MERKEZİ TÜRK HAKİMİYET TEORİSİ
description
Transcript of MERKEZİ TÜRK HAKİMİYET TEORİSİ
Marmara ÜniversitesiAtatürk Eğitim Fakültesi
Orta Öğretim Sosyal Alanlar Eğitimi BölümüCoğrafya Öğretmenliği Anabilim Dalı
Dünyada Ne Kadar İnsan Yaşıyor? Dünyayı Kimler Yönetiyor? Yönetenler ve Yönetilenler kimler?
PEKİ, NEDEN?
Peki, NEDEN?
Peki, NEDEN?
Dünyaya uzaydan bir bakalım. Neler Göreceğiz?
KıtalarAsya, Afrika,
Avrupa, Amerika, Okyanusya, Antartika
Okyanuslar Pasifik, Atlas, Hint
Okyanusu
Dünyamızın Alanı Ne Kadar?Toplam510 Milyon Km².Denizler 361 Milyon Km².Kıtalar 149 Milyon Km².
Kıtalarda İnsan Yaşama Şartları Aynı mı?
Elbette Hayır.Dönenceler Arası
sıcak KuşakKutup Daireleri
Ötesi Soğuk kuşakKutup daireleri ile
Dönenceler arası ılıman kuşak
Ilıman Kuşak Nerelerde Görülüyor?
ÇOĞUNLUKLAKuzey AmerikaAvrupaAsyaÇOK AZ OLARAKGüney AmerikaAfrikaAvustralya
DÜNYA’DA YAŞANACAK İDEAL TOPRAKLAR, SADECE 30 MİLYON KM².
Afrika sıcak kıtaAvustralya çöllerle kaplıOrta ve Güney Amerika Sıcak ve
soğuk kıtaKuzey Amerika’nın kuzey yarısı
soğukAvrupa ve Asya’nın Kuzey yarıları
soğukAşırı Sıcak ve Soğuk bölgelerin
yüzölçümü 120 milyon km².yi buluyor
Geriye 30 milyon km².kalıyor. Bu alan üzerinde A.B.D., Avrupa Birliği ülkeleri, Türkiye, Çin gibi ülkeler bulunuyor.
Zaten bugüne kadar tüm güçlü devletler ve medeniyetler, bu 30 milyon km²lik alan üzerinde kurulmuşlardır.
Dünya hakimiyeti de, Çin-Türkiye-AB-ABD hattında dönüşümlü olarak gerçekleşmektedir ve bundan sonra da böyle olacaktır.
Çünkü coğrafya böyle bir gelişmeyi zorunlu kılmaktadır.
Dileğimiz Türkiye ve Türk Dünyası’nın Dünya hakimiyeti nöbetini 21.yüzyılda devralmasıdır.
Medeniyetler Nerelerde Kurulmuş?
KUZEY YARIKÜRENİN ILIMAN KUŞAĞINDA
Çin MedeniyetiHint MedeniyetiTürk MedeniyetleriAkdeniz
MedeniyetleriAvrupa MedeniyetleriAmerika
Medeniyetleri
DÜNYA HAKİMİYET TEORİLERİ (1900-1990 Arası)
KARA HAKİMİYET TEORİSİ
PAN BÖLGELERİ MODELİ TEORİSİ
KENAR KUŞAK HAKİMİYET TEORİSİ
HAVA HAKİMİYET TEORİSİ
DENİZ HAKİMİYET TEORİSİ
DÜNYA HAKİMİYET TEORİLERİ (1990 SONRASI)KUŞATMA TEORİSİYENİ DOMİNO TAŞLARI TEORİSİTARİHİN SONU TEORİSİMEDENİYETLER ÇATIŞMASI TEORİSİMEDENİYETLER BÜTÜNLEŞMESİ
TEORİSİBÜYÜK SATRANÇ TAHTASI TEORİSİEKSEN ÜLKELER HAKİMİYET TEORİSİENTRİKA ÇEMBERİ TEORİSİ İŞLEYEN MERKEZ VE BOŞLUK
TEORİSİ UZAY HAKİMİYET TEORİSİ AVRASYACILIK TEORİSİORTA (ARA) BÖLGE TEORİSİMERKEZİ TÜRK HAKİMİYET TEORİSİ
KARA HAKİMİYET TEORİSİ
“Doğu Avrupa’ya hükmeden bir devlet Heartland’a hakim olur. Heartland’a hükmeden ise öncelikle İç-Kenar Hilâl’e ya da Rimland’a hükmeder. Sonra da Dış-kenar Hilâl’e yani bütün dünyaya hakim olur.”
İngiliz Coğrafya Profesörü Halford John Mackinder
PAN BÖLGELERİ MODELİ Siyasi Coğrafya ve Askeri Tarih dersleri
okutan Karl Ernst Haushofer (1869 - 1946) Pan bölge, içinde merkez ve zengin doğal
kaynaklara sahip olan çevre ükeleri ile bütünleşmiş alanlardır. Bunlar; 1. Panamerika: A.B.D merkezli Amerika kıtası, 2. Panavroafrika: Almanya merkezli Avrupa ve Afrika bölgesi, 3.Panasya: Rusya merkezli kuzey ve orta Asya bölgesi, 4.Panpasifik ve Güney-Doğu Asya: Japonya merkezli Güney ve Doğu Asya ve Avustralya bölgesidir.
Karl Haushofer; “Doğu Avrupa’ya hâkim olan, Dünya’ya hâkim olur” görüşünü savunmuştur. Bu fikirleri, İkinci Dünya Savaşı’nda Almanların savaş politikalarında etkili olmuştur.
Panavroafrika, Almanya’nın yaşam alanı ile birlikte önce Orta Avrupa daha sonra bütün Avrupa ile birlikte Afrika kıtasının hakimiyetidir. Bu düşünce, Hitler’in kafasına iyice yatmış ve Avrupa, Afrika öncelikli olarak tüm dünya hakimiyetini dile getirmiştir.
KENAR KUŞAK HAKİMİYET TEORİSİ“Dünyanın peyklerine
(Amerika’ya) sahip olan bir millet, öncelikle Dış-kenar Hilâl’e ve daha sonra İç-Kenar Hilâl’e ya da Rimland’a hükmeder. Rimland’a hükmeden bir millet ise, Doğu Avrupa’ya ve Heartland’a hakim olur. Heartland’a (dünyanın kalbi) hakim olan bir millet nihayet bütün dünyaya hükmeder.”
Nicholas J. Spykman
DENİZ HAKİMİYET TEORİSİ“Denizlere hakim
olan cihana hakim olur.”
Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa
“Denizlere hakim olan bir millet , dünyaya hakim olur.”
Amiral Alfred T. Mahan (1840-1914)
HAVA HAKİMİYET TEORİSİ“Havaya
hükmeden bir millet, tüm dünyaya hakim olur.”
Albay Hausy Scitaklian
“İstikbal Göklerdedir.”
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
*Sovyetler Birliği’nin çöküşü, Berlin Duvarı’nın yıkılışı, Romanya Devrimi’nin ardından dünya tek kutuplu bir sisteme doğru gitmiştir. *Söz konusu bu sistem, serbest piyasa mekânizmasına dayalı liberal, kapitalist Batı demokrasisidir. İnsanoğlu, tarih boyunca aradığı ideal bir sitemi, batı demokrasisinde bulmuştur ve en mükemmel sistem, batı demokrasisidir. *Bütün alternatif değer sistemleri ve medeniyet yapıları, tarihin bu son döneminde ortaya çıkan batı demokrasisinin ve medeniyetinin değer yargılarına teslim olmuştur. *Artık insanoğlu, aradığı en ideal sistemi bulduğuna göre, tarih sona ermiştir.Francis FUKUYAMA
MEDENİYETLER ÇATIŞMASI TEORİSİ
“Yeni dünyada mücadelenin esas kaynağı öncelikle ideolojik ve ekonomik olmayacak.
Beşeriyet arasındaki büyük bölünmeler ve hakim mücadele kaynağı kültürel olacak.
Medeniyetlerin Çatışması global politikaya hakim olacak.
Medeniyetler arasındaki fay hatları geleceğin muhabere hatlarını teşkil edecek.”
Samuel Huntington, 1993
•Gelecekte medeniyetler çatışması olmayacak. •Batı medeniyeti, medeniyetlerin birbirlerinin boğazlarına sarılması yerine birbirlerine karışmasını sağlayacak. •Çünkü Batı Medeniyeti alternatifsiz olarak dünyaya hakim olacak.”
İngiliz Barry Buzan ve Gerald Segal
BÜYÜK SATRANÇ TAHTASI TEORİSİ
“Mevcut küresel koşullarda, en az beş jeostratejik oyuncu ile beş jeopolitik mihver belirlenebilir. Fransa, Almanya, Rusya, Çin ve Hindistan büyük ve etkin oyunculardır. Ukrayna, Azerbaycan, Güney Kore, Türkiye ve İran kritik olarak önemli jeopolitik mihver rolünü üstlenirler.”
“Amerika şimdi Avrasya’nın hakemidir, hiçbir büyük Avrasya sorunu Amerika’nın katılımı olmaksızın, ya da Amerika’nın çıkarlarının tersine çözülemez.”
Zbigniew Brzezinski,
EKSEN ÜLKELER HAKİMİYET TEORİSİ “Dünya üzerinde bulunan
bu 9 ülke (Endonezya, Hindistan, Pakistan, Türkiye, Mısır, Güney Afrika, Brezilya, Cezayir ve Meksika) eksen ülkedir.”
“A.B.D; dünya üzerindeki bölgesel güç oluşturabilecek eksen ülkelere karşı strateji geliştirilmelidir.”
Robert Chase, Emil Hill ve Paul Kennedy - 1996
“Dünya, İç Çember’de bulunan ve dünyanın süper zenginleri olan on üyeli güç şebekesi tarafından
yönetilmektedir. Bu iç çembere hizmet eden çemberler de
bulunmaktadır ki, bunlar, dünyanın en ünlü kişilerinden, yatırımcılarından, şirket
başkanlarından ve siyasilerden oluşan bir mozaiktir. Bu güç şebekesinin temel amacı ise; başkenti Kudüs
olan bir dünya devleti kurmaktır ve yeni dünya düzenini sağlamaktır. Buna, 1575’te İspanya’da
bulunan ve özellikle ruhani kudret sahibi olduklarını iddia eden bir dini parti veya bu partinin
üyelerine verilen ad olan, İlluminati de denmektedir.”
Texe Marrs
TEXE MARRS DİYOR Kİ;“Şu anda tüm dünyayı
10 kadar kişi yönetiyor! Bu on kişi, İlluminati’nin İç Çemberi’ni oluşturuyorlar. Hiyerarşik piramite göre altlarında kendilerine bağlı yaklaşık üç yüz küresel teknisyen bulunuyor; onlarında altında yüz binlerce mürit, ya da Yeni Dünya Düzeni Hizmetkarı bulunuyor.”
Rothchild ailesinin üç koltuğu var.
Rockefeller hanedanlığının iki koltuğu var.
Avusturya Habsburg Hanedanı’nın temsilcisi Otto vo Habsburg
İspanya kralı Juan Carlos Uluslar arası dev damıtma
ve içki fabrikası Searam Co.Ltd.’nin yönetim kurulu başkanı Edgar M. Bronfman (Bronfman Dünya Yahudi Kongresi Başkanıdır),
Bankacı ve Bilderberg üyesi Lord Peter Carrington
Güney Afrika’da elmas ve altın madenlerinin patronu Harry Oppenheimer
TEXE MARRS TÜRKİYE HAKKINDA DİYOR Kİ; “Türkiye. 65 milyonluk nüfusu ile
gezegenimizdeki diğer 175 ülkeden çok farklı bir konuma sahip. Ortadoğu, Avrupa ve Afrika’yı birbirine bağlayan güçlü bir köprü.
Ankara’da ya da İstanbul’da yaşananlar, kesinlikle sonraki yıllarda Afrika’daki Nijerya’dan Avrupa’daki Almanya’ya, oradan Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar birçok bölgedeki gelişmeleri etkiler. Türkiye’yi, kendileri için bir dayanak noktası ya da dünya hakimiyetlerine giden yolda bir anahtar olarak görmeleri, şaşırtıcı olmamalıdır.
Bugün Türkiye, ekonomik, askeri ve kültürel gücü ile dikkate alınması gereken bir ülke. Ülkedeki elit, Ankara’yı, Avrupa’nın ekonomik gücüne entegre etmeye çalışıyor.
Türkiye’nin coğrafyası; insanları, dini ve potansiyeli, her zaman patlamaya hazır bir bomba görünümü veren çalkantılı Ortadoğu’nun coğrafyasında Türkiye’siz bir istikrar ve güvenliğin mümkün olmadığı görüşünü pekiştirir nitelikte.
“İlluminati’nin karanlık beyinleri, Türk milletinin anahtarını ele geçirebilirlerse, sadist ve açgözlü hedeflerine ulaşma yolunda uzun bir mesafe katetmiş olacaklar. Tamamen kontrolleri altına alamadıkları bir Türkiye, bu misyonlarını imkansız hale getirmese bile, şüphesiz ki, bir hayli zorlaştıracaktır. Bundan dolayı, önümüzdeki günlerde, bu karanlık karakterlerin, Türkiye’yi de etkileri altına alabilmek için daha fazla gayret göstereceklerini tahmin edebiliriz. Çünkü, Türkiye’nin de fethedilmesi gerektiğine inanıyorlar. Mümkünse sinsi komplolarla. Ekonomik yıkımlarla ya da gerekirse kaba güç kullanarak.
İŞLEYEN MERKEZ VE BOŞLUK TEORİSİ“1990’lı yıllarda Amerika’nın krizlere her
müdahale edişiyle bir model şekillendi. Bu müdahaleler, küreselleşmenin ‘İşleyen Merkez’inin (Functioning Core) tümüyle dışındaki – yani Karayip Sahili, Afrika, Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya, Ortadoğu, Güneybatı Asya ve özelikle de Güneydoğu Asya’nın çoğu- bölgelerde baskın bir şekilde toplanarak sonuçlanmıştı. Bu bölgeler küreselleşmenin “ozon deliğini” ya da bağlantının (connectvity) çok zayıf kaldığı ya da hiç olmadığı, benim kullandığım tabirle ‘Entegre Olmamış Boşluk’u (Non-Integrating Gap) oluşturuyorlar.”
“Enformasyon devrimiyle gelen, küresel ekonominin finansal, teknolojik ve lojistik mimarisini etkileyen büyük değişimler olarak tanımlıyor.
"Bu yüzyılda tehlikeyi tanımlayan şey bağlantısızlıktır. Bağlantısızlık, bütün toplumu küresel toplumdan yalıtık ve kendi diktatör denetimlerinin altında tutan kötü aktörlerin palazlanmasına yada başarısız olan devletler durumunda görüldüğü gibi tehlikeli ulus-aşırı aktörlerin sonuçta ortaya çıkan kaosu kendi lehlerinde kullanmasına imkan verir. Bağlantısızlığın sona erdirilmesi, ahlaki sorumluluğun gerektirdiği belirleyici bir güvenlik görevidir... Küreselleşme ile bağlantılılık genişletilirken, tüm gezegene barışı ve refahı da yaymamızdır.”
Peki, bu teoride Türkiye nerede? Türkiye’nin konumu nedir? Barnett, Türkiye’ye nasıl bakıyor?
Türkiye'yi küreselleşmenin Entegre Olmamış Boşluğu tanımının ya da küresel ekonomiyle en az bağlantılı ve bu yüzden de kitlesel şiddet ve çatışma riskine en açık ülke ler grubu içine dâhil ettim. Bunun üç nedeni var.
Coğrafidir. Türkiye tam anlamıyla Avrupa, Ortadoğu ve Kafkaslar arasında bir köprüdür.
Türkiye'nin uzun bir süredir NATO askeri birliğinin bir parçası olmasına rağmen, AB üyesi olmamasıdır.
İslam dünyasının küresel ekonomiyle tam olarak bütünleşmesi için Merkez'i harekete geçirecektir.
Bu tarihi süreci mümkün olduğunca vurgulamak istiyorum ve bunu da Türkiye'nin Merkez'in güçlü askeri birliğine dâhil olduktan yıllar sonra bile, hala Merkez'den ekonomik olarak dışlanmasının altını çizerek yapacağımı düşünüyorum.”
UZAY HAKİMİYET TEORİSİ“Uzaya hakim Olan,
Dünyaya Hakim olur” ABD Devlet Başkanı George
W. BUSHABD’nin bu hakimiyet
teorisinin ana hedef tahtası, daha ziyade ekonomik potansiyeli (petrol, doğal gaz, uranyum, toryum gibi enerji kaynakları ile altın, elmas ) yüksek olan ülkelerdir. Buna göre, Türkiye, Ortadoğu ve Orta Asya Türk Ülkeleri, Uzay Hakimiyet teorisinin uygulama alanı olacağı tahmin edilmektedir.
AVRASYACILIK TEORİSİ Rus jeopolitikçilerinden Gelyevich
Aleksandr Dugin (1962- ) Dugin, Jeopolitiğin Temelleri
(1997) adlı eserinde; “Avrasya’nın kalbi, prensip olarak Rusya’dır. Rusya’nın kuracağı Avrasya İmparatorluğu, ortak düşman temel ilkesi üzerine inşa edilecektir. Bu ortak medeniyet dürtüsü, siyasi ve stratejik birliğin temeli olacaktır.”
Aleksandr Dugin, Rus Jeopolitiği (Avrasyacı Yaklaşım) adlı kitabında “Avrasya İmparatorluğu”ndan söz ederken, gelecekte yeni bir “Rus İmparatorluğu” kurulması gerektiğini vurgulamaktadır. Ona göre, bu hareketin (yolun) sonu yeni bir Rus İmparatorluğu’na çıkacaktır.”
ORTA (ARA) BÖLGE TEORİSİ Kanada’nın Ottowa Üniversitesi
profesörlerinden Yunanlı Türkolog ve jeopolitikçi Dimitri Kitsikis.
Yunanlı türkolog ve jeopolitikçi Dimitri Kitsikis, Orta Bölge teorisiyle, merkez bölgesini Yunanistan, Adalar Denizi ve Boğazları ile Türkiye’yi ele almaktadır ve eski Roma’nın tekrar canlanmasını arzulamaktadır. Aradaki 600 yıllık Osmanlı hakimiyeti ise Türk-Yunan işbirliği olarak görmektedir. Sanki Osmanlı Hakimiyetini, Yunan-Türk hakimiyeti gibi algılamaktadır.
Osmanlı Devleti içinde ana unsur, Türklerdir. Osmanlı Padişahlarının hepsi Osman Gazi’nin torunlarıdır. Osman Gazi ise, Oğuzların Kayı boyundandır.
MERKEZİ TÜRK HAKİMİYET TEORİSİ
“Dünya Kalesi'ni (Anadolu'yu) elinde bulunduran bir millet, İç Çembere (Balkanlar ve Ortadoğu) hükmeder. İç Çembere hükmeden bir millet ise, Dış Çembere yani Dünyaya hakim olur.”
Ramazan ÖZEY-1994
ANADOLU, NEDEN DÜNYANIN KALBİDİR VE KALESİDİR?Anadolu
yarımadası, tüm coğrafi özellikleri bakımından dünyanın kalbidir ve merkezidir.
Doğal, Beşeri, Tarihi, Siyasi ve Ekonomik Coğrafya bunu doğrulamaktadır.
ANADOLU, DÜNYANIN MERKEZİNDEDİR
Türkiye, uzaydan bakıldığında, Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının tam kesişme noktasında yer alır.
Bu nedenle, Tarih boyunca medeniyetlerin buluşma noktası olmuştur.
Anadolu, medeniyetlerin beşiğidir.
MATEMATİK KONUM AÇISINDAN KALEDİRTürkiye yaklaşık
26°-45° Doğu Boylamları ile 36°-42° Kuzey Enlemleri arasında bulunur.
Türkiye hem kuzeyli ve hem de doğuludur.
Türkiye en ideal coğrafyada yer almaktadır.
ÖZEL VE JEOPOLİTİK KONUM AÇISINDAN KALEDİR
ÖZEL KONUMAvrupa ve Asyalıdır Ortadoğu ülkesidirTürk Dünyasının
Parçasıdır.Dağlıktır ve
yarımadadır.Üç kıtanın kavuşum
noktasındadır.Boğazlar (İstanbul ve
Çanakkale), bir can damarıdır.
JEOPOLİTİK KONUMGüç Merkezlerinin
(ABD,BDT, AB,Çin ve Japonya) tam merkezindedir
NATO üyesidirJeopolitik ve jeokültür
levhaları (Rusya, Avrupa, Asya, Arap,Afrika) üzerinde sınır ülkedir.
Savaş Çemberinin (Balkanlar-Kafkasya ve Ortadoğu) tam ortasındadır.
ÜÇ TARAFI DENİZLERLE ÇEVRİLİDİR
Denizlerle Sınır uzunluğu 8.333 km.
Karalarla Sınır Uzunluğu 2.753 km.
Toplam Sınır uzunluğu 11.086 km.
Sınır sorunları (kara ve deniz) fazladır
Sınır ötelerinde soydaşları bulunmaktadır
JEOLOJİK YAPI ÖNEMLİDİR Türkiye Alp Dağ
Oluşumu kuşağı içersindedir.
Depremler psikolojik, ekonomik ve sosyal güç dengelerini sarsmaktadır.
Jeolojik oluşumundan dolayı, Krom, Bor, Uranyum, Toryum ve Linyit bakımından zengindir.
YÜKSELTİ BAKIMINDAN ANADOLU KALEDİR
Türkiye’nin ortalama yükseltisi 1132 m.yi bulur. Trakya yarımadasının yükselti bakımından fazla yüksek olmayışı ( 180 m.) dikkate alınırsa, Anadolu yarımadasının yükseltisi ise bu değerden biraz daha fazla olduğu muhakkaktır (1162 m.).
Yarımadanın Çevresinde Yüksek sıradağlar bulunmakta ve kale surlarını andırmaktadır.
İKLİM AÇISINDAN ANADOLU DÜNYA KALESİDİR
Anadolu yarımadası, enlem itibariyle yaklaşık 36-42 derece kuzey enlemleri arasında yer almakta ve orta kuşak iklim bölgesinde bulunmaktadır.
Denizler ve yeryüzü şekillerinin etkisiyle, Anadolu’da iklim çeşitlenmektedir.
Anadolu yarımadası, İklim bakımından, insan hayatına en uygun konumda yer alır.
HİDROGRAFYA ÖNEMLİDİRÜç tarafı sularla kaplıdır.Akarsular bakımından
zengindir.Çok sayıda göl (sodalı,
tuzlu ve tatlı) bulunmaktadır.
Çok sayıda barajlara sahiptir
Su bakımından kendine yeterli bir ülkedir.
TOPRAK VE BİTKİ ÖRTÜSÜ ÖNEMLİDİR
Kahverengi ve alüvyal topraklar hakimdir.
Çok sayıda taşocakları vardır ve sağlam tarihi yapılar (kaleler, köprüler, medreseler, hanlar kervansaraylar) yapılmıştır.
Ormanlar ve stepler hakimdir
Bölge içinde, en ideal toprak ve bitki örtüsüne sahiptir
NÜFUS BAKIMINDAN BÖLGEDE GÜCÜ ARTMAKTADIR
Nüfus miktarları, 1927’de 14 milyon, 2000 yılında 67,8 milyon, 2009 yılında 72 milyondur.
Nüfus artış hızı % 1,8’dir (% 1-2,9)
Kırsal kesimden şehirlere hızlı göç olmaktadır
Dışardan önemli ölçüde göç almaktadır
Doğumlar ve bebek ölümleri azalmakta, ömür (erkek 69, kadın 74)uzamaktadır.
Eğitim seviyesi yükselmektedir
Dili Türkçe ve Dini İslam’dır ve birlik vardır
Askeri gücü fazladırDemokratik bir
ülkedir ve yönetim şekli cumhuriyettir.
Gelecekte 300 milyon nüfusu besleyebilecek güçtedir.
YERLEŞME ÖZELLİKLERİ ÖNEMLİDİR
35 bin köy, 50 bin köye bağlı olmak üzere 85 bin kırsal yerleşme vardır.
Köylerin sayısı ve nüfusları azalmaktadır
Köylerin sorunları (sağlık, eğitim, aydınlanma, ısınma, iletişim, ulaşım) önemlidir ve çözümlenmelidir
Türkiye, ancak sorunsuz köylerle süper güç olabilir
Şehirlerin çoğunluğu tarihi şehirlerdir.
Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’dur.
Şehirlerin çok sayıda (gecekondu, altyapı, trafik, gürültü, hava kirliliği) sorunları vardır.
Türkiye, ancak sorunsuz şehirlerle süper güç olabilir
İSTANBUL KAİNATIN MERKEZİDİRKonstantinopolis! Konstantinopolis! Dünya imparatorluğu!”I. Nopolyon “Ey! Fatih Sultan Mehmet Han, Roma İmparatorluğunun
başkenti Konstantinopolis’tir.. Dolaysıyla siz Romalıların meşru imparatorusunuz.. Ve kim ki Romalıların İmparatorudur ve öyle kalır, o aynı zamanda bütün dünyanın imparatorudur...”
Georgios Trapezuntios“Viyanalılar, kendi şehirlerinin tek ‘kaiserstadt’ olduğunu ve
Avrupa’nın başkenti olmayı hakkettiğini düşünebilirlerdi. İsfahan halkı, şehirlerinin ‘Dünyanın yarısı’ olduğunu iddia edebilirlerdi. İstanbul (Konstantinopolis) vatandaşları ise, şehirlerinin ‘Kainatın Merkezi’ olduğunu biliyorlardı.”
Philip Mansel
TARIM POTANSİYELİ YÜKSEKTİRToplam 17,8 milyon hektar arazi
ekilmektedirBu arazinin % 77’si tahıllara, %
12’si endüstri bitkilerine, % 10 baklagillere ve % 1’i yumrulu bitkilere ayrılmıştır.
Yıllık 28 milyon ton tahıl (% 68’i buğday) üretimi vardır. Dünya 6.sıdır.
Konya Ovası “Tahıl ambarı”dırModernleşme olduğunda üretim
çok artacaktır
50 milyon baş koyun, 12-15 milyon baş sığır beslenmektedir
4 milyon baş tiftik keçisi ile ABD’den sonra ikincidir.
Hayvan varlığı bakımından dünyada 7.dir
Modernizasyon sağlandığında hayvan sayıları ve üretim artacaktır
Tarım ve hayvancılıktaki avantajını, dünya hakimiyetinde rahatlıkla kullanabilir.
BALIKÇILIK VE ORMANCILIK POTANSİYELİ YÜKSEKTİRÜç tarafı denizlerle çevrilidir. Yıllık 557 bin ton deniz, 45 bin
ton tatlı su ürünleri üretimi olmuştur.
Avlanmada planlama yapıldığında, üretim kat kat artacaktır
Deniz ürünleri üretimi arttıkça, ekonomiye katkı sağlamaktadır.
Ülke yüzölçümünün % 23’ü (21,2 milyon hektar) ormanlarla kaplıdır.
Ormanların % 83’ü kıyı bölgelerindedir.
Yıllık 35 milyon metreküp ağaç kesilmektedir
Bölge ülkeleri arasında en zenginidir
Orman ürünleri bakımından dışa bağımlı değildir
ENERJİ KAYNAKLARI POTANSİYELİ YÜKSEKTİR
Taşkömürü rezervi 1,5 milyar ton, linyit rezervi 8,3 milyar tondur. Yıllık üretim 4,5 milyon ton taşkömürü ve 50 milyon ton linyittir.
5300 ton uranyum, 380.000 ton toryum rezervi vardır.
432 milyar kwh enerji potansiyeli vardır. İşletilebilir yıllık hidroelektrik potansiyeli ise 122,4 milyar kwh’dır. Bunun % 30’u (36 milyar kwh) değerlendiriliyor.
MADENLER BAKIMINDAN ZENGİNDİR
Dünyada bulunan 51 çeşit madenden 29’u Türkiye’de bulunmaktadır.
Krom rezervi (36,8 milyon ton) bakımından dünyada dördüncü, üretim bakımından 900 bin ton) üçüncü sıradadır.
Boksit rezervleri (90 milyar ton) bakımından dünyada 13. Sıradadır.
Dünya bor rezervlerinin % 53’ü (1,3 milyor ton) Türkiye’dedir.
Demir, bakır, manganez, kurşun, çinko, volfram, nikel, molibden, civa, antimon, altın, fosfat, kükürt bakımından zengindir.
SANAYİ GELİŞMEKTEDİRSanayinin gelişmesi için gerekli
hammadde, işgücü, sermaye, enerji kaynakları ve Pazar mevcuttur.
Gıda, dokuma, giyim, demir-çelik, otomobil, kimya, petro-kimya ve maden işleme sanayi kolları gelişmiştir.
Türkiye için sanayileşme ve teknolojik atılım yapmak çok önemlidir.
TÜRKİYE ULAŞIM BAKIMINDAN ÜÇ KITAYI KONTROL EDİYOR
Toplam 382.059 km. uzunluğunda karayolu ağı bulunmaktadır. Bunun % 28’i asfalttır.
8.607 km. uzunluğunda demiryolu vardır. Bunun 1,524 km.si elektrikli hattır.
547 gemi vardır118 havaalanı vardırUlaşım bakımından Asya,
Afrika ve Avrupa arasında köprü oluşturur.
TURİZM VE TİCARET GELİŞMEKTEDİRTurizm kaynakları bakımından
oldukça zengindir.Konaklama, tanıtım ve ulaşım
imkanları gelişmektedir.Gelen turist sayısı ve turizm
gelirleri artmaktadır.Ticaret hacmi yıl geçtikçe
artmaktadır.İhracat 26 milyar, ithalat 40
milyar dolar, dış borçlar ise 204 milyar dolardır (1999).
İhracat ürünleri; giyim (%28), gıda (% 17), tekstil (% 12), metal (% 9).
İhracat yapılan ülkeler: Almanya (% 21), ABD (% 9),İngiltere (%7), İtalya (%6), Fransa (%6).
İthalat Ürünleri: makine (% 29), yarı işlenmiş (% 16), kimya (% 14), ulaşım (% 11), yakıt (% 8).
İthalat yaptığı ülkeler: Almanya (%14), İtalya (% 8), ABD (%8), Fransa (%8), Rusya (% 6), İngiltere (%5)
TÜRKİYE SÜPER GÜÇ OLABİLİR
ANCAKBAZI SORUNLAR VARDIR
SORUNLARSınır
AnlaşmazlıklarıBoğazlar SorunuKıbrıs SorunuAdalar SorunuSu SorunlarıNüfus SorunlarıYönetim SorunlarıTerör Sorunları
Tarımsal Sorunlar Enerji Sorunu-
NükleerPetrol ve Boru HatlarıMaden ve Sanayi ile
ilgili SorunlarTurizm ve Ulaşım ile
ilgili sorunlarDevalüasyon-
EnflasyonDevlet Borçları
ÇÖZÜMLERKara ve deniz sınırlarımızdaki
sorunlar uluslar arası platforma taşınmalı ve sınır ötesi kalan soydaşlarımızın hakları gündeme getirilmelidir.
Boğazlar sorunu çözümlenmelidir. Boğazlarımız özerk olamaz. Boğaz trafiği sıkışmıştır. Anlaşma yeniden gözden geçirilmelidir
Adalar sorunu, kıta sahanlığı sorunu, on iki adalar, Meis adası sorunları uluslar arası platforma taşınmalı ve kalıcı çözümler önerilmeli ve kabul ettirilmelidir.
Türkiye su zengini değildir. Kendine yetecek kadar suyu vardır. Sınır aşan sular konusundaki sorunlar çözümlenmeli ve bu konudaki projeler gerçekleştirilmelidir.
SİYASİ, SOSYAL VE EKONOMİK SORUNLAR ÇÖZÜMLENMELİNüfus, yönetim ve terör sorunları
mutlaka çözümlenmelidir.Tarımda modernizasyon
sağlanmalıdır.Enerji sorunu, Nükleer Santral
kurulmasıyla çözümlenebilir.Azerbaycan ve Orta Asya Türk
Ülkeleri’nin petrol ve doğalgazını Türkiye’ye ve dünyaya sunacak olan boru hatları yapımı kısa sürede tamamlanmalıdır.
Sanayi’de mutlaka hamle yapılmalıdır.
Bugün için değersiz görülen madenlerimizin ham olarak satışı durdurulmalı ve en azından yarı işlenmiş halde ihraç edilmelidir.
Turizm ve ulaşım sorunları çözümlenmelidir.
Türkiye, Devalüasyon ve Enflasyon canavarlarından kurtulmalıdır.
Bunun için de , Devlet Borçları hızlı bir şekilde ödenmeli ve bitirilmelidir. Bundan sonra da borç almamaya özen gösterilmelidir
UZUN VADEDEKİ SİYASİ GELİŞMELER
Türkiye, mevcut sorunlarını çözümledikten sonra, uzun vadede şu siyasi gelişmeler öncülük yapmalıdır.
Başta Türk Ülkeleri Ekonomik İşbirliğini hemen kurmalıdır.
Ortadoğu Ülkeleri Ekonomik İşbirliğinin kurulmasına öncülük yapmalıdır.
Komşuları ile olan sorunlarını çözümlemeli ve kalıcı dostluklar kurmalıdır.
Türkiye Avrupa Birliği’ne girmeyi zorlamalıdır. Ancak A.B’ye giriş gerçekleşmezse, yönünü Asya’ya ve Afrika’ya da çevirebilmelidir.
Türk Birliği mutlaka sağlanmalıdır. B.M’de veto hakkı almalıdır. NATO içindeki yerini yeniden
gözden geçirmeli ve ilişkileri güçlendirme yollarını aramalıdır.
Türkiye, 21.Yüzyılda dünya hakimiyetine hazırlanmalıdır.
TÜRK HAKİMİYETİ KURULABİLİR Mİ?Neden Olmasın?Tarih boyunca Türkler, dünya
hakimiyetini hep kurmuşlardır.Bugün, nöbet sırasını A.B.D’ye
vermiştir. Ama gelecek yüzyılda nöbeti devralacaktır.
Türk Hakimiyeti, Türkiye önderliğinde olacaktır.
Ne demişler; “Yiğit düştüğü yerden kalkar.”
Gelecekte Türkiye Gelecek ile ilgili siyasi
öngörülerde bulunan, George Friedman, “The Next 100 Years” adlı kitabında özet olarak şunları vurguluyor ; “2020’ye kadar Amerikan Çağı olacağını, 2020’den sonra Çin ve Rusya’nın güçleneceğini, 2030 yıllarında Amerikan güçlerinde kriz olacağını vurgulamaktadır.
2050’ye doğru bir Üçüncü Dünya Savaşı çıkacağını ve savaştan bazı ülkelerin galip çıkacağını öngörmektedir. Savaşta Türkiye, yeni bir sistem uygulayacaktır. Bu savaşta yeni teknolojiler kullanılacak, ancak eski usullerle savaş olacaktır. Türkiye’nin etkisi hayli artacaktır. Balkanlarda Bosna ve Arnavutluk, tüm Kafkaslar, Orta Asya ve Ortadoğu ülkeleri, Türkiye’nin etkisi altına girecektir.”
Gelecekte Türk Hakimiyeti 2150 Gelecekten haber vermek,
kahinlerin işidir. Ancak siyasi coğrafya açısından bazı tahminlerde bulunmak sanırız kahin işi değildir.
Bizim tahminlerimize göre, hep dünya hakimiyetini elinde bulundurmuş bu coğrafya gelecekte de dünya hakimiyetine sahip olacaktır. Bu nedenle Türkiye üzerinde oynanan oyunlar, dünyanın hiçbir coğrafyasında uygulanmamaktadır. Bu coğrafyada yaşamak oldukça zordur. Ancak eğer üzerinde yaşıyorsa, dünya hakimi olmak zorundadır.
Çünkü bu coğrafyanın sağladığı avantajlar, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bizim inancımıza göre, 21. Yüzyılda tam olmasa bile, 22.yüzyılda dünya hakimiyeti, bu coğrafyaya geçecektir.
BARIŞ VE HUZUR DOLU BİR DÜNYA İÇİN EL ELE
Beni dinlediğiniz için teşekkürler.
Saygılar, sevgiler ve mutlu yarınlar
Hoşça kalınız.Prof.Dr. Ramazan
ÖZEY
İletişim adresimiz