liJ - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · bilgi için bk. Ahmic, s. 205; LatiC, s. 69-80)....

2
SERDAR rm azil ve tayin yetkisi gayet Ay- bu harcamalardan so- rumlu Serdarlar zaman zaman merkezden kürk, sorguç ve hançer gönderilerek taltif edilirlerdi. Ön- celeri serdar serasker daha sonra özellikle Ye- niçeri sonra ku- rulan Asakir-i Mansüre-i Muhammediyye'- nin en yüksek tur (bk. SERASKER) Kelime ulema" gö- gibi (Fatih Sultan Mehmed, s. 5) " bir zümrenin da kulla- için görevlendirilen kimselere serdan gibi yeniçeri kü- çük yerlere ve için görevlendirilen ve daha ziyade "ko- rucu" ve "oturak" denilen ve emek- li yeniçeriterin önde gelen da yeniçeri serdan (Mebde-i Ka- Yeniçeri, s. 19). Türkçe'den Romen- ce' ye de geçen serdar kelimesi bu dilde as- keri kumandan, süvari ve ifade eder. seferlerde mandan olan veziriazamlara ek- rem" denirdi. Bu sefere sad- yetkisi artar ve maiye- tinde yüksek rütbeli dev- let ricali de orduyla birlikte sefere gider- di. Sefere önce hediyeler- le taltif edilen ekreme bizzat pa- teslim edi- lirdi. törenleri yönelik se- ferlerde Davud yönelik seferlerde da Sefer boyunca ekrem- ler tayin, tevcih, azil merkeze sormadan verebilirler, ordu iken zaman zaman divan toplarlar, önem- li burada ek- remler bir vezaret tevcih edebildik- leri gibi siyaseten katil da verebi- lirlerdi. Nitekim Merzifonlu Kara Mustafa 1683 Viyana suçlu Budin Valisi Uzun (Defterdar Mehmed s. 159-160). Seferlerde divan tutulan defterlere "or- du mühimmesi", tayin tevcih defterlerine "serdar ruüs defteri" denirdi. Sefer tayinleri merkezden lardan için, "Ordudan tayin edil- Seferden telhisler mutlaka ka- bul edilir, asker üzerindeki nüfu- zu diye reddedilmezdi. Gerek ekremler gerekse serdarlar yap- 552 masraf ve harcamalardan sorumlu ekrem XIX. sadrazam olmayan seraskerlere de verilmeye 1853 sava- Ömer Lutfi 1876 Rus da Abdülkerim Nadir için bu unvan : BA, MD, nr. 5, s. 484, hk . 1310; nr. 7, s. 289; Fatih Sultan Mehmed, Kanunname-i Al-i Osman Abdülkadir Özcan), istanbul 2007, s. 5; ibn Kemal, Teuarih-i Al-i Osman, VII. Defter, s. 281; Lutfi Asa/hfime Mübahat S. istanbul 1991 , s. 25, 30, 31; Feridun Bey, Mün- ll, 562-563; Ali Mustafa Efendi. Meuaidü'n- nefais {f kauaidi'l-mecalis Mehmet Ankara 1997, s. 324-326, 344, 347; Mebde-i Ka- Yeniçeri, s. 119-122, 126, 170, 184, 268, bk. tür.yer.; Müstetab ce l), Ankara 1974, s. 3, 16; Kiitib Çelebi, Fez- leke, Efendi Ktp., nr. 1914, vr. 251 ' ; Abdi Pa- Kanunname (MTM, lll 1 33 1 içinde), s. 500; Hezarfen Hüseyin Efendi, Telhfsü 'l·beyan {f Ka- uanfn-i Al-i Osman (haz. Sevim ilgürel), Ankara 1998, tür.yer.; Defterdar Mehmed Züb- de-i Vekayiat Abdü lkadir Özcan), Ankara 1995, s. 159-160; D'Ohsson, Tableau general, VTI, 283; Medhal, tür.yer.; a.mlf., Kapuku- lu 1, 47, 318-319, 327-328, 359, 360, 367,375 , 429,482-483, 486; a.mlf., Saray s. 145, 244, 251-253, 284; a.mlf., Merkez- Bahriye, 1, 82, 88, 101, 134, 138, 158-163, 192- 194; M. Fuad Köprülü, Bizans Müesseselerinin Müesseselerine Tesiri Orhan F Köp- rülü), istanbul 1981 , s. 79; Yusuf Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, Ankara 1987, lll, 125, 581; Pa- lll, 178-181; lll, 512-513; T. W. Haig, "Serdar", X, 512-513. liJ ABDÜLKADiR ÖzcAN 1 1 L Muhammed Said (1881-1918) Bosna-Hersekli _j 16 Muharrem 1299'da (8 1881) bugün Bosna-Hersek Cumhuriyeti içinde kalan Zenica'da Orduda görevinde bulunan dedelerinden birinin bir yeniçeri isya- sebep yüzünden Kakanj veya Zenica'ya ve bu dönemden itibaren Serdar ailesinin bu bölgede bilinmekte (Ahmic, s. 195) , buna da- ailesinin Türk ile- ri sürülmektedir. Serdareviç ilk burada Sultan Ahmed Med- resesi olan Abdülha- mid Efendi'den Arapça ve Türkçe di. 1899'da Saraybosna'daki Gazi Hüsrev Bey tahsite Burada- ki Ahmed Efendi Had- züamakovic ve Medresesi müder- rislerinden Mehmed Efendi Muftic bulu- nuyordu. dönemde Saraybosna'daki Darülmuallimin'e intisap etti ve bu okul- dan 1904 mezun oldu. Gazi Hüsrev Bey alt talebelere Halebi'nin Mülte- eserini okuttu (TraljiC, XLI 1 11977J, S. 45) . Saraybosna'daki Zenica'ya dönen Serdareviç, 1904'te tayin mekteb-i ibtidaiyye görevini 191 O kadar sürdürdü. Meh- med Cemaleddin ku- rulan Bosna-Hersek imamlar ve Muallim- ler ( 1909) yer ve kurultayda mekteb-i ibti- daiyyelerin yeniden düzenlenmesine dair büyük kabul gördü. 1912'de viç'in Bosna-Her- sek ilmiye olan Serdareviç vefatma kadar bu birinci görevini üstlendi. 4 1910 tarihinde Saraybosna'da ger- Bosna-Hersek imamlar ve Mu- allimler Muallim bir derginin ve Ser- dareviç bu derginin getiril- di. 191 0-1913 bu görevi yürüten Serdareviç 1913'te Zenica'ya döndü ve merkez cezaevine imam tayin edildi. vefat edince onun yerine Sultan Ahmed Medresesi'nde müderrislik görevi- ni de üstlendi. Bir sonra Travnik müf- görevine tayin ediidiyse de yüzünden bu görevi kabul etmedi (Sabanovic, 11/ 611937-381. s. 86) . 26 1918'de Zenica'da vefat etti. Bölgedeki dini ve kültürel alanda geri ve ders yetersiz gören Serdareviç bir reform hareketinin gerekti- için, muhalifler "Matufovica" diye Arapça harflerle yeni bir alfabe eserlerin bu temin eden destek (Traljic, lstaknutiBosnjaci , s. 53-56). klasik tepkisini çekme- sine ve halk fazla kabul görme- mesine bu alfabe sürede ya- Serdareviç olmak üzere Da- rülmuallimin ve genç nesil tara- Serdareviç'in Muallim dergisinde de bu alfabe Teymiyye, Muhammed Abduh ve gibi alim- lere ifade eden Serdareviç'in Muallim dergisinin örnek ve bu ekolün takipçisi görülmektedir (Mehtic, XVII-XVIII 119961. s. 305) Serdareviç bölgede göç-

Transcript of liJ - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · bilgi için bk. Ahmic, s. 205; LatiC, s. 69-80)....

Page 1: liJ - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · bilgi için bk. Ahmic, s. 205; LatiC, s. 69-80). Serdareviç'in doğumunun 100. yıl dönümü münasebetiyle 28 Aralık 1982 tarihinde bir

SERDAR

rm azil ve tayin yetkisi gayet genişti. Ay­rıca bu sırada yaptığı harcamalardan so­rumlu tutulmazdı. Serdarlar zaman zaman merkezden değerli kürk, kılıç, sorguç ve hançer gönderilerek taltif edilirlerdi. Ön­celeri serdar karşılığı kullanılan serasker unvanı daha sonra ayrılmış, özellikle Ye­niçeri Ocağı'nın kaldırılmasından sonra ku­rulan Asakir-i Mansüre-i Muhammediyye'­nin en yüksek kumandanının unvanı olmuş­tur (bk. SERASKER)

Kelime "serdar-ı ulema" örneğinde gö­rüldüğü gibi (Fatih Sultan Mehmed, s. 5)

"bir zümrenin başı " anlamında da kulla­nılmıştır. Şehirler arası yolların güvenliği

için görevlendirilen kimselere kır serdan denildiği gibi yeniçeri ağası tarafından kü­çük yerlere asayiş ve inzibatın sağlanma­sı için görevlendirilen ve daha ziyade "ko­rucu" ve "oturak" denilen kıdemli ve emek­li yeniçeriterin önde gelen subaylarına da yeniçeri serdan denilmiştir (Mebde-i Ka­nun-ı Yeniçeri, s. ı 19). Türkçe'den Romen­ce'ye de geçen serdar kelimesi bu dilde as­keri kumandan, süvari paşası ve boyartarı ifade eder.

Padişahın katılmadığı seferlerde başku­mandan olan veziriazamlara "serdar-ı ek­rem" denirdi. Bu sıfatla sefere çıkan sad­razamların yetkisi artar ve onların maiye­tinde bazıları dışında yüksek rütbeli dev­let ricali de orduyla birlikte sefere gider­di. Sefere çıkmadan önce çeşitli hediyeler­le taltif edilen serdar-ı ekreme bizzat pa­dişah tarafından sancak-ı şerif teslim edi­lirdi. Uğurlama törenleri batıya yönelik se­ferlerde Davud Paşa sahrasında, doğuya yönelik seferlerde Doğancılar Meydanı'n­da yapılırdı. Sefer boyunca serdar-ı ekrem­ler tayin, tevcih, azil kararlarını merkeze sormadan verebilirler, ordu kışlakta iken zaman zaman divan toplarlar, bazı önem­li kararları burada alırlardı. Serdar-ı ek­remler bir kişiye vezaret tevcih edebildik­leri gibi siyaseten katil cezası da verebi­lirlerdi. Nitekim Merzifonlu Kara Mustafa Paşa , 1683 Viyana Kuşatması'nda suçlu gördüğü Budin Valisi Uzun İbrahim Paşa'­yı katlettirmişti (Defterdar Sarı Mehmed Paşa, s. 159-160) . Seferlerde yapılan divan toplantısı sırasında tutulan defterlere "or­du mühimmesi", tayin tevcih defterlerine "serdar ruüs defteri" denirdi. Sefer sıra­sında yapılan tayinleri merkezden yapılan­lardan ayırmak için, "Ordudan tayin edil­miştir" kaydı düşülürdü . Seferden yazılan telhisler padişah tarafından mutlaka ka­bul edilir, serdarın asker üzerindeki nüfu­zu kırılmasın diye reddedilmezdi. Gerek serdar-ı ekremler gerekse serdarlar yap-

552

tıkları masraf ve harcamalardan sorumlu tutulmazdı. Serdar-ı ekrem unvanı XIX. yüzyılda sadrazam olmayan seraskerlere de verilmeye başlanmış, 1853 Kırım sava­şında Ömer Lutfi Paşa, 1876 Rus savaşın­da Abdülkerim Nadir Paşa için bu unvan kullanılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA :

BA, MD, nr. 5, s . 484, hk. 1310; nr. 7, s. 289; Fatih Sultan Mehmed, Kanunname-i Al-i Osman (nşr. Abdülkadir Özcan), istanbul 2007 , s. 5; ibn Kemal, Teuarih-i Al-i Osman, VII. Defter, s. 281; Lutfi Paşa, Asa/hfime (nşr. Mübahat S. Kütükoğlu ). istanbul 1991 , s. 25, 30, 31; Feridun Bey, Mün­şeat, ll, 562-563; Ali Mustafa Efendi. Meuaidü'n­nefais {f kauaidi'l-mecalis (nşr. Mehmet Şeker).

Ankara 1997, s. 324-326, 344, 347; Mebde-i Ka­nun-ı Yeniçeri, s. 119-122, 126, 170, 184, 268, ayrıca bk. tür.yer.; Kitab-ı Müstetab (nşr. Yaşar Yücel), Ankara 1974, s. 3, 16; Kiitib Çelebi, Fez­leke, Atıf Efendi Ktp., nr. 1914, vr. 251 ' ; Abdi Pa­şa. Kanunname (MTM, lll ı 133 1 ı içinde), s. 500; Hezarfen Hüseyin Efendi, Telhfsü 'l·beyan {f Ka­uanfn-i Al-i Osman (haz. Sevim ilgürel), Ankara 1998, tür.yer.; Defterdar Sarı Mehmed Paşa , Züb­de-i Vekayiat (nşr. Abdü lkadir Özcan), Ankara 1995, s. 159-160; D'Ohsson, Tableau general, VTI, 283; Uzunçarşılı, Medhal, tür.yer.; a.mlf., Kapuku­lu Ocak/arı, 1, 47, 318-319, 327-328, 359, 360, 367,375, 429,482-483, 486; a.mlf., Saray Teş­kilatı, s. 145, 244, 251-253, 284; a.mlf., Merkez­Bahriye, 1, 82, 88, 101, 134, 138, 158-163, 192-194; M. Fuad Köprülü, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri (nşr. Orhan F Köp­rülü), istanbul 1981 , s. 79; Yusuf Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, Ankara 1987, lll, 125, 581; Pa­kalın , lll, 178-181; ~amusü 'l-islamf, lll, 512-513; T. W. Haig, "Serdar", İA, X, 512-513.

liJ ABDÜLKADiR ÖzcAN

1 1

L

SERDAREVİÇ, Muhammed Said (1881-1918)

Bosna-Hersekli ilahiyatçı. _j

16 Muharrem 1299'da (8 Ara lık 1881)

bugün Bosna-Hersek Cumhuriyeti sınırla­rı içinde kalan Zenica'da doğdu . Orduda serdarlık görevinde bulunan dedelerinden birinin Budapeşte'deki bir yeniçeri isya­nına sebep olması yüzünden Kakanj veya Zenica'ya gönderildiği ve bu dönemden itibaren Serdar ailesinin bu bölgede yaşa­dığı bilinmekte (Ahmic, s. 195) , buna da­yanılarak ailesinin Türk asıllı olabileceği ile­ri sürülmektedir. Serdareviç ilk öğrenimini burada tamamladı. Sultan Ahmed Med­resesi hocalarından olan babası Abdülha­mid Efendi'den Arapça ve Türkçe öğren­di. 1899'da Saraybosna'daki Gazi Hüsrev Bey Hankahı'nda tahsite başladı. Burada­ki hocaları arasında Ahmed Efendi Had­züamakovic ve Kurşunlu Medresesi müder­rislerinden Mehmed Efendi Muftic bulu-

nuyordu. Aynı dönemde Saraybosna'daki Darülmuallimin'e intisap etti ve bu okul­dan 1904 yılında mezun oldu. Gazi Hüsrev Bey Hankahı'ndaki öğrenciliği sırasında alt sınıflardaki talebelere Halebi'nin Mülte­]fa'l-ebl_ıur adlı eserini okuttu (TraljiC, XLI 1 11977J, S. 45) .

Saraybosna'daki öğreniminin ardından Zenica'ya dönen Serdareviç, 1904'te tayin edildiği mekteb-i ibtidaiyye öğretmenliği görevini 191 O yılına kadar sürdürdü. Meh­med Cemaleddin Çauşeviç'in teşvikiyle ku­rulan Bosna-Hersek imamlar ve Muallim­ler Birliği'nin ( 1909) kurucuları arasında yer aldı ve kurultayda sunduğu, mekteb-i ibti­daiyyelerin yeniden düzenlenmesine dair tebliği büyük kabul gördü. 1912'de Çauşe­viç'in başkanlığında oluşturulan Bosna-Her­sek ilmiye Kuruluşu'nun kurucularından olan Serdareviç vefatma kadar bu teşkila­tın birinci sekreterliği görevini üstlendi. 4 Ağustos 1910 tarihinde Saraybosna'da ger­çekleşen Bosna-Hersek imamlar ve Mu­allimler Birliği kurultayında Muallim adlı bir derginin çıkarılması kararı alındı ve Ser­dareviç bu derginin başyazarlığına getiril­di. 191 0-1913 yıllarında bu görevi yürüten Serdareviç 1913'te Zenica'ya döndü ve merkez cezaevine imam tayin edildi. Aynı yıl babası vefat edince onun yerine Sultan Ahmed Medresesi'nde müderrislik görevi­ni de üstlendi. Bir yıl sonra Travnik müf­tülüğü görevine tayin ediidiyse de sağh­ğının bozulması yüzünden bu görevi kabul etmedi (Sabanovic, 11/ 611937-381. s. 86) .

26 Mayıs 1918'de Zenica'da vefat etti.

Bölgedeki halkın dini ve kültürel alanda geri kaldığını, okulların ve ders kitapları­nın yetersiz olduğunu gören Serdareviç bir reform hareketinin başlatılması gerekti­ğine inanmış, Boşnakça için, muhalifler tarafından "Matufovica" diye adlandırılan Arapça harflerle yeni bir alfabe hazırlayıp bazı eserlerin yayımianmasını bu şekilde temin eden Çauşeviç'e destek vermiştir (Traljic, lstaknutiBosnjaci, s. 53-56). Baş­

langıçta klasik ulemanın tepkisini çekme­sine ve halk arasında fazla kabul görme­mesine rağmen bu alfabe kısa sürede ya­yılmış, başta Serdareviç olmak üzere Da­rülmuallimin mezunları ve genç nesil tara­fından benimsenmiştir. Serdareviç'in baş­yazarlığını üstlendiği Muallim dergisinde de bu alfabe kullanılmıştır. İbn Teymiyye, Muhammed Abduh ve Reşid Rıza gibi alim­lere hayranlığını ifade eden Serdareviç'in çıkardığı Muallim dergisinin el-Mendr'ı örnek aldığı ve bu ekolün takipçisi olduğu görülmektedir (Mehtic, XVII-XVIII 119961.

s. 305) Serdareviç bölgede başlatılan göç-

Page 2: liJ - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · bilgi için bk. Ahmic, s. 205; LatiC, s. 69-80). Serdareviç'in doğumunun 100. yıl dönümü münasebetiyle 28 Aralık 1982 tarihinde bir

!ere ve özellikle Türkiye'ye olan göçe karşı çıkmış. bu hususta çalışmalar yapmış ve yazılar kaleme almıştır. Alkol vb. kötü alış­kanlıklar konusunda birçok yazı yazmış ,

Zenica'daki ittihad adlı alkol karşıtı derne­ğin başkanlığını yapmıştır,

Eserleri. Boşnakça , Arapça ve Türkçe bilen Serdareviç'in çalışmalarının büyük bir kısmı ilmi dergilerde, bir kısmı da kitap halinde yayımlanmıştır. Çoğu telif, bazıları Arapça ya da Türkçe'den çeviri olan 100 civarındaki makalesi Muallim, Behar, Gaj­ret, Tarik, Misbah, ] eni Misbah, Biser gibi süreli yayınlarda çıkmış olup eğitime ve dini konulara dairdir (a.g. e., XVII-XVIII

11 996 ı. s. 307). Başlıca eserleri şunlardır:

1. Kratka Povijest Islama (Muhtasar is­lam tarihi ; Sarajevo 1905) . Hz. Adem'den ResQI-i Ekrem'e kadar olan I. cildi neşredil­miştir. z. Uputa u Povij est Islama ( İ s l am

ta rih i hakkında özetl er; Sarajevo. ts.). Başlangıçtan Osmanlı dönemine kadar gelen eser medreselerin alt sınıflarında ders kitabı olarak okutulmuştur. 3. Usuli Dinijje (Dini esas lar; Mostar 1332 ). Mek­teb-i ibtidaiyyeler için soru-cevap şeklin­de hazırlanmıştır. 4. Jedan Hadisi Serif ( Mostar 19 14). Bir hadisin şerhiyle ilgili otuz altı sayfalık bir risaledir. s. Istini­tost Bozjeg Bivstv a i Muhamedovog Poslanstva (All a h ' ın va rlığ ı ve Hz. Mu­hammed' in peygamberliği gerçeğ i ; Mostar 19 15; Sarajevo 1942) . Özellikle Allah 'ın var­lığı konusunda sunduğu delillerle bölge­de şöhret kazanmış ve Sorbonne Üniver­sitesi mezunu şarkiyatçı Milivoj Malic'in (Abdurrahman Mirza) İslamiyet' i kabul etmesine vesile olmuştur. 6. Dvije Opas­ne Socijalne Bolesti: Prostitucija i Al­koholizam ( İki tehlikeli toplumsal has­ta lı k: Zina ve alkol; Mostar 19 15). 7. Fı~­

hu 'l-'ibô.dô.t: Propisi o Osnovnim Is­lamski Duzn ostima. Müellifın en meşhur eserleri arasında yer alan bu çalışma ,

eğitimde yapılan ısiahattan sonra Bosna­Hersek medreseler inde ve özellikle gü-

Muhammed Said Serdareviç

nümüze kadar Saraybosna Gazi Hüsrev Bey Medresesi'nde ders kitabı olarak okutulmuştur. Eserin birçok baskısı ya­pılmıştır (Sarajevo 19 17, 1941 , 1968,

1994) . 8. N auka I slama . İslam akaidi , ibadet, muamelat, haram ve helallerle il­gilidir (Sara jevo, ts )

Serdareviç'in Ebü'l-Ala el-Maarrlve Mus­lihuddln-i Lari hakkındaki monografıleri Is­lamska M isao dergisinde neşredilmiştir (Sarajevo 1983, V/50, s. 35-40; V/52, s. 27-

33 ). İbn Teymiyye ve Muhammed Abduh'­la ilgili monografileriyle Ta' lim-i Tecvid, Arapça-Boşnakça sözlük ve Ka'b b. Zü­heyr'in bazı şiirlerine yazdığı şerhler henüz neşredilmemiştir (eserleri hakkında geni ş

bilgi için bk. Ahmic, s. 205; Lat iC, s. 69-80).

Serdareviç'in doğumunun 100. yıl dönümü münasebetiyle 28 Aralık 1982 tarihinde bir toplantı düzenlenmiş ve sunulan bildiri ­ler Zenica Müftülüğü tarafından neşredil­miştir (Predavanja sa Svecane A kadmüe Odriane u Zenici 28. Decembra 1982. Go­dine Povodom 100 God iSnjice Roaenja Mu­hammeda Seida ef Serdarevica, Zenica 1982). Ayrıca Zenica Müftülüğü Kütüpha­nesi'ne Biblioteka Muhamed Seid Serda­revic adı verilmiştiL

BİBLİYOGRAFYA :

Hazim Sabanovic, "Muhaıned Seid Serdarevic (Uz 20-Godisn jicu Sm rti)" , f'larodna Uzdanica­Ka lendar, Sarajevo 1938 , IV, 195-197; a.mlf., "Dvadeset godina smrti M. S. Serdarevica", el­Hidaje, 11/6, Sarajevo 1937-38, s. 85-87; Alija Ah­mit. "Muhammed Seid Serdarevic 1882-19 18. Povodoın 93-e Godisnjice Njegovog Rodenja", Takvim, Sarajevo 1396/1976, s. 194-207; Dzema­ludin Latic. "Objavljena Djela Muhammeda Se­ida Serdarevica", Predavanja sa Svecane Akad­mije Odriane u Zenici 28. Decembra 1982. Go­d i ne Povodom 100 Godisnjice Roaenja Muham­meda Seida e{. Serdarevica, Zenica 1982, s. 69-80; Halil Mehtic, "Muhammed Seid Serdarevic­Zivot i Djelo", a.e., s. 56-68; a.mlf., "Porodica Serdarevic sa Posebnim Osvrtom na Muhameda Seida i Abdulaha SerdareviCa", A na/i GHB, XVII­XVIII ( 1996). s. 303-308; Zejnil Fajic. "Serdarevic, Muhamed Seid" , Bibliografij a Glasnika Vrhounog lslamskog StaTjesinstua u SFRJ od 1933. do 1982 Godine, Sarajevo 1983, s. 193; DZemaludin Sestic, "Abdullah ef. Serdarevic, Posljednji Ze­nicki Muderris", Takvim, Sarajevo 1995, s . 133-139; Mahmud TraUic, lstaknuti Bosnjaci, Saraje­vo 1998, s . 53-56, 295-300 ; a.mlf .. "Muhaıned

Seid Serdarevic. (Nase Islamsko Nas lj ede)", Glas­nik VIS, XL/1 ( 1977), s. 45-48; M. T .. "Merhum Muhamed Seid ef. Serdarevic", Biser, 111/11 -12, Sarajevo 19 18, s. 184-185; Admir Cerim, "Mu­hamed Seid Serdarevic-Prvi Metodicar Islamske Vjeronauke", f'lovi Horizonti, 1/ 2, Zenica 1999, s . 58-60; Mevludin Dizdarevic. "Muhamed Seid Serdarevic Kao Historicar (Nasi Alimi) ", Glasnik VIS, LXIV/1 1-12 (2002). s. 11 25- 1224; Muham­med Aruçi. "Mehmed Cema.leddin Çauşeviç", DİA, XXVIII , 446. r-.;;ı

lt.ı M uHAMMED ARuçi

SERDAROGLU, Ahmet Hulusi

ı ı SERDAROGLU, Ahmet Hulusi

L

(1911-1999)

Cumhuriyet devri müderris ve a.Iimlerinden.

Trabzon Çaykara'nın Kumlu (Mimilos) kö­yünde doğdu. Babası Mustafa Efendi, an­nesi Asiye Hanım 'dı r. İlimle uğraşan bir aileye mensup olup Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde yetişmiş alimlerden ve yö­renin safılerinden Muhammed Bahaeddin Efendi'nin torunudur. Muhammed Saha­eddin 1863 yılında aynı köyde doğdu ve İslami ilimleri, müderris olan babası Süley­man Efendi ile Taşkıran (Paçan) köyü mü­derrislerinden Mehmed Sabri Efendi'den tahsil ettikten sonra İstanbul'a gidip Ah­med Ziyaeddin Gümüşhanev'i'ye intisap et­ti. Tekkesinde yaklaşık bir buçuk yıl tasav­vuf dersleri alıp hilafet mertebesine ulaş­masının ardından irşad ve tedrls faaliye­tine başladı. Kendi memleketinden başka Erzincan-Tercan ve Rize-Güneyce gibi yer­lerde imamlık ve müderrislik yaptı. Yöre­sinde daha çok Serdarzade olarak tanınan Mehmed Bahaeddin Efendi 1950 yılında vefat etti ve köyünde defnedildi.

Ahmet Hulusi, İslami ilimleri dedesin­den tahsil edip icazet aldı ve kendi köyün­de müderrislik yapmaya başladı. İlk icaze­tini 1952'de vermesinin ardından aynı yıl Diyanet İşleri Başkanlığı 'nca Nevşehir va­izliğine tayin edildi. Burada resmi görevi­nin yanı sıra özel olarak medrese usulüne göre talebe yetiştirdi. Bir müddet sonra Tosya müftülüğüne nakledildi, burada da müderrislik yaparak çeşitli öğrencilere ica­zet verdi. 1960 yılında Kore'ye gönderildi ve Türk ordusunun Değiştirme Tugayı'nda

din görevlisi olarak hizmette bulundu. Dö­nüşünde bir süre gezici vaizlik yapmasının ardından Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulu üyeliğine getirildi. Bu görevde iken hizmet içi eğitim kurslarında din görevli­lerine ders verdi. 18 Eylül 1999'da vefat etti ve Ankara'da Karşıyaka Mezarlığı'na

defnedildi. Serdaroğlu'nun ders verdiği öğ­

rencilerden il veya ilçe müftülüğü görevi ifa edenlerin sayısı yirmiye yaklaşmakta­dır. Bunlardan Lütfi Şentürk aynı zaman­da damadı olup il müftülüğünden başka Diyanet İşleri Başkanlığı'nın merkez teşki­latının çeşitli kademelerinde çalışmış , din müşavirliği ve başkan yardımcılığı görev­lerini ifa etmiş, telif ve tercüme eserler kaleme almıştır. Diğer bir öğrencisi İrfan Şentürk de İmam-Hatip Okulu müdürlü­ğü , Diyanet İşleri Başkanlığı 'nda başmü­fettişlik ve din müşavirliği görevlerinde bu­lunmuştur.

553