MALİYE POLİTİKASI VE MALİ KURAL · 2017. 10. 26. · Yunanistan ve Porte-kiz gibi zaten önemli...

6
İKTİSAT VE TOPLUM 2011 • Yıl 1 Sayı 7 18 Türkiye’de bir yıl öncesine dönülürse mali kuralın maliye bakanı ve maliye bürokrasisi tarafından sürekli gündem- de tutulduğunu, medyada sürekli yer verildiğini anım- sayabiliriz. Hatta bakan ta- rafından mali kural adeta bir “sihirli formül” olarak açık- lanmış, artık kamu mali yö- netiminin bu formüle ayak uyduracağı vurgulanmıştı... Zaman içerisinde IMF ile ya- pılan müzakereler sürecinde mali kural ve formülü unu- tuldu...Zaman zaman ana muhalefet partisinin kimi sözcüleri mali kuralın neden rafa kaldırıldığını sorgula- dılar! Gündemden düşmüş olan mali kuralın aslında mali disiplin anlayışına dayanması “formül”e gerek kalmaksızın neoliberal etiketli istikrar ve yapısal uyum programlarında uygulandığını kanıtlamakta- dır. Bununla birlikte krizden çıkış arayışlarında can simidi olarak da değerlendirilebilen mali kural finansal istikrar için sağlam bir çıpa mıdır? Başka bir deyişle ne tür bir çıpadır? Küresel finansal kriz büyüme hızının göreli olarak hız kestiğini görüyoruz. Kriz ortamında ekonomideki olumsuz seyri durdurma ve ekonomiyi canlandırma doğ- rultusunda ilgili devletlerin veya toplulukların (örneğin AB) merkez bankaları ve ha- zineleri aracılığıyla hazırlanan ve uygulanan kurtarma ve teşvik paketleri piyasaya liki- dite şırınga ettiği gibi bütçe/ kamu harcamalarını önemli ölçüde artırmıştır. Nitekim IMF de mali teşvik ve para- sal genişlemeyi sanayileşmiş ülkeler açısından etkin araç- lar olarak değerlendirmiştir. IMF’ye göre mali/vergisel destek zamanında yapılmalı, çeşitlendirilmiş, müşterek, kalıcı ve sürdürebilir olmalı- dır (Spilimbergo ve Diğerleri, 2008). naSıl bİr Malİye PolİtİkaSı? Konjonktür karşıtı maliye politikası ekonomik topar- lanmayı hedefleyen makro- ekonomik politikanın önemli ortamındaki işlevi nedir? Bu soruların yanıtlarını maliye politikası arayışları ile bağlan- tılı olarak arayalım... 2008 yılında belirginleşen küresel finansal kriz piyasa ekonomisinin kendi dinamik- leriyle ayağa kalkamayacağı- nı ve dengeye gelemeyece- ğini gözler önüne sermiştir. Finansal piyasaların hızlı ge- lişmesi/genişlemesi, bir baş- ka deyişle 1990’lı yıllarla bir- likte giderek sisteme egemen olan finansal kapitalizm kri- zin ardında yatan ana etken olmuştur. Bu bağlamda krizin biyolojik kökenlerinin serma- ye birikimi ve sermayenin değerleme gerekliliğine da- yandığı güçlü bir sav olarak ortaya konulabilir. Reel ve finansal çevrimler arasında doğrudan bağlantı her zaman kurulamayabilir ancak küre- sel finansal krizin şiddetlen- diği 2009 yılında merkez ül- kelerin yanı sıra bir dizi çevre ülkesinin negatif büyüme kaydettiğini, bu son katego- ride yer alan Çin ve Hindistan gibi bazı ülkelerdeki yüksek Sinan Sönmez Atılım Üniversitesi İktisat Bölümü [email protected] KÜRESEL FİNANSAL KRİZ ORTAMINDA MALİYE POLİTİKASI VE MALİ KURAL

Transcript of MALİYE POLİTİKASI VE MALİ KURAL · 2017. 10. 26. · Yunanistan ve Porte-kiz gibi zaten önemli...

  • İKTİSAT VE TOPLUM

    2011 • Yıl 1 • Sayı 718

    Türkiye’de bir yıl öncesine dönülürse mali kuralın maliye bakanı ve maliye bürokrasisi tarafından sürekli gündem-de tutulduğunu, medyada sürekli yer verildiğini anım-sayabiliriz. Hatta bakan ta-rafından mali kural adeta bir “sihirli formül” olarak açık-lanmış, artık kamu mali yö-netiminin bu formüle ayak uyduracağı vurgulanmıştı... Zaman içerisinde IMF ile ya-pılan müzakereler sürecinde mali kural ve formülü unu-tuldu...Zaman zaman ana muhalefet partisinin kimi sözcüleri mali kuralın neden rafa kaldırıldığını sorgula-dılar! Gündemden düşmüş olan mali kuralın aslında mali disiplin anlayışına dayanması “formül”e gerek kalmaksızın neoliberal etiketli istikrar ve yapısal uyum programlarında uygulandığını kanıtlamakta-dır. Bununla birlikte krizden çıkış arayışlarında can simidi olarak da değerlendirilebilen mali kural finansal istikrar için sağlam bir çıpa mıdır? Başka bir deyişle ne tür bir çıpadır? Küresel finansal kriz

    büyüme hızının göreli olarak hız kestiğini görüyoruz.Kriz ortamında ekonomideki olumsuz seyri durdurma ve ekonomiyi canlandırma doğ-rultusunda ilgili devletlerin veya toplulukların (örneğin AB) merkez bankaları ve ha-zineleri aracılığıyla hazırlanan ve uygulanan kurtarma ve teşvik paketleri piyasaya liki-dite şırınga ettiği gibi bütçe/kamu harcamalarını önemli ölçüde artırmıştır. Nitekim IMF de mali teşvik ve para-sal genişlemeyi sanayileşmiş ülkeler açısından etkin araç-lar olarak değerlendirmiştir. IMF’ye göre mali/vergisel destek zamanında yapılmalı, çeşitlendirilmiş, müşterek, kalıcı ve sürdürebilir olmalı-dır (Spilimbergo ve Diğerleri, 2008).

    naSıl bİr Malİye PolİtİkaSı?Konjonktür karşıtı maliye politikası ekonomik topar-lanmayı hedefleyen makro-ekonomik politikanın önemli

    ortamındaki işlevi nedir? Bu soruların yanıtlarını maliye politikası arayışları ile bağlan-tılı olarak arayalım...2008 yılında belirginleşen küresel finansal kriz piyasa ekonomisinin kendi dinamik-leriyle ayağa kalkamayacağı-nı ve dengeye gelemeyece-ğini gözler önüne sermiştir. Finansal piyasaların hızlı ge-lişmesi/genişlemesi, bir baş-ka deyişle 1990’lı yıllarla bir-likte giderek sisteme egemen olan finansal kapitalizm kri-zin ardında yatan ana etken olmuştur. Bu bağlamda krizin biyolojik kökenlerinin serma-ye birikimi ve sermayenin değerleme gerekliliğine da-yandığı güçlü bir sav olarak ortaya konulabilir. Reel ve finansal çevrimler arasında doğrudan bağlantı her zaman kurulamayabilir ancak küre-sel finansal krizin şiddetlen-diği 2009 yılında merkez ül-kelerin yanı sıra bir dizi çevre ülkesinin negatif büyüme kaydettiğini, bu son katego-ride yer alan Çin ve Hindistan gibi bazı ülkelerdeki yüksek

    Sinan SönmezAtılım Üniversitesi

    İktisat Bölümü[email protected]

    KÜRESEL FİNANSALKRİZ ORtAmINDA MALİYE POLİTİKASI VE MALİ KURAL

  • İKTİSAT VE TOPLUM • 2011 • Yıl 1 • Sayı 7 19

    bir aracı olarak değerlendiril-mektedir. Ne var ki IMF’nin üye ülkelerle imzaladığı an-laşmaların büyük çoğunlu-ğu (Stand-by Düzenlemele-ri-Stand-by Arrangements, Yoksulluğun Azaltılması ve Büyüme Kolaylığı-Poverty Reduction and Growth Fa-cilities, Dışsal Şok Kolaylı-ğı-Exogenous Shocks Faci-lities) konjonktür yanlısıdır. IMF çevre ülkelerin büyük çoğunluğu için genişlemeci makroekonomik politikaları onaylamadığı ve önermediği ölçüde çelişkili bir tavır ser-gilemektedir (Alesina, Cam-pante and Tabellini, 2007). Fon’un tavrındaki çelişkiler çevre ülkelerin karşılaştığı döviz kısıtlamaları ile açıkla-nabilir. Ancak Çin gibi yük-sek döviz rezervlerine sahip bazı çevre ekonomileri söz konusu kısıtlamayla karşı-laşmamaktadır. Bu yaklaşım çerçevesinde sağlam paraya sahip ekonomiler (ABD, Ja-ponya, Euro Bölgesi ülkeleri) de facto döviz kısıtlamasına tabi olmamaktadır. Gerçekte ABD ve Japonya’da kronik-leşen büyük yapısal bütçe açıklarının kriz öncesinde daha da artması ilkesel ola-rak mali disiplinin dikkate alınmasını gerekli kılsa da, ABD’de resmi otoriteler büt-çe açığının yanı sıra cari iş-lemler açığını azaltacak bir arayışa girmemiştir. İngiltere, İrlanda ve İspanya’da krizle birlikte bütçe denkliğinin gi-derek bozulması açığın daha çok yapısal olduğunu göster-miştir. Yunanistan ve Porte-kiz gibi zaten önemli yapısal bütçe açığı veya Belçika ve İtalya örneğinde gözlendiği üzere yüksek kamu borç sto-ku olan ülkelerde kriz önce-sinde -kriz patlak vermeseydi bile- mali disipline uygun bir

    politika deme-tinin açılması gerekmek-teydi (IMF, 2009:23). Merkez eko-nomilerde, hatta AB ve özellikle de Euro Bölge-si gibi yaklaşık olarak bütünleşik bir ekonomide bile kriz öncesi ve kriz sü-recinde ülkeler arasında önemli ekonomik ve fi-nansal farklıklar gözlem-lenmektedir. Bu yönden özellikle Euro Bölgesi’nde çevreyi oluşturan ekono-milerde toplam borç yükü (kamu ve özel) ve özel bor-cun kamu borcuna oranı ve dış borcun da iç borca oranı yüksektir (Lapavitsas ve Di-ğerleri, 2010). Çevre ekono-milerde ortaya çıkan önemli boyutlardaki finansal açık, özellikle Euro Bölgesi’ndeki merkez ülkelerden sermaye ihracı ile finanse edilmiştir. Özetle bazı merkez ülkeler ve düşük gelir grubunda yer alan birçok ülke ile yükselen piyasa ekonomileri yüksek iç ve dış borç, önemli yapısal bütçe açığı, kısa vadeli ser-maye akımları ve yüksek risk primi gibi ekonomik ve finan-sal kısıtlamalara tabi olmuş-tur (Blanchard, Dell’Arriccia and Mauro, 2010). Mali ayarlama ve maliye po-litikası, borç düzeyi ve eko-nomik yapıya bağlı olarak ül-kelere göre farklılaşmaktadır. En uygun maliye politikasının belirlenmesinde görüş birliği-ne ulaşılmadığı gibi, maliye politikasının teknik ve daha çok teknokratik bir boyuta çekilmesi uygun düşmemek-tedir. Bununla birlikte kon-jonktür karşıtı maliye politika-

    sının kısıtlı ekono-mik stabili-zatöre (istikrar sağlayıcı) sa-hip yükse-len piyasa ekonomi-leri tara-fından uy-gulanması olanaklı gö-zükmektedir. Fakat yüksek borçluluğa sa-hip ekonomilerde konjonk-tür karşıtı maliye politikası ile borcun sürdürebilirliğinin bağdaştırılması riskli görül-mektedir. Gerçekte ekonomi-yi canlandırma doğrultusun-da hazırlanmış olan paketler bütçe/kamu harcamalarında önemli artışa yol açmakta-dır. Ancak yukarıda vurgu-landığı üzere, kriz öncesinde bazı merkez ülkelerde zaten iç borç ve/veya dış borç sto-ku ve kısa vadeli borç düzeyi yüksektir. Ağır iç ve dış borç baskısı altındaki yükselen pi-

  • İKTİSAT VE TOPLUM • 2011 • Yıl 1 • Sayı 720

    yasa ekonomilerine ise mali ihtiyat ve disiplin ekonomik istikrar için gerekli ilkeler ola-rak önerilmektedir.

    Malİye PolİtİkaSı ve Malİ kUralResmi kurallara veya mali disipline bağlı makroekono-mik politika, bir başka deyiş-le konjonktür yanlısı maliye politikası bir grup yükselen piyasa ekonomisinde ve Yu-nanistan örneğinde somut olarak gözlendiği üzere bazı Euro Bölgesi ülkelerinde uy-gulanmıştır. Konjonktür yan-

    lısı maliye politikası ve mali sürdürebilirlik mali kural il-kesine dayanmaktadır. Mali kural maliye politikasının oluşturulması ve uygulanma-sına ilişkin ilkeler ve hukuk-sal normlar olarak tanımlan-dığı gibi (Hallerberg, Stauch ve Von Hagen, 2004), daha yaygın olarak kabul edilen bir yaklaşıma göre bütçe değiş-kenlerine konulan sayısal sı-nırlamalar aracılığıyla maliye politikasına kısıtlama getiril-mesidir (Kopits, Symanski, 1998). Zaman içerisinde tek kural yerine otoriteler kamu borcunun sürdürebilirliğini

    Mali kural maliye politikasının oluşturulması

    ve uygulanmasına ilişkin ilkeler ve hukuksal normlar

    olarak tanımlandığı gibi, daha yaygın olarak kabul edilen bir yaklaşıma göre

    bütçe değişkenlerine konulan sayısal sınırlamalar aracılığıyla

    maliye politikasına kısıtlama getirilmesidir

  • İKTİSAT VE TOPLUM • 2011 • Yıl 1 • Sayı 7 21

    sağlamak doğrultusunda bir-çok kuralın bileşiminden olu-şan mali kurallar bütününü benimsemiştir. Bu bağlamda mali kurallar, kamu maliye-sini güçlendirme ve borcun sürdürebilirliğine destekleme doğrultusunda, bütçe denk-liği, borçlanma, bütçe/kamu harcamaları ve bütçe/kamu gelirlerine ilişkin kısıtlayıcı kuralları kapsamaktadır. Bu kuralların bütçe/kamu açığını denetlemenin yanı sıra özel-likle siyasal iktidarın tercihleri ve vergi sistemi ve harcama-ların özelliklerine bağlı olarak oluşabilecek sapmalar ve za-man uyumsuzluğunu ortadan kaldırabileceği özellikle neoli-beral düşünceyi benimsemiş iktisatçılar tarafından savu-nulmaktadır Son yıllarda giderek daha çok ülkenin maliye politika-sını yönlendirme amacıyla mali kural ilkesini benimsedi-ği gözlenmektedir. Şöyle ki, mali kural ilkesini 1990 yı-lında 7 ülke kabul etmişken, 2009’da, ulusal veya ulus-lararası kurallara bağlanan ülke sayısı 80’e ulaşmıştır. Bunların 21’i merkez, 33’ü yükselen piyasa ve 26’sı da düşük gelirli ülkelerdir. Kuralların yaklaşık %52’si dört uluslararası anlaşmay-la oluşturulmuştur. Avru-pa’da İstikrar ve Büyüme Paktı-Stability and Growth Pact, Batı Afrika Ekonomik ve Para Birliği- West African Economy and Monetary Uni-on, Orta Afrika Ekonomi ve Para Topluluğu Central- Afri-can Economic and Monetary Community ve Doğu Kara-yipler Para Birliği-Eastern Ca-ribbean Currency Union söz konusu anlaşmaların çerçe-vesini oluşturmaktadır (IMF, 2009a). Benimsenen mali

    mali kural ilkesini 1990 yılında 7 ülke kabul etmişken, 2009’da, ulusal veya uluslararası kurallara bağlanan ülke sayısı 80’e ulaşmıştır. bunların 21’i merkez, 33’ü yükselen piyasa ve 26’sı da düşük gelirli

    ülkelerdir.

    kuralın kategorisi ekonomi-lere göre farklılık gösterebil-mektedir. Bununla birlikte mali kural ilkesini kabul eden ülkelerin %80’inden fazlası bütçe denkliği ve borçlanma kurallarını dikkate almakta-dır. Bu iki kural gerek mer-kez gerekse yükselen piya-sa ekonomileri tarafından benimsenmiştir. Düşük gelir grubunda yer alan ülkelerin yaklaşık %70’i bütçe denkli-ği kuralını ve yarısı da borç-lanma kuralını kabul etmiştir (IMF, 2009b, Fig.1a, 2 and 3, Appendix1 and Iıa)Parasal genişleme (örneğin AB) ve mali teşvikler ara-cılığıyla merkez ülkelerde genişleyici makroekonomik politikalara destek veren IMF işsizliğin azaltılacağı ve üre-timdeki daralmanın en aza indirgenebileceğini düşün-müştür. Dünya ekonomisinin yaklaşık dörtte birini oluş-turan ve ikiz açığıyla (büt-çe ve cari açık) ile küresel ekonomik mekanizmaların ardındaki itici gücü oluşturan ABD ekonomisi sahip olduğu istisnai konumuyla ekono-mi otoritelerinin açıkça gev-şek para politikasıyla birlikte mali/vergisel destek paketi açmalarını olanaklı kılmıştır. IMF krizin başlangıç aşama-sında yüksek bütçe/kamu açığı ve cari açık ile önemli borç stokuna sahip bazı mer-kez ülkelerde sıkı para po-litikası ve kısıtlayıcı maliye politikası uygulanması taraf-tarı değildi. Temel sorunsal deflasyonist eğilimin engel-lenmesi ve krizin ekonomik ve sosyal maliyetinin azaltıl-ması olduğu ölçüde bu tavrı anlamak olanaklıdır. Ancak benzer kırılganlıklara sahip çevre ülkeler için de IMF’nin benzer bir davranışta bulun-

    ması beklenirdi. Nitekim gi-derek artan işsizliğin ve üre-tim daralmasının damgasını vurduğu resesyon ortamında bütçe veya kamu mali den-gesinin hedeflenmesi optimal bir ekonomik ve sosyal çö-züm olarak kabul edilemez. Büyümenin yabancı sermaye girişine sıkı sıkıya bağımlı ol-duğu ekonomilerde ise temel sorunsal sermaye kaçışını en azından sınırlandırabilecek sermaye kontrolüne başvur-mak olabilir. Bu bağlamda ağır borçlu ülkelere güvenilir-liği artırabilmek için IMF’nin sağladığı finansal destek önemli bir katkı olarak düşü-nülebilir. Yakın tarihlerdeki koşullara bağlı olarak ihtiyatlı kontrol önerisi bir yana bı-rakılırsa (Ostry ve Diğerleri, 2010), IMF sermaye hare-ketlerinin kontrolüne karşı tavır sergilemiştir. IMF kri-zi önlemek ve kriz baskısını azaltmak amacıyla, geçmişte sağlam iktisat politikaları uy-gulamış ve güçlü performans göstergelerine sahip olan ekonomilerin yararlanması için 2009 yılında Esnek Kredi Hattı’nı (Flexible Credit Line) oluşturmuştur (IMF, 2010). Esnek Kredi Hattı’nı kullanan ekonomilere yeni kısıtlayıcı koşullar getirilmemektedir. Bu yeni kredi olanağından başlangıçta yalnızca Ko-lombiya, Meksika ve Po-lonya yararlanmıştır. Ancak IMF’nin konjonktür yanlısı politika önerileri, büyüme ve resesyon konusunda oldukça iyimser ve gerçekçi olmayan varsayımlara dayandığı için kriz ortamında ekonomik ve sosyal sorunları çözebilecek niteliğe sahip olamamıştır. Nitekim çok sayıda çevre ülkede krizle birlikte somut-laşan yapısal ekonomik den-

  • İKTİSAT VE TOPLUM • 2011 • Yıl 1 • Sayı 722

    gesizliklere, finansal kırılgan-lıklara ve karmaşaya çözüm arayışında neoliberal politika araçları olan serbestleşme, özelleştirme, kamu hizmet-lerinin ticarileştirilmesi ve ücretlerde kesintilere başvu-rulmuştur. Bu bağlamda mali disipline dayalı ayarlamalar ve bütçe kesintileri sosyal harcamalar ve ücret ödeme-leriyle somutlaşmıştır. Ör-neğin IMF ile imzalanan 41 anlaşmanın 31’i konjonktür yanlısı makroekonomik poli-tika önlemlerini içermektedir. Bağlantılı olarak 31 anlaşma-dan 23’üne kısıtlayıcı maliye politikası ve ücret kesintileri damgasını vur-

    muştur (Weisbrot et al., 2009, Table 1). Kriz ortamın-da önemli sayıda çevre ülke-de sosyal harcamalar (sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik) artışı hız kesmiştir. Düşük gelir grubunda yer alan 56 ülkenin üçte ikisinde uygula-maya konulan mali/vergisel destek paketi IMF’nin temel yaklaşımında bir değişikliğe yol açmamıştır.2008-2010 kesitinde yük-selen piyasa ekonomilerinde

    ve düşük gelir grubunda yer alan ülkelerde krizin yol aç-tığı 2,6 trilyon dolar tutarın-daki toplam kaybın (Dolphin and Chappell, 2010) gelir dağılımındaki eşitsizliği ve yoksulluğu daha da artırdığı bir gerçektir. Artan yoksul-luk, azalan bütçe gelirlerine karşın 2008-2009 kesitinde sosyal harcamalarda göre-li artışa yol açmıştır. Çevre ülkelerdeki mali paketlerin yaklaşık dörtte biri yoksulla-ra destek ve sosyal koruma programı niteliğine sahip ol-muştur. Kamu harcamala-rındaki artış ve bütçe/vergi gelirlerinde dramatik azalma (2009’da %60 dolayında)

    çok bü-

    yük boyutlara ulaşan bütçe/kamu açıklarına yol açmıştır (Kyrili and Martin, 2010). Ancak sosyal harcamalarda-ki artış sınırlı kalmıştır; 2005-2008 döneminde %10 olan ortalama artış hızı, 2009’da %2’nin altına inmiştir (Ortiz ve Diğerleri, 2010). Krizin başlangıç aşamasında sosyal harcamalardaki artışa destek veren IMF ise daha sonra bu tür harcamalarda kesinti-ye gitmeyi zorunlu görmüş,

    hatta ilgili ülkelere görüşünü empoze etmeye soyunmuş-tur.

    Malİ dİSİPlİn ve ÖteSİ Maliye politikası kuralları ta-sarım ve uygulamada farklılık gösterse de, küresel finansal kriz kamu bütçesi açığını artırıcı etkiler doğurmuş ve ülkelerin büyük bölümünde açık önemli ölçüde genişle-miştir. Aynı zamanda bütçe/kamu harcamalarının bileşimi de değişmiş, sosyal hizmet-ler ve kamusal faydaya sahip kamu hizmetleri sunumuna daha az kaynak aktarılmaya

    başlanmıştır. Çözüm ola-rak önerilen mali kural uygulaması, bu bağlam-da mali disipline uyul-masının bütçe/kamu harcamalarında aşırı genişlemeyi, dolayı-sıyla savurganlığı ön-leyeceği savunulmak-tadır. Teorik olarak

    kamu maliyesinde sür-dürebilirliğin sağlanma-sı mali disiplin ilkesine

    uyulmasını gerekli kıl-maktadır çünkü mali sürdürebilirlik uzun

    vadede bütçe denkliğini öngörmektedir. Kamu har-

    camaları ve gelirleri arasın-daki ayarlama süreci, dozu değişmekle birlikte katı mali disipline dayalı kısıtlayıcı büt-çe/maliye politikaları ile öz-deşleşebilmektedir. Yüksek bütçe / kamu açığı ile önemli kamu borç stokuna sahip ve yeni finansman kaynaklarına ihtiyaç duyan ekonomilerde iç borcun çevrilmesi kamu maliyesinin sürdürülebilirliği için gerekli bir strateji olarak değerlendirilmektedir. İç bor-cun çevrilmesine ilişkin farklı

  • İKTİSAT VE TOPLUM • 2011 • Yıl 1 • Sayı 7 23

    strateji veya yöntemler özün-de bütçe/kamu açığının azal-tılması ve faiz dışı fazla (FDF) sağlanmasına odaklanmak-tadır. Bütçe/kamu açığının azaltılarak denkliğe yönelme ile FDF’ye odaklı politikala-rının ardında ise mali disip-lin ilkesi yer almaktadır Ni-tekim ekonomik literatürde yer alan karmaşık modeller ve denklem kümelerinden aynı sonucun süzülmesi şa-şırtıcı gözükmemektedir. Ancak mali disiplin uyarınca gerçekleştirilen kaynak tah-sisinin sosyal refah devleti ve sosyal yurttaşlık hakları ile ne derece uyumlu oldu-ğu sorgulanması gerekli bir konudur. Çünkü sosyal yurt-taşlık kavramı sosyal eşitlik

    ve refah hakları ile devletin sağladığı minimum ekonomik güvenceyi kapsamaktadır. Refah konusundaki yakla-şımlar bireyler ve toplumu kucakladığı ölçüde geniş bir yelpazede yer alan politika-lar ve düzenlemeler dikkate alınmak durumundadır. Bu bağlamda vergiler, sübvansi-yonlar, transfer programları, sağlık hizmetleri, regülas-yon, çevre politikası, sos-yal güvenlik sistemi, eğitim hizmetleri ve bu alanlardaki yeni düzenlemelerin bireyle-rin ve toplumun refah düze-yini nasıl etkilediğinin mer-cek altına alınması gereklidir Bireyden hareketle topluma doğru yönelme sosyal refah veya –sosyal-refah devleti

    kavramına odaklanmayı ge-rektirmektedir. Sosyal refah toplum refahı kadar birey re-fahını da kapsamaktadır ve sosyal refahın biçimlendiril-mesinde devlet birincil role sahip olmaktadır. Özellikle de modern refah devletinin çekirdeğini oluşturan sosyal yurttaşlığın kapsamına kon-vansiyonel hakların (emek-lilik, sağlık hizmetleri, fırsat eşitliği) girdiği ve bu hakların kullanılmasında devletin sağ-ladığı sosyal refah hizmetle-rinin ön plana çıktığı dikkate alınırsa, mali disiplin ilkesi ve buna dayalı politikaların sos-yal yurttaşlık penceresinden mutlaka yeniden okunması gereği ortaya çıkmaktadır.

    kaynaklarAlesina, Alberto, Filipe Campante and Guido Tabellini (2008), “Why is Fiscal Policy Often Procyclical?”, European Economic Association, 6 (5), 1006-36.

    Blanchard, Olivier, Giovanni Dell’Arriccia and Paulo Mauro (2010), Rethinking Macroeconomic Policy, IMF Staff Position Note, February, SPN/10/03).

    Dolphin,Tony and Laura Chappell (2010), The Effects of the Global Financial Crisis on Emerging and Developing Economies, Institute for Public Policy Research-IIPR, September

    Hallerberg, Mark, Rolf R. Strauch and Jürgen Von Hagen (2004), The Design of Fiscal Rules and Forms of Governance in European Union Countries, European Central Bank Working paper Series, No: 419.

    IMF (2009a), The State of Public Finances Cross-Country Fiscal Monitor, IMF Staff Position Note, SPN/09/25, November 3

    IMF(2009b), Fiscal Rule-Anchoring Expectations for Sustainable Public Finances, paper prepared by the Fiscal Affairs Department, December 16,

    IMF(2010), The IMF’s Flexible Credit Line (FCL), Factsheet, 5 October. www.imf.org/external/np/exr/facts/fcl.htm).

    Kopits, George and Steve Symansky (1998), Fiscal Policy Rules, IMF Occasional Paper 162, Washington D.C.

    Kyrili, Katerina. and Mtthe Martin (2010) The Impact of the Global Financial Crisis on the Budgets of Low-Income Countries, Research Report for Oxfam, Development Finance International, July 2010;3 www.developent-finance.org; www.oxfam.org

    Lapavitsas, Costas et al. (2010), The Eurozone Between Austerity and Default, RMF Occasional Report, RMF-Resarch on Money and Finance, September. www.researchonmoneyandfinance.org

    Ortiz, Isabel, Jingqing Chai, Matthew Cummins, Gabriel Vergara (2010), Prioritizing Expenditures for a Recovery for All, UNICEF, Social and Economic Policy Working Paper, October.

    Ostry, Jonathan, D. ve Diğerleri (2010), Capital Inflows: The Role of Controls, IMF Staff Position Note,IMF, SPN/10/04, February 19

    Spilimbergo,Antonio, Steve Symansky, Olivier Blanchard and Carlo Cottarelli (2008), Fiscal Policy for the Crisis, IMF Position Note, December 29, 2008, SPN/08/01; December 29.

    Weisbrot, Mark, Rebecca Rey, Jake Johnston, Jose Antonio Cordero and Juan Antonio Montecino (2009), IMF-Supported Macroeconomic Policies and the World Recession: A Look at Forty-One Borrowing Countries, Center for Economic and Policy Research (CEPR), Washington D.C., October.