Küballar Che ile yatyor, Che ile kalkyor. Onun o genç,...

1
C he’nin kenti Santa Clara’ya ilerliyor otobüsümüz. Küba’da yaşayan her in- sann kalbinin yars burada yatyor! Çok iyi anmsyorum Küba’ya ilk gelişimde beni de can evimden yakalayan Santa Clara ol- muştu. Tüm yolculuğumun, duygular dünya- mn doruğuydu… O nedenle çok heyecanlym. Yol boyunca aklm ve yüreğim Che’de… Da- ha yaşarken, devrimin ertesi günü bir mit ol- muştu. Ölümüyle de ta- rihteki “Ölümsüz Dev- rimci”, her daim genç, her daim devrimci yeri- ni ald. Che, yani Ernesto Guevara… Ona neden “El Che” dendiğini bilir misiniz? Ben ilk geli- şimde öğrenmiştim: Ül- kesi Arjantin’den ayrlp, Meksika’ya geldiğinde, İspanyolca konuşurken koyu bir Arjantin aksa- nyla, sözcüklerin başna ya da sonuna “çe” ni- dasn eklediği için, arkadaşlar ona bu ismi tak- tlar! Otobüsün içine adann en doğusundan, Sierra Maestra’dan, yemyeşil, tropik ormanlarla kap- l isyankâr dağlardan esen bir rüzgâr dolmaya başlad. Che ve Fidel 1955’te Meksika’da Kübal bir arkadaşn evinde tanştlar, bütün akşam, bü- tün gece konuştular tartştlar. Sabah güneş do- ğarken Fidel, Che’ye, Batista rejimini devir- meye bir doktor olarak katlr m diye sorar. Ya- nt evettir. Eşsiz bir dostluğun başlangcdr bu. “Che’yi tanıdığımda o zaten yürekli bir dev- rimci, bir yoldaştı” diyecekti Fidel. Fidel, Che ve arkadaşlar, toplam 82 “Bar- budos” yani “sakallı” 1956’da “Granma” - “Ninem” adl minicik tekneyle Meksika’dan yola çkp Küba kylarna yönelmişlerdi. (Tekneyi Havana’da görmüştüm. 14 metre boyunda! 82 kişi nasl sğdlar şaştm!) Ky- ya vardlar ve telef oldular. İçlerinden sağ ka- lan 12’si dağlara, Sierra Maestra’ya sğnd… Bir yl sonra bir deneme daha: Dört komutan, Fidel, Cienfuegos, Raul ve Che dört ayr koldan saldrya geçti. Dağlardan esen rüzgâr, Nâzım’n sesini dolduruyor yüreğime: “Fidel de içlerinde 82’nin 12’si sağ kal- mıştı/fidel de içlerinde 12 kişiydiler 56’nın kasımında/fidel de içlerinde 150 kişiydiler aralığında 56’nın/fidel de içlerinde 500 ki- şiydiler şubatında 57’nin/fidel de içlerinde 1000 oldular 5000 oldular/fidel de içlerin- de/fidel de içlerinde bir milyon yüz milyon bütün insanlık oldular.” Dört komutan, dört ayr koldan saldrya geç- ti. Che, Santa Clara üzerine yürüdü… Orada, Batista ordularnn neredeyse tüm cephanesi- ni taşyan zrhl treni ele geçirdi. Yln son gün- leriydi. 1959’un ilk günlerinde muzaffer bir ko- mutan olarak Havana’ya girdi. “Yıktılar Batista’yı 959’un ocağında/ve 50 binlik orduyu/ve şekerkamışı milyonerleri- ni/yerlisini de yankisini de/ve tütün ve kah- ve milyonerlerinin/yerlisini de yankisini de/ve kışlaları/ve önlerinde cesetler çürüyen karakolları/ve eroin toptancılarını/ve ku- marhaneleri/ve birleşik amerika devletleri hava deniz ve kara kuvvetlerini/ve birleşik amerika devletleri dolarını.” Gerilla kuvvetlerinin başnda Havana’ya girdiğinde 30 yaşndadr Che. Sierra Maestra Dağlar’ndan eser rüzgâr “bugün, yarındır” diye başlayan iki yln öyküsünü bir kez daha anmsatyor bana. Anıtmezarda Santa Clara’dayz. Dev bir meydan. Ad: Devrim Alan. Çeşitli yükseklikte kaideler. En yüksek olannn üzerinde Che’nin heykeli. Elinde silah, yüzü, Arjantin’de doğduğu kent Rosario’ya dönük. Ah çok yazk, tamirat var. Che’nin heykelinin çevresi çelik iskeleyle sa- rl… Yanda dev bir panoda Latin Amerika’daki tüm serüveni taş kabartmada… Panodan panoya koşuyoruz. Bir başka kaidede, bakanlk görevinden ve Küba’dan ayrlmadan önce Fidel’e yazdğ mek- tup… Özetle “Başka devrimler beni bekli- yor...” dediği; “Hasta la Victoria Siempre– Zafere kadar, daima” dediği, “Patria o mu- erte-Vatan ya da ölüm!” dediği; “seni tüm devrimci ateşimle kucaklıyorum, Che” diye bitirdiği mektup… Ayn meydanda antn bir parças olan Che’nin müzesinde, şimdi şu birkaç satrda özetlemeye çalştğm yaşantnn, inancn, idealin tüm ayrntlarn görüyoruz. Müzede, fotoğraflardan Che’nin çocukluğu, okul yllar, tp fakültesi, diplomas, yolcu- luklar, motosiklet sevdas, Meksika’da evle- nişi, Küba yllar, gerillayla bağmszlk sava- ş, devrim, kendisine çok ters düşen ekonomi- den sorumlu bakan ve Merkez Bankas Başkan olduğu yllar… Sonra… sonra Afrika dönemi, düş krklğ ve Bolivya fotoğraflar… C M Y B C M Y B 31 OCAK 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 V e işte oras: Mezar… 1967’de Bolivya’da CIA desteğiyle pu- suya düşürülüp öldürüldüğün- de Che, 39 yaşndayd. Che ve 32 arka- daşnn mezar burada… 1997’de ke- mikleri buraya getirildi. Mezar, küçük, çok yaln ahşap bir oda. İlk gelişimde anmsyorum, buraya ancak iki, üç, en çok beş kişi girebiliyorduk; bir ayin havasnda girip çkyorduk, sessiz- ce… İçeride belli bir süre kalabiliyorduk, çünkü arkada girmek isteyen başkalar s- ra bekliyordu… Şimdi ise kalabalk turist gruplar girip çkyor, gürültü patrt için- de… Yazk. Yazk. İçim acyor… İçeride, en uçta dağlar simgeleyen küçük bir tropik orman. Tepeleri, akar- sular, ağaçlaryla... Hemen önünde, hiç ama hiç sönmeyen bir ateş yanyor... Fi- del’in yaktğ, o gün bugün yanan devrim ateşi… Sonra 32 mezar. Her birinin baş ucun- da isimlerin yazl olduğu 32 küçük tabela. Bolivya’da öldürülenler… Her birinin önünde mis kokulu bir çiçek. En ortada- ki birazck, ama çok azck, öne çkmş. Öne çkan mezarn ötekilerden tek far- k var: Tabelann tam üzerinde, şktan, be- yaz şktan, minicik bir yldz... Che’nin başnn üzerinden hiç eksil- meyen, beresinin önündeki yldz... Devrimci romantizmi hep canl tutacak, yldz şeklinde bir şk... Artk hiçbirimiz konuşmuyoruz. Herkes kendisiyle, devrimle, Che ile baş başa… Antmezardan sonra, Che’nin ilk büyük zaferini kazandğ, zrhl treni durdurduğu, tüm cephaneyi ele geçirdi- ği, tren istasyonuna geliyoruz. Oray ge- zip görüyoruz… O zaferden sonra Ha- vana’ya yönelmişti Che… Biz de Havana’ya gitmek üzere oto- büsümüze yöneliyoruz… Santa Clara–Havana: Büyülü bir yol Akşam oldu bile. Havana’ya uzun bir yolumuz var… Gece yars ancak varrz. Otobüsümüze sessizlik egemen… Arif Keskiner, tepe şğn yakmş, yine ki- tabn okuyor: Ignacio Ramonet’in “Fi- del Castro-2 Ses Bir Biyografi” adl ne- hir söyleşisi… “Şu sırada tam da Che’nin Santa Clara’dan Havana’ya gittiği yolculuğu okuyorum” demesiyle, elinden tuttu- ğum gibi onu öne götürüp mikrofonun di- bine oturttum. “Öyleyse yüksek sesle oku da biz de duyalım” diyerek… O andan sonra büyülü bir yol, büyülü bir yolculuk başlad. Önce Arif Keskiner, gerillalarn sava- şa savaşa o yolu nasl kat ettiğini okudu… Sonra arkas geldi… Genco Erkal “Ha- vana Röportajı”, “Vatan Haini”, “Ak- rep Gibisin Kardeşim”, Özcan Arca “Saman Sarısı”yla bizi uçurdu… Umur Bugay “Komünizmin baştan çıkarıcı durumları” parodisiyle, gözyaşlarmz kahkahaya çevirdi… Sonra Hıfzı Topuz, birebir yaşadğ o günleri anlatt: Bütün bu dostlar dinlerken içimden bu yol hiç bitmesin, hiç bitmesin diye m- rldanyorum. Nâzım ve Fidel Castro Santa Clara’dan Havana’ya giderken Hfz Topuz’u dinliyorum. Havana’dan dönüşünde Paris’e uğrad Nâzım Hikmet. Hfz Topuz’la ertesi sa- bah, bir pazar günü buluştular. Önce Nâzm-Fidel karşlaşmasn dinliyoruz: “Fidel, Nâzım’ı güleryüzle, coşkuy- la karşılamış. ‘Ben’ demiş, ‘öğrenciyken senin şiirlerini okurdum. Seni yaşl baş- l bir adam gibi düşünüyordum. Ama kar- şma filinta gibi bir delikanl çkt. Dinç, güleryüzlü ve zarif’...” Nâzm’la Fidel uzun uzun konuşmuş- lar. Nâzm ona Küba devrimine duyduğu hayranlğ anlatmş. O da Nâzm’a, dev- rimciliğe olan inancndan ve şiirlerinde- ki başarlarndan dolay duyduğu sevgi- yi söylemiş. Hfz Topuz’u dinliyorum: “Nâzım, Fidel’e ‘Bütün devrimcilerin rüyalarn gerçekleştirdin, Küba halk seninle övünç duyacak. Bütün dünyada devrimci şairler, yazarlar ve sanatçlar yl- lar boyu seni yüceltecekler. Devrim tari- hine damgan vurdun. Adn yüzyllar boyu unutulmayacak’ demiş. Nâzım sonra sözlerini şöyle sürdürmüş: ‘Fidel inanmş bir insan. Evrensel devrimin simgesi oldu. Küba’da onu görünce Oc- tober Devrimi’nin coşkusunu yeniden yaşamş gibi oldum.’Sevgili okurlar, daha dün demedim mi size, yaşadğ onca düş krklğndan sonra Nâzm Hikmet Küba’da, gençliği- ni, umutlarn, coşkusunu yeniden buldu; ve mutluluğu bu buluşmadandr diye! Ertesi gün Hfz Topuz, Nâzm Hik- met’in oteline gidecek, scak bir dostlukla karşlanacak ve Nâzm’n müsveddeler- den okuduğu “Havana Röportajı” adl uzun şiirini teybe alacakt. İki gün sonra Havana’daki törende Hfz Topuz, bunlar ama daha da fazla- sn da anlatacakt: O 1961 ylnda se- vinçle kutlanan devrimi, Fidel’e duy- duklar inanc, Küba halkna duyduklar güveni… Emperyalizme karş kazanlan zaferi nasl da alkşladklarn anlata- cakt. “Bugün Küba’yı gezerken, yaklaşık 90 yıl önce Anadolu’da emperyalizme karşı verdiğimiz Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlık, fedakârlık ve yoksulluk günleri canlanıyor. Bağımsızlık, öz- gürlük ve egemenlik için Anadolu’da canlarını veren insanları, Büyük Ata- türk’ü ve onun silah arkadaşlarını say- gıyla anıyorum,” diyecekti… Otobüs geceye çoktan dalmş, biz düş- lerimize, anlarmza, umutlarmza… Santa Clara’dan Havana’ya bu yolculuk hiç bitmese, hiç bitmese… Hâlâ idealle- ri olan, idealleri için mücadele veren in- sanlar hiç tükenmese, hiç tükenmese… Ne mutlu ki hâlâ düş kurabiliyoruz, hâlâ düş- lerimizi savunabiliyoruz, düşlerimizi ger- çekleştirmek için mücadele edebiliyo- ruz… İşte Havana göründü bile. Gece yars sarp sarmalyor bizi… Dostluklar da öyle… Hiç sönmeyecek ateş PUSUYA DÜŞÜRÜLÜP ÖLDÜRÜLDÜĞÜNDE CHE 39 YAŞINDAYDI. ŞİMDİ 32 ARKADAŞIYLA BİRLİKTE YATIYOR YARIN: Havana’da Nâzım’ın yaşgünü Tüm ekibimiz Che’nin anıtmezarında. Umur Bugay ve eşi Che ile Santa Clara’da Che’nin anıtmezarında: Genco Erkal ve Che’nin Fidel’e mektubu. Che ve Mehmet Aksoy. Che’nin serüveni önünde Arif Keskiner. M üzenin en son bölümünde muhteşem bir fotoğraf var. Che, en genç, en ya- kşkl, en muhteşem gülümsemesi yüzünde, gözleri en büyülü fotoğraf… Kuca- ğnda iki kz çocuğuyla… Che’nin kzlar. Bi- ri Aleida öteki Celia… Biri iki-üç, öteki beş- alt yaşlarnda olmal. Tam biz küçük bir grup o fotoğrafn önün- deyken, müze rehberinin açklamalarn dinler- ken, yanmza iki kişi yanaşyor. Biri müze gö- revlisi, öteki güler yüzlü genç, bir kadn… “Size Sevgili Che Guevera’nın küçük kızı Celia’yı takdim ederim” diyor… 4-5 kişiyiz. Hepimizin tek tek elini skyor. Bir ağzdan an- latyoruz Che sevgimizi, Türkiye’den olduğu- muzu, yaşasn devrim tutkumuzu, Nâzm Hik- met’i, Che’nin kz olduğuna göre onu da çok sev- diğimizi… Tatl tatl gülümseyerek dinliyor. “Ben de si- zi tanımaktan çok mutlu oldum” diyor. Ha- vana’da yaşadğn, veteriner olduğunu söylüyor. Sonra bakmakta olduğumuz fotoğrafa bakyor. “İşte ben buyum” diyor yine scack gülümse- meyle. “Babamı en son 4 yaşındayken gör- düm…” ve yanmzdan ayrlyor… Şaşknlk ve sevinç içindeyiz. Rastlantya ba- kar msnz?! Sanki Che’nin elini skmş gibi ol- duk. Müzeye fotoğraf makinesi sokmak yasak, hiçbirimiz fotoğraf çekemedik diye üzülüyoruz. Henüz bilmiyoruz. Müzeden bizden önce ç- kanlar Celia’nn ablas Aleida Guevera ile de ta- nşmşlar. (Fotoğrafta gördüğümüz çocuklar- dan büyüğü.) Onunla da tanşmakla kalmayp, Che’nin iki kzyla fotoğraflar çekmişler… Öğ- renince fena halde kskanyoruz! Biraz önce Che’nin bir kzyla tanştk diye sevinirken, şimdi niye iki kyzla da tanşamadk diye üzü- lüyoruz! Ne tuhaf şu insan denilen yaratk!!! CHE’NİN KIZLARI Hepimizi kıskandıran fotoğraf: Che’nin kızları Aleida-Celia (ortada). Che *Komutan Küballar Che ile yatyor, Che ile kalkyor. Onun o genç, güzel yüzü her yerde. Che, sonsuza dek devrim, ideal demek. Küba halk hâlâ ona âşk Comandante Che Guevara *

Transcript of Küballar Che ile yatyor, Che ile kalkyor. Onun o genç,...

  • Che’nin kenti Santa Clara’ya ilerliyorotobüsümüz. Küba’da yaşayan her in-san�n kalbinin yar�s� burada yat�yor! Çok iyi an�ms�yorum Küba’ya ilk gelişimde

    beni de can evimden yakalayan Santa Clara ol-muştu. Tüm yolculuğumun, duygular dünya-m�n doruğuydu… O nedenle çok heyecanl�y�m.

    Yol boyunca akl�m ve yüreğim Che’de… Da-ha yaşarken, devriminertesi günü bir mit ol-muştu. Ölümüyle de ta-rihteki “Ölümsüz Dev-rimci”, her daim genç,her daim devrimci yeri-ni ald�.

    Che, yani ErnestoGuevara… Ona neden“El Che” dendiğini bilirmisiniz? Ben ilk geli-şimde öğrenmiştim: Ül-kesi Arjantin’den ayr�l�p,Meksika’ya geldiğinde,İspanyolca konuşurkenkoyu bir Arjantin aksa-

    n�yla, sözcüklerin baş�na ya da sonuna “çe” ni-das�n� eklediği için, arkadaşlar� ona bu ismi tak-t�lar!

    Otobüsün içine adan�n en doğusundan, SierraMaestra’dan, yemyeşil, tropik ormanlarla kap-l� isyankâr dağlardan esen bir rüzgâr dolmayabaşlad�.

    Che ve Fidel 1955’te Meksika’da Kübal� birarkadaş�n evinde tan�şt�lar, bütün akşam, bü-tün gece konuştular tart�şt�lar. Sabah güneş do-ğarken Fidel, Che’ye, Batista rejimini devir-meye bir doktor olarak kat�l�r m� diye sorar. Ya-n�t evettir. Eşsiz bir dostluğun başlang�c�d�r bu.“Che’yi tanıdığımda o zaten yürekli bir dev-rimci, bir yoldaştı” diyecekti Fidel.

    Fidel, Che ve arkadaşlar�, toplam 82 “Bar-budos” yani “sakallı” 1956’da “Granma” -“Ninem” adl� minicik tekneyle Meksika’danyola ç�k�p Küba k�y�lar�na yönelmişlerdi.(Tekneyi Havana’da görmüştüm. 14 metreboyunda! 82 kişi nas�l s�ğd�lar şaşt�m!) K�y�-ya vard�lar ve telef oldular. İçlerinden sağ ka-lan 12’si dağlara, Sierra Maestra’ya s�ğ�nd�…Bir y�l sonra bir deneme daha: Dört komutan,Fidel, Cienfuegos, Raul ve Che dört ayr�koldan sald�r�ya geçti.

    Dağlardan esen rüzgâr, Nâzım’�n sesinidolduruyor yüreğime:

    “Fidel de içlerinde 82’nin 12’si sağ kal-mıştı/fidel de içlerinde 12 kişiydiler 56’nınkasımında/fidel de içlerinde 150 kişiydileraralığında 56’nın/fidel de içlerinde 500 ki-şiydiler şubatında 57’nin/fidel de içlerinde

    1000 oldular 5000 oldular/fidel de içlerin-de/fidel de içlerinde bir milyon yüz milyonbütün insanlık oldular.”

    Dört komutan, dört ayr� koldan sald�r�ya geç-ti. Che, Santa Clara üzerine yürüdü… Orada,Batista ordular�n�n neredeyse tüm cephanesi-ni taş�yan z�rhl� treni ele geçirdi. Y�l�n son gün-leriydi. 1959’un ilk günlerinde muzaffer bir ko-mutan olarak Havana’ya girdi.

    “Yıktılar Batista’yı 959’un ocağında/ve 50binlik orduyu/ve şekerkamışı milyonerleri-ni/yerlisini de yankisini de/ve tütün ve kah-ve milyonerlerinin/yerlisini de yankisinide/ve kışlaları/ve önlerinde cesetler çürüyenkarakolları/ve eroin toptancılarını/ve ku-marhaneleri/ve birleşik amerika devletlerihava deniz ve kara kuvvetlerini/ve birleşikamerika devletleri dolarını.”

    Gerilla kuvvetlerinin baş�nda Havana’yagirdiğinde 30 yaş�ndad�r Che. Sierra MaestraDağlar�’ndan eser rüzgâr “bugün, yarındır”diye başlayan iki y�l�n öyküsünü bir kez dahaan�msat�yor bana.

    Anıtmezarda Santa Clara’day�z. Dev bir meydan. Ad�:

    Devrim Alan�. Çeşitli yükseklikte kaideler. Enyüksek olan�n�n üzerinde Che’nin heykeli.Elinde silah�, yüzü, Arjantin’de doğduğu kentRosario’ya dönük. Ah çok yaz�k, tamirat var.Che’nin heykelinin çevresi çelik iskeleyle sa-r�l�… Yanda dev bir panoda Latin Amerika’dakitüm serüveni taş kabartmada… Panodan panoyakoşuyoruz.

    Bir başka kaidede, bakanl�k görevinden veKüba’dan ayr�lmadan önce Fidel’e yazd�ğ� mek-

    tup… Özetle “Başka devrimler beni bekli-yor...” dediği; “Hasta la Victoria Siempre–Zafere kadar, daima” dediği, “Patria o mu-erte-Vatan ya da ölüm!” dediği; “seni tümdevrimci ateşimle kucaklıyorum, Che” diyebitirdiği mektup…

    Ayn� meydanda an�t�n bir parças� olanChe’nin müzesinde, şimdi şu birkaç sat�rdaözetlemeye çal�şt�ğ�m yaşant�n�n, inanc�n,idealin tüm ayr�nt�lar�n� görüyoruz.

    Müzede, fotoğraflardan Che’nin çocukluğu,okul y�llar�, t�p fakültesi, diplomas�, yolcu-luklar�, motosiklet sevdas�, Meksika’da evle-nişi, Küba y�llar�, gerillayla bağ�ms�zl�k sava-ş�, devrim, kendisine çok ters düşen ekonomi-den sorumlu bakan ve Merkez Bankas� Başkan�olduğu y�llar… Sonra… sonra Afrika dönemi,düş k�r�kl�ğ� ve Bolivya fotoğraflar�…

    CM

    YB

    C M Y B

    31 OCAK 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA

    DİZİ 9

    Ve işte oras�: Mezar�… 1967’deBolivya’da CIA desteğiyle pu-suya düşürülüp öldürüldüğün-de Che, 39 yaş�ndayd�. Che ve 32 arka-daş�n�n mezar� burada… 1997’de ke-mikleri buraya getirildi.

    Mezar, küçük, çok yal�n ahşap bir oda.İlk gelişimde an�ms�yorum, buraya ancakiki, üç, en çok beş kişi girebiliyorduk; birayin havas�nda girip ç�k�yorduk, sessiz-ce… İçeride belli bir süre kalabiliyorduk,çünkü arkada girmek isteyen başkalar� s�-ra bekliyordu… Şimdi ise kalabal�k turistgruplar� girip ç�k�yor, gürültü pat�rt� için-de… Yaz�k. Yaz�k. İçim ac�yor…

    İçeride, en uçta dağlar� simgeleyenküçük bir tropik orman. Tepeleri, akar-sular�, ağaçlar�yla... Hemen önünde, hiçama hiç sönmeyen bir ateş yan�yor... Fi-del’in yakt�ğ�, o gün bugün yanan devrimateşi…

    Sonra 32 mezar. Her birinin baş ucun-da isimlerin yaz�l� olduğu 32 küçük tabela.Bolivya’da öldürülenler… Her birininönünde mis kokulu bir çiçek. En ortada-ki birazc�k, ama çok az�c�k, öne ç�km�ş.

    Öne ç�kan mezar�n ötekilerden tek far-k� var: Tabelan�n tam üzerinde, �ş�ktan, be-yaz �ş�ktan, minicik bir y�ld�z...

    Che’nin baş�n�n üzerinden hiç eksil-meyen, beresinin önündeki y�ld�z...

    Devrimci romantizmi hep canl� tutacak,y�ld�z şeklinde bir �ş�k...

    Art�k hiçbirimiz konuşmuyoruz. Herkes kendisiyle, devrimle, Che ile baş

    başa… An�tmezardan sonra, Che’nin ilkbüyük zaferini kazand�ğ�, z�rhl� trenidurdurduğu, tüm cephaneyi ele geçirdi-ği, tren istasyonuna geliyoruz. Oray� ge-zip görüyoruz… O zaferden sonra Ha-vana’ya yönelmişti Che…

    Biz de Havana’ya gitmek üzere oto-büsümüze yöneliyoruz…

    Santa Clara–Havana:Büyülü bir yol

    Akşam oldu bile. Havana’ya uzun biryolumuz var… Gece yar�s� ancak var�r�z.Otobüsümüze sessizlik egemen… ArifKeskiner, tepe �ş�ğ�n� yakm�ş, yine ki-tab�n� okuyor: Ignacio Ramonet’in “Fi-del Castro-2 Ses Bir Biyografi” adl� ne-hir söyleşisi…

    “Şu sırada tam da Che’nin SantaClara’dan Havana’ya gittiği yolculuğuokuyorum” demesiyle, elinden tuttu-ğum gibi onu öne götürüp mikrofonun di-bine oturttum. “Öyleyse yüksek sesle okuda biz de duyalım” diyerek…

    O andan sonra büyülü bir yol, büyülü

    bir yolculuk başlad�. Önce Arif Keskiner, gerillalar�n sava-

    şa savaşa o yolu nas�l kat ettiğini okudu…Sonra arkas� geldi… Genco Erkal “Ha-vana Röportajı”, “Vatan Haini”, “Ak-rep Gibisin Kardeşim”, Özcan Arca“Saman Sarısı”yla bizi uçurdu… UmurBugay “Komünizmin baştan çıkarıcıdurumları” parodisiyle, gözyaşlar�m�z�kahkahaya çevirdi… Sonra Hıfzı Topuz,birebir yaşad�ğ� o günleri anlatt�:

    Bütün bu dostlar� dinlerken içimden buyol hiç bitmesin, hiç bitmesin diye m�-r�ldan�yorum.

    Nâzım ve Fidel Castro Santa Clara’dan Havana’ya giderken

    H�fz� Topuz’u dinliyorum.Havana’dan dönüşünde Paris’e uğrad�

    Nâzım Hikmet. H�fz� Topuz’la ertesi sa-bah, bir pazar günü buluştular. ÖnceNâz�m-Fidel karş�laşmas�n� dinliyoruz:

    “Fidel, Nâzım’ı güleryüzle, coşkuy-la karşılamış. ‘Ben’ demiş, ‘öğrenciykensenin şiirlerini okurdum. Seni yaşl� baş-l� bir adam gibi düşünüyordum. Ama kar-ş�ma filinta gibi bir delikanl� ç�kt�. Dinç,güleryüzlü ve zarif’...”

    Nâz�m’la Fidel uzun uzun konuşmuş-

    lar. Nâz�m ona Küba devrimine duyduğuhayranl�ğ� anlatm�ş. O da Nâz�m’a, dev-rimciliğe olan inanc�ndan ve şiirlerinde-ki başar�lar�ndan dolay� duyduğu sevgi-yi söylemiş.

    H�fz� Topuz’u dinliyorum: “Nâzım, Fidel’e ‘Bütün devrimcilerin

    rüyalar�n� gerçekleştirdin, Küba halk�seninle övünç duyacak. Bütün dünyadadevrimci şairler, yazarlar ve sanatç�lar y�l-lar boyu seni yüceltecekler. Devrim tari-hine damgan� vurdun. Ad�n yüzy�llarboyu unutulmayacak’ demiş. Nâzımsonra sözlerini şöyle sürdürmüş: ‘Fidelinanm�ş bir insan. Evrensel devriminsimgesi oldu. Küba’da onu görünce Oc-tober Devrimi’nin coşkusunu yenidenyaşam�ş gibi oldum.’”

    Sevgili okurlar, daha dün demedim misize, yaşad�ğ� onca düş k�r�kl�ğ�ndansonra Nâz�m Hikmet Küba’da, gençliği-ni, umutlar�n�, coşkusunu yeniden buldu;ve mutluluğu bu buluşmadand�r diye!

    Ertesi gün H�fz� Topuz, Nâz�m Hik-met’in oteline gidecek, s�cak bir dostluklakarş�lanacak ve Nâz�m’�n müsveddeler-den okuduğu “Havana Röportajı” adl�uzun şiirini teybe alacakt�.

    İki gün sonra Havana’daki törende

    H�fz� Topuz, bunlar� ama daha da fazla-s�n� da anlatacakt�: O 1961 y�l�nda se-vinçle kutlanan devrimi, Fidel’e duy-duklar� inanc�, Küba halk�na duyduklar�güveni… Emperyalizme karş� kazan�lanzaferi nas�l da alk�şlad�klar�n� anlata-cakt�.

    “Bugün Küba’yı gezerken, yaklaşık90 yıl önce Anadolu’da emperyalizmekarşı verdiğimiz Kurtuluş Savaşı’nınkahramanlık, fedakârlık ve yoksullukgünleri canlanıyor. Bağımsızlık, öz-gürlük ve egemenlik için Anadolu’dacanlarını veren insanları, Büyük Ata-türk’ü ve onun silah arkadaşlarını say-gıyla anıyorum,” diyecekti…

    Otobüs geceye çoktan dalm�ş, biz düş-lerimize, an�lar�m�za, umutlar�m�za…Santa Clara’dan Havana’ya bu yolculukhiç bitmese, hiç bitmese… Hâlâ idealle-ri olan, idealleri için mücadele veren in-sanlar hiç tükenmese, hiç tükenmese… Nemutlu ki hâlâ düş kurabiliyoruz, hâlâ düş-lerimizi savunabiliyoruz, düşlerimizi ger-çekleştirmek için mücadele edebiliyo-ruz…

    İşte Havana göründü bile. Gece yar�s�sar�p sarmal�yor bizi… Dostluklar daöyle…

    Hiç sönmeyecek ateşPUSUYA DÜŞÜRÜLÜP ÖLDÜRÜLDÜĞÜNDE CHE 39 YAŞINDAYDI. ŞİMDİ 32 ARKADAŞIYLA BİRLİKTE YATIYOR

    YA

    RIN

    : H

    avan

    a’d

    a N

    âzı

    m’ın

    yaşg

    ün

    ü

    Tüm ekibimizChe’nin

    anıtmezarında.

    Umur Bugay ve eşi Che ile

    Santa Clara’da Che’ninanıtmezarında: GencoErkal ve Che’ninFidel’e mektubu.

    Che ve Mehmet Aksoy.

    Che’nin serüveni önündeArif Keskiner.

    Müzenin en son bölümünde muhteşembir fotoğraf var. Che, en genç, en ya-k�ş�kl�, en muhteşem gülümsemesiyüzünde, gözleri en büyülü fotoğraf… Kuca-ğ�nda iki k�z çocuğuyla… Che’nin k�zlar�. Bi-ri Aleida öteki Celia… Biri iki-üç, öteki beş-alt� yaşlar�nda olmal�.

    Tam biz küçük bir grup o fotoğraf�n önün-deyken, müze rehberinin aç�klamalar�n� dinler-ken, yan�m�za iki kişi yanaş�yor. Biri müze gö-revlisi, öteki güler yüzlü genç, bir kad�n…

    “Size Sevgili Che Guevera’nın küçük kızıCelia’yı takdim ederim” diyor… 4-5 kişiyiz.Hepimizin tek tek elini s�k�yor. Bir ağ�zdan an-lat�yoruz Che sevgimizi, Türkiye’den olduğu-muzu, yaşas�n devrim tutkumuzu, Nâz�m Hik-met’i, Che’nin k�z� olduğuna göre onu da çok sev-diğimizi…

    Tatl� tatl� gülümseyerek dinliyor. “Ben de si-

    zi tanımaktan çok mutlu oldum” diyor. Ha-vana’da yaşad�ğ�n�, veteriner olduğunu söylüyor.Sonra bakmakta olduğumuz fotoğrafa bak�yor.“İşte ben buyum” diyor yine s�cac�k gülümse-meyle. “Babamı en son 4 yaşındayken gör-düm…” ve yan�m�zdan ayr�l�yor…

    Şaşk�nl�k ve sevinç içindeyiz. Rastlant�ya ba-kar m�s�n�z?! Sanki Che’nin elini s�km�ş gibi ol-duk. Müzeye fotoğraf makinesi sokmak yasak,hiçbirimiz fotoğraf çekemedik diye üzülüyoruz.

    Henüz bilmiyoruz. Müzeden bizden önce ç�-kanlar Celia’n�n ablas� Aleida Guevera ile de ta-n�şm�şlar. (Fotoğrafta gördüğümüz çocuklar-dan büyüğü.) Onunla da tan�şmakla kalmay�p,Che’nin iki k�z�yla fotoğraflar çekmişler… Öğ-renince fena halde k�skan�yoruz! Biraz önceChe’nin bir k�z�yla tan�şt�k diye sevinirken,şimdi niye iki k�y�zla da tan�şamad�k diye üzü-lüyoruz! Ne tuhaf şu insan denilen yarat�k!!!

    CHE’NİN KIZLARI

    Hepimizi kıskandıran fotoğraf: Che’nin kızları Aleida-Celia (ortada).

    Che

    *Komutan

    Kübal�lar Che ile yat�yor, Che ile kalk�yor. Onun o genç, güzel yüzü her yerde. Che, sonsuza dek devrim, ideal demek. Küba halk� hâlâ ona âş�k

    Comandante Che Guevara*