MAKASLAMA ZONLARINDA MEYDANA GELEN YAPILAR 1....
Transcript of MAKASLAMA ZONLARINDA MEYDANA GELEN YAPILAR 1....
Alkor Kutluay 2006 1
MAKASLAMA ZONLARINDA MEYDANA GELEN YAPILAR 1. GİRİŞ
Kırılgan, izotropik bir kayaç konvansiyonel üç eksenli sıkışma testinde yenildiğinde
etkin asal gerilim eksenlerine (σ1’>σ2’>σ3’) bağlı olarak simetrik makaslama kırık
çiftleri meydana gelir. Etkin gerilim, toplam gerilimden sıvı basıncının çıkarılmasıyla
hesaplanır. Bu kırıkların geometrisi asal gerilim eksenlerinin yönlerine ve de
malzemenin içsel sürtünme açısına (Φ) bağlıdır (Hancock, 1985). Şekil 1.1’de asal
gerilim eksenleri ve makaslama kırıkları arasındaki ilişki görülmektedir.
(a) (b) Şekil1.1.a. Etkin asal gerilim eksenleri ile makaslama yüzeyleri arasındaki ilişki, b. 2Ө = 0, 45 ve 600 için çizilmiş olan Mohr çemberleri ve yenilme zarfı, T=gerilme kuvveti, Φ=içsel sürtünme açısı. (Hancock, 1985)
2. MAKASLAMA ZONLARINDA MEYDANA GELEBİLECEK YAPILAR
Basit makaslama sonucunda oluşan deformesyon yüzeylerinden herbiri üzerinde
meydana gelen farklı kırık setleri saptanmıştır (Şekil 2.1).
Bu yapılardan R1, P ve Y kırıkları ana fay ile eş yönlü hareket ederler. R2 ve X
kırıkları ise zıt yönlü kırıklardır. Bunlardan Y kırığı, ana faya karşılık gelmektedir.
Alkor Kutluay 2006 2
Şekil 2.1. Basit makaslama sonucu meydana gelen kademeli (en echelon) yapılar (Harding, 1974; Bartlett et al., 1981; Hancock, 1985’den).
Eş yönlü Riedel kırıkları (R1) ana fay ile yaklaşık olarak Φ/2 kadar bir açı yapacak
şekilde meydana gelirler. Zıt yönlü riedel kırıkları (R2) ise ana fay ile 90 - Φ/2 kadar
açı yaparlar. Burada Φ, malzemenin içsel sürtünme açısıdır. Bu durumda R1’ler
yaklaşık 15 - 200 , R2’ler ise 65 - 700 lik açılarla oluşurlar. R1 ve R2’nin açıortayı
yaklaşık olarak en büyük asal gerilim eksenini gösterir. (Tchalenko and Ambraseys,
1970; Sylvester, 1988’den).
P’ler, kademeli R1 kırıkları arasındaki makaslama dayanımın azalması sonucu
meydana gelirler. R1’lerin ana faya göre simetriği olarak da düşünülebilirler. R1 ve
P’ler sonucu deformasyon zonu örgülü bir hal alabilir, bunun sonucu olarak da duplex
yapıları ortaya çıkabilir (Woodcock, 1986). Bu durum Şekil 2.2’de gösterilmiştir.
Şekil 2.2. R1 kırıkları ile P kırıkları arasındaki ilişki (Woodcock, 1986).
Alkor Kutluay 2006 3
T, tansiyon çatlakları, en büyük asal gerilim eksenine (σ1) paralel meydana gelirler.
İlerleyen deformasyon sonucu dönme eğilimindedirler ve sigmoyidal damarları
meydana getirirler (Davis and Reynolds, 1996) (Şekil 2.3).
(a) (b) Şekil 2.3.a. Sigmoyidal damarların oluşum mekanizması, b. Bu şekilde meydana gelmiş sigmoyidal damarlar (Davis ve Reynolds, 1996).
Ayrıca σ1 ‘e paralel olarak normal faylar gelişir. σ3 ‘e, en küçük asal gerilim eksenine
paralel olarak ise ters faylar, kıvrım eksenleri, stilolitler ve foliasyon yapıları meydana
gelir (Şekil 2.1) (Hancock, 1985).
Her kırık da bir ana fay olarak düşünülebilir ve kendi içinde yukarıdaki yapıları
meydana getirebilir (Naylor ve.diğ., 1986).
Bu yapıların oluşumu, geçmiş yıllarda araştırmacılar tarafından değişik modeller
üzerinde gözlenmiştir. Kil, pekişmemiş kum, parafin ve ıslak mendiller kullanılarak bu
deneyler tekrarlanmış ve bu yapıların oluşum mekanizması ortaya konmuştur
(Riedel, 1929; Cloos, 1955; Pavoni, 1961; Emmons, 1969; Morgenstern and
Tchalenko, 1967; Tchalenko 1970; Wilson, 1970; Lowell, 1972; Wicox et al., 1973;
Courtillot et al., 1974; Freund, 1974; Mandl et al., 1977; Graham, 1978; Groshong
and Rodgers, 1978; Rixon, 1978; Gamond, 1983; Odonne and Vialon, 1983; Harris
and Cobbold, 1984). Ayrıca homojen kayaçların kuşatılmış basınç altında
deformasyonunda (Logan et al., 1979; Bartlett et al, 1981), ve de büyük depremlerde
faylar üzerindeki alüvyon malzemede (Tchalenko, 1970; Tchalenko and Ambraseys,
Alkor Kutluay 2006 4
1970; Clark, 1972, 1973; Sharp, 1976; Phillip and Megard, 1977) bu yapıların
oluştuğu gözlenmiştir.
Kum modellerde çalışan Naylor ve diğ. (1986), bu kırıklar ile ana fay arasındaki
açıların, malzemenin kalınlığıyla değiştiğini görmüştür. Kulanılan malzemenin
kalınlığı azaldıkça açılar da küçülmüştür.
Bu yapılar makaslama kuvvetlerinin etkin olduğu başka koşullarda da gelişebilirler.
Bir kazı esnasında kepçe dişlerinin bıraktığı izlerde gelişen eş yönlü Riedel kırıkları
Şekil 2.4 ve Şekil 2.5’da görülebilir.
Şekil 2.4. Kepçenin bıraktığı diş izinde gözlenen R1 kırıkları ve kesit görüntüsü
Şekil 2.5. Farklı kepçe diş izlerinde meydana gelmiş R1 kırıkları
Alkor Kutluay 2006 5
2.1. Yapıların oluşumunu etkileyen faktörler Bu yapıların oluşumunu etkileyen 3 ana faktörden bahsedilebilir: Hareketin büyüklüğü
(displacement magnitude), malzemenin özellikleri ve önceden varolan yapılar (pre-
existing structers).
1. Hareketin büyüklüğü (Displacement Magnitude): Malzemenin maruz kaldığı
gerilimin büyüklüğü ve etki süresi, bu yapıların oluşumunda önemlidir. Bu
kırıkların meydana gelebilmesi için gerilimin belli bir süre devam etmesi
gerekir. Eğer yenilme çok hızlı gelişirse bu kırık setleri oluşmaya fırsat
bulamayabilir.
Ayrıca bu yapılar sırayla oluşma eğilimindedir. Kil modellerde ilk olarak
kıvrımların ve R1 kırıklarının meydana geldiği görülmüştür Daha sonra P
kırıkları oluşmuştur. Ana fay, yani Y kırığı en son oluşan yapıdır (Morgenstern
ve Tchalenko, 1967; Tchalenko, 1970; Wilcox et al., 1973; Blick ve Biddle,
1985’den). Kayaçlarda yapılan deneylerde ise R1 ve P kırıklarının beraber
oluştuğu gözlenmiştir. R1 kırıkları, ilerleyen deformasyona doğru kademeli
olarak artarken R2 ve X kırıkları meydana gelmiştir (Bartlett et al., 1981; Blick
ve Biddle, 1985’den).
2. Malzemenin özellikleri: Yukarıda bahsedilen yapıların meydana gelebilmesi
için malzemenin yeteri kadar kırılgan olması gerekmektedir. Sünümlü davranış
gösteren malzemelerde bu kırık setleri meydana gelemeyecektir. Ayrıca
malzemenin içsel sürtünme açısı da deformasyonun geometrisini
etkilemektedir. Malzemenin bu özellikleri de litolojiye, çevre basıncına, sıvı
basıncına ve sıcaklık koşullarına bağlıdır (Bartlett et al., 1981; Blick ve Biddle,
1985’den).
3. Önceden varolan yapılar (Pre-existing Structures): Deformasyon zonunda
daha önceden meydana gelmiş yapılar varsa, bunlar yeni oluşacak yapıları
etkileyecektir. Önceden gelişmiş kırıklar, faylar, eklemler malzemenin
dayanımını azaltacağından yenilme de önce buralarda gerçekleşebilir. Ayrıca
Alkor Kutluay 2006 6
kayaç tabakalıysa tabakalanmanın yönlenmesi de önemlidir (Bartlett et al.,
1981; Blick ve Biddle, 1985’den).
Bu yapıların doğada, teorideki gibi oluşması zordur. Çünkü, kayaçlar homojen
değildir. Dış koşullara bağlı özellikleri de değişkendir. Ayrıca doğada olayların gelişim
hızları da değişkendir. Gerilim kuvvetleri de kesintili ve değişiken olabilir. Bunlar
yüzünden ideal geometriler sergilemeleri zordur (Aydın ve Page, 1984; Sylvester,
1988’den).
3. KİNEMATİK GÖSTERGELER
Fay aynası adı da verilen fay yüzeyleri genelde parlak, pürüzsüz kayma
düzlemleridir (slickensides) (Şekil 3.1.a). Bu, blokların birbirleri üzerindeki aşındırıcı
hareketlerinin bir sonucudur. Fay aynaları üzerinde aynı zamanda fay çizikleri
(slickenlines) adı verilen ince, düz, sığ çizgiler bulunur (Şekil 3.1.b). Fay çiziklerinin
oluşum sebebi, kayma düzleminde bulunan ince tanelerin hareket esnasında yüzeye
sürtünerek burayı kazımalarıdır (Davis ve Reynolds, 1996). Bu çizikler fayın hareket
yönünü olmasa da hareket doğrultusunu verirler. Fay çizikleri küçük ölçekli veya
büyük ölçekli olabilirler (Şekil 3.1.c).
(a) (b)
Şekil 3.1.a. Parlak, pürüzsüz fay yüzeyi (slickensides) (College of Marin web sitesinden), b. Küçük ölçekli fay çizikleri (Pittsburgh Üni. web sitesinden), c. Büyük ölçekli fay çizikleri (slickenlines) (UCSC web sitesinden). (c)
Alkor Kutluay 2006 7
Bu fay çiziklerinin oluşması için her zaman bir fay gerekli değildir. Fay hareketine
benzer kayma hareketlerin olduğu başka koşullarda da meydana gelebilirler. Örneğin
bir heyelan duvarında da gözlenebilirler. Aydın, Karacasu’daki bir heyelan duvarında
meydana gelmiş çizikler Şekil 3.2’de gösterilmiştir.
(a) (b)
(c) (d)
Şekil 3.2.a. Aydın – Karacasu’ daki heyelan. b, c, d. Heyelan duvarında gözlenen çizikler
Kayma düzlemlerinde parlak yüzeyler ve çizikler dışında başka yapılar da bulunur ve
bunlar fayların karakterini anlamada kullanılabilirler. Bu yapılardan bazıları önceki
bölümde anlatılmış olan yapılardır. Basit makaslamayla oluşan yapıların geometrisi
mikro ve makro ölçeklerde aynıdır (Tchalenko, 1970; Sylvester, 1988’den). Bu
yapıların geometrisi kinematik analizlerde kullanılabilir. Bunlar dışında kinematik
analizler için kullanılabilecek fay yüzeyinde bulunan başka yapılar da vardır. Bunların
en önemlileri aşağıda verilmiştir.
Alkor Kutluay 2006 8
A. Kırıklar
R1, eş yönlü riedel kırıkları
R2, zıt yönlü riedel kırıkları
T, tansiyon çatlakları
P kırıkları
Mikro – bindirmeler
B. Saplanmalar, oyuklar
Saplanma izi (Gouging / grain grooves)
Kaşık şeklinde çöküntüler (Spoon-shaped depressions)
Koparma izi (Gouging / plucking markings)
Tanelerin ufalarak bıraktığı izler (Debris trails)
C. Basamak şeklinde yapılar (Steps)
Kristal büyümeleri / Fiber lineasyonu (Chatter marks / crystal fibers)
Tansiyon çatlaklarının oluşturduğu basamaklar
Slickolite yapıları
P kırıklarının oluşturduğu basamaklar
Saplanmaların meydana getirdiği basamaklar
D. Düzlemsel yapı dizileri
SC tip yapılar
Domino tip dönmeler
Sürüme etkisiyle oluşan yapılar
Kırık dizilimi
Alkor Kutluay 2006 9
3.1. Kırıklar
Bunlar, Şekil 2.1’ de gösterilmiş olan kırık setleridir. Bunların incelenmesi ve ideal
geometriye oturtulmasıyla fayların karakterleri belirlenebilir. Bu kırıklardan doğada en
çok gözlenebilenler Şekil 3.3’de gösterilmiştir.
Şekil 3.3.a. Riedel kırıkları, b. Tansiyon çatlakları ve sigmoyidal damarlar, c. P kırıkları (Petit, 1987’den değiştirilerek). d. Mikro-bindirmeler (Doblas, 1998’den değiştirilerek). Şekillerde üstteki aşınmış blok sağa doğru hareket etmiştir.
(a) (b) Şekil 3.4. a. P kırıkları, aşınmış blok ok yönünde hareket etmiştir, b. Sigmoyidal damarlar (Virtual Explorer web sitesinden)
Alkor Kutluay 2006 10
3.2. Saplanmalar, oyuklar Bu izler, kayma düzlemindeki çakılların, tanelerin bıraktığı izlerdir.
Saplanma izi (Gouging / grain grooves): Bu yapı genelde, matriksinden daha sert
taneler içeren kayaçlarda gözlenir. Faylanma esnasında bu sert taneler hareket
yüzeyine saplanıp, yüzeyi kazıyarak oluk şeklinde izler bırakırlar (Şekil 3.5.a). Ancak
izi bırakan çakılı görmek önemlidir. Çünkü oyuğun neresinin başlangıç, neresinin son
olduğu başka şekilde anlaşılamayabilir (Tjia, 1964, 1967; Jackson ve Dunn, 1974;
Doblas, 1985, 1987; Spray, 1989; Doblas, 1998’den).
Kaşık şeklinde çöküntüler (Spoon-shaped depressions): Kayan bloğun kayma
yüzeyindeki sert çakılların çevresini aşındırmasıyla meydana gelirler. Uzayan uçları,
hareketin yönünü gösterir (Power ve Tullis, 1989; Doblas, 1998’den). (Şekil 3.5.b)
Koparma izi (Gouging / plucking markings): Özellikle aktif normal faylarda, yüzeyde
parçaların kopması sonucu meydana gelirler (Doblas et al., 1995, 1997a, Doblas,
1998’den). Saplanma izine benzerler, ancak tam ters yönde değerlendirilirler. Bu iki
yapıyı birbiriyle karıştırmak tam tersi sonuç verecektir.
Tanelerin ufalarak bıraktığı izler (Debris trails): Fay yüzeyini çizen tanelerin bıraktığı
izlerdendir (Doblas, 1987; Doblas, 1998’den). Burada tane, hareket devam ettikçe
ufalanıp yok olmuştur. Yani iz, “v” şeklinde daralarak sonlanır (Şekil 3.5.d).
Alkor Kutluay 2006 11
Şekil 3.5. a. Saplanma izi (gouging/grain grooves) (Petit, 1987’den değiştirilerek), b. Kaşık şeklinde çöküntü (spoon-shaped depression), c. Koparma izi (gouging/plucking marking), d. Tanelerin ufalarak bıraktığı izler (debris trails) (Doblas, 1998’den değiştirilerek). Şekillerde üstteki aşınmış blok sağa doğru hareket etmiştir. Şekil 3.6. Saplanma izi, aşınmış blok ok yönünde hareket etmiştir (Miskolc Uni. web sitesinden).
3.3. Basamak şeklindeki yapılar (Steps) Fay yüzeyinde bulunan asimetrik basamak şeklindeki yapılar bize aşınmış olan
bloğun ne tarafa doğru hareket ettiğini gösterebilir.
Alkor Kutluay 2006 12
Fay kertikleri / Kristal lifleri (Chatter marks / crystal fibers): Fay yüzeylerindeki
pürüzlülük sonucunda hareketin yönüne bağlı olarak pürüzün bir tarafında açılma
gelişecektir ve fay çiziklerine dik asimetrik basamaklar meydana gelecektir. Bunlara
fay kertiği (chatter mark) adı verilir. Karbonat ve silisçe zengin sıvıların dolaşımı
sırasında fay kertikleri üzerinde kristal lifleri (crystal fibers) büyüyecektir (Dirik, 2005).
Üzerinde kristal lifleri bulunan fay kertikleri iyi birer kinematik göstergedir.
Geometrileri (Şekil 3.7.a) kullanılarak fayın karakteri tespit edilebilir (Davis and
Reynolds, 1996). Şekil 3.8’ de kristal liflerinin oluşum mekanizması gösterilmiştir.
Tansiyon çatlaklarının oluşturduğu basamaklar: Bu basamaklar Şekil 3.7.b’de
görüldüğü gibi kinematik gösterge olarak kullanılabilirler (Dzulynski and Kotlarczyk,
1965; Tjia, 1967; Petit et al., 1983, Doblas, 1998’den).
Slickolite yapıları: Slickolite yapıları (Şekil 3.7.c), stilolit oluşumu sonrası yüzeydeki
malzemenin aşınmasıyla meydana çıkan izlerdir (Davis ve Reynolds, 1996). Başka
bir deyişle oblik stilolit izleridir (Arthaud ve Mattauer, 1969; Hancock, 1985; Doblas,
1998’den).
P kırıklarının oluşturduğu basamaklar: Kademeli olarak meydana gelmiş olan P
kırıkları (Petit et al, 1983; Petit, 1987; Doblas, 1998’den), fayın karakerini belirlemek
için iyi göstergelerdir (Şekil 3.7.d).
Saplanmaların meydana getirdiği basamaklar : Yukarıda bahsedilen saplanma
izlerinin arka arkaya gelerek bir dizi oluşturduğu yapılar, tek bir saplanma izine göre
daha doğru sonuçlar verecektir (Tjia, 1967; Petit et al, 1983; Petit, 1987; Doblas,
1998’den).
Alkor Kutluay 2006 13
Şekil 3.7. a. Üzerinde kristal büyümeleri gelişmiş fay kertikleri (chatter marks) (Petit,1987’den değiştirilerek), b.Tansiyon çatlaklarının oluşturduğu basamaklar c. Slickolite yapıları, d. P kırıklarının oluşturduğu basamaklar (Doblas, 1998’den değiştirilerek). Şekillerde üstteki aşınmış blok sağa doğru hareket etmiştir.
Şekil 3.8. Kristal liflerinin (crystal fibers) oluşum mekanizması (Davis ve Reynolds, 1996).
Alkor Kutluay 2006 14
(a) (b) Şekil 3.9.a. Kristal büyümeleri, üstteki aşınmış blok aşağı-sağa doğru hareket etmiştir (Louisiana State Uni. web sitesinden), b. Slickolite yapısı, aşınmış blok ok yönünde kaymıştır (Miskolc Uni. web sitesinden).
3.4. Düzlemsel yapı dizileri
Kademeli olarak dizilmiş bazı düzlemsel yapılar da ortamdaki makaslama kuvvetleri
hakkında bilgi verebilir.
SC tip yapılar: Bu yapılar aslında sünümlü davranış gösteren malzemeler de
görülseler de iyi birer kinematik gösterge oldukları için buraya alınmışlardır. Foliasyon
(S) ve makaslama bantları (C) olarak adlandırılırlar (Davis ve Reynolds, 1996).
Kırılgan malzemelerdeki P ve Y düzlemlerine karşılık gelirler (Petit et al, 1983;
Doblas, 1985, 1987; Petit, 1987; Lee ve Means, 1990; Lee, 1991; Crespi, 1993;
Doblas, 1998’den). Şekil 3.10.a’ da bu yapılar görülmektedir.
Domino-tip dönmeler: Zıt yönlü faylarla oluşan blok dönmeleri (Şekil 3.10.b)
makaslamanın yönünü gösterebilir (Doblas, 1985, 1987; Lee ve Means, 1990; Lee,
1991; Doblas, 1998’den).
Sürüme etkisiyle oluşan yapılar: Fay yüzeyinin kestiği bantlar, tabakalar ve benzeri
düzlemsel yapılarda görülürler (Doblas, 1987, 1991; Lee, 1991; Doblas, 1998’den)
(Şekil 3.10.c’ deki kırmızı çizgiler).
Alkor Kutluay 2006 15
Kırık dizilimi: Birinci bölümde bahsedilen kırıkların oluşturduğu diziler, silsileler,
ardalanmalar; tek tek gördüğümüz kırıklara oranla daha iyi gösterge olabilirler (Davis
ve Reynolds, 1996).
Bu yapılar için örnek fotoğraflar Şekil 3.11’de verilmiştir.
Şekil 3.10. a. SC tip yapılar (S-foliasyon, C-makaslama bandı) (Petit,1987’den değiştirilerek), b. Domino tip dönmeler, c. Sürüme etkisiyle oluşan yapılar (Doblas, 1998’den değiştirilerek). Şekillerde üstteki aşınmış blok sağa doğru hareket etmiştir.
Alkor Kutluay 2006 16
(a) (b)
Şekil 3.11. a. SC tip yapılar ,tabancanın namlusu C’ye paraleldir (UCSC web sitesinden), b. Domino tip dönme (Nevada Sys. web sitesinden), c. Sürüme kıvrımları (drag folds) (Emporia St. Uni. web sitesinden)
(c) 4. SONUÇLAR
Bu çalışmada, fayların karakterlerini belirlemede kullanılabilecek kriterler
özetlenmeye çalışılmıştır. Makaslama zonları boyunca oluşan deformasyon
alanlarında meydana gelebilecek yapılar anlatılmış, oluşacak kırık setlerinden
bahsedilmiştir. Bu yapıların yardımıyla makaslama kuvvetleri hakkında bilgi
edinilebilir.
Yukarıda anlatılan yapılara ek olarak, bir fay düzleminde görülebilecek başka
yapılardan da bahsedilmiş, bunların nasıl değerlendirilecekleri anlatılmıştır. Bu
çalışmada değinilmiş olan yapılar dışında da yapılar mevcuttur. Fakat bu yazıda
arazide çokça karşılaşılabilecek ve kesin, net sonuçlar verecek olanlar seçilmiştir.
Alkor Kutluay 2006 17
Bir fay yüzeyi çalışılırken çok dikkatli olunmalıdır. Gözlenen yapılar birbirine
karıştırılmamalıdır. Koparma izi ve saplanma izi gibi birbirine çok benzeyen ve farklı
sonuçlara götürebilecek yapılar incelenirken bu yapıların ne oldukları ve nelere işaret
ettikleri iyi bilinmelidir.
Ayrıca bir fay farklı zamanlarda farklı şekilde hareket etmiş olabilir. Bu durumda
kayma yüzeyinde farklı yönleri veren yapılarla karşılaşılacaktır. Bunların meydana
gelme sıraları ve ait oldukları deformasyon fazları ortaya konurken dikkatli çalışmak
gerekir.
Yukarıda anlatılmış olan yapıların hiç birisi tek başına gösterge olarak kullanılmamalı,
bunların bir kaçı beraber değerlendirilmelidir. Yapılar birbirleriyle karşılaştırılmalı,
sonuçları birarada değerlendirilmelidir. Ne kadar çok gösterge bulunursa o kadar
doğru sonuçlara ulaşılabilir.
Sonuç olarak bir kayma yüzeyi incelenirken gerekirse yüzeyin başında saatler
harcanarak çalışılmalı, hata yapmamak için çok detaylı analizler yapılmalıdır.
Alkor Kutluay 2006 18
5. DEĞİNİLEN BELGELER
Aydin, A., Page, B.M., 1984. Diverse Pliocene – Quaternary tectonics in a transform environment, San Fransisco Bay region, California. Geol. Soc. Of America Bull, v.95, 1303 – 1317. Arthaud, F., Mattauer, M.G., 1969. Exemples de stylolites d’origine tectonique dans le Languedoc, leurs relation avec la tectonique cassante. Bull. Soc. Geol. Fr. 7, 738 – 744. Bartlett, W.L., Friedman, M., Logan, J.M., 1981. Experimental folding and faulting of rocks under confining pressure. Part IX. Wrench faults in limestone layers: Tectonophysics, v.79, 255 – 277. Blick, N.C., Biddle, K.T., 1985. Deformation and basin formation along strike slip faults. Soc. Econ. Paleont. And Min. College of Marin, 2006. http://www.marin.cc.ca.us/~jim/ring/rgeo.html, 4 Ocak 2006 Davis, G.H., and Reynolds, S.J., 1996. Structural Geology of Rocks and Regions (2nd Edition): New York, John Wiley and Sons, Inc. Dirik, K., 2005. Yerbilimleri Dergisi’nde (2004, Sayı 30, 129-134) yayımlanmış olan “Arazide bir fay yüzeyinin kayma yönünü saptamada kullanılan elle dokunma yönteminin geçerliliği” başlıklı makale (T. Yürür) ile ilgili tartışma. Yerbilimleri, 26 (2), 79-83. Doblas, M., 1985. SC deformed rocks: the example of the Sierra de San Vicente sheared granitoids. A.M. Thesis, Harvard Univ., Cambridge, EEUU, 145 pp. (unpubl.). Doblas, M., 1987. Criterios del sentido del movimiento en espejos de friccion: Clasificacion y aplilalion a los granitos cizallados de la Sierra de San Vicente. Estud. Geol. 43, 47-45 Doblas, M., Mahecha, V., Hoyos, M., Lopez-Ruiz., J., Aparicio, A., 1995. Slickenside kinematic indicators in high- and low-angle normal faults in the Alpine Betic Codilleras, southern Spain. Geol. Soc. Am. Penrose Confernce on ‘fine-grained fault rocks’, Leavenworth, WA. Doblas, M., Mahecha, V., Hoyos, M., Lopez-Ruiz., J., 1997a. Slickenside kinematic indicators on active normal faults of the Alpine Betic Codilleras, Granada, Southern Spain. J. Struct. Geol. 19, 159 – 170. Doblas, M., 1998. Slickenside kinematic indicators. Tectonophysics. 295, 187 – 197. Dzulynski, S., Kotlarczyk, J., 1965. Tectogliphs on slickensided surfaces. Bull. Acad. Pol. Sci. 13, 149 – 154.
Alkor Kutluay 2006 19
Hancock, P.L., 1985, Brittle microtectonics: principles and practices. J. Struct. Geol. 7, 431 – 457. Emporia State University web sitesi, 2006. http://academic.emporia.edu/aberjame/ struc_geo/folds/fold2.htm, 17 Ocak 2006 Jackson, R.E., Dunn, D.E., 1974. Experimental sliding friction and cataclasis of foliated rocks. Int. J. Rock Mech. Min. Sci. Geol. Abstr. 11, 235 – 249. Lee, Y.J., 1991. Slickenside petrography: slip-sense indicators and classification. M.Sc. Thesis, State Univ. New York, Albany, NY, 100pp. (unpubl.) Lee, Y.J., Means, W.D., 1990. Slickenside petrography sense of slip indicators. Geol. Soc. Am. Abstr. Progr. Annu. Meet., Dallas, p A182. Louisiana State University, 2006. http://www.geol.lsu.edu/Faculty/Juan/StructGeol98 /AL98FieldTrip/Bama98.html, 18 Ocak 2006 Morgenstern, N.R., Tchalenko, J.S., 1967. Microscopic structurs in kaolinsubjected to direct shear. Geotechnique, v.17, 309 – 328. Naylor, M.A., Mandl, G., Sijpesteijn, C.H.K., 1986. Fault geometries in basement-induced wrench faulting under different initial stress states. J. Struct. Geol. V.8, 737 – 752. Nevada System of High Education web sitesi, 2006. http://complabs.nevada.edu/ ~jkula/Geowna.html, 17 Ocak 2006. Petit, J.P., Proust, F., Tapponnier, P., 1983. Criteres du sens du mouvement sur le miroirs de failles en roches non calcaires. Bull. Soc. Geol. Fr. 7, 589 – 608. Petit, J.P., 1987. Criteria for the sense of movement on fault surfaces in brittle rocks. J. Struct. Geol. 9, 597 – 608. Spray, J.G., 1989. Slickenside formation by surface melting during the mechanical excavation of rock. J. Struct. Geol. 11, 895 – 905. Sylvester, A.G., 1988. Stike-slip faults. Geol. Soc. American Bull. v.100, 1666 – 1703. Tchalenko, J.S., 1970. Similarities between shear zones of different magnitudes: Geol. Soc. Of america Bull. V.81, 1625 – 1640. Tchalenko, J.S., Ambraseys, N.N., 1970. Structural analyses of the Dasht-e Bayaz (Iran) earthquake fractures: Geol. Soc. Of America Bull. V.81, 41 – 60. Tjia, H.D., 1964. Slickensides and fault movements. Geol. Soc. Am. Bull. 75, 638 – 686. Tjia, H.D., 1967. Sense of fault displacements. Geol. Mijnbouw 46, 392 – 396.
Alkor Kutluay 2006 20
Crespi, J.M., 1993. Inclined layer – silicate microstructures and their use as a sense-of-slip indicator for brittle fault zones. J. Struct. Geol. 15, 233 – 238. UCSC Instructional Computing, 2006.http://ic.ucsc.edu/~casey/eart150 Photos, 4 Ocak 2006 University Of Miskolc, 2006. http://fold1.ftt.uni-miskolc.hu/~foldnn/karc/karc.htm, 17 Ocak 2006. University of Pittsburgh Department Of Geology &Planetary Sciences, 2006. http://www.pitt.edu/~cejones/GeoImages/7Structures/OtherFaultEvidence.html, 4 Ocak 2006 Wilcox, R.E., Harding, T.P., Seely, D.R., 1973. Basic wrench tectonics: American Assoc. Of Petr. Geol. Bull. V.57, 74 – 96. Woodcock, N.H., Fischer, M., 1986. Strike-slip duplexes. J. Struct. Geol., v.8, 725 – 735. Virtual Explorer, 2006. http://www.virtualexplorer.com.au/2000/volume2/www/ contribs/bons/text/2_1.html, 17 Ocak 2006