Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE...

165
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ (UYGULAMALI / KLİNİK PSİKOLOJİ) ANABİLİM DALI KİİLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYON Yüksek Lisans Tezi Volkan KOÇ Ankara - 2008

Transcript of Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE...

Page 1: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ (UYGULAMALI / KLİNİK PSİKOLOJİ)

ANABİLİM DALI

Kİ�İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI,

ÖFKE VE DEPRESYON

Yüksek Lisans Tezi

Volkan KOÇ

Ankara - 2008

Page 2: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ (UYGULAMALI / KLİNİK PSİKOLOJİ)

ANABİLİM DALI

Kİ�İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI,

ÖFKE VE DEPRESYON

Yükseklisans Tezi

Volkan KOÇ

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Nesrin Hisli "AHİN

Ankara - 2008

Page 3: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ (UYGULAMALI / KLİNİK PSİKOLOJİ)

ANABİLİM DALI

Kİ�İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI,

ÖFKE VE DEPRESYON

Yükseklisans Tezi

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Nesrin Hisli "AHİN

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı İmzası

((((((((((((((((.. (((((((((

((((((((((((((((.. (((((((((

((((((((((((((((.. (((((((((

Tez Sınavı Tarihi:(((((((((((

Page 4: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

I

İÇİNDEKİLER

I. GİRİ�,,,,,...,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,., 1

1.1. Konunun Önemi......................................................................... 1

1.2. Kişilerarası İlişkiler................................................................... 5

1.2.1. Kişilerarası İlişkiler ve Bazı Önemli Kavramlar......................... 5

1.2.2. Kuramsal Yaklaşımlar.............................................................. 6

1.2.2.a. Nesne İlişkileri ve Sullivan’ın Kişilerarası Kuramı........................ 6

1.2.2.b. Bowlby’nin bağlanma kuramı.................................................... 9

1.2.2.c. Safran’ın Bilişsel-kişilerarası yaklaşımı ..................................... 11

1.3. Kendilik Algısı ve Kişilerarası İlişkiler................................ 14

1.3.1. Kendilik Algısı ve Tanımı.......................................................... 14

1.3.2. Kendilik Bilgisinin Gelişimi....................................................... 16

1.4. Bir Kişilerarası Duygu Olarak Öfke..................................... 21

1.4.1. Öfkenin Tanımı ve Genel Özellikleri......................................... 21

1.4.2. Kişilerarası İlişki Bağlamında Öfke........................................... 24

1.5. Depresyon.................................................................................... 30

1.5.1. Depresyonun Tanımı................................................................ 30

1.5.2. Tanı Ölçütleri ve Sınıflandırma................................................. 31

1.5.3. Kuramsal Açıklamalar.............................................................. 33

1.5.3.a. Psikoanalitik Yaklaşım............................................................. 33

1.5.3.b. Davranışçı Yaklaşım................................................................ 34

1.5.3.c. Öğrenilmiş Çaresizlik ve Umutsuzluk Kuramı.............................. 35

Page 5: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

II

1.5.3.d. Bilişsel Yaklaşım.................................................................... 37

1.5.3.e. Kişilerarası İlişki ve Depresyona Kuramsal Yaklaşımlar.............. 38

1.5.3.e.1 Sosyal Beceri Eksikliği Teorisi............................... 38

1.5.3.e.2 Depresyonun Etkileşimsel Tanımı Modeli................ 39

1.6. Konuyla İlgili Araştırmalar.....................................................

1.6.1. Kişilerarası Tarz ve Depresyon((((((.............................

41

41

1.6.1.a. Sosyal Becerilere İlişkin Kişilerin Bildirimleri............................. 41

1.6.1.b. Kişilerarası İlişkilerde Davranışsal Özellikler............................. 44

1.6.1.c. Depresif Kişi ve Sosyal İlişkileri - Depresif Kişi ile Etkileşim....... 49

1.6.1.d. Kişilerarası Tarz Bağlamında Depresyon, neden mi sonuç mu? 53

1.6.2. Öfke ve Depresyon........................................................................ 56

1.6.3. Kişilerarası Tarz, Kendilik Algısı, Öfke ve Depresyon((..(( 61

II. YÖNTEM,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,.. 67

2.1. Örneklem(.................................................................................. 67

2.2. Veri Toplama Araçları((((................................................ 71

2.2.1. Demografik Bilgi Formu(((((.(....................................... 72

2.2.2. Kişilerarası Tarz Ölçeği ((((............................................... 70

2.2.3. Kısa Semptom Envanteri((((.............................................. 75

2.2.4. Çok Boyutlu Öfke Ölçeği((((.............................................. 77

2.2.5. Sosyal Karşılaştırma Ölçeği((((......................................... 80

2.2.6. Beck Depresyon Envanteri ((((.......................................... 81

2.3. İşlem((((((((((((((((((((((((((.. 83

Page 6: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

III

III. BULGULAR,,,,,,,,,,,,,,,,....................... 85

3.1. Demografik Değişkenlere Yönelik Analiz Sonuçları ( 85

3.2. Depresif Grup ile Karşılaştırma Grubunun Araştırma

Değişkenleri Açısından Değerlendirilmesi((((.((((.

91

3.3. Depresyonu Yordayan Değişkenler(.((((((((.. 94

3.4. Değişkenler Arası İlişkiler ((((((((((((..((. 98

IV. TARTI�MA,,,,,,,,,,,,,,,,.........................

102

4.1. Demografik Değişkenlere Yönelik Analiz Sonuçları(.. 102

4.2. Gruplararası Karşılaştırma Sonuçları...(..((((((( 105

4.3. Depresyonu Yordayan Değişkenler((.(((((((( 107

4.4. Değişkenler Arası İlişkiler(((((((((((((((. 112

4.5. Bir Bütün Olarak Sonuç ve Öneriler(((((((((.. 114

V. ÖZETLER,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

118

Türkçe Özet((((((((((((((((((((((((( 118

İngilizce Özet((((((((((((((((((((((((. 119

VI. KAYNAKÇA,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, 120

VII. EKLER,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, 144

Page 7: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

IV

EKLER

EKLER

EK A. Demografik Bilgi Formu

EK B. Kişilerarası Tarz Ölçeği (KTÖ)

EK C. Kısa Semptom Envanteri (KSE)

EK D. Çok Boyutlu Öfke Ölçeği (ÇBÖÖ)

EK E. Sosyal Karşılaştırma Ölçeği (SKÖ)

EK F. Beck Depresyon Envanteri (BDE)

Page 8: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

V

TABLOLAR

Tablo Sayfa

Tablo 2.1 Cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim Durumu, eğitim düzeyi dağılımları((((((((((((((((((((... 69

Tablo 3.1. Depresyon üzerinde grup, cinsiyet ve yaşın temel ve ortak etkileri(((((((((((((...................................... 86

Tablo 3.2. Depresyon üzerinde grup, cinsiyet ve eğitim düzeyinin temel ve ortak etkileri(((((((((((((((((((.. 88 Tablo 3.3. KSE (Depresyon alt ölçeği puanı toplam puana dahil edilmemiş olarak) üzerinde grup, cinsiyet ve eğitim düzeyinin temel ve ortak etkileri(((((((((((((((((((.. 91

Tablo 3.4. Depresyon grubu ile karşılaştırma grubunun temel değişkenler açısından karşılaştırılması (((((((((((.. 92 Tablo 3.5. Alt ölçekler için depresyon grubu ile karşılaştırma grubunun değişkenler açısından karşılaştırılması(((((.(( 93 Tablo 3.6. Depresyon tanısı almış grupta ve karşılaştırma grubunda depresyon puanlarını yordayan değişkenler ((((( 95

Tablo 3.6. Depresyon puanlarını yordayan değişkenler................. 97 Tablo 3.8. Kişilerarası Tarz, Kendilik Algısı, Öfke ve Depresyon Arasındaki İlişkiler.(((((((((((((((((((( 99 Tablo 3.9. Alt ölçeklerin ve yaşam doyumu ile kişilerarası memnuniyetin temel değişkenlerle olan korelasyonları((((( 101

Page 9: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

VI

GRAFİKLER

Grafik Sayfa

Grafik 3.1. Depresyon Grubu Yaşın Etkisi((((((((.(( 87

Grafik 3.2. Karşılaştırma Grubu Yaşın Etkisi((((((((.( 87 Grafik 3.3. Depresyon Grubu Eğitim Düzeyinin Etkisi(((.(( 89 Grafik 3.4. Karşılaştırma Grubu Eğitim Düzeyinin Etkisi((.(( 90

Page 10: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

VII

�EKİLLER

�ekil Sayfa

"ekil 1.1 Dört Bağlanma Stili((((((((((((((((( 11

Page 11: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

1

Kİ�İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI,

ÖFKE VE DEPRESYON

BÖLÜM I

GİRİ�

1.1. KONUNUN ÖNEMİ

Kendilik her zaman insanlar için önemli bir konu olagelmiştir ve bunun

nedeni ise “ben kimim” sorusuna hepimizin cevap arıyor olmasıdır. Filozoflar,

psikologlar ve birçok insana göre kendilik bilgisi, yani “ben kimim” sorusuna

verdiğimiz cevap durmadan (sürekli) gelişmektedir ve herkesin günlük sosyal

yaşamını etkilemektedir.

Bireylerin kendilik kavramları geniş yaşam deneyimlerinden elde

ettikleri bilgilerle şekillenmektedir. Bu gerçekleşirken bireyler yeteneklerine,

başarılarına, tercihlerine, değerlerine ve hedeflerine ilişkin geniş bir bilgi

edinmektedirler ve bunlarla ilgili beceri geliştirmektedirler. Kendiliğin oluşması

rastgele bilgilerle olmamaktadır aksine, seçici ve yaratıcı bir süreçtir. Kendilik

bilgisinin içeriği ve organizasyonu, kişilerin sosyal geçmişleri, algıları ve

davranışlarında farklılaşmalarına yol açmaktadır. Kendilik bilgisi bundan

dolayı kişiliğin temel bir ögesidir ve duygusal durumlara, motivasyona yönelik

durumlara ve edim odaklı durumlara ilişkin temsilleri kapsamaktadır (Markus,

Page 12: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

2

1983). Kısaca kendilik kavramı kim olduğumuza ilişkin sahip olduğumuz

inançlar kümesidir (Taylor, Peplau ve Sears, 2000).

Kendilik bilgisi çerçevesinde bakarsak, kendilik algısı bireyin mevcut

kapasitesini, durumlarını ve özellikle potansiyelini nasıl algıladığıdır ve

kendilik bilgisinin oluşmasında temel bir role sahiptir (Markus, 1983; Taylor,

Peplau ve Sears, 2000). Bunun dışında sosyalleşme, başkalarından

aldığımız geri bildirimler ve başkalarını nasıl algıladığımız, farklılıklarımız,

sosyal kimliğimiz ve kültür gibi faktörlerin hepsi kendiliğin oluşmasında

etkilidir (Taylor, Peplau ve Sears, 2000).

Ruhsal iyilik hali bakımından konuya bakılacak olursa kendilik

saygısının kendilikle ilişkili olarak önemli olduğu görülmektedir. Kendilik

saygısı, kendimizi nasıl algıladığımızın da ötesinde kendimize biçtiğimiz

değerle ilişkilidir (Taylor, Peplau ve Sears, 2000). Yüksek kendilik saygısına

sahip bireylerin, kendi niteliklerine ilişkin açık bir görüşleri vardır ve belirli

hedefleri bulunmaktadır. Yine bu bireyler kendiliklerine ilişkin olumlu

bakmaktadırlar ve karşılaştıkları koşullarla sağlıklı bir şekilde baş

etmektedirler. Bununla birlikte düşük kendilik saygısına sahip kişilerin

kendiliklerine yönelik net bir bakışlarının olmadığı ve olumsuz baktıkları,

kendilik değerlerini yükseltmede zorluk yaşadıkları görülmektedir (Brown,

Dutton ve Cook, 2001; Josephs, Bosson ve Jacobs, 2003; Leary, Tambor,

Terdal ve Downs, 1995).

Page 13: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

3

Yaşam olaylarına daha iyimser yaklaşan bireylerin ve daha az

olumsuz yaşam olayı ile karşılaşan bireylerin yüksek kendilik saygısına sahip

oldukları ve ileride daha iyi bir iyilik hallerinin olduğu görülmektedir. Bunun

aksine olumsuz yaşam olayları ile karşılaşan ve kötümser yaklaşan bireylerin

düşük kendilik saygısına sahip oldukları, kaçınmacı stratejiler seçtikleri ve

sosyal ortamlardan kaçındıkları görülmektedir. Yine bu kişilerin iyilik hallerine

bakıldığında da ileride daha çok depresyon yaşadıkları görülmektedir

(Eronen ve Nurmi, 1999). Bu bağlamda kişinin kendisine biçtiği değer, diğer

bir ifadeyle kendisini nasıl algıladığı, kişinin ruhsal iyilik hali açısından önemli

bir rol oynamaktadır ve sosyal etkileşimini etkilemektedir.

Kendiliğin şekillenmesinde en önemli faktörün, kişinin erken dönemde

bakıcısıyla olan etkileşiminin olduğu görülmektedir. Yine bu etkileşim bireyin

ilerideki kişilerarası iletişimini şekillendirmektedir (Bowlby; 1985, 1989).

Sosyal yaşam yani kişilerarası etkileşim, insanlar için kaçınılmazdır ve

kendilik algısının şekillenmesindeki rolü düşünüldüğünde, ruhsal iyilik hali için

en önemli faktörlerden birisi olduğu söylenebilir.

Bu çalışmada kişilerarası tarzın ve kendilik algısının ruhsal iyilik hali

için olan önemi göz önünde bulundurularak, yaygın bir ruhsal problem olan

ve ruh sağlığının nezlesi olarak görülen depresyon (Burns, 1981) ile nasıl bir

ilişkisinin olduğu araştırılmıştır. Kişilerarası etkileşimde önemli bir engelleyici

olabilecek olan öfke faktörü de depresyon ile birlikte çalışılmıştır. Ruhsal iyilik

hali bağlamında bakıldığında, yapılan çalışmalar öfkenin önemli bir problem

Page 14: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

4

olduğunu göstermektedir. Günümüzde insanlar arasında depresyon ve

öfkenin yaygınlığı düşünüldüğünde böyle bir çalışma önemli yeni fikirler için

yol gösterici olacaktır.

Page 15: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

5

1.2. Kİ�İLERARASI İLİ�KİLER

1.2.1. Kİ�İLERARASI İLİ�Kİ VE BAZI ÖNEMLİ KAVRAMLAR

Toplumsal etkileşim; temel ihtiyaçlarımızı gidermeye çalışırken

yaptığımız şeylere biçim ve yapı kazandıran, eylemlerimizden ve

çevremizdekilere gösterdiğimiz tepkilerden oluşan bir süreçtir. Bu süreçte

iletişim; sözel ve sözel olmayan şekliyle, insanların karşılıklı olarak ne demek

istediğini anlamalarını sağlamaktadır (Giddens, 2000). Sosyal etkileşim

hepimiz için kaçınılmaz bir süreçtir ve yaşamımızda oldukça önemli bir yere

sahiptir. Her birey bu etkileşimin bir parçasıdır ve bu bütün ile birey, ayrı

olarak düşünülemez (Cooley, 1902/1970).

Sosyal etkileşimin daha özel bir şekli olan kişilerarası ilişki, iki ya da

daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider, 1958;

Gold ve Elizabeth, 1997), bu etkileşimde birey ister aktif ister pasif olsun her

iki şekilde de amaçlıdır (Birtchnell, 1993) ve kişilerarası ilişkilerde her bireyin

ilişkiye katkısı ve diğer kişi ya da kişiler üzerinde etkisi bulunmaktadır

(Heider, 1958; Bandura, 1969).

Kişilerarası ilişkiyi etkileyen önemli faktörlerden biri, bireylerin sosyal

becerileridir. “Sosyal beceri” kavramı; kişilerarası beceri, kişilerarası

yetenek, iletişim becerisi ve iletişim yeteneği gibi kavramlar ile ilişkilidir ve

birçok araştırmacı bunları birbirinin yerine kullanmaktadır. Libet ve

Lewinsohn’un (1973) tanımına bakılacak olursa: “Sosyal beceri, davranışın

Page 16: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

6

olumlu veya olumsuz ödüllendirilmesine yol açabilme ve ceza ile

sonuçlanmasını önleme becerisidir”. Diğer bir ifadeyle kişinin iletişim

sürecinde olumlu pekiştireçleri maksimum ve cezaları minimum düzeyde

tutma becerisidir.

Bu bağlamda kişilerin nasıl, kiminle ve hangi koşullar altında iletişim

kurdukları, genel anlamda iletişim tarzları (Birtchnell, 1993), sosyal algı,

diğer bir ifadeyle iletişim içindeki kişilerin birbirlerini nasıl algıladıkları (Tagiuri

ve Petrullo, 1958; Jones, 1990) ve kişilerin kendi iletişim tarzlarını nasıl

algıladıkları (Buren ve Nowicki; 1997) etkileşim süreci üzerinde etkilidir.

Bütün bu etkilerin sonucunda bireyden bireye değişebilen etkileşim şekilleri,

yani kişilerarası tarzlar oluşmaktadır ve bütün bunların ruhsal sağlık

açısından önemli etkileri bulunmaktadır.

1.2.2. KURAMSAL YAKLA�IMLAR

1.2.2.a. Obje İlişkileri ve Sullivan’ın Kişilerarası Kuramı

Freud ile başlayan psikoanalitik ekolün temel vurgusu dürtüler

üzerinde olmakla birlikte zaman içinde aynı ekolden başka kişilerin,

kişilerarası süreçlere vurgu yaptığı görülmektedir. Obje ilişkileri ve

psikoanalitik modeller, psikopatoloji bağlamında kişilerarası etkileşime

vurguda bulunan ilk yaklaşımlardır.

Page 17: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

7

Freud (1917/1957), “Yas ve Melankoli” çalışmasında depresyonun

oluşumunda ilişkilerin içselleştirilmesine ve obje kaybı olgusuna dikkat

çekerek kişilerarası etkileşimi vurgulamıştır. Obje ilişkilerine yönelik modeller

bazı farklılıklar gösterse de, birkaç temel ortak noktaları bulunmaktadır. Obje

ilişkileri yaklaşımlarında “obje kavramı” dış dünyadaki gerçek kişiler ve

imgelerini kapsamakta, bu objeler aktif-pasif, iyi-kötü, canlı-ölü vb.

olabilmektedir ve manipüle edilebilmektedir (Greenberg ve Mitchell; 2000).

Obje konusuna Freud gibi yaklaşanlar etkileşimi dürtü bağlamında ele

almışlardır. Bununla birlikte, psikanaliz ekolünü benimseyen ikinci bir grup ise

daha radikal yeni bir yaklaşım benimseyerek; obje ilişkilerini, kişilerarası

ilişkiler çerçevesinde zihinsel sağlığın temelinde ele almışlardır. Bu konudaki

yaklaşımlarını 1940’larda ilk kez açık bir şekilde ifade edenler Fairbairn ve

Sullivan olmuştur. Kişilerarası etkileşime vurgu yapan Harry Stuck Sullivan,

Erich Fromm, Karen Horney, Clara Thompson ve Frieda Fromm-Reichamnn

hepsi birlikte çalışıp dürtü kuramının yanlış olduğunu vurgulamışlardır

(Greenberg ve Mitchell; 2000). Bununla birlikte o dönemde psikiyatri

çevresinde özellikle Sullivan’ın Kişilerarası Teorisi dikkat çekmektedir.

Sullivan (1953), ne tür sosyal bir organizasyonun içinde

bulunduğumuzun bir önemi olmadan, kaçınılmaz bir şekilde, belirli yollarla bu

sosyal ortama adapte olduğumuzu vurgulamış ve kişilerarası etkileşimin

zihinsel problemlerde etkili ve günlük yaşamda da önemli olduğunu

belirtmiştir. Sullivan’a göre insanları hayvanlardan farklı yapan; el göz

Page 18: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

8

koordinasyonuyla ağızdan farklı bir etkileşim aracımızın olması, ileri düzeyde

bir “dil” becerimizin olması ve gelişmiş bir ön beynimizin olmasıdır, ki burada

yine iletişim becerisi vurgulanmaktadır. “Kişilerarası Psikiyatri” eserinde

Sullivan, kişilerarası etkileşimin sonuçlarını gelişimsel süreç üzerinden ele

almıştır ve personifikasyon kavramı üzerinde durmuştur. Personifikasyon

kişinin kendisine ya da başkasına ilişkin geliştirdiği imgedir. Başlangıçta

personifikasyon çocuk için çevresindekilere yönelik bir algı dayanağı sağlasa

da; bir kere oluştuktan sonra insanlara karşı tutumlar değişmez bir nitelik

kazanmaktadır.

Sosyalleşme sürecinde bakıcının (annenin) fonksiyonu çok önemlidir

ve kendilik sisteminin oluşmasında etkisi bulunmaktadır. Bu süreçte annenin

tutumu önemlidir ve bu tutum kaygının çocuğa aktarılmasına neden

olabilmektedir. Gelişim sürecinde “Ben” personifikasyonları “iyi-ben”, kötü-

ben” ya da “ben-değil” olarak oluşabilmektedir. İyi-ben’in oluşumunda tatmin

ve şefkat önemliyken, kötü-ben artan bir kaygı üzerine oluşmaktadır. Ben-

değil ise daha özel durumlar (şizofreni gibi) için kullanılmaktadır. Sonuç

olarak kişilerarası teoriye göre insanlar başkalarıyla iletişim kurmaya

eğilimlidir ve bunun temeldeki amacı kaygıyı azaltmak ve karşılıklı kendilik

algısını doğrulamaktır (Sullivan, 1953).

Page 19: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

9

1.2.2.b. Bowlby’nin Bağlanma Kuramı

Bağlanma kuramının geçmişi 1930’lu yıllara kadar dayandırılabilse de,

Bowlby ve Ainsworth’ın çalışmaları bu kuramın şekillenmesinde önem

taşımaktadır (Bretherton, 1992). Bowlby (1985, 1987, 1989), psikoanalitik

görüşün ileri sürdüğü çocukluktaki yakın ilişkilerin haz merkezli olduğu

düşüncesini kabul etmemektedir. Ona göre insanlar doğuştan bir

psikobiyolojik sisteme sahiptirler ve ihtiyaç anında belirli başkalarına yönelik

(bağlanma figürü) yakınlık arayışına girmektedirler. Ainsworth (1968),

“Bağlanma”nın; bir kişinin (ya da hayvanın) belirli başka bir kişiye yönelik

oluşturduğu sevgi bağını ifade etmekte olduğunu belirtmektedir.

Bebekliğin ilk yılında başlayan, bakıcıyla etkileşimde oldukça önemli

olan yakınlık arayışının birçok primatta da bulunduğunu ifade eden Bowlby

(1989), üç aylık bir bebeğin çok rahat bir şekilde annesini diğer insanlardan

ayırt edebildiğini vurgulamaktadır. Bebek daha uzun süre gülümseyerek ya

da gözleri ile anneyi izleyerek bunu belli etmektedir. Yine de bu bilginin yeterli

olmayabileceğini söyleyen Bowlby, anneye yakınlığı en güzel gösteren

durumun annenin odayı terk etmesi durumunda bebeğin ağlamasının

olduğunu belirtmektedir. Buna göre çocuk bir tehlike algıladığında otomatik

olarak gerçek ya da algılanan bir koruma ve güvenlik arayışı içine girmektedir

ve bu bağlanma figürü aracılığıyla gerçekleşmektedir.

Page 20: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

10

Bowlby’e (1985, 1989) göre, bağlanma figürüyle olan etkileşimler

zihinsel temsiller (bağlanma figürünün tepkilerine ilişkin modeller) şeklinde

kaydedilmektedir ve aynı zamanda birey bağlanma figürüyle olan etkileşimine

göre kendiliğine ilişkin de modeller oluşturmaktadır. Bu modeller, kişinin

diğerleriyle (insanlarla) olan etkileşimlerine yönelik kestirimlerde bulunmasını

sağlamaktadır. Bowlby, aynı zamanda erken dönemde oluşturulan bu

modellerin ileriki ilişkileri de şekillendirdiğini ve ileriki ilişkiler için temel

oluşturduğunu vurgulamaktadır. Çocuğun bağlanma sürecinde; bağlanma

figürünün destek ve güvenlik için çağrıldığında gelmesi ya da gelmemesi ile

çocuğun kendini bağlanma figürü tarafından yardım alabilecek birisi olarak

algılayıp algılamaması önem taşımaktadır. Yani çocuk temelde bakıcısı ve

kendisine ilişkin temsiller oluşturmaktadır: “Bağlanma figürü erişilebilir mi?”

ve “ben sevilebilir miyim?”.

Bowlby’nin sözünü ettiği bağlanma sürecindeki iki tane zihinsel temsil,

pozitif ve negatif olmak üzere ele alınabilir ve yetişkinlikte dört farklı

bağlanma stiliden söz edilmektedir (bkz. Kekil 1.1): a- Güvenli bağlanma stili

(pozitif kendilik ve başkaları modeli): Güven ve yakınlık üzerine

şekillenmektedir; b- Karışık bağlanma stili (negatif kendilik ve pozitif diğerleri

modeli): Sevilmiyorum düşüncesine, başkaları güvenlidir inancı eşlik eder; c-

Kaçınan bağlanma stili (pozitif kendilik ve negatif diğerleri modeli):

Sevilebilirlik üzerine kurulu bir inanç, ancak başkalarının güvenli olmadığı

inancı; d- Korkan (kaçınan) bağlanma stili (negatif kendilik ve diğerleri

Page 21: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

11

modeli): Sevilmiyorum ve başkaları da güvenli değildir inancı (Bartholomew

ve Horowitz, 1991; Griffin ve Bartholomew, 1994).

1.2.2.c. Safran’ın Bilişsel-kişilerarası yaklaşımı

Safran (1990a, 1990b), bilişsel kuramda, temel olanın bilişsel süreçler

olduğunu kabul etmekle birlikte, insan psikolojisi ele alınırken bilişsel süreçler

ve kişilerarası süreçlerin birlikte ele alınması ve kişilerarası süreçlerin bu

bağlamda ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu amaçla Safran

özellikle uygulamaya yönelik bilişsel kuram çerçevesinde kişilerarası konuları

tanımlamaktadır. Safran’ın yaklaşımında özellikle üzerinde durduğu konular

kişilerarası şema ve kişilerarası döngüdür.

Negatif Diğeri

Pozitif Kendilik

Negatif Kendilik

Karışık Güvenli

Kaçınan Korkan

�ekil 1.1 Dört Bağlanma Stili (Griffin ve Bartholomew, 1994)

Pozitif Diğeri

Page 22: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

12

İnsanlar; gelişimsel bağlamda uyumu kolaylaştıran ve bağlanma

figürüyle etkileşimi kestirmede rol oynayan “kendilik” ve “diğerleri”ni içeren

kişilerarası şemalar geliştirir. Ayrıca bilişler, duygular, davranışlar da

kişilerarası bağlamda şekillenir. Aynı şekilde kendilik bilgisi de bu kişilerarası

temsiller tarafından şekillendirilmektedir. Diğerleriyle etkileşimimizin hayatta

kalma ile bağlantılı olmasıyla birlikte geliştirilen bu kişilerarası şemalar,

etkileşimleri de şekillendirmede rol oynamaktadır ve böylece yeni koşullar

altında uyum sağlamada başarısızlığa da neden olabilmektedir. Diğer bir

ifadeyle birey beklentilerine (bu beklentisi gerçek uyarandan farklı nitelikte

olabilir) göre dışsal kişilerarası uyaranları yorumlamakta ve yine bu

beklentileri doğrultusunda tepki vermektedir, yani etkileşimi

şekillendirmektedir.

Yukarıda sözü edilen tarzda bir bilişsel-kişilerarası döngüde, bireyler

hem çevrelerini yorumlamakta hem de değiştirmektedir. Bu şemalar gelişim

sürecinde uyuma yönelik oluşmaktadır ve her ilişkiyle birlikte de şekillenmeye

devam etmektedir (Safran ve Segal, 1990; Safran, 1990a).

Psikopatoloji bağlamında ise, psikolojik olarak sağlıklı bireylerde

kişilerarası durumları (yakınlığı) daha kestirilebilir olarak algılamalarını

sağlayan kişilerarası şemalar bulunurken, psikolojik olarak daha az sağlıklı

kişilerde kestirilebilirlik daha azdır ve dolayısıyla geniş bir yelpazedeki duygu

ve eylemler kişilerarası yakınlığa potansiyel tehdit olarak algılanmaktadır.

(Safran ve Segal, 1990; Safran, 1990a). Örneğin başka insanlara ilişkin katı

Page 23: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

13

beklentileri ve yakınlığa ilişkin oldukça sınırlayıcı yaklaşımı olan bir kişi; katı,

sınırlayıcı ve stereotipik kişilerarası örüntüler sergileyebilir. Ya da kendini

ifade etmenin kişilerarası yakınlığı zedeleyeceğini öğrenen bir kişi, öfkesini

ifade etmekte zorluklar yaşayabilir ve daha uysal davranışlar sergileyebilir

(Safran ve Segal, 1990).

Page 24: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

14

1.3. KENDİLİK ALGISI VE Kİ�İLERARASI İLİ�KİLER

1.3.1. KENDİLİK ALGISI VE TANIMI

Kendilik ya da benlik kavramlarının tartışılması ya da buna ilişkin

insanların sistematik bir şekilde fikir yürütmesi yunan filozoflarına kadar

dayandırılsa da (Gergen, 1971); James’ın (1890/1950) “Psikolojinin

Temelleri” eserinde farklı kendilikleri tanımlamasıyla birlikte; “kendilik”,

özellikle psikoloji alanındaki kuramcıların dikkatini çeken bir kavram olmuştur.

Kendiliğin, kuramcılar tarafından önemsenmesi ve insan için merkezi

bir konu olması, beraberinde birçok terimi ve kavramı da getirmiştir; örneğin

psikoloji alanına etkisi büyük olan psikanalitik teoride, bilinçli farkındalığımız

diğer bir ifadeyle kendiliğimiz ego kavramı ile tanımlanmaktadır (Gergen,

1971; Strickland, 2001) ve bunda grup süreçlerinin etkili olduğu ifade

edilmektedir (Freud, 1921/1999). Kendilik algısı, benlik algısı, kendilik

şeması, benlik saygısı, kendilik değeri, ideal benlik gibi kendilikle ilgili

terimler; kuramsal yaklaşımlardan ve araştırmalardan çıkan, konu ile ilgili

kavramlardan sadece birkaçıdır. Aşağıda kendilik algısı ve ilişkili bazı terimler

tanımlanmaya ve daha sonra da kendiliğin gelişimi aktarılmaya çalışılmıştır.

Kendilik algısından önce “kendilik”i tanımlayacak olursak; kendilik,

basitçe tekil şahıs “ben”e karşılık gelen (Cooley, 1968), farkında olduğumuz

ve bir bakıma var oluşumuzun çekirdeğidir -ancak sabit değildir- (Allport,

1964). Kendilik algısı ise genel olarak “kendimiz hakkında sahip olduğumuz

Page 25: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

15

inançların toplamı, başka bir deyişle “ben kimim?” sorusuna verdiğimiz cevap

olarak tarif edilmektedir (Taylor, Peplau ve Sears, 2000).

Kendilik kavramı kişisel kendilik, sosyal kendilik ve kendilik idealleri

olarak kategorilere ayrılabilir. Kişisel kendilik, kişinin kendisine ilişkin

inançlarını; sosyal kendilik, kişinin başkalarının kendisini nasıl algıladığına

ilişkin inançlarını, kendilik idealleri ise kişinin nasıl birisi olmak istediğini

kapsamaktadır. Bu bağlamda kişinin kendisini nasıl algıladığı büyük oranda

davranışlarını ve tutumlarını etkilemektedir (Strickland, 2001).

Günümüzde kendiliğe ilişkin bilişsel yaklaşımların önemli olduğu

görülmektedir. Bilişsel yaklaşımlara göre, kişinin kendisine ve davranışlarına

ilişkin bilgileri organize etmeye ya da açıklamaya çalışması, kendiliğe ilişkin

bilişsel yapıların oluşmasını sağlamaktadır ve buna kendilik şeması da

denmektedir. Kendilik şeması, sosyal deneyimlerinde kendiliğe ilişkin bilgileri

işleyen ve organize eden, kişinin geçmiş deneyimlerinden etkilenen kendiliğe

ilişkin bilişsel genellemeleridir (Markus, 1977). Bilişsel kurama göre gelişimin

ilk aşamalarından itibaren birey, dış dünya ile kendiliğine ilişkin algısına

yönelik bazı düzenlilikler aramaktadır. Dolayısıyla dış dünyaya ait herhangi

bir bilgi, bireyin kendiliğine ilişkin bir bilgi anlamına gelmektedir. Diğer bir

ifadeyle bireyin dış dünyaya ilişkin işlediği bilişler aynı zamanda kendiliğini

algılayışını da şekillendirmektedir (Guidano ve Liotti, 1986).

Page 26: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

16

Kişinin, kendiliğine ilişkin algısı sadece, kendi davranışlarından

şekillenmemektedir, kişilerarası olguların bu süreçte katkısı bulunmaktadır

(Safran ve Segal, 1990). Bu bağlamda kişinin kendilik ve sosyal algısının ilk

şekillenmesi, bağlanma figürüyle olan etkileşimi sonucunda oluşmaktadır

(Bowlby, 1989). Kişinin kendisine ve dünyaya ilişkinin bilgisinin şekillenmesini

sağlayan erken dönemdeki bu etkileşimlerdir. Diğer bir yandan da kendilik

algısının kişilerarası ilişkiler üzerinde de etkisi bulunmaktadır. Buna göre

kişinin ilişkilerinde yaşayacağı problemlerin, kişinin erişemeyeceği bir kendilik

algısından ya da diğer bir ifadeyle ideal kendilikle ilgili kişinin yaşadığı

problemlerden kaynaklanıyor olması söz konusudur (Markus ve Nurius,

1986).

1.3.2. KENDİLİK BİLGİSİNİN GELİ�İMİ

Yukarıda da belirtildiği gibi kişinin kendilik bilgisinin oluşumunda erken

dönemde bakıcısıyla olan etkileşimin önemi büyüktür. “Kendilik” fizyolojik

organizmanın özelliklerinden farklı bir yapıya sahiptir ve doğuştan getirilen bir

özellik değildir. Bireyin diğer insanlarla olan ilişkisi, kendiliğin oluşumunu

sağlamaktadır. Kendilik sürekli gelişim halindedir ve “dil” ile oldukça yakından

ilişkilidir (Mead, 1934). Kendiliğe ilişkin bilincin kazanılması sürecinde, dilin

kazanılmasının önemi çok büyüktür ve hiç şüphesiz insanın yaşamındaki en

önemli gelişimdir (Allport, 1964).

Page 27: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

17

Literatüre bakıldığında kendiliğin oluşumunu açıklayan ve aynı

zamanda birbirini tamamlayabilecek nitelikte olan üç temel yaklaşımın olduğu

görülmektedir (Kenrick, Neuberg ve Cialdini, 2007). Schoeneman’ın (1981)

da çalışmasında özetlediği gibi bu üç yaklaşım a- “başkalarının bizi nasıl

gördüğüne göre kendimizi algılarız”, b- “birey kendini gözlemleyerek

kendiliğine ilişkin çıkarımlarda bulunur” ve c- “kişiler kendi davranışlarını ve

tutumlarını başkalarınınki ile karşılaştırarak geliştirirler” şeklinde konuya farklı

yönlerden yaklaşmaktadırlar.

Bu konuda ilk dikkat çeken Cooley ve Mead’in yaklaşımlarıdır.

“Bakılan ayna etkisi” ile “rol alma” olarak bilinen yaklaşımlarında, başkalarının

bizi nasıl gördüğüne göre kendimizi algıladığımız vurgulanmaktadır (Cooley,

1902; Mead, 1934). Buna göre kendiliğimiz, başkalarının bize ilişkin algılarını

içselleştirmemizle şekillenmektedir ve bu süreç sürekli devam etmektedir

(Yeung ve Martin, 2003).

Bem (1972) ile Duval ve Wickuland (1972) ise konuya bilişsel yönden

yaklaşmaktadırlar ve bireyin kendini gözlemleyerek, kendiliğine ilişkin

çıkarımlarda bulunduğunu ifade etmektedirler. Buna göre insanlar

kendiliklerine ilişkin bilgiyi, kendilerini gözlemlemeleri sonucu hangi

tutumlarının hangi davranışlara yol açtığına karar vererek belirlemektedirler.

Bem’in (1972) “Kendilik algısı” teorisinde iki temel nokta bulunmaktadır. İlk

olarak bireyler kendi tutumlarını, duygularını ve kısmen diğer içsel

durumlarını kendi açık davranışlarını gözlemleyerek anlarlar. İkinci önemli

Page 28: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

18

nokta ise, içsel ipuçlarının zayıf, belirsiz veya yorumlanamaz olmasıdır. Buna

göre birey tıpkı bir dışsal gözlemci gibidir ve içsel durumlarını çıkarsamak için

dışsal ipuçlarından faydalanmalıdır. Kendilik algısı bireyin tıpkı başka

şahısların onu gözlemlediği gibi gözlemlerden oluşmaktadır.

Festinger (1954) ise kişilerin kendi davranışlarını ve tutumlarını

başkalarınınki ile karşılaştırarak geliştirdiklerini vurgulamaktadır. “Sosyal

karşılaştırma teorisi” olarak bilinen yaklaşımda Festinger, insanlarda fikirlerini

ve yeteneklerini değerlendirmek için bir dürtünün olduğunu ileri sürmektedir.

Bunun için birey dış dünyada bazı imgeleri incelemektedir, bunlar fiziksel

gerçeklik gibi başka insanlar da olabilir. Sonuçta kişi kendi fikir ve

yeteneklerini değerlendirmek için kendini başkaları ile karşılaştırmaktadır ve

buna göre kendilik şekillenmektedir. Ancak karşılaştırma yapılan kişi ile birey

arasında çok fazla fark varsa, kişi karşılaştırma yapmamaktadır.

Yukarıda aktarılan üç yaklaşım bir bütün olarak düşünüldüğünde

“kendilik bilgisinin” gelişimi şu şekilde özetlenebilir. Doğuştan organizmaların

biyolojik bir kimliği bulunmaktadır, ancak kişisel ve psikolojik kimlik henüz

gelişmemiştir. Organizma doğuştan duyularla geleni sezmek-hissetmek ve

yorumlamak için kusursuz eğilimlere sahiptir ve bunlar sayesinde dış dünya

ile kendi bedenini keşfetmeye başlar. Dilin gelişimi ve içselleştirilmesi ile

organizma bu bilgileri kullanarak bir gerçeklik oluşturmaktadır. Bu şekilde

insan organizması kendini tanımayı aktif bir biçimde öğrenir. Kendisine ilişkin

Page 29: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

19

kazandığı bilgiyi bütünleştirerek bir kimlik oluşturur. Kendiliğini temsil eder ve

gerçekliğin merkezine koyar (Guidano ve Liotti, 1986).

Her ne kadar yeni doğan bir bebeğin, doğuştan kompleks eğilimler

repertuarı olsa da, henüz bir “ben” değildir. Daha çok, yavaş ve aşamalı bir

gelişim ile bebeğin bir kendiliğinin oluşması gerekmektedir. Kendilik algısı ve

sonra kendilik bilgisinin kazanımı basitçe kendini gözlemlemeden elde

edilemez. Bu süreçte bebek, çevresiyle aktif olarak etkileşime girerek bilgiyi

öğrenir. Etkileşime girdiği bu çevredeki en önemli nesneler de insanlardır.

Çevrenin çocuğa ilgisiyle ve kendi bedenine ilişkin bilgisiyle bebek bir kişi

olduğunu anlar ve kendiliğine ilişkin bilgiyi oluşturmaya başlar (Guidano ve

Liotti, 1986).

Kendiliğin oluşturulduğu bu süreç kaçınılmaz bir şekilde bebeğin

insanlarla etkileşime girdiği bir dönemdir ve bu bağlamda bağlanma teorisinin

açıklamaları önemli bir yere sahiptir. Bebeğin bakıcısıyla güvenli ya da

güvensiz bir ilişki kurması, onun insanları ve çevresini algılamasını

değiştirmektedir (Bowlby 1985, 1989). İnsanların gelişim evrelerini

tanımlayan Erikson (1963) da erken dönemdeki güven ilişkisinin önemini

vurgulamaktadır. Buna göre bebeğin bakıcısıyla olan etkileşiminde belirli

bağlanma örüntüleri ile kendilik algısı arasında göz ardı edilemeyecek bir

ilişki vardır (Cassidy, 1988) ve süreç içinde gelişen ben ve dünya algısı aynı

zamanda çocuğun iletişim tarzını şekillendirmektedir. Örneğin başka

insanlara ilişkin katı beklentileri ve yakınlığa ilişkin oldukça sınırlayıcı

Page 30: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

20

yaklaşımı olan bir kişi; katı, sınırlayıcı ve stereotipik kişilerarası örüntüler

sergileyebilir. Ya da kendini ifade etmenin kişilerarası yakınlığı

zedeleyeceğini öğrenen bir kişi, öfkesini ifade etmekte zorluklar yaşayabilir

ve daha uysal davranışlar sergileyebilir (Safran ve Segal, 1990).

Sonuç olarak erken dönemde kurduğumuz ilişkiler (özellikle bakıcı ile

olan) ve kendiliğimizi nasıl algıladığımız birbirini şekillendirmektedir ve

şekillenen bu iki öğe ileriki yaşamımızı önemli oranda etkilemektedir.

Kısacası kurduğumuz bütün ilişkiler kendiliğimizi şekillendirmekte,

kendiliğimize ilişkin algımız da, kuracağımız iletişim biçimimizi yani

kişilerarası tarzımızı belirlemektedir.

Page 31: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

21

1.4. BİR Kİ�İLERARASI DUYGU OLARAK ÖFKE

1.4.1. ÖFKENİN TANIMI VE GENEL ÖZELLİKLERİ

Evrensel bir duygu olan öfke günlük yaşamımızda önemli bir yere

sahiptir. Korku gibi öfke de insanların varlıklarını sürdürmelerine yönelik

temel duygularından birisidir. Öfke genellikle ulaşmaya çalıştığımız hedeflere

varmamızın engellenmesiyle ya da korku duyulmayan dışsal bir kaynağın

saldırganca ya da tehdit içerikli davranışlarından dolayı ortaya çıkmaktadır

(Strickland, 2001). Çoğu insan, psikologlar ve diğer alandaki araştırmacılar

öfke davranışının tehdit algısı ya da engelleme ile ilişkili olduğu konusunda

hem fikir olsa da, geniş bir yelpazedeki nahoş durumlar (doğrudan bir insan

tarafından ortaya çıkartılmayan, örneğin kötü bir koku ya da oda sıcaklığı) da

kişilerin başkalarına yönelik öfke davranışı göstermelerine neden

olabilmektedir (Berkowitz, 1990).

Öfke; dört temel duygudan (sevinç, üzüntü, korku ve öfke) birisi olarak

kabul edilmektedir (Oatley, 2004). Organize günlük yaşamın bozulmalarının

ötesinde, bütün duygular gibi öfkenin de insanlar için adaptasyona yönelik bir

işlevi bulunmaktadır (Plutchik, 2000). Öfkeye eşlik eden fizyolojik belirtiler

genel olarak korkudaki belirtilere benzemektedir ve en belirgin belirtiler; kalp

atış hızının artması, kan basıncının yükselmesi, nefes alıp vermenin

hızlanması ve kaslarda gerilimdir (Strickland, 2001); ayrıca kişinin öfke

duygusunu yaşadığı yoğunluk ile sempatik sinir sisteminin uyarılmasındaki

artış (ör. parmak sıcaklığı, derinin hassasiyeti) paralellik göstermektedir

Page 32: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

22

(Rochman ve Diamond, 2008). Bunlara ek olarak kaşlarını çatma, kızgın bir

bakış, sıkılmış yumruklar, titreme, yüzün kızarması vb. belirtiler

görülebilmektedir (Strickland, 2001).

Öfke yaşantısında düşünce süreçleri ve davranışsal tepkiler bir arada

bulunmaktadır. Öfkeye öncül olarak bir dışsal uyaran bulunmaktadır ya da

bazı uyaranların kişide bazı imgeleri geri getirmesi söz konusudur. Bu

uyaranlar birey için tehdit niteliği taşıdığında ya da birey baş edemediğinde

bilişsel-duygusal ve fizyolojik bir süreç olan öfke tepkisi ortaya çıkmakta ve

birey sözel ya da fiziksel saldırı, problem çözme davranışı, pasif-agresif bir

tepki vb. davranışlar gösterebilmektedir. Öfke içsel bir deneyimdir ve

duygusal, fizyolojik ve bilişsel bileşenlerden oluşmaktadır. Bu bileşenler hızlı

bir şekilde birbirini etkilemektedir ve bundan ötürü daha çok bir bütün olarak

deneyimlenmektedir (Dobson ve Craig, 1996).

Öfkeyi ifade etme şekli kişiden kişiye, durumdan duruma (Averill,

1983) ve hatta kültürden kültüre değişebilmektedir (Ramirez, Santisteban,

Fujihara ve Goozen, 2002). Ancak öfkeyi ifade etme şekli olarak, sosyal

yaşamı da etkilediği göz önünde bulundurulursa, saldırganlık-çatışma

boyutunun önemli olduğu düşünülmektedir ve birçok saldırganlığın arkasında

öfke duygusunun olduğu görülmektedir (Averill, 1983). Bu noktada öfke

duygusuna yol açan nedenler arasında gösterilen engellenmenin (Berkowitz,

1990), özellikle olumsuz bir duyguya yol açtığında (Berkowitz, 1988),

çatışmaya neden olabileceği vurgulanmaktadır (Berkowitz, 1989).

Page 33: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

23

Öfkenin kaynağı kişiden kişiye, yaşadıkları yaşamsal dönemlere göre

değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin yetişkinlerde genellikle öfkenin kaynağı

yoksun kalma ya da sosyal engellenme iken çocuklarda öfke, kısıtlayıcı

kurallardan kaynaklanabilmektedir (Strickland, 2001). Bazı kişiler öfkelerini

sadece belirli durumlarda kışkırtıldıklarında gösterirken (ya da bastırabilir),

bazı kişiler ise belirli koşullara bağlı olarak öfke duyabilmektedirler. Bazı

kişilerin ya da bir grup bireyin hangi koşullarda öfke tepkisi göstereceği daha

çok çevrelerini algılayış biçimleri ile ilişkilidir (Törestad, 1990). Örneğin

karakter olarak öfke özelliklerine sahip kişiler, semantik yönden öfke ile ilişkili

uyaranlarda daha kolay yanlılık göstermektedir ve buna yatkınlıkları öfke

uyandırabilecek durumları bilişsel olarak daha kolay işlemelerine, sonucunda

da daha kolay öfke duymalarına yol açmaktadır (Parrott, Zeichner ve Evces,

2005).

Kimlere karşı öfke davranışı göstereceğimiz büyük oranda

“hoşlanmama” ile ilişkilidir. Hoşlanmadığımız kişilere karşı öfke duyabiliriz ve

saldırganlık gösterme olasılığı da aynı şekilde bulunmaktadır. Öfke sadece

bireyi değil aynı zamanda büyük oranda toplumu da etkilemektedir (Averill,

1983). Kişilerin daha yüksek düzeyde öfke deneyimi yaşamaları ise doğrudan

stres ve algılanan soysal destek, dolaylı olarak kaçınma ve hem doğrudan

hem de dolaylı olarak düşük psikolojik iyilik hali ile ilişkilidir (Diong ve ark.

2005).

Page 34: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

24

1.4.2. Kİ�İLERARASI İLİ�Kİ BAĞLAMINDA ÖFKE

Kişilerarası çatışma ve sosyal saldırganlık konuları 1960’lardan sonra

davranış bilimiyle uğraşan araştırmacıların dikkatini çekmiştir; önce öfke

davranışının kendisi, hayvan ve insanlarda araştırılırken zaman içinde

öfkenin nedenleri de araştırılmaya başlanmıştır (Novaco, 1975). Ancak bu

noktada dikkat edilmesi gereken bir konu da, öfkenin her zaman çatışmaya

neden olmayabileceğidir. Çatışmaya yol açan öfke olabileceği gibi, her öfke

çatışmaya ya da saldırganlığa yol açmamaktadır ve işlevsel bir öfke söz

konusu olabilmektedir (Averill, 1983). Çatışma durumunda da içinde

bulunulan bağlama ve kişinin gücüne göre öfkeyi ifade etmenin değişken

kişilerarası sonuçları bulunabilmektedir (Kleef ve Cote, 2007).

Bireylerin bir öfke problemi yaşamaları (çatışmaya dönüşmesi), bu

duygu ile yanlış bir şekilde baş etmeye çalışmaları ile ilişkilidir. Öfke

uyandıran durumlara karşı her bireyin kendine özgü bir baş etme ve duyguyu

ifade etme şekli bulunmaktadır, buna göre de uyumlu ve etkili bir kişilerarası

tarzı olan bireyler öfkeye neden olan durumları çözümleyebilmektedirler

(Lench, 2004).

Bağlanmanın kişinin kendilik algısının gelişiminde ve kişilerarası

tarzının şekillenmesindeki önemi daha önce aktarılmıştı. Yetişkinlerde

bağlanma biçiminin öfke yaşantısına etkisine baktığımızda, güvensiz

bağlanan kişilere kıyasla; güvenli bağlanan kişilerin daha az öfke eğilimi

Page 35: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

25

gösterdikleri, daha yapıcı hedefler belirledikleri, öfke durumlarında daha

pozitif bir duygu yaşadıkları ve başkalarına yönelik daha az düşmanlık

duydukları görülmektedir (Mikulincer, 1998). Kısaca öfke yaşantılarında;

“davranış biçimi”, “sonuçlar” ve “bireyin kendisi” öfke deneyiminin yaşanma

şeklini oluşturmaktadır (Coillie ve Mechelen, 2006).

Kopper ve Epperson (1996), klinik ortamda yaptıkları çalışmalarında

öfkenin üç şekilde ifade edildiğini bulmuşlardır: a- öfkenin saldırganlıkla dışa

vurulması; b- öfke eğiliminin olması ve sözel olarak ya da dolaylı yoldan dışa

vurulması; c- öfkenin bastırılması ve kızgınlık ile pasif agresifliğin olması.

Öfkenin bu üç tür yolla dışa vurumunu Averill (1983) de çalışmasında

göstermiştir ve ek olarak agresif olmayan tepkilerin de görüldüğünü

belirtmiştir.

Öfke deneyimine ilişkin cinsiyet farklılıklarına yönelik kısıtlı

araştırmalar bulunmaktadır ve yeterince desteklenmemekle birlikte kadınların

öfkeyi tanımada ve ifade etmede daha fazla zorluk çektikleri ileri

sürülmektedir (Sharkin, 1993). Yapılan çalışmaların bazıları bu yargıyı

desteklerken, bazıları da yanlışlamaktadır. Çalışılan grubun özellikleri ve öfke

konusunu ele alma biçiminin farklı sonuçlara yol açtığı görülmektedir.

Cinsiyet bağlamında öfkeyi inceleyen Kopper ve Epperson (1996),

öfkenin bastırılmasında cinsiyet farkının bulunmadığını; ancak öfkenin agresif

bir şekilde ifade edilmesiyle kadınsallık arasında negatif bir ilişkinin olduğunu

Page 36: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

26

ifade etmişlerdir. Çeşitli duygu durumlarını (depresyon, durumluluk kaygı,

öfke, içe yönelik öfke vb.) araştıran Fischer ve ark. (1993), dokuz boyutun

yedisinde kadınlar ve erkeklerin farklılaşmadığını belirtmişlerdir, ancak

erkeklerin dışa yönelik öfke durumlarının daha yoğun olduğunu

belirtmişlerdir. Cox, Stabb ve Hulgus (2000) ise 5.-9. sınıflar arasındaki kız

ve erkek öğrencilerle yaptıkları çalışmada, kız öğrencilerinin öfke ile baş

etmede daha çok içe yönelik (bastırma ve kontrol) baş etme mekanizmalarını

kullandıklarını göstermişlerdir.

Bununla birlikte, Averill (1983) çalışmasında kadınların erkekler ile

aynı nedenlerden dolayı ve aynı sıklıkta öfke yaşadıklarını, ayrıca da

öfkelerini erkekler kadar açık bir şekilde ifade ettiklerini belirtmiştir. İş yerinde

öfkeyi araştıran Gianakos (2002) da benzer sonuçlar elde etmiştir ve

üniversite öğrencilerinde öfkeyi araştıran Lench (2004) de çalışmasındaki

yüksek ya da düşük öfke gruplarında cinsiyet, yaş ya da etnik kökenin

farklılaşmadığını belirtmiştir. Eğitim Bilimleri öğrencileri ile bir çalışma yapan

Bilge (1997) de sürekli kızgınlık, içe ve dışa-yönelik kızgınlık ve kızgınlığı

kontrol etmede kız-erkek denekler arasında bir farklılığın olmadığını

bildirmiştir. Benzer şekilde çalışmasında içe atılan öfke ile cinsiyet arasında

bir ilişkinin olmadığını belirten Balkaya (2001), erkeklerin saldırgan öfke

tepkilerinin daha çok olduğunu da vurgulamaktadır.

Evers, Fischer, Mosquera ve Manstead (2005) çalışmalarında cinsiyet

farklılıklarını araştırırken “sosyal koşul” ve “sosyal olmayan koşul” olmak

Page 37: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

27

üzere öfkenin ifade biçimini iki farklı durumda ele almışlardır. Sosyal koşulda

öfkeyi erkeklerin daha fazla dışa vurdukları; fakat sosyal olmayan koşulda

kadınlarla erkeklerin öfkelerini ifade etme biçimlerinin (yani şiddetinin)

farklılaşmadığı görülmüştür. Çalışmada görülen diğer önemli bir bulgu da,

öfkeyi dışa vurma derecesi farklılaşsa da, kadınlarla erkeklerin bildirdiği öfke

deneyiminin aynı olduğudur. Bu çalışma öfke-cinsiyet araştırmalarının neden

farklı sonuçlar verdiğine ilişkin önemli fikir vermektedir ve ölçüm araçları ile

öfkeyi tanımlama şeklinin önemini göstermektedir.

Öfke kontrolü ve öfke ile baş etmeye ilişkin çalışmalara bakıldığında;

öfkeliyken gençlerin ne tür baş etme mekanizmalarını kullandıklarını

inceleyen Goodwin (2006), genç kızların daha çok dua ettiklerini, yürüyüşe

çıktıklarını, birisiyle konuştuklarını, tartıştıklarını ya da müzik dinlediklerini;

erkeklerin ise daha çok fiziksel olarak kavga etme eğilimi gösterdiklerini,

egzersiz yaptıklarını, alkol ya da uyuşturucu aldıklarını ifade etmektedir.

Sigara içme davranışında ise cinsiyete göre bir farklılık bulmamıştır. Lench

(2004) çalışmasında düşük öfke grubunda olan üniversite öğrencilerinin,

yüksek öfke grubuna göre daha fazla sosyal desteğe başvurduklarını

belirtmiştir.

Phillips, Henry, Hosie ve Milne (2006) çalışmalarında yaşla (18-88 yaş

arası) birlikte öfke tepkisine bakmışlardır ve daha yaşlı bireylerin öfkelerini

daha az dışa vurduklarını (daha az şiddetli), içsel olarak öfkelerini kontrol

etmeye çalıştıklarını ve daha çok sakinleşme stratejileri kullandıklarını

Page 38: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

28

görmüşlerdir. Yine aynı çalışmalarında yaşlı bireylerin iyilik hallerinin daha iyi

olduğunu ve bunun en azından bir nedeninin öfkeyi etkili kontrol etme ile

ilişkili olduğunu vurgulamışlardır. Balkaya (2001) da ileri yaşlarda öfke

yaşantılarında ve tepkilerinde belirgin bir azalmanın olduğunu ve sakin

davranışların arttığını bildirmiştir.

Ray, Wilhelm ve Gross (2008) öfke uyandıran durumları tekrar tekrar

düşünmenin etkilerini araştırmışlardır ve öfke duygusunun daha yoğun

hissedilmesine neden olduğunu görmüşlerdir. Çalışmada, öfke duygusunu

daha az yoğun yaşamak için dikkati başka yöne çevirmenin bir yol olduğu,

ancak öfke uyandıran durumu tekrar düşünmek ve farklı bir yönden ele almak

ya da göremediğimiz noktalarını anlamaya çalışmanın (yeniden

yapılandırma) daha etkili olduğu vurgulanmıştır.

Öfkesini ifade eden bir kişiye yönelik insanların tepkilerini araştıran

Karasawa (2003), bir kişinin öfkesini ifade ettiği durumlarda, bunun

karşısındaki kişide olumsuz tepkilere yol açtığını; ancak bu tepkilerin sadece

sevilmeyen kişilere yönelik olduğunu ifade etmiştir. Bununla birlikte Averill

(1983) çalışmasında daha çok sevdiğimiz ya da tanıdığımız kişilere yönelik

öfke duyduğumuzu ve bunun sık birlikte olma ya da sevdiklerimizin tepkilerini

kestirebilmeyle ilişkili olabileceğini belirtmiştir.

Lench (2004), çalışmasında yüksek öfke grubunda olan üniversite

öğrencilerinin, çift ilişkilerinde ve arkadaş ilişkilerinde düşük öfke grubuna

Page 39: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

29

göre daha fazla çatışma yaşadıklarını belirtmiştir. Yine aynı çalışmada öfke

yönetimi grubunda olan öğrencilerin, üniversite grubuna göre daha az

arkadaşa sahip olma eğilimi gösterdikleri ve daha az arkadaşa sahip

oldukları görülmektedir.

Page 40: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

30

1.5. DEPRESYON

1.5.1. DEPRESYONUN TANIMI

Günümüzde oldukça yaygın olan duygudurum bozuklukları ve özellikle

depresyon, yaşamın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilmektedir. Bir

bedensel hastalığın sonucu olarak veya stresli bir yaşam olayına tepki olarak,

çocuklukta, ergenlikte ve yaşlılıkta ortaya çıkabilen duygu durum

bozuklukları; başka psikolojik problemlere de eşlik ettikleri göz önünde

bulundurulursa, bu geniş yelpazelerinden dolayı oldukça önemlidirler (Sayıl,

2004).

Depresyon, ruhsal hastalıklar arasında en sık görülen

bozukluklardandır. Araştırma yöntemlerinin farklılığından dolayı sıklık ve

yaygınlığına ilişkin veriler değişiklik göstermekle birlikte, depresyonda

yaygınlık genel olarak % 9 ile %20 arasında değişebilmektedir ve yaşam

boyu depresyon riski erkeklerde % 8 ile % 12 arasında değişirken, kadınlarda

% 20 ile % 26 arasında değişmektedir (Öztürk, 2004). Kadın ve erkekler

arasındaki bu farkın 13 yaşından sonra başladığı (Ge, Lorenz, Conger, Elder

ve Simons, 1994; Hankin, Abramson, Moffitt, Silva ve McGee, 1998) ve

özellikle 15-18 yaşlarında tepe noktaya ulaştığı görülmektedir (Hankin ve

ark., 1998).

Genel tanımlara bakılacak olursa duygulanım; bireyin uyaranlara,

olaylara, anılara, düşüncelere, duygusal tepki ile katılabilme yetisidir. Duygu

Page 41: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

31

durumu ise bireyin bir süre, değişik derecelerde rahat, neşeli, üzüntülü, öfkeli,

taşkın ya da çökkün bir duygulanım içinde bulunmasıdır. Bu bağlamda

“depresyon”; derin üzüntülü, bazen de hem üzüntülü hem bunaltılı bir duygu

durumunun olduğu sendromdur. Buna ek olarak düşünce, konuşma, devinim

ve fizyolojik işlevlerde yavaşlama; duygu ve düşüncelerde ise değersizlik,

küçüklük, güçsüzlük, isteksizlik, karamsarlık olabilir. Depresyonu: a- Birincil

çökkünlükler (Bedensel ya da başka bir ruhsal hastalığa bağlı olmaksızın

ortaya çıkan ruhsal çökkünlük); b- İkincil çökkünlükler (Bedensel ya da başka

bir ruhsal hastalığa ikincil olarak ortaya çıkan ruhsal çökkünlükler) olarak

ikiye ayırmak mümkündür (Öztürk, 2004).

1.5.2. TANI ÖLÇÜTLERİ VE SINIFLANDIRMA

Depresyon uzun zamandır ve yoğun bir şekilde çalışılmış olan bir alan

olsa da, bu durum beraberinde birçok farklı tanımlamayı, tartışmayı ve

yorumu da getirmiştir. Günümüzde depresyona ilişkin temel kavramların

genel tanımında bir uzlaşma söz konusudur, ancak yine de tanı için temel

olarak kullanılan DSM ve ICD kriterlerinde kimi zaman uyuşmazlıklar

görülebilmektedir (Sorenson, Mors ve Thomsen, 2005). Bununla birlikte

tanımlamalardaki karışıklıkları önlemede tanılama sistemlerinin katkısı da

bulunmaktadır. DSM kriterlerine bakmadan önce Dünya Sağlık Örgütü’nün

2001 raporundaki depresyon tanımlamasına bakmak uygun olacaktır.

Page 42: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

32

Depresyon; üzüntü, aktivitelere ilgi kaybı ve azalmış enerji ile eşlik

eden bazı semptomlarla tanımlanmaktadır. Ayrıca tipik bir depresif epizotta

bunlara ek olarak haz alma ile ilgi ve konsantrasyon kapasitesinde düşme ve

az bir emekten sonra yorgunluk yaygın bir şekilde görülür. Uyku genellikle

düzensizdir ve iştah azalmıştır. Düşük kendilik saygısının olması ve azalmış

kendine güven neredeyse her zaman gözlenir ve suçluluk ile değersizlik

düşünceleri de bulunur. Semptomların sayısı ve şiddetine göre bir depresif

epizotun düzeyi; hafif, orta ya da ağır olarak tanımlanabilmektedir (Dünya

Sağlık Örgütü, 2001).

Hafif düzey depresyonda, yukarıda sayılan semptomların iki ya da

üçü görülür ve kişi bunlardan dolayı sıkıntı çekse de birçok aktiviteyi

sürdürebilmektedir. Orta düzey depresyonda, yukarıda sayılan

semptomların dört ya da daha fazlası görülür ve kişi günlük aktivitelerini

sürdürmekte büyük oranda zorluk yaşar. Ağır düzey depresyonda yukarıda

sayılan semptomların bir çoğu görülür ve tipik olarak kendilik saygısında

düşme ve değersizlik ile suçluluk düşüncelerinin yanında intihar düşünceleri

ve girişimleri bulunur (Dünya Sağlık Örgütü, 2001).

Amerikan Psikiyatri Birliği’nin (2000) psikiyatrik bozukluklar için

kullandığı temel tanılama sistemi olan DSM IV’e baktığımızda, depresyonun

sınıflandırılmasının duygudurum bozuklukları altında depresif bozukluklar

olarak yapıldığı ve öncesinde “majör depresif epizot”un tanımlandığı

görülmektedir. Buna göre “majör depresyon” tanısı için aşağıda verilen

belirtilerin en az 5’i, iki haftalık sürede hemen her gün görülmelidir ve

Page 43: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

33

bunların en az biri depresif duygu durumu ya da ilgi kaybı (zevk alamama)

olmalıdır. Bu belirtiler: 1- belirli ve hemen her gün, yaklaşık gün boyu süren

depresif duygu durumu; 2- tüm etkinliklere ya da bu etkinliklerin çoğuna karşı

ilgi kaybı; 3- yeme bozukluğu veya kilo kaybı ya da alımı; 4- uykusuzluk ya

da aşırı uyku; 5- psikomotor ajitasyon ya da retardasyon; 6- yorgunluk,

bitkinlik ya da enerji kaybı; 7- değersizlik ya da uygun olmayan suçluluk

duyguları; 8- düşüncelerini belirli bir konu üzerinde yoğunlaştıramama ya da

kararsızlık; 9- yineleyen ölüm düşünceleridir.

DSM IV’e göre depresif bozukluklar altında ise dört tanı

bulunmaktadır: 1- Majör Depresif Bozukluk (Tek epizod): Tek bir majör

depresif epizodun varlığı; 2-Majör Depresif Bozukluk (Yineleyici): İki ya da

daha fazla majör depresif epizodun olması; 3- Distimik Bozukluk: En az iki

yıl ve hemen hemen her gün yaklaşık gün boyu süren depresif duygu

durumunun olması ve majör depresif epizodun olmaması; 4- Başka türlü

adlandırılamayan depresif bozukluk (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2000).

1.5.3. KURAMSAL AÇIKLAMALAR

1.5.3.a. Psikoanalitik Yaklaşım

Psikoanalitik görüşe göre ruhsal çökkünlükteki belirtiler, yas tutma

sürecindeki belirtilere benzemektedir ve Freud (1917/1957) eserinde

“melankoli ve yası” ele alırken nesne/obje kaybı üzerinde durmaktadır. Yas

Page 44: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

34

sürecinde gerçek bir sevgi nesnesinin yitimi varken, depresyonda gerçek bir

sevgi nesnesi yitiminin olması şart değildir. Gerçek sevgi nesnesi yitimi yoksa

bilinçdışı imgesel bir yitim söz konusudur. Depresif kişide sevdiği tarafından

terk edilmiş gibi bir yitim duygusu ortaya çıkmaktadır. Bu duygunun gerçek

dayanakları olabilmekte ya da olmayabilmektedir. Yitim duygusu, sevgi

(özlem) ile bilinçdışı kin ve nefreti uyarır ve böylece üst benlik, kin ve nefreti

bireyin kendine (ego) yöneltir (Öztürk, 2004).

Freud, kaybedilen bir sevgi objesine yönelik duyulacak öfkenin egoya

yöneltilmesi durumunda patolojik bir yasın ortaya çıkacağını ifade etmektedir.

Freud’un tanımladığı patolojik yas durumunda kişi, egosuna olumsuz

değerler yüklemektedir, bunun sonucunda kişinin özsaygısı düşer ve kişi de

kendini değersiz, küçük ve suçlu görür. Yaşam anlamını yitirir ve öfke

duygusunun olumlu bir şekilde dışa vurulamaması sonucu, ruhsal çökkünlük

yani depresyon oluşur. Çökkünlükte, yitim duygusuna “artık sevilmiyorum,

ben artık kötüyüm” duygusu eşlik eder ve özsaygı düşer; gerçek yas ile

aradaki temel fark da budur (Freud 1917/1957; Öztürk, 2004).

1.5.3.b. Davranışçı yaklaşım

Davranışçı yaklaşım, insan davranışını ve psikolojik problemleri,

öğrenme ve koşullanma ilkeleri çerçevesinde açıklamaktadır. Davranışçı

ilkelere göre rastgele iki ya da daha fazla olayın (uyarıcı) bir arada

gerçekleşmesi sonucunda, zaman içinde uyaranlar arasında bir çağrışım

Page 45: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

35

oluşmaktadır (klasik koşullanma) ya da davranışın öncülleri ve sonuçlarına

göre, gerçekleştirilen davranış eğer ödüllendirilirse devam etme eğilimi;

cezalandırılır ya da ödüllendirilmezse de sönme eğilimi göstermektedir

(edimsel koşullanma). Buna göre problemli davranışların ortaya çıkması da

aynı ilkeler çerçevesinde gerçekleşmektedir ve bu problemli davranışların

değiştirilmesi de aynı ilkelerin uygulanması ile mümkündür (Plante, 2005).

Davranışçı yaklaşıma göre depresyonun açıklaması yukarıda ifade

edilen ilkeler çerçevesinde gerçekleşmektedir. Davranışçı yaklaşım içinde

Lewinsohn’un modeline göre kişi yetersiz sayıda olumlu pekiştireç alırsa ve

aynı zamanda da daha çok ceza ile karşılaşırsa depresyon ortaya

çıkmaktadır. Depresif kişinin davranışı yeterince ödüllendirilmediği için de bu

kişi bir şeyler yapmak için pasif davranacaktır ve kendini geri çekecektir

(O’leary ve Wilson, 1986). Kısacası davranışçı yaklaşıma göre haz veren

aktivitelerle (ödül) daha az karşılaşan kişiler bunun sonucunda kendilerini

üzgün hissetmekte ve depresyona girmektedir. Depresyonun şiddetini

belirleyen de yine karşılaştığı haz veren aktivitelerin miktarındaki azlıktır

(Lewinsohn ve Libet, 1972; Lewinsohn ve Graf, 1973; Lewinsohn ve

Amenson, 1978; Wierzbicki ve Sayler, 1991).

1.5.3.c. Öğrenilmiş Çaresizlik ve Umutsuzluk Kuramı

Öğrenilmiş Çaresizlik modeline göre uzun süredir acılı uyaranlarla

karşılaşan kişi bunlardan kurtulmayı bilememe ve çaresizlik durumu

Page 46: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

36

yaşayacaktır. Bu çaresizlik hali de depresyon ile sonuçlanmaktadır

(Seligman, 1992). Buna göre depresif kişilere göre problemin nedeni

kendilerindendir (benim suçum), değişmezdir ("olaylar değişemez) ve

geneldir ("her şeyi etkileyecektir") (Abrahamson, Seligman ve Teasdale,

1978).

Öğrenilmiş çaresizlik modelinin açıklayamadığı bazı durumların

olmasından dolayı kuramı yeniden ele alan Abramson, Metalsky ve Alloy

(1989) depresyonu açıklamak için umutsuzluk kuramını ileri sürmüşlerdir.

Buna göre istenilen durumların gerçekleşmeyeceği ya da istenilmeyen

durumların gerçekleşeceğine yönelik beklenti ve herhangi bir tepkinin bunu

değiştirmeyeceği düşüncesi depresyona yol açmaktadır.

İnsanlar travmatik durumlardan kaçınarak ya da bu durumlarda

olumsuz düşünmeye fırsat vermeyerek depresif duygu durumundan

kurtulabilmektedir. Umutsuz kişi ise yaşamındaki önemli alanlarda kötü

şeylerin olacağına ve/veya istenilen olumlu şeylerin olmayacağına

inanmaktadır. Ayrıca acı veren durumlarda herhangi bir şeyin

değişmeyeceğini düşünmektedir (Abramson, Metalsky ve Alloy, 1989).

Olumsuz olayların kaçınılmaz olduğunu düşünmek, olumsuz olaylarda

kendiliğe ilişkin olumsuz çıkarımlarda bulunmak ve tek bir olumsuz olayın

ileride olumsuz başka olaylara neden olacağına ilişkin inanç sonucunda

depresif duygu durumu ortaya çıkmaktadır (Metalsky ve Joiner, 1992).

Page 47: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

37

1.5.3.d. Bilişsel Yaklaşım

Bilişsel yaklaşımda depresyon davranışsal, duygusal ve bilişsel

yönleriyle bir bütün olarak ele alınmaktadır (Öztürk, 2004). Duyguların

düşünce süreçleri üzerinde etkisi olduğu gibi, düşünceler de çeşitli duygusal

durumları başlatmaktadır (Williams, Watts, MacLeod ve Mathews, 1997).

Bununla birlikte vurgu depresif kişilerin bilişsel yönleri üzerindedir ve

depresyon bir duygulanım bozukluğundan çok, bilişsel bir bozukluktur.

Duygulanım bozukluğu da bu bilişsel bozukluğa ikincil olarak ortaya

çıkmaktadır (Öztürk, 2004).

Bilişsel yönden depresyonu ele alan Beck duygusal bozuklukları

bilişsel yapılar olan şemalarla tanımlamaktadır ve bu şemaların bir kişinin

algısını, yargılarını ve belleğini etkilediğini belirtmektedir. Deneyimler bir

kişinin şemaları doğrultusunda algılanmaktadır ve yine bu şemalarla uyumlu

olabilecek şekilde bozulmalar olabilmektedir (Beck, Rush, Shaw ve Emery,

1983; Williams, Watts, MacLeod ve Mathews, 1997). Depresif kişilerde

“olumsuz bilişsel üçlü” olarak adlandırılan; “Geleceğe İlişkin Olumsuz Algı”,

“Dünyaya İlişkin Olumsuz Algı” ve “Kendine İlişkin Olumsuz Algı”

görülmektedir (Guidano ve Liotti, 1986; Williams, Watts, MacLeod ve

Mathews, 1997). Bu olumsuz algılar giderek olumsuz yargılara, düşüncelere,

tutumlara neden olmaktadır ve kişi her olayda olumsuz yönleri algılamakta ve

düşünmektedir. Bunun sonucunda oluşan olumsuz düşünce ve kavramlar

duygulanım problemlerine yol açmaktadır. Kişinin kendisine yönelik algısının

Page 48: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

38

olumsuzluğu da, depresyonun şiddetini büyük oranda belirlemektedir

(Guidano ve Liotti, 1986).

1.5.3.e Kişilerarası ilişki ve depresyona kuramsal yaklaşımlar

1.5.3.e.1 Sosyal Beceri Eksikliği Teorisi

Libet ve Lewinsohn (1973), “Sosyal Beceri Eksikliği Teorisi”ne yönelik

çalışmalarında sosyal beceriyi ele alırken, beceriye davranışın sosyal

sonuçları bağlamında (çevreden aldığı tepki) yaklaşmışlardır. Bu bağlamdan

yola çıkarak Libet ve Lewinsohn sosyal beceriyi, davranışın olumlu veya

olumsuz ödüllendirilmesine yol açabilme ve davranışın ceza ile

sonuçlanmasını önleyebilme becerisi olarak tanımlamaktadır. Kişi düşük

sosyal beceriye sahipse, bunun sonucunda düşük sosyal pekiştirme

alacaktır. İletişim sürecinde kişinin davranışı ilk uyarıcıdır, daha sonra karşı

taraftan bir tepki gelir ve bu tepkiye göre kişi yeni bir davranış kazanır. Ancak

sosyal yaşamda belli bir davranış belli durumda ödüllendirilirken aynı

davranış başka bir durumda ödüllendirilmeyebilir. Sosyal beceriye sahip bir

kişi doğru durumda doğru davranışı gösterebilen kişidir. Sosyal becerilerdeki

eksiklik, düşük pekiştirme ile sonuçlanınca depresyona yol açmaktadır (Libet

ve Lewinsohn, 1973).

Libet ve Lewinsohn (1973) sosyal beceriyi çalışırken şu beş temel

boyutu ele almışlardır: 1- Ortaya konulan toplam davranışın oranı; 2-

Kişilerarası etkililik; 3- Kişilerarası ranj; 4- Olumlu tepkilerin oranı; 5-

Page 49: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

39

Davranışın geciktirilmesi. Konuya ilişkin daha sonraki araştırmalar da genel

olarak bu boyutlar temelinde şekillenmiştir.

Depresyon ve sosyal beceri konusunda Libet ve Lewinsohn’un (1973)

çalışmalarının temel hipotezi “bir grup olarak depresif kişiler, depresif

olmayan bireylere göre daha az sosyal beceriye sahiptir”dir. Libet ve

Lewinsohn (1973) depresif kişilerin aktarılan beş boyutta daha az beceriye

sahip olabileceğini ileri sürmüşlerdir ve sosyal beceriden yoksunluğun

depresif davranış için önemli bir öncül olabileceğini düşünmüşlerdir.

1.5.3.e.2 Depresyonun Etkileşimsel Tanımı Modeli

Coyne, insanların depresiflere yönelik tutum ve davranışlarına

odaklanmıştır ve bu yönde bir model oluşturmuştur. Buna göre, sözel ve

sözel olmayan iletişimin anlamı belirsizdir ve kişilerin doğru çıkarımlar için

zamana ihtiyaçları vardır. Depresif kişi iletişim kurarken yeterince değerli olup

olmadığını ve kabul görüp görmediğini belirlemek ister; ancak buna cevap

bulmak için depresif kişinin yeterince zamanı yoktur ve bunların sonucunda

kişi geri bildirim alabilmek için semptomlarını kullanmaya başlayacaktır.

Kişinin kullandığı bu semptomlar ise, başka kişilerle kurduğu iletişimi olumsuz

yönde etkilemektedir. Depresif kişiler ile iletişime giren kişiler öncelikle ilgi ve

yardım amacıyla yaklaşmaktadır. Bu şekilde yaklaşarak depresif kişinin

çökkün duygu durumunu azaltmaya çalışmaktadırlar. Ancak depresif kişinin

depresif duygu durumu devam ettikçe, iletişimde bulunan kişi de olumsuz bir

Page 50: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

40

duygu durumu yaşamaktadır. Olumsuz duygu durumu yaşayan kişi bunu

doğrudan ifade etmemekte ve sözel olmayan ipuçlarıyla bunu

göstermektedir. Bu yüzden, her ne kadar depresif kişiye değerli olduğu

mesajı verilmeye çalışılsa da, depresif kişi bunu böyle algılamayacaktır.

Bunun sonucunda karşıdaki kişi etkileşimi azaltmakta ve bu da depresif

kişinin güvensizliğini artırmaktadır. Depresif kişi semptomları ile sempati

kazanmaya çalışırken, reddedildiği kanısına varmaktadır. Bu kişi karşılaştığı

karışık mesajlarla kendilik algısına ilişkin bir karmaşa yaşamakta ve bu da

yeni semptomlara yol açabilmektedir (Coyne, 1976a; Coyne, 1976b).

Bu sürece ek olarak birey kendi sosyal alanında bir bozulma

yaşadığında, depresif süreci engellemek, bireyin sosyal alanının yapısına ve

kişilerarası becerilerine bağlıdır. Ancak sosyal alanında bozulma yaşayan

birey, değişken bir çevreyle karşı karşıya olduğu için durağan bir çevre için

gerekli becerilerden daha fazlasına sahip olmalıdır. Daha önce yaşam

olaylarıyla baş edebilen birey, bu durum ile baş edemeyebilir ve depresyon

sürecini engellemek için yeterli direnci gösteremeyebilir (Coyne, 1976a).

Page 51: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

41

1.6. KONUYLA İLGİLİ ARA�TIRMALAR

1.6.1. Kİ�İLERARASI TARZ VE DEPRESYON

Kişilerarası ilişkiler/tarz ve depresyon araştırmalarını Lewinsohn ile

Coyne’nin yaklaşımları çerçevesinde ele almak çalışmaların daha kolay

anlaşılmasını sağlayacaktır. Bu amaçla daha önce konuya ilişkin bir çalışma

yapan Segrin’nin (2000) izlediği yol dikkate alınmıştır.

1.6.1.a. Sosyal Becerilere İlişkin Kişilerin Bildirimleri

Kişinin ve Başkalarının Değerlendirmesi:

Sosyal becerileri ölçmenin yaygın bir yolu kişilerin kendi

değerlendirmelerine başvurmaktır. Bunun en temel avantajı sosyal

davranışlara yönelik gözlenmesi zor olan duygu ve eğilimlerin anlaşılmasını

sağlamasıdır (Segrin, 2000). Kendini değerlendirme yolunun kullanıldığı bir

çalışmada; deneklerin kişilerarası aktivitelerinin sıklığı ve bu durumlarda nasıl

hissettikleri 160 madde ile sorulmuştur. Ayrıca, denekler bir grup

etkileşiminde ve ikili diyaloglarda gözlenerek değerlendirmelerde

bulunulmuştur. Sonuçta, depresif kişilerin daha az sosyal etkileşime girdikleri

ve bu durumlarda da kendilerini rahatsız hissettikleri görülmüştür. Atılgan

davranışlarda bulunmaları gerektiğinde, kendilerini rahat hissetmedikleri ve

daha az olumlu pekiştireç aldıkları gözlenmiştir. Kişilerarası stiller açısından,

Page 52: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

42

hem depresif kişilerin kendileri, hem de başkaları (iletişimde bulundukları

kişiler ve gözlemciler) depresif kişilere yönelik daha çok olumsuz

değerlendirme yapmışlardır (Youngren ve Lewinsohn, 1980). Başka bir

çalışmada da majör depresif kişilerin, depresif olmayanlara kıyasla sosyal

etkileşimleri daha az zevk verici olarak algıladıkları ve etkileşimleri üzerinde

daha az etkilerinin olduğunu düşündükleri görülmüştür (Nezlek, Hampton ve

Shean, 2000).

Başka bir çalışmada, ikili görüşmeleri videoya kaydedilen deneklerden,

daha sonra görüşmedeki performanslarını ödüllendirmeleri ya da

cezalandırmaları istenmiştir. Sonuçta, kişilerarası etkileşime giren depresif

kişilerin, kendi performanslarına yönelik kendilerini, depresif olmayan gruba

göre daha az olumlu pekiştirdikleri görülmektedir. Ancak kendi

performanslarına yönelik düşük değerlendirmenin başka psikopatoloji

gösteren gruplarda da gözlenmiş olması, bu durumun sadece depresyona

yönelik olmayabileceğini göstermiştir (Gotlib, 1982).

Majör depresif kişilerin, başka bir bozukluğu olan kişilerin ve herhangi

bir bozukluğu olmayan kişilerin karşılaştırıldığı bir çalışmada; evlilik,

arkadaşlık ve akraba ilişkilerinin olumlu ve olumsuz etkileşimlerine

bakılmıştır. Her alan için altı soru sorulmuştur ve buna göre kişilerin ilişkilerini

değerlendirmeleri istenmiştir. Sonuçta, depresif kişilerin kişilerarası

etkileşimlerinin daha olumsuz olduğu görülmüştür. Aynı sonuç geçmişte

majör depresyon ve başka bir bozukluk geçirmiş kişiler karşılaştırıldığında da

Page 53: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

43

elde edilmiştir. Bu sonuçlar özellikle yakın ilişkilerde (evlilik) daha belirgin

olarak ortaya çıkmıştır (Zlotnick, Kohn, Keitner ve Grotta, 2000).

Sosyal beceri ve depresyona yönelik çalışmalar genellikle yetişkinlerle

yapılmıştır. Bu eksiği gidermek amacıyla ergenlerle yapılan bir çalışma,

depresyonun akran ilişkilerinde zorluklara yol açtığını göstermiştir. Bu

çalışmada ergenlerden, bir grup faaliyetinde kimlerle çalışmayı

isteyebileceklerini ve sınıfta ne kadar istenilir olabileceklerini

değerlendirmeleri istenmiştir. Elde edilen sonuç, depresif özellikler gösteren

çocukların, kendilerini daha az istenilir değerlendirdikleri ve dışlandıkları

yönündedir (Faust, Baum ve Forehand, 1985). Çalışma hem Sosyal Beceri

Eksiliği Teorisi hem de Depresyonun Etkileşimsel Modeline paralel sonuçlar

vermiştir.

Çift İlişkileri:

Evlilik insanlığın en kompleks ilişkisidir ve etkili bir iletişim olmaksızın

gelişemez; bununla birlikte en yoğun yalnızlık ailede yaşanmaktadır (Bolton,

1986). Depresif kişiler ve eşleriyle olan iletişime bakıldığında, depresif

olmayanlara kıyasla genellikle etkileşimlerinin olumsuz olduğu ve

evliliklerinde doyumsuzluk yaşadıkları görülmektedir. Medikal bakımdan

hasta gruplar da evliliklerine ilişkin doyumsuzluk bildirmiş olsalar da; sadece

depresif kişinin bulunduğu çiftler, etkileşimlerinden sonra kendilerini olumsuz

hissettiklerini bildirmişlerdir. Depresif kişinin bulunduğu çiftlerde, çiftlerin

birbirlerine yönelik olumsuz algılara sahip olmaları da sadece depresyonun

Page 54: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

44

olduğu gruplarda gözlenmiştir (Gotlib ve Whiffen, 1989). İlginç bir durum da,

evli çiftlerin depresyonu, terapi sürecinde evli olmayanlara göre daha belirgin

bir azalma göstermektedirler. Bu durumun doğrudan nedeni belli olmamakla

birlikte, terapi sürecinde kişilerarası ilişkinin düzeliyor olmasının önemli bir

etken olabileceği düşünülmektedir (Burns, Sayers ve Moras, 1994).

1.6.1.b. Depresif Kişi ve Kişilerarası İlişkilerdeki Davranışsal

Özellikleri

Kişinin kendi değerlendirmeleri ve başkalarının gözlemlerinden yola

çıkılarak yapılan araştırmaların yanında depresif kişilerin davranışsal

özelliklerine odaklanan araştırmalar da bulunmaktadır. Örneğin, depresif ve

normal deneklerin kişilerarası davranışlarının karşılaştırıldığı bir çalışmada,

katılımcılar sekiz hafta süresince haftada iki kez toplanıp grup çalışması

yapmıştır. Bu grup çalışmalarında iletişim becerileri, problem çözme, rol

oynama, kendine ve başkalarına yönelik algılar çalışılmıştır. Bu grup

çalışmalarında, depresif kişilerin iletişimde bulunurken genel olarak daha az

sosyal davranış sergiledikleri görülmüştür (Libet ve Lewinsohn, 1973).

Diğer bir çalışmada üniversite öğrencileri ile dokuz aylık bir süreçte

periyodik olarak yapılan görüşmelerde, depresif öğrencilerin, oda

arkadaşlarıyla olan sosyal etkileşimlerine bakılmıştır. Başka psikopatolojilerin

de dikkate alındığı bu çalışmada, özellikle depresif öğrencilerin daha az

Page 55: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

45

sosyal etkileşimde bulundukları; bu etkileşimlerinden daha az zevk

duydukları ve süreçte yüksek düzeyde stres yaşadıkları gözlemlenmiştir.

Aynı şekilde depresif öğrencilerin oda arkadaşlarının da bu etkileşimlerden

daha az zevk duydukları ve yüksek düzeyde agresif davranışlar sergiledikleri

görülmüştür (Hokanson, Rubert, Welker, Hollander ve Hedeen 1989). Ayrıca

birçok başka çalışmada, sosyal becerinin göstergesi olarak doğrudan bazı

spesifik davranışlara odaklanılmıştır ve sosyal beceri bunlara göre

değerlendirilmiştir. Bunlara genel olarak aşağıda değinilmiştir.

Konuşma ve İçeriği:

İletişim sürecinde konuşma önemli bir yere sahiptir ve bu süreçte

neyin söylendiği ile birlikte nasıl söylendiği de önem taşımaktadır. Bu

bakımdan, konuşmadaki iniş çıkış ve vurgular, ses tonu, konuşma hızı ve

tereddüt etme gibi faktörler önem taşımaktadır (Danziger, 1976). Depresif

kişilerin konuşmalarına bakılınca genel olarak daha yavaş (Gotlib,1982),

daha sessiz konuştukları ve bu konuşmalar sırasında daha fazla tereddüt

ettikleri görülmektedir (Youngren ve Lewinsohn, 1980). Ayrıca depresif

kişiler, karşılarındaki kişilerin konuşmalarına, depresif olmayanlara kıyasla

daha geç tepki vermektedirler (Libet ve Lewinsohn, 1973). Depresif kişilerin

on beş dakika başkalarıyla etkileşime girmelerinin istendiği bir çalışmada,

daha çok olumsuz ifadeler kullandıkları ve daha az olumlu yansıtmalar

yaptıkları görülmektedir (Gotlib ve Robinson, 1982). Genel olarak depresif

kişilerin konuşmalarında olumsuz bir içeriğin bulunduğu söylenebilir (Coyne,

1976b; Gotlib ve Robinson, 1982).

Page 56: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

46

Göz Teması:

İletişim sırasında zamanımızın önemli bir kısmını göz teması kurarak

geçirmekteyiz ve bu iletişim şekli karşıdaki kişi için bir mesaj niteliği

taşımaktadır. Bundan dolayı göz teması sosyal iletişimde önemli bir yere

sahiptir (Danziger, 1976). Heefner ve Shean (1995) çalışmalarında, depresif

kişilerin on dakika boyunca başka bir denekle, çocuklukları ve ergenlikleri

hakkında konuşmalarını gözlemlemişlerdir. Bu gözlemlerine göre depresif

kişilerin daha az göz teması kurduklarını bildirmişlerdir. Başka bir çalışmada

ise bunun özellikle grup etkileşimlerinde ortaya çıktığı vurgulanmıştır

(Youngren ve Lewinsohn, 1980). Gotlib (1982) de depresif kişilerde daha az

göz temasının olduğunu bildirmiştir; ancak bunun başka psikopatoloji

gruplarında da gözlendiğini vurgulamıştır.

Yüz İfadeleri:

İnsanların, üzüntülü ve neşeli durumlarda belli yüz ifadeleri

göstermeleri beklenmektedir. Bu temel beklenti doğrultusunda çökkünlük

yaşayan kişilerle, normal kişilerin üzüntülü ve mutlu durumlarda

elektromyogram (EMG) tepkileri karşılaştırıldığında, her iki grup üzüntülü

durumlarda beklenen yüz ifadesini gösterirken, çökkünlük yaşayan kişiler,

mutlu durumlarda beklenen yüz ifadesini göstermemektedirler (Sloan,

Bradley, Dimoulas ve Lang, 2002). Depresif kişilerin iletişim kurarken daha

az memnun (Gotlib, 1982; Youngren ve Lewinsohn, 1980) bir yüz ifadesi

gösterdikleri ve daha cansız bir yüz ifadesi takındıkları görülmüştür

(Youngren ve Lewinsohn, 1980).

Page 57: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

47

Deneklere üzgün ve mutlu yüz ifadelerinin, nötr yüz ifadeleri ile

eşleştirilip gösterildiği bir çalışmada, depresyonda olan hastaların, daha önce

depresyon geçirmiş kişilerin ve sağlıklı bireylerin tepkileri incelenmiştir.

Çalışmada depresif hastaların ve daha önce depresyon geçirmiş kişilerin

seçici bir şekilde üzgün yüzlere dikkat ettikleri; sağlıklı kişilerin ise seçici bir

şekilde üzgün yüzlerden kaçınıp mutlu yüzlere dikkat ettikleri görülmüştür

(Joormann ve Gotlib, 2007). Yine başka bir çalışmada da, deneklere iki yüz

ifadesi gösterilmiştir ve bu kişilerden iki resimden birisinde beliren bir noktayı

hızlı bir şekilde tespit etmeleri istenmiştir. Çalışmada depresif kişilerin, kaygılı

kişiler ve normal kişilere kıyasla, üzgün yüzlere daha fazla seçici bir şekilde

dikkat ettikleri görülmüştür (Gotlib, Krasnoperova, Yue ve Joormann, 2004).

Atılganlık:

Atılganlık; kişinin, başkalarını rahatsız etmeden kendisini ifade

edebilmesi ve bireysel alanını koruyabilmesidir. Bu bakımdan, kişilerin kendi

bireysel alanlarını koruma adına atılganlık göstermeleri büyük önem

taşımaktadır. Bu sayede kişilerin kendilik saygısı artmakta ve kişiler mutluluk

ve doyum yaşamaktadırlar (Bolton, 1986). Depresif kişilerin atılganlık

gerektiren durumlarda kendilerini rahat hissetmedikleri daha önce

vurgulanmıştı (Youngren ve Lewinsohn, 1980). Ayrıca Sosyal Beceri Eksiliği

Teorisi’ni destekleyen bir bulgu da, Davranışsal Atılganlık Testi’ni uygulayan

Pachman ve Foy’un (1978) çalışmasında görülmüştür. Çalışmada deneklere

sözel bazı kişilerarası olaylar aktarılmıştır ve bu olaylara yönelik tepkileri

kaydedilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre atılganlığın davranışsal

Page 58: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

48

bileşenleriyle depresyon arasında negatif bir korelasyon bulunmuştur. Bu

sonuç sosyal beceride önemli bir eksikliğin varlığını göstermektedir.

Çalışmada ayrıca kendilik saygısına da bakılmış ve atılganlıkta olduğu gibi

depresyonla negatif korelasyon gösterdiği vurgulanmıştır.

Kişilerarası Problem Çözme Becerisi:

Öğrenilmiş çaresizlikle ilgili çalışmalar, kişilerin çaresizlik durumunda

anagram görevlerinde daha fazla hata yaptıkları ve daha fazla zorluk

yaşadıklarını göstermiştir. Bu bulgulardan yola çıkarak Seligman (1992) bu

kişilerde depresyona benzer bir durumun söz konusu olabileceğini

vurgulamıştır. Problem çözme becerisi ve depresyona yönelik bir çalışma

yapan Gotlib ve Asarnow (1979), deneklere kişilerarası problem çözme

görevleri vermişlerdir. Buna göre depresif kişilere, yedi tane kişilerarası

çatışma durumu aktarılmış ve deneklerden bu durumlarda ne yapacaklarını,

ne tür davranışlarda bulunacaklarını söylemeleri istenmiştir. Depresif kişilerin,

depresif olmayan kişilere göre daha düşük performans gösterdikleri

bulunmuştur. Çalışmada depresif kişiler normal deneklere göre daha çok

konu dışı ya da yanıtsız cevaplar vermişlerdir. Elde edilen bu sonuç sosyal

becerilerde eksikliğin depresyona yol açabileceği düşüncesini önemli oranda

desteklemektedir.

Page 59: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

49

1.6.1. c. Depresif Kişi ve Sosyal İlişkileri - Depresif Kişi ile

Etkileşim

Coyne’ye (1976a) göre depresif kişi için başkalarından alacağı geri

bildirim fazlasıyla önemlidir, ancak geri bildirimleri değerlendiremeyen kişi

daha fazla depresif davranışlar göstermektedir. Bunun sonucunda da

depresif kişi ile iletişime giren başkaları, depresif ve kaygılı bir duygu

durumuna girmektedir ve bunun sonucunda iletişimi kesme eğilimi de

gösterebilmektedir.

Depresyonun Etkileşimsel Tanımı modeli temel alınarak birçok

araştırma yapılmıştır ve zaman zaman farklı sonuçlar elde edilmiştir. Coyne

(1976b) kendi modeline yönelik temel çalışmasında deneklere, telefon

yoluyla ulaşmıştır ve depresif kişiyle iletişim telefon üzerinden kurulmuştur.

Buna göre depresif kişilerle telefon üzerinden konuşan denekler görüşmeden

sonra kendilerini daha depresif, kaygılı ve reddedilmiş hissetmişlerdir.

Potthoff, Holahan ve Joiner (1995) da yaptıkları çalışmada, Coyne’nin modeli

ile uyumlu bir şekilde, başkalarından onay arama ile depresyon arasında bir

ilişkinin olduğunu bildirmiştir.

Coyne, Kessler ve Tal (1987) daha sonra yaptıkları bir çalışmada

depresif kişilerle yaşayanların problemlerini incelemişlerdir. Sonuçta depresif

kişilerin semptomlarının artığı dönemlerde, birlikte yaşadıkları kişilerin daha

yoğun bir stres, çaresizlik ve kaygı yaşadıkları görülmüştür.

Page 60: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

50

Rol oynamanın kullanıldığı bir çalışmada depresif kişiler, depresif

olmayanlara göre daha fazla reddedilmiştir. Yine bu çalışmada depresif kişi

ile etkileşime girenlerde, etkileşim, depresif duygu durumuna yol açmıştır

(Hammen ve Peters, 1978). Başka bir çalışmada da depresif bir rol, normal

bir rol ve hasta bir rol oynayan kişilerle yedi dakikalık iletişimde bulunan

kişilerin davranışları gözlemlenmiştir. Bu gözlemlerde doğrudan destek

(rahatlatma, sempatik ya da empatik davranma, herhangi bir olumlu

değerlendirme), olumlu içerik (görüşülen kişiye yönelik olumlu

değerlendirme), nötr içerik (herhangi bir değerlendirme içermeyen

değerlendirmeler), olumsuz içerik (olumsuz değerlendirme), doğrudan

olumsuz davranış (aşağılayan ya da cezalandıran ifadeler) ve sessizlik

(herhangi bir tepki vermeme) değerlendirilmiştir. Buna göre depresif rolünü

üstelenen kişi ile iletişimde bulunulduğunda, denekler daha az sözel iletişim

kurmuş, daha fazla sessizlik göstermiş ve daha çok olumsuz yorumlar

yapmışlardır. Ayrıca denekler depresif kişileri daha çok reddetmişlerdir

(seçenek verildiğinde tekrar görüşmeyi daha az istemişlerdir) ve bu kişilere

yönelik daha olumsuz tanımlamalar yapmışlardır (daha az kabul edilebilir ve

yardımcı, daha uysal ve çekingen gibi). Ancak etkileşimden sonra, Coyne’nin

ileri sürdüğüne benzer şekilde, duygu durumlarında bir değişme

gözlenmemiştir (Howes ve Hokanson, 1979).

Yirmi bayan öğrencinin katıldığı bir çalışmada, depresif bir kişiyle

iletişime giren deneklerin, depresif olmayanlarla girdikleri iletişimle

karşılaştırıldığında sözel ve sözel olmayan davranışlarında bir farklılığın

Page 61: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

51

olduğu gözlenmiştir. Buna göre depresifle iletişime giren kişilerin daha az

gülümsediği, yüz ifadelerinin daha az canlı ve daha az sıcak olduğu

gözlenmiştir. Ayrıca konuşmalarında daha çok olumsuz konuları dile

getirmişlerdir (Gotlib ve Robinson, 1982). Diğer bir çalışmada da depresif

kadınların, depresif erkeklere kıyasla kendilerini başkaları tarafından daha

çok eleştiriliyor olarak algıladıklarını ifade ettikleri görülmektedir (Gilbert,

Irons, Olsen, Gilbert ve McEwan, 2006). Ancak, çalışmada kontrol grubunun

olmaması, sonuçların Coyne’nin teorisi bağlamında değerlendirilmesini

zorlaştırmaktadır.

Depresyon hastalarına ve depresyona yönelik tutumları inceleyen bir

araştırmada 707 yetişkin evinde ziyaret edilmiştir. Katılımcıların %43.3’ü

depresyonlu kişilerin saldırgan olduğunu, %22.8’i de depresyonlu kişilerin

toplum içinde serbest dolaşmamaları gerektiğini belirtmiştir. Elde edilen bu

sonuç, insanların depresiflerle iletişime girdiklerinde belirli bir ön yargılarının

olabileceğine işaret etmektedir (Özmen ve arkadaşları, 2003).

Bu aktarılanların aksine bazı çalışmalarda söz konusu modeli

yanlışlayan sonuçlar da elde edilmiştir. Depresif bireylerle iletişime giren

kişilerin görüşmeden sonra neler hissettiklerini araştıran Gotlib ve Robinson

(1982), depresif olan ve olmayan kişilerle girilen diyalogların sonunda

deneklerin kendilerini beklenenin aksine daha depresif hissetmediklerini

göstermişlerdir. Yine aynı çalışmada Coyne’nin modeline göre insanların

Page 62: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

52

depresif kişilerle tekrar ilişkiye girme konusunda isteksiz olacakları yönündeki

beklenti de doğrulanamamıştır.

McNiel, Arkowitz ve Pritchard (1987) ise çalışmalarında klinik

bakımdan depresif kişiler (psikiyatrik hastalar), depresif olmayan psikiyatrik

hastalar ve normal deneklerle çalışmışlardır. Grupların üçü de kadın

deneklerden oluşturulmuştur. Çalışmada kişilerin davranışlarına, kendi

değerlendirmelerine ve kişilerarası algılarına bakılmıştır. On beş dakikalık

etkileşimlerden elde edilen sonuçlar depresif birisiyle etkileşime giren kişilerin

duygu durumunda anlamlı bir değişikliğin olmadığını, sözel ve sözel olmayan

davranışlarında da belirgin bir farklılığın gözlenmediğini göstermiştir.

Başka bir araştırmada, Coyne’nin (1976b) orijinal çalışmasındaki

prosedür tekrarlanmıştır. Çalışmada deneklerin depresif bir kişiyle yirmi

dakika telefon üzerinden görüşmeleri sağlanmıştır. Ancak Coyne’nin

sonuçlarının aksine, görüşmeden sonra deneklerin duygu durumunda bir

değişmenin olmadığı ve depresif kişiyi reddetmenin de görülmediği

belirtilmiştir. Bununla birlikte depresif bireylerle etkileşime giren kişilerin,

depresiflerin üzüntülü olduklarını ve problemlerinin olduğunu fark edebildikleri

de vurgulanmıştır (King ve Heller; 1984, 1986).

Page 63: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

53

1.6.1.d. Kişilerarası Tarz Bağlamında Depresyon, Neden mi

Sonuç mu?

Sosyal beceri ve depresyona yönelik yapılan çalışmalarda tam bir

uyuşma söz konusu olmasa da, kişilerarası iletişim becerileri ve kişilerarası

tarz ile depresyon arasında bir ilişkinin olduğu söylenebilir. Ancak

çalışmalardan elde edilen sonuçlar, bu beceri eksikliğinin depresyonun geçici

bir belirtisi mi olduğu, yoksa depresyona eğilimi olan kişilerin bir özelliği mi

olduğu konusunda tam bir netlik taşımamaktadır. Ayrıca bu beceri eksikliğinin

ya da kişilerarası tarzın depresyon için bir öncül mü olduğu yoksa

depresyonun bir sonucu mu olduğu konusu da netlik kazanmamıştır.

Bu iki belirsizliği Petty, Ericsson ve Joiner (2004), %43’ü erkek ve

%57’si kadın olan, 4745 katılımcının bulunduğu geniş bir araştırmada

çalışmışlardır. Çalışmada katılımcılar dört gruba ayrılmıştır: 1- Hiç

depresyon geçirmemiş grup; 2- Araştırma sürecinde depresyonda olan grup;

3- Yakın zamanda majör depresyon geçirmiş grup; 4- Daha önce majör

depresyon geçirmiş, fakat en az bir yıldır majör depresyon kriterlerini

karşılamayan grup. Kişilerarası iletişim becerisinin değerlendirmesi için, hem

kişilerarası beceriyi hem de kişilerarası çatışmayı içeren likert tipi bir ölçek

(Interpersonal Functioning Scale) kullanılmıştır. Sonuçlara bakıldığında en az

kişilerarası iletişim becerisini gösteren grup, araştırma sürecinde

depresyonda olan grup olarak bulunmuştur. Bu grubu yakın zamanda

depresyon geçirmiş grup, sonra daha önce depresyon geçirmiş grup ve hiç

Page 64: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

54

depresyon geçirmemiş grup takip etmiştir. Bu sonuç bir durum-etkisinin

olduğunu göstermektedir ve kişilerarası beceri eksikliğinin, depresyonun

geçmesiyle birlikte yavaş yavaş kaybolacağını düşündürmektedir. Kişilerarası

beceri eksikliğinin depresyonun bir sonucu mu olduğu sorusuna ise, geçirilen

depresyon epizotları ile karşılaştırma yapılarak bakılmıştır. Eğer depresyon

kişilerarası beceriler üzerinde bir etki bırakıyorsa, yaşam boyu daha çok

depresyon epizodu geçirmiş kişilerin daha fazla kişilerarası beceri eksikliği

göstermesi gerekmektedir. Ancak sonuçlara bakıldığında bu düşünce

desteklenmemiştir ve kişilerarası beceri eksikliğinin depresyon için bir öncül

olduğu sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte, yaşamın ilk dönemlerinde

depresyon geçirmiş kişilerle daha sonra geçirmiş kişiler karşılaştırılınca,

yaşamın ilk dönemlerinde yaşanan bir depresyonun kişilerarası beceriler

üzerinde olumsuz bir etki bırakabileceği düşünülmüştür (Petty, Ericsson ve

Joiner, 2004).

Eberhart ve Hammen (2006) de çalışmalarında, kişilerarası faktörlerin

(aile ilişkilerinin zayıflığı, başkalarına yakın olmada zorluk gibi) depresyon için

öncül olabileceği sonucuna varmışlardır. Yaptıkları çalışmada hiç depresyon

öyküsü olmayan kadınlar izlenmiştir ve 2 yıllık periyot içinde aile ilişkilerinin

zayıflığı ile kaygılı bağlanma bilişlerinin depresyonu yordadığı bulunmuştur.

Yine 6 aylık süreç içinde aile ve eş ilişkilerinin zayıflığı, başkalarına yakın

olmada zorluk ve başkalarına bağlı olmada zorluk gibi kişilerarası faktörlerin,

depresif semptomları yordadığını görmüşlerdir.

Page 65: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

55

Dozois (2007) ise aynı sorulara kişilerarası şemalar bağlamında

yaklaşmıştır. Çalışmada depresif hastaların tedaviden önceki ve sonraki

olumsuz otomatik düşüncelerini, olumlu otomatik düşüncelerini ve kişilerarası

şemalarını araştırmıştır. Sonuçlara bakıldığında tedavi sürecinin sonunda,

beklenildiği gibi, depresif hastaların olumsuz otomatik düşüncelerinin azaldığı

ve olumlu otomatik düşüncelerinin arttığı görülmüştür, ancak burada dikkat

çeken sonuç, semptomların iyileştirilmesine rağmen olumsuz kişilerarası

şemaların değişmemiş olmasıdır.

Page 66: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

56

1.6.2. ÖFKE VE DEPRESYON

Kuramsal yaklaşımlar ve özellikle psikanalitik görüş bastırılmış öfkenin

depresyona yol açabileceğini ifade etmektedir ve birçok öfke çalışmasında

içe ve dışa yönelik öfke, incelenen konular olmuştur. Öfke ve depresyonu

araştıran bazı çalışmalar (örn. Kendell, 1970; Begley, 1994) bu yönde

sonuçlar gösterse de kimi çalışmalar farklı sonuçlara ulaşmıştır. Daha önce

öfke araştırmaları aktarılırken üzerinde durulduğu üzere, araştırma yöntemi

ve öfkenin tanımlanma şeklinin, farklı sonuçlara yol açabildiği

unutulmamalıdır. Bununla birlikte literatüre baktığımızda, genel olarak öfke ve

depresyon arasında bir ilişkinin olduğu görülmektedir (Painuly, Sharan ve

Mattoo, 2005)

Friedman (1970), depresif hastaların normal deneklere göre daha

düşük ifade edilen öfkeye sahip olduklarını bildirirken, Snaith ve Taylor

(1985), depresif hastaların %37’sinde dışa vurulan, orta düzeyde ya da

yoğun bir sinirliliğin olduğunu ve bunun normal deneklerden çok daha fazla

olduğunu ileri sürmüşlerdir. Öfke ile depresyonun şiddeti arasındaki ilişkiyi

araştıran Riley, Treiber ve Woods (1982) da depresyonun şiddetinin, öfke

deneyimi ile ve kısmen de bastırma ile ilişkili olduğunu bildirmişlerdir.

Goodwin (2006), gençlerin öfke ile baş etmelerini incelerken

depresyon olasılığına da bakmıştır. Öfke ile baş etmede alkol-uyuşturucu

kullanımının, müzik dinlemenin, kavga etmenin, sigara içmenin, dua etmenin

Page 67: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

57

ve yürüyüşe çıkmanın yüksek depresyon olasılığını, bisiklet sürmenin ise

düşük depresyon olasılığını gösterdiğini ifade etmiştir. Araştırmacı, bisiklet

sürmenin öfke yaşantısında, düşük depresyon ile ilişkili olmasının nedeninin

nörokimyasal değişim ya da haz almayla ilişkili olabileceğini belirtmiştir. Yine

gençlerle (18-25 yaş arası) bir çalışma yapan Galambos, Barker ve Krahn

(2006), 18 yaşındaki gençlerde, ebeveynlerle yüksek düzeyde çatışma

yaşayanların daha yüksek depresif semptomlar ve dışa vurulan öfke

gösterdiğini bildirmiştir. Yine aynı çalışmada, sosyal desteğin etkisine de

bakılmış ve sosyal desteğin yüksek olmasının, daha yüksek benlik saygısı ile

daha düşük depresif belirtiler ve öfkeye işaret ettiği görülmüştür. Bilge (1997)

de çalışmasında demokratik tutumu olan babaya sahip öğrencilerin

kendilerine yönelttikleri kızgınlığın, diğer gruplardaki öğrencilerden anlamlı

düzeyde düşük olduğunu bildirmiştir.

Kadınlarda öfkeyi inceleyen Sperberg ve Stabb (1998), öfkeyi

bastırmanın ve uygun olmayan bir şekilde ifade etmenin depresyonla ilişkili

olduğunu ve ayrıca kişilerarası ilişkilerde daha düşük birlikteliğin de

depresyona işaret ettiğini belirtmiştir. Aynı şekilde Clay, Anderson ve Dixon

(1993), stres ve öfkeyi ele aldıkları çalışmalarında, içe yöneltilmiş öfke ile

depresyon arasında bir ilişkinin olduğunu, Güleç, Sayar ve Özkorumak

(2005) da depresyon hastalarının daha aleksitimik, öfkelerini içe döndüren ve

öfkelerini daha az kontrol edebilen kişiler olduğunu bildirmişlerdir.

Page 68: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

58

Birkaç boyutta bastırılmış öfkeyi araştıran Begley (1994); bastırılmış

öfkenin; depresyon, kaygı ve somatik yakınmalarla ilişkili olduğunu

bulmuştur; ancak, ifade edilen öfke ile aynı ilişki görülmemiştir. Bununla

birlikte bastırılmış öfke ile depresyon arasında ilişki olduğunu söyleyen

çalışmaların aksine, Cox, Stabb ve Hulgus’un (2000) çalışmalarında,

depresyonun, öfkenin bastırılmasıyla ilişkili olmadığı ifade edilmiştir.

Öfkeyi; saldırganlık ile sözel ve pasif saldırganlık boyutlarında

inceleyen Lester (1988); bu duyguyu, depresyon ve kontrol odağı ile

karşılaştırmıştır. Çalışmanın sonunda, öfkesini fiziksel, sözel ya da dolaylı

yoldan ifade edemeyen bireylerde, kontrolün güçlü başkalarında olduğuna

ilişkin inanç ile depresyon arasında bir ilişkinin olduğu sonucuna varılmıştır.

Elde edilen sonuçların etnik grup farklılıkları ile ilgili olabileceğini düşünen

Young (1991), Lester’in çalışmasını yerli Amerikalılar ile yinelemiştir, ancak

farklı bir sonuç elde etmemiştir. Öfke konusunu intihar girişimi ve saldırganlık

eğilimi açsından ele alan bir çalışmada, intihar girişimi ve saldırganlık eğilimi

olan hastalarda daha yüksek bir düşmanlık ve depresyonun görüldüğü

belirtilmiştir (Maiuro, O’Sullivan, Michael ve Vitaliano; 1989).

Ev içi şiddette bulunan erkeklerle, genel olarak şiddet eğilimi gösteren

erkeklerin karşılaştırıldığı bir çalışmada, her iki grupta da öfke ve saldırganlık

olmakla birlikte, ev içi şiddet gösteren erkelerde daha yüksek depresyonun

olduğu görülmüştür (Maiuro, Cahn, Vitaliano, Wagner ve Zegree; 1988).

Başka bir çalışmada da düşmanlığın, depresyonun şiddeti ile arttığı

Page 69: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

59

vurgulanmış ve öfke ile depresyon arasında bir pozitif ilişkinin olduğu

bildirilmiştir (Moreno, Fuhriman ve Selby, 1993). Aynı şekilde Ingram,

Trenary, Odom, Berry ve Nelson (2007) da depresyon bakımından risk

altında olan (daha önce depresyon geçirmiş) kişilerde, hiç depresyon

yaşamamış kişilere kıyasla daha yüksek öfke ve düşmanlığın görüldüğünü

belirtmişlerdir.

Çocuklarda öfke ve depresyon arasındaki ilişkiyi araştıran Shoemaker,

Erickson ve Finch (1986), depresyonu değerlendirmek için çocukların kendi

değerlendirmelerine, arkadaşlarının değerlendirmelerine ve öğretmenlerinin

değerlendirmelerine bakmışlardır. Ancak bu üç grubun değerlendirmelerinin

birbirinden farklı olması öfke-depresyon ilişkisinin yorumlanmasını da

zorlaştırmaktadır. Bu durumun birçok başka çalışmada da görüldüğü

vurgulanmıştır.

Yetişkinler ve gençlerle yapılan araştırmalar genel olarak öfke ve

depresyon arasında bir ilişkiye işaret etse de, aynı sonuca varmayan

çalışmalar da görülmektedir. DiGiuseppe’un (1999), öfke ve depresyona

yaklaşımı (araştırma farklılıklarından kaynaklanan değişik sonuçların dışında)

kısmen bu durumu aydınlatmaktadır. DiGiuseppe’ya göre depresyon ve öfke

deneyimi yaşayan kişiler, suçlama biçimlerinde değişken (dengesiz) ve aynı

şekilde değişken bir öz yeterlilik algısına sahipler. Başkalarını suçlarken ve

yüksek yeterliliklerinin olduğunu düşündüklerinde, öfke duygusu yaşarken,

kendilerini suçladıklarında ve düşük yeterliliklerinin olduğunu

Page 70: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

60

düşündüklerinde ise depresif duygu durumu yaşamaktadırlar. Buna göre

araştırıcı -en azından bazı bireyler için- öfkenin düşük benlik değerine karşı

bir savunma olabileceğinin düşünülebileceğini ifade etmektedir (DiGiuseppe,

1999).

Page 71: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

61

1.6.3. Kİ�İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE

DEPRESYON

Buraya kadar aktarılan çalışmalar ve kuramlar dikkate alındığında

“Kişilerarası Tarz, Kendilik Algısı, Öfke ve Depresyon” konularının birbiriyle

çok yakından ilişkili olduğu görülebilmektedir. Kendilik algısı ve iletişim

tarzının tabi ki sadece depresyon ile ilişkili olduğunu düşünmek doğru

olmayacaktır; ancak depresyonun yaygınlığı ve özellikle kendilik değerinin

daha çok depresyon ile ilişkili olduğu (Lewinsohn, Gotlib ve Seeley, 1997)

dikkate alındığında, konunun önemi daha iyi anlaşılabilmektedir.

Davranışlarımızı ve daha genel anlamda kişiliğimizi şekillendiren

kendilik algımızın, yaşamımız üzerindeki etkisi birçok çalışmada

görülebilmektedir. Yukarıda kendilik algımız ile şekillenen kişilerarası

tarzımızın depresyon ile ilişkisi ve öfke ile depresyon ilişkisi birçok araştırma

örneği ile aktarılmaya çalışılmıştır.

Bütün bunların yanında kişiliğimizin temelinde olan kendilik algımızın

olumlu olmasının, kişisel ve ruhsal iyilik halimiz için önemi büyüktür ve birçok

kuramsal yaklaşım düşük kendilik saygısı ve depresyon arasında önemli bir

bağın olduğunu söylemektedir. Literatüre baktığımızda kuramsal

yaklaşımlarla uyumlu bir şekilde, kendilik değerinin depresyon yaşantısına

etkisi birçok çalışmada görülebilmektedir.

Page 72: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

62

Örneğin Galambos, Barker ve Krahn (2006) çalışmalarında daha

yüksek benlik saygısının, daha az depresyon ve daha az ifade edilen öfke ile

bağlantılı olduğunu vurgulamaktadırlar. Onsekiz yirmibeş yaş arasındaki 920

birey ile yaptıkları çalışmada, depresif semptomlar ile dışa vurulan öfkenin

azaldığı durumlarda, kendilik saygısının yükseldiği görülmüştür. Aynı

çalışmada literatürle paralel olarak 18 yaşlarındaki kadınların daha fazla

depresyon yaşadıkları ve buna paralel olarak düşük kendilik saygılarının

olduğu görülmüştür. Sosyal desteğin daha çok olduğu durumlarda depresif

semptomların azaldığı ve kendilik saygısının yükseldiği ise çalışmanın diğer

bir bulgusudur ve bu bulgu, sosyal etkileşimin ruhsal iyilik hali için önemini

yinelemektedir.

Klinik örneklemlerde de benzer sonuçlar görülebilmektedir. Kendilik

algısı ve depresyon arasındaki ilişkiyi depresyon hastalarıyla çalışan Gara ve

arkadaşları (1993), majör depresyondaki bireylerin kendilerine ilişkin daha az

olumlu değerlendirmelerde bulunduklarını belirtmişlerdir. Depresif bireyler

sadece kendilerine ilişkin değil, aynı zamanda ebeveynlerine ve bazı belirli

kişilere yönelik de olumsuz değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Çalışma,

klinik depresyondaki bireylerde olumsuz kendilik algısının bilişsel bir

karakteristik olduğu yönündeki kuramsal yaklaşımı destekler sonuçlar

vermiştir.

Uyumsuz mükemmeliyetçilik, depresyon ve kendilik saygısını çalışan

Rice, Ashby ve Slaney (1998) de yukarıdaki çalışmalarla uyumlu sonuçlar

Page 73: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

63

elde etmişlerdir. Çalışmanın sonuçlarına göre uyumlu mükemmeliyetçiliğin

herhangi bir şekilde depresyon ile ilişkili olmadığı görülürken, uyumsuz

mükemmeliyetçiliğin kendilik saygısının düşüklüğü ve depresyonun yüksekliği

ile ilişkili olduğu görülmektedir. Depresyon ve kendilik açısından

baktığımızda, kendilik algısının düşmesiyle depresyonun yükseldiği

görülmektedir. Ashby, Rice ve Martin (2006) de yaptıkları çalışmada aynı

sonuçları elde etmişlerdir.

Frost, Reinherz, Camras, Giaconia ve Lefkowitz (1999) çalışmalarında

9 ve 15 yaşındaki çocukların kendilerine ilişkin algılarını incelemişlerdir ve

ileriki yaşlarda depresyonun yüksek olması ile bir ilişkinin olduğunu

belirtmişlerdir. Buna göre çalışmada 9 ve 15 yaşındaki kızlarda, izolasyon ve

yalnızlığa yol açabilen sevilmemenin (popülerite), ilerdeki depresyon

semptomları ile korelasyon gösterdiği ve 9 ve 15 yaşındaki erkelerin aile

içindeki rollerine ilişkin algılarının, 18 yaşındaki yüksek düzeyde depresyon

semptomları ile ilişkili olduğu görülmüştür.

Kernis, Cornell, Sun, Berry ve Harlow (1993) ile Kernis (2005), kendilik

saygısını ele alırken “kendiliğin kararlılığının” da büyük bir önem taşıdığını

vurgulamaktadırlar. Buna göre Kernis, Grannemann ve Mathis (1991)

yaptıkları çalışmada, düşük kendilik saygısının depresyon ile ilişkili olduğunu

yinelemişlerdir ve bunun yanında kararlı olmayan bir kendilik saygısının da

depresyon ile ilişkili olduğunu bildirmişlerdir. Aynı şekilde çalışmalarında

kendilik saygısı ile depresyon ilişkisini vurgulayan Man, Gutierrez ve Sterk

Page 74: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

64

(2001) ise, yüksek kendilik saygısı olan bireylerde depresyon bakımından,

kendilik saygısının kararlı olup olmamasının bir öneminin olmadığını; ancak

düşük kendilik saygısı olan bireylerde, kararlı kendilik saygısının koruyucu bir

rolünün olduğunu ve kararsız kendilik saygısının bu bireylerde daha yüksek

depresyona işaret ettiğini belirtmişlerdir.

Kişilerin kendilik saygılarına ilişkin değerlendirmelerinde kararsız

olmalarının etkisini inceleyen Luxton, Ingram ve Wenzlaff (2006), depresyon

bakımından risk altındaki kişilerle, disforik kişilerin; hiç depresyon yaşamamış

kişilere kıyasla kendilik saygılarına ilişkin daha fazla kararsız olduklarını

bildirmişlerdir. Bu sonucun risk altındaki kişilerle, disforik kişilerin kendilik

saygılarının farklı olmasına rağmen görüldüğünü de vurgulamışlardır.

Kendilik saygısı ya da kendilik değerine ilişkin birçok çalışma, kendilik

değerinin sadece derecesini ya da içeriğini dikkate almaktadır. Bununla

birlikte Crocker (2003), kendilik saygısının yüksek ya da düşük olmasından

çok, kişinin kendilik değerinin tehdit altında algılanıp algılanmamasının daha

önemli olduğunu vurgulamakta ve dışa bağlı olan kendilik değerinin,

başkaları tarafından onaylanma gerektirdiği, bunun da daha fazla zarar

vereceğini belirtmektedir.

Burwell ve Shirk (2006), Crocker’in ifade ettiği gibi kendilik değerinin

sürdürülmesine ilişkin süreci dikkate alan bir çalışma yapmışlardır. Buna göre

kendilik değerleri dışsal geri bildirimlere bağlı olan bireylerin psikopatoloji

Page 75: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

65

bakımından risk altında olduğu düşünülmektedir. Yapılan çalışmada kendilik

değerleri sosyal geri bildirime bağlı olan ergenlerin, depresyon açısından

daha yüksek risk taşıdıkları görülmüştür; ancak kendilik değerleri okul

başarısı ile ilişkili olan bireylerde böyle bir risk görülmemiştir.

Buraya kadar aktarılan bütün çalışmalarda da kendilik algısı ya da

daha özelinde kişinin kendine biçtiği değer ile depresyon ilişkisi

vurgulanmaktadır. Kendilik değeri birçok psikopatoloji açısından önemli

olmakla birlikte depresyon bağlamında daha büyük bir önem taşımaktadır.

Buraya kadar birçok kez, özellikle erken çocuklukta kendilik algısının

oluşumu ve kişilerarası ilişkinin önemi üzerinde durulmuştur. Aktarılan birçok

çalışmada da görüldüğü üzere konunun sadece bir tarafının ele alınmış

olmasından dolayı bazı sonuçların yeterince aydınlatıcı olmadığı

düşünülebilir. Bu amaçla mevcut çalışmada konu olabildiğince bütün

yönleriyle ele alınmaya çalışılmıştır.

İnsan psikolojisi bağlamında kişiliğin ya da kendilik algımızın her şeyin

temelinde olduğu, kaçınılmaz olarak iletişim kurduğumuz ve buna

ihtiyacımızın olduğu, ruhsal sağlığın mutluluğumuz üzerinde etkisi (ki

hepimizin en temelde istediği şey mutluluktur) ve depresyon ile öfke gibi

yaygın bir problemin iyilik halimiz üzerindeki olumsuz sonuçları

düşünüldüğünde ele alınan konunun önemi daha iyi anlaşılabilecektir. Bu

doğrultuda, mevcut çalışmada, literatürde parça parça bulunan; kişilerarası

Page 76: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

66

tarz, kendilik algısı, öfke ve depresyon ilişkisine bir bütün olarak bakılmaya

çalışılmış ve aşağıdaki denenceler sınanmıştır.

Araştırmada yanıt aranılan sorular:

1- Katılımcıların cinsiyet, yaş ve eğitim düzeyi gibi demografik

özellikleri ile depresyon arasında ne tür bir ilişki vardır?

2- Depresyon tanısı almış kişilerle, herhangi bir tanı almamış normal

kişiler, kişilerarası tarz, kendilik algısı ve öfke yaşantısı bakımından

farklılık göstermekte midirler?

3- Depresyon tanısı almış grup ile normal grupta, depresyonu

yordayan değişkenler nasıl bir farklılık göstermektedir?

4- Kişilerarası tarz, kendilik algısı, öfke yaşantısı ve depresyon

arasındaki ilişkiler nasıldır?

Page 77: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

67

BÖLÜM II

YÖNTEM

2.1. ÖRNEKLEM

Araştırmanın örneklemini değişik devlet ve üniversite hastanelerine

başvuran ve DSM-4 tanı kriterlerine göre depresyon tanısı almış kişiler

(çalışma grubu) ile herhangi bir psikiyatrik tanı almamış kişiler (karşılaştırma

grubu) oluşturmaktadır. Bu çalışmada, böyle bir çalışma grubu ve

karşılaştırma grubu kullanılmasının nedenlerinden biri, bu iki grubu

araştırmanın temel değişkenleri açısından karşılaştırmaktır. İkinci neden ise

her iki grubun da yaşadığı depresyonu (ciddi düzeyde depresyon ve hafif

depresif belirtiler) yordayan değişkenlerin neler olduğunu incelemektir.

Verilerin analizi yapılmadan önce veri girişinin doğruluğu ve değişkenlerin

dağılımının normalliğe uygunluğu test edilmiştir. Bu amaçla depresyon tanısı

almış gruptaki katılımcılar ile karşılaştırma grubundaki katılımcıların, Beck

Depresyon Envanteri’nden, Kişilerarası Tarz Ölçeği’nden, Sosyal

Karşılaştırma Ölçeği’nden, Kısa Semptom Envanteri’nden ve Çok Boyutlu

Öfke Ölçeği’nden aldıkları puanların normalliğine Kolmogrov Smirnov test

yöntemi ile bakılmıştır. Daha sonra histogram ve dal yaprak grafikleri

incelenmiş, uç değer analizi ile uç değer taşıyan (outlier) katılımcıların verileri

belirlenmiş ve 17 kişiye ait veriler veri setinden çıkartılmıştır. Yapılan bu

işlemlerden sonra veri setindeki değerlerin normal dağılım gösterdiği

Page 78: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

68

belirlenmiştir. Ayrıca klinik depresyon için önerilen 17 puanlık BDE kesme

noktası (Hisli, 1988; Hisli, 1989) dikkate alınarak; karşılaştırma grubunda

Beck Depresyon Envanteri’nden 15 ve üstü puan alan 11 kişi ile depresyon

tanısı almış grupta Beck Depresyon Envanteri’nden 20 ve altında puan alan

13 kişinin verileri analizlere dahil edilmemiş ve veri setinden çıkartılmıştır.

Uygulama esnasında formlar dağıtılırken, karşılaştırma grubundaki bireylerin

daha önce psikiyatrik bir tedavi görüp görmedikleri sorgulanmış ve tedavi

görmüş olanlara uygulama yapılmamıştır. Bununla birlikte demografik bilgi

formunda daha önce psikiyatrik tedavi gördüğünü belirten üç kişinin verileri

de veri setinden çıkartılmış ve analizlere dahil edilmemiştir.

Buna göre, depresyon tanısı almış grupta 49 kadın ve 14 erkek (1 kişi

cinsiyet belirtmemiştir) olmak üzere yaşları 17 ile 65 arası değişen toplam 64

kişi bulunmaktadır. Karşılaştırma grubunda ise 50 kadın ve 21 erkek olmak

üzere yaşları 18 ile 56 arası değişen toplam 71 kişi bulunmaktadır.

Depresyon tanısı almış grubun yaş ortalaması 33,97, karşılaştırma grubunun

yaş ortalaması 32,47, tüm örneklemin yaş ortalaması ise 33,16’dır.

Örneklemin yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu ve ekonomik durum

düzeylerine göre dağılımı tablo 2.1’de gösterilmiştir.

Page 79: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

69

Tablo 2.1 Cinsiyet, Yaş, Medeni Durum, Eğitim Durumu, Eğitim Düzeyi Dağılımları

Depresyon

Grubu Karşılaştırma

Grubu

N % N %

Cinsiyet

Kadın 49 77 50 70

Erkek 14 22 21 30

- 1 1

Toplam 64 100 71 100

Yaş

17-25 yaş 15 23 22 31

26 - 35 yaş 20 31 26 36

35 ve üstü 26 41 23 33

- 3 5

Toplam 64 100 71 100

Medeni Durum

İlişkisi Yok (Bekar, Dul, Boşanmış, Evli fakat ayrı yaşıyor)

23 36 19 27

İlişkisi Var (Bekar fakat ilişkisi var, Sözlü-nişanlı, Evli)

41 64 52 73

Toplam 64 100 71 100

Gelir Durumu

500 YTL ve altı 21 33 16 23

501-1000 YTL 16 25 20 28

1001-1500 YTL ve diğerleri 14 22 25 35

- 13 20 10 14

Toplam 64 100 71 100

Eğitim Düzeyi

Okur yazar değil, okur yazar, ilkokul mezunu, ortaokul mezunu

25 39 15 21

Lise mezunu 18 28 29 41

Üniversite mezunu, YL mezunu

21 33 27 38

Toplam 64 100 71 100

Örneklemin cinsiyet dağılımına bakıldığında depresyon tanısı almış

grubun %77’sini kadınların, %22’sini erkeklerin; karşılaştırma grubunun ise

%70’ini kadınların, %30’unu erkeklerin oluşturduğu görülmektedir.

Page 80: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

70

Katılımcıların %23’ünü ilkokul mezunu ve okur yazar olanlar ile okur yazar

olmayanlar, %7’sini Ortaokul mezunları, %35’ini lise mezunları, %31’ini

üniversite mezunları ve %4’nü ise yüksek lisans mezunları oluşturmaktadır.

Page 81: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

71

2.2. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI

Katılımcıların sosyodemografik özellikleri, yaşamlarını ve kendi iyilik

hallerini algıları, psikiyatrik ve tıbbi öykülerinin değerlendirilmesi için

Demografik Bilgi Formu oluşturulmuş ve kullanılmıştır. Katılımcıların

kişilerarası tarzlarını değerlendirmek için Kişilerarası Tarz Ölçeği (KTÖ), öfke

yaşantılarını değerlendirmek için Çok Boyutlu Öfke Ölçeği’nin (ÇBÖÖ) 4. ve

5. boyutları (“öfke ile ilişkili davranışlar” ve “kişilerarası öfke”), kendilik

algılarını değerlendirmek için Sosyal Karşılaştırma Ölçeği (SKÖ), genel

psikiyatrik semptomları değerlendirmek için Kısa Semptom Envanteri (KSE)

ve depresyon düzeylerini değerlendirmek için Beck Depresyon Envanteri

(BDE) kullanılmıştır.

2.2.1. DEMOGRAFİK BİLGİ FORMU

Araştırma için oluşturulan demografik form toplam 34 sorudan

oluşmaktadır. Soruların bazıları 5’li likert tipinde, bazıları evet/hayır şeklinde,

bazıları da açık uçlu sorulmuştur. Oluşturulan formda, demografik bilgilere,

sosyoekonomik ve eğitim düzeyine, kişilerarası ilişkileri ve kişisel iyilik haline

ilişkin kişinin kendini değerlendirmesine ve psikiyatrik/tıbbi öyküye yönelik

bilgi alınmaktadır. Demografik bilgi formu Ek A.’da verilmiştir.

Page 82: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

72

Demografik bilgi formunda katılımcılardan ekonomik durumlarını,

fiziksel durumlarını, ruhsal durumlarını ve genel olarak yaşamlarını “çok iyi”

ve “çok kötü” arasında, 5’li likert tipinde değerlendirmeleri istenmiştir. Bu dört

soruya verdikleri yanıtların toplamı “yaşam doyumu” puanı olarak kabul

edilmiştir. Yine aynı şekilde katılımcılardan içinde büyüdükleri aileyi, diğer

insanlarla ilişkilerini, karşı cinsle ilişkilerini, kendilerini yalnız hissedip

hissetmediklerini ve yakın arkadaşlarının olup olmadığını “çok iyi” ve “çok

kötü” arasında, 5’li likert tipinde değerlendirmeleri istenmiştir. Bu beş soruya

verdikleri yanıtların toplamı “kişilerarası memnuniyet” puanı olarak kabul

edilmiştir. “Çok iyi” için 1, “iyi” için “ 2, “orta” için 3, “kötü” için 4 ve “çok kötü”

için 5 puan verilmiştir. Buna göre toplam puan yükseldikçe yaşam doyumu ve

kişilerarası memnuniyet olumsuza kaymaktadır.

2.2.2. Kİ�İLERARASI TARZ ÖLÇEĞİ

Araştırmaya katılan kişilerin kişilerarası tarzlarını belirlemek amacıyla

Kişilerarası Tarz Ölçeği (KTÖ) kullanılmıştır ve Ek B.’de verilmiştir. KTÖ,

Kahin ve ark. (2007) tarafından bireylerin kişilerarası ilişkilerde nasıl bir tarz

kullandıklarını belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. Altmış maddeden oluşan bir

kendini değerlendirme ölçeğidir. Maddeler “Sizi ne kadar tanımlıyor”

sorusuna göre cevaplanmaktadır ve %0, %25, %50, %75 ve %100 şeklinde

5’li likert tipinde cevaplanmaktadır. %0, 1 puan; %25, 2 puan; %50, 3 puan;

Page 83: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

73

%75, 4 puan ve %100, 5 puan ile değerlendirilmektedir. Buna göre en az 60,

en fazla 300 puan alınabilmektedir.

Ölçeğin faktör yapısının oluşturulması ve geçerlik-güvenirlik çalışması

yine Kahin ve ark. (2007) tarafından yapılmıştır. Yapılan çalışmada 6 faktör

bulunmuştur: Bunlar “Baskın tarz”, “Kaçınan tarz”, “Öfkeli tarz”, “Duygudan

kaçınan/duyarsız tarz”, “Manipülatif tarz”, “Alaycı/küçümseyici tarz”dır.

Ölçeğin güvenirlik çalışmasında Cronbach Alpha Güvenirlik analizi

tekniği kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre 60 maddelik ölçeğin güvenirlik

katsayısı α= .93 olarak bulunmuştur. Faktör alt ölçekleri için elde edilen

güvenirlik katsayıları ise “Baskın Tarz” alt ölçeği için α= .88 (madde sayısı

14); “Kaçıngan Tarz” alt ölçeği için α= .79 (madde sayısı 11); “Öfkeli Tarz” alt

ölçeği için α= .79 (madde sayısı 9); “Duygudan Kaçınan Tarz” alt ölçeği için

α= .77 (madde sayısı 11); “Manipülatif Tarz” alt ölçeği için α= .74 (madde

sayısı 10); “Küçümseyici Tarz” alt ölçeği için de α= .67 (madde sayısı 5)

olarak bulunmuştur (Kahin ve ark. 2007). Mevcut çalışmada da KTÖ’nün

güvenirlik katsayısı karşılaştırma grubu ve depresyon tanısı almış grup için

ayrı ayrı α= .91 olarak bulunmuştur.

Ölçeğin yapı geçerliğini belirlemek amacıyla Kısa Semptom Envanteri

(KSE), Offer Yalnızlık Ölçeği (OYÖ) ve Kişilerarası İletişim Tarzı Ölçeği

(KİTÖ) kullanılmıştır. Kişilerarası Tarz Ölçeği’nin (KTÖ) alt ölçekleri ve toplam

puanı ile KSE, OYÖ ve KİTÖ arasındaki korelasyonlara Pearson Momentler

Page 84: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

74

Çarpımı Korelasyon Katsayısı ile bakılmıştır. Öncelikle KTÖ’nun alt ölçekleri

ve toplam puanı ile KSE’nin her bir alt ölçeği arasında .49 (p<.01) ve .17

(p<.01) arasında değişen anlamlı korelasyonlar olduğu görülmüştür. “Baskın

Tarz” alt ölçeğine bakıldığında, en yüksek korelasyonun “Hostilite” alt ölçeği

ile (r=.37; p<.01) olduğu bulunmuştur. “Kaçıngan Tarz” alt ölçeğine

bakıldığında, en yüksek korelasyonun “Olumsuz Benlik” alt ölçeği ile (r=.33;

p<.01) olduğu bulunmuştur. “Öfkeli Tarz” alt ölçeğine bakıldığında ise en

yüksek korelasyonun ““Hostilite”” alt ölçeği ile (r=.49; p<.01) olduğu

görülmüştür. “Duygudan Kaçınan Tarz” alt ölçeğine bakıldığında, en yüksek

korelasyonun “Olumsuz Benlik” alt ölçeği ile (r=.25; p<.01) olduğu

bulunmuştur. “Manipülatif Tarz” alt ölçeğine bakıldığında, en yüksek

korelasyonun yine “Olumsuz Benlik” alt ölçeği ile (r=.32; p<.01) olduğu

görülmüştür. “Küçümseyici Tarz” alt ölçeğine bakıldığında da en yüksek

korelasyonun “Hostilite” alt ölçeği ile (r=.29; p<.01) olduğu görülmüştür

(Kahin ve ark. 2007).

KTÖ’nün alt ölçekleri ile KİTÖ’nün alt ölçekleri ve toplam puanı

arasındaki korelasyonlara bakıldığında, korelasyonların .71 (p<.01) ve -.09

(p<.05) arasında değiştiği ve en yüksek korelasyonların KİTÖ’nün “ketleyici”

alt ölçeği ile olduğu görülmektedir [“Baskın Tarz” (r=.71; p<.01), “Kaçıngan

Tarz” (r=.52; p<.01), “Öfkeli Tarz” (r=.53; p<.01) ve “Küçümseyici Tarz”

(r=.57; p<.01)]. “Duygudan Kaçınan Tarz” alt ölçeğine bakıldığında ise en

yüksek korelasyonlarının “Açık” alt ölçeği (r= -.29; p<.01) ve “Küçümseyici”

alt ölçeği (r=.29; p<.01) ile olduğu bulunmuştur. “Manipulatif Tarz” alt

Page 85: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

75

ölçeğine bakıldığında ise en yüksek korelasyonunun “Küçümseyici” alt

ölçeğine (r=.41; p<.01) ait olduğu görülmüştür. KTÖ’nün alt ölçekleri ve

toplam puanları ile OYÖ arasındaki korelasyonlara bakıldığında, alt ölçeklerle

arasındaki korelasyonların .34 (p<.01) ile .22 (p<.01) arasında değiştiği

görülmüştür (Kahin ve ark. 2007).

2.2.3. KISA SEMPTOM ENVANTERİ

Kısa Semptom Envanteri’nin orijinal formu Derogatis tarafından 90

maddelik SCL-90 Semptom Belirleme Listesi’nin kısaltılarak 53 maddeye

indirilmesiyle oluşturulmuştur. Normal örneklemlerde olduğu gibi, çeşitli

psikiyatrik ve medikal hastalarda da ortaya çıkabilecek bazı psikolojik

semptomları yakalamak amacıyla geliştirilmiş çok boyutlu kendini

değerlendirme türü bir semptom tarama ölçeğidir. Tıpkı SCL-90’da olduğu

gibi 9 alt ölçek ve 3 global indeksten oluşmaktadır. Maddeler “hiç” ve “çok

fazla” ifadelerine eşlik eden 0-4 değerleri arası derecelendirilmiş 5’li Likert tipi

bir ölçek üzerinden puanlanmaktadır (Kahin ve Durak, 1994). KSE Ek C.’de

verilmiştir

KSE’nin Türkiye uyarlaması Kahin ve Durak (1994) tarafından

gerçekleştirilmiştir. Yaptıkları çalışmada ölçeğin toplam puanından elde

edilen Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayılarının α= .93 ve α= .96, alt ölçekler

için elde edilen katsayılarının ise α= .63 ile α= .86 arasında değiştiği

Page 86: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

76

görülmüştür. Daha sonra yapılan bir çalışmada (Kahin, Durak ve Uğurtaş,

2002) 1994 çalışmasını temel alarak oluşturulan alt ölçeklerin iç tutarlılık

katsayılarının .71 (somatizasyon) ile .85 (depresyon) arasında değiştiği

görülmektedir. 2002 çalışmasının madde dağılımına göre yapılan analizler

sonucunda ise alt ölçeklerden elde edilen iç tutarlılık katsayılarının .70

(somatizasyon) ile .88 (depresyon) arasında değiştiği görülmektedir.

Envanterin toplam puanı üzerinden bulunan iç tutarlılık katsayısı ise .94’dür.

Mevcut çalışmada Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı karşılaştırma grubu için

α= .92, depresyon tanısı almış grup için α= .95 olarak bulunmuştur.

Ölçeğin geçerliği için Kahin ve Durak’ın (1994) çalışmasına

bakıldığında, korelasyon ve uç grup karşılaştırmaları KSE’nin geçerliğini

göstermektedir. Kişilerarası ilişkilerde sorunları olanların, yalnızlıklarının

dışında diğer türden ruhsal sıkıntılar da yaşayabilecekleri varsayımından

hareketle; depresyon, yalnızlık ve kişilerarası ilişkiler geçerlik için ölçüt olarak

alınmıştır. Buna göre Beck Depresyon Envanteri ile korelasyonların r=.34

(p<.001) ile r=.70 (p<.001) arasında, UCLA-Yalnızlık Ölçeği ile

korelasyonların r=.13 ile r=.36 arasında, Offer Yalnızlık ölçeği ile

korelasyonların r=-.34 ile r=-.57 arasında değiştiği görülmektedir. Kişilerarası

ilişkiler ve KSE alt ölçekleri arasındaki ilişkiler de r=-.13 ile r=-.36 arasında

değişmektedir.

Page 87: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

77

2.2.4. ÇOK BOYUTLU ÖFKE ÖLÇEĞİ

Çok Boyutlu Öfke Ölçeği (ÇBÖÖ), Balkaya ve Kahin tarafından

geliştirilmiş “kendini değerlendirme” türünde bir ölçektir (Balkaya, 2001;

Balkaya ve Kahin 2003). Ölçekle, öfke ile ilgili belirtiler, kişide öfkeye neden

olan durum ve insanlar, öfkeyle ilgili düşünceler ve davranışlar

değerlendirilmektedir. Ölçek toplam 158 maddeden oluşmaktadır (Balkaya,

2001). ÇBÖÖ Ek D.’de verilmiştir

Beşli likert tipi bir ölçektir ve beş boyuttan oluşmaktadır. Birinci boyutta

14 madde ile öfkenin fiziksel belirtileri araştırılmaktadır. Öfkenin oluşmasına

neden olan etmenleri tanımlayan ikinci boyutta, 42 madde ile bu ifadelerin

uyandırdığı öfke yoğunluğu sorulmaktadır. Üçüncü boyutta, öfkeyle ilişkili

düşünceleri içeren 30 madde, “Aşağıdaki düşünceler aklınızdan ne sıklıkla

geçer?” sorusu ile araştırılmaktadır. Dördüncü boyutta “Sizi öfkelendiren bir

insan karşısında aşağıdaki davranışları ne sıklıkla gösterirsiniz?” sorusuna

cevap olarak 47 madde bulunmaktadır. Öfke ile başa çıkma yollarının

araştırıldığı beşinci boyutta ise toplam 26 madde yer almaktadır (Balkaya ve

Kahin, 2003). Mevcut çalışmada dördüncü boyut olan “öfke ile ilişkili

davranışlar” ve beşinci boyut olan “kişilerarası öfke” ölçekleri kullanılmıştır.

Öfke ile ilişkili davranışlar boyutunun üç alt ölçeği (saldırgan davranışlar,

sakin davranışlar, kaygılı davranışlar), kişilerarası öfke boyutunun ise dört alt

ölçeği (intikam tepkileri, pasif agresi tepkiler, içedönük tepkiler, umursamaz

Page 88: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

78

tepkiler) bulunmaktadır. Öfke ile ilişkili davranışlar toplam puanı alınırken,

sakin davranışlar alt ölçeği puanları dahil edilmemiştir.

ÇBÖÖ için yapılan faktör analizleri sonucunda ortaya çıkan faktör alt

ölçeklerinin Cronbach Alfa güvenirlik katsayılarına bakıldığında; söz konusu 5

temel boyutun güvenirlik katsayılarının α= 0.83 ve α= 0.93 arasında, toplam

15 faktör alt ölçeğinin güvenirlik katsayılarının da α= 0.64 ve α= 0.95

arasında değiştiği görülmektedir (Balkaya ve Kahin, 2003). Batıgün (2002) de

çalışmasında benzer sonuçlar elde etmiştir ve “öfke ile ilişkili davranışlar”

boyutu için Cronbach Alfa güvenirlik katsayısını α= 0.83; “kişilerarası öfke”

boyutu için de α= 0.92 olarak bildirmiştir. Ölçeğin iç tutarlılığına yönelik

analizlere bakıldığında da, faktör alt ölçekleri arasında r = -.11 (p < .01) ile r =

.76 (p < .001) arasında değişen anlamlı korelasyonlar görülmektedir (Balkaya

ve Kahin, 2003). Balkaya’nın (2001) çalışmasında “Öfkeyle ilişkili davranşlar”

boyutunun Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı α= .83, “Kişilerarası öfke”

boyutunun Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı da α= .93 olarak bildirilmiştir.

Güleç (2005) çalışmasında majör depresyon grubu için Cronbach Alfa

güvenirlik katsayısı öfkeyle ilişkili davranışlar boyutu için α= .70, kişilerarası

öfke boyutu için α= .92 olarak belirtilmiştir. Mevcut çalışmada “Öfkeyle ilişkili

davranşlar” boyutunun Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı karşılaştırma grubu

için α= .66, depresyon tanısı almış grup için α= .77, “Kişilerarası öfke”

boyutunun Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı karşılaştırma grubu için α= .93,

depresyon tanısı almış grup için α= .91 olarak bulunmuştur.

Page 89: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

79

Ölçeğin geçerliği için öfke ile yakından ilişkili olan hostilite, benlik

saygısı, depresyon, kaygı ve somatizasyon bozuklukları ölçüt olarak ele

alınmıştır. Ayrıca öfkenin suçluluk ve utanç duygularıyla da ilişkili olduğu

dikkate alınmıştır. Bu amaçla, kriter ölçümü olarak, yukarıda sayılan boyutları

içeren Kısa Semptom Envanteri (KSE) ve Suçluluk ve Utanç Ölçeği (SUTÖ)

ile ÇBÖÖ arasındaki ilişkilere bakılmıştır (Balkaya ve Kahin, 2003).

KSE toplam puanıyla ÇBÖÖ faktörleri arasındaki korelasyon .01 ile .67

arasında değişmektedir. En yüksek oranlar “öfkeyle ilgili düşünceler”

boyutunda görülmektedir. Çok Boyutlu Öfke Ölçeği (ÇBÖÖ) alt ölçeklerinin,

Suçluluk Utanç Ölçeği (SUTÖ) ile arasındaki korelasyonlara bakıldığında

değişkenler arası anlamlı düzeyde pek çok korelasyon olduğu görülmektedir.

Öfkeyle İlişkili Düşünceler boyutu, Utanç ile pozitif korelasyon gösterirken (r=

.12; p<.001), Suçluluk ile, düşük bir seviyede, anlamlı bir şekilde negatif

korelasyon göstermektedir (r= -.08; p<.05). Suçluluk puanı, “Pasif-Agresif

Tepkiler” (r= .26; p<.001) ve “İçedönük Tepkiler” (r= .25; p<.001) ile anlamlı

ilişkiler içindedir (Balkaya ve Kahin, 2003). KSE’nin Hostilite alt ölçeği ile

öfkeyle ilişkili davranışlar boyutunun saldırgan davranışlar alt ölçeğinin .51

(p<.001), kaygılı davranışlar alt ölçeğinin .35 (p<.001) düzeyinde anlamlı bir

ilişki gösterdiği, sakin davranışlar alt ölçeğinin anlamlı bir ilişki göstermediği;

kişilerarası öfke boyutunun intikam tepkileri alt ölçeğinin .50 (p<.001), pasif-

agresif alt ölçeğinin .31 (p<.001), içedönük tepkiler alt ölçeğinin .25 (p<.001)

düzeyinde anlamlı bir korelasyon gösterdiği, umursamaz tepkileri alt ölçeğinin

ise anlamlı bir ilişki göstermediği belirtilmiştir (Balkaya, 2001).

Page 90: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

80

2.2.5. SOSYAL KAR�ILA�TIRMA ÖLÇEĞİ

Sosyal Karşılaştırma Ölçeği’nin (SKÖ) orijinal formu 5 madde halinde

Gilbert ve Trent (1995) tarafından geliştirilmiştir. Ölçekte kişilerin başkaları ile

kıyaslandığında kendilerini nasıl algıladıkları değerlendirilmektedir. Türkiye

uyarlaması Kahin ve Kahin (1992) tarafından gerçekleştirilmiştir ve son

formunda çift kutuplu 18 madde kullanılmıştır. Ölçek 1-6 arası Likert tipinde

işaretlenmektedir ve puanlama buna göre yapılmaktadır. Yüksek puanlar

olumlu benlik şemasına, düşük puanlar ise olumsuz benlik şemasına işaret

etmektedir. SKÖ Ek E.’de verilmiştir

Kahin ve Kahin’in, ortaokul, lise ve üniversite öğrencisi üzerinde

yaptıkları çalışmada ölçeğin Cronbach Alfa güvenilirlik katsayısını α= .79

olarak bulmuşlardır. Güleç (2005), çalışmasında Cronbach Alfa güvenilirlik

katsayılarını depresif belirtileri düşük grup için α= .91, depresif belirtileri

yüksek grup için α= .85 ve majör depresyon grubu için α= .89 olarak

bildirmiştir. Mevcut çalışmada Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı

karşılaştırma grubu için α= .84, depresyon tanısı almış grup için α= .88 olarak

bulunmuştur.

Ölçeğin bu haliyle depresif belirtileri yüksek ve düşük olan grupları

başarılı olarak ayırt edebildiği görülmüştür. Ayrıca ölçeğin BDE ile arasındaki

korelasyon r=-.19 (p<.001) olarak bulunmuştur. Benzer şekilde Güleç’in

(2005) çalışmasında da, SKÖ’nün depresif kişileri, normal bireylerden

Page 91: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

81

ayırdığı görülmektedir. Kahin, Batıgün ve Uğurtaş (2002) da çalışmalarında

SKÖ ile Kısa Semptom Envanterinin alt ölçekleri arasındaki korelasyonların

r= -.21 (somatizasyon) ile r= -.40 (olumsuz benlik) arasında değiştiğini

belirtmişlerdir.

2.2.6. BECK DEPRESYON ENVANTERİ

Beck Depresyon Envateri (BDE), depresyondaki duygusal, bilişsel ve

motivasyona yönelik alanları ve depresyonun şiddetini (yoğunluğunu)

değerlendirmeyi amaçlayan 21 maddelik kendini değerlendirme türünde bir

ölçektir (Beck, Ward, Mendelson, Mock ve Erbaugh, 1961). BDE Ek F.’de

verilmiştir

BDE’deki her madde, depresyona özgü bir davranışsal örüntüyü

belirlemeyi amaçlamaktadır. Maddeler azdan çoğa doğru giden dört derecelik

kendini değerlendirme cümlesinden oluşmaktadır. Maddeler depresyonun

ciddiyetine göre sıfırdan üçe kadar sıralanmış cümleler içermektedir. Ölçekte

bakılan belirtiler: Depresif ruh durumu, karamsarlık, başarısızlık duygusu,

doyum alamama, suçluluk duyguları, ağlama nöbetleri, tedirginlik, sosyal

çekilme, kararsızlık, bedensel imajın çarpıtılması, çalışma inhibisyonu, uyku

bozukluğu, yorgunluk, iştah azalması, kilo kaybı, somatik meşguliyetler ve

libido kaybıdır (Hisli, 1988).

Page 92: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

82

Ülkemizde, depresyon için Beck’in geliştirdiği iki ölçeğin uyarlaması

bulunmaktadır. Beck Depresyon Ölçeği’nin Tegin, Beck Depresyon

Envanteri’nin de Hisli tarafından uyarlandığı görülmektedir (Savaşır ve Kahin,

1997). Mevcut çalışmada kullanılan Beck Depresyon Envanteri’nin

standardizasyonu Hisli (1988) tarafından gerçekleştirilmiştir. Ölçeğin

güvenirliği, üniversite öğrencileri ile yapılan bir çalışmada madde analizi ve

yarıya bölme teknikleriyle incelenmiş ve yarıya bölme güvenirliği r=.70,

madde analizinden elde edilen Cronbach Alfa katsayısı da α= .80 olarak

bulunmuştur. Güleç (2005) ise çalışmasında 565 kişilik normal örneklemde

BDE’nin Cronbach Alfa güvenirlik katsayısını α= .84 olarak, hasta grubu için

de α= .74 olarak bulmuştur. Mevcut çalışmada Cronbach Alfa güvenirlik

katsayısı karşılaştırma grubu için α= .71, depresyon tanısı almış grup için α=

.85 olarak bulunmuştur.

Standardizasyon çalışmasında ölçeğin geçerliğine MMPI’ın Depresyon

skalası kullanılarak bakılmıştır ve Pearson korelasyon katsayısı r=.50 olarak

bulunmuştur (Hisli, 1989). Psikiyatri polikliniği hastaları ile yapılan başka bir

geçerlik çalışmasında da bu katsayı r=.63 olarak bulunmuştur (Hisli, 1988).

Ayrıca Arkar ve Kafak (2004) yaptıkları çalışmada 354 hastanın BDE

maddelerine vermiş oldukları yanıtlara faktör analizi yapmışlardır ve sonuçlar,

BDE’deki maddelerin depresyonun iki birincil boyutunu (bilişsel belirtiler ve

somatik-afektif belirtiler) değerlendirdiğini göstermektedir.

Page 93: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

83

2.3. �LEM

Uygulamalarda katılımcılara doldurmaları için Demografik Bilgi Formu,

Kişilerarası Tarz Ölçeği (KİTÖ), Çok Boyutlu Öfke Ölçeği’nin (ÇBÖÖ) 4. ve 5.

boyutları, Sosyal Karşılaştırma Ölçeği (SKÖ), Kısa Semptom Envanteri

(KSE) ve Beck Depresyon Envanteri (BDE) verilmiştir. Demografik Bilgi

Formu her uygulamanın başında olmak üzere, sıra etkisinin kontrol edilmesi

için diğer ölçekler farklı sıralarda verilmiştir.

Depresyon grubunun verileri, İstanbul, Ankara, Antalya, Balıkesir ve

Samsun olmak üzere çeşitli devlet ve üniversite hastanelerinde bir psikiyatrist

tarafından depresyon tanısı almış kişilerden toplanmıştır. Karşılaştırma grubu

için ise veriler İstanbul, Ankara, Balıkesir ve Samsun’dan gönüllü

katılımcılardan kartopu örneklemesi yöntemiyle toplanmıştır. Katılımcıların

ölçek ve formları doldurmaları 20 ile 40 dakika arasında sürmüştür.

Araştırmanın sonucunda elde edilen veriler “SPSS for Windows 15.0”

programı ile analiz edilmiştir. Öncelikle depresyon tanısı almış grup ile

karşılaştırma grubunun farklılaşıp faklılaşmadığını ve demografik

değişkenlere göre puanların nasıl değiştiğini belirlemek amacıyla ANOVA

yapılmıştır. İki grubun temel değişkenler açısından nasıl farklışatığını görmek

için T-testi ve değişkenler arasındaki ilişkilerin literatürle ne kadar tutarlı

olduğunu belirlemek amacıyla Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon

yapılmıştır. Ayrıca Depresyon tanısı almış grupta, klinik bir depresyonu ve

Page 94: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

84

karşılaştırma grubunda hafif düzeyde de olsa depresif belirtilerini yordayan

olası değişkenlerin belirlenmesi ve buna göre depresyon grubunda, klinik bir

depresyonu yordayan değişkenlerin farklılaşıp farklılaşmadığını görmek

amacıyla hiyerarşik regresyon analizi uygulanmıştır.

Page 95: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

85

BÖLÜM III

BULGULAR

3.1. Demografik Değişkenlere Yönelik Analiz Sonuçları

Araştırmanın örneklemi eğitim düzeyi bakımından üç gruba, medeni

durum bakımından iki gruba (karşı cinsle bir ilişki var-yok), gelir düzeyi

bakımından üç gruba ve yaş bakımından üç gruba ayrılmıştır. Gruplar daha

önce Tablo 2.1.’de verilmiştir.

İlk olarak grup, cinsiyet ve yaşın katılımcıların depresyon puanları

üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu incelemek amacıyla 2 (Grup) X 2 (Cinsiyet)

X 3 (Yaş) faktörlü ANOVA uygulanmıştır. Analizin sonucu Tablo 3.1.’de

gösterilmiştir. Tablo incelendiğinde, beklendiği gibi grup temel etkisinin

anlamlı olduğu (F1,104=232,65, p<.001) ve buna göre depresyon tanısı almış

katılımcıların depresyon puanlarının (x=31,22, ss=8,76), karşılaştırma

grubundaki katılımcıların puanlarından (x=7,69, ss=4,04) anlamlı düzeyde

yüksek olduğu; ancak yaş ve cinsiyetin temel etkilerinin olmadığı

görülmektedir. Bununla beraber, grup ve yaşın etkileşim etkisi (F2,104=3,85;

p<.05) ile grup, cinsiyet ve yaşın etkileşim etkisi (F2,104=4,55; p<.05)

bulunmuştur. Grup ve yaş etkileşim etkisinin kaynağını belirlemek üzere

yapılan Tukey Kramer testi sonuçlarına göre, 17-25 yaş arasındaki depresif

bireyler ile 36 yaşın üstündeki depresif bireyler (q=3,80; p<.05) arasında

Page 96: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

86

anlamlı düzeyde fark olduğu bulunmuştur. Buna göre 17-25 yaş arasındaki

depresif bireylerin depresyon ortalamasının (x=34,57, ss=10,41), 36 yaş

üstündeki depresif bireylerin depresyon ortalamasından (x=28,74, ss=6,00)

daha yüksek olduğu görülmektedir (Bkz. Grafik 3.1.; Grafik 3.2.).

Tablo 3.1. Depresyon üzerinde grup, cinsiyet ve yaşın temel ve ortak etkileri

Kaynak Kareler Toplamı

s.d. Ortalama

Kare F

Grup 9492,65 1 9492,65 232,65***

Cinsiyet 17,24 1 17,24 ,42

Yaş 10,06 2 5,03 ,12

Grup X Cinsiyet 17,99 1 17,99 ,44

Grup X Yaş 314,15 2 157,07 3,85*

Cinsiyet X Yaş 45,73 2 22,86 ,56

Grup X Cinsiyet X Yaş 371,72 2 185,86 4,55*

Hata 4243,43 104 40,80

Toplam 62334,00 116

*p<.05; ***p<.001

Page 97: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

87

Grafik 3.1. Depresyon Grubu Yaşın Etkisi

Grafik 3.2. Karşılaştırma Grubu Yaşın Etkisi

Page 98: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

88

İkinci olarak da bu kez yaş yerine eğitim düzeyi ele alınarak 2 (Grup) X

2 (Cinsiyet) X 3 (Eğitim) faktörlü ANOVA uygulanmıştır. Analizin sonucu

Tablo 3.2.’de gösterilmiştir. Yine beklendiği gibi grup temel etkisi

(F1,106=268,63, p<.001) bulunmuştur. Ancak eğitim düzeyinin de puanlar

üzerinde temel etkisi saptanmıştır (F2,106=8,06, p≤.001). Ayrıca grup ve eğitim

düzeyinin etkileşim etkisinin olduğu da görülmüştür.

Tablo 3.2. Depresyon üzerinde grup, cinsiyet ve eğitim düzeyinin temel ve ortak etkileri

Kaynak Kareler Toplamı

s.d. Ortalama

Kare F

Grup 10476,74 1 10476,74 268,62***

Cinsiyet 41,23 1 41,23 1,06

Eğitim 628,85 2 314,42 8,06***

Grup X Cinsiyet 1,38 1 1,38 ,35

Grup X Eğitim 323,85 2 161,93 4,52*

Cinsiyet X Eğitim 81,31 2 40,65 1,04

Grup X Cinsiyet X Eğitim 41,78 2 20,89 ,54

Hata 4134,13 106 39,00

Toplam 63586,00 118

*p<.05; ***p≤.001

Bu sonuçlara göre depresyon tanısı almış katılımcıların depresyon

puanlarının (x=31,00, ss=8,69), karşılaştırma grubundaki katılımcıların

puanlarından (x=7,69, ss=4,04); ilkokul-ortaokul mezunu ile okur-yazarların

depresyon puanlarının (x=23,08, ss=11,51) da, lise (x=18,97, ss=16,10) ve

üniversite (x=15,80, ss=11,64) mezunlarının puanlarından anlamlı düzeyde

Page 99: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

89

yüksek olduğu bulunmuştur. Grup ve eğitim düzeyinin etkileşim etkisinin

kaynağını belirlemek üzere yapılan Tukey Kramer testi sonuçlarına göre,

ilkokul-ortaokul mezunu ve okur-yazar depresif bireyler ile lise mezunu

depresif bireyler arasında (q=-4,41; p<.05) ve lise mezunu depresif bireyler

ile üniversite mezunu depresif bireyler (q=6,20; p<.05) arasında anlamlı

düzeyde fark olduğu bulunmuştur. Buna göre lise mezunu depresif bireylerin

depresyon ortalamasının (x=36,80, ss=10,98), ilkokul-ortaokul mezunu ve

okur-yazar depresif bireylerin ortalamasından (x=30,27, ss=7,07) ve

üniversite mezunu depresif bireylerin ortalamasından (x=27,45, ss=6,13)

yüksek olduğu saptanmıştır (Bkz. Grafik 3.3.; Grafik 3.4.).

Grafik 3.3. Depresyon Grubu Eğitim Düzeyinin Etkisi

Page 100: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

90

Grafik 3.4. Karşılaştırma Grubu Eğitim Düzeyinin Etkisi

Üçüncü olarak semptom açısından karşılaştırma grubunun, depresyon

tanısı almış gruptan ayrışıp ayrışmadığını belirlemek amacıyla grup, cinsiyet

ve yaşın katılımcıların KSE puanları (bu analizde depresyon alt ölçeği

puanları, toplam puana dahil edilmemiştir) üzerinde nasıl bir etkisi olduğuna 2

(Grup) X 2 (Cinsiyet) X 3 (Yaş) faktörlü ANOVA ile bakılmıştır. Analizin

sonucu Tablo 3.3.’de gösterilmiştir. Tablo incelendiğinde, beklendiği gibi grup

temel etkisinin anlamlı olduğu (F1,98=130,90, p<.001) ve buna göre

depresyon tanısı almış katılımcıların KSE puanlarının (x=80,98, ss=26,27),

karşılaştırma grubundaki katılımcıların puanlarından (x=26,93, ss=16,36)

anlamlı düzeyde yüksek olduğu görülmektedir.

Page 101: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

91

Tablo 3.3. KSE (Depresyon alt ölçeği puanı toplam puana dahil edilmemiş olarak) üzerinde grup, cinsiyet ve eğitim düzeyinin temel ve ortak etkileri

Kaynak Kareler Toplamı

s.d. Ortalama

Kare F

Grup 59164,62 1 59164,62 130,90***

Cinsiyet 857,24 1 857,24 1,90

Yaş 474,93 2 237,46 ,53

Grup X Cinsiyet 230,54 1 230,54 ,51

Grup X Yaş 3747,04 2 1873,52 4,15*

Cinsiyet X Yaş 239,01 2 119,50 ,26

Grup X Cinsiyet X Yaş 96,15 2 48,08 ,11

Hata 44295,10 98 451,99

Toplam 433519,00 110

*p<.05; ***p≤.001

3.2. Depresif Grup ile Karşılaştırma Grubunun Araştırma

Değişkenleri Açısından Değerlendirilmesi

Literatürde depresif bireylerin daha az kişilerarası becerilere sahip

oldukları ve daha fazla iletişim problemi yaşadıkları (Libet ve Lewinsohn,

1973; Petty, Ericsson ve Joiner, 2004), daha olumsuz öfke yaşantılarının

olduğu (Ingram, Trenary, Odom, Berry ve Nelson, 2007; Aydemir, Temiz ve

Göka, 2002) ve kendilerine ilişkin daha olumsuz bir bakış açılarının olduğu

(Gara ve ark., 1993; Galambos, Barker ve Krahn, 2006) vurgulanmaktadır.

Bu doğrultuda, depresyon tanısı almış grup ile karşılaştırma grubunun

kişilerarası tarz, kendilik algısı, öfke davranışları, kişilerarası öfke ve ayrıca

KSE puanları bakımından farklılaşıp farklılaşmadığının belirlenmesi amacıyla

Page 102: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

92

bağımsız örneklem T-testi uygulanmıştır. Temel değişkenler için elde edilen

sonuçlar Tablo 3.4.’de, alt ölçekler için Bonferroni düzeltmesi de dikkate

alınarak elde edilen sonuçlar da Tablo 3.5.’de verilmiştir. Tablo

incelendiğinde, depresyon tanısı almış grubun temel değişkenlerin hepsinde

de karşılaştırma grubundan farklılaştığı görülmektedir.

Tablo 3.4. Depresyon grubu ile karşılaştırma grubunun temel değişkenler açısından karşılaştırılması

DEĞİ5KENLER Depresyon Grubu Karşılaştırma Grubu

N = 64 N = 71 Ortalama ss Ortalama ss t

Kişilerarası Tarz 141,71 29,89 116,34 26,41 4,73***

Öfke Davranışları 45,09 8,93 36,63 6,07 5,88***

Kişilerarası Öfke 135,81 24,33 124,13 25,52 2,36*

Kendilik Algısı 68,90 15,56 85,30 10,91 -6,29***

Kısa Semptom Envanteri 114,25 32,87 35,87 21,83 14,36***

* p<.05, ***p≤.001

Temel değişkenlere ve alt ölçeklerden alınan puanlara bakıldığında,

depresyon tanısı almış grubun, kişilerarası tarz toplam puanlarının

(x=141,71, ss=29,89), karşılaştırma grubununkinden (x=116,34, ss=26,41)

anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmektedir (t=4,73, p<.001). KTÖ’nün alt

ölçeklerine bakıldığında da, depresyon tanısı almış grubun, kaçınan tarz,

öfkeli tarz ve duyarsız tarz puanları bakımıdan, karşılaştırma grubundan

farklılaştığı görülmektedir. Baskın tarz ve manipülatif tarz açısından ise

puanlar biraz daha yüksek gibi görülse de, farklılık istatiksel olarak anlamlılık

düzeyine ulaşmamaktadır. Alaycı tarz açısından ise grupların pek

farklılaşmadığı görülmektedir.

Page 103: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

93

Tablo 3.5. Alt ölçekler için depresyon grubu ile karşılaştırma grubunun değişkenler açısından karşılaştırılması

DEĞİ5KENLER

Depresyon Grubu Karşılaştırma Grubu

N = 64 N = 71

Ortalama ss Ortalama ss t

Kiş

ile

rara

Tarz

Alt

Ö

lçekle

ri

Baskın Tarz 26,05 7,78 22,85 8,22 2,19

Kaçınan Tarz 27,07 7,21 21,57 5,61 4,73***

Öfkeli Tarz 26,31 6,67 21,21 6,02 4,51***

Duyarsız Tarz 27,05 6,69 22,36 6,30 3,96***

Manipülatif Tarz 25,86 5,91 22,63 6,31 2,96

Alaycı/Küçümseyici Tarz

10,22 3,36 9,66 4,11 ,83

Öfk

e D

av.

Alt

Ölç

ekle

ri

Saldırgan davranışlar 30,13 7,62 23,58 5,26 5,43***

Sakin davranışlar 31,91 6,84 34,19 6,25 -1,92

Kaygılı davranışlar 14,91 3,07 12,91 2,62 3,92***

Kiş

ile

rara

Öfk

e

Alt

Ölç

ekle

ri İntikam tepkileri 62,79 18,20 52,91 16,15 3,03

Pasif agresif tepkiler 31,68 6,03 31,63 7,00 0,05

İçedönük tepkiler 33,49 6,61 31,77 5,75 1,53

Umursamaz tepkiler 6,52 3,03 7,44 3,16 -1,67

***p≤.001 - Bonferroni düzeltmesine göre

Öfke ile ilgili boyutlara bakıldığında, depresyon tanısı almış grubun

“öfke davranışları” (x=45,09, ss=8,93) ve “kişilerarası öfke” puanlarının

(x=135,81, ss=24,33), karşılaştırma grubunun “öfke davranışları” (x=36,63,

ss=6,07) (t=5,88, p<001) ve “kişilerarası öfke” (x=124,13, ss=25,52)

puanlarından (t=2,34, p<,05) anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmektedir.

“Öfke davranışları” ve “kişilerarası öfke” boyutlarının alt ölçeklerine

bakıldığında ise depresyon tanısı almış grubun “saldırgan davranışlar”

puanlarının (x=30,13, ss=7,62), karşılaştırma grubunun puanlarından

(x=23,58, ss=5,26) anlamlı düzeyde farklılaştığı (t=5,43, p<.001) ve “kaygılı

Page 104: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

94

davranışlar” puanlarının da (x=14,91, ss=3,07), karşılaştırma grubunun

puanlarından (x=12,91, ss=2,62) anlamlı düzeyde farklılaştığı (t=3,92,

p<.001) görülecektir. “Sakin davranışlar”, “intikam tepkileri”, “pasif agresif

tepkiler”, “içedönük tepkiler” ve “umursamaz tepkiler” puanlarında ise iki grup

arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşmanın olmadığı görülmüştür.

Kendilik algısı ve KSE puanlarına bakıldığında da depresyon tanısı

almış grubun kendilik algısı puanlarının (x=68,90, ss=15,56), karşılaştırma

grubunun puanlarından (x=85,30, ss=10,91) (t=-6,29, p<,001); KSE

puanlarının da (x=114,25, ss=32,87), karşılaştırma grubunun puanlarından

(x=35,87, ss=21,83) (t=14,36, p<.001) anlamlı düzeyde farklılaştığı

görülmektedir.

3.3. Depresyonu Yordayan Değişkenler

Klinik depresyonun yanı sıra normal bireylerde de depresif belirtilerin

olabileceği (Kumbasar, 2000) göz önünde bulundurularak; depresyonu ve

depresif belirtileri yordayan değişkenlerin belirlenmesi amacıyla depresyon

tanısı almış grup ve karşılaştırma grubu ile ayrı ayrı aşamalı hiyerarşik

regresyon analizleri yapılmıştır ve elde edilen bulgular Tablo 3.6. ve Tablo

3.7.’de verilmiştir.

Page 105: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

95

Tablo 3.6. Depresyon tanısı almış grupta ve karşılaştırma grubunda depresyon puanlarını yordayan değişkenler

Grup Değişken R R2 R2

Değ. Beta t

Hata vary.

F değ.

F

Depresif Grup

Öfke davranışları ,45 ,21 ,21 ,69 1,82 ,25 4,71* 4,71*

Kişilerarası Öfke ,46 ,21 ,005 -,16 -,42 ,09 ,11 2,29

Kişilerarası Tarz ,49 ,24 ,03 -,02 -,10 ,04 ,65 1,71

Kendilik algısı ,73 ,54 ,30 -,58 -3,11** ,09 9,69** 4,41*

Karşılaştırma Grubu

Öfke davranışları ,20 ,04 ,04 ,20 ,87 ,15 1,31 1,31

Kişilerarası Öfke ,20 ,04 ,00 -,19 -,79 ,04 ,01 ,64

Kişilerarası Tarz ,31 ,09 ,05 ,41 1,73 ,03 1,74 1,02

Kendilik algısı ,38 ,15 ,05 ,26 1,28 ,07 1,63 1,19

* p<.05, **p<.01

Söz konusu bu analizlerde bağımlı değişken BDE’den alınan

depresyon puanlarıdır. Yordayıcı değişkenler ise ilk aşamada demografik

değişkenler (yaş, cinsiyet, eğitim durumu, gelir düzeyi, ilişki durumu), ikinci

aşamada öfke davranışları, üçüncü aşamada kişilerarası öfke, dördüncü

aşamada kişilerarası tarz ve beşinci aşamada kendilik algısı olarak denkleme

sokulmuştur (Bkz. Tablo 3.6.).

Tablo 3.6. incelendiğinde depresyon tanısı almış grupta ve

karşılaştırma grubunda depresyonu yordayan değişkenlerin sırasıyla, “öfke

davranışları”, “kişilerarası öfke”, “kişilerarası tarz” ve “kendilik algısı” olduğu

görülmektedir. Depresyon tanısı almış grupta değişkenler bir bütün olarak

varyansın %54’ünü açıklamaktadır. Bu değişkenlerden depresyonu en güçlü

Page 106: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

96

olarak yordayanın kendilik algısı olduğu görülmektedir (F1,15=4,41, p<.05).

Öfke davranışlarının da tek başına yordayıcı gücünün olduğu; kişilerarası

öfke ile kişilerarası tarzın ise yordayıcı güçlerinin olduğu; ancak yordamaya

tek başlarına anlamlı katkılarının olmadığı bulunmuştur. Öfke davranışları ile

kişilerarası öfkenin birlikte varyansın %21’ini açıkladıkları, kişilerarası tarz ile

birlikte açıklanan varyansın %24’e, kendilik algısı ile birlikte de %54’e

yükseldiği görülmektedir. Karşılaştırma grubunda da aynı değişkenlerin

birlikteyken yordayıcı olduğu (öfke davranışları, kişilerarası öfke, kişilerarası

tarz ve kendilik algısı); ancakanlamlı bir katkı yapmadıkları ve birlikte

varyansın %15’ini açıkladıkları görülmektedir.

Alt ölçeklerin yordayıcı olarak kullanıldığı regresyon analizlerine ilişkin

sonuçlar da Tablo 3.7.’de verilmiştir. Denkleme ilk aşamada demografik

değişkenler (yaş, cinsiyet, eğitim durumu, gelir düzeyi, ilişki durumu), ikinci

aşamada öfke davranışları (saldırgan davranışlar, sakin davranışlar, kaygılı

davranışlar), üçüncü aşamada kişilerarası öfke (intikam tepkileri, pasif agresif

öfke tepkileri, içedönük tepkiler, umursamaz tepkiler), dördüncü aşamada

kişilerarası tarz (baskın tarz, kaçınan tarz, öfkeli tarz, duyarsız tarz,

manipülatif tarz, alaycı/küçümseyici tarz), beşinci aşamada kendilik algısı,

altıncı aşamada yaşam doyumu ve son aşamada da kişilerarası memnuniyet

puanları denkleme sokulmuştur (Bkz. Tablo 3.7.).

Page 107: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

97

Tablo 3.7. Depresyon puanlarını yordayan değişkenler

Grup Değişken R R2 R2

Değ. Beta t

Hata vary.

F değ.

F

Depresif Grup

Saldırgan öfke davranışı

,50 ,25 ,25 ,45 2,69* ,13 5,34* 5,34*

İçe dönük öfke ,69 ,48 ,23 ,30 1,63 ,21 6,64* 6,93**

Kendilik algısı ,80 ,64 ,16 -,30 -1,01 ,15 6,34* 8,38**

Yaşam doyumu ,81 ,66 ,01 -,10 -,44 ,64 ,52 6,20**

Kişilerarası memnuniyet

,85 ,73 ,07 ,35 1,74 ,63 3,01 6,33**

Eğitim Düzeyi ,38 ,15 ,15 -,31 -1,88 1,01 4,77* 4,77*

Karşılaştırma Grubu

Kendilik algısı ,39 ,15 ,005 ,19 1,08 ,06 ,15 2,39

Yaşam doyumu ,58 ,33 ,18 ,31 1,52 ,42 7,17* 4,35*

Kişilerarası memnuniyet

,60 ,36 ,03 ,21 ,98 ,44 ,96 3,49*

* p<.05, **p<.01

Tablo 3.7. incelendiğinde depresyon tanısı almış grupta depresyonu

yordayan değişkenlerin sırasıyla, “saldırgan davranışlar”, “içe dönük öfke”,

“kendilik algısı”, “yaşam doyumu” ve “kişilerarası memnuniyet” olduğu

görülmektedir. Saldırgan öfke davranışının varyansın %25’ini, içe dönük öfke

ile birlikte %48’ini açıkladığı görülmektedir. Kendilik algısı daha önceki

değişkenlerle birlikte varyansın %64’ünü açıklamaktadır. Yaşam doyumu ve

kişilerarası memnuniyet ile birlikte değişkenlerin bir bütün olarak varyansın

%73’ünü açıkladıkları görülmektedir. Bu değişkenlerden saldırgan öfke

davranışları (F1,16=5,34, p<.05), içe dönük öfke (F1,15=6,93, p<.01) ve kendilik

algısı (F1,14=8,38, p<.01) değişkenlerinin depresyonu yordama güçlerinin

yüksek ve tek başlarına yordayıcı oldukları görülmektedir. Yaşam doyumu ve

Page 108: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

98

kişilerarası memnuniyetin de yordayıcı güçlerinin olduğu; ancak tek başlarına

anlamlı düzeyde olmadıkları bulunmuştur.

Karşılaştırma grubundaki depresif belirtileri yordayan değişkenlerin ise

sırasıyla “eğitim düzeyi”, “kendilik algısı”, “yaşam doyumu” ve “kişilerarası

memnuniyet” olduğu görülmektedir. Değişkenlerden eğitim düzeyi

(F1,28=4,77, p<.05) ile yaşam doyumunun (F1,26=4,35, p<.05) tek başlarına

yordama gücüne sahip oldukları ve değişkenlerin bir bütün olarak varyansın

%36’sını açıkladıkları bulunmuştur.

Depresyon tanısı almış grup ile karşılaştırma grubunda depresyonu

yordayan değişkenlere baktığımızda, “kendilik algısı, yaşam doyumu ve

kişilerarası memnuniyet”in her iki grupta da ortak yordayıcılar olduğu;

depresyon tanısı almış grupta ise saldırgan öfke ve içe dönük öfkenin önemli

yordayıcılar olarak devreye girdiği, karşılaştırma grubunda da eğitim

düzeyinin önemli bir yordayıcı olduğu görülmektedir.

3.5. Değişkenler Arası İlişkiler

Araştırmanın temel değişkenleri arasındaki ilişkiler toplam örneklem

üzerinde (N=135) Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon tekniği ile

hesaplanmıştır. Temel değişkenler arasındaki ilişkiler Tablo 3.8.’de, temel

değişkenler ve alt ölçeklerin gösterdiği ilişkiler ise Tablo 3.9.’da verilmiştir.

Page 109: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

99

Tablo 3.8. Kişilerarası Tarz, Kendilik Algısı, Öfke ve Depresyon Arasındaki İlişkiler

Depresyon

Kişilerarası Tarz

KSE Kendilik

Algısı

Öfke ile ilişkili

Davranışlar

Kişilerarası Öfke

Depresyon -- ,50** ,82** -,60** ,47** ,25*

Kişilerarası Tarz

-- ,41** -,48** ,48** ,59**

Kısa Semptom Envanteri

-- -,67** ,47** ,30**

Kendilik Algısı

-- -,33** -,23*

Öfke ile ilişkili

Davranışlar -- ,67**

Kişilerarası Öfke

--

* p<.05; ** p<.01

Tablo 3.8. incelendiğinde bütün değişkenler arasında bir ilişkinin

bulunduğu görülmektedir. Buna göre, depresyonun; kişilerarası tarz (KTÖ) ile

(r=,50, p<.01), Kısa Semptom Envanteri puanları (KSE) ile (r=,82, p<.01),

öfke ile ilişkili davranışlar ile (r=,47, p<.01) ve kişilerarası öfke ile (r=,25,

p<.05) pozitif yönde; kendilik algısı (SKÖ) ile (r=-,60, p<.01) de negatif yönde

bir ilişki gösterdiği; kişilerarası tarzın Kısa Semptom Envanteri puanları ile

(r=,41, p<.01), öfke ile ilişkili davranışlar ile (r=,48, p<.01) ve kişilerarası öfke

ile (r=,59, p<.01) pozitif yönde, kendilik algısı ile (r=-,48, p<.01) de negatif

yönde bir ilişki gösterdiği, Kısa Semptom Envanteri puanlarının, kendilik

algısı ile (r=-,67, p<.01) negatif yönde, öfke ile ilişkili davranışlar ile (r=,47,

p<.01) ve kişilerarası öfke ile (r=,30, p<.01) pozitif yönde bir ilişki gösterdiği;

kendilik algısının öfke ile ilişkili davranışlar (r=-,33, p<.01) ve kişilerarası öfke

ile (r=-,23, p<.05) negatif yönde bir ilişki gösterdiği, son olarak da öfke

Page 110: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

100

davranışı ile kişilerarası öfkenin (r=,67, p<.01) pozitif yönde bir ilişki

gösterdiği görülmektedir.

Kişilerarası Tarz Ölçeği’nin, Öfke ile ilişkili Davranışlar Ölçeği’nin ve

Kişilerarası Öfke Ölçeği’nin alt ölçekleri ile yaşam doyumu ile kişilerarası

memnuniyetin; depresyon, kişilerarası tarz, kendilik algısı, öfke davranışları

ve kişilerarası öfke ile gösterdikleri korelasyonlar da Tablo 3.9.’da verilmiştir.

Tablo incelendiğinde temel değişkenimiz depresyonun, kişilerarası tarz alt

ölçeklerinden alaycı tarz ile, öfke davranışlarından sakin davranış ile,

kişilerarası öfke alt ölçeklerinden pasif agresif, içe dönük ve umursamaz alt

ölçekleriyle anlamlı bir ilişki göstermediği, ancak diğer bütün alt ölçeklerle

anlamlı bir ilişki gösterdiği bulunmuştur. Buna göre depresyonun, KTÖ alt

ölçeklerinden baskın tarz ile (r=,24, p<.05), kaçınan tarz ile (r=,50, p<.01),

öfkeli tarz ile (r=,45, p<.01), duyarsız tarz ile (r=,39, p<.01), manipülatif tarz

ile (r=,33, p<.01); öfke davranışları alt ölçeklerinden, saldırgan öfke ile (r=,44,

p<.01), kaygılı davranışlar ile (r=,31, p<.01); kişilerarası öfke alt ölçeklerinden

de intikam tepkileri ile (r=,24, p<.05) ile pozitif yönde bir ilişki gösterdiği

görülmüştür. Ayrıca yaşam doyumu ve kişilerarası memnuniyete

baktığımızda, depresyonun yaşam doyumu ile (r=,71, p<.01) ve kişilerarası

memnuniyet ile (r=,75, p<.01) pozitif yönde bir ilişki gösterdiği bulunmuştur.

Buna göre bireylerin yaşam doyumsuzluğu ile kişilerarası memnuniyetsizliği

arttıkça, depresyon puanları artmaktadır.

Page 111: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

101

Tablo 3.9. Alt ölçeklerin ve yaşam doyumu ile kişilerarası memnuniyetin temel değişkenlerle olan korelasyonları

Depresyon

BDE Kişilerarası

Tarz Kendilik

Algısı Öfke

Davranışı Kişilerarası

Öfke

Kişilerarası Tarz

Baskın ,24* -- -,30** ,41** ,50**

Kaçınan ,50** -- -,46** ,36** ,40**

Öfkeli ,45** -- -,38** ,61** ,64**

Duyarsız ,39** -- -,35** ,19* ,35**

Manipülatif ,33** -- -,32** ,25** ,48**

Alaycı ,14 -- -,15 ,30** ,44**

Öfke Davranışı

Saldırgan ,44** ,44** -,28** -- ,61**

Sakin -,19 -,20** ,25* -- -,13

Kaygılı ,31** ,35** -,27** -- ,44**

Kişilerarası Öfke İntikam ,24* ,59** -,22* ,67** --

Pasif Agresif -,01 ,41** ,02 ,45** --

İçe Dönük ,17 ,13 -,17 ,25** --

Umursamaz -,10 ,05 ,20 -,06

Yaşam Doyumunda Düşüklük

,71** ,44** -,61** ,43** ,23*

Kişilerarası Memnuniyetsizlik ,75** ,43** -,60** ,53** ,19

* p<.05; ** p<.01

Page 112: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

102

BÖLÜM IV

TARTI�MA

Bu bölümde bulgular bölümünde elde edilen sonuçlar konuyla ilgili

literatür çerçevesinde tartışılmış, daha sonra bir bütün olarak tekrar

değerlendirilmiştir.

4.1. Demografik Değişkenlere Yönelik Analiz Sonuçları

Hatırlanacağı gibi örneklemin BDE ve KSE puanları üzerinde

demografik değişkenlerin nasıl bir etkisi olduğunun incelendiği analiz

sonucunda, hem BDE puanlarında hem de KSE puanlarında grubun temel

etkisinin olduğu gözlenmiştir. Her iki ölçek puanları üzerinde grup etkisinin

görülmesi beklendik bir sonuçtur ve karşılaştırma grubumuzun

araştırmamızın amaçları açısından uygunluğuna ilişkin bir kanıt olarak

yorumlanabilir. Diğer demografik bilgilere ilişkin bazı sonuçlar (örneğin BDE

üzerinde cinsiyet temel etkisinin bulunmayışı) literatürdeki bulgularla kısmen

uyumsuz gibi görünmekle birlikte tek tek her sonucun ele alınması sonuçların

daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır.

Literatürde birçok araştırmada cinsiyet ve depresyon arasında önemli

bir ilişkinin olduğu vurgulanmaktadır ve kadınların erkeklere oranla iki kat

daha fazla depresyon yaşadığı belirtilmektedir (bkz. Nolen-Hoeksema, 2001,

Page 113: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

103

Öztürk, 2004, Boughton ve Street, 2007). Bu yönde temel bir kabul olmakla

birlikte, bu kabulün aksine sonuçlar veren çalışmaların da olduğu

görülmektedir (bkz. Baumgart ve Oliver,1981). Bu çalışmada ise cinsiyetin

depresyon üzerindeki temel etkisine bakıldığında anlamlı bir ilişki

göstermediği sonucu çıkmıştır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta,

veri toplama aşamasında kliniğe başvuran depresif kişilerin %77’sini

kadınların oluşturmuş olmasıdır. Bu durum beklendiği gibi daha çok

kadınların depresyon şikayeti yaşadığına ilişkin araştırma sonuçlarını

desteklemektedir. Yine de bu farkın kadınların daha fazla depresyon

yaşamalarından mı, yoksa erkeklerin yardım alma eğilimlerinin daha az

olmasından mı kaynaklandığını, bu çalışmada belirleme imkanı

bulunmamaktadır (Erkeklerin depresyon yaşantısına ilişkin daha ayrıntılı bilgi

için Mahalik ve Rochlen’nin (2006) özet çalışmasına bkz.). Dikkate alınması

gereken ikinci bir konu da cinsiyet bağlamında depresyon yaşayan bireylerin,

yaşadıkları depresyonun şiddeti bakımından farklılaşma göstermedikleridir

(Wilhelm, Roy, Mitchell, Brownhill, Parker, 2002), diğer bir ifadeyle kadınlar

erkeklere göre daha fazla depresyon yaşama riski taşımakla birlikte,

depresyona giren bireylerin (kadın-erkek) yaşadıkları depresyonun şiddeti

cinsiyete göre farklılaşmamaktadır. Hatırlanacağı gibi bu çalışmada

incelenen örneklem iki farklı uçta depresyon yaşayan kişilerden oluşmaktadır,

diğer deyişle orta düzeyde depresyon yaşayanlar analize dahil edilmemiştir.

Bu durumda örneklem, tam bir normal dağılım örneklemi sayılmaz. Cinsiyet

temel etkisinin çıkmayışının bir nedeni de bu olabilir. Son olarak cinsiyetin

temel etkisi bulunmamakla birlikte, grup, cinsiyet ve yaşın etkileşim etkisinin

olduğu görülmektedir. Bu durum cinsiyetin belirli bir yaş döneminde

Page 114: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

104

depresyon açısından önemli olabileceğini düşündürmektedir. Bununla birlikte

erkek katılımcı sayısının daha fazla olduğu bir araştırma, cinsiyetin etkisine

ilişkin daha aydınlatıcı bilgiler verecektir.

Yaş ve depresyon ilişkisine bakıldığında, varyans analizi sonuçlarına

göre, kişilerin depresyon yaşantıları üzerinde yaşın temel bir etkisinin

olmadığı; ancak depresyon tanısı almış grupta, 17-25 yaş arasındaki

bireylerin depresyon düzeylerinin, 35 yaşın üstündeki bireylerden yüksek

olduğu görülmektedir. Bu konuda birçok depresyon-yaş araştırmasını

özetleyen Newman’ın (1989) çalışmasına baktığımızda, araştırmalar

arasında tam bir tutarlılığın olmadığı görülebilir. Yine de Newman’ın aktardığı

çalışmalara genel olarak bakıldığında 35 yaşın altında ve 75 yaşın üstünde

depresyon semptomlarında bir artışın olduğu görülmektedir. Yaşlanmayla

birlikte depresyon yaşantısında artışın olabileceği belirtilmiş olsa da, bu

çalışmada 50 yaşın üstünde katılımcı sayısının az olması ve üst yaş sınırının

65 olmasından dolayı, yaşlanmanın depresyon üzerindeki etkisine

bakılamamıştır. Bununla birlikte mevcut çalışmada, literatürle uyumlu olarak

25 yaşın altının depresyon için bir risk grubu olabileceği görülmüştür.

Teachman (2006) da çalışmasında 18 yaşından sonra depresyon

semptomlarında bir artışın başladığını ve orta yaştan sonra düştüğünü

vurgulamıştır. Ergenliğin sonu ve hayata atılma dönemi olması bakımından

17-25 yaş arasının bireylerin yoğun stres (işsizlik gibi) (Yentürk ve Başlevent,

2007) ile karşı karşıya kaldıkları bir dönem olduğu düşünülebilir ve bu

bağlamda bir depresyonun gelişmesi olası gibi görünmektedir.

Page 115: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

105

Literatürde eğitim ve depresyon arasındaki ilişkiye bakıldığında, eğitim

düzeyinin düşük olması ile depresyon arasında bir ilişkinin olduğunu belirten

araştırmaların bulunduğu görülmektedir (bkz. Chiu, 2004; Slone ve

arkadaşları, 2006). Mevcut araştırmada yapılan analizlerin sonuçları da

literatürle uyumludur ve eğitim düzeyinin depresyon üzerinde bir temel

etkisinin olduğu görülmüştür. Düşük eğitim düzeyinde depresyonun daha

yüksek olması, eğitimin bir koruyucu faktör olduğunu düşündürmektedir.

Ancak etkileşim etkisine bakıldığında dikkat çeken bir sonuç ise depresyon

tanısı almış grupta lise mezunlarının depresyon puanlarının hem ilkokul-

ortaokul mezunlarının hem de üniversite mezunlarının puanlarından yüksek

olmasıdır. Ülkemiz koşulları göz önünde bulundurulduğunda işsizliğin lise

mezunları için de büyük bir problem olduğu (Bozdağlıoğlu, 2008) ve önemli

bir stres kaynağı olabileceği düşünülebilir. Özetle depresyon açısından daha

çok ilkokul-ortaokul ve lise mezunlarının risk grubunda olduğu söylenebilir.

4.2. Gruplararası Karşılaştırma Sonuçları

Araştırmanın temel sorularından birisi olan “Depresif kişilerin”,

kişilerarası tarz, kendilik algısı ve öfke yaşantısı bağlamında normal

kişilerden farklılaşıp farklılaşmadığı sorusunun yanıtını belirlemek amacıyla

bağımsız gruplar T-testi uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara bakıldığında

depresyon grubundaki kişilerin, araştırmanın temel değişkenleri olan

kişilerarası tarz, kendilik algısı, öfke davranışları ve kişilerarası öfke

açısından karşılaştırma grubundan farklılaştığı görülmektedir. Bir başka

Page 116: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

106

deyişle depresif kişilerin kişilerarası tarzlarının, normal kişilere göre daha

olumsuz olduğu, kendilik algılarının daha düşük olduğu, daha fazla öfke

davranışı gösterdikleri ve kişilerarası öfke yaşantılarının daha fazla olduğu

söylenebilir. Elde edilen bu sonuçlar daha önce giriş bölümünde aktarılan

araştırmaların sonuçlarıyla da paralellik göstermektedir.

Temel değişkenlere ait alt ölçek toplam puanlarından hangilerinin

depresif grup ile karşılaştırma grubunu birbirinden ayırdığına bakılması,

yukarıda aktarılan sonuçların daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

Kişilerarası tarz alt ölçek puanlarından “kaçınan tarz, öfkeli tarz ve duyarsız

tarz”ın iki grubu birbirinden ayırdığı; “baskın tarz, manipülatif tarz ve alaycı

tarz”ın ise ayırmadığı görülmektedir. İki grubu birbirinden ayıran ve

ayırmayan alt ölçeklere bir bütün olarak bakıldığında, depresif bireylerin daha

pasif ve etkileşim üzerinde daha az kontrol sahibi bir kişilerarası tarzlarının

olduğu dikkat çekmektedir. Bu bağlamda depresif bireylerin yaşamları

üzerinde kontrollerinin olmadığına ilişkin düşünceleri (Burger, 1984),

kişilerarası ilişkilerine de yansıyor olabilir ve daha pasif bir iletişim tarzına

sahip olabilirler. Olumsuz kişilerası etkleşimleri kaçınan ve duyarsız bir tarz

geliştirmelerine neden oluyor olabilir ve buna paralel olarak da öfke duyuyor

olabilirler.

Öfke ile ilgili alt ölçeklere baktığımızda, öfke davranışları alt

ölçeklerinden saldırgan davranışlar ve kaygılı davranışların iki grubu ayırt

edici özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Saldırgan öfke davranışları,

kişilerarası öfkeli tarz ile uyuşmaktadır ve regresyon analizinde de önemli bir

Page 117: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

107

yordayıcı olarak bulunmuştur. Literatürde de depresyon ve saldırganlık

arasında bir ilişkinin olduğunu belirten çalışmalar bulunmaktadır (örn. Maiuro,

O’Sullivan, Michael ve Vitaliano; 1989). Depresif bireylerin sosyal

etkileşimlerde yüksek stres yaşadıkları göz önünde bulundurulursa

(Hokanson ve ark. 1989), buna uygun olarak kaçınmacı ve kaygılı bir

kişilerarası tarzlarının olabileceği ve beraberinde dışa yönelik bir öfke

yaşantısının eşlik edebileceği düşünülebilir.

4.3. Depresyonu Yordayan Değişkenler

Depresif grup ve karşılaştırma grubu için ayrı ayrı yapılan regresyon

analizlerinden elde edilen sonuçlar Tablo 3.6.’da ve Tablo 3.7.’de verilmişti.

Tablo 3.6. incelendiğinde hem depresyon tanısı almış grupta hem de

karşılaştırma grubunda depresyonu yordayan değişkenlerin “öfke

davranışları”, “kişilerarası öfke”, “kişilerarası tarz” ve “kendilik algısı” olduğu

görülmektedir. Söz konusu değişkenler toplu halde, depresyon grubunda

varyansın %54’ünü açıklarken, karşılaştırma grubunda açıkladığı yüzde

(%15) daha düşüktür. Buradan bakıldığında, bu temel değişkenlerin

depresyona doğru gidişte önemli bir rol oynadığı da düşünülebilir. Diğer

deyişle; olumsuz bir kendilik algısı ve birlikte giden olumsuz bir kişilerarası

tarz, yaşanan kişilerarası öfke ve öfke davranışları hafif düzeyde olduğunda,

bir arada, normal bireylerin yaşadığı depresif belirtileri yordarken, daha ciddi

düzeyde olumsuzlaşmaları ve özellikle de kendilik algısının ve öfke

Page 118: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

108

davranışlarının gittikçe olumsuz yönde artışı, daha ciddi düzeyde

depresyonun habercisi olabilir. Kuşkusuz böyle bir tahminin kanıtlanması,

ancak boylamsal çalışmalarla mümkündür. Fakat bu durumda da etik

kaygılar devreye girecektir. Kendilik algısının özellikle depresyon

yaşantısındaki önemi (Lewinsohn, Gotlib vd Seeley, 1997) düşünüldüğüne,

literatüre paralel bir sonuç olduğu söylenebilir. Bir sonraki analizde ise bu

temel değişkenleri oluşturan alt boyutlar denkleme sokulmuştur.

Tablo 3.7. incelendiğinde depresyon tanısı almış grupta depresyonu

yordayan bu alt boyutların, “saldırgan davranışlar”, “içe dönük öfke”, “kendilik

algısı”, “yaşam doyumu” ve “kişilerarası memnuniyet” olduğu görülmektedir.

Öncelikle depresif grupta depresyonu yordayan önemli değişkenlerden

birisinin saldırgan öfke tepkisi olduğu dikkat çekmektedir. Saldırgan öfke

davranışı ve depresyon arasındaki ilişki literatürde de oldukça sık

görülmektedir. Varyansın %25’ini tek başına açıklıyor olması ve “içe dönük

öfke” ile birlikte varyansın %48’ini açıklıyor olması, saldırgan öfke

davranışının ya da genel olarak öfkenin, depresyon yaşantısındaki önemini

göstermektedir. Saldırgan öfke davranışı, kişilerarsı ilişkilerde aynı zamanda

olumsuz bir iletişim/etkileşim şekli olarak da düşünülebilir. Öfke alt

boyutlarından içe dönük öfkenin de depresyonda etkili olduğu görülmektedir.

İçe dönük öfke depresyonda beklendik bir durumdur (Clay, Anderson ve

Dixon; 1993; Begley, 1994) ve saldırgan öfke davranışı ile ilişkilendirilecek

olursa; saldırgan öfke davranışı, içe dönük öfkenin dışavurumu olarak da

düşünülebilir. Yapılan çalışmada neden-sonuç ilişkisini belirleme olanağı

bulunmadığından saldırgan öfke davranışının “depresyonun bir sonucu mu,

Page 119: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

109

yoksa depresyonun nedeni mi?” sorusuna cevap verme imkanı

bulunmamaktadır. Ancak eğer saldırgan öfke davranışı depresyon

yaşantısından önce bireylerde olumsuz bir etkileşim tarzı olarak

bulunmaktaysa, böyle bir tutumun sosyal ilişkileri olumsuz etkileyeceğini

düşünmek pek zor olmayacaktır. Kişinin sosyal ilişkilerine zarar veren böyle

bir tutum, bireyin dışlanacağı ve ben sevilmiyorum düşüncesini tetikleyeceği,

bunun sonucunda da depresyon yaşantısına girmesi olasıdır. Ancak diğer bir

olasılık da, Coyne’nin Depresyonun Etkileşimsel Tanımı Modeli bağlamında,

depresyondaki bir bireyin, depresyon yaşantısından dolayı dışlanması

sonucu insanlara karşı saldırgan bir öfke tepkisi geliştirmesidir. Başka bir

dışlanma nedeninin ise olumsuz kişilerarası tarzdan kaynaklanabileceği de

göz önünde bulundurulmalıdır. Her koşulda da, saldırgan bir öfke tutumunun

bireyin ruhsal iyilik haline ciddi zarar verecek olması ve kişilerarası ilişkilerini

olumsuz etkileyeceği unutulmamalıdır.

Kendilik algısı ve depresyon arasındaki ilişki literatürde ve bir çok

kuramda vurgulanmaktadır. Mevcut araştırmada uygulanan regresyon

analizinde de kendilik algısının depresyonu yordadığı görülmüştür. Kendilik

algısının düşmesi her ne kadar sadece depresyona has bir durum olmamakla

birlikte, depresyon yaşayan bireylerde olumsuz bir kendilik algısı

beklenmektedir. İçe dönük öfkenin de depresyonu yordaması depresif

kişilerin kendilerine yönelik olumsuz algılarını desteklemektedir.

Son olarak depresyonu yordayan değişkenler arasında bireyin yaşam

doyumu ve kişilerarası memnuniyetin olduğu görülmektedir. Beklendiği üzere

Page 120: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

110

depresyon yaşayan bireylerin yaşamlarına (Koivumaa-Honkanen, Kaprio,

Honkanen, Viinamaki ve Koskenvuo; 2004) ve kişilerarası ilişkilerine (Gotlib

ve Whiffen, 1989) yönelik olumsuz bir düşünceleri bulunmaktadır. Bireylerin

bu düşünceleri ve diğer yordayıcı değişkenler bir bütün olarak

düşünüldüğünde, depresyon yaşayan bireyin kendisine yönelik olumsuz bir

algısının olduğu ve öfke duyduğu, aynı zamanda dışa yönelik saldırgan bir

öfke geliştirdiği, bu süreçte de kişilerarası ilişkilerinde olumsuz sonuçlar

yaşadığı ve yaşamından doyum almadığı söylenebilir.

Karşılaştırma grubundaki yordayıcı değişkenlerin boyutları

incelendiğinde, depresif grupta görülen değişkenlerden; kendilik algısının,

yaşam doyumunun ve kişilerarası memnuniyetin, karşılaştırma grubunda

yaşanan depresif belirtileri yordamada etkili olduğu görülmektedir. Bunlara ek

olarak eğitim düzeyinin de kendi başına katkısı olan bir yordayıcı olduğu;

aynı şekilde kişinin yaşamdan aldığı doyumun ve kişilerarası ilişkilerden

duyduğu memnuniyetin de bir arada etkilerinin yanında depresif belirtileri

yordamaya kendi başlarına da anlamlı katkılar yaptıkları görülmüştür (Bkz.

Tablo 3.7.). Diğer deyişle eğitim düzeyi düştükçe, yaşamdan duyulan doyum

azaldıkça, kişilerarası ilişkilerden duyulan memnuniyet düştükçe, depresif

belirtilerin artacağı tahmin edilebilir. Özetle, depresyon tanısı almış grup ile

karşılaştırma grubundaki ortak yordayıcılara baktığımızda bireyin yaşamına,

ilişkilerine ve kendisine ilişkin bakış açısının önemi görülmektedir. Bu durum

bilişsel yaklaşımın olumsuz bilişsel üçlüsünü andırmaktadır. Karşılaştırma

grubundaki bireyler henüz klinik bir depresyon yaşamamakla birlikte, “her şey

çok kötü” düşüncesinin depresyon üzerindeki etkisi görülmektedir.

Page 121: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

111

Karşılaştırma grubunda bireyin özellikle yaşamına ve ilişkilerine ilişkin

olumsuz algılarının yanında, kendisine yönelik de olumsuz algısının önemi

görülürken, klinik depresyon yaşayan bireylerde, kendine yönelik olumsuz

algı tek başına anlamlılık kazanırken, içe ve dışa yönelik bir öfke yaşantısının

da önemi dikkat çekmektedir. Bu durumda henüz klinik bir depresyon

yaşamayan bireylerde kendilik algısı ile ilişkilerden ve yaşamdan alınan

doyum olumsuza kaydıkça, depresif bir durumun oluşabileceği, buna paralel

olarak da saldırgan ve içe dönük öfke yaşantısı da çıktıkça yaşanan

depresyonun klinik düzeye çıkacağı düşünülebilir.

Karşılaştırma grubunda ortaya çıkan eğitim düzeyi etkisi, ilgili

literatürde de vurgulanmaktadır. Buna göre eğitim düzeyi yükseldikçe

depresyonun azalması beklendik bir sonuçtur (Chiu, 2004; Slone ve ark.,

2006). Eğitim düzeyinin yükselmesinin, bireyin hem kendisine bakış açısına

hem de yaşamdan doyum almasına katkı sağlayacağı düşünüldüğünde bu

durumun yukarıda belirtilen sonuçlarla uyum içinde olduğu söylenebilir.

4.4. Değişkenler Arası İlişkiler

Araştırma değişkenlerinin birbirleriyle olan ilişkilerini belirlemek

amacıyla yapılan analiz sonuçlarına bakıldığında; genel olarak değişkenlerin

birbiriyle ilişkili olduğu görülmektedir. Temel değişkenler arasındaki ilişkilere

bakıldığında, bütün değişkenlerin birbiriyle ilişkili olduğu dikkat çekmektedir.

Page 122: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

112

Diğer analiz sonuçlarının da gösterdiği gibi, kişilerarası tarzın, kendilik

algısının ve öfke yaşantısının depresyon açısından önemli olan değişkenler

olduğu burada da yinelenmektedir. Literatürle uygun olarak depresyonu

yüksek olan bireylerin kendiliklerine ilişkin olumsuz bir algılarının olduğu

(Gara ve ark., 1993; Galambos, Barker ve Krahn, 2006), olumsuz bir

kişilerarası tarzlarının olduğu (Libet ve Lewinsohn, 1973) ve işlevsel olmayan

bir öfke yaşantılarının olduğu (Ingram ve ark., 2007; Fava ve Rosenbaum,

1998) görülmektedir. Temel değişkenlerin alt boyutlarına bakmak sonuçların

daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

T-testi sonuçlarında ele alınan sonuçlar ile korelasyon sonuçları

arasında beklendiği gibi bir paralellik görülmektedir. T-testi sonuçlarından

farklı olarak ise burada kişilerarası tarz alt ölçeklerinden baskın tarz ve

manipülatif tarzın, kişilerarası öfke alt ölçeklerinden de intikam tepkilerinin

depresyon ile bir ilişki gösterdiği görülmektedir. Kişilerarası tarz alt

ölçeklerinden alaycı tarz dışındaki beş tarzın, bütün temel değişkenlerle ilişki

göstermesi, olumsuz kişilerarası tarzların kişinin iyilik hali üzerindeki önemini

yinelemektedir. Kendilik algısı ile alaycı kişilerarası tarz arasında bir ilişkinin

bulunmaması da yine beklendik yönde bir sonuçtur. Kendisine yönelik

olumsuz algısı olan bir bireyin (Beck, Rush, Shaw ve Emery, 1983)

başkalarını küçümseyici bir şekilde algılamayacağı beklenebilir. İntikam

tepkilerinin de depresyon ile bir ilişki göstermesi, regresyon analizinde önemli

bir yordayıcı olarak bulunan saldırgan öfke davranışı ile uyuşmaktadır.

Umursamaz öfke tepkisi ile depresyon arasında bir ilişkinin olmaması ise,

depresyondaki kişilerin normalden fazla umursamalarından kaynaklanan bazı

Page 123: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

113

sıkıntılar yaşadıkları düşünüldüğünde (olumsuz bilişsel üçlü) (Guidano ve

Liotti, 1986) beklendik bir sonuç olarak görülebilir.

Son olarak bireylerin yaşamdan aldıkları doyumun ve kişilerarası

memnuniyetlerinin depresyon ile olan ilişkilerine baktığımızda, oldukça

yüksek bir ilişkinin olduğu dikkat çekmektedir. Daha önce de üzerinde

durulduğu üzere, bireyin yaşamdan doyum almamasının (Koivumaa-

Honkane ve ark., 2004) depresyon için önemli bir belirleyici olduğu

görülmektedir. Yaşamdan doyum almamayı, ister bilişsel yaklaşımın

vurguladığı olumsuz bir düşünce (Guidano ve Liotti, 1986; Williams ve ark.,

1997) olarak görelim, ister davranışçı yaklaşımın vurguladığı düşük olumlu

pekiştireç (O’leary ve Wilson, 1986) olarak görelim, bireyin ruhsal iyilik hali

için temel olduğu unutulmamalıdır.

Page 124: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

114

4.5. Bir Bütün Olarak Sonuç ve Öneriler

Bütün analiz sonuçlarına bakıldığında kişilerarası tarz, kendilik algısı,

öfke ve depresyon arasında önemli sayılabilecek bir ilişkinin olduğunu

söylenebilir. Öfke değişkenlerinden saldırgan öfkenin depresyon üzerinde

önemli bir rolünün olduğu görülmektedir. Saldırgan öfke davranışı ele

alınırken, kişilerarası bir problem olduğu ve olumsuz bir etkileşim tarzı olduğu

mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda kendisine ve dünyaya

ilişkin olumsuz bir algısı olan bireyin, dışa yönelik saldırgan öfke tepkileri

geliştirmesi olası gibi görünmektedir. Ayrıca öfke yaşantısının engellenmeden

kaynaklandığı düşünülürse ve engellenmenin öğrenilmiş çaresizliğe neden

olabileceği göz önünde bulundurulursa bunun da depresyon üzerinde

etkisinin olabileceği söylenebilir.

Olumsuz bir kendilik algısı olan depresif bireylerin, aynı zamanda

olumsuz kişilerarası tarzlarının olduğu görülmektedir. Bu olumsuz kişilerarası

tarzların bazıları, depresif duygu durumu ve olayları olumsuz algılama ile

bağlantılı olabileceği gibi, olumsuz kişilerarası tarz (sosyal becerinin zayıflığı

da denilebilir) bireylerin depresyona girmelerine öncül olabilir. Lewnisohn’un

Sosyal Beceri Eksikliği Teorisi çerçevesinde düşündüğümüzde etkili olmayan

sosyal becerilerin depresyona yol açacağı vurgulanmaktaydı. Bu durumda

kendisine ilişkin olumsuz algısı olan bir bireyin, buna paralel olarak olumsuz

kişilerarası bir tarz geliştirmesi depresyona olan yatkınlığını artırıyor olabilir.

Literatürde depresif kişilerin erken dönemde yaşadıkları bağlanma sürecinde,

Page 125: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

115

kişilerarası becerilerini etkileyen faktörler ve kişilerarası becerilerdeki

eksikliklerin depresyona yatkınlıkta önemli olabileceğini düşündüren

çalışmalar bulunmaktadır (Abela ve ark., 2005; Alloy, 2001 ve Ingram, 2003).

Bütün bunlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde girişte de üzerinde

durulduğu üzere, bireyin anne ile etkileşime girmeye başlamasından itibaren

geliştirdiği ve devamlı gelişmeye devam eden kendisine ilişkin algısı ile bu

süreçte kazandığı kişilerarası tarzın depresyon yaşantısı üzerinde önemli bir

etkisinin olduğu düşünülebilir. Bireylerin olumlu kişilerarası tarza sahip

olmaları, diğer bir ifadeyle sosyal becerilerinin güçlü olması, aynı zamanda

koruyucu ruh sağlığı açısından birey için büyük önem taşımaktadır. Olumlu

geri bildirim ve pekiştireç sağlayan herhangi bir etkileşimin, bireyin ruhsal

iyilik hali üzerinde ve kendisine ilişkin algısı üzerinde de olumlu sonuçlarının

olacağı unutulmamalıdır.

Çalışmadan elde edilen sonuçlar ve literatürdeki diğer araştırmaların

sonuçları kişilerarası tarzın, kendilik algısının ve öfkenin depresyon

yaşantısındaki önemini açık bir şekilde göstermektedir. Bununla birlikte bu

çalışmada cevaplanmamış ve özellikle müdahale konusunda önemli olan

bazı sorular bulunmaktadır. Depresyon ile ilişkili bulunan değişkenlerin

depresyon için öncül mü olduğu yoksa depresyonun bir sonucu mu olduğu

sorusunu bu çalışma ile yanıtlamak oldukça güçtür. Bu bağlamda neden-

sonuç ilişkisine yanıt verecek çalışmalar, müdahaleye ilişkin de önemli

ipuçları verecektir. Örneğin saldırgan öfke tepkilerinin depresyon sonucu mu

olduğu yoksa depresyona öncül mü olduğunu bilmek, geliştirilecek bir

müdahale programı için büyük önem taşıyacaktır. Daha geniş bir örneklem

Page 126: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

116

ve izleme çalışması içeren bir araştırma, klinik depresyon için aydınlatıcı

olacaktır.

Araştırmanın diğer bir sınırlılığı da, örneklemin, yaş ve cinsiyet

özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Literatüre bakıldığında yapılan bazı

depresyon araştırmalarında sadece kadınlarla çalışıldığı (örn. Hammen,

2003; Rinck ve Becker, 2005) ya da az sayıda erkek ile çalışıldığı (örn.

Watkins, Martin ve Stern, 2000; Joorman, Hertel, Brozovich ve Gotlib, 2005)

görülmektedir. Mevcut çalışmada olduğu gibi, kliniğe başvuran bireylerin

önemli bir kısmının kadın olması, cinsiyetten bağımsız genellemelerin

yapılmasını güçleştirmektedir. Olabildiğince erkek bireylerden de veri

toplanmaya çalışılmış olsa da, yeterli olmadığı göz önünde bulundurularak,

erkek bireylerin depresyon yaşantılarının kısmen de olsa farklılık

gösterebileceği ve başka faktörlerin ön plana çıkabileceği dikkate alınmalıdır.

Yine aynı şekilde yaş ranjının özellikle yaşlı bireyleri kapsamaması,

yaşlanmanın etkisine bakılmasını da engellemiştir. Bu bağlamda sonuçlar da

bu örneklemin özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir.

Yapılan regresyon analizi ile depresyon için önemli değişkenler

belirlenmeye çalışılmış ve önemli bulgular elde edilmiştir. Bununla birlikte

yapılacak olan daha kapsamlı bir model analizinin bu değişkenlerin

etkileşiminin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Neden sonuç ilişkisinin bilinmesinin önemi gibi, değişkenler arasındaki

etkileşimler de müdahaleye ilişkin önemli bilgiler verecektir.

Page 127: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

117

Bununla birlikte elde edilen sonuçlar depresyona ilişkin önemli bilgiler

vermektedir ve yeni çalışmalar için öncül olabileceği düşünülmektedir. Son

olarak, sosyal etkileşimin yaşamımızın önemli bir kısmını kapsadığı

düşünüldüğünde, gerek depresyon yaşayan bireyler için gerek koruyucu ruh

sağlığı için sosyal beceri ve öfke kontrolü programlarının geliştirilmesi büyük

önem taşımaktadır. Sosyal beceri programlarının geliştirilip çeşitli

kurumlarda, okullarda ve kliniklerde uygulanır bir duruma getirilmesi sadece

depresyon açısından değil, diğer patolojiler açısından da ülkemiz için büyük

katkı sağlayacaktır.

Page 128: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

118

ÖZET

Bu araştırmada, depresyon tanısı almış kişilerde; depresyon,

kişilerarası tarz, kendilik algısı ve öfke arasındaki ilişkiler araştırılmıştır.

Araştırmanın örneklemini depresyon tanısı almış 64 depresyon hastası ile

depresyonda olmayan 71 normal birey oluşturmaktadır. Araştırmada

katılımcıların depresyon düzeyleri, kişilerarası tarzları, kendilik algıları, ruhsal

iyilik halleri ve öfke düzeyleri değerlendirilmiştir. Bu amaçla Beck Depresyon

Envanteri, Kişilerarası Tarz Ölçeği, Sosyal Karşılaştırma Ölçeği, Kısa

Semptom Envanteri ve Çok Boyutlu Öfke Ölçeği’nin ‘Kişilerarası Öfke’ ve

‘Öfke ile İlişkili Davranışlar’ boyutları kullanılmıştır. Ayrıca bir demografik form

kullanılarak; “yaş, cinsiyet, eğitim durumu” gibi konularda bilgi alınmıştır.

Yapılan analiz sonuçlarına göre; depresyon tanısı almış bireylerin, normal

bireylere göre; kendilik algılarının daha düşük olduğu, kişilerarası tarzlarının

daha olumsuz olduğu ve daha fazla öfke yaşantılarının olduğu görülmüştür.

Regresyon analizi sonuçlarına göre, kendilik algısının, kişilerarası tarzın, öfke

davranışlarının ve kişilerarası öfkenin depresyon puanlarını yordadığı

bulunmuştur. Tüm sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde, olumsuz

kendilik algısının, olumsuz kişilerarası tarzların ve öfke yaşantılarının

depresyon ile ilişkili olduğu söylenebilir. Elde edilen bulgular literatür ışığında

tartışılmıştır.

Page 129: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

119

ABSTRACT

In this study, the relationship between, depression, interpersonal

style, self perception and anger was investigated in people who are in

depression. The sample of the study is formed by 64 depressive people and

71 non depressive normals. Depression, interpersonal style, self perception,

mental wellbeing and anger was investigated. The assessment instruments

were the Beck Depression Inventory, Interpersonal Style Scale, Social

Comparison Scale, Multidimensional Anger Scale, and the Brief Symptom

Inventory. The results revealed that the two groups significantly differed on

the study variables, the patient group showing significantly higher anger,

negative self perception and negative interpersonal style scores. The

hierarchical regression analyses revealed that the depression scores of the

patient group and the distress scores of the comparison group could be

significantly predicted by the study variables. Self perception, interpersonal

style, interpersonal anger and anger behaviors were predictors of depression

points. It was concluded that negative self perception, negative interpersonal

styles and anger is in correlation with depression. The results have been

discussed.

Page 130: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

120

KAYNAKÇA

1- Abela, J. R. Z., Hankin, B. L., Haigh, E. A. P., Adams, P.,

Vinokuroff, T., Trayhern, L. (2005). Interpersonal Vulnerability to

Depression in High-Risk Children: The Role of Insecure Attachment

and Reassurance Seeking. Journal of Clinical Child and Adolescent

Psychology, 34. 182–192.

2- Abramson, L. Y., Metalsky, G. I., & Alloy, L. B. (1989).

Hopelessness Depression: A Theory-Based Subtype of Depression.

Psychological Review, 96. 358-372.

3- Abrahamson, L. Y., Seligman, M. E. P., Teasdale, J. D. (1978).

"Learned Helplessness in Humans: Critique and Reformulation.".

Abnormal Psychology, 87. 49-74.

4- Ainsworth, M. D. S. (1968). Object Relations, Dependency, and

Attachment: A Theoretical Review of the Infant-Mother Relationship.

Child Development, 40. 969-1025.

5- Alloy, L. B. (2001). The Developmental Origins of Cognitive

Vulnerability to Depression: Negative Interpersonal Context Leads

to Personal Vulnerability. Cognitive Therapy and Research, 25.

349–351.

6- Allport, G. W. (1964). Pattern and Growth in Personality. USA: Holt,

Rinehart and Winston. s. 11-138.

7- Amerikan Psikiyatri Birliği. (2000). DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri:

Başvuru Elkitabı (2. baskı). (Çev. Ertuğrul Köroğlu). Ankara:

Hekimler Yayın Birliği.

Page 131: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

121

8- Arkar, H., Yafak, C. (2004). Klinik Bir Örneklemde Beck Depresyon

Envanterinin Boyutlarının Araştırılması. Türk Psikoloji Dergisi, 19.

117-123.

9- Ashby, J. S., Rice, K. G., Martin, J. L. (2006). Perfectionism,

Shame, and Depressive Symptoms. Journal of Counseling &

Development, 84. 148-156.

10- Averill, J. R. (1983). Studies on Anger and Aggression: Implications

for Theories of Emotion. American Psychologist, 38. 1145-1160.

11- Aydemir, Ç., Temiz, H. V., Göka, E. (2004). Majör Depresyon ve

Özkıyımda Kognitif ve Emosyonel Faktörler. Türk Psikiyatri Dergisi,

13. 33-39.

12- Balkaya, F. (2001). Çok Boyutlu Öfke Ölçeği’nin Geliştirilmesi ve

Bazı Semptom Gruplarındaki Etkisi (Yüksek Lisans Tezi). Ankara:

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

13- Balkaya, F., Yahin, N. H. (2003). Çok Boyutlu Öfke Ölçeği. Türk

Psikiyatri Dergisi, 14. 192-202.

14- Bandura, A. (1969). Principles of Behavior Modification. USA: Holt,

Rinehart and Winston, Inc. s. 45-48.

15- Bartholomew, K., Horowitz, L. M. (1991). Attachment Styles Among

Young Adults: A Test of a Four-Category Model. Journal of

Personality and Social Psychology, 61. 226-244.

16- Batıgün, A. D. (2002). Gençler ve İntihar: Diğer Yaş Gruplarıyla

Farklılaşan Özellikler. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Ankara:

Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Page 132: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

122

17- Baumgart, E. P., Oliver, J. M. (1981). Sex-ratio and Gender

Differences in Depression in an Unselected Adult Population.

Journal of Clinical Psychology, 37. 570-574.

18- Beck, A. T., Rush, A. J., Shaw, B. F., Emery, G. (1983). Cognitive

Therapy of Depression. (4. Baskı). New York: The Guildford Press.

19- Beck, A. T., Ward, C. H., Mendelson, M., Mock, J., Erbaugh, J.

(1961). An Inventory for Measuring Depression. Archives Of

General Psychiatry, 4. 561-571.

20- Begley, T.M. (1994). Expressed and suppressed anger as

predictors of health complaints. Journal Of Organizational Behavior,

15. 503-516.

21- Bem, D. J. (1972). "Self-perception theory". L. Berkowitz (Editör).

Advances in Experimental Social Psychology, Cilt 6. 1-62. New

York: Academic Press.

22- Berkowitz, L. (1988). Frustrations, Appraisals, and Aversively

Stimulated Aggression. Aggressive Behavior, 14. 3-11.

23- Berkowitz, L. (1989). Frustration-Aggression Hypothesis;

Examination and Reformulation. Psychological Bulletin, 106. 59-73.

24- Berkowitz, L. (1990). On the Formation and Regulation of Anger

and Aggression. American Psychologist, 45. 494-503.

25- Bilge, F. (1997). Eğitim Bilimleri Öğrencilerinin Sürekli Kızgınlık

Düzeyleri Ve Kızgınlıklarını İfade Biçimlerinin Bazı Değişkenler

Açısından İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi

Dergisi, 13. 75-80.

Page 133: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

123

26- Birtchnell, J. (1993). How Humans Relate: A new interpersonal

theory. UK: Psychology Press.

27- Bolton, R. (1986). People Skills: How to Assert Yourself, Listen to

Others, and Resolve Conflicts (1. baskı). New York: Touchstone

Book.

28- Boughten, S., Street, H. (2007). Integrated review of the social and

psychological gender differences in depression. Australian

Psychologist, 42. 187-197.

29- Bowlby, J. (1989). Attachment and Loss: Vol. 1, Attachment. Great

Britain: Pelican Books.

30- Bowlby, J. (1987). Attachment and Loss: Vol. 2, Seperation. Great

Britain: Pelican Books.

31- Bowlby, J. (1985). Attachment and Loss: Vol. 3, Loss. Great Britain:

Pelican Books.

32- Bozdağlıoğlu, E. Y. U. (2008). Türkiye’de İşsizliğin Özellikleri ve

İşsizlikle Mücadele Politikaları. Sosyal Bilimler Dergisi, 20. 45-65.

33- Bretherton, I. (1992). The Origins of Attachment Theory: John

Bowlby and Mary Ainsworth. Developmental Psychology, 28. 759-

775.

34- Brown, J. D., Dutton, K. A., Cook, K. E. (2001). From the top down:

Self-esteem and self-evaluation. Cognition And Emotion, 15. 615–

631.

35- Buren, A. V., Nowicki, S. (1997). Awareness of interpersonal style

and Self-evaluation. The Journal of Social Psychology, 137 (4). 429-

434.

Page 134: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

124

36- Burger, J. M. (1984). Desire for control, locus of control, and

proneness to depression. Joumal of Personality 52. 71-89.

37- Burns, D. (1981). Feeling Good: The New Mood Therapy. David

Burns. USA: Penguin Books Ltd.

38- Burns, D. D., Sayers, S. L., Moras, K. (1994). Intimate Relationships

and Depression: Is There a Causal Connection. Journal of

Consulting and Clinical Psychology, 62. 1033-1043.

39- Burwell, R. A., Shirk, S. R. (2006). Self Processes in Adolescent

Depression: The Role of Self-Worth Contingencies. Journal of

Research on Adolescence, 16. 479-490.

40- Cassidy, J. (1988). Child-mother Attachment and the Self in Six-

year-olds. Child Development, 59. 121-134.

41- Chiu, E. (2004). Epidemiology of depression in the Asia Pacific

region. Australasian Psychiatry, 12. 4-10.

42- Clay, D.L., Anderson, W.P., Dixon, W.A. (1993). Relationship

between anger expression and stress in predicting depression.

Journal of Counseling and Development, 72. 91-94.

43- Coillie, H. V., Mechelen, I. V. (2006). Expected Consequences of

Anger-Related Behaviours. European Journal of Personality, 20.

137-154.

44- Cooley, C. H. (1968). “The Social Self: On the Meanings of “I””. C.

Gordon ve K. J. Gergen (Editör). The Self in Social Interaction.

USA: John Wiley & Sons, Inc. s. 87-91.

Page 135: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

125

45- Cooley, C. H. (1970). Human nature and the social order (3. Baskı).

New York: Schoken Books. (Orijinal çalışmanın yayımlanma tarihi

1902).

46- Coyne, J. C. (1976a). Toward an Interactional Description of

Depression. Psychiatry, 39. 28-40.

47- Coyne, J. C. (1976b). Depression and the Response of Others.

Journal of Abnormal Psychology, 85. 186-193.

48- Coyne, J. C., Kessler, R. C., Tal, M. (1987). Living With a

Depressed Person. Journal of Consulting and Clinical Psychology,

55. 347-352.

49- Cox, D. L.; Stabb, S. D.; Hulgus J. F. (2000). Anger and Depression

in girls and boys. Psychology of Women Quarterly, 24. 110-112.

50- Crocker, J. (2002). The Costs of Seeking Self Esteem. The Journal

of Social Issues, 58. 597-615.

51- Danziger, K. (1976). Interpersonal Communication (1. baskı). New

York: Pergamon Press Inc.

52- DiGiuseppe, R. (1999). End Piece: Reflections on the Treatment of

Anger. Psychotherapy in Practice, 55. 365-379.

53- Diong, S. M., Bishop, G. D., Enkelmann, H. C., Tongi, E. M. W.,

Why, Y. P., Ang, J. C. H., Khader, M. (2005). Anger, stress, coping,

social support and health: Modelling the relationships. Psychology

and Health August, 20. 467–495.

54- Dobson, K. S.; Craig, K. D. (1996). Advances in Cognitive-

Behavioral Therapy. London: Sage Publications, Inc.

Page 136: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

126

55- Dozois, D. J. A. (2007). Stability of Negative Self-Structures: A

Longitudinal Comparison of Depressed, Remitted, and

Nonpsychiatric Controls. Journal Of Clinical Psychology, 63. 319–

338.

56- Duval, S.; Wicklund, R. A. (1972). A theory of objective self-

awareness. New York: Academic Press.

57- Dünya Sağlık Örgütü (2001). The World Health Report 2001 -

Mental Health: New Understanding, New Hope. WHO: 2001

Raporu.

58- Eberhart, N. K., Hammen, C. L. (2006). Interpersonal predictors of

onset of depression during the transition to adulthood. Personal

Relationships, 13. 195–206.

59- Erikson, E. H. (1963). Childhood and Society. (2. Baskı). New York:

W.W. Norton & Comapny, Inc. s. 247-274.

60- Eronen, S., Nurmi, J. E. (1999). Life Events, Predisposing Cognitive

Strategies and Well-Being. European Journal of Personality, 13.

129-148.

61- Evers, C., Fischer, A. H., Mosquera, P. M. R., Manstead, A. S. R.

(2005). Anger and Social Appraisal: A “Spicy” Sex Difference?

Emotion, 5. 258–266.

62- Faust, J., Baum, C. G., Forehand, R. (1985). An Examination of the

Association Between Social Relationships and Depression in Early

Adolescence. Journal of Applied Developmental Psychology, 6.

291-297.

Page 137: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

127

63- Fava, M., Rosenbaum, J. F. (1998). Anger Attacks in Deppression.

Depression and Anxiety, 8. 59–63.

64- Festinger, L. (1954). A Theory of Social Comparison Processes.

Human Relations, 7. 114-140.

65- Fischer, P. C., Smith, R. J., Leonard, E., Fuqua, D. R., Campbell, J.

L., Masters, M. A. (1993). Sex Differences on Affective Dimensions:

Continuing Examination. Journal of Counseling and Development,

71, 440-443.

66- Freud, S. (1957). Mourning and Melancholia. J. Strachey (Editör ve

çevirmen). The Standart edition of complete psychological Works of

Sigmund Freud (Cilt 14). London: Hogarth Press. (Orijinal

çalışmanın yayımlanma tarihi 1917).

67- Freud, S. (1999). Grup Psikolojisi ve Ego Analizi. Uygarlık, Din ve

Toplum: Öteki Freud Dizisi Cilt 13 (4. Baskı). (Editör; Selçuk Budak).

Ankara: Öteki Yayınevi. (Orijinal çalışmanın yayımlanma tarihi

1921).

68- Friedman, A. S. (1970). Hostility Factors and Clinical Improvement

in Depressed Patients. Archives of General Psychiatry, 23. 524–

537.

69- Frost, A. K., Reinherz, H. Z., Camras, B. P., Giaconia, R. M.,

Lefkowitz, E. S. (1999). Risk Factors for Depressive Symptoms in

Late Adolescence: A Longitudinal Community Study. American

Journal of Orthopsychiatry, 69. 370-381.

Page 138: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

128

70- Hammen, C. L., Peters, S. D. (1978). Interpersonal Consequences

of Depression: Responses to Men and Women Enacting a

Depressed Role. Journal of Abnormal Psychology, 87. 322-332.

71- Heefner, A. S., Shean, G. D. (1995). Depression, Interpersonal

Style, and Communication Skills. The Journal of Nervous and

Mental Disease, 183. 485-487.

72- Heider, F. (1958). Psychology of interpersonal relations. New York:

John Wiley & Sons, Inc. s. 1-19.

73- Hokanson, J. E., Rubert, M. P., Welker, R. A., Hollander, W. G.,

Hedeen, C. (1989). Interpersonal Concomitants and Antecedents of

Depression Among College Students. Journal of Abnormal

Psychology, 98. 209-217.

74- Howes, M. J., Hokanson, J. E. (1979). Conversational and Social

Responses to Depressive Interpersonal Behavior. Journal of

Abnormal Psychology, 88. 625-634.

75- Galambos, N. L., Barker, E. T., Krahn, H. J. (2006). Depression,

Self-Esteem, and Anger in Emerging Adulthood: Seven-Year

Trajectories. Developmental Psychology, 42. 350–365.

76- Gara, M. A., Woolfolk, R. L., Cohen, B. D., Goldston, R. B., Allen, L.

A., Novalany, J. (1993). Perception of Self and Other in Major

Depression. Journal of Abnormal Psychology, 102. 93-100.

77- Ge, X., Lorenz, F. O., Conger, R. D., Elder, G. H., Jr., Simons, R. L.

(1994). Trajectories of Stressful Life Events and Depressive

Symptoms During Adolescence. Developmental Psychology, 30.

467-483.

Page 139: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

129

78- Gergen, K. J. (1971). The Concept of Self. USA: Holt, Rinehart and

Winston, Inc. s. 1-39.

79- Gianakos, I. (2002). Issues of Anger in the Workplace: Do Gender

and Gender Role Matter. The Career Development Quarterly, 51.

155-168.

80- Giddens, A. (2000). Sosyoloji (1. baskı). (Hzr. Hüseyin Özel ve

Cemal Güzel). Ankara: Ayraç Yayınları.

81- Gilbert, P, Allan, S. (1995). A Social Comparison Scale:

Psychometric Properties and Relationship to Psychopathology.

Personality and Individual Differences, 19. 293-299.

82- Gilbert, P., Irons, C., Olsen, K., Gilbert, J., McEwan, K. (2006).

Interpersonal Sensitivities: Their Links to Mood, Anger and Gender.

Psychology and Psychotherapy: Theory, Research and Practice,

79. 37–51.

83- Gold, M., Elizabeth, D. (1997). Interpersonal relations. In: A new

outline of social psychology. Washington, DC: American

Psychological Association.

84- Goodwin, R. D. (2006). Association Between Coping With Anger

and Feelings of Depression Among Youths. American Journal of

Public Health, 96. 664-669.

85- Gotlib, I. H. (1982). Self-Reinforcement and Depression in

Interpersonal Interaction: The Role of Performance Level. Journal of

Abnormal Psychology, 91. 3-13.

Page 140: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

130

86- Gotlib, I. H., Asarnow, R. F. (1979). Interpersonal and Impersonal

Problem-Solving Skills in Mildly and Clinically Depressed University

Students. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 47. 86-95.

87- Gotlib, I. H., Krasnoperova, E., Yue, D. N., Joormann, J. (2004).

Attentional Biases for Negative Interpersonal Stimuli in Clinical

Depression. Journal of Abnormal Psychology, 113. 127-135.

88- Gotlib, I. H., Robinson, L. A. (1982). Responses to Depressed

Individuals: Discrepancies Between Self-Report and Observer-

Rated Behavior. Journal of Abnormal Psychology, 91. 231-240.

89- Gotlib, I. H., Whiffen, V. E. (1989). Depression and Marital

Functioning: An Examination of Specifity and Gender Differences.

Journal of Abnormal Psychology, 98. 23-30.

90- Greenberg, J. R; Mitchell, S. A. (2000). Object Relations in

Psychoanalytic Theory (12.baskı). US: Harvard University Pres.

91- Griffin, D., Bartholomew, K. (1994). Models of the Self and Other:

Fundamental Dimensions Underlying Measures of Adult

Attachment. Journal of Personality and Social Psychology, 67. 430-

445.

92- Guidano,V. F., Liotti, G. (1986). Cognitive Processes and Emotional

Disorders (3. baskı). New York: The Guilford Press.

93- Güleç, N. (2005). Depresyonda utanç, suçluluk, öfke ve kendilik

değeri (Doktora Tezi). Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü.

94- Güleç, H., Sayar, K., Özkorumak, E. (2005). Depresyonda Bedensel

Belirtiler. Türk Psikiyatri Dergisi, 16. 90-96.

Page 141: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

131

95- Hammen, C. (2003). Interpersonal stress and depression in women.

Journal of Affective Disorders, 74. 49-57.

96- Hankin, B. I., Abramson, L. Y., Moffitt, T. E., Silva, P. A., McGee, R.

(1998). Development of Depression from Preadolescence to Young

Adulthood: Emerging Gender Differences in A 10-Year Longitudinal

Study. Journal of Abnormal Psychology, 107. 128–140.

97- Hisli, N. (1988). Beck Depresyon Envanteri’nin geçerliği üzerine bir

çalışma. Türk Psikoloji Dergisi, 6. 118-126.

98- Hisli, N. (1989). Beck Depresyon Envanteri’nin üniversite öğrencileri

için geçerliği ve güvenirliği. Psikoloji Dergisi, 6. 3-13.

99- Ingram, R. E. (2003). Origins of Cognitive Vulnerability to

Depression. Cognitive Therapy and Research, 27. 77–88.

100- Ingram, R. E., Trenary, L., Odom, M., Berry, L., Nelson, T. (2007).

Cognitive, Affective and Social Mechanisms in Depression Risk:

Cognition, Hostility, and Coping Style. Cognition and Emotion, 21.

78-94.

101- James, W. (1950). The Principles of Psychology. New York: Dover

Publications. (Orijinal çalışmanın yayımlanma tarihi 1890).

102- Jones, E. E. (1990). Interpersonal Perception. New York: W.H.

Freeman and Company.

103- Joormann, J., Gotlib, I. H. (2007). Selective Attention to Emotional

Faces Following Recovery From Depression. Journal of Abnormal

Psychology, 116. 80-85.

104- Joormann, J., Hertel, P. T., Brozovich, F., Gotlib, I. H. (2005).

Remembering the Good, Forgetting the Bad: Intentional Forgetting

Page 142: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

132

of Emotional Material in Depression. Journal of Abnormal

Psychology, 114. 640-648.

105- Josephs, R. A., Bosson, J. K., Jacobs, C. G. (2003). Self-Esteem

Maintenance Processes: Why Low Self-Esteem May Be Resistant

To Change. Personality And Social Psychology Bulletin, 29. 920-

933.

106- Karasawa, K. (2003). Interpersonal Reactions Toward Depression

and Anger. Cognition and Emotion, 17. 123-138.

107- Kendell, R. E. (1970). Relationship Between Aggression and

Depression: Epidemiological Implications of a Hypothesis. Archives

of General Psychiatry, 22. 308–318.

108- Kenrick, D. T., Neuberg, S. L., Cialdini, R. B. (2007). Social

Psychology: Goals and Interaction. Allyn & Bacon.

109- Kernis, M. H. (2005). Measuring Self-Esteem in Context: The

Importance of Stability of Self-Esteem in Psychological Functioning.

Journal of Personality 73. 1-37.

110- Kernis, M. H., Cornell, D. P., Sun, C. R., Berry, A. J., Harlow, T.

(1993). There’s More to Self-Esteem than Whether it is High or Low:

the Importance of Stability of Self-Esteem. Journal of Personality

and Social Psychology, 65. 1190–1204.

111- Kernis, M. H., Grannemann, B. D., Mathis, L. C. (1991). Stability of

Self-Esteem as a Moderator of the Relation Between Level of Self-

Esteem and Depression. Journal of Personality and Social

Psychology, 61. 80–84.

Page 143: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

133

112- King, D. A., Heller, K. (1984). Depression and the Response of

Others: A Reevaluation. Journal of Abnormal Psychology, 93. 477-

480.

113- King, D. A., Heller, K. (1986). Depression and the Response of

Others: Is the Effect Specific?. Journal of Abnormal Psychology, 95.

410-411.

114- Kleef, G. A. V., Cote, S. (2007). Expressing Anger in Conflict: When

It Helps and When It Hurts. Journal of Applied Psychology, 92.

1557–1569.

115- Koivumaa-Honkanen, H., Kaprio, J., Honkanen, R.. Viinamaki, H.,

Koskenvuo, M. (2004). Life Satisfaction and Depression in a 15-

Year Follow-up of Healthy Adults. Social Psychiatry & Psychiatric

Epidemiology, 39. 994-999.

116- Kopper, B. A.; Epperson, D. L. (1996). The Experience and

Expression of Anger: Relationships With Gender, Gender Role

Socialization, Depression, and Mental Health Functioning. Journal

of Counseling Psychology, 43. 158-165.

117- Kumbasar, H. (2000). “Affektif Bozukluklar”. Işık Sayıl (Editör). Ruh

Sağlığı ve Hastalıkları (2. Baskı). Ankara: Antıp-AY Yayınları.

118- Leary, M. R., Tambor, E. S., Terdal, S. K., Downs, D. L. (1995).

Self-Esteem as an Interpersonal Monitor: The Sociometer

Hypothesis. Journal of Personality and Social Psychology, 68. 518-

530.

Page 144: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

134

119- Lench, H. C. (2004). Anger Management: Diagnostic Differences

And Treatment Implications. Journal of Social and Clinical

Psychology, 23. 512-531.

120- Lester, D. (1988). Relationship Between Locus of Control and

Depression Mediated by Anger Toward Others. The Journal of

Social Psychology, 129. 413-414.

121- Lewinsohn, P. M., Amenson, C. S. (1978). Some Relations Between

Pleasant and Unpleasant Mood-Related Events and Depression.

Journal of Abnormal Psychology, 87. 644-654.

122- Lewinsohn, P. M., Graf, M. (1973). Pleasant Activities and

Depression. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 41. 261-

268.

123- Lewinsohn, P. M., Gotlib, I. H., Seeley, J. R. (1997). Depression-

related Psychosocial Variables: Are They Specific to Depression in

Adolescents? Journal of Abnormal Psychology, 106. 365–375.

124- Lewinsohn, P. M., Libet, J. (1972). Pleasant events, activity

schedules, and depression. Journal of Abnormal Psychology, 79.

291-295.

125- Libet, J. M., Lewinsohn, P. M. (1973). Concept of Social Skill with

Special Reference to the Behaviour of Depressed Persons. Journal

of Consulting and Clinical Psychology, 40. 304-312.

126- Luxton, D. D., Ingram, R. E., Wenzlaff, R. M. (2006). Uncertain

Self–Esteem and Future Thinking in Depression Vulnerability.

Journal Of Social and Clinical Psychology, 25. 840-854.

Page 145: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

135

127- Mahalik, J. R.; Rochlen, A. B. (2006). Men's Likely Responses to

Clinical Depression: What Are They and Do Masculinity Norms

Predict Them? Sex Roles, 55. 659-667.

128- Maiuro, R. D., Cahn, T. S., Vitaliano, P. P., Wagner, B. C., Zegree,

J. B. (1988). Anger, Hostility, and Depression in Domestically

Violent Versus Generally Assaultive Men and Nonviolent Control

Subjects. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 56. 17-23.

129- Maiuro, R. D., O’Sullivan, M. J., Michael, M. J., Vitaliano, P. P.

(1989). Anger, Hostility, and Depression in Assaultive vs. Suicide-

Attempting Male. Journal of Clinical Psychology, 45. 531-541.

130- Man, A. F., Gutierrez, B. I. B., Sterk, N. (2001). Stability of Self-

esteem as Moderator of the Relationship Between Level of Self-

esteem and Depression. North American Journal of Psychology, 3.

303-308.

131- Markus, H. (1977). Self-Schemata and Processing Information

About the Self. Journal of Personality and Social Psychology, 35.

63-78.

132- Markus, H. (1983). Self-knowledge: An Expanded View. Journal of

Personality, 51. 543-565.

133- Markus, H.; Nurius, P. (1986). Possible Selves. American

Psychologist, 41. 954-969.

134- McNiel, D. E., Arkowitz, H. S., Pritchard, B. E. (1987). The

Responses of Others to Face-to-Face Interaction With Depressed

Patients. Journal of Abnormal Psychology, 96. 341-344.

Page 146: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

136

135- Mead, G. H. (1934). Mind, self and society. Chicago: University of

Ghicago Press.

136- Metalsky, G. I., Joiner, T. E., Jr. (1992). Vulnerability to Depressive

Symptomatology: A Prospective Test of the Diathesis-stress and

Causal Mediation Components of the Hopelessness Theory of

Depression. Journal of Personality and Social Psychology, 63. 667-

675.

137- Mikulincer, M. (1998). Adult Attachment Style and Individual

Differences in Functional Versus Dysfunctional Experiences of

Anger. Journal of Personality and Social Psychology, 74. 513-524.

138- Moreno, J. K., Fuhriman, A., Selby, M. J. (2003). Measurement of

Hostility, Anger, and Depression in Depressed and Nondepressed

Subjects. Journal of Personality Assessment, 61. 511-523.

139- Newman, J. P. (1989). Aging and Depression. Psychology and

Aging, 4. 150-165.

140- Nezlek, J. B., Hampton, C. P., Shean, G. D. (2000). Clinical

Depression and Day-to-Day Social Interaction in a Community

Sample. Journal of Abnormal Psychology, 109. 11-19.

141- Nolen-Hoeksema, S. (2001). Gender Differences in Depression.

Current Directions in Psychological Science, 10. 173-176.

142- Novaco, R. W. (1975). Anger Control (1. baskı). United States:

Lexington Boks.

143- Oatley, K. (2004). Emotions: A Brief History. United Kingdom:

Blackwell Publishing Ltd.

Page 147: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

137

144- O’Leary, K. D., & Wilson G. T. (1986). Behaviour Therapy:

Application and Outcome. (2. baskı). Prentice–Hall Inc. 202-227.

145- Özmen, E., Ögel, K., Boratav, C., Sağduyu, A., Aker, T., Tamar, D.

(2003). Depresyon ile İlgili Bilgi ve Tutumlar: İstanbul Örneği. Türk

Psikiyatri Dergisi, 14. 89-100.

146- Öztürk, M. O. (2004). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. (10. baskı).

Nobel Tıp Kitabevleri: Ankara. 291-342.

147- Pachman, J. S., Foy, D. W. (1978). A Correlational Investigation Of

Anxiety, Self-Esteem And Depression: New Findings With

Behavioral Measures Of Assertiveness. Journal of Behaviour

Therapy and Experimental Psychiatry, 9. 97-101.

148- Painuly, N., Sharan, P., Mattoo, S. K. (2005). Relationship of Anger

and Anger Attacks with Depression: a Brief Review. European

Archives of Psychiatry and Clinical Neuroscience, 255. 215-222.

149- Parrott, D. J., Zeichner, A., Evces, M. (2005). Effect of Trait Anger

on Cognitive Processing of Emotional Stimuli. The Journal of

General Psychology, 132. 67–80.

150- Petty, S. C., Ericsson, N. S., Joiner, T. E. (2004). Interpersonal

Functioning Deficits: Temporary or Stable Characteristics of

Depressed Individuals?. Journal of Affective Disorders, 81. 115-122.

151- Phillips, L. H., Henry, J. D., Hosie, J. A., Milne, A. B. (2006). Age,

anger regulation and well-being. Aging & Mental Health, 10. 250–

256.

152- Plante, T. G. (2005). Contemporary Clinical Psychology. (2. Baskı).

USA: John Wiley & Sons, Inc.

Page 148: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

138

153- Plutchik, R. (2000). Emotions In The Practice Of Psychotherapy:

Clinical implications of affect theories. Washington, DC: American

Psychological Association.

154- Potthoff, J. G., Holahan, C. J., Joiner, T. E., Jr. (1995).

Reassurance Seeking, Stress Generation, and Depressive

Symptoms: An Integrative Model. Journal of Personality and Social

Psychology, 68. 664-670.

155- Ramirez, J. M., Santisteban, C., Fujihara, T., Goozen, S. V. (2002).

Differences Between Experience of Anger and Readiness to Angry

Action: A Study of Japanese and Spanish Students. Aggressive

Behavior, 28. 429–438.

156- Ray, R. D., Wilhelm, F. H., Gross, J. J. (2008). All in the Mind’s

Eye? Anger Rumination and Reappraisal. Journal of Personality

and Social Psychology, 94. 133-145.

157- Rice, K. G., Ashby, J. S., Slaney, R. B. (1998). Self-Esteem as a

Mediator Between Perfectionism and Depression: A Structural

Equations Analysis. Journal of Counseling Psychology, 45. 304-

314.

158- Riley, W. T., Treiber, F. A., Woods, M. G. (1989). Anger and

Hostility in Depression. Journal of Nervous And Mental Disease,

177. 668–674.

159- Rinck, M., Becker, E. S. (2005). A Comparison of Attentional Biases

and Memory Biases in Women With Social Phobia and Major

Depression. Journal of Abnormal Psychology, 114. 62-74.

Page 149: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

139

160- Rochman, D., Diamond, G. M. (2008). From Unresolved Anger to

Sadness: Identifying Physiological Correlates. Journal of

Counseling Psychology, 55. 96–105.

161- Safran, J. D. (1990a). Towards A Refinement Of Cognitive Therapy

In Light Of Interpersonal Theory: I. Theory. Clinical Psychology

Review, 10. 87-105.

162- Safran, J. D. (1990b). Towards A Refinement Of Cognitive Therapy

In Light Of Interpersonal Theory: II. Practice. Clinical Psychology

Review, 10. 107-121.

163- Safran, J. D.; Segal, Z. V. (1990). Interpersonal Process in

Cognitive Therapy. New York: Basic Boks, Inc.

164- Savaşır, I. Yahin, N. H. (1997). Bilişsel-Davranışçı Terapilerde

Değerlendirme: Sık Kullanılan Ölçekler. Ankara: Türk Psikologlar

Derneği Yayınları.

165- Sayıl, I. (Editör). (2004). Bireyden Topluma Ruh Sağlığı. (1.baskı).

İstanbul: Eczacıbaşı İlaç Paz.

166- Schoeneman, T. J. (1981). Reports of the sources of self-

knowledge. Journal of Personality 49. 284-294.

167- Segrin, C. (2000). Social Skills Deficits Associated With Depression.

Clinical Psychology Review. 20. 379-403.

168- Seligman, M. E. P. (1992). Helplessness: On Depression,

Development, and Death. New York: W.H. Freeman and Company.

169- Sharkin, B. S. (1993). Anger and Gender: Theory, Research and

Implications. Journal of Counseling and Development, 71. 386-389.

Page 150: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

140

170- Shoemaker, O. S., Erickson, M. T., Finch, A. J. (1986). Depression

and Anger in Third- and Fourth- Grade Boys: A Multimethod

Assessment Approach. Journal of Clinical Child Psychology, 15.

209-296.

171- Sloan, D. M, Bradley, M. M., Dimoulas, E., Lang, P. J. (2002).

Looking at facial expressions: Dysphoria and facial EMG. Biological

Psychology, 60. 79-90.

172- Slone, L. B., Norris, F. H., Murphy, A. D., Baker, C. K., Perilla, J.

L., Diaz, D. D., Rodriguez, F. G., Rodriguez, J. G. (2006).

Epidemiology of Major Depression in four Cities in Mexico.

Depression and Anxiety, 23.158-167.

173- Snaith R. P., Taylor, C. M. (1985). Irritability: Definition, Assessment

and Associated Factors. British Journal of Psychiatry, 147. 127–

136.

174- Sorenson, M. J., Mors, O., Thomsen, P. H. (2005). DSM-IV or ICD-

10-DCR diagnoses in child and adolescent psychiatry: does it

matter?. European Child and Adolescence Psychiatry, 14. 335-340.

175- Sperberg, E. D.; Stabb, S. D. (1998). Depression in Women as

Related to Anger and Mutuality in Relationship. Psychology of

Women Quarterly, 22. 223-238.

176- Strickland, B. R. (Editör). (2001). The Gale Encyclopedia of

Psychology (2. baskı). United States: Gale Group. s. 35.

177- Sullivan, H. S. (1953). Interpersonal Psychiatry. New York: W.W.

Norton & Company, Inc.

Page 151: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

141

178- Yahin, N. H., Durak, A. (1994). Kısa Semptom Envanteri: Türk

Gençleri için Uyarlanması. Türk Psikoloji Dergisi, 9. 44-56.

179- Yahin, N. H., Durak, A., Uğurtaş, S. (2002). Kısa Semptom

Envanteri (KSE): Ergenler için Kullanımının Geçerlik, Güvenilirlik ve

Faktör Yapısı. Türk Psikiyatri Dergisi, 13. 125-135.

180- Yahin, N.H., Yahin, N. (1992). Adolescent Guilt, Shame, and

Depression in Relation to Sociotropy and Autonomy. The World

Congress of Cognitive Therapy, Toronto, June 17-21.

181- Yahin, N. H., Çeri, Ö., Düzgün, G., Ergün, H., Karslı, E., Koç, V.,

Örflü, P., Uzun, C. (2007). Kişilerarası Tarz Ölçeği. Ankara:

Yayımlanmamış Çalışma.

182- Tagiuri, R., Petrullo, L. (1958). Person Perception and Interpersonal

Behavior. US: Stanford University Press.

183- Taylor,S. E., Peplau, L. A., Sears, D. O. (2000). Social Psychology

(10. baskı). United States: Prentice-Hall, Inc.

184- Teachman, B. A. (2006). Aging and Negative Affect: The Rise and

Fall and Rise of Anxiety and Depression Symptoms. Psychology

and Aging, 21. 201-207.

185- Törestad, B. (1990). What Is Anger Provoking? A Psychophysical

Study of Perceived Causes of Anger. Aggressıve Behavior, 16. 9-

26.

186- Watkins, P. C., Martin, C. K., Stern, L. D. (2000). Unconscious

Memory Bias in Depression: Perceptual and Conceptual Processes.

Journal of Abnormal Psychology, 109. 282-289.

Page 152: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

142

187- Wierzbicki, M., Sayler, M. K. (1991). Depression and Engagement

in Pleasant and Unpleasant Activities in Normal Children. Journal of

Clinical Psychology, 47. 499-505.

188- Wilhelm, K., Roy, K., Mitchell, P., Brownhill, S., Parker, G. (2002).

Gender differences in depression risk and coping factors in a clinical

sample. ACTA Psychiatrica Scandinavica, 106. 45-53.

189- Williams, J. M. G., Watts, F. N., MacLeod, C., Mathews, A. (1997).

Cognitive Psychology and Emotional Disorders. (2. Baskı). Great

Britain: John Wiley & Sons.

190- Yentürk, N., Başlevent, C. (2007). Türkiye’de Genç İşsizliği. Gençlik

Çalışmaları Birimi Araştırma Raporu, Eylül 2007.

191- Yeung, K. T., Martin, J. L.(2003). “The Looking Glass Self: An

Empirical Test and Elaboration.” Social Forces, 81. 843-879.

192- Young, T. J. (1991). Locus of Control, Depression, and Anger

Among Native Americans. Journal of Social Psychology, 131. 583-

584.

193- Youngren, M. A., Lewinsohn, P. M. (1980). The Functional Relation

Between Depression and Problematic Interpersonal Behavior.

Journal of Abnormal Psychology, 89. 333-341.

194- Zlotnick, C., Kohn, R., Keitner, G., Grotta, S. A. D. (2000). The

Relationship Between Quality of Interpersonal Relationships and

Major Depressive Disorder: Findings from the National Comorbidity

Survey. Journal of Affective Disorders, 59. 205-215.

Page 153: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

143

EKLER

EK A. Demografik Bilgi Formu

1- Yaş: ;;;;;.

2- Cinsiyet: K ���� E ����

3- Eğitim Durumunuz: Okur-Yazar Değil ���� Okur-Yazar ����

İlkokul ���� Ortaokul ���� Lise ���� Üniversite ����

Yüksek Lisans ���� Doktora ����

4- Ortalama aylık net geliriniz?

500 YTL ve altı ���� 501-1000 YTL ���� 1001-1500 YTL ���� 1501-2000 YTL ����

2001-2500 YTL ���� 2501-3000YTL ���� 3001 YTL ve üstü ����

5- �u anda bir işte çalışıyor musunuz?

Evet ���� Hayır ���� Emekli ���� Emekli-Çalışıyor ����

6- Medeni Durumunuz: Bekar (Hayatımda kimse yok) ���� Bekar

(ilişkisi/sevdiği var) ���� Sözlü-Nişanlı ���� Evli ���� Evli-ayrı yaşıyor ����

Dul ���� Boşanmış ����

7- Evli iseniz, evliliğinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok iyi ���� İyi ���� Orta ���� Kötü ���� Çok Kötü ����

8- Bekar, ama sözlü, nişanlı ya da herhangi tür bir ilişkiniz varsa, bu

ilişkinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok iyi ���� İyi ���� Orta ���� Kötü ���� Çok Kötü ����

9- Bekar, ama karşı cinsten biriyle hiçbir tür bağınız yoksa, bu

durumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok iyi ���� İyi ���� Orta ���� Kötü ���� Çok Kötü ����

10- Çocuk: Yok ���� Var ���� ]]..tane

11- Kardeş sayısı (Kendiniz dahil): ]]Erkek ]]Kız

Page 154: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

144

12- İçinde büyüdüğünüz ailenizin, size ne türden bir ilgi ve yakınlık

gösterdiğini düşünüyorsunuz?

Çok iyi ���� İyi ���� Orta ���� Kötü ���� Çok Kötü ����

13- Ekonomik açıdan kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok iyi ���� İyi ���� Orta ���� Kötü ���� Çok Kötü ����

14- Alkol kullanıyor musunuz?

Hiç ���� Nadiren ���� Arada sırada ���� Sıklıkla ���� Her zaman ����

15- Uyuşturucu vb. madde kullanıyor musunuz?

Hiç ���� Nadiren ���� Arada sırada ���� Sıklıkla ���� Her zaman ����

16- Genel olarak diğer insanlarla olan ilişkinizi nasıl

değerlendiriyorsunuz?

Çok iyi ���� İyi ���� Orta ���� Kötü ���� Çok Kötü ����

17- Karşı cinsle genel olarak ilişkinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok iyi ���� İyi ���� Orta ���� Kötü ���� Çok Kötü ����

18- Kendinizi fiziksel olarak nasıl görüyorsunuz?

Çok iyi ���� İyi ���� Orta ���� Kötü ���� Çok Kötü ����

19- Kendinizi ruh sağlığı açısından nasıl görüyorsunuz?

Çok iyi ���� İyi ���� Orta ���� Kötü ���� Çok Kötü ����

20- Kendinizi yalnız hissettiğiniz oluyor mu?

Hiç ���� Nadiren ���� Arada sırada ���� Sıklıkla ���� Her zaman ����

21- Yakın arkadaşınız var mı?

Çok fazla ���� Epey var ���� Orta derecede var ���� Biraz var ���� Hiç yok ����

22- Genel olarak hayatınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok iyi ���� İyi ���� Orta ���� Kötü ���� Çok Kötü ����

23- Gelecek 5 yıl içerisinde yaşamınızın nasıl olacağını

düşünüyorsunuz?

Çok iyi ���� İyi ���� Orta ���� Kötü ���� Çok Kötü ����

Page 155: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

145

24- Herhangi bir psikiyatrik hastalığınız ya da psikolojik rahatsızlığınız

var mı? (Yoksa 31. soruya geçebilirsiniz.)

Yok ���� Var ���� (Belirtiniz]]]]]]]]]]]]]]].)

25- Psikiyatrik hastalığınız ya da psikolojik rahatsızlığınız varsa,

başlangıç zamanı? ;;;..

26- Psikiyatrik hastalığınız ya da psikolojik rahatsızlığınız varsa, tedavi

görüyor musunuz?

Evet ���� Hayır ����

27- Bu rahatsızlığınıza ilişkin tedavi görüyorsanız, ne zaman başladınız?

;;

28- Tedavi içerisinde ilaç tedavisi de var mı?

Evet ���� Hayır ����

29- İlaç kullanıyorsanız, ne zamandır kullanıyorsunuz? ;;;..

30- Başka bir psikiyatrik hastalığınız ya da psikolojik rahatsızlığınız var

mı?

Yok ���� Var ���� (Belirtiniz]]]]]]]]]]]]]]].)

31- Daha önce psikiyatrik tedavi gördünüz mü?

Evet ���� Hayır ����

32- Herhangi bir tıbbi hastalığınız var mı?

Yok ���� Var ���� (Belirtiniz]]]]]]]]]]]]]]].)

33- Ailenizde herhangi bir psikiyatrik hastalığı olan var mı?

Yok ���� Var ���� (Belirtiniz]]]]]]]]]]]]]]].)

34- Ailenizde herhangi bir tıbbi hastalığı olan var mı?

Yok ���� Var ���� (Belirtiniz]]]]]]]]]]]]]]].)

Page 156: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

146

EK B. Kişilerarası Tarz Ölçeği (KTÖ)

Page 157: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

147

Page 158: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

148

EK C. Kısa Semptom Envanteri (KSE)

Page 159: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

149

EK D. Çok Boyutlu Öfke Ölçeği (ÇBÖÖ)

Page 160: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

150

Page 161: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

151

EK E. Sosyal Karşılaştırma Ölçeği (SKÖ)

SKÖ

Sizin de bildiğiniz gibi, hepimiz zaman zaman kendimizi diğer insanlarla

karşılaştırır ve bazı değerlendirmeler yaparız. Bu değerlendirmeler

sonucunda kendimizle ilgili bazı fikirler ediniriz. Sizin de kendinizle ilişkili

bazı kişisel görüşleriniz mutlaka vardır. Lütfen, aşağıdaki sıfatların her

birinde sizi en iyi yansıtan sayıyı bularak üzerine (X) işarati koyunuz.

Yetersiz 1 2 3 4 5 6 Yeterli/üstün

Beceriksiz 1 2 3 4 5 6 Becerikli

Başarısız 1 2 3 4 5 6 Başarılı

Sevilmeyen biri 1 2 3 4 5 6 Sevilen biri

İçe dönük 1 2 3 4 5 6 Dışa dönük

Yalnız 1 2 3 4 5 6 Yalnız değil

Dışta bırakılmış 1 2 3 4 5 6 Kabul edilmiş

Sabırsız 1 2 3 4 5 6 Sabırlı

Hoşgörüsüz 1 2 3 4 5 6 Hoşgörülü

Söyleneni yapan 1 2 3 4 5 6 İnsiyatif sahibi

Korkak 1 2 3 4 5 6 Cesur

Kendine güvensiz 1 2 3 4 5 6 Kendine güvenli

Çekingen 1 2 3 4 5 6 Atılgan

Dağınık 1 2 3 4 5 6 Düzenli

Pasif 1 2 3 4 5 6 Aktif

Kararsız 1 2 3 4 5 6 Kararlı

Antipatik 1 2 3 4 5 6 Sempatik

Boyun eğici 1 2 3 4 5 6 Hakkını arayıcı

Page 162: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

152

EK F. Beck Depresyon Envanteri (BDE)

Page 163: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

153

Page 164: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

ÖZET

Bu araştırmada, depresyon tanısı almış kişilerde; depresyon, kişilerarası tarz,

kendilik algısı ve öfke arasındaki ilişkiler araştırılmıştır. Araştırmanın örneklemini

depresyon tanısı almış 64 depresyon hastası ile depresyonda olmayan 71 normal

birey oluşturmaktadır. Araştırmada katılımcıların depresyon düzeyleri, kişilerarası

tarzları, kendilik algıları, ruhsal iyilik halleri ve öfke düzeyleri değerlendirilmiştir. Bu

amaçla Beck Depresyon Envanteri, Kişilerarası Tarz Ölçeği, Sosyal Karşılaştırma

Ölçeği, Kısa Semptom Envanteri ve Çok Boyutlu Öfke Ölçeği’nin ‘Kişilerarası Öfke’

ve ‘Öfke ile İlişkili Davranışlar’ boyutları kullanılmıştır. Ayrıca bir demografik form

kullanılarak; “yaş, cinsiyet, eğitim durumu” gibi konularda bilgi alınmıştır. Yapılan

analiz sonuçlarına göre; depresyon tanısı almış bireylerin, normal bireylere göre;

kendilik algılarının daha düşük olduğu, kişilerarası tarzlarının daha olumsuz olduğu

ve daha fazla öfke yaşantılarının olduğu görülmüştür. Regresyon analizi sonuçlarına

göre, kendilik algısının, kişilerarası tarzın, öfke davranışlarının ve kişilerarası öfkenin

depresyon puanlarını yordadığı bulunmuştur. Tüm sonuçlar genel olarak

değerlendirildiğinde, olumsuz kendilik algısının, olumsuz kişilerarası tarzların ve öfke

yaşantılarının depresyon ile ilişkili olduğu söylenebilir. Elde edilen bulgular literatür

ışığında tartışılmıştır.

Page 165: Kİ˝İLERARASI TARZ, KENDİLİK ALGISI, ÖFKE VE DEPRESYONacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/4110/4588.pdf · daha fazla kişi arasındaki her türlü ilişkiyi betimlemektedir (Heider,

ABSTRACT

In this study, the relationship between, depression, interpersonal style, self

perception and anger was investigated in people who are in depression. The sample

of the study is formed by 64 depressive people and 71 non depressive normals.

Depression, interpersonal style, self perception, mental wellbeing and anger was

investigated. The assessment instruments were the Beck Depression Inventory,

Interpersonal Style Scale, Social Comparison Scale, Multidimensional Anger Scale,

and the Brief Symptom Inventory. The results revealed that the two groups

significantly differed on the study variables, the patient group showing significantly

higher anger, negative self perception and negative interpersonal style scores. The

hierarchical regression analyses revealed that the depression scores of the patient

group and the distress scores of the comparison group could be significantly

predicted by the study variables. Self perception, interpersonal style, interpersonal

anger and anger behaviors were predictors of depression points. It was concluded

that negative self perception, negative interpersonal styles and anger is in correlation

with depression. The results have been discussed.