Kim Life Mart 2012
description
Transcript of Kim Life Mart 2012
M erhaba,
Bu sayımızda yine sizlere birbirinden
güzel konularla karşınıza çıktık.
8 Mart Dünya kadınlar günü dolayısı
ile bugunun önemini ve İslamiyetin kadına verdiği önem, hak ve
özgürlükleri Kur’an ve Hadisler çerçevesinde anlattık.
18 Mart Çanakkale Zaferi ile bir milletin nasıl destan yazabileceğini
gördük. Çanakkale’de bizi zafere götüren Mehmetciğin kahramanlık
destanları anlatarak o günleri bir daha yaşamaya çalıştık. En
önemlisi şanlı tarihimizden yarınlarımız için ders çıkarmaya
çalıştık.
Gündemimizi bu aralar çok fazla
meşgul eden organ naklinin
önemini ve yanlış bilinen
inanışlar hakkında
gerçekleri Organ
Nakli Merkezi
Başkanı Sayın,
Prof. Dr. Kamil
Yalçın Polat beyfendinin
makalesinde bulacaksınız.
Tüm toplumların kanayan
yarası sigara ve alkol başta
olmak üzere kötü alışkanlıkları
Yeşilay Haftası dolayısıyla Uz.Dr.
İlkay KESKİNEL’den “Sigara ve alkol
ağız kanseri riskini 10 kat arttırıyor” konu
başlıklı yazısını sizlerle paylaştık.
Eğlence bölümümüzde çocuklarınız için resim
yarışması ve hoş vakit geçirmeniz için ödüllü kare
bulmaca hazırladık.
Keyifli okumalar.
lifeAlışveriş ve Yaşam Kültürü Dergisi
MART 2012 YIL: 5 SAYI: 42
Kim Adına Sahibi
Erol ERSAN
Yönetim Yeri
KİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Evren Caddesi Barış Sokak No: 6
Bağcılar / İSTANBUL
Tel: (0212) 489 21 21
www.kimgrup.com.tr
Genel Yayın Yönetmeni
Zeki SARIELMAS
Grafik Tasarım
Gülşah ŞENEL
Mustafa GÜLEÇ
Katkıda Bulunanlar
Dyt.Yavuz ÇELİK
Uz.Dr.İlkay KESKİNEL
Prof.Dr.Kamil Yalçın POLAT
Hatice Saadet KALYONCU
Okur Hizmetleri Hattı
Sema GÜR
Baskı ve Cilt
Star Medya Yayıncılık
Kimlife Kimgrup reklam departmanı
tarafından hazırlanmaktadır. Yerel süreli
yayındır, ayda bir hazırlanır.
Dergimizde ilanlarınızın yer almasını
istiyorsanız; 0212 489 21 21 nolu
telefondan iletişime geçebilirsiniz.
twitter.com/kimmarket
facebook.com/kimduyuru
3 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
KİM
Life İÇİN
DEK
İLER
içindekiler
6
8
10
20
22
30
32
34
36
48
54
Kim Şube"İzmit Merkez şubemizi tanıyalım"
Diyabet ve Beslenme"Dyt.Yavuz Çelik'in kaleminden"
Sağlık Komposto"Kış aylarının vazgeçilmezi"
Gezelim-Tanıyalım"Kabakoz'u Biliyor musunuz?"
Hobi"Vitray(Cam boyama sanatı)"
Yeşilay Haftası"Uz.Dr.İlkay Keskinel'den bizler için"
Röportaj"Kariyer koçu Çağlar Doğru ile"
2012 Modası"Ev terliği modası"
Dekorasyon"Banyomuzu güzelleştirelim"
İstanbul'da Tarih"551 Yıllık Kapalı Çarşı"
Hayvanlar Alemi"Kırlangıçlar"
42
28
44
56
12 18 24
5 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
6 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
Şubeniz 22.05.2008 yılında hizmete girdi. Şubenizin özel-liklerinden bahsedebilir misiniz?İlçe merkezimizde yürüyüş yolu-
na paralel olarak üniversite kam-pusüne yakın 960m2 satış alanı 4 kasa 22 eğitimli personelli ile kaliteye ulaşılabilir kılan uygun fiyat seçenekleri ile aile boyu alışveriş imkanı sağlıyor.
Şubeniz hangi ürün gruplarıyla müşterisinin karşısına çıkıyor?Şubemiz manav, şarküteri,
kasap, gıda ve gıda dışı reyonlarında 7000 çeşit ürün kapasitesiyle rahat alışverişi olanağı sağlıyor.
Hedef kitleniz kimlerdir?Şubemiz cadde üzer-
inde olmasından ve üniver-siteye yakınlığından dolayı
müşterilerimizin çoğunluğunu aileler, öğrenciler ve esnaftan oluşmaktadır. Hesaplı alışverişi özellikle markaları daha iyi fiyat-lara edinmek isteyenlerin ziyaret edeceği bir lokasyon haline getirdik ve bütün İzmit halkına keyifli alışveriş fırsatı sunduk.
Rakiplerinize nazaran farklılık oluşturmak adına nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?Müşteri memnuniyeti kazan-
mak bir farklılıktır. Biz bunu başardığımıza inanıyoruz.Kaliteli hizmet ve birebir müşteri ilişkilerini sağlayarak piyasalar için rekabet edebilme gücü her zaman farklı olmayı gerektirmiştir.Günümüzde teknolojik yenilikler ile elde edilen farklılaşmalar uzun süreli olmadığından müşterilerinize benzersiz bir satış önerisi ile
İzmit’in en merkezi marketiMağaza Müdürü Mehmet ILIKPINAR
Mağa
za M
üdürü
Meh
met I
LIKPIN
AR
7 kimlife
gidebilmek uzun vadede mümkün olmayacaktır.Bu yüzden farklılaşmanın en önemli yollarından birisi olarak müşteri ilişkileri göstermektir.Bizde buna önem ve değer veriyoruz.
Bilinçli bir müşteri tabiri caizse zor müşteridir. Zor müşterilere hizmet sunmada izlediğiniz politika nedir?Müşteri kitlemiz öğrencilerden
oluştuğu için bilinçli ve kaliteye, fiyata önem veren müşteri profiline sahiptir.Öğrenci ve esnafı memnun etmenin temel değerlerinden biri kaliteyi uygun fiyata ve güler yüzlü sunmaktır. Buda profilimizin gitgide arttığını göstermek-tedir.
İzmit Merkez şubesinin öne çıkan özelliği nedir?En büyük özelliği şubemize gelen
müşterilerimizin bilinçli ve güler yüzlü olmasıdır. Ayını zamanda mağaza içinde müşteriyle aynı uyum da olan eğitimli ve güler yüzlü personelimizdir.
Şubemizin bir diğer önemli özelliği de yer konumunda İzmit'in merkezinde ve üniversitenin yanında bulunmasıdır.
İzmit şubelerinin, İstanbul şubelerinden ayrışan bir yönü var mıdır?Merkezimizin İstanbul'da olması bizim
için herhangi bir zorluk yaşatmamıştır. İzmit şubelerimizle aramızdaki iletişim nasılsa İstanbul şubelerimizle de aynı şekildedir. Hiçbir şubemizden farkımız
yoktur. Hepimiz profesyonel çalışma hayatının bir parçasıyız.
KİM
Life KİM
ŞUBE
İzmit’in en merkezi marketi
İzmit Merkez MağazasıAçılış: 22.05.2008Kasa Sayısı: 4960 m2
Cedit Mah.Atatürk Bulvarı No:3 İzmit/KOCAELİ0262 332 52 56
8 kimlife
KİM
Life AN
MA
Diyabet nedir ve beslenme ile olan ilişkisi nedir?Toplumun yaklaşık % 20 sinde
görülebilen, genetik olarak bir sonraki kuşağa aktarılabilen aiabetin tiplerini genel olarak belirtmek gerekirse; yaşamın herhangi bir zaman diliminde yani 30'lu yaşlara kadar görülmesi halinde tip1 diyabet 35'li yaşlardan sonra görülen tip 2 diyabet ayrıca gebelik döneminde görül-ebilen gebelik tip diyabet diye adlandırılan kalıtsal bir hastalıktır. Üstelik tanı konulması halinde hastanın tanıyı basite indirgemesi hatta kabullenmesi bile zor olan bir hastalıktır. Beslenme ile olan ilişkisi ise yiyeceklerin sindirim emilim sonucu kana karışıyor olmasından dolayıdır eğer besin tüketimimizin ihtiyacımızdan çok olması, hele tüketilen yiyecek guruplarının karbonhidrat içeriğinin yoğun olması, çok daha önemlisi saf, glisemik indeksi yük-sek olan yani sindirimi kolay olan şeker ve şekerli besinlerin yoğun olması halinde kana karışan şeker düzeyinin, olması ger-ekenden çok daha fazla olması birçok sağlık sorunlarının ilk aşamasını oluşturur.
Diyabet neden önemli: Diyabet bir-çok organımızı olumsuz etkileyen kronik
ilerleyici bir hastalıktır: Büyük damarları bozar. Kalp krizini ve felç riskini 2-4 kat arttırır, hipertansiyon görülme oranı yüzde 60-65 civarındadır. Küçük damar yapısını bozar. Mesela göz damarları: Katarakt,
görme zayıflığı, körlük (%60-70). Böbrek damarları: Böbrek yetmezliği-Diyaliz (bö-brek kaybı % 4). Sinir kılıfları: Nöropati, his ve hareket kaybı (% 60). Uç damarlar: Ayak yarası, ülser ve gangren. Özellikle diyabet tanısı konduktan sonra hastaya uygulaması önerilen şeker ve şekerli bes-inlerin yasak olması tam ters bir etki ile kişiye daha cazip yiyecek haline gelmesi ve kişinin bu besinlere duyduğu özlem çok daha fazla olması kişide kilo probleminin oluşmasına ve kontrolü olmayan diyabete sebep olabilmektedir.
Peki diyabette beslenme nasıl olmalı: Diyabet tanısı konduktan sonra hasta panik olup içine kapanmamalı. Yapacağı en önemli şey diyabete göre beslen-meyi öğrenmeli ve bu şekilde beslen-meyi sürdürmelidir. Hiçbir şekilde tama-men diyet listesine bağlı kalmamalı yani yiyecekleri iyi tanımladıktan sonra içeriğini sorgulayıp alternatif yiyecek oluşturabildiği sürece beslenmeyi kontrol altına almanın ne kadar basit olduğunu fark edebilecektir. Tabi böyle bir tabloyu kazanabilmesi için mutlak mutlak bir beslenme uzmanından uzun süren yardımlar almalı. Aksi takdirde ilk tanı konduğunda hasta şunu yeme bunu
beslenmeDiyabet ve
9 kimlife
beslenme
yeme gibi yasaklarla karşılaşma ihtimalinden dolayı bir liste ile sınırlandırılan diyetin kısa süre sonra tamamen liste dışında beslenmeye başlama ihtimalinin yüksek olduğu diyabete uygun beslenmeme ihtima-linin çok yüksek olduğu kaçınılmazdır.
Peki diyabette besin seçimi nasıl olmalı: Kişi önce uygun ağırlığında değilse uygun ağırlığa getirilmeli. Yani zayıf ise makul kiloya gelmeli fazla kilolu ise normal kiloya get-irilmeli. Beslenmenin temelinde denge-li beslenme olmalı bunuda ancak yiyecekler içerik olarak öğrenilmeli tanınmalı ihtiyacı belirlenmeli ve bu ihtiyaçları doğrultusunda azar azar, sık sık (kısacası mümkün olduğunca 5 ya da 6 öğün halinde) beslenilerek hatta her öğün kendi arasında dengeli olabilecek şekilde düzenlenilerek tüketilmeli. Bunların yanı sıra toplumda sık kullanılan diyet ürünlerden istediğimiz kadar yiyebiliriz , ya da ekşi meyveler şekeri düşürür ya da bazı besinler şekerin düşmesini sağlar gibi yaklaşımlar olmamalı.
Örnek beslenme nasıl olabilir: Hasta tip2 diyabet, erkek, 45 yaş, hafif aktiviteye sahip, 170 cm boy ve 85 kg olduğunu düşünürsek; hasta fazla kilo gurubunu bitirip obez olmaya aday gurupta olduğunu düşünmekteyiz ve bu hasta için hem kan şeker düzeyi-ni olması gereken aralıkta tutmak ve zayıflamasını sağlayarak kilo problem-inin olmadığı bir aralık olan 72 kilonun altına gelmesini isteyeceğiz bunun içinde zayıflatıcı (1600-1800 kalorilik)
diyabetik diyet ile beslenmesini isteriz. Tabiî ki hasta beslenmeyi sürdürürken birebir list-eye uymayı planladığında bir süre sonra aynı besinleri tükettiği için sıkılıp diyeti bırakabilir. Bu durum istenme-yen tablodur. Bu durumdan kurtulmanın bir tek yolu vardır hasta beslenmeyi öğrenerek yiyecekleri tanıyarak mönüsünü zenginleştirmeli, alternatif beslenme yaratmayı öğrenmelidir, bunun sağlanması halinde sıkılmadan zayıflayıp kan şeker düzeyini kabul edilir aralıklarda tutabilir. Örnek beslenme: Temel yaklaşım azar azar sık beslenme olduğu için
Gibi farklı olabilecek birçok menü geliştirilebilir. Hastanın sosyal durumu yaşam şartlarına uyum sağlanabilmesi hedef alınarak sıkılmadan beslen-mesi sağlanabilir. Yeterki beslenme hakkında bilgi gereksinimine ihtiyaç duyulduğu bilinsin.
Dyt. Yavuz ÇELİKMEDİCANA Çamlık Hastanesi / Beslenme ve Diyet Bölümü
SABAH*Bol salata (tercihen yağsız)*2 kk kadar orta yağlı b.peynir
*Haftada 1-2 haşlanmış yumurta
*5-6 tane zeytin *2 İnce dilim kepekli ekmek*Açık çay ( tercihen şekersiz )
Arada: 1 orta boy meyve+1 çay
bardağı süt
ÖĞLE*Bol salata (tercihen yağsız)*2-3 köfte kadar et (bir porsiyona
yakın)*4-5 yk sebze yemeği*1 Kâse çorba*1 Dilim ekmek(tercihen kepekli)
Arada: 1 orta boy meyve+ 4-5
kepekli bisküvi ve çay
AKŞAMBol salata (tercihen yağsız)2 Köfte kadar et veya 8 yk kadar
kurubaklagil4 yk kadar sebze yemeği2 yk kadar yoğurt1 dilim ekmek veya 1 kâse çorba
Arada: 1 orta boy meyve +1 çay
bardağı süt
10 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
İstanbul'a 40 dk. uzaklıkta Şile'ye bağlı şirin bir köy Kabakoz. İstanbul'un gürül-tüsünden, karmaşasında uzaklaşıp
kendinizi doğanın kollarına atabileceğiniz bir yer Kabakoz Köyü. Karadenize hakim bir tepede eşine az rastlanır mükemmel manzara bütün ihtişamıyla sizleri bekli-yor. Hırçın Karadenizin dalga sesler-ini dinlerken kendi benliğinizin farkına varıyor, buralardan hiç ayrılamayacakmış gibi hissediyorsunuz. Anadolu insanın misafirperverliğini, dostluğunu, cana yakınlığını bir başka hissediyorsunuz Kabakoz Köyünde.
Kabakoz, ilçe merkezinin doğusunda merkeze 10 km. mesafede yer alan bir sahil köyüyüdür. Anayolları asfalt, köy içi yolları parke olan köyün ilçe merkezine ulaşımı geliş ve gidişyönlerinde günde beş sefer yapan halk otobüsleri ile sağlanmaktadır.
Köyde bulunan hane sayısı 130, nüfus 560'tır.Yaşlı nüfusun ağırlıkta olduğu köyde ilkokul mezunları çoğunluktadır. Köy halkı orta asya kökenlidir.
Mevcut donatılar; mezarlık, muhtarlık binası ve cami olarak belirlenmiştir.Bir sahil köyü olan kabakoz'da kumasal önem-li bir doğal değerdir ve turizm açısından potansiyel arz etmektedir. Köyde bir de yatır bulunmaktadır. Bir el makinesi ve bir otomatik mekine ile şile bezi dokuması yapılmakta ve şile bezi işlemeciliğine devam edilnektedir.
Köylü haftalık pazar ihtiyacını seyyar araçlardan, aylık ihtiyaçlarını ise Şile'den den.İstanbul'da Üsküdar ve Ümraniye'den karşılamaktadır.Köyün geçim kaynakları arasında ormancılık. Az miktarda arıcılık yapılmaktadır ve yaşlı nüfusun vbarlığından dolayı emeklilerde fazladır.
Köyde turizm aktivitesi olarak kıyı turizmi gerçekleştirmektedir. Beş adet sezonluk pansiyon bulunmaktadır. Karadeniz kıyısında yer alan bu köyde de fındık önemli bir üründür ve tüccarlara satış gerçekleştirilmektedir.
Köydeki araziler ağırlıklı olarak İstanbul'daki bireysel girişimciler tarafından ikinci konut gelişimi için satın alınmaktadır. Fakat toprak satışlarının son dönemde durduğu belirtilmektedir.
Ne Yeriz?Dört mevsim balık eksik değil burada. Kabakoz Köyüne gelmişken balık yemeden gitmeyin deriz.
Nasıl Gideriz?Ümraniye-Şile yolunu takip edin. Şile'den sonra Ağva'ya doğru giderken sahil yolunu kullanarak Kabakoz köyüne gidebilirsiniz.
Keşfedilecek güzellikKabakoz köyü
11 kimlife
KİM
Life GEZELİM
-GÖ
RELİM
12 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
Tarihin taşlara yazıldığı kent
Diyarbakır
13 kimlife
Diyarbakır yöresinin en eski adı Assur kaynaklarında Amidi olarak geçer. Yunanca ve Lat-ince kaynaklarda bu ad, Amido
ya da Amida olarak yazılır. Arap akınları sırasında bölgeye yerleşen Bekr adındaki bir aşiret nedeniyle yörenin adı Bekr diyarı anlamında Diyar-ı Bekr olarak söylenmiştir. Günümüzdeki ismini, Atatürk'ün 1937'de halka yaptığı konuşma esnasında, şehrin adından Diyarbakır olarak bahsetmesiyle 10 Aralık 1937 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile almıştır.Isının 40-50 dereceye vardığı yaz
günlerinin bunaltıcı sıcaklığından kurtul-mak amacıyla gelişen düz damlı evleri ile tipik yöre mimarisinin günümüzde de yaşatıldığı Diyarbakır, uzun surları, Malabadi Köprüsüyle görülmesi gereken bir ildir.Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan
Diyarbakır, yüzyıllar boyunca Güneydoğu Anadolu'nun fikir, sanat, kültür ve bilim merkezi olmuştur. Önemli bir ticaret merkezi olan şehir günümüzde de bu özelliğini korumaktadır.
Diyarbakır Müzesi Müze, Sincariye Medresesi'nde ser-
gilenen arkeolojik ve etnografik eserlerin yeni binaya taşınması ile 1988 yılında düzenlenmiştir. Müzede Neolitik Çağ'dan itibaren Eski Tunç, Urartu, Assur, Hitit, Roma, Bizans, Artuklu ve Osmanlı dönemi eserleri yer alır. Prehistorik devir sera-mikleri, Roma stelleri, heykel ve mimari parçaları, Artuklu çinileri, Osmanlı devri ahşap eserleri, silahlar, tekke eşyaları, takılar ve daha pek çok eser kronolojik sıra ile müzede sergilenmektedir.
Ziya Gökalp Müze EviDiyarbakır'ın tipik sivil mimarlık örnekler-
inden biri olan ev, 1808 yılında inşa edilmiştir.
İki katlı bu yapıda malzeme olarak siyah bazalt taşı kullanılmıştır. Ünlü düşünür Ziya Gökalp'ın 1876 yılında doğduğu bu ev 23 Mart 1956 tarihinde müze-ev olarak ziyarete açılmıştır. Müzede yazara ait eşyaların yanı sıra, yörenin etnografik eserleri sergilenmektedir.
Cahit Sıtkı Tarancı Müze EviÜnlü şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın
Diyarbakır'da doğduğu evdir. Diyarbakır sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak günümüze ulaşmıştır. Müzede, Cahit Sıtkı'nın kitapları, el yazıları, kullandığı eşyalar, fotoğrafları ve kütüphanesi sergilenmektedir.
Çayönü Ören YeriErgani ilçesine bağlı Çayönü
Tepesi, ilçenin 7 km. güneybatısında yer almaktadır. Çayönü Tepesi'nde ele geçen buluntular ışığında Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu sınırları içinde yer alan bölgenin ilk yerleşme bölgesi olduğu ve yerleşimin 9000 yıl önceye dek uzandığı saptanmıştır. Çayönü'nde yapılan kazılarda ızgara plan sistem-ine göre düzenlenmiş evler ve yapılar bulunmuştur.
SurlarDiyarbakır Surları: Dünyanın en eski ve
en sağlam surlarından olan Diyarbakır kalesi Çin Seddi'nden sonra en uzun surdur. Diyarbakır kalesi,5.700 metre uzunluğunda,10-12 metre yüksekliğinde, 3-5 metre, 82 adet burcu, 4 yöne açılan ana kapıları bulunmaktadır.Burçlar üzerindeki görkemli kabartmalar ve kitabeleriyle dünyanın ender kalelerin-
dendir.
M.Ö. 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenen surların yapılış tarihi tam olarak bilinmemektedir. Çayönü buluntuları: Diyarbakır'ın
65km kuzeybatısında Elazığ karayo-lu üzerinde Ergani ilçesinde bulunan Çayönü antik kenti cilalı taş devrine yani günümüzden yaklaşık 9000 yıl önc-esine dayanmaktadır. Bu yerleşim yer-inin ilk yerleşik hayata geçilenyerlerden biri olduğu saptanmıştır. Çayönü İlkel yerleşmesinde çıkartılan öğütme taşları, çakmak taşı, kemikten ve bakırdan yapılan çeşitli aletler Diyarbakır Arkeolojik Müzesi'nde sergilenmektedir.
Diyarbakır Malabadi (Batmansu) KöprüsüDiyarbakır İli, Silvan İlçesi sınırları
içindedir. Evliya Çelebiye göre bu köprü, Abbasiler dönemine ait bir mimari şaheserdir. Abbasi hanedanına mensup zengin bir tüccar, hayrat için köprüyü yaptırdığı seyahatnamede anlatılır. An-cak, Artuk Oğulları Beyliği dönemine ait olduğu ve Artuk'un torunlarından İlgazi oğlu Timurtaş tarafından 1147 yılında yaptırıldığı da söylenmektedir. Mostar köprüsünün ikizi olarak kabul edilir. Tek kemerli olan bu köprünün içine iki yoldan girilir. İçinde insanların dinlenmesi, yatması ve dış tehlikelerden korunması için odalar yapılmıştır. Ulaşımı sağlamakla birlikte birçok fonksiyonu olan bu sanat harikası köprünün, Diyarbakır'daki diğer eserler gibi meraklılar tarafından mutlaka görülmesi gerekir.
Dicle Köprüsü (On Gözlü Köprü)Şehrin güneyinde, Mardin Kapısı
dışında ve şehre 3 km. mesafededir. Köprünün bugün ayakta görülebilen kısımlarının 1065 tarihinde Mervaniler döneminde Übeyd oğlu Yusuf isimli bir mimar tarafından inşa edildiği üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Kesme bazalt taştan 10 gözlü olarak inşa edilmiştir.
KİM
Life ŞEHİR
13 kimlife
El sanatları, hasır bilezik, kiniş gerdanlık, gümüş işlemeli nalın ve çekmeceler kuyumcuların
beğenilen ürünleridir.Köylerden el dokuması halı ve
kilim üretimi yapılmaktadır.
14 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
Cami ve KiliselerTarihi ve mimari özellikleri ile muhteşem
olan Ulu Cami, Nebi Cami ve Safa Cami Diyarbakır'ın en ünlü camilerdir. Selçuklu Sultanı Melik Şah tarafından yaptırılan Ulu Cami, orijinal dizaynı ve hem Bizans hem de daha eski mimari malzemeleri kullanması ile ilginç olup Türkiye'nin en eski camilerindendir.
Diyarbakır Ulu Camii Diyarbakır'ın 77 km doğusunda,
Silvan'da 1185 yılında yapılmış, zarif görünümlü Ulu Cami, kemer kapıları ifade eden ince taş kabartmaları ile görülmeye değerdir. Yapılan değişiklere ilişkin farklı
dönemlere ait bir çok kitabeyi üzerinde taşımaktadır. Diyarbakır 639 yılında Müslüman Araplar tarafından işgal edildiğinde, aynı alan üzerinde bulu-nan bir kilise kısmen camiye çevrilmiştir. Daha sonraki dönemlerde de etrafındaki yapılarla birlikte gelişen yapı kompleksi, restore edilmiştir. Plan itibariyle Şam'daki Emeviye Camii'nin Anadolu'daki bir yansıması olarak görülen yapı, Müslüman-lar tarafından 5. Harem-i Şerif (Mukaddes Mabet) olarak kabul edilmektedir.
Behram Paşa CamiiVali Behram Paşa tarafından 1564-
1572 tarihinde yaptırılmıştır. Mimar Sinan'ın eseri olarak kabul edilmektedir. Tamamen kesme taştan yapılmış olup, tek kubbelidir. İkili son cemaat yerine sahiptir.
Şeyh Mutahhar (Dört Ayaklı Minare) CamiiBalıkçılarbaşı semtinde yer alır. Akkoyun-
lu Sultanı Kasım tarafından 1500 yılında yaptırılmıştır. Siyah ve beyaz sıralı kesme taşlarla inşa edilmiştir. Camiden ayrı dört sütün üzerinde yükselen kare planlı mina-resi Anadolu'da tek örnektir.
Yöre MutfağıDevasa boyutlardaki karpuzu ile tanınan
Diyarbakır yemek kültürü açısından da zengindir. Cartlak kebabı olarak da bilinen ciger kebabı geleneksel yemekler
arasındadır. İçli köfte, çiğ köfte, bulgur pilavı, kaburga, keşkek, lebeni, tatlılardan ise burma, kadayıf ve nuriye ünlüdür. Üzümden yapılan pestil ve sucuk, otlu ve örgü peynir, sumak çokça yenen diğer yi-yeceklerdir.
Diyarbakır KalesiDiyarbakır Kalesi, il merkezinde
bulunmaktadır. Sur duvarlarının uzunluğu 5700 m'ye ulaşmaktadır. Sur-lar yer yer 12 m. yükseklikte ve 3-5 m. genişliğindedir. Kalenin dört kapısı ve seksen iki burcu vardır. Burçlardan en önemlisi 1208 yılında Artuklu hükümdarı Melik Salih Memduh tarafından inşa ettir-ilen Yedi Kardeş Burcu'dur. Burç üzerinde çift başlı kartal, kanatlı aslan kabartmaları bulunmaktadır. Kitabesi bir kuşak halinde burcu çevrelemektedir. M.S. 349 yılında Romalılar zamanında inşa edilen kale, İslami dönemlerde de birçok kez onarılmış ve yapılan eklemelerle günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur
Diyarbakır Cami ve KiliseleriDiyarbakır'ın önemli kiliseleri arasında
Mart Thoma, Meryem Ana, Kırklar Kilisesi ve Mart Pityon Kilisesi sayılabilir. Meryem Ana Kilisesi, şehirde kalan az sayıdaki Süryani cemaati tarafından halen kullanılmaktadır.
KİM
LifeSA
ĞLIK
15 kimlife
KİM
Life ŞEHİR
Meryem Ana Süryani Kadim KilisesiAli Paşa Mahallesi'nde yer almaktadır.
Bugün faal durumda olan tek kilisedir. Yapım tarihi kesin olarak bilinmemekte-dir. Geç Roma dönemine tarihlenen bir kapısı ve mihrap üzerinde kalıntıları görül-ebilen mimari bezekler bulunmaktadır. Geçirdiği bir çok onarım sonucu planında değişiklikler olmuştur. En son 18. yüzyılda onarım görmüştür.
Saint Georgi (Kara Papaz) Kilisesiİç kalenin kuzeydoğu köşesinde yer alır.
Yapım tarihi kesin olarak bilinememekte-dir. Ancak inşa tarzı ve yapıda kullanılan malzemeden dolayı M.S. 2. yüzyıla ait olduğu düşünülen kilise Artuklular döne-minde sarayın hamamı olarak kullanılmıştır. Bazı kaynaklarda Artuklu hükümdarlarının bu hamamda ve sarayda Cizreli bilgin El Ceziri'nin imal ettiği mekanik sistemleri kullandıkları yazılmaktadır.
Hanlar, KervansaraylarDiyarbakır, Tarihi İpek Yolu'nun merke-
zlerinden olması sebebi ile önemli hanlara sahiptir. Deliller Hanı, Hasan Paşa, Çifte-han ve Yeni Han'da geçmişte olduğu gibi günümüzde de halı, kilim ve gümüş işleme satan dükkanlar bulunmaktadır.
Deliller Hanı (Hüsrev Paşa Hanı)Mardin Kapı mevkiinde bulunmaktadır.
Mimari kimliğini koruyarak, günümüze kadar ayakta kalabilmiş hanların en önem-lilerinden biridir. 1527 yılında Diyarbakır Valisi Hüsrev Paşa tarafından arkasındaki cami ve medrese ile birlikte yaptırılmıştır. Binanın Deliller Hanı olarak anılmasının sebebi, Hicaz'a gidecek hacı adaylarını götürecek delillerin (rehber) bu handa kalmalarındandır.
KervansarayMimarisi ve iç yapısı ile görülmesi ger-
eken yerlerden biri olan Kervansaray, bugün restore edilerek otel haline getirilmiştir.
Çarşılar Bedesten ve ÇarşılarDiyarbakır, uzun yıllar doğunun ticaret
ve endüstri merkezlerinden biri olmuştur. Bu özelliğini ünlü dokumaları ve büyük bir sanat ürünü olan maden işlerine borçlu-dur. Bunların dışında daha bir çok ilginç malların yapılıp satıldığı bir kent olması, canlı bir ticaret hayatının doğmasına sebep olmuştur.Ulu Cami'nin arkasında Sipahiler
Çarşısı'nda bulunan, bugün de işlevini sürdüren buğday pazarı, ortada geniş bir avlu, etrafında revaklar, arkalarında oda ve depoların yer aldığı güzel bir örnektir.
16 kimlife
KİM
Life ŞEHİR
İçkale Mezopotamya'nın bereketli toprakları
pek çok kavmin gelip geçtiği ve uygarlık ürettiği bir coğrafyadır. M.Ö.3. binli yıllarda bölgenin egemeni Asurlulardır. Diyarbakır'ın bilinen ilk adı Asur metinler-inde karşımıza çıkar: "Amidi"Binyıllar içinde;Hurri-Mitanniler, Urartu-
lar, Persler, Romalılar, Selevkoslar, Part-lar, Büyük Tigranlar, Araplar, Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları, Mervaniler, İnaloğulları, Nisanoğulları, Selçuklular, Artuklular, Eyyübiler, İlhanlılar, Diyarbakır tarihine izler bırakırlar.Bütün bu farklı kültürler ve devletler;şaşırtıcı
bir biçimde kentin temel yerleşme doğruları konusunda uzlaşırlar: İçkale'den günümüze ulaşan kanıtlara ve konumuna bakılarak burasının son yıllara kadar, ken-tin "yönetim merkez" olarak sürekli bir işlev gördüğü anlaşılıyor.İçkale'deki tarihi binalarda Dünya
standartları'nda Arkeoloji Müzesi, Taş Eserler Müzesi, Müze Kafeterya, Kilise; Sanat Galerisi, Cezaevi Binası; Kongre Merkezi olarak işlevlendirildi.
El Sanatları ve Hediyelik EşyaGeleneksel el sanatları içerisinde kuy-
umculuk, ipekçilik ve bakırcılık önde gelmektedir. İpek böcekçiliği Merkez, Kulp, Silvan ve Lice ilçelerinde yapılmaktadır. İpekli kumaşları, mendilleri poşuları ile ünlü ilde üretim eskiye göre oldukça azdır. Toprak işleri, saraçlık, keçecilik, kilim, cicim, heybe gibi dokumacılık, işlemeli peşkir, peştamal, namaz örtüsü yapımı, el dokuması halıcılık, ildeki diğer önemli el sanatlarıdır.
Karpuz FestivaliAkkoyunlu Devleti'nin çöküşü üzerine
Diyarbakır ve çevresi 1507'den itibaren Şah İsmail'in idaresine geçmişti. Halk bu idareden memnun değildi.10 Eylül 1515'te Pazartesi günü Osmanlı
ordusu şehre girdi. Kale burçları Osmanlı bayrakları ile süslenmiş, kale kapıları açılarak halk büyük bir sevinç ve törenle orduyu karşılamıştı.
Böylece Diyarbakır ve çevresi Osmanlı Birliğine kendi arzu ve isteğiyle katılmış oldu. Bu katılış her yılın Eylül ayında düzenlenen ve günlerce süren büyük şenlik ve törenlerle kutlanıyordu.
Bu kutlama şenlikleri XIX. yüzyıl sonlarına değin süre gelmiştir. Bu kutla-malar şehre eskiden yarım saat mesafede bulunan şimdi ise şehir merkezi sayılan Ali Pınarı'nda olurdu. Her yıl bir panayır kurulur, 15 gün kadar şehrin bütün dükkanları kapanır panayır yeri bir mahşer halini alırdı. Bu panayırda çeşitli şenlikler düzenlenirdi. Panayır tertip olunan yerlerde etraftan gelen 15-20 kadar saz şairlerinin baş tarafına Hacı Civa geçer. Büyük lüleli çubuğunu doldurup içerdi. Ekseriya irticalen inşad eylediği şiirlerini okur, bu arada Aşık Ömerleri ve Gevherileri de hatırdan çıkarmazdı.
Nasıl Gidilir?Karayolu: Diyarbakır'dan hemen hemen
Türkiye'nin her yerine otobüs ile yolculuk mümkündür. Otogar şehir merkezinde-dir. Yolcular şehir içi minibüsleri ile taşınmaktadır.Otogar Tel: (+90-412) 221 10 27Havayolu: Havalimanı: Şehir merkezine
uzaklığı 3km.dir. Her gün düzenli olarak Ankara ve İstanbul'a uçak seferleri bulunmaktadır.
Ne Alınır?El sanatları, hasır bilezik, kiniş gerdanlık,
gümüş işlemeli nalın ve çekmeceler kuyumcuların beğenilen ürünleridir. Köy-lerden el dokuması halı ve kilim üretimi
yapılmaktadır.
Yapmadan Dönme*Diyarbakır Surlarını ve Malabadi
Köprüsünü görmeden,*Eski Diyarbakır Evlerini ve Cahit
Sıtkı Tarancı ve Arkeoloji Müzelerini görmeden,
*Selim Amca'da kaburga yemeden,
*Meyankökü içmeden,*Diyarbakır hasırı almadan,
dönmeyin...
17 kimlife
KİM
Life BASIN
DA
BİZ
Basında KİM
18 kimlife
KİM
Life ŞEHİR
Bağışlanan her organ ile yapılan her nakil aslında kurtarılan bir hayatı ifade eder. Ancak
Türkiye'de organ bağışının istenilen düz-eye ulaşmamasında ve toplumda yeterli duyarlılığın oluşmamasında bilgi eksikliği, önyargılar ve yanlış inanışlar önemli rol oynamaktadır. Organ bağışı ve naklinde doğru zannedilip inanılan yanlışlar ile yıllarca diyalize bağlı kalan ya da or-gan bağışında bulunmayan birçok insan bulunmaktadır.
Organ Nakli Ve Bağışı İle Doğru Kabul Edilen Yanlışlar
"Organ nakli sadece canlı vericiden diğer bir canlıya yapılır"Organ nakli, canlıdan canlıya ve
kadavradan canlıya yapılan bir ope-rasyondur. Kalp nakli dışında önemli bir kısmı canlıdan canlıya yapılmaktadır. Karaciğer ve böbrek nakilleri ka-davradan alınarak hastaya nakledilerek gerçekleştirilebilmektedir.
Organ bağışı hakkındayanlış inanışlar
19 kimlife
"Karaciğer naklinde canlı verici olamaz; çünkü tümü alınır"Karaciğer naklinde vericinin tüm
karaciğeri alınmaz. Uygun görülen parça alınarak nakil gerçekleştirilir. Donör olan kişilerde karaciğer, 6 ya da 8 hafta gibi bir süre içerisinde eski boyutuna ulaşmaktadır. Aynı şekilde nakledilen karaciğer de 2 hafta gibi süre içerisinde kendisini büyüterek eski boyutuna ulaşmaktadır. "Bitkisel hayata girmiş bir kişinin
organları alınabilir"Bitkisel hayata girmiş bir kişiden
organ alınamaz. Bitkisel hayat ile beyin ölümü arasındaki farkı ayırmak gerekir. Kişiden kadavra sayılabilmesi için beyin fonksiyonlarının tamamen olmaması ger-ekir. Kısacası beyin ölümü gerçekleşmiş olmalıdır. Bitkisel hayatta ise beynin bazı fonksiyonları devam ettiğinden yaşıyor sayılır ve organları alınamaz.
"Kan grubu uyumsuz ise organ nakli gerçekleşemez"Kan grubu uyumsuz olanlarda da nakil
yapılabilir. Alıcının özellikle böbrek nakli açısından diyalize giremeyecek duruma gelmiş olması, Acil Fon'dan uygun kan gru-plu organ bulunamadığı durumlarda kan grubu uyumsuz nakiller yapılabilmektedir.
"Organ nakli ameliyatları ağır ve kalıcı izler bırakır"Organ nakli ameliyatları önemli ve ince
ameliyatlardır; ancak gelişen modern cerrahi teknoloji ve teknikleri tamamen güvenli ve kanamasız gerçekleşebilmektedir. Örneğin Lapor-oskopik ameliyatlar (kapalı ameliyatlar) ile insanlar 1 hafta ya da 10 gün sonra normal hayatlarına devam eder; günlük yaşamları açısından bedensel bir engelleri asla olmaz.
"Böbreğimin tekini verirsem ben yarım insan olurum"Böbrek ve diğer nakillerde canlı ver-
ici olanlar çok detaylı araştırmalara tabi tutulur. Donör olan kişinin tüm hayati fonksiyonlarının sağlam olması gerekir. Kişiye ek bir risk getirmeyeceğine emin olduktan sonra nakil yapılır. Organ na-kli yapılmadan önce her 2 böbreğin de sağlıklı olduğunun ve geriye kalan tek böbreğin canlı vericiye yeteceğinin tespiti ile nakil gerçekleştirilir. Bu durumda canlı verici tek bö-brekle hayatının sonuna ka-dar sağlıklı yaşayabilir.
"Sadece 1. derece akrabalar organ bağışı yapabilir"Sağlık Bakanlığının yönetmeliği gereğince
4. dereceye kadar akrabalar arası nakiller olabilir. Bölgesel Etik Kurullarından alınan onay ile akraba dışı organ nakli de söz konusu olabilmektedir. Organ nakilleri açısından çapraz nakil olarak adlandırılan donor değişimleri de yine yasal çerçeve içerisinde gerçekleşebilmektedir.
"Organ naklini her hastane ve her cer-rah yapabilir"Organ naklini her hastane ve her cer-
rah yapamaz. Teknik ve teknolojik alt yapı gerekliliğinin sağlanması, organ na-kli merkezinin sorumlusu olacak kişinin o konuda yeterli olması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Bilim Kurulları hastane, merkez sorumlusu ve ekibini bu çerçevede denetimden geçirir ve onay alındıktan sonra nakiller yapılmaya başlanmaktadır.
"Yaşlıyım benim organlarım işe yaramaz"Yaşa bağlı olarak organın sağlam olup
olmadığı belirtilemez.. Beyin ölümü olan kişinin organ fonksiyonları değerlendirilir daha sonra risk faktörlerine bağlı olarak organlar kullanılabilir.
"Kronik böbrek yetmezliği olan her hastaya böbrek nakli olur"Kronik böbrek yetmezliği olan her
hasta böbrek nakli olamaz. Komorbit durumlar yani aktif hepatit ya da enfek-siyon taşıması, damar problemleri, kalp yetmezliği ya da ileri derecede akciğer yetmezliği gibi riskler böbrek yetmezliği olan hastaların organ nakli olmasına izin vermeyebilir.
"Organ bağışını yapan aile organın kime verileceğine karar verir"Organ bağışı yapan 1. derece yakınlar
organın kime verileceğine dair bir karar yet-kisine sahip değildir hatta kime verileceğini de bilmezler. Bağışlanan organın kime verileceğini Sağlık Bakanlığına bağlı Or-gan Nakli Ulusal Koordinasyon Merkezi puanlama sistemiyle adil bir şekilde belirler.
"Kadavradan alınan organ nakli ameliyatında kadavra parçalanır"Kadavradan alınan organ nakillerinde
de yapılan ameliyat tamamen teknik bir ameliyattır. Sadece ince bir ameliyat izi görülür. Bedenin tamamen parçalanması asla söz konusu değildir.
"Aynı yaş grupları arasında organ nakli gerçekleşebilir"Bebeğe nakledilecek bir organın yine
bebekten alınması gibi bir kural yoktur. Uygun boyutta bir organ olması durumun-da bir yetişkinin organı bebeğe nakledile-bilir. Örneğin; anneler çocukları için verici olabilir.
KİM
Life ORG
AN
BAĞ
IŞI
Prof.Dr. Kamil Yalçın POLATMEMORİAL Ataşehir HastanesiGenel Cerrahi ve Organ Nakli Merkezi Başkanı
20 kimlife
KİM
Life MEVLİD
KA
ND
İLİ
Komposto
21 kimlife
Meyveli tatlılardan olan kompos-tolar, vitamin içerdikleri gibi vücudumuza ısı ve enerjide
verirler. Komposto hazırlanırken şu hususlara
dikkat edilir: *Yaş ve yumuşak meyveler için (Çilek,
vişne, kiraz, kızılcık, kayısı, şeftali, portakal, mandalina v.b. gibi) meyve miktarına göre şurup hazırlanır. Temi-zlenip yıkanan meyveler kaynar şurubun içine atılır. (Meyvesine göre şeklini koruyacak şekilde) Birkaç taşım kaynatılır. *Sert olan ayva, elma, armut gibi
meyveler önce pişirilir, ölçülü şeker ilave edilerek, ağzı açık olarak kaynatılır. Renk vermesi isteniyorsa ısısı azaltılarak bir müddet kaynatmaya devam edilir.*Kayısı, erik, kızılcık, vişne, üzüm,
incir gibi kuru meyveler için ölçülü su kaynatılır. Meyveler yıkanıp içine atılır. Yumuşayıncaya kadar pişirilir. Şeker ilave edilip birkaç taşım daha kaynatılır.
Komposto ve Hoşafı ayıran özellik nedir? Dilden dile söylenen 'komposto ve hoşaf
aynı anlama mı gelir' cümlesi gerçekten doğru mu? Uzun zamandır biri birinin yerine kullanılan hoşaf ve komposto gerçekten aynı şey sanılmıştır. Ancak gerçek olan geleneksel sofralarımızın baş tacı olan hoşaf ve kompostonun birbirin-den farklı olduğudur. Komposto ve hoşafı birbirinden ayıran en önemli özellik ise birinin kuru diğerinin yaş meyvelerle yapılıyor olmasıdır. Komposto mevsimin yaş meyvelerinden yapılan, hoşaf ise kuru meyvelerden yapılan içecektir.
Kompostoların Faydaları*A,B ve C vitaminleri ve potasyum
minerali açısından oldukça zengin olan kayısı kompostosu idrar söktürüyor ve kabızlığı gideriyor.*Elma kompostosu mide rahatsızlığına
iyi geliyor, ateş düşürüyor, susuzluğu gi-deriyor.*Ayva kompostoları ağız yaralarına,
akciğer veremine iyi geliyor.*Kızılcık kompostosu idrardaki eşit
miktarın artırıyor. Böylece böbrek taşlarının tedavisinde kullanılıyor.
Kaynak: lezzetler.com
PORTAKAL KOMPOSTOSU *4 tane portakal *2 su bardağı şeker *1 su bardağı su YapılışıPortakalları soyun. Pürüzlerini temiz-
leyin. Birkaç yerinden delin. Soğuk suya atın. 15 dakika sonra sıcak suya atın. 15 sonra tekrar soğuk suya atın. Soğuyunca süzün. Diğer tarafta kabuklarını ince ince doğrayın. Bir tencereye su ile koyup iyice yumuşayıncaya kadar kaynatın. İçine şeker koyup şurup yapın. Soğuttuğunuz portakalları bu şurubun içine atıp birkaç taşım kaynatın ve kaseye boşaltın.
VİŞNE KOMPOSTOSU
*1/2 kg vişne *1 su bardağı şeker *5 su bardağı su
YapılışıSuyu ve şekeri yüksek ateşte iyice
kaynatın. Su iyice kaynamaya başlayınca vişneleri (çekirdekli dağılmaması için-) katın. Hafif ateşte 15 dakika demlendirin. Soğutup servis yapın.
KAYISI KOMPOSTOSU *500 gram kayısı *500 gram şeker *1 su bardağı su
YapılışıKayısıların çekirdeklerini ayıklayıp yıkayın.
Bir tencereye şeker, su ve kayısıları koyarak, kayısılar yumuşayıncaya kadar kaynatın. Kay-narken üzerindeki köpükleri alın. Kayısıları delikli kepçe ile alarak kaseye koyun. Tencerede kalan şurubu kıvamına gelene kadar kaynatın. Kasedeki kayısıların üzerine dökün. Soğuduktan sonra servis yapın.
ELMA KOMPOSTOSU *1 kilo elma *4 su bardağı şeker *2-3 tane karanfil *2 su bardağı su *Yarım limon suyu
YapılışıElmaları soyun. Sap taraflarından çekirdeklerini
çıkarın ve yıkayın. Tencereye su ile birlikte koyarak pişirin. Delikli kepçe ile süzerek kaseye alın. Tenceredeki şurubun içine birkaç karanfil, şeker ve
limon suyu koyun ve tekrar kaynatın. Şurup kıvamını bu-lunca kaseye boşaltın. Soğutup servis yapın.
22 kimlife
Vitray renkli camların belli bir kom-po-zisyon düzeni içinde bir araya getirilmesi ile yaratılan sanat
tekniğidir. Kısaca cam süsleme sanatıdır. Camın yumuşak ve işlenebilir bir malzeme
olma özelliği, renkleri, transparanlığı sayesinde, çok sayıda teknikle, çeşitli enstrümanlar kullanarak büyüleyici eser-ler yaratmak mümkündür. Tasarımlar hayal gücüyle sınırlıdır. Sanatçının bilgi, becerisi, emeğiyle yaratılan eserler bulunduğu mekanın özellikleri ve ışığının katkısıyla değerini arttırır.
Vitray ve Cam Süsleme Teknikleri : Tiffany (Bakırlı) Vitray, Kurşunlu Vitray,
Boyama Vitray, Kristal (Bizoteli) Vitray, Mozaik (Yapıştırma) Vitray, Alçı Vitray,
Macunlu Vitray, Dekoratif Ayna çalışmaları (asit gravür -asit oyma - asit indirme), Asit Koparma (jirve), Dekoratif Kumlama Cam (Sablaj), Füzyon -Fizyon Cam (Eriyik), Tifani Lamba gibi değişik vitray ve cam teknikleri ile yapılan uygulamalar kişiye ve mekana özel olarak tasarlanır.
Vitrayın Uygulama AlanlarıIşık, cam ve sanatın birleşimi
çalışmalarımızı, arkadan doğal ışık alan veya suni aydınlatma yapılan alanlarda iç ve dış mekanlarda; otel, ibadethane, tatil köyü, restoran, bar, konut, işyeri ve daha
birçok yaşam alanına özel tasarımlarla uygulamaktayız. -Kapı, pencere, merdiven boşluğu, korku-
luk, ara bölme vitrayları,-Isıcam arası iç-dış cephe vitray
uygulamaları, - Panel, pano, ışıklı pano uygulamaları - Ayırıcı paneller, seperatör, paravan, iç
mekan bölme uygulamaları -Mutfak-banyo dolap kapağı uygulamaları -Tavan göbeği, kubbe camları
uygulamaları,-Tiffany aydınlatma uygulamaları (Lam-
ba, lambader, masa üstü-abajur ve tavan modelleri, ayaklı lambalar, aplik, köşe aydınlatmaları) - Doğal renkli camlardan, vazo, saat vb.
dekoratif, aksesuar obje, biblo ve özgün
Vitray (cam)sanatı
23 kimlife
KİM
Life HO
Bİ
hediyelik eşya uygulamaları,Yaşadığınız alanları vitray sanatı ile klasik
düz camlardan kurtarıp; daha renkli, daha ferah ve daha şık hale getirebilir, ayrıcalıklı ortamlara sahip olabilirsiniz.
Vitray TeknikleriTiffany VitrayLouis Camfort Tiffany oluşturduğu ve adını
verdiği vitray tekniğidir. Tiffany'nin yapımı için gerekli olan malzemeler; renkli camlar, elmas, ispirtolu kalem, pense, havya, bakır folyo, lehimdir.Renkli camlar, elmas, pense, havya, bakır
folyo ve lehim gerekli malzemelerdir. Tasar-lanan desen bir karton üzerine çizilir. Renk kodları yazılarak her parça numaralandırılır. Karton üzerinde yapılan çalışma eskiz kağıdına aktarılır. Bu işlemden sonra tiffany vitray makası ile karton kesilir. Kesilen kartondan çıkan kalıp parçaları yardımıyla üzerinde renk kodlarına uygun camlar kesilir. Kesilen camlar rodajlanıp temizlendikten sonra tiffany vitray bakır folyosu ile sarılıp, eskiz üzerine dizilip lehimlenir.
Kurşunlu VitrayKurşunlu vitrayın yapımı için gerekli olan
malzemeler; renkli camlar, elmas, ispir-tolu kalem, pense, havya, kurşun, pamuk, lehim, selülozik tinerdir. Öncelikle eskiz çizilir ve renklendirilir.Çizilen eskiz masa üstünde sabitleştirilir,
bir köşesi iki kurşunla havya yardımı ile lehim yapılır. Rengine göre camlar alınır, eskizin üzerinde çizilir, sonra elmas yardımı ile cam çizilen yerden 1,5 mm dıştan kesilir. Fazla parçalar pense ile alınır ve cam kurşuna yerleştirilir. Açıkta kalan kısmı da kurşunla birleştirilip lehim yapılır. Lehim
yapılan yer pamuk yardımıyla silinir.Uygulama Alanları :Evlerde, otellerde, ve birçok mekanda
kapı camları, pencere camları, merdiven boşluğu pencereleri, mutfak - banyo dolap kapakları, tavan camları - kubbe, ışıklı duvar panoları, ayırıcı paneller -paravan-lar - seperatörler, lamba - abajur - aplik vs... dekorasyon ve aydınlatma amaçlı kullanılmaktadır.
Boyama VitrayBoyalı vitray için
gerekli olan malze-meler; cam vitray boyaları, fırça, kontürdür. Eskiz çizilir ve renklendi-rilir. Eskiz camın
altına yerleştirilir ve kontür ile çizil-ir. Daha sonra oluşturulan renkler boyanır ve işlem biter.
Mozaik VitrayMozaik vitrayın yapımı için gerekli olan
malzemeler; beyaz cam materyalleri, transparan cam vitray boyası, siyah cam vit-ray boyası, fırça, siyah kontur, mat camdır. Camın mat tarafına siyah konturla eskiz çizilir, çizilen eskizin içi fırça yardımı ile transparan cam vitray boyası ile boyanır.Boyanan bölgelere camlar serpiştirilir ve
kurumaya bırakılır. Kuruduktan sonra eskiz siyah cam vitray boyasıyla boyanır. Bir süre daha kuruduktan sonra çerçeve yapılır.
Uygulama Alanları :Evlerde, otellerde, ve birçok mekan-
da özellikle duvar dekorasyonunda kullanılmaktadır. Işıklı duvar panoları, tabloları, masa, sehpa, abajur, küçük hediyelik eşyalarda kullanılır.
Macunlu VitrayMacunlu vitrayın yapımı için gerekli olan
malzemeler; yapılacak yerin ebadı ka-dar cam alınır, selülozik vernik, selülozik tiner, renkli camlar, elmas, macun, ispir-
tolu kalem, pense ve si-likondur. Öncelikle eskiz çizilir ve renklendi-rilir. Eskiz camın altına yerleştirilir. Rengine göre cam alınır, eskizin üzerinde çizilir, sonra elmas yardımı ile cam çizilen yerden kesilir. Fazla parçalar pense ile
alınır ve kesilen cam yerine koyulur. Bütün parçalar bu şekilde kesildikten sonra renkli camlar selülozik vernikle camdaki yerler-ine yapıştırılır. Bu işlem de bittikten sonra camların araları macun ile doldurulur. Macun kuruduktan sonra selülozik tinerle silinir. Biten cam yapılan yere silikonla yapıştırılır.
Renkli FüzyonFüzyon tekniğinde, desene uygun şekil
ve renklerde camlar kesildikten sonra istenildiği şekilde dizilerek, füzyon fırınına atılır. Fırından çıkan cam tek bir parça görünümünde olacaktır.
Vitray (cam)
24 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
24 kimlife
KİM
LifeSA
ĞLIK
Baştanbaşa bir destandır Çanakkale.. Mehmetçiğin aslanlaştığı aynı zeminde şefkat kahramanı kesildiği..
yokluğun varlığa galebe çaldığı.. imanın zaferinin bayraklaştığı.. toptan bir milletin istikbalini pazara çıkarıp ölüm kalım mücadelesi verdiği yerdir Çanakkale...
Anlatılamayacak kadar çok harikulâde hadisenin vuku bulduğu, ehl-i keşfin işaretiyle, Rasûlüllah'ın da ruhaniyeti ile hazır bulunduğu Çanakkale hakkında pek çok kıymetli eser kaleme alınmıştır. Bu nadide eserleri okurken insan, kimi zaman göz yaşlarıyla, kimi zaman coşan bir gönülle, kimi zaman mahzun ve mükedder, kimi zaman da iftiharla olup bitenleri sanki bir sinema ekranından seyrediyormuş gibi olur ve 80 yıl önceki olayları hayalinde bir kere daha yaşar. Akıl almaz hadiseler, dehşetengîz olaylar zaman zaman insana gayri ihtiyarî "olamaz böyle şey" dedirtir.
İşte Çanakkale, ders alacak o kadar çok yönü olan bir hadisedir ki, belki de Asr-ı Saadet istisna edilecek olursa bir benzeri görülmemiş bir mücadeledir. Evet o derslerden biri de imanla gerilmiş Mehmetçiğin akıllara durgunluk veren insanlık dersidir.
Ateş çemberi içinde mürüvvet sergilemesi, şefkat ve merhamet kanatlarını sonuna kadar yerlere sermesi, aciz ve muhtaçların imdadına koşması eşine az rastlanır bir düzeydedir.
Bir DestandırÇanakkale
Yaşanmış Hikayeler
25 kimlife25 kimlife
Pusuladaki Not
O zamandan bu zamana hangi özel-liklerini kaybetti ve ısrarla kaybettirilmeye devam ediyor da bu hale geldi bu millet düşünmek gerek...
Kocadere köyünde büyük bir sargı yeri kuruluyor. Kimi Urfalı , kimi Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor...
Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyün-dendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir.Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.
"Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım...Arkadaşıma ulaştırın..."
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:"Ben...Ben köylüm Lapseki'li İbrahim
Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım...Kendisini göremedim. Belki ölürüm.Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin""Sen merak etme evladım" der Komutanı,
kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar.
Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de "söyleyin hakkını helal etsin" olur...
Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula.Ko-mutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır.Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır.Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine ne
de göz yaşlarına engel olamaz...
Pusuladaki Not ise Şöyledir:"Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e
1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göre-medi. Biraz sonra taarruza kalkacağız.Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim."
Çanakkale’deİnsanlık Dersi
Hüseyin isminde bir er yaralanmış ve sargı yerinde tedaviye alınmıştı. Ancak yarası çok ağırdı. Durumunun ümitsiz olduğunu kendisi de hissediyordu. Onu çok seven arkadaşları etrafında pervane gibi dönüyor, son anlarında can dostlarını mut-lu etmek için elinden geleni yapıyorlardı. Bu arada hastalara taze ekmek gelmişti. Hemen bir yarım somun da ona uzattılar. Hüseyin somunu aldı, tam ısıracakken birden durakladı; ve yeniden ekmeği başucunda bekleyen Mehmetçiklere uzattı. Onların yemesi için ısrarı üzerine, sahabe ahlakını çağrıştıran şu sözleri söyledi:
"Kardaşlarım!.. Bu ekmeği benim yemem doğru değildir. Ben nasıl olsa şimdi işe yaramadan öleceğim.. alın, bunu çarpışacak yiğitlere yedirin de ekmek boşa gitmesin..."
General Guro Anlatıyor
Bir gün, bir taarruz sonrası cepheyi dolaşıyordum, yaralı bir Fransız subayını gördüm ve elini sıkmak istedim. Elimi sıkmadı ve "benim değil, şu Türk subayının elini sıkınız, o olmasaydı ben şimdi ölmüştüm" diyerek ilerde baygın yatan Türk subayını gösterdi. Sebebini sordum, subay şöyle devam etti:
"İkimiz de ağır yaralı idik. O kendi yarasına aldırmadan sargı paketini çıkardı ve benim şaşkın bakışlarım arasında boynumdaki yarayı sardı. Rica ederim, yalvarırım onu kurtarınız."
General çok meraklanır, acaba bu Mehmetçik neden kendi yarasına bakmamış da, düşmanını tedaviye çalışmış. Merakını yenemeyip işin aslını soruşturur ve şunları öğrenir.
O Fransız subayı yaralanmıştır. Bir kenara çekilir, elini cebine atar ve cebin-den cüzdanını çıkarır. Cüzdanın içinden yaşlı bir kadın fotoğrafı çıkarıp, bakar, bakar, sonra öper, yüzüne gözüne sürer... Mehmetçik, onun annesi olduğunu tahmin etmiş ve demiştir ki: "Beni bekleyen ne annem var, ne de babam... Ben ölsem arkamdan ağlayan kimsem olmaz... Ama bu arkadaşın onu bekleyen bir annesi var. Bari o sağlığına ve annesine kavuşsun..."
Kınalı Hasan
Yüzbaşı Sırrı Bey, ikindi vakti yeni gelen erleri teftiş ederken, içlerinde bir tanesinin saçının bir tarafı kınalanmış oldugunu görür ve takılır: "Hiç erkek kınalanır mı?
Mehmetçik: Buraya gelmeden evvel, anam kınalamıştı komutanım" der ve sebebini bilmediğini ilave eder. Komutanın isteği üzerine anasına haber salar, "Niye benim saçımı kınaladın?"Gelen cevabı mektupta şunlar yazar:
"Ey gözümün nuru Hasan'ım, Köyümüzde rahat rahat oturalım mı?
Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor.Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın... Ben, senin anan isem. Beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü. Allah, bu vatan için seni besledi. Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor...
Sen bu ailenin seçilmiş kurbanısın...
Hasan'ım, söyle zabit efendiye... Bizim köyde kurbanlık ayrılan koyun-lar kınalanır... Ben de seni evlatlarımın arasından vatana kurban adadım. Onun için saçını kınalamıştım...
El-hükmü billah. Allah, seni İsmail Peygamber'in yolundan ayırmasın.
Seni melekler şimdiden rahmetle anacak-tir. Gözlerinden öperim...
Anan - Hatice"
KİM
Life BİR DESTA
N
26 kimlife26 kimlife
"Sağ Kolumu Kaybettim ama Sol Kolum Var"
Seddülbahir ve Conkbayır'ın büyük kahramanlarından biride Bombacı Mehmet Çavuş'tu. Bu kahraman Anadolu çocuğu, İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca hemen yakalar, karşı tarafa fırlatır ve zararını kendilerine dokundururdu. İngilizler bunu anlamış olacaklar ki
bombaları bir kaç sayı saydıktan sonra fırlatarak Mehmet Çavuş'un iadesini önle-meye çalışmışlardı. İşte böyle bir bomba Mehmet Çavuş'un elinde patlayarak sağ elinin bileğinden kopmasına sebep olmuştu. Bu yiğit delikanlı vazife şuuruyla hastahaneden tabur kumandanına yazdığı mektupta şöyle diyordu:"Sağ kolumu kaybettim, zarar yok, sol
kolum var. Onunla da pekala iş görebil-irim. Beni müteessir eden ve yüne kıtama iltihak edip düşmanla çarpışmama mani olan şey yaramın henüz kapanmamış olmasıdır. Hastahaneden kurtularak halen harbe
iştirak edemediğim için beni mazur görünüz ,affedeniz muhterem kumandanım.."
12 Yaşındaki Nezahat Onbaşı
Tabur Komutanı Binbaşı Halit Bey'in kızı 12 yaşındaki Nezahat onbaşının da, bu küçük yaşına rağmen elinde silahı asker kıyafetiyle Türk ordusuyla birlikte çeşitli muharebelere katıldığını anlatan Köstüklü, "Ata binmesini ve silah kullanmasını çok iyi bilen bu kız çocuğu Milli Mücadele boyunca 70. Piyade Alayı'nın bir mensubu olarak alayla birlikte tam bir asker gibi, cepheden cepheye koştu. Hatta bu Alaya, o bölgede "Kızlı Alay" denmişti." dedi.
Köstüklü, Çanakkale Savaşı'na katılan Galatasaray, Konya ve İzmir Liseleri gibi birçok okulun öğrencisinin şehit düştüğünü belirterek, savaşın olduğu dönemde bu üç lisenin mezun bile veremediğini bildirdi.
Vatanın kurtulması için Türk milletinin kadını erkeği ve çocuğuyla tek vücut olarak düşmana karşı koyduğunu ve yabancı unsurları Türk topraklarından attığını be-lirten Köstüklü, "Türk çocuğu yeri geldiğinde omzunda silahla cephede savaştı, yeri geldi istihbarat için haber taşıdı, yeri geldi Türk askerine su, ekmek ve mermi götürdü. Bugün kahramanlık destanları yazarak gazi ya da şehit olan bu çocukların birçoğu bilinmemektedir..." dedi.
Koca Bir YiğitSEYİD ONBAŞI
Seyid onbaşı 1889'da Balıkesir'e bağlı Havran ilçesinin Çamlık köyünde dünyaya geldi. 1909'da vatani vazifesini yapmak üzere askere giden Koca Seyid, üç sene-lik asker iken Balkan harbi patlak verince, birliğiyle birlikte savaşa katıldı. 1913'te Balkan savaşı sona erdi fakat o terhis edilmedi. 1914'te Birinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale'de topçu eri olarak vazife aldı ve burada tek başına destan yazdı...
Seyid onbaşının 215 okkalık (275 kg) gülleyi bir başına kaldırıp, ağzına sürdüğü topla Ocean zırhlı gemisini boğazın kanlı sularına gömmesi, Çanakkale savaşının dönüm noktasıdır. İkindi çayını İstanbul'da içeceklerini düşünen haçlı zihniyeti, aylarca süren göğüs göğüse mü-cadeleden sonuç alamayınca, denizden Gelibolu sahilindeki topçu bataryalarını yıkarak ilerlemeyi düşünüyordu. Fakat bu hamleyi yaparken Türk'ün imanını hesaba katmamışlardı. Düşman saldırısı sırasında kısa bir süre baygınlık geçiren Koca Seyid, kendine geldiği zaman, etrafındaki bütün askerlerin şehit düştüğünü gördü. Düşman donanmasının boğazı geçmek üzere olduğunu görünce kendini toparladı ve tarif edilemez bir iman kuvvetiyle, top güllesini sırtladı! Daha önce top mermisi kullanma-yan Koca Seyid'in ilk iki hamlesi boşa gitti ama üçüncü top, Ocean zırhlısını delip geçmeye ve düşman askerlerinini dumura uğratmaya yetti.Seyid Onbaşı, savaşın ardından
Balıkesir'deki köyüne döndü ve burada mütevazı bir hayat yaşadı. Ömrünün sonuna kadar bir fabrikada hamallık
yapan, devletin vermek istediği maaşı kabul etmeyen Seyid Onbaşı, 1939 yılında zatürreden öldüğünde, geriye, "mertlik, iyilik" bıraktı. Havran ilçesindeki Çamlık Köyü'nün adı, artık Kocaseyit Köyü. Seyid Onbaşı'nın burada, halen bir kızı ve 250'ye yakın torunu ikamet ediyor.
Taze Ekmek
Harbin en çok kızıştığı bir hengamda birkaç İngiliz subayı esir alınır. Hemen cephe gerisine götürülür. Yaralı olanlarının tedavisin ev bakılır.
Mehmetçik yokluklar içinde mücadele vermektedir. Haftada bir etli yemek bu-lurlarsa bayram ederler, çoğu zaman da bir kuru ekmekle geçiştirirlerdi. Fakat karşı taraf içeceği şaraptan çukulatasına kadar herşeyi tam tekmildi.
Derken yemek vakti sargı yerine taze ekmek getirilir. Mehmetçik, taze ekmeği esir subaylara verirler ve kendileri kuru ekmeğe talim olurlar. İngiliz subaylar, bu işte bir iş var, ekmeği zehirlemiş olmasınlar sakın, diyerek yemeğe yanaşmazlar. Bizim Mehmetçik ne kadar yeyin, dediyselerde anlatamazlar. Nihayet, ingilizce bilen Türk subayı gelir. İşi öğrenir ve sebebini sorar Mehmetçikten. Tam bir Anadolu delikanlısının saffeti içinde şöyle cevap verir:
"Kumandanım, madem bu adamlara bakacağız, yedireceğiz. Bari taze ek-mek yesinler, onlar bayat ekmeğe alışık değillerdir. Biz zaten askere gelmeden evvel de köyde bayat ekmek yiyorduk..."
KİM
Life BİR DESTA
N
27 kimlife27 kimlife
Ali Çavuş’un Hikayesi
Harbin son dönemleridir.Mehmetçik süngüyle hucuma kalkar ve
düşmanı geri püskürtür. Geri kaçarken bazı yaralı düşman askerleri de siperlerde kalır daha geri gidemezler. Ali Dayı, düşman askerlerinden iki tane Anzak askerini bu şekilde siperde yaralı bulur. Bunları tutar tedavileri için cephenin arkasına getirir.Orada bir kısım tedavileri ile ilgilenir.
Nihayet harp biter. Sekiz ay bu cephede harp eden Ali Dayı, harp bitince bu iki esiri yanında İstanbul'a getirir. Kimse zarar vermesin diye de üzerlerine Türk askeri üniformasını giydirir. Oradan doğru memleketi Samsun'a. Samsun'un Bekdiğin köyüne alır getirir. Köylü bu iki yabancıya kucak açar bunları bağrına basar. Derken iki Avustralyalı 1916 yılında Samsun'da yaşamaya başlarlar. Kendilerine gösterilen tarlayı ekerler, biçerler. Sıcak bir dostluk atmosferi oluşur.Hayat alabildiğine hoş ve huzurlu devam
eder dururken, bir gün Ali Dayı bunları melûl mahzun görür. Sebebini sorar. Memleketinden çok uzakta olan bu iki asker, kendi topraklarını ve akrabalarını özlemiştir. Ali Dayı durumu anlar. Hemen ne yapabileceğini düşünür. Nihayet, çareyi hanımının altınlarını istemede bulur. Bu ikisini alır doğru İstanbul'a. Araştırır, soruşturur hemen yakında Avustralya'ya kalkacak bir gemi bulur. Ali Dayı, eşinin altınlarını bozdurur, bu iki Anzak askerinin biletlerini alır, yanlarına azık temin eder ve uğurlar...
Kahraman Türk Kadını
Mısır'da yayınlanan The Egyptian Gazette adlı gazetede yer alan ve bir askerin İskenderiye'den ailesine yazdığı mektubunda, Türk kadın savaşçılardan şöyle bahsedilmektedir ;
"15 Ağustos 1915 Pazar günü savaşa katıldık. Şarapnel parçaları, makineli tüfek mermilerinin yanı sıra, pusuda ateş eden keskin nişancı Türk kadın savaşçıların ateşi altında adeta cehennemde ilerlemek gibi bir şeydi bizimkisi. Burada çarpışanların çoğu kadın ve kız... "
Yeni Zelanda'dan savaşmak için gelen Otago Birliği'ne mensup bir asker ise kes-kin nişancı bir Türk savaşçısını yakalamak için operasyon düzenlediklerini, yakala-nan kişinin kadın olduğunu ve kendisini
yeşile boyayıp, ağaç ve bodur bitkilerle uyum sağladığını gördüklerinde çok şaşırdıklarını söyler...
Bazıları kadın savaşçı olaylarının, savaşın zor şartları nedeniyle hayal görmüş Anzak askerlerinin uydurması veya Türk insanını kahramanlık duygularını okşamak ve ilgi uyandırmak isteyen kişilerin yalanlarından ibaret olduğunu söylemektedir. Fakat, yabancılara ait belgelerde bu tür hayallere yer verilerek hangi amaca hizmet edilmiş olabilir ki ? Üstelik Nene Hatun gibi elinde satırla,
Erzurum'da Ruslara karşı savaştığı gibi, Çanakkale Savaşları'nda keskin nişancı olsun veya olmasın birçok kadının, Gelibo-lu Yarımadası'nda Mehmetçiklerin yanında düşmana karşı mücadele verdiğinden eminiz. Araştırmacılarımızın ve tarihe gönül veren-
lerin daha nice kadın kahramanımızla ilgili bilinmeyen gerçekleri ortaya çıkarmasını diliyor ve Çanakkale Savaşı başta olmak üzere, tarihimizin tüm kadın kahramanlarını rahmetle anıyoruz...
İşte, imanla yoğrulmuş bu şefkat abideleri, haksız yere kimseye kıymamışlar. Hatta, civanmertlikleri sayesinde düşmanları tarafından bile takdir görmüşlerdir. Öyle ya fazilet odur ki, düşman dahi takdir et-sin. Şimdilerde bu ruha başta bizim ve daha sonra da bütün insanlığın ne kadar ihtiyacı var. Evet bu yüce duyguları biz nereden aldık ve nasıl kaybettik. Üzerinde uzun uzun durulmaya değer...
Çanakkale'ye Ulaşım Bilgileri
*Hızlı Feribot +Karayolu İle Çanakkale'ye Ulaşımİstanbul Yenikapı - Bandırma iskelesi
arasında çalışan hızlı feribot kullanılarak Çanakkale'ye ulaşım mümkündür. Bandırma'ya geldiğinizde hızlı feribotun Bandırma'ya varış saatlerine göre ayar-lanan Bandırma - Çanakkale arasında çalışan otobüs firmalarından biriyle Çanakkale'ye ulaşabilirsiniz. Bandırma Çanakkale arası 175 Km olup, seyahat süresi yaklaşık 2.5 - 3 saat arasındadır. Hızlı feribot için ido.com.tr sitesinden hızlı feribot tarifesi ne ulaşabilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz.
*İstanbul'dan TEM otoyolu Kınalı çıkışından Tekirdağ sapağını takip ederek, Keşan-Gelibolu'ya geliyorsunuz. Milli Park 27 km uzaklıkta.
*Çanakkale'ye ikinci geçiş Eceabat'tan feribotla. Birinci geçiş ise Gelibolu-Lapse-ki arasında ve feribot saat başı kalkıyor. Çanakkale-İzmir yolunun 14. km'sinde Güzelyalı sapağı bulunuyor.
KİM
Life BİR DESTA
N
28 kimlife
KİM
Life KİM
’DEN
HA
BERLER
İlk defa böyle bir durumla karşılaşıyorum.
Çok mutlu oldum, teşekkürler Kim Market.
Kim Market'ten alışveriş yaptım, kazançlı çıktım.
Kampanya sonucu yüzümüzü güldürdü.
29 kimlife
KİM
Life KİM
’DEN
HA
BERLER
Kazançlı alışverişin tek
adresi olan Kim markett'ten
alışveriş yaptığım için çok
mutluyum.
Teşekkürleer Kim Market
30 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIKMemorial Ataşehir Hastanesi Göğüs
Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. İlkay Keskinel, "1-7 Mart Yeşilay
Haftası" öncesinde sigara ve alkolün zararlarına değinerek, ağız kanseri ris-kini artırıcı etkisi hakkında bilgi verdi ve önerilerde bulundu.
"Ben bağımlı değilim" diye düşünmeyin Alkol ve sigara...Bu iki bağımlılık yapıcı
madde, birlikte kullanıldıklarında ayrı ayrı yaptıkları kötü etkilerin yanı sıra; sinerjik (aynı yönde) etki de göstermektedirler. Bunun nedeni, birbirlerinin keyif verici etkilerini artırmaları ya da birbirlerinin isten-
meyen etkilerini hafifletmeleri olarak göster-ilmektedir.
Alkol ile sigara iyi gidiyor düşüncesi sizi kansere götürebilir
Beyne ulaşan nikotin, "nikotin resep-törleri" adı verilen bazı protein yapıda alıcıyı uyarır. Bu proteinler, bazı fizyolojik fonksiyonları düzenler. Sonuç olarak, bey-nin özel bir bölgesinden nikotin etkisiyle "dopamin" adı verilen bir madde salınır. Mekanizması tam olarak anlaşılmasa da, alkol kullanımı ile de dopamin salgısı artmaktadır. Dopamin, bağımlılıkta rolü olan sinirler arası bir ileti maddesidir.
ağız kanseri riskini Sigara ve alkol
10 kat arttırıyor
31 kimlife
Küçük doz alkol bile, nikotinin keyif verici etkisini güçlendirir. Bu nedenle sigara içen kişiler, alkol aldıklarında daha da çok sigara içme eğilimindedir. Alkol dozu arttıkça, sigara içme isteği de artar. Bir maddenin ya da ilacın uzun süre-li kullanılması sonucu aynı etkiyi yaratmak için daha yüksek doz kullanılmasına gerek olması durumuna "tolerans" adı verilir. Hay-vanlarda yapılan deneylerde, uzun süreli nikotin kullanımının alkolün bazı etkilerine karşı tolerans oluşturduğu, yine benzer şekilde, uzun süreli alkol kullanımının niko-tine karşı tolerans geliştirdiği bulunmuştur. Bu iki yönlü etkileşim nedeniyle, aynı haz duygusuna ulaşmak için, kişiler giderek artan dozda alkol ve sigaraya ihtiyaç duy-abilirler.
Alkolün nikotin bağımlılığı gelişmesini kolaylaştırdığı düşünülmektedir. Sigaranın neden olduğu sinirlilik gibi bazı tatsız belirtiler, alkolün yatıştırıcı etkisi nedeniyle rahatlayabilir. Bunun tersine, nikotin, alkolün dikkati ve hafızayı baskılayıcı ve dengeyi bozucu etkisi-ni geçici olarak azaltabilir. Zamanla nikotinin bu etkisine karşı tolerans gelişir.
Alkolün sigara içme davranışını, sigara içmenin alkol almayı etkilediğinden daha çok artırdığı düşünülmektedir.
Gırtlak, yemek borusu, karaciğer ve pankreas kanserlerinde de etkili.. Alkolün vücutta yıkıldığı ilk madde
olan "asetaldehit", toksik bir maddedir ve "kanserojen", yani kanser yapıcı et-kisi vardır. Sigara dumanında da pek çok başka kanser yapıcı maddenin yanı sıra; asetaldehit bulunur ve sigara içme sırasında tükürüğe geçer. Tükürükteki ase-taldehit yutkunmayla yemek borusu ve mideye ulaşır. Asetaldehit, üst gastrointes-tinal sistemde kansere neden olabilir. Bazı kişilerde genetik nedenlere bağlı olarak asetaldehit oluşumu daha fazla ya da asetaldehitin vücuttan temizlenmesi daha yavaştır. Bu bireyler, uzun süreli ve yoğun alkol kullanırlarsa, hatta bir de bunun üzer-ine sigarada bulunan diğer kanserojenler eklenirse, kanser riski daha da artar.
Yüksek miktarlarda sigara ve alkol birlikte kullanıldığında, yassı hücreli ağız içi kan-seri riski tek başlarına göre kullanılmalarına göre 10 kattan daha fazla artmaktadır. Sigara ve alkolün kullanılma miktarı arttıkça, bu risk daha da fazlalaşır.
Sigara ve alkolün gelişimini artırdığı diğer kanser türleri arasında, gırtlak, yemek borusu, karaciğer ve pank-reas kanserleri sayılabilir. Örneğin bilim-sel bir araştırmada votka kullanımının kadınlarda akciğer kanseri gelişmesi üzerine sigara ile sinerjik etki gösterdiği saptanmıştır.Sigara ve alkol, kalp-damar hastalıkları,
osteoporoz (kemik erimesi) riskini artırmaktadır.Sigara ve alkolün beraber kullanımı,
gebeliğe bağlı komplikasyonları da artırır (plasenta ayrılması, ölü doğum, erken doğum ve bebekte büyüme geriliği gibi). Bu iki alışkanlıktan da bir an önce
kurtulabilirsiniz
Sonuç olarak, her ikisi de zararlı olan bu madde, birlikte kullanılınca daha da zararlı hale gelmektedir. Birinin bırakılması, diğerinin daha rahat bırakılmasını sağlayabilir. Özellikle, sigaradan kurtul-maya çalışırken, alkolden uzak durmak, ya da hiç değilse alkol kullanımını azalt-mak, sigarayı bırakmayı kolaylaştıracaktır.
Alkol dozu arttıkça, sigara içme isteği de artar. Bir
maddenin ya da ilacın uzun süreli kullanılması sonucu aynı
etkiyi yaratmak için daha yüksek doz kullanılmasına
gerek olması durumuna "tolerans" adı verilir.
Uz.Dr. İlkay KESKİNELMEMORİAL Ataşehir HastanesiGögüs Hastalıkları Bölümü
32 kimlife
KİM
Life KA
NSER
Kariyer koçu tam olarak ne yapar?
Kişilerin meslek seçimleri, iş değişikliği yapmak istemeleri ya da kariyer hedefleri doğrultusunda belli bir amaca yönelik, sistematik ve yapılandırılmış görüşme yürütürler.
Her insanın bir koça ihtiyacı var mıdır? Hangi alanlarda Koç'a ihtiyaç duyulur?Değişim ve gelişim isteği içinde olan her
bireyin koçluk almaya ve bir koça ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Özellikle, kariyer planlaması, performans yönetimi, etkili ekip yönetimi, iş ve özel yaşam dengesi, okul başarısı gibi konularda koçluk alınıyor.
Gelişmiş ülkelerde nasıl algılanıyor bu kavram?Koçluk yurtdışında çok yaygın kullanılan
bir sistem. Yapılandırılmış bir görüşme biçimi olarak bize de dışarıdan geliyor.
Psikolog ile koç arasındaki fark nedir?Koçluk "şimdi ve burada" bakış açısından
Çağlar ÇABUKKoçluk Platformu Derneği Başkanı
33 kimlife
KİM
Life KA
RİYER
yola çıkar ve geleceğe odaklanır. Hedef belirlemek ve hedefe giden yolda plan-lar yapmak üzerine kurgulanır. Bunları yaparken kişinin gerçekten ne istediğine, nasıl motive olacağına, nasıl bir hayat yaşamak istediğini dikkate alır. Psikoloji de elbette genel olarak bu konularla ilgili çalışabilir. Koçlar sağlıklı bireylerle çalışır.
Kariyer koçunun bireyin mesleki hayatına ne gibi katkıları vardır?Kişinin hangi sektörde, hangi faaliyet
alanında daha başarılı olacağına, kendi donanımlarına, güçlü yanlarına, gelişim alanlarına odaklanmasını sağlıyor. Piyasa ihtiyaçlarını analiz etmesini, iş arama sürecinde veya yeni bir kariyer planlama aşamasında bilinçli bir plan-lama yapmasını koçluğa ilişkin teknik ve araçları kullanarak destek veriyor.
Bir kişi neden koça ihtiyaç duyar? Bu ihtiyacın nasıl farkında olabilir?Kişi, bir değişim, dönüşüm geçiri-
yordur. Terfi etmiştir, emekli olmuştur, üniversiteye hazırlanıyordur, yurtdışından iş teklifi gelmiştir. Bir amaç belirlemek istiyordur. Çok stresli bir işi vardır ya da potansiyelini keşfetmeye hazırdır. İşte koçluk bu ve buna benzer pek çok durumda çalışan bir sistem.
Koçluk Platformu Derneği'nin kuruluş amacı nedir, ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?Koçluk Platformu Derneği profesyonel
koçluk eğitimi almış kişilerden oluşan bir yapı. Koçluğun meslek olarak kab-ulü, saygın ve itibarlı bir iş alanı olarak tercih edilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Koçların mesleki ve kişisel gelişimini destekleyen eğitim çalışmaları ve atölyeler düzenliyoruz. Sosyal Sorumluluk projeleri üretiyoruz. Engelli ve kadın istihdamı konusunda adaylara koçluk hizmetleri veriyoruz. Vermeye de devam edeceğiz.
Koçların yarattığı faydalardan söz eder misiniz?Koç, bireyin kendisiyle yüzleşmesi,
kişisel potansiyelini keşfetmesi, açık ve net hedefler belirleyebilmesi, motivasyon kaynaklarını keşfederek daha mutlu yaşam alanları yaratması konusunda tarafsız ve destekleyici bir süreç işletir.
Koçluk hizmeti almanın bedeli aşağı-yukarı nedir?Bireysel görüşmeler en az 200-250
TL'den başlıyor. Koçun deneyimine ve
uzmanlık alanına göre 1000 Dolar'a kadar varan görüşme ücretleri de mevcut.
Sizce bir koçun sağladığı farkındalıklar nelerdir?Koç, bireyin kendisiyle yüzleşmesi,
kişisel potansiyelini keşfetmesi, açık ve net hedefler belirleyebilmesi, motivas-yon kaynaklarını keşfederek daha mutlu yaşam alanları yaratması konusunda tarafsız ve destekleyici bir süreç işletir.
Kişi, bir değişim, dönüşüm geçiriyor-dur. Terfi etmiştir, emekli olmuştur, üniversiteye hazırlanıyordur, yurtdışından iş teklifi gelmiştir. Bir amaç belirlemek istiyordur. Çok stresli bir işi vardır ya da potansiyelini keşfetmeye hazırdır. İşte koçluk bu ve buna benzer pek çok du-rumda çalışan bir sistem.
Röportaj: Sema Gür/Gülşah ŞENEL
34 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
2012ev terliği modası
35 kimlife
KİM
Life MO
DA
Ev hanımlarının zamanının çoğunu evde geçirdiği için evin içinde kış gümünde ayak yalın gezmeleri oldukça sakıncalıdır çünkü biliyoruz ki insanlar ilk başta ayaklardan üşütüp hasta olma olasılıkarı çok yüksektir. Kışın odalarda yerlerde ne kadar halılar olsa da yerlere terliksiz basmak sakıncalıdır. İçi yünlü ayakları sıcak tutan ve sizleri soğuktan koruyan hasta olmaktan kurtaran oda terlikleri bir evde olması gereken kışlık terlik modellerinden en önemlilerindendir. Terlik firmaları
erkekler için ayrı bayanlar için ayrı oda terlikleri imal etmektedirler. Bayanlara özel olarak çok çeşitli ve renkli hatta sevimli hayvan resim figürlü oda terlikleri üretmektedir. Erkekler için üretilen oda terlikleri bayan terliklerine nazaran daha sade ve koyu renklerden oluşmaktadır. Bir çok terlik firmaları ve markaları vardır herkesin çok yakından tanıdığı ve kaliteden taviz vermeyen ünlü markalar son yılların teknolojisine uyum sağlayıp yeni terlik modelleri imal etmektedir. Bayanlar 2012 - 2013 yılının en son modası olan ev oda terliklerinden en çok beğenilen çeşitlerini sizlerin beğenisine sunmaktayız.
Sonbahar kış aylarında evlerde sıcacık ayakcıklarımız ile dolaşmak tabi ki paha biçilmez öyle değil mi ? Kışın evlerde terlik kullanımı eksik olmaz özellik ile ayaklarını çok üşüyor ise kışlık terlik modelleri bence tam sizlik.
36 kimlife
KİM
Life AÇ
ILIŞ
Yeni bir banyo yaptırmayı ya da havasını tazelemeyi düşünüyorsanız günümüz modasına ayak uydurarak
tasarruflu armatürler ve ekolojik aksesuar-larla çevre dostu bir banyo tasarlamaya hazır olun.
Hemen her alana yayılan çevreye saygı ev dekorasyonunda da kendini hissettiri-yor. Evde en çok su ve elektrik tasarrufu yapılması gereken yerler banyo ve mutfak. Böyle olunca devreye gelişen teknoloji ile birlikte üretilen yeni nesil batarya, lavabo, klozet ve küvetler giriyor. Yapılan araştırmaya göre ev kullanımında yüzde 30'luk harcamayla klozetler başı çekiyor. Daha sonra yüzde 12 ile duş ve yüzde 21 ile armatürler geliyor. Bu nedenle geri dönüşümlü malzemeler, yüzde yüz doğal ürünler, enerji ve su tasarruşu vitrifiyeler, hepsi dünya kaynaklarını daha uzun süre ve sağlıklı kullanmak için birer gereç.
Banyo mobilyasında geri dönüşümlü doğal malzemelere yönelebilirsiniz. Bam-bu, bu tarz malzemeler içinde en çok tercih edileni. Yüzde 100 doğal ve çok çabuk
büyüyen bir bitki olduğundan böylece doğal kaynaklarını tüketmemiş oluyorsunuz.
Tek kumandalı armatürlerde seramik disk-li kartuş kullanımını tercih ederek suyu çift kademeli kontrol sistemi ile akıtan lavabo armatürü su tüketimini yüzde 50 azaltıyor, Kale Banyo.Su ve enerji tasarruflu Rainshower
serisinde el duşunda bulunan EcoButton su
akış miktarı azaltıp artırarak ihtiyacınıza göre kullanım sağlıyor, Grohe.
Vitrifiyeleri yenilerken su tasarrufu ürün-ler tercih ederek doğayı koruyabilirsiniz. Angeletti&Ruzza tasarımı bu lavabo ince yapısı ve minimum derinliği sayesinde kullanıcıların suyu daha az kullanmasını sağlayarak tasarruf etme imkanı sunuyor. Thin serisi lavabo, Kale Banyo.
Doğal kaplama modüler banyo dolapları ile farklı kompozisyonlar yaratabiliyor-sunuz. Ayrıca asma modülleri yerden tasarruf sağlıyor. Joy ahşap ve lake banyo dolabı serisi, Casa.
Özel teknolojisi sayesinde banyoda 2,7 litre su ile yıkama yaparak yüzde 55 oranında su tasarrufu yapma imkanı, su tasarrufu ve hijyen sağlayan Çevreci klozet.
Dar banyo alanları ile uyumlu S50 Compact serisindeki 48 ve 52 cm. genişliğindeki klozetler sadece 2,5/4 lt. suyla temizlek apacak şekilde tasarlanmış.
banyonuzu yenileyinev dekorasyonunda
37 kimlife
KİM
Life DEK
ORA
SYON
Ekonomik ve çevreye duyarlı klozetler özel iç takımı sayesinde maksimum su tasarrufuna imkan sağlıyor.
İpucu: Banyonuzu yenilerken eski-yen küvetinizi atmak yerine yenileyerek kullanmayı deneyebilirsiniz. Küvetler için kullanılan akrilik boyalarla boyamak çözüm olabilir. Ayrıca kenarına ahşap paneller kaplayarak da farklı bir görüntü kazandırabilirsiniz.
Daha Çevreci Bir Kimlik İçinEğer vitrifiyeler-
inizi 2001 yılından daha önce taktıysanız rezervuarınızın iç takımını su tasar-ruflu bir model ile değiştirebilirsiniz. Böylece hem su-dan, hem de paradan tasarruf sağlarsınız.Eski tip klozetinize
ankastre rezervuar sistemi takarak yılda yaklaşık 20.000 litrelik bir su tasarrufu sağlayabilirsiniz.Eski model ve
sürekli damlatan lavabo bataryaları dert değil çünkü yeni model bataryalara göre çok daha kolay değiştirilebiliyor.Lavabo ve klozeti-
nizi temizlerken ağır kimyasalları dökmek yerine çevre dostu deterjanlar kullanarak doğayı korumaya katkıda bulunabilirsiniz.
Doğal malzemeden üretilen duvar kaplamaları ekolojik bir banyoda rahatlıkla kullanılabilir. Böylece çevreci yaklaşımınızı dekorasyonda da vurgulamış olursunuz. Dune serisi, ''Talha de Manga'', 30 x 30 cm, manga ağacından imal edilen doğal kaplama, Yütaş.
Belki eski bir evdesinizdir veya uzunca bir zaman olmuştur aynı evi kullanalı hat-ta bunlara gerek yok yeni aldığınız evin banyosu size sıkıcı geliyor da olabilir. 10 pratik adımla banyonuzun dekorasyonunu
değiştirip daha uygun fiyata kendi zevki-nize göre bir banyoya sahip olabilirsiniz.
*Zemin ve duvar gibi ana dekoratif un-surlarda açık tonları tercih edin. Böylece eskimeyen bir görünüm yaratabilir; iki yılda bir banyonun yapısal elementler-ini değiştirmek durumunda kalmazsınız. Parlak tonlar ya da kırmızı, sarı gibi öne çıkan renkler konusundaki iştahınızı aksesu-
arlara saklayın. Böylece banyonuzdan sıkıldığınızda sadece onları değiştirmekle yetinebilirsiniz.
*Eğer banyoda alan konusunda sıkıntı yaşıyorsanız asma klozet ve gömme rezer-vuar kullanabilirsiniz. Bu tip kullanışlı ürün-ler alandan tasarruf etmek için ideal.
*Tavanda açık renkleri tercih etmeye özen gösterin. Havai mavi, buz yeşili, uçuk san gibi tonlar istenilen aydınlık at-mosferi yaratmada büyük ölçüde etkilidir.
*Banyoda ayaklı aynalardan faydala-nabilirsiniz. Böylece her boydaki insanın
rahatlıkla kullanmasını sağlamış olursunuz. Ancak banyo alanınız darsa duvarda ayna kullanabilir, böylece alan derinliğini artırarak banyonun olduğundan daha büyük olmasını sağlamış olursunuz.
*Banyonun kendiliğinden zengin bir görünüme sahip olmasını istiyorsanız, mermer gibi doğal taşları kullanabilir-siniz. Sade ve doğal bir görünüme sahip
olan doğal taşlar aslında en zengin ve sofistike görünen döşemelerdir.
*Banyoda yeterli alanınız varsa hav-lu ve bornoz gibi tekstilleri depola-mak için duvar üniteleri yerine ayaklı raf üniteler-inden faydala-nabilirsiniz. Çok daha zarif ve şık bir görünüm için modüler olan ferforje ve ahşap dolapları tercih edebilirsiniz.
* B a n y o d a k i eski dolabınızı es-kitme tarza boya-yarak banyoya vintage havası katabilirsiniz.
*Banyodaki elek-trik anahtarının yer-ine dimmer takabil-irsiniz. Böylece duş alırken loş bir at-mosfer oluşturarak
banyonuzdan aldığınız keyfi iki katına çıkarabilirsiniz. Ayrıca banyo duvarlarına nişler yaptırıp içlerini mum ile aydınlatmak banyoyu yenilerken bir başka parlak fikir olabilir.
*Banyoyu dekore ederken seçimlerinizde devamlılık ve bütünsellik olmasına özen gösterin. Farklı iki stili kombinlerken bile aralarında ortak bir nüans olmasına dikkat edin. Örneğin vintage duvar döşemeleriyle, kır evi tarzı aksesuarlar birbirini tamamla-yarak şık bir bütün oluşturulabilir.
Kaynak: Evim Dergisi, Dekorhobi.com
banyonuzu yenileyin
38 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
39 kimlife
KİM
Life ETKİN
LİKLER
izleyelim Sen Kimsin?
okuyalım Bir Destandır Çanakkale
dinleyelim
Vizyon Tarihi: 02 Mart 2012 Tür: Komedi. Yönetmen: Ozan Açıktan. Oyuncular: Tolga Çevik, Köksal Engür, Toprak Sergen, Pelin Körmükçü, Zeynep Özder. Senaryo:Tolga Çevik, Ozan Açıktan, Levent Pala.
Tekin (Tolga Çevik) ve emekli trafik polisi yardımcısı İsmail abi (Köksal Engür), kaybolan bir kızı bulmak için, hayatları pahasına her türlü tehlikeyi göze alır. Sıradan bir kayıp kız vakasının peşinde başlayan hikâye, hesaplaşmaların, oyun içinde oyunların geliştiği bir maceraya dönüşür. Kim masum kim suçlu birbirine karışır. Hafiyelerimizin tek bir hatası vardır, o da kendi yöntemlerini kullanmak. BKM filmin yapımcılığını üstlendiği filmin senaryosunu Tolga Çevik, Levent Pala ve Ozan Açıktan yazdı.
Yazan: Vehbi Vakkasoğlu Çanakkale; altı asır üç kıtaya hükmeden şanlı Osmanlının son zaferi ve İstiklal harbimizin
habercisi... "Yedi Düvel"in "hasta adam" dedikleri Osmanlıya son darbeyi vurmak isterken kazdıkları kuyuya düştükleri yer... İki yüzelli bini aşkın şehidin kanıyla sulanan vatan toprağı... Cenab-ı Hakkın (c.c.) inayetiyle, Hz. Peygamberin (a.s.m.) ruhaniyetiyle hazır bulunduğu, Al-lah ve Peygamber aşkıyla gözünü kırpmadan, korkusuzca düşmana karşı koyan Mehmetçiğin tarih yazdığı altın sayfa... Düşmanın dahi kahramanlığını, insanlığını övdüğü Mehmetçiğin yazdığı bir destan Çanakkale... Aslında Çanakkale Zaferi için ne söylense az... Yıllar süren titiz araştırmaların sonucu olan bu eser, gerçek tarihin nasıl ve kimler tarafından yazıldığını ortaya koyuyor; tabii ki ibret almasını bilenler için...
Leman Sam, 13 yıl aradan sonra solo albümü ile nihayet yeniden dinleyicilerinin karşısında. "Nereye Kadar" adını taşıyan albüm, Kalan Müzik etiketiyle müzik marketlere sunuluyor. 1998'de "İlla" ve "Livaneli Şarkıları" albümlerinden sonra, onunla bütünleşen şarkılarını sadece konserlerde seslendiren ünlü sanatçı, nihayet yeni bir albümle dinleyicisiyle buluşuyor.
Bu kez tamamiyle akustik bir albüm hazırlayan Leman Sam, özellikle klavye kullanımından kaçındı. Düzenlemeleri Vedat Sakman'a ait olan albümde, Erkan Oğur, Sarp Maden, Levent Güneş gibi müzisyenler sanatçıya eşlik ediyor. Hazırlıkları tam iki yıl süren albümde, aşık olur gibi şarkı söyleyip, şarkı söyler gibi aşık olan Leman Sam'ın tarzını yansıtan 10 yeni beste yer alıyor.
Leman SAM“Nereye Kadar”
KİM
Life SAĞ
LIK
Malzemeler*4 adet baklava yufkası*2 adet tavuk budu (kemiksiz, derisi ile)*1 adet küp küp doğranmış kırmızı biber*1 adet küp küp doğranmış sarı biber*1 adet kuru soğan*4-5 dal taze fesleğen (doğranmış)*2-3 diş ezilmiş sarımsak*1 tatlı kaşığı dolmalık fıstık*2 yemek kaşığı zeytinyağı*1 yemek kaşığı tereyağı
TarifiÖncelikle tavuk butlarını marine etmek
için, bir kabın içine ezilmiş sarımsakları, 1 yemek kaşığı zeytinyağını (tercihen sızma) ve doğranmış fesleğenleri koyup karıştırın. Tavuk butlarını da bu karışımla yoğurup 15-20 dakika bekletip marine edin. 1 yemek kaşığı zeytinyağında (tercihen riviera) yem-
eklik doğranmış kuru soğanı, renkli biberleri ve dolmalık fıstıkları kavurun.Hazırladığınız bu iç harcı tavuk butlarınızın
içine koyup rulo yapın ve yağlanmış fırın tepsisine dizin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 15 dakika pişirin. Fırından çıkarıp iyice soğutun. Baklava yufkalarını uzunlamasına dikdörtgenler elde edecek şekilde kesin ve aralarına tereyağı sürerek üst üste koyun. Rahat rulo yapabilmek için baklava yufkalarını streç film üstüne koyun.Soğuttuğunuz tavuk rulolarını yufkanın üstüne koyup sıkıca rulo yapın. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirin. Sıcak servis yapın.
Malzemeler*2 tepeleme çorba kaşığı un*2 tepeleme çorba kaşığı yoğurt*1 su bardağı haşlanmış buğday*1 su bardağı haşlanmış yeşil mercimek*4-5 su bardağı su (yarı ölçü et suyu ola-
bilir)*1 çorba kaşığı tereyağı*Tuz-pulbiber-nane
Tarifi
Yoğurdu,unu ve 3-4 bardak suyu tencer-eye ekleyip,çırpma teliyle karıştırarak pişirin.Kaynamasına yakın buğdayı, mercimeği ve tuzu ekleyin.Çorbanıza arzu ettiğiniz kıvama göre sıcak su ekleyin. Çorbanızı kısık ateşte 10-15 dk kaynatın. En son küçük bir tavada tereyağı,pulbiber,nane hazırlayıp çorbaya ekleyin. Afiyet olsun..
Baklava Yufkasında Fırınlanmış Tavuk
Kış Çorbası
Rabia ÇOLAK / Satış Danışmanı
Hacer ÜNLÜ / Ev Hanımı
Bu sayfalarda yayınlanmak üzere, farklı olduğuna inandığınız, birbirinden güzel yemek ve tatlı tariflerinizi [email protected]
41 kimlife
KİM
Life AFİYET O
LSUN
42 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu. Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya
Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Her yıl en-stitüye üye ülkelerde 27 Mart günü Tiyatro Bayramı olarak kutlanır.
27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka parasız gös-teriler düzenlenir. Tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlar. Ülkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi,
yaşamını Türk tiyatrosuna içtenlikle adamış olan Muhsin Ertuğrul yazdı.
Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı kesinlikle bilinmiyor, Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan sesleri çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar. Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günler-inde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar. Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir
yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi. Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu. Bir süre sonra tiyatroda kişiler ikiye, üçe çıktı. Daha canlı, daha ilgi çekici konular bulundu. Böylece oyun-lar, sanat niteliğine kavuştu. Tiyatro da meslek haline geldi. Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Konusu
bakımından harekete, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir. Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir.
Tiyatroda oynayanla izleyen arasında yakın, sıcak bir iletişim vardır. İlk çağlarda oyunun yazılı metni yoktu. Yeteneklerine güvenen oyun-cular ortaya çıkıp bir çeşit tuluat yaparlardı. Tuluat; oyuncuların o anda düzenledikleri hareketleri, tasarladıkları sözleri söylemeleridir. Tuluat, sahnesiz ve metinsiz bir tiyatro oyunu-dur. Yazılı tiyatro yapıtları çok sonra ortaya çıktı.
Bir süre tiyatro sözsüz oynandı. Oyuncular olayları, el, kol, gövde, bacak ya da yüz hareketleriyle anlatırlardı. Bu sözsüz tiyatroya pandomima denir.
Dünya Tiyatrolar GünüKutlu Olsun
43 kimlife
Bizde tiyatro olgusu; çok eskilere dayanan orta oyunu ile onun gölge oyunu biçiminden başlar. Gölge oyunu arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde üzerine belli tipteki kuklaların hareket et-tirilmesi ve konuşturulması ile yansıyan Karagöz oyunlarıdır. Bugün köylerimizde, çok eski geleneklerden
kalma bir alışkanlıkla tiyatroya çok benzeyen eğlenceler düzenlenmektedir. Buna oyun çıkarma denir. Tiyatro oyunculuğu özel eğitimi gerektiren bir
meslektir. Tiyatro öğretimi konservatuar denilen okulda yapılır. Tiyatro; yazarların dram, komedi, trajedi
türünde yazdıkları eserlerin sahnede oynanması sanatıdır. Tiyatro gösteri sanatı olarak tanımlanır. Belli başlı türleri şunlardır:
Komedi: Oyunların, insanların, durumların gül-ünç yönlerini gösteren bir tiyatro yapıtıdır. Ko-medinin belli başlı türleri şunlardır :
a) Vodvil, hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılar bulunan hafif gül-
dürüdür. b) Fars, olayların aşırı abartıldığı, taklitlerin sık
sık tekrar edildiği bir komedi türüdür. Trajedi: Konusunu tarih, ya da efsanelerden
alan acıklı sahne yapıtıdır. . Dram: Yaşamımızda var olan umudu, sevinci,
acıyı, bir arada sunan tiyatro oyunudur. Dram şiir ve düz yazı ile yazılabilir. Tiyatrolar; devlet tiyatroları, halk tiyatroları,
bulvar tiyatroları, açık hava tiyatroları ve şehir tiyatroları gibi isimlerle anılır. Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Yaşamı sergiler.
Yaşama sevincini yaratır. Geçmişi, günümüzü, geleceği anlamamıza yardımcı olur. Tiyatro; Sorunlarımıza ışık tutar. Tiyatro, insanlar arasında halkın içinden doğmuş bir sanattır. Tiyatro hep iyiden, güzelden hoştan yana olmuştur. Tiyatro insanları eğitir. Eğitirken düşündürür.
Tiyatro insanlara bera¬ber gülmek, beraber ağlamak, beraber düşünmek gibi insanca duygular aşılar.
Profesyonel / Istanbul Küçük Sahne
Ölüleri Gömün / Cevahir Sahnesi
At / Cevahir Sahnesi
Aşkin Siradanliği / Cevahir Sahnesi
44 kimlife
KİM
Life RÖPO
RTAJ
8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve İslam’da Kadın Hakları
8 Mart, tüm dünyada kadınların, özgür ve eşit şartlarda yaşama isteklerini dile getirdikleri anlamlı bir gündür.
Ülkemizde de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü toplumun bir çok kesiminde kutlanmaktadır. Kadınlar çalışma hayatının hemen hemen
her alanında yer bulmaya başlamışlardır. Kadınlar artık g ü n ü m ü z d e önceki yıllara n a z a r a n daha özgür o lmuş la rd ı r . Ancak ne yazık ki kadına karşı
negatif ayrımcılığı, şiddeti, zaman zaman iç burukluğu içinde haber bültenlerinde görmekteyiz. Sağlıklı ve mutlu toplum, sağlıklı aileler-
den oluşur. Sağlıklı aile ise özgür ve mutlu kadınların omzunda yükselir.
İslamdan önce cahiliye devirlerinde en kötü muamelere maruz kalan kadınlar. İslamiyetin gelişiyle kadınlara gerçek değeri verilmiştir. Ancak islamiyetin Kuran'a ve Sünnet çizgisinden uzaklaştıkça müslüman toplumlarda kadına karşı üzücü davranışlarda ortaya çıkmıştır.
Aslında tek bir güne sığdırılmayacak kadar önemli olan kadın hakları ve özgür-
l ü k l e r i n i geliştirmekte herbirimize f a z l a s ı y l a g ö r e v düşmektedir.
45 kimlife
KİM
Life KA
DIN
LARIM
IZ
8 Mart
İslam'da Kadın Hakları İslâm Dîni, kadın hakları üzerinde titizlikle
durmuş ve kadını, hiçbir nizâm ve sistemin veremediği müstesnâ bir makâma sâhib kılmıştır.
Nitekim Cenâb-ı Hakk Kur'ân-ı Kerîm'inde:"Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları
olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır." (50) buyurmuştur. Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz de erkekleri,
kadınların hak ve hukûkunu gözetmeye dâvet etmekte ve bu konuda:"Kadınların haklarını yerine getirme
husûsunda Allâh'dan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh'ın bir emâneti olarak aldınız." (51) buyurmaktadır. Başka bir hadîs-i şerîflerinde de:"Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve
çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım." (52) buyurur. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, erkeklere,
kadınlara dâimâ iyi davranmalarını tavsiye ederek:"Mü'minlerin îmân bakımından en olgunu
ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır." (53) buyurmaktadır. Vedâ Haccı'ndaki meşhûr hutbesinde Pe-
ygamber (s.a.v.) Efendimiz: "Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allâh'dan
korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır. Kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır." buyurarak daha yedinci yüzyılda yüzyirmi dört bin müslü-man hacı namzedine karşı, kadınların haklarını ilk olarak açıklamışlardır. Başka bir hadîs-i şerîflerinde:"Onlara yediğinizden yedirin,
giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fenâ söz söyleme-yin!" buyurmuşlardır. Kadınlarla iyi geçinmek Kur'ân-ı Kerîm'in
emridir: "Kadınlarınızla iyi geçinin; eğer onlardan
hoşlanmadı iseniz bile!.. Olabilir ki bir şey, sizin hoşunuza gitmez de, Allâh onda bir çok hayır takdîr etmiş bulunur." (56) Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bu
konuda:
"Kadınlar hakkında birbirinize hayır
tavsiye ediniz!" (57) buyurmaktadır. Kadınlara karşı daima hoşgörülü olmalıdır.
Nitekim bir hadîs-i şerîfte:"Mü'min bir erkek, mü'min bir kadına
kızıp darılmasın! Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, öbüründen memnûn olabil-ir." (58) buyurulur. Bir insanın her işi ve her huyu hoşumuza
gitmeyebilir. Fakat iyi niyetli ve ülfet edilir insan, kendi hanımında hoşuna gidecek nice meziyetler bulabilir.
Onlarla kendisini memnûn ve mes'ûd edebilir. Bunun için ayıp aramaya değil, meziyet aramaya bakmalıdır.
Zîrâ mârifet iltifâta tâbîdir. İltifatsız mârifet zâyîdir.
İslam’da Kadının Değeri, İslamiyet’in Kadına Verdiği Değer İslâm Dîni, kadına en büyük değeri vermiş
ve onun namuslu, temiz, vakarlı, haysiyetli ve şerefli bir tarzda yaşamasını sağlamıştır. İslâm nazarında kadın, şefkat, merhamet, hürmet duyulması ve nezâket gösterilmesi gereken asîl ve nezîh bir varlıktır. Peygam-ber (s.a.v.) Efendimiz, kadınların nârin, nâzik ve kibâr olduklarına işâretle, onların hiç kırılmaması ve incitilmemesi gerektiğini tavsiye etmişlerdir. Bir hadîs-i şerîflerinde: "...Kadınlar hakkında hayırlı olup
nezâketle muâmele etmenize dâir vasiyyetime itâat ediniz! Çünkü onlar eğe kemiğinden yaratılmıştır. Eğe kemiğinin en eğri tarafı üst kısmı (ortası) dır. Eğer sen onu doğrultmaya uğraşırsan, kırarsın; kendi hâline bırakırsan, daima eğri kalır. O halde kadınlar hakkında hayır öğüdüme dikkat ediniz!" (1) buyurur. Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ilk defâ inanan
ve O'na en büyük desteği veren Hz. Hatîce (r.anha) vâlidemizdir. Nitekim Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Hatîce (r.anha) vâlidemiz hakkında şöyle buyurur: "Allâh bana Hatîce'den hayırlı bir kadın
vermemiştir. Bütün insanlar beni yalanlar-ken, O beni tasdîk etmiş; insanlar benden kaçarken, O beni malı ile desteklemiştir. Ve Allâh bana başka hanımlardan değil, O'ndan çocuk ihsân etmiştir." (2)
46 kimlife
KİM
Life KA
DIN
LARIM
IZ
Kadın, aynı zamanda ilk İslâm şehîdidir. Hz. Ammâr (r.a.)'ın annesi Hz. Sümeyye (r.anha), Mekke'de müslümanlığı ilk kabul eden-lerden ve bu yüzden dayanılmaz işkencelere uğrayanlardandı. Kendisine İslâm'dan ayrılması için yapılan her türlü eziyet ve zulme rağmen, hak yoldan dönmedi. Sonunda Sümeyye (r.anha), Ebû Cehl'in süngüsü altında can vermiş ve Allâh yolunda ilk İslâm şehîdi olmak şeref ve mertebesine erişmiştir. (3) Kur'ân-ı Kerîm'de "en-Nisâ"(Kadınlar) isimli,
yüz yetmiş altı âyetlik uzun bir sûre olduğu gibi, ayrıca "Meryem" diye Hz. Îsâ (a.s.)'ın anne-sine atfedilen doksan sekiz âyetlik müstakil bir sûre daha vardır. Bunlardan başka; "en-Nûr, el-Ahzâb, el-Mümtehine, et-Tahrîm ve et-Talâk" sûreleri de kadınlarla ilgili çeşitli konuları içine almaktadır. İslâm Dîni'nde kadın, âile ocağında temel
eğitimi veren ilk öğretmen ve mükemmel bir eğitimcidir. Çocuğun terbiyesi, yetişmesi, her yönden gelişmesi, daha küçük yaşta iken gü-zel alışkanlıklar kazanması ve faydalı bilgilerle donatılması husûsunda annenin rolü çok büyük-tür. Baba, evin nafakasının temini için ömrünün ekserîsini âilesinden dışarıda geçirmekte, çocuğu ile yeteri kadar meşgul olamamaktadır. Bu durumda, çocuğu asıl yetiştiren ve terbiye eden anne olmaktadır. Nitekim peygamber-ler, mürşid-i kâmiller, velîler, sultanlar ve daha nice büyük insanlar, hep mümtaz annelerin kucaklarında yetişmişlerdir. Ahlâk kitaplarımızda; çarşıdan alınan değişik
yeni bir şeyi, çocuklara bölüştürürken önce kızlardan başlanarak ikrâm edilmesi tavsiye edilmiş, kız çocukları daha hassas ve nâziktirler, diye düşünülmüştür. Kız çocuklarının bakımı ve terbiyesi için her
türlü fedâkârlıkta bulunan anne ve babaların, büyük fazîlet ve ecir sâhibi olacaklarını Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, şu hadîs-i şerîfleriyle beyân buyurmuşlardır: "Kim, (iki veya üç) kız çocuğunu erginlik çağına
erişinceye kadar besleyip büyütürse, kıyâmet gününde -iki parmağını birleştirerek- onunla şöylece beraber oluruz." (4) Bu da, yüce dînimizin kadına verdiği üstün
değeri gösterir.
47 kimlife
KİM
Life TAN
IYALIM
48 kimlife
KİM
Life TAN
IYALIM
Nuruosmaniye, Mercan ve Beyazıtarasında yer alan Kapalıçarşı'mız 64 cadde ve
sokağı, iki bedesteni, 16 hanı, 22 kapısı ve yaklaşık 3600 dükkanı ile dünyanın en eski ve en büyük alışveriş merkezidir. 45000 metrekare kapalı alana sa-hip olup, içinde yaklaşık 20000 kişi çalışmakta ve mevsimine göre günde 300 ile 500 Bin arasında ziyaretçi almaktadır.
Kapalıçarşı'nın çekirdeğini oluşturan iki bedestenden İç Bedesten, yani Cevahir Bedesteni müellifler arasında tartışmalı olmakla beraber büyük olasılıkla Bizans'tan kalma bir yapı olup 48 m x 36 m ölçülerindedir. Yeni Bedesten ise 1461 yılında yaptırılmaya başlanan Kapalıçarşı'nın ikinci önemli yapısıdır ve Sandal Bedesteni olarak anılmaktadır. Burada bir yolu pamuk, bir yolu ipekten dokunan ve Sandal adı verilen kumaş satıldığı için Sandal Bedesteni ismi verilmiştir.Fatih Sultan Mehmet'in Kapalıçarşı'nın
inşaatına başladığı yıl olan 1461 Kapalıçarşı'mızın kuruluş yılı olarak kabul görmüştür. Asıl büyük çarşı ise
Kanuni Sultan Süleyman tarafından ahşap olarak inşa ettirilmiştir. Eskizenginlerin mücevher, kıymetli maden, kürk ve murassa silah gibi değerli eşyalarının yanı sıra dev-let hazinesinin büyük kısmı da buralardaki
kasalarda muhafaza edilirdi. Evliya Çele-bi burayı muazzam güçlü bir kale gibi tanımlamıştı.
Prof. Dr. Önder Küçükerman'ın saptamalarına göre Topkapı Sarayı imparatorluğun beyni, Kapalıçarşı ise ekonominin kalbi olmuştur. 19. yüzyılın başında Haliç'in öbür yakasına Galata'ya bankalar ve bankerler yerleşmeye başlayınca imparatorluk ekonomisinin kalbi de orada atmaya başladı ve daha sonra da beyin, yani saray da o yakaya geçerek kendisine Dolma-bahçe, Yıldız ve Çırağan'ı me-kan tuttu. Meşrutiyet Dönemi'ne kadar lonca sisteminin işlerliğini koruduğu Kapalıçarşı'da her türlü meslek usta-çırak ilişkisi ile oper-atif olarak öğrenilir ve yürütülürdü. Meşrutiyet'ten sonra, değişen koşullar nedeniyle lonca sistemi bo-zuldu ve ticaret zamanın koşullarına göre yapılanmaya başladı.
Bedesten ve Çarşı, 4. Mehmet zamanındaki 20 Kasım 1651 Tarihli yangından başlayarak 26
551 yıllık tarihi ileKapalı Çarşı
49 kimlife
KİM
Life TAN
IYALIM
Kasım 1954 Tarihindeki yangına kadar 20'yi aşkın deprem ve yangın felaketine maruz kalmış, 1894 depreminden sonra yapılan tadilatlarla bugünkü halini almıştır.Evliya Çelebi'nin Seyahatname'deki
anlatımına göre 17. yüzyılın ortalarında Kapalıçarşı'da 4399 dükkan, 2195 oda, 497 tane dolap denilen küçük dükkan, iki lokanta, on iki hazine dairesi, bir cami, on mescit, bir hamam, 19 çeşme, sekiz tulumbalı kuyu, 24 han, bir mektep ve bir türbe vardı. Bugün dükkan ve han sayısının o zamandan daha az oluşunun sebebi daha önce Çarşı içinde bulunan Sarnıçlı Han, Paçavracı Han, Alipaşa Cami Han, Yolgeçen Han, Tığcılar Sokak, Örücüler Sokak ve Çadırcılar Caddesi gibi bazı han ve sokakların 1894 depreminden sonra başlayan ve 1898 yılında biten tadilat esnasında Çarşı'nın dışında bırakılmış olmasıdır.Kapalıçarşı'mız İmparatorluk Devri'nde,
ülkedeki diğer kapalı çarşılardan ayrılması için, bugünkü Grandbazaar ifadesi gibi Çarşu-ı Kebir, yani Büyük Çarşı olarak anılırdı. Üç dört kuşaktan beri çarşımızda esnaflık yapan ailelerin ellerindeki Osmanlı Devri tapularında bu kayıt mevcuttur.Kapalıçarşı'nın cadde ve sokakları o za-
man aynı işi yapan insanların toplandığı yerler olduğu için Kalpakçılar, Kuyumcu-lar, Aynacılar, Fesçiler, Yağlıkçılar gibi iş kollarına göre isim almıştır. Kapalıçarşı her devirde yabancı seyyahların kitaplarında ve yabancı ressamların tablolarında bir masal dünyası gibi yaşatılmıştır. Şairimiz Orhan Veli Kanık da ;-Kapalıçarşı deyip te geçmeKapalıçarşıKapalı kutu ,,Dizeleriyle biten şiirinde Kapalıçarşı'yı ve
gizlediği hazineleri anlatmıştır.Dünyanın en eski bankası, en büyük ve
en eski alışveriş merkezi, en gizemli ve görkemli yerlerinden biri, belki de sekiz-inci harikası olan Kapalıçarşı; bugün çağa ayak uydurmaya kararlı esnafı ve yönetimi, Sağlık Ünitesi, Postanesi, banka şubeleri, özel itfaiye teşkilatı, polis karakolu, kanun-la kurulmuş Özel Güvenlik Teşkilatı, kafe ve restoranlarıyla, içinde sakladığı tarih ve kültür hazineleri ile, bu ecdat yadigarına sahip çıkacak insanlarımızı sadece müşteri gibi değil ortağı ve misafiri gibi ağırlamayı bekliyor.
Fatih Sultan Mehmed İstanbul'u aldıktan sonra şehrin dahilinde çarşılar, dükkan-lar, hanlar, hamamlar, evler ve camiler yapılmasını emretmişti. Şarkta bez satılmak
için yapılmış, daha sonra her nevi kıymetli eşyanın alım, satımına tahsis olunmuş Kapalıçarşılara bedesten denilmekteydi.
Fatih'in eski saray yanına yaptırdığı bedesten, sonraları eski bedesten, iç bedes-ten, yahut Cevahir Bedesteni diye anılmaya başlanmıştı. Bunun ilerisine yapılan ve yeni bedesten denilen Kapalıçarşı da; bir yolu pamuk, bir yolu ipekle dokunan ve sandal denilen bir nevi kumaş satışına tahsisinden dolayı Sandal Bedesteni ismini almıştı. Her iki bedestende Fatih devri inşa karakterindedir.
3000'den fazla dükkanın bulunduğu Kapalıçarşı'yı her gün mevsimine göre 250 bin
ile 400 bin kişi arasında insan ziyaret etmektedir. Kaybol-
maya yüz tutmuş birçok mesleği, kendine has kültürüyle yaşatan K.Çarşı dünyanın en eski, en
büyük ve en çeşitli üretimlerinin sergilendiği bir mekandır.
50 kimlife
KİM
Life TAN
IYALIM
Eski zenginler, tacirler mücevherlerini ve kıymetli altın gümüş eşyalarını be-destendeki kasalarda küçük bir ücret mukabilinde saklarlardı. Bedestende dünyanın ve imparatorluğun her tarafından toplanmış mücevherler, altınlar, silahlar, kıymetli kumaşlar, şallar, halılar ve her nevi kıymetli eşya bulunurdu. Buradaki esnaf şehrin en zengin esnafı idi.
Kapalıçarşı muhtelif tamirler görmüş ve 1894 depreminden sonra esaslı tadila-ta uğramıştı. 19.asrın 2.yarısından iti-baren Avrupa kumaşlarının geniş ölçüde memleketimize ithali bedestenlerimizin yerli el dokuması kumaşlar ticaretini sekteye uğratmış, bankaların açılmaya başlaması da Bedestenin banka hizmetine son vermişti.
Bu suretle eski Bedesten mücevherat, halı, antika eşya satışı ile hizmete başlamış, Sandal Bedesteni ise faaliyetten kalkmış ve 1914 yılında burası İstanbul Belediyesi tarafından satın alınarak bir umumi mezat yeri haline sokulmuştu. Sonraları nedense bundan vazgeçildi, ama mezat birçok güzelliğide ortaya çıkarmıştı. Bu yüzden tekrar mezat olacağı günü herkes bekleme-ktedir.
Her devirdeki hayatımızı aksettiren Çarşı, yabancı seyyahların kitaplarında, yabancı ressamların fırçalarında binbir gece masalları gibi yaşatılmıştır. 3000 den fazla dükkanın bulunduğu Kapalıçarşı'yı her gün mevsimine göre 250 bin ile 400 bin kişi arasında insan ziyaret etmektedir. Kaybolmaya yüz tutmuş birçok mesleği, kendine has kültürüyle yaşatan K.Çarşı dünyanın en eski, en büyük ve en çeşitli üretimlerinin sergilendiği bir mekandır. Modern çağın gerekliliği sonucu yapılan yeni alış-veriş merkezlerinin mimarı ve kül-
türel dokusundan dolayı etkileyemediği K.Çarşımız çok çeşitli ürünü birçok yerden daha ucuza sunmaktadır. *Dünyanın en eski bankasıdır K.Çarşı.*Dünyanın en eski ve en büyük
Kapalıçarşısıdır.*Dünyanın en gizemli, en görkemli haz-
inelerine sahip olmuştur.*Dünyanın sekizinci harikası olan
KAPALIÇARŞIMIZ tarihi ve kültürüyle sadece bizim değil tüm dünyanın malıdır.
Özellikleri* K.Çarşı'da 64 Cadde ve Sokak, 16
Han vardır.*22 adet kapısı vardır.*45.000 m2 kapalı alan üzerine
kurulmuş, 3600 dükkan vardır.*97 kalem mamül satılmaktadır.*Sağlık Ocağı vardır.*Polis Karakolu vardır.*Tüm Banka Şubeleri vardır.*Posta hane vardır.*Kendisine ait Özel Güvenlik Teşkilatı
vardır.*Günlük müşteri trafiği 250.000 ile
400.000 arası değişmektedir.*Çarşımızda 97 kalem mamul
satılmaktadır. (Halı, Deri, Gümüş, Altın, Çini, Tekstil Ürünleri, H.Eşya, Bakır, Mer-mer, Çanta, Kilim, Kumaş vs. )
Kaynak: kapalicarsi.org.tr
51 kimlife
Bahçeköy Mağazamızda Yeşilcam Artisti Hülya KOÇYİĞİT’e Rastladık..
Ünlü Yeşilcam sanatçımız Koçyyiğit mağazamızda haftalık alışverişini yaparken objektiflerimize takıldı. Oldukça mütevazi olan sanatçımız makyajsız görüntüsüyle objektiflerimizden kaçmadı. Hayatta en sağlıklı yaşamın doğal ürünlerden ve besinlerden geçtiğini söyleyen sanatçımız, en doğru adresin Kim marketleri olduğunu vurguladı. Mağaza çalışanlarımızın profesyonelliğinden oldukça memnun olduğunu ve hiçbir zaman başka market alternatiflerini düşünmediği belirtti. Bu durum Kim ailesi olarak bizleri oldukça memnun etti.
Sayın Koçyiğit'in etrafına saçtığı pozitif enerji herkesin ilgisini çekti. Diğer müşterilerimizle beraber keyifle alışverişini sürdürmeye devam etti. Halkımızında çok sevdiği değerli sanatçımızı mağazalarımızda ağırlamaktan memnun oluyoruz. Koçyiğit marketimizin yaptığı süper indirimlerinde takipçisi olduğunu altını çizerek belirtti. Her zaman müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutmaya çalışan Kim marketleri yine farkını ortaya koydu.
KİM
Life MA
GA
ZİN
Muhabir:Mehmet KALGUFotoğraflar:Sezen KALEM AKDENİZ
Kim’eYakalandılar
52 kimlife
Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Kılınç, çocukların yürümeye ve konuşmaya başladıkları dönemde bireyselliğini ve kendini keşfetmeye, sınırlarını zorlamaya başladığını söyledi. Prof. Dr. Kılınç, bu dönemde ebeveynlerin çocuklarına karşı doğru yaklaşım sergilemelerinin önemli olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Metin Kılınç, 2 yaş sendromu-nun 18 ay civarında başlayarak 42. aya kadar devam edebilen, çocukların genel-likle olumsuz tavırlar sergilediği ve kendine
söylenilenleri yapmak istemediği, istekler-ini kabul ettirmek konusunda ısrarcı olduğu bir dönem olduğunu belirtti.
Bebeklik döneminde sürekli annesine bağımlı olan ve bütün gereksinimleri karşılanan bebeğin bu dönemde kendi başına hareket etmeye başladığını, meraklı ve enerjik olduğunu, sürekli bir şeyleri keşfetmeye çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Kılınç, şunları söyledi:
"Çocuklar yürümeye ve konuşmaya başladıkları dönemde bireyselliğini ve kendini keşfetmeye, sınırlarını zorlama-ya başlar, 2 yaş sendromu olarak da
Çocuklarda 2 yaşsendromu
KİM
Life ÇO
CU
KLA
RIMIZ
53 kimlife
KİM
Life ÇO
CU
KLA
RIMIZ
Çocuklarda 2 yaş
adlandırılan bu dönemde ebeveynlerin çocuklarına karşı doğru yaklaşım ser-gilemeleri büyük önem taşıyor. Çocuk bu dönemde bütün isteklerinin yerine getirilmesini ister. Bazı şeyleri ise tek başına yapmaya çalışır. Çocuğun gelişimi açısından bu dönem çok önemlidir. An-cak çocuk nerede ne yapacağını ve ne zaman duracağını bilemez ve istediği şeyler yapılmadığı ya da kendini yeterince anlatamadığında öfke nöbetleri geçire-bilir."
Prof. Dr. Kılınç, ailelerin, erken ergenlik olarak da adlandırılabilecek bu dönemi iyi kavraması ve çocuğa bu doğrultuda yaklaşması gerektiğini bildirdi.
Ailelerin, yeni yeni yürümeye ve konuşmaya başlayan çocuğun kendi başına yapabileceklerine izin vermesi, an-cak yapmaması gereken davranışlarla il-gili sınırı net bir şekilde çizmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Kılınç, şöyle devam etti:
"Aileler çocukların yapabileceği şeyler konusunda sınırları çizdikten sonra kendi koydukları kurallara uymalı. Bu konuda çelişkiye düşmemeli. Çocuk ağladığı ya da öfkelendiği, sınırları zorladığı zaman bu kurallardan taviz verilmemeli. Böyle-likle çocuklar hangi davranışın doğru hangisinin yanlış olduğu çok daha iyi bir şekilde kavrar. Tabi ki kendi başına yemek yemek, üzerini tek başına giymek ve güvenli olduğu sürece kendi başına yürümek isteyen çocuğa izin verilmeli. Dünyayı keşfetmeye çalışan çocuğa yardımcı olunmalı ve soruları uygun bir dille yanıtlanmalı. Aileler bu dönemin nor-mal olduğunu bilmeli ve öfkeli, ağlayan ve kızgın çocuğa sakin bir şekilde yaklaşmalı. Bu davranış biçimi çocuğun sağlıklı gelişimi açısından önemli."
Kaynak: bebekbilgi.com
54 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
KırlangıçKüçük ötücü kuş
55 kimlife
Kırlangıçlar, kutuplar hariç dünyanın her tarafında yaşayabilen sinek avlayarak geçinen küçük ötücü
kuşlardır. Boyları 10-23 cm arasında değişen kırlangıçların 100 kadar türünün 79 çeşidi ancak bilinmekte diğerleri tanınmamaktadır. Çoğunun karnı beyaz, baş, kuyruk ve kanatları siyah, alın ve gerdanı kahverengi parlak tüylüdür. Kısa ayaklarının tırnakları sivri olduğundan düz, yassı zeminlere rahatça tutunurlar. Gök gürültüsünden çok korkar, adeta kendinden geçerler. Etleri yenmez. Üç-gen şeklindeki gagaları geniş yırtmaçlı olup ağızları açık uçarken sinek, sivrisinek gibi küçük böcekleri avlarlar. Kuyrukları çatallı, kanatları uzun ve sivridir. Hızlı uçarlar. Kuyruklarını dümen olarak kullanır, ani dalışlar yaparlar. Çoğu sürü halinde yaşar. Kötü havalarda, uçamayan böcek ve örümceklerle beslenirler. Kırlangıçların alçaktan uçuşu ekseriya havanın bozulacağına işarettir.
Yaz sonunda, günler kısalıp, böcekler azalınca yavru ve erginler göç ederek kışı Afrika'da geçirirler. İlkbaharda geri dönerler. Diğer göçmen kuşların aksine gündüz göç yollarına devam ederler. Göç sırasında bazen şiddetli yağmur ve fırtınalar binlercesinin ölümüne sebep olur. Binaların çatı altlarına, saçaklarına ve pencere oyuklarına çamur ve kilden çanak şeklinde sağlam yuvalar yaparlar. Dişi kırlangıç, erkeğinin tükürüğüyle harç ederek gagasıyla getirdiği çamuru toplar, saman ve otlarla sekiz gün içinde sağlam bir yuva yaparlar. Geniş ve yassı gagalarını, yuvalarını yaparken, çamurları sıvamak için mala gibi kullanırlar. Yuvalarının çoğu
ancak bir kırlangıcın girebileceği kadardır.
Eni yaklaşık 20 cm, derinliği 10 cm kadar olup içi tüy ve kıllarla döşenir. Yuvalarını gruplar halinde mağara, kayalık ve ağaçlara yapan türler de vardır.
Dişi, yazın tarçın renginde benekli 4-5 yumurta yumurtlar. Eşler sırayla kuluçkaya yatarlar. Yavrular anne babaların ağızlarında getirdikleri böceklerle beslenirler. İki hafta içinde gelişip yuvayı terk ederler. Kırlangıçlar, yılda 2-3 defa kuluçkaya yatarlar.
Kırlangıçgiller ailesi türlerine verilen genel ad. Kırlangıçlar, kutuplar hariç dünyanın her tarafında yaşayabilen böcek avlayarak geçinen küçük ötücü kuşlardır. Boyları 10-23 cm arasında değişen kırlangıçların 100 kadar türünün 79 çeşidi ancak bilinmekte diğerleri tanınmamaktadır.
Çoğunun karnı beyaz, baş, kuyruk ve kanatları siyah, alın ve gerdanı kahverengi
parlak tüylüdür. Kısa ayaklarının tırnakları sivri olduğundan
düz, yassı zeminlere ra-hatça tutunurlar.
Kırlangıç, göç dönüşünde eski yuvasında bir serçe görecek olursa onu çıkarıp kovmaya çalışır. Serçeyi çıkaramazsa, arkadaşlarını çağırarak, hepsi birden yuvanın ağzını çamurla kapatarak serçeyi ölüme mahkum ederler.
Kaynak: turkcebilgi.com
56 kimlife
KİM
Life BESLENM
E
Tüketici hareketi" ilk olarak Bursa Kanunnamesi ile hayatımıza girdi. Bilirsiniz biz hemen hemen her işe en önce başlar, ama
sonrasında başlamaktan öteye gidemeyiz. Zaten o yüzden Türk gibi başla İngiliz gibi bitir derler.
Benim çok net olmasa da hatırladığım zaman dilimi 80'lerin hemen başıdır. O dönemlerde tüketici haklarından bahset-mek herhalde gülünç olmanın en kestirme yoluydu. Öyle ya, öz halamla girdiğim margarin sırasında konuşmuyordum ki aynı evden geldiğimiz belli olmasın da biz eve iki margarin götürebilelim. Kapalı, ithal ikameci ve devletçi bir anlayışın hâkim olduğu ekonomik sistem içinde "hak" ve "hareket" kelimeleri de elbette ki akla gele-bilen bir şey değildi.
1980'li yıllarda Özal dönemi ile bir-likte ekonomide esmeye başlayan lib-
eral rüzgar dışa açılımı, serbest rekabeti başlattı. Ekonomideki dışa açılım, sadece ekonomide değil medya, kültür, sanat gibi yaşamın birçok alanında da dışa
açılmayı beraberinde getirdi. Yaşamın birçok noktasını harekete geçirip değişimi zorlayan bu hareketlilik, sistemin can damarlarından biri olan tüketici için de bir değişim ve açılım döneminin başlangıcı oldu.
Ekonomideki rekabet, firmalar arasında tüketicinin tercihini etkilemeyi zorunlu kılan, acımasız bir yarışı başlattı. Bunun yollarından en bilineni reklâm ile tüketiciye ulaşmaktı. Bir diğeri de, tüketici odaklı bir ticari politika izlemekti. Dolayısıyla tüketici hakları kavramı konuşulmaya, tartışılmaya, öğrenilmeye başlandı. 1995 yılında yürürlüğe giren Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile ilk kez tüketici haklarını koruyan özel bir yasama çalışması yapılmış oldu.
Kısa geçmişine rağmen gelişim bakımından iyi sayılabilecek bir sınav veren ülkemiz tüketici hareketi, 2001
15 - 21 MartTüketici Koruma Haftası
57 kimlife
KİM
Life TÜK
ETİCİ
15 - 21 Mart
yılında yaşanan ağır ekono-mik kriz ile birlikte kredi kartı borcu gibi kitlesel ekonomik hak ihlâllerinin yaşanmaya başlamasıyla yeniden ön plâna çıktı. Tüketiciye mal ve hizmet sunan firmaların, kurumların gelişen re-kabet ortamı içinde öne çıkma isteğinin zorunlu so-nucu olan "tüketici odaklı" yaklaşım, tüketicinin hakkını araması isteğini tahrik etti. Bu durum tüketici ile ilgili ticari kuruluş, örgütler ve dev-let sektöründe yeni yapılanmayı, tüketici danışma hatları, tüketici yardım merkezleri ve benzeri birim-leri oluşturdu.
Dünyadaki küreselleşme yeni ekono-mik ilişkileri ve dolayısıyla yeni hak ihlâli tipini, tüketici haklarında yeni savunma mekanizmalarını, sonuçta genel olarak yeni tüketici'yi oluşturdu.
Yeni tüketicinin profilinde, bir yan-dan haklarını koruma konusunda daha istekli ve kendini güven içinde hissetmek isteyen ve öte yandan toplumsal ve sosyal gelişmelere daha duyarlı ve ancak medya-reklâm-moda arasında sıkışıp kalmaktan şikâyetçi olan tüketiciyi görmekteyiz.
Kendisine mal ve hizmet sunanların ken-di içinde daha örgütlü olması, mali güç bakımından kendisinden güçlü olması ve kendi tercihlerinin medya-reklâm-moda ile kendi adına belirlendiğini fark etmesi, tüketicide bir karşı koyuşu oluşturdu. Yani 21. yüzyılda yeni bir tüketici ile karşı karşıyayız.
Tercihinin fazlaca manipüle edilmesinden hoşlanmayan, sosyal sorumluluk duygusu ve duyarlılığı gelişmiş, bu duyarlılığına or-tak olan firma ve kurumlara daha fazla
yönelen, hak ihlâline uğradığında göster-melik olmayan ve çözüm odaklı hizmet alabileceği tüketici danışma hatlarına, tüketici merkezlerine rağbet eden, son tah-lilde bireysel ve toplumsal olarak hakkını arama konusunda eskiye nazaran daha istekli, daha aktif bir tüketici bu, bilinçli bir tüketici...
Tüketici böyle olunca daha da bir derlenip toparlanır oldu firmalar. Marka olmak farklı bir şey oldu. Hava atılmaya yarayan kavramdı marka, şimdi bu tüketici-yi kesmiyor. Şimdi tüketici, bilinçli tüketici, kendisine gerekeni, kaliteli ve ucuza al-mak için, satın aldıktan sonra da kendisine sahip çıkan firmaları tercih ediyor. Kendi hakkına saygı duyan firmaları seçiyor. İşte bu yüzden firmalar da "Marka" olmak kavramının içini tüketicinin kendisinden istediğini yerine getirerek veriyor, vermek zorunda olduğunu görüyor.
"Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her
şey" diyor şair, ben de diyorum ki kapitalist bir düzende "Dünyayı tüketici kurtaracak, hak arayışı ile başlayacak her şey". Bunun için de bilinçli bir tüketici olmak
zorunluluk zaten.
Bilinçli tüketiciler 4077 ile kendilerine verilen hakları bilirl-
erse ve yaşanan mağduriyetler karşısında haklarını aramak-
tan çekinmezlerse çok daha yaşanabilir bir yer olur ülkemiz.
Kapitalist ekonomik düzende, en büyük gücün tüketiciye ait olduğunu söyle-
mek, hiç de abartılı değildir. Tek sorun, bu etkin kitlenin yeteri kadar örgütlenmemiş veya örgütlenmiş gibi ortak hareket içine girememesidir.
Bilinçli tüketici olma tercihi bireysel bir harekettir ve artısı ve eksisi, sadece kişiyi veya yakın çevresini etkiler. Oysa tüketici sıfatının ciddi bir güç olduğu gerçeği bugün "pazarlama" sektörünün ortaya çıkışından ve gelişiminden bel-lidir. Tercihleriniz bir kitle tercihi ha-line dönüşürse sonuçları sadece tercih sahiplerini değil tercihin uzak-yakın tüm ilgililerini etkileyecek durum oluşturur.
Bunun farkındalığıyla herkesin tüketici haftasını kutluyor, daha bilinçli ve örgütlü tüketiciler olmamızı diliyorum.
Hatice Saadet KALYONCUTüketiciler Birliği Başkan Yardımcısı
Kim Market ile Tüketiciler Birliği ile her zaman beraberlik içerisinde müşterilere daha iyi
hizmet veremeye odaklanmıştır.
Tükericilerini daima düşünen Kim
Market, en iyi hizmeti verebilmek adına Tüketiciler Birliği ile beraberlik içerisindedir.
58 kimlife
Bireylerin boy uzunluğu genellikle ge-netik geçişli ancak beslenme de boy konusunda önemli bir faktör. Besine
kolay ulaşılabilmesi ve sağlıklı beslen-meye yönelim nedenleri ile her geçen jenerasyonun arasında boy farkının arttığını söyleyen Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Tutar, ailelerin sağlıklı beslenme konusunda çok daha bilinçli hareket etmeye çalışsalar da kimi zaman istenmeyen hatalar yap-abildiklerine dikkat çekiyor.
Süt
Süt ve grubu olarak genel bir isim adında toplansa da, sütün diğer süt ürünlerinden - çocuğunuzun boyunun uzamasında - ayrı bir önemi var. Gün boyunca 2 su bardağı süt içilmesi boy uzamasını desteklemesinin yanı sıra çocuğunuzun kemik yapısının da güçlenmesini sağlar. Sütün boy uzamasını daha fazla desteklemesi için gece yat-madan içilmesi gerekmektedir. Çünkü bu saatte içilen süt büyüme hormonunun salgılanmasını sağlayacaktır.
Süt ürünleri
İçerisinde kalsiyum bulunan bu grupta yoğurt, ayran ve peynir yer alır. Özellikle yoğurt, çocuğunuz sebze yemeği tüketir-ken tabağında mutlaka bulunmalıdır. Pey-
nir tüketmeyen çocuklarda peynir tüketimini sağlamak için peynirli börek veya poğaça hazırlayabilirsiniz.
Brokoli
Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde ve vücudun korunmasında başrol oynayan brokoli, çocuğunuzun boyunun uzamasını sağlayan önemli bir sebzedir. Çocuk-lar tarafından çok sevilmese de belirli sıklıklarla tüketilmesi önerilir. Yapılan bilim-sel çalışmalar, sevilmeyen besinlerin belirli bir düzenle yenmesinin zaman içerisinde alışkanlığı yol açtığını göstermektedir.
Kuru meyveler
Kuru meyveler iyi bir kalsiyum kaynağıdır. Bu sebeple boy uzamasını sağlar. Ara öğün olarak veya süt ile bir-likte tatlı ihtiyacını gidermek için çocuğa yedirilebilir. Kuru meyvelerin tüketim miktarı önemlidir. Çünkü fazla tüketilirse, kilo so-rununa neden olabilirler. Gün içerisinde 4-5 kuru kayısı, 2 kuru incir, 1 avuç siyah kuru üzüm seçeneklerinden birinin tercih edilmesi yeterli olacaktır.
Susam
En yüksek kalsiyum içeren besin olması nedeni ile çocukların beslenmesinde önemli olan susam, yağ içeriğinin yüksek olmasından dolayı tehlike arz etmektedir. Çocuklara bazı günler ekmek yerine simit verilebilir.
Soya fasulyesi
Soya fasulyesi kalsiyum içeriği zengin olan besinlerdendir. Genellikle ülkemizde salata olarak yenir. Çocukların boyunun uzamasına katkısı olacak bu besinin ihmal edilmemesi gereklidir.
Kaynak: hurriyetaile.com
bebeğin boyunu uzatanbesinler
59 kimlife
KİM
Life ÇO
CU
K G
ÜN
DEM
60 kimlife
mobil teknolojien yeni haberler
Bir süre önce Türkiye'nin operatör markalı ilk akıllı telefonunu kullanıcıların beğenisine sunan Vodafone, şimdi de Türkiye'nin ilk operatör markalı tab-letini Vodafone Grubu'yla aynı anda piyasaya sürdü. Vodafone Smart Tab 10 adını taşıyan tabletin satışında, interneti kullanma yoğunluğu daha fazla olan 26 yaş altı gençlere öncelik tanınıyor. Vodafone Frezone'lular, bugünden itibaren günde yalnızca 1 lira karşılığında Smart Tab 10'a sahip olabiliyor. Freezone'lu olmayan Vodafone aboneleri de mart ayı içinde aylık 49 TL karşılığında tableti satın alabilecek.Teknik Özellikler; * İşletim Sistemi: Android Honeycomb 3.2 * Ekran:
10 inç * İşlemci: Çift çekirdekli 1.2 GHz * Bağlantılar: 3G, Wi-Fi,HDMI, DLNA, microSD. * Kamera: 5 MP arka, 2 MP ön.* Hafıza: 1 GB RAM.
Facebook'un karnesi, kişisel verilerin gizliliği ve güvenlik konusunda kırıklarla dolu. Ancak görülüyor ki bu konuda pek de bir şey yaptıkları yok. ArsTechnica'nın yaptığı habere göre, vakti zamanında Facebook'a yüklediğiniz ancak sonradan sildiğiniz fotoğraflar hala Facebook sunucularında olabilir.Bu fotoğraflara doğrudan sizin profilinizde görün-müyor ve profiliniz üzerinden erişilemiyor ancak ilgili fotoğrafların linkine sahip birisi, kullandığı tarayıcının adres çubuğuna bu adresi kopyalayıp enter'a bastığında fotoğrafı görebiliyor. Yani Facebook yalandan bir silme işlemi gerçeklştirmiş oluyor.
Attığınız tweet'lerle Twitter'da fenomen olmayı başaramadıysanız bunu yazım şeklinizle yapmaya ne dersiniz? Sözünü ettiğimiz herhangi bir Twitter uygulaması veya bilgisayar, akıllı telefon benzeri cihaz değil. Fenomenliğin yolu, telgraftan daha doğrusu mors alfabesinden geçiyor.Tworse Key adını taşıyan cihaz, eski teknolojiyi günümüze uyarlıyor ve mors alfabesi kullanarak tweet atmaya imkan veriyor. Üzerinde Arduino Ethernet kartı bulunan cihaz, biraz da kod desteği sayesinde, mors alfabesiyle girdiğiniz mesajları otomatik olarak Twitter hesabınıza gön-deriyor. Tabii bunu yapabilmek için Twitter API'sini kullanıyor.
Vodafone’dan 26 yaş altı gençlere günde 1 TL’ye tablet
Sildiğiniz fotoğraflar hala Facebook’ta olabilir
Mors alfabesiyle tweetK
İMLife TEK
NO
LOJİ
61 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK
Mors alfabesiyle tweet
62 kimlife
Konumuz: Baharın Gelişi Yarışmamıza 06-10 yaş arası çocuklarımız katılabilir.
Çizdiğiniz resimleri posta yoluyla ya da mail adresimize gönderebilirsiniz. Gönderilenler arasında yapılacak
çekilişle 5 kişi oyun seti kazanacaktır.
Detaylı bilgi için; 444 1 546Posta adresi: Güneşli mah. Evren cad.Barış Sok. No:6 Güneşli/İ[email protected]
Katılım Koşulları*06-10 yaş arası çocuklar olmalı,*Konuyla ilişkili resimler olmalı,*Gönderen kişinin iletişim bilgileri resmin arkasında yer almalıdır.
Şimdi resim zamanı...
KİM
Life YARIŞM
A
Şubat Sayısı Resim Yarışmasınında Kitap Ödülünü Kazanan TalihlilerBahadır ERGUVAN
Selma ERBULAK
Kazanan Resim Çalışması
63 kimlife
boyama vaktiresimleri boyamaya başlayalım
KİM
Life ÇO
CU
K
64 kimlife
Bulmacayı doğru çözüp gönderen 4 Kişi bizden Nalia Restaurant’ta çift kişilik yemek fırsatı kazanacaktır.Cevaplarınızı ay sonuna kadar aşağıdaki adrese gönderebilirsiniz.(İsim-Soyisim-Adres ve Telefon bilgilerinizi eksiksiz yazmayı unutmayın.)Gönderi Adresi: Güneşli Mah. Evren Cad. Barış Sok. No:6 Bağcılar/İSTANBUL Tel: 0212 444 1 546
KİM
Life ÖD
ÜLLÜ
BULM
AC
A
kare bulmaca
YUKARIDAN AŞAĞIYA1) Fransızca’da erkeklere verilen bir san. – Acınma, yerinme. 2) Yabancı. – Evre, merhale. 3) İyi bakım ve ilaç tedavisi. – Orta kulakta bir kemik. 4) Yerleşmiş ilke. – Parlak olmayan, donuk. 5) Minimum. – Biriyle eğlenme, onu küçümseme. 6) Ayak. – Valide, ana.- Almanya’nın plaka işareti. 7) İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti.- Dini nasihat. 8) Yarısı kara, yarısı ak keçi. – Demir kiri. 9)Okuyup yazmadan başlayarak en yüksek düzeyde bilim ve sanat bilgisi vermeye değin, çeşitli derecede toplu olarak öğrenimin sağladığı yer. – Batı Anadolu köy yiğidi. 10) Karşıt. – Tokat’ın bir ilçesi.
ödüllü bulmaca
Şubat Sayısı Kare Bulmacasını Çözüp Yemek Ödülünü Kazanan Talihliler
Nadir DÜNDAR
Fatih UĞURLUMehlika KOCABAŞ
Süleyman KARAOĞLU
SOLDAN SAĞA1) Okul. – Açık toprak rengi. 2)Hayatı sona ermiş olan, artık yaşamıyor olan. – Beyin ve duyu organlarının bulunduğu baş. 3) Protein asidinin kısa adı. – Rengi, kokusu, tadı olmayan element. 4) Kabaca, evet. – İmkan. 5) Aşar, ondalık. – Kimyada, Nikel’in simgesi. – Öğütülmüş tahıl. 6) Olağandan çok gelişmiş olan. – Süs için yapılmış giysi kıvrımı. 7) Hala. – Bulgar parası.. 8) Zannetme. – Gece bekçisi. 9)Zurnalı ve tulumlu bir çalgı. – Bir nota. 10) Püskürtme sinek ilacı. – Bir metni veya sözü eksiksiz tekrarlayabilecek biçimde akılda tutma.
65 kimlife
KİM
Life ÇO
CU
K İÇ
İN
Kelim
e Bulm
aca
Nokt
aları
Birle
ştire
lim m
i?
Boya
may
a Baş
layalı
m
Listedeki kelimeler, baloncuklardan oluşmuş tabloda soldan sağa,sağdan sola, yukarıdan aşağıya veya aşağıdan yukarıya yer alıyor.
Kelimelerin hepsini bulabilecek misiniz bakalım?
iki R
esim
Ara
sında
ki 7 F
arkı
Bulal
ım
66 kimlife
Müşteri Danışma Hattı:
444 1 546
AcıbademAcıbadem Mah. Günal Sok. Gülevler Konutları 12. Blok No:1Tel:0216 327 13 60 AlibeyköyKaradolap Mah. Sayayolu Cad. No: 19 K:3-4 Eyüp Tel: 0212 626 42 49AltıntepeAltıntepe Mah. Bağdat Cad. No:87 MaltepeTel: 0216 518 01 08 ArnavutköyYavuz Selim Mah. Fatih Cad. No:175 G.O.Paşa Tel: 0212 597 56 10 - 11AtaşehirYenişehir Mah. Viyana Sok. No:21 Ümraniye / İstanbulTel: 0216 455 80 87AyazağaAyazağa Mah. Atatürk Cad. No: 27 Şişli Tel: 0212 332 21 11Bağcılar 1Yavuzselim Mahallesi Mahmutbey Yolu Caddesi No:1 Tel: 0212 434 19 79Bağcılar 2Çınar Mah. Dağyolu Cad. 5/2 Sok. No:3 Bağcılar Tel: 0212 435 92 35BahçeköyAdnan Menderes Cad. No:9 Bahçeköy / Sarıyer Tel: 0212 226 48 21BüyükçekmeceCumhuriyet Mah. Turgut Özal Bulvarı Kardeş Sok. Adakent Apt. No:1 Büyükçekmece Tel: 0212 883 25 81ÇobançeşmeÇobançeşme Mah. Mithatpaşa Cad. No:14 Yenibosna Tel: 0212 652 88 42 0212 652 87 74 ErenköyFeritbey Sok. No:14 ErenköyTel: 0216 411 24 40 Esenler 1Atışalanı Caddesi No:25 Esenler Tel: 0212 611 20 76
Esenler 2Namık Kemal Cad. No:2 Tel: 0212 483 51 94EsenyurtSaadet Dere Mah. Doğan Araslı Cad. No:14 Esenyurt Tel: 0212 428 41 33EtilerNispetiye Mah. Aytar sok. Murat Dağlı Apt. No:18 Levent Tel: 0212 269 31 44FerahevlerFerahevler Mah. Adnan Kahveci Cad. No:66 Sarıyer Tel: 0212 299 96 15FındıkzadeMillet Cad. No:27/D Fındıkzade Tel: 0212 529 85 48FloryaŞenlik Mah. Efeler Sok. No:3 Florya Tel: 0212 662 66 94GöktürkGöktürk Mah. Cumhuriyet Cad. No:4/1 Eyüp / İstanbul Tel: 0212 322 68 94GüneşliGüneşli Mah. Barış Sok. No:2/A Bağcılar Tel: 0212 657 83 71Gültepe 1Ortabayır Mah. Talatpaşa Cad. No:71 Tel: 0212 270 72 99Gültepe 2Telsizler Mah. Talatpaşa Cad. No:153 Tel: 0212 281 83 90GürpınarAdnan Kahveci Mah. Kazım Karabekir Cad.N: 5/5 Flora city B-2 Blok. Altı Beykent –Beylikdüzü. Tel: 0212 855 04 51HalkalıMerkez Mah. Mahmutbey Cad. No: 17 Halkalı Tel: 0212 693 27 19Halkalı 2Atakent Mah. 213 Sok. No:5 Bodrum Kat. Güneş Park Çarşısı Halkalı –K.Çekmece Tel: 0212 472 80 94
Hadımköy İstasyon Mah. Namık Kemal Cad. No:45 Kiptaş 1. Etap Tic. Merkezi Giriş Kat. Hadımköy/ArnavutköyTel: 0212 780 10 51Kartal ÇavuşoğluÇavuşoğlu Mah. Portakal Sk. No: 20/1-2 Kartal Tel: 0216 306 68 13KasımpaşaCamii Kebir Mah. 4 Kuyu Cad. No:13 Kasımpaşa / BeyoğluTel: 0212 250 32 55 - 250 54 51Mecidiyeköy 1Selehattin Pınar Cad. No:31 Şişli Tel: 0212 216 94 61Mecidiyeköy 2Naci Kasım Sok. No:7 Şişli Tel: 0212 212 98 15OkmeydanıMithat Paşa Cad. Keser Sok. No:3 Şişli Tel: 0212 254 18 73PendikBatı Mah. Sabri Taşkın Cad. No: 4 Tel: 0216 491 75 72SarıyerKilyos Yolu Nalbant Çeşme No:95 Sarıyer Tel: 0212 342 35 53SultançiftliğiAtatürk Bulvarı No:46 Gaziosmanpaşa Tel: 0212 475 32 49TarabyaCumhuriyet Mah. Arabayolu Cad. No:11 Sarıyer Tel: 0212 299 83 75Tarabya SahilTarabya Mah. Yeniköy Cad. Dere Sok No:1 Tarabya / Sarıyer Tel: 0212 262 25 55Uğur MumcuUğur Mumcu Mah. Akşemsettin Cad. No:56 Yakacık Tel: 0216 476 26 33ÜnalanÜnalan Mah. Ayazma Cad. No: 20 ÜsküdarTel: 0216 317 24 64
ÜsküdarMimarsinan Mah. Otopark Arkası Sok. No:1 Üsküdar Tel:0216 492 62 16 Ümraniye IhlamurkuyuTepeüstü Mah. Alemdağ Cad.No:616 Ümraniye Tel: 0216 508 19 10 - 15YakacıkYakacık Mah. Samandıra Cad. No:7 Tel: 0216 451 54 07YenibosnaYıldırım Beyazıt Cad. No: 278/212 Tel: 0212 452 28 19 - 20 YüzyılFevzi Çakmak Mah. Osmangazi Cad. 2/17-C Sok. No:27/D BağcılarTel: 0212 430 38 91Yusufpaşa / Kim PratikAksaray Mah. Cerrahpaşa Cad. Muratpaşa Apt. No:3A Fatih / İSTANBULTel: 0212 588 50 44ZeytinburnuBalıklı Yolu Cad. 85/5 Sok. No:30/4 Tel: 0212 416 08 80Zeytinburnu ÇırpıcıÇırpıcı Mah. 75/2 Sok. No:109 Zeytinburnu Tel: 0212 547 45 82
DerinceÇenedağ Mah. İstiklal Cad. No:180 Derince / Kocaeli Tel: 0262 223 25 07
60 EvlerYavuz Sultan Mah. Körfez Cad. No:1760Evler - Derince / Kocaeli Tel: 0262 239 33 63
İzmitCedit Mah. Atatürk Bulvarı No:3 Kocaeli / İzmitTel: 0262 332 52 56 - 68
KozlukAkçakoca Mah. İnönü Cd. No:33 İzmit / Kocaeli 0 262 325 84 48
ArslanbeyBaşaran Mah. İzmit Cad. No:138Kartepe - KocaeliTel:0 262 351 42 46
TütünçiftlikGüney Mah. Albay Sok. No:6Körfez - KocaeliTel:0 262 527 26 03 - 04
YarımcaMimar Sinan Mh. Mehmet Akif Ersoy Cd. No:166 Körfez- KocaeliTel:0 262 558 00 15
Çeşme MeydanOrta Mah. Çeşme Meydanı Cad. No:39 Sakarya / AdapazarıTel: 0264 279 53 56 - 57
Hasırcılar / Kim PratikYahyalar Mah. Turan Cad. No:47 B Blok Dük:1 Sakarya / AdapazarıTel: 0264 279 53 23 - 24
İstanbul
Mağazalarımız
Kocaeli
Sakarya
67 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIKKimLife Dergimize reklam vermek için 0(212) 444 1 546 numaradan bizlere ulaşabilirsiniz.
68 kimlife
KİM
Life SAĞ
LIK