Kırklar Cem'i
-
Upload
memet-camur -
Category
Education
-
view
213 -
download
3
description
Transcript of Kırklar Cem'i
Kırklar Cemi
(Meclisi)
111 l BROŞtl R ŞAllKI ·ı.u St'LT AN flF.Jl(,AHJ en.hı .... Rl'LllNC\
llı\l.JJI LA1' M IŞTIR
l<;lNDEKILER
sONNI VE: Şii TEOLOGlARIN YAKlAŞIMlARI ···-· 7
MIRA<; NEOiR? ··············-··········-···-··~ .......•...•.. 14
sONNI ANlATlDA MlRAÇ OV.Yl --·· ••.•••••..•. 20
MIRAÇ'TA GERÇEKTE NE OLOO? - -···-··- _26
AL.EVi ANlATlDA MiRAÇ OlAYl ······-·-········- - 30
5
SÜNNi VE Şii TEOLOGLARJN YAKLAŞIMLARIBAGL.AMINDA ALEvt iNANCINDAKi KIRKLAR MECLlSi VE CEMİNE iLİŞKiN
BiR YORUM
Kırklar Meclisi ve Cemi, Alevi teoloJısınin en temel ögelerinden biridir. Bu konuda Sünni ve Şii teologlar, Alevi inancına yönelik mütecaviz bir tutum ic;erisindedirler.
Alevi inancı, söze konu bu saldırgan tutumlara karşı gerekli teolojik güce ve kendi dinsel paradigması c;erc;evesınde berrak bir tutarlılığa sahip bir akım olarak susturucu yanıtlar verme aşamasına gelmiş bulunmaktadır.
7
Verilen yanıtların dogru anlaşılabilmesi
ve kavranabilmesi ic;in öncelikle bilinmesi gerekli kimi hususları anımsatmak bizce yaşamsal öneme sahıptır.
Şöyle k i; Alevilik, Sünnilik ve Şiilik Islam orij inli akımhır olmakla birlikte, teolojik açıdan bağımsız kimlikler konumuna ulaş
mış durumdadırlar. Di~er bir deyişle her üç akım artık farklı ve özgün teolojik yapılar
olarak kabul edilmek zorundadır.
Bu gerc;eği görmeden yapılacak tüm yorum ve analizler saglıklı bir sonu<; doğurmayacaktır.
Konuyu berraklaştırmak amacıyla önemine dayanarak belirtelim ki, Sünniliğin,
Şiiliğin ve Aleviliğin dışında ve bunların
üzerinde bir İslam yoktur.
lslam'ı mezheplerden bağımsız ele amak mümkün değildir. <:;ünkü mezheplerden bağımsız ve yorumlar üstü bir İslam yoktur. Eğer olsaydı yorumlar ve mezhepler o lmazdı .
Her mezhep ve yorumun temsilcisine göre lslam kendi inancında içkindir / mündemic;tir.
8
•
Diğer bir deyişle bir Sünniye göre lslam eşit· tir Sünnilik olduğu gibi bir Şiiye göre de İslam eşittir Şiiliktir
Bu bağlamda bir teolojik yapının nass ları, kabulleri ve ölçüleri perspektifinden bakarak başka bir ınanç analiz edilemez. Edilmeye çalışılsa bile isabetli bir sonuca ulaşılamaz.
(Bu arada Sünnilik denilince itikaden Maturidilik, Eş'arilik, amelen Hanefilik, Şafiilik, Malikilik ve Hanbelilik, Şiilik denilince de İmamiyye ve Zeydiyye anlaşılmalıdır. Alevilik denildiğinde ise Bektaşilik, Kızıl
başlık, Ehlihak inancı vb. kastedilmektedır. Bilinmelidir ki, biz bu kavramları bu şekilde bir açılım içerisinde kullanmaktayız.
Gerek Sünnilik, gerek Şiilik. gerekse Alevilik dışında bu üç akıma şu yada bu ölçüde yakın yada uzak başka kimi akımlar da mevcut olmakla birlikte kitlesel ve tarih sel güç açısından söze konu üç akım öne çıkmaktadır.)
Alevilik, Sünnilik ve Şiilik başta Allah, ri-
9
salet / nübüvvet ve ahiret inancı gibı temel konular olmak üzere pek çok konuda derin görüş ayrılıkları içerisindedir.
Kırklar Meclisı ve Cemi konusuna girmeden evvel, öncelikle Allah inancı konusunda mezhepler arasındaki derın farklılıkları bura· da kısaca anımsatmak yerinde olacaktır.
Sünnilik ve Şiilik, Allah-Evren ayrımı,
Evrenin A llah tarafından yoktan yaratı lması (Bu iki konu lslami ortodokslugun temelleri arasındadır.) gibi ana konularda ortak inançlara sahip olmalarına karşın Tanrı'nın sıfatları konusunda çok derin görüş ayrılıkları içerisindedir. Bu ayrılıklar üç noktada öne çıkmaktadır.
Şiiliğe (İmamiyye) göre Tanrı'nın sıfatları Zatının aynıdır. Sünniliğe göre ise Zatının ne ayn ı ne de gayrıdır; onlar Tanrı'nın kendisini nitelendirdiği sıfatlardır.
Şiiliğe göre Kur'an mahluktur. Sünnilik ise Kur'an' ın Tanrı'nın sözü/ kelamı olduğu· nu; Tanrı'nın "kelam sıfatı" nın ise O'nun (Tanrı 'nın) kıdemiyle kadim olduğunu ileri
sürer.
10
Başka bir deyişle Sünniliğe göre Tanrı ' nın ezeli kelam sıfatı vardır; Şiiliğe göre ise Tanrı'nın böyle sıfatı yoktur. Yani Sünnilikte Tanrı, " kadimden beri Konuşan bir Tanrı" iken Şiilikte ise konuşmayan ve kutsal kitapları söyleyen değil yaratan bir Tanrıdır.
Daha açık söylemek gerekirse Şiilikte
Tanrı'nın kelamı / sözü kadim olmayıp sonradan yaratılan izafi / göreli bi r kelamdır.
Yine Şiiliğe göre En'am Suresi, 103. ayet gereği Tanrı ahirette inananlarca kesinlikle görülmeyecektir. Cennet halkına görüleceğin i söyleyen kafirdir. Oysa Sünniliğe
göre Tanrı ahirette inananlarca görülecektir.
Anlaşılacağı üzere Tanrı inanc ı konusunda bile Sünnilik ve Şiilik birbirlerini kafirlikle suçlayacak derecede farklı düşünmektedir.
O halde bu iki mezhebi diğer alanlarda ki farklılıklara girmeden bile sırf Tanrı inancı konusunu temel alarak bağımsız teolojıler
olarak nitelemek nesnel bir saptama biçiminde değerlendirilmek zorundadır.
Aleviliğin Tanrı inancı ise diğer iki lslam
1 1
orijinlı teolojik yapıdan çok daha farklıdır. Sünnı ve Şii teolojinin benzeştiğ i Tanrı-Evren ayrımı, Tanrı'nın Evreni yoktan yaratması
gibi iki ancı konuda Alevilik tümüyle farklı b ı r inanca sahiptir. A levilikte Tanrı · Evren ayrımı Vahdet- ı Vücud inancıyla ortadan ka lkmış, yoktan yaratan bir Tanrı inancı ye· rine Evreni kendi varlığından yani vardan var eden; böylece de pozitif b ilimin, "hiçbir şey yoktan var olmamıştır ve var olan hiçbir şey de yok olmaz" ilkesiyle de uzlaşan bir Tanrı inancı vücud bulmuştur.
Tarihsel süreç içerisinde yoğunlaşan Sünni ve Şii teolojinin baskısıyla Alevilik'teki Tanrı - Evren birliği inancı zamanla ve zaman zaman "Evren Tanrı 'nın tecellısi /yansımasıdır." noktasına taşınarak yumuşatıl
mıştır. Yine Alevilik'te Evren'deki en önemli, bilinç sahibi ve merkezi bir varlık olarak in sanın tanrısal bir mahiyetle ele alınd ı ğı ve "ene/hak" sözünde varlık bulan bir yerinin olduğu da anımsanmalıdır.
Böylesi farklılıklara karşın sırf İslam orijinli oluşunu dikkate alarak Sünni ve Şii ba-
12
kış açısıyla Aleviliği tenkide maruz kılmak, Sünnilik ve Şiiliğin itikat esaslarına uymuyor dıye sapkın / batıl addetmek hiç kuşku yok ki teolojik körlüğün bir sonucudur.
İşte bu noktada İslam teolojisinin ana konularından biri olan Miraç olayı karşısında konumlanılan teolojik düzlem de söze konu üç İslam orijinli akımı özgünleştiren / bağımsızlaştıran alan olarak öne çıkmaktadır.
Bu özgünleşme ve bağımsızlaşmanın sonucudur ki, Allah inancı konusundaki farklılık gibi Hazreti Muhammed'in kişiliği de çok derin farklılıklarla algılanmaktadır. Biraz daha yalın bir ifadeyle söylersek; Sünni'nin, Şii'nin Muhammed'i ile Alevi'nin Muhammed'i birbiriyle örtüşmemektedir. Bu gerçek en çok Miraç olayında tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmaktadır.
13
MiRAÇ NEDiR?
Miraç sözcüğü Arapça'dır. Yüksege çık· mak, yükselerek yol almak dnlamına gelen "uruç" sözcügünden türetilmiştir. Kutsal ki· tap Kur'an' da bu sözcük astronomik zamanla ölçülemeyecek biçimde manevi bir yükselme / ruhsal bir yükseliş anlamına gelmek üzere kullanılmaktadır. Başka bir deyışle bu yükseliş metafizik bir yükseliştir. Nitekim Mearic Suresi'nin 4. ayetinde şöyle denilmektedir:
"Melekler ve ruh Ona (Tann'ya) ölçüsü elli bin yıl olan bir günde uruç ederler."
Uruç sözcüğünden hareketle anlamlandırılan Miraç sözü, uruç ederek ulaşılan yüksek derece / yüksek mertebe anlamına gelmektedir. Aynı zamanda bu sözcük manevi
14
özellik Burak sözcüğünün simgesel bır anlama sahip olduğunu işaret etmektedir.
Kuşkusuz Mirac;, İslam teoloji lerinin en temel konularından biri olarak üzerinde en çok tartışmanın yapıldığı hususlar arasındadır.
İslam inancına göre peygamber Hazreti Muhammed, uruc; ederek Mırac;'a yukselmiştir. Hazreti Muhammed'ln Miraç'ının kaç kez olduğu konusunda ise görüş birliği yoktur. Biri Mekke, diğeri Medıne'de olmak üzere en az iki kez Hazreti Muhammed'in Mirac;'a çıktığından tutun da, ikisi Mekke'de, l 18'i Medine'de olmak üzere tam 120 kez Mirac; yaşadığına ilişkin bir hadisten bile sözedilmektedir.
Mirac;'ın sayısı konusunda bile tam bir kargaşa içerisinde olan Sünni ve Şii teolojisi her ne hikmetse Alevi teolojisine taarruz etme konusunda tam bir fikir birliği ic;erisindedir.
Sünni ve Şii teolojisinin ic;inde bulunduğu kargaşanın göstergelerinden biri olarak
16
Miraç olayının mahiyeti de önemli bir tartış
ma konusudur. Bu cümleden olarak, Hazretı Muhammed, Mirac;'a salt ruhen mi ç ıkmıştır?
Yoksa Mirde;, hem bedenen hem de ruhen mi gerçekleşmiştir? Bu sorular kapsamında konuya ilişkin iki farklı sav ve inanç söz konusudur.
Buna göre Hazreti Muhammed"in Mirac; ' ı
ruhsal bir yolculuk olup bedensellik söz konusu değUdir. Bu inanç ve savın en önemli temsilcisi peygamberin yakınlarının gözlemleridir. Onlara göre Miraç olayında Hazreti Muhammed'in bedeni yatağından hiç ayrıl
mamıştır. Dolayısıyla Miraç bedensel bir yol culuk değil ruhsal bir yükseliştir.
Mirac;'ın ruhsal / manevi bir yükseliş ol duğunu savlayanlar İsra Suresı 'nin 60. ayetine dayanmaktadırlar. Ayette şöyle denilmektedir:
"Hani sana: "Rabbin, insanlan çepeçevre kuşatmışbr. • Sana gösterdiğimiz o rüyayı / görüntüleri. .. yalnızca insani an sınamak için gönderdik.Biz onlan korkutuyoruz ama
17
bu onlara büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamıyor.•
Bu ayette geçen "rüya" sözü mealen Turkçe'ye "görüntüler" olarak çevrilmekte ve Kur'an yorumcularının büyuk çoğunluğu ·
na göre bu rüya ifadesi Hazreti Muhammed'e Miraç gecesi gösterilen göruntüleri anlatmaktad ı r.
Buradan hareketle Miraç'ın aslında ruh· sal yükseliş ve rüya olduğu anlaşılmaktadır. Bizce de Miraç. Hazreti Muhammed'in gör· düğü kutsal bir rüyadır.
Alevi teolojisi de bu yöndedir. Bizce Ale· vi Miraç anlatılarında olayın bir rüya olarak görüldüğü açıktı r. Miraç'ı rüya olarak nıtelemek olayı küçültmez. Tam tersine daha da büyütür.
Çünkü rüya denilen olay bizim uyanıklık dediğimiz nitelikten çok daha yüksek bir boyutu işaret etmektedir. Kaldı ki bura da söze konu rüya hadisesi sıradan bir insanın rüyası değil bir peygamberin rüyası
dı r. Ayrıca unutulmamalıdır ki, peygamber-
18
lerin vahiy alma yollarından biri de rüyadır. Bu nedenle Miraç'ı rüya olarak değerlendir
mek onun kıymetını azaltmaz. tersine yükseltir.
19
SÜNNi ANLATIDA MiRAÇ OLAYI
Sünnilerin itibar ettigi ünlü hadis derlemelerini içeren kitaplardan (Buhari, Müslim ve Nesai gibi Kütüb- ü Sitte'ye dahil kitaplardan) öğrendiğimize göre Sünni teolojide Miraç konusunda şöyle bir anlatı mevcuttur:
Hazreti Muhammed Mekke devrinın sonlarına doğru bir gece Tanrı tarafından Mek ke'den Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'ya isra / gece yürüyüşü yoluyla götürülur, oradan da Sidretü '1 -Münteha ve Cennetül Me'va'ya yükseltilir. Bu noktaya kadar kendisine refakat eden Cebrail refakati bırakır ve peygamber, "refref" ad ı verilen bir vasıta ile Tanrı katına kadar gelir.
Hazreti Muhammed Mekke'den Kudüs'e Burak ile gelir Kudüs'e gelmeden yolda
20
almış fakat dönüşte yolda Hazreti Musa'ya rastlamış, Hazreti Musa, Hazreti Muham med'e günde elli vakit namazın inananlara ağır geleceğini söyleyerek Tanrı'dan bunu indirmesini ıstemiştir. Hazreti Muhammed, Hazretı Musa 'nın öğüdüyle yenıden Tanrı
katına gidip günlük namaz vakti sayısının ındirilmesını talep etmiştir
Her gidişinde beş vakit indirilmiştir. Her seferinde Hazreti Musa, Hazreti Muhammed'e daha da indirmesi için Tanrı katına tekrar gitmesıni istemiştir.
En son beş vakte indiğinde bile Hazreti Musa aynı isteği yinelemiştır. Fakat Hazreti Muhammed bundan daha az sayıda vakit için Tanrı'dan ricada bulunamayacağını belirtmiştir. Böylece Sünni teolojiye göre gunlük beş vakit namaz kesinleşmiştir.
Bu anlatı Sünnı teolOJınin en güvenilir kaynakları arasında kabul edilen Buhari'nin hadis derlemesinde ve diğer kimı derlemelerde mevcuttur.
Alevi teolojisine ve özellikle Kırklar Mec-
22
lisi ve Cemıne yönelik mütecaviz tulumları anımsandığında Sünni teologlara şu soruları sormak yerinde olacaktır:
1. Tanrı peygamber bile olsa birilerinin isteğıyle süreklı görüş değiştıren ve karar veremeyen bir varlık mıdır ki elli vakti kademe kademe beşe kadar indirmiştir?
2. Hazreti Muhammed, günlük elli vakit namazın kendi inananları için katlanı
lamayacak / yerine getirilemeyecek derecede zor olduğunu akıl edeme· yen biri midir ki Hazreti Musa'nın akıl
vermesiyle hareket etmektedır?
3. Tanrı ve Hazreti Muhammed namaz vakitleri konusunda pazarlık mı yapmışlardır?
4. Hazreti Musa, Tanrı ile Hazreti Muhammed arasındaki pazarlıkta aracılık mı yapmıştır?
5. Hazreti Musa, namaz vakitleri konu sunda hem Hazreti Muhammed'e
23
hem de Tanrı'ya etkide bulunan gerçek bir belirleyici midir?
6. Yoksa Sünni İslam'daki günlük beş vakit namaz uygulamasının kaynağı Hazreti Musa mıdır?
7. Sünniler günde elli vakit namaz yeri· ne beş vakit namaz kıldıkları için Hazreti Musa'ya şükran ve minnet borcu içerisinde midirler?
8. Tanrı, günlük elli vakit namazın in· sanlar içın güç olduğunu Hazreti Musa olmasa anlamayacak mıydı?
Bu sorulara karşı şöyle bir savunma geliştirilmektedir:
"Hazreti Peygamber'e İsra gecesi, namaz elli vakit olarak farz kılındı . Sonra azaltıldı ve beş vakte düşürüldü. Sonra şöyle seslenildi: Ey Muhammed, şüphesiz bizim
J
nezdimizdeki söz bir değişi kliğe uğramaz. ~ Senin için bu beş vakit namaz, elli vakit na- 1
mazın karşılığıdır. " (Buhari, Salat, 76, Enbi· ya, 5.)
24
t
Bu savunmanın ne derece ikna edici olduğu herkesin kendi inan<; dünyasıyla ilgili bir sorundur. Ancak bizi ikna etmediğini belirtmeliyiz. Hatta ikna bir yana bu savunma bize göre son derece gülün<;lür.
25
MIRAÇ'TA GERÇEKTE NE OLDU?
Metafizik bir olay olması hasebiyle Miraç, Kur'an'da ayrıntılı olarak işlenmiş değildir. Buna karşın kimi ayetlerin Miraç'la ılgili bir kısım bilgiler içerdiğı de bilinmektedir. Bu ayetlerden yola çıkılarak bir takım yorumlarla konu anlaşılmaya çalışılmaktadır.
Ancak şunu anımsatalım ki, Miraç'ta gerçekte neyin olduğunu her teolojik yapı kendince açıklamaktadır. Bu açıklamalar
birbiriyle uyuşmayan hususlar içermektedir. Yani Sünni, Şii ve Alevi teolojısinde farklı
farklı Miraç anlatıları mevcuttur. Her teolojik yapı kendi bakış açısıyla diğerini tenkid ve tekzip etmektedir.
26
•
Bu noktada Necm Suresi l - 18. ayetlerine müracaat etmek yerinde olacaktır. Söze konu ayetlerde gayet kapalı da olsa Miraç'tan şu şekilde bahsedilmektedir:
"Andolsun aktığında o yıld12a ki,
arkadaşın12 ne sapıtmış ne de azmıştır.
O, kendi kuruntusundan konuşmuyor.
Onun söyledikleri, kendisine vahyedi-lenden başka bir şey değildir.
Onlan ona güc;leri pek şiddetli olan öğ-
retmiştir.
O, güzellik ve güc; sahibidir.
Tann huzurunda dosdoğru durmuştur.
O sırada O, en yüksek ufuktaydı.
Sonra yaklaştı ve O'na doğru sarktı .
Yakınlığı iki yay aralığı kadar veya da-ha azdı .
Sonra Tann kuluna vahyettiğin i vahyetti.
Gördüğünü kalbi yalanlamadı.
27
ilan edince Mekkeli müşrikler O'nunla dalga geçmişler, O'nun sapıttığını, azgınlık elliğini ileri sürmüşlerdir. Anlattığı şeylerin kendi uydurması olduğunu, deyim yerindeyse Hazretı Muhammed'in masal anlattığını ileri sürmüşlerdir.
Ne kadar ilgin<; değil mi? Sünnı ve Şii
teologların da bir kısmı Aleviler'in KırkJar
Meclisi ve Cemi inancına da masal diyorlar ...
Sünni ve Şii teologların yüzyıllar önce Hazreti Muhammed'i yalancılı kla, sapılmış
lıkla ve masal anlatmakla suçlayan müşriklerle aynı safa düşerek Alevilerin Kırk lar
Meclisi ve Cemi inancına da masal / efsane demeleri idrak sahibi insanlar i<;in gerçekten ibret verici değil midir?
Konunun daha iyi anlaşılması için Alevi teolojisindeki Mira<; olayını ve onun ayrılmaz bir parçası olan K.ırkJar Mecl isi ve Cemi inancını konu ederek anımsamak yerinde olacaktır.
29
ALEVi ANLATIDA MiRAÇ 0 1.AYI
Alevi teolojisinde Miraç olayı ve Kırklar Meclisi inancı başta İmam Cafer Buyrugu olmak üzere pek çok Alevi ozan tarafından yazılan / söylenen Miraçnamelerde ayrıntılı bir biçimde anlatılmaktadır. Yine bilindiğı uzere cemlerde bu mirac;nameler coşkun bir biçimde söylenmekte ve Hazreti Muhammed'in Mirac;'ı canlandırılmaktadır
Şimdi bu Mirac;namelerden yola çıkarak Alevi inancındaki Miraç olayını ve Kırklar Meclisi inancını özetleyerek anımsaya lım:
"Cebrail gelir. Hazreti Muhammed'e Tanrı 'nın kendisini Miraç 'a çağırdığını iletir. Hazreti Muhammed, Burak adlı bineğe binerek Miraç 'a yükselir. Yolda önüne bir arslan çıkar. Arslan ona geçit vermez. Tanrı 'nın
30
esin/emesiyle Hazreti Muhammed. parmağındaki yüzügü arslana verir
Bunun üzerine arslan önünden çekilir. Hazreti Muhammed Tann katına gelir. Tanrı ona seslenir Bu ses Hazreti Ali'nin sesidir. Yani yüce Tanrı, Hazreti Muhammed'e Hazreti Ali'nin sesiyle seslenmiştir.
Hazreti Muhammed şaşkınlıkla; "Ey Ali, sen misin?" diye sorar Bunun üzerine Tanrı; uEy Muhammed, ben sana, senin en sevdiğin kişinin sesiyle sesleniyorum." der
Sonra Hazreti Muhammed, Hazreti Allah 'ı görür. Kuşku yok ki Allah'a özgü bir suret yoktur. Bu nedenle yüce Allah Hazretı Ali'nin suretinde görünür. Başka bir deyişle yüce Allah. kulu ve elçisi Hazreti Muhammed'e görünürken Hazreti Ali suretinde tecelli eder.
Hazreti Muhammed Miraç "ta yüce Allah ile doksan bin kelam konuşur. Hazretı Muhammed'e; süt, bal ve elma verildiği rivayet edilir. Bal aşka, süt sevgiye. elma ise dostlu ğa işaret eder.
31
Hazreti Muhammed, Allah 'ın csinfemesiyle Kırklar Mcclisi'nin bulundugu kutlu dergaha uğrar. Dergahın kapısını çaldıgında içeriden bir ses. "Kimsin'"der Hazreti Muhammed sese; "Ben peygaınberim!" diyerek yanıt verir.
Aynı ses bu kez; "Peygamberliğını git ümmetine yap. Bizim aramıza peygamber sığmaz!" der.
Hazreti Mulıaınmed kapıdan ayrılıp yü rümeye başlayınca gaipten gelen bir ses ayrılmamasını, kapıyı yeniden çalmasını ama yanıtı farklı vermesini söyler. Hazreti Muhammed yine kapıyı çalar. İçerden yine, "Kimsin?" diye sorulur. Bu kez
Hazreti Muhammed; "Ben de sizden biriyim. Sizin gibı bir insanım. Yoksulların yardımcısyım." der. Bu yanıttan sonra kapı açı lır. Hazreti Muhammed içeri alınır.
İçerdekiler Hazreti Muhammed'i "Hoşgeldin, sefa getirdin, uğur getirdin." dıyerek karşılarlar. Hazreti Muhammed içerde oluş muş bir meclis görür. Hatta sayımını da için-
32
•
'
den yapar. Tam 39 kişi vardır. Üstelik bu meclis kadın ve erkeklerden oluşmuştur.
Bunların 22 'sı erkek l 7'si kadındır.
Hazreti Muhammed'e yer gösterilir. O da gösterilen yere oturur. Gösterilen yer baş köşedir. Hazreti Ali de meclistedir.
Hazreti Muhammed sorar:
"Size kimler denir?" der. "Bize Kırklar denir" diye yanıt alır. M Ama burada 39 kişi saydım." der. O sırada Selman-ı Pak yoktur. Hazreti Muhammed; "Peki sizin ulunuz, büyüğünüz, küçüğünüz kim?" diye sorar. Gelen yanıt şöyle olur:
"Bizim küçüğümüz, büyüğümüz yoktur. Küçüğümüz de uludur. büyüğümüz de uludur. Birimiz kırkımız, kırkımız birimizdir." denir.
Bunun üzerine Hazreti Muhammed, meclisten bunu kendilerine kanıtlama/arını söyler. O sırada Hazreti Ali kolunu uzatır ve gömleğini sıyırır. içlerinden biri "desturn diyerek bıçağın ucu ile kolunu hafif kanatır. Kolundan bir damla kan akar.
33
ğında. Miraç'a giderken "aslana~ verdiği
yüzügu görür. Hazreti Ali'ye sarılır. onu bagrına basar."
Hazreti Muhammed, gelen vahiyleri tebliğle görevli bir Nebi / Resul olmasının ya· nında, Kırklar Meclisi tarafından seçilmiş bir "Mürşit" lir. Yine bu meclisçe Hazreti Ali de "Rehber" ve Tanrı elçisinin / peygamberin vekili olarak seçilir. Alevi teolojisine göre Miraç'ta Hazreti Muhammed'e beş vakit namaz değil zikir, secde ve semah buyruğu verilmiştir. Bunun icra şekli de cem adı verilen ibadet biçimidir.
Kırklar Meclisi ve Cemi ile ilgili Sünni ve Şii teologların mütecaviz sorularına geçmeden önce belirtmemiz gereken kimi hususlar
vardır.
Şöyle ki;
1. Bize göre Miraç nasıl bir metafizik olay ise Kırklar Meclisi de metafizik bir olaydır. Gerek Miraç gerekse onun bir parçası olan Kırklar Meclisı zahir
35
aleminde değil babn aleminde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla Kırklar Mec· lisı ve Ceminin toplandığ ı yer / dergah fizik alemde yanı dünyanın her hangi bir köşesinde değildir. Manevi, metafizik bir alemdedir. Diğer bir ifa· deyle batın alemindedlr.
2. Miraç, Hazreti Muhammed'in Allah'ın esinlemesiyle gördüğü kutsal ve kutlu bır ruyadır.
3 Mirac;. coğrafi bir yolculuk olarak görülemez. Hazreti Muhammed, bedenen değil ruhen uruc; ederek Miraç'a yükselmiştir.
Bu üc; yaşamsal noktadan sonra gelelim Sünni ve Şii teologların mütecaviz sorularına ...
Derler ki, Kırklar Meclisinin toplandığı dergah nerededir? Neden Kur'an'da ve hadis kitaplarında Kırklar Meclisi'nden bahsedilmemektedir?
36
•
Yanıtımız şudur:
Kur'an'da Miraç olayından ayrıntılı bir biçimde bahsedilmemektedir. Çünkü Miraç metazifizik bir olaydır. İnsanların idrak sınırlarının dışındadır.
Bu nedenle Miraç'a dair kısmi anlatılar bile çeşitli simgelerle ortaya konulmuştur. Kur'an'da sembolik örgülerle ve kapalı bir biçimde de olsa Miraç'tan bahsediliyor oluşu bu konuya dair İslami inancın temelini teşkil
etmektedir.
Bu temel Sünni, Şii ve Alevi teolojilerinin her üçü için de sözkonusudur. Miraç'a dair hadislerde anlatılanların ne denli · isabetli olup olmadığının göstergesi günde elli vakit namaz komedisidir.
Sünni ve Şii Miraç anlatılarının dayandığı hadis kitapları sayısız çelişki. tutarsızlık ve hatta gülünçlüklerle doludur. Bu konuda zirve noktası daha evvel de belirttiğimiz gibi günde elli vakit namaz olayıdır.
Bu hadis kitaplarında Hazreti Muhammed'e mal edilen çirkin ifadeler mevcuttur.
37
Bir süre önce Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu türden, özellikle kadınlarla ilgili ifadelerin ayıklanması çalışmasının başlatılmış olması söze konu hadis kitaplarının ne denli güvenil ı r oldugunu da ortaya koymakta degil midir?
A levi Miraç anlatısı ve onun bır parçası olan Kırklar Meclisi ve Cemi inancı Kur'an ayetlerindeki simgesel ifadelerin mistik ve sezgisel yorumlarına dayanmaktadır.
Alevi literatüründeki Mirac;nameler, bu mistik ve sezgisel yorumların ürünüdür. Mistisizmi / tasavvufi yorumları yadsıyıp zahiri sığlığın en ücra köşe lerinde gezinen Sünni ve Şii şeriat ehli bambaşka bir dinsel paradigmanın s ınırlarına hapsoldukları ic;ın genelde Alevi teolojisini özelde ise bu teolojinin Mirac; anlatısını idrakten yoksundurlar.
Zaten böylesi bir idrak sözkonusu olsaydı Sünni ve Şii teologlar derhal Alevi teolojisini benimseme noktasına gelirlerdi.
Diyorlar ki, Kırklar Meclisinin üyeleri Hazreti Muhammed'e; "Peygamberliğini git
38
ümmetine yap, Bizim aramıza peygamber sığmaz." diye nasıl diyebılirler? Burada pey· gambere yönelik bir küçümseme yok mudur? Hazreti Ali ve Hazreti Salman-ı Farisı gibi peygamberin ashabından olan bu kişile rin bulunduğu bu meclıste peygambere nasıl böyle seslenilebilir? Onlar da zaten o pey gamberin ümmeti değil midir?
Yanıtımız şudur·
Hazreti Muhammed Kırklar Meclisinde •Mürşit" makamındadır. Mürşit makamında
bulunan bir kişi nasıl küçümsenmiş olabilir k ")
ı.
Burada Hazreti Muhammed'e yönelik bir sınav ve bir eğitim söz konusudur Bu sınavı yapan yüce Allah'tır Kırklar Meclisi bu sı· navda bir vesiledir. Bu diyalogtan anlaşılmalıdır ki, Hazreti muhammed peygamber de olsa bir insandır. Alçakgönüllü olmalıdır. Öf· kelenmemelidir. Nitekim verdiği sonraki cevap peygamberin bu sınavı geçtiğini göstermektedir.
Aynca Kur'an'da Fussilet Suresi 6 . ayet·
39
te Hazreti Muhammed'in de bir insan olduğu, kendisine vahiy gelmesınden başka diğer insanlardan bir farkının olmadığı vurgulanmaktadır.
Yine bilmekteyiz ki, Hazreti Muhammed'in teblig görevini gerçekleştirirken zaman ıaman öfkelendiği anlar olmuştur. Bun· lardan biri Abese Suresi'nin ilk on ayetınde şöyle anlatılmaktadır:
"Yanına kör bir adam geldi diye yüzünü ekşitti ve öteye döndü.
Sen nereden bilirsin, belki de o annıp temizlenecek.
Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak.
Kendisini her türlü gereksinimin üstün-de gören kişiye gelince,
40
Ki, sen ona yöneliyorsun;
Sana ne onun arınmasındanl
O, koşarak sana gelen var ya;
Odur içine ürperti düşen.
Oysa sen onunla ilgilenmiyorsunı~
Bu ayetlerde anlatılan şudur:
Bir gün Hazreti Muhammed, müşriklerden önde gelen. varlıklı kımselere İslam'ı tebliğ etmektedir. Bu sıradcı iki gözü kör bir adam gelip yuksek sesle ve nezaket kurallarından uzak bir tavırla Hazreti Muhammed'den kendisine İslam'ı anlatmasını ister.
Bunun üzerine peygamber öfkelenip yüzünü ekşitir ve başka bir tarafa çevirir. İşte bu davranışından dolayı Hazreti Muhammed Allah tarafından uyarılmıştır. Yukarıdaki ayetlerde bu olay konu edilmektedir.
Diyorlar ki, Hazreti Muhammed, Kırklar Meclisi üyelerine; "Size kimler derler?" diye nasıl sorar? Peygamber oradaki insanları nasıl tanımaz? Onlar zaten Hazreti Muhammed'in ümmetinden olan kişiler değil mi?
Yanıtımız şudur:
İnanışa göre Kırklar Meclisi Kırk Ulu kişiden oluşmuştur. Bizce bu kırk ulu kişi ara-
41
sında Hazreti Muhammed'in döneminde yaşayan, onun sahabelerinden olanldr bulundugu gıbi c;ok daha sonra dunyaya gelip ın sanlığı aydınlatan erenlerin de ruhaniyeti vardır. Sözgelimi; l lünkar Hacı Bektaş Veli, Gözcü Karaca<Jhmet Sultan ve ismini. ünva nını bilmediğimizi gaıp erenler ... Unutulmamalıdır ki Kırklar Meclisi tıpkı Mirac; gibi Hazreti Muhammed'in gördüğü kutsal ve kutlu bır rüyadır. Hazretı Muhammed bu rüyada kendi ashabından olmayan, yani kendisinden yüzyıllar sonra dünyaya gelecek olan erenleri de görmüştür.
Hazreti Muhammed'ın "Size kımler derler?" sorusunu bu c;erc;evede anlamak lazım
dır. Ayrıca Hazreti Muhammed'in sorusu Kırklar Ceminde bulunan bireylere degil Kırklar Meclisinin tümünedir. Yani soru bireylere değil Meclisedir.
Hazreti Muhammed'in Mirac;'ta Hazreti Ali'yi arslan donunda görmesi, Allah'ın peygambere Hazreti Ali'nin sesiyle seslenmesı ve Hazreti Muhammed'e Hazreti Ali suretinde görünmesi / tecelli etmesi gibi metafizik
42
olaylara dair işaret yukarıda Türkçe anlamı
nı sunduğumuz Necm Suresi 18. ayette bulunmaktadır: Aynı ayeti tekrar sunalım:
"Andolsun O, o 8nda rabbinin Byetlerinden bir bölümünü gördü."
Ayet, Tanrı'nın varlığını işaret eden her şeydir. Nitekim, ayet sözcüğü Arapça 'da belge, kanıt, delil gibi anlamlara gelmektedir. Yani ayet denildiğinde sadece Kur'an cümleleri yada cümle toplulukları anlaşılmamalıdır.
Bu nedenle Miraç'ta Hazreti Muhammed'in Hazreti Ali'yi önce arslan donunda görmesi, sonra Tanrı'nın ona Hazreti Ali'nin sesiyle seslenmesi, Hazreti Ali suretinde görünmesi ve peygamberin Kırk lar Meclisi'ne girmesi ayette işaret edilen "ayet"lerdendir.
Kendi teolojik paradigmalarıyla dayandıkları hadis kitaplarından yola çıkarak
Hazreti Muhammed'in Miraç'a yüksıelirken yolda hemen hemen ölmüş bütün peygamberleri gördüğünü, onlara namaz kıldırdığı-
43
nı, elli vakit namazı beşe indirmek için Haz reli Musa 'dan akıl aldığını, bu nedenle deyim yerindeyse Allah'la pdzdrl ık yaptığ ı
n ı ileri sürenler. Alev ı anlatısında belirlıldı
ği üzere Haıreli Muhammed'in Hazreti Ali'yi arslan donunda görmesi, Hazreti Al lah'ın Haı.reli Muhammed'e Hazrelı Alinin sesiyle ses lend ıg i inancını yadırgaydbi l
mektedirler.
Oysa Necm Suresi 18. ayetten yola c; ı • karak tüm Aleviler inanmaktadırlar ki, Tan rı'nın evrendeki en büyük ve en muhteşem
ayeti Hazreti imam Ali'dir.
O do!':lrudan doğruya yl1ce Allah 'ın mübarek tecellisidir. Sesi Allah'ın sesidir. Yüzü vechullahtır. Bunlar Aleviliğin iman un surlarıdır.inanan inanır. Zira inancın kanıtı yoktur.
Sünnilerin dayanak kabul ettikleri hadıs k itaplarında Hazreti Muhammed'e Miraç'ta beş vakit namazın emredi ldiği ileri sürül mektedir. Oysa bu konuda Kur'an'dan h ıçbir
kanıt yoktur.
44
Tam tersine Mirac;' ta Hazreti Muhammed'e vahyedilenler İsra Suresi 3 1-38. ayetlerde be l irtilmektedır Söze konu ayetlerin Türkçe karşı lı ktan şöyledir:
" Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz nzıklendın
yoruz. Kuşkusuz onları öldürmek büyük bir günahbr.
Zinaya yeklaşmayın. Çünkü o, iğrene;
bir iş ve çok kötü bir yoldur.
Haklı bir neden olmadıkc;e AJlah 'ın saygın kıldığı cana kıymayın. Kim haksızlıkla öldürülürse, onun velisine yetki verd1k. Ama o da öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.
Yetimin malına , rüşdüne erinceye kadar ancak en güzel bir niyetle yaklaşın . Verd1ği
nlz sözü yerine getirin. Çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir.
Ölçtüğünüz zaman tam ve dürüst öl çün. Doğru tarb ile tartın. Bu, hem hayırlı hem de sonuç olarak güzeldir.
Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına
45
düşme. Çünkü kulak, göz, gönül ve bunların hepsi bundan sorumlu tutulacakbr.
Yeryüzünde kasılıp kabararak yürüme. Çünkü sen yeri yırtamazsın. Uzunlukc;a da dağlara ulaşmazsın .
Bütün bu sayılanların kötü olanları rabblnin kabnda çirkin görülmüştür. "
Alevi teolojisıne gorc Hazrelı Muham med, yukarıdaki ayetlerde ortaya konulan ahlaki ilkelerle birlikle ibadet olarak da zikir, secde ve semahla emrolunmuştur.
Bu emrin ilk uygulanma yeri de Kırklar Meclisidir. Kırklar Meclisınde yürütülen ilk cem; zikir, secde ve semahın bir ibadet olarak icra edildiği tapınma biçimidir.
Bu nedenle Alevi inancında temel ibadet cemdir Cemin yerine başka bir ibadet bic;ımini savunmak Alevi inancının sınırların ın
dışına çıkmaktır.
Sözlerimizin sonunda öneminden dolayı tekraren belirtelim kı, Kırklar Meclisi ve Cemı inancı Aleviliğın en temel ögesidir. Kırklar Meclisi ve cemine, masal, efsane, mitolo-
46
ji yakıştırması yapmak topyekün İslam'a ve Miraç olayına masal, efsane ve mitoloji demekten farksızdır.
Kuşkusuz müminler ic:;in hak olan Kırk· lar Meclisi ve cemi inancı yalnızca münkirler / inkarc ılar ıc:;in masal olabilir.
MUSTAFA CEMiL KILIÇ
ILAHIYAIÇI -SOSYOLOG
15. 07. 2007 / lSTANBUL
47