Kimlik Üzerine

18
ADLARIN ADINI KOYMAK:  “KİMLİK” ÜZERİNE Birine olamayacağı biri olma fırsatını tanıyın – çiftliği bekleme görevi verilen başıboş bir köpek gibi “başka” gördüklerine havlayacak ve icabında sıkılan kurşunları kum torbası gibi, kendi rızası i le ğüsleyecektir. Hegel “Kimlik” son yıllarda hem sosyal bilimlerde hem medyada hem de gündelik dilde uluorta, doğru-yanl ış, olduk olmadık yerde bol bol kullanı lan, hatta “suistimal” edilen kelimelerden biri haline geldi. Şu birkaç örnek durumu ıkl amaya yetse gereki r: Texsaslı uyuştu rucu müptela sı, fahişe, soygunc u, katil, mah kum, derken din e dönm üş “ye nid en doğ ma” mümin Hristi yan , hapishane mutemedi vb. Karla Fay Tucker o zamanki vali, şimdiki ABD Başkanı George W. Bush’ tan “himmet” görmeyip idam edildiğinde, Cumhuriyet Dergisi kadının bu 1 “kimlik”lerine atıfta bulunarak, tek infazda birçok kişi yok ediliyormuş gibi bir ifadeye başvurmuştu. Türkiye’de milliyetçilik düşüncesi üzerine çalışan bir İngiliz akademisyen, Ziya Gökalp’in “düşüncelerinin kimliği”nden 2 ; başka bir profesör ise kuramsal psikolojinin “kimliğinden” sözetmekteydi 3 . Şimdilerde uluslar arası ilişkiler literatüründe Üçüncü Dünya veya bağlantısız “kimlik”den serbestçe bah set mek mk ün – ul usa l ya da ulus -al t ı ai di ye tler ve daha çük sosyol ojik birim üyeli ğinin tanımı da “kimlik” oldu. Psikiyatr i, yıll arca “çok (veya bölünmüş, multiple) kişililik sendromu” diye adlandırılan hastalığın adı nı “dağ ı l mış kimlik bozu klu ğu” (dissociative identity disorder ) olarak değiştirdi. 1 Cumhuriyet Dergi, “Topluca işlenen bir suç : İdam” No.: 620, 8 Şubat 1998, s. 15 2 Andrew Davison, “Secularization and moderniz ation in Turkey : the ideas of Ziya Gökalp”, Economy & society V. 24 No 2 May 1995, s. 191) 3 Antonio P.R. Agatti, “The identity of theoretical psychology”, Theory and Psychology, V.3, No.: 3, pp.: 389,393, SAGE, 1993, s. 389 1

Transcript of Kimlik Üzerine

Page 1: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 1/18

ADLARIN ADINI KOYMAK: “KİMLİK” ÜZERİNE

Birine olamayacağı biri olma fırsatını

tanıyın – çiftliği bekleme görevi verilen

başıboş bir köpek gibi “başka”

gördüklerine havlayacak ve icabında sıkılan

kurşunları kum torbası gibi, kendi rızası ile

göğüsleyecektir.

Hegel 

“Kimlik” son yıllarda hem sosyal bilimlerde hem medyada hem de gündelik 

dilde uluorta, doğru-yanlış, olduk olmadık yerde bol bol kullanılan, hatta

“suistimal” edilen kelimelerden biri haline geldi. Şu birkaç örnek durumu

açıklamaya yetse gerekir: Texsaslı uyuşturucu müptelası, fahişe, soyguncu,

katil, mahkum, derken dine dönmüş “yeniden doğma” mümin Hristiyan,

hapishane mutemedi vb. Karla Fay Tucker o zamanki vali, şimdiki ABD

Başkanı George W. Bush’ tan “himmet” görmeyip idam edildiğinde,

Cumhuriyet Dergisi kadının bu1 “kimlik”lerine atıfta bulunarak, tek infazda

birçok kişi yok ediliyormuş gibi bir ifadeye başvurmuştu. Türkiye’demilliyetçilik düşüncesi üzerine çalışan bir İngiliz akademisyen, Ziya

Gökalp’in “düşüncelerinin kimliği”nden2; başka bir profesör ise kuramsal

psikolojinin “kimliğinden” sözetmekteydi3. Şimdilerde uluslar arası ilişkiler 

literatüründe Üçüncü Dünya veya bağlantısız “kimlik”den serbestçe

bahsetmek mümkün – ulusal ya da ulus-altı aidiyetler ve daha küçük 

sosyolojik birim üyeliğinin tanımı da “kimlik” oldu. Psikiyatri, yıllarca “çok 

(veya bölünmüş, multiple) kişililik sendromu” diye adlandırılan hastalığın

adını “dağılmış kimlik bozukluğu” (dissociative  identity  disorder ) olarak 

değiştirdi.

1Cumhuriyet Dergi, “Topluca işlenen bir suç : İdam” No.: 620, 8 Şubat 1998, s. 152Andrew Davison, “Secularization and modernization in Turkey : the ideas of Ziya Gökalp”,Economy & society V. 24 No 2 May 1995, s. 191)3Antonio P.R. Agatti, “The identity of theoretical psychology”, Theory and Psychology, V.3, No.: 3, pp.:389,393, SAGE, 1993, s. 389

1

Page 2: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 2/18

Sloganda saklanan ideoloji

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre “toplumsal bir varlık olarak insana özgü

olan belirti, nitelik ve özelliklerle, birinin belirli bir kimse olmasını sağlayan

şartların bütünü” veya “herhangi bir nesneyi belirlemeye yarayan özelliklerin

bütünü4” diye de tanımlanan “kimlik”, eski türkçe kelimelere yeni karşılıklar 

bulma çabasının bir ürünü olarak genelde bireyin kurumsal ilişkilerini

tanıtlayan belgeleri tanımlayan “hüviyyet ” sözcüğünün kapsamı genişletilmiş

hali. TDK tanımında yeralan “insana özgü” belirti, özellik vb.nin kim

tarafından saptanıp niteleneceği; birinin ne zaman “belli” bir kimse olacağı

veya bunun hagi “şartlar” muvacehesinde meydana çıkacağı gibi

epistemolojik kör alanları irdelemekle zaman yitirmeksizin, kavramın Latince

“aynı” anlamına gelen kökenden türeyen ve muhtemelen post-modernist bir 

etkiyle yaygınlaşan yabancı karşılığı (identity, identite vb.) üzerinden hareket

etmek daha açıklayıcı görünmekte. American Heritage Dictionary kimliği

bireyin bir topluluğun üyesi olarak  tanımlanmasını sağlayan davranışsal ve

kişisel “karakter seti” diye nitelemekte. Buradan bireyin “grup” bağlantısının

tanımın esasını oluşturduğu izlenebilmekte. AHD, kelimenin kökeninde yatan

“aynı” olma (Lat. idem) hali ile ilişkisini de “bir başka şeyle ayniyet şart ve

niteliği” diye belirtmekte. Son olarak da, “güncel” kullanımda yaygınlaşan

tanıma geçmekte: “kalıcı bir varlık (zatiyet, entity) olarak görülen bireyin

belirgin kişiliği; bireysellik”.

AHD tanımları, “ayniyet” veya özdeşlik bildiren bir kavramın nasıl tam

zıddına, belirgin, niteleyici özelliklerinin bir cüzünü imler hale dönüştüğünü

sergilemekte. Böylelikle, dilin gizil ideolojik dalgalanmalarının etkisini de

göstermekte. Dahası, bu gizli ve gizil ideolojik etkinin düşünceyi ve hatta

düşünme yetisini kelimelerde saklı ön kabullerde “sabit” hale getirmesi

tehlikesine de örnek teşkil etmekte. “Kimlik” kişinin tanımlanmasını

4 Bu tanım American Heritage Dictionary tarafından da kimliğin dört anlamından biri olarak aynenkullanılmakta.

2

Page 3: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 3/18

gözlemlenebilir, birbirinden kopuk belirtilerinin keyfi bir dökümüne özellikle

de grup aidiyetine indirgemekle “kişilik” adı verilen psiko-sosyal olgunun

belirmesinde pay sahibi pek çok diğer etkeni gözden kaçırmakta, hatta

dışlamakta. “Seni ne yaparken gözlemleyebiliyorsak, sen osun” yorumu ile

kişiliği (personality), “persona”5 düzeyine, yani insanların toplumsal

eylemlerinde sık sık taşıdıkları maskeler ile özdeş tutma basitliğine

indirgemekte6.

Maskeler, roller ve aktörler

Psikoloji ve sosyoloji kuramları “kimlik” ile nitelenmeye çalışılan olguları

zaten kısaca bireyin toplumdan ve toplumun bireyden beklentilerinin

dengeleşimini simgeleyen “rol” kavramı ile açıklarlar. Tıpkı Tucker’ ın

“kimlikleri” gibi, birey, aynı anda pek çok rol içindedir, pek çok maske

takmakta, “persona” taşımaktadır 7. Kişilik ise, tümel bir psikolojik alandır.

Zoon  politicon denen varlığın neredeyse tamamen toplumsal nitelik arzeden

çevresine özgül ve özgün bir uyum sağlama biçimini yansıtır. Tek tek,

ilintisiz, anında farkedilen uyarıcılara verilen münferid tepkilerin

“alışkanlıklar” esasında üstüste yığıldığı “moleküler” bir birimi değil,

davranışların onları yönlendiren, belirleyen bilme biçimi (cognition)

doğrultusunda güdüler, hedefler, araçlar, ihtiyaçlar, bireysel ve çevresel

istemler vb. etrafında merkezi biçimde örgütlendiği “molar” bir bütündür. Bu

bütün, “istikrar” eğilimi içindedir. Uyumsuzlukları ve çelişkileri bilince

yansıdığı anda ortadan kaldırarak tutarlılığı koruma baskısı altındadır 8. 

Dolayısıyla bireye atfedilen her hangi bir kimlik ya da rol, kişiliğin “molar”

pelerini altında eklemleşen bir bütünlük halindedir. Nitekim, bir  gestalt 

5 Venediklilerin taktıkları maskeye verilen addan tiyatroda rol dağılımını belirten bir anlama bürünen“persona” Carl Gustav Jung tarafından “bireysel bilinç ile toplum arasındaki karmaşık ilişkiler sistemi”diye tanımlanmaktadır: “bir yandan başkaları üzerinde belirli bir izlenimi yaratmak öte yandan bireyingerçek doğasını gizlemek için tasarlanmış gerçekten de, bir tür maske…”. Bkz .: C. G. Jung, Aspects of thefeminine, (Trans. R.F.C. Hull), MJF Books, NY, 1982, s. 816 Bkz : Paul Sant Cassia, “Authors in search of a character : personhood, agency and identity in theMediterranean”, Journal of Mediterranean Studies, V.: 1, No.:1, 1991, s. 12)7 Galip İsen, Veysel Batmaz, Ben ve toplum, Om Yayınları, İstanbul, 2002, ss. 222-2248 İsen, Batmaz, ss. 114, 146, 149-151

3

Page 4: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 4/18

bütünlüğü içinde bakıldığında, K. F. Tucker’ın katil, bağımlı ve fahişe

“kimlik”leri de, bunlarla çelişir gibi görünen daha sonra edindiği hapishane

mutemedi ve mümin rolleri de belli biliş ve eyleme biçimlerinin bileşkesi

olarak bağdaşma içindedirler 9. Roller, kişiliğin eylemde10 gözleme11

yansıyabilen bazı durumlarda ortaya çıkan tezahürleri olarak, bütünün en fazla

bir bölümünü temsil edebilirler. “Kimliği” bir “kategori”, yani bir irdeleme

aracı olarak ortaya sürmek, yöntembilimsel açıdan bireyler arasındaki

farklılıkları bu parçasallıkların davranışlarda gözlemlenebilen ya da

tutumlarda serdedilen standard ötesi sapmalarını sıralayan doğrusal bir çizgiye

indirgemekten ibarettir. Analitik kategoriler, kişilik denen bütünün ve yaşanan

deneyimin toplumsal yaşamda gözlemlenebilen, tanımlanan ve daha da

önemlisi sınıflandırılabilen görünümleri izlenerek oluşturulmaktadır. Sosyal

rol veya eylemlere bakarak bir olguya görgül (ampirik) biçimde yapılan

atıflarla kategori oluşturmak setreotip ya da basmakalıp düşünme ile doğrudan

akrabadır. Böylece, “kimlik”, “yapıştırılmış”, varsayımsal, sanal bir özdeşliğe

atfen, analiz “konu”sunu grup işlevine göreli bir türdeşlik (homogeneity) ve

eşseslilik (homonomy) içinde aynılaştıran bir sınıflama olarak ortaya çıkar.

Öte yandan, eğer insanı gözlemlenebilir davranışlarına göre katı ve kesin

kategorilere bölerek sınıflandırmak mümkün ise, bireyin her ampirik 

görünümüne, her özelliğine, her meşgalesine (noema12) kimlik esasına dayalı

özerk bir psişik kategori atfetmek de mümkündür. Böylelikle, birey, erkek,

futbolcu, aile babası, odun kesen, içki içen gibi kişiyi ve kişiliğini değil,

9 Kişilik, karakter, sosyal yapı, roller statü arasındaki ilişkiler ve kişiliğin “molar” bir bütünoluşturduğu konusunda bkz.: Roger Brown, Social psychology, Collier Macmillan, NY, London,1965, ss. 477 - 479; David Krech, Richard Crutchfield, Sosyal psikoloji: Teori ve sorunlar, (1947)TSİD Yayınları,Siyasi İlimler serisi 12, Sevinç Matbaası, Ankara 1967, ss. 33-43; İsen, Batmaz,

ss. 148-14910Zihni eylemler, sözgelimi insanın değer içeren her hangi bir psikolojik ögeye, “nesneye” vb. karşı aldığıvaziyeti simgeleyen “tutumlar” da bu kapsamdadır.11Neredeyse münhasıran “ampirisist” bilimsel ideoloji ile özdeş hale gelen gözlem, burada fenomenolojik psikoloji ekollerinin kullandığı “tecrübe – experience” eylemini de kapsayan içerikte benimsenmiştir.12Alman felsefeci Edmund Husserl’e (1859–1938) göre, bilerek edinilen bir deneyimin nesnel özelliğiveya içeriği; Yunanca “noein” (algılamak, düşünmek) fiilinin isim hali. Fenomenolojik anlamda, “tecrübe”edilen, yani ilişki dolayısıyla bir anlam sahibi olan unsur. Tüm anlamların kaynağı yaşanan deneyim ileelde edilen gerçeğe ilişkin kanıttır; dolayısıyla deneyim anlam yapılarının merkezinde yeralır (Bkz : R. D.Laing, 1967: 17-19 ve 1969: 23, 65).

4

Page 5: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 5/18

yaptıklarına, yani başkaları tarafından yapmakta olduğu eylemde algılanan

işlevine göre onun kim olduğunu tanımlayan ama onu o eylemsel kategori

içinde o eylemle iştigal eden diğerleri ile farklılıklarını gözardı ederek 

tektipleştiren sayısız kimlik ile anılabilir. Ayrıca, o eylem geçici ya da daimi

olarak sona erdiğinde, bireyin başka bir kategori ile ama yine kendi-liği

dışında, adeta bir başkasıymış gibi tarif edilmesi de olasılık dışı değildir.

Böylece, insan, tutarlılık ve bütünlükten yoksun bir  envanter  dökümü gibi

kendi-liğinden soyutlanarak muhtelif kategori içeriklerine tercüme edilebilir.

Kişilik, karakter 13, benlik gibi bireyi özgün kılan özgül bileşkenler adeta

kavramsal birer uniforma giydirilerek, homo  faber  parametresinde

tekilleştirilen stereotip yaftalara indirgenebilirler.

Farkları yokederek farklılaşmak 

“Kimlik” kavramının bu denli yaygın kullanımı, değişik sosyal grupların

siyasi katılım, ekonomik ödül, toplumsal tanınma ve kültürel meşruiyet

esasında somutlaşan istem ve eleştirilerine söz hakkı sağlama arzusunu

yansıtan 1968 sonrası “multi kültüralist ” özgürleşme siyasasının, post-

modernist yaklaşımların ve eleştirel akademik tutumların sonucu sayılabilir 14.

Ancak farkına varılmayan ya da pek aldırılmayan, kimliğe dayanan

kategorizasyon ile bireyin en belirgin özelliklerinin dışlanması sonucu

öznenin, başkalarının ve toplumsal dünyayı oluşturan ilişkilerin

anlamlandırılmasında stereotip bir bilme biçimine egemenlik 

kazandırıldığıdır. Farklılaşmanın kollektif temelde vurgulanması, grup adına

eylemsel ya da idelojik düzlemde bireysel özgünlüklerin törpülenmesini

gerektirdiğinden, esasen peşinde özgürleştirici değil, tam tersine kısıtlayıcı,

giderek baskıcı bir epistemoloji sürükler. Bireyselliğin ve bireysel farkların

“kimlik” iddiasındaki topluluğun farklı olma gayreti içinde eritilmesi, giderek 

kişinin hayata ilişkin özgün, özgül, tekil ve uyumsal yorumlama biçimi diye

13 Kişiliğin toplumsal olarak izlenebilir yüzeyini simgeleyen anlamda.14 Bkz . Immanuel Wallerstein "Liberalism and Democracy: Frères Ennemis?" Fourth Daalder Lecture,Rijksuniversiteit Leiden, Interfacultaire Vakgroep Politieke Wetenschappen, March 15, 1997, © ImmanuelWallerstein 1997, [email protected]

5

Page 6: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 6/18

tanımlanabilecek olan kişiliğin de bir bilgi öznesi olarak ortadan kalkmasına

yolaçar 15. Hatta bu epistemoloji, tekil olanı kollektif olana atıfta bulunarak 

tanımlamayı adet edindiği için, gizil  totaliter bir bilme – düşünme uslubunu da

dayatır. Pozitivist bilim felsefesi, Newton mekaniğinin parçasalcı bilimsel

tutumundan hareketle, toplumsal ve beşeri olguların karmaşıklığını zamanı,

mekanı ve incelenen konunun ögelerini ayrıştırıp, etiketleyip  uzmanlaşma

alanlarına bölerek  evrensel  olduğunu  iddia  ettiği yasalara ulaşmaya yönelik 

bir basite indirgeme yöntemine dayanır 16. “Kimlik”, sosyal bilimlerde eleştirel

akımların pozitivist paradigmanın gizli ideolojik içerimleri yerine idiografik 17 

ve özgürleştirici bir bilişsel uslub ikame etme çabasıyla “jargon”a kattıkları

deyimlerden biridir. Bir epistemik arac olarak çıkış noktası toplumdaki

muhtelif kümelerin bütünün içindekilerden ve bütüne göre farklılıklarını

vurgulamaktır. Ancak, dış grup ile farklılığı vurgulamak için, kimlik-çilik,

grup içinde bir türdeşlik ve merkeziyetçilik ve dayanışma varsaymak 

zorundadır. Yöntemin kaçınılmaz ayrıştırıcılığı dolayısıyla da, “dış”

topluluklar ile farkı imleyen ampirik ve nomotetik  bir kategori haline gelir.

Kişileri, cansız nesneleri, soyutlamaları18, bilimsel disiplinleri, spor 

takımlarından uluslara veya dinlere, sosyal rollerden taksonomiye kadar her 

özneyi kapsayan bir deyim haline geldiğinde, ayrıştırıcı ve indirgemeci

pozitivist ana-akım metodolojisi, kimlik-çilikte de mikro düzeyde aynen

tekrarlanır. “Kimlik”, değişik mikro-kollektivite özelliklerine ve istemlerine

göre evrensel öncelikler yaratmaya ve yeniden sınflandırmaya hizmet eden

indirgemeci bir epistemolojik avadanlığa dönüşür. Bu noktadan itibaren de,

kriptoideolojik  niteliğe bürünür. Kategorizasyon aracı olarak kimlik, grup

15 İsen, Batmaz; 14316

Immanuel Wallerstein, "The Time of Space and the Space of Time: The Future of SocialScience" Political Geography, V. XVII, No. 1, 1998; Immanuel Wallerstein, "The Time of Spaceand the Space of Time: The Future of Social Science" Political Geography, V. XVII, No. 1,1998; “Social Science and the Quest for a Just Society", American Journal of  Sociology, V. CII,No. 5, March 1997a

17Her toplumsal ve beşeri olgunun (phenomenon anlamında) kendine özgü ve tekrarlanamaz özellikler taşıdığını öne süren yaklaşım. Antitez olarak, olguların değüişmez, evrensel, zamandışı, genel yasalarlaaçıklanabileceğini savunan nomotetik tutum epistemolojik tartışmaların odaklarında yeralmakta.18 Ziya Gökalp’in düşüncesi örneğindeki gibi

6

Page 7: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 7/18

içindeki bireysel özelliklerin “fark”ına varmaz, çünkü “özdeşlikten19” bütün

sapmalar onun kullanışlılığını yok eder. “Kimlik” oluşturabilecek her grubun

tek fikir, ortak ruh hali ve irade içinde bireysellikleri erittiği homojen,

sorunsuz ve şeyleşmiş monolitik bir yapı ile ortaya çıktığı varsayımı, kavramı

ideolojik  diskur  niteliğine büründüren temel unsurlardandır. Bu basit

indirgemecilik, girift molar  sosyal etkileşimlerin altında yatan ve sosyal

sistemlerdeki “idiografik” karmaşıklığın da kaynağı olan bireysel

başkalaşmayı göz ardı etmek ve mümkünse kesip atmak zorundadır. Böylece

bilimsel tartışmaya özgürleştirici niyet ile atılan bir çoğulculuk iddiası, gizil

bir kısıtlayıcı ideoloji işlevi üstlenir.

Boşluğa dolan ideoloji

Herhangi bir ırk, kültür, meslek, cinsiyet vs. esasına dayanan kollektivite

tarafından bir politika çevrsinde eklemleştirilen “kimlik ”, somut bir kavramda

şeyleştirilerek (reification), bir  davanın ideolojisi olarak dillendirilebilir. Bu

kategorizasyon, bilişsel ve davranışsal normlar etrafında bir sistem

kurabilmek için topluluğu diğerlerinden ayırdetmeye yarayabilecek cinsiyet,

ırk, etnik köken vb. türünden en ilksel ampirik belirleyicilere başvurmaya

muhtaçtır. Dolayısıyla kimlik-çilik  ideolojisi, mikr düzeyde de olsa içinde

ayırımcı düşüncelerin, politika ve istemlerin çekirdeğini de barındırır.

Stereotip “biz” ve “öteki” tanımları bu ayıtımcılığın somutlaşmış ideolojik 

görünümlerinden başka bir şey değildir 20.

Kimlik, ancak sosyal roller çerçevesinde belirlenen eylemler ile

tanımlanabilen bir psikolojik kavram olarak, zihni bir boşluktan ibarettir.

Farklılık iddiasını ebedileştirmek amacıyla yola çıkarken, aslında ideoloji

olarak da tarih dışıdır . Konstruktivist yaklaşımlara göre kimlik tarihi bir 

19 Identity20 Bu tür “kimliksel” ögelerin ne tür bir oluşmamış, aşırı tutucu, hatta faşizan özellikler sergileyenbir kişilik yapısına evrilebildikleri konusunda bkz .: Nevitt Sanford, “The approach of theAuthoritarian Personality” in: Psychology of Personality, J.L. McCary (Ed.), Grove Press, NY,1958

7

Page 8: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 8/18

süreçin ve o akış içinde belli toplumsal grupların geliştirdikleri söylemlerin bir 

ürünüdür 21. Gerçekte, “kimlik” diye nitelenen kurgu kaçınılmaz biçimde bir 

insan topluluğunun kollektif tecrübesinden derlenip bir söyleme

yoğurulmuştur. Söz konusu topluluk, başlıbaşına bir varlıktır, latince kökenli

deyişiyle bir “entity” oluşturur. Kimliğe atlama ise, o topluluğun kendisini bir 

takım atfedilmiş özellikler çevresinde siyasi bir oluş, bir birim gibi takdim

etme girişimiyle, bir “aynı”laşma çabası gösterip “entity” sözüne “id ” ön-

takısını eklemesiyle başlar. En azından istatistik anlamda çağdaş siyaset

biliminde kimlik söyleminin milliyetçilik, alt-milliyetçilik, ırkçılık, dincilik,

mezhepçilik siyasasında somutlaştığını, cinsiyet, homoseksualite, göçmen,

azınlık, evsiz, fukara gibi partikularist talepleri olan sosyal kesimlerde siyasi

araç olarak ortaya çıktığı izlenebilmekte22. Yani ortaya çıkan zihni boşluk 

ancak kategorinin varlığına gerekçe oluşturan mitler ve söylemler ile

doldurulabilmekte.

Tarihi hafızaya sahip olmayan toplumlarda kimlik kılığına bürünmüş

ideolojinin, “diskur yönetmeni”23 sosyo-politik elit kesimlerce nasıl

kullanıldığına daha doğrusu suiistimal edildiğine 20. yüzyılda yaşanan

“modern nefret” vakaları iyi bir örnek oluşturmakta. Bosnalı Müslümanlar ile

Sırplar veya Ruanda’da Tutsiler ile Hutular arasındaki etnik, dini vb.

çatışmalarda taraflar meşruiyetlerini kendileri için uydurdukları süslü tarihi

secerelerde aramaktaydılar 24. Tarihte ulus kuran öncülerin mutlaka “kültürel

mühendislik” siyaseti ile toplulukta aynılıkı ruhu yaratacak bir “kimlik”

21 Stephen M. Walt, “Uluslararası ilişkiler: Bir dünya 1001 kuram” Foreign Policy, Istanbul BilgiUniversity, V.: 1, No. 1, Yaz 1998, s. 2422 Bkz . Shils, 199523 Discourse manager , bkz . "Discourse of Evil: Speaking Terrorism to Silence", in: "Solutions/fixations",Reconstruction – An interdisciplinary culture studies community, Volume 3, Number 3http://www.reconstruction.ws/, Summer 2003, <6>

24 Yahya Sadowski, “Ethnic conflict : Think again”, Foreign Policy, Summer 1998, ss. 13, 16;Bill McSweeney, “Identity and security : Buzan and the Copenhagen School”, Review of International Studies, No.: 22, 1996, s. 86; Per Jansson, “Identity defining practices inThucydides’ ‘History of the Peloponnesian war’ ”, European Journal of International Relations,V.:3 No.: 2, 1997, s. 149

8

Page 9: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 9/18

türetmeye çalışmalarında da aynı amaç gözlenebilmekte25. Öyle ki “kimlik 

tanımlama” söylemlerine Thucydides’26 in bile şahid olduğu ileri sürülmekte .

“Kimlik” salgınının pozitivist yaklaşımın görece güç yitirdiği dönemde

lugatleri istila etmesi de rastlantı değil. Modern çağ boyunca bireylerin

sadakatlerinin birincil düzlemde yoğunlaştığı ulus-devletin psiko-politik 

yeterliği spekülasyon konusu olduğunda belirli klik veya kişilerin algılanan

menfaat ve amaçlarını “eşsesli” bilme ve eyleme biçimlerini tüme

genelleştirerek daha küçük insan topluluklarına mal edebilen alternatif 

“uzman” toplumsal birimlerin giderek daha çekici görünmesi olağan

sayılabilir 27.

Sanal gerçeğin aynılık siyasetiHiçbir şey kendi başına veya salt kendisi için kategori oluşturmaz, ancak,

belirli referans çerçeveleri içinde anlam taşıyabilecek özelliklerini

sergileyebilir. Kimlikler de yalnızca onlara anlam katan ideolojik  paragon28

bağlamında kategorize edilebilirler. Bir “kimliği” hangi ögelerin, kimler için

oluşturduğunu saptamanın “nesnel” genel ölçüleri mevcut değildir. Kimlik,

temelde, bir dizi “atfedilen” nitelikten ibarettir. Uygulamada hem atfedenler,

hem de bir kimlik atfedilen bireyler fazla irdeleyip, kurcalamadan kimliği

olduğu gibi benimserler. Sonuçta, atfedilen bileşik özellikler, “sanal gerçek”

statüsü kazanırlar. “Çıkar grubu” olmak iddiasındaki her topluluk,

benimsediği ideoloji aracılığıyla üyeleri üzerinde birleştirici bir psikolojik etki

kurmak zorundadır. Bu tarz ideolojik araçlar, grubun kapsadığı unsurları

aynı kıldıkları, bireysel farkların anlam ve önemini ortadan kaldırdıkları,

bütünden sapmaları birimin türdeşliğini (homogeneity) tehdit edebilecek 

düzeye gelmeden izale edebildikleri ölçüde işlevsel olabilirler 29. Kimlik -çilik 

25John Breuilly, Nationalism and the state, The University of Chicago Press, Manchester, 1985, ss.234-242)26 Atinali tarihçi (İ.Ö. 460–400), bkz .: Jansson, s. 14827 McSweeney, s. 87; Jansson, s. 147; John Gerald Ruggie, “Territoriality and beyond :problematizing modernity in international relations”, International Organization, No. 43, V.1,Winter 1993 ss. 141, 151; Edward Shils “Nation, nationality, nationalism and civil society”,Nations and Nationalism, V.: 1, No.: 1, 1995, s. 9928 Mükemmellik örneği, model, mihenk taşı.29 Bkz .: McSweeney, s. 87

9

Page 10: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 10/18

basmakalıp düşüncenin kaynağıdır, çünkü hem bireysel benlikleri veya toplu

benliği şeyleşmiş (reified ) ve sorunsal dışı (unproblematic) değişmez yapılar 

olarak tanımlar, hem de öteki “kimlikleri” de aynı şekilde nitelendirir. İnsanlar 

bir dizi kimlikten, yani “toplu aidiyetten” birini ya da bazılarını muhtelif 

güdülerle seçerler 30. Kimliğin bilinçdışı çekiciliği, sağladığı ahlaki

meşruiyetin bireye her türlü eleştiriden bağışık bir öznel dayanak 

sunmasındadır. “Kimliğin” siyasi başarısının ölçütleri de bellidir:

Kollektivitenin özüne ilişkin söylemler ve eylemler, toplu amaçlara ulaşmak 

ve sorunları çözmek için işlevsel araçlar olarak benimsendikçe bireysellik ve

özgünlükten feragat bahasına, kimlik de güç kazanır. İçerilen “amaçta,

sevinçte, tasada ortaklık” mesajı sadece öznel bir yorumdan ibaret olsa da

yeterlidir. İnsanların psişik tatmin sağlayan bu tür algılamalarla, kendilerini

topluca öldürmeyi bile yeğledikleri örnekler az değildir 31.

Kimlik, kapsadığı farklılıkların aynılık potasında eridiğini; bireyselliklerin

basmakalıp düşünceler, inançlar davranışlar ve bunları toparlayan bir normatif 

yapı etrafında tekleştiklerini ima eder. Kuşkusuz, beşeri bir kategoriyi

oluşturan ögelerin tamamen “aynı”, hatta “özdeş” olmaları mümkün değildir.

Bu da demektir ki, her toplulukta ideolojiye dönüşmüş bir kimliğin gizli veya

açık “izm”inden yararlanan imtiyazlı bir çekirdek mevcuttur 32. Dolayısıyla,

ideolojinin nirengisi, paragon, “kimlik” perdesinin ardındaki menfaatlerin

belagat (rhetoric) örtüsünden sıyırılması ile çözümlenebilir.

“Kültür” en yalın biçimiyle, “düşünme tarzı, zihin yöntemi” olarak, bireylerin

bilme – eyleme (cognition / action) süreçlerini geliştirirken ölçüt aldıkları

30 McSweeney, ss. 86-87, 88, 8931

James Warren (Jim) Jones’ un “Halkın Tapınağı” (People’s Temple) örgütünden 900 kadar kişi Guayana’daki kamplarında birlikte intihar etmişti. Haley Kuyruklıyıldızının 1997 ilkbaharında dünyadan görünebilen bir yörüngeden geçişi de yıldızın kenidlerini almaya geldiğini düşünen 39 Cennetin Krallığı(Kingdom of Heaven) tarikatı üyesinin toplu intiharını tetiklemişti. Roma ve Yahudiler arasında 1. yydayaşanan savaşta Massada’ da 1000 kadar “Zealot ”un teslim olmaktansa ölmeyi seçmeleri ise tarihi bir örnek sayılabilir.32 Hitler’in Almanların “güvenlik” ihtiyacını karşılayan bir kimliğe duydukları özlemi nasılsömürdüğü konusunda bkz : David C. Andersen, Lawrence J. Friedman, “Erik Erikson onrevolutionary leadership: Thematic trajectories”, Contemporary Psychology, V.: 42, No.: 12,1997, s. 1066.

10

Page 11: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 11/18

kollektif parametreler diye tanımlanabilir. Tıpkı bir yol gibi, her kültür 

kollektif bilişsel yapılar bağlamında alt birimleriyle de birlikte öz benliğe ve

ötekilere ilişkin hazır üretilmiş algılamalar ve yargılar içerir.

Kimlik kurulumu (construction) “özne” ile “ötekiler” arasındaki farkları

saptamayı, topluluk ile toplumsal çevresi arasında ayırıcı özelliklerin

vurgulandığı kesin çizgiler koymayı gerektirir 33. Kimlikçilik  tasvib gören

davranış, düşünce ve bilişlerin bir dökümünü grup üyelerine sunarak tecrübeyi

standard hale getirir. Normatif / ideolojik yapıların bilmeye ve eylemeye

getirdiği kısıtlar, bireysel tavırların gelişmesini ve bireyselleşmeyi

(individuation) engeller 34. Kimlik-çilik “biz” zamirinin imlediği rahatsız edici

çoğulculuğu “kollektif ben” yorumu içinde tekilleştirir. Uyumsuzluktan,

sapmalardan ve denetlenmeyen çeşitlilikten arındırarak, “özdeş” kılar.

“Öteki” ile çizgiyi saptayan, çoğu zaman uydurma, şişirilmiş veya bağlam

dışına taşırılmış tarihi ve kültürel fark  mitosları, dünyayı kavramlaştırmanın

ve tanımlamanın bilişsel başvuru çerçevesine dönüştüğü oranda “kimlik”,

kişiliğin yerine geçer. Oysa, kimlik kişiliğin boyutlarından biri sayılabilir, o

kadar.

İdeoloji statüsüne yükseltilen kimlik, otomatik olarak “ötekini ayrıştırma”

işlevi de üstlenir. İçi boş bir kavram olduğu ve ancak atfedilen dışsal

özelliklerden ve rollerden oluşan bir kabuk halinde ayakta kalabildiği için,

kendini zıtlaşmalar 35 halinde tanımlamak zorundadır. Dolayısıyla, varlığını bir 

ölçüde “öteki” belirleyen bir dizi kollektif ayırımcılığa borçludur. Kimlik,

ayrıca toplu öncelikleri belirleyen “emredici” bir işlev de görür. “Ötekileri”

başka doğal veya ahlaki düzlemlere ait sayarak tanımlamak, grup dışında

33 İnsanlar gibi hayvanlar da farklı görünen davranan, oluş biçimleri sergileyen vb. “yabancılara”aynı tepkiyi gösterip kendilerinden, ailelerinden, “arkadaşlarından”, tanıdıklarından “ayırt eder”gibi davranma eğilimleri sergileyebilirler. Bkz . Zak Van Straaten, “The selfish gene in theprehistoric Mediterranean”, Journal of Mediterranean Studies, V.: 1, No.: 2, 1991Van Straaten, 1991: 177). Kimliğin ayırımcı etkileri konusunda bkz . Jansson, s. 14934 Carl G. Jung, "The Relations Between the Ego and the Unconscious" (Two Essays onAnalytical Psychology), The Portable Jung Ed. Joseph Campbell, Penguin Books, Tenn. 1981, s.12235 Michel Foucault’ nun “ideolojinin daima bir şeye karşıt olduğu” tezindeki gibi.

11

Page 12: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 12/18

kalanları “kollektif   ben”den farklı göstermek, bunu da sık sık harici

tehlikelerden veya tehditlerden dem vurarak yapmak, içerde bağlılık 

oluşturmanın geleneksel siyasi araçlarında biri olagelmiştir 36. Bu aynı

zamanda grup değer ve kurallarına göre belirlenen ve aidiyetin koşulu olan

toplu öncelikler hiyerarşisi çevresinde bütünleşmeyi de pekiştirir 37. Bağlılık 

zayıflarsa, dengeyi tekrar kurmak için “ötekiler” ile bunalımlar çıkarılabilir .

“Öteki” bir “ben” gerektirir mi?

Burada vurgulanması gereken nüans, “başka bir varlık” olarak “öteki”nin de

biyolojik, fizik, psikolojik ve bilişsel bir kategori oluşturduğudur. Carl G.

Jung, bilincin bir “ego” işlevi olduğunu belirtir. Bireyler benliklerini

başkalarından ayrıştıramadıkları takdirde “ilişki” denen iletişim biçimi de

ortaya çıkamaz. Ego en ilkel halinde, “ötekiler” ile bilinçdışında özdeşlik 

içindedir. Ancak “ben” (ego) farklılaşmaya başladıktan sonra bir görelilik,

dolayısıyla ilişki durumu ortaya çıkar ve bilincin yükseldiği bir zihni

gelişmeye doğru yol açılır 38. Batı felsefesinin ruh (akıl, zihin vb.) ve beden

arasına koyduğu ayırımda açığa vurulan gözlemci (experiencing ) bireyin

merkezi konumu, epistemolojik ve bilişsel açıdan “öteki”ni bir sorunsala

dönüştürür. Gözlemek, başkalaştırmak, şeyleştirmek sürecinin bir parçasıdır.

Öyle ki, bazı psikanalistler bilinçdışını da bir “ötekilik” biçimi olarak 

düşünürler 39. Bilinç bir aykırılık duygusudur. Aykırılıkların farklarına

varılması sonucu anlaşılabilir ve başa çıkılabilir sorunlar halinde

anlamlandırılmasını sağlayan bir “uyum”40 aracıdır.

36 Jim George, Discourses of global politics - A critical (re)introduction to international relations, LynneRienner Publishers, Boulder, Colorado, 1994, s. 205; Jansson, 1997 s. 14937 İsen, Batmaz, ss. 271-27338 Jung, 1982: 4239 Jean Laplanche, “The theory of seduction and the problem of the other”, in: The International Journal of Psychoanalysis, (electronic version) July 1997, ss. 1-5, 10-1240 Evrim kuramındaki içeriği ile, varlığını sürdürme (survival ) amaçlı bir davranış bütünü anlamında.

12

Page 13: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 13/18

Toplumun bireye atfettiği bir tanımlama olarak kimlik, bilincin bir ögesi

sayılabilir 41. Bu durumda bilinci bireyin bir “sosyal sabitesi (constant )” kabul

etmek gerekir. Bireye atfedilen ve ondan topluma yansıyan bir kimlik, esasen

bireyin toplumsal konumuna ilişkin bilincin izdüşümüdür. Bu nedenle, kimlik -

çilik  bilinci toplumsallığın tek bir unsuruna, grup üyeliğine, indirgeyerek 

açıklamaya çalışan, bu tek merkez çevresinde oluştuğunu ve yaşandığını

varsayan bir zihni tutum olarak belirir. Yapay bir kurgu olduğu için de, birey

ve “ötekiler” arasındaki alamet-i farika42 olarak kendisini ortaya koyar.

Özneyi ayrıştırmak üzere, aslında öznellikleri “kollektif   ben” içinde

eritmekten ibaret kılınmış olan grup üyeliğini, varsayılan ideolojik aidiyeti

kişiliğin egemen belirleyicisi olarak öne çıkarır. Bir başka ifade ile, bireyin

özgünlüğünü ve farklılığını grup aidiyeti şartına indirgeyerek kendi varlık 

sebebini yaratır. Bunu da yapmanın en kolay yöntemi, dışladıklarını “öteki”

kılmaktır.

ima edilen The person strives to find identity and place in the world sexually

and socially. Trying to find out what to do with their life. The primary

task of this stage is to achieve ego identity and

avoid role confusion. Developing one's ego identity

requires taking all one has learned about life and

oneself and molding it into a unified self-image that

is meaningful within the community. Role

confusion is a lack of a clear identity. This is often

indicated by adolescents asking, "Who am I?"

41 J.N. Mohanty, “The unity of Aron Gurwitsch’s philosophy”, Social Research V.:61 No.: 4,Winter 1994,s. 95142 Differentia specifica. “Ayırıcı özellik” zayıf ve ancak mealen vurguyu aktaran bir çeviri olduğu için eskideyimi kullanmak yeğlenmiştir.

13

Page 14: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 14/18

“Farklı” olma duygusu, benliğe, dolayısıyla da benliğin kapsamayıp,

“dışarıda” bıraktıklara dair bilginin matematik bir işlevidir. Kimlik kavramını

psikolojiye yerleştiren43 “psikososyal   gelişme” kuramının müellifi Erik H.

Erikson’a göre, “öteki” duygusu erken yaşlarda, çocuğun doğru ile yanlışı,

kendisi ile çevreyi ayırt etmeyi öğrendiği “yargılama” (judicious) evresinde

gelişir. Birey, ergenlik çağına varıp “ne” olduğunu ve ne olmak istediğini

tanımlamaya başladığında, “kimliği” daha kesin biçimlenir. Erginleşmeye

başlayan kişi, toplumsal ve cinsi (sexual ) bir varlık olarak topluluk içindeki

yerini ve hedefini tanımlar, hayatına nasıl şekil vereceğini bulmaya çalışır.

Bireyin yaşama ve kendine dair tüm bildiklerinin toplumsal açıdan anlamlı bir 

imgeye yoğurulmasını simgeleyen “ego kimliği” bu aşamada oluşur. Kimliğin

“atfedilen” bir niteleme, toplumsal rol kavramının bir türevi olduğunu

Erikson’ ın kuramından da izlemek mümkündür. “Ego kimliği” kristalizeolmazsa,  bireyde kendi değeri ve toplumdaki konumuna ilişkin soru

işaretlerini imleyen bir rol kargaşası” ortaya çıkar. Bireyin rol çatışması

yaşadığı durumlarda kimlik de çelişki içindedir. Bu çelişki ancak 

bütünleştirici bir “ideoloji” etrafında aykırılıkların ayıklanması ile

çözümlenebilir 44. 

Benlik ile “öteki”ni ayırt etmek büyük ölçüde öznel ve keyfi ölçütleredayanan bir sınıflama işlemidir. Yalın ama uç bir ampirik örnek vermek 

43 Ancak Erikson bunu rastgele değil, kimliği toplumsal gelişme ve roller çerçevesinde kişiliğin bir ögesibağlamına yerleştirerek yapar. Ego kimliği, bireyin kim olduğu ve toplumun geri kalanına nasıl uyumsağladığı ile ilgilidir.44 C. S. Hall, G. Lindzey; Theories of Personality, 3rd. ed., John Wiley & Sons, NY, Santa Barbara,Chichester, Brisbane, Toronto, 1978, ss. 94-97

14

Page 15: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 15/18

gerekirse, her türlü özgecil (diğergam, altruistic) hareketi benliğin (bir 

anlamda da bencilliğin) başkalarına doğru uzanması olarak görmek 

mümkündür. Ayrım ayrıca gizil bir ard niyet45 içerir: “Kimlik” atfedilen özne,

“öteki” ile ilişkilerini ortağı olduğu iddia edilen topluluğa özgü çıkar ve

amaçlara göre algılamakla kalmayacak, onlarla mesafesini de bu ölçütlere

göre düzenleme eğiliminde olacaktır. Bu bağlamda, toplu kimliğin

simgelediği ideoloji, (aslında böyle olmasalar bile) algıladığı çıkarların

üyelerin ortak yararına olduğunu empoze edebildiği ölçüde başarılı sayılabilir.

Bundan çıkan sonuç, ideolojilerin başarısının taraftarlarına empoze ettikleri

toplu kimliğin kapsayıcılığı ve bu kimliğin tekil bireyleri ne kadar iyi temsil

ettiği ile ölçülebileceğidir 46. Bazı uç durumlarda kimlik, “önemli” olduğu

varsayılan “şey” ile kurduğu bağlantı sayesinde öz saygısı olmayan insanların

bu açıklarını telafi etmelerini sağlayabilir. Kutsal gerekçeler ve amaçlar için

ölmeye istekli siyasi eylemciler buna iyi bir örnektir.

Sonuç, ya da zihnin karikatür ile dansı

Özetle, kimlik toplumsal düzeyde kabul görmek için başkalarının “bende

gözlemlemesini en çok istediğim” şeylerden meydana gelen bir karikatürden

ibarettir. Bu haliyle de, siyasilerin, fikir önderlerinin, aydınların ve

benzerlerinin  kurguladıkları, tartıştıkları ve onayladıkları bir “kollektif 

imaj”dır. Bu imaj esasında “kendimizi olmak istediğimiz gibi gösteren…

bazan burada ve şimdi baskısını hissettiğimiz bazan da hiç varolmayan bir 

toplu talebe cevap olarak çizilen, geçici, akışkan bir resim”den başka bir şey

değildir 47. Kimlik, bireyselliği güçlendiren “özgürleştirici” bilinç ile “ayni-

yet” yönünde toplumsal baskı yapan kollektivite arasında bir sahte şafak ışığı

yayarak, kişilik yetersizliğini48 öze ilişkin bilgi boşluğuna harc-ı alem doğrular 

zerkederek doldurur, ya da “telafi eder” (bkz. Jung 1980: 81-84, 88, 91).45 “Öngören” ve yönlediren karakteri dolayısıyla buna “ön-niyet” demek daha doğru olabilir.46 Totaliter rejimlerin bireyin düşünsel ve davranışsal olarak resmi ideolojilerin onayladığı eksenlerdensapmayan kişilik / kimlik yapıları oluşturan kapsayıcı, bireyin özel alanlarına nufuz eden ve ona mümkünolan en dar seçme ve özgürlük alanını bırakan ethoslar uyguladıkları bilinir. Amaç bireysel farkları azamiölçüde törpüleyerek kontrol sağlamaktır.47 McSweeney, s. 9048 Yukarıdaki tanım çerçevesinde özgün ve bireysel bir çevreye uyum (adaptation) yorumu olarak düşünülmelidir.

15

Page 16: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 16/18

Kimlik-çilik , bu bağlamda kendinden menkul, kendini doğrulayan, kendini

besleyen stereotip yargı ve düşüncelerle krypto-ideolojik psiko-politik 

referans çerçevelerine atıfta bulunarak dünyayı açıklayan ve kendisine odünyada seçkin bir yer atfeden bir “bilinç özentisi” olarak ortaya çıkar. Kaldı

ki, bu özenti bilinç tekil de değildir: Eklektik biçimde oluşan her kimlik,

karşılıklı olarak altını çizdiği çoğu zaman vehmedilmiş farklılıklar, daha da

doğrusu “üstünlükler ” etrafında kristalize oldukça, diğerleriyle mesafesini de

belirginleştirmek zorundadır – Yani, o da başkaları için giderek daha koyu bir 

“öteki” haline gelir 49. Karşılıklı dirençler gizli veya açık, gizil veya etkin

düzlemde karşılıklı ayırımcılığın da kapılarını açarlar. Bu paradoks

çerçevesinde ayırımcılığa karşı düşünsel bir araç-kavram olarak ortaya atılan

kimlik, başlı başına bir karşıt-ayırımcılık ölçüsüne dönüşür. Özellikle siyaset

gibi “biz ve ötekiler” yaratmak için pek çok potansiyel varolan toplumsal

faaliyet alanlarında kimlik-çilik , kapsadığı her birim için Samuel

Huntingtonvari çatışma cepheleri oluşturmaya amadedir 50. Böylece, kimlik 

onu çevreleyen ve vareden menfaat örüntülerini gizleyen k ripto-ideolojik 

diskur 51 (discourse) ile aynı açıklayıcı hakimiyete sahip hale gelir. Bilincin

nirengi noktası knumuna yüceltilen ancak kendini tanımlamak ve haklı kılmak için “öteki-leştirmeden” başka bir dayanağı da olmayan kimlik kavramı,

Foucauldian (1992) anlamda “panoptik ” bir etkene “gözlemleme yoluyla

zorlayıcı etki yapan bir kültüre” dönüşür 52. Pozitivist literatürde evrensel ve

etik olduğu varsayılan ve bu yüzden yadsınan epistemolojik egemenlik, yani

49 Erikson da grup söz konusu ise, kimliğin özünde “olumsuza” göreli olarak da belirlendiğini; karşı kutubayerleştirilebilecek, istenmeyen özelliklerin yansıtılabileceği bir “öteki”ne ihtiyaç dıyduğunu belirtir (Hall,Lindzey 1978: 97).50 Theodore A. Couloumbis , Thanos Veremis, “In search of new barbarians : Samuel P.

Huntington and the clash of civlizations” Mediterranean Quarterly, V.: 5, No.: 1, Winter 1994;Stephen Chan, “Too neat and under-thought a world order : Huntington and Civilisations”,Millennium Journal of International Studies, V.:26, No.: 1, 1997; S.P. Huntington, “A clash of civilizations - a response” Millennium Journal of International Studies, V.:26, No.: 1, 1997 ve

"Why International Primacy Matters", International Security , V. 17, No. 4, 199351 Discourse kavramının türkçe karşılığı olarak kullanılan ikamelerin yetersizliği yanında belirsizlikleri de“diskur ” sözünü yeğlemesine yolaçmıştır. Esasen yazar da dilin “arılaştırmak” bahanesi ile açıklayıcılığıyüksek deyimlerden ayıklanıp, uydurmalarla anlaşılmaz hale getirilmesinden ve fukaralaştırılması9ndanhaz etmemektedir; çünkü kelimeler düşünmenin yapı taşlarıdır ve daha fazla kelime daha zengin bir zihnidünya, yani hayat demektir. Düşünce dışında bir hayat da mevcut değildir.

16

Page 17: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 17/18

düşünme-bilme biçimi, dolayısıyla bilgi ve bilinç üzerindeki belirleyici tekel ,

indirgemeci bir tavırla bölünerek, moda olan kimlikler ekseninde çok sayıda

yerel, emik 53 merkeze dağıtılır. Böylece, hepsi etik  ve evrensel imiş gibi

mütalaa edilebilir   pek çok merkez ortaya çıkar. Bilinci belirleyen egemen

ölçüt toplumsallığın tek ögesine, grup üyeliğine indirgendikçe, kelimede

yoğunlaşan kripto-ideolojik bağlayıcılığı ötesinde mikro düzeyde, yetkeci

(otoriter) bir  entegrizm54 taşır. Kısaca, düşünceyi ve bilmeyi esaslı bir 

ideolojik ve politik yapı etrafında şekillendirir. Böylece, ideoloji ve siyasetin

kuram – uygulama boyutundaki ilişkisini açığa vurarak düşünmeyi özgür 

kılmak iddiasıyla ortaya atılan ve gizlice kendine ait bir “izm” yaratan kavram,

bu kez de bir sahte-ideoloji (pseudo ideology) halini alır.

Sonsöz: adlar ve adları

Kung Fu Tzu55, Çin uygarlığının dağılmaya yüz tutmasından duyduğu

rahatsızlıkla, insanların davranışlarını fikirlerin gücüne dayanarak yeniden

düzenlemeyi önerdi. Bunun yolu, düşüncenin yapı taşları olan kelimeleri

doğru kullanmak idi. Kung Fu Tzu, toplumun düzelebilmesi için “her şeyin

kendi adıyla anılması” gerektiğine, yani “isimlerin geri kazanılmasına”

inanmakta idi. “Adların adını yeniden koymak”, düşünmeyi ve düşünceyi,

anlamların belirsizleşmesinden doğan kargaşadan ve anomiden koruyacaktı.

Tao felsefesine göre ise, dil ve düşünce insanın mekanı ile uyumlu bir tempo

(zaman) tutturamamasından doğan ve o uyum sağlanabilse, gerek 

duyulmayacak sapmalar idiler. Her şeyin anlamı, hayatın akışı içinde ortaya

52 Michel Foucault, Résumé des cours 1970-1982 (Ders Özetleri 1970-1982), çev. SelahattinHilav, Yapı Kredi Yayınları , Istanbul 1992; Harry O. Maier,  “Manichee : Leo the Great and theOrthodox Panopticon”  Journal of Early Christian Studies, V.: 4, No.: 4 Winter 199653 Davranış ve linguistik bilimlerinden gelen kavramlardan etik [etic], (ethic diye yazılan ethos kökünden

gelen ahlak ile ilgili kavramla alakası yoktur) belirli bir sistem içinde yapısal bir birim olarak rolü kaalealınmaksızın, yani evrensel olarak irdeleme konusu edilen özneleri, emik [emic] ise, belirli (özgül) sistemiçinde bir birim olarak incelenen tipik özneleri simgeler.54 Katolik mezhebinde modernite ve inancın sorgulanması ile koşut olarak Pius X döneminde ortaya çıkan,geleneklere aşırı bağlı, imanın kendisi, özü ile, Hristiyanlık tarihi boyunca teamül, gelenek vb. sonucuortaya çıkan ritüeller, teolojik uygulamalar gibi “kazai” birikimlerini bir tuttuğu (integrate), doktriner değer atfettiği, yani, inancı rituele indirgediği ileri sürülen “sapmacı” akım. Postmodernist felsefede bellikavramların toparlayıcı, bütünleştirici özellikleri dolayısıyla idelojik niteliğe bürünmesini ifade eden bir deyim.55 Batıda daha çok Confucius olarak tanınır.

17

Page 18: Kimlik Üzerine

8/7/2019 Kimlik Üzerine

http://slidepdf.com/reader/full/kimlik-uezerine 18/18

çıkmakta idi ve yaşandığı sürece geçerli idi. Anlam, tecrübe ile bağıntılı

olarak belirlendiği için, adların adının konması işlemine hangi ad ile

başlanabileceği bile başlı başına bir soru ve sorun idi56. Her halukarda, Kung

Fu Tzu da, Tao feylesofları da slogan haline gelmiş, anlamları ideolojik 

içerimlerle saptırılmış sözlerle sağlıklı düşünülemeyeceğinin farkında idiler.

Her halde Tao, adları ve sözleri sabitlemek yerine, her sözün anlamının dile

dökülürken ortaya konmasından ve belirginleştirilmesinden yana olurdu – ki,

kelimeler bireyi güruhun ruhuna, “kimliğine” çivilemesin, düşünceyi

özgürlüğün aracı kılabilsin.

56 Alan Watts, Tao, the watercourse way, Penguin, Middlesex, 1979, s. 113

18