KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

18
KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ: MALİ SEKTÖR VE İMALAT SEKTÖRÜ İktisat Uygulamaları

description

KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ: MALİ SEKTÖR VE İMALAT SEKTÖRÜİktisat Uygulamalarıİçindekiler Özet 1. Giriş 2. Küreselleşme ve Finansal Krizler 2.1. Küreselleşme Nedir? 2.2. Finansal Kriz Nedir? 3. Küresel Finansal Krizin Nedenleri 3.1. Likidite Bolluğu 3.2. Aşırı Borçlanma 3.3. Türev Ürünler 4. Küresel Finans Krizi Öncesi Türkiye Ekonomisi 4.1. Mali Sektör 4.2. İmalat Sektörü 5. Küresel Finans Krizi Sonrası Türkiye Ekonomisi 5.1. Mali Sektör 5.2. İmalat Sektörü 6

Transcript of KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

Page 1: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ:

MALİ SEKTÖR VE İMALAT SEKTÖRÜ

İktisat Uygulamaları

Page 2: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

2

İçindekiler

Özet

1. Giriş

2. Küreselleşme ve Finansal Krizler

2.1. Küreselleşme Nedir?

2.2. Finansal Kriz Nedir?

3. Küresel Finansal Krizin Nedenleri

3.1. Likidite Bolluğu

3.2. Aşırı Borçlanma

3.3. Türev Ürünler

4. Küresel Finans Krizi Öncesi Türkiye Ekonomisi

4.1. Mali Sektör

4.2. İmalat Sektörü

5. Küresel Finans Krizi Sonrası Türkiye Ekonomisi

5.1. Mali Sektör

5.2. İmalat Sektörü

6. Sonuç

7. Kaynaklar

Page 3: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

3

Küresel Finansal Krizin Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri: Mali Sektör ve

İmalat Sektörü

Özet

Bu çalışmada 2008’in son çeyreğinde ortaya çıkan küresel finansal krize bağlı olarak

meydana gelen likidite daralmasının yükselen piyasa ekonomisi olarak kabul edilen Türkiye

ekonomisi üzerine olan etkileri incelenmiş, bu etkilerin ülke ekonomisinde yaptığı etkiler mali

sektör ve imalat sektörü bağlamında ortaya konmuştur. Çalışmada Türkiye Cumhuriyet

Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun sitelerinden alınan sayısal veriler Excel

programı yardımıyla grafik olarak ortaya konmuştur. Küresel krizin mali sektöre etkisinin çok

fazla olmadığı, ancak imalat sektörünün küresel krizden oldukça kötü etkilendiği sonucu

ortaya çıkmıştır.

Page 4: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

4

1. GİRİŞ

2000 yılından itibaren dünyada var olan likidite bolluğu ve bu likidite bolluğunun

ABD konut kredilerinde yarattığı balon finansal piyasaları büyük şekilde etkilemiştir ve

etkilemeye devam etmektedir. Banka iflasları, devletlerin bazı bankalara el koyması,

bankaların birleşmesi, bankaların yardım paketleri istemeleri birer örnek olarak verilebilir.

Zaman içerisinde ise finansal piyasalardaki problemler reel sektöre yansımıştır. Şirket

iflasları, üretimlerin durdurulması, milyonlarca kişinin şirketler tarafından işten çıkarılması

reel sektörün ne kadar zor bir durumda olduğunu göstermektedir. Bunun nedeni ise likidite

daralmasıdır.

Krize müdahale türü ise her ne kadar serbest piyasa ekonomisinin iyi işlediği zamanlar

karşı çıkılsa da yine Keynesyen politikalar olmuştur. Devletin ekonomideki yeri ve etkinliği

tekrar sorgulanmaya başlanmıştır. ABD’de başlayan ekonomiye müdahale gelişmekte olan

ülkelerde de kendini göstermektedir. Özellikle yükselen piyasa ekonomileri içinde yer alan

Türkiye, krizden en az etkilenmek isteyen ekonomiler arasında yer almaktadır. Çünkü

Türkiye 2001 krizinden sonra müthiş bir büyüme ivmesi yakalamış ve bu yakalamış olduğu

ivmeyi en az kayıpla atlatmak istemektedir.

Bu çalışmada ABD’de başlayan finansal krizin nedenleri üzerinde durulacak, ardından

yükselen piyasa ekonomileri içinde kabul edilen Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri mali

ve imalat sektör bazında değerlendirilecektir.

2. Küreselleşme ve Finansal Krizler

1990 yılından itibaren, Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonra, planlı ekonomi içinde

yer alan ülkelerin de serbest piyasa ekonomisine geçmesiyle beraber küreselleşme olgusu

giderek yaygınlaşmıştır. Zaman içinde küreselleşme zenginliğin ve çağdaşlaşmanın temeli

olarak görülmeye başlanmıştır. Erinç Yeldan’a göre küreselleşmenin gerekleri yerine

getirilmezse bu seçkin âlemde yer almak olanaksızdır. Küreselleşmenin gerekleri ise dış

ticaretin serbestleştirilmesi, finansal akımların tümüyle serbest bırakılması, devlet

harcamalarının kısılması, merkezi yönetim yerine yerel yönetimlerin varlığıdır (Yeldan,

2008:17).

Küreselleşme ile birlikte sermaye akımları ve finansal piyasalar daha serbest hale

gelmiştir. Özellikle 2000 yılından itibaren gerek doğrudan yabancı sermaye yatırımında

gerekse portföy yatırımında, Türkiye’ye olan sermaye akımlarında gözle görülür bir artış

Page 5: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

5

yaşanmıştır. Türkiye ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarının bu

denli artış göstermesinin nedenleri arasında gevşek para politikası, faizlerin diğer ülkelere

göre yüksek olması ve yapılan reformlarla gelişmekte olan ülkelerde yatırım fırsatlarının

artması yer almaktadır.1 Finansal serbestliğin getirdiği bu olumlu akımdan faydalanmak

isteyen ülkeler çoğu zaman bu gelişmelerden zararlı çıkmaktadır. Çünkü sermaye hareketliliği

iç ve dış ekonomik politikalara ve dünya genelindeki ekonomik gelişmelere karşı çok duyarlı

olmaktadır

Küreselleşmenin gereği olarak yapılan finansal serbestleşme, denetim eksikliği ve

oluşturduğu balonlar dolayısıyla ülke ekonomileri için finansal krizlerin temelini

hazırlamaktadır. Aşırı sermaye girişine bağlı olarak yerli paranın değer kazanması ve

ithalatın artması cari açığı arttırmakta ve ekonomik göstergelerin bozulmaya başlamasıyla

yabancı sermaye hızla ülkeden çıkmaktadır. Hatta Stiglitz (2004:121) sermaye hesabının

liberalleştirilmesinin krizi tetikleyen en önemli unsur olduğunu savunmaktadır.

2.1. Küreselleşme Nedir?

Küreselleşme için çeşitli tanımlamalar bulunmaktadır. Bunlardan Karluk’a (2003, 224)

göre, “Küreselleşme, ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda bazı ortak değerlerin yerel

ve ulusal sınırları aşarak dünya çapında yayılmasıdır.”

Bir başka tanıma göre küreselleşme, dünya ekonomisini oluşturan sosyal ve iktisadi

parçaların birbirleriyle ve giderek dünya piyasalarıyla eklemlenmesi şeklinde algılanmaktadır

(Yeldan, 2008:17).

2.2. Finansal Kriz Nedir?

Finansal kriz hakkında çeşitli tanımlamalar bulunmaktadır ve bunlardan Mishkin’e

(1996, 1-2) göre, “ Finansal kriz, verimli yatırım olanaklarına sahip finansal piyasaların ahlaki

tehlike ve ters seçim problemlerinin gittikçe kötüleşmesi nedenleriyle, fonları etkili biçimde

kanalize edememesi sonucu ortaya çıkan doğrusal olmayan bozulmadır”.

Bir başka tanımlamaya göre finansal kriz kavramı, finansal piyasalarda, aktif

fiyatlarında büyük düşüşlerin yaşandığı ve finansal ve finansal olmayan birçok firmanın iflas

ettiği büyük rahatsızlıkları ifade etmektedir.

1 Küresel Mali Kriz ve Türkiye Ekonomisine Etkileri: Nasıl Başladı, Hangi Aşamadayız?, Durmuş Yılmaz, Ankara,

27 Aralık 2008.

Page 6: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

6

Son yaşanan küresel finansal krizin etkilerinin çok büyük olması, yaşadığımız krizin

nedenlerini açıklamayı zorunlu hale getirmiştir.

3. Küresel Finansal Krizin Nedenleri

3.1. Likidite Bolluğu

Dünya ekonomisinin 21. yüzyılın başından itibaren yaklaşık 6 yıl boyunca bir likidite

bolluğu yaşadığı bilinmektedir. ABD’nin bütçe ve dış ticaret açıklarını kapatmak istemesi

üzerine özellikle Çin’deki likidite ABD ekonomisini finanse etmek için devreye girmiştir. Çin

liderliğindeki dış ticaret fazlası olan ülkeler küresel likiditeyi arttırmaya başlamışlardır.

Bunun yanı sıra 1991’de çöküşün içine giren Japonya’nın durgunluktan çıkmak için gevşek

para politikası uygulaması küresel likiditeyi artıran diğer etmenlerden biri olmaktadır.

2008 Nobel ödülü sahibi Krugman krizlerin bir talep yaratma sorunu olduğunu

savunmaktadır.2 Geleneksel para ve maliye politikalarının Japonya’yı bile kurtarmaya

yetmediğini, büyüyen ABD ekonomisinin kendisini aynı tuzağın içinde neden bulmayacağını

belirtmiştir.

Global düzeyde likidite düzeyinin giderek artması ve faizlerin düşük seviyelerde

seyretmesi getirisi yüksek ama getirisi yüksek olduğu kadar riski de yüksek olan varlıklara

olan talebi arttırmıştır. Bu varlıklardan biri de mortgage kredisi olarak bilinen ipoteğe dayalı

konut kredileri olmuştur.

3.2. Aşırı Borçlanma

ABD ekonomisinin bollaşan likiditenin konut kredilerini şişirmesi üzerine kriz

yaşadığı bilinmektedir. Bankalar başlangıçta varlığı olan müşterilere prime mortgage kredisi

olarak adlandırılan konut kredisi vermişlerdir. Fakat zaman içerisinde varlığı olmayan

müşterilere de daha yüksek faiz uygulayarak subprime kredi olarak adlandırılan konut kredisi

vermeye başlamışlar ve sonuçta ABD konut kredileri piyasası 10 trilyon dolarlık bir

büyüklüğe ulaşmıştır. Konut fiyatları günden güne inanılmaz bir şekilde artmaya başlamıştır.

Daha sonra varlığı olmayan müşterilerin kredilerinde geri ödeme sorunu ortaya çıkmaya

başlayınca konut talebi azalmış, bankaların elindeki hacizli konut sayısı giderek artmaya

başlamıştır. Arzın talebi aşmasının doğal bir sonucu olarak konut fiyatları azalmaya

2 Bunalım Ekonomisinin Geri Dönüşü, Paul Krugman, 2008.

Page 7: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

7

başlamıştır. Aşağıdaki grafikte S&P / Case-Shiller Endeksi’ne göre ABD’deki konut

fiyatlarının gelişimi görülmektedir.3

Grafik 1: ABD Konut Fiyatlarındaki Değişim

Kaynak: S&P

Grafikte görüldüğü üzere ABD’de konut fiyatları hızlı bir yükselişin ardından

2007’nin başından itibaren düşmeye başlamıştır.

3.3. Türev Ürünler

ABD’de meydana gelen bu krizin bu kadar derinleşmesindeki en büyük etmenlerden

biri de türev ürünlerdir. Türev ürün, şirketlerin başka işlemlerden doğan risklerini alışverişe

konu edebilmelerini sağlayan sözleşmelerdir.4 Krediyi alan kişinin krediyi geri ödememe

riskini göze alarak mortgage şirketleri bu riski üçüncü kişilere devretmiştir. Daha sonra bu

şirketler daha büyük risklere girerek türev ürünlerin çığ gibi büyümelerine neden olmuştur.

Bu sözleşmelerin en fazla toplandığı banka olan Lehman Brothers’ın iflası ilan edildiğinde

domino etkisi ortaya çıkmıştır ve dünya genelinde birçok bankanın zor durumda kalmasına

yol açmıştır.

4. Küresel Finans Krizi Öncesi Türkiye Ekonomisi

4.1. Mali Sektör

3 Veriler www2.standardandpoors.com sitesinden alınmıştır.

4 Küresel Finans Krizi, Mahfi Eğilmez, 2008, s.67.

0

50

100

150

200

250

2003Q4 2004Q4 2005Q4 2006Q4 2007Q4 2008Q4

Case-Shiller National

Case-Shiller 10-city Composite

Case-Shiller 20-city Composite

Page 8: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

8

Mali sektör için en önemli göstergelerin başında sermaye yeterlilik oranı (rasyosu)

gelmektedir. Sermaye yeterlilik oranı; yasal sermaye ve risk ağırlıklı varlıklar esas alınarak

hesaplanmaktadır. Tanım olarak sermaye yeterlilik oranı, sermaye tabanının risk ağırlıklı

varlıklara bölünmesi sonucu elde edilen orandır. Sermaye tabanını bulmak için banka

sermayesinden, grup şirketlerine ve iştiraklerine verdiği sermaye ve kredi gibi kaynaklar,

başka bankalara verdiği sermaye benzeri krediler, iştiraklerinde oluşan zararlar, peşin gider

karşılıkları v.b. rakamlar düşülmektedir. Risk ağırlıklı varlıklar, risk derecesine göre sınıflanıp

ağırlıklandırılmış krediler ile nakdi olmayan (teminat mektubu, akreditif taahhütleri v.b.)

yükümlülüklerden oluşmaktadır.

Basel II standartlarına göre toplam sermaye yeterlilik oranı %8’in altında olmamalıdır.

Hatta hedef sınır %12 olarak düşünülmektedir.

2001 krizi ve son yaşanan küresel kriz arasında Türkiye’deki bankaların sermaye

yeterlilik oranları aşağıdaki grafikte görülmektedir.

Grafik 2: Sermaye Yeterlilik Oranı (%) (2002-2007)

Kaynak: BDDK

Grafikte de görüldüğü üzere 2001 krizinden sonra bankacılık sektörünün

yapılandırılmasıyla birlikte, sermaye yeterlilik oranında iyileşme görülmektedir. Ancak

küresel krize doğru yaklaşıldıkça, bankacılık sektöründeki sermaye yeterlilik oranının yasal

sınır üzerinde olsa dahi hızla düştüğü görülmektedir. Bu düşüş sürecinin verilen kredi

miktarlarındaki artışla paralel gittiği gözlemlenmektedir.

2002 2003 2004 2005 2006 2007

25,1

30,928,8

23,721,9

18,9

Bankacılık Sektörü: Sermaye Yeterlilik Oranı (%)

Page 9: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

9

Grafik 3: Kredilerin Toplam Varlıklara Oranı (%)

Kaynak: BDDK

2001 krizinden 2007 yılının sonunda kadar, bankacılık sektörü genelde döviz pozisyon

açığı vermiştir. BDDK yaptığı açıklamalarda döviz pozisyonu açığı olmasına rağmen

doğrudan kur riski olmadığını vurgulamıştır. Bilanço içinde açık verilmesine karşılık, bilanço

dışında türev işlemler ile açığın kapatıldığı belirtilmektedir. Aşağıdaki grafikte 2002-2007

arası bankacılık sektörünün yabancı para ne genel pozisyonu görülmektedir.

Grafik 4: Yabancı Para Net Genel Pozisyonu (milyon $)

Kaynak: BDDK

2001 krizinden sonra bankacılık sektöründe görülen iyileşmeler arasında takipteki

alacakların toplam kredilere oranında da görülmektedir. 2002’den 2007 yılının sonuna kadar

bankaların takipteki alacakların toplam kredilere oranı giderek azalma göstermiştir. Takipteki

2002 2003 2004 2005 2006 2007

2326,5

32,437,8

43,849,1

Bankacılık Sektörü: Kredilerin Toplam Varlıklara Oranı (%)

2002 2003 2004 2005 2006 2007

Bankacılık Sektörü: Yabancı Para Net Genel Pozisyonu(milyon $)

-549 187 -71 -63 141 -217

-600

-400

-200

0

200

400

Bankacılık Sektörü: Yabancı Para Net Genel Pozisyonu(milyon $)

Page 10: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

10

alacakların azalması ise bankaların daha rahat kredi verebilmesine imkân tanımıştır. Grafikte

2002-2007 arasında takipteki alacakların toplam kredilere oranı görülmektedir.

Grafik 5: Takipteki Alacaklar / Toplam Krediler (%)

Kaynak: BDDK

4.2. İmalat Sektörü

Ekonominin dünya genelindeki iyi havası Türkiye ekonomisini de pozitif yönde

etkilemiştir. 2001 krizinden sonra gelen yabancı sermaye ve portföy yatırımları ile beraber

Türkiye ekonomisi müthiş bir büyüme ivmesi yakalanmıştır. İmalat sanayi endeksi, yakalanan

büyümenin ivmesinin ne denli büyük olduğunu göstermektedir. 2005 yılı baz yılı alınarak

bakıldığında 2005, 2006 ve 2007’de imalat sanayi üretim endeksinin grafiksel gösterimi

aşağıda bulunmaktadır.

Grafik 6: İmalat Sanayi Üretim Endeksi

Kaynak: TCMB

21,2

13

6,45 3,9 3,6

7,6

1,5 0,8 0,6 0,4 0,50

5

10

15

20

25

2002 2003 2004 2005 2006 2007

Bankacılık Sektörü: Takipteki Alacaklar / Toplam Krediler (%)

Bankacılık Sektörü: Takipteki Alacaklar/Toplam Krediler (%) Brüt

Bankacılık Sektörü: Takipteki Alacaklar/Toplam Krediler (%) Net

020406080

100120140

İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2005=100)

İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2005=100) 2005

İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2005=100) 2006

İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2005=100) 2007

Page 11: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

11

Küresel kriz öncesi iç ve dış pazarda talep fazlalığı sonucu imalat sanayinde kapasite

kullanım oranları da yüksek seviyelerde olup genellikle %80 dolaylarında gerçekleşmiştir.

2005-2007 arası kapasite kullanım oranlarına ilişkin grafiksel gösterim aşağıda görülmektedir.

Grafik 7: İmalat Sanayinde Kapasite Kullanım Oranları

5 Kaynak: TCMB

5. Küresel Finans Krizi Sonrası Türkiye Ekonomisi

5.1. Mali Sektör

Mali sektör için en önemli göstergelerden biri olan sermaye yeterlilik oranı 2007

yılında %18,9’a kadar düşmüştür. Ancak küresel krizin kendini daha çok belli etmeye

başladığı 2008 yılında sermaye yeterlilik oranındaki düşüşte bir azalma ve 2009’dan itibaren

bankaların sermaye yeterlilik oranlarında artış görülmektedir. Bu artış grafiksel olarak aşağıda

ortaya konmuştur.

5 Üretim Değeri Ağırlıklı ISIC REV.3 (Aylık).

70

72

74

76

78

80

82

84

86

İmalat Sanayinde Kapasite Kullanım Oranları

İmalat Sanayinde Kapasite Kullanım Oranları 2005

İmalat Sanayinde Kapasite Kullanım Oranları 2006

İmalat Sanayinde Kapasite Kullanım Oranları 2007

Page 12: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

12

Grafik 8: Sermaye Yeterlilik Oranı (%) (2002-2009)

Kaynak: BDDK

2001 krizinden oldukça kötü etkilenen bankacılık sektörü, küresel krizden

etkilenmemek için sermaye yeterlilik rasyosuna gereken önemi verdiği gözlemlenmektedir.

Bankacılık sektörü 2009 Ekim itibari ile sermaye yeterlilik rasyosunu %20,4’e çıkarmayı

başarmıştır. 2009 Ekim itibari ile sermaye yeterlilik rasyosunun yükselmesi, kredilerin toplam

varlıklara oranının düşmesi ile ilişkilendirilebilinir.

Grafik 9: Kredilerin Toplam Varlıklara Oranı (%)

Kaynak: BDDK

2001 yılından 2007 yılına Türk bankacılık sektörü genelde döviz pozisyon açığı

veriyorken, 2008 yılından itibaren bankacılık sektörü döviz pozisyon fazlası vermeye

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 Ekim

25,1

30,9 28,823,7 21,9

18,9 1820,4

Bankacılık Sektörü: Sermaye Yeterlilik Oranı (%)

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 Ekim

23 26,532,4

37,843,8

49,1 50,2 47,4

Bankacılık Sektörü: Kredilerin Toplam Varlıklara Oranı (%)

Page 13: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

13

başlamıştır. Küresel kriz öncesi ve sonrası döviz pozisyonları aşağıdaki grafikte

görülmektedir.

Grafik 10: Yabancı Para Net Genel Pozisyonu (milyon $)

6 Kaynak: BDDK

2001 krizinden sonra hızlı bir iyileşme gösteren takipteki alacaklar / toplam krediler

oranı, küresel krizin kendini belli etmeye başladığı 2008 yılından itibaren tekrar artış

sergilemektedir. BDDK’nın bankaların durumunu ortaya koyan ekim ayı raporuna göre takipe

düşen krediler bir yılda %76 oranında artmıştır. Takipteki alacakların toplam kredilere

oranının küresel kriz öncesi ve sonrası durumu aşağıdaki grafikte görülmektedir.

Grafik 11: Toplam Alacaklar / Toplam Krediler (%)

Kaynak: BDDK

6 2009 Aralık ayına ait veri 11 Aralık itibari iledir.

2002 2003 2004 2005 2006 2007 20082009 Aralık

Bankacılık Sektörü: Yabancı Para Net Genel Pozisyonu(milyon $)

-549 187 -71 -63 141 -217 16 63

-600

-400

-200

0

200

400

Bankacılık Sektörü: Yabancı Para Net Genel Pozisyonu (milyon $)

21,2

13

6,4 5 3,9 3,6 3,8 5,47,6

1,5 0,8 0,6 0,4 0,5 0,8 1,10

5

10

15

20

25

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 Ekim

Bankacılık Sektörü: Takipteki Alacaklar / Toplam Krediler (%)

Bankacılık Sektörü: Takipteki Alacaklar / Toplam Krediler (%) Brüt

Bankacılık Sektörü: Takipteki Alacaklar / Toplam Krediler (%) Net

Page 14: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

14

5.2. İmalat Sektörü

Küresel krizin Türkiye’nin imalat sektörüne etkisi çok ağır olmaktadır. Küresel krizin

etkisiyle dünya genelinde çok büyük bir talep daralması yaşanmaktadır. İmalat sektörünün bir

önceki yılın aynı ayında göre değişimi giderek sürekli negatif yönde gerçekleşmektedir.

Ancak 2009 Ekim ayında 2008 yılı aynı ayına göre yüzde değişim 6,57 olmuştur. 2008 yılının

Ağustos ayından bu yana ilk defa pozitif yönde bir ivme olmuştur. İmalat sanayi alt grupları

incelendiğinde ise en yüksek artışın tıbbi hassas ve optik aletler ile saat imalatında

gerçekleştiği görülmektedir. Bununlar birlikte en yüksek düşüş ise %31,5 ile büro makineleri

ve bilgisayar imalatında gerçekleşmiştir. 2008 ve 2009 yılına ilişkin imalat sanayi üretim

endeksi aşağıda grafiksel olarak gösterilmiştir.

Grafik 12: İmalat Sanayi Üretim Endeksi

Kaynak: TCMB

Küresel kriz kapasite kullanım oranlarını oldukça kötü etkilemiştir. Tarihin en dip

seviyelerini gören kapasite kullanım oranları hala %70 düzeyinde bulunmaktadır. Türkiye

İstatistik Kurumu tarafından iç pazardaki talep yetersizliğinin, işyerlerinin tam kapasite ile

çalışmamasının en önemli nedeni olarak görülmektedir. Yine TUİK’e göre iç pazarda talep

yetersizliği %55,4 ve dış pazarda talep yetersizliği %29,7 oranında etkili olmuştur. Mali

imkânsızlıklar %3,4, yerli mallarda hammadde yetersizliği %3,7 ve ithal mallarda hammadde

yetersizliği %1,7, işçilerle ilgili meseleler ise %1,1 oranında etkili olmuştur. 2008 ve 2009

yılına ilişkin kapasite kullanım oranları aşağıdaki grafikte görülmektedir.

0

20

40

60

80

100

120

140

İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2005=100)

İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2005=100) 2008

İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2005=100) 2009

Page 15: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

15

Grafik 13: İmalat Sanayinde Kapasite Kullanım Oranları

7 Kaynak: TCMB

6. Sonuç

2008 yılının son çeyreğinde finansal kesimde ortaya çıkan küresel kriz, etkilerini

zamanla reel kesime de yansıtmıştır. Krizin ortaya çıkmasıyla birlikte varlık fiyatlarında

yaşanan büyük düşüşler bankacılık kesiminin bilançolarını oldukça kötü etkilemiştir. Bununla

birlikte, piyasalarda hâkim olan kötümser bekleyişler nedeniyle bankaların piyasaya kredi

vermek istememesi, dünya genelinde bir likidite sıkışıklığına neden olmuştur. Likidite

sıkışıklığı ise dünyada dolaşan yatırım miktarının negatif yönde etkilenmesine yol açmıştır.

Türkiye ekonomisi gelişmekte olan ülkeler içinde, en çok yabancı yatırım çeken

ülkelerden biri konumunda bulunmaktadır. Türkiye, küresel krizin ortaya çıkışına kadar

çektiği yabancı yatırımlarla ekonomisini oldukça geliştirmiştir. Ancak küresel krizin bir

sonucu olan likidite sıkışıklığı, yükselen piyasa ekonomisi olan Türkiye ekonomisine gelen

yatırımların azalmasına yol açmıştır. Yatırımlardaki azalma ise Türkiye ekonomisini gerek

mali sektör gerekse imalat sektörü bazında etkilemiştir.

Türkiye, 2001 yılında yaşadığı bankacılık krizinden sonra bir takım ekonomik

reformlar gerçekleştirmiştir. Yapısal reformların en önemlisi Bankacılık Denetleme ve

Düzenleme Kurulunun (BDDK) kurulmasıdır. Bankacılık sektöründe yapılan reform,

bankacılık sektörünün giderek güçlenmesini sağlamıştır. 2003 yılında %30,9 olan sermaye

yeterlilik oranı 2008 yılında %18’e gerilese de, alınan önlemlerle 2009 Ekim itibari ile tekrar

%20’nin üzerine çıkmıştır. Bankaların kullandırdıkları krediler ise giderek artan bir seyir

7 Üretim Değeri Ağırlıklı ISIC REV.3 (Aylık).

0102030405060708090

İmalat Sanayinde Kapasite Kullanım Oranları

İmalat Sanayinde Kapasite Kullanım Oranları 2008

İmalat Sanayinde Kapasite Kullanım Oranları 2009

Page 16: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

16

izlemiştir, fakat küresel krizin bir sonucu olarak takipteki alacakların artmasıyla beraber,

bankaların kullandırdıkları kredi miktarlarında azalma görülmektedir. Bankaların döviz

pozisyon açılarını ise 2008 yılından itibaren kapadıkları görülmektedir.

Küresel krizin etkisiyle gerek iç gerekse dış talep adeta bıçak gibi kesilmiştir. İhracat

pazarımızın en önemli konumunda bulunana Avrupa’da ekonomik sıkıntıların had safhada

olması, ihracatımızı oldukça kötü yönde etkilemiştir. İç piyasada da fabrikaların bir bir

kapanıp işsizlik sayısının tarihi seviyelere çıkmasıyla beraber, iç talepte de ciddi bir azalma

yaşanmıştır. Bu talep eksikliğine bağlı olarak daha çok işyeri kapanmak zorunda kalmıştır.

İmalat sanayi endeksi bu talep eksikliğini çok iyi anlatmaktadır. İmalat sanayinin kötü

durumunu ise kapasite kullanım oranlarına bakarak daha iyi anlayabilmemiz mümkündür.

2009’un ilk iki ayında kapasite kullanım oranları %63,8’e kadar gerilemiştir. 2009 Kasım

itibari ile %70 seviyesinde bulunmaktadır. Bu döngünün bir sonucu olarak işsizlik oranı 2009

Şubat ayında %16,1’e yükselmiştir. 2009 Ekim itibari ile %13,4 olarak gerçekleşmiştir.

Küresel finansal krizin Türk mali sektörünü fazla etkilemediğini söylemek

mümkündür. 2001 krizinden sonra alınan önlemler, mali sektörü oldukça güçlü duruma

getirmiştir. İmalat sektörü ise küresel krizden oldukça kötü etkilenmiştir. Gerek imalat sanayi

endeksi gerekse kapasite kullanım oranları tarihi dip seviyelere kadar gerilemiştir. İmalat

sanayinin bu denli kötü durumu ise büyüme oranlarını da oldukça kötü etkilemiştir. Hükümet

ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası maliye ve para politikaları ile krizin kötü etkilerini

en az seviyede tutmaya çalışsalar da, dış talep canlanmadıkça krizin kötü etkilerinin

geçmeyeceği görülmektedir.

Page 17: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

17

Kaynaklar

* Aslan, H. , Makro İktisat Politikası, Alfa Aktüel, 2008.

* Akman, V. , Modern dünyadaki en büyük kriz “ Asya krizi sonrası ve muhtemel

etkiler”, Rota yayınları, 1998.

* Durusoy, S. , Finansal liberalleşmenin sorgulanmasının nedenleri, Dış ticaret

müsteşarlığı dergisi, 2000.

* Eğilmez, M. , Küresel finans krizi, Remzi kitabevi, 2008.

* Eğilmez, M. ve Kumcu, E. , Ekonomi Politikası, Remzi kitabevi, 2008.

* Karluk, R. , Uluslar arası ekonomi, Beta yayıncılık, 2003.

* Krugman, P. , Bunalım ekonomisinin geri dönüşü, Literatür yayıncılık, 2008.

* Mishkin, F. , “Lessons From the Asian Crisis”, NBER Working Papers, 1-2, 1996,

www.nber.org/papers/w7102

* Özatay, F. , Finansal Krizler ve Türkiye, Doğan kitap, 2009.

* Stiglitz, J. , Küreselleşme büyük hayal kırıklığı, Plan b yayıncılık, 2003.

* Uluslar arası Ödeme Bankası, Sermaye Ölçümü ve Sermaye Standartlarının

Uluslararası Düzeyde Uyumlaştırılması, Basel Bankacılık Denetim Komitesi, BDDK,

2007.

* Yeldan, E. , Küreselleşme, Kim İçin?, Yordam kitap, 2008.

* Yılmaz, D. , Küresel Mali Kriz ve Türkiye Ekonomisine Etkileri: Nasıl başladı, hangi

aşamadayız?, Ankara, 27 Aralık 2008.

* www.tcmb.gov.tr

* www.tuik.gov.tr

* www.ntvmsnbc.com

* www.referansgazetesi.com

Page 18: KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

18

* www.radikal.com.tr

* www.dunyagazetesi.com.tr

* www.standardandpoors.com