MEZUNİYET TÖRENİ GÜNÜ OĞLUMA MEKTUP

9
MEZUNİYET TÖRENİ GÜNÜ OĞLUMA MEKTUP Ö y k ü c ü C a n Ö z o ğ u z Öykücü ve oğlu. 1996, İstanbul.

description

MEZUNİYET TÖRENİ GÜNÜ OĞLUMA MEKTUP. Ö y k ü c ü C a n Ö z o ğ u z. Öykücü ve oğlu. 1996, İstanbul. TED İstanbul Koleji Kampusu, 19.6.2006. - PowerPoint PPT Presentation

Transcript of MEZUNİYET TÖRENİ GÜNÜ OĞLUMA MEKTUP

MEZUNİYET TÖRENİ GÜNÜ OĞLUMA MEKTUP

Ö y k ü c ü C a n Ö z o ğ u z

Öykücü ve oğlu. 1996, İstanbul.

TED İstanbul Koleji Kampusu, 19.6.2006

Yüreğimin övüncesi, vatanımın güvencesi oğul! Eli öpülesi öğretmenlerin sana çok emekler verdi ve bugün bu sıcak bilgi yuvasından uçma zamanın geldi. Yarın karşına aşılacak birçok sarp kaya çıkacak ve sen uçarcasına tırmanıp aşacaksın, güzel yurduma bir meşale olacaksın çocuğum. Çalışan, üreten, eser yaratan, yöneten ve sonra sen de yetiştiren, öğreten olacaksın.

Yüreğimin övüncesi, ulusumun güvencesi oğul! Bir dinle bak; yüzyıllar önce, Türk boyları Anadolu’ya yerleşip, Oğuzların Kayı boyu kurultayı, kıl çadırdan otağda toplanıp, imparatorluk kurucusu oğul Osman’ı, bey seçtikleri gün; bilge insan Şeyh Edebâli, ulusu yönetecek öğrencisine nasıl seslenmiş:

Ey oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana. Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.

Oğul!Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın; ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını

bilmezsen, sabah rüzgârında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın!

Oğul!Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün söyleme, bildin deme! Sevildiğin

yere sık gidip gelme, muhabbet ve itibarın zedelenir.Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin

iyisine deli derler. En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman insanın kendisidir. Dost ise nefsi

tanıyanın kendisidir.

Oğul!Kişinin gücü, günün birinde tükenir; ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı

gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez,

görünerek de sevilmez. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki, geleceğe

sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın.

Yüreğimin övüncesi, yurdumun güvencesi oğul! Bu son sene çok çalıştın, çok yoruldun ve şimdi okulundan mezun oluyorsun. Bundan sonra çıkacağın basamaklara da iyi hazırlandın. Gücünü kendine kanıtlaman ve gelecekteki başarıların için, bu yoğun çalışmalar elbette ki gerekliydi. Ama unutmayasın ki başarı, anahtarlarından sadece birisidir; küçük mutlulukların kapılarını açan ve sonra onları sevdiklerinle paylaşmanı sağlayan.

Dalım oğul! Mutluluklar hep küçücük olurlar. Onlar varılacak bir hedef değil, her an yakalanması, an be an yaşanması ve sevdiklerinle paylaşılması gereken güzellemelerdir. Onun da kapısını açan asıl anahtar sevgidir; başarı, güven, sadakat daha sonra gelir. Her şey sevgiyle başlar çocuğum.

Bak dinle, bu topraklarda yaşamış başka bir bilge insan nasıl anlatmış mutluluğu ve sevgiyi:

Mutluluk Pastası Tarifi: Malzeme: 4 fincan sevgi, 2 fincan sadakat, 1 fincan arkadaşlık, 1 fincan

saygı, 2 kaşık ümit, 2 kaşık şefkat, 1 kaşık inanç, 1 fıçı neşe. Yapılışı: Sevgi ile sadakati, inanç ve şefkatle, anlayışla karıştırın. Ümit ve

arkadaşlığı katıp neşe ile fıçıda sallayın. Güneşte pişirip, her gün cömertçe, saygı ile yakınlarınıza servis yapın.

Mutluluk ezgisinin ne güzel bir tarifi…

Peki, yaşam nedir bilir misin oğul?

Yıllardır göğsünün üstünde, gelecekte de yüreğinde taşıyacağın Kolej ambleminde, solda tek başına duran bir yıldız var. O yıldızın simgelediği kişi, TED’in kuruluş dönemi başkanı olan eğitimci ve yazar Nafi Atuf Kansu’dur. Onun oğlu, şair ve yazar, bilge insan Ceyhun Atuf Kansu’dur ki, bir dinle bak nasıl seslenmiş yaşamla ilgili olarak çocuklara:

“Balım kız, dalım oğul, bir ırmağın yaşantısı da bir insanın yaşantısına benzer: yağmur, dölünden dağ ananın bağrına düşer, ırmak dağ anadan doğar, ovalarda gençtir koşar, kocalır yaşar ve denize varır ölür”.

Yüreğimin övüncesi oğul! İşte yaşamın özeti budur. Sen henüz yaşam ovanda koşmaya başlamak için, bilgi yuvanda eğitim alıyorsun. Eğitiminin tamamlandığı gün, hayata atılacak ve gürül gürül akmaya, yaşam ovanda koşmaya, üretmeye, eserler yaratmaya başlayacaksın.

Yaşamınla ilgili kararları kendin alıp, mutluluğu yakalamak üzere kendi yolunu bulup, yaşam yolculuğuna coşku ile devam edeceksin. Karşına çıkan zorlukları ve engelleri, bu yuvada edindiğin özgür düşünebilme yeteneğin ve akılla bilimi temel alan Atatürkçü düşünce yapınla kolaylıkla aşacaksın.

Bütün yaşamında bu bilgiler sana doğru yolu gösteren yıldız olacak ve bu yuvada geçen günleri hasretle anacaksın.

Yüreğimin övüncesi oğul! Yaşam ovanda mutluluk güzellemesini dudağına ıslık yaptığında, doğduğun toprakların sana verdiklerine karşılık vermeyi sakın unutma.

Ve hiç aklından çıkartma ki; Ata’nın sana verdiği birinci görev olan, Türk istiklalini ve laik Türkiye Cumhuriyetini korumak için muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

19 Haziran 2006,İstanbul.

Oğul, 2006

1. Kitabın öykülerine dönüş

Öykücü Can Özoğuz www.oykucu.netAna sayfaya dönüş: