Mahmut Goloğlu - okumedya.com Kongresi - Mahmut Gologlu.pdf · Erzurum Kongresi Milli Kurtuluş...

196

Transcript of Mahmut Goloğlu - okumedya.com Kongresi - Mahmut Gologlu.pdf · Erzurum Kongresi Milli Kurtuluş...

MahmutGoloğlu

MİLLİMÜCADELETARİHİ-I

ERZURUMKONGRESİ

TARİHMAHMUTGOLOĞLU

MİLLİMÜCADELETARİHİ-IERZURUMKONGRESİ

editör:EMREYALÇIN

görselyönetmen:BİROLBAYRAMyenibaskıyıhazırlayan:AYŞEGOLOĞLUSOYER

redaktör:L.ECESAKARgrafiktasarımuygulama:TÜRKİYEİŞBANKASIKÜLTÜRYAYINLARI

TÜRKİYEİŞBANKASIKÜLTÜRYAYINLARI

istiklalcaddesi,meşeliksokakno:2/4beyoğlu34433istanbulTel.(0212)2523991

Fax.(0212)2523995www.iskultur.com.tr

MahmutGoloğlu’nunbudizideyeralacakkitapları

MilliMücadeleTarihi

I.ErzurumKongresi

II.SıvasKongresiIII.ÜçüncüMeşrutiyet(1920)

IV.CumhuriyeteDoğru(1921-1922)V.TürkiyeCumhuriyeti(1923)

TürkiyeCumhuriyetiTarihi

I.DevrimlerveTepkileri(1924-1930)

II.TekPartiliCumhuriyet(1931-1938)III.MilliŞefDönemi(1939-1945)

IV.DemokrasiyeGeçiş(1946-1950)

BuKongrebütüncihanakarşımilletimizinmevcudiyetinigösterdi.

MustafaKemalAtatürk

ErzurumKongresi’nde,MustafaKemal’in önderliğindeki hareket, şimdiyekadarneTürkiye’de,nedebaşkabirDoğuülkesindeuygulanmamışbiçimde,milletinbağrındançıkmışbirçoğunlukidaresihareketiolacaktı.

LordKinross

23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi’nin açılış günü Kurtuluş Tarihimizinbaşlangıcıdır.

CevatDursunoğlu

Erzurum Kongresi Milli Kurtuluş hareketinin çok önemli bir çıkışnoktasıdır. Gâlip ve istilâcı düşmanlara karşı ilk milli topluluktur. YeniTürkiyeDevletininkuruluşundailktemeltaşıoldu.

FazılHüsrevTökin

ErzurumKongresi,maddivarlığıvegücüitibariyledeğilsede,temsilettiğiveya getirdiği fikir ve prensiplerle, sağladığı yetkiler bakımından MilliMukavemethareketinintarihibirhareketnoktasıdır.BuKongre’ninhâtırası,MilliMukavemetveMücadelehareketinintarihinesıkısıkıyabağlıkalacaktır.Bu hareket noktasına eğilmedikçe ve onun formülleştirdiği prensiplerdenhareket olunmadıkça,millimücadele fikirleriningelişmelerini sistematikbirşekildeincelemekkabildeğildir.

ŞevketSüreyyaAydemir

Erzurum Kongresi, büyük ve haince tehlikelerin meydana geleceğinikesinlikle gerçek sayan Doğu Bölgesi halkının karar ve teşebbüsleriyleolmuştur. Bu toplanışta politik ve kişisel hiç bir etkinin olmadığı kesinlikleanlaşılmıştır.

KâzımKarabekir

GerçiDoğuAnadoluaydınlarıveeşrafımemleketinsavunulmasıiçinkesinkarar sahibi idiler. Fakat Mustafa Kemal Paşa bulunmasa idi, Kongre’de,savunmanın bütünmemleketi kapsamak üzere düşünülmesi, hükümetinmilliiradeye dayanması şartı, milli meclisin toplanması fikri ve kararlarınınmazbutbirşekildeaçıkvenetolarakkalemealınması,kanaatımızcamümkünolmazdı.

SabahattinSelek

Bu memleket, Mustafa Kemal’in dehâ ve rehberliğinde ve fakat HurşidEfendiler, Saffet ve Ferit Beyler gibi nice nice vatanseverlerin fedakârlığı,

inan ve imanı, her türlü tehlikeye karşı koyan azim, feragat ve cesaretlerisayesindesaadetveselâmeteulaştı.

MazharMüfitKansu

ÖnsözTarih incelemelerinde, büyük–küçük, önemli–önemsiz dîye ayrımlar

yapmadan,geçmiştekibütünolaylarıngerçeğinibulmak,gerçeğebağlanmakvegerçeğedayanmaktakaçınılmazzorunlulukvardır.Helebuinceleme,MilliMücadeleTarihigibi,birdevletin,kendidevletimizinkuruluşunaaitolurvebu sebeple özel bir önem taşırsa, gerçeklere sıkı sıkıya bağlı kalmanınfaydalarıçokbüyükveapaçıktır.

Tersine, bazı olayları önemsiz ve küçük gibi görerek, gerçekleri bir yanabırakmanın,yadagerçeğindışına çıkmanın, bütünbaşka zararları bir yana,okuyucudayaratacağıgüvensizlikyeterikadarzararlıdır.

Bu kitap, doğmasından ve milli bünyemize kötü etkiler yapmasındankuşkulandığımız bu zararları mümkün olduğu kadar azaltabilmek için,gücümüzoranında,gerçekleribuluportayakoyabilmekamacıylayazıldı.

Buamacavarmada,ErzurumKongresi’ndensözetmişolan,bukitaptaadıgeçen ve geçmeyen yayınlardan yararlanıldı. ErzurumKongresi olaylarınıniçinde yaşamış olan kimselerle yaptığımız konuşmalar ve yazışmalar dagerçeklerinaydınlanmasındaçoketkilioldu.

Açıklamalarımız sırasında, hepsi de değerli emeklerin mahsulü olanyayınların bazı noktalarına ilişmiş olmamız, kesinlikle onların değeriniküçümsememizdendeğil,gerçeğimeydanaçıkarmayıamaçedinişimizdendir.

Gerek bu yayınların sahiplerine, gerekse bu konudaki bilgilerini bizeverenlereteşekkürüborçbiliriz.

MahmutGoloğlu

I

KONGREÖNCESİ

Erzincan–Brest-Litovsk–

Batum–Mondros

Ekim 1917’de Rusya’da patlak veren ayaklanma sonunda, Bolşevikler,Aleksandr Kerenskiy hükümetini devirerek iktidarı ellerine almışlar veLenin’in başbakanlığındaki Bolşevik hükümetini kurmuşlardı. Bolşevikhükümetin ilk işi, süregelen savaşları bir sona vardırabilmekti. Çünkü, Rusordusu savaştan, veRus halkı yoksulluktan bıkmıştı.Bazı askeri birliklerdesilahbırakmavekaçmaolaylarıgörülmüştü.

Böylece, 18Aralık1917’de,TürkveRusHükümetleri arasında,ErzincanMütarekesi yapıldı. Mütareke gereğince, Doğu Anadolu’daki Rus birlikleriçekilmeyebaşladı.Nevarki;Rus işgalindenkurtulanyerlerimizbudefadatam bir anarşi havası içine düşmüşlerdi. Devlet otoritesinin yokluğundanyararlananErmenilerMütareke’yikabuletmeyerek,altıdoğuilimizideiçinealanBüyükErmenistanhülyasıile,Ruslarınbıraktıklarıyerleriişgalçabasınadüştüler.Van,Hınıs,ErzurumveErzincan’aaltıbinkadaraskergönderdiler.Türkiye’dekiErmenilerdendeüçbinkadargönüllübunlarakatıldı.Gürcülerise, tarafsız bir tutum takınarak, Batum’un kendilerine verilmesi içinAlmanlarla görüşmelere giriştiler. Bölge tam bir asayişsizlik içinde idi. Budurum üzerine, Türk Kafkas Cephesi Komutanlığı, 5 Şubat’tan itibaren,ErzincanMütarekesi’ninortadankalkmışolduğunu,bildirdive12Şubat’tadaVehib Paşa komutasındaki 3. Kafkas Ordusu ileri harekete geçti. HızlailerleyerekŞubatayıiçindeErzurumveTrabzonbölgelerinitekraranavatanakattı.(M.Goloğlu,TrabzonTarihi:180)

Bu sırada, Brest-Litovsk barış görüşmeleri de sonuçlanmış ve 3 Mart1918’deimzalananBrest-LitovskBarışAntlaşmasıgereğince1914Osmanlı–Rus sınırı esas kabul edilmiş olduğundan, Türk askeri birlikleri ilerihareketlerinedevamederek1914sınırınavardılar.

FakatErmeniler ileGürcüler anlaşmayı kabul etmiyor;GürcülerBatum’uErmeniler ise Kars’ı vermek istemiyorlardı. Türk orduları da durmadanilerleyerek üç doğu ilimizi (Elviye-i Selâse denen Batum, Ardahan, Karsilleri)işgalettilerveanlaşmayayanaşmayanErmenilerinpeşinden,Kars’ıdageçip, doğuya doğru ilerlediler. Ermeni kuvvetlerini dağıtıp Erivan üzerineyürüdüler. Sonunda Ermeniler de anlaşmayı kabule yanaştılar. BöyleceHaziran1918’deTürkdelegeleriileErmeni,Gürcü,AzerîdelegeleriarasındaBatumAntlaşmasıimzalandı.

Vehib Paşa komutasındaki 3. Ordu iki tümene indirilerek, Esad Paşakomutasında, Batum–Ardahan bölgesinin güvenliğini sağlamaklagörevlendirildi. Bir ay kadar sonra da, Brest-Litovsk Anlaşması gereğince,

BatumileArdahanveKars’taplebisityapılarakElviye-iSelâse’ninanavatanakavuşması kesinleşti. Bir ay kadar sonra da bu bölgede Batum ve KarslivalarındanmeydanagetirilmişBatumvilâyetikuruldu.

Busırada,Temmuz1918’dePadişahSultanReşadölmüş,SultanVahdeddin(VI.Mehmed) tahta çıkmış, İkinci Talât Paşa Kabinesi kurulmuştu. KâzımKarabekir Paşa Komutasındaki 1. Kafkas Ordusu’na Tebriz’i işgal emriverildi. Ve, Eylül 1918’de, Bakû‘yu işgal eden Türk kuvvetleri Turan’avarmaküzereyolaçıktı.

Fakat,birdenbireİngilizlerinSuriyecephesindetaarruzageçtikleriduyuldu.YıldırımOrdularıGrubuKomutanlığıkarargâhınıbilezorkurtarmış,8.Ordutamamenyokolmuş,7.Orduhayliesirvererekeldekalanküçükbirkuvvetlegeriçekilebilmişti.

NihayetBirinciDünyaSavaşıbitmişti.AlmanOrdusuteslimolmuş,Almanİmparatoru kaçmış, Almanya’da umhuriyet ilan olunmuş, Almanlar veBulgarlar İtilâfDevletleri ilemütareke yapmışlar,Avusturya–Macaristan damütarekeisteğindebulunmuştu.

Bizdedeçözülmebaşlamıştı.Şamdüşmüş,8Ekim1918’deSadrazamTalâtPaşa istifa etmiş; yeni hükümeti, 14 Ekim’de Müşir Ahmed İzzet Paşakurmuş, 27 Ekim’de de karargâhı Bakû‘da bulunan Kafkas İslâm Ordusulağvedilmişti.

Ve 30 Ekim 1918’de, Limni Adasının Mondros Limanı‘nda, İngilizlerinAgamemnon zırhlısında, Türk delegeleri Bahriye Nâzırı Hüseyin Rauf(delegekurulubaşkanı),DışişleriMüsteşarıReşadHikmet,KurmayYarbaySadullah ile İtilâf Devletlerini temsil eden İngilizlerin Akdeniz DonanmasıBaşkomutanı Amiral Somerset Arthur Gough-Calthorpe arasında MondrosMütarekenâmesiimzalandı.

Varılananlaşmayagöre,derhalsavaşhâlinesonverilecek,doğudakiaskeribirliklerimiz1914sınırınıngerisineçekilecek,Türkordusuterhisedilecekveeldeki silah, cephane, teçhizat, ulaştırma araçlarının ne yapılacağı hakkındaİtilâf Devletlerince verilecek talimata uyulacak, donanma teslim edilecek,limanlar, demiryolları, posta işleri İtilâf Devletlerinin denetim veyönetiminde,İstanbulveÇanakkaleBoğazlarıileTorosTünellerideyinebudevletlerin işgalinde bulunacaktı. İtilâf Devletleri güvenliklerinin tehlikeyedüştüğünü gördükleri her yeri işgal edebilecekleri gibi, karışıklık olmasıhâlinde başkaca sebebe lüzum kalmadan Vilâyat-ı Sitte’yi, yani “Altı İl”adıylaanılanDiyarbakır,Elâzığ,Van,Bitlis,ErzurumveSivas’ıişgalhakkınasahipolacaklardı.

Bazı yazarlar, o günkü idare kuruluşları ile bugünkülerini birbirinekarıştırmışvemeselaRize,Gümüşhane,GiresunveOrdu’yudaDoğu İlleri

arasında saymışlardır. Oysaki, o sırada, bunlar il değillerdi, Trabzon İli’nebağlıydılar(RizeileGümüşhaneliva,GiresunileOrdukazaidi);hepsibirdenTrabzon İli’ni teşkil ediyorlardı veTrabzonAltıDoğu İli’nden biri değildi.(T.Z.Tunaya,Türkiye’deSiyasiPartiler:506)

Mondros Mütarekesi, imzalandığının ertesi günü yürürlüğe girdi ve 31Ekim1918’de savaşhâline sonverildi.Türkordusunun terhishazırlıklarınabaşlandı. İki gün sonra da, 3 Kasım’da, İngilizler Musul’a girdiler. 4Kasım’da,ilkdefa,birİngilizsavaşgemisiİzmirlimanınageldiveAnadoluRumlarının taşkınlıkları başladı.Her tarafaYunanbayrakları asılarakbüyükgösterilerdebulunuldu.8Kasım’daÇanakkaleBoğazı‘nın işgalinebaşlandı.Güvenliklerinin tehlikede olduğunu ileri süren İngilizler, 9 Kasım’da,İskenderun’u işgal ettiler. Fransızlar da Trakya’daki birlikleriyle sınırıgeçerek,10Kasım’daUzunköprü‘yegeldiler.

Doğudaki birliklerin geri çekilmesi emredildi. 7 Kasım’da Tebriz’denayrılmış olan Ordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa Batum’a geldi veReşitpaşa vapuru ile İstanbul’a gitti. Vapura bağlattığı dubaya yüklettiğitoplarıdaTrabzon’abıraktı.

SuriyeCephesindekiYıldırımOrdularıGrubulâğvedildi.YenilgidensonraYıldırımOrdularıGrubukomutanlığınagetirilmişolanMustafaKemalPaşa,Harbiye Nezâreti emrine verildi. Mustafa Kemal Paşa aynı gün trenleAdana’dan İstanbul’a hareket etti. 13 Kasım’da da Yıldırım OrdularıGrubundakiikiordudan(7.ve2.Ordular)7.Ordulâğvedildivebuordunun3.KolordusuSivas’agönderildi.

15 Kasım’daMusul’un boşaltılması tamamlandı. 6. Ordunun erleri terhisolundu. Ordu Komutanı Ali İhsan Paşa İstanbul’a çağrıldı, Haydarpaşa’daİngilizlertarafındanyakalanıpMalta’yasürüldü.

İzmirBölgesinikorumaklagörevli8.Orduilebuordunun21.Kolordusudalâğvedildi. İzmir bölgesinde sadece 17. Kolordu bırakılarak doğrudandoğruyaHarbiyeNezâreti’nebağlandı.

BusıralardaİttihatveTerakki’ninilerigelenüçyöneticisiEnver,CemalveTalât Paşalar 1Kasım’da yurt dışına çıkmış, 8Kasım’da SadrazamAhmedİzzet Paşa istifa etmiş, 11 Kasım’da Ahmed Tevfik Paşa yeni hükümetikurmuştu. 18 Kasım’da İttihat ve Terakki Fırkası son kongresini yaparakkendini feshedecek, yurtta kalan İttihatçılar değişik ad altında faaliyetlerinedevamiçinTeceddüdFırkası‘nıkuracaklardır.

13 Kasım 1918’de, içinde Yunan savaş gemilerinin de bulunduğu, 61parçalık İtilâfDevletleri filosu İstanbul limanına demirledi. 3500 kişilik birkuvvet karaya çıkıp Boğaz’ın müstahkem mevkilerine el koydu; kışlalara,okullara, hastanelere yerleşerek Boğaz’ı işgal etti. Bir kaç gün sonra da

limandaki İtilâf Devletlerine ait savaş gemilerinin adedi 167’ye çıktı. Buarada,TrakyasınırınıaşarakUzunköprü‘yevarmışolanFransızkuvvetlerideilerlemelerinedevamederek,16Kasım’da,Bakırköy’egelipyerleştiler.(TürkİstiklalHarbi,I:122,125)

İtilâf Devletlerinin askerleri, devlet idaresine de el atmaya başladılar.İstanbul’un zabıta kuvvetleri İtilâf Devletleri subaylarının emrine girdi.Edremit,İzmir,Bodrum,Marmaris,Antalyalimanlarınınkontrolüİtalyanlara;İskenderunveMersinlimanları ileBatıKaradenizlimanlarının(Zonguldak–Ereğli) kontrolü Fransızlara; Doğu Karadeniz limanlarının (İnebolu’danTrabzon’a kadar) kontrolü İngilizlere verildi. İstanbul Rumları, her tarafaYunanbayraklarıçekerek,taşkınlıkiçinde,gösterilerdebulunuyorlardı.

Mondros Mütarekesi’nin şartlarının uygulanması adı altında gelişenolaylarıntekanlamımemleketinişgaliidi.FakatİstanbulHükümetibirtürlüdurumu kavrayamıyordu. 18 Kasım’da toplanan Osmanlı MebuslarMeclisi’nde birçok mebus söz alarak gerçeği ortaya koydular; durumuprotesto ettiler ve hükümeti suçladılar. Konuşanların içinde, özellikle,Trabzon Mebusu Hafız Mehmed Bey milli duyguları dile getiren çokheyecanlı bir konuşmayaptı.HafızMehmedBeyözetle şöyle diyordu: “…Birçok yerler işgal olunuyor ve Dışişleri Bakanı henüz nerelerin işgaledildiğini bile bilmiyor. Bu pek garip bir gerçektir. Mütareke’nin bugünkügibi uygulanması hâlindememleketin askeri işgal altına girmekte olduğunugörmüyorlar ve bunu tetkik edip gerekli teşebbüslerde bulunmuyorlar. …Mütarekenâme’nin uygulanmasında bu kadar müsamaha gösteren birhükümet, yarın barış masasında acaba ne dereceye kadar haklarımızıkoruyabilecektir? … Hükümetler mağlûp olurlar, fakat vatanın müdafaasısonundabirmilletölsebilenamusuile,şerefiileölür.”

Fakat artık iş işten geçmişti. Bu konuşmaların da bir faydası yoktu. 22Kasım’daAdanaveçevresininboşaltılmasıkabuledildiveboşaltılanbölgeyi,TorosTünellerini,erlerininçoğunuErmenilerinoluşturduğuFransızbirlikleriişgalettiler.(TürkİstiklalHarbi,c.I:70)

RumlarveErmeniler,yurdunhertarafında,tatlıhayaller,büyükgayretlerveşımarıkça taşkınlıklar içinde idiler. Boğazların işgali, İtilâf Devletleridonanmasının İstanbul’a geçişi, savaş gemilerinin limanlara uğrayışı butaşkınlıklarıdahadaarttırıyordu.Türkhalkıbüyükkuşkuiçindeidi.

DoğuİllerininDurumu

Doğu illerinde büyük telâş ve kuşku vardı. İtilâf Devletleri, MondrosMütarekesi’nin 7. ve 24. maddelerinden yararlanarak, güvenliklerinintehlikeyedüştüğüyadakarışıklıklarçıkmak ihtimaliolduğugerekçeleri ile,heranburalarıişgaledebilirlerdi.ErmeniveRumkomitacılarıveçeteleride,bölgedeasayişibozucuolaylaryaratarak,işgalikolaylaştırmayaçalışıyorlardı.Zabıtakuvvetlerideasayişisağlamayayeterlidurumdadeğildiler.

Bu sebeple, ordu birlikleri de bölgenin güvenliğini sağlamaklagörevlendirilmişti.Ordubirlikleribölgeyidördeayırarakgörevleriniyapmayagayretediyorlardı.

a)DoğuSınırBölgesi:Burada en önemli güvenlik işi ErmenilerinVan’asızmalarınıönlemekti.SuriyeCephesindeki2.Ordunun15.Kolordusunabugörev verildi ve kolordu karargâhı Erzurum’a getirildi (Zâten bir kaç günsonrada2.Ordulağvedilmiştir).

b)AltıDoğuİli:Vilâyat-ıSittedenenaltıdoğuilinde(Elâzığ,Van,Bitlis,Diyarbakır, Erzurum, Sivas) halk çok perişan ve yoksul durumda idi.Memursuzlukyüzündenhükümet işleriçokaksamıştı.Bubölgedeyapılacakilk iş halkın durumunu düzeltmek ve işleri bir düzene sokmaktı. Ayrıcaasayişi sağlamakdaönemlibirkonu idi.Erzurum’averilen15.Kolordu ileSivas’a verilen 3. Kolordu bu görevleri yerine getirecekti. Ayrıca,Kayseri’dende,Sivas’aikitaburaskergönderildi.

c)Samsun–AmasyaBölgesi: Pontusçuların veRumçetelerinin en büyükfaaliyetibubölgede idi.KurmayıhayalettikleridevletinbaşkentiniSamsunolaraktasarlamışlardı.

Pontusçular ilk teşkilatı, Amerika’nın Rum göçmenlerinden RahipKlematyos liderliğinde, İnebolu’da kurmuşlardı. Bu teşkilatın fedaileri,Samsun bölgesinde Rumların bulunduğu her köyü gizli birer silah deposuhâlinegetirmişler,MerzifonAmerikanKoleji’ndeyuvalananPontusçular dabölgedeki Hıristiyanları ayaklanmaya hazırlamışlardı. (Acı bir gerçektir ki,Anadolu’dakibütünHıristiyanlarıRumveRumdenenbütüninsanlarıbaşkasoydan sayan yanlış görüş de, hemen daima, Anadolu’da gözü olanlara veAnadolu’yu ele geçirmek isteyenlere yardımcı olmuştur.) (M. Goloğlu,Anadolu’nunMiliDevletiPontus:24.)

Mondros Mütarekesi şartlarının uygulanması ile meydana gelen nâzikdurumu isteklerinin gerçekleşmesine son derece uygun gören RumkomitacılarıçalışmalarınıaçığavurarakRumçetelerinifaaliyetegeçirmiş,hertaraftakötüolaylar çıkarmayabaşlamışlardı.Çetecilerin sayısı gündengüne

artıyor, göçmen diye gelen Rumlar da çetecilere katılıyorlardı (önceleri6.000–7.000 kadar olan çetecilerin sayısı sonraları 25.000’e varmıştır).Samsun’dakiRumkomitacılarınbaşı reji fabrikasımüdürüTokamanidis idi.BölgedekiçetelerdeMetropolitYermanos’unidaresindehareketediyorlardı.

Doğu cephesindenBatum’a gelmiş olan 15. Tümen bu bölgenin asayişinisağlamakvekorumakgöreviileSamsun’averilmiştiBatum’dayığılan25.000kişinin sevkinde uğranılan büyük güçlüğe rağmen, 45. Alay, bir gemi ilealelaceleSamsun’agönderildi(Tümeninötekibirlikleridekıyıyolundanyayaolarak yola çıkarıldı).Ayrıca,Amasya,Tokat,Niksar,Erbaa bölgesiniRumçetecilerine karşı korumak ve asayişi sağlamak görevi ile de 5. KafkasTümeni Amasya’ya gönderildi. (Bu tümen de Batum’dan yaya olarak yolaçıkmış ve yola çıkışından ancak dört ay sonra, Nisan 1919’da, Samsun’avarabilmiştir.)

d) Trabzon ve doğusu: Trabzon Vilâyeti ile doğudaki Hopa bölgesiningerek iç, gerekse dış tehlikeler bakımından çok nâzik bir durumu vardı.GürcülerRizebölgesinialmakistiyorlardı.Ermeniler,Trabzonvilâyetininbirkısmını,kurmayıhayâlettikleriBüyükErmenistan’ınsınırları içinekatmayaçalışıyorlardı. Rumlar ise, başkenti Samsun olmak üzere kurmayıtasarladıkları Pontus Devleti’nin muhakkak Trabzon’u da sınırları içinealması için çırpınıyorlardı. Bu sebeple Pontusçuluk gayretlerinin merkeziTrabzon’du ve bütün Pontusçuluk gayretlerinin başında Trabzon RumMetropoliti Gümülcineli Hrisantos (Chrysantos) vardı. İstanbul HeybeliadaRuhbanMektebi’ndenyetişmiş,tahsiliniAlmanyaveİsviçre’detamamlamışolan Hrisantos, bir taraftan bölgedeki Türklere bağımsız bir devlete sahipolmanın faydalarını anlatarakonları kandırmaya çalışıyor, bir yandan,Ocakayındatoplanacakolan,ParisBarışKonferansı‘ndabağımsızPontusDevletifikrinisavunmaküzereyolaçıkıyordu.Trabzon’unsayılızenginlerindenNikoKabayanidis’in yayınladığı Epohi adlı gazete ile Faros iAnatolis adlı Rumgazetesi Pontus Devleti’nin propagandasını yapıyordu. Giresun’da yıllarcabelediye başkanlığı yapmış olan Kaptan Yorgi’nin Marsilya’daki oğluKonstantin Konstantinidis ise, Londra’ya giderek Pontus Devleti kurmayolundaki gayretlerin gerçekleşmesine çalışıyordu. Bölgedeki Rum çetelerihareketegeçmeküzerehazırlanmışlardı.GöçmenadıaltındaRusya’dangelenRumlar da çetecilere katılıyor veYunanKızılhaç gemileri DoğuKaradenizlimanlarınailâçsandıklarıiçindesilahvecephanegetiriyorlardı.

Bu durum karşısında, Ardahan–Oltu bölgesinden geri çekilen 3. KafkasTümeni Trabzon bölgesini korumaya memur edilmiş ve Trabzon’da teşkiledilenikialaydanbirimerkezdebırakılarakdiğeriHopabölgesininkorunmasıilegörevlendirilmiştir.

Ve kısacası, doğu bölgesinin Türkleri dayanılmaz üzüntüler içinde idiler.

DünyaSavaşı,KafkasSeferi,SarıkamışFelaketi,Rusistilâsındansonraşimdide Batum, Ardahan, Kars illerini göz yaşları içinde sınır dışında bırakmış,sınırın içindeki bölgede yaşayan Türkler de yoksul ve silahsız, BüyükErmenistan heveslileri ile Pontus Devleti hayalcilerinin yarattıklarıtehlikelerlekarşıkarşıyakalmışlardı.İtilâfDevletlerinindestekvebaskısıile,başkayerlerdekiRumveErmenilerde,hiçbirkayıtveşartabağlıolmaksızın,bölgeyedoluyorlardı.YunanmilliyetçilerinindesteklediğiEtnikiEterya(MilliDernek) bütün gücü ile Anadolu içinde ve Rum çetelerinin yanında idi.1814’te Odesa’da Yunan bağımsızlığını sağlamak için kurulan bu dernek,amacınavarmışolup1902’denberidePontusDevleti’ninkurulmasıamacınayönelmişti.

ErmenilerinHınçak(Çan)veTaşnaksutyun(Birlik/Federasyon)Komiteleride ihtilalci metodları ile Ermeni çetelerini hazır duruma getiriyorlardı.(HınçakKomitesi1887’deCenevre’dekurulmuş,sonramerkeziniLondra’yanakletmiş ve Türkiye içindeki teşkilatını 1890’da tamamlamıştı.Taşnaksutyun –ya da Daşnaksutyun– Komitesi 1890’da Kafkas ErmenileritarafındanmuhtelifçetevekomitelerinbirleştirilmesiilemeydanagelmişveHınçaklılardan sonrakiAnadoluErmeniayaklanmalarıbukomite tarafındandüzenlenmiştir).(M.GoloğluErmeniMeselesiveErmeniTarihi:14)

Durumbu iken ve bu durumgerekEge’de, gerekse öteki bölgelerde aynıiken, İstanbul’daki Rum ve Ermeni mebusları tamamen ters iddialarlaTürklerisuçluyor,MüslümanlarınHıristiyanlarayaptıklarıkötülüklerdensözederekdurmadan İtilâfDevletlerini kışkırtıyor ve hükümeti sıkıştırıyorlardı.Nitekim, çabalarının etkisi de oldu. Ermenilere yapıldığı iddia edilenkötülükleri inceleyip sorumlularını bulmak üzere, Aralık 1918’de, bütünyurttaonsoruşturmakuruluhareketegeçirildiki,Samsun,Trabzon,Erzincanvedoğuilleribusoruşturmakurullarınıngörevbölgeleri içindeidi.Ve1918yılının acılı olayları, Padişah’ın, 21 Aralık’taMebuslarMeclisi’ni feshi iletamamlandı.

Ne var ki Türkler bütün bu olayların ışığı altında, büyük ve önemli birgerçeğiaçıkvekesinolarakgörmüşlerdi.OsmanlıDevleti’ninartıkvatanıvemilletin haklarını korumaya gücü yoktu. (Belki de bazı bilginlerinkuramlarına uygun olarak, insan toplulukları da kişiler gibi doğal bir ömresahipti ve Osmanlı Devleti, 600 yıllık, eşsiz derecede uzun ömrünütamamlamaküzereydi.Belkide, bunu ilkönceAtatürk anlamışvemilletiniyok olmaktan kurtarmanın ancak yeni bir devlet kurmakla mümkünolabileceğine inanmıştı.)Gerçekbuolunca, kurulmuşvekurulacak İstanbulhükümetlerinden bir koruyuculuk ve bir yardım beklemek faydasız veimkânsızdı.Herkes, kendi gücü ile, kendiderdinin çaresini aramakzorundaidi.

İlk hareket Elviye-i Selâse (Üç Livâ) diye anılan Batum-Ardahan-Karsbölgesinde başladı. Mondros Mütarekesi gereğince, doğudaki Türkordularının 1914 sınırı gerisine çekilmelerinin kabulü üzerine, sahipsiz vesınır dışında kalan bu bölgenin Türk halkı, ellerindeki silahlarla millikuvvetler teşkil etmiş, şehir ve kasabalarda Milli Şûralar (Meclisler)kurmuşlardı.Kasım1918’dekurulanKarsİslâmŞûrasıHükümetiise,Aralık1918’de adını Milli İslâm Şûrası ve Ocak 1919’da Cenub-i Garbî KafkasMuvakkatHükümeti (GüneybatıKafkasGeçiciHükümeti) olarak değiştiripbölgenin idaresini eline almıştı. (H. Ertürk–S.N. Tansu, İki Devrin PerdeArkası,s.209)

Yine 14 Aralık 1918’de İzmir’de İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı OsmaniyeCemiyeti, hemen arkasından Edirne’de Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-iOsmaniyesikurulmuş,aynıaydoğuvekuzeydoğubölgelerininİstanbul’dakiaydınları da kendi bölgelerini kurtarma çabasına düşmüşlerdi. İstanbul’dakiDoğu Karadenizliler (Şatırzade Hasan Hicabî, Dervişkaptanzade Necati,MuhsinpaşazadeEdhem,SüleymanSûdi,Mehmed,Kâmil, Şükrü veBesimBeyler), bölgelerinin padişaha bağlı kalmak ve kendi kendisini idare etmekyoluilehaklarınıkoruyabilmesiiçinTrabzonveHavalisiAdem-iMerkeziyetCemiyeti’ni kurdular ve Rize, Of ve Sürmene’de şubeler açtılar. (Nutuk:Vesika 6; Selamet gazetesi, 16 Nisan 1919) Trabzon ve Havalisi Adem-iMerkeziyet Cemiyeti’nin Rize şubesini Tuzcuzade Şaban Efendibaşkanlığında Kazancıoğlu İbrahim, Turnaoğlu İsmail, Tuzcuzade Hakkı,Taviloğlu Edhem, Hacıosmanefendizade Faik Efendiler kurmuşlardı. (Bkz.Ek 2) Bazı yazarlar, merkezi İstanbul’da bulunan bu cemiyetin bölgedekişubeleriyle, daha sonra merkezi Trabzon’da olmak üzere kurulacak olanTrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ni birbirine karıştırmışlardır.(M.T.Gökbilgin,MilliMücadeleBaşlarken:76,78)

Vilâyat-ı Sitte diye adlandırılan Elâzığ, Diyarbakır, Van, Bitlis, Erzurum,Sivas illerinin İstanbul’daki aydınları da (Bitlis Valisi Harputlu Nedim,Diyarbakırlı Süleyman Nazif, eski valilerden Diyarbakırlı İsmail Hakkı,DiyarbakırMebusu Fevzi, SivasMebusu Râsim, Sivaslı genç yedek subayAbdülmuttalib, Diyarbakırlı genç yedek subay Câvid ve bazılarına göreErzurum Mebusu Hoca Raif ile Diyarbakır Mebusu Zülfi Beyler) yineOsmanlıDevleti’nebağlıkalmaküzere,bölgehalkınınhaklarınıkorumakiçinVilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ni kurdular. Üç aysonra, bu cemiyetin Erzurum’da bir şubesi kurulacak ve Vilâyat-ı ŞarkiyeMüdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi adını alacak, fakatgenellikle Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti diye anılacaktır. Sekiz aysonra,ErzurumKongresikararı ilekurulacakolanŞarkîAnadoluMudafaa-iHukukCemiyeti ise,merkeziErzurum’daolanbağımsızyenibircemiyettir.Erzurum’daki Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin

şubesibucemiyetekatılmışveİstanbul’labirbağıkalmamıştır.

Fakat,birçokyazarlar,isimbenzerliklerivebirbiriiçinegirmişgelişmeleribakımından cemiyetleri birbirine karıştırmakta, bu yüzdenmillimücadeleyihazırlayan günlerin olaylarını izlemek zor, hattâ imkânsız hâle gelmektedir.Bu sebeple, her seferinde bu cemiyetlerin isimlerini aynen tekrarlamakzorunluğuhâsılolmuştur.

Bu kuruluşların hiç biri amaçlarını gerçekleştirebilecek güçte değillerdi.Nitekim,Kars’takiCenubîGarbîKafkasyaMuvakkatHükümeti’ninüyeleriniİngilizler yakalayıp Malta’ya sürmüş ve Kars’ın idaresini de Ermenilerevermişlerdir. İzmir’deki Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti, özellikleilgisizlikyüzündengelişememiş,Mart1919’dakikongresindenbaşkafaaliyetiolmamış, 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’i işgali üzerine tamamendağılmıştır.Edirne’dekiTrakya–PaşaeliMüdafaaHeyet-iOsmaniyesi,hernekadar kuruluşunugeliştirmeyi vebölgesinin türlü yerlerinde şubeler açmayıbaşarmışsadaişgalleriönleyememiştir.Vilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiise,gayretlerinidahaçokistanbul’dagöstermiş,biriHâdisatisimli Türkçe, diğeri Le Pays isimli Fransızca iki gazete yayınlamış, ilkaylardabölgesindeşubelerkuramamış,dahasonrada,doğuillerindebağımsızbir Kürt devleti kurmak amacı ile meydana çıkmış olan Kürdistan TealîCemiyeti ile uğraşmak zorunda kalmış, hattâ merkez yönetim kuruluüyelerinin çoğunluğunu Diyarbakırlıların teşkil etmiş olmasına rağmen,Diyarbakırlıların Erzurum Kongresi’ne delege göndermelerinisağlayamamıştır.

Tehlikeyi uzaktan savuşturmaya çalışan ve bölgesinde fiili gayretegeçmekten çok fikirlerini yaymaya çalışan Trabzon ve Havalisi Adem-iMerkeziyet Cemiyeti’nin durum ve tutumu da Doğu Karadenizlileri tatminetmiyordu. Nitekim, bölgesinde yeteri kadar gelişme gösteremeyen bucemiyet de Eylül 1919’da Hürriyet ve İtilâf Fırkası‘na katılmıştır. (M.T.Gökbilgin,MilliMücadeleBaşlarken,c.2:47)

Bu sırada, Mondros Mütarekesi’nin felaketli sonuçları bütün şiddetiylekendini gösteriyordu. İngilizler, 1919 Ocak ayının ilk günü Antep’i işgalebaşlamış, aynı ay 800 kişilik bir müfrezeyi, demiryolu muhafızı olarakKonya’yagetirmiş,İtalyanlarEdirne’yegirmiş,Yunanlılarınikisavaşgemisiile bir Kızılhaç gemisinin Ayvalık’a gelişi bölge Rumlarının taşkınlıklarınıson haddine vardırmış, Doğu Karadeniz kıyılarına devamlı surette Rumgöçmen ve Kızılhaç gemileriyle de silah ve cephane gelmeye başlamıştı.(TürkİstiklalHarbi,c.1:77)

İstanbul’da,TevfikPaşahükümetindedeğişiklikyapılmış,HürriyetveİtilâfFırkası tekrar faaliyete geçmiş, İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenlerinintutuklanmasına,mallarınaelkonulmasınabaşlanmıştı.Doğununboşaltılması

ile görevli 9. Ordu görevini tamamlamış, bütün birlikler 1914 sınırınıngerisineçekilmiş,ordukarargâhıdaErzurum’agelmişti.

18 Ocak 1919’da, savaşta yenilen devletlerin katılmadığı, 32 devletindelegelerinden kurulu Paris Barış Konferansı başlamıştı. Ermeniler Kars–Ardahan bölgesini ve Trabzon Vilâyetinin bir kısmını istiyor, GürcülerBatum’u almaya çalışıyor, Paris’e gitmiş olan, Karadeniz Rumlarındanmüteşekkil bir heyet, İnebolu’danBatum’a kadar uzanan, o zamanki büyükTrabzonVilâyetiileKastamonuveSivasvilâyetlerininbirkısmınıiçinealanbölgedebağımsızPontusdevletininkurulmakararınıalmayauğraşıyordu.

Yurdunu ve ulusunu kurtarma yolunda kıpırdamaya bile gücü olmayanİstanbul Hükümeti ise, Ermeni Tehciri (Ermenileri göç ettirme) olayınınsuçlularını cezalandırmak için, biri Trabzon’da ve diğeri Samsun’da olmaküzere kurdurduğu divanıharpleri (askeri mahkemeleri) on bölgede faaliyetegeçirmişbulunuyordu.

MilliMücadele

Herşeyden önce şunu açıklamak isteriz ki; Anadolu Türklerinin 1919yılında giriştikleri, “milletçe yok olmaktan kurtulma çabası“na MilliMücadele’den başka bir ad verilmemelidir. Çünkü bu çaba bir “isyan”, bir“ihtilal”, bir “savaş” olarak veya bu amaçla girişilmiş bir çaba değildi.Kimseye karşı isyan edilmiyor; halk bir ihtilale değil, tehlikelere karşıuyanıklığa çağrılıyordu. Savaş hiç arzulanmıyor, hattâ savaştan kaçınılıyor,fakatistenmedengelecekbirsavaşakarşıdahazırlıklıolmayaçalışılıyordu.

Nevarki,Türkmilletininyokolmaktankurtulmaçabasızamanzamanbirihtilal, bir isyan niteliği de göstermiş ve bir Kurtuluş Savaşı‘nı da içinealmıştır.Amabuçaba,hiçbirzamansadecebunlardanbiriolmamış,başındansonunakadar,zamanzamanbunlarıdaiçinealan,bir“MilliMücadele”olarakdevametmiştir.Busebeple,Türkmilletininyokolmaktankurtulmaçabasınısadece bir ihtilal, sadece bir isyan, sadece bir savaş gibi göstermek ve onabunlardan yalnız birini ad olarak vermek doğru değildir. Milletçe yokolmaktan kurtulma çabasının, amacına ve gerçeğe uygun tek adı MilliMücadeleolmasıgerekir.(D.Arıkoğlu,Hatıralarım:123,124)

VeTrabzon,memleketinfelaketlerledolu,koyukaranlıkgünleriiçindemillimücadelebayrağınıaçanilkyeroldu.12Şubat1919’da,sınırlarıRusya’danSamsun’akadaruzananveRize,Trabzon,Gümüşhane,Giresun,Orduilleriniiçine alanDoğuKaradenizbölgesinin–ki o zamanbubölgenin tekvilâyetiTrabzon’du–Türkvatanından,OsmanlıTürkdevletindenayrılmazbirparçaolduğunu bütün dünyaya ispat etmek, milli hakları korumak, bu haklaradokunulmamasını sağlamak için etkili teşebbüslerde bulunmak ve buamacınındışındabaşkabirsiyasetleuğraşmamaküzere,merkeziTrabzon’daolan Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ni kurdu (Bkz. Ek 1)Cemiyetin kuruluş tarihinin bazı kitaplardaMart ayı olarak ileriye alınmasıyanlıştır. (M.T. Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken: 75) Kuruluş tarihiniAralık1918olarakverenbazıkitaplardakibubilgiyiÖ.F.Eyüboğluailesindebulunan bir belge doğrulamaktadır. (C. Dursunoğlu, Milli Mücadele’deErzurum:23)

TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninadıdabirçokkitaplarda,hattâaynıkitabınmuhtelifciltlerindebaşkabaşkaşekillerdeyazılmışvemillimücadelenin başlangıcındaki olayların gerçek seyrini izlemek zorlaşmıştır.Bazıları bu cemiyeti İstanbul’daki Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ıMilliyeCemiyeti ile,bazılarıbucemiyetinErzurum’daki şubesi ile,bazılarımerkezi İstanbul’da bulunan Trabzon ve Havalisi Adem-i MerkeziyetCemiyeti ile karıştırmışlardır.Mesela,GenelkurmayBaşkanlığıHarp TarihiDairesitarafındanyayınlanmışbulunanTürkİstiklâlHarbiadlıeserinbirinci

cildindeTrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninadı“TrabzonveHavalisi Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye” olarak (s. 173), ikinci cildinde“TrabzonMüdafaa-iHukuk-ıMilliye”olarak(c.2,s.12),üçüncücildindeisesadece“Muhafaza-iHukukCemiyeti”olarak(s.21)yazılmıştır.

12 Şubat 1919’da resmen kurulmuş olan Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ıMilliye Cemiyeti, 13 Şubat 1919’da, cemiyet binası olarak kullanılanNemlizadelerinUzunsokak’taki evinde,TrabzonMüftüsü İmadeddinEfendibaşkanlığında, bütün ilçe (liva ve kaza) delegeleri ile bütün kurucularınınkatıldığı ilk kongresini yaptı (Bkz. Ek 10). Trabzon’un genç, yaşlı, bütüntanınmışinsanlarıkurucularıarasındaidi:

BarutçuzadeAhmedEfendiEşraftan,cemiyetbaşkanıdır.

BarutçuzadeFaikBeyAhmedEfendi’ninoğlu,hukukmektebiöğrencisi,gazeteci,sonraavukat,dahasonraTrabzonMebusuolmuştur.

HafızMehmed Osmanlı Mebuslar Meclisi’nde Trabzon mebusu; BirinciBüyük Millet Meclisi’nde de Trabzon Mebusu olmuş, bir ara AdaletBakanlığıyapmış,İzmirsuikastıileilgiliolduğugerekçesiyleasılmıştır.

Eyübzade İzzet Osmanlı Mebuslar Meclisi’nde Trabzon Mebusu idi;Erzurum Kongresi’nde Mustafa Kemal Paşa’yı tutmuş, Sivas Kongresi’nemuhalif kalıp katılmamış, Birinci Büyük Millet Meclisi’ne Trabzon’danmebus seçilmiş, Ankara’ya giderken Samsun yolunda bilinmeyen kimselertarafındanöldürülmüştür.

EyübzadeÖmerFevziGazeteci,Avukat;ErzurumKongresi’ndeMustafaKemal Paşa’ya muhalefet etmiş, önce Trabzon’dan, sonra memlekettençıkmakzorundakalarakFransa’yagitmiş,Yüzelliliklerlistesinekonulmuştur.

AbanozzadeHüseyin Eşraftan, Ömer Fevzi’nin kayınbabasıdır; ErzurumKongresi’ndeMustafaKemalPaşa’nınmuhaliflerinekatılmıştır.

Ve Trabzon’un diğer bilgin, zengin, memur, tüccar ileri gelenleri olarak:Murathanzade Ziya, Nemlizade Sabri, Nemlizade Şevki, Çulhazade Kadri,Hatipzade Emin, Hacıalihafızzade Mehmed Salih, Kazazzade Hüseyin,MollabekirzadeMehmedAli,MüftüzadeHacıMehmed, SubaşızadeMünir,ZehirzadeZühdü,Hocazade İbrahimCûdi,Kulaksızzade İbrahim,UstazadeNazmi(H.Ertürk–S.N.Tansu)İkiDevrinPerdeArkası:210.

Kongrede,önce,tüzüğündördüncümaddesigereğince,onbirkişilikheyet-imerkeziye (merkez kurulu) ile dokuz kişilik idare heyeti (yönetim kurulu)seçildi. Barutçuzade Ahmed, Eyübzade İzzet, Eyübzade Ömer Fevzi,AbanozzadeHüseyin,MurathanzadeZiya,NemlizadeSabri,HatipzadeEmin,Kazazzade Hüseyin, Hacıalihafızzade Mehmed Salih, MollabekirzadeMehmed Ali, Müftüzade Mehmed merkez kurul üyesi oldular. Hafız

Mehmed,BarutçuzadeFaik,ÇulhazadeKadri,NemlizadeŞevki,SubaşızadeMünir, Zehirzade Zühdü, Hocazade İbrahim Cûdi, Kulaksızzade İbrahim,Ustazade Nazmi, Müftüzade Hacı Mehmet yönetim kurulu üyeliklerineseçildiler.

Cemiyet’in başkanlığına Barutçuzade Hoca Ahmet Efendi getirildi. (H.Ertürk–S.N.Tansu, İkiDevrinPerdeArkası: 210)Cemiyet’in düşünceleriniyaymagöreviniAhmetEfendi’ninoğluFaikBey’insahibibulunduğuİstikbâlgazetesiüzerinealdı.

Kongre, Cemiyet’in amacı uğrundaki çalışma yolu üzerinde gerekligörüşmeleryapıldıktansonraşuüçkararıaldı:

1. Memleketin tanınmış kimselerinden mürekkep bir heyetin TürkiyelehindevebölgeninhaklarıüzerindepropagandalaryapmaküzereAvrupa’yagönderilmesi.

2.Avrupa’yagönderilecekheyeti teminetmeküzerebeşüyeninİstanbul’ayollanması.

3.BuuğurdakiharcamalarınCemiyetiçintoplanacakparailekarşılanması.

Söz konusu heyetinmasrafı için de en az 50 Lira verebilecek olanlardanalınmaküzerebiroturumda18.000Lirateminedildi.Dahasonrakazalarda12.00Liragönderince30.000Liratoplanmışoldu.Kongre,İstanbul’agidecekbeşüyeseçildiktensonradadağıldı.

Gümüşhane delegesi Zeki Bey’in notlarına göre bu seçim çok çekişmeliolmuştu: Zeki Bey–Faik Ahmed Bey hizbinin karşısına Ömer Fevzi Bey–Rizeli Mustafa Efendi hizbi çıktı, seçim bir kaç kere tekrarlandı, sonundaTrabzon’dan Hatipzade Emin, Eyüpzade Ömer Fevzi, Gümüşhane’denKadirbeyzade Zeki, Rize delegesi Mustafa ve Ordu delegesi İsmail Beylerseçildiler.

Fakat Zeki Bey böyle bir kurul içinde çalışmayı kabul etmemiş vediğerleriyleŞubat’taİstanbul’agitmemiştir.(Bkz.Ek10)

İlkkongrebiterbitmezçalışmayabaşlayanCemiyetorganları,bir taraftanhalkı uyanık olmaya, birlik halinde bulunmaya, Cemiyet etrafındantoplanmayaçağıranyayınlaryaparken,bir taraftandakuruluşlarınıvilâyetinherköşesineyayıpyerleştirmeyegayretettiler.

Mataracızade Mehmed, Tuzcuzade Süleyman Tevfik, Lâzoğlu Mustafa,Mataracızade Hakkı, Güvelioğlu Ahmed, Hacıömeroğlu Ahmed EfendilerRizeşubesinikurdular.(Bkz.Ek2)

Giresun şubesi Dizdarzade Eşref Bey başkanlığında Öğretmen NiyaziTayyıb,Mühendis İbrahimHamdi,DoktorAliNaci,hukuköğrencisiEthem

NazifBeylerden oluşuyordu.Trabzon’luAvukatCemilRagıbBey ileDavavekili Bekir Sükuti (Kulaksızoğlu) Bey de Giresunlu milli mücadelecilerinyakın fikirvegayret arkadaşları idiler. (Bkz.Ek6)NuriAhmetBey’in IşıkdergisiileAliNaciBey’inKaradenizgazetesimillimücadeleheyecanınıdilegetiren öncüler oldular. Fakat Topal Osman’ın kırbaç şakırtıları karşısındaancak 1919 sonuna kadar yaşayabildiler.Ne var ki, düşüncemeşalesi eldenele geçecek, fikir yolunun öncülüğünü Trabzonlu Avukat Cemil Bey’inçıkardığı,yazıişlerimüdürlüğünüTrabzonluBekirSükutiBey’inyaptığıYeniGiresun isimli gazete üzerine alacak, Avukat Cemil Bey’in eşiUşakîzadelerden Hayrünnisa Hanım da Işık dergisinin yazı işleri müdürüolacaktır.(Ö.S.Coşar,MilliMücadeleBasını:229-235)

Sarıalizade Ömer Ağa ile yardımcısı Çakırzade Hasan Tahsin Ağa Of,İsmailçebizadeHacıOsmanEfendiSürmeneşubelerininkuruluşunusağlayıpmilli mücadele gayretlerinin başına geçtiler. (Bkz. Ek 3) Ordu’nun millimücadeleçabalarınıÇamaşlıİsmailBeytemsilediyordu.(Bkz.Ek9)

Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti çok hızlı ve esaslı birgelişme içinde idi. Cemiyet idarecileri, tüzüklerindeki esasların dışınaçıkmamış görünmeye gayret etmekle beraber, bir yandan çalışma vepropagandalarınıvilâyetsınırlarınındışınataşırarakkomşularıErzurumlularıdateşkilatlanmayakışkırtıyorlardı.Hele,26Şubat1919’da,ErmenilerinParisBarış Konferansı‘na verdikleri muhtıra açıklanıp da Maraş, Kilikya, Doğuİlleri ile Trabzon’un bir kısmını istedikleri anlaşılınca TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetimensuplarının heyecanve gayretleri bir kat dahaarttı.İngilizlerinKars’agirişleriise,doğubölgesindekikuşkuveheyecanısonhaddine vardırdı. Gerek bu olayların, gerekse Trabzonluların devamlıteşvikleri sonucu, Erzurumlular, milli mücadele amacı ile teşkilatlanmayakarar verdiler. Her ne kadar Trabzon’daki gibi bağımsız bir teşkilatkuramadılarsada,6Mart1919’da,merkeziİstanbul’daolanVilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin şubesini açtılar. Bazıları bukuruluşu,cemiyetinmerkezisanarak,yanlışlıkla,Vilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin ilk defa Erzurum’da kurulduğunu yazarlar.(E.B. Şapolyo, Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi: 322) Bazıları dayanlış olarak “Erzurum ve Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”adınıkullanırlar.(Ş.S.Aydemir,TekAdamII:114-115)

Erzurumlular büyük bir milli mücadele heyecanı içinde idiler. 6 Mart’ta,Esad Paşa mahallesindeki Asar-ı Terakki Okulu’nun binasında toplanancemiyet kurucuları Hakkızade Hacı Fehim, Hacıismailefendizade Tevfik,Solakzade Müftü Sadık, Emekli Binbaşı Süleyman, Gümrük MütevellisiCâzım, Künbetli Gençağazade Hüseyin Avni, Hacırecepefendizade HacıHafız,NamıkefendizadeAhmed,EmekliBinbaşıHaydar,KobalzadeAhmed,

Dursunbeyzade Cevad, aralarında görev bölümü yaparak başkanlığaHakkızadeHacı FehimEfendi’yi getirdiler. Cemiyetin düşüncelerini yaymagörevini de, Necati Bey’in Albayrak gazetesi üzerine aldı. (H. Ertürk–S.N.Tansu,İkiDevrinPerdeArkası:210)

Fakat,Vilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninErzurumŞubesi Yönetim Kurulu, kurucularının heyecanına ayak uyduramamıştı.BirkaçgünsonradayönetimkuruluüyelerindenHacıismailefendizadeTevfikBeyrahatsızlığındanötürü,KobalzadeAhmedBeydeköyünegideceğinden,istifaettiler.Tüzüğünüçüncümaddesigereğince,Yönetimkurulukararı ile,istifa edenlerin yerine, eskimebusHoca Raif Efendi ile Yavuluzade ŞükrüEfendiYönetimKuruluüyeliklerinealındılar.

İlk iş olarak bir beyanname hazırlandı. Bu beyannamede, Doğu İlleriBölgesinin,tarihineneskigünlerindenberibirTürkülkesiolduğu,bölgedekiErmeni nüfusunun hiç bir zaman yüzde on beşi geçmediği, bu sebepleErmenilerin bu illerde hiç bir hakkı olmadığı açıklanıyor, göçleri sırasındaErmenilerekötülükleryapıldığıiddialarıreddediliyordu.

9Marttarihinitaşıyanbubeyannamebütündoğuillerinedağıtıldı,10Mart1919’dadaVilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiErzurumŞubesi’ninkuruluşunamüsaadeedildiğinedairvaliliğinresmiyazısıgeldi.

Ne var ki, Erzurum Şubesi bir türlü istenen ve umulan hızla çalışıpgelişemiyordu.Birşeyleryapmaklâzımdı.YönetimKurulu’nungençüyeleriçırpınıyorlardı ama çoğunluk yaşlılarda idi. Hacı Fehim Efendi başkanlığıHoca Raif Efendi’ye bırakmıştı. Albayrak gazetesi heyecanlı yazılarlacemiyetin fikirlerini yayıyordu. Bu sırada Erzurumluların çok iyi tanıdığıJandarmaBinbaşısıKüçükKâzımdaErzurum’agelmişti.Cesurveatılganbirasker,aynızamandabeceriklibirkomitacı idi.Emekliyeayrılmıştı.TrabzonMuhafaza-i Hukuk-ı Milliye teşkilatının övünülecek çalışmalarını vegelişiminianlattı.Bununüzerine,Erzurum’dadabütünşehirilerigelenlerininbirarayatoplanması,cemiyetleilgilerininsağlanmasızaruretiortayaçıktı.Vebu yapıldı;Vilâyat-ı ŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti ErzurumŞubesi’ne yeni bir yönetim kurulu seçildi. Eski Mebus Hoca Raif EfendibaşkanlığındakiyeniyönetimkurulundaDursunbeyzadeCevatkâtip,EmekliBinbaşı Süleyman muhasebeci, Emekli Binbaşı Kâzım, Albayrak gazetesisahibiNecati,AvukatHüseyinAvni,HacırecepzadeHacıHafız,KırbaşFevzi,Eski Evrak Müdürü Maksud, Avukat Mesud, Baytar Nedim üye oldular.Erzurum şubesinin idare kurulu gençleşmiş ve cemiyete canlılık gelmişti.Sivas’ta da bir şube kurma temayülleri başlamıştı. Bir ay kadar sonra daMüftü Abdurrauf Efendi başkanlığında Bacanakzade Hamdi Bey,Darendelizade Osman Efendi, Şekeroğlu İsmail Efendi, Sığırcızade HayriBey tarafından Sivas Şubesi kurulmuş, Mayıs başında Sivas’a gelen genç

mebusRasimBaşaradacemiyetinfaalüyeleriarasınagirmiştir.(V.C.Aşkun,SivasKongresi:54;C.R.Yularkıran,ReşitPaşa’nınHâtıraları:37)

Bu sırada, 3 Mart’ta Sadrazam Tevfik Paşa istifa etmiş, yeni hükümetiDamat Ferit Paşa kurmuştu. 9 Mart’ta 200 kişilik bir İngiliz müfrezesiSamsun’a çıkmış İngilizlerUrfa’yıve İtalyanlarAntalya’yı işgal etmişlerdi.Rum ve Ermenilerin gayret ve faaliyetleri birdenbire artmış, İstanbul’dakiRumlar tarafından Pontus adlı bir gazete yayınlanmış, ilk nüshasınınbaşyazısında Karadeniz kıyılarında bir “Rum cumhuriyeti” kurulmasınısağlamak için çıkarıldığı açıklanmıştı. Trabzon Metropoliti Hrisantos dahazırladığı muhtırayı Barış Konferansı‘na vermek ve Pontus Devletidüşüncesini savunmak üzere Paris’e doğru yola çıkıyordu. Ve Paris BarışKonferansı‘nınbüyükdevletleri30Mart1919tarihlitoplantılarındaİzmir’inYunanlılaraverilmesinikabulettiler.

SilahlıSavunma

Bu bölüm, Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin millimücadele gayretlerinin ikinci aşamasına ilişkindir. Cemiyet, kısa zamandabölgedeki teşkilatını tamamlamış, fikirlerini yaymış, halkın uyanıklığını veberaberliğinisağlamıştı.Fakatkuruluşundanbuyanageçenikiaygibikısabirsüreiçindedeiçvedıştehlikelerçokdahaşiddetlenipağırlaşmışvecemiyettüzüğü ile sınırlı bulunan çalışma yollarıyla bu tehlikelerin önlenipönlenemeyeceği Trabzonluları düşündürmeye başlamıştı. Bunun üzerinederhalcemiyetmerkezindebirtoplantıyapıldıveHeyet-iMerkeziye(MerkezKurul) durumu gözden geçirdi. İlerdeki çalışmalar da hesaba katılarak,olaylarıngerektirdiğivegerektireceğitedbirlerinalınmasınavetüzüğünikincimaddesigereğincebütün“etkiligirişimler”inuygulanmasınakararverildi.Butedbirler arasında yer alan silahlı savunmayı sağlamak da etkili bir girişimsayılırdı. Ve bütün teşkilat, günü geldiğinde silahlı savunmada bulunmaküzere,alınankararçerçevesindeçalışmayayöneldi.

Trabzon merkez teşkilatı iskele kâhyası (kayıkçıların reisi) ile anlaştı.Derhal Trabzon’un bütün kayıkçıları, motorcuları silahlandılar. Rıhtımolmadığı için açıkta demirleyen gemilerden yük ve yolcu çıkarırlarken bileher ihtimalekarşı silahlarıomuzlarındaçalışıyorlardı.Trabzonlulareşsizbirmilli mücadele heyecanı içinde kadını erkeği ile yediden yetmişe silahlısavunma kararında idiler. (İ.S. Kalkavanoğlu, Milli Mücadele Hâtıralarım:10-12)

Rize–Hopa bölgesinde Mataracıoğulları ile Tuzcuoğulları, Of bölgesindeSarıalioğulları ile Çakıroğulları, Akçaabat’ta Serdaroğulları hazır durumdaidiler. Giresunlular da gizli ve silahlı bir savunma teşkilatı kurmakistiyorlardı. Trabzon vilâyeti içinde, Rum çetelerinin en çok faaliyetgösterdikleri yer Giresun’du. Fakat Giresun’da, gizli veya açık, silahlı birteşkilatkurmakçokzordu.ÇünküGiresunhalkıyoksulvesilahsızdı.Rumlarise,tepedentırnağasilahlanmışlardı.YunanKızılhaçgemileri,durmadan,ilâçsandıklan içinde silah ve cephane taşıyorlardı. Türklerden yalnız TopalOsman çetesinde silah vardı; ve Topal Osman çetesinden yararlanmaktanbaşkaçareyoktu.Nitekimdeöyleoldu.TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’nin Giresun Şubesi idarecileri Topal Osman Ağa ile anlaşmayıkararlaştırdılar. Bunun için de önce Giresun Kaymakam Vekili TrabzonluPertevBey’legizlibirgörüşmeyaptılar,durumuanlattılarveTopalOsman’ınkasabaya gelmesine göz yummasını istediler. Kaymakam Vekili PertevBey’den olumlu cevabı alınca da Keşap’a gittiler, Topal Osman’ı buldular,görüştüler ve Rum çetelerine karşı birlikte çalışma konusunda anlaşmayavardılar. Giresunlu Topal Osman Ağa’nın milli mücadele gayretlerine

katılmasıböyleoldu.(E.Nutku,İstiklâlSavaşındaDenizciler)

Giresun’daTopalOsmanAğa’nınailesineFeridunzadelerdenirdi.Câhilvecesur, kurnaz ve becerikli, cüretkâr ve insafsız, işkence etmekten ve adamöldürmektençekinmeyenbir insandı.1917yılındabiraz sermayevebirkaçkayık sahibi olduğu anlatılır. O sırada, Giresun bölgesinde bulunan 37.Tümenin Komutanı Trabzonlu Pirselimoğlu Albay Hacı Hamdi Bey’den,asker kaçaklarını yakalama yetkisi almıştı. Hacı Hamdi Bey (tümenkomutanlığı yaptığından halk dilinde Hacı Hamdi Paşa), Rus ordusukarşısında çekilip dağılan birliklerin Giresun–Harşıt bölgesinde derleniptoparlanmasındabaşarılıgayretlergöstermiş,askerlerin toplanmasındaTopalOsman’danyararlanmıştı.SonradanPadişah’ın,İstanbulHükümeti’ninyakınadamıolarakTrabzonvaliliğinialmayaçalışmış,hattâemrinialıpTrabzon’akadar gelmişse de,millimücadeleye karşı olması nedeniyle yakalanacağınıanlayınca İstanbul’a kaçmıştı. (H. Ertürk–S.N. Tansu, İki Devrin PerdeArkası:210)

Tümenkomutanvekilinden, asker kaçaklarını yakalamayetkisini veyetkibelgesini alanOsmanAğa, bu görevini yerine getirebilmek için önce kendiçetesiniküçükbirmüfrezehalinesokmuşveaskerkaçaklarınıyakalamakiçinkurulan bu müfrezenin önemli kısmını asker kaçaklarından teşkil etmişti.Böylece,sözügeçergüçlübirinsanolmuş,1918yılında,herşeyiyapabilecekhâlegelmişveTürklerdedâhil,bütünGiresunhalkıüzerindeeşsizbirkorkuve dehşet yaratmıştı. Bir ara, Rusya’ya kaçmak isteyen beş Rum’a kayıktedarikettiği iddiave töhmetiyleSuşehri’negönderiliporadasekizaykadargözhapsindetutulmuşsada,dönüşündetekrarçetesininbaşınageçmişti.Dahasonra da Ermenilere karşı hunharca davrandığı, işkence ettiği iddiası iletutuklanmasınakararverilinceGiresun’dançıkıpKeşap’agitmişveoralardabarınırolmuştu.

Gerçekten de Topal Osman hunharlığı ile tanınmıştı. Öldüreceklerindenbazılarını gemilerin ocağına attığı bölge halkınca bilinirdi. Topal Osman’ınişkence edeceği kimsenin Ermeni olması şart değildi. Bu onun karakterininbir parçası idi ve bu bakımdan Ermeni, Rum veya Türk olmak hiç bir şeydeğiştirmezdi.Nitekim,TürkveMüslüman,memleketininseçkinbiraydını,kendiilininmebusuolanTrabzonluAliŞükrüBey’idekendigözleriönünde,hunharcaboğdurtmuştu.

Topal Osman hakkındaki yazılar çok değişik yönlerdedir. Bir çoğu dagerçeklerletamamenilgisizdir.Mesela,TopalOsman’ınTrabzonluKâhya’yıöldürmüşolmasısebebiyleAliŞükrüBey’dençekindiği,yadaonabuyüzdenhasım olduğu iddiasının gerçekle bir ilgisi yoktur. (S. Borak, İktidarKoltuğundanİdamSehpasına:208)

Topal Osman Ağa’nın durumunu gerçeğe en yakın şekilde anlatan Falih

Rıfkı Atay’dır. Diyor ki; “Kuva-yıMilliye çetelerinin başında kahramanlarda,sahtekârlarda,haydutlardabulunmuştur.”(F.R.Atay,Çankaya,c.I:155-159)Sonrabirçetereisininbirkaymakamı,bizzatonaaçtırdığıçukuranasılgömdürdüğünü anlatır. Topal Osman da, GiresunKaymakamı Hüsnü Bey’i(HüsnüÇakır) üç gün bulunduğu yerden çıkarmamış veHüsnüBey, ancakTrabzon Valisi’nin gönderdiği bir Fransız savaş gemisi ile Giresun’dankurtulup Trabzon’a gidebilmişti. Falih Rıfkı Atay, ad vermeden, “Gemiocağına kömür yerine sürülenlerin hikâyesi uzun müddet tüylerimiziürpertmişti” diyerek Topal Osman’ın kana susamışlığının derecesinianlatabilmek için “Ah,MustafaKemal Paşa o kadını bir elime verse, karşıkoymak nedir, ona göstersem” dediğini açıklar. Topal Osman’ın, bir elinegeçse, işkence ile öldürmek istediği kadın,Atatürk’e şiddet hareketlerindenkaçınılmasınıricaedenHalideEdibHanım’dır.(TopalOsmanhakkındabkz.YakınTarihimiz,c.III,no.39:396vec.IV,no.42:85)

Bununla beraber, Topal Osman’ın memlekete hiç bir faydası olmadıdenemez. Kabul etmek gerekir ki, Giresun bölgesini Ermeni ve Rumlarınkötülüklerinden kurtarmış, çetelere göz açtırmamıştır. Fakat, kendisinin de,hiç bir fark gözetmeksizin, istediğine istediği kötülüğü yaptığına şüpheyoktur. Falih Rıfkı‘nın çok güzel söylediği gibi “Çetelerin, kahramanlıklarıgibi, zulümleri de dillere destandı. Filhakika, Topal Osman’ın hem yaptığızulümler anlatılır, hem de onu bir kahraman olarak öven halk türkülerisöylenirdi.”

TopalOsman’ınMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetininGiresunŞubesiidarecileriyle anlaşarak, Rum çetelerine karşı harekete geçmek üzereGiresun’a geldiğini duyan Rumlar, Ermenilere karşı olan tutumunu çok iyibildiklerinden Topal Osman’ı öldürmeyi kararlaştırdılar. 15 Mart’ta,Trabzon’un Tuzluçeşme Mahallesinden Kuşdiloğullarından 26 yaşındakiPançoilearkadaşlarıGiresun’agelerekTopalOsman’ıöldürmekistemişlersedeteşebbüslerindebaşarıyaulaşamayıpyakalandılar.

TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninaldığı“silahlısavunma”kararı ve bu kararın uygulanmasında görülen gelişmeler bölge RumlarınıntaşkınlıklarınıönledivehattâbirkısımRumları“bağımsızdevlet” fikrindenayırıpbölgeidaresindebağımsızlık(idariadem-imerkeziyet)fikrineyönelttiise de; bağımsız bir Pontus devleti taraftarı olanlar, İzmir’in Yunanlılaraverilmekararındansonrafaaliyetlerinidahadaarttırdılarveşiddetlendirdiler.Nisan başında, Yunanistan’ın bağımsızlığa kavuştuğu günün yıldönümüdolayısıyla, özellikle, Samsun’da büyük ve taşkın gösterilerde bulundular.YunanBaşbakanıVenizelosda,PontusDevletikurmayolundakiçalışmalarakatılınmasını,İstanbulPatrikhanesi’nebildirmişti.

Busırada,karargâhıErzurum’dabulunanYakupŞevkiPaşakomutasındaki

9.Ordu2Nisan’dalâğvedilmiş,yerine15.Kolordukurulmuşve3Nisan’dadakomutanlığına İstanbul’da olanKâzımKarabekirPaşa tayin edilmişti. 9.Ordunun Erzurum ve Trabzon’daki birlikleri 15. Kolordu’ya verildiği gibi,Sivas’taki3.Kolordu’nunTrabzon’daki4.PiyadeTaburuiletopçularıda15.Kolordu’yabağlandıveyineTrabzon’dabırakıldı.

15.Kolordu’nundört tümenivardı:12.TümenHorasan’ındoğusunda,11.KafkasTümeni’ninkarargâhıVan’daidi.AlbayRüşdüBeykomutasındaki9.Kafkas Tümeni Erzurum–Hasankale bölgesine yerleşmişti. Bir alayıErzurum’da, iki piyade alayı ile topçu alayıHasankale’de idi.YarbayHalitBeykomutasındaki3.KafkasTümeniTortumbölgesindebulunuyordu.

Lâğvedilen 9. Ordunun Komutanı Yakup Şevki Paşa’ya da İstanbul’adönmesi emredilmişti. Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti’nin Erzurum Şubesi idarecileri, bunu fırsat sayarak, durum vetutumu ile milli mücadele taraftarı olduğu açıkça bilinen Yakup ŞevkiPaşa’danİstanbul’agitmemesini,tutuklanmakihtimâliolduğunu,Erzurum’dakalıp cemiyetlerinin ve milli mücadele gayretlerinin başına geçmesiniistediler. Fakat Yakup Şevki Paşa, gözlerinden çok rahatsız olduğunu,tedaviye muhtaç bulunduğunu, bu sebeple mutlaka İstanbul’a gitmesigerektiğini söyleyerek tekliflerini kabul etmedi ve 14 Nisan’da İstanbul’agitmek üzere, Erzurum’dan ayrıldı. (Yakup Şevki Paşa İstanbul’a varıncahastaneyeyatmış,biryılsonraİngilizlertarafındanevindenalınarakMalta’yagönderilmiştir.)

Bu sırada, İngilizlerKars’takimilli hükümet üyelerini yakalayıpMalta’yasürmüşler,Kars’ınidaresiniErmenilerevermişlerdi.Paris’tekiRumheyetleride,PontusDevletiiçinbüyükgayretlerharcıyorlardı.Vebölgedekisivil,fakatsilahlısavunmatertibatınıdaalmışolanTrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti, Rumların iddialarını çürütmek için elinden geleni yapıyordu.Nitekim, Cemiyet’in Rize Şubesi, İstanbul Hükümeti’ne bir telgraf çekerekKaradeniz Rumları adına Paris Barış Konferansı‘na giden heyetleringerçekleri değiştirip inkâr ettiklerini, bir avuç Rum’un, hâkimiyeti altınasokulmak istenmelerinin hürriyet ve adalete aykırı olduğunu, Osmanlıhâkimiyetinden başka hiç bir idare şeklini kabul etmeyeceklerini, bununtersineverilecekkararlarınçokacıklıolaylardoğuracağınıvebölgelerindebukararlarınuygulanmasınınimkânsızolduğunubildirmişlerdi.

12Nisan1919’dada,Erzurum’daki15.KolorduKomutanlığınatayinedilmişolan. Kâzım Karabekir Paşa, Gülcemal vapuru ile yola çıkmıştı. TrabzonValiliğine tayin edilmiş olan Mehmed Galip Bey de aynı vapurda idi.Samsun’a vardıkları zaman, limanda bir İngiliz savaş gemisinin ve şehirdeİngiliz İmparatorluğu’nun Hintli askerlerinin bulunduğunu gördüler. SonraOrdu’yave18Nisan’dadaGiresun’açıktılar.Kaymakamıziyaretettiler.Bu

sırada, Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin Giresun Şubesihızlı ve etkili bir milli mücadele gayreti içinde idi. Keşap’tan Giresun’agetirilmişolanıTopalOsmanAğa’nınçetesi,Rumçetelerinegözaçtırmıyor,Cemiyet’in genç ve ateşli idarecileri de milli mücadele heyecanlarınışahlandıran yazılar yayınlıyorlardı. Kâzım Karabekir Paşa, Giresunkaymakamından,geneldurumhakkındabilgi aldı, yerelgazetelerigördüveBatum’danSamsun’ayayasevkedilenaskerlerinhaliniacıklıbirdildeanlatıpİstanbulHükümeti’niyerenyazınınsahibiAliNaciiletanıştı.

Orduileİşbirliği

19 Nisan 1919’da Kâzım Karabekir Paşa Trabzon’a çıktı. Aynı vapurlaTrabzon’unyenivalisiMehmedGalipBeydegelmişti.Belediye’yeuğrayıpöğleyemeğinivali ileberaberyiyenKâzımKarabekirPaşaGüzelsaray’daki(Güzelhisar veyaKaleparkı da denir) dairesine gelinceTrabzonMuhafaza-iHukuk-ı Milliye Cemiyeti idarecilerini çağırttı. Onlarla bölgenin geneldurumu ve Cemiyet’in tutum ve çalışmaları üzerinde görüşmeler yaptı. Enönemli konu, askeri depolardaki silah ve cephanelerin ne olacağı idi. İçtengelebilecekhertürlühareketekarşısilahlısilahsızbütüntedbirlerialmışolanTrabzonluların tek kuşkusu bu konudaydı. Çünkü, Mondros Mütarekesigereğince, fazla silahların İtilâf Devletlerine teslimi gerekiyordu. Oysa ki,şimdiye kadar hiç birşey teslim edilmemişti.Teslim edilmemekte diretildiğivedevamedildiği takdirdeİngilizlerinşehribombardımanetmesinden,hattâişgalinden korkuyorlardı. Bunu açık kalplilikle Kâzım Karabekir Paşa’yabildirdiler.(A.F.Cebesoy,KâzımKarabekir’inTerceme-iHali:249)

Kâzım Karabekir Paşa, güçlü ve kararlı insanların güveni içinde, busilahların teslim edilmemesinden dolayı hiç bir büyük devletin Trabzon’ailişmeyeceğini, doğu bölgesindeki bütünmücadelenin Ermeniler veRumlarileTürklerarasındaolacağınıvebumücadeledeordubirliklerinindaimasivilkuvvetlerin yanında bulunacağını kesin bir dille anlattı. Trabzonlularsevindiler,inandılar,bağlandılar.Tamamenkendisiileberaberolduklarınıvesilahlarhakkındavereceğibütünemirleriharfiharfineyerinegetireceklerinibildirdiler.

Milli mücadelenin bir safhası daha tamamlanmış, millet kendi ordusu ilegönülbirliği,düşüncebirliği,işbirliğiyapmıştı.Busebeple,KâzımKarabekirPaşaileTrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiidarecileriarasındakigörüşme, gerektiğinde askerle sivilin birlikte ve aynı komuta altında silahlısavunmadabulunmasıdadâhil,herbakımdankesinbiranlaşmailesonbuldu.Bölgede faaliyette bulunan Rum çetelerinden en büyük ve kuvvetlileriyle(Eftalidi ve Köroğlu çeteleri) uğraşma işini Kâzım Karabekir Paşa üzerinealdı. Bu çeteler daha çok güneyde, Gümüşhane taraflarında faaliyetgösteriyorlardı.Kıyılardakiçeteleri zararsızhâlegetirmeveaskeridepodakifazlasilahlarısaklamavekaçırmaişinidesivillerkabullendiler.

Bir kaç gün sonra, Mütareke ve silahların teslimi hakkındaki talimathükümlerinin uygulanmasını denetlemekle görevli İngiliz subayı FarrellTrabzon’ageldi,KâzımKarabekirPaşa’yıziyaretle fazlasilahlarınkamavemakanizmalarınıntesliminiistedi.KâzımKarabekirPaşa,İngiliztemsilcisinioyalayadursun,Trabzonlularderhalhızlıvegizlibirfaaliyetlefazlasilahları,kısa bir sürede, başka yerlere kaçırdılar. Ve sonunda İngiliz temsilcisine

Trabzon’dafazlasilahbulunmadığıcevabıverildi.

Trabzon’da bir de Fransız jandarma subayı vardı. Büyük Savaş‘tan önceTürk Jandarma Okulu’nda öğretmenlik yapmış olan bu Fransız subayı,Mütareke’den sonra jandarmayı düzene sokmak için İtilâf Devletleritarafından Trabzon’a gönderilmişti. O da, Kâzım Karabekir Paşa’dan,Trabzon’daki kışlaların kendisine teslimini istiyordu. Tabiî o da birşeyalamadı.

Trabzon’daki Fransız Konsolosu ise, her zaman ve her yerde, açıkça,Anadolu’daki Türk nüfusun azlığı sebebiyle, hiç olmazsa bu bölgedenvazgeçilmesinitavsiyeediyordu.

Tambutarihlerdeidiki,Batum’danhiçumulmadık,hiçbeklenmedikseslergelmeye başladı. Bazı dernekler kurulmuştu. Bunlar Lâzları kurtarma,“Lâzistandevleti”kurmagibiamaçlarpeşindeidiler.Rize-Batumbölgesininadı Lâzistan’dı ve Lâzistan’ın merkezi Batum’du. Batum sınır dışı kalıncaLâzistan Sancağının merkezi Rize olmuştu. Kürdistan, Ermenistan, PontusyaralarınınyanındaşimdideLâzistansivilcesibaşgöstermişti.

Ne var ki, korkulacak birşey yoktu. Batum’da doğan hevesler, çıkanpropagandalar çıktıkları yerde kalmaya mahkûmdular. Çünkü LâzistanTürkleri de, Kürdistan Türkleri gibi, Çerkes Türkleri gibi aynı soydangeldiklerini, aynı babanın değişik isimli çocukları olduklarını, hepsinin kankardeşi olarak aynı yerlerden buralara geldiklerini, kendilerinin de dahaönceleri Legzler adı altında Kafkasya’da oturduklarını, o zaman da KafkasTürküolduklarını, sonraLegzlerin ikiyeayrıldığını, birkısmınınaynıyerdekalarakLezgiadınıaldıklarını,birkısmınınikibinyılkadaröncekıyılardanbatıyagöçerekRize–BatumbölgesinegeldikleriniveLazgidiyeanıldıklarını,budeyimin sonradanLaz şekline dönüştüğünü (TDKTürkçeSözlük, 1959:516; TürkAnsiklopedisi, c.22: 498;Meydan Larousse, c.7: 851-853;MEBİslamAnsiklopedisi,c.7:25-28)veenazikibinyıldanberiburadaoturarakKafkas Türklüğünden çıkıp Anadolu Türkü olduklarını biliyorlardı. BusebepleBatum’danestirilmek istenenLazlık rüzgârıLazistan’dayaprakbilekıpırdatamadı. Tam tersine büyük bir tepkiye yol açtı. 23 Nisası 1919’daLâzistansancağınınmerkeziRize’deyapılanaçıklamada,Batum’daLazlıklailgiliadlarlasiyasetmeydanınaçıkanderneklerinkendileriylehiçbir ilgileriolmadığını,bunlarınvarlığındanhaberleribilebulunmadığını,bugayretlerinpara ile tutulmuş insanların eseri olduğunu, “bütün memlekette” onlarainanacak tek bir kişinin mevcut olmadığını belirttikten sonra aynen şöylediyorlardı:

Evimiznekadarviranveharapisedebizeaitolduğuiçin,yaldızlıcümlelerle bizlere hediye edilmek istenen köşklerden daha iyidir.Gürcü paralariyle vicdanlarını kirleten malûm şahısların yaygaraları

buradakahkahalarlaveistihzailekarşılanmıştır.Butopraktabüyüyen,bu ülkede evlât ve kardeş gömen ve padişahın sancağı altında(OsmanlıTürkDevletininsancağı)aslanlargibiçarpışanLâzlar(Rizesancağıhalkı)başkabirhükümeteköleolmaktansaölmeyidahaşerefligörürler. (M.T. Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken: 77; A.Ö.Melaşvili,Gürcistan:29.)

Bütün bu olaylar kıyı Türklerinin heyecanını ve Trabzon Muhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’nin gayretlerini son haddine çıkarmıştı. Kıyılılar,her vesileden yararlanarak,YukarıYerlileri (kıyı halkıGümüşhane ve dahagüneydeoturanlara,dağlıkaraziinsanlarıanlamına“YukarıYerli”der)birlikolmaya,birliktebir toplantıyapmaya,millimücadeleçabalarınıvegüçlerinibirleştirmeyeteşvikediyorlardı.

İstanbulHükümeti ise,şehzadelerinbaşkanlığındakiheyetleriyurdun türlüyerlerine göndererek halka sakin olmaları yolunda öğütler verdiriyor veböylecemillibirliği,sükûnveasayişi,halkındevletevehükümetebağlılığınısağlamaya çalışıyordu. İki heyetten biri Şehzade Abdürrahim Efendibaşkanlığında Anadolu’yu dolaşıyordu. Şehzade Cemaleddin Efendi iseEdirne’ye gitmişti, dönüşte Karadeniz yolculuğuna çıkacaktı. Buna karşılıkİtalyanlar Konya’ya yerleşmiş; Yunanlıların Averof savaş gemisi İzmirlimanına gelmiş, karaya devriye diye Yunan askeri çıkarmış, bu olayRumların tecavüzkâr gösterilerine ve taşkınlıklarına sebep olmuştu. DoğuKaradeniz bölgesinde de, Rumların nüfus çoğaltma gayretleri gittikçehızlanıyordu.

Nitekim 27 Nisan’da, Trabzon’a bir Yunan savaş gemisi geldi. Gemidenkaraya çıkan bir heyet, Trabzon’a gelecek Rum göçmenlerini yerleştirmekiçin gerekli hazırlıklara başladı. Bir kısım Yunan askerleri de şehreçıkmışlardı. Bunlardan birkaçı, bir nöbet yerindeki Türk askerinin silahınıelindenalmakisteyince,silahını,namusunuvenöbetyerinikorumakzorundakalan Türk nöbetçisi silahını ateşledi ve bir Yunan askerini öldürdü. Olay,Trabzon’daki yabancılar arasında büyük tepki yarattı. İngiliz ve Fransıztemsilcileri derhal Kâzım Karabekir Paşa’ya giderek katil askerincezalandırılmasını istediler.KâzımKarabekirPaşa,olayınbirgörevinyerinegetirilmesindenvekorunmazorunluğundanilerigeldiğini,Türkerinin“meşrumüdafaada” bulunduğunu, bu sebeplerle ceza verilmesine imkânolamayacağını anlattı, tepkinin yatışıp olayın kapanmasını sağladı. Yunansavaş gemisi de limandan ayrılıp gitti. Fakat ertesi gün Trabzon limanınagelenbiryolcugemisindenşehre,dörtyüzRumgöçmeniçıktı.Güyabunlar,vaktiyleTrabzon’danSohum’a giden, şimdi deBolşeviklerden kaçarak geridönen Trabzonlu Rumlarmış. Oysa ki bu şekilde Karadeniz kıyılarınagetirilenRumlarbirgöçmengibisığınıpoturmuyor,bölgedekiRumçetelerine

katılarakPontusDevleti hülyacılarınayardımcıoluyorlardı.Nevarki,milliuyanıklığıncanlıörneğiolanTrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetibütüntedbirleriyledurumuizlemekte,bölgedekiKuva-yıMilliyebirlikleriyletemasını aksatmamaktaydı ve ordu birlikleri ile işbirliği hâlinde idi.Ayrıca,devam etmekte olan Paris Barış Konferansı‘nda bölge haklarının anlatılıpkorunmasınaçalışılması için,cemiyetinhalktan topladığıotuzbin lirakadarpara ile, cemiyet üyelerinden kurulu bir heyet İstanbul’a gönderildi. 30Nisan’da da Kâzım Karabekir Paşa, Erzurum’a gitmek üzere Trabzon’danayrıldı,3Mayıs’taErzurum’avardı.

Aynı günlerde, Paris’te bulunan Trabzon Metropoliti Hrisantos,Karadeniz’in Anadolu kıyısında bağımsız bir Rum Devleti kurulmasınıngerekçesini açıklayan, 2Mayıs 1919 tarihli ve La Question du Pont-Euxin(Karadeniz meselesi) başlıklı muhtırasını Paris Barış Konferansı‘naveriyordu.(Bkz.Ek4)

Kimsenin aklına gelmeyecek kelime oyunları ile, akla sığmaz hesaplarlahazırlanmış,bölgeHıristiyanlarınıneskizamanlardakiveogünkümiktarlarıhakkındabilgivermeyeçalışanbumuhtırada,RusyasahilleriyleKafkasya’yagöçmüşolanlarıneklenmesiileDoğuKaradenizBölgesiRumlarının850.000kişi olarak kabul edilmesi gerektiği, buna karşılık aynı bölgedeki 836.000Müslümandan ancak 340.000’inin hakikî Türk olduğu, 200.000’ininSürmeneli, 200.000’inin Oflu, 50.000’inin Kafkasyalı ve geri kalanının dadeğişiksoylardangeldiği,budurumagörebölgeRumnüfusununbağımsızbirRum Devleti kurmaya yetecek kadar, Türk nüfusuna nazaran fazlalıkgösterdiğiilerisürülmektedir.

Aynı muhtırada, Trabzon valisinin, Rus orduları gelirken, şehri, baştakendisiolmaküzereRumlarateslimettiğini,RuslarınşehriTürklerdendeğilkendisinden devraldığını, Rusların verdikleri yetki ile yaptırdığı seçimsonunda çoğunluğunu Rumların teşkil ettiği bir belediye meclisininkurulduğunu,Rusişgalordusununhalklailgilibütüntedbirlerindekendisiyleistişare ettiklerini, Rusların bütün gayretine rağmen Bolşevikliği kabuletmediğini, bölgeyi de Bolşeviklikten koruduğunu, işgal günlerinde din vesoy farkıgözetmeksizinbütünTrabzonhalkınıngüveninikazanacak şekildehareket ettiğini ve bu yüzden bölgede hiç bir karışıklık olmadığınıanlatıyordu.

Hrisantos,bumuhtırasındaayrıca,hayalleriningerçekleşeceğinedairbüyükinancıyla, bölgedeki Ermeni istek ve iddialarını da nüfus rakamlarıylareddediyordu.

Muhtıra çok kurnazca hazırlanmıştı. Hrisantos, bölgeye müslümanlıktanönce gelen Türklerle Müslüman olarak gelen Türkleri birbirinden ayırmakistediğigibi,bütünHıristiyanlarıda“Rum”deyimiilesankiayrıbirsoyyada

Yunanlıların bir parçası gibi gözler önüne koyuyordu. Oysa ki neKaradeniz’inadıPont-Euxin,nePontusbirYunanülkesiidi;neSürmenelilerileOflularTürklerdenayrıbirsoyuninsanları,nedeRumlarYunanlıidiler.

a)Karadeniz’ikendilerininmişgibitanıtabilmekçabasıyla,Yunanlılarınonaad diye verdikleri ve “konuksever” anlamına geldiğini söyledikleri “euxin”sözcüğü,Karadeniz’inYunanlılarıngelişindenöncekiadıolanveYunancaileilgisi bulunmayan “ahşaena” kelimesinden bozulup yapılmış uydurma birkelimedir. İslâm Ansiklopedisi’nde de belgelere dayandırılarak belirtildiğiüzere, “ahşaena İskitlerin, fakat daha kuvvetli ihtimalle eski İranlılarındilinden bir kelime olup, anlam olarak bugünkü Türkçe’deki tam karşılığıkoyu/muzlim/karanlıktır” demektir. Fakat Türkleri ve Türkiye’yiYunanlılaştırmak amacında bulunan Yunanlılar, bu amaçla yabancı veözellikle eski Türkçe kelimeleri değiştirme politikaları gereğince “ahşaena”kelimesinibozupYunancakırmasıbir“euxin”kelimesiyaratmışlarvebuadıtutturmuşlardır. Yunanlıların bu konudaki becerikliliğini çok güzel anlatanBulgar Profesörü Sava İvanof, Karadeniz’deki ilk oturulabilecek yerleriFenikelilerinkurduklarınıvefakatsonradanburalaragelenEskiYunanlılarınburalarıkendilerikurmuşgibitarihçileretanıttıklarınısöyler.

b) Pontus deyimine gelince, Pontus bir coğrafya terimidir, bir yer adıdır.“Pont”kelimesininanlamıeskiYunancadadenizdir.İÖVII.yüzyılsonlarında(kiotarihtehenüzKaradeniz’inAnadolukıyılarındaEskiYunansömürgeleriyoktu)MedlerinAnadolu’daistilâettikleriyerlerinhepsinebirdenKapadokyadenmiştir. İÖ VI. yüzyılın ikinci yarısında Medlerin ülkesini İranlılar elegeçirince Kapadokya’yı önce malî, sonra da idari bakımdan ikiye ayırarakkuzeybölümünü,yânidenizeyakınolanvedenizkıyısınıiçinealankısmını,ayrıbirvalilik (şatraplık, satraplık)yaptılar.VesonradanKapadokya’nınbudeniz tarafı bölümüne Pont Satraplığı denildi. Bu satraplığın (vilâyetin)sınırlarıiçindekiyerdePontusdiyeanıldı.TarihteilkdefaPontusdenenyerYozgat, Muş, Erzurum, Erzincan, Gümüşhane, Trabzon, Giresun, Ordu,Samsun,Çorum,Amasya,Tokat,Sivasbölgesiidi.Buvilâyetİran’ındı,valisiİranlı idi. Pontus halkı ise Yunanlılıkla hiç ilgisi olmayan, Xenophon’unAnabasis’inde (Xenophon,Anabasis: 37) teker teker gösterilmiş bulunanveFransız Akademisi üyelerinden Lebeau’nun dediği gibi, çok eskiden beriburayı vatanları yapmış olan Turanlılardı. Kıyı şehirlerinin, korunupsığınılabilecekmüstahkemyerlerindedebölgeninzenginliklerinisömürenazsayıdaYunanlıtüccarlarvesömürgecilervardı.

İran devletinin yenilmesi ve bütün Anadolu’nun Roma egemenliği altınagirmesi üzerine,Yunanlılıkla hiç bir ilgisi olmayan İran’ınAnadolululaşmışPontusValisiMitridat (Mithridates ya da daha doğru biçimiyleMithradatesşeklindegeçer,Sanskritçe“Mithra”yaniışıkyadagüneştanrısısözcüğünden

türediği düşünülmektedir) Felsefeci Dr. M.E. Bosch’un anlattığı gibi,bölgenin yerli halkını Makedonyalılara karşı bağımsızlık mücadelesineçağırdı ve Büyük İskender’in ölümü ile generalleri arasında başlayançekişmeden yararlanarak bağımsızlığını ilân etti, ay yıldızlı bayrağı altındaPontusdevletinikurdu.(A.Duggan,MithridatesEupator:KingofPontus;M.E. Bosch, Helenizm Tarihinin Anahatları: 37) Daha sonraki Pontushükümdarları çağın âdeti gereğince Anadolu devletlerinde ücretli askerlikyapan Yunan askerlerini geri gönderip bölgenin yerli halklarındanAnadolu’nun ilk milli ordusunu kurdular ve Ord. Prof. ŞemseddinGünaltay’ın söylediği gibi, “Kendi asaları altında tek ve milli bir devlethalinde birleştirmeye çalıştılar. “(Ş. Günaltay, Yakın Şark: 30) Yine M.E.Bosch’un ifadesiyle “Yarım yüzyıla yakın bir zaman Anadolu’nunbağımsızlığıiçinsavaşan”sonPontusHükümdarıİÖ63yılındaölüpde“azizvatanı”Sinop’agömülüncePontusDevletide tarih sahnesindensilindiveogünden bu yana, iki bin yıldan beri, başkaca bir Pontus devleti de mevcutolmadı.(M.Goloğlu,Anadolu’nunMilliDevletiPontus:72)

c)Rumdeyimiise,BizanslılarınkendilerineRamaioiveülkelerineRomaiademelerinden doğmuştur. Araplar, Bizanslıların hâkimiyetleri altındakiyerlereBilâdü‘r-RumveyaMemleketü‘r-Rum,TürkleriseRumelidediler.BuyerlerdeyaşayaninsanlaradaRumîyadaRumdenildi.İslâmlığınyayılmayabaşladığı VII. yüzyılda Rum deyimi, Hıristiyan deyimi ile eş bir anlamkazandı. Bütün Hıristiyanlara Rum ve Hıristiyanların yaşadıkları bütüntopraklaraDiyar-ıRumdenildi.VII.yüzyılortalarındabaşlayanArap–Bizansçatışmalarından sonra ise, bu deyimin kapsamı gittikçe daraldı ve Diyar-ıRum sadece Anadolu’yu içine alan bir yer oldu. Ve bu deyim gerekSelçuklular, gerekse Osmanlılar zamanında ve onlarca da benimsenerekkullanıldı. Öyle ki, Anadolu’ya Diyar-ı Rum dendiği gibi, Anadolu’nunhükümdarı olan Osmanlı Padişahlarına Sultan-ı Rum, Anadolu eyâletineEyâlet-i Rum, Yavuz Sultan Selim’in annesi Dulkadirli Beyi kızı AyşeSultan’a (hatun, Anadolulu hanımefendi) anlamına Banû-yı Rum,MevlevîliğinkurucusubüyükdüşünüreMevlânaCelâleddinRumîveönceleribütün Anadolu halkına, daha sonraları sadece Hıristiyan Anadolululara daRum denildi. Görülüyor ki Rum kelimesi bir soy deyimi değildir ve Rumdemek de Yunanlı demek değildir. (Belgelerle Türk Tarihi, c. I: 73; M.T.Gökbilgin,MilliMücadeleBaşlarken,c.I:88)

d) Metropolit Hrisantos’un Rumluklarını iddia edemediği Oflular ileSürmenelileri Türklerden ayrı göstermesi, din bakımından soyunu bölmeyeçalıştığıDoğuKaradenizbölgesininyerlihalkınıbukezdeİslâmiyet’egeçmeve bölgeye göç etme zamanları bakımından parçalama çabasından ilerigelmiştir.ÇünküDoğuKaradenizbölgesininaynısoydanolanyerlihalkınıüçbölümde göz önüne alabiliriz: 1) Selçuklu akınlarıyla gelen Müslüman

Türkler, 2) Bölgeye daha önce gelmiş bulunan ve fakat İslâmiyet’in gelişianındaMüslüman olan Türkler, 3) Daha önceden gelmiş olup da bölgenindiğeryerlerindekisoydaşlarındanbirsüresonraMüslümanolanTürkler.İşteHrisantos bu ayrıntılardan kafalarda şüpheler yaratmak ve bu konudakiyürekleracısıbilgisizliktenyararlanmakistiyordu.

Trabzon Metropoliti Hrisantos’un muhtırasını Paris Barış Konferansı‘naverdiği günlerde, Giresun’un eski Belediye Başkanı Kaptan Yorgi’ninMarsilya’daki oğluKonstantinKonstantinidis de aynı gaye ile Konferans’abir başkamuhtıra verdi ve Trabzon’da çıkan Epohi gazetesindeMüslümanTrabzonlularıkandırmaçabasıgüdenbirmektupyayınladı.(K.Peker,Fındık:Tarihçe,Tarım,Ticaret:129)

Yunanlılar ise her zamanki usulleriyle, bir yandan Karadeniz kıyılarınıellerine geçirmek için akıllarına geleni yapıyor, bir yandan da bölgedekiRumların felaket içinde olduklarını, Türklerin saldırılarına uğradıklarını,hükümetin asayişi sağlayamadığını ileri sürerek bölgenin işgaline imkânhazırlıyorlardı. Nitekim, bu çalışmaları etkisini gösterdi. İşgal kuvvetlerikomutanları İstanbulHükümeti’nebir nota vererekTürklerinRumlarakarşıolan saldırıları önlenmediği takdirde Samsun bölgesini işgal edeceklerinibildirdiler.

Oysa ki Pontusçuların en hazır ve hâkim oldukları yer, kurmayı hayalettikleri devletebaşkentyapacaklarıSamsun’du.Yunanlılarbudevlete “ikizkardeş” diyorlardı. Gizli bir cemiyet kurulmuş, gizli bir ihtilal ordusununhazırlıkları yapılmıştı.Askerî birlikler gibi düzenli kurulanRum çetelerininyanında, Rum öğretmenler ve papazlar da Hıristiyan halkı ayaklanmayakışkırtıyor, hattâ zorluyorlardı. On sekiz yaşını bitiren her Rum bu gizlicemiyetin zorunlu üyesi idi. Bu cemiyete girenler, “Hazret-i İsâ, Vatan,Pontus, Millet” adına and içiyorlardı. Ayaklanma, Samsun–Vezirköprübölgesindebaşlayacaktı.RumGöçmenlerCemiyetiileRumkültürderneklerive Rum kulüpleri de bu gizli cemiyete bağlı idiler. Teşkilatın başındaTrabzonluVasilioYuvanidisvardı.GöçmengetirmeveRumnüfusuçoğaltmaişinideSamsunMetropolitVekiliEftimosZilosidareediyordu.

Samsun’da asayişin bozukluğu bir gerçekti. Fakat bunu yapanlar Türklerdeğil, Pontusçulardı. İşgal kuvvetleri komutanlarının notasını alan İstanbulHükümetitelâşadüşmüştü.Çünkü,olaylarınçıkarıcısıkimolursaolsun,İtilâfDevletleri, güvenliklerini tehlikeli gördükleri veya kargaşalık bulunduğugerekçesiile,MondrosMütarekesişartlarınadayanır,Samsunbölgesiniişgaledebilirlerdi.Samsun’davehattâbütünDoğuKaradenizbölgesindedurumahâkim olmak gerekiyordu. Bunun için de güvenilir kuvvetli bir komutanaihtiyaç vardı. O sırada Mustafa Kemal Paşa da İstanbul’daydı ve ve birgörevde değildi. Asım Us’un Gördüklerim, Duyduklarım, Duygularım adlı

kitabında (A. Us, Gördüklerim…: 38, 41, 47, 49) Atatürk’ten dinleyerekanlattığınagöre,MustafaKemalPaşadahükümeterkânı ile tanışmakhevesve çabası içinde idi.BahriyeNâzırıAvniPaşabu arzusunuyerinegetirmiş,Harbiye Nâzırı Şakir Paşa da onu Sadrazam Ferit Paşa’ya götürüptanıştırmıştı.PadişahzâtenMustafaKemalPaşa’yıtanıyordu,fahrîyaveriidi.Aranılan komutan bulunmuştu. Hem kuvvetliydi, hem güvenilirdi.Konuşmalarıbugüveniperçinlemişti.PadişahveSadrazam,MustafaKemalPaşaileayrıayrıgörüştüler,sadeceSamsun’undeğilbütünmemleketingeneldurumunu ortaya koydular veMustafaKemal Paşa’dan, sadece Samsun’unhuzurunusağlamasınıdeğil,devletideiçinedüştüğüçıkmazdankurtarmasınıistediler; buna göre de kendisine geniş yetkiler verileceğini söylediler.MustafaKemalPaşa’nıngücünüvebecerileriniövdüler.Başarılardiledilervegenişyetkilerlebirliktebirmiktardaparaverdiler.2Mayıs1919’daMustafaKemalPaşa9.OrduKıtaatMüfettişliği’ne(OrduKomutanlığına)tayinedildi.(Osırada9.Orduilgaedilmişbulunuyordu.Busebeple,biraykadarsonra,3.Ordu olarak yeniden kurulmuşcasına işlem yapılmıştır.) (M.T. Gökbilgin,MilliMücadeleBaşlarken,c.I:84)

Tayinden bir kaç gün sonra da, geniş yetkileri ihtiva eden yönetmelikçıkarıldı. 6Mayıs’ta imzalanmış olan bu yönetmeliğe göre,MustafaKemalPaşa’nınkomutanlığınagetirildiğiordununbölgesiTrabzon,Erzurum,Sivas,Van vilayetleriyle, Erzincan ve Canikmüstakil livalarını içine alıyordu. Bubölgede hem askeri, hem de mülki işlerin idaresiyle görevli ve yetkiliolacaktı.AyrıcabölgeetrafındakivilâyetlerlebağımsızlivalarveburalardakikolordukomutanlıklarıdaMustafaKemalPaşa’nın,görevleilgilibildirilerineuyacaklardı.Bölgedekiasayişsizlikönlenecek,sebeplerimeydanaçıkarılacak,silahlar toplattırılıp uygun yerlerde muhafaza altına alınacak, bazı yerlerdemevcutolupdaordu ile ilişkilerkurduğuvegizliceordu tarafındanhimayeedildiğiiddiaedilenbölgeselkuruluşlarınkapatılmasısağlanacaktı.Böylece,Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’nun her tarafına, İstanbul Hükümeti’nindikkatini çekmeksizin, emir vermek imkânını kazanıyordu. (A. Us,Gördüklerim,Duyduklarım,Duygularım: 47; TarihVesikaları, no. 12: 401-409)

Tayin emrinden sonra görev ve yetki talimatını da alan Mustafa KemalPaşa, 14 Mayıs akşamı, yemeğe, Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın davetlisioldu.Yinememleketmeselelerive tutulacakyolgörüşüldü.MustafaKemalPaşa, Sadrazam’ı tatmin eden, ona güven ve inan veren konuşmalar yaptı.AsımUs,MustafaKemalPaşa’nın,“Bunlarıaldatmanındevletvemilletiçinlüzumluolduğunakanîbulunuyordum”dediğinianlatır.(A.Us,Gördüklerim,Duyduklarım,Duygularım:41)VeMustafaKemalPaşaSadrazam’ınisteğineuyarakhızlayolhazırlığınabaşladı.

Bu sırada İtalyanlar Marmaris, Fethiye, Kuşadası, Selçuk’u işgal etmiş,Akşehir istasyonunu İngilizlerden devralmış, Tekirdağ ile Muratlı veEskişehir’edeaskeribirlikleriniyerleştirmişlerdi.Anadolu’nunişgalidevamediyordu.ParisBarışKonferansı‘nda,PontusçuRumlardansonra,Ermenilerdehareketegeçmişler,verdiklerimuhtıradaTrabzon’u,kurmayıhayâlettikleriBüyükErmenistanDevleti sınırları içinekoymuşlardı. (TarihVesikaları, no.12:401,403,409.)

Ayaklanma

15 Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’i işgal ettiler. Haber bütün yurtta veözellikle Doğu Karadeniz bölgesinde bomba gibi patladı. Bölgenin Türkhalkındabüyüktelâşveheyecan,Rumlardaisebüyükbirsevinçvardı.Olay,Rumçetelerinindahageniş çaptavedaha şiddetlehareket etmelerine sebepolduğugibi,Türklerin dedaha esaslı vemüspet tedbirler almahususundakigayretlerini kamçıladı. Yurdunu koruyamayan, işgalini önleyemeyen, onaseyirci kalan İstanbul Hükümeti de artık dinlenmeyecekti. Trabzon, tümanlamıile,bir“AnadoluAyaklanması“nınöncülüğüvehazırlığıiçindeidi;vebunuilkanlayandaŞehzadeCemaleddinEfendiolmuştu.

FahrîYaverHazret-iŞehriyarîŞehzadeMiralayCemaleddinEfendi,halkaöğütlervererektoplumdüzeninisağlayacakolanheyetlerdenbirininbaşındaEdirne’ye gitmiş, dönüşünde deKaradeniz yolculuğuna çıkmıştı. Trabzon’agelen Şehzade Cemaleddin Efendi Zeytinlik mahallesindeki ilkokulun(Cudibey İlkokulu) karşısında bir evde misafir edilecek, okul bahçesindeoynayan küçük öğrencilerin gürültülerinden rahatsız olacak, gürültüleriönlemesi için okul müdürüne sık sık haber gönderecek, gürültülere engelolunamayınca son derece sinirlenen Şehzade Cemaleddin Efendi, okulmüdürüne, mektuptan çok pusulaya benzeyen bir kâğıda şunları yazıpgönderecektir(K.Mısıroğlu,SarıklıMücahitler:37,38;K.Karabekir,İstiklalHarbimizinEsasları:21,22):

Mektebinizin Yahudi havrasından farkı yok. Bu gürültü istikbâldesine-i millette kopacak isyanın mukaddeme-i ihzaratından [ilkhazırlıklarından] mıdır? Yoksa, Müdür Bey, sen mi müteyakkızdeğilsin?Anlatsandabizdeanlasak.

Şehzade Cemaleddin Efendi gerçeği görmüştü. Trabzon Vilâyeti, açtığımillimücadelebayrağıaltında,biryandaniçvedışyabancıkuvvetlerekarşısavunma tedbirleri alırken, bir yandan da “sine-i millette doğacakayaklanmanın” öncülüğünü yapıyordu. Mesela İzmir’in işgaline karşı, 17Mayıs1919’daGiresun’dayapılanmitingsonundaPadişah’aveSadrazam’açekilen telgraflardaki ifade tarzları bu bakımdan güzel birer örnektir.GiresunlularSadrazam’açektikleritelgraftaşöylediyorlardı:

Hükümetinizi idamımızı tebliğe memur görmek istemiyoruz. SiziTürkSadrazamıbilerekhitapediyoruz:İzmir’demavimisallanacak,al mı kalacak? Hükümetiniz buna boyun mu eğecek, İzmirlikardeşlerimizi Yunan palikaryalarına teslim mi edecek? Darağaçlarıbizimdeufkumuzdabelirmekte,idamânımızyaklaşmaktadır.İzmir’inYunan’a ilhak edildiğini öğrendiğimiz gün Giresun muhiti akissiz

kalmayacaktır. Ve hiç bir kuvvet bizi azmimizden çeviremeyecektir.Cebir, neticeyi tacilden başka bir şeye yaramayacaktır. Harekâtımızasayişsizliktelâkkiedilmesin.

Padişah’açekilentelgraftadaşunlaryazılıyordu:

EyUluHakan,

Tacından“İzmirelmas’ı“nıTürkkanlarıileboyayarakkoparıyorlar.Sırayarınbizleregelecek.Senelerce serhadlerdedolaşanbizTürkleripte değil, süngüde can vermek için hazırız. Semamızdan al bayrakalındığıgünzümrüddağlarımızakanlarımızlabiralbayrakserilecek.Dökeceğimizkanlaraiştirakedecek,bayrağımızataçgiydirecek,Âl-iOsman’ın kanını taşır Orhan’ın, Ertuğrul’un bir oğlunu gönderinizŞevketmeab.

Bu sırada, Doğu Karadeniz bölgesinin kaderi ile ilgilenmek üzere,İstanbul’da bir derneğin daha kurulduğu anlaşılıyor. 18 kişilik merkezkurulundaeskiharbiyenâzırlarındanKaradenizliAbdullahPaşaileÇürüksuluMahmut Paşa ve Trabzonlu Doktor Müderris Kerim Sebati Bey gibimemleketçetanınmış,önemlikimselerinbulunduğubuderneğinadıTrabzonveHavalisiMüdafaaiMilliyeCemiyetiidi.

Fakatbudernekde,yinemerkeziİstanbul’dabulunanTrabzonveHavalisiAdem-i Merkeziyet Cemiyeti gibi gelişememiş, onun kadar bile teşkilatkuramamıştı. Kaldı ki, Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyetibölge kuruluşları ve halkı harekete geçirme çabaları bakımlarındangelişememişolmaklaberaber,bölgeniniçişlerindekendikendiniidareetmesifikrini hayli yayıp yerleştirmişti. Hattâ bir kısım Rumlar bile, bağımsız birPontusDevleti yerine,OsmanlıDevleti idaresinde iç işlerinde bağımsız birPontus Eyâleti düşüncesine yönelmişler, “idari adem-imerkeziyet” taraftarıolmuşlardı.Giresun’dayayınlananKaradenizgazetesinin30Mart1919tarihlinüshasındaçıkanbirhaberegöre;İstanbul’dayayınlanıpilknüshasındaDoğuKaradeniz bölgesinde bağımsız bir devletin kurulmasına çalışacağını açıkçabildirmiş olan Pontus gazetesinin sahip ve yazarlarından teşekkül etmiş birheyet, Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti’nin İstanbulmerkezine giderek cemiyet idarecileriyle uzun boylu görüşmüşler, hattâtartışmışlar ve sonunda anlaşmaya vararak Türk ve Rumlardan karma birheyetin, davalarını anlatmak üzere Avrupa’ya gönderilmesinikararlaştırmışlardır. Heyet Trabzon bölgesinin, Osmanlı Devleti’ne bağlıkalmaküzere “adem-imerkeziyet” ile idaresini sağlamak için teşebbüslerdebulunacaktı.Buamaçilebirdegazeteçıkarılacaktı.BututumbölgeRumlarıüzerinde de etkili olmuştu. Giresun Metropoliti Lavrandiyos da bu görüşübenimsemişti. Bu yüzden bağımsız bir Rum Devleti kurma taraftarı olanRumların tecavüz ve hakaretlerine uğradı, fakat fikrinden caymadı. Hattâ,

artık Rumların kendisini istemediklerini, kiliselerdeki âyinlere gelmemesinisöyleyenlere,Metropolit Lavrandiyos, aynen “Ben buraya hükümetin tayinive İradei Padişahî ile geldim. Bir kaç Rum’un garazkârane maksatlarlaaleyhimehücumlarıvazifemiifayamanîolamaz”demiştir.

Nevarki, “idari adem-imerkeziyet”inbir amaçmı,yoksa“siyasi adem-imerkeziyet”egidenvesonubağımısızbirdevleteçıkanyolmuolduğubellideğildi. Bu sebeple, ordu ile de işbirliği yapmış olan, TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetibütünuyanıklığıilenöbetyerindevegörevbaşındaidi.17Mayıs’taSamsun’a100kişilikbirİngilizmüfrezesininçıkışı,İzmir’inişgalinden büyük kuşkuya düşmüş olan Trabzonluları iyice telâşlandırmıştı.(M.S.İmece,Atatürk’ünŞapkaDevriminde…:23,24)

Bütün bu olaylar karşısında İstanbul’daki tek hareket Ferit PaşaKabinesi’nin değişikliğinden ibaretti. Bu değişiklikten de millete vememlekete bir fayda olmayacağı muhakkaktı. Ne var ki, bu değişikliğinyapıldığı gün, 19 Mayıs 1919’da, Mustafa Kemal Paşa da Samsun’açıkıyordu.

14 Mayıs’ta Sadrazam’la yaptığı görüşmede her zaman yolculuğaçıkabileceğini söylemiş olanMustafa Kemal Paşa, kendisi için hazırlanmışbulunan Bandırma vapuru ile, 16 Mayıs’ta yola çıkmış ve 19 Mayıs’taSamsun’avarmıştı.Yanındakilerrütbesırasıvegörevleriileşukişilerdi(S.N.Tansu-H. Ertürk, İki Devrin Perde Arkası: 34; F. Tevetoğlu, Atatürk’leSamsun’aÇıkanlar:14):

1.KurmayAlbayRefet(Bele),3.Kolordukomutanı.

2.KurmayAlbayManastırlıKâzım(Dirik),müfettişlikkurmaybaşkanı.

3.TabipAlbayİbrahimTali(Öngören),müfettişliksağlıkbaşkanı.

4.KurmayYarbay(Ayıcı)MehmedArif,kurmaybaşkanıyardımcısı.

5.KurmayBinbaşıHüsrev (Gerede), karargâh istihbarat ve siyasiyat şubemüdürü.

6.TopçuBinbaşıKemal(Doğan),müfettişliktopçukumandanı.

7.TabipBinbaşıRefik(Saydam),sağlıkbaşkanıyardımcısı.

8.YüzbaşıCevatAbbas(Gürer),müfettişlikbaşyaveri.

9.YüzbaşıMümtaz(Tunay),kurmaymülhakı.

10.YüzbaşıİsmailHakkı(Ede),kurmaymülhakı.

11.YüzbaşıAliŞevket(Öndersev),müfettişlikemirsubayı.

12.YüzbaşıMustafaVasfi(Süsoy),karargâhkomutanı.

13. Üsteğmen Hayati, kurmay başkanı emir subayı ve müfettişlik kalemamiri.

14. Üsteğmen Arif Hikmet (Gerçekçi), kurmay mülhakı, sonradan 3.Kolordukumandanyaveri.

15.ÜsteğmenAbdullah,kurmaybaşkanlığıyaveriiaşesubayı.

16.TeğmenMuzaffer(Kılıç),müfettişlikikinciyaveri.

17.BirinciSınıfKâtipFaik(Aybars),şifrekâtibi.

18.DördüncüSınıfKâtipMemduh(Atasev),şifrekâtibiyardımcısı

MustafaKemalPaşa’nınSamsun’ageldiği günmemleketin genel durumuşöyleidi:

Milletyoksulveyorgun,Padişahdevletiningeleceğindenkuşkulu,hükümetbeceriksizvekorkak,ordubaşsızvesilahsızdı.

İstanbul’da İtilâf Devletlerinin orduları ve donanması vardı. AdanaFransızların;Urfa,Antep,Maraşİngilizlerin;AntalyaveGüneybatıAnadoluİtalyanların;İzmirYunanlıların;limanlarveistasyonlarİtilâfDevletlerineaitaskeri birliklerin işgali altında idi. Trakya’da, Yunan subayları tarafındankurulmuşRumçeteleriTürkleresaldırıyorlardı.

Doğu sınırıErmeni askerleriyle sarılmıştı. İğdır ve çevresinde iki,Kars’tabir,Göle’debir,Çıldır’dabir,Sarıkamış‘tabir,Kağızman’dabiralayErmeniaskeri vardı.Ermeniler, doğu illerimizi içine alacakolanBüyükErmenistanhülyalarını gerçekleştirebilmek için fırsat kolluyorlardı. Doğuda ayrıcabağımsızKürtDevletikurmagayretleridevardı.

Doğu Karadeniz bölgesinde Pontusçular faaliyet halinde idiler. Samsun–Sivas bölgesindeki Pontusçular şiddet hareketlerine başlamışlardı. İstanbulPatrikhanesi’nde kurulanMavriMira Heyeti illerde çeteler teşkil ediyordu.Pontusçuluk hareketinin başında Fokinidis ve Andriyadis isimli iki Rummebus vardı. Rum okulları Ortodoks Hıristiyan gençleri silahlandırıyor,Yunan Kızılhaçı da Mavri Mira’nın çalışmalarını destekliyordu. Trabzonbölgesi Rumları bir yandan Paris Barış Konferansı‘ndan olumlu bir kararalmaya çalışıyor, bir yandan da bölgedeki çetelerini faaliyete geçirmeyeuğraşıyorlardı.

Bunakarşılık,EdirnebölgesininhaklarınıkorumakamacıilekurulmuşolanTrakya–Paşaeli Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti sadece politikayoluylabölgesininhaklarınıkorumayaçalışıyordu.İtalyanlarınişgalettikleribölgedeki mülki makamlar durumu protesto ile yetiniyor, askeri birliklergarnizonlarındandışarıçıkmıyorlardı.Konya’da,merkeziİstanbul’dabulunanTeali-iİslâmCemiyeti’ninşubesiaçılmaktaidiki,bölgesinefaydasındançok

zararı olacaktı. Sivas–Samsun bölgesindeki 3. Kolordu, Rum çetelerininsaldırılarınıönlemedeveasayişisağlamadazorlukçekiyordu.Doğuillerinde,özellikle Kürt devleti kurma çabaları yüzünden, asayiş diye birşeykalmamıştı.İtilâfDevletleritarafındandesteklenenKürdistanTealiCemiyeti,özellikleDiyarbakırveElâzığ‘dakişubeleriylebüyükgayretiçindeidi.

Van, Erzurum, Trabzon ile kısmen batıya doğru uzanan, 15. Kolordubölgesinegelince,TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiilemerkeziİstanbul’da bulunan ve Süleyman Nazif’le Ziya Gökalp tarafındandesteklenenVilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiErzurumŞubesi’ninönderliklerialtındamillimücadelebayrağınıaçmışolanTrabzonve Erzurumlularla, onlara katılmış olan Doğu Anadolu Türklerinin, baştaKâzımKarabekirPaşaolmaküzere,15.Kolorduileyaptıklarıgönül,amaçveişbirliği,bütünvataniçin,tekkuvvetveumutkaynağıidi.

Her ne kadar, S. Selek Anadolu İhtilâli adlı kitabında “Mustafa KemalPaşa’nın Trabzon’da da güven verici bir izlenim edindiğini sanmıyoruz”demekteisede,aynıkitaptayayınlananMustafaKemalPaşa’yaaitraporlarda“Trabzon vilâyetine gelince,Rumların bu vilâyetteki vukuatları ve çetelerinfaaliyetleri azdır. O da Trabzon vilâyeti halkının uyanıklığındandır. …Samsunhavalisinde,Türkahali,hükümettarafındankorunamadığından,bazıLâz çetelerini Trabzon havalisinden getirerekmal ve namuslarınımuhafazazorundakalmışlardır”denilmişolmasıilebusanınınyanlışlığıkendiliğindenmeydanaçıkar.(S.Selek,Anadoluİhtilâli:192,259)

Gerçek olan da o idi ki, Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetiyerleşme,gelişme,benimsenmevegüvenilmebakımlarındanörnekdurumdaidi. İstanbul’da devlet ileri gelenlerinin de katıldığı İngiliz MuhipleriCemiyetikurulmayaçalışılır,birkısımaydınlar“manda”taraftarlığıilebüyükdevletlerin kanatları altına sığınmayı düşünürken ve Anadolu’nun ötekibölgelerinde henüz bir derlenip toparlanma yokken; halktan gelen, halkadayanan, halkla beraber olan ve kuruluşu —Anadolu İhtilâli’ni, Kutsalİsyan’ı,İstiklâlSavaşı‘nıdaiçinealan—millimücadeleninilkadımınıteşkileden Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti, Rus sınırındanSamsun’a kadar, vilâyetin her tarafında teşkilatını kurup yerleşmiş, silahlısivil savunmabirlikleri kurmuş, komşu illeri birlik ve beraberliğe çağırmış,ordu gücü ile de işbirliği ederek milli mücadele yolunda hızla ilerlemeyebaşlamıştı. Silahlı sivil halk kuvvetleri ile 15. Kolordu birlikleri bölgedekiçetecilere göz açtırmıyor ve her türlü işgal hareketine karşı hazırlıklıbulunuyorlardı. Bu sebeplerle, 16 Mayıs’ta, Albay Halit Bey komutasındaTortum’dabulunan3.KafkasTümeni’ninTrabzonbölgesineaktarılmasıve8.Alayı‘nın Gümüşhane’ye, 11. Alayı‘nın İspir yoluyla Hopa bölgesine, 7.Alayı‘nınErzurumüzerindenTrabzon’agönderilmesiemredilmişti.

Mustafa Kemal Paşa’nın komutanlığına atandığı 9. Ordu’nun (ki bir aysonraadı3.Orduolmuştur)durumunagelince,ikikolordusundanbirinin(3.Kolordu)merkeziSivas’tı.BukolordununbirtümeniAmasya’da,birtümenideSamsun’daidi.MerkeziErzurum’daolandiğerinede(15.Kolordu)KâzımKarabekirPaşakomutaediyordu.Emrindedört tümenvardı.Tümenlerindenbiri(12.Tümen)Horasan’ındoğusunda,diğeri(11.KafkasTümeni)Van’da,Albay Rüştü Bey komutasındaki tümen (9. Kafkas Tümeni) Erzurum’da,YarbayHalit Bey komutasındaki tümen (3. Kafkas Tümeni) Tortum’da idi.ButümenTrabzon’aaktarılmakemrialmıştı.

Halit Bey’in tümeni 20 Mayıs’ta yeni bölgesine hareket etti. 8. AlayGümüşhane’ye geldi, alay karargâhı ile 1. ve 3. taburlar Torul’a yerleşti.Hopa’ya gönderilen 11. Alay’ın 1. Taburu Trabzon’da bırakıldı; 2. Tabur,Pazarbölgesindeeşkiyaveaskerkaçaklarınıkovuşturmaklagörevlendirildi;3. Tabur Hopa’ya gitti. Trabzon’a gelen 7. Alay’ın karargâhı ile 1. ve 3.TaburlarıMaçka’dakaldı.Sürmene’yedeyirmikişilikbirmüfrezegönderildi.

Anadolu’daki olayları dikkatle izleyen İngilizler, ilk günden beri açıkçamilli mücadele taraftarı olan, Yarbay Halit Bey’in tümeni başında Trabzonbölgesine gönderilmesine şiddetle itiraz ettiler, görevinden alınmasınıistediler. İstanbul Hükümeti de İngilizlerin bu isteğini kabul ederek HalitBey’i İstanbul’a çağırmıştı. Fakat Halit Bey İstanbul’a gitmedi. KolorduKomutanı Kâzım Karabekir Paşa ile görüşüp anlaştıktan sonra görevindenayrılmış gibi Bayburt’a gidip saklandı. Böylece Halit Bey’in görevindenalındığı gibi bir durumyaratılarak itiraz ve şikâyetler önlendi, fakat tümeniyineBayburt’tanHalitBeyidareetti.

MustafaKemalPaşa’nınSamsun’dabulunduğusıradahükümetin,ordunun,milletin,DoğuKaradenizbölgesiningeneldurumuböyleidi.Veasayişsizliğibahane eden İtilâf Devletlerinin, her an, Samsun–Trabzon kıyılarına birçıkarmayapmalarındanendişeediliyordu.

MustafaKemalPaşa,herşeydenönce,Samsun’undurumunuinceledi.Halküzgün ve bezgin bir haldeydi. Şehirde Müslüman Hintlilerden kurulu birİngilizaskeribirliğivardı.Rumçeteleri sokaklarda serbestçedolaşıyorlardı.Samsun Liman Başkanlığı idaresinde ikenMustafa Kemal Paşa’nın emrineverilen, Karadeniz kıyılarını kontrolle görevli Trabzon ve Sinop isimli ikigambot akaryakıtsızlıktan limanda öylece duruyorlardı. (E. Nutku, İstiklalSavaşında Denizciler: 26) Ve Samsun mutasarrıfının, halkı çetelerdenkoruyabilecek gücü yoktu. Mustafa Kemal Paşa İstanbul’a yazarakmutasarrıfın değiştirilmesini istedi. Tümen komutanının düşüncelerini debeğenmemişti, hemendeğiştirdi. PolisMüdürüRefikBey’i (Koraltan)millimücadele taraftarı, uyanık ve hareketli bir memur olarak gördü, durum vetutumundan memnun kaldı. (Tarih Vesikaları, no:12: 401-409; M.T.

Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, c. I: 83-84; Yakın Tarihimiz,no:12:356-359)

Mustafa Kemal Paşa, bir kaç gün içinde, Samsun’u şöyle bir düzenesoktuktansonra,25Mayıs’taHavza’yagitti.(YakınTarihimiz,no:12:82-84)

Aynı gün, Yunan bandıralı bir gemi Giresun limanına demirledi ve birgöçmen kafilesini karaya çıkardı. Evvelce buralardan Rusya’ya gitmişoldukları iddia edilen bu göçmen kılıklı Rumlar, aslında bölgedeki çeteleritakviyeye geliyorlardı. Böylece, bölgedeki çeteler günden güne artıyor,kuvvetleniyorvesaldırılarşiddetleniyordu.BunlarınenazılılılarındanbirideHaçıkaÇetesi idi. FakatTrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninGiresunŞubesigönüllüleriileyaptıklarıçarpışmadatamamenyokoldu.(M.T.Gökbilgin,MilliMücadeleBaşlarken,c.I:82)

Bu sıralardadır ki, Ayvalık’a gelen bir Yunan Kızılhaç gemisinin karayaaskerçıkartmasıüzerine,esasensilahasarılmakzorundakalmışolanEgelilerde teşkilatlanmaya başlamışlar, Redd-i İlhak cemiyetlerinde birleşikkuvvetlenme yolunu tutmuşlardı.Bunlar, hem işgalci ve çetecilere karşı birsavunma,karşıkoyma,hemdekendihükümetindenbirşeybeklememe,onabaşkaldırma, ona karşı ayaklanma hareketleri idiler. Milli mücadelenin“ayaklanma”hareketibütünAnadolu’yayayılıyordu.

İstanbul Hükümeti, hâlâ birşey yapamaz durumdaydı. Ne yapacağını dabilemiyordu. Nihayet, durum hakkında türlü kuruluşların düşünceleriniöğrenmek isteyen Padişah Sultan Vahdeddin, bir Şûra-yı Saltanat (SaltanatMeclisi) toplanmasını emretti. Bu “İrade-i Padişahî” üzerine, 26 Mayıs1919’da Yıldız Sarayı‘nda Şûra-yı Saltanat toplandı. Toplantıda bakanlarkurulu, devlet ileri gelenleri ile danıştay, sayıştay ve temyiz mahkemesibaşkanları, din büyükleri, profesörler, basın temsilcileri ile siyasi dernek vepartilerin delegeleri vardı. Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti’ni Süleyman Nazif Bey, Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti’nidegençgazeteciveavukatÖmerFevziBeytemsilediyorlardı.

Padişah’ınkısabir açış konuşmasından sonraSadrazamDamatFeritPaşahuzurunda görüşmelere başlandı. İlk sözü Meclis-i Ayan’dan Ahmed RızaBeyaldıvebutoplantınınbirşûra-yısaltanathâlindedeğil,birşûra-yımilli(millimeclis)hâlindeyapılmasını istedi.TıpFakültesiprofesörlerindenÂkilMuhtar Bey, Osmanlı Devleti’nin milli bir sınırla yaşamasını sağlamakzorunluğunu ileri sürdü. Baro Başkanı Celâleddin Arif Bey, Şûra-yıSaltanat’ta millet adına söz söyleyebilecek kimselerin toplanmasınıngerektiğinibelirtti.Basın temsilcisiRaufAhmedBey,milletindememleketidaresine katılması yolundaki düşünceleri benimsedi ve fakat sözleriniAmerika’nın himayesini istemekle bitirdi. Vahdet-i Milliye Partisi’ndenHamidBey,milli birliğin kurtarılmasının halifeliğin tam olarakmuhafazası

ile mümkün olduğunu anlattı. Ve Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti’nin genç ve ateşli delegesi Avukat Ömer Fevzi Bey saltanatidaresinebaşkaldırmayıvehükümetekarşıayaklanmayıcesaretledilegetirenbirkonuşmayaptı.“BuYüksekMeclis’intoplanmamaksadıneolursaolsunbugün milletin kaderi hakkında rey vermek, mütalâa beyan etmek hakkınasahip değildir. Uçurumun kenarına gelmiş olan millet, kendi kaderihakkındaki kararın ancak kendi kalbinden, kendi ruhundan doğan bir heyettarafındanverilmesiniister”diyesözebaşlayanÖmerFevziBey;hükümetinbaşkabiryöne,milletinbaşkabiryönegitmesininâdethâlinegeldiğini,artıkbu gelenekten vazgeçilmesi gerektiğini, millet yolunda olmayan birhükümetinmilletinkaderihakkındakararalamayacağını,bununiçinmilletindüşünceveduygularınamüracaatetmekgerektiğini,artıkhükümetlemilletinayrı ayrı yollardan gidemeyeceğini, bu birleşmeyi de ancak bir şûra-yımillinin (milli meclis) sağlayabileceğini anlattı. Millete, millet iradesinedayanmayan hükümetlerin sadece savunma durumunda kaldıklarını, oysaki,milletin davacı dilini kullanabileceğini, milletinin diliyle konuşamayanhükümetlerinAvrupakamuoyundadeğerkazanamayacağını,millisiyasetlerinhâkimolduğubirçağda,hükümetlerindeğil,milletlerinbirbirinehitabetmesigerektiğini, bunun için de birmillimeclise ihtiyaç olduğunubelirtti.Yalnızİstanbul’daki aydınların düşüncelerini öğrenmekle yetinilemeyeceğini,özellikle felaket acısını kendi göğsünde çekmekte olan iller halkının gözönündetutulmasıgerektiğiniaçıkladıve“Buyapılmazsa,taşranındüşünceveduyguları üzerinde dolaşan sağanaklar, fırtınalar meydana getirebilir. Buciheti, muhterem heyetimizin, sayın meclisin dikkat nazarına arzeylerim”demek suretiyle bir Anadolu ayaklanmasının ilk ihbarını da yapmış oldu.Bütün bu sebeplerleSaltanat Şûrası yerineMilli Şûra toplanmasını vemillimeclisiniçindendoğacakbirhükümetinişbaşınagetirilmesiniaçıkçaisteyenÖmer Fevzi bey sözlerini şöyle bitirdi: “Gerçeğe doğru gitmek ve gerçeğigörmek gerekir. Bu gerçek, milletin kendi mukadderatını kendinin tayinetmek istediğidir. Bunu anlamak için de bir milli heyet vücuda gelmelidir.Bendenizbukanaatteyim.”

ÖmerFevziBey’densonrasözalanMilliKongreFırkası‘ndanHüsnüBeyde “milli meclis” fikrini destekledi. Hürriyet ve İtilâf Fırkası‘ndan SadıkBey’inyazılıbeyanındaiseOsmanlıDevleti’nineskivetarihidostuolanbirbüyük devletin yardımının sağlanması tavsiye ediliyordu. Sulh ve SelâmetFırkası‘ndan Ferit Paşa da hükümetlerin milli iradeden doğmuş olmalarıfikrinisavundu.Vilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ndenSüleyman Nazif Bey, doğu illerinin durumunu anlatarak buraların Türkvatanının ayrılmaz bir parçası olduğunu, bölgede çok az sayıda Hıristiyanbulunduğunu, Doğu Türklerinin kimseye kötülük yapmadıklarını, bütünbunların Avrupa’dan gelecek bir heyet tarafından araştırılmasına razı

olduklarını anlattı. Milli Ahrar Fırkası‘ndan Refik Bey, güvenilir birhükümetinişbaşınagetirilmesiniistedi.SosyalDemokratFırkası‘ndanHasanRıza Bey Türk milletinin suçsuz ve masum olduğunun Amerika BirleşikDevletleri Başkanı‘na duyurulması dileğinde bulundu. Ve Şûra-yı Saltanatbelli bir sonuca varmadan toplantısını bitirdi. (M.T. Gökbilgin, MilliMücadeleBaşlarken:94-119)

23 Mayıs günü de, Sultanahmet Meydanı‘nda, İzmir’in işgalini protestoedenmeşhurmiting yapıldı. Ve aynı gün,mitingden sonra,GazeteciVelid,Ahmed Cevdet, Binbaşı Osman, Rizeli fındık tüccarı Kalkavanoğlu İlyasSami ve akrabası armatör İbrahim Kaptan ile ortağı Bayburtlu TüccarTayyarağazade Necip beylerin katıldıkları özel bir toplantıyı Trabzon eskiGümrükMüdürüNuriBeyidareediyordu.Herkessonsuzbirvatanperverlikheyecanıiçinde,İstanbul’da,gizlivesilahlıbirteşkilatınkurulupdüşmanlarakarşı harekete geçilmesi noktasında birleşiyordu. Tam bu sırada, genç birdenizsubayıdinleyenlerinietkileyenşusözlerisöyledi:

“İstanbul’da göz önündeyiz. Düşman içimizde ve maalesef hâkimvaziyettedir.Teşkilatyaptığımızısezincefırınlarıkapatıphalkıekmeksiz,veboruları kesip susuzbırakabilir.En isabetli hareket, şimdilik, burayı bırakıpAnadolu’yageçmekveoradateşkilatyapmaktır.”

İlerisürdüğüdüşüncesitoplantıdabulunanlarınoybirliğiilekabuledilenbugençdenizsubayıTrabzonluAliŞükrüBeyidi.Anadolu’daçalışmakararınavarılır varılmaz Rizeli Kalkavanoğlu İbrahim Kaptan heyecanla ayağakalkarak, “Sahibi ve süvarisi bulunduğum Kırım isimli gemim şu andanitibaren emrinize amadedir. Anadolu’ya geçecekleri, silah ve cephaneyiparasıztaşımayahazırım”dedi.

Birkaçgünsonrada,AliŞükrüBeyileBinbaşıOsmanBey,alınmışolankarargereğince,KırımvapuruileTrabzon’agittiler.(İ.S.Kalkavanoğlu,MilliMücadeleHâtıralarım:10-12)

İstanbul’da Padişah ve hükümet güçsüzlük ve beceriksizlik içindebocalayadursun, vatanın işgali devam ediyordu. Şimdi İtilâf DevletlerinindikkatveilgileriTrabzon’ayönelmişti.Busebeple,MustafaKemalPaşa,29Mayıs’taHavza’danKâzımKarabekirPaşa’yabirtelgrafçekerekTrabzon’unda, İzmir gibi, işgalinin ihtimal dâhilinde bulunduğunu ve böyle bir halkarşısındauygulanacakplânıbildirdi.Buplânagöre,doğudakiişgalhareketiikitürlüolabilirdi:

a) Ya Karadeniz kıyılarındaki Rumlar ayaklanır, Rum çeteleri vilâyetiyağma edebilirlerdi. Bu takdirde jandarma ve askeri birlikler ayaklananlarıtakipedecek,halkdakendiköylerinikoruyacaktı.

b) Veya yabancı devlet askerleri çıkarma yapabilirlerdi. Eğer çıkarma

yapanlar yalnız Yunanlılar ise halk ve asker birlikte karşı koyacak veYunanlıların işgal kuvvetlerini vatan topraklarından dışarı atacaklardı. Eğerçıkarma yapanlar İtilâf Devletlerinin askerleri iseler, yine asker ve sivilkuvvetler birlikte savaşarak işgal kuvvetlerinin kıyılarda tutunmalarınıgüçleştirecek ve içerilere sarkmalarını önleyeceklerdi. Eğer bu çıkarmalarsırasında Ermeniler veya Gürcüler de taarruza geçerlerse onlara karşı dagerillasavaşıyapılacaktı.

Bu bildiri üzerine, 15.KolorduKomutanlığı derhal gerekli tedbirleri aldı.Trabzon’abirçıkarmayapıldığı takdirde; ilmerkezindeki taburyavaşyavaşBoztepe’yeçekilecekveDeğirmenderekesimindeErzurumşosesiniörtecek,içerilereçekilmekisteyensubayveerlerikomutasıaltınaalacaktı.Pazar’dakialay kıyıdan Trabzon’a doğru ilerleyecek, Of telgrafhanesi ile, Bayburtüzerinden,tümenlebağlantıkuracaktı.ŞayetçıkarmaPazarbölgesindeolursaçarpışarak dağlara çekilecekti. Çıkarma Giresun taraflarında olursa oradakitabur geri çekilecek ve Kulakkaya telgrafhanesiyle tümeni bulup bağlantıkuracaktı. Askerî birliklerle işbirliği yapacak olan milli kuvvetleri idareedecekolanbölgeilerigelenlerinedehazırlıklıolmalarıbildirildi.

BusıradaAliŞükrüBeydeTrabzon’avarmış,Muhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti idarecileriyle temasa geçmişti. Binbaşı Osman Bey Trabzon’dagörüpduyduklarınıarkadaşlarınahabervermeküzereİstanbul’adöndü.Kırımvapurunun sonraki seferi ile de İlyas Sami Kalkavanoğlu Trabzon’a geldi.Trabzonlular elde olan imkânlarla zâten silahlanmış, gerekli tedbirlerialmışlardı.Fakateldekisilahlaryeterlideğildi.İstanbul’dansilahvecephaneistediler ve “gerisine karışmayın” dediler. İlyas Sami Bey İstanbul’a dönerdönmez Rumelifeneri’ne giderek Boğaz’daki Karadenizlilerle görüştü.Yurtsever Karadenizliler bu milli göreve çoktan hazırdılar. Fakat düşmandonanmasının her an kontrol altında tuttuğu Boğaz’dan nasıl çıkacaklarınıbilemiyorlardı.İlyasSamidurumdanGazeteciVelidBey’ihaberdaretti.VelidBeyona, İtilâfDevletleri donanmasındavekontrolgemilerinde tercümanlıkyapan İran uyruklu bir Ermeni’nin adresini verdi. İlyas Sami Bey gidip buErmeni’yibulduveparateklifiileeldeetmeyeçahştı.Fakathiçummadığıbircevapla karşılaştı. “Ben”, diyordu, “hak etmediğimparayı almam.Kaldı ki,benim Türklere minnet borcum da vardır. Çünkü ben Türk mekteplerindeyetiştim. Ne öğrendimse bu mekteplerde öğrendim, hattâ bildiğim yabancıdilleribile…Sizeyardımetmezsemkâfir-inimetolurum.Yalnızgemilerinizyola çıkmadanbanahaberverin.ÇünküYunanlılarınbana itimatları yoktur.Onlarınkontrolnöbetlerinerastlamasın.”

Vebugörüşmedensonraİstanbul’dakibütünKaradenizlilerfaaliyetegeçtiler.MilliMücadele’ninönceKaradenizkıyılarına,sonrabütünAnadolu’yagizlisilah ve cephane sevkiyatı başladı. (İ.S. Kalkavanoğlu, Milli Mücadele

Hâtıralarım:12-15)

(Ermeni tercüman, Milli Mücadele gayretlerine büyük bir sadakatleyardımcı oldu. Fakat bir gün İngilizler kendisinden şüphe edip yakalamayakalkışınca Karadenizliler bir gecede tercümanı, bütün ailesiyle birlikte,Bulgaristan’a kaçırdılar. 1949’da tekrar İstanbul’a geldi. 1957 yılına kadarİstanbul’dayabancıdilöğretmenliğivefotoğrafçılıklageçindiğibiliniyor).

MilliBirliğeDoğru

Tehlikeler büyüyüp yaklaştıkça, her bölgenin kendi başına hareketininyeterliolamayacağıgerçeğiaçıkçameydanaçıkıyor,herbölgedekisivil–askerişbirliğigibitürlübölgelerdekigayretlerindebirleştirilerekmillibirliğedoğrugidilmesi zorunluğu kendini kuvvetle hissettiriyordu. Esasen Trabzonlular,millimücadelebayrağınıaçtıkları ilkgündenberibuzorunluluğuduymaktave ilkaşamaolarakdoğu illeriylehareketbirliğini sağlamayaçalışmaktavebukonudaözellikleErzurumlukomşularınabaşvurmaktaidiler.

Erzurumlulardaaynışekilde,MilliMücadeleheyecanıiçindeidiler.Fakat,ordubirliklerininbirgünErzurum’udaboşaltıpgitmelerindenbüyükkuşkuduyuyorlardı. Eski Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa zamanında bir türlüordu ile işbirliğikurupbukuşkularındankurtulamamışlardı.Nevarki,yeniKolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa gelir gelmez, Vilâyat-ı ŞarkiyeMüdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin Erzurum Şubesi idarecileriniçağırmış, onlara ne pahasına olursa olsun askeri birliklerin katiyyenErzurum’u terketmeyeceklerini, son nefere kadar çarpışacaklarını, herhangibir saldırı karşısında halkın da başka yere göç etmeyi düşünmeyerek askerikuvvetlerle işbirliği etmesini söylemiş, güven ve sevinç içinde KâzımKarabekir Paşa’ya bağlanmış olan Erzurumlular, idare kurulu üyelerindenGazeteci Necati Bey aracılığında 15. Kolordu ile işbirliğini sağlamışlar vebütüngüçleriylemillimücadelegayretlerinigeliştirmeyekoyulmuşlardı.

Mustafa Kemal Paşa’nın, doğu kıyılarına da bir çıkarma yapılmasıihtimalinden bahseden 26 Mayıs tarihli telgrafı Erzurum’a varıp da 15.Kolordutarafındangereklitedbirleralınırkenmillimücadeleheyecanlarısonhaddine varmış olan Erzurumlular da Vilâyat-ı ŞarkiyeMüdafaa-i Hukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninErzurumşubesinitoplantıyaçağırdılar.Erzurumlubütünaydın ve bilginler ile memur ve subay, eşraf ve ileri gelenlerin katıldığıKongre’de enönemli konuolarakmilli gücükuvvetlendirebilmek içinmillibirliğe gitmenin gereği üzerinde duruldu veTürkmillimücadelesindemillibirliğegidişinilkadımınıatarakTrabzonlularaaşağıdakitelgrafıçektiler:

TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ne:

Irki, dini ve tarihi birliklerinin yanı sıra kaderleri de ortak olanTrabzonveDoğuVilayetlerininin işbirliği etmeleri gereken tarihi angelmiştir.Trabzon,vilâyetlerimizinnefesborusuvegözü;veburalarTrabzon’unbelkemiğidir.Trabzon’unbizlersiz,biziçvilâyetlerimizinde Trabzon’suz yaşaması imkânsızdır. Bugün kutsal vatanımıza gözdiken muhterisler maksatlarına doğru önemli adımlar atmaktadırlar.Aramızda oluşacak işbirliğinin bütün o ihtirasa karşı koyabileceği

inancını beslediğimizden muhterem ve vatansever Trabzonlukardeşlerimize kardeşlik ve yardım eli uzatmaya; ve kaderdaşımızolan diğer beş vilâyetle beraber işbirliği etmeye davetle ve durumagöre birlikte tavır almak ve Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ıMilliye Cemiyeti’nin İstanbul’daki merkezi uygun görürseErzurum’daveyadiğerbirvilâyettetoplanacakolankongreyesizindekatılmanızıteklifediyoruz.Buhusustakifikirvegörüşünüzünzamankaybetmedenbildirilmesiniönemle temennieyleriz.Haklıdavamızındostl ve düşman gözünde tecellisinin bu işbirliğinin ilk semeresiolacağıhususundainancımızkesindir.

ErzurumMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti

(Özgünmetiniçinbkz.Ekler:Belge1)

Erzurumlular bu telgraflarında özet olarak, “yurdumuzu ellerine geçirmekisteyenler sinsice ilerliyorlar. Bizler de doğuda herhangi bir yerde toplanıpmilli mücadele gayretlerimizi birleştirmek ve bu toplantıda doğu illeri iletarih, dinve “soy”birliği olanTrabzonluları da aramızdagörmek istiyoruz.Dostvedüşmangözündemillibirliğimizimeydanaçıkaracakolanbutoplantıveyerihakkındakidüşüncelerinizibizebildirin”diyorlardı.

Erzurumluların telgrafı geldiği zaman Trabzonlular da, gelişen olaylarkarşısında alınacak tedbirleri görüşmek üzere, ilin her köşesinden gelmişdelegelerle Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin merkezinde toplantıhâlinde idiler. Gelen telgraf hemen okundu ve derhal bu konunungörüşülmesine başlandı. Trabzonlular büyük sevinç içinde idiler. ÇünküErzurumluların bu isteği, Trabzonluların ilk günden beri gerçekleşmesineçalıştıkları bir arzuları idi. (Bkz. Ek 3) Hemen her fırsatta Doğulukardeşlerine ve özellikle Erzurumlu komşularına bu isteklerini açıyorlardı.Gümüşhane delegesi Zeki Bey’in hâtıralarında kaydettiğine göre, sonteşebbüsdekendisi ileRizedelegesiMühendisOsmanNuriBey’inbirgünevvel birlikte verdikleri bir önerge olmuş, önergenin Kongre Genel Kurulutarafındanoybirliğiyle kabul edilmesi üzerineErzurum’a aynımahiyette birtelgrafçekilmiştir.(Bkz.Ek10)

Erzurum’dan gelen telgraf üzerindeki görüşmeler çabuk bitti. Vakitgeçirilmeden Doğu İllerinin bir toplantıya çağırılmasına, Doğu İlleriKongresi’nin Erzurum’da yapılmasına, Trabzon’un da en geniş kadrosu ilekongreyekatılmasına,bütün ilçelerinenazbirerdelegegöndermesinekararverildivebukararaynıgün telgraflarlaErzurum’avediğerdoğu illeriolanSivas,Diyarbakır,Bitlis,VanveElâzığ‘abildirildi:

30Mayıs1335(1919)

Vilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti,

ErzurumŞubesi’ne,

Vilâyetimizde toplanan ve bir kaç günden beri çevre vilayetlerdengelenbütündelegelerineksiksizkatılımıileoturumlarısürenKongre,geleceğin karanlık bulutlarına karşı gereken önlemleri almak vemerkezi Erzurum Vilâyeti olmak üzere Doğu Vilayetleridelegelerinden oluşacak büyük bir kongrenin kısa bir zaman içindetoplanmasını oybirliğiyle kararlaştırmıştır. Sınrda yer alması, ötedenberi kaybedilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış olması vemerkezikonumu nedeniyle Erzurum’un adı geçen vilayetler arasında

geleneksel ve tarihi bir yeri vardır.Toplantının orada yapılmasını vemilli amaçlara ulaşmak için bir an önce yapılmasını şiddetle arzuetmekteyiz.KeyfiyettenSivas,Diyarbakır,Van,Bitlis,Mamuretülaziz[Elazığ] vilâyetlerini haberdar eyledik. Gönderilecek delegelerinmilleti hakkıyla temsil etmeleri için her kazanın en az bir delegesibulunmasıesasınıkabulettikleri,oradadüzenlenecekolankongrenintoplanmagünüacilentelgraflabildirildiğindevilâyetimiz,delegelerinigöndermektegecikmeyecektir.Diğervilayetlerledehaberleşilerekbuhususun sağlanması bu türden faaliyetlere bakar. Cenab-ı Hakk’ınlütfuna, inayetine ve “bir diğerine bağlılıklarını her zaman çeşitliyollarla gösteren Anadoluluların (direnmedeki)” azim ve sebatınadayanarakhareketimizinbaşarıylasonuçlanacağınagüvenimiztamdır.

TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiKongresi

(Özgünmetiniçinbkz.Ekler:Belge2)

Erzurumlular,aynıgünaldıklarıbucevabı,yineaynıgünaşağıdakitelgraflakarşıladılar:

30Mayıs1335(1919)

TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ne:

Teklifinizburadabüyükhürmetlekarşılandı.Artıkkaderlerimizgibi,amaçlarımızveçalışmalarımızdabirdir.DoğuVilayetlerindekikutsalİslam hukukumuzun savunulması ve korunmasına yönelik milli vetarihigörev,“kan, tarihvedinbakımlarındanyekvücutolanTürkveKürt”e düşmüş olduğundan ve yüce teklifinize tamamen katılmışolduğumuzu belirtilerek, kardeşçe mektbunuzun önemle dikkatealınması da vurgulanarak Şark Vilayetlerine yazıldı. Genel kongreesaslarını hazırlamaya başladık. Diğer vilâyetlerden cevapgelmesinden sonra kongrenin toplanması için durum bildirilecektir.arzı. Gelecekten emin olarak samimi saygılarımızı teşekkürlerimizeekleriz.

Vilâyat-ıŞarkiyeMüdafaiHukuk-ıMilliyeCemiyeti

(Özgünmetiniçinbkz.Ekler:Belge3)

Erzurumlular bu telgraflarında Trabzonlulara teşekkür ediyorlar veTrabzonluların teklifi gereğince Erzurum Kongresi hazırlıklarınabaşladıklarını ve öteki illerden cevap alınınca kongre gününün tesbitedileceğini bildiriyorlardı. İşteMilliMücadele tarihimizinmeşhur Erzurumkongresiböylekararlaştırıldı.Bukarar,başkahiçkimseninbaskısıveetkisiolmadan,milletin kendi ruhundan, kendi iradesinden çıkmıştır.VeErzurumKongresi’ninönemi,değeri,büyüklüğüveeşsizliğibuözelliğindedir.

Fakat, ErzurumKongresi’ni meydana getiren olayın, daha da ileri, bütünTürkmilliyetçilikanlayışını ilgilendirenbirbüyükdeğeridahavardır.Bunuda çekilen telgrafların metninde buluyoruz: Erzurumlular, Trabzonlularaçektikleri ilk telgrafta Doğulularla Trabzonluların “tarih, din ve soy”bakımından birbirine bağlı olduğunu belirterek söze başlıyorlardı.Trabzonlulardacevaplarını“türlüsebeplerlebirbirlerinebağlıolduklarınıherzamanaçıklayanAnadolulular”diyebitiriyorlardı.Erzurumlularınbucevabakarşılık olan telgraflarında ise, “mukadderatı gibi tarihi ve milli görevi birolankan, tarih,dinbirliği ile tekbirvarlıkhalindekiTürk-Kürt”deyimiileTürkMilliyetçiliğiningerçekprensibitespitediliyordu.İşte,MilliMücadele,millibütünlüğümüzüTürk,Kürt,Laz,Çerkesdiye,bilerekveyabilmeyerekparçalayanlarakarşı,hepsiniaynısoydanveaynıbabanınevlâtlarıkabuledenbu gerçek Türk milliyetçiliği anlayışı ile başladı. Milli birlik bu anlayışlakuruldu,MilliMücadelebuanlayışlagelişti.VeAlbayrakçıErzurumluNecatiBey’inbuuğurdaunutulmazgayretlerioldu.

Nitekim, doğunun ve kuzeydoğunun Kürt ve Laz denen dağlı ve kıyılıkardeş Türk çocukları,MilliMücadelenin vemilli birliğe doğru gidişin ilkönemli hamlesi olan Erzurum Kongresi’nin kararını alırlarken batıbölgesindeki kardeşleriyle elbirliği eden Çerkes Türkleri de düşmankarşısındaki ilkvekuvvetli cephelerikuruyor,Kocaelibölgesindekikuva-yımilliyelerinkurulmasındaHopalı,Rizeli,Trabzonlufedailerbüyükgayretlergösteriyor, İstanbul’daki Karadenizliler milli mücadele tarihine destanlaryadigârederekbinbirgüçlükvefedakârlıkiçindeAnadolukıyılarınasilahvecephane kaçırıyorlardı. (E.B. Şapolyo, Kuva-yı Milliye Tarihi; İ.S.Kalkavanoğlu,MilliMücadeleHâtıralarım)

Milletbugayretleriçindeiken,1Haziran’da,İstanbulHükümetiParisBarışKonferansı‘na çağrıldı. Sadrazam Ferit Paşa’nın başkanlığında eskisadrazamlardan Tevfik Paşa, İçişleri Bakanı Ali Kemal, Maliye BakanıTevfik,DanıştayBaşkanıRızaTevfik,DışişleriMüsteşarıİzzetFuatPaşa’nıngönderilmesi kararlaştırıldı. Fakat gideceklerin adlarının duyulmasıkamuoyunda tepki yarattı. Türlü parti ve dernek temsilcilerinin birlikte

imzaladıkları,4HazirantarihlitelgraflaKonferans’agideceklerinheryöndengüvenkazanmışkimselerolmasıistendiveheyettekilerprotestoedildi.

Bununüzerine,İçişleriBakanıAliKemalBeyileDışişleriMüsteşarıİzzetFuatPaşaheyettençıkarıldılar.6Haziran’dadaSadrazamParis’ehareketetti.

Fakat, artıkmilletin ne İstanbulHükümeti’nin gönderdiği heyetten, ne deParisKonferansı‘ndanveBüyükDevletlerdenbirşeybeklediğiyoktu.Durumapaçıktı. Yunanlılar İzmir’i mezbaha haline getirmişlerdi. ErmenilerErzurum’a hücuma hazırlanıyorlardı. İngiliz Binbaşısı Nowill, İstanbul’da,Kürtdevletikurmayolundatemaslardabulunuyordu.ABDBaşkanıWoodrowWilson, Türklerin artık Avrupa’dan ve İstanbul’dan tamamen çıkarılmasıgerektiğini söylüyor, İngiltereBaşbakanıLloydGeorge,TürklereAvrupa’daveBoğazlarladenizlerdehiçyerverilmemesiniilerisürüyordu.(E.Ulubelen,İngilizGizliBelgelerindeTürkiye:194,202,281)

Vemilletkendimillimücadelegayretleriniarttırmayaçalışıyordu.Nitekim,Erzurumlular, 17 Haziran’da Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı MilliyeCemiyetiErzurumŞubesininilkongresinitoplantıyaçağırdılar.25Haziran’akadar süren bu kongrede, Trabzonluların teklifine uyarak, doğu illeri ileTrabzon ilinin, 10 Temmuz 1919’da, Erzurum’da müşterek bir kongreyapmalarına karar verdiler, kararı doğu illeri ile Trabzon’a bildirerekdelegelerini seçmelerini istediler,Trabzon’da olduğugibi bir de silahlı gizliteşkilatkurmaimkânlarınıaradılar.

Trabzonlular ise, Erzurumluların telgrafını alır almaz derhal hareketegeçtiler.TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiteşkilatıvilâyetinhertarafındadelegeseçimihazırlığınagirdi.BütünDoğuKaradenizbölgesiyenibir milli mücadele heyecanıyla ayaklanmıştı. Karadenizliler ErzurumKongresi’neenseçmeevlâtlarınıgöndermekiçinçırpınıyorlardı.

Buarada, İstanbul’dakiKaradenizlilerinkıyılarasilahvecephanekaçırmaçabalarıdaMilliMücadeletarihinedestanlaryadigârederekdevamediyordu.Fakatİngilizlerdesıkıtakibebaşlamışlardı.Sadıkoğullarınınİtalya’danyenialmış oldukları için hâlâ İtalyan bandırasını taşıyanMariyanina adlı gemisiSamsun limanına sabun sandıkları içinde silah çıkarırken vinçten düşen birsandığınparçalanmasıüzerineyakalanmış,İtalyanlarateslimedilmiş,mallarıİstanbul’dan yükleten Rizeli Hacı İbrahim Ak Efendi hapsedilmişti. 21Haziran’da da bir İngiliz müfrezesi Rumelifeneri’ndeki camiyi kuşattı veRizeli Hacı Şakir Kaptan ile 25 kişilik ekibini, teravih namazı kılarlarkenyakaladılar.(İ.S.Kalkavanoğlu,MilliMücadeleHatıralarım:17-18,71)

Busıradabatıdada,millimücadelealanındavemillibirliğedoğrubirtakımgelişmeleroluyordu.MayıssonundaAyvalıkcephesindesilahlıkarşıkoymahareketleri olmuştu.Haziran başında,YunanlılarMenemen,Manisa,Nazilli

veAydınçevresiniişgalekalkışıncaDenizliMutasarrıfıFaikBey’in(Öztrak)desteğiveMüftüAhmetHulusiEfendiilearkadaşlarınıngayretiyle“DenizliHeyet-iMilliyesi”kuruldu.Buheyetin10Haziran’dayayınladığıbeyannameilemeydanagelenDenizliKuva-yıMilliyesi21Haziran’daNazilli’yevardı.Oradaki topçu birliği ve Yürük Ali Efe ile birleşti. Hep birlikte taarruzageçerek Aydın’ı geri aldılar. Böylece Aydın cepheleri kurulmuş olacak,soygunculuktan vazgeçen Demirci Efe de gelip onlara katılacak ve UmumKuva-yıMilliye Kumandanı olacak,Mahmut Celâl Bey (Bayar), Ali GalipHoca takma adıyla bu cephede çalışacaktır. (M.Arif,Anadolu İnkılâbı: 18-22)

MustafaKemalPaşaise,SamsunveHavza’dakiincelemeleriile,yoksulvesahipsizmilletinnasılbirkurtuluşheyecanıiçindeçırpındığınıgörmüş,bunakarşılıkİstanbulHükümeti’ninartıkhiçbirşeyyapamazdurumdaolduğunudaha iyi anlamış ve tek çarenin bu kurtuluş heyecanını bir milli birlik vekuvvethalinegetirmek,ancakvesadecemilletedayananbirmillimücadeleyegirişmekolduğunakararvermiş,çalışmalarınıbuamacayöneltmişti.

Fakat,bumücadeleiçin,sadecemilliheyecanyeterlideğildi.Maddîimkânaveherşeydenöncesilah,cephaneveparayaihtiyaçvardı.

Osmanlı İmparatorluğu “Teşkilat-ı Mahsusa”sında veMütareke yıllarında“M.M. Grubu” başkanlığında bulunduğunu bildiren Emekli Süvari AlbayıHüsameddin Ertürk, tam bu sırada, Albay Budiyeni başkanlığında bir Rusheyetinin Havza’ya geldiğini ve Mustafa Kemal Paşa ile görüşmeleryaptığını, Albay Budiyeni’nin,Mustafa Kemal Paşa’yamilli mücadele içinher türlü yardımı yapmaya hazır olduklarını, İtilâf Devletlerinin tuttuklarıErmenistan, Kürdistan, Pontus devletlerini kurma faaliyetlerine karşı daTürklerinyanındabulunacaklarını,ancakmillimücadelecilerindepadişahlığıve hilâfeti kaldırıp komünistliği ilan etmeleri ve kuracakları yeni devletikomünistlik esaslarına dayandırmaları gerektiğini ileri sürdüğünü anlatır.(Atatürk’ünSöylevveDemeçleri,c.II:202)

Mustafa Kemal Paşa’nın da, padişahlık müessesesinin esasen yıkılmaküzere bulunması sebebiyle kaldırılmasının kolay olduğu, mücadele devamederken İslâm âleminin taraftarlığını sağlayabilmek için hilâfetin ilgasındasabırlı ve dikkatli olmak gerektiği, kurulacak yeni devletin de Rusya’dakirejime benzer bir sisteme, “devlet sosyalizmi”ne dayatılacağı yolundacevaplar verdiğini açıklar. (S.N. Tansu-H. Ertürk, İki Devrin Perde Arkası:338-342)

HüsameddinErtürk,Rusheyetininbugörüşmelerdençokümidekapıldığınıve Mustafa Kemal Paşa’nın askerlikten ayrılarak milli mücadeleyegirişmesinden sonrayapılanRusyardımlarındabugörüşmelerinbüyükpayıolduğunudasözlerineekler.

Gerçekten böyle bir buluşma ve bu şekil bir görüşme ve anlaşma olmuşmudur,kesinolarakbilemiyoruz.Türkiye’deSolAkımlaradlıkitabındaMeteTunçay sadece “Bir takım söylentilerden, Türkiye’ye askeri ve sivil Rusheyetleriningeldiği anlaşılmaktadır”demekte (s.68) , notkısmındadaFethiTevetoğlu’nun bu olayı belgelerle ispatlamaya çalıştığını söylemekle ve İkiDevrinPerdeArkasıadlıkitabıkaynakdiyegöstermekleyetinmektedir. (M.Tunçay,Türkiye’deSolAkımlar:52)

Şayet bu konuşmalar doğruysa, bu takdirde, gençlik yıllarından beri bir“hükümdar”, bir “devlet başkanı” olmayı tasarlayan (Ş. S. Aydemir, TekAdam I: 124, 285) ve şimdi İmparatorluk’tan geri kalanı kurtarmak isteyenMustafaKemal Paşa’nın (L.Kinross,Atatürk: 262) bağımsız yeni birTürkdevleti kurma kararını (Atatürk, Nutuk) İstanbul’da iken verdiğini (M.T.Gökbilgin,MilliMücadeleBaşlarken:79)vebunugerçekleştirmeçareleriniararken bir komite kurup padişahı devirmeyi düşündüğünü (F.R. Atay,Çankaya I: 72, F.R.Atay, 19Mayıs: 8), sonra elinde hiç birmaddi kuvvetolmadanmücadeleyeatılıncabuimkândanfaydalanmakzorundakaldığını(T.Bıyıklıoğlu,AtatürkAnadolu’daI:18)kabuletmekgerekir.

Çünkü, Ruslar Boğazların İngilizler elinde kalmasından büyük kuşkuduyuyorlardı. Bunu önleyecek her harekete yardımcı olacaklardı. MustafaKemalPaşa’nındabundanyararlanmaya,Bolşevikliğeyakıngörünüp,yadamümkün olduğu kadar yanaşıp muhtaç olunan maddi yardımı sağlamayaçalıştığı düşünülebilir. Nitekim, Mustafa Kemal Paşa’nın yakın arkadaşıHüsrevBey’inKâzımKarabekirPaşa’yayolladığı7HazirantarihlimektuplaMustafa Kemal Paşa’nın Kâzım Karabekir Paşa’ya gönderdiği 23 Hazirantarihli şifrede bu konuya değinen sözler düşündürücüdür. (K. Karabekir,İstiklâlHarbimizinEsasları:58)

HüsrevBeymektubundaşöylediyordu:

Bolveşiklik, Bulgar ve Macarların da katılmasıyla, İtilâfDevletlerinin sonu gelmez istek ve açgözlülüklerine, haksızlık vezulümlerinekarşıbirbirleşmevesilesioldu.Kavimlerinalışkanlıkveanlayışlarına göre pek çok değişikliğe uğraması gereken yüksekprensipleribirtarafabırakırsak,inşallahenbüyükvesağlambirmilletolanAlmanlarındabuyöneeğilimleri–bukadarkötübirbarışıkabuletmemek için– bizlere büyük yarar sağlayacaktır…Herşeyden önceBolşeviklerle ilişiklerkurmak,prensiplerini anlamak; İslâmda,Türkgelenekleri ve belli kuralları da bozulmamaküzere; esaslarının nasıldeğiştirilerek kabul olunacağını ve uygulanacağını kararlaştırmak vefakat düşman saldırılarına karşı koymayı sağlayabilmek için silah,cephane, erzak işlerini sağlam esaslara bağlamak gereklidir. Çünkü,yalnız “Bolşeviklik esaslarını kabullendik” demekle İngiliz, Rum,

İtalyankurşunlarınasiperbulamayız.Sadece,Ruslar,Türklerdendeşukadar milyon insan Bolşevikliğe katıldı diye sevinirler. Bu sebeple,bizimBolşeviklikprensibinikabulümüz,ancak,RuslarınKafkasya’yıistilâ ederek bizimle elele vermeleri ile mümkündür. Seçkinkişiliğiniz, bugünkü mevkiiniz bu konuda millete en büyük hizmetiyapmaya,inşallah,sizibaşarılıkılacaktır.

Mustafa Kemal Paşa da, 23 Haziran tarihli şifresinin 3. maddesinde;Bolşevikliğin anlam ve uygulama bakımından incelendiğini, Kazan,Orenburg,KırımvebenzeriyerlerdekiİslâmhalkınBolşevikliğikabuletmişolmalarına rağmen din ve geleneklerine dokunulmamış olduğundanmemleketimiziçindebirsakıncaolmadığınındüşünüldüğünü,ancaktarafsızgörünmek suretiyle İtilâfDevletleri kuvvetlerininmemleketten çıkmamalarıhalinde Türkiye’nin Bolşeviklik istilâsına uğramak tehlikesi bulunduğunuileri sürerek memleketi işgalden kurtarma yolunda çaba harcamanın uygunolacağınıbildiriyordu.(K.Karabekir,İstiklâlHarbimizinEsasları:58)

Hüsamettin Ertürk, Mustafa Kemal Paşa’nın, Havza’da iken, GiresunluTopalOsmanAğa’yıdaçağırtıpgörüştüğünüveRumçetelerinekarşıgiriştiğimücadeleyedevametmesini tavsiye ettiğini anlatır.Her nekadar bubeyanıdoğrulayacak başka bir kaynağa rastlanamamış ve tersine, o tarihteGiresun’da bulunan sonraErzurum’a delege gidenDr.AliNaciBey, TopalOsman’ı Erzurum’da ve gıyabında, kendilerinin, Mustafa Kemal Paşa’yatanıttıklarını söylemiş ise de Erzurum Kongresi’nden dönen delegelerdenMustafa Kemal Paşa’ya muhalif olanlara karşı Topal Osman’ın takındığıtavır, onun daha önceden Mustafa Kemal Paşa ile bir bağlantı kurmuşolduğununbelirtisigibidir.

Muhakkak olan şu idi ki, Mustafa Kemal Paşa tek kurtuluş yolunun vebaşarı şansınınmillimücadelede olduğuna inanmış, bu yola yönelmişti. VeMustafaKemal Paşa’nın bu tutumu,Anadolu’daki olayları dikkatle izleyenİngilizlerin gözünden kaçmamıştı. Bu sebeple, İstanbul Hükümeti’ne başvurarak,onun İstanbul’agerialınmasını istediler.MustafaKemalPaşa,bazıönemlikonularıngörüşüleceğigerekçesiyle,8Haziran’da,İstanbul’açağrıldı.Fakat gitmedi ve çağrılma sebebinin açıklanmasını istedi. Görevine devamederek,13Haziran’da,Havza’danayrılıpAmasya’yavardı.18Haziran’dakicevaptanda,İngilizlerinistekvebaskısıüzerineİstanbul’açağrıldığınıanladı.Yine de anlamamazlıktan gelerek görevine ve incelemelerine devam etti.Sivas’ta, Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin şubesivardı ve herhangi bir kötü olay yoktu. Erzurum’da da Vilâyat-ı ŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninşubesivardıvebukuruluşkolordukarargâhı ile işbirliği hâlinde hızlı bir gayret içinde idi. Elâzığ‘da hemKürdistan Teali Cemiyeti’nin, hem deVilâyat-ı ŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ı

MilliyeCemiyeti’nin şubeleri faaliyette idi.Ara sıra civar illerle iletişimlerioluyordu. Diyarbakır’da Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti’nin şubesi yoktu. Kürdistan Teali Cemiyeti’nin bazı gençlertarafından açılan şubesi de, İngilizlerin himayesinde bağımsızlıkpropagandası yaptığından kapatılmıştı. Bütün il ileri gelenlerini içine alanTrabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti ise ilin her tarafındakikuruluşlarınıtamamlamış,millimücadeleyolundahızlailerlemekteidi.Rizeve Of’ta, ayrıca, Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti’ninşubelerivardı.(Nutuk:Vesika5,6,8,22)Kastamonugençleri,lisemüdürleriŞairBehçetBey’ingizlihimayesinde,15Haziran’da,AçıkSözadlıbirgazeteçıkarmayabaşlamışlardı. İngiliz işgalialtındakiSamsun’dagençüniversiteliCenani Efendi, Ahali isimli gazetesini çıkarmakta türlü müşküllerleçarpışıyordu.(Ö.S.Coşar,MilliMücadeleBasını:92,242)

19Haziran’da,Ankara’daki20.KolorduKomutanıAliFuatPaşa(Cebesoy)ile eskiBahriyeNâzırıRaufBey (Orbay)Amasya’yageldiler.RecepZühtüile İbrahim Süreyya da onlarla beraberdi. Aslen Çerkes olan Rauf Bey,İstanbul’da doğmuş, büyümüş,Hamidiye savaş gemisinin başarılı komutanıolarak “HamidiyeKahramanı” diye anılmış, İzzet Paşa kabinesinde bahriyenâzırı olmuş, Osmanlı Hükümeti adına Mondros Mütarekenâmesi’niimzalamış ve fakat Mütareke hükümlerinin vatanın aleyhindeki korkunçuygulanışını görünce Mustafa Kemal Paşa ile anlaşıp Anadolu’ya geçmiş,Bandırma’da Çerkes Ethem’i milli mücadele amacına yöneltmiş, TümenKomutanı Albay Çerkes Bekir Sami Bey’e bölgede savunma tedbirlerialdırmıştı.(F.Kandemir,RaufOrbay:34)

RaufBey,bundansonra,AfyonüzerindenAnkara’yagelmişti.Ancak,RaufBey gibi tanınmış önemli bir devlet adamının Anadolu’ya geçişi, ValiMuhiddin Paşa’yı kuşkulandırmasın diye Ali Fuat Paşa tarafından gizlitutulmuş ve keyfiyet Mustafa Kemal Paşa’ya da kapalı bir şekildebildirilmişti.(A.F.Cebesoy,MilliMücadeleHatıraları:66)

Mustafa Kemal Paşa, “Türkiye’yi kurtarmakta gerçek taraftarım veyardımcım”dediği (F.Kandemir,RaufOrbay:26)RaufBey’inAnadolu’yageçişineveAliFuatPaşaileAmasya’yagelişineçoksevinmişvehemenaynıgünKâzımKarabekirPaşa’yabir telgrafçekerek“Bizekatılmaküzereyolaçıkanve İzmir’dengeçerekoradakikomutan arkadaşlarımızındüşüncelerinide öğrenen Rauf Bey ile Ali Fuat Paşa Amasya’ya geldiler, memleketmeselelerini görüşmeye başladık” diye bildirmiştir. (K. Karabekir, İstiklâlHarbimizinEsasları:56)

Busırada,3.KolorduKomutanıRefetBeydeAmasya’yagelerektoplantıyakatıldı. Hep birlikte genel durumu gözden geçirdiler ve bir AnadoluHareketi’nin lüzumunda birleştiler. Bunun için de herşeyden önce milli

birliğinorganizehâlegetirilmesinikararlaştırdılar.Sivas’tabirumumikongreyapılmasını tasarladılar. Tasarılarını Kâzım Karabekir Paşa’ya da bildiripdüşüncesinisordular.

Oysa ki, bu sırada, Kâzım Karabekir Paşa ile tam bir işbirliği halindebulunan ve çalışan doğu halkı, 10 Temmuz’da Erzurum Kongresi’nintoplanmasınakararvermişvebukararıillerededuyurmuşlardı.

Kongre’ye çağırılan iller yedi tane idi: Erzurum,Diyarbakır, Elâzığ,Van,Bitlis, Sivas, Trabzon. Bazı yazarlar, o günkü il kuruluşları ile bugünkü ilkuruluşlarınınaynıolmamasından,Kongre’yeçağırılanillerinbelirtilmesindeyanlışlıklaradüşmüşlerdir. (E.B.Şapolyo,KemalAtatürkveMilliMücadeleTarihi:322)

Kâzım Karabekir Paşa, Erzurum Kongresi’nden önce, veya ErzurumKongresi’ndenvazgeçilerek,Sivas’tabirumumikongreyapılmakistenmesiniuygunbulmadı.Kaldıkiböylebirkongreyapılmasıimkânsızdenecekkadarzordu.Bir çok illerde herhangi birmilli kuruluş yoktu.Kimdelege olacak,nasıl seçilecek, kim seçecek ve nasıl gelecekti? Erzurum Kongresi’ninyapılabilmesi Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nindoğu illerindeki şubeleri ve Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti’nin bütün Doğu Karadeniz bölgesine yayılmış ve yerleşmiş olanteşkilatınınbüyükgayretleriyleancakmümkünolabiliyordu.

Bunarağmen,MustafaKemalPaşavearkadaşları21Haziran’dayaptıklarıson toplantılarında, Erzurum Kongresi’nin kapsamı dışında kalan illerdengönderilecek delegelerle Sivas’ta da bir kongre yapılmasına ve bu illerdengelecek delegeler 10 Temmuz’a kadar toplanabilirlerse, Erzurum Kongresidelegelerinin de toplu halde SivasKongresi’ne katılmalarının sağlanmasınakararverdilervebukararıillerededuyurdular.

22 Haziran’da Ali Fuat Paşa Ankara’ya döndü. Rauf Bey Amasya’daMustafaKemalPaşa’nınyanındakaldı.Sivas’agitmekiçinhazırlanıldıveDr.Albay İbrahim Tali Bey önceden Sivas’a gönderildi. Bu sırada Sivas’taMülkiyeli Reşit Paşa Vali idi ve Sivas’a yeni gelmişti. (Tarih Vesikaları,no.15: 161-170.) Memleketin durumu hakkında henüz belirli ve kesin birgörüşü yoktu. Mustafa Kemal Paşa hakkında da fazla bilgi sahibi değildi.Kendisini ziyaretle, Mustafa Kemal Paşa’nın Sivas’a geleceğini bildirenİbrahimTaliBey’denaldığıbilgileronudüşündürüyordu.Tambusırada,24Haziran’da, “Büyük bir asker olmasına rağmen siyasetten anlamayan ve busebeplegörevindebaşarıgösteremeyenMustafaKemalPaşa’nın,İngilizlerinısrarlı isteği üzerine azledildiğini, kendisiyle hiç bir resmî muameleyegirişilmemesi ve hükümet işlerine ait hiç bir isteğinin yapılmaması”gerektiğini bildiren İçişleri Bakanlığı‘nın 23 Haziran tarihli şifresini aldı.Aynı gün Elâzığ valiliğine tayin edilmiş bulunan Kurmay Albay Ali Galip

Bey de Sivas’a gelerek Mustafa Kemal Paşa’yı tutuklaması hususundakendisinisıkıştırıncaValiReşitPaşaneyapacağınışaşırdı,tambirkararsızlıkiçine düştü. İbrahim Tali Bey de derhal durumdanMustafa Kemal Paşa’yıhaberdar etti. Mustafa Kemal Paşa hemen yola çıkma kararı verdi ve 25Haziran’da Amasya’dan ayrıldı. İbrahim Tali Bey, aynı gün, Vali ReşitPaşa’yıbirkeredahaziyaretederek,herşeyerağmenMustafaKemalPaşa’nınSivas’a geleceğini bildirdi. Buna karşılık Elâzığ Valisi Kurmay Albay AliGalipBeyde,27Haziran’da,tekrarVali’yiziyaretleMustafaKemalPaşa’nınyakalanması hususunda kendisini sıkıştırdı. Reşit Paşa tam bir kararsızlıkiçinde idi ki, Mustafa Kemal Paşa’nın Tokat’tan Sivas’a hareket ettiğinibildirentelgrafınıaldı.Telgrafınçekilişiüzerindenaltısaatgeçmişti.MustafaKemal Paşa’nın biraz sonra Sivas’a varması gerekiyordu. İşte o anda ValiReşit Paşa kararını verdi; Mustafa Kemal Paşa’yı resmen karşılayacaktı.Hemen yola çıktı.Bu sıradaMustafaKemal Paşa, Sivas’a dokuz kilometreuzaklıktaki,ZiraatÇiftlikMektebi’nevarmış, istirahat ediyordu.ReşitPaşa,Mustafa Kemal Paşa’yı burada karşıladı ve aynı arabada birlikte şehregirdiler. Okul Müdürü Trabzonlu Süleyman Fehmi (Kalaycıoğlu) “GünlükOlaylarDefteri”neşunlarıyazdı:

Hava açık, gök parlak, güneşin sıcaklığı çok.Akşama doğruOrduKomutanı Mustafa Kemal Paşa ile Başhekim İbrahim Tali Bey vekurmay subaylardan ibaret bir heyet Sivas’a gitmek üzere, Çiftlik’egelmişlerdir. Vali Reşit Paşa da Sivas’tan, karşılamak için, Çiftlik’egelmiştir.SonraSıvas’agittiler.(Bkz.Ek5)

MustafaKemalPaşa,SivasKongresizamanında,buçiftliğebirkeredahagelecekvedahaozamansahipolduğubirçiftlikkurmatasarısınıgençmüdürSüleymanFehmiBeyilegörüşecektir.

Mustafa Kemal Paşa, Sivas’a vardığı 27 Haziran’da, hakkındaki gizlitamimi öğrendi. Fakat bilmezlikten gelerek Harbiye Nezareti’ne çektiğiserzeniş yollu bir telgrafla Sivas’ta dolaşan rivayetlerin aslının neolabileceğinisordu.Gelencevapta,gizlitamimehiçdeğinilmeyerek,3.Ordubölgesinden ayrılmasının uygun olacağı, başka herhangi bir yerde istediğigörevin kendisine verileceği bildiriliyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın görevdurumu nazikleşmişti. Valilikçe dairelere gönderilen tamimden halk dahaberdar olmuştu. Sivas’ta yaygın bir İttihatçı aleyhtarlığı da vardı.Duvarlara,MustafaKemal Paşa’nın azledildiğine dair yaftalar asılmıştı. Budurumda Sivas’ta daha fazla kalmayı doğru bulmayan ve geceyi uykusuzgeçiren Mustafa Kemal Paşa, sabah olur olmaz Sivas’tan ayrıldı. 2Temmuz’daErzincan’ave3Temmuz’daErzurum’avardı.

Erzurum kendine güvenen insanların şehri olmuştu. 15. KolorduKumandanı Kâzım Karabekir Paşa, Erzurumluların geleneklerine uyarak,

isteğiyle görevinden ayrılmış olan Erzurum Valisi Münir Bey ile BitlisValiliği’nden azledildiği için İstanbul’a giderken Erzurum’a uğramış olanMazhar Müfit Bey’i ve Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti’ninErzurumşubesiidarecileriileşehrinilerigelenleriniberaberinealıp,IlıcamevkiindeMustafaKemalPaşa’yıkarşıladı.Birlikteşehregeldiler.Başta Vali Vekili Elhac Kadı Hurşit Efendi olmak üzere vilâyet erkânı,subaylar, tören birliği, kolordu bandosu ve halk İstanbul Kapısı‘ndabekliyorlardı. Büyük gösterilerle karşılanan Mustafa Kemal Paşa, doğruca,ordu komutanlığı karargâhı olarak hazırlanan Erzurum Mevkii MüstahkemKomutanlığıbinasınagittiveSultanVahdeddin’intahtaçıktığıgünün(Cülus-ıHümayun)yıldönümüdolayısiylePadişah’atebrikvebağlılığınıarzedenbirtelgrafçekti.

Bu sırada Refet Bey’in 1 Temmuz tarihli şifresini aldı. Refet Bey buşifresinde;MustafaKemalPaşa’ya, son olaylar üzerine işi kesin bir sonucavardırmak içinhemenordukomutanlığındanveİstanbul’açağrılmayasebepolmaması için de askerlikmesleğinden istifa etmesini ve Sivas’a dönmeyipErzurum’da kalmasını tavsiye ediyordu. Durum ve tutumuna kesin bir yönvermeçabasıiçindeolduğuanlaşılanMustafaKemalPaşabiryandanİstanbulileilişiğikesmeyipmuhabereyiuzatmakta,biryandandadoğuillerininmillimücadelekudretvegayretlerinitetkiketmekteydi.Gece,yakınarkadaşlarıyla(KâzımKarabekir Paşa, ValiMünir Bey, Rauf Bey ile birlikte Amasya’ya,oradandayinebirlikteErzurum’agelmişolaneskimutasarrıflardanSüreyyaBey, eski Vali Mazhar Müfit Bey, Ordu Kurmay Başkanı Albay Kâzım,KurmayBinbaşıHüsrev,DoktorBinbaşıRefikBey)gizli bir toplantı yaptı,durumu anlattı. Düşüncelerini ortaya koydu ve arkadaşlarından harekettarzlarını belli edecek kararı istedi. İkinci toplantıda Milli Birlik’e doğrugidişin yepyeni bir merhalesi meydana geldi. Mustafa Kemal Paşa’nınarkadaşları, “Doğu illerinin milli mücadele gayretlerine katılma” kararındaolduklarını bildirdiler. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa’nın henüzkullanmakta devam ettiği yetkileriyle 5 Temmuz’da, bütün komutanlaragönderdiğibirtamimleönemlihaberleşmemerkezlerikontrolaltınaalındı.

8 Temmuz’da İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal Paşa’nın ordukomutanlığındanazliniaçıkladı(TarihVesikaları,no.5:325;M.T.Gökbilgin,Milli Mücadele Başlarken, c. II: 270, 271), 3. Ordu’ya bağlı kolordukomutanlıklarınagönderdiğibir tamimleazledilmişbulunanMustafaKemalPaşa’nın yerine 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’nın vekâletedeceğini bildirdi.Aynı günün gecesi,MustafaKemal Paşa da sadece ordukomutanlığındandeğilaskerlikmesleğindendeayrıldığınıve“sine-imilleteiltica”ettiğiniilanetti.BunubiryazıileVilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiErzurumŞubesiBaşkanlığı‘nabildirdi.RaufBeyde,millimücadeleuğrunda,sonunakadar,MustafaKemalPaşailebirlikteçalışacağını

açıkladı.

MustafaKemalPaşaüzüntülüolmaktanziyadekuşkulu idi.Halküzerindebüyüketkisiolduğunainandığımakamverütbesindenayrılışıonubirkenardatek başına mı bırakacaktı? (F. Kandemir, Rauf Orbay: 41) Oysa ki millibirliğedoğrugidiş,Erzurum’dabirkongreyapılmasıkararıilebüyükbirhızkazanmıştı.Buyoldaatılanheradımsevinçlekarşılanacaktı.Nitekimöyledeoldu.ÖnceKâzımKarabekirPaşageldivekomutasındakikolorduilebirlikte,bundanböylede,emirlerineamadeolduklarınıbildirdi.(A.F.Cebesoy,MilliMücadeleHatıraları:100)ErtesigünüdeVilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiErzurumŞubesi İlYönetimKurulubir toplantı yaparak,kongrehazırlıklarıylagörevlibeşkişilik (HocaRaifEfendi,EmekliBinbaşıSüleyman, Emekli Binbaşı Kâzım, Gazeteci Necati, Dursunbeyzade CevatBey) yürütme kurulu başkanlığına Mustafa Kemal Paşa’nın, ve ikincibaşkanlığa da Rauf Bey’in getirilmesine karar verdi ve kararı bir yazı ilekendilerinetebliğetti.

Kuşkularından kurtulan Mustafa Kemal Paşa derhal milli mücadelegayretlerinin başına geçti veMustafa Kemal Paşa başkanlığındaki yürütmekuruluilktoplantısını10Temmuz’dayaptı.AynıgünErzurumKongresi’ninaçılması gerekiyordu. Fakat delegeler tamamlanmamıştı. Kongre’nin,Meşrutiyet ilanı günüolan 23Temmuz’da yapılmasına karar verildi. Sonra,Kongre’nin kararına sunulacak prensipler üzerinde hazırlık çalışmalarınabaşlandı. Mustafa Kemal Paşa, ilk defa Erzurum Kongresi’nde kararabağlanacak olan Misâk-ı Milli’nin müsveddelerinin hazırlanması görevini,Albayrak gazetesi sahibi Süleyman Necati’ye verdi. (Ö.S. Coşar, MilliMücadeleBasını:193)

Bu sırada, Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey’in kongreye katılmalarınınmümkün olup olmadığı meselesi ortaya çıktı. O andaki durumlarına görekongreye katılabilmelerine imkân yoktu. Çünkü delege değildiler. ErzurumKongresi için, Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin DoğuKaradeniz bölgesindeki kuruluşları ileVilâyat-ı ŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliye Cemiyeti’nin Doğu İlleri şubeleri tarafından yapılmış olan delegeseçimleri bitmişti. Bu durumda, delege olmayan herhangi bir kimseninkongreye katılmasını doğru bulmayanlar vardı. “Mesele kötü bir konuşmakonusu olmak istidadını göstermeye başlamıştı.” (C. Dursunoğlu, MilliMücadele Erzurum: 98) Kâzım Karabekir Paşa işe el koydu ve Erzurummerkezininüçdelegesindenikisi (KâzımveCevatBeyler)delegeliklerindenistifa ederekyerleriniMustafaKemalPaşa ileRaufBey’everdiler.Boşalanbu delegeliklere de Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey seçildiler. Meselehalloldu.

(İstifa eden delegelerden Kâzım Bey, delege seçimi sonucunu henüz

bildirmemişolanTortum’danCevatBey,seçilenikidelegeninbirininayrılmışolması üzerine Pasinler’den (Hasankale) tekrar delege seçilerek kongreyekatılmışlardır. Cevat Dursunoğlu’nun kitabında bu durum açıkça belirtilmişolmasına rağmenMazhar Müfit Kansu’nun kitabındaki delegeler listesindeadınınbulunmamasıbirunutkanlıktanilerigelmişolacaktır.)

TrabzonlularErzurum’da

ErzurumKongresi’nekatılmaküzere,Of,Sürmene,Akçaabat (Pulathane),Vakfıkebir,Tirebolu,GiresunveOrdu’danseçilmişolanTrabzondelegeleri,merkez delegeleri ile birlikte yola çıkmak için, Trabzon il merkezindetoplanmışlardı. Trabzon’a gelen delegelerle Muhafaza-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti Başkanı Barutçuzade Ahmet Efendi ilgileniyor ve onları ValiMehmedGalipBeyiletanıştırıpgörüştürüyordu.Buarada,GiresundelegeleriDoktor Ali Naci Bey ile Mühendis İbrahim Hamdi Bey’i valinin evinegötürmüştü. Vali Mehmet Galip Bey sözü Erzurum Kongresi’ne getirerek,büyükkuvvetleresahipİtilâfDevletlerinekarşıgirişilenböylebirteşebbüsünfaydalı olamayacağı yollu bir konuşma yapıncaTrabzon delegesiGiresunluİbrahim Hamdi Bey, mühendislik tahsilini İngiltere’de yapmış olmasısebebiyleİngilizleriiyitanıdığını,İngilizlerinkarşılarındabirlikveberaberlikhalinde görecekleri toplulukların etkisi altında kalacak bir karaktere sahipolduklarını söylemiş, bunun üzerine Vali Mehmet Galip Bey de delegelerebaşarılardileyerekMustafaKemalPaşa’yasaygılarınıniletilmesiniistemişti.(Bkz.Ek6,7)

Trabzon’da toplanan 11 delege, 5 Temmuz’da, yaylı arabalarla yolaçıkmışlar,yoldaMaçka,Şiran,Gümüşhane,Kelkit’tenseçilmişolanTrabzondelegeleri de kafileye katılmışlardı. Erzurumlular, Trabzon delegelerini,geleneklerine uyarak, Ilıca mevkiinde karşılamışlar, konuklarını kendiarabalarına almışlar, yolda mola vererek çaylar içmiş, hoşbeş etmişlerdi.Tekrar yola çıkacakları sırada, Erzurum Valisi –ki o sırada görevdenayrılmıştı– Münir Bey ile Mustafa Kemal Paşa’nın karşılamaya geldiklerigörülmüş,MustafaKemal Paşa, Trabzon delegelerine, hoş geldiniz diyerekkısabirkonuşmayapmış,TrabzondelegelerindeneskimebusServetBeykısabirkarşılıkvermiş,hepbirlikteşehrevarılmıştı.

Erzurumlular, Trabzon delegelerinin bir arada bulunabilmeleri için, HacıDedeağa’nın büyük konağını hazırlamışlardı. Binanın alt katlarında yatakodalarıvardı,üstkatisetoplantısalonuhalinegetirilmişti.Trabzondelegeleridoğrucabubinayagittiler.

Trabzon delegeleri, 10 Temmuz olarak tespbit edilmiş bulunan kongregünündenbirikigünevvelErzurum’avarmışlardı.

Binalarına yerleşen Trabzon delegeleri, kongre gününün 23 Temmuz’aertelenmesinden yararlanarak, ilgili konular üzerinde ve kendi aralarındatoplantılar yapmaya başladılar. Bu sırada, Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-iHukuk-ı Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi’nde kurulmuş olan YürütmeKurulu da (Heyet-i Faale) kongrenin usul ve esasları ile kongre sonu

kurulacak cemiyetin tüzüğünü hazırlıyordu. Ve Mustafa Kemal Paşa işinbaşındaidi.

Trabzon delegelerinin kendi aralarında yaptıkları toplantılardan birindekongre başkanlığına kimin getirileceği konusu ortaya atıldı. Trabzon’unSürmene delegesi Ömer Fevzi Bey, milletin içinden doğan böyle birkongreninbaşkanlığınatanınmışbirkişinin,helebirkomutanıngetirilmesininyurt dışında kötü yankılar yapacağını, yine bir kişinin peşinde gidildiğişeklindeyorumlanacağını,bunakesinliklekarşıolduğunu,delegelerinkendiaralarından birini başkan seçmeleri gerektiğini, delegelerin birbirlerinitanımalarıiçindekongreninilkgünününtörenlegeçiştirilipbaşkanseçmininertesi güne bırakılmasını ileri sürdü. Bunun üzerine, başkanın kim olacağıkonusu bir yana bırakılarak, başkan vekillerinden birinin mutlaka birTrabzonlu olmasında karar kılındı. Trabzon’un merkez delegelerindenAbanozzadeHüseyinEfendi ileTrabzon’unMaçkadelegesiEyübzade İzzetBey’denbirisininbaşkanvekiliseçilmesivebuikidelegeninkendiaralarındaanlaşmalarıkararlaştırıldı.

Mustafa Kemal Paşa’nın kongre başkanlığına getirilmesinden doğacaksakıncalar hakkındaki düşünce delegeler arasında yayılmaya ve taraftarbulmayabaşlamıştı.KimdenvenasılgeldiğibilinemeyenbucereyanMustafaKemalPaşa ileyakın arkadaşlarınıkuşkulandırdı.KâzımKarabekirPaşa’yabaşvuruldu.KâzımKarabekirPaşaişeelkoydu.

Busırada,başkanvekilliğineadaygösterilmekistenenveherikisideÖmerFevzi Bey’in akrabası olan, Eyübzade İzzet Bey ile Abanozzade HüseyinEfendi de anlaşamıyorlardı. Bu durumdan faydalanıldı. Trabzon delegeleriyinekongremeseleleriüzerindegörüşmekiçinyaptıklarıbirtoplantısırasındaZeki,İzzetveServetbeylerçağırıldılar.ÖmerFevzivearkadaşlarınedenveniçin çağırıldıklarını sormalarına rağmen gerçek cevabı alamayıncakuşkulandılar ve nereyeve niçin giderse gitsinler umumTrabzondelegeleriadına konuşma yapmamalarını, buna hakları olmadıklarını söylediler. Zeki,Servet ve İzzet beyler ise, KâzımKarabekir Paşa tarafından çağrılmışlardı,gittiler ve Mustafa Kemal Paşa’nın başkan seçilmesi hususunda anlaştılar.FakatbunuÖmerFevzivearkadaşlarınasöylemediler.(Bkz.Ek6,7,10)

İşte, İbrahim Süreyya Bey’in, kaynağını bilmemekle beraber, MustafaKemal Paşa’nın başkanlığına karşı bir cereyanın doğmuş olduğunu ve buyüzden bizzat kendisinin Kâzım Karabekir Paşa’ya gittiğini bildirmesinerağmen Cevat Dursunoğlu’nun bir türlü hatırlayamadığını söylediği olayıngerçeğibudur.(C.Dursunoğlu,MilliMücadeledeErzurum:99)

Kongre hazırlıkları ilerleyedursun; o sırada Erzurum’da bulunan, İngilizDışişleri Bakanı Lord Curzon’un yeğeni Albay Rawlinson da kâh KâzımKarabekir Paşa’ya, kâhMustafaKemal Paşa’ya baş vurarak fazla silahların

teslimini istiyordu. Rawlinson, mütareke şartlarının uygulanmasınıdenetlemekle görevli ve Tiflis’teki gizli teşkilata bağlı olarak, 22 Nisan1919’da Erzurum’a gelmişti. Fazla silahların kama ve mekanizmalarınıntrenle Tiflis’e ve develerle Trabzon’a gönderilmesini istiyordu. Hermüracaatında ya Tiflis’e giden tren yolunun bozukluğu veya Trabzonkarayolunun karla kapalı olduğu cevaplarıyla oyalanmıştı. Sonundademiryolunu Ermenilere tamir ettirmiş ve yine de silahlar sevkolunmazsamütarekenin bozulacağı tehdidinde bulunmuştu. Bunun üzerine KâzımKarabekirPaşabirpartisilahıtreneyükletipyolaçıkardıveRawlinson’adahalkınbuişikabuletmediğini,yoldatreninbasılıpsilahlarınalınmasıhalindesorumluluk kabul edemeyeceğini bildirdi ve tren yolda basılarak silahlarkaçırıldı.

Aynı tarihlerde Trabzon’da da iki garip olay cereyan etmişti. ErzurumKongresi’nin toplanma günü olarak ilk tespit edilmiş olan 10 TemmuztarihindeBoztepemevkiindekiKırmızıCephanelik’tebüyükbirpatlamaoldu,malvecankaybınasebebiyetverdi.Ruslardankalma3500sandıkdinamitilehaylibarutvemermiyandı.

Sabotajdanşüphelenildiisede,bilirkişi,patlamanınhavatesiriyleolduğunaraporverdi.Bunakarşılık,beşgünsonrada,Batum’danİngilizsubaylarıve500 İngilizaskerinialarakyolaçıkanKonstantin isimligemiRize–Sürmeneaçıklarında, bir kayıkla gemiye yanaşan birkaç Türk korsanı tarafındansoyuldu. Yapılan soruşturmada belli bir sonuca varılamadı ve işin içyüzüanlaşılamadı.(A.F.Cebesoy,MilliMücadeleHatıraları:89)

Mustafa Kemal Paşa bir yandan yürütme kurulunun çalışmalarını idareediyor, bir yandan da tüm Anadolu milli mücadelesine el koymuşbulunuyordu. 13 Temmuz’da, yine arkadaşları ile yaptığı bir toplantıdansonra,aşağıdakihususlarışifrelerlemülkiveaskerimakamlaratamimetti:

Devlet vemilletinmukadderatına hâkimolan “irade-imilliye” dir.Ordu onun yardımcısıdır. Sivil makamlar da bu çabaları yasalargereğince destekleyecekler, askeri birliklerle işbirliği yapacaklardır.Komutanlar ve sivil memurlar, görevlerinden çıkarılsalar bile,yerlerindenayrılmayacak,yerlerinegelenlerinulusalamaçlarauyguntutumdabulunacaklarıkanısınavarılırsagörevlerinidevredecekler,butakdirde de yine bölgelerinden ayrılmayıp gidişatı izleyeceklerdir.İtilâf Devletlerinin bu konudaki bildirileri ise kesinlikledinlenmeyecek ve hiç bir memur ve komutan İstanbul’adönmeyecektir.

Butamimeuygunilkhareketi3.KolorduKomutanıAlbayRefetBeyyaptı.Görevinden alınıp İstanbul’a çağrılınca, yerine gelen Selâhaddin Bey ilegörüşmüş, onun da milli mücadele taraftarı olduğunu anladıktan sonra

görevinidevretmişveİstanbul’agitmeyerekSivas’takalmıştı.

Kongrehazırlıklarıbitmeküzereydi.Toplanmagünüdeyaklaşmıştı.Fakat20 Temmuz’da ortaya çıkan bir usul ve hukuk anlayışı, yine Trabzondelegelerinin ve bu defa hepsinin birden sert ve şiddetli itirazlarıylakarşılanmışvekongrenintoplanmasınıciddîşekildetehlikeyedüşürmüştü.

Erzurumlular bütün faaliyetlerini, merkezi İstanbul’da bulunan Vilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiadınaveonunbirşubesiolarakyapıyorlardı. Kongre’yi de bu anlayışla hazırlamışlardı. Erzurum Şubesibaşkanınagöre,kongreninİstanbulMerkeziadınaaçılmasıvegenelmerkezinkongredetemsiledilmesi,kongreyebutemsilcininbaşkanlıketmesivegenelmerkez temsilcisinin de Mustafa Kemal Paşa olması doğru ve gerekli idi.Trabzon delegeleri kongrenin İstanbul’daki cemiyet merkezi adına açılmasıgörüşüne şiddetle itiraz ettiler. Çünkü Trabzon delegelerinin, merkeziİstanbul’da bulunan cemiyetle bir ilgileri yoktu. Onlar merkezi Trabzon’dabulunan Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti tarafından seçilipgönderilmişlerdi. Eğer kongreVilâyat-ı ŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti adına yapılacaksa o halde kongreye sadece bu cemiyetin şubedelegeleri katılabilirlerdi, kendilerinin katılmalarının bir anlamı olmazdı.Sonrabucemiyetinmerkeziİstanbul’daidiveİstanbul’daİtilâfDevletlerininkuvvetleri vardı. Ve milletin kalbinden doğan bu milli mücadele çabasınınİstanbullabirilgisiyoktu.Trabzonlulariçinözelliklebunoktaçokönemliidi.Anadolu’nun içinden çıkan bumilli hareketle İstanbul’un ilgisini kesinliklekabul etmiyorlardı. Düşünce yolunun doğruluğunda dayatan Hoca RaifEfendi’ye şiddetle karşı koyanTrabzon delegeleri sonunda kesin kararlarınıbildirdiler. Kongre bu anlayışla açılacaksa derhal Erzurum’u terkedipyerlerinedöneceklerdi.(Bkz.Ek10)

Sert ve çetin tartışmaları izleyenöteki illerindelegelerinibüyükbir kaygıalmıştı.BazıErzurumdelegelerinindearacılığıile,taraflarıuzlaştırıcıbiryolarandı.Bulunançareşuydu:ErzurumŞubesi,İstanbul’dakimerkezine,başkaillerin de katılması ile kongrenin genel bir nitelik aldığını bildirecek; genelmerkezadınaMustafaKemalPaşa’yasözveoyhakkıveyetkisiverilmesiniisteyecekti. İki taraf da buna razı oldu. Telgraf çekilecek ve fakat cevabıbeklenmeyecekti.Telgraf21Temmuz’daçekildi.TelgrafacevapgelmediveErzurumKongresibağımsızmahiyetinikazandı.BöyleceErzurumKongresi,dahatoplanmadandağılmaktehlikesindenkurtuldu.

ErzurumKongresi’ninhazırlıkları tamamlanmış,Sivasdelegeleridedâhil,bütün illerin delegeleri Erzurum’da toplanmışlardı. Buna rağmen MustafaKemal Paşa’nın Amasya’da iken yapmayı düşündüğü ve bir tamimle illerebildirdiği Sivas Kongresi’nin de hemen toplanması için çaba harcayanlarvardı. Sivas’ta bulunan Refet Bey, 22 Temmuz tarihli telgrafında bu olaya

değinerek,henüzdahaErzurumKongresiyapılmadanbirdeSivasKongresiteşebbüsünde bulunmanın hem İstanbul Hükümeti’ni harekete geçirdiğini,hem de Anadolu’yu ikiye ayırma tehlikesi yaratacağını bildiriyor ve şöylediyordu:

Sivas Kongresi hakkında Sadaret’ten doğruca vilâyetlere tebliğolunan23Temmuztarihlitelgrafıgördünüzmü?Karahisar’dakifırkakumandanı bu kongreye temsilci seçimi için buraya beyannameneşretmiş, bu hareket tarzını uygun buluyormusunuz?Alman barışıve Şark’taki sükûnet ve olayların seyrine bakarak ihtiyatlıbulunmaklığımızgerekmiyormu?

Şahsım hakkında hiç bir endişem olmadığını artık anlamışsınızdır.Yalnız kararsız, programsız hareketlerle maksadı ihlâl edeceğiz. Yaihtiyatlıolalım,yahuthemenişiaçığavuralım.Fakat ikisindenbiriniyapalım.

Sivas Kongresi’nden halihazırda bir fayda umuyor musunuz?Bugünkü vaziyete göre bu kongrenin Sivas’ta ve açık bir tarzdayapılmasını tehlikeli bulmuyor musunuz? Güney istikametindenSivas’agelecekbirdarbeAnadolu’yuikiyeayırırvepektehlikeliolur.Bunun için bu vilâyetin son zamana kadar adeta tarafsız görünmesifazlasıyla önem taşımaktadır. Bu kongrenin mutlaka toplanmasınalüzumvarsa,aldığınızhaberleregöre temsilcilerinulaşmasımümkünise,acababununŞark’tabirmahaldetoplanmasıuygunolmazmı?

Olay şu idi: Mustafa Kemal Paşa’nın, Amasya’dan, Sivas’ta bir kongretoplanması için yaptığı tamime dayanan Karahisar tümen komutanı birbeyannameyayınlayarak illerden temsilcilerini seçipSivas’agöndermeleriniistemiş ve beyanname İstanbul Hükümeti’nin eline geçmiş, Paris BarışKonferansı‘ndaneliboşdönenSadrazamdabir tamimle,Sivas’tabir“millimeclis” toplanmasının Anayasa’ya aykırı olduğunu, hemen önlenmesinibildirmişti.

MustafaKemalPaşa,23tarihlicevabîtelgrafındaSivasKongresi’ndençokfaydalarbeklediğini,ErzurumKongresisırasındaSivas’agelecekdelegelerinmiktarına ve Erzurum Kongresi’nin yaratacağı duruma göre hareketedilebileceğinibildiriyorveşöylediyordu:

SivasKongresihakkındakitelgrafıhenüzgörmedim.Hakikatenbazıyerlerdemüsbetvebazıyerlerdemenfîaşırılıklargörülüyor.Şüphesizvaziyetegöre, yararlı harekattabulunabilecek surette tedbirli harekettaraftarıyım. Halka sunulacak kesin ve açık program ErzurumKongresigörüşmelerindençıkacaktır.

Sivas Kongresi’nden pek çok fayda beklerim. Bugün değil, Sivas

Kongresi ilkmevzuubahis olduğu günler dahi her taraftan, özellikleSinop’danbirdarbegelmesinebüyükihtimalverdiğimvebusebeplesavunma tedbiri için ricada bulunduğum hatırlatılır. Bunula beraberErzurum Kongresi’nin toplantısı süresince, Sivas’a gelecektemsilcilerin miktarına ve Erzurum Kongresi’nin yapacağı etkiyleortaya çıkacak duruma göre daha uygulamaya yönelik ve emin birsuretdahidüşünülür.

Ne var ki, aynı anda bir de Sivas Kongresi toplama gayretleri ErzurumKongresi’nin milli mücadeleye azimli ve kararlı temsilcileri üzerindeherhangi bir etki yapmadı. Esasen Sivas’ta da bir temsilciler toplantısıolamadıve23Temmuz1919’daErzurumKongresiaçıldı.

II

ERZURUMKONGRESİ

Açılış

Kongreninaçılışgünüolan23Temmuzgelipçatmıştı.Millibirliğedoğrugidişinilkbüyüktezahürübugüngörülecekti.Havagüzeldi.Halk,büyükbirsevinçveheyecaniçindesokaklarıdoldurmuştu.Kongreiçintekkatlıeskibirokul binası (Sansaryan Ermeni Okulu) hazırlanmıştı. (Bu bina sonradanyıkılmış ve yerine şimdiki Atatürk Yapı Usta Okulu binası yapılmıştır.)Kolordu bandosu marşlar çalıyordu. Kongre saat 11’de başlayacaktı.Delegeler okulun bahçesinde toplanıyorlardı. Hepsi de çok heyecanlı idiler.Kolay iş değildi. Dışardan, içerden, her yanından düşmanlar ve tehlikelerlesarılmış bir yurdun evlâtları, yok olmaktan kurtulma çabası içinde dünyayameydan okumaya, Türk’ün yok edilemeyecek bir millet olduğunu apaçıkgöstermeye, Türk milli mücadelesinin milli birlik temelini atmayahazırlanıyorlardı.

Saat onbuçukta üç araba geldi. Öndeki arabadanMustafaKemal Paşa ileKâzımKarabekir Paşa indiler. Toplanan delegelerle ayaküstü hoşbeş ettiler.Saat onbire doğru bahçedeki tören başladı. Kurbanlar kesildi. Trabzon’unŞirandelegesiMüftüHasanEfendiArapçagüzelbirduaveamacauygunbirhitabede bulundu. (Bkz. Ek 11) Bazı yazarların Türkçe bir duadanbahsetmelerinin sebebi anlaşılamamıştır. (C. Dursunoğlu,MilliMücadeledeErzurum: 109) Saat on bire bir kaç dakika kala Kâzım Karabekir Paşa ileötekisubaylarayrılıpgittiler.MustafaKemalPaşa’nıneskibaşyaveriYüzbaşıCevatAbbas,EmirsubayıAliŞevketveRecepZühdübeylermuhafızolarakkapıdakaldılar.MustafaKemalPaşa ileRaufBeyveötekidelegelerbinayagirdiler.Okulunsalonuöğrencisıraları iledoldurulmuştu.Öntaraftadaortabüyüklüktebirbaşkankürsüsüveikiyanındakâtiplerinoturacağıyerlervardı.DelegelerveMustafaKemalPaşaöğrencisıralarınaoturdular.

Tam saat onbirde kongre başladı. Kongreyi en yaşlı delege açacaktı. EnyaşlıdelegeTrabzonluEyübzadeİzzetEfendiidi.İzzetEfendiErzurumlularakarşıbirdostlukgösterisindebulunarak,kongreyiaçmakşerefiniErzurumluHoca Raif Efendi’ye bıraktı. Hoca Raif Efendi kürsüye çıktı. Delegelerinyoklamasıyapıldı.

ERZURUMKONGRESİNEKATILANDELEGELER:

ERZURUMVİLAYETİ(Erzurum,Bayburt,AğrıileYusefeliveKiğı)İlçesi Adı MeşguliyetiMerkez MustafaKemalPaşa(Atatürk) EskiordukomutanıMerkez HüseyinRaufBey(Orbay) EskibahriyenâzırıMerkez HocaRaifEfendi(Dinç) EskimebusBayburt TevfikBey(Çoruh) Hazinevekili

Bayburt AbdullahağazadeZahitBey Eşraftan,çiftçiHınıs CelâlBey Çiftçiİspir CemalBey DâvavekiliKiğı YazıcızadeSaitBey Eşraftan,çiftçiKiğı KahramanBey Eşraftan,çiftçiNarman SaitBey Eşraftan,çiftçiPasinler(Hasankale) KağızmanlıBattalBey Tüccar

Pasinler CevatBey(Dursunoğlu) Müdafaa-iHukukC.(MHC)yön.kur.kâtipüyesi

Tercan Namıkefendizade Ahmet Bey(Erverdi)Eşraftan Çiftçi

Tortum KâzımBey(Yurtalan) EmeklibinbaşıYusufeli(Kiskim) AhmetBey Eşraftan,çiftçi

Doğubeyazıd KünbetliGençağazadeHüseyinAvni(Ulaş) Avukat

Diyadin NalbandoğluİsmailBey EmekliyüzbaşıDiyadin MustafaBey TücarKaraköse(Karakilise) NecatiBey(Gürer) MHC Yön. Kur. üyesi, Albayrak

gazetesisahibiErzincan HacıFevziEfendi NakşibendişeyhiKuruçay ŞevkiEfendi MüftüPlümer AbbasEfendi EmeklikomiserRefahiye KemalEfendi Çiftçi

Eleşgirt MaksutEfendi MHC yön. kur. üyesi, eski evrakmüdürü

TRABZONVİLAYETİ(Trabzon,Rize,Giresun,Ordu,Gümüşhane)Merkez HacısalihzadeServetBey EskimebusMerkez AbanozzadeHüseyinEfendi EşraftanGümüşhane KadirbeyzadeZekiBey Eşraftan,tüccarKelkit OsmanEfendi MüftüŞiran HasanFahriEfendi(Polat) MüftüMaçka EyübzadeİzzetBey EskimebusRize HemşinliHocaNecatiEfendi Sada-yıMilletgazetesisahibiRize AbazaHakkıEfendi DâvavekiliOf YunusEfendi Merkezmüderrisi(öğretmen)Sürmene EyübzadeÖmerFevziBey AvukatvegazeteciSürmene KulaçzadeAhmetEfendi TüccarAçaabat(Pulathane) SerdarzadeHasanEfendi Çiftçi,ilgenelmeclisiüyesi

Vakfıkebir KellecioğluAbdullahHasibEf.(Ataman) İdadi(ortaokul)müdürü

Giresun AliNaciBey(Duyduk) Doktorvegazeteci

Giresun KâtipzadeİbrahimHamdiBey(Elgen) MühendisvegazeteciTirebolu YusufZiyaEfendi EskibucakmüdürüOrdu HasanEfendi AvukatSİVASVİLAYETİ(Sivas,Amasya,Şebinkarahisar,Tokat)Merkez FazlullahEfendi(Moralı) İdadi(ortaokul)müdürüMerkez ZiyaBey İlbayındırlıkbaşkâtibiAmasya İbrahimSüreyyaBey(Yiğit) EskimutasarrıfTokat RifatBey İlbayındırlıkmüdürüSuşehri HakkıBey ÇiftçiZara RecepEfendi EmekliyüzbaşıMesudiye MustafaEfendi EskimebusReşadiye SırrıEfendi EmeklialaykâtibiŞebinkarahisar(KarahisarıŞarkî)

Mumcuoğlu Cemil Bey(Şencan)

Erzurum Bulaşıcı HastalıklarDoktoru

Alucra HüseyinEfendi EmeklimemurKoyulhisar ÇadırzadeAliBey BİTLİSVİLAYETİ(Bitlis,Muş,Siirt,Bingöl,kısmenŞırnakveGenç)

Merkez SüleymanBey Erzurum MHC yön.kur. muhasip ü., emekliBinbaşı

Siirt Hacırecepefendizade Hacı HafızEfendi ErzurumMHCyönetimkuruluüyesi

Siirt HafızCemilEfendi Kur’anöğretmeniVANVİLAYETİ(VanveHakkâri)Merkez CazımBey(Abuşoğlu) ErzurumMHCyön.kur.üyesi,gümrükmütevellisiMalyemez TevfikBey(Alyanak) Tüccarveçiftçi

Yukarıda görüleceği üzere Erzurum Kongresi’ne katılan delegelerintoplamı,Van’dan2,Bitlis’ten3,Sivas’tan11,Trabzon’dan17,Erzurum’dan24 olmak üzere 57’dir. Her ne kadar şimdiye kadar yayınlanmış delegelistelerininhiçbirindebutoplam56olarakgösterilmemişvegenellikle54,yada 53 olarak kaydedilmişse de bunun hâtıraların yazılması sırasındakiunutkanlıklardan ileri geldiği sanılmaktadır. Nitekim, bunu en iyi bilmesigereken Erzurum Kongresi Riyaset Divanı Kâtip Üyesi Trabzon’unVakfıkebirDelegesiÖğretmenAbdullahHasibBey’den aldığımızmektuptatoplam56olarakgösterilmiştir.(Bkz.Ek9)

Yapılanaraştırmada,CevatDursunoğlu’nun listesindekidelege toplamının54oluşunun,Giresundelegesi İbrahimHamdiBey ileElapılanaraştırmada,Cevat Dursunoğlu’nun listesindeki delege toplamının 54 oluşunun, Giresundelegesi İbrahim Hamdi Bey ile Eleşgirt delegesi Maksut Bey’in listeyealınmamış olmalarından ileri geldiği anlaşılmıştır. Oysa ki İbrahim Bey’indelegeliği hemen bütün belgelerle sabit olduğu gibi kendisi de bu kitapyazılırken hayattaydı ve yaptığımız konuşmada delegeliğini doğrulamıştı.

(Bkz.Ek7)

Diğer delege Maksut Efendi’nin mevcudiyeti ise, Trabzon’un GiresundelegesiolupkitapyazılırkenhayattaolanAliNaciBey’inelindekinotlarla,Trabzon’un Gümüşhane delegesi olan Zeki Bey’in oğlunda bulunanhatıralarındananlaşılmaktadır.(Bkz.Ek10)

Mazhar Müfit Kansu’nun listesindeki toplamın 53 oluşunun sebebi,yukarıda adları geçen iki delegeden başka Erzurum’un Pasinler delegesiCevatDursunoğlu’nundalistedegösterilmemişolmasındandır.OysakiCevatDursunoğlu, kongre gününün ertelenmesinden yararlanarak, istifa edenPasinler delegelerinden birinin yerine delege olduğunu kitabındaaçıklamaktadır ve yukarıda sözü edilen öteki listelerde de CevatDursunoğlu’nunadıvardır.VebütünbusebeplerleErzurumAnıtı‘ndakilistedeeksiktir.

Böylece,ErzurumKongresi’neAltıDoğuİli’ndenikisi(Diyarbakır,Elâzığ)katılmamış,diğerdördü(Erzurum,Sivas,Bitlis,Van)ilebugünkübeşiliiçinealmış olan Trabzon katılmıştır. Kongre’ye katılan delegelerden beşinin bukitap yazılırken hayatta oldukları kesinlikle bilinmekte ve kısa hayathikâyeleribukitabaeklenmişbulunmaktadır.

Yoklama tamamlanınca Geçici Başkan Hoca Raif Efendi kısa bir açışkonuşması yaptı ve sözlerini kongreyi yöneltecek bir başkan seçilmesiniisteyerek bitirdi. Bunun üzerine Trabzon’un Sürmene delegesi Ömer FevziBey, delegelerin ilk kez bir araya geldiklerini, kendi aralarından en uygunbaşkan adayını bulabilmeleri için başkanlık divanı seçiminin ertesi günebırakılmasını, böylece delegelerin birbirlerini tanımak imkânı bulacaklarınısöyledi ve buna ait teklifini de yaptı. Ömer Fevzi Bey’in bu konuşmasına,Trabzon’unmerkezdelegesiServetBeycevapverdi, illakiadaygöstermekmecburiyeti olmadığını, herkesin serbestçe istediğine oy verebileceğini,Trabzonluların adayı da bulunmadığını, bu sebeplerle başkanlık divanıseçimlerininertesigünebırakılmasınınlüzumsuzolduğunuilerisürdü.Konuüzerinde görüşme ve tartışmalar oldu. Sonunda, seçimlerin ertelenmesiniisteyenlerin direnme ve dayatmalarına rağmen, teklifleri reddedilerek,başkanlıkdivanı seçiminegeçildi. İlkolarakbaşkanseçimiyapıldı.MustafaKemal Paşa’dan başka aday yoktu. Gizli oylamaya baş vuruldu ve 56delegenin 38 veya 48 oyu ileMustafaKemalPaşaKongreBaşkanı seçildi.(Bkz.Ek6,9)

Bu konudaki hâtıra yazarlarının bu düşünce akımlarını ve olaylarıunuttukları, bu sebeple onların beyanlarına dayanan öteki yazarların da,MustafaKemalPaşa’nınçokkolaylıklaveoybirliğiileseçildiğiniyazdıklarıanlaşılmaktadır. (Dr. C.Ş., Erzurum Kongresi ve M.K. Atatürk: 45; C.Dursunoğlu,MilliMücadeledeErzurum:99-100;S.Selek,Anadolu İhtilâli:

267;F.H.Tökin,TürkTarihindeSiyasiPartiler:50)

Başkanlık divanı seçimi devam ediyordu. İki başkanvekilliğinden birineErzurumlu Hoca Raif Efendi, diğerine Trabzonlu İzzet Bey, kâtipliklere deErzurum’unKarakösedelegesiNecatiBeyileTrabzon’unVakfıkebirdelegesiAbdullahHâsibEfendigetirildiler.

BaşkanlığaseçilenMustafaKemalPaşakürsüyeçıktı.Delegelereteşekkürettikten sonra, memleketin içine düştüğü durumdan, Osmanlı Devleti’ningirdiği çıkmazdan, iyi niyetlerle imzalanmış olan Mondros Mütarekesi’ninkötü uygulanması ile vatanın parçalanmak ve tamamen işgal edilmekistenmesinden,buhaldevatanıda,padişahıdakurtarmanıntekçaresininmilliiradeyi hâkim kılmak olduğundan, birçok milletlerin ve bu arada Ruslarınmilliiradeilekurtuluşlarınısağladıklarındanveyasağlamayaçalıştıklarındanbahsedenbirkonuşmayaptı.Sonramemleketinogünküdurumunadeğinerek,“Herhaldemukadderatahâkimbirmilliiradenin,kimseninkarışamayacağıbirşekilde ortaya çıkması ancak Anadolu’dan beklenir” diye konuştu; vedevamla “Buna dayanarak bir milli meclisin varlığını ve kuvvetini milliiradeden alacak sorumlu bir hükümetin kurulmasını istemek, özelliklebaşkenttekibütünaydınlariçindeğişmezbirdüşünceolmuştur”dedi.Böylecetutulması gereken yolu açıklamış oldu ve sözlerini Tanrı‘nın millet vePadişah’ıkoruması,kongreyidebaşarıyaulaştırmasıdileğiylebitirdi.

Padişah’a bağlılık telgrafı çekildi. Değişik konularda çalışmalardabulunacak olan Nizâmnâme, Matbuat, Maliye ve Belgeleri İncelemeKomisyonlarıseçildi.NizamnameKomisyonubeşkişiliktivebukomisyonaErzurum delegesiMustafaKemal Paşa, Trabzon’unmerkez delegesi ServetBey,MaçkadelegesiİzzetBey,GümüşhanedelegesiZekiBey,TokatdelegesiRifat Bey seçildiler. Komisyon üyeleri de kendi aralarında görev paylaşımıyaparakbaşkanlığaMustafaKemalPaşa’yıvekâtipliğeZekiBey’igetirdiler.Bukomisyondevamlı şekildeçalışacakvehergüngörüşmesini tamamlayıpkarara bağlayabildiği maddeleri genel kurula verecekti. Nitekim de öyleolmuştur.MatbuatKomisyonu’nadaErzurummerkezdelegeleriRaufBeyileHocaRaifEfendi,BayeziddelegesiHüseyinAvniBey,Trabzon’unSürmenedelegesiÖmerFevziBey,GiresundelegesiAliNaciBeyseçildiler.Komisyonbaşkanlığına da Rauf Bey getirildi. Ve Erzurum Kongresi’nin ilk toplantıgünüböylecetamamlanmışoldu.

Erzurum Kongresi, 24 Temmuz Perşembe günü öğleden sonra, ikincitoplantısını,MustafaKemalPaşa’nınbaşkanlığındayaptı.Önce,Trabzon’unSürmeneveGiresundelegeleriyleSivas’ınŞebinkarahisardelegesininbirlikteimzalayıp verdikleri bir önerge okundu. Önergede zabıt kâtipleri tayinedilmedengörüşmeyebaşlanılmaması,Kongretarafındanseçilecekbirheyettarafındangazeteçıkarılması,Kongre’ninamacıhakkındaTürkçe,Fransızca,

İngilizce olarak yayınlanacak bir bildirinin İstanbul’daki İtilâf Devletleritemsilcilerine gönderilmesi, yeniden bazı komisyonlar ve bu arada Kongretarafından alınacak kararların esaslarını hazırlamak üzere 15 kişilik birProgramKomisyonuseçilmesiisteniyordu.ÖnergesahiplerindenÖmerFevziBey isteklerinin açıklamasını yaptı. Rauf Bey ise, Ömer Fevzi Bey’in,“Milletin sesini hârice duyuramadığımızdan sekiz aydan beri başımızafelaketler gelmiştir” demesinin doğru olmadığını, Anayasa gereğincemilletlerin kendi hükümetlerine başvurabileceklerini, tersine hareketinhükümeti çiğnemek olduğunu, Kongre’nin açık ve büyük bir öneme sahipbulunduğunu, ayrıca bir beyanname yayınlanmasının gerekli bulunmadığınıanlattı. Sonunda, önergenin bir program encümeni seçilmesine dair olanmaddesikabuledildi.15kişilikProgramKomisyonunaRaif(Erzurum),Rauf(Erzurum), Necati (Erzurum), Servet (Trabzon), Tevfik (Bayburt), ÖmerFevzi (Sürmene), Ziya (Sivas), Câzım (Van), Fazlullah (Sivas), Süleyman(Bitlis), Cemil (Şebinkarahisar), Mustafa (Mesudiye), Zeki (Gümüşhane),HacıFevzi(Erzincan)beylerseçildiler.(Bkz.Ek13)

Bundansonragündemingörüşülmesinebaşlanacaktı.MustafaKemalPaşakürsüdeidiveüzerindeaskerlikelbisesi,paşalıküniforması,padişahyaverliğikordonuvardı.Trabzon’unGiresundelegesiMühendis İbrahimHamdiBey,MustafaKemal Paşa’ya hitapla, bu giyimleKongre’ye başkanlık etmesinindoğruolmadığını,bunundelegelerietkilediğinisöyledivebundansonrasivilelbiseileKongre’yegelmesiniricaetti.MustafaKemalPaşabuitirazüzerineelbisesinideğiştirdiveötekitoplantılarasivilelbiseilegeldi.

Her ne kadar Mazhar Müfit Kansu, askerlik mesleğinden istifa edenMustafaKemal Paşa’nın ilk kaygısının bir sivil elbise bulmak olduğunu veertesi günü, Erzurum valiliği görevinden ayrılmış bulunan Münir Bey’injaketatayınınteminedildiğini,ogündensonrahepbusivilelbiseyigiydiğini,Kongre’ye de sivil elbise ile geldiğini anlatmakta,CevatDursunoğlu da buanlatışı desteklemekte ise de, diğer görgü tanıkları bunudoğrulamamaktadırlar.

Mesela Kâzım Karabekir Paşa, samimi uyarmalarına rağmen MustafaKemal Paşa’nın paşalık üniforması ile padişah yaverliği kordonunuçıkarmadığını,Kongre’yebuelbiseilegittiğinisöylemektedir.(K.Karabekir,İstiklâlHarbimizinEsasları:66)

BunakarşılıkŞevketSüreyyaAydemir,CevatDursunoğluileMazharMüfitKansu’nun beyanlarını kabullenmekte ve Kâzım Karabekir Paşa’nın,Kongre’de bulunmamış olması sebebiyle, olayı bilemeyeceğini, CevatDursunoğlu’nun ise Kongre Kâtibi olarak daima Mustafa Kemal Paşa’nınyanındabulunduğunu,bukonuyuKâzımKarabekirPaşa’yaanlatanTrabzonmebusununiseogünKongre’debulunmadığınıvebiranlaşmazlıkyüzünden

Trabzon’adöndüğünüilerisürmektedir.(TekAdamII:109-110)

OysakiErzurumKongresi’ndedelegeolanikiTrabzonMebusuvardı,İzzetveServetBeyler;veikisideMustafaKemalPaşataraftarıidi.İkisidesonunakadarKongre’yiizlediler.BiriKongreBaşkanvekiliolduveikisideHeyet-iTemsiliye’ye seçildiler. Bunlardan hiç biri bir anlaşmazlık sebebiyleKongre’denayrılmadı,Trabzon’adönmedi.

Sonra, Kâzım Karabekir Paşa Kongre salonuna girmedi ama ilk günMustafa Kemal Paşa ile aynı arabada, yan yana Kongre binasına geldi.YanındaoturanMustafaKemalPaşa’nınKongre’yegelirken,nasılbirelbisegiydiğinielbettebilirveunutmazdı.

Nitekim Lord Kinross bile “İstifasından sonra da M. Kemal Paşa’nınüniforma ve kordonlarla dolaştığını görenler olmuştur” demekte (LordKinross,Atatürk:282),ErzurumKongresi’ndeSivasdelegesiolanFazlullahEfendi deMustafaKemal Paşa’nınKongre’ye askerlik elbisesiyle geldiğinivekürsüyeçıktığınısöylemektedir.(V.C.Aşkun,SivasKongresi:70)

AyrıcaCevatDursunoğluErzurumKongresi’ndebaşkanlıkdivanınınkâtibideğildi, merkezi İstanbul’da bulunan Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninErzurumŞubesikâtibi idi.KongreninbaşkanlıkdivanıkâtipleriErzurum’unKarakösedelegesiNecatiBeyileTrabzon’unVakfıkebirdelegesi Abdullah Hasib Efendi idi. Başkan Mustafa Kemal Paşa’nınyanındakiyerdeKongreboyuncaAbdullahHasibEfendioturmuştu.Bukitapyazılırken hayatta bulunan Abdullah Hasib Efendi ise, Mustafa KemalPaşa’nınilkgünüKongre’yeaskerlikelbisesiilegeldiğinibildirmiştir.(Bkz.Ek9)BukitapyazılırkenhayattabulunandelegelerdenAliNaciveİbrahimHamdiBeydebunudoğrulamışlardır.(Bkz.Ek6,7)

Görülüyor ki, Mustafa Kemal Paşa’nın Kongre’ye askerlik elbisesi ilegeldiğibirgerçektirvekıyafetini,delegelerinitirazıüzerinedeğiştirmiştir.

Sivas delegesi Fazlullah Efendi bu konuyu kendisinin, bir dinlenmesırasındabaşbaşaikenMustafaKemalPaşa’yaaçtığınıvearkadaşlarınınbunudoğru bulmamaları sebebiyle değiştirmesi gerektiğini hatırlattığını, bununüzerinevaliliktenayrılmışolanMünirBey’denbir takımsivilelbise tedarikettiğini anlatmakta ise deMünir Bey, o sırada, çoktan Erzurum’dan ayrılıpgitmişti.(V.C.Aşkun,SivasKongresi:70)

KâzımKarabekirPaşa,duyduğunagöre,itirazedeninGümüşhanedelegesiZeki Bey olduğunu anlatmaktadır. Zeki Bey de, hâtıra notlarında, MustafaKemalPaşadahasalonagirerkenkendisinin itirazdabulunduğunuvebununüzerine toplantının yarım saat tatil edildiğini, Mustafa Kemal Paşa’nın daelbisesini değiştirdikten sonra Kongre’ye geldiğini anlatmaktadır. (Bkz. Ek10)Kongre’ninDivanKâtibiolanVakfıkebirdelegesiAbdullahHasibEfendi

de, böyle bir şeyin kulağına çalındığından söz etmekle beraber, MustafaKemal Paşa’nın ilk günü Kongre’de askerlik elbisesi ile bulunduğunu,mektubundaaçıkçabelirtmiştir.(Bkz.Ek9)

Giresun delegesi Dr. Ali Naci Bey ise, itiraz edenin, o sırada yanındaoturmakta olan diğer Giresun delegesi İbrahim Hamdi Bey olduğunusöylemiştir.(Bkz.Ek6)

Kendisi ile görüştüğüm İbrahim Hamdi Bey de bu beyanı doğrulayarakMustafa Kemal Paşa’nın, paşalık üniforması ve yaverlik kordonu ileKongre’ye geldiğini, başkanlık kürsüsünde oturduğunu ve kendisinin itirazıüzerinesonrakitoplantılarasivilelbiseilekatıldığınıanlattı.(Bkz.Ek7)

Olayların gelişimine göre, Mustafa Kemal Paşa’nın Kongre’ye askerlikelbisesiilegeldiği,başkanlıkseçimininyapıldığıilktoplantıgünüKongre’deaskerlikelbisesiilebulunduğuveyapılanitirazlarüzerinesonrakitoplantılarasivilelbiseilegeldiğianlaşılmaktadır.

Durum bu olunca akla şöyle bir soru gelmektedir: Mustafa Kemal PaşaKongre’yeniçinaskerlikelbisesiilegitmiştir?Sivilelbisesiolmadığıiçinmi?Yoksaözelbirdüşüncesimivardı?

Olayların gelişimine göre, sivil elbisesi olmadığı gerekçesine dayanmakzordur. Çünkü Kansu’nun dediğine ve bugüne kadar tersini söyleyenbulunmadığınagöre,MustafaKemalPaşasivilelbiseyiErzurumValisiMünirBey’den almıştır. Münir Bey ise, Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’agelişinden bir kaç gün sonra Erzurum’dan ayrılıp İstanbul’a gitmiştir. Ohalde, Mustafa Kemal Paşa’nın Kongre gününden çok evvel sivil elbisesivardı.(M.M.Kansu,ÖlümüneKadarAtatürk’le:41,98)

Buna göre, Kongre’ye askerlik elbisesi, paşalık üniforması ve padişahyaverliğikordonlarıylagelmişolmasındaözelbirdüşüncesiolduğunukabuletmek gerekir. Bu düşüncenin ne olduğunu kesin olarak bilemeyiz. FakatMustafaKemal Paşa’nın, “Halk bir lideri sadece idealinden dolayı sevmez,onukudretvekuvvetiniaçığavuracakşekildegösterişlibirkılıktadagörmekister” demesi (Lord Kinross, Atatürk: 279); askerlikten istifa ettiği zamanRaufBey’e“Böylebuhranlızamanlardamakamverütbeninhalküzerindekitesiri büyüktür.Bunlarsız ne yapılabilir?” demiş olması (F.Kandemir,RaufOrbay: 41); ve Erzurum’a geldiğinde,Vilâyat-ı ŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninErzurumŞubesi’negittiğizaman“enyeniüniformasınıgiymiş, padişahın büyük yaveri kordonlarını ve bütün nişanlarını takmış”bulunması (Ş.S. Aydemir, Tek Adam. II: 90) düşünce yoluna epeyce ışıktutmaktadır.

25 Temmuz günü Cuma’ya rastlıyordu; tatil günü olduğu için, Kongretoplantıyapmadı.(Odönemdehaftatatilipazaryerinecumagünleriydi.)

Bu sırada, eski valilerden Bekir Sami Bey Amasya’ya gelmişti. Belki deMustafaKemalPaşa’yıAmasya’dabulacağısanısıilegelmişolanBekirSamiBey, Amasya’daki 5. Tümen Komutanı Arif Bey’e başvurarak İstanbul’dayaptığı temaslar sonunda memleketin kurtuluşu yolundaki düşüncelerininMustafaKemalPaşa’yabildirilmesiniricaetmişvetambağımsızlıkistenmesihâlinde memleketin bölüneceğini, bu sonucu önlemek için Amerikanmandaterliğiniistemeninuygunolacağınıbildirmişti.ArifBey25Temmuz’daBekir Sami Bey’in düşüncelerini Mustafa Kemal Paşa’ya bildirdi. MustafaKemalPaşaise,bölgelerininetki,nüfuzvesözsahibitemsilcilerindenoluşanErzurum Kongresi’nde, herkesin ısrarla “tam bağımsızlık” istemekteolduğunu, bu nedenle böyle bir toplulukta Amerikan mandaterliğinden sözedilmesine imkân bulunmadığı cevabını vererek Erzurum Kongresi’ninkonuyugörüşmehavasınagirmesiniönlemişoldu.

Görüşmeler

Kongre,26TemmuzCumartesigünü,başkanvekillerindenRaifEfendi’ninbaşkanlığında,üçüncütoplantısınabaşladı.

Bu sırada, İstanbul Hükümeti’nin Erzurum Kongresi hakkında, ajanslayayınlanan bildirisi herkes tarafından duyulmuştu. Kongre’nin açıldığı 23Temmuz Çarşamba gününün gecesi yayınlanan bu hükümet bildirisindeErzurumKongresibirmilletmeclisimahiyetindegösterilmekte,bubakımdanAnayasa’yaaykırıolduğubelirtilmekte,önlenmesigerektiği ilerisürülmekteidi. Kongre’ye katılanlar asi ilan ediliyor, Mustafa Kemal Paşa ilearkadaşlarınıntutuklanmasıisteniyordu.Bildiridebelirtilenhususlarınyerinegetirilmesi ve Mustafa Kemal Paşa ile arkadaşlarının tutuklanıp İstanbul’agönderilmesiiçinvaliliğedeemirgelmişti.

Busebeple,Cumartesigünütoplantıbaşlarbaşlamaz,delegelerbukonuyuele aldılar. Trabzon’unGümüşhane delegesiZekiBey ile Sürmene delegesiÖmer Fevzi Bey konu üzerinde birer konuşma yaptılar. Erzurum’unDoğubayezit delegesi Avukat Hüseyin Avni Bey de heyecanlı bir konuşmayaptı. Sonunda Mustafa Kemal Paşa’nın teklifi üzerine, Padişah’a,Sadrazam’a, belediye başkanlarına, derneklere, mülki âmirlere, büyükkomutanlara, sultanlığa ve halifeliğe bağlılığını her sefer tekrarlayanKongre’nin Anayasa’ya aykırı olarak kurulmuş bir mebuslar meclisi gibigösterilmesininveAnadolu’dakarışıklıkçıktığından sözedilmesinin sadeceİtilâf Devletlerinin işine yarayacağını, Mütareke’nin 24. maddesine göreburaları işgale hak kazanacaklarını, gerçekle ilgisi olmayan bu beyanlarınhemen düzeltilmesini ve milli hakların korunmasında daha dikkatli hareketedilmesini, herhalde bir an önce Mebuslar Meclisi’nin toplantıyaçağırılmasınıbelirtentelgraflarçekildi.

Program Komisyonu’ndan gelen bir önerge okundu. Komisyon buönergesinde,ErzurumHeyet-iFaalesi(yürütmekurulu)tarafındandüzenleniphazırlanmış olan 10 maddelik tasarının (lâyiha) üç maddesinin Komisyontarafından kabul edilmiş olması sebebiyle, genel kurulda görüşmelerininyapılmasını istiyordu. Böylece başlayan Erzurum Kongresi normalgörüşmelerigünlercesürdü.BuaradaötekimaddelerdeKomsiyon’dangenelkurulagelmişoldu.

KongreBeyannamesiErzurum Kongresi’nin Beyanname’sini teşkil edecek olan ana prensipler

şöyleözetlenebilir:

• İlk maddede, Samsun ve Trabzon’u da içine alan ve bugünkü idari

bölümlemeye göre 25 kadar ili kapsayan Doğu Anadolu bölgesinin hiçbirsebep ve bahane ile bölünmesinin ve Osmanlı topluluğundan ayrılmasınınmümkün olamayacak derecede bir bütün teşkil ettiği, bölge halklarınınsaadette, felakette, mukadderatta birlik halinde öz kardeş oldukları tespitediliyordu.

•İkincimadde,vatanınbütünlüğünün,milletinbağımsızlığının,saltanatvehilâfetin korunmasının milli kuvvetlere dayanmak ve milli iradeyi hâkimkılmaklamümkünolacağınıbelirtiyordu.

• Üçüncü madde, her türlü işgal ve müdahalenin Rumluk ve Ermenilikteşkili amacına yöneltilmiş bir hareket sayılarak savunma ve karşıkoymayoluna gidileceğini ve Hıristiyanlara yeni imtiyazlar verilmesinin kabuledilmeyeceğinihükümaltınaalıyordu.

• Dördüncü madde, hükümetin buralarla ilgisini kesmesi veya buralarıbırakmak zorunda kalması halinde, milli varlığı ve milli hakları koruyucukararvetedbirlerinalınmışolduğunutespitediyordu.

• Beşinci maddede, “Vatanımızda öteden beri birlikte yaşadığımızMüslüman olmayan kimselerin kanunlarla pekiştirilmiş haldeki kazanılmışhaklarınasaygılıyız”deniyordu.

• Altıncı madde, “İtilâf Devletlerinden, Mondros Mütarekesi’ninimzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlar içinde kalan Türkiye’ninparçalanması düşüncesinden vazgeçilerek varlığımıza, tarihi, ırki ve dinihaklarımıza saygı gösteren ve aykırı davranışları desteklemeyen, hak veadaletedayananbirkararbeklenir”denmeksuretiyleilerideMisâk-ıMilliadıverilecekolanprensipkararınıntemeliniatıyordu.

•Yedincimadde,“milletimizinsani,çağdaşgayeleriyüceltir”diyebaşlıyor,fen,sanatveekonomikbakımlardanmuhtaçdurumdaolduğumuzubelirtiyor,busebeple,devletvemilletinbütünlüğüvebağımsızlığınagözkoyulmamasışartıyla, herhangi bir devletin bu alanlardaki yardımının hoşnutluklakarşılanacağıaçıklanıyordu.

Maddeninesasıkabuledilmekleberaber,maddemetnindeki‘asri’(çağdaş)kelimesineitirazedildi.Ogünkükullanılışanlamınagöredahaçok‘züppelik’ve‘dinsizlik’sanılankelimeninmetindençıkarılmasıistendi.Gençdelegelerise, kelimenin lügat anlamı üzerinde duruyor ve metinden çıkarılmamasınısavunuyorlardı.Sonunda;M.M.Kansu’yagöre,metindençıkarıldı(ÖlümüneKadar Atatürk’le: 104, 115); C. Dursunoğlu’na göre metinden çıkarılmadı(MilliMücadeledeErzurum:119,169).Nutuk’takimetindeise‘asri’kelimesivardır. Buna göre, C. Dursunoğlu’nun ifadesi doğrulanmaktadır. FakatNutuk’taki bilgiler de bir başka yönden her iki yazarın verdikleri bilgileritutmamakta ve Nutuk’taki metinde de ‘insani’ kelimesi bulunmamaktadır.

(M.K.Atatürk,Nutuk:112)

•Sekizincimaddede,milletlerinkaderlerinikendilerininçizdiğibir çağda,İstanbul Hükümeti’nin de milli iradeye dayanması gerektiği, milli iradeyedayanmayan hükümetlerin içte ve dışta itibarı olmadığı anlatılıyor, bundanötürü, Mebuslar Meclisi’nin hemen toplantıya çağrılması, milletin vememleketinkaderihakkındaalınacakkararlarınMilliMeclis’indenetimindengeçirilmesiisteniyordu.

• Dokuzuncu madde ile, her türlü particilik akımlarının dışında ŞarkiAnadoluMüdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla bir derneğin kurulacağı hükümaltınaalınıyordu.

• Onuncu madde Kongre tarafından bir heyet-i temsiliye seçileceğinigösteriyordu.

TüzükBundan sonra, kurulacak olan Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk

Cemiyeti’nin,gerçekleştirmeyeçalışacağıesasları,amacını,çalışmayollarınıvekuruluşdüzeninigösterentüzüktasarısınıngörüşülmesinebaşlandı.

Birincimadde,Beyanname’deki birincimaddenin aynı olarak,SamsunveTrabzon’udaiçinealanDoğuAnadolubölgesininbölünmezveanavatandanayrılmazbir bütünvebölgehalkınınbirbirleriyle özkardeş olduğunu tespitediyordu. İkincimadde, beyannamedekiüçüncümaddelerinkarşılığı olarak,her türlü işgalvemüdahaleyekarşıbirliktesavunmavekarşıkoymayolunagidileceğini belirtiyordu. Üçüncü madde, Beyanname’nin ikincimaddesindekihükmü tamamlayacak şekilde, tehlikelerekarşıDoğu İllerininbütünöteki illerlebirlikte,bubirliksağlanamadığı takdirdedahiDoğuİllerikendi başlarına ve fakat devletin tümü için silaha sarılacaklarınıanlatmaktadır. Dördüncü madde, Beyanname’nin dördüncü maddesindebelirtilen hususların nasıl gerçekleştirileceğini açıklayarak, hükümetinburaları bırakması halinde derhal Doğu Anadolu’da bir geçici hükümetkurulacağını, bütün mülki ve askeri komutanların bu geçici yönetimebağlanacaklarını, geçici yönetimin Kongre tarafından seçilecek bir kurultarafındanyürütüleceğini,KongretoplantıhalindedeğilsebuyetkivegörevinHeyet-i Temsiliye’ye ait olacağını hüküm altına alıyordu. Beşinci maddeDoğu bölgesindeki güçleri yasaklıyor ve zaruret halinde işin Heyet-iTemsiliye tarafından yöneltileceğini belirtiyordu. Altıncı maddede, Doğubölgesi illerinin birlik ve beraberliğini dünya kamuoyuna anlatmak içinbaşvurulacak çareler anlatılmakta ve her ilde bir gazetenin çıkarılmasınaçalışılmasıistenmektedir.Bumaddeninaçıklamakısmınaağırbircezahükmüdekonularak“Kongretarafındanalınanvemillivicdanauygunolankararlarveesaslarakarşıkötüyorumveaşılamamilletevevatanahıyanetvecinayet

sayılacaktır” denmektedir. Yedinci maddede ise, ana prensiplerigerçekleştirecek bir teşkilatın kurulacağı kaydedilmekte ve kurulacakteşkilatıniçtüzükesaslarıverilmektedir.Tüzüğünbirincimaddesi,derneğinadınınŞarkiAnadoluMüdafaa-iHukuk

Cemiyeti olacağını tespit etmektedir. İkinci madde derneğin amacınıbelirtmekte ve bu amacın “vatanın bütünlüğünü, milletin bağımsızlığını vehilâfet ve saltanat makamlarının korunmasını sağlamak için milli iradeyedayanmakvemilli iradeyiegemenkılmak”olacağıanlatılmaktaydı.Üçüncümaddedeisekuruluşdüzenininnasılolacağınıanlatıyordu.

Sıra il ve ilçelerdeki kuruluşların kimler tarafından yönetileceği konusunagelmişti.Bukonudaikiayrıgörüşvardı.BaştaTrabzonlularolmaküzerebirkısım delegeler il ve ilçelerdeki dernek başkanlarının dernek üyeleritarafından ve kendi aralarındaki seçimle iş başına getirilmelerini ilerisürüyorlardı. Rauf Bey ise, il başkanlarının valiler ve ilçe başkanlarınınkaymakamlar olması isteğini savunuyordu. Önce, Trabzon’unmuhalefetleriyle tanınmışdelegeleriRaufBey’inbugörüşüne şiddetle itirazettiler. Sonraonlara başkadelegeler dekatıldılar.Tamamenhalk içindenvetamamen bir halk hareketi olarak doğacak olan bir kuruluşun, İstanbulHükümeti’ninmemurları olan valiler ve kaymakamların idaresine verilmesikurulacak derneğin hüviyet vemahiyeti ile bağdaşmaz, derneğin valiler vekaymakamlarelindenereleresürükleneceğibilinmezdi.RaufBeyiseilveilçebaşkanlıklarına valiler ve kaymakamların getirilmesiyle halkın hükümetleişbirliğinisağlayacağınıbildiriyorvegörüşündedireniyordu.Tartışmaşiddetlibirşekildeuzayıpgitmekteidi.GörüşmeleriniyibiryoldagitmediğinigörenMustafaKemalPaşa,konunundahaiyihazırlanıpuygunbirşekildeformüleedilip getirilmesi için beş kişilik bir komisyon seçilmesini teklif etti. Teklifkabul edildi ve Erzurum delegesi Rauf, Necati, Kâzım, Cevat ve Trabzondelegesi Servet Beylerden müteşekkil beş kişilik bir komisyon seçildi.MustafaKemalPaşadatoplantıyabirsaataraverdi.

Komisyon çalışmalarına başlamış ve bir saatlik zaman çoktan dolmuştu.Fakatkonununtartışması,Komisyon’dada,aynışiddetleuzayıpgitmekteidi.RaufBey,büyükbirinatveısrarla,başkanlarınvalivekaymakamlarolmasıteklifini savunuyordu. Karşı itirazları ise, Trabzonlularla aynı görüşte olanErzurumdelegesiCevatDursunoğluyapıyordu.Birçokdelegeneyoldakararverip oy kullanacağını şaşırmıştı. Trabzon delegelerinin görüşüne katılanlardagittikçeartıyordu.MustafaKemalPaşadurumuvegidişigörmüştü.Hemenişe el koydu, Rauf Bey’i çağırarak kısa bir görüşme yaptı. Rauf Beygörüşünde direnmekten vazgeçti ve mesele, Trabzon delegeleriyletaraftarlarınınanlayışınauygunşekildeformüleedildi.İlveilçebaşkanlarınıncemiyetüyeleriarasındanseçilmesiuygungörüldü,kararGenelKurul’dada

buşekildekabuledildi.

TasarınıntartışmakonusuolanmaddelerindenbirideHeyet-iTemsiliye’ninkuruluş,görevveyetkilerinibelirtenmaddeidi.Hertürlüsiyasikararalmavegerektiğindeadetabir“geçicihükümet”gibiçalışmayetkilerinesahipolacakHeyet-i Temsiliye’nin yetkileri üzerinde karşılıklı görüşler belirtiliyordu.Trabzon delegeleri, büyük sorumluluğu gerektiren önemli kararları almayetkisininbukadarküçükbirheyeteverilmemesini,gerektiğindeKongre’ninolağanveyaolağanüstü toplantıyaçağrılmasını ileri sürmekte idiler.Uzuncagörüşmeve tartışmalardan sonrabumaddedekarara bağlandı.Karara göreKongre, gerekli niteliğe sahip en az9, en çok16üyedenkurulubir heyet-itemsiliye seçecek, Heyet-i Temsiliye üyeleri de kendi aralarından birinibaşkanyapacaklardı.Heyet-iTemsiliye,vatanınbütünlüğünüvememleketinbağımsızlığınısağlamakonusundahertürlütedbirivesiyasikararıalmayavebukararlarıyürütmeyeyetkiliolacak,ancakmilletinvememleketinkaderiyleilgiliönemlikonulardaheyet-imerkeziyelerindedüşüncelerinisorupoylarınıalacaktı. Milletin ve memleketin kaderini çizecek kesin kararlar isekongrelerde alınacak, gerektiğindeHeyet-i Temsiliye,Kongre’yi olağanüstütoplantıya çağıracaktı. Bundan sonraki maddelere göre, Heyet-i Temsiliyeönemli meselelerde yetkili gördüğü herhangi bir kimse ile “onu üyesisayarak” görüşebilecek, Cemiyet’in ilerideki durumu, Millet Meclisi’ningüvenlik içinde çalışmaya başlamasından sonra yapılacak bir kongre ilekararlaştırılacaktı.(Bkz.Ek14)

Görüşmelerbitmeküzereydi.Tambusırada,Trabzon’unSürmene,Giresun,Tirebolu delegeleri Ömer Fevzi, İbrahim Hamdi, Ali Naci ve Yusuf Ziyabaşkanlığabirönergeverdiler.Önergeninilişiğinde22maddelikbirprogramdavardı.Önergedeşöyledeniyordu:

Bu kongredeki amacımız, “Doğu Bölgesi halkının siyasi, iktisadiçıkarlarında birlik olduklarını anlatan bugünkü tehlike karşısındakatlanılması gereken iç ve dış zorlukları ortadan kaldırmak,yoksullukların ve acıların yükü altında ezilen halkımızın medenimilletler arasında hayat hakkına sahip olduğunu ispatlamak esasınadayanan önemli kararlar alınması, bir yandan geçmişin idari veiktisadietkilerialtındaezilerekdayanmagücüazalmışbulunanhalkınçoğunluğuna insancıl düşüncelerle yeni bir yol açılması, öte yandanadaletçivedevrimcimilletlerdenyardımsağlayacaksiyasiveiktisadiesasları kapsayan bir program yaparak milletler önünde Türk veMüslümanların da bağımsızlığı ve uygarlığı özlemiş olduğununispatlanmasıdır.

Önergede, bu amaca ancak, ilişik olarak sunulan programın kabulü ilevarılabileceğiilerisürülüyordu.(Bkz.Ek16)

Bu program taslağı, Doğu İllerinin, idarede adem-i merkeziyet esasınadayanan bir ıslâhat programına benzemekte idi. Son dakikada yapılan buteklif,pişmişaşasukatmakgibikabuledildi.Kongre’yibaltalamakçabasınabenzetildi.Heleprogramın22.maddesigereğincemillisavunmaiçindüzenliordubirlikleriyerinemiliskuvvetleriteşkilininsözkonusuedilmesizihinlerdetehlikelişüphelerdeyarattı.Teklif,şiddetlibirhücumauğrayarakreddedildi.Görüşmeleriyapılmışolanprogramvetüzükkabuledildi.

Trabzon’unSürmenedelegesiÖmerFevzi(avukat),GiresundelegeleriAliNaci (doktor), İbrahimHamdi (elektrikmühendisi) Tirebolu delegesiYusufZiya (eski bucak müdürü) beyler tarafından verilen önerge ile görüşülmesiteklifedilenveherkesinbaşkabiryöndenkızgınlığınıçekerekreddedilen22maddeden ibaret program tasarısı altı bölümde toplanmakta ve birçokmaddeleri Kongre tarafından kabul edilen programdaki maddelerinhükümlerini ihtivaetmekte idi.Fakatbuprogramda,ogünlerdeanlaşılması,görüşülmesiçokgüçveçokdikkatçekicihükümlerdevardı.Mesela:

1-5maddeleri kapsayanve ilk ikimaddesi bulunamadığı içinbaşlığı belliolmayan birinci bölümde “kişisel ve toplumsal ilerlemenin sağlanmasıamacıyla meydana getirilecek kuruluşların demokratik esaslara göredüzenlenmesi”gerektiğiilerisürülmekteidi.

6-11 maddeleri kapsayan Siyasi Kısım başlıklı ikinci bölümde, “Dinkarışıklığından doğan güçlükleri yenmenin en kolay çaresi DoğuAnadolu’daki Hıristiyanların din ve soy bakımından ilgili olduklarımemleketlerdeki Müslümanlarla değiştirilmesidir” denilmekte, her türlühimaye usulü reddedilerek ancak “Amerikalılarla İngilizlerden birinin ilmi,iktisadi, medeni alanlarda doğru yolu gösterici yardımları” kabuledilmektedir.

12-14 maddeleri kapsayan İslâhat-ı Dahiliye (içişleri reformu) başlıklıüçüncü bölümde Doğu Bölgesi’nin geri kalmasının idaredeki merkeziyetusulünden ileri geldiği belirtilerek “idari adem-i merkeziyet” uygulanması,“belediyelerin bağımsız hale getirilmesi”, “evkafın İslâm cemaatlerinebırakılması”teklifedilmektedir.

15-18 maddeleri kapsayan Malî ve İktisadî Kısım başlıklı bölümde“zenginle fakirin aynı oranda vergiye bağlanması usulünden vazgeçilmesi”,“vergilerin kazanç oranına göre (müterakki), yani matrah oranı arttıkçayükselenbiçimdealınması”,“tarımkooperatifleri,sanayitesislerikurulması”,“tarım ve sanayi işçilerinin, belli bir oranda kârdan pay almaları” esaslarıkabulolunmaktadır.

19-21maddelerikapsayanSosyalKısımbaşlıklıbeşincibölümde;“kızveerkek çocuklar için ilkokullar açılması”, “öğretmen okulları kurulması”,

“bölgehastaneleriyapılması”vebunlariçinbir“özelvergikonulması”,“türlüsağlık tesisleri ile sağlık, fen ve sanat okulları açılması için yabancısermayeden yararlanılması” ve “nüfus artışının sağlanması için gerekliiktisaditedbirlerinalınması”ilerisürülmektedir.

Sadece22maddedenibaretolanVatanHizmetibaşlıklıaltıncıvesonuncubölümde iseaynen,“Vatanınbağımsızlığınınsağlanmasıvedışsaldırılardankorunması her kişinin üzerine düşen değişmez milli ve vicdanî bir görevsayılacakvehiçkimsebugörevindışındabırakılmayacaktır.Buyüksekamacısağlamakvemillethazinesini lüzumsuzharcamalardankorumaküzeremilisteşkilatıuygulanacaktır”denilmektedir.(Bkz.Ek:16)

ErzurumKongresive

İstanbulHükümeti

ErzurumKongresi,millibirliğeyönelişinbu ilkvebüyükhamlesindenenolumlu sonuçları alabilmek için hatır-gönül dinlemeyen çekişmelerleilerlemekte iken, ve Milli Mücadele heyecanı bütün şiddetiyle devamederken, İstanbul Hükümeti hâlâ gaflet içinde ve ne yapacağını bilmezhaldeydi. Ne Padişah, ne Sadrazam, ne devlet adamları ulkenin içindebulunduğudurumla,olupbitenlerleilgilienküçükbirbilgiyesahiplerdi.AliFuatTürkgeldi’nin,TarihKurumu tarafındanbasılanGörüp İşittiklerimadlıhâtıra kitabına şöyle bir göz gezdirmek bu gerçeği bütün açıklık vekesinliğiylegörmeyeyeter.Nisan1920’yekadarsaraybaşkâtipliğigörevindebulunan A.F. Türkgeldi, saray ve hükümet ile ilgili en gizli hususları bilegörüp işitmek durumunda olduğu ve bunları yazıp tespit ettiği haldehâtıralarındamemleketiçiolaylaraaitesaslıbirbilgiyoktur.Çünkü,sarayvehükümet çevrelerinde, Anadolu’nun durumu, Anadolu’daki olaylar vemilletin neler yaptığı, ne halde bulunduğu hakkında birşey konuşulmamışveya bu konuşmalarda kayda değer birşey görülüp işitilmemiştir. İzmir’inişgali üzerine başkentteki durumu anlatan kısım bu bakımdan çok acı vedikkatçekicidir:

15Mayıs Perşembe günü öğleden sonra sarayda otururkenMuğlaahâlisi tarafından gönderilen bir telgrafta, yabancı bir devletin ilkıyılarınıişgalederekgümrükidarelerinekendibayraklarınıastıkları,İzmir kıyılarının da başka bir yabancı devlet tarafından işgaledildiğininduyulduğubildiriliyor, vatanlarınınkorunması için ricadabulunuluyordu.TelgrafıhemenPadişah’atakdimettim.İzmir’inişgaledileceğini önceki akşam, Sadrazam’ın gönderdiği “kâğıt”tanöğrendiğini söyleyerek, hemen hükümete gidip “Muğla’yı hangidevletin işgal ettiğini, İzmir’i işgal edeceklerin Yunanlılar mıolduğunu” öğrenmemi emretti. Hükümete gittim. Sadrazam öğleyemeği yiyor, İçişleri Bakanı da karşısında oturuyordu. Paris BarışKonferansı‘ndaalınankarargereğince İzmir’inYunanlılar tarafındanişgal edileceğinin ve keyfiyetin ayrıca Hükümete de resmen tebliğedileceğinin İngiliz Mümessili tarafından bildirilmiş olduğunu,“yörenin ve halkın durumuna ait bilgisi olmadığını”,Muğla’yı işgaledenlerin “herhalde” İtalyanlar olacağını ve fakat bu konuda henüzyabancı devletlerden bir nota almadıklarını, ancak o yöreden gelen“feryadnâmeler” mevcut olduğunu, söyledi. (A.F. Türkgeldi, Görüpİşittiklerim:226)

İşte böyle bir hükümetin başında bulunan ve 15 Temmuz’da gittiği Paris

BarışKonferansı‘ndan,21Temmuz’daelleriboşdönenSadrazamFeritPaşa,her nasılsa eline geçirdiği Karahisar Tümen Komutanı‘nın beyannamesinesarılarak,yapılmaktaolduğunusandığıSivasKongresi’niönlemeyeçalışmışve fakat günler, hatta aylardan beri hazırlıkları devam eden ErzurumKongresi’nin yapılmak üzere bulunduğunun farkında bile olmamış, onu daancak Kongre’nin açıldığı gün öğrenebilmiş ve Erzurum Kongresi’ninAnayasa’ya aykırılığını ve Mustafa Kemal Paşa ile arkadaşlarının asiliğiniilan ederek tutuklanmalarını Erzurum Valiliği’ne emretmişti. O sıradaErzurum’da vali vekili olan, Milli Mücadele’nin isimsiz kahramanlarındanRizeliKadıHurşitEfendiemrialıncadoğrucaMustafaKemalPaşa’yagitmiş,“Tutuklanmanız hakkında emir aldım, lütfen zatıâlîlerini tutuklamamamüsaade eder misiniz?” demiş. “Etmezsem ne olacak?” sorusuna da, hiçistifinibozmadan,“Neolacak,hiçbirşey”deyipgülmüş.SonratutuklanmasıistenenlerdenM.M.Kansu’yagönderdiği resmî tezkereye, “Örneğiyukarıyaçıkarılmış olan emir gereğince, askeri mahkemede yargılanmak ve asılmakarzusundaisenizİstanbul’agitmektakdirinizekalmıştır”diyeyazmış;veaynıanda İstanbul Hükümeti’ne çektiği cevap telgrafındaki şu ifadesiylevatanseverliğin,mertliğin, cesurluğun,millimücadelekahramanlığınıneşsizbirörneğinivermişti(M.M.Kansu,ÖlümüneKadarAtatürk’le:88-95,101):

EmirlerinizburadaarkadaşlarıilevatanhizmetindebulunanMazharMüfitBey’etebliğedilmişsedeşimdilikasılmakniyetindeolmadığınıve hâlen görülecek birçok önemli vatani işleri bulunduğunu beyanbuyurmuşlardır. Gerçi hemen kendisini tutuklamak istemişsem deilgili memurlar ve millet onların yerine beni tutuklamayakalkıştıklarından şahsi durumum tehlikededir. Her türlü saldırıdankorunmam için Mustafa Kemal Paşa’nın aracılığını sağlamak üzerericavetebligattabulunmanızıarzveistirhamederim.

Mazhar Müfit Kansu, Milli Mücadele’yi gerçekleştiren nice adsızkahramanlardanbiriolaraknitelediğiErzurumValiVekiliKadıElhacHurşitEfendi’nin Kilisli olduğunu yazar. Erzurum Kongresi’nde Sivas’ınŞebinkarahisardelegesiolanvebukitapyazılırkenhayattabulunanDr.CemilŞencanise,KadıHurşitEfendi’ninRizeliolduğunusöylemiştir.(Bkz.Ek:8)Cevat Dursunoğlu da Dr. Cemil Şencan’ın sözlerini doğrulamıştır. AdaletBakanlığı sicilkayıtlarınagörede1277doğumluHasanOğluHurşitEfendiLazistan Kadılığı‘ndan Erzurum Kadılığı‘na naklen gelmiş, sonra VanKadılığı‘nanaklengitmiş,dahasonradaistifaederekgörevindenayrılmıştır.Rize’ye yaptığım bir seyahat sırasında, konuştuğum bazı Rizeliler, HurşitEfendinin Rize’nin Hemşin ilçesinden olup İstanbul’da lise Almancaöğretmeni iken Birinci Büyük Millet Meclisi’nde Rize Mebusu olarakbulunan, sonra da İzmir Suikastı‘nın tertipçisi olarak asılan Ziya Hurşid’inbabası olduğunu söylediler. Ne var ki, bu beyanın doğruluğunu ispatlama

imkânınıbulamadık. (A.Çankaya–M.T.Celitoğlu,MülkiyeveMülkiyelilerTarihi,c.II(1860-1949):622,623)

İstanbulHükümetigafletiçindebocalayıpdururveMustafaKemalPaşa’yıyakalatmaklaherişihalledeceğinisanırken,Erzurum’dabulunanvemütarekeşartlarının uygulanmasını denetlemekle görevli olan, fakat daha çok politikolaylarlailgilenenİngilizTemsilcisiRawlinson,ErzurumKongresi’ninanlamveniteliğiniİstanbulHükümeti’ndendahaiyianlamış,halkıveliderlerimillimücadelegayretlerindenvazgeçirmekiçinyenigirişimlerdebulunuyordu.27Temmuz’da Kâzım Karabekir Paşa’yı ziyaretle, Paris Barış Konferansı‘ndaTürkiye’nin Amerikan mandası altına verilmesi istenmişse de Amerika’nınkabul etmediğini, buna göre Türkiye’nin herhalde İngiliz mandası altınagireceğini,bununTürkiyeiçinbüyükfaydalarsağlayacağını,İngilizlerinsırfinsanlıkgayretiyleMısırveIrakileHindistan’ımandasıaltınaalıpiyiliklerineçalıştığınıbildirdi.BundansondereceüzüntüyedüşenKâzımKarabekirPaşa28 Temmuz’da hemen Hükümet’e bir telgraf çekerek mandalarınmahiyetlerinden haberdar olup olmadıklarını, bu gidişle yavaş yavaş yokolarak,millinamusumuzdadahil,hervarlığımızıyitiripaşağılıkbiridareninmikabuledileceğinisorduveacıbirdilleMısırlılarlaHintlilerinbileçürümüştoplumuiçindekıpırdamalarolurkenbüyükbir tariheveesirlikkabuletmezbir karaktere sahip koca bir milleti kendi elleriyle zincirlere vurdurmamakiçindurumunsonderecedikkat, azimvemetanetlekarşılanmasıgerektiğinihatırlattı.

Ne yazık ki eşsiz bir gaflet içinde bulunan İstanbul Hükümeti, bütün buuyarılara sırt çevirerek, bütün gayretini milli mücadeleyi durdurmak veErzurum Kongresi’nin tek yapıcısı sandığı Mustafa Kemal Paşa’yıyakalatmak konusuna harcamakta idi. 30 Temmuz’da, 3. Ordu KomutanVekiliKâzımKarabekirPaşa’yabirşifregöndererek,MustafaKemalPaşaileRauf Bey’in yakanıp İstanbul’a yollanması içinmülkimakamlara yardımcıolmasını istedi. Oysaki Kâzım Karabekir Paşa milletçe girişilen bumücadeleyidahaİstanbul’daikentasarlamış,Anadolu’yabununiçingelmiş,Karadeniz kıyılarına ayak basdığı andan itibaren de, halkla beraber, millimücadele gayretlerinin önderi olmuştu. Aldığı şifreye, 1 Ağustos tarihlitelgraflacevapverdivebutelgrafında,“MustafaKemalPaşaileRaufBey’indurum ve tutumlarında vatan ve millet menfaatlerine ve mevcut kanunlaraaykırılıkgörmediğini, türlüyönlerdenmilletçetümvarlığımızapaçıktehlikeiçindeiken,siviliyleaskeriyle,endeğerliveaydınyurtseverlerinbirerbahaneile milletin arasından çekilip alınmasından üzüntüye düşen bölge halkınınhaklıolarakbir işgalkuşkusu içindebulunduğunu,busebepleölünceyedekhaklarınıkorumayavesavunmayakararverdiklerini;budurumkarşısında3.TümenKomutanıHalitBey’inyakalanıpgönderilmesinindebirayaklanmayasebep olabileceğini, esasen tutuklanması için kanunî bir sebebin

bulunmadığını;bölgedurumununİstanbul’ayanlışaksettirilmişolduğunu,buyanlışgörüştedirenmeninkötüsonuçlarverebileceğini”bildirdi.

Ne var ki İstanbul Hükümeti bir türlü uyanamıyor, memleketi, milletianlayamıyor,milletini hiç tanımıyor vememlekette olup bitenlerin farkındabileolmuyordu.VeAnadolu’dakimillimücadelecilerebirşeyyapamayınca,millimücadelecileriveMilliMücadele’yidestekleyenHarbiyeNazırıCevatPaşa’yıgörevindenayırdı.OysakiosıradaBatıAnadolu’dadaRedd-i İlhakcemiyetleri kurulmaya, kongreler yapılmaya başlanmıştı. İlk Reddi İlhakCemiyeti İzmir’da kurulmuşsa da derlenip toparlanmasına imkân ve zamankalmadan Yunanlılar şehri işgal etmişlerdi. Anadolu içlerine dağılan Reddiİlhak Cemiyeti’nin mensuplarından bir kısmı Aydın’a bir kısmı Balıkesir’egitmişler,başkayerlerdeReddi İlhakcemiyetlerikurmuşlardı.YunanlılardaAnadolu içlerine doğru ilerliyorlardı. Haziran ortasında Çerkes Edhem deAkhisar Reddi İlhak Cemiyeti’ni kurmuş, Salihli’deki milli kuvvetleri birarayatoplamıştı.Düşmanakarşıkoymaküzere,yeryersivilçetelerteşekkülediyor,bunlaraKuva-yıMilliyedeniyordu.YalnızÇerkesEdhem’inçetesineKuva-yı Seyyare adı verilmişti. Redd-i İlhak cemiyetleri, 31 Temmuz’da,Balıkesir’debirkongreyapmışlar,Erzurum’dandabirlikveberaberlik,tebrikvebaşarıtelgrafıalmışlardı.

Fakat,Hükümet bütünbunlardanhabersiz gibi idi.Bir türlümilletininbir“millimücadele” çığırı açabileceğine akıl erdiremiyordu.Bütünolayları, bumeyanda Erzurum Kongresi’ni bir veya birkaç kişinin tertibi sanıyor veonlarınyakalanmasıiledeherşeyinhalledileceğineinanıyordu.OysakiDoğuİlleriosırada,kimseninetkisiolmadandüzenledikleriErzurumKongresi’ndemilli birliğe varıp kuvvetlenmek, bu kuvvete dayanıp milli haklarına elkoymak çabası içinde idiler. Nitekim 2 Ağustos 1919’da, Kongre’ninsekizinci toplantısında İstanbul’daki parti ve derneklere aşağıdaki telgrafıçektiler:

Bugün çıkan Ağustos tarihli ajansta bütün siyasi partiler vedernekler temsilcilerinin İstanbul’a gelen Amerika Heyeti ile temasederekErmenimeselesinedairkarşılıklıdüşüncelerinibelirttikleriveErmenistan’a bir sınır çizilmesi konusundaki görüşlerini gerekliincelemelerden sonra bildireceklerinin anlaşıldığı bildiriliyor. SahipolduğuyetkivekesinilgidenötürüdurumaönemlebakanKongremizDoğu Anadolu illerindeki Müslümanların tarihi, sosyal, kültürel,ekonomikesaslaravenüfusçokluğunadayananyerleşmevekapsamıkarşısında İstanbul’daki parti veya derneklerin bir şekil ve sınırdüşünüpteklifetmesinimillihukukumuzakefilolamamakvemilletçekabul edilmemek ihtimalini doğal bir olay saymak zorunlubulunduğundan milletin gerçek isteklerine dayanan Kongremizin

kararları belli olmadıkça böyle bir durum yaratılmamasını özelliklericaeyleriz.

KâzımKarabekirPaşada,5Ağustos1919’da,Sadrazam’açektiğitelgrafla,birkeredahagerçeklerigözleriönünekoymayaçalıştı.ErzurumKongresi’ninkimsenin etkisi ve ilgisi olmadan, tamamen halk tarafından toplandığını,Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey henüz İstanbul’da iken milletçetasarlandığını,milletinruhundankopupgelenheyecanvekuvvetivebumilliheyecanıneseriolanKongre’yibirikikişiyemaletmeninvatanvemilletiçingiderilmesi imkânsız zararlar doğurup yabancılara fayda sağlayacağını,MustafaKemalPaşaileRaufBeyhakkındakiemirlerinhalküzerindeiyitesirbırakmadığını, hele tutuklanmalarına teşebbüsün büyük fenalıklardoğurabileceğini, milli galeyanı önlemenin tek çaresinin “Milli Meclis”itoplantıyaçağırmakolduğunubildirdi.

Heyet-iTemsiliye

Erzurum Kongresi sona ermek üzere idi. Gündemdeki maddeleringörüşülmesibitmiş,kurulacakŞarkiAnadoluMüdafaa-iHukukCemiyeti’nintüzüğü kabul edilmişti. Bu yeni cemiyet kurulunca, merkezi İstanbul’dabulunan Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin Doğuİlleri şubeleri ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ninKuzeydoğu Karadeniz bölgesindeki bütün kuruluşları Şarki AnadoluMüdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ne katılıp birleşecek, –bugünkü idariyapılanmaya göre– 25 kadar ili içine alan Doğu Anadolu Bölgesi tek bircemiyetinidaresialtınagirecekti.

Yeni cemiyetin nasıl kurulacağı ve yönetileceği, görüşülüp kabul edilentüzükte gösterilmişti. Tüzüğe göre, yeni cemiyetin merkez yönetim organıseçilmiş temsilcilerden meydana gelen bir kurul, yani Heyet-i Temsiliyeolacak ve her yıl 10-23 Temmuz günlerinde yapılacak normal genel kurultoplantısında seçilecekti. Ancak, ilkHeyet-i Temsiliye, aynı zamanda ŞarkiAnadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucuları da olacak ve ErzurumKongresitarafındanseçilecekti.Sırabuseçimegelmişti.

Heyet-iTemsiliyeseçimindeherhangibirolayınmeydanaçıkacağı tahminedilmiyordu.Çünkü,Kongre’dekigörüşmelersırasında,türlükonulardaçetinçekişmelere sebep olan ve muhalifler diye tanılan delegeler, son olaydakesinlikle susturulmuş, sindirilmişti. Fakat buna rağmen, Mustafa KemalPaşa’nınHeyet-iTemsiliye’yeseçilipseçilmemesitartışmakonusuoluyordu.Hattâ, Mustafa Kemal Paşa bu konudaki kararını henüz açıklamamışolduğundan dolayı, en yakın arkadaşları dahi tereddüt içinde ve muhalifdurumdaydılar.

Halböyleolunca,Heyet-iTemsiliyeseçimlerinivebuseçimlerdolayısıylaMustafa Kemal Paşa’nın ilgi çekici durumunu anlatmadan önce, Heyet-iTemsiliye’nin mahiyeti, görevi ve yetkileri üzerinde biraz durmak herbakımdan ve özellikleErzurumKongresi’nin gerçekmahiyetini veMustafaKemal Paşa’nınHeyet-i Temsiliye’ye girmek hususundaki kararını anlamakbakımındanfaydalıolacaktır.

Kongretarafındankabuledilentüzüğegöre,9-16kişidenkurulabilecekveŞarkiAnadoluMüdafaa-iHukukCemiyeti’ninkurucularınıteşkiledecekolanHeyet-i Temsiliye, Doğu İllerinde mevcut milli kuruluşların yaşamasını vedevamını sağlayacak tedbirleri alarak, bütün kuruluşları kendi etrafındatoplayıparalarındaahenklibirbağkurarakmilligayeninhızlavekolaylıklagerçekleşmesinisağlayacaktı.

İlk bakışta, bu madde sadece vatanın küçük bir parçasının gelebilecek

tehlikelere karşı korunması amacını güden bir hüküm koymuş gibigörünmekte ve çok kimselere Erzurum Kongresi’nin ve kurulacak ŞarkiAnadoluMüdafaa-iHukukCemiyeti’ninancakbirbölgeninakıbeti ile ilgiliyerel bir kuruluş olduğu kanaatini vermektedir. Bundan ötürü de, MustafaKemalPaşa’nınböyleküçükveyerelbirkuruluşuntemsilcilerkurulunaniçingirmekistediğianlaşılamamaktadır.

Oysaki yerel bir isimle ve yerel bir faaliyetle meydana çıkacak olan bukuruluşungayesi,memleketinvemilletintümünükapsayacakkadargenelvegenişti. Tüzüğe göre varılacak milli gaye şu idi: “Vatanın bütünlüğü” ve“milletinbağımsızlığı”…Vatanınsınırlarıda30Ekim1918sınırlarıolacaktı.

Gayebukadargenişvegenelolunca,Heyet-iTemsiliye’yeverilenyetkinindemaddeninbaşındagösterilenyerelfaaliyetlerindarçerçevesindentaşmasıgerekirdi. Nitekim, tüzük de vatanın bütünlüğü ile milletin bağımsızlığınıgerçekleştirebilmekiçinHeyet-iTemsiliye’yeçokgenişyetkilerveriyor,hertürlü siyasi ve icrai tedbir ve kararlar almak hakkını tanıyordu. Gayesi bukadar genel ve yetkileri bu derece geniş olan Heyet-i Temsiliye de, adeta,kurulacak yeni devletin geçici hükümeti olma niteliğini kazanıyordu. İşteMustafa Kemal Paşa bunun için, muhakkak, Heyet-i Temsiliye’ye girmekistiyordu.

Nevarki, bugünolduğugibi ogünde, birçokkimseler, birçokdelegeler,hattâMustafa Kemal Paşa’nın yakın arkadaşları, ErzurumKongresi’nin bugenel niteliğini göremediklerinden, Mustafa Kemal Paşa’nın Heyet-iTemsiliye’yegirmekistemesininanlamınıkavrayamıyor,mantıklarıylabulurgibi oldukları, hattâ buldukları sakıncalarla girmesinin doğru olmayacağıkanısınavarıyorlardı.

Nihayetbukonuiledeilgilenmeninsırasıgelmişolacakki,MustafaKemalPaşa5Ağustos’taenyakınbeşarkadaşını,kendiodasındagizlibirtoplantıyaçağırdı.Toplantıyakatılanlarşunlardı:RaufBeyileAmasya’yaveoradandaMustafaKemalPaşaileErzurum’agelmişolaneskimutasarrıflardanİbrahimSüreyya (Yiğit), İstanbul’dan Mustafa Kemal Paşa ile birlikte gelmişolanlardanOrduKurmayBaşkanıAlbayKâzım (Dirik), SağlıkBaşkanıDr.Albay İbrahim Tali (Öngören), Kurmay Binbaşı Hüsrev (Gerede), BitlisValiliği’nden azledildiği için İstanbul’a gitmek üzere Erzurum’a gelmiş veburada önce Kâzım Karabekir Paşa’nın, sonra daMustafa Kemal Paşa’nınmillimücadelegayretlerinekatılmışbulunanMazharMüfit(Kansu).

Mustafa Kemal Paşa, arkadaşları toplanınca, meseleyi ortaya koydu vebütün arkadaşlarının düşüncelerini açıklamalarını istedi. Fakat, arkadaşları,MustafaKemalPaşa’nınbuhusustanedüşündüğünübilememişolacaklarki,kendi düşüncelerini bir türlü, kesinlikle açıklayamıyorlardı. Bunun üzerine,MustafaKemalPaşahepsinebirerbeyazkâğıtveripdüşüncelerinibukâğıda

yazmalarını söyledi. Arkadaşları, Mustafa Kemal Paşa’nın isteğini yerinegetirdiler.

İbrahim Süreyya “Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey’in Heyet-iTemsiliye’debulunmasındalüzumvemenfaatvardır”diyeyazmıştı.İbrahimTali “Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Sivas Kongresi’nin neticesine kadarserbest bulunmalıdır” diyordu. Hüsrev Bey, “Heyet-i Temsiliye üyelerininKongre’ce değil de vilâyetler tarafından seçilmesi halinde, Mustafa KemalPaşa ile Rauf Bey’in Heyet-i Temsiliye’ye girmelerinin teşkilatın bu gibizevat tarafından yapıldığı hissini vermekten başka zararı olamaz”düşüncesinde idi. Kâzım Bey’e göre “Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin,noktaihücumteşkilettiğicihetle,Heyet-iTemsiliye’yegirmemesi”gerekirdi.Mazhar Müfit Bey “Heyet-i Temsiliye’yi teşkil edecek kişiler bu işingerektireceği işleri ve konuları devralmak için gereken niteliklere sahip ise,Mustafa Kemal Paşa Hazretleri ile Rauf Beyefendi’nin Heyet’e girmelerinilüzumlugörmem”demekteidi.

Böylece, Mustafa Kemal Paşa, en yakın arkadaşlarının da, kendisininHeyet-i Temsiliye’ye girmemesi düşüncesinde olduklarını öğrenmişti.Topladığıkağıtlarıyalnızkendisiokuyarakcebinekoydu.Sonrairadesindeenküçük bir sarsıntı olmadan, her şeye rağmen Heyet-i Temsiliye’ye girmekkararındaolduğunuaçıkladı.Artık,arkadaşlarınınyapacaklarıtekbirişvardı:kendi düşüncelerini unutup Mustafa Kemal Paşa’nın vereceği listeyikazandırmaya çalışmak. Öyle de oldu. Mustafa Kemal Paşa’nınbaşkanlığındaki toplantı açılır açılmaz verilen bir önerge ile dokuz delegeadaygösterildi.(Bkz.Ek10)

VeönergedeadlarıyazılıdokuzkişiHeyet-iTemsiliyeüyeliğineseçildi:

1.MustafaKemalPaşa(EskiÜçüncüOrduKomutanı,askerliktenayrılma)

2.RaufBey(Eskibahriyenâzırı)

3.İzzetBey(EskiTrabzonmebusu)

4.ServetBey(EskiTrabzonmebusu)

5.HocaRaifEfendi(EskiErzurummebusu)

6.SadullahEfendi(EskiBitlismebusu)

7.BekirSamiBey(EskiTrabzonvalisi)

8.AhmetFevziEfendi(Erzincan’daNakşibenditarikatışeyhi)

9.HacıMusaBey(Mutki’deaşiretreisi)

Erzurum Valiliğine verilen liste budur. (Atatürk, Nutuk: Vesika 41; K.Karabekir,İstiklalHarbimiz:953)

Ancak, burada bir noktayı aydınlığa kavuşturmak gerekir. ÇünküHeyet-iTemsiliye’yeseçilenlerinsayısı,bazıkitaplarda10olarakgösterilmiştirvebulistelerdeKâzımKarabekirPaşa’nındaadıvardır.

Kâzım Karabekir Paşa’nın kendisi de, Kongre’de seçilmiş Heyet-iTemsiliye üyesi olduğunu iddia etmekte, “Erzurum Kongresi bir Heyet-iTemsiliyeyaptıkiazalarıarasındabendebulunuyordum”demekteveHeyet-iTemsiliye üyeliği hakkında Mustafa Kemal Paşa’nın imzasıyla kendisineyapılmışolantebliğiaynenyayınlamaktadır.(İstiklâlHarbimizinEsasları:91)

Mazhar Müfit Kansu, da, Kâzım Karabekir Paşa’nın bu iddiasınıdesteklemekte ve sanki onun seçildiğini görmüş gibi, aynen “KâzımKarabekirPaşa’nın ismideHeyet-iTemsiliye’ye seçilmişolmasına rağmen,resmi listede, Onbeşinci Kolordu Kumandanı ve Üçüncü Ordu MüfettişiVekilibulunmasıhasebiylezikredilmemişti.Bununlaberaber,MustafaKemalPaşa özel bir tezkere ile Karabekir Merhum’a Heyet-i Temsiliye üyeliğineseçilmişbulunduğunubildirmişti”demektedir.(M.M.Kansu,ÖlümüneKadarAtatürk’le:112)

Bu olay gerek sadece hafızalarına güvenen hâtıra yazarlarının ve gereksehâtıraları hiç inceleyip araştırmadankaynakolarakkullananyazarlarınnasılyanılgılara düşebileceklerini açıkça gösteren iyi bir örnektir. Çünkü KâzımKarabekir Paşa, Erzurum Kongresi’nce, Heyet-i Temsiliye üyeliğineseçilmemiştir. Bu husus, kendisine yapılmış olan 9 Ağustos tarihlitebliğnâmenin dikkatle okunması halinde, açık ve kesin olarak anlaşılır.Tebliğde“…ŞarkiAnadoluMüdafaa-iHukukCemiyeti’ninbasılmaktaolantüzüğünün özel maddesi gereğince Heyet-i Temsiliye üyesi bulunduğunuzu…”denmektedir.Görülüyor ki, bu tebliğde “seçim”kelimesi kulanılmamış,Kongre seçiminden söz edilmemiş, tüzüğün özel maddesine dayanılmıştır.Tebliğde numarası gösterilmeyen bu madde, tüzüğün üçüncü maddesininsekizinci bendidir (üçüncü bölümünün sekizinci maddesi de denebilir).Buradaaynenşöyledenilmektedir:

Heyet-i Temsiliye, Heyeti Merkeziyeler, Heyeti İdareler, önemlimeselelerde, yetkili gördükleri kimseleri, üyeleri sayarak, istişareedebilirler.(Bkz.Ek:14)

İşte, Erzurum Heyet-i Temsiliyesi, kişiliğinin ve görevinin önemindenötürü, tüzüğün bu hükmüne dayanarak, Kâzım Karabekir Paşa’yı Heyet-iTemsiliye üyesi saymaya karar vermiş ve 9 kişilik Heyet-i Temsiliye’ninyarıdan bir fazla üyesinin imzasını taşıyan kararını tebliğ etmiştir. Yapılantebliğ sadece Mustafa Kemal Paşa’nın imzasını taşıyan bir yazı değil, beşHeyet-iTemsiliyeüyesininimzasınıtaşıyanbirkararnamedir.

Bu duruma göre, Heyet-i Temsiliye üyelerini iki türlü olarak gözönünde

tutmakgerekir:

a)KongrelerceHeyet-iTemsiliyeüyeliğineseçilenler.Bunlar,aynızamandaCemiyet’in kurucularıdırlar, tüzükteki bütün yetkilere ve karar hakkınasahiptirler(asılHeyet-iTemsiliyeüyeleri).

b) Heyet-i Temsiliyelerce, Heyet-i Temsiliye üyesi sayılanlar. Bunlarlayalnızistişareedilebilir(istişarîHeyet-iTemsiliyeüyeleri).

KâzımKarabekirPaşaKongretarafındanseçilmemiş,Heyet-iTemsiliye’ceHeyet-iTemsiliyeüyesi sayılmıştır.Yapılan tebligat buna aittir vebuhusustebliğde açıkça gösterilmiştir. Yoksa, Mazhar Müfit Bey’in sandığı gibi,KâzımKarabekirPaşa,Kongretarafındanseçilmişolduğuhalde,komutanlıkgörevinden dolayı, vilâyete verilen Heyet-i Temsiliye üyeleri listesindençıkarılmışdeğildir.Tamtersine,Kongretarafındanseçilmemişolduğuhalde,önemli kişiliği ve komutanlık görevinden ötürü İstişari Heyet-i TemsiliyeÜyesi yapılmıştır. (Sivas Kongresi’nde bu işlem çok daha geniş çaptauygulanacak ve tüzüğün bu hükmüne dayanılarak, mesela Harbiye NâzırıCemalPaşa,WashingtonBüyükelçisiAhmetRüstemBey,Kongre’densonradaolsaMustafaKemalPaşa’yaDiyarbakırlılarındabirlikolduğunubildirmekiçin, Sivas’a gelmiş olan İhsan Hâmid Bey (Tiğrel) de Heyet-i Temsiliyeüyesisayılacakvebukendilerinedetebliğedilecektir.)

Çalışmalar bitmişti. Trabzon’un Şiran delegesi Müftü Hasan Efendi,Atatürk’ün çok beğendiği, amaca uygun ve etkili diye nitelediği arapçaduasını tekrarladı.Atatürk’ünbuduygularınıbelirtendeğerlibelgeninsuretieklidir.(Bkz.Ek:11)

Kongre bitmişti. Divan Kâtibi Abdullah Hasib Efendi Heyet-i Temsiliyeüyelerinin seçimini gösteren kapanış tutanağını hazırladı, delegelere imzaettirdi (Ömer Fevzi,HüseyinAbanozoğlu,AliNaci, İbrahimHamdi,YusufZiyaimzalamadılar)vebütünevrakıMustafaKemalPaşa’yaverdi.(Bkz.Ek:9)

III

KONGRESONRASI

Beyanname

Erzurum Kongresi’nin bitiminden sonra ilk yapılan iş Kongre’de varılansonuçları ve alınan kararları açıklayan bildirinin yayınlanması oldu. 7AğustostarihinitaşıyanBeyanname’deşöyledeniyordu:

Mondros Mütarekesi’nin yapımından sonraki günlerde, gittikçeartan,anlaşmayıbozucuhareketlerveİzmir,Antalya,AdanabölgelerigibimemleketimizinbirçokönemliparçalarınınişgaliveAydınilindeyapılan dayanılmaz Yunan kötülükleri, Ermenilerin Kafkasya’dasınırlarımızakadardayananöldürmeve İslâm’ıyoketme siyasetiyleistilâ hazırlıkları, Karadeniz kıyılarında Pontus Devleti hayâlinigerçekleştirme amacıyla hazırlıklar yapılması ve sadece bu amaçlaRusyakıyılarından“göçmen”adıaltındaakınakınyabancıRumların,bu meyanda silahlı eşkıya çetelerinin getirilmesi karşısında, kutsalvatanın parçalanma ve yok olma tehlikesini gören milletimiz, milliiradeye dayanmayan hiçbir hükümetin bu acılar ve kötülüklere çareolamayacağına,korkunçörnekleriylekanaatgetirmişvebirçoketkileraltında belki de daha acıklı ve dayanılmaz kararlara boyuneğeceğinden kuşkuya düşmüş bulunmaktadır. Bundan ötürü, kendinisondereceyakınvehaincetehlikelerkarşısındagörenDoğuAnadoluillerinin, kutsal varlıklarını korumak amacı ile, milli vicdandandoğmuş derneklerin katılımıyla yapılan Erzurum Kongresi, 1919yılının 7 Ağustos gününde çalışmalarına son vererek aşağıdakikararlarıaldı:

1.TrabzonİliveSamsunSancağıileDoğuAnadoluilleri(Erzurum,Elâzığ, Diyarbakır, Van, Bitlis, Sivas) ve bu bölgedeki bağımsızlivâlar, hiçbir sebep ve bahane ile birbirlerinden ve Osmanlıtopluluğundan ayrılması mümkün olmayan bir bütündür.Mutluluktave felakette ortaklığı kabul eder ve aynı amacı hedef edinirler. Bubölgede yaşayan bütün Müslümanlar birbirlerine karşı fedakârlıkduygusu ile doludurlar, soysal ve sosyal durumlarına saygılı özkardeştirler.

2. Osmanlı vatanının bütünlüğü ve milletin bağımsızlığınınsağlanması, saltanat ve hilâfet makamlarının korunması için millikuvvetleriyürütmecidurumagetirmekvemilliiradeyiegemenkılmakesastır.

3.Hertürlüişgalvemüdahale,RumlukveErmeniliğinörgütlenmesiamacına yönelme sayılacağından birlikte savunma ve karşı koymaesası kabul edilmiştir. Siyasi egemenliği ve sosyal dengeyi bozacak

surette,Hıristiyanlarayeniimtiyazlarverilmesikabuledilmeyecektir.

4. Hükümet’in buraları bırakmak veya buralarla ilişiğini kesmekzorundakalmasıihtimalinekarşısaltanatvehilâfetebağlılığıvemillihaklarıkoruyucutedbirlervekararlaralınmıştır.

5.Vatanımızda,ötedenberibirlikteyaşadığımızMüslümanolmayankimselerin kanunlarla pekiştirilmiş müktesep haklarına tamamenuyarız. Mal, can ve ırzlarının korunması, esasen, dinimizin, ulusalgeleneklerimizin ve yasalarımızın gereği olduğundan, bu esas,Kongremizingenelkanısıiledesağlamlaştırılmıştır.

6. İtilâf Devletlerinden, Mondros Mütâkeresi’nin imzalandığı 30Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalan ve her bölgesindeolduğugibi,DoğuAnadoluillerinde,büyükçoğunluğuİslâmolanvekültürel, ekonomik üstünlüğü Müslümanlara ait bulunan,birbirlerinden ayrılmaları imkânsız öz kardeş, dindaş vesoydaşlarımızın oturduğu memleketlerimizin bölünmesidüşüncesindenvazgeçerek,varlığımızavetarihi,ırki,dinihaklarımızasaygı gösterilmesi ve bu suretle hak ve adalete dayanan bir kararverilmesibeklenir.

7. Milletimiz “insanî ve asrî” amaçları yüceltir. Fen, sanayi veekonomibakımındanmuhtaçdurumumuzutakdireder.Bundanötürü,devlet vemilletimizin iç ve dış bağımsızlığı, vatanımızın bütünlüğüsaklı kalmak üzere, altıncı maddede açıklanmış olan sınırlar içinde,milliyetesaslarınauygunvememleketimizekarşıistilâisteğiolmayanherhangi devletin fenne, sanayiye, ekonomiye ait yardımlarınıhoşnutlukla karşılarız. İnsanlığın esenliği ve genelinin huzuru adına,böyle insancıl ve adaletli kuralları kapsayan bir barışın tez eldenkararlaştırılmasıenbüyükmilliarzumuzdur.

8.MilletlerinkaderlerinikendilerininçizdiğibutarihiçağdaİstanbulHükümeti’nindemilliiradeyeboyuneğmesizorunludur.Çünkü,milliiradeyedayanmayanhükümetlerinkendibaşlarınaverdiklerikararlaramilletçe uyulmadığı gibi, bu kararların dışta da itibarı olmadığı veolmayacağı şimdiye kadarki olaylar ve sonuçlarıyla ispatlanmıştır.Bundan ötürü, milletin, içinde bulunduğu korkulu durumdan vekuşkudan kurtulma çarelerine başvurmasına gerek kalmadanhükümetimizinhemenMilliMeclis’i toplamasıvebusuretlemilletinvememleketinkaderihakkındaalacağıbütünkararlanMilliMeclis’indenetimindengeçirmesizorunludur.

9. Vatanımızın karşılaştığı üzücü olaylar ve aynı amaçla millivicdandan doğan derneklerin anlaşma ve birleşmeleri ile meydana

gelenkitlebukereŞarkiAnadoluMüdafaa-iHukukCemiyetiadındabir topluluk haline getirilmiştir. Cemiyet her türlü particilikakımlarının dışındadır. Bütün Müslüman yurttaşlar derneğin tabiiüyesidir.

10. Kongre tarafından seçilen bir Heyet-i Temsiliye (TemsilcilerKurulu) kabul edilmiş ve köylerden ilmerkezlerine kadar olanmillikuruluşlarbirleştirilmişvesağlamlaştırılmıştır.(Bkz.Ek:17)

Bubeyannâmedeaçıkçagöstermektedirki,ErzurumKongresitambirmillimücadelehareketiveonunbaşlangıçhamlesidir.

Hernekadar,hareketinbasamağıDoğuBölgesi’ninmillikuruluşlarıisede(Madde: 1), amaç “vatanın bütünlüğü” ve “milletin bağımsızlığı“dır. Buamaca varmak için de “milli kuvvetler”e dayanılacak, “milli iradeninegemenliği”sağlanacaktır(Madde:2).

Bu hal tam bir “milli mücadele” anlamı taşır. Bunun içinde milli birliğisağlama,milletçeteşkilatlanmavesilahlanma,içdüşmanlarakarşıkoymavegerekince çatışma, milleti ve vatanı koruyamayan ve üstelik bunu yapmakisteyenleri temizlemeye çalışan hükümete karşı başkaldırma, ayaklanma,vatanınvemilletintümüuğrundasavaşıgözealmavardır.

Ne var ki, bu genel niteliği, kuşkulu görevlilerin dikkatinden mümkünolduğuncakaçırabilmekiçin,“RumlukveErmenilikdavası”gibibölgeselbirdeyim kullanılmış ve, “Her türlü işgal ve müdahale Rumluk ve Ermenilikteşkili gayesine yönelik kabul edileceğinden” denilmek suretiyle sonuçarzulanangenelliğevardırılmış,vatanınneresindeolursaolsunhertürlüişgalve müdahaleye karşı ‘birlikte savunma ve direnme esası’ kabul edilmiştir.Bununla da yetinilmeyerek, herhangi bir işgal ve müdahale olmasa bile“Siyasal egemenliği ve toplumsal dengeyi bozacak şekilde Hıristiyanunsurlarayenibirtakımimtiyazlartanınmasıkabuledilmeyecektir”kararıylada (Madde: 3) milli bağımsızlığın hiçbir suretle zedelenmesine müsaadeedilmeyeceğidebelirtilmiştir.

Görülüyorki,ErzurumKongresikararlarındakesinliklebölgeselbirnitelikyoktur. Cemiyetin adı ve milli mücadele hareketinin başlangıcı DoğuBölgesi’ne dayatılmıştır ama amaç ve bu amaç uğrundaki mücadeleninkapsamıvatanıvemilletitümolarakiçinealmaktadır.

Erzurum Kongresi’nin ve bu kongre sonunda kurulacak Şarki AnadoluMüdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin amacı yalnız Doğu Bölgesi’nin bütünlüğüdeğil, 30 Ekim 1918’deki sınırlarıyla “vatanın bütünlüğü“dür, sadeceDoğuluların bağımsızlığı değil tüm “milletin bağımsızlığı“dır. ErzurumKongresi bu amaca ulaşmanın yollarını da çizmiştir. Bunun için devletidaresinde milli iradeyi hâkim kılmak, milli iradeye dayanan bir hükümete

sahipolmaklâzımdır(Madde:8).

VeErzurumKongresi’nin enbüyükveönde arzusu; vatanınbütünlüğüne,milletinbağımsızlığınasaygılıolacak,toplumahuzurgetirecek,tüminsanlığıesenliğevardıracakadaletlibirbarışıntezeldengerçekleştirilmesidir(Madde7).

Yukarıda açıklanan esasları içeren beyanname yurdun her tarafınadağıtıldığı gibi türlü araçlarla da yabancı devlet temsilcilerine tebliğ edildi.Beyanname bu şekilde dağıtılırken, komutanlara ve güvenilir makamsahiplerinedeyenikurulacakŞarkiAnadoluMüdafaa-iHukukCemiyeti’nintüzüğü, şifrelerle kısım kısım verildi ve her yerde bastırılıp çoğaltılması veyayınlanmasıistendi.

Beyanname ve tüzüğün genel dağıtımı ve yayımı böyle olurken,MustafaKemal Paşa da Doğu İllerinde kolordu komutanlığı yaptığı sırada tanıdığıbazı aşiret reislerine mektuplar yazma yoluna gitti ve ilk mektubu 10Ağustos’taMutki’deAşiretReisiMusaBey’eyazdı.MustafaKemalPaşabumektubunda aşiret reisi Musa Bey’in devlet, millet, vatan uğrundaki eskifedakârlıklarınıbelirterekBitlis’ingerialınmasındaorduyayaptığıyardımlarıve düşmanın Mutki’den çıkarılmasında gösterdiği gayretleri takdirle dilegetirmekte ve bugün de iyi niyetle imzalanan mütarekeyi düşmanların çokkötü tatbikettiklerini,milletikölehalinegetirmekveatayadigârıanavatanıErmenistan yapmak istediklerini anlatmaktadır. Bundan sonra memleketiniçinde bulunduğu kötü durumu, İstanbul Hükümeti’nin düşmanlara boyuneğdiğini,milletinkendihaklarınıkorumaküzerehertaraftaMüdafaa-iHukukcemiyetleri kurmaktaolduğunu,kendisinindemilletlebirlikte çalışmak içinaskerlikten ayrıldığını, kuvvet haline gelebilmek için milli birliğinsağlanmasının gerektiğini, bu sebeple Erzurum Kongresi’nin yapıldığını,Kongre’de milli birliği temsil edecek bir Heyet-i Temsiliye seçildiğini,birlikte bu kurula üye olduklarını, Hamidiye Kahramanı Rauf Bey’in dekurulda üye bulunduğunu belirtmekte, Kongre sonunda yayınlananbeyanname ile kurulacak Şarki AnadoluMüdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne aitnizamnameyi elden gönderdiğini bildirmekte ve hemen bölgede teşkilatınkurulup geliştirilmesini, hiç kimsenin müdahale ve muhalefetine müsaadeedilmemesini, sivil ve askermakam sahiplerindenmuhalefet edenler olursa“milli iradenin ve milli egemenliğin gösterilmesini” istemektedir. (Atatürk,Nutuk:Vesika47)

Her ne kadarKâzımKarabekir Paşa, son derece basit ve cahil bir adamaniçin bu kadar önem ve değer verildiğinin bir türlü anlaşılamadığını, bunalayıkbiradamolmadığını,nitekimbuyetkiyitamtersineanlayıp,tamtersinekullanarak Şark Harekâtı sırasında Muş hükümet dairesini bastığınısöylemekte ise de (İstiklâl Harbimizin Esasları, S: 92), Mustafa Kemal

Paşa’nın, basit ve cahil ve fakat o sırada bölgesine hâkim olan bu aşiretreisine, bu derece okşayıcı ve büyültücü güzel sözler harcamasının, henüzderlenip toparlanma çağında bulunan milli mücadelecilere karşıyaratılabilecek tehlikeleri savuşturma amacından ileri geldiğini düşünmekyerinde olur. Aynı kişinin, Heyeti Temsiliye’ye, Mustafa Kemal Paşatarafındanaynınedenlerleüyeseçtirildiğinidüşünmekdemümkündür.

Mustafa Kemal Paşa, Doğu İllerinde tanıdığı, öteki aşiret reisleri ileşeyhlere demektuplar gönderdi. 13Ağustos’ta, Bitlis’deKüfrevizade ŞeyhAbdübakî Efendi’ye, Şırnaklı Abdurrahman, Derveşli Ömer,Muşaslı Resulağalara,BitlisEskiMebusuSadullah,ŞeyhMahmut,NurşinliŞeyhZiyaeddinefendilere ve Garzan’da aşiret reisi Cemil Çeto Bey’e Şarki AnadoluMüdafaa-i Hukuk Cemiyeti tüzüğü ile Kongre sonunda yayınlananBeyanname’yi göndererek, yurtseverlik duygularına dokunan deyimlerle tezeldenbölgelerindeteşkilatkurmalarınıistedi.

Böylece, bir yandan bildiriler, bir yandan özel mektuplar ve telgraflarla,bütün doğu bölgesi Şarki AnadoluMüdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşhazırlıklarıiçinegirmişoldu.

Bu sırada, Erzurum siyasi havasında Manda Meselesi’ni canlandırmateşebbüsü taşıyan bir mektup geldi. 10 Ağustos 1919 tarihli bu mektupİstanbul’dan, Halide Edib Hanım’dan geliyordu. İstanbul’un genel siyasihavasını açıklamaya çalışan bu mektubunda Halide Edib Hanım “Bizİstanbul’da kendimiz için eski ve yeni Türkiye sınırlarını kapsamak üzeregeçicibirAmerikanMandası‘nıenazzararlıgörüyoruz”diyordu.

Birkaç gün sonra da, 13 Ağustos’ta, Afyonkarahisar’daki 12. KolorduKomutanı Selâhaddin Paşa İstanbul’daki türlü partilerin birleşik olarakAmerikanheyetinevermeküzerekararlaştırdıklarıhususlarıMustafaKemalPaşa’ya bildirdi. 14Ağustos’ta ise,Ankara 20.KolorduKomutanıAli FuatPaşa, İstanbul’daki birçokmemleket ileri gelenlerindenmektuplar geldiğinivehepsindeAmerikanyardımına ihtiyaçolduğunun ileri sürüldüğünühaberveriyordu.

MustafaKemalPaşa19Ağustostarihlicevabında:

Memleketin ve milletin mukadderatı hakkında Amerika veyaherhangi bir devletle anlaşmaya yetkili olabilecek hükümet, ancakmilli hâkimiyet esasını ve milli meclisin varlığını kabul ile onungüvenine dayananbir hükümettir.YakındaKongre’nin kararlarını daöğreneceksiniz.

diyerek mandaterlik düşünce akımlarının, milli birlik ve bağımsızlıkyolundaenbüyükadımıatmışolanErzurum’unsiyasihavasınagirmesinibirkeredahaönledi.

Ve24Ağustos1919tarihlibiryazıile,ErzurumValiliğinebaşvurarakŞarkiAnadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluşunu bildirdi. (Atatürk,Nutuk:Vesika41)

Doğu ve kuzeydoğu illerindeki türlü kuruluşlar (merkezi İstanbul’dabulunan Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin DoğuAnadolu’daki şubeleri ile merkezi Trabzon’da olan Muhafaza-i Hukuk-ıMilliye Cemiyeti’nin Doğu Karadeniz Bölgesindeki bütün kuruluşları)merkezişimdilikErzurum’daolmaküzereyenikurulmuşolanŞarkiAnadoluMüdafaa-i Hukuk Cemiyeti içinde birleştiler, bütün bu kuruluşlar yenicemiyetin şubeleri haline geldiler. VeMilliMücadele tarihininmilli birliğedoğrugidişyolundakiilkveönemlisafhasıdaböylecetamamlanmışoldu.

Trabzon’unDurumu

Erzurum Kongresi hakkındaki açıklamaları bitirirken, Trabzon’un kongresonrası durumunukısacagözler önünekoymak,MilliMücadele’ninbundansonraki olaylarını ve olayların gelişimini; bu meyanda Atatürk’ün ilk üçmuhalifinindurumvetutumlarını,sonlarını,Atatürk’lemuhalifleriarasındakianlaşmazlıkların nedenlerini; Sivas Kongresi’ni ve bu kongreye karşıTrabzon’dan gelen şiddetli muhalefeti; Birinci Büyük Millet Meclisiseçimlerini,buseçimlerdeDeliHalitPaşa’nınveTrabzonlularıntutumlarını;Trabzon Mebusu İzzet Bey’in yolda vuruluşunu; Birinci Büyük MilletMeclisi’ndeki Trabzon mebuslarının tutumlarını; Enver Paşa ile MustafaKemal Paşa’nın durum ve ilişkilerini; Trabzon’lu Kâhya’nın öldürülüşünü;BolşeviklikveBolşeviklerle ilişikleringelişimini,MustafaSuphi’ninbaşınagelenleri,NâzımHikmet’inTrabzon’daki etkilerini;Meclis’tekimuhalefetindurumunu; Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey’in, Lozan Barış AntlaşmasıTasarısı‘nın görüşülmesindeki tutumunu, Topal Osman tarafındanboğduruluşunu ve bu olayın yıllar süren tepkilerini anlamak bakımındanfaydalı olacaktır. Çünkü Erzurum Kongresi’nin bitiminden hemen sonrakigünler,bölgehalkınınmillimücadelegayretlerinidahadaarttırmışolmasınarağmen,Trabzon’unsiyasihavasındakihuzursuzluğunbaşlangıcıoldu.

Erzurum Kongresi biter bitmez bütün delegeler yerlerine dönmehazırlıklarınabaşlamışlardı.Trabzondelegelerideaynıhazırlıkiçindeidiler.Trabzon’un Giresun delegeleri Ali Naci ile İbrahim Hamdi ve SivasŞebinkarahisar delegesi Dr. Cemil Beyler Mustafa Kemal Paşa’yı ziyaretettiler.Tebrikedipbaşarılardiledilervevedalaştılar.Dr.AliNacibugörüşmesırasında, ayrıca, kendisinin “Paşam, Kongre sırasında ihtilâflarımız oldu.Fakat artık karar verildi, bundan sonra memleketin dedikodu ve fikirmünakaşalarına tahammülü yoktur. Hepimiz için, alınan kararlar dairesindeçalışmak vicdan borcudur. Allah muvaffak etsin” dediğini, Mustafa KemalPaşa’nında“Senmertbirarkadaşsın,banaherzamanmerdânesöyledin”diyecevapverdiğinianlatır.

Nevarki,Kongre’de türlükonulardaki,özellikleMustafaKemalPaşa’nınbaşageçmesindekimuhalefetleriyletanınmışolanTrabzondelegeleri(AvukatÖmer, Fevzi, Doktor Ali Naci, Mühendis İbrahim Hamdi) yine dekuşkularındankurtulamamışlardı.İçlerindebirkorkuvardı.BukorkuMustafaKemal Paşa’dan değil, Mustafa Kemal Paşa’dan çok Mustafa Kemal Paşataraftarı olan ve o sırada Torul-Maçka bölgesinde olduğu duyulan TümenKomutanıYarbayHalitBey’dendi.

O Halit Bey ki, cephelerdeki olağanüstü cesaretinin yarattığıkahramanlıklarla tanınmış,aynıolağanüstüheyecanlarıyla ilkgünündenberi

Milli Mücadele’nin ateşli taraftarı olmuş, fakat işin politikasını hiçbecerememiş, kendi komutanı Kâzım Karabekir Paşa’dan habersizMustafaKemal Paşa ile muhabere kurmuş, hırçın hareketlere yönelmiş, bu yüzdenKâzım Karabekir Paşa ile Mustafa Kemal Paşa arasında tatsız yazışma vetartışmalara sebebiyet vermiş, daha sonra “Deli Halit Paşa” diye anılmış,mebusluğunda da hırçınlığa devam etmiş, fakat bu hırçınlığı, eskigünlerdekinin tersine, Mustafa Kemal Paşa taraftarlarına karşı olmuş,sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi binasındaki bir itişip kakışmasırasındatabancailevurulupöldürülmüştür.

İşte bu Halit Bey’e karşı duyulan korku yüzünden, Trabzon’un Sürmenedelegesi Ömer Fevzi Bey ile Trabzon’un Giresun delegeleri Ali Naci veİbrahim Hamdi Beyler öteki arkadaşlarından ayrılarak Bayburt üzerindenSürmene’ye inmeyi kararlaştırdılar. Trabzon’un Merkez delegesi ve ÖmerFevziBey’inkayınbabasıAbanozzâdeHüseyinEfendideonlarakatıldı.Buyoldangitmelerinin sebebi,HüseyinEfendi’ninoğluveÖmerFevziBey’inkayınbiraderi Selâhaddin Abanozoğlu’nun o sırada Sürmene kaymakamıolması ve yollarda güvenlik tedbiri alması idi. Böylece dört delegeSürmene’ye indiler, kıyı yolundan Trabzon’a geldiler. Hüseyin Efendi ileÖmerFevziBeyTrabzon’dakaldılar.AliNaciBey ile İbrahimHamdiBeyGiresun’a gittiler. Öteki Trabzon delegeleri ise ana yoldan gelmiş,GümüşhaneüzerindenTrabzon’avarmışlardı.(Bkz.Ek,6)

Bu sırada, Trabzon Valisi Mehmed Galip Bey de, Erzurum KongresiyapılırkenberaberindeLazistanTekâmül-iMilliCemiyetikurucularıAhmedTevfik ve Alirızapaşazade Celâl Beylerle ilçeleri dolaşmıştır. (Giresun’daçıkmışolanKaradenizisimligazetenin17Temmuz1919tarihlinüshasındanalınmış olan bu haberde adı geçen Lazistan Tekâmül-i Milli Cemiyetihakkındabaşkacabirbilgieldeedilememiştir.)

Eski içişleri bakanlarından SaidEfendi’nin oğlu olanMehmedGalipBeyGalatasaray’da okumuş, Dışişleri Bakanlığında devlet hizmetine girmiş,epeyce zaman sonra İçişleri Bakanlığı‘na geçip türlü illerde görev almış,Kastamonu valisi olmuş, oradan da Trabzon’a gelmişti. Bilgin ve padişahabağlı bir kimse idi. (Sonradan valilikten alınmıştır. Kendini bilimselçalışmayavermiş, tarih incelemeleriveyazılarıyla tanınmış,Tarih-iOsmanîEncümeniüyesiolmuş,1935yılındaölmüştür.)

İlçeleridolaştıktansonraİstanbul’adagitmişolanValiMehmedGalipBey,Trabzonadönüşünde,belediyedairesindeil ilerigelenlerinin,yabancıdevlettemsilcilerinin, Amerika İaşe Heyeti Başkanı‘nın, Rum ve Ermenimetropolitleriilemüftünündavetliolduğuvekatıldığıbirçaylıtoplantıyaptı.Davetlilere padişahın “selâm-ı şahane” sini bildirdi. Sonra padişahınTrabzon’aolan“teveccühü“nübelirtti.Ensonundada“Trabzon’unvatandan

ayrılmayacağı”yolundakipadişahiradesinitebliğetti.

Bunun anlamı açıktı. Madem ki padişah Trabzon’un vatandanayrılmayacağıhakkındateminatvermişti,ohaldeTrabzonlularınbunainanıpyerlerinde rahatça oturmaları gerekirdi. Başkaca bir gayret içindebulunmalarınalüzumyoktu.

Valinin bu konuşmasına karşı, Müftü Efendi tarafından, padişaha karşıbağlılığıbelirten“arz-ıubûdiyetvesadâkat”cevabıverildi.ErmenitemsilcisidedevletidaresindebütünTrabzonlularınsarsılmazbirşekildesaltanatabağlıolduklarını anlatarak “idare-imülk-imemlekette saltanata Trabzon halkınınsarsılmaz bir bağ ile bağlı ve sâdık olduğunu” söyledi. Vali Bey teşekkürederek, açıklanan bu duyguların “Zât-ı Hazret-i Padişâhî‘ye iblâğı” için,Trabzon ahâlisi adına eski Trabzon Mebusu Servet Bey’in bir telgrafçekmesiniteklifetti,teklifkabulolundu.(YakınTarihimiz,no:2)

Bu sıralarda idiki, bilinmeyenkimseler tarafından,bilinmeyenbiryerdenherkese, bu arada Trabzon Valisine, ilişiğinde “Karakol Cemiyeti’ninTeşkilat-ıUmumiyeNizamnamesi” ile“KarakolCemiyetiVezaifiUmumiyeTalimatnamesi” adlı belgelerin de bulunduğu bir tamim gönderildi. Butamimde Trabzon valisinin yerine başkasının gönderileceği, ancak şimdilikadınıngizlitutulacağıbildiriliyordu.(S.N.Tansu–H.Ertürk,İkiDevrinPerdeArkası:217,218)

HerkesgibiTrabzonvaliside,bugizlicemiyetinMustafaKemalPaşa’nınbir tertibiolduğunusandıveMustafaKemalPaşa’nınyanındabulunaneskiyakın arkadaşı Mazhar Müfit Bey’e bir mektup yazdı. Mektubunda şöylediyordu:

Çalışmalarımdanhoşnutdeğilsenizbunuşimdidenhabervermeniziricaederim.Butakdirdeçekilirim.Herhangibirşekildehaysiyetkırıcıbir işleme uğramak istemem. Benim de en azından izzetinefisli,haysiyetli,şereflibirinsanolduğumgözönündetutulmalıdır.KarakolCemiyeti’ningenelgörevleriyönetmeliğinegöre,benim,yakolumdantutulupatılacağımı,yadaasılacağımıpeşinenkabullenmemgerekiyor.Yerime tayin edilecek vali bulunduğuna ve bunun şimdilik gizlitutulduğuna dair olan tebliğin “gizliliğin korunması” esasına bağlıkalmadan, aramızdakidostluğubir istisna sayarak, hemendurumdanbenihaberdaretmeniziricaederim.

VedurumMazharMüfitBeytarafındanMustafaKemalPaşa’yabildirildi.Mustafa Kemal Paşa, kesinlikle böyle bir gizli cemiyetle ilgili olmadığını,TrabzonValisiMehmedGalipBey’in çalışmasındanmemnun bulunduğunukendisine yazabileceğini söyledi. Fakat bir zaman sonra bizzat MustafaKemal Paşa, TrabzonValisiMehmedGalip Bey’inmuhakkak Trabzon’dan

alınmasını Kâzım Karabekir Paşa’ya bildirmiş ve aynı zamanda doğrudandoğruyaTümenKomutanıHalitBey’everdiğiemirledeyakalatıpErzurum’agöndertmiştir.

Yine aynı günlerde, İstanbul Hükümeti Doğu İllerinin yüksek kademegörevlerine yeni tayinler yapmaya başlamıştı. Erzurum valiliğine ReşitPaşa’nın,VanvaliliğineMithatBey’in,MustafaKemalPaşa’danboşalanveKâzım Karabekir Paşa tarafından vekaleten idare olunan 3. OrdukomutanlığınaKaradenizliAbdullahPaşa’nın tayinedildiklerivebir İtalyanpostavapuru ile İstanbul’danyolaçıktıklarıöğrenildi.MustafaKemalPaşa,derhal Trabzon Tümen Komutanı Halit Bey’e gizli bir talimat göndererek,Erzurum valiliğine tayin edilmiş olan Reşit Paşa’nın yolculuğuna engelolunmamasını; Van valiliğine tayin edilen Mithat Bey ile Trabzon’dagörüşülmesini; Milli Mücadele’ye yardımcı olacak şekilde hareket etmeyitaahhüt ederse serbest bırakılmasını, etmezse aynı vapurla geri çevrilmesinibildirdi.MithatBey,Trabzon’dakigörüşmede,İstanbulHükümeti tarafındantayin edilmiş olmakla beraber milli kuvvetlere ve milli amaçlara tamamenuygun olarak görevini yapacağını bildirdiğinden Van’a gitmesine müsaadeedildi. Reşit Paşa ise her şeyden habersiz Trabzon’dan Erzurum’a gitti.TümenKomutanıHalitBey’in,artıkTrabzon’da,doğrudandoğruyaMustafaKemalPaşailehaberleşerekhareketedenbirkuvvethalinegeldiğianlaşılıyor.BuhalTrabzon’unsiyasihavasındaetkiliolacaktır.

3. Ordu komutanlığına tayin edilen Karadenizli Abdullah Paşa’nındurumuna gelince, Kâzım Karabekir Paşa, haberi Sivas’taki 3. KolorduKomutanı Selâhaddin Bey’in yazısından öğrenmişti. Hemen, HarbiyeNezareti’ne,11AğustostarihlibirşifregöndererekAbdullahPaşa’nıngüçsüzkomutanlardan biri olduğunu, bölgenin Ermenistan’a katılma tehlikesiniönleyemeyeceğini, halkın ise galeyan halinde bulunduğunu ve AbdullahPaşa’nın buna ayak uyduramayacağını bildirmiş ve bu bildirmeyi göreviningereği olarak göstermiştir. Kâzım Karabekir Paşa, aynı gün, TrabzonKomutan Vekili’ne de bir telgraf çekerek Abdullah Paşa’nın Trabzon’asokulmaması için halktan bir heyetle vapurda karşılanmasını ve şehreçıkamadan geri dönmesinin sağlanmasını, Trabzon’a çıkmışsa Ardaşa’danilerigeçirilmemesini, şehirdışındauygunbiryerdealıkonulmasınıvebütünbunlar yapılırken kendisine gösterilmesi gereken saygıda kesinlikle kusuredilmemesiniemretti.Fakatbunlarınhiçbirinegerekkalmadı.AbdullahPaşa,Trabzon’agelmeden,14Ağustos’taistifaetti.

Benzeriolaylarbirbirinikovalıyordu.Yinebusırada,İstanbulHükümeti’ninadamları olduklarından şüphe edilen üç yarbay da, alay komutanlığıgörevleriyleTrabzon’ageldiler.Tümen,keyfiyettenKolordu’yuhaberdaretti.Bunun üzerine,KâzımKarabekir Paşa durumu genel niteliği ile ele aldı ve

hangi nam ve rütbe ile olursa olsun Trabzon’a gelecek bütün âmirlerin,Trabzon’da kalmalarına kesinlikle imkân verilmeyip derhal Erzurum’agönderilmelerinibildirdi.

Trabzon, adeta, İstanbul Hükümeti’nin milli mücadelecilere karşı alacağıtedbirleri zararsız hale sokan bir şehir durumuna gelmişti. Fakat içeride dealeyhte bir kıpırdama hareketi vardı. Erzurum’dan dönmüş olan gazeteciavukatÖmerFevziBey,Selâmetadlıgazetesindealeyhteyayınabaşlamıştı.Ve o artık, ErzurumKongresi’nden öncekiÖmer Fevzi değildi. Tek başınakalmıştı. Eski arkadaşları onu tutmuyorlardı. Erzurum Kongresi kararı ile,Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin şubesi haline gelecek olanTrabzon Muhafaza-i Milliye Cemiyeti, Erzurum’da Ömer Fevzi’ye karşıMustafaKemalPaşatarafınıtutmuşolanİzzetveServetBeylerinyanındaidi.Tekbaşınakalmışolmanındayarattığı ruhbunalımı ileolacak,ÖmerFevziBey, sert ve acı yazılar yayınlıyor, konuşmalar yapıyor, Mustafa KemalPaşa’nın tutumunu yeriyor, Heyet-i Temsiliye’nin gerektiğinde bir geçicihükümet gibi çalışmasına imkân veren kongre kararına ateş püskürüyor,memleketin eski İttihatçılar elinde yeni bir felakete doğru sürüklenmekteolduğunu iddia ediyor ve olanca gücü ile padişahı savunmaya çalışıyordu.Trabzon halkının ve milli mücadelecilerinin gayretleri ise Mustafa KemalPaşa’nın yolunda idi. Ömer Fevzi Bey’in yazılarının bu yönelişe bir etkisiolamazdı.Fakat,TümenKomutanıYarbayHalitBey(DeliHalitPaşa),ÖmerFevzi’yi susturmaya (!) karar vermişti. Bu kararını komutanı KâzımKarabekir Paşa’ya bildirdiği gibi, Trabzon Mevki Kumandanı Binbaşı AliRıza Bey’e de bu hususu temin için sert bir emir verdi. Halit Bey’in bututumu, sanılır ki, Trabzon’da doğacak huzursuzluğun ilk kıvılcımı olmuş,Ömer Fevzi Bey’i tutmayan, ona taraftar olmayan, onu beğenmeyenlerüzerindedetepkiveürküntüyaratmıştır.HalitBey’inbuhareketi,Trabzon’datutacağısiyasiyolun,yaratacağıbaskınınbirişaretioluyordu.Toplumtedirginolmuştu.

Busebeple,MevkiKumandanıBinbaşıAliRızaBey,TümenKomutanı‘nınemrini uygulamadı ve durumdan Kâzım Karabekir Paşa’yı haberdar etti.KâzımKarabekirPaşa,ÖmerFevziBey’inErzurum’agönderilmesini istedi.FakatÖmerFevziBey bu emirden haberdar oldu ve bir zamanTrabzon’dasaklandıktansonraİstanbul’akaçtı.

Konu,sadeceÖmerFevziBey’ikapsamınaalsavebuolaylasonuçlansaydıüzerinde daha fazla durmak gerekmezdi. Fakat olayların gelişimi konununkapsamını genişletmiş ve bu olay bir sonuç olmaktan çok bir başlangıçniteliğine bürünmüştür. Mesela Trabzon’da bu olaylar cereyan ederken,Giresun’dadaAliNaciBeyileİbrahimHamdiBey’ekarşıTopalOsmanAğadakorkulubirdurumyaratacak,cankaygısıilememlekettenuzaklaşmalarına

sebep olacak, Halit Bey Trabzon üzerindeki baskılı faaliyetini daha daarttıracak, Trabzon Valisi’ni bizzat yakalayıp Erzurum’a sevk edecek, dahasonra mebus seçimlerine müdahale edecek, Trabzonluları hattâ seçimlerekatılmamakararınayöneltecekkadarhuzursuzluğungenişlemesinesebebiyetverecektir.

Bütün bunlardan ötürü, Erzurum Kongresi’ndeki tutumları ile Atatürk’ünilkmuhalifleriolaraktanınmışbulunanbuüçdelegeninKongresonrasındakidurumvetutumlarıylaakıbetlerinedekısacabirgözatmakfaydalıolacaktır.

Atatürk’ünİlkMuhalifleri

Erzurum Kongresi, Mustafa Kemal Paşa’nın ya da taraftarlarının bazıgörüşlerinekatılmayan,karşıgörüşlerilerisüren,bunlarısavunan,bunlardanyana olanların, bir askerin kongreyi yönetmesine taraftar olmayan ve busebeple Mustafa Kemal Paşa’ya kongre başkanlığı için oy vermeyenlerinkimlervekaçkişiolduklarınıkesinliklebilemiyoruz.Kongre’nindivankâtibiAbdullah Hasib Efendi’ye göreMustafa Kemal Paşa 56 delegeden 48’ininoyuilebaşkanseçilmiştir.AliNaciBey’innotlarındaburakam38dir.

Fakat oy vermemiş olanların içinde “muhalif” diye tanınan ve bu yüzdenKongresonrasındakihayatlarımaceralarlageçendelegelerüçkişidirler:

1.ÖmerFevzi(Eyüboğlu):

İlinin geniş ve köklü bir ailesine mensup olan, genç yaşında avukatlıkta,konuşma ve yazmada, gazetecilikte ve politikada sivrilen, kendisinibölgesinin lideri gibi görenÖmer Fevzi Bey’in Erzurum’dan böyle tersyüzgeri dönmesi ve kendi memleketinde barınamayıp İstanbul’a kaçması,içindeki ruh bunalımını son derece şiddetlendirmişti. Yerinde duramıyordu.Yaradılışı itibariyle de kabına sığabilecek, yerinde durabilecek bir insandeğildi. Onda tam bir ihtilalci tipi vardı. Çok sonraları kendisini tanıdığımzaman,artıkherşeyiniyitirmişyoksulveacılıbirinsanolmasınarağmen,herhalindebukarakterinizlerivardı.Ölümündenkısabirsüreönce,mütevazıbirotel odasında hasta yatarken, “İçerideki ışık yine o ışık, ama çatı eskidi,rüzgârlarıgeçiriyor,korkarımkibirdenbireışığısöndürecek”demişti.Öyledeoldu.

Ömer Fevzi Bey İstanbul’da rahat duramıyordu. Bütün benliğine hâkimolanruhbunalımı ilemuhakkakbirşeyleryapmakistiyor,kendiniaşıp taşanbunalımınetkisiylebütünkırgınlığınıortayadökmek,MustafaKemalPaşa’yaçatmak için imkân ve bahane arıyordu.Kimbilir, belki de insanı büyüklükmertebesine vardıracakbir hareketin tam lideri olacağı sırada, onun elindenalındığınısanıyor,bunainanıyor,bunahayıflanıyorvetahammüledemiyordu.

İstanbul’da kendine göre bir takım hazırlıklar yaptı ve Balıkesir’e gitti.Kadızade Hulusi Efendi’nin sahibi olduğu İrşad gazetesinin yazı işlerimüdürü oldu ve Mustafa Kemal Paşa ile onun yönettiği milli mücadelegayretleri aleyhine şiddetli bir yayınagirişti.HemdeYunan işgali altındakiBalıkesir’de!.. Gözü, öylesine kararmıştı ki, hiçbir şey ama hiçbir şeygöremiyor, bu tutumunun kendine ideal edindiği vatan kurtuluşuna karşıolduğunu, ona zarar verdiğini düşünemiyor,millimenfaatleri baltalayan birmuhteris durumuna giriyordu. Bütün makaleleri Mustafa Kemal Paşa’nınidaresine karşı halkın güvenini sarsmak amacına yönelmişti. (Ö.S. Coşar;

MilliMücadeleBasını: 46-48)Oysaki vatanseverBalıkesir halkı büyük birmücadeleheyecanıiçindeidi.Nitekim,ÖmerFevziBeyBalıkesir’dedeçokkalamadı. Orada da durumu tehlikeye girmişti. Orada da yakalanmaktankorktuğu için olacak, tekrar İstanbul’a döndü. Fakat artık o, millimücadeleciler için damgalı bir insandı, er geç yakalanacaktı. İstanbul’da dagüvenlikiçindedeğildi,oradadakalamazdı;oradandakaçtı,Fransa’yagitti.1923yılında,LozanBarışAntlaşmasıgereğinceimzalanan“Siviltutuklularıngeri verilmesiyle savaş tutsaklarının değiştirilmesine dair Türk-YunanAnlaşması‘na ekli protokol”ün verdiği yetki ile, hükümetçe, memleketegirmeleri yasaklanan 150 kişilik listeye, Yüzellikler Listesi’nekonulduğundan uzun yıllar vatana dönemedi. Kendisi Fransa’da, ailesiTürkiye’de büyük sıkıntılara düştüler. Nihayet, 1938 yılında çıkarılan 3527SayılıAfKanunu’ndanyararlanarakgerigeldi.

Yurda dönüşünden sonraki ilk günlerini, hâlâ gerili duran sinirlerinedayanarak ve bu af kanununun bir haksızlığın giderilmesi için çıkarıldığınısanarak, etrafının kendisine göstereceği büyük ilgiyi bekleyerek geçirdi.Sonrabirdenbiregerçeklerigörmeyebaşladı.Her şeydeğişmiş,onu tanıyanbile kalmamıştı.Yepyeni bir toplum, yepyeni bir kuşak, yepyeni bir devlet,yok olmaktan kurtulmaya çalışan değil, var olmanın gururu içinde ilerileredoğru hamleler yapan bir millet vardı vatanında… Amaç, ona lüzumkalmadan ve onsuz gerçekleşmişti. Artık, onun varlığı ile yokluğunun butoplum için önemi kalmamıştı. Birdenbire kendini büyük bir boşluk veçöküntü içindebuldu.Gündengünedüştü.Kâh İstanbul’da,kâhAnkara’da,bazen Trabzon’da kaldı. Hergün biraz daha hızla sona yaklaştı ve 1952yılındaöldü.

2.İbrahimHamdi(MuhsinElgen):

Giresun’un yerlisi olan İbrahim Hamdi Bey genç bir mühendisti.İngiltere’deöğrenimgörmüştü.Aynızamandagazeteciidi.Giresun’daçıkanIşıkgazetesindeheyecanlıyazılarıyayınlanıyordu.İdealistveateşlibirmillimücadeleci idi. ErzurumKongresi’ndeki görüşmelerde düşüncelerini açıkçaortayakoymaktan çekinmemiş,MustafaKemalPaşa’yadelegelerinönünde,askerlik elbisesiyle toplantılara katılmasının ve başkanlık kürsüsüneçıkmasınındoğruolmadığınısöylemişti.Giresun’adöndüğünde,Erzurum’daumduğunu bulamamış insanların hayal kırıklığı içerisinde idi. Bambaşkahayallerle giriştiği milli mücadele hareketinin Erzurum Kongresi’ndebambaşka bir yön aldığı kanısına varmış ve bu kanı onu üzüntüleresevketmişti.Millimücadele gayretlerinin, eski tip bir politika oyunu halinegeldiğinivekişiselarzularaaletedildiğinisanıyordu.

Busebeple1919Eylülünde,Giresun’daçıkanIşıkgazetesinde,Kongre’dekigeneldurumve tutumuyerensonbiryazıyayınladıvebuyazı ileyazarlığı

da,siyasetidebıraktı.İngiltere’yegitmekistiyordu.Çünküepeycezamandırmesleğinden ayrılmıştı. İngiltere’de bilgisini tazeleyecekti. Görüşmemizinbaşında böyle söylemişti kendisi… Fakat, görüşmelerimiz ilerledikçeanlaşıldı ki, zâten Giresun’da kalmasına da imkân yoktu. Çünkü o sıradakuva-yımilliyecilik yetki ve görevi ilemillimücadele gayretlerine katılmışolanTopalOsmanAğaçokkuvvetliidi.Hele,Giresundelegelerinin,MustafaKemalPaşa’yamuhalefetederek,politikadançekilmeleriüzerine,Giresun’untekvemutlakhâkimiolmuştu.MustafaKemalPaşadaonunRumçetelerinekarşıgiriştiğimücadeleyiuygungördüğünegöre,artıkhiçbirhususta,hiçbirkimseyi dinlemeden, her istediğini yapıyordu. Derebeyinden de ileri,bağımsız bir devlet başkanı gibi idi.Çetesiyle beraber, kendisini tenkil içingönderildiği söylenen Giresun Kaymakamı Hüsnü Bey’i (Çakır) biledairesindetutarakdışarıçıkarmamış,ancakTrabzonValisi’ningönderdiğibirFransız torpidosuKaymakam’ıGiresun’danveTopalOsman’dankurtararakTrabzon’a getirmişti. Bu durum karşısında hem küskünlük, hem de kuşkuiçindebulunanibrahimHamdiBey,fırsatınıbulurbulmazİstanbul’a,oradanda İngiltere’ye gitti. İngiltere’de sekiz ay kadar kaldığı halde geçiminisağlayacak bir iş bulup da giremeyince Almanya’daki müesseselerlemuhabereettiveSiemensfirması ileanlaşarakAlmanya’yagitti.BirzamansonraAEGfirmasınageçtivebufirmanınTürkiyetemsilcisiolarak,1933’teAnkara’ya geldi. İkinci Dünya Savaşına kadar, AEG’nin temsilcisi olarakAnkara’da kaldı. Savaş sırasında işlerin kesilmesi sebebiyle Almanşirketinden ayrıldı, Sümerbank’a müşavir olarak girdi. Oradan emekliyeayrıldı ve Ankara’ya yerleşti. Bu kitap yazılırken Ankara’da oturuyordu.(Bkz.Ek:7)

3.AliNaci(Duyduk):

Dr.AliNaciBeydeGiresun’unyerlisiidi.TıptahsiliyaparkenaskerealınıpÇanakkale’ye, fakülteyi bitirince de, yedek subay olarak SuriyeCephesi’negönderilmiş, Dünya Savaşı‘nın bitip orduların geri çekilmesi üzerine terhisedilmişti. Daha tıp öğrenimi sırasında miliyetçi derneklerde çalışmış, buyüzdentutuklanıpDivanıharp’teyargılanmışolanDr.AliNaciBeyGiresun’agelince,millimücadeleheyecanınıyenemeyerekKaradeniz isimlibirgazeteçıkarmış, arkadaşlarıyla birlikte Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti’ninGiresun şubesini kurmuş, idare kuruluna üye olmuş, ErzurumKongresi’nedelegegitmişti.

Kongre bitince Mustafa Kemal Paşa’yı ziyaret etmiş, Kongre’deki fikirçatışmalarının da Kongre ile birlikte sona erdiğini, artık herkesin alınankararlara uyması gerektiğini söylemiş, Mustafa Kemal Paşa’dan da iltifatgörmüş, Giresun’a gelince, gazetesini kapatıp yazarlığı ve politikacılığıbırakmıştı.

Nevarki,TopalOsmanAğa’nındurumvedavranışlarıkuşkuvericiidi.Neyapacağını düşünmeye başlamıştı. Bundan sonraki olaylarıAliNaciBey’inkendisindendinleyelim:“OsmanAğa’nınbizekarşıolandurumubirdenbiredeğişmişti. Mustafa Kemal Paşa ile haberleştiği söyleniyordu. Etrafında dakışkırtıcılar vardı. Hayatımız tehlike içindeydi. Bir gün, Giresun GençlerBirliğiüyeleriniçağırtmışvebenibaşkanlıktanatmalarınısöylemiş.Gençlerrazıolmayıncabirliğide,binayıdadağıttı.Birgündebeniçağırttı.Aleyhineteşkilat yaptığımı söyleyerek tehdit ve hakarette bulundu. İlk fırsatta benivurduracağı anlaşılıyordu. Nitekim, Osman Ağa’nın çetesinde bulunan vebenimdeuzaktanakrabamolanKaptan’ın(sonradanMilletMeclisiMuhafızKomutanı olmuş ve Ali Şükrü Bey’in öldürülmesi olayına adı karışmıştır)gizlicehabervermesisayesindebirkaçkereölümtehlikesindenkurtuldum.Osırada Osman Ağa’nın çetesi Doğu’daki asiler üzerine gönderildi. Ben degitmekistedim.OsmanAğaöncekabulettiysedesonravazgeçtivebirzamansonradahaberyollayarakErzurum’agitmemiemretti.Bengidecektim,fakatyakınbir arkadaşımyoldaöldürüleceğimihaberverdi.O sırada limandabirFransız ticaret gemisi vardı. Ona sığındım ve İstanbul’a gittim. Bir iki aysonradapasaportalarakViyana’yagittim.Oradaaltıaykadarkaldım,parambitti. İş bulamadım. Suriye’ye gidip Hatay’da yerleştim, doktorluk yaptım.Orada5-6yılkadarkaldım.SonraGazinatepValisiHüsnüÇakır’ınaracılığıiledönüşiznivepasaportaldım,döndüm.”

Ali Naci Bey bundan sonra görev aldı, Giresun Hükümet Tabibi oldu.Tekrarpolitikayakarıştı.ÖnceHalkPartisi’ne,sonraDemokratParti’yegirdi.1950’de mebus oldu. On yıl mebusluk yaptı. 27 Mayıs 1960’ta tutuklanıpYassıada’yagönderildi.15Eylül1961’deberaatettiveserbestbırakıldı.

BukitapyazılırkenhayattaolupGiresun’dakifındıkbahçeleriningeliri ilegeçinmekte, kışlarını Ankara’da ve yazlarını Giresun ile İstanbul’dageçirmekteydi.(Bkz.Ek:6).AliNaciDuyduk1980’devefatetmiştir.

AnlaşmazlıklarınGerçekSebepleri

Bu konu üzerine eğilirken, her şeydan önce ve kesinlikle şunu açıklamakgerekir ki, Erzurum Kongresi’nde doğan anlaşmazlıklar özde ve amaçtadeğildi. Erzurum Kongresi’ne katılanların hepsi de milli iradeye dayanandevlet sistemini amaç edinmişti. Mesela, muhaliflerin elebaşı gibi görünenTrabzon’un Sürmene delegesi Avukat Ömer Fevzi Bey, ErzurumKongresi’nden önce, İstanbul’da Yıldız Sarayı‘nda toplanan Şûra-yıSaltanat’a Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin temsilcisiolarakkatılmışveyaptığıkonuşmadaŞûra-yıSaltanat’ın,milletinkaderindeoy ve mütalâa beyan etmek hakkına sahip olamayacağını, milletin kendikaderi hakkında kendi içinden doğacak bir hükümetin karar vermesiniistediğini, bunun için de bir Şûra-yı Milli’ye (Milli Meclis’e) ihtiyacıolduğunu, Şûra-yı Milli’nin kalbinden çıkacak bir hükümetin iş başınagelmesi gerektiğini söylemişti. (M.T.Gökbilgin,MilliMücadeleBaşlarken:109)

Mustafa Kemal Paşa da Erzurum Kongresi’nde yaptığı açış konuşmasınışöyle özetliyordu: “Ve mukadderata hâkim bir milli iradenin, ancakAnadolu’danortayaçıkabileceğinigördümvemilliiradeyedayananbirŞûra-yı Milli toplanmasını ve kuvvetini milli iradeden alacak bir hükümetinkurulmasını, çalışmaların ilk hedefi olarak gösterdim.” (Atatürk, Nutuk:Vesika38)

Görülüyorki,esashakkındakidüşüncelerdebirayrılıkyoktur.Anlaşmazlıkdenilenolaylartaraflarıntutumlarıveizleyecekleriyollarlailgiliidi.Mesela:

I)İlkanlaşmazlıkmillibirliğedoğrugidilecekyolunçizilmesindeoldu.Vebu görüş ayrılığı Kongre sırasında değil, kongreden önce; Mustafa KemalPaşa ile delegeler arasında değil,MustafaKemalPaşa ileKâzımKarabekirPaşa arasında çıkmıştı. Kâzım Karabekir Paşa kademeli bir şekilde millibirliğedoğrugidiştaraflısıidi.Olaylardabuyoldagelişiyordu.ÖnceTrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiDoğuKaradenizBölgesi’ninbirliğinisağlamıştı.SonraVilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’nindoğuillerindekişubeleriDoğuBölgesi’ninbirkısmınıbirleştirmiş,ErzurumKongresi iledeDoğuveKuzeydoğubölgeleri birleşmişti.Bundan sonradakademelerlemillibirliğedoğrugidilecekvemillibirlikamacınavarılacaktı.

Mustafa Kemal Paşa ise, bir kademe ve bir hamlede milli birliğe varmadüşüncesindeidi.BununiçinherhangibiryerdevemeselaSivas’tayapılacakbirkongreilebununsağlanmasınıistiyordu.

Bu yüzden Mustafa Kemal Paşa ile Kâzım Karabekir Paşa arasında,anlaşmazlıkdoğurabilecekyazışmalaroldu;dahasonrabuyazışmalaraRefet

Bey(Paşa)dakatıldı.Fakatgününşartlarıveolaylarıngelişimianlaşmazlığıkendiliğinden ortadan kaldırdı. Önce Erzurum Kongresi yapıldı, sonra daMustafaKemalPaşaSivasKongresi’niyaptı.

II) İkinci anlaşmazlık belirtisi Mustafa Kemal Paşa’nın kongreye katılıpkatılmayacağı konusunda görüldü. Mustafa Kemal Paşa, ne şekilde olursaolsun muhakkak kongreye katılmak kararında idi. Bazı delegeler ise,kongreye katılmanın her istenilen şekilde değil, ancak mevcut millioluşumların hukuki düzenine uygun şekilde olabileceğini ileri sürüyorlardı.MustafaKemalPaşa’nınkongreyegiremeyeceğiyolundakiitirazlarda,onundelegeolmayışındanilerigeliyordu.Nitekimikidelegeistifaederek,MustafaKemal Paşa ile Rauf Bey’in usulüne uygun olarak delege olabilmelerisağlanıncaanlaşmazlıkbitti.

III) Etkileri daha sonra da devam edecek olan ilk kuvvetli anlaşmazlıkMustafaKemalPaşa’nınkongrebaşkanlığınaseçilipseçilmemesikonusundadoğdu.MustafaKemalPaşa’nın,millimücadeleyiamacınavardırabilmekiçinmuhakkak başa geçmesi gerektiği düşüncesine karşı bunun milli mücadelegayretlerine zarar vereceği ileri sürülüyordu. Gerçekten de,MustafaKemalPaşa’nın kongre başkanı olmasında bir takım sakıncalar bulunabilirdi.Mustafa Kemal Paşa’nın kendisi de bunu kabul ediyordu. Fakat MustafaKemalPaşa’nınkongrebaşkanıolması iledoğacaksakıncalar,eldeedilecekfaydalar yanında çok küçük ve etkisiz kalacaklardı. Nitekim, bu hususNutuk’tatambiraçıklıklagözlerönünekonmuştur:

Benim Erzurum Kongresi’ne üye olarak girip girmemekliğimdüşünülmüşolduğugibi,Kongre’yedahilolduktansonrabaşkanolupolmamaklığım üzerinde tereddüt gösterenler bulunmuştur. Bazısamimi arkadaşlarım Heyet-i Temsiliye’ye dahil olarak açıkfaaliyetimisakıncalıgörüyorlardı.Üzerindedurduklarınoktalarşöyleözetlenebilir: Milli girişim ve faaliyetin tam anlamı ile millettendoğduğunu,hakikatenmilliolduğunugöstermeklâzımdır.Butakdirdegirişimdahakuvvetli olurvekimseninyanlışyorumunaveözellikleyabancılarınolumsuzdüşüncelerineyerbırakmaz.Fakat tanınmışvehelemerkezi hükümete, halifelikmakamınave sultanlığa başkaldırırdurumadüşmüş,“hedef”konumundaki,benimgibibiradamın,bütünbu milli girişimin başında bulunduğu görülürse, faaliyetin milliamaçlara dayanmaktan çok özel emellere ulaşmaya yönelik olduğusonucuna varılabilir. Bundan dolayı, Heyet-i Temsiliye, vilâyet vemüstakil sancakların seçecekleri kişiler olmalıdır. Ancak bu suretle,millibirkuvvetgösterilebilir.

Benim de bu görüşlere muhalif olan görüşlerimi dayandırdığımnoktalardanbazılarınısayayım:Evvelâbenneolursaolsunkongreye

dahil olmalı ve onu idare etmeliydim. Çünkü, zaman geçirmeksizinmilliiradeninfaaliyetegeçirilmesinivemilletinbizzatfiilenvesilahlıolarak önlem almaya başlamasını sağlamanın zorunlu olduğuna kaniidim.Buesaslı noktaları takdirve tespit ettirebilmek için,kongrede,aydınlatmak ve doğru yolu göstermek ve bizzat idare suretiyleçalışmamı gerekli görüyordum. Nitekim öyle oldu. ErzurumKongresi’nin,dahaevvelizahettiğimesaslarıvekararlarını,herhangibirheyet-itemsiliyeninhayatageçirebileceğinegüveniminoluşmamışolmadığınıitirafederim.Nitekimzamanveolaylarbenidoğrulamıştır.

Gerçi benim açıkça ortaya atılmamda ve bütün milli ve askeriharekâtın başına geçmem de şüphesiz sakıncalıydı. Fakat o sakınca,başarısızlık halinde, herkesten evvel ve herkesten çok, bir şeyyapmamış olmaktan dolayı boğulacağım acılardan başka bir şeyolabilirmiydi?Halbuki bütün vatanın ve koskoca birmilletin, ölümkalımı söz konusuyken vatanseverim diyenlerin kendi sonlarınıdüşünmesineyervarmıdır?

Tarih, itiraz edilmez biçimde kanıtlamıştır ki büyük meselelerdebaşarı için kabiliyet ve kudreti sarsılmaz bir başkanın olmasıgereklidir.

Millet, memleket, siyaset ve ordu idareleriyle hiçbir ilgisi ve bukonularda yeterlilikleri görülmemiş ve sınanmamış gelişigüzelkişilerdenkurulmasıhiçdeolasılıkdışıolmayanherhangibirheyet-itemsiliyeye, söz konusu durum ve görev bırakılabilir mi idi? Vebırakıldığı takdirde, “Memleket ve milleti kurtaracağız” dediğimizzaman milleti ve kendimizi kandırmak gibi bir hatâ işlemeyecekmiydik?Buniteliktebirheyete,perdearkasındanyardımedilebileceğisöz konusu olsa da, bu yöntem güvenilir kabul edilebilirmiydi?Busöylediklerimin,ogünlerdedeğilsebile,artıkbugün,bütündünyaca,reddedilemezgerçeklerdengörüldüğüneşüpheyoktur.

İşte, Mustafa Kemal Paşa’nın başa geçmesini istemeyenler bunlarıanlayamamışlar,Atatürk’üneşsizkişiliğiilebütünmahzurlarıyenebileceğinikavrayamamışlardı. Ve bunu kavrayamayanlar arasında Kâzım (Dirik),İbrahim Tâli (Öngören), Hüsrev (Gerede), Mazhar Müfit (Kansu) gibiyakınları da vardı. Bunun sebebi de Mustafa Kemal Paşa’yı yeteri kadartanımamaları idi. Hele genç avukat Ömer Fevzi’nin, genç doktor AliNaci’nin, genç mühendis İbrahim Hamdi’nin, Mustafa Kemal Paşa’nınşahsiyeti, düşünce yolu, kudreti, kabiliyeti, nüfuz ve tesiri hakkında hiç birbilgileriyoktu.Esasenyaşlarıvegörgüleridebunauygundeğildi.

Bu gerçeği en güzel ve açık şekilde, bu kitap yazılırken hayatta bulunan,ŞebinkarahisardelegesiDr.Cemil(Şencan)Beybelirtmişveşöyledemişti:

“BenErzurum’dabulaşıcıhastalıklardoktoru idim.BirgünErzurum’abirordu müfettişinin geleceği duyuldu. Sağlık müdürü beni yanına alarakİstanbulKapısı‘na götürdü.MustafaKemal Paşa’yı ilk defa orada gördüm,hattâ adını bile ilk defa duydum.Mustafa Kemal Paşa hakkında hiçbir şeyduymamıştım,hiçbirfikrimyoktu.Benosıradapolitikailehiçilgisiolmayan,bu konuda kimseyi de tanımayan, sadece memleketin içinde bulunduğufelaketli halden ıstırap duyan ve bütün zamanını hastalarına veren genç birdoktordum.”(Bkz.Ek:8)

IV)Nevarki,MustafaKemalPaşadabudelegelerhakkındayeterikadarbilgiyesahipdeğildiMesela;Nutuk’taÖmerFevzi’densözederken“…hernasılsaTrabzonvilâyetidahilindebiryerdenkendiniKongre’ye tayinettiripgelenÖmerFevziBey…”diyor.

Oysaki Ömer Fevzi Bey Erzurum Kongresi’ne, Mustafa Kemal Paşa’nınsandığı gibi “her nasılsa” gelmiş bir delege değildi. Ömer Fevzi Bey,Trabzon’un eski, geniş ve tanınmış bir ailesi olan Eyüboğullarından idi.Kongre’yebaşkanvekiliveHeyet-iTemsiliye’yeüyeseçilen,MustafaKemalPaşa taraftarı Eyübzade İzzet Bey’in yakın akrabası idi. Yüksek tahsilyapmıştı,avukattı,gazeteciydi,politikacıydı.Güzelkonuşurdu,etkiliyazardıve ilinin temsilcisi durumunda idi. Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti’ninkurucusuvemerkezkuruluüyesiolmuştu.26Mayıs1919’da,Padişah’ın huzuru ile açılan, Sadrazam’ın huzurunda devam eden Şûra-yıSaltanat’ta Trabzon’un temsilcisi olarak bulunmuş, söz alıp konuşmuş veFeritPaşagibibirhükümetbaşkanınınkarşısındaMilliŞûra’nınöneminden,milli iradeden ve milli iradeye dayanmayan hükümetleri kimsenindinlemeyeceğinden,milli iradeye dayananbir hükümete ihtiyaç olduğundanbahsetmişti.

Ömer Feyzi Eyüboğlu, aslen Trabzon’un Maçka ilçesindendi; TrabzonmerkezindeotururduveSürmene ilçesindendelegeolmuştu.Bu,hernasılsabir delege oluş değil, iki yakın akrabasının da delege olmasını sağlayıcı birtedbirdi.Çünkü,MaçkailçesindenyakınakrabasıİzzetEyüboğluseçilecekti,merkez ilçeyi de kayınbabası Hüseyin Abanazoğlu’na bırakmıştı. SürmeneKaymakamı ise, kayınbiraderi Selâhaddin Abanozoğlu idi, nasıl olsa onuSürmene’den delege seçtirebilirdi. Böylece, Ömer Fevzi Bey, ErzurumKongresi’neikiakrabasınıdadahilederekgelmişoluyordu.

Görülüyor ki Ömer Fevzi Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya tanıtıldığı gibiTrabzonvilâyetininbiryerinden“hernasılsa”çıkagelmişbirdelegedeğildi.BelkideMustafaKemalPaşaonunbuaileilişkilerinibilmediğiiçin,başkanyardımcılığı seçiminde kendisini tutan İzzet Bey’e karşı, onun HüseyinEfendi’yi tutuşunun da bir kayınbaba-damat ilişkisinden ileri geldiğinibilmiyor ve bu tutumunun arkasında da bazı tehlikelerin bulunduğundan

kuşkulanıyordu.

Böylece Ömer Fevzi Bey, kimliği bilinmeyen şüpheli bir kişi sanılınca,hakkındasertvekesinhükümlervermekdekolaylaşıyordu.Mesela,biryazar,Ömer Fevzi Bey’i, İstanbul’dan delegeler arasında propaganda yapıp panikyaratarakKongre’yi dağıtmaküzere gönderilmiş diye anlatır. (H.İ.Dinamo,Kutsalİsyan:42)

Oysaki Erzurum Kongresi, açık ve kesin olarak bilindiği üzere, MustafaKemal Paşa ile ilgili olmaksızın, doğrudan doğruya Doğu ve KuzeydoğuAnadoluhalkları,Vilâyat-ıŞarkiyeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninErzurumŞubesiileTrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetitarafındantasarlanmış ve bu iki teşekkülün karşılıklı anlayış ve gayretleriylegerçekleştirilmiştir.Nitekim,MustafaKemalPaşadaolayıbuşekildeanlatır:

Vilâyat-ı ŞarkiyeMüdafaa-i Hukuk-ıMilliye Cemiyeti’nin 3Mart1919 tarihinde, bir yürütme kurulu oluşturmak suretiyle kurulanErzurumŞubesi,Trabzoniledeanlaşarak1919Temmuz’ununonuncugünü Erzurum’da bir Vilâyatî Şarkiye Kongresi toplanması işinegirişti. Benim henüz Amasya’da bulunduğum tarihlerde, Haziraniçinde, Şark vilâyetlerine delege göndermeleri için teklif ve davettebulundu.(Atatürk,Nutuk:46)

Görülüyorki,ErzurumKongresi’ninyapılmasınakararverenlerErzurumveTrabzon’dakicemiyetlerinidarecileridirler.ÖmerFevziBeyiseTrabzon’dakiCemiyet’in kurucusu ve Heyet-iMerkeziye üyesi idi. Padişah’a bağlılığınagelince,bukonudaokadaraşırıbir inanç içinde idiki,adetapadişahsızbirdevlettasarlayamıyordu.Vatanınkurtuluşudaancakpadişahadınavepadişahile beraber olabilirdi. Aslında o sırada herkes padişaha bağlı ve padişahtaraftarı idi. Hattâ padişaha bağlı olmayanlar bile kendisine bağlı ve onataraftar görünmek zorunda idiler.Bu sebepledir ki,MustafaKemal Paşa daErzurum’a vardığı ilk gün padişaha bağlılık telgrafı çekmiş, ErzurumKongresi’ndeyaptığıkonuşmayıvatanvemilletlebirlikte“Makamı-HilâfetveSaltanat”ınTanrıtarafındankorunmasıdileğiylebitirmiştir.

Mazhar Müfit Bey ise; “ukalâ” diye nitelendirdiği Ömer Fevzi Bey’in,askerlerinsiyasettençekilmesi,millihareketinhalk içindengelmesi,düzenliorduyerinehalkınsilahlandırılmasıyolundakikonuşmalarınınvefikirlerinin“Bolşeviklik propagandası” olarak kabul edildiğini, toptan ve büyük birkızgınlığa sebep olduğunu anlatmaktadır. (M.M. Kansu, Ölümüne KadarAtatürk’le:86,103)

Gerçekten de, Ömer Fevzi Bey, devlet hazinesine yük olmaması gibi birgerekçeile,düzenliorduyerinemiliskuruluşlarınıntercihedilmesiniverdiğiprogram tasarısında teklif etmişti ama aynı tasarıda İngiliz ve Amerikan

taraftarıolduğunudaaçıkçaortayakoymuştu.(Bkz.Ek:16)

Belki de kendisinden şüphelenilmesinin sebebi bu idi. Çünkü, memleketiişgal edenler İngilizlerdi. Kongre ile ilgilenen, yapılmamasına çalışan,Erzurum’daki temsilcileri vasıtasıyla teşebbüs ve faaliyetlerde bulunanlarİngilizlerdi. Milli Mücadele’yi gerçekleştirmeye çalışanları görevlerindenuzaklaştıran,MustafaKemalPaşa’nınazlinesebepolanİngilizlerdi.Bütünbusebeplerle, İngilizlerle ilişkikuranlarındurumuMustafaKemalPaşa’yıolsaolsatedirginedebilirdi.

Nitekim Cevat Dursunoğlu, gerçeğe en yakın şekilde, Rawlinson’ın bazıdelegelerle teması konusundaki dedikodulardan söz etmekte veÖmerFevziolayını şöyle anlatmaktadır: “İkinci hâdise yine nizamnamenin müzakeresisırasındaçıktı.Nutuk’unkırkdördüncüsayfasındakendisindenşüphelendiğiyazılan Ömer Fevzi tarafından çıkarılmıştı. … Aksi gibi o günlerde deErzurum’dabulunanKaymakamRawlinson’ınKongreazalarındanbazılarıylatemas yolları aradığını işitmiştik.” (C. Dursunoğlu, Milli MücadeledeErzurum:114)

Nevarki,CevatDursunoğluAtatürk’esonderecebağlıbirinsanolduğuvekitabınıyayımladığı1946yılındaMustafaKemalPaşa’nınNutuk’uokunmuşveyayınlanmışbulunduğuveburadaÖmerFevziBey’den“düşmancasusu”olarak bahsedildiğini bildiği halde neden kitabında “Nutuk’ta kendisindendüşman casusu diye bahsedilen Ömer Fevzi” dememiştir de “Nutuk’takendisindenşüphelenildiğiyazılanÖmerFevzi”demiş;ayrıcaRawlinson’unbazı delegelerle temasının öğrenilmesini “aksi gibi” deyimiyle anlatmıştır?Yoksa, Cevat Dursunoğlu, Atatürk’ün Ömer Fevzi hakkındaki sözlerini,yanlıştutumlarlakötütesadüflerinbirleşmesindendoğanbirşüphemanâsınaalmak gerektiğini mi anlatmak istemiştir? Böyle düşünebilmek mümkünolsaydı,ErzurumKongresi’ndemuhalefetleriyletanınmışdelegelerleAtatürkarasındaki derin anlaşmazlığın kördüğümünü çözmek, gerçek sebebinibulmakoldukçakolaylaşırdı.

Çünkü, Erzurum Kongresi’nde muhalefetleriyle tanınmış bir kısımdelegelerde İngiliz–Türk dostluğu arzusu, İngilizlerle Türkleri birbirineyaklaştırmahevesiveidarede“adem-imerkeziyet”taraftarlığıvardı.MeselaGiresun’da yayınlanan Karadeniz gazetesinin 2 Haziran 1919 tarihlinüshasında Giresun’da bir Türk-İngiliz Dostluk Yurdu açılmasınaçalışıldığındanbahsediliyordu.

Budostluğataraftarolanlar,durmadandevamedegelenRussaldırılarınınvetarihiTürk–Rusdüşmanlığınında etkisi altındakalarak,memleketi işgaldenve yok olmaktan kurtaracak milli mücadelede, geçici ve oyalayıcı da olsa,Ruslarla işbirliğini, anlaşmayı, yardım sağlamayı akıllarınınköşesindenbilegeçirmedikleri ve bu sebeplemillimücadeleye girerken İngilizlerle dost bir

durumda olmanın zorunluluğuna inandıkları kanısını veriyorlardı. OsmanlıDevletiidaresindeuzunyıllarihmaledilmişolanDoğuKaradenizbölgesininkalkınmasıiçinRumMetropolitiHrisantos’un“bağımsızdevlet”tezinekarşıda“idariadem-imerkeziyet”düşüncesineyaklaşıyorlardı.Vebudüşünceninbölgede yayılıp yerleşmeye başlaması çok daha eskiden olmuştu. 1902’deParis’te,PrensSabahaddinvearkadaşlarıtarafındankurulmuşolanTeşebbüs-iŞahsîveAdem-iMerkeziyetCemiyeti’ninonmaddedenibaretprogramınınbirincimaddesinde,“OsmanlıÜlkesindeuygulanacaksiyasidüzen,hersınıfhalkı ve bütün Osmanlı uyruklarını kapsamına almak üzere mevcut illerinadem-i merkeziyet ve tevsi-i mezuniyet (merkezdeki iktidarın işlerinibozmamakkoşulu ile yöre idarecilerine özerklik vermeve il yöneticilerininyetkilerini genişletme) usûl ve kaidesiyle idaresi esasına dayanacaktır”deniliyordu. Öteki maddelere göre de, ilin neredeyse bütün işlerininyönetilmesi ve denetlenmesi seçimle kurulacak meclislere veriliyordu.Hükümet merkezi ile iller arasındaki birlik ve beraberliği kuvvetlendirmekiçinbaşkentte,bir“MebusanMeclisi”açılacak,seçimlekurulanhermeclisteazınlıklardanüfuslarıoranındatemsiledilecek,herkesaynıhakveimtiyazasahip olacak, ilin asayişi de yine nüfus oranına göre kurulacak jandarmabirlikleri tarafından sağlanacak, valiler ile il yüksek kademe memurlarınıhükümet tayin edecek, ötekimemurların tayini valiler tarafından yapılacak,padişahın son otuz senede haksız aldığı mallar sahiplerine veya hükümeteverilerek özel hazinesi sınırlandırılacak ve devletlerarası anlaşmalarkorunacaktı.(Z.Sertel,Hatırladıklarım:45,46,147)

İşteDoğuBölgesi’neyayılan fikirler bunlardı ve1902yılındabu fikirleriyayanCemiyet’inTürkiye’dekibirkaçşubesi içindeenkuvvetlileriErzurumveTrabzon’dakişubelerdi.ErzurumŞubesi,merkezdengönderilmişYüzbaşıHüseyin Tosun Bey tarafından kurulmuştu. Faal üyeleri Durak, SerdarzadeSıtkı,HocaSeyfeddinbeylerdi.TrabzonŞubesi’ndeSancakbeyizadeMehmetve Hasan kardeşlerle Nemlizade Salim Bey çalışıyorlardı. İstibdadın kötüidaresinden bunalmış olan Doğu Bölgesi halkı, Meşrutiyet yönetimini gerigetirebilmek için, gerekirse ayaklanmayı da göze almıştı. Nitekim,merkeziParis’te bulunan Teşebbüs-i Şahsî ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti’ninErzurum Şubesi, toprak ürünleri ve hayvan vergilerinin ağırlığını bahaneederekihtilalbayrağınıaçmış,Erzurumhalkıayaklanmış,Trabzon,SivasveKayseri halkları da ayaklanmaya katılmışlardı. İstanbul hükümeti korkulugünleryaşamış,ayaklananillerdekivergilerkaldırılmışvefakatayaklananlargerekli yardımı sağlayamadıklarından bastırılmışlardı. Bazılarına göre buhareket, bir Meşrutiyet inkılabı yaratabilecek nitelikte idi. (T.Z. Tunaya,Türkiye’deSiyasiPartiler:142-144;H.Ertürk–S.N.Tansu,İkiDevrinPerdeArkası,s.61-64,67,83)

Daha sonraları, 1911’de, kurulan ve 1919 başında tekrar faaliyete geçen

Hürriyet ve İtilâf Fırkası da aynı fikirleri ve bu fikirlerle berabermerkeziyetçilikleithamedipbuyüzdenfelaketlerinsorumlusukabulettikleriİttihat ve Terakki Fırkasımensuplarına karşı kırgınlık ve kızgınlık hisleriniyaymışlardı; kiMustafaKemal Paşa bunun en etkili örneğini, ilk gidişindeSivas’tagörmüştü.

Aralık 1918’de İstanbul’da kurulan ve Doğu Karadeniz bölgesinde bazıyerlerdeşubeleraçmışolanTrabzonveHavalisiAdem-iMerkeziyetCemiyetide aynı fikirlerin savunucusu idi. Böylece Doğu İllerindeki millimücadelecilerin çoğu adem-i merkeziyet taraftarı ve İttihatçı aleyhtarıolmuştu. Bölge gazetelerinde bu görüşleri açıkça belirten yazılar çıkıyordu.Adem-i merkeziyet düşüncesi bölgede iyice tutunur olmuş, hattâ bağımsızdevlet taraftarı Rumlar arasında bile yayılıp yerleşmeye başlamıştı. Buyüzden Rumlar da “Cumhuriyetçi” ve “Adem-i Merkeziyetçi” olarak ikiyeayrılmışlardı. Mesela Giresun Rum Metropoliti Yermanos ile taraftarlarıadem-imerkeziyettaraftarıolmuşlar,bağımsızdevlettaraftarıolanRumlarlaişi silahlıçatışmayakadarvardırmışlardı. (Karadenizgazetesi,22Mart l919tarihlinüshası)

ErzurumKongresi’ndemuhalefetleriyletanınmışolanTrabzondelegelerideadem-i merkeziyet taraftarı ve İttihatçı aleyhtarı idiler. Nitekim ErzurumKongresi’ndeSivas’ınŞebinkarahisardelegesiolanDr.CemilBeyde,ÖmerFevzi Bey’in Hürriyet ve İtilâf Fırkası‘ndan olduğunu söylemiştir. ÖmerFevzi Bey’in son günlerde Kongre’ye sunduğu program da İngiliz veAmerikan demokrasisine hayranlık taşıyan ifadelerle adem-i merkeziyetesaslarınadayanıyordu.

Buna karşılık, Mustafa Kemal Paşa’ya göre, sadece özel çıkarları içinTürkiye’yi işgal ve taksim etmek isteyenler İngilizlerdi.Yunanlıları İzmir’eçıkaranlar da, Rumları ve Ermenileri destekleyenler de İngilizlerdi.Doğuluları bağımsız bir Kürdistan devleti kurulması fikrini ortaya atıpkışkırtanlarda İngilizlerdi.Kendisinimillimücadelegayretlerindenvemillimücadelecilerden ayırmak isteyen ve İstanbul Hükümeti’ne yaptıklarıbaskılarla azline sebep olanlar da İngilizlerdi. Bütün bunlardan ötürü, osırada, Türklerin en büyük düşmanının İngilizler olması gerekirdi. Millimücadelenin ilk ve büyük başarısı İngilizleri memleketten çıkarmak, buengeli ortadankaldırmakolacaktı.Bunun için de, kimolursa olsun (Ruslar,Bolşeviklerdadâhil)anlaşarakmillimücadeleiçingereklimaddiyardımlarısağlamakyolunagidilebilirdi.KaldıkiRuslardaemperyalistlerekarşımillihaklarınıkorumayaçalışanbirmilletdurumundagörünüyorlardı.

Bu karşıt düşüncelerin taraflar arasında derin bir anlaşmazlık çıkarmasıdoğaldıvebeklenirdi.Nitekimdeöyleoldu.İşteKongre’demuhalefetleriyletanınmış delegeler ileMustafaKemal Paşa arasındaki anlaşmazlığın gerçek

sebebibelkidebuidi.

Fakatniçin,aynıgörüşteve tutumdaolandelegelerdenyalnızÖmerFevziBeyYüzellilikler listesine konulmuştur?Kanaatımızca bunun sebebi,ÖmerFevziBey’inErzurumKongresi’ndeki görüşleri ve tutumu değildir.Çünkü,MustafaKemalPaşa,ErzurumKongresiyapılırvedelegelertambağımsızlıkheyecanı ile çırpınırlarken, İstanbul’dan Amerikan Mandaterliği teklifinigetirmiş olan Bekir Sami Bey’i Heyet-i Temsiliye’ye üye seçtirmiş, aynıteklifi Sivas Kongresi’nde açıkça savunmuş olmasına rağmen yine deçalışmalarına ortak etmiş, hattâ Birinci Büyük Millet Meclisi’nde dışişleribakanlığınagetirmiştir.

Busebeplerle,bukonuyadeğinenyazarlarınÖmerFevzi’yeyapılanithamınsebebini Kongre’deki tutumunda aramaları, onları yanlış sonuçlaravardırmıştır.

ÖmerFevziBey’inbaşınagelenler,Kongre’densonra,MustafaKemalPaşavemillimücadelegayretlerialeyhindekiçabalarındandır.ÇünküÖmerFevziBey, Trabzon’a döner dönmez, Mustafa Kemal Paşa ile Kongre kararlarıaleyhine çok sert ve ağır yazılar yazmış, yakalanacağını anlayınca daİstanbul’a gitmiş, orada da rahat durmayarak Balıkesir’e gidip İrşadgazetesindealeyhteyayınlaryapmış,oradadatutunamayıpİstanbul’adönmüşvebirmillimücadeleöncüsüolarakortayaatılmışolanÖmerFevziBey,birmilli mücadele aleyhtarı olarak Avrupa’ya kaçmak zorunda kalmıştır.Nitekim,Ömer Fevzi Bey’inYüzellilikler listesinde “İrşad gazetesi sahibi”olarakgösterilmiş bulunması dabugörüşü, bukanıyı kuvvetlendirmektedir.(F.Kandemir,BozguncularveCasuslar:175)

Ve Ömer Fevzi Bey Rusya veya İngiltere’ye değil Fransa’ya gitti, oradakaldı. Ailesinin büyük zorluklarla gönderebildiğî ve kendisinin bedenençalışarak sağlayabildiği çok kıt imkânlarla yoksulluk içinde yaşadı.Yüzelliliklerinaffıüzerine,20yılkadarsonrayurdadöndüğündezamanbaştabulunandevletadamları,onaeskibirdüşmancasusumuamelesiyapmadılar.Hattâ,sonderecebozukolanmalidurumunayardımcıolmayaçalıştılar,bazıufakyardımlardasağladılar.

V) Ne var ki bütün bu açıklamalar ve görüşler kesin belgeleredayandırılamamaktadır. O günün şartları içindeki anlayış ve görüşlerle,bugünün şartları içindeki anlayış ve görüşleri birleştirebilmek imkânsızgibidir.

Mesela, Mustafa Kemal Paşa Trabzon Valisi Mehmed Galip Bey’den deşüphe etmiş, onun İstanbul Hükümeti taraftarı olduğu kanısı iledeğiştirilmesini istemiş, hattâ bir an önce görevinden ve Trabzon’danayrılmasına çalışmış, bunun içinTümenKomutanıHalitBey’e özel emirler

vermiş, önce valinin yakalanıp Erzurum’a gönderilmesini, daha sonra davalilikten alınmasını sağlamıştı. Filhakika, Mehmed Galip Bey’in millimücadele gayretlerinin başarıya ulaşacağına inanmaz bir hali vardı. Busebeple Trabzonlularla Mustafa Kemal Paşa’nın arasındaki anlaşmazlığınbüyümesine sebep olduğu kanısını uyandırıyordu. Yunanlıların İzmir’iişgallerindenbiraykadarsonra,Haziranortasında,Anadolu içlerinegirerekMenemen, Nazilli, Aydın bölgelerini işgal ettikleri sırada Trabzon ValisiMehmedGalipBey“İzmir’inkurtuluşuhakkında”resmîtebliğyayınlıyorvebutebliğindeYunanlılarınİzmir’dençıktıklarınıveİslâmahâlininbüyükbirmillibayramhazırlığıiçindebulunduklarınıbildiriyordu.Telgraflarlayapılantebliğaynenşöyleidi:

İzmir’inKurtuluşunaDairResmîTebliğ

GiresunKaymakamlığına:

Yunanlıların16Haziran1919 sabahı İzmir’dekikarakolları tahliyeederekgeceleyinkuvvetlerinikısımkısımvapurabindirerekçekilmekhazırlığında bulundukları ve yerli Rumlar tarafından gaflet eseriolarak çekilen Yunan bandıraları ortadan kaldırılmakta olduğu veahâli-i İslâmiye’nin pek büyük ve bir milli bayram yapmak içinhazırlıkta bulundukları 3. Ordu Kıtaatı Müfettişi Mustafa KemalPaşa’dan şimdi alınan telgrafnâmeden anlaşılmakla sevinçle tebliğolunur.16-17Haziran1335

MehmedGalib

İzmir’in, Yunanlılar tarafından, işgali üzerine yurdun her tarafında doğanbüyük ve heyecanlı tepki, mitingler ve protestolarla devam ederken,Yunanlılarİzmir’inişgaliyleyetinmeyipAnadoluiçindeilerleyipdururlarkenveözellikleDoğuKaradenizlileraynışekildebirişgaleuğramakkorkusuilekorunmatedbirlerialmayaçalışırlarkenTrabzonvalisininburesmîtebliğiçokdüşündürücüdür.Nevarki telgrafınokunmasıyladeanlaşılacağıüzere,ValiMehmed GalipBey bu bilgiyi Mustafa Kemal Paşa’dan aldığını dabildiriyordu. (Giresun’da yayımlanan Karadeniz Gazetesi, 26 Haziran 1919tarihlinüshası.ButelgraflailgiliayrıntılıbilgiMilliMücadeleTarihidizisininikincicildiolanSivasKongresikitabımdayeralmaktadır.)

Bilimsel araştırmalar sonunda bulunacak kaynak ve belgelerle MilliMücadeletarihininbuvebunungibidahabirçokkaranlıknoktalarıaydınlığakavuşacak,gerçeklermeydanaçıkacaktır.

Vetarihincelemelerindegerçeğebağlılıktakaçınılmazbirzorunlulukvardır.Olayları büyük–küçük, önemli–önemsiz diye ayırmak da mümkün değildir.Birolayki,yazılmayadeğergörülmüştür,onuntamgerçeğiniortayakoymakgereklidir. Bazı olayları önemsiz gibi görerek gerçeklerin dışına çıkmaktan

çekinmemek,kesinolarakçokyanlıştır.

Tarihin incelenip aranmasında ve tarihten ders alınıp faydalanılmasındageçmişteki olayların kesin gerçeklerinin bilinmesi şarttır.Hele bu inceleme,MilliMücadeleTarihigibibirdevletinvekendidevletimizinkuruluşunaait,ayrıcaözelbirönemvedeğertaşıyankonudaolursabugerçekleresıkısıkıyabağlı kalmanın faydaları apaçıktır. Bu kitap, uzun ve yorucu bir çalışmasonunda,buamaçlayazıldı.

Ancak, yine de Erzurum Kongresi’nin tüm gerçeklerini bulup meydanaçıkardığımızıiddiaedemeyiz.Kitabınbasımısırasındabilebukonuileilgilidahabaşkabilgivebelgelerinbulunduğuduyulmuştur.

Eksiklikleri, bu yol üzerinde ilerleyecek olan genç bilginlerin değerli vebilimselaraştırmalarıtamamlayacaktır.

IV

EKLER

Ek1

TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiTüzüğü

Madde1—VilâyetimizinkemâkânmetbuumuzolanDevletiOsmaniye’yemerbûtiyetini muhafaza için vesaiki ilmiye ile müdafaatı muktaziyedebulunmak ve hukuku millimizi halelden vikâye edecek esbab ve vesaikinicrasına tevessül eylemek üzere “Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti”teşkilolunmuştur.

Madde2—CemiyetvilâyetimizinDevletiOsmaniye’yemerbûtiyetiniteyidvetakviyeedentarihi,içtimai,iktisadivesaıkıncem’ivetelfıkıveistatistiklertanzimi ile İtilâf Hükümet ve Mümessillerine muhtıralar itasına veWilsonPrensipleri’ne nazaran hukuk-ı kadime-i milliyemizi Sulh Konferansı‘ndamüdaafa etmek üzere, ledelicab muhâbir ve vekiller izamına ve hukukukadimei milliyemizin milletlerin mukadderatındaki hak ve selâhiyeteistinaden ihlâl edilmemesi hususunda teşebbüsatımüessirede bulunulmasınaazmuikdameyleyecektir.

Madde 3—Cemiyet’in merkezi Trabzon olupmülhakatta şubeleri teşkiledilecektir.

Madde 4 — Cemiyetin Trabzon’da 11 kişiden müteşekkil bir Heyet-iMerkeziye’sive9kişilikbirHeyet-iİdare’siolacakvemülhakatşubelerindedahiaynımikdardabirerheyet-iidaresibulunacaktır.

Madde 5 — Heyet-i Merkeziye kendi arasından bir reis, bir kâtip, birveznedarintihapeder.Heyet-iMerkeziye’ninmukarrerativeçhile,Cemiyet’eait mesâîh için makamâta müracaat ve metalibât, bilcümle muhaberât reistarafındanifâedilir.

Madde 6—Heyet-iMerkeziye, Cemiyet’in bilcümle mevad ve mesalihiumûmiyesihakkındaveşubelerdenvâridolacakmüracaatadairittihazıkarareyler.

Madde 7 — Şube heyet-i idareleri, kendi muhitlerine ait vesaiki ihzaredecek faaliyet vemesalihi lâzimede bulunacaktır. Şu kadar ki, Cemiyet’inheyeti umumiyesinemüteallik hususatta, şubeheyet-i idareleri ittihazı kararetmekselâhiyetinihaizdeğildir.

Madde 8— Heyet-i İdare azası kendi aralarından bir reis, bir kâtip, birveznedarintihapeder.

Madde 9 — Cemiyetin şube murahhaslarından müteşekkil olmak veTrabzon’da içtimâ etmek üzere altı ayda bir kongresi in’ıkad eder. Heyet-iMerkeziyekararıileledelicabkongreiçtimaadavetolunabilir.

Madde 10— Cemiyet, maksadı teşekkülünden başka bir siyasetle iştigâletmeyecektir.

Madde11—Cemiyetinvaridatı,taahhüdâtışehriyeveteberruattenibarettir.

Madde 12 — Cemiyetin heyeti umumiyesine ait sarfiyat, Heyet-iMerkeziye’ninkararıilevereisinimzasıileicraedilir.

Madde 13— Bir şubeye ait sarfiyat, o şube heyet-i idaresinin kararı vereisinimzasıileicraedilir.

Ek2

5Ocak1968

SayınMahmutBey,

10 Aralık tarihli mektubunuzu aldım. Yaptığım soruşturmada edindiğimbilgişöyledir:

1— 1918 yılında adem-imerkeziyetçi bilinenMerhum Prens SabahattinBey’in direktifleri ile Trabzon ve havalisindeAdem-iMerkeziyet Cemiyetiteşkiledilmiştir.Rize’dekurulanbucemiyetinkurucularışunlardır:

Reis:TuzcuzadeŞabanEfendi

Aza:KazancıoğluİbrahimEfendi

Aza:TurnaoğluİsmailEfendi

Aza:TuzcuzadeHakkıEfendi

Aza:TaviloğluEthemEfendi

Aza: Hacı-Osmanefendizade Faik Efendiler olup diğerlerinin adlarıhatırlanamadı.

2 — Rize’de kurulan Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin şubesiMataracızade Mehmed Efendi ve Tuzcuzade Süleyman Tevfik ve LazoğluMustafa ve Mataracızade Hakkı ve Güvelioğlu Ahmet ve HacıömeroğluAhmet Efendiler olup kısa bir müddet sonra bu cemiyetMüdafaa-i Hukukadınıalarakdevametmiştir.

3— Erzurum Kongresi’ne iki murahhas seçilmiştir. Bunlar da HemşinliHoca Necati Efendi (İstanbul’da Sada-yı Halk gazetesi sahibi) ve AbazaHakkıdır(dâvâvekili).

4—LazistanTekâmül-iMilliCemiyeti hakkında kimse bir bilgiye sahipdeğildir.

TosunTuzcuoğlu

Ek3

YeğenimSami,

Mektubunuzu aldım. Hatt-ı hareketinize dair olan malûmata memnunoldum.Erzurum’unvaziyetinibilemiyorum.TrabzonvilâyetindeBarutçuzadefaziletlûHocaAhmet, Sürmene’de İsmil ÇebizadeHacı Osman,Of’ta SarıAlizadeÖmerAğa,Rize’deMataracızadeMehmet Efendiler riyasetinde vebütün eşrafı mahalliyenin iştirakı ile bu acı ve ibretamiz şartlar içindeMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyetikurulmuşveşubeteşkilatlarıdakezalikbütünkazavesancaklardayapılmıştır.

Buteşekkülsairbilumumvilâyetvekazalardadavukubulursavatanımızınve dolayısı ile hak ve hayatımızın kurtulabileceği kanaati kat’isindeyim.Zaten herhangi bir işin başlangıcı kavî iman ve sarsılmaz bir azmedayanmazsao iştenhayırbeklenemez.Cenab-ıHakk’ınbumevzudamüminkullarına bir ayeti kerimesiyle yaptığı müjdeyi de bilvesile hatırlatmakisterim, ki mealen “Böyle bir hal vukuunda korkmayınız, hepiniz birlikolunuz”buyurmuşlardır.

Yolunuza açıklıklar, bu teşebbüse nailiyet diler, size ve mesaiarkadaşlarınıza sevgi ile selâm ve hörmetler eder, mektubunuzu bekler,Hüda’yaemaneteylerim.18Şubat1919

Müdafaa-iHukukAzasından

DayınızÇakırzadeHasanTahsin(NOT:İstanbul’dafındıktüccarıikenMilisYüzbaşıolarakmillimücadelegayretlerinekatılmışolanİlyasSamiKalkavanoğlu’nunMilliMücadeleHâtıralarımadlıkitabındanalınmıştır.)

Ek4

TrabzonRumMetropolitiHrisantos’unParisBarışKonferansı‘ndaverdiği(LaQuestionduPont-Euxin)başlıklımuhtıra:

Efendiler,

Pontusmeselesine dairBarışKonferansı‘na çeşitlimuhtıralar sunulmuştu.Bu defa da inkar edilemez bir takım belgelere dayanarak ve barış için zorkararlarverecekolankişilerinhükümleriniaydınlatabilecekolanbumuhtırayıdaeklememeizinveriniz.

Sivas’ınbirkısmı,KarahisarveAmasyasancakları,Kastamonuvilayetininbirkısmı,SinopsancağınıiçerenPontusmıntıkası100.000’denfazlaRumilemeskûndurkibunaayrıcaGüneyRusyaveKafkasya’yagöçlegelen250.000Rum’u da eklemek gerekir. Bunlar oralara 1880’den beri Türk idaresindenkurtulmak için göç etmiştir.Yuvalarına dönüş için vatanlarının özgürlüğünekavuşmasınıtambirendişeilebekliyorlar.

Buahalininmiktarı aşağıdaki esaslaradayanmaktadır:Trabzonvilâyetinin1908’deki salname yâni resmi istatistiği ancak Trabzon için 500.000 Rumgösteriyor. 1912’de hürriyetperver Kâmil PaşaHükümeti, Patrikhane ile buihtilâfın sonrasında üç Trabzon, iki Samsun, bir Karahisar ve bir de Sinopseçim çevresi için olmak üzere Pontus’tan yedi mebus seçimini uygungörmüştür. 100.000 kişiye bir mebus olduğuna göre Kâmil Paşa Hükümetiaynı zamanda Pontus’ta 700.000 Rum’un mevcut olduğunu onaylıyordu.GençTürkHükümeti bile ikisiTrabzon, biriKarahisar ve birisi deSamsuniçin Pontus Rumlarının önemli bir yekûn oluşturduklarını takdir ederekPontusRumlarındandörtmebusseçiminionaylamayamecburolmuştu.İşbumuhtelifesaslaradayanarakPontusRumlarınınnüfusu600.000olarakkabuledilebilir.BumiktarPatrikhane’ninöğrencimevcudunagöretanzimedilerekSinopveLazistan hariç olduğuhaldePontus bölgesi için tahakkuk ettirdiği550.000kişilikbirnüfusladauyumludüşmektedir.BöyleceRusyakıyılarıveKafkasya’da bulunan 250.000 muhacirle birlikte Pontus’un Rum ahâlisitoplamı850.000’eulaşır.AynıbölgeninMüslümanahâlisi320.000’iLazistansancağına ait olmak üzere 1.068.000’dir. Pontus bölgesi için 836.000Müslümankalıyor.DiğersebeplervekoşullarbakımındanMüslümanveRumnüfusarasındaaşağıyukarıbir eşitlikvardır.PontusMüslümanlarımuhtelifmilletlerdendir. Bu Müslüman mevcudu dahilinde 340.000 hakiki Türk,200.000 Sürmeneli, 50.000 Kafkasyalı, 200.000 Oflu ve 5000 Stavriyonvardır.StavriyonlarHıristiyandırlar.Fakatçoksayıdakiprotestolarınarağmenhükümet zorla kendilerini İslamiyet dahilinde tutmak istiyor. Oflu veTonyalılarkendilerininaslenRumolduklarınıunutmamışlardır.Oflularİslâm

edileli 180 sene olmuştur.Bunlar henüz bazıHıristiyan âdetlerini ve İncil’ikutsalemanetigibimuhafazaediyorlar.KadınlarıyalnızRumcakonuşurlarvebaşkalisanbilmezler.Rusişgalialtındabunlarbirheyetilekiliseninkucağınadönüşarzusunubelirmişlervefakattalepleridikkatealınmamıştı.Hakikaten,arzuları üzerinebunları kendi himayemealdığım için, bunundingayreti ilebenimilerisürdüğümzannıdoğmuştur.

İşbu ahâliye karşılık Pontus bölgesinde 50.000’i Trabzon vilâyetinde vekalanı Sivas vilâyetinin Amasya ve Karahisar sancaklarında olmak üzere78.000 Ermeni vardır. Pontus Rumlarının mevcudiyetleri işbu muhabereesnasında Türkler, Ruslar ve İtilâf Devletleri mümessillerince resmentanınmıştır. İşbumuhtıraya ilâve edilen belgeler de bunu doğrular.RuslarınilerlemeleriüzerineveTrabzonşehrinegirmedenikigünevvelCemalAzmiBey bana bir mektup göndererek buraların idaresini bana ve Mösyö JorjFoşirepolos, Paraşike Argamatikopolos, Jorj Konfalides’ten mürekkep, üçRum’dankurulubirheyeteteslimetti.İdaretenhükümetibanabırakırkenvali,“Bu memleketi Rumlardan almıştık ve şimdi de onlara teslim ediyoruz.Camiyeçevirdiğimizkiliseleridesizeterkediyoruz.Uygungörürsenizonlarıyeniden kiliseye çeviriniz. İhtiraslarınıza yenik düşmeyerek onlaradokunmamanız, zannedersem daha iyidir” dedi. Trabzon şehrinin RusyönetimineteslimigörüşmelerigünüAmerikanKonsolosuMösyöHeyzer’inyardımını talep ettim.Ve bu zat geçici hükümet adına ve bu hükümetin birdelegesiylebirlikteTrabzonbölgesininRuslarateslimigörüşmeleriniyürüttü.Rus ordusu kumandanı General Vladimir Liyahof benim memuriyetimionayladı. Ve bundan dolayı ben de General’in uygun görmesiyle belediyeseçimleriyaptırdımkineticedeRumçoğunluğa sahipbirheyetortayaçıktı.İşgalin devamı süresince Rus Hükümeti’nin emriyle askeri memurlartarafındanyerel halka ait herhangi bir tedbir benimle resmengörüşülmedenalınmamıştır.RuslarBolşevikolduktansonradaRumtebayaitimatgöstermişolmak için benim memuriyetimi onaylamışlardır. Bolşevikler benimkendileriyle işbirliği yapmamı ısrarla rica ettilerse de ben bilakis onları hoştutarakBolşeviketkisinekapılmışbölgeleritedbirlerimlekurtarmayaçalıştım.Aynı zamanda Kolonel Şardini, İtilâf Devletleri adına bana bir mektupgöndererek ve aynı etki ile PontusRumlarının önemini takdir ederekten birPontus alayı kurmamı talep ediyorlardı. Gerek Rus işgali esnasında vegereksebubölgeişgalsizkaldığızamanlardaayrımgözetmeksizinbütünahâligerek kurduğum hükümeti ve gerekse arkadaşlarımı daima tanımış; bizebüyük bir güven ve emniyet göstermişlerdir. Rumlar bu güvene layıkolduklarımgöstermişlerveMüslümanveHıristiyanlarınemlâkveeşyalarınıkoruyabilmişlerdir. Kamu vicdanının sarsılmasına ve müstesna teşkilatarağmen memlekette ne kargaşalık ve ne de katil olayı çıkmıştır. 3. TürkOrdusukumandanıVehibPaşabanagönderdiğimektuptabunutasdikediyor.

Bütünbuşeylerispatederki:

1—PontusRumnüfusuKafkasya veRusya sahillerindeki göçmenler dedöndükleritakdirdeİslâmnüfusukadarolacaktır.

2—İşbuMüslümanahâlininbüyükbirkısmıaslenRumolupneasıllarını,nedekonuşmaktaolduklarıRumlisanınıunutmuşlardır.

3—PontusbölgesidahilindeErmenilerancakzayıfbirazınlıkoluşturur.

4— Türkler yalnız Rumların kendilerine halef olabileceklerini ve ancakRumların memleketi idareye edebileceklerini tanımış ve bir defa Türkhâkimiyeti feshedildiği zaman gidişlerinden önce hükümeti onlarabırakmışlardır.

5—Ruslar ve diğer İtilafDevletleri üstü örtülü bir şekilde Pontus yerelhükümetinivehersuretleRumtebasınınçoğunluknüfusunutanımışlardır.

6 — Eski ahâli bu hükümete itaatle kalmamış ona kesin bir güvengöstermiştir.

7—Bu zor zamanlardaRumyerle hükümetiRumahâlisimükemmel birasayişsağlayabilmişlerdir.BukoşullardahilindePontusbölgesininözerkbirRumülkesiolmasıgerekliveahâlisinindeğişmesiimkânsızistekleridolayısıilehiçbiryabancıboyunduruğunagirmemekdekararlaştırılmıştır.BağımsızErmenistan hükümetiyle komşuluk, iktisadi ilişkiler ve çekilen müşterekmezalim, her iki millet arasında bir bağ doğuruyor ki biz bu bağı daha dakuvvetlendirmek istiyoruz. Her iki millet arasında samimi ve yakın bağlarkurulmasına hazırız. Fakat bu her iki özerk ülkenin de kesin bağımsızlığıüzerineolabilir. İçten teşekkürlerimlebirlikte ihtiramatıyükseksaygılarımınkabulünüricaeylerimefendiler.

Paris2Mayıs1919(1335)

TrabzonMetropolitiveKurtarılmamışRumlarınTemsilcisi

Hrisantos(NOT:1338basımtarihliPontosMeselesikitabındansadeleştirilerekalınmıştır.)

Ek5

SivasZiraatÇiftlikMektebiMüdüriyetineMahsus

YevmiyeVukuatKayıtDefteridir.

27Haziran335Cuma

Havaaçık,semâparlak,hararetişemsziyade,bahçıvanbahçeyisulamakta,kadınlar fidanların çapalanmasında müstahdem… Akşama doğru OrduMüfettişi Mustafa Kemal Paşa, Sertabib İbrahim Tali Bey vesairerkânıharplerden ibaret bir heyet Sivas’a gitmek üzere çiftliğe gelmişlerdir.ValiReşitPaşadaSivas’tanberayıistikbalçiftliğegelmiştir.BilâhareSivas’aazîmetettiler.

SüleymanFehmi(Not: Kitap yazıldığı sırada hayatta bulunan o zamanki okul müdürü eski Trabzon MebusuSüleymanFehmiKalaycıoğlu’ndanalınmıştır.)

Ek6

ErzurumKongresi’ndeTrabzon’unGiresundelegesiolarakbulunanvekitapyazılırkenhayattaolanDr.AliNaciDuyduk’unanlattıkları:

1894 (1309R.) senesindeGiresun’unHacıhüseyinmahallesinde doğdum.Fındıklıklarıyla geçinen bir çiftçinin oğlu idim. İlkokulu ve rüşdiyeyi(ortaokul)Giresun’dabitirdim.15yaşımdababamıkaybettim.İkisikızveüçüerkek olmak üzere beş kardeştik. En büyüğümüz Mehmed Hamdi, hukuktahsili yaparken siyasi cereyanlara karışmış, Jön Türklere katılmış, İstanbulHükümeti tarafından tutuklanmış,biryıl İstanbul’da tutuklukaldıktan sonraSinop Hapisanesi’ne gönderilip hücre hapsine konulmuş, sonra hapistençıkarılarak Sinop’da ikamete mecbur edilmiş, bir zaman sonra Giresun’anaklolunmuş ve 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanı üzerine serbestbırakılmıştı.

Ağabeyiminteşvikveyardımı ile tahsilimedevamiçinTrabzonİdadisi’ne(lise)gönderildim,biryılsonradaİstanbul’anakledildim,Mercanİdadisi’negirdim.BurayıbitirinceİstanbulTıpFakültesi’nekaydedildim.

1914baharındaüçüncüsınıfageçmiş,yaztatilimigeçirmekiçinGiresun’agelmiştim.DünyaSavaşıbaşlayıncaFakülte tarafındanİstanbul’açağrıldım.Üçüncüvedahayukarıki sınıf talebelerini “askeri cerrahî” tatbikatıyapmakiçin hastanelere operatörlerin yanına yardımcı gönderdiler. 7, 8 ay kadarİstanbul hastanelerinde staj gördük. 1915 senesi Mayıs ayında askeribirliklere sevkedildik. Ben, karargâhı Fenerbahçe’de bulunan 15. Tümenemrineverildim.BirkaçaysonratümenimleberaberÇanakkale’yegittim.

Tümen,Gelibolu’nungüneybölümündeSeddülbahirbölgesineverilmişveSoğanlıdere’debirsargıyerikurulmuştu.Beşongünburadaçalıştım.SonraAlman Komutan Weber Paşa’nın Salimbey Çiftliği’ndeki karargâhındagörevlendirildim. Hem yaralılara bakıyor, hem de birliklerin günlük sağlıkolaylarının istatistiklerini yapıp komutanlığa veriyordum.Bir aya varmadan15. Tümen, mevcudunu tamamen yitirmiş bir halde, geri çekilip İstanbul’agönderildi. Bir ay da Yeşilköy’de çalıştım. Bir ay içinde tümenin eksiğitamamlandı,BulgarlarıkollamagöreviyleÇorlu’yaverildik.Kısabirzamansonra Bulgarlar bizim cepheye katıldıklarından tekrar Çanakkale’yegönderildik. Tümen, Gelibolu’da Bolayır hattının savunmasındagörevlendirildi.

MustafaKemalPaşa’nınadını ilkdefaburadaduydum.1915yılının sonuidi. Biraz sonra da İtilâf Devletleri Çanakkale’den çekilmeye başladılar.Bunun üzerine Tıp Fakültesi talebelerini İstanbul’a çağırdılar. Tahsilimizedevamabaşladık.

1918yılıbaharındaTıpFakültesi’nibitirdim.Çekilenkuraileyedeksubayolarak, karargâhı Şam’da bulunan Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığıemrine verildim. Şam’a gittim. Birliklerin ikmalinin yapıldığı Reyakbölgesindeki sevkmerkezinegönderildim.Gelenaskerlerburada toplanıyor,sağlık muayeneleri yapılarak cephelere sevkediliyorlardı. Reyak BölgesiBaştabibi Beyrut Üniversitesi Anatomi Profesörü İsmail Hakkı Beygörevimdenmemnun kalarak beni ZahleHastahaneleriBaştabipVekilliğinegönderdi.

Bütün otellerin hastane hâline getirildiği Zahle’de bir kaç ay kaldım. Birgün beklenmedik bir şekilde, derhal, nakilleri mümkün eşya ve hastalarla,Bukaa istasyonundan trenleReyak’adönmememredildi.Meğerbubir“geriçekilme” emri imiş. Hemen nakli mümkün eşyaları ve hastaları sevkebaşladım. Kendim de dönmek üzereyken Zahle’nin Araplar tarafındansarıldığını öğrendim. Bir gün sonra da Araplar Zahle’yi bastılar, idareyiellerinealdılar.BenAraplarıniçindekalmıştım.Kasadaki12-13binlirakadarparayıbirnefertorbasınadolduraraksakladım.BirazsonradaArapçetecilerigelerekburanınartıkKıralFaysal’aaitolduğunusöyledilerveKıralFaysal’ınbeyannamesini okudular. Faysal bu beyannamesinde karşı koyanlarınöldürülmesini, karşı koymayanlara dokunulmamasını bildiriyordu. Ertesigünü,bubeyannameyerağmen,hastanelerinyağmasıbaşladı.Ağırhastalarınaltlarındaki yatakları bile çekip alıyorlardı. Büyük bir teessür içinde, birdoktor olan Arap çetecilerinin reisine gittim. Hiç olmazsa ağır hastalaradokunulmamasını ve emrimdeki yirmi kadar silahsız neferle birliğimedönmeme müsaade edilmesini istedim. Bir kaç Arap muhafızla Bukaaistasyonuna gitmeme müsaade ettiler. Para torbasını bir nefere yükleyerekyola çıktık. Yolda ArapMuhafızlar para torbasına hücum ettiler. BoğuşmasonundasilahlıArapmuhafızlarıkaçtılar,perişanbirhaldeBukaaİstasyonunageldik.

Başlarındasubayıolmayanveneyapacaklarınıbilmeyen15kadarmuhafızTürk bahriye askerine rastladık. Hep birlikte Reyak’a doğru yola çıktık.Reyak alevler içinde yanıyor ve her taraf yağma ediliyordu. Biz de silah,cephaneveyiyecekikmalimiziyaparakBalbek’eyollandık.YoldaotuzkadarAlmanaskerinerastladık.HepbirlikteBalbek’evardık.

Balbek henüz Türklerin elinde idi ve istasyon komutanı bir Alman’dı.İstasyonda,damınavetekerleklerinekadar insanlarladolubir trenvardı.Buson tren olduğundan neferlerimi zorla trene sokuşturdum, kendim de paratorbasıilesubaylarıntıklımtıklımdoldurduğubirvagonabindim.

Hamaİstasyonu’nageldiğimizde,trendeninipyeniteşkiledilmekteolan4.Ordu’yakatılmamızemredildi.Trendenindik.Fakatyeniorduyakatılanpekolmadı. Beni bir doktor arkadaşım Yıldırım Orduları Grubu Baş Doktoru

İbrahim Tali Bey’e (Öngören) götürdü. Onun emriyle yanımdaki parayı veerleriaskeribirliklereteslimettim.BendeOrdukarargâhdoktoruoldum.Birzaman Ordu Kurmay Başkanı Kâzım Beyin (Dirik) tedavisiyle ilgilendim.Fakat kısa bir zaman sonrageri çekilme emri geldi.Halep’egittik.Bir günyolda, açık bir otomobilde iki yüksek rütbeli subay gördüm.BirininKüçükCemalPaşa, ötekinin deMustafaKemal Paşa olduğunu söylediler.MustafaKemalPaşa’yıbuilkgörüşümdü.

Bu sırada kendi birliğimin Maraş‘a nakledilmiş olduğunu öğrendim veisteğimüzerinebirliğimekatılmaküzereMaraş‘agönderildim.Bir ay sonraMaraş, Halep’teki İngiliz komutanının emrine girdiğinden, 1918 Ekimibaşında Seyhan Nehri’nin batısına çekilerek Adana’ya geldik. Bir kaç günsonra da terhis emri geldi, İstanbul’a döndüm. Emlâkimi tasfiye edipAvrupa’daihtisasımıyapabilmekiçinGiresun’ageldim.

Giresun’ageldiğimdeikiağabeyimdeölmüştü.BüyükağabeyimMehmedHamdi, önce Samsun’da Aksisedâ isimli bir gazete çıkarmış, sonrahemşehrilerinin daveti üzerine Giresun’a gelerek MüslümanlarlaHıristiyanların birlikte kurdukları bir matbaada Giresun-Maarif isimli birgazeteçıkarmayabaşlamış,idarecilerleuyuşamadığındanayrılıpkendibaşınaKaradeniz adında bir gazete çıkarmıştı. Balkan Harbi patlayınca gönüllügitmişveşehidolmuştu.Ötekiağabeyim,askerliğiniyapmaktaiken,Sivas’tahastalanarak ölmüştü.BenÇanakkale’de iken,Rus işgalinden kaçan annemdeSamsun’dakolerayayakalanarakgözlerinidünyayayummuştu.Yalnızikikızkardeşimhayattaidiler.

Hemşehrilerim, bütün Doğu Karadenizliler gibi, memleketin geleceğihakkında endişe ve üzüntü içinde idiler. Rumlar iyice şımarmıştı. Herkesbirşeyler yapabilmek istiyor ve bu isteğin heyecanını yaşıyordu. Benim deGiresun’da kalmamı ısrarla istediler. Kaldım ve bir yandan doktorlukyaparken, bir yandan da milli haklarımızı savunan Karadeniz gazetesiniçıkarmayabaşladım.Millidâvanın,politikanıniçinegirmiştim.

Esasenbuişlere,ağabeyimintesirialtında,eskidenberihevesliidim.DahaTıpFakültesi’nin ilk sınıflarında iken,Çanakkale’yegitmedenönce,BalkanHarbi’nin acılı sonu ve İstanbul Rumlarının ihanetine karşı ‘TürkBirleşmeDerneği’ adında bir dernek kurarak Türk ve Müslümanların birbirlerineyaklaşmalarını, birleşmelerini ve bunun için,mesela birbirlerinden alışverişetmelerini temine çalışıyor, bastırdığımız broşürleri geceleri postacı kılığınagirerek evlere dağıtıyorduk. Ben derneğin genel sekreteri idim. 1913Haziranında, Patrikhane’nin müracaatı üzerine tutuklandık, PolisMüdüriyeti’nde bir odaya kapatıldık. Bodrum katındaki bu yataksız, çıplakodadasandalyelerüzerindetüneyerekuyuyorveneolacağımızıbilmiyorduk.Derneğinidarekuruluüyeleriolarakyedikişibirodadaidik.Birgünbirkişi

dahagetirdiler.ErtesigünüalıpgötürdükleribuşahsınadıMustafaSuphiidi.İfham gazetesinde İttihatçıların aleyhinde yazardı. Bizim tutuklanmamızdanbiraz önce öldürülmüş olan Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi olayıbahaneedilerektutuklananbirçokkişidenbiridebuimiş.Ertesigünogittive Ahmet Bedevi [Kuran] isimli bir başkası getirildi. Kendisininmilliyetçiolduğunu söyleyerek bizimle ilgilendi ve mümkünse broşürlerimizden birtanekendisinevermemizi,milliyetçiarkadaşıMustafaSuphi’yegötüreceğinisöyledi. Bir iki gün sonraAhmet Bedevi de gitti. Sonradan her ikisinin deSinopHapisanesi’negönderildikleriniduymuştuk.

Polis Müdüriyeti’ndeki odada bir hafta kadar kaldıktan sonra BekirağaBölüğü‘ne gönderilmiştik. Burası hayli kalabalıktı. Hükümet darbesi isnadıiletoplanmışbirçokkimsevardı.HamdullahSuphiBeysıksıkziyaretimizegelir,bizi teselli ederdi.BirkaçkereDivanıharphuzurunaçıkarıldık.Yirmigün kadar sonra beraatımıza karar verildi, serbest bırakıldık. Derneğimizkapatılmıştı.

Çanakkale’den döndükten sonra da, yine Tıp talebesi iken, Rusya veKafkasya’dan gelen genç soydaşlarımızın tahsillerine devamlarınısağlayabilmek gayesiyle ‘Kafkasya Neşr-i Maarif Cemiyeti’ni kurmuştuk.Başkanı Kafkasyalı Abbas’dı. Ben ikinci başkandım. Ahmed Ağayefderneğimizin toplantılarınakatılır,bizlerlehasbihalederdi.Derneğimizinbirdemarşı vardı.BunuTrabzonluMemduhNecdet yazmıştı.TiyatrokolununbaşkanıTıbbiye’densınıfarkadaşımEminBeliğ‘di.

Giresun’da bu eski heveslerimin de tazelenmesi ile, imtiyazını aldığımKaradenizgazetesininilknüshasını22Mart1919’daçıkardım.Buyazarlığımdolayısı ile, 18Nisan 1919’da, Kaymakam tarafındanmakamına çağrılarakKâzımKarabekirPaşailetanıştırıldım.

Önceleridahamutedilbirtutumdaiken,Rumlarınşımarıklıklarıartıpmilliteessür ve heyecanımız kırbaçlanınca tam bir milli mücadeleci olarakpolitikaya atıldım. Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ninGiresun şubesini kurduk. Dizdarzade Eşref Bey başkanlığında, öğretmenNiyazi Tayyib, hukuk talebesi Ethem Nazif, mühendis İbrahim Hamdi ileberaber idare kurulunu teşkil ettik. Giresun’da avukatlık yapan TrabzonluCemilBey (eskibakanlardanMuğlaMebusuNuriÖzsan’ınkayınpederi)veberaber çalıştığı dâva vekili yineTrabzonluBekir SükutiKulaksızoğlu gibiaydınlardaherzamankiarkadaşlarımızarasındaidiler.

Bu sırada, cemiyetin Trabzon Merkezi, artan tehlikelerin yarattığıendişelerle, gerekirse silahlımukavemetegirişmekararı vermişti.Bukararanasıluyacağımızıdüşünüyorduk.ÇünküMüslümanhalktasilahyoktu.Rumçeteleri ise tepeden tırnağa silahlanmışlardı. Aklımıza Osman Ağa geldi.Onun da silahlı bir çetesi vardı. Fakat, Ermeni tehcirinden sorumlu olarak

İstanbul Hükümeti tarafından aranıyordu. Bu sebeple Keşap taraflarınagitmişti. Gidip kendisi ile görüşmek ve Giresun’a gelmesini sağlamakkararına vardık. Önce Giresun Kaymakamı Pertev Bey ile anlaştık. SonraKeşap’a gidip Osman Ağa’yı bulduk. Durumu anlattık, Kaymakam’ın gözyumacağını bildirdik, birlikte çalışmayı teklif ettik.Kabul etti veGiresun’ageldi.

1919 Haziranında, Trabzon merkezinden aldığımız bir tamimde, 10Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacağı bildiriliyor ve Giresundelegelerinin seçilmesi isteniyordu. Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı MilliyeCemiyeti’ninGiresun Şubesi, benimleMühendis İbrahimHamdi’yi seçti. 1Temmuz’da yola çıktık. Bütün ilçe delegeleri Trabzon’da toplanıp birlikteErzurum’agidilecekti.

Trabzon’da Cemiyet Başkanı Barutçuzade Ahmet Efendi bizi yanına alıpTrabzonValisiMehmedGalipBey’in evinegötürdü.Görüşmemiz sırasındasözü Erzurum Kongresi’ne getiren Vali Bey, büyük kuvvetlere sahip İtilâfDevletlerine karşı böyle bir hareketin faydasızlığmı imâ etmek isteyincearkadaşım İbrahim Hamdi Bey kendisinin İngiltere’de tahsil etmiş olmasısebebiyle İngilizleri iyi tanıdığını, ne kadar kuvvetli olursa olsunlar,karşılarında birlik ve beraberlik hâlinde bir topluluk görürlerse buna uymatabiatında olduklarını; toplu bir mukavemet hareketine teşebbüs edilmezsememleketin taksim edileceğini söyledi. Bunun üzerine Vali BeymuvaffakiyetlerdilediveMustafaKemalPaşa’yahürmetlerinigönderdi.BirgünsonradayaylıarabalarlaErzurum’adoğruyolaçıktık.

Erzurumlular bizi Çermik denen Ilıcalar mevkiinde karşıladılar. Erzurumeşrafı bizi kendi arabalarına aldılar. Yoldamola verilerek bir düzlükte yereserilmiş minderlerde çay ve kahveler içildi. Tekrar yola çıkacağımız sıradaErzurum Valisi Münir Bey’le Mustafa Kemal Paşa’nın bizi karşılamayageldiğinigördük.MustafaKemalPaşabizebir‘hoşgeldinizkonuşması’yaptı.Trabzon delegesi (eskimebus) ServetBey de karşılığını verdi.Hep birlikteşehrevardık.

Erzurumlular,bütünTrabzondelegelerininbiraradakalabileceğibüyükbirbina hazırlamışlardı. Alt katlar yatak odaları hâlinde idi. Üst katta toplantısalonumuz vardı. Kongrenin 23 Temmuz’a bırakılmış olmasındanfaydalanarak bu salonda kendi aramızda toplantılar yapmaya başladık. İlkkonumuz,kongrebaşkanlığınakimingetirileceğiidi.Erzurum’ageldiğimizdeMustafa Kemal Paşa’nın kongreye delege olarak gireceklerini ve MustafaKemalPaşa’nınkongrebaşkanlığınagetirileceğiniduyduk.ÖmerFevzi,benvebazıarkadaşlar,MustafaKemalPaşa’nınkongrenin,dahadoğrusubuhalkhareketininbaşınageçmesine taraftar olmadık.Çünkü,Avrupalılar bizi, hepsivrilmiş bir şahsın peşine takılıp giden, milli duyguları zayıf bir toplum

olarak tanıyorlardı. Erzurum Kongresi ile bu yanlış düşünceyi silecektik.Bununla beraber, Mustafa Kemal Paşa’nın başkan olmaması hâlinde, kimibaşkan yapacağımızı da bilmiyorduk. Bütün vilâyet delegeleri toplansın,kongre açılsın, herkes birbirini tanısın, bir gün sonra da başkan seçimiyapılsın, elbet bir münasibi bulunur diye düşünüyorduk. Trabzon delegesiÖmerFevzibudüşüncelerimizetercümanoluyordu.

İkincibaşkanlıkkonusundaisebirkararavarmıştık.MuhakkakbirTrabzondelegesinin ikinci başkan seçilmesini istiyorduk. İki namzedimiz vardı.BiriTrabzon’unMaçka delegesi İzzet Bey, ötekisi Trabzon’unMerkez delegesiHüseyin Efendi idi. Bu iki namzed kendi aralarında görüşüp anlaşacaklar,hangisininüzerindekararkılınırsaonuseçtirecektik.

Fakat,sonradan,buikinamzedinkendiaralarındaanlaşamadığınıöğrendik.Bir gün binamızın üst katındaki salonda toplantılarımızdan birini yaparkenZeki, Servet ve İzzet beyleri çağırdılar. Kimin ve niçin çağırdığınısöylemeden gittiler. Fakat şüphelenerek, hiç bir şekilde bütün Trabzondelegelerini temsilen görüşme yapmamalarını ihtar ettik. Mustafa KemalPaşa’nın Kongre başkanlığına seçilmesinin mahzurlu olacağı yolundakidüşüncevekararımızıdeğiştirmedik.Nevarki,buyüzdenTrabzondelegeleriarasındaikilikdoğdu,birdahadatoplanamadık.

Kongre’nin ilkgünü seçimyapılmasınakararverilince;Ben,ÖmerFevzi,YusufZiya(Trabzon’unTireboludelegesi)vebizimleaynıgörüşteolanbazıarkadaşlar başkanlık seçimine katılmadık. Akşam üzeri, toplantıdan sonra,Mustafa Kemal Paşa’ya giderek, seçime katılmamamızın şahsına karşı birhareketdeğil,birprensipmeselesiolduğunuanlattıkvegörüşümüzüarzettik.YanındaRauf,İbrahimSüreyyaveMazharMüfitBeylervardı.

Bir ihtilâf da Mustafa Kemal Paşa’nın askerlik elbisesiyle kongreyegelmesinden ve başkanlık kürsüsüne çıkmasından doğdu. Toplantı sırasındayanımda oturan İbrahim Hamdi ayağa kalkarak “Paşa, askerlik elbisesi ilekongreyemüessiroluyorsunuz,bademasivilelbiseilegelmeniziricaederim”dedi.Bundansonrasivilelbiseilegeldi.

Müzakeresi yapılan Nizamname ile kurulacak Heyet-i Temsiliye’yeverilecek yetkiler üzerinde de anlaşmazlıklar ve münakaşalar oldu. Siyasikararlarınmuhakkak kongre veyameclis gibi umumi topluluklar tarafındanalınması fikrini savunduk. İl ve ilçe başkanlarının valiler ve kaymakamlarolmasına karşı koyduk. Kongre’nin, Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninbirtoplantısıgibiyapılmasınıkabuletmedik.Sonhâdiseise, Ömer Fevzi ve diğer bazı arkadaşlarla birlikte verip müzakeresiniistediğimiznizâmnâmetasarısındandoğdu.Teklifimizreddedildi.

Kongre bitince İbrahim Hamdi ve Dr. Cemil ile birlikte Mustafa Kemal

Paşa’yı ziyarete gittik, veda ettik. Bu arada ben Paşa’ya hitaben, “Paşam,Kongre’nin cereyanı sırasında bazı ihtilâflarımız oldu, fakat artık kararverildi, memleketin dedikodu ve fikir münakaşalarına tahammülü yoktur,hepimiz için alınan kararlar dairesinde çalışmak vicdan borcudur, Allahmuvaffaketsin”dedim.Paşa elimi sıktı, “Senmertbir arkadaşsın,banaherzamanmerdânesöyledin”dedi,ayrıldık.Fakatbazıarkadaşlar,Kongre’dekitutumumuzdan bizlere husumet beslendiği endişesi içinde idiler. Bir tedbirolarakBayburt’ta anayolu bırakıp, Pandiki yaylalarındanSürmene’ye indik.Ömer Fevzi, Hüseyin Abanozoğlu, İbrahim Hamdi ve ben. SelâhaddinAbanozoğlu Sürmene’de kaymakam idi. Oradan Trabzon’a ve Giresun’agittik. Ben hemen gazetemi kapattım. Fakat asıl tehlike Giresun’da idi.Kongre’ye gidinceye kadar her dediğimizi yapan, bizimle beraber olanOsmanAğabirdenbiredeğişmiş,Kongre’dekitutumumuzunasılöğrenmişse,bize hasım olmuştu. Halbuki Osman Ağa’yı, gıyabında, Mustafa KemalPaşa’yabiz,Erzurum’da, tanıtmıştık.ŞimdiOsmanAğa’nınMustafaKemalPaşa ile muhabere ettiği söyleniyordu. Ve Osman Ağa her fırsatta bizesataşmak için bahane arıyordu. Bir kaç kere hakaret ve tehdidlerinemâruzkaldım. Ben Giresun Gençler Birliği’nin başkanı idim. Gençleri çağırarakbeni başlarından atmalarını söylemiş; gençler kabul etmeyince Birliği de,binasınıdadağıttı.

Osman Ağa, Giresun’da, bir hükümdar gibi idi. Kimseyi dinlemiyor, heristediğiniyapıyordu.Dönüşümüzdenbirazsonra,Giresun’agelenKaymakamHüsnüBey’i(Çakır)biledairesindençıkarmamış,Trabzon’dangönderilenbirFransıztorpidosuilekurtulupTrabzon’agelebilmişti.İbrahimHamdibirkaçaysonrabiryolunubulupGiresun’danda,memlekettendeçıkıpgitti.

Bizimle arkadaşlık eden aydın hemşehrilerimiz de korku içinde idiler.Birseferinde Avukat Cemil ile Bekir Sükuti kendilerini evlerinin üst katpenceresindenaşağıatmışlarvebuyüzdenhaylizamantedavigörmüşlerdi.

Benim vaziyetim çok tehlikeli idi. Her an beni vurdurmak ihtimali vardı.Birkaçkere,OsmanAğa’nınçetesindebulunanakrabamdanKaptan’ınhabervermesiile,ölümdenkurtuldum.(BuKaptansonraAnkara’da“milisyüzbaşı”rütbesiyleMeclismuhafızkumandanıolmuştu.)

OsmanAğa’nınçetesiDoğu’daayaklananeşkıyaüzerinegönderilincebende gidecektim. Fakat son dakikada vazgeçti. Bir zaman sonra habergöndererek Erzurum’a gitmemi emretti. Çarem yoktu, gidecektim. Fakatyakın arkadaşım Bulancak Bucak Müdürü Osman Fikret yoldaöldürüleceğimihaberverincelimandakibirFransızticaretgemisinesığındım,İstanbul’agittim.Giresun’dayedisekizaykadarkalmıştım.Birikiaykadardaİstanbul’dakaldım.PasaportalarakViyana’yagittim.Doktorlukihtisasınabaşladım. Altı ay kadar kaldım. İş bulamadım, param bitti. Vapurla

Trieste’denHatay’agidipyerleştim,doktorlukyaptım.Orada5-6senekadarkaldım. Gaziantep Valisi Hüsnü Çakır’ın delaletiyle memlekete avdetimemüsaade edildi, pasaport verildi, döndüm. Memuriyet aldım. Giresun’ahükümet doktoru oldum. Tekrar siyasi hayata girdim. Halk Partisi’neyazıldım. Demokrat Parti kurulunca oraya geçtim. On senelik mebusluktansonraYassıada’danberaetederekçıktım.Artıkistirahathalindeyim.

1Şubat1966

Ek7

ErzurumKongresi’ndeTrabzon’unGiresundelegesiolarakbulunanvekitap yazıldığı sırada hayatta olan Elektrik Mühendisi İbrahimHamdi’ninAnlattıkları:

Giresun’un yerlisiyim. Ailemize Kitapçızadeler denirdi. Adım İbrahimMuhsin idi.BabamınadıHamdiolduğu için İbrahimHamdidiye imzaatar,böyletanınırdım.

1910’da İngiltere’ye mühendislik tahsiline gittim. EdinburghÜniversitesi’nde okudum. 1914’te, Dünya Savaşı henüz başlamadan yurdadöndüm. Savaş başlayınca yedek subay olarak Çanakkale’ye gönderildim.İstihkâm birliklerinde vazife gördüm. Çanakkale Harbi bitince Giresun’adöndüm.Bugünkümanadabirpolitikahevesimyoktu.Fakatgerekcephede,gerekseGiresun’dayabancıunsurlarınvatanımakarşıgiriştiklerisaldırılarvetakındıkları tavır karşısında ve yurdumuzu kurtarmak istek ve heyecanı iletoplumişlerinekarışmayabaşladım.Emelim,memleketimiiçvedışhertürlüfelaketten korumaktı. Trabzon’da açılmış olanMuhafaza-i Hukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninGiresunşubesinegirdim.KaradenizgazetesiileIşıkdergisindemilli duyguları ve milli heyecanı dile getiren ateşli yazılar yazdım. 1919TemmuzundaarkadaşımAliNaciiledelegeolarakErzurum’agittik.

Trabzon Vilâyeti, yani Doğu Karadeniz Bölgesi bu Kongre’ye en seçmeevlâtlarını delege olarak göndermişti. Bu Kongre’nin bütün dünyaya, Türkmilletinin, öyle her önüne gelenin peşine takılmayacak birmillet olduğunuispatedeceğini;veyabancıbüyükdevletlerinTürkleredahaiyivebaşkagözlebakacağını umuyorduk. İttihat ve Terakki erkânı ile ordu mensuplarınınmemleketi felaketlere sürüklediklerine kani idim. Bu sebeple bu kongrenintamamenbitaraf,milletiniçindendoğmavesivilkanunlaradayananbirmillikongreolmasını istiyorum.OysakiErzurum’avarınca,kongrebaşkanlığınaMustafaKemal Paşa’nın seçilmesininKâzımKarabekir Paşa ve diğer ordumensuplarıtarafındankararlaştırıldığınıvedelegelerindeözelkonuşmalarveanlaşmalarlaeldeedildiğiniöğrendim.Bunuhiçdüşünmemiştim.Ben,içindeMustafaKemalPaşaların,RaufBeylerindebulunduğuveherhangibirkimsetarafından idare edilen bir milli temsil heyeti olarak tasavvur ediyordumkongreyi. Bu sebeple Mustafa Kemal Paşa’ya bunu kabul etmemesini ricaettik. Fakat kararlı idi ve böyle bir teşebbüsün, ancak kendisinin idaresindemuvaffakiyete ulaşabileceğini bildirdi. Nitekim de öyle oldu. Bunu şimdianlıyorum ama o zaman kabul edemiyordum. O günkü şartlarla bu günküdurumbirbirindençokfarklıidi.

Kendi içimizden birinin başkan seçilmesini, bunun için de kongrenin ilk

gününün seremoni ile geçiştirilerek, delegelerin birbirlerini tanımaları için,başkan seçiminin ertesi güne bırakılmasını isteyenlerin fikrine katıldım.Hatırlayabildiğimegöre,TrabzondelegesiÖmerFevzi,GiresundelegesiAliNacivedahabazıdelegelerbufikirdeidiler.

Buaradaşunudaaçıklayayımki,benTrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiGiresunŞubesi’ninErzurum’a gönderdiği iki delegedenbirisiyim.Negariptirki,ErzurumKongresi’ndenbahsedenkitaplarınhiçbirindebenimismim yoktur. Beni tanıdığından şüphe edilemeyen Cevat Dursunoğlu bileyazdığı kitabaTrabzon delegelerinin listesini koymuş ve fakat benim adımıyazmamıştır. Hal böyle olunca, Mustafa Kemal Paşa’nın Kongre’ye hangikılıkla geldiği konusu türlü rivayetlerle içinden çıkılmaz bir, hâle gelmişbulunuyor. Kimisi böyle bir şey duymadım diyor, kimisi başka isimlerdensözediyor. Halbuki böyle bir olay vardır. Mustafa Kemal Paşa kongrebaşkanlık makamına askerlik elbisesi, paşalık üniforması ve yaverlikkordonlarıylaçıkmıştı.Bunabenitirazettim.Sivilvemillibir topluluktaveaskerlik mesleğinden tamamen ayrılmış olmasına rağmen padişah yaverliğikılığı ilebulunmasınındoğruolmayacağınısöyledim.Bu itirazımüzerinedirki,elbisesinideğiştivesivilelbiseilegeldi.

Yukarıdada anlattığımsebeplerdenötürüMustafaKemalPaşa’nınkongrebaşkanı seçilmesine taraftar değildik. Kongre başlayınca önce Ömer Fevzi,sonra ben başkanlık seçiminin ertesi güne bırakılmasını istedik. Fakat diğerdelegelerkabuletmediler.Başkanlıkseçimiyapıldı.Hatırlayabildiğimegöre,biz dört beş arkadaş muhalif kaldık, Mustafa Kemal Paşa seçildi. Bizimmuhalefetimizi gören arkadaşlar, sebebini sorunca, milli menfaatimiziilgilendiren düşüncelerimizi anlattık. Oy vermiş olanlardan bazılarıdüşüncemizi doğru buldular. Bundan ümide kapılarak Mustafa KemalPaşa’nın yanına gittik ve durumu anlattık, hattâ mümkünse başkanlıktançekilmesini söyledik.Bunaçoküzüldü, sinirlendivevazgeçmedi.Ozaman,‘hayırlıolsun temennisi’ ileayrıldık.Fakatbuanlaşmazlıkkongre süresincedevametti.

Kongre bitince, Giresun’a dönme yolumuzda endişeye kapıldık. Biz artıkmuhalif tanınmıştık. Yollar zâten emniyetsizdi. Böylece anayolu bıraktık,Bayburt’tanSürmene’ye,çokmüşkilâtlaindik.

Çoküzgündüm.Kongrehiçdehayal ettiğimyolu takipetmemişti.Üzgünve küskündüm. Eylül sonunda Işık dergisinde kongredeki genel tutum veumumihavayıtenkitedenbiryazıneşrettimvegazeteciliğide,politikayıdabıraktım.

Mustafa Kemal Paşa ve binnetice onu tutan ordu ile aramızın açıldığıanlaşılınca, evvelce bizim tavassutumuzla kaçak durumdan kurtulupGiresun’agelmişolanTopalOsman iyicepervâsızlaştıvekimseyidinlemez

oldu. Üzerimde apoletsiz yedek subay elbisesi ve cebimde tabanca ilegeziyordum.TopalOsman’ınheranbiziöldürmesimümkündü.Çünküvahşitabiatlıbirinsandı.Maiyetindekilerinhepsidekolaylıklacürümişleyebilecekkimselerdi. TopalOsman’ın Ermenilere kötülük ettiği yolunda adı çıkmıştı.Filhakika Topal Osman Ermeni ve Rum çetecilerini bastırıyordu ve fakatMüslümanlaraveTürkleredekötülükleridokunuyordu.Kimseninhayat,mal,ırz emniyeti kalmamıştı. Ben ve bir kaç Giresunlu idealist ise, sankimemleketimizi korumak vazifesi bize verilmiş gibi, Giresun’u huzurlu birhayat içinde tutabilmeye uğraşıyor ve Topal Osman çetesinin hangi din vemilliyetteolursaolsun,masuminsanlarakötülüketmesinitasvipetmiyorduk.Nitekim avenesinden biri, bir Türk’ün eşini kaçırmıştı. Bana gelip şikâyetettiler. Topal Osman’a gittim ve bu kabil hâdiselerin tekrarına meydanvermemesini söyledim. O zamanlar bizi dinliyordu. Fakat ErzurumKongresi’nde “muhalif” damgasını yiyince artık bizi dinlemez oldu. Biziortadan kaldırıp Giresun’un tek hâkimi olma hevesine kapıldı. ErzurumKongresi’ni tenkid eden yazımın çıkmasından sonra ise artık hayatım iyicetehlikeye girmişti. Kaldı ki, uzun askerlik devremde mesleğimden uzakkalmıştım. Yeniden mesleğimde yetişmek için de İngiltere’ye gitmekistiyordum.Böylece,ErzurumKongresi’ndenbirkaçaysonradenizyoluylaİstanbul’aveoradanİngiltere’yegittim.

İngiltere’de sekiz ay kadar kalabildim. Ve bu kalışım çok sıkıntılı oldu.ÇünküTürkiyeİngiltereileharphâlindeidi.Busebeptenbenimİngiltere’yegidişim İngilizlerin şüphesini çekmişti. Takip ediliyordum ve işbulamıyordum.Zamanzamanmilletiminaleyhindekisözveyazılardaninfialduyuyor ve bu hislerimi izhar ediyordum. İngiltere’de kalamayacağımanlaşılıncaFransaveAlmanya’dakifirmalarayazarakiştalebindebulundum.Almanya’dan gelenmüspet cevap üzerine de Siemens tesislerinde çalışmaküzere Almanya’ya gittim. 14 sene Almanya’da kaldım. 1933’te AEGfirmasınınmümessiliolarakAnkara’yageldim,firmamadınabirçokfabrikaveelektriktesislerikurdum.

Bu arada bir hâtıramı da anlatayım: Firmam adına Ankara’nın elektrikşebekesini yapıyordum… İyi hatırlayamıyorum, bir bayram münasebetiyleolacak, şebekenin acele tamamlanması bildirildi. Ben de hemen ekibifaaliyetegeçirdim.Tespit edilmişolangüzergâhıkazıtarakkablodöşetmeyebaşladım. Güzergâhın nerelerden geçtiğini bilmiyordum. Kalabalık bir işçikitlesi çalıştırıyordum.Meğer Orman Çiftliği’nin arazisine girmişiz. ÇiftlikMüdürüTahsinBeygelipdurumubildirdiveAtatürk’tenizinalmadanbununasıl yapabildiğimizi söyledi. Şaşırıp kalmıştım. Talihin garip bir cilvesiydibu… Erzurum Kongresi’nde çatışmıştık, yurttan ayrılmıştım, yıllar sonrayurdadöndüğümdebirbaşkasebepleveyineona rağmenarazisinikazıtmışgibibirdurumadüşüyordum.NeysekiizniMüdürTahsinBeyaldıveinşaata

devamettik.

Bir kere de Ankara Palas’taki bir baloda bir arada bulunduk. Benigörebileceğibiryerdeidim.Fakatyatanımadı,yadaönemvermedi.Herikisidemümkündü.Çünkü,artıkoAtatürk’tüvebenlalettayinbirinsan.

İkinci Dünya Harbi patlayınca firmamızın işleri durdu. Sipariş alamazolduk.Bunarağmendurmadanemrimemühendislergönderiliyordu.Bunlarıngelmesine lüzum olmadığını, iş yapamadığımızı bildirdim. Fakat hiçaldırmıyorvemütemadiyenyenipersonelgönderiyorlardı.Bilâharebunlarınsiyasi sebeplerle gönderildiklerini anladım, firmamız alet ediliyordu.Ayrıldım,Sümerbank’tavazifealdım,müşaviroldum,emekliyeayrıldım.

5Aralık1966

Ek8

Erzurum Kongresi’nde Sivas’ın Şebinkarahisar delegesi olarakbulunan ve bu kitap yazılırken hayatta olan Dr. Cemil Şencan’ınanlattıkları:

Şebinkarahisarlı‘yım. Köyümüz Giresun’a bağlı Kırık bucağının İkisumevkiindedir. Aile adımız Mumcanoğlu idi. Ona benzeterek soyadımızıŞencan olarak aldık. İdadi (lise) tahsilimi Trabzon’da yaptım. Faik AhmetBarutçu,Mustafa Reşit Tarakçıoğlu, Bekir Sükuti ile sınıf arkadaşıyım.Dr.Ali Naci bizden küçüktür, daha aşağıdaki sınıflarda idi. ÇocukluğumuzdanberiAliNaciilearkadaşız.

Tıbbiye’yi bitirince askere gittim. Askerlik görevimi Şark cephesindeyaparkenErzurum’unbirdoktoraolan ihtiyacı sebebiylekıtadanalındımveErzurum’da sivil doktorluk görevine verildim. Erzurum Emraz-ı SâriyeDoktoru (bulaşıcı hastalıklarla mücadele doktoru) oldum. O tarihteErzurum’un perişan, yoksul, hastalıklı hâlini tarif çok zordur. Önce birhükümet doktoru ile bir sağlık müdürü, bir de ben olmak üzere sadece üçdoktor varken, sonra sağlıkmüdürü ile ikimiz kaldık.Merkez Eczanesi’ninbirodasınıbanatahsisettiler,sabahtanakşamakadarhastamuayeneederdim.Görevimçokağırveyorucuidi.BusıradaErzurumKongresi’ninhazırlıklarıda yapılıyordu. Bir gün Erzurum’a bir ordu müfettişinin geleceği duyuldu.SağlıkmüdürübenideyanınaalarakİstanbulKapısı‘nagötürdü.Karşılamalaroradayapılırdı.BaştaValiVekiliRizeliKadıHacıHurşidEfendiolmaküzerebütün vilâyet erkânı sıraya dizildik. En genç ve küçük derecelimemur benolacağımki, sıranınensonunda idimben…MustafaKemalPaşa ileKâzımKarabekirPaşaeskimodelbirotomobillegeldiler.MustafaKemalPaşaöncevilâyet erkânının ellerini sıktı, sonrakolordumensupları ile görüştü, en sonolarakhalkıselâmladı.

BenMustafaKemalPaşa’yıilkdefaoradagördüm,hattâadınıbileilkdefaduydum. Mustafa Kemal Paşa hakkında hiç bir şey duymamıştım, hiç birfikrim yoktu. Ben o sırada, politika ile hiç bir ilgisi olmayan, bu konudakimseyide tanımayan,sadecememleketin içindebulunduğufelaketlihaldenıstırapduyanvebütünzamanınıhastalarınaverengençbirdoktordum.Zamanzamanda,memurlarınkatiyyenböyleişlerekarışmamalarıhakkındatamimlergelirdi.Sağlıkmüdürübunlarıbanahavaleeder,bendegörüptebellüğetmişolurdum.

Birkaçgünsonra,Şebinkarahisar’danbirtelgrafaldım.OradakiMüdafaa-iHukukCemiyetişubesindengeliyorveErzurumKongresi’neŞebinkarahisaradınadelegeseçildiğimbildiriliyordu.Butelgrafbirdenbirebendebüyükbir

sevinç, heyecan ve iftihar hissi doğurdu. Hemen sağlık müdürüne giderektelgrafı gösterdim ve tamimlere rağmen delegelik görevini şerefle kabuledeceğimi, gerekirse azlime de razı olacağımı bildirdim. Sağlıkmüdürü de,“Banasöylemişolma,benbilmemişolayım,senneyaparsanyap”dedi.BendeSivas’ınŞebinkarahisardelegesiolarakErzurumKongresi’nekatıldım.

Şebinkarahisar sonraları Sivas’tan ayrıldı, il merkezi oldu. Şimdi deGiresun’unilçesidir.ErzurumKongresi’ndenbahsedenkitaplardakilistelerdebeni Şebinkarahisar Belediye Doktoru gibi göstermişler. Oysa ki, benŞebinkarahisar’dahiçdoktorlukyapmadığımgibi,hiçbiryerdedebelediyedoktorluğuyapmadım.DelegeolduğumzamanErzurumBulaşıcıHastalıklarMücadeleDoktoruidim.

Erzurum Kongresi son derece verimli çalışmalara sahne olmuştur.Delegelerin hiç birinde vatanperverlik ve milli mücadele azminin veheyecanının dışında başka bir arzu yoktu. Yalnız Trabzon delegesi ÖmerFevzi’nin bir takım siyasi düşünceler peşinde ve mesela Hürriyet ve İtilâfFırkasıileirtibathâlindeolduğunutahminederim.Sonderecedemuhterisbiradamdı.

***

—Kongredebazıkonulardaşiddetlitartışmalarolmuşmudur?

—Evvelcedesöylediğimgibikongreninçalışmalarısonderecedeğerliveverimliolmuştur.

— Bazı delegeler veya bazı kimseler Mustafa Kemal Paşa’nın başageçmesini, kendilerine göre memleketin faydasına olduğunu sandıklarıbazı mütalâalarla, istememişler. Bu konuda cereyan etmiş bir olayıhatırlıyormusunuz?

—Hayır,esasensonundadaseçildi.

—Bukonudasiznedüşünürdünüz?Belkideböylebirkonuüzerindehiçdurmamışsınızdır?

—Evethiçdurmadım.

***

Kongre bittikten sonra da Erzurum Bulaşıcı Hastalıklar Mücadeledoktorluğugörevimedevamettim.Türlü illerdehükümet tabipliğive sağlıkmüdürlüğüyaptım.Giresun’dasağlıkmüdürübulunduğumsıradaAliNacideyurdadönmüşveGiresun’dahükümettabipliğigörevialmıştı.BusıradaHalkPartisi içindehizipler teşekkületmişti. İdareyielinde tutanhizbekarşı idim.BusebepleAliNaci’nintekrarpolitikayagirmesindemüessiroldum.Benimayrıcabir politikahayatımyoktur.AliNaci, sonraHalkPartisi’nden ayrılıp

Demokrat Parti’ye girmiş. Ben devlet memurluğuna devam ettim ve şimdiemekliolarakdapolitikasızhayatımıyaşıyorum.

24Ekim1967

Ek9

Erzurum Kongresi’nde Trabzon’un Vakfıkebir delegesi olarakbulunan. Başkanlık Divanı kâtipliğini yapan ve bu kitap yazılırkenhayattaolanAbdullahHasibBeyinmektubu:

ÇokmuhteremMahmutBey,

Mektubunuzu hürmetle aldım. Hemen karşılık yazamadım, özür dilerim.Evvelcebazısoranlarakarşıhazırlanmışbirsuretgöndermekzorundakaldım,affeyle.

Elimde,dilimde,gönlümdepekokadarbolvesaikkalmamıştır.Öyleya,elliyılavaranbirmazininhatıralarıokadardazaptedilirşeylerdenolmasagerek,hususiyleperişanbirdevrinhâtıralarıbunlar…

Trabzon Pontus hülyasından; Erzurum ve Altı Vilâyet de Ermenistanhülyasından kurtulma çarelerini aramak zorunda idiler. TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiTrabzon’dabirkongreaçarakmilletlebunabirçarebulmak yolunu düşünmüşler. Ancak, bir ayaklanma olmaması İngilizlerinbaşlıca emeli olduğundan Eyüpzade Ömer Fevzi’yi bu uğurdagörevlendirmişler, kendisine de İstanbul valiliği vadedilmiş. Bu durumkarşısındaTrabzon’dakongreaçılamayacağıcihetledahildebiryerde,meselaErzurum’dakongre açılması düşünülmüş, orayabaşvurulmuş,muvafakatlarıüzerineErzurum’agidildi.TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti’ninfaalüyelerininhakikişahıslarımsöyleyemem.Ancak,BarutçuzadeH.Ahmet,Eyüpzadeİzzet,NemlizadeSabribeylerinkurucuüyelerolduklarınainanırım.Bucemiyet10Şubat1919’da,RumHıristiyanvatandaşlarlahüsnümuaşerettebulunduğumuzadairuzuncabirbeyannameneşretmişlerdi.

ErzurumKongresihakkındafazlabirbilgiverecekdeğilim.Bubabdaçokyazılar yazıldı, eserler basıldı. Onun için benim bundan daha doğru veyafaydalıbilgimolmayacaksanırım.

—Atatürk’ün(MustafaKemalPaşa)başkanseçimirey-ihafi(gizlioy)ileolmuştur.Başkabirnamzetbilmiyoruz.

—İlk toplantıdabaşkan,makamınaaskerielbiseylegelmiştir.Bubirdefaolmuştur. İkinci toplantıda sivil giyinmiştir. Gümüşhane mümessiliKadirbeyzadeZekiBeytarafındanhatırlatılmışolduğuovakitsöylenmişti(buişi de herkes kendisine mal etmeye çalışmıştır). Erzurum Kongresi’ni M.Kemal Paşa baskı yaparak açmış vs. gibi söylentiler olmuştur. HalbukiPaşa’nınfikriSivasKongresiidi;Erzurum’a‘iltihak’etmiştir.

KuzumMahmut Beyefendi; sevimli mektubunuza karşılık vermek benim

içinnekadargüçoldubilseniz.Keşkegörüşerek,konuşarakbunlarıanlatsaktıne kadar daha cazip olacaktı. Bu Kongre’ye dair evvelce bazı taraflardansorulan, istenenbilgileredairhazırladığımbiryazıyıaynensunmakzorundakaldım.Hürmetleriminkabulünüricaederim.

KellecioğluA.H.Ataman

Muhibbiniz

Adım:AbdullahHasibAtaman,

Babam: Ölü Kellecioğlu Hacı Ali’dir. 1884 doğumluyum. KöyümVakfıkebir ilçesinin Beşikdüzü bucağına bağlı Denizli köyüdür. Hayatta üçerkek dört kız çocuğum var. İki oğlum Orman Fakültesi mezunu. Aileninhayatta bulunan en yaşlısıyım. İlk tahsilimi Trabzon’da yaptım ve hafızoldum. 1898’de İstanbul’a giderekmedreseye yazıldım.BayezidCamii’ndeMüderris Ereğlili (Karadeniz) Hâfız Mustafa Efendi’nin dersine devamederek 1908’de icazetname aldım. Darülmuallimin’e (Yüksek ÖğretmenOkuluna) imtihanla girdim. İlk, orta ve yüksek sınıflarını geçtikten sonraEdebiyatFakültesidiplomasınıaldım(9Temmuz1911).

Bulunduğum vazifeler: Erkek Rüştiyesi muallim vekilliği, Doğu Bayezidortaokulutarih–coğrafyaöğretmenliği,ve5Aralık1913’tenitibarenGiresunİdadisi(ortaokul)müdürlüğündebulundum.Ekim1921yılınakadarsekizyılmüddetlebuvazifedeçalıştım.1921yılındavazifedenayrılarakBeşikdüzü‘negeldim.Birmüddet ticaretleuğraştımveHalkPartisimutemetliğigörevi ileinkılâplarınyerleşmesinegayretettim.Buaradakazameclisiidaresive1928yılına kadarTrabzon İlGenelMeclisi üyesi olarak vazife gördüm. 1928’deBeşikdüzü ilkokuluna başöğretmen olarak girdim. 1949 yılında emekliyeayrıldım.

1919 yılında Giresun idadisinde vazifeli iken Erzurum Kongresi’neVakfıkebir temsilcisi olarak katıldım. O günlerde I. Cihan Savaşı‘ndanyenilmişolarakçıkmıştık.Trabzon‘Pontus’veErzurum‘Ermeni’tehlikesinekarşı koymak için elele bir kongre toplamayı düşünmüşler, kongreninErzurum’dakurulmasınakararvermişlerdi.İştebukongreyekatılmaküzere3Temmuz 1919’da Giresun’dan yola çıktım. Karadan yol yoktu. Asayişbozuktu. Güçlükle Trabzon’a gelebildim. Burada toplanan temsilciarkadaşlarla dokuz fayton içinde 7Temmuz’daErzurum’a hareket ettik. (1.Ordu’dan Hasan Efendi, 2. Giresun’dan Dr. Ali Naci Duyduk, 3. İbrahimHamdi, 4. Tirebolu’dan Yusuf Ziya, 5. Vakfıkebir’den Giresun İdadisiMüdürü Abdullah Hasib, 6. Akçaabat’tan Serdaroğlu Hasan Efendi, 7.Trabzon’danAbanozoğluHüseyin, 8. Servet, 9.Eyübzade İzzetEfendi, 10.Sürmene’den Kulaçzade Ahmet Efendi, 11. Of’tan Müftü Hafız YunusEfendi).

Erzurum’unİstanbulkapısındabüyükbirtoplulukbiziheyecanlakarşıladı.Arabalardanindik.Butoplumiçindengöğsüpırılpırılnişanlarlasüslü,altınsarısı saçlı bir paşa elimizi sıktı ve “Hoş geldiniz, nerede kaldınız, sizibekliyorduk” diye iltifatta bulundu. Bu Mustafa Kemal Paşa’dan başkası

değildi. Erzurum’da konaklamak için bize Hacı Dedeağa’nın konağınıayırmışlardı. Bazı arkadaşlarla burada kaldık. Erzurum şehrinin Hasankalekaplıcalarını gezdik. Vilâyeti ve özellikle Kâzım Karabekir Paşa’yımakamındaziyaretettikveçokteşvikgördük.

Kongre’nin açılışı: 23 Temmuz 1919’da 56 üyenin iştirakı ile Kongre’yiaçtık. ŞiranMüftüsü Hasan Efendi tarafından okunan duadan sonra salonagirdik.EnyaşlıüyeolanErzurumMümessiliHocaRaifEfendigeçicibaşkanoldu.KongreDivanıiçinseçimyapıldı.48oylaMustafaKemalPaşabaşkanseçildi. Kâtipliklere 28 oyla Necati Albayrak (Erzurum) ve 25 oyla ben(Abdullah Hasib-Vakfıkebir) seçildi. Mustafa Kemal Paşa tafsilâtlı olarakmemleketimizin o andaki genel durumunu anlattı. Kâtipler yerlerine geçsindenildi.NecatiBeyüyeliktekaldı,benMustafaKemalPaşa’nınsoltarafındakâtiplik yerimi aldım, ilk önce Nizamname, Maliye, Belgeleri İncelemeencümenleriseçildi.Kongremüzakereyebaşladı.

7Ağustos’tamemleketin kurtuluşuna ait bilinen temel kararlar alındıktansonraHeyet-iTemsiliye(sekizkişilik)seçilerekkongredağılmakararıverdi.Bukararnameyibütünüyelereimzaettirdim.Beşkişiimzaetmemişti.Bunlarşunlardır: Hüseyin Abanoz (Trabzon), Ömer Fevzi Eyüboğlu (Trabzon),Yusuf Ziya (Tirebolu), Dr. Ali Naci Duyduk (Giresun), İbrahim Kitapçı(Giresun).

Kongre zabıtnameleri ile birlikte bu kararı Mustafa Kemal PaşaHazretleri’negötürdüm,verdim.YanımdaGümüşhanetemsilcisiZekiBeydevardı.RaufBeydeoradaidi.Vedalaşıpayrıldık.

No: 1—Erzurum’daK.Karabekir PaşaKongreÜyeleri şerefineKünbetmeydanındabir temsilverdirmişti.Programında:Anapa’nınFethi,güreş, ikiatlınınsüvarioyunlarıvegelenekselciritoyunlarıvardı.Çokgüzeloldu.

2 — Üyeleri Hasankale’ye davet eden Belediye Reisi Battal Bey’inziyafetinegitmiştik.

3—…

4 — Bu kongrenin tarih-i siyasimizde büyük ehemmiyeti olduğunusöyleyip, ‘binaenaleyh bir vesika olmak üzeremümessillerin bir fotoğrafınıçekelim’demiştim.Vaktinçoktehlikeliolduğudüşüncesiileçekilemedikibubüyükbirnoksandır.

(NOT:İşbumektup1968OcakayındaAnkara’dakioğluaracılığıilegelmiştir.)

Ek10

Trabzon’unGümüşhanedelegesiKadirbeyoğullarındanİbrahimLütfüPaşa’nınoğluZekiBey’inhâtıranotlarındanparçalar.

Tam bu sırada Giresun Belediye Riyaseti’nden acı bir telgraf geldi. Eskibelediye reislerinden Kaptan Yorgi’nin oğlunun bildirdiğine göre, Paris’tetoplananDüveliMûtelife, Trabzon ve havalisinde Pontos namı ile birRumdevleti kuracakmış, bunun önlenmesi isteniyordu. Belediye’de toplandık,Trabzon’da bir kongre yaparak teşkilatlanmaya karar verdik ve bunuTrabzon’a bildirdik. Beş gün sonra Trabzon Belediye Reisi BarutçuzadeAhmetEfendi teklifimizinuygungörüldüğünübildirdivekazamurahhaslarıilebirlikteTrabzon’agelmemiziistedi.HemenŞiran,Kelkit,DorulvemerkezmurahhaslarıolansekizarkadaşlaTrabzon’aindik.Birikigünzarfındabütünvilâyet sancak ve kazalarından vurud eden murahhaslarla kongre, TrabzonUzunsokak’taNemlizadelerinhanesinde23Şubat335tarihindeküşâdedildi.Trabzon Valisi Necmi Bey gayet bitarafane hareket edip vaziyetin seyrinitakip ediyordu.Birinci reisliğeTrabzonmurahhasıMüftü İmadeddin, ikincireisliğeGümüşhanemurahhasıKadirbeyoğullarındanİbrahimLütfüPaşa’nınoğlu Zeki, reisvekilliğine de Trabzon eşrafında Avukat Faik Ahmet Beyintihapedildi.Birikicelsedensonraşuneticelerevarıldı:

1—Kongre’den seçilecek beş kişilik heyet İstanbul’a îzam edilecek, buheyetoradaDüveliMûtelifesiyasetigüdenveonlarcadosttanınmışzevattan,bahususeskisüferadanikiüçzatintihapedilerekParis’eîzamedilecek.

2— Bu zevat orada fırsat buldukça Düveli Mûtelife ricaliyle görüşerekvaziyetin diplomasi suretiyle lehimize çevrilmesi hususuna dair teşebbüsaticra edecek ve matbuattan birisini elde ederek lehimize neşriyattabulunduracak.

3 — Masarif-i iptidaiyenin temini için her kaza kabiliyeti nisbetindehissesine düşen meblâğın bir an evvel merkezlerine yazarak celp edilmesihususunukararaltınaaldı.

Trabzonvilâyetinincoğrafîveırkîvaziyetininizahıhakkındaraporihzarınaaitencümenler tefrikedilerekbunlargeceligündüzlüvazifelerinedörtel ilesarıldılar.Herkazanınmalivaziyetinazarıitibarealınarakilkevvel200.000lirakadarbirmeblâğınonbeşgünzarfındataahhütlerinifaedilmesişartıylatoplanmasıiçinVaridatEncümeniraporunuyaparakheyetiumumiyeyeverdi.İstanbul’a gidecek heyetin intihabına başlandı. Bu seçim dört defa yapıldı,bozuldu. Sebebi Rize murahhası Mustafa Efendi ile Sürmene murahhasıÖmerFevziBey’inintihapedilmemesivebunlarınmusirranmurahhasolmakistemelerdir.BudurumkarşısındabenveFaikAhmetBeyadaylıktanonların

lehine feragat ettik. Riyaset’te Emin Efendi idi. Son defa reylerin tasnifineticesiGümüşhanemurahhasıZekiKadirbeyoğlu,HatipzadeEminEfendi,OrduMurahhasıİsmailBey,ÖmerFevziEfendiveRizemurahhasıMustafaEfendilerin seçildikleri anlaşıldı. Murahhaslara 10 lira ücret, birinci mevkîvapur ücreti verilmesi karara alınarak Kongre’ye hitam verildi. AkabindeTrabzon merkez komitesi riyasetine seçilen Barutçuzade Hacı AhmetEfendi’yebuheyetleİstanbul’agidemeyeceğimikatîbirlisanlabildirdimvebunun için gidecek heyetin vazife ve selâhiyetini tahdit ettirmek zorundakaldım.DahilîişlerebakmayaveoradabulunanBinbaşıHopalıAliRızaBeyile görüşüp cephanelikte mevcut cephaneyi İngilizlerden kaçırarak gecekaldırıpMaçka’yanaklederekoradanGümüşhane’ninyolunututtum.

Üç gün sonra Trabzon Heyet-i Merkeziyesi’nden aldığım telgrafta,İstanbul’agitmeküzereTrabzon’ainmembildiriliyordu.Redcevabıverdim.

Daha sonra Trabzon merkez komitesinden ve Alay Kumandanı Ali RızaBey’den birer telgraf aldım, acele Trabzon’a çağrılıyordum. Hemen gittim.LimandabirAmerikankruvazörüyatıyordu.‘KendibaşınaŞûra-yıSaltanat’aiştirak etmiş olan Ömer Fevzi’nin Amerikan Mümessilliği’ne de mücaaatederek Amerikan mandaterliğini istemesi üzerine Amerikan Mümessiliburaya geldi’ dediler. Hemen İstanbul’daki heyete bir telgraf çekerekvazifelerininhitambulduğunubildirdik.Amerikanmümessilinedeyanlışlıkanlatıldı.Geceayrılıpgitti.

Bundan sonra, merkezi Trabzon olmak üzere kaza merkezlerinde birerMüdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti açıldı. Ve her taraftan köy bekçileriteşkilatına esaslı bir surette önemverilerekve her köyde asgari ikidenbeşekadar müsellâh bekçiler tayin edilerek asayişin teminine çalışıldı.Gümüşhane’yeavdetettim.

İzmir’in işgali üzerine Trabzon Müdafaa-i Hukuk Merkezi’ne bir telgrafverdim:

Wilsonprensiplerininaldatıcıyaldızlıhaptanbaşkabirşeyolmadığıen zayıf zamanımızda Şark’ta Ermenistan teşkilatiyle meşgul olanAmerika ve İngilizler bu sefer de Yunanistan’ı üzerimize hücumettirdiler. Artık diplomasi ile, sempati kazanmakla bu işlerinhalledilemeyeceğitahakkuketmiştir.Fiilitedabiralmakiçinikincibirkongrenin Trabzon’da inikadı bence elzem görülüyor. Sizler demünasipgördüğünüztakdirdeacelebildiriniz.19Mayıs335

Zaten heyecan içinde bulunan Trabzon halkı müracaatımın çok yerindeolduğunu bildirmekle livaya merbut kaza murahhasları ile hareket etmemirica ediyordu.Dört gün sonra Trabzon’a indim.Üç beş gün evvel TrabzonMebusuİzzetBeyileServetBeydeTrabzon’agelmişlerdi.Trabzon’unRum

Mebusu Kofidi Efendi de Trabzon’u almaya kalkışan Ermenilere karşı,Trabzon’unRumlaraaitolduğunuispatlayacakmuhtırayıhazırlattırıyordu.

İkinciKongre28Mayıs335tarihindeküşâdedilerekTrabzonmurahhaslarıServetve İzzetbeylerin reisliklere intihabı ilemüzakereyebaşladı.LazistanmurahhasımühendisOsmanNuriBeyilebirönergeverdik.

KongreRiyasetine;

Her vilâyet merkezinde ufak tefek sızıltılarla kopan feryatmemleketin yarasına hiçbir vakit merhem olamaz. Tek başına birvilâyetbahusussahilolmakmünasebetiylehiçbirşeyyapamaz.Pontosve Ermenistan meseleleri artık açıktan açığa konuşuluyor. BizikurtaracakyegâneçareTürklüğün ittihâdvehamasetidir.Bunun içindemüsellehanmukavemet tertibatıalınmasıherneyemütevakkıf iseona göre hareket etmek ve merkezi Erzurum’da olmak üzere birumumi kongre akti ile bütün Şark vilâyetleri ve civarlarına ahvalinaçıklıkla ve bütün çıplaklığı ile bildirilmesini ve onlardan dört günzarfındamüspetveyamenfîgelecekcevabanazaranKongre’nindörtgünmüddetletatiliniteklifederiz.

Trabzon murahhası İmadeddin Efendi Trabzon’un sahilde bulunması,düşmanlarımızınellerindekuvvetlidonanmalarıolmakmünasebetiylesahilinkâmilen yanıp yıkılacağı, böyle ağır bir felaketle karşılanması bizimtasvibimize iktiraneylesebilebizi intihapedenmillettenbizebukadarağırşerait için selâhiyet verdiklerine vicdanen kani olmak üzere murahhaslarınmemleketlerinde telgraflarla istizan etmelerini yarın cuma olmakmünasebetiylebendecamidebunuhalkaaçacağımdiyeuzunbirsilsileiitirazserdetti. Karşılıklı tartışmalar olurken, o sırada belediye riyasetinden istifaeden Barutçuzade Ahmed Efendi hemen yerinden fırlayıp “müdafaacephesinin ilk ateşi burada başlayacaktır” dedi. Müzakere yatsıya kadardevamederekyatsıvaktitakrirkabuledildi.ZirdekitelgrafnameVan,Bitlis,Erzurum,Harput,Sivas,Diyarbakırvilâyetvesancaklarınaçekildi:

İzmir gibi harp sahnesi harici bir muhitimizi bizim mağlupvaziyetimizden istifade ederekYunan ordusuna peşkeş çekenDüveliMûtelife bu sefer deErmenistan namı ile teşkil etmek tasavvurundabulundukları öz topraklarımızın Şark vilâyetlerine Trabzon’u iskelediye vermektedir. Münferid teşebbüsatın hiçbir semeresi yoktur veolamazda…Biziancakbirlikvekuvvetkurtaracaktır.10Temmuzdain’ikat etmek ve lâzım gelen bütün tertibatı düşünüp teşkilatı bir anevvel vücuda getirmek üzere her kazadan vasi selâhiyetle birmurahhas izamı ile umumi bir kongre aktine kati lüzumgörüldüğünden teşebbüsatımız sizce de muvafık görüldüğü takdirdedörtgünzarfındacevapitasınıhamiyetivicdaniyenizdenbekleriz.

TrabzonKongresi

Bazı arkadaşlarla otelde otururken klübün odacısı gelerek Hacı AhmedEfenditarafındanbirpusulagetirdi,pusulayıaçtım.Hayretettim.Dahabizimtelgraf ya gitti, ya gitmedi, bu nasıl olur dedim, telgrafhaneye uğrayarakbaşmemurdansordum.“Evet,”dedi,“bizErzurum’atelgrafıçektiğimizsıradaoradakiarkadaşlar‘buradadahibugünbiriçtimayapılarakTrabzonvilâyetineve kongreye karşı bir telgraf vardır onu yazdıracağız’ diyerek telgrafıyazdırdılar.”

Dört gün mürurunda kongre tekrar küşad edilerek vilâyet halkının kazamümessillerindenmaadabelediye, ticaretodaları ve tanınmışbirçokyüksekşahıslarındahikongreyemüracaatlavatanınherbirkarıştoprağınıkanlarıylasulamaya ve bu hususta emvali menkule ve gayrı menkulenin de ortayakonulmasına herhangi bir tecavüze karşı tek canlı kalacak Türk’ün bileçarpışıpölmeyemisakettiklerimealinde telgraflargözyaşlarıylaokunduvebüyük kararlar verildi. 10Temmuz tarihindeErzurum’da açılacak kongreyeiştirak etmek için her kaza tam selâhiyetle intihap edeceği murahhaslarınıErzurum’dabulundurmasıricaolunarakkongrekapatıldı.

3Temmuz335tarihindeTrabzon’danaldığımbirtelgraftaTrabzonvesahilmülhakatmurahhaslarındanbazılarının,İzzetveServetbeylerdedâhilolduğuhalde, Gümüşhane tarikiyle Erzurum’a bugün hareket ettiklerini ve Rizemurahhaslarının da Of–Sürmene tarikiyle Bayburt’ta birleşileceğinibildiriyordu.

5Temmuztarihindealaturkasaat10raddelerindemerkezlivayamuvasalatettiler.ErtesigünüakşamüzeriBayburt’avarmaküzere,alessabahbirkafilehalinde atlar ve arabalarla yola çıkıldı. Servet ve İzzet beylerle ben birarabada idim.ÜçgünsonraKarabıyıkHanlarınamuvasalatımızdaoradabiryüşbazıbiziistikbaletti.

Saat8raddelerindeÇermikveIlıcanamlarıileyadolunannahiyemerkezinemuvasalatolundu.ErzurumeşrafiyleBelediyeReisiZâkirBeyaskerikıtaatkumandanları ve Ilıca Nahiyesi ileri gelenleri pek büyük bir cemmigafirhalinde bizleri istikbal ederek evvelce ihzar edilen çadırlara götürüp buzluayran, envai türlü şerbet, dondurma, sigara, kahve ikram ederek akşam damuazzam bir ziyafet çektiler. Ertesi günü kahvaltıyı müteakip üç saatlikmesafedePalandökenveHeybeDağlarıeteklerindekuruluErzurum’adoğru,Erzurum’dan gelen arabaların da iştirakiyle, her arabada iki murahhas veyanlarındabirermihmandarolarakgidiyoruz.Garsnamındaküçükbirköydehalkyolumuzukesti,birdekurbankesti.Ağaçlarınaltındahazırlanmışkaimbüyükşiltelerüzerinekilimlervehalılarsererekhazırladıklarıbuzluayranlarıikramettiler.ÜççeyrekkadaristirahattensonrayineErzurum’amüteveccihenhareketettik.

Yoldabelediyereisinden,MustafaKemalPaşaileRaufBey’inbirhaftadanberi Erzurum’da olduklarını öğrendim.MustafaKemal Paşa’nın askerliktenistifa ederekbir ferdi vâhidgibimemleketinmüdafaası için çalışacağını birbeyannameileneşrettiğinidehaberverdi. İstanbulkapısındabüyükbirhalkkalabalığı ve bir alay asker tarafından karşılandık. Arabalardan indik. RaufBey ile bir paşanın bize doğru ilerlediklerini gördük. Belediye Reisi ZâkirBey’inprazantasıileMustafaKemalPaşaileilkdefagörüşmüşoldum.

MustafaKemalPaşabeyanıhoş âmedi ederekufakbirnutukverdi.BunaServetBeymukabeleetti.

Bizleri Hacı Dede Ağa namıyla eskiden belediye reisliği etmiş bir zatınkonağındamisafirettiler.BelediyeReisiZâkirveKaymakamKüçükKâzımBey ile bazı belediye azaları bizleri odalarımıza yerleştirdiler. Servet, İzzetbeylerle bana bir oda verdiler.MüstahkemMevkîKumandanıDadaşRüştüBey (Erzurumlu, 9. Tümen Kumandanı Rüştü Paşa olup sonradan İzmirSuikasti ile ilgili olduğu gerekçesiyle asılmıştır),KâzımKarabekir Paşa’nınyaveri ile gelerek Paşa’nın hastalığı sebebiyle karşılamaya gelemediğinibildirdiler.

Yerleştikten sonra salonda toplandık. Yapacağımız ziyaretleri tespit ettik.Trabzon delegeleri adına üç kişilik bir heyetin ziyaretleri yapmasıkararlaştırıldı. İzzet, Servet beylerle ben seçildik. Önce Belediye Reisi’ne,sonra Kâzım Karabekir Paşa’ya gittik. Karabekir Paşa bugün Erzurumiçerisindekibiroteldeyerleşmişti.Sonraşehrigezdik.

KaymakamRüştüBey,üçgünmüddetleKolordu’nundavetlisiolduğumuzubildirdi.YemekteSıhhiyeMüdürüDoktorŞerifBeyefendi ileTicaretOdasıReisiSadrettinBeydevardı.

Ertesi günü yine salonda toplandık ziyaretlerimiz hakkında izahat verdik.RüştüBey’i, Cemiyet Reisi Raif Efendi’yi (Gümüşhane’de iki sene kadılıkyapmıştır) ziyaret ettik. Raif Efendi Kongre’nin yapılması için İstanbulmerkeziilemuhaberedeolduğunubildirdi.Öğledensonraziyaretimizegelenzabıtanvesivillerlegörüştük.

Başka vilâyetlerden henüz kimse gelmemişti. Yalnız Erzincan murahhasıŞeyhFevzivebirdeTokatmurahhasıRıfatBeygelmişler,SansaryanErmeniMektebi’nebirodayayerleştirilmişlerdi.VanveBitlisvilâyetlerindenuzaklıkdolayısı ile “siparişatı teşriiye” kabilinden Erzurum’da bulunan kimselerikongre âzâlıklarına tayin ettiklerini bildiriyorlardı. Ve Erzurummerkezi dehenüzmurahhaslarınıintihapetmemişti.

RaufBeyileMustafaKemalPaşayıziyaretettik.Bizebirhaylisualsorarakumumivaziyetimiziöğrendi.İkisaatsonraayrıldık.TekrarKarabekirPaşa’yagidipuzunboylugörüştük.KâzımKarabekirPaşadediki: “MustafaKemal

Paşa çok zeki ve muktedir bir asker ve bir idare adamıdır. Ordu müfettişiolmakmünasebetiyledebirşahsiyettir.”

ValiVekiliHurşitEfendiziyaretimizegeldi.Çok latifegûy, şenbirzat idi.Gittikten biraz sonra Raif Efendi arkadaşlardan müsaade alarak bizimlehususi görüşmek istediğini bildirdi. Odamıza geçtik. Delege meselesinigörüştük.

— Bugün 10 Temmuz’dur, henüz delegeleriniz seçilmedi, daha çokbekleyeceğimiz anlaşılıyor dedim ve sordum: Bahusus bizim aldığımızmalûmata göre zatıâlileri Kongre’yi Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ıMilliyeCemiyetinamınaaçmakistiyorsunuz,budoğrumudur?

RaifEfendi:

—Farzedinizkiböylebirfikrimizolsun,dedi.

ServetBey:

—Bu sizin şahsi fikriniz midir, yoksa Cemiyet’in bir kararı mıdır? diyesordu.

RaifEfendi:

—Maksat kongrenin açılması değilmidir?O nam ile açılırsa ne gibi birmahzurvardır?diyesordu.

İzzetBeyde:

—İstanbul’dahenüzbizlercemeçhulolanzevatınaçtığıbircemiyetibuişekarıştırmaktamanâyoktur,hiçbirarkadaşbufikreiştiraketmez,dedi.

RaifEfendi:

— İstanbul’dan bir tebligat yoktur. Bura şubesince de bir karar verilmişdeğildir.Yalnızbenböyleolmasınıarzuediyorumdiyecevapladı.

İzzetBey:

—Lütfenbufikirdensarfınazarediniz.Hiçbirzamanbunaimkânyoktur.Biranevvelmurahhaslarınızıseçipişebaşlamamızıteshilediniz,dedi.

RaifEfendi:

—Sizlerbizimmurahhasımızadamüdahaleediyormuşsunuz,dedi.

Ben:

— Ne gibi müdâhale? Henüz murahhaslarınızın kimler olduğunu bilebilmiyoruz.Evvelâseçmekistediklerinizibiröğrenelim,dedim.

RaifEfendi:

—MeselaSabıkBahriyeNâzırıRaufBey ileOrdumüfettişliğinden istifaeden Mustafa Kemal Paşa’yı seçmek istiyoruz. Bunların her ikisine deTrabzonmurahhaslarıitirazediyorlarmış,dedi.

Ben:

—Sizebufikrikimverdi,Erzurum’daKongre’yeiştirakedecekkimseyokmudur,yoksamurahhaslarımızınmuhakkak reisolmasınıveonun riyasetinitemin içindebirpaşaolmasınımı istiyorsunuz?Sizlereçokricaederim,buişe askeri kuvveti karıştırmayınız.Yoksa ara yerde şahsi birmesele yoktur,dedim.

***

Ertesi sabah salonda toplanıp arkadaşlara durumu anlattık. GiresunmurahhasıdoktorNaciveSürmenemurahhasıÖmerFevzibeylerhiçbirvakitbirkumandanınidaresindekongredebulunamayacaklannısöyleyerekaleyhtebulundular. Meseleyi uzatmayı muvafık bulmadığımızdan mübaheseyenihayetverdik.

Öğleden sonraHocaRaifEfendi ile görüşmek istedikveonuMedrese’debulduk. Yanında Hoca Necati Efendi vardı. İkisi birlikte Erzurummurahhaslarını tayin ediyorlardı. Servet Bey, “Kongre bu işi halledecektir”dedi.RaifEfendi,“Nedemekistiyorsunuz?Kongreneyihalledecektir?”diyesordu.ServetBey,“Mazbatalarıntetkikiilekabulveadem-ikabulünü.Biz37murahhasolarakgeldik.Herbiribirmemleketahalisindedir.BunlarıoradakiMüdafaa-i Hukuk Cemiyetleri ile belediyeler müşterek olarak seçtiler veellerine birer mazbata verdiler. Bununla beraber herhangi birimiz hakkındavukubulacakihbarüzerinetahkikatvetetkikatyapmakKongre’denseçilecekbir heyet ile bakmakmecburiyeti vardır” diye anlattı. İzzetBey, “Bu cihetiZekiBeybilmesehakkıvardır,çünkümebuslukyapmamıştır.Bizherüçümüzisebildiğimizşeyüzerindebeyhudevakitgeçiriyoruz;müsadenizlegidelim”dedi.Misafirhanemizegeldik.

GecearkadaşlarlaotururkenhizmetimizebakanMehmetAğabanabirişaretverdi. Yanına yaklaştığım vakit de Kâzım Karabekir Paşa’nın bizim odadabeklediğinisöyledi.BendegizliceİzzetveServetbeylerehabervererekaşağıindim. Onlar da geldiler. Karabekir Paşa, Hoca Raif Efendi’nin kendisiniziyaretleMustafa Kemal Paşa’nın Erzurummurahhaslığına itiraz ettiğimizisöylediğinibildirdi.İzahatınınsonundada,“Ricamışusuretledeteyidetmekisterim ki Trabzon grubundan herhangi bir arkadaşın bu hususta hiçbiritirazda bulunmamasının teminini her üçünüzden ayrıca istirham edeceğim.Hususî ziyaretim bumaksadamatuf idi” dedi. Bunu kabul etmektemuztarkalarak ilk evvel Servet Bey, “Paşam madem ki böyle arzu ediyorsunuz,herbirimizötekimizadınasözverebiliriz;benİzzetveZekibeyleradınasöz

veriyorum, buna bütün mevcudiyetimizle çalışacağız” dedi. Paşa teşekkürederekgitti.

MurahhasAzalarınListesi

1—Trabzon,AbanoszadeHüseyinEfendi

2—Trabzon,ServetBey,sabıkmebus

3—Maçka,İzzetBey,Eyüpzade,sabıkmebus

4—Polathane,SerdarzadeHasanEfendi,tüccar,meclisiumumîazası

5—Vakfıbekir,AbdullahEfendi,Giresunİdadisimüdürü

6—Tirebolu,YusufZiyaEfendi,nahiyemüdürlüğündenmütekait

7—Giresun,DoktorNaci,gazeteci

8—Giresun,İbrahimBey,elektrikmühendisi

9—Ordu,HasanEfendi,davavekili

10—Sürmene,ÖmerFevziEfendi,davavekili,gazeteci

11—Sürmene,AhmetEfendi,tüccar

12—Of,YunusEfendi,merkezmüderrisi

13—Rize,NecatiEfendi,Batum’daSada-yıMilletgazetesimüdürü

14—Rize,HakkıEfendi,davavekili

15—Gümüşhane,KadirbeyzadeZekiBey,eşraftan,tüccar

16—Seyran,HasanEfendi,müftü

17—Kelkit,OsmanEfendi,müftü

18—Erzincan,AhmetFevzi,tekkeşeyhi

19—Kuruçay,ŞevkiEfendi,müftü

20—Refahiye,KemalEfendi

21—Plümer,AbbasEfendi,mütekaitkomiser

22—Sivas,ZiyaEfendi,nafıabaşkâtibi

23—Sivas,FazlullahEfendi,Karahisar-ıŞarkiİdadisimüdürü

24—Tokat,RifatBey

25—Suşehri,HakkıBey,ziraatlemeşgul

26—Mesudiye,MustafaEfendi,sabıkmebus

27—Zara,RecepBey,mütekaityüzbaşı

28—Karahisanşarkı,CemilEfendi,doktor

29—Alucra,HüsnüEfendi,nahiyemüdürü

30—Reşadiye,SabriEfendi,askerikâtip

31—Amasya,SüreyyaBey,sabıkİzmitmutasarrıfı

32—Erzurum,RaifEfendi,sabıkmebus

33—Erzurum,MustafaKemalPaşa,ordumüfettişliğindenmüslal’î

34—Erzurum,RaufBey,sabıkbahriyenâzırı

35—Tercan,AhmetBey,tüccar

36—Van,CazımBey,idare-ivilâyetazası

37—Tortum,KâzımBey,jandarmaalaykumandanlığındanemeklibinbaşı

38—Hasankale,CevatBey,AlmanUlum-iİçtimaiyeMektebi’ndenmezun

39—Kırkkilise,NecatiBey,Albayraksermuharriri

40—Divadin,İsmailBey,Albayrakmatbaamüdürü

41—Bavezid,HüseyinEfendi,maliyehukukmüşaviri

42—Hasankale,BattalBey,tüccar

43—Van,MalyemezTevfikBey,tüccar

44—Bitlis,SüleymanBey,binbaşılıktanmütekait

45—Siirt,HacıHafızMehmetCemilEfendi,müftü

46—Eleşgirt,MaksudEfendi,sabıkevrakmüdürü

47—Kiğı,SaidBey,ziraatlemeşgul

48—Kiğı,KahramanBey,ziraatlemeşgul

49—Hınıs,CelâlBey,eşraftan

50—İspir,CemalEfendi,davavekili

51—Kiskim,AhmetEfendi,eşraftan

52—Narman,SaidBey,eşraftan

53—Bayburt,TevfikEfendi,hazinevekili

54—Siirt,HacıCemilEfendi,ulemâdan.

Mustafa Kemal Paşa henüz gelmemişti. Cemaatin yerine oturmasınımüteakipServetBeyayağakalkarak,“Hiçbirimizötekimizindoğumtarihinibilmiyoruz,kimbugençliğikendindegörüyorsalütfenriyasetmevkiineçıkıp

ilk müzakereyi açar” dedi. Nerenin murahhası olduğunu hatırlayamadığımhocalardanbiri, “Bugençliği benden alacakkimseyi göremiyorum”diyerekyavaş yavaş riyaset sandalyesine çıktı, kısa bir konuşma ileKongre’yi açıpsandalyesineoturdu.

Tam o sırada camekânlı kapı açılır açılmaz bütün ihtişamı ile, büyüküniforması ve püsküllü apoletleriyle, umum nişanları veYaveran-ı Hazret-iŞehriyari Kordonu ile arkasında da Yüzbaşı Cevat ve Mülâzim Zühdü ileMustafaKemalPaşaiçerigirdi.

Ben arkadaki bir sırada Rauf Bey ile yanyana oturuyordum. Derhal veyükseksesleitirazettim.MustafaKemalPaşa,banadönerek,“Sivilelbisemolmadığı için bunlarla gelmeye mecbur kaldım” dedi ve hemen geriyedönerekgitti.Toplantıyayarımsaataraverildi.

Çalınan bir çıngırakla tekrar içeriye girdik.Mustafa Kemal Paşa da sivilelbiseilegelipbizimsıranınyanındakisıranınbaşındaoturduveelimisıkarakelbiseyiValiMünirBey’denaldığınısöyledi.

Reis-imuvakkatKongre’yi açmıştı.Daimi reis intibahınabaşlandı.ServetBey söz alarak bizden hiçbir namzet olmadığını söyledi. Reyler bir neferkasketi içinde toplanıp riyasetmakamına tevdi edildi.MustafaKemal Paşariyasetmevkiinegeldi.

MustafaKemalPaşa’nınnutkunumüteakipilkevvelKongre’ninmesaisinebaşlamasını temin etmek üzereKongremukarreratının esasını teşkil edecekolan mevadı kaleme alıp heyeti umumiyeye arzedecek NizamnameEncümeni’nebeşazanınseçimiyapıldı.BuencümeneMustafaKemalPaşa,İzzet,Servet,ZekibeylerileTokatmurahhasıRıfatBeyintihapedildi.İkinciencümenedeRaufBeyefendi’ninriyasetindeRaifHoca,GiresunMurahhasıDoktorNaci,ÖmerFevzi,HüseyinAvnibeylerlebirkaçarkadaşdahaseçildi.

Heyet-iUmumiyebizimyevmîyapıpyetiştirebildiğimizmaddelerüzerindemüzakere edecekti, intihaplar yapıldıktan sonra ertesi günü öğleden sonraKongre’ninaçılmasınakararverilerektatiledildi.

Encümen’de riyasete Mustafa Kemal Paşa’yı, kâtipliğe de beni seçtiler.Paşa’dandolmakaleminiricaettim(Paşa’danaldığımbukalemihâtıraolaraksaklamaktayım).

Kongre’ninhitambulacağı7Ağustos tarihindeKüçükKâzım’dan,15günsonradaSivas’tabirkongreyapılacağı,murahhaslarınSivas’ta toplanmaktaolduğuna dair Paşa’ya telgraflar geldiğini haber aldım. İzzet ve Servetbeylerlegörüştüm,öğledensonrakicelseaçılıraçılmazbirtakrirverdim:

“Evvelce tesbit edilip Sivas’ta açılmak istenen kongre içinmurahhaslarınvürud ettiklerine, bugün, kongremizce ıttıla hasıl edildiğinden Heyet-i

Temsiliye’den üç zatınmuvacehesinde Sivas’ta toplanmış olan zevata karşıErzurum Kongresi mukarreratı aynen okunacak bu mukarrerat teşrif edenzevat tarafından kabul edildiği takdirde ‘Şarki Anadolu Müdafaa-i HukukCemiyeti’ namını alan cemiyetimiz ‘Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i HukukCemiyeti’ namını alacaktır.Bunun haricinde hiçbirmüzakere vemukarreratittihazedilmeyecektir.”

Takrir alkışlarla ve müttefikan kabul olunarak bir saat sonra da Heyet-iTemsiliyeintihabınabaşlanmaküzeremüzakereyehitamverildi.

İçtimâMustafaKemalPaşa’nınriyasetindeaçıldı.Âzâdanbirisibirtakrirleaşağıdakinamzedlistesiniverdi:

MustafaKemalPaşa

HüseyinRaufBey

ErzurumluHocaRaifEfendi

TrabzonMebusuEyüpzadeİzzetBey

TrabzonMebusuServetBey

ErzincanMurahhasıŞeyhHacıFevziEfendi

EskiValilerdenTokatlıBekirSamiBey

SabıkBitlisMebusuSadullahEfendi

MutkiAşiretReisiHacıMusaBey

Kongre hitam buldu. Kongre’ye o gün yetişen Siirt Murahhası HafızMehmetCemilEfenditarafındanbiraşrışerifokundu.

Ek11

ŞiranMüftüsüHasanFahriEfendiHazretlerine;

ErzurumKongresi’ninhin-iküşadındavehitampezirolmasımünasebetiyleirad buyurduğunuz Arapça beliğ ve fasih ve maksada tamamen mutabıkhitabeleriniz cemiyetimiz tarihinde pek kıymetli hatırat olarak mahfuzkalacaktır. Bulunacağınız mahallerden dahi lâtif sözlerinizle malîmektuplarınızı almakla mübahî olacağım. Cenab-ı Hak hayırlı seyyahatmüyesserbuyursun,âmin.

9Ağustos1335

M.Kemal

Ek12

ErzurumKongresi

Birinciİçtimâ

BirinciCelse

Reis-i muvakkat Raif Efendi (Erzurum) bir nutuk ile meclisin açıldığınıbildirdi. Bade reis intihabı meselesi mevzuubahis oldu. Ömer Fevzi Bey(Sürmene) Kongre’nin dahili ve harici ehemmiyetine binaen riyasetmeselesinin arkadaşlarca bilmüzâkere ferdaya talıkını teklif etti. ServetBey(Trabzon) bu mütaleâtın vârid olmadığını ileri sürerek intihabatın tehiredilmemesinitalepetti.Bubabdabirhaylimünakaşadansonrareyevazedilentehirteklifireddedildi.İntihabatamübaşeretedildi.Arânıntasnifineticesinde…reyimüstenkifeve…reyimuhalifekarşı38oy ileMustafaKemalPaşareisintihabedildi.…uzunbirnutukiradetti.Badeikireisvekiliveikireiskâtibi intihabı yapıldı. Raif Efendi (Erzurum) İzzet Efendi (Trabzon) reisvekilliğine, Necati Efendi (Karakilisa) Abdullah Hasib Efendi (Vakfıkebir)reiskâtibliğineintihabolundular.Bade…ulyaya,hükümete,vilâyata,liva,vebilcümlebelediyeriyasetlerine,matbuatatelgraflarkeşideedildi.

(Not: Giresun delegesi Dr. Ali Naci Duyduk’un hâtıralarını kaydettiği not defterindenalınmıştır.)

Ek13

İkinciİçtimâ

1—Celse:MustafaKemal Paşa’nın riyaseti altında içtimâ etti. SürmeneMurahhasıverüfekasıtarafındanverilentakrirokundu:

KongreRiyaset-iMuhteremesine;

1—Zabıtkâtipleritayinedilmedenmüzakereyebaşlanılmaması.

2—Kongre’ninittihazetmesilâzımgelenmukarreratınaesasolmaküzereonbeş kişilikmuvakkat bir heyetimüntehibe tarafından bir program tanzimedilmesi.

3—ProgramHeyetitarafındantertipvetanzimedilecekmevadvemesailmevkii müzakereye konulmazdan lâakal yirmidört saat evvel murahhaslaratevzikılınması.

4—Kongre’ninbirheyetimüntehibesi tarafından idareedilmeküzerebirgazeteninneşrolunması.

5 — Kongre’nin maksadı teşekkülü hakkında siyasi bir beyannamenin(Türkçe, Fransızca, İngilizce) neşredilmesi ve Dersaadet’te bulunan İtilâfmümessillerinetebliğedilmesi.

6 — İtimadname, beyanname ve program encümenleriyle daimi olarakmaliye, müdafaai milliye, nizâmnâme, propaganda ve matbuatencümenlerininteşkili.

İşbu mevadın ehemmiyetine ve maksad gayemize vakî olacak tesirinemebnî her şeyden akdem olarak nazarı dikkate alınmasını ve heyetimuhteremcekabulbuyrulmasınıteklifeyleriz.

KarahisarMurahhası

GiresunMurahhası

SürmeneMurahhası

Takrir münderecatındaki program encümeni 15 kişiden müteşekkil olmaküzereteşkilikabuledilerekintihapicrakılındı.

Raif,Rauf,Necati(Rize),Servet,Tevfik(Bayburt),Necati(Erzurum),ÖmerFevzi(Sürmene),ZiyaBey(Sivas),Cazım(Van),Fazlullah(Sivas),Süleyman(Bitlis), Cemil (Karahisar), Mustafa (Mesudiye), Zeki (Gümüşhane), HacıFevzi(Erzincan)programencümeni.

(Not: Giresun delegesi Dr. Ali Naci Duyduk’un hâtıralarını kaydettiği not defterindenalınmıştır.)

Ek14

Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Erzurum Kongresitarafından kabul edilen prensiplerinin ve tüzüğünün gerçeklere uygunolarakdüzenlenmişşekli:

MevâdıEsasiye:

1—‘Vilâyat-ıŞarkiyeveTrabzonVilâyetiveCanikSancağıgayrıkabil-iinfikâkvecamia-iOsmaniyeninbirrüknüolmaküzerebirküllteşkileder.’

Trabzon Vilâyeti ve Canik Sancağı ile Vilâyat-ı Şarkiye namını taşıyanErzurum, Sivas, Diyarbakır, Mâmuretelaziz, Van, Bitlis ve bu meyandakiElviye-iMüstakilehiçbirsebebvebahaneileyekdiğerindenayrılmakimkânıtasavvuredilemeyenbirküllolupsaadetvefelakete iştiraki tammıkabulvemukadderatı hakkında aynı maksadı hedef ittihaz ederler. Bu mıntakadayaşayanbilcümleanâsır-ıİslâmiyeyekdiğerinekarşıhörmet-imütekabilevehiss-i fedakârî ile meşhun ve vaziyet-i ırkiye ve içtimaiye ve şerait-imuhitiyelerineriayetkârözkardeştirler.

2—‘HertürlüişgalvemüdahaleyiRumlukveErmenilikteşkiligayesinemârufolaraktelakkiedeceğimizdenmüttehidenmüdafaavemukavemetesasıkabuledilmiştir’.

Vatanımızda öteden beri birlikte yaşadıgığımız bilcümle anâsır-ıHıristiyaniye’nin kavanin-i Devleti Aliye-i Osmaniye ile müeyyed hukukumüktesebelerine tamamen riayetkârız. Bunların mal, can ve ırzlarınınmasuniyetimukteziyat-ıdiniyeveananat-ımilliyeveesasatıkanuniyemizdenolmaklabuesasKongre’ninkanaatiumumiyesiyledetekraredilmiştir.AncakRumveErmenilerinbizzatveyabilvasıtahafîvecelî,herneşekilvesuretteolursa olsun, hâkimiyet-iOsmaniyevehukuk-ı İslâmiye’yi vemevcudiyet-imilliyemizi muhil bir vaziyet almalarına katiyyen müsaade edilmiyecektir.Millet ve vatanımızın zararını müeddî her nev’i teşebbüslerine karşımilletimiz bilcümle vesait-i maddiye ve mâneviyesiyle müdafaa vemukabeledekendinisahib-ihakveselâhiyetlitelakkieder.BubapdaDüvel-iİtilâfiye’nin herhangi bir suretle vuku bulacak teşebbüsatını aynı gayeninhusulünematufbirsebebtelakkieyleyeceğimizdenbutakdirdedahihukukvemukaddesatımızı bütün varlığımızla müdafaada katiyyen tereddütedilmeyecektir. İcâp eden esbab ve tedabir-i tedafüiyye ittihazı zarurîgörülmüştür.

3—‘Hükümet-iOsmaniye’nintehlike-iinhilâlinekarşısaltanatvehilâfet-iOsmaniye ve İslâmiye’nin bekası esasmaksadı teşkil ettiği cihetle vilâyat-ısaire ilemüttehidenve temin-i iştirakmümkünolamadığı takdirdeAnadolu

Şarki vilâyetlerince münferiden müdafaa ve mukavemet esası kabuledilmiştir’.

Gâye-i mukaddesenin temini için Şarki Anadolu vilâyetlerince vilâyat-ısaire ile her nokta-i nazardan iştirak-i mesaiyi temin emeli katidir. Ancak,hasbelvaziye bu mesaiye bilfiil iştirake vilâyat-ı mezkûrece imkângörülemediğitakdirdedahiesasmaksadmahfuzdur.YânibirküllteşkiledenŞarki Anadolu vilâyetlerince müttehiden gâye-i mukaddesenin istihsali içinteşebbüsata devam edilecektir. Taht-ı işgalde bulunup iradelerini istimal veserbest izhar edemeyen mahallerdeki dindaşlarımızı serdolunan şerait-imücbireninzevalinekadarmazurgöreceğiz.

4— ‘Hükümet-i Osmaniye bir tazyik-i düvelî karşısında buraları terk veihmal etmek ıztırarında bulunduğu takdirde alınacak idari, siyasi, askerivaziyetlerintayinvetespiti’.

Hükümet-i Osmaniye bir tazyik-i düvelî karşısında –Allah göstermesin–vatan-ı umuminin izmihlal namınabirmukaddimedemekolanburaları terkve ihmal ıztıranında bulunduğu takdirde, yâni Şarki Anadolu vilâyatınınHükümet-iOsmaniye’yeveMakam-ıHilâfet’emerbutiyeti–muahedat imzaedilmek,Düvel-i İtilâfiyeceverilenmuhtıravenotalar itâolunmaksuretiyleveyakanaatbahşolacakvesaik-isaire-isiyasiye ile– terkve ihmalolunduğutahakkuk eylediği halde Hilâfet-iMukaddese’ye ve Saltanat-ı Osmaniye’yeolan merbutiyetimizi muhafaza ve teminin etmek ve vatanımızı Rum veErmeni ayakları altında çiğnetmemeküzere derhalmıntakasımusarrah olanŞarkiAnadolu’dabir idare-imuvakkatateşekküledecektir.Vehâlenmevcutolan teşkilat ve kavanin-i mevzua-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye dairesindetedvir-i umura devam edilecektir. Ve bilcümle mülki ve askeri rüesâ vememurini devlet işbu idare-imuvakkataya tabî olacaktır. İdare-imuvakkatatekmil ecnebi devletlerine işbu vaziyeti ciddiyeyi usulen ve resmen iblâğedecektir. … Mevzuubahs olan idare-i muvakkata, teşkilat-ı milliyemizinvücuda getirdiği Kongrece intihab olunacak heyettir. Tasavvur edilen halKongre’ninmünakıtbulunmadığıbirzamandavukuageldiğitakdirdeHeyet-iTemsiliye işbu intihab vazifesini muvakkaten deruhte eder. Derhal vilâyatıhaberdarederekhemenKongre’yiiçtimaadaveteder.

5—‘Heyet-iTemsiliyetarafından,heyet-imerkeziyelervasıtasiyle,tebligaticra edilmedikçe muhaceret memnudur. Heyet-i Temsiliye muhaceretinVilâyat-ıŞarkiyedâhilindeolmaküzere, tarz-ı icrasınıvemahallini ihzarvetesbitedecektir’.

Heyet-i Temsiliye duçar-ı taarruz olması ihtimali olanmahalleri şimdidennazar-ı dikkate alacaktır. Ve bu taarruzların mahiyet ve vüs’atını teemmüledecektir.Bunanazaranicabedenahâlininsiyanetihayatlarıiçinmesken,iaşe,vesairenokta-inazarlarındanmahalliheyet-iidarelerintetkikatınamüsteniden

birplânyapacaktır.Buplânvebununsuretiicrasımahalliheyet-iidarelerinceşimdiden malûm olacaktır. Zaman-ı icrası, tehlikenin tahakkuku hâlindebildirilecektir. Ancak esbab-ı muhtelifleden dolayı plân-ı mutasavvermahalline vakt ü zamanı ile tebliğ edilemediği takdirde mahalli heyet-iidareler vakanın hudusiyle plânın tatbiki lüzumuna kanaat-i tamme hâsıledersemesuliyetiüzerinealaraktatbiketmekleberaberHeyet-iTemsiliye’yihaberdar eyleyecektir. Mesele gayet mühim ve nâzik ve her türlü tedabirerağmen şayan-ı arzu olmayan ahval-i perişaniyi mucip olabileceğinden sonderece iltizam-ı dikkat ve ihtiyat olunmalıdır. Ahâlinin bulunduğu yerdennakil suretiyle imkân-ı tahaffuz bulunmadığı takdirde ahâliyi yerindenoynatmamak şayan-ı tercih olacağından bu takdirde dahi mucib-i zararolmayacak tarz-ı hareket iltizam ve aynı zamanda gayrı muntazamkuvvetlerin mahalli tecavüzüne karşı tedabir ittihaz eylemek suret-i kabuledilecektir.

6 — ‘Yedi vilâyetin nasıl yekdiğerinden gayrı münferid bir küll teşkilettiğini ve buradaki hukuk-ı İslâmiye istikrar ve şümulünün hiç bir suretlekabil-iizâleolmadığınıefkâr-ıumumiye-icihanakarşıizharveiblağetmek’.

Kongremizin hitamı ile beraber teşkilat-ı milliyemizdeki gaye veKongremizin inikadındaki maksat ve meslek-i harekâtımıza dair Kongrecetakarrür eden hususat, hülasa milletimizin âmâl ve metâlibat-ı vicdaniyesigayet sarih ve kati bir beyanname ilemillete ve hükümet-imerkeziyeye veecnebilere iblâğolunacaktır.Bundanbaşkamaksadvemeslek-i teşkilatımızıneşr ü tamim ve her tarafça hüsnü tefhim ve telkin hususunda aza-yıcemiyettenherbirivebittabibilcümleheyet-iidarevemerkeziyelerveHeyet-iTemsiliyemükellefvemuvazzaftır.Bubabdamümkünolanhertürlüvesaitistimalolunacaktır.Elyevmgazeteçıkarmaktaolanvegazeteçıkarmakvesaitimevcut olan veya bu vesaitin imkânı tedariki bulunan bilcümle merakizdeekallîbirgazeteyimahallinheyet-iidaresitaht-ıhimayesinealacaktır.

Kongrece ittihaz edilen ve vicdan-ı milliye mutabık olan mukarrerat veesasat aleyhinde kavlen, kalemen, fiilen herhangi bir şahıs veya kuvvettarafından su-i tefsirat ve telkinatta bulunulduğu takdirde harekât-ı vakıabütünmanasıilemilletvevatanahıyanetvecinayettelâkkiedilecektir.

7— ‘Teşkilatımızın bu tasavvuratı saha-i imkâna çıkarılabilecek bir haleifrağı…’

***

1—CemiyetinUnvanı:

Vatanımızın mâruz kaldığı hâdisat ve vekayî ile tamamen aynı maksadlavicdan-ımillidendoğmuş cemiyetlerin ittihat ve ittifakıylahâsıl olmuşolankitle-i umumiye “Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” unvanı ile

tevsimkılınmıştır.İşbumillicemiyethertürlüfırkacereyanlarındanâridir.

2—Maksad:

Osmanlıvatanınıntamamiyetinivemakam-ıhilâfetvesaltanatınveistiklâl-i millinin masuniyetini temin zımnında kuva-yı milliyeyi âmil ve irade-imilliyeyihâkimkılmaktır.

3—Teşkilat:

A.BilumumİslâmvatandaşlarCemiyet’inaza-yıtabiiyesindendirler.

B. Teşkilat, herbiri aledderecat yekdiğerine merbut olmak üzere, köy vemahallattanbaşlayaraknahiye,kaza,liva,vilâyetvemüstakillivâtaksimatınatabidir. Köy, nahiye, kaza ve mülhak livâlarda heyet-i idareler ve müstakillivalarilevilâyetlerdeheyet-imerkeziyelerveKongrecemüntehapbirheyet-itemsiliyevardır:

I) Köy heyet-i idaresi, köyde ve mahallatta mukim köy ve mahallehalkındanmüntehaplâakalüçâzâdanterekküpeder.İçlerindenbiribilintihapreis olur.Vazifesi, köylüyü vemahalle halkını tehlikeye karşımuhafaza veirşadetmekvemafevkheyettenalacağıtalimat-ı tefhimveilanveahkâmınıtatbik ettirmek, köy ve mahallenin, köy ve mahalle halklarının ahvâlihakkındakidüşüncelerindenmafevkheyetihaberdareylemektir.

II)Nahiye heyet-i idaresi, nahiyeyi teşkil eden köyler heyet-i idarelerincemüntehaplaâkalüçâzâdanterekküpeder.İçlerindenbiribilintihapreisolur.Vazifesi, bütün köylerdeki cereyan-ımilliyi tevhid etmek ve tehlikeye karşıonlarımüheyya bulundurmak vemafevk heyetten alacağı talimatı tebliğ vetatbikimkânınıtemineylemektir.

III)Kaza heyet-i idaresi,merkezemerbutmahalle, köy ve nevahi heyet-iidareleritarafındanmüntehap,lâakalbeşazadanterekküpeder.İçlerindenbiribilintihapreisolur.Vazifesi,kazadahilindecereyan-ımilliyitevhidetmekveahâliyi tehlikeye karşı müheyya bulundurmak hususunda köy ve nahiyeheyet-i idarelerinin vazifelerini hüsnü ifâ ve her köy ve mahallenin vekendisinemülhak nevâhinin cesametine ve icabat-ımevkiyesine göre bekçiteşkilatını takip ve icra ettirmek ve mafevk heyet-i idareden ahz ü telakkiedeceğitalimatdairesindecemiyetinhertürlüâmâlvemakasidininhusulünüteminveteshiletmektir.Buteşkilataynentatbikimümkünolmayanyerlerdemahallinşeraitveicabatınamuvafıkbirtarzdaicraolunur.Veenyakınheyet-iidareyekesb-iirtibateder.

IV) Liva heyeti idaresi, livaya mülhak kazalar ile merkezi livaya merbutkuravemahallatvenevahiheyetleritarafındanmüntehaplâakalyediazadanterekküp eder. İçlerinden birisi bilintihap reis olur. Ancak liva merkezindeayrıca kaza teşkilatı yapılmayacak ve vazifesi bu heyet tarafından

görülecektir. Vazifesi, cemiyetin nizâmnâmeye mutabık olarak teşkilatınıtaazzuvettirmekve livavemülhakatıdâhilindeher türlü fırkacılıktanâzâdeolanmakasid-i cemiyetin tamamen tefhim-i esbab ve tedbirin-i ihzar ve bumakasid-i nezihe ve milliyeye mani olabilecek her türlü teşebbüsatı derhalakîmbırakmakvebuhususatiçinlüzumgörülecekmukabiltedabiremüracaateylemekvemafevkheyet-imerkeziyeilesıkıbirtemasveirtibattabulunarakoradan ahzedeceği talimat dairesinde hareket eylemektir. Teahhuru,Cemiyet’in makasid-i siyasiyesine, memleket ve milletimizin hayat vemenafiinemuzırvetehlikeliolabilecekfevkalâdemühimvemüstacelahvaldelivaheyet-iidaresidoğrudandoğruyaHeyet-iTemsiliye’yemüracaatedervemensup olduğu vilâyet heyet-imerkeziyesine demalûmat itâ eyler.Heyet-iTemsiliyevereceğicevaptanvilâyetheyet-imerkeziyesinidehaberdareder.

V)Müstakillivavevilâyetheyetimerkeziyesi,nevahi,kazavelivaheyet-iidareleri tarafından müntehap on âzâdan terekküp eder. İçlerinden biribilintihabreisolur.Buheyetaynızamandamerkezkazasınınheyet-i idaresimakamına da kaimdir. Vazifesi, vilâyet dâhilinde mevcut bilcümle heyet-iidarelerin vezaif-i mevdualarını hüsnü ifâ eylemelerini temin ve heyetitemsiliyeileicraedeceğimuhaberatnetayicindenveoradanalacağıtalimatvemalûmattan icabedenleri derhal haberdar eyler. Teşkilat-ı milliyeye aithususatı bilâterahi takip ve netayicinden Heyet-i Temsiliye’ye malûmat itâeyler. Tehiri cemiyetin makasid-i esasiyesine ve millet ve memleketimizinhayat ve menafiine muzır ve tehlikeli olabilecek fevkalâde mühim vemüstacel ahvelde karar ve tedbir ittihaz ve icrasiyle hemen Heyet-iTemsiliye’ye malûmat ita eder. Vilâyet hududu haricinde fakat cemiyetinmuhiti dâhilinde vuku ve hudusuna muttalî olabileceği ahvalde ve hâdisatıfevkalâdedenhemmahallinivehemdeHeyet-iTemsiliye’yiderhalhaberdareyler. Ahval-i fevkalâdede lüzum görülürse fevkalâde olarak vilâyetkongresiniiçtimaadaveteder.

VI)Kongreler:

a — Vilâyet kongresi: Makasid-i milliye etrafında daha âmm ve şâmilsuretteanlaşmakve tedabir-i lâzimeyi ittihazeylemeküzeresenedebirdefamart, nisan ve mayıs ayları zarfında vilâyet merkezlerinde bir kongreakdedilecektir. Vilâyet kongresi namiyle tevsim edilecek olan işbu kongrekaza ve liva heyet-i idarelerindenmüntehap ikişer azanın iştirakiyle inikadeder.Vazifesi;vilâyetdâhilindebirsenelikmesai-imilliyevenetayicinitetkikvekarararaptileumumikongreyeaitraporuihzarveCemiyetinvilâyeteaithususibütçesinitayinvetesbiteyler.Heyet-iTemsiliyeyeaitmasarifiifrazveirsaleyler.

b—Umumîkongre:Senedebirdefa10-13temmuzdainikadeder.Mahall-iinikad Heyet-i Temsiliye ile vilâyet heyet-i merkeziyelerinin bilmuhabere

kararlaştıracağı mahaldir. Umumî Kongre, kaza, liva heyet-i idareleriylemüstakil liva ve vilâyet heyet-i merkeziyelerince müntehap birer azadanteşekkül eder. Millet ve memleketin mukadderatı hakkında her türlümüzakerât icravemukarrerat ittihazeyler.Heyet-iTemsiliye’ninbirsenelikicraatveteşebbüsatınıtetkikveneticesinegörehükümvekararınıitâeder.VeHeyet-i Temsiliye’yi ibka veya tecdiden intihap ve Heyet-i Temsiliye’ninbütçesinitayinvekabuleder.Heyet-iTemsiliyeazalarıkongremüzakeratındaird-ıkelâmaselâhiyettarolupita-yıreyemezundeğildir.

VII) Heyet-i Temsiliye: Heyet-i Temsiliye âtideki madde-i müzeyyeledemuharrer olduğu veçhileKongre tarafındanmüntahap evsaf-ı lâzimeyi haizasgaridokuzazamîonaltıazadanterekküpeder.İçlerindenbirireisolur.Birde heyet-i tahririyesi vardır. Merkezi, ahval ve hâdisata göre en münasipgöreceği mahaldir. Şarki Anadolu vilâyetlerinde mevcut teşkilat-ımilliyemizin esbab-ı beka ve devamını temin ve bu hususta lâzım gelentedabiri ittihaz (cümlenin bu parçası Ali Naci Bey’in defterinde yoktur) vebilcümle heyet-i müteşekkileyi bir noktada cem ü tevhid ve temsil ederekteşkilatı mezkûre beynindeki aheng-i irtibatı tesis ve bu suretle âmâl vemakasidimilliyeninsür’atvesuhuletihusulünütemineder.Heyet-iTemsiliyenizâmnâmeninmevad-ıesasiyesindemusarraholanmekasid-ikati-imillininbir noktasını bile ihmal etmemek şârtiyle vatanın tamamiyetini ve milletinistiklâlini temin hususunda her türlü tedbir ve mukarrerat-ı siyasiye veicraiyeyi ittihaza mezundur. Ancak mukadderat-ı memleket ve millethakkında mühim ve esaslı mesailde kati karar ittihazından evvel heyet-imerkeziyelerin reyini istihsal eder. Mukadderat-ı memleket ve milletikatiyyentayinvetesbitedecekvaziyetleriçinkararıkongremüzakeresiyleitâedebilir. Ahval-i fevkalâde zuhurunda Heyet-i Temsiliye umumi kongreyifevkalâdeolarakiçtimaadaveteder.Heyet-iTemsiliyeumumikongreyekarşıbütünbirsenelikmuamelâtvehesabattanmes’uldür.

Yedincimaddeyezeyl:Heyet-iTemsiliyeazalarıberveçhiatîintihapolunur.Heyet-i Temsiliye Şarki Anadolu vilâyet ve elviye-i müstakıllesininKongre’dehazırbulunanmurahhaslarıtarafındanmensupolduklarıvilâyetveelviye-imüstakillenamınaKongredâhilindenveyahariçtenvefakatmensupolduklarımahalli bihakkın temsil edecek zevattan vilâyetler namına intihabolunarak asgari bir ve azami iki ve müstakil liva nâmına bir mümessildenteşekküleder.İşbumümessillermensupolduklarıvilâyetvemüstakillivadanKongre’dehazırbulunanmurahhasları tarafındannisabın ikimislinemüsaviirae olunacak namzedler meyanından nisabı kadar kongre heyetiumumiyesince tefrik ve intihab olunur. Ve her vilâyet ve müstakil livanamlarına haiz-i ekseriyet olanlar Heyet-i Temsiliye azâlığı sıfatını ihrazederler.MurahhaslarıKongre’yeyetişememişolanvilâyet ve elviyenamınaHeyet-i Temsiliye meyanına intihabı icabeden azâlığa veyahut kongrenin

münakid olmadığı bir zamanda herhangi bir sebebden dolayı inhilâl edenazâlığa intihab olunacak zevat Heyet-i Temsiliye ile ait olduğu heyet-imerkeziyeler arasında bilmühabere takarrür ettirilir. Bu takdirde icabedenazayı heyet-i merkeziyeler, heyet-i idarelerle bilistişare namzed olarak,nisabın iki misli bilintihab Heyet-i Temsiliye’ye bildirilir ve Heyet-iTemsiliye’nindereyiinzimamedenzatmümessilsıfatınıihrazeder.Heyet-iTemsiliyeŞarkiAnadolu’nunheyetiumumiyesinitemsileder.

VIII — Heyet-i Temsiliye, heyet-i merkeziye ve idareler mesail-imühimmede selâhiyettar gördüğü zevat-ı azasından addiyle istişare edebilir.Heyet-iidarevemerkeziyelerbunizâmnâmeiletayinvetesbitolunanesasatveselâhiyetdairesindeserbesttir.

IX—Cemiyetin varidatı istiklâlin kadr ümenzeletini takdir buyuran herferdinibrazveizhareyleyeceğimuavenet-inakdiyedenibarettir.

X — İrade-i milliyeyi hâkim kılmaktaki âmâli, Cemiyet, ancak MilletMeclisi’nintoplanarakhukuk-ıteşriiyevemurakabasınatamamenveemniyetve serbesti ile bilfiil sahip olması ile tahakkuk edeceğinden Cemiyet’invaziyet-i âtiyesi ancak işbu emniyetin Millet Meclisi’nce teyidi üzerineKongrekararıiletaayyünedecektir.

Ek15

KongreRiyaset-iÂliyesine;

Evlâd-ı irfanımezarlara, hayat-ı içtimaîye ve iktisadimizi girdaplara atan,ocaklarımızı söndüren Harb-i Umumi felaketinin kanlı tufanından henüzkurtulmayavakitbulamadankahirhükümlerelayıkgörülmekleyurdu,tarihi,din ve milliyeti payimal edilmek istenilen Türklerin ve bilhassa ŞarkiAnadolu vilâyetleri halkınınmuhafaza-i emn-i istiklâl ve istıhlasını son birhareketi milliye ve vicdaniye ile temin etmek üzere içtimâ eden ErzurumKongresi’nin tehlikeyietrafiyle takdirve tayinedipmaddivemaneviesbabvetedabiriihzareylemesivefelaketi…nindahilivehariciavamilininazar-ıdikkate alarak samimi ve hakikî bir teşhis ile müfid ve müsmir bir reçetetertipvetanzimetmesizaruretvemecburiyetinihissedenbizlermilletimizinsaadetveselâmetinikâfilolacakvebugünönümüzdebulunantehlikeyiizâleedecek icabat-ı siyasiye ve milliyemizle müterafık bir programı KongreHeyetiMuhteremesi’nin tetkikine arzetmekle vazife-imevduamızı ifa etmişoluyoruz.

Bizlerin bu Kongre’den intizar ettiğimiz gaye, Şarki Anadolu vilâyetlerihalkının siyasi, iktisadi menafide müşterek bulunduklarını yakînen idrakettiren tehlike-i hâzıra karşısında bugün ve yarın için iktihamı lâzım gelenmüşkilât-ı dahiliye ve hariciyeyi refetmek sefalet ve felaketin bar-ı sıkletialtında ezilmiş halkımızın medeni milletler meyanında hakk-ı hayat sahibiolduğunu ispat eylemek esasına müstenid mukarrerat-ı mühimme ittihazetmesi,bir taraftanmazinintesiratveavamil-i idariyeveiktisadiyesialtındanevmidvezebun-ıfelaketolmakyüzündenkuvve-imukavemesihırpalanmışbulunanekseriyethalkabeşeriveinsanidüşüncelerleyenibirşehrahaçması,diğer taraftan adalet ve inkılâppervermilletlerdenmüzahareti temin edeceksiyasi ve iktisadi esasatı muhtevî bir program ihdas ederek milletlermuvacehesinde Türk veMüslümanların da müştak-ı hürriyet ve medeniyetolduğununisbatedilmesidir.

Bu gayenin heyet-i muhteremenin nazar-ı tetkikine arzettiğimiz birprogramla temin edileceğine kaniiz. Vazife-i mevduasını bu suretle ifâedecekleri içtihadında bulunan bizlerin şu kanaat-i fikriye ve siyasiyemizinmillet ve tarih nokta-i nazarından derpiş-i teemmül buyrulmasını teklifeyleriz.

TireboluMurahhası,GiresunMurahhasları,SürmeneMurahhası

Ek16

Trabzon’un Sürmene, Giresun, Tirebolu delegeleri tarafındangörüşülmesiistenenkarşıprogramtasarısı:

(AliNaciBeyinnotlarıarasındagörülüpalınmışörnek)

1—………………………………………………

2—………………………………………………

Erzurum ve Sivas vilayetleriyle Karadeniz sahilinde Trabzon vilâyeti veCanik sancağı ile Vilâyât-ı Şarkiye sahası dahilinde bulunan elvîye-imüstakilledenibarettir.

3—Heyet-iMüttehide,Hükümet-iOsmaniye veMakam-ıHilâfet’e olanmerbutiyeti,millivedinibirgayeolarakesasittihazeder.

4 — Makam-ı Hilâfet’e ve Hükümet-i Osmaniye’ye olan merbutiyetiniumdeittihazedenHeyet-iMüttehide,Hükümet-iOsmaniye’nintamamiyetveistiklâlininmüdafaasınımenafi-iesasiye-imilliyevesiyasiyesindenaddeyler.

5—Halkımızıngerekferdîvegerekiçtimaîterakkiyatınıteminetmekiçinsiyasi,idari,iktisaditeşkilatvemüessesatındemokratikesaslaragöretesisvetanzimi.

Kısm-ıSiyasi

6 — Şarki Anadolu vilâyetlerinde ahali-i asliyeden bulunan anasır-ıHıristiyaniye’ninbirvatandaşsıfatıilehukuk-ısiyasiyeveiçtimaisi,kavanin-imahsusailetesbitedilecektir.

7 — Müslümanların hâkimiyet-i siyasiye ve hukuk-ı milliyelerini muhilolacak surette anasır-ı Hıristiyaniye’ye fazla imtiyaz bahşolunması Heyet-iMüttehide’ninmenafi-imüşterekesinemugayiraddedilerekfiilibirvaziyetilekabuledilmemesindeısrarolunacaktır.

8 — Heyet-i Müttehide’nin Hükümet-i Osmaniye’ye merbutiyeti terk veihmal edildiği (muahedat imza edilmek, notalar, muhtıralar itâ olunmak vedüvel-iecnebiyearasındabirkararittihazkılınmaksuretiyle)tahakkukettiğitakdirdebumerbutiyeti teminvemüdafaaetmekiçinfiilibirvaziyet iktisabedilerekbuiddiadanferagatolunmayacaktır.

9 — Heyet-i Müttehide, düvel-i ecnebiyeden herhangi birinin ŞarkiAnadolu vilâyetlerine kuvve-i müsellaha sevk ve ihracını Ermenilik veRumlukgayesinematufolacakişgalvemüdahalemahiyetindetelâkkiedecekvebuharekâtakarşıfiilibirmüdahalevaziyetialacaklardır.

10—ŞarkiAnadoluvilâyetlerindemukimanasır-ıHıristiyaniye’ninırkvedin itibariyle alâkadar bulundukları hükümetler dahilindeki İslâmlar ilemübadelesi teşevvüşat-ı ırkıyenin bertaraf edilmesi nokta-i nazarından enamelîbirtarik-ihalolmaküzerekabuledilmiştir.

11—Heyet-iMüttehideher türlühimayeusulünü reddedersedeOsmanlıhâkimiyeti vemenafi-imilliye ve siyasiyesi ihlâl edilmemek şartı ile ŞarkiAnadolu vilâyetlerinde Türk ırkının fıtraten en kolay kabul edebileceğiAnglosaksonmedeniyetininrehberleriolanAmerikaveİngilizmilletlerindenherhangibirinin ilmi, iktisadi,medeniolan irşadvemuaventinihüsnükabuleder.

IslâhatıDahiliye

12—Merkeziyetusulüaltındahertürlüterekkıyat-ıilmiyeveiktisadiyedenmahrum bırakılan Şarki Anadolu vilâyetlerinde iklim ve… nazarı dikkatealınarak ayrı ayrı idari adem-i merkeziyet usulünün kabul edilmesi; idari,malî, teşri bir kanun-ı muvakkatin mevki-i tatbika konulması; kuvve-izabıtadamahallivehizmet-iaskeriyedemilisteşkilatınınkabuledilmesi.

13—Sıhhatvemaişetisefaletvefelaketemâruzolanhalka imdadetmekvazifesiylemükellefolmaküzerebelediyeidarelerininistiklâli.

14—Meabid vemedaris-i İslâmiye’nin imâr ve ihyasını vemukteziyat-ıdiniyeninneşirvetamiminiteminetmekgayesiyleevkafumurununmahallericemaat-ıİslâmiyesi’neterkvetevdii.

KısmıMaliveİktisadî

15—Masarif-iumumiye-idevletiteminetmeklemükellefbulunantebaavereayanın hakk-ı temellük ve ticareti nisbetinde bu mesarife iştiraki adaletkanunu beşermuktezasından iken tekalifin zengin ile fakirdenmütesaviyenahzvecibayet-i ihtiyacı telâfi edememekgibimuvazenesizliğevebinneticesefalet-iumumiyeyebâisolageldiğinden,mahalleriicabatınagörefakirsınıfıhertürlütekâliftenistisnaedilerektekâlif-imüterakkîusulününacilentatbikveicrası.

Muavenet-i mütekabile ve müsavat-ı hayat kaidesine müsteniden birmüşareket-iiçtimaiyevücudagetirmeküzereiaşeveiskânaaitislâhatesasınımuhtevibir‘Kanun-ıNecat’vazvetedvini.

16—Temettüvergisininilgasıileticaretinkârvetemettüdenmuayyenbirhisseninvergisuretindeahzı.

17—Hayat-ıiçtimaiyeninrefahveintizamınıkâfilolanmesai-imedeniyeveinsaniyeyibilâmazeretifâdaniçtinabedenlerhakkındabirmadde-icezaiyetanzimi.

18—Ziraîkooperatif şirketlerivebankaları,darüssanayi tesisi, sanayiveziraat amelelerinin nisbet-i muayyene dairesinde temettüden hissedaredilmesi.

Şümendüferler, umumi ve hususi yollar, şehirler ve köyler imârı velimanlar, menafi-i aliyei vatana ait fabrikalar tesisi ve mâdenler işletilmesiiçin Avrupa ve Amerika müessesat-ı maliye ve sanaiyesi ile mukavelâtakdolunması.

Kısmıİçtimaî

19—Heyet-iMüttehide, bena-yı terakki ve tealî olan zükûr ve inasa aitiptidaî tahsili ve anın âmili yegânesi olan muntazam ve leylîdarülmualliminler ve darülmuallimatın, hayat-ı mukaddes bilerek nüfus-ımâdudenazar-ıitibarealınarakmuayyenmahallerdehastahanelerintamimveküşadını her şeyin fevkinde bir fedakârlıkla deruhte eder. Bir gayeye vusuliçinsuret-imahsusadabirteklif-icedidihdasınıiltizameder.

20—Sıhhat-iumumiyeyihıfzvesiyanetetmekmaksad-ıâlisiyleHeyet-iMüttehide’nin kararlaştıracağı mahallerde sıhhiye ve tıbbiye mektepleri,serum istihsalâtı için baktriyolojihaneler, sanatoryomlar, ziraat ve fennîmektepler tesis ve küşadı ve bunların tesisi hususunda ecnebi sermaye veirfanındanmüstefidolacakvesaitemüracaatolunması.

21 — Teksir-i nüfus gayesiyle hayat-ı ailenin tanzim ve ihtiyacat-ıiktisadiyenin tehvini esbabı ve vesaitinin temini hususunda icabat-ımahalliyeyegörekanunvekaidelervazolunması.

HizmetiVataniye

22— Vatanın temin-i istiklâli ve tecavüzat-ı hariciyeden masuniyeti herferdin uhdesine terettüb eden layetegayyer bir vazife-imilliye ve vicdaniyeolarak telâkki edilecekvehiç bir ferdbuvazifedenhariç bırakılmayacaktır.Bumaksad-ıulviyiteminetmekvehazine-imilletimasarif-izaidedenvikayeeylemeküzeremilisteşkilatıtatbikolunacaktır.

Emniyetveasayiş-idahiliyeyiteminetmeküzerebirunvanvebiridareileve….maaşlarlazabıtateşkilatıvücudagetirilecektir.

Ek17

ErzurumKongresi’nin7Ağustos1335tarihliBeyannamesi:

1 — Trabzon Vilâyeti ve Canik Sancağı (Samsun) ile Vilâyat-i Şarkiyenamını taşıyan Erzurum, Sivas, Diyarbekir, Mamuretilaziz (Elâzığ), Van,Bitlis vilâyetleri ve bu sahadahilindeki elviye-imüstakille hiç bir sebepvebahane ile yekdiğerinden ve camia-i Osmaniye’den ayrılmak imkân-ıtasavvur edilmeyenbirkülldür.Saadetve felakette iştirak-i tammıkabulvemukadderatı hakkında aynımaksadı hedef ittihaz eyler. Bu sahada yaşayanbilcümleanasır-ı İslâmiyeyekdiğerinekarşımütekabilbirhiss-i fedakâri ilemeşhûnvevaziyet-iırkiyeveiçtimaiyelerineriayetkarözkardeştirler.

2 — Osmanlı vatanının tamamiyet ve istiklâl-i milliyemizin temini vemakam-ısaltanatvehilâfetinmasuniyetiiçinkuva-yımilliyeyiâmilveirade-imilliyeyihâkimkılmakesastır.

3— Her türlü işgal ve müdâhale Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesinematuf telâkkî edileceğindenmüttehidenmüdafaavemukavemet esası kabuledilmiştir. Hâkimiyet-i siyasiye ve muvazene-i içtimaiyeyi muhil olacaksurette anasır-ı Hıristiyaniye’ye yeni bir takım imtiyazlar itâı kabuledilmeyecektir.

4—Hükümet-iMerkeziye’ninbirtazyik-idüvelikarşısındaburalarıterkveihmal ıztırarında kalması ihtimaline göre, makam-ı hilâfet ve saltanatamerbûtiyeti ve hukuk-ı milliyeyi kâfil tedabir ve mukarrerat ittihazolunmuştur.

5—Vatanımızdaötedenberibirlikteyaşadığımızanâsır-ıgayriMüslimeninkavanin-idevletiOsmaniyeilemüeyyedhukuk-ımüktesebelerinetamamiyleriayetkarız. Mal ve can ve ırzlarının masuniyeti zâten mukteziyat-ı diniye,ananat-ımilliyeve esasat-ı hukukiyemizdenolmakla, bu esas,Kongremizinkanaat-iumumiyesiyledeteyidolunmuştur.

6—Düveliİtilâfiye’ceMütareke’ninimzaolunduğu30Teşrinievvel1334tarihindekihududumuzdâhilindekalanvehermıntakasındaolduğugibiŞarkiAnadolu vilâyetlerinde ekseriyet-i kahireyi İslâmlar teşkil eden ve harsi,iktisadi tefevvukuMüslümanlara ait bulunan ve yekdiğerinden gayrikabil-iinfikâk öz kardeş olan din ve ırkdaşlarımızla meskûn memalikimizinmukasamasınazariyesindenbilkülliyesarfınazarilemevcudiyetimize,hukuk-ı tarihiye, ırkiye ve diniyemize riâyet edilmesine ve bunlara mugayirteşebbüslerin terviç olunmamasına ve bu suretle tamamiyle hak ve adlemüstenidbirkararaintizarolunur.

7—Milletimizinsaniveasrigayeleri tebcilvefennivesınai, iktisadihal

veihtiyacımızıtakdireder.Binaenaleyhdevletvemilletimizindahilivehariciistiklâli ve vatanımızın tamamîsi mahfuz kalmak şartı ile altıncı maddedenmusarrah hudut dâhilinde milliyet esaslarına riayetkar ve memleketimizekarşı istilâ emeli beslemeyen herhangi devletin fenni, sınai, iktisadimuavenetini memnuniyetle karşılarız. Ve bu şerait-i âdile ve insaniyeyimuhtevi bir sulhun da acilen takarrürü selâmet-i beşer ve sükûn-ı âmmenamınaahassıamal-imilliyemizdendir.

8—Milletlerin kendi mukadderatını bizzat tayin ettiği bu tarihi devirdeHükümet-iMerkeziyemizindeirade-imilliyeyetâbiolmasızaruridir.Çünküirade-imilliyeyegayrimüstenidherhangibirheyet-ihükümetinindiveşahsimukarreratımilletçemutaolmadıktanbaşkaharicendemuteberolmadığıveolmayacağı, şimdiye kadar mesbuk efal ve netayiç ile sabit olmuştur.Binaenaleyh,milletin içindebulunduğuhâl-i zücretve endişedenkurtulmakçarelerine bizzat tevessülüne hacet kalmadan Hükümet-i MerkeziyemizinMeclis-i Milli’yi hemen ve bilâ ifate-i zaman toplaması ve bu suretlemukadderat-ı millet ve memleket hakkında ittihaz edilecek bilcümlemukarreratıMeclis-iMilli’ninmurakabesinearzetmesimecburidir.

9—Vatanımızınmâruzkaldığıâlâmvehâdisatileveaynımaksatlavicdan-ı milliden doğan cemiyetlerin ittihad ve ittifakından hâsıl olan kitle-iumumiye bu kere ‘Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ ünvanı iletevsimolunmuştur.İşbuCemiyethertürlüfırkacılıkcereyanlarındankülliyenârîdir.BilcümleİslâmvatandaşlarCemiyetinaza-yıtabiiyesindendir.

10 — Kongre tarafından müntahap bir ‘Heyet-i Temsiliye’ kabul veköylerdenbilitibarvilâyetmerkezlerinekadarmevcutteşkilat-ımilliyetevhitveteyidedilmiştir.

Belge1

Irkî,dinî, tarihîvahdet ileberaber,mukadderatımüşterekolanTrabzonveVilâyat-ı Şarkiye’nin tevhid-i mesai etmesi lâzım gelen an-ı tarihî hulûletmiştir. Trabzon, vilâyetlerimizin nefes borusu ve gözü; ve buralar daTrabzon’un bel kemiğidir. Trabzon’un bizsiz, dahilî vilâyetlerimizin deTrabzon’suz yaşaması imkânsızdır. Bugün mukaddes vatanımıza göz dikenmuhterislermaksatlarınadoğrumühimadımlaratmaktadırlar.

Aramızdahusulegelecekittihad-ısa’yüamelinbütünoihtiraslaratekabüledeceği kanaatini beslediğimizden muhterem ve hamiyetmend Trabzonlukardeşlerimize dest-i uhuvvet ve muaveneti uzatmaya ve hemmukadderatolan diğer beş vilâyetle (Sivas, Diyarbekir, Mamuretelaziz, Bitlis, Van)berabertevhid-imesaietmekveahvalkarşısındaaynıvaziyettebulunmakveVilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin Dersaadet’tekimerkezinin muvaffakatı takdirinde Erzurum’da veya diğer mutavassıt birvilâyettein’ikadedecekolankongreyesizindeiştirakiniziteklifediyoruz.

Buhusustakifikirvenokta-inazarlarınınserîanbildirilmesiniehemmiyetletemenni eyleriz. Hukuk-ı sârihamızın yar ve ağyar nazarında tecellisi butevhid-imesaininilksemeresiolacağıhususunda,kanaatimizberkemâldir.

ErzurumMüdafaa-iHukuk-ıMilliyeCemiyeti

Belge2

30Mayıs1335(1919)

Vilâyat-ıŞarkiyeMüdafaaiHukuk-ıMilliyeCemiyeti,

ErzurumŞubesi’ne:

Vilâyetimizde in’ikad ve bir kaç günden beri (Rize, Trabzon–Merkez,Gümüşhane, Giresun ve Ordu sancakları ile kazalarından müteşekkil)bilcümlemülhakatmurahhaslarındanmürekkep olarak içtimâ edenKongre,âti-imuzlimbulutlarınakarşı tedabir-i lâzimeve ihtiyatkâranedebulunmak;ve merkezi Erzurum Vilâyeti’nde olmak üzere Vilâyat-ı Şarkiyemurahhaslarındanmürekkepmuazzambirkongreninkısabirmüddetzarfındaakdinimüttefikantaht-ıkararaalmıştır.

Erzurum’un vasatta ve öteden beri maruz-ı mehâlik olması ve serhaddebulunması hasebiyle, vilâyat-ı mezkûre arasında ananevi, tarihi bir mevkiivardır. İçtimaın orada vukuunu ve maksad-ı milliye vusül için süratlehusûlünüşiddetlearzueylemekteyiz.

Keyfiyetten Sivas, Diyarbakır, Van, Bitlis, Mâlmuretelaziz vilâyetlerinihaberdar eyledik. İzam kılınacak murahhasların milleti bihakkın temsiletmeleri için her kazanın lâakal bir murahhası bulunması esasını kabulettikleri, orada teşekkül edecek olan kongrenin yevm-i içtimaı müstaceltelgraflabildirildiğigün,vilâyetimizmurahhaslarını izameylemekte teehhüretmeyecektir.Vilâyat-ı saire iledebilmuhaberebuhususun temini faaliyet-imâlumelerindenmuntazırdır.

Cenab-ıHakk’ıninayetineve“yekdiğerinesüver-iadîdeilemerbutiyetleriniher zaman izhar eden Anadoluluların” azm ü sebatına müsteniden hareket,müntecimuvaffakiyetolacağınaemniyetimizberkemaldir.

TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiKongreHeyeti

Belge3

30Mayıs1335

TrabzonMuhafaza-iHukuk-ıMilliyeCemiyetiRiyaseti’ne:

Teklifiniz burada kemâl-i hürmetle karşılandı.Artıkmukadderatımız gibi,âmal ve mesaimiz de birdir. Vilayat-ı Şarkiye’deki hukuk-ı mukaddese-iİslamiye’ninmüdafaavemuhafazasıvazife-itarihiyevemilliyesi,“kan,tarihvediniştirakiyleyekvücutolanTürkveKürt”eteveccühetmişolduğundan;ve teklif-i âlilerine tamamen iştirak eylemişolduğumuzdanbahisle; iş´arat-ibiraderanelerinin, ehemmiyetle nazar-ı dikkate alınmasını tekîden Vilayat-ıŞarkiye’yeyazıldı.

Umumi kongre esasatını hazırlamaya başladık. Diğer vilâyetlerden cevapvürudunumüteakip,içtimaınakdiiçinarz-ıkeyfiyetedilecektir.Âtideneminolarak,samimiihtiramlarımızıteşekküratımızaterdifeyleriz.

ErzurumVilâyat-ıŞarkiyeMüdafaiHukuk-ıMilliyeCemiyeti

KAYNAKÇAKitaplar

ErzurumKongresiveMustafaKemalAtatürk,İstanbul:1965.

Türk İstiklalHarbi,GenelkurmayBaşkanlığıHarpTarihiDairesi,Ankara:1962.

PontosMeselesi,İstanbul:1338

Arıkoğlu,Damar,Hatıralarım,Ankara:1961

Arif,Mehmet,Anadoluİnkılâbı:MilliMücadeleHatıratı,İstanbul:1969.

Aşkun,VehbiCem,SivasKongresi,İstanbul:1963.

Atatürk,MustafaKemal,Nutuk.

Atatürk,MustafaKemal,Atatürk’ünSöylevveDemeçleri, 5 cilt,Ankara:1945-1972

Atay,FalihRıfkı,Çankaya,İstanbul:1961.

Aydemir,ŞevketSüreyya,TekAdam,2cilt,İstanbul:1965-1966.

Bal,MehmetAkif,Trabzon’unÜnlüSimaları,İstanbul:2007.

Bıyıklıoğlu,Tevfik,AtatürkAnadolu’da,2cilt,Ankara:1959.

Borak,Sadi,İktidarKoltuğundanİdamSehpasına,İstanbul:1962.

Bosch, M. Emin, (çev. Afif Erzen), Helenizm Tarihinin Anahatları II,İstanbul:1943.

Cebesoy,AliFuat,MilliMücadeleHatıraları,İstanbul:1953.

Coşar,ÖmerSami,MilliMücadeleBasını,İstanbul(tarihsiz).

Çankaya,Ali,MülkiyeveMülkiyelilerTarihi,Ankara:1954.

Dinamo,Hasanİzzettin,Kutsalİsyan,4cilt,İstanbul:1966.

Duggan,Alfred,MithridatesEupator:KingofPontus,Londra:1958.

Dursunoğlu,Cevat,MilliMücadele’deErzurum,Ankara:1946.

Goloğlu,Mahmut,Anadolu’nunMiliDevletiPontos,Ankara:1973.

Goloğlu,Mahmut,ErmeniMeselesiveErmeniTarihi,basılmamışçalışma.

Goloğlu,Mahmut,TrabzonTarihi,2.baskı,Trabzon:2000.

Gökbilgin,M.Tayyip,MilliMücadeleBaşlarken,Ankara:1959.

Günaltay,Şemsettin,YakınŞark:TürkTarihininİlkDevirlerinden,Ankara:1937.

İmece, Mustafa Selim, Atatürk’ün Şapka Devriminde Kastamonu veİneboluSeyahatleri,Ankara:1959

Kandemir,Feridun,BozguncularveCasuslar,İstanbul:1964.

Kandemir, Feridun,RaufOrbay –Hatırlamadıkları ve Söylemedikleri ile,İstanbul:1965.

Kansu, Mazhar Müfit, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le, 2 cilt,Ankara:1968.

Karabekir,Kâzım,İstiklâlHarbimizinEsasları,İstanbul:1951.

Kalkavanoğlu,İlyasSami,MilliMücadeleHâtıralarım,İstanbul:1957.

Kinross,Lord,(çev.N.Yeğinobalı-A.Tezel),Atatürk:BirMilletinDoğuşu,İstanbul:1966.

Melaşvili, Ahmet Özkan, Gürcüstan: Tarih, Edebiyat, Sanat, Folklor,İstanbul:1968.

Mısıroğlu,Kadir,SarıklıMücahitler,İstanbul:1967.

Nutku,Emrullah, “İstiklâl Savaşı‘ndaDenizciler”,YakınTarihimiz, c. IV,no.42.

Peker,Kemal,Fındık:Tarihçe,Tarım,Ticaret,Giresun:1947-1948.

Selek,Sabahattin,Anadoluİhtilâli,İstanbul:1968.

Sertel,Zekeriya,Hatırladıklarım,İstanbul:2000.

Şapolyo,EnverBehnan,KemalAtatürkveMilliMücadeleTarihi,Ankara:1944.

Şapolyo,EnverBehnan,Kuva-yıMilliyeTarihi,Ankara:1957

Tansu, Samih Nafiz ve Ertürk, Hüsamettin, İki Devrin Perde Arkası,İstanbul:1964.

Tevetoğlu,Fethi,Atatürk’leSamsun’aÇıkanlar,Ankara:1971.

Tökin, Füruzan Hüsrev, Türkiye’de Siyasi Partiler ve Siyasi DüşünceninGelişmesi1839-1965,İstanbul:1965.

Tunaya,TarıkZafer,Türkiye’deSiyasiPartiler1859-1952,İstanbul:1952.

Tunçay,Mete,Türkiye’deSolAkımlar1908-1925,Ankara:1967.

Türkgeldi,AliFuad,Görüpİşittiklerim,Ankara:1949/1951.

Ulubelen,Erol,İngilizGizliBelgelerindeTürkiye,İstanbul:1967.

Us, Asım, Gördüklerim, Duyduklarım, Duygularım: Meşrutiyet veCumhuriyetDevirlerineAitHatıralarveTetkikler,İstanbul:1964.

Xenophon,(çev.HayrullahÖrs),Anabasis,İstanbul:1944.

Yularkıran,Cevdet,ReşitPaşa’nınHâtıraları,İstanbul:1939.

SüreliYayınlarveAnsiklopediler

İslamAnsiklopedisi,MEBYayınları

Karadenizgazetesi,Trabzon,1919-?

MeydanLarousse,MeydanYayınları

Selâmetgazetesi

TarihVesikaları

TürkAnsiklopedisi,MEBYayınları

TürkçeSözlük,TDKYayınları,Ankara:1959

YakınTarihimiz