Dr. Yakut Gazi , Texas A&M – Central Texas Dr. Credence Baker, Tarleton State University
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER...
Transcript of KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER...
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ * SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
ORHUN YAZITLARI ÜZERİNE
TÜRKİYE’DE YAPILMIŞ YAYINLARIN AÇIKLAMALI KAYNAKÇASI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Irmak KAÇAR
HAZİRAN 2013
TRABZON
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ * SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
ORHUN YAZITLARI ÜZERİNE
TÜRKİYE’DE YAPILMIŞ YAYINLARIN AÇIKLAMALI KAYNAKÇASI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Irmak KAÇAR
Tez Danışmanı: Prof. Dr. A. Mevhibe COŞAR
HAZİRAN 2013
TRABZON
BİLDİRİM
Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek
sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına göre hazırlanan bu çalışmada orijinal olmayan
her türlü kaynağa eksiksiz atıf yapıldığını, aksinin ortaya çıkması durumunda her türlü
yasal sonucu kabul ettiğimi beyan ediyorum.
Irmak KAÇAR
15/07/2013
IV
ÖN SÖZ
Göktürk Kağanlığı döneminde dikilen ve Türk dilinin en eski yazılı belgeleri olarak
kabul edilen Orhun Yazıtları üzerinde metinlerin çözüldükleri 1893 yılından günümüze
kadar birçok çalışma yapılmış olup hâlen de yurt içinde ve dışında birçok bilimsel
çalışmaya yazıtların farklı yönlerden konu edildiği görülmektedir.
Bu tezde, Orhun Yazıtları hakkında Türkçe yayınlanmış çalışmaların açıklamalı
kaynakçası sunulmaktadır. Yayınların tespiti için öncelikle genel ağ üzerinden YÖK, TDK
ve TTK kurumlarında bulunan yayınlar taranmış, ardından üniversitelerin sosyal bilimler
dergileri ile diğer bilimsel dergilerin indeksleri taranmış, sempozyumların bildiri kitapları
ve elde edilen yayınların kaynakça kısımlarından yararlanılmıştır. Orhun Yazıtlarının
popüler yayınlarda çıkan tanıtımları, ders kitaplarındaki bölümler, ansiklopedi maddeleri
ve yabancı dillerde yayınlanan çalışmalar tezimizin dışında bırakılmıştır. Dolayısıyla bu
tezin kapsamı Türkçe yayınlanmış bilimsel çalışmalarla sınırlandırılmıştır.
Çalışmaların tanıtılmasında bazı problemlerle karşılaşılmıştır. Özellikle Orhun
Yazıtlarının isimlerinin ve muhtevalarında bulunan özel isimlerin yazımında birlik
olmadığı görülmekte olup bu konuda hâlen de bilimsel makaleler kaleme alınmaktadır. Bu
yüzden çalışmamızda imlâ birliği sağlamak amacıyla bu özel isimlerden bir tanesi seçilmiş
ve çalışma boyunca kullanılmıştır. Ancak yazarların yayınları, isimlerinin asılları
değiştirilmeden çalışmaya alınmıştır.
Bu çalışmanın konusunun belirlenmesinden son hâlini almasına kadar geçen süreçte
akademik desteğini esirgemeyen, önerileriyle bana yol gösteren ve değerli zamanlarını
ayıran danışman hocam Prof. Dr. A. Mevhibe Coşar’a teşekkürlerimi sunarım. Tezde
özetlenen yayınların temininden metinlerin bilgisayar ortamında düzenlenmesine kadar
birçok konuda yardımlarını gördüğüm Miraç Tosun, M. Ali Cerrah, Figen Demir ve eşim
Mücahit Kaçar’a da çok teşekkür ederim.
Mayıs-2013 Irmak KAÇAR
V
İÇİNDEKİLER
Sayfa Nr.
ÖN SÖZ ............................................................................................................................... IV
İÇİNDEKİLER ..................................................................................................................... V
ÖZET ............................................................................................................................. XVIII
ABSTRACT ..................................................................................................................... XIX
KISALTMALAR LİSTESİ ............................................................................................... XX
GİRİŞ .................................................................................................................................. 1-8
BİRİNCİ BÖLÜM
1. ORHUN YAZITLARI HAKKINDA YAYINLANMIŞ KİTAP VE TEZLER ........... 9-36
1.1. Kitaplar ....................................................................................................................... 9
1.1.1. AKSAN, Doğan, En Eski Türkçenin İzlerinde, Orhun ve Yenisey
Yazıtları Üzerinde Sözcükbilim, Anlambilim ve Biçembilim
İncelemelerinin Aydınlattığı Gerçekler, İstanbul: Simurg Kitapçılık ve
Yayıncılık, 2000, 159 s. .................................................................................... 9
1.1.2. ALYILMAZ, Cengiz, Orhun Yazıtlarının Söz Dizimi, Erzurum:
Atatürk Üniversitesi Yayınları, , 1994. ........................................................... 11
1.1.3. ALYILMAZ, Cengiz, Orhun Yazıtlarının Bugünkü Durumu, Ankara:
Kurmay Yayınları, 2005, 276 s. ...................................................................... 12
1.1.4. ALYILMAZ, Cengiz, (Kök) Türk Harfli Yazıtların İzinde, Ankara:
Karam Yayıncılık, , 2007, 192 s. ..................................................................... 13
1.1.5. AYDIN, Erhan, Orhon Yazıtları (Köl Tegin, Bilge Kağan, Tonyukuk,
Ongi, Küli Çor), Konya: Kömen Yayınları, 2012, 208 s. ............................... 14
1.1.6. ERGİN, Muharrem, Orhun Abideleri, İstanbul: Boğaziçi Yayınları,
2004, 147 s. ..................................................................................................... 17
1.1.7. Fin Atlası-Orhun Yazıtları (Çev. Metin Sirman, Yaşar Sabit
Dalbaşar), İstanbul: Töre Yayın Grubu, 2005, 138 s. .................................... 17
1.1.8. GÜLENSOY, Tuncer, “Orhun’dan Anadolu’ya Türk Damgaları”,
İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, 1989, 179 s. .............................. 19
1.1.9. ORKUN, Hüseyin Namık, Eski Türk Yazıtları, Ankara: TDK Yay.,
1986, 192 s. ..................................................................................................... 20
1.1.10. SUBAŞI UZUN, Leyla, Orhon Yazıtlarının Metindilbilimsel Yapısı,
Ankara: Simurg Yay. 1995, 176 s. ............................................................... 20
VI
1.1.11. TANYERİ, Yavuz, Göktürk Yazısı ve Orhun Türkçesi (ses ve biçim
bilgisi, örnek metinler, sözlük), İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 2011,
169 s. ............................................................................................................. 21
1.1.12. TEKİN, Talat, Tunyukuk Yazıtı, (Haz. Mehmet Ölmez), Ankara:
Simurg Kitapçılık ve Yayıncılık, 1994, 77 s. ................................................ 22
1.1.12.1. TEKİN, Talat, Orhon Türkçesi Grameri, Ankara: Türk
Dilleri Araştırmaları Dizisi: 9, 2000, 272 s. ................................... 23
1.1.13. TEKİN, Talat, Orhon Yazıtları, 4.Bs., Ankara: Türk Dil Kurumu
Yayınları, 2010, 200 s. .................................................................................. 24
1.1.14. THOMSEN, Vilhem, Orhon Yazıtları Araştırmaları, Ankara: TDK
Yayınları (Çeviren ve Yayına Hazırlayan Vedat Köken), 2002, 453
s. .................................................................................................................... 25
1.1.15. UĞURLU, Kamil, Orhun Anıtları, Ankara: Ahmet Yesevî Vakfı
Yayınları, 1998, 136 s. .................................................................................. 26
1.1.16. USER, Hatice Şirin, Köktürk ve Ötüken Uygur Kağanlığı Yazıtları
(Söz Varlığı İncelemesi), Konya: Kömen Yayınları, 2009, 548 s. ............... 27
1.1.17. YAZIKSIZ, Necip Asım, Orhun Abideleri, İstanbul: Matbaa-i
Amire, H.1340, 260 s. ................................................................................... 28
1.2. Tezler ........................................................................................................................ 29
1.2.1. AKAY, Nilay, Orhun Abideleri Üzerine Bir Sentaks Çalışması,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, 180 s. .......................................................... 29
1.2.2. AYTAKLAR, İsmail, Orhon Türkçesinde Cümle Yapısı,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 2004, 162 s. ...................................................................... 29
1.2.3. ÇELİKEL, Sibel, Orhun Kitabelerinin Günümüz Türkçesindeki Söz
Varlığı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007, 204 s. .......................................................... 30
1.2.4. ÇOBAN, İsmail, Orhun Yazıtlarının Dilin Dört Becerisi Açısından
İncelenmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2013, 173 s. ..................................... 31
1.2.5. DİNÇ, Emin, Köktürk Abideleri'nin Fiil Çekimi, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
2005, 203s. ...................................................................................................... 31
1.2.6. ERTİMAR, Aynur, Orhun Kitabelerinin Tarih Öğretimindeki Yeri ve
Önemi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 110 s. .................................................................... 32
1.2.7. HOROZ, Mehmet, Orhun Abidelerini Okuma Çalışmalarındaki
Farklılıklar, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 475 s. .................................................................... 32
1.2.8. MURATOVA, Elnura Orhun Abidelerinde Geçen Sözvarlığının
Kırgız Türkçesindeki İzleri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
VII
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Bişkek, 2006. ................................................................................................... 32
1.2.9. SİMİÇ, Milan, Bilge Kağan Yazıtı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005, 116 s. ............ 33
1.2.10. ŞEN, Serkan, Orhon, Uygur ve Karahanlı Metinlerindeki Meslekler
Bağlamında Eski Türk Kültürü, Yayınlanmamış Doktora Tezi
Ondokuzmayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007, 417 s............ 34
1.2.11. ŞEN, Oya, Göktürk Yazıtlarının Kelime Varlığı, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
2007, 268 s. ................................................................................................... 35
1.2.12. YILDIZ, Hülya, Orhon Türkçesi ile Yakutçanın Sözvarlığı ve
Sözyapımı Bakımından Karşılaştırılması, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, 2007, 162 s. .................................................................................. 35
İKİNCİ BÖLÜM
2. ORHUN YAZITLARININ DİLİ, ÜSLUBU VE SÖZ VARLIĞI HAKKINDA
YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR .................................................................................... 37-108
2.1. Makaleler .................................................................................................................. 38
2.1.1. AÇIKGÖZ, Halil, “Bilge Kağan Yazıtının Doğu Yüzünün İlk
Satırında (i)ki (e)d(i)z k(e)r(e) küll(ü)g mü Yoksa kid(i)z
k(e)r(e)kül(ü)g “keçe çadırlı” mı Okunmalı?”, Türk Dili Araştırmaları
Yıllığı–Belleten 1994, Ankara, 1996, s. 1-10. ................................................ 38
2.1.2. AKSAN, Doğan, “Köktürkçenin Söz Varlığı Üzerine”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı –Belleten, 1980 – 1981, Ankara, 1983, s. 17 –
21. .................................................................................................................... 39
2.1.3. AKSAN, Doğan, “Göktürk Anıtlarında Söz Sanatları: Güçlü Anlatım
Yolları”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 1990, Ankara 1994,
s. 1-12. ............................................................................................................. 40
2.1.4. ALYILMAZ, Cengiz, “Bilge Tonyukuk Yazıtları Üzerine Birkaç
Düzeltme”, TDAY-Belleten, 2000, s. 11-18. .................................................. 41
2.1.5. AYDIN, Erhan, “Orhon Yazıtlarında Hendiadyoinler”, Türk Dili
Dergisi, 1997, 544, s. 417-421. ...................................................................... 42
2.1.6. AYDIN, Erhan, “Tonyukuk Yazıtında Geçen Ek Tag Üzerine”,
Belleten, LXX, 257, Nisan 2006, s. 83-94. ..................................................... 42
2.1.7. AYDIN, Erhan, “Köl Tigin Yazıtının Kuzey Yüzünün 6. Satırında
Bir Düzeltme Denemesi ve Bir Öneri”, Bilig, 2007-Güz, 43, s. 55-62. .......... 43
2.1.8. AYDIN, Erhan, “Bilge Kağan Yazıtındaki Karagan Kısıl Adı ve Yeri
Üzerine Düşünceler”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Dergisi, Bahar 2008, s.55-62. ......................................................................... 44
2.1.9. AYDIN, Erhan, “Tonyukuk Yazıtlarında Problemli Bir Cümle
Üzerine”, Bilig, Bahar 2008, 45, s. 91-102. .................................................... 45
VIII
2.1.10. AYDIN, Erhan, “Tonyukuk Yazıtlarının 6. satırında Bir Düzeltme
Denemesi: Bönüsar mi Bönräsär mi?”, Dil Araştırmaları Dergisi,
Bahar 2008, 2, s. 79-86. ................................................................................ 46
2.1.11. AYDIN, Erhan, “Eski Türk Yazıtlarındaki Bazı Yabancı Öğelerin
Yazımı Çerçevesinde Eski Türk Yazıtlarının Yazımı Üzerine
Notlar”, Turkish Studies, 3(6), 2008, s. 96-108. .......................................... 47
2.1.12. AYDIN, Erhan, “Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtlarındaki Amga
(Amgı) Korgan Üzerine”, Turkish Studies, 2009, 4(3), s. 273-282.............. 47
2.1.13. BARUTÇU-ÖZÖNDER, F. Sema, “Tengri Teg Tengride Bolmış
Türük Bilge Kagan ve Tengri Teg Tengri Yaratmış Türük Bilge
Kagan”, Türk Kültürü Araştırmaları Prof. Dr. Zeynep Korkmaz’a
Armağan, 1994, 32(1-2), s.89-100. ............................................................... 48
2.1.14. BAŞDAŞ, Cahit, “Orhun Abidelerinde İyelik, Belirtme, Yükleme
Hali”, Turkish Studies, 4 (8), 2009, s. 623-643. .......................................... 49
2.1.15. BAYRAKTAR, Nesrin, “Artzamanlı Anlambilim Açısından Orhon
Yazıtlarında Geçen Toplumsal Yaşamla İlgili Sözcüklerin
Anlambilimsel Değerleri”, Türkbilig Türkoloji Araştırmaları, 2000,
2000/1, s.209-218.......................................................................................... 50
2.1.16. BİLGEHAN, Mehmet, “Orhun Kitabeleri’nde Kullanılan Ünlü
Harfler ve Harflerin Şekillenmelerinde Rol Oynayan Unsurlar”,
Erciyes, 297, s.10-13. .................................................................................... 51
2.1.17. COŞKUN, M. Volkan, “Orhun Yazıtları-Türkiye Türkçesi
İlişkisinde Ses Akışı”, Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl
Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, (Cilt-1) Hacettepe Üniversitesi, 26-29
Mayıs 2010, s.232-237. ................................................................................. 52
2.1.18. DEMİRBİLEK, Salih, “Orhon Türkçesindeki “Kıl- ve Bol-“
Yardımcı Fiilleri Arasındaki Anlam ve Görev İlgileri”, I. Uluslar
arası Uzak Asya’dan Ön Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni (18-20
Kasım 2009) Bildirileri, Afyonkarahisar, 2010, s. 57-66. ............................ 53
2.1.19. DİNAR, Talat, “Kül Tigin Abidesi ve Kutadgu Bilig’deki Ortak
Fiillerin Tamlayıcı İlişkisi Açısından İncelenmesi”, Turkish Studies,
5(3), 2010, s. 1045-1091. .............................................................................. 54
2.1.20. EKER, Süer, “Orhon Yazıtları: İran Dilleri ile İlk Temaslar ve
Benzer Öge Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl
Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası
Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler
Kitabı (Cilt 1), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü, Ankara, 2011, s.321-332. ............................................................. 55
2.1.21. ERCİLASUN, Ahmet Bican, “Bilge Kağan Bengü Taşının Kuzey
Cephesinin İlk Üç Satırı Üzerinde Bazı Düşünceler”, Beşinci
Milletlerarası Türkoloji Kongresi (23-28 Eylül 1985) Tebliğler, C.1,
Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul, 1985, s. 69-74. ................................ 56
IX
2.1.22. ERCİLASUN, Ahmet Bican, “Költigin Yazıtı Bir Nutuk Metni
midir”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 1990, Ankara,
1994, s. 31-39. ............................................................................................... 57
2.1.23. ERCİLASUN, Ahmet Bican, “Bir Kişi Yangılsar Oguşı Bişükine
Tegi Kıdmaz Ermiş (KT, G, 6= BK, K, 4) İbaresi Üzerine”, Türk
Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 1993, s.83-89. ....................................... 59
2.1.24. GÜLSEVİN, Gürer, “Göktürk Anıtları ile Yaşayan Üç Lehçemizin
(Halaç, Çuvaş ve Saha / Yakut) Tarihi İlgi Düzeni”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990, Ankara 1994, s. 55- 64. ...................... 60
2.1.25. GÜLSEVİN, Gürer, “Köktürk Bengü Taşlarındaki Oğuzca
Özellikler”, Kardeş Ağızlar/ (Türk Lehçe ve Şiveleri Dergisi), 7,
1998, s.12-18. ................................................................................................ 61
2.1.26. GÜNER-DİLEK, Figen, “Göktürk Bengü Taşlarından Günümüz
Altay Türkçesine Ulaşan Kelimeler”, Sibirya Araştırmaları (Editör:
Emine Naskali Gürsoy), İstanbul: Simurg Yay., 1997, 139-143. ................. 62
2.1.27. HAZAI, G. “Tonyukuk Yazıtının Bir Bölümü Üzerine”, Mimar
Sinan Üniversitesi Fen/Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1991, 1(1), s.
167-173. ........................................................................................................ 63
2.1.28. İLHAN, Nadir, “Yañılsar … Bişükine Tegi Kıdmaz Ermiş”, Fırat
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2004, 14(2), s. 121-128. .................... 63
2.1.29. KATAR, Muzaffer, “Orhun Yazıtlarındaki İki Problem Tümcenin
Çözümü”, Türk Dili, Nisan 1996, 532, s. 1109-1116. .................................. 64
2.1.30. KARABEYOĞLU, Adnan, “Orhon Yazıtlarında Bol- ve Er- Fiilleri
Üzerine”, TÜBAR, 2007, XXII, s. 87-100. .................................................. 66
2.1.31. KARADOĞAN, Ahmet, “Köktürk Yazıtları’ndaki “Türk Oğuz
Begleri bodun eşidin” ve “Oğuzı yeme tarkınç ol temiş”
Cümlelerinde Geçen Oğuz Kelimesi Üzerine”, Bilig, Bahar 2006,
37, s. 13-20. ................................................................................................... 67
2.1.32. KAYA, Ceval, “Köl Tigin Yazıtının Güneydoğu Yüzünde Taygun
Mu Yoksa Ataygun Mu Okunmalı?”, İlmi Araştırmalar, 1998, 6, s.
171-179. ........................................................................................................ 68
2.1.33. KAYRA, Osman Kemal, BOLATOVA, Ş., “Çağdaş Kazak
Türkçesiyle Göktürk Yazıtlarındaki Kelime ve Deyimler Arasındaki
Benzerlikler”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı –Belleten 1995,
Ankara 1997, s. 179-191. .............................................................................. 68
2.1.34. KAYRA, Osman Kemal, “Orhon Yazıtlarında Sıfatlar, Sıfat
Tamlamaları ve Bunlara Bağlı Bazı Açıklamalar”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1996, Ankara 1999, s. 145-158. ................... 69
2.1.35. KERİMOĞLU, Caner, “Orhun Abidelerinde 3. Kişi İyelik Ekinden
Sonra Yükleme Hâli Eki Kullanıldı mı?”, Turkish Studies, 2007,
2(3), s. 322-331. ............................................................................................ 72
X
2.1.36. KORKMAZ, Zeynep, “Göktürkçede İsimden Fiil Türeten Ekler ve
Köken Yapıları Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten
1990, Ankara, 1994, s. 141-149. ................................................................... 73
2.1.37. MERT, Osman, “Orhun Yazıtlarında Kullanılan İşaretsiz ( /.Ø./)
Görev Öğeleri”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü Dergisi, 2005, 38, s. 1- 20. ........................................................... 74
2.1.38. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktürk Tarihinin Meseleleri Kül
Tigin mi Köl Tigin mi?”, Türk Edebiyatı, 35, Kasım 1974, s.23-25. ........... 75
2.1.39. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktürk Tarihinin Meseleleri:
Tonyukuk Abidesi Üzerine Üç Not: 1-Tonyukuk Abidesinin İlk
Satırı 2- “Çölgi (A)z (E)ri mi” “Çöl(l)(ü)g İz (E)ri mi?”; 3-
Tonyukuk Abidesindeki Kız Koduz Sıfat Tamlaması Üzerine”,
Türkiyat Mecmuası, XIX (1977-1979), 1980, s. 165-182. ........................... 75
2.1.40. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktürk Tarihinin Meseleleri: Köl
Tigin ve Köl-İç Çor Kitabelerinde Geçen Oplayu Tegmek Deyimi
Üzerine”, Journal of Turkic Studies / Türklük Bilgisi Araştırmaları,
7, 1893, Orhan Şaik Gökyay Armağanı, II, 1984, s. 369-375. ..................... 78
2.1.41. SERTKAYA, Osman Fikri, “Tonyukuk Kitabesinin İkinci Taşının
Doğu Yüzü Hakkında Bazı Yeni Görüşler”, Türk Dili Araştırmaları
Yıllığı – Belleten 1986, Ankara, 1988, s. 59-63. .......................................... 79
2.1.42. SERTKAYA, Osman Fikri, “Yenisey Yazıtlarının Yayınlarındaki
Bazı Okuma ve Anlamlandırmaların Düzeltilmesi, Yeni Okuma ve
Anlamlandırma Teklifleri, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten
1993, Ankara, 1995, s. 67-75 ........................................................................ 80
2.1.43. SERTKAYA, Osman Fikri, “Eski Türklerin Kağan Seçimi Üzerine
Göktürk Yazıtlarındaki İki Ata Sözü”, İlmi Araştırmalar, 1999, 8, s.
233-240. ........................................................................................................ 81
2.1.44. ŞANLI, Cevdet, “Göktürk Yazıtlarında Emir Kipinin Kullanılış
Şekilleri, Cümlelerdeki Durumları ve Anlam Yükleri”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı – Belleten, 1997, Ankara, 2000, s. 237 – 244 ............. 82
2.1.45. ŞEN, Serkan, “Költigin ve Bilge Kağan Yazıtlarında Geçen “Bükli”
Sözcüğü Üzerine”, Türk Dili, 595, Temmuz 2001, s. 55-60. ....................... 84
2.1.46. ŞEN, Serkan, “Orhon Yazıtlarından Uygur Yazmalarına Anlam
Daralmaları”, TÜBAR, XV, 2004, s. 151-160. ............................................ 85
2.1.47. ŞEN, Serkan, Köl Tigin yazıtının Güneybatı Yüzünde Agışın mı
Yoksa Agısın mı Okunmalı?, Turkish Studies, 2007, 2(2), s. 603-
609................................................................................................................. 86
2.1.48. ŞÜKÜRLÜ, Elisa, “Göktürk Yazıtlarında Kelimelerin Noktalanması
Özellikleri”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1993, Ankara,
1995, s.121, 134. ........................................................................................... 86
2.1.49. ŞÜKÜRLÜ, Elisa-Elşen ŞÜKÜRLÜ, “Göktürk Yazıtlarında Eklerin
İmla Kuralları”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, 2000, s.
347-352. ........................................................................................................ 87
XI
2.1.50. TABAKLAR, Özcan, Göktürk Harfli Yazıtlarda –gAlI Eki Üzerine,
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
Dergisi, 45(45), s. 269-274. .......................................................................... 88
2.1.51. TAŞAĞIL, Ahmet, “Köl Tigin Yazıtının Çince Yüzü Hakkında”
TTK Belleten, 2004, 68(252), s. 403-421. .................................................... 89
2.1.52. TEKİN, Talat, “Eski Türk Yazıtlarında Yanlış Yorumlanan Bir
Kelime Üzerine”, Turkish Studies, 1(2), 2006, s. 201-211.......................... 90
2.1.53. TEKİN, Talat, “Köktürk Yazıtlarındaki Deyimler Üzerine 1”, Türk
Dili, 1957, 6(67), s. 372-374. ........................................................................ 91
2.1.54. TEKİN, Talat, “Köktürk Yazıtlarındaki Deyimler Üzerine 2”, Türk
Dili, 1957, 7(68), s. 423-426. ........................................................................ 91
2.1.55. TEZCAN, Semih, “Tonyukuk Yazıtlarında Birkaç Düzeltme”, Türk
Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 1975-76, s.173-181. .............................. 92
2.1.56. TUNA, Osman Nedim, “Ekin Ara İdi Oksuz Kök Türk Ança Olurur
Ermiş (KT, D 2-3) İbaresi Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-
Belleten 1993, Ankara, 1995, s.77-81. .......................................................... 93
2.1.57. TUNA, Osman Nedim, “Bazı İmla Gelenekleri, Bunların Metin
İncelemelerindeki Önemi ve Orhon Yazıtlarında Birkaç Açıklama”,
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1957, s. 41-81. .............................. 94
2.1.58. TULUM, Mertol, “Orhon Yazıtlarında Birleşik Cümleler ve Baş
Cümle ile Yardımcı Cümle İlişkileri”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı
- Belleten 1990, Ankara, 1994, s. 193 - 205 ................................................. 96
2.1.59. USEEV, Nurdin, “Tonyukuk Yazıtındaki Tün Kat- Birleşik Fiili
Üzerine ya da Eski Okunuşun Yeniden Keşfedilmesi”, Turkish
Studies, 2011, 6(3), s. 1581- 1583. ............................................................... 97
2.1.60. USER, Hatice ŞİRİN, “Tonyukuk Yazıtı'nda Geçen (Ugur Kalıtdım)
İbaresi Üzerine Yeni Bir Anlamlandırma Teklifi”, Erdem Dergisi,
Ekim 2007, 16(48), s. 157-168. .................................................................... 98
2.1.61. YILDIRIM, Dursun, “Köktürk Yazıtlarında Öd Tenri Aymaz,
Yag(g)ıl ‘Katıl’ Olmaz”, Türk Bitiği, Araştırma/İnceleme Yazıları,
1998, s. 125-133. ........................................................................................... 98
2.2. Bildiriler ................................................................................................................... 99
2.2.1. ABİK, A. Deniz, “Orhun Yazıtlarında –MA- Olumsuzluk
İşaretleyicisi Alan Fiiller”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120
Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası
Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler
Kitabı (Cilt 1), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü, Ankara, 2011, s.15-30. ................................................................... 99
2.2.2. İNAYET, Alimcan, “bir kişi: y(a)n(ı)ls(a)r; og(u)şı; bod(u)nı;
bişukine; t(e)gi, kıdm(a)z; (e)rm(i)ş ve in(i)si; [(e)ç]isin; bilm(e)z;
(e)rti; oglı; k(a)nın; bilm(e)z; (e)rti İbareleri Üzerine”, “Orhon
Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu,
XII
26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Hacettepe Üniversitesi,
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 451-455. ....................... 100
2.2.3. KARAHAN, Leyla, “Köktürkçe Metinlerdeki Üçüncü Şahıs Özneli
Ardaşık Cümlelerde Özne Bağlantıları ve Belirsizlik Özneli
Cümleler”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Hacettepe
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 457-
462. ................................................................................................................ 101
2.2.4. KAYA, Ceval, “Köktürkçe İdi Oksuz Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu
3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs
2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 463-467. ...................................... 102
2.2.5. PİLTEN, Şahru, “Orhun Yazıtlarında Seçmesel ve Eş Dizimsel
Sınırlamalar”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra
Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt
2), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara,
2011, s.669-680 ............................................................................................. 103
2.2.6. SERTKAYA, Osman Fikri, “Eski Türkçe’de “Mızrak” Anlamına
Gelen Kelime [süng(ü)g] mü, Yoksa süngg(ü)ya da süngü mü
Okunmalı?”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra
Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt
2), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara,
2011, s.721-725 ............................................................................................. 104
2.2.7. ŞEN, Serkan, “Orhon Yazıtlarında Geçen Teñri Teg Teñgride Bolmış
Türük Bilge Kagan ve Teñgri Teg Teñri Yaratmış Bilge Kagan
İfadelerinin Yeni Bir Yorumu”, I. Uluslararası Uzak Asya’dan Ön
Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni, 18-20 Kasım 2009,
Afyonkarahisar, s. 251-259. .......................................................................... 105
2.2.8. TOPRAK, Funda, “Orhun Yazıtlarından Anadolu Ağızlarına
Karşılaştırmalı Dil Çalışmaları ve İki Örnek Fiil”, “Orhon
Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu,
26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe Üniversitesi,
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s.831-835 ......................... 106
2.2.9. TURNİYAZ, Mollaniyaz, “Orhun Yazıtlarındaki Ünsüzlerin Uyumu
Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s.863-
872 ................................................................................................................. 107
XIII
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3. ORHUN YAZITLARININ MUHTEVASI HAKKINDA YAPILMIŞ
ÇALIŞMALAR ...................................................................................................... 109-139
3.1. Makaleler ................................................................................................................ 110
3.1.1. AALTO, Pentti, “Orhon Yazıtlarındaki At İsimleri Üzerine”, (Çev.
Erhan Aydın), Türk Dili, 2000, 587, s. 453-457. .......................................... 110
3.1.2. ALYILMAZ, Cengiz, “Köktürk Yazıtları ve Köktürk Yazıtlarında
Atlar”, Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi,
1996, 4, s.155-163. ....................................................................................... 111
3.1.3. ALYILMAZ, Cengiz, “İpek Yolu ve Orhun Yazıtları”, Atatürk
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2004, 24,
s.181-192. ...................................................................................................... 112
3.1.4. AMANOĞLU, Ebülfez, “Göktürk Yazıtlarındaki Üç Yer Adı
Hakkında İnceleme” Türksoy, 2003, 8, s. 15-19. .......................................... 112
3.1.5. BARUTÇU, Sema, “Kül-Tigin mi, Köl-Tigin mi?”, Türk Dünyası
Araştırmaları, 1983, 22, s. 101-104. .............................................................. 113
3.1.6. BAYKARA, Tuncer, “Göktürk Yazıtlarının Türk İskân (Yerleşme)
Tarihindeki Yeri”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990,
Ankara, 1994, s. 17-29. ................................................................................. 113
3.1.7. CİHAN, Ahmet Kamil, “Orhon Yazıtlarındaki “Bilge” Terimi
Üzerine”, Felsefe Dünyası, 2002/1, 35, s.89-101. ......................................... 115
3.1.18. ÇETİN, Engin, “Orhon Yazıtlarında “İtaat” Kavramı”, Turkish
Studies, 2009, 4(8), s. 825-837...................................................................... 115
3.1.9. ERCİLASUN, Ahmet Bican, “Orhun Abidelerinin Araştırılması ve
Muhtevası”, Türk Dili, 399, s.142-151. ........................................................ 116
3.1.10. GÖMEÇ, Saadettin, Kök Türkçe yazıtlarında Geçen Göller ve
Nehirler, DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, 27(44), 2008, 1-20. ............. 117
3.1.11. GÖRKAŞ, İrfan, “Köktürk Kitabelerinde Tanrı-İnsan
Münasebetleri”, Türk Dünyası Araştımaları, 1998, 117, s.111-122. .......... 117
3.1.12. KAPLAN, Mehmet, “Orhun Abidelerinde Mekân-İnsan
Münasebeti”, Türklük Araştırmaları Dergisi, 1985, 1, s. 1-6. .................... 118
3.1.13. KARADOĞAN, Ahmet, “Orhun Yazıtları’nda Türk Adının Türlü
Kullanılışları Üzerine”, Türk Dili, 2002,.604, s. 293-297. ......................... 119
3.1.14. KAYRA, Osman Kemal, “Orhun Abidelerinde Askerî Kelime ve
Terimler”, Türk Dünyası Araştırmaları, 1997, 111, s.175-192. ................. 120
3.1.15. KLYASTORNIY, S.G., “Orhon Anıtlarında Türklerin Krallık
Soyunun Adı”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990,
Ankara, 1994, s. 137- 139. .......................................................................... 120
3.1.16. ÖLMEZ, Mehmet ,“ Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler (1)”,
Türk Dili Araştırmaları, 1995, 5, s. 227-229. ............................................. 121
XIV
3.1.17. ÖLMEZ, Mehmet, “ Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler (2)”,
Türk Dili Araştırmaları, 1997, 7, s. 175-186. ............................................. 122
3.1.18. ÖLMEZ, Mehmet , “Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler (3)”,
Türk Dili Araştırmaları, 1999, 9, s. 59-65. ................................................. 123
3.1.19. ÖZBAY, Hüseyin, “Göktürk Bengütaşları’nda Sosyal Analiz ve
Millî Oto-Kritik”, Türk Kültürü, 306. 513-519. ......................................... 124
3.1.20. SAKAOĞLU, Saim, “Göktürk Yazıtları ile Anadolu–Türk
Folklorundaki Paralellikler Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları
Yıllığı-Belleten 1990, Ankara 1994, s. 155- 166. ....................................... 124
3.1.21. SAKAOĞLU, Saim, “Orhun Anıtları ile Dede Korkut Kitabı’nın
Destansı Yapıları Üzerine”, Türk Kültürü, 2002, 473, s. 513-519. ............ 125
3.1.22. SERTKAYA, Osman Fikri, “Büyük Roma (İmparatorluğu)
Bizans’ın Köktürk Yazıtlarındaki Adı”, Türk Dili ve Edebiyatı
Dergisi, XXVI, 1993, s. 147-156. ............................................................... 126
3.1.23. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktürk Yazıtlarında Hintçe
Unsurlar”, Zeynep Korkmaz Armağanı, Ankara: TDK Yayınları,
2004, s. 366-380. ......................................................................................... 127
3.1.24. ŞENOCAK, Ebru, “Göktürk Yazıtlarında Türk Halk Edebiyatı
Unsurları”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2001, 11(2),
s.165-176. .................................................................................................... 127
3.1.25. WOO, Duck-Chan “Orhun Yazıtlarındaki Bazı Özel İsimler
Hakkında”, AÜ DTCF Dergisi, 1995, 37(1-2), s.127-132.......................... 129
3.2. Bildiriler ................................................................................................................. 130
3.2.1. AMANOĞLU, Ebülfez “Orhon Yazıtlarındaki Bulak Boy İsmi ve
Türk Tarihinde Yansımaları”, Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120
Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslar arası
Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, Bildiriler Kitabı, (cilt-1)
Hacettepe Üniversitesi, 26-29 Mayıs 2010, s. 51-54. ................................... 130
3.2.2. AYDIN, Erhan,“Bilge Kağan Yazıtında Geçen Kök Teyen Hayvan
Adı Üzerine”, Büyük Türk Dili Kurultayı Bildirileri, Bilkent
Üniversitesi, Ankara, 2006, Bilkent Üniversitesi Yayınları, s. 347-
356. ................................................................................................................ 131
3.2.3. BAYRAKTAR, Nesrin, “Orhon Yazıtlarında Geçen Renk Adlarının
Anlam Alanları Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl
Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt
1), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara,
2011, s. 121- 128. .......................................................................................... 131
3.2.4. KULJANOVA, Bahıtgül,“Eski Türk Anıtlarındaki Halk Birliği ve
Memleket Bütünlüğü Ülküsü (Orhun ve Kutadgu Bilig Eserlerine
Göre)”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), s. 519-
522. ................................................................................................................ 133
XV
3.2.5. ÖLMEZ, Mehmet “Eski Uygur ve Çin Kaynakları Işığında Orhon
Yazıtlarında Geçen Yer ve Kişi Adları”, Orhon Yazıtlarının
Bulunuşunda 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl Konulu 3.
Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, (Cilt-1) Hacettepe
Üniversitesi, 26-29 Mayıs 2010, s. 629-640. ................................................ 134
3.2.6. ÖZKEÇEÇİ, İlhan, “Orhun Abidelerinin Estetik ve Muhtevasının
Önemi”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s.653-
668. ................................................................................................................ 135
3.2.7. SAKAOĞLU, Saim,“Orhun Anıtlarından Günümüze Süzülen Birkaç
Erkek Adı”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra
Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt
2), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara,
2011, s. 695-701. ........................................................................................... 136
3.2.8. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktürk Tarihinin Meseleleri: Göktürk
Yazıtlarında İsim ve Unvan Söyleme Geleneği”, Uluslar Arası III.
Türk Kültürü Kongresi Bildirileri, 1999, s.593-600. .................................... 137
3.2.9. SEVER, Mustafa,“Orhun Yazıtlarındaki Bazı Kavramları Yeniden
Okumak”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 727-
732. ................................................................................................................ 138
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
4. ORHUN YAZITLARI HAKKINDA YAPILMIŞ DİĞER ÇALIŞMALAR ......... 140-159
4.1. Makaleler ................................................................................................................ 140
4.1.1. ALYILMAZ, Cengiz, “Köl Tigin Yazıtına Sonradan Yapılan
Eklemeler” TUBA, 2003, 27(1), s. 99-108. .................................................. 140
4.1.2. AYDIN, Erhan, “Orhon Bölgesindeki Kazı Çalışmaları Hakkında
Düşünceler”, Türk Dili, 622, 2003, s.554-556. ............................................. 141
4.1.3. AYDIN, Erhan, “Eski Türk Yazıtlarının Yazılış ve Dikilişleri
Üzerine”, Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi, Gazi Üniversitesi,
Güz 2007/1, s. 149-158. ................................................................................ 142
4.1.4. BAYKARA, Tuncer, “Kültigin Anıtına Dair Bazı Notlar”, İslam
Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, 5(1-4), 1973, s. 221-228.................................. 142
4.1.5. CLAUSON, Sir Gerard “Tonyukuk Abidesi Hakkında Bazı Notlar”,
Türkiyat Mecmuası, 1973-1975, 18, s.141-148. ........................................... 143
XVI
4.1.6. CUMAGULOV, Çetin Cumagulaviç, “Vilhelm Thomsen’ in
Çalışmaları ve Kırgızistan’ da Bulunan Göktürk Yazıtları”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı–Belleten 1993, Ankara 1995, s. 99-114. ..................... 144
4.1.7. EREN, Hasan, “1893’ten 1993’e”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-
Belleten 1993, Ankara, 1995, s.21-26. .......................................................... 145
4.1.8. GÜLENSOY, Tuncer, Göktürk Anıtlarının Altayistik Açıdan
Değerlendirilmesi, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990,
Ankara 1994, s. 41-53. .................................................................................. 146
4.1.9. KHISHIGBAJAR, D., Köl Tigin Yazıtı Taş Anıtının Korunması,
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 2000, Ankara, 2001, s. 255-
256. ................................................................................................................ 147
4.1.10. RECEBOV, Ebülfez, “Orhon-Yenisey Anıtlarının İncelenmesindeki
Bazı Problemler”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990,
Ankara, 1994, s. 151-154 ............................................................................ 147
4.1.11. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktük Tarihinin Meseleleri: Bilge
Tonyukuk’un Abidelerinin Tarihlendirilmesi Üzerine”, Türk Dili ve
Edebiyatı Dergisi, XXIV-XXV, 1986, s. 347-362. ..................................... 148
4.1.12. ÜSTÜN, Mehmet Cihat, “Türk Asıllı Türkologların Orhun
Yazıtlarını Okuma ve Yorumlamalarındaki Farklılıklar Üzerine
Notlar”, Turkish Studies, 2010, 5(2), s. 1392, 1413. .................................. 149
4.1.13. USEEV, Nurdin, “Kök Türk Harfli Yazıtları Okumada Halk
Edebiyatı Eserlerinin Önemi (Kırgız Destanları Örneği İle)”,
MTAD, 2011, 8(2), s. 145-151. .................................................................. 150
4.2. Bildiriler ................................................................................................................. 151
4.2.1. AREZI, Aierken, “Orhon Yazıtları’nın Çağdaş Uygarca Çevirisi ve
Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki İlgili Çalışmaların Genel Bir
Değerlendirilmesi”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra
Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt
1), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara,
2011, s. 55-70. ............................................................................................... 151
4.2.2. ASKER, Ramiz, “Orhon-Yenisey Yazıtlarının Azerbaycan’da
İncelenmesi Tarihinden Bazı Sayfalar”, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu
3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs
2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 77-82. .......................................... 151
4.2.3. ENGİNÜN, İnci, “Orhun Yazıtları: Besleyici Güç”, “Orhon
Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu,
26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Hacettepe Üniversitesi,
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 341-346. ....................... 152
XVII
4.2.4. ERCİLASUN, Bilge, “Orhun Abideleri Hakkında Türkiye’deki İlk
Bilgiler”, 3. Uluslararası Türk Dil Kurultayı 1996, Ankara: Türk Dil
Kurumu Yayınları 678, 1999, s. 409- 422..................................................... 153
4.2.5. QARLUQ, Abdurreşit Jelil, “Orhun Yazıtlarında Gözüken Çin Kültür
Analizinden Türklük Araştırmalarında Sinolojinin Önemi”, “Orhon
Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu,
26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe Üniversitesi,
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s.689-693. ........................ 154
4.2.6. KAYA, Ceval, “Orhon Yazıtlarının Dikilişiyle İlgili Yeni Sorunlar”,
I.Uluslar arası Uzak Asya’dan Ön Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni,
Afyonkarahisar, 18-20 Kasım 2009, s. 135-141. .......................................... 155
4.2.7. LI, Yong-Song “Orhon Yazıtlarının Koreceye Çevriliş Süreci”, I.
Uluslararası Uzak Asya’dan Ön Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni,
18-20 Kasım 2009, Afyonkarahisar, s. 147-160. .......................................... 156
4.2.8. OSQWA, Takashi, Türk Bilge Kağan Tahta Oturduğu Zaman Kim
Tölis Şad İdi?, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra
Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt
2), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara,
2011, s. 611-628. ........................................................................................... 157
4.2.9. TAŞAĞIL, Ahmet, “Çin Kaynaklarına Göre Köl Tigin Yazıtının
Dikilişi Hakkında Bir Değerlendirme”, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu
3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs
2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s.775-784. ....................................... 158
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME ............................................................................. 160-163
EK 1. YAZARLAR DİZİNİ ....................................................................................... 163-176
ÖZGEÇMİŞ
XVIII
ÖZET
Bu tezde, Orhun Yazıtları hakkında Türkçe yayınlanmış çalışmaların açıklamalı
kaynakçası sunulmuştur. Giriş bölümünde Orhun Yazıtları hakkındaki genel bilgiler
özetlenmiş ve bulunuşlarından günümüze kadar geçen süreçte Orhun Yazıtları hakkında
yapılan çalışmalardan genel olarak bahsedilmiştir. Bu bölümde son olarak Orhun Yazıtları
hakkındaki çalışmaların tespitinde yararlanılan temel kaynaklar tanıtılmıştır.
Dört bölümden oluşan bu çalışmada 160 eser özetlenmiştir. Çalışmanın Birinci
Bölümünde Orhun Yazıtları hakkında yayımlanmış kitap ve tezler tanıtılmıştır. İkinci
Bölümde ise bu çalışmanın en geniş bölümü olan Orhun Yazıtlarının dili, üslubu ve söz
varlığı hakkında yapılmış çalışmalar tanıtılmıştır.
Üçüncü Bölümde Orhun Yazıtlarının muhtevası hakkında yapılmış çalışmalar,
Dördüncü bölümde de Orhun Yazıtları hakkında yapılan ve ilk üç bölümdeki çalışmalara
dâhil edilemeyecek çalışmalar hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın sonuna Sonuç ve
Değerlendirme ile Yazarlar Dizini eklenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Orhun Yazıtları, Türkçe Literatür, Kaynakça.
XIX
ABSTRACT
In this thesis, an annotated bibliography of published studies presented in Turkish
about the Orkhon Inscriptions. In the introduction chapter, general information about the
Orkhon Inscriptions are summarized and the Works about Orkhon Inscriptions are
mentioned in general. In this section, the main sources utilized in the determination of
recent studies on the Orkhon Inscriptions are mentioned.
In this study, 160 works have been summarized. This study consists of four
chapters. In the first chapter, theses and the published books about the Orkhon Inscriptions
are mentioned. In the second and widest part of this study, the works about the language,
style and vocabulary of the Orkhon inscriptions have been mentioned.
In the third chapter, studies about the content of the Orkhon inscriptions have been
examined. In the fourth chapter, are given information about the studies can not be
included in the first three sections. A conclusion and evaluation chapter and the index
about the authors of the studies have been added to end of this study.
Key Words: Orkhon Inscriptions, Turkish Literature, Bibliography.
XX
KISALTMALAR LİSTESİ
B : Batı Yüzü
BK : Bilge Kağan
Bs. : Baskı
C : Cilt
D : Doğu Yüzü
DLT : Divanu Lügati’t-Türk
DTCF : Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi
G : Güney Yüzü
K : Kuzey Yüzü
KB : Kutadgu Bilig
KT : Kültigin
MTAD : Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
s. : Sayfa
S. : Sayı
T : Tonyukuk
TDK : Tük Dil Kurumu
TİKA : Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı
TÜBAR : Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi
Yay. : Yayınları/Yayıncılık
GİRİŞ
Orhun Yazıtları Hakkında Genel Bilgiler1
Türk Dilinin en eski yazılı belgeleri olarak kabul edilen Orhun Yazıtları, İkinci
Göktürk Kağanlığı döneminde dikilmiştir. Bilge Kağan, Kültigin ve Tonyukuk
Yazıtlarından oluşan Orhun Yazıtları, Göktürklerin tarihi, dili ve yaşayışları konusunda
bilgi veren en eski ve birinci el kaynaklar olarak kabul edilmektedir. Bu yazıtlar, Baykal
Gölünden 400 kilometre güneydeki Orhun Nehri vadisinde, Moğolistan’ın 48. enlem ve
107. boylam arasında kalan Koşo Tsaydam bölgesindedir. Yazıtların bulunduğu yerde,
dikilitaşların yanı sıra yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç
ve kaplumbağa heykelleri ve sunak taşlarının da bulunması araştırmacılarda buranın eski
ve kutsal bir Türk başkenti olduğu kanaatini uyandırmaktadır.
Orhun Yazıtlarının tarih bakımından en eskisi olan Kültigin Yazıtı, 732 yılında
Kültigin öldükten sonra kardeşi Bilge Kağan tarafından yontturulan bir bengü taştır.
Kültigin, İkinci Türk Kağanlığının dördüncü kağanı olan Bilge Kağan’ın kardeşi olup
ağabeyinin tahta geçmesi için çok mücadele etmiş savaşçı ve iyi bir komutandır. Adına
dikilen bu yazıtta, Bilge Kağan ağzından Kültigin’in yüceliği, kahramanlığı, katıldıkları
savaşlar, zaferler ve Türk milleti ve devleti için yaptıkları anlatılmaktadır. Bu yazıt kireç
taşı veya mermerden yapılmış tek parçalık büyük bir taştır. Yüksekliği 3.75 metre olup
doğu ve batı yüzleri aşağıda 1.32, üstte 1.22 metredir. Kuzey ve güney yüzlerinin eni ise
46 ile 44 cm’dir. Yazıtın batı yüzünde Çince, geri kalan üç yüzünde ise runiform alfabeyle
yazılmış Türkçe metinler bulunmaktadır. Doğu yüzünde 40, kuzey ve güney yüzlerinde ise
13 satır vardır. Yazıtın kuzey ve doğu, güney ve doğu yüzleri ile güney ve batı yüzleri
arasındaki kenar bölümünde birer satır bulunmaktadır. Çince olan batı yüzünde de küçük
1 Orhun Yazıtları hakkındaki genel bilgiler aşağıdaki çalışmalardan derlenmiştir:
Erhan Aydın, Orhon Yazıtları (Köl Tegin, Bilge Kağan, Tonyukuk, Ongi, Küli Çor), Konya: Kömen
Yayınları, 2012, 208 s.; Erhan Aydın, “Eski Türk Yazıtlarının Yazılış ve Dikilişleri Üzerine”, Türklük
Bilimi Araştırmaları Dergisi, Gazi Üniversitesi, Güz 2007,1, s. 149-158.; Cengiz Alyılmaz, “Bilge
Tonyukuk Yazıtları Üzerine Birkaç Düzeltme”, TDAY-Belleten, 2000, s. 11-18.; Ceval Kaya, “Orhon
Yazıtlarının Dikilişiyle İlgili Yeni Sorunlar”, I.Uluslar arası Uzak Asya’dan Ön Asya’ya Eski Türkçe
Bilgi Şöleni, Afyonkarahisar, 18-20 Kasım 2009, s. 135-141.
2
bir yazıt vardır. Yazıtın kaplumbağa altlığında da 8 satırlık ancak 7-8 sözcüğü okunabilen
Türkçe bir metin bulunmaktadır. Ayrıca doğu cephesinin üzerinde kağanın işareti de
vardır. Kültigin Yazıtının etrafında türbe enkazı, heykel parçaları, iki tarafında heykeller ve
balbal denilen işaretli kabartmalı taşlar dizili 4.5 kilometre uzunluğunda bir yol
bulunmuştur. Heykel parçaları arasında Kültigin’in başı ile karısının gövdesi ve yüzünün
bir kısmı da bulunmuştur.
735’e tarihlenen Bilge Kağan Yazıtı, kendi ölümünden sonra oğlu tarafından
diktirilmiş olup bu yazıtta da olaylar Bilge Kağan ağzından anlatılmaktadır. Bilge
Kağan’ın devleti nasıl kurup yücelttiğini ve Türk milletine yaşananlardan ders çıkarmaları
için verdiği öğütleri içeren bu yazıt, Bilge Kağan’ın sağlığında söylediği sözlerden
derlenmiştir. Bilge Kağan Yazıtı Kültigin Yazıtının 1 kilometre uzağında bulunmakla
beraber, yerleşme şekli bakımından aynıdır. Yalnız Bilge Kağan Yazıtı, Kültigin
Yazıtından birkaç cm daha uzun olup doğu yüzünde 41, kuzey ve güney yüzlerinde 15’er
satır bulunmaktadır.
Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtları, Bilge Kağan’ın yeğeni Yollug Tigin tarafından
yazılmış olup bu iki yazıtın önemli bir kısmı birebir aynıdır. Bilge Kağan Yazıtının hem
Türkçe hem de Çince yüzü Kültigin Yazıtına göre daha kötü durumdadır. Her iki yazıtta da
Yollug Tigin’in kitabe kayıtları bulunmaktadır.
İkinci Göktük kağanlığının büyük veziri Tonyukuk’un ölmeden önce bizzat kendisi
tarafından dikilen Tonyukuk Yazıtı, Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtlarından yaklaşık 360
kilometre uzakta bulunan dört cepheli iki bengü taştan oluşmaktadır. Hangi tarihte dikildiği
tam olarak bilinmeyen bu yazıtta Göktürklerin Çin esaretinden nasıl kurtuldukları,
kendisinin de bu uğurda neler yaptığı Tonyukuk ağzından anlatılmaktadır. Bu yazıtlarının
birincisi 243, ikincisi ise 217 cm yüksekliğindedir. Birinci yazıtta 35, ikinci yazıtta ise 27
satırlık Göktürk harfli Türkçe metin bulunmaktadır. Tonyukuk Yazıtının etrafında da
heykeller, çiçek motifli lahitler, balbala benzeyen iki büyük dikili taş ve tabanda da
dörtgen döşemeler bulunmaktadır. Bunların büyük kısmında aşınma ve parçalanma
meydana gelmiştir.
3
Orhun Yazıtlarının üçü de Göktürk alfabesiyle yazılmış olup üç yazıtta da satırlar,
yukarıdan aşağıya doğrudur. Ancak satırların diziliş yönleri arasında farklılık
bulunmaktadır. Tonyukuk Yazıtında satırlar soldan sağa, Kültigin ve Bilge Kağan
Yazıtlarında ise sağdan sola doğru dizilmiştir. Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtlarındaki
satırların bu diziliş biçimi, Çin sistemine göredir. Tonyukuk taşının her iki yüzünde
bulunan metinler Türkçe olduğu halde, Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtlarının batı
yüzlerindeki metinler Çince, öteki üç yüz ise Türkçedir.
Günümüzde Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtları, Orhun müzesine taşınarak koruma
altına alınmıştır. Tonyukuk Yazıtı ise kendi yerinde etrafı çitle çevrilmiş bir şekilde
bulunmaktadır.
Bulunuşlarından Günümüze Kadar Geçen Süreçte Orhun Yazıtları Hakkında
Yapılan Çalışmalara Genel Bir Bakış2
Runiform alfabeyle yazılmış eski Türk yazıtlarından ilk bahseden kişi Alaaddin
Atamelik Cüveynî’dir. Cüveynî’nin Târîh-i Cihân-güşâ isimli eserinde bahsettiği yazıtın
üç dilli I. Karabalgasun Yazıtı olduğu düşünülmektedir. 1675 yılında Nicolaie Milescu Rus
elçisi olarak Çin’e giderken Yenisey Yazıtları olarak bilinen yazıtlara rastlar ve bunları
tasvir eder. 1697 yılında da Remezov yayınladığı Sibirya Atlasında bazı Yenisey Yazıtları
hakkında resimler eşliğinde bilgi verir. 1721 yılında P. T. Von Strahlerberg ile D. G.
Messerschmidt, Sibirya bölgesinde bazı yazıtlar bularak bunları incelerler. Runiform
alfabeli Yenisey bölgesi yazıtları ile ilgili çalışmalar, bilim adamlarının dikkatlerini
giderek bu bölgeye ve yazıtlara çeker. 1889 yılında araştırmalar yapmak üzere
Moğolistan’a gönderilen Rus N. M. Yadrintsev, Orhun Irmağı kıyısında daha sonra Bilge
Kağan ve Kültigin Yazıtları oldukları anlaşılan iki büyük taş bulur. Bunlar hakkında bir
makale yazan Yadrintsev’in buluşundan haberdar olan Fin-Ugor Kurumu, Heikel
başkanlığındaki bir heyeti bölgeye gönderir. Yazıtların kopyalarını alarak Helsinki’ye
dönen heyet bunları yayınlar. Ardından Rus Bilimler Akademisi W. Radloff
2 Bu konu aşağıdaki çalışmalardan derlenmiştir:
Hasan Eren, “1893’ten 1993’e”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 1993, s.21-26; Aydın, a.g.e.;
Mehmet Cihat Üstün, “Türk Asıllı Türkologların Orhun Yazıtlarını Okuma ve Yorumlamalarındaki
Farklılıklar Üzerine Notlar”, Turkish Studies, 5(2), s. 1392-1413.
4
başkanlığındaki bir heyeti Moğolistan’a gönderir. Bu heyet de metinlerin kopyalarını iki
seri halinde yayınlar.
Metinlerin yayınlanmasından sonra, bu metinlerin hangi dilde yazıldığı ve kimlere
ait olduğu sorusunun cevabı aranmaya başlar. İlk önceleri, iki yazıtın da batı yüzlerinde
bulunan Çince metinlerden yola çıkılarak bunların Türkçe oldukları tahmin edilir. Bir
taraftan V. Thomsen diğer taraftan da W. Radloff yazıtların kopyalarından hareket ederek
alfabeyi çözmek için büyük bir çaba içine girerler. V. Thomsen, 1893 yılında Çince
bölümünden hareketle yazıtlarda en çok geçen “Türk”, “Kültigin” ve “Tengri”
sözcüklerini çözer ve yazıtların kesin olarak Türklere ait olduğunu duyurarak eski bir Türk
dilinin varlığından bahseder. V. Thomsen ilk kelimeleri çözmesine rağmen, yazıtların
çevirisini tam olarak ortaya koyarak yayınlayan ilk kişi W. Radloff olmuştur. Çünkü
Türkçe bilmeyen V. Thomsen’a karşın W. Radloff, yaşamının büyük bölümünü Rusya
Türkleri arasında geçirmiş, yaşayan Türk dillerinin ses ve gramer özeliklerine hâkim bir
Türkologtu. W. Radloff 1895 yılında yayınladığı kitabında Kültigin, Bilge Kağan, Ongin
ve daha başka 10 yazıt ile o güne kadar bilinen 40 Yenisey Yazıtını ve bu yazıtların
sözlüklerini yayınlar. 1896 yılında V. Thomsen, W. Radloff’un metnini gördükten sonra
Bilge Kağan ve Kültigin Yazıtlarını daha kapsamlı ve sağlam bir çeviriyle yayınlar.
1897 yılında, bölgenin bitki örtüsünü incelemek üzere Moğolistan’da bulunan
botanikçi Y. N. Klemens, Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtlarının 360 kilometre doğusunda
Tonyukuk Yazıtını bulur. 1898 yılında da W. Radloff, Tonyukuk Yazıtlarının ön neşir
çalışmalarını yapar.
1895 yılında İkdam gazetesinde yayınlanan ve yazarı belirtilmeyen Hutût-ı
Kadîme-i Türkiyye başlıklı makale, Türkiye’de Orhun Yazıtları hakkında yapılmış ilk
çalışma olarak kabul edilir. V. Thomsen 1896 yılında düzenlenen Doğu Bilimciler
Kongresi’nde Inscuptions de l’Orkhun isimli eserini Ahmet Mithat Efendi’ye hediye eder.
O da bu eseri Necip Asım Bey’e verir. Necip Asım önce 1897’de Edebiyât-ı Şâhâne isimli
makalesini İkdam gazetesinde yayınlayarak konuya dikkat çeker. Bu makaleden sonra da
aynı yıl En Eski Türk Yazısı başlıklı bir risale yayınlar. Bu risalede yazıtlardan örnekler
verilerek tercümeler yapılmıştır. Türkiye Türkleri, bu ayrıntılı risale sayesinde yazıtlardan
kapsamlı bir şekilde haberdar olmuşlardır.
5
Türkiye’de Orhun Yazıtları hakkında yapılmış ilk bilimsel çalışma da yine Necip
Asım tarafından yayımlanan Orhon Abideleri isimli kitaptır. Hüseyin Namık Orkun’un
1936-1941 yılları arasında seri hâlinde yayınlanan dört ciltlik eseri de Türkiye’de yazıtlarla
ilgili yapılmış ilk çalışmalardandır. Bu eser, daha sonra Türk Dil Kurumu tarafından Eski
Türk Yazıtları adıyla tek cilt halinde yayınlanmıştır. Bu iki çalışmadan sonra Muharrem
Ergin ve Talat Tekin başta olmak üzere birçok Türk dilcisi metinlerin neşri ve günümüz
Türkçesine çevrilmesi konusunda değerli çalışmalar yayınlamışlardır. Günümüzde de
yazıtlar üzerinde gerek fonetik, semantik, morfolojik açılardan gerekse de yeniden okunup
anlamlandırılmasından muhteva özelliklerine kadar birçok farklı konuda kitap, bilimsel tez
ve makaleler yayınlanmakta, bildiriler sunulmaktadır.
Orhun Yazıtları Hakkındaki Çalışmaların Tespitinde Yararlanılan Kaynaklar
Bu çalışmada ele alınan bilimsel yayınların tespitinde birçok kaynaktan
yararlanılmıştır. Öncelikle basılı dergiler ile internet ortamında yayınlanan dergilerin
dizinlerine ulaşılarak bu dergilerin dizinleri taranmış, ardından da tespit edilip çalışmada
kullanılan bütün yayınların kaynakça kısımları gözden geçirilerek Orhun Yazıtları
hakkındaki çalışmalar derlenmiştir. Bu çalışmanın yukarıda özetlenenler dışındaki temel
kaynakları, Erhan Aydın’ın konuyla ilgili bibliyografya çalışmalarıdır. Erhan Aydın,
aşağıda özetleyeceğimiz dört çalışmasında Türkiye’de ve yurtdışında Runik harfli
metinlerle ilgili yayınların –tezler dışındaki- bibliyografyasını vermektedir. Orhun
Yazıtları hakkında Türkçe yazılmış veya Türkçeye çevrilmiş yayınlarla sınırlandırılmış
olan bu çalışmada da Erhan Aydın’ın bibliyografya çalışmalarında yer alan konuyla ilgili
maddelerinden yararlanılmıştır.
AYDIN, Erhan, “1995- 2005 Yılları Arasında Türk Runik Metinleri Üzerine
Yapılan Çalışmalara Bir Bakış”, İlmi Araştırmalar, 20, Güz 2005, s. 43-56.
Türk Runik metinleri 1893’te deşifre edilmesinden bu yana çok sayıda çalışma
yayınlanmış, araştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmalardan bazıları metin neşri, bazıları
sorunlu kelime, ibare veya cümlelerin yeniden okunması ve anlamlandırılması, bazıları ise
muhteva bakımından incelenmesi şeklindedir. Özellikle 1990’lı yıllarda taşlara ve kâğıda
yazılı Türk Runik metinleri üzerine yapılan çalışmaların sayısının arttığı gözlenmektedir.
6
Bu çalışmada da 1995 – 2000 yılları arasında Türkiye’de ve dünyada Türk Runik
metinleri üzerine yapılan çalışmalara yer verilmekte, bu çalışmalar değerlendirilip
haklarında bilgiler sunulmaktadır.
1995 – 2000 yılları arasında Türk Runik metinleri üzerine yapılan çalışmalar,
yazarların isimleri, tarihleri, nerelerde yayımlandıkları belirtilerek tanıtılmakta, ardından
çalışmaların içeriği hakkında bilgi verilip dikkat çeken noktalar yazar tarafından
vurgulanmaktadır. Sonuç olarak bakıldığında bu yıllar arasında runik harfli metinler
üzerine yapılan çalışmaların arttığı gözlenmektedir. Bu yayınların bir kısmı yazıtların
neşrini, bir kısmı da sorunlu kelime, ibare veya cümlelerin yeniden okunup
anlamlandırılmasını hedeflemektedir. Yazar çalışmasının sonunda yararlandığı kaynakları
ve kullandığı kısaltmaları sıralamaktadır.
AYDIN, Erhan, Galip GÜNER, “Köktürk Harfli Metinlerin ve Kök Türklerle İlgili
Türkiye’de Yayımlanmış Çalışmalar Bibliyografyası (Deneme)”, Türk Dili Araştırmaları
Yıllığı, Belleten, 2007, 1, s. 33- 82.
Göktürk harfli metinler bulundukları günden bugüne Türkoloji alanında büyük ilgi
görmüş, hem Türkiye’de hem de yurt dışında birçok araştırma, inceleme ve çalışmaya
konu olmuştur. Bu çalışmalar ve ortaya konan eserler bibliyografya oluşturacak kadar
zengin niteliktedir. Bu çalışmanın amacı da Göktürkler ve Göktürk harfli metinler
hakkında Türkiye’de yayımlanmış çalışmaların bir bibliyografyasını oluşturmaktır. Bu
sebeple Göktürk Devleti ile Ötüken bölgesinde yaşamış Uygurlardan kalan Göktürk harfli
metinler üzerine yapılan çalışmalar ve bunun yanı sıra da Kırgızlardan ve diğer Türk
boylarından kaldığı düşünülen metinler üzerindeki çalışmalar da bibliyografyaya dâhil
edilmiştir. Bu bibliyografyada yer alan çalışmalar, yayımlanma tarihine göre sıraya
dizilmiş, böylelikle hangi yılda ne kadar çalışma yapıldığının anlaşılması sağlanmıştır.
Ayrıca bibliyografyanın sonuna yazarlar dizini de eklenmiştir. Çalışmada yayımlanmış
lisans ve lisansüstü tezleri ile gazetelerde bulunan haber ve köşe yazılarına yer
verilmemiştir. Kısaltmalar bölümü çalışmanın başında yer alır. Bibliyografya 1895 ile
2005 yıllarını kapsamakta ve bu yıllar arasında yapılmış çalışmalar bulunmaktadır. Ayrıca
toplamda 642 çalışmaya yer verilmiş ve çalışmalar numaralandırılmıştır.
7
AYDIN, Erhan, Türk Runik Kaynakçası, Karam Araştırma ve Yayıncılık,
Çorum, Şubat 2008, 197 s.
Kaynakçalar bilim dünyasında önemli ve çalışma yapanlara büyük kolaylık
sağlayan eserlerdir. Bu kitapta da Türk Runik kaynakçası hazırlanmıştır. Adından da
anlaşılacağı üzere bu kaynakça, herkesçe bilinen Kültigin, Bilge Kağan, Tonyukuk
Yazıtları kaynakçası değil, çok geniş bir coğrafyaya yayılmış Türkçe yazıtların ve
metinlerin kaynakçasıdır. Eserde Doğu ve Batı Göktürk dönemi, Bozkır Uygurları,
Maniheist ve Budhist çevrede ele geçmiş runik harfli metinler, Orta Asya, Hazar Bölgesi,
Doğu Avrupa’daki runik metinler bırakmış devletlerle ilgili yayınlar ve bu coğrafyadaki
runik harflerle ilgili yapılan çalışmaların kaynakçası yer almaktadır. Çalışmada Türk Runik
sistemlerine doğrudan ve dolaylı olarak değinilmiş; dil, edebiyat, tarih, sanat, din, sosyoloji
ve felsefe gibi birçok bilim dalında yazılmış eserler de bir araya toplanmıştır. Kaynakça
hazırlanırken yazar eski Uygur Kaynakçası olarak tanımlanabilecek Volker Adam, Lens
Peter Laut ve Andreas Weiss tarafından hazırlanmış eserlerden yararlanmıştır. Kitap beş
bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölüm Giriş bölümüdür ve burada kitabın yazılış amacından, yararlanılan
kaynaklardan, böyle bir kaynakçanın eksikliğinden söz edilir.
İkinci bölüm Kısaltmalara ayrılmıştır. Bu bölümde kısaltılarak verilmiş dergi, yıllık
vb. çalışmaların tam adları ile kaynakça da geçen kimi kısaltmaların neyi karşıladığı
belirtilmiştir.
Üçüncü bölümde Adı Kısaltılmış Eserler başlığında kaynakçada geçen sempozyum,
kongre, toplantı vb. çalışmaların toplandığı ve kısa adlarıyla verilen eserlerin tam adı,
hazırlayanlar, basım yeri ve tarihi verilmiştir.
Dördüncü bölüm kitabın aslını oluşturan Kaynakça bölümüdür. Bu bölüm yaklaşık
130 sayfadır ve 2337 adet çalışma içermektedir. Tüm çalışmalar sırasıyla
numaralandırılmıştır. 1692’den yani ilk çalışmadan başlayarak yıl yıl yapılan çalışmalar
sunulur. Yazar 2007 yılına kadar yapılan çalışmaları kitabında toplamıştır. Kaynakçada
kitaplarda: yazarın soyadı, adı: yayının adı, basım yeri ve yayın evinin adı, ( varsa ) dizisi.
8
Süreli yayınlarda: yazarın soyadı, adı: yayın adı, süreli yayın adı, cilt ve sayısı, sayfa
aralığı şeklinde bir yöntem benimsenmiştir. Ayrıca yazar, çalışmaların yazımına elden
geldiğince müdahale etmediğini, araştırmacının verdiği şekilde bırakıldığını vurgular.
Beşinci ve son bölüm ise dizinlerden oluşmaktadır. Bu bölüm dörde ayrılmıştır.
Yazarlar Dizini
Konu Dizini
Dergi ve Adı Kısaltılmış Eserler Dizini
Türkçeye Çevirenler Dizini
Burada yazarlar, konular, eser isimleri kaynakçada kaç numaraları çalışmada
geçtiği belirtilerek, alfabetik olarak sıralanmıştır.
AYDIN, Erhan, Türk Runik Kaynakçası’na Ek-1, Turkish Studies, 4(8), 2009, s.
552-575.
2008 yılında, yayımlanan “Türk Runik Kaynakçası” adlı kitapta Türk Runik
harfleri hakkında ilk zamanlardan günümüze kadar yapılan çalışmalar bir araya
getirilmiştir. Bu çalışmada da gözden kaçan çalışmaların yanında 2008 ve 2009 yıllarında
yapılan çalışmalara da yer verilmektedir. Kitaptaki çalışmalar 2007 yılına kadar olanları
kapsamakta, burada ise ek olarak 2008 ve 2009 yılları da eklenmektedir. Bu yazıda 32
çalışma ek-1 adı altında sunulmaktadır. Bu çalışmalar yine yıllara göre verilmekte, dergi ve
eser adlarının sürekli tekrarlanmasını engellemek için dergi ve eser adlarında bilinen ve
kabul edilen kısaltmalar kullanılmaktadır. Bu kısaltmalara da çalışmanın sonunda yer
verilmiştir. Ayrıca yabancı dillerde yazılmış bazı eski çalışmaların Türkçeleri de
yayımlandığından, bu yayımların sonunda, kitaptaki kaç numaralı çalışmanın Türkçeye
çevirisi olduğu belirtilmektedir.
BİRİNCİ BÖLÜM
1. ORHUN YAZITLARI HAKKINDA YAYINLANMIŞ KİTAP VE TEZLER
Orhun Yazıtlarını ele alan kitapların bir kısmı yazıtların asıl metinlerini ve
günümüz Türkçesine çevrilmiş hallerini içeren, yazıtları tanıtma amacı güden genel
çalışmalardır. Diğer kitaplar da yazıtları gramer açısından inceleyen, söz varlığını ve ses
özelliklerini ortaya koyan çalışmalardır. Cengiz Alyılmaz’ın Orhun Yazıtlarının Bugünkü
Durumu isimli çalışması ise yazıtların metinlerinden ziyade bugünkü hallerini ele alan
farklı bir çalışmadır.
Tez çalışmaları ise konu bakımından çeşitlilik göstermekte olup daha önce birçok
kitap çalışmasıyla ortaya konmuş olan Orhun Yazıtlarının metinlerini dil becerisi, söz
varlığının günümüz Türk lehçeleriyle karşılaştırılması, okumalardaki farklılıklar ve
muhtevaları bakımından ele almaktadır.
1.1. Kitaplar
1.1.1. AKSAN, Doğan, En Eski Türkçenin İzlerinde, Orhun ve Yenisey
Yazıtları Üzerinde Sözcükbilim, Anlambilim ve Biçembilim
İncelemelerinin Aydınlattığı Gerçekler, İstanbul: Simurg Kitapçılık ve
Yayıncılık, 2000, 159 s.
Türk dilinin en eski yazılı ürünleri olan Yenisey ve Orhun Yazıtlarının
bulunuşundan ve okunup yorumlanmasından sonra araştırmacıların üzerinde durduğu
konulardan biri de söz konusu yüzyıl ve öncesinde Türk dilinin eski ve gelişmiş bir dil
olduğunu aydınlatmaya çalışmaktır. Doğan Aksan da bu kitabında dilbilim verileri ve
yöntemleri ışığında Türkçenin yazıtlardan daha ne kadar geriye götürülebileceği konusuna
eğilmektedir. Yazar, eski incelemelerinden ve yayınlarından faydalanarak yeni
değerlendirmelere gitmekte, en eski Türkçe ürünlerinin yazın değeri ve biçim özellikleri
üzerinde durarak Türkçenin bir yazın dili niteliği taşıyıp taşımadığı, yazıtlar döneminden
ne kadar eskiye götürülebileceği, dilin zenginliği ve gelişmişliği konularına eğilmektedir.
10
Bu çalışmalar yapılırken yayınlanmış metin örneklerinden, yapılan çalışmalardan, farklı
görüşlerden, farklı okuma ve yorumlardan yararlanılmıştır.
Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Giriş bölümü olup aşağıdaki alt
başlıklardan oluşmaktadır:
Türk Dilinin En Eski Dönemleri Konusunda Bildiklerimizin Sınırlılığı
Yazıtlar Dönemi Tarihine Kısa bir Bakış
Türkçenin Eldeki En Eski Ürünleri Olan Yazıtlar ve Önemleri
En Eski Türk Yazısı Üzerine-Yenisey Yazıtları Üzerine
Kitapta Yararlanılan Ölçütler ve Yöntem
Kitabın ikinci bölümü “Orhun ve Yenisey Yazıtlarının Söz Varlığı Üzerine
Saptamalar” başlığını taşımaktadır. Bu bölümde de aşağıdaki alt başlıklarla ilgli
açıklamalar ve örneklendirmeler bulunmaktadır.
Orhun ve Yenisey Yazıtlarında Soyut Kavramların Zenginliği
Yenisey Yazıtlarında Soyut Kavramlar
Somut Kavramlara Kısa Bir Bakış
Eşanlamlılık
Çok anlamlılık
İleri Öğeler
Deyimler, Atasözleri, İkilemeler
Üçüncü bölüm “Yazıtlarda Yazın Dili (Edebi Dil) Özellikleri-Sanatlı ve Etkileyici
Anlatımlar” başlığını taşımaktadır. Bu bölümde de aşağıdaki alt başlıklar altında konuyla
ilgili açıklamalar ve örnekler bulunmaktadır.
Yazıtlarda Sanatlı Anlatım Örnekleri
Karşıt Karamlardan Yararlanma (Karşıtlama)
Bir Anlatım Ustalığı: Yinelemeler – “Parellelismus”-Sorulu Yineleme
Yazıtlarda Benzetme ve Aktarmalar
11
Yazar, kitabın dördüncü bölümünü oluşturan “Değerlendirme” başlığında eser
boyunca açıklayıp örneklendirdiği konular doğrultusunda değerlendirmelerini yapar ve
Türk dilinin eski ve gelişmiş bir dil olup olmadığını sorgular.
Sonuç bölümünde de değerlendirmelere dayanarak yazıtlardaki söz varlığının
Türkçenin yazıtlar öncesine uzanan, gelişmiş ve yerleşmiş bir dil olduğu, Türklerde o
dönemde yerleşik bir yazı sistemi olduğu ve buna bağlı olarak bu yazı sistemini kullanan
eğitimli bir zümre bulunduğu sonucuna varır. Ayrıca metinlerin kısıtlı olmasına rağmen
bunların çok eski ve gelişmiş bir dilin ürünlerini sergilediği ve zengin bir yazın dili
olduğunu göstermesi yazarın ulaştığı önemli sonuçlardandır.
Bir dilin yaşının belirlenmesine ilişkin geleneksel değerlendirmeler yanında
dilbilimsel ölçütleri de göz önüne koyan yazar Türkçenin yaşının en temkinli yaklaşımla
3500-4000 civarında olduğu kanaatini ortaya koyar.
Kitabın sonuna kaynakça ve dizinler bölümü eklenmiştir.
1.1.2. ALYILMAZ, Cengiz, Orhun Yazıtlarının Söz Dizimi, Erzurum:
Atatürk Üniversitesi Yayınları, , 1994.
Yazarın doktora tezi olup Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk yazıtlarının söz
dizimini ihtiva eden bu çalışma, “Kavramların İşaretlenmesi”, “İsim ve Fiil Tabanları” ve
“Kavram İlişkileri” başlıklarını taşıyan üç ana bölümden oluşmaktadır. Bu çalışmanın esas
bölümü “Kavram İlişkileri” olup “Kavramların İşaretlenmesi” ve “İsim ve Fiil Tabanları”
başlıklarını taşıyan bölümler bu bölüme hazırlık niteliğindedir.
“Kavram İlişkileri” bölümü Çekimli Yapılar, Belirtili Tamlamalar ve Cümle
başlıklarını taşıyan üç bölümden oluşur. Bu bölümlerden Çekimli Yapılar’da isim ve fiil
çekimleri; Belirtili Tamlamalar’da belirtili isim ve belirtili sıfat tamlamaları; Cümle’de ise
Orhun yazıtlarında geçen 1025 cümlenin öğeleri, 251 cümle kalıbı, cümlelerin ve cümle
kalıplarının kendi grupları ve 1025 cümle ile 251 cümle kalıbı içindeki durumları ,
kullanım oranları ayrıntılı bir şekilde sunulmuştur.
12
Çalışmanın sonunda ise bir Şekil Bilgisi Dizini ve söz dizimi; Orhun yazıtları ve
Göktürk devri (dil, tarih, coğrafya, antropoloji, etnoloji vs.) ile ilgili geniş bir
Bibliyografyaya yer verilmiştir.
1.1.3. ALYILMAZ, Cengiz, Orhun Yazıtlarının Bugünkü Durumu, Ankara:
Kurmay Yayınları, 2005, 276 s.
Moğolistan bölgesinde yer alan ve Orhun Yazıtları olarak anılan Bilge Kağan,
Kültigin ve Tonyukuk Yazıtları Türk kültür ve medeniyeti açısından büyük önem
taşımaktadır. Bu öneme değinen yazar yazıtların dili, anlatım zenginliği, muhtevesı, üslubu
gibi birçok özelliğin Türkçenin yazıtların oluşturulduğu 732-734 yıllarından çok öncelere
dayandığının açık bir göstergesi olduğuna dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra Moğolistan
bölgesinin Saka, Hun, Juan-Juan, Göktürk, Uygur gibi birçok devlete ev sahipliği yaptığına
ve Moğolistan bölgesinde bu dönemlere ait mezarlar, kurganlar, kaleler, surlar, barklar,
şehir kalıntıları, heykeller, balballar, yazılı ve dikili taşlar bulunduğunu söyler. Bu
kalıntılardan en önemlileri olan yazlı dikili taşlara özellikle de Orhun Yazıtlarına vurgu
yapar.
Orhun Yazıtları ile ilgili birçok araştırma ve incelemeler yapılmış, elde edilenler
atlaslar, albümler, bildiriler, makaleler, kitaplar halinde yayınlanmıştır. Bu çalışmaların
metin olarak ilk yayımları (Radloff, Thomsen, Malov…) esas alınmıştır.
Yazar bu kitabında 1997-2002 yılları arasında Moğolistan Halk Cumhuriyetinde
yazıtlar ve yazıtların olduğu bölge üzerine yaptığı araştırma ve incelemelerini
yayınlamaktadır. Bu araştırma ve incelemeler sonucunda yazıtların epigrafik belgelemeleri
gerçekleştirilmiştir. Epigrafik belgelemelerde öncelikle yazıtlara ait metinler harf harf
okunup bilgisayar ortamına aktarılmış, ardından yazılı yüzeylerin fiziki durumları tespit
edilmiştir. Çalışmanın sonucunda geride kalan tarihi süreçte yazıtlara ait kırılan, aşınan,
dökülmeye yüz tutan, kopan, orijinal görüntüsünü kaybeden yazılı yüzeyler farklı renk ve
işaretlerle sunulmaktadır.
Ayrıca Orhun Yazıtları içlerindeki bulundukları anıt mezar külliyelerinin parçasıdır
ve anıt mezar külliyelerinde yer alan diğer eserlerin görüntüleri ve bunlarla ilgili bilgiler de
kitapta yer almaktadır.
13
Çalışma üç bölümden oluşmaktadır:
Birinci bölüm: Kültigin Yazıtının ve Anıt Mezarının Bugünkü Durumu adını taşır
ve bu bölümde Kültigin Yazıtı hakkında bilgi verildikten sonra yazıtın bugünkü durumu
güney, doğu, kuzey ve batı yüzü olarak ayrı ayrı incelenmiş, epigrafik belgelemeleri,
görüntüler sunulmuştur. Ardından Kültigin anıt mezarındaki diğer eserlerin(insan ve
hayvan heykelleri, sütun ve kaideler, sunak taşı, balballar, kiremitler, tuğlalar, döşemeler)
bugünkü durumları incelenmiş, anlatılmış ve görüntülerine yer verilmiştir.
İkinci bölüm: Bilge Kağan Yazıtının ve Anıt Mezarının Bugünkü Durumu,
Üçüncü bölüm: Bilge Tonyukuk Yazıtının ve Anıt Mezarının Bugünkü Durumu
isimlerini taşır ve 1. Bölümdeki uygulamaların benzeri yapılmaktadır. Bu bölümlerde de
bugünkü durumları hakkında bilgiler verilip açıklamalar yapıldıktan sonra epigrafik
belgelemelere, görüntülere ve sonuçlara yer verilmiştir.
Eserin sonunda genişçe bir bibliyografya ve Moğolistan haritası bulunmaktadır.
1.1.4. ALYILMAZ, Cengiz, (Kök) Türk Harfli Yazıtların İzinde, Ankara:
Karam Yayıncılık, , 2007, 192 s.
Eski Türk anıtlarının ve yazıtlarının incelenmesi, araştırılması bulunuşundan
günümüze kadar devam etmektedir. Bu inceleme ve araştırmalar birbirini tamamlayan,
destekleyen, arttıran, doğrulayan kimi zaman da düzelten çalışmalar niteliğindedir. Yazarın
bu eseri de önemli bir yere sahiptir. Yazar eski Türk yazıtlarını elektronik ortama
aktarmakta ve bu yazıtların epigrafik belgelemelerini dijital fotogrametri tekniğiyle
gerçekleştirmektedir. Yazar kitabında geleneksel yöntem ve tekniklerin yanı sıra görsel,
sanatsal, kültürel öğeleri de modern tekniklerle görüntüler olarak sunmaktadır. Kullanılan
teknik ve yöntemlerle, inceleme ve araştırmayla, sunum ve görsel olarak desteklenmesiyle
ilk olma özelliği taşıyan eser aynı zamanda bir albüm niteliği göstermektedir.
Kitap Sunuş, Ön Söz, Kısaltmalar Diziniyle başlamaktadır. Üç bölümden oluşan
kitabın 1. Bölümü: Giriş (Kök) Türk Yazısı ve (Kök) Türk Harfli Yazılar adını
taşımaktadır. Bu bölümde öncelikle Göktürk yazısı tanıtılmakta, hakkında bilgi verilip,
14
açıklamalar yapılmakta ve bu yazı için transliterasyon alfabesi tablo şeklinde
sunulmaktadır. Ardından bazı Türkologların alfabe tabloları örnek olarak verilmektedir. Bu
bölümde ikinci olarak Göktürk harfli yazıtlar anlatılıp, bilgi verilmekte ve Moğolistan’daki
Göktürk harfli yazıtlar, Yenisey, Talas ve Koçkor Yazıtları, Batı ve Doğu Türkistan’daki
Göktürk harfli yazıtlar, Kafkaslar, Anadolu, Balkanlar ve Avrupa’daki Göktürk harfli
yazıtlar açıklamalar, tarihi ve coğrafi bilgiler, karşılaştırmalar, farklı görüşlerle fotoğraf ve
belgelerle tanıtılmakta anlatılmaktadır.
2. Bölüm: (Kök) Türk Harfli Yazıtların Epigrafik Belgelemelerinde Uygulanacak
Yöntemler ve Teknikler adını taşıyan bölümdür. Burada da yazıtların epigrafik
belgelemeleri yapılırken uygulanacak yöntemler ve kullanılacak malzemeler fotoğraflarla
anlatılarak yapılmakta sonuçları değerlendirilmektedir. Yazıtları yazılı yüzeyleri herhangi
bir araç kullanmadan, doğal ortamında, büyüteç veya yansıtıcı kullanarak, parmakla
dokunarak, estampaj uygulayarak, kağıda çizerek, yüzeylerin içini doldurarak, murç, keski
kullanarak belirgin hale getirip, saydam malzeme kullanarak, ıslatarak, gölgeleme veya
karartma yaparak, aydınlatmayı yeterli hale getirip belgeleme yaparak okumak
mümkündür. Bunların yanı sıra manuel fotoğraf makineleri kullanılarak elde edilen
görüntülerde hareketle epigrafik belgeleme, video kamerayla kaydedip belgeleme,
yazıtların kalıbından veya kopyasından hareketle ya da dijital fotogrametri tekniğiyle
epigrafik belgeleme de yapılabilmektedir.
3. Bölüm: Sonuç ve Öneriler bölümüdür. Bu son bölümde yazar bölgede yaptığı
çalışmalar sonucunda ortaya çıkan verileri sunmakta ve değerlendirmeler yapmaktadır.
Aynı zamanda yazıtlara ilişkin yapılması gerekenleri ve daha sonra yapılacakları öneriler
şeklinde sıralamaktadır.
Kitabın sonunda ise uzun bir bibliyografya bulunmaktadır.
1.1.5. AYDIN, Erhan, Orhon Yazıtları (Köl Tegin, Bilge Kağan, Tonyukuk,
Ongi, Küli Çor), Konya: Kömen Yayınları, 2012, 208 s.
Orhun Yazıtları ile ilgili açıklama ve değerlendirme, okuma ve yorumlamalar
içermektedir. Orhun Yazıtlarının bilinen en önemli üç anıtının ( Kültigin, Bilge Kağan,
15
Tonyukuk ) dışında Ongi ve Küli Çor Yazıtları da kitapta incelenen diğer yazıtlardır. Kitap
10 bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölüm: “Runiform (runik) Yazı” başlığı altında runik yazının özelliği,
işaretleri hakkında kısaca bilgi verilmekte; kaç sesten oluştuğu, kökeni ve kökenine dair
yapılan yorumlar, ileri sürülengörüşler, yapılan çalışmalar anlatılmaktadır.
İkinci bölüm: “Eski Türk Yazıtlarının Bulunuşu ve İlk Çalışmalar” adını taşır ve
başlıktan da anlaşılacağı üzere eski Türk yazıtlarının bulunuşu ve ardından yapılan
çalışmalar anlatılmaktadır. Yazıtlardan ilk bahsedenden itibaren keşfi, nasıl bulunduğu,
kimler tarafından okunduğu ve çözüldüğü, ardından yapılan önemli çalışmalar ve bu
alanda çalışma yapan Türkolog ve araştırmacılar detaylı şekilde sunulmaktadır. Ancak
bahsedilen çalışmalar kitap niteliğinde olanlardır ve ilk çalışmalar hakkında bilgi
verilmektedir. Diğer çalışmalara fazlalığından dolayı Kaynaklar bölümünde yer verilmiştir.
Üçüncü bölüm: “Eski Türk Yazılarının Bulunduğu Yerler” ana başlığı altında
verilmekte ve bu bölümde yazıtların coğrafi bakımdan detaylı yer tespitleri anlatılmaktadır.
Bu başlık altında dört başlık daha yer alır. Yazar bu bölümdeki yazıtları konumları, yerleri
bakımından dörde ayırır.
1- Moğolistan Yazıtları
2- Yenisey Yazıtları
3- Dağlık – Altay Yazıtları
4- Kırgızistan Yazıtları
Bu bölümlerde, bulunan yazıtlar hakkında kısaca bilgi verilir ve yapılan önemli
çalışmalara değinilir. Bu bölgeler eski Türk yazıtlarının en çok bulunduğu yerler
olduğundan özellikle verilmiştir. Bu bölgelerin dışında da farklı yerlerde yazıtların
bulunduğu belirtilir.
Dördüncü bölüm: “Köl Tegin’ in Kimliği ve Yazıtı” başlığını taşır. Bu bölümde
Kültigin hakkında tarihsel bilgi verilir, kim olduğu anlatılır, önemine değinilir ve Köl
Tegin isminin etimolojisi yapılarak hangi araştırmacının ne dediği belirtilir. Son olarak ise
16
Kültigin Yazıtı hem dış özellikleri hem de içerik bakımından tanıtılır ve kim tarafından ne
amaçla yazıldığı veya yazdırıldığı kısaca anlatılır. Ardından yazıt metnin runik harfli şekli,
yazı çevrimi ve günümüz Türkçesiyle yorumlanmış biçimi bölümler halinde alt alta
verilmektedir.
Beşinci bölüm: Bilge Kağan’ın Kimliği ve Yazıtı
Altıncı bölüm: “Tonyukuk’un Kimliği ve Yazıtı” başlığını taşır. Beşinci ve altıncı
bölümlerde de dördüncü bölümde olduğu gibi Bilge Kağan ve Tonyukuk hakkında tarihsel
bilgi verilip, şahsiyetlerinin öneminden bahsedilir. Yazıtların fiziksel özellikleri tanıtılır ve
içerik hakkında bilgi sunulur. Bu bölümlerde de yazıtların runik harfli metinleri, yazı
çevrimleri, günümüz Türkçesine çevrilmiş şekilleri bölümler halinde alt alta verilmektedir.
Yedinci bölüm: “Ongi Yazıtı” adını taşır. Bu bölümde Bilge Kağan, Tonyukuk,
Kültigin Yazıtlarından sonra en önemli yazıt olarak değerlendirilen Ongi Yazıtı hakkında
bilgi verilir. Öneminden bahsedilir, nerede bulunduğu, kim tarafından keşfedildiği, metnin
özellikleri, kim adına dikildiği belirtilir. Tarihlendirilmesi oldukça problemli olan bu yazıt
hakkında yapılan, sunulan çalışmalar kişi ve yıl verilerek belirtilir. Ardından yazıt metni
runik harfli şekli, yazı çevrimi ve günümüz Türkçesine aktarılmış şekliyle alt alta sunulur.
Sekizinci bölüm: “Küli Çor’ un Kimliği ve Yazıtı” başlığını taşır. Bu bölümde
yazıtın kim tarafından, ne zaman ve nerede bulunduğu, yazıt metnin özellikleri, yazıtta
anlatılan olaylar, Küli Çor isminin etimolojisi tarihsel birçok bilgi ve yazıtla ilgili yapılan
çalışmalar isim ve yıl verilerek anlatılmaktadır. Bu bölümde de yazıtın runik harfli şekli,
harf çevrimi, günümüz Türkçesine aktarılışı alt alta bölümler halinde sunulur.
Dokuzuncu bölümde dizin yer alır. Burada incelenen yazıtlarda geçen kelimeler
anlamları ve yazıtlarda bulunduğu yerler verilerek, alfabetik olarak sunulmaktadır.
Onuncu ve son bölüm ise Kaynaklara ayrılmıştır. Bu bölümde yazarın başvurduğu
yazıtlar ile ilgili yapılan önemli çalışmalara ve yazarlarına yer verilir. Bu da alfabetik
olarak sıralanmaktadır.
17
1.1.6. ERGİN, Muharrem, Orhun Abideleri, İstanbul: Boğaziçi Yayınları,
2004, 147 s.
Bu eser, Muharrem Ergin’in Türk tarih ve kültürünün ilk ve en önemli eseri sayılan
Orhun Yazıtları hakkında tarihi ve edebi bilgi mahiyetindeki önsözüyle başlar. Dönemin
özellikleri, yazıtların yazılış nedenleri ve içerikleri hakkında da kısa bir bilgi veren yazar,
ardından yazıtların bulunuşu ve neşredilmesi, araştırma yapanlar ve yayınlar hakkında da
açıklamalar yapar. Ön sözden sonra kronolojik bibliyografya ile yararlandığı yayınları
gösterir. Bunun devamında da Orhun Yazısı adı taşıyan başlığın altında Orhun harflerinin
tanıtımını yaparak kullanımları hakkında kısa bilgi verir. Kitabın aslını oluşturan ise
Kültigin, Bilge Kağan, Tonyukuk Yazıtlarının metinleri ve günümüz Türkçesine
tercümelerinin olduğu kısımdır. Burada yazıtlar sırasıyla yerleri belirtilmiş,
numaralandırılmış olarak aynı zamanda günümüz Türkçesine aktarılmış şekilleriyle verilir.
Kitabın sonuna doğru ise metinlerde geçen kelimelerin anlamlarının verildiği alfabetik bir
sözlük yer alır. Son olarak da yazıtların orijinal yazımlarının verildiği örnek metinler
bulunmaktadır.
33. baskısında kitaba son şeklini veren Muharrem Ergin’in öğrencisi Osman Fikri
Sertkaya’dır. Sertkaya kitabı tekrar gözden geçirerek Göktürkçe metinlerle bugünkü
dildeki metinleri karşılıklı sayfalar haline getirmiş, renkli sayfalar ve fotoğraflar eklemiştir.
1.1.7. Fin Atlası-Orhun Yazıtları3 (Çev. Metin Sirman, Yaşar Sabit Dalbaşar),
İstanbul: Töre Yayın Grubu, 2005, 138 s.
Çalışma, O. Donner başkanlığında Orhun Yazıtlarının ilk kez fotoğraflarını çeken
ve yaptıkları çizim ve transkripsiyonlarla yazıtların sağlam hallerini günümüze aktaran Fin
heyetinin Orhun Yazıtları hakkında hazırladığı kapsamlı eserdir. 1890 yılında yazıtların
henüz tahribata uğramamış halleriyle çekilmiş fotoğraflarını içeren bu eserle birlikte Orhun
Yazıtları ilk defa akademik bir şekilde ele alınarak dünyaya tanıtılmıştır. Metinler geziye
katılmış olan bilim adamları A. Heikel, G. Gabelentz, G. Davaria ve O. Donner tarafından
yazılmıştır. Bu bilim adamları tarafından “Inscriptions de L’Okhon, 1892” özgün ismiyle
yayınlanan eser, sadece bir kez basılmıştır.
3 Bu eser 1890 yılında Fin heyeti tarafından derlenmiş ve 1892 yılında Fin Uygur Derneği tarafından
yayınlanmıştır.
18
Metin Sirman ve Yaşar Sabit Dalbaşar tarafından tercüme edilen eserde Fransızca
ve Almanca yayınlanmış makalelerin ojinalleri de lacivert mürekkeple basılı olarak
mevcuttur. Aynı zamanda bir seyahatname özelliği de gösteren eserde çekilen sıkıntılar,
yol üzerindeki şehirlerin özellikleri ve Moğolistan’ın o zamanki durumu hakkında da
bilgiler bulunmaktadır. Eser şu genel başlıklardan oluşmaktadır:
Orhon’a Kadar Seyahat
Orhon Civarındaki Anıtlar
Transbaykal’daki Çeşitli Antik Eserler
Türkler ve İlk İki Anıt
Uygurlar ve Karakurum’daki Üçüncü Anıt (A. Heikel)
Birinci Anıttaki Çince Yazılar (G. Gabalentz)
Geçmişteki Türklerin Anısına
İkinci ve Üçüncü Anıtlardaki Çince Yazıtların Transkripsiyonu (Eski Çince’den
Yeni Çince’ye çevrilmesi), Tahlili ve Tecümesi (G. Deveria)
Tük Kou-Kiue Hakanı Me-ki-lien
Anıt III
Çin Uygur Parçaları
53 ve 54. Levhalar
55, 56, 57. Levhalar
58 ve 59. Levhalar
N. Yadrintzef Tarafından Okunan I. ve II. Parçalar
Notlar
Yenisey Harfleri ile Yazıtlar, Yazılış Sistemi, Dil (O. Donner)
Kitabın Fransızca ve Almanca Özgün Metni
Tipografik Metin: Birinci Anıt
Tipografik Metin: İkinci Anıt
Tipografik Metin: Üçüncü Anıt
Birinci ve İkinci Anıtın Harfleri
Tablolar
19
1.1.8. GÜLENSOY, Tuncer, “Orhun’dan Anadolu’ya Türk Damgaları”,
İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, 1989, 179 s.
Türkler tarih sahnesinde kökü eskilere dayanan, güçlü ve köklü bir kültüre sahip
ender milletlerdendir. İsimleri ve coğrafi konumları farklı olsa da adlarını bir damga olarak
her zaman yaşatmışlardır. Bu kitapta da Türk damgalarının menşei araştırılmakta
Orhun’dan Anadolu’ya uzanan izleri üzerinde durulmaktadır. Bu yüzden Türk efsane ve
destanlarına, maddi ve manevi kültürel ürünlere yeri geldikçe değinilmektedir. Türk
damgalarının kullanılış tarihi Orhun Yazıtlarından önceye dayandığı ve alfabedeki bazı
işaretlerin bu damgalardan geliştiği düşünüldüğü için yazar kitabın ilk bölümünde Orhun
ve Yenisey Yazıtları üzerinde durmakta, yazıtlarda kullanılan işaretlerin kökeni ve ne
anlama geldiği hakkında bilgiler vermektedir. Bu yüzden Orhun ve Yenisey alfabeleri
tablo olarak verilmekte, bu alfabelere benzeyen alfabeler örneklendirilmektedir. Ardından
damga adı üzerinde durulmuş, Türk damgalarının doğuşu ve Orhun yazısı ve damgalar
arasındaki ilişki incelenmiştir. Bunun yanı sıra Türk damgalarının görüldüğü yerler
sıralanmaktadır. Bu damgaların en çok kullanıldığı yerler hayvan motifleridir. Bu bölüm
kitapta uzun ve ayrıntılı olarak örnek resimlerle anlatılmakta, bu hayvanlar üzerinde tek tek
durularak Türk kültürü üzerindeki önemi vurgulanmaktadır. Bu bölümün ardından Orhun
Yazıtlarındaki damgalar ve taş-kaya üzerindeki damgalar şekilleriyle tablo halinde
tanıtılmaktadır. 24 oğuz boyu ve damgalarına da kitapta yer verilmiş, öteki Türk boylarının
da damgaları gösterilmiştir. Bunların ardından Anadolu’daki damgalar şekilleri verilerek
açıklanmış ve incelenmiş diğer eski Türk damgalarıyla ilgisi ve yansıması belirtilmiştir.
Orhun’dan Anadolu’ya uzanan damgalar etkisini ve özelliğini kaybetmemiş insanların
günlük yaşayışında, kullandıkları eşyalarda ve inançlarda yaşamaya devam etmiştir. Yazar
bunu IM başlığında değerlendirmiş ve örneklerle açıklamalar yapmıştır. EN başlığı altında
ise İç Asya’daki göçebe Türk kavimlerinin kendi boy, kabile, aşiretlerini belirlemek için
hayvanlarının boynuz, kulak, bacaklarına yaptıkları işaretlerin Anadolu’da aynen
yansıması ve izleri incelenmiştir. Yazarın kitabı hazırlamasının amacı bu konuda yapılan
çalışmaların boşluğunu doldurmak ve bundan sonraki çalışmalara yol göstermektir.
20
1.1.9. ORKUN, Hüseyin Namık, Eski Türk Yazıtları, Ankara: TDK Yay.,
1986, 192 s.
Hüseyin Namık Orkun’un 1936, 1938, 1940 ve 1941 yıllarında seri halinde
yayınlanan 4 ciltlik eseri, Türkiyede Orhun Yazıtları hakkında yayınlanmış ilk
çalışmalardandır. Daha önce 4 cilt halinde basılan bu eser, TDK tarafından tek cilt halinde
tekrar yayınlanmıştır.
Dört ciltlik eserin Birinci cildi Orhun Yazıtları hakkındadır. Birinci cilt, Eski Türk
Yazıtları I (Kül Tegin – Bilge Han – Tonyukuk – Ongin – Ihe Hüşotü – İki Uygur Yazıtı)
başlığını taşımaktadır. Önsözden sonra Giriş, Orhun Yazıtları, Kül Tegin ve Bilge Han
Yazıtları, Bilge Han Yazıtı, Notlar, Kül Tegin Yazıtının Çincesi, Üçüncü Uygur Yazıtı,
Tonyukuk, Notlar, Ongin, Notlar, Ihe Hüşotü Yazıtı, Notlar, Sucı Yazıtı, Şine – Usu
Yazıtı, Notlar, Bitirirken başlıkları altında Orhun Yazıtları tanıtılmaktadır.
Çalışmanın ikinci cildinde ise Eski Türk Alfabesi, menşei ve ses özellikleri
hakkında bilgiler verilmekte, Bilge Han Yazıtının Çincesinin Tercümesi, Uygur Dönemi
yazıtları ve diğer Göktürk Harfli Metinler hakkında bilgiler verilmektedir.
Üçüncü ciltte ise “Yenisey Yazıtları”, “Göktürk Yazılı Birkaç Yazıt”, “Talas
Vadisinde Bulunan Ağaç Üzerindeki Yazıtlar”, Ongin Yazıtlarının Asıl Metinleri”,
“Tonyukuk Yazıtlarının Kopyaları”, “Muhtelif Eski Türk Eserleri” ve “Sekel Türk
Eserleri” başlıklarını ve bunlarla ilgili alt başlıkları ihtiva etmektedir.
Çalışmanın dördüncü cildi ise Eski Türk Eserleri ile ilgili resimler, Has isimler,
sözlük ve kısaltmalar başlıklarından oluşmaktadır. Cildin başında Hüseyin Namık Orkun
tarafından yazılmış “Eski Türk Yazıtlarına Dair Notlar” başlıklı bir yazı bulunmaktadır.
1.1.10. SUBAŞI UZUN, Leyla, Orhon Yazıtlarının Metindilbilimsel Yapısı,
Ankara: Simurg Yay. 1995, 176 s.
Orhun Yazıtları üzerine yapılan farklı bir çalışma olan bu eserde metinler ilk kez
metindilbilim açısından ele almaktadır. Eser Orhun Yazıtlarının dilini tarihsel ya da
artzamanlı dilbilimi yöntemi ile değil de eşzamanlı dilbilimi yöntemi ile incelemesiyle
21
Türkiye’de ilk olma özelliği göstermektedir. Çalışmada metinler dilbilimin en son
yaklaşımları ile ele alınmıştır. Metinlerin okunmasında ve günümüz Tükçesiyle
karşılıklarını verilmesinde çoğu yerde Talat Tekin’in eserlerine başvurulmuştur.
Kitap 5 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm Giriş bölümüdür. Bu bölümde
metindilbilim incelemeleri hakkında bilgi verilmekte, Göktürkler, Göktükçe ve Filolojik
çabalar alt başlıklarıyla ayrıntıya girilmekte, metin çalışmalarının tarihçesi sunulmaktadır.
İkinci bölüm Gönderimsel Bağdaşıklık adını taşır. Bu blümde önderim konusuna
giriş yapılarak açıklamalar sunulmaktadır. Metinlerde gönderimsel bağdaşıklık
görünümlerini öncül-bağımsız gönderim öğeleri sıralanarak örneklerl incelenir.
Üçüncü bölüm Biçimsel-Sözlüksel Bağdaşıklık adını taşır. Bu bölümde bağdaşıklık
durumu, biçimsel ve sözlüksel bağlamda incelenerek öğeleri gösterilir. Metinlerde bu
durumun görünümleri sunulur.
Dördüncü bölüm Tutarlılık başlığını taşımaktadır. Tutarlılık tanımlandıktan sonra
metinlerde tutarlılık görünümleri zaman, karşılaştırma, neden gibi bağlantılarla incelenir.
Beşinci bölüm Sonuç ve değerlendirmelerden oluşmaktadır. Bu bölümde yazar,
Orhun Yazıtlarının metindilbilimsel açıdan incelenmesi sonucunda elde ettiklerini sıralar.
Bu bölümden sonra Kaynakça ve Dizin yer almaktadır. Kitabın sonunda ise Bilge Kağan,
Kültigin ve Tonyukuk Yazıtlarının metinleri günümüz Türkçesine çevrilmiş olarak
sunulmaktadır.
1.1.11. TANYERİ, Yavuz, Göktürk Yazısı ve Orhun Türkçesi (ses ve biçim
bilgisi, örnek metinler, sözlük), İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 2011, 169
s.
Eser, beş bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölümde Göktürk Adının Anlamı
ve Göktürklerin Kökeni, Göktürk Kağanlığı Tarihi, Göktürklerin Yaşam Biçimi,
Göktürklerde Devlet, Göktürklerde Ordu, Göktürklerde Din, Göktürklerde Medeniyet
başlıklarıyla genel anlamda Göktürklerin siyasi ve uygarlık tarihi hakkında bilgiler
verilmiştir.
22
Göktürk Yazısının ele alındığı ikinci bölümde Göktürk alfabesi tanıtılarak bu
alfabedeki harflerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları uygulamalı olarak incelenmiştir.
Aynı bölümde Türk yaşayışındaki kavram ve nesnelerin Göktürk alfabesine yansımasının
görüldüğü harfler, açıklamalı tablolar halinde verilerek tanıtılmıştır.
Üçüncü bölümde Orhun Yazıtları olarak adlandırılan Kültigin, Bilge Kağan ve
Tonyukuk Yazıtları ele alınmış; yazıtların bulunuş ve okunuş süreçleri ile yazıtlar üzerine
yapılan çalışmalar hakkında bilgiler verilmiştir. Bu yazıtlardan alınan örnek metinler
Göktürk ve Latin harfleriyle gösterilmiş; alt kısımda ise ifadelerin Eski Türkçeden Türkiye
Türkçesine aktarımları tablo metinler halinde okuyucuya sunulmuştur. Bu üç yazıttan
başka, Göktürk dönemine ait olan diğer yazıtlar ve Göktürk dönemi yazıtları dışında
Göktürk harfleriyle yazılmış diğer dönem yazıtları hakkında bilgilere de yine bu bölümde
rastlanmaktadır.
Dördüncü bölümde Orhun Türkçesinin ses ve biçim özelikleri; Ses Yapısı (ünlü ve
ünsüz uyumları, ses olayları), Sözcük Yapısı (yapım ve çekim ekleri), Cümle Yapısı
başlıklarıyla verilmiştir.
Beşinci bölümde ise başta Köl Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk gibi Orhun
Yazıtları olmak üzere, Göktürk harfli yazıtlarda sıklıkla geçen sözcüklerden oluşan ve
genel anlamda Orhun Türkçesinin söz varlığını örnekleyen bir sözlük yer almaktadır.
Eserde, beşinci bölüm hariç her bölüm sonunda değerlendirme sorularına yer verildiği
görülmektedir. Ayrıca ikinci bölüm sonunda Göktürk yazısının Türkiye Türkçesine
uyarlanması Hüseyin Nihal Atsız’ın “Bahtiyarlık“ adlı şiiri ile örneklendirilmiştir.
1.1.12. TEKİN, Talat, Tunyukuk Yazıtı, (Haz. Mehmet Ölmez), Ankara:
Simurg Kitapçılık ve Yayıncılık, 1994, 77 s.
Tonyukuk Yazıtlarının ele alındığı çalışma, Giriş, Metin ve Çeviri, Açıklamalar,
Dizin, Kaynakça, Runik Metin ve Metinler olmak üzere 7 bölümden oluşmaktadır.
Giriş bölümünde Tonyukuk Yazıtlarının bulunma süreci, bu yazıtlar üzerinde
yapılan çalışmalar, dikiliş tarihlerine dair yorumlar ve yazıtta kullanılan yazı sistemi
hakkında bilgi verilmektedir. Bu bölümde yazar, yazıtın okunmasında problem gördüğü
23
yerlerini de belirtmektedir. Ardından Tonyukuk Yazıtının runik metin bölümünde metin
yayınlanmakta, günümüz Türkçesine çevrilmiş hali satırların altında verilmektedir.
Açıklamalar kısmında yazar yazıtlardaki bazı kelimelere dair açıklamalarda
bulunmakta, görüş ve önerilerini sunmakta, düzeltmeler yaparak yeni yorumla
getirmektedir. Sözlük kısmında ise yazıttaki sözlükler geçtikleri satır sayıları verilerek
alfabetik olarak sıralanmıştır. Eserin sonunda kaynakça, yazıtın runik metni ve yazıta ait
fotoğraflar yayınlanmıştır.
1.1.12.1. TEKİN, Talat, Orhon Türkçesi Grameri, Ankara: Türk Dilleri
Araştırmaları Dizisi: 9, 2000, 272 s.
Bu çalışma Talat Tekin’in 1965’te “A Grammer of Orkhon Turkic” isimli doktora
tezinin Türkçeye çevirisidir. Tezde Moğolistan’daki beş büyük yazıt olan Bilge Kağan,
Kültigin, Tonyukuk, Ongin ve Küli Çor Yazıtları ele alınmıştır. Ancak yazar tarafından bu
çalışma 2000 yılında yeniden gözden geçirilerek ekleme ve düzeltmelerle kitap halinde
yayınlanmıştır. Yazar, doktora tezini sunduktan sonraki süreçte Orhun ve Yenisey Yazıtları
ile ilgili gerek okuyuş gerekse de yorumlama bakımından değişen görüşlerine yer vermiş,
doktora tezinde değişikliklere gitmiştir.
Yazar, doktora tezinde Moğolistan’daki beş yazıta yer vermişken, bu kitapta beş
yazıta ek olarak Uygur Kağanlığından kalma Moyun Çor ya da Şine-usu Yazıtı, Taryat ya
da Terkin Yazıtı, Tes Yazıtı, Kıgız Yazıtları, Suci Yazıtı ve 8-9. Yüzyıldan kalma Yenisey
Yazıtları, Doğu Türkistan’da bulunan runik harfli yazmalar özellikle de Irk Bitig adlı fal
kitabı gibi yazıtları da vererek gramer açısından incelemektedir.
Kitapta sırasıyla Önsöz, Giriş, Yazı, Runik Alfabe ve Runik Alfabe Tablosu yer
almaktadır. Ana başlıklar altında verilen birçok alt başlıkla Orhun Türkçesine ait konular
ele alınmaktadır. Bu konular; Yazım, Ses Bilgisi, Çekim, Söz Dizimi alt başlıklarıyla ele
alınmaktadır. Bu başlıklarda yazım kuralları, ünlü ve ünsüzlerin yazımları, noktalama, ses
olayları, ekler, zamirler, sıfatlar, zarflar, isimler, fiiller, cümle yapısı, cümlelerde sözcük
düzeni ve cümlelerin birleşimi gibi konular örneklerle incelenmiştir.
24
Yazar kitabın sonuna da Orhun-Yenisey Yazıtlarından alınmış metin örnekleri, bu
metinlerde geçen sözcüklerin sözlüğünü ve eski Türk Runik alfabesi tablosunu eklemiştir.
1.1.13. TEKİN, Talat, Orhon Yazıtları, 4.Bs., Ankara: Türk Dil Kurumu
Yayınları, 2010, 200 s.
Talat Tekin’in Orhon Yazıtları adlı eseri Türk Dil Kurumu Yayınlarından 2010 da
4. baskı olarak çıkmış olup; Giriş, Metinler, Kültigin Yazıtı, Bilge Kağan Yazıtı,
Açıklamalar, Kültigin, Bilge Kağan, Sözlük-Dizin, Kaynaklar olarak dokuz kısma
ayrılmakta ve 200 sayfa sayısına ulaşmaktadır.
Girişte ilk olarak Orhun Yazıtları araştırmalarının tarihçesi bağlamında, nasıl, ne
zaman, nerede ve kimler tarafından bulunduğu, çözülme ve neşredilmesi süreci hakkında
bilgi verildikten sonra araştırmacıları, yayınları ve bu yayınların kısa açıklamaları
verilmektedir. Ardından yazıtların tanımına ve niteliklerine geçilir. Yazıtları fiziksel ve
konum itibariyle ele alan, yazıcısı ve yazıtların yazımı hakkında bilgi veren yazar devam
eden sayfalarda eski Türk Runik yazısını tanıtmakta ve Orhun Yazıtlarının yazım
kurallarını anlatmaktadır. Bunu yaparken de önce ünlü ve ünsüzleri, farklı sesleri, şekilleri
örnekleriyle anlatır. Orhun alfabesinin tablosunu da vererek harflerin yazı çevrimlerini, ses
değerlerini gösterir.
Metinler kısmına geçildiğinde ise sırasıyla Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtlarının
okunmuş ve günümüz Türkçesine çevrilmiş şekilleriyle karşılaşılır. Bilge Kağan ve
Kültigin Yazıtları numaralandırılmış ve yönleri belirtilmiş şekilde günümüz Türkçesine
çevrilmiş ve eksik görülen yerler anlam bakımından parantez içi eklemelerle tamamlanmış
olarak verilmektedir. Açıklamalar kısmında ise Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtlarında
geçen kelimelerin önemli bir kısmı hakkında bilgi verilir. Yazar kelimelerin okunuşları,
anlamlandırılması meselesini ilk okuyanlardan itibaren nasıl okunduğuna, yorumlandığına
değinerek kendi okumalarını ve yorumlarını katarak karşılaştırmalar ve örneklerle ortaya
koyarak sonuca gider.
Sözlük- Dizin kısmında yazıtlarda geçen kelimeler alfabetik olarak bugünkü
anlamlarıyla ve yazıtlardaki yerleri belirtilerek farklı kullanımlarıyla beraber sıralanmıştır.
Son kısım olan kaynaklarda da Talat Tekin, yararlandığı eserleri ve yayınları yazarlarıyla
25
birlikte sunmuştur. Kitap yazıtların runik harfli orijinal metinlerinin kopyaları ile biter. Bu
orijinal metinler Fin Atlasından ve Radloff’tan alınmıştır.
1.1.14. THOMSEN, Vilhem, Orhon Yazıtları Araştırmaları, Ankara: TDK
Yayınları (Çeviren ve Yayına Hazırlayan Vedat Köken), 2002, 453 s.
Orhun ve Yenisey bölgelerinde yer alan taşların sırrını çözen, bu taşların Türkçe
yazıldığını ve Göktüklere ait olduğunu ortaya çıkaran Vilhem Thomsen’in çalışmalarını
içeren bu kitap Vedat Köken tarafından Türkçeye çevrilmiş ve yayına hazırlanmıştır.
Beş bölümden oluşan kitabın ilk bölümü “Orhon ve Yenisey Yazıtlarının Çözümü”
başlığını taşımaktadır. Bu bölümde W. Thomsen’in Kopenhag’ta 1894’te yayınlanan ve
taşların bulunuşunu anlatan bildirisi yer almaktadır. “W. Thomsen Tarafından Çözülmüş
Orhon Yazıtları” başlıklı ikinci bölümde ise yazarın 1896’da yayınlanan aynı adlı eseri yer
almaktadır. Bu bölümde birinci ve ikinci Orhun Yazıtının tamamı transkripsiyonlu şekilleri
ve Fransızca çevirileriyle yer almış; Göktürk (Run) alfabesindeki harfler ayrıntılı şekilde
açıklanmış, yazarın alfabenin kökeni ve Türklerin tarihi hakkındaki görüşleri sunulmuştur.
Üçüncü bölüm yazarın 1913-1919 yılları arasındaki incelemelerini kapsayan
“Yenisey Yazıtlarında İyi Değerlendirilmemiş Bir Harf” başlıklı makalesinden
oluşmaktadır. Dördüncü bölüm ise yazarın ilk iki eserinde eksik bıraktığı ya da
doğruluklarından şüphelendiği bazı hususları tamamladığı “Turcica, Moğolistan ve
Sibirya’daki Türk Yazıtlarının Yorumlanmasıyla İlgili İncelemeler” başlıklı makalesinden
oluşmaktadır. Kitabın beşinci ve son bölümünde ise yazarın “Fin Atlası” isimli çalışmada
yer alan ve yazıtların kopyalarını içeren çalışması bulunmaktadır.
Vedat Köken, daha önce W. Thomsen’in iki çalışmasını bir araya getirerek
yayınladığı kitabın bu ikinci baskısına yazarın çevirdiği diğer çalışmalarını eklemiş ve W.
Thomsen’in çalışmalarının tamamını bir bütün olarak sunmuştur. Kitabın ikinci baskısına
başka eklemeler de yapılmıştır. İlk baskıda bulunan Göktürk (Run) harfleri ve
kelimeleriyle ilgili dizgi ve font hataları düzeltilmiş, metinler yeniden gözden geçirilerek
yayınlanmıştır. Ayrıca orijinal Göktürk harfli metinler de Tükçe çevirileriyle karşılıklı
sayfalar halinde asıllarına sadık kalınarak, sıraları bozulmadan verilmiştir. Son olarak da
26
Fin Atlası’ndaki Orhun Yazıtları metinlerinin küçültülmüş bir kopyası kitabın sonuna
eklenmiştir.
1.1.15. UĞURLU, Kamil, Orhun Anıtları, Ankara: Ahmet Yesevî Vakfı
Yayınları, 1998, 136 s.
Türk tarihinin, kültürünün, dilinin, yaşayışının ve devlet sisteminin edebî bir dille
anlatıldığı ilk yazılı eserlerden olan Orhun Yazıtları kitabın ana konusunu oluşturmaktadır.
Kitapta Orhun Yazıtlarıyla ilgili özet bilgiler sunulmakta ve yazıtlar hakkındaki çalışmalar
tanıtılmaktadır.
Kitap Sunuş, Önsöz, Son Söz ve Kaynakça da dâhil olmak üzere 12 bölümden
oluşmaktadır. Kitabın “Anıtların Hakânî Başlığı” resititüsyonu4 ilk defa yayınlanmakta ve
tartışmaya açılmaktadır. Bu bölüm uzman bir ekibin çalışmaları sonucu oluşturulmuştur.
Ayrıca Çince bölümün tercümesi de kitapta yer almaktadır.
Kitabın diğer bölümlerinin başlıkları şu şekildedir:
Türk Tarihi İçin En Büyük Keşfin Serüveni
Bengü Taşların Kısa Tarihçesi
Anıtların Bulunduğu Yer
Kültigin Anıtı
Bilge Kağan Anıtı
Tonyukuk Anıtı
Orhun Anıtlarında Kullanılan Yazı
Yeni Bulunan Mezar Üniteleri
Bu bölümlerde anıtların bulunuşundan günümüze kadar yapılan çalışmalara
değinilmiş, taşlarla ilgili taihi bilgilere yer verilmiş, yazıtlar tanıtılmış ve kullanılan yazı
hakkında bilgiler sunulmuştur. “Yeni Bulunan Mezar Üniteleri” bölümünde ise Orhun
4 Sonradan değişikliğe uğramış, kısmen yı-kılmış ya da yok olmuş öğelerin, yapıların veya yerleşmelerin ilk
tasarımlarındaki ya da belirli bir tarihteki durumlarının, arşiv kayıtlarından, yapı üzerindeki izlerden, yapıya,
yerleşmeye ait çizim fotoğraf gibi belgelerden yararlanılarak plan, kesit, görünüş ve aksonometrik çizimlerle
ya da maketle anlatımı.
27
vadisinde yapılan çalışmalar sırasında birçok tümülus ile yeni mezar ünitelerine
rastlanmasından bahsedilerek kısa açıklamalar yapılmış ve ilk fotoğraflar sunulmuştur.
Eserin “Son Söz” bölümünde ise Orhun Yazıtlarının öneminden ve yapılması
gereken çalışmalardan bahsedilerek Tükiye’nin sorumluluğuna dikkat çekilmiştir. Ayrıca
TİKA ve Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesine vurgu yapılmıştır.
1.1.16. USER, Hatice Şirin, Köktürk ve Ötüken Uygur Kağanlığı Yazıtları
(Söz Varlığı İncelemesi), Konya: Kömen Yayınları, 2009, 548 s.
Eser Çoyr, Ongin, Kültigin, Bilge Kağan, Tonyukuk, Kül İç Çor, Şine Usu, Taryat,
Tes ve Suci Yazıtlarının yayımlanmış metinlerinin taranmasıyla oluşmuş ve Eski Türkçe
araştırma, incelemelerine kaynaklık edecek bir çalışmadır.
Ön söz ve Kısaltmalar bölümünden sonra uzun bir giriş bölümü bulunmakta
adından çalışmanın aslını oluşturan Göktürk ve Ötüken Uygur Kağanlığı Yazıtlarının Söz
Varlığı bölümüne geçilmektedir. Daha sonra ise Sonuç, Metinler, Kaynaklar ve Dizinler
bölümleri gelmektedir.
Giriş bölümü üç başlıkta ele alınmıştır: Amaç ve Yöntem, Konu kaynakları, Yorum
ve İncelemeler. Yazarın amacı eski Türklerin savaşçı özelliklerinin yanında düşünce ve
duygu dünyalarını yansıtan, gündelik hayatını sunan söz varlığını ortaya koymaktır. Söz
varlığı özel ad bilgisi ve dil bilgisi öğeleri, adlar ve fiiller olarak üç ana sınıfta
incelenmiştir. Çalışmada metinlerin Latin harfli yazı çavrimleriyle birlikte, runik harfli
biçimlerinin verilmesiyle farklı okunuşları belirtilmekte, konu kaynakları başlığı altında da
konuların kaynakça bilgilerine yer verilmektedir. Giriş bölümünün son kısmında ise 115
ifadenin farklı araştırmacılar tarafından yorumlanmış biçimleri ele alınmakta, atıflar ve
karşılaştırmalar yapılmaktadır.
İnceleme kısmı olan ve ‘Köktürk ve Ötüken Uygur Kağanlığı Yazıtlarının Söz
Varlığı’ adını taşıyan bölüm özel ad bilgisi ve dilbilgisi öğeleri, konularına göre adlar,
konularına göre fiiller şeklinde üç başlık altında ele alınmaktadır. Bu alt başlıklar kendi
içinde açıklanmış, değerlendirilmiş ve örneklerle anlatılmıştır.
28
Sonuç bölümünde ise yazar, söz varlığı ile ilgili yaptığı çalışmanın
değerlendirmelerini sunar. Yazarın tespitlerine göre 10 yazıtta 612 cins ad, 305 eylem adı,
218 özel ad olmak üzere toplam 917 sözcük bulunmaktadır. Yazar sonuç bölümünde on üç
maddede sıraladığı sonuçların son iki maddesini istatistik verilere ve grafiklere ayırmıştır.
Metinler bölümünde yazarın incelemelerde kullandığı metinler sırasıyla
sunulmaktadır. Bu bölümden sonra Kaynaklar bölümü gelmektedir. Bu bölüm oldukça
zengindir. Son bölüm Dizinler ise madde başlarına ve genel dizine ayrılmıştır.
1.1.17. YAZIKSIZ, Necip Asım, Orhun Abideleri, İstanbul: Matbaa-i Amire,
H.1340, 260 s.
Yazar, Orhun Yazıtlarını ilk defa okuyan kişiler olan V. Thomsen ve W. Radloff’un
eserlerini esas aldığı bu kitabı iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısmın birinci bölümünün
başlığı “Orhun Mahkûkâtı ve Eski Türkler” şeklindedir. Bu bölümde, Orhun Yazıtlarının
Türklerin medeniyetten mahrum bir millet olmadıklarının ispatı olduğu söylendikten sonra
yazıtların bulunuşu, konuyla ilgili ilk yayınlar ve Türk tarihi hakkında bilgiler verilir.
“Orhun Abideleri” başlıklı ikinci bölümde yazıtların bulunduğu yer ve fiziksel özellikleri
hakkında bilgi verilmektedir. Eserde aşağıdaki başlıklar altında yazıtların dil ve ses
özellikleri, alfabesi, söz varlığı ve tarihi hakkında açıklamalar bulunmaktadır.
Orhun Türkçesinin Sarf ve Nahvi
Orhun Alfabesi
Orhun Harflerinin Mevridi
İsimler
Zamirler
Orhun Türkçesinde Zarflar
İştikak
Fiil
Fer’i Fiiller
Orhun Türkçesinin Nahvi
Eski Türk Kitabelerinin Ehemmiyyet-i Tarihiyyesi
29
Eserin ikinci kısmında Orhun Yazıtlarının metnine ve çevirisine yer verilmiş,
gerekli yerlerde açıklamalar yapılmıştır.
1.2. Tezler
1.2.1. AKAY, Nilay, Orhun Abideleri Üzerine Bir Sentaks Çalışması,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, 180 s.
Orhun Yazıtlarının sentaks bakımından incelendiği bu yüksek lisans tezi çalışması
Giriş, Metin ve Sonuç bölümlerinden oluşmaktadır. Ön söz Bölümü bulunmayan tezde
Giriş bölümünde hem Ön söz yerine geçecek açıklamalar bulunmakta hem de tezin
konusunun seçiminden son şeklini aldığı ana kadarki süreç aktarılmaktadır.
Tezin Metin bölümünde, sırasıyla Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk Yazıtlarının
cümleleri kısa bölümler halinde ele alınmış ve cümle öğeleri cümlelerin altına çizilen
çizgilerle gösterilmiştir. Cümlelerin alt bölümlerinde ise o cümledeki kelime grupları yer
almıştır.
Sonuç bölümünde ise çalışmanın oluşturulması esnasında karşılaşılan problemlere
değinilmiş, yazıtlarda bulunan kelime gruplarının sayıları ortaya konmuştur.
1.2.2. AYTAKLAR, İsmail, Orhon Türkçesinde Cümle Yapısı, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
2004, 162 s.
Çalışmada Orhon Yazıtlarının (Kültigin, Bilge Kağan, Tonyukuk) cümle yapısı ele
alınmakta ve incelenmektedir. Giriş, Cümle ve Orhon Türkçesinde Yapısına Göre Cümle
Çeşitleri, Dizinler ve Kaynakça olmak üzere dört kısımdan oluşan çalışmanın Giriş
kısmında yazıtların hangi döneme ait olduğu, kim tarafından kaç yıllarında diktirildiği ve
yazıtların içerikleri hakkında kısa bilgiler verilmektedir. Ardından birleşik cümle
konusundaki farklı görüşler ele alınıp ve fiilimsilerin birleşik cümlelerde yan cümle
kurması meselesi nedenleriyle ve örnekler verilerek anlatılmaktadır. Cümle ve Orhon
Türkçesinde Yapısına Göre Cümle Çeşitleri kısmında ise ilk olarak cümlenin tanımı
yapılmakta ve genel görüş esas alınarak yapısına göre cümle çeşitleri Basit Cümle, Birleşik
30
Cümle (Girişik Birleşik Cümle, Şart Birleşik Cümle, İçice Birleşik Cümle), Sıralı Cümle
(Bağımsız Sıralı Cümle, Bağımlı Sıralı Cümle), Bağlı Cümle, Ara Cümle şeklinde başlıklar
halinde ayrıntılı olarak incelenmektedir. Bu bölümde cümle çeşitlerinin tanımları yapılarak
örnek cümleler başlıkların altında verilmektedir. Yazar çalışma boyunca geçen terimlerin
farklı kullanımları göz önünde bulundurularak Terimler Dizini ve Orhon Türkçesinde
kullanılan fiilimsilerin Türkiye Türkçesindeki karşılıklarını göstermesi bakımından
Türkiye Türkçesi Karşılıklar Dizini, Türkiye Türkçesinde kullanılan fiilimsilerin Orhon
Türkçesindeki karşılıklarını göstermesi bakımından da Orhon Türkçesi Karşılıklar Dizinine
ve cümle yapısıyla ilgili olarak da Kaynakçaya yer vermektedir. Yazar incelemeler ve
açıklamalar doğrultusunda çalışmanın sonucunda Türkçe, ilk yazılı belgelerinden bu yana
cümle yapısını küçük ek değişimleri dışında koruyan bir dil olduğu kanısına varmaktadır
ve cümle yapısındaki bu değişimin, geçen süre düşünüldüğünde çok küçük olduğunu
belirtir.
1.2.3. ÇELİKEL, Sibel, Orhun Kitabelerinin Günümüz Türkçesindeki Söz
Varlığı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 2007, 204 s.
Çalışma Orhun Yazıtlarında yer alan ve günümüze kadar varlığını sürdürmüş olan
sözcükleri belirleyerek bunların zaman içindeki şekillerini göstermek amacıyla
hazırlanmıştır. İki bölümden oluşan tezde 1. Bölümde Orhun Kitabelerinde yer alıp bugüne
kadar hiçbir ses değişimine uğramayan sözcükler incelenmiştir. Bu sözcüklerden
bazılarının anlamında ufak değişmeler olsa da bunlar sözcüğün zamanla kazandığı yan ve
mecaz anlamlardır. Çalışmada bu sözcükler incelenmiş örnekler eşliğinde sunulmuş ve
değerlendirmeler yapılmıştır.
2. Bölümde ise Orhun Yazıtlarında yer alıp Türkçede sıkça rastlanan belirgin ses
olaylarına uğrayarak ses değişikliği göstermiş, ancak anlamını büyük ölçüde
koruyarak günümüzde de varlığını sürdürmüş olan sözcükler incelenmiştir. Bu çalışma için
Muharrem Ergin'in Orhun Abideleri adlı kitabından faydalanılmıştır. Orhun Yazıtlarında
yer alan sözcüklerin hala yaşadığını kanıtlamak için Türk Dil Kurumu'nun 2005 basımı
Türkçe Sözlüğü temel alınmıştır. Türk Dili için önemli sözlükler olan Tarama Sözlüğü,
Derleme Sözlüğü, Ağız sözlükleri ve Ağız araştırma kitaplarının sonundaki sözlükler ile
sözcüklerin karşılaştırılması da yazar tarafından yapılmıştır. Bunu yanı sıra DLT ve
31
Kutadgu Bilig de kaynak olarak faydalanılan ve çalışmaya dahil edilen eserlerdendir.
Çalışmada sözcüklerin zaman içinde aldığı şekiller ortaya konmaktadır. Çalışmanın Ses
Değişimine Uğrayan Sözcükler bölümünde tarama yapılan esere göre değil Türkçe Sözlüğe
göre olan ses değişikliği kabul edilmiştir.
1.2.4. ÇOBAN, İsmail, Orhun Yazıtlarının Dilin Dört Becerisi Açısından
İncelenmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2013, 173 s.
Orhun Yazıtlarında yer alan dil becerileri ile ilgili kavram işaretlerini ve cümleleri
tespit ederek bu metinlerin Türkçenin öğretimi açısından önemini ortaya koymaya çalışan
bu çalışmada Orhun Yazıtları dil becerileri açısından incelenmiş; elde edilen veriler
ışığında dilin dört becerisi ile ilgili değerlendirmeler ve yorumlarda bulunulmuştur. Son
zamanlarda bazı araştırmacılar tarafından dil becerisi olarak kabul edilen dil bilgisinin
diğer dil becerileri üzerindeki etkisi de göz önünde tutularak Orhun Yazıtlarının metinleri
dil bilgisi açısından da incelenmiştir.
Çalışmada elde edilen bulgular, geçtikleri orijinal metinler, çeviri metinler ve
açıklamaları ile birlikte sunulmuştur. Çalışmanın Sonuç ve Öneriler bölümünde elde edilen
bulgular değerlendirilmiş ve buna göre Orhun Yazıtlarında anlama ile ilgili dil becerilerine
anlatma ile ilgili dil becerilerine göre daha az yer verildiği; dil bilgisinin bu becerilerle
ilişkisinin olduğu; dil becerilerini yakından ilgilendiren ve mesajı etkili kılan ikileme,
zıtlık, sıralama, benzetme, abartma, karşılaştırma, kuvvetlendirme, deyim, atasözü,
yineleme, sıfat tamlaması ve anafor gibi anlamlı dil ögelerinin Orhun Yazıtlarında son
derece bilinçli bir şekilde kullanıldığı tespit edilmiştir.
1.2.5. DİNÇ, Emin, Köktürk Abideleri'nin Fiil Çekimi, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
2005, 203s.
Türk dilinin ilk yazılı eserleri Göktürk Yazıtları Türk dilinin dünü ve bugününün
aydınlatılması açısından önemlidir. Türk dilinin dününde olduğu gibi bugününde de
çözülmeyi bekleyen birçok problem bulunmaktadır. Bu problemler, ya halen
çözülememiştir ya da çözüldüğü zannedilip gelenekleşerek süregelmiştir. Bu
problemlerden birinin de Fiil Çekimi konusu olduğunu belirten yazar, bu tezde Fiil Çekimi
32
konusunu mevcut çözüm önerilerinden birine dayanarak, Göktürkçedeki fiil çekimini bazı
yönleriyle incelemektedir. Bu amaçla hazırlanan çalışma üç bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde Göktürk Yazıtlarındaki çekimli fiiller ayrıntılı olarak incelenmektedir.
Geniş ve geçmiş zamanla çekilmiş fiiller başlıkları altında ikiye ayrılan bölümde
başlıkların her biri yalın fiiller ve birden çok unsurla teşkil edilen fiiller şeklinde ele
alınmaktadır. Ayrıca, fiilimsilerle çekimli fiillerin münasebetleri de incelenmekte bunun
yanı sıra çekimli fiillerle, onun hal ekli tamlayıcıları arasındaki ilişki örneklerle
açıklanmaktadır. Üçüncü ve son bölüm ise Köktürk Abideleri-Metin'den oluşmaktadır. Bu
metnin kuruluşunda, özellikle Muharrem Ergin ve Talat Tekin'in okuyuşları arasındaki
okuma farklılıkları dipnotlarla gösterilmiş, Osman Nedim Tuna ve Zikri Turan’ın ders
notlarından da geniş ölçüde yararlanılmıştır. Bununla beraber diğer dilcilerin okuma ve
düzeltme teklifleri de değerlendirilerek sunulmaktadır.
1.2.6. ERTİMAR, Aynur, Orhun Kitabelerinin Tarih Öğretimindeki Yeri ve
Önemi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 110 s.5
1.2.7. HOROZ, Mehmet, Orhun Abidelerini Okuma Çalışmalarındaki
Farklılıklar, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 475 s.6
1.2.8. MURATOVA, Elnura Orhun Abidelerinde Geçen Sözvarlığının Kırgız
Türkçesindeki İzleri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırgızistan-
Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bişkek, 2006.
Orhun Yazıtlarında geçen sözvarlığının Kırgız Türkçesindeki izlerini tespit etmek
amacıyla hazırlanan ve yalnızca Tonyukuk, Kültigin ve Bilge Kağan yazıtlarıyla
sınırlandırılan bu yüksek lisans tezinde araştırmacı, bu üç yazıtın sözvarlığının 4500
kelimeden fazla olduğunu fakat farklı eklerle çekimlenen kelime tekrarlarının çıkartılması
halinde 738 kelimenin kaldığını ve bunlardan da 147’sinin kişi, millet ve yer isimleri
olarak kullanıldığını belirtmektedir. Leksikolojide onomastik dalının inceleme alanını
oluşturan bu özel isimlerin de çalışma dışında bırakıldığını vurgulayan araştırmacı,
tekrarlanan kelimeleri, gramer çekimlerini ve özel adları kaldırınca tezde 591 kelimenin ele
alındığını belirtmektedir. Yazıtlarda geçen sözcüklerin Kırgızca karşılıklarını bulmak için
5 Bu tezin metnine YÖK Tez Merkezince izin verilmediği için ulaşılamamıştır. 6 Bu tezin metnine YÖK Tez Merkezince izin verilmediği için ulaşılamamıştır.
33
Kırgız Türkçesi’nin açıklamalı, iki dilli, diyalektolojik, eşanlamlılar sözlüklerinden
faydalandığını belirten araştırmacı, tespit edilen karşılıkların Kırgızcadaki canlı
kullanımını göstermek, örneklerini vermek amacıyla da 1958-2004 tarihleri arasında
basılmış çağdaş Kırgız edebiyatı, ürünlerinden 33 eseri taradığını söylemektedir. Bu
eserler, tezin İçindekiler kısmından sonra “Taranan Eserler ve Bibliyografik Künyeleri”
başlığı altında sunulmuştur.
Talat Tekin’in Orhun Yazıtlarını okuma ve yorumlarına dayanan bu tez çalışması,
temel olarak yazıtlarda geçen kelimelerin Kırgızca karşılıkları, anlamları ve
örneklemelerinin sıralanması üzerine kurulmuş olup 3 bölümden oluşmaktadır.
Çalışmanın “Giriş” kısmında Orhun Yazıtları, Orhun Türkçesi ve Kırgız Türkçesi
hakkında genel bilgiler verilmiştir. Tezin I. Bölümünde Orhun Türkçesinin ve Kırgız
Türkçesinin ses bilgisi özellikleri karşılaştırmalı olarak sunulmuştur. II. Bölümde de
kelimelerin anlam ve şekil yönünden gösterdikleri değişmeler artzamanlı yöntemle
gösterilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın III. Bölümünde ise Orhun Yazıtlarında geçen
kelimelerin Kırgızca karşılıklarına, anlamlarına, örneklerine kaynaklarıyla beraber yer
verilmiştir. Çalışmanın en sonunda Orhun Yazıtlarında geçen kelimelerin tüm gramer
çekimlerini içeren, geçtikleri yerlere işaret eden bir dizin vardır.
Tezin sonuç bölümünde ele alınan 591 kelimeden 136’sının (%22,9) tamamen
kaybolarak yerlerini başka kelimelere bıraktığı ve yazıtların ele alınan sözvarlığının dörtte
üçünün ise şekil ve anlam bakımından farklı düzeylerde de olsa korunduğunun tespit
edildiği vurgulanmaktadır.
Tezin sonunda yararlanılan kaynakların ve incelenen sözlüklerin listeleri
sunulmuştur.
1.2.9. SİMİÇ, Milan, Bilge Kağan Yazıtı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005, 116 s.
Türk dilinin ilk yazılı metinlerinden biri olan Bilge Kağan yazıtının 1889 yılında
keşfedilmesinden bu yana üzerine birçok çalışma yapılmıştır, fakat bugüne kadar bütün
araştırmacılarca kabul edilen tek bir versiyonu yoktur. Bu çalışmada Bilge Kağan Yazıtını
34
doğru okumak ve içeriğini anlamak isteyenlere yardımcı olmak amaçlanmıştır. Bu
doğrultuda çalışmada Bilge Kağan Yazıtı üzerine hazırlanmış bütün bilimsel çalışmalar
değerlendirilmiştir. Bu çalışmalar Thomsen'in, Radloff un, H. N. Orkun'un, Gabain'ın,
Malov'un, T. Tekin'in ve Berta'nın eserleridir. Ayrıca, Bilge Kağan Yazıtına yakın yerde ve
tarihte dikilen ve bazı metin kısımları benzer olan Kültigin Yazıtı ile İkinci Doğu Türk
Kağanlığı döneminden kalan diğer yazıtlar üzerine hazırlanmış eserlerden de
faydalanmıştır. Çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Giriş'te Bilge Kağan Yazıtının
yazılması, keşfedilmesi, araştırılması ve içeriği hakkında bilgi verilmiştir. Transliterasyon
ve Transkripsiyon bölümlerinde önceki araştırmacıların farklı görüşleri karşılaştırılıp aynı
bölümlerin sonunda dipnot şeklinde gösterilmiş ve yeni bir işaret sistemi aracılığıyla doğru
sayılan metin sunulmuştur. Çeviri bölümünde, diğer bölümlerden elde edilen bilgiler
dikkate alınarak yazıtın metninin Türkiye Türkçesine çevirisi verilmiştir. Son olarak,
Sözlük-Dizin bölümünde yazıtta geçen tüm kelimelerin anlamları, aldıkları tüm ekler ve
bulundukları yüz ve satır numarası ile gösterilmiştir.
1.2.10. ŞEN, Serkan, Orhon, Uygur ve Karahanlı Metinlerindeki Meslekler
Bağlamında Eski Türk Kültürü, Yayınlanmamış Doktora Tezi
Ondokuzmayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007, 417 s.
Eski Türk kültürünü meslekler açısından incelemek amacıyla hazırlanan bu tezde,
Eski Türkçenin taşıdığı kültür malzemesinden hareketle eski Türk toplumundaki çalışma
hayatı üzerinde durulmuştur. Çalışmada Orhun, Uygur ve Karahanlı dönemlerine ait
metinlerde görülen meslekler, tarihî kaynaklar ışığında incelemeye tabi tutulmuştur.
Meslek icracılarına ad olan sözcükler, biçim ve anlam yönleriyle araştırılmış ve Eski Türk
kültüründe görülen meslekler, ne tür ihtiyaçlardan doğdukları ve nasıl icra edildikleri
sorusuna cevap bulmak amacıyla çeşitli başlıklar altında sınıflandırılmıştır.
Yazar, incelediği 191 meslek isminden yola çıkarak Eski Türklerde gelişmiş bir
çalışma hayatının mevcut olduğunu ortaya koymuştur. Elde edilen verilere göre meslek
icracılarına ad olan sözcüklerin çok büyük bir kısmı Türkçedir. Yazara göre, bu durum
Eski Türkleri barbar olarak göstermek isteyen araştırmacıların haksızlığını ortaya
çıkarmaktadır.
35
23 bölümden oluşan çalışmada, metinlerde tespit edilen meslekönce izah
edilmekteardından da Orhun, Uygur ve Karahanlı metinlerinden örnekler verilmektedir7.
1.2.11. ŞEN, Oya, Göktürk Yazıtlarının Kelime Varlığı, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
2007, 268 s.
Bu tez çalışmasında Költigin, Bilge Kağan, Tonyukuk, Köl-iç Çor, Ongin ve Taryat
Yazıtlarının kelime türleri ve kelime grupları incelenmiştir. Üç bölümden oluşan bu tezin
birinci ve ikinci bölümlerinde Költigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk Yazıtlarında yer alan
kelime türleri, isimler-isim soylu kelimeler ve fiiller olmak üzere iki kısımda incelenmiştir.
Birinci bölümde İsimler-isim soylu kelimeler kısmında sözcükler, isim, sıfat, zamir, zarf ve
edat olmak üzere gruplandırılmıştır. İkinci bölümde ise fiiller öznelerine ve nesnelerine
bağlı olarak ele alınmıştır. Kelime türleri tasnif edilirken metinlerden örnekler verilmiş,
ayrıca örneklerin geçtiği cümleler ve bu cümlelerin günümüz Türkçesine aktarılmış şekline
de yer verilmiştir.
Tezin Üçüncü bölümünde ise kelime grupları incelenmiştir. Bu bölümde incelenen
metinlere Köli Çor, Ongin ve Taryat yazıtları da dâhil edilerek yazıt sayısı altıya
çıkarılmıştır. Bu bölüm İsim tamlamaları, sıfat tamlamaları, sıfat-fiil grupları, zarf-fiil
grupları, tekrar grupları, edat grupları, bağlama grupları, ünlem grupları, sayı grupları,
aitlik grupları, birleşik fiiller, kısaltma grupları olmak üzere 12 alt başlıktan oluşmaktadır.
1.2.12. YILDIZ, Hülya, Orhon Türkçesi ile Yakutçanın Sözvarlığı ve
Sözyapımı Bakımından Karşılaştırılması, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
2007, 162 s.
Sibirya Türk dillerinin sözvarlığının birçok özelliğiyle eski Türk yazıtlarını
andırmasından hareketle hazırlanan bu çalışmada, Orhun Türkçesinin üç büyük yazıtı olan
Kültigin, Bilge Kağan, Tonyukuk Yazıtları ile Sibirya Türk dillerinden biri olan Yakutça,
sözvarlığı ve sözyapımı bakımından karşılaştırılmıştır. Yakutçanın seçilmesinin sebebi,
7Örneğin koyun yetiştiricisi anlamına gelen konci mesleğinin Orhun Yazıtlarında örneği şöyle
verilmiştir:tüzmiskä bir yarık kıyaganka bir yarık kul apa uru_uka bir yarık koñçilärkä iki yarık tay ögäkä bir
köküzmäk yarık yarlıg boltı.” / “Tüzmis’e bir zırh, Kıygan’a bir zırh, Kul Apa Urungu’ya bir zırh,
koyunculara iki zırh, Tay Öge’ ye bir gögüslük zırh emir olundu.”
36
ortak Türk dilinden uzun bir zaman önce ayrılan Yakutçanın birtakım eskicil öğeleri
barındıran bağımsız bir Türk dili olmasıdır. Çalışmada bazı ses ve biçim özellikleriyle
Yakutçadan ayrılması ve bir süredir bağımsızbir yazı dili hâline gelmiş olması nedeniyle
Dolgancaya da yer verilmiştir.
“Orhon Türkçesi ile Yakutçanın Sözvarlığı Bakımından Karşılaştırılması” ve
“Orhon Türkçesi ile Yakutçanın Sözyapımı Bakımından Karşılaştırılması” baslıklı iki ana
bölümden oluşan çalışmada Orhun Türkçesinin sözvarlığı ve 71 türetim eki Yakutça ve
Dolganca ile karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, Yakutçada ve Dolgancada devam eden
sözcüklerin daha çok Orhun Türkçesindeki yalın ad ya da eylemler oldukları, türetilmiş ad
ya da eylemlerin Yakutçada ve Dolgancada büyük ölçüde devam etmedikleri
belirlenmiştir. Öte yandan Yakutçada ve Dolgancada devam eden sözcüklerin az bir
bölümünün sesçe ya da anlamca hiçbir değişikliğe uğramadıkları, çok az bir bölümünün
sesçe değişmediği hâlde farklı bir anlam kazandığı, büyük bir çoğunluğunun sesçe
değişikliğe uğradığı hâlde anlamını koruduğu, yine az bir bölümünün hem sesçe hem
anlamca değiştiği belirlenmiştir.
İKİNCİ BÖLÜM
2. ORHUN YAZITLARININ DİLİ, ÜSLUBU VE SÖZ VARLIĞI
HAKKINDA YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR
Orhun Yazıtlarının dili, üslubu ve söz varlığı hakkında yapılmış çalışmalara
bakıldığında makalelerin bildirilere göre sayıca çok olduğu görülmektedir. Hem
makalelerde hem de bildirilerde ele alınan konuların büyük çoğunluğu yazıtlarda cümle,
satır, ibare, kelime ve ek düzeyinde yapılan düzeltmeler, bazı işaret ve harflerin yeniden
yorumlanması, metinlerin anlam bakımından yorumlanması, okunamayan yerlerin
doldurulması ve bunlara bağlı olarak da önerilerin sunulması şeklindedir. Bunun yanında
yazıtlardaki sözcük türlerini ayrı ayrı veya topluca ele alan çalışmalar ile yazıtlardaki bazı
eklerin fonksiyonlarını ve kullanım şekillerini belirlemek amacıyla yapılan çalışmalar da
mevcuttur. Birkaç çalışmada da yazıtlardaki ünlü-ünsüz harflerin özelliklerinin ele alındığı,
noktalama ve imlâ kurallarına değinildiği, bunlara dair bazı kuralların belirlenmeye
çalışıldığı görülmektedir.
Çalışmaların bir kısmında da yazıtların edebî hususiyetlerinin incelendiği,
yazıtlarda ifadenin etkileyiciliğini artırmak için başvurulan söz sanatlarının ve üslup
özelliklerinin ele alındığı görülmektedir. Yazıtların söz varlığının dikkat çeken bir yönü
olan deyimlerle atasözleri de çalışmalarda ele alınarak anlamları ve metne katkıları
bakımından incelenmişlerdir.
Orhun Yazıtlarıyla günümüzdeki bazı Türk lehçe ve dillerinin söz varlığı
bakımından karşılaştırıldığı, kelimelerin gelişim sürecinin tespit edilmeye çalışıldığı,
anlam ve ses bakımından değişen veya değişmeyen kelime ve seslerin değerlendirildiği
çalışmalar da mevcuttur.
Bu bölümde ele alınan çalışmalarda dikkat çeken ve vurgulanması gereken bir
husus da Osman Fikri Sertkaya ve Erhan Aydın’ın Orhun Yazıtları üzerinde diğer
araştırmacılara nazaran daha çok çalışma kaleme almış olduklarıdır. Bu iki araştırmacı
38
ileride değinilecek başlıklardaki konularla ilgili olarak da çalışmalar kaleme almış olmakla
birlikte özellikle Orhun Yazıtlarının tartışmalı noktalarına eğilmeleri, problemli yerleri
yeniden okuyup yorumlamaları ve bu doğrultuda yeni öneriler sunmaları bakımından
dikkate değer çalışmalar yayınlamışlardır.
2.1. Makaleler
2.1.1. AÇIKGÖZ, Halil, “Bilge Kağan Yazıtının Doğu Yüzünün İlk Satırında
(i)ki (e)d(i)z k(e)r(e) küll(ü)g mü Yoksa kid(i)z k(e)r(e)kül(ü)g “keçe
çadırlı” mı Okunmalı?”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı–Belleten 1994,
Ankara, 1996, s. 1-10.
Orhun Yazıtlarındaki çeşitli ibarelerin okunuşu ve yorumu üzerine birçok
çalışmalar yapılmış ve halen yapılmaktadır. Bu okuma ve yorumlama denemeleri her
zaman isabetli olmasa da, önemli faydaları olmaktadır. Yazar da bu çalışmada Göktürk
harfleri ile yazılmış metinlerde karşımıza çıkan Ediz adlı bir topluluktan bahsetmektedir.
Bu isim BK D1’ de iki sayı adı ile nitelenen bir ifade ile karşımıza çıkmaktadır. Bu ibare
hapaxlegomenondur8 ve diğerlerinde olduğu gibi şüphelidir. Yazarın amacı “iki ediz
kerekülüg” şeklinde BK D1’de geçen ifadenin gerçekten böyle okunup okunmayacağı
üzerine değerlendirme yapmaktır. Ona göre bu ifade “kidiz kerekülüg” yani “keçe çadırlı”
şeklinde okunmalıdır. Bu görüşü ispatlamak için önce bu ibarenin hangi araştırmacı
tarafından okunduğunu ve nasıl anlamlandırıldığını örneklerle belirtir. Ardından kendi
yorumlarını yapar. Yazara göre eki ediz kavim adından sonra gelen keregülüg ifadesi
“çadırlı” sıfatından başka bir şey olamaz. Ayrıca ediz kavim adı başka metinlerde de
geçmektedir ve Oğuz kabilelerinden birinin adıdır. Ancak BK D1’de “iki ediz” şeklinde
okunan ibarenin “kidiz” şeklinde okunması gerektiğini ve anlamının da “keçe” olarak
anlaşılması ve kerekünün sıfatı olarak kabul edilmesi gerektiğini savunur. Yazara göre
buradaki ediz ifadesi kavim adı değil, kidiz okunan ve keçe anlamında bir kelimedir.
Sonuç olarak da bu ibarenin geçtiği satır yazar tarafından yeniden okunup
yorumlanır:
Tengri teg tengri yaratmış türük bilge kağan sabım kangım türük bilge kağan altı
sir tokuz oguz kidiz kerekülüg begleri bodunı türük tengri;
8 Sadece bir defa söylenen bir şey, belge veya resmi yazıda yalnızca bir kere çıkan kelime.
39
Tanrı gibi, Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağan, sözüm: Babam Türk Bilge Kağan…
Altı, Sir Dokuz Oğuz keçe çadırlı beyleri milleti Türk Tanrı…
2.1.2. AKSAN, Doğan, “Köktürkçenin Söz Varlığı Üzerine”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı –Belleten, 1980 – 1981, Ankara, 1983, s. 17 – 21.
Göktürkçe metinlerin açıklanması konusunda birçok çalışmanın yapıldığı kitap ve
yazının yayımlandığı ancak bunun yeterli olmadığını ve yeterince değerlendirilmediğini
belirterek yazısına başlayan yazar, çalışmaların artması gerektiğini, bu sayede Türk dilinin
aydınlatılması yolunda önemli adımlar atılacağını ve sürecin Altay dillerinin açıklanmasına
ışık tutacağını söyler.
Göktürkçenin Uygurca gibi bir yazı dili olduğunu belirten yazar, Uygurcanın
özelliklerinden kısaca bahseder. Çalışmanın asıl amacı Göktürkçenin fazla bilinmeyen
özelliklerine Uygurca sayesinde ulaşılabileceğini, Uygurcadaki çoğu kelimenin
incelenmesi ile Göktürkçe hakkında fikir sahibi olunacağını ve birçok kelimenin gramer
açısından yorumlanabileceğini söylemektedir. Bunu yaparken de bu çalışmasında yazar
ileri öğeler diye tanımladığı sözcüklere yeni örnekler vererek sözcük ve anlam bilimi
bakımından yorumlamaya gitmiştir. İleri öğeler, başlangıçta somut anlam taşıyan, kullanım
alanı geliştikçe yeni soyut anlamlar kazanmış olan öğeleridir. Buradan hareketle yazar
bulgaq, qamsag, adıncıg, topla-, ötün-, artat-, saqın- , gibi sözcük ve fiillerin Uygurcada
veya daha sonraki dönemlerde kullanılmış ve kullanılmakta olan şekillerini inceler ve
Göktürkçedeki ilk hallerini gösterir. Bu sayede bu kelimelerin ileri öğe durumunda
olduşunuya da ilk türevlerini, ilk kullanımlarını ve gramer yapılarını açıklamaya
çalışmaktadır.
Örneğin qamsag somut bir eylemden yararlanarak soyut bir kavramı gösteren ileri
bir öğedir. Kökeni qamşa- “ sallanmak, sarsılma”, uzun süre soyut anlamda kullanıldıktan
sonra soyut anlamı da anlatır duruma gelmiştir. Ya da Göktürkçe metinlerde adıncıg
sözcüğü Uygur metinlerinde ada, adın, adır-, adut-, adra, adıra gibi türevleri ile ad-
kökünden türediği görülmektedir. Diğer kelimeleri de bunlara benzer şekilde açıklayan
yazar, bu gibi kelimelerin daha çok olduğunu ve yapılacak çalışmaların Göktürk evresinin
yerleşmiş eski bir yazı dili olduğunu göstermesi bakımından önemli olduğunu söyleyerek
yazısını sonlandırmaktadır.
40
2.1.3. AKSAN, Doğan, “Göktürk Anıtlarında Söz Sanatları: Güçlü Anlatım
Yolları”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 1990, Ankara 1994, s.
1-12.
Göktürk anıtlarını anlambilim açısından inceleyen bu çalışmada, beş anlatım
özelliği örneklerle incelenmiş ve bu sayede anıtların anlambilim niteliği pekiştirilmeye,
anlatım gücü ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu sayede, Göktürk yazıtlarının gelişmiş ve
işlenmiş eski bir dilin ürünleri olduğu iddiası güçlendirilmiştir.
Yazar çalışmada beş konu üzerinde durmaktadır. Bunlar
Benzetme ve aktarmalar
Kavram zenginliği
Çok anlamlılık
Phraseologigue9 yapılara genel bir bakış
Anlatımı etkileyici kılan özellikler
- Karşıt anlamlı öğelere başvurma
- İkilemeler
- Öteki özellikler
Yazar bu konuların öncelikle tanımlarını ve bugünkü Türkçedeki kullanımlarını
vermektedir. Ardından da Göktürk anıtlarındaki örneklerini veren yazar, bunları bugünkü
anlamlarıyla açıklamaktadır. Kelime, cümle ve parçalar şeklinde verilen örneklerin
yazıtlarda geçtiği yerler belirtilerek günümüz Türkçesine geliş şekli, değişmiş veya aynı
kalmış halleri ile karşılaştırmalı olarak sunulmaktadır.
Çalışmanın sonuç bölümünde, daha önce yayımlanan yazılarıyla belirlemeye
çalıştığı niteliklerle birleştirince yazıtların “konuşulan dil” değil, “yazılan dil” ürünleri
olduğunu söyler ve yazıtların soyutlama gücü, kavramlardaki zenginlik ve gelecek
kuşaklara seslenme özelliğine değinerek bu yazıtların eski, güçlü, gelişmiş, işlenmiş ve
güçlü bir dil özelliği olduğuna vurgu yapar.
9Phraseologigue: deyimsel
41
2.1.4. ALYILMAZ, Cengiz, “Bilge Tonyukuk Yazıtları Üzerine Birkaç
Düzeltme”, TDAY-Belleten, 2000, s. 11-18.
Çalışma Tonyukuk Yazıtları üzerinde birkaç düzeltme yapmak amacıyla
yazılmıştır. İlk olarak Bilge Tonyukuk Yazıtları ve külliyesi hakkında genel bilgiler
sunulmuştur. Bu genel bilgilerde, yazıtların bulunduğu yer, yazıtların adlandırılması,
tarihsel bilgiler, muhtevası, fiziki özellikleri, külliyede bulunan yapılar, tarihsel olaylar,
yazıtların ve külliyenin bugünkü durumu, tahrip edilişi ya da zamanla zarar görmesi gibi
bilgiler genel olarak anlatılmaktadır. Ardından çalışmanın amacını oluşturan yazıtlar
konusunda yazarın tespit ettiği bazı kelimelerin okunuşu ve anlamlandırılışı üzerinde
durulmakta ve düzeltmeler yapılmaktadır. Yazar bugüne kadar yapılan tartışmaların bir
kısmına son vermek, bir kısmına ise başka bir boyut kazandırmak amacıyla araştırmasını
sunmaktadır. Yazar, Orhun Yazıtlarını bizzat yerinde görmüş, incelemiş ve çalışmalar
yapmış biri olarak epigrofik belgelemeler yapmış, metinler üzerinde bazı harf ya da
kelimelerin yanlış okunduklarını, anlamlandırıldıklarını tespit etmiştir. Bu çalışmada da 7
madde üzerinde incelediği harf veya kelime okuma ve anlamlandırmaları yapmaktadır.
Bunlar diğer araştırmacıların okuma ve yorumları ile karşılaştırılmış, tablo şeklinde
gösterilmiş ve yazarın kendi okuma ve anlamlandırması ile son şekil verilmiştir. Bunları şu
şekilde sıralamak mümkündür.
1. T – 1 / B – 6’ da geçen ilk kelime böngser veya bilser değil, bölser / bülser
şeklinde okunup yorumlanmalıdır.
2. T – 1 / D – 4’te geçen 4.cümlenin ilk kelimesinde yazar harf düzeltmesi yapar ve
+’nin de Göktürk alfabesine dahil edilmesi gerektiğini, X’ nin farklı bir şekli
olduğunu söyler.
3. T – 1 / K – 2’ de geçen ikinci cümlelerin dördüncü kelimesinin ilk harfinde
düzeltmeler yapılır.
4. T – 1 / K – 9’ da geçen ilk cümlelerin üçüncü kelimesinin 1. ve 3. harflerinde
düzeltme yapılır.
5. T – 2 / B – 1’ de geçen 4.cümlenin son kelimesinde ve harflerinde düzeltme
yapılır.
6. T – 2 / D – 1’ de sondan üçüncü kelimede ve harflendirilmesinde düzeltme
yapılır.
42
7. T – 2 / D – 7’ de ilk kelime yazıtın orijinalinde bintegi şeklinde geçmektedir.
Yazar bunun doğru olduğu söyler ve büntegi / böntegi / büntügi okumalarına
karşı çıkar. Anlamının da “ öylesi, bunun gibisi, başıboş olsa” gibi değil de “
benim gibisi” olarak yapılmasının doğru olacağını belirtir.
2.1.5. AYDIN, Erhan, “Orhon Yazıtlarında Hendiadyoinler”, Türk Dili
Dergisi, 1997, 544, s. 417-421.
Bu çalışmada yazarın amacı Orhun Yazıtlarında geçen hendiadyoinleri tespit
etmektir. Bunu yaparken de Talat Tekin ve Muharrem Ergin’in neşirlerinden istifade
etmiştir.
Orhun Yazıtlarının bulunması, okunması ve neşredilmesi ile ilgili kısa bir bilgi
vererek yazısına başlayan yazarın asıl üzerinde durduğu hendiadyoinler ve bunların Orhun
Yazıtlarında nasıl geçtiği meselesidir. Öncelikle Saadet Çağatay’ın “hendiadyoin”, aynı
anlamda ya da yakın anlamdaki iki kelimenin bir tek kelime gibi bir anlam ifade
etmesidir.” şeklindeki tanımından hareketle hendiadyoinleri anlam bakımından üç alt
başlıkta sıralar. Bunlar iki sinonimden mürekkep olan hendiadyoinler, birbirine yakın
anlamda olan kelimelerden teşekkül eden hendiadyoinler, anlam itibariyle birbirini
tamamlayan ya da birbirine zıt olan kelimelerden yapılan hendiadyoinlerlerdir. Yazar
Orhun Yazıtlarında toplamda on beş hendiadyoin kelime tespit etmiştir. Bu kelimeler
geçtikleri yerler, kullanımı ve anlamları bakımından açıklanmakta ve alfabetik olarak
sıralanmaktadır. Bunlardan at kü(adı sanı), iş küç(iş güç), ebig barkıg(evi barkı) gibi
bugün de kullanılanların yanı sıra teblig kürlüg(hilekar ve sahtekar), yogçı sıgıtçı(yasçı ve
ağlayıcı) gibi kullanımdan kalkmış hendiadyoin örneklerini içermektedir.
2.1.6. AYDIN, Erhan, “Tonyukuk Yazıtında Geçen Ek Tag Üzerine”, Belleten,
LXX, 257, Nisan 2006, s. 83-94.
Tonyukuk Yazıtının 44. (T-IIB9) satırında geçen ve çeşitli şekillerde okunup
anlamandırılan bir sıfat tamlaması bulunmaktadır. Bu genellikle benlig-benilig-benülüg
şekillerinde okunan “kartı karla kaplı ebedi, sonsuz, benekli” olarak anlamlandırılan sıfat
kısmı ile ek tag şeklinde okunup “altındağ ak dağ vs.” yer adı olarak düşünülen isim
kısmından oluşmaktadır. Ancak bu çalışmada yazarın esas olarak üzerinde durduğu Ek
43
Tag’ın neresi olabileceği konusudur. Yazının sonunda benlig kelimesinin araştırmacılar
tarafından nasıl okunup yorumlandığına kısaca değinilmiştir. Bizans ve Göktürkler
arasındaki ilişkilerden bahseden Bizans elçisi yazar Zemarchas’un konuk edildiği kağan
otağının neresi olduğu çeşitli milletlere ait kaynakların yardımıyla ortaya konulmaya
çalışılmakta ve bu Tonyukuk Yazıtında geçen Ek Tag ile karşılaştırılmaktadır. Bunun için
ek Tag’dan söz eden kaynaklar değerlendirilmekte, Çin, Bizans ve son olarak da
Tonyukuk’un yazıttaki ilgileri incelenmektedir.
Kaynaklar incelenip değerlendirildiğinde sonuç olarak yazar Bizans kaynaklarında
geçen Ek Tag ile Tonyukuk Yazıtında geçen Ek Tag’ın aynı yer olmadığı, yalnızca ad
benzerliği olduğu kanısına varmaktadır. Yazar, her iki yer adının farklı ve Tonyukuk
Yazıtında geçen Ek Tag’ın Alay dağlarının batısında bir yer olduğunu belirtmiştir. Bizans
kaynaklarında geçen Ek Tag, Batı Göktürk Kağanının otağının olduğu yerdir. Oysa
Tonyukuk anıtında geçen yer ise Alay dağlarının Batısında olmalıdır. Ayrıca bu iki yerin
coğrafi olarak aynı yer olamayacağı belirtilmiştir.
2.1.7. AYDIN, Erhan, “Köl Tigin Yazıtının Kuzey Yüzünün 6. Satırında Bir
Düzeltme Denemesi ve Bir Öneri”, Bilig, 2007-Güz, 43, s. 55-62.
Költigin Yazıtının kuzey yüzü diğer yüzlere oranla önemli ölçüde yıpranmıştır. Bu
yüzün 6. satırında geçen ve Dokuz Oğuzlarla yapılan savaşların anlatıldığı bölümde birkaç
harfi yok olmuş bir yer adı bulunmaktadır. Dokuz Oğuz savaşlarının anlatıldığı cümlelerin
paraleli BK-D 30’da da geçmektedir.
Çalışmanın amacı, Költigin Yazıtının kuzey yüzünün 6. Satırında geçen ve
genellikle Bolçu şeklinde tamamlanan yer adının Dokuz Oğuzların yaşadıkları yerlerle
uyumsuzluk göstermesinden dolayı bu kelimenin Bolçu olamayacağı, aslında Ulaangom,
Şine Usu ve Terhin yazıtlarında Burguluk şeklinde geçtiği ileri sürülen Burgu (Burugu) ile
aynı olduğunun önerilmesidir.
Yazar, öncelikle yazıtlar üzerinde çalışan ilk nesil bilim adamlarından bu yana bu
yer adının hangi şekillerde okunup anlamlandırıldığını anlatmaktadır. Ardından da sözü
edilen yerin Şine Usu, Terhin ve Ulaagam yazıtlarında Burgu (Burugu) şeklinde geçen yer
olabileceğini söyler. Bu yer adıyla ilgili verileri, geçtiği yerlerden alınan örnek cümlelerle
44
açıklayan yazar, KT-K 6’da Dokuz Oğuzlarla yapılan savaşın olduğu yer adının silik
kısmının Bolçuda (Bulçuda) değil Burguda (buruguda) şeklinde tamamlanmasını
önermektedir. Yazar, Terkin B4, Bkd 37 ve Moğolların Gizli Tarihi’ndeki verilere göre
Burgu’nun Selenge veya Tula ile birleşen bir ırmak olduğunu söylemektedir.
2.1.8. AYDIN, Erhan, “Bilge Kağan Yazıtındaki Karagan Kısıl Adı ve Yeri
Üzerine Düşünceler”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Dergisi, Bahar 2008, s.55-62.
Orhun yazıtlarında geçen birçok yer ismi bulunmaktadır. Bu yer isimleri hakkında
çeşitli yorumlar, değerlendirmeler yapılmış nereleri olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır.
Bu çalışmalar bugün de devam etmektedir. Bu çalışmada da Bilge Kağan Yazıtının doğu
yüzünün 37. Satırında geçen Karagan Kısıl yer adı üzerinde durulmaktadır. Bu yer adı
hakkında bugüne kadar fazla şey söylenmemiştir. Karagan Kısıl yer adı BK D 37’de
Salana kudı yorıpan Karagan Kısılta ebin barkın anta bozdum Selenge (ırmağı) boyunca
ilerleyip Karagan Kısıl’da evini barkını dağıttım’ şeklinde geçmektedir. Bu yer adı eski
Türk yazıtlarında bir kez geçmiş olup incelenen cümlede Uygur ilteberinin yüz kadar
adamıyla doğu yönüne kaçmasıyla sonuçlanan savaşın cereyan ettiği yerdir. Yazar bu yer
adının Selenge ırmağı civarında olduğunu belirtmektedir. Karagan Kısıl yer adı ile ilgili
önceki araştırmacıların okuma, anlamlandırma ve yer tespiti değerlendirme ve önerileri
çalışmada sunulmakta, bu kelimeler ses, şekil ve anlam bilgisi bakımlarından da
incelenerek Karagan’ın -gAn+ ekiyle; kısıl’ın ise kıs- fiilinden l+ ekiyle kurulmuş olduğu
çeşitli örnekler verilerek belirtilmektedir. Moğolların Gizli Tarihi’nde geçen ve Selenge
ırmağı civarında olduğu söylenen Hara’un-habçal Haraun geçidinin bir ve aynı
olabileceğine yazar tarafından dikkat çekilmektedir. Terhin yazıtının batı yüzünün 4.
satırındaki Karaganın da Selenge ırmağı civarında bulunduğu ve büyük olasılıkla
Selenge’ni kollarından biri olan Haraa gool (Haraa ırmağı) veya Hara’un dağları olduğu ve
aynı bölgede olması dolayısıyla Karagan Kısıl ile ilişkili olduğu yazar tarafından çalışmada
önerilmektedir.
45
2.1.9. AYDIN, Erhan, “Tonyukuk Yazıtlarında Problemli Bir Cümle Üzerine”,
Bilig, Bahar 2008, 45, s. 91-102.10
Tonyukuk Yazıtlarının 8. satırında geçen ” ” işaretinin ses değeri uzun süre
tartışılmış ve hangi ses ya da sesleri karşıladığı araştırmacılar tarafından ortaya konmaya
çalışmıştır. Bu işaretin hangi seslere denk geldiği kesin olarak belirlenemediği için bu
işaretin bulunduğu cümlenin okuma ve anlamlandırılmasında ortak görüş birliği
sağlanamamıştır.
Bu çalışmada da ” ” işaretine verilen ses değerleri ve işaretin geçtiği cümlenin
okunuşu ve anlamlandırılması konusundaki denemeler araştırmacılar ve yorumlarıyla
kronolojik olarak verilmekte, ardından bunların değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bunların
devamında ise yazar genellikle “aş” şeklinde ses değeri verilen ve Hemcik – Çırgakı (EV1)
yazıtında geçen benzer işaret ile aynı tutulan ” ” işareti hakkında kendi okuma ve
anlamlandırma denemesini yapmaktadır.
Yazara göre bu işaretin yanında bulunan ve ince ünlüyü gösteren g2 sesi göz ardı
edilmiştir. Yazar çalışmasında bu işarete yeni bir ses değeri vermekte, kelimeyi yeniden
okumakta ve anlamlandırmakta, kelimenin yazımında herhangi bir yanlışlık ya da eksiklik
olmadığını ortaya koymaktadır. Buna göre yazar bu işarete *Ib çift ünsüz ses değeri
vermektedir. Daha sonra ise işaretin geçtiği cümledeki “uçuk” ve “elbeg” kelimeleri
incelenmektedir.
Bu incelemelere göre de uçuk kelimesi “saman çöpü, kabuğu; tahıl kabuğu
anlamında olup mecazi olarak yoksul, fakir, zavallı; sefalet içinde” anlamında
kullanılmıştır. “Elbeg kelimesi ise zengin, varlıklı, bolluk içinde” anlamına gelmektedir.
Yazar bu kelimeyi Moğolca olan elbeg kelimesi ile karşılaştırmakta ve malzemeleri ile
sunmaktadır.
Yazar çalışmasının sonunda incelediği kelimelere göre bunların yer aldığı cümleyi
vermektedir.
10 Bu makalenin metni, Gazi Üniversitesi tarafından 11 – 13 Mayıs 2005’te Ankara’da düzenlenen I. Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumunda bildiri olarak sunulmuştur.
46
Yagımız tegre *uçuk teg erti biz *elbeg ertimiz: “düşmanlarımız etrafta tahıl
kabuğu, saman gibi (mec. yoksul sefalet içinde) ü idi; biz zengin (bolluk içinde) idik.
2.1.10. AYDIN, Erhan, “Tonyukuk Yazıtlarının 6. satırında Bir Düzeltme
Denemesi: Bönüsar mi Bönräsär mi?”, Dil Araştırmaları Dergisi,
Bahar 2008, 2, s. 79-86.
Tonyukuk Yazıtlarında geçen birçok kelime ve ifade bugün hala araştırmacıların
ortak bir fikirde buluşamadıkları tartışmalı bir durumdadır. Bu çalışmada Tonyukuk
Yazıtının beşinci satırının son bölümü ile altıncı satırın ilk bölümü üzerinde çok tartışılmış
bir kelime ele alınmaktadır. W. Rodloff’tan bu yana hem yazımında hem de
anlamlandırılmasında farklı yorumlar bulunan bu kelime genellikle bilsär – bölsär – bülsär
– bönsär – bünsär şekillerinde okunmuş ve bilmek, seçmek, tanımak, ayırt etmek,
gerekmek gibi anlamlar verilmiştir. Bu kelimenin okunması ve anlamlandırılmasındaki
sorun cümlenin de tam olarak anlaşılmasını engellemektedir. Yazar da bu kelimeye yeni
bir okuma ve anlam önerisi getirmektedir. Kelimenin “bön” yansıma isminden kurulmuş
bönüsär veya bön<r>äsär şeklinde okunup “(hayvan) böğürse” olarak
anlamlandırılmasını önermektedir. Ama öncelikle ilk okumalardan bugüne kelimenin
hangi araştırmacılar tarafından nasıl okunup anlamlandırıldığını göstermekte, ardından
kendi okuma ve anlamlandırma önerisini örnekler ve kaynaklar vererek sunmaktadır. Bu
kaynaklar içerisinde araştırmacıların yorumları, farklı dil ve lehçelerde geçen kullanımlar,
sözcüğün gramer incelemesi, köken araştırması, bazı önemli sözcükler ve çalışmalar yer
almaktadır.
Sonuç olarak yazar, Tonyukuk Yazıtının 6. satırında geçen problemli cümleyi iki
şekilde okumayı önermektedir:
Bönüsär ya da bön<r>a fiiline “(hayvan) böğürmek” anlamını veren yazar,
kelimenin bulunduğu cümleyi “toruk bukalı ırak da bön<r>äsär (-bönüsär) sämiz”
şeklinde okumakta ve zayıf ve semiz boğalar uzaktan böğürse, (insan) hangisinin semiz,
hangisinin zayıf boğa olduğunu bilmezmiş” şeklinde anlamlandırmaktadır.
47
2.1.11. AYDIN, Erhan, “Eski Türk Yazıtlarındaki Bazı Yabancı Öğelerin
Yazımı Çerçevesinde Eski Türk Yazıtlarının Yazımı Üzerine Notlar”,
Turkish Studies, 3(6), 2008, s. 96-108.
Büyük kağanlık yazıtlarında işaretler aynı ölçüde daha düzenli ve özenli olmasına
rağmen, Yenisey havzasında ele geçen irili ufaklı, az veya çok satırlı yazıtlar için bunu
söylemek zordur. Bu tutarsızlığın nedeninin diyalektik özellikleri mi yoksa halkın yazdığı
taşlardaki dikkatsizlik veya başka sebepler mi olduğunu tartışan yazar, Türkçe olmadığı
kabul gören bazı sözcükler üzerinde durmakta, Kuran tercümeleri ve Kutadgu Bilig ile
başlayan Arap harfli metinlerde görülen yabancı sözcüklerin yazımındaki birliğin Göktürk
harfli metinler için de geçerli olup olmadığını araştırmaktadır. İncelenen sözcükler
alfabetik sıra ile verilmektedir. Yazarın amacı bu sözcüklerin Türkçe olup olmadığını
tartışmak ve yazımlardaki birliği araştırmaktır. Bu araştırmadan sonra değerlendirme
kısmında yazar, yazım sorunları üzerinde durmakta ve bunların diyalektik mi yoksa
yazıcının dikkatsizliğinden kaynaklanan hatalar mı olduğu sorusuna cevap aramaktadır.
Çalışmada 13 yabancı öğe ile ilgili bilgiler ve açıklama Yer almaktadır. Kelimeler
günümüz anlamları ile verilmekte, ne şekilde nerelerde geçtiği ve nasıl okundukları
karşılaştırılmaktadır. Bu kelimeler; ançula-, az, balbal, bars, berçik- berçik er, biçin, biti-,
bölün (bölön), bukarak, çıntan, çor, çugay, kunçuy’dur. Kelimelerin yazımlarındaki
farklılıklar ile ilgili ayrıntılı değerlendirmeler yapan yazar, aynı kelimenin farklı şekillerde
yazılmış olmasını yabancı öğe için delil saymanın ve genellemek zor olsa da Türk runik
harfli metinler içinde yabancı sözcüklerin yazımında bir birlikten söz etmenin mümkün
olacağı sonucuna varmaktadır.
2.1.12. AYDIN, Erhan, “Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtlarındaki Amga
(Amgı) Korgan Üzerine”, Turkish Studies, 2009, 4(3), s. 273-282.
Çalışmada Köl Tigin yazıtının kuzey yüzünün 8.satırı ile Bilge Kağan Yazıtının
doğu yüzünün 31.satırında geçen ve iki farklı şekilde yazılan amga korgan veya amgı
korgan yer adı üzerindeki durulmaktadır. İlk olarak yer adının birinci bölümünü oluşturan
amga veya amgı sözcüğü üzerinde durulmakta ve olabildiğince yer tespiti yapılmaya
çalışılmaktadır. Bunun için ilk bölümde bu yer adı ile ilgi mevcut görüşler, metinleri
çözmeyi başaran Thomsen’den bugüne kadar yapılan çalışmalardaki okuma,
anlamlandırma ve varsa yer tespitleri üzerinde durulmaktadır. Görüşlerin ‘amga veya
48
amgı’ sözcüğü üzerinde geliştiği belirtilmektedir. İkinci bölümde ise hem yer adını
oluşturan sözcükler hem de yer adı üzerine yapılan diğer değerlendirmeler yazarın
görüşleri ile birlikte sunulmaktadır. Örnek açıklamaların da sunulduğu bu bölümde yazar
en dikkate değer görüşlerden Clauson’un kelimeyi ‘yabani dağ keçisi’ olarak açıklamasına
yer verir. İkinci bölümün sonunda ise yer adının ikinci kısmını oluşturan korgan
sözcüğünün nasıl okunması gerektiği yönünde herhangi bir netlik olmadığı ve bu yüzden
üzerinde durulmadığı söylenmektedir. Ancak ek olarak sözcüğü ‘korgan’ şeklinde
okumanın yanında kora- fiilinden almanın da mümkün olabileceği belirtilir.
Makalenin sonuç kısmında amga korgan veya amgı korgan şeklinde okunan yer
adındaki amga veya amgı sözcüğünün ‘yabani dağ keçisi’ anlamında olan ımga veya yımga
sözcüğü ile bir ve aynı olabileceği götüşü dile getirilir. Dokuz Oğuz savaşlarında anılan bu
yerin de Orhun ve Tula ırmaklarının doğu veya kuzey doğusunda olması gerektiği
önerilmektedir.
2.1.13. BARUTÇU-ÖZÖNDER, F. Sema, “Tengri Teg Tengride Bolmış Türük
Bilge Kagan ve Tengri Teg Tengri Yaratmış Türük Bilge Kagan”, Türk
Kültürü Araştırmaları Prof. Dr. Zeynep Korkmaz’a Armağan, 1994,
32(1-2), s.89-100.
Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtlarında geçen Tengri Teg Tengride Bolmış Türük
Bilge Kagan ve Tengri Teg Tengri Yaratmış Türük Bilge Kagan ibarelerini yeni bir yoruma
tabi tutan yazar, çalışmasının başında kendisinden önce bu ibareleri anlamlandıranlara
değinmektedir. Bu anlamlandırmalar arasında Bahattin Ögel’in yorumuna katıldığını ifade
eden yazar, ardından kendi yorumlarını sebepleriyle birlikte sunmaktadır. Yazara göre bu
iki ibare şöyle anlamlandırılabilir:
Tengri Teg Tengride Bolmış Türk Bilge Kagan : Semâvî yaratıcıdan olmuş Tük
Bilge Kağan
Tengri Teg Tengri Yaratmış Türük Bilge Kagan: Semâvî yaratıcı (tarafından)
yaratılmış Türk Bilge Kağan
49
Yazar, yazısının son bölümünde tengri kelimesinin mana ve mahiyetinin ne olması
gerektiği konusuna temas etmektedir. Bu kelimenin henüz etimolojisinin tam olarak
yapılamadığını ifade eden yazar, Türklerin bu kelimeyi “Yaratıcı Güç, Hâlık, Tanrı” için
binlerce yıldır kullanıldığın aişaret etmekte ve kendisinin de yukarıdaki ibarelerde bu
kelimeyi bu yüzden “Semâvî yaratıcı” anlamında kullandığını belirtmektedir. Bu kelimenin
kendisinin dikkat çektiği şekilde kullanıldığı metinlerden örnekler veren yazar, antik ve
eski Türk çağlarında Türklerin inandığı Tengri’nin varlığını göklerin yücesinde tasavvur
ettiklerini onu göklerde aradıklarını söyleyerek çalışmasını bitirmektedir.
2.1.14. BAŞDAŞ, Cahit, “Orhun Abidelerinde İyelik, Belirtme, Yükleme Hali”,
Turkish Studies, 4 (8), 2009, s. 623-643.
Üçüncü tekil şahıs iyelik eki, Türk dilinde işlek bir ektir. İyelik ekinin hal ekleriyle
kullanılışı sırasında ortaya çıkan “n” ünsüzü, bu ekin işlevi ve şekli bakımından farklı
görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İyelik ekleri ile hal ekleri arasında
kullanılan “n” ünsüzü tarihi metinlerde bazen iyelik eki üzerinde görülebilmektedir. Yazar
bu karışıklığın çözümüne katkı sağlamak için Orhun Yazıtlarındaki (Költigin, Tonyukuk
1– 2) iyelik ve yükleme hali örneklerini incelemekte, elde ettiği sonuçlarla bu eklerin en
eski şekillerini ortaya koymaya çalışmaktadır. İlk olarak şekil ve kullanılışlarıyla ilgili
önemli görüş ayrılığı bulunmayan 1. ve 2. şahıs iyelik eklerinin yazıtlardaki örneklerini
vermekle yetinmiş, ancak tartışmalı olan 3.teklik şahıs iyelik eki başlığı altında bu ekin
birkaç istisna dışında her zaman yazıda gösterildiğini belirterek yazıtlarda tespit edilen
şekilleri örneklerle göstermiştir.
+ı / +i ; +si (en çok kullanılan şeklidir)
atı +sı : atası (KT/G – 13)
begler+i bodun+ı kop kelti : beyleri, halkı hep geldi (T2/B–7)
Diğer şekil +ın / +in; sin (?) tartışma konusu olan biçimidir. İyelik eki ile hal eki
arasında “n” ünsüzü kullanılır.
baş+in+ga : başına (KT/D-33)
töpü+sin+te : tepesinde (KT/D–11)
50
Ancak
eb+in barım+in : evini barkını (KT/K–1)
il+in barım+in : ilini töresini (KT/D–8)
gibi örneklerde iyelik ekinden sonra bir ek olmadığı halde “n” ünsüzü kullanılmıştır.
Ayrıca özel adların bazılarında genellikle iyelik eki kullanılmamıştır.
Türk begler : Türk beyleri (KT/G-10)
Tabgaç bodun : Tabgaç haklı (KT/G–4)
Diğer bir bölümde ise yükleme hali üzerinde durulup örnekler verilip açıklamalar
yapılmaktadır. Orhun yazıtlarında bu ek + (ı) g eki ile gösterilmiştir.
bir er+(i)g : bir eri (KT/D–36)
bodun +(u)g kop almış : halkı hep almış (KT/D–2)
Daha sonra iyelik- belirtme-yükleme ilişkisi incelenerek değerlendirilmiştir. Bu
değerlendirmeye göre iyelikli nesne üzerinde benzer işlevdeki yükleme hali kullanmaya
gerek kalmamıştır. Yani yazıtlarda yükleme hali, iyelik ekli belirli nesne üzerinde +0’dır.
Bu açıklamalar, örnekler ve değerlendirmelerden sonra çalışma sonuç bölümü ile
biter. Sonuç bölümünde Orhun Yazıtlarında kullanılan iyelik ekleri sıralanır, kısaca
işlevleri ve şekilleri belirtilir.
2.1.15. BAYRAKTAR, Nesrin, “Artzamanlı Anlambilim Açısından Orhon
Yazıtlarında Geçen Toplumsal Yaşamla İlgili Sözcüklerin
Anlambilimsel Değerleri”, Türkbilig Türkoloji Araştırmaları, 2000,
2000/1, s.209-218.
Çalışmada ilk olarak artzamanlı anlambilimin terimsel olarak anlamı ve
kullanımına daha sonra da kısa tarihsel gelişimine yer verilmektedir. Ayrıca bu alanın
anlambilimsel kısmına değinilerek kısa bilgiler verilmiştir. Yazar incelemelerini Kültigin,
51
Bilge Kağan ve Tonyukuk yazıtları üzerinde yapmakta, bu yazıtlarda geçen toplumsal
yaşamla ilgili kelimeleri tespit etmektedir.
Yazıtlardan seçilen metinlere göre anlam değişmeleri üçe ayrılmaktadır: anlam
daralması, anlam genişlemesi ve anlam kayması. Çalışmada, yazıtlardaki toplumsal
yaşamla ilgili sözcüklerin Türkiye Türkçesindeki anlam değişmeleri açıklanarak
değişmeye uğrayan sözcükler bu üç yazıtta geçtikleri anlamlarıyla birlikte listelenmektedir.
Örneklerle yapılan açıklamalar ve incelemeler doğrultusunda sonuç olarak yazıtlarda
toplumsal yaşamla ilgili 45 sözcüğün anlam alanlarının yazıtlardaki anlamları içerdiği
görülmektedir. Anlam genişlemesi veya anlam daralmasına uğramış sözcüklerin
yazıtlardaki anlamlarıyla birebir örtüşmemekle birlikte bağlamsal ilişki içinde oldukları
görülmektedir. Anlam kaymalarında ise bazı sözcüklerin yazıtlardaki anlamını yitirdiği
bazılarının ise anlamlarının halk ağzında ya da deyimlerde yaşadıkları görülmektedir.
Ayrıca söz konusu sözcüklerden dört tanesinin (karı, kök, tümen, yuyka)sözcük türü olarak
değiştiği görülmektedir.
2.1.16. BİLGEHAN, Mehmet, “Orhun Kitabeleri’nde Kullanılan Ünlü Harfler
ve Harflerin Şekillenmelerinde Rol Oynayan Unsurlar”, Erciyes, 297,
s.10-13.
Orhun Yazıtlarında kullanılan ünlü harflerin şekillenmeleri ve kaynağı üzerinde
durulan bu çalışmada, Türkçenin ağız ünlülerinin çıkarılması esnasında ağzın aldığı
durumlara göre şekillendiğini belirtmektedir. Yazar, ünlü harflerin Thomsen’in çözümnde
ortaya koyduğu, fonetik değerleriyle şekillenmeleri resimler eşliğinde göstermektedir.
Kalın ve ince ünlüleri ağız açıklığına göre düz ve yuvarlak; geniş ve dar olarak
sınıflandıran yazar, harflerin her birisi üzerinde ayrı ayrı durmaktadır.
Orhun Yazıtlarındaki runik şekillenmenin en eski devirlerde nasıl düşünüldüğünü
anlamanın zor olmadığını ifade eden yazar, yazılı ifade ile kolay okuma becerisinin
sağlanamsı için harfleri meydana getiren atalarımızın olağanüstü bir zekâ ürünü
gösterdiklerini söylemektedir. Yazar, böylesine kolay anlaşılır ünlü seslerle ilgili harflerin
mensup olduğu bir alfabenin üretilmiş olmasından yola çıkarak yazıtlarda kullanılan ünlü
işaretlerinin ve ünlülerin çıkarılış sırasında aldığı şeklin büyük çoğunluğunun evrenin,
52
insanın veya insanlarımızın kullandığı birtakım nesnelerin benzerliğinde oluştuğuna dair
önemli işaretler ve deliller bunduğuna inandığını söylemektedir.
2.1.17. COŞKUN, M. Volkan, “Orhun Yazıtları-Türkiye Türkçesi İlişkisinde
Ses Akışı”, Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, (Cilt-1) Hacettepe Üniversitesi, 26-29 Mayıs 2010, s.232-
237.
Çalışmada ses akışı kavramı ele alınmıştır. Yazarın başvuru kaynakları Göktürk ve
Uygur dönemlerini kapsayan Eski Türkçe ve günümüz Türkiye Türkçesidir. Tespit edilen
veriler fonetik verilerdir. Yazarın amacı sunulan bu ürünlerde Türk milletindeki dil
bilinçliği ve farkındalığın zaman içinde en üst seviyeye çıktığını ortaya koymaktır. Konu
kapsamlı olduğu için bu çalışmada sadece ünsüz akışı üzerinde durulmaktadır. Ünsüzlerle
ilgili fonetik veriler 4 ana başlık altında toplanmıştır. Bunlar; Ton, Boğumlanma Noktası,
Ses ve Hava Yolu Bakımından Ünsüzlerdir. Yazar bu başlıklara estetik kazanımlar yönüyle
bakmakta ve ton ve ses yolu bakımından ünsüzlerin öne çıktığını belirtmektedir. Ton
bakımından ünsüzler melodili ve melodisiz, ses yolu bakımından ünsüzler ise akıcı, sızıcı
ve patlayıcı olarak sınıflandırılmaktadır. Ünsüzlerin bu durumunu yüz kişilik bir orkestraya
benzeten yazar, melodisiz ünsüzlerin çıkardığı sesleri davul, trampet ve zil; melodili
ünsüzlerin çıkardığı sesleri de kaval, flüt, gitar, saz gidi çalgılara benzetir. Örnek olarak
Eski Türkçe “boltukınta” kelimesinin gelişmiş karşılığı olan “olduğunda” kelimesini
inceler.
Ayrıca çalışmada eski Türk yazıtları ses değerleri bakımından incelenmiş ve
günümüz ses değerleri ile karşılaştırılmıştır. Eski Türk yazıtlarından günümüze ses akışını
6 ana başlıkta toplayan yazar bunları sıfırlaşma, akıcılaşma, tonlu-sızıcılaşma, tonlu-
patlayıcılaşma, tonsuz – sızıcılaşma, tonsuz – patlayıcılaşma olarak sınıflandırılmaktadır.
Ardından bu ses akışına ve sınıflandırmaya örnek eski Türkçede geçen kelimeleri
örneklendirmekte ve açıklamaktadır. Bu değerlendirmeden sonra Orhun Yazıtlarından
günümüze ses akışını tablo halinde göstermektedir. Araştırma ve incelemeler
doğrultusunda ses akışının bütünüyle melodileşme yönünde olduğu sonucuna varılır.
Melodileşmeyi toplumlaşma ve ünsüz benzeşmesi olarak değerlendiren yazar bunun
estetikleşme olduğunu söyler ve bazı oranlar sunar. Estetikleşme yönündeki bu gelişmeyi
53
Anadolu’da yaşayan Türklerin iç ve dış kültür etkileşmesiyle çok sayıda güçlü ve edebi
eser üretmeye bağlamaktadır.
2.1.18. DEMİRBİLEK, Salih, “Orhon Türkçesindeki “Kıl- ve Bol-“ Yardımcı
Fiilleri Arasındaki Anlam ve Görev İlgileri”, I. Uluslar arası Uzak
Asya’dan Ön Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni (18-20 Kasım 2009)
Bildirileri, Afyonkarahisar, 2010, s. 57-66.
Orhun Türkçesinde “kıl- ve bol-“ yardımcı fiilleri metinler ve yazıtlarda sıklıkla
kullanılmış iki yardımcı fiildir. Çalışmada da bu iki yardımcı fiilin farklı veya aynı
sözcüklerle beraber, birbirinin yerine ve anlam ve görev bakımından ilgili kullanımları
hakkında örneklerle ilgili bilgiler sunulmaktadır. Öncesinde birleşik fiil tanımı, genel
özellikleri ve sınıflandırılması; yardımcı fiil tanımı, tarihi metinlerde nasıl geçtiği, anlam
ve kullanımları açıklanmıştır. Ardından Orhun Türkçesinde birleşik fiil ve kıl-, bol-
yardımcı fiilleri şekil ve kullanım bakımından kısaca anlatılmış ve örnekleri ile
sıralanmıştır. Çalışmanın amacını oluşturan “kıl-, bol-“ yardımcı fiillerinin Orhun
Yazıtlarındaki, gramatikal ve sözlüksel kullanımları bakımından değerlendirilmiş ve
geçtiği cümleler örnek olarak verilmiştir. Bunlardan hareketle bazı sözcüklerin hem kıl- ile
hem de bol- fiili ile kullanıldıkları görülmektedir. Bunlar;
- bungsuz bol- / bungsuz kıl-
- yok bol- / yok kıl-
- küng kul bol- / küng kıl-
- kagan bol- / kagan kış-
- yagı bol- / yagısız kıl-
şekilleridir. Bu ifadeler de anlamları ve kullanımları bakımından örneklendirilmiştir.
Çalışmanın sonunda yazarın bu açıklamalardan birkaç sonuca vardığı
görülmektedir. Bu sonuçlara göre,
1- Orhun Yazıtlarında bol- ve kıl- ana fiil olarak kullanıldığı gibi, yardımcı fiil
olarak da sıkça kullanılmaktadır.
54
2- Kıl- yardımcı fiili yazıtlarda kağanın iradesini, emrini ortaya koyan durumlarda
kullanılmıştır ve ortaklık olduğunda kıl- şeklinde geçer. Ayrıca kıl- yardımcı
fiilinin Kut kelimesi ile aynı kelime ailesinden olduğu anlaşılmaktadır.
3- Bol- yardımcı fiili yazıtlarda açıklama, özetleme durumlarında kullanılmıştır. Bu
fiille kurulan deyimlere de rastlanır.
4- Kıl- yardımcı fiilinin olduğu ifadelerde anlatım genellikle kapalıdır. Bu
ifadelerin açılımı bol- yardımcı fiilinin yer aldığı ifadelerdir ve kıl- sonuç, bol-
ise sebep anlamında kullanılmıştır.
2.1.19. DİNAR, Talat, “Kül Tigin Abidesi ve Kutadgu Bilig’deki Ortak
Fiillerin Tamlayıcı İlişkisi Açısından İncelenmesi”, Turkish Studies,
5(3), 2010, s. 1045-1091.
Türk dilinin en önemli kaynakları arasında yer alan Orhun Yazıtları ve Kutadgu
Bilig hem içerik hem de dil bakımından dönemlerinin özelliklerini yansıttıklarından
oldukça zengin dil ürünleridir. Çalışmada Göktük ve Karahanlı dönemlerine ait Kültigin
yazıtı ve Kutadgu Bilig de kullanılan ortak fiillerin, fiil tamlayıcı ilişkisi açısından
gösterdiği bezerlikler ve farklılıklar anlatılmaktadır. Bu özelliklere göre eserler
karşılaştırılmıştır. Yazar çalışmasına bazı araştırmacıların ortaya koyduğu fiiller, fiil-
tamlayıcı ilişkisi konularına dair çalışmalardan örnekler vererek giriş yapmaktadır.
Ardından çalışmasının özünü oluşturan Kültigin Yazıtı ve Kutadgu Bilig’deki ortak fiiller
ve fiil–tamlayıcı ilişkisine dair örnekler ve açıklamalar sunulmaktadır.
Çalışmada iki adet geniş nitelikte tablo verilmektedir. Birinci tabloda Kültigin
Yazıtının ve Kutadgu Bilig’de ortak olan fiillerin hangi tamlayıcılarla kullanıldığı örnek
cümlelerlegösterilmiştir. Aynı zamanda fiillerin yüklendiği anlamlar da birinci tabloda
Kültigin Yazıtında kullanılmış bir fiilin, Kutadgu Bilig’deki kullanımında anlamsal bir
bağlantı kalmamış ise bu fiil incelemeye dâhil edilmemiştir. İkinci tabloda ise bu eserlerde
anlam ortaklığı olan fiillerin alabildiği tamlayıcılar örnek cümlelere yer verilmeden liste
halinde sunulmuştur. Tablolarda hal ekleri adlandırılmamış, sadece fiilin alabildiği ek veya
edat yazılmıştır. Yazar Kültigin Yazıtı ve Kutadgu Bilig için yararlandığı kaynakları da
belirtmiştir.
55
Sonuç bölümünde incelenen bu iki eserde ortak kullanılan 58 fiil arasında anlam
birliği veya yakınlığı olduğu belirtilmektedir. Ayrıca 34 fiilin ortak tamlayıcılar ile
kullanıldıkları görülmüştür ve bu fiiller sıralanmıştır. 7 fiil işlevsel olarak aynı fakat şekil
olarak farklı hal ekler ile tamlayıcı aldığı, ortak olan üç fiilin de ikinci derecede gereksinim
duydukları edatlarla tamlayıcıların fiille bağlanması noktasında ortaklığı bulunduğu tespit
edilmiş ve bu fiillerde sıralanmıştır. Kültigin Yazıtında fiil tamlayıcı ilişkisinde zaman
isimlerinin yönelme hali ile kullanıldığı Kutadgu Bilig’ de ise zaman isimlerinde kullanılan
hal eklerinin çeşitlendiği görülmüştür. Son olarak ise gerek Göktürkler gerekse
Karahanlılar döneminde yazımda ünsüz uyumsuzluğu esastır ve uyumsuzluk hal ekleri için
de geçerlidir. Ancak Kutadgu Bilig’ de bu duruma karşı farklı örnekler görülmektedir.
2.1.20. EKER, Süer, “Orhon Yazıtları: İran Dilleri ile İlk Temaslar ve Benzer
Öge Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra
Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt
1), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara,
2011, s.321-332.
Çalışmada İran dilleri ile Orhun Yazıtları arasındaki benzerlikler incelenmektedir.
Amaç ortaklığın hangi yönde, nasıl geliştiğini vurgulamaktır. Yazar ilk olarak kültürel ve
coğrafi etkileşim sonucu bu halkların ortaklığına değinir. Ardından Türk ve İran tarihinden
kısaca bahseder, ayrıntıları dipnotlarda verir. Türklerin ve İranlıların ilişkilerine de değinen
yazar Türk kağanlığının egemen olduğu coğrafyalarla sınırlandığında İran dilleri ile Türkçe
arasındaki üç ana dönemden söz eder. Bunlar:
1- Eski Persçe ve birinci fetret dönemindeki ilişkiler
2- Sasani dönemindeki ilişkiler
3- Arap – İslam fütuhatını izleyen ikinci fetret dönemindeki ilişkiler
4- İslamlaşan İran ve Farsçalaşan Persçeyle ilişkilendirir. Yani İran dilleri ve
Farsça’ nın geçirdiği süreç.
Bu ilişkilerden de kısaca bahsettikten sonra çalışmanın asıl amacına geçilir. “Orhon
Yazıtları ve İranca öğeler: Birkaç Benzerlik” ana başlığı altında 8 alt başlıkta benzer öğeler
sıralanır. Bu öğelerde Orhun Yazıtları ve İran dil ve edebiyatlarından örnekler kaynak
56
olarak alınmakta; benzerlikler, yorumlarıyla ve araştırmacıların görüşleriyle birlikte
sıralanmaktadır. Yazarın 8 alt başlıkta belirttiği benzer öğeler şunlardır:
1- Yazı
2- Dil ve Üslu
3- Öd tenri / Zurvan ( Zaman Tanrısı )
4- Tanrılar ve Hükümdarlar: tenri teg tenride bolmış / ke çihr ez yezdan
5- Umay / Homa / Homay (doğurganlık Tanrıçası )
6- kurt simgesi böri / vehrko / vehrka
7- kut / x w arenah / farr( ah ): ( kut, talih, Tanrı’nın lütfu, devlet, iktidar, saadet )
8- binabaşı / bairapatiş: (asker, ordu sistemi)
Üç yazıtın söz varlığında yer alan bazı sözcüklerin ve biçim birimlerin, İran
dillerinden geldiği veya İran dilleri aracılığıyla kopyalandığı bazı araştırmacılar tarafından
ileri sürülmektedir. Ancak bunun bir bölümünün İran dillerinden kopyalanmış olmasına
karşın bir bölümünün kaynağının Çin ve Altay dilleri olabileceği savunulur.
Sonuç olarak ise runik yazılı metinlerin dilbilim bakımından değerlendirildiğinde
ve İran dilleri ile mukayese edildiğinde çift yönlü bir etkinin ve yakınlaşmanın ortaya
çıkacağı yazarca kuşkusuzdur.
2.1.21. ERCİLASUN, Ahmet Bican, “Bilge Kağan Bengü Taşının Kuzey
Cephesinin İlk Üç Satırı Üzerinde Bazı Düşünceler”, Beşinci
Milletlerarası Türkoloji Kongresi (23-28 Eylül 1985) Tebliğler, C.1,
Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul, 1985, s. 69-74.
Bilge Kağan yazıtının Kuzey cephesinin ilk üç satırı ile Kültigin yazıtının güney
cephesinin ilk dört satırı aynıdır. Bu sebeple yazar, bu çalışmasında yazıtların giriş
cümleleri olarak kabul edilen bu satırlar üzerinde durarak bu cümleleri incelemektedir.
Çalışmada incelenen cümleler şunlardır:
Tengri teg tengride bolmış türk bilge kagan bödke olurtum
Ulayu ini yigünüm oglanım biriki oguşum bodunum
57
İlgerü kün yigünüm oglanum biriki ouşum bodunum kurıgaru kün batsıkunga
yırıgaru tün ortusıngaru
Yazar birinci cümlede kelime grupları üzerinde durmakta, farklı yorumlara yer
vererek değerlendirmeler yapmakta ve kendi görüşlerini sunmaktadır. Buna göre yazar bu
satırı iki anlamda yorumlamaktadır.
(Ben) Tengri teg tengride bolmış Türk Bilge kağanım, bu zamana
hükmediyorum.
(Ben) Tengri teg tengride bolmış Türk Bilge Kağanım, şimdi sizlere hitap etmek
için bu tahtta oturdum.
İkinci cümlede ise yazar hitap edilen kişiler üzerinde durulmakta, problemli olan
hitaplara değinilmektedir. Unvanlar, akraba isimleri ve hiyerarşik düzen hakkında bilgiler
veren yazar, kendi yorumlarını sunmaktadır. Üçüncü satıra ise sentaks bakımından dikkat
çeken yazar burada geçen yer ve coğrafi isimlere, yön durumlarına ve bazı yerlerin
önemine değinmekte ve açıklamalar yapmaktadır.
Çalışmada ele alınan satırlar ve cümleler hem etimolojik hem de sentaks
bakımından incelenmekte, farklı görüşlerle karşılaştırılmakta ve değerlendirmeler
yapılmaktadır. Yazar kendi yorumlarını da sunarak sonuçlara varmaktadır.
2.1.22. ERCİLASUN, Ahmet Bican, “Költigin Yazıtı Bir Nutuk Metni midir”,
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 1990, Ankara, 1994, s. 31-39.
Çalışmasına Kültigin Yazıtının Güney yüzündeki ilk satırlarından örnek vererek
başlayan yazar, buradan hareketle sınırları geniş bir alana yayılmış Türk devletinin
yönetimi ve kağanlığın hiyerarşisi hakkında bilgiler vermektedir. Bilge Kağan’ın
sözlerinden onun kanunları ve hiyerarşik düzeni oturmuş bir devletin lideri olarak
agörülebileceğini ve bir düzene göre sıralanmış beylere ve halka hitap ettiğini
belirtmektedir. Verilen kısa açıklama ve bilgilerden hareketle çalışmada asıl bu yazıtın bir
nutuk metni olup olmadığı sorusuna cevap arandığı belirtilmektedir. Yazar bunu
ispatlamak için Kültigin Yazıtındaki hitabet unsurlarını tespit etmekte ve bulduğu sonuçları
da Tonyokuk yazıtları ile karşılaştırarak yorum yapmaktadır. Kültigin Yazıtında 6 tane
58
hitabet unsuru tespit edilmektedir. Bu altı unsur açıklamalar, yorumlar ve örnek cümleler
ile belirtilmektedir. Çalışmada tespit edilen hitabet unsurları şöyle sıralanmaktadır.
1. Doğrudan doğruya hitaplar
Türk begler, bodun (KT G10)
Bunlar beylere, halka, yakınlarına ve yüksek rütbeli kumandanlarına doğrudan
doğruya yapılmış hitaplardır.
2. Hitap cümleleri
Sabımın töketi eşidgil (KT G1)
Bunlar, halka ve Türk beylerine yönelik olarak emir kipleri ile kurulan ve bazen
zaman kipleri birden bire değiştirilen hitaplardır.
3. Soru cümleleri
Azu bu sabımda igid bar gu? (KT G10)
Bilge Kağan yaptıklarını anlatırken, birden bire sözü kesip dinleyenlere soru
şeklinde cümleler kurarak hitap eder.
4. Cümleye önceki cümlenin son kelimesi ile başlama
Anı içün ilig ança tutmuş erinç. İlig tutup törüg itmiş (KT D3)
Divan edebiyatındaki “iade” sanatında da görülen bu duruma hitap cümlelerinde
sıkça karşılaşılır.
59
5. Toparlama cümleleri
Bu tip hitap cümlelerinde çeşitli işler ve unsurlar sayılmakta ve ardından bir cümle
ile bunlar toparlanmaktadır. Kültigin Yazıtının güney yüzünün ilk satırlarında yapılan
seferler ve ulaşılan noktalar sayıldıktan sonra “bunça yirke tegi yorıtdım (KT G4)” cümlesi
ile anlatılanlar toparlanmaktadır.
6. Tekrarlı ifadeler
Türk bodın, tirip il tutsukngın bunta urtum; yangılıp ölsikingin yime bunta urtum
(KT G10-11)
Nutuk ve hitabete ait bu unsurları örnekleriyle belirten yazar, Tonyukuk
Yazıtlarında ise tekrarlanmış ifadelerden başka herhangi bir hitabet unsuruna
rastlamadığını ifade etmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere Kültigin Yazıtının bir nutuk
metni olma durumunun aksine Tonyukuk Yazıtlarında nutuk metni olma özelliği
bulunmamaktadır.
Yazara göre, Kültigin Yazıtının müellifi Bilge Kağandır, Yollug Tigin ise sadece
bu nutku kayda geçirip taşa yazan kişidir. Tonyukuk ise yazıtlarındaki metni nutuk olarak
söylememiş, doğrudan doğruya yazmıştır ve müellifi de bizzat kendisidir.
2.1.23. ERCİLASUN, Ahmet Bican, “Bir Kişi Yangılsar Oguşı Bişükine Tegi
Kıdmaz Ermiş (KT, G, 6= BK, K, 4) İbaresi Üzerine”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 1993, s.83-89.11
Göktürk yazıtları üzerindeki düzeltmeler, yeni teklif ve görüşler devam etmektedir.
Bunlar araştırıcılar tarafından farklı okunup anlaşılan veya kararsız kalınan kısımlar ya da
yeni yorumlar olabilmektedir. Bu çalışmanın da amacı Kültigin Yazıtının güney yüzünün
6. ve Bilge Kağan Yazıtının kuzey yüzünün 4. satırında geçen “bir kişi yangılsar ogışı
bodunı bişükinge tegi kıdmaz ermiş” ibersinin yeniden yorumlanmasıdır. Yazar, önce bişük
sonra kıdmaz okunan kelimeler üzerinde durmakta ve kendi inceleme ve yorumlarını
11 Göktürk harflerinin okunuşunun 100. yıl dönümü dolayısıyla 15-16 Mayıs 1993’te Ankara ve İstanbul’da
yapılan anma toplantılarında bildiri olarak sunulmuştur.
60
sunmaktadır. “Bişük” kelimesinin Radloff ve Thomsen tarafından nasıl okunduğu ve
anlamlandırıldığını belirten yazar ardından kendi açıklamasını yapmaktadır. Bu kelimenin
iki kelimeden oluştuğunu ve “ebi eşükinge” şeklinde okunabileceğini söyleyerek kelimeyi
“ev eşik” şeklinde bir hendiadyoin olarak görmektedir. Bunu yaparken de DLT’ten destek
alır.
Çalışmada üzerinde durulan ikinci nokta ise kıdmaz ermiş kelimeleridir. Yazar buna
Thomsen, Orkun, Malov gibi araştırmacıların okuma ve anlamlandırmalarını ekleyerek
‘gitmezlermiş, ilerlemezlermiş, ayrılmazlardı’ anlamlarını sıralamaktadır. Bu açıklamalara
karşılık T. Tekin, M. Ergin, Aydarov, Rüstemov gibi araştırmacıların farklı yorumlarını da
eklemektedir. DLT’de geçen kıdış-, kıdıt- fiiillerini esas alan yazar, ibarenin kıyı, kenar,
hudut yapmak olarak düşünülebileceğini bunun yanında kıy- fiiline dayandırılmasının
hatalı olup anlamın olumsuz olarak cümlede yanlış kullanılabileceğini ileri sürer. Sonuç
olarak cümlenin “bir kişi yanılsa kabilesine, milletine, evine, eşiğine, kadar herhangi bir
hudut tanımadan herkesi öldürürmüş.” şeklinde anlamlandırılmasının zorlama olmayan,
anlamlı bir çeviri olduğunu belirtmektedir.
2.1.24. GÜLSEVİN, Gürer, “Göktürk Anıtları ile Yaşayan Üç Lehçemizin
(Halaç, Çuvaş ve Saha / Yakut) Tarihi İlgi Düzeni”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990, Ankara 1994, s. 55- 64.
Türk dilinin tarihi tasnifi yapılırken Çuvaş ve Yakut Türkçesinin Türk dili lehçe ve
şiveleri arasında en farklı dallar olduğu görülmektedir. Yeni tanınmakta olan Halaç
Türkçesi ise lehçe tasnifinde henüz yerini almamıştır. Ancak buna rağmen Orhun
Yazıtlarının dil özelliklerini korumuş görünmektedir. Çalışmada Halaç, Çuvaş, Yakut
Türkçesinin Orhun Yazıtlarıyla paralellikleri bakımından VIII. yy’da müstakil birer lehçe
durumunda bulunduklarını gösteren deliller sıralanmış ve incelenmiştir.
İlk olarak Halaç Türkçesi Orhun Yazıtlarındaki bazı dil, ses özellikleri
paralellikleri, benzerlik ve farklılıklarıyla ele alınmış, açıklanmış ve örneklerle
belirtilmiştir.
61
Toplam 13 maddenin belirtildiği bölümde d’lerin korunması, geniş zaman ekinin
ünlüleri, partisipler, sayı sistemi, kelime hazinesi gibi özellikler yazıtlarda geçen şekilleri
ve Halaç Türkçesindeki benzerlikleriyle karşılaştırma şeklinde sıralanmıştır.
Aynı durum Çuvaş ve Yakut Türkçeleri başlıkları altında da görülmektedir. Bu
maddelerde de Çuvaş ve Yakut Türkçesinin Orhun Yazıtları ve Eski Türkçe ile
benzerlikleri, paralellikleri örnekler verilerek karşılaştırılmıştır. Çuvaş Türkçesi başlığı
altında, Lir Türkçesi olması, kelime başı S (ortak Türkçe Y), soru zamiri Kam, ku zamiri,
özel ekler gibi özellikler sıralanmış, Yakut Türkçesi başlığı altında ise ünlü uzunluklarının
saklanması, dudak çekerliği, genetive şeklin yokluğu, sayı sistemi gibi özellikler
sıralanmıştır.
Yazar kendi değerlendirmesini yaparken lehçe tasnifi teorilerini inceleyen A.
Dilaçar’a değinir ve Çuvaş ve Yakut Türkçesinin periferi teorisine göre yorumlanmasına
karşı çıkıp bunların koyulaşma olduğunu söyler. Ardından Halaç Türkçesinin Çuvaş ve
Yakut Türkçesine göre daha aydınlık bir durumda olduğunu ve Göktürk yazıtlarıyla olan
dil benzerliğinin bu lehçenin en belirgin özelliği olduğu sonucuna varır. Son olarak Türk
dilinin tarihi bir tasnifini yapmak ve Göktürk yazıtlarının bu tasnifteki yerini belirlemek
için bir tablo verilmektedir.
2.1.25. GÜLSEVİN, Gürer, “Köktürk Bengü Taşlarındaki Oğuzca Özellikler”,
Kardeş Ağızlar/ (Türk Lehçe ve Şiveleri Dergisi), 7, 1998, s.12-18.
Göktürklerden kalma Bengü Taşlar yani Orhun Yazıtları Türk tarihinin,
edebiyatının, özellikle de Türk dilinin en zengin kaynaklarındandır. Bilge Kağan
Yazıtında“tokuz oguz bodun kentü bodunum erti ‘Dokuz Oğuz halkı öz halkım idi” (KT
K4) şeklinde geçmektedir. Bu “oğuz” adı, Eski Batı Türkçesi kaynaklarında kurallı olarak
“ogur” şeklinde kaydedilmiştir. Oğuzlar tarihte Asya, Avrupa, hatta Kuzey Afrika’da yazılı
eserler vermiştir. Günümüzde ise Türk dünyasının büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır.
Zeynep Korkmaz, “Eski Türkçedeki Oğuzca Belirtiler” başlıklı makalesinde, XI. yüzyıldan
önceki Oğuzca üzerine bilgiler vermiştir. Bilimsel yazılarındaki titizlik ve disiplinle, bu
makalenin yayımından sonra, özellikle yaşayan lehçe ve şiveler üzerindeki araştırmaların
artması, günümüz Oğuz diyalektleri üzerindeki bilgileri de zenginleştirmiştir. Bu
çalışmaların sonucunda, Orhun Yazıtlarının dilindeki birtakım özelliklerin daha Oğuzca
62
olması gerektiği anlaşıldı. Bu çalışmada ise, Zeynep Korkmaz’ın 1972 yılında Eski
Türkçedeki Oğuzca unsur olarak kaydettikleri özetlenip değerlendirilmekte ve sonraki
lehçe çalışmaları ile ulaşılabilen yeni eklemeler sunulmaktadır. Bu ekleme ve
değerlendirmeler ses bilgisi(fonetik), şekil bilgisi(morfoloji), söz varlığı(leksikoloji)
başlıkları altında açıklamalar ve örneklerle anlatılmaktadır. Yirmi madde de özellikler
sıralanmış, açıklamalar yapılmıştır. Bazı kelime ve seslerin Azerbaycan, Başkurt, Kazak,
Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen, Uygur Türkçelerindeki şekilleri karşılaştırılmıştır.
Çalışmanın sonunda Göktürkçedeki oğuzca unsurların karakteristik olanları tablo şeklinde
özetlenip sunulmaktadır.
2.1.26. GÜNER-DİLEK, Figen, “Göktürk Bengü Taşlarından Günümüz Altay
Türkçesine Ulaşan Kelimeler”, Sibirya Araştırmaları (Editör: Emine
Naskali Gürsoy), İstanbul: Simurg Yay., 1997, 139-143.
Bu çalışmada Orhun yazıtlarının bulunduğu coğrafyaya çok yakın olan Altay
dağlarında yaşayan ve bugün Dağlık Altay Özerk Cumhuriyeti olarak bilinen bölgede
konuşulan Altay edebî diline Orhun yazıtlarındaki kelimelerin nasıl ve ne şekilde geçtiği
ele alınmaktadır. Yazar çalışmasına öncelikle Altay Türkleri hakkında bilgi vererek
başlamakta ve bu çalışmada Muharrem Ergin’in Orhun Abideleri kitabı ile N. A. Askakov
ve T. M. Toşçakova’nın birlikte hazırladıkları Oyrotsko-Russkiy Slovar isimli kitaplardan
yararlanacağını ifade etmektedir.
Çalışmasına Orhun Yazıtlarında bulunan özel isim, yer adı, zamir ve isimlerin
çekim eki almış şekilleri, fiillerin olumsuzluk eki, sıfat fiil ve zarf fiil eki almış şekillerini
almadığını ifade eden yazar, ele aldığı 595 kelimenin 415’inin (%70) Altay edebî dilinde
aynen veya kısmen değişerek devam ettiğini tespit etmiştir. Yazar bu çalışmanın
sonuçlarını yani kelimelerin hangilerinin aynen devam edip hangilerinin değiştiğini
aşağıdaki gibi üç ayrı başlık altında toplayarak örneklendirmiştir:
I. Fonetik ve anlam bakımından aynen devam eden kelimeler
II. Fonetik bakımdan aynen devam edip anlamca farklılaşan kelimeler
III. Fonetik bakımdan değişikliğe uğrayı anlam olarak aynen devam eden kelimeler
63
Yazar çalışmanın sonuç bölümünde, benzer çalışmaların Türk şive lehçeleri
üzerinde de yapılmasının Türk dilinin bir bütün olduğunu, bir kaynaktan beslendiğini
ortaya koyması bakımından önemli olduğunu ifade etmektedir.
2.1.27. HAZAI, G. “Tonyukuk Yazıtının Bir Bölümü Üzerine”, Mimar Sinan
Üniversitesi Fen/Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1991, 1(1), s. 167-173.12
Makalede Tonyukuk yazıtının güney yüzü 14. satırda yer alan problemli bir
cümlenin anlamı üzerinde durulmaktadır. Ele alınan cümle şudur: Öngre Kıtanyda, biriye
Tabgaçda, kurıya kurıdınta, yırıya Oguzda iki üç bin sümiz kelteçimiz bar mu ne? Ança
ötüntüm.
Sözkonusu cümlenin esas noktaları üzerinde tamamen aynı görüşte olan
araştırmacıların ayrıntılar konusunda da çok farklı şeyler teklif etmediklerini belirten
yazar, bu cümlenin doğru çevrilmediğini düşünmektedir. Cümleyi günümüz Türkçesine
çevirenlerin hatalarının cümlenin doğru okunması, kelimelerin doğru yorumu ve metinde
geçen kurıya kurıdınta deyimi olmak üzere üç problemden kaynaklandığını belirten yazar,
çalışmasında bu üç hususa ayrıntılı bir şekilde değinmektedir. Yazar çalışma boyunca
aktardığı bütün bakış açılarını hesaba katarak Tonyukuk yazıtının yukarıya aldığımız
cümlesinin aşağıdaki şekilde anlamlandırılmasını teklif etmektedir:
Doğuda Kıtay’dan, güneyde Çinden, batı bölgesinin batısından, kuzeyde Oğuz’dan
iki üç bin asker toplayabileceğimizi kağana arzettim.
2.1.28. İLHAN, Nadir, “Yañılsar … Bişükine Tegi Kıdmaz Ermiş”, Fırat
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2004, 14(2), s. 121-128.
Bu çalışmada Türkçenin her döneminde ve bütün Türk lehçelerinde kullanılan ortak
kelimelerden olup Orhun Yazıtlarında da geçen yanılsar, bişükiñe ve kıdmaz kelimelerinin
yapısının araştırmacılar tarafından farklı şekillerde anlamlandırılıp yorumlanmasına dikkat
çekilerek yeni yorumlar getirilmektedir. Kelimelerin Tarama Sözlüğü, Derleme Sözlüğü,
çeşitli etimoloji sözlükleri ve dilbilimcilerin farklı ağızlar üzerinde yaptıkları
12 Daha önce “Turcica, Revue d’Etudes Turques, C. 2, s. 25-31, 1970, Paris”de yayınlanan bu yazı M. Emin
Ağar tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
64
çalışmalardaki şekillerini tek tek ele alan yazar Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtlarında geçen
aşağıdaki parçayı ele almaktadır:
ırak bodunug ança yagutır ermiş yagru kontukda kisre anyıg bilig anta öyür ermiş
edgü bilge kişig edgü alp kişig yorıtmaz ermiş bir kişi yañılsar uguşı bodunı bişükiñe tegi
kıdmaz ermiş. süçig sabına yemşak agısına arturup üküş türük bodun öltüg ...
Yazar, bu metnin Tabgaç bodun … edgü bilge kişig edgü alp kişig yorıtmaz ermiş
bir kişi yañılsar uguşı bodunı bişükiñe tegi kıdmaz ermiş bölümünde geçen yañılsar,
bişükiñe ve kıdmaz kelimelerinin yapısının metinler üzerine inceleme yapan araştırmacılar
tarafından farklı değerlendirilmesi nedeniyle farklı şekillerde anlamlandırıldığını dikkat
çekmekte, öne çıkan bilim adamlarının yorumlamalarını sıralayarak değerlendirmektedir.
Yazar, Orhun yazıtlarında geçen “Tabgaç bodun … edgü bilge kişig edgü alp kişig
yorıtmaz ermiş bir kişi yañılsar uguşı bodunı bişükiñe tegi kıdmaz ermiş.” şeklindeki
cümlenin öncesi göz önünde bulundurularak ve yanılmak fiilinin diğer anlamlarının
yanında ‘sapmak, dönmek, ayrılmak’ gibi anlamları da düşünülünce bu bölümün şu şekilde
yeniden anlamlandırılabileceğini söyleyerek çalışmasını bitirir.
“Çin milleti … iyi bilge kişiyi, iyi cesur kişiyi ilerletmez-yürütmez imiş ve bir kişi
ayrılmaya kalksa; kabilesi, milleti, beşiğine, beşikteki çocuğuna kadar canını bağışlamaz
imiş.”
2.1.29. KATAR, Muzaffer, “Orhun Yazıtlarındaki İki Problem Tümcenin
Çözümü”, Türk Dili, Nisan 1996, 532, s. 1109-1116.
Çalışmada Orhun Yazıtlarında geçen önemli ve meşhur iki cümle ele alınmış ve bu
cümlelerin nesnel ve doğru çevirisinin yapılması amaçlanmıştır. Bu cümleler:
1. Tengri teg tengri yaratmış Türk Bilge Kağan (BK D-1 ve BK G-13)
2. Tengri teg tengride bolmuş Türk Bilge Kağan (KT-1 ve BK K-1)
Bu cümlelerde öne çıkan şey söyleme faktörüdür. Anlam ve mesajlar, en iyi
söyleme esnasında yapılacak vurgularla taşınabilecektir. Aynı zamanda her iki cümle de
65
devriktir. Metinler incelendiğinde “gibi” benzetme edatını karşılayan “teg” ve “-çe, -ça”
ile yapılmış olan bütün benzetme gruplarının hep fiil çekimine yakın kullanıldığı
görülmektedir. Yazar, cümlelerin devrik söylenme sebeplerini 4 maddede sıralar:
Bunlar söyleme giriş cümleleridir ve ilan gibi bir üslup kullanmak amaçlanır.
Vurgu yapmak yoluyla Bilge Kağan’ın yiğitliği vurgulanmıştır.
Bilge Kağan’ın özel olması yani ona tanrısallık yakıştırmasına dikkat
çekilmiştir.
Tengri sözcüğünü başa yazarak tanrı adıyla başlamak amaçlanır.
Yazar, cümlelerin daha önce yapılan çevirilerde anlamı ve mesajı tam olarak
veremediğini belirterek birinci cümlenin üç farklı çevirisini günümüz Türkçesiyle
aktararak karşılaştırma yapar.
Tanrı gibi tanrı yaratmış Türk bilge Kağan
Tanrı gibi gök yaratmış Türk bilge Kağan
Gök gibi gök yaratmış Türk bilge Kağan
Bu üç farklı çeviriyi anlam ve dilbilgisi açısından inceleyip değerlendiren yazar,
karşılaştırmalar da yapar. Birinci çeviride vurguya dikkat çeker ve tanrının tanrı gibi
yarattığı anlamının verilmesi gerektiğini söyler. İkinci çeviride yaratmış –mişli geçmiş
zaman eki olarak değerlendirilirse yapının devrik olacağını vurgular. Üçüncü çeviride ise
ikinci çeviriye benzer şeyler söylemekte ve mesajların aynı olduğunu belirtmektedir.
İkinci cümleyi de inceleyen yazar, bu cümlenin çevirisinde bazı hususlara dikkat
edilmesi gereğini vurgular. Yazara göre, anlatım, ruh, mesaj şimdiye kadar yapılan
çevirilerde tam olarak yakalanamamıştır. 2. cümledeki bolmuş sıfatı tanrıya değil sadece
Bilge Kağan’a izafe edilmelidir. Cümlede birinci tengri sözcüğü tanrı, ikinci tengri
sözcüğü ise yıldız sistemleri anlamında göktür. Yazar açıklamalarına ve sunduğu bilgilere
dayanarak 2. cümlenin üç farklı çevirisinin yapılabileceğini söyler ve bu çevirileri
açıklamaları ve yorumları ile sunar. Buna göre, 2. cümle şu şekillerde çevrilebilir.
66
Gök Tanrı gibi olmuş Türk Bilge Kağan.
Türk Bilge gökte tanrı gibi olmuş kağan (en büyük lider) olmuş.
Gök gibi gökte olmuş “Türk Bilge” Kağan.
2.1.30. KARABEYOĞLU, Adnan, “Orhon Yazıtlarında Bol- ve Er- Fiilleri
Üzerine”, TÜBAR, 2007, XXII, s. 87-100.
Orta Türkçe döneminde bol- ve er- fiillerinin varlıkların zaman ve mekanda
bulunmasını ve ortaya çıkmasını bildirmek bakımından anlamca benzer fonksiyonlarda
kullanıldıkları görülür. Yazar da bu çalışmada, kılınışları itibariyle değişkenlik/dinamiklik
özelliği gösteren bol- fiiliyle durağanlık/statiklik özelliği gösteren er- fiillerinin Orhun
Yazıtlarında söz diziminde ilişkili oldukları unsurları, ortaya çıkan fonksiyon ve anlam
ayrılıklarını ele almaktadır. Bu iki fiili, esas fiil ve yardımcı fiil olarak inceleyen yazar, ilk
olarak bol- fiilinin esas fiil olarak yazıtlarda geçen örneklerini gösterip “ortaya çıkmak,
meydana gelmek, mevcudiyet kazanmak” anlamını yüklendiğini ve bol- fiilinin cümlede
öznenin ortaya çıkmasına hizmet ettiğini belirtir. Daha sonra bu fiilin yardımcı fiil olarak
yazıtlarda geçtiği şekilleri örnek verir ve “değişmek, edinmek, sahip olmak” şeklinde
anlamlar kazandığını söyler.
Yazar daha sonra er- fiilini ele almaktadır. Bu fiilin esas fiil olarak yazıtlarda geçen
örneklerini gösterip öznesi durumunda bulunan ad unsuruna gösterdiği “varlığın
mevcudiyetini, var olmasını, bir yerde bulunması anlamı”nı yüklendiğini söyler. Yazar, er-
fiilinin yardımcı fiil olarak da adlarla oluşturduğu birleşik fiilin öznesi durumunda bulunan
bir başka varlığın ad unsurunun gösterdiği varlığı bildirmek, göstermek işaret etmek
görevlerini yüklendiğini belirtir. Sonuç olarak bol- ve er- filleri yazıtlarda geçen
anlamlarıyla verilmekte, bu fiillerin yazıtlardan bugüne dinamiklik ve statiklik vasıflarını
korudukları belirterek bu fiillerin hangi şartlarda ve nasıl birbirlerinin yerini tutmaya
başladığı meselesinin henüz aydınlatılamadığına dikkat çekilmektedir.
67
2.1.31. KARADOĞAN, Ahmet, “Köktürk Yazıtları’ndaki “Türk Oğuz Begleri
bodun eşidin” ve “Oğuzı yeme tarkınç ol temiş” Cümlelerinde Geçen
Oğuz Kelimesi Üzerine”, Bilig, Bahar 2006, 37, s. 13-20.
Bu çalışmada Göktürk yazıtlarında geçen iki cümle ve bu cümlelerdeki bir kelime
üzerinde durulmaktadır. Bu cümleler; “Türük oğuz belgeleri u eşidin” ve “Oğuzı yeme
tarkınç ol temiş” dir.
Yazar bu cümlelerde geçen oğuz kelimesi üzerinde durmakta aynı zamanda bu
cümlelerin Türkiye Türkçesine aktarımı ile ilgili yeni teklifler sunmaktadır. Öncelikle bu
cümlelerin araştırmacılar tarafından nasıl okunduğunu, kimlerin okuduğunu ve kaç
yıllarında olduğunu yorumlarına da yer vererek sunmaktadır.
Araştırmacılar oğuz kelimesini genellikle Oğuz boyu olarak özel bir ad, kavim adı
olarak yorumlamaktadır. Yazar buna karşı çıkmakta ve kendi görüş ve önerilerini
sunmakta, yorumlar yapmaktadır.
Yazar, özel ad niteliğine kavuşmadan önce oğuz kelimesinin bir tür adı olduğunu
ve kelimenin ok+u+z şeklinde açıklanabileceğini savunur. Bu tür adı daha sonra bir boyun
ismi olmuş ve özel ad statüsü kazanmıştır. Ayrıca kelime “ok” boy, boy teşkilatı ve “z”
çokluk ekinden türeyip “boylar” anlamına geldiği kabul edilirse cümlelerin yorumu daha
kolay olabilmektedir. Yazar açıklama ve yorumlamalarından sonra cümlelerin yeniden
anlamlandırmasını yapar.
“Türük oğuz belgeleri bodun eşidin” (Türklere bağlı (=tabi) boyların beyleri ve
halkı dinleyin)
“Oğuzı yeme tarkınç ol temiş” ( Kendisine bağlı boyları da huzursuzdur, demiş)
Yazara göre, Tokuz Oğuzlar ile Oğuzların farklı oldukları görüşü mantıklıdır.
68
2.1.32. KAYA, Ceval, “Köl Tigin Yazıtının Güneydoğu Yüzünde Taygun Mu
Yoksa Ataygun Mu Okunmalı?”, İlmi Araştırmalar, 1998, 6, s. 171-179.
Çalışmada Kültigin Yazıtının güneydoğu yüzünde geçen ve araştırmacılar
tarafından genellikle taygun biçiminde okunmuş kelime üzerinde durulmaktadır. Yazar bu
kelimenin Kültigin Yazıtının yayınlarındaki ve temel eserlerdeki yorumlarını toplayıp
bunları kronolojik sırada vermiş, bunu yaparken de kolaylık olsun diye transkripsiyon
sistemlerini birleştirip sadeleştirmiştir. Bu isimler Thomsen, Tekin, Ergin, Radloff,
Yazıksız, Ercilasun diye sıralanmaktadır. Ardından kelime üzerinde yapılan yorumları
okunuşları ve anlamları bakımından tasnif etmeye gitmiştir.
Kelimenin genellikle taygun, toygun, tayagun olarak okunduğunu ve yüksek bir
unvan, torun gibi bir akraba adı, taylar mecazen oğullar, çocuklar, dayanak, torunlar ve
evlat, çocuk anlamları kazandığını belirten yazar, daha sonra tasnif edilmiş bu görüşleri
eleştirir ve kendi önerisini sunar. Yazara göre kelimenin başında bir ünlü vardır ve ataygun
şeklinde okunmalıdır. Sondaki gun çokluk ifade eder ve atay kelimesi de Uygurcada
bilinen bir kelime olup yavru, evlat, çocuk anlamına gelir. Ayrıca cümlede beraber
kullanıldığı ve ikileme oluşturduğu oglanınızda kelimesi de etimolojik olarak benzerlik
göstermektedir ve bir hendiadyoin niteliğindedir.
Çalışmadan çıkan sonuç, genel olarak bahsedilen ve yazarın önerisi ile şekillenen
yeni bir yorumdur. Buradan hareketle yazara göre sözcüğün geçtiği cümle; “ıgar
oglanınızda ataygununuzda yigdi igidür ertigiz” “Halkı? değerli? çocuklarınızdan
(hend.)daha iyi besliyordunuz.” şeklinde okunmalı ve anlaşılmalıdır.
2.1.33. KAYRA, Osman Kemal, BOLATOVA, Ş., “Çağdaş Kazak Türkçesiyle
Göktürk Yazıtlarındaki Kelime ve Deyimler Arasındaki Benzerlikler”,
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı –Belleten 1995, Ankara 1997, s. 179-191.
Türk yazı dilinin ilk örnekleri 8.yy.daki Göktürk yazıtlarıdır ve bu dönemden 12.-
13. yy.a kadar devam eden evreye Eski Türkçe Devresi denilmektedir. Türkçedeki bu
dönemden sonraki gelişmeler coğrafi ve sosyal şartlara göre değişim göstermektedir. 13.
yüzyıldan sonra Türkçe için Kuzey – doğu ile Batı Türkçesi şeklinde iki yazı dili meydana
gelmiştir. Kuzey ve Doğu Türkçesi ise 15. yy.dan sonra Kıpçak ve Özbek Türkçesi olarak
ayrılmıştır. Bu arada gelişen ve Kuzey Türkçesi özelliği taşıyan Kazak Türkçesi vardır.
69
Göktürk yazıtlarındaki bazı kelime şekilleriyle benzerlik göstermektedir. Çalışmada da
yazıtlarda geçtiği şekliyle veya ona yakın şekliyle Kazak Türkçesinde varlığını sürdüren
kelimeler alfabetik sıra ile açıklamaları sunularak verilmektedir. Bu açıklamalar yazıtlarda
geçen kelimeler, Kazak Türkçesinde kullanılışı ve anlamı şeklinde sunulmakta, ardından
yazıtlarda geçen örnek cümleler şeklinde verilmektedir.
anteg: öyle, o şekilde. Kzk. Ondog: aynı anlamda, öyle, o şekilde.
sabı antep önğdin kagan garu sü yorıltım timiş T-IK / 5-2 “Sözü şöyle
Doğuda kağana karşı ordu yürütelim demiş” bu şekilde açıklanıp örneklenen
yaklaşık 55 kelimeye yer verilmiştir. Çalışmada Kazak Türkçesindeki yazı söyleşi
farklılığı göz önünde tutularak yazılı ürünler esas alınıp söyleyiş ana yardımcı malzeme
yapılmıştır.
2.1.34. KAYRA, Osman Kemal, “Orhon Yazıtlarında Sıfatlar, Sıfat
Tamlamaları ve Bunlara Bağlı Bazı Açıklamalar”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1996, Ankara 1999, s. 145-158.
Çalışmasının girişinde Orhun Yazıtları üzerinde bugüne kadar doğru metin tespiti;
ses, yapı, özel şekiller, morfolojik ve fonetik özellikler, kelime çeşitleri, zarflar edatlar gibi
birçok farklı yönden çalışma yapıldığını belirten yazar, bu çalışmalara ek olarak sıfatlar
üzerinde geniş çapta bir çalışma yapılması gereğini vurgulamaktadır. Yazarın amacı, kısa
cümleler ve kesin hükümler bildiren ifadelerden oluşan yazıtların sahip olduğu zengin sıfat
kadrosu üzerinde durmak ve bunları açıklamaları, çeşitleri ve örnekleri ile incelemektir.
Çalışmada sıfatlar yazıtlardaki kullanılışlarına ve görevlerine göre sınıflandırılmış
ve sınıflama, alt başlıklarına ayrılarak devam etmiştir. Sıfatların yazıtlarda geçtikleri yerler
belirtilmiş, gerekli açıklamalar yapılarak örnekler verilmiştir. Çalışmada yazıtlardaki
sıfatlar şu şekilde sınıflandırılmaktadır:
70
A-Niteleme Sıfatları
Ortak isimlerle yapılan sıfat tamlamaları
Irak bodun(ug) : uzak milleti
Partisiplerle yapılan sıfat tamlamaları
Bilig bilmez kişi : bilgi bilmez kişi, cahil
İyelikli isimlerle yapılan sıfat tamlamaları
İnim kültigin : küçük kardeşim Kültegin
B- Belirtme Sıfatları
İşaret sıfatları
“bu” ile yapılan sıfat tamlamaları
Bu öd(ke) : bu zaman(da)
“ol” ile yapılan sıfat tamlamaları
Ol bodun : o millet
Sayı Sıfatları
Asıl sayı sıfatları
Tek sayı ismi ile yapılan sıfat tamlamaları
On tün : on gece
Tokuz er : dokuz er
71
Kelime grubu şeklinde bulunan sayı sıfatları ile yapılan sıfat tamlamaları
Üç tümen sü : üç tümen asker, Otuz bin asker
Kırk artukı yiti yaş : kırk yedi yaş
Sıra sayı sıfatları
Beşinc ay: beşinci ay
Soru sıfatları
Ne kagan(ka) : hangi kağan(a)
Belirsiz sıfatlar
Bunça yir(ke) : bunca yer(e)
C- -Gı Ekiyle Yapılmış İsimlerden Kurulu Sıfat Tamlamaları
Tabgaçgı begler : Çinlileşmiş olan (Türk) beyler
Ç- -İ Gerendium (Zarf Fiil) Alarak Sıfatlaşan Kelimelerle Yapılan Sıfat
Tamlamaları
Bir iki oguşum : birleşik boyum
D- -Kı –Ki ekleriyle Yapılan Sıfat Tamlamaları
İçreki bedizçi : maiyetindeki nakkaş(ı)
Yazar bu sınıflandırma, örneklendirme ve açıklamalarının sonunda elde edilenleri
bir tablo halinde sunmuş, sıfatların sayılarını belirtmiştir. Buna göre yazıtlarda 370 tane
72
sıfat tamlaması bulunmaktadır. Bu da Göktürk yazıtlarında nitelemeye ne kadar önem
verildiğini göstermektedir.
2.1.35. KERİMOĞLU, Caner, “Orhun Abidelerinde 3. Kişi İyelik Ekinden
Sonra Yükleme Hâli Eki Kullanıldı mı?”, Turkish Studies, 2007, 2(3),
s. 322-331.
Çalışma, Türk Dilinde özellikle tarihî metinlerde dikkat çeken konulardan biri olan
yükleme halinin kullanılması meselesini ele almaktadır. Bu ek, eski Türkçe metinlerde
birden çok şekilde kullanılmış ve bu da beraberinde bazı sorunları getirmiştir. Bu
çalışmanın amacı da Orhun Yazıtlarında 3. kişi iyelik eki ile kullanılan isimlerin yükleme
hali eki alıp almadığıdır. Buna yönelik olarak, konuyla ilgili üzerinde tartışılan görüşlere
de değinilmekte ve yazar kendi görüşünü çalışmanın sonunda belirtmektedir.
Yazar, 3. kişi iyelik ekinin yapısıyla ilgili iki temel görüşe yer vermektedir.
Bunlardan birincisi, iyelik eki (+sı, +ı) + yükleme hali eki (+n) yapısıdır. Bunu savunan
dilcilere göre iyelik ekinden sonra görülen “n” yükleme hali eki olduğundan 3. kişi iyelik
eki alan nesne durumundaki her isim, yükleme ancak yükleme hali ekini alarak
bağlanabilir. Bunun aksine bazı dilciler de bu açıklamayı yeterli görmeyerek iyelik eki
(+sın) + eksiz yükleme hali şeklini benimserler. Bu iki görüşü Orhun Yazıtlarındaki
cümleler üzerinde örnekleyerek gösteren yazar, ardından ortaya çıkan yeni bir soruna işaret
eder. Bu da iyelikli şekillerden sonra yükleme hal eki olarak gelen +n nin hangi görevde
kullanıldığı sorusudur. Yazar bu soruya, yine cümlelerdeki örnekleri inceleyerek cevap
vermektedir: (+ı) eki birinci ve ikinci iyelik ekini almış isimlerden sonra yükleme hali
olarak sıkça kullanılmasına rağmen üçüncü kişi iyelik ekinden sonra hiç
kullanılmamaktadır. Veyahut üçüncü kişi iyelik ekinden sonra, “n” yükleme ekinin
gelebildiğini ancak bunun zamanla hece düşmesi sebebiyle ortadan kalktığını ve tek “n”nin
kelimede kaldığını söylemektedir. Yazarın bu hususa verdiği örneklerden bir tanesi
sab+ın+ın>sab+ın kelimesidir. Yazar bu ve bunun gibi örneklerin, “n”li şekillerin
yükleme hali fonksiyonu da taşıması olarak değerlendirilebileceğini söylemektedir.
73
2.1.36. KORKMAZ, Zeynep, “Göktürkçede İsimden Fiil Türeten Ekler ve
Köken Yapıları Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten
1990, Ankara, 1994, s. 141-149.
Göktürkçe dil tarihi açısından birçok değişmeyi geride bırakmış ve Türkçenin yazı
dili haline gelmiş müstakil bir koludur. Metinlerin sayı olarak sınırlı, kelime hazinesinin de
belli bir alanı temsil ediyor olmasına rağmen araştırmalar, Türkçenin Göktürkçeye
gelinceye kadar uzun bir gelişme sürecinden geçtiğini göstermektedir. Buradan
anlaşılacağı üzere Göktürkçedeki kelime türetme eklerinin de oluşumları bakımından uzun
süren, sistematik bir değişme yaşayarak şekillendiği görülmektedir. Yazar çalışmada bu
konu üzerinde durmakta ve değerlendirmelerini sunmaktadır. Ayrıca isimden fiil türeten
eklerin köken yapıları üzerine bir değerlendirme yapmaktadır.
İsimden fiil türetme iki türlü olur. İlki baş+la – örneğinde olduğu gibi isimden fiil
türten eklerle, diğeri de gizli tut – gibi bir ismi esas veya yardımcı bir fiille birleştirmek
yoluyla. Bu durum Göktürkçe için de söz konusudur. Ardından yazarın elde ettiği veriler
sıralanmaktadır. Buna göre Göktürk metinlerinde isimden fiil türeten 12 ek bulunmaktadır.
Bu ekler ta-, te-, d-, ad-, ed-, gar-, ger-, ı-, i-, k-, l-, la-, le-, ra-, re-, sa-, se-, se-, si- gibidir
ve görevleri bir ismi yapma, etme, bir durumdan bir duruma geçme veya geçirme, öyle
görünme, öyle sayma, istek bildirme vb. anlamlarda fiilleştirmektir. Diğer maddelerde ise
yazar, Göktürkçedeki isimden fiil türetme eklerinin bir kısmının eski bir esas veya
yardımcı fiille bağlanabileceği görüşünü dile getirmekte, örnek olarak aldığı bazı ekleri
açıklamakta ve örneklendirmektedir. Bunlar;
+ ad - / + ed- : ( ad – fiiline bağlanmış)
baş + ad - : baş olmak
bunğ + ad - : bunalmak
+ r - : eb + ir : dolanmak ( esas fiil durumdayken zamanla yardımcı fiil olmuş)
+ sa - / + se : ( Göktürk metinlerinde rastlanmasa dayazar Kaşgarlı’dan örnek
gösteriyor)
+ sı - / + si - : - n – dönüşlülük eki ile genişlemiş olarak veya türemiş kelimler
içinde yer alır.
adınsıg : seçilmiş, mümtaz
kork + inç + sıg : korkunç
74
yıl + sı + g : zengin, varlıklı
Yazar örneklerle sıraladığı, açıkladığı ve değerlendirdiği Göktürkçe de isimden fiil
yapan +ad, +ar, +er, +sa, +se, +si, +sı eklerinin kökende müstakil birer fiile
dayandıklarını ortaya koymaya çalışmaktadır.
2.1.37. MERT, Osman, “Orhun Yazıtlarında Kullanılan İşaretsiz ( /.Ø./)
Görev Öğeleri”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü Dergisi, 2005, 38, s. 1- 20.
Türkçe’de dil öğeleri anlamlı ve görevli olmak üzere ikiye ayrılır. Bu çalışmada da
öncelikle anlamlı ve görevli öğe kavramaları hakkında bilgi verilmekte, ardından Orhun
Yazıtlarında geçen kolaylık ve anlaşılabilirlik konuları çerçevesinde görevlerini zaman
zaman yanlarındaki diğer görev ve anlam öğelerine bırakarak düşen ya da grup içinde
işaretli öğe ya da öğeler karşısında işaretsiz kullanılan görev öğeleri incelenmektedir.
Çalışma üç ana başlık altında toplanmakta bu ana başlıklar altında ise alt başlıklar
ayrılmakta ve incelenmektedir. Yazar bu başlıkları şöyle sıralamaktadır;
1- Birden fazla anlam öğesiyle kurulmuş genel anlamlı dil öğelerinde karşılaşılan
işaretsiz (/.Ø./) görev öğeleri
2- İsim ve fiil tabanlarında karşılaşılan işaretsiz görev öğeleri
3- Kavram ilişkilerinde karşılaşılan işaretsiz görev öğeleri
Her başlığın ayrı ayrı ele anlındığı bu çalışmada yazar, yazıtlarda geçen ve gruplara
ayırdığı işaretsiz görev öğelerini örneklerleve açıklamalar yaparak incelemektedir. Bu
incelemeler sonucunda yazar, görev öğelerinin yazıtlarda kimi zaman görevlerini
yanlarındaki diğer anlam ve görev öğelerine bıraktığını, düştüğünü ya da işaretsiz
kullanıldığını ortaya koymaktadır. Bu durum Orhun Yazıtları üzerinden o dönem
Türkçesinin ulaşmış olduğu seviyeyi göstermesi bakımından önemlidir.
75
2.1.38. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktürk Tarihinin Meseleleri Kül Tigin
mi Köl Tigin mi?”, Türk Edebiyatı, 35, Kasım 1974, s.23-25.
Çalışma Orhun Yazıtlarının bulunuşu meselesinden bahsedilerek, tarihler ve
yapılan çalışmalar anlatılarak başlamaktadır. Yazar bu kısa girişten sonra yazıtların
bulunuşundan bu yana farklı okunmuş olan Kültigin kelimesi üzerinde durmakta, bu
kelimenin Thomsen ve Radloff tarafndan okunuşuna değinmektedir. Radloff Kül Tigin
olarak, Thomsen ise her iki şekilde Köl ve Kül Tigin olarak okunabileceğini söylemiştir.
Ancak Kül şeklinde okunuşta semantik olarak bir tereddüt vardır. Daha sonraları Necip
Asım ve Osman Turan ise DLT’ye dayanarak, anlam olarak da uygun olduklarını
düşündükleri Köl okunuşunu önermişlerdir. Yazar, bu okuma ve anlamlandırma
örneklerinden sonra Türklerde isim alma geleneğine değinir ve hayvan, coğrafi, doğa
isimlerinin Türkler tarafından sıkça kullanıldığını belirterek, kelimenin Köl Tigin ( göl )
şeklinde anlamlandırılması ve okunması gerektiğini Tahsin Banguoğlu’nun çalışmaları ve
DLT’yi örnek göstererek belirtir. Çalışmanın sonuç kısmında da yazar ortaya koyduğu
açıklamalar ve örnekler doğrultusunda kelimenin fonetik olarak Köl Tigin okunması,
anlam olarak da Köl ( Göl ) şeklinde olması gerektiğini savunur. Kül Tigin şeklinin ilk defa
Radloff tarafından yanlış okunduğu ve umumileştiği, ancak düzeltilmesi gerektiği
vurgulanır. Kelime isim olarak kullanıldığında “göl”, sıfat olarak kullanıldığında da “göl
gibi” şeklinde anlamlandırılmalıdır. Yani ünvan olarak Kül Bilge Han değil, Köl Bilge Han
(Göl gibi bilgili han ) olmalıdır.
2.1.39. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktürk Tarihinin Meseleleri: Tonyukuk
Abidesi Üzerine Üç Not: 1-Tonyukuk Abidesinin İlk Satırı 2- “Çölgi
(A)z (E)ri mi” “Çöl(l)(ü)g İz (E)ri mi?”; 3- Tonyukuk Abidesindeki Kız
Koduz Sıfat Tamlaması Üzerine”, Türkiyat Mecmuası, XIX (1977-
1979), 1980, s. 165-182.
a) Tonyukuk Abidesinin İlk Satırı13
Tonyukuk Yazıtı birçok araştırmacı tarafından okunmuş, anlamlandırılmış, bazı
problemleri üzerinde durulmuş, bu problemlerin bazıları da halledilmiştir. Araştırmacılar
13 Bu makale 15-19 Ağustos 1977’de Hollanda’da düzenlenen Permanently OLABİLİR Mİ, BAK!
Intenational Altaistic Conference (PIAC)’da sunulan ve Central Asiatic Journal, Vol. XXIII, 3-4, s. 288-
292’de yayınlanan “the First Line of the Tonyukuk Monument” başlıklı İngilizce makalenin Türkçesidir.
76
yazıtın ilk satırı üzerinde derinlemesine durmamış, bu satır hep aynı şekilde
yorumlanmıştır.
Yazar bu çalışmada, bu satır üzerinde durmakta ve satırın iddia edildiği gibi iki
değil üç cümleden oluştuğunu söylemekte ve açıklamalar yapmaktadır.
“Bilge Tonyukuk, ben özüm, Tabgaç ilinge kılındım (Bilge Tonyukuk, ben kendim,
Tabgaç ilinde kılındım), Türk bodun Tabgaçka körür erti (ben doğduğum zaman Türk
milleti Çin’e tabi idi)
Bu satırda yer alan ben özüm ifadesi aynı yazıtın farklı yerlerinde birçok kez
geçmektedir. Bu örneklere açıklamalarla yer veren yazar, ben kelimesine değinir. ben
kelimesi şahıs zamiri ve şahıs zamiri menşeli 1. teklik şahıs isim çekim eki olarak yazıtta
kullanılmaktadır. Özüm kelimesine de değinip açıklama yapan yazar, sonuç olarak yazıtın
ilk satırında iki değil üç cümle olduğunu söyler.
1. Cümle; (Ben) Bilge Tonyukuk ben “Ben bilge Tonyukukum”
2. Cümle; Özüm Tabgaç ilinge kılındım “Ben Çin ülkesinde doğdum”
3. Cümle; Türk bodun Tabgaçka körür erti “benim doğduğum zamanlarda Türk
milleti Çin’e tabi idi”
b) “Çölgi (A)z (E)ri mi” “Çöl(l)(ü)g İz (E)ri mi?”14
Tonyukuk Yazıtı son olarak Sir Gerard Clauson tarafından sistematik olarak
bölümlere ayrılmıştır. Buna göre Tonyukuk Yazıtının 8. bölümünde 19-29 satırlarında
Kırgızlara yapılan sefer anlatılmaktadır. Bu seferi anlatan bölümde 23. satırda bulunan
cümle birçok araştırmacı tarafından farklı okunmuş ve yorumlanmıştır. Kimi araştırmacılar
bunu çölgi (a)z (e)ri bult(u)m kimileri çül(ü)gi (a)z (e)ri bult(ı)m kimileri de çölüg iz eri
boltım şeklinde okumuş ve transkripsiyonlamıştır. Ayrıca aynı cümle araştırmacılar
tarafından “çöldeki Az kavmine mensup (bir) er oldum” şeklinde anlamlandırılmıştır.
14 26-30 Haziran 1978 tarihleri arasında İngiltere’de toplanan XXI. Permanent Intenational Altaistic
Conference (PIAC)’da sunulan Almanca tebliğin Türkçesidir.
77
Bu cümlede geçen çölgi veya çül(ü)gi olarak okunan kelime, yazıtlarda ve yazılı
başka hiçbir metinde geçmeyen, türünün tek örneği olan bir kelimedir. Çalışmada bu
cümleyle kelimeleri üzerinde duran yazar, araştırmacıların okuma ve yorumlarına
etimolojik çalışmalarına yer vermiş, karşılaştırmalar yaparak değerlendirmelerde
bulunmuştur. Yazar, bu kelimeleri etimolojik açıdan ele almakta, kendi okuma ve
yorumlarını da vermektedir. Bunlara göre, cümlenin ilk kelimesi çöl(l)(ü)g şeklinde
okunmalıdır. İkinci kelime ise Az kavmi olmayıp iz şeklinde okunmalıdır. Cümlenin
üçüncü ve dördüncü kelimelerinde sorun görmeyen yazara göre cümle şu şekilde okunup
yorumlanmalıdır:
Çöl(l)(ü)g İz (E)ri bult(u)m : “Çöllü iz eri (izci, kılavuz) buldum”
c) Tonyukuk Abidesindeki Kız Koduz Sıfat Tamlaması Üzerine15
Tonyukuk Yazıtında II. Taşın güney yüzünün 2. ve 4. satırlarındaki iki cümleye yer
vererek yazısına başlayan yazar, aşağıdaki cümlelerde geçen bazı ibareler üzerinde
durmaktadır.
Türk bodun temir kapıgka, Tinsi oglı
Tinsi oglı yatıgıma tagka tegmiş idi yok ermiş.
Ol yirte ben Bilge Tonyukuk tegirtük içün
Sarıg altun, ürüng kümüş, kız koduz, egri tebi agı, bungsuz kelürti
Bu cümlelerde geçen ibarelerin çoğunun doğru okunup anlamlandırıldığını düşünen
yazar, sarıg altun, ürüng kümüş, kız koduz, egri tebi gibi kelime gruplarındaki birinci ve
ikinci kelime grubunun sarı altın ve beyaz gümüş olarak doğru anlamlandırıldığını ancak
üçüncü ve dördüncü kelime grubunun şüpheli olduğunu söylemektedir. Araştırmacıların bu
kelime gruplarıyla ilgili okuma ve yorumlarına yer veren yazar üçüncü kelime grubu olan
kız koduz ibaresinde Talat Tekin’in okunuşuna katılmakta ve ibareyi kız (sıfat) koduz (isim)
olarak görerek “dişi (kız), sığır” şeklinde anlamlandırmaktadır.
15 21-26 Ekim 1973’te Ankara’da toplanan XVI. Permanent Intenational Altaistic Conference (PIAC)’da
sunulan bildiridir. Bu tebliğin İngilizce tercümesi Turcicia, Revue, d’Etudes Turques, XI, s. 180-186’da
yayınlanmıştır.
78
Koduz ifadesi daha sonra d-t değişikliğine uğramış ve kutuz şeklini almış olan
“sığır, öküz” anlamındaki sözcüktür. Kız ifadesi ise onun sıfatı olan “kıymetli” veya “dişi”
anlamında bir sözcüktür. Ancak insan dışındaki varlıklara kız ifadesinin kullanılması henüz
tespit edilmediğinden yazar, yazıtta kelimenin değerli, kıymetli, nadir karşılığının uygun
olacağını düşünür. Ayrıca, birinci, ikinci ve dördüncü kelime grubundaki ilk sarıg, ürüng
ve egri kelimelerinin kendilerinden sonra gelen altun, kümüş ve tebi kelimelerinin sıfatı
olduğu yazarca belirtilir. Buna göre yazar bu ifadeleri aşağıdaki şekilde okur ve
anlamlandırır:
Sıfat + isim = isim tamlaması
sarıg altun sarı altın
ürüng kümüş beyaz gümüş
kız koduz kıymetli veya dişi (?) sığır
egri tebi hörgüçlü deve
2.1.40. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktürk Tarihinin Meseleleri: Köl Tigin
ve Köl-İç Çor Kitabelerinde Geçen Oplayu Tegmek Deyimi Üzerine”,
Journal of Turkic Studies / Türklük Bilgisi Araştırmaları, 7, 1893,
Orhan Şaik Gökyay Armağanı, II, 1984, s. 369-375.16
Çalışmada Köl Tigin ve Köl-İç Çor yazıtlarında geçen oplayu tegmek deyiminin
anlamlandırılması ve etimolojisinin yapılması amaçlanmaktadır. Bu deyim yazıtlarda farklı
şekillerde geçmektedir. Şahıs genellikle ata binip (düşmana) oplayu hücum ediyor. Bu
sırada düşmanı; uzaktan ok ile vuruyor, yaklaşınca mızrak ile sançıyor, yakından kılıç ile
kılıçlıyor. Yazar tablo şeklinde örneklendirdiği deyimin kullanılış şekillerini
belirtmektedir. oplayu kelimsinde –layu / -leyü eki DLT ve KB’ de gibilik ve benzerlik
ifade eden ve hayvan isimleri ile kullanılan bir ektir. aslayu kükre – “aslan gibi
kükremek”… vb. Anadolu Türkçesindeki diğer örneklerde ise bu kullanım –layın / -leyin
eki ile geçmektedir. ”aslan gibi”… vb. Bu örneklerde de ekler hayvan ve cins bildiren isim
köklerine gelmektedir. Buna dayanarak oplayu tegmek deyimindeki op kelime kökünün
hayvan adı olup olmadığı sorusuna cevap arayan yazar op kelimesini DLT ve bazı
16 Bu makalenin metni, daha önce 20-25 Eylül 1982 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen IV. Milletlerarası
Türkoloji Kongresinde bildiri olarak sunulmuştur.
79
kaynaklara dayanarak boğa, buka anlamında olması gerektiğini söyler. Ayrıca teg- fiili de
Eski Türkçede “hücum etmek” karşılığında kullanılmıştır.
Sonuç olarak yazar açıklama ve örneklere dayanarak oplayu tegmek deyimini
oplayu tegen şahsın düşman safının merkezine hücum ettiğini ve Türkçe’de bazı
hayvanların hareket vasıflarını bildiren –layu ekinin, aslan-layu kükre- “aslan gibi
kükremekte olduğu gibi oplayu teg- boğa gibi hücum etmek filinin de ilave edilebileceğini
söyler.
2.1.41. SERTKAYA, Osman Fikri, “Tonyukuk Kitabesinin İkinci Taşının
Doğu Yüzü Hakkında Bazı Yeni Görüşler”, Türk Dili Araştırmaları
Yıllığı – Belleten 1986, Ankara, 1988, s. 59-63.
Çalışma, Tonyukuk Yazıtının ikinci taşının Doğu yüzü hakkında yazarın yeni
görüşlerini içermektedir. Bu kısım İltiriş Kağan’ın küçük kardeşi Kapgan Kagan’dan
bahsetmektedir. Ancak ilk satırı bu cephede eksiktir. Yazar da bu eksikliği gidermek için
öncelikle tarihi bilgiler vermektedir. Çin kaynaklarında Kutlug olarak geçen hükümdar
daha sonra İltiriş Kağan unvanı almıştır. İltiriş Kağan’ın kardeşinin ismi ise Çin
kaynaklarında Mo Çor, başka kaynaklarda geçen adı ise Çor’dur. Çor aslında Kagan
unvanından daha aşağı derecede bir unvan olduğu için Tonyukuk Yazıtında geçen Bögü
Kağan adlı kişidir. Yazara göre de Kapgan, Bögü Kağan’ ın aldığı unvanlardan biridir ve
yine yazara göre 51. satırdaki cümle Mo–ço’nun Kapgan Kağan unvanını taşıdığı devri
anlatıyor olabilir.
Yazar bu cümleyi neşreden Radloff, Orkun, Malov, Tekin, Ergin, Giraud’ un
neşirlerine de yer verip karşılaştırmalar da yapmaktadır. Ardından kendi tamirini ve neşrini
de sunan yazar, cümleyi “ Kapgan Kagan yiti otuz yaşka ( tegi çor erti ) anda ( kisre kagan
bolmış ) erti” şeklinde okumakta ve “ Kapgan Kagan yirmi yedi yaşına kadar Çor idi ( Çor
unvanını taşıyordu)”. Ondan sonra (27 yaşından sonra) Kagan olmuş idi.” Şeklinde
anlamlandırıp, doldurmaktadır. Bu ilk cümleden sonraki cümleler üzerinde de
durulmaktadır. Toplam on dört cümleyi okumakta, doldurmakta, anlamlandırmakta ve kimi
yerlerde kelimelerin gramer açıklamalarını yapmaktadır.
80
2.1.42. SERTKAYA, Osman Fikri, “Yenisey Yazıtlarının Yayınlarındaki Bazı
Okuma ve Anlamlandırmaların Düzeltilmesi, Yeni Okuma ve
Anlamlandırma Teklifleri, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten
1993, Ankara, 1995, s. 67-7517
Çalışmasına Yenisey Yazıtlarını ilk zikreden isimlerden bahsederek başlayan yazar,
yazıtların daha sonra gelen kâşiflerini de sıralamakta ve Yensiey bölgesinde bulunan
yazıtların sayısının 160’ı geçtiğini vurgulamaktadır.
Radloff, Orkun, Malov ve Vasilyev’in Yenisey Yazıtlarıyla ilgili çalışmalarından
bahseden yazar, bu dört ismin yaptıkları neşirler arasında önemli farklar olduğunu belirtir.
Yazar daha sonra bu yazıdaki amacının yazıtlardaki birçok harf, kelime, ibare ve satır
hakkında değişik görüşlerinin olduğunu ve çalışmasında bunları dile getireceğini
söylemekte ve konuyla ilgili tespitlerini 7 maddede özetlemektedir. Bu maddeler aşağıdaki
gibi özetlenebilir:
1. Begire (E11) yazıtının 6. satırının son kelimesini Radloff, Orkun, Malov ve
Vasilyev’in (a)zdım(a) şeklinde okuduğu kelimenin (a)nyd(ı)m olarak okunması
gerektiğini söyleyen yazar, kelimenin anlamının da korkmak ve korkutmak yerine ölmek
ve öldürmek şeklinde olacağını belirtmektedir.
2. Elegest -1V (E70) yazıtının metni tamir edilmektedir. Yazıdaki bazı harflerin
ayna pozisyonunda yazıldığını belirten yazar, özellikle kuy ve öz kelimelerinden
faydalanarak metnin tamir edilmiş şeklini sunar.
3. Berik III (E7) yazıtının 4. satırı da kuy ve öz kelimelerinin kalıp ifadelerinin
kullanımlarına dayanarak yeniden okunur.
4. Yazar Elegest I (E10) yazıtının 8. satırındaki ibareyi el(i)m ug(u)r(ı)nta: sü
bol(u)p: (e)r (ö)l(ü)rmedük (ü)m yok: şeklinde okuyup “ülkem uğrunda asker olup
öldürdüm” şeklinde tercüme etmektedir.
17 Göktürk harflerinin okunuşunun 100. yıl dönümü dolayısıyla 15-16 Mayıs 1993’te Ankara ve İstanbul’da
yapılan anma toplantılarında bildiri olarak sunulmuştur.
81
5. Elegest I (E10) yazıtının 3. satırı yazar tarafından kök t(e)ngride: kün (a)yaz
(e)rm(i)ş şeklinde okunmakta ve “mani gökyüzünde güneş parlak imiş” şeklinde tercüme
edilmektedir.
6. Elegest I (E10) yazıtının 2. satırında geçen B(ö)gü T(e)rk(e)n kelimesi tamir
edilmektedir.
7. Altun-Köl (E29) yazıtının 4. satırında geçen ifadeyi (i)s(i)rkl(e)yü (e)rm(e)di
şeklinde okuyan yazar bu ifadenin geçtiği cümleyi de erd(e)ml(i)g buls(a)r bod(u)nı
(i)s(i)rkl(e)yü (e)rm(e)di şeklinde yazmakta ve anlamının da “kahramanlığı bulduğunda
milleti onu korumaya muktedir olmadı” olacağını söylemektedir.
Çalışmada yedi madde altında toplanan bu fonetik, morfolojik ve semantik
değiştirme ve tamirler, Radloff, Orkun, Malov ve Vasilyev’in okuma ve anlamlandırma
çalışmalarıyla karşılaştırılarak yeniden yorumlanmıştır.
2.1.43. SERTKAYA, Osman Fikri, “Eski Türklerin Kağan Seçimi Üzerine
Göktürk Yazıtlarındaki İki Ata Sözü”, İlmi Araştırmalar, 1999, 8, s.
233-240.18
Çalışma Göktürk yazıtlarında geçen atasözünden bahsedilerek başlamaktadır. Bu
atasözünün özelliği, seçiminden önce kağan olacak kişinin nasıl belirlendiğini
anlatmasıdır. Kağan seçimini anlatan diğer dikkat çekici örnek Taryat/Terhin Yazıtında
geçmektedir. Uygur kağanı Moyun Çor’un adına dikilen bu yazıtta yazar, kağanın
seçilmesinden önce hangi özellikler taşıması ve hangi ölçüler içinde seçilmesi
gerektiğinianlatan iki cümleden oluşan bir atasözü üzerinde durmaktadır. Bu atasözü M.
Şinehuu, G. Klyaştorniy, Bahattin Bazilhan ve Talat Tekin tarafından farklı okunmuş,
transkripsiyonlanmış ve yorumlanmıştır. Yazar bu araştırmacıların çalışmalarına örneklerle
karşılaştırmalar yaparak yer verdikten sonra kendi okuma ve yorumunu sunmaktadır. Buna
göre yazar bu atasözünü, sin(i)gde: köç: k(a)ra bod(u)n: (i)tm(i)ş: sins(i)zde: küç: k(a)ra
sub: (i)rm(i)ş: şeklinde transkripsiyonlamaktadır. Ardından atasözünde anlaşılması ve
çözülmesi gereken 4 soruya cevap aramaktadır. Bu sorular
18 Bu bildiri 12-16 Haziran 1989’da Oslo’da toplanan PIAC’ın 32. Toplantısında sunulan bildirinin
Türkçesidir.
82
1- Sinl(i) g de köç (i)t- mefhumu nasıl anlaşılmalı?
2- Etü. K(a)ra sub>ttü. Karasu ne anlama geliyor?
3- Bu iki cümle niçin devrik cümle halindedir?
4- Terh yazıtında niçin köç- fiili yanında köç it- bileşik fiili geçer?
Yazar bu soruların cevaplarını ortaya koyar ve açıklamalar yorumlamalar yapar,
bunlara dayanarak da atasözünün de dâhil olduğu satırı yeniden okur ve anlamlandırır.
Sonuç olarak yazarın atasözüne verdiği anlam şu şekildedir.
“Halk, mezarın bulunduğu araziden göç etmiş; mezar olmadığı için felakete
katlanmak güç imiş”
2.1.44. ŞANLI, Cevdet, “Göktürk Yazıtlarında Emir Kipinin Kullanılış
Şekilleri, Cümlelerdeki Durumları ve Anlam Yükleri”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı – Belleten, 1997, Ankara, 2000, s. 237 – 244
Çalışmada üç büyük yazıttaki (Bilge Kağan, Kültigin ve Tonyukuk) emir kipi ele
alınmaktadır. Yazar emir kipinin kullanıldığı 57 cümle tespit etmiş ve bu cümleleri
şahıslara göre sınıflandırıp tablo şeklinde sunmuştur.
Buna göre şahıs eklerinin kullanım sıklığı şu şekilde belirlenmiştir:
Teklik Şahıslar
1. Şahıs : 13
2. Şahıs: 9
3. Şahıs : 15
Çokluk şahıslar
1. Şahıs : 8
2. Şahıs : 12
3. Şahıs : -
83
Tabloya göre bir değerlendirme sunan yazar bazı araştırmacıların da görüşlerine yer
verir. Ardından emir eklerini tablo şeklinde sunar.
Teklik şahıslar
1. Şahıs: -ayın / -eyin; -yın / -yin
2. Şahıs: -gıl / -gil; (O) eksiz
3. Şahıs: -zu; -zun / -zün; -çun
Çokluk Şahıslar
1. Şahıs : -alım / -elim; -lım / -lim
2. Şahıs : -ng
3. Şahıs : -
Bu emir ekleri, ardından açıklamalı şekilleriyle, başlıklar halinde ve alt başlıklarla
yeniden örneklendirilmiş, değerlendirilmiş ve ayrıntılı olarak sunulmuştur.
Maddeler halinde verilen ekler, metinlerde geçen örnek cümlelerle ayrıntılı olarak
ele alınmış ve açıklanmıştır. Çalışmanın sonunda ise tablo ve açıklamalara dayanarak bir
değerlendirme yapılmıştır. Yazar değerlendirmesine göre şu sonuçlara ulaşır.
1. Yazıtlarda kullanılan emir kipli cümleler ağırlıklı olarak 1. ve 2. şahıslara
yüklenmektedir.
Bu cümleler şu özelliklere göre örneklenmiştir:
- Bir başka cümlenin içince nesne durumundadır.
- Ağırlıklı olarak “ tiyin ” ile iç içe birleşik cümle yapılmıştır.
- Kuvvetlendirme zarfları kullanılmıştır.
- 1.ve 3.şahıslara ait kullanışlarda bu unsurlar yoktur.
- 3.çokluk çekimi yoktur.
- Anlam itibariyle ağırlıklı olarak bir dileğin, arzunun olduğu görülmektedir.
84
2.1.45. ŞEN, Serkan, “Költigin ve Bilge Kağan Yazıtlarında Geçen “Bükli”
Sözcüğü Üzerine”, Türk Dili, 595, Temmuz 2001, s. 55-60.
Çalışmada Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtlarında bükli çöl(lü)g el ve bükli
k(a)g(a)ka tegi ibarelerinde geçen bükli sözcüğü üzerinde durulmakta ve inceleme
yapılmaktadır.
Sözcük bazı araştırmacılar tarafından bökli bazıları tarafından ise bükli şeklinde
okunmuş ve güçlü, ormanlı gibi anlamlar verilmiş, özel bir ad kabul edilmiştir. Ayrıca bazı
araştırmacılar sözcüğü yer adı olarak kabul ederek, bir anlam vermemiştir. Yazara göre
kelime bükli şeklinde okunmalıdır ve o bu kelimeyi yerli ve anlamlı sözcüklerimizden biri
olarak görür. Bunu ispatlamak için de Irk, Bitig, Altun Yaruk, Şine Usu yazıtı gibi eserlere
başvurur ve kelimenin buralardaki okuma ve anlamlandırmalarından yararlanır. Bunun
yanı sıra kelimenin DLT’te, Anadolu ağızlarında, Kıpçak, Kırgız, Çağatay metinlerinde
nasıl geçtiğine ve ne anlam kazandığına da yer vermektedir. Yararlandığı kaynaklardan
verdiği bilgilere dayanarak, şu sonuçlara ulaşır:
- Türkçenin ilk dönemlerinden günümüze bük kelimesinin yerleşik bir kullanım
anlamı vardır.
- Bük kelimesinin anlamı iki yönde gelişmiştir. bük – fiiliyle aynı doğrultuda aşağı
veya yukarıya doğru olan kıvrım ve ağaçlık anlamları.
- Anlamdaki iki gelişme yönü de bir yerin nitelendirilmesinde kullanılabilir.
- Yazıtlardan sonraki dönemlerde de kelime bük şeklinde okunmuştur. Bu
değerlendirmeyle yetinmeyen yazar, kelimenin dil bilgisi izahını da yapar.
Yazara göre yazıtlarda geçen, bükli çöl(lÜ)g el ibaresi bir sıfat tamlamasıdır. Bu
tamlamada bük, isimden isim yapan –lı ekini alarak çöl isminin sıfatı olmuş,
meydana gelen bükli çöl tamlaması –lıg aitlik bildiren sıfat yapım ekini alarak el
sözcüğünü nitelemiştir. Ayrıca ibarede – lıg değil de –lı eki kullanılmasının
sebebi de yazara göre –g harfinin bilerek göz ardı edilmesidir.
Sonuç olarak yazar kelimeyi Türkçe kabul etmekte ve anlamlandırmaktadır. Kelime
ağaçlıklı ya da engebeli olarak anlamlandırılabilir. Sözcük hem isim hem de fiil
85
şekilleriyle Eski Türkçe’ de görülmektedir ve bükli çöl ibaresi yazar tarafından “engebeli
(ağaçlık) bozkır” şeklinde çevrilmektedir.
2.1.46. ŞEN, Serkan, “Orhon Yazıtlarından Uygur Yazmalarına Anlam
Daralmaları”, TÜBAR, XV, 2004, s. 151-160.
Bir kelimenin genel bir anlamdan özel bir anlama geçişi demek olan anlam
daralmasında sözcüğün eski anlamının en az ikinci bir görünüşünün bilinmesi şarttır.
Yazıtlarda bu şartı taşıyan örneklerin bulunması, günümüze ulaşan Uygurca sözcüklerin
çokluğu ve aynı dönemlerde kaleme alınmış DLT sözlüğünün varlığı, ortaya konan
düşüncelerin dayandığı temelleri güçlendirmektedir.
Yazar da bu çalışmasında Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk Yazıtlarında geçen
sözcüklerden Uygur döneminde anlam daralmasına uğrayan bazı sözcükleri ele alıp
incelemektedir. Çalışma anlam olaylarından anlam daralması üzerine olmaktadır. Bu
sınırlamanın sebebi konuşma dilinde kullanılan kelimelere ulaşma, öğrenme imkânının
olmaması ve diğer anlam olaylarının açık şekilde incelenememesidir. Anlam daralması
konusu Uygur metinlerinin varlığından tespit edilip araştırılması en uygun olay olduğu için
yazar tarafından ele alınmıştır. Çalışmada anlam daralmasına uğrayan bark, ok ve uç-
sözcükleri ele alınmakta, bu sözcüklerin anlamalarında meydana gelen daralmaların nedeni
üzerinde durulmaktadır.
Kelimelerin Orhun Yazıtlarındaki şekilleri ve anlamları verilmiş, bu kelimelerin
yazıtlarda hangi cümlelerde nasıl geçtiği belirtilmiş, ardından Uygurca metinlerde nasıl ve
ne şekilde hangi anlamlarda kullanıldıkları açıklanmıştır.
Bark; yazıtlarda ev, barınak, konut türbe; Uygur metinlerinde bunların dışında
emlak
Ok: yazıtlarda ok ve boy, kabile, boy örgütü; Uygur metinlerinde ok/nasip, fasıla.
Uç-: yazıtlarda uçmak, vefat etmek; Uygur metinlerinde uçmak anlamlarında
kullanılmıştır.
86
Yazar, bu anlam değişmelerini ve anlam daralmasını yaptığı değerlendirme ile
yerleşik hayata geçiş, din değiştirme gibi sebeplerle açıklar ve sonuç olarak yapılan
karşılaştırmalardan ve değerlendirmelerden hareketle toplumdaki değişimin dili nasıl
etkilediğini vurgular.
2.1.47. ŞEN, Serkan, Köl Tigin yazıtının Güneybatı Yüzünde Agışın mı Yoksa
Agısın mı Okunmalı?, Turkish Studies, 2007, 2(2), s. 603-609.
Makalede Kültigin Yazıtının güneybatı yüzünde bulunan ve araştırmacılar
tarafından agışın ya da agısın biçiminde okunabilen sözcük üzerinde durulmaktadır. İlk
olarak sorunlu sözcüğün yazıtta hangi cümlede, nasıl geçtiği belirtilmiş ardından sözcükle
ilgili yapılan araştırmalar ve görüşlere kişiler belirtilerek yer verilmiştir. On beş
araştırmacının görüşüne ve yorumuna yer veren yazar, bu görüşleri okunuş, anlam ve
yorum bakımından sınıflandırmış ve değerlendirmiştir. Yazara göre ise sözcük ş’li değil
s’li biçimde okunmalıdır. agı+ış a dayandırmak kendi içinde tutarlı olsa da başka
metinlerde örneği yoktur. Bunun yanı sıra yazar kelimenin agısın biçiminde okunmasının
yerinde olacağını gerekçeleriyle birlikte ortaya koyar. Son olarak ise “Servet, mal, mülk”
anlamına gelen agısın’ın agı+sı+n şeklinde eklerine ayrılabileceği ve barının ile ikileme
oluşturduğu belirtilmektedir.
2.1.48. ŞÜKÜRLÜ, Elisa, “Göktürk Yazıtlarında Kelimelerin Noktalanması
Özellikleri”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1993, Ankara,
1995, s.121, 134.19
Göktürk yazıtlarında dikkat çeken özelliklerden biri olan kelimelerin noktalanması
meselesi çalışmanın konusunu oluşturur. Konuyu önemli kılan Türklerin okunuşu
kolaylaştırmak için Göktürk alfabesi ile yazılan metinlerde de kelimeleri noktalamasıdır.
Ancak kelimelerin noktalanması farklı yazıtlarda hatta bazen aynı metnin yazımında da
benzerlik göstermemektedir. İşte yazar çalışmasında bu duruma dikkat çekmektedir. Bunu
yaparken de kaynaklardan örnekler sunar.
Batı ve güney Sibirya’da, Moğolistan’da kelimeleri birbirinden ayırmak için çift
noktaların kullanılmış olmasına karşın, Talas, Doğu Avrupa ve Kuzey Kafkasya’daki
19 Göktürk harflerinin okunuşunun 100. yıl dönümü dolayısıyla 15-16 Mayıs 1993’te Ankara ve İstanbul’da
yapılan anma toplantılarında bildiri olarak sunulmuştur.
87
Göktürk yazıtlarında hiç nokta kullanılmadığı ya da noktaların sayısının birden üçe kadar
olduğu örnek kelimeler verilerek belirtilmektedir. Bu ve buna benzer kaynaklarla
açıklamalarına devam eden yazar, bu bilgilerden hareketle Göktürk alfabesi ile yazılmış
metinlerde ilk yıllarda kelimelerin noktalanmadığı kanısına varmaktadır. Ardından farklı
yazıtlar ve metinlerle ilgili ayırıma gidilerek örnekler verilmektedir. Bu yapılırken de
metinlerde geçen noktalanmış kelime örnekleri asıl Göktürk alfabesiyle yazılmış olarak ve
okunuşuyla birlikte yerleri de belirtilerek sunulmaktadır. Göktürk yazıtlarında kelimelerin
noktalanmasındaki genel kurallar maddeler halinde örneklerle sunulup tigin kelimesi örnek
alınarak birleşik kelimelerin noktalanması hakkında bir sonuca varılır. Bunun gibi birçok
örnek ve sınıflandırma yazıda mevcuttur. Ayrıca verilen maddelerde belirtilenlere
uymayan istisnai durumlardan da yine bahsedilir. Buna en güzel örnek Tonyukuk
Yazıtıdır. Bu yazıtta çoğu zaman bileşik isimler, fiil sıfat terkiplerini gösteren kelimeler
birlikte ya da fille ilgili olarak kullanılan kelimeler bileşik şekilde yazılmış ve
noktalanmıştır. Ardından noktalamanın kelime düzeyinde kalmayıp eski Türklerin
cümleleri belirtmede de noktalardan yararlandığı örnekler verilerek gösterilir. Bu
örneklerden bir tanesi ‘üç körüg kişi kaltı’ cümlesidir. Bu ve bunun gibi cümleler kelime
şeklinde değil cümleler halinde iki nokta ile ayrılmıştır.
Çalışmanın sonunda ise Irk Bitig fal kitabının Göktürk Yazıtlarının imlasından
farklı olduğu ve burada kelimelerin ayrı ayrı noktalandığı belirtilir.
2.1.49. ŞÜKÜRLÜ, Elisa-Elşen ŞÜKÜRLÜ, “Göktürk Yazıtlarında Eklerin
İmla Kuralları”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, 2000, s.
347-352.
Bütün eski alfabelerin belli imla kuralları olmuş ve zaman geçtikçe gelişmiş,
tamamlanmıştır. Bu durum Göktürk alfabesinin imla kuralları için de söylenebilir. Göktürk
metinlerinde ekler başlıca bir, bazı hallerde iki veya üç hecelidir. Bu çalışmada yazarlar
Göktürk metinlerindeki eklerde ünlülerin yazılışı ve yazılmayışı meselesinden
bahsetmektedir. Çalışmada Göktürk yazı dilinde karşılaşılan ekler hecelerin sayısına ve
yazılışına göre 2’ye ayrılmıştır.
88
1- Tek heceli hal ekleri ve ünlülerinin yazılışına göre imlası
Bu başlık altında 10 farklı alt grupta bir incelemeye gidilmiş, her birindeki durum
özellikleri, Göktürk harfleri ile yazılışları Transkripsiyonlanmış halleri ve günümüz
Türkçesi karşılıkları ile örnekler üzerinde gösterilmiştir. Bu başlık altında tek heceli hal
ekleri akuzatif hali (-ın,-in), vasıta (birle), yönelme hali (-a), (k,-ka), bulunma hali (-da
,ta), üçüncü şahıs (-ı, -i, -sı,-si), ve zaman eklerinin kullanımında ünlülerin yazılıp
yazılmadığı, nasıl kullanıldıkları ve yazıldıkları gibi durumlar örneklerle gösterilmiştir.
2- İki ve üç heceli eklerde ünlülerinin yazılışına göre imlaları:
Bu başlık altında ise 5 farklı durum incelenmiştir, yine ilk bölümdeki gibi Göktürk
harfli yazımı, transkripsiyonlanmış halleri, bugünkü Türkçe karşılıkları örneklerle
belirlenmiştir. Bu başlık altında ise -aru yön eklerinin, -tan, -dan ayrılma hal eklerinin, -
taçı, -teçi gelecek zaman eklerinin, zarf fiil yapan –tukda, -tikda, -tıkınta eklerinin, zarf fiil
yapan –ğali, -gali eklerinin ünlülerle yazılıp yazılmadıkları, hangi ünlülerle kullanılıp
kullanılmadıkları örneklerle belirtilmiştir.
Yazarlar incelemelerine dayanarak Göktürk yazıtlarındaki eklerin imla kuralları ile
ilgili şu sonuca varmaktadır: Bütün eski Tük boylarında kullanılmış olan Göktürk
metinlerinde aynı imla kurallarından faydalanılmıştır. Bu da Türk boyları arasında yazı
dilinin tek ve aynı olduğunu ispat eder. Ayrıca durum Türk boyları arasında alfabeyi ve
imlayı öğreten okulların olduğunu göstermektedir. Böyle olmasa idi aynı kelimeler ve
ekler farklı imla kuralları ile yazılmış olurdu.
2.1.50. TABAKLAR, Özcan, Göktürk Harfli Yazıtlarda –gAlI Eki Üzerine,
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
Dergisi, 45(45), s. 269-274.
Çalışma bugün –dAn beri anlamında kullanılan –Alı zarf-fiil ekinin Eski Türkçede
–gAlı şeklinde kullanıldığını göstermek amacı taşımaktadır. Bu ek Göktürk harfli
yazıtlarda kullanım alanı olarak fazla bulunmasa da örneklerine rastlanmaktadır ve bu
sebeple yazar tarafından incelenmiş, örnekleri sunularak açıklamalar yapılmıştır.
89
Yazar çalışmasına zarf-fil tanımı, kullanımını ve görevlerini anlatarak başlamakta,
Türkiye Türkçesindeki –Alı zarf-fiil ekinin fonksiyonlarına dair görüşlere bazı dilbilgisi
kitaplarında belirtildiği şekilde sunmaktadır. Ardından –Alı ekinin Göktürkçede karşılı
olduğu söylenen ve az yer alan –gAlı ekinin geçtiği yerler ve fonksiyonları yazıtlardan
örnek kelime ve cümle örnekleriyle tespit edilmektedir. Bu örneklere göre ekin zarf-fiil
olduğu, zamanda süreklilik gösterdiği, –mak için, -mak üzere, -den beri anlamlarında
kullanıldığı ve –Alı ekiyle ayniyet gösterdiği sonucuna varılmıştır. Ancak bunun dışında
Tonyukuk Yazıtında iki örnekte bu durumların aksine –gAlı eki isim-fill olarak
kullanılmaktadır.
2.1.51. TAŞAĞIL, Ahmet, “Köl Tigin Yazıtının Çince Yüzü Hakkında” TTK
Belleten, 2004, 68(252), s. 403-421.
Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi kapsamında 2002 yılında bir ay boyunca
Orhun Yazıtlarının Çince yüzleri üzerinde çalıştığını belirten yazar, daha öne Göktürklerin
tarihleri hakkında yaptığı çalışmalar dolayısıyla Çince kaynaklara hâkim olduğunu, bu
yüzden de konuya aşina olduğunu ifade etmektedir. Yazar önce Kültigin sonra da Bilge
Kağan yazıtının Çince yüzü üzerinde çalışma yapmıştır. Bilge Kağan yazıtının Çince
yüzünde çok daha fazla silinme olduğu için anlamlandırmada zorlandığını söyleyen yazar,
bu yazıtın Çince yüzüyle ilgili bir makale yayınlayacağını söyleyerek Kültigin yazıtındaki
Çince Bölümü ele almaktadır.
Kendisinden önce Kültigin yazıtının Çince yüzü hakkında çalışmalarda
bulunanların yorumlarının gerçeğe yakın olduğunu fakat bu araştırmacıların bu bölümlerde
yer alan bazı Türkçe unvan ve şahıs isimlerini anlamadıklarını ifade eden yazar, metnin
yazılış tarzı, mantığı ve düşüncesinin kendisini fazla zorlamadığını belirtmektedir. Yazar
çalışmasını Köl Tigin’in Kimliği; Çince Metnin Muhtevası; Köl Tigin’in Faaliyetleri
Hakkında; Köl Tigin’in Ölümü ve Yazıtının Dikilmesi; Çince Metnin Durumu; Yazıtın
Bulunuşu ve Çince Metnin Üzerinde Çalışmalar; Çince Metnin Tercümesi isimli 7 ana
başlık altında şekillendirmiştir.
Yazar, Çince Metnin Tercümesi başlığı altında önce Çince Metni Çin alfabesine
göre yazmış, her Çince satırın altında da bu bölümün günümüz Türkçesine çevirisini
vermiştir. Yazının sonunda da bu Çince bölüm toplu olarak verilmiştir.
90
2.1.52. TEKİN, Talat, “Eski Türk Yazıtlarında Yanlış Yorumlanan Bir
Kelime Üzerine”, Turkish Studies, 1(2), 2006, s. 201-211.20
Talat Tekin tarafından İngilizce kaleme alınan makale Runik harfli metinler
üzerinde çalışanlar için hala önemli görüldüğünden Erdem Uçar tarafından Türkçe’ ye
çevrilmiştir. Çalışmanın amacı ise eski Türk yazıtlarında geçen s2iz~s
2z, s
2iza~s
2za,
s2izm~s
2zm ve s
2izma~s
2zma şeklinde yazılan kelimelerin düzeltilmesini yapmaktır. Yazar
bu kelimelerin yanlış okunmuş ve anlamlandırılmış olduğu kanısındadır ve bunların esiz,
esize, esizim ve esizime şeklinde okunması gerektiğini söyleyerek bunların ünlem olduğunu
ispat etmektedir.
Öncelikle bahsedilen bu kelimelerin siz, size, sızım ve sizim şeklinde genelde
okunduğu ancak esiz!, esiz e!, esizim! ve esizim e! şeklinde okunması gerektiğini
belirtmektedir. Yazar bunu Orta Türkçe, Kutadgu Bilig, Atabetül Hakayık, Çağataycadan
örneklerle delillendirmekte ve ünlem olduğunu vurgulamaktadır ve ayrıca anlamının da
“yazık” olduğunu belirtmektedir. Daha sonra problemli harf gruplarının yani kelimelerin
yorumları üç başlık altında verilmektedir.
1- s2iza~s
2za~s
2ize
2- s2izm~s
2zm, s
2zma~s
2za =si
2zime
3- s2iz~s
2z= siz
Birinci başlık altında kelimenin siz zamirinin datif şekli olarak okunmasına karşı
çıkılır metinlerde sentaks uyumsuzluğu örnekler üzerinde belirtilerek açıklamalar yapılır.
Kelimenin esiz e! şeklinde okunup ve “Ne yazık! Vah! “ olarak çevrileceği belirtilir.
İkinci ve üçüncü başlıklarda benzer uygulamalar yapılır, örnekler üzerinde yazar
tarafından yeni yorumlamalar getirilir. Çalışmanın sonunda ise eski Türk mezarlarında
esiz!, esiz e!, esizim! ve esizim e! şekillerini içeren parçalar liste halinde sunulmaktadır.
20 1964 yılında Ural Altaische Jahrbücher’de “On a Misinterprete Word in the Old Tukic Inscriptions” adıyla
yayınlanan bu makale Erdem UÇAR tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
91
2.1.53. TEKİN, Talat, “Köktürk Yazıtlarındaki Deyimler Üzerine 1”, Türk
Dili, 1957, 6(67), s. 372-374.
Deyimler gerçek anlamlarının dışında da ayrı birer anlamı olan, söze anlatım gücü
ve kolaylığı sağlayan söz öbekleridir. Türk dili de halkın ortaklaşa meydana getirdiği dili
zenginleştiren ve anlatım gücünü artıran deyimler bakımından oldukça zengindir. Bu
çalışmada da yazar Türk dilinin en eskilerinden olan Göktürk yazıtlarındaki deyimleri
incelemektedir. Amacı eski çağlardan beri çok sayıda deyim barındıran Türkçe’nin
deyimlerle nasıl gelişip güzelleştiğini göstermektedir. Çalışmada sırasıyla Kültigin, Bilge
Kağan ve vezir Tonyukuk’a ait yazıtlar incelenmiş, bu yazıtların metinleri ise H.Namık
Orkun’un yayınından taranmıştır. Yazar bu metinlerde benzetme ve mecazlarla kurulmuş
on iki deyim tespit etmektedir. Bu deyimler çalışmada Göktürk yazıtlarındaki asıl şekilleri
gösterildikten sonra karşılarına anlamları koyulmakta, daha sonra ise deyimin kullanıldığı
parça yazıtların metininden olduğu gibi alınarak altlarına bugünkü Türkçe ile karşılıkları
verilmektedir. Ayrıca bu çalışmada üç tane deyime yer verilmiştir. Diğerleri ise yazarın bu
çalışmasının devamı olan 2. yazısında bulunmaktadır. Bu çalışmadaki ilk üç deyim şu
şekildedir.
1- Adak kamşatmak: ayağı burkulmak, ayağı dolaşmak (mecaz olarak: morali
bozulmak, şaşırıp yanlış hareket etmek)
2- Atı küsi yok bolmak: adı sanı yok olmak (mecaz olarak: ortadan kalkmak, varlığı
kalmamak)
3- Balıkdaki tagıkmak tagdaki inmek: Şehirdeki dağa çıkmak, dağdaki (şehire)
inmek (mecazi olarak: Köşedeki bucaktaki derlenip toplanmak)
2.1.54. TEKİN, Talat, “Köktürk Yazıtlarındaki Deyimler Üzerine 2”, Türk
Dili, 1957, 7(68), s. 423-426.
Yazarın “Köktürk Yazıtlarındaki Deyimler Üzerine” adlı çalışmasının devamı olan
bu yazıda da Orhun Yazıtlarındaki deyimler ele alınmıştır. Burada ise kalan 9 deyim
yazıtlarda geçtiği şekli ve günümüz Türkçesi karşılıkları ile sıralanmaktadır. Bu deyimler
şunlardır:
92
4. Başlıgıg yükündürmek, tizlig sökürmek: başlıya baş eğdirmek, dizliye diz
çöktürmek (mecaz olarak; asileri, güçlüleri kendine muti kılmak)
5. İçre aşsız taşra tonsuz: İçerisi aşsız, dışarısı esvapsız; karnı aç, çıplak (mecaz
olarak; yoksul)
6. Körür közi körmez-teg bilir biligi bilmez-teg bolmak: görür gözü görmez gibi,
erer aklı ermez gibi olmak (mecaz olarak: iş görmez, düşünemez hale gelmek)
7. Közi kaşı yablak bolmak: gözü kaşı fena olmak (mecaz olarak: kendini helak
etmek bitkin hale gelmek)
8. Ot sub kılmak : ateş (ile) su etmek (mecaz olarak: ayırmak, birbirine düşman
etmek)
9. Ödine küni tegmek: ödüne günü değmek (mecaz olarak: çok kıskanarak haset
etmek)
10. Tün udımamak küntüz olurmamak: gece uyumamak, gündüz oturmamak
(mo:çok çalışmak)
11. Sabın sımak: sözünü kırmak (mo: hatırını kırmak)
12. Uçmak, uça barmak: uçmak, uçup gitmek (mo: ölmek)
Yazar Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk Yazıtlarından derlediği deyimleri ele
almaktadır. Ancak bu deyimlerin sayısı arttırılabilir. Yazar bu çalışmasında yalnızca
benzetme ya da mecaz ile kurulmuş olan deyimleri ortaya koymaktadır.
2.1.55. TEZCAN, Semih, “Tonyukuk Yazıtlarında Birkaç Düzeltme”, Türk
Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 1975-76, s.173-181.
Eski Türk yazıtları üzerinde yapılan ilk çalışmalarda çözülemeyen veya yanlış
çözümlenmiş birçok sorun bulunmaktadır. Daha sonra yazıtlarla uğraşanlar yeni
çözümlemeler ve öneriler getirse de kimi yanlışlar düzeltilmemiştir. Özellikle Tonyukuk
Yazıtlarının en az anlaşılmış olan yazıt olduğunu düşünen yazar, bu çalışmada Tonyukuk
Yazıtı üzerinde bazı düzeltmeler yapmaktadır.
Bu düzeltmeler Tonyukuk Yazıtlarının 5., 13., 11., ve 33., 20. ve 21., 52.
satırlardaki bazı kelime ve ibareler üzerinedir.
93
Tonyukuk Yazıtı 5. satırda geçen; yayıl / yayyıl/ yıyyıl/ yaymışı/ yaymısı, yıymışı
şeklinde geçen kelimeler ayıl ve ayıyması şeklinde düzeltilmiştir.
Tonyukuk Yazıtı 13. satırda geçen; toplayalı ve topulyalu kelimeleri de topulyalı,
ve topulyuluq şeklinde düzeltilmiştir.
Tonyukuk Yazıtı 11. satır ve 33. satırda geçen; yän, yan düzeltilmiş ve eyin (-ëyın)
şeklinde okunmuştur.
Tonyukuk Yazıtı 20. ve 21. Satırlarında geçen qaçan(n)än düzeltilmiş ve kelime
qaç nän şeklinde okunmuştur.
Tonyukuk Yazıtı 52. satırda geçen işig küçüg bertim ök idafesi değiştirilmiş işig
küşüg äbirtim ok şeklinde okunmuştur.
Yazar Tonyukuk Yazıtlarındaki bazı satırlarda geçen kelime ve ibareleri diğer
araştırmacıların çalışmalarını da katarak değerlendirmiş, karşılaştırmış ve kendi görüşlerini
sunarak düzeltmeler yapmıştır. Bunu yaparken aynı zamanda kelimelerin köken
araştırmalarını yapmakta, farklı metinlerdeki kullanımlarına yer vermekte, sözcüklerden
yararlanmakta ve örnekler vermektedir. Ayrıca düzeltmeler anlam yönünden de
incelenmiştir.
2.1.56. TUNA, Osman Nedim, “Ekin Ara İdi Oksuz Kök Türk Ança Olurur
Ermiş (KT, D 2-3) İbaresi Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-
Belleten 1993, Ankara, 1995, s.77-81.21
Araştırmalarda farklı araştırmacılar tarafından farklı anlamlandırılan sözcüklerden
oluşan ve “ekin ara idi oksuz Kök Türk ança olurur ermiş” ibaresinin içinde geçen idi,
oksuz, ança kelimeleri üzerinde durulmaktadır. Yazar bu kelimelerin muhtemel okunuş ve
anlam farklarını göz önüne alarak Bilge Kağan ve Tonyukuk Yazıtının iyice anlaşılamayan
başka yerlerinin de aydınlatabileceğini düşünür. İlk olarak “idi oksuz” kelime grubuyla
açıklamalarına başlar. Kültigin Yazıtının doğu yüzündeki ilk üç satırında geçen “idi oksuz”
21 Göktürk harflerinin okunuşunun 100. yıl dönümü dolayısıyla 15-16 Mayıs 1993’te Ankara ve İstanbul’da
yapılan anma toplantılarında bildiri olarak sunulmuştur.
94
kelime grubunun anlamlandırılmasındaki çelişkiye değinildikten sonra; öncesinde geçen
cümlelerin ilahi bir kaynağa bağlanan hakimiyet inancı, iftihar ve övgü dolu olmasına
rağmen bu kelime grubunun Thomsen dışındaki araştırmacılar tarafından tamamen ters
düşen şekilde karşılandığı söylenmektedir. Bu ifadenin Radloff, H. Namık Orkun, Malov
tarafından “sahipsiz ve teşkilatsız”, M. Ergin tarafından “pek teşkilatsız”, T. Tekin
tarafından ise “pek örgütsüz ve düzensiz yaşayan” şeklinde açıklandığı belirtilirken, yazara
göre bu ifade ‘idi’ “sahip” kelimesine dayanmaktadır. Diğer çevirilerin doğru olması
durumunda kelimenin anlam olarak idisiz şeklinde olması gerektiği oysa idi “hiç” oksuz da
“ok bulunmayan”(ok; eyalet, idari bölge) anlamına geldiği ve Thomsen’in hakim Göktürk
çevirisine yakınlık gösterdiği vurgulanır.
Bu çalışmada üzerinde durulan diğer kelime ise ança dır”. Öyle, öylece anlamına
gelen bu kelimenin inçe de okunabileceğini söyleyen yazar bu kelimeyi ençe şeklinde
okunmakta ve anlam olarak da ‘rahat, huzur, sakin, tasasız, kolayca’ olarak yorumlar.
Buna da Codex Comanicus’u, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü’nü, Kutadgu Bilig’i, Atabetül
Hakayık’ı, Divan ü Lügati’t Türk’ü ve İbn Mühenna’yı anlam ve yazılışları bakımından
kaynak gösterir. Bundan başka Türk dilinde fiil ve isimler için ayrı köklerin
kullanılmasından da bahsederek örnekler vermekte ve kelimeyi enç-e diye düşünmenin
daha doğru olacağından söz etmektedir. Açıklamalarını yaptığı bu kelimenin cümle
içindeki örneklerine ‘rahat, kolayca’ anlamını vererek yeni yorumlar getirir.
2.1.57. TUNA, Osman Nedim, “Bazı İmla Gelenekleri, Bunların Metin
İncelemelerindeki Önemi ve Orhon Yazıtlarında Birkaç Açıklama”,
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1957, s. 41-81.
Türkler tarih boyunca geniş sahalara yayılmış, farklı kültürler, diller ve dinlerle
karşılaşmış, etkileşimde bulunmuş farklı alfabeler benimsemiş ve çeşitli yazılarla edebi
ürünler vermişlerdir. En eski ve milli yazı olarak kabul edilen Göktürk yazısı ile yazılmış
metinler de ilk toplu belgelerdir. Bu devirde ve diğer devirlerde gelişen yazı dilleri
zamanla imla gelenekleri oluşturmuştur, alfabeler değiştikçe birinden diğerine aktarılarak
kullanılmıştır. İmla geleneklerinin belirlenmesi, ortaya konması ve incelenmesi metin
çözümlerinde önemli yer tutmaktadır.
95
Çalışmada da yazarın amacı önce kronolojik sıraya ve gelenek süresinin
uzunluğunu göz önünde tutarak imla özelliklerini örnekleri ile kısaca tanıtmak, sonra da
Orhun Yazıtlarında imladan faydalanarak üzerinde kısmen veya hiç durulmamış birkaç
noktayı aydınlatmaktadır.
Çalışmada ilk olarak İmla Gelenekleri başlığı altında Göktürk metinlerinde Arap
alfabeleri ile yazılan metinlere kadar birbirine yakın seslerin bir tek işaretler karşılanması
konusu ele alınmakta, bu durum fonetik bir sebeple açıklanmaktadır. Bu seslere yazar
örnek olarak 12 ses belirtmekte ve kelime örnekleri sunmaktadır.
İkinci bölümde ilk zamanlarda “ d “ ile yazılan kelimenin daha sonra “ t “ halini
almasına değinilir ve bu durumun değerlendirilmesi yapılır, örnek kelimeler ile gösterilir.
Üçüncü bölüm bazı şartlarda konsonların ince işaretlerle yazılmasından ibaret olan
imla geleneğinden bahsetmektedir. Bu duruma uyan altı madde sıralanır ve örnek
kelimelerle değerlendirmeler sunulur.
Dördüncü bölüm yalnız Buddhist Uygur metinlerinde, özel şartlarda, düz vokallerin
ve y’nin yazılmaması geleneğinin anlatıldığı bölümdür. Bu duruma uyan 11 madde
sıralanır. Bu gelenek için yine kelime örnekleri verilir ve değerlendirmeler yapılır.
Beşinci bölüm Türkoloji’nin tartışmalı konularında birisi olan, Göktürk, Uygur,
Mani, Arap alfabeleri ile yazılmış metinlerde bir ve aynı belge içinde, bir ve aynı ince –
düz kelimenin kök vokalinin bazen i, bazen e ile gösterilmesi geleneğidir. Bu durumu
açıklayan ve değerlendiren yazara göre e – i meselesi, yani iki şekilde yazılan kelimeler
şive karışmasından ileri gelen bir meseledir. Yani yazar eldeki örneklerde kapalı e’ nin
aynı seslerle yan yana bulunmasından kaynaklanarak hangi şartlarda bu seslerin e >è ye
yol açtığı bilinirse, iki imlalı kelimelerin kapalı e’ li uymayanların şive karışmasından ileri
gelmiş i ve e’li kelimeler olması gerektiğini savunur.
Yazar bilgi verdiği, örneklerle açıkladığı ve değerlendirdiği imla geleneklerine
dayanarak Orhun Yazıtlarında birkaç açıklama yapmaktadır. Bu imla geleneğinin Orhun
96
Yazıtlarına nasıl yansıdığına değinilmiş, örnek kelimler ve eklerle açıklama ve incelemeler
yapılmıştır.
2.1.58. TULUM, Mertol, “Orhon Yazıtlarında Birleşik Cümleler ve Baş Cümle
ile Yardımcı Cümle İlişkileri”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı -
Belleten 1990, Ankara, 1994, s. 193 - 205
Orhun Yazıtları yalnızca geçmişin anlatıldığı hikayeler değildir. Asıl itibarıyla
geçmişte yaşanan hadiselerin birçok yönden yorumlanması, tenkit yoluyla tahlil edilmesi,
uyarı ve tavsiyelerle bir vasiyet olmasıdır. Bu sebepten yüksek bir düşünce mahsulüdür.
Çalışmanın amacı da bu yazıtlarda değişik düşüncelerin ifadesinde, olaylar arasında
kurulmuş olan ilişkilerde ortaya çıkan kalıpları belirtmektir. Yani yazarın hareket noktası
dil için değerlendirme bakımından cümleler arasında bulunan anlamca beraberliklerdir. Bu
yüzden yazar, yapısı ne olursa olsun yardımcı cümleleri bir baş cümle ile ilişkisi açısından
ele aldığını ve hemen her gelişmiş dilde ortak olan ilişkileri ve bunların gramatikal
ifadelerini göstermeye çalıştığını belirtmiştir.
Bu çalışmada yalnızca Orhun Yazıtları esas alınmış, diğer Göktürk metinleri
kullanılmamıştır. Yazar, Orhun Yazıtlarının cümle yapılarını ele alıp incelemeden ve
değerlendirmeden önce bazı tarifler yapmış, terimlerden bahsetmiştir. Bunlar birleşik
cümle, baş cümle ve yardımcı cümle tanımları ve açıklamalarıdır. Cümle şekil bakımından
bu isimleri almaktadır. Aynı zamanda da birleşik cümle, iç içe bir görünüş sergiler ve
birden çok düşünce ve birçok anlam ilişkisi barındırır. Buradan hareketle yazar, Orhun
Yazıtlarındaki cümleleri başlıca ilişkiler ve ifade ediliş şekilleri ana başlığı altında alt
başlıklarla açıklar, örneklendirir ve ilişki bakımından değerlendirir.
Bunlar sırasıyla şu şekilde sıralanmaktadır;
1- Şart ilişkisi
2- Sebep ilişkisi
3- Sebep – sonuç ilişkisi
4- Zaman sonuç ilişkisi
5- Gaye ve maksat ilişkisi
6- Zıtlık, aykırılık, karşı olma
97
7- Miktar ve vasıfça karşılaştırma
8- Hal, davranış tarzı
Orhun Yazıtlarında geçen cümleler bu ilişkileri bakımından açıklanmaktadır. Yazar
bunu yaparken yazıtlarda geçen cümleleri okunuşları ve günümüz Türkçe karşılıkları ile
örneklendirir, yerlerini belirtir ve cümlelerdeki ilişkileri açıklar. Aynı zamanda cümleler
baş cümle, yardımcı cümle olarak kapsadıkları cümleler olarak da belirtilmektedir. Bazı
cümlelerdeki ilişkilerin hangi ifade kalıplarıyla kurulduğu da alt başlıklarda belirtilip
açıklamaktadır. Örnek verilecek olursa zaman ilişkisi başlığı altında eş zamanda olma, eş
zaman içinde sürme veya tekrarlama, sonralık zaman içinde kaçınılmaz sonuç, “akıbet”
ifadesi alt başlıkları verilmekte, böylelikle zaman ilişkisinin hangi ifade ve kalıplarla
kurulduğu da belirtilmektedir.
2.1.59. USEEV, Nurdin, “Tonyukuk Yazıtındaki Tün Kat- Birleşik Fiili
Üzerine ya da Eski Okunuşun Yeniden Keşfedilmesi”, Turkish
Studies, 2011, 6(3), s. 1581- 1583.
Makalede Tonyukuk Yazıtında geçen ve araştırmacılar tarafından tün kat-, tün akıt-
şeklinde okunan birleşik fiilin üzerinde durularak bu iki okunuş şeklinin hangisinin daha
doğru olduğu incelenmiştir. Yazar ilk okuyanlar tarafından doğru okunduğu, sonradan
yanlış okunarak anlamlandırıldığını düşündüğü tün kat- ya da tün akıt- kelimeleri üzerinde
durmaktadır. Söz konusu kelime Tonyukuk Yazıtının 1.taşının kuzey yüzündeki 8.satırda
yer almaktadır. Bu kelimenin son yapılan çalışmaların çoğunda tün akıtımız şeklinde
okunarak ‘gece akın ettik’ diye tercüme edildiği belirtmekte ardından karşısına ilk
okuyanların tün katdımız şeklinde okuyup ‘gece uyumadan, durmadan yürüdük’ olarak
tercüme edildiği konmaktadır. Yazar ilk okuyanları ve son okuyanları isimleri ve
tercümeleri ile belirtmekte ve karşılaştırma yaparak sonuca ulaşmaya çalışmaktadır. Bunu
yaparken de örnekler vermekte gramer açıklamaları yapmaktadır. Sonuç bölümünde ise ilk
okuyanların yaptığı gibi kat- şeklinde okuması ve ‘gece uyumadan dinlenmeden ilerledik’
anlamına gelen tün kat- birleşik fili deyim olarak açıklanması gerektiği düşünülmektedir.
Ele alınan birleşik filin de bir deyim özelliği taşıdığı belirtilmektedir.
98
2.1.60. USER, Hatice ŞİRİN, “Tonyukuk Yazıtı'nda Geçen (Ugur Kalıtdım)
İbaresi Üzerine Yeni Bir Anlamlandırma Teklifi”, Erdem Dergisi,
Ekim 2007, 16(48), s. 157-168.
Türk dilinin ilk yazılı örneklerinden sayılan ve tarih, kültür açısından önemli olan
Orhun Yazıtlarından Tonyukuk Yazıtı üzerine yapılan okuma ve yorumlama çalışmaları,
düzeltmeler ve yeni teklifler hala devam etmektedir. Yazarın bu çalışmasında da Tonyukuk
Yazıtının 25. satırında yer alan ve wg1r
1k
1l1t1d
1m biçiminde harf çevrimi yapılan yazım
yeniden değerlendirilip anlamlandırılmaktadır. Öncelikle eski okuma ve yorumlamalara
yer verilmiş, farklı görüşler karşılaştırılıp değerlendirilmeler yapılmıştır. Yazar ise daha
önce teklif edilen ugur kalıtdım şeklindeki yazı çevrimini ve okunuşunu gerekçeleriyle
açıklamakta ve değerlendirmeleri sonunda bu şekli benimsemektedir. Çalışmanın sonunda
da bu ibare yine açıklamalar, karşılaştırmalar ve değerlendirmeler ile “yolu bıraktım”
olarak teklif edilip anlamlandırılmaktadır.
2.1.61. YILDIRIM, Dursun, “Köktürk Yazıtlarında Öd Tenri Aymaz, Yag(g)ıl
‘Katıl’ Olmaz”, Türk Bitiği, Araştırma/İnceleme Yazıları, 1998, s. 125-
133.
Daha önce bildiri olarak sunulan bu yazı, yazarın bilimsel çalışmalarını bir araya
getirdiği kitabından alınmıştır. Göktürk yazıtlarında hâlen problemli hususlar bulunduğuna
değinerek yazısına başlayan yazar, çalışmasında üç problemli ifadeyi ele alacağını
söylemektedir.
Ele alınan birinci problem Kültigin yazıtında geçen tengri töpüsünde tutup yügerü
kötürmüş erinç; ikincisi de yine Kültigin yazıtındaki öd tengri yasar veya öd tengri aysar;
üçüncü ve son problem de Tonyukuk yazıtında geçen yag(g)ıl ibaresidir. Bu problemli
ibare ve kelimeleri Hüseyin Namık Orkun, Talat Tekin ve Muharrem Ergin’in
çalışmalarındaki anlamlandırmaları karşılaştırarak ele alan yazar, problemli ibarelerin
aşağıdaki gibi anlamlandırılabileceğini söyler:
tengri töpüsünde tutup yügerü kötürmüş erinç: tepesinden (tepelerinden) tutup
yukarı götürmüştür.
öd tengri yasar / öd tengri aysar: zamanı tanrı bozup dağıtır.
yag(g)ıl: kurban kes!
99
2.2. Bildiriler
2.2.1. ABİK, A. Deniz, “Orhun Yazıtlarında –MA- Olumsuzluk İşaretleyicisi
Alan Fiiller”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra
Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1),
Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara,
2011, s.15-30.
Çalışmada olumsuz kategorisi ve bunu karşılayan işaretleyiciler incelenmektedir.
Öncelikle olumsuzluk kavramından bahsedilmekte, genel olarak olumsuzluk kavramını
karşılayan işaretleyiciler, ekler anlatılmaktadır. Amaç Orhun Türkçesinde geçen,
olumsuzluk işaretleyicilerine yer vermektir. Orhun Türkçesinde fiillerde diğer
işaretleyiciler dışında –ma- soylu olumsuzluk işaretleyicileri olarak –ma, -maz ve –matı(n),
-mayın biçim birimleri görülmektedir. Çalışmada üç yazıtta bu işaretleyiciler alan fiiller
ayrı ayrı incelenmektedir. Yazar incelemeyi üç başlık altında toplamaktadır. Yazıtlarda
geçen işaretleyiciler eklendikleri fiillerle ayrı ayrı incelenmiş, özellikleri verilmiş, örnek
cümleler üzerinde gösterilmiştir. Buna göre
1- Bilge Kağan: Bu yazıtta işaretleyici olan 24 fiilin 12’si geçişli fiildir. Bu
fikirlerin kullanımda belirli geçmiş zaman, 4 kullanımda emir, 3’ünde şart,
1’inde geniş zaman çekiminde, 8’inde sıfat fiil, 32’sinde zarf fiil olarak
bulundukları görülür. Bu fiiller fiillerin kılınışı bakımından değerlendirildiğinde
ise 6 fiil bitimli, diğerlerinin sürekli fiiller olduğu görülür.
2- Kültigin: Bu yazıtta işaretleyici olan 18 fiil; 9’u geçişli, 9’u geçişsiz fiildir. 18
fiilin 24 kullanımından 8’i belirli geçmiş zaman, 5’emir, 4’ü geniş zaman, 3’ü
sıfat fiil, 2’si şart ve 2’si de zarf fiil kullanımındadır.
3- Tonyukuk: Bu yazıtta da 16 farklı fiil olumsuzluk işaretleyicisi alınmıştır.
Toplam 23 kullanım vardır. Bu fillerin 8’i geçişli, 7’si geçişsiz fiildir. Bu
kullanımların 19’u çekimli fiil, 3’ü fiilimsidir. Çekimli fiillerde 7’si belirli
geçmiş zaman, 4’ü geniş zaman, 5’i şart, 3’ü emir, 1’i gelecek zaman
çekimindedir. Kılınış açısından bakıldığında 5’i bitimli, 10’u sürekli fiildir.
Yazıtlar bu özelliklerine göre incelenmekte verilen, veriler ortaya konmaktadır. Bu
incelemeler doğrultusunda yazar değerlendirme yapmakta ve elde eden sonuçları
100
belirtmektedir. Bu sonuca göre –ma‘lı işaretleyiciler ile fiillerin anlamlarının farklı
ilişkileri olduğu anlaşılmaktadır. –ma‘lı biçim birimler anlamca olumsuz fiil, olumlu
anlamlı fiillerdekinden farklı olarak olumlu hale getirmektedir. –ma‘lı biçim birimleri alan
olumlu anlamlı fiilleri kendilerinden önceki diğer olumsuzluk yokluk işaretleyici ile
olumluluk değeri taşımaktadır.
2.2.2. İNAYET, Alimcan, “bir kişi: y(a)n(ı)ls(a)r; og(u)şı; bod(u)nı; bişukine;
t(e)gi, kıdm(a)z; (e)rm(i)ş ve in(i)si; [(e)ç]isin; bilm(e)z; (e)rti; oglı;
k(a)nın; bilm(e)z; (e)rti İbareleri Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3.
Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010,
Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 451-455.
Çalışmada bu iki ibare iki bölümde ayrı ayrı incelenmektedir. Birinci ifadede birçok
araştırmacı tarafından benzer açıklamalar ve anlamlandırmalar yapılmış, Ahmet Bican
Ercilasun buna farklı bir yorum yapmıştır. Bu ifadede sorunlu olan ve farklı yorumlara
sebep olan kelime kıdmaz ermiş yani kıd- fiilinden ve genellikler okuma ve anlamlandırma
kıdmaz ermiş ifadesi barındırmazmış, ilerlemezlermiş, öldürmezlermiş gibi anlamlar
kazanmıştır. Yalnız Ercilasun bu ifadeyi “kıyı yapmazmış” şeklinde çevirmiştir. Geng Shi-
min bu yorumu yeterli bulmamış ve kıd- fiilini Kazakçada ki kıy- fiiline benzetip anlam
olarak da acımak, şefkat-merhamet göstermek olarak vermektedir. Yazar bu açıklamalara
değindikten sonra kendi yorumunu yapar. Ona göre bu ifade kenar, hudut anlamındaki
kıtığ, kıy sözcüklerini bırakmak anlamındaki kıt sözcüğünden gelir ve ibare bir kişi yanılsa,
kavmi, halkı ve nesillerini dahi bırakmazlar şeklinde çevrilebilir. Kıd- fiilinin işaret ettiği
anlam öldürmek ve yok etmektir. Ancak bu anlam fiilin doğrudan değil işaret edilen
anlamıdır. Bu anlam Çin tarihinde bilinen bir ceza yöntemini akıllara getirir.
İkinci ibarenin Geng-Shi-Min tarafından dikkat çekici olarak yorumlandığını,
ülkenin büyüklüğünü kastettiğini belirten yazar bunu yeterli bulmaz ve ibarenin yer aldığı
metni vererek diğer araştırmacıların yorumlarına yer verir. Yazara göre burada geçen
ifadelerde ülke topraklarının genişliği değil, ülkenin, halkın bağımsızlığı, özgürlüğü
vurgulanmaktadır. Bu da yine Çin tarihinde ve uygulamalarında görülen anlayışlardan biri
ile açıklanmaktadır. Bu ifadeye paralel olarak benzer nitelikte olan idi oksuz ifadesine de
yer verir örnek olarak. Bu iki ifadenin anlatmak istediği durum arasında paralellik vardır ve
101
her ikisi de hür, bağımsız, özgür bir toplumu ifade etmektedir. Sonuç olarak yazar
açıklama ve yorumlamaya ihtiyaç duyan bir ifadenin yer aldığı Orhun Yazıtları için Çin
kültürünün etkisinin göz önünde bulundurulması ve faydalanılması gerektiğini savunur.
2.2.3. KARAHAN, Leyla, “Köktürkçe Metinlerdeki Üçüncü Şahıs Özneli
Ardaşık Cümlelerde Özne Bağlantıları ve Belirsizlik Özneli Cümleler”,
“Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu,
26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Hacettepe Üniversitesi,
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 457-462.
Bir metinde en sık görülen ortak öğe özne Türkçede geçişsiz edilgen fiil cümleler
ve bazı özel yapıların dışında her cümlede bulunur. Öznenin anlam olarak bulunduğu
ancak şekil olarak yer almadığı cümlelerde öznenin varlığı yüklemden anlaşılır. Bu
çalışmada da Göktürkçe metinlerdeki üçüncü şahıs özneli ardışık cümlelerde öznelerin
bağlantıları incelenmekte ve öznesi araştırmacılarca farklı yorumlanan bir cümle düzeni
üzerinde durulmaktadır. Yazar örnekleri Kültigin ve Tonyukuk Yazıtlarından almıştır.
Göktürkçe metinlerde ardışık cümleler arasındaki üçüncü özne bağlantılarının birbirinden
farklı görünümlerini yazar 4 madde de toplamıştır. Bunlar;
1- Ortak öznenin ardaşık cümlelerin ilkinde bir gösterge olarak yer aldığı, sonraki
cümlelerde tekrar edilmediği yapılar.
2- Ardaşık cümlelerden birinin veya birkaçının öznesinin farklı olduğu yapılar.
3- Ardaşık cümlelerin ilkinde herhangi bir öğenin diğer cümlelerde ortak özne
olduğu yapılar.
4- Ardaşık cümlelerin ilkinde herhangi bir öğenin bir parçasının diğer cümlelerde
ortak özne olduğu yapılar.
Bu maddeler örnek cümleler eşliğinde açıklanarak ve yorumlanarak
anlatılmaktadır. Yazara göre ardışık cümleler üçüncü şahıs özne bağlantıları bakımından
uygunluk hem şekil hem de anlamca uygunluk gösterir. Ancak bazı örneklerde yüklemin
işaret ettiği özne diğer cümlelerle uyumlu görünmez. Yazar bundan hareketle [kangım
keyan ança ilig] törüg kazganıp uçabarmış. Kangım Kaganka başlayu Baz kaganıp balbal
tikmiş (KT D16) örneğini alarak farklı yorumlara ve görüşlere değinir, ardından
uyumsuzluğa neden olarak iki soru sorar;
102
1- İkinci cümlenin yüklemin teklik 3.şahıs özneyi mi, yoksa çokluk 3.şahıs özneyi
mi işaret etmektedir.
2- İkinci cümlenin öznesi onlar ise, onlar kimdir?
Bu sorulara cevaplar bulur açıklamalar yapar. Yazar çalışmanın sonunda 3. şahıs
özneli ardaşık cümlelerde özne bağlantılarının yapı ve anlamca genel olarak düzenli
olduğu kanısına varır. Ancak buna aykırı cümlelerde öznenin belirsiz şahıslı özneler
olabileceğini savunur
2.2.4. KAYA, Ceval, “Köktürkçe İdi Oksuz Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3.
Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010,
Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 463-467.
Bildiride Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtlarının ortak metinlerde geçen ve
anlamlandırılması sorunlu olan idi oksuz ibaresi üzerinde durulmaktadır. Bu ibare
yazıtlarda; (e)kin (a)ra idi oks(u)z kök türük (o)nça ol(u)rur (e)rm(i)ş (e)kin (o)ra idi
oks(u)z kök türük ıtı(nç)a ol(u)rur (e)rm(i)ş şeklinde geçmektedir. idi oksuz, kök türük ve
ıtı(nç)a kelimeleri sorunludur. Yazar çalışmada idi oksuz ifadesi üzerinde dursa da diğer iki
ifade için de görüş belirtmiştir. Ardından idi oksuz ibaresi üzerine şimdiye kadar yapılan
okuma ve anlamlandırma tekliflerini kimin yaptığı belirtilerek verilmiştir. Kelime idi uksız,
idi uksuz, idi oksız, idi oksuz şekillerinde okunmuş ve “efendisiz ve hanedansız, egemence,
hüküm süren soylu hanedanları olmayan, pek / hiç teşkilatsız / örgüz” gibi
anlamlandırılmıştır. Yazar kelimenin imlasında sorun görmez. Bazı açıklamalarıyla
ibarenin okunuşunun idi oks(uz) biçiminde okunacağının kesin olduğunun sorunun bu
kelimenin anlamlandırmasında olduğunu belirtir. Ona göre ibareye verilen anlamlar
bağlama uymaz ve aksine bu ibarenin olumlu bir anlam vermesi gerekir. İdi kelimesi sahip
anlamının yanında olumsuz fiil veya sıfatlar nitelendirip pekiştiren bir zarftır. Bu yüzden
kelime “hiç” anlamına gelmektedir. Oksuz kelimesi için ise yazar farklı anlamlandırma
tekliflerinden bahseder ve açıklamalarıyla kelimenin “hiç bağsız, tamamıyla hür, tam
bağımsız” anlamında olduğunu düşünür.
Ayrıca kök türük ve ıtı(nç)a kelimeleri de anlamı değiştirmeyecek ve grameri
bozmayacak alternatif ifadelerdir. Yazara göre iki yazıtta aynı cümlelerde farklı ifadelerin
103
oluşu dil dışı unsurlardır ve satırı doldurarak yazıtta bloklama sağlamak için yazılmıştır.
Bu açıklama ve değerlendirmelere göre yazar cümleyi; “(e)kin (a)ra idi oks(u)z kök türük
(a)nca ol(u)rur (e)rm(i)ş” şeklinde ve “ikisi arasında tamamıyla hür Göktürkler öylece
yaşarlarmış” şeklinde anlamlandırılmıştır.
2.2.5. PİLTEN, Şahru, “Orhun Yazıtlarında Seçmesel ve Eş Dizimsel
Sınırlamalar”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra
Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt
2), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara,
2011, s.669-680
Çalışmada seçmesel ve eş dizimsel sınırlamalar tanıtılmakta, sözcükler üzerindeki
etkisine değinmektedir. Bu sınırlamalar Orhun Yazıtlarındaki seçmesel ve eş dizimsel
sınırlamalar olarak ele alınmakta, yazıtlardaki durumu örneklerde anlatılmaktadır.
Bazı sözlüksel parçacıklar anlamasal yapılarında konuşurların sözcük seçimini
etkileyen belirli önerme özellikleri taşır. Sözcüklerin kendi tabiatlarından kaynaklanan bu
tarz sınırlamalar seçmesel sınırlamalar olarak adlandırılır.
Kullanırlar sözcüklerin birlikte kullandıkları ifadeleri tabiatında bulunan bir
önermeden dolayı değil kendi seçimlerine bağlı olarak da sınırlandırabilirler, bu tür
sınırlamalara eş dizimsel sınırlamalar adı verilir. Cruse’nin bu tanımlarına dayanarak yazar
bu sınırlamaları Orhun Yazıtlarından örneklerle anlatmaktadır.
İlk olarak seçmesel sınırlamalar ele alınmaktadır. Bu tarz sınırlamalar sözcüklerin
anlamasal yapısında bulunan önermelerdir. Orhun Yazıtlarında seçmesel sınırlamaları
idare ve askeri kavramlarla genişletilmiş günlük dile ait pek çok sözcük bulunmaktadır.
Sözcüklerin anlamsal yapısına yapılan bu müdahale dilin eskiliğini gösterir. Yazar Orhun
Yazıtlarında geçen anlam genişlemesine uğrayarak askeri ve idari terim olarak kullanılan
sözcüklerin seçmesel sınırlama özelliklerini tablo şeklinde örneklendirmiştir. Bas- fiili
önemli bir örnektir. Somuttan soyuta, canlıdan cansıza birçok anlam çeşitliliği gösterir.
Yazıtlarda seçmesel sınırlamaları anlatıma etkisi söz dizimine etkisi aynı zamanda
seçmesel sınırlama ihlalleri de örneklerde incelenmektedir.
104
Bunların ardından yazıtlarda eş dizimsel sınırlamalar incelenmektedir. Bu anlam
yapılarından kaynaklanmayan konuşurların sözcük seçimlerinin tarihsel süreç içinde
kurallaşması ve kalıpsallaşmasından doğan sınırlamalardır. Yazıtlarda bu aynı kavram
grubuna giren sözcüklerin bir arada kullanılması yani iki terimli yapılar olarak
görülmektedir. Bu uzun zaman gerektiren bir alışkanlıktır ve dilin eskiliğini gösterir.
eçü apa (atalarım, dedelerim), eb bark (ev, bark), at kü (adı, sanı)
Anlam değişmelerinin eş dizimsel sınırlamaların anlam değişmelerine etkisi
başlıkları altında bu sınırlamalar örnek cümleler ve parçalarda daha detaylı
incelenmektedir.
Yazarın sonuç bölümünde belirttiği üzere seçmesel ve eş dizimsel sınırlamalar
yazıtlarda hakimdir. Bunlar Türk dilinin eski ve köklü olduğunu, büyük ölçüde gelişmiş
olduğunu gösterir. Bu sınırlamaların saptanması konusunun ve toplumun farklı kavramlara
bakış açısını göstermesi bakımından önemlidir.
2.2.6. SERTKAYA, Osman Fikri, “Eski Türkçe’de “Mızrak” Anlamına Gelen
Kelime [süng(ü)g] mü, Yoksa süngg(ü)ya da süngü mü Okunmalı?”,
“Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu,
26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe Üniversitesi,
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s.721-725
Göktürk harfleri metinlerin çözümünden bugüne birçok hatalar olmuş, ancak bunlar
çeşitli araştırıcılar tarafından düzeltilmiştir. Buna rağmen hala üzerinde düşünülmesi
gereken okuyuşlar ve açıklamalar bulunmaktadır.
Bunlardan biri de bir savaş aleti olan “mızrak”ın Eski Türkçe’ deki okunuşudur.
Yazarın amacı bu kelimeye yeni bir okuma getirmektir. Kültigin D1 ve 30, Bilge Kağan
D1-24’te küçük farklarla ayrılan aynı metin yer alır. Kelime bu paralel metinlerde KT, D-
35’ de süngüg imlası ile BK D-27’de ise süng(ü)g imlası ile yazılmıştır. Yazar
çalışmasında bu duruma dikkat çeker ve ardından araştırıcıların yorumlarına yer verip,
karşılaştırmalar yapar. Bugüne kadar söng(ü)gl(ü)g, süng(ü)gl(ü)g gibi şekillerde okunan
kelime iki konsanant arasında asli ünlünün yazılmaması kuralına uyularak başka şekilden
105
okunabilir. Yazarda buradan yola çıkarak kelimeyi süngg(ü)l(ü)g şeklinde düzeltir ve
metni yeniden okur.
Ardından Radloff tarafından okunan Tonyukuk 1.taş 27-28’de geçen ve
söng(ü)g(i)n, süng(ü)g(ü)n gibi okunan kelime de yazara göre süngg(ü)n, süngg(ü)-n
şeklinde düzeltilmelidir. Ayrıca Göktürk harfli yazıtların imla kurallarından birisi de “eğer
kelime : ile ayrılmamış ise birlikte yazılan iki kelimenin ilkinin sonundaki asli ünlünün
yazılmaya bileceği” kuralıdır.
Yazar değerlendirme, karşılaştırma ve yorumlarına dayanarak sonuçları belirtir.
Son olarak ise süngü kelimesinin diğer Türk lehçelerindeki şekillerini belirtmektedir.
2.2.7. ŞEN, Serkan, “Orhon Yazıtlarında Geçen Teñri Teg Teñgride Bolmış
Türük Bilge Kagan ve Teñgri Teg Teñri Yaratmış Bilge Kagan
İfadelerinin Yeni Bir Yorumu”, I. Uluslararası Uzak Asya’dan Ön
Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni, 18-20 Kasım 2009, Afyonkarahisar, s.
251-259.
Türkçede tengri sözcüğünün “Tanrı” ve “gök” karşılığında olup bu sözcüğün Orhun
Yazıtlarında geçtiği Tengri teg tengride bolmıs Türük Bilge Kagan ve Tengri teg tengri
yaratmıs Türük Bilge Kagan tamlamalarının anlamlandırılması hususunda Türkoloji
âleminde farklı görüşler bulunmaktadır. Buna dikkat çeken yazar, ifadeleri yeniden
yorumladığı çalışmasında öncelikle bu ibarede eşsesli tengri sözünün teg “gibi” edatından
sonra yinelenmesi durumunun Türkologlar için çok bilinmeyenli bir denkleme
dönüştüğünü ve bu denklemin bilinmeyenlerini ilk olarak ortaya koyanın da Ahmet Bican
Ercilasun olduğunu söylemektedir. Yazar daha sonra Orhun Yazıtlarındaki bu
tamlamaların adlandırılmasıyla ilgili 22 yorumun hepsini tek tek zikretmekte ve “İnsanüstü
Olan Bilge Kağan” ve “İnsanüstü Olmayan Bilge Kağan” başlıkları altında sınıflandırdığı
bu yorumları tek tek eleştirerek doğru olamayacaklarını ifade etmektedir. Yazar, tengri teg
ibaresini Bilge Kagan’ın ya da Tanrı’nın sıfatı olarak gösteren bu yaklaşımların
yazıtlardaki Tanrı anlayışıyla değişik açılardan çeliştiğini gösterdikten sonra tengri teg
tengride bolmıs türük bilge kagan ve tengri teg tengri yaratmıs türük bilge kagan
ifadelerindeki tengri teg ifadesinin sıfat değil bol- ve yarat- fiillerinin zarfı olduğunu
söylemektedir.
106
Çalışmanın sonuç bölümünde ise yazar tengri teg tengride bolmıs türük bilge kagan
ve tengri teg tengri yaratmış türük bilge kagan ifadelerini “(Tıpkı) gök gibi Tanrı
tarafından var edilmişTürk Bilge Kağan” ya da dil içi çeviri ilkelerinden yola çıkarak
“Göğü var eden Tanrı’nın var ettiği Türk Bilge Kağan” şeklinde yorumlayabileceğimizi
ifade etmektedir. Yazara göre böylesi bir yorum, var oluşu ve var edeni öne çıkardığından
özel metinlerdeki kutsallarla başlama geleneğiyle örtüşmekte ve Göktürklerdeki üstün
Tanrı inancıyla çelişmemektedir. Böylece yazıtların içeriğiyle uyuşmayan ilahî veya
semavî Bilge Kağan algılamasının da ortadan kalkacağını ifade eden yazar, tengri teg
tengri tamlamasının başka metinlerde neden görülmediği sorusunun da hükümsüz kaldığını
söylemektedir. Yazar, bu ifadeyi kullanan Bilge Kağan’ın belki de Göktürklerin kadim
düşmanları olan Çin hükümdarlarının kullandığı “göğün oğlu” ünvanına gönderme
yaptığını ve “sizin babanızı (!) yaratan Tanrı beni de yarattı” mesajıyla bir tür istihzada
bulunduğunu söylemektedir.
2.2.8. TOPRAK, Funda, “Orhun Yazıtlarından Anadolu Ağızlarına
Karşılaştırmalı Dil Çalışmaları ve İki Örnek Fiil”, “Orhon
Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu,
26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe Üniversitesi,
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s.831-835
Çalışmada, edebi açıdan, cümle bilgisi ve merfoloji açısından pek çok çalışmaya
kaynaklık eden Orhun Yazıtlarında geçen yonaşur- ve kükşür- fiillerinin bugün yaşayan
şekillerinin geçmişten günümüze bir takibi yapılmaktadır. Kültegin yazıtının doğu yüzü 6.
ve 7. satırlarında geçen fiillerin metnini veren yazar bu fiillerin Thomsen, Rodloff, Tekin,
Orkun gibi araştırmacılar tarafından nasıl okunduğuna yer verir, açıklamalar ve
karşılaştırmalar yapar. Buna göre kik- fiili için iki yaklaşım söz konusudur. Birincisi
DLT’de geçen kik- “bilemek” fiiline dayanırken, ikincisi anlamca ilgili kek- “intikam”
ismini kök kabul eden görüşe dayanır. Yazara göre de bugün Türkiye Türkçesinde
bilenmek fiili kullanılmaktadır ve her iki sözcüğün geçmişte aynı kökten türemiş
olabileceği söylenebilir.
Yonaşurtukin kelimesinin de hangi araştırmacılar tarafından nasıl yorumlandığına
değinen yazar, karşılaştırmalar sunar. Ardından da kendi düşüncesini belirtir. Yazara göre
bu kelime yeğin “yeğni, hafif” kelimesiyle kökteştir.
107
Farklı görüş ve yorumları sunan yazar her iki fiilin Uygur, Karahanlı ve nadir de
olsa Kıpçak ve Harezm Türkçesi metinlerinde geçen şekillerini de örnek olarak verir. Son
olarak ise Anadolu ağızlarında bu iki fiilin yaşayan şekillerini ve nerelerde kullandığını
sıralar. Bu da göstermektedir ki Orhun Yazıtlarında kikşür- ve yunaşur- fiilleri ufak ses ve
anlam değişmeleri ile Anadolu ağızlarında yaşamaktadır.
2.2.9. TURNİYAZ, Mollaniyaz, “Orhun Yazıtlarındaki Ünsüzlerin Uyumu
Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s.863-872
Türkçe’nin fonetik özelliklerinden biri sayılan ses uyumu, Altay dilleri ve özellikle
tüm Türk lehçelerinde tarih boyunca devam eden simgesel fonetik özelliklerdir.
Tükologlarca ses uyumu üç şekilde görülür. Ünlüler uyumu, ünlülerle ünsüzler arasındaki
ses uyumu ve ünsüzler uyumudur. Tüm Türk lehçelerinde 1. ve 2. çeşit ses uyumunun en
eski yazı diline kadar dayandığı ve süregeldiği görülmektedir. Fakat ünsüzler uyumu çeşitli
zaman dilimlerinde farklılık göstermektedir. En eski yazı dili eseri Orhun Yazıtlarında da
ünsüzler arasında ki uyum oldukça zayıftır. Türkçe’ de bunun güçlenmesi asırlar süren bir
gelişmeden sonra belirlenmiştir. Çalışmada da Orhun Yazıtlarında görülen ünsüz uyumu
tespit etmek amaçlanmıştır. Ünsüz uyumu ötümlü ünsüz uyumu ötümsüz ünsüzler
uyumunun sağlanmaması meselesidir. Yazar ünsüzler arasında olması gereken bu tür
uyumların Orhun Yazıtlarının dilindeki olumsuz durumunu oluşturan dilbilgisel çekim
birimler şeklinde incelemiş ve bu durumu ad çekim birimlerinde ve eylem çekim
birimlerinde ayrı ayrı incelenmiştir.
Ünsüzler uyumunun ad çekimlerinde gözüken durumu başlığı altında verme-
bulunma, eşitlik, yönelme, bulunma-çıkma durumu yazıtlardaki şekilleri ile örnekler
verilerek ve açıklamalar yapılarak anlatılmıştır.
Ünsüzler uyumunun eylem çekimlerinde görülen durumu başlığı altında ise bu
uyumun, geçmiş zaman eylem sıfatı çekimini oluşturan, eylem sıfatı çekimini oluşturan,
eylemin ettirgen çatı çekimini oluşturan, eylemin kesin geçmiş zaman çekimini oluşturan
alt başlıklarında uyumu örneklerle incelemiş ve açıklamalar yapmıştır.
108
Yapılan bu incelemelere göre yazar Orhun Yazıtlarının dilinde ünsüzler arasında
sağlanması gereken uyumun çok zayıf derecede olduğu sonucuna varmış ve
değerlendirmelerini sıralamıştır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3. ORHUN YAZITLARININ MUHTEVASI HAKKINDA YAPILMIŞ
ÇALIŞMALAR
Orhun Yazıtlarının muhtevası hakkında yapılmış makale ve bildiri çalışmalarının
sayıca birbirine yakın oldukları ve yazıtların muhtevasını benzer açılardan ele aldıkları
görülmektedir. Çalışmaların büyük bölümünde yazıtlardaki isimler ve kavramlar ele
alındığı halde, tek bir yazarın dikkat çektiği sıra dışı incelemeler de bulunmaktadır.
Çalışmalarda dikkati çeken ilk husus, yazıtlarda geçen isimlerin değişik açılardan
ele alınarak incelenmiş olmasıdır. Yazıtlarda geçen at ve sincap gibi hayvanlarla ilgili
isimler ve bunların farklı kullanımları birkaç çalışmaya konu edilmiştir. Ayrıca coğrafî
isimler, ülke ve boy isimleri ile kişi adları da çalışmalarda ele alınan konulardandır. Renk
adlarını soyut ve somut anlamları bakımından değerlendiren bir çalışma da mevcuttur.
Yazıtlardaki bazı kavramlar da çalışmalara konu edilmiştir. “İtaat”, “memleket
bütünlüğü” ve “kutsallık” gibi kavramlar kelime anlamları ve metne katkılarından ziyade
yazıtlarda ele alınış şekilleri ve Türklerde algılanışları ve karşıladıkları değerler açısından
değerlendirilmiştir.
Mehmet Ölmez’in birbirinin devamı niteliğinde olan “Eski Türk Yazıtlarında
Yabancı Öğeler” başlıklı üç çalışması da Orhun Yazıtlarının muhtevasını farklı bir yönden
ele alması bakımından dikkat çekicidir. Bu yazı dizisinde, yazıtlarda geçen yabancı
kelimeler ve öğeler asıl yazımları, alındıkları dillerdeki şekilleri ve Türkçedeki kullanım
alanlarıyla incelenmiştir. Çalışma Orhun Yazıtlarının bu yönünü etimolojik olarak ortaya
koyması bakımından önemlidir.
Tuncer Baykara’nın “Göktürk Yazıtlarının Türk İskân (Yerleşme) Tarihindeki
Yeri” başlıklı yazısı, Türklerin yaşayış tarzını, sosyal hayatını ve şehirleşme anlamındaki
toplumsal düzenini ele alan ve Orhun Yazıtlarının muhtevasından önemli çıkarımlarda
110
bulunan sıra dışı bir incelemedir. Buna benzer bir çalışmayı da Saim Sakaoğlu “Göktürk
Yazıtları ile Anadolu-Türk Folklorundaki Paralellikler Üzerine” başlıklı yazısıyla
yapmıştır. Sakaoğlu, bu çalışmasıyla Orhun Yazıtlarına yansıyan Orta Asya Türk
kültürünün Anadoludaki izlerine dikkat çekmiştir.
İlhan Özkeçeci de “Orhun Abidelerinin Estetik ve Muhtevasının Önemi” başlıklı
bildirisinde hem yazıtların muhtevasının Türk kültürü açısından taşıdığı değeri genel
olarak ele almış, hem de yazıtların taşıdığı estetik değere dikkat çekmiştir.
3.1. Makaleler
3.1.1. AALTO, Pentti, “Orhon Yazıtlarındaki At İsimleri Üzerine”, (Çev.
Erhan Aydın), Türk Dili, 2000, 587, s. 453-457.
Yazarın 1946’da yayınlamış olduğu bu makale, 2000 yılında Erhan Aydın
tarafından Türkçeye çevrilmiş olup, Orhun Yazıtlarında geçen at isimleri ve özellikleri
konusunu işlemektedir. Çalışma ilk olarak Hunlar zamanından beri Türklerin binicilikte
usta olmaları, atın Türk toplumu için bir zenginlik göstergesi, savaşlarda başarılar elde
etmede önemli birer öğe olarak yer aldığı örnekler ve açıklamalarla sunulur. Bu örneklerin
büyük kısmını Orhun Yazıtlarında geçen anlatımlar oluşturur. Atın varlığı zenginliğin ve
gücün işareti olarak belirtilmekte, eksikliği ise yaya kalmanın ve yoksulluğun belirtisi
olarak gösterilmektedir. Yazar, bu ve bunun gibi özellikleri örneklerle çeşitlendirir,
ardından Türklerde atlara gerçek isimle verildiğinden bahseder ve Kültigin’in adının
bahsedildiği cümlelere yer vererek isminin Işbara olduğunu araştırmacıların görüşlerine
yer vererek belirtir. Işbara isminin Hintlilerle Türklerin kültür birliğinin bir parçası ve
Hintçe Isvara’dan geldiğini savunan görüşüne yer verir ve anlamının zengin ya da
hükümdar anlamlarına geldiğini söyler. Işbara isminden sonra azman, alp-şalçı, ögsiz gibi
diğer at isimlerini de öneklerle ve gramerleriyle açıklanmaktadır. Özellikle Orta Asya’daki
erken Hint tesirini hesaba katarak bunu yapar ve eski Hintçede kelimeleri arar ve
bağlantılar kurar.
Çalışmanın sonunda ise yazar, eski Türkçe yazıtların öneminden, anlatımın
güzelliğinden bahsederek batının sandığı gibi Türklerin barbar değil aksine Türk
kağanlarının başarılı ve gururlu birer savaşçı olduğundan bahsederek yazısını bitirir.
111
3.1.2. ALYILMAZ, Cengiz, “Köktürk Yazıtları ve Köktürk Yazıtlarında
Atlar”, Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi,
1996, 4, s.155-163.
Türk dili ve kültürünün ilk ve en önemli eserlerinden olan Göktürk Yazıtları (Bilge
Kağan Kültigin ve Tonyukuk) Türk kağan ve kumandanlarının kendilerinden önceki ve
kendi dönemlerindeki tarihi gerçekleri olumlu ve olumsuz yönleriyle ele alıp
değerlendirmektedir. Göktürk Yazıtlarının öneminden, bu yazıtların kimler tarafından, kaç
yıllarında, hangi sebeple dikildiğinden ve içeriğinden kısaca bahsederek çalışmasına
başlayan yazar bu yazıtlarda geçen atlar ve atlarla ilgili kelime ve kelime grupları üzerinde
durmakta ve bunların büyük bir kısmını geçtikleri cümlelerle birlikte sunmaktadır. Atlar
Türk kültür ve medeniyetinde çok önemli bir yere sahiptir. Göktürkler zamanında da atın
etinden, sütünden derisinden ve gücünden istifade edilmiş, kurban olarak sunulmuş, dost,
arkadaş bilinmiştir. Yazıtlarda ise atlar daha çok savaş vasıtası olarak karşımıza çıkar ve
savaşın zorluğu, kahramanlıklar, cesaret, başarı atlarla birlikte dile getirilmiştir. Bu sebeple
yazıtlarda bahsedilen atların üstün özellikleri vardır ve genelde sahiplerinin adları, cinsleri
ve renkleriyle birlikte anlatılmışlardır. Yazarda çalışmada buna dayanarak yazıtlarda
bahsedilen ve özellikleri verilen atları geçtiği cümleleri de vererek incelemiştir. Yazarın
incelediği atlara örnek olarak birkaçı şu şekilde gösterilebilir.
-ak adgır: ak aygır
-alp salcı ak atı: Alp Salçı’nın ak atı
-köl tigin ögsüz akın binip tokuz eren sançdı: Köl tigin ak atına binip dokuz eri
mızrakladı.
-Kedimlig dorug at: zırhlı dorug at
-tögünlüg at: damgalı at
Yazıtlarda bu gibi örneklerden başka yazar, at ve atla ilgili kelime ve kelime
gruplarının geçtiği farklı cümleler de sunmaktadır.
-atlıg sü: atlı ordu, süvari birliği
-yılkı: yılkı, at sürüsü…..gibi
112
3.1.3. ALYILMAZ, Cengiz, “İpek Yolu ve Orhun Yazıtları”, Atatürk
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2004, 24, s.181-
192.
Çalışmasına İpek Yolunun Türk ve insanlık tarihi için önemine değinerek başlayan
yazar, Orhun Yazıtlarının da İpek Yolu üzerinde bulunduğuna dikkat çeker. Çalışmanın
amacı da Orhun Yazıtlarının İpek Yolu üzerinde bulunduğunu göstermek ve bunun
öneinden bahsetmektir. Yazar bu amaçla yazıtlar hakkında kısa bilgiler vermekte ve
Orhun-Ötüken bölgesindeki bu yazıtlaın bulunduğu yerin önemini örnekle sunrak
anlatmaktadır.
Orhun-Ötüken bölgesi coğrafî ve stratejik olarak her dönem merkez olmuş ve
kutsal sayılmıştır. Yazıtların bu bölgede ve İpek Yolunun kollarından birinini üzerinde
olması tesadüf değildir. Yazıtları diktiren Bilge Kağan bunun bilincindedir. Çünkü bu
bölge aynı zamanda Çin, Bizans ve İran gibi ülkelerin elçilerinin ve kervanlarının gidip
geldiği işlek bir yerdir. Dönemin en eski, en güvenli ve en işlek yollarından biri
Ötüken’den geçmektedir. Yüzyıllar boyu Uzakdoğu ve Batı arasında köprü görevi gören
bu yol İpek Yolu ile keşişmektedir. Ancak yazar bu yolun varlığının fazla bilinmediğinden
bahsederek konuyla ilgili çalışmaların İpek Yolunun bugüne kadar ihmal edilen bu işlek
kolunun ortaya çıkmasında ve bazı milletler hakkında daha fazla bilgi sahibi olunmasına
katkı yapacağını vurgulayarak çalışmasına son verir.
3.1.4. AMANOĞLU, Ebülfez, “Göktürk Yazıtlarındaki Üç Yer Adı Hakkında
İnceleme” Türksoy, 2003, 8, s. 15-19.
Çalışmasına Göktürklerin şehir hayatı yaşadıklarına dair bir girişle başlayan yazar,
ikisi Orhun yazıtlarında olmak üzere eski Türk yazıtlarında geçen 3 yerleşim merkezi
hakkındaki görüşlerini aktarmaktadır. Orhun yazıtlarında geçen Kengü Tarban ve
Bakarakulus yerleşim merkezleriyle “iki yıldız nom” yazıtında geçen Arğu isimli yerleşim
yerinin neresi olduğuna dair mevcut görüşleri aktaran yazar, kendi düşüncelerini de
aktarmaktadır. Buna göre Kengü Tarban’ın günümüzde herhangi bir şehri
karşılamamaktadır. Araştırmacıların büyük çoğunluğunun Buhara şehri diye çevirdikleri
Bakarakulus kelimesinin de bir şehir ismi değil de Buharalıların yaşadığı yer, şehir
anlamında bir bölge ismi olması gerektiğini söyleyen yazar, “iki yıldız nom” yazıtında
geçen Arğu’nun da iki dağ arasında düz yer ve vadi anlamlarını geldiğini söyleyerek bu
113
kelimenin Kaşgarlı Mahmut’un da belirttiği gibi Balasagun ile Taraz şehirleri arasındaki
bir yerleşim yeri olduğunu ifade etmektedir.
3.1.5. BARUTÇU, Sema, “Kül-Tigin mi, Köl-Tigin mi?”, Türk Dünyası
Araştırmaları, 1983, 22, s. 101-104.
Orhun yazıtlarında geçen Kül-Tigin adının ilk kelimesinin bazen “köl” bazen de
“kül” okunduğuna dikkat çekerek yazısına başlayan yazar, kelimenin okunuşu ve anlamı
hakkında görüş belirten Türkologlara değinmekte ve ardından da Prof. Dr. Ahmet Temir’in
görüşüne katıldığını ifade etmektedir.
Prof. Dr. Ahmet Temir, Moğolca metinlerden yola çıkarak bu kelimeyi Şamanizm
esaslarını da dikakte alarak “ateş prensi” şeklinde anlamlandırmaktadır. Bu teze katıldığını
ifade eden yazar, çalışmanın geri kalan kısmında “köl” ya da “kül” şeklindeki bu kelimenin
ateşle bağlantısını göstermeye çalışmaktadır. Yazara göre, Uyurca metinlerde sık sık
karşımıza çıkan ve Türkçede “yanmak” anlamına gelen “könymek” kelimesiyle kül/köl
kelimesi arasında bir ilişki bulunmaktadır. Bu kelimenin afrklı eklerle hangi anlamalrı
kazandığını örnekleyen yazar, sonuç olarak “könymek” kelimesinin kökü olan “kö-”
fiilinin kül/köl kelimesinin kökü olabileceğini ileri sürmektedir. Runik metinlerde “ö” ve
“ü” harflerini ayırt edici bir işaret bulunmadığına dikkat çeken yazar, kelimenin kül ya da
köl şeklinde okunmasının mümkün olduğunu belirterek yazısını bitirir.
3.1.6. BAYKARA, Tuncer, “Göktürk Yazıtlarının Türk İskân (Yerleşme)
Tarihindeki Yeri”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990,
Ankara, 1994, s. 17-29.
Avrupa’da ortaya çıkan “civilisation” kavramı şehirli olmak anlamında olup
hayatın ve insanlığın esası olarak kabul edilmiştir. Bu kavramın Osmanlı’daki karşılığı
“medeniyet” olmuştur. Civilisation/medeniyet şehir veya yerleşik hayat ile eşdeğer
görüldüğünde ona karşıt olarak da göçebelik barbarlığın göstergesi olarak gösterilmiştir.
Hatta yüzyıllar içerisinde göçebelik ile yağmacılık aynı sayılmaya başlamıştır. Yazar, bu
çalışmasında bu anlayışa karşı çıkarak göçebeliğin yağmacılık olmadığını aksine bunun
coğrafî, iklimsel ve toplumsal şartlardan doğan bir yaşam tarzı olduğunu savunmaktadır.
Tüklerin göçebelik yaşamı hakkında bilgiler veren yazar, Türklerin tam göçebe olmayıp
bazı özellikleri ile yarı-göçebe bir toplum olduklarını ve iskân (yerleşme) özellikleri
114
gösterdiğini belirtmektedir. Çalışmanın amacı da bu iskân özelliklerini Göktürk
yazıtlarından yararlanarak açıklamaya çalışmaktır. Yazar, iskânla ilgili bazı terimlerden
yola çıkarak görüşlerini sunmaktadır.
Kale-korugan (müstahkem mevki): İnsan hayatının devamı için gereken temel
ihtiyaçlardan biri güvenliktir. Ülkeye ve toprağa sahip çıkabilmek askerî açıdan güvenliğin
sağlanması gerekir. Türklerde bunun için bazı devamlı tesisler, kaleler, koruganlar
yapmışlardır. Kitabelerde bu amgı/magı korugan şeklinde açık olarak geçer. Magı kurgan
kalenin en açık, kesin ve ilk örneğidir. Aynı zamanda magı kurgan kışlak olarak
kullanılması bakımından da önemlidir.
Mevsime bağlı iskân: Türklerde hayvancılık esas geçim ve beslenme kaynağı
olduğu için yaşanılan coğrafya her zaman elverişli olmadığından mevsimlere bağlı
hareketlilik söz konusudur. Bu hareketlilik geçici iskândır ve her mevsim belli şartlarda
olur. Bunlar kışlak, yazlak, yaylak ve gözlektir. Yazıtlarda en çok kışlak ve yaylaklardan
söz edilir. Fakat üzerinde en çok durulan zaman, kışlakta geçirilen zamandır. Kışlak iskân
bakımından önemlidir, çünkü hazırlığı bazı yerleşmeleri gerektirir.
Köy (Quy): Çince “kuei”den geldiği tahmin edilen ve Çincedeki anlamı “kızın
gelinin zel adası, askere giden eşini beklediği yer” olan bu kelime bugünkü köyün ilk ve en
eski şeklidir. Türkler de kadın ve eşlerini savaşa giderken devamlı oturacakları “kuy”
denilen binalarda bırakmışlardır. Ayrıca yazıtlardan anlaşıldığı kadarıyla savaşa gidilirken
erkek çocukları da kızlar ve kadınlar gibi kuylarda bırakılırdı. Ancak erkek çocuklarının
kuyları farklı olurdu. Bu oluşum yerleşik hayatın bir göstergesi sayılabilmektedir.
Balık: Şehrin en eski ve ilk örneklerinden sayılmaktadır. Türklerde herkes çalışıp
gıda üretiminde bulunurken Han/Hakan orduları büyük bir tüketici zümredir. Onların
bulunduğu yerler bu özelliği bakımından sınaî üretim yapanlarla satıcıların ilgisini çektiği
için şehir özelliği gösterir. Bu yerler aynı zamanda yaylak-kışlak özelliklerinden dolayı
mevsimlik olarak da hep vardır. Yazıtlarda bu balıklardan bahsedilmekle birlikte bunlar
tam olarak takip edilememektedirler. Çünkü Türkler için tercih edilen hayat, devamlı iskân
değil, kışlak-yaylak tarzı hayattır. Ancak 7-8. yüzyıllarda “balık” kesin olarak vardır.
115
Kutsal yerler: Devamlı iskân özeliği gösteren bu yerlerde mezarlar ve ataların
hatıraları bulunmaktadır. Yazıtlarda mezarlar ve kutsal yerlerle ilgili çok az bilgi
bulunmasına ve açık bir işaret olmamasına rağmen, bu yerlerin varlığı insanların
buralardan kolaylıkla kopamayacağı anlamına gelmektedir.
Yazar yukarıda özetlenen bu görüşlerine dayanarak Göktürk çağındaki iskânın
diğer dönemlerden çok da farklı olmadığı sonucuna varmaktadır.
3.1.7. CİHAN, Ahmet Kamil, “Orhon Yazıtlarındaki “Bilge” Terimi Üzerine”,
Felsefe Dünyası, 2002/1, 35, s.89-101.
“Bilge” teriminin Tonyukuk, Kültigin ve Bilge Kağan yazıtlarından hareketle
incelendiği bu çalışmada, “bilge” sözcüğünün “âlim, hakîm, akıllı, bilgili, bilici, akıllı,
tedbirli, ihtiyatlı, ileri görüşlü, siyasette ve idarede hakîm” şeklinde anlamlandıran
araştırmacıların görüşleri belirtilmiş fakat bu kelimenin yazıtlardaki kavramsal
çerçevesinin incelenmediği vurgulanmıştır.
Yazara göre “bilge” kelimesi Mete döneminde devlet yönetimiyle ilgili olarak
kullanılmıştır. Orhun yazıtlarında ise bu kelimenin kadın-erkek ayrımı olmaksızın
kullanıldığına dikkat çeken yazar, bu kelimeyi yazıtlardaki mahiyeti yani metin
bağlamında ele almaktadır. Çalışmanın sonunda “bilge” kavramının yazıtlarda kullanıldığı
anlam boyutuyla Farabî ve İbn Sina’nın filozof ve hakîm tarifleri ile birçok yönden
uyuştuğuna işaret eden yazar, “bilge” kavramının kağan kelimesiyle birlikte
kullanıldığında daha çok pratik felsefe alanında usta kişiye karşılık geldiğini söylemekte ve
Kaşgarlı Mahmud’un “bilge” sözcüğünün Arapça ilk karşılığı olarak “hakîm” sonra da
“âlim ve âkil”i söylemesinin bunu desteklediğini söylemektedir.
3.1.18. ÇETİN, Engin, “Orhon Yazıtlarında “İtaat” Kavramı”, Turkish
Studies, 2009, 4(8), s. 825-837.
Çalışmada Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyokuk Yazıtlarında itaat kavramı
incelenmektedir. Söz konusu yazıtlarda saptanan ve itaat kavram alanını oluşturan
sözcüklerden hareketle itaatin Göktürk devleti ve devleti oluşturan Türk toplulukları için
önemi, itaat kavramının devlet sistemindeki yeri ve itaat hiyerarşisi gibi konular ele
116
alınmakta ve bu bağlamda itaat kavram alanı ve alt alanlarını oluşturan sözcükler anlamları
ve yaşadıkları anlam genişlemeleri açısından değerlendirilmektedir.
Öncelikle kavram alanının ne olduğu, kuram olarak ne zaman ve kimler tarafından
ortaya atıldığı ve kapsamı anlatılarak konuya hazırlık yapılmaktadır. Devamında Göktürk
devlet sistemi irdelenerek Tük toplulukları için itaati hazırlayan nedenler sıralanmaktadır.
Bunun için Göktürk devlet sistemi incelenmiş, Orhun Yazıtlarına göre devlet hiyerarşisinin
nasıl anlatıldığı belirtilmiştir. Bunlar, kağan, katun, yabgu ve şadlar şeklinde sıralanan
doğal hükümet üyeleri ve tarkan, şadapıt, yargan, tudun gibi diğer önemli ünvanlardır.
Daha sonra itaat kavramının alt alanları ve bu anlar içerisindeki diğer öğeler günümüz
Türkçesi karşılıklarıyla verilmektedir.
Yazar genel olarak itaat olgusunun iki temel yönünden söz eder: isteyerek itaat ve
istemeyerek itaat. Bunlar tablo şeklinde sunularak Orhun Yazıtlarında geçen şekilleriyle
örneklendirilmiştir. İtaatin bu iki yönüne ait sözlerin anlamsal farklılıklar gösterilmesinin
sağlandığını belirten yazar, itaat etmek ve itaat ettirmek şeklinde alt alanlarında yer alan
sözleri, anlamları ve kullanıldıkları yerleri göstererek örnek cümlelerle sıralar. Bu iki itaat
şekline verilen örneklerden birkaç tanesi şu şekildedir: sökülmek, diz çöktürmek,
yüküntürmek, boyun eğdirmek ya da yükünmek; bir yenilgi sonucunda itaat etmek
anlamındadır. Körmek ise isteğiyle tabi olmak demektir. Bu fiiller anlamsal olarak itaat
kavramının farklı kullanım alanlarını karşılamaktadır. Son olarak ise itaat kavramıyla ilgili
sonuçlara ulaşılır ve elde edilenler sıralanır. Bunlar Göktürkçenin 8. yüzyılda köklü ve
işlenmiş bir yazı dili olduğunu ve itaat kavram alanının çok sayıda sözden oluştuğun ortaya
koymaktadır.
3.1.9. ERCİLASUN, Ahmet Bican, “Orhun Abidelerinin Araştırılması ve
Muhtevası”, Türk Dili, 399, s.142-151.
Çalışma, Orhun Yazıtları hakkında bilinenlerin aktarılmasına dayanmaktadır.
Öncelikle 1889’da Yadrintsev’in Orhun bölgesinde bulduğu taşların Thomsen, Radloff ve
daha birçok araştımacı tarafından çözülme, okunma ve adlandırma süreci ve yapılan
çalışmalar tarihleri de verilerek anlatılmaktadır. Çalışma, Türkiye’de ve dünyada yapılan
önemli çalışmaların anlatılması ve kişilerin belirtilmesiyle devam eder.
117
Yazıtlarla ilgili yıl dönümlerine de vurgu yapan yazar, yazıtların varisleri olan
bizlerin ne yaptığını sorgular. Yazıtlardan bazı cümleler ve parçalar seçen yazar bunlarla
ilgili yorumlar yaparak, araştırmacılara yardımcı olmak için kaynaklar gösterir. Yazar,
çalışmanın sonunda yazıtların dil, üslup, edebî değer, millî şuur ve duygu yönlerinin
öneminden bahsederek yapılması gerekenleri sıralar.
3.1.10. GÖMEÇ, Saadettin, Kök Türkçe yazıtlarında Geçen Göller ve
Nehirler, DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, 27(44), 2008, 1-20.
Çalışmada Göktürkçe yazıtlarda geçen göller ve nehirler hakkında bilgi verilmiştir.
Bilindiği gibi Eski Türk bölgelerinde binlerce akarsu ve göl bulunmasına rağmen bu
çalışmada Göktürkçe yazılmış metinlerde geçen otuz sekiz göl ve nehrin yerinin tespitine
çalışılmıştır. Yazar bunu yaparken alfabetik sırayı takip etmiş ve bu nehir ve göllerin tarihi
önemleri ve hangi yazıtlarda geçtiği de kısaca belirtilmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere
isimler sıralanırken Orhun Yazıtları ile sınırlı tutulmamış Göktürkçe yazılmış diğer
metinlerde geçen göl ve nehir isimlerine de yer verilmiştir. Ayrıca çok geniş alana yayılan
Göktürkçe yazılı metinlerde geçen bu göl ve nehirlerin de bulunduğu bölgelerde tespit
edilebilmektedir. Bu bölge de doğuda Çin’den batıda Avrupa’nın orta ve kuzeylerine kadar
yer alan bir coğrafyadır.
Eski Türklerde göl için köl, nehir veya büyük akarsular için de genellikle ögüz
denmekteydi. Yazıda sözü edilen ve kısaca tarihi öneminden bahsedilen göller ve
akarsulardan bazıları şunlardır: Ak sub, Arkar Başı, Bolçu, Çıgıltır Köl, İrtiş, Kara Bulak,
Kev, Kergü, Kök Öng Orkın, Selenge, Şıp Başı, Tez Başı, Togla, Türgi-Yargun Köl, Uçus
Köl, Yabaş, Yaşıl Ögüz, Yılan Kol, Yula Köl….
3.1.11. GÖRKAŞ, İrfan, “Köktürk Kitabelerinde Tanrı-İnsan Münasebetleri”,
Türk Dünyası Araştımaları, 1998, 117, s.111-122.
Dinler tarihi çalışmalarının insanoğlunun inanmadığı bir devrin olmadığını ortaya
koyduğunu belirterek çalışmasına başlayan yazar, tanrı-insan münasebetinin Orhun
Yazıtlarındaki izlerini sürmeye çalışmaktadır.
118
Yazıtlarda “kök” kelimesinin dört ayrı kavramın sıfatı olarak kullanıldığını belirten
yazar, bu kavramlardan birinin de “tengri” olduğunu söylemektedir. Orhun Yazıtlarına
göre “tengri”nin iki anlamda kullanıldığını söyleyen yazar, bunlardan birisinin dünyanın
dışı, gökyüzü; diğerinin de yaratıcı olduğunu söylemektedir. Yazıtlara göre tanrı göktedir
ve “yaratan, yücelten, kuvvet veren, lutfeden, bağışlayan” gibi sıfatlarla anılmaktadır.
Yazıtlara tanrı-insan münasebeti açısından bakan yazar, Bilge Kağan’ın babası ve
amcasının Tanrı’yla olan münasebetine dikkat çekmektedir. Buna göre Tanrı birincisinde
“tepesinde tutup yukarı götürmüş”, ikincisinde “yarlığa”mıştır. İki durumda da tanrı-insan
münasebeti neticesinde insanda bir varoluş bilinci ortaya çıkmış, bu bilinç neticesinde ise
illiler ilsizleştirilmiş, kağanlılar kağansızlaştırılmış, düşmanlar muti kılınmış, dizliye diz
çöktürülmüştür, başlılara baş eğdirilmiştir. Yazar sonuç bölümünde, yazıtlara göre
varoluşun ekseriyetle insana ve çabalarına bağlı göründüğünü söylemektedir.
3.1.12. KAPLAN, Mehmet, “Orhun Abidelerinde Mekân-İnsan Münasebeti”,
Türklük Araştırmaları Dergisi, 1985, 1, s. 1-6.
Orhun yazıtlarında geçen cümlelerin Türklerin yerleşik medeniyete geçmelerinin
hatta sonraki binlerce yıllık macera ve çabalarının özünü ifade ettiğini savunan yazar, bu
bağlamda Orhun yazıtlarında üç temel kavramın bulunduğunu ifade eder:
Geniş mekân
Bu geniş mekâna dağılmış halk kitlesi
Türk kağanlarının bu dağınık kitleye çekidüzen vermeleri, onları tek bir devletin
idaresi altında birleştirmesi
Yazara göre Türkler hayvan sürüleri besleyen bir kavim oldukları için zorunlu
olarak boylar halinde yaşamışlardır. Bu sosyal ve ekonomik durum onları sürekli olarak
hareket halinde olmaya ve yer değiştirmeye zorlamıştır. Bundan da çatışma çıkması
normaldir. Türklerin aynı zamanda atlı bir millet olması diğer yerleşik kavimler üzerine
akın düzenlemelerini yani hâkimiyet duygularını geliştirmiştir.
Türklerin boylar halinde yaşamaları aynı zamanda birbirleriyle savaşmaları
sonucunu doğurmuştur. Bu durum Türklerde savaş ve barış gibi zıt duyguları canlı
tutmuştur. Geniş mekânlara yayılma güdüsü ile devleti bir arada tutma hedefinin de bir
119
tezat meydana getirdiğini ifade eden yazar, Orhun Yazıtlarından bu duruma uygun
cümleler alıntılamaktadır.
Yazar çalışmasının sonunda Orhun Yazıtlarındaki “geniş mekân”la ilgili unsurların
savaşarak hakimiyet altına alınan sahaların ne kadar güçlükle kazanıldığını, “dar mekân”la
ilgili unsur olan Ötüken’in ise devleti barış içinde bir merkezden idare etmek isteğini ifade
ettiğini söylemektedir.
3.1.13. KARADOĞAN, Ahmet, “Orhun Yazıtları’nda Türk Adının Türlü
Kullanılışları Üzerine”, Türk Dili, 2002,.604, s. 293-297.
Türkçede anlam ve köken bakımından çok tartışılan ve hakkında birçok çalışma
olan Türk kelimesi ile ilgili herkesin anlaştığı bir çözüme tam olarak ulaşılamamıştır. Bu
kelimenin Türkçenin bilinen en eski metinlerden itibaren kullanıldığı görülmektedir.
Kelime Göktürkçede ve Eski Uygurcada Türk ve Türük, Karahanlı Türkçesinde Türk, Eski
Anadolu Türkçesi metinlerinde ise Türk biçimindedir. Ayrıca etnik anlamının yanında tür
adı olarak da güç, kuvvet; güzel civan gibi anlamlarda kullanıldığı görülür. Çin
kaynaklarında ise kelime Göktürklerden bahsederken geçer ve çift heceli telafuz edilir. Bu
bilgilerden hareketle yazar bu çalışmada Orhun Yazıtlarında geçen Türk kelimesi üzerinde
durmakta, mevcut görüşler hakkında fikir yürütmektedir. Yazar, Orhun Yazıtlarında on beş
yerde türk, seksen dört yerde türük şeklinde geçerek en çok kullanılan kelimelerden
olduğunu vurgular. Burada dikkat çektiği önemli nokta ise her iki şekilde paralel olarak
kullanılan kelimenin çift heceli kullanımlarında dört tanesinde farklı olduğudur. Kelimenin
geçtiği bu dört cümlede türük kelimesi bilinen anlamının dışında kullanılmıştır. Cümleleri
yorumlarıyla birlikte sunan yazar;
bodunumuz türükümüz
türüküm bodunum
türüküme bodunuma
şekillerinde geçen ifadelerin, diğer araştırmacıların söylediğinin aksine bu tabirlerin
ikileme olduğuna dikkat çekmektedir. Bu ifadeleri sıfat ve isim tamlaması şeklinde
değerlendirmenin yanlış olacağını savunan yazar, bunların tekrar grubu, ikileme olduğunu
söyler. Çünkü tamlama olsalar idi türük kelimesi iyelik eki almamış olması gerekirdi.
120
Ancak tekrar gruplarında iki unsur da eşit olduğundan aynı eki alabilmektedir. Evim
barkım örneğinde olduğu gibi. Bu durumda türüküm bodunum ve bodunumuz türükümüz
ifadeleri yakın anlamlı kelimelerin oluşturduğu tekrar gruplarıdır. Bu açıklamalara
dayanarak yazar, bodun kelimesinin millet, türük kelimesini de buna yakın olarak halk
biçiminde anlamlandırmakta ve türük kelimesinin törü- fiilinden türemiş olduğu görüşüne
katılmaktadır.
3.1.14. KAYRA, Osman Kemal, “Orhun Abidelerinde Askerî Kelime ve
Terimler”, Türk Dünyası Araştırmaları, 1997, 111, s.175-192.
Orhun Yazıtlarının açıklanması gereken bazı noktaları bulunduğunu belirterek
yazısına başlayan yazar, yazıtların dil ve sosyal hayat özellikleri bakımından ele
alınabileceğini ifade etmekte ve yazıtlardaki askeri kelime ve terimler üzerinde
durulmadığı için bu konuya eğildiğini söylemektedir. Yazara göre ordu-millet yaşayışının
bir yansıması olan bu yazıtların askeri kelime ve terimlerden ayrı düşünülmesi mümkün
değildir. Eski Türklerde ordunun halktan halkın da ordudan ayrı düşünülemeyeceğini
belirten yazar, Göktürklerde at sırtında geçen günlerin askeri intikalin en büyük
hazırlayıcısı olduğunu düşünmektedir. Gündelik hayatta oyunları bile ata binmek, ok
atmak şeklinde olan Türklerde gündelik konuşmalarda ibrenin askerî ağırlıkta olduğunu
belirten yazar, çalışmasında Orhun yazıtlarından seçtiği askeri kelime ve terimleri alfabetik
olarak ele almakta, yine yazıtlarda bu kelimelerin geçtiği örnek cümleler eşliğinde bu
kelime ve terimleri açıklamaktadır.
Çalışmada Orhun Yazıtlarında geçen 72 askeri terim ve kelime tespit edilmiştir.
Bunların bazıları sivil hayatla bağlantılı görünse de yukarıda vurgulandığı gibi ordu-millet
olan Göktürklerin yazıtlarında bu kelimeler aynı zamanda askerî anlamlara da sahiptir.
Yazarın ifadesiyle sivil hayatın dibinde bitiveren askerî hayat Orhun kitabelerinin genel
havasını oluşturmaktadır.
3.1.15. KLYASTORNIY, S.G., “Orhon Anıtlarında Türklerin Krallık
Soyunun Adı”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990, Ankara,
1994, s. 137- 139.
Makalede Türklerin Krallık soyunun adı araştırılmaktadır. Çin vakayinamelerinin
birinde geçen “Tutszyue, ayrı bir Syunnu kabilesidir. Onların soyadı Aşina’dır.”
121
Cümlesiyle çalışmasına başlayan yazar efsaneyi anlatarak devam eder. Buna göre
Aşina’nın atası dişi bir kurttu, onun ikinci kuşaktan torunlarından biri Aşina adını almıştı,
çocukları çoğaldılar ve büyük bir aile oluşturdular. Türk soyu hakkındaki bu efsaneye göre
bu Syunnu – Aşina halkı Doğu Türkistan’ ın yerli halkıyla karıştı ve o zamanlar Çinlilerin
Hu dediği ismi aldılar. Doğu Türkistan’ da bu terimle İran ve Tohar dillerini konuşan
yerleşik halk ifade ediliyordu.
Bu kısa bilgiden sonra yazar, Aşina isminin ya da benzer bir ifadenin Türk
yazıtlarının hiçbir yerinde geçmediğini söyler ve Aşina isminin etimolojik olarak
incelenmesini sunar. Bunu yaparken kendi de dahil olmak üzere bazı araştırmacıların
etimolojik tahminlerini açıklamalarıyla kısaca sunar.
Haussig’in tahminine göre bu isim Farsça axşaena “koyu renkli” ile yakındır, kendi
tahminine göre kelime İran ve Tohar diyalektlerinde aranmalıdır ve Hotan – Sakaca olan
aşana’dır, anlamı ise “layık, asil” dir. Bekvis’ e göre ise bu isim Türkçe aslan’ ın
değişmesi olarak yorumlanabilecek “Arsila” kelimesidir.
Yazar Aşina kelimesinin Türkçe etimoloji ihtimalinin az olduğunu ve kelimenin
Doğu Türkistanla bağlantılı İranca ve Tohorca etimolojisinin tercih edilmesinin daha doğru
olduğu kanısındadır.
Son olarak ise Türklerin kök-türk adını alması ve bu adın anlam ve etimolojik
olarak yazarca tahmini yapılmaktadır. Alışıla gelmiş tercümede bu isim Mavi Türklerdir.
Ancak yazar burada kök kelimesinin Aşina isminin rekonstrüke edilmiş anlamıyla olan
iadesine ve semantik uyumuna işaret etmektedir. Sonuç olarak yazara göre Köktürk terkibi
Türklerde krallık soyunun bulunduğunu ve Türk kavim birliğinin iki yapılı olduğunu
göstermektedir.
3.1.16. ÖLMEZ, Mehmet ,“ Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler (1)”, Türk
Dili Araştırmaları, 1995, 5, s. 227-229.
Moğolistan’daki eski Türk yazıtları bugüne kadar birçok araştırmacı tarafından
incelenmiş, ilgili çalışmalar yapılmış ve yayımlanmıştır. Çok sayıda araştırmacı yazıtlarda
geçen unvanlara, kişi adlarına, yabancı kökenli sözcüklere, sorunlu sözcüklere el atmış,
122
çözüm önerisi getirmiş, kimini de çözmüştür. Kişi, kavim adları ve unvanları dahil olmak
üzere yazıtlarda yaklaşık 1000 ayrı sözcük geçmektedir. Bu sözcükler araştırmacılar
tarafından kimi zaman topluca kimi zaman tek tek ele alınıp incelenmiştir. Yorumcular
aynı zamanda bu sözcükler üzerinde farklı köken yorumlamaları da yapmış ve fikir birliği
sağlayamamışlardır. Bu çalışmanın amacı ise ülkemizde yapılan Türkçe yayınlarda kimi
zaman değinilen, çok az değinilen ya da hiç değinilmeyen yabancı öğelerin asıl
yazımlarını, alındığı dillerdeki şekillerini sıramaktır. Çalışmada birbirinin tekrarı olan
çalışmalara az yer verilmiş yapılan köken çalışmalarından en uygun ve en yeni olanına
değinilmiştir. Son çalışmalar ise ilgili sözcüğün bir önceki değinildiği yeri göstermektedir.
Sözcük bölümünde üç büyük yazıtın yanı sıra Ongin ve Moyun – Çor Yazıtlarında geçen
yabancı kelimler de incelemeye dahil edilmiştir.
Yazarın “Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler” başlığı altında yayımlanan 3
çalışması bulunmaktadır. Bu ilk çalışmada, amaç, yöntem ve kısa bilgiler yer almakta ve
sözlük başlığıyla ilk kelimeye yer verilmektedir. Bu kelime;
ançola – “sunmak, takdim etmek, teslim etmek”
Bu ve diğer çalışmalarda ele alınan yabancı kelimeler ve öğeler önce yazıtlardaki
şekliyle yani Göktürk alfabesiyle verilmiş ardındanda transkripsiyonu yapılıp anlamları
verilmiştir. Daha sonra bu öğelerin etimolojik incelemeleri yapılarak farklı araştırmacıların
yorumlarına değinilerek karşılaştırmalar yapılmaktadır.
3.1.17. ÖLMEZ, Mehmet, “ Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler (2)”, Türk
Dili Araştırmaları, 1997, 7, s. 175-186.
Bu çalışma yazarın 1995’te yayımlanan Eski Türk yazıtlarında Yabancı Öğeler (1)
yazısının devamıdır. İlk çalışmada yazar amacını, yöntemini ve uygulamasını belirtmiş ilk
kelime örneğini vererek çalışmayı bitirmiştir. 2. çalışması ise devam niteliği taşımakta ve
bu yabancı öğeler alfabetik sıra ile tanıtılmaktadır. Bu çalışmada toplam 18 kelime ele
alınmıştır. Bu kelimeler sırasıyla:
apar : “kavim adı (Apar)”
az : “kavim adı, etnik ad”
123
baga : “küçük rütbe ve ünvanlar”
balbal : “öldürülen düşmanın heykeli”
bars : “kişi adı”
berçik, berçik er : “ kavim adı (Fars)”
biçin (beçin?) : “yıl adı” (maymun yılı?)
biti- : “yazmak, hakketmek”
bölün : “yüksek bir unvan, bakan”
buquraq : “buhara şehri”
Çaça : “kişi adı, (general)”
Çan : “kişi adı, (general)
çıntan : “sandal (ağacı)
çor : “unvan”
çub : “bölge, mıntıka”
çugay : “yer adı (Yin – Shan dağları)”
ışbara : “unvan (bey, efendi, emir, kral)”
işiyi liken : “tarihci Lu Xiang”?
3.1.18. ÖLMEZ, Mehmet , “Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler (3)”, Türk
Dili Araştırmaları, 1999, 9, s. 59-65.
Yazarın Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler adlı çalışmasının 3.sü olan bu
yazıda da yazıtlarda geçen yabancı öğelerin sıralanmasına devam edilmektedir. Burada da
yine kelime ve öğeler yazıtlarda geçtiği yerler belirtilerek, Göktürk harfli yazılışları ve
okunuşları verilerek, bugünkü anlamları ve köken araştırması yapılarak sunulmaktadır. Bu
kelimeler söyle sıralanmaktadır:
Kunçuy : Prenses
kotay : ipek, ipekli kumaş
kör+ (kür+?) körlüg : hilekar, aldatıcı
Liken : kişi adı
Lisün : kişi adı
mag : ?
makaraç : kişi adı veya unvanı
matı : (a)mtı “şimdi” ? veya matı “sadık, itaatkar”
124
3.1.19. ÖZBAY, Hüseyin, “Göktürk Bengütaşları’nda Sosyal Analiz ve Millî
Oto-Kritik”, Türk Kültürü, 306. 513-519.
Yazar çalışmasına Orhun Yazıtlarının 1250 yıl önce dikilmiş olmalarına dikkat
çekerek başlamakta ve bu yazıtlarda büyük bir tarihin, bir talihin ve zaman zaman baş
gösteren trajik gelişmelerin analizinin bulunduğunu söylemektedir. Yazar çalışmanın
devamında bu yazıtları dikenlerin gönüllerindeki sözlerini, sırlarını, acılarını, tecrübelerini
bengü taşlara kazıyarak sadece bunları gelecek nesillere aktarmakla kalmadıklarını aynı
zamanda milletimizin zaaflarını ve yapılan yanlışlıklar yüzünden gelen felaketleri de
anlatarak müşahedeye dayanan bir sosyal analiz metodu ve dramatik bir oto-kritik
yaptıklarını da söylemektedir. Bengü taşların bu yönleriyle millî muhasebe ve oto-kritik
belgeleri olduğunu ifade eden yazar, çalışmanın geri kalan bölümünde yazıtlardan seçilen
orijinal cümlelerin günümüz Türkçesine çevrilen karşılıklarını vermektedir.
Çalışmada bu cümlelerin milletlerini aşağılayan pesimist bir yaklaşımla değil de
hataların tekrarlanmasını engellemek amacıyla kaleme alındığına dikkat çekilmektedir.
Çalışmanın sonuç bölümünde yazar millî şuurumuz için zengin bir laboratuar örneği olarak
tanımladığı yazıtlarda belirtilen hataların bir daha işlenmeyeceğine dair temennilerini dile
getirmekte ve bu kadar güçlü olan bir ikazın akissiz kalmayacağına inandığını
söylemektedir.
3.1.20. SAKAOĞLU, Saim, “Göktürk Yazıtları ile Anadolu–Türk
Folklorundaki Paralellikler Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-
Belleten 1990, Ankara 1994, s. 155- 166.
İnsanoğlunun doğumundan ölümüne kadar getirdiği, uyguladığı bir çok gelenek,
ritüel, uygulama bulunmaktadır. Bunlar zamanla, coğrafi değişikle, sosyal olaylarla
değişmekte, farklılık göstermektedir. Çalışmada bu uygulamadan evlilik ve ölüm
kavramları ele alınarak uygulamalar, özellikler anlatılmaktadır. Bunun için Türklerin en
eski yazılı belgesi Göktürk yazıtları ilk örnek olarak kabul edilmiş ve Anadolu–Türk
folklorundaki benzerlikleri ile karşılaştırılmış ve paralellik gösterilmiştir. Folklor
araştırmalarında insanoğlunun üç önemli safhası üzerinde durulmaktadır. Bunlar doğum,
evlenme, ölüm safhalarıdır. Doğum ve ölüm insanın elinde olmayan, karar vermediği
safhalar olduğu halde evlilik insan iradesine bağlı sayılan bir safhadır. Yazar bu çalışmada
evlenme ve ölüm safhalarını ele alıp incelemiş ve değerlendirmiştir. Bunlardan ilki
125
evlenmedir. Göktürk yazıtlarında evlenme motifi sayısı fazla değildir. Bilge Kağan Yazıtı
K9-10 satırdaki üç cümlede evlenme ile ilgili bilgi vardır. Ancak bu da sınırlıdır. Bu
cümlelerde hükümdarın Turgiş hakanına kız vermesi ve Turgiş hakanının kızının oğluna
alınması anlatılmaktadır. Yazar buradan hareketle Türkler arasındaki evlilik türlerinden
bahseder ve karşılaştırmalar yapıp bu evlilik türlerini anlatır. Göktürk yazıtlarındaki evlilik
Anadolu’ da görülen Berder Evlilik türüne benzemektedir. Ancak Anadolu’ da görülen
Berder evlilik çeşidinin akrabalık kurma yönü Göktürk yazıtlarındaki evliliğe
benzemektedir.
Yazarın ele aldığı diğer bir safha da ölüm safhasıdır ve ölüm (yuğ töreni) yas
başlığı altında ele alınmıştır. Göktürk yazıtlarının üç büyük yazıtında ( BK, KT, T ) adına
yoğ töreni düzenlenen beş devlet adamından bahsetmektedir. Bu beş isim kergek bolmak,
yok bolmak, uça barmak gibi ifadeler anlatılır. Yazar bu isimlerin geçtiği parçaları asıl
şekilleri ve günümüz Türkçesi çevirileriyle metinler şeklinde yayınlar. Ardından bunları
Anadolu – Türk folkloründeki benzerlikleri, farklılıkları, değişmiş şekilleriyle
karşılaştırarak sunar. Ölümün kötü yönleri, ardından tutulan yas ve uygulanan ritüeller
belirtilir. Anıtlarda geçen kardeşin ölümü üzerine yazılanlara benzer Anadolu’ da kardeş
ölümü üzerine yakılan ağıtlar sunulur ve benzer yönlerine değinilir. Yine yazıtlarda geçen
ileri gelenlerin ölümünden sonra uygulananlar Anadolu’daki ile karşılaştırılır. Cenaze
törenlerine verilen önem iki tarafta da büyüktür ve farklılıklar gösterse de paralellik
yakalanabilmektedir. Yazar çalışmasında yaptığı değerlendirmelerle Göktürk
Yazıtlarındaki yaşayış tarzının Anadolu Türklerinin ruhuna yansımış olarak devam ettiği
sonucuna varır. Ortaya çıkan farklılıkların zamanın değişmesiyle coğrafyanın birbirinden
uzak olmasına bağlı olduğunu ve yazıtlarla Anadolu arasında görülen bu farklılıkların da
bu değişmenin tabii bir sorunu olduğunu savunur.
3.1.21. SAKAOĞLU, Saim, “Orhun Anıtları ile Dede Korkut Kitabı’nın
Destansı Yapıları Üzerine”, Türk Kültürü, 2002, 473, s. 513-519.
Orhun yazıtlarının yapı bakımından destansı özelikler taşıdığına dikkat çekerek
yazısına başlayan yazar, Dede Korkut kitabı ile Orhun yazıtlarından ikisini yani Bilge
Kağan ve Kültigin yazıtlarını destansı özellikleri bakımından ele almaktadır.
126
Yazar hem yazıtlardan hem de Dede korkut hikâyelerinden örnek cümleler ve
bölümler alıntılayarak bu eserlerde pek çok savaş ve kahramanlık sahnesi bulunduğuna
işaret etmektedir. Yazara göre Orhun yazıtlarındaki kahramanlık öğeleri tarihe ışık
tutarken Dede Korkut hikayelerindeki kahramanlıklarda edebî duyguların dile getirilmesi
esastır. Aralarındaki ortak özellik ise sahip oldukları destansı söyleyiştir. Yazının sonuç
bölümünde ise 12 yy. önce dikilen Orhun yazıtları ile 7 yüzyıl önce kaleme alınan
hikâyelerinin taşıdıkları kahramanca ifadelerle bu metinlerde kullanılan kelime ve
tekrarlamaların bize bu eserlerin destan geleneğimizle içiçe olduğunu gösterdiği
söylenmektedir.
3.1.22. SERTKAYA, Osman Fikri, “Büyük Roma (İmparatorluğu) Bizans’ın
Köktürk Yazıtlarındaki Adı”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, XXVI,
1993, s. 147-156.22
Çalışma Roma İmparatorluğunun çok kısa bir tarihçesi verilerek başlamaktadır.
Romalılar 1000 yıllı aşan uzun hakimiyetleri sırasında birçok milletle münasebette
bulunmuş doğal olarak da millet adı olarak çeşitli dillerde karşılık bulmuştur. R(O)M -
R(U)M adını farklı dillerdeki karşılıklarını tabloyla örnekleyen yazar, ardından da bu ismi
Göktürk kağanlığında ve yazıtlarındaki kullanılışlarını arar Romalılar Göktürklerle ilişki
içinde olmuş, hatta cenaze merasimlerine katılmışlardır. Költigin ve Bilge Kağan
Yazıtlarında bahsedilen ve atalarının cenaze törenlerine katılan on bir kavim arasında
sırasıyla 6. olarak yer alan Romalılar yazarın konu edindiği kavimlerdir. Çeşitli
araştırmacılar PVRM şeklinde transkripsiyonlanan bu kavmi, parpurum, purum, aparım,
aparum şeklinde okumuş ve Apurumlar, Rum, Bizans, Apourim olarak tercüme
etmişlerdir. Yazar ise bu ifadeyi RM harflerinin Türkçe Rum ve Rom şekillerinde
transkripsiyonlanıp, Rumlar olarak anlamlandırılabileceğini söylemektedir. Ayrıca
kelimeyi Türkçe kurallara uygun olarak u- önsesiyle birlikte urum şeklinde belirtmektedir.
Bu açıklaması Uygurca bazı metinlerden, Oğuz Kağan Destanında geçen örneklerden
yararlanarak genişleten yazar, urum olarak transkripsiyonlandığını kelimenin başındaki
harfleri ya da ifadeyi de kelimenin sıfatı olmalıdır mantığından hareketle ‘p’ işaretini
(a)p(a) şeklinde transkripsiyonlamaktadır. Sıfat olarak kullanıldığını düşündüğü (a)p(a)
ifadesinin de anlam olarak “büyük” olduğunu belirten yazar, yine bu açıklamasına delil
22 Bu makale 24–29 Eylül 1979 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen 3. Milletlerarası Türkoloji Kongresinde
sunulan bildirinin yayınlanmış halidir.
127
olarak bazı kaynaklardan örnekler vermektedir. Sonuç olarak ise yazar bu kelimeyi apa
urum şeklinde okumakta ve “Büyük Roma (İmparatorluğu) =Bizans” olarak tercüme
etmektedir. Böylece daha önce okunan şekillerin ve tercümelerin ortadan kalktığını, yerini
kesin bir karşılığa bıraktığını belirtir.
3.1.23. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktürk Yazıtlarında Hintçe Unsurlar”,
Zeynep Korkmaz Armağanı, Ankara: TDK Yayınları, 2004, s. 366-380.
Çalışmasına Göktürklerin Hintliler ve Hindistan’la ilişkileri konusunda bir çalışma
yapılmadığına dikkat çekerek başlayan yazar, Runik harfli metinlerde Hint menşeli
kelimelerin de Orhun yazıtlarıyla ilgili çalışmalarda dipnotlarda açıklanmaya çalışıldığını
vurgular.
Müstakil araştırmalarında konuya temas eden kişilerden bazılarının isimleri
sıralayan yazar, kendisinden önce bu konuda kalem oynatanların görüşlerini de aktarmak
suretiyle yazıtlarda yer alan Hintçe 14 unsurun ne anlama geldiklerini açıklamaya çalışır.
Çalışmada ele alınan Hintçe Unsurlar (a)şok(a) veya (a)şok; (a)zm(a)n; buk(a)r(a)k; çerig;
çınt(a)n; ışb(a)ra; kord(a)n; m(a)k(a)r(a)ç; n(e)k ;şadapıt; umay, y(a)l(a)b(a)ç; y(a)mt(a)r;
Yazar çalışmasının sonunda bu 14 kelimenin eski Türkçeye Hintçeden ve
Soğdçadan nasıl geçmiş olabileceğine dair tahminlerini bazı dilcilerin görüşlerine
dayanarak birkaç örnek kelime üzerinden açıklamaktadır.
3.1.24. ŞENOCAK, Ebru, “Göktürk Yazıtlarında Türk Halk Edebiyatı
Unsurları”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2001, 11(2),
s.165-176.
Göktürk Yazıtları, başta Türk edebiyatı olmak üzere pek çok konuda ilk olma
özelliği taşımaktadır. Türk kültürünün, medeniyetinin, töresinin pek çok örneği, Göktürk
Yazıtlarında tespit edilmiştir. Bu unsurların yanı sıra bu yazıtlarda, Türk folkloru ile ilgili
örnekler de bulunmaktadır. Söz konusu folklor ürünleri, sözlü gelenek içerisinde
aktarılarak bir takım değişikliklerle günümüze kadar gelmiştir.
Çalışmanın amacı Göktürk Yazıtlarındaki halk edebiyatı unsurlarını tespit edip,
bunların benzer yönlerini günümüzdeki şekilleriyle karşılaştırarak değerlendirmektir. Bu
128
sayede yazıtlardaki ürünlerin, günümüzde de hâlâ aynı anlam zenginliği ile ifade edilmekte
olduğu ortaya konulmaktır.
Yazıtlar incelendiğinde açıkça görülmektedir ki, hayatın her safhası edebî eserde de
kelimeler sayesinde gözler önüne serilmektedir. Yazar bunu desteklemek amacıyla
yazarların bu konu hakkındaki görüşlerine ve yazıt metinlerden örnek cümlelere yer
vermekte ve Dede Korkut hikayeleri ile bağlantılar kurmaktadır. Örneklerde sosyolojik
bütünlüğe sahip olan bir milletin duygu, düşünce ve hayal dünyaları her dönemde benzer
şekilde ifade edildiği görülür.
Konu ile ilgili olarak Saim Sakaoğlu’nun “Göktürk Yazıtları ile Anadolu - Türk
Folklorundaki Paralellikler Üzerine” adlı makalesine değinen yazar söz konusu makalede
geçen Türk folklor ürünlerinin Göktürk metinlerindeki unsurları sıralar. Bu unsurlar, Türk
halk kültürünün kökleşmiş geleneklerinin en güzel örnekleridir. Halk edebiyatı folklorun
alt dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yazıtlardaki halk edebiyatı unsurları, yazıya geçtiği
halde halk arasında anlatılmaya devam eden, söz unsuruna dayalı edebî ürünlerdir. Bunlar,
nesilden nesile aktarılırken bir takım değişikliklere uğramış, farklı adlar altında fakat aynı /
benzer konuların işlendiği türleri ihtiva eder duruma gelmiştir.
Göktürk Yazıtları incelendiğinde de açıkça görülmektedir ki, yaşanan olaylar ve
bunların ifade tarzları yıllar sonra karşımıza tekrar çıkmaktadır. Çalışmada, adı geçen
makalede folklor unsurları incelendiği için yalnızca, Göktürk Yazıtlarındaki halk edebiyatı
unsurları değerlendirilmektedir. Bu unsurlar 3ana başlıkta alt başlıklarla desteklenerek
açıklanmaktadır.
1. Nesir şeklinde (anlatmaya dayalı) olanlar
a. Destanlar ve Dede Korkut Hikâyeleri
2. Nazım şeklinde olanlar
a. Ağıt b.Yaşname
3. Nazım- nesir karışık olanlar
a. Atasözleri ve deyimler
129
Göktürk Yazıtlarında halk edebiyatı ürünleri bu üç unsurda incelenmiş, örneklerle
desteklenmiş ve karşılaştırmalar yapılarak sonraki dönemlerdeki ürünlere yansıması
gösterilmiştir. Yazarın inceleme, değerlendirme ve açıklamalarına göre yazıtlardaki halk
edebiyatı unsurları hem tür hem de ifade tarzı olarak diğer anlatmaya dayalı türler ile
benzerlik göstermektedir. Bu ürünler, sözlü gelenek içerisinde aktarılarak bir takım
değişikliklerle günümüze kadar gelmiştir. Yazar sonuç olarak Göktürk Yazıtlarındaki
yaşantı tarzının, destan devri toplumunun yaşantısını hatırlattığını, yüzyıllar öncesinde
yazılmış eserdeki ürünlerin günümüzdeki şekilleri ile aynı anlam zenginliğini korumaya da
devam etmekte olduğunu söylemektedir. Yazar bunu, uzun bir tarihî geçmişe sahip Türk
milletinin, dili kullanmadaki ifade gücüne bağlamaktadır.
3.1.25. WOO, Duck-Chan “Orhun Yazıtlarındaki Bazı Özel İsimler
Hakkında”, AÜ DTCF Dergisi, 1995, 37(1-2), s.127-132.
Bu çalışmada Orhun Yazıtlarında geçen ve kimlikleri hakkında net bir bilgi sahibi
olamadığımız bazı tartışmalı özel isimler üzerinde durulmaktadır. Bu amaçla konuyla ilgili
Çin kaynakları ve Orhun Yazıtları tekrar gözden geçirilmiş ve söz konusu olan bazı özel
isimler yazar tarafından aydınlatılmaya çalışılmıştır.
Çalışma iki başlık altında Bumin ve İstemi, Tölis (Töles) ve Tarduş özel isimleri
incelenmektedir. Bu kelimeler köken ve anlamları bakımından incelenerek örnekler
üzerinden değerlendirilmiştir. Araştırmacıların farklı görüşleri arasında karşılaştırmalar
yapılarak sonuçlar ortaya konmuştur. Daha sonra yazar kendi görüşlerini açıklamalar ve
değerlendirmeler yaparak sunmaktadır. Buna göre Orhun yazıtlarında geçen Bumin ve
İstemi Göktürklerin efsanevi atalarının adıdır. Bu kişileri Çin kaynaklarında bahsedilen 6.
Asırdaki Tu-men ve Shi-te-mi olarak kabul etmek sakıncalıdır. Tölis ve Tarduş ise kavim
adı değil Göktürk kağanlığını oluşturan doğu ve batı bölgesinin adıdır.
130
3.2. Bildiriler
3.2.1. AMANOĞLU, Ebülfez “Orhon Yazıtlarındaki Bulak Boy İsmi ve Türk
Tarihinde Yansımaları”, Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl
Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslar arası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, Bildiriler Kitabı, (cilt-1) Hacettepe
Üniversitesi, 26-29 Mayıs 2010, s. 51-54.
Türk dili etimolojisinin çözülmemiş problemlerinden biri de kavim adlarıdır. Boy
adlarının etimolojisi kapalı türden bir bilgi oluşturmaktadır. Bu adların çözümü o kavmin
tarihi, kültürü, psikolojik özelliklerini öğrenmek bakımından önemli olacaktır. Türk boy
isimlerinin çözümü de Türkoloji’nin en zor sorunlarından biridir. Yazar bu çalışmasında bu
görüşlerden hareketle bazı Türk boy ve kavimlerinden örnekler vererek etimolojik
çözümlemesini yapmaktadır. Bu isimlerin bazıları Orhun Yazıtlarına Divanü Lügati’t-
Türk’e kadar dayanmaktadır. Bunlardan en dikkat çekeni Göktürk yazıtlarında bile
karşılaşılan, Divanü Lügati’t-Türk’te geçen Bulak ismidir. Yazar bu ismin bazı
araştırmacılar tarafından incelenmiş ve açıklanmış örneklerine yer verir. Ardından diğer
farklı eserlerde ve dillerde bu kelimenin anlamını ve hangi kavmi nitelediğini
açıklamalarıyla ortaya koyar. Bunlara dayanarak Bulak isminin sincapçı, samurcu, bunları
avlayan anlamına geldiği sonucuna varır. Bu sonuçtan anlaşılacağı üzere Türklerde boy
adlarından birçoğu hayvan adından oluşmaktadır. Yazar bu görüşünü daha da
kuvvetlendirmek için Ti, Ting – ling, Tiele, Töles, Teleüt, Kil, Kiş, Kemek, As, Asun, …
gibi kavim adlarını örnek olarak verir. Öyle ki Türkler etini yediği, kürkünü sarındığı
hayvanların adını kendine, toplumuna, devletine ad olarak seçmiştir. Ting-ling Türk kavmi
de yazar örnek olarak sunduğu kavim isimlerinden biridir ve sincap kürkü anlamına
gelmektedir. Bildirinin sonunda ise yazar günümüz Türk dünyası coğrafyasında Bulak
isminin bazı yer adlarında kullanıldığının ve bu adlardan geldiğinin görüldüğünü
belirtmekte, bu ismin Eski Türkçe ve Kaşgarlı Mahmut’taki Bulak boy isminin kalıntısı
olduğunu ve samur, sincap anlamında kullanıldığını ve kürkçülük mesleği ile uğraşan
Türklerden dolayı alındığını vurgulamakta, varsaymaktadır.
131
3.2.2. AYDIN, Erhan,“Bilge Kağan Yazıtında Geçen Kök Teyen Hayvan Adı
Üzerine”, Büyük Türk Dili Kurultayı Bildirileri, Bilkent Üniversitesi,
Ankara, 2006, Bilkent Üniversitesi Yayınları, s. 347-356.
Yazıtlarda Göktürklerin sosyal hayatıyla bilgiler elde edilebilmektedir. Yazıtlar da
az da olsa ticari mallar, canlı ve cansız ticaret kaynakları, diğer milletlerin hediye ve vergi
şeklinde sunduğu şeylere değinilmiştir. Bu ticari mallardan biri de sincap kürküdür.
Bilge Kağan Yazıtının güney ve kuzey yüzlerinin 12. satırında geçen hayvan adı
şimdiye kadar değişik şekillerde okunmuş ve anlamlandırılmıştır. Kök teyen şeklinde geçen
bu hayvana gök sincabı mavi sincap şeklinde anlamlar verilse de bu tanıtmaya
yetmemektedir. Bu yüzden yazar bu çalışmada bu hayvan ismi üzerinde durmakta ve yeni
öneriler sunmaktadır. İlk olarak kök teyen, tiyin ifadesindeki kök şeklinde geçen sıfat
üzerinde durmuştur. Diğer araştırmacıların bu hayvan adını nasıl okuyup
anlamlandırdığına yer vermiştir. Ardından kendi anlamlandırma önerisini sunan yazar, kök
kelimesinin göz ardı edilen gri, boz kül rengi anlamı üzerinde durmakta ve buna dair
örnekleri tarihi Türk dili alanında ve çağdaş Türk dili alanında göstermektedir. Buradan
hareketle kök kelimesine gri anlamını verip, ifadeyi gri sincap olarak anlamlandırır. Bu
hayvanın adı Latince Marmota bobak sibiricadır ve postu çok değerlidir. Bugün
Moğolların ticaret kaynaklarından biri olan tarbagan işte bu bahsedilen hayvandır. Yazar
bugün Moğolların tarbagan olarak anılan hayvanın eski Türkçedeki kök teyen olduğunu
ortaya koymaya çalışmaktadır. Hatta ona göre Bilge Kağan Yazıtında bu hayvanın
kendisinden değil, postundan söz edildiği ifade edilmektedir.
Ayrıca yazar çalışmasına ek olarak bu hayvanın resmine ve Moğolların bu
hayvanın etinden ve derisinden faydalandığı uğraş fotoğraflarına yer verir.
3.2.3. BAYRAKTAR, Nesrin, “Orhon Yazıtlarında Geçen Renk Adlarının
Anlam Alanları Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl
Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1),
Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara,
2011, s. 121- 128.
Günümüz Türkçesinde renk adlarının kullanım alanı oldukça geniş yer tutar. Renk
adlarının havyan, bitki, eşya, hastalık, tıp, kimya, dağ, su, yerleşim yeri, insan adları,
132
atasözü, deyim ve ikilemelerde birçok anlam alanı ile kullanıldığı görülmektedir. Renklerin
diğer bir özelliği de soyut kavramlar olarak çeşitli unsurlarla somutluk kazanmasıdır.
Yazar bu açıklamalara ek olarak çalışmasının başında Gabain (1968)’in Türkçesindeki
renklerin sembolik anlamlarının olduğu ve yönlerle ilişkisine dayanan görüşüne göre bir
tablo sunar. Buna göre doğu mavi, yeşil; batı ak; kuzey kara; güneyde kızılı temsil eder.
Yazar bundan da yararlanarak çalışmasında Orhun Yazıtlarında saptanan renk adları ve
renk ifadelerini incelemiş, bunları alfabetik sırayla, geçtiği yerlerden örneklerle ele almış
ve değerlendirmiştir. Bu değerlendirmelere göre renk adları, renk ifadeli kullanım, at doru
olarak kullanım ve özel ad yapımındaki kullanımları şeklindedir ve yazıtlarda toplam on
renk tespit edilmiştir.
1- Ak : renk ifadesi olarak kullanımına rastlanmamış ancak at doru ve özel ad
yapımında kullanılmıştır.
ak adgırıg : ak aygırını
2- Azman Ak : ak renk adıyla birlikte kullanılmıştır.
azman akıg binip : kır atına binip. Azman kelimesi tartışmalıdır, ancak ak
kelimesinin pekiştiricisi olarak düşünülebilir.
3- boz : At doruna işaret eder ve at adının sıfatı konumundadır.
boz atıg : boz atına
4- Başgu Boz : kelimesinin “ başgıl boz “ okunması ve alnı akıtmalı boz ( at )
biçiminde anlamlandırılması belirtilir.
başgu boz: alnı akıtmalı boz ( at )
5- Kök : yazıtlarda en çok kullanılan renk mavi ve Doğu Türkleri anlamında
kullanılır.
üze kök tenri : üstte mavi gök ( yüzü )
köök türük : Gök Türkler
6- Sarıg : altın madeninin renk tanımlayıcısı olarak geçer.
sarıg altunın: sarı altınları
133
7- Torug: kızılımsı – kahverengi ( at doru ) anlamında kullanılır
torug at binip : doru atına binip
8- Ürün: gümüş madeninin rengini niteler.
ürün kümüşin: beyaz gümüşlerini
9- Yağız: toprağın rengini göstermek için kullanılır.
Yağız yer kılındukta: yağız yer yaratıldığında
Az yağız : at doru olarak geçmektedir.
az yagızın binip: az yağızına ( az yağız altına ) binip
az kelimesi yağız renginin niteleyicisi pekiştirici rolündedir.
10- Yaşıl: yazıtlarda renk ifadesi olarak geçmez yer belirtir.
İlgerü yaşıl ügüz: doğuda sarı ırmağa
Bildirinin sonunda yazar bu açıklama ve değerlendirmelere göre sonuç belirtir.
Buna göre yazıtlarda on renk adı saptanmış ve renk ifadesinin yanı sıra at doru ve özel ad
olarak kullanımları vardır. En sık kullanılan renk adları kara, ak ve köktür. Onu baz ve
yağız; sarıg, ürün ve yaşıl izlemektedir. Kızıl ve torug en az kullanılan renklerdir. Anlam
alanı en geniş olan kara, ak ve köktür. Bazı renklerin mecaz anlamı ifadeleri kazandıkları
ve farklı renklerin yerine de kullanıldıkları görülmektedir.
3.2.4. KULJANOVA, Bahıtgül,“Eski Türk Anıtlarındaki Halk Birliği ve
Memleket Bütünlüğü Ülküsü (Orhun ve Kutadgu Bilig Eserlerine
Göre)”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), s. 519-522.
Çalışmada Orhun Yazıtlarında ve Kutadgu Bilig’de anlatılan halk birliği ve
memleket bütünlüğü konuları üzerinde durulmakta, örneklerle konu hakkında açıklamalar
yapılmaktadır. Orhun Yazıtları ve Kutadgu Bilig eski Türkler zamanından kalma,
milliyetçilik duygularının anlatıldığı, eski Türk boylarının manevi hayatını gösteren edebi
eserlerdir. Eski Türklerin edebi ve kültürel yaşamını anlatan bu eserler, aynı zamanda
dönemin siyasi düşüncesini de yansıtır. Yazıtlarda yurdu korumak, devlet kurmak,
toprakları genişletmek, milleti bir arada tutmak gibi fikirler açıkça anlatılmış bu düşünceler
134
11. yüzyıl eseri Kutadgu Bilig’de de devam etmiştir. Kutadgu Bilig’de geniş toprakları
yöneten Karahanlılar anlatılmış, devlet yapısını sağlamlaştırmak, içte ve dışta güçlü olmak,
devlet yönetimini, yöneticilerin vazifeleri, hukuk, insanlık, milliyetçilikten bahsedilir.
Eserin başlıca amacı adaletli bir toplum kurmaktır.
Orhun Yazıtları da bu ve buna benzer konuları işlemektedir. Yazıtlar sadece
kahramanlık anlatan, tarihi, şiirsel metinler değil aynı zamanda birliği ve bütünlüğü öven,
öğütler veren, iyi ve kötü yöneticilerin karşılaştırıldığı, ders verici bir nutuk niteliğindedir.
Her iki eserden örnek parçalar vererek çalışmasını delillendiren yazar eserlerin önemi ve
büyüklüğü üzerinde durmuş, işlenen konuları devlet ve millet birliği, milliyetçilik, yönetim
gibi noktalarda açıklamış ve kendi yorumlarıyla değerlendirmiştir.
3.2.5. ÖLMEZ, Mehmet “Eski Uygur ve Çin Kaynakları Işığında Orhon
Yazıtlarında Geçen Yer ve Kişi Adları”, Orhon Yazıtlarının
Bulunuşunda 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl Konulu 3.
Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, (Cilt-1) Hacettepe
Üniversitesi, 26-29 Mayıs 2010, s. 629-640.
Çalışma eski Türk yazıtlarında karşımıza çıkan ve Türkçe kaynaklarla
açıklanamayan kimi sözcüklerin ancak komşu halkların dilleri ve kaynakları aracılığıyla
açıklanacağının mümkün olabileceğini savunmakta ve burada da bu sözcüklerden birkaçını
ayrıntılı olarak ele almaktadır. Yazar çalışmaya, bu sözcüklerden önce ançula- ve kutay
şeklinde okunan sözcüklerin Teng dönemi Çincesinin ses bilgisi aracılığıyla bugün ançola-
ve kotay olarak okunduğunu belirterek başlar. Yine daha önce çogay okunan yer adının
artık çugay olarak tespit edildiğini belirtir. Daha sonra örnek kelimelerle devam ederek
bükküli sözünün de bir Kore hanedanının adı olduğu ve bükküli olarak okunup anlamının
ülke halk olmaktan çıktığını söyler. Yine hem yer hem de kavim adı gibi görünen tokuz
ersin’in de Çin kaynakları yardımıyla açıklanabilen ve Toharların bulunduğu yeri gösteren
bölge ismi olduğu ortaya konmuştur. Yazıtlarda yer alan şantun yazı “Şantug Ovası”
sözünün de bugünkü Shandong olmayıp Hebei olduğu gösterilmiştir. Yazar bu kelimeleri
özellikle Çince kaynaklara dayandırarak bugünkü yorumlarıyla kısaca belirtmiş ardından
bildiride genişçe yer verdiği Temir Kapıg ve Kültegin kelimelerini açıklamaya geçmiştir.
Yazara göre temir kapıg yazıtlarda görülen ve bugün Türklerin yaşadığı çeşitli
coğrafyalarda karşımıza çıkan bir yer adıdır ve batıdaki sınır için en uç noktayı
göstermektedir. Ancak yazıtlardan sonra bu kelimeye rastlanılmadığını belirten yazar, daha
135
sonra bu kelimenin Çince kaynaklarda karşımıza çıktığını belirtir. Yine burada da Demir
Kapı dorukları dar ve tehlikeli kayalıkların bulunduğu bir yerdir ve bu kayalar üzerine inşa
edilmiş demir bir kapıyı ifade etmektedir. Burası da Türklerin uçtaki hisarıdır. Son olarak
ise, kültegin sözcüğüne geçen yazar, bu ismin kimler tarafından nasıl okunduğuna Çince
metinlerden de örnekler vererek devam eder. Kelimenin Kültegin olarak okunabileceğini,
Korece ve Eski Çince örnekleri göz önünde bulundurarak ifade eden yazar, kelimeye kesin
bir anlam vermez.
Çalışmanın sonunda, bahsedilen yer adlarının Hermann ve Breger Atlaslarına göre
coğrafi yerleri gösterilmeye çalışılmış, ayrıca Demir Kapının Rus kâşifler ve Japon rahipler
tarafından çekilen iki farklı fotoğrafına yer verilmiştir.
3.2.6. ÖZKEÇEÇİ, İlhan, “Orhun Abidelerinin Estetik ve Muhtevasının
Önemi”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s.653-
668.
Bildiride Orhun Yazıtlarının sahibi olan Göktürklerin tarihine kısaca yer
verilmekte, yazıtların bulunduğu Orhun bölgesi tanıtılmakta, ardından Orhun Yazıtları
fiziki ve içerik bakımından tanıtılmaktadır. Asıl amaç yazıtlardan hareketle Asya’nın
estetik ve felsefi yönüne dikkat çekmek, yazıtların içeriğini anlatmak ve günümüz Türk
toplumlarına ulaşan evrensel mesajlara vurgu yapmaktır.
Yazar Göktürklerin tarihini kuruluştan yıkılışa kadar, başa geçen hükümdarlarla
kısaca anlatır. Ardından yazıtların bulunduğu Orhun Vadisi coğrafi ve fiziki bakımdan,
tarihi önem bakımından kısaca tanıtılır.
Bu tanıtmalardan sonra ise Orhun Yazıtları hakkında, ayrıntılı bilgiler sunulur. Ne
zaman, kim tarafından, kimin adına, nerede, ne amaçla dikildiği, yazıtları bulanlar,
okuyanlar ve yapılan çalışmalar anlatılır. Daha sonra çalışmanın özünü oluşturan yazıtların
estetik unsurlarına yer verilir. Bu da Kültigin, Bilge Kağan, Tonyukuk Yazıtları ayrı ayrı
incelenerek yapılmaktadır. Çalışmada ayrıca fotoğraf ve resimlerden de yararlanılır.
136
Türk sanatında süreklilik, ortak motifler başlığı altında Türklerin genel sanat
anlayışından, ortaya konan ürünlerin barındırdığı ortak motiflerden, Orta Asya klasik
sanatlarından ve aralarındaki bağdan bahsedilir. Son olarak ise Orhun Yazıtlarının
muhtevası başlığı altında yazıtların içeriğine değinilir, önemine vurgu yapılır. Örnek
parçalar ve cümlelerle Türk milleti için önemli konulara değinilir.
Yazar bildirinin sonuç kısmında toplumların hayatında, kültür, sanat ve siyasette
sürekliliklere dikkat çekmek için yazdığını belirtir. Ayrıca çalışma boyunca verdiği
örnekler ve aktardığı bilgilerle sanatın iletişim aracı olarak geçmişi günümüze taşıdığını
geleceği yapılandırdığını belirtir. Ayrıca kültür ve sanat anlayışıyla verilen eserler, çağdaş
toplumlardan inanılmaz bir süreklilik göstererek zamanda ve mekânda yayılır.
3.2.7. SAKAOĞLU, Saim,“Orhun Anıtlarından Günümüze Süzülen Birkaç
Erkek Adı”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 695-
701.
Orhun Yazıtları muhteva bakımından ad biliminin bir hazinesi gibidir. Türk
tarihinin, yaşayışının yansıması olan bu taşlar barındırdıkları ad türleriyle de ilgi
çekmektedir. Özellikle erkek adlarının çokluğu önemlidir. Yazarın amacı da Orhun
Yazıtlarından günümüze kadar günümüze gelmiş birkaç erkek adını belirtmek, tanıtmak ve
anlatmaktır. Anıtlarda geçen kişi adlarından bazıları tam olarak açıklanmayan ve genelde
soru işareti ile belirtilmiş isimlerdir. Bazıları ise komşu ülkelerin ileri gelenleri ile ilgili
veya Türkler tarafından kullanılan ve başka dillerden alınan kelimelerdir. Bunların
çoğunluğu da Çincedir. Ayrıca unvan olarak belirtilen ve günümüzde ad olarak
kullanılanlar da vardır. Çalışmada ise bu adlardan 6 tanesine yer verilmiştir. Bunlar
günümüze kadar gelebilen isimledir.
1- Bars : Günümüzde tek başına kullanıldığı görülmemiştir. Soyadı olarak
kullanılmaktadır.
2- Bumın : Günümüzde daha çok Bumin şeklinde geçmektedir.
3- İştemi : Günümüzde İştemi şeklinde görülmektedir.
4- Ogul : Günümüzde tek başına kullanılmamaktadır.
137
5- Tona : Günümüzde bu şekliyle de, Tonga ,Tunga şekilleriyle de
kullanılmaktadır.
6- Yollug : Bu şekliyle olmasa bile, günümüz şekline uygun olarak
kullanılmaktadır.
Yazar günümüze kadar gelen bu 6 erkek ismini madde madde sıralar. Yazıtlarda
nerede ve nasıl geçtiğini belirtir. Günümüzde nasıl geçtiğinden bahseder, bunu yaparken de
ünlü kişilerden örnekler verir.
Yazarın değerlendirmesine göre Orhun Yazıtlarındaki erkek adlarının pek azı
günümüzde kullanılmaktadır. Bunun sebebi de yazara göre İslami adların ağır basması,
yeni veya modern sayılan adların öne çıkması ve hiç duyulmadık ad peşinde koşulmasıdır.
3.2.8. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktürk Tarihinin Meseleleri: Göktürk
Yazıtlarında İsim ve Unvan Söyleme Geleneği”, Uluslar Arası III. Türk
Kültürü Kongresi Bildirileri, 1999, s.593-600.
Göktürk harfleri ile yazılan metinlerde geçen isim ve unvanlar araştırmacıların her
zaman dikkatini çekmiştir. Ancak genelde isimlerden önce veya sonra kullanılan unvanlar
üzerinde çalışma yapan araştırmacılar kişi isimler üzerinde daha az çalışma yapmışlardır.
Bu sebeple metinlerde geçen isimler, özellikle yer, ülke ve kişi adları yanlış okumuş ve
anlamlandırılmıştır. Yazar, buradan hareketle yanlış okunan ve anlamlandırılan bazı
isimlerden örnekler vermekte, ardından da kişi adlarının okunuşundan yapılan hataları dört
başlık altında toplamaktadır.
1. Yanlış harf transkripsiyonu
2. Eksik yapılan transkripsiyon
3. Kelimeyi yanlış bölme
4. Yanlış teşhis, yanlış anlamlandırma
İlk üç başlık altında yanlış okunan ve gramer açıklamaları yanlış yapılan bazı
kelimeler belirtilmiş, bu kelimelerin kim tarafından ve nasıl okunup çözümlendiği
anlatılmıştır. Bazı kelimeler ise yazar tarafından düzeltilmektedir.
138
Son başlıkta yani yanlış teşhis, yanlış anlamlandırma başlığı altında ise bazı isimler
örnek olarak verilmiş isim ve unvanlarını ise söyleyişlerinin çeşitli şekillerde
gruplandırılmış olduğu açıklanmıştır. Buna göre isim ve unvanlar kullanılışlarında;
(ben)…ben ve (ben)…im formülü ile (men)…men ve (ben)…im formülü ile
değerlendirilebilir. Ayrıca Türklerde er ilk adının alınması durumu da yazar tarafından
örneklerle ve açıklamalarla sunulmaktadır.
Yazar çalışma boyunca verdiği örnek ve açıklamalara dayanarak; gruptaki
örneklerin isim ve unvan olarak birlikte geçtiği, ben…ben formülüne uymayan bazı
örneklerin olduğu er li örneklerde isim ve unvandan sonra adı geçen makamı veya
rütbesinin belirtildiği sonuçlarına ulaşır. Yazara göre bu durum Türklerde isim ve unvan
söylemenin bir sistem içinde ve bugüne kadar devam eden bir geleneğe bağlı olduğunu
göstermektedir.
3.2.9. SEVER, Mustafa,“Orhun Yazıtlarındaki Bazı Kavramları Yeniden
Okumak”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 727-
732.
Milletin hayatındaki değerler, gelenekler, davranışlar, eylemler kelimelerle ifade
edilir. Her kelime kullandığı dönemi yansıtır ve sonraki dönemlerde yeni anlamalar
kazanabilir. Bu açıdan bakıldığında yazıtlardaki kimi kavramların güncele taşınan değerde
oldukları görülmektedir. Yazar da bu amaçla yazıtlarda geçen kimi kavramların
günümüzde kazandığı anlamlar üzerinde durmaktadır. Ortak hafızanın işlevleştirilmesiyle
yorumcu bir anlayış güdülür. Yazar çalışmada dört kavram üzerinde durulmaktadır.
1- Ötüken Yış : Yazıtlarda ne şekilde geçtiği belirtilir. Burası kutlu bir mekandır,
yani ıdıktır ve ilahi güç tarafından Türklere verilmiştir. Anıtlarda coğrafi bir yer
olarak bahsedilse de milletin karakterlerini ve farklılıklarını temsil eder. Terk
edilmemesi gereken yerdir. Birlik ve toplanmak olarak değerlendirilmelidir.
Ötüken ilk anda anlaşılanın ötesinde bir anlam taşır ve ortak belleği işler.
139
2- Bengü il : Yazıtlarda geçtiği şekli belirtilir. Süresi olmayan ebedi sonsuza kadar
yaşayacak devlet anlamına gelir. Bu devletin özelliği ise yasası olan bir devlet
olmasıdır. Yasanın özelliği ise ortak hafızdan üretilmiş olmasıdır.
3- Bengü Taş : İktidarın kimler tarafından, kim adına nasıl kullanıldığı iktidarın
gücünü ortaya koyar. Bu Tanrı tarafından millet için, yasalarla belirlenmiş ve
Bengü Taşlara yazılmıştır. Bu Ötüken’in belge niteliği kazanmış halidir.
4- Iduk Yir : Türkler üzerinde yaşadıkları topraklara ülke, ulus ve yurt diyorlardı.
Yurt vatan anlamı taşıyordu ve tanrı tarafından takdir edilmişti ve Iduk idi.
Vatan kağanın korumakla yükümlü olduğu, atalardan emanet topraktı ve Iduk
Yirsublar ve ata ruhları tarafından korunmaktaydı.
Bu kavramlar yazar tarafından açıklanmakta, yorumlanmakta ve
değerlendirilmektedir. Bu açıklama ve değerlendirmeler doğrultusunda yazar, bugün Türk
milletine Batının uygulamaya çalıştıklarına vurgu yaparak, Bilge Kağan ve Tonyukuk
tarafından işaret edilenlere değinir. Tehlikenin farkına varılması ve algılanmasına,
Ötüken’in bugün de geçerli ve ortak hafıza olduğu sonucuna varır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
4. ORHUN YAZITLARI HAKKINDA YAPILMIŞ DİĞER ÇALIŞMALAR
Orhun Yazıtlarıyla ilgili olup “gramer ve muhteva çalışmaları” genel başlıkları
altında değerlendirilemeyen bazı çalışmalar da bulunmaktadır. Bu sebeple bu bölümde ele
alınan yayınlar, “Orhun Yazıtları Hakkında Yapılmış Diğer Çalışmalar” başlığı altında
değerlendirilip özetlenmiştir. Bu çalışmaların Orhun bölgesi, yazıtların dikiliş tarihleri ve
korunmaları, yazıtların bulunuşlarından günümüze kadar geçen süreçte yapılmış
çalışmalar, yazıtların başka dillere çevrilmeleri ve diğer ülkelerde yapılmış incelemeler
hakkında oldukları görülmektedir. Sayıca az olan bu yayınların yazıtlar hakkında yapılmış
çalışmaları aktaran genel değerlendirmeler oldukları görülür.
4.1. Makaleler
4.1.1. ALYILMAZ, Cengiz, “Köl Tigin Yazıtına Sonradan Yapılan Eklemeler”
TUBA, 2003, 27(1), s. 99-108.
Çalışma Kültigin Yazıtının ne zaman, kim tarafından, kime ne amaçla dikildiği,
yazıtın bulunduğu zamanki haliyle günümüzdeki durumu ve gördüğü zararlar hakkında
bilgi veren bir giriş bölümüyle başlamaktadır. Ardından da Kültigin yazıtına sonradan
yapılan eklemeler, Göktürk harfli Türkçe eklemeler ve Çince eklemeler olmak üzere iki
grupta incelenmektedir.
Kültigin yazıtına sonradan yapılan Göktürk harfi eklemelerin yazıtın dikilişinden
kısa bir süre sonra Batı yüzünün sağ tarafında yukarıdan aşağıya doğru sıralanmış olduğu
ve yazıtı ziyaret eden üst düzey kişi veya kişilerce yapıldığı tahmin edilmektedir. Yazıttaki
Çince eklemelerin yazıtın Doğu ve Batı yüzlerine dikiliş tarihiyle ilgili olan ve Mançu
devlet adamı Sandoo’nun yaptığı eklemeler olduğu belirtilmekte ve açıklamalar
yapılmaktadır.
141
Çalışmanın sonuç ve teklifler bölümünde yazar, yazıtlara yapılan eklemelerin
Kültigin ve Bilge Kağan yazıtlarının devletin merkezi bir yerinde bulunduğunu ve işlek
yollardan birinin buradan geçtiğini gösterdiğini düşündüğünü söylemektedir. Yazara göre,
yazıta yapılan eklemelerin içeriği yazıtın orijinalinden farklı olduğu için ayrı olarak
incelenip değerlendirilmelidir. Ayrıca yazıta yapılan Çince eklemeler de Türkçeye
çevrilmeli ve hakkında bilgi verilip önemleri vurgulanmalıdır.
Yazar çalışmasının sonuna eklemelerin gösterildiği 8 adet fotoğrafa da yer
vermektedir.
4.1.2. AYDIN, Erhan, “Orhon Bölgesindeki Kazı Çalışmaları Hakkında
Düşünceler”, Türk Dili, 622, 2003, s.554-556.
Arkeolojik bulguların dil verileri sağlaması açısından önemi büyüktür. Moğolistan
ve İç Asya’da bulunan Orhun yazıtlarının Türk dilinin tarihi devirlerine ışık tutan ve daha
da tutacak olan arkeolojik değeri ve epigrafların önemi açıktır. Bu çalışmada yazıldığı
dönemde yapılan araştırmalardan, Türk-Moğol İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı
(TİKA) ve Moğolistan Aydınlanma Bakanlığı ile ortaklaşa organize edilen
Moğolistan’daki Türk Anıtları Projesi çerçevesinde yapılan kazı çalışmaları ele
alınmaktadır. Geniş bir alana yayılan Orhun Yazıtlarının sadece üç yazıttan ibaret
olmadığını; bölgede kurganların, isimsiz mezarların değerli taş ve eşyaların, heykellerin
bulunduğunu söyleyen yazar Bilge Kağan ve Kültigin Yazıtlarının simgesel anıt niteliği
taşıdığını ve asıl mezarlarının yakınlarda olabileceğine işaret ettiğini dile getirmiştir. Bunu
söylerken de 1958 de Jisl ve ekibinin elde ettiği buluntulardan yola çıkmıştır. Makalede
konu edilenler yalnızca Bilge Kağan ve Kültigin külliyelerinin birkaç kilometre çevresidir.
Yeni bulgular için çalışmalar yapılması, buluntuların bilim dünyasına tanıtılması ve elde
edilen malzemenin koruma altına alınması, bunun sonucunda Türklerin ilk yerleşim yerleri
olarak kabul edilen bölgelerde yapılacak çalışmaların artmasının sağlanması
vurgulanmaktadır. Bunun için Çin, Moğolistan, Tuva gibi eski yerleşimlerine işaret
edilmektedir.
142
4.1.3. AYDIN, Erhan, “Eski Türk Yazıtlarının Yazılış ve Dikilişleri Üzerine”,
Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi, Gazi Üniversitesi, Güz 2007/1, s.
149-158.
Orta Asya’nın değişik coğrafyalarına yayılmış birçok eski Türk yazıtı
bulunmaktadır. Yazıtlarda anlatılanlar Çin, Bizans ve Arap kaynaklarıyla karşılaştırma
imkanı sağlamaktadır. Ancak bu karşılaştırma daha çok kağanlık yazıtlarıyla, devletlerle ve
devlet ilişkileri olduğundan sınırlı yapılabilmektedir. Kağanlık yazıtlarının dışında kalan
yazıtlar hakkındaki bilgilere, kime ait olduğuna, nasıl ve neden yazıldığına taştaki verilerle
sahip olunmaktadır. Bu çalışmada da yazıtların dikiliş ve yazılış öykülerinin yer aldığı
cümleler bir araya getirilmiş, eski Türklerin sosyal hayatı hakkında bilinenlere yeni bilgiler
eklenmiştir. Ayrıca cümlelerdeki bazı problemli kelime ve ibarelerle ilgili çalışan
araştırmacıların görüşleri ve eserleriyle karşılaştırmalar yapılarak yazar tarafından yeni
öneriler getirilmiştir. Eski Türk yazıtları kendinden sonraki nesillere ders veren ve bir
şeyler anlatan, öğütleyen metinler içerir. Bu yazıtlar genelde adına dikilen kişinin kendi
aile üyeleri, özellikle de çocukları tarafından dikilmişlerdir. Bunun daha süslü ve dikkatli
yazılmış örneklerinden en önemlileri Bilge Kağan ve Kültigin Yazıtlarıdır. Bunun sebebi
Kağan ya da üst düzey yönetici olmalarıdır. Çalışmada da yazıtlardaki cümleler başta
olmak üzere Çin kaynaklarının yazıtların dikilişi hakkında ne söyledikleri belirtilmekte,
yazar tarafından öneriler getirilip yorumlar yapılmaktadır. Yazar çalışmasını iki bölüme
ayırmış ilk bölümde Ötüken Kağanlık Yazıtlarının yazılış ve dikilişleri hakkında bilgiler
verip, açıklama ve yorumlar yapmaktadır. İkinci bölümde ise diğer yazıtların yazılış ve
dikilişleri hakkında bilgiler verilmekte, açıklama ve yorumlar yapılmaktadır. Bunlara
dayanarak yazar, eski Türk yazıtlarının taşlara yazılma sebebini kâğıdın bilinmemesinden
değil, bulunmamasından kaynaklandığı ve yazıt sayısının fazlalığından Türklerin okuma ve
yazmaya değer verdikleri sonuçlarına ulaşmaktadır.
4.1.4. BAYKARA, Tuncer, “Kültigin Anıtına Dair Bazı Notlar”, İslam
Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, 5(1-4), 1973, s. 221-228.
Türklerin en eski yazılı kaynakları Orhun Yazıtları çeşitli araştırmacılar tarafından
ziyaret edilmiş, arkeolojik çalışmlara sahne olmuştur. 1958 ve sonrasında Lumir Jisl
başkanlığında Çek-Moğol arkeoloji heyeti tarafından Göktürklerden kalmış olan yazıtların
bulunduğu yerlerde kazılar yapılmıştır. L. Jisl ilk kazı çalışmalarını ortaya koyarken her
şeyi genellikle Çin kültür unsurlarına göre açıklama eğilimindedir. Bu çalışmada ise yazar
143
kazıların olduğu ilk sonuçlara karşı çıkmakta özellikle de Kültigin yazıtı hakkında bazı
noktalara değinmektedir. Jisl kazılara dair yaptığı açıklamalarda anıt-kurganın tamamen
Çinli ustaların eseri olduğunu ve Türklerin katkıları olmadığını söyler. Çalışmada buna
karşı çıkılır ve yazıtların Çinlilerin eseri olmadığı aksine kurganlar, külliyeler olarak genel
değerlendirilip bunların Türklere ait olup Türk kültürünü yansıttığı maddeler halinde
ortaya konmaktadır. Yazar dört maddede Kültigin Yazıtının Türklere ait olduğunu ve Türk
kültürünün izlerini açık şekilde yansıttığını göstermektedir. Buna göre;
1. Türk kurganlarında genellikle dörtgen şekil hakimdir. Bu çin kültürüne ait olarak
kabul görse de aslında eski Türklerde bu özellik kendine has ve sıkça görülür ve
Kültigin anıt-kuganı da bu şekilde yapılmıştır.
2. Anıt-kurganın giriş yönü doğudur ve bu yön kutsaldır. Türk kutsal yönüne açılan
anıt-kurgan türk inanışına göre yapılmış ve yapan ustalar sadece Çinliler
olmamalıdır.
3. Kültigin anıt-kurganında Türk izlerinden biri de doğu yönündeki giriş kapısının
iki yanında bulunan uzun iki taş dizisidir ve diğer Türk ülkelerinde de görülür.
4. Anıt-kurgandaki heykelcilik ve balbal geleneği Türk kültürünü yansıtır.
Yazar bu maddeler doğrultusunda Kültigin Yazıtı ve kurganı için Çin bedizciler
gelmesine rağmen yazıtın ve kurganın Türk bozkır geleneği ve kültürünü yansıttığını
göstermektedir.
4.1.5. CLAUSON, Sir Gerard “Tonyukuk Abidesi Hakkında Bazı Notlar”,
Türkiyat Mecmuası, 1973-1975, 18, s.141-148.23
Yazıtları ilk neşredenlerin isimlerinden ve kaç yıllarında yapıldığından kısaca
bahsedilerek başlayan çalışma, yazıtların yazarı Tonyukuk’tan ve bu ismin anlamından
bahsedilerek devam eder. Yazar bu kısa bilgilerden sonra bir tarih vesikası olarak
yazıtların değerinden ve kesintisiz bir metin olarak basılıp tercüme edilmesinin,
anlaşılmasını zorlaştırdığından söz eder. Yazara göre yazıtlar, her biri belirli bir devirdeki
olayları nakleden bir dizi bölümlere ayrılırsa, tarihi değeri çok daha iyi anlaşılabilecektir.
23 Macaristan Türkolojisinin 100. yıldönümü dolayısıyla yayınlanan “Studia Turcica” Budapest 1971
(say:125 – 132) dergisinde yayınlanan “Some Notes on the Inscription of Tonuquq” adlı İngilizce aslından
İnci Enginün tarafından tercüme edilmiştir.
144
Bu sebeple yazar, yazıtları on bir bölüme ayırır ve bu bölümleri satırlara bölerek,
tarihlendirerek olayları, açıklamalar ve yorumlamalar yaparak sunar. Buna göre on bir
bölüm şu şekilde sıralanabilir;
1. bölüm (1.satır) T’un çocukluğu ve gençliği (MS 663 (?)-679)
2. bölüm (2 – 4. satır) Akim kalmış ayaklanma (MS. 679-681)
3. bölüm (4 – 6. satır) İlteriş’ in başarılı ayaklanması (MS.682)
4. bölüm (7 – 11.satır) Yin shan bölgesinden göçmeden önceki olaylar (MS. 682-
687)
5. bölüm (12 – 15. satır) Ötüken (Hanghar) dağlarına göç (MS. 687)
6. bölüm (15 – 17. satır) Oğuz’ a boyun eğdirilmesi (MS. 687 veya az sonra)
7. bölüm (18 – 19.satır) Shantung’a akınlar (MS. 693-706 arası)
8. bölüm (19 – 29.satır) Kırgız’ a boyun eğdirilmesi (MS. 710)
9. bölüm (28 – 43.satır) On Ok (Batı Türkü) ve Türgiş’ e karşı sefer (MS. 710)
10. bölüm (43 – 47.satır) Demir kapı seferi (MS. 710-711)
11. bölüm (satır 48’den sonuna kadar) İlteriş Kağan’ın kahramanlıkları ve
Tonyukuk’ un ona ve haleflerine hizmeti. Özet ve sonuç (MS. 682’den 716 veya
daha sonrasına kadar)
4.1.6. CUMAGULOV, Çetin Cumagulaviç, “Vilhelm Thomsen’ in Çalışmaları
ve Kırgızistan’ da Bulunan Göktürk Yazıtları”, Türk Dili Araştırmaları
Yıllığı–Belleten 1993, Ankara 1995, s. 99-114.
Göktürk Yazıtlarının bulunması ve okunması Türk kültürü ve tarihi için çok
önemlidir. Yazar da bunu vurgulayarak yazısına başlar ve bu önemden bahsetmeye devam
eder. Ardından yazıtları çözmeyi başaran Thomsen ve Radloff hakkında kısa bilgi verir,
çalışmalarından bahseder. Yazının devamında Kırgızistanda yapılmakta olan anıtlarla ilgili
çalışmalar ve araştırmalar sıralanmaktadır. Kırgız araştırmacıların Türkiyedeki
araştırmacılarla ortak çalışmalar yapması gerektiği, birbirinden haberdar olmanın
gerekliliği vurgulanmakta ve neler yapılabileceği anlatılmaktadır. Çalışmanın özünü
oluşturan Kırgızistan da bulunan Göktürk Yazıtlarından bahsederek çalışmasına devam
eden yazar, özellikle Talas bölgesindeki yazıtlara değinir. Yazarın asıl amacı Kırgızistanda
ne gibi çalışmaların yapıldığını, ileride neler yapılabileceğini ve nelerin yararlı olacağı
hakkında bilgi vermektedir. Yapılan araştırmaları tarihleri ve çalışma yapanların isimleri
145
ile sıraladıktan sonra Talas vadisinde bulunan ilk yazıtlardan biri sayılan bir taş üzerindeki
yazıyı Türkçe tercümesi ile sunar. Örnek olarak verdiği bu metnin ardından çalışmasına
Kırgızistan’ da 12.-14. yy Nasrani-Hristiyan yazıtlarındaki araştırmaların öneminden, daha
çok şey yapabileceğinden ve şu an neler yapıldığından bahsederek son verir. Bildirinin
sonunda Talas’ta bulunan taşların 8-10 kadar fotoğrafları yayınlanmıştır.
4.1.7. EREN, Hasan, “1893’ten 1993’e”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-
Belleten 1993, Ankara, 1995, s.21-26.24
Çalışma runik harfli metinlerin bulunuşundan, araştırılıp çalışılmasından itibaren
yani 1893’ten 1993’e kadar geçen zamanda Türkolojideki durumu gözler ününe seren bir
niteliktedir. Yazar 1890’da Yadrintsev’in eski Türk harfli metinleri bulması macerasının
Rus ve Finlandiyalı bilim adamlarının başı çekmesiyle devam ettiğini, oluşturulan
araştırma kurullarının Yadrintsev’in bulduğu iki yazıt ışığında araştırma ve incelemelerini
arttıran bilginler tarafından, yazıtlar üzerindeki Çince yazının da yardımıyla bunların 732
ve 734 yıllarından Göktürk hükümdarlarına ait olduğu ve daha sonra ele geçen satırlarla
burada eski bir Türk dilinin gizlendiğinin ortaya çıkarıldığını anlatmaktadır. Ardından
Çince yazılan bu metinlerin çeviri olmadığı ve bilginler arasında ilk önce kimin bunu
çözeceği yarışının başladığı ve iki önemli bilginin de bu büyük yarışa katıldığı
anlatılmaktadır. Bu kişilerin Thomsen ve Radloff olduğu söylenerek yarışın uzun
sürmediği ve 1893’de Thomsen’in yazıtlarda geçen harflerin ses değerleri tespit edip
şifreyi çözdüğünden bahsedilmektedir. Ardından Türkçe bilmeyen Thomsen’in Türkçeyi
iyi bilen Radloff’tan yorumlama bakımından da yardım almaktan çekinmediği belirtilir.
Buna rağmen Türk yazıtlarının bu güne kadar yapılan en sağlam ve güvenilir çevirisinin
Thomsen’e borçlu olunduğunu söyleyen yazar, yazısına Thomsen’in yazılarının Fin-Ugor
Derneğinin yayınları arasında çıkma nedenlerini sıralayarak devam etmektedir. Fin-Ugor
Derneğinin kurulma sebeplerini ve Fin diline katkılar sağlayan Casbren, Otto Donner’den
bahsetmektedir. Ardından Fin ulusunun komşu ulusların uzun süren siyasi vekültürel baskı
sonunda derin bir yalnızlık duygusundan kurtulma çabalarının bir sonucu ve uzak
geçmişlerini araştırma isteğiyle çalışmaların arttığını da ekleyen yazar Göktürk
Yazıtlarının değerini açık olarak belirtmek için Türk dünyasına yakın ulusların en eski
yazılı anıtlarını gözden geçirip karşılaştırmalar yapmaktadır. Son olarak ise bildirinin
24 Göktürk harflerinin okunuşunun 100. yıl dönümü dolayısıyla 15-16 Mayıs 1993’te Ankara ve İstanbul’da
yapılan anma toplantılarında bildiri olarak sunulmuştur.
146
başlığından anlaşılan, Türk yazıtları üzerine yapılan çalışmaları gözden geçirmeyi
düşündüğünü ancak buna süre azlığından dolayı vazgeçtiğini belirterek sadece bu alanda
çalışanların isimlerini sıralar.
4.1.8. GÜLENSOY, Tuncer, Göktürk Anıtlarının Altayistik Açıdan
Değerlendirilmesi, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990,
Ankara 1994, s. 41-53.
Türk dilinin en eski yazılı belgeleri olarak kabul edilen Orhun Yazıtlarının kelime
hazinesi sınırlı ve okuma ve anlam olarak da bir kısmı tartışmalı olduğundan çalışmada
Altayistik açıdan değerlendirilmesi oldukça dar bir alanda yapılmaktadır.
Yazar çalışmasında anıtların Altayistik açıdan değerlendirilmesini yapmaktadır.
Orhun Türkçesi uzun bir gelişme devresi geçirmiş, mükemmelliğe ulaşmış bir dildir.
Ancak yazıtlardan başka elimizde fazla bilgi olmadığından öncesi hakkında kesin bir şey
söylenmemektedir. Buna rağmen Uygur dönemindeki metinlerin zenginliği Orhun
Türkçesinin gelişmişliğini göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Fakat yazar
mukayeseli dil tartışması sonucunda bu iki devrin kelime hazinesinde açık şekilde fark
olduğunu söyler ve bunu fiil köklerini mukayese ederek gösterir. Alfabetik olarak uzun bir
kelime listesi veren yazar Orhun Türkçesinde temel fiil sayısının 148, bazı şekil
değişiklikleriyle 178 fiil kökünü ortaya koyar. Bu kadar az fiil olamayacağını söyleyen
yazar, ilerleyen dönemlerde Uygur metinlerindeki kelime sayısını DLT ve Kutadgu
Bilig’deki zenginlik ile ispat etmekte ve farkın elimizdeki Orhun metinlerinin sınırlı
olmasına dayandığını söylemektedir. Konuyu Altayistik açıdan yaklaştığında ise eski
Türkçe ve Moğolcadaki eklerin, isim ve fiillerin benzerliklerine dikkat çeker ve bu
benzerlikleri ses benzerlikleri, ekler ve kelimeler olarak şemalarla sıralar. Örneklerden
hareketle 18 ekin her iki dilde ortak olduğu, bu ortaklığın Uygur devresinde daha da
çoğaldığı, ses benzerliklerinde aslî uzunlukların her iki dilde orta devirlerin sonuna kadar
her yerde korunduğu gibi sonuçlara varmaktadır. Çalışmanın sonunda ise malzeme Orhun
Türkçesi ve Moğolca için yeterli olmasa da mukayese için geçerli sayılabilecektir ve bu
araştırmadan görüleceği üzere yazar bu iki dil arasında yakınlığın ve tesirin açık şekilde
belli olduğunu belirtmektedir.
147
4.1.9. KHISHIGBAJAR, D., Köl Tigin Yazıtı Taş Anıtının Korunması, Türk
Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 2000, Ankara, 2001, s. 255-256.25
Költigin Yazıtı, Moğolistan’daki en değerli yazıtlardan biridir. Yazıtın üç tarafında
Orhun arka kısmında ise Çin yazısı vardır. Bu önemli yazıt yıllardan sonra aşınmış bazı
parçaları kırılmış, kopmuş ve kötü bir görüntü oluşturmaktadır. Yazar Moğolistan Eğitim
Bakanlığı’nın izniyle yazıtı eski haline getirmek amacıyla alınan önlemleri ve Japon
uzmanlarla birlikte yapılan restorasyon çalışmasını anlatmak ve belgelemek amacıyla bu
yazıyı yazmıştır.
1997’de Japon katılımcılar yazıtı restore etmişlerdir. Költigin taşı mermer gibidir,
rengi griye dönmüştür, taşın dış yapısı gevşemiş ve yaşlanmıştır. Yaz ve kışlardaki uç
sıcaklıklardan, yağmur ve kardan korunmadığı için çatlaklar vardır. Kardan ve ıslanmadan
dolayı alt kısımları daha çok hasar görmüştür. Moğolların restorasyon çalışmasındaki
teknoloji ve uzman eksikliğinden Japon uzmanların yardımıyla koruma çalışması
yapılmıştır. İlk olarak yazıt fırça ve bezle silinip temizlenmiş hasarlı bölgelerin yüzeyleri
için takviye edici etmen emdirme testi uygulanmıştır. Ardından her kısmın yaklaşık 40
cm’lik alanına Walker Off uygulanmıştır. Yüzey çatlaklarına bir şırınga yardımıyla
paraloid enjekte edilmiş, su girişi önlenmeye çalışılmıştır. Şu anki uygulamalar acil durum
önleminden başak bir şey değildir ve Wacker uygulaması her iki ya da üç yılda bir tekrar
edilmelidir. Ayrıca su uzaklaştırıcı etmen olarak da film oluşumunu engellemek için
Wacker H. kullanılmıştır. Kopmuş taş parçalarına da aynı şekilde uygulama yapılmıştır.
4.1.10. RECEBOV, Ebülfez, “Orhon-Yenisey Anıtlarının İncelenmesindeki
Bazı Problemler”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990,
Ankara, 1994, s. 151-154
Orhun-Yenisey Yazıtlarının öneminden, incelenmesinden kısaca bahsederek
yazısına başlayan yazar, yazıtların incelenmesinin de ortaya çıkan bazı problemleri beş
madde altında toplamaktadır. Problemler maddeler halinde sunulmakla kalmaz, ayrıca
örnekler, yapılması gerekenler, çözüm önerileri de sıralanmaktadır. Bazı maddeler kendi
alt maddelerde tekrar ayrılmış ve ayrıca değerlendirilmiştir.
25 Bu bildiri “The Köl Tigin Inscription stone monument conservation” başlıklı İngilizcesinden Türkçeye
Abdullah Şen tarafından tercüme edilmiştir.
148
Birinci problem: Orhun-Yenisey harflerinin olmamasıdır. Bu ortaya genel ve
geçerli bir harf tablosunun konmaması anlamına gelir. Yazıtlar yayınlanırken eski
okuyanlardan faydalanılır, fakat bu ilk yayınların yanlışının tekrarlarına yok açar.
Alfabenin yokluğu da mükemmel okumayı engeller.
İkinci problem: Transkripsiyon aşaması. Yumuşak konumdaki işaretlerin özdeş
olmaması, kelimenin prepozisyonunda uzun ve kısa telafuz edilen sesin grafik tasvirinin
sorunu, kelimenin transkripsiyonunda geçerli imla kurallarının belirlenmemesi, sessiz
işaretlerle ifade edilen sesler kesin olarak tespit edilmelidir ve yazara göre yazıt metinlerin
transkripsiyonu için belirli teorik temeller hazırlanmalıdır.
Üçüncü problem: Çeviri problemleri. Kelimelerin çevirisi sorunu (her
araştırmacının kendine göre yorumlaması) kesin ifadelerin yer almaması, değişiklik
göstermesi, deyim ve atasözlerinin çevirisi sorununda kelime kelime çevrisiyle birlikte
milli karşılıkları da verilmelidir, bütün bir yazıtın çevirisinde bazı düzeltmeler
yapılmalıdır.
Dördüncü problem: Orhun – Yenisey yazıtlarının dilinin bütün katmanlarının
sistematik olarak, derin ve çok yönlü bir analize uğratılıp bütünleyici bir çalışmaya sahip
olamama.
Beşinci problem: Yazıtların dili üzerine yapılan ilmi çalışmaların koordinasyonu
için bir komite oluşturulmaması. Yazar bütün Türk dillerinin katılımıyla yürütülecek, başta
komite dahil, çalışmaların olmasını, bir grup yazar tarafından yazılacak ve bütün Türk
dillerine çevrilecek bir ders kitabı istemektedir.
4.1.11. SERTKAYA, Osman Fikri, “Göktük Tarihinin Meseleleri: Bilge
Tonyukuk’un Abidelerinin Tarihlendirilmesi Üzerine”, Türk Dili ve
Edebiyatı Dergisi, XXIV-XXV, 1986, s. 347-362.26
Tonyukuk Yazıtları, bugüne kadar birçok araştırmacı tarafından incelenmiş ve
yazıtlardaki birçok mesele üzerinde durulmuştur. Ancak bu yazıtlarla ilgili ilk ve en önemli
26 21-25 Eylül 1981’de Ankara’da düzenlenen IX. Türk Tarih Kongresi’nde sunulan bildirinin makale
şeklidir.
149
problem Tonyukuk’un kimliği, doğum-ölüm tarihleri ve yazıtların yazılış tarihidir. Yazar
bu önemli soruna dikkat çektikten sonra, Bilge Tonyukuk’un kimliği, doğumu tarihi, ölüm
tarihi, yazıtların dikilme tarihi başlıkları altında araştırmacıların görüş ve yorumlarına yer
vermektedir. Daha sonra Tonyukuk Yazıtlarının Bilge Kağan ve Kültigin Yazıtlarından
şekil, şive ve muhteva bakımından ayrılan yönlerine değinmekte ve açıklamalar
yapmaktadır.
Tonyukuk Yazıtları, Thomsen’den beri üç bölüme ayrılmaktadır. Oysa yazıtların
sistematik tasnifi son olarak Sir Gerard Clauson tarafından yapılmış ve 62 satırlık metni 11
bölüme ayırmıştır. Araştırmacılar tarafından yazıtların dikiliş tarihine dair birçok teklif
yapılmıştır. Yazar bu bilgilerden sonra tarihlendirmelerin hangisinin doğru olduğu
sorusuna cevap arar. Clauson un 11 bölüme ayırdığı yazıtları, bu bölümleri sırayla ve tek
tek anlatarak doğru tarihi bulmaya çalışır. Bunu yaparken de yazıtlardaki ifadelerden,
olaylardan, farklı yorumlardan ve örnek olarak aldığı metinlerden faydalanmaktadır. Bilge
Kağan ve Kültigin Yazıtları da Tonyukuk Yazıtları ile karşılaştırılmakta, olayların gidişatı
doğrultusunda ortak tarihler belirlenmeye çalışmaktadır. Paralel ifadelerden ve ayrı
olayların benzer şekillerden anlatılmasından da yararlanan yazar yorum ve açıklamaları
sonucunda Tonyukuk Yazıtlarının yazılış tarihinin 732-734 yılları arasında olması
gerektiği Tonyukuk’un doğum tarihi kabul edilen 646-647 tarihi gerçek ise yazıtlarını
yazdırdığı yıllarda 85 yaşının üzerinde olması gerektiğini belirtir. Yazara göre de bozkırda
yaşayan biri için 85 yaş normal bir yaştır.
4.1.12. ÜSTÜN, Mehmet Cihat, “Türk Asıllı Türkologların Orhun Yazıtlarını
Okuma ve Yorumlamalarındaki Farklılıklar Üzerine Notlar”, Turkish
Studies, 2010, 5(2), s. 1392, 1413.
Çalışmada Türk yazı dilinin en eski ve önemli yazılı eserleri olan Orhun ve Yenisey
Yazıtlarının bulunup okunması ve yorumlanması sürecinde geçen yaklaşık 120 yıllık
değerlerdir ve aşamasında Türk asıllı Türkologların ve araştırmacıların okuma ve
yazmalarına teklifleri karşılaştırmalı olarak verilmektedir. Orhun Yazıtlarının Türk dili,
kültürü edebiyatı, tarihi açısından öneminden kısaca bahsedilmekte, yazıtların keşfedilme
serüvenine, ilk okuyanlara ve yorumlarına değinilmektedir. Ardından çalışmanın amacı
olan Türk asıllı Türkolog ve araştırmacıların çalışmaları karşılaştırılmıştır. Bu
araştırmacılar aynı ifadeler üzerinde farklı kanaatlere varmışlardır. Yazar bunları metin
150
transkripsiyon ve tercüme şeklinde inceleyerek müşahede etmektedir. Yazarın
karşılaştırma yaptığı isimler Hüseyin Namık Orkun, Muharrem Ergin, Talat Tekin, Ahmet
Bican Erculasun, Nadir İlhan, Mehmet Turgut Berbercan, Osman Fikri Sertkaya, Halil
Açıkgöz, Erhan Aydın, Cengiz Alyılmaz, gibi isimlerdir. Bu isimler kimi zaman bir
kelime, kimi zaman bir kelime grubu, kimi zaman ise cümle hatta paragrafta farklı okuma
ve anlamlandırmalarda bulunmuşturlar. Yazar bu farklılıklara değinmekte örneklerle
sunmaktadır. Ayrıca araştırmacılara ait bu farklı görüşler, kendi çalışmalarının dipnotlarla
belirtilmesiyle de desteklenmektedir. Çalışmanın sonucunda ise yazar yazıtların Thomsen
ve Radloff ile başlayan akıma ve yorumlama sürecinin birçok Türkologlarla hız
kazandığını ve araştırmaların Türkiye sınırları içinde önemli araştırmacılarla devam
ettiğini belirtmektedir. Orhun ve Yenisey Yazıtları hakkında daha yapılacak çok şeyin
olduğunu vurgulamaktadır.
4.1.13. USEEV, Nurdin, “Kök Türk Harfli Yazıtları Okumada Halk Edebiyatı
Eserlerinin Önemi (Kırgız Destanları Örneği İle)”, MTAD, 2011, 8(2),
s. 145-151.
Halk edebiyatı eserleri dilin bazı eski unsurlarını korumakta, yazılı eski
metinlerdeki anlamı tartışılmalı ya da belli olmayan kelimelerin açıklanmasında kaynak
olabilmektedir. Türkçenin en eski yazılı metinlerinden olan Göktürk harfli yazıtlarda da
anlamı tartışılmalı kelimeler sayıca fazladır. Bu çalışmada da Göktürk harfli yazıtlardaki
anlamı açıklanmayan ya da tartışılmalı olan bazı kelimeler Kırgız destanlarında yer alan
kelimeler aracılığıyla açıklanmaktadır. Yazıtlarda geçen kelimelerden olan bört bazı
araştırmacılar tarafından börk kelimesinin değişmiş şekli olarak açıklanmış bazıları
tarafından ise Sanskritçe bhartar, bahartya kelimeleri ile ilişkilendirilmiştir. Çalışmada
ise bört kelimesinin Manas destanında geçen ve “orta yaş” anlamına gelen bört kelimesi ile
ilişkili olabileceği önerilmekte ve açıklamalar sunulmaktadır. Çalışmanın sonunda destan,
masal, halk hikâyesi gibi halk edebiyatı eserlerinin eski unsurları koruma özelliğine sahip
olduğu vurgulanmakta, eski yazılı metinlerinde geçen ve anlamı tartışılmalı ya da belli
olmayan kelimelerin tespitinde halk edebiyatı eserlerindeki eski kelimelerin kaynak
olabileceği ileri sürülmektedir.
151
4.2. Bildiriler
4.2.1. AREZI, Aierken, “Orhon Yazıtları’nın Çağdaş Uygarca Çevirisi ve Çin
Halk Cumhuriyeti’ndeki İlgili Çalışmaların Genel Bir
Değerlendirilmesi”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra
Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1),
Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011,
s. 55-70.
Çalışma Orhun Yazıtlarının Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki ilgili çalışmaların genel
bir değerlendirmesi bir kaynakçası niteliğindedir. İlk olarak Çin’de Orhun Yazıtlarıyla ilk
Çince kaydın kim tarafından, ne zaman ve ne şekilde bahsedildiğine değinilir. Ardında
Çin’de yazıtlarla ilgili ilk ayrıntılı tanıtımın yazısının 1911’de kaleme alındığı söylenir.
Onu izleyen yıllarda 1929, 1930, 1933 ve 1934’te tarihçi bilginlerin Orhun Yazıtları ile
ilgili Çince kayıt ve yayımlardan yararlanarak yaptığı çalışmalardan söz edilir. Bunlara
göre Çin’de Orhun Yazıtları ile ilgili 1934 yılına kadarki çalışmaların hiçbirinde yazıtların
Türkçe kısmı ve içeriği üzerine bir şey söylenmediği görülür.
Yazıtların Türkçe kısmını çeviren ve yorumlayan ilk kişi tarihçi Han Rulin’dir.
Ancak o da doğrudan Türkçe metinlerden çeviri yapmamış bazı Almanca ve İngilizce
çevirilere başvurmuştur. Yazar Han Rulin’in konuyla ilgili çalışmalarını sıralamaktadır.
Ardından yine önemli çalışmalar, konuları ve bu çalışmaları yapan araştırmacılar sıralanır.
Son olarak ise Çin Halk Cumhuriyeti’nde Orhun Yazıtlarıyla ilgili yapılan çalışmaların
toplu bir kaynakçası verilmekte ve makaleler ayrı bir grupta sıralanmaktadır.
4.2.2. ASKER, Ramiz, “Orhon-Yenisey Yazıtlarının Azerbaycan’da
İncelenmesi Tarihinden Bazı Sayfalar”, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3.
Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010,
Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 77-82.
Çalışma 1893’te Vilhem Thomsen tarafından çözülen Orhun Yenisey Yazıtlarının
Azerbaycan’da incelenmesi, araştırılması ve yapılan çalışmalar bağlamında ortaya
konanlar şeklinde tarihler verilerek anlatılmaktadır. Azerbaycan’da Orhun-Yenisey
Yazıtlarına dair ilk bilimsel çalışmalar, 1919’da Bakü’de ilk üniversitenin kurulması ile
başlar ancak kapsamlı değildir. Yazıtlara dair bilimsel çalışmalar 1920’li yıllarda
152
gerçekleştirilmiştir. 1924’te Prof. Dr. Bekir Çobanzade kitaplarında Orhun-Yenisey
Yazıtları ve DLT hakkında ilk bilimsel bilgileri vermiştir. Ancak bu gelişme 1936’ya kadar
sürmüş, daha sonra Sovyetler Birliğinde yaşayan Türklerde milli bilinci ve ulusal duyguları
körükler endişesi ile durdurulmuştur. Kitaplar yok edilmiş, yasaklar getirilmiş, bilimsel
araştırmacılar öldürülmüştür. Ancak bu baskı ve yasak dönemi 1956’ya kadar sürmüş
ideolojik açıdan kısmî serbestlik kazanmıştır. Ardından eski Türk yazıtları ve eserlerine
dair dersler üniversitelerde okutulmaya başlanmış, birçok araştırmacı önemli sayılabilecek
derecede kitaba, makale ve çalışmaya imza atmıştır. Gelişmeler 1970, 1980, 1990’lı ve
2000’li yıllarda artarak devam etmiştir. Yazar bildirisinde araştırmacıların, ortaya
koydukları eserleri, çalışmaları, ülke genelinde uygulananları ve gelişmeleri tarihleriyle
birlikte sıralamıştır. Ardından bugüne değin Azerbaycan’da Orhun-Yenisey Yazıtları
üzerine 3 profesörlük 7 doktora tezinin savunulduğu ve çok sayıda makale yazıldığını
belirten yazar, tez yapan kişileri ve tez konularını sıralamıştır. Son olarak ise günümüzde
üniversitelerde bu konulara ilişkin okutulan dersler, yapılanlar ve hangi üniversitelerde
olduğu kısaca anlatılmaktadır.
4.2.3. ENGİNÜN, İnci, “Orhun Yazıtları: Besleyici Güç”, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3.
Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010,
Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 341-346.
Çalışma Orhun Yazıtlarının çözülmesinden bu yana dilbilgisel çalışmaların dışında
destanî bir metin olarak incelenmesi gerektiği düşüncesine dayanmaktadır. Yazara göre
yazıtların metninin edebi niteliğinin ve öneminin belirtilmesi, yazıtların besleyici güç
olması için her alandaki kişilerin kullanabileceği metin haline gelmesi, içeriğinin, bugün
halk deyişlerinde yaşayan ifade kalyonları (deyimler) ile karşılaştırılması gereklidir.
Yazıtların metninde zor tabiat şartları, ferdi kahramanlıklar, uyarı, Türk halkına sesleniş,
öğüt, tarihi hatırlama gibi birçok konu bulunmaktadır. Bunlar bugüne kadar gelen besleyici
güç niteliğinde olan metinlerdir. Ayrıca Türk tarihinin birleştirici ve milletini yok olmaktan
kurtaran ilk tarihi hükümdarı bulunmaktadır. O milletini hem uyarmakta hem de siyasi bir
vasiyet bırakmaktadır. Yazar bunu Atatürk ile ve onun gençliğe hitabesi ile bağdaştırır ve
iki durumun öneminden, gücünden bahseder.
153
Göktürk Yazıtlarında o günden bugüne ulaşan;
a- Evrensel gerçekler
b- Atasözleri ve deyimler
c- Davranışlar
bulunduğu görülür. Yazar yazıtlarda geçen ifadelerden örneklerden bahsederek Türk
halkını anlatır. Tarih boyunca özellikle de Kurtuluş Savaşı dönemlerinde olanlarla
benzerlik ve ilgi kurar.
Çalışmanın sonunda ise yazar metnin günümüz Türkçesine sağlam, güzel ve etkili
bir metin olarak hala aktarılmadığından şikâyet eder ve Orhun Yazıtları gibi büyük
eserlerin besleyici güçlerini, en beklenmedik anda büyük yaşama hamlelerine döndürecek
sırlarıyla yaşamaya devam ettiğini ve daha fazla çalışmanın yapılması gerektiğini söyler.
4.2.4. ERCİLASUN, Bilge, “Orhun Abideleri Hakkında Türkiye’deki İlk
Bilgiler”, 3. Uluslararası Türk Dil Kurultayı 1996, Ankara: Türk Dil
Kurumu Yayınları 678, 1999, s. 409- 422.
Orhun Yazıtlarının bulunma serüveninden kısaca bahsederek çalışmasına başlayan
yazar bulunuşundan itibaren yapılan araştırma ve çalışmaların bize nasıl ve ne ölçüde
yansıdığını göstermektedir. Yazarın amacı 1925’te Necip Asım’ın Orhun Yazıtları
üzerindeki çalışmasından önce Orhun Yazıtları hakkında 1925’e kadar çıkan yazıları
tanıtmak ve değerlendirmektedir. Bunlardan ilki İkdam gazetesinin 200. Sayısındaki
Hütut-ı Kadime- i Türkiyye adlı makaledir. Ve 17 Şubat 1895 Pazar günü yayınlanmıştır.
Yazar önemli gördüğü bu yazıyı aynen alır ve ardından dikkat çeken hususları sıralayıp
değerlendirir. Ardından diğer çalışmalara yer verilir. Bunlardan biri de Necip Asım’ın
1897’de yayımlanan Pek Eski Türk Yazısı adlı küçük kitabıdır. Yazar bu eseri de ayrıntılı
olarak tanıtmaktadır. Bunlardan sonra Türk Yurdu dergisinde Orhun Yazıtlarından Eski
Türk Tarihinden bahseden yazılara rastlanmaktadır.
Orhun Yazıtları ile ilgilenenlerden biri de Ahmet Hikmet Müftüoğlu’dur. 1920’de
yayınladığı Gönül Hanım adlı romanı tamamen Orhun Yazıtlarına dayanmaktadır. Ayrıca
Milli Tetebbular Mecmuasında yazıtların muhtevası ile ilgili Fuat Köprülü ve Ziya
154
Gökalp’e ait yazılar çıkarılmıştır. 1925’te Sadri Maksudi’nin Journal Asiatique’te makalesi
çıkar. Şemsettin Sami’nin yazıtlarla ilgili tamamlayamadığı yarım kalan bir eseri
bulunmaktadır.
Yazar 1925’e kadar Orhun Yazıtları ile ilgili çalışmalardan ve kişilerden
bahsetmekte tanımakta ve değerlendirmektedir. Çalışmasının sonuç bölümünde ise bunları
özetler ve Ahmet Mithat, Şemsettin Sami ve Necip Asım’ın önemine yaptığı çalışmalara
değinmektedir. Yaptığı değerlendirmeye göre de yazar bizde milli uyanışın eksikliğine
hatta henüz tanımlanmadığına vurgu yapar.
4.2.5. QARLUQ, Abdurreşit Jelil, “Orhun Yazıtlarında Gözüken Çin Kültür
Analizinden Türklük Araştırmalarında Sinolojinin Önemi”, “Orhon
Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl”
Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29
Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s.689-693.
Orhun Yazıtlarının bulunup okunması bilim dünyasınca özellikle de Türklük
araştırmalarına hem dil hem de tarihçilik açısından birçok katkı sağlamıştır. Milletleşmeye
başlayan Türk dilleri için yazıtlar milli benliğin oluşmasına kaynaklık etmektedir. Türklük
araştırmalarında bu noktada bağımsız ve özgür bir bilim dalına dönüştürülmesi için etnik
ve sosyolojik manada kültürler araştırmasının eklenmesi gerekir. Yazıtlarda görünen çevre
kültürler ve milliyetleri inceleme ve haklarında objektif bilgi elde etme önemli katkılar
sağlamaktır. Yazıtlarda da karşılaşılan ve bahsi geçen en önemli millet, devlet Çin’dir.
Günümüzde Sinoloji yani Çin araştırmaları buna açıklık getirmektir. Sinoloji yaklaşık
4000 yıllık bir geçmişi olan Çin uygarlığının dilini, kültürünü, tarihini araştıran bilim
dalıdır. Çalışmada yazarın amacı da yazıtlardaki Çin kültürüne dikkat çekmek ve Türklük
araştırmalarında Sinolojinin öneminden bahsetmektedir. Yazıtlarda Çin kültüründen,
özelliklerinden incelikle bahsedilir. Yazar örnek olarak KTG 5-8, BKD 6-7’de geçen
parçaları almakta ve açıklamalar yapmaktadır.
Çalışmanın son bölümünü ise Türklük Araştırmalarında Sinolojinin önemine ayıran
yazar, eski ve büyük Çin uygarlığının günümüzdeki durumlarından bahseder. Bugün de bu
kültürü tanımanın Türkoloji ve Türk dünyası için önemine vurgu yapar. Çin araştırmalarına
ağırlık verilmesinin neden önemli olduğunu maddeler halinde özetler. Yazara göre kendi
155
yıllıkları olan Çin, Türk kültürü açısından birinci el kaynaktır, Çin ile etkileşim günümüzde
de birçok alanda devam etmektedir, ilişkiler stratejik bir hal almıştır, Çin araştırmaları
yükselen ve ilgi gören bir alan olmaktadır. Değerlendirmelerini bu görüşe göre yapan
yazar, çalışmasını Türklük araştırmalarında Sinoloji ve diğer çevre kültürleri araştırmanın
önemini tekrar belirterek ve bir bütünlük sağlanması gerektiğini söyleyerek sonuca gider.
4.2.6. KAYA, Ceval, “Orhon Yazıtlarının Dikilişiyle İlgili Yeni Sorunlar”,
I.Uluslar arası Uzak Asya’dan Ön Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni,
Afyonkarahisar, 18-20 Kasım 2009, s. 135-141.
Orhun Yazıtlarının dikilişi hakkında ayrıntıya girildiğinde birçok karanlık nokta ve
bilinmezlerin olduğu gerçeği çalışmanın özünü oluşturur. Çalışmanın amacı, bu
bilinmezlerin bazılarına yorum getirmektir. Ölümü sonrası Költigin’in cesedine yapılan
işlem, yazıtın dikilişinin gecikme sebebi, yazıt için karar alınması, hazırlıkların yapılması,
taşın hazırlanması, metnin te’lifi ve taş üzerine kazınması, satırların istifi, metnin taş
üzerinde tasarımı ele alınan başlıca konulardandır. Yazar bu doğrultuda o çağın Türk
toplumunun kültürel ve sosyolojik yapısını da göz önüne alarak bir senaryo
kurgulamaktadır. Bunu yaparken de konuyla ilgili sorular sormakta ve bunlara
kaynaklardaki bilgilerden hareketle cevaplar bulmaya çalışmaktadır.
Çalışma 11 soru ve bunlara verilen cevaplardan oluşmaktadır. Yazıtlarda
dikilişleriyle ilgili bilgi bulunmaz, konu sadece hikaye şeklinde anlatılmaktadır. Bu yüzden
yazar, Költigin’in ölümüne açıklamalar getirmekte ve yazıtın dikiliş aşaması hakkında
yorumlar getirmektedir. Ardından geçen süre, gecikme sebepleri, yazıtların nerede, nasıl
ve hangi işlem sırasıyla hazırlandığından, yazıtların dikiliş yönü, başlangıç yüzü sorununa,
metnin nasıl ve kim tarafından hazırlanıp taşa işlenişinden satırların bloklanmasına kadar
birçok bilinmeyen konuya Çin kaynaklarında geçen açıklamalardan da yararlanarak kendi
yorumlarını sunan yazar, çalışmanın sonuç bölümünde de bu anlattıklarının kurgu olduğu
üzerinde ısrarla durmakta ve başka araştırmacıların da farklı yorumlar getirebileceğinden
söz etmektedir.
156
4.2.7. LI, Yong-Song “Orhon Yazıtlarının Koreceye Çevriliş Süreci”, I.
Uluslararası Uzak Asya’dan Ön Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni, 18-20
Kasım 2009, Afyonkarahisar, s. 147-160.
Çalışmasının Giriş bölümünde Orhun Yazıtlarının Türkçenin bilinen en eski yazılı
belgeleri olması yönüyle sahip oldukları öneme değinen yazar, Kore’de Orhun Yazıtları
üzerine yapılmış araştırmaların çok az olduğuna dikkat çekmekte ve Prof. Dr. Young-il
Kim’in, Talat Tekin’in iki eserini Koreceye çevirdiğini ifade etmektedir. Çalışmanın geri
kalan kısmında da bu çevirilerin ortaya çıkış süreci ve çeviri problemleri hakkında bilgi
verilmektedir. Yazarın verdiği bilgilere göre, Talat Tekin’in bu iki eseri yazar tarafından
bir cilt halinde 2008 yılında yayımlanmış ve bu çeviride 670 kadar nota da yer verilmiştir.
Yazarın verdiği bilgiye göre bu çeviri 1993’ten başlayarak 2008’de biten uzun bir süreçten
sonra son şeklini almıştır. Yazarın bu süreci anlatırken karşılaştığı bazı akademik ve kişisel
zorlukları da samimi bir dille ifade etmesi dikkat çekicidir. Çevirisinde kullandığı
çeviriyazı sistemini ve kitabın içindekiler kısmını da veren yazar, çeviride kullandığı
notların kitabın hangi bölümünde nasıl yer alığı hakkında da bir liste sunmuştur.
Bu çevirinin Orhun Yazıtları hakkında başvurulacak tek Korece kaynak
konumunda olduğunu ifade eden yazar, çeviriyi hazırlarken şimdiye kadarki bazı
okuyuşlarda şüpheli durumlar olduğunu fark ettiğini ve bunlar için farklı yorum ve
okuyuşları da teklif ettiğini belirtmektedir. Bunları da 31 madde halinde sıralayan yazarın
bu tekliflerinden bir tanesi örnek olarak aşağıda kendi ifadeleriyle verilmiştir:
45. satırdaki t(ä)zik etnik adı, Farslar değil de Tacikler olmalı (s. 158).
Yazar en son olarak kitabın Türkçe aslında bulunmayan bazı eklere de (Türk
dillerinin dağılımını gösteren bir harita gibi) yer verdiğini belirtmekte ve bunların hangi
sebeple kitaba alındıklarını ve katkılarını açıklamaktadır.
157
4.2.8. OSQWA, Takashi, Türk Bilge Kağan Tahta Oturduğu Zaman Kim Tölis
Şad İdi?, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Hacettepe
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Ankara, 2011, s. 611-
628.
Çalışma 2. Türk Kağanlığının kurulma sürecini, kurucularını tarihleri ile anlatarak
başlamaktadır. Kişiler ve tarihler ayrıntılı olarak belirtilmektedir. Bildirinin amacı ise
Kapgan Kağan zamanında ülkenin batısını yöneten Tarduş Şadın Bilge Kağan olarak tahta
geçtiğinde ona bağlı idarecilerin durumunun nasıl olduğunu araştırıp, o zaman kimin hangi
unvanı taşıdığını açıklamaktadır.
Yazar özellikle Bilge Kağan ve Kültigin’in üzerinde durmakta ve Çin kaynaklarını
esas alarak, detaylı bilgiler vermektedir. Çalışma 5 bölümden oluşmaktadır. Bunlar:
1- Bilge Kağan’ın tahta oturma törenindeki yön ve başkalarının aldıkları yer BKG
– 13, 14, 15’te geçen ve kişilerin, unvanlarının açıklandığı bölümdür. Yazar bu
bölümde eski Çin kaynaklarında geçen ve bazı araştırmacıların yorumlarına ve
bilgilerine başvurur, ardından kendi yorumlarını yapar. Ayrıca 716’da Bilge
Kağan’ın tahta geçtiğinde devlet adamlarının yerini gösteren bir tablo
hazırlanmıştır.
2- Apa Tarkan, Tölis Şad(apıt) ve Tardus Şad(apıt) kimler idi?
Bu bölümde adı geçen isimlerin unvan mı yoksa kişi mi oldukları tartışılmaktadır.
Yazıtlarda geçen parçalara yer verilmiş, eski Çin kaynaklarından faydalanılmıştır.
3- İkinci Eski Türk Kağanlığında Şad sayısına bir bakış.
Bu bölümde İlteriş Kağan ve Kapkan Kagan’lardan bahsedilmiş, onlar zamanındaki
Şadlar incelenmiştir. Anıtlardan ve bazı Çin kaynaklarından yararlanılarak örnekler
sunulmuştur. Şad sayısının iki mi üç mü olduğu tartışılmıştır. Ve Apa Tarkan ünvanın
Kültigin’e ait olduğu sonucuna varılmıştır.
158
4- Kim Tölis Şad idi?
Bu bölümde de Bilge Kağan’ın yönetimi zamanında kimlerin iki şad olduğuna
açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Bu yapılırken yine Çin kaynaklarından ve anıtlarda ki
örneklerden yararlanılmıştır.
5- Bilge Kağan Yazıtındaki balbal taştaki “tölis şad” kim idi?
Bilge Kağan Yazıtında bulunan balbal taşta bahsedilen Tölis Şad’ın kim olduğu
açıklanmaya çalışılmaktadır. Balbal da geçen kısa metin parçası yazar tarafından yeniden
okunmakta ve yorumlanmaktadır. Yazara göre balbalda bahsedilen Tölis Şad ile
Költigin’in cenaze töreninin uygulandığı 732 yılından Bilge Kağan’ın ölüp cenaze
töreninin yapıldığı 735 yılındaki Tölis Şad’ın farklı birisi olduğu tespit edilebilir. Ayrıca
bu değişim, yazara göre Költigin’in vefat etmesinden dolayı çıkmış siyasi bir değişime
bağlı olmalıdır.
Yazar maddeler halinde sunduğu konulara yazıtlardan ve Çin kaynaklarından
yararlanarak yeni açıklamalar ve yorumlar getirmektedir. Sonuç bölümünde ise çalışma
boyunca anlatılanlar ve sorulara aranan yanıtlar özetlenerek sunulmuş, yazar kendi
görüşlerini açıklamıştır. Tarihi bilgiler göz önünde bulundurularak yapılan yorumlar
yazarın tahminleri ile yeniden sunulmaktadır.
4.2.9. TAŞAĞIL, Ahmet, “Çin Kaynaklarına Göre Köl Tigin Yazıtının Dikilişi
Hakkında Bir Değerlendirme”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120
Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası
Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler
Kitabı (Cilt 2), Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü, Ankara, 2011, s.775-784.
2002 yılında Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtlarının Çince metinleri üzerinde
çalışmış ve yaptığı incelemelerin sonuçlarını yayınlamış olan yazar bu çalışmada sadece
değerlendirmelerini sunmaktadır. Yazar yazıtların Çince yüzleri üzerinde çalışmalar
yapmış, satırları kendi kompozisyonuna göre numaralandırmış ve her bir satırdaki
karakterleri kodlamıştır. Mevcut karakterlerin hepsini kopyalayan yazar, satırların alt
taraflarında gelen yerlerde kopmaları olması sebebiyle anlamlandırma zorluklar
159
yaşanmıştır. Çoğu araştırmacı bu eksik yerleri Çince kompozisyona uygun olarak
doldurmaya çalışmıştır. Ancak bazı Türkçe unvan ve şahıs isimlerinin tam anlaşılmaması
üzerinde duran yazar, metinin yazılış tarzından ve düşüncesinden hareketle, Çince kayıtlı
belgelerden faydalanarak ve imparator mektupları inceleyerek kopma ve silinmeler
meydana gelmiş olan bazı satırları yeniden doldurmaya ve anlamlandırmaya çalışmaktadır.
Asıl amacı metnin muhtevasını, yazılış maksadını ve son durumu hakkında bilgileri
değerledirmek olan yazar, bunu yaparken Çince metinden, eski Çin kayıtlı bilgilerden
yararlanmaktadır. Değerlendirmesine Kültigin’in kişiliği hakkında bilgi vererek başlayan
yazar, ardından Çince metnin bir değerlendirmesini sunar ve tarihi bilgiler verir.
Költigin ‘in ölümü ve yazıtının dikilmesi hakkında da kısa bir bilgi sunduktan sonra
Çince metnin durumunu fiziki ve içerik olarak sunar. Yazıtın buluşunu ve Çince metnin
üzerinde yapılan çalışmalar da yazarın ele aldığı konulardan biridir. Bunu yaparken
kronolojik olarak ve tarihsel bütünlük olarak ise Çince metnin tercümesini veren yazar
Költigin yazıtının Çince kısmını satır satır aktarmaktadır. Ardından da Költigin yazıtına
yazılan Çince ilaveleri de sunan yazar bunu Batı yüzüne ve doğu yüzüne yapılan ilave
şeklinde iki bölümde aktarmaktadır. Költigin yazıtının Çince kısmını satır satır sunan
yazar, metinde geçen bazı kelimeleri ve ifadeleri dipnotlarda açıklamaları, tarihleri ve
hikayeleri ile birlikte detaylı olarak vermektedir.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Orhun Yazıtları hakkında yapılmış ve Türkiye’de yayımlanmış çalışmaların
açıklamalı bibliyografyasının hazırlandığı bu tez çalışmasında ulaşılabilen 19’u kitap, 12’si
tez, 27’si bildiri ve 102’si de makale olmak üzere 160 eser incelenmiştir. Aşağıdaki
tabloda bu yayınların konularına göre dağılımları görülmektedir:
Konu Sayı
Orhun Yazıtları Hakkındaki Bibliyografik Çalışmalar 4
Orhun Yazıtları Hakkında Yapılmış Bilimsel Kitap ve Tez Çalışmaları 30
Orhun Yazıtlarının Dili, Üslubu ve Söz Varlığı Hakkında Yapılmış Çalışmalar 71
Orhun Yazıtlarının Muhtevası Hakkında Yapılmış Çalışmalar 33
Orhun Yazıtları Hakkında Yapılmış Diğer Çalışmalar 22
Toplam 160
Yukarıda görüldüğü üzere çalışmaların büyük çoğunluğu yazıtların dili, üslubu ve
söz varlığı hakkındadır. Bu çalışmaları da genel olarak yazıtların cümle, satır, ibare, kelime
ve ek düzeyinde yapılan düzeltmeleri, metinlerin anlam bakımından yorumlanması ve
okunamayan yerlerle ilgili öneriler oluşturmaktadır. Çalışmaların bir kısmında da yazıtların
edebî hususiyetlerinin ve deyimlerle atasözlerinin incelendiği, yazıtlardaki fiil, sıfat vb. söz
varlığının ayrı ayı çalışmalara konu edildiği de görülmektedir. Bu tür çalışmalar, bir
yandan Yazıtların özelliklerini ortaya koyarken bir yandan da Türkçenin tarihi süreçte
gösterdiği değişme ve gelişmeleri anlamaya hizmet etmektedir.
Orhun Yazıtlarının muhtevası hakkında yapılmış bilimsel çalışmaların büyük
bölümünde yazıtlardaki isimler ele alınmıştır. Özellikle yazıtlardaki isimler konusunda
birçok çalışma yapıldığı, bu çalışmalarda yazıtlarda geçen hayvan ve insan isimleri, coğrafî
isimlerle ülke ve boy isimlerinin ayrıntılı şekilde incelendiği tespit edilmiştir. Yazıtlarda
ele alınan “itaat”, “memleket bütünlüğü” ve “kutsallık” gibi kavramların yazıtlarda ele
alınış şekilleri, Türklerde algılanışları ve karşıladıkları değerler açısından işlenmiştir.
161
Yazıtlarda geçen yabancı kelime ve ögeleri ele alan çalışmalar yanında Türklerin
yaşayış tarzını ve sosyal hayatını irdeleyen ve Orhun Yazıtlarına yansıyan Orta Asya Türk
kültürünün Anadolu’daki izlerine dikkat çeken çalışmalar da mevcuttur.
Orhun Yazıtlarıyla ilgili olup gramer ve muhteva çalışmaları başlıkları altında
değerlendirilemeyecek bazı çalışmalar da bulunmaktadır. Bu çalışmaların yazıtların dikiliş
yerleri ve tarihleri, korunmaları, bulunuşlarından günümüze kadar geçen süreçte yapılmış
çalışmalar, yazıtların başka dillere çevrilmeleri ve diğer ülkelerde yapılmış incelemeler
hakkında oldukları görülmektedir. Sayıca az olan bu yayınlar, yazıtlar hakkında yapılmış
çalışmaları aktaran genel değerlendirmelerdir.
Yurtiçinden ve yurtdışından birçok bilim adamı Orhun Yazıtları üzerinde farklı
konularda çalışmalar kaleme almışlardır. Aşağıdaki tabloda Orhun Yazıtları üzerinde en az
beş çalışma yayınlamış araştırmacılar ve yayın sayıları görülmektedir.
Yazar
Bibliyografik
Çalışmalar
Kitap
ve
Tez
Yazıtların
Dili,
Üslubu ve
Söz
Varlığı
Yazıtların
Muhtevası
Diğer
Sayı
Erhan Aydın 4 1 8 1 2 16
Osman F. Sertkaya - - 7 3 1 11
Cengiz Alyılmaz - 3 1 2 1 7
Talat Tekin - 3 3 - - 6
Serkan Şen - 2 4 - - 6
Toplam 4 9 23 6 4 46
Yukarıda da görüldüğü üzere Osman Fikri Sertkaya ve Erhan Aydın, diğer
araştırmacılara nazaran Orhun Yazıtları üzerinde daha çok çalışma kaleme almışlardır. Bu
iki araştırmacı, özellikle Orhun Yazıtlarının tartışmalı noktalarına eğilmeleri, problemli
yerleri yeniden okuyup yorumlamaları ve bu doğrultuda yeni öneriler sunmaları
bakımından dikkate değer çalışmalar yayınlamışlardır.
162
Orhun Yazıtlarıyla ilgili makalelerin Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten ile
Turkish Studies dergilerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-
Belleten’de 26, Turkish Studies’te ise 11 makale yayınlanmıştır.
Orhun Yazıtları gibi, bir milletin kimlik kartı mahiyetindeki eserler üzerine yapılan
çalışmaların tespiti ve değerlendirilmesi, bir araya getirilmesi, bir temel başvuru kaynağı
olarak görülmeli ve ekip çalışmalarına dönüştürülerek araştırmacıların hizmetine
sunulmalıdır. Bu şekilde bir yandan bir alandaki çalışmalara toplu olarak ulaşılması
sağlanacağı gibi tekrar çalışmaların yapılmasının da önüne geçilmesini sağlayacak; eksik
kalan, yapılması gereken çalışmalar konusunda araştırmacılara fikir verebilecektir.
Orhun Yazıtları, kendileri yazıt olmakla beraber üzerlerinde yapılan ve yapılacak
olan çalışmalarla birlikte bir ansiklopedi oluşturacak yoğunluğa sahip eserlerdir. Bu
çalışmada sadece yurt içinde yayımlanmış olan ve ulaşılabilen eserler yer almaktadır.
Türkiye dışında yapılan çalışmaların toplu olarak tespiti ve tercüme yolu ile literatüre
kazandırılması ayrıca önem arz etmektedir. Buraya alınan çalışmalar doğrudan Orhun
Yazıtları üzerine yapılmış çalışmalardır ve aslında dolaylı olarak Orhun Yazıtları ile ilişkili
çalışmaların dışarıda tutulması bir sınır olarak kabul edilmiştir. İkincil kaynakların
değerlendirilmesi burada eksiktir. Bu bakımdan böylesi yazıt eserler üzerine yapılacak
çalışmaların tamamlanması aslında mümkün değildir ve bu mütevazı çalışma da sadece bir
derleme, görme ve gösterme gayreti taşımaktadır.
163
EK 1. YAZARLAR DİZİNİ
Aalto, Pentti (2000) “Orhon Yazıtlarındaki At İsimleri Üzerine”, (Çev. Erhan Aydın),
Türk Dili, 587, 453-457.
Abik, A. Deniz (2011), “Orhun Yazıtlarında -MA- Olumsuzluk İşaretleyicisi Alan Fiiller”,
“Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29
Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi,
15-30.
Açıkgöz, Halil (1996), “Bilge Kağan Yazıtının Doğu Yüzünün İlk Satırında (i)ki (e)d(i)z
k(e)r(e) küll(ü)g mü Yoksa kid(i)z k(e)r(e)kül(ü)g “keçe çadırlı” mı Okunmalı?”,
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı–Belleten 1994, Ankara, 1-10.
Akay, Nilay (2006), Orhun Abideleri Üzerine Bir Sentaks Çalışması, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Aksan, Doğan (1983), “Köktürkçenin Söz Varlığı Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları
Yıllığı –Belleten, 1980 – 1981, Ankara, 17-21.
Aksan, Doğan (1994), “Göktürk Anıtlarında Söz Sanatları: Güçlü Anlatım Yolları”, Türk
Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990, Ankara, 1-12.
Aksan, Doğan (2000), En Eski Türkçenin İzlerinde, Orhun ve Yenisey Yazıtları
Üzerinde Sözcükbilim, Anlambilim ve Biçembilim İncelemelerinin Aydınlattığı
Gerçekler, İstanbul: Simurg Kitapçılık ve Yayıncılık.
Alyılmaz, Cengiz (1994), Orhun Yazıtlarının Söz Dizimi, Erzurum: Atatürk Üniversitesi
Yayınları.
Alyılmaz, Cengiz (1996), “Köktürk Yazıtları ve Köktürk Yazıtlarında Atlar”, Atatürk
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 4, 155-163.
Alyılmaz, Cengiz (2000), “Bilge Tonyukuk Yazıtları Üzerine Birkaç Düzeltme”, TDAY-
Belleten, 11-18.
Alyılmaz, Cengiz (2003), “Köl Tigin Yazıtına Sonradan Yapılan Eklemeler” TUBA, 27/1,
99-108.
Alyılmaz, Cengiz (2004), “İpek Yolu ve Orhun Yazıtları, Atatürk Üniversitesi, Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 24, 181-192.
164
Alyılmaz, Cengiz (2005), Orhun Yazıtlarının Bugünkü Durumu, Ankara: Kurmay
Yayınları.
Alyılmaz, Cengiz (2007), “(Kök) Türk Harfli Yazıtların İzinde”, Ankara: Karam
Yayıncılık.
Amanoğlu, Ebülfez (2003), “Göktürk Yazıtlarındaki Üç Yer Adı Hakkında İnceleme”
Türksoy, 8, 15-19.
Amanoğlu, Ebülfez (2011), “Orhon Yazıtlarındaki Bulak Boy İsmi ve Türk Tarihinde
Yansımaları”, Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi
ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslar arası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu,
Bildiriler Kitabı (Cilt-1), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 51-54.
Arezı, Aierken (2011), Orhon Yazıtları’nın Çağdaş Uygarca Çevirisi ve Çin Halk
Cumhuriyeti’ndeki İlgili Çalışmaların Genel Bir Değerlendirilmesi, “Orhon
Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl”
Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs
2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 55-70.
Asker, Ramiz (2011), Orhon-Yenisey Yazıtlarının Azerbaycan’da İncelenmesi Tarihinden
Bazı Sayfalar , “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Ankara: Hacettepe
Üniversitesi Basımevi, 77-82.
Aydın, Erhan (1997), “Orhon Yazıtlarında Hendiadyoinler”, Türk Dili Dergisi, 544, 417-
421.
Aydın, Erhan (2003), “Orhon Bölgesindeki Kazı Çalışmaları Hakkında Düşünceler”, Türk
Dili, 622, 554-556.
Aydın, Erhan (2005), “1995-2005 Yılları Arasında Türk Runik Metinleri Üzerine Yapılan
Çalışmalara Bir Bakış”, İlmi Araştırmalar, 20, 43-56.
Aydın, Erhan (2006), “Bilge Kağan Yazıtında Geçen Kök Teyen Hayvan Adı Üzerine”,
Büyük Türk Dili Kurultayı Bildirileri, Ankara: Bilkent Üniversitesi Yayınları,
347-356.
Aydın, Erhan (2006), “Tonyukuk Yazıtında Geçen Ek Tag Üzerine”, Belleten, (LXX) 257,
83-94.
Aydın, Erhan (2007), “Eski Türk Yazıtlarının Yazılış ve Dikilişleri Üzerine”, Türklük
Bilimi Araştırmaları Dergisi, 1, 149-158.
Aydın, Erhan (2007), “Köl Tigin Yazıtının Kuzey Yüzünün 6. Satırında Bir Düzeltme
Denemesi ve Bir Öneri”, Bilig, 43, 55-62.
165
Aydın, Erhan ve Güner, Galip (2007), “Köktürk Harfli Metinlerin ve Kök Türklerle İlgili
Türkiye’ de Yayımlanmış Çalışmalar Bibliyografyası (Deneme)”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı, Belleten, 1, 33- 82.
Aydın, Erhan (2008), “Eski Türk Yazıtlarındaki Bazı Yabancı Öğelerin Yazımı
Çerçevesinde Eski Türk Yazıtlarının Yazımı Üzerine Notlar”, Turkish Studies,
3(6), 96-108.
Aydın, Erhan (2008), “Tonyukuk Yazıtlarının 6. satırında Bir Düzeltme Denemesi:
Bönüsar mi Bönräsär mi?”, Dil Araştırmaları Dergisi, 2, 79-86.
Aydın, Erhan (2008), “Bilge Kağan Yazıtındaki Karagan Kısıl Adı ve Yeri Üzerine
Düşünceler”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 55-62.
Aydın, Erhan (2008), “Tonyukuk Yazıtlarında Problemli Bir Cümle Üzerine”, Bilig, 45,
91-102.
Aydın, Erhan (2008), Türk Runik Kaynakçası, Çorum: Karam Araştırma ve Yayıncılık.
Aydın, Erhan (2009), “Köl Tigin ve Bilge Kağan Yazıtlarındaki Amga (Amgı) Korgan
Üzerine”, Turkish Studies, 4(3), 273-282.
Aydın, Erhan (2009), “Türk Runik Kaynakası’na Ek-1”, Turkish Studies, 4(8), 552-575.
Aydın, Erhan (2012), Orhon Yazıtları (Köl Tegin, Bilge Kağan, Tonyukuk, Ongi, Küli
Çor), Konya: Kömen Yayınları.
Aytaklar, İsmail (2004), Orhon Türkçesinde Cümle Yapısı, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi Hacettepe Üniversitesi..
Barutçu, Sema (1983), “Kül-Tigin mi, Köl-Tigin mi?”, Türk Dünyası Araştırmaları, 22,
101-104.
Barutçu-ÖZÖNDER, F. Sema (1994), “Tengri Teg Tengride Bolmış Türük Bilge Kagan ve
Tengri Teg Tengri Yaratmış Türük Bilge Kagan”, Türk Kültürü Araştırmaları
Prof. Dr. Zeynep Korkmaz’a Armağan, 1994, 32(1-2), 89-100.
Başdaş, Cahit (2009), “Orhun Abidelerinde İyelik, Belirtme, Yükleme Hali”, Turkish
Studies, 4(8), 623-643.
Baykara, Tuncer (1973), “Kültigin Anıtına Dair Bazı Notlar”, İslam Tetkikleri Enstitüsü
Dergisi, 5(1-4), 221-228.
Baykara, Tuncer (1994), “Göktürk Yazıtlarının Türk İskân (Yerleşme) Tarihindeki Yeri”,
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990, Ankara, 17-29.
166
Bayraktar, Nesrin (2000), “Artzamanlı Anlambilim Açısından Orhon Yazıtlarında Geçen
Toplumsal Yaşamla İlgili Sözcüklerin Anlambilimsel Değerleri”, Türkbilig
Türkoloji Araştırmaları, 1 209-218.
Bayraktar, Nesrin (2011), “Orhon Yazıtlarında geçen Renk Adlarının Anlam Alanları
Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve
21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-
29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Ankara: Hacettepe Üniversitesi
Basımevi, 121-128.
Bilgehan, Mehmet ( ), “Orhun Kitabeleri’nde Kullanılan Ünlü Harfler ve Harflerin
Şekillenmelerinde Rol Oynayan Unsurlar”, Erciyes, 297, 10-13.
Cihan, Ahmet Kamil (2002), “Orhon Yazıtlarındaki “Bilge” Terimi Üzerine”, Felsefe
Dünyası, 1, 35, 89-101.
Clauson, Sir Gerard (1973-1975), “Tonyukuk Abidesi Hakkında Bazı Notlar”, Türkiyat
Mecmuası, , 18, 141-148.
Coşkun, M. Volkan (2011), “Orhun Yazıtları-Türkiye Türkçesi İlişkisinde Ses Akışı”,
Orhon Yazıtlarının Bulunuşunda 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl
Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu (Cilt-1), Ankara:
Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 232-237.
Cumagulov, Çetin Cumagulaviç (1995), Vilhelm Thomsen’ in Çalışmaları ve Kırgızistan’
da Bulunan Göktürk Yazıtları, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı–Belleten 1993,
Ankara, 99-114.
Çelikel, Sibel (2007), Orhun Kitabelerinin Günümüz Türkçesindeki Söz Varlığı,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Çetin, Engin (2009), “Orhon Yazıtlarında “İtaat” Kavramı”, Turkish Studies, 4(8), 825-
837.
Çoban, İsmail (2013), Orhun Yazıtlarının Dilin Dört Becerisi Açısından İncelenmesi,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü.
Demirbilek, Salih (2010), “Orhon Türkçesindeki “Kıl- ve Bol-“ Yardımcı Fiilleri
Arasındaki Anlam ve Görev İlgileri”, I. Uluslar arası Uzak Asya’dan Ön
Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni (18-20 Kasım 2009) Bildirileri,
Afyonkarahisar, 57-66.
Dinar, Talat (2010), “Kül Tigin Abidesi ve Kutadgu Bilig’ deki Ortak Fiillerin Tamlayıcı
İlişkisi Açısından İncelenmesi”, Turkish Studies, 5(3), 1045-1091.
167
Dinç, Emin (2005), Köktürk Abideleri'nin Fiil Çekimi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Eker, Süer (2011), “Orhon Yazıtları: İran Dilleri ile İlk Temaslar ve Benzer Öge Üzerine”,
“Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29
Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi,
321-332.
Enginün, İnci (2011), Orhun Yazıtları: Besleyici Güç, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3.
Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010,
Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 341-346.
Ercilasun, Ahmet Bican (1985), “Bilge Kağan Bengü Taşının Kuzey Cephesinin İlk Üç
Satırı Üzerinde Bazı Düşünceler”, Beşinci Milletlerarası Türkoloji Kongresi (23-
28 Eylül 1985) Tebliğler, 1, İstanbul: Edebiyat Fakültesi Basımevi, 69-74.
Ercilasun, Ahmet Bican (1994), “Költigin Yazıtı Bir Nutuk Metni midir”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990, Ankara, 31-39.
Ercilasun, Ahmet Bican (1995), “Bir Kişi Yangılsar Oguşı Bişükine Tegi Kıdmaz Ermiş
(KT, G, 6= BK, K, 4) İbaresi Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten
1993, Ankara,.83-89.
Ercilasun, Ahmet Bican (1985), “Orhun Abidelerinin Araştırılması ve Muhtevası”, Türk
Dili, 399, 142-151.
Ercilasun, Bilge (1999), Orhun Abideleri Hakkında Türkiye’deki İlk Bilgiler, 3.
Uluslararası Türk Dil Kurultayı 1996, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 409-
422.
Eren, Hasan (1995), “1893’ten 1993’e”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1993,
Ankara, 21-26.
Ergin, Muharrem (2004), Orhun Abideleri, 33. Baskı, İstanbul: Boğaziçi Yayınları.
Ertimar, Aynur (1999), Orhun Kitabelerinin Tarih Öğretimindeki Yeri ve Önemi,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Fin Atlası-Orhun Yazıtları (2005), (Çev. Metin Sirman, Yaşar Sabit Dalbaşar), İstanbul:
Töre Yayın Grubu.
Gömeç, Saadettin (2008), Kök Türkçe yazıtlarında Geçen Göller ve Nehirler, DTCF Tarih
Araştırmaları Dergisi, 27(44), 1-20.
Görkaş, İrfan (1998), “Köktürk Kitabelerinde Tanrı-İnsan Münasebetleri”, Türk Dünyası
Araştımaları, 117, 111-122.
168
Gülensoy, Tuncer (1989), “Orhun’dan Anadolu’ya Türk Damgaları”, İstanbul: Türk
Dünyası Araştırmaları Vakfı.
Gülensoy, Tuncer (1994), Göktürk Anıtlarının Altayistik Açıdan Değerlendirilmesi, Türk
Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990, Ankara, 41-53.
Gülsevin, Gürer (1994), “Göktürk Anıtları ile Yaşayan Üç Lehçemizin (Halaç, Çuvaş ve
Saha / Yakut) Tarihi İlgi Düzeni”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990,
Ankara, 55-64.
Gülsevin, Gürer (1998), “Köktürk Bengü Taşlarındaki Oğuzca Özellikler”, Kardeş
Ağızlar/ (Türk Lehçe ve Şiveleri Dergisi), 7, 12-18.
Güner-Dilek, Figen (1997), “Göktürk Bengü Taşlarından Günümüz Altay Türkçesine
Ulaşan Kelimeler”, Emine Naskali Gürsoy (Ed.), Sibirya Araştırmaları, İstanbul:
Simurg Yay., 139-143.
Hazaı, G. (1991) “Tonyukuk Yazıtının Bir Bölümü Üzerine”, Mimar Sinan Üniversitesi
Fen/Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1(1), 167-173.
Horoz, Mehmet (1996), Orhun Abidelerini Okuma Çalışmalarındaki Farklılıklar,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
İlhan, Nadir (2004), “Yañılsar … Bişükine Tegi Kıdmaz Ermiş”, Fırat Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, 14(2), 121-128.
İnayet, Alimcan (2011), “bir kişi: y(a)n(ı)ls(a)r; og(u)şl; bod(u)nı; bişukine; t(ö)gi,
kıdm(a)z; (ö)rm(i)ş ve in(i)si; [(ö)ç]isin; biln(ö)z; (ö)rti; oglı; k(a)nın; bilm(ö)z;
(ö)rti İbareleri Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra
Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Ankara: Hacettepe
Üniversitesi Basımevi, 451-455.
Kaplan, Mehmet (1985), “Orhun Abidelerinde Mekân-İnsan Münasebeti”, Türklük
Araştırmaları Dergisi, 1, 1-6.
Karabeyoğlu, Adnan (2007), “Orhon Yazıtlarında Bol- ve Er- Fiilleri Üzerine”, TÜBAR,
S. XXII, 87-100.
Karadoğan, Ahmet (2006), “Köktürk Yazıtları’ndaki “Türk Oğuz Begleri bodun eşidin”
ve “Oğuzı yeme tarkınç ol temiş” Cümlelerinde Geçen Oğuz Kelimesi Üzerine”,
Bilig, 37, 13-20.
Karadoğan, Ahmet (2002), “Orhun Yazıtları’nda Türk Adının Türlü Kullanılışları
Üzerine”, Türk Dili, 604, 293-297
Karahan, Leyla (2011), “Köktürkçe Metinlerdeki Üçüncü Şahıs Özneli Ardaşık
Cümlelerde Özne Bağlantıları ve Belirsizlik Özneli Cümleler”, “Orhon
169
Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl”
Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs
2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 457-
462.
Katar, Muzaffer (1996), “Orhun Yazıtlarındaki İki Problem Tümcenin Çözümü”, Türk
Dili, 532, 1109-1116.
Kaya, Ceval (1998), “Köl Tigin Yazıtının Güneydoğu Yüzünde Taygun Mu Yoksa
Ataygun Mu Okunmalı?”, İlmi Araştırmalar, 6, 171-179.
Kaya, Ceval (2009), “Orhon Yazıtlarının Dikilişiyle İlgili Yeni Sorunlar”, I.Uluslar arası
Uzak Asya’dan Ön Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni, 135-141.
Kaya, Ceval (2011), “Köktürkçe İdi Oksuz Üzerine”, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3.
Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010,
Bildiriler Kitabı (Cilt 1), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 463-467.
Kayra, Osman Kemal ve Bolatova, Ş. (1997), “Çağdaş Kazak Türkçesiyle Göktürk
Yazıtlarındaki Kelime ve Deyimler Arasındaki Benzerlikler”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı –Belleten 1995, Ankara, 179-191.
Kayra, Osman Kemal (1997), “Orhun Abidelerinde Askerî Kelime ve Terimler”, Türk
Dünyası Araştırmaları, 111, 175-192.
Kayra, Osman Kemal (1999), “Orhon Yazıtlarında Sıfatlar, Sıfat Tamlamaları ve Bunlara
Bağlı Bazı Açıklamalar”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1996, Ankara,
145-158.
Kerimoğlu, Caner (2007), “Orhun Abidelerinde 3. Kişi İyelik Ekinden Sonra Yükleme
Hâli Eki Kullanıldı mı?”, Turkish Studies, 2(3), 322-331.
Khıshıgbajar, D. (2001), Köl Tigin Yazıtı Taş Anıtının Korunması, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı-Belleten 2000, Ankara, 255-256.
Klyastornıy, S.G. (1994), Orhon Anıtlarında Türklerin Krallık Soyunun Adı, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990, Ankara, 137- 139.
Korkmaz, Zeynep (1994), “Göktürkçede İsimden Fiil Türeten Ekler ve Köken Yapıları
Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1990, Ankara, 141-149.
Kuljanova, Bahıtgül (2011), “Eski Türk Anıtlarındaki Halk Birliği ve Memleket Bütünlüğü
Ülküsü (Orhun ve Kutadgu Bilig Eserlerine Göre)”, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3.
Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010,
Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 519-522.
170
Lı, Yong-Song (2009), “Orhon Yazıtlarının Koreceye Çevriliş Süreci”, I. Uluslararası
Uzak Asya’dan Ön Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni, 147-160.
Mert, Osman, “Orhun Yazıtlarında Kullanılan İşaretsiz ( /.Ø./) Görev Öğeleri”, Atatürk
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Erzurum, 2005, S. 38, s.
1-20.
Muratova, Elnura (2006) Orhun Abidelerinde Geçen Sözvarlığının Kırgız
Türkçesindeki İzleri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırgızistan-Türkiye
Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Orkun, Hüseyin Namık (1986), Eski Tük Yazıtları, Ankara: TDK Yay.
Osqwa, Takashi (2011), Türk Bilge Kağan Tahta Oturduğu Zaman Kim Tölis Şad İdi?,
“Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29
Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi,
611-628.
Ölmez, Mehmet (1995),“ Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler (1)”, Türk Dili
Araştırmaları, 5, 227-229.
Ölmez, Mehmet (1997), “ Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler (2)”, Türk Dili
Araştırmaları, 7, 175-186.
Ölmez, Mehmet (1999) , “Eski Türk Yazıtlarında Yabancı Öğeler (3)”, Türk Dili
Araştırmaları, 9, 59-65.
Ölmez, Mehmet (2011), “Eski Uygur ve Çin Kaynakları Işığında Orhon Yazıtlarında
Geçen Yer ve Kişi Adları”, Orhon Yazıtlarının Bulunuşunda 120 Yıl Sonra
Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu (Cilt-1), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 629-640.
Özbay, Hüseyin, “Göktürk Bengütaşları’nda Sosyal Analiz ve Millî Oto-Kritik”, Türk
Kültürü, 306, 513-519.
Özkeçeçi, İlhan (2011), “Orhun Abidelerinin Estetik ve Muhtevasının Önemi”, “Orhon
Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl”
Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs
2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 653-
668.
Pilten, Şahru (2011), “Orhun Yazıtlarında Seçmesel ve Eş Dizimsel Sınırlamalar”, “Orhon
Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl”
Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs
2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 669-
680.
171
Qarluq, Abdurreşit Jelil (2011), Orhun Yazıtlarında Gözüken Çin Kültür Analizinden
Türklük Araştırmalarında Sinolojinin Önemi, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3.
Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010,
Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 689-693.
Recebov, Ebülfez (1994), “Orhon-Yenisey Anıtlarının İncelenmesindeki Bazı Problemler”,
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990, Ankara,151-154.
Sakaoğlu, Saim (1994), “Göktürk Yazıtları ile Anadolu–Türk Folklorundaki Paralellikler
Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1990, Ankara, 155- 166.
Sakaoğlu, Saim (2002), “Orhun Anıtları ile Dede Korkut Kitabı’nın Destansı Yapıları
Üzerine”, Türk Kültürü, 473, 513-519.
Sakaoğlu, Saim (2011), “Orhun Anıtlarından Günümüze Süzülen Birkaç Erkek Adı”,
“Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29
Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi,
695-701.
Sertkaya, Osman Fikri (1974), “Göktürk Tarihinin Meseleleri Kül Tigin mi Köl Tigin
mi?”, Türk Edebiyatı, 35, 23-25.
Sertkaya, Osman Fikri (1980), “Göktürk Tarihinin Meseleleri: Tonyukuk Abidesi Üzerine
Üç Not: 1-Tonyukuk Abidesinin İlk Satırı 2- “Çölgi (A)z (E)ri mi” “Çöl(l)(ü)g İz
(E)ri mi?”; 3- Tonyukuk Abidesindeki Kız Koduz Sıfat Tamlaması Üzerine”,
Türkiyat Mecmuası, XIX, 1980, 165-182.
Sertkaya, Osman Fikri (1984), “Göktürk Tarihinin Meseleleri: Köl Tigin ve Köl-İç Çor
Kitabelerinde Geçen Oplayu Tegmek Deyimi Üzerine”, Journal of Turkic Studies
/ Türklük Bilgisi Araştırmaları, Orhan Şaik Gökyay Armağanı II, 369-375.
Sertkaya, Osman Fikri (1986), Göktük Tarihinin Meseleleri: Bilge Tonyukuk’un
Abidelerinin Tarihlendirilmesi Üzerine, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, XXIV-
XXV, 347-362.
Sertkaya, Osman Fikri (1988), “Tonyukuk Kitabesinin İkinci Taşının Doğu Yüzü
Hakkında Bazı Yeni Görüşler”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı – Belleten 1986,
Ankara,. 59-63.
Sertkaya, Osman Fikri (1993), “Büyük Roma (İmparatorluğu) Bizans’ın Köktürk
Yazıtlarındaki Adı, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, XXVI, 147-156.
Sertkaya, Osman Fikri (1995), “Yenisey Yazıtlarının Yayınlarındaki Bazı Okuma ve
Anlamlandırmaların Düzeltilmesi, Yeni Okuma ve Anlamlandırma Teklifleri, Türk
Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1993, Ankara, 67-75.
172
Sertkaya, Osman Fikri (1999), “Eski Türklerin Kağan Seçimi Üzerine Göktürk
Yazıtlarındaki İki Ata Sözü”, İlmi Araştırmalar, 8, 233-240.
Sertkaya, Osman Fikri (1999), “Göktürk Tarihinin Meseleleri: Göktürk Yazıtlarında İsim
ve Unvan Söyleme Geleneği”, Uluslar Arası III. Türk Kültürü Kongresi
Bildirileri, 593-600.
Sertkaya, Osman Fikri (2004), “Göktürk Yazıtlarında Hintçe Unsurlar”, Zeynep Korkmaz
Armağanı, Ankara: TDK Yayınları, 366-380.
Sertkaya, Osman Fikri (2011), “Eski Türkçe’de “Mızrak” Anlamına Gelen Kelime
[süng(ü)g] mü, Yoksa süngg(ü)ya da süngü mü Okunmalı?”, “Orhon Yazıtlarının
Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3.
Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010,
Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 721-725.
Sever, Mustafa (2011), “Orhun Yazıtlarındaki Bazı Kavramları Yeniden Okumak”,
“Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29
Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi,
727-732.
Simiç, Milan (2005), Bilge Kağan Yazıtı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Şanlı, Cevdet (2000), “Göktürk Yazıtlarında Emir Kipinin Kullanılış Şekilleri,
Cümlelerdeki Durumları ve Anlam Yükleri”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı –
Belleten 1997, Ankara, 237-244.
Şen, Serkan (2001), “Költigin ve Bilge Kağan Yazıtlarında Geçen “Bükli” Sözcüğü
Üzerine”, Türk Dili, 595, 55-60.
Şen, Serkan (2004), “Orhon Yazıtlarından Uygur Yazmalarına Anlam Daralmaları”,
TÜBAR, XV, 151-160.
Şen, Serkan (2007), Orhon, Uygur ve Karahanlı Metinlerindeki Meslekler Bağlamında
Eski Türk Kültürü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ondokuzmayıs Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Şen, Serkan (2007), Köl Tigin yazıtının Güneybatı Yüzünde Agışın mı Yoksa Agısın mı
Okunmalı?, Turkish Studies, 2(2), 603-609.
Şen, Serkan (2009), “Orhon Yazıtlarında Geçen Teñri Teg Teñgride Bolmış Türük Bilge
Kagan ve Teñgri Teg Teñri Yaratmış Bilge Kagan İfadelerinin Yeni Bir Yorumu”,
I. Uluslararası Uzak Asya’dan Ön Asya’ya Eski Türkçe Bilgi Şöleni, 251-259.
Şen, Oya (2007), Göktürk Yazıtlarının Kelime Varlığı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
173
Şenocak, Ebru (2011), “Göktürk Yazıtlarında Türk Halk Edebiyatı Unsuları”, Fırat
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2001, 11(2), 165-176.
Şükürlü, Elisa (1995), “Göktürk Yazıtlarında Kelimelerin Noktalanması Özellikleri”, Türk
Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1993, Ankara, 121-134.
Şükürlü, Elisa ve Şükürlü Elşen (2000), “Göktürk Yazıtlarında Eklerin İmla Kuralları”,
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı- Belleten, 347-352.
Tabaklar, Özcan (2011), Göktürk Harfli Yazıtlarda –gAlI Eki Üzerine, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 45(45), 269-
274.
Tanyeri, Yavuz (2011), Göktürk Yazısı ve Orhun Türkçesi (ses ve biçim bilgisi, örnek
metinler, sözlük), İstanbul: Boğaziçi Yayınları.
Taşağıl, Ahmet (2004), “Köl Tigin Yazıtının Çince Yüzü Hakkında” TTK Belleten,
68(252), 403-421.
Taşağıl, Ahmet (2011), Çin Kaynaklarına Göre Köl Tigin Yazıtının Dikilişi Hakkında Bir
Değerlendirme, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük
Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları
Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Ankara: Hacettepe
Üniversitesi Basımevi, 775-784.
Tekin, Talat (1957), “Köktürk Yazıtlarındaki Deyimler Üzerine 1”, Türk Dili, 1957,
6(67), 372-374.
Tekin, Talat (1957), “Köktürk Yazıtlarındaki Deyimler Üzerine 2”, Türk Dili, 1957,
7(68), 423-426.
Tekin, Talat (1994), Tunyukuk Yazıtı, (Haz. Mehmet Ölmez), Ankara: Simurg Kitapçılık
ve Yayıncılık.
Tekin, Talat (2000), Orhon Türkçesi Grameri, Ankara: Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi:
9.
Tekin, Talat (2006), “Eski Türk Yazıtlarında Yanlış Yorumlanan Bir Kelime Üzerine”,
Turkish Studies, 1(2), 201-211.
Tekin, Talat (2010), Orhon Yazıtları, 4. Baskı, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Tezcan, Semih (1975-76), “Tonyukuk Yazıtlarında Birkaç Düzeltme”, Türk Dili
Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 173-181.
Thomsen, Vilhem (2002), Orhon Yazıtları Araştırmaları, (Çeviren ve Yayına
Hazırlayan Vedat Köken), Ankara: TDK Yayınları.
174
Toprak, Funda (2011), “Orhun Yazıtlarından Anadolu Ağızlarına Karşılaştırmalı Dil
Çalışmaları ve İki Örnek Fiil”, “Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl
Sonra Türklük Bilimi ve 21. Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat
Araştırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2),
Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi, 831-835.
Tulum, Mertol (1994), “Orhon Yazıtlarında Birleşik Cümleler ve Baş Cümle ile Yardımcı
Cümle İlişkileri”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten 1990, Ankara, 193-
205.
Tuna, Osman Nedim (1957), “Bazı İmla Gelenekleri Bunların Metin İncelemelerindeki
Önemi ve Orhon Yazıtlarında Birkaç Açıklama”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-
Belleten, 41-81.
Tuna, Osman Nedim (1995), “Ekin Ara İdi Oksuz Kök Türk Ança Olurur Ermiş (KT, D 2-
3) İbaresi Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1993, Ankara, 77-
81.
Turniyaz, Mollaniyaz (2011), “Orhun Yazıtlarındaki Ünsüzlerin Uyumu Üzerine”,
“Orhon Yazıtlarının Bulunuşundan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.
Yüzyıl” Konulu 3. Uluslararası Türkiyat Araştırmaları Sempozyumu, 26-29
Mayıs 2010, Bildiriler Kitabı (Cilt 2), Ankara: Hacettepe Üniversitesi Basımevi,
863-872.
Uğurlu, Kamil (1998), Orhun Anıtları, Ankara: Ahmet Yesevî Vakfı Yayınları.
Useev, Nurdin (2011), “Tonyukuk Yazıtındaki Tün Kat- Birleşik Fiili Üzerine ya da Eski
Okunuşun Yeniden Keşfedilmesi”, Turkish Studies, 2011, 6(3), 1581- 1583.
Useev, Nurdin (2011), “Kök Türk Harfli Yazıtları Okumada Halk Edebiyatı Eserlerinin
Önemi (Kırgız Destanları Örneği İle)”, MTAD, 8(2), 145-151.
User, Hatice ŞİRİN (2007), “Tonyukuk Yazıtı'nda Geçen (Ugur Kalıtdım) İbaresi Üzerine
Yeni Bir Anlamlandırma Teklifi”, Erdem Dergisi, 16(48), 157-168.
User, Hatice Şirin (2009), Köktürk ve Ötüken Uygur Kağanlığı Yazıtları (Söz Varlığı
İncelemesi), Konya: Kömen Yayınları.
Subaşı Uzun, Leyla (1995), Orhon Yazıtlarının Metindilbilimsel Yapısı, Ankara:
Simurg Yay.
Üstün, Mehmet Cihat (2010), “Türk Asıllı Türkologların Orhun Yazıtlarını Okuma ve
Yorumlamalarındaki Farklılıklar Üzerine Notlar”, Turkish Studies, 5(2), 1392-
1413.
Woo, Duck-Chan (1995), “Orhun Yazıtlarındaki Bazı Özel İsimler Hakkında”, AÜ DTCF
Dergisi, 37(1-2), 127-132.
175
Yazıksız, Necip Asım (1340), Orhun Abideleri, İstanbul: Matbaa-i Amire..
Yıldırım, Dursun (1998), “Köktürk Yazıtlarında Öd Tenri Aymaz, Yag(g)ıl ‘Katıl’
Olmaz”, Türk Bitiği, Araştırma/İnceleme Yazıları, Ankara, 125-133.
Yıldız, Hülya (2007), Orhon Türkçesi İle Yakutçanın Sözvarlığı ve Sözyapımı
Bakımından Karşılaştırılması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
ÖZGEÇMİŞ
1986 yılında Kırklareli’de doğan Irmak Kaçar, ilk ve orta öğrenimini Kırklareli
Babaeski’de tamamladı. 2004 yılında kayıt yaptırdığı Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen-
Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden 2008 Bahar döneminde mezun
olduktan sonra 2008-2009 eğitim-öğetim yılında aynı üniversitenin Tezsiz Yüksek Lisans
Programında okuyarak mezun oldu. 2011-2012 eğitim öğretim yılında Karadeniz Teknik
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek
Lisans Programına kaydoldu.
Yabancı dili İngilizce olan Irmak Kaçar, evli ve iki kız annesidir.