KOLEJ360Türkiye Cumhuriyet tarihinde 4 Mayıs 1920 senesinden bu yana Sn.Rıza Nur ile başlayan...

84

Transcript of KOLEJ360Türkiye Cumhuriyet tarihinde 4 Mayıs 1920 senesinden bu yana Sn.Rıza Nur ile başlayan...

  • ARALIK 2010 kolejliler

    55

    indeks

    in

    de

    ks

    6PortreProf. Dr. Metin Feyzioğlu’86

    8

    14-25BizimDünyamız

    Konuk YazarMetin Atamer’61

    KariyerSina Uçkan’77

    12

    KeyifMurat Kütük’86

    64

    SağlıkHande Alp’80

    26 30GeziNihat Eralp ELLİ’82

    Panoramik BakışProf. Dr. Ş. Teoman DURALI’67

    34

    Moda TasarımGülşen BİG’64

    42

    Mesaj KutusuNejdet Akçal’69

    28

    KeyifÖzsüt

    38Çevre

    Ayşegül Kibaroğlu’85

    40

    Çocukwww.reha.com

    46

    NE

    DI

    SK

    GurmeRafine Restaurant

    48HobiGünseli Karagülle’71

    50

  • 6

    kolejliler ARALIK 2010

    6

    indeks

    80Kaybettiklerimiz

    Kültür-SanatArmoni Sanat Galerisi

    56

    KAPAK

    TED Ankara Koleji VakfıOkulları Dünden BugüneAtatürkçü NesillerYetiştirmeye Devam Ediyor.

    58Bilim TeknolojiCBKSOFT

    60Sosyal SorumlulukAydın Birlikteliği

    74-75Spor

    AnılarımızNecip TÜREGÜN’45

    62

    Yaşam KalitesiAs Merkez

    52

    KeyifKörKütük Meyhane

    64

    78-79İndirimli Kuruluşlar

    70-72Kampüs

    Yaşam KalitesiKalvi Şarapları

    54

    Uzman MakalesiTamer Arpacı’57

    KitapSokak Yazarları

    66

    Yayýn KuruluÞenol Sarýsoy (‘82)((BBaaþþkkaann))

    Ayda Uçul (‘81)((SSeekkrreetteerr))

    Zerrin Dağcı Sakarya (‘71)Feyza Karavelioğlu(’77)Füsun Okutan (‘80)Ayfer Niðdelioðlu (‘81)Demet Baysal Aydýn (‘83)Ceran Arslan Olcay (‘95)Ecehan Sakarya (‘04)

    Ya zý Ýþ le ri Mü dü rüM. Kutluhan Olcay (‘93)

    TED Ankara Koleji Mezunları Derneği Dergi Sorumlusuİlhan Koçak (‘73)Nazan Önal

    Ya pým-BaskýAjans-Türk Basým A.Þ.Arzu Akgün (Koordinatör)Ýstanbul Yolu 7. km.Necdet Evliyagil Cadde si No:24 06370, AnkaraTel : +90312 278 08 24 Fax : +90312 278 18 95

    Renk Ay rý mýFilmsan

    Okur öne ri le ri ve yo rum la rý içinee--mmaaiill:: [email protected]

    Yönetim YeriTED ANKARA KOLEJÝMEZUNLARI DERNEÐÝTaşpınar Köyü No:310İncek 06830 Gölbaşı/AnkaraTel : 444 0 958Fax :+90.312 418 74 41wwwwww..kkoolleejj..oorrgg

    Ým ti yaz Sa hi biAnkara Kolejliler LTD. ÞTÝ. adýnaBülent Baðdatlý (‘81)

    5000 adet bastýrýlmýþtýr.Dernek üyelerine ücretsiz daðýtýlmaktadýr.Yazýlarýn hukuki mesuliyeti röportaj sahiplerine ve yazarlarýna aittir.

    BBaassýýmm TTaarriihhii:: 20 Aralık 2010YYaayyýýnn TTüürrüü:: Yerel süreli - 3 aylýk

    IISSSSNN:: 1305-5283

  • 8

    kolejliler ARALIK 2010

    8

    baþ kan dan me saj

    Sevgili Kolejliler,

    Yılın son sayısında, yeniden sizlerle beraberiz. Beklentileriniz doğrultu-sunda çalışarak, her sayıda, dergimizi bir adım daha ileriye götürmeninmutluluğunu yaşıyoruz.

    Gücünü doktrinlerden alan liderlerin ülkelerinin parçalanacağının, isim-lerinin de tarihe gömüleceğinin bilincinde olan Atamız, "Ben size hiç bir dog-ma veya doktrin bırakmıyorum. Benim doktrinim müspet ilimdir!" demiştir.Atatürk’ün kurucusu olduğu bir ilim yuvasının mezunları olarak, ölümünün72. yıldönümünde, Cumhuriyet’e bağlılığımızı bir kez daha gösterdik.

    Torch’un kapanmasıyla oluşan boşluğu, çarşamba günleri KavaklıdereSosyal Kulübü’nde gerçekleştirilen Happy Hour etkinliklerimizle kapatmayadevam ediyoruz. Katılımın giderek arttığı buluşmalarımızda, yaşlı–genç tümmezunlarımız, canlı müzik eşliğinde keyifli zaman geçiriyor. Kolej ruhununyaşatıldığı akşamların görüntülerini dergimiz sayfalarında bulabilirsiniz.

    Geçtiğimiz aylarda yaşadığımız özel günlerden biri de 24 Kasım Öğret-menler Günü idi. Emekleriyle bizleri, bugünkü biz yapan çok değerli ve kıy-metli öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü bir daha kutluyor ve onlaraşükran ve minnetlerimizi iletiyorum.

    Atatürk’ün Ankara’ya gelişi, Kurtuluş Savaşı sürecinde bir dönüm nok-tasıdır. Bu yıl 91. yıldönümünü kutladığımız bu olay, Türkiye Büyük MilletMeclisi’nin kuruluşu ve Türk Ordusu’nun kurulup hazırlanmasının yolunuaçmıştır. Dünya Savaşının arkasından, yenik müttefiklerimizin yanında,anlaşma masalarına zafer kazanmış tek ulus olarak oturmamızı sağlayan,Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını saygıyla anıyoruz.

    Dergimizin bu sayısında, sizlere her hafta gönderdiğimiz e-bültenlerdeyer alan konu başlıklarına yer verdik. Tüm üyelerimize sunduğumuz bu hiz-metler her geçen gün daha işlevsel hale geliyor. Teknolojinin nimetlerindenyararlanarak bilişim çağına yakışır bir şekilde üyelerimize; ihtiyaçları doğrul-tusunda hizmet sunmaya devam ediyoruz. Ayrıca uzun süredir sizlerle pay-laştığımız Ankara’da Zaman bölümüne 103. Sayıda son kez yayımlayarakveda ettik. Bu bölüm için emeği geçen Zerrin Dağcı Sakarya’ya teşekkürediyoruz.

    Dergimiz sayfalarında, pek çok konuda mezunlarımızla yaptığımızröportajları bulacaksınız. Bizleri kırmayarak, değerli vakitlerini ayırıp, yazı veröportajlarını ile dergimizi süsleyen tüm mezun ve dostlarımıza teşekkürederiz.

    Yazıma burada son verirken, 2011’e yaklaştığımız bu günlerde yeni yılısevdiklerinizle ve sağlıkla, huzurlu bir şekilde geçirmenizi dilerim.

    YENİ BİR YILA MERHABA DERKEN

    Bü -lent

    BAÐ -DAT -LI’81TED

    BBüülleenntt BBaağğddaattllıı 8811’’GGeenneell BBaaşşkkaann

  • ARALIK 2010 kolejliler

    9

    konuk yazar

    İlkokula başladığımız senelerde okuma kitabımızda ezberletilen bir kaç cümleyi bu gün gibi hatırlarım. “ Ali Yat, Yat Uyu, UyuAli Uyu, Yaşa Ali Yaşa. “ . Daha ilkokulda okumaya başlayan çocukların taze beyinlerine yatıp uyumayı girmişiz. Bu bilinçle büyü-yen bir nesilden çalışma beklemişiz. Bu eğitim Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde acemi birliklerindeki okuma yazma bilmeyenaskerler için hazırlanan eğitim okullarında bile okutulduğundan bu okullara “ ALİ “ Okulları denirdi.

    Türkiye Cumhuriyet tarihinde 4 Mayıs 1920 senesinden bu yana Sn.Rıza Nur ile başlayan Milli Eğitim Bakanları, geçtiğimiz son90 sene içinde asaleten ve vekâleten 73 defa değişikliğe uğramıştır. Bakanların ÜÇÜ hariç hiç bir bakanın oturduğu koltuğu ikiseneden fazla koruyamamış olmasıda çok ilginçtir. Osmanlı Dönemi’nde Fransa’ya verilen eğitim imtiyazına dayanan Fransız eği-tim sistemi, Genç Türkiye’yi de etkilemiş, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Fransız eğitim sistemi hâkimiyetini sürdürmüş olduğunugörmekteyiz. Hatta o tarihlerden kalma “bakalorya” lise bitirme imtehanları uzun seneler ülkemizde tatbik edilmiştir.

    Genç Cumhuriyet’in ilk on senesinde 15 milyon genç nesili bu sistem çerçevesinde yetiştirdiğini öğrendik. Hatta marşlardabile 10 senede neler yapıldığını bu gün bile haykırmaktayız. İlk on senede 15 Milli Eğitim Bakanı ülkede görev yapmış. Ata’nın

    rahmetli olduğu 1938 senesinden sonra ilk defa bir bakan 8 seneBakanlık koltuğunda kalmıştır. Bu dönem İkinci Dünya Savaşı’nın sür-düğü dönemdir. Bilhassa yoklukların yaşandığı, savaşta tarafsız kalına-rak, ülkemde yatırımların durma noktasında seyrettiği bir dönem oldu-ğunu biliyoruz. Fransız eğitim sisteminden vazgeçilmemiş olmasının,doğruların yapıldığını isbat etmediğine inanmaktayım.

    1950 senelerinde ülkemizde iktidar değişimi ile başlayan yenidenyapılanmadan Milli Eğitiminde nasibini aldığına inanmaktayım. 1950senesi ile 1960 senesi arasında 11 Milli Eğitim bakanının görev yaptı-ğını görmekteyiz. Hatta çocuk olmama rağmen bazılarını da yakın tanı-ma fırsatım olmuştu. 1950 senesinden 1960 senesine kadar geçen onsene içinde eğitim sistemi çok değişikliklere uğramıştır. Birçok kitaplardeğiştirilmiş, yeni okul kitapları genç nesillere okutulmuştur. ÜlkemizdeDemokrasi anlayışının geliştiği süreçte her kesim, kendine göre yorumyapmış, her kesimin kendi düşüncelerini topluma yansıtmaya özengöstermiş olduğunu, bu dönemde de izlemekteyiz.

    1960 ila 1970 seneleri arasında Avrupa’da, bilhassa Fransa’dabaşlayan öğrenci hareketlerinin, ülkemize de bulaşmış olduğunu izle-dik. Hatta yürüyüş yapan öğrenciler için “ Yollar yürümekle aşınmaz “diyerek, onlara kulak vermedik. Bu dönem içinde Milli Eğitim Bakanlı-ğı koltuğunda 12 bakan çeşitli sürelerde görev yapmışlardır. Bir senebile olsa bu mevkide görev yapan her Bakanın, bir katkıda bulunmakiçin çaba sarf ettiğine inanmaktayım.

    Daha sonra 1980 senesine kadar geçen 10 sene içinde 12 bakan,Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna oturmuş ve her biri yeni metodlar, yenikitaplar ve yeni eğitim sistemi üzerinde yoğun çalışmışlardır.

    1980 senesinde meydana gelen müdahale sonrası Milli Eğitimmetodları etkilenmiş, yeni kitaplar bastırılmış, yeni sistemin işlemesi için eğitim sisteminde eğiticileri eğiten bir sistem kurulmayaçalışılmıştır. 1980 ile 2000 senesi arasında 12 bakanı görev yapmış olduğu bir gerçektir. YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu) de,1986senesinde ülke çapında büyük tepkiler alarak kurulmuş olduğunu görmekteyiz. Ana felsefesi yüksek öğrenimi ülke sathına yay-mak üzerine tasarlanan kurumun, daha sonraları toplumun tepkisine yol açan bazı düzenlemeleri de beraberinde getirdiğini anım-sarım.

    Her değişen eğitim sisteminin, genç nesilleri deney tahtası olarak kullandığına inanmaktayım. Bu gün genç üniversite nesli-nin hem tepkili, hem geleceğinden endişeli olmasının, geçtiğimiz 90 senenin birikimi olduğunu düşünmekteyim. Genç nesiller yeninesilleri yatiştireceğinden, onlara kulak vermemizde yarar olduğu muhakkak. Onları yok sayıp kendi düşüncemize göre eğitim sis-temi kurmanın doğru olup olmadığını tartışmamız gerekir. Bu nedenle daha tahammüllü, daha toleranslı olarak bu genç kuşağıdikkate almakta yarar olduğunu düşünüyorum diye bir sözüm geldi söyledim “Hem nalına hem mıhına”.

    Eğitim Üzerine

    Metin ATAMER’61

  • ARALIK 2010 kolejliler

    11

    on dönemlerde, Türkiye’nin gündemini oluşturanve en çok tartışılan konusu, Anayasa değişikliğisonucunda yargının ne kadar bağımsız olabilece-ği…

    Yargının bağımsızlığı konusunda kaygıduyanlardan biri de geçtiğimiz aylarda Ankara Barosu Başka-nı seçilen Avukat Prof. Dr. Metin Feyzioğlu. Özellikle AdaletBakanlığı’nın HSYK seçimlerinde çok büyük rol oynadığınıbelirten Feyzioğlu, Adalet Bakanlığı’nın etkisi ve teşvikiyleHSYK üyesi olanların, Adalet Bakanlığı taleplerine kayıtsızkalamayacağından endişe ediyor. Dün olduğu gibi bugün deTürkiye’de hukukun üstünlüğünün tehdit altında olduğu düşü-nen Feyzioğlu, dergimizin sorularını yanıtladı.

    Baro başkanlığı seçim sürecinden ve Baro başkanı olarakyapmak istedikleriniz-den bahsedebilir misi-niz?

    Türkiye çok uzunzamandır büyük birhukuk krizi yaşıyor.Hukuk devleti idealindeileriye gideceğimize,ciddi bir gerileme içeri-sindeyiz.

    Ankara Barosu’nunyaklaşık on bin mensu-bu var. On bin yetişmiş,mücadeleci, hak savu-nan, müvekkilinin hakkı-nı hukuk yoluyla koparıpalan, seçkin, güçlü onbin avukat. Ayrıca Anka-ra Barosu başkentinbarosu. Gerek maddiimkanları gerek başkent-te olması dolayısıyla etkialanı fevkalade geniş.Bu kadrolarla ve bu alt

    yapı gücüyle Ankara Barosu Türkiye’nin en etkili, en güçlü, enbüyük demokratik kitle örgütüdür. Son yıllarda biraz suskunkalması kimseyi yanıltmasın. Ankara Barosu artık yalnızcagündemi takip etmeyecek, hukukun üstünlüğünün korunmasımücadelesinde gündem yaratacaktır. Bizi izlemeye devamedin diyorum.

    11

    portre

    kolejliler ARALIK2010

    “Türkiye’deHukukun

    ÜstünlüğüTehdit

    Altında”Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’86

    Ankara Barosu Başkanı Avukat

    “Ankara Barosu’nun ülke gündemine ilişkingiderek sessizleşen duruşundan, binlerce mes-lektaşım gibi sıkıntı duyup; bilgimle, enerjimle,emeğimle katkıda bulunmaya karar verdim.”

    S

  • 12

    portre

    Hangi noktalarda ciddi gerileme içerisindeyiz? Çağdaş ülkelerle kıyaslandığında ülkemizde hukuk uygu-

    lamaları maalesef çok geri. Geri, hatta ilkel olan hukuk sistemideğil, hukuk uygulamalarıdır. Bu şu demek; dünyanın en ilerikanunlarını da getirseniz sizin kafanız, zihniniz çağdaş değilse,evrensel temel ilkeleri uygulamazsanız, hatta bilmezseniz,adliyeniz geridir. Ayrıca çağdaş bir ülkede, durmadan hukukfakültesi açılmaz. Hukuk fakültesi öğretim elemanının, dersverecek kıdeme gelmesi, fakülteyi bitirdikten sonra en az 6-7sene gerektirir. Doçent, profesör olmak için ortalama 15-20yıla ihtiyaç vardır. Bu ne demek? Durmaksızın açılan hukukfakültelerine yetecek yetişmiş öğretim üyemiz yoktur. Öğretimüyesi olmayan hukuk fakültesi nasıl hukukçu yetiştirsin? Ayrıcaavukatlık sınavının olmaması sebebiyle, avukatlık mesleğindearzu ettiğimiz kaliteyi yakalayamıyoruz ve avukat enflasyonunuengelleyemiyoruz. Hakimlik, savcılık bile sınavla olurken, bumesleklerden çok daha zor olan avukatlığın sınavsız girilebilenbir meslek olmasını kabul etmek zor.

    Bir taraftan teknolojide çağ atlıyoruz, diğer taraftan tekno-lojiyi uygulayacak kişilerin zihinleri çağın gerisinde kalıyor. Halböyle olunca ileri teknolojiler, çağın gerisindeki uygulamacıla-rın elinde nimet yerine büyük tehditlere dönüşüyor. Bugünhukuk uygulamacıları, bir hukuk devletinde olması gerekennitelikte değil maalesef. İnsan hakları her gün acımasızca ihlalediliyor, sap saman birbirine karışıyor, herkes kendi hakkı ihlaledilince sesini çıkarmaya çalışıyor, başkasının hakkı gasp edi-lirken susuyor. Sonunda haklar topluca gasp edilirken sesçıkaracak kimse kalmıyor. Topluma gelin kaynana programla-rı pompalanıyor; zar zor elde edilmiş olan haklar elinden alınır-ken insanlar farkına bile varmıyor.

    Baro başkanı olmanızda başka etken unsurlar var mı? Ben bir taraftan işin teorisiyle ilgilenen, işin akademisyenli-

    ğini yapan, diğer yandan da bunu büyük bir keyifle uygulama-ya çalışan bir hukukçuyum, avukatım. İnsan teorideanlattıklarını adliyede yaşamayınca, kuşkusuz üzü-lüyor ve birisi buna çözüm bulmalıdır diye düşü-nüyor. Bir gün düşünürken; “Niye birisini bekle-yeyim ki, ben taşın altına elimi koymalıyım”düşüncesi gelişti. Öte yandan barolar, demo-kratik kitle örgütleri; ülkenin bütün güncel sorun-larında söz sahibi olması gereken örgütler.Anayasa ve kanunlara göre baroların, hukukunüstünlüğünü koruma görevi var.Bugün Türkiye’de hukukunüstünlüğü maalesef tehditaltında.

    Dün tehdit altındadeğil miydi?

    Dün de tehditaltındaydı. Yıllar geç-tikçe bir ilerlemeolacağına, sürekli

    bir geriye gidiş var. O yüzden baroların, ülkenin gündeminesessiz kalmasını doğru bulmuyorum. Avukatlar, sadece mes-lek sorunlarıyla ilgilenmez. Hukukla ilgili her sorun, bizim mes-lek sorunumuzdur. Konuya böyle bakınca, Ankara Barosu’nunülke gündemine ilişkin giderek sessizleşen duruşundan, bin-lerce meslektaşım gibi sıkıntı duyup; bilgimle, enerjimle, eme-ğimle katkıda bulunmaya karar verdim.

    Baro başkanı olarak öncelikli hedefiniz nedir?O kadar birikmiş sorunlarla karşı karşıyayız ki! Her işin

    önceliği var ve çözüm yoluna sokulması lazım. Hedefimiz,mesleğe ilişkin saldırılar söz konusu olduğunda tepki veren,sessiz kalmayan bir baro. Meslektaşımıza ya da hukuk siste-mine bir saldırı olduğunda, meslek onuruna bir saldırı oldu-ğunda sessiz kalamayan, tepki veren bir baro. Bundan böyleAnkara Barosu; üstüne düşen bütün görevleri, siyaset güt-meksizin, kararlı, hiç kimseden çekinmeden yerine getirecek-tir.

    Siz aynı zamanda bir bilim insanı ve avukatsınız. Bu ikisi-ni nasıl bağdaştırıyorsunuz?

    Ceza hukukçusuyum. Yani uygulamalı bir alanda akade-mik kariyer yaptım. Dolayısıyla uygulamalı alanı uygulamaz-sam, öğrettiğim kısır kalır. Bir taraftan okuyorum, öğreniyorum,öğretiyorum diğer taraftansa işin laboratuarı adliyede; okudu-ğumu, öğrendiğimi, öğrettiğimi uygulayarak sınıyorum. Uygu-lamada da sürekli bir öğrenme süreci yaşıyorsunuz zaten.Öğrencime öğretirken, kitapta böyle yazar, uygulamada buböyledir, sizden de bunu böyle düzeltmenizi beklerim diyo-rum. Bazen de kitaplarda böyle yazıyor ama uygulanmasıimkansız, doğru değil zaten diyebiliyorum. Uygulama teoriyi,teori de uygulamayı destekliyor.

    Ankara Barosu Başkanı olarak Anayasa değişikliği ile ilgi-li değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?

    Bu konuyu bugüne kadar, Ankara Barosu Başkanıolmadan önce, baronun bir üyesi, Ankara Üniversite-

    si’nin bir öğretim görevlisi sıfatıyla basın yayınorganlarında çok defa dile getirdim. Maalesefuyarılarımın, kaygılarımın gerçekleşmeye başla-

    dığını, Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girme-sinden bir buçuk ay sonra gördük. Hakimler veSavcılar Kurulu; idarenin yönlendirilmesine açık

    hale gelecek, denetim altına girecek demiş-tim, şu anda da girmek üzere.

    Adalet Bakanlığı’nın HSYKseçimlerinde çok büyük roloynadığı kesin. Bunun birdiyetinin olmasından korku-

    yorum. Yani AdaletBakanlığı’nın etkisiyle

    veya bir şekilde des-teğiyle, HSYK üyesi

    olanların, AdaletBakanlığı’nın

  • ARALIK 2010 kolejliler

    13

    taleplerine kayıtsız kalamayacağındanendişe ediyorum. Bu noktada bir vatan-daş olarak, oraya seçilen üyelerin huku-ku yerine getirmelerini, Bakanlığın etki-sinde kalmamalarını umut ediyorum.Ben kişilere değil, sisteme güvenmekisteyen biriyim. Çünkü kişiler bugün var,yarın yok. Yeni getirilen bu sistemin, yar-gıyı yürütmeye bağlı kıldığını, dün söyle-miştim bugünde bu sözlerimin doğruolduğunu kaygılı bir şekilde tekrarlıyo-rum. Anayasa Mahkemesi konusunageldiğimizde; üye seçim yöntemindeyapılan değişiklikler sonucunda, çoğun-luk yine yürütme tarafından belirlenir halegeldi. Bu da Anayasa Mahkemesi’nin,Anayasaya uygunluk denetimi yaparkentaraf tutmasına neden olabilecektir. Busöylemim, referandum öncesi Anayasa-sı’ndan da memnun olduğumu göster-mez. Yani ya siyahtır ya beyazdır ikilem-lerine hayatımda hep karşı çıktım. Haklıgerekçelerle, HSYK’nın ve AnayasaMahkemesi’nin yapısından daha öncede memnun değildim. Bu gerekçelerinhiç biri ortadan kaldırılmadığı gibi yenideğişiklikle maalesef daha da kötüye git-ti. HSYK üyelerinin seçiminde veya atan-masında, idareye çok geniş etkilemeimkanları verildi, yasalarda boşluklaryaratıldı, HSYK üyeleri idareye karşı temi-natlı kılınmadı. Bu şekilde baktığınızdahakimlerin ve savcıların özlük haklarınıdüzenleyen bir kurumun, yürütmeyebağlanması demek; herkesin haklarının,yürütmenin insafına bırakılmasıdır.

    TED Ankara Koleji ile ilgili duygu vedüşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?Kolej sizin için ne ifade ediyor?

    Bozkırda yeşil yuva diyeceğim, okuyanlar çok klasik diye-cek. Ama öyle işte. Bugün TED denmeye başlandı. Eskimezunlar, Kolej der, biz TED demeyiz. Gerçekten bozkırdayeşil bir yuva. O marşta ne dendiğini bugün çok daha iyi anlı-yorum. O zaman çok fazla bir şey ifade etmiyordu; niye yuvaolsun ki zorla gidiyorum, etraf yeşil değil, yeşillik nereden çıkı-yor diye söylenirdik. Gerçekten Kolej’in yuva değerini, yeşilliği-ni bugün anlıyorum. Ankara Hukuk Fakültesi’ne geçerkenyolumun üstüdür; her geçtiğimde o binaları gördüğümde içimtitrer. Tabii o kadar çok hatıram var ki, o kadar çok güzelgünüm var ki! Düşünsenize bugün bir tek kötü günü hatırlamı-yorsunuz! Kolej mezunu ağabeylerime, ablalarıma, kardeşleri-me, anaokulundan liseye Kolejli kardeşlerime, elbette bütünhocalarıma, idarecilere saygılarımı, sevgilerimi, selamlarımısunuyorum.

    Metin FEYZİOĞLU’86

    TED Ankara Koleji’nden 1986 yılında mezun oldu. ColumbiaÜniversitesi Amerikan Dili Programı’nın ardından 1990 yılındaAnkara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1992'de Ankara ÜniversitesiSosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku’nda yüksek lisansını,1995 yılında ise doktorasını tamamladı. 1996 yılında AnkaraÜniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku’ndayardımcı doçent, 2000 yılında doçentlik, 2006 yılında ise pro-fesör unvanını aldı. Ekim ayı içerisinde Ankara Barosu Başkan-lığı’na seçildi. Halen Ankara Barosu Başkanlığı, FeyzioğluAvukatlık kurucu ortaklığı, Ankara Üniversitesi Hukuk FakültesiCeza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı,Ankara Üniversitesi Fikri ve Sınaî Haklar Araştırma ve UygulamaMerkezi Yönetim Kurulu üyeliği ve Türkiye Adalet AkademisiGenel Kurul üyeliği görevlerini yürütüyor.

    portre

  • ARALIK 2010 kolejliler

    15

    oktor ya da diş hekimi olmakisterken üniversite sınavındaDiş Hekimliği Fakültesi’nikazanan Prof. Dr. Sina Uçkan,bugün Başkent Üniversitesi

    Diş Hekimliği Fakültesi Dekanlığı ve Ağız, Dişve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanlığı

    görevini yürütüyor. Anabilim Dalı Başkanı olarak, bilimsel çalış-

    maları yönlendirmekten son derece keyif aldığı-nı belirten Uçkan, herkese diş hekimliği mes-

    leğini tavsiye ediyor ve kararlı olunursa kari-yer yapmanın zor olmadığının altını çiziyor.

    Görevinizle ilgili yaptığınız çalışmalar-dan bahsedebilir misiniz?

    Şu anda Başkent Üniversitesi DişHekimliği Fakültesi’nin dekanı ve Ağız, Diş veÇene Cerrahisi Bölümü Anabilim Dalı Başkanı-yım. Daha önce dekan yardımcılığı görevindebulundum. Beni en çok keyiflendiren ise anabi-

    lim dalı başkanlığının yanı sıra öğretim üyesiolarak da çalışmaktır çünkü anabilim dalı baş-kanı, bölümünde bilimsel çalışmalara zeminhazırlayan ve yönlendiren bir ortam oluşturur.Ayrıca hasta tedavilerini, hastalara ne şekildehizmet verileceğini, ameliyathaneleri ve klinikleridüzenler. En önemlisi de eğitimle ilgilenir. Bildi-ğiniz gibi lisans ve doktora eğitimlerimiz var. Bueğitimlerin nasıl planlanacağını, nasıl yürütüle-

    ceğini, kimlerin hangi dersi anlatacağını, yeni araştır-ma metotlarının belirlenmesini sağlarken lisans vedoktora öğrencilerine birebir eğitim de vermekteyim.

    Fakültenizin yaptığı bilimsel çalışmalar var mı?Evet, şu anda bölümümüzde yürüyen birçok bilim-

    sel çalışma var. Bu çalışmaların çok önemli bir kısmı,Üniversitemiz Araştırma Kurulu tarafından destekleni-yor. Bu projeler; klinikte laboratuar ya da denek hay-vanları üzerinde yapılan çalışmaları kapsıyor. Bu proje-ler içerisinde, mesela alt çenenin kırılması ile ilgili birçalışmamız var; alt çene kırıldığı zaman, en uygunplakları nereye ve ne şekilde koyabiliriz? Diğer birçalışmamız da relaksin hormonuyla ilgili. Bu hormonözellikle kadınlarda hamilelik döneminde salgılanıyorve bebeğin sağlıklı doğması için gevşemeyi oluşturu-yor. Bu hormonun, çene eklemleri üzerinde gevşeticiözelliği var mı, diye araştırıyoruz. Ayrıca klinikte gördü-ğümüz vakaların analizlerini yapıyoruz. Kısaca birçokçalışma şu anda anabilim dalımız tarafından yürütülü-yor. Ekibimiz dört kişiden oluşuyor. Ayrıca bireysel ola-rak da birçok çalışmayı yürüyoruz.

    Relaksin hormonundan bahsettiniz. Doktora tezi-niz de sanırım bu konuyla ilgiliydi.

    Kadınların ve erkeklerin çene yapılarında ve dişetlerinde bazı farklılıklar vardır. Mesela çene eklemin-deki anomaliler, kadınlarda yumuşak dokuyla ilgili veerkeklere göre 7 kat daha fazladır. Bu hiç normal biroran değil. O zaman burada hormonlar mı etkili, baş-ka bir şey mi etkili? Hamilelikte ve menopozdan sonradiş etlerinde çok büyük değişiklikler oluyor. Hamilelikdöneminde, hamilelik tümörü adını verdiğimiz iyi huy-lu büyümeler, diş eti problemleri, mukozadaki değişik-likler, buna bağlı olarak ortaya çıkan lezyonlar, bunla-rın hepsi hamilelikle, özellikle hormonal durumundeğişmesiyle ilgili. Bu verilerden yola çıkarak, bir çalış-ma planladık. O çalışmada da kadınların seks hor-monlarıyla böyle bir bağlantı olduğunu gördük. Bu

    15

    kariyer

    “Öğretim üyeliği dünyanın en güzel mesleklerinden biridir. Dersleregiriyorsunuz, hocalık yapıp, öğretiyorsunuz. Bir yandan da kurslara,seminerlere katılıp yeni şeyler öğreniyorsunuz. Diş hekimliğinin birde manevi bir yönü var; hastayla uğraşmak, onu tedavi etmek, ohizmeti sunmak… Dolayısıyla çok keyifli bir meslek.”

    Başkent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanıve Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi

    Anabilim Dalı Başkanı Sina Uçkan’77

    “Bilimsel Çalışmaları Yönlendirmekten

    Keyif Alıyorum”

    D

    ARALIK 2010 kolejliler

    15

  • 16

    kolejliler ARALIK 2010

    16

    kariyer

    çalışmada, hormon değerlerindeki farklılıkla, klinikte bu tür lez-yonları olan kadınlardaki hormon farklılıkları tespit ettik. Tabiitek bir çalışmayla bunu çok net söylemek mümkün değil, amaklinik bulgular da olduğu için bizde bunu en azından ortayakoyduk diyebiliriz. Şimdi yıllar sonra bunun ikinci adımı olarak,başka bir hormon tespit ettik. Bu hormona ilgili yine benzer birçalışmamız olacak. Onun etkilerine bakmayı düşünüyoruz.

    Diş tedavisi alanında önemli çalışmalar var mı? Meselason dönemlerde implant uygulamaları çok yaygınlaştı.

    Şu anda implant uygulamaları diş hekimliğinde en popülerkonu. Benim kişisel görüşüm, diş hekimliği alanında, son elliyıldaki en önemli gelişme implanttır. Bütün bu yeni cerrahiler,yeni implant tipleri, çağdaş uygulamaların hepsi fakültemizdeyapılıyor. İmplant uygulamaları gün geçtikçe alanımızda dahafazla yer kaplıyor. Bundan 20 yıl öncesine göre 4-5 kat yaygın-laştığını söyleyebilirim. Halk tarafından da daha iyi tanınmayabaşlandı. Özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehir-lerde artık hastalarımız, implant uygulanmasını talep ediyorlar.Bununla ilgili yapılan çalışmalar bizde daha çok klinikle ilgili.Yani iki değişik implant tipinin, mesela kemik kaybındaki etki-lerini araştırarak uyguladığımız implantların ölçümlerini yapa-rak, iki implantı birbiriyle karşılaştırıyoruz.

    Ağız, diş ve çene cerrahisindeki gelişmeler açısından,dünya ile kıyaslandığımızda ülkemizin durumu nedir?

    Türkiye, eskisi gibi kapalı bir ülke değil. Artık onların hangiolanakları varsa, biz de o olanaklara sahibiz. Bir kütüphanedebir yayına ulaşma, onu değerlendirme ve aynı materyallereulaşma açısından eşit koşullarasahibiz. Özellikle implant uygula-malarında, çene cerrahisinin birçokalanında koşullarımız aynı ancakbazı uygulamalarda birazcık geriolduğumuzu söyleyebilirim. Dahabüyük çene cerrahisinde Batı Avru-pa, Amerika ve Japonya’nın birazgerisindeyiz. Eklem cerrahisindeJaponya, çene estetiği ve ameliyat-larında Amerika, kanser tedavisindede Avrupa iyi durumda. Bu geliş-mişlik, komple bir gelişmişlik ve heralanda gelişiyorlar.

    Gördüğümüz kadarıyla işinizi severek yapıyorsunuz. Mes-leğinizi isteyerek mi seçtiniz?

    Tıp veya diş hekimliği istiyordum. Tıp olursa kulak-burun-boğaz ya da plastik cerrahi, diş hekimliği olursa da çene cer-rahisiyle ilgili alanları çok istiyordum. Diş hekimliği oldu. Aslın-da bu konuda tercihi ben değil, ÖSYM yaptı diyebilirim.

    Bu noktaya gelene kadar kariyerinizde sizi zorlayansüreçler oldu mu?

    Türkiye’de bizim dalımızda kariyer yapmak, çok zorlayıcıgelmiyor bana. Mutlaka yürürken tökezlediğiniz anlar, kişiselproblemler, ufak tefek şeyler oluyor. Ama eğer yabancı dilinizbelli bir seviyede ise, yardımcı doçentlik seviyesini geçersiniz.TED Ankara Kolejli olmanın bir avantajı da buydu benim için.

    Bu alanlarda yükselmek çok zor değil. Çok büyük gayret, çokbüyük eziyet gerektirmeden insan kariyer yapabilir, çok büyükkayıplar olmadan da en yüksek akademik unvana ulaşabilirdiye düşünüyorum.

    Akademik kariyer yapmak isteyenlere tavsiyeleriniz neler-dir?

    Meslek olarak, diş hekimliğini kesinlikle tavsiye ederim. Birkere tıbbın içinde yer alıyor ve tıptan daha zor yönleri bulunu-yor. Mesela öğrencilik dönemi tıptan daha zordur. Tıp dersleri-ne ek olarak bir de manipülasyon ve klinik uygulama derslerivar. Tıpta, 4-5 ve 6. sınıflarda hasta alıyorlar ama bizim branş-ta olduğu gibi hastanın, baştan sona bütün uygulama sorum-luluğunu almıyorlar. Bu açıdan bizim branş, daha stresli vezordur. Diş hekimliğinin tıbba göre avantajı; eğitimin bir yıldaha az olması, mecburi hizmet olmaması ve mezunlara, tıp-la birlikte birçok alanda ihtiyaç duyulmasıdır. Bu alanda ihtisasyapmak isteyenler, 4 yıllık doktora yapabilirler. Muhtemelen 1-2 yıl içinde uzmanlığa geçeceğiz. Dolayısıyla 4 yıl doktora yeri-ne, uzmanlık yapılabilecek. Bunun sonunda da bir branşınuzmanı haline gelinerek, o dalla ilgili uygulama yapılabilecek.Hangi branşla ilgileniliyorsa, o dalda 4 yıl uzmanlık yaptıktansonra kariyer şansı çok daha yüksek bulunuyor. Uzmanlık yap-mış hekimlerin iş bulmada, mesleğini uygulamada bir problemyaşadıklarını sanmıyorum.

    TED Ankara Koleji sizin için ne ifade ediyor?Kolej, benim her zaman tatlı bir tebessümle aklımdan

    geçer. Tabii Kolej’in şu anda bulunduğu İncek, benim için birşey ifade etmiyor. Güzel ve geniş alanlardan gurur duyuyo-rum ama benim için Kolej, Kanser Hastanesi’nin karşısın-daki o bölgedir. İlkokuldan beri Kolej ruhunu taşıyorum. Şuan üniversiteliyim, Başkentliyim ama çocukluğumdan beriKolej ruhunu kaybetmedim, hâlâ taşıyorum. Kolej, Türki-ye’de çok nadir oluşturulmuş bir kurumdur ve bunun böy-le olmasından dolayı da gurur duyuyorum. İlkokul öğret-menimin tedavileri, burada görülüyor. Öğretmenime hiz-met verirken ve onu her gördüğümde çok keyif alıyorum.Eminim o da öğrencisinin burada olmasından dolayı gururduyuyordur. Kısaca güzel bir şey Kolejli olmak; ruhumuzdadevam ediyor.

    Sina UÇKAN’77

    1960 Ankara doğumlu. İlk, orta ve Liseyi TED Ankara Kole-ji’nde tamamladı. 1977-1982 arasında Ankara Üniversitesi DişHekimliği Fakültesi’nde okuduktan sonra Hacettepe Üniversite-si Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş Çene Hastalıkları ve Cerrahi-si Anabilim Dalı’nda doktorasını tamamladı.Yardımcı doçentolarak başladığı Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi AğızDiş Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı’nda 1991’dedoçent olmuş, 1997 yılında ise profesör kadrosuna atanmıştır.Halen Başkent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız DişÇene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanlığı ve aynıfakültenin Dekanlık görevlerini yapmaktadır.

  • ARALIK 2010 kolejliler

    17

    bizim dünyamız

    nkara Bahçelievler Rotary Kulübü’nün 2010-2011 Dönemi Meslek Hizmetleri Ödülü’ne, KanalD Televizyonu’ndaki Günaydın programınınyapımcı ve sunucusu İrfan Değirmenci layıkgörüldü.

    TED Ankara Koleji Mezunu olan İrfan Değirmenci’ye ödülü,22 Ekim 2010 Cuma akşamı Limak Ambassador Otel’dedüzenlenen bir törenle verildi.

    İrfan Değirmenci’nin ödül almasıyla ilgili bir konuşmayapan Ankara Bahçelievler Rotary Kulübü’nden Levent Çolak,meslek hayatı boyunca yaptığı başarılı çalışmalarla hem mes-lektaşlarına hem de gençlere örnek olması nedeniyle İrfanDeğirmenci’nin Meslek Hizmetleri Ödülü’ne layık görüldüğünübelirtti. İrfan Değirmenci’nin çalışmalarında, meslekte yüksekahlaki standartların yaygınlaşmasına destek verdiğini vurgula-yan Çolak konuşmasına şöyle devam etti: “Genç mesleksahiplerini yüreklendirerek, onların da yararlı çalışmalar yap-ması için önder oluyor. Ankara Rotary Kulübü olarak İrfanDeğirmenci’nin, iş ve meslek onurunu, gösterdiği bu ışığı vehizmet idealini yücelten katkısını şükranla anıyoruz. Takdim etti-ğimiz Rotary Meslek Ödülü ile bu onuru, gelecek kuşaklaraaktarmak istiyoruz.”

    Törene ailesiyle birlikte katılan İrfan Değirmenci, ekrandakigüler yüzlü tavrını, ödül törenine de yansıttı. Değirmenci tören-de yaptığı konuşmada; ödülün kendisine büyük bir keyif vecesaret verdiğini belirtti. Medya dünyasında gidecek daha çokyolunun olduğunun altını çizen Değirmenci şunları söyledi:“Dürüstlükten, meslek etiğinden, ahlak kurallarından şaşma-dan, doğru bildiğimi söyleyerek devam etmeyi düşünüyorum.Şimdi sabah haberlerini sunuyorum. Belki kim bilir yakında,akşam ana haber bültenlerinde birlikte oluruz. Modern birTürkiye’nin ileri gitmesinde üzerimize düşen ne varsa yapaca-ğız.”

    “Beni Ben Yapan Okul: TED Ankara Koleji”

    Ödül töreni öncesi dergimizin sorularını yanıtlayan İrfanDeğirmenci, Ankaralı bir gazeteci olarak Ankara’da ödülalmaktan çok mutlu olduğunu söyledi. TED Ankara Koleji’ndenmezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakülte-si’nde öğrenim hayatına devam ettiğini ve okulun ikinci sınıfın-dan itibaren de televizyon kanallarında çalışmaya başladığını

    A

    İrfan Değirmenci’95 Meslek Hizmetleri Ödülü Aldı

  • 18

    kolejliler ARALIK 2010

    bizim dünyamız

    belirten Değirmenci, çalışma hayatı ve aldığı ödüllere ilişkin şuaçıklamayı yaptı: “Çalışmadığım ulusal televizyon kalmadı. 10sene karış karış bütün Ankara’yı gezdim. Galiba onların geridönüşümü oldu. Şimdi İstanbul’da çalışıyorum. Son 4 yıldır spi-kerlik yapıyorum. İstanbul’a alışmaya ve İstanbul’da fark edil-meye çalışıyorum. Ama Ankara’nın desteğini arkamda hisset-mek beni çok mutlu ediyor. Daha evvel yine Ankara’da SiyasetDergisi ödülünü almıştım. Bu sene Sedat Simavi Ödülleri’neadayız. Yavaş yavaş geliyor ödüller.”

    Tiyatrocu olmak isterken kendini, gazetecilik mesleği içindebulduğunu söyleyen İrfan Değirmenci, Türkiye’de istenilen hiç-bir şeyin yüzde yüz gerçekleşmediğini vurguladı. Televizyoncu-luğun, show dünyasının bir parçası olduğunun altını çizenDeğirmenci, bu yüzden hayallerinden çok da uzak olmadığınıifade etti. Bundan sonraki hedeflerinin arasında ana haber bül-tenini sunmak olduğunu söyleyen Değirmenci, TED AnkaraKoleji ile ilgili düşüncelerini ise şöyle dile getirdi: “TED AnkaraKoleji beni ben yapan kurum. Eğitimden bahsetmiyorum, onunkalitesi tartışılmaz bile. Türkiye’nin bir numaralı okulu ama onunötesinde ben, orta sonuncu sınıftan itibaren tiyatro kolunday-dım. İngilizce müzikallerle Anadolu’ya turnelere gidiyorduk.Üniversite sınavından bir hafta önce, TED Ankara Koleji’ninmüzikaliyle Nevşehir’de sahneye çıkmıştım. Tüm bunlar insanaözgüven veren ve gelişme çağında bir birey olarak gelişmesinisağlayan, dünyaya bakış açısını genişleten etkinliklerdi. Bun-dan dolayı TED Ankara Koleji, insanın ufkunu açan, kısacasıbeni ben yapan okuldur.”

    Kolej’deki son senesinin kendisi için unutulmaz olduğunubelirten İrfan Değirmenci, o seneye ilişkin hatırladıklarınıbizimle paylaştı: “Kolej’de son sınıftayken, öğrenci yönetimkurulu başkanıydım. Seçimle iş başına gelmiştim. Yedi kişilikbir yönetim kurulumuz vardı. Yılbaşı partisi hazırlamıştık,mezuniyet balosunda da çok emeğimiz geçmişti.RehberlikHocamız Fatma Muldur Hoca vardı. Onun da katkısı çoktur.Onunla birlikte güzel işler yapmıştık. Bu yüzden lise son sını-fı unutamıyorum”.

    İrfan DEĞİRMENCİ’95

    1977 yılında Ankara’da doğdu. TED Ankara Koleji’ndenmezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi İletişim FakültesiGazetecilik Bölümü’ne girdi. Okulda iken sektörde çalışmayabaşladı. Öğretim Görevlisi Taner Kışlalı bir suikasta kurbangidince, ünlü tartışma programı Siyaset Meydanı’nda yaşamhakkını savunan bir konuşma yaparak, dikkatleri üzerine çekti.Ankara’da televizyon muhabirliğine başladı. Ali Kırca ekibi ilesırasıyla; ATV, STAR, CNN TÜRK, Kanal D’de muhabirlik yaptı.Yaşam haberleri ve özel dosyalara imza attı. Farklılığı ile Anka-ra’da dikkat çeken Değirmenci, İstanbul medyasından teklif aldıve daha 29 yaşında iken İstanbul’a taşındı. 3 yıl FOX TV’desabah haberlerini sundu ve kanalın izleyici kitlesinin üzerinde birkitleye ulaştı. Mayıs 2010’dan bu yana Kanal D’de, dinamik vegüler yüzlü üslubuyla izleyicilerine her sabah 7’de, merhabadiyor.

  • 20

    kolejliler ARALIK 2010

    cola

  • ARALIK 2010 kolejliler

    2121

    bizim dünyamız

    otalardan filelere, sahalardan tribünlere, yaşlısın-dan gencine, amatöründen profesyoneline herke-sin yuvası olmuş TED Ankara Kolejliler Spor Kulü-bü, yetiştirdiği sporcularla sporun geleceğine ışıktutmaya devam ediyor.

    TED Ankara Koleji’nin sporu, eğitimin bir parçası olarakgördüğünü ve bundan dolayı da spora büyük önem verdiğinibelirten TED Ankara Kolejliler Spor Kulübü Başkanı ÖnderBülbüloğlu’76, öncelikli hedeflerinin Koleje yakışır bir duruş ser-gileyerek, büyük sportif başarılara imza atmak olduğunu söylü-yor.

    Spor kulübünüzün kuruluşu veamaçlarından bahsedebilir misi-niz?

    TED Ankara Kolejliler Spor Kulü-bü, o günün vakıf başkanları vesporda önde gelen beden eğitimiöğretmenlerin öncülüğünde 1954yılında kuruldu. Amacı, o günekadar okul içinde kalan spor faali-yetlerini, kulüp bazına da yayıpçocukların daha fazla spor imkanı-na kavuşturulmasıdır. Kulübümüz,1954 yılından bu güne kadar TEDAnkara Koleji öğrencileri baştaolmak üzere hem Ankara hem Tür-kiye sporuna hizmet etmiş, sayısızmilli oyuncular çıkarmış çok değerli,bilenen en eski kulüplerden biridir.

    Kulübünüz, kurulduğu günden bugüne nasıl birgelişme gösterdi?

    TED Ankara Koleji, potansiyel olarak çok büyük,binlerce talebesi olan bir kurumdur. Spora her zamaneğitimin bir parçası olarak yaklaşmıştır. Eğitimin; sade-ce matematik, fen gibi dersler olmadığını, sağlıklıgençliğin yetişebilmesi için sporun gerekli olduğu ilke-sini, kurulduğu günden beri benimsemiş bir örgüttür.Dolayısıyla sporu, eğitimin ayrılmaz bir parçası olarakgördüğü için de spora çok büyük önem vermiştir. Bendenönceki dönemde, benim okuduğum dönemde ve hala devameden süreçte bu ilke geçerlidir. Spora çok ciddi yatırımlar yapıl-mıştır. Hiç kimsenin salonu olmadığı dönemde bile eski yerleş-kemizde, 3 tane spor salonumuz vardı. Şu anda okulumuzdaçok ciddi bir spor kompleksi inşaatı devam ediyor ve bu inşa-at, okulda okuyan çocuklarımızın sağlıklı spor yapabilmeleri,kendilerini bu yönde de geliştirebilmeleri için yapılan çalışma-ların sonucudur.

    Kulübünüzün, Türkiye sporu içerisinde nasıl bir misyonüstlendiğini düşünüyorsunuz?

    TED Ankara Kolejliler Spor Kulübü’nün duruşu, TEDAnkara Koleji’nin ve Türk Eğitim Derneği’nin duruşuyla aynıolmak durumundadır. Asıl misyonumuz budur. En büyük idea-limiz ise, kalitemizi sahaya yansıtmak, o kalitede spor yapıp, oduruşu her yerde sergilemektir. TED Ankara Kolejliler SporKulübü, bir yere gittiği zaman herkesten bir adım önde olmalı-dır. En önde olmak da duruşla, kaliteyle, kılık kıyafetle olur.Kulübümüz yıllardan beri bunu gerçekleştiriyor. Dolayısıylaöncelikli misyonumuz, büyük sportif başarılardan önce, heralanda TED Ankara Koleji’ne yakışır bir duruş sergilemektir.

    Son dönemde elde ettiğinizbaşarılardan söz edebilir misi-niz?

    Her yıl, her branşta çok ciddibaşarılar elde ediyoruz. Takımları-mız, muhakkak her yıl Ankara’dabirincilikler alır. Türkiye genelindede birçok takımımız, şampiyonluk-lar elde eder, dereceler alır. Şuanda liglerde oynayan 4 takımımızvar. Bunlardan Bayan Voleybol Takı-mımız, geçen sene ikinci ligdeşampiyon oldu ve bu yıl, birinci lig-de mücadele etme hakkı kazandı.Yani TED Ankara Koleji BayanVoleybol Takımı; Galatasaray,

    Fenerbahçe, Eczacıbaşı, Vakıfbank gibi dev isimlerle birliktekendi spor salonumuzda oynayacak. Dolayısıyla hem okulu-muza, hem diğer sporcularımıza hem de Ankara’ya bu takım-ları getirme başarısını göstermiş olacağız. Geçen sezondaki enbüyük başarımız budur. Erkek basketbol takımımız play off’laroynadı. Erkek voleybolcularımız da sezonu iyi bir dereceylebitirdi. Liglerde, çoğunlukla kolejli sporculardan oluşan, çokgenç takımlarla mücadele ettik. Takımlarımız içerisinde şu andaTED Ankara Koleji’nde okuyan çocuklarımız var. Asıl başarısanki bu gibi geliyor bana. Kolejlilerin, A takımlarda oynamış

    TED Ankara Kolejliler Spor Kulübü Başkanı Önder Bülbüloğlu’79

    Sporun Geleceğine Işık Tutuyoruz

    P

    TED Ankara Kolejliler Spor Kulübü’nün duruşu, TEDAnkara Koleji’nin ve Türk Eğitim Derneği’nin duruşuylaaynı olmak durumundadır. Asıl misyonumuz budur. Enbüyük idealimiz ise; kalitemizi sahaya yansıtmak, okalitede spor yapıp, o duruşu her yerde sergilemektir.”

  • 22

    kolejliler ARALIK 2010

    bizim dünyamız

    olması bize çok büyük mutlu-luk veriyor.

    Kulüp olarak son dönemdehayata geçirdiğiniz ya dageçirmeyi planladığınız pro-jeleriniz var mı?

    Yönetime geldikten sonra-ki ilk hedefimiz, Kulübü malidisiplin altına almaktı. Yanikendi ayakları üzerine sağlambasan bir kulüp haline getir-mekti. Ondan sonraki bir yıllıksüreçte, hem alt yapı takımla-rımızı hem A takımlarımızı,maçlara götürmesi için bizeyakışır özel bir otobüs yaptır-dık. Yine alt yapı takımlarımıziçin minibüsler yaptırdık. Ana-dolu Jet firması ile sponsorlukanlaşması yaptık ve takımları-mızı deplasmanların hepsineuçakla götürüyoruz. AyrıcaAvea ile spor malzemelerikonusunda, Sarar ile ulaşımkıyafetleri konusunda spon-sorluk anlaşması yaparak,takımlarımızın bizi en iyi şekil-de temsil etmelerini sağladık.Kulübümüzün, Kurtuluş Kam-püsü’nde bir halı sahası var.Bu sahayı yeniledik, üzerinikapattık ve oradaki gelirimiziiki katına çıkarttık. Çok güzelbir tesis oldu; yaz-kış Anka-ra’ya hizmet veriyor. Bu yılki en önemli hedefimiz, hem erkekhem de bayan basketbol takımımız ile erkek voleybol takımımı-zı birinci lige çıkarmak.

    Kulübünüzün sosyal sorumluluk projelerinden de bahse-debilir misiniz?

    Kurtuluş Kampüsü’ndeki halı sahamızı, haftanın iki günüsokak çocuklarına açtık. Hala sahalarda parayla maç yapılıyor.Bildiğiniz gibi sokak çocuklarının bu imkana sahip olma şansıyok. Dolayısıyla haftanın iki günü, bizim verdiğimiz kıyafetlerletertemiz sporlarını yapsınlar, duşlarını alsınlar, çaylarını içsinlerdiye bir proje geliştirdik. Geliştirdiğimiz bu proje çocukları çokmutlu etti. Şimdi yeni bir projeyi daha hayata geçiriyoruz.Çocuk Esirgeme Kurumu’ndaki kimsesiz çocuklara, bedenselengelli çocuklara ve sokak çocuklarına tribünlerimizden biriniayıracağız. Böylece onlara; salon kültürünün, TED AnkaraKoleji’nin salon sporlarının nasıl olduğunu göstermiş olacağız.Sokak çocuklarının, bir maçın nasıl izlendiği konusunda sporkültürü almalarını, ileride holigan olmamalarını sağlamak ama-cındayız. Böyle bir proje, bugüne kadar yapılmamıştır. Takımla-rımızdan Bayan Basketbol Takımımız, geçtiğimiz günlerde bu

    çocukları ziyaret ederek, oku-lun belirlediği 47 çocuğa for-ma, top gibi birtakım hediye-ler verdi, onlarla sohbet etti.Bundan böyle her hafta birtakımımız gidip, onları ziyaretedecek. Bu çocukları toplu-ma, spora kazandırma gibisosyal bir sorumluluk üstlen-miş durumdayız.

    Yaz ve kış okullarınız var. Buokullarınızın çalışmaların-dan bahsedebilir misiniz?

    Evet, yaz ve kış spor okul-larımız var ve bu okullarımız,spor kulübümüzün ciddi gelirkaynağını oluşturuyor. Buokullar bizim için çok önemliçünkü okullarımızdaki çocuk-lara spor yapma imkanı sağ-ladığı gibi kulübe de sporcukazandırıyor. Bu okullardanyetişen iyi sporcuları alıptakımlarımızda oynatıyor vedaha iyiye gitmelerini sağlıyo-ruz. Bizim faaliyetlerini yürüt-tüğümüz bütün spor dalları-nın eğitimi, spor okulundabranş öğretmenleriyle verili-yor. Yaz aylarında çerçeveyibiraz daha genişletiyoruz;çocuklar yemeklerini buradayiyebiliyorlar, sabah gelipakşama kadar çeşitli spor

    faaliyetlerinin içinde bulunabiliyorlar. Kışın Kulübün tesislerinde,yüzme havuzu da kullanılmak üzere hafta sonlarının planlan-ması yapılarak oldukça fazla sayıdaki çocuğa spor yaptırıyo-ruz.

    Kulübünüz, yeterli sayıda ve kapasitede tesislere sahipbulunuyor mu?

    TED Ankara Koleji Vakfı okulda çok büyük bir tesis yaptırı-yor. Bu tesis, Türkiye’deki her spor kulübünün elinde olmasınıistediği bir tesis. Yaptırılan spor kompleksinin içinde; 6 tanebüyük spor salonu, 7-8 tane eğitim atölyesi, kapalı ve açık yüz-me havuzu ve tenis kortları yer alıyor. TED Ankara Koleji, 2011yılının sonunda Türkiye’de eşi çok az olan bu spor kompleksi-ne sahip olacak ve tesis konusunda bir eksiğimiz kalmayacak

    Kulüp olarak oraya mı taşınacaksınız?Evet. Şu anda Kulüp olarak alt yapı faaliyetleri konusunda

    sıkıntılar yaşıyoruz. 1000 sporcunun çalışması, antrenman vemaç yapması konusunda salon sıkıntısı yaşıyoruz. Kurtuluş’takullandığımız spor salonlarımız, oranın üniversite olmasındandolayı kullanılamayacak. Ama dediğim gibi şu anda yaptırılantesislerimizle Türkiye’deki en şanslı kulüplerden biri olacağız.

  • ARALIK 2010 kolejliler

    2323

    bizim dünyamız

    ürk Eğitim Derneği’nin Tam Eğitim Bursu’nu alan ilköğrenciler bu yıl üniversitelerinden mezun oldular.Sonay Fındık, Rahim Melekoğlu, Muharrem Alğanve Sinan Karip, burs ve Dernekle ilgili sorularımızıyanıtladılar.

    Sizleri daha yakından tanıyabilir miyiz? Sonay Fındık-1988 Çankırı Ilgaz doğumluyum. Küçüklü-

    ğümden beri ailemle birlikte Ankara’da ikamet etmekteyim. İlk-ögretime Yahyalar İlköğretim Okulu’nda başlayıp Şehit PiyadeÇavuş İlköğretim Okulu’ndan mezun oldum. Daha sonra Meh-met Akif Ersoy Y.D.A Lisesi’nde hazırlık okudum ve Türk EğitimDerneği burs sınavını kazanarak bana sunulan burs olanakla-rıyla lise eğitimimi TED PolatlıKoleji’nde sürdürdüm. Üni-versite eğitimimde de bur-sum devam etti ve AfyonKocatepe Üniversitesi Mate-matik Bölümü’nden mezunoldum.

    Rahim Melekoğlu -1986yılında Adana’nın Çukurovailçesinin Söğütlü Köyü’ndedoğdum. İlkokulu 1991–1996yılları arasında kendi köyümde “birleştirilmiş sınıf” halinde oku-dum. Ortaöğrenimimi ise Adana merkezindeki Meryem Abdur-rahim Gizer İlköğretim Okulu’nda, lise öğrenimimi ise Adanamerkezindeki Tepebağ Lisesi’nde tamamladım. Bir senelik üni-versite hazırlığından sonra Erciyes Üniversitesi İlköğretim Mate-matik Öğretmenliğini kazandım ve 2010 yılında mezun oldum.

    Muharrem Alğan - Ortaöğretimimi Adana’da tamamladım.Adana Beşocak Lisesi’nden mezun oldum. Bu süreçte TEDBekir Sapmaz Öğrenci Yurdu’nda kaldım. 2006’da Fırat Üniver-sitesi Matematik Bölümünü kazandım ve Haziran 2010’damezun oldum.

    Sinan Karip - Ben Adana’da doğup büyüdüm. İlköğretimikendi ilçemdeki okulda tamamladıktan sonra lise eğitimim içinTED Bekir Sapmaz Öğrenci Yurdu’nda kalarak Tepebağ Lise-si’ni bitirdim. Bu yıl da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakülte-si’nden mezun oldum.

    TED Eğitim Bursu’ndan ne kadar süre faydalandınız?S. Fındık-Bütün ihtiyaçlarımın karşılandığı Türk Eğitim Der-

    neği Tam Eğitim Bursu’nu almaya 2003-2004 eğitim-öğretimyılında, lise eğitimimde başladım. 2006-2010 yıllarındaki üniver-site eğitimimde de benden burs desteğini esirgemeyen hepyanımda olan bir ailem olduğunu belirtmek isterim.

    R. Melekoğlu-TED Eğitim bursunu 4 yıl aldım.M. Alğan - 4 yıl boyunca fayda-

    landım.S. Karip - TED eğitim bursun-

    dan üç yıl Bekir Sapmaz ÖğrenciYurdu’nda kalarak, 4 yıl da üniver-site eğitimimde yararlandım.

    Bu burs, eğitiminizi tamamlama-nızda ne derece fayda sağladı?

    S. Fındık- Öncelikle sizin aracı-lığınızla buradan teşekkür etmek

    istiyorum, çünkü çok faydasını gördüğüm bir bursla eğitimimisürdürdüm. Ben 8 senedir bu ailenin içindeyim. Öncelikle bizeeğitim bilincini aşıladılar. Biz Türk Eğitim Derneği’ni amacı ülke-sine faydalı bireyler yetiştirmek olan bir kurum olarak tanıdık.Benim 5 kardeşim var ve ailem bizi geçindirmek için uğraşırkendoğal olarak sorunlarımızı unuttu, ama ben TED Genel Merke-zi ve TED Polatlı-Afyon Kolejlerindeki öğretmenlerimle çoğuşeyi paylaşarak yaşadım. Onlara da teşekkür etmek istiyorumburadan. Gerek sosyal gerek eğitimle ilgili faaliyetlerde katkıla-rını bizlerden hiç esirgemediler. Sorunlarımızla birebir ilgilen-

    T

    TED Tam Eğitim Bursu Üniversiteden İlk Mezunlarını Verdi

  • 24

    kolejliler ARALIK 2010

    bizim dünyamız

    mek için bizi bu ülkeye faydalı bireyler olarak yetiştirmek içinhem maddi hem manevi olarak ellerinden geleni yaptıklarınıdüşünüyorum...

    R. Melekoğlu- Eğitimle ilgili masrafları karşılamaktaki güçlü-ğü TED bursu sayesinde aştım diyebilirim.

    M. Alğan - Biraz klişe bir cümle olacak ama gerçekten TürkEğitim Derneği Tam Eğitim Bursu’nun eğitimimi tamamlamam-da çok önemli bir yer tuttuğunu söyleyebilirim.

    S. Karip - TED Tam Eğitim Bursu sayesinde liseyi iyi bir eği-tim alarak bitirdim. Üniversite eğitimimde ise TED bursu saye-sinde ekonomik bakımdan sıkıntı yaşamadan okudum. Aynızamanda da TED bursu sayesinde kendimi her yönden geliş-tirme fırsatı bulabildim.

    Burs dışında Türk Eğitim Derneği ile ilişkileriniz nasıldı?S. Fındık- Türk Eğitim Derneği’yle burs ilişkileri diye adlan-

    dırmak belki doğru bir ifade olmayabilir. Çünkü bize hiçbirzaman, biz size maddi olarak katkıda bulunduk, diye yaklaşıl-madı. Nasıl bir aile çocuğuna masraf yaptığı zaman evladımdırdeyip bağrına basıyorsa, bize de aynı şekilde davranıldı. Çün-kü bizim topluma faydalı bireyler olmak istediğimizi ve onlarınbize verdiklerini aynı şekildebizim de başka kardeşlerimiz-le paylaşacağımızı biliyorlar.Aile olmayı başarabildiğimizidüşünüyorum. Örneğin nere-de bir Türk Eğitim Derneğiamblemi görsem gerçektenmutlu oluyorum ve bütünarkadaşlarımın da aynı şekil-de hissettiğini düşünüyorum.Türk Eğitim Derneği’ne bağlıhangi kuruma gidersenizgidin gülen yüzünü ve yardım-severliğini hiçbir zaman esir-gemez. Ben artık bu ailenin birparçasıyım diyebilirim ve iyi ki de olmuşum. Çok iyi dostluklar,arkadaşlıklar kazandık bizler. TED kelimesini duyduğumuzdakiheyecanımız hiç bitmeyecek.

    R. Melekoğlu- Derneğin faaliyetlerini takip ediyorum veetkinliklere katılmam gerektiğinde katılmaya gayret gösteriyo-rum.

    M. Alğan - Türk Eğitim Derneği ile burs dışında da iletişimhalindeydik, öğrencileri bir araya getirmek amacıyla yapılankamp ve sosyal aktiviteler ile TED ailesinin bir parçası olarakhissettim kendimi. Öğrenim hayatım boyunca ailem her zamanbeni destekledi. Bunun yanında TED’in de her zaman ailemgibi yanımda olduğunu hissettim. İlk zamanlar TED bana bursveren sıradan bir kurum gibi gelmişti, fakat daha sonralarıTED’in aile kavramını öğrendim. Kendimi TED ailesinin bir par-çası olarak hissettim ve sadece maddi değil manevi destekle-rini de gördüm.

    S. Karip - Türk Eğitim Derneği ve diğer burslu arkadaşlarlabiz bir aile gibiydik. Bir aileyi nasıl tanımlayabiliyorsak TEDburslu öğrencileri ile Türk Eğitim Derneği arasındaki ilişkiyi deaynı şekilde tanımlayabilirim.

    Sizlere bu bursu sağlayanlara dergimiz aracılığıyla neleriletmek istersiniz?

    S. Fındık- Ben Türk Eğitim Derneği’ne çok teşekkür ediyo-rum; beni de bu ailenin bir parçası olarak gördükleri, bu ülke-ye faydalı birer birey olarak yetişme imkanı tanıdıkları için,imkanlarını hiçbir zaman esirgemeyip bize maddi ve manevikatkıda bulundukları için… Bizlere verdikleri bilincin hepimizfarkındayız. Buradan söz vermek istiyorum. Bugün ben bu bur-su alarak hayatıma çok şey katıp ülkeme faydalı bir birey ola-caksam, yarın biz de aynı şekilde okuma imkanı kısıtlı, maddiolanakları yetersiz olan kardeşlerimize el uzatacağız.

    R. Melekoğlu- Bizlere bu burs imkanını sağlayan ve buimkanların bizlere ulaşmasında emeği geçenlere teşekkürlerimiiletmek istiyorum.

    M. Alğan - Öncelikle bu bursu sağlayanlara en içten duy-gularımla teşekkürlerimi iletmek ve TED Tam Eğitim Bursusayesinde birçok öğrencinin hayatının önemli bir parçası olma-yı başardıklarını söylemek istiyorum. Ayrıca günümüzde bursvererek öğrencileri maddi olarak destekleyen kurum ve kuru-luşların aksine bizleri sadece maddi olarak değil, manevi ola-rak da destekledikleri için teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

    S. Karip – TED’li olmakbir ayrıcalıktır. Ben de TEDburslusu olduğum için çokmutluyum. Türk Eğitim Der-neği’ne ve hiç bıkmadanbizim sorunlarımızla kendiçocuklarıymışız gibi ilgile-nen TED başkanımıza çokteşekkür ediyorum, iyi kivarsınız.

    İlerisi için yapmak istedik-lerinizi bizlerle paylaşırmısınız?

    S. Fındık- İlk önce mes-leğimi elime alıp sonra bana sunulan imkanlarla Türk EğitimDerneği’ni herkese bilinçli bir şekilde anlatacağım. Yarın ben deburs veren bir kişi olup ülkemizdeki kardeşlerimizin ailelerinin,toplumumuzun yüzünün gülmesinde katkıda bulunmak istiyo-rum.

    R. Melekoğlu- İlerde imkanım olursa Derneğe yardımcıolmak istiyorum.

    M. Alğan - Evet şimdi bir üniversite mezunuyum. Hayatbenim için yeni başlıyor diyebilirim, bundan sonra kendi bran-şımda ilerleyip eğitim alanında güzel bir konuma gelmek istiyo-rum.

    S. Karip – Günümüzde bence Türkiye’nin temel sorunueğitimsizliktir. Ülkemizdeki sorunların çoğu eğitimsizliktenkaynaklanmaktadır. Eğer eğitim sorunu çözülürse, Atatürkilke ve inkılaplarına bağlı vatanını milletini seven çağdaşbireyler yetişirse ülkemizdeki sorunların yüzde doksanınınçözüleceğine inanıyorum. Bunu gerçekleştirmek için de çokuzağa gitmemek gerekir. Ben TED’in bunu yapabileceğinidüşünüyorum ve ben de TED bilinci, TED bünyesi içindeelimden geleni yapacağım.

  • ARALIK 2010 kolejliler

    25

    bizim dünyamız

    FİNANSBANK

    TED logolu Finansbank kredi kartlarını kullanan üyelerimizkazanıyor.

    AAnnllaaşşmmaallıı iinnddiirriimmllii kkuurruulluuşşllaarrıımmıızzddaann yyaappııllaann aallıışşvveerriişşlleerrddeeFFiinnaannssbbaannkk TTEEDD kkaarrttıınnıı ggöösstteerreenn üüyyeelleerriimmiizz iinnddiirriimm hhaakkkkıınnııkkaazzaannııyyoorr..

    •TED kredi kartınızla yapacağınız her alışverişte harcamalarınızın

    belirli bir oranı - size bir yük getirmeden- TED Ankara Koleji Mezunları

    Derneği’ne bağış olarak aktarılır.

    İNDİRİMLİ KURULUŞLAR

    Anlaşmalı kuruluşlarımız üyelerimize, belirledikleriindirim oranında indirim uygulamaktadır. Bu indirimler-den faydalanmak için üyelerimizin, Dernek kartlarını yada TED logolu kredi kartlarını göstermeleri yeterlidir.Anlaşmalı indirimli kuruluşlar listesini 78 ve 79. sayfa-larımızda bulabilirsiniz.

    TWİTTER

    http://twitter.com/TEDankara

    FACEBOOK

    TED Ankara Koleji Mezunları Derneği grubuna üyeolarak etkinliklerimizden haberdar olabilirsiniz.

    KOLEJ LOGOLU HEDİYELİK EŞYALAR

    Üyelerimiz, www.basmatik.com/ted adresin-den kolej logolu hediyelik eşyaları temin edebilirler.

    KOLEJ UZANTILI MAİL ADRESİ ALABİLİRSİNİZ!

    Aidat borcu olmayan üyelerimiz kolej.org uzantılı mail adreslerinidernek merkezinden ücretsiz olarak temin edebilirler. Bunun için, [email protected] mail adresine mail atılması yeterlidir.

    MEZUNLARIMIZI PROFESYONELHAYATTA DA BİRARAYA GETİRİYORUZ!

    Mezunlarımız arasında iletişimi artırmak,mevcut ilişkileri güçlendirmek ve iletişiminisürekli kılmak üzere, Avrupa'nın ve Türkiye'nin1 numaralı sosyal iş ağı XING ile yaptığımızişbirliği çerçevesinde, tüm üyelerimizi "TEDAnkara Koleji Mezunları Derneği Sosyal Ağı"nadavet ediyoruz.

    ONLINE İŞLEM MERKEZİ

    Tüm üyelerimiz iletişim bilgi-lerini online işlem merkezindengüncelleyebilir. www.kolej.orgadresinden sisteme girildiğindeşifresini hatırlamayan üyelerimiz,şifremi unuttum butonunutıkladığında şifreleri sms olaraktaraflarına gönderilecektir.

  • 26

    kolejliler ARALIK 2010

    bizim dünyamız

    70’lik genç kızlar, 50. yıldönümlerinde tekne sefasında…1960 yılı mezunları, 50. mezuniyet yıllarını Bodrum'da kutladılar.

    TED’60 Mezunları Bodrum’da Buluştu

    82 Mezunları Tarabya Torch’ta 6 Kasım 2010Cumartesi günü buluştular. Kalipso Kralı MetinErsoy’un şarkılarıyla coşan mezunlar yeniden buluş-mak dileğiyle ayrıldılar.

    TED’82’liler Tarabya’da Coştu

    Türkiye’nin dört bir yanından gelen 86 kişilik TED73 mezungrubu, Bolu Koru Oteli’nde 9-10 Ekim 2010 tarihlerinde buluş-tu. Cem Güngör ve Zeynep Susud Topaloğlu tarafından orga-nize edilen ve son beş senede yapılan 7. etkinlik olan gezi,şimdiye kadarki etkinlikler içerisinde en geniş katılımlı gezioldu. Etkinlik çerçevesinde, akşam yemeğinden önce CemGüngör tarafından hazırlanan mezuniyet ve bugünkü fotoğraf-lardan oluşan “Dünden Bugüne” isimli sunum ilgiyle izlendi.

    TED’73 Mezunları Buluştu

    Her Çarşamba 18:00 - 22:00 saatle-ri arasında Happy Hour’da buluşanMezunlarımız, dostluklarını pekiştirerekMithat Canver eşliğindeki canlı müziklekeyifli saatler geçiyorlar…

    HAPPY HOUR’da Keyifli Sohbetler Sizi Bekliyor…

    98 mezunlarımızdan Cenkİçli & İpek İçli yaşamlarını 2 Ekim2010 tarihinde birleştirerek, mut-lu bir birlikteliğe adım attılar.Kendilerine mutluluklar dileriz.

    İçli Çiftinin Mutlu Günü

    Elsa Grıgoriadıs 76’ Gülgün Girgivan76’ Ruhat Deveci Erdoğan

    TED Ankara Koleji’nin ilk yıllarındanberi bizimle olan Ahmet Yöntem’i kay-bettik...

    Her gün köşesinde görmeye alıştığı-mız Ahmet Yöntem, 1940 yılından buyana TED Ankara Koleji’nde ayakkabıboyacısı olarak çalışıyordu. Dergimizindaha önceki sayılarında “Tam 60 YıldırBizimle” başlığıyla röportajını yayınladı-ğımız Ahmet Yöntem, Kolej’le ilgili anıla-rını, duygu ve düşüncelerini bizimle pay-laşmıştı… TED Ankara Koleji için özel biryeri olan Ahmet Yöntem, hepimizin Sev-gili “Ahmet Amcası”ydı...

    Ahmet AmcamızıKaybettik…

  • ARALIK 2010 kolejliler

    27

    bizim dünyamız

    ali İşler Sorumlusu olarakgörev yapan HüseyinÇelik… Bu yıl Dernek’tetam 15’inci yılını kutluyor.Boş zamanlarında Anka-

    ra’da çekilen dizilerde figüranlık da yapanHüseyin Çelik, Dernek’te işe nasıl başla-dığını ve neler yaptığını anlattı.

    TED Ankara Koleji Mezunları Derne-ği’ndeki görevinizden bahsedebilirmisiniz?

    TED Ankara Koleji Mezunları Derne-ği’nde mali işler sorumlusuyum. Aslında1995 yılı Nisan ayında ofis boy olarak işebaşlamıştım. İşe girdikten 6 yıl sonra der-nek kasasından ve ofisten sorumluoldum. İş tanımım giderek genişlemeyebaşladı. Bilgi ve becerime her gün biryenisini ekledim. 6 yıl sonra, disiplinim veiş arkadaşlarım ile uyumum nedeniyleyönetim kurulu tarafından şimdikigörevim olan mali işler sorumluluğu gör-evine getirildim.

    Bu göreve başlamanız nasıl oldu?1995 yılında düzenlenen Kuru Fasul-

    ye ve Mezunlar Balosu’nda iki arkadaşım-la beraber 1 haftalığına çalışmaya başla-mıştık. Bir haftalık bir iş olarak baktığım buorganizasyondan sonra dernek yönetici-leri kendileri ile çalışmamı istedi. Benimşaşırtan bu iş teklifini severek kabul ettim.

    Dernekte, 15 yıl gibi uzun bir süredirgörev yapıyorsunuz. İlk yıllarınızdanbu yana dernek içinde ne gibi değişik-liklere şahit oldunuz?

    Ben işe başladığımda dernekte çalı-şan 2 kişiyken, zamanla 3-4 kişi olmayabaşladık. Mesela Genel Müdürüm İlhanKoçak, benden 4 yıl sonra işe başladı.Personel sayısı yıllar geçtikçe artmayabaşladı. Hatta Torch, Kızılırmak Sokak’ta

    2001 yılında açıldı. Torch açıldıktan sonra,haftada en az 3 gün akşamları Torch’takalarak, üyelerimizle güncelleme yapıyor,yeni üye kayıtlarını alıyor ve aidat toplu-yordum. Zamanla Dernekte çalışan arka-daş sayımız 7’e ulaştı. Dernek, giderekkurumsallaştı ve dolayısıyla her birimdensorumlu profesyoneller çalışmaya başla-dı. Dernekte işe başladığım günden itiba-ren, 5 tane farklı yönetim kurulu ile çalış-tım. Her yönetim derneğe farklı şeyler kat-tı. Kuru Fasulye ve Mezunlar Balosu içinson yıllardaki kadar büyük organizasyon-lar yapılmıyordu. Mezunlar Orkestra-sı,Okulumuza Veda Gecesi, UçurtmaŞenliği, Tenis Turnuvası gibi etkinliklerzamanla yapılmaya başlandı. Üye sayı-mız giderek arttı.

    Görevinizin sizin için en keyifli yanlarıneler olabilir?

    Görevimi çok severek yapıyorum.Yaptığım birçok işten keyif alıyorum amakısaca; TED Ankara Koleji Mezunları Der-neği üyeleri ile birebir konuşmak ve hattatanışmak benim için görevimin en zevkliyanı. İşimi severek yaptığımdan dolayıüyelerimizin çoğu beni tanır ve güvenir.

    Bu uzun süre içinde başınızdan geçenunutamadığınız bir anınızı öğrenebilirmiyiz?

    Bu çalışma dönemleri içinde başım-dan çok anı geçmiştir. Ama unutamadı-ğım bir anımı anlatmak istiyorum. 2008 yılıAnkara Sheraton Hoteli’nde yapılan gele-neksel Balo günü, balo salonunu yöne-tim kurulu üyemiz Levent Bey ile hazırlı-yorduk. Yanımda makas getirmemiştimve bundan dolayı işlerimiz aksamıştı.Levent Bey çok sinirlenmişti. O gündenitibaren çekmecemde 2 adet makasbulunduruyorum.

    Mezunlar Derneği’nde 15 Yıl

    MTED Ankara Koleji MezunlarıDerneği’nin en eski çalışanın

    kim olduğunu biliyor musunuz?

  • 28

    kolejliler ARALIK 2010

    bizim dünyamız

    Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bir okulda, onundüşüncelerini,onun devrimlerini benimseyen,yaşatan gençlerolarak 2003 yılından itibaren bu duygu ve düşüncelerle yolaçıktık. İlk kurulduğumuz yıllarda hem sayıca azdık hem deneler yapabileceğimiz konusunda aklımızda çok fazla şey yok-tu. Ancak burada da imdadımıza bugün Okul Müdürümüz olanSn. Aydın ÜNAL ve Müdür Yardımcımız Sn. Tamer ATACANyetiştiler. Bizleri cesaretlendirerek ve yönlendirerek okul içeri-sindeki en etkin öğrenci topluluklarından biri haline gelmemizebüyük destek verdiler.

    Bugün yüzden fazla üyesi bulunan, yaptığı öğrenci sunum-larıyla alt sınıftaki öğrencilere ulaşmaya çalışan, düzenlediğimizsöyleşi günleri ile son derece değerli insanların okulumuzöğrencileri ile buluşmasına olanak sağlayan bir topluluğuz.Ama biliyoruz ki bu yaptıklarımız yeterli değil, biliyoruz ki henüzyolun çok ama çok başındayız.

    Bizim içinde bulunduğumuzkoşullarla Mustafa Kemal’in içindebulunduğu koşulları karşılaştırdığı-mızda, bizlerin ne kadar rahat şart-lar içerisinde yaşadığını gördükçe,sayımızın çok daha fazla olmasıgerektiğine, daha çok çalışmamızgerektiğine olan inancımız giderekartıyor. Mustafa Kemal’in gençleriolarak, bize emanet edilen Cum-huriyet’e Edirne’den Ardahan’a,

    Diyarbakır’dan İstanbul’a kadar sahip çıkmak en büyük görevi-miz.

    Mustafa Kemal Atatürk’ün hala tam olarak anlaşılamadağıbir ülkede, onu yediden yetmişe herkese anlatabilmek, onunsadece emperyalistlerle savaşan başarılı bir asker değil, aynızamanda yaptığı devrimlerle, uyguladığı iç ve dış siyasetle nekadar büyük bir devlet adamı olduğunu da anlatabilmek enbüyük hedefimiz.

    Bizler sadece YGS ya da LYS de yüksek puanlar almayıhedefleyen gençler değiliz. Bizler aldıkları puanlarla çağdaş,demokratik, laik bir ülkede ve o ülkenin çağdaş üniversitelerin-de Mustafa Kemal’in çizdiği yolda adım adım ilerlemeyi ve iler-letmeyi amaç edinen gençleriz. Biliyoruz ki Mustafa KemalAtatürk bu nedenle emanet etti bize Cumhuriyeti. Bize düşenbu emanete sadık kalmak ve onu sonsuza dek nesilden nesiledaha da büyüterek aktarabilmektir. Bu konuda önümüze

    engeller çıkacaktır ya daçıkartılacaktır. Ama yukarıdada belirttiğimiz gibi, koşulla-rımız ne kadar kötü halegelirse gelsin,19Mayıs1919’dakinden daha kötüdaha umutsuz olmayacak-tır.

    Saygılarımızla...

    TED ADT GENÇLİĞİ

    Atatürkçü Düşünce Topluluğu Kuruluş Amaçları ve Çalışmaları

    T E D A n k a r a K o l e j i V a k f ı Ö z e l L i s e s i

  • ARALIK 2010 kolejliler

    2929

    sağlık

    on yıllarda alerjik hastalıklarda, özellikle yiyecekallerjilerinde bir artış gözlemleniyor. Bu artışın bir-den çok faktöre bağlı olduğu düşünülüyor. Bunlararasında ebeveynlerin ve doktorlarin alerji semp-tomlarını daha iyi tanımaları dolayısıyla alerji tanısını

    daha sık koymaları sayılabileceği gibi modern hayatın bağışık-lık sistemi üzerindeki etkileri sonucu böyle bir artış olabileceğiüzerinde de duruluyor.

    Güven Hastanesi Çocuk Alerji Uzmanı Hande Alp, çocukalerjilerinde çevresel ve yiyecek alerjilerinin daha çok görüldü-ğünü belirterek, alerjinin ileriki yaşlarda geçme ihtimali olduğugibi sabit kalma veya yeni alerji edinme ihtimallerinin de oldu-ğunu söylüyor. Uzman Doktor Hande Alp alerji konusundamerak edilen soruları, dergimiz için yanıtladı.

    Öncelikle bize alerjinin tanımınıyapabilir misiniz?

    Alerji, bağışıklık sisteminin kişi-ye zarar vermeyecek şeylere karşısanki zarar verecekmişçesinesavunmaya geçerek, oluşturduğuzincirleme reaksiyonlar sonucuoluşan semptomlar olarak tanım-lanabilir. Mesela polenlere karşı vücut, sanki zararlı maddeymişgibi savaşır ve bunun sonuncunda da burun akıntısı, öksürük,gözlerde kaşıntı gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.

    Çocuklarda daha çok hangi alerjik hastalıklar görülüyor?Çocuklarda daha çok atopik dermatit, astım, alerjik rinit ve

    yiyecek alerjileri görülebiliyor. Çevresel alerjiler arasında tozakarları, küf mantarları, hamam böceği, kedi- köpek alerjilerigörülebilir. İki yaşından büyük çocuklarda mevsimsel alerjiler,mesela polen alerjileri görülebiliyor. Yiyecek alerjileri, dünyagenelinde son yıllarda artış göstermektedir. Amerika BirleşikDevletleri’nde bu hafta açıklanan ulusal bir çalışmanın sonucu-na göre yiyecek alerjilerinin insidansi 26 çocukta 1’e yükselmiş-tir. Bu durum 1997’den beri %18’lik bir artışı yansıtmaktadır.

    Çocuklarda daha çok hangi yiyeceklere karşı alerji oluşu-yor?

    Çocuklarda en sık rastlanan yiyecek alerjileri süt, yumurtabeyazı, fındık-badem gibi ağaç yemişleri, balık olarak özetle-nebilir. Dünyanın çeşitli ülkerinde beslenme alışkanlığına, pişi-riş biçimine ve genetiğe bağlı olarak daha farklı yiyecek alerji-lerine de rastlanabilir. Örnegin Amerika Birlesik Devletleri’ndeyer fıstığı alerjisi en sık rastlanan yiyecek alerjileri arasında iken,

    yer fıstığının çok daha sık tüke-tildiği Çin’de bu alerji çok dahanadirdir. Yiyecek alerjileri, astımgibi diğer atopik hastalıklara daeğilimi artırabilir.

    Çocuklarda sık görülen aler-jik astım hakkında bilgi verebilir misiniz?

    Astım, inatçı, tekrarlayan öksürük, nefes darlığı, göğüstesıkışma hissi ve hırıltılı solunum ile karaterize kronik bir hastalık-tır. Diğer alerjik hastalıklarda olduğu gibi astımın görülme sıklı-ğında da son yıllarda artış gözlenmektedir. 1980’lerden beriastım insidansında, 2 kat artış olduğu düşünülmektedir. Astım-lı hastaların çoğu, çocukların büyük coğunluğu alerjik astımlı-dırlar. Astım her yaşta başlayabilirse de çoğunlukla ilk bulgular5 yaştan önce görülür. Aile öyküsü, çocuklukta geçirilen veözellikle hırıltılı seyreden solunum yolu enfeksiyonları, sigaradumanına maruz kalma, alerjik bünye, astım riskini artıran fak-törler arasında sayılabilir. Çocukluk çağında astım bulgularıerkek çocuklarda daha sık görülürken, erişkinlerde astım insi-dansı kadınlarda daha fazladır.

    İleriki yaşlarda alerjinin geçme ihtimali var mı?Bazı yiyecek alerjisi, örneğin süt ve yumurta alerjisi çocuk

    çağında kaybolurlar. Buna karşın balık, ağaç yemişleri gibi aler-jilerin ileride geçme ihtimali çok düşüktür. Bunlar genellikleömür boyu devam ederler. Astımın tedavisi yoktur. Semptom-lar uzun yıllar kaybolsa bile ileride tekrarlayabilir. Alerjinin teda-visine yönelik kullandığımız ilaçların çoğu ancak semptomlarıbaskılar, kökende yatan nedeni tedavi etmez. Buna karşın arı

    Güven Hastanesi Çocuk Alerji Uzmanı Hande Alp’80

    “Çocuklarda Görülen Çevresel ve Yiyecek Alerjilerinde Artış Var”

    S

    “Alerjinin tedavisine yönelik kullandı-ğımız ilaçların çoğu kökendeki sorun-ları kaldırmaya yönelik değil, semp-tomları baskılamaya yöneliktir.”

  • kolejliler ARALIK 2010

    sağlık

    alerjisi gibi bazı özel durumlarda, alerji aşıları yani immunotera-pi kuratif olabilir. Yiyecek alerjilerine yönelik de bazı aşılamaçalışmaları mevcut ise de bunların toplum genelinde kullanım-ları için güvenlik verileri henüz yeterli değildir.

    Çocuklarda hangi belirtilerden sonra alerji testi yaptırmalı-yız?

    Alerji testi derken, neden bahsettiğimizi bilmek lazım. Yiye-cek alerjileri erken çocukluk çağlarında ortaya çıkabilirkendaha önce de bahsettiğim gibi polen alerjisi genellikle 2 yaştanonce görülmez. Buna karşın toz akarlarına karşı alerji, 6 aylıkbebeklerde dahi görülebilir ama çocuğun bir alerjene karşıduyarlılığının olması, semptomlarının mutlaka o alerjen nede-niyle orataya çıktığı anlamına gelmez. Örnegin her grip oluştabronsioliti olan bir bebeğe, alerji testi yapılır ve toz akarı pozitifçıkarsa, bu demek değildir ki bebekteki her hırıltılı solunumdantoz sorumludur. Ancak alerjik durum çocuklarda astıma eğilimiartırdığından, alerji testlerinin prognoz konusunda aileyi bilgi-lendirirken önemi vardır. Alerji testi yaparken, özellikle yiyecekalerjilerinin pozitif çıktıkları taktirde güvenilirliklerinin %50 civa-rında oldukları göz önünde bulundurulmalı, yalancı pozitiflik ris-ki nedeniyle sadece klinik olarak güçlü şüphe uyandıran yiye-cekler teste dahil edilmelidir. Çocuktaki semptomun ne oldu-ğuna bağlı olarak ne tip alerji testi yapacağımıza ve hangi aler-jenleri dahil edeceğimize karar veriyoruz. Yemek tarifi gibi her-kese aynı yöntemin ve içeriğin uygulanmasına, meslektaşları-mın çoğu gibi ben de karşıyım.

    Alerji aşılarından bahsedebilir misiniz?Bizim alerji aşıları diye bahsettiğimiz şeyle halk arasında

    ifade edilen alerji aşıları arasında fark bulunabilir. Bize gelenhastalardan duyuyoruz; kortizon aşılarını, alerji aşıları olarakdeğerlendiriyorlar. Bazı hastalar mevsimsel alerjiden dolayı kor-tizon içeren iğneler oluyorlar. Bu iğneler semptomları bir sürebaskı altında tutuyor ve bunu alerji aşısı olarak değerlendiriyor-lar. Bizim bahsettiğimiz alerji aşıları, hastanın bağışıklık sistemi-nin aşırı reaksiyon veren hücrelerinde birtakım değişiklikleryaparak, hassasiyeti yıllar boyu hatta bazen ömür boyu orta-dan kaldıran ‘immunoterapi’ denilen yöntemdir. Bu aşılar ikişekilde yapılır; dil altından damla şeklinde veya enjeksiyon ola-rak. Klinik olarak reaksiyon gösterilen polen, toz akarları gibiçevresel alerjenlere karşı damlaya ve enjeksiyon aşılarıyla yıl-lar boyu süren bir tedavi uyguluyoruz. Kısaca kişinin alerjikolduğu maddeyi yavaş yavaş vererek bağışıklık sistemini, bumaddeye karşı tepki vermez hale getiriyoruz. Bu yöntem ancakbu konuda özel eğitim almış kişiler tarafından uygulanmalıdır,zira immunoterapi ‘anaflaksi’ denilen aşırı alerjik reaksiyon riskitaşır.

    Bu yöntemle alerji tamamen geçiyor mu?Alerjisine bağlı olarak değişiyor. Arı alerjilerinde immunote-

    rapi enjeksiyonlarının sonuçları çok iyidir. Neredeyse tamamıgeçer. Diğer alerjiler de genelde %50 veya daha fazla orandasemptomlarda azalma gösterir.

    TED Ankara Koleji yıllarına dönersek, o yıllara dair nelersöylemek istersiniz?

    Keşke yeni binalarda biz de okuyabilseydik diyorum amaeski Kolej’de de çok güzel anılarımız var. Her zaman için TED’liolmaktan gurur duyuyorum. Bir aile ortamı içerisinde; yumu-şak, sevgi dolu ama disiplinli bir ortamda okuduk. Orada yaşa-nan arkadaşlıklar sonradan bulunmuyor. Zaten ileriki yıllardada yakın temasta olduğumuz arkadaşlıklarımızın çoğu, o yılla-ra dayanıyor. Uzun yıllar yurt dışında yaşarken de yakın arka-daşlarımın çoğu Kolejli idi. Ama şimdiki öğrencileri, meselayeni binalarda halen öğrenim gören yeğenlerim Şirin ve Çicek’ikıskanıyorum, bunu da söylemeden geçemeyeceğim.

    Dr. Hande ALP’80

    1962 Çorum doğumlu. Orta ve lise öğrenimini TED AnkaraKoleji’nde tamamladıktan sonra (1980), Ankara Üniversitesi TıpFakültesi’nden 1986 yılında mezun oldu. 1993 yılında gittiğiAmerika Birleşik Devletleri’nde Pediatri Ihtisasini University ofChicago’da, Allergy, Asthma and Immunology üst ihtisasını yineChicago’da Rush Üniversites’nde yaptı. Uzun yıllar Chicago’daçesitli üniversitelerde öğretim üyesi olarak çalıştıktan sonra2005 yılında Houston’a giderek Amerika Birleşik Devletleri’ninen büyük özel Alerji ve Astım Kliniği olan Allergy AsthmaAssocites grubuna katıldı. Burada çalıştığı dönem içinde asis-tan eğitimine ve klinik araştırmalara devam ettikten sonra 2009yılında,16 yıldan sonra, yurda kesin dönüş yaptı. Dr. Hande Alp,beyin cerrahı olan eşi Dr. Serdar Alp ile birlikte halen ÖzelAnkara Güven Hastanesi’nde çalışıyor.

  • ARALIK 2010 kolejliler

    31

    mesaj kutusu

    ırgızistan Büyükelçisi olarakgörev yapan Nejat Akçal; ikiliilişkilerin alt yapısını, binlerceyıllık müşterek geçmişin yarattı-ğı dayanışma ruhunun oluştur-

    duğunu vurgulayarak, Türkiye’nin Kırgızis-tan’a birçok alanda dost elini uzattığını belir-tiyor.

    Kırgızistan büyükelçisi olana kadar hangigörevlerde bulunduğunuzu öğrenebilirmiyiz?

    1978'de Konsolosluk İşleri Vize Daire-si'nde Üçüncü Katip, 1980'de NürnbergBaşkonsolosluğu'nda Muavin Konsolos,1983'de Bağdat Büyükelçiliği'nde İkinciKatip, aynı sene Başkatip, 1985'te İdari ve Mali İşler Dairesi'ndeBaşkatip, 1987'de New York Başkonsolosluğu'nda Başkonso-los Yardımcısı, 1991'de Avrupa Topluluğu ve Dış İlişkiler Daire-sinde Şube Müdürü, 1992’de Daire Başkan Vekili, 1993'de Hel-sinki Büyükelçiliği'nde Büyükelçilik Birinci Müsteşarı, 1997'deAfrika ve Doğu Asya Dairesi'nde Daire Başkanı, 2001-2004 yıl-ları arasında Elçi-Protokol Genel Müdür Yardımcısı, 2004-2008yılları arasında Stuttgart 1. Sınıf Başkonsolosu olarak görevyaptım. 2009 yılı Ekim ayından bu yana da, Türkiye Cumhuriye-ti’nin Kırgızistan Büyükelçisi olarak görev yapmaktayım.

    Yıllardır dış ilişkilerde görev yapan biri olarak, ülkeler açısın-dan dış ilişkilerin önemi konusunda bir değerlendirme yapa-bilir misiniz?

    Soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte ortaya çıkan dina-mikler, 11 Eylül saldırılarının ertesinde oluşan yeni parametrelerve küreselleşme olgusunun beraberinde getirdiği olumlu veolumsuz gelişmelerle dünyada büyük bir değişim ve dönüşümsüreci yaşanmaktadır. Bölgesel istikrarsızlıklar ve küresel belir-sizliklerin ön planda olduğu uluslararası ilişkilerde barış vegüvenlik arayışları gündemin ön sıralarında yer almakta, etkile-ri dünya çapında hissedilebilen çözümlenmemiş ihtilaflar,savaş, terörizm, insanlığa karşı işlenen suçlar ve kitle imhasilahlarının yayılması riski gibi geleneksel ve asimetrik tehditlerile yoksulluk, geri kalmışlık, çevre ve göç gibi meselelerin yolaçtığı köklü küresel sorunlar, uluslararası toplumu sürekli meş-gul etmektedir. Uluslararası ilişkilerin içinde bulunduğu bu kırıl-gan ortamda, demokratikleşme, çoğulculuk, sürdürülebilir kal-kınma, insani yardım ve günümüzün öne çıkan kültürleri arasın-da karşılıklı anlayış, uyum ve hoşgörü tesisi gibi konular önem

    ve öncelik kazanmış, meselelere uluslarara-sı hukuk ve etkin çok taraflılık kavramlarıtemelinde çözüm bulma ihtiyacı daha dabelirgin hale gelmiştir. Yaşanan bu hızlıdeğişim ve dönüşüm sürecinde Türkiye,ortaya çıkabilecek yeni gerilim ve sorunlarınkrize dönüşmeden çözümlenmesini vedoğan fırsatlardan da hem ulusal çıkarlarıngeliştirilmesi, hem de küresel barış, istikrarve refahın yaygınlaştırılması yönünde yarar-lanılmasını amaçlayan vizyon odaklı, proak-tif ve sonuç almaya yönelik etkin bir dış poli-tika izlemektedir.

    Dünya ekonomisindeki küreselleşmeninve bilgi teknolojilerindeki hızlı gelişmenin,

    ülkelerarası ilişkileri etkilediğini düşünüyor musunuz? Özellikle son 20 yılda üretim, ulaşım ve iletişim teknolojile-

    rinde yaşanan gelişmeler sonucu ortaya çıkan “küreselleşme”olgusu, ekonomik olduğu kadar siyasal, teknolojik ve kültürelboyutları da olan bir süreçtir.

    Küreselleşme, ülkelerarası ilişkileri de tabiatıyla etkilemiş,“çok aktörlü” bir boyut kazanan uluslararası ilişkilerde, devlet-ler diğer devletlerle olduğu kadar, uluslararası, bölgesel vehükümetlerarası örgütler, çok uluslu şirketler ve uluslararasıtoplumla daha yoğun ilişkiler tesis etmeye başlamışlardır. Küre-selleşme olgusunun ortaya çıkması ve yaygınlaşması ile birlik-te, sürdürülebilir kalkınma, nükleer yayılma, terörizm, organizesuç, milliyetçilik, insan hakları, çevre sorunları, güvenlik veinsan kaçakçılığına kadar pek çok başlık uluslararası ilişkilerişekillendirmeye başlamıştır.

    Ülkelerin diplomasi açısından, dikkat etmesi gereken önem-li hususlar hangileridir?

    Yabancı bir ülkede ve uluslararası platformlarda ülkeyi tem-sil etme işi ve sanatı anlamına gelen diplomasi, esasen dışpolitikayı uygulama vasıtasıdır. Bu bağlamda, günümüz koşul-larında ülkelerin, Türkiye’nin yaptığı gibi, dünyanın değişenyapısını iyi okuyan, statükoya karşı değişime öncelik veren, herşeyi güvenlik ekseninde görmeyen, demokratikleşmeyi önemlibir dış politika aracı olarak ele alan, aktif, yapıcı, olumlu, sorunçözücü, ilkeli ve çok-taraflı ve çok-aktörlü bir dış politika izle-mesi şüphesiz dünya barışına ve küresel sorunların çözümünekatkı sağlayacaktır.

    Meslek olarak dış ilişkileri seçecek kişilere önerileriniz neler-dir?

    KIRGIZİSTAN BÜYÜKELÇİSİ NEJAT AKÇAL’69

    “Türkiye Kırgızistan’a Dost Elini Uzatmıştır”

    K

  • 32

    kolejliler ARALIK 2010

    mesaj kutusu

    Diplomatlık mesleğini seçecek gençlere; öncelikle yabancıdil yeteneklerini geliştirmelerini, iç ve dış politikayı yakındantakip ederek, ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmeleri ana-liz etmelerini, yeniliğe ve kişisel gelişime son derece açık olma-larını, yerel ve evrensel değerleri harmanlayarak köklerindenkopmadan çağdaş bir çizgi yakalamalarını, hayli sosyal olma-larını, geniş bir vizyon edinmeye ve olayları farklı açılardan ana-liz etmeye gayret sarf etmelerini tavsiye ederim.

    Şu anda Kırgızistan Büyükelçisi olarak görev yapıyorsunuz.Kırgızistan - Türkiye ilişkilerinin dününü ve bugününü kısacadeğerlendirebilir misiniz?

    Türkiye, 16 Aralık 1991 tarihinde Kırgız Cumhuriyeti’ninbağımsızlığını tanıyan ilk ülke olmuş ve iki ülke arasında 29Ocak 1992 tarihinde diplomatik ilişkiler tesis edilmiştir.Kırgızistan’ın bağımsızlığını ilan ettiği tarihten itibaren Türk veKırgız halkları arasındaki ilişkiler yeniden tesis edilmiştir. Gücü-nü tarihi, kültürel ve dilsel ortak mirasımızdan alan ikili ilişkileri-miz, 18 yıl içinde hızlı, kapsamlı ve çok yönlü şekilde gelişmiş-tir.

    Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) 1992 yılından itiba-ren gerçekleştirdiği kalkınma projeleri ve programlar ıy laKı rg ızistan’da hizmet vermektedir. TİKA’nın program koordi-natörlüğü ofisi Bişkek’te bulunmaktadır.

    Öte yandan, Orta Asya Cumhuriyetleri’nden ve diğer tarihi,kültürel bağların bulunduğu bölgelerden öğrenim görmek üze-re Türkiye’ye gelen öğrenciler için 1992 yılında “Büyük Öğren-ci Projesi” adı verilen bir burs programı başlatılmıştır. Bu burs-ların bir parçası olarak bugüne kadar yaklaşık 3.000 Kırgızöğrenciye burs tahsis edilmiştir. Türkiye eğitim alanındaKırgızistan’daki en büyük yabancı yatırımcı ülke konumunda-dır. Kırgızistan’da mevcut Türk okulları, çoğu KırgızCumhuriyeti vatandaşı olan 10 bini aşkın öğrenciye eğitim ver-mektedir. Kırgızistan’daki yüksek öğrenim kurumlarımızdan biriolan ve ülkedeki en büyük devlet yatırımımız olarak kabul etti-ğimiz Türkiye-Kırgızistan Manas Üniversitesi, Hükümetimiz veKırgız Hükümeti arasında 1995 tarihinde imzalanan bir işbirliğianlaşmasıyla kurulmuş ve 1995 yılında faaliyete geçmiştir.

    İkili ilişkilerimizdeki yakın işbirliği, tahmin edileceği üzere,bölgesel ve uluslararası alanda da devam etmektedir.Kırgızistan, Türkiye’nin girişimiyle 1992 yılında başlatılan “TürkDili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi”nin etkin bir katı-lımcısı olmuş, zirvenin 2012 yılında Kırgızistan’da düzenlenme-si kararlaştırılmıştır.

    Kırgızistan ile ekonomik ilişkilerimiz gelişen bir seyir izle-

    mektedir. Kırgızistan ile olan ticaret hacmimiz 2002 yılından buyana % 500 artış göstermiş ve 2009 yılında 150 milyon dolaraulaşmıştır. Ülkede halen faaliyet gösteren 300 civarındaki Türkfirmasının toplam 400 milyon doları aşan yatırımı mevcuttur.

    Son olarak temmuz ayında Kırgızistan’ı ziyaret edenDışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu, 2 Ekim 2010 tarihindeTürkiye’nin teşebbüsüyle Issık Göl'de düzenlenen veKırgızistan Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı RozaOtunbayeva'nın da katıldığı "Etniklerarası Diyalog: Uzlaştırmave Hoşgörü Konferansı" na iştirak etmek üzere Kırgızistan’ıziyaret etmiştir. Bakanımızın bu şekilde, dost ve kardeş Kırgızis-tan’ı son üç ay içerisinde ikinci kez ziyaret etmiş olması, ülke-mizin bu ülkeye ve bölge coğrafyasına atfettiği önemin ensomut göstergesidir.

    Türkiye, nisan ve haziran aylarında siyasi çalkantılar ile bağ-lantılı olarak yaşanan müessif olayların yaralarını sarmak için birkez daha Kırgızistan’a dost elini uzatmıştır. Ülkeye 10 milyondoları hibe, 11 milyon doları da TİKA aracılığıyla hayata geçiri-lecek projeler de kullanılmak üzere 21 milyon dolar tutarındanakdi yardım tahsis edilmiştir.

    Kolej yıllarınıza baktığınız zaman ençok neleri hatırlıyorsunuz? TED AnkaraKoleji size ne ifade ediyor?

    Çok gerilerde kalan ve düşündüğümzaman büyük heyecan duyduğum, ilk-okuldan başlayan uzun Kolej yıllarıbana; her şeyden önce arkadaşlığı,zaman zaman öğretmenlerimizden işitti-ğimiz azarları, sabah 10:00 teneffüsleri-nin 1 saat değil de yarım saat olduğunu,ilkokul yıllarında içmekte zorlandığım

    kaymaklı çiftlik sütlerini ve en nihayetinde Lise 1’de ilk defa ola-rak kız-erkek karma eğitime başladığımız güzel, anlamlı veunutulmaz yılları hatırlatmaktadır. Eşim de TED Ankara Kolejimezunudur. Ayrıca yıllar önce kaybettiğim annem Ayten Akçal(Örgey) da esasen TED Ankara Koleji'nin ilk mezunlarındandır.Oğullarımdan Burak Akçal da iki sene TED Ankara Koleji'ndeokuyup, Kolej’den mezun olmuştur. Bunlar her şeyden önce,ne kadar köklü bir kolejli aile olduğumuzu da göstermektedir.TED Ankara Koleji bana ve ailemize, her okulda bulamadığımızsıcaklığı, sevgi ve hoşgörü ortamını, arkadaş dayanışmasını veöğretmen-öğrenci diyalogunu ifade etmektedir.

    “Türkiye’nin; dünyanın değişen yapısını iyi okuyan, statükoyakarşı değişime öncelik veren, her şeyi güvenlik ekseninde gör-meyen, demokratikleşmeyi önemli bir dış politika aracı olarakele alan, aktif, yapıcı, olumlu, sorun çözücü, ilkeli ve çok-taraf-lı ve çok-aktörlü bir dış politika izlemesi, şüphesiz dünya barışı-na ve küresel sorunların çözümüne katkı sağlayacaktır.”

    Nejat AKÇAL’69

    5 Eylül 1951 tarihinde Ankara’da doğdu. İlkokul, ortaokul veliseyi TED Ankara Koleji’nde tamamlayarak, 1968–1969 döne-minde mezun oldu. 1970 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne(SBF) girdi ve 1975 senesinde bitirdi. Askerlik görevinden son-ra 1978 yılında Dışişleri Bakanlığı’na intisap etti. Hülya Akçal ile29 Temmuz 1978 tarihinde evlendi. 1980 doğumlu Berk Akçalve 1982 doğumlu Burak Akçal olmak üzere iki erkek çocuksahibi. Çocuklarından biri ABD’nin Los Angeles şehrinde, diğe-ri de İstanbul’da yaşıyor.

  • ARALIK 2010 kolejliler

    3333

    gezi

    859 yılında 33. eyalet olarak Amerika Birleşik Devletle-ri’ne katılan Oregon, diğer eyaletlerin aksine Washing-ton, Idaho ve Montana gibi ataları Almanya, Birleşik Kral-lık ve İskandinav ülkelerinde göçmüş %93.5 oranındabeyaz nüfusa ev sahipliği yapmaktadır. Amerika’nın en

    çevreci eyaletleri listesinde yıllardır en başta gelen bu eyaletegirer girmez, ana yollarda bile ayrılmış bisiklet şeritlerinden veher adım başı karşılaşacağınız RV (recrationalvehicle) kamplarından, burada yaşa-yanların doğaya düşkünlüğünü anla-yabiliyorsunuz. İnsanlar bulduklarıher fırsatta sırt ç