, Trabzon Muhafaza‐ı Hukuk‐ı
Milliye Cemiyeti üyeleri, hemen bir kongre toplanmasına karar verdiler. Kongre, 22 Mayıs 1919 da
toplanmıştır. İkinci Trabzon Kongresi sırasında Rize delegesi Osman Nuri Bey, Gümüşhane delegesi Zeki
Kadirbeyoğu ile beraber 28 Mayıs 1919 tarihinde, kongreye bir önerge sunmuştu. Bu önergede: “Her
vilayet merkezinde ufak tefek sızıltılarla kopan feryat memleketin yarasına hiçbir vakit merhem olmaz. Tek
başına bir vilayet hiçbir şey yapamaz. Pontus ve Ermenistan meseleleri artık açıktan açığa konuşuluyor.
Bizi kurtaracak yegane çare Türklüğün ittihat ve hamasetidir. Bunun için de mukavemet tertibatı alınması
merkezi Erzurum’da olmak üzere bir umumi kongre akti ile bütün Şark vilayetleri ve civarlarına ahvalin
açık ve bütün çıplaklığı ile bildirilmesini teklif ederiz.” denilmekteydi. Sunulan bu takrir kabul edilerek,
çevre illere telgraflar çekildi27. Trabzon’da toplanan bu kongre, 28 Mayıs 1919 da bir takım kararlar
almıştır. Alınan bu kararlara göre; işgal karşısında azınlıklara karşı silahla karşı konulması, asker toplan‐
ması, Vilayet‐i Sitte (altı şark vilayeti) ile birlikte çalışmak üzere her vilayetten gönderilecek delegelerin
katılmasıyla büyük bir kongre düzenlenmesi ittifakla kabul edilmiştir.
Cemiyet, Haziran ayı içinde Padişah ve Sadarete iki telgraf çekerek, Paris Barış Konferans’ında
milleti küçültecek bir kararın kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Daha önceden I. Trabzon Kongresinde dile
getirilen silahlı direniş çağrısı II. Trabzon Kongresi’nde gerçekleşmiştir. Cemiyet, kısa zamanda bölgedeki
teşkilatını tamamlamış ve silahlanma faaliyetine başlamıştır. Cemiyetin Trabzon merkez teşkilatı,
silahlanma konusunda, İskele Kâhyası ile anlaşmış aynı şekilde Rize’de bütün kayıkçı ve motorcular
silahlandırılarak Yunan vapurlarına karşı boykot uygulanmaya başlanmıştır. Bu arada İstanbul’daki
Karadenizlilerin çabalarıyla Anadolu’ya gizli silah ve cephane sevkiyatı da arttırılmıştır. Bu konuda Rize’nin
ileri gelenlerinden İlyas Sami’nin (Kalkavanoğlu), ve Topal Osman’ın önemli çalışmaları olmuştur. II.
Trabzon Kongresi’nde silahlanmak gerektiği hususunda alınan karar, Kâzım Karabekir ve bölgedeki XV.
Kolordu kumandanlığına bağlı III. Tümen Kumandanı Halit Bey tarafından da desteklenmiştir.
26 SARIKAYA, Makbule, “Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanıs Ve Mahalli Teskilatlanmalar’’, http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013) 27 SARIKAYA, Makbule, “Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanıs Ve Mahalli Teskilatlanmalar’’, http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013)
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
12
Daha sonraki dönemlerde Mustafa Kemal tarafından resmi görev verilen Halit Bey, Trabzon ve
Havalisi Kuva‐yi Milliye Kumandanlığı’na atanmıştır28.
Sonuç olarak cemiyet, Milli davanın anlatılabilmesi için Avrupa’ya delege gönderme girişiminde
bulunmuş; amacını, çalışmalarını, bölge halkının haklarını ve haklılıklarını anlatmak, Rum ve Ermeni
faaliyetlerinin temelsizliğini göstermek üzere bir çok beyanname de yayınlamıştır29.
3‐) Trabzon ve Havalisi Müdafaa‐i Milliye Cemiyetinin Kuruluşu ve Rize’deki Faaliyetleri
İstanbul’da kurulan bu cemiyetin, Adem‐i Merkeziyet Cemiyetine benzer özellikleri olmakla
birlikte, bölgede fazla varlık gösterememiştir. Cemiyet, 18 kişilik bir merkez kuruluna sahip olup üyeleri
arasında tanınmış önemli kimseler de yer almaktaydı30.
Cemiyet, 4 Haziran 1335‐1919 tarihinde Mabeyn‐i Hümayun Mülukhane Başkatibatı celilesine
gönderdiği ve Paris Barış Konferansı’na gönderilecek murahhaslar hakkında düşüncelerinin yer aldığı bir
telgraf ile adından söz ettirmişti. Bu tarih bize cemiyetin 4 Haziran’dan önce kurulmuş olduğunu
düşündürmektedir. Bu telgrafa çok sinirlenen Dahiliye Nezareti Kalemi Mahsus Müdüriyeti, 5 Haziran
1335/1919 tarihinde, Polis Müdüriyetine bir telgraf göndererek, ilgili kişilerin tevkifini istemiştir.
Cemiyetin ismine, 10 Haziran 1919 tarihinde İkdam gazetesine bir açıklama yapan Trabzon Muhafaza‐ı
Hukuk‐ı Milliye Cemiyeti’nin beyannamesinde de rastlanmaktadır. İzmir’in işgalinden sonra kurulan bu
cemiyet, düzenlediği müsamereler ile para toplamakta ve bu paraları, yardıma muhtaç kimselere
yardımda kullanmaktaydı. Cemiyet, 27 Haziran 1919 tarihinde, gazetelerde yayınladığı bir beyannamede,
İzmir’de şehit olan ve yaralananların ailelerine yardım için bir müsamere düzenleyeceğini duyurmuştur31.
4‐) Laz Tekamül‐ü Milliye Cemiyet‐i Hayriyesi ve Rize’deki Faaliyetleri
30 Mart 1919’da İstanbul’da kuruldu. Kurucuları; Büyük Hasan Paşazade Ahmet Tevfik Bey, Hasan
Fikri Bey, Mehmet Kadri Bey, Hüsnü Efendi ve Fahri Efendi. Bu cemiyet, 60 maddeden oluşan bir
nizamname yayınlamıştır32.
Cemiyet, Nizamname‐i esasisinde özetle, yalnızca bir hayır ve yardımlaşma kurumu olduğunu
belirtmektedir. Milli Mücadele döneminden önce, 1914 yılında Laz ismini kullanarak kurulan Laz Talebe
Cemiyeti’nin nizamnamesi incelendiğinde, iki cemiyet arasında herhangi bir ilişki olmadığı görülmektedir.
Laz Tekamül‐ü Milli Hayriye’si anlaşıldığına göre kısa bir süre sonra kapanmış, İzmir’in işgalinden
sonra yeniden kurularak faaliyete geçmiştir. Çünkü, Cemiyetin yeniden kurulduğunu haber veren 2
Haziran 1919 tarihli bir ilanda; ilgililerin cemiyet merkezine davet edildiği görülmektedir. Ayrıca 18
Temmuz 1919 tarihinde, hedeflenen gayeye ulaşma esasını araştırma ve tespit konusunda bütün
hemşehrilerin davet edildiğini gösteren bir ilana daha rastlanmaktadır.
28 SARIKAYA, Makbule, “Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanıs Ve Mahalli Teskilatlanmalar’’, http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013) 29 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.128 30 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.128 31 SARIKAYA, Makbule, “Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanıs Ve Mahalli Teskilatlanmalar’’, http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013) 32 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.130.
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
13
Trabzon Valisi, Temmuz 1919 tarihinde Ordu’ya geçerken Giresun’da kendisi için verilen bir ziyafet
sırasında, Laz Tekamül‐ü Milli Cemiyeti kurucularından Ahmet Tevfik Bey, Vali’nin gelişinden duyduğu
mutluluğu ifade etmişti. Cemiyetin bu ikinci kuruluşunda da bir varlık gösteremediği anlaşılmaktadır33.
5‐) Trabzon Rize Cemiyet‐i Hayriyesi ve Rize’deki Faaliyetleri
30 Ağustos 1919 Tarihinde İstanbul’da kuruldu34. 30 Ağustos 1919 tarihli İkdam Gazetesi’nde
cemiyet‐i hayriyenin yayınladığı bir yazıda; cemiyetin, istilaya maruz kalmış ve muhaceret dolayısıyla
yakınlarını kaybedenlere, yetim ve dul kalanlara yardım amacıyla kurulmuş olduğu belirtmektedir.
“Trabzon‐Rize Cemiyeti” namıyla merkezi Kasımpaşa’da kurulan bu cemiyet, siyasi partiler ile ilişki
kurmamış ve siyaset ile ilgilenmemiştir35.
B‐ Erzurum Ve Sivas Kongreleri Dönemi’nde Rize
1‐ Erzurum Kongresi ve Rize
Rizeliler Milli Mücadelenin başlangıcından itibaren, Mustafa Kemal Paşa ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin yanında yer almışlardır. Trabzon Muhafaza‐i Hukuk‐ı Milliye Cemiyeti’nin 12 Şubat 1919’da
yapılan ilk kongresinden sonra Mataracızade Mehmet, Mataracızade Hakkı, Lazoğlu Mustafa, Güvelioğlu
Ahmet, Hacıömeroğlu Ahmet, Tuzcuzade Süleyman Tevfik Beyler Trabzon Muhafaza‐i Hukuk‐ı Milliye
Cemiyeti’nin Rize şubesini kurdular. Erzurum Kongresi’ne Rize’den Sada‐yı Millet gazetesi sahibi Hemşinli
Hoca Necati (Memişoğlu) Efendi ile Davavekili Abaza Hakkı Bey katıldılar36.
Kongre başkanlığına oybirliği ile Mustafa Kemal seçildikten sonra, milli meseleler için görüşmelere
başlandı. Milli konuların görüşülmesinin yanında, kongreyi ilgilendiren işlerin yürütülmesi için bazı kişi ve
heyetlerin seçimi zorunlu olduğundan bu seçimlerde yapıldı. Kongre Divanı Zabıt Katipleri seçimlerine Rize
delegelerinden (Batum’da çıkan Sada‐yı Milliyet Gazetesi sahibi, Muallim, Hemşinli Memişoğlu Hoca
Mehmed) Necati Bey ve (Hacigeçağaoğlu Hafız İsmail) Hakkı Bey katılmış ve 1 oy almışlardı. Kongre sırasın‐
da 6 Doğu Karadenizli delegenin verdiği 6 maddelik takrir 24 Temmuz 1919’da Kongreye sunulmuştur. Bu
takrir şöyledir:
Kongre Riyaseti Muhteremesine;
1. Zabıt Katipleri tayin edilmeden, müzakereye başlanılmaması.
2. Kongrenin ittihaz etmesi lazım gelen mukarreratına esas olmak üzere, 15 kişilik bir Muvakkat Heyet‐i
Muntahabe tarafından, bir Program tanzim edilmesi.
33 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.131. 34 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.131. 35 SARIKAYA, Makbule, “Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanıs Ve Mahalli Teskilatlanmalar’’, http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013) 36 ÇAPA, Mesut, ‘’Milli Mücadele Döneminde Rize’’ http://atam.gov.tr/milli‐mucadele‐doneminde‐rize/ dergi sayı 39, (22.04.2013)
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
14
3. Program heyeti tarafından tertip ve tanzim edilecek mevad ve mesail, mevkii, müzakereye konmazdan
ve yirmi dört saat evvel, murahhaslara tevzi kılınması.
4. Kongrenin bir Heyet‐i Muntahabesi tarafından idare edilmek üzere, bir Gazetenin neşrolması.
5. Kongrenin Maksadı Teşekkülü hakkında, siyasi bir Beyannamenin Türkçe, Fransızca ve İngilizce
neşredilmesi; ve Dersaadet’te bulunan İtilaf Mümessileri’ne tebliğ edilmesi.
6. (İtimatname, Beyanname) ve Program Encümenleriyle, daimi olarak Mali, Müdafaa‐i Milliye,
Nizamname, Propaganda ve Matbuat Encümenleri’nin teşkili37.
İşbu mevadın ehmmiyetine ve maksad‐ı gayemiz vaki olacak tesirine mebni, her şeyden akdem
olarak, nazar‐ı dikkatinize alınmasını; ve Heyet‐i Muhteremce kabul buyrulmasını, teklif ederiz. Yukarıdaki
bu takrire imza koyan altı kişiden biri de, Rize Mümessili: Mehmet Necati idi. Takrirden anlaşıldığı gibi
neşriyata özel bir önem verilmesi esası üzerinde durulmuş, kongrece tarafından idare edilecek bir
gazetenin çıkarılması, farklı dillerde beyannameler yayınlanması ve nizamname, matbuat, ve propaganda
işleri için heyetler kurulması önerilmiştir.
24 Temmuz Perşembe günü Kongrece 15 kişilik Program Encümeni seçimi yapılmış, seçime katılan
Rize Delegesi Necati Bey, 35 rey almış ve Program Heyetine seçilmiştir38.
Erzurum Kongresi’nde alınan kararlar özellikle bütün vatanın mevcut durumu ve geleceği ile
ilgilidir. Vatanın bir parçası olan Doğu Karadeniz Bölgesi’ni de içine alan kararlar, Rize’nin geleceği ve o
tarihten sonra yapacağı işler konusunda yol gösterici olması babında aşağıdaki maddeler oldukça
mühimdir.
Madde 1: Trabzon Vilayeti ve Canik (Samsun) Sancağı ile Doğu Vilayetleri adını taşıyan Erzurum, Sivas,
Diyarbekir, Elaziz, Van, Bitlis Vilayetleri ve bu çevrenin içindeki bağımsız livalar, hiçbir sebep ve bahane ile
birbirinden ve Osmanlı toplumundan ayrılmak imkanı tasarlanamayan bir bütündür. Bu bölgeler halkı,
kıvanç ve tasada tam bir beraberliği kabul eder ve mukadderatı hakkında aynı ülküyü amaç olarak alır. Bu
çevrede yaşayan bütün İslam toplumları, yürekleri birbirlerine karşı fedakarlık duygularıyla dolu, yöre ve
soy özelliklerine saygılı, öz kardeştirler.
Madde 2: Her türlü işgal ve müdahale, Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine yönelmiş sayılacağından, hep
birlikte direniş savunma ilkesi kabul edilmiştir.
Madde 5: Hristiyanlara, siyasal egemenliği ve toplum düzenini bozacak biçimde yeni imtiyazlar verilmesi,
kabul edilemez.
Beyannamenin maddeleri, vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı için ulusal iradeyi hakim
kılmayı ve her türlü müdahale ve işgale karşı birlikte savunmayı esas almaktaydı. Bu şekilde, her türlü işgal
ve müdahale, Rumluk ve Ermenilik amacına yöneltilmiş sayılacağından, birlikte savunma ve karşı koyma
37 SARIKAYA, Makbule, A.g.e.,, s.142‐143. 38 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.143
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
15
ilkesinin kabul edilmesi esasını, Rizeliler adına kongreye katılan delegeler, bütün maddeleri olduğu gibi bu
esasları da canı gönülden kabul etmişlerdir39.
2‐ Sivas Kongresi Ve Rize
Sivas Kongresi’nin toplanması konusunda 22 Haziran 1919 tarihindeki Amasya Tamimi’nde karar
alınmış fakat bu sırada, Erzurum’da bir kongre toplanmakta olduğu için Mustafa Kemal ve arkadaşları bu
Kongreye katılmak için Erzurum’a gelmeyi uygun görmüşlerdi.
4‐11 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi’nde Mustafa Kemal Paşa başkan seçilmiştir. Sivas
kongresi’nde Erzurum Kongresi’nde alınan kararların hemen hemen aynısı alınmış olup, bu kararlardan
bölgesel nitelikte olanlar ulusal nitelik kazanacak şekilde tekrar düzenlenmiştir. Böylece bu kongrede
ulusal kararlar alınmıştır40.
Sivas Kongresi’nin temel amacı tüm yurtta birlik ve beraberliği sağlayarak tek yumruk halinde Milli
Mücadele’yi daha etkin bir şekilde gerçekleştirmek idi. Bu doğrultuda Doğu Anadolu Müdafaa‐i Hukuk
Cemiyeti, diğer Müdafaa‐i Hukuk Cemiyetleriyle birleştirilerek, Anadolu ve Rumeli Müdafaa‐i Hukuk
Cemiyeti adıyla tek çatı altında birleştirildi.
Sivas Kongresi’nden sonra Rize’den Padişaha gönderilen ve ulusal istekleri içeren bir telgraf
Temsilciler Kurulunca onaylanmıştır. Bu telgraf şu şekildedir:
Sivas, 28 Eylül 1919
Erzurum Hukuk‐u Milliye Derneği Başkanlığına;
Rize’nin Padişahımıza yaptığı yurtseverce dilekleri Temsilciler Kurulu’nca görüşüldü. Rize’nin yasal
amacını ve hareketlerindeki soyluluğu değerlendiren Padişahımız Efendimiz de, ulusal istekleri yakında
karşılayacaklarını, dün Temsilciler Kurulumuzun İstanbul’la makine başında sekiz saat süren görüşmesi
sırasında bir kez daha yinelemiştir. Bütün Anlaşık Devletler, ulusal eylemler karşısında yansız kalacaklarını,
artık, iç işlerimize karışmayacaklarını üstlenmişlerdir. Her günkü duruma ilişkin bilgi istenmesi uygun olur.
Hepinize özel saygı ve selamlar41.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa‐i Hukuk Derneği
Temsilciler Kurulu adına
Mustafa Kemal.
Kongreden sonra İstanbul Hükümetiyle haberleşmenin kesilmesi kararı ile ulusal direnişin arttığını
gören Damat Ferit Paşa Hükümeti istifa ettiğinden yerine Ali Rıza Paşa gelmişti. Bu arada Mustafa Kemal
taraftarı olan ve Milli Mücadele için büyük faydaları görülen Haydar Bey, (Trabzon valisi) Ali Rıza Paşa ile
ihtilafa düşerek bir süre sonra görevinden çekildi. Yerine Hamit Bey atandı. Trabzon yeni valisi Hamit Bey
görevine 17 Şubat 1920 de başladı42.
39 SARIKAYA, Makbule, A.g.e.,s.145. 40 SARIKAYA, Makbule, A.g.e.,s.147. 41 SARIKAYA, Makbule, A.g.e.,s.149. 42 SARIKAYA, Makbule, A.g.e.,s.150.
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
16
C‐ Meclis‐i Mebusan’ın Toplanması Ve Rize’deki Seçimler
1‐ Rize’deki Seçimler
Mustafa Kemal, Erzurum ve Sivas Kongreleri’ni tamamladıktan sonra arkadaşlarıyla 16 Ekim’de
Sivas’dan hareketle 18 Ekim’de Amasya’ya geldi. Heyet‐i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal burada, Ali Rıza
Paşa başkanlığında kurulan yeni İstanbul Hükümeti’nin gönderdiği Bahriye Nazırı Salih Paşa ile 20‐22 Ekim
tarihli Amasya Görüşmesi’ni gerçekleştirdi. Amasya Görüşmesi’nin sonucunda; Türk vatanının bütünlüğü
ve istiklalinin korunacağına, manda ve himayenin kabul olunmayacağına, Anadolu ve Rumeli Müdafaa‐i
Hukuk Cemiyeti’nin tanınacağına ve Meclis‐i Mebusan’ın hemen toplanacağına karar verilmişti43.
Görüşmelerden sonra, Heyet‐i Temsiliye ile beraber Ankara’ya hareket eden Mustafa Kemal, 27
Aralık 1919’da Ankara’ya geldi. Bu arada Meclis‐i Mebusan için seçimler yapıldı ve meclis, 12 Ocak
1920’de Padişahın bir beyannamesi ile açıldı.
Yapılan seçimler sonucunda yurdun her yerinden seçilen mebusların İstanbul’a gelmeye başladığı
sırada, Trabzon Vilayeti’nden seçilen on delege de İstanbul’a gelmişlerdi. Seçilen ve Meclis‐i Mebusan’a
gidecek olan on bir delege şunlardı;
Ali Şükrü Bey (Vakfıkebirli Reiszade)
Ali Şefik (Trabzonlu, Bekman)
Eşref (Giresunlu, Dizdarzade)
İsmail (Ordulu, Çamaşzade)
Hasan Hüsnü (Akçaabadlı, Sakazade)
Hüsrev ( Rıdvanbeyzande‐Gerede)
Rize Livası’ndan;
Osman Nuri (İsmailzade‐ Özgen)
Asım (Hakim)
Zeki (Kadirbeyzade, Gümüşhane)
Rıfkı Bey (Okul Müdürü, Gümüşhane)
12 Ocak’ta İstanbul’da açılan Meclis’te Mustafa Kemal’in isteği ile kurulması düşünülen Müdafaa‐i
Hukuk Grubu yerine kurulan Felah‐ı Vatan Grubu, Misak‐i Milli metnini 22 Ocak 1920 tarihli gizli
toplantısında Meclis’e sundu. Mondros Mütarekesi’nin yapıldığı gündeki sınırlardan fedakarlık
yapılmayacağı hakkında, Erzurum Kongresi’nde verilen ve Sivas Kongresi’nde de teyit edilen, kararların
ışığında Mustafa Kemal tarafından kaleme alınan Misak‐ı Milli 28 Ocak 1920’de kabul edildi. 6 maddeden
oluşan bu metin; milli sınırlar içinde tam bağımsız yeni bir Türk devletinin esaslarını gösteriyordu.
43 SARIKAYA, Makbule, A.g.e.,s.153.
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
17
İtilaf Devletleri İstanbul Hükümeti’ne baskı uygulamaya başladı. 3 Mart’ta Ali Rıza Paşa’nın istifasıyla, Salih
Paşa başkanlığında yeni bir hükümet 8 Mart’ta kuruldu44.
2‐ İstanbul’un İşgali ve İşgale Karşı Rize’nin Tepkisi
16 Mart 1920 tarihinde İstanbul işgal edildi ve mebuslar tutuklanarak Malta’ya sürüldüler. İşgalden
sonra Mustafa Kemal olağanüstü bir meclisin Ankara’da toplanmasına karar verdi. Bu karar 19 Martta
‘’İllere, bağımsız sancaklara ve kolordu komutanlarına’’ gönderilen genelgede seçimlerin 15 gün içinde
yapılacağı, seçimlere her yerin en büyük mülkiye memurunun başkanlık edeceği, seçimin doğru ve
yolunda yapılmasından sorumlu olacağı belirtiliyordu.
Bu arada İstanbul’un işgali münasebetiyle her yerde olduğu gibi Trabzon’da da mitingler
yapılmasını isteyen Kazım Karabekir Paşa, ‘’İzmir gibi elim bir akıbete duçar olmaması için halkın tenvir ve
irşat olunması’’ gerektiğine inanıyordu. III. Tümen Komutanı Rüştü Bey, Trabzon’daki genel temayülden
bahsettikten sonra, Trabzon merkezinde yapılacak mitingin, ‘’memleket İslam halkının zaafını meydana
çıkaracak’’ olup bunun ise, ‘’düşmanlarımızın faaliyeti için bir zemin‐i müsait ihzar etmiş olacağı’’
görüşündeydi. 24 Mart 1920 tarihli bu yazıda Rüştü Bey, Müdafaa‐i Hukuk Cemiyeti Başkanı ile
görüştüğünden bahisle ‘’Makamat‐ı lazimeyi protesto telgrafını çekecekler ve miting için de toplanarak
müzakeratta bulunacaklar.’’ demekte ve Trabzon vilayetinin diğer kısımlarında özellikle Rize ve Giresun’da
‘’halk her türlü fedakarlığı ihtiyara azimkar bulunmakta’’ olduklarını kaydetmektedir.
Rize ve çevresinde daha ilk günlerden itibaren yapılan mitinglerle Milli Mücadele heyecanı canlı
tutulmaya çalışılmış ve yurdun haksız işgaline karşı halkın protestosu İtilaf Devletleri’ne iletilmişti45.
İstanbul’un işgalinden sonra, Karadeniz Bölgesinde büyük heyecana sebep olan; İngilizlerin
Karadeniz kıyılarında yaptıkları gövde gösterisi, Hamit Bey’in hatıralarında şu şekilde ele alınmıştır.
’’İstanbul’un işgalini takip eden günlerde İngilizler, moral bozmak için sahillerde gösteri tertibatı aldılar ve
kuvvetli bir donanmayı Karadeniz sahillerine gönderdiler. Bu donanma diğer iskeleleri birer birer ziyaret
ettikten sonra Trabzon’a geldi. İstanbul’un işgalini takip eden bu ziyaretin doğurduğu heyecan biraz fazla
oldu46.’’
Görüldüğü üzere Türk Milleti yalnızca düşmana karşı göğüs göğüse mücadele etmekle kalmamış,
diğer taraftan da İtilaf Devletleri’nin özellikle de İngilizlerin yapmış olduğu psikolojik savaşla mücadele
etmek zorunda kalmıştır.
44 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.154. 45 SARIKAYA, Makbule, A.g.e.,s.155. 46 SARIKAYA, Makbule, A.g.e.,s.155.
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
18
D‐ Milli Mücadele Dönemi’nde Ankara’ya Gönderilen Silahlar ve Rizelilerin Faaliyetleri
1‐ İstanbul’un İşgalinden Sonra Anadolu’ya Gönderilen Silahlar ve Rizelilerin Faaliyetleri
Mütareke ve İstiklal Harbi sırasında kurulan bazı gizli teşkilatlar silah kaçırmak işinde büyük
faydalar gösterdiler. Rizelilerin yer aldığı bu teşkilatlar, İtilaf Devletlerinin ele geçirerek, ambarlara ve
depolara kapadıkları harp malzeme ve vesaitini Anadolu’ya kaçırmaya ve yeni kurulmakta olan Milli
ordunun emrine vermeye çalışmışlar, bu şekilde Anadolu’daki cephanelere büyük ölçüde yardımlarda
bulunmuşlardır. Bu gizli teşkilatların üyeleri arasında çok sayıda Rizeli olduğu bilinmektedir47.
13 Kasım 1919 da İstanbul’da Kara Vasıf ve arkadaşlarının gayretleriyle kurulan ‘’Karakol Cemiyeti’’
içerisinde; Yahya Kaptan Müfrezesi, Büyük Arslan Müfrezesi, İpsiz Recep Müfrezesi, Kuşçubaşı Eşref
Müfrezesi, Demir Hulusi Bey Müfrezesi, Rizeli Osman Kaptan, Adapazarı’nda Yüzbaşı Hopalı Rauf,
Adapazarı’nda Dr. Yüzbaşı Trabzonlu Raik, gibi kişi ve müfrezeler yer almaktaydı.’’ Cemiyet Mondros
Mütarekesi’nden sonra işgal kuvvetlerinin elindeki silah ve cephanenin Anadolu’ya ulaştırılması ile
uğraşıyordu48.
Giresun’da Osman Ağa’nın emrinde yer alan Bilal Kaptan’ın hatıralarında, silah ve cephanenin
yerlerinin ancak çok gizli bilgilerle tespit edilebildiği şu şekilde açıklanıyor: ‘’Tüfek ve cephane çok
noksandı. Ne yapacağımızı ve nereden cephane bulacağımızı düşünürken; ben bir sır olarak sakladığım,
Mütareke zamanında Pulathane’de bulunan Hüseyin Efendi’nin Ruslar bozulup giderken Türk ve Rus
mavzeri sakladığını bildiğimi söyledim. Hemen motorumu hazırladım ve yola çıktım.’’
Düşmanın faaliyetlerinden haberdar olmaması için her yolu deneyen denizcilerimiz bazen farklı
deniz yollarını kullanmak zorunda kalmışlardı. Bu yollardan birini Bilal Kaptan’ın hatıralarından şu şekilde
öğreniyoruz. ‘’Ben eski bir denizci olduğum için hemen her limanda tanıdıklarım vardı. Doğru Bulgarların
Varna Limanına gitmeyi maksat ve gayeme daha uygun bulduğumdan, fındık satmak için Varna’ya hareket
ettim. Sonra Burgaz’a geldim. Şöyle diyeyim ki, Türkiye’den gidersem kontrol sıkıdır.
Varna’dan Burgaz’a gidersem kontrol yoktur. Çünkü bir Bulgar limanından diğer bir Bulgar limanına
gidiyordum… Burada fındıkları sattıktan sonra tüfek ve fişek aldım ve doğru Rusya sahillerine yollandık.
Türkiye sularında Yunan ve İngiliz donanmaları gezmekte idi49.’’
Milli Mücadelede İstanbul’dan Anadolu’ya silah ve cephane taşınan en önemli ambarlardan biri
olan Karaağaç Ambarına Rizelilerin ağırlıkta olduğu bir grup, Ekim 1920’de bir baskın yapmışlardı.
Karaağaç baskınını gerçekleştirenlerin isimleri şöyledir; Sandalcılar Kahyası Rizeli Şahinoğlu Ali Osman,
Pazarlı Eyyübreisoğlu Mustafa Kaptan, Pazarlı Babaoğlu Ahmed Kaptan, Jandarma Hasan, Tahsin, Hemşinli
Mehmet ve Mahmud Beyler, Fidan Ali, Zavanalı Hayrullah ve Osman, Humbaracıoğlu Mustafa, Yomralı
Cafer, Rizeli Porsun Çavuşu Mehmet, Hemşinli Tahsin, Hemşinli Abdullah, Kart İsmail, Kunduracı İzmirli
47 SARIKAYA, Makbule, A.g.e.,s.91‐92. 48 SARIKAYA, Makbule, A.g.e., s.93. 49 SARIKAYA, Makbule, A.g.e. s.94‐95.
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
19
Mehmet, Çapalalı Pir Usta, Galip ve Mahmut Beyler. Baskın başarıyla sonuçlanmış, Mustafa Kaptan’ın
Avniye ve Ahmet Kaptan’ın idaresindeki İsmet motorları ile bu silahlar taşınmıştır. Baskın İngilizleri fena
halde kızdırmıştı. Bu yüzden İngilizler, İstanbul Hükümetini günlerce sıkıştırarak suçluların bulunmasını
istemişlerdir50.
İstanbul Hükümeti ve İtilaf Devletlerinin almış oldukları tedbirlere rağmen kahraman Rizeliler vatan
savunmasında her zaman aktif rol almışlar ve İstanbul’daki silahların Anadolu’ya geçmesinde büyük
başarılara imza atmışlardır.
2‐ Rusya’dan Ankara’ya Gönderilen Silahlar Ve Rize Mebusu Osman Bey’in Çalışmaları
Sovyetler, Anadolu’da başlayan istiklal mücadelesini, yakından izlemekte idiler. İstanbul’da eski
ittihatçılarla, Balıkesir’de Kâzım (OZALP) Beyle ve Havza’da 25 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa
ile görüşülmüştü. Havza’da yapılan görüşmede Mustafa Kemal’e, Sovyetlerin her türlü para, silah ve
cephane yardımı yapacağı şeklinde, sözlü bir teminatta bulunulmuştu51. Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920
tarihinde Ankara’da T.B.M.M.’ni açtıktan sonra, 26 Nisan 1920 tarihli bir mektubu Lenin’e göndererek,
Ankara‐Moskova arasındaki siyasi ilişkileri başlatmıştı. Sovyet Dışişleri bakanı Çiçerin tarafından, 3 Haziran
1920’de bu mektuba cevap verildi. Böylece Sovyet Hükümeti, T.B.M.M. Hükümetini resmen tanımış ve iki
hükümet arasında diplomatik münasebetler resmen kurulmuştu.
Resmi münasebetler, Haziran 1920’de başlamasına rağmen Mayıs ayı başında Şerif Manotov (Aslen
Başkır) isimli resmi olmayan bir Sovyet temsilcisi Ankara’ya gelmiş bulunuyordu. Diğer yandan savaşın
galip devletleri Sevr barış antlaşmasını hazırlamışlardı. Bu antlaşmayı imza etmek üzere İstanbul hükümeti
temsilcileri de, 2 Mayıs 1920 tarihinde İstanbul’dan hareket etmişlerdi. Sevr antlaşmasının Türk Milleti ve
Ankara hükümetince uygulanmaması için kuvvete ihtiyaç bulunmaktaydı. Bu kuvveti sağlamak içinde
Sovyet Rusya’dan yardım alma mecburiyeti vardı. Zaten Mustafa Kemal 5 Mayıs 1920 tarihinde ilk İcra
Vekilleri toplantısında; Türk ‐ İngiliz ve Sovyet ilişkilerinin bir değerlendirilmesini yaptıktan sonra bir
dostluk Antlaşması yapmak ve ihtiyaç olan Askeri silah ve cephane ile gerekli olan araç‐gereç ve para
yardımı almak üzere Dış İşleri Bakanı Bekir Sami (Kunduh) Bey başkanlığında, İktisat Vekili Yusuf Kemal
(Tengirşek), Doktor Miralay İbrahim Tali (Öngören), Lazistan (Rize) Mebusu Osman Bey (Özgen) ve
Erkânıharbiye Kaymakamı Seyfi (General Seyfi Düzgören) Beylerden oluşan bir heyet oluşturuldu52.
Rusya’ya gönderilecek bu heyetin görevi, Sovyetlerle diplomatik ilişkileri bir an önce kurup, gerekli
yardımı almak ve bu yardımları Ankara’ya tez elden ulaştırmaktı. O sırada memleketi tarafında bulunan ve
Rusça bilen Lazistan (Rize) Millet Vekili Osman Bey’de, heyete Rize’den katıldı.
11 Mayıs 1920 günü Ankara’dan yola çıkan heyet Erzurum’a gelerek Kâzım Karabekir Paşa ile
buluştu. Ankara ile yapılan girişimler sonucunda Doğu Anadolu’da Türk ordusu Ermenilere karşı harekete
başladı. Ermeni kuvvetleri Aras nehri civarında idiler, buradan Rusya’ya gitmek tehlikeli olduğundan kara
yolundan değil deniz yoluyla gidilmesine karar verildi. Heyet Erzurum Trabzon yolu üzerinden Rize’ye
50 SARIKAYA, Makbule, A.g.e. s.97. 51 ÖZKAN, Yakup, “ Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey’in Rusya’dan Ankara’ya Gönderdiği Silahlar”, http://www.rizeninsesi.net/2013/02/08/lazistan‐mebusu‐osman‐beyin‐rusyadan‐ankaraya‐gonderdigi‐silahlar/ (25.03.2013) 52 ÖZKAN, Yakup, “ Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey’in Rusya’dan Ankara’ya Gönderdiği Silahlar”, http://www.rizeninsesi.net/2013/02/08/lazistan‐mebusu‐osman‐beyin‐rusyadan‐ankaraya‐gonderdigi‐silahlar/ (25.03.2013)
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
20
geldi. 9 Temmuz 1920 tarihinde Rize’nin Gündoğdu beldesi Hamidiye Köyünde bir gece kalındıktan sonra,
Rize’den 10 Temmuz 1920’de Rusya’ya hareket edildi. Heyet motorla Rus sahillerinden giderken, Bolşevik
askerleri bir motordan kendilerine ateş açıp durdurdular. Evraklarını kontrol ettiler, belgeleri Rusça
olmadığından, Soçi Limanına getirilip burada bir müddet beklettikten sonra, Tuapse limanına gelindi ve
motor orada demirledi.
Tuapse’de akşam yemeğini, Türk Kaptanı Aslan Kaptanın motorunda yiyen heyet, burada, Tuapse inkılâp komitesi başkanı ve o havalinin Müslüman cemiyeti başkanlarıyla görüştü. Rus Hariciye Komiseri (Dışişleri Bakanı) Çiçerin’den, Moskova’ya hareket etmeleri yönünde emir geldi ve heyet Tuapse’den tirenle Moskova’ya doğru hareket etti. Bir gün sonra Rostof’a ve 19 Temmuz 1920 tarihinde ise Moskova’ya ulaşıldı.Moskova’da; 24 Temmuz 1920’de, Hariciye Komiseri Çiçerin ve Müsteşarı Karahan’la, Moskova’da tanıştıkları Doktor Fuat Beyi de yanlarına alarak saat beşte bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda Çiçerin Fransızca ve Karahan da Rusça konuştu. Heyet Moskova’da iken Tatarlar mektebinde Verilen bir özel yemekte o tarihte orada bulunan Enver Paşa ile de buluşup görüşüldü53.
Yusuf Kemal Tengirşek’in anılarına göre; “..Lenin kendilerini kabul edeceği bir gün tayın etti. O gün
Bekir Sami Bey, Osman Bey, İbrahim Tali Bey ve Seyfi Bey’lerle beraber Kremlin sarayının kızıl meydanı üzerindeki büyük kapısına gidildi. Lenin sarayda oturmuyordu. Saray duvarı içerisinde yapılmış yüksek mahkeme binasında oturuyordu. Kapıcı bize o dairenin yolunu gösterdi. Kendi kendimize gittik. Bina kapısında kapıcı ve nöbetçi görünmüyordu. Kapıdan girdik, kimseler yoktu. Bir merdivenden yukarı çıktık. Birisi kapının önünde aşağı yukarı geziniyordu. Bizi görünce, “Siz Türk heyeti misiniz?” diye sordu. Osman Bey cevap verdi. “Sizi bekliyoruz.” Dedi. Kapı açıldı içeri girdik. Çok büyük bir salon. Yüksek mahkeme genel toplantısını bu salonda yaparmış. Salonun ortasında dikdörtgen bir masa ve etrafında birçok koltuklar bulunuyordu. Orta boylu bir adam bize bir taraftan güzel bir Fransızca ile “Buyurun..” diyor, bir taraftan koltukları masanın etrafına yerleştiriyordu. Bu adam o zamanki Rusya’nın başında bulunan ve ilmi ile Karl Marks’ı geçen İliç İlyanof yani Lenin idi. Beni yanına diğer arkadaşları karşısına alarak masaya oturduk. Pantolonu ütüsüzdü. Pantolonunun paçası ile çoraplarının arasından iç çamaşırı görünüyordu. O zaman duyduğumuza göre büyük adamın karısı bir yandan yazı yazıyor, öbür yandan evinin her işini yapıyordu. Lenin dinleyenleri sonunda mutlaka ikna eden ve onları çekip götüren ateşli nutuklarını, Rusça söyledikten sonra, kelimesi kelimesine Fransızcaya, İngilizceye ve Almancaya tercüme edermiş. Lenin bize iltifatlarda bulundu. Dünyanın en tatlı sevimli adamıydı. Biz kendisine derdimizi anlattıktan sonra, Ermenistan konusunda; çok hafif bir sesle, adeta kulağıma söyler gibi, ‘’Biz o müahedeyi yapmakla hata ettiğimizi anladık, düzeltmeye çalışacağız. Biz düzeltemezsek siz düzeltirsiniz.’’ dedi.
Bu arada heyet Moskova’da Karadeniz takacılarından Hamit’le tanıştı. Hamit; İstanbul’da Şile ile Çamlıca arasında bulunan ve Türklere çok kötülük eden Rum eşkıya çetelerini, Yeniköy adlı Rum Köyünü Rumlardan temizleyen, Rizeli Kahraman İpsiz Recep’in adamı idi. Bu yiğitler o zamanlar Kuva‐yî Milliye ye değerli hizmetler yapmışlardı. Çarlık kuvvetlerine karşı Bolşeviklere yardım etmişlerdi. Bu Karadeniz takacılarının Moskova’da çok mevkileri vardı. Bu Hamit’in de heyete oldukça yardımları oldu. Anılarında, İktisat Vekili Yusuf Kemal Tengirşek Rusya’dan Ankara’ya silah ve cephane gönderme işlerini, Rize Mebusu Osman Bey’in yerine getirdiğini, Moskova’dan birlikte hareket ettiklerini ve onu Rostof’a bıraktığını ifade etmektedir54.
53 ÖZKAN, Yakup, “ Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey’in Rusya’dan Ankara’ya Gönderdiği Silahlar”, http://www.rizeninsesi.net/2013/02/08/lazistan‐mebusu‐osman‐beyin‐rusyadan‐ankaraya‐gonderdigi‐silahlar/ (25.03.2013) 54 ÖZKAN, Yakup, “ Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey’in Rusya’dan Ankara’ya Gönderdiği Silahlar”, http://www.rizeninsesi.net/2013/02/08/lazistan‐mebusu‐osman‐beyin‐rusyadan‐ankaraya‐gonderdigi‐silahlar/ (25.03.2013)
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
21
13 Ağustos 1920 tarihinde Hariciye Komiseri Çiçerin ile yapılan toplantı sonunda Rusya’dan; 2000 bin tüfek, 5 milyon mermi. 300 top ve 75 bin mermi ve top başına 1000 mermi. 500 makineli tüfek ve her birini 15’er bin mermi ve yedek parça. 200 sahra telefonu ve yeterince kablo. 5 telsiz istasyonu, (200‐500 km. konuşmalar) için. 200 uçak. 100 kamyon ve otobüs. 40 binek otomobil. 100 bin asker için elbise. 50 bin kaputluk kumaş. Mermi yapım tezgâhları. Eskişehir fabrikasını büyütmek için uzman eleman. Demiryolları için gerekli ray. Erzurum’da bir silah fabrikası. 600 bin kg benzin. Deniz nakliyesi için motor talep edilmişti.
Sovyetler, bu isteklerin en önemlilerini dikkate almadan, ancak dörtte birini karşıladılar. Bunun bir
sebebi Türkiye’nin; Amerikanın istediği Ermeni politikasını benimsememesi, diğer bir sebebi de Sovyetlerin ısrarla “Bitlis, Van. Muş” İllerinden bir kısım toprağın Ermenilere verilmesinin zaruri olduğunu belirtmesi idi. Birde Türkiye genelinde, Bolşevik eylemlere karşı, anti‐Komünist bir tutum, bu duruma etken olmuştu. Sovyet Hariciye Komiseri Çeçerin’le heyet arasında yapılan görüşmede Çeçerin’in; “Türklere yapılacak yardımın bir esasa dayandığını, daha önce görüştükleri Cemal ve Halil Paşa’ların da bu hususu kabul ettiklerini” iletmesi neticesinde; Dış İşleri Bakanı Bekir Sami Bey’de; “Vaat edilen yardımın buna dayalı olduğunu bilmiyorduk, şunu da belirmeliyim ki, Camal ve Halil Paşaların Türk Milleti namına söz söyleme hakları yoktur” diyerek cevap verdi. Çeçerin’in anlamsız ısrarı üzerine, gece yarısından sonra üç buçuk saat süren görüşme neticesiz olarak son buldu. Bekir Sami Bey’de bu görüşmeleri bir rapor haline getirip Ankara’ya bildirmek ve yeni talimatlar almak için Yusuf Kemal Tengirşek’ı Ankara’ya gönderdi55.
Birinci Düzce isyanının bastırılmasından sonra ( 13 Nisan 31 Mayıs 1920) Ankara’ya gelen, Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey, Mustafa Kemal’le görüştükten sonra ve onun emri üzerine Erkânıharbiye Umumiye Reisi İsmet Bey’le de (İnönü) görüşerek kendisine; “Silah bize bir an evvel lazım, Bekir Sami Bey Rusya’ya geçmekte Teahhür (Gecikme) ediyorlar, acele git” demesi üzerine, ‘’ Anadolu Hükümeti Fevkalade Murahhassı’’ sıfatıyla heyete katılıp Rusya’ya gittiği görülmektedir.
Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey, Moskova’da heyet içindeki görevi bittikten sonra, silah,
cephane ve diğer araç‐gerecin alınıp Rusya’dan Ankara’ya bir an evvel gönderilmesi için arkadaşlarına ısrar ederek Türkiye’ye dönmeyip, Moskova’dan Tuapse’ye döndü. O zamanlar Ankara Hükümetinin Deniz nakliyesi yoktu bu nedenle kendisine hiçbir motor gönderilemedi. Motorcuları tanıdığı için temin edilen silah ve cephaneyi tanıdığı bu Karadenizli cesur motorcuları ile Anadolu ya gönderdi. Bu motorculara Hükümet tarafından beş para, etmek, simit ve erzak dahi verilmedi. Bunlar tüccar motorları idi.
Bu kahraman insanlar vatanı düşmandan kurtarıp bağımsızlığını sağlamak, namus ve şerefleri için
bu görevi seve seve yerine getirdiler. T.B.M.M’nin gizli celse zabıtlarına (oturum tutanaklarına) göre, bu dönemde Rusya’dan Anadolu’ya Osman Bey tarafından gönderilen silah ve mühimmat şunlardır; Dört bin yüz elli tüfek, dört bin beş yüz on sekiz (4518) sandık fişek, yirmi makineli tüfek, altmış bin kilo benzin, kırk bin kilo gaz yağı, otuz iki bin kilo dakik (dökme) ve altı yüz elli fıçı çimento, beş makineli bir silah fabrikası, doksan tahta fıçı ve yirmi demir fıçı56.
55 ÖZKAN, Yakup, “ Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey’in Rusya’dan Ankara’ya Gönderdiği Silahlar”, http://www.rizeninsesi.net/2013/02/08/lazistan‐mebusu‐osman‐beyin‐rusyadan‐ankaraya‐gonderdigi‐silahlar/ (25.03.2013) 56 ÖZKAN, Yakup, “ Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey’in Rusya’dan Ankara’ya Gönderdiği Silahlar”, http://www.rizeninsesi.net/2013/02/08/lazistan‐mebusu‐osman‐beyin‐rusyadan‐ankaraya‐gonderdigi‐silahlar/ (25.03.2013)
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
22
III.BÖLÜM ‐ MİLLİ MÜCADELE’DE RİZELİLER
Rusların ‘’İlyahof Müfrezesi’’ ve Sahil Donanmaları ile kıyı sınırından saldırıya geçmiş, Sevr
Antlaşması ile de Of limanından başlayarak Rize'yi de içine alan, doğuda bir Ermeni devleti
kuruluyordu. Düşman kuvvetleri İstanbul'dan Batum'a kadar limanları, 24 Şubat 1916 tarihinde de Rize'yi
işgal ettiler. Rize, bundan 91 yıl önce 2 Mart 1918'de düşman işgalinden kurtularak ana vatana
kavuşmuştur. İki yıl ve dokuz gün esaret hayatı, vatan ve bayrak aşkının daha da alevlenmesine sebep
olmuştur. O acı günler, bu topraklarda yaşayan insanları, bir fikir etrafında toplamış ve bir heyecanın nurlu
ışığına kavuşmak için ruhlarında yaşattıkları istiklâl ve hürriyet aşkını körüklemiştir. Kurtuluşa güç veren
Cesur Yürekli Rizeliler milli Müdafaa'da en ön sırada yer almışlardır57.
1‐ Milli Mücadele’deki Halk Kahramanları
İstanbul'da ticaretle uğraşan ve sonra Milis Yüzbaşılığına kadar yükselen İlyas Sami Kalkavanoğlu
'Milli Mücadele Hatıralarım' adlı yapıtında motor ve takalarla kurtuluşa kürek çeken Rizeli kaptan ve
tayfaları şöyle sıralıyor : Rumeli Feneri'nde oturan Rizeli Giritlioğlu Hacı Şakir Kaptan, Rizeli Hacıoğlu Hafız
Mehmet, Ragıp Efendi, sonradan Milis Binbaşı rütbesiyle ödüllendirilen ve Sarıyer'de otu¬ran Rizeli Osman
Saruhan Reis, kardeşi Mustafa Saruhan Reis, Rizeli Giritlioğlu Mesut Reis, Galata Çeşme meydanında
oturan Rizeli Şahinoğlu Ali Osman Kâhya, Unkapanı'nda oturan Pazarlı Altundiş Mustafa Kaptan, Hemşinli
Mehmet, Rizeli Hacı Lahanaoğlu Kerim Reis, Rizeli Ruşen Kalkavan Reis, Rizeli Şükrü Kalkavan Reis, Rizeli
Morioğlu Rıza Reis, Rizeli Ali Uzunoğlu Reis, Rizeli Osman Varlı Reis, Rizeli Yahya Varlı Reis, Rizeli
Çekmişoğulları Hasan, Ömer, Yusuf Reis, Rizeli Altınkonakoğulları Mehmet İsmail, İlyas Reisler, Rizeli
İbrahim Yavaş Reis, Rizeli Karamahmutoğulları Kara Ali ve Şükrü Reis, Rizeli Hafız Muhittin Kotil Reis, Rizeli
Kopuz Şakir Reis, Rizeli Mehmet Kopuz Reis, Rizeli Hacı Memişoğlu Tahsin Reis, Rizeli Gencalioğlu Mehmet
Reis, Rizeli Kavranoğlu Mustafa Reis, Rizeli Sakoğlu İshak Reis, Rizeli Hordoloşoğlu Mustafa Reis, Rizeli
Taful Hamdi Reis, Rizeli Mete İsmail Reis, Rizeli Salihoğlu Recep Reis, Rizeli Oflu namı ile anılan Kasım Reis,
Sürmeneli Alikoğlu Mustafa ve Milis Yüzbaşı İlyas Sami Kalkavanoğlu 58.
2‐ Milli Mücadele’de Öne Çıkan Şahsiyetler
Mataracı Mehmet Efendi : ─ Emrundeyiz paşam.
İstanbul'da savaş yılları. Birinci dünya savaşında galip gelen İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunanlılar
İstanbul'u işgal etmiştir. Türk'ün ateşle imtihan edildiği bu zor dönemde ekmek karneyle dağıtılmaktadır.
Ancak İstanbul'da biri vardır ki, milli mücadelecilere karnesiz ekmek sağlamaktadır. Bu kişi cesaretiyle
Atatürk'ün dikkatini çekmeyi başaran Rizeli Mataracı Mehmet Efendi'dir. Atatürk, bir gün bu yürekli Laz
uşağını yanına çağırır. Bir süre muhabbet ettikten sonra can alıcı soruyu sorar: Yarın cepheye gitsek, kaç
57 KAR, Fatih, Sultan, “Milli Mücadele’deki Rizeliler’’ http://www.pazar53.com/milli‐mucadeledeki‐rizeliler‐10567h.htm (29.03.2013). 58 KAR, Fatih, Sultan, “Milli Mücadele’deki Rizeliler’’ http://www.pazar53.com/milli‐mucadeledeki‐rizeliler‐10567h.htm (29.03.2013).
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
23
kişiyle gelirsin? Mataracı Mehmet Efendi, Rizeli'ye has keskin zekasını ve şivesini konuşturarak Bi tufeğum,
bi da ben senun emrundeyiz paşam der.
İpsiz Recep Reis : ─ Tilkinin pazarda işi yoktur.
Kurtuluş savaşı yıllarında çetesiyle birlikte destanlaşan bir diğer isim de İpsiz Recep Reis'dir. Kuva‐yi
Milliye'ye asker ve silah taşımasıyla kahramanlaşan Recep Reis, Atatürk tarafından vatana olan
hizmetlerinden dolayı ödüllendirilmek istenmiş, ancak vatan aşkı ağır bastığından parayı kabul etmemiştir.
Grubuyla birlikte mücadelesini Sakarya dolaylarında sürdüren Rizeli Recep Reis, siyasete girmesini
isteyenlere, ‘’Biz işimizi tamamladık efendiler. Savaşta dik duran başımızı siyasette eğmeyiz. Tilkinin
pazarda işi yoktur’’ şeklinde cevap verir59.
Lazistan Mebusu Osman Bey: Osman Bey (Osman Nuri ÖZGEN) o yıllarda, Rize Merkeze bağlı yeni
adı Akpınar eski adı (Kalamoz) köyünde, 1890 yılında dünyaya gelmiştir. Babası İsmailoğlu Tevfik Bey,
annesi de Cemile Hanım’dır. Altı kardeşin en büyüğüdür. Babası, Batum’da bir ara gazyağı fabrikası
müdürlüğü yapmış ve daha sonra Rize’ye gelerek Müftü Mahallesine yerleşmiştir. Rize’nin Ruslar
tarafından işgal edildiği 1916–1918 yılları arasında babası Rize Belediye Başkanı idi. Rize ve Trabzon’da İlk,
Orta ve Lise tahsilini tamamladıktan sonra, İstanbul’da Yüksek tahsilini inşaat mühendisi olarak yaptı. Son
Osmanlı Meclisi Mebusanın da ve 1920 Ankara Büyük Millet meclisinde Lazistan (RİZE) mebusu oldu.
Fransızca ve Rusça’yı çok iyi derecede bilirdi. Fevziye Kurtuluş Hanımefendi ile evlenerek, Cahit, Nahit,
İbrahim, Saadet, Tevfik ve Selma adlarında altı çocukları olmuştur.1943’te İstanbul’da öldü. Erenköy
Sahrayı Cedit mezarlığında toprağa verildi60.
3‐ Milli Mücadelede Rizelilere Övgüler
Mustafa Kemal Atatürk’ten Rizelilere Övgü
Rizeliler'in hemşehrisi Mustafa Kemal Atatürk, Rize ile olan ilişkisini daha sonraki yıllarda da
sürdürerek milli günler ve önemli hadiselerde kutlama mesajları gönderir. Çeşitli dönemlerde telgrafla
haberleştiği isimler arasında Mektupçu Behçet Tuzcu, Halkevi Başkanı Oğuz Bey, Mataracı Mehmet Efendi
ve Rize Muhafaza‐i Hukuk Cemiyeti yöneticilerinden Lazzade Mustafa Efendi yer alır.
Atatürk'ün kendi el yazısıyla Ankara'dan Rize Müdafa‐ı Hukuk Cemiyeti'ne gönderdiği ve ‘’Öteden beri
herkesin yakından bildiği kahramanlıklarıyla kendilerini tanıtmış olan Rize ahalisinin, ülkenin kurtuluşu için
azim ve üstün gayretlerini takdir ederiz’’ şeklinde bir cümle sarf ettiği telgrafı Rizeliler için övgü dolu sözler
içeriyordu.
59 KAR, Fatih, Sultan, “Milli Mücadele’deki Rizeliler’’ http://www.pazar53.com/milli‐mucadeledeki‐rizeliler‐10567h.htm 29.03.2013 60 ÖZKAN, Yakup, ‘’ Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey’in Rusya’dan Ankara’ya Gönderdiği Silahlar’’ http://www.rizeninsesi.net/2013/02/08/lazistan‐mebusu‐osman‐beyin‐rusyadan‐ankaraya‐gonderdigi‐silahlar/ 25.03.2013
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
24
Şark Cephesi Kumandanı Vahit Paşa : Rizeliler! Hepinizi Muhabbetle Kucaklar, Gözlerinizden
Öperim.Şark Cephesi Kumandanı Vahit Paşa, Kalamozlu Mühendis Osman Bey'in mutasarrıflığında Rize
yöneticilerini atıyor ve bu durumu aşağıdaki telgrafla bildiriyordu: ─’’Uzun yıllar esaretin acısını çektiniz.
O kara günlere artık geçmiş olsun. Her gün zaferden zafere koşan Türk orduları, düşmanı her cephede
ezmiştir. Rize'ye doğru hareket etmiş olan birliklerimiz, pek yakında sizleri sıcak bağrına basacaktır. Biz
gelinceye kadar Rize'nin kurtuluşunda emeği geçen vatansever Şarkı Müdafai İslâm Cemiyeti'nin Rize
mümessilleri sizi idare edecektir. Mühendis Osman Bey'in Mutasarrıflığı altında, Tuzcuoğlu Zeki Bey,
Rakıcıoğlu Arif Bey, Çakır Ağa; Durmuşoğlu İsmail Efendi ve 22 arkadaşını muvakkat hükümet olarak
tanıyoruz. Bu muvakkat hükümetin emirlerine itaat etmenizi bekliyorum. Herkes rahatça, gönül
ferahlığıyla vazifesinin başına dönsün. Pek yakında biz de geliyoruz. Rizeliler! Hepinizi muhabbetle
kucaklar, gözlerinizden öperim61.’’
SONUÇ
1815’te başlayan ve Batılıların ‘’Şark Meselesi’’ olarak gördüğü; Türkleri Anadolu’dan atmak ve Anadolu’da Türk‐İslam hakimiyetine son vermek için öne sürülen son aşama olan Mondros Mütarekesi’nden Sevr’e kadar uzanan dönemde Türk Milleti birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmiş ve düşmana karşı tek yumruk olmuştu. İşgallere karşı vatanın her bölgesine Müdafaa‐ı Hukuk Cemiyetleri kurulmuş ve düşmana karşı topyekün savaşılmıştır. Böyle bir ortamda her Türk insanı gibi Rizeliler’de kanlarının son damlasına kadar savaşmış ve Milli Mücadeleye tüm gayretleriyle destek olmuşlardır. Bu doğrultuda işgallere karşı protesto mitingleri düzenlenmiş yapılan mitinglerde milli şuur uyandırılmaya çalışılmış ve 1683’ten bu yana geri çekile çekile kolu kanadı kesilmiş, sadece gövdesi kalmış bir milletin kendine olan güveninin tekrar kazanılması açısından çalışmalar yapılmıştır. İstiklal Harbi, Kurtuluş Savaşı olarak ifade edilmemelidir. Türk Milleti hiçbir zaman sömürge durumuna düşmedi, aksine bu duruma düşmemek için İstiklal Savaşı’nı yaptı. Afrika’daki sömürgelerin yapmış olduğu savaş kurtuluş savaşı olabilir. Çünkü bir sömürge doktrinine karşı yapılmış bir harekettir.
Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa ve silah arkadaşları istiklalin sağlanması için en önemli
etkenin Türk Milletinin kendine olan güvenin tekrar kazandırılması gerektiğinin şuurunda idi. Nitekim yapılan savaşlar neticesinde zaferler kazanıldıkça Türk Milletinin de kendine olan güveni yerine gelmiştir.
Milli Mücadele Tarihi’nin Doğu Karadeniz boyutu incelendiğinde, gerek 1. Dünya Savaşı gerekse
Milli Mücadele döneminde maddi ve manevi desteğini eksik etmeyen Rizeliler, Büyük Millet Meclisi’nde de üzerine düşen görev ve sorumlulukları da en iyi şekilde yerine getirmişlerdir. Rize’nin İstiklal Savaşındaki fedakarlıkları şu dizelerle açıklanabilir;
Piryol çakiyor, Piryol Of, Sürmene, Arakli, Selam olsun Rizeye… Yanaştuk Trabzona, Ellibeş sefer ettuk İstiklal Savaşı’nda Kuva‐yı Milliye’ye Çaliştuk kana kana.
61 KAR, Fatih, Sultan, “Milli Mücadele’deki Rizeliler’’ http://www.pazar53.com/milli‐mucadeledeki‐rizeliler‐10567h.htm (29.03.2013)
MİLLİ MÜCADELE’DE RİZE
25
BİBLİYOGRAFYA
SARIKAYA, Makbule, Milli Mücadele Döneminde Rize, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara
2004
SARIKAYA, Makbule, “’Milli Mücadele Döneminde Rize’de Milli Uyanış Ve Mahalli Teşkilatlanmalar’’ http://www.hemsinliyiz.biz/index.php?page=Thread&threadID=18153 (24.04.2013) ÇAPA, Mesut, “Milli Mücadele Döneminde Rize’’ http://atam.gov.tr/milli‐mucadele‐doneminde‐rize/ dergi sayı 39, (22.04.2013) ÖZKAN, Yakup, “ Lazistan (RİZE) Mebusu Osman Bey’in Rusya’dan Ankara’ya Gönderdiği Silahlar’’ http://www.rizeninsesi.net/2013/02/08/lazistan‐mebusu‐osman‐beyin‐rusyadan‐ankaraya‐gonderdigi‐silahlar/ (25.03.2013) KAR, Fatih, Sultan, “Milli Mücadele’deki Rizeliler’’ http://www.pazar53.com/milli‐mucadeledeki‐rizeliler‐10567h.htm (29.03.2013)