MEVLANA'NIN DIvAN-IKESIR'INDEKI SOYOK TARIHi...
Transcript of MEVLANA'NIN DIvAN-IKESIR'INDEKI SOYOK TARIHi...
T. C.SELÇUK üNiVERSİTESİ
SOSYAL BİLlMLER ENSTİTÜSü
MEVLANA'NIN DIvAN-I KESIR'INDEKISOYOK TARIHi OLAYLAR VE YORUMLARı
YüKSEK LtSANS TEZ!
Yöneten:Pr.of. Dr. İsmet KAYAOGLU
Yazan:İsmail KALEMeİ
KONYA- 1990
't. c.YQkaeköOl.tIm ~uı:uı.
-I-
İÇİNDEKILER
GIRİŞ•••••••• ~ ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
ÖNSÖZ • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
ı.BôLtlM
ESKİ ÇAGLARA AİT BAZI
TARİHİ ŞAHSİYETLER
III
V
ı. ESKİ IRAN HUKUMDARI FER!DON ••••••••••••.••••••••• ı
2. İRAN' IN EFSANEVİ KAHRAMANI RUSTEM-İ ZAL •••••••••• 3
3. KARUN •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• 4
4. ESKİ İRAN HUKÜMDARI KEYKUBAD•.•••..••..••••••••••• 6
5. İRAN'DA KEYANİYAN SULALESINİN İLK HtrKÜMDARI
KURAŞ II ( KEyHÜSREV) ••••••••••.••••••••••••••••• 7
6. FERHAT VE ŞIRIN ••••••••••••••••••••••••••••••••• ıı
7. BUYüK ISKENDER •••••••••••••••••••••••••••••••••• ı3
8. ROMALI BİR GENERAL VE DEVLET ADAMI OLAN
KAYSER •••••••••••••••••••••••••••••••.••••••••••
9. BERGAMALI ÜNLÜ HEKİM CALİNOS ....................ı6
20
II. BÖLüM
KLASİK İSLAM TARİHİNE AIT
BAZIOLAYLAR
1. HZ. EBO' B.EKİR •.••••••••••.•••••••••••••••••••••••• 22
2. ALİ BİN EBİ TALİB .••••••••••••••••••••••••••••••• 24
3. CAFER BİN EBİ TALIB ••••••••••••••.•.•.••••••••• 26
-II-
4 • HZ • H.AMZA •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• 28
5. HZ • ÖMER ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• 3O
III. BÖLUM
BUYüK SELÇUKLULAR VE HAREZMŞAHLARLA
İLGİLİ TARİHİ OLAYLAR
ı. AMİD' tiL WLK •••••••••••••••••••••••••••• ~ • • • • • • • • •• 32
2. SULTAN SENCER ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• 36
3. HAREZMŞAH ALAEDDİN MUHAMMED..••••••••••••••••••••••• 40
ıv. BÖLUM
SELÇUKLU-MOGOL MÜNASEBETLERİ VE
MEVLANA'NIN ÇAGDAŞI OLAYLAR·
l. MOGOL KOMUTANI BAYCU NOYAN VE ANADOLU'NUN. .IŞGALI .•.•.•..•...••••...•••••••••.••••••••••••••.•• 48
a) Mevlana'nın Moğol Yönetimine Bakışı ••••••••••••• 52
2. şEMs-İ TEBRİZ! ••••••••••••••.•••••••••••••••••••••• 55
a) Şems'in Konya'ya Gelişi ve Mevlana İle GÖrÜşmesi•• 56
3. KALENDERİLİK..... • •••••••••••••••••••••••••••••••••• 59
SONUÇ ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• 63
BİBLİYOGRAFYA .••••••••••••••••••••••••••••••••••••• 65
-111-
ÖNSÖZ
Mevlana, 700 yılı aşkın bir süreden beri eser ve
düşünceleri ile bütün insanlığı etkilemiş büyük bir mü
tefekkirdir. O, elli yıla yakın bir süre kaldığı Konya'
da sevgi ve hoşgörüye dayalı düşünceleri ile çevresine
ışık saçmış bir insandır. Böyle bir düşünürün eserleri
üzerinde araştırma yapılmasında, onun fikirlerinin insa
nımıza ve hatta insanlığa tanıtılmasında büyük faydalar
olacağı şüphesizdir.
Mevlana'nın Mesnevi'si bir tarafa bırakılacak olur
sa diğer eserlerinin insanımız arasında yeterince tanındı
ğını söylemek biraz güçtür. Divan-ı Kebir, Mesnevi'den son
ra Mevlana'nın en büyük eseri olmasına rağmen ~er nasıl
sa gereği gibi ele alınmamıştır. Bu nedenle fazla okunma~
maktadır.
Divan-ı Kebir'in tam metnini beş cilt halinde türk
çeye çeviren Gölpınarlı olmuştur (Remzi Kitabevi, İst.
1957-1960). Bunun dışında yapılan çalışmalar Divan'nın bü
tününe aid olmayıp seçme şiirlerin türkçeye çevrilmesi
şeklindedir. Bu konudaki eserleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Divan-ı Kebir, Gül- Deste, A. Gölpınarlı, İst.
Remzi Kitabevi, 1955.
2. Divan-ı Kebir'den Seçme Şiirler, I-II.Çev:
Midhat Bahari Beytur, T.C. Milli E. Bakanlığı, İst.
1959-l9~l.
-ıv-
3. Divan-ı Kebir'den Seçmeler, çev: A. Gölpınarlı,
T.C. Milli E. Bakanlığı, Devlet Bakanlığı Devlet Kitapları
Müdürlüğü, İst.1970. M.E. Basımevi.
4. Divan Türkçesi, A. Gölpınarlı, İst. 1971.Miıli
yet Yayın Ltd. Şti. Yayınları.
Ayrıca Rubailerden 107 tanesi, eski Maarif Vekili
Hasan Ali Yücel tarafından türkçeye çevrilmiş ve Mevlana
ya aid renkli bir minyetürle Remzi Kitabevi tarafından
bastırılmıştır-(İst.1932). Asaf Halet Çelebi de 276 ru
bainin tercemelerini asıllarıyla beraber bastırmıştır
(Kanaat Kitabevi, 1944).
Şimdiye kadar Divan-ı konuları yönünden incele-
yen türkçe bir esere rastlayamadık. Buda bizim araştırma
konumuzun önemini ortaya koymaktadır.Bu çalışmamızda,Di
van-ı Kebir'de geçen büyük tarihi olayları ve şahsiyetle
ri diğer ilgili kaynaklara dayanarak araştırmaya ve yorum
lamaya gayret et ti.k. Bu çe lışmamız, Divan-ı konuları yö
nünden tanıtıttığı .ve muhtevası hakkında genel bir bilgi
verdiği için faydalı olacağı kanaatindeyim.
Çalışmalarımda bana yardımcı olan çok değerli ho
cam Prof. Dr. İsmet Kayaoğlu'na burada teşekkür ederim.
İsmail KALEMCİ
-v-
GİRİş
Divan-ı Kebir, Mevlana'nın coşkun bir aşk ve cezbe
le yazdığı tasavvufi şiirleri içine alan 21. Divanla, ru
bailer divanından meydana gelmiş büyük bir eserdir. Onun
bu eseri "Külliyat" adiyle tanındığı gibi, gazellerin ço
ğunu Şemseddin adına yazdığı için Şems'in Divanı olarak
da tanınmıştır.
Mevlana, Divan'ındaki bir qok gazellerde Mesnevi\
hikayelerini hülasa etmiştir. Mesnevideki konuların bir
çoğu Divan'ında da geçmektedir.Divan'la Mesnevi, hem üs
lup, hem ifade, hem konu bakımından aynıdır;yalnız bu iki
eserde tarz ve vezin farkı vardır, o kadar.(l)
Mevlana, halkla içiçe yaşamış ve halkın diliyle şi-
ir söylemiştir. Divan'ında ve Mesnevi'sinde Horasan ili-
nin halk farsçasını kullanmıştır. Bu bakımdan halkın kul
landı~ı örf mecazları, ata sözleri, onun şiirlerinde pek
çoktur. (2)
Onun Divan'ı konuları yönünden çeşitlilik arzeder.
Her türlü konu onun ilgi alanına girmiştir. Mevlana, Diva
nında Yunan İran mitolicisine, Hadis, kelam, mantık ve k
klasik bilgilere, Kuran ve hadislerin hükümlerine, peygam
ber kıssalarına, Ferhat- Şirin gibi efsanelere, yer verdi
ği gibi, Mısır- Hind ve İran gibi bütün eski medeniyetle
ri ve yüzyılları da bize nakleder.
1. Divan, I, VI,'
2. Divan, I, VI.
-VI-
Şiirlerinde, tabiat unsurlarınada yer verir.Yıla
nın oklu kirpiden kurtulmak için kendisini ona vura vura
kanlar içinde kalmasına, aşıkotunun çabucak sararıp sol
masına, buram buram tüten taze somunun güzelliğinden, de
ğirmende öğünen buğdaydan kuru ekmeğe katık olan naneye,
alıcı doğan kuşundan elleriyle başını döven sineğe, yol~
lar kapanınca yolculara günlerce yurt kesilen kervansa
raylara, canlar yakan kanlar döken beylereJkavurucu kış
rüzgarından, tomurcukları okşayıp açan bahar yeline, es
kiden yeniye, dünden o güne kadar her şeyonun şiirine
girer.
" Divan' ın basma nüshasına Mevlana' ya aid olmayan
şiirlerde karışmıştır" diyen 3edi-uzzaman Firu-zanfer,bu
şiirler arasında Sultan Veled'in, Şems-i Tabesi'nin, Şems-i
Maşrıkıy'nin, hatta Cemaleddin Isfehani ile Enveri'nin şi
irleri bulunduRunu söylemektedir. (1)
Biz burada " Divan-ı Kebirde Geçen Büyük Tarihi
Olayları ve Yorumları" nı araştırmaya çalıştık.Çalışma
mıza başlarken temel kaynak olarak Divan'ın, A. Gölpınar~
lı tarafından yapılan türkçe çevirisini esas aldık. Göl
pınarlı· bu çevirisinde;7h8 Şevvalinin ikisinde (II. VII.
1167) Osman Oğlu Hasan tarafından yazılmaya başlanıp~770
Rebiülahır'inin ilk günü (13. X. 1368) yazılması ve karşı
laştırması biten iki ciltlik Divan-ı esas aldıpını kAydet-
mektedir.
1. 3. Füruzanfer, Mevlana Cel~leddin, Çev
Uzluk, S. 202.
Ferudun N.
-vıı-
Bna ?,öre bu Divan; " nüshaların en sağlamı ve en tamıdır~
Bu araştırmamızda eski ve yakın çağlara aid bazı
tarihi olaylara ve Mevlana'nın çağdaşı olaylara tem~s
ettiK. Div~n da oır çok peypamoerin kıssaı~rı anlatılmak
tadır. Dunlar daha ÇOK oilınen konularıa tekrarı olduğu
için burada ele almadık.
Mevlana, devrindeki olaylara hiç bir zaman kayıt
sız kalmamış, olayları olduğu gibi tesbite muvaffak ol
muştur. Moğolların İslam ülkelerini iş~ali, Anadoluya yap
tıkları akınlar: ı yapmış oldukları siyasi ekonomik tahri
bat Divan'nında işlenen konular arasında yer alır. Di~er
taraftan Moğollar8 nasıl baktığını, bu akını nasıl deper
lendirip yorumladığını eserinde ~örmekmümkündür.Çalışma-
mızda bu konular~ da yer verdik.
-1-
1. BÖLÜM
ESKİ ÇAGLARA AİT BAZITARİHİ ŞAHSİYETLER
1. ESK! İRA.ı~ HÜKÜMDARI FERTDUN
Feridun, do~u tarihçilerine ~0re Iran'da saltanat
süren Peşdadiyan sülalesinin beşinci hUkiimdarıdır. Hakkın-
daki bilpiler vesikAlara depil, söylentilere, Herodotos'un
mesaI, hayal karışık enlatmelRrına, bezı dopu tarihlerine
ve şeir Firdevsi'nin 1000 yıllarında meydana ~etirdiği
Şehname adlı destanına dayanmaktadır.(1)
Rivayete ~öre Cemşid'in son BaltAnat yıllarında Deh
hak adlı bir zalim ortaya çıkarak, halkı kırıp ~eçirdiği
~ibi Cemşid'i de öldürmüştü. Bunun üzerine İran'lılar Gave
adlı bir demircinin önayak olmasıyla ayaklandılar. Da~lara
Türk Ansiklopedisi,"Feridun" MBd.XVI,252-253.
-2-
kacırıl5rak çobanlarca büyUtUlen Feridun'nu İran tahtına
çıkardılar.FeridUnbir süre sonra Turan'ı ve Arap ülkele
rini ele geçirdi.Sonra bu geniş ülkeyi üç oğlu (Tur, İrec
ve Selem) arasında paylaşt~rdı.Oğulla.rıarasında ~nıaz.mazlık
çıkinca İr~c'in oğlu M1ruci~.'i ~elaht~seçti;·Karişıklığı
€5nledi: (1) . L.
Ferlcnn,güzel idaresi,halkına iyi davranışıyla ül
ke halkını,zalim ve kan dökUc~ Dahhak'ın idaresinden ve
elinden kurtardığı için,halkı tarafından çok seviliyordu.
O, ilk defa filleri ehlileştirip hizmetinde kullanan ve
üstüne binen kişi olarak tanınır.Bunun yanında katırları
terbiye ederek kullanan, ördek ve eüvercinlerden faydala
nan kişi olarak da bilinir. (2)
Mevlana bu padişah hakkında :
il Devlet Jeuşuyum ben; lutfumla gölge saldım başına,
böylecede seni Feridun haline getireceğim,patişahyapaca
ğım iyi işit" (3)
Mevlan, insanları ileride nasıl bir gelecek bekli
liyor,başlarına neler gelecek, hangi kazançları elde edece
cekler,nasıl bir mevkiye sahip olaceklar,bütUn bunlar ko
nusunda insanların bilgi sehibi elamfldıklarını söylüyor.
3azen insan beklemediri bir yere Eclebilir.Başına bir dev
let kuşu konabilir.Tıpkı PeridOn gibi.O, pad~şah olacBgı
nı belkice hiç behleDiiyerau.. arı:e halkı onu başa g~çirdi,
----------------_.. ----------1. M.e:vdFln LercDsse, "Fridır:." Iv!ad • IV, 603.
2. İtLV'1 Esir, el-Kamil fittarıh, I, 83.
3.Divan,I, 85.
-)-
2. İRAN' IN EFSANEVİ KAHRAMANI RÜSTEM-İ ZAL
İran şairi Firdevsi'nin Şehname'sinde ad~ geçen
İranl~ bir bir kahramand~r.Çok güçlü bir lider olarak be
lirtilen Rüstem,özellikle İranl~larla Turanl~lar aras~nda
geçen savaşlarda büyük başar~lar elde etmiştir.
Tür edebiyat~nda Rüstem-i Zal, halk ağz~nda Zal oğ
lu Rüstem diye geçer. Bu eski İran kahraman~, yiğitliğin,
güçlülüğün,simgesi say~l~r.Gerek İran edebiyat~nda, gerek
onun etkisi alt~nda kalan Türk Divan edebiyat~nda Rüstem-i
Zal, pehlivanlar~, savaşta başar~ gösteren kahramanlar~,
padişahlar~ övmek için- örnek insan olarak nitelenir.Bu
yüzden Rüstem, Türkler aras~nda özllikle köylerde erkek
ad~ olarak çok kullan~l~r.(l)
Mevlana,bir çok beytinde Rüste~den bahseder:
" İyi iştede kötü işte de ele ayağa kuvvet, verir,
öyle bir zevk ba~~şlar ki ar~k beden, bu zevkle Rüstemle
rin gücünü, kuvvetini elde eder."
" O yüce Rüstem elini uzats~n, işe girişsin diye
savaş davulu dövülmeye başlad~,aşk~n davetiyle koca bir
ordu toplandı."
"Sus mürai değilsen, aşk~ dinle, Diyorki: Ben Rüs
temlerin dostuyum, edepsizlarin değil."(2)
1. Meydan lt,ı:ı-rousse,"IWstem-i Zal"Mad.XI,779.
2. Divan, 1,63-263-28 4.
-4-
" Ey savaşların Hamzası cenklerin Rüstem-i, kılıç,
kalkan istiyorsan işte buracıkta tac, buracıkta kemer"
" Şu aiır, canlı, gevşek yoldaşlardan bıktım, usan
dım.Tanrı arslanı Zaloğlu RUstem-i istiyorum ben" (1)
Mevlana, bu beyitlerinde RUstem-i güçlü ve kahra
man bir insan olarak niteler. 0, lider insan tipini Rüs
temin şahsında görür. Mevlana'ya göre böyle bir insan
dürüst, güçlü,kuvvetli ve kahraman birisi olmalıdır.
Rüstem 'in İran ve Türk edebiyatlarında zaten yi
ğitliğin ve güçlülüğün simgesi olarak anılageldiğini YU
karıda ifade etmiştik.
3. KARUN
Karun, Hz. Musa'nın amcasının oğlu veya amcası ol
duğu söylenir. Çok zengin bir adamdı. Mal ve servetinin
çokluğu ile kavmine karşı büyüklük taslardı.(2)Kavmi, ken
disine öğütte bulunarak azınlığından vazgeçmesini istemiş
lerdi ve Kur'anda belirtildi~i üzere:
"Şımarma çünkü Allah şımarıkları sevmez. Allahın
sana verdiği (maldan harcayıu) ahiret yurdunu ara. Dünya
dan nasibini unutma. Allahın sana ihsen ettiği gibi sea de
( insanlara sadaka vererek) ihsanda bulun"demişlerdi.()J
1. Divan, II,226-3ôo.
2. Ibnü'l Esir,el-Kamil fit ~arin,I,204.
3. Kur'an, ~1-K8sas Suresi,7b-77.
-5Kavminin bu' sözıerine karşılık o:
"ünlar, yani mal ve hazine19r bana bilgim sayesinde
verilmişdir," (1) demişti.
Karun, hiç bir uyarıyı ve nasihatı dinlememiş ve azgın
lığı ndan da vazgeçmemişdi. Bir gün: "Süs ve gBsteriş içi nde
kavminin karşısına çıkmıştı." (2) Gaflet ve oehalet içinde
bulunanlar, Karun'a verilen mal ve servetin kendileninde de
olmasını arzu etmişlerdi. Anoak ilim sahipleri, onları bu
düşünoe ve isteklerden uzaklaştırmışlardı.
Nihayet bir gün kendiside, sarayı da Allah tarafından
yeri n di bi ne geçiri ldi.
Mevlana, paraya ve pula kulolanlara Karun gerçeğini
hatırlatır. Bazı beyitlerinde oııun yerin dibine batırıldığı
di le getiri zir:
"A gönül, gönlünü hoş etmek içi n altı n to plamada,
hüner göstermedesin; fakat altından, hünerden zenginleşmiş de
sonuou yere geçmemiş bir Karun gBrdünmü hiç .n (3)
"marun, kova gibi kuyunun dibine gitti, İsa'ya gelince;
o, gBk damına güzelim bir kement bulup attı da yücelere ağdı~ (4)
Mevlana, servetlerine güvenerek kendilerini halktan üstün
gBren, paralarını halkın yararına kullanmayan zenginlere
Karunu Brnek gBsterir. Nasıl bunca servetine rağmen o Bldü
ise bir gün onlarda öleoektir. O halde Karun örneğ~nden ders
alınmalıdır.
------------------------->1. Kur' an, Eı-Kasas Suresi, 78.
2. Kur' an, Eı- Kasas Suresi, 79.
3. Divan, IV, 3.
4. Divan, I, 337.
-6-
4.ESKİ İRAN HÜKÜMDARIKEYKUBAD
Anlatıldığına göre İran'aa aaltanat aüren Keyaniyan
melikleri onun neali nden gelmiştir. AveataWda adı Kavi Kavata
olarak geçerae de, hakkın da hiç bir malumat yoktur. Keyku
bad._hakkında da tek kaynak Firdevaf" nin şehname'"sidir. (1)
İran topraklarını Turan"'lı Afraaiyab"ın istilaaınd~ıı
kurtarmak için RUate~in babası Zal iyice düşündükten sonra
Keykubad'ı bu işin başına geçirmeğe kara verdi. Keykubad
rüyasında iki beyaz ş~1nin, başına bir tac giydirdiğini ve
kendisini arayacaklarını anladı. Rüatem, Keykubad"'ı ziyafet
sofrasında, sarhoş arkadaşları ile çevrili olarak, buldu.
Onu selamladı. DUnya'dan uzakda yaşamak husuaun~ gayretle
rine rağmen, kaderin elinden kurtulamamıştı. Onu bu dağ
başında da bulmuştu. (2)
İran ordusunun başına geçen Rüatem, Afrasiyab'ı mağlup
etti. Bu zafer sayesinde İran eski topraklarına kavuştu.
Keykubad krallığını teşkilatlandırmak için çalıştı; memleketi
ni dolaşıp şenirler kurdurdu. Onları korumak hazinelerini
doldurmak için hırsla çalıştı. (3) tüz yıllık bir saltanat
sürdUkten sonra öldü.
Mevlana" bazı ge.ze lleri nde bu efsanevi. İran kralın
dan bahseder.
"Abalar altındasın amma padişahaın, Keykubad' sını
gözlerden uzaksın amma canlardaki yanışaın, gönüllerdeki
anılışsın." (4)
L.Meydan Larousse, '·K~y"kubad" Mad. VII, 216.
2.Cl. Huart, "lteyku;)ad" Mad. I.A.VI, 645.
3.İ bnü"'1.i:!lsir, el-Kamil fit-Tarih, I, 209.
4.Divan, I, 355.
-7-
!'S'"euı: fJ~la sımhcresurI:, belI'. fimi "t"l6"',. i~s:t:e-kIEr Bar'ft8l1Şunr,.
W:'y]eıs1.tre' u!u Yri'T- K"e:yitub'ad:":tnı me:e:1i'sj:ini'e::' ümt-, i'st-ek, a'Z olmaz-
d'<Jğnusu'."'(ıli)\ ::',. :
". A<fam s:1nek cfoğu.~a:z:, seırde- s:i.1re'tt 0'!:rl2, ad'anr 0-1, C'"e1rrşi<f,
HWsrew, pa<fjjşah o-l,lre-yltutrad! lbnnI!."(2)
,,~ 'öaH:h yaır,-ea-lii yaVJ!J'r \t:i.şi, ic;1.trde- giz-li b'iriao.rr-rt'mlt
t':cn: varr,.Hemı öy1e::' birr tae; öyIe=- bir- 1t:aht ın nerdEm Ire;yk:ub-~m"
•5e:rr<re--v"in: aliı.:l!ı:mii' ge=Ie-c-elt, neYdeır SUhra11:crr velimi'n9=' d'ilşe:c-e:k"'(rj)
lf'~btf', pacfi'şm aldUğU zaman ~anı' ve-- mrlIetl i'çın
hı:.rs:r.aı ~hştı:.rrFitesin~ iımaır- ieJ!eıriIte:' önem ve:rdfi..!JYguır YeT'J!e:rd'e'
şe:hir'1e-ır fmrciutrefu.&ra-m.nii:r sulanıııaısc. i'qiir ne-hir-I:e:rji ~, kaştıak
suIar:ı:ım d&-ğEJr"'Iendircf:fi.RsEi:ı:nı.ırmu1:Iu:rtı'ğu i'ç1.ır çahışb.,(lif)
}Ofe;vIanaı, ıraylhıtiad' Dı' t;ıu. h~Iennr efe vt'i'nd&-lti~ padB;şaıh
Ianı ö'rne:1.t gös·ee:rmel\: :Es-te-r'•.
5:•.İRB'D'Jt KEYMY.tm" strIı.A:LESİNİlf iLK Htl'Kt!MIT1UIT
KURA'Ş" :IT(KKYHtfısREV)'M .0'.·559'--52'9.
fr-an' geleneklerindEr Ireyaniyare denilenı llanedam.ır iık hii'ltü'mı
darı. crlarak famı.n:ı:r.Habası:K"eybvu5"uır ağlu olan Siyavehş(ıram
MB' ır' fdi.5iya:ve-hş 'babasın:dan kaçarak rmran'a iItiC'SJ etmiş
ve orada' TU'rk hül:ttiind'arı: ltfra-siyab',ın krz:ı.: !'fendane- ile- evle-nm1:ş
t'i.I\eyhus-rev bu izıfivaqdaır crImuştu.('5)\
!".lJ1iVatr,I',357.2 .D1vmr,rr ,"567•.3. D:ı.'van"TV, 79'.4. tbnifl'I E'erlt"",ttym: Ese~,r ,2'O'g •.
5.T'abert T'atihı,509.
-8-
Afras1yab:, S"iyavehş":tn devlei:: hakimiyetini ehtrer gec;:fr-
mesinden- ~orlbıyaırdiı.. tın o:ğlu ile:: ~şi' KıcreT' lJin Fi'şancan"'Iır
hmtifmcfa-r:ı:ı: tmr1tuitIır.aU:~ netiee-sinde' S"iyavehş"i öl:dlilrtttih.(I'")
1fEJYliüıme:vr,'5'aliamnı:ır ölü"müırden: sou--ra; dühya.:yIE geldl'.1U"r.i;..
siya1J, krz:mnimr dbğac:ai't" Mr c;ocu'ğun' ke1r.<fi efevIetine' Bem v.e·ı:ece=ği
yaTttırefa· yorumlanan: MU' rUya: U'zenne--, ak:i.betindem endışe' e-d'e-relt
hamile lb..zı M"eucfane "yi yanınaı c;ağ:ı.:'rdJ...Ç"oçuk dO'ğun<ı:'2f onu fron
deı:ec:e i timaa e-ttiği ve'Zir- ve- komutanı Harpa-g-rra; 'te-gli'm euereit
öldU'rmeBini' emre tt l:i"..:Rıkd Harpag,Mr gifır ı:raibammıır yerilre" ~-
celt olan- Ken-d'ane"'niırı fnt:f\.tamındanı1tor~aratt ç'ocu-ğu 5'Idürme-dı:.
o:mı ht"a'Iım <r01ram.na te:s-]im: ett:i.Premfane" niır ~OCll'ğu qolIanın evin-
d'e:' yrtl'yü:dU".. A:frasiyab, bu genciIr hir ka'hramanlığ:ı.naışahit: aIcIu ..
m::mn torun:u oıduğunu anladX.Ve:rd'iği görevi yerine- gereirmediği
fÇ'in Harpaegas:":r öz: ç:oe;uğunu ye-dire-rek c:e-Ba:IandJ:;rdı.-.(2?)
Ke-yhüerr.e:v:, ü1.'kelrln:e:> döndU'ğUird'e" amc-asınJ.: raltip' olarak buldu •.
Keykavııs-, meseleyi halletmerk iç'irr taht:ı::n Alhriman'ım hütdrm sifrdlf
ğü' Krdebil yaTanlarındakiBahmandrz: kalesinin alana ai:t: alaca
ğ:ı.nı 8öyle:df. K:"a~leyi,ıre-yhU'srev aı'etı:.tmpsrat-or-Iuğu ig-inde yap
tı.ğ:t. Mr- seya:hat':te TUran' lı:lar:ı::n sebep <!fI<fu\tIarJ.: -tahribatı görüh
ee" on-lardan intikam aImağa yemin' e-t-ti. (3')~
Harpagaa. ö~ c;ocuğunu ken,aisi.ne' ye-diren A:rrasiyab'dan in-
tikam. almak istiyordu.Bu nedettle lre-yhUSrev'i dedesine karşı k:ı..ş-
kırttı.(Cj:.)'Ke-yhüsrev, oi'Z'zat: ordularını.n b~ında: Jrfr~yab Ü'zen
ne- ytfrU'dü.ltfrA:sıyab Çitt impaı-rat:or.unun yard'ı:mına ra-ğme-n- yenildı
ve- e-sir- düştu'.N .0' •.550'..
r.!I'"a'be-ri' Tarini,I", 5T2' •.
2 •.Güna:I~ay M•. semse-ddtn,fran- Tarihi,Y,I2T.
3.CI.Hua:rt, "Ke=yliüsreV"Mad'•.t.Jl.IV ,.6Tz-.6n•.
lf.Güna:rtay M.şemseddin ,Aynı E'ser',r,rz'ı..
-9-
Bu savaşta Afrasiyab'ın veziri Harpagas, kendi taraf
tarları ile beraber Keyhüsrev tarafına ~eçmişti. Bu savaş
la Keyhüsrev, Medler'le Pers'lerin kralı unvanını aldı.(l)
Lidya kralı Kroisos, (Kurus) bu yeni devleti çok kuv
vetlenmeden yenmek istedi. Keyhüsrev, M. Ö. 546'da Kroi
sos'u Kappadokia'daki Pteria şehri yakınında yendi. (2)
Lidya atlarının Pers develerinden ürkmesi sonucu
Sardeis'i ele geçirdi. Lidya krallığına son verdi. M.Ö.545~
,den 539'a kadar Asyadaki İyonya Kolonilerine baş eğdirmek-
le uğraştı.Sonra Doğu'ya yöneldi. Fırat'ın yolunu değiştir
di ve Kroisos'un müttefiklerinden biri olan Baltazar'ı öl
dürttükten sonra, babası Nabonidus'u esir etti. M. Ö.539da
Babiı'e girdi. Çeşitli halkların Nabonidus tarafından Ba
biı'e taşınmış olan putlarını onlara iade etti.()
Bu arada Babiı'e sürülmüş olan Yahudilere Kudüs Ta
pınağından getirilmiş altın vazoları geri verdi. Kendisini
Babil kralı ilan ettiği yıl çıkardıp'ı bir fermanlada sür
gündeki Yahudilerin Filistin'e.geri dönmelerini sağladı.(4)
Keyhüsrev, Mesagatlerin kraliçesi Tomris ile evlen
mek istemiş ve Tomris'in bunu reddetmesi üzerine ülkesini
işgal edip oğlu Spargapises'i tutsak etmiş, bunu içine sin
diremeyen Spargapises'de intihar etmişti. Oğlunun akıbetin
den son derece müteessir olan Tomris, büyük bir kuvvetle
Kuraş üzerine yUrümüş ve o zamana kadar olan harplerin en
1. Günaltay M. Şemseddin, Aynı Eser, I, 134.
2. Günaltay M. Şemseddin, Aynı Eser, I, 136.
3. CL. Huart, "Keyhüsrev" Med. İ. A. VI, 612- 613.
4. Günaltay M. Şemseddin, Aynı Eser, I, 145.
-10-
kanıısıVukubulmuştu~~-Kuraş Tl- yenilmiş've e~t~ edilmiş-
'ti. T"Omris -anun başıni' ka'n~ sokara'k b'O'gmuştur.(1)
Kuraş II' nin' çağların en, 'büyük simal~ından birisi
olduğunda şüphe yoktur. Z~~anından kalan belgelerin, pek az
oluşu, Yunan kaynakları ndaki rivayetleri nde efsanevi' bir. ~;
mahiyette oluşu, bu büyük insanın tarih önünde olduğu gibi
tanı nmasına imkan vermemektedir. (2)
Hayat ve ba~ arılarını n sıması nı değiştirerek ona
efsanemsi bir mahiyet veren halk edebiyetı, Kuraş'ı cesur
merhametli ve aynı samanda insan güzeli ideal bir hükümdar
tipi olarak vasfeder. 13)
Mevlana, Keyhüsrev hakkında şunları söyler:
"O akıllarını, gönüllerini kaybedenlerin, o canlarını
Zühal yıldızının bulunduğu yedinci kat göğe ulaştıranların
tlher biri, çadırsız sancaksız bir Ke~üsrev, bir padişah (4)
"Aşkın kullarına kulolduktan sonra Keyhüsrevoluruz,
Kubat kesiliriz."
"Babanı dinle de 3ıçra; seni öyle bir padişahın
huzuruna çağırıyor ki Keyhüsrev, onun ayakları nı n altı na
"toprak olur, tapısında Sencer, can verir. (5)
Mevlana, Keyhüsrev-i büyük padişahıar arasında anar •
.rlakat' büyüklüğü n her zamau mal ve saltanat:ı.la olamayacağını
savunur. Mevlana'ya göre Allah aşkını ve sevgisini elae
edenlerin saltanatı yanında, dünya padişahlarının saltanatı
pek değersiz bir şeydir.
1. Cı. dual't, "Keyhüsrev" Mad. I.A. VI,h12-613.
2. GÜnalta.1 M.şemseddin, Aynı'l Ip 14'7......ser,
3. Günaltay Mi şemseddin, Aynı .ıi:ser, I 1470,
4. Divan, I, 179.
5. Divan, III, 30e .418.
~ll-
6. ~ER:iAT ve ~İRİN
Divan şairlerinin en çok kullandığı bu konu, Sasani
hükümdarı düsrev'ü parviz'in maceraları ile dolu hayatın
dan alı nmıştır.
İran'da saltanat süren Hüsrev Perviz ile himaye etti
ği musikis$naslar~anBarbad, Nikisa ve bu hükümdarın sev
gilisi şirin, hatta bindiği at hakkında türlü efsaneler mey
dana gelmiştir• .(1)
Bu hikaye, önce jirdevsi" nin şehname'sinde yeralmış,
XLI. asrın meşhur Iran şairi Sanai tarafından hikayeleşti
riEmiştir•.Bu) macarape"Y'~st hükümdarı n zaten renkli olan haj~
tını, rgıIl~l;rç~k.91me~ bir ~ser halinde yaşatan ilk şair,
Bsno&li Nizamidir. (8ı. 1195-1196). (2) O, beş manzum hikaye
si arasına bu hikayeyi de almışdır ki, konusu şöyledir:
Kuhistan tara~larında·Arranyöresinde hükümdar olan
Milıi.n Banu adlı bir kadın hükümdarın yeğeni şirin ile atı
Ş abdi zi n €üzelliği ni Ş apurdan d:Uileyen Hüsrev, Ş iri ne aşık
olur. Onu istemek için şapur'u Ermen"e yollar, Şapur tür
lü yollar ve hiyleler ile, şirin'e Hüsrev"in resmini gös
tererek onu hükümdara aşık eder. Hüsrev, şirin ile eğlen
celi bir hayat sürerken, babası Hürmüzün ölümünü ve Bahram".. Cup"in Iran tahtını ele geçirdiğini haber alır. Bu sebep-
ten doğan mücadeleyi Bizans İmparatorundan kJzı MeryeTı'i
almak şartı ile yardım görerek kazanır; tahta geçer.
1. Fevziye Abdullah, ttE'erhat Ş iri n" Mad. t.A.IV, 565-566.
2 0 Divan, I, 4D3.
-12-
ıl
Ote yandan Şirinde, halasının ölmesi üzeri~e hükümdar olur.
Şirinın sarayının çevresi atlak değildir ve oralarda süt
bulunmaz. Şapur araya €irerek Şirin'i, su yolları açmakla
mahir Ferhat ile konuşturur.
Şirin ile Ferhad arasındaki bu macerayı duyan Hüsrev.
rakibini çağırır,Bistun dağında, açtığı yolu tamamlarsa
Şirin i ona bırakacaktır. Şirin aşkından aldığı kuvvetle tam
bu işi başaracağı sırada ~erhad'ın-Hüsrev"'in tertiplediği
bir hile ile ihtiyar bir kadından şirin'in vefatını haber al
ması üzerine ölümü konuya yeni bir seyir ~erir. Neticede
Hüsrev ile Şirin evlenirler. (1)
Mevlana, Divanı'nın bazı yerlerinde b~ efsaneden
bahseder:
"Sakimizi an, yüzlerce tulumu havalarla dolduıı, O
Şirin yüzlü dilberin aşkıyla ruhları j!'erhad haline getir:(2)
"aüsrev padiıahlığınaşirin için veda etti. Ferhad
da onun i~in dağa külünk 'lurmada." (3)
"Samau çöpü vardır ki~ dünyada yelden başka bir:~e.y 'tao:ımaz
bilmez; Saman çöpü, bir dağı delemez; Ferhat değildir 0."(4)
D~van edebiyatında ffernad·ın aüstün dağını yarma
olayına telmihler yapılarak, şirin güzelliğin, Ferhad sabrın
meti nliği n Senbölü olmuştur.
l. Fevziye Abdullah; l1i'era.at-şirin" Mad. r.A. 565-566.
2. Divan, I, 12.
3. Divan, I, 60.
4. Divan, 111,97.
-13-
Mevlana/bir insanın çalışma ve ~ayret bakımandan
Ferhad gibi bir azme sahip alması ~erektiğini belirtiyor,
eğer bir ülkede boyle yiği t, meti n ve geleôeğe ümi t1e-" ,
bakan insanlar bulunursa o ülkenin kalkınmaması için hiçbir
nede n yoktur.
7. BÜYÜK İSKENDER (M.Ö. 356-323)
Makedonya kralı (336-323> .E'ilip II ile Olympias' ın
oğluydu. Keskin zeka~lnı ve ,oru1mak bilmiyen canlılığını
anlardan aldı. (1)
Aristot&leıs,M.O. 345' de Iskender' in eği tmeni oldu. O_
na , bilim, çoğrafya dersleri verdi. Ancak öğrencisine siya&
setle il~ili görüşıerini hiç bir zaman kabul ettiremedi,
İskender, askerlik zaferini Trakyalılar ve Illyrialılera
karşı yapılan zaferıerde öğrendi ve 336'd babasının yeri
ne geçti. (2)
Tahta çıkarçıkmaz Barbar~arla ve Illyriaıılarla sa
vaştı ve anları itaat altına aldı. Yunanistan'" a hakim ol
duktan sonra babasının tasarladığı Asya seferini yapabile
ceği ne inandı. (3)
Iskender"i,;!sya~nınmeçhul derinliklerine dalmağa
sevkeden sebep, Yunan gümüş parası ile Pers altın parası
yüzünden çıkan anlaşmazlıktan ibaret değildir. Iskenderı
Asya' ya götüren başlıoa amil intikam hırsı idi. (4)
1. Meydan Larousse, "Iskender" Mad. VI, 423-424.
2. Tansel Arif Müfi li, Ege ve Yunan Tarihi, S. 433.
3. Günaltay M. şemseddi n, İran Tarihi, I, 247.
4. Günaltay M. şemaeddin, Aynı Eser, I, 247.
-14-
İskender 37.DOO Kişilik bir ordu ile Asya~da iler
leme si ne devam et ti. Grani kos ~ a kadar ge ldi. Orada i lk Iran
ordusunu yendi. (1)
Böylece Anadoluya hakim oldu~kl;an sonra kıyı bo-yuncs'
:ilerley,erakbütün Yurıa.ri sitelerini Iran'ın boyunduruğundan
kurtardı. En tehlikeli hasmJ. Rodoslu Memaun~dan kurtulduktan
sonra Torosları aştı. Kilikya'ya girdi ve İssos ovasında
rasladığı Dara III·Un kalabalık ordusu~ağır bir yenilgi-
ye uğrattı. Dara, Babiı"e kaçmayı başardı. Derin yankılar
bırakan bu parlak başarıdan sonra İskender, gerisinde yapı
lacak herhangi bir _harek·.e"tten korkmaksızın Pers krallığı-
nın kalbine :tİrebil;rdi··~rtık.(2)
. .• _i\11 dU a.. J.i _aldıkt an s onra 3.43- de n b_eri..İ ra" nı n eli nde
.bulunan Mısır-' ı aldı. ·331 de bütUn kıyıları' ele geçirerek
I.l'an ımparatorluğunu tek başı na bıraltt-ıktan sonra Ulke ni n
merkezine doğru yürürneğe başladı. Dicle ve Fıratı aştı. Ga
ugamela ovasında Dara III'ün sonunGuordusuyla karşılaştı.
Bu savaş . Bu savaş İr.sn direnişinin sonu oldu. (1)
Dara kaçtı. Fakat SOnra İ8kende~n teveecUhUnU kazan
mak isteyen kendi adamlarından ikisi tarafından hançerlene
rek ağır bir şekilde yaralandı. lskender ölmek üzere bulunan
rakibi ile bulu~tu. Dara"iır'ı ona karısı,ıı himaye etmesini,
katillerin cezalandırılmasını ve kızı Ruşang ile eVlenmesini
vasiyet etti. (4)
l. Meydan Laırıousse "lskender" Mad. VI. 423-424.
2. Tansel Arif MUfid, Aynı Eser, S. 440.
30 Günaltey M. şemseddin, İran Tarihi, I, 253.
4. Taberi! Millet.ler ve Hükümdarlar Tarihi, çev: Zakir Kadiri
Ugan, I, '837.
-1'5-
İskender,Dara ııı'ün bUyük kızı ile evlendi.Komut~nlerınide
Pers büyüklerinin kızlarıyla evlendirdi. Subay ve erlerİnde.'';
bu hususta onlara uymaları istilacılarla yerli halkın birbiri
ne yaklaşmasına sebep oldu. bu bakımdan Iskender'in Asya
istilasına cihan tarihinde bir devrin sona ermesi ve yeni
bir devrin başlaması ~özüyle bakılabilir. Bu istila hareketi
doğu ve batı kültü~lerinin kaynaşmasına da sebep olmUştu. (1)
I s kender.iş ıerini düzene soktuktan sonra Hindistan
üzerine yürüdü. Düşmanın fillerini bir hile ile zararsta
hale getirdikten sonra rakibi ile karşı karşıya yaptığı
savaşta onu yendi. Oradan Tibet ve Çin'e gitti oraları da ita
at altına aldı. (2)
Iskendir'in genç y~şta ölmesi sukuneti yeniden aoz
muş, Eers Imparatorluğunun yıkılışı netioesinde de büyük
bir otorite kaşluğu ~eydana €el~iş batı Asya dA. ya~Ryan
h~lk içinde bir felaket olmUştu.
~8ki çağların en büyük komutanı alan Iskender o zamana
kadar Asya'nın Avrupa'ya akınını durdurmuş. Batının dağuya
galebesiyle neticelenen yeni bir devir açm ıştı. Küçük Asya
ya ayak basmasından itibaren yedi sene içerisİnde bütün mana
sıyIa bir İran Imparatoru al~uştu. Zaferıerin aeY8cana ge-
ti rdi;;i duygu i le Ceyhun boylarında Tanrıılı k davası na kal
kıştı. Bir gün yakalanmış alduğ1li Humma hastalı;~lr' heticesin
de bu dünypya ve-aa etti.(3)
L. Günal tay ::1 • Ş emseddi tl, Aynı t:ser, ):,257.
2. İbnül ~sirt el-Kamil fi t ':Cari h , I, 285.
3. Gijnaltp,y M. ~ emseddi n, Aynı ":"ser I, 258 0
-16-
İskender saltanatı süresince o dönem dünyasının
buluşmasından sonradır.
8 0 ROMALI dİR GE~'JErlAiı VE DEVLET ADAMI
OLAN KAiJ~R
tl
M.O. 101. yıl önce dozu~ 49 da Rom~'ya s8~i~ olan
meşhur Jules Gesar' in adı, sonra bütün Rom~lı i~Daratorlar
jul Uesar' ın hatırasına, Cesar adını aldılar. (3)
Doğuda Kayser olarak söylenmiş, ~öhreti dolayısiyle bu
söz, sonradan büyük padi';l ah, :cudret sahibi anlamına ge 1 cın
bir söz olmu}tur. (4)
1. Günaltay M. ~emseddin, Aynı ~ser, I, 258 0
2. Tansel Arif Müt'id, Aını .c;ser, S. 458.
3. Meydan LaroLısse, "öeZA"r''' i'::9.d. Xi,239- 240 0
4. Divan, 1,404.
'-17-
Bu ka li me. süryani ce de neme n dai:ne "~{esarn şeklinde
€örülmektedir. Eski şairlerin şiirlerinde de Kayser aynı
zamanda Kisra ile birlikte, Kudret, Servet timsali olarak
kullanılmaktadır. (1)
Bu kelime Hadislerde de €eçmektedir. (2)
Romalı general ve devlet adRmı olan Sezar, eski bir
9atricus ailesindendi. H~lası iulia, Marius ile evlendiği
için Sezar aynı zamanda FIet'> ile çevrele.rine bağlıydı. Zeki
kültürlü ve doğuştan hati~ ve yetenekli oir yaz~r alan Sezar,
askerlik sanatının bütün inceliklerini bilen seçkin ve yılmaz
~ir savaşçıydı. Aynı zamanda ikna güçünü serdlikle birleş
tirerek Roma'lılara mutlakiyetçi yöneti~ kabul ettiren üs~
tün oir devlet adamı oldu. (3)
Sezar, hem monarşiye olan özlemini tat~n etmek hemde
cUlThwriyetci yönetim biçimine sB/gısını cöstermek i;;,11 ikti
dara Roma halkının rızasıyla ~elmek istiyordu. 3una iki
engel vardı; senato ve 20mpeius anl~ra boyun eğdirmek için
Sezar ikisinin de güçünü kırabilecek alan halk partisine
dayandı. 3unun neticesinde siyasi alanda büyük ba~arılar
elde etti. (4)
Se~ar, önemli bir askeri komutanlık elde atmek isti
jordu. 3u amaçla kendisini İspanya 2ro)reatar'u tayin ettirdi
ve burası 111 ba,:? arıyla yö ne tti. (61- 6;)) (5)
1. A. ;3c~aa de, "Kaysarif Mad. I.A. III, 433_484.
2. :3nı1İ:'1-i 31Ll9,ri l'iIuhtas3rı rrocriıi-i 3!"1.:::ıL1 rarce:nesi, 1,22 0
3. Jül 3ezar, Galya aav8şı, çev. Jarni-;; Jereli, S. 5.
4 .. Meydan .:.ı8r::Jusse, "Sezar" Mad. XI, 239.
5.. .j il 1 .) e z ar , Ay tll ~ S er, .3. 6L
--18-
0, Ga1yalılar'la sav9.ştı. Roma'nın en., eski ve en
amansız dÜşmanı olan Galyalıları yenmesi onu sitenin en öne~
li kişisi haline getirdi. Sezar, bu zaferden sanra çok güç
lenmişti. (1), ~..",
Onu mutlak iktidar y()lundan bir tek engel ayırıyordu:
~Q~peius .üı~ade başgösteren, karışıklıklardan ko~kan sena-, "-
to pompeius'u tek konsUl seçmişti.(52) Pompeius, Galya fatihi-
ni Roma' ya basitbir vatandaş ~i bi dönmesini kabul ettirecek
kadar kendisini güçlü nissediyordu. JBu ikdidar kavgası iç
savaşa neden oldu, Mc. 49 dan Mti'. 45' e kadar sürdü. Pom
peius yeniIdi acele {unanis.tan' a kaçtı. (2)
Sezar, bu arada çeşitli aalklarla savaştı. Italya ve
Mersi lya' yı işgal etti. Bundan sonra 3alkanlar üzeri nE! Y'ü
rüdü pompei:uıtu pharsalada bozguna uğrattı. Mısır' a kaçaıı
pomgeius'oranın kralı tarafından öldürüldü. (3)
Sezar katili cetalandırdı ve Mısır tatı.tına [laopatra
yı getirdi. İskenderiye ayaklanmasını bastırdı. Dağuya yeııi
bir düzen g~tirdi. Sonra Roma'ya dönerek akdeniz dünyasının ve
cumauriyetinjQtartışmagötür~ez hükümdarı olarak beşinci
zaferi ni kutladı (45 ). (4 )
Sezar, artık mutlak hükümuar sıfatıyla yönetimi ele
almıştı: Zaferıari dolayısiyla kazandığı itibar, birlikle
ri üzerinde kurduğu otorite, büyük masraflarla zafer tören
lerini kutlamasını, Roma halkına unutulmaz ~öIenlar ve gös
terilar düzenlenmesini sağlayan büyük serv~ti sayesinde ik-
tidarını sürdürdü.
lo JÜL Sezar, Aynı ~ser, s. 6.
2. Meydan larousse , "Sezar" Mad. xı, 239.
3. Tanssl Arif Mü.f i d, Ege ve {unan Tarihi, S. 491.
4. Meydan Larausse, "Sezar" Mad. .xı, 239.
-19-
Sezar, bu iktidarı maşru Dir cu~~uriyetçi çerçeve
içinde akıllıca kuııanmasını bildi. Normalolarak bir çok
yüksek görevlinin pay:laştığı' 7yetk~le-ri kendisiı yükle-nmekJ.e
yetindi. 49'dan devlet başkanı oldu, bu ona yasa koymak ve
kurumlarda~a~drm:yapmak imkanını sağladı, Senatonun oyladığı
bir çok kanunda ona sonsuz yetkiler kaz~~dırdı. (1)
Çiçero gibi eski düşmanlarını bağışlayarak iç savaşa
son verdikten sonra, Roma deVlet kurumlarından önemli re
formlar yaptı. Sezar, ihtiraslarını ta~adn ettikten sonra,
siyasi düşmanlarını bağışlayarak uzlaşmacı olduğunu gösterdi.
Eski pom~eios taneftarlarını önemli görevlere getirmekten
çekinmedi. Nihayet gizroi bir hareketin organize ettiği kişi
lerce 15 Mart 44 de öldürüldü. (2)
Mevlana bir b9yitinde bu kralı da anar:
nGah altın i ster o, gah tutar da ba~ı na to praklar
ser~er, gah kendini Kayser sanır, gah yoksullar gibi yamalı
hırkalara bürünür." (3)
Mevlana/burada insanların tutkularını ve karekterlerini
sergiliyor. Öyle insan vardır ki/eline yetki veriidiği zaman'
yapmayaca8ı yoktur, yine bu insan başarısızlığa dÜşünc~
isteklerinin yerine gelmeaiğini görünce de ümitsiz ve kara~
,sar bir hayatın içinde btilur kendisini. Bu arada Kayser e
de atıfda bulunarak anun tarihteki güçlü kişiliğine işaret
ediyor.
1. Meydan Larousse, "Sezar" Mad. XI, 24D.
2. Jül Sezar, Aynı Eser, S. 4.
3. Divan, I, 15.
. -20-
9. BERGAMA' LI UNLti HEKİM OALİNOS
Oalinos. MS. 131"'de Bergama'Oda doğmuş ve M.S. 2Dl'de. .
Roma' da bir rivayette de doğduğu yerde ölmüşdür.(1)
Nicon adında zengin, bilgili bir mimarın oğlu idi.
Babası oğlunun parlak bir hekim olacağını sezmiş, bu nedenle
ona önce. Bergama"'da, Izmir'de felsefe, sonra Iskenderiye"de
tababet tahsil ettirmişti.(2)
Oalinos, tı~ tahsiline 17 yaşında başlamıştı. Hippoc
rate kUlleyatını dikkatle oku~uştur. dippocrate kadar büyük
bir hekim Olmamakla beraber anun selahiyetini taadik etmiş,
anun ilmine bir çok şey ilave etmiştir.(3)
Oalinoa. anatomi hocası Sativus"un öğrenvisi olmuş ve
kli nik bi19isi ni de Starto nicus' dan almıştır. O, Yu ııani stan,
Italya, Piliatin"de inceleme gezilerinde bulu~muş, 29 yaşın
da Bergama"ya dönmmş kendisine yaraların tedavisinde geniş bir
pratik sağlayacak olan Gladiatdr mektebinin cerrahı tayin
olunmuştu~ Orada şöhreti artmış, dört sene sanra daha mÜsa-
it bir talih arkasında Roma"ya gitmeye karar vermişti.(4)
OA.li nos , Roma" da hekimlik etti, dersler verdi, tecrü
beler yaptı. Büyük bir müşteri kitlesi ile şöhret kazandı.
Onun bu ba~arısı meslekdaşlarını kıskandırdı. İyi geçim olma
dığı için Bergama'Oya dönmek zorunda kaldı.(5)
1. Unver A. Süheyl, Tıb 'rarihi, I, 62.
2. Unver A. Süheyl, Ayne Eser, I, 63.
3. uzluk ,t!' N'afi z, Genel Tıp TarLıi, i 68.• ,4. uzluk ii [{afi z, Aynı .c;se r, I, 69.•
5. Dnver A. 3 ühe yı, Aynı Eser, I, 63.
-21-
Calinos, edebi kişiliği, ile meşhurdur. Çok adam ye
tiştirmişdir. 5DO" den fazla makale ve risa1e kaleme_ almış
t~r. Tı b i lmine ai t eserleri vardır. Çok önemli ve asırlarca
yaşayacak olan doktrinler vazetmiştir. Hippocrate'in kendi
sine üstünlüğü varsada Calinos'da hüner ve bilgide yüksek bir
seviyede görüıür.(l)
Calinos'un eserlerinin zamanımıza kadar gelmesinde
İsla~ tababetinin terçüme devrinde görevalan çeştli din ve
milliyet de mütercimlerin büyük rolü olmuşdur. İslam hekim
lerinden Ebu Bekir Razi telif devrinde Calinos"un bütün eser-
.ıerini tetkik ettttlş, üzerinde tahliller yapmış ve bulduğu
yanlışları düzeltmişdir.(2)
Mevlana;bu dünyaca ünlü hekim hakkında şunları söyler:
"Derdimizin, hastalığımızın senden başka ilacı, der
nı yok; sen can Calinos'usun benim Ebu Ali Sinanıms~n sen~(3)
""Oylesine bir derdim var ki, Calinos bile, bu derdi de
bilmiyorum diyor, bu derdin ilacını da bilmiyorum ben."
"Bi lmiyormusun ki hast ayım, Cali nos" u arıyorum; gör
müyormusun ki mahmurum; meyhanecinin çevresinde dönüp duru
yorum. ,,( 4)
Mevlana, Calinos'u hastaları şifaya kavuşturan büyük
bir hekim olarak niteler. Bunun yanında o, bize tarinde ki
tıb otoritelerini de tanıtmış oluyor.
1. Ünver A. Süheyl, Aynı Eser, I, 63.
2. Ünver A. Süaeyı, Aynı Eser, I, 63.
3. Divan, iV, 37.
4. Divan, V, 443-45D.
-22-
II. BÖLUM
KLASİK .. İSLAM TARİHİNE
AİT OLAYLAR
1. HZ. EBO BEKİR
Hz. Ebü Bekir, peygamberimizden iki sene sonra Mekke
de doğdu. (I) Adı Abdullah, babasının adı Ebu Kuhafe Osman;
anneside ÜmmUl Hayr Selmadır.Her iki taraftan Kureyş kebi
lesine mensuptur.(2)
Hz. Ebu Bekir, Kureyşin ulu kişilerinden ve hatırı
sayılırlarındandı. Kureşlilerin soylarını, gelmiş, geçmiş,
bUtUn iyilik ve kötUIUklerini çok iyi bilirdi.()
0, cahiliye devrinde, peygamberimizin arkadaşı idi.
Bu nedenle peygamberimizi yakinen tanıma fırsatı bulmuştur.
onun doğru ve gUvenilir bir insan olduğunu daha o zaman an
lamıştı. (4)
Hz. Ebu Bekir, ilk mUslUmanlardandır.Herkesinpeygam
birimizi yalanladığı bir sırada o tereddUtsUz İslamı kabUl
etmişt;i •
1. İbni Kesir,el-Bidaye ve~n Nihaye, III, 27.
2. Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve
Şerhi, IX, )29; İbni Sa~d, Tabakat, III,170.
) •.İbni Kesir, Aynı Eser, III-IV, 29.
4. İbni Kesir, Aynı Eser, III, 27.
-23-
~ygamberimiz, "İslama davet ettiğim herkes terddUt etti, ancak Ebu Bekir
tereddüt etmeden beni tasdik ettinCl) buyurmuştur.
• tiKure~şin işkenceleri dayanılmaz boyutlara ulaşınca z. Ebu Bekir,
peygamberimizden izin istemig ve kendisine izin verilincede(2), Habeş
Ulkesine yapılan ikinci hicrete dayısının oğlu Haris bin Hali~ 'le ka
tılmış, fakas yolda Kare kabilesinin ulu kişisi İbn-i Dağıne ile karşılaş-
mı:?tı. İbn-i Dağıne, " Senin gibi bir zatı nasıl olurda )urdundan çıkarır
lar" diyerek onu geri döndermiş ve Kureyş'e ae Ebu Bekir-i himeyesiıJe. eldı-( .
ğını ilan etmişti.Cı)
PeygamberimizJMekke'den Medine'ye hicret edeceği zaman. Hz. Ebu
Bekı.ri yoldaş ve gizlen!:1diği mağarada~ ken~isine arkadaş edinmişti.(4)
O.~Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bUtUn savaşlara peygamberimizin yanında
katılmı]tır.(5) En tehlikeli anlarda paygamberimizin yanında bulunmuş onun
maddi ve maneYi destekcisi olmaştur.
Mevlana, bazı beyitlerinde pa~gamberimizi~ Ebu Bekir ile olan samimi
doktluğundan ve hicret arkadaşlığından b~hseder&
"Gönülle Aşk, Ahmed'le Ebu Bek~ gibi mağara dostu; iki mağara
. 6)dostunun adları iki, oanları bir olursa ne çıkar bundan"(
1.İbn-i Hişam , es- Siratün Nebeviyye , I, 433; İbn-i Aesir , Aynı Eser,
III-IV, 270
2.Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercemesi , X, ~4.
30İbn-i Hişam , Ayni Eser, II, 63; İbn-i Kesir, A ynı Eser III-IV, 94.
A40İbn~i Hişam , ynı Eser, II, 238-239.
5.İbn-i SaId , Tabakat, III, 175.
G.Divaa , III,162.
-24-
"Bir mağaraya daldıJan Ahmad 'le Ebu Bekr'a döneriz, çünkU ikilik,
bıınim için ayrı bir mağaradır, senin için ayrı bir mağaradır."...... -
"Sıddık'la Mustafa, mağarada eş dost oldu; örümcek'de mağara kapısı-
na ağ kurmağa koyuldu gene.~l)
Mevlana , peygamberimizla Ebu Bekr'in dostluğunu ideal bir dostluk
olarak nitelendlrir. Bu arkadaşlığın temelinde hiç bir maddi menfaat bulun-
mamaktadır. Yalnız Allah'ın rızasını kananma ve onun dinini zafere u)aştır-
ma gayesi yatmaktadır. Mvvlansya göre onların bu dostlukları örnek alınması
gereken gözel bir davranJ.~tır.
2. ALİ BİN EBtı TWP
Rasülulla~n amcasının oğludur. Annesi Fabma binti Esed'dir. Hic-
retten yirmi bir sene önce doğdu. HZ. Muhammed, peygamber ol3ruk eöuderil-
diAinde ergenlik çağlarında idi ve HZ. peygamber'in evinde kalıyordu.
İslam'J. ilk kabul edenlerdendi.(2)
HZ.peygamber,Muhaoir ol~ak Mekkeaençıkarken;onunyatağında
geoelemesi ~ sebebiy;'e bÜyük.·bir:-§erefe, sahi,pt:ı.Öyleki gözcüı.er,Hz.~ .
Eeygamberiu'keiıdi yatağında_ya.ttığın~~~ hiç şüphe etmiyorlardı..(J)
·HZ._ıı~ygamber, onu kız3.,...J'a~ıma ile evlendtrdi.TebUk sefer:l1 hariç
bütün harblarde Hz.'" PeY'gamber 'ile' birlikte bulundu,Tebükseferinde" ise .•;
ailesine bakmakla-görevlendirmişti.(4)Onun her harbte doldurulamaz bir·:.
l.Divan,II,l63-370
2. İbn-i Hişam .eS- Siratüm Nebevina t I, 428; İbn-i Kee±r:~'el-Bidaye
ven Nihaye ,1II,26.
J.İbnüi Esir,el-Kamil fit-TarihtrI,I03~
4. İbni Sa'd,Tabakat,III,23;İbnü'1Esir,Usüdülgabe,rv,20.
-25-
yeri ve övgüye değer tesiri vardı.Tehlikelere dalan ve güçlUklerc'··
aldırmayan bir yiğit idi.O,Hayber'savaşındabüyUk kahramanlıklar
göste~mişti.
Peygamberimiz Haybe~1 fethe gittiğinde yarım baş ağrısına
tutulmuşve kimsenin yanına çıkmamıştı.Bu: sırada Hz. E.bu Bekir ve
Ömer sırasıyla Peygamberimizin sancagını alarak çok şiddetli çarpış
ma yapmışlarsa .. ·da bir netice elde edemeden geri dönmüşlerdi.Bunun
üzerine Peygamberimiz Hz. Ali'yi çağırarak sancağı kendisine verdi.
Hz. Ali,Kale kapısını kendisine kalkan edinerek kahramanca çarpıştı.
Hayber Yahudilerinin ünlü savaşçısı Merhab'ı öldürdü ve zorlu MÜcade
leden sonra kaleyi~ teslim aldı.(I)
Mevlana, bu olayla ilgili olarak:
" Yazıkıkeşke Ali'nin Hayber kalesinin kapısını çekip k~şardı
ğı gibi senin varlığını da Tanrı çekip koparsaydı,"(2)demek: suretiy
le hem Allah aşkını terennUm etmekte,hemde Hz. Ali'nin Haybeı:deki
kahramanlığını dile getirmektedir.
Peygamberimiz, Hz. Ali'yi bir çok sözleriyle övmüş ve 6na
" Ebu Turab" sıfatını vermişti.Buharilninnakline göre: "Bir kere
Hz. Ali,Fatıma'nın yanına varmış ve her nasılsa bir şeyden dolayı
Fatıma~a darılarak Mescidıe gidip yatmıştı.Bu sırada Peygamberimiz
kızı Fatıma~~ yanına Uijramı~ ve Ali'nin nerede olduğunu sormuştu,
Fatıma!d~ Mescid'de olduğunu öğrenince Mescid'e gelmiş Ali'yi ri-
dası düşmüş ve arkasına toprak bulaşmış bir vaZiyette yatıyor bu
lunca~Kalk ey Ebu Turab"diyerek Ali'nin arkasındaki toprağı 1s1lkelemiş
t1.(3)
I.İbnü'l Esir, el-Kamil fit-Tarih,II,219-220.
2. Divan, III,l22,
3. Buhari Muhtasa~ı Tecrid-i Sarih Tercemesi,Ix,;62.
-26-Mevlana bir beytinde bu olaya temas eder:
"Ebu Turab gibi yere yüz korsa bütün yeryüzünü ona lalelik,
güllük, gülüstanlık ederimlt(l)diyerek Hz~ Ali 'yi 6vmekte ve Peygam
berimizin yanındaki mevkiine işaret etmektedir.
-·°3. CAFER .BİN; EBt-TAIıİB:' (?629)
cafer, İslam dinini ilk kabul eden mUsıümanlardandır.O, Habeşis
tana '-kinci kafile ile giden mUslümanlar arasında bulunmuştur.(2)
Kurayş, İslam Muhacirler1n1n Habeşistan'a sığındıklarını duyun
ca Necaş~ye elçiler ve kıymetli hediyeler göndererek Muhacirlerin geri
çevrilmesini Neeaşİden istemişlerdi.Böylenazik bir ortamda Cafer Mu,
hacirlerin reisi olarak Habeş Necaşis1ain huzuruna çıkmışve yaptığı
savunmalarla,Kureyşintalep ve iddialarını reddettirmiş ve Muhacirle
rin,Habeş ülkesinde, -istedikleri yerde ve emin bir şekilde yaşamala
rını sağlamayı başarmıştı.(3)
Cafer, MUte(629) savaşına katılmış ve büyük fedakarlıklar gös
termişti.(4) Mute savaşı Peygamberimizin komşu hükümdarlara gönderdi
ği mektuplarınbirneticesi olarak baş gösterdi.(5)
Peygamberimiz, Gassanilere yazdığ~ mektubu,Haris bin Ume~ Rl
Ezd1 ile göndermi~ti. Onlar Bizans İmparatorluğuna bağlı idiler_ve
bundan dolayı da kendilerini güçlü hissediyorlardıElçiyi öldürdüler
ve Peygamberimizla alay ettiler.(6)
lli' Divan, V,33.
2.İbni Sa'd,Tabakat,rv,34.
3o İbni Hişam,eG~ ~iratün Nebeviyye,ır,ıO-ıı.
4.İbni SaId, Aynı Eser,rv,jS-390
5. Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi. 287.
6. Buhari, Aynı Eser,X,287.
-27-
İslam elçisinin öldürülmesi, ihmal edilecek bir dav
ranış değildi. Bu aşırılığa karşı bir hareketde bulunmak
lazımd:a.
Peygamberimiz, Gassaniler'e karşı Zeyd Bin darie'e
kumandasında 3000 kişilik bir ordu hazırladı. Zeyd şehit dü
şecek olursa, yerini almak üzere, Cafer~i ve Caferın de Şehit
olması durumunda yerine geçmek üzere Abdullah Bin Revaha'yı
kumandan tayin etmişti.(l)
Hz. Zeyd, Cafer ve İbni Revaha birbirini takiben
şeRit dÜştüler ve Halid Bin Velid firar aalindeki müslümanları
ancak güçlükle durdurup, Medine',e götürmeye muvaffak oldu.(2)
Cafer, bu savaşta kollarını kaybetmişti. Peygamberimiz
Cafer~in bu iki koluna k8rşılık Allah'ın ana iki kanat ver
diğini ve bunlarla Cennete uçtuğunu haber vermişti. Bu ne
denle kendisine Cafer'i Tayyar lakabı verilmişti.(3)
Mevlana, bazı beyitlerinde Hz. Cafer'in şehit edili?i-
ne işaret eder:·
"Can kanatları bi tti de beden yUllurtası ondan kırıldı;
Can Caferlik göstermek için Cafer~ i Tayyar kesildi. ll:"Aşk güneşi her zerreya ~arap sun; her kılımız o başa
bir Cafer~i Tayyar kesilsin lf •
"Kuleğıma öylesi ne rıaykırdı ki, o sesle her zerre sar
hoş oldu. Benim uçan Cafer'imin kanat seslerini duyuyorum,
atılıyorum ki uçtukça uçu.yor." (4)
Lo İbnü'ı Esir, el-Ka11il fit-Tarih, 11,234.
2. Ibnü'ı ~sir, Aynı Eser, Il, 238.
3. Sahih-i au~ari Muhtasarı Tecrid-i 3~rih Tercemesi, A, 290;
4. Divan, I, 266; IV, 431" I,133.
-28-
" Elden ayaktan ayrıldı amma Tanrı'nın ihsanı ona
Cafer kanatları verdi." (1)
Mevlana, bu beyitlerinde,Mute savaşında Cafer~,in
iki koluna karşılık kendisine Allah'ın iki kanat verdiği
yolundaki Hadise işaret etmiş oluyor. Bu arada Cafer'in
İslam davası uğruna göstermiş olduğu fedakarlıklar da di
le getiriliyor.
4. HZ. HAMZA
Abdulmuttalib'in oğlu ve peygamberimizin amcasıdır.
Künyesi Ebu Umare, Ebu Yala,olup annesi Hale binti Vüheyb
dir. Peygambirimizden iki veya dört yaş büyük olup onun
çocukluk arkadaşı idi.Vahyin gelişinin iki veya altıncı
yılında müslüman olmuştu. (2)
Hz. Hamza , müslüman olunca, Kureyşliler, peygamberi
mize yapageldikleri işkencelerin bir kısmını Hz. Hamzanın
onu koruyacağı endişesiyle vazgeçmişlerdi.()
0, cesur bir savaşçı idi. Bu yüzden kendisine;
tt Allah'ın ve Resulünün Arslanı" lakabı verilmişti.
1. Divan, V, 97.
2. Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi, X,249;
İbni Sa'd, Tabakat, III,9-11.
). İbni Kesir, el- Bidaye ve'n Nihaye, III-IV, 13 ; İbnU'l
Esir, el- Kamil fi'tTTarih, II, 8).
4. İbni Sa'd, Aynı Eser, III, 8.
-29-
Hz. Hamza, Bedir gazasına katılnuş dz. Ali ile beraber
büyük fedakarlıklar göstermişti. (1)
Hz. Hamza çok büyük fedakarlıklar gösterdiği Uhud sa
vaşında Vahşi" ni,n gdiz le ndiği yerden attığı bir Harbe i le :şehi t
olmuştur. Vahşi, Hz. damza"yı şehit edişini şöyle anlatır~
"Allah' a yemil], ed~rim, Hamza" yı gösetleyip duruyordum.
lnsanlardan kime rastladıysa kılıcıyla onu biçiyo~ ve her
kesi öldürüyordu. Siba bin Abduluzza'Y2 öldürdü. Harbem~i
sallayıp üzeri ne attım.' Harbem; Hamza' nın kasıkl~rı ndan isa
bet aldıyebacaklarının arasından ~ıktı.(2)
Peygamberimiz, Hamza'nın şeait edilişine çok üzülmüş
tü. U::ı.ud savaşı· günü herkez şehitlerine ağlarken:
"Hamza için ağlayan kimse yok."() S5zleriyle üzün,
tüsünü dile getiriyordu.
Mevlana, Uhud sav~şında şehit düşen bu €özü~ek yiğit
hakkında şunları söyler:
"Ateş pervaneye pencere gibi görünür de o hayvancağız
yalımlı ateşe o yüzden atılır."
"Hamza:ya da ok, mızrak, güller saçan bir gül dı? lı gi bi
görünür; güller saçılarken de hiç kimse, tutup da zırh gi
yi nmez. "( 4)
1. ~bnü'l Esir, el-Kamil fi1i-'i:arih, II,125.
2. İbnül Esir, Aynı Eser, II, 156.
). İbni Sa"d, III, ll; İbnü'ı Esir, Usüdüleabe, II, 46.
4~ DDvan, I, ııı,
-)0-
Tarihlerin bildirdiğine göre Hz. Hamza, cesur bir
savaşçıydı. Bu yüzden peygamberimiz,onu Uhud savaşında
zırhsız askerlerin başına geçirmişti. Mevlana, yukarıdaki
beyitinde onun bu durumuna işaretle kahraman bir insan
oldugunu anlatmak istiyor.
5. HZ? ÖMER (591- 644)
Hz. Ömer; Kureyşin ileri gelenlerinden idi.(l)
Cahiliye devrinde elçilik görevi, ona verilmişti. (2)
Kureyşliler gerek kendi aralarında ve gerek başkaları ile
aralarında çıkan kavgalarda elçi olarak onu, görevlendirir
lerdi. Ticaretle uğraşırdı. 0, mUsIUman olmadan önce İsla
ma en çok karşı gelenlerdenlerden birisi idi. Ailesi için-
de mUsIUmanlığı kabul edenlere açıkça dUşman kesilmiştir.())
Hz. Ömer'in mUsIUman olması Hamzanın mUsIUman olma
sından Uç gUn sonra idi. Onun mUsIUman olması ile ilgili
olarak kaynaklarda şu bilgilere yer verilmektedir :
Kureyşin zulmU sebebiyle mUsIUmanlar Habeşistan'a
zorlandığı bir sırada Hz. Ömer~in kalbinde mUslUmanlara
karşı bir acıma hissi belirmişti. UmmU Abdullah, onun
bu rikkat ve inceliğinden İslamiyete karşı bir meyil sez
diğini söylemiştir.(4)
1. İbnU'l Esir, ÜsUdülgabe, IV, 5).
2. İbni Hacer, el- İsabe, 11,518.
). İbni Hacer, Aynı Eser, 11,518; İbnü'ı Esir, ÜsUdülgabe, IV,54.
4. İbnül Esir, el-Kamil fi't-Tarih, 11,84; İbni Hişam,
es- Sirat'ün Nebeviyye, II, 32.
-31-
Bir oa?ka goruşe göre:Şok:önce müslüman olan eniştesi
Said bin Zeyd ile kJ.z kardeşi ~'atJ.ma' nJ.n evinde duyduğu
Kuran-J. Kerim ayetlerin i n tesiri i le müslüman olduğu ,eR:1:.iın
dedir.(l) Bir başka rivayette ise:
ArkadaşlarJ. ile devam ettiği bir meclise giden ümer'in
orada kimseyi bulamay~nca Kabe'ye gittiği, nz. peygamberi,
ayakta namaz kJ.lar ve Kur'an okur görünce Kabe-nin örtüsüne
gfzzaaerek onu dinlediği ve onun tesiri ile müslüman olddğudur.(2
lbni Hişam, ~bni İshak'dan bu rivayetleri naklettikten
sonra: "nangisinin doğru olduğunu Allah bilir," demektedir.(3)
Mevlana, Hz. Ümer~in müslüman olmasJ. ile ilgili ola-
rak ]unlarJ. söyl~r: .."Kimdi;r o erki, ümer gibi, Tan.ııZJ. elçisine kasdetmek
için elinde kJ.1J.ç çJ.kagelir de TanrJ. tuzağJ.na dÜşer, ta1ihi
yaver olur, bakJ.ş feyzine ulsşJ.r."(4)
Mevlana bu beyitinde/dz. ümer -in eniştesinin evinde
duyduğu Kur-an ayetlerinin tesir~ ile müslüman olduğuna dair
yukarıda naklettiğimiz habere işaret ediyor. Mevlana'ya gmre'I
Hz. ümer şanslJ. bir insandJ.r. ŞünkU o~Allah elçisini öldür-
meye giderken kendisi hidayete ermiş ve Iaıa.mfşetıe.şere:€lal'l_
mi~tir.
1. İbni nişam, es-Sirat' Ün Nebeviyye, II, 34-35.
2. lbni Hişam , AynJ. Eser, II, 38.
30 Ibni Hişam, AynJ. ~ser, II, 38.
4. Divan, tL, 39 9
-32-
III.BÖLttM-
BüYtiK'SELÇuKLULAR VE HAREZMŞAHLARLA. .. . -
İLGİLİ TlRIHİ~QLAYLAR
l. AMİD'UL MÜLK
Selçuklu Sultan'ı Tuğrul beyin ünlü veziridir.(l)Sultan
Tuğruı'un dalife el-Kaim Bi Emrillah'ın kızıyla evlenmesipde
büyük rolü olduğu söylenir.(2)
Tuğrul beyin hanımı Altun-Can Hatun (1059) sırala
rında ölmüş ve Rey~de defnolunmuştur. Altun Can ölürken Sul
tana dalife'nin kızı ile evlenmesini ve dünyada olduğu ~ibi,
ahirette de şereflenmesini tavsiye etmişti kiJ
bu da Selçuklu
ların Halifelik makam ve mensuplarına nasıl bir dini inanışıa
baktıklarına ~üzel bir misaldir.()
:.f .. "_ .'••.
L., Turan Osman, Selçuklular Tarjlıi ve Türk Islam Medeni,y;a-ti ,
S. 98.
2. Doğuştan! Günümüzj3 Hüyük~ Isl'am-ı.ca.rihi·, V.IJ:•. ıL6..
'3. !Iuran Osman, Aynı Eser, S. 99.
-3:3-
\
G6r~ekten Tuğrul aey.lsl am ale~inde kazanmış oldu-
ğu itibarı artırmak maksadı ile hali~enin kızı ile evlen
meye karar verdi. Bu makkatla (1061) de Rey kadısı Ebu
Sad, Hali fe' ye gonderi ldi. Hali fe el-Kai m Bi Emrillali:;; kı zı
nı Sultan'a vermek istemedi. Ancak Sultan ısrar ederse üç
yüz biQ dinar para ile Vasıt ve çevresini vermesi gerekti
ğini bildirmek üzere, Ebu Muhammed Et- Temimıyi Rey'e yolla
dı. Temimi Rey~de Amid'ül Mülk'le görüştü.Vezir, bu şartların
Sultana soylenmesinin yakışık almayaoağını meseleyi kendisi
nin halledeoeğini söyleyip, Temimi'yi halifenin teklifi ka
bul edilmiş görünerek dağdad'a gönderdi, Sultan' a da hali
fenin kızını vermeye razı olduğunusöyledi. Buna sevinen
Sultan, halkı toplayıp gayesinin halife vasıtaeıyla Hz.
peygamoerin süla1esi ile akrabalık tesis etmek olduğunu ilan
etti. Vezirini yüz oin dinar ve kıymetli hediyelerle halifeye
yolladı. dalife Bağdad' a gelen vezire Sultan' ın bu işten
vaz gecmesi ni aksi halde Bağdad' ı terk edeoeğini söyledi.
Vezir ise; "Madem ki., bu evlenmeye razı değildiniz, neden
şartlar ileri sürdünüz. şartlarınız kaoul edildikten sonra
geri dönerseniz kan dökülmesi ne sebe p olursunuz," dedi. (ı)
Netioe de Halife işin kı~ıştığını görünce nikana
izin verdi ve Amid' ül Mülk adına vekaletname yazdı. Nikah
ağustos 1062 de Tebriz de kıyıldı. Sultan bazı isyanları
bastırmakla meşgul bulunduğundan bir süre gelini almak için
Bağciad'a gitme imkanı bulamadı.(2)
l. Ibnü ı Esir, el-Kamil fit-Tarih, X,21.
2. Turan Jsman, Aynı Eser, S. 100.
-';)4-
Yalnız halifeye ve aılesine hediyeler yolladı. Ayrıca ve
faat eden hanım2 Altun-Can natu~ a ait yerleri yeni gelin
Seyyide.:ı Hatun' a verdi. (1)
Tuğrul bey,1062 ağustosunda akdedilen nikahtan sonra
ancak 4,5 ay sOnra evlenebilmek için Sağdad' a hareket ede-
.bilmiştir. 1063 yıl başlarında Bağdad' a g@len Sultan" ı hali
feni n yani veziri Fahr-ud-devle Cehir karşı1adı .. 18 Şubatta
başlayan muhteşem düğün bir hafta sUrdU. Ziyafetler, eğlen
celer ve Sultan' ın dağıttığı zengin hediyeler birbirini
takip etti.
Gelin halifenin sarayından Sultan' ın sarayına götü
rüldü ve Tuğrul bey der~al zevcesini alıp ordusu ile Rey'e
hareket etti. Sultan Rey' edöndükten sonra hastaıandı ve
4 E71ül lJ63 cuma günü yetmiş yaşında iken öldü.(2)
~latsız olan Tuğ~l bey son günlerde yeğeni, çağrı
Beyin oğlu Süleyman'ı kendisine veliahd yapmıştı. Bu te~
cihte, kardeşi Ç13ğrı Beyin ölümünden sonra Süleyman' ın an
nesi ile evıenmesinin etkili olduğu kabul edilir. SüleymanJ
Tuğrul beyin ölüme üzerine, "Arnid ül Mülktl ünvanıyla tanı
nan vezir Kündüri' nin yardımıylıa Selçuklu tahtına oturmuş
tu. ~akat kardeşi Alparslan ve amcası Kutalmış Ona karşı
isyan etti ler. Alparslan, Süleyman' ı n ordularını Yanmiş
olan Kutalmış' ı ve Süleyman'ı yenerek, veziri NizamUl
Mül~ ün yardımıyla Selçuklu tahtına dturdu. Böylece kendi
sine babasından intikal eden doğu bölgelsri dahil Tuğrul
beyin tahtına ve daha geniş bir imparatorluğa sahip oldu. C)
1. İbnü 1 ~sir, Aynı ~ser, L, 22.
2. I'uran Osman, Aynı Eser, S. 101.
). Turan Osman, A1nı ~ser, S. 105.
-35-
Bu saltanat müoadelesi Tuğrul Beye 8 y~l bir kaç ay
vezirlik yap~ş Amid'ül Mülk Kündüri' nin öldürülmesine de\
sebep olmuştu. Bu vezir Nizamülmülkün tesiriyle Alparslan
taraf~ndan hapsedilmiş daha sonra da idam edilmişti.(l)
ÖldürUldüğü s~rada 40 yaş~n~ aş~ş bulunuyordu. Alim,
şair, yüksek idareoi vasıflara sahip bir devlet adamıydı.
İda~ndan önce, oUıüsundaki rolü dolayısıyla, Alparalan'a:
"Sana uğurlu bir hizmet yaptım. Amcanız bu dünyayı
bana vermiş bende hüküm sürmüştüm • .Bu gün sende beni şehit
etmekle ahireti veriyorsun. Bunun ötesinde de başka bir
saadet yoktur." Haberini ~önderdi. Nizam'ül Mülk'ede~"Vezir
öldürmekle dünya ya kötü oir bidat ve çirkin bir kaide ge
tirdin; bunun akibetini düşünmü10rsun senin ve evlatlarınıo-
da aynı "akıbet.e uhayacağından korkarım" if'adesi ile -çok
hakimane ihtarını tarihe maletti.(2)
Mevlana;bir beyiti~ de Amid'ül Mülk hakkında şunları
söyler:
"Ga~ndan başka bir şey içmeyeyim ne Amid'in nükte
sini söyleyeyim, ne imadın sözünÜ duyayım diye ağz~mı da
tuttun, kulağ~mı da."C.3)
Burada Mevıana.,lAmid'in nÜktesinden neyi kastediyor
bilemiyoruz. Iki ihtimal geliymr akıı~ıza:
1. Tuğrul beyin halife ~l-Kaim 8i EmriIlah'ın k~zıyla
evlenmesinde Amid'ül Mülk'Ün büyük rolü olmuştur.
2. Kendi idamına sebep oldukları için Al~aralan ve
l • .lbnü 1 ~sir, el-Kamil rit-Tarih, .I, 3.3-.34.
2. Turan Osman, Ayn~ Eser, S. ı~6.
3. Divan, I, 357.
-36-
Nizamül Mülkle vezir öldürmek gibi kötti bir çığır açtıkları
nı söylemiş ve kendilerinin de aynı akibatm uğraya bile
cekleri uyarısında bulu~muştu. Vazirin hakimane uyarısı
gerçekı~şmişher ikisi de sonra şehit edilmiştir.
2. SULTAN SENCER.
(Sincar, 1086-Merv, 1157)
Sencer, 5 Aralık 1086 yılında babası Me li k şah'ın
*bir seferi esnasında Sincar'da doğdu. Ç~cukluğu Selçuklula-
rın karışıklık devrine rastladığı için öğranim göremedi;
fakat küçük yaşta devlat idaresi üstün de tecrübe sahibi
oldu. Meliklik döneminde kardeşi Muhammed Taı:Jar'ın yanında,
Berya~j~ a karşı mücadele etti. Ağabeyi Tapar'ın Sultanlığı
elde etmesinde önemli rolü oldu.(l)
rirmi ·yıl (1097-1118 )Melik V&..: 39 yıl (1118-11S7) i.
Sultan olarak Merv' de Selçuk tahtını işgal eden Sencer,
Selçuk padişahları arasında en çok hüküm sürmüş bir hü
kündar olup Selçuk im~aratorluğu ve kudretinin son temsil
c i s i di r. ( 2 )
Melik olarak Karahanlıları ve Gaznelilerı yendi,
onları Selçuklulara bağlı duruma getirdi.
1. Turan Osman, 3elçuklular Tarihi ve Türk lslam Medeniyyeti
S. 185.
2. Turan Jsman, Aynı ~ser, S. 185.
-37:-
imparatorluğun doğu sınırlarını güven altına aldı. Mun8mmed
Tapar'ın ölümü üzerine küçük yaşta bulunan oğlu Mahmud dev
letin ileri gelenleri tarafından Sultanlığa getirildi;(l)
ffakat Sencer/onun hükümdarlığını tanımadı, dorasan~ da
Su 1tanlığı nı i lan etti. (1118) .Abbasi dali fes i Se ncer' i n
Sultanlığını oQajladı.
Sencer, tek başına büyük Selçuklu Sultanı olabilmek
için yeğeni Mahmud ile mücadeleye girişti, 12 Ağustos 1119
Save savaşında yeğenini yenerek im)aratorluğa nak~m oldu. 8u
zafere rağmen sultan Sencer yeğenine bir evlad muamelesi
yapmış ve anlaşmaya göre Rey şehri kendi si nde kaDmak üzere
imJ8r8torlugun bütün Batı ülkelerini onun hakimi:ret'i altında
bırakmı]-tı• .a'J anlaş'na ile Mahmud'u Irak Selç')klularının ba-
]Inn Su~ tan tayinetti. Kendisi de en büyük 31Jltan "Sultan ül
Azam" ünvanını alını, Ol,lu(1119). i:rkek evladı olmadı~ından
yeğeni Sultan Matımud' u veliaa.d ve dağmat yacıtı. lm)aratorlu
ğun merkezini eskiden beri kendi hakimiyet bölgesi olan io
rasan anakletti. (2)
Sultan Sence~ lD97 senesinde ~erv' de Melik alarak ida
reye başladığı zaman :ıenÜz 12 yaşı nda b'Jlunuyordu. 3ağlsm
bir idari kadro ile i;;e girişen Sencer, az zaman zarfın da
darasan' a aakim Oll1UŞ; bu tarRfta kazandığı za~'erler sayesin
de Se lç:ıklu devleti Şark ülkelerİ n de oir saraı ntıya ',ığrama-
mıştır.
1. IbnU 1 ~sir , "1 rr • 1 1.'. tT· .~ -ı~amı ıL - 8rlı, ~{, 3J5.
2. Turan 0sman, Aynı ~ser, S. 186.
-38~
Sultan ulduktan sonra da imparatorluğun Garp ülkelerinde
Siyasi Nizam ve birliğide fırsat bulduğu nisbette korumuş,
Selçuklu haşmetini iade eyle~iş ve ;lslam dünyasına emni
yet getirmiştir.Cı>
Abbasi Hali{esi Müsterşid, Selçuklulara devredilmiş
olan dünyevİ yetkilerinielde etmek için evvelce. yapıll1ış
olan anlaşm8Jı JOZ~u?tu. Sencer)halifenin üstüne yeğeni Mah
~ua u yollayarak ~alifeyi yenilgiye uğratm~ş ve ona asker
beslememesini kabul ettirmiştir. Mghmud'un ölümü üzerine Irak
Selç'Jklularının başına geçmek için amcası Mesud ll,l'de
harekete geçti.(2)
Sencer, kendisine karşı halife ile anlaşmış alan
Mesud'u Dinever Savaşında yendi (11)2). Irak Selçuklularının
ta~tına yeğeni Tuğrul'u ~eçirdi; öteki yeğeni Davud buna
kar~ı çıktıve ~esud ile birle~erek Tuğruı u yendi. Sencer,
Tuğrul' u tekreZ. Irak Selçuklularının başına çıkardıysa da o
nun ölümü üzerine Mesud'un hakimiyetini kabul etti.()
Sencer, bundan SOnra im~aratorıuğun doğu meselele
riyle uğraşmaya aaşladı; Cend ve Man-Kışlağ ~aza üslerini
tahkim etti ve Gayri MÜslim~ark kavimlerine (şamani Türkler
ve ,Cı taylar) a kar:p kazandığı zaf3rlerle Islam dünyasınl
i sti lalardarol .. korumuş oldu•. (4)
1. Turan Osman, Aynı &oor, S. 187.
2. Me ydan Laronsse, "Se ncer"rlsd. XI, 176.
3. Meydan Lar~')sse, liSencer" Med. Xi, 176 9
4. Turan Osman, Aynı Bser, S. lSS.
-39-
1136 da yıllık vergi ver~eyerek isyan eden Gazne hükümdarı
ı3ehram .~ a~'ıı ye ndi. (1)
darizm?ah hükümdarı Atsı~ı 1141 de kendisine bağla-
dı. Selçuklulardan olan Karahanlılara yardım etmek için Kara
nıtaylara savaş açtı. Fakat Katvan'da Karahıyataylara 1141
de yenildi. Katvan bozgunu Sultan Sencer in nayatına olduğu
kadar Selçuk Dgvleti ve İslam dünY9sı 1farihi için ağır bir
darbe oldu. Sultan Sencer) bu yeııilgi ias Ceyhu.} nehri ötesin
de kalan ve Çin ~udutlarına kadar uzanan bütün ülkeleri kay
betti. Türkistan ilk defa olarak, putperest bir kavmin haki-.miyeti altına giriyQrdu. Bu mağlUbiyet aynı zamanda Türk is-
lam dünyası nı n artık Ş arktan gelecek akı nlara karşı mukaveme
ti ni n de kı rı ldığı nı eöstermiş oluyordu. (2)
au olaydan sonra :iarizm~ahlar ayaklandı Horasan ve
MerVi ele geçirdiler. Sencer, Hariztnşah Atsız' ı yenerek tek
rar ~akimiyeti altına aldı, fakat Gurlular ile mücadele et
mek zorunda kaldı. Sencer' in eski k'J.dreti zayıfladı. 3elh' de
göçebe oğuzlara 1153 senesinde yenilarek esir düştü. (3)
3 yıl esirlikten sonra 1156 senesinde kurtuldu. Bun
dan sonra da kendi kumandanlarının elinde oir çeşit esir
hayatı yaşadı. ~ihayet 1157 ~isan ayında, 72 yaşında iken
kendisi ebediyete ve Büyük Selçuklu İmJaratorluğu da tariie
intikal etti.(4)
1. ı(öymen ~JI. Altay, düyük Selçuklu İm). 'rarLıi, II, 3D9.
2. Turan Jsman, Aynı Eser, S. 192.
3. Köymen M. Altay, Aynı Eser, II, 413.
4. furan Dsman,Ayn] Eser, S. 196.
-40-
Mevlana)Divan~ndaSencer' den bahsederken Şunlar~
söyler:
".lfelek sana şar~p sundumu, gök kubbeniıı damında ev kur..
Sarhoşluk) kendinden geçiş Ülkesini ele ~eçirmişsin; Sgncer
Ulkesinin se~das~ndan v~z @eç."(l)
"Yiğitlerın kaçt~klar~ gUnbiz savaş~nda içiıı·ıde Sen~
cer gibi savaşır, ayak gireriz."(2) ,
"Aklını başına devşir a. yoksul, yoksulluktan şikayet
etme. ÇUnkU Sencer'in ülk~si gibi yüzlerce Ulke eıııe-et"';r:[~:~.'
mişsin.~'(3) : -., . "..."<r:; , _'.>' ":;'::'~..:lD. ,':":,i cir
ı:-~: ~ (:..::ıMe1l1ana 8encel?~ i geniş' ülkeler$h-::sah.:tbi JI:Hlyik: öir",1.
padaışah":oıarakni.telar.",Fakat Mavlanat:nın":ııa';'Saıı:cerJ i n,.sa.i-':'-·
-vanatı nda-; ğÖZÜ'3v8ftdl'ı'"rv:e .' nede'; ülkesi nde; O~ ;:-Tanr:ı.-=nın· ka rı.... ;:"
disine verdiği, a~kla sarhmştur ve yüzlerce ülke elde etmiş
tir.
3. HAHEZMŞAH ALAEDD!N MUHAMMED
( 1200-1220)
Alaeddin Tekişin oğludur. Tekiş 12DD yılına kadar
Harezmşahlar devletinin başında kalmış olUııce yerine oğlü
Alaaddi n Muhammed ~eçmiştir. (4)
lo Divan, V, 146.
2. Divan, V, 303.
3. Divan, f'r, 467.
4. V. Barthold, Moğol ~6tilasına Xadar TUrkistan,Çev:
Hakkı Dursun Yıldız, S. 435.
-41-
Alaeddin Muhammed, önce hanedan Uyeleri ile mUcadeıe
atti. Gur sultanları şihabeddin ve Gıyaseddin ile savaştı.
Tekişin ölUmUnden yararlanan bu sultanlar, Merv ve Tus şe
hirlerini aldıktan sonra Nişapur'u ele geçirdiler. Hindu Han
bin Melikşah" ı Alaeddin'e karşı ellerindeubir koz olarak
kuflanmak için, Merv ve Seralıs vilayetlarinin yönetimiyle
görevlendirdiler. Nişapu~ a yUrUyen Alaeddin Muhammed üurlu
ları memleketlerine serbestçe dönmek şartı ile bıraktı. Kerv
ve Serahs' i geri aldı. Hi ndu~;Han Gur Ulkesi ne dönmek zorunda
kaldı. iIarezm\ e dönen Alaeddin bir yıl sonra Haret Uzerine
yUrUmeğe karar verdi fakat Sultan şihabeddin:.in Harezme yUrU~
mek için ordu hazırladığını duyunva bundan vaz geçti. iIa
rezIlle çekilen Alaeddin in ardından Gurlular Tusa ~~ldi~e:;-.
Kardeşi Gıyaseddin'·-in· ölUm haberi ni alan Ş i;ıabeddin Gur' a
döndU. Bunun Uzerine Alaeddin fferat'ı almak istedi isede ba
şarı kazanamadı. Gur' da durumunu dUzelten şip.abeddin hızla
Harezm üzerine yürüdU. Yat>ılan savaşta Gurlular Alaeddin' i
yendi. (1). .
Karahanlı Sultanı Osman ve. Karahi tayorduları Ala-
eddi n' i n yardımı na geldi. Gurlular ağırlıklarını yakarak ge
ri çekildiler. Onları izleyen Alaeddin Hazaraspta üurluların
sağ kolunu dağıttı, bir çok esir ve ganimetta döndü. Kara
hitay ordusu ise Anah~d önUnde Salahaddin in ordusunu çevi
rerek iki gUn süren bir savaştan sonra yendi.
1. Köprülü M• .J:!'uat, "Harizmşaq.lar" Mad. LeaA. V,264-296.
-42-
Zorlukla Anahod kalesine sığınan şihabeddin Semarkant Sul
tanJ. Osman'" ın aracılığı ile büyük bir fidye karşJ.lığğ Gazne
ye llönebi ldi • (1)
Karahitay ların başarısı Alaeddin\i korkuttu. Bu
yüzden Harezmşah Gurlu Sultanı Şihabeddin iledostluk
kurmak tçin Gazneye elçi @i!inderdi. Bu Sultan Karahitaylar
dan öç almak istediği için Alaeddin" in dostluk teklifini iyi
karşıladı. 1205 de ordusunun eksiklerini tamamlamak için
Hindistan' a bir Sefer düzenledi, dönüşünde de Alaeddin' e ha.;;.
ber @öndererek Karahitaylar üzerine yürüyeceğinibildirdi.
Fakat bir Hintli veya bilır- batini taraftondan hançerlenerek
öldUrüIUnce(1206) Gurlular yıkıldı. Sultan Alaeddin bu durum
karşısında, Harasan orduaunu Herat'ı almak için €örevlen
dirdi. Kı sa zamanda Herat alı ndı. Ordusunu n başı nda Belhe
yürüyen ~laeddin kuveetli bir kuşatmadan sonra burayı da
teslim aldı.(1207)(2)
Alaeddin' in bu tarihten sonra karşısında bulunan
siyasi ve askeri kuvvet Karahitaylardı. Harazmşahların her
yıl ver€i vermek zorunda oldukları bu devleti ortadan kal
dırmak Alaeddia'in en büyük amacı idi. Bu maksadını €erçek
leştirmek için Alaeddin büyük bir ardu ile Kare.b.iteylar ü
zerine yürüdü. Karatitayları yenerek Buharayı aldı(ı20B)o
Bu tarihten sonra Kar~~itaylar bir daha toparlanamadılar.(3)
1. V. Barthad, Aynı Eser, S. 435.
2. KöprUlü M. iuat, "darizmşablar" Mad. M. Larausse, V,621-622
3. Köprülü M• .l!'uat, "Harizmşahlar" Mad. L.A. V, 264-296.
-43-
Güçlük kumandasındaki Naymanların, Cengiz·in önünden
kaçarak Karahitay topraklarına girşi bu devletin yıkılışını
kolaylaştırdı. Alaeddin 1212 d@" Semerkant' da zaptedinoe
lIaveraünnehir-keain olarak Harezmşahlar ın hakimIlyeti altına
girdi. Gazneyi alan Alaeddin bu böl~enin hakimiyetini oğlu
Celaleddin\e verdi(121S). (1)
Iran'a sefer yaptı (1217). Buraları itaat altına ald1'
ise de Bağdad·a halife üzerine gmnderdiği bir ordu ağır kış
yüzünden büyük bir kayba ve kürtlerin hücumuna uğrayarak
dağıldı(1218). Bu arada Ce~iz\ in seferlerini duyan Alaeddin
Cen~iz\ e bir elçi gönderdi. Cengiz' in gönderdiğ~ elçilik he
yeti kabul etti. Cen~iz iyi iı~,tiler kurulmasın~ teklif
ediyordu. Fakat meşhu~ Otrar Facias~ ile Cen~fz'in tüccarla
rının Sultan Alaeddin'in Valisi İnalcuk taraf~ndan öldürül
mesi ve mallarının yağmalatılması Cengiz'i çok kazdırmıştı.
Cengiz, Sultan Alaeddin'den suçluların iadesini ve mallarının
ödenmesini istedi ise de o bunu reddederek savaşa k~ar ver
di. Bu savaş Harezmşah imparatorluğunm ortadan kaldJ.rılması_
na, Doğu ve islam dUnyasın da yüzbdnlerce müslümanın ölümüne
bir çok şehir ve anıtın yakılıp yıkılmasına sebep olmuştur.
(1220) (2)
Cengiz\ le yaptığı savaşı kaybe~en Alaeddin Muhammed,
Hazer denizin de bulunan Abiskun adalarından birine sığınmış
ve orada hastalanarak sefalet içinde ölmüştür.(1220) (3)
1. KÖi,1rüıü M. Fuat, "darizm~ahıar" Mad. M. Larousse V, 621-622.
2. V. Bardhold, Aynı Eser, S. 490.
3. KöprCIU M. Fuat, "Harizmşahlar" Mad. İ.A. V, 264-296.
-44-
Alaeddin Muhammed'in dramatik ~lümüyle, oğlu Celaled
din bu uygun olmayan 'ş~~lar ile babasına halef olmuştu.(l)
Sultan Alaeddin Muhammed, Harezmşahlar devletinin sı
nırlarını batıda Irak, doğuda Hlndista~ a, kuzeyde Hazar de
nizi ve Aral gölü, güneyde ise Ba~»a körfezi ve Hind okya
nusu sahillerine kadar genişletmişti. Büyük Selçuklulardan
sonra onu n kadar gU:c;.lü bir devlete sahi p olan bir hükümdar
gelip geçmemiştir.(2)
.. Alaeddi n Muhammed, i lme büyük değer veri r, alimleri se-
ver ve onlara destek olurdu. O, Harezmlilerin başkenti olan
Cürcan-ı ilim ve sanat merkezi haline getirmişti. Tarihçi-
ler ilim ve sanat adamlarının çokluğunu gökteki yıldızlara
benzetirler. (3)
Harezmşahlar ülkesinde dini ve müsbet ilimler saha
sznda yoğun bir eğitim göze çarpıyordu. Bu devletin kuruluş
ve gelişme devri olan XII. asırda din adamları zÜm»esinin
dışında, tamamen ruhani mahiyette yeni bir sosyal sınıf o~
taya çıkmıştır. Sonraki asırlarda tarihi rolU gittikçe a~
tan bu yeni kuvvet, büyük Sufilerin teşkil ettikleri tari
katlardır. Bunlar XII. asırda cemiyet içerisinde büyük rol
oynamaya başlamıilardır. XII. asrın sonlarında Suf! şeyh
NecmOddin Kübra nın büyük bir nüfus kazandığı görülür. Ara
larında Mevlana Celaleddin Rumi \ nin babası Baha~dd~~uVeled
in de bulunduğu pek çok şöhretli şeyh, onun h~lifeleridir.(4)
lo Taneri Aydın, Celaleddin darizmşah ve Zamanı,S. "t7
2. KöprülU M. E'uat,"Harizmşahlar" Mad. İ.A. V, 273.
3. Do~uştan Günümüze BU~ük~ ıslam~arihi, IX, 61.
4. Köprülü M. liuat, "darizmşahlar" Mad. I.A. V, 264-296.
-45--
Muhammed Harezmşahın KUbreviye silsilesi ile arası iyi
değildi.O sebepten Necmeddin KUbra'n~n hali~elerinden, mec
daddin-i Bağdadi'yi Ceyhun ~rmağ~na attır~ıstı. (1)
Bahaeddin Veled kendisini çok iyi yetiştirmiş bir insan-.
dı. Kendini iyiliK etme ve kötUIU~ten kaçıBma lle tanıtmıştı.
mUridIerinden bir çoğuda Kendisi ile yoldaş olmuştu. vaima
vaaz ederdi. ~ultanUl Ulema felsefeciıarin ve buna henzerle-
rinin mezhebini reddederdi. (2)
O, aevrin sayılı alimleri arasında yer alıyordu. Tasav
vuf sahasındaKi şöhreti her tarafa yayılmıştı. (3)
HalKın ~UyUK sevgisini Kazanmıştı. HalKın Sultan'UI Ule
maya Karşı göstermiş olduğu bUyUK sevgi ve bağl~lıK Harezm
şan'ı Kuşkulandırmıştı. (4)
Banaeddin Veled vaazlerında felsefeeilere ağır sözler
söylerdi. Unlara bidatçı lMübted1)diye bağırırdı. Bu sözler
Harezmşaht ın~ .üstadı::-hhr:i::::Ra:z.i:·tjre.ağIr-g.elirdi. (5)
Daha çok felse~e, kelam ve zahiri ilimlere Kenaini veren
bu zat inanış ve anlayış bakımından sufilere karşı idi. (b)
Bu nedenle Harezmşah'ı Banaeddin Yeladte karşı kıskırtırdı.
Banaeddin Veled yurdunu terke mecbur kaldı.
1.l:S• ..b'Uruzant"er, M. Celaleddin, çev: Farudun .N. UZIUK, :::>.10.
2.l:S. Füruzanfer, Aynı Eser, :::>.11.
3.l\.öprUlü M. Fuat, "Harezmşah" Med. l.A. Vfi 2b4-2~b.
4. b. ~üruzanrer, Aynı ~ser, S.12.
?l:S. ~üruzan!er, Aynı ~ser, ~.12.
b.GÖlpınarlı A. Mevlana Celaleddin , ~.4l.
-46-
Muhammed Harez~şah padişahlık tahtında oturdukça geri dön~
memeye yemin etti.
İsmet Kayaoğlu, ~ahaeddin Veled'in ~elh-i terketmesi
konusunda şunları se~lerı
"llmi otoritesi büyük olan ~ahaeddin Veled , dini bi
limIerde en yetkili kişi~di. Harezmşahların oaşkenti olan
Ürgenç şehrinde felsere dersleri okutmakta olan Fahreddin
Razi llb49-l209) ile arası açıxtı. Onun bu yüzden ~elh şeh
rini terkettigi söylenirse de, F. Razinin ölüm tarihinin
12U9 , onun ~eıh şehrini terkedişi 1212 olduğuna göre, b~
söylentinin aslının,sağlam olmadığı ortaya çıkar. Bir başka
neden Harezmşah .Kutbuddin Mehmedin Şii mezhebine giri~i, ken
disinin bundan hoşlanmayacağını bilen ve Harezmşahlar hüküm
darının düşmanı olan Nasır Lidiniılah'ın onu Bağdada davet
etmiş olması olabilir. Nitekim, Bağdad'a geldiğinde Abbasi
halifesi Nasır , Bahaeddin Veled'e 3uuu aıtın hediye gönder
mişti r. Onun bu parayı kabul etmediği söylenir. Nihayet
bizcede en doğru olan bir başka neden, Sultan Veled'in İbti
daname de işaret ettiği nedendir. ~ Moğolların şehri zabte
deceği sezgisidir."ll)
Mevlana, Harezmşah Alaeddin"Muhammed hakküıda' şunları
söyler :.':::':.
"Harezmliler neliksiz niteliksiz Tanrı didarını inkar
ettiler amma senin görüşün yüzünden Harezminde ayak urarak
raksetmede"(2)
I.Kayaoğlu İsmet, " Mevananın Moğol Yöneticilerle Münasebet
leri" Selçuk Üniversitesi,2. Milli Mevlana Konp-resi,Konya,I9R7,
S. 159.2.:Civan,I,l78.
-47-
ır A Muhammed, a güzellikte Sun~ura alımda Zeynebe
benzeyen senin padişahlığın bana karşı mat olmuştur,mat
olmurtur,mat."ll)
Mevlan, tasavvufa karşı olduğu, gönül erbabına itibar
etmeyip onların kalbini incittiği ve belkide bu yüzden baba
sı Bahaeddin Veled'in Belh'i terketmesine sebep olduğu için, ..
Sultan alaeddin Muhammedi kötüıüyor. Ulke yönetimini ellerinde
bulunduranların halkın huzur ve sükununu sağlamakla ~örevli
olduklarını,halka baskı yapmamaları gerektiğini, baskı yapıl
dığı takdirde bazan onarılması güç yaraların açılabileceği
buradan çıkarabilir~z.
I.Divan,IV,9f).
-48-
ıv. BÖLüM
SELÇUKLU -MOGOL MÜNASEBETLERİ VEMEVLANA'NIN ÇAGDAŞI OLAYLAR
i. MOGOL KOMUTANI BAYCU NOYAN VE ANADOLUNUN
İŞGALİ
Baycu ünlü bir Moğol komutanıdır.Moğol Kaan'ı tara~ın
dan Anadoluyu fethetmekle görevlendirilmiştir.BaycuKaan'nın
nezdindeki itibarını yükseltmek ve askeri kudretini yücelt
mek düşüncesiyle Anadolu Selçuklu devletini ele ~eçirmek
istiyordu. CL)
Moğollar, güçlü bir devlet olan Harezmşahları yendik
ten sonra batıya doğru hızla ilerlemeye başlamışlardı.Bun-
dan sonra onlara karşı koyacak bir devlet de bulunmuyordu.
Moğollar batıya doğru akınlarına devam- .ederek İran ve Gürcis
tan'ı kendilerine tabi bir duruma getirdikten sonra Irak'a
akınlar yapıp Anadolu Selçuklu devletinin sınırlarında dolaş
maya başlamışlardı.
I.İbni Bibi, el-Evamiru'l Alaiyye, çev: M. Nuri Gencosman,S.213.
-49-
Tarihi yollar Moğolları da Selçuklular ~ibi Anadolu'ya
çekiyordu. Fakat Selçuklu devletinin güçlü olması dolayısıy
la sınırlara tecavüzde tereddüde düşmüşlerdi.(l)
Bu sıralarda Alaeddin Keykubadın genç yaşta 1231:de
Kayseri'de zehirletilerek ölümü ve yerine iktidarsız ve anor
mal vasıflara sahip oğlu II. Keyhüsrev'İn geçişi bu kutretli
devletin sarsılmasına bir başlangıç oldu.l240'da zorlukla bas
tırılan Babsi hareketiyle Selçuklu devletinin zaafı iyice an
laşılmış bulunuyordu.Nitekim Baycu, 124l'de Erzurum'u işgal
ve tahrip ile Anadolu'yu istila ve tahrip yoklamasına giriş
ti.(2) Ertesi yıl daha büyük kuvvetlerleıbatıya döğru ilerle~
di. Otuz kırk bin kişilik ordusunun bir kısmını Gürcüler ve
Ermeniler teşkil ediyordu. Selçuklular tehlikenin vahametini
anlayarak iyice hazırlanmışlardı. Ordunun sayısı elli bin
civarında idi~ Yirmi bin kişilik bir kuvvat öncü olarak
Moğollar üzerine yollandı,fakat bu birlikler ağır yenilgiye
uğrayarak geri çekildiler. Bu ilk boz~ndan şaşkın düşen
Sultan akşama kadar hiç bir şey yapmadan bekledi;karanlık
basıncada korkaklığından ve onursüzluğundan,kimseyehaber
vermeden kaçtı.Sultanın kaçtığını duyan askerler de ağırlık
larını ve çadırlarını bırakarak savaş alanından uzaklaştılar.
Ertesi gün Moğollar, Kösadağ sırtlarına çıkınca Selçuklula
rın çadırlarını görmekle, pusuya düştüklerini sanarak bir
kaç gün oraya yaklaşmadılar, fakat sonradan,Türklerin kaçtı
ğını anlayarak ordugahı yağmaladılar(1241).
1. Doğuş~an Günümüze Büyük İslam Tarihi, VIII,304.
~.Turan Osman, Selçuklu Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, S.228.
Böyle utanç verici ve sonucu pek ızdıraplı bir mağlubiyetin
eşine Türk tarihinde rastgelinmez.(l)
Bu mağlubiyet siyasi düşüşün başlangıcıdır.II.Key
hüsrev'in ölümünden sonra (1246) üç küçük o~lu yanında dev
let adamlarının toplanıp mevki ve ihtiras mücadelelerine
girişmeleri, Moğolların müdahalelerine , askeri işgallerine
ve ağır vergilerle devleti ezmelerine fırsat verdi.(2)
1277 yılına dek Anadoluyu genel valiıer eliyle yönettiler
ve ülkenin zenginlikleri~ve varlıkları, onların İran da
1256 yılında İlhanlı Devletini kurmalarından sonra Azarbey
candaki başkentleri Sul~aniye'ye taşındı durdu.()
Kösadağ bozgunundan sonra Baycu, ikinci istilasın~
yapmak üzere Konya'ya hareket etti. Selçuklu ordusu ile
Sultanhanında karşılaştı(15Ekiml256).Buradayapılan sava
şı Baycu kazandı.Başta Selçuklu veziri olmak üzere bir çok
kumandan ve asker şehit oldu. Sultan Keykavus, kötü haberi
duyunca Konya'dan ayrıldı. (4)
Baycu, Sultanhanı zaferini müteakiben hızla Kanyaya
doğru ilerledi.Sultanınayrılışı ile şehir tamamen sahipsiz
kalmıştı.Dışarıdan gelecek hiç bir tehlikeye karşı mukavemet
gösteremeyecek bir duruma düşmüştü. ~
, ..
l. Kayaoğlu İsmet, Mevlananın Mp~ol_YöneticilerleMÜhasebet
~eri, Selçuk Üniversitesi, 2.Miili Mevlana Kongresi, Konya
.L987,S~ 161 •.
2. Turan Osman, Aynı Eser,S.229.
3.,Kayaoğlu İsmet, Aynı Makale,S.ı61.
4. Dopuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, YIII,317.
-51-
Sultanın Konya'yı terketmesiyle meydana ~elen otorite
boşluğu nedeniyle emir ve kumandan aralarında kav~aya
başladılar.NizameddinAli bu kavgaları yatıştırdı.(l)
Moğolların her an Konya'ya girme ihtimali vardı.
Bu nedenle şehrin kapıları kapatıldı.Baycu, eğer şehir di
renirse, kalelerini yıkıp şehri tahrip edeceğine yemin et
mişti.Saray Kahyası olan Nizameddin Ali,dört katır yükü al
tın götürüp, aman diledi ve şehri Moğollardan satın alıp yıkıl
maktan kurtardı.Baycu yalnız dış surların burçlarını yıkmak
suretiyle yeminini yerine ~etirdi.(2)
Bu olayı Eflaki Mevlana'nın kerametine atfeder.Menkıbe
ye ~öre Baycu Konya'yı kuşatınca, halk ölüm korkusuyla bir
birleriyle helallaşır ve Mevlana'ya gelerek yardım isterler.
Mevlana Halkabeguş kapısından dışarı çıkar,Konya meydanı ar
kasında bir tepeye çıkıp namaza durur. Baycu ve askerleri
yüzü örtülü vesarıklı bir şahsın (Mevlananın)namaz kıldı-
ğını pörünce onu ok yağmuruna tutarlarsada bir şey yapamaz
lar.Mevlananınkerametini gören Baycu, kendisine verilen mal
ve parayı kabul ederek onun hatırına Konyayı bağışlar.
Mevlana,kurtulan Konyaya Evliya şehri lakabını verir.())
Mevlana,bu sırada şu beyitleri söyler:
" Elime o Kaanlar kaanından bir yarlığ ~eldi;
artık ne Baycu'yu biliyorum ne Batu'yu tanıyorum."(4)
1. DOFuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi,VIII,317.
2. Kayaoğlu İsmet, Aynı Uakale,S.I~2.
). Ahmet Eflaki, Ariflerin Menkıbeleri,Çev: Tahsin Yazıcı,
1,283,284;Kayaoğlu İsmet, Aynı Makale,S.1~2.
4. Divan,V,443,
-52-
" Gökyüzü burcundan bana, yüzlerce mancınıkla taşlar
atılsa o kaleden,o burçtan başka oir kale bir burç bilmiyo~
rum, bilmiyorum,"
" Nice Rum yüzlülerim var nice gizli Türklerim var;
artık Hülagu'yu bilmezsem, onu tanımazsam ne ayıbı varki"
" Hülap-uYu,insanı hayran eden Türk güzellerinden sor:
Öylesine bir şaşkınlığa düşmüşü~ .,ki,bu şaşkınlık yüzünden
bilmiyorum Hülagu'yu bilmiyorum,"(l) beyitleri Mevlana'nın
cesaret ve kahramanlığın~'göstermekle beraber, onun içine
kapanık bir derviş olmayıp halkla içiçe yaşayan,onlara yol
gösteren, yardım eden bir kişi olduğunu da belgelemiş oluyor.
a) Mevlana'nın Moğol Yönetimine Bakışı
Moğol akını yüzünden Anadolu tam bir çaresizlik içe
risine düşmüşken bile Mevlana, bu mustbetin geçici olduğunu
söyıüyordu.Herkes Moğollardan kaçarken o:" Biz Tatarlardan
kaçmayalım,Tatarlardanyaradana sığınalım,"(2)diyordu.
Bir başka şiirinde de :"Tatarların kötülükte bulunduk
larını, fakat kendisinin bu kötülüğü değil, Tatar ordusunun,
miskini diledi~ini"(3)bildiriyordu.
Yine bir şiirinde:"Tatarlardankorkmanın manasız 01
duğunu,çünkü onlardan iki yüz tane iman bayrağı,iman ordusu
çıkacağını~ söylüyordu (4)
I.Divan, V,444.
2. Divan, V,159.
3. Divan, V, ıso.
4. Gölpınarlı A. ~evlana Celaleddin, 8.219.
-53-
Mevlana~ bu sözleriyle ~elecekte Moğolların müslüman olacağı
na işaret etmiş oluyor.Nitekim Gazan Han (1304),Mevlanayı
çok sever ve o"Bu gazeli benim içn söyledi"dermiş ve bu ~a
zeli, divan günlerinde giydiği gömleğe altınla işletmişti.(l)
Mevlana, ya Moğol akının Anadolu kültürü içerisinde
eriyeceğini, yahutd~ bir dalga gibi çarpıp geri çekileceğini
biliyor, fakat onun önüne geçilemeyeceğini söylüyordu. Ancak
"her iki· 'surette de bu bozulmamış unsurun Anadoluya ve Şark
alemine yeni bir şey vereceğini, yıpranmış eskinin bu yeni
ve zinde unsurla kaynaşıp yenileneceğini, yapılan zulmün,ilk
taşkınlıktan meydana geldiğini ve zamanla sükun bulacağıDı
anlıyordu.(2)
"Mevlananın Moğollarla iyi münasebetler içnde bulun
ması onun içn bir noksanlık olarak görülmemelidir"diyen İs
met Kayaoğlu, bu konuyla ilgili yorumunda şunları söyler:
"Olayları kendi devrinin şartları içinde de~erlendir
melidir. Mevlana ne bir devlet adamı nede bir ordunun komu-
tanı idi, a mana aleminin sultanı idi.Moğolları bü~ünün de
yimi ile istilacı ve iş~alci olarak görmemişti.Zatenkendisi
4e Anadoluya onlar gibi doğudan ~elmişti. Her mutasavvıf gibi
oda kollarını kendisine koşan herkese açmıştı.Mevıana'nınMo
ğollarla iyi geçinmesi onun belli bir siyasetinden de~il,ki
şili~inden kaynaklanmakta idi. Amacı da onların hakimiyetini
güçlendirmek değil güç durumda olan, çaresizlik içnde olan
kimselere yardım etmek olmuştu. Bu haliyle o bir Moğol dostu
değil, insanlık dostu idi diyebiliriz~(3)
1.GÖloınarlı A. Aynı Eser, 8.219.2.GÖlpınarlı A. Aynı Eser, 8.2I9.3.Kayaoğlu İsmet, Aynı Makale, 8.164.
-54-
Osman Turan; "Anadolunun Türkleşmesi ve Moğol İstila
sı" nı işlerken, Mevlana'nın görüşlerini teyid eder mahi
yette bir tablo çizer:
" tarihin en kudretli ve şiddetli istilalarından
birini teşkil eden moğol istilası Orta Asya Türklüğü ve
medeniyeti için ağır neticeler ve Anadoluda bilhassa 1277
den sonra büyük sarsıntılar vücuda Retirmesine karşılık
bu ülkenin nihai Türkleşmesinde önemli roloynamıştır.
gerçekten Malazğirt Zaferini müteakip Anadoluya nasıl
sel halinde insan akını olmuş ise Moğol istilası önünde
de aynı şekilde Türkmen kitleleri Anadolu'ya kaçıyor ve
Mo~ol kıtalarından kurtulmaya çalışıyorlardı"(1 :hemektedir.
Moğol işgalinden kaçıp Anadolu'ya sığınan bu Türk
menler buradada Selçuklu-İlhan! devletinin tazyiki ile uç
larda yğılıyor ve buralarda göçebe kesafetini artırarak
Bizans topraklarını fethe başlıyorlardı. Batı Anadolu'ya
yerleşen Türkmenler burada yeni beylikler kuruyorlardı.
Bu Türkmen akınları sayesinde XII.ve XIV.asırlarda Batı
Anadolu, Orta Anadolu'ya nazaran daha kuvvetli bir şekil
de !ürkleşleşmişti. Böylece Türklerinfelaketine gibi ~ö
rünen Moğol işgali onların saadetine sebep oluyordu. (2)
1. Turan Osman, Aynı Eser, S.211.
2. Turan Osman,Aynı Eser, S.232-233.
-55-
2. Ş~S-I TEBHizİ (Tebriz? Konya L~47)
Mevlana Celaleddin'i Rumi'nin hayatını ve düşünce
lerini etkileyen büyük bir mutasavvıftır. llielikdad oğlu
Ali'nin oğludur. (l)Kaynaklarda ataları ve babası hakkında
bir kayda rastlanmıyor.
Şems, önceleri Tebriz'li Şeyh Ebubekir'in müridi
olmuş, ondan çok yararlanmış ve dereceler elde etmişti.
,Fakat Şemsin derecesi öyle bir mertebeye var.dı ki kendi
şeyhi ile yetinmedi. Tasavvuf yolunda ilerlemek, daha ol
gun bir şeyh bulmak için, ünlü su~ilerin yaşadığı şehirle
ri gezdi. Bir 90k erenler, veliler,ve şeyhler ile görüştü.
Gittiği yerlerde bazan okul müdürlüğü yaptı, u~ak defek
işlerle uğraştı.Ucret verildiği zaman onu almaz,ansızın
o şehirden uzaklaşır kaybolurdu. Bu geziler onun adını
Uçan Şems'e (Şems-i Perende) çıkarmıştı.(2)
Yolculuğu sırasında Bağdad'a uğradı ve Evhadiddin
Kirmani ile görüştü.Şamda Muhiddin-i Arabi'nin toplantıla
rına katıldı.Şems,kendi.devrindeMevlana hariç dOğru dü-11
ı"ust air şt:=yhe rl:H:Jt ıauıauıgını ~öyler: Esa st:=nair şeyh gör-
meaim een.Halbuki şehrimden şeyn bulmak için çxKtım. Çık
tım amma bulamadım. Ancak Mevlana'yı ouldum:(3)demek sure
tiyıe Kendi devrindek şeyhIere nasıl baktıgını açıKlar.
1. B. Füruzanfer, Mevlana Celaleddin,Çev: Ferudun N. Uzıuk,
S.b?
2. lj. Füruzan!Oer, Aynı Eser, S. '72.
3. Gölpınarlı A. Mevlana Celaleddin, ~.53.
-56-
Mevıana gibi Şems~de felsefe ve flozoflara karşıdır.
ona göre gerçeğe uıaşma,ancak birine tabi olmakla ve aşKla
olur.Şems'in nazarında bilgi; ancak bir vasıtadır, gaye
değil.(l)
a) Şems~in Konya'ya Gelişi ve Mevlana lle
Görüşmesi
Kendi ifadesine göre,arayış içinde çırpındığı gece-
lerin birinde mana alemlerinden ona seslenen dost" ~eni
- ,aradığın haK dostu ile yoldaş edecegiz" diye'haoer vermiş-
tir.Me nkıbeler, bu haberi çılgın bir sevinçle karşılayan
Şems'e bir soru yHneltmiş ve lutfa karşı, Hak katına şük
ran borcu olarak ne adadın?diye soruımuştur.Şemsın " Başı
mı"(2) diye cevap verdiğini't Mevlana'yı bulduktan sonraki
yaşantısının, bu cevaba bağlı olarak geliştiğini anlatır.
Şems, 1244'de Konya'ya geldi.Şekerciler hanına ine
rek bir oda kiraladı. Onun gittiği her şehirde hana inme
si adetiydi.Halkınkendisini zengin, ulu bir tüccar san-
ması için odasının kapısına iki üç dinar değerinde bir ki
lit astırarak anahtarınıda sarığının ucuna bağlayıp omu-
zuna sarkıtırdı.Helbuki odasında eski bir hasır,kırık bir
bardak ve bir tuğla yastıkdan başka hiç bir şey yoktu. C)
Onun mevlana ile tanışıp görüşmesi konusunda Mena-
kıb kitapları dep;işik rivayetler ileri sürmüşlerdir.lı'akat
I. Gölnınarlı A. Aynı ~ser, 8.54.
2. Ahmet Eflaki, Ariflerin Menkıbeleri, çev: Tahsin Yazıcı,
1,90.
3. B. Füruzanfer, Aynı ~ser, S. 10.
-51-
aynı kaynaklar Mevlana'n1n Şems'le buluşmasından sonra
kendi yolunu değiştirdiği konusunda görüş birliği için
dedirler. Mevlana, Şemsle tanışmadan önce saygıdeğer bir
müderris idi. Çevresinde büyük bir topluluk vardı. Medre
sesi hergün doluyor,yalnız danişmentler değil, ünlü bilgin
ler, seyyahlar,saray adamları, devletlilerde onu dinlemek
için, ders vedigi her yere geliyorlardı. eimai o yüksek
medres'elerde ders veren ünlü bir müderris,·camilerde halka
ateşli ve sıcak vaazlar veren,uyarılar yapanbbir vaiz;
Şer-i meselelerde fetva yetkisi olan bir müftü ve özel
hayatın1 züht ve takva içinde geçiren, halka saygıyı
Hakka saygı bilen bir büyük ve seçilmiş kişiydi.Ama. Mev-i
lana bu formel kişilikten,bu yaşanmamış ama çok iyi öğre-
nilmiş gerçeklerin temsilciliğinden~ ayrılı~ından sıkılı
yordu. (1)
Yıllar böyle geçerken bir gün onun mürşidi, yol gös-$
tericisi karşısına çıktı ve bütün hayatını ve düşünceleri-
ni değiştirdi. Mevlana Şems'le ~an1ştıktan sonra medrese
deki dersleri ve öğrencilerini ihmal etmişti. Halk ve bil
hassa öğrenciler, Şems'e karşı düşmanlık beslemeye başladı
lar. Mevlana'nın Şems'i bırakıp kendileri ile ilgilenmesi
ni istiyorlard1.(2)
Bu durumu sezen Şems, bir gün aniden kayboldu(1245)~
Mevlana onun Suriye'de olduğunu öğrenince oğlu sultan Ve
led'i göndererek onu geri getirtti(l246).(3)
1. B. Füruzanfer, Aynı Eser, ~.lOl.
2. Gölpınarlı A. Aynı ~ser,S.76.
3. Gölpınarlı A. Aynı Eser, S. 79.
-58-
Şems, bu ikinci gelişinde de çevresindekilerin öf
kesini ve çekemezliğini üstünde topladığı için aralarında
Mevlana'nın 'ortanca oğlu Alaeddin Çelebinin de bulunduğu
yedi kişilik bir topluluk tarafından öldürüldüğü söylen
mektedir.(l)
B. Füruzanfer, Şemsin sonu ve mezarının yeri hak
kında ki rivayetlerin ve haberlerin çeşit çeşit olmasını
Menakıb sahipleriyle, tezkere yazarlarının bu olay hakkın
da yeterli bir bilgiye sahip olmamalarına bağlamakta ve
kendi kanaatini şöyle belirtmektedir.
" Elimizdeki deliller, onun kayıp oluşuna, yolculu
ğuna delalet eder. Bundan dolayı kuvvetli bir ihtimalle
denilebilir ki, Şems Konya da öldürülmemiş, Konya dan ay
rıldıktan sonra akıbetinden bir heber ve eser bulunamamış
tır. (2)
Mevlana, bu ayrılış ile ilgili olarak şunları
söyler:
" Gönlüm, Şemseddin~le buluşma ümidinin hırsıyla
kulağıma diyorki: Tebriz'e ~itmek gerek, Tebriz'de ara
mak gerek"()
" MUcde geldi, Tebriz'li Şems, Şam'daymı.ş, Şamday
sa eğer ne sab8~lar ~örUnür, ne gündUzler." (4)
Mevlana, Şems'in öldürüldüğüne inanmamaktadır.O,
Şam'da veya Tebriz'de olduğunu sandığı şeyhine kavuşma
ümidiyle yaşamaktadır. Nitekim Şems'i aramak için iki
1. B. Füruzanfer, Aynı Eser, S.104.
2. B. Füruzanfer, Aynı Eser, S. LO?
3. Divan, V, 421.
4. Diven, III, 148.
-59-
defa Şam'a gidişi iki sene onu araması, onu görme ümidiyle
şehirden şehire, mahalleden mahalleye koşması onun bu inan
cını ortaya koymaktadır.
Bir başka beytinde :
" Cana canlar katan canlara canlar bağışlasın di
ye beden Tebriz'li Şems'in ayrılığıyla eridi gitti"(l)
demek suretiyle Şems'in ayrılışı ile duyduğu üzüntUyU ve
ızdırabı dile getirmektedir.
Mevlana, Divan'nını Şems adına yazmıştır. Bu neden
le Gazellerinin çoğunun sonunda, kendi adını veya kendi
mahlasını söyleyeceği yerde,Şems'i Tebrizi'nin adını mah
las yapmıştır.Bazı gazellerini Selehaddin-i Zerkub ve
Hüsameddin Çelebi adına yazmış olsada bunların sayısı çok
azdır.
Diyebiliriz ki Şems, Mevlana'nın düşüncesinin zen
ginleşmesine, sanatının olgunlaşmasına yardım etmiş, Di
van-ı Kebir adlı eserin yazılmasında ona ilham kaynağı
olmuştur.
3. KALENDERİLİK
XIII. yUzyıl Anadolu Türk Tarihinin dini düşünce
ve sosyal yapılanması bakımından önemli bir çağdır. Bü
yük düşünürler, yöneticiler, hukuk·adamları bu çağda görü
lür. Bilhassa Harezmşahlar devletinin yıkılması ve Moğol
akını bir çok alim, sanatkar ve din bil~inlerinin Anadolu
ya gelip yerleşmelerini sağlamıştır.
i. Divan, 11,451.
-60-
Orta Asya menşeli ulu kişilere bağlı bazı tarikatların
devam etmesi ve yenilenerek yayılması bu çağ içinde olmuş
tur.(l)
Bu çağda Anadoluda yaşayan tarikatlardan birisi
de inanç ve giyinişlerinde Hind ve Türk Şamanizminin
tesiri bulunan Kalenderilik'tir
Bu tarikat Cemaleddin Savi (630/l232-3)tarafından
kurulmuştur. Kalenderilik Horasan ve Türkistan tarafında
yaygın idi. (2) Bunlara tıraşları, kıldan ve yünden do
kunmuş aba giymeleri yüzünden Cavlaki de denmiştir.(3)
Bunlar hiç bir şeyi saklamamayı ve bu dünyaya
ait hiç bir mal toplamamayı kendi kendilerine, kunun
ittihaz etmişlerdi.(4)
Kalenderiler, Melamet erbabından bir taifedir.Ta
savvufa ait en eski kaynaklardan itibaren Kalenderilik
Melametiyyeyle beraber anılagelmiştir.(5)
Mesela Sühreverdi(H.632 /1235)Avarifül Mearif'de f
Melametiyyeyi anlattıktan sonra Melametiyyeyle Kalenderi
li~in farklarını bildirirken:" Melametilerin, ibadetleri
ni gizlediklerini, Kalenderilerin ise yalnız far7.ları
eda ile yetindiklerini,adetlere aykırı hareket ettikleri
ni" bildirmektedir.(6)
i. Kayaoğlu İsmet, "Kalenderiler" İlahiyat Fakültesi..
Dergisi, XXXI,147, Ankara, 1989.
2. Kayaoğlu İsmet, Aynı Makale,S. 149.
3. Gölpınarlı A. " Kalenderilik" Med. Türk Ansiklopedisi,XXI,It;O.
4.Prans Babıng'er,"KalenderiyeliMad. İ. A. VI, 128.
5. Gölpınarlı A. lKalenderilik"Mad.Türk Ansiklopedisi, XXI,l6l.
6. Gölpınarlı A. Aynı Madde, Y~I,l61.
-61-
CamiCH. 898/1422), Nefahat'Ul tlns'te aynı bilgiyi
vermekte, Kalenderilerin, ibadetlerini gizlemekle mukayyet
olmadıklarını yazmaktadır.(l)
Vahidi Manakıb-ı Haee-i Cihan ve Netice-i Can adlı
eserinde onları şu sözlerle tavsif eder :"Kalender gUruhu
pak,tıraş vUcuhla, başlarında kıldan örUlmUş kUlahlarve
arkalarında şalIar, kimi aselive kimi siyahlar, pür SÜT~
rur u hubur, haylü haşemleve tablü alemle ahengU nagamatı
lave gülban-i salavatıla•.• " dedikten sonra ,onların eski
palasları,yUn elbiseyi süslü elbiseye tercih ettiklerini,
evlenmediklerini, göğü ata, yeri ana bildiklerini, saç sa
kal, kaş ve bıyığı arizi bildiklerinden tıraş ettiklerini,
onlarca meseidle tekkenin ve kilisenin, cennetle cehenne
min bir olduğunu, güzellere medfun olduklarını uzun uzadı-
ya anlatır ve kendilerine Hemdaniler dediklerini bildirir(2).
Mevlana, babasının ve onun halifesi Burhaneddin Mu
hakkık' ın, sonrada Şems' in meşreplerini benimsemiş bir ; ,";
Melamet eri gibi görUlürt bu bakımdan da Kalenderiler'i
över; Mesela bir gün tıraş olurken berber, sakalını na
sıl keseyim deyince Mevlana,erkekle kadın farkedilinceye
kadar deyip şu sözleri söylemiştir:
" Kalende~ilere gıpt~ ederim, hiç sakalları yoktur.
İnsanın sakalının az oluşu, kutluluğuna delelet eder; sa
kal erkeğin ziynetidir ama uzun ve çok oluşu da insana
benlik verir;.
i. Kayaoğlu İsmet, Aynı Makale, S. 149.
2. Gölpınarlı A. Mesnevi Tercemesi ve Şerhi, 1-11,59.
-62-
buysa adamı helak eden şeylerdendir." demiştir.CL)
Divan-ı Kebir'de Kalenderileri öven beyitle
re rastlıyoruz :
" Ey gönül Kalender dost, ne diye gönlünü daral
tırsın, içini sıkarsın? Kuzgunu ne diye düşünürsün, dev
let kuşunun canısın sen"(2)
" Bu kapının halkasını vurma, Kalenderilikten pek
söz açma; kuş değilsin,kanat çırpma, katran deme kara"·
" Gönül zaten şu aşağılık kişilerden değil,kimse~
kimseciklerle huzuru kararı yok; Kalender gönüllüsün sen,
fakat Kalender insan cinsinden değildir."()
" A gönül, her ne kadar dünya Kalenderisin amma
gene de meyhaneye gitme"(4)
Bu beyitlerden de anlaşılıyor~ki. Mevlana,diğer
akidelere olduğu gibi Kalenderilere de müsamaha ve hoş
görü ile bakmaktadır. Mevlana Celaleddin öldüğü zaman
Kalenderiler, cenazenin önünden yedi öküz çektiler.Bunlar
dan birini Kalender tekkesinde, kurban etmesi için Nik
sarİı Ebu Bekr-i Cavlaki'yegönderdiler. Şeyh, derhal bu
nun kurban edilip, miskin ve fakirlere dağıtılmasını
emretti.(S)
1.Ahmet ~~laki, Ariflerin Menkıbeleri, çev: Tahsin Yazıcı,
1,412.
2. Divan, 11,169.
3. Divan, IV,)L2-351.
4. Divan, V, 356.
S. Kayaoplu İsmet, Aynı Makale, S.151.
·-63-
SONUÇ
Divan-ı Kebir'de işlenen konular bu kadarla sınır
lı değildir. Biz burada konumuz kapsamına giren olaylara
değinmiş olduk.
Divan'da işlenen ana tema Tanrı aşkı ve sevgisidir"
Kevlana'ya göre kalıcı olanda bu aşk ve sevgidir.Bunun dı
şındaki her şey gelip geçicidir.Krallarınpadişahların ~
saltanatı bu aşk saltanatı yanında pek sönük kalır.Onun
amacı, insanı ruhen mÜKemmelleştırereky~radan8 yaklaş
tırmakt1r. Ona göre insan, görünen tarafıyla değil, gö
rünmeyen tararıyla daha Kıymetlidir. Bu nedenle onun ya
nında insani ve ahlaki değerler her şeyaen once gelir.
Eserinde hep bu yüce degerIer işlenir.
~evlana, tarihde geçmiş olaylardan ders alınması
nı ister. Onun düşüncelerinde kavganın ve düşmanlıgın ye
ri yoktur. O, geçmişte yaşanan kavgaların temelinde insa
ni değ~rlerin yoksunluğunu,~çok kazanma, makam ve mevki
elde etme hırsının ya~tıgını: belirtır.
,Mevlana, Divanında beyleri padişahları eleştir-
mekten çekinmez. Ona göre. en iyi lider, halkının derdiy-
le ilgilenen, onların sıkıntılarını giderendir.Halkına yük
olan beyleri, cenaze gibi, halkın sırtında giden tabuta
benzetir.
-64-
Mevlana, XIII. yUzyılın sosyal-kUıtürel ortamında
yetişmiş bir mUtefekkirdir.Yaşadığıdevrin sosyal-kUltU~
rel olayları onda silinmez izler bırakmıştır.Moğol istila--
sı korkusu ve Harezmşah Alaeddin Muhammed ile aralarında
belirenfikir ayrılığı nedeniyle Behaeddin Veled'in Belh
den göç etmesi, Mevlana~ın çok erken yaşlarda çok bUyUk
olaylarla karşılaşmasına neden olmuştur.
Onun yaşadığı çağda İslam alemi tam bir buhran dev
ri yaşamış, İslam dünyasının en gUçlü devleti olan Harezm
şahlar, Moğollara yenilmişlerdi. 1243'de Anadolu Selçuklu
devletide Moğol işgaline ugrayınca artık onlara karşı ko
yabilecek başka bir gUç de bulunmuyordu.
Böyle bir ortamda bile Mevlana boş durmamış, insan
lara azim, irade, sebat ve mUcadele gUcü aşılamış, Anado
luda manevi huzuru sağlamak için elinden gelen çabayı gös
termiştir.
-65-
BİBLİYOGRAFYA
1. Ahmed Cevdet Paşa, Kısas~ı Enbiya ve Tavarihi Hulefa,
C.I~ İstanbul,1966.
2. Ahmed Eflaki, Menakıb'ül Arifin, C.I-II, çev: Tahsin
, -Yazıci,' İstanbul.,' 1966.
3. Berthold W. Moğol İstilasına Kadar Türkistan, çev:
Hakkı Dursun'Yıldız,'İstanbul; 1981.
4. Bedi-uzzaman Füru-zanfer, Mevlana Celaleddin, çev:
Feridun N. Uzluk, İstahpul., 1963.
5. C. Julius Caesar, Gallıa Savaşı, çev: Hamid Dereli,An
kara, 1942.
6. çantay Hasan Basri, Kur'an-ı Kerim ve Meali Kerim,C.I-III,
İstanbul, ,1972.
7. Doguştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C. VI-VII-IX,
İstanbul, 1988.
8."Fer1dun" Mad. Meydan Larousse, C. ıv.
9. Gölpınarlı Abdulbaki, Mevlana Celaleddin,İstanbu1,1963.
ıo. Gölpınarlı Abdulbaki, Mesnevi Tercemesi ve Şerhi,C.I-II,
İstanbul, 1981.
ll. Gölpınarlı Abdulbaki, " Kalenderiye" Med. Türk Ansiklo-
pedisi,C. XXI.
12. Günaltay M. Şemseddin, İran Tarihi, C. I, Ankara, 1948.
13. Huart CL. " Keyhüsrev" Mad. İslam Ansiklopedisi,C.VI.
14. İbn Bibi, Anadolu Selçuklu Selçuklu Devleti Tarihi,Çev:
M. Nuri Gencosman, Ankara, 1941.
)
-66-
15. İbnü'l Esir, el- Kamil fi't Tarih, C. ı-ıı-x, Beyrut,
1965.
16. İbnü~.l Esir, tfsüdülgabe fi Marifet' is Sahabe, c. ıı-ıv ..17. İbni Hişam, es- Sirat'ün Nebeviyye, C. I-II, Kahire,1964.
18. İbni Hacer el- Askalani, el- İsabe fi -Temyiz el-Sahabe,
Mısır, 1939.
19. İbni Kesir, Ebü:l··Fida İsmail, el- Bidaye ve' n Nihaye
Fit- Tarih, C.III-IV, Beyrut, 1861.
20. İbni Sa'd, et- Tabakat'ül Kübra, C.I-II,Beyrut,l957.
21. " İskender" Mad. Meydan Larousse, C. Vi.
22. Kayaoilu İsmet, "Kalenderiler", İlahiyat Fakültesi
Dergisi, XXXI, Ankara, 1989.
23. Kayaoğlu İsmet, Mevlana'nın Moğol Yöneticilerle Müna
sebetleri, Selçuk tfniversitesi, 2. Milli Mevlana Kong
resi,Konya, 1987.
24. Kerimeddin Mahmud, Selçukı Devletleri Tarihi,Çev: M.
Nuri Gencosman, Ankara, 1943.
25. Köprülü M. Fuat, " Harizmşahlar" Mad. Meydan Larousse,
C. V.
26. Köprülü M. Fuat, " Harizmşahlar" Med. İslam Ansiklope
disi, C. V.
27. Köymen M. Altay, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi,
II.Cikinci imparatorluk devri), Ankara, 1954.
28. Köymen M. Altay, Tuğrul Bey Zamanı, M. E. B. Kültür
Yayını, İstanbul, 1976.
29. ~evlana Celaleddin-i Rumi, Fihi Mafih, çev: Melihe
Ülker Anbarcıoğ1u, İstanbul, 1969.
30. Mevlana Şibli, Asr-ı Saadet, C. ı-v, çev: Ömer Rıza
Doğrul, İstanbul, 1977.
-67-
31. Önder Mehmed, Mevlana Bibliyografyası, C. I-II, Ankara,
1974.
32. " Rüstem-i Za1" Mad. Meydan 1arousse, C. X.
33. Schaade A. "Kayser" Mad. İslam Ansik1opedisi, C.·VI,
34 •.~I Sencer" Mad. Meydan Larousse, C. XI.
35. " Sezar" Mad. Meydan Larousse, C. XI.
36. Sümer Faruk, " Anado1u"da Moğo11ar" Selçuklu Araştır
maları Dergisi, I, Ankara.
37. et- Taberi Muhammed İbni Cerir, Tarih': ül tlmem vel-i
Müluk , C. I-II, Beyrut, 1964.
38. et- Taberi Muhammed İbni Cerir, Milletler ve Hükümdar
lar Tarihi, C. I-II, çev: Zakir Kadiri Ugan, Ankara, 1954.
39. Tansel Abdullah Fevziye, " Ferha t- Şirin" Med. İslam
~nsiklopedisi, C. ıv.
40. Taneri Aydın, Celaleddin Harizmşah ve Zamanı, Ankara,
1977.
41. Tansel Arif MUfid, Ege ve Yunan Tarihi, Ankara, 1971.
42. Turan Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeni-
yeti, Ankara, 1965.
43. Uzluk Ferudun Nafiz, Genel Tıp Tarihi, C. I, Ankara, 1958.
44. Ünver A. Süheyl, Tıp Tarihi, C.I, İstanbul, 1943.
45. Yazır Elmelı1ı Muhammed Hamdi, Hak Dini Kuran Dili,
C. I-IX, İstanbul, 1968.
46. ez- Zebidi Zeynüddin Ahmed b. Ahmed b. Abdi'l Latif,
Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi, çev:
Ahmed Naim, Kamil Miras, Ankara, ı976.