Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can...

199

Transcript of Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can...

Page 1: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 2: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

MevlânâveEflâtun

ŞefikCan

KurtubaKitap

Page 3: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

KurtubaKitap:2

Page 4: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Tasavvuf:2

GenelYayınYönetmeni

Page 5: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

AhmetSarmusak

Editör

Page 6: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

ErsanGüngör

KapakTasarım

Page 7: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

SercanArslan

İçTasarım

Page 8: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

İrfanGüngörür

(KurtubaKitap)

Bukitabıntümyayınhakları,KurtubaKitap’aaittir.Kitabıntamamıyadabirbölümüizinsizolarakhiçbirbiçimdeçoğaltılamaz,dağıtılamaz.

(SahhaflarKitapSarayıkuruluşudur.)

SahhaflarÇarşısıNo:24-26•34450-Bayezid/İstanbul

Telefon:02125281978•Faks:02125129120•[email protected]

Page 9: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

ŞefikCan

1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu SivasYıldızeli’nde bitirdi. Arapça ve Farsçayı küçük yaşta babasından öğrenen Can, KuleliAskeri Lisesi’ni 1929’da,HarpOkulu’nu da 1931 yılında tamamladı.Daha sonraMilliSavunmaBakanlığı’nınmüsaadesiileİstanbulÜniversitesi’ndeimtihanverereköğretmenolduve1935yılındaKuleliAskeriLisesi’ndeTahirü’l-Mevlevî(TahirOlgun)merhumunmahiyetinde stajını tamamlayaraköğretmenliğebaşladı.1965’deemeklioluncayakadar,çeşitliaskeriokullarda,sivilkolejveliselerdeTürkçeveedebiyatöğretmenliğiyaptı.

ŞefikCan,askeriokullardaöğrendiğiFransızcayıKadıköy’debirpapazdandersalarakilerletmiş, sonra İstanbul’da Highschool’da gece derslerine devam ederek ve kendiçabalarıileİngilizceöğrenmiştir.ŞefikCan’ınmitolojialanında“KlasikYunanMitolojisi”adlı eserinden başka Mevlânâ ve Mesnevî konularında da “Mevlânâ’nın Rubâileri”“Mevlânâ’nın Hayatı, Şahsiyeti ve Fikirleri”, “Mesnevî Hikâyeleri”, “Divan-ı Kebîr”,“KonularınaGöreAçıklamalıMesnevîTercümesi”ve“Cevâhir-iMesneviye”adlıeserlerivardır.

Bunlardan başkaTahirü’l-Mevlevîmerhumun yarıda kalanMesnevî Şerhi’nin 5 ve 6.ciltlerinitamamladı.

ŞefikCan,23Ocak2005gecesini24Ocak’abağlayansaatlerdeHakk’ayürüdü.

Page 10: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Teşekkür

Bukitabın hazırlanmasında, tashihinde ve yayınlanmasında emeği geçen zamanımızınbüyük mutasavvıfı Midhat Bahari Betur evlâdlarından Mevlânâ hayranı elektrikmühendisiAhmetKadriYetiş’eteşekkürlerimiarzetmeyibirborçbilirim.

MevlânâhayranlarındanAlb.ŞefikCan

Page 11: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

İkinciBaskıyaÖnsöz

Bukitabınilkbaskısı1965senesindeKonya,İleriMatbaası’ndabasılmıştı.Ozamanbukitabınilâvelibaskısınınçıkacağısöylenmişti.Aradantamotuzsekizsenegeçtiveikincibaskısıancakçıkabildi.

Kitabınbirinci baskısı,MevlânâveEflâtun’unkısabir görüşmukayesesimahiyetindeolan bir konferanstan ibâretti.Bu konferansın sonuna daMevlânâ’nın “vahdet-i vücud”görüşünegöreFruzanfer’inbastırdığıDivan-ıKebîr’denalınanbazı rubâilervegazellerilâveedilmiştir.

BuikincibaskısındaiseMevlânâ’nınkısacahayatı,bazıkonularhakkındakigörüşlerivebirincibaskıyailâveedilmişçeşitligazelleriverubâileribulunmaktadır.

ŞefikCAN

Page 12: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

BirinciÖnsöz

Mevlânâ Haftası’nda, 7 Aralık 1964 günü Konya’da Kitaplık Salonu’nda verilen birkonferansı ihtiva eden bu küçük kitap, hazırlanmakta olan “Mevlânâ ve Eflâtun” adlımütevazıbireserinözetimahiyetindedir.

Bu konferansın yayınlanmasını şahsen düşünmemiştim. Fakat gerek konferansıdinleyenlerin gösterdikleri yakın ilgi ve gerekse kopyasını okuyan aydın ve bilgi severkişilerinteşvikleriileasılkitabıbeklemedenbukitapçığıneşrettim.

Konferansınbirsuretiniokumaknezaketindebulunan,Hazret-iMevlânâhayranlarındanmuhteremüstadımMidhatBahariBeyturyazmak tenezzülündebulunduğubirmektuptaaynenşöyledemektedir:

“Konya’daİhtifâl-iHazret-iMevlânâ’nınicrasısırasında“MevlânâEflâtun”başlığı ilevermişolduğunuzkonferansıngöndermeklütfundabulunduğunuzkopyasınıkorkakorkaokudum. Çünkü güç bir mevzu seçmişsiniz. Bu mevzuda hataya düşebilirdiniz. Fakathepsini okuduktan sonra sevindim. Çok şükür hataya düşmemiş, pek güzel yazmışsınıztebrikederim.”

Öte yandan, İstanbul’da bulunan ve konferansımın kopyasını okuyan bir felsefeöğretmeni de “Eflâtun’un görüşlerinin, gâyet açık ve anlaşılır bir şekilde olmasından”ötürübenitebriketti.

Lâyıkolmadığımhâldebenitebrikedenlereşükranlarımıarzetmekleberaber,herinsaneserigibikonferansımınnoksanlarıvehatalarıolduğunainanıyor,sayınokuyucularımdanmüsamahagözü ilemütalâabuyurmalarını istirhamediyorum.Hatalarımı söyleyenlerin,yanıldığımyerlerigösterenlerinminnettarıolacağım.

26Ocak1965

Page 13: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

ÖğretmenAlbayŞefikCAN

Page 14: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

GirişYunan feylesoflarından Epiktetos, insanları, efendilerinden izinsiz kaçmış, tiyatro

seyretmeye gelmiş esirlere benzetir. Sahnede fevkalâde güzel bir piyes temsiledilmektedir. Esirler, bu eşsiz piyesi seyrederken bir taraftan da gözleri kapıya doğrukaymakta, her an efendilerinin geleceğinden ve kendilerini cezalandıracağından endişeduymaktadırlar. Bu yüzden piyesin güzelliğinden, korku ve telaşları sebebiyle zevkalmamaktadırlar.

Bufeylesofagöredünya,büyükbirtiyatrosahnesigibidir.Güzelvemuhteşembirpiyessahneye konmuştur.Aynı zamanda bu dünya, güzel eserlerle dolu birmüze gibidir.Bizinsanlar, bu muhteşem müzenin içinde olduğumuz hâlde bu müzeyi, lâyıkı ileincelemiyoruz.Buradabulunaneserlerininceliklerinenüfuzedemiyoruz.Çünkühepimiz,günlük işlerimizlemeşgulüz.Başarmakmecburiyetinde olduğumuz vazifelerimiz vardır.Hayatımızı kazanmak çabası, bizi hayatın esiri yapmıştır.Bu sebeple ne sahneye konanhayatpiyesini,neetrafımızdakişaheserleriveonunyaratıcısınıdüşünemiyoruz.Gerçektenilmin ışığı altında, aklımızı ve fikrimizi kendimize kılavuz yaparak etrafımıza şöyle birbakacak olursak en küçük bir zerreden, en büyük bir varlığa kadar, gerek şu üstündebulunduğunuzdünyadagördüklerimizvegereksegökyüzününsonsuzboşluğundadönüpduranbaşkadünyalar,başkayıldızlar,başkagüneşlerbizihayretedüşürecektir.

Uzağa gitmeye lüzum yok, kendi vücudumuza bakalım.Her insanmilyonlarca küçükhücredenmürekkepbirâlem…Bizimhaberimizyok,bizdebulunanbumilyonlarcahücrebizimiçinçalışıyorlar.

Bizöldüktensonramezardabirmüddetdahayaşamayadevamedenbuküçükhücreler,şuurlu birer varlıktır.Onlar da yaşıyorlar, çoğalıyorlar, ölüyorlar.Henüz tıraş olmuş biradamın, mezara konduktan bir hafta sonra mezârı açıldığı zaman, sakalının uzadığıgörülecektir. Çünkü ölmeyen hücreler çalıştılar. Ayakkabı ayağımızı sıktığı zamanmeydana gelen nasır, ölü hücrelerden yapılmış bir barikattır. Evet, kendi vücudumuzdaolupbitenlerdenhaberimizyok.

Ya dimağlarımız? Gördüğünüz şehirlerin, geçtiğimiz derelerin, aştığımız dağların,tanıdığımız insanların,okuduğumuzkitapların fotoğrafları,kafamıza istifedilmiş.Buneşaşılacak arşivdir! Senelerce görmediğimiz bir arkadaşımızın sesinin bile kopyası,aklımıza yerleştirilmiştir. O arkadaşın yüzünü görmeden sesini tanıyabiliyoruz. Enkıymetli varlığımız olan beynimiz, kuvvetli bir mahfaza içine, az hacimli bir yereburuşturularak ustaca yerleştirilmiş. Kaç mimar, kaç mühendis, kaç fizik âlimi, kaçkimyager, baş başa vererek insan vücudunun, bu esrarengiz laboratuarın plânınıhazırlamışlarvebuşaheservarlığıortayakoymuşlardır.

Dünya,yalnızinsandanibaretdeğildirki,gözümüzüngörmediğimikroplardanalınızdafillere kadar, milyonlarca çeşit canlı varlık var. Onların her birisinin üstünde de ayneninsandaolduğugibidurulmuş,düşünülmüş,hesaplanmış,birkanunabağlanarakyaratılmışveyaratılmakta.Enküçükveehemmiyetsizgibigörünensivrisineğinkanadındakiincelikve sanat, insan yapısı en büyük bir dev nakliye uçağının kanadında yoktur. Arılarşaşırmadançokmuntazam,birmilimetredahihatasıolmayan,petekyapmaktadır.Ördekyavrusu yumurtadan çıkar çıkmaz usta bir yüzgeç gibi yüzmeye başlıyor. Kuşların

Page 15: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

yuvalarını düşününüz. Kristof Kolomb’un Amerika’ya götürdüğü atlar, Avrupa’dagörmediklerizehirlibitkileri,zehirsizlerindenayırtedebildiler.

Bitkilerin sayısı da bir o kadar…Onlar köklerinden yere bağlı; dolaşamıyorlar, fakatgıdaalıyorlar,teneffüsediyorlar;onlardanesilbırakıyor,onlardaölüyor.Onlarınciğerlerimesabesindeolanyapraklarındaki intizamvegüzellik,meyvelerindeki renk,kokuve tatnedir?

Cansız sandığımızmaddelerde de bir hareket var, bir canlılık var. Atom bilgisi, yenibuluşlar gösterdi ki her maddenin en ufak zerresi, bir Atom çekirdeği etrafında başdöndürücü bir hızla dönmektedir. Bir Alman bilgininin hesabına göre, bir çay kaşığıkömür tozunun en ufak zerrelerinin kalplerine yerleştirilmiş potansiyel enerji (gizlikuvvet)hareketegeçirilirsemilyonlukbirşehrinkaloriferihtiyacınısağlayacaktır.

Buğday,mısır,çavdar,yulafgibihububatınherbirininunlarınıenufakzerrelerininbilekendilerine mahsus, birbirlerine benzemeyen muntazam ve güzel şekilleri var. Bazısısilindir gibi, bazısı koni şeklinde…Kar tanelerinde bile çiçekler gibi bir şekil güzelliğivar.

Canlı cansız bütün varlıklarda bu ince hesapları yapan, bu sanatı gösteren, bizihayretleredüşürengüzellikleribdâedensanatkârnerededir?

Bugördüğümüzeserlerinsahibikimdir?Buvarlıklarıkimyarattı?

Çocukluğumuzda bize ezberlettikleri bir manzumeden hatırıma gelen şu iki kıtayıokumadangeçemeyeceğim:

Okursanızbirkitabı

Sahibinisorarsınız

Gördünüzmühoşbiryapı

Yapankimseararsınız.

Sahipsizmiyerler,gökler?

Düşününceinsananlar

Herşeybizeisbateder

BüyükkâdirbirAllahvar.

Her şeyi inceden inceye hesaplayan, her şeyi çok iyi düşünen ve kâinatı şaşmazkanunlarlaidareedenbüyükveeşsizYARATICInerededir?

Her zerrede bile büyük bir sanat eseri gösteren Tanrı’yı nasıl arayacağız, nasılbulacağız?

Dünyamız da dahil, bütün kâinatı güzel eserlerle süsleyen eşsiz yaratıcı, eserlerininarkasınagizlenmiş,sankieserlerinikendineperdeyapmış,kendinigöstermiyor.

Büyük feylesof Eflâtun ile büyükmutasavvıfMevlânâ, kâinatı yaratan varlığı arama,bulma, anlama ve anlatma bakımından aynı gayreti sarf etmişlerdir. Fikirlerini vesezişlerinibirbirlerineçokbenzerbirşekildeifâdeetmişlerdir.

Page 16: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

ŞuvarkihakikatevarmakvekâinatınsırlarınıçözebilmekiçinEflâtundüşüncesiniveduygusunukendinerehberedinmiş,büyükMevlânâiseİslâm’ı,îmanınıveilhamıkendinekılavuzyapmıştır.

FeylesofEflâtunilemutasavvıfMevlânâ’nınifâdelerininbirbirinebenzeyişindenötürü,Mevlânâbugörüşü,bufikirleriEflâtun’danalmıştır,gibibirdüşünceyekapılmayalım.

BukonuileilgiliolarakAbdurrahmanCâmî’ninbirbeytivardır.

“Yunan Felsefesi hevâ ve hevesin mahsulüdür; halbuki mü’minlerin felsefesiPeygamber’inemirbuyurduğuşeylerdir.”

GerçektenMevlânâ,Hazret-iPeygamber’inyolundankılkadarayrılmamıştır.Kendisi:

“BenoldukçaKur’ân’ınkölesiyim.

BenHazret-iMuhammed’inyolununtoprağıyım”

diyor.Şuhâlde,Eflâtun’undüşünceleri ileMevlânâ’nındüşüncelerininbazınoktalardaaynıolduğuhakikatininasılizahedeceğiz?

Hazret-iÂdem’denberihakikat,insanlaraduyurulmuş,bildirilmiştir.BusebepleEflâtundakendisindenevvelgelenbüyükdinlerinvefelsefîcereyanlarınetkisialtındakalmıştır.Onun kitaplarındaki hakîkat kırıntıları, bu büyük dinlerin kaynağından gelebilir. Zatentevhidbabında(tekTanrı inancında)semâvîdinlermüşterekbir imanavarırlar.Kaldıki,bazı İslâm mütefekkirleri, Eflâtun’u, Kur’ân-ı Kerim’de adı zikredilmeyenpeygamberlerdensaymışlardır.

Acaba Hazret-i Mevlânâ, Eflâtun’un eserlerini okudu mu? Okumuş olabilir. Çünkükendi bildiği Rumca ile Eflâtun’un eserlerini okuyup anlamamış olsa dahi Eflâtun veAristogibibüyükYunanfeylesoflarınıneserleritaAbbasilerdevrindeArapçayatercümeedilmişti.

ŞimdiMevlânâileEflâtun’uneserlerindenazar-ıdikkatimiziçekenbazımüşterekgörüşveinanışlarıkısacagözdengeçirelim:

Gerek Eflâtun ve gerekseMevlânâ, her ikisi de şu yaşadığımız hayatın bir evveliyatıolduğunu ifâde etmişlerdir. Her ikisi de bizler dünyaya gelmeden evvel ruhlarımızın,Eflâtun’un “ideler âlemi, misâl yahut örnekler âlemi” Mevlânâ’nın “rûh âlemi” dediğibaşkabirâlemdeyaşadığıkanaatinibenimsemişlerdir.

Eflâtun’agöre,dünyayagelmedenönce,ruhlarımızınbulunduğuoâlemde,budünyadagördüğümüzherşeyin,engüzeli,enmükemmeli,enkusursuzörneklerivardı.

Page 17: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Budünyadagördüğümüzbütünhoşumuzagidenşeyler,meselagüzelbirçehre,güzelbirmanzara, hoşumuza giden bir eser, bir mûsiki, rûh âleminde gördüğümüz güzellikleri,ruhumuza hatırlatmaktadır. Çünkü rûh âleminde gördüğümüz güzelliklerin, ruhumuzunhâtırasında bazı izleri kalmıştır. Bu sebeple Eflâtun: “Bilmek, sadece evvelce bilinenşeylerihatırlamaktır.”demektedir.

Hazret-iMevlânâ’yagörebizimasılvatanımız“mutlakgüzellikâlemi”olanoâlemdir.Bizbudünyadagurbetteyiz.Bütüninsanlarburadabirergariptir.Eflâtun’un“idelerâlemi”dediği o âlem, bizim için kaybedilmiş bir cennettir. Biz o âlemden bu âleme sürgünedildik.

Mesnevî-iŞerif’indördüncücildinde,3628nolubeyitlebaşlayankısımdaaynenşöyledeniliyor:

“Biradam,yıllarcabirşehirdekalırdabirangözünükapadı,uyududarüyagörmeyebaşladımıkendisiniiyikötüşeylerledolubirşehirdebulur.Kendiesasşehri,hiçhatırınagelmez ‘Ben orada idim, bu yeni şehir benim şehrim değil, ben burada yabancıyım.’demesişöyledursuno,kendinirüyadagördüğüoşehirdedünyayagelmiş,aslıorasıkendivatanıimişdeoradayaşıyormuşzanneder.Neşaşılacakşeydirkirûhdadoğupyetiştiği,yaşadığı esas vatanını, öz yurdunuhatırına bile getirmez.Bulutların, yıldızlan kapadığıgibişudünyahayatınındaonungözleriniperdelediğinidüşünmez.”

Burası bizim için bir sürgün yeridir ve rûhlarımız da vücutlarımıza hapsedilmiştir.Mevlânâbirşiirinde,“Benneredeyim,hapishanenerede?Benkiminmalınıçaldımkibubedenzindanınahapsedildim?”demektedir.

Asıl yurdumuzolan rûhâlemindenayrılmaklabizmuztaribiz.Mesnevî’nin enbaşındabu ayrılıktan acı acı şikâyet edilmektedir. Aslımızdan ayrıldığımız için başımız derdegirmiştir. Mevlânâ’ya göre ölüm nedir? Ölüm, ıstırab dünyasından kurtulmak, asılvatanımıza dönmektir. Bu sebeple ölüm bir kurtuluştur. Ruhun beden zindanındankurtulması, rûh âlemine dönmesi, hüsn-i mutlaka kavuşması, ölümü korkunç olmaktançıkarmış,tatlılaştırmıştır.BüyükMevlânâ’nınölümgecesine“Şeb-iArus”(düğüngecesi)denmesininsebebibudur.

Page 18: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Öldüğüm gün tabutum giderken, bende bu cihânın derdi, tasası var sanma.Cenazemingötürüldüğünügörünce‘Ayrılık,ayrılık!’deme.Ölümgünübenimiçinsevgiliyekavuşmavebuluşmagünüdür.”

Aynıîmanladırki,Hallac-ıMansurteessürduymadandarağacındacanvermişti.

Aynı îmanladır ki, Feridüddin-i Attar hazretleri kendisini köle olarak satmak isteyenMoğolaskerinikızdırmış,bilebileölümügözealmıştı.

Aynıîmanladırki,SeyyidNesîmîşikâyetetmedenderisiniyüzdürmüştü.

Yineaynıîmanladırki,Eflâtun’unhocasıSokratesdebaldıranzehrinigülerekiçmişveölümün kucağına üzüntü duymadan atılmıştı. Eflâtun’un “Fedon rûhun ölmezliği” adlıeserininsonundaanlatılanbuölümhikâyesiibretleokunmayadeğer.

Eflâtun’agörebudünyadagördüğümüzherşey,daimibirdeğişikliğemâruzdur.Buradaherşeytamvemükemmeldeğildir.

Biziburadabüyüleyenhergüzelliğinengüzeli,heriyinineniyisi“idelerâlemi”ndeyaniörneklerâlemindedir.Busebepleburadayokolanfânigüzelleriçinüzülmememizgerekir.Hazret-iMevlânâbumeseleyetemasedenbirşiirindeşöyledemektedir:

“Budünyadagördüğünhermaddenin, her nakşın aslı, rûh âlemindedir.Nakışgittidiyegamyeme,gördüğünhergüzelyüz,işittiğinhernüktelisözyokolduiseüzülme, zira hakikat, sadece bu dünyada gördüklerinden, bildiklerinden ibaretdeğildir.”

Evet,budünyadagördüğümüzhervarlıkgelipgeçicidir.Busebeplebizimbuhayâlleregönlümüzü kaptırmamamız, örneklerin örneğini, güzellerin güzelini aramamız lâzımdır.Birbaşkadeyimle,buhayâlâlemininötesinegeçmemiz,fâniâlemdenbekââleminedoğruyönelmemizgerekir.

Mevlânâ’ya göre bu dünyaya sürgün edildikten sonra, Tanrı, bize kurtulmak içinimkânlar vermiştir. Ölümü beklemeden ihtiraslarımızı öldürerek, dünyevî arzulardankurtularakrûhâleminedoğruyükselebiliriz.Önümüzeyükselmek içinbiraşkmerdiveni

Page 19: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

konmuştur:

“Buvarlıkâleminegeldiğinandanberi,kaçabilmenvekurtulabilmeniçinönünebirmerdivenkonuldu.”

Mevlânâhervesileilerûhumuzun,bedenzindanındahapsedilmişolduğunudüşünmektevekurtuluşyollarınıtahayyületmektedir.

Bir ilkbahar günü bahçelerde dolaşırken, kış mevsiminde ölü gibi cansızlaşan kurudallarıncanlandığını,tomurcuklandığını,yapraklandığınıgörüyor.Tomurcukların,dallarınsertkabuklarınıyararakçıktıklarınıvezafersancaklarıgibineşeveheyecanlayapraklarınıaçtıklarını müşahede ediyor. Bu narin yeşil yapraklar, hangi kuvvetle, kuru sandığımızdallarınsinesindenbaşkaldırdılar,kabuklarıdelerek,karanlıkbirdünyadan,gününışığınaçıktılarvehapistenkurtuldular.

BüyükmütefekkiraynızamandabüyükşairMevlânâyaprağasoruyor:

“Ey yaprak, elbette bir kuvvet buldun da dalı yarıp çıktın, ne yaptın da zindandankurtuldun? Söyle, söyle de biz de bu hapishaneden kurtulmak için senin yaptığınıyapalım.”

Bumadde âleminin hapishanesine atılan insanın, esaret ve hapis hayatına alışması veburadançıkmanın,kurtulmanınyollarınıaramaması,bulunduğubuhayâlâleminigerçekbirâlemsanarakgönlünüburayabağlaması,neredengeldiğiniunutmasıneacıdır.

Senelercekafesteyaşayanbirkuşun,birilkbaharsabahı,kafesiniaçsakdaonuhürriyetekavuşturmak istesek esâret hayatına alışmış olan kuş, dışarıdaki hürriyetin zevkinibilemeyeceği için, şaşkın şaşkın kafes etrafında uçarak dolaştıktan sonra yine kafesedönecek ve unuttuğu vatanını, hürriyetini istemeyecektir. Çünkü o, kafes hayatınıbenimsemiştir.Çünküo,esaretigerçekhayatsanmaktadır.

Bunun gibi insan da aşağı duygularının, hayvanî arzularının ve cismanî zevklerininetkisi altında kalarak yaşadığı bu madde âlemini esas vatanı saymakta ve ne yazık kialdanmaktadır.

Mevlânâ, rûh âleminden bu fâni âleme sürgün edilen insana, kendisinin ne olduğunu,nereden geldiğini anlamaya çalışmasını ve buradan uzaklaşmasının ve asıl vatanınadönmesiningerekliolduğunusıksıkhatırlatır:

Page 20: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Kendini, hâlini düşün, kendini anlamaya çalış. Dışarı git, seyahate çık, asılyurdunuara,maddeâlemininhapishanesindenuzaklaş,mânââlemineseferet.Senkutsal rûh âleminin kuşusun. Bu fâni dünyayı benimser, burada kalmak istersensanayazıkolur.”

İşte, sürgün edildiğimiz bu dünyayı ve dünyanın sayılmayacak kadar çok olanmaddînimetlerini ve burada görülen fâni güzelleri, gelip geçici güzellikleri değil ebedi olanAllah’ıdüşünmek,O’nuvicdanındabulmak,gönlündehissetmek,O’nusevmekmeselesiortayaçıkıyor.

İşteEflâtun’anispetleEflâtunîaşk,Platonikaşkdenilenilâhîaşkbudur.Zamanlasolan,güzelliğini kaybeden, çirkinleşen güzelleri değil, kendini, kendine perde yaptığı eserleriarkasınagizleyen,eserleriilebizevarlığınıhissettiren,bilinen,fakatgörülmeyen,sonsuzolan,ölümsüzolangüzelleringüzelinisevmekkolaymıdır?

Yalnız güzelliği ve güzellikleri değil, her şeyi yaratan ve yaratmakta olan en büyükvarlığı,yaniAllah’ınasılbulacağız?Nasılseveceğiz?

Allah’ı herkes kendi zâviyesinden görür.Allah, herkesin zannına, anlayışına, idrakinegöreifâdeedilir.BizAllah’ı,Hazret-iMusa’nınrastladığıçobangibimiarayacağız?

Mesnevî-iŞerifinikincicildindemalûmbirhikâyevardır:

Bir gün Hazret-i Musa yolda giderken bir çobana rastlıyor. Çobanın Allah’a şöyleseslendiğiniduyuyor:“Allah’ım,senneredesin?Bensanahizmetetmekistiyorum.Seninçarıklarınıdikmek,saçlarını taramakarzusundayım.Benimcanımdaçolukçocuğumdasana feda olsun. Allah’ım neredesin, sen neredesin? Seni temizleyeyim, çamaşırlarınıyıkayayım, bitlerini kırayım, sana koyunlarımdan süt sağayım, karnını doyurayım. Senhastaolursankendimhastaolmuşgibikederlenirim.Senbanaevinigöster,bendevamlıolaraksabahakşamsanayağgetireyim,sütgetireyim,peynirgetireyim,senibesleyeyim.”

Çobanınbusamimihitabının,onuAllah’anekadaryaklaştırdığınıHazret-iMusaönceanlayamamışveCenâb-ıHaktarafındanihtaradamâruzkalmıştı.

Herkes, zannına göre, anlayışına, kabiliyetine veAllah’ın inâyetine göreAllah’ın herşeyde, her zerrede kudretini görmektedir. Sadî’nin meşhur beytini hatırlamamak eldengelmiyor:

“Akıllı adamların nazarında, bitkilerin, ağaçların her bir yaprağı, Allah’ı vesanatınıanlatanbirerkitaptır.”

Page 21: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Bazıları, her şeyi, bütün kâinatı O’ndan ibâret sandı. Bazı mutasavvıfların “Her şeyodur.” dedikleri bu inanç Batı felsefesinde Panteizm ile ifâde edilmiştir; bu “VücûdiyeMezhebi”olup(Vahdet-iMevcud)İslâmîinancaaykırıdır.İslâmtasavvufundaki“Vahdet-iVücud”ilePanteizmibirbirinekarıştırmamaklâzımdır.

Vahdet-iVücud’da“HerşeyO’ndandır.”demekolanbuinancagöreeşyada,herzerredeAllah’ın kudreti, sanatı görünmektedir. Fakat, görünen şeyler, hâşâ, Allah değildir.Üzerinegüneşinnûrudüşenhernesneyebiz,güneşdiyebilirmiyiz?

Eflâtun,Allah’ıçokaradı,bulamadı.ÇünküObirfeylesoftu;feylesof,akılla,mantıklahareketeder.HalbukiMevlânâ’nınyolugönülyoludur.

“Gönlümün içi de dışı daO’dur. Bedenim de can da damar da kan da bütünO’dur.Artıkböylebiryerekâfirlik,îmannasılsığar?Varlığım,niteliksizbirhâlegelmiştir.ÇünkübütünvarlığımOolmuştur.”

Mevlânâgüzelleringüzelini,öncekendindehissetti,sonraherşeyde,herzerredeO’nubuldu:

“Orada,buradademe,doğrusöyle0nerededir?Bütünâlemde0vardır.FakatO’nugörebilecekgöznerede?”

Mevlânâbaşkabirşiirindedeşöylebuyurur:

“Âlemde sendendahagüzelbir yâr, seninyüzünügörmektendahagüzelbir işolurmu?Hâşâolmaz.İkicihandadagüzelim,yârim,senolmanbanayeter.Herneredebirgüzellikvarsahepsiseninparıltındır.”

Herzerrede,hervarlıktaCenâb-ıHakk’ınkudreti,büyüklüğüsezilinceheryerde,O’nuhâzırvenâzırbulmakgâyettabiîdir:

Page 22: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Her nereye başımı koysam, secde edilen ancak O’dur. Altı cihette ve altıcihettendışarıdamâbutancakO’dur.Bağ,gül,bülbül,güzelhepsibirerbahanedir.BunlarınhepsindenmaksatO’dur.”

Eflâtun’un “Devlet” adlı kitabında bir mağara temsili vardır: Eflâtun’a göre bizler,büyükbirmağaradaayakları,ellerivekollarıbağlısırtlarımızmağaranınkapısınadönükoturan esirler gibiyiz.Mağaranın ağzında büyük bir ateş yakılmıştır. Bu ateşin alevleriönündebirtakımyüklertaşıyanvekendiaralarındakonuşanırgatlarınaksedengölgelerinimağaranın duvarlarında seyrederken, onların bize kadar gelen karışık ve boğukseslerindenbirşeyanlamayız.

Bunun gibi bizler bu dünyadamevcut bulunan varlıkları ve eşyayı birer hayâl olarakgörürüz. Çünkü esirler gibi ayaklarınız bağlıdır. Dışarı çıkamayız, hakikati göremeyiz.Sadece hayâller görürüz. Bu temsilde Eflâtun’un esirlerden maksadı vücutlarımızınzindanınahapsedilmişrûhlarımızdır.

Vücutzindanındahapsedilmişrûh,Eflâtun’unmağaranınduvarınaaksettirdiğigölgevehayâlleri (bugün sinema perdesinde seyrettiğimiz hayâller gibi) hakikat sanır ve kendikendinialdatır.

Gerçekhayatıbulmamıziçingölgelerideğil,gölgeleridüşenleriyahutgölgeleridüşürenibulmamız,görmemizlâzım.

Ünlü mütefekkir Emerson, görünen şu dünyayı, görünmeyen hakikî dünyanın birsembolü sayar da “Görünen şeyler, görünmeyen şeylerin hayâlleridir.” der. Bu sözlerEflâtun’unvebüyükMevlânâ’nınanlattıklarınınbaşkatürlübirifâdesidir.

Şu var ki rûh âleminden bu dünyaya akseden hayâllerin içinde, yahut görünmeyenâlemin görünen hayâllerini alan şu dünyada en üstün varlık insandır. Çünkü insanınrûhundakâinatıyaratanbüyükvarlıktanbiremânetvardır,birilâhîkıvılcımvardır.

Hazret-iAli,

“Sen kendini küçük bir şey zannediyorsun. Halbuki sende en büyük bir âlemgizlidir”dedi.

ŞeyhGalipdebirşiirindeşöyledemektedir:

“Hoşçabakzâtınakimzübde-iâlemsinsen

Merdüm-idîde-iekvânolanâdemsinsen”

Gerçekten eşref-i mahlûkat ve zübde-i âlem olan insanda, başka hiçbir varlıkta

Page 23: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

bulunmayanbirmânâcevheri,birilâhîkıvılcımvardır.Builâhîkıvılcım,aslınakavuşmakiçin hasretle, iştiyakla çırpınmakta, bizsiz, maddî varlığımızın ötesinden, titreyerek,yanarak,sıçrayarakkoşmaktavemânenO’nuaramaktadır.

Mevlânâ,

“Sende bir şey var ki o şey, sensizO’nu arar, senin toprağının içinde bir incivardırkioinciO’nunmâdenindendir.”

diye insanda O’nun mâdeninden bir inci olduğunu haber veriyor. Bu sebeple insan,kâinatınenşereflisienüstünüdür.Başkavarlıklardanesirgenen,yalnızinsanaverilenilâhîemânet sebebiyle insan dünyayı güzelleştirmiş, akıllara hayret veren şeyler icat ve ibdâetmiştir.

İnsanın yaratıcısı tarafından kendisine lütfedilen bu ilâhî cevher sayesinde ortayakoyduğueserlerden,icatettiğimakinelerdengururakapılması,kendisininbirşeyyaptığınısanması,kendindenhaberdarolmadığınıgösterir.Aslındayaptıran,bulduran,hepO’dur.Mevlânâinsanınüstünlüğünüanlatırkenderki:

“Biz Allah’ın sırlarının hazinesiyiz, biz incilerle dolu sonsuz deniziz. Aydanbalığakadarherşeyin içindeolanbiziz.Padişahlık tahtınaoturandayinebiziz.Varlıklarınenüstünolanıbiziz.”

İnsankendisindebulunanıanladığıvekeşfettiğizamanhakikatibulacaktır.Fakatinsankendivarlığınınhakikatinikeşfedemiyor.Kendivücudununşehrinegiremiyor.

YunusEmrebirşiirinde:

İşbuvücudumşehrine

Birdemgiresimgelir.

İçindekisultanın

Yüzüngöresimgelir.

demişti.Vücutşehrinegirmekveiçindekisultanıgörmekkolaydeğildir.

İnsan, hayâl âlemine dalmış, dikkatini kendine çeviremiyor. Etrafını ve kâinatıanlamaktaçokilerigitmiş,dünyadakikeşifveicatlarıylayetinmiyor.Şimdidegökyüzünükeşfeçalışıyor.Sunîpeyklerebinipdünyanınetrafındadönüyor.ResimleriniçektiğiAy’agitmeye uğraşıyor. Merih’te hayat olup olmadığını anlamak için gayretler sarf ediyor.Fakat kendi gönlüne inip de kendini keşfedemiyor. Daha doğrusu kendinde, kendiniarayamıyor.

Page 24: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Efendi,senkendindenkendineseferet,kendindekendiniara!”

diyen gönüller sultanı Mevlânâ, akıl yordamı ile hakikati araştıran Eflâtun’u çokgerilerdebırakarak insangönlününderinliklerine indi.Hakikî insanıve insandabulunancevherikeşfetti.

“Eycan,sevgilinkimdir,haberinvarmı?Eygönül, sendemisafirolankimdir,haberinvarmı?”

diyeseslendi.

Kendindemisafirolanıbulanveonuseveniçinartıkayrılıkmevzubahisolamaz.

Başkalarıvuslatdiyeçırpınırken,sevgiliyekavuşmakiçinyanıptutuşurkeno,

“Bensevgiliyekavuşmaktandemvurmuyorum,vuslattanbahsetmiyorum;çünküben,sevgilidenayrıdeğilim.”diyor.

Kur’ân-ıKerim’deinsanınbütünvarlıklarınenşereflisiolduğunu,engüzelvasıflarla,enüstünmeziyetlerleyaratıldığınıanlatanbirçokâyetlervardır:

“Bizgerçekteninsanoğlunuşereflikıldık.”(İsraSûresi,70.âyet)

“Muhakkakkibizinsanımükemmelbirbiçimdeyarattık.”(TinSûresi,4.âyet)

Allah’ıninsananebüyükteveccühlerdebulunduğunuO’nunsonsuzlütfunuveihsanınıanlayabilmemiziçinşuâyetlerinmânâsınıdüşünelim.

“Bizonayakınolanşahdamarındandahayakınız.”(KafSûresi,16.âyet)

Allah’ıninsana,kendişahdamarındandahayakınolmasınedemektir?

Vaktiylebirgazetedeokumuştum:Amerikalızenginbirkadınvefatındanevvelbıraktığıvasiyetnamede,“Benşukadardolaramalikim.Vârislerimdeyoktur.Bıraktığımbuparailedünyarasathanelerindehâlenmevcutolanbütünteleskoplarınenmükemmeliyapılsın,onunla insanlar belki Allah’ı görebileceklerdir. Çünkü ben hayatımın en heyecanlızamanlarını rasathanelerdengökyüzündeTanrı’yı aramakla geçirdim.Fakat ne yazık ki,Tanrı’yıgöremedim.”diyevasiyetetmişti.

Amerikalılar tuhaf insanlardır.Köpeklerine,kedilerinemilyonlarbırakanlaroluyor.Bukadıncağızdahayırlıbirişiçinmilyonlarınıbırakmış;acabavasiyetiyerinegetirildimi?Onu bilmiyorum, yalnız bildiğim bir şey var:Allah’ı, yeryüzünde, gökyüzünde aramakiçinneteleskopanedebaşkabirâleteihtiyaçvardır.“Allahyerlerinvegöklerinnûrudur.”(NûrSûresi,35.âyet)Allahheryerdekudretinigöstermekte,herzerredevarlığınıaçığa

Page 25: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

vurmaktadır.Allahbizimkalpgözlerimizi açsında teleskop ihtiyacınıduymadanO’nunvarlığını mânen hissedelim; O’nu canımızda, gönlümüzde bulalım. Bize şahdamarlarımızdandahayakınolanı,gökyüzündearamamızanelüzumvar?

Niyazî-iMısrî’nindediğigibi:

Sağusolumgözleridim

Dostyüzünügörsemdiyü

Bentaşradaararidim

Olcaniçindecanimiş

YineKur’ân’da,HadidSûresi’nin4.âyetinde,“Herneredebulunursanızbulunun,Allahsizinleberaberdir.”diyebuyrulmaktadır.Buâyette,inananinsaniçinnebüyükbirmüjdevardır. İhtiraslarını yenen, dünyevî arzularını ayak altına alan, gerçek insanlık vasfınıkazananimanlıbirkimse,O’nukendindehissedecekveyalnızlıktankurtulacaktır.

Büyük Mevlânâ, bu âyetin müjdesiyle heyecana kapılmış ve mübarek göğsüne neşekıvılcımlarısıçramıştır.Birrubâisindebuâyetibahiskonusuederekdiyorki:

“‘Neredebulunursanızbulunun,Osizinleberaberdir.’HaberiAllah‘tangeliyor.Buhaber,insanıngönlünüümitle,neşeyledolduruyor.Senkendinitanımadığındanötürüneşelenemedin,huzurakavuşamadın.Eğerkendini tanısaydın, sendekiminmisafirolduğunubilseydin,memnuniyetsizlik,huzursuzlukdenilenşeylersanabirdahagelmezdi.”

Eflâtun, akıl yardımı ile diyalektik yolu ile yani hakikate ulaşmak için geçilenmerhaleler vasıtasıyla, hakikati araştırmıştı. Halbuki Mevlânâ, aklın yüksek hakikatleriidrak edemeyeceğini biliyor ve aklı balçığa saplanmış merkebe benzetiyordu. 0, akılyolunubırakarak,ilhamla,Allah’ınlütfuilekendindekendinibuluncakendikendineâşıkoldu:

Page 26: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 27: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 28: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Aklınbulunduğuyerdenyüzlercemerhaleuzaklaşmak,iyivekötününmevcudiyetindenkurtulmakistiyorum.Buperdeninarkasındanekadargüzelliklervar.Benimhakikîmevcudiyetimdeoradadır.Eyakıllarıermezkişiler,benkendikendimeâşıkolmakistiyorum.”

Eflâtun insanın faziletini izah ederken, “Fazilet, rûhun, misaller âlemindeki örneğineuyması, daha doğrusu Allah’a benzemesidir.” demişti. İnsanın, örneğine uyması için,kendini tanıması ve kendisinde bulunanı keşfetmesi gerekmekte idi. İnsanın neredengeldiğinivekendisindekiminmisafirbulunduğunuhissetmesi,bilmesiicapediyordu.

O zaman insan, kendini maddî bakımdan kendinden ayırt edecek ve kendisine değerverecekti.

Mevlânâbugerçeğidahaçokderinleştirdi.Kendindemisafirbulunanıtanımak,sevmekveonalâyıkbirkulolmakveonuntarafındansevilmekiçingerekenyollarıaradı,buldu.

Buyol,insanlıkyolu,kemâlyolu,aşkyoluidi.

Mevlânâ’yagöre;mademkiinsandailâhîbiremânetvardır,insanbuemânetindeğerinivekendikıymetinidahadoğrusuinsanlığınıbilmelidir.İnsan,Allahtarafındankendisinelütfedilenilâhîemânetikabulederekyeryüzündeonunhalîfesiolmuştur.Şuhâlde,insan,etiyle kemiği ile kanı ile benzese dahi kendini hayvanlarla bir saymamalı, kendisininüstünlüğüneinanmalıdır;yaratılmışvarlıklarınenşereflisiolduğunubilmelidir;busebeplemaddî varlığının, kendisini zorladığı beşeri kirliliklerden, yalandan, riyadan, gururdan,maddeyetapmaktan,ihtirastan,şehvettenuzaklaşmalı,temizbirgönüllehakkıvehakikatiaramalıdır. Gerçek insanı ve insanlığı sevmelidir. O zaman Allah’ın emânetine hıyanetetmemiş olacak, o zaman Kur’ân’da haber verildiği gibi O’nun halîfesi olmaklaşereflenecekveinsannâmınıtaşımayahakkazanacaktır.

Böyle hareket ederse insan, ihtiraslarını ve beşerî zaaflarını öldürerek daha ölmedenevvelaslınıbulacakvegurbettenkurtulacaktır.SözümüHazret-iMevlânâ’nınbirrubâisiilebitireyim:

“Dostun varlığının, sana açılıp aydınlanmasını istiyor isen özün içine gir.Kabuktanyukarıçık,yüksel;dostbirzattırkietrafındaörtülerkatkattır.Okendivarlığınagarkolmuş,ikicihândaondagarkolmuştur.”

GörüldüğügibiherşeyHakk’ıtesbihetmektedir.BukonudaMevlânâgibibazıariflerdebuhakikatiaşağıyakoyduğumuzşiirlerindedilegetirmişlerdir.

Page 29: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Üstadımız,büyüğümüzMidhatBaharihazretleri “KomşununÖrdekleri”başlığındabukonuyuterennümetmişlerdir:

KomşununÖrdekleri

Bakşuördeklere,vakvakötüyorlararada,

Nekadarneşelidir,seslerihepbirarada.

Hepsibaşkaldırarakvakvakeder,yembekler

Nediyorhâldiliylebize,bakördekler?

-Hasretizbizdenize,birgöle,hattadere,

Gidelim,yoksuyumuz,yüzmeğebilmemnereye?

Bizebirlâhzasudayüzmeverirbaşkahayat,

Yüzeriz,cilveeder,neşemizartarkatkat

Oynaşır,koklarız,çırpınırız,keyfederiz,

Dalarız,yükseliriz,dalgalarüzeregideriz…

Fakateyvâhkihepbunlarahasretkaldık;

Su,deyüphâl-iperişanımızabizdaldık…

Sizgibiyeriçeriz,gâhaçız,gâhtokuz,

Şeklimizbenzemezamma,hepimizmahlûkuz;

Verinizbiravuçarpa,yamısırşimdiaçız,

BiziHakböyleyaratmışsizemuhtacız,

Bakınızhâlimize,ibretalıninsanlar;

Sizdekikudretemüştâkbütünhayvanlar.

Bizdevardırkanatamma,uçamazgöklerde,

Elimizyok,varayakkudretiyokköklerde,

Dilimizvarsadaâmâlimizianlatmaz,

Ağzımızvarsadahernîmetibilmez,tatmaz,

Gözümüzvarsadagörmezözünümânânın,

Aldatırsûreti,birlokmayemidünyanın;

Sözümüz:Ömrümüzünseyrigibihepvakvak…

Nedesek,sözlerimizçünkühakikattenuzak.

İnâdiye Dergâhı şeyhlerinden biri “Sesler ve Nağmeler” diye bir manzumeyi kalemealmışlardı:

SeslerveNağmeler

Bütünesvat-ıhilkattîz-pestelhan-ıhikmettir.

Page 30: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

KulakverdinleeydilcümlesiHak’tanişarettir.

Denizde,yerde,göklerdeaçılmışsankibirmektep

Zevil-ervahokurgizliaçıküstad-ıfikrettir.

“Celâl”dirsayhasıarslanlarındehşetverirhalka

“Cemâl”dirkuştakinağmemüeddasıbeşârettir

Sakınsensanmavak!vak!Göldekaz,ördekçekenYa

Hak!

AğaçtakumrununHu!Hu!larıHakk’aibâdettir.

Ötergülşendebülbülmübtelâ-yıkîlükâlolmuş

Omurgunderdi;gül,sümbülsanıpkanmak

belâhattir

anaryaaynıvahdetmevcesiileçırpınıpsöyler

Seda-yıbunumeş’unbirnidasanmakhamâkattır

Nây’ınferyadıherdemvağfuannaenteMevlânâ

KemânınbigümanAllahuekberdenibârettir

Seda-yımûsikigûşetserûhengaşyolurâşık

Sazınherbirtelindenduyduğungülbang-ıvahdettir

İlâhîentemaksudîbütünseslerdekielhanrızadır

Cümleninmatlûbubakisihikâyettir.

Bumanzumeninbugünküdiletercümesi:

Dünyadakibütüntiz,pesseslerAllah’ınhikmetiniterennümetmektedir.

Eygönül,kulakverdedinlebuseslerinhepsiHak’tanibârettir.

Denizde,yerde,göklerdesankibirmektepaçılmış

Canlıolanherşeybumekteptegizliaçıkolarakdersleralır,birşeylerokur.

İnsanları korkutan, dehşet veren aslanların sesi, Hakk’ın “Celâl” sıfatınıbelirtmektedir.

KuşlarınötüşleriiseHakk’ın“Cemâl”sıfatınıbelirtmektedir.

Sakın sen göldeki kazların, ördeklerin vak vak seslerini yanlış anlama, onlarlisan-ıhâlile“YaHak!”diyenidaetmektedirler.

Page 31: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Ağaçtaki kumruların “Hu!Hu!” diye ötmeleriHakk’a ibâdetten başka bir şeydeğildir.

Gül bahçesinde bülbül ötüp durmaktadır. Onu güle, sümbüle âşık olduğuhakkındahikâyeleranlatırlar.

Aslındabülbülgüle,sümbüleâşıkdeğildir.Hakk’aâşıktır.Başkabirşeysanmakaptallıktır.

KafesteçırpınıpdurankanaryadaAllah’ızikretmektedir.

Baykuşunsesiniuğursuzsanmakaptallıktır.OdaHakk’ızikretmektedir.

Nây’ınferyadıiseheran“SenbizimMevlâmızsın,biziaffet.”sözüdür.

Hiçşüpheetmeki,kemandalisan-ıhâlile“Allahuekber”demektedir.

Âşıkmusikisesleriniduyduğuzamanrûhenkendindengeçer.Çünküsazınherbirtelinden bir Vahdet Gülbankı duyulmaktadır. İlâhî bütün seslerde “Allah’ım bizsanaâşığız,seninrızanıistiyoruz”nidasıgizlidir.

Bundanbaşkasıhikâyedir.

Page 32: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Hazret-iMevlânâ’nın

Page 33: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

HayatıveKişiliğiHazret-iMevlânâ’nınhayatıhakkındabilgiedinmedenönce,onunyaşadığı13.milâdi

asrın durumunu kısaca gözden geçirmemiz gerekir. O asrın durumunumütalâa edenler,Moğolların İslâm diyarlarına saldırmalarından, şehirleri yakıp yıkmalarından, halkıkılıçtan geçirmelerinden uzun uzadıya bahsederler de İslâmî olmayan batıl inançlarınsaldırısından, felsefeninmü’minler üzerindeki tahribatından, kendi akıllarına güvenerekKur’ânâyetlerinivehadisleribatınıyöndenaçıklayanların imanlarınasılzedelediğindenhiç bahsetmezler. Hele Mutezile taifesinin îmanlar üzerindeki yıkıcı etkisini hiçdüşünmezler.Hazret-iMevlânâ’nınbabasıSultanü’l-UlemaBahaeddinVeledhazretlerininde sadeceMoğol saldırısından korktuğu içinAnadolu’ya göç ettiğinden söz ederler.Bugöçün, fikir ayrılığı yüzünden olduğunu söylemezler. Sultanü’l-Ulema’nın doğupbüyüdüğü, okuduğu, yaşadığı, sevdiği, bÜyüklerinin mezârları bulunan bir şehri kendiarzusuyla bırakıp yollara düşmesinin, gurbet sıkıntılarına katlanmasının elbet birkaçsebebivardı.Enmühimsebep,inandığınıyaşayanlarınarasındabulunmakisteyişi idi.Ozamanlar Belh şehri, İslâm, Hıristiyan, Zerdüşt, Budist ve Yunan düşüncelerininkaynaştığı,odevrinenmühimilim,sanatvetarikatmerkezlerindenbiriidi.İslâm’aaykırıdüşen inançlar, görüşler, Mutezile fikirleri, münakaşa edilip duruyordu. Abbasilerdevrinde Arapçaya tercüme edilen eski Yunan filozoflarının eserlerini okuyan İslâmbilginleri ile İslâm inançları ile İslâmi olmayan inançları birbirleriyle uzlaştırmayaçalışıyorlardı.

Sahihî, dindar birer Müslüman olan Selçuklu hükümdarları, sünnî mezhebinde olanbilginlere çok rağbet edip huzurlarında dinî tefsir hüccetleri yaptırırken, Mevlânâ’nındoğum yeri Belh’te, Harzemşahlar yurdunda batınî inançlar, Mutezile fikirleri, felsefîgörüşler tartışılıyordu. Orada bulunan birçok âlimler ve başta bulunan Harzemşahlar,kendilerini felsefî cereyana kaptırmışlar, kendileri gibi düşünmeyenleri yobazlıklasuçluyorlar, hoş karşılamıyorlardı. HalbukiMevlânâ’nın babası, bu felsefî görüşlere veaklî inanışlara şiddetle karşı çıkıyordu.Akıl yolu ile huzurakavuşulamayacağını bildiğiiçinçekinmedenvaazlarında,YunanfelsefesinibenimseyenFahr-ıRâzîhazretleriileonauyanHarzemşah’ınfikirlerinitenkitediyordu.NitekimSultanü’l-UlemahazretleriMaârifadlıkitabındaşöylesöylemektedir:“YunanfelsefesitesirinekapılanbüyükmüfessirFahr-ıRâzî hazretlerine ve Harzemşah ve daha nice bidat ehline dedim ki: ‘Siz, yüzbinlercehuzur içindeki gönülleri, keşifleri, devletleri bırakmışsınız da şu iki karanlık bucağakaçmışsınız. Bunca mucizeleri, delilleri bırakmışsınız da iki üç hayâlin peşinedüşmüşsünüz.Bunca aydınlıklar size fayda vermiyormu ki şu iki üç karanlık düşüncelifilozoflar,sizeâlemikarartmada,busapıklık,bubidatüstünlüğü,sizi ibâdetten, takattenalıkoymaktadır.’”(Maârif,45.B.)

Sultanü’l-Ulema bu sözleri ile felsefenin mü’mini huzura kavuşturmadığını anlatmakiçinfelsefigörüşlerikaranlıkbucağa,hayâlebenzetiyor.

Nitekim Mevlânâ Câmî hazretleri de, “Yunan düşüncesi, felsefesi, hevâ ve hevesinmahsulüdür. Halbuki İslâmların mü’minlerin inandıkları hikmet, uydukları fikirPeygamberEfendimizin(s.a.v.)emirleridir”diyebuyurmuştur.

Mevlânâ’nın babası, 1221 senesindeMoğollarla savaşarak şehit düşen büyük âlim ve

Page 34: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

sûfiNecmeddinKübra hazretlerinin yolunda olup o devirlerde yaygın olanKübreviyyetarîkatinde idi. Sultanü’l-Ulema Bahaeddin hazretleri, inandıklarını yaşayan, fikirleriniçekinmedensöyleyen,tamMuhammedibiryolda,büyükbirveli,eşsizbirâlimdi.Maârifadlı eserinde: “Hazret-i Muhammed’in yolundan daha doğru bir yol görmedim.” diyebuyurmuştu. Aradan seneler geçti, Hazret-i Mevlânâ da babasının Belh’te söylediğiniKonya’da şu rubâisinde dile getirmişti: “Yaşadığımmüddetçe ben, Kur’ân’ ın kuluyum.Hazret-i Muhammed (s.a.v.)’in yolunun toprağıyım. Birisi benim sözlerimden, bugörüşlereaykırımânâlarçıkarır,benibaşka türlü tanırsaben,busözleriçıkarandandabusözlerdendebıkmışım,usanmışım.”

Görülüyorki,babaoğul,herikisideyanibilginlerinsultanıBahaeddinVeleddeâriflerinsultanıMevlânâCelâleddîn-iRûmîdeâlemlere rahmetolarakgönderilmişolanHazret-iMuhammed’in(s.a.v.)yolundaidiler;herikisideİslâmîolmayaninançlarla,İslâm’ıiçtenyıkmak isteyen sapıkgörüşlerlemücadele etmişler, eserleri ile sohbetleri ilemü’minleriuyarmışlar,onlaragerçekMuhammedîyolugöstermişlerdir.Bıraktıklarıeserlerle,bugündebuvazifeyedevametmektedirler.

Hazret-i Mevlânâ bir gönül adamı, bir Hak âşığı olup bütün eserlerinde İslâm’ınruhundan,esasındanzerrekadarayrılmamış,fırsatdüştükçeKur’ân’ınâyetleriniveeşsizPeygamberimizAleyhisselâm’ınhadîs-işerifleriniaçıklamıştır.OnunilhamkaynağıAllahsevgisi,Kur’ânsevgisi,Peygambersevgisi,insansevgisidir.Onunbütüneserleridikkatleokunur incelenirse eserlerinde İslâm’a aykırı düşen, İslâmî olmayan bir görüşbulunmayacaktır. Eğer Mevlânâ’nın şiirlerinde, İslâmî olmayan bir fikre rastlarsanız oşiirinMevlânâ’ya ait olduğundan şüphe ediniz, araştırınız. Güvenilir divanlara bakınız,göreceksiniz ki zihninize takılan o şiir,Mevlânâ’nın kendi şiiri değildir. Sonradanonunşiirleri arasına karıştırılmıştır.Mevlânâ’nın asılları Farsça olan eserlerinden yapılan hertercümeye de güvenmemek gerekir. Çünkü Mevlânâ’nın Muhammedî olan görüşlerinikendisakat,batılgörüşlerine,İslâmîolmayaninanışlarınadoğruçekipgötürenlervardır.

Hazret-i Mevlânâ çok kuvvetli edebî kabiliyeti ile İslâmî ve insanî olan fikirlerini,duygularınıherkesinanlayacağışekilde,misallerle,hikâyelerleokadargüzel,okadarhoşifâde etmiştir ki îmanın, aşkın gücü ile, şiirlerinin tesiri ile duygusu olan herkesibüyülemiştir. Bu sebepledir ki onun eserleri, şiirleri, başka dinlerden İslâm’a geçenleresihirlibirköprüolmuştur.

Asırlarca önce İslâm memleketlerine saldıran Haçlıları defetmek için Kılıçarslanlar,SelâhaddinEyyübîler,nasıl aslanlargibi savaşmışlarsa,kimseyi itikadı için zorlamayan,kimseye kâfir demeyen, sadece İslâmî esaslar üzerinde, onları Muhammedî yoldanhaberdaredenMevlânâdaeserleriileşiirleriilesohbetleriileİslâmîolmayaninançlarla,Muhammedîolmayandavranışlarlaöylesavaşmış,İslâmîesaslarıkorumuşbüyükbirveli,büyük bir ‘insan-ı kâmil’dir. Hazret-iMevlânâ şu veya bu şekilde hiçbir zaman İslâmîesaslardan,şeriatyolundanayrılmamıştır.Bugünonaisnatedilen“MevlevîlikTarikati”nideokurmamıştır.OtammânâsıylaEhl-isünneterbabındanbüyükbirveli,büyükbirşairve mütefekkirdir. İslâm’ın dışında birMevlânâ düşünmek,Mevlânâ’ya hakaret olur veinsanbirveliyiyanlışanladığıiçingünahagirer.

Page 35: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Hazret-iMevlânâ’nınKısacaHayatı

Hazret-i Mevlânâ, 30 Eylül 1207 (H. 6 Rebiu’l-evvel 604) senesinde, bugünAfganistan’dabulunanBelhşehrindedünyayagelmiştir.Belhşehri,odevirlerde ilimveirfanmerkezioluphenüzMoğolistilasınauğramamıştı.Camileri,medreseleriile,saraylarıile etrafa ün salmıştı. İpek Yolu üzerinde tüccarların kaynaştığı, iktisâden gelişmiş birbaşkentidi.

Mevlânâ’nınadıMehmed(Muhammed),lâkabıCelâleddîn’dir.Bütüntarihçileronu,bulâkaplatanırlar.CelâleddînismindenbaşkaHüdavendigarlâkabıileyâdedilir.MevlevîveMevlânâtabirlerinegelince,bugünumumiyetleMevlevîkelimesiileHazret-iMevlânâ’yagönül verenleri kastediyoruz. Halbuki eski devirlerde, bu lâkap, sûfîler arasında Hakâşıklarına, hakikat ehli olanlara, gönülleri uyanık kişilere tahsis edilmişti. “Bizimefendimiz” mânâsına gelen “Mevlânâ” kelimesi, isminin başına getirilerek MevlânâCelâleddîn diye yâd edildiği gibi, sadeceMevlânâ diye de çağrılmış ve çağrılmakta veçoğu zaman bu lâkap kullanılmaktadır. Esasen velilerden bahseden kitaplarda, halksevdikleri velileri hep bu adla zikretmiştir. Mevlânâ Halid, Mevlânâ Kâsım, MevlânâAhmed, Mevlânâ Câmî adları menakıb kitaplarında sık sık geçer. Hazret-i Mevlânâhayatının çoğunu, o zamanlar “Rum Diyarı” diye anılan Anadolu’da geçirdiği içinMevlânâ-yı Rum yahut Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî yahut da sadece Rûmî diyeanılmaktadır.

Hazret-i Mevlânâ’nın şiirdeki mahlası Şems-i Tebrizî’dir. Nadiren “Hâmüş/Hamûş”kelimesinidekullanır.

Page 36: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Mevlânâ’nınNesebi

Hazret-iMevlânâ’nın nesebi Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık’a kadar uzamaktadır. BabasıMehmed Bahaeddin Veled hazretlerinin, “bilginlerin sultanı” anlamına gelen Sultanü’l-Ulema lâkabını Peygamber Efendimiz’in rüyada kendisine verdiğini anlatan rivayetlervardır.

Gerçekten de Bahaeddin Veled hazretleri, yalnız bilginlerin sultanı değil, insanlığınsultanı,faziletlerinsultanı,cesaretinsultanı,hulâsa,herşeyinsultanıidi.Kısacaörnekbirinsan, kâmil bir insan idi. Üstün bilgisi yanında, tam Muhammedî bir ahlâka, faziletemâlikti.Herkese iyilik eder, kötülükten kaçınırdı. Etrafında bulunanları uyarmak, onlarıimansızlıktan,sapıklıktankorumakiçin,onlarlasohbetlertertipeder,konuşmalaryapardı.Çokgüzelkonuşurdu.Onudinleyenler,aşkla,îmanlakendilerindengeçerlerdi.

O, korkak âlimlerden değildi. Hükümdarların bile yüzlerine karşı hatalarını söylerdi.NasılŞeyhSa’dîhiçkorkmadanBağdat’ıyakıpyıkanHülâgu’nunyüzünekarşı,“Sen,birzalimsin!” diye bağırdı ise, Sultanü’l-Ulema da Harzemşah’ın yüzüne karşı yürüdüğüyolunşeriatyoluolmadığını,sapıklıkolduğunusöylüyordu.

O,korkarakdüşüncelerini söylemeyen, sultanlarımetheden,maddîçıkarı için ikiyüzlüolan, yüze gülenbilginlerdendeğildi.Yunan felsefesinin etkisi altında kalan âlimleri depâdişahlarıdauyarıyordu.Busebeple imanlıhalkheponakoşuyordu.BelhşehriahalisiBahaeddinVeledhazretlerinebüyükitibarvesevgibesliyordu.HalkınSultanü’l-Ulema’yakarşıgösterdiğiaşırı sevgivesaygı,odevrinpadişahıolanHarzemşah’ıkorkuttu.Onundeğerini anlayamayan, onun inancını taşımayan bilginlerin çoğu, onu kıskanıyorlardı.Fakato,hiçbirşeydençekinmiyordu.Fikirleriniaçıkçasöylemektenvazgeçmiyordu.

Sultanü’l-Ulema’nın babası Ahmed Hatibî oğlu Hüseyin de o devrin en tanınmışâlimlerinden, faziletli erlerindendi. Mehmed Bahaeddin Veled hazretlerinin annesi,Harzemşahlarhanedanınamensuptu.Fakathanedanınhangisultanınamensupolduğubellideğildir.

Page 37: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

BahaeddinVeledHazretlerininBelh’tenGöçEtmesi

Sultanü’l-Ulema’nın, fikir ve inanç ayrılığı yüzündenBelh’tengöç ettiği bir gerçektir.Çünkü Harzemşah’ın, Kübreviyye Tarikatı mensupları ile arası iyi değildi. BahaeddinVeled hazretleriNecmeddinKübra’nın halîfelerindendi. Felsefi düşüncelere kapılıp akladeğer verenlerin şeriat yolunda olmadıklarını çekinmeden vaazlarında söylüyordu.Kendisini çekemeyen bilginler, pâdişâhla arasını açmışlardı. Bu sıralarda, NecmeddinKübra hazretlerinin halîfelerinden Mecdeddin Bağdadî, Harzemşah’ın emri ile CeyhunIrmağı’na atılarak boğdurulmuştu. Sultanü’l-Ulema bir taraftan kıskanılıyor, bir taraftandabaskıaltındabulunuyordu.Bununüzerine,birfitneyesebepolmamakiçingöçetmeyekararverdi.

Bahaeddin Veled hazretlerinin hangi tarihte Belh’ten göç ettiği katî olarakbilinmemektedir.Enyakınmüritlerini, halîfelerini ve ailesini yanına alarakBelh şehriniterk etti. BahaeddinVeled hazretlerinin yanında refikasıMümineHatun ile büyük oğluAlaeddin Mehmed ve küçük oğlu Celâleddîn Mehmed bulunuyordu. Akrabalarının birkısmıBelh’tekalmıştı.

Bu göç başladığı zaman CelâleddînMehmed yaniMevlânâ kaç yaşında idi? Bu katîolarakbilinmiyor.Bazılarıondört,bazılarıyirmibiryaşındaolduğunuyazmaktadırlar.

GöçkervanınınilkönemlidurağıNişaburşehrioldu.BuşehirdeBelhgibiodevrinenmühim ilim ve irfan merkezlerinden biri idi. Üstelik bu şehirde Sultanü’l-Ulema’nınpîrdaşı Feridüddin-i Attar hazretleri yaşıyordu. Attar hazretleri Sultanü’l-Ulema’nınNişabur’ateşrifinihaberalıralmazkonakladığıyeregeldi.

İki veli, “Marace’l-bahreyni yeltegıyan” (Rahman Sûresi, 19. âyet) sırrına mazharoldular. Derler ki, bu buluşmada Feridüddin-i Attar hazretleri, Celâleddîn Mehmed’inmânevî büyüklüğünü sezmiş de babasına, “Umarım ki senin bu oğlun, yakın zamanda,âlemde ilâhî aşkla yanacak gönüllere ateş salacaktır.” demişti. İlk gençlik çağında olanCelâleddînMehmed’e, ilâhîsırlaraaşinaolacakbudelikanlıya,Esrâr-nâmeadlıkitabınıarmağan olarak vermekten zevk duydu.MevlânâEsrâr-nâme’yi pek sevdi. Onu daimayanındasakladı.Senelergeçti,Mesnevî’siniyazdırırken,orayaEsrâr-nâme’denhikâyeleraldığı gibi fırsat düşünce de Attar hazretlerine olan sevgisini ifâde etti. Divan-ıKebîr’inde,

“Attar, rûh idi. Senayî de onun iki gözü. Biz hakikat meydanına Senayî veAttar’dansonrageldik.Onlarıizledik.”

diyebuyurdu.

Page 38: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

BahaeddinVeledHazretlerininBağdat’aGelişiveSeferineDevamEdişi

Sultanü’l-Ulema’nın ikinciönemlidurakyeri, o zamanlarAbbasiDevleti’ninbaşkentive hilâfet makamı olan Bağdat oldu.Molla Câmî’nin rivayetine göre Bahaeddin Veledhazretlerinin kafilesi Bağdat’a girince halk, “Bunlar hangi kavimdendir? Neredengeliyorlar?Nereyegidiyorlar?”diyesoruncaSultanü’l-Ulema,“BizAllah’tangeldik,yineonagidiyoruz.Allah’tanbaşkakuvvetimizyoktur.”diyecevapverdi.Bucevabı,Avarifü’l-MaârifsahibiŞeyhŞehabeddinSühreverdîhazretleri(1145-1235)duyduklarızaman,“Busözü Belhli Bahaeddin Veled hazretlerinden başkası söyleyemez.” dedi ve hemen onugörmeye gitti. Onun kafilesinin karşıdan geldiğini görünce saygı ile atından indi, geldiBahaeddin Veled’in dizini öptü, dergahına teşriflerini niyaz etti. Sultanü’l-Ulema,“Bilginlere, birmedresedekonaklamakdahamünasiptir.” diyerekbirmedreseyemisafiroldu.Sühreverdîhazretleri,buazizmisafiribırakmadı,yanındakaldı,onahizmetetti.

Bağdat halîfesi, bu büyük veliye yardımda bulunmak istedi.Üç binMısır dinarı altıngönderdi,BahaeddinVeledhazretleribuhediyeyi,haramdır,şüphelidirdiyekabuletmedi.Halîfe,onubizzatağırlamak,saraydamisafiretmekistedi.Mevlânâ’nınbabası,halîfeninbu isteğini de reddetti. Çünkü halîfenin, bulunduğu makamın mânevî değerinidüşünmedendaimaiçkiiçtiğini,şeriataaykırıhareketlerdebulunduğunuduymuştu.Böylebirzatınsarayındamisafirolmak,gönderdiğialtınlarıkabuletmekbirsûfiyeyakışmazdı.

Bağdat şehrinin en büyük camiinde verdiği vaaz, çok ihtişamlı oldu. Halîfe de dahilsayısız mü’min camii doldurmuştu. O kadar kalabalık vardı ki oturmaya imkân yoktu.Herkesayaktabubüyükveliyidinliyordu.Belh’tengöçeden,çoluğuçocuğuile,ihvanıylaHicaz’aPeygamberEfendimiz’iziyaretegidenbunûrlu,îmanlıTürkvelisi,fasihArapçakonuşuyor,halîfededahil,herkesibüyülüyordu.İnandığınıyaşayan,inancıuğrundakendiisteği ilegöçeden,gurbetacılarınakatlananbumübarek insan,haliyle,konuşmaları ile,bütün Bağdatlıların gönüllerini fethetmişti. O, Kâbe’yi ziyaret etmeden önce, sayısızmü’minin gönül kâbelerini ziyaret etmiş, onlara mübarek gönlünden seslenmiş, onları,İslâm’ınbaşınagelen felâketlerdenhaberdaretmiş,uyarmıştı.TerkedipgeldiğigüzelimBelhşehrininMoğollarınayaklarıaltındaçiğnendiğindenveHarzemşahhükümdarıSultanTekiş’in perişan edildiğinden bahsetmişti. Halîfe de, onu dinleyen bütün mü’minler deonunhayranıolmuşlardı.KendisininBağdat’ayerleşipkalmasınıistirhamettiler.Fakato,halîfelerşehrindeüçgündenfazlakalmadı.Hacseferinedevametti.

Sultanü’l-Ulema, hac farizasını yerine getirdikten sonra dönüşte, Medine-iMünevvere’deResûlullahEfendimiz’inmübarek türbelerineyüzsürdüler.Baba,oğullarıve halîfeleri ile beraber, âlemlere rahmet olarak gönderilenMuhammedMustafa (s.a.v.)Efendimiz’inRavza-iMutahhara’sında sevgigözyaşları döktüler.Sonrayollarınadevamederek birçokmenzillerden geçerekKudüs-i Şerife vardılar. Burada İslâm’ın ilk kıblesiolan Mescidü’l-Aksa’yı ziyaret ettiler. Sonra Şam şehrine geldiler. Büyük bir velininşehirlerine gelmek üzere olduğunu haber alan Şam halkı, Bahaeddin Veled hazretlerinişehrindışındakarşıladı.

ŞamşehrindetanınmışbirkaçbilginlesohbetlerdebulunduktansonraAnadolu’yadoğruseferedevamettiler.

ŞamşehriniarkalarındabırakankafileHalepşehrinegeldi.Buradadabirkaçgünkalıp

Page 39: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

dinlendikten sonra yollarına devam ettiler. Artık, o zamanlar “Rum Diyarı” diyeadlandırılan Anadolu’ya ayak basmışlardı. Kafile, hiçbir yerde bir iki günden fazlakalmadan yoluna devam ediyordu. Kervan Malatya’ya vardı. Sonra Erzincan’a doğruyöneldi. O zamanlar Erzincan, Mengücekoğullarının başkenti idi, Mengücek SultanıFahreddin Behremşah ve karısı İsmetî Hatun, Sultanü’l-Ulema’nın kendi beldelerinedoğrugelmekteolduğunuöğreninceonlarıkarşılamaküzereErzincanyakınındakiAkşehirkasabasına kadar geldiler. Sultan onları saraya götürmek, sarayda misafir etmek istedi.Bahaeddinhazretleriheryerdeyaptığıgibiburadadabirmedreseyemisafiroldu.Buradada bir müddet kaldıktan sonra, Sivas-Kayseri-Niğde yolu ile Lârende’ye, bugünküKaraman’ageldi.

Page 40: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Sultanü’l-Ulema’nınLârende’yeGelişi

O devirlerde, telefon, telgraf, radyo gibi uzaklardan haberler getiren vasıtalar yokkenbüyükvelilerin,çokkıymetlibilginlerinçokuzaklardanşehirleregelişlerihaberalınıyor,şehrin ileri gelenleri ve halk onları şehirlerin uzaklarında sevgi ile, heyecanlakarşılıyorlardı. Bu hâl, o zamanlarda, ilme, irfana verilen değerin ifadesidir. Mutluhaberler ağızdan ağıza duyuluyor, sanki esen rüzgârlarla, uçan kuşlarla haber yerineulaşıyordu. O asırlarda telefon yoktu ama ilmi seven, insanlığı seven, Hakk’ı sevenmü’minleringönüllerindesaygılar,sevgiler,sezişlervardı.Gönüllersağırlaşmamıştı.HerşehirdeolduğugibiLârende’dedeBahaeddinVeledhazretleriningelmekteolduğuhaberi,birkaçgünöncedenduyulmuştu.Lârendeemiri,faziletli,HakaşığıbirzatolanEmirMusaBeyşehrinilerigelenleriylebirlikteyayaolarakşehrindışınaçıktı.“BilginlerinSultanı”nısaygıileheyecanlakarşıladı.Onusarayınadavetetti.Çokdildöktü,niyazetti,fakatheryerde olduğu gibi burada da o, Emir Musa’nın teklifini tatlı bir dille reddetti, “Bize,sarayda değil,medresede oturmak gerekir.” dedi ve birmedreseyemisafir edildi. FakatEmir Musa, şehrine gelen bu büyük veli için derhal bir medrese yapılmasını emretti.Münasipbiryerdegüzelbirmedreseinşaedildi.KısabirzamandayapılanbumedreseyeSultanü’l-Ulema, ailesi ve müritleri ile birlikte yerleşti. Ders vermeye, vaaz etmeyebaşladı.

BilginlerinSultanı,Lârende’denmemnundu.EmirMusavehalk,bubüyükveliyi çokseviyordu. Vaazları feyz kaynağı, îman kaynağı oluyordu. Bu sıralarda MevlânâCelâleddînMehmed genç fakat çok bilgili bir derviş olarak babasının derslerine devamediyor, hiçbir vaazını da kaçırmıyordu. Başka bilginlerin eserlerini büyük bir zevkleokuyor,bilgisiniderinleştiriyordu.

Page 41: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

MevlânâCelâleddînMehmed’inEvlenişi

Sultanü’l-Ulema ile Belh’ten göçüp gelen, onun en gözde müritlerinden SemerkandlıŞerefeddin Lala’nın Gevher Hatun isminde çok güzel bir kızı vardı. Bu kız, eşsiz birgüzelliğemalik olduğu gibi, ahlâkı, huyu da diğer kızlara benzemiyordu.Cenâb-ıHak,maddîvemânevigüzellikleriGevherHatun’unvarlığındacemetmişti.BahaeddinVeledhazretleri, bugüzelkızı, küçükoğluMevlânâCelâleddîn’e almayıdüşünüyordu.BüyükoğluAlâeddinMehmed’ihesabakatmadanküçükoğlunuevlendirmekistemesininsebebineidi?Elbetbundabirhikmetvardı.GevherHatunyediyaşınakadarSultanü’l-Ulema’nınönündediz çökmüş, onun talebesi olmuştu.Küçükoğlu ile bugüzel talebesininhuylarıbirbirineçokuyuyordu.Butasavvurunu,kızınbabasınaaçtığızamanŞerefeddinLala,“Buevlenme bize şeref getirir, mutluluk getirir.” diye sevindi. İki baba bu izdivaca kararverdiler.1225senesininbaharmevsimindegösterişsiz,çoksadebirdüğünle,buikigüzelvarlık, evlendiler, dünya evine girdiler. Bu mutlu evlenme sonunda Cenâb-ı Hak, onanurtopu gibi iki erkek çocuk ihsan etti. Sultanü’l-Ulema da Mevlânâ Celâleddîn deAllah’ınbulütfunaveihsanınaçoksevindiler.Mevlânâ,ilkoğlunababasınınadını(SultanVeledÇelebi),ikincioğlunadaağabeysininadını(AlaeddinÇelebi)koydu.

Sultanü’l-Ulema,Karaman’dayedisenekadarkaldı.

O zaman Selçuklu hükümdarı Sultan Alaeddin Keykubad’ın, Sultanü’l-Ulema gibibüyük bir varlığın Karaman’da yerleşip kalmasına gönlü razı olmadı. İyi kalpli sultan,EmirMusa’nındamuvafakatinialarakSultanü’l-Ulema’yıKonya’yadavetetti.

Page 42: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Sultanü’l-Ulema’nınKonya’yaGelişive

Page 43: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

SultanTarafındanKarşılanışı

BilginlerinSultanı,Selçukluhükümdarınındavetinikabuletti.Hemenyolhazırlıklarınınyapılmasını istedi. Yedi seneden beri oturduğu Karaman’dan ayrılacaktı. 1229 (h.696)yılının bir bahar günü Karamanlıların gözyaşları arasında Konya’ya doğru yola çıktı.BahaeddinVeledhazretleridaha feyizliolmak,dahayararlıolmak için sultanındavetinikabuletmişti.YoksaKaramantopraklarınadefnettiğikarısıMümineHatun’u,büyükoğluAlaeddin Mehmed’i bırakır mı idi? Karamanlıların da kendisini ne kadar sevdiklerinibilmiyor değildi. O şimdi, daha büyük bir şehre, âlimleri seven ve sayan büyük birsultanınbaşkentinegidiyordu.ArtıkKonyaonuniçinsonmenzilolacaktı.Türkistan’dan,İran’dan,başkaİslâmdiyarlarındankoşupgelenvelilerintoplantıyeriolanKonya’yadahagüçlübirveli,BilginlerinSultanıolanbirvarlıkgeliyordu.Olgun ruhlu,gençMevlânâ,yine en büyük rehberi, hocası olan aziz babasının yanında idi.Küçük kervan, ağır ağırKonya’ya doğru ilerliyordu. Senelerce evvel Belh’ten kalkan, Nişaburları, Bağdatlarıdolaşan,Kâbe’den,Ravza-iMutahhara’dan feyzalan,Haleplerde,Şamlardaduramayan,çok kalabalık olmayan beş on kişilik bir kafile, aslında, hiçbir yere, hiçbir şehre, hattaevliyalarburcuolanBağdat’abilesığamayan,buküçük,fakatmanenbüyükolankafile,Konya’yasığacakveKonya’dakalacaktı.

Konyalılar,büyükbirvelininşehirlerinişereflendireceğiniduymuşlar,neşeveheyecaniçinde idiler. Başta Sultan Alaeddin Keykubad olmak üzere, Konya’nın bütün ilerigelenleri,dinvedevletadamlarıbilginlerveşeyhlerlebirlikteKonyahalkı,KaramanyoluüzerindebirçayırlıktaBilginlerSultanı’nıkarşılamayaçıktılar.

Bu güzel bahar mevsiminde Konya surları dışında Karaman yolu üzerinde iki büyüksultan karşılaşacaktı. Biri, çökmek üzere olan büyük Selçuklu Devleti’ni yenidencanlandıran, zaferler kazanan, kaleler zapteden, devrin en büyük sultanı AlaeddinKeykubad;ötekibilgisizlikle,İslâmîolmayaninançlarlasavaşan,insanlık,faziletveîmanörneği,fikriveîmanıuğrunaihtiyarîolangurbetekatlanan,bilginlersultanı,ariflersultanıBahaeddinVeledhazretleriidi.

AlaeddinKeykubad,bitiptükenmeyensavaşlardanusanmış,bıkmış,şuvefasızdünyadasultan olmanın hiçliğini anlamış, birmânâ sultanının önünde diz çökmek, onun dervişiolmakistiyordu.Busebepledirkiasilruhlu,büyüksultanAlaeddinKeykubad,BahaeddinVeledhazretlerinibeklerkenherkestenfazlaheyecanlıidi.

Küçük kervan, uzaktan göründü. Ak sakallı, nûranî yüzlü Sultanü’l-Ulema en öndeatının üzerinde geliyordu. Mevlânâ Celâleddîn, muhterem babasını takip ediyordu.Dervişleri, müritleri, hanımlar, en arkada kitap yüklü birkaç deve görülüyordu. Kervanyaklaşınca,atınınüstündebekleyenSultan,hemenatındanindi.KoşarakBahaeddinVeledhazretlerinin atının dizginlerini tuttu. Attan inmesine yardım etti. İki sultan saygı ilebirbirlerini selâmladılar. “Şehrimize hoş geldiniz, uğurlar getirdiniz.” dendi. SonraSultanü’l-Ulema’yı tekrar atına bindirdiler. Selçuk hükümdarı, büyük sultan AlaeddinKeykubad, Bahaeddin Veled hazretlerinin yanında atına binmedi. Yaya olarak, büyükvelinin bazen atının dizginlerinden çekiyor, bazen de atının eğerinden tutarak yanındayürüyordu.Dünyasultanı,mânâsultanınınkulu,kölesiolmuştu.Buhâligörenhalkşaşırıpkalmıştı.Sultanlarınınbualçakgönüllülüğünehayranolmuşlar,onudahaçoksevmişler,

Page 44: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

takdiretmişlerdi.Buhâlileşehregirildi.

Şehirde, sokaklar halkla dolup taşıyordu. Damlardan pencerelerden ahali, bu eşsizmanzarayıhayranlıklaseyrediyordu.

Selçukluhükümdarı,azizmisafirini saraydahazırlattığıdaireyegötürmek istedi,oradaoturmasını,kalmasınıniyazetti.BahaeddinVeledhazretleri,“Eykudretlisultan,niyetinizianlıyorum, fakat imamlara medrese, şeyhlere dergah, emirlere saray, tüccarlara han,gariplerekervansarayyaraşır,müsaadebuyurunuzdabizdebirmedreseyeinelim.”dedi.Sultan bu isteğe uydu, daha fazla ısrar etmedi. Şehrin en büyükmedresesi olanAltun-Aba’damisafiredildi.Zamanınsultanları,emirleri,büyükleriarasındaâdetolduğuüzere,bu aziz misafire Sultan Alaeddin birçok bağış ve ihsanlarda bulunmak istedi. Para,yiyecekveçeşitlihediyelergönderdiisedeBahaeddinVeledhazretleri,bütünhediyelerinazikânebirşekildegeriçevirdi,“Bizimdünyamalındagözümüzyoktur.Dedelerimizingaza suretiyle elde ettikleri dünyalığımız bitmedi.Onlar bize yeter, sultan, zahmet ediphakkımızolmayanşeyleribizegöndermesin.”diyerekherşehirdeyaptığıgibiKonya’dadasultandanbileolsahediyekabuletmedi.

BahaeddinVeledhazretleri,kendisineayrılanAltun-AbaMedresesi’ninbirkaçhücresiniişgaletmiş,oğluvetorunlarıileorayayerleşmişti.BugünKonya’daasırlarıntahribatındankendinikurtararakayaktaduranAlaeddinCamii’ndevaazediyordu.Nereyegidersebüyükbirhalkkalabalığıonutakipediyordu.Sultandasıksıkemirleriilebirlikteonunvaazınıdinlemeyegeliyordu.

Sultanü’l-Ulema, Konya’ya teşrifinden iki sene sonra 1231 senesinin kışmevsimindebirdenbire hastalandı. Yaşı seksen beşi geçmişti, hastalığının üçüncü günü vefat etti.BugünKonya’dagörülenHazret-iMevlânâdadahilbabasınınenyakınlarınınmezarlarınıiçine almış bulunan türbe sonradan yapılmıştır. Bugün Sultanü’l-Ulema’nın mezarıüstündebulunanveSelçuklulardevrininengüzelağaçoymasısanateserlerindensayılanyüksek ahşap sanduka, Kanûni Sultan Süleyman zamanına kadar Mevlânâ’nın mezârıüzerindebulunuyormuş.Kanûnidevrindebuyüksekahşapsanduka,Mevlânâ’nınmezârıüstündenalınarak,babasınınmezârıüstünekonmuş,Mevlânâ’yadahaazyüksekmermerve pûşîdeli bir sanduka yaptırılmıştır. Yoksa zannedildiği gibi Sultanü’l-Ulema,Mevlânâ’nın mübarek naaşı gelince onun ilmine ve fazlına hürmeten ayağa kalkmışdeğildir. Babanın da oğlunun da ayağa kalkarak birbirlerini yüceltmelerine ihtiyaçlarıyoktur. Senelerden beri onlara gönül verenler, onların huzurunda heyecanla, sevgi ile,saygıileayaktadurmaktadırlarvekıyametekadardaayaktaduracaklardır.

Page 45: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Mevlânâ’nınSeyyidBurhaneddin

Page 46: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

MuhakkikTirmizî’yeMüritOluşuve

Page 47: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

KübreviyyeTarikati’neGirişi

Babasını kaybedenMevlânâ içinde büyük bir boşluk duyuyordu. Çünkü o, yalnız birbabakaybetmemişti;birşeyh,birmürşit,birgönüldostu,ilimvefazilettimsalibirinsân-ıkâmilkaybetmişti.HernekadarSultanü’l-Ulema’nınmüritleritarafındanbirşeyh,birpîrolaraktanınıyor,gençyaştazamanınenbüyükâlimisayılıyor,etrafındahayliilimveirfanmeraklısı toplanıyorsa da o, kendini babasının yerine koyamıyor, mânevî yalnızlığınıhissediyordu.Birseneböylegeçti.

Sultanü’l-Ulema’nın vefatından bir yıl sonra, onun halîfelerinden Tirmizli SeyyidBurhaneddin Muhakkik, şeyhinin Konya’ya yerleştiğini duymuş, onu görmek içinKonya’ya gelmişti. Seyyid Burhaneddin, Mevlânâ’nın babası Belh’te bulunuyorken deorada idi. Ve Sultanü’l-Ulema’nın en gözde müritlerindendi. Belh’te bulunduğu ozamanlardaHazret-iMevlânâçocukyaşlardaikenSeyyidonunterbiyesiniüzerinealmıştı.Bu sebeple Seyyid Burhaneddin hazretlerinin Konya’ya gelişine Hazret-i Mevlânâ çoksevindi. Baba dostu eski hocasının elini öptü. Belh’te geçen mutlu günleri hatırladılar.Seyyid hazretleriKonya’ya niçin geldiğininmânâsını anladı.O, aziz şeyhinin oğlunun,eskidenmürebbisi iken,şimdimürşidiolacaktı.Hazret-iMevlânâ’nınoğluSultanVeled,İbtidâ-nâme adlı eserinde Seyyid’in Konya’ya gelişini ve Mevlânâ ile buluşmasınıanlattıktansonra,onuneskitalebesineşunlarısöylediğiniyazmaktadır.“Bilgideeşinyok.Üstünveseçkinbirkişisin,fakatbaban,‘hâl’sahibiidi;sendesözübırakda‘hâl’inesahipolmaya bak. Bu hususta çalış da onun yalnız ilmine değil, mânevî yönüne de varis ol.Güneşgibiâlemiaydınlat,karanlıktakalanlara,Muhammedîyoldançıkanlarayolgöster.”

Hazret-iMevlânâgönüldengelenbusözleri,babasınınsözleri imişgibikabuletti,onateslim oldu. Çünkü Burhaneddin hazretleri ona, “İstiyorum ki, benim şeyhim olanbabandanbanaulaşanhakikatleri,sendebendenalasın.Vakitgeçirmeden,senindervişlikyoluna girmen gerek. Ledün ilmi ‘Hakk’ı bilme, Hakk’ı bulma ilmi’, peygamberlerin,velilerinilmidir.Artıkseninbuilimdedeilerlemenlâzımdır.”demekteidi.

OgündensonraMevlânâ,SeyyidBurhaneddinhazretlerinemüritolduveşeyhininonutalim ettiği Kübreviyye Tarikati’nin evrat ve tesbihine devam etmeye başladı. Seyyid,önceonukırkgünbirodayakilitlemiş,Mevlânâ’yahalvetyaptırmıştı.BabadostuSeyyidBurhaneddin hazretlerini bulunca, Mevlânâ mânevî yalnızlıktan kurtulmuş, şeyhininverdiğivirtleriaşkla,şevkleokumaktavetesbihleriçekmekteidi.

Mevlânâ her ne kadar babası ve aynı zamanda hocası olan Sultanü’l-Ulema’dan çokşeyleröğrenmişsedeSeyyidBurhaneddinhazretleridinveşeriatbilgisiniderinleştirmesiiçin ona Halep ve Şam’a gitmesini tavsiye etmiş,Mevlânâ da şeyhinin emrine uyarak,birkaçdervişarkadaşıileberaberHalep’egitmişti.Mevlânâ’yıHalep’egönderinceSeyyidBurhaneddin hazretleri de Konya’da kalmadı. Kayseri’ye gitti. Bu gidiş muvakkatti.SevgilimüridiKonya’yadönünceodaKonya’yagelecekti.

Mevlânâ Halep’te iki sene kadar, o devrin en meşhur medresesi olan HalâviyyeMedresesi’nde kaldı.Oranın en tanınmış âlimiKemaleddin İbnü’l-Adîm’den (öl. 1262)fıkıh tahsil etti. Bu meşhur âlim, Mevlânâ’nın babası ile görüşmüştü. Bu sebeple çoksevdiğiSultanü’l-Ulema’nınoğlunapekyakınlıkgösterdi.Onunlacandanmeşguloldu.

Page 48: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

MevlânâHalep’ten Şam’a geldi. Şam,Moğol istilası önünden kaçıp gelen bilginlerle,sûfilerle dolmuştu. Sanki kudret, ilerde eşsiz bir sûfî olacak, ledün ilmineMesnevî gibieseri ile hizmette bulunacak Hazret-i Mevlânâ’nın yetişmesi için her şeyi hazırlamıştı.GerçektenŞam,odevirdevelilerintoplandığıbir“velilerşehri”olmuştu.Bütündevirlerinen seçkin sûfisi olarak anılacak olan Muhyiddin el-Arabî (1165-1240) hazretleri de ozamanlar Şam’da idi. Mevlânâ Şam’da Makdîsiyye Medresesi’nde kaldı. Buradakibilginlerdensûfilerdendeçokyararlandı.Büyükbiraşklagecegündüzokuyor,bilginlerisık sık ziyaret ediyor, onların sohbetlerinde bulunuyor, onlara sorular soruyor, cevaplaralıyordu. Muhyiddin-i Arabî hazretlerinin eserlerini okuyor, onlar üzerinde düşünüyor,fikirlerini,görüşleriniderinleştiriyordu.

MevlânâŞam’dadörtsenedenfazlakaldı.Oradagenişbirmuhitedinmişti.Onutanıyanherkesonasaygıgösteriyordu.Karısını,çocuklarınıKonya’dabırakarakaltısenedenberigurbet ellerde ilim aşkıyla didinip duranMevlânâ’nın zekâsına, irfanına herkes hayrankalıyordu. Şam’da bulunduğu senelerde tahsilini daha çok derinleştirdi.ArtıkKonya’yadönmesigerekiyordu.

Hazret-i Mevlânâ Anadolu’ya dönünce, önce Kayseri’ye uğrayarak şeyhi SeyyidBurhaneddin hazretlerini ziyaret etti. Sonra onunla birlikte Konya’ya geldiler. Şeyh,durumdan çok memnundu. Mevlânâ’yı çok değişmiş buldu. Bilgisi, olgunluğu, şeriatabağlılığı bariz bir şekilde dikkati çekiyordu. O gerçekten mürşitlik, babalık vazifesiniyapmış;şeyhininoğlunu, ilmin, îmanınyolundakemâlesevketmişti.Şimdiartıkonunlaşahsenmeşguloluyor,onutelkinleri ilegörüşleri iledahamükemmelbirhâlegetirmeyegayret sarf ediyordu. SeyyidBurhaneddin birmüddet sonraKayseri’ye döndü ve oradavefatetti(1241).

Page 49: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Mevlânâ’nınHayatındakiDeğişiklik

BurhaneddinTirmizîhazretlerininvefatındansonraMevlânâ,Konya’damedresededersvermeyebaşladı.O,ilkbilgisini,feyziniSultanü’l-Ulemaolanbabasındanalmıştı.SonraHalep’te,Şam’daaltısenesiniharcamış,devrininentanınmışbilginlerindenyararlanmış,en meşhur sûfilerin sohbetlerinde bulunmuştu. Bilhassa babasının halifesi olanBurhaneddin Tirmizî hazretlerinin terbiyesi ile seyr ü sülûkunu tamamlamış, ilimdeolduğugibisûfilikalanındadaenyüksekdereceyeulaşmış,mürşitveşeyholmuş,şeyhitarafındandahalkıirşadamemuredilmişti.

Mevlânâ bir taraftan medresede derslerle uğraşıyor, hakikati arayanlarla sohbetlerediyor, bir taraftan da Hak âşıklarına mürşitlik ediyor, onları uyanyordu. BöyleceMevlânâ, din ilminde ve çeşitli ilim dallarında babası gibi “Bilginlerin Sultanı” olmuş,sûfilikalanındada“AriflerinSultanı”sayılmıştı.

Halk,Mevlânâ’nınhayranıidi.Onunibâdetlerebağlılığı,oruca,namaza,zikirvetesbihedüşkünlüğü, fazileti, insanlığı, iyilikseverliği, büyük bir âlim olduğu hâlde gösterdiğitevâzu,dünyamalınagönülvermeyişi,babasıgibitamMuhammedîyoldaoluşu,kusursuzvelekesizhayatısebebiyleo,sultanın,büyüklerinvehalkınnazarındagerçektenüstünbirinsan,birinsân-ıkâmilolaraktanınıyordu.

İşte bu sıralarda, Mevlânâ’nın hayatında büyük bir değişiklik yapan bir hadise oldu.TebrizliŞemseddinKonya’yageldi.Dersleriilemeşgulolanbüyükbilgin,temkinlibüyüksûfivemürşitMevlânâ’yıbugelenTebrizliŞemsadındakigaripzat,kendindengeçirdi,coşkunbirHakâşığıhâlinegetirdi.

Page 50: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

TebrizliŞemseddinHazretlerininKişiliği

Tebrizli ŞemseddinTebriz’de doğduğuna göreAzeriTürklerinden olsa gerek.Çok iyibir tahsil gördüğü, devrinin bütün bilgilerine sahip bulunduğuMakâlât adlı eserindekisözlerindenbelli…Biryerebağlanıpkalmadığı,çokyerdolaştığıiçinonaŞems-iPerende(UçanŞems)denmiştir.KâmilbirinsanoluşusebebiyledeKâmil-iTebrizîdiyedeanılır.Büyük bir veli olduğu hâlde kendini ve kerâmetlerini herkesten gizlemiş; şehirlerdetanınmadanyaşar, tanınıncahemeno şehirdenkaçarmış.Seyahatleri sırasında tekkelere,medreseleremisafirolmaz,basittüccarlargibigiyinir,şeyhleremahsusgösterişlielbiselergiyinmezmiş.Hanlaramisafir olur, odasınınkapısını sıkıcakapar, içerdehasırdanbaşkayatacak şey bulundurmazmış. Sipehsalar, risalesinde, onu daha hayatta iken Cenâb-ıHakk’a yakın olmak saadetine eren velilerin sultanı, ariflerin kutbu, nebilerin varisi,Hakk’ınsevgililerininbaştacıdiyetavsifettiktensonra,yineonunkeşfsahibibirinsân-ıkâmilolduğunu,Allah’ayakınlıktaMusaAleyhisselâm’ınmeşrebinde;uzlette,tekbaşınayaşamaktaiseİsaAleyhisselâm’ınhuyundaolduğunuyazmaktadır.(SipehsalarTercümesi,MidhatBahari,s.164)

Eğerbuvasıflan taşımasaydıo,Hazret-iMevlânâ ilenasılolurdaanlaşabilirdi?Nasılolurdabuikibüyükveli,Hakdostlarıolarakikidenizgibibirbirlerinekavuşabilirlerdi.

SultanVeled, İbtidâ-nâme adlı eserinde Şems ileMevlânâ’nın buluşmalarını Hazret-iMusa ile Hızır Aleyhisselâm’ın buluşmalarına benzetir. Bilindiği gibi Hazret-i Musa,Kelîmullah mertebesine erişmiş bir peygamber olduğu hâlde Hak âşıklarına hayrandı,onları arıyordu. Mevlânâ da en üstün derecelere ulaşmış, hem müderris hem mürşitmakamınaerişmişolmasınarağmenyinedeHakâşıklarıileilgileniyor,onlarıseviyordu.Yoksa bazılarının yanlış anladıkları gibi Mevlânâ mürşit aramıyordu. Büyük mürşitBurhaneddinTirmizî’ninsülûkderecelerindengeçerekkendisimürşitolmuştu.

Şems de büyük bir varlıktı. O daMevlânâ gibi büyük bir Hak âşığı idi. O da çeşitlimemleketlerdedolaşmış,çeşitliâlimler,şeyhlergörmüş,kendiifâdesinegörehiçbirisindearadığını bulamamıştı. Hiç kimse onun hâline muttali olamamıştı. Hiç kimse onunsırlarınınhakikatinibilememişti.

Hazret-iMevlânâ kemâlmertebelerine ulaşmış, Konya’ya yerleşmiş, müderris olmuş,mürşit olmuş, yaşı da elliyi bulmuştu. Artık o, bir yerlere gitmek, bir şey aramakihtiyacındadeğildi.HalbukiŞemsyaşıaltmışavardığıhâldebiryereyerleşipkalamamış,hâlâdönüpdolaşıyor,şeyharıyordu.

Şems,Makâlât adlı kitabında, “Ben Tebriz’den şeyh bulmak için çıktım, çıktım amabulamadım.Âlemboşdeğilya!Elbetvardır.”diyor.“BenimTebriz’deEbuBekiradlıbirşeyhimvardı. Sepet örer, onunla geçinirdi.Ondan çok feyz aldım.Fakat, bendebir şeyvardı ki şeyhim onu göremiyordu. Zaten onu hiç kimse görmemişti.” Hazret-i Şems’inhangi tarikate bağlı olduğunu da kesin olarak bilemiyoruz. Bazılarına göre NecmeddinKübra hazretlerinin halîfelerinden Baba Kemal’in, bazılarına göre de Halvetiyyesilsilesinden Ebheriyye kolundandı. Aslında Şems kendinde olanı göremeyen ve “BenŞeyhim” diye övünen Sepetçi Ebu Bekir’e bağlanıp kalacak bir derviş değildi. Odevirlerde, konuştuğu, tanıştığı, sohbetlerinde bulunduğu, muhtelif yerlerde yaşayanmeşhur şeyhlerin hiçbirisinde Şems aradığını bulamamış, onlara tam olarak bağlanıp

Page 51: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

kalamamıştı. O, bir insân-ı kâmil, mükemmel bir mürşit arıyordu. Onun gönlündekusursuz, tam Muhammedî yolda yaşayan, bir sahabe gibi lekesiz, tertemiz bir şeyhmefhumu vardı. Bu yüzden “Şeyhim” diye, “Mürşidim” diye kaşısına çıkan kişilerdekusur görüyor, onlara bağlanamıyordu. Herkesin eline sarıldıkları, saygı gösterdiklerişeyhlerde,İslâmîyaşayış,İslâmîahlâkbulamayıncaüzülüyor,onlardanuzaklaşıyordu.O,Makâlât’ında, “Dün, anasının karnından çıkmış, bugün, ‘Ben Hakkım’ diyor. Filankadından doğan bir kişi nasıl olur da ‘Ben Hakkım’ diyebilir? Bu şeyhlerin çoğuMuhammeddininineşkıyalarıdır,yolkesicileridir.”diyordu.(Makâlât,Fatihnüshası45a)

Şems,menfaatvegösterişpeşindekoşanşeyhlerdendaimauzakkalmış,ömrüboyuncaMevlânâ’yı görüp onunla tanışıncaya kadar, herhangi bir yerde, herhangi bir şeyhebağlanıp kalamamıştı. Muhyiddin-i Arabî hazretleri de dahil birçok şeyh gören, birçokariflerlesohbetlerdebulunanvekendisidebüyükbirveliolanTebrizliŞems,Celâleddîn-iRûmîhazretlerinitanıyınca,ondakihakikatigörünce“Benaradığımı,Hüdavendigarım’da(Mevlânâ)gördüm.”demişveKonya’dakalmıştı.

Page 52: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Mevlânâ’nınŞems’inTesiriAltındaKalışıveŞems’in

Page 53: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

DedikodularYüzündenKonya’danKaçışı

Şems hazretleri Konya’ya 23 Ekim 1244 Cumartesi sabahı gelmişti. Mevlânâ ilebuluşmalarıhakkındakiçeşitlirivayetleribirtarafabırakarakMevlânâ’nınŞems’inetkisialtındakalışıüzerindedüşünelim.Mevlânâ’nınbüyükoğluSultanVeled,İbtidâ-nâmeadlıeserinde,“Mevlânâ,Şems’innûrluyüzünügörüncebirçoksırlaronaaçıldı.AdetaŞems’inyüzünün nûrunda yok oldu.” diye yazmaktadır. Şems de hiçbir velide bulamadığınıMevlânâ’dabulunca,ikimânâdenizibirleşti.

Buyakınlıkta, bu dostlukta, bu ilâhî sevgide, “Kim, kimemürşit oldu?Kimmüritti?”diyeüstünlükiddiaedilemez.Farkgözetilemez.

EmirHüsrev-iDihlevî’ninşubeytibuikiHakâşığınındurumlarınıtavsifetmektedir:

“Ben,senoldum,sendebenoldun.Ben,tenoldum;sen,canoldun.Artıkbundansonrakimse,‘Benayrıyım,senayrısın.’diyemez.”

BuikibüyükvelininbuluşmalarıvebirbirleriniHakdostuolaraksevmeleri,“Mü’min,mü’minin aynasıdır.” hadisinin sırrına ererek birbirlerine ayna olmaları, birbirleriningerçek hüviyetlerini görmeleri, etrafta bulunanlar tarafından iyi karşılanmıyordu.Mevlânâ’nınöğrencileri,müritleri,ilerigelenimamlar,dinadamlarıhattaailesininfertleri,Mevlânâ’yı bu kadar tesiri altında bırakan Şems’teki hakikati, aşk ve îman gücünügöremedikleri,sezemedikleriiçinTebrizliyenefretgözüilebakıyorlardı.

Mevlânâ’nınzevcesiKiraHatun,ŞemsgelmedenönceMevlânâ’nınadamboyundakibirçerağ altında, tan yeri ağarıncaya kadar babası Bahaeddin Veled’inMaârif adlı eseriniokuduğunu rivayet etmekte idi. Halbuki Şems, Mevlânâ’ya hem babasının kitabınıokutmuyor hem deMevlânâ’nın pek sevdiğiMütenebbîDivanı’nı, daha başka kitaplarıokumasınamüsaadeetmiyordu.

Çünkü Şems, unutulacak, insana yük olacak, insanın benliğine benlik katacak bilgiyedeğil, gönülbilgisine, feyzve cezbeyeehemmiyetveriyordu. “Gönülbilgisi kitaplardanöğrenilmez.İnsanaltıbinseneyaşasa,altıkereNuhömrünesahipolsa,yüzbinlerceyıliçindeçalışarakeldeedilenşey,biranAllah’laberaberolmakyüzündeneldeedilenfeyzile bir olamaz.” diyordu (Makâlât, Fatih nüshası 141). Böylece o, sohbeti ve Hakk’ıncezbesini esas tutuyor, bilginin bir gaye olmayıp hakikati anlamada, Hakk’ı idrakteaczimizi ortaya koyduğunu söylüyordu. Bu sebeple Şems, Mevlânâ’yı çok sevdiğişeyhlerdenayırarakzatenyakınolduğuHakk’a,onudahaçokyaklaştırmakistiyordu.

Çoğuzamanlarmedresenincemaathanesinde,kitapokumaklameşgulolanMevlânâ’yımütalâadan men ediyordu. Hatta onu, herkesle görüştürmüyordu. Bazen medreseninkapısına oturuyor, Mevlânâ’yı görmek isteyenlere, “Niyaz olarak, şükrâne olarak negetirdin?OnugösterindeMevlânâ’yısizegöstereyim.”diyordu.Birgünbirisi,bugaripadamakızarak,“Sennegetirdinki,bizdenonuistiyorsun!”deyinceŞems,“Ben,kendimigetirdim,başımıonunyolunafedaettim.”demişti.

Page 54: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Şems’inMevlânâ’yabukadaryakınoluşu,onutesirialtınaalışınıİbtidâ-nâme’deSultanVeledşöyleanlatmaktadır:

“Halkbubağlılığı,buvefayı,bucoşkunluğu,busevgiyigörüncehasededüştü.Herkeskınamaya koyuldu. Şeyhler, büyükler, yüce kişiler, ‘Bu adam ne biçim bir adamdır kiMevlânâ’yıbuhâlegetirdi.HiçbirimizondabirhayırgörmediğimizhâldeMevlânânedenonuböyleüstünbiradamolaraktutmada,ağırlamada?Ondanehâlvar,neilimvar!Ona,nazar ehli dememize, gönül gözünün açık olduğuna hükmetmemize imkân varmı?’ diyeaçıkçaonunhakkındadedikoduyapmayabaşladılar.”

Şems işin çığırından çıktığını, herkesin kendisine düşman olduğunu görünce, bir günansızın kayboluverdi. Şems, 643 yılının Şevvalinin 21. Perşembe günü Konya’yı terketmişti(15Şubat1246).Şems,Konya’datamonbeşay,yirmibeşgünkalmıştı.

Page 55: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

ŞemsHazretlerininKonya’yaİkinciGelişi

Mevlânâ hazretleri, Şems’in gidişine çok üzüldü. Sultan Veled, babasının, Şems’ingidişinesebepolanlarınyüzlerinebilebakmadığınıyazıyor.Sebepolanlarınyaptıklarınapişmanolduklarını,Mevlânâ’nındaonları affettiğinibildiriyor.Birmüddet sonraŞems,Mevlânâ’ya Şam’dan bir mektup göndermiş, bu suretle Şems’in Şam’a gittiğianlaşılmıştır.

Şems,Şam’danmektupyazıncaMevlânâdaonamektuplaryazdı.Ozamanlar,şimdikigibi posta teşkilatı olmadığından mektuplar ulaklarla gönderiliyor, bu da hayli zamanalıyordu. Eflaki hazretlerinin Menâkibü’l-Ârifîn adlı eserinde, Mevlânâ’nın Şems’eyazdığıdörtmanzummektububulunmaktadır.Bumanzummektuplardan teberrükenbirikibeyitaldım:

“Ey dünyanın zarif kişisi, sana selâmlar gönderirim. Şunu iyi bil ki benimhastalığımda sağlığımda senin elindedir.Bedenimle senin yanındadeğilsemdesana hizmet edemiyorsam da şu bir gerçektir ki, ruhum ve gönlüm seninyanındadır.”

Mevlânâ,Şems’inyeriniöğreninceSultanVeled’içağırdı.Onabirmiktarparavererek,“Sen, elçi olarak git, bu paraları ayağına saç, benim tarafımdan rica et, kendisine kötüdavrananlarınpişmanolduklarınısöyle,lütfetsin,gelsin.”dedi.

Eflaki,SultanVeled’inŞam’ayirmikişiilegittiğiniyazıyor.Şam’daŞemshazretlerinibuldular. Sultan Veled babasının dediğini yaptı; paraları ayağına saçtı. Şems paralarıgörünce gülümsedi, “MuhammedhuyluMevlânâ bizi altınla, gümüşle ne diye oyalıyor,onun dileği kâfi…” dedi ve Konya’ya gelmeyi kabul etti. Yolda, herkes at üstündegiderkenMevlânâ’nınoğluSultanVeledyayaolarakyürümedeidi.Şems,ona,“Sendeatabin,şuyörükkıratabinerekyolal.”dedi isedeSultanVeled,“Ey,pâdişahlarpâdişahı!Seninleeşitolmayagücümyetmez.Hempâdişahatabinsinhemdekul,bunasılolur?”dedi.

ŞamkervanıKonya’yayaklaşıncaSultanVeledbabasınabirmüjdecigönderdi.Mevlânâmüjdeyialıralmaz,dervişler,beylerveMevlânâ’nınadamları,Mevlânâileberaberkarşıçıktılar. 8 Mayıs 1247 günü Şems hazretleri tekrar Konya’yı şereflendirdi. ŞemsMevlânâ’yıgörünceatındanindi.Kucaklaştılar;ikimânâdenizitekrarbirleşti.

Page 56: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

TebrizliŞemsHazretlerininKayboluşu

Şems tekrar Konya’ya geldikten sonra, önce onun aleyhinde bulunanların hepsiyaptıklarınapişmanoldular;ŞemsdeMevlânâgibionlarınhepsinibağışladı.Fakatbuhâluzunmüddetdevametmedi;yinekinvenefretuyandı,yineŞemsaleyhindededikodularbaşladı; yalanlar, fitneler yine aldı yürüdü. Bu defaki fitneler daha şiddetli idi. SultanVeled’inrivayetinegöreküfürvetehditlereartıkdayanamayanŞemskendisine,“Benbusefer, öyle bir gidiş gideceğim ki, kimse izimi bulamayacak; öyle kaybolacağım ki,zamanlar geçecek izimin tozu bile bulunmayacak, onu mutlak bir düşman öldürdüdiyecekler.”dedi.

Onu Konya’ya geldiğine pişman etmişlerdi.Makâlât’ında şöyle dert yanıyor: “Öylezahmetlere katlandımki, şuKonya’yı altınla doldursalar yine gözümde yok.Bu cefalarçekilemez. Fakat Mevlânâ’nın sevgisi üstün geldi de bu sıkıntıya katlandım.” HalbukiŞems,SultanVeledvearkadaşlarıileberaberŞam’danneümitlernebüyüközlemleyolaçıkmış,dağlaraşmış,nehirlergeçmişti.ŞimdikendisiniveMevlânâ’yaolanbağlılığınıveMevlânâ’nın ona gösterdiği saygıyı ve yakınlığı çekemeyen ham insanlar, hep onunlauğraşıyorlardı. Bu arada Hazret-iMevlânâ’nın tensibi ile Şems hazretleri,Mevlânâ’nınevlatlığıKimyaileevlenmişti.Kimyaçokgüzelbirkızdı.AltmışyaşındabulunanŞemsbugençvegüzelKimya’yıçokseviyorveonukıskanıyordu.Mevsimkıştı.Yenievlilere,medreseninocaklısofasındabiryerayrılmıştı.

Hazret-i Mevlânâ’nın ikinci oğlu Alaeddin Çelebi, babasını görmek için geldiğizamanlar,hepŞems ileKimya’yaayrılanodadangeçiyordu.BirgünŞemsdayanamadı.Alaeddin Çelebi’ye “Gözümün nûru,” dedi, “zahir ve batın edepleri ile süslenmişsin.Lâkin,bundansonra,buodayaedepyolu ile, saygı ile teşrifbuyurmanızgerekir.”dedi.(Sipehsalar, s. 178).Bu sözAlaeddinÇelebi’nin gücüne gitti ve Şems’e kırıldı. EsasenŞems, SultanVeled’i çok seviyor, ona iltifatlarda bulunuyordu.Bu yüzden deAlaeddinÇelebi’deküçükgörülmeduygusuuyanmıştı.AlaeddinÇelebiŞems’learalarındageçenbu hadiseyi Şems’i çekemeyenlere anlattı. Böylece fitneye fitne katıldı. Kin, nefret,dedikoduKonya’da çalkalanmaya başladı. Şems’in aleyhinde bulunanlar, “Ne şaşılacakşeydir ki, yabancı bir adam gelsin de ev sahibinin oğlunu kendi evine bırakmasın.”diyordu.

Cenâb-ıŞemskendisiniçekemeyenkötüniyetlikişilerindavranışlarını,dedikodularını,iyihuyluolduğuiçinkendiiçinegömüyor,Mevlânâ’yaaçmıyordu.

Şems’inçoksevdiğikarısıKimyadaevlendiklerindenpekazzamansonravefatetmişti.Nekadarüstünbirvarlıkolursaolsun,Şemsdebirinsandı.Birtaraftansevdiğikarısınınvefatı,birtaraftandedikodular,onuçoksarsmıştı.Küfürvetehditlereartıkdayanacakhâlikalmamıştı.

O,SultanVeled’e,birkaçdefa,“Ben,busefer,öylebirgidişgideceğimki,izimikimsebulamayacak,yahutonubirdüşmanöldürdüdiyecekler.”diyesöylediğigerçekleşti.1247senesininAralıkayınınPerşembegünüŞemshazretleriortadankayboldu.

Şems’in ortadan kaybolduğu sabah, Hazret-i Mevlânâ medreseye gelip de Şems’iodasında bulamayınca çok mahzun oldu. Hemen Sultan Veled’in yattığı yere gitti;“Bahaeddin,neuyuyorsun!Kalk,şeyhiniara,yinecanburnumuz,onunlâtifkokusundan

Page 57: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

mahrumkaldı.”diyeseslendi.(SipehsalarTercümesi,s.179)

Şems’inkayboluşuhakkındaikirivayetvardır.SultanVeled’dengelenbirrivayetegöre,Şems, Mevlânâ ile yalnızca otururlarken dışarıdan birisi Şems’i çağırıyor, ŞemsMevlânâ’ya, “Beni ölüme çağırıyorlar.” diyor. Mevlânâ bir müddet sustuktan sonra şuâyeti okuyor: “İyi bilin ki yaratma ve emir Allah’ındır. Âlemlerin Rabbi Allah nebüyüktür.”(A’rafSûresi,54.âyet)Şemsbununüzerinedışarıçıkıyor.Pusudabulunanyedikişi,üstünesaldırıpbıçaklarlaonuşehitediyorlar.Şemsbirnâraatıyor,hepsininakıllarıbaşlarındangidiyor.Mevlânâ,Şems’innarasınıduyunca“Allahdilediğiniyapar,istediğinehükmeder.” diyor. Şems’e kastedenler, kendilerine gelince yerde, birkaç damla kangörüyorlar. Şems de ortadan kaybolmuş bulunuyor. Sultan Veled’e atfedilen bu rivayetmuhakkakkisonradanuydurulmuştur.ÇünküMevlânâŞems’inbuşekildeşehitedildiğinibilseydi,onuaramakiçinikidefaŞam’agidermiydi?

İkincirivayetdeşöyle:Sözde,Şemsşehitedilmişvecesedibirkuyuyaatılmış.BirgeceŞems,SultanVeled’inrüyasınagirmiş;öldürülüpatıldığıkuyuyuonagöstermiş.OdabazıdostlarıileberabergidipcesedikuyudançıkarmışveEmirBedreddinGevhertaş’ınyanınagömmüştür.

BugünKonya’da Şemsmakamı olarak ziyaret edilen ve içinde namaz kılınan camidebulunan türbenin Şems’e ait olduğu sanılmaktadır. Hayâllerle süslenmiş olan burivayetlerdenhangisidoğrudur?AcabaŞemsgerçekten,“Öylebirgidişgideceğimkiizimikimse bulamayacak.” dediği gibi kayıplaramı karıştı?Dönülmez bir seyahatemi çıktı?Yoksaşehitmiedildi?DoğrusunuAllahbilir.

Rivayetlerden şöyle bir netice çıkarılabilir: Şems, Mevlânâ’nın yanında iken dışarıçağrılmış, bir daha Mevlânâ’nın yanına dönmemiş ve ortalıkta görülmemiş. Onuçağıranlar onu alıp götürdüler mi? Öldürdüler mi? Onun Konya’dan başka bir yeregitmesinimisağladılar?AcabaŞems,evvelcegittiğiŞam’amıgitti?Bütünbunlarkesinolarak bilinmemektedir. Bilinen bir hakikat varsa o da Mevlânâ’nın, Şems’in şehitedildiğini bilmediğidir. Bu faciayıMevlânâ’ya duyurmadılar mı? Yahut böyle bir faciavukubulmadımı?Mevlânâgibibüyükbirvelidenbuhakikatnasılsaklanabilir?Eğerşehitedildiğionamalumolsaydıonu,Şam’dahemdeikidefagidiparamayacaktı.

Page 58: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

ŞemsHazretlerininKayboluşundanSonraMevlânâ’nınHâli

Şems kaybolduktan sonra Mevlânâ perişan oldu Sultan Veled babasının bu hâlinianlatırken, “Mevlânâ, onun ayrılığından adeta deli oldu. Fetva veren şeyh aşkla, şairkesildi.”diyeyazar.

Şems’in kayboluşundan birkaç gün sonraMevlânâ yollara düştü, Şems’i aramak içinŞam’agitti.Şam’daŞemseddin’ibulamadıamaonunsinininhakikatininkendivarlığındadoğduğunu gördü de dedi ki: “Beden bakımından ondan uzağız; fakat cansız, bedensiz,ikimiz de bir nuruz. İster onu gör, ister beni…Ey arayan kişi ben oyum, o da ben…”SultanVeled’in İbtidâ-nâme adlı eserinde yazdığına göreHazret-iMevlânâ birkaç senesonra,müritleriileberabertekrarŞam’agitti;aylarcaoradakaldı.

Bütün araştırmalarına rağmen Şems’i bulamayınca ondan ümidini kesti, onunöldürüldüğüne dair dedikodular da duymuştu. Oğlu Alaeddin Çelebi’nin de bu işteparmağı olduğunu artık biliyordu. Sevgi ve hasret şiirleri ile duygularını ifâde etmekleavunuyordu.

Page 59: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

ŞemsmiMürşitti?MevlânâmıMürşitti?

Birbirlerinde bulunan hakikatleri gören, birbirlerine hayran olan bu iki büyük velidenhangisi,hangisinemürşitoldu?Hangisi,hangisindenüstündür,büyüktür?İlâhîaşktafâniolan velileri birbirleri ile mukayese etmek hatadır. Bütün beşerî kirliliklerden arınmış,nefsanîarzulardankurtulmuş,Hakk’ıntecellisinemazharolmuş,vahdetderyasınadalmış,yok olmuş yüce varlıklar, birbirinden üstün görülemezler. Tozlardan, paslardan arınmış,temizlenmiş çeşitli aynalarda parlayan güneşin nûru, aynı nûr değil midir? Bunlar,birbirlerindenayırtedilebilirmi?

Hazret-i Mevlânâ, gönlü hasret ateşiyle yana yana Şam’da Hazret-i Şems’i ararken,Mevlânâ’nınilmine,irfanına,aşkınahayranolan,nûruilegözlerikamaşanŞam’ınarifleri,“Nasıloluyordabirmürşit,mürşitarıyor!”diyedüşünmüşlerdi.Mevlânâ,Şems’iaradığıgibi, Şems de vaktiyle Mevlânâ’yı aramıştı. Şems de dolaştığı şehirlerde, meşhurşeyhlerin, mürşitlerin hiçbirisinde aradığını bulamamış, Mevlânâ’yı bulunca,“Memleketimden çıkalı Mevlânâ’dan başka bir şey göremedim. Ben aradığımı,Hüdavendigarım’da (Mevlânâ) buldum.” demişti. Bunlar, birbirlerinde ne gördüler, nebuldular?Bunlar, birbirlerine ayna oldular.Bunlar, şeyhlik,mürşitlik, halifelik,müritlikmakamlarının ötesine geçtiler de birbirlerinde bulunanı gördüler.Bu sebeple, bunlardanherhangibirisiniötekininmürşidisanmak,evvelcedearzedildiğigibiboşbirdüşüncedir.Yersizvelüzumsuzbirfikrekapılmaktır.

Neden bu düşüncelerle kafamızı yoralım? Neden aralarında fark var diyelim? Şunubilelim ki bunların her ikisi de o devrin en üstün bilginlerinden, en üstün ariflerinden,mürşitlerindendi.Aralarındabirçokhusustabenzeyiş,anlayış,görüşbirliğivardı.Şems’i,sadece Mevlânâ’yı coşturan, heyecanlandıran rind bir derviş saymak, onun ilmini veirfanını görmemek büyük bir hatadır. Gerçekten de Mevlânâ gibi Şems de büyük birbilgindi.OnunMakâlâtadlıeserindegörüldüğügibisırasıgeldikçebahsettiğikonulardanaçıkçaanlaşılmaktadırki,o,tefsirden,hadisilminden,şiirdenvedevrinbütünilimlerindenhaberdardır. O da Mevlânâ gibi felsefeden ve filozoflardan hoşlanmamaktadır:“Cehennemliklerin çoğu, keskin fikirli kişilerden, filozoflardan, bilginlerden meydanagelir. Onların keskin zekâları kendilerine perde kesilmiştir.” (Şems’in bu düşüncesinde,“Cennet ehlinin çoğu, ebleh, saf kişilerdir.” hadis-i şerifine işaret vardır. Bu hadisle,Hakk’ahakikate,keskinzekâile,akılveilimledeğil,sevgivehayranlıklaulaşılır,denmekistenmektedir.)

Şems’egörehakikatevarmak,ancaksünnet-i seniyyeyeuymaklagösteriştenuzak,hâlehli olarak, sözde kalmayarak inandığını yaşayarak, ilâhî aşkla mümkündür. Şems deMevlânâ gibiHazret-i Peygamber Efendimizin (s.a.v.) âşığıdır. Hazret-iMevlânâ, “BenMuhammed-iMuhtarınyolununtoprağıyım.”dediğigibiŞemsde“Mustafa’nın(s.a.v.)enküçükveehemmiyetsizgibigörünenbirhadisiniKuşeyriRisalesiveonungibienönemlikitaplara değişmem, Peygamberin hadisleri karşısında, onların hepsi de tatsız vezevksizdir.” diyor. Görülüyor ki şeriata bağlılık, dini, taklitten tahkike çıkarmak,gösteriştenuzak,aşkveîmanyolundayürümekhususunda,MevlânâileŞemsarasındabirbirlik vardır. Meşrep bakımından bazı farklar bulunabilir. Mevlânâ temkinlidir; Şems,coşkunveheyecanlıdır. Fakat, şu da bir gerçekki, Şemsgelmeseydi,Mevlânâbelki debabası gibi ikinci bir Sultanü’l-Ulema olarak kalacaktı. Belki Feridüddin-i Attar

Page 60: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

hazretlerininMantıku’t-Tayr’ı gibi Mesnevi hikâyeleri yazılacaktı fakat, coşkun şiirleryazılmayacaktı.Divan-ı Kebîrmeydana gelmeyecekti.Mevlânâ, Şems’le görüşmeseydi,Şems’in de ne adı duyulacaktı ne Şems olacaktı. Onlar mânâ yönünden birbirlerinitamamladılar.

Eğer insanlar Mevlânâ ile Şems gibi birbirlerinde bulunanı, birbirlerinin hakikatinigörebilselerdi,dünyacennetolurdu; insanlar,daimabirbarışhâlindeyaşarlardı.Harplerortadan kalkar, bütün dünyada silah fabrikaları kapatılır,Afrika’da, şurada burada açlıkçekeninsanlarbulunmazdı.Dünya,refahiçindeyaşardı.Hazret-iMevlânâ,“Şudünyadagördüğümüz tenlerimiz, vücutlarımız, bizim gölgelerimizdir. Biz aslında bu gölgelerinötesinde yaşıyoruz.” diye buyurmaktadır. İşte, Mevlânâ ile Şems, birbirlerinin maddîvarlıklarınınötesindebulunanıgördülerveonusevdiler.

Yaşadığımızbu atomdevrinde, insanlarınmaddepeşindekoştukları budünyada, artıkMevlânâlar,Şemsleryokmudur?YahyaKemalmerhumnedemişti:

Abavar,postvar,meydandaeryok

Horasanerlerindenbirhaberyok

Uzakyollardadurdumhiçeseryok

Diyar-ıRum‘agelmişevliyadan…

Evet, İslâm diyarlarının en mamur bölgeleri Belhler, Semerkandlar, Horasanlar, yinesavaşlarsahasıolmuş,MoğollarınyerinibaşkaMoğollaralmış,HorasanerlerindenDiyar-ıRum’a evliya gelmiyor ama, İslâm ülkeleri yine boş değil. Baba Kemâl-i Hucendî negüzelsöylemiş:

“Hakâşıkları,erenlergittiler,aşkşehriboşkaldıdiyedüşünme!DünyaŞems-iTebrizî’yledoludurama,Mevlânâgibibirerneredekionlardakihakikatigörsün.”

Hazret-iMevlânâ’nınHayatındaSükûnDevri

Hazret-iMevlânâ, Şems’in yaşadığından ümidini kesmiş, onu aramaktan vazgeçmişti.Şems’i artık ne Şam’da ne de başka yerde bulamayacağını anlamış da Sultan Veled’indediğigibionu,kendigönlünde,kendisindebulmuştu.BulmuştuamahâlâgözleriŞemsmisli,birgönüldostuarıyordu.

Mevlânâ’nınetrafındaailesi, oğulları, dostları, talebeleri,müritleribulunduğuhâldeo,içindebirboşlukduyuyor,adetakendisiniyalnızhissediyordu.

Muhakkak ki insanın en büyük dostu Allah’tır. Bilhassa veliler, Hakk’ın dostlarıolduklarına göre onlar nasıl olur da yalnızlık hissederler? Cenâb-ı Hakk, “Her neredebulunursanızbulunun,Allahsizinleberaberdir.”(HadidSûresi,4.âyet)diyebuyurmuyormu?Mevlânâdabirşiirindebuhakikatişöyleifâdeeder:

Page 61: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Buradagizlibirisivar,kendiniyalnızhissetme,yalnızsanma.”

FakatMevlânâ’nın,buduyguyupaylaşan,kendindebulunanıkendinehissettirenŞemsgibibirHakdostuna,bircanaynasına,birrûhufkunaihtiyacıvardı.Buyüzdenhuzuravesükûna kavuşamıyordu. Yahya Kemal merhumun “Ufuklar” şiiri bu rûhî yalnızlığı negüzelifâdeeder:

Rûhufuksuzyaşamaz.

Dağlarufkundamehâbet,

Ovaufkundahuzur,

Denizufkundateselliduyulur.

Yalnızonlardabulurrûhezelîlezzetini.

Buufuklaravuturrûhusaatlerce,fakat

Birzamansonraderindenduyuluryalnızlık.

Rûhararkendinebirrûhufku.

Manevîufkuçokenginulupeygamberler

-Bahsinüstündedironlar-lâkin

Haylimes’udidilerdünyâda.

Yaşıyorlardıhavârileri,ashâbıyle;

Neufuklar!Negüzelrûhimişonlar!Yârab!

Mevlânâdasonraları,Mesnevî’sininII.cildinde96.beyitilebaşlayanbölümdebu“canaynası”konusunuterennümedecektir:

Page 62: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 63: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Canaynası,sevgilininyüzündenbaşkabirşeydeğildir.

Osevgilininyüzükiötekidiyardandır,hakikatâlemindendir,Hakk’ıntecellisinemazhardır.

Seningözün,benimgönlümegözoluncahakikatigöremeyenbugönül,hakikatigördüdeondayokoldu.

Seni ebedî ve küllî bir ayna olarak gördüm. Senin gözünde, kendi nakşımı vehakikîsuretimimüşâhedeettim.

Nihayetkendikendimededimki:‘Ben,onunikigözündenûrlubiryoladüştümdekendimibuldum.’

Benim nakşım, suretim, senin gözünden, ‘Ben sen oldum, sen de ben oldun,aramızdabirlikvardır,ayrılıkyoktur.’”diyeseslendi.

Şems’ten sonra Mevlânâ’ya, gönül dostu, can aynası Konyalı Kuyumcu Selâhaddinhazretleri oldu. Bu yeni hemdemle Mevlânâ mânevî yalnızlıktan kurtuldu, huzur vesükûna kavuştu. Bu yeni hemdem de ahlâkı, hulûsu ve ibâdete düşkünlüğü ile sûfîlikyolunda hayli ilerlemişti. Seyyid Burhaneddin Tirmizî’den hilafet alarak şeyhlikmakamınayükselmişti.

Kuyumcu Selâhaddin ümmî idi yani, hiç okuma yazma bilmiyordu; ama muttakî,ibâdeteçokdüşkün,çoknûrlubirmü’mindi.İlâhîaşkagönlünüvermiş,birçokhâllereldeetmişti.

Şems Konya’ya geldikten sonra çoğu zaman Mevlânâ ile sohbetlerini Selâhaddin’inevindeyaptıklarınıSipehsalaryazar.

Selâhaddin hazretleri, Hazret-i Mevlânâ’yı çok seviyordu. Ona derin hürmeti vardı.Çünkü her ikisi de aynı şeyhten,BurhaneddinTirmizî’den feyz almışlardı.Her ikisi deaynıtarikatte,KübreviyyeTarikati’ndeidiler.İkisideHak’tafâniolmuşlardı.

Page 64: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Mevlânâ, Kuyumcu Selâhaddin hazretlerini, kendi yerine halîfe, şeyh olarak seçti.Dostlarını,müritlerini ona tâbi olmaya çağırdı. Çünkü bu yeni gönül dostunda Şems’innûrunu görüyor, onu Şems yerine koyuyordu. Konyalılar Mevlânâ’nın KuyumcuSelâhaddin’e gösterdiği sevgiyi çekemediler.Mevlânâ’nın ümmî ihtiyarı şeyh tanıması,ona uymalarını istemesi, ilâhî aşktan nasipsiz olanları çileden çıkarıyordu. Yinededikodular başladı. İnkârcılar diyorlardı ki: “Birinden (yani Şems’ten) kurtulduk dahabeterine çattık. Şems’in sözü dinlenirdi.Anlatışı güzeldi, faziletli, bilgili bir kişi idi.OTebrizli idi, nazikti, bunun gibi Konyalı, kaba, sert bir adam değildi.” Sonra buçekemeyenler, aleyhte bulunanlar pişman oldular. Bu sıralarda Hazret-i Mevlânâ,KuyumcuSelahaddin’inkızıFatımaHatun’uoğluSultanVeled ileevlendirdi.Bumutlumânevîdostluk,onyıldevametti.

SonraŞeyhSelâhaddinhazretleri1258yılınınAralıkayının29.günüvefatetti.Yaratılışitibarısabırlı,sakin,konuşmadançoksusmasınıbilenbirkişiolduğuiçinŞeyhSelâhaddinhazretlerininrûharkadaşlığındanHazret-iMevlânâsükunetbuldu.TebrizliŞems’inaşkveîmanla dolu, heyecanlı, hararetli sohbetlerinden Mevlânâ’nın rûhunda hasıl olancoşkunluk yatıştı. İlâhî aşkla yanan sevgi ocağı sönmedi, üstü küllendi, Şems’inayrılığının kalbinde açtığı yara kabuk bağladı. Bu hâl geçici idi, geçici bir sükunetti.Çünkü Mevlânâ yaratılış icabı, bir yerde kalabilecek, bir hâlde durabilecek karakterdedeğildi.Haksevgisindedaima ilerlemek,daimayükselmek,dahaçokyanmak,dahaçokyakılmak ihtiyacında idi. Aslında o, ne babasından ne Seyyid Burhaneddin’den neŞems’ten ne de Selâhaddin’den ayrılmıştı. Muvakkat bir zaman için onların ateşi ileyanmış, onlardan alacağını almış, onlarla beraber, onların mânevî kişilikleriyle aşkseferinedevametmişti.BuüstünvarlıklarınhepsideMevlânâ’nınhayatında,birerterbiye,talim,aşkveîmanmerhalesiolarakkalmıştır.SankibuseçkinkişilerinhepsinideCenâb-ıHak,Mevlânâ’nınyetişmesi içinyaratmış;çünküeğerMevlânâdünyayışereflendirmeseidi, bu meşhur kişiler bu kadar meşhur olmayacaklardı. Aslında Hazret-i Mevlânâ,Kur’ân’ınkulukölesi,Muhammed-iMuhtar’ın (s.a.v.)âşığıolarakgönlüneyerleştirdiğisevgilileri ile Hak yolunda, hakîkat yolunda ilerlemeye devam etmiştir. Bir yerdekalmamıştır.Onungayesifânidostlar,fânidostluklardeğildi.Onungayesi,Hakk’ıidrakedengerçekdostlarlaberaberhakikîdosta,dostlardostunavarmaktı.Gönlü,dostsevgisiile,insansevgisiile,Allahsevgisi,Peygambersevgisiiledoluolanbubüyükveli,yalnızdevrindeyaşayanmü’minleredeğil,yüzyıllarboyuncabütünmü’minlere,sevgidennasipalan, Hakk’ı ve hakikati seven bütün insanlara, bir îman meşalesi, bir aşk meşalesiolmuştur.

Page 65: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

ÇelebiHüsameddinHazretleri

Kuyumcu Selâhaddin hazretlerinin vefatından sonra Çelebi Hüsameddin, Mevlânâ’yahemdemvehalîfeoldu.Sipehsalar’ın“İlâhînûrlarınmazharı,hakîkatvemarifetsırlarınıöğreten, tam şeriat yolundaolanvelilerin iftihar ettikleri büyükbir varlık”olarak tavsifettiği Çelebi Hüsameddin hazretlerinin aslen Urumiyeli olan ailesi, Konya’ya muhacirolarak gelmişti ve bu şehre yerleşmişti. Çelebi Hüsameddin de 1225 yılında Konya’dadoğmuştu.

Mevlânâ’nın neslinden gelenlere verilen Çelebi adı ile Hüsameddin’in Mevlânâ’nınkanındangelmişbirkişiolduğu sanılmamalıdır.Buradaki “çelebi”, “efendi,kibar,nazikbirinsan”mânâsındakullanılanbirkelimeoluphalkın,sevdiğikişilereverdiğibirlakaptır.

Çelebi Hüsameddin’in dedesi, büyük velilerden olup 1107 senesinde Bağdat’ta vefateden ve aslenKürt olan ŞeyhTâceddinEbu’l-Vefa hazretleridir. Bu büyük veli, ümmî,yanianadandoğmacahilbirkişiolduğuhâldearifbirzatidi.İnsanlarıntahsilderecesine,mevkiine, servetine bakanlar, dış yüze göre insanlara değer verenler, bu büyük veliyimahcup etmek için kendisinden vaaz ve nasihatte bulunmasını istediler. Bunun üzerineEbu’l-Vefa-yı Kürdî hazretleri onlara, “İnşallah yarın vaaz ederim, hazır olunuz.” diyebuyurdu.OgeceCenâb-ıHakk’acandansığındı,niyazdabulundu,sonrayattı.RüyasındaResûl-iEkremEfendimiz’igördü.Resûl-iEkremEfendimiz,ümmîKürtvelisine,Allah’ınalîm (her şeyi bilen), ve hakîm (hikmet sahibi) vasıfları ile kendisinde tecelli ettiğinimüjdeledi.Ertesigüncamidekonuşmaküzerekürsüyeçıktıklarızamansöze,“Kürtolarakyattım,Arap olarak kalktım.” diye başladı ve gayet fasih âlimâne, arifâne bir konuşmayaptılar; herkes şaşırıp kaldı. İşte Hüsameddin Çelebi böyle bir velinin torunu idi veMevlânâ’ya çok bağlı idi. Mevlânâ da onu çok seviyordu. Bir toplantıda HüsameddinÇelebibulunmazsaMevlânâ’nınneşelenmesineimkânyoktu.

MevlânâelinenegeçersebirpulunabiledokunmadanhepsiniÇelebi’yegönderir,odaherkesin istihkâkı ne ise onları dağıtırdı. Bir günEmir Tâceddin,Aksaray’danHazret-iMevlânâ’yaepeycebirparagöndermiş,dervişlereziyafetverilmesinivekendisinededuaedilmesini rica etmişti. Mevlânâ, kendisine gönderilen bu paranın hepsini ÇelebiHüsameddin’everinceoğluSultanVeled’incanısıkılmış,“Evdehiçbirşeyyok.Negelirsehepsini Çelebi’ye gönderiyorsun. Biz ne yapacağız?” diye sızlanınca, Mevlânâ, oğluna“Vallahi,yüzlerceolgunzahidaçlıktanölümhâlinegelse,bizdedetekbirekmekbulunsaonu da yine Çelebi’ye göndeririz.” demişti. Böylece Çelebi’nin ne kadar güvenilir,merhametli,nekadaryoksullarıdüşünenbirkimseolduğunuSultanVeled’ehatırlatmakistemişti.GerçektendeÇelebiHüsameddinhazretleriöyleasilruhlu,öylemükemmelbirinsan idi ki, Mevlânâ hiçbir halîfesine Çelebi’ye gösterdiği sevgiyi ve iltifatıgöstermemişti. Ona o kadar büyük değer verirdi ki, gören, Hüsameddin Çelebi’yiMevlânâ’nın şeyhi sanırdı. Nitekim Mevlânâ’nın Mesnevî’de yeri geldikçe ÇelebiHüsameddinhazretlerihakkındakullandığıyücelticisözler,sevgiifâdeleriinsanışaşırtır.Yedi asır önce, bu iki insân-ı kâmilde tecelli eden ilâhî nûr, sevgi nûru, onları nasılbirbirinehayranbırakmışsa,asırlarıaşarakgelenomübareknûr,hakkıvehakikatiseven,mânenuyanıkbulunangönülleribugündehayranbırakmaktadır.EğerÇelebiHüsameddinhazretlerini Hazret-i Mevlânâ hak dostu edinmeseydi, ondaki hakikati görmeseydi, ohakikate gönül vermeseydi bugün insanlıkMesnevî-i Şerif gibi bir şaheserden mahrum

Page 66: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

kalırdı.

Şu da muhakkak ki, eğer Mevlânâ olmasaydı, ne Şems-i Tebrizî ne KuyumcuSelahaddinnedeHüsameddinÇelebianılacaktı.Herdevirdeolduğugibiodevirdedekimbilir daha ne Şemsler ne Kuyumcular ne Hüsameddinler bu köhne dünyaya geldiler,yaşadılar, gönüller aydınlattılar, gittiler.Onların bir kısmı, velilerden bahseden kitaplarageçtiler, bir kısmı da hiç bilinmediler, tanınmadılar. Hiçbir kitap onlardan söz etmedi.Mevlânâ’nınMesnevî’sininIII.cildinde3103numaralıbeyittensonrayerverdiğişuhadîs-işerifçokdikkatçekicidir:

“Allah’ın, hakikaten birtakım gizli velileri vardır. Onların saçları bakımsızlıktankeçeleşmiş, yüzleri tozlanmıştır.Bir emîrin yanınagirmek isteseler kendilerinemüsaadeedilmezler; onlar ortalıkta görünmeseler aranmazlar; bir toplulukta bulunmasalarçağrılmazlar; hastalansalar, hâllerini hatırlarını soran olmaz; kimse onları yoklamayagelmez.Ölseler cenazelerine gelinmez.Onlar yeryüzünde bilinmezler, fakat gökyüzündemeşhurdurlar.”

Page 67: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Mesnevî-iŞerîf’inYazılması

Mevlânâ’nın Çelebi Hüsameddin ile olan sohbet günlerinin en güzel yadigârı hiçşüphesizMesnevî-iŞerif’tir.EğerHüsameddinÇelebiolmasaydı İslâm tasavvufununengüzeleserlerindensayılanMesnevîyazılmayacaktı.

Rivayete göre Çelebi Hüsameddin, Mevlânâ’ya gönül verenlerin, Hakim Senayî’nin(528/1131) Hadîka; Feridüddin-i Attar’ın (627/1230) Mantıku’t-Tayr adlı eserleriniokuduklarınıgörüyor,buhâlegönlürazıolmuyordu.Mevlânâ’nınhayligazelsöylediğinive divanının yeni gazellerle büyüdüğünü, fakat Senayî’nin Attar’ın eserleri gibi sûfilikyollarını, hakikatlerini, inceliklerini gösteren kitapların henüz meydana gelmediğinidüşünereküzülüyordu.

BirgeceHüsameddinÇelebi,Hazret-iMevlânâ’yıyalnızbuldu.Kendisiningazellerininçokluğundan bahsederek Senayî’nin ve Attar’ın eserleri gibi dervişlere yol gösterecektasavvufîhikâyelerdesöylemesiniricaetti.Mevlânâdaböyleherkesinanlayacağışekildehikâyelerle hakikatleri isteklilere duyurmak istiyordu. Bu hususta bir karara varmıştı.Çelebi’nin bu sözleri üzerine derhal sarığının arasından bir kağıt çıkardı. KağıttaMesnevî’nin ilk on sekiz beyti yazılı idi. “Çelebi,” dedi, “eğer sen yazarsan ben desöylerim.”Çelebi, bumüjdeli karara canlabaşla razıoldu.Böyleceyazılmayabaşlandı.Mesnevî’nin yazılmasına ne vakit başlandı? Bu katî olarak bilinmemektedir. Fakat,Mevlânâ hayatının sonuna kadar Mesnevî’yi yazdırmaya devam etmiştir. Mesnevî’ninyazılması hususunda karara varıldıktan sonra gündüzleri geceleri artık Mesnevî’ninyazılmasıylageçiyordu.Bilhassageceleri,herkesinyatıpuyuduklarızamanlarda,geceninsessizliği içinde Mevlânâ, eline kalem kağıt almadan söylüyor, Çelebi Hüsameddin deonlarısüratleyazıyordu.

Mesnevî’nin yazılması bazı gecelerde sabahlara kadar sürüyordu. Çelebi, bıkmadanusanmadan, şevk içinde, vecd içinde yazıp duruyordu.Yazarken duyduğumânevî zevk,heyecan, Mevlânâ’ya yorgunluğunu unutturuyordu. Sanki Cenâb-ı Hak, HüsameddinÇelebi’yi bumübarek kitabın yazdırılması için yaratmış, ona bu uğurlu vazifeyi takdirbuyurmuştu.Mevlânâdabuemsalsizeserinortayakonmasına,söylemesine,yazdırmasınahazırdı.Mevlânâ’danbaşkakimseninböylemuazzam,muhteşembireserinibdâınagücüyetmezdi.ÇünküMevlânâ’dababasından,şeyhiSeyyidBurhaneddin’dengördüğütahsil,okuduğu sayısız kitaplardan gelen derin kültür, kuvvetli bir hafıza, üstün bir tedâî(çağrışım)gücüvardı.Çokşeyleridüşünen,kimseninaklınagelmeyenincelikleribulanvehoştatlışekildeifâdeedenbirtabiatamalikti.Müşâhede(görüş)yeteneği,şiddetliüzüntüve hislilik duygusu, derin heyecan, herkeste görülmemiş derecede idi. Bütün buduyguların, hasletlerin, kabiliyetlerin ötesinde büyük bir îmanı, sonsuz bir aşkı vardı.Cenâb-ıHak,busevgilivelisininaklınıbilgiile,gönlünüsevgiile,irfaniledoldurmuştu.O, başta büyük Peygamberimiz olmak üzere bütün velileri, bütün insanları seviyordu.Onda,Cenâb-ıHakk’ınyarattığıbütüninsanlardakusurgörmeyensonsuz,müsamahalıbirgörüşvardı.Ayrıca,Cenâb-ıHakk,Mevlânâ’nınMevlânâolması içinbaştaŞemsolmaküzereHakdostları,gönülaynalarıtakdirbuyurmuştu.NitekimMevlânâ,çokzahidbirsûfîiken, Tebrizli Şems, onun kuru zahidliğini gidermiş onu aşk ve cezbe âlemine itmişti.Kuyumcu Selâhaddin sakin tabiatı, temkini ile onu, coşkunluk âleminden alıp sükûnakavuşturmuştu.ÇelebiHüsameddinisesükûnakavuşan,dahaçokolgunlaşan,kemâleeren

Page 68: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Mevlânâ’nın ilmini, irfanını yaymak suretiyle onun Hak âşıklarına, bütün insanlığamânevîgüneşolmasınısağlamıştı.

Çelebi Hüsameddin hazretlerinin, Hazret-iMevlânâ’ya hemdem olması, onun halîfesisayılması, Selâhaddin’in vefatından beş yıl sonradır. Fakat Çelebi Hüsameddin dahaTebrizliŞemsKonya’dabulunurkendeMevlânâ’nınçokyakındostlarındandı.

Page 69: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Hazret-iMevlânâ’nınBuFâniÂlemdenSonsuzlukÂlemineGöçEtmesi

Hazret-i Mevlânâ’nın altmış, yetmiş senelik feyzli, hayırlı, şerefli, mübarek ömürlerigelip geçmişti.Her fâniye takdir buyrulan sayılı nefesler tükenmeküzere idi.Mesnevî-iŞerîf bitmişti ve Mevlânâ artık yorulmuştu. Çocukluğunda babası Sultanü’l-Ulema ileberaberendişelerle,maddîvemanevîsıkıntılariçindegeçengöçseneleri,ailesindenuzakgurbette,Şam’da,Halep’teharcanantahsilyılları,annesini,babasınıvepeksevdiğişeyhiSeyyid Burhaneddin’i kaybedişi onu sarsmıştı. Üstelik gönül dostlarını, Şems’i veSelâhaddin’i yitirmesi, en yakınından, oğlu Alâeddin Çelebi’den gördüğü hürmetsizlik,bazı kişilerin onu kınamaları, kulağına kadar gelen dedikodular, mütemadî çalışmalar,ibâdetler, riyâzetlerHazret-iMevlânâ’yıyıpratmıştı.Sondemlerini, daimîbir tefekkürlegeçirmekteidi.Bubüyükvelikendiiçinegömülüyor,dilediğiebedîsükûnu,içhuzurunukendigönlündebuluyordu.

Artıköteleridüşünüyor,ötelerdenseslerduyuyordu;Divan-ıKebîr’inin1353numaralışuşiirionunrûhîhâletiniçokgüzelifâdeetmektedir:

“Bütünkâinatınvevarlıklarınyaratıcısından,ocemâlvecelâlsahibinden,rûha,çoktatlıbirhitapla,“Haydikulum,gel!”denilincerûh,nasılolurdakanatlanıpuçmaz!

Berrakdenizdenayrılmış,kurakyeredüşmüşbirbalığınkulağınadalgaseslerigelirsebalıknasılolurdahemensıçrayıpasılyurduolandenizeatılmaz!

Bu kadar lâtif, güzel, sevimli ve can bağışlayıcı olan eşsiz varlığı bulamayan,tanıyamayanvesevemeyenkimse,ciddennezavallı,nekötü,nesapıkbirkimsedir!

Ey rûh kuşu, günâhlardan temizlendin, nefsinin kafesinden kurtuldun, mânâkanatlarınaçıldı,haydigeldiğinyere,kendiözvatanınadoğruuç!”

Page 70: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Hazret-iMevlânâ’nınSonGünleri

Nihayet yorgun bedeni son hastalığının pençesine düştü.HararetMevlânâ’yı bir türlüterk etmiyordu.TabipEkmeleddin, gecegündüzyanından ayrılmıyordu.Hastalığınınneolduğubirtürlüanlaşılamıyordu.Mübarekvücuduhararettenyanıyorgibiidi.Yanındakisu dolu kaba ellerini sokuyor, yüzüne, eline sürüyordu. Hasta yatağına düştüğü busıralarda,yedigün,yedigecehaddenaşırıdepremoldu.Birçokevlervebağlarınduvarlarıyıkıldı.Dünyabirbirinegirdi.YedincidepremdehalkkorkuvedehşetiçindeMevlânâ’yageldiler,ondanduaetmesininiyazettiler.Hazret-iMevlânâtebessümederek,“Korkmayınzavallı toprakacıkmış,yağlıbir lokma istiyor.Bunuvermek lâzımdır.”diyebuyurduveyanındabulunanlaraşöylevasiyetetmeyebaşladı:

“Ben,sizegizliveaşikârolarakAllah’tankorkmanızıvasiyetederim.Azyemekyemenizi,azuyumanızı,azkonuşmanızı,günâhlardansakınmanızı,oruca,namazadevametmenizi,daimaşehvettenkaçınmanızı,bütüninsanlardanbaşınızagelecekeziyetlere ve cefalara sabır ve tahammül etmenizi, cahil insanlarla, zevklerinedüşkünolansefihlerleoturupkalkmaktankaçınmanızı,keremsahipleriile,salihveiyikişilerlesohbetetmenizi,beraberbulunmanızıvasiyetederim.Çünküinsanlarınenhayırlısı,insanlarafaydasıdokunandır.Sözünhayırlısıdaazveözolanıdır.”

“Hevâ ve hevesten yüz çevirmek, şehvetten kaçınmak kahramanlıktır. Hevâ vehevesibırakmakdapeygamberehasbirkuvvettir.”

1273 senesi Aralık ayının on altıncı günü, Mevlânâ biraz iyileşmişti. Akşama kadargelenlerle konuştu. Fakat her sözü, adeta vasiyet gibi idi. Akşam oldu; Konya geceninkaranlığınagömüldü.Mevlânâ’nınyanındagönüldostuÇelebiHüsameddin,oğluSultanVeled ve hekimler vardı. SultanVeled o günlerde üzüntüden, uykusuzluktan son derecezayıflamıştı. O gece de çok perişan bir hâlde idi.Mevlânâ sabaha karşı, oğlunun yaşlıgözlerinebaktıvehafifbirsesle,“Bahaeddin,”dedi,“beniyiyim,sengitbirazyat.”SultanVeled, tahammüledemedi,gözyaşlarınızorzaptederekkalktı.OdadançıkarkenMevlânâhazinbakışlarlaarkasındanbaktıvebirkaçbeytinialdığımsongazelinisöyledi.

Page 71: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Git başını yastığa koy, beni yalnız bırak, geceleri dolaşıp duran, yanmışyakılmışmüptelâdanvazgeç.

Biz geceleri yapayalnız sabahlara kadar sevda dalgaları arasında çırpınırdururuz.İsterisengelbizibağışla,isterisenhicranınlabizecefaet.

Sen,bendenkaçkisendebenimgibidertleredüşmeyesin;sendertyolunuterketdekurtuluşyolunuseç.”(Divan-ıKebîr,2039)

Ertesigün17Aralık1273PazargünügüneşgurupederkenmânâgüneşiMevlânâdarûhâleminegurupetti.BöyleceHazret-iMevlânâ44yılönceşereflendirdiğiKonya’daşufânidünyayagözlerinikapadı.

Page 72: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Hazret-iMevlânâ’nınHayatınınÖzelliği

Belh’te bu fâni dünyayı şereflendiren, mecâzî hayatını, sayılı nefeslerini tüketerekKonya’da öteki âleme göç eden büyük veliMevlânâ’nın hayatı, diğer büyük insanlarınhayatındanpekfarklıdır.

Mevlânâ’nınhayatı,gurbet içinde,gurbettegeçmiştir.Özyurdununyaniezelâleminingaribi olan Mevlânâ, mecâzî yurdunun yani dünya hayatının da garibi olmuştur.ÇocukluğunungüzelşehriBelh’iterkederekdiyardiyardolaşan,sonundaKonya’dakararkılan Mevlânâ, gurbet içinde, gurbette geçen hayatını tamamladı. Sevdiği ve sevildiğiAllah’ına kavuştu. Gerçekten de Mevlânâ’nın hayatı, diğer büyüklerin hayatınabenzememektedir. Yanımda gerek Türkçe ve gerekse başka dillerde yazılmış Hazret-iMevlânâ’nınhayatındanbahsedenbirçokkitapvar.BukitaplarınhiçbirisindeMevlânâ’yıbulamadım.BukitaplardaMevlânâ’nınbabasıSultanü’l-Ulema,mürşidiveşeyhiSeyyidBurhaneddin-i Tirmizî, Tebrizli Şemseddin, Kuyumcu Selahaddin, Çelebi Hüsameddinvar.FakatgönüllersultanıMevlânâyok.Bugörüş,indîbirgörüşdeğildir.

Sayın okuyucularım, kitaplığınızda bulunan herhangi büyük bir insanın, hangi alandaolursaolsunbukubbedehoşbir sadabırakmışünlübirkişininhayatındanbahsedenbirkitabı elinizealınız,karıştırınız.Göreceksinizki elinizdekiokitapta,hayatınıöğrenmekistediğinizokişinin,doğumundanölümünekadar,başındangeçenmaceralar,yaptığıişler,ortaya koyduğu eserler vardır. Halbuki Mevlânâ’dan bahseden eserlerde Mevlânâ yok.Mevlânâ nerede? Mevlânâ sevdiklerinde, sevdiklerinin hayatında, kendi hayatınıgizlemiştir.Nasılhiçbirşairenasipolmayanvasıflardafevkalâdelâtif,derinmânâlışiirleriihtiva edenDivan-ı Kebîr’ inde Celâleddîn-i Rûmî diye bir şair yoksa nasıl sadece birnazımşekliolanMesnevi tarzınıkullanarakbirşeklişereflendirmişMesnevî-iŞerif’ inebile,Celâlnâme değil,Hüsamnâme adını vermek suretiyle eserlerinde adını gizlemişsehayatınıdasevdiklerinevermiş,kendinigizlemiştir.

Page 73: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Mevlânâ’nınSuretiveSireti

Mevlânâ’ya ait hayâl mahsulü birçok resimler, portreler, minyatürler görülmektedir.HattaodevirlerdeMevlânâ’nınresminiyapanressamlardandabahsedilmektedir.Biz,buresimlerebakarakMevlânâ’nınfizyonomisini,dışgörünüşünütasavvuredebilirmiyiz?

AnlattıklarınagöreMevlânâzayıf,solgunbenizli,narinvücutlubirkişiidi.Derlerkibirgünhamamagirmiş;orada,aynadakendiniçıplakolarakgörünceçokzayıfolduğunufarketmiş, kendine acımış da “Bütün ömrümde, bir kimseden utanmamıştım, fakat bugünaynadakendizayıfvücudumugörüncekendimdenutandım.”diyebuyurmuştu.Mevlânâsolgunbenizliolmasınarağmengayetnûrânî,mehabetlibirgörünüşemalikti.

Mübarek velinin gözleri, çok çekici, keskin ve coşkunlukla dolu idi.Gözlerinin nûrlubakışı öyle tesirli idi ki kimse onun gözlerine dikkatle bakmaya cesaret edemezdi. Bugörüşler,butasvirlerMevlânâ’nındışgörünüşüneaittir.Onunsireti,içâleminasıldı?

MevlânâMesnevî’deşöyledemektedir:

“Acaba, ben kendi yüzümü nasıl görebilirim? Acaba, benim nasıl bir rengimvar?Benakyüzlübirimiyim?Yoksakirli,günahkâryüzlübirkişimiyim?Buhâlinasıl görebilirim? Böylece ben, iç yüzümü, can suretimi görmek için çalışıyor,araştırmalar yapıyordum. Fakat iç yüzüm kimseden görünmüyordu. Hiçbir şey,beni, bana göstermiyordu. Nihayet düşündüm, kendi kendime dedim ki: Aynanedenicatedildi?Neişeyarar?Herkesaynayabakarakkendisininkimolduğunu,nasıl olduğunu görsün, bilsin diye bulunmamış mı? Fakat bildiğimiz aynalar,insanların dış yüzlerini, suretlerini göstermek için yapılmıştır. Can yüzümüzünaynasınasıldır?Nerededir?Canaynası,çokpahalıdır,çokdeğerlidir.Canaynası,ancak sevgilinin yüzüdür. Bizim iç yüzümüzü, can yüzümüzü gösteren sevgilininyüzübudiyardayoktur.Omânâdiyarındandır?”(Mesnevî,II/95)

Mevlânâ’nın iç âlemini, ahlâk ve karakterini aksettirecek sevgili nerede bulunur ki?Sultanü’l-Âşıkînnasıltasviredilebilir?

Bilginlerin Sultanı olan babasının ilmiyle, ahlakıyla beslenen, Seyyid Burhaneddin-iTirmizî’ninhimmetinemazharolanveaşkpotasındayanıpyakılanbirveliyigereğigibianlamayaveanlatmayakimseningücüyetmez. İlâhîaşkınetkisiyleo,kinden,nefretten,kötülüklerden, benlikten, şöhretten ve bütün beşerî isteklerden kurtulmuş üstün birvarlıktı.Hayırvekemâlsahibi,aşkveirfansahibi idi.Mevlânâ’dabüyükbir tahammül,yumuşak huyluluk vardı ki, herkesi hayrette bırakıyordu. Gönül gözleri kapalı olan vekendiniçekemeyenlertarafındanonarevagörülendiluzatmalara,dedikodulara,uygunsuzsözlerehiçacıcevapvermez;güzelhuyuile,müsamahalıgörüşüileonlarıyolagetirirdi.

O, büyük bir âlim, büyük bir veli olduğu hâlde çok alçak gönüllü idi. Büyük küçük,yüksekmevkidebulunsun,halktanolsunherkesetevâzuilemuameleederdi.Mevlânâ’nınhayatındakibir,gurur,kendinibeğenmişlikaslagörülmezdi.

Hazret-iMevlânâtamMuhammedîyolda,Muhammedîahlâktaolduğuiçinhervesileilekendiniküçükgörmüş,gururdankaçınmıştır.Şurubaisiniibretleokumamızgerekir:

Page 74: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Sarığıma, cübbeme, başıma, bu her üçüne birden paha biçtiler; her üçünüberaber değerlendirdiler de bunlara bir kuruştan da daha az paha biçtiler. Sen,dünyada,benimadımıhiçmiduymadın?Benbirhiçim,hiçimhiç…”

Gerçekten de insanların bir kısmı, zenginlikleri ile,mevkileri ile övünürler, bir kısmıbilgileri,marifetleri,hünerleri,meslekleriilegururakapılırlar.Hakyolundayürüdüklerinisanan gafiller de tesbihleri, namazları, yaptıkları hac vazifeleri ile kendilerini halktanüstüngörürler.Hazret-iMevlânâ’nın,herfazileti,hermeziyetigibiyüksektevâzuunundanihâyetsizliğini gösteren bu rubâi, çok dikkat çekicidir. Mevlânâ, kendisinin bir ilhamgüneşiolanomübârekbaşına,obaşıbirhâlegibi saran ilimve irfannûrunun sembolüolansarığına,Hakk’ıngüzellikcevherinebirmahfazaolancübbesinenedeğerveriyor?

Başkabirrubâisindedeaynenşöylebuyurmaktadır:

“Sen,sendeoldukçavesen,kendinetaptıkçasenden,sanayolvermezler.Seninvarlığın, kendini bir şey sanman düşüncesi, sende bulundukça huzur bulurumzannetme.Çünküsen,hâlâbenlikputunatapmadasın.”

Hazret-i Mevlânâ, çocuğa, kadınlara, erkeklere, herkese sevgi ve saygı gösteriyordu.Mevlânâ bir gün, Konya’da bir mahalleden geçiyordu. O sırada çocuklar yoldaoynuyorlardı.UzaktanMevlânâ’yıgörüncehepsibirdenkoşarakgeldiler,Hazretinönündesaygı ile eğildiler. Mevlânâ da onları sevgi ile selâmladı, önlerinde eğildi. O sıradaçocuklardanbiriuzaktakalmıştı.“Durunbendegeliyorum.”diyebağırdı.Mevlânâ,çocukgelinceyekadarbekledi.Gelinceonudaselâmladı,okşadı,onundagönlünühoşetti.

Babası Sultanü’l-Ulema gibi Hazret-i Mevlânâ da pâdişahların, vezirlerin, emirlerinsevgisini, itibarını kazanmıştı. Mevki sahibi kişiler, onunla görüşmeyi çok arzuediyorlardı. Fakat Hazret-i Mevlânâ onların davetini nadiren kabul eder; o, daha çokfakirlerle, zaruret içinde olanlarla düşüp kalkardı. Onun kimsesizlere, zavallılara,yoksullarayönelikdavranışlarınıdeğerlendiremeyenler,görünüşe,gösterişebağlıkalanlar,Mevlânâ’yı tenkit ediyorlardı. “Mevlânâ’nın müritleri acayip adamlardır, onların çoğuşehrin işçileri, sanat erbabı kişilerdir; zengin adamlar, bilginler onun etrafında azdolaşıyorlar. Her nerede bir terzi, bakkal, manifaturacı varsa Hazret-i Mevlânâ onlarımüritliğe kabul ediyor.” diye dedikodu yayıyorlardı. Mevlânâ kulağına kadar gelen busözlerekulakasmıyor,kimseyedarılmıyordu.

İhtiyacı olanlardan yardımını, feyzini esirgemiyordu. İtiraz edenlere kızmıyor, onlaragönül alıcı, tatlı cevaplar veriyor, diyordu ki: “Eğer benim müritlerim, bana ihtiyacıolmayankişilerolmasaydıbenonlarınmüritleriolurdum.Banamuhtaçolduklarıiçinben,onlarımüritliğekabulettim.Böyleceistedimkionlar,değişsinler,huzurakavuşsunlar,iyikişilerolsunlar.”

Eflâkî hazretlerinin yazdığına göre (Tahsin Yazıcı tercümesi 1/257) bir günMevlânâ,müritlerine, “Bütün veliler nefsi köreltmek,müritlerinin benliklerini kırmak için onlara,

Page 75: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

dilencilik kapısını açmışlar. Ellerinde kandil, sırtlarında zembil taşıyarak zenginadamlardan zekât, sadaka ve hediye almışlardır. Biz ise kendi dostlarımıza dilencilikkapısınıkapadık.Dostlarımızınçalışarakkendilerinigeçindirmelerini, ticaret,memurluk,veya herhangi bir el emeği, alın teri ile geçinmelerini temin etmek için PeygamberEfendimiz’in (s.a.v.) ‘Gücün yettikçe istemekten sakın.’ hadisini yerine getirdik. Bizimmüritlerimizden kim bu yolu tutmazsa, bizim nazarımızda onun bir pul kadar kıymetiyoktur.”diyebuyurdu.

Mevlânâ bazı hükümdarların, vezirlerin, emirlerin ve zengin kişilerin zekât ve sadakaolarak gönderdikleri paraların hepsini ihtiyacı olanlara veriyor, yoksullara dağıtıyordu.Mevlânâ fetvaparasıvemedreselerdeokuttuğuderslerekarşılıkverilenücretlekimseyemuhtaçolmadangeçiniyorvekendisinibaşkalarınınminnetialtındabırakmıyordu.Obirrubâisindeşöylediyordu:

“Ayran kâsemönümdeoldukçaAllah’a yemin ederim kimsenin balındagözümyoktur.Yoksulluk,beniölümlesıkıştırsabilehürriyetikulluğasatmam.”

Hazret-iMevlânâdünyadanvedünyalıklardanyüzçevirmişti.Tamdervişânebirhayatsürerdi.Evindebirşeybulunmadığızamansevinir,“Allah’aşükürlerolsun,bugünevimizPeygamber’in evine benzedi.” derdi. Zengin olmadığı hâlde yoksullara yardımdabulunurdu. Muhtaç olanlara yaptığı iyilikleri, ihsanları gizler, hiç kimsenin bilmesiniistemezdi.

Medresedeki yoksul talebelere yaptığı yardımı da gizlerdi. Şöyle ki, her bir talebeninoturduğuminderinyahutkeçeninaltına,onların liyakatlerine, ihtiyaçlarınagöregerekenparayı, hiç kimseye söylemeden, göstermeden kordu. Talebeler oturduktan minderintozunu silkmek istedikleri zaman, kaldırdıklarıminderin altında paraları bulurlar, şaşırırkalırlardı.

Mevlânâ’nıninsanlarakarşıduyduğusaygıdatarifedilemeyecekkadarçoktu.Hazretbirtopluluğa girdiği zaman kendisine saygı duyularak ayağa kalkarlardı. Mevlânâ içinherhangi bir kişiyi oturduğu yerden kalkmaya zorladıkları zaman hazret bu hâle çoküzülürdü.

Eflâkî’ninyazdığınagöreMevlânâbir günhamamagitmişti.Hazretinyıkanmayerinegirmesi ile çıkması bir oldu. Hemen elbisesini giydi, gitmeye hazırlandı. Dostları,“Efendimiz, neden çabucak çıktınız?” diye sordular. Buyurdu ki: “Tellak, beni görüncehavuzunkenarındaoturanbirkişiyibanayerayırmak içinoturduğuyerdenuzaklaştırdı.Benimyüzümdenrahatsızedilenokişiyekarşımahcupoldum,buhâleçoküzüldüm.”

Hazret-i Mevlânâ’nın iyi huyları, merhameti, kibarlığı, bir kelime ile insanlığıanlatılmakla bitmez ki! O, yüz sene önce, yalnız İslâm memleketlerinde değil, bütündünyada, kölelerin, cariyelerin hayvanlar gibi para ile alınıp satıldığı ve bu zavallıinsanlarınevlerde,bahçelerde,tarlalarda,hertürlüişlerdekullanıldığıbirdevirdeyaşadığı

Page 76: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

hâlde, “Bende köle yaratmayan bir Allah’a îman var.” inancına varmış ve Kur’ân-ıKerîm’ inLokmanSûresi’nin28.âyetindebeyanbuyrulduğugibi (Sizinyaratılmanızvedirilmeniz bir tek nefis, bir tek kişi gibidir.) bütün insanları bir ve eşit yapmıştır. Onunnazarında,köle,cariye,efendidiyebirşeyyoktu.

Bir günMevlânâ’nın kızıMelikeHatun kendi cariyesini azarlarkenHazret-iMevlânâansızın kapıdan içeri girmiş ve kızını hiddetli bir hâlde görerek “Cariyeyi niçinazarlıyorsun? Ne hakla onu incitiyorsun? O, hanım, sen de ona câriye olsaydın neyapardın? İstermisin ki, bütün dünyada,Allah’tan başka hiç kimsenin köle ve cariyesiyoktur diye bir fetva vereyim. Aslında, kölelerin ve cariyelerin hepsi de bizimkardeşlerimiz ve hemşirelerimizdir.” diye kızına çıkıştı. Kızı hatasını anladı, af diledi,tövbeettiveocâriyeyiazadetti.

Mevlânâ yalnız yoksullara, kölelere, câriyelere değil herkese, hatta hayvanlara bileacıyor,onlarınyardımınakoşuyordu.ŞeyhNefîseddinhazretleri rivâyetettiki:“BirgünMevlânâhazretleribana, ikidirhemlikçörekal,banagetir.’diyebuyurdu.Gittimderhalçöreklerialdım,getirdim.Mevlânâçörekleribendenaldıvebirmendilekoyupgitti.Ben,yavaş yavaş onun arkasından yürüyordum.NihayetMevlânâ bir harabeye vardı.Orada,dişi bir köpeğin yavrulamış olduğunu gördüm. Mevlânâ çöreklerin hepsini köpeğedoğradı, verdi. Ben, bu büyük velinin bu merhametinden ötürü şaşırıp kalmıştım.Mevlânâ, ‘Yedi gün, yedi gecedir, bu zavallı köpek bir şey yememiştir. Yavrularıyüzündendeburadanayrılamıyordu.’diyebuyurdu.”

Rivayet edildiğine göre, bir gün bir Rum usta, Mevlânâ’nın evinde ocak yapıyordu.Dostlar,şakaolsundiye,oRumustaya,“NiçinMüslümanolmuyorsun?Dinlerineniyisiİslâm dinidir.” dediler. O, “Elli seneye yakındır ki, ben İsa dinindeyim. Dinimi terkhususunda ondan korkuyor, utanıyorum” dedi.Bu sözleri duyanMevlânâ, “İmanın sırrıkorkudur, her kim, Allah’tan korkarsa, o Hıristiyan da olsa din sahibidir, yani dinsizdeğildir.”diyebuyurdu.Mevlânâ’nınbumüsamahalı sözleriüzerineoHıristiyanmimarMüslümanlığıkabuletti.(Menâkıbü’l-Ârifîn,I/516)

Bir günMevlânâ hazretleri buyurdu ki: “Hoca Fakih Ahmed, tam kırk senedir, gecegündüz sonsuz mücadelede bulundum. Birçok riyazet çektim, istedim ki, şu bendebulunan“bilginlikilleti”,kendiniâlimsanmavegururakapılmahastalığıbendengitsinveoperdedendışarıçıkayım,bütüngayretimerağmenbuillettenkurtulamadım.Hâlâbende,ondanbireserinkaldığınıgörüyorum.Gönüllevhası,nekadarsafolursa,Hakk’ayakınlıkdaokadarfazlaolur.”

Yinebuyurduki:“DünyadabilginlerinsultanıolanbabamBahaeddinVeleddaimaşöylederdi: ‘Eğer bende bu tahsille elde edilen bilgiler olmasaydı, o mânâ, ilimden dahakuvvetliolurdu.’”

“Kalbimi, dünyevî bilgilerden arındırınca, ilimlerden temizleyince Hakk’a daha çokaşinalık peyda ettim, daha çok yakınlık duydum. Benliğin, varlığın karanlığındankurtuldumdaaydınlığakavuştum.”(Menâkıbü’l-Arifîn,1/446)

Gerçekten de bizi Hakk’a ulaştırmayan, bize Hakk’ı tanıtmayan ilim, ilim değildir.NitekimYunushazretleride:

İlimilimbilmektir

Page 77: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

İlimHakk’ıbilmektir

diyerek bizi Hakk’a götürmeyen ilmi, ilim saymamakta… Üstelik yukarıda işaretedildiği gibi, ilim, sahibini, benliğe, gurura götürdüğü zaman, bizi Hak’tanuzaklaştırmada,bizişüphevetereddütegötürmektedir.Busebepledirkibirşairimiz:

Ümmîkalıpdacâzibe-idîneincîzab

Evlâdeğilmiâlimolupçekmedenazab

Yani,“Dinin,inancınıncazibesinekapılıp,ibâdetten,zevkalan,Hakk’ıgönlündebulanbirümmî,şüpheler,tereddütleriçindekıvrananâlimdendahadeğerlidir.”diyeyazmıştır.

Bir günMevlânâ hazretleri, şehrin içinden çıkıp gelen bir ırmağın kenarında bulunantabakhaneninkapısıönündedurmuştu.Şehriniçindengelensu,tabakhaneyedökülüyorveoradan çıkıp akıyordu. Mevlânâ, bu suyun son derece bulanık ve kirlenmiş olduğunugördü. Suya uzun uzun baktıktan sonra “Ey zavallı su, git de bu şehir halkınınkalplerinden geçmediğine şükret. Eğer onların kalplerinden geçseydin, ne kadarkirleneceğini görürdün! Bununla beraber umulur ki, tertemiz olan Hak kendi an veduruluğuilesenibukirliliktenkurtarsın.”dedi.

Gerçekten de Hazret-i Mevlânâ’nın buyurduğu gibi çeşitli sebeplerle kirlenen su,bahçelere,bağlarakoşar,temizlenmekiçintoprağıniçinegirer,hayırlıişleryapar,bitkileribesler, güneşin harareti ile havalara yükselir, bulut olur, sonra tertemiz yağmur hâlindetekrarAllah’ınrahmetiolarakyeryüzüneyağar.

Bir gün, Konya’nın büyükleri Hazret-i Mevlânâ’yı ziyarete gelmişlerdi. Mevlânâ,“Allah’ın, İslâmuğruna, İslâm içingöğsünüaçtığıkimse”meâlindekiZümerSûresi22.âyeti tefsir ediyordu. Şöyle buyuruyordu: “Âyet nazil olduğu vakit PeygamberEfendimiz’den (s.a.v.) ‘O açılmış göğsün ve gönlün hiçbir alâmeti var mıdır?’ diyesordular.Hazret-iPeygamberbuyurduki:‘Evet,Hakk’ınnûru,birgönlegeldiğivakit,ogönülaçılıpgenişler,Allahbirkimseningönlünüsüslemek,genişletmekvegörüşsahibiyapmak dilediği vakit, o gönlü, kendi nûru ile açar, bunun belirtisi de şudur:Böyle birkalpsahibinindünyadanuzaklaşması,âhiretemeyletmesivedünyaonuboşamadanönce,onundünyayıboşamasıdır.”’

“PeygamberEfendimiz, bu dünyadangöçtüğü gün,Aişe validemiz ağlıyordu. Fakat oağlayış, senin, benim ağlayışımız gibi değildi. O, bizim gibi dünya varlıklarından,balındanmülkünden,sevdiğişeylerdenayrıldığı içinağlamıyordu.BelkiAişevalidemiz,‘Ey kalın bir döşekte rahatça uyumayan, hayatında ipekli giymeyen, arpa ekmeğindendoyasıya yemeyen hasır üstünde uyuyan aziz varlık!’ diye ağlıyordu. Peygamberefendimiztatlıcanını,sevdiğiAllah’ınateslimettiğigün,altındahurmaağacınınlifleriiledoldurulmuşbiryatakvardı.Öyleki,bulifler,Peygamberimiz’inmübarekyanlarındaizbırakmıştı.Başucundaağaçtanbirkâsevardı.Elinionabatırıpalnınasürüyor,osudan,yanan yakılan göğsüne döküyor ve ‘EyAllah’ım, beni ölümün dehşetine ve onun hoşagitmeyen şeylerine karşı koru.’ diye yalvarıyordu. İşte büyük ve eşsiz PeygamberimizAllah’ınabuşekildekavuşmuştu.”

Birgün,dostlarındanbirisinincanısıkılmıştı.Mevlânâhazretleriona,“Dünyanınbütüncansıkıntısı,budünyayagönülvermeneticesidir.Budünyadanazadolduğun,kendinibudünyadagarip bir kişi olarakbildiğin; baktığın, gördüğüngüzel renklerin, güzelliklerin,

Page 78: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

tattığın zevklerin kalmayacağını, her şeyin gelip geçici olduğunu, senin başka bir yeregideceğinibildiğinan,cansıkıntısındankurtulursun.Nemutluoinsanaki,hikmetehliileoturur,mağrurkişilerledeğil.Kendilerinihakirvezelilgörenkişilerledüşerkalkar.”dedi.Ve yine buyurdu ki: “Hürriyetini elde eden kurtulmuş olgun kişi, başkasının kendisiniincitmesinden incinmeyenkimsedir.Yiğit er, incinmeyihak edeni, kırılmaya layıkolanıdahiincitmeyen,kırmayankimsedir.”(Menâkıbü’l-Arifin1/432)

BirgünMevlânâhazretlerivaazdabulunuyor,diyorduki:“Servivekavakgibimeyvesizağaçların başları daima yukarıdadır. Bunların dalları da yukarıya doğru uzar. Meyveliağaçların,meyveliolduklarıvakitbütündallarıaşağıdoğrusarkar.Olguninsanlardaalçakgönüllü olurlar. Peygamber Efendimiz de son derece alçak gönüllü idi. Nitekim azizPeygamberimiz: ‘Ben halka boyun eğmek,müdara etmek ve onlara iyi huylamuameleetmekle emredildim. Hiçbir peygamber, benim kadar eziyete maruz kalmamıştır.’ diyebuyurmuştur. Peygamberimiz’in mübarek başını yardıkları, dişlerini kırdıkları vakit,sonsuz olan keremi yüzünden, ‘EyAllah’ım, kavmime doğru yolu göster. Çünkü onlarcahildirler.Hakikatigörmüyorlar.’diyeHakk’ayalvarmıştır.Diğerpeygamberlerhakaretemaruzkaldıklarızamankendiümmetlerinelânetettiler.Onlarınbaşlarınataşyağdırdılar,çeşitlibelâlarauğrattılar.”

SultanVeled buyurdu ki: “Bir gün babambanaBahaeddin, senin düşmanını sevmeni,düşmanınındasenisevmesiniistersenkırkgünonunhayrınıveiyiliğinisöyle.Odüşmansenin dostun olur. Çünkü gönülden dile yol olduğu gibi, dilden de gönle yol vardır.Allah’ınsevgisinideO’nunazizolanisimleriileeldeetmekmümkündür.Allahbuyurduki:‘Eykullar,kalplerinizdesafahasılolmasıiçindaimabeniçokzikretmekten,anmaktangeridurmayın,safanekadarolursa,Allah’ınnûrununparlaklığıdakalpteonispettefazlaolur.’”(Menâkıbü’l-ArifînTercümesi,I/324)

Hazret-iMevlânâ’nınhayatıveahlâkıhakkındayazılmışeneskikaynakveeserlerdensayılan Menâkıbü’l-Arifin’den yukarıya bazı bölümler aldım. Şimdi de yine Mevlânâhakkında yazılmış en eski eserlerden olan Risale-i Sipehsalar’dan bazı notlar almayıfaydalıbuluyorum.

Selçuklular devrinin askerî kumandanlarından olduğu için kumandan mânâsına gelenSipehsalardiyeanılanAhmedoğluMecdeddinFeriduntarafındanFarsçayazılmışolanbumeşhureser,merhumMidhatBahariveAhmedAvniBeylertarafındanvesonzamanlardaTahsin Yazıcı Bey tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Sipehsalar Feridun hazretleri 1312senesindevefatetmişolupKonya’daMevlânâTürbesi’ndeMevlânâ’nınbabasınınyanınadefnedilmiştir.

Sipehsalar kırk yıl Hazret-i Mevlânâ’ya hizmet etmiş olduğu için (Midhat BahariTercümesi,s.11)eseri,Mevlânâ’yıtanımakvetanıtmakbakımındançokönemlidir.Yediasır önceyazılmışbulunanveMevlânâ’nınmânevîkokusunugünümüzekadarulaştıranbukaynakeserdenMevlânâ’yıtanımayaçalışarakkendihayâlimizdenMevlânâhakkındayanlış vakalar uydurmayalım; o büyük veli hakkında yanlış fikirler yürüterek gerçekMevlânâ’yıkaybetmeyelim.

Page 79: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Mevlânâ’nınGerçekSîreti

SenelerceMevlânâ ile beraber yaşamak saadetine erenSipehsalar’ın şiirleri de vardır.Yazdığışuüçbeytidikkatleokumakgerek:

“YaHazret-iMevlânâ! Senin sözlerinin güzelliğini ve letafetini kıskandığı içininsanlara ölümsüzlük bağışlayan âb-ı hayat çeşmesi, tamamıyla utanç içinegömüldü,kaldı.Artıkkimseyegözükmüyor.

Ey mekârim-i ahlâkı tamamlamak için dünyayı şereflendiren SevgiliPeygamber’inbütüngüzelhuylarınıkendindetoplayanMevlânâ!

Ey Kur’ân-ı Kerîm’in âyetlerini, en güzel, en doğru şekilde açıklayan eşsizvarlık! Ben, senin vasfında ne yazabilirim? Ne söyleyebilirim? Çünkü söz biter,fakat söylenen söz, senin vasfını kavrayamaz. Çünkü vasıfların sonsuzdur. İyihuyların had ve hesaba gelmeyecek kadar çoktur, söylenmekle bitmez.”(Sipehsalar,s.53)

Kumandan Feridun’un bu övgüleri, gönülden gelen, duyularak söylenen, gerçekduygulardır.Mevlânâ’nın gerekMesnevî-i Şerif ve gerekseDivan-ı Kebîr’ indeki güzelsözler, tatlı ifâdeler herkesi büyülemektedir. Gerçekten de her velide bulunduğu gibiHazret-i Mevlânâ’da bulunan müsamaha ve iyi huylar, Hazret-i Muhammed’in (s.a.v.)müsamahasıveonuniyihuylarıdır.Sipehsalar,Hazret-iMevlânâ’ya“Kur’ân-ıKerim’ inâyetleriniengüzel,endoğruşekildeaçıklayaneşsizvarlık”diyor.GerçektendeHazret-iMevlânâ yeri geldikçeMesnevî-i Şerif’te bazı âyet-i kerimeleri tefsir ederken zamanınagelinceye kadar yetişen tanınmış müfessirlerin dokunamadıkları hususlara Rabbâni birilhamladokunmuşveaçıklamıştır.Busebepledirki,büyükveliİsmailBursevîhazretleriRûhü’l-Beyân tefsirinde, bazı âyetleri Mesnevi’den yararlanarak açıklamıştır. Hazret-iMevlânâ’yıyakındantanıdığıiçinonahayranlığınıizharedenSipehsalar,yalnızHazret-iMevlânâ’yı, yani mensup olduğu veliyi değil, bütün velileri severek o devirde tarikatbölücülüğünden kendini kurtarmış, Hakk’ı ve hakikati sevenlere örnek olmuştur.Sipehsalar, risale’sinin bir yerinde diyor ki: “Mevlânâ’nın hudutsuz olan yüksekvasıflarını-kibazısınıkendigözlerimlemüşâhedeetmiş,bazısınıdaduyarak,hissederek,inanarak vicdanen gönlümde bulmuşumdur. Gerek bu fâni baş gözümle gördüklerimi,gereksegönülgözüileidrakettiklerimi,ucukesikkalemgibinoksanveacizolandilimlenasıl açıklayabilirim? Çünkü, her bilinen görülmez; her görülen söylenmez ve hersöylenendeyazılmaz.Bunundelilişudurki:Cenâb-ıHakkınvelilerininherbiri,yaptıkları

Page 80: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

ibâdetler, iyilikler, başlarına gelen belâlara gösterdikleri sabır, çektikleri riyazetler,mücahedeler, gayretler ve kendi gönül aynalarını, Hak’tan başka her şeydentemizledikleri, hasetten, benlikten, hiddetten, şehvetten, tamamıyla kurtuldukları içinfelaha kavuşmuşlardır. Allah’ın bu has kulları, kendilerinden yok olmuşlar, dost ilebâkîdirler. Şaşılacak şey şudur ki: Şu anda onlar var gibi göründükleri hâlde, yokturlar,mevcut değillerdir. Gerçekten de asıl tevhid eri bunlardır. Arta kalanların hepsi, benlikiçindeolup,kendilerinetapıcıdırlar.”

“Hazret-i Mevlânâ’nın, diğer veliler gibi ulaştığı makamları anlatmakta bu fakirSipehsalar için bir vazife vardır. Gerçekleri söylemek zorundayım. Önce şunu arzetmeliyimki,Hazret-iPirArapçanınkünhünevâkıftı.Arapdilininbütüninceliklerinivelügatlerini biliyordu.Fıkıh, tefsir, hadis, aklî ve naklî ilimlerde o çağda, zamanın bütünbilginlerinin başta gelenlerindendi. Bütün fenlerde yüksek icazetler elde etmişti.Gençliğinin ilkçağındaHalepşehrinde tahsilini ilerletirken,arkadaşları,kendilerinegüçgelenmeseleleriMevlânâ’yasorarlardı.Mevlânâkendisinesorulanherhangibirmeselenintarifihususundaokadaryollargösterirdiki,bunlarıduyanlar,oanlaşılmazgibigörünenkonuya akıl erdirenler, anlama ve duyma zevkinden heyecana kapılırlardı. Öyle ki,gösterdiği çözüm şekillerinden hiçbiri bir kitapta bulunmuyordu.Mevlânâ’nınmübareknazarlarıenkarışık,enzormeselelerigönülkitabındanokuyor,onlarıcevaplandırıyordu.”

Page 81: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Hazret-iMevlânâ’nınMücahedeveRiyâzetleri

“Tam Muhammedî yolda olan ve her davranışında Hazret-i Muhammed (s.a.v.)Efendimiz’iörnekolarakalanHazret-iMevlânâ,ilâhîaşkınınfazlalığısebebiyleibâdete,mücahedeye, riyazetlereçokdüşkündü.Buzayıfkul (Sipehsalar) tamkırkseneHazret-iMevlânâ’ya hizmette bulundum. Gençlik çağından vefat edinceye kadar, ibâdetlerini,riyâzetlerini eksiltmeden devam ettiriyordu. Yatakta başlarını yastığa koyup da yanlarıüzerineuzanarakrahatettiğinigörmedim.Allahsevgisininheyecanının,ohazretinriyâzetgörmüşvücudunudaimahareketegetirdiği,onagüçkattığıbirgerçektir.”

“İslâmîesaslaragöresenedebirayoruçtutulur.Takvaehli,Hak’tançokkorkanlar,onunemirlerineçokuyanlardaüçaylarıtutarlar.Üçgün,birhaftavedahaziyâdeoruçtutanlardabulunur.Fakatbütünbuoruçtutanlar,iftarederler,ancakHazret-iMevlânâaçkalmayıson dereceye vardırmıştı. Senelerce doyasıya yemek yememiş, midesini tıka basadoldurmamış ve ‘Kırk yıl geceleri midemde yemek bulunmadı. Madem ki, geceyirabbimin huzurunda geçirdim, bu saadete erdim, rabbimin yemeği rûhuma ulaştı benimânendoyurdu.’diyebuyurmuştu.”

Hazret-iMevlânâ’nınençokyediğiyemekdeon lokmayıgeçmezdi.Açlıkhususundaşöylebuyururlardı:

“Senin gönül kuşun, Hızla yemeden ve hastalığından ötürü, bu varlıkyumurtasınıdelipçıkmamıştır.Budaracıkyumurtahapishanesindekalmıştır.Sen,nefis esaretinin yumurtasından çık ki kanatların açılsın, mânâ göklerindeuçabilesin.”

Buanlatılanlar,Mevlânâ’nınzahirîorucunaaittir.Allah’tanbaşkaherşeyiterketmektenibaretolanbatınîorucu,gönülorucunueniyitutandaşüphesizoidi.

Evindeyemekpişirmekkülfetinegirildiğigün,evhalkınakızardı.Yemekişlerivekülfetazolduğugündesonderecememnunolur,onlaraşöyleiltifatlardabulunurdu:“Bugünbuevhalkınınalnındafakirliknûruparlamaktadır.”

Mevlânâbirşiirindeşöylebuyurur:

“Şehvetine esir olmuş kişinin ölüsü pistir, murdardır. Aşk şehidi ise temizdir,haktır. Yoksulluk bambaşkadır. Bütün âşıkların gönülleri yoksulluğun, fakirliğinetrafında halka olup durdular. Yoksulluk sanki şeyhlerin şeyhi, gönüller de onunmüridioldu.”

Hazret-iMevlânâDivan-ıKebîrî’ininbaşkabiryerindede:

“İki dünyadadagönlü isteklerden kurtaran, temizleyen, ne budünyada, ne deöteki dünyada zevk aramayan her insan, elest sesine “Ben sizin Rabbiniz değilmiyim?”sesinekarşı,“Beli:Evet.”demeninyokluk,yoksullukolduğunugörmüş,anlamıştır.”

Page 82: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Hazret-iMevlânâ’nınNamazŞekli

Sipehsalar’ınyazdığınagöre,Hazret-iMevlânânamazvaktigelincekıbleyedönerdivemübarek yüzünde bir renk değişikliği olurdu. Hazret-iMevlânâ’nın namaza hazırlanışı,Hazret-iAli’ninnamazınıhatırlatırdı.BilindiğigibiMü’minlerinEmîriHazret-iAli’nin,namaz vakti geldiği zaman yüzü, renkten renge girer, korkudan titremeye başlardı. “EyMü’minlerin Emîri, bu ne hâl, size ne oluyor?” diye sordukları zaman buyururlardı ki:“AllahuTeâlâ’nıngöklere,yerevedağlaraarzettiğiveonlarınkorkarakyüklenmedikleriilâhîemânetinHakk’akarşıvazifesiniyapmaveHakk’ayönelmezamanıgeldi.Üzerimealdığım bu vazifeyi, iyice yerine getirebilecek miyim getiremeyecek miyim diyekorkuyorum.”

Hazret-i Mevlânâ’nın namazı, tam bir gönül alçaklığı ile kılınan, kendinden geçişnamazı idi.O, namazda, tammânâsıyla kendiniHak’ta bulur,Hak’lamânenbuluşurdu.Zaten namazdan da istenen, beklenen mânâ Hakk’ı bulmak, kendini unutarak, mecâzîvarlığından kurtulmaktır. Bu sebepledir ki, Peygamber Efendimiz, “Namaz, Allah ilebuluşmadır, fakat bu buluşmanın ne şekilde, nasıl olacağını, zahir ehli, işin sadece dışyüzünügörenlerbilemez.”diyebuyurmuştur.

Bu sebepledir ki, namaz dinin direği ve mü’minin miracı sayılmıştır. Birçok defalargörülmüştür ki,Hazret-iMevlânâ yatsı namazı vakti tekbir alıp kıyamadurdular, sabaholuncayadekikirekatnamazdadalıpkaldılar,huzur-ıHak’takendileriniunuttular.Bunungibirükuvesücudda,bütünbirgünvebirgecedalıpkaldıklarıdagörülürdü.

Hazret-i Mevlânâ’nın namazı, diğer mü’minlerin sadece Allah’ın rızasını elde etmekiçin bir vazife olarak kıldıkları namaz gibi değildi. Yani Hazret-iMevlânâ’nın namazı,yalnızbir rızanamazıdeğil,gönülnamazı, ilâhîaşknamazı idi.Bukonubitmezdevamedergider.Fazlauzatmayalım.KısacaMevlânâ’nıneserlerindenbahsederekveomübarekeserlerden bazı örnekler alarak o örnekleri dikkatle okuyalım da o örneklerde Hazret-iMevlânâ’nın sîretnümâ meşrebini, yolunu, çeşitli konular hakkındaki görüşlerini,düşüncelerini, duygularını bulalım. Böylece, Mevlânâ’yı başkalarının kitaplarında,görüşlerinde,yorumlarındadeğil,Mevlânâ’yıMevlânâileanlamayaçalışalım.

Page 83: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Mevlânâ’nınEserleri

1.Mesnevî-iŞerif:İslâmîbirnazımşekliolanmesnevîdeherbeytiteşkiledenikimısrakendiarasındakafiyeliolduğuiçinşairler,ikimısradabirbirineuygunkafiyeliikikelimebulmakta zorluk çekmezler.Bu yüzden hikâyeler hepmesnevî tarzında yazıla gelmiştir.Divan şairlerimizden Fuzuli, meşhur Leylâ ve Mecnun hikâyesini mesnevî şeklindeyazdığıgibiGalipDede’ninHüsnüAşk’ıdamesnevîtarzındayazılmıştır.Mevlânâfailâtün fâ i lâtün fa i lün vezniyle yazdığı altı ciltlik ve 25.618 beyitten oluşan muazzameserineadkoymadığıiçin,bazılarıHüsameddinÇelebi’ninhimmetiyleveonunmübarekeliyle yazıldığı içinHüsam-nâme adı verilmiştir, demelerine rağmen, bu mübarek eseryazıldığı nazım şeklinin adı ile anılır. Kitaba saygı duyulduğu için “Şerefli Mesnevî”,“MübarekKitap”anlamınagelenMesnevî-iŞerif,İslâmîklâsikeserlerarasındayeralmış,bütün İslâmdiyarlarındaokunduğugibi, çeşitli tercümeleri ileBatılılarcada tanınmıştır.İslâm tasavvufunun eşsiz bir şaheseridir.Türkçedebirçok tercümeleri ve şerhleri vardır.EnmakbulşerhitamolarakİsmailAnkaravîhazretleri(1041/1631)yapmışvehaklıolarak“Şarih”lâkabınıalmıştır.

2.Divan-ıKebîr:Kırkbinbeyti aşkınmuazzambir divanolduğu içinDivan-ı Kebîr;“BüyükDivan”adıileanılanbuşiirleriMevlânâ,ŞemsilesöylediğiiçinDivan-ıŞems-iTebrizîadı iledetanınmaktadır.KırkbinbeytisöyleyenMevlânâkendiniyokfarzettiğiiçinCelâlveMevlevîmahlaslarınıkullanmamış,hepŞemsisminiyâdetmiştir.Budivan,Mevlânâ’nın ilâhî aşk, vecd ve heyecan dolu şiirlerini ihtiva eder. Divan bazen alfabesırasıylayazılmış,yahutbasılmıştır;bazen,aruzunçeşitlibahirlerinden20bahirolarakhervezne göre alfabe sırasıyla tertiplenmiş böylece 20 ayrı divan hâlinde yazılmıştır. Bubahirlerin sonunda bir de rubâiler divanı vardır. Bendeniz çeşitli yazma ve basmadivanlardanveşiirmecmualarındanMevlânânamınayazılmışvebasılmışbulunan2217rubâitesbitedebildim.BurubâileriniçindeMevlânâ’yaaitolmayantektükrubâibulunsadaMevlânâ tarafından söylendiği için kâtipler onun namına yazmışlardır. Mevlânâ’nınsevdiğirubâileribenatmadım.Kimeaitolursaolsunaldım.Bunlarınmiktarıbelkiyirmirubâiyi geçmez. Bu rubâiler divanıHazret-i Mevlânâ’nın Rubâileri adı altında iki cilthâlinde,asıllarıvetercümeleriileberaberKültürBakanlığıyayınlarıarasındaçıkmıştır.

3. Mecâlis-i Seb’a: Mevlânâ’nın Arapça söylediği yedi vaazının not edilmesindenmeydana gelmiş dinî, tasavvufî bir eserdir. İçinde tek tük şiirler de vardır.Mecâlis-iSeb’a’yıKitapçıHulusiBeyveAbdülbakiGölpınarlıTürkçeyeçevirmiştir.

4. Fîhi Mâfih: Mevlânâ’nın sohbetlerinden derlenmiş, çok faydalı bir kitaptır. Çeşitlikonuları ihtiva eden bu eserde, dünya, âhiret görüşü, kadın, şeyhlik-müritlik,mürşitlik,îman,aşk,ibâdet,ahlâkgibimevzularbulunmaktadır.İçindehikâyelerdevar.FarsçaolaneserdilimizeMelihaHanımveGölpınarlımerhumtarafındantercümeedilmiştir.

5. Mektuplar: Mevlânâ’nın bazı kişilere tavsiye yollu yazdığı mektuplardır. 147mektuptan ibaret olan bu kitap da önemlidir. Mevlânâ’nın bazı fikirlerini, görüşlerinibelirtmektedir. Tarihî önemi de vardır. O devir hayatını, yapılan uygunsuz, haksızhareketleribelgelemektedir.

Page 84: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

MevlânâHazretleri’nin

Page 85: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

ŞiirlerindenSeçmeler

Page 86: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

TasavvufTamamıylaEdeptir

“Efendi, bilmiş ol ki, edep, insanın bedenindeki rûh gibidir. Aslında edep, Allahadamlarınıngözüvegönlünûrudur.

İnsan süflî âlemden değil, ulvi âlemdendir. Bunu böyle bil! Şu dönen feleğindönüşündekidüzen,şaşmazlık,güzellikedeplioluşundandır.

Eğerşeytanınbaşınıezmekdilersengözünüaçdagörki,şeytanınkatiliedeptir.

İnsanoğlundaedepbulunmazsao, insandeğildir.ÇünküdedemizolanHazret-iÂdem,küçük bir hata yüzünden “Ya Rabbi, biz, emrini dinlemedik, yasakladığın yemiştenyediğimiz için nefsimize zulmeyledik.” demiş, o hatayı nefsine yüklemişti. İnsan ilehayvanınvarlıklarıarasındakifark,edepiledir.

GözünüaçdabaştanbaşaAllah kelâmıolanKur’ân-ıKerîm’ebak!Kur’ân’ınbütünâyetleriedeptalimeder,edepöğretir.

‘İmannedir?’diyeaklımdansordum.Akıl,kalbiminkulağına,İman,edepten ibarettir.’diyefısıldadı.

Ey Şems-i Tebrizî sen, ilâhî bir sırsan, sus!Dünya gecesini aydınlatacak ışıkların enparlağıedeptir.”

(Mevlânâ’nınolduğusöylenenbuşiiridivanındabulamadım)

“Kendimizi kontrol ederek Cenâb-ı Hak’tan, edepli insan olmada bizi başarıyaulaştırmasınıniyazedelim.Çünküedebiolmayan,Allah’ınlütfundanmahrumkalır.

Edebiolmayan,yalnızkendisinekötülüketmişolmaz,belkiedepsizliğiyüzündenbütündünyayıateşevermişolur.(Mesnevî,I/78-79)

Edeptendolayıbugöklernûragarkolmuştur.Meleklerdeedeplerindenötürütemizvemâsumkalmışlardır.”(Mesnevî,I/91)

Page 87: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

GönülKâbesi

Eğerseningönlünvarsa,gönülkâbesinitavafet.TopraktanyapılmışsandığınKâbe’ninmânâsıgönüldür.

Cenâb-ıHak, görünen, bilinen suretKâbe’sini tavaf etmeyi, kirliliklerden temizlenmiş,arınmışbirgönülkâbesieldeedesindiyesanafarzkılmıştır.

Şunu iyi bil ki, sen, Allah evi olan bu gönlü incitir, kırarsan, yaya olarak bin defaKâbe’yegitsen,Allahbuziyaretinikabuletmez.

Sen, varını yoğunu, malını mülkünü ver de bir gönül al. Al da o gönül, mezarda, okapkaragecede,sanaışıkversin,nûrversin.

Allah’ın huzuruna altın dolu binlerce keseler götürsen Cenâb-ı Hak, ‘Bize bir şeygetirmekistiyorsan,kazanılmışbirgönülgetir.’diyebuyurur.

‘Çünküaltın,gümüş,bizimiçinhiçbirşeydeğildir.Eğerbizi,bizimrızamızıistiyorsan,bizimisteğimizgönüldenibarettir.’

Senin değer vermediğin, bir saman çöpü saydığın yıkık gönül, arştan üstündür.Kürsî’dendeLevh’tendeKalem’dende…

Harap gönül, Hakk’ın nazargâhıdır. Hakk’ın baktığı, sığındığı yerdir. Onu yaratanvarlık,nedebüyüktürnedekutludur!

Kırılmış, iki yüz parça olmuş zavallı bir gönlü yapmak, tamir etmekCenâb-ıHakk’ınnazarında Hac’dan da Umre’den de değerlidir. Hakk’ın dermeleri, harap gönüldedir.Harabelerdepekçokdefinelergömülüdür.

Mutlu olmak, mânen yükselmek istiyorsan gönüller almaya, gururu, kibri bırakmayabak.

Kazandığın gönüllerin yardımı, seninle beraber olursa kalbinden hikmet kaynaklarıfışkırır,akar.

Dilinden sel gibi âb-ı hayat akar. NefesinHazret-i İsa’nın nefesi gibi hastalara devaolur.

İki dünya da bir gönül için yaratılmıştır. ‘Sen olmasaydın bu kâinatı yaratmazdım.’hadisininmânâsınıdüşün.

Eğer böyle olmasaydı senin varlığın; mekânın, güneşin, ayın, yeryüzünün, şugökyüzününvarlığıneredeolacaktı?

Sus, fazla söyleme, vücudundaki her bir kılında iki yüz dil olsa da gönlü anlatmayaçalışsan yine de anlatamazsın, çünkü gönül, anlatılamaz, anlatışa sığmaz.” (Divan-ıKebîr,VI/3104)

Page 88: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

GönlünNeOlduğunuAncakGönülSahipleriBilir

“Gönlü,gereğigibianlamakiçinbirzaman,gönülmahallesinegirdim.Oradakaldım.Böylecegönlünhâlindenbiriz,birinsanaramayakoyuldum.

‘Bakayım, gönlümün hâlleri nedir; nasıldır?’ diye düşündüm. Gördüm ki, yalnız bendeğilbütündünyaondanşikâyetçi,onunyüzündenferyadadüşmüş.

Her ovada, her şehirde rastladığım bilginlerden, akıllı kişilerden gönle dair nedüşündüklerini,nedestanlarsöylediklerinisordum.

Hepsi de gönlün elinden şikâyet etti, yaka silkti, hepsi de feryada geldi. Bu hâl banadokundu.Gönülkonusuüzerindebirşüpheye,birzannadüştüm.

Sonunda,bukonuüzerindeaklınbirişeyaramadığınıanladımdaaklımıbıraktım,gönledoğrusefereçıktım,yoladüştüm.Fakatonunbulunmadığıhiçbiryerdegörmedim.

Aslında şu gönül ‘ârif ile ‘ma’rûf, yani bilen ile bilinen arasında tercümanlık edipdurmadadır.

Gönlünneolduğunuancakgönülsahipleribilir.Rûhsuzkişigönlündeğerininebilsin?

Sen,gönlüancakAllahkapısında, ilâhîdergâhtabulabilirsin,gönül filanve fişmandabulunmaz.

Âlemde, kırık gönülleri onaran, eksiklerini tamamlayan, dilediğini zorla yaptırmayagücü yeten, her izi olanı, her izi bulunmayanı gereği gibi gören Allah ‘tan başkasındagönlübulamazsın.ÇünküAllah,insangönlünüevedinmiştir.”(Divan-ıKebîr,VI/2722)

Page 89: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

KitaptakiKonularlaİlgiliBazıRubâiler

Mevlânâ’nın,toplamıikibineyakınolanrubâileriarasındandikkatlevetitizlikleseçilenbu rubâiler,kitapta işlenenkonularagöremümkünolduğukadarbirbirini tamamlayacakşekilde sıraya konmuştur. Binlerce rubâi içinden, aynı fikri düşündüren, aynı duyguyuduyuran rubâileri seçip bir araya getirmek kolay olmadı. Böylece seçilen rubâiler,okuduğunuz şu kitapta, kısaca temas edilen konulara ışık tutacak ve onların daha iyianlaşılmasına yardım edecektir. Bu arada ben de huzurunuzda, hatalarımı, noksanlarımıitirafedereksahnedençekiliyorvesizibüyükmutasavvıf,büyükveli,büyükşair,büyükinsanMevlânâilebaşbaşabırakıyorum.Eflâtun’unaçıkolarakanlatamadığıilâhîaşkıoanlatacak,insanındeğeriniveinsanlığınneolduğunuosizehaberverecektir.

Rubâiler

“Tanrıaşkındanbirzarargörmezsin,cansıznasılkalabilirsinki,O’nunaşkıylabilâkiscanolursun.Sen,önceyeryüzünegöktengelmiştin,sonunda,yeryüzündengöğeyükseleceksin.”

“Sen, gökyüzünden kendine bir vatan tutmuş, bir yurt edinmiştin. Kendinilekesiz, temizbir cihânamensupbir varlık sanmakta idin. Sonra tuttun, toprağakendiresminiyaptın,bukirlitoprağabağlandınkaldınveaslınolanşeyiunuttun,gittin.”

“Sentoprakdeğilsin,sensudeğilsin,sentopraktanvesudanyaratılmışdeğilsin.Senbambaşkabir varlıksın. Senin, dönen, hareket hâlindebulunan su ve toprakdünyasıylabirilginyoktur.Senbumaddeâleminindışındasın.Kalp,birırmaktır,can da onun içinde akan âb-ı hayat gibidir. Fakat sen, bulunduğun mevkiide

Page 90: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

bunlarınherikisindendehabersizsin.”

“Topraktan yaratılmış olan bu tenimiz gökyüzünün nûrudur.Hakikate varmak,Hakk’ı aramak hususundaki canlılığımızı, çevikliğimizi, melekler kıskanır, mânâüstünlüğümüze, rûhî temizliğimize haset ederler. Bazen de beşeri zaafımızdankötülüklerimizdenşeytanbilekaçar.”

“Ezelî aşkın sabahı aydınlanmaya başlayınca yaşayanların teninden rûhkanatlanır,uçar.

Bu uçuşta insan, öyle bir merhaleye erişir ki her nefeste gözün yardımıolmaksızın,dostugörür.”

“Git, gözlerini kapa ki, bütün gönlün göz olsun.O zaman gönül gözüyle sanabaşkabircihan,başkabirdünyagörünecektir.

Eğer sen, kendini görmekten, kendini beğenmekten kurtulursan, bütün yaptığınişlerbeğenilecektir.”

“Bu yalnızlık, binlerce can değer, bu serbestlik, cihan mülkünden daha fazlakıymetlidir.

BiranHak’laolmak,Hak’labulunmak,candan,cihandan,ondanbundandaha

Page 91: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

çokdeğerlidir.”

“O’ndan haberi olmayan kimse, başını yastığa koyunca uyur. O’ndan haberiolan, nasıl olur da uykuya varır?Bu şaşılacak şeydir. Aşk gelir, bütün gece, ikigözümebakarak‘YazıklarolsunO’nsuzuyuyankimseye!’diyesöylenirdurur.”

“Kendi kendimden kaçmak isterim. İsteklerden kurtulmak, hürolarak yaşamakarzuederim.

Ben durakların, merhalelerin bağları ile bağlanmışım, bütün bu bağlarıkoparmak,kırmakniyetindeyim.”

“Aşkyolundayetişkinolmalıdır.Elinieteğinidünyadançekmişbulunmalıdır.

Senkendikörlüğünütedavietmeyeçalış,yoksaâlemhepO’ndanibarettir.O’nugörecekgözolmalıdır.”

“VarlıkveyoklukhepO’dur.SevincivekederihasıledendehepO’dur.Sendegörecek göz yok ki, tepeden tırnağa kadar hep O’ndan ibaret olduğunugörebilesin!”

Page 92: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Sen,Tanrıkitabınınbirnüshasısın.Senkâinatıyaratankudretinbiraynasısın.

Dünyadanevarsasendendışarıdadeğil,neistiyorsan,senonu,kendindeniste,kendindeara.”

“Sarayının kapısından sık sık geçmiyorsam bu, seni kıskananlarınkorkusundandır.

Doğrusunu istersen sen, düşünce gibi gece gündüz gönlümdesin. Ben, seniaradığımzamangönlümebakarım.”

“‘HertaraftaAllah’ınnûruvardır.’dediler.Halktan,‘Onûrnerededir?’diyebirferyâd yükseldi. Hakikati bilmeyen kişi, sağına soluna bakındı, O’nu aradı,bulamadı. Ona dediler ki: ‘Bir an için sağsız ve solsuz bakabilirsen O’nugörürsün.’”

“Senin yanağının güneşi, göklerin ötesindedir. Senin güzelliğini dil anlatamaz,açıklayamaz.Seninaşkın,benimcanımıniçindedir.Öyleolduğuhâldenegariptirki,o,canındacihanındadışındadır.”

Page 93: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 94: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 95: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Ben bir damla gibi görünüyorsam da damla değilim, ben bütün bir denizim.Benşaşıdeğilimveşaşılargibidegururakapılmamıştım.Herbirzerreyeben,hâldilimlehitapedecekolsam,zerre,‘Benzerredeğilim.’diyeferyâdeder.”

“Diyorsun ki: ‘Şu maddî varlığımla, tenimle senden uzaktayım, ama gönlümsenin yanındadır.’ Bu hâlde, sakın beni sevgilin sanma! Sonra bir gün, benimyerimde, kendi hayâlinin şeklini, nakşını görürsün de gönülden şikâyet çığlığınıkoparırsın.”

“Âşıklıksözünü, ilkdefaişitir işitmezcanımıdagönlümüdegözümüdeO’nunyolunakoydum.O’nadedimki:‘Sevenle,sevilenikiyarıvarlıklarmıdır?’Aslındaonlarınherikisidebir,fakatben,şaşılığımdandolayıonlarıayrıgörüyordum.“

“Seninelinin,gözünün,ayağınınikiolmasıdoğrudur.Fakatgönülvesevgilininayrıayrıoluşuhatadır.Yani,bunlarıayrıayrıgörmekyanlıştır.

Sevgilidediğimizvarlıklarbirbahanedir.GerçeksevgiliAllah’tır.Kimki,bunlarıbirbilmezdeikizannederseo,yaYahudi’diryahutputatapandır.”

“Neben,benim;sen,sensinnedesen,bensin.Hemben,benim,hemsen,sensin,

Page 96: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

hemsen,bensin.EyHotenligüzel!Seninleöylebirhâldeyimki,anlayamıyorum,benmisenim,senmibensin?”

Page 97: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 98: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 99: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Olurvesaklanırız.Ben,kendikendimedüşünürdederimki:‘O,benimmidir,seninmidir?’Çünküikimizinarasında,‘ben’ile‘sen’yokuz.”

“Sonsuzolanoşehirdenim.Oşehrinyolu,sonsuzbiryoldur.Orayavarmakiçinnebaşaneayağaihtiyaçvardır.Busebepleoşehrebaşsız,ayaksızgit,çünkübaşveayakhepodur.”

“Eycan!Seningönlündenbenimgönlümebiryolvardır.Benimgönlümoyoluaraştırmak hususunda uyanıktır. Çünkü gönlüm, berrak, duru su gibi hoştur.Berrak,duru,safsuiseayaaynatutar.”

“Benöylebircanımki,yüzbinlercetenimvardır.Bunlarınhepsidebenoluncahiç olmazsa kendimden başkasından bahsetmeyeyim.Dalga gibi bedenimden birbaşgöstereyimdedikkatlebak,görki,obaşıgösterendebenim,başkasıdeğil.”

“Ben,öylebircanımki,yüzbintanebedenimvar.Fakatneyapayımki,ağzımbağlı,hakikatisöyleyemiyorum.Sanki ikibinkişigördüm.Bunlarınhepsidebenimişim, şaşılacak şeydir ki, bütün bunların içinde ben olan bir tanesini bile

Page 100: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

göremedim.”

“Benyüzbinteniolancanım.Cannedir?Tennedir?Candatendebenim.Hanibirisi var ya!Oda benim, ona hoş gelsin diye kendimi zorla bir başkası hâlinegetiriyorum.”

“Kendi hayâlinin köyünde ne diye koşup duruyorsun? Neden gözlerini, gönülkanıylayıkamaktasın?

Tepeden tırnağa kadar bütün varlığın Hak’tan ibarettir. Ey kendisinin neolduğundanhaberiolmayangafil!Senkendindenbaşkaneyiarıyorsun?”

“Senincanındabircanvardır.Ocanıara.Senintenindağındaçokkıymetlibircevherbulunmaktadır.Ocevherinmâdeniniara.

Eyyürüyüpgidensûfî!EğersenO’nuarıyorsanO’nudışarıdaarama,aradığınısen,kendindeara!”

Page 101: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 102: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 103: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Ey dost! Dostlukta sana yakınım. O kadar ki, nereye ayağını bassan sevinesevine o yerlerin toprağı olurum. Sevgilim, âşıklık mezhebinde, reva mıdır ki,âlemiseninlegöreyimdesenigörmeyeyim.”

“İnsaf et, aşk güzel bir iştir. Onun bozulması, güzelliğini kaybetmesi, tabiatınkötü niyetli oluşundandır. Sen kendi şehvetine aşk adını koymuşsun, halbuki,şehvettenaşkaulaşabilmekiçinçokuzunyollardangeçmeklâzımdır.”

“Bu bizim sarhoşluğumuz, kırmızı şaraptan değildir. Bizim şarabımız, aşkkadehindenbaşkayerdebulunmaz.Sen,benimşarabımıdökmekiçingeldin.Fakatben, görünmez bir şarabın sarhoşuyum, bu sebeple benim şarabımı görüpdökmeyeceksin.”

“Yerde vehavadaolanher zerreye iyi bak ki, onlardabizimgibi bir kudretinmeftunuvemecnunudur.Neşelineşesiz,iyikötü,herzerreeşsizbirgüneşegönlünükaptırmış,dönüpdurmaktadır.”

“Sevgili güneş gibi parlar, ışık saçar. Âşık ise güneşin aydınlığında titreyerekuçuşanzerregibidönerdurur.

Page 104: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Aşkbaharınınrüzgârıesmeyebaşlayıncakuruolmayanherdal,sallanır.”

“Aşk geldi, derimin, damarlarımın altında akan kan gibi oldu. Beni bendenboşaltarak dost ile doldurdu. Vücudumun her tarafını, bütün zerrelerimi dostkapladı.Benden,banaancakbirisimkaldıveartakalanhepo,oldu.”

“Sudan ve topraktan yaratılmış fâni bir sevgiliye malik olan, ona kavuşuncasükûnbulur.Okimsenekadarnâdir,nekadarazbulunurbirkimsedirki,maddîgüzelleregönülvermezdeseningibiesrarlıveacayipbirsevgilininmuhabbetinedüşer.”

“Berrak, duru sudan daha temiz bir aşkım var. Bu aşk oyunu, şehvetiyle ilgiliolmadığı için banaharamdeğildir.Aşkbaşkalarını, şekilden şekle sokar, hâldenhâle kor.Halbuki bu benimaşkım, gelip geçici olmadığı gibi sevgilime de zevâlyoktur.Oölümsüzdür.”

Page 105: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Denizseninaşkındancoşar,köpürür.Kıyılarınıhırçındalgalarladöverdurur.Bulutlar,seninayaklarına incilersaçar.Seninaşkınlayerebiryıldırımdüştü.Buduman,göğeoyüzdenyükseliyor.”

“Bağdabinlerceayyüzlügüzeller,güllervemiskkokulumenekşelervar.Dereleriçindeakıpgidensularvar.Bütünbunlarınhepsibirerbahane,aslındayalnızO,yalnızO,var.”

“Âlem yeşilliklerle dolu; her taraf bağ ve bahçelerle süslenmiş. Her şey ezelîgüzelliğin aksi ile gülümsüyor. Her yön, her zerre, ilâhî mâdenden çıkarılmışcevherlergibiışıksaçmaktahertarafta,aynırûhutaşıyanbirleşmişcanlarvar.”

“Kendini kaybetmiş, sarhoş olmuş bülbülden tatlı bir ses işitiyorum. Semânınrüzgârında, gönül alıcı bir hâl buluyorum. Suda, hep sevgilinin hayâlinigörüyorum. Gülden, her zaman, bana yabancı olmayan bir koku, bir tanıdıkkokusualıyorum.”

“Bubaharmevsimideğil başkabirmevsimdir.Hergözdekimahmurluk, başkabir buluşma neticesidir. Her ne kadar bütün dallar, rüzgârların tesiriyle

Page 106: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

sallanıyorlar, oynuyorlarsa da aslında her dalın kımıldanışının başka bir sebebivardır.”

“Aşktabütündertlerindevasıvardır.O,öylebirbulutturki,içindeyüzbinlerceşimşekler çakar. İçinde onun nûrundan bir deniz hasıl oldu ve bütün bu kâinatoradaboğuldu,gitti.”

“Aşk, çok hoş bir şeydir. Ama insanın başına, türlü türlü belâlar getirir. Âşıkolan kişinin bu belâlardan sakınmaması gerekir.Mert olan kişi, aşkmezhebindeaşkonuncanınayettiği,hayatınakastettiğizamanbileondansakınmaz.”

“Birkimse,kendibenliğindenmutlak surette fâniolmadıkçaonun için (tevhid)Hakk’a ulaşmak imkânsızdır. Tevhid, hulûl değildir; tevhid, benlikten kurtulmak,varlıktansıyrılmak,yokolmakdemektir.Yoksaboşvemânâsızsözlerlebâtıl,hakolmaz.”

Page 107: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 108: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 109: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“HepimizTanrıkudretininoyuncağıyız.Varlık,zenginlik,hepO’nundur,bizlersehep yoksul kişileriz. Üstünlük iddia etmek, başkalarında bulunanlardan dahafazlasını istemek,birbiriniçekememek,nemânâsızneboşşeydir.Bütün insanlar,hepimizaynısarayınkapısınamensupdeğilmiyiz?”

“Benaklıdeliledipdağlaradüşüreninkölesiyim.Ondanyüzlercecanferyâdetti,yüzlerce gönle kan doldu. Allah ‘a yemin ederim ki âşıkların gözlerinden akanyaşlaraâb-ıhayatgıptaeder.”

“Ben zerreyim, sen benim güneşimsin; ben gam hastasıyım, sen, tam benimilacımsın. Kolsuz, kanatsız arkanda uçar dururum, sanki ben bir saman çöpüolmuşum,sendebenimkehribarımsın.”

“Eğerbiranhakkıylanefsinehâkimolabilsenbütünpeygamberlerin ilmisanamalum olur.O zaman, bütün dünyanın aramakta olduğu güzeller güzeli, o gaybâleminingüzeli,seninanlayışının,idrakininaynasındabelirir,kendinigösterir.”

“Gönlümde,perileribilekıskandıranbirgüzelmevcut ikenbudünyada,benimgibi neşeli ve mesut kim vardır? Allah’a and olsun ki, ben, neşe olmadan

Page 110: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

yaşayamam. Ben, gam denen bir şey varmış diye işitiyorum, fakat onun neolduğunubilmiyorum.”

“Gam kimdir ki ermişlerin gönüllerinin etrafında dolaşabilsin. Gam âşıklarayanaşamaz.Oancakgönülleridonmuş,kalpleribuzkesilmişkişilerinbaşınabelâolur. Allah adamlarının gönlünde öyle bir deniz vardır ki, onun çok hoşdalgalanışındanaşkagelirdeşugökyüzüdönmeyebaşlar.”

“Tanrı’ya av olursan kederden, ıstıraptan kurtulursun. Eğer kendi benliğinindışına çıkamazsan, kendi sıfatlarından ayrılamazsan gam ve kasavetle bağlanırkalırsın.Şunubilki,maddîvarlığın,dünyevîarzularınseninyolunukesmektedir.Şu hâlde, kendinde kalma, kendinle oturma, aksi hâldemuzdarip olursun, hastaolursun.”

“İstiyorumki,gönlüm,O’nungamıileanlaşsın,arkadaşolsun.Gönlüm,O’nungamınıeldeedersene iyiolur.Eyâşıkgönül!AklınıbaşınaaldaO’nunverdiğigamın kıymetini bil. O’nun gamını yakala, bağrına bas. Gözünü kapayıncagamınıngamdeğilbizzatkendisiolduğunuanlayacaksın.”

“Eygönülbirsenvarsın,birdeO’nunderdivar.O’nundertlisiolmaknehoştur!O’nun derdi senin dermanındır. Bu sebeple O’nun verdiği ıstırabı çek; sakınşikâyet etme, sızlanma! O’nun takdiri, O’nun fermanı budur. Maddî arzularınıayakaltınaalırsan,ozamannefsinköpeğiniöldürürsünki,asılkurbandabudur.”

Page 111: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Eğergönlümdebulunanıstırabı,derdi,açığavurabilseydim,herzerreninyüzügamdan simsiyah kesilirdi. Eğer bizde bulunan gönül cevherine doğru bir yolbulabilseydiherdamlasu,coşar,köpürür,kocamanbirdenizolurdu.”

“İnle ki, senin bu iniltilerini işiten bir komşun vardır. Bu komşu sana şahdamarından daha yakın olan birisidir. Ağla ki, çocuğun ağlaması sütannesininmerhametiniuyandırır.Hernekadarruhçocuğunuterbiyeedenbüyük terbiyeci,senisevdiği içinsanazararlıolacak istekleriyerinegetirmese,dersenyineağla,çünküağlamakaşkıbesler,onasermayeolur.”

“Bazen, onun gamından candan bıkarsın, bazen de için yanarak onun aşkhikâyesini anlatır durursun. Neden başı dönmüş bir hâlde dünyanın etrafındakoşupduruyorsun?Kimiarıyorsun?Oaradığınsenin,dışarıdadeğilki!”

“Sen çok kıymetli bir inciyi aradıkça o inci olursun, sen ekmekpeşinde koşar,sadece ekmek düşünürsen ekmek kesilirsin. Sen bu nükteli ve rumuzlu sözüanlarsanherşeyeaklınerer:Nearıyorsan,neyinarkasındankoşuyorsansenosun,oşeysin.”

Page 112: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Eğerbenkendideğerimi,insanlığımıbilseydim,kendibüyüklüğümügereğigibitanısaydım, eteğimi tozdan, topraktan, dünyaya ait kirliliklerden çekerdim deruhen hafiflemiş, günâhlardan kurtulmuş olarak gökyüzüne yükselir, başımıdokuzuncukatgöğünüstünekordum.”

“Senin varlığın, kendini bir şey sanman düşüncesi sende bulundukça rahatoturma. Çünkü sen hâlâ puta tapmaktasın. Tutalım ki, uğraştın, sonunda zanputunu kırdın. Fakat putu kırdığını sanman ve kendinde bir varlık olduğunainanman,budaseniniçinayrıcakırılmamışbirputtur.”

“Eğer sen aşk yolunda yürürsen yolunu açarlar. Eğer bu uğurda yok olursanseninyokluğunuvarlığaçevirirler.Benliği,gururu,ayakaltınaalırsan,mânenokadar büyürsün ki dünyalara sığmazsın, işte o zaman seni, sensiz sanagösterirler.”

“Sen, sende oldukça ve kendine taptıkça, senden, sana yol vermezler. Sanagerçekvarlığınıbuldurtmazlar.Fakatbenliğiniayakaltınaalıpdayokoldunmuseni gözden dışarı çıkarmazlar. Hele dünya ve âhiret nimetlerini istemektenkendinikurtarabilirsenozamantambirinsandiyeseniparmaklagösterirler.”

Page 113: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Sen dışa, etrafına bakacak olursan burada, çeşit çeşit renkte, çeşit çeşit dilkonuşanacayipinsanlargörürsün.Allah,Kur’ân’da‘Rabbinedön!’(FecrSûresi,28.âyet)diyebuyurdu.Rabbedönmek,insanınkendiiçinedönmesi,dahadoğrusuinsanın kendi dışında bulunan insanları değil, kendi içinde bulunan insandanbaşkasınıbulması,görmesidemektir.”

“Ey topraktan yaratılan ten, aklını başına al, topraktan söz açma.O tertemizilâhî aynanın hikâyesinden başka bir şeyden bahsetme. Gökleri yaratandanrûhundabirşeyvar.Busebeplesengökleriyaratanınsıfatındanbaşkabirşeydendemvurma.”

“Dünya,baştanbaşaO’nunsıfatlarıylabüyülenmiştir.Hermadde,herşey,kendivarlıklarında görünüyorlar ama aslında hepsi, O’nda yok olmuşlardır. AncakO’nun hayat perdesinin ötesine geçenler, sıfatlara bağlanmamışlar, zatınıbulmuşlardır.”

“Felek, bizim kendi görüşünü beğenmiş, egoist tab’ımızm kölesi değildir. Şuvarlık âlemine geliş bize yokluk sermayesi olmuştur. Perdelerin arkasındagizlenmiş, bizi terbiye eden büyük bir terbiyecimiz var. Aslında biz O’nunyanındayız ve dünyaya gelmiş değiliz. Bu görünen maddî varlığımız bizimgölgemizdir.”

Page 114: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Mânâda var, fakat görünürde yok olanı kim gördü? Gönülde görülen,hissedilen, fakat dilde olmayanı kim gördü? Cihanın varlığı olmakla berabercihanda bulunmayanı kim gördü? Varlıkta da yoklukta da böyle yokluğu kimgördü?”

“Ey özden, içten haberi olmayan, dış görünüşe aldanan, madde ile gururakapılan, aklını başına al! Senin rûhunda, gönlünün içinde bir dost var. Duygu,senintenininözüdür,duygununözüise,senincanındır.Fakat,tenden,duygudanvecandanöteyegeçersenherşeyinyalnızoolduğunuanlarsın.”

“Gönlünü, kendi varlığından, kendi benliğinden temizlediğin zaman, rûhalemindeki eski sevgilini kendingörürsen.Aynasız, kendi yüzünügörmeye imkânyoktur.Busebeplesen,sevgiliyebak,onunyüzüseninaynandır.”

“Yarattığı eserlerini kendine perde yaparak kendini gizlemiş olan eşsiz güzeli,mânâgözüylegörengönül,nasılolurdagelipgeçiciolandünyamülkünebakar?Ben,ecelgünündebilegizlisevgilininyüzünübırakıpdacanınıdüşünenvecanınıgörengözdenmemnunolmam.”

Page 115: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Eğer ömür tükendi ise gam yeme, Allah başka bir ömür verdi. Fâni ömürkalmadıysa, işteebedîömür!Bilkiaşk,âb-ıhayattır,busuyadal.Busuyunherdamlası,başlıbaşınabirhayatdenizidir.”

“Âşık için ya basit insanlar gibi ölüp yok olmak yahut da aşk yolunda canvererek ölümsüz hayata kavuşmak vardır. Yoksa ‘Aşk, hayat yanağından suiçmektir.”sözübirlâftanibarettir.’

“Buaşkbirpâdişâhtır, fakatbayrağıgörünürlerdeyoktur.Kur’ânhaktır, fakatâyetlerinin esrarı bilinmez. Her âşık, bu avcıdan bir ok yemiştir. Kanlar içindekalmıştır,fakatyarasıgörünmez.”

“Seninaşkın,dünyadanrahatlığı,selâmetialdıgötürdü.Ayrılığın,insanıncanınıalan ecel oldu. Yüz binlerce cana verilmeyen gönlü, senin tek bir gülüşün aldıgitti.”

“Aşk odur ki, elemden, kederden uzaklaştırır; aşk odur ki, neşeye, neşe katar.Bizi annemiz doğurmadı, bizi o aşk doğurdu. Bizi doğuran o anaya yüzlercerahmet,yüzlerceaferin!”

Page 116: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Aşkıngönlü,asladünyayaönemvermez,onabakmaz,zatenaşkınkendisindenbaşkabakılacaknevardır?Ecelgünü,gözüm,aşkıunutupdatenimdenayrılmaküzereolancanıdüşünürseben,ogözdenşikâyetçioluyorum.”

“Gönlümü, aşk gamına uğratmak istiyorum. Canımı, belâ okuna hedeftutacağım. Ben, senin aşkınla geçmeyen ömrümü, bugün, gönül kanına kazaedeceğim.”

“BizimPeygamberimiz’inyolu,aşkyoludur.Bizaşkoğullarıyız,bizimanamızdaaşktır.Eyşuetvekemikten ibaretolanmaddîvarlığımızın içindegözlenenmânâanamız!Eybizim,hakikatiidrakedemeyenîmansıztabiatımızınötesindebulunanbüyükyaratıcımız!”

“Eyaşk,sennebiçimbirşeysinki,kâinattamevcutolanherşeyseninveherşeysensin. Neşelerimiz, kederlerimiz senden olduğu gibi, topluluk hayatımızdakidağınıklıklar,perişanlıklardasenden.Dünyadakibütüniyilikler,bütüngüzelliklersenin eserin. Altınların hepsi, senin bedeninden. Sanki sen bir anasın ve bütüninsanlarseninçocukların…”

Page 117: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Ey aşk, sen ne kadar hoşsun!Hoşluk da nedir? Sen hoştan da daha hoşsun.Beniateşinleyak.Seninateşinleyanmakdapekhoştur!Altıcihetinhepsideaşkyüzünden âbâd oldu,mutlu oldu, hoş oldu. Bununla beraber bu altı cihetten dedışarıçıkmak,hudutsuzaşkıbulmakdahahoş….”

“Bugün de her gün gibi yine harabız, yine harap olmuşuz. Endişe kapısını,düşünce kapısını açma; içli feryâdları ile, yanık sesiyle bize her şeyi unutturanrebâbıelineal,çalmayabaşla.Herzerrede,herşeyde,kâinatıyaratanınkudretinigörenler ve onun ilâhî güzelliğini kendilerine mihrap edinenler için yüz çeşitnamaz,yüzçeşitrükû,yüzçeşitsecdevardır.”

“Bizim şarabımız kadehsiz olarak sunulmaktadır. İçimize bir ateş düşmüştür,yüreğimiz yanıp tutuşmaktadır. Fakat bu gönül yangınının dumanıgörülmemektedir. Aşk rebâbının feryâdı, inlemesi, gerçek sevgilimizin, gönülsultanımızın yayından, onun mızrabındandır. Sakın ‘Bu, rebâbdır, bu sesi rebâbçıkarıyor.’deme!”

“Bizim,sarhoşolmamıziçinşarabaihtiyacımızyoktur.Meclisimizinneşelenmesiiçinçengverebâbdaistemeyiz.Bizgönülalıcıbirgüzelinyüzünügörmeden,hoşsesli çalgıcıyı dinlemeden, sâkinin elinden şarap içmeden mest olmuşuz,kendimizdengeçmişiz.”

Page 118: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Sen cansın, sen cihansın. Cihan ancak seninle hoştur. Sen beni yaralasanmızrağınıntenimdeaçtığıyara,seninaçtığınyaraolduğundanbenimiçinbirlütufolur. Avucuna aldığın bir toprak parçası bile bir kimya mâdenidir. Hulâsa, hoşolmayanherşey,seninlehoştur.”

“Seni kalp gözü ile değil baş gözü ile gören kimse, seni olduğu gibi göremez,yanlışgörür.Bugörüş,imansızbirkimsenintemizbirmü’minigörmesinebenzer.Sen uyanık kişilere, uykulu gözle, kapalı gözle bakma! Çünkü senin baktığın bugöz,gönülgözüdeğildir.”

“Ey gül, sen, gül bahçesinin güzelliğine hayran oldun da onun için migülüyorsun? Veya aşk bülbüllerinin ötüşleri mi seni güldürüyor? Yahut gizlisevgilimin yanağındaki gül gibi mi açılıyor ve gülüyorsun? Galiba sende onabenzerbirşeyvar,buyüzdenneşeleniyor,buyüzdengülüyorsun.”

“Eygözsüzveağrısıznergis, sendebirdalgınlık,birhayranlıkvar.Sanıyorumki, sen, yeşillik gelinlerinin yüzlerini hayranlıkla seyrediyorsun. Hayır benyanıldım: Sen, bahar gelinlerinin güzel yüzlerinde, benim örtünmüş, kendinigizlemişsultanımıngüzelliğiniseziyordaonahayranoluyorsun.”

GönülKiminElindenTutarsaOKimse,KirliArzularınÇamurunaDüşmez

“Sen, gönül sahibi olmadığından ötürü senin elinden tutmadı, ilâhî sevgiden nasibinialmadın,sevmekmutluluğunaeremedin,kimseyisevemedin.Şunuiyibilki,gönül,kimin

Page 119: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

elindentutarsa,okimse,kirliarzularınçamurunadüşmez,kirlenmez.Birkezbile,benimgülüm, rengi ile, kokusu ile gönül sıfatından, gönül huyundan başka bir huy edinmedi.Benimelimdebirşeyyok,benyoklukiçindeyim.Fakatbuyokluk,beni,herşeyieldeetmeyoluna,ilâhîaşkyolunasevketti.”(Rubâiler,434)

DostaGönüldenBirGizliYolVardır

“Eyşaşırmışgönül!Dosta,candangidenbiryolvardır.Eyyolunukaybetmişkişi!Dostahem apaçık, hem gizli bir yol vardır. Eğer altı yönden de senin yolunu keserler,kapatırlarsa korkma, çünkü, senin gönlünün derinliklerindenHakk’a giden gizli bir yolvardır.”(Rubâiler,411)

GönleDedimki,LütufMerhemiOl;İncitenDikenGibiOlma

“Gönlüme dedim ki: “Başkalarından ileri gitme, lütuf merhemi ol, inciten diken gibiolma, kimseden sana bir kötülük gelmesini istemiyorsan kötü sözlü, kötülük öğretir,kötülükdüşünürolma.”(Rubâiler,1117)

Git,DervişlerinBinekHayvanlarınınAyağınınToprağıOl

“Eygönül,git,sonunudüşünenlerdenol,yabancılıkâleminde,hısımlarına,yakınlarınakatıl. Eğer seher rüzgârını kendine binek yapmak ister isen git, dervişlerin, binekhayvanınınayağınıntoprağıol.”(Rubâiler,1119)

Allah’ımGönülÂlemiSendenDirilikBuldu

“Allah’ım, gönül âlemi, senden dirilik, canlılık kabiliyetini elde etti. Pak olan zatınınsıfatları, canın müşküllerini çözdü. Anlayış, fikir, gönül, akıl senden hayat buldu. Sen,canıncanısın,canınaklısın,canıngönlüsün.”(Rubâiler,1544)

GönülGözüAçıkOlanHakÂşıklarınınİşleriGüçleriHayranlıktır

“GönülgözleriaçıkolanHakâşıklarınınişlerigüçlerihayranlıktır.KörlerdeHakk’ıngüzelliğini,sanatını,yaratmagücünügörmezlerdefikiryürütürler,düşünceleredalarlar.Gaybâlemindensana,yüzlercedalgüller,çiçekleraçıpdururkensen,rızadalınanedenbaltavurursun?”(Rubâiler,1808)

GönülBirGünOlur;SeniGönlünüAlanaUlaştırır

“Gönül, bir gün olur, seni gönlünü alan ulaştırır. Can, bir gün olur, seni sevgiliyeulaştırır.Sendederdineteğini eldenbırakma,çünküodert,birgünolur, senidermanaulaştırır.”(Rubâiler,1991)

GönülKitabımızdanBirYaprakOku

“Eğergönülkitabımızdanbiryaprakokusansonsuzbirhayranlıkiçindekalırsın.Bunegüzelhayranlıktır.Birangönüldersineotursanhocalarıokutmayabaşlarsın.”(Rubâiler,2071)

GeceleriGönlünKapısıAçılır

“Geceleyin, yürü, zira gece, sırlar rehberidir. Herkes uyurken ilâhî aşk sırları, mânâzevkleri gönle gelir. Çünkü geceleyin gönlün kapısı açılır. Yapılan işler, yabancılarıngözlerindengizlenir.Geceleyingönlümüzaşk ilegözlerimiz iseuyku ilekarışmışolduğuhâldebizimdostungüzelyüzüileişimizvardır,buluşmamızvardır.”(Rubâiler,219)

Page 120: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Ben;BenliktenKurtulanınKuluyumKölesiyim

“Bensiz, bizsiz olduğu hâlde hoş olanın, benlikten kurtulduğu içinmutlu olanın kulu,kölesiyim. Şikâyet etmeden, kimseye yük olmadan kendi acıları ile baş başa kalarakyalnızlıktanhoşlanankişiningamıilearkadaşım.‘Sevgilininvefakârlığı,nekadarhoştur?Onunvefalarındanezevklervardır?’diyesordular.Onlaradedimki:‘Onunvefalarındanhaberimyok;benceonunnazları,cefalarıhoştur.’”(Rubâiler,264)

YeryüzüTavşanUykusunaYatmıştır

“Şu yeryüzü, cansız, aklı fikri yok sanmayasın diye tavşan uykusuna yatmış, sessizceuyur gibi görünüyor. Halbuki o, uyanıktır, canlıdır. O da senin gibi kendi hayatınıyaşamakta,Hakk’ınkendisineverdiğigöreviyapmaktadır.

Görmezmisin,ocaktaateşüstündekaynayantencereninağzınabinlerceköpükyükselir,durur. O köpükleri gören insanlar, tencerenin kaynadığını anlarlar. Şu yeryüzününkalbinden fışkırıp çıkan çeşit renkli çiçekler, sayısız bitkiler, ağaçlar, neyi anlatır?”(Rubâiler,324)

AlçakGönüllüOlmakKüçüklükDeğildir

“Büyük kişinin küçülmesi, alçak gönüllü olması, küçüklük değildir. Şüphe yok ki,küçülmek, çocukluk etmek, çocuk gibi olmak, kemâlden gelir, olgunluk alâmetidir. Birbabaçocukgibikonuşursaakıllıkişibilirki,obabagibikonuşuyorama,çocukdeğildir.”(Rubâiler,423)

CanSonundaGideceğiYeriİstemektedir

“Geçici bir zaman, bir iki gün, bedende konuk olan ‘can’ ile öyle anlaşmış, öylekaynaşmış,dostolmuşsunki,sanaölümdensözetmem,yersizveanlamsızgeliyor.Fakat,senin çok sevdiğin, bir türlü ayrılmak istemediğin ‘can’ ise, sonunda konak yeriniistemektedir.Konakyeriiseölümdür.”(Rubâiler,423)

EğerAklınVarsaGitHak’tanDertİste

“Herhangibirkimsede,gizlibiraşkderdiyoksa,oyaşıyormuşgibigörünenbirölüdür.Onun gönlü ve canı yoktur.O adeta gezen, dolaşan bir ölüdür.Eğer aklın varsa git deHak’tandertise,kederiste,çünküdertsizolmakaşkderdinedüşmemek,tedavisiimkânsızbirhastalıktır.”(Rubâiler,477)

HakDostuileBirAnBulunmakBirCanDeğer

“Hakdostuolanbirinsanilebiranberaberbulunmak,bircandeğer.Ondandüşenbirkıl, kıymetli birmâdene değer.Fakat öyle insan da vardır ki, onunla buluşmak, onunlakonuşmakşöyledursun,onugörmemekcihanmülkünedeğer.”(Rubâiler,606)

BaharMevsimindeDostlarınBirAradaOturmalarıGerekir

“Havaların bulutlu, yağışlı olduğu günlerde, dostların bir arada toplanıp oturmalarıgerekir.Nasılki,güller,birbahçedeöteyeberiyeserpilmişolarakdeğildebiraradatopluolarak bulundukları zaman, bahçeye güzellik ve ihtişam verirler, birbirlerini adetatazeleştirirlersedostlardabaharmevsimindebirarayagelincegençleşirler.” (Rubâiler,639)

KitaptakiKonularlaİlgiliBaşkaŞiirler

Page 121: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Divan-ı Kebîr’den seçilen bu şiirlerle bu küçük kitap biraz daha büyümüş vedeğerlenmiş oldu. Daha evvel seçilen rubâiler gibi bu şiirler de Mevlânâ’nın insanışaşırtacakkadarçokvegüzelolanşiirleriarasındanderlenmiştir.

Gerçekten şimdiye kadar gelmiş geçmiş, çeşitli milletlere mensup, dünyanın en ünlüşairleri içindehiçbirşair,Mevlânâkadarçokmiktarda,aynızamandaçokgüzel,mânâlı,ahenkliheyecanlı,coşkunilâhîaşkşiirlerisöylememiştir.Buyüzdenhiçtereddütetmedenonu,dünyanın,eşsizenbüyükilâhîaşkşairisayabiliriz.Homeros,üzerindeyaşadığımızşumaddedünyasınınşairlerininbabasıolarakünsalmıştır.

Büyük Mevlânâ ise rûh âleminin, mânâ dünyasının şairlerinin sultanıdır. Mevlânâ,şiirlerini, kalemi eline alıp, kafiye düşünerek, vezin hesaplayarak yazmamıştır.O,Tanrıaşkının verdiği coşkunlukla kendinden geçtiği zamanlar, mübarek kalbine doğanhakikatleri,ilâhîduyguları,kolaycakonuşurgibişiirhâlindesöylemiştir.Buhâl,dünyadahiçbirşairenasipolmayanbirhâldir.Buşüphesizbirkeramettir.Çünküo,kendivarlığını,yarattığı kusursuz ve güzel eserlerle bize hissettiren Allah’ın âşığıdır; O’nun aşkı ilecoşmakta,O’nunaşkıilesöylemektedir.

OğluSultanVeledbabasınınşiirlerindenbahsederken:

Tanrı’danrahmettironunsözleri

Körlerokusaaçılırgözleri

diye yazmıştır. Biz de eşsiz Mevlânâ’nın ilâhî şiirlerini okurken mânâ gözümüzünaçılmasınıniyazedelim.

“BenTanrı’yaMensubum”

Page 122: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 123: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 124: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 125: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Ben yücelik ülkesinden, rûh âlemindenim. Bu cihan düşüncesinde değilim. Ben nesudannedetopraktanım.Benimbudünyaileilgimyok.

Gökyüzünün sonsuz boşluğu yıldızlarla dolu imiş, denizlerde inciler varmış, ovalardanergisler,yaseminler,açarmış…Benbunlarladailgilenmem.

Bana, ‘İncilikgöster,nazikol,bizimlebiranarkadaşlıket.’diyorsun.Halbuki,gerçeksevgilibana,‘Birkarardadurma!’dedi.Benzatensenidostsaymıyorum.Tanrı’nınlütufdadısı, beni lütuf sütüyle besledi, yetiştirdi. Ben o sütün mahmuruyum. Bu yüzden‘zemzem’sevdasındadeğilim.

Ben, öyle bir mânevi zevke dalmışım ki, sevinçlerden bile usanmışım, bıkmışım.Gönlümün yârinden başka hiçbir kimse, bana hoş gelmez, beni neşelendirmez. Ben aşkırmağının suyuna düştüm, yıkandım, renkten ve kokudan temizlendim. Sevgilimin,kalbimdeaçtığıyaranınzevkiaşkınadüştümdemerhemaradığımyok.

Ben,güzelgülüşlüİsa’yım.Şuölüdünyabenimledirildi,fakatben,Tanrı’yamensubum,benimMeryem’lebiralâkamyok.

Ben,aşktanbusözüişittimdesusmayıkendimeyoledindim.Aşkadeyinizki:‘Benartıkdostakonuşurken,‘Hayır,neden?’sözlerinisöyleyemem.’”

“BenNeyim?”

Page 126: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 127: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 128: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Sennebilirsinkibeniçâlemimdenasılbirpâdişâhlaoturmaktayım?

Sen, benim sararmış yüzümebakma, benimdemir gibi ayaklarım vardır.Ben yüzümü,tamamıylabeniyaratanvebudünyayagetirenpadişahaçevirmişimveO’na,öylecandanbağlanmışımki,O’ndan,binlerceaferinalmışım.Ben,bazengüneşe,bazenincilerledoludenizebenzerim.Dıştan,topraktanyaratılmış,değersizbirvarlıkgibigörünüyorsamdaiçyüzümle,enaziz,enşereflibirmahlûkum.

Şu dünya küpünün içinde, bir arı gibi vızıldar dururum. Fakat sen, sadece benim busızlanmalarımabakma,benimballadolukovanımvardır.

Evlere vurur, evlere düşersem de ben güneş ışığıyım. Toprakla sudan doğdum, anambalçıktır,fakatbenakiğim,altınım,yakutum.

Sen,herhangibirinciyigörürsenoincininiçinde,öteyüzündebaşkabirinciara.Çünküherzerre,‘İçimdebirdefinesaklıdır.’diyesöylenipdurmaktadır.

Page 129: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Herincisana,‘Güzelliğimleyetinme,alnımdaparlayannûr, içimdeyananışıktanilerigeliyor.’demektedir.

Ben, sustum. Sende gerçekleri anlayacakakıl yok; görenanlayanbir cangözümvardiyekulağınısallama,kendinialdatma.”

AşksızGeçenÖmür

Page 130: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 131: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 132: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

şksızgeçenömrüömürsayma,onuhiçhesabakatma.Aşk,âb-ıhayattır.Onucanlavegönülle kabul et.Âşıklardanolmayan kimseyi, sudan çıkanlmış, karaya bırakılmış balıkbil;âşıkolmayanbir insan,enyüksekbirmevkidebileolsasenonu,ölmüşveçürümüşgibigör.

Aşkgelipeşyadenginiaçınca,herşeycanlanır,herağaçyeşerir, ihtiyarlanmışdaldanbileherangençyapraklarbiter.Aşkaavlanan,nasılolurdaölümeavolur?Ay’ıkendinekalkanedinenbirkimseyi,ok,nasılulaşırdayaralayabilir?

Allah’tanyüzünüçevirdin,baribirkurtuluşyolubulabildinmi?HaydiHakyolunadön,günâhyollarındaaptalcakaybolupgitme!

Neyazıkkibütüntemizcanlar,toprağabağlanmışlar,maddeyeesirolmuşlardır.Aşk,buesirlerikurtarmakiçinmânâaltınlarısaçmada,onlarakurtuluşyollarınıgöstermektedir.Ey sepetine kimsenin ekmek koymadığı kişi, neden üzülüyorsun 7 Sana yardım, ancaksendengelecektir.Eyhakikatfakiri,senkendiekmeğinikendisepetindeara.

Ey, Tebrizlilerin övündükleri büyük varlık! Ey hakkın ve dinin Şemsi! Gel, gel dehimmetinle,gönlünayağı,saplandığışukatrangibibalçıktankurtulsun.”

AşkNedir?

Page 133: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Aşk, göklere uçmaktır.Her an yüzlerce perdeyi yırtmaktır.Aşk, önce nefsini, nefistenkurtarmak, nefsânî yollarda yürümekten vazgeçmektir. Bu cihanı, görülmemiş saymak,kendigözünü,kendiunsurlarınıgörmektir.

Gönlümededimki: ‘Eygönül!Âşıklararasınakarışman,herkesinbakamadığıyöndencihânabakman,gönüllerinsokaklarındakoşmankutluolsun.’Eycan!Sanabunefesalmaneredengeldi?Eygönül,buçırpınmannedendir.

Gönülbanacevapverdi:‘Balçıktanyaratılanvücutevinegelinceyekadarişevinde,rûhâlemindeidim.Sonraoâlemden,osanatevindenuçtum,sanatıyaratanınevinegeldim.’”

AşkMezhebi

Page 134: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 135: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Eğer sen, aşkı bilmiyorsan gecelere sor, sapsarı yüzlerden, kupkuru dudaklardanöğren. Nasıl ki, su, yıldızı ve ayı aksettirir, gösterirse bedenler de aklı ve rûhu öyleaksettirirler. Can, aşktan binlerce çeşit edep öğrenmede, öyle edepler ki, bunlarınmekteplerdeöğrenilmesineimkânyoktur.

Gökyüzünde, parlak ay, sayısız yıldızlar arasında, nasıl görünürse âşık olan kimsedeyüzlercekişininarasındaöylegörünür.

Akıl,hernekadarbütünmezheplerevâkıfolsadaaşkmezhebinegelince,şaşırırkalır,onaakılerdiremez.

Aşk, âb-ı hayatını tadan ve Hızır kesilen gönül sahibine, bütün kaynaklar açılır.Pâdişâhtan dilenciye kadar herkes, tamaha düşmüş, çırpınıp durmaktadır.Halbuki can,aşkyardımıylatamahkârlıktanveisteklerdenkurtulmuştur.

Güneş,nasılbütünbineklerebinmeyetenezzületmedengöklerdedolaşırsasendegüneşgibiaşkkanadıylahavalardauç,yüksel.”

AşkYolu

Page 136: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 137: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Eğersen,aşkınâşığıisenveaşkıarıyorsan,keskinhançerial,utanmanınboğazınıkes.Şunuiyibilki,Hakyolundayürüyenleriçinutanmak,büyükbirengeldir.Busöz,garazsızbirsözdür.Bunusevinçlekabulet.

Mecnun neden binlerce delilikler etti? O ünlü aşk delisi, neden birçok çılgınlıklargösterdi?Bazenelbisesiniyırttı,bazeninsanlardankaçtı,dağlaradüştü,bazenzehirtattı,bazen fâniliği seçti, düşünbir kere, fânibir varlıkolanLeylâ’nınyüzününaşkı,bunlarıyaptırırsagerçekLeylâolanveşanlısevgilisinigece,Mîrac’ayürütenAllah’ınaşkınasılolur.Neleryaptırmaz?

Örümcek, cüssesine nazaran büyük avlar tutarsa her şeyden üstün olan Rabbim’inkuvvetliağı,neleravlamaz?

Aşkyolu,Hakuğrundatamamıylamestolmavekendiniaşağıgörmeyoludur.Hakâşığı,coşkunakan sel gibidir; derelerde koşar, başını taştan taşa çalar, yukarı doğru çıkmaz,hepaşağılaradoğruakargider.

CankulağınıaçdaHakâşıklarınıiniltilerinden,gizliferyâdlarındanşugökkubbesininboşluğuna,negürültüler,neuğultularaksetmiştir,onlarıdinle.”

ArananDost

Page 138: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Âşıklara, dostu araştırmak farzdır. Âşıkların, coşkun akan bir sel gibi, yüzlerini,başlarını, yerlere sürerek, taşlara vurarak dostun deresine varıncaya kadar koşmasıgerekir.

ZatenisteyenhepO’dur.Biz,gölgelergibiyiz.Bütünbudedikodularımızbilehepdostundedikodularıdır.

Bazenakarsugibidostunırmağınaakmaktanhoşlanırız.Bazendurgunsugibi,dostuntestisindehapsolurkalırız.

Bazen ateşin üstündeki tencere gibi kaynar, coşarız. O ise bir şeyler düşünerek fazlataşmayalımdiyekepçeilebaşımızavurur.Dostunhuyuböyledir.

Ağzını kulağımıza koymuş da canımız, dostun kokusunu tamamıyla alsın diye bir şeysöyler durur. Nazla, işve ile seni zayıflatır kıla döndürür. Böyle olduğu hâlde sen, ikidünyayıdostuntekbirkılınadeğişmezsin.

Dostumuzla beraber oturmuşuz, onun yanındayız.Öyle olduğu hâlde dosta, ‘Ey, dost,dost nerede?’ diye soruyoruz. Dostun mahallesinde bulunduğumuz hâlde,sarhoşluğumuzdanolacak,‘Dostnerede?Dostnerede?’deyipduruyoruz.

Page 139: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Hoşolmayankuruntular,fenadüşünceler,bizimgevşektabiatımızdanmeydanageliyor,yoksadostunhuyubudeğildir.”

GönülKapısı

Page 140: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 141: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Gönlündeaşkolan,bir istekbulunankimse,gönülkapısınagiderdegönülonakapıaçmazsaelbettebununbirsebebivardır.Kapıaçılmadıdiyeüzülme.Git,gönülkapısındaotur,bekle.Çünküogizlenensevgiliyageceyarısı,yahutdasehervaktigelir.

Herşeydenayrılan,yalnızAllah’ınıarayancan,azbulunaneşsizbircandır;şaşılacakbir candır. Bulunduğu eyvandan başka bir eyvan seyreden, başka bir dünya gören göz,görüşsahibidir.Onunhoşbirlâkabıvardır.

Sus!Sırları,heryerdeaçığavurma.HatifrûhlukişilerintoplantısındabirEbuLehebdebulunabilir.”

ÂşıklarınNamazı

Page 142: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 143: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 144: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Akşam namazı vakti gelince, herkes ışığını yakar, sofrasını kurar, ben de içimdesevgiliminhayâlinibulur,feryadafigânabaşlarım.

Gözyaşlarımlaabdestaldığımdanötürü,benimnamazım,ateşlidir.Ezansesiduyuluncagönülmescidiminkapısıdayanamaz,tutuşuryanar.

Kıblemin yönü ne taraftadır?Benimnamazım kazaya kaldı.Daima, sana da bana dakaderdenbir imtihanvardır.Acaba,Tanrısarhoşlarınınnamazıdoğrumudur.Sensöyle,çünkü sarhoş,ne zamanıbilirnemekânı tanır.Acababu ikinci rekatmı, sekizinci rekatmı?Acabahangisûreyiokudum?Çünküheyecandandilimtutulmuştu.

Tanrıkapısınınasılçalabileceğim?Çünkükendimdeneelimkaldınedegönlüm…Benbende değilim. Benim elimi de sen aldın, gönlümü de… Allah’ım, bende hiçbir şeykalmadı,hiçolmazsabanabirgüvenver,biramanver.

Allah’ayeminederimki,namazınasılkıldığımınfarkındadeğilim.Rükuyutamamladımmı,imâmkimdir;haberimbileyok.

Bundan sonra ben, her imamın önünde ve arkasında gölge gibi olayım da benimgölgemidüşürenin,beniyaratanınkorkusundanbazenayağakalkıpuzayayım.

Gölgenin ne değeri vardır? O’nun rükûuna da bakma, kıyamına da önem verme.Gölgedenbirşeybekleme.Gölgecansızdır,ondabircanvardırsanma.

Gölge,hesaba insanınımeydanagetiren,beniyoktanvaredenoeşsizpâdişâholduğuiçinoyürürsebendeyürürüm,birdükkânyanındaoturursabendeotururum.

Varlığımkalmadığıiçinhepgölgelerdenbahsedipdururum.Gölgedeağızbulunurmu?Gölgekendinidüşüreninsözünetâbiolur.”

AşkınSesi

Page 145: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 146: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 147: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 148: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Heransağdansoldanaşkınsesigeliyor.Bizgöğeyükseliyoruz,kimdebiziseyretmekisteği var? Zaten biz, bu dünyaya gelmeden önce gökteydik, meleklerin dostuyduk. Biztekrarorayadönelim.Çünküesasbizimyurdumuzorasıdır.Aslındabiz,göktendeyüceyiz,melektendeüstünüz.Bizimkonakyerimiz,O’nunyanıoluncanedenbizgöğüdemeleğidegerilerdebırakmayalım?

Tertemiz inci, ilâhî cevher nerede, kirli toprak dünyası nerede! Neden şerefinizidüşünmeden bu alçak âleme geldiniz, kondunuz? Haydi, eşyanızı toplayın, yükünüzübağlayın,burasınasılbiryer?

Genç baht, bizim dostumuz… Can bağışlamak işimiz, meşguliyetimiz… Bizim aşkkervanımızınbaşındadacihanınvarlığıileövündüğüMustafavar.Mustafaöylebüyükbirvarlık ki, ay, onun mübarek yüzünü gördü, dayanamadı, bölündü ve ona değersiz birdilencioldudabubahtıbuldu.

Şu rüzgârın hoş kokusu, onun mübarek saçlarının büklümünden geliyor. Bu hayâlinparıltısı,kuşlukgüneşinebenzeyenyüzündenmeydanageliyor.

Gönlümüzebakdaheran,ayınbölünmesinigör.Nedengözünüobakıştanayırıyorsundabaşkatarafabakıyorsun?

Belki de hepimiz can denizinin içindeyiz, hepimizO’nun huzurundayız. Böyle olmasa,gönüldenizindenbirbiriardıncagelendalgalarnedir?

‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ dalgası geldi, beden gemisi bağlandı, hazırlandı.Beden gemisi kırılıp kenara düşünce artık buluşma ve kavuşma zamanı geldi demektir.Buluşmavekavuşmazamanı,haşrolmaveölümsüzlüğeermevakti, lütuf, iyilikçağıçoktemizvelekesizbirdenizkesilmeçağı…

Denizağardı,safbirhâlegeldidelütufincilerininkutusugöründü.Allah’ınnûrundannûralansaadetsabahıaçıldı.

Busuret,buresimkimeaittir?Bupâdişâh,bubeykimdir?Bütünbunlar,gizlisevgilinin

Page 149: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

gözünüörtenörtülerdir.

Örtüleri açmanın çaresi, bu çeşit coşkunluklardır. Bütün bu tatlı suların çeşmesi, hepsizin başınızda, sizin gözünüzdedir. Başınızda, gözünüzde böyle şeyler yok mudiyeceksiniz?Fakatsizinikibaşınızvardır:Biridünyayaaittoprakbaş;öbürü,göğeaittertemiz,rûhanîbaş.Bugörünenbaşın,ötekibaştanmeydanagelmiş;bunuanlayasındiyenicetertemizbaşlar,toprağınayağınadökülmüşsaçılmışlardır.

Bizimasıl başımız gizli, fakat, topraktan olan başımızmeydandadır.Bil ki gizli kalanesasbaşımız,budünyanınötesindekisonsuzâlemidüşünmektedir.

Ey sucu! Su tulumunu bağla. Bizim küpümüzün tahammülü yok. Ne olduğunu pekanlayamadığımız dünyada, anlayış testisi pek dar, küçük. Tebriz tarafındanHak güneşiparladı,benonadedimki:‘Seninnûrunhemherkesebitişiktir,hemdeherkestenayrıdır.’”

HakikatDenizi

“Sen,banacansın,senbanacihansın,bencanıvecihanıneyapayım?Senbanabirruhhazinesisin,benimkazançla,ziyanlaneilgimvar?”

HerkestenKaçtımBütünİnsanlardanUzaklaştım

Page 150: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Ne gizliyim ne de görünürüm. Ben kevn ü mekânı neylerim? Sana kavuştuğumdanötürüsarhoşolmuşumdaniçinyaratıldığımıhiçdüşünmem.Mademki, seninaşkınaavoldum,artıkokveyaybenimişimeyarar?Benırmağıniçinedalmışkennedenkuyusuyuarayayım?Hoşbirşekildeakanbuırmağınnasılolduğuhakkındabennesöyleyebilirim,neyapabilirim?

Varlık düşüncesinden kurtulunca dağların yükü çekilir mi? Kurt, bana çoban oluncaçobanınnazınınediyeçekeyim?

Eyaşk!Sennekadarhoşsun!Ne tatlı sarhoşluğunvar!Kadehi elinealıpdabir yereoturdunmuorasınehoştur!Senigörencangözünenecihanvardır,sendenherdamlanınkalbindebircangizlenmişgibidir.Sendenbirnişane,birizbulankimse,namunişanıneyapsın!

Çok kıymetli inci elde etmek için hakikatler denizinin dibine, canla başla dalmakgerekirkenkoşanayaklarıneyapayım?”

SenveBen

Page 151: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 152: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Sevgilim,senveben,ikiayrıçehre,ikiayrıten,fakatbirrûh,bircanolarak,evin,önüaçıksofasındaoturduğumuzzaman,nemutlubirzamandır.

İkimiz birlikte meyve bahçesine girince bahçenin rengi ve kuşların ötüşleri, bize canbağışlar,âb-ıhayatsunar;geceoluncagökyüzündekiyıldızlarbiziseyregelirler,ozaman,senveben,onlarakendiay’ımızıgösteririz.

Sen ve ben senlikten ve benlikten kurtularak, sensiz ve bensiz olarak zevk yönünden,manenbirleşiriz;perişanhayâlleri,boşdüşünceleribırakırız.Senveben,gökyüzündekidudu kuşlarına güldüğümüz anda, onlar da bizim saadetimize iştirak ederler, hepsi deşekeryemeyebaşlarlar.

Fakatbütünbunlarınhepsindendahaçokşaşılacakbirşeyvardırki,odasenveben,şuanda burada, aynı yerde, aynı köşede bulunduğumuz hâlde, aynı zamanda hem Irak’tahemdeHorasan‘dayineberaberbulunuruz.

Sen ve ben, görünenmaddî suretlerimizle, şu yer yüzündeyiz, öbür suretimizle, mânâyüzümüzleebedîcennette,huzurvetatlılıklariçindeyiz.Senveben,kalkdabirkeredahaŞemseddin’inaşkıuğrunaincilersaçangüneşgibicanımızlaoynayalım,bizdeonuniçinsaçılalım,dökülelim,canımızıverelim.”

GönülKâbesi

Page 153: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 154: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 155: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Yenibirhabergeldi.Buhususta seninbilginyok.Seniçekemeyenlerinhasetlerindenkalpleri kanadı, belki de bunu sen duymadın. Yüzünün perdesini kaldırmış, nûrdankanatlarını açmış bir ay var. Eğer sende onu görecek göz ve gönül yoksa hiç olmazsabirisinden bunları ödünç al da aya bak.Gece ve gündüz acayip, gizli bir yaydan oklaruçmaktadır.Canınıoyayınokunahedefyap,başkaneyapabilirsin?Kalkanınyok.SeniniçindebirMısırülkesivar.Sen,OMısır’ınşekerkamışıbahçelerigibisin.Eğerdışardanşekertedarikedemiyorsanneüzülüyorsun?

Puta tapanlargibi şeklin, dış görünüşünün kölesi olmuşsunhalbuki senYusuf gibisin,fakat kendine doğru, kendi içine, kendi gönlüne bakmıyorsun. Allah’a yemin ederim ki,sen, kendi güzelliğini aynada görebilsen kendi güzelliğine âşık olur da kendini putyaparsın,artıkhiçbirgüzelebakmazolursun.

Senin tenin, gönül kâbesine giden deve gibidir. Sen, eşeğin olmadığı için değil, kenditabiatınıneşekliğindenötürüHaccagidemedin.

Eğer,Kâbe’yegitmedinsebaht, saadet seniorayaçeker,götürür.Ey lüzumsuzşeylerleuğraşan!Kaçma,Hak’tanbaşkahayrankalınacakşeyleryoktur.”

AşkKölesi

Page 156: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 157: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Senin, gül bahçesine benzeyen yüzünün hayâli, geldi ve dudaklarına dair şekerhikâyelerigetirdi.

Onadedimki:‘Sen,canıngönülsırlarınavâkıfolduğunhâlde,nedencanındacihanındasenindünyandanhaberleriyoktur.Sennesin?Aslınnedir?Neçeşitbirincisin?Hangimâdendensin?Benimkılavuzumaşktı.Obeniçekti,sanadoğrugetirdi.Busebepleönceaşkınınkölesiyim,sonrasenin.’

O elini benim kanla dolu gönlümün üstüne koydu, ‘Bu kimindir?’ diye sordu. Ben nekadarutandımsadaona,‘Kiminolacak,senindir.’dedim.

Sonra,güzelgözleriylegözlerimin içinebaktı, ‘Peki,bunlarne?’dedi. ‘Eyayyüzlüm,bunlar, senin inciler saçan iki ıslak bulutundur.’ diye cevap verdim.O, kederden safrangibisararmışyüzümü,kanlarabulanarakbirlâlebahçesihâlinegelmişgörünce‘Ey,gülyanaklım!’dedim,‘Bugördüklerininhepsideseninnakşınseninnişanındır.’

O,neredebenikokladıise,kendikokusunualdı.Onadedimki:‘Canınayeminederimki,benbaşkadeğilim,bulduğungibiyim,iyibakdagör.’”

CanMeclisi

Page 158: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Bütün kâinatın ve varlıkların yaratıcısından, o celâl ve cemâl sahibinden rûha, çoktatlı bir hitapla ‘gel’ denilince rûh, nasıl olur da kanatlanıp uçmaz? Berrak denizdenayrılmış,kurakyeredüşmüşbirbalığınkulağınadalgaseslerigelirse,balıknasılolurdahemensıçrayıpasılyurduolandenizeatılmaz?

Davuldan,birdavulavurulantokmaktan‘Geridön!’haberiniduyuncadoğan,nasılolurdaavıbırakıpgerisingerisultanadoğruuçmaz?

Rûhunuyokolmaktankurtaranebediyetgüneşininışığında,hersûfînasılolurdazerre

Page 159: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

gibititremez,oynamaz?Bukadarlâtif,güzel,sevimlivecanbağışlayıcıolaneşsizvarlığıbulamayan, tanımayan ve sevemeyen kimse, cidden ne zavallı, ne kötü, ne sapık birkimsedir!

Eyrûhkuşu,ihtiraslarından,günahlarındantemizlendin,nefsininkafesindenkurtuldun.Mânâkanatlarınaçıldı.Haydi,geldiğinyere,kendivatanınadoğruuç,uç!

Acısudanâb-ıhayatadoğruyollan,eşikdibinde,pabuçluktaoturanlararasındanayrıl,canmeclisininbaşsedirinegeçotur.

Eycan!Sengit,gitkibizdebuayrılıkcihânındanovisâlcihânınakavuşalım.

Çocuklargibinezamanakadarşutoprakâlemindeeteğimizi toprakla, taşla,çanakveçömlekkırıntılarıyladolduracağız?

Artıktopraktanelimiziçekelim,göklereyükselelim,uçalım.Çocukluktankaçalım,büyükveolguninsanlarınmeclisinevaralım.

Ruha‘Gayriâleminegit!’diyeseslendiler.Oradabulunantükenmezhazineyieldeetdeartıkinleme,zahmetlerekatlanma.”

CanEvi

Page 160: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 161: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

‘Eycanımınbaşbuğu,eyruhumunsahibi!Seninevinnerededir?Eybenimparlakay’ım!Evinnerededir?Eyherşeyegücüyeten,zalimlerikahredenuluvarlık!Eytendegizlenen,fakat gönülde beliren, varlığını hissettiren sevgili! Ey benim hem gizli hem aşikâr olanefendim!Seninevinnerededir?

Sendiyorsunki:‘Hakanınevionusevenleringönlüdür.’Eyruhum!Bendegönülkalmadıki,senigönlümdearayayım.Şuhâldesöylebanaevinnerededir?

Ay gölgeye dadılık eder, fakat gölge, dadıya nasıl ulaşabilir? Sen söyle ey ay, benbilmiyorum.Seninevinnerededir?

Ayın gökyüzünde dolaştığını görüyordum. Seni bulmak için, yüzlerce evi dönüpdolaşıyordum. Bu araştırmalardan, bu dönüp dolaşmalardan artık kurtar beni, evinneredeisegösterbana.”

EbediÖmür

Page 162: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 163: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Eydertli zamanımdacanımın rahatı, eyyoksullukacılığında, ruhumunhazinesiolansevgili!

Vehmineldeedemediği,anlayışınveaklınermediğigüzellikler,sendencanımaulaştığıiçin, senbenimkıblemsin.Seninkereminve lütfunsebebiylebenebediyetâleminenazlabakarım.Eyşahım!Fâniolandevlet,hiçbenialdatırmı?

Allah, bitmez tükenmez cömertliği ile bana hesapsız mülkler verse, ne kadar gizli

Page 164: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

hazinelerivarsaönümekoysa,bencandansecdeederekyüzümütoprağakorumvederimki:‘Bunlarınhepsinden,filanınaşkıbenimiçindahadeğerlidir.’

Ebedi ömür, bence sevgili ile buluşma zamanıdır. Ondan ötürüdür ki, o buluşmazamanına,bencehiçbirzamansığmaz.

Ömür,içindeberrakvisâlşerbetiolanbirkaptır.Sensizokapbenimneişimeyarar?Obenimiçinbirbaşbelâsıolanyüktür.

Onun lütfunun yardımıyla gayb sultanının ‘Sen beni göremezsin’ demesindenkurtuldum.”

Birlik

“Gel,geldahayakıngel,buyolvuruculuk,nezamanakadarsürüpgidecek?Mademki,sen,bensin,bendesenim,artıkbusenlikvebenliknedir?

Biz, Hakk’ın nûruyuz, Hakk’ın ışığıyız. Şu hâlde kendi kendimizle bu çekişmelere nelüzumvar?Hiçaydınlık,aydınlıktankaçarmı?

İnsanoğullarının hepsi, tek bir vücut hâlinde olgun bir insanın varlığında toplanmışgibidir. Fakat neden böyle şaşıyız? Aynı vücudun birer uzvu olduğumuz hâlde nedenzengin,yoksullarıhorgörür?

Page 165: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Bizhepimizbircevheriz,aklımızdabir,başımızdabir…Fakatbubelibükülmüşfeleğinyüzündenbiri,ikigörürolmuşuz?

Haydi,şubenliktenkurtul,herkesleanlaş,hoşgeçin.Kendindekaldıkçabirzerresin,birdamlasın,fakatherkeslebirleştin,kaynaştınmıbirmâdenkesilirsin,birummanolursun.

Erkekaslan,aslanlığınıngerektirdiğiherşeyiyapar.Köpekdeköpeklikederdurur.Candilediğiniişler,tendeteninicapettirdiğişeyleriyapar.

Rûhbirdir.Fakatten,yüzbinlercedir.Buşunabenzerki,dünyadasayılamayacakkadarbademvardır,fakathepsindedeaynıyağbulunur.

Dünyada çeşitli diller var, çeşitli lügatler var, fakat hepsinin de anlamı birdir.Çeşitlikaplarakonansular,kaplarkınlıncabirleşir,birsuhâlindeakarlar.”

“Sensin!”

Page 166: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 167: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas
Page 168: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“EyAllah’ım!Hastalara ferahlık veren sensin. Lütuflar vemerhametler arasında cangibigizlenensensin.

Kullarını, sana yalvarsınlar, yakarsınlar diye hasta edersin. Çünkü, inlemenin,yalvarmanın,figanetmeninalıcısı,kabuledicisisensin.

Şu dünyada herkes, derdine derman aramaktadır. Halbuki dertlilerin dertlerinindermanıiseseniarıyor.Çünküderdidedermanıdayaratanşüphesizsensin.

İnsanı,şununbununkapısınadüşürendertler,öncedenmeydanagelenbirperdedir.Buperdeninsonunda,sonucundayinesenvarsın.Herdertli,sonundayineseninlütufkapınabaşınıvurur.

Sonundasükûnetekavuşmaları, rahatetmeleri içinhastaları inletirdurursun.Halbukihakikatebakacakolursakbizimderdimizdeinleyen,feryâdedensensin.

Kölelikdeefendilikdesultanlıkdahepseninyazındır.Eğridir.Eğriyazıdadoğruyazıdaseninmektebindeyazılmıştır.

Bizim bedenlerimiz birer evdir. Rûhlarımız da o evlere konmuş birer misafirdir. EyAllah’ım, biz yokuz, bedenlerimiz de canlarımız da senin gölgenden ibarettir. Aslında,

Page 169: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

tenlerimizdemisafirolancanlarımızıncanıdasensin.”

ÖlümO’naKavuşmaktır

“Ölümgünümde,tabutumgiderken,bendebudünyanıngamıvar,dünyadanayrıldığımaüzülüyorumsanma,buçeşitşüpheyedüşme.

CenazemigörünceAhayrılık, ahayrılık!’deme.Çünkübenimölümgünüm, sevgilimekavuştuğumvebuluştuğumbirgündür.

Benikabreindiripyalnızbıraktıklarızaman‘Vedâ,Vedâ!’deme.Çünkükabir,cennetlertopluluğununbirperdesidir.Batmayı,toprağagömülmeyigördünya,senşimdi,doğmayı,tekrardirilmeyidüşün.Güneşeveayabatmaktanbirziyangelirmi?Buhâl,sana,batmakgibi görünürse de aslında doğmaktır. Mezar, insana karanlık, dar bir hapis yeri gibigörünür;hakikattemezar,ruhunhürriyetekavuştuğuyerdir.

Hangitane,hangitohum,yereekildidebitmedi?Şuhâldeinsantanesihakkındanedenşüpheyedüşüyorsun?

Hangi kova, kuyuya indirildi de dolu çıkmadı?Can Yusufu niçin kuyuda feryâd etsindursun? Bu tarafta, bu maddi dünyada ağzını kapayınca o tarafta, öteki dünyada aç.Çünküseninmanevîferyâdların,haykırışların,mekânsızlıkâlemininfezasındadır.”

ÖmürKavgalarlaGürültülerleDidinmelerleTükenmektedir

“Ömür, yarınlara bağlanan ümitlerle geçip gitmede, gafilcesine kavgalarla,gürültülerle,didinmelerletükenipdurmaktadır.

Senaklınıbaşınaaldaömrünü,şuiçindebulunduğunbugünsay.Bakbakalımbugünüdehangisevdalarlaharcıyorsun?

Gâhcüzdanını,kesenipara iledoldurmakkaygısı ilegâh iyiyemek içmekendişesi ileömürgeçipgitmede,sayıileverilenhernefesdeeksilmede…

Ölüm bizi, birer birer çekip alıyor. Onun heybetinden akılların beti benzi sararıpdurmada…

Ölümyoldadurmuşbekliyor.Efendiisegeziptozmasevdasında.

Ölüm,kaşlagözarasında,onuhatırlamaktanbilebizedahayakın.Fakatgafletedalanınaklınereleregitmede,bilmemki…

Tenibesleyipgeliştirmeyebakma,çünküosonundatoprağaverilecekbirkurbandır.Sen,gönlünübeslemeyebak.Yüceleregidecek,şereflenecekolano.

Bu leşe, yağlı ballı şeyleri az ver. Çünkü tenini besleyen, nefsanî arzulara düşüyorsonundarezilolupgidiyor.

Ruha,mânevîgıdalarver.Yağlıballıdüşünüş,anlayışbuluşyiyecekleriverdegideceğiyeregüçlükuvvetligitsin.”(Divan-ıKebîr,II/823)

DirilikİstiyorsanÖlmedenEvvelÖl

“Sen, nice zamandan beri can çekişmektesin, belâ ve ıstırap görmektesin. Fakat hâlâperde arkasındasın, hâlâ hakikati sezemiyorsun. Bizim için esas gaye, acil olan şey,yaşamakdeğilölmektir.Senisebirtürlüölemedin.

Page 170: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Şunu iyibilkiölmedikçecançekişmenbitmez.Merdivenolmadıkçadamaçıkamazsın.Ölmedenevvelölmediğiniçin,cançekişmenuzayıpgitti.

Eyakıllı kişi, sevgiliyi, örtüsüz,hicapsızgörmek istiyorsan,ölmedenevvelöl, böylecekendiisteğinleölümüseçdesenisevgilidenayıranperdeyi,yırtat.

Fakatbuölüm,senimezaragötürenölümdeğildir.Senideğiştiren,seniinsanlığa,aşka,nûragötürenölümdür.”(Mesnevî,VI/723-728)

ŞuToprakPerdesininArdındaGizliBirÂlemVar

“Ey benim canım, şu toprak perdesinin ardında, gizli bir yaşayış, gizli bir âlem var.GaybperdesiötesindeyüzlerceYusuf-ıKenânvar.

Bu beden, bu ten ortadan kalktı, gitti, ortada yalnız can kaldı. Ten fânidir, ölmüştür,fakatcanbakîdir,ebedîolarakyaşayacaktır.

Eğer bu hâlin nasıl olduğunu anlamak, tatmak istersen her gece kendine bak. Sen,uykuya dalınca ten, ölmüş gibidir; can ise rüya âleminde, cennet bahçesinde uçupduruyor.

Eyilâhîsevgi,senöylegüzelsin,öylehoşsunki!EyAllah’ım,sennebüyükbirvarlıksın!Ne eşsizsin, sen ne âlemsin, bunca zamandır sana münacatta bulunuyorum. Sayısızeserlerini, kudretini, yaratma gücünü hissediyorum. Söylüyorum, bitiremiyorum. Buövüşlerdensen,yüzlercedefadahaüstünsün.”(Divan-ıKebîr,V/2573)

“Biz”sizYolculuk,BenliktenKurtuluş

“Bize, Hak yolunda “biz”siz olarak bir yolculuk nasip oldu. O yolculukta “biz”sizolduğumuziçingönlümüzebirferahlıkgeldi.

Biz, odostungamı ile can verdikdeonungamı, bizi bizden kurtardı.“Biz”siz olarakdoğurdu.

Siz,sakınbiziyâdetmeyin,bunalüzumyok.Çünkübiz,bizsizolduğumuzdan,kendimizrüzgârkesilmişizdeheryerdeeserdururuz.

Biz,bizsizkalıyoruzdaherzamansevinçiçindeyiz,mutluyuz.Busebepledaima,bizsizolalım, bizsiz kalalım diyoruz. Kapıların hepsi de yüzümüze kapanmıştı; biz, bizden,benliktenkurtuluncakapılarınhepsideaçıldı.”(Divan-ıKebîr,I/128)

RuhunKöşkü

“Şu tenimiz, ruhumuzunbir köşküdür.Orası, bir tepe, bir yıkık yerdeğildir.Ruhumuzbizimbiricikdostumuz,yârimizdir.Obizehiçbirzamanyabancıolmaz.

Gönülyolu,korkunçbirçöldengeçer.Yüreklibirer,Rüstemgibibiryiğitolmayanbirkişiorayanasılvarabilir?

Oraya varacak kişi, bir pehlivan gibi hasmını yere vuran, çeşitli gıdalarla bedeninibesleyen,kuvvetli,güçlükişideğildir.

Orayavaracakkişi,nefsiniyenen,kendibenliğiniyıkıpalteden,dünyaâşığıdeğil,Allahâşığıolankişidir.

Böyle bir kişinin bedeni mezara girince, mezârın toprağı ile örtülünce o bedenden,

Page 171: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

tohumnasılbaşveriryücelirsetıpkıonungibiHaktarafındankabuledilişağacıyükselir,boyatar.

Nûrlu bir gönül ehlinden başka, o nûra âşık olan kimdir? Aşk mumu, pervaneningönlündenbaşkaneyiyakar?”(Divan-ıKebîr,VI/2034)

BuFâniDünyayaBağlanıpKalma

“Ey gönül, bu fâni dünyaya, bu toprak yurda neden bağlanıp kalmışsın? Bu ağıldandışarıçık,çünküsen,canâlemininkuşusun.

Sen,nazâlemininsevgilisisin,sen,sırperdesialtındaoturanlardansın.Bufâniyerdenediyeoturuyorsun?

Kendi hâline bak da ne olduğunu öğren, suret âlemine hapsolmaktan kurtul,mânâlarçemenliğineseferet.

Senkutsalâleminkuşusun,ünsiyet,dostlukmeclisininnedimisin;senbudeğersizyerdekalırsan,sanayazıklarolur.

Sen,bucihandahakikîmutluluk,devletarama;bulamazsın.İkicihanınselâmetini,onacandankulolmaklığındaniste.

Aşk sözünü bırak, zira o, bir geçit yoludur, bir köprüdür. Sen elinden geldiği kadar,Allah’akulluket,iyibirinsanol.”(Divan-ıKebîr,Buşiireskibiryazmadabulundu)|

Allah’ımHerŞeySeninEserindirSeninYarattığındır

“Seninaşkınlakararsızolankişi,sanakavuşunca,senigönlündebuluncakararbulur,huzuraerer.Böylece,ayrılıkdikeninlegönlüyaralanankimseseningülbahçeneulaşırdamutluolur.

Şudünyadagörülengüller,susamlar,bütünçiçekler,bütüngülbahçelerisenindir,seninyarattıklarındır. O güllerin, çiçeklerin solmaları, ölmeleri, senin sonbaharınınhırçınlığındandır. Onların topraktan başkaldırmaları, tekrar hayata kavuşmaları, neşelineşelioynaşmalarıdaseninilkbaharınıneseridir.

Gerekyeryüzünde,gereksegöklerdebulunancanlı,cansızhervarlık,herşey,herzerre,âşıkların canları ve gönülleri gibi senin aşkına düşmüşler de kararsız olmuşlardır.İçlerindenyanıyorlarkoşuyorlar.

Yarattıklarının hepsi de senin aşkınla yaşarlar, sevdana taparlar. Bütün âlem seninkudretli elindedir. Onlar, bazen senin düşkünlerin, mestlerin olurlar. Bazen de seninhumârındadırlar.

Varlıkların hepsi de senin sevdana kapılmış, alt üst olmuşlardır. Neşeyi de kederi desenden almışlardır. Ne yazık ki, her şeyi sen yarattığın hâlde yarattıkların sendenhabersizdirler.

Yarattığın eserlerde senin sanatını sezmek, hadiselerde takdirini, hikmetini müşahedeetmek ne tuhaftır! Mukadderata boyun eğerek, şikâyet etmeden senin tecellilerinibeklemeknehoştur!

Senigönüldehissedince,seninsevgineulaşınca,ölüömrü,pörsümüşteni,donukcanıneyapayım?Sayılıikiüçgünlükömürneişeyarar?”(Divan-ıKebîr,V/2256)

Page 172: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

HerŞeySana“BenimGibiOl”Demektedir

“Aşkuğrunda,pervaneateşeatıldı,alevler içindekanatçırpıyor,yanıpyakılıyorduda‘Sendebenimgibiol.’diyordu.

Yağı konmuş, fitili tutuşturulmuş kandil, kırık boynu ile hem yanıyor, hem de yavaşyavaş,yumuşakyumuşak‘Sendeböyleol.’diyordu.

Mumhemyanıyorhemdeağlıyordu.Kendiniateşe,ıstırabavermişti.Fakatgözyaşlarıdökerkenetrafaışıksaçıyordu.Banada‘Benimgibiol,sendeböyleyanyakıl,böyleeritüken.’demekteidi.

‘Budünyadakazançeldeetmekiçin,yararlanmakiçinaltınlar,gümüşlersaçanbunlarsana ne fayda sağlar?Mânevî kâr elde etmek istiyorsan benim gibi yanmaya, erimeyebak.’diyemumsöyleniyordu.

Derya,eteğiniincilerledoldurmuş,başköşeyeçekilmiş, içindekiincileribellietmemekiçinkendisiniacıgöstermeyekalkışıyor,bana,‘Gösteriştenkaçın,sendebenimgibiol.’demekistiyordu.

Bahçede bulunan gül, yanağını, yüzünü, tozlardan, kirlerden arındırmış, gömleğiniyırtmış, gülüyor, dikenlerin verdiği acılara, kederlere sabrediyor, adeta, ‘Ey insanoğlu.Sendebenimgibiol.’diyordu.

Hazret-i Âdem, tam kırk yıl, özürler getirdi, günahının bağışlanması için yas tutupağladı. O da çocuklarına: ‘Siz de babanız gibi olun.’ diyordu. Sus, sabret, dağdaki şukayayabakda ibretal.Obilehiçbirşeysöylemiyor,obilesusmakta fakatağlamakta…Adetaoda‘Eyinsanoğlusus,ağla.’demekistemekte.”(Divan-ıKebîr,IV/2041)

SenBüyükBirÂlemsin

“Sen, bedenin her zerresinden bir feryâd duy, bir inilti işit. Çünkü sen, büyük birşehirsin,hemdebirşehirdeğilbelkibinlerceşehirsin.

Senin bedeninde cüzlerin, hücrelerin hepsi susuyorlar ama, senin gizli şeylerinigörüyorlar ve çalışmalarını sendengizlemiyorlar.Onlar, bütüngün ‘Gel bakalım, seninneyinvar?’diyecoşupköpürüyorlar.

Sen, ölümsüz, uçsuz bucaksız bir deryasın. O deryada sayısız balık var. Bilgisizlikyüzündensendebulunandeğerleri,meziyetlerireddetme.Nediyeinkâredipduruyorsun.

Evet,görünüşte,seninbedenindebulunanhücrelersusmadaama,onlarınhepsidegizligizli işler yapıyorlar, senin haberin olmadan çalışıp duruyorlar. Hepsi de kalleşçesinevarlığınlakumaroynuyorlar.

Hepsi de hem görünüyor hem gizli…Hepsi de birbirini yemeklemeşgul birbirlerininhemavı,hemavcısı…

Bedenininbütünzerreleri,sanasesleniyorlar,diyorlarki:‘Sananeoldu?Bütünişittiğin,söylediğin sözler, boş sözler… O sözlerde dostluktan, Allah sevgisinden hiçbahsedilmiyor.’

Varlığın sonbahar gibidir. Fakat o sonbaharın içinde bir ilkbahar gizlidir. İçindekiilkbaharcanlanıncagönülbahçesiiçteniçegülerdurur.

Page 173: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Sen, ezelde mânâ balından yediğin hâlde ne diye şu fâni dünya mumunun etrafındapervanegibidönerdurursun?Nediyekanatlarınıyakarsın?Bilmiyormusunsen,kendinnûrdansın,Haknûrundansın,sennârdan,şeytanınyaratıldığıateştendeğilsin.”(Divan-ıKebîr,VI/2821)

EvDumanlarlaDolmuştuBirPencereAçtılarda

Page 174: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

DumanÇıktıGitti

“Dünya âleminde, başlarına gelenlerden ötürü yüzlerine vururlar, yüzlerini yırtarlar,dövünüpdururlar,fakatgafletuykususonaerincegörürlerki,yüzlerindebirtırmıkyarasıbileyok.

Nerede o, bizimle sütle bal gibi kaynaşan, nerede o, bizimle su ile yağ gibi bir türlüuzlaşamayan?Şimdigerçeklerbelirdi,uykudageçti,hayâlde…Şimdihuzurvar,emniyet,istirahatvar.Ne‘biz’likkaldı,ne‘ben’lik…

Şimdineihtiyarvarnegençneesirvarnedehaydutlar…Neyumuşakvarnesertkaldı,artıknemumvar,nedemir…(Divan-ıKebîr,Tercîler,43)

Birrenklilik,birsaftayürünmüşbirlik(vahdet)var.

Bedendenuçupgitmiş,bedendenkurtulmuşbircanvar.”

DevesiniKaybedenKürt

“Bir ovada, Kürt’ün birisinin devesini kaybettiğini duydumKürt, ovanın her yanındadevesiniaradı.

Deveyibulamayıncagönlü,deveninhasretiiledolu,düşüncesidarmadağın,perişanvegamlıbirhâldeyolunkenarındayattı,uyudu.

Sonunda gece geldi, ortalığı kapladı. Her tarafı karanlıklara boğdu. Kürt gece yansıgamla dolu bir hâlde uykudan uyandı. Bir de ne görsün? Yusyuvarlak parlak bir ay,gökyüzündeparılparılparlamada,etrafanûrlarsaçmada…

Şudumanlarladolmuşevde,birpencereaçtılardadumançıktıgitti,evegüneşinnûrudoldu.

Oevnedir?Neyinsembolüdür?Ev,gönülevidir.İçeridolan‘duman’daüzüntülerimizi,kederlerimizi göstermektedir. Aslında boş düşüncelerimiz, endişelerimiz, bizim manevîzevkimizinruhanîneşemizinboynunukırmaktadır.

EyHakyolunadüşenkişi!Aklınıbaşınaal,gafletuykusundanuyandadüşüncedendekurtul,hayâldende…YaRabbi,şubizimuykuyadalanlarımızabirdavulcugönder.

Uykuyadalankimse,birhiçiçinbinlercegamyer,kederlerekapılır.Rüyasındayakurtgörür,yadayolunukeseneşkıya…

İnsan rüyasında yüz binlerce kılıç, yüz binlercemızrak görür, fakat uyanınca kılıçlar,mızraklarşöyledursun,bakarki,biriğnebileyok.

Ölüpgidenler, budünyayagözleri kapanıpdamanenöteki âlemigörmeyebaşlayıncaderler ki: ‘Boş yere ne olmayacak gamlar yemişiz, üzülüp durmuşuz, ömrümüz çeşitlivesveselerlegeçtigitti.’

‘Bir hayâl için, düğünler yapmışız, evler kurmuşuz, yine hayâl için zırhlar giymişiz,savaşagirmişiz.’

‘Odüğündeosavaşdaoyasdahepboşşeylermiş.Bütünbunlarbunefsinişleriimiş.Bugünneondanbiroyunkaldı,nebundanbirağıt,birferyâd…’

Page 175: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Ay ışığı ile etrafına bakınca, Kürt, devesinin biraz ötede, yolda durduğunu gördü.Sevincindennisanyağmurugibigözyaşlarıdökmeyebaşladı.

Yüzünü,nûrlarsaçanayadoğruçevirdide‘Ben,seninasılanlatayım?Seninvasıflarınınasıldilegetireyim?’dedi.‘Senhemgüzelsinhemiyisinhemdehoşsun.Alımlısın,hemdenûrlarsaçmadasın.’

Allah’ım,şuracıkta,şudünyadakeremetdenûrunuartır.Artırda insanınaklıbaşınagelsin.Nefsineuyupkaybettiğiinsanlığınıtekrarbulsun.”(Divan-ıKebîr,V/2544)

DuyguluİnsanlarİçinBaharMevsimindeBahçelerdeGöklereMerdivenlerKurulmuştur

“Koşa koşa, şarkılar söyleyerek gelen bahar rüzgârı, dünyayı güldürür, körpe otlarıayağakaldırır.

Ötelerdengelenbirhabercigibiheranbağdan lâtifbirkokuduyulur. ‘Haydidostlar,uyanın!’diyeseslergelir.

Bahçe, içteniçekendisırrını,kendindebulunangizlikuvvetisürükler.Yürürgider,yolalırdasanaderki:‘Eyinsan,sendeiçteniçeyolal,sendesendegizlibulunanıbul.Onadoğruyolaldacanınacangelsin.’

Baharrüzgârınınokşamasıilegoncauyanır,açılırveserviyesüseninsırrınısöyler.Lâledeboşdurmaz,söğütağacıileerguvanagüzelgünlerinmüjdesiniverir.

Herfidanınsırrı,toprağıniçindenbaşkaldım,yücelereboyatar.Mîracedenler,manenHakk’ı bulanlar; duygulu ve imanlı kişiler, yerlerde sürüklenmesinler, göklere çıksınlardiyebahçeleremerdivenlerkurmuşlardır.

Kuşlarvebülbüllerdallarakonmuşlar,bekçilikederler.Bahçeyekimleringelipgittiğinigözetlerler.ÇünkübubekçilerinmaaşlarıAllah’ınhazinesindenverilmektedir.

Şu ağaçların yaprakları dillere benzerler, dallarda sallanıp duran meyveleri degönüllere…Gönüller yüz gösterince, diller çözülür, sözler de kirlenir.” (Divan-ı Kebîr,I/196)

OnunAşkNağmesindenYeryüzüCoşmuşKöpürmüştü

“Onunlamanenbuluşmasınınözlemi, ateşi ile yandığım zamanbendeHazret-iMusagibiTurDağı’nagittim,nemutlubana,nemutlu!

Orada, eşi benzeri olmayan bir pâdişahlar padişahı, rûhları besleyen, pek lâtif, canacanlarkatanbirgüzellergüzeligördüm.

TurDağı da sahra da çöl de onun nûru ile parıl parıl parlamada idi. Onun letâfeti,güzelliğihertarafıebedîcenneteçevirmişti.

Onun aşk nağmesinden yeryüzü coşmuş köpürmüştü. Gök de ona kavuşma sevdasınakapılmışdadurmadandönüpduruyordu.

Akıl almaz yaratma gücüne sahip olan o padişahlar pâdişâhı yokluğa şöyle bir baktı‘Kün:Ol!’emriniverdideyoklukcanlandı,varlığakavuştu.

Lütufveihsangölgeleri,üstünlükgüneşiilebirleşincebütünbirbirinezıtolanunsurlar,birarayageldiler,birbirleriileyarıştılar.Böyleceaşkınınolgunluğu,merhameti,birbirine

Page 176: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

düşmanolanzıtlarındostolarakbirleşmelerinisağladı.

Fakat o yarattıklarının varlıkları yok olunca da bir tanesi yüz tane oldu. Orada varolan,banayokgöründü,yokolandavar…Dünyanınötesinde,onunsevdasınakapılmışvefalıvarlıklarıgördüm.Hepsidetertemizdi,hepsidesafaiçindeidiler.”(Divan-ıKebîr,I/131)

GökKapılarıGeceleyinAçılır

“Eykardeşim,birgecelikdeolsauyumazsanneolur?Mumgibidiriolsan,kıvılcımgibiuyumazsan…

Gök kapıları geceleyin açılır, talihler, bahtlar uyanır. Sen de ay gibi uyuma da talihyıldızınparlasın,güzelleşsin.

Sengökyüzünemensupbirkişiisenelbetteoâleme,gökyüzüneözleminvardır.Bukirlidünyada, gökyüzünden aşağılarda kalamazsın. Yücelerden başka yerlerde yatıpuyuyamazsın.

Geceleyin yürü ki, yollar geceleyin alınır,menzillere geceleyin varılır. Eğer sen, eşsizpâdişahıistiyorsanonunyolunadüşmüş,sefereçıkmışsanseferdeuyumamakgerekir.

İyi insanlar, bahtlı kişiler, Allah’ın merhameti ve sevgisi gölgesinde uyurlar. Kardeş,sakınsendebaşkabiryerdeuyuma.”(Divan-ıKebîr,VI/2932)

Allah’ınNûruGelinceKabirBirGülBahçesiOlur

“Eykaranlıkgeceyi uykudageçirenmü’min, duaetmek zamanıgeldi.Haydi kalk!Eykötülüketmeyiâdetedinmişnefis!İbadetetmeiyiliketmezamanıgeldi.

Penceredenbak,tevbekapısınıaç.Evitertibekoy,düzelt,haydidurma,bizimnöbetimizgeldi.

Suçtan, kötülüklerdenneden temizlenemiyorsun?Günahlardanellerini yıka, yüzüne suvur,abdestal,namazadurmazamanıgeldi.

Seni mezara koyduktan lâhitte, yüzünü kıbleye döndürdükleri zaman, hayatta şukarşında duran kıbleyi hatırlarsın. Fakat, namazını kılmadığın, kazaya bıraktığın içiniçininyanmasındanelinenegeçer?

Sen,şimdihayattaikenbukıbledenbirnûr,bir ışıkara,eldeetdeonûr,o ışık,seninkabrini aydınlatsın, ısıtsın. Çünkü Allah’ın nûru gelince kabir, bir gül bahçesi olur.”(Divan-ıKebîr,II/611)

HerŞeyAllah’ıTesbihEdiyor,HerŞeyAllah’aÂşık

Hazret-iMevlânâ,Divan-ıKebîr’in6.cildinde,865.gazelde,“Allah’ayeminederimki,yalnız insanlardeğil, şukâinattabulunanher şey, her zerrebile ilâhî aşklamest olmuş,kendindengeçmiştir.”diyebuyurmaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm’ in birçok yerinde şöyle buyrulmaktadır: “Sebbeha li’llahi ma-fi’s-semavati ve’l-arz (Yeryüzünde ve göklerde ne varsa, her şey Cenâb-ı Hakk’ı tesbihetmektedir).”

TesbihetmektekianlamyalnızCenâb-ıHakk’ınbüyüklüğünüvekudretini tekrartekrarsöylemekten ibaret değildir. Burada anlatılmak istenen şey, her zerrenin O’na gönül

Page 177: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

verdiği,herşeyinO’naâşıkolduğudur.

Peki,cansızsandığımızvarlıklar,nasılCenâb-ıHakk’aâşıkolurlar?NasılO’nutesbihederler?

Şu bir gerçek ki, cansız hiçbir varlık yoktur. Onlar da insanlar gibi Cenâb-ı Hakk’ısevmektevetesbihetmektedirler.

Birhadîs-işerifedayanarakşunuarzetmekisterim:Evvelineevvelolmayan,akılalmaz,herşeydenmünezzeholan,obüyükyaratıcı,Allahdediğimizoazizvarlıkezeldemevcutidi.O’ndanevvelhiçbirşeyyoktu,sadeceevvelineevvelolmayanOvardı.İştebuyüzdenO’nakenz-imahfi(gizlihazine)diyorlar.

O bilinmek ve sevilmek istedi. Bunun için evreni ve içindekileri yarattı. Fakatyaratmadanönce,yaratacağışeylerinnasılolacaklarınıezeldedüşündü.Bunaarifler,ayân-ı sâbite diyorlar.Yani, nasıl olacakları tesbit ettiğiaynların (varlıklar) nasıl olacaklarınıezeldedüşündü.Ancakbunubirinsanındüşünüşügibitasavvuretmeyelim.

Allah, her şeydenmünezzehtir. O’nun düşüncesine de tasavvurlarına da plânlarına daakılermez.O,ilâhîbirtasavvurdur.Fakatetrafımızdabulunanherşeyigörüyoruzki,çokincehesaplarladüşünülerekyaratılmışlardır.

Nitekim,Kur’ân-ıKerîm’ inbir âyetinde“Veş-şemsü ve’l-kamerü bi hüsbanün (Ay veGüneş, bir hesap üzere yaratılmıştır).” denmektedir. Gerçekten de aylar birbirlerinişaşırmadan takip eder. Dünya döner, günler meydana gelir. Dünya, Güneş’in etrafındadöner, mevsimler meydana gelir. Yalnız bizim dünyamız değil, gökyüzünde sayısızdünyalar, sayısız yıldızlar, hatta sayısız güneşler var. Hepsi de yörüngelerinde birbirineçarpmadan mükemmel bir şekilde dönüp durmaktadırlar. Bütün bunlar, o büyükyaratıcınınhermaddeyi,herşeyiyaratmadanevvelnasılolacaklarınıtesbitetmesidir.İşteayân-ısabitedediğimizdebudur.

Şimdi önemli olan nokta şu ki, bugün ilim ve fen,Kur’an-ı Kerîm’ in 15 asır evvelbizlerehaberverdiğihakikatleriispatetmektedir.Bundandaanlıyoruzki,hangimaddeye,binlerce derece büyüten mikroskopla bakıldığında her maddenin atomu bir protonetrafındadönüpdurmadadır.İşteproton,obüyükyaratıcının,zerreninkalbinedüşürdüğüateştir,aşktır.O’nunaşkıyladönüpduruyorlar.

Hazret-iMevlânâ,Divan-ıKebîr’inII.cildinde,826.gazelinde,“Görmezmisin;Aybileâşıkolmuş, içineaşkateşidüşmüşdesessizceyalnızbaşınagöklerdedolaşıpdurmada.”buyurmakta;yineDivan-ıKebîr’inII.cildinde,532.gazelinde,“Şugökyüzü,bizimgibiâşıkolmasaydı, şugökyüzününbizimgibiaşktanbaşıdönmeseydidönüştenusanırdıda‘Dahanezamanakadardönüpduracağım?Yeterartık’derdi.”demektedir.

GörüldüğügibiAy,Güneş,yıldızlarvebütünzerreler,builâhîaşkladönüpdurmadalar.ŞeyhGalip hazretleri de “Etvarı çarha uy,Mevlevî ol.Devran edersin, seyran edersin.”diyeilâhîdönüşü,sema’yaişaretederekengüzelşekildeifâdeetmiştir.

Allah’ın,yarattıklarıniçindeençokinsanısevdiğibirgerçektir.PeygamberEfendimiz’e(s.a.v.),“Lev-lâkelev-lâklemâhalaktü’l-eflâk(SenolmasaydınHabibim!Benbuâlemleriyaratmazdım)”dediğizaman,onunşahsiyetindeinsanıkastetmiştir.Müfessirler,buhadîs-ikudsiyi böyle tefsir etmişlerdir. Yalnız Hazret-i Peygamber’e (s.a.v.) hitap ediyor; amaPeygamber Efendimiz (s.a.v.) insanlığın örneği olduğu için insan mevzubahis… Yani

Page 178: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

insan olmasaydı O, evreni yaratmazdı. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de Allahu Teâlâ’nınPeygamberimiz’e karşı gösterdiği sevgiyi ifâde eden bir âyet var ki, tüm Cumahutbelerindeokunur.Buâyetşöyledir:“Şunuiyibilinizki;AllahvemeleklerPeygamber’esalât-uselâmgetirmektedirler.”Nedemektirbu?

Cenâb-ıHakkhabibiniövüyor,onasalât-uselâmgetiriyor.Bütünbunlarınözündeinsanvardırve insansevgiörneği,sevgimihrakıolmuştur;amabundanhabersizdir.Kendindekimin emânetinin bulunduğundan habersizdir. O bakımdan insan kendini idrak ettiği,kendini bulduğu zaman, Hakk’ın da büyüklüğünü idrak edecektir. Nitekim bir hadîs-işerifte;“Menarefenefsehufekadareferabbehu”diyebuyrulmuştur.Yani;“KendinibilenRabbi’nibilir.”Allah insanı, insandaAllah’ı sevmektedirvebütünbuevren insan içinyaratılmıştır.Bukonu,aşkveaşkınnekadarüstünolduğununcanlıbirifadesidir.NitekimHazret-iMevlânâ gerekMesnevî’sinde gerekDivan-ı Kebîr’ inde bu konuda çok güzelşiirler söylemiştir.Divan-ı Kebîr, II. cilt, 532. gazelinde şöyle buyurmaktadır: “Etrafınabakdagör;hertoprağa,herbalçığa,hergönlebirihtiyaçvermede,biraşksunmadadırdao yüzden, o şeyler ney gibi elemlerle sessizce feryâd etmededir.”Mesnevî’de ise şöylesöylemektedir: “Kâinatta her şeyO’nun sevgisinin esiri olduğu için köpeğin sızlanmasıbile, Hakk’ın cezbesi, O’nun çekişi iledir. Köpeğin vazifeleri kendine engel olmasaydıköpekler de Hakk’ın cezbesi, aşkı ile dağlara düşerler, bir mecnun-u ilâhî olurlardı.”(Mesnevî,III/207)

AyrıcaDivan-ıKebîrVI.cilt,2674.gazelinde:

“Her şey canlı, her şey yiyor, içiyor, konuşuyor…Böyle olmasaydı, karıncalarSüleyman’a sır söylerler miydi? Dağ, Davud Peygamber ile beraber ilâhî okurmuydu,onaseslenirmiydi?

Şu gökler âşık olmasaydı, göğsü böyle saf, temiz,masmavi olurmuydu? Eğergüneşdeâşıkolmasaydı,yüzündebirnûr,birışıkbulunmazdı.

Yerler, dağlar, âşık olmasalardı, gönüllerindenbir ot bile bitiremezlerdi.Denizaşktanhabersizolsaydı,aşkıanlamasaydı,böyleçırpınıpdururmuydu?Köpürüpcoşarmıydı?

Eyinsan!Sendeâşıkol,aşkıtanı!Vefalıoldavefabul!”

der.

“Düşüninsan;kievet,sendehakikatlervar,

Arşvar,rûhdavar,debdebe,haşmetlervar,

Sendevardırkanatammauçamazeflâke,

Sendemanenokanatsaplanıvermişhâke,

Aşktanbirkanataç,arşakadaryükselsin,

Nûrdanbahr-ıilâhiyeakarbirselsin;

Sanauçmakverecekkimseyibul,öğretsin,

Çünküsenmârifet-iHaktabüyükibretsin;

SanaAllah’aerenkolvekanatlartaksın,

Page 179: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Senşuaydan,şugüneştenbilepekparlaksın;

Harem-iyârekadarvarmakiçingökleridel;

Ezelîvarlığına,aslınayüksel,yüksel…”

İnsandaGüzellik

Yüzleben,kaşladudak,öylegüzelkimsanki,

İncebirperdedenAllahtecelliediyor…

GüllereKarşı

Hâlikim;Rabbimnehoşsaçmışletafetgüllere,

Seyredoymazgözlerim,gelmiştarâvetgüllere;

Koklamış,lutfeylemişpeksevgiliPeygamberim;

İmrenirseçokdeğil,firdevs-iCennetgüllere;

Mevlânâ’daAşk

Hervelininkendinehasbirmeşrebivardır.Mevlânâdaekseriya,hepaşktan,âşıklıktanbahseder.Busebepleona“ÂşıklarınSultanı”lâkabıverilmiştir.Nitekimbirrubâilerinde,“Bizimpeygamberimizinyolu,aşkyoludur.Bizaşkoğullarıyız,bizimanamızdaaşktır.”diye buyurmaktadır.Gerçekten deMevlânâ, bütün eserlerinde en çok bu konu üzerindedurmuştur. Mesnevî-i Şerif’teki bazı hikâyelerinde, Divan-ı Kebîr’ indeki coşkunşiirlerindeçoğuzamanhepaşktanbahsetmektedir.

Mevlânâ’nın bahsettiği aşk, fâni olan, gelip geçici olan “mecazî aşk” değildir. Onunbahsettiği aşk, Hakk’a karşı duyulan ilâhı aşktır. Yani Allah’a karşı duyulan sevgidir.Hazret-i Mevlânâ, “Aşk, kimseye niyazı ve ihtiyacı olmayan Allah’ın sıfatlarındandır.Ondan başkasına âşık olma mecazî aşktır, gelip geçici bir hevestir.” diye buyurur.(Mesnevî,VI/971.beyit)

Bu bahsi daha iyi anlayabilmemiz için, yukarıdaki beyitte adı geçen “mecazî aşk” ile“ilâhîaşk”yanigerçekaşküzerindebirazdüşünelim:

Bilindiğigibiaşk,mecazîvehakikîolarakikiyöndenmütalâaedilmektedir.Mecazîaşk,maddî ve cismânî aşktır. Yani insanların “kadın-erkek” birbirlerini sevmeleri vebeğenmeleridir.HakikîaşkiseHakk’akarşıduyulansevgidir.Dahadoğrusumecazîaşk,yaratılmışlarakarşıduyulanaşk;hakikîaşkise,Yaradan’akarşıduyulanaşktır.

Mecazî aşk fânidir, gelip geçicidir. Hakikî aşk ise ebedîdir, sonsuzdur. Arifler,kirlenmeyen,şehvetlelekelenmeyen“mecazîaşk”ındaboşolmadığını,insanıhakikîaşkaulaştırdığınısöylemişlerdir.Mecazîaşkı,âşığıhakikîaşka,Allahaşkınageçirenbirköprüsaymışlardır. Onlara göre, güzele karşı değil de güzellikte karşı duyulan bir aşk ilegüzellerdemüşahedeedilen şaşırtıcı güzelikteyaratıcınıngüzelliğini, sanatını, kudretini,büyüklüğünü görmek, hayran olmak, insana hakikî aşkın yolunu açar.NitekimHazret-iMevlânâ,Mesnevî’ninilkcildinde,111.beyitte,“Aşkistermecazolsun,isterhakikîolsun,

Page 180: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

nihayetinsanıHakk’aulaştırır.”diyebuyurmuştur.

Pekibumecazîsevgiinsanlaraniçinverildi?

Devrimizin en büyük psikologlarından Sigmund Freud’dan asırlarca önce Hazret-iMevlânâ:

“Birleşmeleri ile dünyada hayat devam etsin diye Allah, erkekle kadınıbirbirlerinekarşımeylettirdi,sevdirdi.”

diyebuhakikatiifâdebuyurmuştur.(Mesnevî,III/1415)

Muhyiddin-i Arabî hazretleri de bu “mecazî aşk”ı bir tamamlanma olarak mütalâaetmektedir.Ve,“İnsanerkekolsun,kadınolsunevlenmekletamamlanmaktadır.Tekbaşınakadın da yarımdır, erkek de yarımdır.Erkek kadında kendi noksanını tamamlamaktadır.Erkeğinsolkaburgasındanyaratıldığı içinkadındaerkektekendiaslınıbulmaktadır.Buyüzdendir ki, bu birleşme, sadece bedene ait maddî bir sevk değil, ruhî birtamamlanmadır.” diye Füsûsü’l-Hikem adlı eserinin “Fasl-ı Muhammedî” bölümündeyazmaktadır.

Dikkat edilirse, birmecazî aşkta bu sevişmeve birleşmede “Ruhumdanonaüfledim.”(HicrSûresi,29.âyet)sırrınamazharolanvefânivücutlarınınötesindebulunanveaynıyerdengelentanıdıkrûhlarınbirbirlerinekarşıduyduklarıhasretinveiştiyakınbirifâdesivardır.

Ancakbusevişmevebirleşmeninhayvanlardaolduğugibideğildeyaratılmışvarlıklarınen şereflisi, en üstünü olmamız sebebiyle nikâhla, şeriatın koyduğu esaslar dahilindeyapılmasıgerekmektedir.Yoksadinimizsevmemiziveevlenmemizimenetmemektedir.

Cenâb-ıHakbirtaraftanMevlânâ’nınbuyurduğugibinesil,hayatdevametsindiyebizemecazî aşkı, şehvet duygusunu vermiş, bir taraftan da nefse hâkim olmayı, şehvetlemücadeleetmeyiemretmiştir.

İslâmiyet’te rahiplik, rahibelik yoktur.Afif kalma, temiz yaşamak, duygularına hakimolmak, ancak nikâhla birleşmek esas tutulmuştur. Meşru olmayan, vicdanı lekeleyenbirleşme,enbüyükgünahsayılmıştır.Dinimizdeaşkharamdeğildir,zinaharamdır.

Şuhadîs-i şerif bumeseleyi gayet açıkbir şekildehalletmektedir:“Bir kişi âşık olsa,aşkınıonabunasöylemese,saklasa,iffetinimuhafazaetse,yanitemizkalsa,buhâldevefatetse,oşehitsayılır.”(Feyzü’l-Kadîr,6/179)

Bir kimsenin âşık olduğuhâlde nefsine hakimolması, şehvetini yenmesi, onu şehitlikmertebesineulaştırmaktadır.Buhadisteaynızamanda,zinagünahındankendinikoruyaraknefsi ile savaşa giren bir mü’minin ölümü, dini uğrunda düşmanlarla çarpışırken şehitolmuş gibi sayılmaktadır.Çünkü şehvet, insanın en korkunç düşmanlarından biridir.Buduyguyuyenmekenbüyükbirkahramanlıktır.

Hazret-i Mevlânâ, “Hiddet ve şehvet gibi duygular, insanı şaşı yapar ve ruhunistikametini değiştirir. Kişiyi, doğru yoldan uzaklaştırır.” diye buyurmaktadır. (Mesnevî,I/333)

“Mecazî aşk” kontrol altına alınmazsa, biziAllah’a ibâdetten, kulluktan uzaklaştırdığıgibi, mutluluktan da insanlıktan da uzaklaştırmaktadır. Bedenî zevkler, gelip geçici

Page 181: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

olduklarıgibigayrimeşruiseleryerinivicdanazabına,günâhaterkederler.NamıkKemâlmerhumundediğigibi:

Kimivicdanadokundu,kimicismücana

Page 182: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Zevknamıylaneyaptımsapeşîmânoldum

Evet, zevk diye peşinde koştuğumuz şeylerin bazıları vicdanımızı yaralar, bazıları dabedenimizi,sağlığımızıhırpalar;yaptıklarımızapişmanoluruz.

İmanlı ve hassas bir şair olan Sully Prudhomme “Dünya” adlı bir şiirinde şöyledemektedir:

Budünyadabütünçiçeklersolar

Page 183: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Bütünkuşlarınötüşleridevamsızdır

Page 184: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Ben,ebedîsürecekyazlarıdüşünüyorum

Budünyada,bütüninsanlar,aşklarının

Page 185: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Dostluklarınınzevalineağlarlar

Page 186: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Benebedîsüreceksevgileridüşünüyorum

Page 187: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

(Stonces,s.34)

Fâniolan,devamsızolanşeyleregönülvermeknekadarmanasızdır,boştur.Mevsimler,güzellikler,hepgelipgeçicidir.

Hazret-i Mevlânâ, bir bahar mevsiminde, sevinç içinde yeşeren, gülümseyen, hafifrüzgârlaoynaşıpdurançiçeklere,güneşinşöyleseslendiğinidüşünür:

“Ey gülümseyen çiçekler, ey yeşillikler, ben bir geçeyim de o zaman hâlinizi görün.Şimdi, pek neşelisiniz, sonunuzu düşünmüyorsunuz.” İnsanlar da gençlik de güzellik deböyledir. Güzeller, çiçekler gibi açarlar. Vücutlarının güzellikleri ile övünürler. Aynayabakar, sevinirler, çünkü içlerinde gizlenen rûh onlara kuvvet verir, onları canlandırır,neşelendirir. Maddî güzellikleri ile gurura kapılan güzellerin bedenlerine rûh şöyleseslenir:“Sen,benim ışığımlayaşıyorsun,bugurur,nedir?Bir ikigün,benimverdiğimgüçlehareketediyor,neşeleniyor,bumaddîhayatıbitmeyecekmişgibisanıyorsun!Nazın,işven, dünyaya sığmıyor, hele dur, bekle, ben seni terk edeyim, seni bırakıp gideyim desonunugör!Senipeksevenler,senimezaragömerler.Karıncalara,yılanlaragıdaederler.Çok defalar senin önünde, ölüme razı olan yokmu?Oda senin pis kokundan burnunutıkar.”(Mesnevî,I/3265)

AtinalıZiyaMerhumda:

Âfitâb-ıhüsn-ihûbânâkıbeteylerufûl

Benmuhibb-ilâ-yezâlim“lâuhibbü’l-âfilîn”

Yani“Güzelleringüzellik güneşi sonundabatar, kaybolur.Benbatanları sevmem,benbatmayan,yokolmayanHakk’ınâşığıyım.”demiştir.

“Mecâzî aşk”hakkındakigörüşlerikısacagözdengeçirdikten sonrahakikî aşka,Allahaşkına dair düşünmeye çalışalım. İnsan, göremediği, bilemediği ve niteliğini lâyıkıylaanlayamadığı Allah’ı nasıl sevebilir? Peygamber Efendimiz bile, “Allah’ım, seni tamhakikatinleve şanınayaraşırbir irfanlabilemedik.”diye,Allah’amünacattabulunmuş,yalvarmıştır. Âlemlere rahmet olarak gönderilen büyük Peygamberimiz’in gereği gibibilemediği, tanıyamadığıCenâb-ıHakk’ı,bizimgibiaciz,naçizinsanlarnasıl tanırlardaseverler? Cenâb-ı Ali “Ben, görmediğim Hakk’a ibâdet edemem.” diye buyurmuştur.Hâşâ, Allah maddî bir varlık değildir ki, baş gözü ile insanları ve diğer varlıklarıgördüğümüzgibiO’nugörelim,O’nungüzelliğinehayranolalım,O’nusevelim.

MuallimNacimerhumda:

ÂkilbiliyorkivarbirAllah,

Mâhiyetianlaşılmıyorâh

diyor. “Akıllı kişi, izanıyla, vicdanıyla bir Allah’ın varlığını biliyor; fakat O’nunmâhiyetini,niteliğinianlayamıyordiye‘âh!’ediyordu.”

BizimCenâb-ıHakk’ısevebilmemiz içinönceO’nunvarlığınıhissetmemiz,aklımızla,vicdanımızla, izanımızla, O’nun var olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir. İbrahimAlâeddinmerhumunşuşiirinegüzeldir:

Okursanızbirkitabı

Page 188: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Sahibinisorarsınız

Gördünüzmübirhoşyapı

Yapankimseararsınız

Sahipsizmiyerler,gökler?

Düşününceinsananlar

Herşeybizeispateder,

Büyük,kadirbirAllahvar.

Herşeyi,çokgüzel,çokmükemmelyaratan,kâinatışaşmazkanunlarlaidareedenbüyükveeşsizyaratıcınerededir?Herzerredebilebüyükbir sanateserigösterenAllah’ınasılarayacağız,nasılbulacağız?

Dünyamız da dahil. Bütün kâinatı güzel eserlerle süsleyen eşsiz yaratıcı, eserlerininarkasındagizlenmiş,sankieserlerinikendineperdeyapmış,kendinigöstermiyor.

Hazret-iMevlânâbirşiirindeCenâb-ıHakk’aşuşekildeniyazdabulunur:

“Ey benim canıma can katan hayatım! Perdeyi kaldır. Ey benim gamıma,kederime ortak olan, nerede olursam olayım daima benimle beraber bulunanRabbim!Eygeceleri,banadostolansevgili!

Eyvakitlivakitsizbenimyalvarışlarımı,yakarışlarımıduyaneyvarlığımınbütünzerrelerinesevgiateşisalanRabbim!

Sen bütün şekillerden münezzehsin, berisin, canlardan bile temizsin. Suretin,şeklinyok,fakatbenimbütünşekilleriminmıknatısısın,bütünvarlığımsanadoğrukoşmada,sendeyokolmadadır.”(Divan-ıKebîr,IV/1963)

Yukarıdaki beyitte Hazret-i Mevlânâ’nın buyurduğu gibi, şekillerden, suretlerdenmünezzeholanAllah’ınzatını,nasılolduğunudüşünemeyiz.Çünkübize“Allah’ınzatınıdüşünmeyiniz.”diyeemredilmiştir.

BizCenâb-ıHakk’ıancaksıfatları ile,yarattığıeserlerlehisseder, tanıyabiliriz.Herkesidrakine,anlayışına,kabiliyetineveAllah’ın inayetinegöreAllah’ıhissedecektir.ÇünküAllah’ıninayetivelütfuolmadangönüldenonayolbulamayız.İnsan,Allah’ı,ancakAllahilebulabilir.Heryerde,herzerredeO’nunkudretivesanatıgörülmektedirama,ogörmegücünüHakvermesebizhiçbirşeygöremeyiz.Busebeple,bizekendikudretini,sanatını,güzelliğinigöstermesiiçinkendindenniyazdabulunmamızgerekir.Bizinsanlar,Allah’ınyarattığıbütünyaratıklararasındaenüstünbirvarlığız.

Biz,insanolarak,şutenden,bedendenibaretdeğiliz.Biz,bizdebulunanilâhiemânetleinsanız. Mevlânâ; yeryüzünde yaşayan, yiyip içen, gezip dolaşan şu tenlerimizi,bedenlerimizi birer gölge saymaktadır.Asıl bizimvarlığımız, şu görünen cisimlerimizinötesindedir.YunusEmrehazretleri“Birbenvardır,bendebendeniçeri.”diyebuyurmadımı?Cenâb-ıHak,“Benbilinmekistedim,insanıyarattım.”diyebuyurdu.Bubilinmekdesevgidegizlidir.Cenâb-ıHakk’ınbilinmeyevesevilmeyeihtiyacıyoktur.

Peki,biz,Allah’ınasılseveceğiz?

Bizim, bilinen beş duygumuzdan başka, bir altıncı duygumuz daha vardır ki, Allah’ı

Page 189: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

ancakoduyguileidrakvehissedebiliriz.İnsan;akıl,nûr,kalpvebasiretilehayvanlardanayrılır. Bizde bulunan bâtını göz, “gönül gözü: basiret” başımızdaki gözden daha çokkuvvetlidir.

Hazret-iMevlânâ,“Sizinikibaşınızvardır:Biridünyayaaittoprakbaşı,öbürügöğeait,tertemiz,rûhânîbaş”diyebuyurmuştu.İştebiz,burûhânîbaşla,rûhânigözlegerçeğiidrakedebiliriz. Bu sebepledir ki, beş duygu ile idrak edilemeyen şeyler, rûhânî başla,mânâgözüile,gönülgözüileanlaşılırvehissedilir,zevkduyulur.

Allah sevgisini, ancak, insanlık derecesinden hayvanlık derekesine düşen ve beşduygudanbaşkaduygusuolmayanlarinkâredebilirler.

İnsanınAllah’ısevmesi,onunbirşükranborcudur.Çünküetraflıcadüşünürsekgörürüz,hissederiz ki, Allah da insanı sevmektedir. Çünkü, başka varlıklara vermediğini insanavermiştir. İnsanın, kendisine sayısız lütuflarda, ihsanlarda bulunanAllah’ını sevmemesinankörlük olur. Aslında insanda, sevmek ve inanmak ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı olanduygulara sırt çevirdiği takdirde, yalnız Allah’ına karşı nankör olarak kalmayacak,yaratılış icabı vazifesini yapmadığı için ruhunda bir boşluk, bir eksiklik hissedecektir.Düşünürsek anlarız ki, kul ile Allah arasında gizli, batınî bir münasebet vardır. Bu,açıklaması,anlatılmasıgüçbirhâldir.Sıkıldığımız,üzüldüğümüzzamanlarda,Allah’ımızasığınırız.Çünkü,Obize,bizdenyakındır.Kur’ân’da“Biz,sizeşahdamarlarınızdandahayakınız.”(KafSuresi,16.âyet)diyebuyrulmuştur.Vicdanlarınınemriilehareketedenler,Allah’ı çok ananlar, zikredenler, insanlık yolunda yürüyenler, çok iyilik edenler, hangivazifede bulunursa bulunsun o vazifeyi hakkıyla yapanlar, çok ibâdette bulunanlar, buyakınlık mertebesine ulaşan mutlu kişiler bu hâli anlarlar. Bu bir gerçektir ki, insanlıkvazifesininidrakiiçindeolanlarveinandıklarınıyaşayanfaziletlikişiler,Allah’adahaçokyaklaşırlar.Allah,hâşâ,maddîvarlıkdeğildirkionayaklaşalım.İnsanınAllah’ınayakınolması,mekân vemesafe bakımından değildir. Vasıflar, duygu ve sevgi bakımındandır.“Ruhumdanonaüfledim.”(HicrSuresi,29.âyet)sırrınamazharolduğuiçinCenâb-ıHakmelekleriÂdem’esecdeettirmiştir.

“Muhakkakkibiz,seniyeryüzündehalîfeyaptık.”

(Sad Suresi, 26. âyet) gibi insanın değerini belirten âyetler Kur’ân’da mevcuttur.Âdem’in, Allah’ın halîfesi olması, onun diğer varlıklardan üstün, mükerrem bir varlıkolarakyaratılmasınındainsanınHak’laolangizliyakınlığıilebirilgisiyokmudur?

Dostlarından, en yakın sandığı kişilerden uzak düşmüş, kendini yalnızlığın kahredicisıkıntısındabulanbirkimseyeHazret-iMevlânâşöyleseslenmektedir:“Buradagizlibirisivar,kendiniyalnızsanma!”(Divan-ıKebîr,I/188)

İşte burada gizli olan, yere göğe sığmayıp da gelip mü’min kulunun kalbine sığanAllah’tır.

Hazret-iMevlânâbirrubâisindedeşöylesöylemektedir:

“Senincanında,bircanvardır,senocanıara.Senintenindağındaçokkıymetlibircevherbulunmaktadır.Ocevherinmâdeniniara.Eyyürüyüpgidensûfî!Eğersen,onuarıyorsan,onudışarıdaarama,aradığını,senkendindeara.”

Bizim canımızdaki can, O’ndan ayrılıp gelen ruhtur. Ruhu aramak, Allah’ı aramak,Allah’ıidraketmek,Allah’ısevmektir.KulunAllah’aolansevgisinedir?

Page 190: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

Buhâl,kulunkalbindebulduğuveduyduğubirhisolupkelimelerleifâdeedilemeyecekkadar lâtif, hoş, ince temiz bir duygudur.Bu hâl, bu duygu insanıAllah’ını her şeydenüstüngörmeye,yüceltmeye,O’nunrızasınıherşeyetercihetmeye,O’ndanayrıkalıncadasabırsızlanmaya,kararsızlığagötürür.O’nunemriniyerinegetirince,O’nusevinceiçindebirrahatlıkduyar.

KulunHak’ladostoluşu,O’nunlaünsiyeti,ülfetinedir?Mümkünolduğukadar,yalnıznamazlardeğil,devamlısuretleabdestliolarakO’nudüşünmek,kalpileO’nuanarakO’nugönlündehissetmek,O’nakarşı içindebirheyecanbulmayaçalışmaktır.Kul,her şeyde,her hadisede, Allah’ın kudretini, sanatını bularak O’na hayran olmalıdır. Çiçekleri mikokluyor?Renklerinde, kokularındaHakkın sanatını bulmak.Meyvemi yiyor? Şu karatopraktan yetişen çeşitli tattaki meyvelerde bulunan lezzet, koku ve güzellik karşısındaşaşırıp kalmak, her bakımdan bize lütuf ve ihsanlarda bulunanHakk’aminnettar olmakgerekir.Hak yolcusunun, toplumda, haksızlık gibi görülen hadiselerin ötesinde gizlenenadaleti sezmesi ve Hakk’ın Âdil-i Mutlak olduğuna inanması, O’nun adaletinin er geçgerçekleşeceğindenşüpheyekapılmamasılâzımdır.

Yukarıda,bizimbeşduygumuzdanbaşkabiraltıncıduygumuzdahavardırki,ancakoduygu ile Cenâb-ı Hakk’ın yardımı ile Hakk’ın varlığını, yarattığı ve ortaya koyduğusayısızeserlerinhikmetinianlayabilirizdiyearzetmiştim.BuhususuHazret-iMevlânâ,şubeyitlerde,mecazîolaraknegüzelifâdebuyurmaktadır:

Bubeş duygu çeşmesi, teninde akıp durdukça (yani gözün gördükçe, kulağın işittikçe,burnunkokualdıkça,yediğindenzevkduydukça,dokunmahissinbulundukça)bilkisendebulunan o “eşsiz peri” bu beş çeşmeyi gerektikçe açmış kapamış bu duygulara yolvermiştir.Gönülgözüilegörmek,tasavvurdabulunmakgibibeştanedeiçduyguvardır.Bunlardabubâtınduygulardamaksadadoğruakıpgitmededir.(Divan-ıKebîr,I/188)

Maksat,biziyaratanıidraketmek,sevmektir.KulunHakk’ısevmesi,mil,hudutveihatagibi şeyler ihtiva etmez. Bu nasıl bahis konusu olabilir ki, Allah ilhak ve ihata gibişeylerdenmünezzehtir.Âşık, aşk babında çember gibi çevrilme tarzındavasfedilmektenziyâde,maşuktayokolmaşeklindeanlatılır.

Aşk,birvasıflavasfedilemez,anlatılamaz;birhudutlasınırlanamaz.Aşktarifedilemez.Bununlaberaber,gönüldehissetmek, idraketmek içinaşktandahabelirli,dahavâzıhvedahayakınbirşeyyoktur.

Malûmdur ki bir şeyi anlatırken sözde belirsizlik, bir anlaşılmazlık, muğlaklık hasılolduğuzamansözü şerhve izahetmeyegirişmek ihtiyacıdoğar.Müphemlik,muğlaklıkzailoluncaaşkmeselesinive sözünüşerhve izahetme ihtiyacıortadankalkar.Hazret-iMevlânâbumeseleyinegüzelifâdebuyurur:

“Aşkınşerhi içinne türlüaçıklamadabulunsamdiyedüşünürkenaşkın tesirinekapılıncasöylediklerimdenutanırım.

Kalemim kağıt üzerinde koşup duruyordu, aşkın açıklanması bahsine gelince,heyecanakapıldı,dayanamadı,ortasındanyarıldı.

Akıl,aşkınşerhindeçamurabatmışmerkepgibiacizkaldı,aşkındaâşıklığındaşerhiniyineaşksöyledi.”

YineHazret-iMevlânâMesnevî-iŞerif’inI.cildinindibacesinde:

Page 191: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Birisi,bana“Âşıklıknedir?”diyesordu.Ona, ‘Benimgibiolursananlarsın.’cevabınıverdim.

Aşk, sevgi, sayıya gelmez, ölçüye sığmaz. Bundan ötürü, aşk “Hakikatte Haksıfatıdır.Kulanispetedilmesimecazîdir”demişlerdir.“Allahkullarınısever”sözükâfidir. Kulların da Allah’ı sevmesi ise, Hakk’ın muhabbetine nispetle neredekalır?”

Hazret-iMevlânâ’nın “Allah kullarını sever; kulları da Allah’ı sever.” sözleriMaideSûresi’nin54.âyetindenalınmıştır.

Gerçektendeaşktanbahsetmek,aşkdeğildir.Sebebideaşk,yaşananbirhâldir.Tarifegelmez,sözleifâdeedilmez.

Yalnızşubirhakikattirki:Cenâb-ıHakk’ıidraketmek,O’nugönlümüzdebulmakiçinsarfettiğimizgayretler,uzuntefekkürler,ibâdetler,yapılaniyilikler,yardımlarneticesindeazdaolsa,ilâhîsırlardankendisinebirazbirşeyduyurulankimse,bukeşfinhusulüanındabüyük bir zevke ulaşır, tarif edilmez ruhî bir neşe duyar. Bu bakımdan denilebilir ki,gerçektenzevklerinüstündedir.BütünariflerinmaksadıyalnızO’naulaşmaktır.

Kimsenin bilemediğimanevî zevk buradadır.Bu yüzdendir ki; bu hâli duyanların, bumertebeye erenlerin sıkıntı ve isteklerimahvolur.Kalpleri, bumanevî nimetin zevki ilemeşgulolur.Hatta,ateşebileatsalarosevgideryasındayaşadığıiçin,ateştenbilehaberiolmaz,cennetnimetlerinidekendilerinearzetseler,dönüpbakmazlar.

Hazret-iMevlânâ’nınşuşiiri,buhâlinifadesidir:

“Eydertlizamanımda,canımınrahatı,eyyoksullukacılığındaruhumunhazinesiolanAllah’ım!

Vehmineldeedemediği,anlayışınveaklıneremediğigüzelliklersendencanımaulaştığı için senbenimkıblemoldunRabbim!Senin keremin ve lütfun sebebi ilebenâlemenazlabakarını.Fâniolandevlet, zenginlik, varlıkhiçbenialdatabilirmi?

Allah’ım,bitmeztükenmezcömertliğinlebanahesapsızmülklerversen,nekadargizli hazinelerin varsa, onları önüme koysan, ben, candan secde ederek yüzümüyerlerekorumdaderimki:

‘EyAlllah’ım,benimiçinseninaşkın,bütünbunlarınhepsindendahadeğerlidir.’”(Divan-ıKebîr,I/207)

Page 192: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

HazretiMevlânâ’daPeygamberSevgisi

Bu konu insanın tuhafına gidebilir. Yalnız Mevlânâ değil bütün veliler ve bütünmü’minler elbette âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz’i severler.Hatta sadece kendi Peygamberimiz’i değil bütün peygamberleri severler, onlara saygıgösterirler.NitekimvaktiyleViyanaMuhasarası’ndaMüslümanolanpapazHazret-iİsa’yaküfrettiği için öldürüldü. Bizler Kur’ân-ı Kerîm’de beyan buyrulduğu üzere bazılarınıüstüngörmekleberaber, vazifeleri bakımındanbütünpeygamberleri birbirlerinden farklıgörmeyiz.Görmeyizamaelbettekendipeygamberimizidahaçokseveriz.Hattayalnızbizdeğil, çeşitli milletlerin yetiştirdiği hakikati seven bilginler, medeniyet ve uygarlıktarihinde iz bırakan büyük insanları sayarken Hazret-i Muhammed’i ihmal etmezler.Senelerceevvel İstanbulÜniversitesi’nde“KölelikveKöleliğinTarihi”konusuüzerindekonferans vermek için davet edilen CambridgeÜniversitesi profesörlerinden biri aynenşöyle söylemişti: “Bütün dünyada kölelik resmen kaldırılıncaya kadar (1815’te ViyanaBildirisiile)hiçbirfilozof,hiçbirmütefekkirhattahiçbirpeygamberHazret-iMuhammedkadarkölelerindeinsanolduğunu,onlarındahürinsanlargibiyaşamahakkıbulunduğunusöylememiştir. Aristo’nun, Eflâtun’un eserlerinde köleleri insan sayma fikri yoktur.Onların hür insanlara hizmet etmeleri için iri kemikli yaratıldıklarından bahsedilir.”Peygamber Efendimiz, “Kölelerinize de kendi yediklerinizden yediriniz. Onlar dainsandır.” buyurmuştur. Köle azad etmek en büyük sevap sayılmıştır. Hazret-i Ömer’indeveyekölesiylenöbetleşebinmesi…Bugünbütündünyadainsanhaklarıenbaştagelenbir problem sayılmaktadır. 15 asır önce Peygamber Efendimiz bu mesele ile meşgulolmuştur.

Buyüzdendirki,Müslümanolmadıklarıhâldehakkı,hakikatisevenİngilizmütefekkiriCarlyle, Alman şairi Goethe gibi büyük insanlar Hazret-i Muhammed’e gönülvermişlerdir. İnsanolarakHazret-iMuhammed’ekarşı duydukları hayranlığı eserlerindebelirtmişlerdir. Michael H. Hart’ın yazdığı ve Sabah gazetesinin bir iki sene önceyayınladığıEnEtkin100 adlıkitapta insanlık tarihininenetkilikişisiolarakenbaşta,1numaradaHazret-iİsa’yayahutKarlMarx’adeğilHazret-iMuhammed’eyerverilmiştir.

BaşkamilletlerinenbüyükinsanolarakhayranolduklarıHazret-iMuhammed’ibizler,O’nungetirdiğidinebağlıolduğumuziçindahaçokseveriz.Buyüzdendirki,asırlardanberi gelen İslâm şairlerinin Peygamber Efendimiz hakkında yazdıkları na’tlar ciltlerdoldurur. Peygamber sevgisine dair Buharî-i Şerif’teki bir hadiste, “Her ümmet kendipeygamberinidahaçoksever.”diyebuyrulmaktadır.

ŞuhâldeHazret-iMevlânâ’dapeygambersevgisinedemek?Hazret-iMevlânâ,yalnızbüyük bir veli değil aynı zamanda eşsiz bir şairdir. Herhangi bir konu üzerinde şiirsöylerken Hazret-i Peygamber’i hatırladığı zaman, söylediği beyitler arasında -benzetmedehataolmasın-“birkoyunsürüsüiçindekikoçlargibi”farkedilir.Peygambersözü geçince Mevlânâ’nın söylediği beyitler çok heyecanlıdır, çok sıcaktır. Hazret-iMevlânâ’nındudaklarındandökülenobeyitlerHazret-iMuhammed’innûruilenûrlanırdagöz kamaştırır, insanı mest eder. Mesela, Divan-ı Kebîr’ in I. cildinde 163 numaralıgazelinde Mevlânâ, ilâhî aşkı terennüm ederken bir fırsatını buluyor ve PeygamberEfendimiz’ihatırlıyor.Buşiirinbaştarafındanbirkaçbeytinintercümesiniarzedeyim:

“Heran sağdan soldan ilâhî aşkın sesi geliyor.Bu sesin etkisi ile biz, göklere

Page 193: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

doğruyükseliyoruz.Kimdebiziseyretmekisteğiilekabiliyetivar?

Zaten biz bu dünyaya gelmeden önce gökyüzünde idik, meleklerin dostu idik.Bizimesasyurdumuzorasıdır.Sonundayineorayagideriz.Aslındabiz,göktendeyüceyiz,meleklerdende

üstünüz.BizimkonakyerimizO’nunyanıoluncanedenbiz,gökleridemelekleridegerilerdebırakmayalım?

Tertemiz inci, ilâhî cevher nerede? Kirli toprak dünyası nerede? Şerefinizidüşünmeden, bu alçak âleme geldiniz, kondunuz. Haydi eşyanızı toplayın,yükünüzübağlayın!Buyerbizim

yerimizdeğildir,buradangöçelim.

Genç baht, bizim dostumuz, can bağışlamak işimiz, meşguliyetimiz. Bizim aşkkervanımızınbaşındadacihanınvarlığıileövündüğüHazret-iMustafavar.

Mustafa Aleyhisselâm öyle büyük bir varlıktır ki, ay onun mübarek yüzünügörmeyedayanamadı,bölündüveonunniyâzkârbirkölesiikenbutalihekavuştu.

Bahar mevsiminde esen şu rüzgârın hoş kokusu, onun mübarek saçlarınınbölümündengeliyor.Hayâlinbuparıltısı,buşaşaasıdakuşlukvaktindekigüneşinparıltısınıandıranonunüceliğindendir.”

Yirmibeyitten ibaretolanbuşiirindeHazret-iMevlânâPeygamberimiz’ihatırlamışveonun sevgisi ile yukarıda arz ettiğim beyitleri söylemiştir. Şiirleri söylerken Hazret-iPeygamberEfendimizibazenAhmedAleyhisselâm,bazenMuhammed(s.a.v.),bazendeMustafa ism-i şerifi ile yâd eder. Divan-ı Kebîr’ in çeşitli kafiyelerinde 137 gazeldePeygamberEfendimizhakkındaçokgüzelbeyitler söylemiştir.Bilindiğigibihervelininkendinegörebirözelliğivardır.Mevlânâhepsevgi,Haksevgisiüzerindedurmuş,insanıdaHakk’ıntecellisineençokmazharolanüstünbirvarlıkolarakgördüğüiçinsevmiştirve sevgisinin üstünlüğünden ötürü insanın hatalarına da müsamaha gözü ile bakmıştır.PeygamberEfendimiz’egelince,“Habibullah”Allah’ınsevgilisiolan,kâmilinsanlarındakâmil insanı sayılan aziz Peygamberimiz’i Hazret-i Mevlânâ’nın nasıl sevdiğini buyönden de görmek gerek.Mevlânâ’nın “Ben yaşadığımmüddetçe,Kur’ân’ın kuluyum,kölesiyim. Ben Hazret-i Muhammed’in ayağının bastığı yerin toprağıyım.” diyePeygambersevgisinibelirtenrubâileridemevcuttur.

Dikkat buyrulursa bahsettiğim beyitler, diğer şairler gibi sadece Peygamberimiz’idüşünerekyazdığına’tlardeğildir.Divan-ıKebîr’dekibinlercegazeliarasındayerigelincePeygamber Efendimiz’i hatırladığı, sevgisini, saygısını açığa vurduğu beyitlerdir.Mevlânâ’nın da diğer divan şairleri gibi yalnız Peygamberimiz’e karşı duyduğu sevgiyibelirten birkaç na’ti de vardır. Diğer şairler na’tları dışında yazdıkları gazellerdePeygamberimiz’ihatırlamazlarkenMevlânâbuusuldenayrılmış,başkakonularhakkındabeyitlersöylerkenPeygamberEfendimiz’isıksıkhatırlamıştır.Bunlardandabirkaçörnekarzetmekistiyorum.Divan-ıKebîr’inII.cildinin901numaralıgazelinde:

“Gönül ileaşk,AhmedAleyhisselâm ileHazret-iEbuBekirgibimağaradostuolmuşlardır,ikimağaradostununadlarıiki,canlarıbirolursabundanneçıkar?”

Divan-ıKebîr’inIII.cildinin1137numaralıgazelinde:

Page 194: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

“Hazret-i Muhammed’in nûru milyonlarca parçaya ayrıldı da uçtan uca ikidünyayıkapladı.

PeygamberEfendimizonûrunparıltısındakişimşekgibiçakıncaküfürperdeleriyırtılırdabinlercekişi,binlercerahipzünnarlarınıkoparıverirler.

Küfür karalar giyindi. Çünkü Hazret-i Muhammed’in nûru geldi. Ölümsüzlükdavulunuçaldılar,ebedîsaltanatdevrigeldi.

Yeryüzü yemyeşil oldu. Gökyüzü hasedinden yenini yakasını yırttı. Ay ikiyebölündüvedünyayarûhgeldi,canlandı.

Dün gece gökyüzündeki sayısız yıldızlardanmüthiş bir gürültü duyuldu, çünküyıldızı kutlulardan, kutlular kutlusu eşsiz bir yıldız yeryüzüne inmişti.” (Divan-ıKebîrII/882)

Divan-ı Kebîr’de bu beyitleri söyleyen Mevlânâ,Mesnevî’de bu konu üzerinde çokdurur.Mesnevî’ninIV.cildinin3844-3846.beyitlerişöyle:

“Hazret-i Muhammed’in sureti bir duvarın yüzüne vursa, duvarın gönlündengönülkanıdamlar.

Onunmübareksuretiduvaraöylekutlugelirki,duvarbilehemenikiyüzlülüktenkurtulur.

Temiz ve pak kişilerin bir yüzlü oluşlarına karşı, duvarın iki yüzlü oluşu onuniçinayıptır.”

Mesnevî’ninVI.cildinde167.beyitlebaşlayanbeyitlerdeaynenşöylebuyurur:

“Hazret-iMuhammed,budünyadadaşefaatçidir,odünyadada…

Budünyadindünyasıdır.Odünyaisecennetlerdünyasıdır.Budünyadaonlarayolgösterir.Odünyadaiseaygibiolanyüzünügösterir.

Onun gizli ve aşikâr âdetleri, “Ya Rabbi, ümmetime doğru yolu göster, onlargerçektendebilmiyorlar.”diyeduaetmekti.

Onun mübarek nefesi ile iki kapı da açılmıştır. İki dünyada da duası kabuledilmiştir.

Onabenzerbirisinegelmiştirnedegelecektir.

Omübarek ruhuna, kutlu gelişine, evladının zamanına da yüz binlerce salât-uselâmolsun.”

Aynıcildin816.beytiiseşöyledir:

Hazret-i Peygamber Efendimiz’in sözlerinin hepsi de hakikat denizininincileridir,çünküonunmübarekgönlü,hakikatdeniziilebirleşmiştir.

Mesnevî’nin III. cildinde 3110 numaralı beyitle başlayan bölümde PeygamberEfendimiz’e ait bir iki mucizeyi Hazret-i Mevlânâ’nın nasıl coşkunlukla anlattığınıgörelim:

“MalikoğluEnes’tenrivayetedilmiştir:Birkimseonamisafirliğegitmişti.

Page 195: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

O misafir hikâye etmiştir ki, Enes Hazretleri, yemekten sonra peşkirininsararmış, solmuş, kirlenmiş olduğunu gördü.Hizmetçi kıza, “Şu kirli ve bulaşıkpeşkiribiraniçinolsuntandıraatıver.“dedi.

Oanlayışlıkızhemenpeşkiriateşledolutandıraattı.Misafirlerinhepsi,buişeşaştılar,peşkirdendumanlarçıkacağını,yanıpkülolacağınıbekliyorlardı.

Bir müddet sonra hizmetçi kız, kirlerden temizlenmiş beyazlaşmış peşkiritandırdançıkardı.

Orada bulunanlar, “Ey Aziz Sahabi,” dediler, “Bu peşkiri nasıl oldu da ateşyakmadı,üstelikbirdetemizledi?”

Enes hazretleri buyurdu ki: “Mustafa (s.a.v.) bu peşkiri çok defa elini, ağzınısildideondan.”

Eyateştenveazaptankorkangönül,öylebirel,öylebirdudaksahibineyaklaş.

Omübarekelveağız,peşkirgibicansızbirşeyeböylebiryücelik,böylebirşerefverirse,birâşığınruhunanelerverir?Nefeyizlerdebulunur?”

AynıMesnevîcildinin3130numaralıbeyitlebaşlayanbölümünde,Mevlânâ,PeygamberEfendimiz’inbirmucizesinişöyleanlatır:

“Çölde bir Arap kervanı, susuz kalmıştı. Yağmursuzluktan su tulumlarıkurumuştu.

Çölünortasındakalmışlarvesusuzluktanöleceklerinianlamışlardı.Ansızın, ikidünyadadadardakalanlarınyardımınakoşanHazret-iMustafaEfendimiz,onlarayardımetmekiçinteşrifbuyurdu.

Orada pek kalabalık bir kervan gördü.Kervan halkı o uzun yolda kızgın kumüstündekalmıştı.

Develerin susuzluktan dilleri sarkmıştı. Halk kumların üstünde öteye beriyedağılmıştı.

Resûlullahonlaraacıdıvebuyurduki:‘Haydi,çabukkalkın,birkaçınızşukumtepesinedoğrukoşun.’

‘Oradasiyahbirkölevar.Devesinebinmişefendisinetulumlasugötürüyor.‘

‘Oköleyi,devesiileberaber,istesedeistemesedealın,beniniyanımagetirin.’

Osuarayıcılarkumtepesinedoğrugittiler,birazsonraPeygamberEfendimiz’inhaberverdiğizenciyigördüler.

Siyah bir köle, bir deveye binmiş gidiyordu. Efendisine su ile dolu bir tulumgötürüyordu.

Ona,‘İnsanlarınövüncüvekâinatınhayırlısıHazret-iPeygamber,şurada,seniistiyor.’dediler.

Köle, ‘O kimdir? Ben onu tanımıyorum.’ dedi. ‘O ay yüzlü şeker huyluPeygamberdir.’dediler.

Peygamberimiz’inbütüniyihuylarınımümkünolduğukadaranlattılar.Zenci,‘O

Page 196: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

galibabahsedilensihirbazşairolacak.’

‘Duyduğumagöre,sihiryaparakhalkınbirkısmınıkendinebağlamış.Benonunyanınabirarşınkadarbileyaklaşmam.’dedi.

Bunun üzerine köleyi ve deveyi çeke çeke kervanın bulunduğu yere götürmeyebaşladılar.Osövüpsayıyor,bağırıyorçağırıyordu.

Onu Aziz Peygamberimiz’in yanına getirdiler. Peygamber Efendimiz, ‘Onuntulumundaki suları için ve kırbalarınızı doldurun.’ diye buyurdu. Hepsi, otulumdansualdılar,develerevarıncayakadarherkesosudaniçti.

Herkes kırbasını o tulumdan doldurdu. Gökyüzündeki bulut bile bu mucizeyegıptaetti,şaştıkaldı.

Bunu kim görmüştür ki, bir tulumdan bunca cehennemin yanışı soğusun,susuzluğunugidersin?

Kimgörmüştürki,birtektulumdanbuncakırba,ağzınakadardolsun?

KervanhalkıPeygamberEfendimizinmucizesinehayranoldularda‘EylütufveihsanıdenizkadargenişolanHazret-iMuhammed,buhâlnedir?’dediler.

‘Küçük bir tulumu,mucizene perde ederek hemArab’ı, hemKürt’ü suya garkettin.’diyorlardı.

Hazret-iPeygamberbuyurduki: ‘Eyköle, seninsuyundanaldılardiyeşikâyetebaşlayıp,iyikötüsöylenmemeniçin,sutulumunabak.Oboşatmamış,dopdolu.’

O siyah köle Peygamberin mucizesi karşısında şaşırıp kaldı. Mekânsızlıkâlemindenonungönlüneîmangeldi.

Köle,göktenbirçeşmeninaktığınıgördü.Onuntulumu,göktengelenilâhîfeyzincoşkunluğunaörtüolmuştu.

Gözlerininönündenbütüngaflet perdeleri yırtıldı, sıyrıldı dao, gaybâlemininçeşmesiniapaçıkgördü.

Oandaköleningözleriyaşlarladoldu.Efendisinideyurdunudaunuttu,gitti.

Elsizayaksızkaldı.Allah,onuncanınatatlıbirtitremesaldı.Kendinikaybetti.

Hazret-iPeygamber,tekrarişini,vazifesiniyapsındiyeonukendinegetirdi.‘Eyfaydalar elde eden köle, kendine gel de yola düş, susuzlara suyunu götür.’ diyebuyurdu.

‘Şimdi hayret zamanı, şaşkınlık zamanı değil, asıl seni şaşırtacak hâl, ilerdekarşına çıkacak. Sen hemen yola düş, hızla gitmeye bak.’ Köle Hazret-iMustafa’nınellerineyüzünüsürdü,omübarekelleriaçıkçasınaöptü,öptü…

Resûlullah,mübarekelinionunyüzünesürdüveonuebedîsaadeteeriştirdi.

Ozenci,oHabeşîköle,beyazlandı.Gecegibisimsiyaholanyüzü,

ayınondördügibiaydınlandı,gündüzgibinûrlandı.

O siyah köle güzellikte ve olgunlukta Hazret-i Yusuf gibi oldu. Ona ‘Haydi,

Page 197: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

köyünegitdehâlianlat.Haberver.’diyebuyurdu.

Köle,elsizayaksızbirhâlegelmiş,mestolmuştu.Gidiyorduamaeliniayağındanayırtedemiyordu.

Kervandan ayrıldı. İki dolu tulumla efendisinin yanına geldi. Efendisi, onu,uzaktanbeyazlaşmışgörünce,şaşırdı.Şaşkınlığındanoköyünhalkınıçağırdı.

‘Bu su tulumu, bizim tulumumuz,’ dedi, ‘Deve de bizim devemiz. Fakat zenciyüzlükölenereyegitti?’

‘Bu uzaklardan gelen bir ay ki yüzünün nûru, gündüzün ışığına vuruyor, onuaydınlatıyor.’

‘Bizimkölenerede.Yolumuşaşırdı?Yoksaonubirkurtmuyedi?’Kölekarşısınagelince,ona‘Senkimsin?’diyesordu.‘BirYemenlimisin?YoksaTürkmüsün?’

‘Kölemnerede?Onuneyaptın?Doğrusöyle,hileyekalkma.’

Köle dedi ki: ‘Senin köleni öldürmüş olsaydım, kendi ayağımla kanımıdöktürmekiçinsananasılgelebilirdim?’

Efendi:‘Peki,benimkölemnerede?’diyesordu.Köle:‘İşte,burada,seninkölenbenim,Allah’ınlütufeli,benimyüzümüağarttı,parlattı.’dedi.

Efendi: ‘Hey,’ dedi, ‘Sen ne söylüyorsun? Kölem nerede? Doğru söylemektenbaşkaçarenyok,yoksabenimelimdenkurtulamazsın.’Köledediki:‘Seninoköleilearandageçensırlarısanabirbiranlatayım,hepsinisöyleyeyim.’

‘Benisatınaldığınandanşimdiyekadararamızdageçenlerisanaanlatayım.‘

‘Bilesinkibenoyum,hernekadar,gecegibikapkaraolanbedenimdenparlakgözkamaştırıcıbirsabahdoğmuşsadabenrûhîvarlığımlaaynıköleyim.’

‘Bedeniminrengideğiştiamatertemizolanruhunnerengivardır,neunsurlarabağlıdırnedetoprağamensuptur.’”

Divan-ıKebîr’inIII.cildinin1345numaralışiirinde:

“Kılıçlar üzerine zırhsız, çırçıplak atılan sahabe, Muhammed Muhtar’ınsunduğuîmanşarabıilemestolmuşlar,kendilerindengeçmişlerdi.

Hayır,busözyanlışoldu.Hazret-iMuhammedsakideğildi.İlâhîşarapiledolubirkadehti,iyikişilereşakilikedendeCenâb-ıHak’tı.”

KezaDivan-ıKebîr’inII.cildinin792numaralıgazelindede:

“Hazret-iAhmed’innûru,dünyadanebirateşetapanbırakır,nedebirYahudi…Onun devletinin gölgesi herkesin, bütün insanların üstüne düşsün, onlarıaydınlatsın.

Yolunu kaybeden insanların hepsini de imansızlık çölünden alırlar, yolagetirirler.Hazret-iMustafasonsuzluğakadarHakyolununkılavuzuolsun.”

Divan-ıKebîr’inI.cildinin490numaralışiirindeiseşöylebuyrulmaktadır:

“Dünyavedünyanınişleri,baştanbaşahavadanibaret.İyikötüyapılanişlerin

Page 198: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

karşılığıhavayagider.

Fakat Hazret-i Muhammed’in getirdiği dine bak! Hicretten 650 yıl geçmiş, ohâlâ durmada…Ne sağlam yapı! Ebu Leheb ve ona benzeyenlerin hiçbir şeyinigöremezsin.Ancakibretalmakiçinhikâyeleranlatılır.”

Divan-ı Kebîr’de Peygamberimiz hakkında bu beyitleri söyleyen Hazret-i MevlânâMesnevî’ninIII.cildindeşubeyitlebaşlayanbölümündeaynıduygularıdahagenişolaraksöylemiştir:

“Allah’ın lütfu, Muhammed Aleyhisselâm’a vaad etmişti ki: ‘Sen ölsen deKur’ânveİslâmdiniölmez.’

‘Senin kitabını, senin mucizeni, ben yüceltirim. Kur’ân’a bir şey katmaya,Kur’ân’danbirşeyeksiltmeyebenengelolurum.’

‘Ben,seniikidünyadadakorurum.Sözlerinikınayanlarıterkeder,onlarıhorvehakirbirhâlekoyarım.’

‘Kimsenin Kur’ân’a bir harf ilâve etmeye ve bir harf eksiltmeye gücüyetmeyecektir.Senbendendahaiyibirkoruyucuarama.’

‘Seninşerefveşanınıgündengüneartırırım.Seninadınıaltınvegümüşüstünebastırırım.’

‘Senin için mescitler, minberler ve mihraplar yaptırırım. Sevgi yüzünden sanaöylelütuflardabulunurumkiseninkahrınbenimkahrımolur,yaniseninsevdiğinbenimsevdiğimolur,seninsevmediğindebenimsevmediğimsayılır.’

‘Şimdi, senin adını, korkudan gizli anıyorlar. Namaz vakti gelince gizli namazkılıyorlar.’

‘Lanetlenmişmüşriklerinkorkusundan,dininyealtındagizleniyor.’

‘Ben ufukları minarelerle dolduracağım. Onların üstünden senin şerefli adınıinsanlaraduyuracağım.Sanaasiolanlarınikigözünüköredeceğim.’

‘Kulların şehirler alacaklar, mevkiiler bulacaklar, senin dinin yerden göklerekadarbütündünyayıkaplayacaktır.’

‘EyMustafasen,dininhükmünükaybediportadankalkacağındankorkma.Biz,onukıyametekadarbakîkılacağız.’

‘Senindininekastedenler,seninKur’ânvehadislerineeluzatamayacaklardır.Eypeygamberlerinşahı,içinrahatolarakmübarekbiruykuileuyu.’

Sen, mezârında uyuyor gibisin, fakat nûrun göklere varmış, seninle savaşagirişecekleriçin,savaşahazırlanmış.

Felsefecinin din aleyhinde söylediği sözleri, senin yay gibi olan nûrun, oklaryağdırır,onususturur.

Cenâb-ı Hak vaad ettiğini, hatta daha fazlasını yaptı. Hazret-i Peygambermübarekhücresindeuyudu,fakatbahtıveikbâliuyumadı.”

Mevlânâ bu beyitleri yedi asır önce söylemiş. Onun yaşadığı zamanlarda İslâm

Page 199: Mevlânâ ve Eflâtun Şefik Canžefik Can - Mevlana Ve Eflatun.pdf · 2019-11-02 · Şefik Can 1910 yılında Erzurum’un Tebricik Köyü’nde doğan Şefik Can, ilkokulu Sivas

memleketleriönceHaçlılar tarafındanyakılmış,yıkılmış, sonradoğudangelenMoğollarda vahşi kurtlar gibi saldırmışlardır. Camileri yakmışlar Müslümanları kılıçtangeçirmişlerdir.DikkatedilirseenbuhranlızamanlardabileMevlânâbedbin,yanikaramsardeğil. “Mahvolduk!” demiyor. İslâm’ın sonsuza kadar yaşayacağından bahsediyor. Bugörüştendersalmamızgerekir.

Bugün de İslâm’ın ilerlemesini çekemeyen Batılılar şu veya bu şekilde İslâm’ıbaltalamak istemektedirler, İslâm’ın kalesi olan yurdumuzu da çökertmek arzusu ileiçimize kurt düşürmekte, bölücü örgütleri beslemektedirler. Bizi birbirimize düşürerekgüzelAnadolu’muzuparçalamakiçinhareketegeçmişlerdir.İslâmdüşmanıolanBatılılar,Cezayir’deAfganistan’daMüslümanlarıbirbirinekırdırmaktadırlar.Bosnalılar,MüslümanolmasalardıdaHıristiyanolsalardıinsanhaklarındandemvuranAvrupamilletleriningözüönünde zulme, işkenceye uğrarlarmıydı? Bütün dünyanın gözü önünde televizyonlardagörülenMüslümanFilistinliler,senelerceYahudilerinzulmüne,işkencesinemaruzkalırlarmıydı?

AzizPeygamberEfendimiz,kendiümmetini“ümmet-imazlume,”ezilen,zulümgörenümmetolaraktavsifbuyurmuşlardır.BöyleceherdevirdeEbuCehillerinbulunacağını,heryerde Müslümanların zulüm göreceklerini, ezileceklerini, hor görüleceklerini,yılmayacaklarını haber verdi. Müslümanların zulme, işkenceye sabırla dayanacaklarınıfakat sonunda Hazret-i Muhammed’in getirdiği dinin sonsuza kadar yaşayacağınımüjdeledi.