Marksist Bakış- 32. Sayı

32
marksist bakýþ Sayý: 32 - Kasým 2013 Fiyatý: 3 TL Zafere Kadar Sürekli Devrim! www.bolsevik.org seçimlerde sosyalistler birleþerek kendi alternatifini yaratmalýdýr! Güncel: Türban: Yeni, Yine, Yeniden... Polemik: TKP ve Ulusal Sorun Perspektif: Yeni Bir Enternasyonalin Gerekliliði ve Ýlkeleri Üzerine-II Tarih: Kadro’dan Yön’e Enternasyonal Postacý: Arjantin’de Sol Cephe Mecliste! Çeviri: Paris Komünü Dersleri-II

description

 

Transcript of Marksist Bakış- 32. Sayı

Page 1: Marksist Bakış- 32. Sayı

marksist bakýþSayý: 32 - Kasým 2013 Fiyatý: 3 TL

Zafere Kadar Sürekli Devrim!

www.bolsevik.org

seçimlerde sosyalistlerbirleþerekkendi alternatifini yaratmalýdýr!

Güncel: Türban: Yeni, Yine,Yeniden...

Polemik:TKP ve Ulusal Sorun

Perspektif:Yeni BirEnternasyonalinGerekliliði ve ÝlkeleriÜzerine-II

Tarih: Kadro’dan Yön’e

Enternasyonal Postacý: Arjantin’de Sol CepheMecliste!

Çeviri:Paris Komünü Dersleri-II

Page 2: Marksist Bakış- 32. Sayı

32.Sayýdan Merhaba;

Geçtiðimiz ayýn mücadele açýsýndan en önemli geliþmeleri þüphesiz ODTÜ'de yaþandý.ODTÜ bir kez daha Türkiye'de toplumsal mücadelenin baþýný çekiyor. Öyle ki AKP,mecburen çareyi devlet terörünü pervasýzca týrmandýrmakta buluyor. Biz de bu sayýdaODTÜ'de yürüyen mücadelenin her zaman ön saflarýnda olan, ortak iþlerin hamallýðýnýyapan ve bu arada aralýksýz yürüttüðü teorik çalýþmalarla adýndan söz ettiren ODTÜMarksist Fikir Topluluðu'dan direniþi anlatan bir yazý istedik. Tuna Koç kaleme aldý:ODTÜ'den Mektup Var.

AKP'li 3 kadýn milletvekili Hac dönüþünde "bundan sonra türban kullanacaklarýný" duyur-duklarýnda türban tartýþmasý yeniden alevlendi. Uzun uzun yýllar gündemi meþgul etmiþtürban sorunu doðru bir þekilde ele alýnmalýdýr. Bunun dýþýnda, artýk bir de meselenin kür-taj yasaðý, etek boyu gibi diðer bir yüzü daha var. Serkan Üstün, kafalarýn karýþýk olduðubu konuyu Türban: Yeni, Yine, Yeniden… baþlýklý yazýsýyla ele alýyor.

Türkiye seçim sürecine girerken kimin nasýl hareket edeceði bu ay içerisinde belli olacak.Peki sosyalistler nasýl hareket edecek? Ýki seçeneðin öne çýktýðý gözüküyor: Ya HDPdesteklenecek, ya da sosyalistler ortak adaylar etrafýnda seçimlere baðýmsýz adaylarlakatýlacak. Bir de S.Süreyya Önder'in henüz netleþmeyen Ýstanbul adaylýðý konusu var. Bukonulara Marksist Bakýþ'ýn cevabý orta sayfada kendisini gösterecek.

Arjantin'de 3 büyük Troçkist örgütün ittifaký olan (Ýþçilerin Sol Cephesi) parlamento seçim-lerinde bir milyon iki yüz bin civarýnda oy toplayarak tarihi bir baþarýya imza attý. Arjantinlikardeþ grubumuz TPR adýna Juan Marino bu seçim zaferini, öne çýkan olasýlýk ve potan-siyelleri bu sayýda bizlerle paylaþýyor.

Bu sayýda Güneþ Gümüþ demokrasi tartýþmasýyla sayfalarýmýzdaki yerini alacakken DeryaKoca'nýn Kadro'dan Yön'e adlý çalýþmasýný yayýnlýyoruz.

TKP'li Kemal Okuyan'ýn "Marks da cumhuriyetçiydi" atýþýndan önceki son incisi "uluslarýnkendi kaderini tayin hakký ilkesinin bir Amerikalý'nýn buluþu olduðu"nu ilan etmesiydi.Polemik kýsmýnda Tolga Karaman, kitleler sola kayarken kendisi saða kayan TKP'nin buönde gelen ismine karþý UKKTH'yi savunuyor.

Yeni Bir Enternasyonal'in Gerekliliði ve Ýlkeleri Üzerine adlý çalýþmanýn ikinci bölümüile Troçki'nin Paris Komünü Dersleri yazýsýnýn çevirisinin ikinci bölümü de bu sayýnýnkonularý arasýnda.

Kürt sorununda hükümetle yürütülen müzakereler týkanmanýn eþiðindeyken EmreGüntekin, bu týkanmayý tarihsel baðlamýnda ele alýyor.

Bu sayýda ayrýca Türkiye solunun tarihi üzerine yapýlmýþ önemli bir katký anlamýna gele-cek olan 1970'lerde Türkiye Solu adlý kitabýn tanýtýmýný bulabilirsiniz.

V.U. Arslan

ilkelerimiz

Ýþsizlik, açlýk, yoksulluk, savaþlar, doðanýntahribatý, yabancýlaþma ve toplumsal çürümenintek sorumlusu kapitalizmdir. Bu yüzden deinsanlýðýn kurtuluþu kapitalizmin tarihin çöptenekesine gönderilmesiyle gerçekleþecektir.Kapitalizmin alternatifi proleter devrim vesosyalizmdir. Kapitalist sömürüye karþýharekete geçen devrimci iþçi hareketi, burjuvadüzenden tam kopuþ olmadan kurtuluþun ola-mayacaðýný bilerek kapitalist düzeni yýkanakadar durmamalý ve gerçekleþtireceði iþçi ihti-lalini dünyaya yaymaya çalýþmalýdýr. Ýlerici bur-juvazi, ileri demokratik bir düzen, demokratikdevrim, baðýmsýzlýkçýlýk vb. politikalar iþçisýnýfýný proleter devrim yolundan uzak tutmanýnaraçlarýdýr.

Küresel bir sistem olan kapitalizmden kurtula-bilmek için iþçi sýnýfýnýn uluslararasý birliðizorunludur. Ýþçi sýnýfýný ulusal temellerde bölenve sýnýfsal ayrýmlarý perdeleyen yurtseverlikideolojisi burjuvazinin en büyük silahlarýndanbirisidir. Bu nedenle Marks bütün dünyanýn iþçi-leri birleþin çaðrýsýný yükseltmiþtir. Ancak, pro-letarya enternasyonalizmi bir dünya partisiolarak Enternasyonal hedefine baðlanmýyorsa,dünyadaki komünist güçlerle gerçek bir birliðehizmet etmiyorsa soyut bir ilke olarak gerçekanlamýný yitirecektir.

Devrimciler, insanlarýn kimliklerinden ötürüezilmelerine karþý çýkarlar. Ezilenlerin ezenlerekarþý mücadelesi her daim meþru ve ilericidir.Kadýnlarýn ve LGBT bireylerin ezilmelerikonusunda iþçi sýnýfý içerisinde ileri bir bilinçyaratýlmasý oldukça önemlidir. Ulusal sorundatemel yaklaþýmýmýz ezilen uluslarýn kendikaderini tayin hakký ve Kürt halkýnýn ulusalsorundaki taleplerinin desteklenmesidir. Diðertaraftan Marksistler ezilenlerin esas kurtuluþu-nun ancak ve ancak proleter devrimle gele-ceðinin de altýný çizerler. Ezilenlerin mücadelesidesteklenirken Marksistlerin politik baðýmsýz-lýklarýný korumalarý büyük önem taþýmaktadýr.

Ýþçi sýnýfýnýn kapitalizme karþý giriþeceðimücadelelerin baþarýya ulaþmasý için devrimciiþçilerden oluþan bir devrimci partiye ihtiyaçvardýr. Devrimci partinin liderliði olmaksýzýniþçi sýnýfý yenilmeye mahkumdur. Ýþçi sýnýfýnýnönderlik krizi içerisinde olmasý, kapitalizminhala ayakta olmasýnýn temel nedenidir. Bu krizinaþýlmasý bir inþa sürecini gerekli kýlmaktadýr.Bolþevik geleneðin inþasý gerçekleþmeden pro-leter devrim ve iktidar perspektifi hoþ bir ha-yalden öteye geçemez.

Tek Yol Sürekli Devrim

03 Türban: Yeni, Yine, Yeniden...05 Demokrasi: Peki Nereye Kadar?

08 Yeni Bir Enternasyonalin Gerekliliði ve Ýlkeleri Üzerine-II11 ODTÜ’den Mektup Var!

13 90 Yýllýk Cumhuriyetin Kürt Sorunu16 Seçimlerde Sosyalist Sol Birleþerek Kendi Alternatifini Yaratmalýdýr!

18 Arjantin’de Sol Cephe Mecliste - Juan Marino (TPR)21 TKP ve Ulusal Sorun

23 Kadro’dan Yön’e26 Paris Komünü Dersleri-II (Lev Troçki)

30 1970’lerde Türkiye Solu

içindekiler

Marksist Bakýþ - Aylýk Politik Dergi - Yýl:9 - Sayý:32 - Kasým 2013Sahibi ve Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Ayþe Þensöz Yayýn Ýdare Adresi: Bayýndýr-2 Sok. No:45/7 Kýzýlay/ANKARA Tel: 03124809560

Baský: Yön Matbaacýlýk - Davutpaþa Cad. Güven Sanayi Sitesi B Blok 1.Kat No:366 Topkapý/ÝSTANBUL Tel: 02125446634 Yayýn Türü: Yaygýn süreli, aylýk

Yurtseverlik Deðil Enternasyonalizm

Bolþevizm

Ezilenlerin Kürsüsüyüz

Page 3: Marksist Bakış- 32. Sayı

KP'nin uçan balondan baþka bir þeyolmayan 'demokrasi' paketini açýkla-

masý ile birlikte yeniden alevlenen türbankonusu tekrardan tartýþma konumuz oldu.AKP'li üç kadýn milletvekilinin meclisgenel kuruluna girerken bundan sonraörtüneceklerini açýklamasý, AKP'nin herzamanki maðdurlaþma oyunu için gereklimalzemeyi saðlar mý diye düþünürkenCHP'nin ulusalcý en dar kafalýlarý mesele-

ye zýpladý ve AKPmedyasý için bolbol malzeme çýktý.Bu yazý yazýldýðýs ý r a l a r d aK ý l ý ç d a r o ð l uahmaklýk düzeyin-deki bu hatadanpartisini geridöndürmüþe ben-ziyor, ama sözkonusu CHP oluncaher þeyi beklemekgerek. Bilindiði gibiAKP'nin kamuk u r u m l a r ý n d a k iyandaþ sendikasýMemur-Sen, baþtaeðitim kurumlarýolmak üzere kamu-da uzun zamandýrbaþörtüsü-serbestkýyafet eylemiyapýyordu. Bueylem baþlamadanönceyse özelliklesaðlýk gibi bellibaþlý alanlardakadýnlar fiili olarak

kamu kurumlarýnda baþörtülü bir þekildeçalýþabiliyordu. AKP bunu yasalaþtýra-caðýný söyleyerek son adýmý da atmýþ oldu. Bundan sonrasýnda meseleyi kendi tartýþ-ma zeminlerimizde ele alalým. Konununaslýnda birçok boyutu var. Önceliklekonuyu inanç özgürlüðü boyutuna devrim-ci sosyalistlerin ilgili tartýþmada takýndýðýdoðru tavrý hatýrlatarak baþlayalým ki,kendimizi 28 Þubat'ta neredeydiniz çýkýþý-na önceden kapalý hale getirelim. Aslýndasosyalistlerin türban konusunda aldýðýtavýr (bu konuda sosyalist sol içerisindeher konuda olduðu gibi farklýlýklar olsa dagenel eðilim) hem meseleyi inanç özgür-lüðü boyutunda ele alan hem de kadýnsorununda alýnan ileri bir tavýrla deðer-lendiren bir duruþ oldu.Þimdi meseleyi bu iki baðlamda elealmaya baþlayalým. Öncelikle kýlýk kýyafetözgürlüðü ve inanç özgürlüðü, sosyalist-lerin her alanda sonuna kadar savunduðukonular. Dolayýsýyla konuya buradan yak-laþtýðýmýzda sosyalistler bir kadýnýn kýlýkkýyafet ve inanç özgürlüðünün her þekildearkasýnda olmak durumundadýr. "Þukýyafetle iþe gelinmez" türünden biryasakçý uygulamanýn savunucusuolmak, hiçbir zaman sosyalistleredüþmez. Diðer taraftan meselenin diðerboyutunu da görmezden gelinemez.Erkeklerin ya da türban takan kadýn-larýn baþý açýk kadýnlara yönelik namusgibi kavramlara dayalý ithamlardabulunmasý durumu olursa (ki örneðintürban takacaðýný belirten bir mil-letvekilinin baþý açýk kadýnlara kirliyakýþtýrmasýnda bulunduðu iddiasýtartýþýlmaktadýr), bu da kadýn haklarý-na bir saldýrý ifade eder. Gerek kýlýk

kýyafet ekseninde gerekse yaþadýðýmýzgeleneksel toplum kurallarýnýn kadýnabiçtiði rol ekseninde, namus-örtünmearasýnda kurulan iliþkinin kadýnýn üzerindekurulan baskýnýn bir biçimi olduðunusöylemek ve bu baskýlara karþý çýkmakgerekliliðini vurgulamak, bugün için birgörev durumuna gelmektedir.Konuyu bu iki durum çerçevesindeincelediðimizde kadýn sorunu konusundaverilen bütünlüklü mücadelenin yanýndainsanlarýn kýlýk ve kýyafet özgürlüðünüsavunmamýzýn önünde bir engel yok.

Sýnýf Mücadelesinde

Giyim Özgürlüðü

Giyim özgürlüðü, esasýnda sýnýfsalmücadelenin sorunlarýndan birisidir. Bukavramý yalnýzca dinsel simgeler ya dakýyafetler etrafýnda deðil daha geniþ birbiçimde ele almak gerekiyor. Çalýþanlarýngiyinme biçimine karýþýlmasý esasýndayöneticilerin çalýþanlarýný disipline etmekonusu ile iliþkili görünmektedir. Bu,doðrudan iþveren ya da onun iþyerindekidiðer temsilcileri (müdür ya da diðeryöneticiler) arasýnda kurulmasý istenenotorite iliþkisinin araçlarý arasýnda engüçlü olanlarýndandýr. Örneðin yýllarcaiþyerlerinde emekçilerin yaptýðý eylem-lerin en bilinenlerinden birisi de erkeklerinsakal býrakma eylemleri olmuþtur. Bu, tabiki sýnýf mücadelesinin ana konusu olankâr-ücret çeliþkisi ile ya da bunun farklýyansýmalarý (sendika, sosyal güvence vs.)ile ilgili yapýlan eylemlerdir. Ýþçi sýnýfýmücadelesi içerisinde yapýlan böylesineeylemler belki doðrudan kýlýk kýyafetözgürlüðü açýsýndan olmadý ancak bueylemlerin iþverenin otoritesini sarsmaya

A

3güncel

Türban: Yeni, Yine, Yeniden...

Toplumun yoksullarý herzaman daha dindardýr.Sömürünün getirdiði acýhayat, sýðýnacak bir dalolarak dini yoksullar veezilenlerde daha popüler halegetirir. Bu durumda dinselalanla çatýþmak ya da böylebir izlenim vermek, sýnýfmücadelesine ciddi zararlarverecektir. Bu yüzden demuhafazakarlaþtýrmakarþýsýnda kestirme birçözüm aramak yerineemekçileri örgütlemeye vesýnýf mücadelesiniyükseltmeye bakmalýyýz.Yani, siyasal Ýslam'ýntoplumsal tabaný haline gelenkent yoksullarý ve örgütsüzemekçiler sýnýf mücadelesineçekilmeden muhafazakar-laþma önlenemez.

Page 4: Marksist Bakış- 32. Sayı

yönelik olduðu ortada ve kýlýk kýyafetkonusunun da bu otoriteyi kurarkenönemli bir araç olarak kurgulandýðýnýnbir kanýtý. Dolayýsýyla iþe kýlýk kýyafetözgürlüðü açýsýndan bakýldýðýnda buboyutunu da gözden kaçýrmamakgerekiyor. Ayný þekilde tartýþmayaeðitim içerisinde bakacak olursak tektipe yönelik karþý çýkýþýmýz ve bu alan-daki özgürlüðü savunduðumuz hatýr-lanacaktýr. Ancak eðitimde inanç özgür-lüðü tartýþýlacaksa önce ders saatleriiyice arttýrýlan zorunlu din dersleritartýþýlmalý ve bu memlekette Aleviçocuklarýna çektirilenler hatýrlan-malýdýr. Yýllarca maðduru oynayanAKP'nin ikiyüzlülükleri böylece bir kezdaha açýk seçik gözler önüne serilecek-tir.

Türban ve Sendikalar

Peki, konuda sendikalarýn yaklaþýmlarýne anlam ifade ediyor. Sol sendikalarýnaldýðý tavýr ne ölçüde doðru, bunutartýþalým.Hatýrlanacaðý gibi Memur-Sen uzunzamandýr kamuda serbest kýyafet eyle-mi yapýyor. Eðitim-Bir-Sen'in "Özgür-lük Ýçin On Milyon Ýmza" kampanyasýile baþlattýklarý bu eylemler, serbestkýyafetle iþyerlerine girmeye yönelikbir itaatsizlik eylemine dönüþtü.Aslýnda AKP'nin on yýllýk iktidarýndadevlet aygýtýnýn tüm gücünü elegeçirmesine, bu konuda kendindenbaþka adým atacak ve kendisiniengelleyecek birisi olmamasýna raðmenhala türban konusunda maðduru oyna-masý ayrý bir komedi unsuru. Memur-Sen'in buna yönelik bir tepkisinin olupolmadýðý ya da ortada bir danýþýklýdövüþ mü olduðu konusunda kesin birþey söylemek zor. Sonuç olarak böyle-sine büyük bir sendikanýn aldýðý bukarar kamu emekçileri nezdinde, hele kiAKP'nin son on yýlda hegemonyasýnýböylesine güçlendirdiði alanlarda bukutuplaþmanýn yine yoðun bir þekildeyaþanmasýna neden oldu. Emekçilerindüþük ücretlerine, özlük haklarýnayönelik tek bir laf etmemiþ olan, tek birkadýn yöneticisi olmayan, toplusözleþme masalarýnda adeta emekçiler-le dalga geçen Memur-Sen, konu tür-bana gelince nedense birdenbire kadýnhaklarý savunucusu olup sendikaolduðunu hatýrlýyor. Memur-Sen'inemekçilerin haklarý konusundakisamimiyetini sorgulamaya zaten gerekyok. Aslýnda tartýþýlmasý gereken

mesele, iktidarýnsendikasý olanMemur-Sen'inbu hamlesineyönelik strateji-ler olmalýydý.Öncelikle bukonuya verilecektepki emekçilerarasýnda yaþamtarzlarýndan kay-naklý kutuplaþ-malarý deþecekþekilde olma-malýydý. Ancakmaalesef Eðitim-Sen bu konudatürbana karþý olduðunubelirterek Eðitim-Bir-Sen'ineline malzeme vermiþ vedemokratikleþme paketininaçýklanmasýnýn ardýndan ilanettiði 'Süresiz Serbest KýyafetEylemi'nin Eðitim-Bir-Sen veTürk-Eðitim-Sen tarafýndansamimiyetsizlikle suçlanmasý-na zemin hazýrlamýþtýr. Buhamleye yanýt olarak Eðitim-Sen; Memur-Sen'in kutup-laþtýrma çabasýný boþa düþüre-cek þekilde, türbanlý kamu per-sonelinin varlýðýna karþý çýk-mamalý, kendi serbest kýyafet eyleminiilan etmeli ve Memur-Sen'in, 'kadýnlar-da türban' ve 'erkeklerde sakal ve kra-vat' konusuna indirgediði serbestkýyafet eyleminin kapsamýný geniþlet-meliydi. Kot ve T-Shirt ile iþe gitmekgibi. Bu, hem Memur-Sen'in bir takýmhesaplarýný boþa düþürecek, hem de bumeseleden ötürü Eðitim-Sen'e antipatiile bakabilecek kamu emekçilerininböyle bakmasýný engelleyecekti. Ancakmaalesef Eðitim-Sen bu treni kaçýrmýþoldu.Muhafazakarlaþma ve Siyasal

Ýslam'la Mücadele

Türban ve yaþam tarzý çevresindegeliþen kutuplaþmalarýn eksenindeyapýlmasý gereken en önemli tartýþ-malardan birisi bu yapay kutuplaþmanýnsýnýf mücadelesi ekseninde nasýl boþadüþürüleceði olduðu gibi ikinci birtartýþma da bir karþý devrimci ideolojiolarak Siyasal Ýslam ve onun toplumaegemen kýldýðý muhafazakârlaþmaylanasýl mücadele edilmesi gerektiðidir.Öncelikle bu sürecin tarihsel bir eðilimolduðu gözlerden kaçýrýlmamalýdýr.

Yani, laikçi tepkisellikler olsa olsaAKP'yi güçlendirecektir. Bu tarihseleðilimin tersine dönmesi sýnýf mücade-lesinin yükseltilmesiyle mümkün ola-bilir. Toplumun yoksullarý her zaman dahadindardýr. Sömürünün getirdiði acýhayat, sýðýnacak bir dal olarak dini yok-sullar ve ezilenlerde daha popüler halegetirir. Bu durumda dinsel alanla çatýþ-mak ya da böyle bir izlenim vermek,sýnýf mücadelesine ciddi zararlar vere-cektir. Bu yüzden de muhafazakarlaþtýr-ma karþýsýnda kestirme bir çözüm ara-mak yerine emekçileri örgütlemeye vesýnýf mücadelesini yükseltmeye bak-malýyýz. Yani, siyasal Ýslam'ýn toplum-sal tabaný haline gelen kent yoksullarýve örgütsüz emekçiler sýnýf mücadele-sine çekilmeden muhafazakarlaþmaönlenemez. Diðer taraftan bununanlamý özgürlükler ve kadýn haklarý(kürtaj yasaðý vb) gibi konularda sessizkalmak deðildir. Bu ikisi pekala birlikteyürüyen mücadelelerdir.

Serkan Üstün

Sosyalistler bir kadýnýn kýlýk kýyafet ve inanç özgür-lüðünün her þekilde arkasýnda olmak durumundadýr."Þu kýyafetle iþe gelinmez" türünden bir yasakçý uygu-lamanýn savunucusu olmak, hiçbir zaman sosyalistleredüþmez. Diðer taraftan meselenin diðer boyutunu dagörmezden gelinemez. Erkeklerin ya da türban takankadýnlarýn baþý açýk kadýnlara yönelik namus gibikavramlara dayalý ithamlarda bulunmasý durumu olur-sa (ki örneðin türban takacaðýný belirten bir milletve-kilinin baþý açýk kadýnlara kirli yakýþtýrmasýnda bulun-duðu iddiasý bulunmaktadýr), bu da, kadýn haklarýna birsaldýrý ifade eder.

4 güncel

Page 5: Marksist Bakış- 32. Sayı

Demokrasi:Peki Nereye Kadar?Çaðýmýzýn sihirli sözcüðü, demokrasi.Özgürlük, insan haklarý da yanýna eklen-meyi hak ediyor. Çaðýn öyle yükselendeðerleri ki Avrupa'nýn aþýrý saðcý parti-lerinden tutun Ortadoðu'nun kanlý dik-tatörlerine kadar herkes partisinin adýnýnönüne bu sihirli sözcüklerden biriniekleme gereði duyuyor. Irak'a,Afganistan'a, Libya'ya, Suriye'ye müda-halenin nedeni; emperyalist güçlerineylemlerinin en güçlü meþrulaþtýrýcýsý yinedemokrasi... Demokrasi sözcüðünün bu sihirli havasýyeni deðil. Ýkinci Dünya Savaþý sonrasýndaBatý Bloku ile SSCB arasýnda baþlayanemperyalist hegemonya mücadelesiniifade eden Soðuk Savaþ dönemi boyuncaBatý'nýn en büyük argümanlarýndan biriydidemokrasi. Doðu Bloku'nun tek parti ikti-darýna dayanan devlet kapitalisti rejimlerikarþýsýnda Batý demokrasinin temsilcisikesiliverdi. Doðu Bloku'nun yýkýlmasýn-dan sonra da içi boþaltýlmýþ demokrasisözcüðünün sihri devam etti.

Demokrasi, Türkiye'de de 1980'li yýllar-dan baþlayarak egemen sýnýf içindeki kav-gada bir tarafýn temel argümaný halinegeldikçe önemini giderek artýran birkavram oldu. Liberal sermaye, sivil-askeribürokrasi ile çatýþmasýnda kendisini askerivesayete karþý demokrasinin, özgürlüðün,insan haklarýnýn savunucusu ilan ederekhalk içinde destekçilerini artýrma yolunagitti (diðer tarafýn temel þiarlarý ise laiklikve ulusalcýlýk idi). 2002'de AKP'nin iktidarolmasýyla bu kavganýn þiddetlenmesi veboyut deðiþtirmesi üzerine demokrasisöyleminin hayatýmýzdaki yeri büyükoranda arttý. AKP'nin bu yönde propagan-dasýna en büyük destek liberal aydýnlardangeldi; onlar toplum nezdinde AKP'nindemokratlýðýn tescilleyicileri oldu.AKP'nin askeri-sivil bürokrasiyi ge-riletmesinde saðladýklarý ideolojikcephanelikle büyük hizmet gördüler;kitlelerin desteðinin kazanýlmasý ya da enazýndan muhalefet edemez hale geti-rilmesini saðlayarak AKP'nin hegemonya

kurmasýný saðladýlar. Bu dönem boyuncaAKP'nin icraatlarýnýn demokrasi-darbeikilemi yaratýlarak desteklenmesi zorunluadýmlar olarak sunuldu (12 Eylül 2010referandumu sýrasýndaki tartýþmalarý hatýr-layýn). AKP'ye karþý çýkanlar hýzla darbe-ci, ulusalcý olarak yaftalandý. AKP'nin ikti-darýný saðlamlaþtýrmasýyla birlikte muha-liflerine yönelik baskýcý uygulamalarý(öðrencilere, gazetecilere, Kürt ulusalhareketinin siyasal temsilcilerine vb.) art-týkça demokratlýðý tartýþýlmaya baþlansa dabu noktada hegemonyanýn asýl daðýlýþýnýHaziran direniþi ve AKP'nin dizginsiz þid-deti belirledi. Her ne kadar AKP ve onahala desteðe devam eden bazý liberalaydýnlar demokrasi söylemini dillerindendüþürmemiþ olsalar da artýk bu propagan-dalarýn toplumun önemli bir kýsmýndaalýcýsý yok. Ancak yine de demokrasininsivilleþme-askeri vesayet ikiliði temelindeele alýnmasý AKP'nin argümanlarýndanbaðýmsýz olarak da varlýðýný korumayadevam ediyor; demokrasi üzerine tartýþ-

5teori

Dövizde “Ortak Yarar Özel Mülkiyette Deðil, Heryeri Ýþgalde!” yazýyor

Page 6: Marksist Bakış- 32. Sayı

malar bu ikilik referanslý yürütülüyor.Egemen sýnýflarýn sýnýrlarýný çizdiði birtartýþmayý sürdürmek devrimci hareketionun düþünce dünyasý içinde hareketetmeye, burjuva sistemin deðerlerinireferans alarak tavýr almaya götürür.Tarihsel materyalist yönteme, tarihinsýnýf merkezli kavranýþýna temelden zýtbu burjuva ideolojisini referans almakdevrimci hareketi devrimci özündenuzaklaþtýrýr. Kaldý ki bu burjuva ideolo-jisinin içinin ne ölçüde boþ olduðununen büyük tanýklarý bizleriz. Askerivesayet rejimini bütün kötülüklerinkaynaðý olarak gösterenler þimdilerdesivil vesayet rejiminden bahseder oldu-lar. Haziran günleri sýrasýnda iyiceayyuka çýktýðý gibi sivilleþme iledemokrasi arasýnda otomatik birbaðlantý yok. Cemaat medyasýnda bileaskeri-sivil bürokrasinin borusununöttüðü 1990'lý yýllarla bugünükarþýlaþtýrýp demokrasi anlamýndagerilediðimizi söyleyenlere rastlamakmümkün.

Burjuva Devrimlerinin

Ayrýlmaz Parçasý Demokrasi?

Demokrasiyi, Batý toplumlarýnýn ayrýl-maz bir parçasý olarak ele almak; onutoplumlarýna içkin olarak kabul etmekyaygýn bir görüþ. Modernleþmenin(burjuva devrimlerinin) doðal sonucu-nun demokratik toplumlara ulaþmakolduðu fikri burjuva düþüncesininönemli argümanlarýndan biri.Modernleþme süreci sonucunda buorganik sonuca ulaþamayan ülkelerde,bu çerçevede, hatanýn nerede olduðuarayýþýna girildiði görülür. Öyle yamodernleþme yaþandý ama ortada Batýtipi bir demokrasi yok. Murat Belge

gibi sol liberaller modernleþmenintaþýyýcýsýnýn sivil-askeri bürokrasiolmasýna baðlarlar bu sonucu. Ne güzeldeðil mi bütün kötülüklerin kaynaðý naaskeri koyarak kapitalizmi hedef tah-tasýndan kurtarmak! Gerçekten soru-nun kaynaðý hangisi, burjuva demokra-sisinin geliþim seyrini inceleyerekkarar verelim.Feodalizmin egemenlerine karþýmücadelesinde burjuvazi krallarýnotokratik ve monarþik hakimiyetinekarþý kendi ekonomik gücünü siyasalgüce dönüþtürecek parlamenter rejimiçin kavga verdi. Fransýz Devrimininateþi, kralýn daha çok vergi toplamakiçin meclisi toplamaya giriþmesi veburjuvazinin meclisin faaliyetinedevamýnda ýsrar etmesiyle baþlayanolaylarla yakýlmýþtýr. Ancak parlamenter rejimindemokrasinin yeterli koþulu olmadýðýaçýktýr. Burjuvazi, iktidarý eline tama-men aldýðý örneklerde bile herkese oyhakkýný kendiliðinden sunmamýþtýr. Ýþçisýnýfý uzun süreli mücadelesinin sonu-cunda oy verme hakkýný burjuvaziyeraðmen kendisi kazanmýþtýr. Örneðin1819'da sadece belli miktarda araziyesahip erkeklerin oy verme hakkýolmasýný protesto ederek genel oy hakkýtalebiyle Manchester'da biraraya gelen100 bine yakýn göstericinin (ki bu sayýManchester çevresi halkýnýn yarýsýnayakýndýr) üzerine süvarilerin saldýrmasýsonucunda Peterloo Katliamý yaþan-mýþtýr. Yine 1838'den 1859'a kadarÇartist hareket herkese oy hakkýtalebiyle mücadele yürütmüþtür. 1848devrimleri, 1871 Paris Komünü, 1893Belçika genel grevi (çok sayýda kayba

raðmen erkekler için -çoðul oylamayla-oy verme hakkýný kazanan) bu uðurdaverilen önemli mücadelelerdenbazýlarýdýr. New Left Review dergisinde"Sermayenin Yönetimi veDemokrasinin Yükseliþi" isimli

makalesinde GöranT h e r b o r n ,A v u s t u r y a ,Avustralya, Belçika,ABD, Ýngiltere,Kanada, Danimarka,Finlandiya, Fransa,Almanya, Ýtalya,Japonya, Hollanda,Yeni Zelanda,Norveç, Ýsviçre,Ýsveç'ten oluþan 17ileri kapitalist ülkeyiinceleyerek genel oyhakkýnýn hiçbirinde1900'lerden önceolmadýðýný ortayakoymaktadýr. Bu

Avusturya, Avustralya, Belçika, ABD, Ýngiltere,Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa,Almanya, Ýtalya, Japonya, Hollanda, YeniZelanda, Norveç, Ýsviçre, Ýsveç'ten oluþan 17ileri kapitalist ülkeden hiçbirinde 1900’lerdenönce genel oy hakký yoktur. Bu ülkelerde genel oyhakkýna en yakýn duruma (sadece beyazlarayönelik olarak) 1917-20 arasýnda ulaþýlmýþtýr:Avusturya-1918, Ýsveç-1918, Ýngiltere-1918,Finlandiya-1919, Almanya-1919, Kanada-1920gibi.

6 teori

Page 7: Marksist Bakış- 32. Sayı

ülkelerde genel oy hakkýna en yakýnduruma (sadece beyazlara yönelikolarak) 1917-20 arasýnda ulaþýlmýþtýr:Avusturya-1918, Ýsveç-1918, Ýngiltere-1918, Finlandiya-1919, Almanya-1919,Kanada-1920 gibi. Kýsacasý, iþçi sýnýfýnýn genel oy hakkýkazanýmý yürüttüðü uzun sürelimücadelelerin birikimiyle BirinciDünya Savaþý sonrasý ortaya çýkan veAvrupa'yý saran devrimci dalganýn birürünü olmuþtur. Kadýnlarýn oy hakkýnakavuþmasý ise Ýkinci Dünya Savaþýsýrasýnda üretim sürecine katýlan kadýn-larýn haklarý için mücadele etmesiylemümkün olmuþtur. Yine 1950 ve60'larda Amerika'daki sivil haklarhareketi siyahlarýn oy hakkýna kavuþ-masýný saðlamýþtýr.Burjuva demokrasinin bile sadece par-lamenter sistem, serbest seçimler ve oyhakkýndan ibaret olmadýðý açýktýr. Sözve eylem özgürlüðü, örgütlenme özgür-lüðü, basýn özgürlüðü, yasalar önündeeþitlik olmadan demokrasiden bahset-mek mümkün deðildir (bugünün sivilTürkiyesi'nin ne ölçüde demokratikolduðu bu demokratik haklarýn duru-mundan bile anlaþýlmaktadýr). Bu hak-larýn her biri uzun mücadelelerinkonusu olmuþ, bu kavgalarýn sonucun-da bedeller ödenerek kazanýlmýþtýr.Kýsacasý demokratik haklar burjuvazitarafýndan yukarýdan baðþedilmemiþ,her bir parçasý kitleler tarafýndan sökesöke alýnmýþtýr.

Neoliberal Dönemde

Demokrasi

Bugün Türkiye ve dünyanýn birçokyerinde esin kaynaðý olarak görülen

Batý demokrasisinin Ýkinci DünyaSavaþý sonrasýnda kapitalizmin altýnçaðýný ifade eden refah toplumlarýnadayandýðýný görmekteyiz. Ekonomikolarak geniþleyen kapitalizm altýnda(güdük olmakla birlikte) Batý tipi birdemokrasi hayat bulabilir. Çünkü sýnýf-sal çeliþkiler ortadan kalkmamýþ olsa dakeskinliði azalmýþ; devlet-iþveren-iþçiadýna sendika üçlemesi temelinde biruzlaþma yaratýlmýþtýr. Ýþlerin kendileriadýna iyiye gittiði koþullarda, kapita-lizmin kitlelere hala sunabilecekleri vargibi göründüðü bir ortamda egemensýnýflarýn iþçi sýnýfýndan, ezilenlerden,muhalefetten çekinmesine, onlarýn sözve eylemlerine kapýyý kapatmasýnagerek yoktur; tercih burjuva demokra-sisinden yana kullanýlabilinir. Ýþtebugün cilalanarak önümüze sunulandemokrasinin perde arkasýnda egemensýnýflarýn böyle bir özgüveni vardýr. Ancak 1970'lerden itibaren kapitalizmiçin bu altýn çað kapandýðý gibi yapýsalkrizlerinden çýkmak için 1980'lerdenbaþlayarak uygulamaya koyduklarýneo-liberal politikalar dünyasiyasetinde baþka rüzgarlarýn etkili

olmasýný saðlamýþtýr. Sosyal devletingeri çekilmesini, emeðe yönelik aman-sýz saldýrýlarý yaþama geçiren neo-liberalizmin iþçi sýnýfýnýn direniþinehizmet edecek örgütlülüklere(sendikalar örneðin)de tahammülü yok-tur. Dolayýsýyla demokrasinin olmazsaolmazlarý olan grev, örgütlenme veeylem haklarýnda hukuken ya da fiilenkýsýtlamalar dönemi açýlmýþtýr. Demirlady olarak anýlan Thatcher, Bush,Berlusconi, AKP benzeri otoriter,baskýcý iktidarlar iþte böyle bir döneminürünleridir. Artýk ihtiyaç duyulan iþçisýnýfýyla uzlaþmaya dayalý "demokrasi"deðil, onu daha fazla sömürmek içiniktidarlarýn elinden "sopa" eksikolmazken emekçilerin her türlüdemokratik haktan yoksunlaþtýrýl-masýdýr. Ýþte, size kapitalist demokrasi!

Güneþ Gümüþ

Ýþçi sýnýfýnýn genel oy hakký kazanýmý yürüttüðü uzun sürelimücadelelerin birikimiyle Birinci Dünya Savaþý sonrasý ortayaçýkan ve Avrupa'yý saran devrimci dalganýn bir ürünü olmuþtur.Kadýnlarýn oy hakkýna kavuþmasý ise Ýkinci Dünya Savaþýsýrasýnda üretim sürecine katýlan kadýnlarýn haklarý içinmücadele etmesiyle mümkün olmuþtur. Yine 1950 ve 60'lardaAmerika'daki sivil haklar hareketi siyahlarýn oy hakkýna kavuþ-masýný saðlamýþtýr.

7teori

1970'lerden itibaren kapitalizm için altýn çaðkapandýðý gibi yapýsal krizlerinden çýkmak için1980'lerden baþlayarak uygulamaya koyduklarý neo-liberal politikalar dünya siyasetinde baþka rüzgar-larýn etkili olmasýný saðlamýþtýr. Sosyal devletin geriçekilmesini, emeðe yönelik amansýz saldýrýlarý yaþamageçiren neo-liberalizmin iþçi sýnýfýnýn direniþinehizmet edecek örgütlülüklere (sendikalar örneðin) detahammülü yoktur. Dolayýsýyla demokrasinin olmazsaolmazlarý olan grev, örgütlenme ve eylem haklarýndahukuken ya da fiilen kýsýtlamalar dönemi açýlmýþtýr.Demir lady olarak anýlan Thatcher, Bush, Berlusconi,AKP ve bunlar gibi otoriter, baskýcý iktidarlar iþteböyle bir dönemin ürünleridir. Artýk ihtiyaç duyulaniþçi sýnýfýyla belli bir uzlaþmaya dayalý "demokrasi"deðil, onu daha fazla sömürmek için iktidarlarýn elin-den "sopa" eksik olmazken emekçilerin her türlüdemokratik haktan yoksunlaþtýrýlmasýdýr.

Page 8: Marksist Bakış- 32. Sayı

perspektif8

Günümüze kadar devrimci proleter kavganýn önderlik krizi aþýlamamýþ ve bununsonucu olarak kapitalizmgirdiði her türlü krize raðmenayakta kalmasýný bilmiþtir. Bu anlamda yeni birEnternasyonal'e, ilk dörtEnternasyonal'in kazanýmlarýüzerinde yükselecek bir Beþinci Enternasyonal'e ihtiyaç vardýr.

Yeni Bir Enternasyonalin Gerekliliði ve Ýlkeleri Üzerine-II

Marksist Bakýþ'ýn daha öncekisayýlarýnda 4.Enternasyonal'in2.Dünya Savaþý sonrasýnýnkoþullarýnda ayakta kala-madýðýný, ilkesel yozlaþmalarve seri bölünmeler neticesindedaðýldýðýný aktarmýþtýk.4.Enternasyonal'in sýnýfmücadelesi tarihinde devrimciMarksist geleneði geleceknesillere aktarmak gibi dönümnoktasý anlamýna gelen görev-lerini tamamlayarak tarih sah-nesinden çekildiðini belirt-miþtik. Bu anlamda yüzyýlýngeri kalanýndan günümüzekadar devrimci proleter kav-ganýn önderlik krizi aþýlamamýþ ve bununsonucu olarak kapitalizm girdiði her türlükrize raðmen ayakta kalmasýný bilmiþtir.Bu anlamda yeni bir Enternasyonal'e, ilkdört Enternasyonal'in kazanýmlarýüzerinde yükselecek bir BeþinciEnternasyonal'e ihtiyaç olduðunu vurgu-lamýþtýk. Marksist Bakýþ'ýn Ekim sayýsýndaçýkan bu yazýnýn ilk bölümünde yeni birenternasyonalin kuruluþuna giden yolda

izlenmesi gereken metodolojiyi tartýþmýþve bundan yola çýkarak dünya çapýndakidevrimci Marksistlerin ortak hareket ede-bileceði ilkesel zeminleri ortaya koymayaçalýþmýþtýk. Bunu yaparken, lafta kabuledilen birçok teorik noktanýn çoðu kezpratiðe yansýtýlmadýðý gerçeðinden hareketederek, sýnýf mücadelesinin somut sorun-larýnýn öne çýkardýðý belirleyici ayrýþmalarüzerine yoðunlaþmanýn daha doðru ola-

caðýný belirtmiþtik. Bu açýdan bu ilkelerigüncel örnekler üzerinden açýklamayaçalýþmýþ ve ayrýþmalarý netleþtirmek adýnakendisini devrimci Marksist gelenekiçerisinde tarif eden kimi örgütlerin busorunlarda aldýklarý oportünist tutumlarýnörneklerini vermiþtik. Bunlar arasýndasürekli devrim ve iktidar perspektifi konu-larýnda Nepal'de devrimi demokratikaþama gerekçesiyle durduran (Türkiyeli

Page 9: Marksist Bakış- 32. Sayı

Stalinistlerin bir zamanlar yere göðesýðdýramadýðý) Nepalli Maoistler veMýsýr devriminin karakteri sorunsalýndademokratik devrim anlayýþýna uygunhareket ederek önce MüslümanKardeþler'i destekleyen daha sonraysaliberallerle birlikte Ulusal KurtuluþCephesi'nde bulunan IST'nin Mýsýrseksiyonu Devrimci Sosyalistlereleþtirilmiþti. Yine ezilenlerin kürüsüsüolma baþlýðý altýnda sýnýf perspektifininterk edilerek kimlik siyasetinin belir-leyicilik kazanmasýna örnek olarak,kendisini devrimci Marksist saflardasayan Britanya'daki SWP ve SP(CWI)'nin feminizmin yönlendiriciliðialtýnda Wikileaks kurucusu Assange'ýemperyalist kapitalist sisteme karþýsavunmamasý verildi. Emperyalist poli-tikalar karþýsýndaki tutum konusundakendi emperyalist devletinin yenilgisiiçin tavýr almanýn bariz belirleyici birkonu olduðunu vurgularken Batý solu-nun önemli bir kýsmýnýn emperya-lizmin demokrasi yalanlarýna teslimolarak Suriye ve Libya'ya yapýlanemperyalist müdahaleler konusundasýnýfta kaldýðýný ifade etmiþtik. Buçerçevede emperyalist kapitalist sis-temin zaferinin engellenmesinin esasvurgu olmasý gerektiði ve Ortadoðu'datek çýkýþ yolunun Sosyalist Ortadoðuperspektifinden geçtiðini ifade etmiþtik.Yunanistan, dünya sýnýf mücadelesi içinbelirleyicilik kazandýðý son yýllarda, birtoplumsal devrimin kýyýsýna kadargelmiþken her defasýnda YunanistanKomünist Partisi (KKE) ve Syrizatemelinde ihanete uðratýldý. Bu anlamdaiþçi sýnýfýnýn içerisinde bu gibi dal-gakýran görevi gören iþçi aristokrasisive bunun sol kanadýna karþý net birtavýr içinde olunmadan devrimci birduruþun ortaya konamayacaðý vurgu-landý.

Siyasal Ayrýþmanýn

Þekillendiði Diðer Önemli

Sorunlar

Siyasal Ýslamcýlar Konusunda Ýlüz-yonlara Hayýr: Siyasal Ýslam,Stalinizmin ihanetleri neticesindeMüslüman coðrafyada 1980'lerdenitibaren toplumsal muhalefete aðýrlýðýnýkoysa da aradan geçen on yýllarýndeneyimi siyasal Ýslam'ýn emekçilere,demokratik hak ve özgürlüklere düþ-man, emperyalist kapitalizmle dost birgüç olduðunu ortaya koymuþtur. Buçerçevede siyasal Ýslam'a ilerici rolleratfedilmesine kesinkes karþý olun-malýdýr. Chris Harman'ýn"Peygamber ve Ýþçi Sýnýfý" adlýbroþürünün tesiri altýnda Mýsýr'da

Devrimci Sosyalistler, MüslümanKardeþler'i müttefik olarak görmüþ, birsüre sonraysa büyük halk hareketinintesiriyle Mursi yönetimine karþý birtutum geliþtirerek bu tarihi hatasýndangerisin geriye dönmüþtür. Yine Harmanve IST tarafýndan belirlenen bu politikagereðince Türkiye'de DSÝP, bazenaçýk bazen örtülü bir þekilde AKPhükümetini desteklemektedir veDevrimci Sosyalistler'in aksineAKP'nin katliamlarýna, emekçi düþmanýazgýnlýðýna ve demokratik haklarýbaskýlayýcý tutumuna raðmen hayattanda bir þey öðrenmeye yanaþmamak-tadýr. Sýnýf iþbirlikçi Halk Cephesi tak-tiði Ortadoðu'da kendisini siyasal Ýslamile ortaklýk temelinde göstermektedir.Bütün kafa karýþtýrýcý tutumlara karþýnOrtadoðu'da kitleler ve özellikle degenç kuþak, Ýran'dan Mýsýr'a,Filistin'den kuzey Afrika'ya kadarsiyasal Ýslam'dan nefret eden bir tutumakaymýþtýr. Türkiye'de siyasal ÝslamAKP iktidarý süresince bozuk düzeninbaþ temsilcisi olarak moral üstünlüðünüyitirmiþtir. Diðer taraftan siyasal Ýslamakarþý geliþen tepkiselliðin Mýsýr'daolduðu gibi egemen sýnýfýn diðer kanat-larýna destek biçimine dönüþmemesiiçin devrimci sosyalistlerin somut par-tiler þeklinde örgütlenerek kendilerinibir alternatif olarak kitlelere sunmalarý

þarttýr. Aksi takdirde siyasal Ýslam'ýngündelik yaþama dair katý tutumlarý vesosyal yaþama müdahaleleri önemli birkesimi kaçýnýlmaz biçimde diðer elit-lerin kucaðýna itmektedir. Devrimcilerbu noktada kendilerini gösterebilirse buenerji sosyalizme akacaktýr. Ezilen Uluslarýn Kendi Kaderini TayinHakkýnýn Savunulmasý: Yeni birEnternasyonal, her türlü ezilme iliþki-sinin karþýsýnda olacaktýr. Bu çerçevededevrimci Marksistler ezilen uluslarýnþovenizme karþý verdiði haklý mücade-lenin de yanýndadýr. Baþka bir ulusuezen bir ulus özgür olamayacaðýndaniþçi sýnfýýnýn siyasal geliþiminde buhusus bilhassa önem kazanmaktadýr.Þovenizme karþý sýnýf bilinçli iþçilerinulusal sorundaki pozisyonu olanUKKTH kesinlikle eskimiþ bir for-mülasyon deðildir. Þovenizme karþýmücadele, genel boþ ifadelerle, ya dasol lafazanlýklarla verilemez. Ulusalsorunun yaþandýðý ülkelerde meseleninkendisini ortaya koyuþ biçimi ezilenuluslarýn kendi kaderlerini tayin hakkýþeklinde olacaktýr. Ezen ulusun iþçileriezilen ulusa UKKTH'yi tanýmadýðýölçüde ileri sýnýf bilinici geliþtiremeye-cek ve þovenizmin tesirinden kurtula-mayacaklardýr. Bu çerçevede Kürtlerin,Filistinlilerin, Belucilerin, kuzeyKafkasya, Tibet vb'lerinin baskýlan-masýna karþý çýkýlmalý, UKKTH eksenlibir duruþ ortaya konmalýdýr. SocialistLiberty çevreninin Filistin'de

Ortadoðu'da kitleler ve özellikle degenç kuþak, Ýran'dan Mýsýr'a,Filistin'den kuzey Afrika'ya kadarsiyasal Ýslam'dan nefret eden birtutuma kaymýþtýr. Türkiye'desiyasal Ýslam AKP iktidarýsüresince bozuk düzenin baþ tem-silcisi olarak moral üstünlüðünüyitirmiþtir. Diðer taraftan siyasalÝslama karþý geliþen tepkiselliðinMýsýr'da olduðu gibi egemensýnýfýn diðer kanatlarýna destekbiçimine dönüþmemesi içindevrimci sosyalistlerin somut par-tiler þeklinde örgütlenerek kendi-lerini bir alternatif olarak kitleleresunmalarý þarttýr. Aksi takdirdesiyasal Ýslam'ýn gündelik yaþamadair katý tutumlarý ve sosyal yaþa-ma müdahaleleri önemli bir kesi-mi kaçýnýlmaz biçimde diðer elit-lerin kucaðýna itmektedir.Devrimciler bu noktada kendileri-ni gösterebilirse bu enerjisosyalizme akacaktýr.

perspektif 9

Page 10: Marksist Bakış- 32. Sayı

perspektif10

Siyonizme destek olan tutumu ileCWI'nýn iki devletli projeye destekolmasý kabul edilemez. Yine Çin veRusya'daki ezilen halklarýn mücadelesinigörmezden gelen Stalinist tutum ile Çinvb'lerine dejenere-bürokratik iþçi devletitanýmlasýný getiren sözde Troçkist eðilimmahkum edilmelidir. Diðer taraftanK.Kore ya da Küba'ya yönelecekemperyalist saldýrganlýða karþý aktif birmücadele örgütlenmelidir. Afganistan - Mali - Somali - Ýran -K.Kore vb. Ülkelerdeki EmperyalistSaldýrganlýðýn Reddi: Týpký Suriye veLibya'da olduðu gibi bu gibi ülkelereyönelen emperyalist müdahalelerin yenil-gisi için mücadele, devrimcilik konusun-daki önemli bir kýstastýr. Asýl düþmanýniçeride olduðu noktasý asla gözdenkaçýrýlmamalýdýr. Emperyalist giriþiminçökmesi toplumsal devrim ihtimallerininartmasý anlamýna gelmektedir. Bu yüzdende emperyalist savaþý devrimci iç savaþaçevirmek, devrimcilerin temel hedefiolmak durumundadýr. Fransýz KomünistPartisi ile Melanchon'un Sol PartisiFransýz devletinin Mali'deki operas-yonunu desteklemiþtir. Stalinist FKP ve

Melanchon'un öncelleri geçmiþte deCezayir'in iþgali konusunda da ayný tutu-mu takýnmýþtý. Ýþçi aristokrasisinin deönemli elementleri olan bu örgütler aynýzamanda Avrupa'da yükselen sýnýfmücadelesi dalgasýna karþý dalgakýraniþlevi görmekteler. Devrimci sýnýf hareke-tinin bu dalgakýranlarýn çabalarýný boþaçýkartmasý gerekmektedir. Bunun dýþýndaUSFI'nin en önemli bileþeni olan Fransýzseksiyonu NPA da Mali'deki emperyalistsaldýrýlara karþý pasifist bir tutum almýþ veaktif devrimci yenilgici bir tutumdankaçýnmýþtýr. Devrimci deðil merkezi bireðilim olan NPA, FKP ve Melanchon gibireformist güçlerin kuyrukçuluðundanvazgeçemeyerek Fransa'daki büyük fýr-satlarý heba etmiþ, kendisi de büyük oran-da güç kaybetmiþtir. Devrimle reformarasýnda salýnan merkezciliðin tipik ikir-cikliði, doðasý gereði düzene doðrumeyletmektedir. Chavizmo'ya Hayýr: Ulusalcý reformistbir politikacý olan Chavez'i devrimciönder olarak selamlayan Stalinist eðilim-lerle kendisini devrimci Marksist olarakgören IMT gibi akýmlar, sýnýf hareketiniChavez'in kuyruðuna takmýþlardýr.

Türkiye'deki Stalinist gelenek debütün bileþenleri ile Chavez'i bir önderolarak semlamlamaktan gerikalmamýþtýr. Gerçekteyse Chavez'inmeþhur "21. yüzyýl sosyalizmi" birreformist paketten baþka bir þey deðilkenChavez'i bir devrimci olarak ilan edenler,kendilerinin de basit reformistlerolduðunu ortaya koymuþlardýr. Hemdevrimci Marksist olduðunu iddia ediphem de sosyalizme barýþçýl parlamenteryollarla varýlacaðýný varsaymak ya da buanlayýþ paralelinde siyaset yapmak kabuledilemez. Diðer taraftan Chavez'emuhalefet ederken ABD yanlýsý burjuvapartilerle yanyana gelen MorenocuUIT'nin Chirino öndeliðindekiVenezuela seksiyonu en berbatoportünizm örneklerini sergilemiþtir.Chavez'e ve devamcýlarýna yönelik ABDmerkezli saldýrýlara karþý konmasý, diðertaraftan da Chavizmo'ya karþý baðýmsýzdevrimci sýnýf hareketinin geliþtirilmesi,büyük hassasiyet içermektedir.

V.U.Arslan

Page 11: Marksist Bakış- 32. Sayı

11okur mektubu

ODTÜ’den Mektup Var!AKP, çoktan, ODTÜ ormanýndan ancak yirmi dört saatlik kesintisiz çalýþma, polis korumasý ve aralýksýz

ideolojik propaganda ile geçirilebilen bu yolun altýnda kalmýþtýr. ODTÜ, artýk gerekirse birbiri içinölümü göze alacak kadar kardeþleþmiþ gençliðin direniþinin sadece bir parçasýdýr. Ahmet Atakan'ýn

Armutlu'daki direniþi bizlere ODTÜ kampüsünde cesaret ve kararlýlýk vermektedir. Taksim baþta olmaküzere ülkenin dört bir yanýnda mücadeleyi birlikte yürüttüðümüz binlerce kiþinin desteði ile ranta karþýbarikatýn arkasýnda duruyoruz. Ancak barikatlarý ilerletmek için yeni Haziranlar yaratmamýz gereklidir.ODTÜ, devrimci geleneði ile önemli bir direniþ alaný olabilir; ne var ki kendinden muktedir bir ODTÜ

direniþi sadece romantik bir söylem düzeyinde kalacaktýr.

Haziran direniþinin peþi sýra baþta AKPolmak üzere herkes direniþin Eylül'deokullarýn açýlmasýyla birlikte yeni bir ev-reye gireceði beklentisi içerisindeydi. Bubeklenti AKP'yi Eylül gelmeden artanoranda þiddette bir polis terörüyledireniþin ikinci perdesini daha açýlmadansonlandýrma giriþimine sevk etti. Altýþehidiyle ülke tarihinin en büyük kendili-ðinden ayaklanmasýnda AKP'nin diþli birdüþman olduðu, netleþmiþ politik birduruþa sahip olmanýn yanýsýra örgütlülüolmanýn ne denli acil bir ihtiyaç olduðugeniþ kesimlerce anlaþýlmýþ oldu. Geliþenbu bilinç temelinde sosyalistlerin önüaçýldý; gençliðin sosyalizme kazanýl-masýnýn olanaklarý geniþledi. Hal böyleolunca sosyalistlerin güçlü olduðuODTÜ'deki yol protestolarý -ülkededireniþin geri çekilme dönemine girmiþolmasýndan da kaynaklý- direniþin merkezihaline dönüþüverdi.ODTÜ, aslýnda Aðustos ayýnýn baþlarýn-dan beri bir direniþ sürecinden geçiyor.1960'lardan bu yana devrimci mücade-lenin kalesi sayýlmýþ, yaptýðý sayýsýzeylemlerle 1968 sonrasýnda bir çok kezTürkiye`de toplumsal mücadelelereöncülük etmiþ ODTÜ, þimdi de kentselmücadelenin politik mücadeleye

dönüþtüðü en çetin direniþlerden biriniortaya koyuyor. Bilindiði üzere AnkaraBüyükþehir Belediye Baþkaný Gökçek`inODTÜ arazisi içerisinden yol geçirmekiçin Yüzüncü Yýl Mahallesi hudutlarýiçinde baþlattýðý inþaat, kýsa sürede, bizSDH'lilerin de önde gelen bileþeni olduðuYüzüncü Yýl Forumlarý'nýn ana meselesiolmuþ, direniþ kararýyla þantiyenin karþýsý-na kurulan bir yaþam alanýyla bu mücade-lenin ilk somut adýmlarý atýlmýþtý. Dahabirinci gününden AKP'nin ve emrindekipolis gücünün hedefi haline gelen budireniþ alaný, iki hafta gibi kýsa bir süredeülke gündemine yerleþti. Ankara, hattaTürkiye dýþýndan gördüðü desteklerleEylül ayý için umut olmuþtu. Ancak iktidariki ay içinde yeni bir direniþin yeþermesiniengellemek amacýyla yaþam alanýný ondokuzuncu gününde dozerleri ve polisekipleriyle basmýþ, içinde en baþýndan beribu hareketin içinde yer alanyoldaþlarýmýzýn da bulunduðu on dörtkiþiyi gözaltýna almýþ, alaný yýkarak budireniþi bitirebileceðini sanmýþtýr. AncakAKP bir þeyi unutuyordu: Belki geniþyýðýnlarý polis terörü ile Eylül ayýndaayaklanmaktan alýkoymayý baþarmýþtý amadireniþin tohumlarýný bitirememiþti; ertesigün alaný ve aðaçlarý sahiplenmek için

binlerce insan dayanýþma için sokaklaradöküldü. Kendi kanunlarýna dahi uymayanburjuva zorbalýðýnýn karþýsýnda o gündenitibaren yol muhalefeti nezdinde yeni birdireniþ hareketi böylece büyüyordu.Yoðun polis terörünün akabinde ülkeçapýnda destek eylemleri tekrar baþlamýþtý.Baþta Ýstanbul, Ýzmir, Adana ve Antakyaolmak üzere ülkenin birçok þehri "Her yerODTÜ her yer direniþ!" sloganýyla sokak-lara indi. Bu süreçte Hatay Armutludireniþçisi Ahmet Atakan katledildi, MelihGökçek'in rant yoluna Ahmet'in kanýbulaþtý. Ayný tarihlerde Tuzluçayýr,Armutlu ve Taksim'de devam etmekteolan direniþ, Haziran direniþinin güçlü dal-galarýnýn geri çekilirken bile solun güçlüolduðu yerlerde tutunabildiðini, bir andakaybolup gitmediðini; merdivenlerinrenginin bile toplumsal muhalefetin birsebebi olabileceðini gözler önüne sermiþti.Böyle bir durumda ODTÜ'den gelecekolan direniþin çetin geçeceði en baþýndanbelli oluyordu. Nitekim öyle de oldu. Devrimci Marksizm'in Taþýyýcýsý

MFT Mücadelede En Önde

Okullarýn açýlmasýyla birlikte özellikleODTÜ merkezli eylemlilikler arttý.ODTÜ'nün bileþenleri ile aldýðý forumlar-la ve aralýksýz eylem süreçleri sonucunda

Page 12: Marksist Bakış- 32. Sayı

direniþin çapý da her geçen gün arttý.Marksist Fikir Topluluðu (MFT) veSDH'nin büyük bir emek ve özveri iledireniþ için ortaya koyduðu katkýyý buanlamda yeri gelmiþken anmak anlamlýolacaktýr. Artýk kampüste yirmi dörtsaat tutulan nöbetler ile rantýn yolunadur demek için örgütlenen öðrencilerbaþta olmak üzere tüm ODTÜ'lülerHüseyinlerin diktiði ormana sahip çýk-manýn sadece bir "yol" meselesiolmadýðýnýn, emekçi ve özgürlük düþ-maný AKP'ye ve yakýp yýkan piyasacýanlayýþýn karþýsýna dikilmek olduðununfarkýndaydý ve bu anlamda direniþinidevam ettirmek konusunda sorumluluksahibiydi. Bu sorumluluk ile MarksistFikir Topluluðu'nun nöbet tuttuðusýrada, Kurban bayramýnýn dördüncügününde bir akþam vakti kampüse

yüzlerce kamyon ve binlerce polis ileormaný katletmeye gelen AKP'ye karþýderhal direniþe geçilse de tatil döne-minde bu incelikle planlanmýþsaldýrýnýn önüne geçilemedi. Zira AKPyine hiçbir kural tanýmadan oynuyorduoyunu; fýrsatçýlýk, zorbalýk ve polisterörü. Sonraki günler YusuflardanHüseyinlerden miras kalmýþ bu ormanýntekrar aðaçlandýrýlmasý için baþlatýlankampanyayla üç binden fazla fidanODTÜ öðrencilerinin elinde direniþinsimgesine dönüþtü. Polisin yolun geçe-ceði yere barikat kurmasý ve dikilenfidanlarýn iþçiler tarafýndan sökülüpengel olmaya çalýþan öðrencileresaldýrýlmasýyla þiddetlenen direniþleODTÜ, AKP'ye kolay lokma olmaya-caðýný gösterdi. O akþam binlerceöðrenci, yurtlarýnýn içine kadaratýlan biber gazýna cevap olarakfidandan dahi korkan diktatörünpolisine karþý okulunu savundu.Ancak polis saldýrýlarýndan vazgeçme-di; üç gün sonra 26 Ekim günü þanti-yeye yürümek isteyen öðrencilere öncebiber gazý ve plastik mermiyle saldýrdý,birçok kez okulun içine giren polisormanda pusu kurarak öðrencilerdenbirini dövüp ateþe atarken þiddette sýnýrtanýmadýðýný bir kez daha gösterdi. Yüzüncü Yýl ve ODTÜ direniþlerininbize gösterdiði en deðerli þey, artýk rantiçin yapýlacak her yolun yeni barikat-lara gebe olduðudur.AKP, çoktan, ODTÜ ormanýndan ancakyirmi dört saatlik kesintisiz çalýþma,polis korumasý ve aralýksýz ideolojikpropaganda ile geçirilebilen bu yolunaltýnda kalmýþtýr. ODTÜ, artýkgerekirse birbiri için ölümü göze ala-cak kadar kardeþleþmiþ gençliðindireniþinin sadece bir parçasýdýr.Ahmet Atakan'ýn Armutlu'daki direniþi

bizlere ODTÜ kampüsünde cesaret vekararlýlýk vermektedir. Taksim baþtaolmak üzere ülkenin dört bir yanýndamücadeleyi birlikte yürüttüðümüz bin-lerce kiþinin desteði ile ranta karþýbarikatýn arkasýnda duruyoruz. Ancakbarikatlarý ilerletmek için yeniHaziranlar yaratmamýz gereklidir.ODTÜ, devrimci geleneði ile önemlibir direniþ alaný olabilir; ne var kikendinden muktedir bir ODTÜdireniþi sadece romantik bir söylemdüzeyinde kalacaktýr. AKP zorbalýðýnýn Ankara temsilcisiMelih Gökçek, bu yolu kendi adýnabaþarýyla tamamlayacak bile olabilirancak biz her zaman o yola baktýðýmýz-da Ahmet'in onurlu duruþunu, AKP dik-tatörlüðünün kendi için kazdýðý kuyuyugöreceðiz. Unutulmamalýdýr ki henüz sonsözümüzü söylemedik. Omuz omuza,rantý geldiði yoldan gönderene kadardirenmek sözümüz olsun. Bu sözün adýdevrim sözüdür, sosyalizm sözüdür.SDH ve Marksist Fikir Topluluðuyoldaþlarý olarak bu savaþý zafere kadardevam ettireceðimizi de bir kez dahailan ediyoruz. ODTÜ'den tüm direnenlere selamolsun!

MFT adýna Tuna Koç

1960'lardan bu yana devrimci mücadeleninkalesi sayýlmýþ, yaptýðý sayýsýz eylemlerle1968 sonrasýnda bir çok kez Türkiye`detoplumsal mücadelelere öncülük etmiþODTÜ, þimdi de kentsel mücadelenin poli-tik mücadeleye dönüþtüðü en çetindireniþlerden birini ortaya koyuyor.Bilindiði üzere Ankara Büyükþehir BelediyeBaþkaný Gökçek`in ODTÜ arazisi içerisin-den yol geçirmek için Yüzüncü YýlMahallesi hudutlarý içinde baþlattýðý inþaat,kýsa sürede, biz SDH'lilerin de önde gelenbileþeni olduðu Yüzüncü Yýl Forumlarý'nýnana meselesi olmuþ, direniþ kararýyla þan-tiyenin karþýsýna kurulan bir yaþam alanýy-la bu mücadelenin ilk somut adýmlarýatýlmýþtý.

12 okur mektubu

Page 13: Marksist Bakış- 32. Sayı

90 Yýllýk CumhuriyetinKürt Sorunu

Kürtler bu coðrafyada yenirejimin üvey evlatlarý olmaktankurtulamamýþtýr. KürtlerleTürklerin et ve týrnak kadarayrýlmaz bir bütün olduðuedebiyatý her seferinde uzayantýrnaðýn kesilmesiyle sonuçlan-mýþtýr. Cumhuriyetin baþýndaverilen vaadlerin gelip geçici,egemenlerin günü kurtarmatelaþýnýn birer sonucu olduðuaçýða çýkmýþtýr.

Cumhuriyetin 90. yýlý geride kalýyor.Cumhuriyetin üvey evlatlarý malesef(!) bucoþkuyu birçoklarý gibi doyasýya yaþaya-mayacak. Örneðin bu topraklarda binlerceyýl beraber yaþadýðýmýz Ermeniler; dilleri,kültürleri bu topraklarda derin izlerbýrakan Rumlar, artýk bu bayramýn kutlan-madýðý topraklardalar. En baþta bu acýgerçeði hatýrlatmak en doðrusu olacaktýr.Ermeniler 1915'te yaþanýlan techir vesoykýrýmýn ardýndan bu topraklarla baðýnýneredeyse keserken, cumhuriyetin ilkdöneminde mübadele ile Rumlar Ege'ninöte yakasýna sürülmüþlerdi. 6-7 Eylül1955 tarihinde Ýstanbul'da yaþanýlan vegayri Müslim azýnlýklara yönelen linç vetalan Anadolu topraklarýnýn gayriMüslimlerden arýndýrýlmasý operasyo-nunun son büyük darbelerden olmuþtu.Katliamlar ve zorbalýk Ermeniler veRumlarla olan problemi ortadan kaldýrdý.Ancak 90 yýllýk cumhuriyetin Kürtlerleinatlaþmasý hala devam etmektedir.Kürtlerin yaþadýklarý acý kadar, devletin"çözüm" giriþimleri adý altýnda dayattýðýçözümsüzlük de 90 yýldýr cumhuriyetleyaþamaya devam etmektedir.

"Milli Mücadele" ve Kürtler

Birinci Dünya Savaþý'nýn kaybedilmesininardýndan imparatorluðun yeniden ayaðakalkamayacaðý ve artýk cenaze merasi-minin yakýnlaþtýðý anlaþýlýnca daha önce-den Ýttihat ve Terakki Cemiyeti içerisindeyer alan Mustafa Kemal önderliðindekisubaylar, yeni bir ulus devletin inþasýnýngerekliliðini çok geçmeden kavradýlar.Ýçerisinde birçok çeliþkiyi barýndýran bu"Milli Mücadele" hareketinin Kürtlerle detarihsel bir sýnav vermesi gerekecekti.Mustafa Kemal Doðu'da ise Kürt gerçek-liðini ve Kürtler yeni rejime eklemlen-meden Doðu'da düzenin saðlana-bilmesinin mümkün olmadýðýný çok erkentarihlerde fark etmiþti. Daha 19 Mayýs1919'da Samsun'a yol alýrken, bölgeninönemli aþiret reislerine Kürdistan'ý ziyaretetmek istediðini, Kürtlerden Anadolu'nuniþgalden kurtulmasý için destek istediðiniiletmiþti. Doðu'da yükselen ErmeniDevleti ve Kürtlerin baðýmsýzlaþma ihti-maline karþý dönemin Osmanlý Meclis-iMebusan'ý ve Kürt Kulübü'nün üyeleriKamil Bey ve Cemil Paþazade'ye çektiðitelgrafta "Bizim varlýðýmýzýn Kürt'lerin,

Türk'lerin ve bütün Müslümanlarýnyardýmýna ihtiyacý var. Genel olarak he-pimiz baðýmsýzlýðýmýzý korumalýyýz veülkemizin bölünmesine izin vermemeliyiz.Ben Kürt'lere, Osmanlý Ýmparatorluðu’nun parçalanmamasý þartý ile onlarýngeliþmesine ve ilerlemesine vesile olacakbütün hukuk ve imtiyazýn verilmesindenyanayým." diyordu. (1)16 Ocak 1920'de dönemin önemli gazete-cileriyle yapýlan meþhur Ýzmit röportajý daMustafa Kemal'in Kürtlere özerklik dedahil olmak üzere birçok imtiyaz tanýmayahazýr olduðunu göstermesi açýsýndanönemli bir belgedir. "Kürt meselesi bizimyani Türklerin çýkarýna olarak da kesinlik-le söz konusu olamaz. Çünkü bildiðinizgibi bizim milli sýnýrýmýz içinde var olanKürt unsurlar o þekilde yerleþmiþlerdir ki...yoðunluklarýný kaybede kaybede ve Türkunsurunun içine gire gire öyle bir sýnýrdoðmuþtur ki, Kürtlük adýna bir sýnýrçizmek istersek Türklüðü ve Türkiye'yimahvetmek gerekir... Dolayýsýyla baþlýbaþýna bir Kürtlük düþünmektense, bizimTeþkilat-ý Esasiye Kanunu gereðince zatenbir tür yerel özerklik oluþacaktýr. O halde

13perspektif

Page 14: Marksist Bakış- 32. Sayı

hangi livanýn halký Kürt ise, onlar kendikendilerini özerk olarak idare edecek-lerdir..." (2)23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisiaçýldýðýnda Mustafa Kemal Koçgiriaþireti liderleri Diyap Aða, Meço Aða,Ahmed Ramiz ve Hasan Hayri'yimeclise davet etti. Ankara KürtleriDoðu'da Ermenilerin devlet kurmatehlikesiyle korkutup kendi saflarýndahapsetmek istiyordu. Bölgenin önemliliderlerinin bu korkuya kapýldýklarý veAnkara'yý destekledikleri görülür. 1931yýlýnda Diyap Aða meclise katýlmanedenlerini þu þekilde anlatacaktýr:"Gavur Anadolu'yu sardý: Hepimizi birdüþünce aldý. Din vediyanet, ýrz venamus, Türklüktehlikeye düþtü. Ýþit-tik ki Erzurumtaraflarýnda cankurtaran bir paþaçýkmýþ. Meclis kura-cakmýþ. Onu hepgözledik. Öðrendimki bu paþanýn adýMustafa Kemal imiþ.Onun büyük yüzünügörmeðe can attým.Fakat o zamanolmadý... bizden ikimebus istedi. Herkeskorktu, ihtiyar ha-limle vataný kur-taranlarýn yanýnakoþmayý, hattabaþýmý bile vermeyi göze aldým. Bana'gitme ölürsün' dediler. 'Zaten herkesmahvoluyor, varam, gidem, onlaraulaþam, hep beraber ölek' dedim." (3)Ancak Diyap Aða'nýn aksine"Osmanlý'da oyun bitmez" sözününyeni devlet için de geçerli olacaðýnýdüþünen ve meclise katýlanlarý Kürtlerindavasýna ihanetle suçlayan Kürt liderlerde olacaktý. 1920'de baþlayan KoçgiriÝsyaný'nda kendisini gösteren bu ayrýþ-ma yeni cumhuriyetin Kürtlerle yakýn-laþma çabalarýna raðmen, onlara hiçbirzaman dost olmayacaðýnýn ilk iþaretiolacaktý. Mart 1921'de Dersim'e düzen-lenen operasyonda 500 Kürt isyancýkatledilirken, iki bin kiþi Anadolu'nunçeþitli bölgelerine sürüldü.

Yeni Rejimin Kürt

Coðrafyasýnda Otorite Ýnþasý

Daðýtýlan bütün mavi boncuklara rað-men Kürtler 1920'lerin ortalarýndanitibaren devletin en sert yüzünü gör-meye devam ettiler. 1925 yýlýndayaþanan Þeyh Sait Ýsyaný bir dönüm

noktasý sayýlabilir. Bu isyanýn ardýndanyaþanan baský dalgasý yeni bir karanlýkdöneme girildiðinin simgesi gibidir.Birçoklarý arkasýndaki Ýngiliz desteði-ni(?), dini karakter taþýmasýný bu isyanasýrt çevirmenin bir nedeni olarak görsede tartýþýlmaz bir gerçek bulunmaktadýrki Þeyh Said isyaný Kürtlerin ulusaluyanýþýnýn bir dýþavurumudur. Tarihselolarak isyanýn bu ulusal karakterini esgeçmek imkansýzdýr. Etkileri ve isyanýnardýndan yaþananlar da bunu kanýtla-maktadýr. Ýsyan karþýsýnda askerizayýflýðýný gören Ankara hükümetiisyanýn bastýrýlmasýnýn ardýndan ilk iþolarak hava kuvvetlerinde Ýngilizlerin

de desteðiyle bir yenileþmebaþlatmýþtýr. Asýl önemlisi Kürtcoðrafyasý neredeyse 90yýldýr süreðen hale gelenbir olaðanüstü hal rejimiyleyönetilmeye baþlanmýþtýr. Ýsyanýnardýndan ilan edilen Takrir-i SükunKanunu sadece Kürtlerin deðilneredeyse bütün muhaliflerin bastýrýl-masýnýn bir aracý oldu. BölgedeCemiyet-i Akvam'ýn verilerine göre 15-20 bin isyancý öldürülürken, 206 köy,8758 ev yýkýlmýþtý. Ankara Hükümetibu isyaný bastýrmak için Milli Mücadeledöneminden daha fazla maddi harcamayapmak zorunda kalmýþtýr (Yaklaþýk 20milyon pound). 1925-1927 yýllarýarasýnda Ýstiklal Mahkemeleri'nde 5110kiþi yargýlanýrken, 420 idam cezasý ve-rilmiþ, binlerce Kürt Batý'yasürülmüþtü.Öte yandan yeni cumhuriyetin kontroletmekte zorlandýðý alanlardan birisiolan Dersim için de tehlike çanlarý çal-

maya bu dönemde baþlamýþtý. 1926yýlýnda Mülkiye müfettiþlerince hazýr-lanan rapor aynen þöyle baþlýyordu:"Dersim gittikçe Kürtleþiyor,mefkureleþiyor, tehlike büyüyor.Dersim, hukumeti Cumhuriyet için birçibandýr. Bu çiban üzerinde kati birameliye ihtimalatý elimeyi önlemek,selameti memleket namýna farzýayindir." (4)Bundan sonrasý herkesçe malum.Erdoðan'ýn 2011'de açýkladýðý resmibelgelerde Dersim'de 13 bin kiþininkatledildiði belirtilirken, yaklaþýk 12bin kiþinin sürgün olarak gönderildiðiaktarýlýyor. Dersim'de isyan katliam için

bahane edilse de devletin bubölge üzerindeki baskýlarýngünümüze kadar eksikkalmadýðý açýk bir gerçektir.

Cumhuriyet'in

90. Yýlýnda Kürtlerin

Durumu

Tarihi kesitlerden de anlaþýla-bileceði üzere Kürtler bucoðrafyada yeni rejimin üveyevlatlarý olmaktan kurtula-mamýþtýr. Kürtlerle Türklerinet ve týrnak kadar ayrýlmaz birbütün olduðu edebiyatý herseferinde uzayan týrnaðýn

kesilmesiyle sonuçlanmýþtýr.Cumhuriyetin baþýnda verilen vaadleringelip geçici, egemenlerin günü kurtar-ma telaþýnýn birer sonucu olduðu açýðaçýkmýþtýr.Peki bugüne kadar geçmiþle hesaplaþ-ma görüntüsüne önem veren, herseferinde CHP'nin tek parti dönemindeyaptýklarýný eleþtiren iktidarýn Kürtsorunundaki tavrý gerçekten bu ilkdönemle ne derece farklýlýk gösteriyor?AKP, 11 yýldýr Kürt sorununda mehteradýmlarýndan vazgeçmiyor. Atýlangöstermelik, günü kurtarmaya yönelikbir adýmý mutlaka yeni bir saldýrý dal-gasý izliyor. Daha önce baþlanýlan"açýlým" projesi onbinlerce Kürtsiyasetçinin, gencinin, sendikacýnýn,gazetecinin hapishanelere doldurul-

14 perspektif

Cumhuriyetin 90. yýlý geride kalýyor. Cumhuriyetin üveyevlatlarý malesef(!) bu coþkuyu birçoklarý gibi doyasýyayaþayamayacak. Örneðin bu topraklarda binlerce yýlberaber yaþadýðýmýz Ermeniler; dilleri, kültürleri butopraklarda derin izler býrakan Rumlar, artýk bu bayramýnkutlanmadýðý topraklardalar. En baþta bu acý gerçeðihatýrlatmak en doðrusu olacaktýr.

Page 15: Marksist Bakış- 32. Sayı

masýyla sonuçlanmýþtý. Dersim'de,Koçgiri'de yapýlan vahþeti aratmayacakRoboski gibi bir katliam bizzat iktidarýninsiyatifinde gerçekleþmiþti.Bugün de durum çok farklý görün-memektedir. Son bir yýldýr yaþanan,özellikle Suriye kaynaklý geliþmeleriktidarý Kürt sorununda adým atmayazorlamýþtý. Geçtiðimiz yýl Öcalan'labaþlanan diyalog herkeste bir umutyarattýysa da, AKP ile bu umutlarýn çokfazla yeþeremeyeceði çok geçmedenanlaþýldý. Son olarak iktidarýn vemedyanýn günlerce reklamýný yaptýðý ve30 Eylül'de açýklanan demokratikleþmepaketinin Kürtlere yeni haklar vermeaçýsýndan tam bir fiyaskoyla sonuçlan-masý sürecin ciddi bir týkanmayagirdiðinin göstergesiydi.Bugün gelinen noktada iktidarýn Kürtulusal hareketinin ve halkýnýn taleple-rine yanýt vermekten ziyade, hareketikendi unsurlarý arasýnda ayrýþtýrmayadönük adýmlar attýðý görülmektedir.AKP iktidarý elindeki otoriteyi gerek-tiðinde Kürt siyasetinin üzerinde birsopa olarak kullanacaðýný göstermekte-dir. Örneðin, Öcalan'la görüþmeyekatýlan Selahattin Demirtaþ'ýn ufak bireleþtirisi onun Ýmralý'ya gitmesinin ikti-dar tarafýndan engellenmesiylesonuçlanabilmektedir.Suriye'de ise iktidar destekli Ýslamcýçeteler eliyle Kürt halkýnýn iç savaþortasýnda var olma mücadelesi ve eldeettiði kazanýmlar engellenmeye çalýþýl-maktadýr. PYD'nin ve Kürt halkýnýnbenzerini Irak'ta gördüðümüz þekildeözerkliðe doðru attýðý adýmlar, Suriyesýnýrýnda Kürtler arasýna duvar örmeyeitecek kadar büyük bir korku yarata-

bilmektedir.Dolayýsýyla 90 yýllýk cumhuriyet Kürtulusal sorununa çözüm getirme potan-siyeli taþýmadýðýný göstermiþtir.Burjuva cumhuriyet yaþadýðý sürece debu sorunun ötelenmeye devam edile-ceði, giderek bir kangrene dönüþeceðive bu topraklar üzerinde barýþ içindeyaþama umutlarýný tamamen tükeceðiaçýktýr. Bu cumhuriyet altýnda bu soru-nun ne çözümü ne de kalýcý birkardeþleþme mümkün olacaktýr, aksinebu cumhuriyet halklar birbirine düþmanolarak kaldýðý sürece kendisini huzurluhissedecektir.Diðer taraftan Kürtler, 1970'lerde sonKürt isyanýný örgütlemeye koyuldu.1990'larda çatýþmalar düþük yoðunluklubir iç savaþa dönüþtü. Kürtler ve ordusaflarýnda savaþan çoðu yoksulemekçilerden oluþan kimi askerler aðýrbedeller ödedi. Neticede Kürtler aðýrbedeller karþýlýðýnda bazý haklarýnýaldýlar ve halen de almaya devam edi-yorlar. Ama halklarýn kardeþliði veulusal sorunun nihai çözümü, burjuvadüzen sýnýrlarý dahilinde hiç mümküngözükmüyor. Daha Kýbrýs sorununuçözemeyen emperyalist kapitalist sis-tem, Kürt sorunu gibi bir mega proble-mi asla çözemeyecektir. Bu anlamda aðýr kanamalýOrtadoðu'nun tamamý için tek çözümyolu, sürekli devrim ile OrtadoðuSosyalist Cumhuriyetler Birliði'ninkurulmasýdýr. Etnik ve mezhepsel bo-ðazlaþmanýn son bulmasý ve halklarýnkardeþliði, sosyalist devrim mücadelesiile gerçekçi bir temele kavuþabilir.Türk, Kürt, Alevi, Sünni bütün ezilen-ler, sömürülenler bu amacý gerçek-

leþtirebilecek sürekli devrim bayraðýaltýnda biraraya gelmelidir!

Emre Güntekin

(1) Ayþe Hür, Osmanlý'dan BugüneKürtler ve Devlet-2, Taraf, 21 Ekim2008.(2) http://www.ozgurlukdunyasi.org/arsiv/298-sayi-224/953-demokratik-ozerklik-demokratiklesme-baris-esitlik-ve-kardesligin-yolunu-acar(3) Ayþe Hür, Sene 1921: Koçgiriisyaný, Aliþer ve Zarife, Radikal, 10Mart 2013.(4) http://gundem.bugun.com.tr/kan-donduran-haber-176371-haberi.aspx

15perspektif

90 yýllýk cumhuriyet Kürt ulusal soru-nuna çözüm getirme potansiyeli taþý-madýðýný göstermiþtir. Burjuvacumhuriyet yaþadýðý sürece de bu soru-nun ötelenmeye devam edileceði,giderek bir kangrene dönüþeceði ve butopraklar üzerinde barýþ içinde yaþamaumutlarýný tamamen tükeceði açýktýr.Bu cumhuriyet altýnda bu sorunun neçözümü ne de kalýcý bir kardeþleþmemümkün olacaktýr, aksine bucumhuriyet halklar birbirine düþmanolarak kaldýðý sürece kendisini huzurluhissedecektir.

Page 16: Marksist Bakış- 32. Sayı

-

perspektif16

Seçimler

Sosyalist Sol Kendi Alternatifini

Türkiye seçim virajýna girerken iþçisýnýfý ve gençliðin seçimlerde nasýl birtavýr almasý gerektiði bir hayli tartýþýlý-yor. Bir tarafta, AKP'ye karþý CHP'nindesteklenmesi gerektiðini savunanyaygýn bir görüþ var. Bu görüþü savunan-lar, ya geliþmekte olan toplumsalmuhalefetin derinliðini kavrayamýyorlarya da muhtemel radikal senaryolarazaten karþýlar. Sokaklarda ortaya çýk-makta olan ve milyonlarý kapsamýnaalan enerjiyi CHP'nin arkasýna yedek-lemek, emekçi halka yapýlacak çok

büyük birkötülüktür.Radikalleþeng e n ç l i ð i nA K Pk a r þ ý t l ý ð ýdýþýnda çokdaha büyükidealleri vem e s e l e l e r io l m a l ý d ý r .Eskimiþ, köh-nemiþ, çokbüyük çoðun-luðu kari-y e r i s tm a k a m -mevki poli-tikacýlarýndano l u þ a nC H P ' n i n

ýsrarla öne çýkartýlmasý, gençliðin ufkunudaraltmaktan baþka bir þey deðildir.

"Peki AKP'den nasýl kurtulacaðýz" diyesoran itirazlarý duyar gibiyiz. AKP'ningidiþi, belki zahmetli olacaktýr, belkibunun için bedeller ödenecektir; amaunutmamak gerekir ki kolay zaferler,aslýnda gerçek zaferler deðildir.Mücadele, ne kadar derinleþirse, nekadar emekçi halkýn diþiyle týrnaðýylayürüttüðü bir þekle bürünürse, iþte ozaman gerçek zaferlerden bahsedebiliriz.

AKP'nin gidiþi sokaktan olacaktýr vesokak, içerisinden çok daha köklüdönüþümler çýkartmaya adaydýr. CHP'yegelirsek karþýmýza emperyalist kapitalistsermayeye göbekten baðýmlý bir partiçýkýyor. ABD'ye heyetler gönderen,TÜSÝAD'dan icazet almaya çalýþan;içerisinde, baþtan aþaðý, kökten mil-liyetçilerle süzme liberalleri barýndýranCHP, kendi içerisindeki çeliþkiler biryana emperyalist kapitalist sisteme ken-disini bir alternatif olarak pazarlamakderdindedir. Bu çizginin en açýk ifadesi,hýzla yükselen Mustafa Sarýgül'dür ve oSarýgül ki böyle giderse CHP'nin yenilideri olma yolundadýr. Emperyalistkapitalist sistemle tam uyumlu, egemensýnýf içerisindeki çatýþmayý yumuþatacakve bu haliyle emperyalist kapitalist sis-tem için AKP'nin alternatifi olacakSarýgüllü CHP, hakim sýnýflardan destek

almayý baþaracaktýr. Böyle bir CHP'nintemel politikalar anlamýnda AKP'denpek fazla farký olmayacaktýr.

HDP Yeterli Bir Alternatif Deðil

HDP'nin bel kemiði ve aslýnda daha dafazlasý Kürt ulusal hareketidir. Kürtulusal hareketinin beyni de AbdullahÖcalan'dýr. Öcalan geçtiðimiz haftalardadüzenlenen HDP Kongresi'ndeki "1971devrimciliði devlete isyan devrimci-liðidir. 40 yýldan sonra artýk devletlemüzakere önemlidir. Zira devrimcimücadele ancak nitelikli bir müzakeresüreciyle kalýcý bir insanlýk kazanýmýnadönüþebilir." þeklindeki mesajý durumuaçýklamaya yetiyor. Kürt ulusal hareketi,devletle müzakere edebilir ve uzlaþabilir.Marksistler, uluslarýn kendi kaderinitayin hakký çerçevesinde bu konuda alý-nan kararlara saygý duyacak ve ulusalsorunda ezilen halkýn yanýnda olacaktýr.Diðer taraftan devrimcilerin devletleuzlaþma þansý yoktur, uzlaþýrlarsadevrimciliklerini kaybetmiþ olurlar.Buradan þu sonuç çýkar: Devrimci genç-lik ve sýnýf hareketi, Kürt UlusalHareketi'nin bir eklentisi durumunadüþerse bütün orjinalliðini kaybede-cektir. Böyle bir durumda kendisine fay-dasý olmayan bir hareketin Kürt ulusalhareketine de faydasý olmayacaktýr. Sonyýllarda biraz daha saða kaymýþ,kendisinden çok daha güçlü bir hareketle

Sokaklarda ortaya çýkmakta olanve milyonlarý kapsamýna alanenerjiyi CHP'nin arkasýnayedeklemek, emekçi halkayapýlacak çok büyük birkötülüktür. Radikalleþengençliðin AKP karþýtlýðý dýþýndaçok daha büyük idealleri vemeseleleri olmalýdýr. Eskimiþ,köhnemiþ, çok büyük çoðunluðukariyerist makam-mevkipolitikacýlarýndan oluþanCHP'nin ýsrarla öne çýkartýlmasý,gençliðin ufkunu daraltmaktanbaþka bir þey deðildir.

Page 17: Marksist Bakış- 32. Sayı

ittifaka girmek, sosyalist sol için baþ-tan aþaðý büyük çeliþkileri beraberindegetirmektedir. Örneðin GeziDireniþi'nin en hayati günlerinde BDP,sonradan tavýr deðiþtirse de, bariz birþekilde sokak hareketine karþý bir tavýralmýþtýr. Türkiye tarihine damgasýnývuracak devasa bir sokak hareketikarþýsýnda alýnan bu tutum, HDPiçerisindeki sosyalist oluþumlar içinde ciddi bir çeliþki zemini yaratmýþtýr.Bugün Gezi Direniþi'nin sahiple-nilmesi elbette önemli ama kasýrganýndinmesinin ardýndan gelen bu deðiþik-lik aslýnda durumu kurtarmaya yet-memektedir. Soru iþaretleri olduðugibi yerinde durmaktadýr. Örneklerçoðaltýlabilir, ama þöyle ciddi bir sorudaha var: BDP ve öncelleri, 1999'danberi Diyarbakýr ve daha bir sürüyerelde yönetimdeler. Ama emekcephesinden bakýldýðýnda ortadaciddi bir anlam yitiminin olduðutartýþýlmaz, kaldý ki bir kýsým yereldetaþeron uygulamalarý gibi neoliberaluygulamalarýn BDPli belediyelercekullanýldýðý da bilinmektedir.Belediyelerde yýllardýr sergilenenperformans buyken yerel seçimlerdeHDP çatýsý altýnda buluþmak,Marksistler için ne kadar mümkünolabilir?

Diðer taraftan HDP'nin Ýstanbuladayýnýn Sýrrý Süreyya Önderolmasý kesinleþirse Marksistlerintutumu farklý olmalýdýr. Bu daha çokSýrrý Süreyya Önder'in emekçi halktandestek gören sol çizgisiyle alakalýdýr.Yerel seçimlerin en kritik noktasý ola-cak olan Ýstanbul'da S.Süreyya Önder,sol söylemi ile burjuva partileri teþhiredebilir, halktan yana olan tavrýylaayrýþtýrma yaratabilir ve yol açtýðýheyecanla enerjik bir kampanyayürütebilir. Marksistler bu yüzdenSýrrý Süreyya Önder'i desteklemeli veseçim kampanyasýnýn bir parçasýolmalýdýr.

Seçimlerdeki Genel Tavýr

Ne Olmalýdýr?

HDP'nin solundaki sosyalist güçlerin(ki bu gruba ÖDP ve hele hele TKPgirmemektedir) evvela oturup belirliortak bir taktik üzerine tartýþmasýgerekmektedir. HDP adaylarýnýn tat-min edici olmadýðý yerellerde sosya-list solun ortak baðýmsýz adaylaretrafýnda biraraya gelmesi, belkiyerleþik dar anlayýþlar nedeniyle zorgözükmektedir, ama doðru olan budurve istenildiði takdirde böyle bir birlikgayet de saðlanabilir. Seçimlerdekibaðýmsýz sýnýf çizgisi bu noktadabaþlar. Buna göre çýkartýlan ortak aday

etrafýnda her siyaset, çalýþma yaptýðý,güçlü olduðu alan veya alanlardaseçim kampanyasýný yürütür. Ortak birseçim bildirgesi genel çerçeveyi belir-ler ve siyasi oluþumlar bunun altýnýdoldurmakta ve kendi yayýnlarýný kul-lanmakta serbest olurlar. Bu þekildeHaziran Günleri'nde barikatýn enönlerinde bulunmuþ olan sosyalistler,en ileri sýnýf çýkarlarýnýn taþýyýcýsý ola-bilir ve devrimci siyaset yapmaimkanýna eriþmiþ olurlar. Aksitakdirde siyasetsiz bir þekilde ülkeninseyrini izleyenseyirci rolüe g e m e n l i kkazanmýþ olur.Böyle bir itti-fak, þüp-hesiz,sosya-listlerik i t l e l e r i ngözünde dahaciddi bir unsurhaline getire-cek ve ilerikisüreçte dev e r i m l iça l ý þmala r ýnönünü açacak-týr.

perspektif 17

HDP'nin solundaki sosyalistgüçlerin (ki bu gruba ÖDP vehele hele TKP girmemektedir)evvela oturup belirli ortak bir

taktik üzerine tartýþmasýgerekmektedir. HDP

adaylarýnýn tatmin ediciolmadýðý yerellerde sosyalist

solun ortak baðýmsýz adaylaretrafýnda biraraya gelmesi,

belki yerleþik dar anlayýþlarnedeniyle zor gözükmektedir,

ama doðru olan budur veistenildiði takdirde böyle birbirlik gayet de saðlanabilir.

Yaklaþýrken

Birleþerek Yaratmalýdýr!

Page 18: Marksist Bakış- 32. Sayı

enternasyonal postacý18

Sol Cephe parlamentoda. Seçimlerde, 4 ulusal vekil, 6 bölge vekili ve bir bölge senatörü çýkardý.Ülke çapýnda bir milyon iki yüz bin oya ulaþtý. Troçki'nin "gücünün bilincinde olmak, gerçek gücün en önemli parçasýdýr" sözüyle ifade ettiðigibi Sol Cephe'nin seçim baþarýsý Arjantin iþçi sýnýfýnýn muazzam ölçüde güçlenmesi anlamýnagelmektedir.

Arjantin’de Sol Cephe Mecliste

Sol Cephe parlamentoda. Seçimlerde, 4ulusal vekil, 6 bölge vekili ve bir bölgesenatörü çýkardý. Ülke çapýnda bir milyoniki yüz bin oya ulaþtý. Sol Cephenin ulusalvekilleri; Salta eyaletinde ikinci olan vebaþkentte %28.39 oy alan Pablo Lopez(PO üyesi, % 19,11 oy oranýyla), BuenosAires eyaletinden Nestor Pitrola (PO

üyesi, %5,04 oyla); Mendoza'dan NicolasDel Cano (PTS üyesi, %14,03 oy oranýy-la) ve Cordoba'dan Liliana Olivero'dýr(Izquierda Socialista -Sol Sosyalistler-üyesi; %7,48 oyla). Ayrýca, Ýþçilerin SolCephesi (FIT); Buenos Aires þehrinde 1,Buenos Aires eyaletinde 1, Santiago delEstero'da 1, Mendoza'da 3 bölge vekilliði

i l eMendoza 'da1 bölge sena-törlüðü eldeetti. Bu mil-l e t v e k i l l e r iFIT'in zatenv e k i l l i kk a z a n d ý ð ýS a l t a ,Neuquen veC o r d o b a ' d akonumlarýnýsaðlamlaþtýra-cak veböylece FIT, 7eyalette bölgev e k i l l i ð i n esahip olacak.D i ð e rvilayetlerdeise, FIT ciddioylar aldý:Jujuy-%7.19,Chaco-%4.48,F o r m o s a -%3.38, SantaCruz-%11.14,N e u q u e n -%9.91, RioNegro-%8.58;f e d e r a lb a þ k e n t -% 5 . 6 5 .

Seçimler FIT'in ülkenin dördüncü politikgücü olduðunu ve bütün ülkede bir alter-natif olabileceðini tasdik etmektedir.Bu sonuçlar bizi genel bir sonuca götürür:Sol Cephe iki yýl içinde oylarýný bir mil-yon arttýrmýþtýr (beþ yüz binden neredeysebir buçuk milyona ki bu % 200'lük bir artýþ

Juan Marino, TPR (Tendencia Piquetera Revolucionaria) Merkez Komitesi adýna

Page 19: Marksist Bakış- 32. Sayı

demektir) ve ayný iki yýl içindeKirchnerizm dört milyon oy kaybet-miþtir. Kýsaca, gündelik yaþamdaki mi-litanlýðýmýzýn bir sonucu olarakKirchnerizm'in kaybettiði oylarýn%25'inden fazlasý Sol Cephe'yeyönelmiþtir. Sadece bu bile Arjantin'indevrim öncesi durum içinde olduðununbir iþaretidir. Troçki'nin "gücünün bilincinde olmak,gerçek gücün en önemli parçasýdýr"sözüyle ifade ettiði gibi Sol Cephe'ninseçim baþarýsý Arjantin iþçi sýnýfýnýnmuazzam ölçüde güçlenmesi anlamýnagelmektedir. Tabandaki bölünmelerdenya da kitle kalkýþmasýnýn anomikifadesinden bahsetmiyoruz ama bu ikin-ci eðilim, artan kitle desteðiyle baðým-sýz politik ifadesini bulmuþtur. Dünya çapýnda kendilerine devrimcidiyenlerin büyük bölümünde var olanparlamenter aptallýða karþý, Engels 140yýl önce kendisini þöyle ifade etmiþti:"Genel oy hakkýnýn termometresi iþçilerarasýnda kaynama noktasýný gösterdiðizaman, onlar kadar kapitalistler denerede durmalarý gerektiðini bilecektir."Günümüzde FIT'in milletvekili NestorPitrola ise "Sol Cephe'nin oylarý, oysandýðýndaki Argentinazo'dur"(2001'deArjantin'deki devrimci kitlesel ayaklan-manýn adý) demektedir. Bu nedenle

Cristina'ya, saða ve FAP'a karþý ikincibir Argentinazo için mücadele edenlerbu seçimde FIT’e oy çaðýrdýlar. SolCephe'nin bu tarihsel seçimi, hiç þüphe-siz Arjantin ve Latin Amerika'dakidevrim öncesi durumun anahtarunsurlarýndan birisidir.Bu bakýmdan, Aðustos'ta çok þaþýrtýcýolan Santa Rosa'da bir belediye baþkan-lýðý kazanmaktan bugün bah-setmediðimizin altýný çizmek gerek.Sadece iki ay içinde politik süreçdönüþmüþtür: %19 oy alan PartidoObrero (PO), Salta eyaletinde birinciolmak için sadece %1'lik oy oranýnaihtiyaç duyuyor. Bu nedenle, PO'nun2015'teki bölgesel seçimleri kazanmave Salta eyaletinin baþýna geçme þansýgerçekten var. Sosyal aðlarýn diliyle#SaltaLaTroska (Salta, Troçkist);Arjantin solunun 24 eyaletten biriniyönetme þansýna sahip olduðunu gös-teriyor. Bu da demek oluyor ki iþçi ikti-darý için mücadelenin tam vaktidir veBolþevik Devrimi tarafýndan açýlan ta-rihsel dönem sürmektedir.Yunanistan'da Syriza'nýn popülist cep-hesine karþý gerçek bir alternatif yük-selmektedir. Arjantin'deki ve dünyadakiiþçiler bu önemli konuyu dikkatealmalýlar. Kapitalist iflas karþýsýndaçözüm soldan gelecektir.

Parlamentoya Girdikten

Sonraki Görevler:

Meclis Baþkanlýðý için FIT'in

Aday Çýkarmasý ve

Vekillerin Dýþarýya Açýk,

Düzenli Toplanan Meclislerle

Birlikte Çalýþmasý

Ulusal ve bölgesel meclislerde var olmakazanýmý acil görevleri beraberindegetiriyor.Ýlk olarak, FIT, politik krizde kendisinitemiz bir alternatif olarak ortaya koy-mak için devrim öncesi durumdan soladoðru bir çýkýþ için kavga vermelidir.Bu baðlamda, Meclis baþkanlýðý içinaday göstermek zaruridir; zira bu, bir"parlamento darbesi"ni destekleyenlere(Arjantin'deki muhalefet baþkanlýk içinmücadele etmeyi ya da baþkanlýk sil-silesinin bir parçasý olduðu için bupozisyonu Krichnerizm'e vermeyitartýþýyor) ve de kendi içinde 2015'deCristina'yý baþka bir adayla deðiþtirmekiçin mücadele eden Krichnerizm'e karþýbir alternatif göstermektir. Kirchnerizmsadece Peronist partiden (PJ) saðcýlarsunmakta; herhangi bir sol adayý bulun-mamaktadýr. 2015 seçimlerinde iþçi-lerin kendi adaylarýnýn çýkmasýný iste-mek bütün burjuva partilere karþý biradým olacaktýr.Ýkinci olarak, FIT'in vekilleri, halkýnkendi talepleri için mücadele etmesinive mücadele edenlerin politik krizlerkonusunda tartýþmalarýný teþviketmelidir. Bu yüzden TPR ve SolCephe'yi Savunma KoordinasyonKomitesi, vekillerin dýþarýya açýk vedüzenli gerçekleþen meclislerle birlikteçalýþmasý gerektiðini savunmaktadýr.Altamira (PO'nun lideri) daNeuquen'deki bölgesel vekillik için

Sadece iki ay içinde politik süreçdönüþmüþtür: %19 oy alan Partido Obrero(PO), Salta vilayetinde birinci güç olmak içinsadece %1'lik oy oranýna ihtiyaç duyuyor. Bunedenle, PO'nun 2015'teki bölgesel seçimlerikazanma ve Salta eyaletinin baþýna geçmeþansý gerçekten var. Sol Cephe iki yýl içindeoylarýný bir milyon arttýrmýþtýr (beþ yüzbinden neredeyse bir buçuk milyona ki bu %200'lük artýþ demektir) ve ayný iki yýl içindeKirchnerizm dört milyon oy kaybetmiþtir.Kýsaca, gündelik yaþamdaki militanlýðýmýzýnbir sonucu olarak Kirschnerizm'in kaybettiðioylarýn %25'inden fazlasý Sol Cephe'yeyönelmiþtir. Sadece bu bile Arjantin'in devrimöncesi durum içinde olduðunun bir iþaretidir.

enternasyonal postacý 19

Page 20: Marksist Bakış- 32. Sayı

enternasyonal postacý20

bunu tasarlýyordu. Katýlýma açýk olmalý kimücadele edenler katýlabilsin ve vekilleretaleplerini iletebilsin. Örnek verecekolursak, CUES'te (öðrenci sendikalarý)örgütlenen ve NESC düzenlemesininuygulanmasýna karþý mücadele eden liseöðrencileri Marcelo Ramal'dan (BuenosAires þehrinden seçilen bölgesel vekil,PO'nun liderlerinden) bu amaçla bir yasatasarýsý sunmasýný talep edebilmeli ya daBarrio Charrua'nýn devrimcileri halk mut-faklarýnýn kapatýlmasýna karþý ya daBuenos Aires'deki bütün devrimcihareketin talepleri için bir proje su-nabilmelidirler. Bu meclisler, mücadeleciemekçilerin ulusal ve bölgesel parlamen-todaki politik krizleri tartýþmalarýnaimkan vermek için ve baðýmsýz bir politikmüdahale yapmak adýna politik pozis-yonlarý oylamak için de dýþarýya açýkolmalý. Bu meclislerin, burjuva vekil-lerinin iþçilerden gizli anlaþmalar yap-masýnýn aksine, FIT vekillerini halkýndüþüncelerinin farkýnda ve kontrolü altýn-da tutmak için düzenli de olmasý gerekir.Bu baðlamda meclis baþkanlýðý için adayçýkarýlmasý ve FIT'in vekillerinin dýþarýyaaçýk ve düzenli gerçekleþen meclislerlebirlikte çalýþmasý için FIT vekilleri içinpolitik deklarasyon kampanyasý öneri-yoruz. Pitrola ve Altamira'nýn halihazýrdaFIT'in meclis baþkanlýðý için aday çýkar-masý gerektiðini kamuoyuna açýklamalarýçok iyi bir geliþme. Ancak bu örnek, nePTS ne de Izquierda Socialista'nýntarafýndan tekrarlanmadý. Gelin FIT'in buyönde bir deklarasyonu için çalýþalým. Budurum, bahsettiðimiz düzenli ve dýþarýyaaçýk meclislerin FIT'in vekillerinin halkýntartýþmalarýný teþvik etmesi için gereklive yerinde olduðunu gösteriyor. Biz

buyurgan bir yöntem önermiyoruz; herdelege ve parti neye inanýyorlarsa ona oyverme hakkýný zaten kazandý. Bizim iste-diðimiz bu meclislerin oluþturulmasý veböylece vekillerle parlamentodaki oyla-malardan önce tartýþmak ve onlara fikir-lerimizi aktarmak. Kongre'de süpriz oylarla karþýlaþmak istemiyoruz. Her birFIT vekilinin demokratik mekanizmalar-la çalýþmasýný ve karþýlaþýlan herhangibir krizin FIT çatýsý altýnda çözülmesiniistiyoruz. TPR ve Sol Cephe'yi SavunmaKoordinasyon Komitesi olarak biz FIT'ýolabildiðince ileri itmeye ve onumücadeleler için itici bir faktör halinegetirmeye çabala-yacaðýz. Sol Cephe'yiArjantin'in devrim öncesi durumununpolitik bir alternatifi ve sömürülenlerinpolitik partisi yapmaya çalýþacaðýz. Buyöntemle kendini "anti- kapitalist" olarakadlandýran solun stratejisini açýklýðakavuþturmak isteriz: ya FIT söz verdiðigibi devrimci mücadele içindeki iþçilerindinamosu olacak ya da Avrupa'da anti-kapitalizminde olduðu gibi halk cephesiarkasýnda çözülen sol bir söylem olarakkalacak.

Sol Cephe, bu baðlamda, sadeceArjantinli iþçilere karþý deðil uluslararasýiþçi sýnýfýna karþý sorumluluklarý vardýr.TPR ve Sol Cephe'yi SavunmaKoordinasyon Komitesi; Arjantin'den(Salta'dan) Yunanistan'a iþçi iktidarý içinmücadele etmektedir.

Çeviri: Tilbe Akan

Ulusal ve bölgesel meclislerde olma kazanýmý acil görevleri beraberindegetiriyor. Ýlk olarak, FIT, politik krizde kendisini temiz bir alternatifolarak ortaya koymak için devrim öncesi durumdan sol bir çýkýþ içinkavga vermelidir. Bu baðlamda, Meclis baþkanlýðý için aday göstermekzaruridir. Ýkinci olarak, FIT'in vekilleri halkýn bütün talepleri içinmücadele etmesini ve mücadele edenlerin her politik kriz hakkýndakitartýþmalarýný teþvik etmelidir. Bu yüzden TPR ve Sol Cephe'yi SavunmaKoordinasyon Komitesi, vekillerin dýþarýya açýk ve düzenli gerçekleþenmeclislerle birlikte çalýþmasý gerektiðini savunmaktadýr.

Page 21: Marksist Bakış- 32. Sayı

21polemik

Geçtiðimiz günlerde TKP'nin gölge lideriKemal Okuyan, "Türkiye SolununYurtseverlik Sýnavý" kitabý eksenindeEnver Aysever'in 'Aykýrý Sorular' prog-ramýna konuk oldu. Program boyunca solve yurtseverlik arasýndaki iliþkinin nasýlolmasý gerektiðine dair Okuyan'ýn aðzýn-dan devrimci Marksizmin çarpýtmasýnýifade eden onlarca inci döküldü: Türkbayraðýna sahip çýkmaktan ezilen uluslarýnkendi kaderini tayin hakkýný (UKKTH)parti programlarýndan çýkarmalarýnakadar. Bu yazýda, Okuyan tarafýndan,kendi duruþlarýný meþrulaþtýrmak için ka-ralanan, Leninizmin önemli bir ilkesiUKKTH'yi ve TKP'nin bu konudakiduruþunu ele almak niyetindeyiz. Okuyan, TKP'nin programýndan çýkardýðýUKKTH'yi karalamayý kendine görevbilmiþ olacak ki þu sözlerini dinlemeyenail olduk: "uluslarýn kaderini tayinhakký... Amerikan baþkanýna nasip olmuþ-tur onu bir ilke haline getirmek", "DoðuBloku'nun yýkýlmasý sonrasýnda UKKTHemperyalistlerce kullanýldý" Kemal Okuyan, Lenin'in devrimciMarksizmin çok önemli bir ilkesi olarakgeliþtirdiði ezilen uluslarýn kendi kaderinitayin hakký ilkesi ile Lenin'le aynýdönemde yaþamýþ ABD devlet baþkanýThomas Woodrow Wilson'un uluslarýnkendi kaderlerini kendileri belirlemesini

(self-determination) kafa bulandýrmak,kendi duruþlarýný aklamak için özelliklebir tutmaktadýr. Bu iki zýt kutbun liderininbu konudaki görüþlerini ve aralarýndakifarklarý gerçek komünistler gayet iyibilmektedir. Bu ayrýmýn bilincine varmakiçin derin siyasi analizlere gerek de yoktur,zira meselenin bir yanýnda emperyalistABD devlet baþkaný Wilson, diðer yanýndaproletaryanýn ve sosyalist mücadeleninönde gelen lideri Lenin. Bu farký gerekKemal Okuyan, gerek TKP'nin diðer lider-leri de gayet iyi bilmektedir. SorunUKKTH tartýþmalarýna dair bilgi eksikliðideðil TKP'nin yurtseverlik aþkýna tümMarksist-Leninist mirasý tahrif etmesidir.Yani, Kemal Okuyan TKP'nin özündebulunan köklü ulusalcý damarýný daha çokaçýk etmek niyetindedir. UKKTH'ye birAmerikan icadý þeklinde yapýlan saldýrýlar,aslýnda Marksist-Leninist geleneðeulusalcý-þovenist zeminden yapýlan birataktýr. Stalinizmin geleneði bu tarz kara-lamalar ve çarpýtmalarla doludur. TKP, Haziran direniþini sýrasýnda halkýndaha mücadele içinde geliþmemiþ olan bi-lincinin bir yansýmasý olarak ellerinealdýklarý Türk bayraklarýný (ki direniþgeliþtikçe, polisle, devletle karþý karþýyagelindikçe bayraklarýn görünürlüðüazalmýþtýr) burjuva Türk devletininbayraðýna sarýlmak için bahane bilmiþtir

(böylece de ancak halkýn geri bilincineuygun olduðunu göstermiþtir). TKP,Haziran Direniþi'nde radikalleþmekte olankitlelerin gerisinde kalmýþ, kitlelerin birbölümünün haleti ruhiyesi olan ulusal-cýlýða demir atarak etkilediði kitleleri degeri çekmiþtir. Sadece adý komünist olanbu parti, Aðustos'ta gerçekleþtirdiðiKongre'sinde Türk bayraðýný kullanma veUKKTH'yý programlarýndan çýkarmakararlarýnýn yaný sýra Kemal Okuyan'ýnkaleminden de (bakýnýz "Türkiye SolununYurtseverlik Sýnavý" kitabý) Kautsky'i arat-mayacak þekilde yurtseverlik savunusunagiriþmiþtir. TKP'nin UKKTH'yi terk etmenedenlerinden biri olarak ezilen uluslarýnemperyalizm ile iþbirliði içerisinde olduðuiddiasý gösterilmektedir. Bu iddialarkarþýsýnda Lenin'in Marksist gelenek içinilkeleþtirdiði ezilen uluslarýn kendi kaderi-ni tayin hakkýný bir kez daha ele almakyerinde olacaktýr.

UKKTH Komünistler Ýçin

Ne Ýfade Eder?

Tartýþmasý yýllardýr aralýksýz süren ezilenuluslarýn kaderini tayin hakký ilkesi, Lenintarafýndan Birinci Dünya Savaþý öncesindegeliþtirildi. Emperyalizm geliþme dönemi-ne girerken, bunun ekseninde ezilen ulus-larýn haklarý sorunu da doðmuþtu.Dönemin tüm komünistleri tarafýndan busoruna cevap UKKTH ile verildi. Ýkinci

TKP ve Ulusal Sorun

TKP, Hazirandireniþini sýrasýndahalkýn dahamücadele içindegeliþmemiþ olanbilincinin bir yansý-masý olarak elleri-ne aldýklarý Türkbayraklarýný (kidireniþ geliþtikçe,polisle, devletlekarþý karþýyagelindikçe bayrak-larýn görünürlüðüazalmýþtýr)burjuva Türkdevletinin bayraðý-na sarýlmak içinbahane bilmiþtir .

Page 22: Marksist Bakış- 32. Sayı

Enternasyonal'in lideri Kautsky veçizgisindekiler ise söylemde bu hakkýkabul ettiyseler de dünya savaþýnýnhemen öncesinde, Kautsky yurtseverlikyolunda UKKTH'yi terk etti (detaylýbilgi için bakýnýz: Uluslarýn KaderiniTayin Hakký, Lenin). Kautsky'ninihanetini mahkum eden Lenin,UKKTH'nin komünistler için ne kadarönemli olduðunu saptayýp bu görüþüsavunup geliþtirmiþtir. Bu soruna diðerbir çözüm ise Amerikalý yerlilerintopraðýný ilhak etmekle meþgul olanABD devlet baþkaný Wilson tarafýndangelmiþtir. Kemal Okuyan'ýn Aysever'inparti programlarýndan UKKTH'yiçýkarma nedenini açýklarken bu ilkeyiWilson'a atfetmesini, Lenin'in ezilenuluslarýn kendi kaderini tayin hakkýkonusunu ilke düzeyine çýkarmasýnýgörmezden gelmesinin nedenini anla-

mak için alim olmaya gerek yok.Okuyan, baþka bir soruya cevabýnda butavrýna ýþýk tutuyor ve UKKTH hiçbirzaman Marksizmin ilkelerindenolmadýðýný söyleyerek sahip çýktýðýnýiddia ettiði Ekim Devrimi'nin unutul-maz önderi Lenin'i görmezden geliyor.Nasýl görsün ki? Okuyan, ezilen ulus-larýn kendi kaderini tayin hakký tartýþ-masýna Lenin'in adýný karýþtýrsakolaylýkla bu ilkeyi yok sayamayacak,Lenin'le ters düþtüðü aleni ortaya çýka-cak. Onun yerine bu ilkeyi bir ABD

baþkanýna atfet gitsin (Ne de olsa, olayabir Amerikan baþkaný dahil oluncaherkes 'tamam, o zaman' diyecek!).Wilson, halklarýn kendi kaderini kendi-lerinin belirlemelerinden bahsetti,çünkü emperyalist savaþ sonrasý galipgelen rakiplerinin çok geniþcoðrafyalarý ele geçirerek güçlenmesin-den çekiniyordu. Yani Wilson'da mese-le bu kadar basittir. Lenin’in UKKTHilkesi, doðrudan devrimin amaçlarýnabaðlanan sistematik bir yaklaþýmdýr.Lenin egemen ulusun, ezilen uluslailiþkisini sýnýf perspektifi ile açýklar.Egemen ulusun yurtseverliði ya da þo-venizmi, bu ulusun içerisindeiþlendikçe, egemen ulusa baðlý iþçilerarasýnda sýnýf bilinci yerine milliyetçilikoluþacak ya da geliþecektir. Bu, sýnýfmücadelesinin önünü týkayan bir engelanlamýna gelir ve ayný zamanda egemen

ulusun iþçi-lerinin kendikapitalistler-ine baðlýkalmaya zor-lar. Marks'ýnda söylediðiüzere baþkabir ulusu ezenulus özgüro l a m a z .Ezilen ulusuniþçisi iseulusal, siyasalözgürlüðünesahip ola-madýðý için

sýnýfsal mücadelenin önüneulusal mücadele geçer. Bununçözümü, yani ezilen ulusta dasýnýfsal ayrýmlarýn öne çýkmasý,sýnýf mücadelesinin baþlamasýiçin UKKTH zorunludur. TKP ezilen uluslarýn emperya-lizmle baðý olduðunu süreklivurgulayarak, Türkiye'de Kürthalkýnýn mücadelesini içiboþaltýlmýþ sözlerle örtmeyekalkýþýyor. Oysa ki komünist-lerin mücadelesinin hedefinde,öncelikle kendi egemensýnýflarý vardýr. Lenin, Birinci

Dünya Savaþý gibi bir dönemde dahiRusya'nýn yenilgisini isteyerek 'devrim-ci yenilgeci' bir tutum almýþ; her zaman'asýl düþman içerde' þiarýný yükselt-miþtir. Kýsacasý devrimci Marksistgelenek emperyalistleri bir tehdit olarakgösterip devrimci ilkelerindenvazgeçmemiþlerdir; bu gelenek BirinciDünya Savaþý sýrasýnda karþýsýndasavaþýlan ülkelerin emperyalizminevurgu yaparak kendi egemenlerinidestekleyen Ýkinci Enternasyonalçizgisinin alýþkanlýðýdýr. TKP de zaten

Ýkinci Enternasyonal çizgisindeki birpartidir. Kemalistlerden rol çalmayaçalýþan TKP'nin 'aman emperyalistlereyarýyor UKKTH' feryatlarýnýn aksineLenin, ezen ulusun mensubu devrimci-lerin politikalarýný asýl düþmanlarý olankendi egemenlerine karþý konumlandýr-malarý gerektiðini, ancak bu þekildesosyalizm mücadelesinin baþarýlý ola-bileceðini vurgulamaktadýr: "Nasýl ki, örneðin Latin ülkelerdeolduðu gibi cumhuriyetçi sloganlarýnhalkýn aldatýlmasý ve malî soygunamacýyla burjuvazi tarafýndan kullanýl-masý durumlarý, sosyal-demokratlarýncumhuriyetçiliklerinden vazgeçmeleriiçin bir neden olamazsa, ayný þekildebir emperyalist devlete karþý ulusal kur-tuluþ savaþýmýndan, bazý durumlardabir baþka "büyük" devlet tarafýndan.ayný ölçüde emperyalist amaçlarý içinyararlanýlmasý hali de, sosyal-demokratlarýn, uluslarýn kendi kader-lerini tayin hakkýný reddetmelerineneden olamaz." (Lenin, UluslarýnKaderlerini Tayin Hakký, Sol Yayýnlarý,s.146)

Sonuç Olarak

Lenin'in bu sözlerinden sonra KemalOkuyanýn UKKTH hakkýndaki görüþ-lerinde Lenin'i yadsýmasýný daha iyianlýyoruz. Hali hazýrda TKP'nin ezilenuluslarýn sorunlarýnda tarihsel olaraksahiplendiði Kemalist refleksleri de,Stalinist tutumu da, partinin durduðukonumu açýklamakta. Mustafa Kemal'iTürkiye'yi emperyalist düþmanlarýndankoruyup onlara karþý savaþtýðý için yeregöðe sýðdýramayan TKP, Rum, Ermenive Kürt halklarýnýn topraklarýnýnilhakýný açmýyor. Dersim, Zilankatliamlarýnýn esamesi okunmuyor,ezilen halklarýn demokratik taleplerigericilik, halklarýn katliamý ilericilikoluyor. Okuyan'ýn çok sevdiði ve herdaim "anlamaya çalýþtýðý" Stalin daSSCB'de yaþayan mazlum halklara kankusturmamýþ mýydý? Son olarak TKP'nin sýklýkla dilegetirdiði ve sahiplendiði yurtseverlikanlayýþý ne Marksizme ne de Leninizmeait bir kavramdýr. Hal böyle olunca adýkomünist olan bir parti ezilen uluslarýnkaderini tayin hakkýný yadsýyor, onlarýemperyalizmin maþasý olarak görüyor.TKP bu görüþlerini savunmaya devamedecektir, farklý bir beklentimiz yok.Lakin birilerinin yurtseverliðiMarksizm diye anlatmasý, UKKTH'yiAmerikalý bir adamýn buluþu olarakgöstermesi gibi bayaðýlýklar karþýsýndaMarksizmi, Leninizmi ve ezilen ulus-larýn kendi kaderini tayin hakkýnýsavunmak da komünistlerin devrimcigörevidir.

Tolga Karaman

Lenin’in UKKTH ilkesi, doðrudan devrimin amaçlarý-na baðlanan sistematik bir yaklaþýmdýr. Lenin egemenulusun, ezilen ulusla iliþkisini sýnýf perspektifi ile açýk-lar. Egemen ulusun yurtseverliði ya da þovenizmi, buulusun içerisinde iþlendikçe, egemen ulusa baðlý iþçilerarasýnda sýnýf bilinci yerine milliyetçilik oluþacak ya dageliþecektir. Bu, sýnýf mücadelesinin önünü týkayan birengel anlamýna gelir ve ayný zamanda egemen ulusuniþçilerinin kendi kapitalistlerine baðlý kalmaya zorlar.Marks'ýn da söylediði üzere baþka bir ulusu ezen ulusözgür olamaz.

22 polemik

Page 23: Marksist Bakış- 32. Sayı

23tarih

KADRO’DANYÖN’E

Kadrocular,Türkiyesosyalistgeleneðinemiras olarakKemalizmlebulamaçedilmiþ birkalkýnmacýsöylembýrakacak;butemellerdende beslenenMilliDemokratikDevrimtezleri 68gençliðinietkisinealacaktýr.

Kadrocularýn Kemalist iktidarý "milliinkýlabýn" öncüsü olarak tarifleyerekdevlet erkanýný kendi programý doðrul-tusunda etkileme çabasýnýn dönemindevletçilik politikasý aracýlýðýylayürütülmeye çalýþtýðýný yazý dizisinin bi-rinci bölümünde söylemiþtik.Kadrocularýn sosyalizmi basitçe kalkýn-macý bir model ve devletçilik olarakyorumlamasý hem onlarýn CHP'ye yakýn-laþmasý hem de dergilerinin kapatýl-masýnýn nedeni haline gelecekti.

Devletçilik ve Milli Ýnkýlap

1930'lu yýllarda dünya, Büyük Buhran'ýnsonucunda ortaya çýkan aþýrý üretimeçözüm olarak devlet müdahalesiniöngören Keynesçi politikalarý hararetli birþekilde tartýþýrken Türkiye ayný sorunsalýbaþka baðlamlarda ele almak durumundaidi. Türkiye'de özel teþebbüse dayalý birekonomi öncülüðünce milli burjuva sýnýfýyaratmak amacýyla yola çýkan Kemalistiktidar Ýzmir Ýktisat Kongresi'nde yeterlisermaye birikiminin olmadýðýný tespitederek ekonomide devletçi politikayayönelmiþti. Böylece Ýþ Bankasý aracýlýðýy-la özel teþebbüsler yaratýlmayaçalýþýlýrken sanayi yatýrýmlarýnýn mecbu-ren devlet eliyle gerçekleþtirildiði birekonomik dönem baþlamýþtý. Kadrocular, sýnýfsal bir karaktere sahipolmadýðýný iddia ettikleri inkýlabýn kadro-larýný, sýnýflý toplum yapýsýnýn geliþmesineve böylece ortaya çýkacak sýnýf çatýþ-malarýna engel olmak amacýyla devletçi-liði kullanma konusunda ikna etme mis-yonunu kendilerine yüklemiþti. Varýlacaknokta ise Tör'ün deyimiyle "Dünyanýn

ezilen uluslarý kapitalizm ve sosyalizmdýþýnda aradýklarý kurtuluþ yolunuTürkiye'nin açmasýný beklemektedir ve buyolu açacak tek kuvvet devlettir" (aktaranYanardað, 2008, s.145). Kadroculara göre devletin merkezdeolduðu planlý ekonomi; 1929 BüyükBuhraný'ný atlatmanýn, emperyalist düzen-den baðýmsýz olmanýn, sanayileþmesürecinde burjuvazinin ekonomik güçkazanarak siyasal güç haline gelmesininengellenmesinin tek yoludur. HattaKadrocular, kriz koþullarýnda Batýlý kapi-talist ülkelerin üretim araçlarýný dahaucuza satmak zorunda olacaklarýndan budurumun sanayileþme konusunda bir fýr-sat doðurduðunu da söylemiþlerdir.Kadrocular, devletin müdahalesiyle kapi-talizmin krizini Türkiye'nin kapitalist üre-timin daha hýzlý yerleþmesi, kökleþmesiiçin bir fýrsat olarak görürken diðer yan-dan da gülünç bir þekilde devletin sýnýfkarakteri olmadýðýný iddia edebiliyorlardý.Planlý ekonominin diðer biçimlerindenkendini ayrýþtýrmak gayreti Kadroculardagöze çarpmaktaydý. Kadrocular faþizmintahlilini Komintern'in tespitlerine çokbenzer þekilde emperyalist yayýlmacýlýðýnen ileri boyutu, sanayi burjuvazisininçýkarýna çalýþan bir savaþ makinesi vekarþýsýnda mücadele edilmesi gerekenýrkçý bir ideoloji olarak yapmaktaydýlar.Diðer taraftan da faþizmin toplumüzerinde devlet otoritesini koþulsuz þart-sýz uygulamasý, Ýtalya ve Almanya örnek-lerinde olduðu gibi kalkýnmacý bir prog-ram izleyiþi ile SSCB'nin devlet kapita-listi rejiminin planlý ekonomisi ve kalkýn-

ma hýzý Kadrocularý etkilemiþtir. Bu pers-pektifle otoriter bir devlette yaþama geçi-rilen planlý ekonominin eðitilmiþ ve teþki-latlandýrýlmýþ nesillerle birlikte buülkelerin milletlerini geliþtirdiðini desöylemekten geri kalmamýþlardýr. YakupKadri bu hayranlýðýný þöyle dile getir-miþtir: "Rusya bu suretle yapýcý ve kurucubir inkýlap tipini göstermiþ oluyor.Denilebilir ki faþizm sanki Ýtalya'nýniskeleti üzerine yeni bir Ýtalya, genç vecanlý bir Ýtalya kurmuþtur" (aktaranYanardað, 2008, s.145). Ortaya çýktýklarý dönemde burjuvademokrasisinin sýnýrlarýnýn daralmýþolmasýnýn yaný sýra faþist Almanya, Ýtalyaile SSCB'de totaliter yönetimlerin varlýðýKadrocularý etkilemiþtir. Bu ülkeleringeliþimlerinin temel dinamosunu otoriter-lik olarak kavrayan Kadrocular,Türkiye'deki özgün koþullarýnýn da var-lýðýnda otoriter eðilimler göstermiþler veMilli Þef dönemine büyük destek sun-muþlardýr. Kadro, parlamenterdemokrasiye karþý çýkarak tek partiyapýsýnýn ötesinde elit bir kadronun yöne-timini savunmuþtur. Çok partili rejimierken ve yanlýþ bulan Kadrocular,Türkiye'nin geliþimini tamamlamasý vekalkýnmasý için tek partili otoriter rejimisavunmaktadýrlar (Yanardað, 2008).Önerdikleri devlet ve toplum modeli iseSSCB, Ýtalya ve Almanya örneklerindefarklý versiyonlarý bulunabilecek yukarý-dan aþaðý doðru örgütlenen, otoriter, tekparçalý ve disipline edilmiþ bir modeldir. Anti-Marksist tavrýný çok net biçimdeortaya koyan Kadro, uluslararasý düzey-

Page 24: Marksist Bakış- 32. Sayı

deki çeliþkileri gerekçe göstererekmilli olanýn proletarya diktatörlüðütarafýndan parçalanacaðýný söyleyerekherhangi bir sýnýfýn diktatörlüðünükabul etmediðini belirtmiþtir. Ancakdestek verdiði devlet politikalarý çoktanmilli bir müteþebbis sýnýf yaratmak içinkollarý sývamýþ, Koç'lar, Sabancýlarpehdah olmaya baþlamýþtýr.Kadrocularýn kapitalist düzenle uyumiçinde oluþlarýný devletçilik politikasýn-da olduðu gibi özel mülkiyetin tama-men tasfiyesini reddetmesinde degörmek mümkündür. Önerileri, küçüksermayenin de yer aldýðý ekonomideburjuvazinin ekonomik ve politik güçkazanmasýnýn devlet tarafýndan engel-lenmesidir. Çünkü devlet bütün milletiçin iyi olaný uygulama kapasitesinesahipken özel sermaye sadece kendiçýkarýný düþünecektir. Bu baðlamdaÞevket Süreyya Aydemir (1968, s.186)Batýlý kapitalist toplumlarýn çeliþki-lerinin üretim araç ve usullerininbaþýboþ geliþmesinin bir mahsulüolduðunu savunmaktadýr ve Türkiye'ninfarklý bir yol izlemesini istemektedir:"bizimi ýnkýlabýmýz, çaðdaþ kapitalizmekarþý kutsal bir isyan, onun antitezi vebir reaksiyonu olmak zorundadýr"(Aydemir, 1968, s.113) Kemalist iktidarýn zorunluluklar neti-cesinde geçici bir dönem için yüzünüdevletçiliðe dönmüþ olduðu gerçeðiKadrocular açýsýndan bir huzursuzlukkaynaðýdýr. Kadrocular, bu noktadaeleþtirilerini vurucu bir þekilde ortayakoymak yerine devamlý olarak kendiönerilerini sunarak etkileme çabasýnadevam etmiþlerdir. Büyük topraklarýnparçalanarak tazminatsýz bir þekilde

topraksýz köylüye daðýtýlmasý, devleteliyle ve onun mülkiyetinde sanay-ileþme, dýþ ticaretin devlet kontrolünealýnmasý, özel sermayenin karar almamekanizmasýnýn dýþýnda tutulmasý tale-pleri Kadro'nun Kemalist program ileciddi çeliþkiler içinde olmasýnýberaberinde getirdi (Türkeþ, 1999,s.152). CHP'nin bir parçasý olan topraksahiplerinden ve Ýþ Bankasý çevresineüþüþen giriþimcilerden bu taleplerigerçekleþtirmesini bekleme saflýðýnakendisini kaptýran küçük burjuvaKadrocular kendilerini yoðun bir saldýrýaltýnda bulacaklardýr. Dönemin liberalleri olan Hamdi Baþarve Aðaoðlu'nun da dahil olduðu farklýçevrelerce devletçiliðin farklý amaç vefarklý þekillerle savunuluyor olmasýKadro'nun bu kesimlerle derinlikli amayumuþak üsluplu bir dizi polemiðegirmesine sebep olmuþtur. Katýksýzliberal Aðaoðlu serbest piyasacýlýðý veözel teþebbüsü savunsa da sermayeninolmadýðý koþullarda devletçiliðin geçiciolarak uygulanmasýný bir Kemalistolarak doðru bulduðunu söylemektedir.Bunun en kýsa sürede sermayeyibüyütecek þekilde yapýlmasý gerek-tiðinin altýný kalýnca çizer. Baþar özel vedevlet teþebbüslerinin karþý karþýyagetirilmeden devlet eliyle bir dengeyeoturtulmasýný, bürokrasinin engellen-mesini istediðini; en nihayetinde deserbest piyasayý arzuladýðýný söyler(Türkeþ, 1999, s.165-169). Kadro,CHP'nin ise 'fiskal devletçiliði' kabulettiðini söyleyerek eleþtiride bulunur.Devletin yatýrýmcý olarak piyasaya gir-erken temel hedefinin devlet bütçesinegelir saðlamak olduðu bir model olanfiskal devletçilik Tökin tarafýndan 'butür devletçiliklerde iktisadi faaliyetlerliberal ekonominin kurallarýna göreiþler' diyerek eleþtirilir. Olmasý gerekenise Kadro'nun terimi ile 'NasyonalistDevletçilik'tir ki bu modelde devlet birsýnýfýn temsilcisi deðildir, bilinçli birkadro tarafýndan yürütülür, ‘bütün mil-letin’ çýkarý temsil edilir (Türkeþ, 1999,s173).

1933 yýlýnda Ýnönü, makale yazarakdönemin iktidar tarafýndan kabul edilendevletçiliðini anlatmaya giriþir."Fýrkamýzýn devletçilik vasfý" adlý bumakaledeki ifadeler adeta Boratav'ýndeyimiyle iktidardaki baþbakana deðilde muhalefette bulunan birisi ait gibidir.(Yani devletçilik konusu devletin kendiiçerisinde de bir gerilim kaynaðýdýr. Bugerilimin tarihsel yansýmasý Ýþ Bankasýkurucularýndan Bayar ve Menderes'inDemokrat Parti'si ve Ýnönü'nün CHP'siarasýndaki çatýþma 50'lerde kendisiniiyice açýk edecektir.) Ýnönü bumakalede Aðaoðlu ve benzerlerininsavunduðu 'özel sektör daha iyi yapar'görüþünü açýkça reddetmektedir.Meselenin mülkiyetin kime ait olacaðýile ilgili deðil, sanayileþmeyi gerçek-leþtirecek güç ve yetenek kimdedirmeselesi olduðunu da söyler (Türkeþ,1999, s.220-224).

Kadro'nun Kapanýþý

Kadro, döneminin önemli figürlerindenRecep Peker, Aðaoðlu ve Baþar ilegirdiði polemiklerde liberalizmlerineyumuþak bir üslupla eleþtiriler getirmiþolsa da dönemin baskýcý koþullarýrejimin kabul etmediði bir muhalefetinvarlýðýna imkan tanýmýyordu. Kemalistiktidarla Kadro arasýnda eþitsiz bir iliþ-ki vardý(Türkeþ, 1999); Kadro Kemalistrejime siyasi anlamda baðýmlý idi.Desteðini çektiði durumda baskýyadayanmasý imkansýzdý. Milli inkýlabýnideologu olma isteði, baþlangýçtaKemalist rejim tarafýndan Aydemir'inolumlu giriþimi olarak karþýlanmýþtý.Çünkü Kemalist iktidar, devletçi poli-tikalara potansiyel muhalif liberallerekarþý Kadro'yu kendisini destekleyenbir unsur olarak el altýnda tutmakistemiþti. Ancak 1934'ten sonra artýkKemalist iktidarýn Kadro'ya ihtiyacýkalmadý; her ne kadar devletçilik poli-tikasý uygulanýyor olsa da bunun devletiçin geçici bir politika olmasýnýn kanýtýolarak Celal Bayar maliye bakanlýðýnaatanmýþ; dolayýsýyla yönetim liberaller-le arasýndaki gerilimleri ortadan kaldýr-mak istemiþti.

Büyük topraklarýn parçalanarak tazminatsýz bir þekildetopraksýz köylüye daðýtýlmasý, devlet eliyle ve onunmülkiyetinde sanayileþme, dýþ ticaretin devlet kontrolüne alýn-masý, özel sermayenin karar alma mekanizmasýnýn dýþýndatutulmasý talepleri Kadro'nun Kemalist program ile çeliþkiiçinde olmasýný beraberinde getirdi. CHP'nin bir parçasý olantoprak sahiplerinden ve Ýþ Bankasý çevresine üþüþen giriþim-cilerden bu talepleri gerçekleþtirmesini bekleme saflýðýna ken-disini kaptýran küçük burjuva Kadrocular kendilerini yoðunbir saldýrý altýnda bulacaklardýr.

24 tarih

Mustafa Kemal 1929’da Ýþ Bankasý’nýn Ankara’da yeni yaptýrýlan genel merkez binasýnda

Page 25: Marksist Bakış- 32. Sayı

K a d r o ' n u nY a k u pK a d r i ' n i nT i r a nbüyükelç i -liðine atan-masýyla der-gisini kapat-maya zorlan-masýnda ÝþB a n k a s ýg r u b u n u no l u m s u zb a k ý þ ý n ý nönemli etkisio l m u þ ;ancak aslenR e c e pP e k e r ' i nk a d r o n u ni d e o l o j iü r e t m e s ig i r i þ imineo l u m s u zyaklaþmasýbe l i r ley ic io l m u þ t u r .Öyle kiRecep Peker" Ý n k ý l a b ý nbir ideolojisiolacaksa onu da biz yaparýz" diyereksert tavrýný ortaya koymuþtur. ÝþBankasý grubunun Aðaoðlu önder-liðinde Kadro'yu "komünist","Komintern dergisi", Bolþevik" olmak-la itham etmesi derginin kapatýlmasýnagiden yolda oldukça etki yapmýþtýr. Venihayetinde inkýlabýn ideolojisini oluþ-turmak için yola çýkmýþ olan Kadro,ayný inkýlabýn kadrolarý tarafýndan hýzlý-ca tasfiye edilmiþtir.

Sonuç Olarak

Kadro dergisinin otuz altý sayýlýk yayýnhayatý boyunca ülke içindeki tartýþmalaradýna özgün, dünyadaki benzer örnek-leri adýna ise sýradan bir üçüncü yolarayýþýna denk düþtüðünü söylemekmümkün. Diðer örnekler de olduðu gibiKadro da, kendisi de kapitalizm dýþýnaçýkmak konusunda baþarýsýz olmuþtur.Baþarýsýz olduðunda da Taner Timur'unifadesiyle "sorunlarý idealist düzeydesýnýf kavgasýnýn dýþýnda ele aldýklarýiçin pek küçümsediler. Sýnýf kavgasýsonucunda tasfiye olmuþlardýr." Bu tas-fiye yaþansa da Kadrocular, Türkiyesosyalist geleneðine miras olarakKemalizmle bulamaç edilmiþ bir

kalkýnmacý söylem býrakacak; butemellerden de beslenen MilliDemokratik Devrim tezleri 68 gençliði-ni etkisine alacaktýr. Yön hareketininliderleri olan Doðan Avcýoðlu ve MihriBelli'nin orduyu zinde güçler olarak tar-iflemesi ve bu baðlamda sol cuntacý birprograma sahip olmasý sosyalisthareketin geliþiminde fikirsel etkilerinigösterecektir. TKP'nin Stalinizasyonu ve MDD tez-lerinin yurtsever, ulusal kalkýnmacýtutumunun el birliðiyle bu topraklardauzun bir dönem boyunca devrimciMarksist gelenek soldurulurken Kadrohareketinin de buradaki payý yok sayýla-maz. Kadrocularýn 1930'larýn dünyasýndaKemalist iktidarýn sol retorikle yenidenyorumlanmasýnýn ve burjuva kalkýn-macýlýðýn, Türkiye'nin ekonomik geliþi-minin desteklenmesi misyonundanbaþka bir vasfý olmamýþtýr.

Derya Koca

Kaynakça

1) Aydemir, ÞevketSüreyya , Ýnkýlap veKadro, 2. Baský, BilgiYayýnevi, Ankara,1968.2) Tekeli, Ýlhan&Ýlkin,Selim, "Türkiye'deBir Aydýn Hareketi:Kadro", Toplum veBilim, 24, Kýþ, 1984.3) Tekeli, Ýlhan&ÝlkinSelim, BirCumhuriyetin ÖyküsüKadrocularý veKadro'yu Anlamak,Tarih Vakfý YurtYayýnlarý, Ýstanbul,2003.4) Tekeli, Ýlhan&ÝlkinSelim, (2007), "Kadrove KadrocularýnÖyküsü", ModernTürkiye'de SiyasiDüþünce, Cilt 8: Sol,Ýletiþim Yayýnlarý,Ýstanbul, s.600-19.5)Türkeþ, Mustafa,Kadro HareketiUlusçu Bir Sol Akým,

Ýmge Kitabevi Yayýnlarý, Ankara, 19996) Yanardað, Merdan, Türk SiyasalYaþamýnda Kadro Hareketi, ÝkinciBaský, Siyah Beyaz Yayýnevi, Ýstanbul,2008.

25tarih

Kadrocularýn 1930'larýn dünyasýnda Kemalist iktidarýn sol retorikleyeniden yorumlanmasýnýn ve burjuva kalkýnmacýlýðýn, Türkiye'ninekonomik geliþiminin desteklenmesi misyonundan baþka bir vasfýolmamýþtýr. TKP'nin Stalinizasyonu ve MDD tezlerinin yurtsever, ulusal kalkýn-macý tutumunun el birliðiyle bu topraklarda uzun bir dönem boyun-ca devrimci Marksist gelenek soldurulurken Kadro hareketinin deburadaki payý yok sayýlamaz.

Doðan Avcýoðlu, Þevket Süreyya Aydemir

ve Mihri Belli

Page 26: Marksist Bakış- 32. Sayı

çeviri26

Zor olan, içte demir disiplinle kaynaþmýþ; kitle hareketiyle-gelgitleriyle- yakýndan baðlantý kurmuþ bu merkezileþmiþparti örgütüne sahip olmaktýr. Ýktidarýn ele geçirilmesiemekçi kitlelerin güçlü devrimci basýncý olmaksýzýnbaþarýlamaz. Ancak bu eylemde hazýrlýk unsuru kesinliklezorunludur. Parti, konjonktürü ve aný ne kadar iyi anlarsadireniþin temelleri o kadar iyi hazýrlanýr, güçler ve roller okadar iyi daðýtýlýr, baþarý o kadar fazla kesinleþir, o kadaraz kurban verilir.

Paris Komünü Dersleri-II*

Parti, devrimi, istediði vakit iradi olarakyapamaz; iktidarý alacaðý zamaný istediðigibi seçemez. Ancak olaylara aktif bir þe-kilde müdahale edebilir; devrimcikitlelerin ruh halini her an kavrar, düþ-manýn direnme gücünü deðerlendirir veböylelikle belirleyici eylem için en uygunana karar verir. Bu, görevinin en zortarafýdýr. Partinin her durum için geçerliolan bir kararý yoktur. Ýhtiyaç duyulan;doðru bir teori, kitlelerle derinlikli birbaðlantý, durumu kavrama yetisi, devrimcibir algý ve büyük bir kararlýlýktýr. Devrimcibir parti proleter mücadelenin bütün alan-larýna ne kadar derinden nüfuz ederse,amaç ve disiplinin birliðiyle o kadarbütünleþmiþ hale gelir, sorunlarý çözmekkonusunda da bir o kadar baþarýlý ve hýzlýolur. Zor olan, içte demir disiplinle kaynaþmýþ;kitle hareketiyle -gelgitleriyle- yakýndanbaðlantý kurmuþ bu merkezileþmiþ partiörgütüne sahip olmaktýr. Ýktidarýn elegeçirilmesi emekçi kitlelerin güçlüdevrimci basýncý olmaksýzýn baþarýlamaz.Ancak bu eylemde hazýrlýk unsuru kesin-likle zorunludur. Parti, konjonktürü ve anýne kadar iyi anlarsa direniþin temelleri okadar iyi hazýrlanýr, güçler ve roller o

kadar iyi daðýtýlýr, baþarý o kadar fazlakesinleþir, o kadar az kurban verilir. Ýkti-darý alýrken politik-stratejik görev, etraflý-ca hazýrlanmýþ bir eylem ve bir kitlehareketinin korelasyonunu saðlamaktýr.Bu bakýþ açýsýndan 8 Mart 1871 ile 7Kasým 1917'yi kýyaslamak çok öðreticidir.Paris'te öncü devrimci çevreler safýndaeylem için inisiyatifin mutlak yokluðu sözkonusuydu. Burjuva hükümet tarafýndansilahlandýrýlmýþ proletarya, gerçektekentin asýl sahibiydi; emrinin altýna tümmaddi iktidar araçlarý -toplar ve tüfekler-vardý; ancak bunun farkýnda deðildi.Burjuvazi devin silahlarýný almaya yelten-di; proletaryanýn topunu çalmak istiyordu.Giriþim baþarýsýzlýða uðradý. Hükümet,panik içerisinde Paris'ten Versay'a kaçtý.Alan boþ kalmýþtý. Fakat proletarya ancakertesi gün Paris'in efendisi olduðunuanlayacaktý. "Liderler" olaylarýngerisindeydi; çoktan olan biteni kaydetti-ler ve devrimci ucu köreltmek içinellerinden gelen her þeyi yaptýlar.Pertograd'da olaylar farklý bir þekildegeliþmiþti. Parti, iktidarýn ele geçirilme-sine emin adýmlarla ve kararlý bir þekildeilerledi; adamlarý her yerde bulunuyor, her

pozisyonu saðlamlaþtýrýyor, bir taraftaiþçilerle garnizonun diðer tarafta dahükümetin bulunduðu her çatlaðý derin-leþtiriyordu. Temmuz günlerinin silahlý gösterisi, partitarafýndan yürütülen engin bir keþifti vekitlelerle yakýn iliþkinin ve düþmanýn karþýkoyma gücünün düzeyini yoklamayý hede-fliyordu. Keþif, ileri karakollarýn mücade-lesine dönüþmüþtü. Geri püskürtülmüþtükancak eylem parti ve kitlelerin derinlikleriarasýnda baðlantýlar kurmuþtu. Aðustos,Eylül ve Ekim aylarý güçlü bir devrimciakýntýyý gördü. Parti bundan kazançlý çýk-mýþtý; iþçi sýnýfý ve garnizonda destek nok-talarýný artýrdý. Sonrasýnda, konspiratifhazýrlýklar ve kitle eylemleri arasýndakiuyum neredeyse otomatik bir þekildegerçekleþti. Ýkinci Sovyet Kongresi'ninKasým'da yapýlmasý kararlaþtýrýldý.Bundan sonraki tüm ajitasyonlarýmýzKongre'nin iktidarý almasý yönündeydi.Böylece, devrim peþinen 7 Kasým'a adapteoluyordu. Bu gerçek düþman tarafýndan iyibiliniyor ve anlaþýlýyordu. Kerenski vekabine üyeleri Petrograd'da belirleyici aniçin, çok küçük ölçüde olsa da, kendi ko-numlarýný güçlendirmeye için çabaladýlar.Garnizonun en devrimci kesimlerini

Page 27: Marksist Bakış- 32. Sayı

sevkiyata katmak üzerebaþkent dýþýna çýkar-maya da ihtiyaç duydu-lar. Biz, kendih e s a b ý m ý z a ,Kerenski'nin bu giriþi-minden belirleyiciönemde olan yeni birçatýþma kaynaðý olarakfaydalandýk. Kerenskihükümetini, açýkça,Petrograd garnizonununüçte birini askeriamaçlarla deðil, karþýdevrimci emellerlenakletmeyi planlamakla,suçladýk - suçlamamýzsonradan bulunan birresmi belgeyle doðru-landý. Bu çatýþma bizigarnizona daha yakýn-dan baðladý ve garnizo-nun önüne çok açýk birgörev koydu: 7 Kasým'da gerçekleþecekSovyet Kongresi'ni savunmak.Hükümet -zayýf bir þekilde dahi olsa-garnizonun gönderilmesinde ýsrarcýolduðundan, çoktan elimize geçmiþolan Petrograd Sovyeti'nde hükümetinplanlarýnýn askeri sebeplerini ortayakoymak bahanesiyle bir DevrimciSavaþ Komitesi yarattýk. Böylelikle Petrograd garnizonununbaþýnda duran, gerçekte silahlý ayaklan-manýn yasal organý olan, tümüyle askeribir organa sahip olduk. Ayný zamandabütün askeri birimlere, yýðýnaklara vb.(komünist) komiserler atadýk. Gizliaskeri örgüt belli teknik görevleribaþarýyla gerçekleþtirdi ve DevrimciSavaþ Komitesi'ne önemli askerigörevler için son derece güvenilir mili-tanlar saðladý. Silahlý ayaklanmanýnhazýrlýklarýna, gerçekleþtirilmesineiliþkin temel iþler, öylesine uluorta vesistematik ve doðallýðýnda yapýldý ki,Kerenski liderliðindeki burjuvazigözünün önünde ne olup bittiðini tamolarak anlamadý. (Paris'te proletaryagerçekten bir zafer kazandýðýný -aslýndabilerek elde etmeye çalýþmadýðý birzafer kazandýðýný- ancak ertesi günanlamýþtý. Petrograd'da ise durum tamtersiydi. Kendisini iþçilere ve askerleredayandýran partimiz, iktidarý çoktanalmýþ bulunuyordu, burjuvazi ise ancaksakin geçen bir gecenin sabahýndaülkenin kontrolünün mezar kazýcýsýnýneline geçmiþ bulunduðunu öðreniyor-du.)Stratejiye konusuna gelecek olursak,partimiz içerisinde çokça görüþ fark-

lýlýðý vardý.Merkez Komite'nin bir kesimi, bilindiðigibi, zamanýn daha gelmediðine vePetrograd'ýn ülkenin geri kalanýyla; pro-letaryanýn köylülükle vs. baðlantýsýnýnkopmuþ olduðuna inanarak iktidarýalmaya karþý olduðunu ilan etti. Diðer yoldaþlar ise askeri planlamayayeteri kadar önem vermediðimizidüþünüyorlardý. Merkez Komiteüyelerinden biri ise Ekim'deDemokratik Konferans oturumlarýnýnyapýldýðý Alexandrine Tiyatrosu'nukuþatarak parti Merkez Komitesi'nindiktatörlüðünü ilan etmesini önerdi.Þöyle diyordu: Ýkinci Kongre aný içinajitasyonlarýmýzý olduðu kadar askerihazýrlýðýmýzý da yoðunlaþtýrarakplanýmýzý düþmanýmýza gösteriyoruz,kendisini hazýrlamasý ve hatta bizeengelleyici bir darbe indirmesi için onaimkan veriyoruz. Ancak hiç þüphe yokki Alexandrine Tiyatrosu civarýndayapacaðýmýz bir askeri komplo giriþimiolaylarýn geliþimine çok yabancý kala-caktý, hatta kitleleri þaþýrtan bir olayolacaktý. Fraksiyonumuzun hakimolduðu Petrograd Sovyeti'nde bilemücadelenin mantýksal geliþimininönüne geçecek böyle bir teþebbüs;kararsýzlýklarýn olduðu garnizonlarda veçok güvenilir olmayan alaylar arasýnda-hepsinden önce de süvari alaylarýnýnarasýnda- o anda büyük bir karýþýklýðaneden olabilirdi. Kerenski için kitlelerinbeklemediði bir saldýrýyý ezmek, yaklaþ-makta olan Sovyet Kongresi adýnakendi pozisyonunu daha da saðlamaalan garnizona saldýrmaktan daha kolayolurdu.Bu nedenle Merkez Komite'nin

ç o ð u n l u ð uD e m o k r a t i kK o n f e r a n s ' ýkuþatmayý red-detti ki bunda dah a k l ý y d ý .Konjonktür çokiyi deðer-l e n d i r i l m i þ t i :silahlý ayaklanmaneredeyse kand ö k ü l m e d e n ,Ýkinci SovyetK o n g r e s i ' n i ntoplanmasý içinönceden veaçýkça karar-laþtýrýlan tarihtezafer kazandý.Ancak bu stratejiözel koþullarýgerektirir; genelbir kural olamaz.Artýk hiç kimseA l m a n l a r l asavaþa inanmý-yordu ve daha azdevrimci olanaskerler cepheyegitmek üzereP e t r o g r a d ' d a nayrýlmak istemi-yordu. Garnizonsadece bu sebepiçin bir bütünolarak iþçilerinsafýnda olmuþsada Kerenski'nin entrikalarý açýða çýktýðýölçüde bu kanaat saðlamlaþtý. AncakPetrograd garnizonunun bu ruh halinin

Parti, devrimi, istediði vakitiradi olarak yapamaz; ikti-darý alacaðý zamaný istediðigibi seçemez. Ancak olaylaraaktif bir þekilde müdahaleedebilir; devrimci kitlelerinruh halini her an kavrar,düþmanýn direnme gücünüdeðerlendirir ve böyleliklebelirleyici eylem için enuygun ana karar verir. Bu,görevinin en zor tarafýdýr.Partinin her durum içingeçerli olan bir kararý yoktur.Ýhtiyaç duyulan; doðru birteori, kitlelerle derinlikli birbaðlantý, durumu kavramayetisi, devrimci bir algý vebüyük bir kararlýlýktýr.Devrimci bir parti proletermücadelenin bütün alanlarý-na ne kadar derinden nüfuzederse, amaç ve disiplininbirliðiyle o kadar bütün-leþmiþ hale gelir, sorunlarýçözmek konusunda da bir okadar baþarýlý ve hýzlý olur.

çeviri 27

Page 28: Marksist Bakış- 32. Sayı

çeviri28

köylü sýnýfýnýn durumu ve emperyalistsavaþýmýn geliþiminden kaynaklanan çokdaha derin bir sebebi vardý. Garnizoniçinde bir bölünme gerçeklemiþ olsaydýve Kerensky birkaç alayýn desteðini almaolanaðýný elde etseydi planýmýz baþarýsýzolabilirdi. Sadece askeri komplo unsurlarý(gizlilik ve büyük bir eylem hýzý) hakimgelirdi. Bu durumda kesinlikle ayaklanmaiçin baþka bir an seçmek gerekecekti. Komün de iktidara ve komuta kademisinetüm güvenini ve saygýsýný yitirmiþ köylüalaylarýnýn desteðini kazanmak olanaðýnasahipti. Yine de Komün, bu amaçla hiçbirþey yapmadý. Buradaki hata köylü ile iþçisýnýfý arasýndaki iliþkide deðil devrimcistratejideydi. Bu baðlamda, çaðýmýzda Avrupaülkelerindeki durum ne olacaktýr? Bukonuda bir öngörüde bulunmak kolay

deðil. Ne var ki, yavaþ geliþen olaylar vegeçmiþ deneyimlerden faydalanan burju-va hükümetlere bakarak öngörülebilir kiproletarya, askerlerin sempatisini kazan-mak için belirli bir anda, büyük ve iyiörgütlenmiþ bir direniþin üstesindengelmek zorunda kalacaktýr. Sonrasýndadevrim cephesinden ustalýklý ve iyizamanlanmýþ bir saldýrý gerekli olacaktýr.Devrimci partinin görevi kendisini bunahazýrlamaktýr. Tam da bu nedenle parti,kitlelerin devrimci hareketine açýkçaönderlik edecek ve ayný zamanda silahlýayaklanmanýn gizli aygýtý olacakmerkezileþmiþ bir örgüt niteliðini saðla-malý ve geliþtirmelidir.

***Komuta kademesinin seçilmesi sorunuUlusal Muhafýz ile Thiers arasýndakiönemli çatýþma nedenlerinden biriydi.Paris, Thiers tarafýndan þekillendirilmiþolan komutayý reddetti. Akabinde Varlin,Ulusal Muhafýz komutasýnýn yukarýdanaþaðý Ulusal Muhafýzlarýn kendisi tarafýn-dan seçilmesi talebini formüle etti. UlusalMuhafýzlarýn Merkez Komitesi'nin destekbulduðu nokta burasýdýr. Bu mesele iki yönden deðerlendirilme-lidir; birbirlerine baðlý ancak ayrýþtýrýl-masý gereken politik ve askeri açýlardan.Politik görev, Ulusal Muhafýz'ý karþýdevrimci komutadan arýndýrmayý içeri-yordu. Ýþçi ve devrimci küçük burjuvalar-dan oluþan Ulusal Muhafýz için seçimbunun tek aracý idi. Ayrýca 'komutanýnseçilebilmesi' söylemi piyadelere kadargeniþlemiþ bulunduðundan, Thiers tek birvuruþla özel silahýndan, karþý devrimcisubaylarýndan mahrum kalabilirdi. Buplaný gerçekleþtirmek için tüm askeri bi-rimlerde adamlarý olan bir parti örgütü

gerekliydi. Tek kelimeyle, seçim ilkesininbu safhada acil görevi müfrezelere iyikomutanlar vermek deðil; onlarý, burju-vaziye adanmýþ komutanlardan kurtar-maktý. Seçim ilkesi orduyu sýnýf hatlarýboyunca iki parçaya bölen bir kama göre-vi gördü. Bu nedenle, bu sorun Kerenskidöneminde, herþeyden önce Ekim'inarifesinde de ortaya çýktý.Öte yandan orduyu eski komuta aygýtýn-dan kurtarmak kaçýnýlmaz olarak örgütselbütünlüðün ve savaþma gücünün zayýfla-masýný da beraberinde getirir. Bir kuralolarak seçilmiþ komuta, askeri-teknikbakýþ açýsýndan, düzeni ve disiplini saðla-mak konusunda oldukça zayýftýr. Bu sebe-ple ordu kendisini ezen eski karþý devrim-ci komutadan kurtulduðu anda bu görevigerçekleþtirecek devrimci komutanýnsaðlanmasý sorunu gündeme gelir. Busorun hiçbir þekilde basitçe seçimlerleçözümlenemez. Geniþ asker kitleleri iyibir komutaya karar verme ve seçmedeneyimini elde etmeden önce devrim,komutanlarýný seçme noktasýnda yüzyýl-larýn deneyimiyle hareket eden düþmantarafýndan yenilecektir. Þekilsizdemokrasi yöntemleri (basit seçim ilkesi)yukarýdan seçme önlemleriyle desteklen-meli, hatta belli oranda yerlerini onlarabýrakmalýdýr. Devrim, komuta kademesiniseçmek, atamak ve eðitmek için bütünyetkilerini ona vererek, mutlak bir güvenduyulacak deneyimli, güvenilirörgütçülerden oluþan bir organ yaratmakzorundadýr. Partikülarizm ve demokratikotonomizm genel olarak proleter devrimiçin son derece tehlikeli ise, ordu için onkat daha tehlikelidir. Bunu Komün'üntrajik örneðinde gördük. Ulusal Muhafýz Merkez Komitesiotoritesini demokratik olarak seçilebili-

yor olmasýndanalýyordu. Birproleter partininl ide r l ið indenmahrum olanMerkez Komitene zaman kisaldýrý anýndakiinisi-yatifini enüst düzeyeç ý k a r m a y aihtiyaç duydu,p u s u l a s ý n ýþaþýrdý ve güç-

Tüm Komün tarihini sayfa sayfagezinebiliriz; içinde bulacaðýmýz tek bir dersolacaktýr; güçlü bir parti liderliðine ihtiyaç.Fransýz proletaryasý, diðer ülkeproleterlerinden daha fazla kendisinidevrim için feda etmiþtir. Fakat hiçbiri deondan daha fazla kandýrýlmamýþtýr.Burjuvazi, kapitalizmin zincirlerine vurmakiçin proletaryanýn gözlerini birçok kezcumhuriyetçiliðin, radikalizmin, sosyalizmintüm renkleri ile kamaþtýrdý. Ajanlarý,avukatlarý ve gazetecileriyle burjuvazi,proletaryanýn ayaklarýnda, onun ilerigitmesini engelleyen birer engelden baþkabir þey olmayan bir yýðýn demokratik,parlamenter, otonomcu formül önesürmüþtür.

Page 29: Marksist Bakış- 32. Sayı

lerini çok daha geniþ bir demokratiktemele ihtiyacý olan Komün'ün temsilci-lerine býrakmak konusunda acele etti.Ancak böylesine bir zamanda seçimler ileoyalanmak büyük bir hata idi. Ancakseçimler bir kez yapýlýp Komün top-landýðýnda her þeyi tek bir hamleyleKomün'de merkezileþtirmek ve UlusalMuhafýz'ý yeniden örgütleyebilecekgerçek güce sahip bir organ yaratmakgerekliydi. Ancak durum böyle deðildi.Seçilmiþ Komün'ün yanýnda MerkezKomite de muhafaza edildi: MerkezKomite'nin seçimle belirlenmiþ yapýsýona siyasi bir otorite verdi; bu sayede deKomün ile rekabet edebilmesi mümkünoldu. Fakat ayný zamanda, Komün'ünörgütlenmesinden sonra, varlýðýný haklýçýkartan askeri sorunlarda gerekli olanenerji ve saðlamlýktan yoksundu. Seçimilkesi, demokratik yöntemler proletaryave partisinin ellerindeki araçlardan yal-nýzca birisidir. Seçim ilkesi hiçbir suretle

f e t i þh a l i n eg e t i r i l e -mez, hers o r u n aç ö z ü mo l a m a z .S e ç i mi lkes in inyöntemleria t a m ay ö n t e m -

leriyle birleþtirilmelidir. Komün'ün gücüseçilmiþ Ulusal Muhafýz'dan geliyordu.Ancak Komün bir kez yaratýldýðýndagüçlü bir elle Ulusal Muhafýz'ý yenidenörgütlemeli, ona tepeden týrnaða güvenilirliderler atamalý ve sýký bir disiplin rejimikurmalýydý. Kendisi güçlü bir devrimciyönetici merkezden yoksun olan Komünbunu yapmayarak ezildi.Tüm Komün tarihini sayfa sayfagezinebiliriz; içinde bulacaðýmýz tek birders olacaktýr; güçlü bir parti liderliðineihtiyaç. Fransýz proletaryasý, diðer ülkeproleterlerinden daha fazla kendisinidevrim için feda etmiþtir. Fakat hiçbiri deondan daha fazla kandýrýlmamýþtýr.Burjuvazi, kapitalizmin zincirlerine vur-mak için proletaryanýn gözlerini birçokkez cumhuriyetçiliðin, radikalizmin,sosyalizmin tüm renkleri ile kamaþtýrdý.Ajanlarý, avukatlarý ve gazetecileriyleburjuvazi, proletaryanýn ayaklarýnda,onun ileri gitmesini engelleyen birer

engelden baþka bir þey olmayanbir yýðýn demokratik, parla-menter, otonomcu formül önesürmüþtür.Fransýz proletaryasýnýn doðasýdevrimci bir lavdýr. Ancak bulav, þu an, hilelerin vealdatýlmýþlýðýn sebep olduðukuþkuculuðun külleri ileörtülmüþ durumda. Aynýzamanda Fransa'nýn devrimci

proletaryasý kendi partisine karþý dahasert olmalý ve söz ile eylem arasýndaki heruyuþmazlýðýn maskesini daha acýmasýzcadüþürmelidir. Fransýz iþçileri, devrimcihareketin her yeni safhasýnda kitlelertarafýndan denetlenen liderleri ile çelikgibi güçlü bir örgüte ihtiyacý var. Tarih kendimizi hazýrlamamýz için bizene kadar zaman verecek? Bilmiyoruz.Fransýz burjuvazisi elli yýldýr,Komünarlarýn kemikleri üzerinde ÜçüncüCumhuriyet'in seçilmesinden bu yanaiktidarý elinde tutuyor. 1871 savaþçýlarýkahramanlýktan yoksun deðildi. Yoksunolduklarý þey yöntemde açýklýk vemerkezileþmiþ öncü bir örgüttü. Bunedenle yenildiler. Fransýz proletaryasýKomünarlarýn ölümlerinin öcünü almameselesini yükseltemeden yarým yüzyýlgeçti. Fakat þimdi, eylem daha sert vedaha yoðunlaþmýþ olacak. Thiers'in varis-leri tarihsel borçlarýnýn tamamýný ödemekzorunda kalacak.

Lev Troçki (1921)

Çeviri: Marksist Bakýþ (*Ýkinci bölüm)

Paris'te proletarya gerçekten bir zaferkazandýðýný -aslýnda bilerek elde etmeyeçalýþmadýðý bir zafer kazandýðýný- ancakertesi gün anlamýþtý. Petrograd'da isedurum tam tersiydi. Kendisini iþçilere veaskerlere dayandýran partimiz, iktidarýçoktan almýþ bulunuyordu, burjuvazi iseancak sakin geçen bir gecenin sabahýndaülkenin kontrolünün mezar kazýcýsýnýneline geçmiþ bulunduðunu öðreniyordu.

çeviri 29

Geniþ asker kitleleri iyi bir komutaya karar verme veseçme deneyimini elde etmeden önce devrim, komu-tanlarýný seçme noktasýnda yüzyýllarýn deneyimiylehareket eden düþman tarafýndan yenilecektir. Seçimilkesi, demokratik yöntemler proletarya ve partisininellerindeki araçlardan yalnýzca birisidir. Seçim ilkesihiçbir suretle fetiþ haline getirilemez, her sorunaçözüm olamaz.

Page 30: Marksist Bakış- 32. Sayı

1970'lerdeTürkiye SoluTürkiye'de 1970'lerdeki sosyalist aktörler, bugün hala þu ya da bu þekilde gemilerininkaptanlarýdýr ve halen baþat güçler durumundadýr. Ama sanki hiçbir þey olmamýþ gibi eleþtirive özeleþtiri süreçlerini iþletmemektedirler. Oysa 12 Eylül yenilgisi ve SSCB, Arnavutluk EmekPartisi ya da ÇKP gibi ideolojik rehberlerin çözülmesi, hatta Küba ve K.Kore'nin bugün geldiðinokta, kapsamlý bir eleþtiriye tabi tutulmadan 21. yüzyýlý inþa etmek mümkün olmayacaktýr.

1970'lerde Türkiye sosyalist solu, yön-lendirebildiði kitleler anlamýnda muazzambir kapasiteye ulaþmýþtý. Üniversiteler veliselerin dýþýnda orta okullar; fabrikalar,sendikalar ve her türden demokratik kitleörgütü; sendikasýz-sigortasýz çalýþanlar,iþsizler, kent yoksullarý ve varoþlar; taþra,köyler, ülkenin dört bir yaný; entelek-tüeller, kadýnlar, küçük mülk sahipleri,hatta kolluk kuvvetleri… Devrimcihareket, toplumsal dokunun bütünhücrelerine tesir edebiliyordu. Bu dönem, bir bakýma sosyalist solun altýn

çaðý idi. Ama, bu süreci tatlý bir rüyaolarak da görmemek lazým. Bu altýn çað,ayný zamanda net bir týkanmanýn bütünbelirtileriyle kendisini hissettirdiðisancýlý bir dönemdi. Nitekim, 12 Eylüldarbesi, bütün umutlarýn üstüne birkarabasan gibi çöktüðünde koca kocaörgütler, 12 Eylül darbesinin balyozuylaadeta un ufak oldu. Böylelikle, bir dönemkapanmýþ oluyordu. Troçkist örgütler bir yana býrakýlýrsabugün hala mücadelelerine devam edenörgütler, 1974-80 arasý dönemde þekil-

lenen örgütsel ve ideolojik soy aðacýnýnakraba örgütleridir. Bu yüzden deTürkiye sosyalist geleneðine hakim ola-bilmek için bu dönemi iyi bilmek gerekir. Bu dönem üzerine son yýllarda birçok filmçekildi, röportaj, belgesel, aný veya romanyayýnlandý. Bunlar içerisinde çok azý,Ergun Aydýnoðlu'nun Marksist Bakýþ'ýnönceki sayýlarýnda tartýþýlan "TürkiyeSolu: 1960-80" gibi kapsamlýydý vekonuyu belirgin bir perspektiften elealmaktaydý. Bu açýdan Vehbi Ersan'ýnÝletiþim Yayýnlarý'ndan çýkan kitabý

30 kitap

Page 31: Marksist Bakış- 32. Sayı

"1970'lerde Türkiye Solu" adlý çalýþ-masý, perspektif açýsýndan olmasa daiçerik zenginliðiyle bu zor tasnifinhakkýný fazlasýyla vermiþ. Vehbi Ersan, 460 sayfalýk kitabýndaönce 1960'larýn bir özetini yapýp 12Mart dönemi sonrasýnda öne çýkanörgütleri ayrýntýlý bir þekilde ele alýyor.Yöntemsel açýdan nesnelliðe dikkateden, titiz bir çalýþmanýn ürünü olduðuher halinden belli olan kitap, okurlara1970'lerin öne çýkan gündemlerini vesosyalist solun durumunu kapsamlý birþekilde öðrenme fýrsatý veriyor. VehbiErsan, bu açýdan önemli bir çalýþmayaimza atmýþ. Ersan'ýn çalýþmasý, özellik-le de "cunta sonrasýnda" belli baþlýörgütlerin mücadelelerini sürdürmeçabalarýný ve bu süreçte girilen yeniyollarý açýklamasýyla da çokça atlananbir konuya girerek kapsam zenginliðiniiyice arttýrmýþ.

Perspektif Ýhtiyacý

Diðer taraftan Ersan'ýn kitabý bizlere

çok güzel bir tasnif ve bilgi yýðýnaðýsaðlasa da kitaptan döneme dair belirlibir perspektif bekleyenler hayal kýrýk-lýðýna uðrayacaklardýr. Ersan, kitabýnýnperspektif eksikliðinin zaten farkýndave bunu okuyucuya býraktýðýný dilegetiriyor: "Siyasi gruplarýn kýyaslan-masý, ortak ve ayrý özelliklerinin tespitedilmesi, gruplarýn ya da olaylarýnsosyalist hareket ya da toplum-siyasetdüzleminde taþýdýðý deðer vb gibi tartýþ-malar, ilkinden daha önemli ikinciadýmýn konusudur ve bu, bu çalýþmadadikkat çekmek dýþýnda okurabýrakýlmýþtýr."Ersan, çalýþmasýnda daha önemligördüðünü belirttiði "perspektifgeliþtirme" iddiasýnda olmadýðýnýsöylerken perspektifin kapsamýný"örgütlerin kýyaslanmasý", "gruplar yada olaylarýn taþýdýðý deðer" þeklindeoldukça dar ele alýyor. Nitekim mese-lenin uluslararasý ve tarihsel arka planýanlaþýlmadan, ideolojik eleþtirel bir

bakýþ açýsýnasahip olmadanortaya birp e r s p e k t i fk o y m u þo l m a z s ý n ý z .Böyle bir pers-pektif olmak-sýzýn gruplarýnmukayesesi yada gruplar veo l a y l a r ý ndeðerler inin

tartýþýlmasý, anlamýný kaybedecektir. 12 Eylül hezimetinin üstüne bir deSSCB ve tüm Doðu Bloku'nunçözülmesi geldi. Çin'in durumu da orta-da. Türkiye ve dünyada sosyalistmücadele, bu yenilgilerin travmalarýnýhala atlatabilmiþ deðil. Türkiye'de1970'lerdeki sosyalist aktörler, bugünhala þu ya da bu þekilde gemilerininkaptanlarýdýr ve halen baþat güçlerdurumundadýr. Ama sanki hiçbir þeyolmamýþ gibi eleþtiri ve özeleþtiri süreç-lerini iþletmemektedirler. Oysa 12 Eylülyenilgisi ve SSCB, Arnavutluk EmekPartisi ya da ÇKP gibi ideolojikrehberlerin çözülmesi, hatta Küba veK.Kore'nin bugün geldiði nokta, kap-samlý bir eleþtiriye tabi tutulmadan21.yüzyýlý inþa etmek mümkün olmaya-caktýr. Neticede kitlesellik sorunudiyelim ki çözüldü; açýkçasý eski lider-ler ve örgütsel yapýlar, geçmiþteki hata-larý tekrarlayacaklarýný her örnekdurumda göstermektedirler.

Derinlikli bir perspektifin taþýdýðýönemi bir örnekle açýklamaya çalýþalým.Soldaki herkesin yüzünün buruþmasýnaneden olan sol içi þiddet mevzuu,1970'lerde öylesine yaygýn ve þiddetliy-di ki kayýplar adeta katliam boyutunaulaþýyordu. Ersan'ýn kitabýnda bu konu-da önemli verilere ulaþmak mümkün.Peki, herkesi bu kadar tiksindiren sol içiþidddetin kaynaðý nedir? Eðer bukötülüðün ortadan kalkmasýný istiyor-sanýz bu kaynaðý bulmanýz ve yok et-meniz gerekir. Ýþin kaynaðýna inerseniz,1930'lara kadar gitmeniz gerekecek.Bundan önce Marksist harekette böylebir gelenek yoktur. Ekim Devrimi'ndensonra patlak veren iç savaþta kýzýl vebeyaz saflar arasýnda bölünen solda þid-detin olmasý bambaþka bir konudur venormaldir. Ama kardeþ kanýnýn olukoluk akmasý, iþte o, Stalinizmin zaferiile olmuþtur ve daha sonra Stalinizminegemen olduðu dünya solunda kuralhaline gelmiþtir. Görüldüðü gibi örnekolarak seçtiðimiz sol içi þiddet mesele-si, tarihsel ve uluslararasý baðlamlarýn-dan ayrý düþünülemez. Bunlarý araþtýr-mazsanýz da bir yere varamazsýnýz.Kýsacasý 1970'lerdeki Türkiye soludünyadaki geliþmelerden ve genelolarak 20.yüzyýlýn tarihinden ayrýanlaþýlamaz. Bu yüzden de eleþtirisilahý, gerçeði arayýþta elimizden hiçdüþmemeli ve bu silahla sonuna kadaryürümeliyiz, çekinmeden korkmadan.Aksi takdirde sol içi þiddet gibigeçmiþin hatalarýný tekrarlamayadevam ederiz.

1970’lerde Türkiye solu, yönlendirebildiði kitleler anlamýndamuazzam bir kapasiteye ulaþmýþtý. Bu dönem, bir bakýma sosyalistsolun altýn çaðý idi. Ama, bu süreci tatlý bir rüya olarak dagörmemek lazým. Bu altýn çað, ayný zamanda net bir týkanmanýnbütün belirtileriyle kendisini hissettirdiði sancýlý bir dönemdi.Nitekim, 12 Eylül darbesi, bütün umutlarýn üstüne bir karabasangibi çöktüðünde koca koca örgütler, 12 Eylül darbesinin balyozuy-la adeta un ufak oldu.

31kitap

Page 32: Marksist Bakış- 32. Sayı

UTKU KALI’YAÝÞKENCE SÜRÜYOR!

Reyhanlý'da Ne Olmuþtu?

AKP iktidarýnýn bölgede üstlendiðiemperyalizmintaþeronluðu rolün e d e n i y l eReyhanlý'da 52y u r t t a þ ý m ý z ,bomba yüklüaraçlarýn patla-masý sonucundahayatýný kaybet-miþti. SaldýrýyýAKP tarafýndandesteklenen ElKaide'ye baðlýIrak Þam ÝslamDevleti adlý örgütüstlenmiþti.Reyhan l ý ' d ak isaldýrýnýn ardýndanAKP hükümeti tüm toplumsal alanlardaolduðu gibi medya üzerinde de yasakçý zih-niyetini ortaya koymuþtu. Toplumun anahaber alma kaynaðý olan medyada bu duru-mun yer almamasý, insanlarý alternatif haberkaynaðý olan sosyal medyaya yön-lendirmiþti. Bunun sonucunda daRedhack'in açýkladýðý gizli belgeler büyükses getirmiþti.Redhack sosyal medya hesabýndan"Reyhanlý'da ne oldu? Ne oluyor? Ýþte busorularýn cevabý" diyerek, ellerine JandarmaÝstihbarat Daire Baþkanlýðý'na ait bir takým'gizli' ibareli belgeler geçtiðini açýklamýþtý.Belgelerde, Suriye'de faaliyet gösteren ElKaide yanlýsý gruplara ulaþtýrýlmak üzerehazýrlandýðý iddia edilen bomba yüklüaraçlara iliþkin detaylara yer verilmiþti.Belgelerde ayrýca, söz konusu planlarýn, 25Nisan tarihinde elde edildiði belirtilen veSuriye'deki en etkili silahlý muhalif gruplar-dan El Nusra'nýn, üç araca Türkiye'ye yöne-lik bir eylemde kullanmak üzere bombadüzeneði yerleþtirdiði yönündeki bilgilerleparalellik taþýdýðý ibaresi dikkat çekiyordu.Ayrýca ortada, patlamadan 2 gün önce de

þehirde bulunan 73 mobese kamerasýnýnarýza yaptýðý ve kayýt alamadýðý bilgisi

vardý.Reyhanlý'daki pat-lama sýrasýndaAmasya JandarmaKomutanlýðý'ndaaskerlik yapanUtku Kalý, 22Mayýs'ta gözaltýnaalýnmýþtý. Askerimahkeme, Kalýdavasýnda görev-sizlik kararývererek davayý

Samsun 3. Aðýr Ceza Mahkemesi'ne gön-derdi. Kalý hakkýnda "devletin güvenliðineiliþkin belgeleri temin etme", "devletingüvenliðine ve siyasal yararlarýna iliþkinbelgeleri açýklama" suçlarýndan 25 yýl hapiscezasý isteniyor.Bu belgeler sonucunda AKP hükümetininSuriye'de savaþ çýðýrtkanlýðýna devam ede-bilmesi için, güvenlik zafiyetinde bulun-duðu, birçok belgeyi görmezden gelip 52insanýmýzýn ölmesine göz yumduðu açýkçaanlaþýlmaktadýr. AKP hükümeti katliamdakisorumluluðunu gizleyerek bu bilgileri

kamuoyuyla paylaþan Utku Kalý'yý hedefgöstermektedir.Tutuklama duruþmasý dahil olmak üzerehukuki süreçteki bütün metinlerde, Kalý'nýnüzerine atýlý suçu kabul ettiðine dair imzalýmetinler olduðunu belirten Ceren Kalý,"Utku, cezaevi içerisindeki avukatgörüþmelerine gelirken bile ve hukukengereði yokken kelepçe takýlarak, saðlýkdesteðinden yoksun býrakýlarak, baský altýn-da tutularak, çýplak arama yapýlarak, savun-masý zorla alýnarak sistematik ve çok yönlüiþkenceye maruz býrakýlmaktadýr" dedi.Kötü davranýþ ve iþkenceye tabi kalanUtku Kalý için Sivas Cumhuriyet

Üniversitesi'nden 'Kötümuameleye maruz kal-dýðý için stres bozukluðuve intihar eðilimi tespitedilmiþtir.' þeklinde raporalýnmýþtýr. Utku Kalýkaldýðý odanýn hiç temiz-lenmediðini, diðer yatak-larýn çürümüþ ve kokuþ-muþ olduðunu ve kaldýðýodada farelerin dolaþ-týðýný belirtmiþtir. Birinsanýn normal þartlardabile kalamayacaðý buodada Utku Kalý'yý burapora raðmen tutmayadevam ediyorlar.Utku Kalý mektubunda,

"Hiçbir þeyi unutmak, unutturmakistememiþtim ben. Herkes her þeyihatýrlamalý! Týpký o pankartlardaki gibi,'...unutulmadý, unutulmayacak!" yazmýþtý.Reyhanlý, Roboski gibi AKP'nin doðrudansorumluluðunu taþýdýðý katliamlar, hesapsorulmadýkça bu topraklarý kana bulamayadevam edecektir. Utku Kalý yürekli bir insanolarak bu katliamlarýn iç yüzünü ortayaserdiði için bugün iþkenceden geçmektedir.Utku Kalý için her alanda dayanýþmayükseltilmelidir.

Hatay'ýn Reyhanlý ilçesinde 11 Mayýs tarihinde düzenlenen, 52 insanýmýzýn yaþamýný yitirdiðibombalý saldýrýnýn ardýndan 'Redhack'e gizli belgeleri sýzdýrdýðý iddiasýyla tutuklanan vehakkýnda 25 yýl hapis istemiyle dava açýlan er Utku Kalý'nýn tutukluluðu devam ediyor.