Malzeme Sözlük

64
İngilizce-Türkçe seramik, cam ve malzeme terimleri sözlüğü A abalone - istridye ablation – yüzeyden malzeme eksilmesi, yüzeysel erime veya erozyon aberration - sapma abrasive - aşındırıcı, kazımalı absolute - salt, mutlak absorption - soğurma absorptivity - emicilik, soğurganlık acceptor - alıcı acicular - iğnemsi, iğne biçimli acid - asit acidic – asitli, asitsel , yüksek oranda silika içeren accelerometer - ivmeölçer accuracy - doğruluk, doğruluk derecesi, kesinlik acoustic - işitsel, sesle ilgili, akustik - emission - ses salımı - imaging - sesle görüntüleme acquire - edinmek activation - etkinleştirme, harekete geçirme activity – etkinlik, aktivite actuator - çalıştırıcı additive - katma, katkı, toplam, toplamsal, toplu adhesion - yapışma, tutunma

Transcript of Malzeme Sözlük

Page 1: Malzeme Sözlük

İngilizce-Türkçe seramik, cam ve malzeme terimleri sözlüğü

A

abalone - istridye

ablation – yüzeyden malzeme eksilmesi, yüzeysel erime veya erozyon

aberration - sapma

abrasive - aşındırıcı, kazımalı

absolute - salt, mutlak

absorption - soğurma

absorptivity - emicilik, soğurganlık

acceptor - alıcı

acicular - iğnemsi, iğne biçimli

acid - asit

acidic – asitli, asitsel, yüksek oranda silika içeren

accelerometer - ivmeölçer

accuracy - doğruluk, doğruluk derecesi, kesinlik

acoustic - işitsel, sesle ilgili, akustik

- emission - ses salımı

- imaging - sesle görüntüleme

acquire - edinmek

activation - etkinleştirme, harekete geçirme

activity – etkinlik, aktivite

actuator - çalıştırıcı

additive - katma, katkı, toplam, toplamsal, toplu

adhesion - yapışma, tutunma

Page 2: Malzeme Sözlük

adiabatic - ısıalışverişsiz

adsorption - yüzerme

advantage - yarar

advantageous - elverişli, yararlı

aerogel - havalı pelte

aerosol - havada asıltı, havalı asıltı

agent - araç, yardımcı, oluşturucu

agglomerate - topak, topaklanma

agglomeration - topaklaşma, toplaşım

aggregation - kümelenme, yığışma, topaklanma

aging - yaşlan(dır)mak

agitate - karıştırmak, çalkalamak

alloy - alaşım

alternating current – almaşık akım

alumina - alümin, alüminyum oksit

alveolar – gözeli, çukurumsu

ambient conditions - çevre koşulları

amide - amid

ammonia - amonyak

amorphous - camsı, dağınık, biçimsiz, şekilsiz

amphoteric - çift etkili, amfoter

amplitude - genlik, bolluk, çokluk, genişlik

analysis - çözümleme

analytical – çözümsel

- electron microscobe (AEM) – çözümlemeli elektron mikroskobu (ÇEM)

Page 3: Malzeme Sözlük

anatase - anataz (TiO2)

anion - eksin

anisotropic – yöne bağlı, yönlü, eşyönsüz

annealing - tavlama

anti - zıt

antiferromagnetism – karşı kutuplı mıknatıslanma

antithixotropic – antitiksotropik

aperture - açıt

apex – doruk, zirve

apparent - görünür

application – uygulama

approximation – yaklaşık gösterim

arc - ark

- image furnace - ark görünüm fırını

arrangement - dizilim, örgü

Archimedes method 363

array – sıra dizi

aspect ratio - en/boy oranı, görüntü oranı

asperity - çıkıntı

association - ilişki, birleşme, birlik

assumption - varsayım

asymmetric - bakışımsız, asimetrik

athermal - ısıl olmayan

atmosphere - atmosfer, gaz ortam

atom - öze

Page 4: Malzeme Sözlük

atomic force microscope (AFM) – atomsal kuvvet mikroskobu (AKM)

atomization - püskürtme

attenuation – gücünde veya şiddetinde azalma veya zayıflama

attrition - aşınma

- milling - aşındırmalı öğütme

auger - burgu

autoclave - basınçlı kap

azeotropic - eşkaynar

B

backscattered electron – geri saçılmış elektron

ball milling - bilyeli öğütme

band - kuşak

- gap - kuşak aralığı

- theory - kuşak kuramı

barrel - kovan

base - baz, esas

basic – bazsal, bazik

batch process - kesikli işlem

beam – ışın, çubuk

bearing - yatak, rulman

bending

- four-point - dört nokta eğme/eğilme

Page 5: Malzeme Sözlük

- three-point - üç nokta eğme (eğilme)/eğilme

bias – etki, eğilim

- voltage – denetim gerilimi

bimodal - çift durumlu

binary system - ikili sistem

binder - bağlayıcı

bioactive - biyoetken

biocompatible - biyouyumlu

biodegradable - biyobozunur

biohazardous - biyozararlı

bioinert - biyoetkisiz

biomimetic - doğayı yansıtan

biopolymer – biyopolimer, biyoardışık

birefringence – çift kırılma

bisque - gövde, bisküvi

bitumen - bitüm, zift

blackbody - kara gövde

blast furnace – yüksek fırın

bleaching - ağartma, soldurma

bleeding - kanama, sızma

blending – harmanlama, karıştırma

blister - şişlik, kabarma, su toplama

blunting - kütleştirme, düzleştirme

bonding - bağ, bağlama

- reaction - tepkimeli pişirme, tepkimeli bağlama

Page 6: Malzeme Sözlük

boride - borür

boring – burgu salma, delme, sondaj

boron - bor

boson - bozon

boundary - sınır

- conditions - sınır koşulları

brazing - sert lehimleme

breakdown - atlama

- strength - atlama dayanımı

- thermal - ısıl yıkılma

brick - tuğla

bridging - köprü kuran, köprü kurma, kenetleme

bright field – parlak alan, aydınlık alan

- image – parlak alan görüntüsü

- TEM- parlak alan geçirmeli elektron mikroskopi

brittle - gevrek

- fracture - gevrek kırılma

buckling - burkulma

bulk - kütle, yığın, dolu parka

- density – genel yoğunluk

bunch - demet

burnout - yakarak uçurma

bushing - kovan

Page 7: Malzeme Sözlük

C

cake - gözenekli kütle, levha

calibrate - ayarlamak, kalibre etmek

calipers - kompas

calorimetry - kalorimetri

- drop - soğutmalı kalorimetri

cantilever - katlı

capacity – sığa, kapasite

capacitor – sığaç, kondansatör

capacitance - sığalık

capacitive loss factor – sığasal kayıp katsayısı

capacity - sığa

capillary - kılcal

- pressure - kılcal basınç

capstan – ırgat, vinç, dolap

- head-screw – ırgat başlığı vidası, silindir biçimli radyal yönde delikleri olan vida

carbide - karbür

carbon - karbon

carbothermal reduction - karbonlu ısıl indirgeme

carrageenan - karajenan

cascade - ardarda iniş

castable - dökme

casting - döküm

- drain - boşaltmalı döküm

Page 8: Malzeme Sözlük

- slip - çamur döküm

- solid - dolu döküm

- tape - şerit döküm

- vacuum - vakumlu döküm

catalysis - hızlandırma, tezleştirme

catalyst - hızlandırıcı, tepkime kolaylaştırıcı, tezgen

catalytic converter - katalitik dönüştürücü

catalyzer – kolaylaştırıcı, katalizör

catastrophic - yıkıcı

category – ulam, grup, kategori

cathode - katot, eksi kutup

cation - artın

cavity - oyuk

cell - kafes, göze

cellulose - selüloz

cement - çimento

cemented carbide – metal katkılı karbür

centrifugal casting - merkezkaç döküm

centrifuge – merkezkaç, merkezkaç ayırıcı

centrifugation - merkezkaçla ayrıştırma

ceramic – seramik, taşıl

- conventional - geleneksel seramik

- matrix composite (CMC) – seramik tabanlı karma malzeme (STKM)

ceramography – seramografi

cermet - taşılmetal

Page 9: Malzeme Sözlük

chalk –kireçtaşı, kalker, tebeşir

chamotte – seramik kırıntısı, ufalanmış çanak çömlek parçaları, şamot

channel - geçit, oluk, nehir yatağı

characteristic - özgün, tipik, özellik, nitelik

characterization – belirleme, özelliklerin belirlenmesi veya ölçümü

charcoal - odun kömürü

charge correlation – yük bağıntısı

chart - çizge

chemical - kimyasal

- vapor deposition (CVD)- kimyasal buhar çökeltme (KBÇ)

- vapor infiltration (CVI) - kimyasal buhar sızdırma (KBS)

chevron - içiçe açı

chipping – küçük parça halinde kırılarak ayrılma, parçalanma, çapak temizleme

chitin - kitin

chitosan - kitosan

chlorination - klorlandırma, klorlama

cladding – giydirme, kaplama

clamping – mengene ile sıkıştırma

clay - kil

- ball – ince seramik kili

- China – Çin kili

- fire – ateş kili

cleavage - yarılma, çatlama

clinker –klinker, cüruf

clogging - tıkanma

Page 10: Malzeme Sözlük

close packed - sıkı örgülü

cluster - topak, küme

coagulant - topaklaştırıcı, pıhtılaştırıcı

coagulation - topaklaşma, pıhtılaşma

coalescence - kaynaşma, toplanma

coarse - iri, kaba

coefficient - katsayı

coefficient of thermal expansion (CTE) - ısıl genleşme katsayısı (IGK)

coercive – (manyetik alanı) sıfırlayıcı

- field – sıfırlayıcı alan

- force – sıfırlayıcı kuvvet

coherent – uyumlu, eşevreli, kaynaşmış, kaynaşık, bağdaşık

cohesion - kaynaşma, yapışma, birleşme

colemanite - kolmanit

collimate – ışının kendi içinde koşut duruma getirilmesi

colloid - asıltı, çok ince (gaz, sıvı, katı) tanelerin başka bir gaz veya sıvı ortamdaki çökelmeyen karışımı, kolloit

column - dik sıra, kolon, sütün

columnar - dik sıralı

combination - birleşim, bileşme

combustion - yanma, tutuşma

- synthesis - yanmalı bireşim

comminution - ufalama

compaction - sıkışma

compatible - uyumlu

compensate - yerini doldurmak, karşılamak, dengelemek

Page 11: Malzeme Sözlük

competitive - birbirleriyle yarışan

complement – tamamlayıcı, bir açıyı dik açıya tamamlamak için gerekli açı

compliance - esneklik

complex - karmaşık, kompleks

complexation - karmaşıklaşma

component - bileşen

composite - karma (malzeme)

- ceramic matrix - taşıl tabanlı karma malzeme (TTKM)

composition - bileşim

compound - bileşik

computer code - bilgisayar kodu

compressive strength 217

concentration - derişim, derişiklik

concentrate - birikmek

concept - kavram

concrete - beton

- reinforced - betonarme

condensation - yoğuş(tur)ma

condenser lens – yoğuşturma merceği

conduction - iletim

conductance - iletkenlik

conductivity - öziletkenlik

configuration - biçim, yapı, konum, düzen

confinement - kısıtlama, kıstırma

congruent - uyuşan

Page 12: Malzeme Sözlük

- melting - uyuşumlu ergime

connectivity – bağlantı, bağlanabilirlik

consistency - kıvam, tutarlılık

consolidation - yoğunlaştırma

- dynamic 181

constant - değişmez, sabit

contact - değme, temas, dokunma

- bring into - yüzleştirme

container - kap

contour - çevre çizgisi, dış hatlar, sınır

contrast – karşıtlık, aykırılık, zıtlık, kontrast

convection - taşınım

convergent electron beam diffraction (CBED) – odaklanan elektron ışın kırınımı (OEIK)

coordination number - bağlantı sayısı

copolymer – iki veya daha fazla monomerden oluşan polimer

coprecipitation - ortak çökeltme

cordierite - kordierit

core - çekirdek, öz, göbek

correlation - bağıntı

corrosion - bozunma, korozyon

- stress - gerilme bozunması

corundum – alümina, zımpara

counter – ters, sayaç

counterion - tersyükün

couple - bağlama, birleştirme

Page 13: Malzeme Sözlük

coupling - kavrama

covalent - ortak bağ, ortak bağlı

cover glass - lamel

crack - çatlak, kırık

- bowing - çatlak eğilmesi

- bridging - çatlak kenetlenmesi

- deflection - çatlak sapması

- extension force - çatlak büyüme kuvveti

- front - çatlak alnı

crater - oyuk, krater

crazing – mozaik dokulu çatlama

creep - sürünme

cristobalite - kristobalit

criteria - ölçüt

critical - kritik, can alıcı, tehlikeli, eşik

cross-link - çapraz bağ(lanma)

crucible - pota, kap

crush - ufalamak, kırmak

crystal - kristal

- single - tekil kristal

cubic - kübik, küp biçimli

cumulative – birikmeli, birikil, birikmiş, kümülatif

curing - çapraz bağlama yoluyla ardışıkların sertleştirmesi veya toklaştırılması

curling - kıvrılma, bükülme

current - akım

Page 14: Malzeme Sözlük

- density - akım yoğunluğu

cyanide - siyanür

cyanite - siyanit

cycle - devir, dönem, çevrim, döngü

cyclic - çevrimsel, dönemsel, periyodik

cyclic compounds - halkalı bileşikler

cyclization - halkalı duruma getirme

cyclone - siklon

D

dark field TEM - karanlık alan geçirmeli elektron mikroskopi

deagglomeration - saçılma, dağılma

debinding - katkı maddelerinden arındırma, bağlayıcılardan arındırma, anayapıdan ayrılma

- thermal - katkı maddelerinden ısıl arındırma

debonding - sıyrılma, anayapıdan ayrılma

decomposition - bozunma, ayrışma, çözünme

decoration - bezeme

defect - hata, kusur, aksaklık, eksiklik

deflection - eğilme, sapma

deflocculant - saçıcı madde, dağıtıcı madde

deflocculation - saçılma, dağılma

defoamer - köpük giderici

deformation - şekil değişimi

Page 15: Malzeme Sözlük

degree of freedom - serbestlik düzeyi

dehydration - kuruma, su kaybı, susuzlaşma, dehidratasyon

delamination - (ince) tabakalara ayrılma

dendrite – ağaç dalları gibi büyümüş kristal, dal

densification - yoğunlaştırma

density - yoğunluk

- full - tam yoğunluk

- green - ön yoğunluk

- of states - durum yoğunluğu

- relative - bağıl yoğunluk

- theoretical - kuramsal yoğunluk

depletion - tükenme, bitme

depolimerization - ardışığın parçalanması

deposit - çökelek, tortu

deposition - çökeltme, kaplama, bırakma

depth of field – alan derinliği

derive - türetmek

derivative - türev

design - tasarım

desorption - kusma, dışarı salma

destabilize – bozunma, bozunmaya neden olma

destruction – harap etme, yıkma

detector – algılayıcı, bulucu, detektör

detergent - kir giderici

deterministic – gerekirci

Page 16: Malzeme Sözlük

device - aygıt

diagram - çizge

diamagnetic - ters dizilmıknatıslı, diyamanyetik

diamagnetism - ters dizilmıknatıslık, diyamanyetizm

die - kalıp

- land - kalıbın akış yönündeki düz bölümü, kalıp kenarı

dielectric - dielektrik, yalıtkan

- constant - dielektrik değişmezi

- material – yalıtkan

- permittivity – elektrik geçirgenliği

- strength - dielektrik dayanım

differential - ayrışık, ayrımlı, farklı, ayrık, türevsel

- equation - türevsel denklem

differential

- scanning calorimetry (DSC) – ayrımlı taramalı ısıl ölçme, ayrımsal taramalı ısılölçüm (ATI)

- thermal analysis (DTA) - ayrımlı ısıl çözümleme , ayrımsal ısıl çözümleme (AIÇ)

diffraction - kırınım

- pattern – kırınım dokusu

diffractometer - kırınımölçer

diffuse - dağınık, yayılmış

diffusion - yayınım, yayınma

- self - öz yayınım

diffusivity – yayınırlık

digestion - sindirim

Page 17: Malzeme Sözlük

digital - sayısal

dihedral - iki düzlemli

- angle - iki düzlem arası açı

dilation - genleşme, genişleme, büyüme

dilatancy - genleşirlik

dilatation - bkz dilation

dilatometer - genleşmeölçer

dilute - seyreltik

dimple grinding – çukurlu taşlama

diphasic - iki evreli

dipole - dipol

dipolar - iki kutuplu

directional - yönelimli

discharge - boşalım, boşalma, deşarj

- glow - akkor boşalımı

- hollow cathode - boş katot içi boşalım

- lamp - boşalmalı lamba

discrete - ayrık, kesikli

disintegratıion - parçalanma, ufalanma, dağılma

dislocation - çıkık, aykırı yerleşim, dislokasyon

- climb - çıkık tırmanması

- edge – kenar çıkığı, kenar aykırı yerleşimi

- glide - çıkık kayması

- screw – burgu çıkığı, burgu aykırı yerleşimi

- loop - çıkık halkası

Page 18: Malzeme Sözlük

dispersant - dağıtıcı, yayıcı, saçıcı

dispersion - dağıtma, dağılma, dağılım

dispersion - yayılma, dağılım, dağıtım

- force – see London force

- strengthening 226

dispersant - dağıtıcı (madde), yayıcı, saçıcı

disposable - atılabilir

dissipation - dağılma, dağıtma, kayıp

dissociation - ayrışma

dissolution - çözünme

- congruent 350

- incongruent 352

dissolve - çöz(ül)mek

distillation - damıtma

distorted - çarpık

distortion - çarpılma

divalent - çift değerlikli

divider - paylaştırıcı

doctor blade process - şerit döküm işlemi

domain - evlek

dominate - egemen olmak, baskın olmak

donor - bağışçı

dopant - katkı maddesi

dope - katkılamak, katmak, madde katmak

drag - sürükleme

Page 19: Malzeme Sözlük

drawing - çekme

dressing – bileme, bileyleme

driving force - itici kuvvet

droplet - damlacık

drying - kurutma

ductile - sünek

duplex - ikili

dwell - bekleme, durma, sürme

dynamic - devingen, dinamik

E

earthenware – camlaştırılmamış kil ürünlerinin genel adı

echo - yankı

edge-defined film-fed growth - kenar tanımlı film beslemeli büyütme

eject - boşaltma, dışarı atma

elastic - esnek

- deformation - esnek şekil değişimi

- modulus - esneklik katsayısı

- scattering – esnek saçılma- testing 212

electrode - elektrot

electrogenerated base –

electrolyte - elektrolit

elektrotüremeli baz

Page 20: Malzeme Sözlük

electromotive force (emf) – elektromotor kuvvet

electroplating - elektrolizle kaplama

electrophoresis - elektroforez, elektriksel asıltı hareketi

electrostrictive - elektrosınırlayıcı

element – öğe, element

eliminate - gidermek

emission - salım, yayım, emisyon

emissivity - özsalıcılık

- spectral hemispherical 306

emittance - salıcılık

emulsion - sıvı asıltı

emulsify - asıltılaştırmak

endothermic - ısıalan, endotermik

energy - enerji, erke

- balance approach 230

- conventional production 430

- dispersive spectroscopy (EDS) – enerji dağılımlı izgeölçümü (EDİ)

- loss electron spectroscopy (EELS) – enerji kayıp elektron izgeölçümü (EKEİ)

engobe - astar

entanglement - birbirine dolanma

enthalpy - yığıntı, entalpi

entropy - dağıntı, dağı, entropi

epitaxial – kristal doğrultusu anayapı ile aynı olan, epitaksiyel

equation - denklem

equilibrium - denge

Page 21: Malzeme Sözlük

equiaxed - eşeksenli

equipment - donanım, donatım, gereç

erosion - erozyon

essential - esas, temel gereksinim

estimate - öngörmek, tahmin etmek, kestirmek

etching - dağlamak

eutectic - birerim, kolayerir, ötektik

evaporation - buharlaş(tır)ma

evidence - kanıt

exchange reaction - değişim tepkimesi

excimer (excited dimer) laser – uyarılmış dimer lazer

excitation - uyarım, uyarma

exclusion principle – dışarlama ilkesi

exhibit - sergilemek

exothermic - ısıveren, egzotermik

expansion - genleşme

experiment - deney

exponent - üs

exponential - üstel, üssel, üslü

expose - etkisinde bırakmak, sergilemek, açığa vurmak, yüzleştirmek

extension - uzama

extensometer - uzama ölçer

extinction - (soy) tükenme

extraction - özütlemek, özünü çıkartmak, suyunu çıkartmak

extrapolation - dışa değer bulma, ekstrapolasyon

Page 22: Malzeme Sözlük

extrusion - kalıptan itme, darçıkım, ekstrüzyon

F

factor - etken

failure - kopma, kırılma

fatigue - yorulma

feature - özellik, olgu

feldspar - feldispat

felt - keçe

ferrimagnetism – artık kutuplu mıknatıslanma, ferrimanyetizma

ferrite - ferrit

ferroelectricity – elektrikli kutuplanma, ferroelektriklik

ferromagnetic – asal mıknatıslı, ferromanyetik

fiber - lif, kıl

fidelity – sadakat, doğruluk, bağlılık

- high – yüksek doğruluk

field emission – alan salımı, alan yayımı

- gun – alan salım tabancası

field ion microscope – alan yükün mikroskobu

filament - iplikçik, ipçik

film - ince katman

filter - süzgeç, filtre

firing – pişirim, pişirme

Page 23: Malzeme Sözlük

fission – atom parçalanması

fixture - bağlantı düzeneği, donatım, aparat

flaw - kusur, hata

flexure - eğilme

flint - çakmaktaşı

flocculation - kümelenme

flue gas – fırından çıkan atık gaz

fluid - sıvı, akışkan

fluidize - akışkanlaştırmak

fluid energy mill - sıvı enerjili değirmen

fluorcanasite - florkanasit

fluorescence – florışıma, akışıma

fluorescent – floresan, floroışıl

fluorrichterite - florrişterit

fluorine - flor

fluorspar - flüorit

flux - akı, cüruf

- pinning - akı yakalama

fly ash – uçucu kül

focus - odak, odaklamak

foliated - yapraksı

force - kuvvet, yük

forging - dövme

forming - şekillendirme

formula - formül

Page 24: Malzeme Sözlük

fracture - kırılma

- mechanics approach 231

- toughness 236

- toughness measurement 239

framework - iskelet

free radical - serbest kök

freeze - dondurmak

- casting - dondurmalı döküm

- drying - dondurarak kurutma

frequency - sıklık, frekans

fringe - sınır, kenar, saçak

frit – sırça

fritting - sırçalaştırma

fuel cell - yakıt hücresi, yakıt gözesi

function - işlev, görev, fonksiyon

functional - işlevsel

functionally gradient - işlevce eğimli

furnace – fırın, ocak

fuse - erimek, eritmek

fused silica - silikadan elde edilmiş cam

fusion - eritme, ergitme, kaynaşım, atom birleşmesi, füzyon

- thermonuclear - ısılçekirdeksel kaynaşım

G

Page 25: Malzeme Sözlük

garnet - garnet

gas - gaz

- gun - gaz tüfeği

gel - jel, pelte

gelatin - jelatin

gelation - pelteleş(tir)me

gel casting - pelte döküm

generate - üretmek

generation – kuşak, nesil

glass - cam

- ceramic - taşıl cam

glaze - sır

glost - sır

glow - parlama, akkor

glucose - glikoz

gluon - gluon

glycoside - glikozid

gob – ergimiş cam parçası

gouging - oyma, oyup çıkarma, kanal açma

graded - dereceli

gradient - değişim hızı, değişim, düşüm, meyil, eğim

- furnace - bölgesel ısıtmalı fırın

gradual - aşamalı, basamaklı

grain - tane

- boundary - tane sınırı

Page 26: Malzeme Sözlük

granule - tane

graphic - çizge

green ceramic - hamur, pişmemiş parça

green forming - ön biçimlendirme

green density - pişme öncesi yoğunluk, ön yoğunluk

grid - ızgara

grinding - öğütme, ezme; taşlama, bileme; zımparalama

- ball - öğütücü bilye

- paper - zımpara kağıdı, aşındırıcı kağıt

grog – seramik kırıntısı, ufalanmış çanak çömlek parçaları, şamot, doğal olarak bulunan ve yanardağ etkisiyle pişmiş ateş kili

groove - yiv, kanal, oluk

ground – toprak, taban

- state – taban durumu, temel durum

group - öbek, küme

guide - kılavuz, yönlendirici

gum - reçine, sakız

gypsum - alçıtaşı

H

hadron - hadron

halide - halojenür

handle - taşımak, işlemek, elden geçirmek

hardness - sertlik

Page 27: Malzeme Sözlük

hardening - sertleşme

harmonic - uyumlu, ahenkli

hazardous - tehlikeli

heat

- capacity - ısı sığası

- exchanger - ısı değiştirici

- flux - ısı akısı

- specific - özgül

- transfer - ısı geçişi

heating element - ısıtma öğesi, direnç

hemisphere - yarıküre

heterogeneous - çoktürel, heterojen, düzensiz yapılı

heteropolar - farklı kutuplu

hexagon - altıgen

hexagonal close packed - altıgen sıkı dizilimli

homogeneous - tektürel, homojen

homopolar - eş kutuplu

homopolymer – homopolimer

host - konak, konakçı, konut, ev sahibi

hue – renk tonu, gerçek renk, renk derecesi

hull - kabuk

husk - kabuk

hybrid - melez

hydration - su tutma, su ile birleşme, hidratasyon

hydride - hidrat

Page 28: Malzeme Sözlük

hydrolysis - sulu ayrışım

hydrolyze - sulu ayrıştırma

hydrophilic - su tutan, su seven, sucul, hidrofil

hydrophobic - suyu iten, sudan korkan

hydrostatic - hidrostatik

hydrothermal - hidrotermal

hyper - aşırı

hypothesis - sav

hysteresis - histeresis, histerezis

I

ideal – ülküsel, ideal

idle time - ölü zaman, boş zaman

ignite - ateşlemek, tutuşturmak

imaginary – sanal, hayali

immerse - batırmak

immiscibility - karışmazlık

immune - bağışık

impedance - empedans

impegnation – emdirme, aşılama

imperfection - kusur, hata

implant - doku aşısı, aşı

implantation - aşılama, yerleştirme, dikme, gömme

Page 29: Malzeme Sözlük

implosion - içe doğru patlama

impulse - dürtü, itici güç, itme, darbe

impurity - yabancı madde

in situ – yerinde, kaynaklandığı/oluştuğu yerde

incineration - külleme

incinerator - külleyici

inclusion - ikincil tane, yabancı madde

incongruent - uyuşmayan

incubation - kuluçka

indentation - batırma, sertlik deneyi izi

index - gösterge, dizin, verilerin yorumlanarak bir evre veya kristal yapıyla ilişkilendirilmesi

indication - gösterge, belirti

induction - irgitim, indüksiyon,

endüksiyon, indükleme, endükleme

inert - etkisiz, eylemsiz

infiltration - emdirme, içeri sızdırma

- melt - ergiyik sızdırma

infrared – kızılötesi

- far – uç kızılötesi

ingredient - içerik, karışımdaki malzeme

initiator - tetikleyici, başlatıcı

injection molding - içitimli kalıplama, enjeksiyon kalıplama

innovative - yaratıcı, yenilikçi

inorganik - inorganik, anorganik

insert – ek parça, sokulan parça

Page 30: Malzeme Sözlük

in-situ - yerinde, ilk yerinde, doğal yerinde

insulator - yalıtkan

integral - tümlenik

integrated - tümleşik

- circuit - tümleşik devre

intensity - şiddet, yoğunluk, keskinlik interaction - etkileşim

interface - arayüzey

interference - girişim, parazit

interferometer - girişim ölçer

interlocking - kilitlenme

intermediate lens – ara mercek

intermediate oxide - ara oksit

intermetallic - metallerarası

inermetallic compound – metallerarası bileşik, ara bileşik

interstitial - arayer

intimate - yakın, içiçe

intrinsic - kendine özgü, içinde bulunan

invasion - akın, saldırı, istila

inviscid - yapışkan olmayan

ion – yükün, iyon

ionic - yükünsel

- forces – see electrostatic forces

- conduction 318

irradiation - ışın yayma, ışın saçma

irreversible - tek yönlü, tersinmez

Page 31: Malzeme Sözlük

irritate - tahriş etmek, rahatsız etmek, sinirlendirmek

isoelectric - eş elektrik

isomorphic - eşbiçimli

isopycnic - eşyoğunluklu

isostatic - her yönden eşit (basınçta)

- pressure - eşbasınçlı

isotherm - eşsıcaklık eğrisi

isothermal - eşısıl

isotropic - eşyönlü

J

jet - jet

joint – eklem, bağlantı

journal – muylu, mil ucu, milin yatak içindeki bölümü

junction - buluşma noktası

K

key property - anahtar özellik

kiln – seramik fırını

kink - kıvrım

knock - vuruntu

Page 32: Malzeme Sözlük

L

ladle – taşıma potası, pota

lamellar - katmanlı

laminar - kat kat

- flow - yapraksı akış, düzgün akış, laminer akış

laminate - ince tabakalara ayırmak, katmanlara ayırmak

lancet – sivri kavis, neşter

lapping - perdahlama

laser - lazer

lateral - yanal

lattice – kafes

- fringe – kafes saçağı

layer - katman

leaching - katıdan özütleme, katı içinden bir sıvı geçirme yoluyla ayrıştırma

lepton - lepton

leucite – lüsit, lösit

lever rule – kaldıraç kuralı

levitation - havada tutma, havaya kaldırma

ligament - bağ, köprü

lime – kireç

- spar – kalsiyum feldispat

limestone - kireçtaşı

limit - kısıtlamak

Page 33: Malzeme Sözlük

linear elastic fracture mechanics (LEFM) - doğrusal esnek kırılma mekaniği (DEKM)

linear variable differential transformer (LVDT) - doğrusal değişken türevsel dönüştürücü (DDTD)

liner - astar

lining - astar

liquidus curve - sıvılaşma eğrisi, sıvıcıl eğri

literature - yazın

load transfer 227

location - konum

long term – uzun süre

loss

- factor - kayıp etkeni

- tangent - kayıp tanjantı

low energy electron diffraction (LEED) – düşük enerji elektron kırınımı (DEEK)

lubricant - yağlayıcı, kaydırıcı, kayganlaştırıcı

M

macroscopic - iri ölçekli, çıplak gözle görülebilen, makroskopik

magenta - mor

magnesia - magnezya, magnezyum oksit

magnesite - manyezit

magnetic – manyetik, mıknatıssal

- resonance imaging (MRI) – manyetik rezonans görüntüleme

magnetohydrodynamic - mıknatıssal hidrodinamik

Page 34: Malzeme Sözlük

major - ana, esas, birincil

malachite – malakit, bakır taşı

mandrel - çekirdek çubuk

marble - bilye, misket

mat - hasır, keçe

matrix - temel, anayapı, taban

measure - ölçüt, ölçüm

mechanics - işleybilim

mechanical - işleybilimsel

mechanism - işleyiş, süreç, düzenek

medium - ortam

melt - eriyik, ergiyik

melting - erime, ergime (özellikle tuzlar için)

membrane – membran, zar

mesh - gözenek

mesophase - ortaevre

metastable - yarıkararlı

microcrack - mikroçatlak

micelle – tanecik, yükün öbeği

microanalyzer - mikroçözümleyici

micrograph – mikroçizi, mikrograf

microhardness – mikrosertlik

microindentation - mikrobatırma

microscope - mikroskop

- scanning electron (SEM) - tarama elektron mikroskobu

Page 35: Malzeme Sözlük

- transmission electron (TEM) - geçirim elektron mikroskobu

microscopic - mikroölçekli, mikroskopik

micropore - mikrogözenek

microsieving - mikroeleme

microstructure – mikroyapı

microstrain - mikrozorlanma

microwave - mikrodalga

migration - göç, yer değiştirme

milling - ufalama, öğütme, frezeleme

- ion – yükünlerle inceltme

mineral - mineral

minimum - en az

minimize - en aza indirgemek

minor - ikincil, azınlık

mirage cell - ılgım (serap) hücresi

misalignment - sapma

mixture - karışım

mode - durum

moderator - yatıştırıcı

modern - çağdaş

modifier - değiştirici, düzenleyici

modulation - taşıyıcı sinyaldeki bilginin kodlanmasında kullanılan yöntemler, uygun olması için değiştirmek, ayarlamak

modulus – modül, katsayı

- bulk - hacimsel esneklik katsayısı

- elastic - esneklik katsayısı

Page 36: Malzeme Sözlük

- of elasticity - esneklik katsayısı

- of rupture (MOR) - eğilme dayanımı

molar volume – mol hacim

mold - kalıp

molding - kalıplama, kalıpla biçimlendirme, kalıba basma

- blow - üflemeli kalıplama

molecule - özdecik, özge

mollusk - yumuşakça

moment - moment

- of inertia - atalet momenti

momentum - devinirlik, moment

monitor - izlemek

monochromatic - tekrenkli

monodisperse - tekil dağılımlı

monolithic - tekil

monosized - tek boylu

morphology - biçim

mortar - havan/harç

mounting - gömme

muffle – sönümleme, azaltma, susturma

- furnace – kılıflı fırın, daha düşük sıcaklıkta bir iç bölmesi bulunan fırın

mullite - müllit

muon - muon

mussel - midye

murex - deniz minaresi

Page 37: Malzeme Sözlük

mutual - karşılıklı, birbirini

N

nanocrystalline - nanoyapılı

nanoscale - nanoölçek

nautilus - notilus

near-net shape - son ürüne yakın biçimli

neck - köprü

net - net, halis, öz

- shape - son ürüne eş (veya yakın) biçimli

network - örgü

network former - örgü oluşturucu

network modifier - örgü değiştirici

neurotoxic - sinir üzerinde zehir etkisi yapan

neutral - dengede, eşit, yüksüz, nötr

neutrino - nötrino

Newtonian - Newton uyumlu

nitrate - nitrat

nitride - nitrür

noble - soy (asal)

nodular – küresel, yumrulu

nodule - ufak düğüm, yumru

nominal - geçerli

Page 38: Malzeme Sözlük

nondestructive evaluation - hasarsız inceleme

nonmetal - metal olmayan (ametal)

notation - gösterim biçimi

notch - çentik, kertik

novel - yeni

nozzle - uç

nuclear - çekirdek(sel)

- fusion – çekirdeksel kaynaşım

- magnetic resonance (NMR) - çekirdeksel manyetik çınlama (ÇMÇ)

nucleation - çekirdekleşme

O

objective – objektif

- lens – görüntü merceği

oblique - eğik, yatık

obscure - gölgelemek, perdelemek

opaque - donuk, saydam olmayan, opak, ışık geçirmez

optic - optik, görsel

optimal - optimum, en uygun, en tatmin edici

optimum - en uygun, en iyi

orbit - yörüngede dönmek

orbital - yörünge

ordered solid solution – düzenli katı çözelti

Page 39: Malzeme Sözlük

ore - filiz, cevher

organic - organik, örgensel

orientation - yönelim, yönlendirme

orifice - delik, ağız

original - özgün

orthogonal - dikey

oscillation - salınım, titreşim

- camera – salınım kamerası

oscillating - salınımlı

oscilloscope - salınımgözler, osiloskop

Ostwald ripening - Ostwald irileşmesi

outstanding - üstün

overlap - kesişme, kesişim

oxide - oksit

oxidation - oksitlenme

P

packing - dizilim

palladium - paladyum

parabol - parabol

paraelectric - paraelektrik

parallel - koşut

paramagnetic - dizilmıknatıssal, dizilmıknatıslı, paramanyetik

Page 40: Malzeme Sözlük

paramagnetism - dizilmıknatıslık, paramanyetizm

parameter - değişken, etken, parametre

particle - parçacık (atom yapısında), tanecik (katı halde, toz)

partial - kısmi, tikel

paste - macun

path - yol

pattern – doku, desen, şablon, model

peak – doruk, tepe

pellet - tablet, hap

penetrate - içine işlemek, sokulmak, sızmak

percolation - süzme, süzülme, sızma, sızıntı

- threshold - sızıntı eşiği

performance – işlevsellik, başarı, verim, performans, eylem, yerine getirme

periclase - periklas (MgO)

period - çevrim

periodic - çevrimsel

- table - çevrimsel çizelge

permeable - geçirgen

permeability - geçirgenlik

permeation - sızma, yayılma

permittivity – yüklenebilirlik, dielektrik sabiti

perturbation - yörünge veya yoldaki küçük sapma

pestle - havan eli

petrography - kayabilim

petuntze – Çin cevheri

Page 41: Malzeme Sözlük

phase - evre, aşama

- diagram - evre çizgesi

- separation - evre ayrışması

phonon - fonon

photoelasticity – fotoelastisite

photomultiplier - ışılçoğaltıcı

photon - foton

photoreflectance - ışıl yansıtırlık

photothermal - ışıl ısıl

phthalate - ftalat

pickling - oksit tabakanın giderilmesi

pigment - renkveren, renklendirici

piezoelectric - piezoelektrik

piezoelectricity - piezoelektriklik

pinning - tutma, sabitleme, yakalama

pioneering - öncü

pit - oyuk

pitch - zift

plane - düz, yassı, düzey, düzlem, yüzey

- stress - düzlemsel gerilme

planar - düzlemsel, yüzeysel

planetary mill - gezegen değirmen, gezegen öğütücü

plasma - plazma

- spray - plazma püskürtme

- heating 44

Page 42: Malzeme Sözlük

- synthesis – see plasma heating

plaster of Paris - alçı

plastic - yoğrulabilir, plastik

- deformation - kalıcı şekil değişimi

plasticizer - yoğruklaştırıcı (madde)

platelet - levhacık, yassı tanecik

plot - çizim, çizmek

plowing - kazıma

plug flow - tıkanmış akış

plunger - piston

ply - kat, dizi

polar - kutupsal

polarization - kutuplaşma

polishing - parlatma

polyatomic - çokatomlu

polycondensation - çok yoğuşumlu, çoklu yoğuşma, çoğul yoğuşma

- reaction - çok yoğuşumlu tepkime, çoğul yoğuşma tepkimesi

polycrystal - çoğul kristal

polycrystalline - çok kristalli

polyelectrolyte – çoğul elektrolit

polymer - ardışık malzeme, ardışık

polymerization - ardışıklaşma

polymorph - farklı biçim

polymorphism - çok biçimlilik

polysaccharide - polisakarit

Page 43: Malzeme Sözlük

polyvinyl

poor (properties) - kötü (nitelikler)

porcelain - porselen

pore - gözenek

porous - gözenekli

porosimetry – gözeneklilik ölçümü

porosity - gözeneklilik

positron emission tomography (PET) – pozitron salım tomografi (PST)

post processor - son işlemci

pot - çömlek

potash – potas, potasyum oksit, potasyum tuzu

- spar – potasyum feldspat

potential – potansiyel, olası, gerilim

- chemical - kimyasal potansiyel

- well - potansiyel kuyusu

- zeta - zeta gerilimi

power - güç

- supply - güç kaynağı, besleme kaynağı

precession – dönüşteki salınım veya titreşim

precipitate - çökelti, çökelek

precipitation - çökelme, çökeltme

precision - kesinlik, doğruluk, belirginlik

preconsolidation - yoğunlaştırma öncesi

- processing - yoğunlaştırma öncesi işlem

precursor – öncül, öncü oluşum

Page 44: Malzeme Sözlük

predict - kestirmek, tahmin etmek, öngörmek

preferential - yeğlemeli, tercihli

preferred orientation - yeğlenen yönlenmeler

preform - ham yapı, ön biçim

presence - varlık

present – varolan, bulunan, mevcut

preservative - koruyucu

pressing

- die - kalıpla presleme

- dry - kuru presleme

- hot - sıcak presleme

- hot isostatic (HIP) - eşbasınçlı sıcak presleme (ESP)

- isostatic - eşbasınçlı presleme

pressure casting - basınçlı döküm

primary - birincil

probe – duyarga, uzantı, sonda

property - özellik

program - yazılım

projector lens – projektör merceği

prolonged - uzatmalı, uzatılmış

propagate - yayılma, ilerleme

property - özellik, nitelik

proportional - orantılı

pseudo - görünüşte, sözde, uydurma, aldatıcı, yalancı, gerçek olmayan

pseudoplastic - görünüşte plastik

Page 45: Malzeme Sözlük

pugging - yoğurma

pug mill - çamur/beton karma makinesi

pullout - dışa çekilme, çekilme

pulp - öz, kağıt hamuru

pulse - akım darbesi, darbe, nabız

punch - zımba

pure - arı

purify - arıtma, arıtım

purity - arılık

pycnometer - piknometre

pycnometry - piknometri

pyroelectricity – ısıl elektriklik

pyrolysis - ısılbozunma, ısıl bozunum, ısıl dönüşüm

pyrometer - yüksek sıcaklık ölçer

- infrared - kızılötesi sıcaklık ölçer

Q

qualitative - niteliksel, nitel

quantitative - nicel, niceliksel

quantum - nicem, kuvantum

- mechanics - nicemsel işleybilim

quark - kuark

quartz - kuvars

Page 46: Malzeme Sözlük

quench - aniden soğutmak, söndürmek

- testing - su verme deneyi

R

radial - ışınsal, yarıçapla ilgili

radially - yarıçap boyunca, merkezden çevreye doğru, ışınsal olarak

radiation - ışınım

radical - kök, köklü

radiography – radyografi, ışın çizim

radome - radom

rake angle – kesme ucu eğimi, aşındırıcı tane kesme eğimi

ramie - çin keneviri

random - rasgele, rassal

range - erim (menzil), aralık

rare earth

- alkali - seyrek toprak alkali

- metal - seyrek toprak metal

rate - oran, hız

ray - ışın

reactant - tepkiyen, tepken

reaction - tepkime, tepkileşim

- bonding - tepkimeli pişirme, tepkimeli bağlama

- exchange - alışveriş tepkimesi

Page 47: Malzeme Sözlük

reactor – tepkiyici, tepkimeç

- breeder – üretken tepkiyici

- fission – atomsal parçalanma tepkiyicisi

- fusion – atomsal birleşme tepkiyicisi

reactive - tepkinirlik gösteren, tepkime eğilimli

reagent - ayıraç, belirteç

rearrangement - yeniden yerleş(tir)me, yeniden düzenle(n)me,

recent - yakın zamandaki

reciprocal – karşıt, ters, karşılıklı

recover - geri kazanmak

rectifier – doğrultmaç, redresör

redox - redoks

recuperator – ısı (geri) kazanıcı

reference - karşılaştırma yapılan, kaynak

- flag - işaret uzantıları

refine - arıtmak

reflectance - yansıtırlık

reflection electron diffraction (RED) – yansıma elektron kırınımı (YEK)

reflectivity - öz yansıtırlık

refraction - kırılma, kırılım

refractive index - kırılma göstergesi, kırılım göstergesi

refractory – yüksek sıcaklık malzemesi, refrakter, güçerir

reinforcement - sağlamlaştırma, pekiştirme

reject - yadsımak

relationship - bağıntı

Page 48: Malzeme Sözlük

relative - göreceli, göreli, bağıl

relaxation – rahatlama, gevşeme

- time – gevşeme zamanı

relaxor - gevşetici

release - serbest bırakmak, salıvermek, bağını çözmek, kurtarma

- agent - bağ çözücü (madde), ayırıcı (madde)

reliability - güvenilirlik

relic - kalıntı

remanent – kalıcı, artık

remove - ayrıştırmak, uzaklaştırmak, gidermek

replace – yerine koymak, yer değiştirmek

report - bildirmek

repulsion - itme

reservoir – havuz

residual - kalıcı

residue - kalıntı, artık

resilience - esneme, yaylanma, esneklik

resin - reçine

resistance - direnç

resistivity - özdirenç, direnirlik

resolution – çözünürlük, ayırma

resonance - rezonans, çınlanım, çınlama

resonator - rezonatör

resorption - dokunun erimesi, çözünmesi, yeniden soğurulma

retention - kalıcılık

Page 49: Malzeme Sözlük

reversal - tersinme

reversible - tersinir, tersine çevrilebilir

review – gözden geçirme, değerlendirme

- paper - derleme

rheology - akış (bilimi), akış biçimi

- aid - akıcılık katkısı

rheopexy - reopeksi

ribbon - şerit, kurdela

rigid - esnemeyen, katı, bükülmeyen

roll compaction - merdaneli sıkıştırma

roller mill - silindirli değirmen

rolling - haddeleme

roughness - pürüzlülük

rule of mixture (ROM) - karışım kuralı

runaway - atlama

runner - besleme geçidi

rutile - rutil (TiO2)

S

saccharide – sakarit, şeker içeren organik madde

sample - örnek

sanitary ware - banyo malzemeleri, banyo ürünleri

sand blaster - kumlama gereci

sapphire – safir, gökyakut, alümina

Page 50: Malzeme Sözlük

satisfactory – tatmin edici

saturation – doygunluk, doyma, renk yoğunluğu

scale - ölçek, kabuk

scanning acoustic microscope (SAM) – tarama ses mikroskobu (TSM)

scanning electron microscope (SEM) - tarama elektron mikroskobu (TAEM), tarayıcı elektron mikroskobu

scanning lazer acoustic microscope (SLAM) – tarama lazer ses mikroskobu (TLSM)

scanning photoacoustic microscope (SPAM) - tarama fotoakustik mikroskop (TFAM)

scanning probe microscope (SPM) – tarayıcı iğne mikroskobu (TİM)

scanning tunneling microscope (STM) – tarama tünelleme mikroskobu (TTM)

scanning tunneling spectroscopy (STS) – tarama tünelleme spektroskopi (TTS)

X-ray photoelectron spectroscopy (XPS) - X ışını fotoelektron izgeölçümü (XFİ)

scattering - saçılım

schedule - döngü, düzen

schematic - çizimsel

schematically - çizim olarak

scrap - hatalı üretim, ıskarta

screening - eleme

scintillator – tanecik veya foton çarptığında parıldayan madde, sintilatör

scission - kesilme, bölünme

screen – perde, ekran, kafes

sea urchin - deniz kestanesi

seal - sızdırmazlık, yalıtım

sealant - sızdırmazlık malzemesi, bağ malzemesi

second phase - ikincil evre

secondary - ikincil

Page 51: Malzeme Sözlük

section - altbölüm

seed - tohum

segregation - ayrılma, ayrılanma, ayrıklaşma, ayrık düşme

selected area diffraction (SAD) – seçilmiş alan kırınımı (SAK)

selective - seçimsel

self-propagating synthesis (SHS) - kendiliğinden yayılan bireşim

semiconductance - yarıiletkenlik

semiconductor - yarıiletken

- extrinsic - katkılı yarıiletken

- intrinsic - yalın yarıiletken

semirigid - yarıkatı

sensitive - duyarlı

sensitizer - duyarlaştırıcı, hassaslaştırıcı

sensor – algılayıcı, duymaç

set – donma, katılaşma

settle - çökme, oturma, yatışma, durulma

set up - düzenek

shear - kayma

- modulus - kayma esneklik katsayısı

sheave – çıkrık, makara, oluklu kasnak

sheet - yaprak

shell - kabuk

shock - sarsıntı

short-range order - kısa erim düzen

shrinkage - büzülme

Page 52: Malzeme Sözlük

sigmoidal - S biçimli, kıvrık, çift kıvrımlı, sigmamsı

signal - işaret, uyarı, sinyal, uyarım

silane - silan

silica – silis, silika, silisyum dioksit

silicate - silikat

silicide - silisli bileşim

simulation - benzetim

single – tek, tekil

- crystal – tekil kristal

sintering – pişirme, pekiştirme

- liquid-phase - sıvı evre pişirme

- map - pişirme haritası

- plasma - plazmalı pişirme

- rapid rate - yüksek hızda pişirme

- reaction - tepkimeli pişirme

- solid-state - katı evre pişirme

sinusoidal - sinüzoidal

sizing - haşıl, sınıflama

slag - cüruf

slide - lam

slip casting - bkz casting

slump - göçmek, gevşemek

slurry - bulamaç, çamur

soak - emdirme, demlendirme, bekletme

soda – sodyum bikarbonat, soda

Page 53: Malzeme Sözlük

- ash – karbonat, sodyum karbonat

- spar – sodyum feldispat

sol – sol, çözelti

sol–gel – sol-jel

solidification - katılaştırma

solid solubility - katı çözünürlük

solid solution - katı çözelti

solidus curve - katılaşma eğrisi

solute - çözüngen, çözünen madde

solution - çözelti

solubility - çözünürlük

solvation – sıvı sarılım

solvent - çözücü

sonar – sonra, deniz radarı

space group – uzay kümesi

spalling - yüzey çatlaması

spark - kıvılcım

- plug - buji, kıvılcım tapası

spatial – uzaysal, üç boyutta

specific - özgü, belirgin, özgül

- heat - özgül ısı

specular - ayna gibi, yansıtıcı

spectrometer - izgeölçer, tayfölçer, spektrometre

spectroscopic - izgeölçümsel

spectroscopy – izgeölçümü, tayf ölçümü, spektroskopi, izgegözlem

Page 54: Malzeme Sözlük

- Auger electron (AES) – Auger elektron izgeölçümü (AEİ)

- electron energy loss (EELS) - elektron enerji kayıp izgeölçümü (EEKİ)

- Fourier transform infrared (FTIR) - Fourier dönüşüm kızılötesi izgeölçümü (FDKİ)

- laser ionization mass - lazer yükünleşme kütle izgeölçümü (LYKİ)

- nuclear magnetic resonance - çekirdeksel manyetik çınlama izgeölçümü (ÇMÇİ)

- Raman – Raman izgeölçümü

- Rutherford backscattering (RBS) - Rutherford geri saçılma izgeölçümü (RGSİ)

- secondary ion mass (SIMS) - ikincil yükün kütle izgeölçümü (İYKİ)

- X-ray emission – X ışını salım izgeölçümü

- X-ray photoelectron (XPS) - X ışını fotoelektron izgeölçümü (XIFİ)

spectrum - izge, tayf

- visible - görünür izge

sphene – kama taşı, titanit

spin – dönü

spindle – etrafında birşeyin döndüğü ince mil veya pim

spinneret - small metal plate, thimble, or cap with fine holes for spinning man made filaments

spinning - eğirme (iplik yapma), savurma

spiral - sarmal, helis, spiral

spontaneous - kendiliğinden

spray

- drying - püskürtmeli kurutma

- roasting - püskürtmeli kavurma

springback - yaylanma

sprue - besleme geçidi

Page 55: Malzeme Sözlük

squid - aşırıiletken nicemsel girişim aygıtı (ANGA)

stable - kararlı

stabilization - dengelemek, kararlı duruma getirmek

stabilized - kararlılaştırılmış

- steric 99

- semisteric 99

stacking fault - dizilim hatası, dizilme kusuru

stamping - basma

state - durum, hal

static - durağan

statistical - sayılamaya dayalı, istatistiksel

statistics - sayılama, istatistik

steel - çelik

mild - yumuşak çelik

tool - takım çeliği

steric - uzamsal

stiffness - bükülmezlik, bükülme direnci, katılık, rijitlik

stoichiometric - tam orantılı, kimyasal orantılı

stoneware – yüksek pişirimli sert ve gözeneksiz kil ürünü, camlaştırılmış/yarı camlaştırılmış sert kil ürünü

storage - biriktirme, saklama, koruma, depolama, bekletme

strain - gerinme, gerinim, zorlama

- gauge - gerinim ölçer, gerinme ölçer, gerinimi elektriksel sinyale dönüştüren cihaz

- hardening - gerinme sertleşmesi

- residual - kalıcı zorlama

stream - akış, akıntı, akım

Page 56: Malzeme Sözlük

strength - dayanım, dayanıklılık

- flexural - eğilme dayanımı

- plastic - şekillendirilebilir dayanım

- tensile - çekme dayanımı

strengthening - kuvvetlendirme

stress - gerilme, gerilim

- corrosion - gerilme bozunması

- intensity - gerilme yoğunluğu

stretch - germek

striking - çarpıcı

structure - yapı

sublimation - uçunum

sublattice - altkafes

sublime - uçunmak

submicron - mikronaltı

subscript - altsimge

subsection - kısım

subshell - altkabuk

substrate - alt katman, alt madde, altlık

substitutional - yeralan

subcritical crack growth – see stress

corrosion

sulfate - sülfat

sulfide - sülfür

superalloy - üstünalaşım

Page 57: Malzeme Sözlük

supercooling - aşırı soğutma

supercomputer - üstünbilgisayar

superconductivity - aşırı iletkenlik

superconductor - aşırı iletken, süperiletken

superlattice – üst düzenli kafes

supermagnet - üstünmıknatıs

superperiodicity - üstçevrimlilik

superplasticity - aşırısüneklik

supersaturation - aşırıdoygunluk, aşırı doymuşluk

superscript - üs, üstyazı

support – destek, yatak, yuva

surfactant - yüzey etkin madde, yüzey etkinleştirici

surge protector – yatıştırıcı, büyük dalgalanmalardan koruyucu

susceptibility - (the ratio of magnetization in a substance to the corresponding magnetizing force)

etkilenirlik

suspension - asıltı

surround - kuşatmak

switch – anahtar, şalter

symmetric - bakışımlı

symmetry - bakışım

synthesis - bireşim

- combustion - bkz combustion

- self propagating - kendiliğinden ilerleyen bireşim (KİB)

synthetic - yapay

system - dizge, düzen, sistem

Page 58: Malzeme Sözlük

T

table - çizelge

tableware - yemek takımı

tangential - teğetsel

tank - tank

tape - şerit

casting - bkz casting

template - kalıp, model, örnek, mastar, şablon

tension - gerilim

terminal - uç, son

terra cotta – kırmızı pişmiş kil ürünü

test - deney

- field - saha deneyi

tetrahedron - dörtyüzey

tetragonal zirconia polycrystal (TZP) - tetragonal zirkonya çoğul kristal (TZÇK)

textile - dokuma

theory - kuram

thermal - ısıl

- breakdown - ısıl sürüklenme

- conductivity - ısıl iletkenlik

- diffusivity - ısıl yayınırlık

- expansion - ısıl genleşme

Page 59: Malzeme Sözlük

- runaway – ısıl sürüklenme

- shock - ısıl darbe, ısıl şok

thermistor - ısıldirenç

thermite - termit

thermocouple - ısıl çift

thermoionic - ısılyükünsel

thermoplastic - ısıl plastik

thermoreversible - ısıltersinir

thermosetting - ısıyla sertleşen, ısıl sertleşim

thickener - koyulaştırıcı, koyultucu

thixotropy - tiksotropi

tilt - eğmek

topography – engebelilik, topoğrafya

toughness - tokluk

toughening - toklaştırma

torsion - burulma

trace - iz, eser, kalıntı

tracer - izleyen şey, çizim aygıtı

transducer - güç çevirici, dönüştürücü, çevirgeç

transfer - aktarım, aktarma, geçiş

transformation - dönüşüm

transformer – dönüştürücü, transformatör

transient - çabuk geçen, süreksiz

transistor - transistör

transition - geçiş

Page 60: Malzeme Sözlük

- metal - geçiş metali

translucent - yarısaydam, yarışeffaf

transmission electron microscope (TEM) - geçirmeli elektron mikroskop (GEM), geçirim elektron mikroskobu

transmissivity - özgeçirgenlik

transmittance - geçirgenlik

transparent - saydam, şeffaf

transport - taşınım, taşıma

transport flow reactor - taşınım akış tepkiyicisi

transverse - enine, çaprazlama

trap - kıstırmak, yakalamak, tutmak

trapped - tutsak kalmış

treatment - işlem

trend - yönelim, eğilim, akım

triple point - üçlü buluşma noktası

tube - boru, tüp

turbine - türbin

- blade - türbin kanadı

turbulence - çalkantı, girdap, türbülans

turning - tornalama

twist - burmak, bükmek

type - çeşit, tür

typical - özgün, ayırıcı, tipik, özgü, genel kullanımdaki

Page 61: Malzeme Sözlük

U

ultrasonic - sesötesi, sesüstü

ultraviolet - morötesi

undercooling - bkz supercooling

uniaxial – tek doğrultulu, tek eksenli

unidirectional - tek yönlü, tek eksenli

uniform - eş oran, eşdağılım, değişmeyen, aynı

unique - kendine özgü

unit cell - birim kafes

universal - çok amaçlı

V

vacancy – atom boşluğu, boşluk, eksiklik

- cluster – boşluk kümesi

- loop – boşluk halkası

vacuum - boşluk, vakum

valence - değerlik

valence electron - değerlik elektronu, valans elektronu

valve – valf, sübap

vapor - buhar, buğu

- blanket - buhar örtüsü

vaporization - buharlaştırma, buğulaştırma

variable - değişken

Page 62: Malzeme Sözlük

varistor - varistör

vector - yöney

versatile - çok yönlü, birçok iş görebilen

version - tür

vibration - titreşim, titreme

violent - şiddetli

viscid - yapıştırıcı gibi, yapışkan, ağdalı

viscosity - ağdalık, akmazlık, akışmazlık

viscous - ağdalı, yapışkan

- flow - ağdalı akma

vitreous - camsı

vitreous hotelware – see hotel china

volatile - uçucu

voltage - gerilim, voltaj

vortex - anafor, burgaç, girdap

W

wake - gerisi, arkası

wall - duvar, çeper

wall tiles - duvar döşemeleri

ware - kaplar

warping – biçimsel bozulma, yamulma

washer – pul, rondela

Page 63: Malzeme Sözlük

wast - engin

wave – dalga

- number – dalga sayısı

wavelength - dalgaboyu

- dispersive spectroscopy (WDS) – dalgaboyu dağılımlı izgeölçümü (DDİ)

wear - aşınma

- abrasive - kazımalı aşınma

- erosive - erozyonlu aşınma

- sliding - kaymalı aşınma

wedge - kama, yarık

well - yuva

wetting agent - ıslatıcı madde, sulandırıcı madde

whisker - iğnecik

whiteware – beyaz pişen ürün, yemek takımları, beyaz seramikler

wicking – emme, kılcal kuvvetler yoluyla sıvının çekilmesi

work hardening - işleme sertleşmesi

X

xenon - ksenon (Xe)

xerogel – kuru jel, az oranda sıvı içeren jel

X-ray

- computed tomography (CT) – X ışını hesaplanmış tomografi (HT)

- diffraction (XRD) - X-ışını kırınımı (XIK)

Page 64: Malzeme Sözlük

- line broadening - X-ışını çizgi genişlemesi

Y

yarn - iplik

yield point - akma noktası, koyuverme noktası

Young’s modulus – bkz: elastic modulus

ytrria stabilized zirconia (YSZ) - itriya ile kararlı duruma getirilmiş zirkonya (İKZ)

Z

zirconia - zirkonya (ZrO2)

zone - bölge

zone melting - bölgesel ergitme

ZrO2

- partially stabilized - kısmen kararlı zirkonya (KKZ)

- toughened alumina (ZTA) - zirkonya ile toklaştırılmış alümina (ZTA)