İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

156
GAZİEMİR Bir zamanların gözde sayfiye yeri A onetime summer resort ‘Batının Zeugması’ Kemalpaşa’da gün ışığına çıkıyor ‘The Zeugma of the West” is being unearthed at Kemalpaşa TORBALI Ana Tanrıça’nın Kenti The city of the Mother Goddess K Ü L T Ü R v e TUR İ Z M D E R G İ S İ C U L T U R E & T U R I S M M A G A Z I N E EKİM-KASIM / OCTOBER-NOVEMBER 201 2 Y I L / YE A R: 3 SAY I / EDITION: 19 O KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ CULTURE & T URISM MAGAZINE EKİM-KASIM / OCTOBER-NOVEMBER 2012 YIL / YEAR: 3 SAYI / EDITION: 19 O GAZİEMİR Bir zamanların gözde sayfiye yeri A onetime summer resort ‘Batının Zeugması’ Kemalpaşa’da gün ışığına çıkıyor ‘The Zeugma of the West” is being unearthed at Kemalpaşa TORBALI Ana Tanrıça’nın Kenti The city of the Mother Goddess

description

magazine, kültür

Transcript of İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Page 1: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

GAZİEMİRBir zamanların gözde sayfiye yeriA onetime summer resort

‘Batının Zeugması’ Kemalpaşa’dagün ışığına çıkıyor‘The Zeugma of the West” is being unearthed at Kemalpaşa

TORBALIAna Tanrıça’nın KentiThe city of the Mother Goddess

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİCULTURE & T URISM MAGAZINEEKİM-KASIM / OCTOBER-NOVEMBER 2012YIL / YEAR: 3 SAYI / EDITION: 19

O

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİCULTURE & T URISM MAGAZINEEKİM-KASIM / OCTOBER-NOVEMBER 2012YIL / YEAR: 3 SAYI / EDITION: 19

O

GAZİEMİRBir zamanların gözde sayfiye yeriA onetime summer resort

‘Batının Zeugması’ Kemalpaşa’dagün ışığına çıkıyor‘The Zeugma of the West” is being unearthed at Kemalpaşa

TORBALIAna Tanrıça’nın KentiThe city of the Mother Goddess

Page 2: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI
Page 3: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

1İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 4: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

İmtiyaz Sahibi / Publisher on BehalfİZMİR VALİLİĞİ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Abdülaziz EDİZ İl Kültür ve Turizm Müdürü / Director of Culture and Tourism

Genel Yayın Yönetmeni / Publishing DirectorCengiz KESKİNER İl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Responsible Manager of Editorial DepartmentAli AKSAKALİl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Yayın Kurulu / Editorial BoardYayın Kurulu Başkanı / Head of Editorial BoardHaluk TUNÇSU Vali Yardımcısı / Lieutenant Governor

Prof. Dr.Şadan GÖKOVALI - Prof. Dr. Füsun BAYKAL Doç. Dr. Gözde EMEKLİ- Hamdi TÜRKMEN Sirel EKŞİ M. Kaan ERGE - Talat AYDİLEK İsmail GÖÇMEN - Güzfent DİLEMRE Nalân MELEK - Zeynep GÜVERCİN GÖÇMEN

Mehmet İŞLERETİK BaşkanıPresedent of ETİK

Bülent TERCANETİK Başkan YardımcısıVice Presedent of ETİK

Danışma Kurulu / Consultative Board

Başkan: Güman KIZILTANProf. Dr. Öcal USTA - Prof. Dr. Alp TİMURProf. Dr. İge PIRNAR - Necmi ÇALIŞKAN Alex BALTAZZI - Dilek GAPPİÖzer MUMCU - Veysi ÖNCEL

İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr ve www.izmirkulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz.

You can have İzmir Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr and www.izmirkulturturizm.gov.tr.

Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz.

Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.

ISSN: 977-1309 2642

İzmir Kültür ve Turizm MüdürlüğüTel: +90 232 483 51 17 Faks: +90 232 483 42 70E-Posta: [email protected]

www.izmirkulturturizm.gov.trYayın Türü: Yerel, iki aylık

12 5412 / ‘Batının Zeugması’ Kemalpaşa’da gün ışığına çıkıyor ‘The Zeugma of the West” is being unearthed at Kemalpaşa

18 / Şarap dünyasının gözü İzmir’deydi The eyes of the wine world were turned to Izmir

20 / “Kitabın kokusu başka” “The smell of a book is different”

24 / Ege İzmir’e destek için toplandı The Aegean region got together to support Izmir

28 / Londra’da EXPO 2020 rüzgârı EXPO 2020 takes London by storm

38 / “Aiol kentlerinin en büyüğü ve en önemlisi” “The biggest and most important Aiol city”

54 / Bir zamanların gözde sayfiye yeri: Gaziemir A onetime summer resort: Gaziemir

2 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 5: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

68 88

RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti.1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 463 75 40 (pbx) Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr [email protected]

Baskı Yeri /Printing: Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San ve Tic.Ltd.Şti 5627 Sk. No:37 Çamdibi-İZMİRTel: 0232 433 33 55

Baskı Tarihi /Printing Date: 21.11.2012

10212 / ‘Batının Zeugması’ Kemalpaşa’da gün ışığına çıkıyor ‘The Zeugma of the West” is being unearthed at Kemalpaşa

18 / Şarap dünyasının gözü İzmir’deydi The eyes of the wine world were turned to Izmir

20 / “Kitabın kokusu başka” “The smell of a book is different”

24 / Ege İzmir’e destek için toplandı The Aegean region got together to support Izmir

28 / Londra’da EXPO 2020 rüzgârı EXPO 2020 takes London by storm

38 / “Aiol kentlerinin en büyüğü ve en önemlisi” “The biggest and most important Aiol city”

54 / Bir zamanların gözde sayfiye yeri: Gaziemir A onetime summer resort: Gaziemir

68 / Ana Tanrıça’nın Kenti: Torbalı The city of the Mother Goddess: Torbalı

88 / Bir Fransiskan Kilisesi: Santa Maria A Franciscan Church: Santa Maria

102 / İzmir’in yıllara meydan okuyan yapısı: Borsa Binası İzmir’s defiant structure: The Stock Exchange Building

114 / Denizciliğin tarihine yolculuk A journey into the history of maritime

118 / Belgesel tadında bir gezi A tour like a documentary

128 / İzmir Müze Müdürlüğü 2012’de 60 kazı yaptı 60 excavations in 2012

132 / Gönüllülerin çabasıyla turizme kazandırılan köy The village that was added to tourism with the help of volunteers

Ajans Başkanı / ChairmanÖzer KESTANE

Yayın KoordinatörüEditorial CoordinatorDerya ŞAHİN

Muhabir / InterviewerElif Işıl BAŞKAYA Grafik Tasarım / Graphic DesignRahşan AKSOYNeslihan EDİZ Sibel KAŞIKÇI

Hukuk Danışmanı / Legal CounselAv.Görkem KESTANE

Çeviri / TranslationRoxanne YURCHAK

REKLAM / ADVERTISINGReklam Koordinatörü Advertising Coordinatorİrfan IŞIK

Müşteri TemsilcisiCustomer RepresantativeDerya ÇOLAKSibel KENT

3İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 6: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Izmir us beginning to see the fruits of its labor in tourism investments. The city, which ended the year above the country’s average in tourism, continu-ed its streak in 2012 which was fuelled by increasing tourism investments. We firmly believe that this activity in the sector will increase success in tourism in the upcoming years.

In addition to growing investments, our cultural and natural heritage which was unearthed during excavations in diffe-rent parts of the city, increases Izmir’s importance in world cultural history. The antique Roman city, which was unearthed in Kemalpaşa in September, made all eyes turn to Izmir. The antique city, which was dubbed as an exciting event for world archeology by our Mi-nister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay, is now recognized by the entire world as the Zeugma of the West with its rich mosaics.

The fact that we have uncovered many artifacts in Kemalpaşa and all around the city during excavations proves that we quickly need to build the Aegean Civilizations Museum to protect and transfer these relics to future generati-ons.

While we are unearthing our historical and cultural artifacts, we continue ad-vertising our existing touristic assets. Within this context, Izmir was again widely advertised at international fairs in 2012 and advertising alternative des-tinations were done using new techni-ques.

The long awaited unison in health to-urism has finally been achieved in Iz-mir. The fact that health institutions and university hospitals decided to act together in the field and that interna-tional chain hotels expressed their wish to invest in Izmir, was the news the city had been waiting for the development of the sector. Izmir will be hosting the

World Health and 3rd Age Tourism Congress on April 2013 and this will add the perspective of the scientific world to the activities in health tourism. In addition to the projects undertaken in different areas of tourism, the inter-national art activities which are being organized in the city with the support of the Ministry of Culture and Tourism are important steps taken for Izmir to become a culture center.

When all this is added to the activiti-es organized by local authorities, the government and nongovernmental or-ganizations regarding our candidacy for EXPO 2020 with the theme “New Roads For a Better World/Health for Everyone”, it is clear that Izmir will be a regional and territorial synergy center.

All this activity has attracted the world’s attention. The Ministry of Cul-ture and Tourism was named Europe’s Leading Tourism Board during World Travel Awards 2012. This award given during a ceremony dubbed the Oscars of Tourism was a big source of pride for us. We tried to give you a full Izmir in our last issue of 2012.

We hope you enjoy reading us and wish you the best of luck.

Abdülaziz Ediz İzmir Culture and

Tourism City Director

İzmir is becoming a synergy center

4 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 7: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Son yıllarda turizm yatırımlarına hız veren İzmir bu çalışmaların meyveleri-ni toplamaya başladı. Öyle ki turizmde geçtiğimiz yılı Türkiye ortalamasının üzerinde tamamlayan kent 2012’de de bu istikrarı bozmadan başarılı bir tab-lo çizdi. Bunda elbette İzmir’de artan turizm yatırımları etkili oldu. Sektör-deki bu hareketliliğin İzmir turizmini önümüzdeki yıllarda daha iyi noktalara taşıyacağından kuşkumuz yok.

Özel sektör yatırımlarına ek olarak ken-tin farklı bölgelerinde devam eden kazı-larda gün yüzüne çıkarılan kültürel ve doğal mirasımız, İzmir’in dünya kültür tarihindeki önemini daha da artırıyor. Son olarak Eylül ayında Kemalpaşa il-çemizde yürütülen kurtarma kazıların-da ortaya çıkan M.S. 4’üncü yüzyıla ait antik Roma kenti, tüm dünyanın göz-lerini İzmir’e çevirdi. Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay’ın, “dünya-nın ilgisini çekecek müjde” olarak nite-lendirdiği antik kent, göz kamaştıran zengin mozaikleriyle “Batının Zeug-ması” olarak kısa sürede tanındı.

Kemalpaşa’nın yanı sıra İzmir’in çeşitli bölgelerinde yürütülen kazı çalışmala-rında ortaya çıkarılan eserlerin sayısı-nın her geçen gün artması, söz konusu eserlerin korunması ve gelecek kuşakla-ra aktarılması için “Ege Medeniyetleri Müzesi”nin hızla hayata geçirilmesi ge-rektiğini gösteriyor aslında.

Bir yandan gizli tarihi ve kültürel de-ğerlerimizin gün yüzüne çıkarılması çalışmaları sürerken diğer yandan da mevcut turizm değerlerimizin tanı-tım çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Bu kapsamda 2012 yılında da, tıpkı daha önceki yıllarda olduğu gibi, yurtdışı turizm fuarlarında İzmir temsil edildi, alternatif destinasyonlara yöne-lik tanıtım çalışmaları yeni teknikler kullanılarak yürütüldü.

İzmir’in turizm potansiyelinde çok önemli bir alan olan sağlık turizmin-

de de uzun süredir beklenen birliktelik sağlandı. Sağlık kuruluşları ve üniver-site hastanelerinin yeni açılımlar ekse-ninde birlikte hareket etmesi, bu alanda hizmet veren uluslararası otel zincirle-rinin İzmir’de yatırım yapma kararı al-ması kentin sağlık turizminde yıllardır beklediği ve hak ettiği gelişimin haber-cisi oldu. İzmir’in 19-23 Nisan 2013 ta-rihinde Dünya Sağlık ve 3’üncü Yaş Tu-rizmi Kongresi’ne ev sahipliği yapacak olması da sağlık turizmi çalışmalarına bilimsel bir bakış açısı getirmesi açısın-dan oldukça önemli.

Turizmin farklı alanlarında yürütülen projelere ek olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle kentte düzen-lenen uluslararası sanat etkinlikleri de İzmir’in bir kültür kenti olması yönün-de atılan önemli adımlardır.

Tüm bu gelişmelere “Daha İyi Bir Dün-ya İçin Yeni Yollar / Herkes İçin Sağ-lık” temasıyla aday olduğumuz 2020 EXPO’su için yerel yönetim, merkezi yönetim, bakanlıklar ve sivil toplum örgütlerinin birlikteliğiyle yürütülen çalışmalar da eklendiğinde İzmir’in, bölgesel ve ülkesel bir sinerji merkezi olacağı açıktır.

Bunca çaba dünyanın da dikkatini çek-ti. World Travel Awards’ın (WTA) 2012 yılı Avrupa’nın en iyileri ödül tö-reninde “Avrupa’nın Önde Gelen Tu-rist Kurulu” ödülü Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verildi. Bakanlığımızın, her yıl dünyanın en iyilerinin seçildiği ‘Turizm Oscarları’nda layık görüldüğü bu ödül haklı gururumuz oldu.

Böylesine dolu geçen 2012 yılının son sayısında sizlere yeni dopdolu bir İzmir sunmaya çalıştık. Esenlik ve sağlık di-leklerimle.

Abdülaziz Ediz İzmir Kültür ve

Turizm İl Müdürü

İzmir sinerji merkezi olma yolunda

5İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 8: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

AFO sezonu açtıKültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Anadolu Filarmoni Orkestrası 2012-2013 sanat sezonunun açılışını Türk Halk Müziğimizin ünlü ka-dın yorumcusu Bedia Akartürk ile gerçekleştirdi. Anadolu Filarmoni Orkestrası’nın Narlıdere Belediyesi işbirliği ile Narlıdere Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşti-receği sanat sezonu açılış konserini orkestra şefi Cemil Günçer yönetti. Orkestra-nın seslendirdiği bazı eserlerde bale sanatçıları ve halk dansları sanatçıları da özel koreografileri ile sahnede yer aldı. Solist olarak konserde yer alan Bedia Akartürk geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden ünlü Türk Halk Müziği sanatçısı Neşet Ertaş’ın anısına programda Anadolu bozlaklarına yer verdi. İzmirli sanatçı Bedia Akartürk Ege’nin zeybeklerini de İzmirliler için seslendirdi. AFO konserde 60 sa-natçı ile sahnede yer alırken programında bütün dünya müziklerine yer vererek, klasik müzikten barok müziğine, cazdan Latin müziğine, Türk Sanat ve Türk Halk Müziğinden Tasavvuf Müziğine geniş bir yelpazede repertuar sundu.

AFO begins the new season The Anatolian Philharmonic Orchestra opened the 2012-2013 art season with a concert by famous Turkish folk songstress Bedia Akartürk. Maestro Cemil Günçer conducted the opening concert that was held at Narlıdere Atatürk Cultural Center. Ballet and folklore dancers also performed special choreographies with the orches-tra. Bedia Akartürk also paid homage to famous Turkish traditional music com-poser and singer Neşet Ertaş who died last month. Bedia Akartürk, a singer from Izmir, also performed Ege’nin Zeybekleri for the locals. AFO included 60 musi-cians at the concert and played everything from world music to classical music, from baroque music to jazz, latin, classical Turkish music and mystic music.

Oktay Anılan Mert, Kedi Kültür Sanat’taKedi Kültür Sanat Merkezi ses getiren sergilere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Çalışmalarıyla yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da kendinden söz ettiren Ok-tay Anılan Mert yeni kişisel sergisini 13 Aralık Perşembe günü Kedi Kültür Sanat Merkezi’nde açıyor. Önceki yıllarda Sanatçılar, Beslenme, Gelecek ile Gezinti, Ak Üstünde Ak Çıplaklar, İdeale Koşanlar, Uçmak, Olmayan Mekânın Resimleri ve Mekânsız Bedenler başlığı altında sergiler açan sanatçı figüratif ve soyut resimleri ile tanınıyor. Sanatçı günümüzde kaybolmakta olan insan öğesinin değerlerini ve yaşamla ilgili konuları bazen mizah-espri bazen de eleştirerek yorumluyor. Türk çağdaş resminin en önemli isimlerinden biri olan Oktay Anılan Mert’in Kedi Kül-tür Sanat Merkezi’ndeki sergisi 8 Ocak 2013 tarihine kadar görülebilir.

Oktay Anılan Mert at Kedi Culture Art Kedi Culture and Art Center continues to host amazing exhibitions. Oktay Anılan Mert, who is known all over the globe for his works is opening his individual exhibi-tion at the center on December 13, 2012 Thursday. The artist, who had a handful of successful solo exhibitions in the past, is known for his figurative and abstract paintings. The artist interprets the values of humanity and topics on life sometimes in a humorous manner and sometimes in a critical way. The exhibition of Oktay Anılan Mert, one of the most important names in Turkish modern art, will be open until January 8, 2013.

6 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Güncel / Actual

Page 9: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

7İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 10: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Kökler İzmir’in gururu olduKültür ve Turizm Bakanlığı’nın destek verdiği Özel Kökler Dans Topluluğu, 26-31 Ağustos 2012 tarihinde Bulgaristan’da düzenlenen ve 100 ülkeden 40 gurubun katıldığı finalde dünya şampiyonu oldu. 2013’teki şampiyonayı da İzmir’e taşıyan topluluk, ayağının tozuyla İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nü ziyaret edip bir gösteri de sundu. İzmir’in gururu Kökler Dans Topluluğu, bu sene içeriside Ocak ayında Avusturya’da Altın Madalya’ ve “Grandpri” (Üstün Başarı) Şampiyo-nu, Bulgaristan’da 25 Temmuz 2012 ‘de Avrupa Şampiyonu oldu. Ardından Bul-garistan’daki yarışmalara katıldı ve Dünya Şampiyonu olarak büyük bir başarıya imza attı. Kareograf Natalia Ulutaş tarafından kurulan Kökler Dans Topluluğu, Türkiye’nin ilk Uluslararası Profesyonel Çocuk Dans Topluluğu özelliğini taşıyor.

Kökler (Roots) became the pride of Izmir The Private Kökler Dance Troop, sponsored by the Ministry of Culture and Tour-ism, became the champions at the final organized in Bulgaria on August 26-31, 2012, beating 40 other troops from 100 countries. The group, which carried the next championship to Izmir, visited the Izmir City Culture and Tourism Director-ate and performed for local authorities. The group, the pride of Izmir, received the gold medal and grand prix championship in January in Austria and became the European champion in Bulgaria in July 2012. After that, they took part in various competitions in Bulgaria and became world champion. The group, put together by choreographer Natalia Ulutaş, is Turkey’s first international professional children’s dance troop.

İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sesli rehber dönemi başladı Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürütmekte olduğu Kültürlerarası Diyalog Programı’nın Müzeler Hibe Bileşeni altında AB ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortaklaşa finanse edilen “Elektronik Müze Rehber Sistemi (E-MUSE) Projesi” ile İzmir Arkeoloji Müzesi sesli rehber ile tanıştı. Hititlerden İyonlara, Lidyalılardan Perslere, Helenlerden Romalılara, Bizanslılardan Osmanlılara kadar birçok uygarlığa tanıklık etmiş olan, 8 bin 500 yıllık zengin bir geçmişe sahip İzmir’in, çarpıcı eserlere sahip Arkeoloji Müzesi’nde sesli ve görüntülü rehber sistemi yerli ve yabancı ziyaretçilerin kullanımına sunuldu. İzmir Müze Müdürlüğü tarafından yürütülen proje ile Arkeoloji Müzesi’ne gelen yetişkinler için 60 dakikalık Türkçe, İngilizce ve Almanca, işitme engelliler için 60 dakikalık Türkçe ve 10 yaş üzeri çocuklar için 30 dakikalık Türkçe rehber sistemi kuruldu. Müze danışmasından temin edilebilen rehberler ile ziyaretçiler Ege tarihinde kısa bir yolculuğa çı-kıyor. Proje süresince bilgi ve deneyim paylaşımının sağlandığı proje ortağı Almanya’dan Trier Ren Eyalet Müzesi’nin yanı sıra, projede İzmir Valiliği AB ve Dış İlişkiler Koordinasyon Merkezi, Konak Kaymakamlığı ve Yaşar Üniversitesi iştirakçi olarak yer alıyor.

Audio guides at the İzmir Archeology Museum Thanks to the E-MUSE project jointly funded by the EU and the Turkish Republic, the Izmir Archeology Museum now has audio guides. Izmir has a profound 8500 year old history that includes civilizations such as the Hittites, Lydians, Greeks, Romans, Byzantines and the Ottomans. The Izmir Archeology Museum, which exhibits artifacts from all these civiliza-tions, has now activated its visual and audio guides for local and foreign tourists. With the project initiated by the Izmir Museum Directorship, 60 minute Turkish, English and German audio tours for adults, 60 minute Turkish tours for the hearing impaired and 30 minute tours for children over 10 are now available at the museum. The guides are available at the information desk. The project is also sponsored by project partner Trier Ren State Museum in Germany, the Governorship of Izmir, EU and International Relations Coordination Venter, the kaimakam;s office of Konak and Yaşar University.

Güncel / Actual

8 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 11: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

9İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

swissotel_215*280.pdf 1 10/30/12 4:05 PM

Page 12: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

İzmir’e Avrupa ilgisi…EXPO 2020’ye aday olan İzmir, Avrupa basını tarafından ilgiyle takip ediliyor, Fransa’nın ünlü Turizm Dergisi TOUR HEBDO son sayısında İzmir’e 12 sayfa yer verdi. “Ege’nin incisi İzmir” başlığının kullanıldığı yazıda kentin EXPO 2020 heyecanı anlatılıyor. Ege’nin tarihi, kültürü, müzelerinin yanı sıra Foça, Karaburun, Çeşme, Urla, Seferihisar, Selçuk, Kuşadası ve Tire’nin geniş biçimde tanıtıldığı derginin aynı sayısında Türkiye’nin Kültür ve Tanıtım Müşaviri Kalbiye Noyan’ın İzmir’i anlatan makalesi de yayımlandı. İzmir’e gitmek isteyen turistlere pratik bilgilerin verildiği sayıda, spor, farklı aktiviteler, doğal yaşam parkı, alışveriş merkezleri, sanat, gastronomi, termal, sağlık konuları da ele alınıyor. Ünlü saat kulesi haberin kapağı olarak kullanılıyor.

İzmir attracts attention from Europe Izmir, a candidate for EXPO 2020, is being closely watched by the European press. Famous French tourism magazine TOUR HEBDO featured a 12 page article about Izmir in its latest issue. During the article called “Izmir: the pearl of the Aegean” the excitement of EXPO 2020 is mentioned. The article, which featured the culture and history of the Aegean, and introductions about Foça, Karaburun, Çeşme, Urla, Seferihisar, Selçuk, Kuşadası and Tire, also included an article about Izmir written by Turkey’s Culture and Advertising Advisor Kalbiye Noyan. The 12 page article also includes practi-cal information for tourists travelling to Izmir and topics like sports activities, natural wildlife park, shopping malls, art, gastronomy, thermal and health. The picture used for the cover of the article is the famous Clock Tower.

Efes, Berlin Filarmoni’yi ağırladı2 bin yıllık tarihi dokusuyla Efes Antik Tiyatrosu kapılarını, tam 10 yıl sonra Berlin Filarmoni Orkestrası için açtı. 26’ncı Uluslararası İzmir Festivali’nin ka-panış konseri için gelen dünyaca ünlü Berlin Filarmoni Orkestrası’nın biletleri günler öncesinden tükendi. Dört yıldır kazı ve restorasyon çalışmaları sürdü-rülen 25 bin kişilik Efes Antik Tiyatro’nun yalnızca belli bölümleri, muhteşem konser için özel izinle açıldı. Sir Simon Rattle yönetimindeki orkestraya, Türk solistler Efe ve Fora Baltacıgil de eşlik etti. Konseri izleyenler arasında bulu-nan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Antik Tiyatro’da düzenlenecek başka konserlerin de müjdesini verdi: “Anadolu’da biz benzer alanları şu anda çalışıyoruz. Aşırı yüksek volumlu cihazlar kullanmamak kaydıyla zaman zaman Anadolu’da bu tür etkinlikleri çoğaltmayı ve halkımızı çeşitli müzik etkinlikleri ile buluşturmaya çalışacağız. Çok güzel bir konser oldu.” Konser bitiminde seyir-ciler orkestrayı dakikalarca ayakta alkışladı.

Ephesus welcomed the Berlin Philharmonic The doors of the Ephesus antique theatre were opened after 10 years for the Berlin Philharmonic Orchestra. Tickets for the monumental concert were sold out days before the show. Only some parts of the antique theatre were opened to public for this special occasion since excavations still continue at the site. The orchestra, directed by Simon Rattle were accompanied by Turkish soloists Efe and Fora Baltacigil. The Minister of Culture and Tourism Ertugrul Gunay, who was at the concert, said that other concerts were going to be organized at the antique theatre. The Minister said, “At the moment, we are looking at similar antique venues in Anatolia. We will organized more events like this with by not using instruments with high sounds. It was a great concert.” After the show, the orchestra received a standing ovation.

Güncel / Actual

10 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 13: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

İZDOB 30 yaşındaOtuzuncu sanat yılını solistleri, orkestrası ve korosunun katılımıyla ger-çekleştirdiği özel bir konserle kutlayan İzmir Devlet Opera ve Balesi, bu sezonda; 7 opera, 2 operet, 1 müzikal, 8 bale, 1 oratoryo, 5 çocuk oyu-nu ile onlarca konseri İzmirli sanatseverlerin beğenisine sunacak. İzmir Devlet Opera ve Balesi, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Elhamra Sahnesi’nin yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, Konak Belediyesi’ne ait Selahattin Akçiçek Kül-tür Merkezi, Dokuz Eylül Üniversitesi’ne ait Sabancı Kültür Sarayı, Ege Üniversitesi’ne ait Atatürk Kültür Merkezi ve Kampus Kültür Merkezi, Karşıyaka Belediyesi’ne ait Karşıyaka Opera ve Tiyatro Sahnesi’nde sah-nelenecek etkinliklerle sanatseverlerle buluşacak.

İZDOB is 30 years old The Izmir State Opera and Ballet, which celebrated its 30th anniversary with a special concert including its singers, orchestra and chorus, will stage 7 operas, 1 musical, 8 ballets, 1 oratorio and 5 children’s plays this season. The Izmir State Opera and Ballet will be performing at Elhamra Hall, Ahmed Adnan Saygun Art Center, Selahattin Akçiçek Cultural Center, Sabancı Cultural Hall, Atatürk Cultural Hall and Campus Cultural Cen-ter at the Aegean University and the Karşıyaka Opera and Theatre Hall this season.

Denizciler denize nefes verdiBu yıl ilki düzenlenen; T.C Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı onaylı “Her Denizci Denize Bir Nefes” isimli sos-yal proje Teos Marina’dan gerçekleşti. Teos Marina, Ege Açıkdeniz Yat Kulübü, Teos Dives, Dive Shack ve Sığacık Su Ürünleri Kooperatifi işbirliği ile düzenlenen etkinliğe 8 tanesi balıkçı teknesi olmak üzere 32 adet özel tekne katıldı.3 gruba ayrılan tekneler Çamcaz, Akvaryum ve Azmak koylarını temizlemek üzere belirlenen yerlere demirledi. Her gurubun dalış ekibi denizi temizlerken özel teknelerdeki gönüllü denizciler botları ile kıyıya çıkarak kıyı temizliği yaptılar. Kıyıdan toplanan çöpler Seferihisar Belediyesi çöp toplama ekibine teslim edildi. Denizlerimizin ve kıyılarımızın kirliliğini önlemeye yönelik çalışmalara herkesin katkı vermesi gerektiğini söyleyen Teos Marina Müdürü Burak Köylübay “Her Denizci Denize Bir Nefes” projesinin diğer marinalara ve denizcilere örnek teşkil etmesini hedef lediklerini, 2013 yılında bu etkinliğin aynı anda tüm marinalarda gerçekleşmesi için çalışacaklarını belirtti.

Seamen breathed life into the sea The social project called “Each seaman breathes life into the sea” approved by the Ministry of Transportation, Maritime and Communication was organized for the first time this year at Teos Marina. 32 private yachts – 8 of them fisherman’s boats- par-ticipated in the project which was sponsored by Teos Marina, Ege Açıkdeniz Yacht club, Teos Dives, Dive Shack and Sığacık Water Products Cooperative. The yachts, which separated into 3 groups, anchored at designated spots to clean Çamcaz, Akvaryum and Azmak bays. As each of the diving teams cleaned the sea, the volunteers at the boats went ashore and cleaned the beaches. Garbage that was picked up from the shore was handed over to the Seferihisar Municipality cleaning team. Teos Marina manager Burak Köylübay, who stated that everyone should be involved in the activities regarding cleaning the shores, said that their aim was to set an example for other marinas and seamen with their project and that they were going to work to spread the activity to other marinas in 2013.

11İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 14: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

‘Batının Zeugması’ Kemalpaşa’da gün ışığına çıkıyorİzmir’in Kemalpaşa ilçesinde bin 700 yıllık yeni bir arkeolojik kent bulundu. Bir perakende şirketinin deposundaki sondaj kazısı sırasında ortaya çıkan antik Roma kenti, zengin mozaikleri ile göz kamaştırıyor.

Güncel / Actual

12 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 15: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

‘The Zeugma of the West” is being unearthed at Kemalpaşa

A 1700 year old archeological site was found in the borough of Kemalpaşa in Izmir. The antique Roman city, which was accidentally unearthed during construction

in the warehouse of a private firm, attracts attention with its rich mosaics.

İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde bir perakende şirketinin depo olarak kullanacağı alanda yasa gereği son-

daj kazısı yapılmasıyla adeta bir tarih hazinesi bulundu. Milattan sonra 4’ncü yüzyıla ait antik bir Roma kenti oldu-ğu düşünülen alanda yapılan kurtarma kazısı sonrasında “Batı’nın Zeugması” denebilecek mozaikler ortaya çıktı.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da “dünyanın ilgisini çekecek müjde” olarak nitelendirdiği görkemli antik kentin bulunuşu büyük heyecan yarattı. Kanalizasyon sistemi ile bugünkü tek-nolojilere binlerce yıl öncesinden mey-dan okuyan antik kentte bulunan 11 odalı villa kompleksinin 6 odasında mozaiğe rastlanınca çalışmalara hız ve-rildi. Müze tarafından yapılan kurtar-ma kazılarında ortaya çıkan eserleri ba-sına sahada tanıtan Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Osman Murat Süslü, “Anadolu’da kayıp kentlerin ol-duğu biliniyor. Yapılacak bilimsel çalış-malar sonucu belki bu kentin de hangi kayıp kent olduğu ortaya çıkacak” dedi.

During drillings inside a ware-house of a local company in the borough of Kemalpaşa a

historical treasure was found. Mosaics that could be called the Zeugma of the West were unearthed at the site which is believed to be an antique Roman city from 4th century A.D.

The discovery of the antique city, which is described as “ joyful news that will ex-cite the world” by the Minister of Cul-ture and Tourism Ertuğrul Günay, was cause for much excitement. When mosaics were found in 6 rooms of the 11 room villa, excavations were accelerated. Cultural Assets and Muse-ums General Manager Osman Murat Süslü, who introduced the findings to the press after the salvage excavations, said “We know that there are lost cit-ies in Anatolia. After research, we will know which lost city this one is.”

4th century A.D. Süslü, who pointed out that they had come across dense archeological traces in the first days of September during

drills inside the warehouse of a private company, said that the museum had be-gun salvage excavations and that they had come across cultural layers dating back to 4th century A.D. late Roman and Byzantine periods.

Süslü, who stated that they had found a villa complex within a 550 square meter area, said that this pointed out that the area had modern buildings. He contin-ued by saying that the walls of the villa were 103-105 centimeter high and that mosaics were found in 6 of the 11 rooms. Süslü, who said that animals such as panthers, tigers and various plants were depicted on the 57 square meter mosaic and this was unusually for this geogra-phy, added that coloring was done with natural materials. Süslü, who added that he was happy to have found such an area in Kemalpaşa, said “We could call it the Zeugma of the West. The area doesn’t only include the villa, I am sure we will find other structures and rich assets af-ter excavations.”

Süslü, who stated that 22 excavations were done each year in the area, warned

13İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 16: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

people about smuggling historical ar-tifacts. Süslü, who said that illegal ex-cavations were their biggest problem, said that they were trying to bring back smuggled items from foreign countries and they were succeeding in recent years. Süslü, who urged locals to report people who smuggled historical arti-facts and said “We will handsomely pay citizens who find historical artifacts”

Milattan Sonra 4’üncü yüzyıla ait Eylül ayının ilk günlerinde bir peraken-de firmasının depo olarak kullanacağı alanın 3’ncü derece arkeolojik sit alanı olması nedeniyle yasal prosedür gere-ği yapılan sondaj kazıları sonrasında yoğun arkeolojik izlere rastlandığını ifade eden Süslü, bunun üzerine Müze Müdürlüğü’nün kurtarma kazısı baş-lattığını, bilimsel kriterlere uygun bir çalışmanın sonucunda Milattan Son-ra 4’ncü yüzyıla ait Geç Roma/ Doğu Roma/ Bizans denilen döneme denk gelen kültür katmanına rastlandığını kaydetti.

Burada 550 metrekarelik alan içinde bir villa kompleksinin bulunduğunu, bunun da o dönemin modern yapılarına işaret ettiğini aktaran Süslü, villanın 103-105 santimetre yüksekliğinde duvar bo-yutları olduğunu, 11 odanın 6’sında da mozaiğe rastlandığını söyledi. Özellik-le 57 metrekarelik mozaikte şu an böl-gede görülemeyecek pars, kaplan gibi hayvan varlıklarının ve çok çeşitli bit-kilerin resmedildiğine de dikkat çeken Süslü, renklendirmenin de doğal mal-zemelerle yapıldığını tespit ettiklerini aktardı. Kemalpaşa’da böyle bir alanın çıkmasından memnuniyet duyduklarını vurgulayan Süslü, “Burada Batı’nın Ze-ugması’ denebilecek bir yapılaşma var.

Alan sadece villadan oluşmuyor. Sondaj kazılarıyla arazi genelinde yapılara rast-lamakla beraber zaman içinde zengin verilere de rastlayacağımız aşikar” dedi.

Bölgede her yıl 22 kazının gerçekleşti-rildiğini dile getiren Süslü, vatandaşlara da tarihi eser kaçakçılığı ile ilgili çağrı-da bulundu. Burada en üzücü durumun kaçak kazılar olduğunu dile getiren Süslü, yıllardır yurtdışına kaçırılmış eserlerin iadesiyle uğraştıklarını ve son yıllarda başarı elde ettiklerini kaydetti. Kaçak kazı sonucunda çıkarılan eserle-rin çok cüzi miktarlarla satıldığını, bu sırada da bilimsel kriterlerden uzak kazı yapıldığı için yoğun tahribat yapıldı-ğını anlatan Süslü, vatandaşlardan bu işle uğraşanları yetkililere bildirmesini isterken “Biz zaten eser bulduğunu be-lirten vatandaşlarımıza fazlasıyla ödeme yapıyoruz” diye konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanı Günay, antik

kentin keşfini “dünyanın ilgisini çekecek müjde”

olarak nitelendirdi.

The Minister of Culture and Tourism

Günay called the antique discovery

“ joyful news that will excite the world”

14 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 17: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

15İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 18: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Teftiş Kurulu İzmir’deydiInspection Board was in İzmir

Kültür ve Turizm Bakanlığı Tef-tiş Kurulu Başkanlığı, ‘Mesleki İnceleme ve Araştırma’ konulu

bir toplantı için İzmir’de buluştu. İz-mir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü de Teftiş Kurulu Başkanlığına bir sunum gerçekleştirdi. 55 kişiden oluşan teftiş kuruluna İzmir’in kültür ve turizm ile il-gili projeleri, sorunları, müzeler, kazılar ve kütüphaneleri hakkında bilgiler veril-di. Toplantıya Başta İzmir Valisi Cahit Kıraç olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı İrfan Önal, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdü-rü Abdülaziz Ediz ve çok sayıda kurul üyesi katıldı.İzmir’de ilk kez düzenlenen ve dört gün süren Kültür ve Turizm Ba-kanlığı Teftiş Kurulu’nun Mesleki İnce-leme ve Araştırma konulu toplantısında konuşan Bakanlık Teftiş Kurulu Başka-nı İrfan Önal, İzmir’in EXPO projesi ile birlikte ülkenin ve bölgenin itici gücü olacağını düşündüklerini dile getirerek “İzmir’in sosyokültürel ve eğitim duru-mu kültür endüstrisine uygun. Bunu da iyi kullanmamız lazım” dedi.

“İzmir 36 uygarlığa ev sahipliği yapmış bir şehir” İzmir Valisi Cahit Kıraç da bu yılki tef-tiş kurulu olağan toplantısına ev sahip-liği yapmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, “Geçmişinde 36 uygarlığa ev sahipliği yapan İzmir, turizm potansi-yeli yüksek bir şehirdir. Ülkemizin ve İzmir’in büyüyen turizm potansiyelin-den yeteri kadar pay alması için gayret içindeyiz. Şimdiye kadar 215 proje ta-mamladık 96 çalışma ise devam ediyor. Bu alanda yapılmış en büyük çalışma İzmir’de yürütülüyor. Çalışmalarla tam 136 milyon TL kültür varlıkları-nın yeniden ayaklanmasına harcadık. EXPO 2020 adaylığımız çok önemli-dir. EXPO, ticari fuar değil. Fikirlerin, projelerin ve insanların buluştuğu alan-dır. Türkiye adına biz aday gösterildik” diye konuştu. Kültür ve Turizm Bakan-lığı Teftiş Kurulu üyeleri için ayrıca İzmir’deki Kadifekale, Agora, Smryna gibi tarihi ören yerlerine inceleme ve araştırma gezisi de düzelendi.

The Ministry of Culture and Tourism Inspection Board was In Izmir for a meeting called

Professional Inspection and Research. The Izmir City Culture and Tourism Directorate did a presentation for the board. The board, which Included 55 members, was informed on Izmir’s cul-ture and tourism projects, problems, museums, excavations and libraries. The meeting was attended by Gover-nor Cahit Kıraç, the President of the Inspection Board İrfan Önal, İzmir City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz and many board mem-bers. President of the Inspection Board İrfan Önal, who spoke during the four day meeting, said that Izmir was going to be the driving force in the country with the EXPO project and added,

“İzmir’s socio-cultural and education level Is Ideal for culture industry. We need to take better advantage of that.”

“İzmir is a city that has hosted 36 civilizations”Governor Cahit Kıraç, who stated that they were happy to be hosting this year’s Inspection board meeting In Izmir, said “Izmir, which has hosted 36 civiliza-tions throughout history, is a city that has immense touristic potential. We are working so that Izmir can receive its fair share from the tourism market. So far, we have finished 215 projects and 96 projects still continue. We have spent 136 million Turkish Liras for the renovation of cultural assets alone. Our EXPO 2020 candidacy is very im-portant. EXPO is not a trade fair. It Is a place where ideas and projects are shared. Our candidacy represents Tur-key.” Trips to excursion sites such as Kadifekale, Agora and Smyrna were or-ganized for the members of the Inspec-tion Board.

İrfan Önal, Cahit Kıraç

Güncel / Actual

16 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 19: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

17İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 20: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Dünya, şarabın tadına İzmir’de baktıDünya şarap sektörünün en önemli organizasyonlarından olan Uluslararası Dijital Şarap İletişimi Konferansı (EWBC), 35 ülkeden 350’ye yakın turizm, gurme, gıda ve şarap sektörünün önemli sosyal medya yazarını İzmir’de buluşturdu.

The International Digital Wine Communication Conference (EWBC), one of the most important organizations of the wine sector, was the meeting place of nearly

350 tourism, gourmet, food and wine bloggers from 35 countries

The world, tasted the wine in Izmir

Türk şaraplarını tanıtma çalış-maları kapsamında Doluca, Kavaklıdere, Kayra, Kocabağ,

Pamukkale, Sevilen ve Vinkara’nın 2010 yılında bir araya gelmesiyle ku-rulan, Arcadia, Gülor, LA, Suvla, Urla ve Yazgan Şarapları’nın da üyesi olduğu Türk Şarapları Platformu (WOT), tu-rizm, gurme, gıda ve şarap sektöründeki önemli sosyal medya yazarlarını bir ara-ya getiren Uluslararası Dijital Şarap İle-tişimi Konferansı’nı (EWBC) İzmir’e getirdi. Daha önce İspanya, Portekiz, Avusturya ve İtalya’da gerçekleştirilen konferansa, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü tarafından da destek verildi. Konferans çerçeve-sinde sosyal etkinlikler düzenlenirken, şarap üreticileri ve gıda ihracatçıları konferansta eş zamanlı olarak standlar kurdu.

Bu yıl beşincisi düzenlenen konferan-sın şaraplarıyla öne çıkan İspanya, Por-tekiz, Avusturya ve İtalya’dan sonra Türkiye’ye geliyor olması, son derece

Turkish Wines Platform (WOT), which was established in 2010 Doluca, Kavaklıdere,

Kayra, Kocabağ, Pamukkale, Sevilen and Vinkara to advertise Turkish wines and also includes companies such as Arcadia, Gülor, LA, Suvla, Urla and Yazgan as members, organized The

International Digital Wine Commu-nication Conference (EWBC), which brings together famous food and wine bloggers together. The conference, which was organized in Spain, Portu-gal, Austria and Italy in the past years, was also supported by the Ministry of Culture and Tourism’s Advertising Bu-

Üzümün DNA’sı

18 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Güncel / Actual

Page 21: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

önemliydi. Konferansa katılanlar en son teknolojik gelişmeleri takip eden, şarap ve yeme içme alanında uzmanlaşmış, basın ve blogger olarak tüm dünyada bir milyona yakın kişiye ulaştı. Konfe-ransın konuşmacı ve katılımcıları ara-sında Charles Metcalfe, Elin McCoy, Evan Dawson, Elisabetta Tosi, Evelyne Resnick, Quentin Sadlar, Jim Budd, Douglas Blyde, Richard Ross ve şarap dünyasının efsanevi ismi George Taber yer aldı.

Konferansın en önemli etkinliği ise “Grand Terroir” tadımı oldu. Charles Metcalfe ile Tim Atkin, Kavaklıdere ve Sevilen markalarını tadıma sun-du. Tadımdan sonra ilgili ülkelere ait standlarda daha geniş bir spekt-rumda şarapların katılımcılar tarafın-dan tadılması sağlandı. Bu çerçevede Türkiye’yi Doluca, Kavaklıdere, Kay-ra, LA, Pamukkale, Selendi, Sevilen, Suvla, Vinkara ve Yazgan temsil etti.

Konferansın teması “The source (kaynak)” Her sene bir konsept üzerine tasar-lanan konferansın, bu seneki teması Türkiye’nin şarabın ana vatanı olma-sı dolayısıyla “The source (kaynak)” olarak belirlendi. Üzümün, şarabın, buğdayın ve zeytinin bu topraklar üzerinde dünyada ilk defa var oldu-ğu hususunu öncü markalar ile tüm dünyaya tanıtmaktı amaç. Ayrıca Türkiye’de şarabın yüzde 52.2’sinin Ege Bölgesi’nde üretildiği, İzmir’in de bu bölgenin önde gelen kenti olması nedeniyle konferansa ev sahipliği yap-masının anlamlı olacağı düşünüldü.

EWBC 2012, uluslararası boyutu nedeniyle İzmir’in yurtdışı turizmi-ne ve kentin gastronomi turizmiyle de anılmasına katma değer sağladı. Türkiye’de yetiştirilen 800’den fazla yerli üzüm çeşidinin tanıtılmasında fır-sat yarattı. Konferansın üçüncü günün-de ise, Urla, Efes, Aydın gezileri ile de bölgenin tarihi ve kültürel tanıtımına katkı sağlanmış oldu.

reau. While activities were organized during the conference, wine producers and food exporters set up stands to in-troduce their products. It is important that the 5th installment of the conference was held in Turkey af-ter countries like Spain, Portugal, Aus-tria and Italy, which are known for their tasty wines. People who participated in the conference reached over one million people in the world through bloggers who are expert on food and wine. Some of the keynote speakers at the confer-ence included Charles Metcalfe, Elin McCoy, Evan Dawson, Elisabetta Tosi, Evelyn Resnick, Quentin Sadlar, Jim Budd, Douglas Blyde, Richard Ross and the legendary George Taber.

The highlight of the conference was the tasting of “Grand Terroir”. Charles Metcalfe and Tim Atkin introduced wines by Kavaklıdere and Sevilen. After the initial tasting, the wine was made available to all. Doluca, Kavaklıdere, Kayra, LA, Pamukkale, Selendi, Se-

vilen, Suvla, Vinkara and Yazgan repre-sented Turkey during the tastings. The theme of the conference “The source”The conference’s theme this year was ‘the source’ because Turkey is the home-land of wine. The goal was to tell the entire world that grapes, wines, wheat and olives were first found on these lands before anyone else through our famous brands. In addition, the par-ticipants were reminded that 52, 2% of Turkish wine was produced in the Ae-gean region and that it was meaningful for Izmir to host the conference as the prominent city of the region.

EWBC 2012 contributed greatly to Izmir’s recognition as a gourmet tour-ism city and helped advertise 800 local grapes grown in Turkey. On the third day of the conference, guests were taken to Urla, Ephesus and Aydın where they toured the historical and cultural areas of the region.

19İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 22: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

“Kitabın kokusu başka”‘Türkiye Okuyor’ kampanyasına paralel olarak yürütülen ‘Konuşan Kitap Şenliği’ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün katılımıyla Şanlıurfa, Kayseri ve Ordu’nun ardından bu yıl İzmir’de gerçekleştirildi.

The Talking Book Festival, which is being organized as part of a campaign called Turkey Reads, took place in Izmir after Şanlıurfa, Kayseri and Ordu with the attendance of First Lady Hayrünnisa Gül.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün liderliğinde, eşi Hay-rünnisa Gül’ün himayesinde,

Kültür ve Turizm Bakanlığı İl Milli Eği-tim Bakanlığı koordinasyonunda başla-tılan ‘Türkiye Okuyor’ kampanyasına paralel olarak yürütülen ‘Konuşan Ki-tap Şenliği’, bu yıl İzmir’de düzenlendi. Toplumun her kesiminde okuma bilin-ci geliştirmek amacıyla Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde düzenlenen 5’inci Konuşan Kitap Şenliği’ne Cumhurbaş-kanı Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Ko-caoğlu ile eşi Türkegül Kocaoğlu, İzmir Valisi Cahit Kıraç ile eşi Berrin Kıraç, Ünlü Balet Tan Sağtürk, siyasiler, STK temsilcileri, İzmirli şairler ve yazarlar, çok sayıda okuldan öğretmen ve öğren-ciler ile İzmirliler katıldı. İlk çağlardan itibaren kültür, ticaret ve sanayi merkezi olan İzmir’in, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla, eşsiz doğa güzelliğiyle dün-yaca ünlü pek çok sanatçıya ev sahipli-ği yapmış bir şehir olduğunu belirterek sözlerine başlayan Hayrünnisa Gül, “Benim de ailemden, akrabalarımdan çok tanıdığım var bu şehirde. Bu şehirle çok güçlü bağlarımız. Ben de kendimi bugün burada misafir gibi değil ev sahi-bi gibi hissediyorum. Toplumu oluştu-ran değerlerin kitapla edebiyatla ilişkisi kitapla olan bağlarına bağlıdır. Okuyan üreten sürekli kendini geliştiren nesille-re her zamankinden daha fazla ihtiyacı-mız var” dedi.

“Başarılı neticeler aldık”Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, ülkelerin gelişmişlik düzeyini gösteren en geçerli göster-gelerden birinin kitap okuma oranları olduğunu vurgulayarak ülkemizde bu oranın düşük olduğuna dikkat çekti. Kitap Şenliği etkinliklerine 4 yıl önce başladıklarını belirten Hayrünnisa Gül, “2008 yılında İstanbul’dan çıktığımız bu yola Şanlıurfa, Kayseri ve Ordu’dan devam ettik. Bugün de İzmir’deyiz. Çok başarılı neticeler aldık. Almaya’da devam ediyoruz. Okullarda hatta evler-de okuma saati uygulaması başlattık. Türkiye’de son yıllarda her konuda hızlı bir gelişme yaşanıyor. Bu gelişme haya-

The Talking Book Festival, which is being organized as part of a campaign called Turkey Reads

with the support of the President and First Lady of Turkey, was organized in Izmir this year. The event held at Ad-nan Saygun Cultural Center, which aims to raise awareness of reading of people from all walks of life was attended by First Lady Hayrünnisa Gül, İzmir Met-ropolitan Municipality Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu and his wife Türkegül Kocaoğlu, The governor of İzmir Cahit Kıraç and his wife Berrin Kıraç, famous ballet Tan Sağtürk, politicians, members of nongovernmental organizations, po-ets and authors from Izmir, teachers and students. Hayrünnisa Gül, who began by saying that Izmir, a culture, trade and industry center, has hosted many world famous artists with its rich historical and cultural heritage, continued “I know many people in this city. I have a strong connection to Izmir. I feel like a host not a guest here. One’s bond to literature lies to his connection with books. We need educated generations more than ever.”

“Successful Campaign”Hayrünnisa Gül, who pointed out that book reading ratios was one of the most important indications of a society’s civi-lization level, said that this ratio was very low in our country. Hayrünnisa Gül, who stated that they had begun the festival 4 years ago, added “we first

“The smell of a book is different”

Hayrünnisa Gül

Güncel / Actual

20 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 23: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

tın her alanında kendini hissettiriyor” diye konuştu.

Günümüzün en büyük gerçeği olan teknoloji sayesinde istenilen her yer-de ve her zaman e-kitaplar sayesin-de kitap okunabildiğini ifade eden Hayrünnisa Gül, kendisinin de seya-hatlerde e-kitap okuduğunu söyledi. E-kitapların zamanının çoğunu bilgi-sayar başında geçiren yeni nesile kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için iyi bir yöntem olduğunu da sözlerine ekleyen Hayrünnisa Gül, “Kitabın tadını vermese de bazı durumlarda büyük kolaylık sağlayan e-kitapların, günün büyük bir bölümünü bilgisayar başında geçiren yeni nesillere okuma alışkanlığı kazandırmak adına, baş-vurulması gereken bir yöntem oldu-ğunu düşünüyorum. Ben de zaman zaman özellikle seyahatlerde okuma-larımı e-kitaplardan yapıyorum. Ama tabi ki kitabın kokusu başka…” dedi. Kitap Şenliği’nin ilk okumasını yapan Gül, Halit Ziya Uşaklıgil ’in ‘İzmir Hikâyeleri’ adlı kitabından bir bölüm okudu ve “Hikayenin devamını merak edenler ünlü yazarın İzmirlilere ithaf ettiği bu kitabı okuyabilirler. Yolu ki-taptan geçen herkesle en kısa zamanda tekrar buluşmak dileğiyle…” diyerek konuşmasını bitirdi.

Kıraç’tan EXPO teşekkürüİzmir’in EXPO 2020 adaylık süreci-ni anlatan Vali Kıraç, Cumhurbaşka-nı Abdullah Gül ve Eşi Hayrünnisa Gül’e EXPO’nun İzmir’de yapılması konusunda verdikleri destekten do-layı teşekkür etti. EXPO 2020 için lobicilik faaliyetlerinin sürdüğünü belirten Vali Kıraç, “Adaylıkla ilgili çalışmalarımız, devletin, İzmir’in ve Ege Bölgesi’nin önemli projesi olarak ciddiyetle sürmektedir. Adaylık tek-nik altyapısı oluşturuldu ve çalışılı-yor. Lobicilik faaliyetleri sürüyor. 13 Kasım 2013’te yapılacak son oylamada 161 BIE delegesinin oyları ile beş ayrı şehir ile yarışacağız. Bu yarışta ipi gö-ğüslemek için elimizden geleni yapa-cağız” dedi.

began in Istanbul in 2008 and contin-ued the campaign in Şanlıurfa, Kayseri and Ordu. Now we are in Izmir. We have had successful results. We are continuing in Germany. We began reading hours at schools and even at homes. Important developments have been recorded in Tur-key in recent years and this show itself in all aspects of life.”

Hayrünnisa Gül, who stated that reading was now possible anytime and anywhere thanks to technology and e-books, said that she too read e-books during trips. Hayrünnisa Gül, who said that this was a great way to get children who spend most of their time on computers to read, said “Even though it is a different pleasure holding a book, I believe that e-books are essential to get children to read. I too read e-books during trips but the smell

of a book is different” Gül, who read the first book at the festival, read a sec-tion from Halit Ziya Uşaklıgil’s ‘İzmir Stories’ and said, “Those who are curi-ous about the rest of the story can read this book dedicated by the author to the people of Izmir. I hope to meet all those bookworms in the future.”

Thanks for EXPO from Kıraç Governor Kıraç, who spoke about Izmir’s EXPO candidacy process, thanked the President and First Lady for their sup-port during the process. The governor, who said that lobbying activities contin-ued for EXPO, continued, “Our candi-dacy process continues in full swing as the most important project for our city, region and country. Our technical in-frastructure is up and running. Lobby-ing activities continue.”

21İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 24: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

İzmir, Avrupa’nın lider kruvaziyer destinasyonu

İzmir is Europe’s leading cruise destination

World Travel Awards’ın (WTA) 1993 yılından beri her yıl 70’e yakın ka-

tegoride ülkelerin, kıtaların ve dünya-nın en iyilerini seçtiği turizm dünya-sının 2012 yılı Avrupa’nın en iyileri ödül töreninde Türkiye 14 ödül aldı. İstanbul’un birçok dalda aday gösteril-mesine rağmen hiç ödül alamadığı or-ganizasyonda, İzmir Avrupa’nın lider kruvaziyer destinasyonu seçildi. İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kuru-lu Başkanı Ekrem Demirtaş ve İZTO Kruvaziyer Sorumlusu Mine Güneş İzmir’in ödülünü WTA Başkanı Gra-ham Cooke’den aldı. ‘Avrupa’nın Önde Gelen Turist Kurulu’ ödülü ise Tür-kiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verildi.

Bu başarıyı uyumlu ve planlı çalışma-ya borçlu olduklarını söyleyen İzmir Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, “WTA’nın Avrupa’nın en iyi turizm değerlerinin seçileceği Euro-pe Travel Awards 2012 için Türki-ye 29 dalda çeşitli kuruluş, oteller ve destinasyon bazında aday gösterildi. Avrupa’da 35 ülkeden adayların yer aldığı organizasyonda yaklaşık 1.7 mil-yon tatilci oy kullandı” dedi.

İzmir kruvaziyer turizmi 500 bine ulaştı!Kruvaziyer turizminde yolcu sayısında bu yıl sonunda artış beklediklerini açık-layan İzmir Kültür ve Turizm Müdürü Ediz, kentte 6-7 yıl önce 30 bin turist

Turkey received 14 awards at the 2012 World Travel Awards where the bests in the

tourism world are being chosen since 1993.

During the organization where Is-tanbul was nominated in many cat-egories but didn’t receive any awards, Izmir was named Europe’s leading cruise destination. The chairman of İzmir Chamber of Commerce (İZTO) Ekrem Demirtaş and İZTO Cruise manager Mine Güneş received the award from WTA President Graham Cooke. ‘Europe’s Leading Tourism Board” award was given to the Turk-ish Republic Ministry of Culture and Tourism.

Izmir Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz, who stated that they owed their success to working harmo-niously and planning carefully, said “Turkey was nominated in 29 different categories including hotels and desti-nations at European Travel Awards 2012. Nearly 1, 7 million tourists vot-ed for the organization that includes candidates from 35 European coun-tries.”

Abdülaziz Ediz

Güncel / Actual

22 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 25: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

ile başlayan kruvaziyer turizminde, yıl-lık 500 bin yolcuya ulaşıldığını belirte-rek, yolcu sayısında 2010 ve 2011’e göre yıl sonunda artış beklediklerini ifade etti.

Turizm sektöründe geçen yıla göre tüm dünyada ve Türkiye’de daralma olduğuna dikkat çeken Ediz, “İzmir ve çevresine gelen turist sayısında kru-vaziyerin önemli payı olduğu aşikâr. İzmir’e kruvaziyerle gelen yolcu sa-yısında son aylarda azalma değil, ar-tış görülüyor. 2011 yılının Haziran ayında Alsancak Limanı’na 46 bin 105 yolcu geldi. Bu rakam 2012 Ha-ziran ayında 57bin 829’a yükseldi” diye konuştu.

Çin ve Amerika’dan da geliyorlarKruvaziyer i le gelen turistin İzmir’de günübirlik kaldığını, bunu kalıcı turistle desteklenmesi gerek-tiğini vurgulayan Ediz, ören yerle-rinin kruvaziyer turizmin gelişmesi için önemli bir etken olduğunu vur-guladı. Gelenlerin üçte birinin Efes, Bergama gibi tarihi yerleri gezdiği-ni, bir bölümünün de tarihi Keme-raltı çarşısı gibi şehir merkezlerini ziyaret ettiğini kaydetti. ABD’ li şir-ketlerin de Akdeniz destinasyonları kapsamına İzmir’i aldığını söyleyen Ediz, yolcuların önemli bölümünün Avrupa, özellikle de Çin, Kuzey Av-rupa ülkelerinden geldiğini de belirtti.

Kruvaziyer ile gelen 15 bin turist İzmirli esnafı sevindirdiKruvaziyer ile gelen turistin İzmir’de günübirlik kaldığını, şehir içi otellerde devamlı kalacak turist sayısını artırarak ve turizmi yılın tamamına yayarak daha fazla turistin gelmesinin sağlanması, İzmir ticaretine ve turizmine daha fay-dalı hale getirilmesi için daha çok ça-lışma yapılması gerektiğini söyleyen İl Müdürü Abdülaziz Ediz, kruvaziyer ile gelen 15 bin turistin 81.İzmir Ulusla-rarası Fuarı (İEF)’nda gezdirildiğini, böylece İzmirli esnafının yüzünün biraz olsun güldürüldüğünü dile getirdi.

Cruise tourism in İzmir reaches 500 thousand!Ediz, who stated that they were expect-ing a 5-8% increase in cruise tourist by the end of the year, said that they had reached 500 thousand people where they started with 30 thousand 6 years ago.

Ediz, who pointed out to a shrinkage in tourism in the world and Turkey com-pared to last year, said “Cruises obvi-ously have a big role in the increase of tourist numbers in and around Izmir. We have an increase in cruise tourists in Izmir. In June 2011, 46 thousand 105 guests came to the Port of Alsancak. This number increased to 57 thousand 829 in June 2012.”

China and AmericaEdiz, who said that tourists who came to Izmir didn’t stay overnight and that

this needed to be supported with tourist that stayed overnight, added that excur-sion sites were crucial to the develop-ment of cruise tourism. He also pointed out that one third of the visitors toured historical places like Ephesus and Ber-gama and some went to the city center and visited the historical Kemeraltı ba-zaar. Ediz, who stated that American companies were adding Izmir to their destinations, said that the majority of tourists came from Europe, China and Northern Europe.

15 thousand cruise tourists made the vendors happy Abdülaziz Ediz, who said that they needed to extend tourism to 12 months and receive more tourists and work to contribute more to tourism and trade, said that 15 thousand tourists were tak-en to the Izmir International Fair and that made the vendors happy.

2012’nin Haziran ayında Alsancak Limanı’na 57 bin 829 yolcu geldi.In June 2012, 57 thousand 829 quests came to the Port of Alsancak.

23İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 26: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Ege İzmir’e destek için toplandı“Daha iyi bir dünya için yeni yollar-herkes için sağlık” teması ile yola çıkan EXPO 2020 İzmir’e en büyük destek Ege Bölgesi’nden geldi. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, EXPO vesilesi ile Ege’de bir kültür harekatı başlatacaklarını ifade etti.

The biggest support for Izmir’s EXPO 2020 candidacy came from the Aegean Region. The Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay said

that they were going to start a cultural activity by means of EXPO.

Dünyanın en büyük kültür, ta-rih, eğitim, bilim teknoloji fu-arı ve sosyal olimpiyatı kabul

edilen EXPO 2020’ye aday olan İzmir çalışmalarını toplantı ve etkinliklerle sürdürüyor. EXPO İzmir Ege Bölge-si Bilgilendirme Toplantısı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ulaş-tırma Denizcilik ve Haberleşme Baka-nı Binali Yıldırım, İzmir Valisi Cahit Kıraç, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Afyonkarahisar, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, Muğla, Kütahya ve Uşak Valileri ile vekiller, belediye başkanları, üniversite rektör-leri, ticaret ve esnaf odaları başkanları, sivil toplum örgütlerinin liderlerinin katılımı ile gerçekleşti.

İzmir’in EXPO konusundaki çalış-malarının bilgisinin verildiği toplantı Balçova Kaya Termal Otel’de yapıldı. Toplantının sonunda Ulaştırma Deniz-cilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıl-

Izmir, a candidate to host EXPO 2020, known as the world’s biggest culture, history, education, science,

technology fair and social Olympics, continues its works with meetings and various activities. The EXPO İzmir Aegean Region Informative Meeting was attended by Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay, Min-ister of Transportation, Maritime and Communication Binali Yıldırım, İzmir Governor Cahit Kıraç, Metropolitan Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu, gov-ernors and mayors of Afyonkarahisar, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, Muğla, Kütahya and Uşak, chief mag-istrates, deans of universities, presidents of chambers and leaders of nongovern-mental organizations.

Izmir, a candidate to host EXPO 2020, known as the world’s biggest culture, history, education, science, technology fair and social Olympics, held the

The Aegean region got together to support Izmir

Ertuğrul Günay

Güncel / Actual

24 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 27: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

dırım, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğ-rul Günay, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve valiler ve oda başkanları “İzmir EXPO 2020 Destek Yazısı”nı imzaladılar.

Günay: İzmir sinerji bölgesi olacakHükümet projesi olarak algıladıkları EXPO’da yerel yönetimler ile birlik-te hareket ettiklerini belirten Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “EXPO 2020’nin İzmir’e gelmesi Ege Bölgesi için çok önemli. İzmir burada sinerji bölgesi olacak. Geçtiğimiz sefer de sağlık sloganı ile yürüdük. Bu temel doğru. İşin mutlaka ulaşım ve turizm boyutu olacak. O yüzden bunun içinde-yiz” dedi.

Ege Bölgesi için turizmde yeni bir tarz yaratmaları gerektiğini söyleyen Günay, “Bu bölgede yatak kapasitesi eksikliği-miz var. Antalya tek başına bölgenin

meeting at Balçova Kaya Termal Ho-tel. At the end of the meeting, Min-ister of Transportation, Maritime and Communication Binali Yıldırım, Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay and Metropolitan Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu and other governors singed the Izmir EXPO 2020 Support Declaration.

Günay: İzmir will be a synergy regionMinister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay, who said that they were working with local authorities on EXPO which they considered a governmental project, said “It is im-portant for the Aegean Region that Izmir secured to host EXPO 2020. Izmir will be the synergy region here. Last time health was again our slo-gan. The theme is correct. Tourism and transportation will also be in-

volved and that’s why we are here.” Günay, who stated that they needed to create a new style in tourism for the Aegean Region, continued, “We have a problem with lack of beds. Antalya alone has more beds than the region. We need to build more intimate hotels in historical regions rather than big hotels, extend the time of stay and in-troduce guests to the different natural beauties in the region.”

Günay, who stated that they were going to make İnciraltı Europe’s biggest green area with or without EXPO, added “If we crown this area with EXPO the en-tire world will see it. But we will make it happen nevertheless.”

Günay will also go to Paris Günay, who said that he too was going to go to the second presentation in Paris in November, pointed out that they were going to highlight gastronomy and

25İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 28: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

önünde. Büyük kitle otellerinin dışında daha kentle, tarihi yerler ile iç içe bir tarz yapmamız, gelenlerin konaklama süresini artırmamız, bölgenin farklı doğal güzellikleri ile tanışmalarını sağ-lamamız lazım” diye konuştu.

EXPO olsa da olmasa da İnciraltı’nın Avrupa’nın en büyük yeşil alanı hali-ne geleceğini belirten Günay, “Bu alan EXPO ile taçlandırılırsa dünya göre-cek. Almasa da dünya yine görecek” dedi.

Paris’e Günay gidecekKasım ayında Paris’te gerçekleştirilecek ikinci sunuma kendisinin gideceğini söyleyen Günay, Ege Bölgesi’nde kitle turizminden farklı olarak gastronomi, termal kültür turizmi ile öne çıkacakla-rının altını çizdi.

Günay, “EXPO vesilesi ile Ege’de kültür harekâtı başlatacağız. Ege Bölgesi’nin en büyük sorunu yatak sayı-sı. Büyük oteller yerine küçük ama daha samimi kültürel dokuya yakın oteller kurmalıyız. Tanıtıma büyük önem ve-riyoruz. Bakanlık olarak 100 milyon TL’lik bütçemiz var. Ege Bölgesi’ne ve İzmir’e fuarlarda yer veriyoruz. Tanıtı-mı son derece önemsiyoruz” dedi.

Yıldırım: İzmir’e 40 milyon kişi gelecekUlaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ise, “EXPO 2020 İzmir için ikinci deneyimimiz. İlk EXPO bizim için ciddi bir dene-yim oldu. Çalışmalarımızı ciddi şekil-de sürdürüyoruz. EXPO düzenlemesi için yasal mevzuatları hızlı bir şekilde gerçekleştirdik. Bu büyük sergi için 40 milyon insan gelecek. İzmir’de yapılan hazırlıklar devam ederken Ege’deki diğer vilayetlerin de işin içinde olması gerekiyor. Bu projenin heyecanını diğer illerin de duyması gerekir. Bu projenin diğer iller tarafından benimsenmesi çok önemlidir” diye konuştu.

Kıraç’tan bölgeye çağrıİzmir Valisi, EXPO 2020 Yönlen-dirme ve Yürütme Komitesi Başkanı Cahit Kıraç, EXPO’nun önemli bir organizasyon olduğunu, ülkelerin eko-nomisine katkı sağladığını, yapıldığı bölgeyi cazibe merkezi haline getirdi-ğini anlattıktan sonra şunları söyledi: “EXPO’nun sahibi sadece İzmir değil Türkiye’dir Bu projede hep beraber yü-rümeliyiz. EXPO’ya 35 milyon da zi-yaretçi beklemekteyiz. Ege Bölgesi’nde konaklayacaklar bu illeri tanıyacaklar. Ege’nin tüm illeri ile hazırlayacağımız

thermal cultural tourism in the Aegean Region. Günay said, “We will start a culture activity by means of EXPO in the region. The region’s biggest problem is bed capacity. We need smaller bou-tique hotels near the historical struc-ture. We are putting great importance on advertising. We have a 100 million TL budget. We include Izmir and the region in fairs.”

Yıldırım: 40 million people will come to Izmir Minister of Transportation, Maritime and Communication said, “EXPO 2020 is our second experience for Izmir. The first candidacy was a seri-ous experience. We are working seri-ously. We did the legal work swiftly. 40 million people will come here for this big exhibition. Other cities in the re-gion need to be involved while Izmir continues its preparations. Other cities should be as excited as Izmir about the project. It is important that they em-brace this project”

Kıraç calls out to the region Governor of Izmir and the president of the EXPO 2020 Executive Board Cahit Kıraç said that EXPO was an important organization which greatly

Cahit KıraçBinali Yıldırım Aziz Kocaoğlu

26 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 29: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Ege Bölgesi bölümü en dikkat çekici bölüm olacaktır. Süreç şimdiden böl-gemizin tanınmasını sağlamıştır. Lobi faaliyetlerimiz kapsamında Kütahya’nın çinisinden, Aydın’ın kuru üzümünden, Afyon’un termal kaynaklarından Mani-sa ve Balıkesir’in doğal ortamlarından, Çanakkale’nin tarihsel değerlerinden Muğla’nın eşsiz sahillerinden bahsedi-yoruz. Görüldüğü gibi EXPO 2020 İz-mir, Ege Bölgesi projesidir. Ege Bölgesi kazanacaktır. Bu çerçevede illerimizden kısa vadede projelerini gerçekleştirirken EXPO’yu dikkate almalarını istiyo-ruz. Özellikle yurtdışı faaliyetlerinde İzmir’den bahsedilmesini istiyoruz.”EXPO’yu almak için Brezilya, Dubai, Tayland ve Rusya ile zor bir yarışa gi-receklerinin altını çizen Kıraç, “EXPO 2015 sürecinde edindiğimiz bilgiler çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürü-yoruz. 2020 EXPO’su için hükümeti-mizden büyük destek aldık. İnciraltı için yasal bir düzenleme çıktı. Siyasi partilerin ortak kararı çıktı. EXPO ile ilgili çıkan kararlar hiçbir muhalefet ile karşılaşmadı” dedi.

Konuşmalardan sonra EXPO 2020 İz-mir Genel Sekreter Yardımcısı Zaynep Tansuğ, EXPO hakkında sunumda bu-lundu. Toplantıya katılanlar hazırlanan destek mektubunu imzaladı.

contributed to the economy of the host country and that it made the region an attraction point.“EXPO is not only owned by Izmir but by Turkey. We must work together for this project. We are expecting 35 million visitors during EXPO. They will stay in the Aegean region and get to know all these cities. The Aegean Region Section, which we will prepare with the cities in the region, will attract the most attention. The process has already brought recog-nition to our region. During our lobby-ing activities, we talk about the tiles of Kütahya, the sultanas of Aydın ther-mal resources in, Afyon, the scenic beauties in Manisa and Balıkesir, the historical importance of Çanakkale and the amazing beaches of Muğla. As you can see, EXPO 2020 Izmir is an Aegean Region project. Our region will benefit. While neighboring cities

are realizing their short term plans, we urge them to consider EXPO. We would especially like it if they men-tioned Izmir during their internation-al advertisings.”

Kıraç, who stated that they were going to enter into a tough race with Brazil, Dubai, Thailand and Russia to host the event, said “We are continuing our works in accordance with the expertise we gathered during our candidacy in 2105. We have received immense sup-port from the government. We had no objections from political parties while the laws concerning EXPO passed.”

After speeches, EXPO 2020 İzmir Assistant General Secretary Zeynep Tansuğ gave a presentation about EXPO. Those who attended the meet-ing singed the support declaration.

Günay’dan İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne özel ilgiEXPO İzmir Ege Bölgesi Bilgilendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada İzmir’in yurtiçi ve yurtdışında tanıtımına katkıda bulunan yayınlar arasında İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Renkli Kalem Medya Grubu tara-fından hazırlanan İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ni de sayan Kültür ve Tu-rizm Bakanı Ertuğrul Günay, derginin yeni sayısını büyük bir ilgiyle inceledi.

Günay praises the İzmir Culture and Tourism Magazine The minister, who mentioned our magazine among publications that contrib-uted to the advertising of Izmir during his speech at the meeting, inspected the new issue of the magazine and expressed his gratitude.

27İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 30: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Londra’da EXPO 2020 rüzgârı

EXPO 2020 takes London by storm

Dünyanın en büyük turizm fuarında İzmir tanıtıldı. Kentin EXPO 2020 adaylığı anlatıldı.

Izmir was advertised at the world’s biggest tourism fair where the city’s EXPO 2020 candidacy was explained.

Londra’da düzenlenen ve dün-yanın en büyük turizm fuarla-rından biri olan World Travel

Market’ta (WTM) İzmir tanıtımı ya-pıldı. 5-8 Kasım tarihlerinde Londra Excel fuar alanında düzenlenen ve 4 bin 910 katılımcının yer aldığı fuar-da İzmir, 81 metrekarelik bir stant ile boy gösterdi.

Türkiye standının yanında yer alan İzmir standında, İzmir’in, “Daha İyi Bir Dünya için Yeni Yollar/ Herkes için Sağlık” temasıyla EXPO 2020 adaylığının yanı sıra, bir destinasyon olarak sunduğu turizm olanakları ta-nıtıldı. İzmir’in katılımı, İzmir Kal-kınma Ajansı ve EXPO 2020 İzmir’in ortaklığında, Ege Turistik İşletme-ciler ve Konaklamaları Birliği’nin (ETİK) katkılarıyla gerçekleşti. İzmir standında, İzmir ve EXPO 2020 İz-mir tanıtım ve promosyon malzeme-leri dağıtıldı, EXPO 2020 İzmir ta-nıtım f ilmleri gösterildi; ziyaretçilere

kuru incir, lokum, çay ve Türk kahvesi ikram edildi.

İzmir Kalkınma Ajansı Yönetim Ku-rulu Başkanı ve EXPO 2020 İzmir Yürütme Komitesi Başkanı Vali M. Cahit Kıraç, “Bir turizm kenti olan İzmir’i, Londra’da dünya turizm pa-zarına tanıtmak, aynı zamanda EXPO 2020 adaylığımız hakkında kendimi-zi anlatmak amacıyla World Travel Market’a katılım sağladık. Londra’da 33. kez düzenlenen bu fuar, sadece İngiliz pazarını değil; Afrika, Asya, Avrupa, Amerika ve Karayipler’den, yanitüm dünyadan farklı destinas-yonları ve turizm sektörünün çeşitli aktörlerini bir araya getiriyor. Fuarda, hem Türkiye’ye hem de İzmir’e bü-yük bir ilgi olduğunu gördük. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın yabancı basına hitaben gerçekleştirdiği basın toplantısında, İzmir’in termal-sağlık turizmi için önemli bir merkez oldu-ğu, ‘Herkes için Sağlık ’ temalı EXPO

Izmir was advertised at World Travel Market, the biggest tourism fair in the world. Izmir was advertised at

an 81 square meter stand during the fair which took place at London’s Excel fair area on November 5-8, 2012

During the fair, Izmir advertised its EXPO 2020 candidacy along with its offers tourists as an important destina-tion. Izmir’s attendance was sponsored by the Izmir Development Agency, EXPO 2020 Izmir, and the Aegean Touristic Facilities and Accommoda-tions Association. At the stand, adver-tising and promotional materials about Izmir and EXPO 2020 were handed out, advertorials about EXPO 2020 were shown and guests were offered dried figs, Turkish delight, tea and Turkish coffee.

The President of the Izmir Develop-ment Agency and Chairman of the EXPO 2020 Executive Board M. Cahit

Güncel / Actual

28 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 31: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

2020 adaylığıyla da bu pozisyonunu güçlendirdiği vurgulandı. Londra’da EXPO adaylığımız kapsamında lobi faaliyetlerinde de bulunduk. Umuyo-ruz ki burada yaptığımız tanıtımlar ve çalışmalar, İzmir’e gelen turist sa-yısının artmasına olumlu katkıda bu-lunacak, aynı zamanda EXPO 2020 adaylığımızı güçlendirecektir” diye konuştu.

EXPO’ya destek çağrısıİzmir’in EXPO 2020 yolculuğunun her adımında kentin tanıtımına kat-kı sunulduğunu belirten Vali Kıraç, “Hep söylüyoruz. İzmir bu projenin merkezi lakin bütün Türkiye özellikle Ege bölgemiz ev sahibidir. Vatandaş-larımızdan, sivil toplum örgütlerin-den, eğitim, bilim, sağlık kurumla-rımızdan, yerel yönetimlerimizden, işadamlarımızdan destek bekliyo-ruz. Bu proje sahiplendikçe elimiz güçlenecek, talebimiz değer kaza-nacaktır” dedi.

Kıraç said, “We participated in the fair to introduce our city to the world and tell everyone about our EXPO 2020 candidacy. This fair, which is being or-ganized for the 33rd time in London, brings together all the actors of the tourism world. We have observed a lot of interest for Turkey and Izmir. Dur-ing the press conference of our Min-istry of Culture and Tourism we said that Izmir was an important center for thermal and health tourism and that it solidif ied its position in the catego-ry by choosing health as a theme for EXPO 2020. We also realized lobby-ing activities in London. I hope that

these works will bring more tourists to Izmir and strengthen our candidacy for EXPO 2020”

Calling for support Kıraç, who stated that Izmir’s EXPO journey added to the advertising of the city at every step, added “Although Izmir is the center of this project its host is Turkey and the entire Aegean region. We are waiting the support of our citizens, nongovernmental orga-nizations, health, education and sci-entif ic institutions and businessmen. The more support we have, the stron-ger our hand will be.”

29İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 32: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Travel Turkey gün sayıyor

Turizm sektörüne yeni lokasyonlar ka-zandırmak ve ülke tanıtımına katkı-da bulunmak için yola çıkan Travel

Turkey İzmir, amacına bir adım daha yaklaşı-yor. Profesyonellere yönelik turizm fuarı olan Travel Turkey, 6-9 Aralık 2012 tarihleri İzmir Fuar Alanı’nda düzenlenecek. Partner ülkesi Karadağ olan fuarın partner kenti ise Kasta-monu olarak belirlendi.

İZFAŞ, TÜRSAB ve Hannover Messe In-ternational İstanbul işbirliğinde düzenlenen Travel Turkey İzmir 2012’nin bu yıl daha kap-samlı ve uluslararası ziyaretçilerin yoğunluğu ile öne çıkan bir fuar olması hedefleniyor. Bu yıl ilk kez KOSGEB kapsamına alınan fua-rın yerli katılımcıları 100 metrekareye kadar KOSGEB desteği alabilecek.

Travel Turkey İzmir 2012, uluslararası arena-da da yoğun ilgi görüyor. Güney Kore, Filistin ve Endonezya’nın ilk kez katılımcı olarak yer alacağı fuara, yurt dışından ilgi her geçen yıl artıyor. Fuar her yıl olduğu gibi bu yıl da çok sayıda satın alıcıya ev sahipliği yapıyor. Daimi Havayolu Sponsoru Türk Hava Yolları desteği ile bu yıl fuarı ziyaret edecek satın alıcıların Almanya, İspanya, Danimarka, İtalya, Tata-ristan, Uganda, Azerbeycan, Kanada, Hindis-tan ve Güney Afrika’dan gelmesi hedefleniyor. Türkiye’den 50’nin üzerinde destinasyonun katıldığı ve turizm sektöründeki tüm profes-yonelleri buluşturan bir platform olan fuar-da; Türk turizm sektöründeki yenilikler ve gelişmelerin ele alınacağı konferans da orga-nize ediliyor. Konferans, bu yıl Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamaları Birliği (ETİK) tarafından düzenleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde düzenlenen fuarda, başta İzmir olmak üzere tüm Türkiye’nin tu-rizm zenginlikleri, farklı destinasyonları, yerli ve yabancı turizm yatırımcılarına, acentalara, satın alıcı ve tatil planı yapmakta olan son tü-keticilere tanıtılacak.

Travel Turkey Izmir, which aims to add new destinations to the tour-ism sector and contribute to the

country’s advertising, is nearing its goal. The fair will take place on December 6-9, 2012 at the Izmir Fair Area. This year, the partner country is Montene-gro and partner city is Kastamonu. It is expected that Travel Turkey Izmir 2012, organized jointly by İZFAŞ, TÜRSAB and Hannover Messe International İstanbul will be more comprehensive this year and will welcome more inter-national visitors. The fair was added to the roster of KOSGEB for the first time this year and local participants who will opens stands at the fair will be able to re-ceive financial support from KOSGEB up to 100 square meters. Travel Turkey İzmir 2012 is also attracting attention in the international arena. Foreign inter-est for the fair, which will feature South Korea, Philistine and Indonesia for the

first time, keeps growing. The fair will be hosting a lot of buyers as usual. The fair, which is sponsored by long time sponsor Turkish Airlines, is expecting buyers from Germany, Spain, Denmark, Italy, Uganda, Azerbaijan, Canada, In-dia and South Africa.

A conference about the developments in Turkish tourism sector will also be or-ganized during the fair which will fea-ture more than 50 destinations in Tur-key. The conference is being organized by ETIK this year.

The fair, which will be organized with the support of the Ministry of Culture and Tourism, will advertise the touristic assets of Izmir and Turkey and alterna-tive destination within the country to domestic and international investors, agencies, buyers and customers who are planning their vacations.

Countdown to Travel Turkey

30 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Güncel / Actual

Page 33: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

31İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 34: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Sanat Olimpiyatlarının rotası

İzmir’de çizildiDünya Sanat Olimpiyatları Derneği (WAG) Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Derya Var, 2015 Dünya Sanat Olimpiyatları’nın İzmir’de yapılmasını sağlamayı amaçladıkları söyledi.

Merkezi Hırvatistan’ın Zagreb şehrinde olan ve 72 ülkede şubesi bulunan “Dünya Sa-

nat Olimpiyatları Derneği’nin (WAG) Türkiye Ulusal Komitesi tarafından 2013’de Hırvatistan’da yapılacak orga-nizasyonun öncü konferanslarından biri İzmir’de gerçekleştirildi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın deste-ğiyle düzenlenen ve açılış resepsiyonu-na Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da iştirak ettiği etkinliğe Hır-vatistan eski Cumhurbaşkanı Stjepan Mesic, Hırvatistan Meclis Başkanını vekaleten Vukovar Belediye Başkanı Zeljko Sabo, Ludbrek Belediye Başkanı Marıjan Krobot, Umag Belediye Baş-kan vekili Dıego Bankovic, Hırvatistan Büyükelçisi Drazen Hrastıc, Dünya Sa-nat Olimpiyatları Kurucu Genel Başka-nı Peter Wetsz, İzmir’deki 35 ülkenin Fahri Konsolosları, Büyükelçi ve Baş-konsolosları ile 35 ülkenin sanatçıları katıldı. 2015 Dünya Sanat Olimpiyat-larının İzmir’de yapılmasını sağlamak, Türkiye’nin dışa açılım stratejilerini kültür ve sanatla desteklemek, sana-

One of the pilot conferences of The World Art Olympics As-sociation, centered in Zagreb,

for the 2013 congress in Croatia, was held in Izmir.

The event, sponsored by the Ministry of Culture and Tourism was attended by Minister Ertuğrul Günay. Former Croatian president Stjepan Mesic, Vu-kovar Chief Magistrate Zeljko Sabo, Ludbrek Chief Magistrate Marıjan Krobot, Umag assistant chief magistrate Diego Bankovic, Croatian Ambassador Drazen Hrastic, Founding President of The World Art Olympics Association Peter Wetsz, honorary consulates of 35 countries in Izmir and artists from 35 countries.

Many conferences, debates, meetings, concerts and exhibitions were organized during the event that aims to host to 2015 World Art Olympics in Izmir, to support Turkey’s international relations through culture and art, and provide opportunities to young artists by show-casing their works in national and inter-

The route of the Art Olympics were drawn in Izmir

The World Art Olympics Association (WAG) Turkish National Committee President Derya Var said that they aimed to host the 2015 World Art Olympics in Izmir.

Konferansa konuk olarak katılan ülkelerin

temsilcileri ve sanatçıları sanatın evrensel dili

aracılığı ile barış, hoşgörü ve sevgi mesajlarını iletti.

The representative of countries that

were guests at the conference wished for peace, love and

tolerance through art.

32 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Güncel / Actual

Page 35: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

tın farklı disiplinlerinde düzenleyeceği yurtiçi ve yurtdışı etkinlikler ile yete-nekli, gelecek vaad eden genç sanatçılara yeni imkanlar sağlayarak, gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla düzenle-nen etkinlik kapsamında birçok tartış-ma, resmi görüşme, konser ve katılan ülkelerin ortak sergisi organize edildi. Konferansa konuk olarak katılan World Art Games (35 WAG) ülkesinin milli komite başkanları, Cumhurbaşkanı, be-lediye başkanları ve konsolosları kongre boyunca tüm dünyaya sanatın evrensel dili aracılığı ile barış, hoşgörü ve sevgi mesajlarını iletti.

İzmir 2015’teki zirveye talipDünya Sanat Olimpiyatları Derneği (WAG) Türkiye Ulusal Komitesi Baş-kanı Derya Var sanat şemsiyesi altında bir araya gelmekten büyük mutluluk duyduklarını belirterek, “Dünya Sa-nat Olimpiyatları Derneğimiz, ge-nel merkezi Hırvatistan olan World Art Games Uluslararası Dünya Sanat Federasyonu’nun Türkiye temsilcisi ve Ulusal komitesidir. Bu federasyon, üye-si olan 70 ülkenin başkanları ve çeşitli

sanat dallarından gelen tanınmış sanat-çıları ya da üye ülkelerin önemli isim-lerinden oluşmaktadır. 2013 yılında Hırvatistan’ın ev sahipliğinde başlaya-cak olan Dünya Sanat Olimpiyatları’nın Zagreb şehrinde yapılan 1. Olağan Genel Kurul toplantısında üye ülke-lerin oybirliği ile ikinci konferansın İzmir’de yapılmasını sağlayan ulusal komitemiz, Zagrep Büyükelçisi Burak Özügergin’in desteğiyle Hırvatistan’da

national activities. The national com-mittee members of World Art Games, presidents, chief magistrates and con-sulates that attended the conference as guests wished for peace, love and toler-ance through art.

İzmir wants to host the summit in 2015 The World Art Olympics Association (WAG) Turkish National Commit-

33İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 36: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

tee President Derya Var, who said that they were happy to have come together under the topic of art, said “Our asso-ciation is the Turkish representative of the WAG-World Art Games Interna-tional Art Federation which is based in Croatia. This federation consists of the presidents of the 70 member countries, artists and prominent names.

Our national committee, which secured the rights to host the second confer-ence of the world Art Olympics which will be held in Croatia in 2013 in Izmir during the 1st general assembly of the association held in Zagreb, accelerated art activities in Croatia and other mem-ber countries thanks to the support of Zagreb Ambassador Burak Özügergin. The goal of our association is to cor-rectly advertise rich Turkish culture and art though international events, help young artists make a name for them in the international platform and include Turkish artists in all art disciplines and international art activities. In addition, we aim to introduce and share all the colors of our cultural mosaic with the world and host the 2015 World Art Olympics in Izmir.”

EXPO candidacy process

Former President Mesic expressed his support for Izmir regarding EXPO during the cooperation agreement signing for the improvement of social and financial relations between the Municipality of Konak and the Municipality of Vukovar. Stjepan Mesic, who spoke to Konak Chief Magistrate Dr. Hakan Tartan after the signing, said that they were going to continue to support Izmir for EXPO. Konak Chief Magistrate Dr. Hakan Tartan said that they were closely following the EXPO process and added that they were seeking supporters. Tartan gave the former president a handmade silver tea set from the historical Kemeraltı Bazaar. Mesic, who also wore the lucky elephant necklace given by Tartan, said that they were supporting Izmir.

ve üye ülkelerde sanat aktivitelerine hız vermiştir. Derneğimizin amacı, dü-zenleyeceği ulusal ve uluslararası sanat etkinlikleriyle, geçmişten günümüze zengin Türk kültür ve sanat hazinemizi en iyi şekilde tanıtarak genç sanatçıla-rımızın dünya sanat platformunda yer almalarını sağlamak ve AB ye girmesi kesinleşen Hırvatistan’la iş birlikteliği sayesinde Türk sanatçılarına dünyanın her yerinde ve sanatın tüm disiplinle-rinde yeni imkânlar yaratmaktır. Ayrıca İzmir’in sanat tabanını oluşturan kültür mozaiğinin sanat hayatımıza kazan-dırdığı renkleri tüm dünya ile paylaşıp tanıtmak, 2015 Dünya Sanat Olimpi-yatlarını İzmir’e kazandırmak en büyük hedefimizdir. Amacımız ülkemizi ve kentimizi en iyi şekilde tanıtarak 2015 Dünya Sanat Olimpiyatlarının İzmir’de yapılmasını sağlamaktır” dedi.

“EXPO’da bizden yana şüpheniz olmasın”

Dünya Sanat Olimpiyatları’na katılmak üzere İzmir’e gelen Hırvatistan eski Cumhurbaşkanı Stjepan Mesic, EXPO sürecinde ülkesinin desteklerinin İzmir’den yana olacağını söyledi. Konak Belediyesi ile Hırvatistan’ın Vukovar Belediyesi arasında ekonomik ve sosyal ilişkileri geliştirmek amacıyla işbirliği anlaşmasının gerçekleştirildiği imza töreninde Hırvatistan’ın eski Cumhur-başkanı Mesic’ten EXPO’ya sürpriz destek geldi. İmzaların atılmasının ardın-dan Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan ile sohbet eden Stjepan Mesic, EXPO 2020 adaylık sürecinde İzmir’in yanında yer alacaklarını ve destekle-rini esirgemeyeceklerini söyledi. Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, EXPO sürecini titizlikle takip ettiklerini, her türlü ortamda kazanan tara-fın İzmir olmasından yana destek arayışını sürdürdüklerini söyledi. Başkan Tartan, Hırvatistan Eski Cumhurbaşkanı ve deneyimli siyaset adamı Stjepan Mesic’e, tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda üretilen el emeği göz nuru gümüş kahve takımı armağan etti. Mesic, Başkan Tartan’ın hediye ettiği ve semt merkezle-rinde kadınların ürettiği şans fillerini de, ‘EXPO’ya uğur getirsin’ temennisiy-le boynuna asarak, “İzmir’in arkasındayız” dedi.

34 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 37: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

35İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 38: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Ege Üniversitesi’nden bir ilk daha

Bünyesinde 19 müze bulunan, birbirinden değerli koleksiyon ve daimi sergilere ev sahipliği

yapan Ege Üniversitesi “Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi” kurma çalışmalarına başladı.

Türkiye’de benzeri olmayan müze, bünyesinde yer alacak “Renkli Kağıt” koleksiyonuyla uluslararası alanda çok özel bir konuma sahip olacak. Bu yılın Aralık ayında 19. yüzyılın Levanten evlerinden Ballian Köşkü’nde açılması planlanan müzede, kağıt, renkli kağıt ve kitabın tarihi ve günümüze kadar geçirdiği evrelerin yanı sıra, exlibris, hat, tezhib, minyatür ve kaatı gibi ki-tap sanatları, matbaa tarihi ve baskı tekniklerinin örnekleri yer alacak. Özel bir bölümde ise günümüz kağıt ve kitap sanatçılarının eserleri sergilenecek.

Müzeyi üniversite için büyük bir ka-zanım olarak gören Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’ın görevlendirmesiyle, konunun uluslara-rası boyuttaki uzmanlarından ve Ege Üniversitesi Müzeler Koordinatörü Ne-dim Sönmez’in çalışmalarıyla başlatı-lan proje, görselliğin yanı sıra bir bilgi müzesi de olacak. Müze ayrıca kağıt ve ebru gibi yaratıcı sanat atölyelerini de bünyesinde barındıracak.

Bilindiği gibi son 2 bin yıldır dünya kültürünün vazgeçilmez malzemesi ka-ğıt, yüzyıllardan beri değişik amaçlar için yaşamın her alanında kullanılage-len, insanoğlunun en önemli buluşla-rından birisidir. Kağıt temel işlevlerini yerine getirirken dünyanın değişik yöre ve kültürlerinde birçok şekilde renklen-dirilmiş ve süslenmiştir.

Ege University, which has 19 mu-seums within its compound and hosts various exhibitions, began

works to build the “Paper and Literature Art Museum”.

The museum, the first of its kind in Turkey, will have a special place in the international museum world with its colored paper collection. The museum, which will be opened in December in-side a 19th century Levantine man-sion, will include the phases of paper and books throughout history, book art such as exlibris, hat, tezhib, miniature and kaatı, the history of press and press techniques. The artworks of paper and book artists will be exhibited in a special

section. Paper, which is the indispensi-ble material of world culture for the past 2000 years, is one of mankind’s greatest discoveries which are used for various purposes. While paper fulfilled its basic function, it was colored and decorated in many ways by different cultures.

The dean of the university Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, who sees the muse-um as a great addition to the university, is an essential part of the project initi-ated by Nedim Sönmez, the Museum Coordinator of the university. The mu-seum will also host creative workshops regarding traditional Turkish paper works.

Another first from Ege University

Güncel / Actual

36 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 39: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

37İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 40: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

“Aiol kentlerininen büyüğü ve en önemlisi” Ünlü tarihçi ve coğrafyacı Strabon böyle bahseder Kyme’den… Haksız da değildir.Öyle ki tarihin en önemli uygarlık merkezlerinden biri olan bu büyük Aioliskentinin kazı çalışmaları tamamlandığında İzmir en az Efes kadarönemli bir turizm merkezi kazanmış olacak.

Kyme kuzey Yunanistan’dan ge-len halklar tarafından İ.Ö. 11. yüzyılın ortalarında kurulmuş

en büyük Aiolis kentidir. Kymelilerin deniz yoluyla yaptıkları ticaret ve ta-rım, ekonomileri için çok önemli iki unsurdur. Side ve güney İtalya’daki Cuma’nın da aralarında bulunduğu birçok kentin ana şehri olmuştur.

Antik kaynaklardan elde edilen bil-giler ve günümüzde açığa çıkarılan arkeolojik buluntular ışığında önemli bir liman kenti olan Kyme’nin arkaik dönemde ekonomik açıdan çok geliş-tiği ve sikke basan ilk şehirlerden biri olduğu anlaşılmaktadır.

Klasik dönemde (İ.Ö. 450-323) Aio-lis Birliği’nin lideri, sonrasında Atina Birliği üyesi olan Kyme, Ege şehirle-rinin politik tablosu içinde önemli bir

yere sahip olmuştur ve İ.Ö. dördüncü yüzyılın ikinci yarısında ticaret mer-kezi olarak dikkat çekmiştir. Büyük İskender Apollon Tapınağı’na bronz bir şamdan hediye etmiştir.

Helenistik Dönemde (İ.Ö. 323-31) kentte bazı önemli anıtların inşasıyla birlikte yeniden düzenlemeye gidil-miştir. Tiyatro, iki tepe arasındaki düzlüğe inşa edilen görkemli sur du-varları, kıyıdaki portik, güney cep-hesindeki yerleşim alanı, mendireğin genişletilmesi bu düzenlemelerdendir.

Erken İmparatorluk Dönemi’nde biri İ.S. 17 diğeri 94 yılında olan ve şehre büyük zarar veren iki deprem yaşan-mıştır. Yazıtlar, antik kaynaklar ve ele geçen buluntulardan anlaşıldığına göre, şehir yaşadığı iki deprem sonra-sında dahi önemini kaybetmemiştir.

Here is how famous historian and geographer Strabo describes Kyme. He is not mistaken. When the excavations end, Izmir

will have a touristic center as important as Ephesus.

Kyme is the biggest Aiol city established by the people from Greece in the middle of 11th

century B.C. The two most impor-tant elements of Kyme economy were sea trade and agriculture. It was a main trade point. In light of antique sources and latest archeological findings, we believe that the port city was financially well developed and was one of the first ci-ties to mint coins.

Kyme, which was the leader of the Aeolis Union in the classic age and a member of the Athens Union later on, had an important place in the po-litical scene in the Aegean and had attracted attention as a major trade center in the second half of 4th cen-tury B.C. Alexander the Great had

Yazı ve fotoğraflar / Article and Photographs: Prof. Dr. Antonia La Marca - Kyme Kazı Başkanı / Head of the Kyme Excavation

“The biggest and most important Aiol city”

38 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Ören Yeri / Ruin

Page 41: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Çalışmalar ışığında Geç Antik Dö-nem-Erken Bizans Dönemi’nde (İ.Ö. 4-6. Yüzyıllar) kentin geniş bir alana yayıldığı ve 7. yüzyılda terk edildiği anlaşılmaktadır.

Kyme İ.Ö. 2 bin yılının sonlarından, liman yakınındaki kale çevresine çe-kildiği İ.S. 12-13. yüzyıla kadar iskân görmüştür. Büyük bir Yunan kolonisi olan kentin bu uzun süreç içinde şehir planı ve anıtlarında birçok değişiklik yapılmıştır. Buna rağmen kente ait temel unsurları izlemek halen müm-kündür.

Liman: Su altında kalmasına rağ-men bugün hala görülebilen 190 metre uzunluğunda düzgün bloklardan inşa edilmiş mendirek, Arkaik Dönem’den Bizans Dönemi’ne kadar kullanılmış-tır. Kyme Körfezi’nde 1979 yılında

donated a bronze candelabrum to the Temple of Apollo.

The city was reorganized during the Hellenistic Period with the construc-tion of important monuments such as the theatre, grand city walls built on the esplanade between two hills, the portico on the shore, the settlement area in the southern front and the enlarged jetty.

Two earthquakes, one in 18 A.D. and one in 94 A.D. greatly damaged the city. Epigraphs, antique sources and ex-cavations suggest that these earthquakes didn’t lessen the importance of the city. In light of evidence, it was concluded that the city was spread to a wide area in the late antique age and early Byzan-tine age and abandoned in 7th century.

Kyme was inhabited from the end of

Kyme, an important port city, is one of the first cities that minted

coins according to antique resources.

Önemli bir liman kenti olan Kyme antik

kaynaklara göre sikke basan ilk şehirlerden biridir.

39İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 42: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Helenistik Dönem’e ait bronz bir atlet heykeli bulunmuştur. Bu heykel halen İzmir Arkeoloji Müzesi’nde korunmak-tadır.

Kale: Düzensiz beşgen bir plana sahip-tir. Çevresinde kuleler bulunmaktadır. Bir bölümü önceki dönemlere ait yapılar üzerinde yükselmektedir. İç bölümde bir avlu çevresinde birçok mekân bulun-maktadır. Dış duvarları taş dolgulu çift

yüzlü duvar yapısına sahiptir, temel yapısından yoksundur, değişik alan-lardan toplanmış devşirme malzeme toprak harç ile birleştirilmiştir.

Kale aşağı yukarı 80 metre kuzey-güney doğrultusunda, 75 metre güney- kuzey doğrultusunda uzan-maktadır. Altı adet kulenin varlığı-na işaret eden kalıntılar bulunmak-tadır.

2000 B.C. until 12-13th century A.D. The plans and monuments of the city, a huge Greek colony, underwent many changes during this long period but we can still see the basic structures of the settlement.

Port: The 190 meter jetty, built with straight blocks and still visible under water, was used from the Archaic Age until the Byzantine era. A bronze ath-

40 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 43: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Ana giriş kuzeydoğu köşesindedir; 2,4 metrelik bu girişin iki yanında kule yapıları bulunur. Güney kenarda daha küçük boyutlu bir giriş söz konusudur. Seramik buluntular ışığında ve yapım tekniklerine dayanarak kale 12. yüzyıla tarihlenmektedir.

Andezit Duvar: Genel olarak “Ande-zit Duvar” olarak adlandırılan ve İ.Ö.

lete statue from the Hellenistic era was found in 1979 in Kyme Bay and this statue is on display at the Izmir Arche-ology Museum.

Fortress: It has an irregular pentago-nal plan and there are towers around it. This section rises atop structures from previous periods. There are many spaces inside the fortress around the courtyard. Its walls are made of double stones; its body is not intact and was made with a mixture of gathered materials and soil. The fortress stretches approximately 80 meters on the north-south axis and 75 meters on the south-north axis. There are remains that point to the existen-ce of six towers. The main entrance is from the northeastern corner; there are the remains of two towers on each side of this 2, 4 meter entrance. There is a smaller entrance on the southern corner. The fortress is dated to the 12th century in light of ceramic findings and cons-truction technique.

Andesite Wall: The wall structure, usually referred to as the andesite wall and dated back to the end of 4th cen-tury B.C., was first unearthed at the port site. The part up to 2, 40 meters was unearthed during excavations.

The wall is 3, 20 meters thick and this thickness was achieved by putting soil and supporting rocks between two sto-nes. Its interior face was constructed with sandstone blocks with a rectan-gular isodomic technique and the side facing the sea was made with andesite blocks with pseudo-isodomic techni-que.

There are two doors on the structure: The sea door and the columned door. There is a small door with a monumen-tal entrance near the sea door which dates back to the Hellenistic Age. The second door, referred to as the columned door, was unearthed in the first part of the 160 meter wall. It creates a corner with another space towards the south. On each side of the door, there are large square columns made from gran-

ite. The stone paved 3, 50 meter wide road runs parallel to the first part of the wall. Another part of the wall was un-earthed during a test dig to understand the structuring on the southeastern out-skirts of Güney Hill.

We have seen that the construction technique applied here is unique. It was built with the chest wall technique on a base. The wall is diverse in terms of technique and materials used. Cut stones were raddled in an organized manner and wee placed vertically and horizontally to form rectangles within themselves. The middle portions are willed with stones of various sizes and dirt. This wall structure is no doubt connected to the new city plan imple-mented in the second half of 4th cen-tury B.C. during the glorious period of Kyme.

Güney Hill Settlement Area: Excava-tions have introduced the spaces that show all the settlement periods of Kyme antique city and relics from the middle of 8th century B.C. to the end of 7th century A.D. The existence of the late Byzantine era is proven with glazed ce-ramics. The earliest findings from the city are middle and late geometrical ce-ramics which were found in layers that show the relationship between Kyme and other major cities in the Aegean. Its earliest house structure unearthed until now, dates back to the late Classic Era. This is a structure with two rooms in the hill. The north wall of the structure was built with cambered blocks and also serves as a terrace wall.

The space is associated with a cistern filled with waste in the late Hellenis-tic period. The structure has become integrated with prior buildings. The house was renovated a number of times before it was abandoned for good at the beginning of 7th century A.D.

Roman Bath: A bath complex dating back to 2-3rd centuries A.D. under the late antique age period layer was uneart-

41İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 44: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

4.yüzyılın sonlarına tarihlendirilen sur yapısı ilk olarak liman alanında açığa çıkarılmıştır. Şimdiye dek yapılan ça-lışmalarda duvarın 2,40 metrelik bir yüksekliğe kadar korunmuş bölümüne rastlanmıştır.

Duvarın kalınlığı 3,20 metredir, bu ka-lınlık iki taş sırası arasına destekleyici toprak ve orta büyüklükteki taşlar ko-nularak elde edilmiştir: İçe bakan yüzü kumtaşı bloklardan dörtgen isodomik teknikle, denize bakan dış yüz ise ande-sit bloklardan pseudoisodomik teknikle yapılmıştır.

Sur yapısında denize olan yakınlığın-

hed during the excavations. The struc-ture shows a three tiered plan: on the top layer there are two spaces reserved for underground heating, a marble cove-red pool on the second layer and smaller spaces were found on the lower level. It was discovered that water dispersion was provided through terracotta pipes and waste was dispersed through stone channels under the f loor. A bird figured gem made in Aquileia was found among the ruins.

Late Hellenistic Small Temple: A ste-le engraved in Greek that mentions a Satyr statue was discovered by Turkish archeologists in 1984 to the southeast

of the theatre. The Napoli Federico II University began excavations in 2005. The base of a rectangular planned Hel-lenistic age monument made from li-mestone blocks was uncovered on the east-west axis during the digs. The ba-rely preserved structure looks like it was integrated with Roman era monuments.

The area where we found the monument which we call the small temple seems to be completely disorganized during the end of the 5th century and the first half of the 6th century and from architec-tural remains we have concluded that some its pieces were either taken and parts of the temple were moved.

Because the area is architecturally pretty disorganized and the vicinity of the temple is still unexcavated, we assu-me that it is a fairly small temple. The temple was built on an avenue made with large grey lime stones and points to two different eras. During the digs, we have come across that could have been a housing structure that could be dated to 4-3 centuries B.C. in the lar-ger space where we have found the late Hellenistic era monument. Ceramic pieces from the 7-6th centuries were found in researches under the founda-tion.

The small temple structure seems to have merged with the foundations of a public building from 2nd century A.D. the architectural characteristics of the public building suggest that it was from the Roman era. To the west of the monument, there is a grand wall about 1, 50 meters high made from limestone blocks. It is probably a terrace wall bu-ilt in 1-2 centuries A.D.

Columned Avenue: It is a late antique era road established with grey straight columns and turned into a monument with a portico. The south-east portion of a corner unit where two amphorae immersed in the ground were found as unearthed during recent excavations. The avenue intersects with a stone lined street on the southern tip.

42 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 45: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

dan dolayı “deniz” kapısı ve “sütunlu “kapı olmak üzere iki kapı görülmekte-dir. Deniz kapısının çok yakınında geç Helenistik döneme tarihlenen anıtsal girişli küçük bir yapı vardır. Sütunlu kapı olarak adlandırılan ikinci kapı ise, 160 metre uzunluğundaki duvarın ilk bölümünde açığa çıkarılmıştır. Güne-ye doğru 32 metresi kazılan bir diğer bölüm ile köşe oluşturur. Kapının iki yanında granit taştan yapılmış iri kare şeklinde sütunlar bulunur. Genişliği 3.50 metre olan taş döşemeli yol gü-neybatı yönünde uzanan duvarın birinci bölümüne paralel olarak devam eder. Sur yapısı araştırmaları dahilinde Gü-ney Tepe’nin güneydoğu eteklerindeki yapılanmayı anlamak üzere açılan test açmalarında duvarın yeni bir bölümüyle daha karşılaşılmıştır.

Uygulanan yapım tekniğinin kendine özgü olduğu gözlenmiştir. Bir taban üzerine sandık duvar tekniğinde duvar inşa edilmiştir. Duvar teknik ve malze-me açısından farklılıklar içerir. Kesme taşlar düzenli bir biçimde örülmüş, en-lemesine ve boylamasına yerleştirilerek her sırada kendi içinde dikdörtgen bir şekil oluşturulmuştur. Ortaları iri-li ufaklı taş ve toprak dolguludur. Bu duvar yapısı inşası kesinlikle Kyme’nin İ.Ö. 4.yüzyılın ikinci yarısından itiba-ren girdiği parlak döneminde hazırla-nan yeni şehir planıyla ilişkilidir.

Güney Tepe Yerleşim Alanı: Yapılan kazılar, İ.Ö. 8.yüzyılın ortalarından İ.S. 7.yüzyılın sonlarına kadar Kyme Antik Kenti’nin tüm yaşam evrelerini gösteren mekânları ve buluntuları ortaya koy-muştur. Geç Bizans Dönemi’nin varlı-ğı sırlı seramiklerden anlaşılmaktadır. Kyme’nin Ege’nin belli başlı merkezleri ile olan ilişkisini gösteren tabakalarda ele geçen orta ve geç geometrik seramik-ler en erken buluntulardır. Veriler ışığın-da bilinen en erken ev yapısı, Geç Klasik Dönem’e (İ.Ö. 4.yüzyıl) aittir. Bu, tepe-nin üzerinde iki odadan oluşan bir ya-pıdır. Yapının kuzey duvarı bombeli taş bloklarla inşa edilmiştir ve aynı zamanda teras duvarı görevi yapmaktadır.

Kuzey Hill: A holy ground was found on the wide clearing on Kuzey hill. There are ruins from the Archaic, Clas-sic, Hellenistic and Roman periods at this spot. Two ceramic dumping gro-unds that include an Aiol column head, coins, ceramics, amphorae, figurine parts, bas relief ceramic molds and can-delabrum pieces from the Hellenistic period were unearthed at this spot.

Agora (Market): The agora, which is still being excavated, is a wide area built with stone during the Roman era.

Stoa: The foundations of a monumental structure were unearthed between the

hills in Kyme, under the agricultural land between agora and the theatre. The foundations stretch all the way to the port area from the marketpla-ce. Our research has revealed that the length of the foundation is 125 meters and the width is 15 meters.

Its basic foundation consists of lar-ge rectangular stone blocks. In some parts, these stone blocks are missing. We have found limestone mortar at the spaces where the blocks don’t exist. This topic hasn’t been resolved yet. Research shows that the monument dates back to the beginning of the Hellenistic age.

43İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 46: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Mekan, Geç Helenistik Dönem’de atıklarla doldurulmuş bir sarnıçla iliş-kilidir. Yapı, İ.S. 17’de Kyme’yi yıkan depremden sonra inşa edilmiş peristil-li bir domusun mekânları içinde ku-zey kenarda plintuslu uzun bir portik örneğinde olduğu gibi, kendisinden daha önceki yapılarla bütünleşmiştir. Ev, İ.S. 7.yüzyılın başlarında kesin olarak terk edilmesine kadar geçen asırlar içinde çeşitli değişikliklere ma-ruz kalmıştır.

Roma Hamamı: Kazılar sırasında geç antik dönem tabakası altın-da İ.S. 2-3. yüzyıla ait bir hamam kompleksi açığa çıkarılmıştır. Yapı üç seviyeli bir plan göstermektedir; bunlardan en üstte olanında hama-mı ısıtmak için zeminin altında boş-luk bırakılması ile oluşan ve sıcak havanın dolaşmasına mahsus kısmın bulunduğu (suspensura-alttan ısıtma sistemi) iki mekân, ikinci seviyede mermer kaplı havuz, en alt seviye-de ise küçük mekânlar saptanmıştır. Hamamda su dağıtımının terracotta borularla sağlandığı ve atık su tahli-yesinin taş döşeme altındaki kanal-larla yapıldığı anlaşılmaktadır. Ele geçen malzemeler arasında Aquileia yapımı kuş figürlü bir gem bulun-maktadır.

Geç Helenistik Küçük Tapınak: Ti-yatronun güneydoğusu 1984’de Türk arkeologlarca (V.İdil) kazıl-mış ve Serapis’e adanan bir Satyr heykelinden söz eden Yunanca yazıtlı “stylis” açığa çıkarılmış-tır. Napoli Federico II Üniversitesi kazılara 2005 yılında başlamıştır. Çalışmalarda doğu-batı doğrultu-sunda kalker bloklardan yapılmış dikdörtgen planlı geç Helenistik döneme ait anıtsal bir yapının kaide kısmı açığa çıkarılmıştır. Bu bina izleyen dönemlerde başka yapılarca işgal edilmiştir. Çok azı korunmuş olan anıt Roma dönemi yapılarıyla kaynaşmış gibi görünmektedir.

Küçük tapınak diye adlandırdı-

44 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 47: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

ğımız anıtın bulunduğu alanın 5.yüzyıl sonu ve 6.yüzyılın ilk yarısı arasında tamamen karmaşık bir dü-zende olduğu, mimari parçalardan bir bölümünün alındığı, bir bölü-münün yer değiştirdiği anlaşılmak-tadır.

Alanın mimari anlamda bu dere-ce karışık bir durumda olması ve çevresindeki ilgili mekânların he-nüz kazılmamış olması nedeniyle şimdilik söz konusu yapıyı küçük boyutlu bir tapınak olarak önere-bilmekteyiz. Anıt iki farklı dö-nemi işaret eden ve iri gri kalker taşlardan yapılmış caddenin üstü-ne inşa edilmiştir. Geç Helenistik dönem anıtının daha büyük olan mekânında İ.Ö 4-3. yüzyıla tarih-lendirilebilen olası bir ev yapısı ile karşılaşılmıştır. Temel altında ya-pılan stratigrafik çalışmada 7-6. yüzyıllara ait seramik açığa çıkarıl-mıştır (oryantalizan seramik, aiolis bucchero parçalar).

Geç Helenistik dönem küçük tapı-nağı İ.S 2.yüzyıla ait bir kamu bi-nasının temelleriyle kaynaşmış du-rumdadır. Kamu binasının mimari unsurları binanın Roma dönemine ait olduğuna işaret eder. Anıtın ba-tısında kalker bloklardan yapılmış, yaklaşık 1.50 metre yükseklikte görkemli bir duvar yapısı görülür. Olasılıkla İ.S 1-2. yüzyılda gerçek-leştirilmiş teraslama duvarıdır.

Sütunlu Cadde: Gri renkli düz sü-tunlarla oluşturulmuş portik ekle-mesiyle anıtsallaştırılmış geç antik döneme ait bir yoldur. Son yapılan kazılarda caddeden girişi ve içersinde iki büyük küpün toprağa bastırılmış biçimde ele geçtiği bir dükkân olan köşe yapısının güney-doğu bölümü açığa çıkarılmıştır. Güney ucun-da doğu-batı doğrultusunda denize doğru uzanan taş döşemeli bir cadde ile kesişir.

Kuzey Tepe: Kuzey Tepenin geniş düz-lüğünde kutsal bir alan tespit edilmiştir.

Burada Arkaik, Klasik, Helenistik ve Roma Dönemlerine ait kalıntılar mev-cuttur. Bir Aiol sütun başlığı, Helenis-tik Döneme ait içinde sikkeler, seramik, amfora, figür parçaları, kabartma sera-mik kalıpları, binlerce tek hazneli ya da üst üste katlı hazneli çok emzikli kan-dil parçalarının bulunduğu iki seramik çöplüğü ele geçmiştir.

Agora (Pazar Yeri): Kazıları hala devam eden agora, düzenli taşlarla döşenmiş geniş bir alan olup Roma Dönemi’nde inşa edilmiştir.

Stoa: Kyme’nin iki tepesi arasında-ki düzlükte, tiyatro ve Agora arasında kalan alanda tarım toprağının hemen altında anıtsal bir yapının kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzayıp giden temelleri ortaya çıkmıştır. Temeller, Agora’dan liman alanına kadar ulaş-maktadır. Araştırmalarımız temel yapı-sının uzunluğunun 125 metre, genişli-ğinin 15 metre olduğunu göstermiştir.

Temel yapısı, oldukça uzun bir bölü-münde büyük dikdörtgen taş bloklardan oluşmaktadır. Bazı bölümlerinde bu taş bloklar bulunmamaktadır.

Taş blokların olmadığı yerde de kireç harcı ile karşılaşılmıştır. Bu konu hala açığa kavuşturulamamıştır. Temel bo-yunca yapılan bazı stratigrafik açmalar, anıtın Helenistik Dönem başlarına ta-rihlenmesine olanak sağlamıştır.

Araştırmalar, yapının değişik noktala-rında Geç Geometrik Dönem’den Kla-sik Dönem’e kadar tarihlendirilebilen stratigrafiler sunar. Kyme kentinin geç dönem yaşantısına ait tabakalarda yağ-malar olduğu görülmektedir: Kuzey-batısı daha sonraki yapılar tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır (Büyük bir olasılıkla su taşıdıkları düşünülen piş-miş toprak künkler ve daha üst seviyede pişmiş toprak bir döşeme).

Belki de şu anda sadece temellerini gördüğümüz stoa, Strabon tarafından bahsedilen Aiolis başkentinin görkemli

Researches reveal stratigraphies that can be dated from the late Geometric period to the Classic period. Lootings are observed in later period layers of Kyme city. The northwestern part was used by other structures.

The stoa, which only has its foundation today, was one of the glamorous stoas in the capital of Aeolis mentioned by Strabo.

Theatre: It was built on the outskirts of the northern hill during the Hellenistic period. Two phases of the Roman era can be observed at the structure which has a Hellenistic plan.

In the first phase there was a half moon shaped orchestra pit; it was bordered by Euripi channel and the cavea rose after that. Only the andesite blocks from the stage building have been recovered. The stage building has a rectangular plan. The podium was enriched with 12 co-lumns and is located above the marble pulpit wall.

The second phase witnesses a great change often seen in antique theatres. The cavea was widened by encompas-

Kyme İ.Ö. 2 bin yılının sonlarından İ.S.

12-13. yüzyıla kadar iskân görmüştür.

Kyme was inhabited from the end of 2000 B.C. until 12-13th

century A.D.

45İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 48: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

stoalarının bir kanıtı olarak karşımızda durmaktadır.

Tiyatro: Helenistik dönemde kuzey tepesi yamacında inşa edilmiştir. Hele-nistik plana sahip olan tiyatroda Roma Dönemi’nin iki evresi görülmektedir. İlk evrede yarım yuvarlak bir orkestra bulunmaktaydı; Euripo kanalıyla sı-nırlanmıştı ve hemen sonrasında ca-vea yükselmekteydi. Sahne binasından sadece andesit temel blokları kalmış-tır. Sahne binası dikdörtgen planlıdır. Podyum, kare kaideli sütunlar arasında 12 sütun ile anıtsallaştırılmış, mermer pulpitum duvarının üzerinde bulun-maktadır.

İkinci evre ise antik tiyatrolarda alı-şılagelmiş bir durum olan büyük bir değişime tanıklık eder. Cavea, oturma basamaklarının üç sırasını içine alarak genişletilmiştir. Su oyunları için geniş-letilerek colimbetra olarak kullanılmış-tır. Bu esnada orkestra alanı, aralarında

Grekçe yazıtların da bulunduğu dev-şirme mermer bloklarla döşenmiştir. Gösteri binasına yeniden işlev kazan-dırıldığı, alan üzerinde görülen iyi ko-runmuş yapılardan anlaşılmaktadır. Bu yapılar, olasılıkla, savunma amaçlıdır. Daha geç dönemlerde ise orkestra ala-nında kireç ocaklarının varlığına tanık olmaktayız.

Mezarlık Alanı: Kyme’nin güney-gü-neydoğusunda bulunan geniş bir tepe-nin kuzey-kuzeybatı yamacında yer alan büyük bir mezarlık (İ.Ö. 7-İ.S. 7. yüz-yıllar arasında kullanım görmüştür – Helenistik evreye ait bulgular fazladır) alanıdır. Burada taş döşemeli antik yola paralel bir hat üzerinde mezar anıtları ve çoğunluğu kuzey –batı doğrultusun-da olan tek mezarlar açığa çıkarılmıştır. Lahit mezar, tuğla çatma mezar, basit gömü, taş-tuğla plaka örtülü gömü, kap içi kremasyon gömü, kaya içine oyul-muş mezar gibi çeşitli gömü tipolojileri saptanmıştır.

sing the first three rows of seats. It was widened for water games. Du-ring this period, the orchestra pit was furnished with marble blocks from other structures. From the well protected structures on the area we can understand that the stage buil-ding was operational again. These structures were most probably built for defense purposes. In later peri-ods, we see limestone quarries at the orchestra pit.

Cemetery: The big cemetery located on the north-northwest slope of a wide hill to the south-southeast of Kyme was used during 7th century B.C. and 7th century A.D. tomb monuments and single graves located on a line parallel to an antique road paved with stones were unearthed. Various tomb types including sarcophagi, brick tombs, simple burial, stone-brick plaque cove-red tombs, cremations and tombs carved into rocks were found at the site.

46 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 49: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

47İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 50: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Muammer Ketencoğlu ile

iki yakanın müziği“Rembetiko şarkıları, Türkiye’de ve Yunanistan’da benzer zamanlarda ortaya çıkan ve mübadele ile birleşen, yekvücut olan Türk ya da Yunan olmaktan çok Egeli şarkılardır.”

“Rembetiko songs are mostly Aegean region songs that have surfaced simultaneously in Turkey and Greece that came together during the great population exchange.”

The Music of the two shores with Muammer Ketencoğlu

Güncel / Actual

48 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 51: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Ege’nin iki yakasının ortak dilidir rembetiko. Yüzyıllardır bu coğ-rafyada yaşayan halkların acı,

aşk, hüzün ve isyanına tercüman olan bu müzik türü aynı zamanda nesilden nesile aktarılan bir kültür ve yaşam bi-çimidir. İzmir Atina arasında bir köprü kuran bu kültürün dünyadaki en yakın takipçilerinden biri de Tireli Muammer Ketencoğlu’dur. Akordeonun yanı sıra Rembetiko, Batı Anadolu folkloru ve Balkan müziğindeki ustalığıyla da ta-nınan Ketencoğlu, rembetikonun akor-deonunu çalarken en çok bütünleştiği müzik olduğunu söylüyor. “Bu müzik benim Egeli yanımı ortaya çıkarıyor” diyen Ketencoğlu ile rembe-tikonun İzmir müzik geleneğindeki yeri üzerine keyif li bir söyleşi gerçekleştir-dik.

Müzik yolculuğunuz nasıl başladı? Bu yolculukta rembetikonun yeri ne oldu?Ketencoğlu: 1964’de Tire’de doğdum. Çoğu müzisyende olduğu gibi müzik çocukluğumda başattı. Dinlediğim

Rembetiko is the common lan-guage of the two shores of the Aegean. This music style, which

articulates the pain, sorrow and rebel-lion of the people living in this geogra-phy for centuries, is also a culture and life style transferred to future genera-tions. Muammer Ketencoğlu from Tire is one of the closest followers of this culture which builds a bridge between Athens and Izmir. Ketencoğlu, who is known for his expertise in accordion playing, Rembetiko, Western Anatolian folklore and Balkan music, says that he loves Rembetiko the most.

We spoke to Ketencoğlu who says “This music brings out the Aegean in me”.

How did you begin your music jour-ney? What was rembetiko’s place in this journey? Ketencoğlu: I was born in Tire in 1964. I began listening to music at an early age. The Greek and Balkan radios I listened to, the magical voice of my un-

Mübadele yıllarında İzmir’den göçen çok

sayıda rembetiko besteci, icracı ve şarkısı

Yunanistan’da adeta bir İzmir müziği

patlaması oluşturdular.

Many Rembetiko musicians and producers introduced the music of

Izmir to Greece after the population exchange.

49İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 52: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Yunan ve Balkan radyoları, dayımın trompetinin büyülü sesi, ilk ve ortao-kuldaki değerli müzik öğretmenlerim müzik yolculuğumun temel taşlarıdır. Bugün Ege, Balkanlar ve Kafkasya’da-ki halk müziği gelenekleriyle ilgili ça-lışmalar yapıyorum. Ege’deki çok kül-türlü müzik geleneğinin ayrılmaz bir parçası olan rembetiko ile 20. yüzyılın başlarında yapılan kayıtlarla karşılaştı-ğım 1988’den bu yana hem araştırmacı hem de icracı olarak tutkuyla ilgiliyim. Bu müzik benim Egeli yanımı ortaya çıkarıyor. Yoğun bir bağlılıkla dinliyor ve çalıyorum. Rembetiko akordeonumu çalarken en çok bütünleştiğim müziktir.

Bugün dünyada Yunanistan yeraltı müziği olarak tanınan rembetikonun doğuşu ve gelişimi ile ilgili neler söy-leyebilirsiniz? Ketencoğlu: Kanımca yeraltı müzi-ği tanımı kısmen doğrudur. Öncelik-

cle’s trumpet and my music teachers at school are the main foundations of my musical journey. Today, I am research-ing the traditional music cultures of the Aegean, Balkans and Caucasia. I came across Rembetiko at the beginning of the 20th century and I am deeply involved in it since 1998 both as a performer and a researcher. This music brings out the Ae-gean in me. I listen to it and play it often.

What can you tell us about the birth and development of this style which is described as Greek underground music throughout the world? Ketencoğlu: I think the description is partially correct. First of all, Rembetiko is an urban music and mostly its composer and lyricist is known. The Rebets, people who follow the Rembetiko culture, ac-cept various ethical rules such as honesty and virtue as a lifestyle. This music came

Rembetiko, Türk ve Rum öğeleri

harmanlanmış Ege coğrafyasını kapsayan bir

rahiya oluşturmuştur.

Rembetiko has established a flavor mixed with Turkish and Greek elements

50 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 53: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

le rembetiko müziği bir şehir müziği geleneğidir yani çoğunlukla bestecisi ve söz yazarı bellidir. Rembetiko kül-türünü temsil eden Rebetler de dürüs-tüğü ve erdemi içeren Zeybeklerdekine benzer birçok etik kuralı yaşamlarının kılavuzu olarak kabul ettiler. Bu müzik türü iki coğrafyada birbirine yakın za-manlarda doğmuştur. 1850’lerden son-ra İzmir’in yoksul Rum mahallelerinde doğup kafe amanlarda icra edilirken Pire’de işçiler, gemiciler ve mahkûmlar arasında doğup esrar da çekilen içkili mekânlar olan tekkelerde icra edilmeye başlanmıştır.

İzmir’deki gelenek alaturka karakter-deydi ve klasik kemençe, ud, kanun, keman, kaşık ile seslendirilir şarkıla-rı çoğu zaman kadın şarkıcı söylerdi. Besteler Anadolu makamlarına bağlı olarak yapılırdı. Pire’de ise basit me-lodilere dayalı şarkılar 1930’lara kadar gitar ve mandolinle çalınır şarkıları da çoğunlukla erkek şarkıcı seslendirirdi. İzmir’den çok ünlü rembetiko müzis-yenleri yetişmiştir başlıca besteciler arasında Panagiotis Tundas, Vangelis Papazoglu, Dimitris Sempsis (aynı za-manda çok önemli bir kemancıdır) Kos-tas Rukunas (aynı zamanda çok büyük bir şarkıcıdır) ve Kostas Karipis sayıla-bilir. Şarkıcıların başlıcalarından anım-satmak gerekirse Rita Abaci, Marika Papagika, Kostas Nuros (bir nevi gazel olarak tanımlayabileceğimiz amane us-tasıdır) gibi isimleri verebiliriz.

Mübadele yıllarında İzmir’den göçen çok sayıda rembetiko bestecisi, icra-cısı ve şarkıcısı Yunanistan’da adeta bir İzmir müziği patlaması oluşturdu. Zaten İzmir kokusu taşıyan bu şarkı-lara Zmirneyiko da denir. 1930’lardan sonra Zmirneyko şarkıları yavaş yavaş etkisini yitirmiş buzukinin rembeti-koda başat olmasıyla birlikte İzmir’in alaturka rembetikolarıyla Pire’’nin yalın ve külhani şarkıları bir potada eridi. Bu dönemden sonra ortaya çıkan şarkılar klasik rembetiko dönemi olarak adlan-dırılır. Bu dönemde buzuki, gitar, cu-ranın akrabası bağlama ve akordeondan

oluşan topluluklar son derece yaygındı. Makam terminolojisi aynı bizim kullan-dığımız gibidir. Rast, uşşak, nihavent, kürdi, hicaz, hüzzam kullanılan başlıca makamlardır. Şarkıların konu yelpazesi son derece geniştir. Aşk, ayrılık, gurbet gibi evrensel temaların yanı sıra biti-rimleri, karmaşık alt kültür ilişkilerini ve hatta kedileri anlatan şarkılar vardır.

Rembetikoyu halkların değil coğraf-yaların müziği olarak tanımlıyorsu-nuz. Neden?Ketencoğlu: Rembetiko şarkıları, Türkiye’de ve Yunanistan’da benzer zamanlarda ortaya çıkan ve mübadele ile birleşen, yekvücut olan Türk ya da Yunan olmaktan çok Egeli şarkılardır. Şarkılar çok büyük oranda Yunanca ses-lendirilse de müziğin kendine bakıldı-ğında (gerek ritmik yapılar gerekse ma-kamsal yapılar) bu ortaklık net olarak anlaşılmaktadır. Bu yüzden rembetiko birçok müzik geleneği gibi saf değildir. Türk ve Rum öğeleri harmanlanmış Ege coğrafyasını kapsayan bir rahiya oluşturmuştur.

İzmir’e olan doğal ilginizin sonucu bir ilk niteliği taşıyan albümünüzden söz eder misiniz?Ketencoğlu: Kayıtları yaklaşık iki bu-çuk yıl süren İzmir Hatırası isimli al-bümüm 2008 başında yayınlandı. Al-bümün alt başlığınını “Eski İzmir’den Türk, Rum ve Yahudi Türküleri” olarak koydum. 1922 öncesi İzmir’in çok kül-türlü yapısını göstermeye çalışan bu al-büm, alanında bir ilktir. Albümde 40 müzisyen yer aldı. Bunların birçoğu alanında tanınmış isimler. İlk olma-nın sorumluluğu büyüktü. Bu yüzden albüme oldukça hacimli bir kitapçık hazırladım. Doğrusu çok olumlu eleş-tiriler aldım. Albüm dünyanın çeşitli müzik kütüphanelerinde yerini aldı. İtalya’da Padova Üniversitesi’nde ve Almanya’da Bremen’de eski İzmir müziğiyle ilgili açıklamalı dinletiler ve atölye çalışmaları yaptım. Ayrıca, Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen ve mübadele yılları İz-mir’inde geçen “Sevgili Hayat” adlı oyunun müziklerini yaptım.

about almost simultaneously in the two geographies. The music was born in the 1850’s in the poor Greek neighborhoods in Izmir and was performed at cafes while workers in Piraeus performed it in places where drugs and alcohol were available. The tradition in Izmir was kind of ara-besque; the orchestra consisted of a clas-sic Turkish violin, oud, zither and violin and usually the singers were women. The compositions would be in the Anatolian style. However in Piraeus, songs with simple melodies would be sung with gui-tar and mandolin and the singers were usually male.

Some of the most famous Rembetiko musicians to come out of Izmir are Pan-agiotis Tundas, Vangelis Papazoglu, Dimitris Sempsis ( a very import violinist also) Kostas Rukunas (also a great singer) and Kostas Karipis. And as for singer, we should mention Rita Abaci, Marika Papagika, and Kostas Nuros.

Many Rembetiko musicians and pro-ducers introduced the music of Izmir to Greece after the population exchange. These songs which remind people of Izmir are called Zmirneyiko. After the 1930’s these songs lost their impor-tance with the introduction of Buziki and the Turkish style Izmir rembetikos merged with the simple and crude songs sung in Piraeus. Songs that were writ-ten after this period make up the classic Rembetiko period. During this period, orchestras that included Buziki, guitar, bağlama and accordion were very popu-lar. The music styling is similar to clas-sic Turkish styles. There is a wide range of topics used in songs. Besides univer-sal themes such as love, separation and yearning, there are songs that talk about the relationship between subcultures and even cats.

You describe Rembetiko as the music of geographies not societies. Why? Ketencoğlu: Rembetiko songs are mostly Aegean region songs that have surfaced simultaneously in Turkey and Greece that came together during the

51İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 54: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Müziğin barışçıl rolü kültürler ara-sındaki ilişkilerde yeterince etkin kullanılıyor mu sizce? Ketencoğlu: Müzikle insan sevgisi ve barış arasında kuşkusuz doğrudan bir bağlantı var. Kulağını çeşitli müzik ge-leneklerine açan bir dinleyicinin etnik ve kültürel ön yargılara pirim vereceğini hiç düşünemiyorum. Bizim dışımızdaki halkların müziklerini dinleyerek onlara yaklaşmış oluyoruz. Onların duygula-nımlarını çok daha derinlemesine kav-rıyoruz ve burada yalınlığı ve saf lığıyla öne çıkan halk müziklerinin önemli bir rolü var. Benim çeşitli söyleşilerde aktardığım bir sözüm var; “türküleri yüreğiyle dinleyen biri, adam öldüre-mez!” Dünyadaki vahşi ortamda bu slogan kulağa azıcık sürreal gelse de biz müzisyenler buna inanmaz, bunun için çalışmazsak var olamayız.

great population exchange. Even though the songs are mostly sung in Greek, you can clearly see this merging from the rhythms and styling. Because of this, Rembetiko is not a pure musical tradi-tion like many others. Rembetiko has established a f lavor mixed with Turkish and Greek elements.

Can you tell us about your album that was inspired naturally by Izmir? Ketencoğlu: My album called Memories of Izmir came out in 2008 after two and a half years of recording. The subtitle of my album is Traditional Turkish, Greek and Jewish Songs from Old Izmir. This album, which ref lects the multicultural structure of Izmir before 1922, is a first in its field. 40 musicians worked on the album, many of them famous musicians in their fields. I had a huge responsibil-ity because this was a first. That is why the album includes a big booklet. I got very good reviews. The album is now in-cluded in some of the best music libraries in the world. I did concerts and work-shops in Italy and Germany regarding the old music in Izmir. I also composed the music of the play called Dear Life performed by the Ankara State Theatre about the population exchange,

Do you think the amicable role of mu-sic is being used efficiently in the rela-tionship between different cultures? Ketencoğlu: There is definitely a direct correlation between music and peace. I don’t believe that someone who is open to listening to various musical traditions could fall for ethnic and cultural preju-dices. We get closer to different cultures by listening to their music. We under-stand their feelings better and traditional folk songs that stand out with their purity have an important role here. This is what I say in many conferences: “Someone who listens to folk songs with all their heart cannot kill a man!” Even though this sounds surreal in this world, we mu-sicians believe it and we can’t work unless we believe we can make a difference.

Muammer Ketencoğlu rembetikoyu Ege’deki

çok kültürlü müzik geleneğinin ayrılmaz

bir parçası olarak nitelendiriyor.

Muammer Ketencoğlu refers to Rembetiko as an indispensible part of the multi cultured Aegean music scene.

52 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 55: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

53İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 56: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Bir zamanların gözde sayfiye yeri:

Gaziemir

İzmir’in 13 kilometre güneyinde İzmir Aydın karayolu üzerinde yer alan, kentin güney kapısı konumun-

daki Gaziemir, her geçen gün büyüyüp gelişiyor. İzmir’in yerleşim yerleri ara-sındaki en yüksek nokta olan Gaziemir, 130 bini aşan nüfusuyla, İzmir’in en hızlı büyüyen, en çok talep gören ve en çok göç alan ilçesi.

Gaziemir aynı zamanda İzmir’en en yeşil ilçesi. Yüzölçümünün yüzde 65’i ormanlarla kaplı olan Gaziemir’in çam ağaçlarıyla çevrili Sarnıç gibi alanları, özellikle hafta sonları doğayla baş başa kalmak isteyenlerin akınına uğruyor.

1990’lı yılların başına kadar bir köy gö-rünümünde olan Gaziemir, düzenli ya-pılaşma, çevresindeki Ege Serbest Böl-gesi, Adnan Menderes Havalimanı ve üretilen yeni konutlarla gelişimini sür-dürüyor. İzmir’in dünyaya açılan kapısı olan Gaziemir’in, İzmir Enternasyonal

Gaziemir, which is 13 kilometers to the west of Izmir city center on the İzmir Aydın Highway,

is developing with each day. Gaziemir, which is the highest point of settlements in Izmir, is Izmir’s fastest growing and most popular borough with a popula-tion over 130 thousand. Gaziemir is also Izmir’s greenest borough. The borough, which is 65% covered with forests, is a popular place during the weekends.

The borough, which looked like a big village until the beginning of the 1990’s, continues it development with organized structuring, the Aegean In-dustrial Area and Adnan Menderes Airport. The borough is expected to be a real hot spot when the Izmir Interna-tional Fair moves to the area.

From Seydiköy to GaziemirThere are various theories about the name of the borough which was a set-

Bugünün Gaziemir’i, geçmişin Seydiköy’ü, İzmir’in güneyinde ormanlık bir dağın yamacında, bağ ve bahçelerle kaplı konumuyla Levanten ve Rumların “Aşk Köyü” diye bahsettiği, İzmir’in sayfiye yerlerinden biriydi. Günümüzde bu özelliğini yitirse de gelişmiş sanayi bölgeleri, havalimanı, düzenli kentleşme alanları, yeşil dokusuyla dikkat çeken Gaziemir’in çehresi şimdilerde kültür ve turizm yatırımlarıyla değişiyor.

Today’s Gaziemir, the past’s Seydiköy, was one of İzmir’s resort towns filled with vineyards and gardens referred to as the village of love by Levantines and Greeks. The face of

Gaziemir, which attracts attention with its industrial zones, airport, organized urbanized areas and green structure, is now changing with cultural and touristic investments.

A onetime summer resort: Gaziemir

Kaynak: Ercan Çokbankir-ArkeologFotoğraflar/Photographs: Gaziemir Belediyesi Arşivi

54 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

GAZİEMİR

Page 57: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Fuarı’nın ilçe sınırlarına taşınması ile de tam anlamıyla bir cazibe merkezi haline gelmesi bekleniyor.

Seydiköy’den Gaziemir’eTahsel olarak Helenistik, Roma ve Bi-zans çağlarının yaşandığı tahmin edilen yerleşimin ismiyle ilgili çeşitli bilgiler vardır. Yunanlı yazar Nikov Kapapa “To Eebntikıoı” (1964) adlı kitabında yerle-şimin isminin Sedikui, Sevdköi, Sewdi - Keui, Sedi - Keui, Sediccuil, Sedea-uei, Cedicueil, Sedikueu, Sevedikeui, Sediköe ve Seydiköy olarak kayıtlara geçtiğini anlatır.

Türk kayıtlarına göre ise bölge ismi-ni Türklerin İzmir’e yerleşimi ile baş-layan Aydınoğlu döneminde, Gazi Umur Bey’in komutanlarından Seyd-i Mükremüddün’den alır. Emir Çaka Beyin İzmir’i almasıyla başlayan İz-mir’deki Türk yerleşimi Aydınoğulları döneminde daha da fazlalaşmıştır.

tlement area during the Hellenistic, Roman and Byzantine periods. Greek writer Nikov Kapapa says that the set-tlements was known as Sevdköi, Sewdi - Keui, Sedi - Keui, Sediccuil, Sedeauei, Cedicueil, Sedikueu, Sevedikeui, Se-diköe and Seydiköy in his book “To Eebntikıoı” (1964).

According to Turkish records, the bor-ough gets its name from Seyd-i Mükre-müddün, a commander for Gazi Umur Bey. The name Seyid is given to people from the prophet’s lineage. Turkish rule grew stronger in the region when the family of Seyd-i Mükremüddün set-tled in Seydiköy. Seydiköy, during the Aydınoğulları period, was an impor-tant settlement like Birgi. The Seyd-i Mükerremüddin Lodge was built by Gazi Umur Bey.

Gazi Umur Bey had appointed himself governor of Izmir in accordance with

old Turkish customs. It is a name given in the honor of Gazi Umur Bey who was known for the vast naval army he had built.

According to old records, some of the money derived from a mosque built in Kadifekale by Ilyas, the son of the Izmir judge, was allocated to this lodge. The most important endowment of Gazi Umur Bey was the revenues derived from the lands in Seydiköy. Also, there was an endowment in Seydiköy in 1528 that belonged to the castle warden of İzmir Hasan Ağa. He had also commis-sioned a mosque and a fountain. The fountain still stands today. According to the 1530 deed report, the Turkish settlement in Seydiköy was established by nomad clans from Konya.

Seydiköy received a lot of Greek im-migrants in the 18th century due to the fact that western Aegean developed

55İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 58: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Seyid ismi peygamber soyundan ge-lenlere verilir. Peygamber soyundan gelen Seyd-i Mükremüddün taifesinin Seydiköy‘e yerleşimiyle Türk hâkimiyeti artmaya başlamıştır. Aydınoğulları dö-neminde Seydiköy, Birgi’den sonra önemli bir yerleşim yeridir.

Seydiköy arazisi adını aldığı Gazi Umur beyin “Seyd-i Mükerremüddin Zaviye-si” nin vakfıdır.

Babası Aydınoğlu Mehmet Bey tarfın-dan eski Türk devlet geleneği ve idare anlayışı doğrultusunda kendisi İzmir’ de Vali olarak görevlendirmiştir. Yaşan-tısını savaşlarla ve kurduğu dönemin en büyük donanmasıyla ünlenen Aydınoğ-lu Gazi Umur Bey’e izafeten verilmiş olan bir isimdir.

Eski kayıtlara göre, Seydiköy’de 1292 yılında İzmir Kadısı Ahmet oğlu İlyas’ın Kadifekale’de yaptırdığı cami-nin 200 akçelik geliri bu vakfa tahsis

edilmiştir. Gazi Umur Bey’in önemli vakfiyesi Seydiköy arazilerinden elde edilen gelirdir. Yine Seydiköy’ de 1528 yılında İzmir Dizdarı Hasan Ağanın bir vakfiyesi vardır. Aynı zamanda adı-na bir cami ve çeşme yaptırmıştır. Bu vakfın çeşmesi halen ayaktadır.

Seydiköy Türk yerleşimi ile ilgili en er-ken tarihli belge olan 1530 tarihli “tapu tahrir defteri”ne göre köy Konya’dan göçmüş Yörük boyları tarafından ku-rulmuştur.

18. yüzyıldan itibaren Batı Anadolu’nun zeytin, üzüm, incir, pamuk ihracatına dayalı olarak uluslararası boyutta gelişi-minin bir sonucu olarak Seydiköy, Ege Adaları kaynaklı yoğun bir Rum nüfus akınına uğramış ve 19. yüzyılın son çey-reğinden itibaren, bir yandan İzmir’e güneyden giriş öncesinde kilit bir idari merkez olma özelliğine kavuşmuş, bir yandan da Türk nüfus ağırlığını kay-betmiştir.

with olive, grape and cotton trade and it became an important center in the sec-ond quarter of the 19th century while losing Turkish population. One of the most important factors of this develop-ment was the Gaziemir Train Station. The borough center was destroyed dur-ing Greek invasion and was move to Cumaovası (today’s Menderes)

2500 people (529 families) who came from Kavala during the population ex-change were instrumental in rebuilding Seydiköy. The borough’s socio-cultural structure was formed after the addition of Bulgarian immigrants in 1994.

As old as Byzantine According to the accounts of Hristos D. Hamodopoulos, Seydiköy is a Turk-ish village 100 years before the collapse of the Byzantine Empire. It is said that Seydiköy is an agricultural settlement and the land of wise men. Back in those days, the majority of the population is

56 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 59: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Bu gelişimin en önemli faktörlerden birisi, tren yolu ile birlikte bugünkü yerinde tesis edilmiş olan Gaziemir İs-tasyonu olmuştur. Yunan işgali sırasın-da yıkıma uğramış olduğu için ve 1923 Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübade-lesi sürecinde nahiye merkezi bir süre Cumaovası’na (bugünkü Menderes) ta-şınmıştır.

Kavala’dan mübadil olarak getirilip iskan edilen yaklaşık 2 bin 500 kişi (529 aile) Seydiköy’ün yeniden imar ve inşasında önemli rol oynamıştır. Bu nüfusa, 1944 başta olmak üzere, son-raki yıllarda iskân edilmiş olan Bulga-ristan göçmenlerinin eklenmesiyle ilçe günümüzdeki sosyo-kültürel çehresine kavuşmuştur.

Bizans kadar eski Hristos D. Hamodopoulos’un anlatı-mına göre, Bizans İmparatorluğu’nun dağılmasından yaklaşık 100 yıl önce Seydiköy’den bir Türk köyü olarak bahsedilir. Seydiköy o zamanın Türk ve Rum halkı tarafından bir tarım yer-leşimi ve evliyalar diyarı olarak anılır. O yıllarda Türk nüfusu çoğunluktadır. 1678 yılında Hollandalı yazar Corne-ille Le Brun Seydiköy’de çift minareli bir camiden bahseder. Yazar 1678 yılı 9 Ekim günü 72 kişilik bir grupla Efes’e giderken Seydiköy’e uğrar. Köy hak-kındaki düşüncelerini, “Bu muhteşem köye hayran kaldım. Çok şahane bir ovada yer almış. Bu kadar güzel ve mü-kemmel olduğu için, İzmir deki konso-losların burada yazlık evleri bulunuyor” diye anlatır.

Gezginlerin uğramadan edemediği köySeydiköy geçmişte Levanten ailelerin göz kamaştırıcı konaklarına ev sahip-liği yapıyordu. Öyle ki İlhan Pınar “17.ve 19 yüzyılda Gezginler” kitabında Seydiköy’deki sayfiye evlerinin İstan-bul’daki yalılarla boy ölçüşecek gü-zellikte olduğunu anlatır. Aynı eserde Seydiköy’den “İzmir çevresindeki yer-leşimler içinde kuşku yok ki en güzeli” diye bahseder.

Turkish. In 1678, Dutch writer Cor-neille Le Brun talks about a mosque with two minarets in Seydiköy. The au-thor stops by the town in with a group of 72 on his way to Ephesus. He writes, “I admired this amazing village. It was built on a great plain. The consulates in Izmir have houses here because it is so beautiful.”

The village frequently visited by travelers Seydiköy used to host the magnificent

mansions of Levantine families in the past. Such so that İlhan Pınar, in his book “Travelers in the 17th and 19th Century” says that the houses in Sey-diköy are as magnificent as the water-side mansions in Istanbul. He also says that Seydiköy is the most beautiful town in Izmir.

Seydiköy was so beautiful that it was frequented by travelers. French author and poet Lamartine who visited Izmir said,”The village is filled with rural

57İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 60: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Seydiköy gezginlerin uğramadan ede-mediği güzellikte bir köydü. İzmir’i ziyaret eden ünlü Fransız şair ve yazar Lamartine de Seydiköy’le ilgili olarak ”Etrafı meyve bahçeleriyle çevrili, gü-rül gürül sularla sulanan çok sayıdaki kır evleri yaz boyunca İngiliz, Fransız, Hollandalı, Rum, Ermeni kökenli olan İzmirli ailelere bir sığınak oluyor, huzur ve canlılık veriyor” demiştir.

Seydiköy’de Van Lennep ailesinin evin-de misafir edilen ünlü şair, köyün doğal güzelliklerine de hayran kalır. Lamar-tine “Büyük ve güzel bir köy, dağlar arasında harika bir yerleşim. Oksijeni ve ormanı bol olması köyü mükemmel bir yerleşim yapıyor. Etrafındaki üzüm bağlarının ve çeşit çeşit ağaç türlerinin olması köyün güzelliğini artırıyor. Köy-de ikamet eden Rumlar bağların işlenişi ve toprağın ekilip biçilmesi konusunda çok hassas ve titizler. Çeşitli sebzeler yetiştiriyorlar, gezdiğimiz bağların her biri İtalya’daki bağlardan üstün. Kır evlerinin büyük bir bölümü ağaçlar ara-sındadır. Etrafından dereler akıp geçi-

yor. Bu da evlere serinlik veriyor” diye bahseder Seydiköyden.

O tarihlerde yine Seydiköy de yaşayan bir Rum doktorun evinde misafir olan Nikoy Kapapa da kitabında, “Seydiköy o kadar güzel ki, insan eli onu mükem-mel duruma getirmiş. Kadınları güler yüzlü, iyi giyimli ve çok da güzeldiler. Rum kadınları eski Yunan geleneklerini koruyor ve o dönemi andıran elbiseler giyiyorlardı” der.

Ortak kutsal değer Seydi BabaSeydiköy’ü gören yazarların anlatımla-rına göre, Seydiköy dini bir bölgeydi. Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir merkez olan bölgede dini törenler ya-pılmaktaydı. 14’üncü yüzyıla kadar Bi-zanslıların yaşadığı, bu yıllardan sonra da bir Türk köyü olan, ardından İzmirli Levantenler ve Rumların yerleştiği böl-gede halk kaynaşmış durumdaydı. Öyle ki Seyyid Mükerremüdin’in hatırasını taşıyan Seydi Baba’yı Türkler ve Rum-lar aynı saygıyla ziyaret ederdi. Ona ait diye bilinen kabrin yanındaki çeşmenin

houses surrounded by fruit orchards and streams that shelter British, French, Dutch, Greek and Armenian families.”

The famous poet, who stayed with the Van Lennep family in Seydiköy, ad-mires the scenic beauties of the village. Lamartine writes, “It is a big and beau-tiful village, an amazing settlement in-side mountains. Plenty of oxygen and a big forest make it a perfect settlement. The vineyards and trees around the vil-lage increase its beauty. Greeks that live in the village are meticulous about the up keeping of the vineyards and lands. They grow various vegetables and the vineyards are better than the ones in Italy. The majority of the houses are be-tween trees and there are streams near-by which cool the houses.”

Niko Kapapa, who was a guest at a Greek doctor’s house at that period writes, “Seydiköy is so beautiful that humans have made it perfect. The women are warm, well dressed and very pretty. Greek women keep the old

Anı evi

58 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 61: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

suyundan her iki grup da şifa beklerdi. Gaziemir Belediyesi Kültür Danışma-nı - Arkeolog Ercan Çokbankir, “Geç-mişten Günümüze Seydiköy Gaziemir” kitabında mübadele ile Selanik’e giden Seydiköylü Rumların da Seydiköylü Müslümanlar gibi Seydi Baba’yı ziyaret ettiklerini, mezarı başındaki çeşmeden su içip şifa bulduklarını, Seydi Baba’yı dedeleri olarak kabul ettiklerini aktarır. Seydi Baba’ya ait mimari değeri olan düzgün bir yapı günümüze ulaşmamış-tır. Gaziemir Belediyesi bugün ilçede Seydi Baba’nın mezarı kabul edilen yere bir türbe inşa etmeyi planlıyor.

Tren istasyonundan Anı Evi’neİzmir’in çok sayıdaki tren istasyonu arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olan Seydiköy Tren İstasyonu; 19. yüzyılın sonlarında yapılmış. O dönem, İzmir’de özellikle yabancı uyruklular ile kente gelen yabancılar ve levantenler, eğlen-me ve dinlenme için Buca, Bornova ve Seydiköy’e geliyordu.

Buralar 19. yüzyılın ilk yarısı içinde varlıklı ailelerin yazlık köşklerinin bu-lunduğu yerler olarak da anılıyordu. Bu banliyölerin sürekli iskân edilmesi, ancak ulaşım olanaklarının iyileştiği ve özellikle demir yolu bağlantılarının sağlandığı 1876 yılından sonra arttı. 1876 yılı Aralık ayında işletmeye açı-lan Gaziemir-Seydiköy bağlantısını, Seydiköylü Fotiadis (Seydiköylü zengin Rumlar’dan) ve Purser aileleri hattın yapım masraf ları karşılayarak sağlamış, bu nedenle imtiyaz hakkını da almışlar-dı. 1907 yılının Ekim ayında 6 bin lira karşılığında imtiyaz hakkı, adı geçen bu kişilerden, Aydın Demiryolu Şirketi’nce devir alındı ve şirket daha sonra ta-mamıyla Türklerin eline geçti. Bu hat üzerindeki Seydiköy İstasyon binası da o dönem inşa edildi ve trenler buraya 1986 yılına kadar uğradı.

Gaziemir’in tarihi değerlerinden biri olan Seydiköy Tren İstasyonu, ilçenin tarihini gün yüzüne çıkarma çalışmala-rı kapsamından atıl durumdan kurtarıl-dı. Belediye tarafından “Anı Evi” adıyla

ilçenin sosyal hayatına kazandırılan tren istasyonu hala buram buram tarih kokuyor.

Eski bir Seydiköy evi özelliğini taşıyan Anı Evi’nde 1925-1950 yılları arasında Seydiköy’de yaşayan bir ailenin ev ha-yatını da canlandırılıyor. Gelin odası, oturma odası ve mutfak bölümlerinin bulunduğu binada, dönemin kıyafetleri kadın, erkek ve çocuk maketleri üzerin-de sergileniyor. Eski tabak ve mobilya-lardan, tütün kırarken kullanılan lüks lambasına kadar detaylı malzemelerin bulunduğu Anı Evi’ne gelenler hem

Greek traditions and wore clothes from that period.”

The common asset: Seydi BabaAccording to accounts of authors who have visited Seydiköy, Seydiköy was a religious area. Religious ceremonies were held in the region which was an impor-tant center during the Roman and Byz-antine periods. The citizens, who con-sisted of Turks, Levantines and Greeks, were close knit, such so that Turks and Greeks respectfully visited the Seydi Baba memorial. Both parties looked to heal at the fountain near his tomb.

Seydi Baba Türbesi

Anı evi

59İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 62: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

geçmişi yâd ediyor hem de Gaziemir’in tarihi ile ilgili detaylı bilgi sahibi oluyor. Bir odası da kütüphane olarak ayrılan Anı Evi’ni mübadeleyle Yunanistan’a giden Seydiköylüler de ziyaret ediyor.

Tarih yeniden canlanıyorGaziemir’deki geçmiş yaşantı, bellek-lerden silinmeden kayıt altına alınıyor. En genci 75 yaşında olan Mübadil, Boş-nak ve Pomak 30 Seydiköylü’nün anıları belediyenin özel çalışması ile belgesel ve kitap haline getiriliyor. Sözlü tarih ça-lışmasında, Seydiköy’deki sosyal hayat renkli anılarla büyüklerin tatlı dilinden aynen aktarılıyor.

Gaziemir Belediyesi Kültür Danışmanı Arkeolog Ercan Çokbankir tarafından yürütülen projede, yaşları 75-95 arasın-da değişen 30 Gaziemirli ile görüşüldü. Görüşmelerin tamamı kameraya kayde-dildi. Görüntü ve fotoğraf vermek iste-meyen bazı anlatıcılar, anılarını yazarak paylaştı. Anlatıcılar, kendi arşivlerinden hiçbir yerde yayınlanmayan 200’e yakın fotoğrafı da çalışmada kullanılmak üzere verdi.

Amfitiyatrolu fuar merkeziİzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Gaziemir’de kurulacak yeni fuar komp-leksi ilçeyi İzmir’in fuar turizminin mer-kezi yapacak.

Toplam 337 bin metrekare alan üzerine projesi hazırlanan yeni fuar bölgesinde, ilk etapta 110 bin metrekare alan üzerin-de 7 tane sergi holü yapılacak. Yapılacak holler, tek ya da aynı anda birden fazla fuara hizmet verebilecek kapasitede teras şeklinde tasarlanacak ve birbirlerine ge-çişleri olacak.

Yeni fuar kompleksinde yapılacak olan seyir kulesi, fuar katılımcı ve ziyaret-çilerine farklı bir ortam sunarken, am-fitiyatro şeklinde hazırlanan meydanı, fuarlar süresince çekim merkezi haline gelecek.Fuarda 93 bin metrekarelik ka-palı otopark alanı yapılarak ziyaretçi ve katılımcıların hizmetine sunulacak. Fuar alanında ayrıca, 12 bin metre-

karelik fuar sokağı, 865 metrekarelik seminer salonu yer alacak. Fuar alanı içinde 11 bin 300 metrekarelik alanda ise kafeterya, restoran ve idari binalar bulunacak. Toplam inşaat olanı 240 bin metrekare olacak.

Yeni fuar kompleksi projesinde daha sonra gelebilecek talepleri karşılamak amacıyla, ikinci etapta kullanılmak üzere 70 bin metrekarelik bir rezerv alanı da oluşturuldu. Rezerv alan ha-ricinde ayrıca, 42 bin metrekarelik bir alan da ilerideki süreçte otel ve kongre merkezi yapılması amacıyla ayrıldı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 26 milyon lira kamulaştırma bedeli öde-

Gaziemir Municipality’s Cultural Con-sultant archeologist Ercan Çokbankir, in his book “Seydiköy Gaziemir from Past to Present” writes that Greeks visited the tomb of Seydi Baba like the Muslims and drank from the fountain to seek treatment. There are no proper architectural assets belonging to Seydi Baba today. The Municipality of Gazi-emir is planning on building a mauso-leum at the place considered to be the final resting place of Seydi Baba.

From a train station to a memorial house The Seydiköy Train Station, which is special among all the other stations in

Yeni fuar alanı

60 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 63: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

yerek fuarcılık için hazırladığı Gazi-emir’deki 337 dönüm alan ile kent-te ‘365 gün fuarcılık ’ hedef leniyor. İzmir’in yeni fuar kompleksi, çağdaş mekânların yanı sıra, teknik ve sosyal altyapı donanımlarıyla büyük boyut-lu ihtisas fuarlarının gereksinimlerini karşılayabilecek niteliklere sahip ola-cak. Şehir içi ulaşım, konaklama ve hizmet alanlarına yakın konumuyla, fuar katılımcılarının yanı sıra İzmirli-ler de yeni fuar alanına kolayca ulaşa-bilecek.

İzmir’in dünyaya açılan kapısı: Adnan Menderes HavalimanıUluslararası hava trafiğine açık, 24 saat hizmet veren Adnan Menderes Havalimanı Gaziemir ilçesi sınırların-dadır. Havalimanı şehir merkezine 18 kilometre mesafededir. Yıllık 4 milyon yolcu kapasiteli havalimanının 900 araçlık otoparkı mevcut olup, hava-limanı pisti 3 bin 240 metre uzunlu-ğundadır. Her türlü uçağın inebileceği bir kaplama yüzeyine sahip olan ha-valimanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım İzmir Büyükşehir Belediyesi otobüsleri, İZBAN Banliyo hattı ve taksilerce sağlanmaktadır.

İstihdam ve ticaret hacminde Türkiye’nin yüz akı İzmir’in Gaziemir ilçesinde 2,2 milyon metrekarelik bir alan üzerinde, Ekono-mi Bakanlığı kurulu olan Ege Serbest Bölgesi, Türkiye’deki 19 serbest bölge arasında hem istihdam hem de ticaret hacmi açısından ilk sırada yer alıyor.

Uluslararası Adnan Menderes Havali-manına 4, İzmir Limanı’na 12, otoyol ağlarına ise 1 kilometre mesafede olan Ege Serbest Bölgesi, Türkiye’ye gelen yabancı yatırımcıların en fazla tercih ettiği serbest bölge. Türkiye’deki 19 serbest bölgede istihdam edilen 52 bin 573 kişinin yüzde 35.28’ini tek başına sağlayan Ege Serbest Bölgesi, önümüz-deki yıl devreye girecek yatırımlarla şu an 20 bin 300 olan istihdam sayısını 23 bine yükseltecek. Ege Serbest Bölgesi

Izmir, was built at the end of the 19th century. During that period, foreigners and tourists used to go to Buca, Bornova and Seydiköy for entertainment.

These places were also places where rich families had summer houses. Regular settlement in these areas only began after the establishment of the railways in 1876. The Fotiadis and Purser fami-lies had paid for the Gaziemir-Seydiköy connection of the railway that opened in December 1876 so they owned the priv-ileges. The said privileges were bought in 1907 by Aydın Railway Company and after that the company was solely owned by Turks. The station building was constructed during that period and

trains stopped here until 1986.

As one of Gaziemir’s historical assets, the Seydiköy Train Station was reno-vated and turned into a memorial house by the municipality.

In the memorial house, the house life of a typical borough family from between 1925-1950 is depicted. In the house which includes a bridal room, living room and kitchen, the period’s clothes are exhibited on mannequins. The house also includes old plates, furniture and luxuries lamps. The house, which also has a library, is also visited by the locals of Seydiköy who went to Greece after the exchange.

Adnan Menderes Havalimanı

Ege Serbest Bölgesi

61İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 64: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

“İzmir’s pearl Gaziemir”

Halil İbrahim ŞENOLGaziemir Belediye BaşkanıGaziemir Chief Magistrate

“İzmir’in incisi Gaziemir”

“Son yıllarda hızlı, aynı zamanda planı ve düzenli gelişen Gaziemir, Ege Serbest Bölgesi, sivil ve askeri havaalanı, Sarnıç’ta yoğunlaşan baca-sız sanayi, ilçe yüzölçümünün yüzde 65’ini oluşturan ormanlar ve dina-mik nüfus yapısıyla tam anlamıyla İzmir’in incisi haline geldi.

İzmir Fuarı’nın Gaziemir’e taşına-cak olması, Ege Üniversitesi Mes-lek Yüksekokulu’nun havacılık tek-nolojisi ile ilgili iki programının okutulduğu Ahmet Eroğlu Eğitim Tesisleri’nin faaliyete geçmesi, il-çenin ilk devlet hastanesine kavuş-ması, Aliağa-Menderes Hızlı Tren Projesi’nin tamamlanması ilçemiz için dönüm noktası oldu.

Eski adı Seydiköy olan Gaziemir’in tarihini yeni kuşaklara aktarmak amacıyla başlatılan çalışmalar kap-samında ilçeye bir Anı Evi kazandı-rıldı. 1986 yılına kadar trenlerin uğ-radığı Seydiköy Tren İstasyonu, kent müzesi mantığıyla yapılan düzenle-

meyle anı evine dönüştürüldü.

Tarihimize ve kültürümüze sahip çıkmanın yanı sıra geçmişte İzmir’in başlıca sayfiye yerlerinden biri olan ilçemizi o günlere döndürebilmek amacıyla çeşitli projeler yürütüyoruz. Bu projeler çerçevesinde Şahin Tepe-si, gezi alanları, şelaleler ve yeşil do-kusuyla İzmirlilerin nefes alacağı bir hale gelecek. Sarnıç Gölet projesiyle de bu bölgeyi karavan turizmine aç-mayı hedef liyoruz.

Özellikle İzmir Fuarı’nın ilçemiz sı-nırları içerisine taşınacak olması sa-nayisiyle ünlenen Gaziemir’i İzmir fuar turizminin merkezi yapacak. İlçenin sosyal ve ekonomik hayatı-na büyük katkı sunacak bu projeyle, İzmir’in güney kapısı olan Gaziemir bugün olduğundan çok daha önemli bir konuma yükselecek. Yıl boyu ih-tisas fuarlarının yapılacağı kompleks, ilçeyi ulusal ve uluslararası otel zin-cirlerinin İzmir’deki yatırımlarının yeni gözdesi hale getirecek.”

“Gaziemir, which has been develop-ing quickly an in an orderly manner for the past years, has become the pearl of Izmir with its free trading zone, airport, tourism in Sarnıç, forests and dynamic population. The fact that the Izmir Fair will move to Gaziemir, the opening of the Ahmet Eroğlu Educational Center where courses on avia-tion are carried out, the f irst state hospital and the completion of the Aliağa-Menderes Fast Train project have been important turning points

for our borough. A memorial house was built to transfer the history of the borough to future generations. Seydiköy Train Station, which was operational until 1986, was turned into a memorial house with a city museum mentality.

While protecting our history and culture, we are undertaking vari-ous projects to make our borough the resort town it once was. After these projects, the borough will be a place to relax in Izmir with the Şahin Tepesi excursion site, water-

falls and green areas. And with the Sarnıç Lake project, we are aiming to open the area to caravan tour-ism.

The new fair area that will be con-structed will make Gaziemir the fair center of Izmir. This socially and economically important proj-ect will make Gaziemir a more important destination. The new fair complex which will host fair throughout the year will make the area the new favorite of foreign ho-tel chain investments.”

62 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 65: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

History comes aliveThe past life of Gaziemir is constantly recorded. The memories of 30 locals are being turned into a book and docu-mentary by the municipality. During the oral history workshop, the elders of the community talk about the good old days.

During the project initiated by Gazie-mir Municipality’s Cultural Consultant archeologist Ercan Çokbankir, 30 locals were interview between the ages of 75 and 95. All the interviews were re-corded. People who didn’t want to be on camera wrote their memories. Par-ticipants also donated nearly 200 pho-tographs from their own collections.

A fair center with an amphitheatre The new fair complex which will be built in Gaziemir by the İzmir Met-ropolitan Municipality will make the borough Izmir’s fair tourism center.

First, 7 exhibition halls will be built on a 110 thousand square meter area. The halls will be built as terraces and will be connected to each other. While the observation deck will offer a unique experience for attendees, the amphitheatre that will be constructed will make the fair an important at-traction point. A 93 thousand square meter indoor parking lot will be con-structed in the fair. The fair will also include a 12 thousand square meter fair street and an 865 square meter conference hall. There will be cafete-rias and restaurants on an 11 thousand square meter land. The total construc-tion area will be 240 thousand square meters.

A 70 thousand square meter area was set on reserve to cater to additional demands that could arise in the fu-ture. Also, a 42 thousand square me-ter area was reserved for the future construction of a hotel and congress center. The new fair complex built by the İzmir Metropolitan Municipality

Hem bilim hem eğlence

Dünyadaki üçüncü, Türkiye, Orta-doğu, Güneydoğu Avrupa ve Batı/Orta Asya’da bulunan tek uzay kampı olan Uzay Kampı Türkiye, İzmir’in çağdaş endüstri merkezi Ekonomi Bakanlığı Ege Serbest Bölgesinde kurucu işletici ESBAŞ tarafından işletiliyor. 12 Haziran 2000’de açılan ve kuruluşundan bu yana 175 bin kişi tarafından ziyaret edilen son teknoloji ile donatılmış tesis, farklı uluslardan gençlerin bir araya gelip uzun süreli arkadaşlıklar kurabilecekleri ve diğer kültürle-ri anlayabilecekleri ideal bir ortam sunuyor. Bir uzay ve bilim merkezi olan Uzay Kampı Türkiye, bir yan-dan gençleri bilim, matematik ve teknoloji alanında kariyer yapmaları için motive ederken diğer yandan da çocuk ve yetişkinlere uzayla ilgili interaktif simülasyonların kullanıl-dığı dinamik, eğlenceli bir ortamda iletişim, takım çalışması ve liderlik alanlarında eğitim veriyor. Mer-kezi Hunstville Alabama’da bulu-nan Amerika Uzay Bilimleri Sergi Komisyonu Lisansına sahip olan Uzay Kampı Türkiye ayrıca Türkiye Kamplar Derneği üyesi.

Science and fun

Space Cam Turkey, which is the third in the world and the only one in the Middle East, South-east Europe and Eurasia, is be-ing managed by ESBAŞ.

The highly advanced facility, which was opened in June 2000 and was visited by 175 thousand people since its opening, offers an ideal environment where kids from different nations come to-gether and form long lasting friendships. Space camp Tur-key, which is a space and science center, motivates youngsters to choose a career in science, math and technology all the while educating children and adults on leadership and teamwork through fun simulations and activities. The camp, which is licensed by the American Space Sciences Exhibitions Commis-sion based in Huntsville Ala-bama, is also a member of the Turkish Camping Association.

63İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 66: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

istihdama sağladığı bu katkıyla devletin üzerinden 3 milyar dolarlık yükü azaltıyor.

Dünyada yaşanan krize rağmen büyüme-sini sürdüren Ege Serbest Bölgesi’nde şu an itibariyle 76’sı yabancı sermayeli olmak üzere 225 firma faaliyet gösteriyor. Elekt-ronik, tekstil ve otomotiv başta olmak üzere yan sanayi, makine imalat ve mon-tajı, havacılık ve savunma sanayi, hassas ölçü aletleri, metal bağlantı elemanları ve gıda işleme ve paketleme gibi sektörlerin yer aldığı Ege Serbest Bölgesi’nde en fazla ticareti yapılan mallar ise, tekstil ürünleri, konfeksiyon, ağır iş makineleri, kimyasal ürünler ve dayanıklı tüketim malları. 2012’de 9’u üretici 19 firmanın faaliyet ruhsatı aldığı Ege Serbest Bölgesi’nde ilk kez Rusya’dan (Nordia firması) bir yatırımcı yatırım gerçekleştirdi. Bölgede fabrikaların kapasite kullanım oranları yaklaşık yüzde 75 ortalamaya sahip. Böl-genin şu andaki doluluk oranı ise yüzde 95. Ege Serbest Bölgesi’nin tam doluluk halinde çalışması ve firmaların tam kapa-siteye ulaşması halinde istihdam 28 bini bulacak.

Kurulduğu tarihten bu yana ticaret hacmi 48 milyar doları bulan Ege Ser-best Bölgesi’nin 2012’nin ilk 10 ayın-daki ticaret hacmi ise 4 milyar dolara ulaştı. Bu, geçen yıla göre yüzde 2’lik bir artışı ifade ediyor. Bu rakamlar ışı-ğında Ege Serbest Bölgesi’nin yılı 5 milyar doların üzerinde tamamlaması bekleniyor.

will be open for fairs throughout the year. This new fair, besides including modern structures, will also be able to cater to big industrial fairs with its technical and social infrastructure. With intercity transportation and new accommodations, participants will have easy access to the fair area.

İzmir’s gateway to the world: Adnan Menderes AirportAdnan Menderes Airport, which is a 24 hour international airport, is with-in the borders of Gaziemir. The air-port is 18 kilometers to the city center. The 4 million people a year capacity airport has a 900 car garage and its tarmac is 3240 meters. Transportation between the airport and city center is provided by İzmir Metropolitan Mu-niciaplity buses, İZBAN city buses and cabs.

The champion of Turkey in employment and trade volume The Aegean Industrial Center, estab-lished on a 2, 2 million square meter area in Gaziemir, is the number one free trading area in Turkey.

The zone, which is 4 kilometers from the airport, 12 kilometers from the Port of Izmir and 1 kilometer from highway networks, is the number one choice of foreign investors in Turkey. 35, 28% of all people employed in free trading zones are working in the zone

and the number of people employed will increase to 23 thousand with pending investments. The zone takes off 3 billion dollars of load from the government with its contribution to employment.

A total of 225 companies, 76 for-eign, operate at the zone which still improves despite the global economic crisis. The majority of products traded at the zone are textiles, confection, heavy equipments, chemical products and durable consumer goods although electronics, automotive, machine pro-duction, defense and aviation sectors, sensitive measuring equipments, met-al connection elements and food pack-aging sectors are found at the zone.

In 2012, where 19 companies received operation certif icates, a Russian f irm realized an investment for the f irst time. The capacity usage of the fac-tories in the region is 75% on average. The occupancy rate at the zone is 95%. When the zone is fully occupied and operational, employment will reach 28 thousand.

The 2012 trade volume of the zone was 4 billion dollars and the total trading volume of the zone since its establishment is 48 billion dollars. It is expected the zone to f inish the year with 5 billion dollars.

Adnan Menderes Havalimanı

64 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Günümüz Moden Tasarımları daha geniş ve merkezi bir şekilde planlanarak, ailenin bir araya geldiği, sohbet ettiği buluşma noktaları haline geliyor. KOÇ İNŞAAT her aile bireyinin mutlu olacağı bir ortam yaratmak için, Mia Residence’ı hayata geçiriyor.

Mia Residence’nin mimarisin de, gelenekselliğinin dışına çıkıp, mimariyi ve tarzınızı tamamen baştan yaratıyoruz. Bunu birer iş olarak değil, keyifle yapılan bir dönüşüm olarak görüyoruz.

Evinizdeki otel konforunu yaşıyacağınız tek yer Mia Residence. Yeni bir yaşam stiline adım atacağınız, birbirinden özel 66 daire sizleri bekliyor.

Herkes farklı olmak ister;

miaresidences.com

Akçay Caddesi No: 220 Gaziemir / IZMIR. .

[email protected]: Fax: Gsm:0 (232) 251 28 17 0 (232) 251 12 33 0 (530) 762 28 23

glob

alis

taja

ns.c

om

Page 67: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

65İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Günümüz Moden Tasarımları daha geniş ve merkezi bir şekilde planlanarak, ailenin bir araya geldiği, sohbet ettiği buluşma noktaları haline geliyor. KOÇ İNŞAAT her aile bireyinin mutlu olacağı bir ortam yaratmak için, Mia Residence’ı hayata geçiriyor.

Mia Residence’nin mimarisin de, gelenekselliğinin dışına çıkıp, mimariyi ve tarzınızı tamamen baştan yaratıyoruz. Bunu birer iş olarak değil, keyifle yapılan bir dönüşüm olarak görüyoruz.

Evinizdeki otel konforunu yaşıyacağınız tek yer Mia Residence. Yeni bir yaşam stiline adım atacağınız, birbirinden özel 66 daire sizleri bekliyor.

Herkes farklı olmak ister;

miaresidences.com

Akçay Caddesi No: 220 Gaziemir / IZMIR. .

[email protected]: Fax: Gsm:0 (232) 251 28 17 0 (232) 251 12 33 0 (530) 762 28 23

glob

alis

taja

ns.c

om

Page 68: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Gaziemir Kaymakamı Şerafettin Tuğ

“Günümüzün gözde yatırım merkezi”

“Today’s popular investment center”

Gaziemir iş kurmak için olduk-ça elverişli imkânlar sunmak-tadır. İlçe sınırları içerisinde

havaalanının bulunması nedeniyle yük-sek bina inşasına müsaade edilmemesi ilçeyi daha yaşanılır kılmaktadır. Ha-vaalanının burada bulunması, ilçenin içinden geçen Aydın-İzmir yolu, Alsan-cak Limanı’na yakınlığı ve İzmir çevre yolu ile İZBAN tren seferleri sayesinde ulaşım sıkıntısı olmaması potansiyel ya-tırımcılar için çok önemli bir avantajdır.

Türkiye’nin en büyük, en fazla çalışanı olan ve en fazla ekonomik değer üreten serbest bölgesi olan Ege Serbest Bölgesi (ESBAŞ) ilçemiz sınırları içerisindedir. 225 firmanın faaliyet gösterdiği, 20 bin 300 kişinin çalıştığı ESBAŞ’da 2011 yılı itibariyle üretilen ekonomik değer 5,5 milyar doların üzerindedir. Ülke çapın-daki serbest bölgelerde çalışan her beş kişiden ikisinin burada olması da göz önünde bulundurulduğunda ESBAŞ’ın ilçemiz, İzmir ve Türkiye için önemi daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Gaziemir’de zaman zaman istihdam edi-lecek insan sıkıntısı da yaşanmaktadır. ESBAŞ, Sarnıç ve Akçay Caddesi’ndeki sanayi tesislerinin varlığı ilçede işsizliği minimum seviyeye indirmektedir. İlçe-mizdeki bir diğer güzellik de sanayi ile konut alanlarının birbirinden ayrı olma-sıdır. Bu da Gaziemir’de yaşamı güzel-

Gaziemir provides great offers for new businesses. The fact that the construction of high build-

ings is prohibited because of the airport, makes the borough all the more attractive to live in. The existence of the airport, the Aydın-İzmir highway that passes from the borough, the borough’s close proxim-ity to the port and train station is impor-tant advantages for investors.

The Aegean free trading zone known as ESBAŞ is Turkey’s biggest and most valu-able free trading zone that creates a lot of employment. In the zone, where 225 com-panies operate and more than 20 thou-sand people work, over 5, 5 billion dol-lars of revenue was generated as of 2011. When you take into account that one of every five people working in free trading zones in Turkey are employed here, the importance of ESBAŞ for our borough, Izmir and Turkey becomes even clearer. Sometimes there is lack of personnel in Gaziemir. The existence of companies in ESBAŞ, Sarnıç and Akçay Avenue mini-mizes unemployment. Industrial zones and living areas are separate in our bor-ough and this makes life in Gaziemir even more beautiful. Literacy is 99, 57% in our borough and 77% percent of high school students study in foreign languages.

There is a middle school, a high school and a 100 bed hospital in our borough

İzmir’in en fazla yeşil alanlarına sahip ilçelerinden biri olan Gaziemir yerleşmek, konut almak ve yatırım yapmak için oldukça elverişli bir konuma sahiptir.

Gaziemir, one of the greenest boroughs in Izmir, is an ideal place to live, buy property and invest.

Şerafettin Tuğ

66 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 69: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

built by charitable person Salih İşgören. The activities of the Nevvar Salih İşgören Foundation is greatly appreciated by our community. Despite all these advantages and a deep rooted history and culture, Gazi-emir has not been fully developed. To elimi-nate this problem, we are trying to differen-tiate the borough and raise awareness for history and harmonize social life with the help of our citizens and local authorities.

We are planning to open the tomb of Seydi Baba and restore historical structures in or-der to highlight our cultural and touristic assets. In addition, we are undertaking an oral history project to transfer our history to future generations.

These works geared towards protecting our historical and cultural assets will increase touristic activity in the borough. Another factor which will increase this activity is no doubt the new fair area that will be built within our borders. It will not only make Gaziemir the fair and congress center of Izmir but it will also draw many hotel in-vestments to the area.

In short, Gaziemir will also make a name for itself in culture and tourism in the very near future.”

leştirmektedir. Okuma yazma oranının yüzde 99.57 olduğu ilçede 2012-2013 eğitim öğretim yılında ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin sınıf mevcut orta-laması 24 kişidir ve ortaokul birinci sı-nıfa kayıt olan öğrencilerin yüzde 77’si yabancı dil ağırlıklı eğitim almaktadır. 2012 SBS sınavında İzmir’de devlet okulları içerisinde Nevvar Salih İşgören Ortaokulu birinci olmuştur.

İlçemizde rahmetli hayırsever Salih İşgören’ce yaptırılmış bir ortaokul, bir lise ve 100 yataklı bir hastane mevcut olup kendisini ve eşini rahmetle anıyo-ruz. Kurmuş olduğu Nevvar Salih İş-gören Vakfı’nın ilçemizdeki faaliyetleri ilçe halkında büyük bir memnuniyet oluşturmaktadır.

Tüm bu avantajlara rağmen Gaziemir’in geçmişten günümüze sahip olduğu ta-rihsel ve kültürel değerleri ne yazık ki hızlı gelişiminin gölgesinde kalmıştır. Bu eksikliği gidermek adına ilçedeki kamu kurum ve kuruluşları, yerel yö-netim, sivil toplum örgütleri ve halkın katılımıyla, ortak akılla bir farkındalık oluşturulmaya ilçede yaşayan insanlarda bir tarih bilinci oluşturulmaya, yaşadık-ları yeri benimsetmeye ve sosyal hayata

uyumun arttırılmasına çalışılmaktadır.

Kültür ve turizmle ilgili değerlerimizi ön plana çıkarmak için yürütülen çalış-malar kapsamında sadece Türkler için değil geçmişte bölgede yaşayan Rum-lar için de önemli bir değer olan Seydi Baba’nın mezarının ziyarete açılması ve tarihi yapıların restore edilip geleceğe aktarılmasına yönelik projeler yürütü-lüyor. Bunların yanı sıra Gaziemir’in tarihsel süreç içerisindeki gelişimini yeni nesillere aktarmak amacıyla bir sözlü ta-rih çalışması yapılıyor.

Tarihi ve kültürel değerlerimizi korumak için yürütülen bu çalışmalar ilçemizdeki turizm hareketliliğini artıracaktır. Bu hareketliliği daha da artıracak bir diğer etken de kuşkusuz ilçemiz sınırları içeri-sinde konumlanacak yeni fuar alanıdır. 350 dönümlük bir alanda inşa edilecek olan yeni fuar alanı, Gaziemir’i İzmir’in fuar ve kongre turizminin merkezi yap-makla kalmayacak, pek çok önemli otel yatırımını da bölgeye çekecektir.

Kısacası Gaziemir, kısa zamanda sa-nayinin yanı sıra kültür ve turizmde de adından sıkça söz ettirmeye başla-yacaktır.”

67İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 70: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

68 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

TORBALI

Page 71: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Torbalı, which has been the center of various civilizations throughout history and takes its name from Metropolis, is making a name for itself in culture and tourism

with its deep rooted history although it is known for agriculture and industry.

The city of the Mother Goddess: Torbalı

Tarihin en eski çağlarından bu yana çeşitli uygarlıkların merkezi olan, ismini antik çağın ünlü şehirlerinden Metropolis’ten alan Torbalı, her ne kadar tarım ve sanayisiyle öne çıksa da bağrında gizlediği köklü geçmişin izleriyle kültür ve turizmde de adından sıkça söz ettireceğe benziyor.

Torbalı, which is 45 kilometers from the city center of İzmir, is surrounded by Bayındır and

Tire in the east, Menderes in the west, Selçuk in the south and Kemalpaşa in the north. The borough, which is locat-ed in the south of Izmir, was established on the northwest of Küçük Menderes basin. The southern extensions of Nif (Kemalpaşa) Mountain and the western extensions of Mahmut Mountain make the borough mountainous. The rest is the continuation of Küçük Menderes Plain.

The most glorious days during the Lydia period The history of the borough dates back to the antique ages. Today’s Torbalı was built on the fruitful lands of the Küçük Menderes and first settlements began in 3000 B.C.’s on the borough which is between Ephesos (Selçuk), Smyrna (İzmir), Colophon (Değirmendere), Na-tion (Ahmetbeyli) and Nif (Kemalpaşa) antique cities.

The earliest settlement in the region was uncovered at Metropolis antique

İzmir’e 45 kilometre uzaklıkta bu-lunan Torbalı, doğusunda Bayındır ve Tire, batısında Menderes, güne-

yinde Selçuk, kuzeyinde de Kemalpaşa ilçeleri ile çevrilidir. İzmir’in güneyinde yer alan ilçe, Küçük Menderes Havza-sının kuzeybatısında kurulmuştur. İl-çenin kuzey kesimini Nif (Kemalpaşa) Dağı’nın güney uzantıları ile Mahmut Dağı’nın batı uzantıları engebelendi-rir. Bunun dışında kalan alanlar Küçük Menderes Ovası’nın devamıdır.

Lidyalılar döneminde en parlak çağını yaşadıİlçenin ilk çağ tarihinin çok eskiye da-yandığı bilinmektedir. Bugünkü Torba-lı Küçükmenderes havzasında verimli topraklar üzerinde kurulmuş olup; Ep-hessos (Selçuk), Smyrna (İzmir), Kolop-hon (Değirmendere), Nation (Ahmet-beyli) ve Nif (Kemalpaşa) antik kentleri arasında kalan bölgede M.Ö. 3 bin yıl-larında ilk yerleşim gerçekleşmiştir. Yöredeki en erken yerleşim Metropolis antik kentinde ortaya çıkmıştır. Met-ropolis kentiyle birlikte M.Ö. 2 bin 500 yılında Hititler zamanında yörenin geliştiği, M.Ö. 7’inci yüzyılda Lydia

Ana Tanrıça’nın Kenti: Torbalı

Torbalı’nın yakın gelecekte inanç ve kültür turizminde İzmir’in en önemli merkezlerinden

biri haline gelmesi bekleniyor.

Torbalı is expected to be one of Izmir’s most

important religious and culture tourism centers

in the near future.

Fotoğraflar/Photographs: Torbalı Belediyesi Arşivi

69İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 72: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

zamanında da en parlak çağını yaşa-dığı anlaşılmıştır. Sırasıyla Neolitik, Kalkolotik,Tunç Çağları ile Frigya, Lydia, Pers, Roma ve Bizans dönemle-rini, 1071-1317 tarihlerinde Selçuklular ve Aydınoğulları, daha sonraları Os-manlı dönemini yaşamıştır.

İlçenin ismini Metropolis’in diğer adı olan Triyanna veya Tripolis’ten al-dığı sanılmaktadır. Metropolis “Ana Tanrıça’nın Kenti” anlamına gelir. Ünlü tarihçi Strabon bu kentin antik çağda ünlü bir şarap merkezi olduğunu belirt-miştir.

Ne zaman ve kimler tarafından kurul-duğuna dair net bilgilere ulaşılama-makla birlikte Metropolis’in çevresinde yapılan kazılarda çok zengin kalıntı ve buluntularla karşılaşılmıştır. Kazılarda Helenistik Çağa tarihlenen çok sayıda verilerle karşılaşılması o dönemde bu-

rada önemli bir yerleşimin olduğuna işaret etmektedir. Yöre Roma ve Bizans dönemlerinde de önemini korumuştur. Bizans döneminde piskoposluk merke-zi olmuş ancak, Arap akınlarının yo-ğunlaşması üzerine antik kalıntılardan yararlanılarak bir Bizans kalesi yapıl-mıştır. Malazgirt Savaşı’nın ardından Türk boylarının buraya gelmesinden kısa bir süre sonra da terk edilmiştir. İzleyen dönemde yöreye Selçukluların, Selçukluların yıkılmasından sonra da Aydınoğullarının hakim olduğu bilin-mektedir. Yıldırım Beyazıt döneminde İzmir ile birlikte Torbalı’nın bulunduğu alan Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ankara Savaşı’nda Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a yenilmesinden sonra yeniden Aydınoğullarının egemenliğine giren yöre, 1425’te kesin olarak Osmanlı top-raklarına dâhil olmuştur.

Bugünkü Torbalı 18’inci yüzyılın

city. The region developed in 2500 B.C. during the Hittite reign and lives its most glorious days during the Lyd-ian period. In order, it lived through the Neolithic, Chalcolithic, Bronze ages, the Phrygian, Lydian, Persian, Roman and Byzantine eras, between 1071 and 1317 Seljuk and Aydınoğulları, and fi-nally the Ottoman Empire.

It is believed that the borough got its name from Triyanna or Tripolis which were other names for Metropolis. Me-tropolis means the city of the Mother Goddess. Famous historian Strabo had stated that the city was a wine center during the antique age.

Although we don’t know exactly when or by whom the city was built, many important artifacts were unearthed dur-ing the digs in Metropolis. Many arti-facts from the Hellenistic age suggest

70 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 73: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

sonlarında kurulmuştur. I. Dünya Savaşı’ndan sonra 15 Mayıs 1919 – 7 Eylül 1922 tarihleri arasında Yunan işgali altında kalmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1926 İzmir’e bağlı ilçe konumuna getirilmiş, 1927’de beledi-yesi kurulmuştur. 1928 yılındaki dep-remden büyük zarar görmüş ve bunun üzerine Torbalı, Tepeköy’de yeniden kurulmuştur. İlçede günümüze gelebi-len tarihi eserler arasında en önemlisi Metropolis Antik Kenti kalıntılarıdır.

İnanç ve kültür turizminde merkez olacakSon yıllarda arkeologlar, tarihçiler ve turizmcilerin ilgi odağı olan Torbalı’nın yakın gelecekte inanç ve kültür turiz-minde İzmir’in en önemli merkezlerin-den biri haline gelmesi, yerli ve yabancı turistlerin akınına uğraması bekleni-yor. Başta Metropolis olmak üzere il-çede bulunan tarihi yapıtlar, dağ köy-lerindeki eski taş evler, Sultan İkinci Abdülhamit’in padişahlık döneminde yaptırdığı okullar, camiler, havuzlar ve çeşmeler Torbalı’yı ziyaret edenler tarafından büyük ilgiyle karşılanıyor. Metropolis Antik Kenti ve Dağkızılca Nif Dağı Kazı çalışmalarının gelecek yıllarda ilçenin kaderini değiştirmesi bekleniyor.

Selçuk ve Kuşadası gibi bölgenin tu-rizm merkezlerine yakınlığıyla iyi bir konuma sahip olan Torbalı günübirlik turizmden de pay alabilecek bir potan-siyele sahip.

2 bin 500 yıl öncesinin planlı kenti Geçtiğimiz aylarda ören yeri kapsamına dâhil edilerek 1 trilyon TL kaynak ayrı-lan Metropolis, Torbalı’nın Yeniköy ve Özbey köyleri arasındaki tepe üzerinde günümüzden yaklaşık 2 bin 500 yıl önce planlı bir kent olarak kurulmuştur. Metropolis kazılarının güncel ve ağır-lıklı alanını antik kent ve yakın çevresi oluşturur. Buradaki 1. derece arkeolojik SİT alanı yüzölçümü yaklaşık 779 bin metrekaredir. Ayrıca geçmiş yıllarda çalışılan Bronz Çağı yerleşimi Badem-

that the city was inhabited during that time. The region was also important during the Roman and Byzantine peri-ods. It was en episcopacy center during the Byzantine era and a fortress was built to resist Arab attacks. After the Malazgirt War, it was abandoned be-fore the Turkish clans arrived. In the following periods, it was f irst rules by the Seljuk Empire and then by the Aydınoğulları Seigniory. During the reign of Yıldırım Beyazıt it was added to the lands of the Ottoman Empire along with Izmir. The region, which became a part of the Aydınoğulları

Seigniory after Yıldırım Beyazıt was defeated by Timur in the Ankara War, was again conquered by the Ottomans in 1425. Today’s Torbalı was built at the end of the 18th century. It was invaded by Greeks between May 15, 1919 and September 7, 1922. After the declaration of the Republic, it became a borough of Izmir in 1926 and its mu-nicipality was established in 1927. The borough was greatly damaged during an earthquake in 1928 and Torbalı was rebuilt in Tepeköy. The most im-portant historical asset in the borough is Metropolis antique city.

71İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 74: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

“Torbalı is developing”

Aydın MEMÜKTorbalı Kaymakamı The Kaimakam of Torbalı

“Torbalı kabuğuna sığmıyor”

“İzmir’in en hızlı gelişen ilçelerinden biri olan Torbalı şu an altın çağını yaşıyor. Hızlı sanayileşmesi ile birçok il ve ilçeyi kıskandıran Torbalı artık kendi kabuğuna sığmıyor. Yatırım-cılar için İzmir’in en önemli cazi-be merkezlerinden biri olan Torbalı köklü geçmişiyle de tarih ve kültür meraklılarının gözdesi olmaya aday.

Metropolis Antik Kenti, bu anlamda ilçenin en önemli değeri. Şu an kazı çalışmalarının devam ettiği antik kent Geç Helenistik dönemde altın çağını yaşamış, Roma döneminde İmparator Augustus onuruna sunak-

lar dikilmiş, Bizans döneminde psi-koposluk merkezi olmuş.

Metropolis Antik Kenti’nden kalan yapılar olan tiyatro, teras evler, stoa, akropol, latrina, hamam, ticaret-hane, spor alanı ve kale bugün ören yeri içinde bulunmakta. Metropolis Antik Kenti’nde yapılan çalışmalar sonucu çıkarılan eserler, çevre ilçe ve il müzelerinde sergileniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ören yeri kapsamına alınan antik kent, gelecek yıllarda kültür turizmi için önemli bir rol oynayarak ilçenin ka-derini değiştirecek.”

“Torbalı, which is one of İzmir’s fast-est growing boroughs, is living its golden age. Torbalı, which makes other boroughs jealous with its fast in-dustrialization, can no longer contain itself. Torbalı, which is an important investment area in Izmir, is bound to attract attention from culture and his-tory buffs with its deep rooted history.

Metropolis antique city is the bor-ough’s most valuable asset in this re-gard. The antique city, which is still being excavated lived its most glorious days in the Late Hellenistic period; temples were erected in the honor of Emperor Augustus during the Roman era and it was an episcopacy center during the Byzantine period.

The Metropolis antique city includes a theatre, terrace houses, stoa, acrop-olis, bath, shops, gymnasium and a

fortress. The artifacts unearthed at the city are being exhibited in muse-ums in the borough. The antique city, which was named an excursion site by

the Ministry of Culture and Tourism, will be an important factor in culture tourism and change the fate of the borough.”

72 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 75: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

gediği Tepe 6 bin 750 metrekare, Geç Neolitik-Kalkolitik Çağ yerleşimi De-decik Heybelitepe 800 metrekaredir. Her iki alanda Batı Anadolu için büyük önem taşıyan buluntular tespit edilmiş-tir. Helenistik Metropolis Kenti’nde ise resmi yapıların birçoğu gün ışığına çıkarılmış ve antik tiyatro restore edil-miştir. Geçmişte ve hatta bugün pek çok etkinliğin gerçekleştirildiği tiyat-ro, mermerden inşa edilmiş görkemli bir yapıdır. Ayrıca kazısı tamamlana-rak ziyaretçilere açılan Antik bouleu-terion (Meclis Binası), Stoa, Hamam ve Gymnasion, Akropolis mozaikli evler ve dükkânlar görülmeye değer kalıntıları oluşturur.

Metropolis’in önemi İzmir ve Efes arasındaki ana yol üzerindeki strate-jik bir tepe ve eteklerinde kurulmuş olmasında yatmaktadır. Her türlü ti-cari malın rahatça ulaştırılabildiği bu küçük fakat önemli kent, çevresindeki verimli ovalardan sağlanan gelirlerle

The center of religious and culture tourism It is believed that the borough, which has been attracting attention lately from archeologists and historians, will be one of Izmir’s most important religious and culture tourism centers in the near future and recognized by tourists. The Metropolis antique city and other his-torical assets, old stone houses in moun-tain villages, schools that were built during the reign of Sultan Abdülhamid II, mosques pools and fountains are big attractions in the borough. It is expect-ed that the excavations in the borough will change the fate of the region. Torbalı, which has a great location with its proximity to touristic centers like Selçuk and Kuşadası, has touristic po-tential.

The city that was planned 2500 years ago Metropolis, which was announced as an excursion site and allocated 1 trillion

TL, was built as a planned city 2500 years ago on a hill between the villages of Yeniköy and Özbey. The digs at Metropolis are concentrated in the antique city and its vicinity. The first degree protected area here is ap-proximately 779 thousand square me-ters. In addition, Bademgediği Tepe, a Bronze Age settlement is 6750 square meters and Dedecik Heybelitepe from the Late Neolithic-chalcolithic Age is 800 square meters. Important artifacts for western Anatolia were discovered in both places. Most of the official build-ings in Metropolis have been unearthed and the antique theatre has been re-stored. The theatre is a magnificent building made from marble. Other im-portant assets in the city are the antique senate building, stoa, bath, gymnasium, houses with mosaics and shops.

The importance of Metropolis lies with the fact that it was built on a strategic

73İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 76: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

gelişmiş, özellikle şarap üreticiliğiyle ünlenmiştir. Metropolis’in bir baş-ka önemi ise Priene dışında nadiren görülen Helenistik Dönem anıtları-na sahip olmasıdır. Metropolis kent tepesi hala Yeniköy ve Özbey köyleri arasında üzeri zeytin ve çam ağaçla-rıyla örtülü Kocadiz Dağı’nın etekle-rinde bulunmaktadır.

Önemli kalıntılarTiyatro: Metropolis’te tiyatro, Hele-nistik Dönemde yaygın uygulamaya uygun olarak, kentin güneye bakan, şist ana kayadan oluşan yamacının üzerine inşa edilmiştir. Oturma sıra-ları ana kayaya oyulan tabanın üstün-deki blokaja oturtulmuştur. Oturma bölümü, diazoma ile ikiye ayrılır. Alt bölümde merdivenlerin ayırdığı 7 ker-kis (kama planlı bölüm), üst kısımda ise 14 kerkis bulunmaktadır. Toplam oturma kapasitesi 3 bin 600 kişidir.

hill on the main road between İzmir and Ephesus. This important but small city, where trade was popular, developed thanks to the products grown on fruitful lands and wine production. Another im-portance of Metropolis is that it had Hel-lenistic period monuments that are rare. The Metropolis antique city is still locat-ed on the outskirts of Kocadiz Mountain which is covered with olive and pine trees.

Important ruinsTheatre: The theatre in Metropolis was built on the slope made from the schist main rock and overlooks the south of the city just like many others during the Hellenistic period. Seating was fixed on a block that was carved inside the main rock. Seating is divided into two by the diazoma. At the bottom, there are 7 ax planned parts divided by stairs and 14 on the upper part. The theatre has 3600 seat-ing.

İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında en önemlisi

Metropolis Antik Kenti kalıntılarıdır.

The most important historical asset in the borough is Metropolis

antique city.

Tiyatro

74 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 77: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Acropolis: The acropolis is like a lab where the city’s history is researched. Excavations have revealed that people have been living here since 3000 B.C. city walls, which were built on the most easily defendable hill in the city, are dated to the Hellenistic period. The walls are bordered by two doors; the main gateway in the east takes you to the city center and the one in the west takes you to the necropolis.

The hall with mosaics: Geometric frescoes on walls and two mosaic pan-els made with colorful stones were un-earthed inside a large room adjacent to

the theatre. In the center of the main mosaic we can see the God of theatre and entertainment Dionysus, his wife Ariadne and other mythological char-acters. In the side panel, there are com-edy and tragedy masks and fish and bird figures. From these findings, we believe that this was the reception hall of the theatre.

Bouleuterion (Senate Building): De-cisions about the city were made in buildings called Bouleuterion. The one in Metropolis, which was built in the middle of 2nd century B.C., has 16, 90 x 17,7 0 meter measurements and is al-

Akropolis: Akropol, kent tarihinin araştırıldığı bir laboratuar olma özel-liğini taşımaktadır. Burada yapılan sondajlar, insanların M.Ö. 3 bin yılla-rından itibaren burada yaşamaya baş-ladıklarını ortaya çıkarmıştır. Kentin en kolay savunulacak tepesine kurulan yukarı kentin (Akropol) surları, He-lenistik Döneme tarihlenir. Surlar iki kapı tarafından kesilmekte, doğudaki ana giriş kapısı kent merkezine, batıda-ki kapı ise genellikle kaya mezarlarının bulunduğu mezarlık (Nekropol) alanı-na yönlenir.

Mozaikli Salon: Tiyatronun doğu kenarına bitişik inşa edilen Roma dönemine ait geniş mekânın duvar-larında geometrik şekilli freskler, taban döşemesinde ise renkli taşlarla yapılmış iki panel mozaik ortaya çı-karılmıştır. Ana mozaiğin merkezin-de tiyatro ve eğlence tanrısı Dionysos, karısı Ariadne ve konuyla ilgili mito-lojik karakterler (Menad vb.) yer alır. Yan panelde ise komedya ve tragedya masklarının yanı sıra balık ve kuş f i-gürleri olduğu için bu mekanın tiyatro yapısıyla ilgili bir resepsiyon salonu olduğu kabul edilir.

Bouleuterion (Meclis Binası): Antik dönemin meclis binaları olarak adlan-dırılan bouleuterionlarda, kentle ilgi-li kararlar alınırdı. M.Ö. 2. yüzyılın ortalarında yapılan Metropolis Boule-uterionu, 16,90 x 17,70 metre boyut-larıyla kareye yakın bir forma sahiptir. 400 kişi kapasiteli toplantı salonu, ışın-sal merdivenlerle iki bölüme (kerkides) ayrılmıştır. Dairesel formlu oturma sı-raları, antik tiyatrolarda olduğu gibi at nalı formunda tasarlanmıştır.

Stoa: Yağmur ve güneşten korunmak amacıyla yapılan stoalar, dini törenler-de, siyasi ve felsefi toplantılarda, ticari ve kültürel etkinliklerde kullanılıyordu. M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilen Metropo-lis stoasının uzunluğu 67, genişliği 10 metre (200x30 ayak) ölçülerindedir. Ya-pının çatısı, Dor düzenindeki iki sütun sırası sayesinde taşınmaktadır.

Tiyatro

75İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 78: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Yukarı Hamam-Gymnasium: Roma hamamları, yıkanma işlevinin yanın-da günümüzdeki spor merkezleri gibi etkileşim alanlarıydı. Yazıtlara göre, ön hamam, masaj odası ve ana ha-mam bölümlerinden oluşan Metropolis Hamamı’nda sıcaklık döşeme altında bulunan bir metre yüksekliğindeki ısıt-ma sistemiyle (hypocaust) ve duvarlara yerleştirilen içi boş tuğlalarla (tubuli) sağlanıyordu.

Aşağı Hamam-Palaestra: Halk ara-sında ‘’Han Yıkığı’’ olarak adlandırılan kalıntılarda yapılan kazılarda, Roma

İmparatorluk Dönemi’ne ait yaklaşık 40x40 metre ölçülerinde, görkemli bir hamam kalıntısı ortaya çıkarıldı. Yapı çevresinde 2008’den beri sürdürülen araştırma ve kazılarda, hamamın doğu-sundaki düzlükte yaklaşık 35x37 metre boyutlarında bir avlu (palaestra) bulun-du. Sütunlu avlunun çevresindeki ga-lerilerin mozaik döşemeyle kaplandığı tespit edildi.

Atriumlu Evler: Metropolis’te bugüne kadar ortaya çıkarılan yapılar arasında-ki ilişki, düzenli bir kent planı organi-zasyonunun varlığına işaret eder. 2003

most square. The 400 capacity hall was divided into two parts with stairs. The seating is in the shape of a horseshoe.

Stoa: Stoas, which provided protection from rain and sun, were used during re-ligious ceremonies, political and philo-sophical meetings and cultural activi-ties. The stoa of Metropolis, which was built in 2nd century B.C., is 67 meters long and 10 meters wide. The roof of the structure is supported by Dorian style columns rows.

Upper Bath-Gymnasium: The baths during the Roman era were also used for sports activities and used as gyms. The bath in Metropolis consisted of a front bath, massage room and main bath according to its epigraph and heating was provided by hypocaust and hollow bricks that were placed inside walls.

Lower Bath-Palaestra: During the ex-cavations at a place ‘’Han Yıkığı’’ by the locals, ruins of a magnificent Roman era bath were unearthed. During the exca-vations that have been going on since 2008 around the structure, a courtyard

76 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 79: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

sezonu çalışmalarında, ortasında avlu ve havuz bulunan yapılar ortaya çıkarıldı.

Araplıtepe Kilisesi: Bizans döneminde piskoposluk merkezi olan kentin doğu yamacındaki Araplıtepe mevkinde yak-laşık 20 metre genişliği ve 40 metre uzunluğunda önemli bir erken Hıristi-yanlık kilisesine ait kalıntılar bulundu.

İkinci Abdülhamit’ten hatıraİlçe merkezinde, Yeniköy mahallesinde bulunan ev, İkinci Abdülhamit tarafın-dan 1879 yılında medrese olarak yap-tırılmıştır. Arazileri ise, Abdülhamit tarafından, Baltacı Dimyos isimli bir Rumdan satın alınmıştır. Köşk arazisi üzerindeki mantar meşesi ağaçları İs-panya Kralı İkinci Alfonso tarafından, Sultan İkinci Abdülhamit’e hediye edilmiştir. 119 yıllık bu yapı, 1950-1968 yılları arasında kazı evi, 1968 yılında ilköğretim okulu olarak kullanılmıştır.Hipodrom ise 1894 yılında Tepeköy mevkiinde Adnan Menderes’in eşi Ber-

with 35x37 meter measurements was found. The galleries around the col-umned courtyard were covered with mosaics.

Houses with atriums: The rela-tionship between the structures un-earthed in Metropolis points to an orderly and well planned city. In 2003, structures with courtyards and pools in the middle were uncovered.

Araplıtepe Church: The ruins of a Christian church were found in Araplıtepe region in the city which was an episcopacy center in the Byz-antine period.

From Sultan Abdülhamid II The house located in Yeniköy neigh-borhood in the borough center, was built as a madrasah in 1879 by Sul-tan Abdülhamid II. The lands were bought by him from a Greek citizen named Baltacı Dimyos. The oak trees

in the lands were donated by Spanish King Alfonso II. This 119 year old structure was used as an excavation house between 1950 and 1968 and el-ementary school in 1968.

The racetrack was built in 1894 by Evliyazade Ref ik Bey and his was awarded with a medal for his con-struction by Abdülhamid II. Only the main walls of the structure have survived to this date. Before the f ire that destroyed the building, there was a stud farm here that belonged to the Regional Veterinary Directorate.

Ideal for nature and hunting tourism The lands, climate and f lora of Torbalı are ideal for hunting tourism and harboring wild animals. There are many hunting animals that live in the borough. If this potential is ad-vertised, more tourists will come to the borough and engage in hunting activities.

İkinci Abdülhamit Evi

77İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 80: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

“Torbalı’s tourism potential is increasing”

İsmail UYGUR Torbalı Belediye Başkanı Torbalı Chief Magistrate

“Torbalı’nın turizm potansiyeli artıyor”

“İzmir ‘de tarım ve sanayi denildi-ğinde ilk akla gelen ilçelerden biri olan Torbalı, artık tarih, kültür ve turizmde de adından söz ettiriyor. Bunda en büyük etken Metropolis. Geçtiğimiz Haziran ayında ören yeri ilan edilen Metropolis, Torbalı’nın İzmir tarih ve kültür destinasyonları içerisine dâhil edilmesini sağladı. Belediye olarak ilçemizin en eski yerleşim yeri olan Metropolis An-tik Kenti kazılarına elimizden gelen desteği sağlıyoruz. Bunu yanı sıra ilçe merkezindeki tarihi değeri olan bi-naları restore edip vatandaşlarımızın kullanımına açarak geçmişin mirası-nı geleceğe aktarıyoruz. Bu binalarla oluşturduğumuz sosyal alanlar, ilçe-mizi ziyarete gelen misafirlerimizi

ağırlayabileceğimiz yazlık, kışlık ve Türkiye’de eşi benzeri olamayan mimari özelliklere sahip mekânlar Torbalıların yanı sıra yerli ve yabancı turistler tarafından da beğeniliyor.Bu çalışmalarımızın yanında kültür mirasımız olan deve güreşleri, hıd-rellez şenlikleri ve rahvan at yarışları gibi festivallerimizi her yıl düzenli bir şekilde yaparak yaşatmaya çalışı-yoruz. Bu gelenekleri sürdürüp gele-cek kuşaklara aktarmayı kendimize görev edindik.

Kısacası tarihimize ve geleneklerimi-ze sahip çıkarak Torbalı’nın turizm potansiyelini değerlendirmeyi ve il-çenin turizm pastasından aldığı payı artırmayı hedef liyoruz.”

“Torbalı, which is the first borough that comes to mind in Izmir regarding agriculture and industry, is also mak-ing a name for itself in history, culture and tourism. The most important fac-tor for this is Metropolis antique city. The city, which was announced as an excursion site last June, has made it possible for our borough to be a his-torical and cultural destination. As the municipality, we are fully sup-porting the excavations at Metropo-lis. In addition, we are restoring old historical buildings and transferring our cultural heritage to future gen-erations. The social areas we have es-tablished within these buildings and accommodations with unique archi-tectural features are preferred by do-mestic and foreign tourists. In the meantime, we are trying to keep our traditions alive by hosting a string of festivals. It is our duty to

carry out these traditions and transfer them to future generations.

In short, we are aiming to evaluate

our borough’s potential in tourism by taking care of our history and tradi-tions and hoping to take a share from the tourism industry.”

78 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 81: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

rin hanımın dayısı Evliyazade Refik Bey tarafından kurulmuştur. Hatta bu nedenle adı geçen kişi İkinci Abdülha-mit tarafından bir nişan ile ödüllendiril-miştir. 1. derece SİT alanı ilan edilerek koruma altına alınan bu yapıdan günü-müze, geçmişte geçirdiği büyük yan-gından dolayı yalnızca taşıyıcı duvarları gelebilmiştir. Bunun dışındaki iç taşıyı-cı sistemi, kapı ve pencereleri tamamen yok olmuştur. Bu yangından önce bura-da Bölge Veteriner Müdürlüğü’ne ait bir hara yer almaktaydı.

Doğa ve av turizmine elverişliTarihsel nitelik taşıyan öğelerin yanı sıra Torbalı’nın arazi yapısı, iklimi ve bitki örtüsü doğa turizmine ve av hay-vanlarının barınmasına elverişli bir ortam hazırlamaktadır. Bu nedenle av hayvanı türü oldukça fazladır. Bu po-tansiyelin iyi tanıtılması halinde turiz-me kazandırılması ve konaklama ama-cıyla gelen turist sayısının arttırılması mümkündür.

Dağtekke village heals Healing water that is found in the vil-lage of Dağtekke which is 70 kilometers from Izmir and 24 kilometers from Torbalı has the ability to corrode met-als. Many people are said to have been healed by drinking the water which aids in the treatment of kidney stones, diabetes, calcif ication and urinary tract infections. The village is also an ideal place for a quiet vacation in na-ture.

Caves have great touristic potential According to the survey conducted by the Aegean Cave Research and Pro-tection Institute and supported by the Izmir Development Agency, Torbalı has the most caves in Izmir with 8 caves. Özbey village within the bor-ders of the borough has caves that have rich tourism potential. The most interesting cave among these is Uyuz-dere Cave near Metropolis antique

Torbalı’nın arazi yapısı, iklimi ve

bitki örtüsü doğa ve av turizmine oldukça elverişli.

The lands, climate and flora of Torbalı

are ideal for hunting tourism.

79İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 82: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Dağtekke köyü şifa dağıtıyorİzmir’e 70 kilometre, Torbalı’ya 25 kilometre uzaklıkta olan Dağtek-ke köyünde bulunan şifalı su metal çürütücü özelliğe sahiptir. Sindirim yolu, böbrek taşları, şeker hastalık-ları, taş, kireçlenme, kum, çamur, üre gibi hastalıklara iyi geldiği bi-linen suyun pek çok kişiyi sağlığına kavuşturduğu söylenir. Ameliyatsız ve ağrısız böbrek taşları ve kumuna çare olarak tavsiye edilen şifalı su-yun çıktığı Dağtekke köyü doğayla baş başa vakit geçirmek için de elve-rişli bir ortam sunar.

Mağaraları zengin turizm potansiyeline sahipEge Mağara Araştırmaları ve Koru-ma Derneği’nin (EGEMAK) İzmir Kalkınma Ajansı’ın desteğiyle yü-rüttüğü araştırma sonuçlarına göre Torbalı 8 mağarası ile İzmir’de en fazla mağara bulunan ilçelerinden biridir. İlçe sınırları içerisinde bulu-nan ve henüz turizme açılmamış olan Özbey köyü çevresindeki mağaralar zengin turizm potansiyeline sahip-tir. Bu mağaralar içinde en ilginci ise Metropolis Antik Kenti yakın-larındaki Uyuzdere Mağarası’dır. Roma Dönemi’nde iskân yeri olarak kullanıldığı sanılan mağarada çeşit-li tarihi kaplar ve su testileri bulun-muş ancak herhangi bir arkeolojik çalışma yapılmamıştır. Dümbelek Mağarası, Maden Mağarası, Onyx Mağarası, İncirli Mağarası, Beşikçi Mağarası, Güvercinli Mağarası ve Sarı Kristal Mağarası ilçedeki diğer mağaralardır.

Geleneksel Deve Güreşi FestivaliTorbalı Belediyesi tarafından her yıl organize edilen ve bu yıl sekizinci-si gerçekleştirilen Geleneksel Deve Güreşleri Festivali ilçeyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin ilgi-sini çeker. Mehteran gösterisinin de sunulduğu yüzyıllardır gelenek hali-ne gelmiş festival renkli görüntülere sahne olur.

city. Many historical books and am-phorae were found in the cave which was probably used as a house during the Roman period but no archeologi-cal research has been done in the cave. Dümbelek, Maden, Onyx, İncirli, Beşikçi, Güvercinli and Sarı Kristal cave are other interesting caves in the borough.

The traditional camel wrestling festival The Traditional Camel Wrestling Festival, which is organized each year by the Municiaplity of Torbalı, draws the attention of domestic and foreign tourists. The festival is a col-orful event where a janissary band also performs.

80 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 83: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

İzmir sanayisinin parlayan yıldızı

Torbalı’nın ekonomisi 1980’li yıllarda tarıma dayalıyken 1990’lı yılların başında Türkiye’nin sanayileşmesine pa-ralel olarak ilçe sanayisinde patlama yaşanmıştır. İlçede sanayinin bu gelişimi tarıma dayalı olan ekonomiyi yüz-de 75-80 sanayiye dayalı hale getirmiştir. İlçenin Adnan Menderes Havaalanı’na ve İzmir Limanı’na yakınlığı bu olanakları sağlayan önemli faktörlerdir. Ayrıca zengin tarım potansiyeli ve sanayiye ham madde teşkil eden ta-rım ürünlerinin geçmiş yıllardan beri yetiştiriliyor olması sanayinin bu alanda gelişimini sağlamıştır. Yetiştirilen pamuk, tütün, zeytin gibi çeşitli tarım ürünleri, dokuma, sigara ve yağ sanayisinin kurulmasını ve gelişmesini teş-vik etmektedir. Tahıl, sebze, meyve üretimi ile potansiyel üretim alanları besin endüstrisi için yeni alanlar yaratacak düzeydedir. Toplam yedi ayrı sanayi bölgesi ve küçük sa-nayi sitesinin bulunduğu ilçede irili ufaklı üretim tesisi ve fabrika sayısı 400 civarındadır. İlçe, coğrafi konumu iti-bariyle hava ve deniz limanlarına yakınlığı, kara ve demir-yolu ulaşımın rahat yapılabildiği merkezi bir konumdadır. Bu konumu itibariyle sanayici için cazibe merkezidir.

The shining star of Izmir’s industry

While the economy of Torbalı was dependant on agriculture in the 1980’s, industry bloomed in the borough at the beginning of the 1990’s parallel to the industrialization of Turkey. This development in industry made the economy 78-80% dependant on industry. The close proximity of the borough to the Adnan Menderes Airport and the Port of Izmir are important factors in this development. In addi-tion, the rich agricultural potential and the growth of raw products have made improvements in industry. Agricultural products such as cotton, tobacco and ol-ive support the establishment and growth of textile, cigarette and oil industries. Grain, vegetable and fruit production is sufficient enough to create new areas for the food industry. There are a total of 400 factories and production companies in the borough which has 7 industrial zones. The borough is close to the air-port and seaport and access from land is easy due to its close proximity to highways. With this, the borough is an attractive area for industrialists.

81İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 84: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

“İzmir daha fazlasını hak ediyor”

“İzmir deserves more”

Son dönemde Arkas Sanat Merkezi ve Arkas Deniz Tarihi Merkezi ile İzmir’in kültür sanat yaşamına iki önemli kurum kazandıran Lucien Arkas, “İzmir’e gönül borcumuz var” diyor.

Lucien Arkas, who has made an impact in the art life of Izmir lately with the Arkas Art Center and Arkas Nautical History Center says, “We owe Izmir”

Üç asırdır İzmir’de yaşayan bir ailenin ferdi, tam bir İzmir sevdalısı Lucien Arkas. İş ya-

şamındaki başarıları bir yana turizm, kültür, sanat ve spor alanlarındaki ya-tırımlarla İzmir’e saymakla bitmeyen eserler kazandıran Arkas, İzmir’e bağlı-lığını her fırsatta dile getirir.

Aksini iddia edenlere inat İzmir’den de bir dünya devi yaratılabileceğini ispatla-yan Arkas, “Yaşadığım şehre hem eko-nomik hem de sosyal açıdan fayda sağla-maktan mutluluk duyuyorum” diyor.

İzmir’e faydalı olabilmek için onun sı-nırlarının dışına çıkıp, kazandığıyla kente yatırım yapmak gerektiğini ifade eden Arkas, kentin sahip olduğu değer-ler ile şu an olduğu yerden çok daha faz-lasını hak ettiğini söylüyor.

Üç asırdır İzmir’de yaşayan bir ailenin ferdisiniz. Lucien Arkas nasıl anlatır İzmir’i?Arkas: Arkas ailesi için İzmir şehri çok

Yazı / Article: Derya ŞAHİNFotoğraflar/ Photographs: Arkas Holding Arşivi

Lucien Arkas

Güncel / Actual

82 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 85: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

önemlidir. 300 yıldır bu şehirde yaşıyo-ruz, Arkas Holding’in temelleri 1902 yılında burada atıldı. İzmir’e gönül bor-cumuz ve sevgimiz var. Bu nedenle de elimizdeki imkânlar dâhilinde İzmir’e hep katkı koymaya gayret ediyoruz. İzmir’in avantajlı coğrafi konumu, ikli-mi, tarihi, turizm potansiyeli ile ticareti kolaylaştıracak ulaşım imkânları; lima-nı, havaalanı ve yetenekli insan gücüyle şu an olduğu yerden daha fazlasını hak ettiğini düşünüyorum.

İş yaşamındaki başarılarınızın yanı sıra sanata merakınız ve özel sanat ko-leksiyonlarınızla da tanınıyorsunuz. Koleksiyonerliğe nasıl başladınız?Arkas: Gemi maketi koleksiyonuma bundan 30 yıl önce, tablolardan oluşan sanat koleksiyonuma ise 20 yıl kadar önce başladım. İlk önce beğendiğim tabloları alarak ve beğendiğim gemi maketlerini yaptırarak başladım. Ko-leksiyonerliği hiç bir zaman bir toplama uğraşısı olarak görmedim.

Lucien Arkas is a lover of Izmir and is a member of a family that has lived in Izmir for three gen-

erations. Arkas, who has gifted many things to Izmir with investments in tour-ism, culture, art and sports besides being a highly successful businessman, always talks about his devotion to the city. Arkas, who has proven that a giant com-pany could be established in Izmir de-spite all people who believe otherwise, says “I am happy to financially and so-cially contribute to the city I live in.” Arkas, who says that he invests in Izmir with the money he makes out of the city, adds that Izmir deserves so much more with the assets it possesses.

You are a member of a family that has been living in Izmir for three centu-ries. How would Lucien Arkas İzmir?Arkas: Izmir is important to the Arkas family. We have been living here for the past 300 years. The foundations of Arkas Holing were laid here in 1902.

“İşinizi doğru yürütmek için

mutlaka merkezinizi taşımanız

gerekmiyor.”

“You don’t need to move your

headquarters to make your business work.”

83İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 86: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Özellikle sanat koleksiyonum için daha sonra profesyonel bir ekiple çalışmaya başladım. Belli bir disiplin çerçevesinde uzun yıllar içinde Arkas koleksiyonunu oluşturduk.

Bini aşkın eserden oluşan Arkas Resim Koleksiyonunu, temelde “Türk Resmi” ve “Post-Empresyonist Dönem” olmak üzere iki ana başlık altında topladık. Türk Resmi başlığı altında bir araya ge-tirilen bölümde, 19. yüzyılın son dönemi olarak kabul edilen ve “Asker Ressam-lar” olarak bilinen periyottan başlayarak, Çağdaş Türk Resmine kadar uzanan dö-neme ait örnekler var. İkinci bölüm ise; Batı Modern Sanatı’nın koleksiyonda öne çıkan diğer bir önemli başlığı “Post-Empresyonist Dönem.” Gemi maketi koleksiyonum ise 400’e ulaştı. Bunların hepsini açtığımız merkezde sergilememiz mümkün değil. Hem gemi maketleri hem de gemi antikalarının büyük çoğunluğu Arkas Binaları’nda, çalışma ortamları-mızda bulunuyor.

Türkiye’nin sayılı koleksiyonlarından olan sanat koleksiyonunuzu Arkas Sa-nat Merkezi’nde, 30 yılı aşkın sürede topladığınız gemi maketleri ve anti-kalardan oluşan koleksiyonunuzu da Arkas Deniz Tarihi Merkezi’nde sa-natseverlerle paylaşıyorsunuz. İzmir

We love Izmir and we owe the city a lot. That is why we are working to con-tribute to the city in any way we can. I believe that Izmir deserves much more with its geographical location, climate, history, touristic potential, port, airport and gifted people.

You are known for your love of art and art collection besides your success in the business world. How did you start collecting art? Arkas: I began collecting ship models 30 years ago and paintings 20 years ago. I began by purchasing the paintings I liked and commissioning the construc-tion of ship models I admired. I never thought of collecting as bringing pieces together. Afterwards, I began working with a professional team for my art col-lection. We established the Arkas Col-lection after years of work. We gathered the paintings in two major categories: Turkish Art and Post-Impressionist Period. In the first category, there are

“Arkas ailesi için İzmir şehri çok

önemlidir.”

“Izmir is important to the Arkas family.”

84 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 87: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

için bir ilk teşkil eden bu merkezleri oluşturma fikri nasıl doğdu?Arkas: Fransa Hükümeti’nin İzmir Fahri Konsolosluk binasının restoras-yonunun yapılması karşılığında, denize bakan bölümünü 20 yıl süreyle yalnızca kültür- sanat amaçlı faaliyetler için bize tahsis etmesi sayesinde İzmir’e bir sanat merkezi kazandırabildim. 2011 yılının Kasım ayında açtığımız Arkas Sanat Merkezi’nde süreli sergiler yapıyoruz. Hem kendi koleksiyonumdaki eserler-den hem de farklı sanatçıların eserlerin-den derlenen sergiler hazırlıyoruz.

Arkas Sanat Merkezi’ni, hizmet verdi-ği binanın mimari tarihçesi ile örtüşen dönemin eserlerinden derlenen “Arkas Koleksiyonu’nda Post-Empresyonizm” sergisi ile açtık. Post-Empresyonist dönem sanatçılarından Maxime Ma-ufra, Louis Anquetin, Émile Bernard, Maurice Denis, Maurice de Vlaminck, Édouard Vuillard, Louis Valtat gibi res-samların 78 adet eserini görme imkânı sunan Arkas Sanat Merkezi’nin ikinci sergisi “Batılı’nın Fırçasından Ege’nin Bu Yakası” isimli 150 yıllık bir zaman dilimini kapsayan oryantalist resim ser-gisi oldu.

Sanatseverler tarafından yoğun ilgi gö-ren bu iki serginin ardından yalnızca kendi koleksiyonumuza ve resim sa-natına bağlı kalmamak adına, üçüncü sergimizde ziyaretçilerimizi dünyaca ünlü Türk Fotoğraf sanatçısı Ahmet Ertuğ’un kütüphane ve opera sarayları-nı konu alan “Sessizliğin Yankısı” isimli sergisi ile buluşturuyoruz.

15 Eylül’de açılan sergi 30 Aralık’a ka-dar devam edecek. 21 adet opera bina-sı ve 23 adet kütüphane fotoğrafından oluşan sergide; Venedik’te bulunan La Fenice, Paris’te bulunan Opera Garnier, Barselona’da bulunan Palau de la Música Catalana’yı ve Paris’in meşhur kütüpha-nelerinden Bibliothèque Nationale de France, Lizbon’daki Palácio Nacional de Mafra ve Dublin’de yer alan Trinity College gibi tarihi kütüphanelerini gör-mek mümkün. Arkas Sanat Merkezi,

Pazartesi günleri hariç hergün ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. Gemi ma-ketlerinin bir bölümünü şirket binaları-mızda sergiliyorduk ancak deniz tarihi-ne ışık tutmak adına bu maketleri belirli bir konseptte ve özel bir mekânda ser-gileme fikri her zaman aklımda vardı. Bornova’da, tarihi 1800’lere dayanan, hatta bir dönem içerisinde yaşadığımız ancak uzun süredir boş olan evimizi Arkas Deniz Tarihi Merkezi’ne dönüş-türerek gemi maketi koleksiyonumu da orada sergilemeye başladım. Arkas De-niz Tarihi Merkezi’nde 95 gemi maketi, 126 gemi antikası ve 67 tablodan oluşan sabit bir sergi bulunuyor.

Türkiye’de özel bir kurumun çatısı altında konumlanan ilk trio da Arkas Holding bünyesinde. Klasik müziğe sağladığınız bu desteği genişletme, örneğin bir orkestra kurma düşünce-niz var mı?Arkas: Arkas Trio, üç değerli solist

paintings starting from 19th century all the way to the Modern Turkish art period. The second category consists of post impressionist period paintings.

My ship model collection now has 400 pieces. We cannot possibly exhibit all them at our center. Most of my ship models and antiquities are in Arkas buildings.

You are exhibiting your art collec-tion at the Arkas Art Center and ship models and antiquities at the Arkas Nautical History Center. How did you decide to open these two institutions? Arkas: When the French Government allocated a part of the consulate build-ing to us for 20 years just for art pur-poses in exchange for the restoration of the building, I had the pleasure of gift-ing Izmir with an art center. There are regular exhibitions at the center which was opened in 2011. Some of these ex-

85İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 88: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

sanatçıdan oluşuyor. Keman solist sa-natçısı Tuncay Yılmaz, piyano solist sanatçısı Emre Elivar ve Alman çellist Gustav Rivinius. Kurumsal çatı altında solist sanatçılardan oluşan ve süreklili-ği olan ilk trio olma özelliği var. Oda müziğinin ülkemizde sevilmesi, daha çok tanınmasına katkı sağlamak ama-cıyla, bir trionun hareket kabiliyeti ve uygun konser salonu bulma avantajları-nı dikkate alarak tercihimizi bu yönde kullandık.

Arkas olarak projelerimizi uzun vadeli planlıyoruz. Arkas Trio kurulalı henüz bir yıl oldu ancak gerek yurtiçinde gerek yurtdışında çok iyi performanslar sergi-ledi, güzel geri dönüşler aldık. Şu an mü-zik alanında tüm kaynağımızı ve ilgimizi Arkas Trio’ya ayırıyoruz.

İzmir’in geleceğinin EXPO’nun belir-leyeceğinin dile getirildiği günümüzde siz her fırsatta Körfez taraması ve lima-nın genişletilmesinin önemine değini-yorsunuz. Sizce İzmir’in geleceğinde hangisi öncelikli?Arkas: EXPO elbette çok önemli, ya-pıldığı başka şehirlere olan katkıları or-tada. Bu süreçte elimizden gelen desteği vermeliyiz. Ancak EXPO 2020 yılında olacak. O tarihe kadar boş durmamak la-

zım. İzmir’in en zengin dönemleri lima-nın işlediği parlak zamanlarıdır. İzmir Limanı’nı eski günlerindeki gibi efektif çalışır hale getirmek şehre büyük hare-ket getirecektir. Limanın eksiklikleri-nin bir an önce giderilmesi çok önemli. Öncelikli olarak körfezin taranması ve limanın genişletilmesi şart diye düşünü-yorum.

İzmir merkezli şirketlerin pek çoğu merkezlerini İstanbul’a taşırken siz İzmir’de kalmayı tercih ettiniz? Neden?Arkas: Bir yere ait olmayı hissetmek çok önemli. Yaşadığım şehre hem ekonomik hem de sosyal açıdan fayda sağlamaktan mutluluk duyuyorum. Ancak İzmir’e faydamızın olabilmesi için onun sınırla-rının dışına çıkmalı, kazanıp gelip bura-da yatırım yapmalıyız.

Arkas olarak merkezimiz İzmir’de. An-cak Türkiye’de İstanbul başta olmak üzere 13 şehirde ofisimiz var. Ayrıca Akdeniz ve Karadeniz’de 18 ülkede ofis-lerimiz bulunuyor. Bütün bu uluslararası yapıyı İzmir’den de yönetebiliyoruz. İşi-nizi doğru yürütmek için mutlaka mer-kezinizi taşımanız gerekmiyor. Gelişen teknoloji ve günümüzün iletişim araçları iş yapmamızı ve kontrol etmemizi kolay-laştırıyor.

hibitions consist of our won collection and others are works by other artists.

We opened the Arkas Art Center with an exhibition called Post Impression-ism from the Arkas Collection, which was in harmony with the architectural history of the building. After the first exhibition, which included paintings by Maxime Maufra, Louis Anquetin, Émile Bernard, Maurice Denis, Mau-rice de Vlaminck, Édouard Vuillard and Louis Valtat, we opened our second ex-hibition called This Side of the Aegean from the brushstrokes of Westerners.

After these two exhibitions which in-cluded only pieces from our collection, we organized a photography exhibition by famous Turkish photographer Ah-met Ertuğ called The Echo of Silence which features photographs of famous opera buildings and libraries.

The exhibition, which began on Sep-tember 15, will continue until Decem-ber 30. The exhibition includes pho-tographs of La Fenice Opera in Venice, Opera Garnier in France, Palau de la Música Catalana in Barcelona, Biblio-thèque Nationale de France in Paris, Pa-lácio Nacional de Mafra in Lisbon and Trinity College Library in Dublin among many more. Arkas Art Center is open ev-ery day except Mondays and entrance is free. We always displayed our ship mod-els in our buildings but we were thinking about exhibiting them in a private space to shed light on nautical history. We turned our house in Bornova, which was built in the 1800’s into the Arkas Nauti-cal History Center and began exhibiting our collection. There are 95 ship models, 126 ship antiquities and 67 paintings at the center.

The first trio established under a pri-vate company is also a part of Arkas Holding. Do you think of establishing an orchestra and widening the scope? Arkas: Arkas Trio consists of three im-portant musicians; violin soloist Tuncay Yılmaz, piano soloist Emre Elivar and

86 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 89: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

EXPO sunumunda yaptığınız konuş-ma büyük alkış aldı. Bunu neye bağlı-yorsunuz?Arkas: EXPO’da yaptığım konuşmada İzmir’in bir hoşgörü şehri olduğuna ve bu kentte insanların çok mutlu olduğuna dikkat çektim. Hoşgörü ender bulunan bir şey. EXPO insanların yaşamaktan mutluluk duyduğu bu kentte yapılacaksa yaşama sevincinin olduğu bir kent ger-çekten doğru bir seçim olacaktır diye dü-şünüyorum.

German cellist Gustav Rivinius. We opt-ed for a trio in order to introduce cham-ber music to the country and also took into account the mobility of a trio and the abundance of available concert halls.

As Arkas, we establish our projects for the long haul it has been a year since the Arkas Trio was assembled but they have performed greatly in and out of the country. We have had great feedback. For now, we are only focusing on Arkas Trio.

When a time where everyone points out to EXPO for the future of Izmir, you expressly point out to the importance of widening the port. Which do you think is more important for the future of Izmir? Arkas: EXPO is of course very impor-tant; we know its contribution to the cit-ies it was organized in. we must give our full support to the process. But EXPO will be organized in 2020. In the mean-time, we have to keep working. İzmir’s richest period was when the port was working efficiently. Making the Port of Izmir operational like in the all days will greatly increase activity in the city. It is important to eliminate all the problems at the port as soon as possible. First of all, we need to scan the bay and widen the port.

While many of the companies based in Izmir moved their headquarters to Istanbul, you decided to stay in Izmir. Why? Arkas: It is important to feel that you belong somewhere. I am happy to finan-cially and socially contribute to the city I live in but in order to help Izmir, we need to go outside its borders, earn our money and come back and invest here.

Our headquarters are in Izmir but we have offices in 13 cities. In addition, we have offices in the Mediterranean, Black Sea and 18 foreign countries. We can manage this international structure from Izmir. Latest developments in technology and communication tools help us do busi-ness and control the operation.

You received a lot of applause during your speech at the EXPO presenta-tion. Why do you think that hap-pened? Arkas: During my speech, I stated that Izmir was a city of tolerance and that people living here were very happy. Tolerance is hard to come by. If EXPO will be organized in a city where people are happy to live, then I think Izmir will be the right choice.

87İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 90: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

88 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

İnanç Turizmi / Belief Tourism

Page 91: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

A Franciscan Church: Santa Maria

Alsancak Halit Ziya Bulvarı No: 67 adresinde bulunan Santa Maria Katolik Kilisesi’nin ta-

rihçesi ilginçtir. İsa’nın annesi Meryem Ana deyimimize tekabül eden Santa Maria adı ile dünyada pek çok Katolik kilisesi inşa edilmiştir.

İzmirimizde de İtalyan Fransiskan ra-hipleri 1341-1400 döneminde, tespit edemediğimiz bir yerde, Santa Maria Kilisesi’ni kurmuşlardı. Bu kilise 1688 yılında meydana gelen bir depremde yıkıldı. Bugün bulunduğu yerde, 1692 yılında bir Santa Maria Kilisesi ve bir manastır olmak üzere inşa edilmeye başlandı. Hollandalıların desteği ile 25 Aralık 1698’de kilisenin açılışı ger-çekleşti. O dönemde deniz kıyısında yer alan, kilisenin bulunduğu bulva-rın mahallesine “Maltezika” denirdi. Çünkü burası Malta’dan göç edenlerin

Santa Maria Catholic Church, lo-cated on Alsancak Halit Ziya Boulevard, No: 67, has a very in-

teresting history. Many churches with the same name have been built all around the world.

Franciscan priests had built the Santa Maria Church during the years 1341 and 1400 at an unknown location in Izmir. This church collapsed during an earthquake in 1688 and a reconstruc-tion began at the same location in 1692. The church was opened on December 25, 1698 with support from the Dutch. The neighborhood in which the church was built during that time was near the sea and was called “Maltezika” because it was the neighborhood where people from Malta resided. They were Catho-lic. Pope Pio VII declared the magnifi-cent church and monastery a cathedral.

Santa Maria Church, which attracted attention with its grand building and monastery and was once declared a cathedral, serves the Catholic

people in Izmir and welcomes tourists from all over the world.

Yazı/Article: Alex Baltazzi Fotoğraflar/Photographs: Derya Şahin

Bir Fransiskan Kilisesi:

Santa Maria Geçmişte görkemli binası ve manastırı ile dikkat çeken ve katedral ilan edilen Santa Maria Kilisesi, günümüzde İzmir Katolik cemaatine hizmet etmenin yanı sıra kente gelen turistleri ağırlıyor.

Alex Baltazzi

89İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 92: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

ikamet ettiği mahalle idi. İyi denizci ve balıkçı olan Maltalılar, Katolik idiler. Kilise binası ve manastırı ile o zamanın görkemli bir kilisesi olan Santa Maria Kilisesi’ni Papa Pio VII., Katedral (Baş Kilise) ilan etti.

Rauf Beyru, 19. yüzyılda İzmir Kenti adlı kitabında şöyle yazmaktadır: “Bu küçük askeri mezarlık (Konak bölgesin-deki İngiliz Askeri Mezarlığı olmalıdır) dikkate alınmazsa 1865 yılına kadar di-ğer Hıristiyan unsurlar gibi, Ortodoks Rumlar ve Gregorgen Ermeniler de ölülerini kendi kiliselerinin bahçe ve avlularına gömmekteydiler. Buna karşı-lık Katolik mezhebini kabul etmiş Rum ve Ermenilerle, Fransızlar, İzmir’de halen de mevcut bulunan St. Polycar-pe Kilisesi’nde ve arkasında ölülerini gömerken, diğer bir bölümü ise, İtal-yanlar, Ragusalılar ve diğer İtalyan dev-letçikleri uyrukluları Avusturyalılarla birlikte, aynı amaçla yine halen mevcut St.Marie - ya da Santa Maria Kilisesi

Here is what Rauf Beyru has written in His 19th century book The City of Izmir: “Setting aside this small military cemetery, Christians, Orthodox Greeks and Gregorian Armenians used to bury their dead in the garden or courtyard of churches until 1865. Contrary to this, Catholic Greeks and Armenians and the French buried their dead in St. Polycarp Church while Italians and Austrians used Santa Maria Church. We have seen Catholics use the churches in Bornova and Buca for the same purpose.”

The church burned down on August 16, 1889, reasons unknown. It was restored in 1891 with financial sup-port from Austrian Emperor Francois Joseph. As far as we know, the church was under the protection of Genoa and Venice. But when these republics lost their freedom, the church went under the protection of Austria. However, the church was always guarded by the Ital-

Santa Maria Katolik

Kilisesi’nin tarihçesi ilginçtir

Santa Maria Catholic

Church has a very interesting

history

90 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 93: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

ve avlusunu kullanırlardı. Katoliklerin bunların dışında, Bornova ve Buca’daki kiliselerini de aynı amaçla kullandıkları anlaşılmaktadır.”

Kilise, 16 Ağustos 1889’da bilinmeyen sebeplerden dolayı yanmıştır. Avustur-ya İmparatoru Fransuva Josef ’in desteği ile 1891’de restore edilmiştir. Bilindiği gibi kilise, İtalyan Genova ve Venedik himayesinde idi. Fakat bu Cumhuri-yetler özgürlüklerini kaybettiklerinde, Avusturya himayesi altına girmiştir. Ancak Santa Maria Kilisesi her zaman İtalyanlığını muhafaza etmiştir ve 1919 yılında resmen İtalya’nın himayesine girmiştir.

1866’da kurulan San Antonio Has-tanesi, Santa Maria Kilisesi Fran-siskan rahiplerine bağlı idi. San An-tonio Hastanesi, eskiden Hastaneler Sokağı denilen bugünkü Şehit Nevres Caddesi’nde bulunuyordu. 1922 yangı-nından sonra San Antonio Hastanesi,

ians and it became the official property of Italy in 1919.

San Antonia Hospital, established in 1866, was affiliated with the Francis-can priests of Santa Maria Church. San Antonio Hospital was located on Şehit Nevres Avenue, formerly known as Hospital Street. After the fire in 1922, the hospital moved to Ziya Gökalp Av-enue and continued to operate out of the British Naval Hospital. According to Mehmet Karayaman’s book called “Health in Izmir in the first half of the 20th century” the hospital closed down at the end of 1939 and was turned into a school for the deaf and blind. Today, it is a tourism school.

The church was not damaged dur-ing the fire in 1922 but the monastery was damaged. Many of the people who were trying to run from the fire took refuge in the church. Padre Scagliarini, probably a Levantine, was very helpful

91İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 94: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Alsancak Garı civarında, bugünkü Ziya Gökalp Caddesi’ndeki İngiliz Denizci-ler Hastanesi’nin binasını kiralayarak orada faaliyetlerine devam etmiştir. Mehmet Karayaman’ın “20. Yüzyılın İlk Yarısında İzmir’de Sağlık” adlı kita-bında verdiği bilgiye göre “1939 yılının sonunda, San Antonio Hastanesi’nin fa-aliyetlerine son verilmiş, hastane binası daha sonra Sağır ve Körler Okulu ola-rak kullanılmıştır” ve şimdi de Turizm Okulu olarak faaliyette bulunmaktadır.Santa Maria Kilisesi, 1922 yangınında yanmamıştır ancak bugün artık mevcut olmayan manastır binası hasar görmüş-tür. Yangından kaçan mahallelilerin büyük bir kısmı kiliseye sığınmıştır. Kilisenin rahiplerinden muhtemelen İzmirli levanten olan Padre Scagliarini bunlara çok yardımcı olmuştur. Kilise günümüzde de faaliyettedir ve İzmir’de-ki Katolik cemaatine hizmet etmesinin yanı sıra, kentimize gelen turistlerin ilgisini de kazanmaktadır. Santa Ma-ria Kilisesi’nin dış kısmı sadeliği ile

bir tarihi ciddiyet havası taşımaktadır. Kilise’nin içindeki güneybatı duvarında altar nişleri, Dr. Özen Eyce’nin İzmir Kilise Yapıları adlı kitabında belirttiği gibi, beşik çatı altında zarif bir demir işçiliğini yansıtan makasları ve bir çatı sistemi mevcuttur. Kiliseden aldığımız bilgiye göre 1889 yılında meydana ge-len yangından sonraki restorasyonda Konak Pier’de de demir çatı çalışma-ları yapan ünlü Eyfel Bürosu’nun ese-ridir.

Bornova’da Erzene Mahallesi’nde, yine İtalyan Fransiskan rahiplerine bağlı bir Santa Maria Kilise’si mevcuttur. Ce-maatin katkılarıyla 1797 yılında ahşap olarak inşa edilen kilise, 1832’de taş kullanılarak yeniden yapıldı. Dostum Hasan Arıcan’ın Bornova Köşkle-ri Gezginler ve Anılar adlı kitabında belirttiği gibi “Kilise’nin duvarları bo-yunca uzanıp giden mezar taşlarında kazınmış birçok eski aile adı, bizlere Bornova’nın geçmişini hatırlatır.”

during the fire. The church is still op-erational and welcomes tourists as well as the catholic population in Izmir.

The exterior of the church is simple and serious looking. It has altar niches on the southwestern wall, a roof sys-tem and shears that ref lect the intricate iron workmanship under the cradled roof. According to information we have received from the church, this iron workmanship is the works of the Eiffel Bureau, which also did the iron roof system of Konak Pier.

There is another Santa Maria Church in Bornova’s Erzene Quarter, run by Franciscan priests. The wooden church, built by the community in 1797, was rebuilt with stone in 1832. As my good friend Hasan Arıcan says in his book: “The many family names carved onto tomb stones along the walls of the church remind us of the history of Bornova.”

Kilisenin beşik çatı altında zarif bir demir işçiliğini yansıtan çatı sistemi Konak Pier’de de demir çatı çalışmaları yapan ünlü Eyfel Bürosu’nun eseridir.

The roof system of the church, which reflects the intricate iron workmanship under the cradled roof, is the work of the Eiffel Bureau, which also worked on the iron roof system of Konak Pier.

92 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 95: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

93İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Rüzgarlı Bahçe MahallesiŞehit Sinan Eroğlu Caddesi,Akel Plaza B Blok No:6 Kat:-3 Kavacık-Beykoz/İSTANBULT. 0216. 333 44 44F. 0216. 333 44 99

Musalla Mahallesi 1107 Sokak No: 2 Çeşme/İZMİRT. 0232. 712 85 85 0232. 712 87 49F. 0232. 712 83 16 0232. 712 04 27

ULUSOY DENİZ YOLLARI İŞLETMECİLİĞİ A.ŞULUSOY ÇEŞME LİMAN İŞLETMESİ A.Ş

http://denizcilik.ulusoy.com.tr/

Merkez Şube

Page 96: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

“İzmir Türkiye’nin en yaşanılası şehri”“Çok renkli, çok hoşgörülü, çok kültürlü, çok yönlü, çok uygar bir şehir İzmir. Bir benzeri kesinlikle yok. Bunu İzmir’de yaşayan azınlıkların bu şehri çok sevmesine, şehre katkıda bulunmasına, şehrin de bütün o farklı kültürlerdeki insanları kucaklamasına bağlıyorum.”

“İzmir is the best place to live in Turkey”“Izmir is a multicolored, very tolerant, multicultural and a very civilized city. It is one of a

kind. I attribute this to the fact that minorities who live in Izmir love this city, contribute to the city and the fact that the entire city embraces these people from different cultures.”

“Şehir ne demektir? Sokakların, mahalle-lerin, semtlerin toplamından farklı bir şey midir şehir? Canlı mıdır, nefes alır mı? Biz adına şarkı besteler, şiir yazarken o bunları duyar mı?” diye sorar “İğne Deli-ğinden İzmir” okuyucusuna. Kitap, İzmir Devlet Tiyatrosu oyuncusu ve yönetmeni, İzmir araştırmacısı-yazar Yaşar Ürük’ün 40 yıldan fazla zamandır sürdürdüğü araştırma ve arşiv çalışmalarının küçük bir kısmı sadece.

Okuyucularına Göztepe’den Güzelyalı’ya Adım Adım İzmir’i dolaştıran, İzmir Öyküleri’ni anlatan, yetinmeyip onları İzmir Efsaneleri’ne doğru bir yolculu-ğa çıkaran Ürük, gönül gözüyle baktığı İzmir’de yaşayan herkesi görünenin öte-sinde es geçilen yönleriyle İzmir’i yaşa-maya davet ediyor. İzmir’i Türkiye’nin en yaşanılası şehri olarak nitelendiren Ürük, “Bu şehre gözbebeğimiz gibi bakmamız, bu şehri tertemiz tutmamız lazım. İyi

“What is a city? Is it more than the sum of its streets, neighborhoods and districts? Is it alive, does it breathe? Does it hear us when we sing about it?” he asks his readers in his book “İğne Deliğinden İzmir”. The book is only a small part of Yaşar Ürük ’s 40 year research. He is an actor, director and Izmir research-er.

Ürük, who takes his readers through a journey in Izmir and introduces them to the stories and legends of Izmir, keeps on enjoying all that the city of-fers even though most of us don’t see and invites us to share his experiences. Ürük, who describes Izmir as the best city to live in Turkey, says “We need to take great care of this city and keep it clean. The city doesn’t turn its back on us even if we don’t protect and pre-serve it. That is why we need to look for ways to keep it as it is.”

Yazı/Article: Derya ŞahinFotoğraflar/ Photographs: RK Arşivi

Yaşar Ürük

94 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Söyleşi / İnterwiev

Page 97: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Jak Kaya

bakmıyoruz, iyi korumuyoruz, iyi kul-lanmıyoruz, buna rağmen bu şehir sırtını dönmüyor bize. Bu yüzden onu kaybet-meden elde tutmanın yollarını aramalı-yız” diyor.

İzmir ile ilgili çok geniş bir belge ve fo-toğraf arşiviniz olduğunu biliyoruz. Bu arşiv ne zaman oluşmaya başladı?ÜRÜK: Şan eğitimi görürken tiyatroya geçince ayaklarım yere değdi. O okulu da bırakamazdım, çünkü üçüncü oku-lumdu. “Bu benim işim olacak ama bir de hobim, sevdam olmalı, iş hobim ol-mamalı” dedim kendi kendime. Ne ile uğraşayım derken İzmir araştırmalarının azlığı dikkatimi çekti, İzmir’i araştır-maya karar verdim. Bu düşünceyle An-kara Milli Kütüphanesi’nin kapısından adım attığımda arşivcilik serüvenim de başlamış oldu. Bu serüven 40 yılı aşkın süredir devam ediyor. Bir müddet sonra elimdeki belgelerin çok önemli olduğu-

We know that you have a big archive that includes documents and photo-graphs regarding Izmir. When did you start collecting? ÜRÜK: After leaving opera training and starting in the theatre, I finally had a real goal. I couldn’t leave that school too be-cause it was my third. I knew this was go-ing to be my profession but I also needed I hobby. When I was looking for such a thing, I realized that there were very few researches about Izmir so I decided to do the work. I began my archiving journey at the Ankara National Library. This jour-ney continues for 40 years. After a while, I realized that the documents I had were very important. I even went to Greece and France in search of documents. Then I started collecting photographs. I searched all Levantine newspapers starting from the 1840’s. I was collecting without a spe-cific purpose but then it was time to write a book.

Yaşar Ürük’ün İzmir arşivinde 3 milyon

sayfalık belge ve 150 binin üzerinde fotoğraf var.

Yaşar Ürük’s Izmir archive includes

3 million pages of documents and over 150 thousand photographs.

95İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 98: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

nu anladım. Belge ardında koşmak beni Yunanistan’dan Fransa’ya, dünyanın farklı ülkelerine kadar götürdü. Fotoğ-raf toplamaya da başladığım o yıllarda yurtdışında İzmir fotoğraflarının diğer yerlerin fotoğraflarından daha önemli olduğunu gördüm. Levanten gazetele-rinden başlayarak 1840’lardan günümü-ze İzmir’de yayınlanmış bütün yayınları, içinde İzmir sözcüğü geçmiş her şeyi say-fa sayfa taradım. Bir amaç gözetmeden topladığım bu belgeler zamanla “benden kitap yaz” demeye başladı.

Sayısal açıdan, arşivimde 30 binin üze-rinde siyah beyaz geçmiş yüzyıla ait fo-toğraf var. Bunun yanı sıra 2000 yılından bu yana kenti fotoğraflıyorum. Bu fotoğ-rafların sayısı da 120 bini geçti. Elimdeki belgelerin çıktısını almaya kalkarsam 3 milyon sayfayı buluyor. Çok iddialı de-ğilim, arşivim herkesin elinde bulunan belgelerden daha iyidir diyemem ama kafama takılan bir konu olduğunda o ko-nuyla ilgili bilgi sağlayabilecek malzeme mutlaka bulurum.

Bunca belge ve fotoğrafı toplamak zor olmadı mı?ÜRÜK: Bu araştırmalara ilk başladığım-

da teknoloji bu kadar ilerlemiş değildi, çok ilkel koşullar vardı. Basit bir fotoğraf makinesine sahip olmak bile bir lükstü. Küçük defterlere not almaya başladım. Bugün geriye dönüp baktığım zaman on-lara ne kadar büyük bir emek harcadığımı daha iyi anlıyorum. Sonra teknoloji ge-lişmeye başladı, tarayıcılar, bilgisayarlar çıktı. Ben de kendimi zorlayarak da olsa birikimimle bir dizüstü bilgisayar aldım. İzmir’deki ilk dizüstü bilgisayarı ben al-mıştım yanılmıyorsam. O çok işe yaradı. Hala da geçmişte tuttuğum notları bilgi-sayara aktarıyorum. Ama teknolojik geliş-melere rağmen Milli Kütüphane hala evim dışında en çok zaman harcadığım yer.

Yazılarınızda, kitaplarınızda İzmir’i Türkiye’nin en özel şehri olarak nite-lendiriyorsunuz. Neden?ÜRÜK: Çok renkli, çok hoşgörülü, çok kültürlü, çok yönlü, çok uygar bir şe-hir İzmir. Bir benzeri kesinlikle yok. Çok kısa süre önce Yunanistan’a gittim, Atina’da kaldım. Atina İzmir’den çok daha büyük bir şehir. Ama ben Atina’da İzmir’in o hoşgörülü, renkli dokusunu göremedim. Karışmış, kendine özgü bir yer olmuş Atina. İzmir o yapıyı öyle ya da böyle yaşatıyor. Bunu İzmir’de yaşayan

I have over 30 thousand black and white photographs for the past century in my archive. In addition, I have been photographing the city since 2000. I have over 120 thousand photographs that I took. I have 3 million pages of documents. I am not very assertive; I cannot say that my ar-chive is better than anybody else’s but if I am stuck on a topic I research it relentlessly.

Wasn’t it hard to gather all these docu-ments and photographs? ÜRÜK: When I first began researching technology wasn’t that advanced as it is now. Even owning a decent camera was a luxury. I began taking notes on a small pad. When I look back, I can see how much time I de-voted to that. Then technology advanced and computers and scanners came. I bought a laptop. I think it was the first laptop in Izmir. That was very helpful. I still put the information from my small notebook to my laptop. Despite the advanced technology, I spend most of my time at the National Li-brary.

In your books and articles you refer to Izmir as the most special city in Turkey. Why? ÜRÜK: Izmir is a multicolored, very tol-

96 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 99: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

azınlıkların bu şehri çok sevmesine, şehre katkıda bulunmasına, şehrin de bütün o farklı kültürlerdeki insanları kucaklama-sına bağlıyorum. Başka şehirlerde bu öyle çok kolay başarılmış bir şey değil. Ama İzmir bunu başarmış. İzmir bu ülkenin en yaşanılası şehri. Bu şehre gözbebe-ğimiz gibi bakmamız, bu şehri tertemiz tutmamız lazım. Ancak iyi bakmıyoruz, iyi korumuyoruz, iyi kullanmıyoruz, buna rağmen bu şehir sırtını dönmüyor bize. Bu yüzden onu kaybetmeden elde tutmanın yollarını aramalıyız.

İzmir sokaklarında dolaşırken sizin en çok ilginizi çeken nedir?ÜRÜK: Benim en çok ilgimi çeken doku hiç tartışmasız bir dikdörtgen; bu dikdörtgenin iki aksından birini Fevzi-paşa Bulvarı, diğerini de Kadifekale’nin olduğu tepe oluşturuyor. Doğusunda Yeşildere, batısında ise Kemeraltı var. Kadifekale’nin yamacı ve alttaki düzlü-ğün olduğu yer zaten tarihin kendisi, her şey orada. Yerin altında da öyle. O bölge-de yerin altında eminim şu andakinin üç katı eser çıkar. Ama eğer neyi aradığı-nızı bilmiyorsanız bu şehrin sokaklarında dolaşırken İstanbul’daki gibi birçok şey göremezsiniz. Çünkü İstanbul’da eski kent merkezinde ya da tarihi yarımadada dolaşırken karşınıza hemen her sokakta bir camii, bir türbe, bir kemer, bir mimari yapı çıkar. İzmir’de bunu göremezsiniz. Bu yönüyle İzmir tarihi olmayan bir kent görünümü verir. İzmir’de bir mimari kirlilik var çünkü. Kentin kendine özgü mimari dokusu yok olmuş. Bugün mevcut mimari keşmekeş içinde İzmir’e baktığı-nızda bir karmaşa görüyorsunuz. O kar-maşadan sıyrılıp eskiden kalma izleri gör-me niyetiyle dolaşırsanız göreceğiniz çok şey var. Bunları bulup keşfetmek, sonra da yıllardır burada yaşamasına rağmen bunları görmeyen insanlara göstermek çok hoş ve çok ilginç bir deneyim.

Her gün önünden geçip gittiğimiz yer-leri fark etmemizi sağlıyorsunuz. Siz farkındalığınızı neye borçlusunuz?ÜRÜK: Bu aile yapısından kaynaklanan, çocukluktan kalan bir duygu. Annemin titiz olmasından dolayı biz İzmir’de çok

ev değiştirdik, İzmir’in birçok semtinde oturduk. Hatta kız kardeşimle saymıştık; ben 23 yaşıma geldiğimde 30 ev değiş-tirmiştik. Üstelik bu evler birbirine ya-kın, aynı bölgede de değildi. Ben o yaşa geldiğimde Göztepe’yi de, Şemikler’i de, Altıntaş’ı da, Güzelyalı’yı da biliyordum. Doğal olarak ben çocukluktan delikan-lılığa geçtiğim yıllarda hiçbir yaşıtımın tanımadığı kadar İzmir’i tanıyordum. Bunda çocukluğumda elimden tutup bana İzmir’i gezdiren babamın da katkısı oldu. O yaşta çocukların gezip görmediği yerleri, camileri, türbeleri gösteriyordu bana.

erant, multicultural and a very civilized city. It is one of a kind. It is definitely unique. A little while ago I went to Greece and stayed in Athens. Athens is much bigger than Izmir but I couldn’t see the multicolored, tolerant structure of Izmir in Athens. Athens is now a mixed city. Izmir somehow still retains its originality. I attribute this to the fact that minorities who live in Izmir love this city, contribute to the city and the fact that the entire city embraces these people from different cultures. İzmir is the best city to live in Turkey. We need to take great care of this city and keep it

97İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 100: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

“İğne Deliğinden İzmir” kitapla-rınızdan biri. Siz bu kente iğne deliğinden bakınca neler gördü-nüz? ÜRÜK: 40 yılı geçen araştırmalar için-de İzmir ile ilgili yap-boz parçaları gibi ilginç konular çıktı ortaya. Bunların hiçbir tanesi çok geniş oylumlu yazı ya da kitap olacak malzeme değil. Ama mutlaka geleceğe bırakılması gerekiyor. Bunlardan bir kitap yapalım derken bu kitap ortaya çıktı. Adı üzerinde çok dü-şündük. Yakın Kitabevi’nin değerli yöne-ticisi Nusret Bey bu ismi önerdi. İzmir’e kısa konularla belirli bir açıdan baktığı için “İğne Deliğinden”adını verdik. Ki-tapta her biri ikişer üçer sayfalık minik minik ama İzmir tarihi için çok ilginç konular var. Mustafa Kemal’in özel şeh-rinden kadın haklarına anıt diken şehre, Bergama Voyvodası’nın İzmir baskının-dan İzmir’de ilk film festivaline, Neyzen Tevfik’in İzmir günlerinden Torbalı’nın Arap Efe’sine kadar pek çok konuyu ge-leceğe aktarmak istedik. Elimde daha 10 tane İğne Deliğinden İzmir yazacak mal-zeme var, biz sadece bir seçki kullandık.

Kentin çekici unsurları nelerdir sizce?ÜRÜK: İzmir’in hiç tartışmasız en önemli unsuru coğrafi konumudur. İzmir,

clean. The city doesn’t turn its back on us even if we don’t protect and preserve it. That is why we need to look for ways to keep it as it is.

What attracts you the most when you walk through the streets of Izmir? ÜRÜK: For me, the most interesting structure is a rectangle; one of the axes is Fevzipaşa Boulevard, and the other is the hill where Kadifekale stands. To the east there is Yeşildere, and Kemeraltı is to the west. The slope of Kadifekale and the f latness below is history itself; everything is there. There are many ar-tifacts that still need to be unearthed at that area. But if you don’t know what you are looking for you will definitely miss a lot of things unlike in Istanbul because you will see a mosque or a historical site everywhere in Istanbul in the city center or at the historical peninsula. You can-not see this in Izmir. With this aspect, Izmir looks like a city that doesn’t have a history because of the architectural mess. The original architectural structure of the city no longer exists. You are faced with a terrible mess if you look at the ar-chitecture. If you can look beyond that, there are many things to see in Izmir. Discovering them and showing them to

people who have never seen them despite living in the city all their lives is quite a nice and interesting experience.

You make us realize the spaces we pass by every day. What do you owe this awareness to? ÜRÜK: This is something from my childhood, the way I was raised. We changed a lot of houses when I was a kid and we lived in different neighborhoods in Izmir. We had changed 30 houses by the time I was 23. Plus, the houses were nowhere near each other. By the time I was 23, I knew Göztepe, Şemikler, Altıntaş and Güzelyalı. So naturally I knew more about Izmir them kids my age. Also, my father took me around Izmir and showed me the mosques and other historical places.

“İğne Deliğinden İzmir” is one of your books. Can you tell us more about it? ÜRÜK: During my 20 years of research, many interesting topics about Izmir came about. None of these topics are enough to be the subject of a book but these stories need to be heard. So we did a book that includes all these stories. We thought about the name a lot and the manager of Yakın Books Nusret Bey thought about

Ürük, evi dışında en çok zaman

harcadığı yerin İzmir Milli Kütüphane

olduğunu söylüyor.

Ürük says that he spends most of his time in the Izmir

National Library.

98 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 101: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

bu güne kadarki bütün şöhretini bir kör-fezin etrafında dizilmiş bir şehir olmasına borçludur. Boğazın iki yakasına dizilmiş şehir İstanbul’u nasıl var ediyorsa, aynı şekilde körfezin iki yakasına dizilmiş şe-hir olması da İzmir’in şansı. Bu coğrafi konum bir ufuk, bir açıklık sağlıyor, bas-tırılmışlık duygusu yaşamıyorsunuz. An-cak bunun ötesinde İzmir’in bir başarısız-lığı var, o da Cumhuriyet tarihi boyunca ne şehri olduğunun adını koyamaması. Ben çocukluğumdan beri yöneticilerin “İzmir ticaret, sanayi, turizm, kültür, fu-arlar, kongreler vb. şehri olacak” söylem-lerini hatırlıyorum. Ne isimler konuldu bugüne kadar ama hiçbirisi de gerçekleşe-medi. Yurtdışından gelen arkadaşlarımız İzmir’in neyiyle meşhur olduğunu soru-yor. Bileşik kaplar misali her alan birbi-rini etkiliyor. Bu da net bir uzlaşmayla adını koyamayıp hedef belirlememekten kaynaklanıyor.

Siz İzmir’in geleceğini nerede görüyor-sunuz peki?ÜRÜK: Hiç tartışmasız tarih ve turizm-de. Daha on yıl önce 5 bininci yılımızı kutlamıyor muyduk? On yıl geçmeden bu rakam 8 bin 600’e çıktı. Bunca yıldır bu topraklarda insanlar yaşıyorsa tarih çok önemli demektir. Bu nedenle İzmir vazgeçilmeyecek şekilde tarihe yönelmeli. Bunun yanı sıra kentte turizm hareketlen-dirilmeli. St. Polykarp burada öldürüldü, mezarı ortaya çıkarılıp ziyarete açılabilir. Aynı şekilde Sabetay Sevi’nin evi de zi-yarete açılabilir. Üç semavi dinin önemli merkezleri burada, neden buluşma noktası haline getirilmesin ki? Agora, Kadifekale, Altınpark, Tepekule’de yürütülen çalış-malar da kent için çok önemli. İzmir’de müthiş malzeme var. O zaman turizm ve tarihe yönelip, tarihten geleni satıp para kazanarak, o parayla da kentin sanayisi, ticareti geliştirilebilir.

İzmir’in kültür sanat yaşamı hakkında-ki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Hâlihazırda devam eden kültür sanat yatırımlarını yeterli buluyor musunuz?ÜRÜK: İzmir’de sanat kurumları anla-mında kurumsallaşma tamamlandı ancak mekân sorunu devam ediyor. 30-40 tane

this title. We named it “İğne Deliğinden (Izmir from a Pinhole)” There are 3-4 page stories in the book about Izmir like the firsts of Izmir, the days of Neyzen Tevfik in the city and the Arap Efe of Torbalı. I still have material that could produce 10 more books like this one.

What are the attraction points in the city in your opinion?ÜRÜK: Undoubtedly, İzmir’s most im-portant element is its geographical loca-

tion. İzmir owes it popularity to being a city situated around a bay. Izmir is lucky in this aspect. This geographical location makes you feel free. But Izmir has failed at one thing; throughout the Republic era, it hasn’t been able to identify itself. Ever since my childhood, I have heard local authorities tell us that Izmir was going to be an industrial city, a trade city, a tourism city, a cultural center, a tour-ism center and a congress center. None of these came true. Our friends from

99İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 102: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

salon sayabiliyorsunuz ama bunların hiçbirisi yeterli değil. İzmir’deki sanat kurumlarının en eskisi olan devlet tiyatrosunun evrensel çapta bir tiyatro salonu neden yok örneğin? Bina, tesis, salon, malzeme eksiği var. Yoksa İzmir’in sanat kurumu ve sanatçı eksiği yok.

Yeni kitap projeniz var mı?ÜRÜK: İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Ansiklopedisi hazırlıyor. 2013 kitap fuarına yetiştirilecek bu çalışmanın “İzmir’de mahalli ve idari yer adları” ile ilgili kısmını İlhan Pınar ile beraber hazırladık. Ayrıca aynı ansiklopedi-nin kültür sanat cildinin “İzmir’de müzik tari-hi” bölümünü ben yazdım. Bunların yanı sıra Kurtuluş Savaşı ile ilgili İzmir perspektifli bir roman yazma düşüncem var. Ayrıca 40 yıl önce çalışmalarına başladığım “Müzik Tarihinde İzmir” kitabı var elimde. Bir de yine 40 yıl önce başladığım “Başlangıcından Günümüze Türk Giyim-Kuşam Süslenme Sözlüğü”nün hazırlıklarını sürdürüyorum. Türklerin Orta Asya’da Yakutlardan başlayıp Azerilere kadar bütün lehçelerinde geçen sözcüklerle giyim-kuşam süslenmeye verdikleri adlar, o adların anlamları, renk doku kullanımı vb. gibi 35 bin sözcüklük bir ansiklopedi. O da çılgın bir ça-lışma.

abroad ask us what Izmir is famous for. We need to decide on a single target.

What do you think about the future of Izmir? ÜRÜK: the future of Izmir is in history and tourism 10 years ago, we were cel-ebrating our 5000th anniversary. Before 10 years passed, this number increased to 8600. If people have been living here all these years that means we have a profound history. So I think Izmir must really focus on history. In addition, tourism must be revitalized. St. Poly-carp died here; his tomb can be opened for visitation. Also, the house of Sabe-tay Sevi could be opened for tourism. The centers of three major religions are here and we could make them a unit-ing point. The excavations in Agora, Kadifekale, Altınpark, and Tepekule are very important for the city. İzmir has a lot of potential. We could focus on tourism and history, and then we could market our history and spend the mon-ey on industry and trade.

What do you think about the culture

and art life in Izmir? Do you think the latest investments are sufficient? ÜRÜK: The institutionalization of art facilities in Izmir is done but space is still a problem. There are 30-40 theatre halls but they are not enough. Even the state theatre doesn’t have a hall with global standards. We lack buildings, halls and materials.

Do you have a new book project? ÜRÜK: İzmir Metropolitan Munici-pality is preparing an encyclopedia. I prepared a section called the names of regional and administrative spaces in Izmir for the book that will be available in 2013. I also wrote the music history in Izmir section of the encyclopedia. Besides those, I am thinking about writing a book about the Turkish war of Independence from Izmir’s viewpoint. In addition, I am working on a book called Izmir in Music History. And also I am working on a dictionary regarding Turkish clothing history. It is a crazy project that includes 35 thousand words used by ancient Turks regarding cloth-ing and accessories.

100 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 103: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

101İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 104: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

İzmir’in yıllara meydan okuyan yapısı:

Borsa Binası

İzmir’s defiant structure: The Stock Exchange Building

Structures are like people, they impress our lives! And sometimes, they stay with us forever; just like the Izmir Stock Exchange Building.

Yapılar insanlar gibidir, hayatlarımızda iz bırakır! Ve bazı izlerin yeri hiç silinmez; tıpkı İzmir Borsa Binası gibi.

Yazı/Article: Kemal Pehlivanoğlu-Mimar -ArchitectFotoğraflar/ Photographs: Derya Şahin

102 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Mimari / Architect

Page 105: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

“önünden yürüyüp geçipgittiğim zamanları sayamadım... çocukluğumun hatırasısın sen!

Döneminde Ticaret Lisesinde okuyan bir dostumun ilk sorusuydu bana;

Borsa Binası nerede? Neoklasik üslupta inşa edilen yapıyı birlikte ziyaret etmiştik o vakit. Yıllara meydan okuyan bu yapı hala fonksiyon-larını sürdürmekte ve hatırasını gelece-ğe taşımaktadır.

1891 senesi, günlerden 14 Aralık; Niş-li Hacı Ali Efendi ve çevresindeki de-ğerli tüccarların katkılarıyla Nişli Hacı Efendi Borsası kuruldu.

Ticaret hayatının hayli hareketli, gemi ticaretinin yoğun yaşandığı dönemde bir borsanın oluşması zorunluluk hali-ne gelmişti. Arabyan Karabet Efendi de borsa kurma girişimlerinde bulunmuş-tu. 1886’da borsalara ait ilk düzenleme olan Umum Borsalar Nizamnamesi’nde, borsaların kurulması işini devletin üst-lendiği açıklanmış ve her şehirde ancak bir borsa kurulabileceği açıkça belirtil-mişti. İzmir’de iki tane borsanın ku-rulması üzerine Valilik devreye girdi ve hükümet, 1892 yılı Haziran ayında, söz konusu borsalar konusunda karara vardı. Nişli Hacı Ali Efendi’nin binası, borsa binası olarak ilan edildi.

Resmi Nizamnamesi 1895 yılında olu-şan İzmir Ticaret Borsası, yaşanan yoğunluk sebebiyle bir süre bugünkü İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün binasında hizmet verdi. Ancak mekân sorunları devam eden Borsa için İkin-ci Kordon mevkiindeki yangın yerinde, iki numaralı adadaki yaklaşık bin dokuz yüz küsur metrekarelik arsa belediyeden tahsis edildi ve binanın temeli 25 Kasım 1926’da görkemli bir törenle atılarak yapımına başlandı. Yapım süreci, Mi-mar Hüseyin Mazlum ve Mimar Tahsin Sermet tarafından gerçekleştirilen bina 11 Haziran 1928 tarihinde o dönemin yönetim kurulunca teslim alındı. Saat

“…I couldn’t count the times when I walked passed it… you are my childhood memory!”

The first question a friend of mine had asked me back in the days when he was in trade high school was:

Where is the stock exchange building? We had visited the neoclassic style building together then. This structure, which defies time, is still functional.

The year is 1891; the date, December 14; Nişli Hacı Ali Efendi and other

Cumhuriyet Dönemi Ulusal Mimarlık

akımının örneklerinden olan İzmir Borsa Binası, günümüzde de işlerliğini

sürdürmektedir.

The Izmir Stock Exchange Building,

which is an example of the Republic period national

architectural trend, is operational today.

103İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 106: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

on! Binanın açılışı 23 Temmuz 1928 Pazartesi günü halkın huzurunda ger-çekleştirildi!

28 Temmuz 1926 tarihli sözleşmeyle, dört ay sürede inşaata başlanılan in-şaat, bu dört ayın bitiminden başlayan on sekiz ay içerisinde tamamlanacaktır. Gerçekleşmediği halde belediyeye arsa-nın metrekaresi için otuz lira tazminat ödenecektir.

Borsa Yönetimi, kararlarıyla arsa işini sonuçlandırmış ve yaklaşık bin dokuz yüz metrekareden oluşan arsanın tü-

müyle satın alınmasına ve tamamının Borsa binasına tahsis olunmasına, ayrıca inşaatın 1,5 yıl içerisinde tamamlanma-sına, yapının sadece borsa işlemleri hiz-metine verilmesine ve arsanın bedelinin peşinen ödenmesine karar vermiştir. Böylelikle arsa İzmir Ticaret Borsası’na tahsis edilmiştir. Cumhuriyet Dönemi Ulusal Mimarlık akımının örneklerin-den olan İzmir Borsa Binası, faaliyetle-rine devam etmektedir. Yapının zemin kat bölümünde EXPO 2020 çalışmaları büyük gayretlerle sürdürülmektedir.

Üç katlı Borsa yapısının birinci ulu-

merchants established the Nişli Hacı Efendi Stock Exchange.

It had become a necessity to build a stock exchange when trade was vibrant and sea trade was expanding. Arabyan Kara-bet Efendi has also tried to build a stock exchange. In 1886, the government has declared that it was in charge of estab-lishing stock exchanges and that only one stock exchange could be built in a city. The governorship intervened when there were two in Izmir and the stock exchange of Nişli Hacı Ali Efendi was declared as the official stock exchange

Üç katlı yapının birinci ulusal mimarlık akımının özelliklerince köşeleri kırılarak geçişler sağlanmıştır.

The corners of the three storey building were broken to enable transitions per the characteristics of the first national architectural movement.

104 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 107: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

sal mimarlık akımının özelliklerince köşeleri kırılarak geçişler sağlanmıştır ve hemen bitişiğinde iki katlı kıymet-li Afyon Han yer almaktadır. Yapının dört cephesi bulunmaktadır ve Afyon Han’a bitişik cephe sadece son katta tek kat olarak ışık almaktadır. Borsa yapısı Konak İlçesi sınırlarında yer almakta-dır. Yapının kuzeyinde Gazi Bulvarı, batısında Cumhuriyet Bulvarı, doğu-sunda Şehit Fethi Bey Caddesi vardır. Ana giriş kuzey cephesinden sağlan-maktadır. Simetrik düzene dikkat edi-lerek oranlar geliştirilmiştir. Ana giriş kısmında ikinci katın ortalarına kadar gelen bir giriş açıklığı bulunmaktadır. Giriş kapısı aşağı kısımlarda görünen dikdörtgen pano ile bütünlük kazana-cak şekilde ve üstteki silmelerle ortaya çıkarılarak adeta bir bütün hale geti-rilmiştir. Üst ve alt kısımlarda ise mu-karnaslar yer almaktadır. Giriş açıklığı geniş ve sivri kemer şeklindedir. Bu açıklığın üzerine silmelerle alınlık yeri almış ve sivri kemerin üst köşelerine motif li birer süsleme yerleştirilmiştir. Kuzey cephesinde zemin kat pence-releri sivri kemerlidir. Sivri kemerler silme ile güçlendirilmiştir. Yapının üst kısımlarında birinci katın altı adet penceresi bulunmakta ve pencereler düz atkılı kemer biçimindedir. İkinci katın altı adet dışa açılan penceresi formlu ve sivri kemerlidir. Kemer üzerinde yatay dikdörtgen alınlık vardır ve ortasında birer gülbezek süsü konulmuştur. Ku-zey cephesinde zemin katta girişin he-men simetrik iki yanında sivri kemerli 3’er adet pencere yer almaktadır. Giriş kapısının çerçevesinin hemen üstünde 3 adet küçük pencere bulunmaktadır. Bu küçük pencerelerin hemen üzerinde İzmir Borsa Sarayı levhası bulunmak-tadır ve levhanın üst kesiminde uzun dikdörtgen formlu ve sivri kemerli üç pencere ve sivri kemerleri üzerinde ise gülbezek süslemesi görünürdür. İkin-ci ve birinci kata ait pencereler düşey dikdörtgen formda kuşaklama yapılmış zemin kat pencereleri yatay silme ile belirlenmiştir. Kuzey cephesinin silme kuşağı bulunmaktadır. Üzerinde iki adet Osmanlı dönemi baca bulunmak-

building in Izmir. The Izmir Stock Ex-change, which was officially recognized in 1895, operated from where the City Culture and Tourism Directorate build-ing is today and was later moved to the Kordon region to a 1900 square meter land allocated by the municipality. The foundations of the building were laid on November 25, 1926.

The structure, which was built by ar-chitects Hüseyin Mazlum and Tahsin

Sermet, was delivered to the executive board on June 11, 1928 and the struc-ture opened on July 23, 1928.

According to the agreement signed on July 28, 1926, the construction would be finished in 18 months and if it wasn’t completed, the board had to pay 30 liras for each square meter to the mu-nicipality. The executive board agreed to purchase the entire land, finish the construction in 1, 5 years and pay for

105İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 108: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

tadır ve bacaların üst kısımları kemerle süslenmiştir. Kuzey ve batı cephelerini birleştiren yapının kırıldığı nokta olan zemin katta eskiden bir pencere bulun-maktaydı ve o pencere kapıya çevril-miştir. Zemin katta bulunan bu giriş kısmının kemer içerisinde birbirini ta-kip eden simetrik palmet ve rumi süsle-meleri yer alır. Köşe kısımda çatıda elde edilen mekânın üstü kubbeyle tamam-lanmıştır.Köşe oluşturan cephede ikinci kat ve birinci kat pencereleri farklıdır. Birinci katın penceresi atkı taşı kemer biçimindedir, ikinci katın penceresi siv-ri kemerlidir ve basamaklı alınlık gö-rüntüsü yapılmış ve bitki süslemelidir.

Çatı köşede Barok karakterli saçakla tarif edilmiştir. Yapının kuzeybatı yö-nünde bitişleri çatıda iki adet kubbe ile betimlenmiştir. Kubbeler genel ola-rak burada merkeze doğru dikleşmiş-tir. Yapının kuzeybatı cephesi, kuzey cephesinin genel özellikleri yansıt-maktadır. Yapının kuzeydoğu cephe-

the cost of the land in advance. This is how the land was allocated to the Izmir Stock Exchange. The Izmir Stock Ex-change Building, which is an example of a Republic period national archi-tectural building, is still operational. EXPO 2020 works are carried out on the ground f loor of the building. The corners of the three storey building were broken to enable transitions per the characteristics of the first national architectural movement and next to are the very valuable Afyon Inn. The struc-ture has four fronts and the front adja-cent to Afyon Inn only receives light at the top f loor. The building is within the borders of Konak Municipality. Gazi Boulevard is to the north, Cumhuriyet Boulevard is to the west and Şehit Fethi Bey Avenue is to the east of the build-ing. Main entrance to the building is from the north. Ratios were improved in accordance with the symmetrical or-der. It has a wide entrance clearing from the main entrance to the middle of the

Yaşayan bir mekân olan İzmir Borsa

Sarayı aynı zamanda bizim gönlümüzü

süslemektedir.

The Stock Exchange Building, which is

a living structure, is close to our heart.

106 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 109: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

si bir köşe oluşturmaktadır ve burada da kuzeybatı köşe cephesinin benzeri cephe hareketleri görebiliriz. Doğu cephede zemin kat düzeyinde beş adet sivri kemerli pencere bulunmaktadır. Birinci kat pencereleri düz atkı taşı ke-merlidir. İkinci kat pencereleri ise sivri kemerlidir. Düğüm motif i ile üstünde yer alan silme beraberce bütünlük arz eder. Giriş holünde dört dikme görü-nür. Tavanın destek görevini, baklava dilimli başlık sütunlar yapar. Yaşayan bir mekân olan İzmir Borsa Sarayı aynı zamanda bizim gönlümüzü süslemek-tedir. Kısaca özelliklerine değindim yapının keşfedilecek noktaları vardır. Yıllarca İzmir ticaret hayatına hizmet veren bu yapı, o tarihte beraber gez-diğim dostumun hatırasını hala süs-lemektedir. Yapılar insanlar gibidir, hayatlarımızda iz bırakır! Ve bazı iz-lerin yeri hiç silinmez! Tarihi kültürel mirasımızın güzel bir örneğidir İzmir Borsa Binası.Gelin Görün!

second f loor. The entrance door was highlighted with a rectangular panel and finished with fringes. There are muqarnas style decorations above and below the door.

The entrance façade is wide and in the shape of a steep arch. The upper corners of the arch are decorated with motifs. The ground f loor windows on the northern front have steep arches. The arches are strengthened with eaves. There are six windows on the first f loor in the shape of straight arches. The six windows on the second f loor open up to the street and have steep arches. There is a horizontal rectangular pediment above the arch decorated with a rose motif in the middle. There are 3 steep arched windows on the ground f loor of the northern front with steep arches. There are also 3 small windows above the entrance door frame. The plaque of the building is located above these small windows and 3 more windows

107İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 110: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

above the plaque decorated with a rose motif. The windows on the first and second f loor are surrounded with verti-cal rectangular forms and the windows on the ground f loor are bordered with a horizontal molding. The northern front has a molding zone. There are two Ot-toman period chimneys at the top which are decorated with arches at the top. There used to be a window on the ground f loor at the breaking point of the structure which united the northern and western fronts and that window has been turned into a door. There are pal-metto and rumi decorations inside the arch of this entrance. This space is cov-ered with a dome. The windows on the first and second f loor on the corner of this front are different. The window on the first f loor is in the shape of a shoe buckle stone and the second f loor win-dow is steep arched and decorated with plant motifs. The roof is bordered with a Baroque style fringe at the corner. The finishes of the structure in the

northwest are defined with two domes at the corners. The domes steepen to-wards the center. The northwestern front of the structure is similar to the northern front. The northeastern front creates a corner and the decorations are similar to the ones in the northwestern front. There are five steep arched win-dows on the ground f loor at the eastern front. The windows on the first f loor are laid in the shape of straight shoe buckle stones. The second f loor win-dows are steep arched. The knot motif and the molding above it create a unity. The ceiling is supported by columns.

The Stock Exchange Building, which is a living structure, is close to our heart. It has many more aspects that need to be discovered. Structures are like people, they impress our lives! And sometimes, they stay with us for-ever; just like the Izmir Stock Exchange Building.Come and see it!

108 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 111: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

109İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 112: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Anadolu Otizm Vakfı İzmir’deki otizmlilere umut oldu

The Anatolian Autism Foundation gave hope to the autistics in Izmir

Vakıf Başkanı Burhan Özfatura, “‘Niyet hayır, akibet hayır’ inancına sahip olarak, amaçlarımıza ulaşacağımız konusunda, tereddüdümüz yok” diyor.

The President of the foundation Burhan Özfatura says, “‘We are certain that we will reach our goals by being optimistic at every step”

Göz teması kurmuyor, isimlerine yanıt vermiyor, işitmiyor gibi davranıyor, konuşmada zorluk

yaşıyorlar. Aşırı hareketliler. Bizden farklı düşünüyor, algılıyor ve davranıyor-lar. Çünkü onlar otizmli yani doğuştan gelen ya da yaşamlarının ilk üç yılında ortaya çıkan nörolojik kökenli karmaşık bir gelişimsel bozukluğa sahipler.

Özel ve zorlu bir eğitim sürecini gerek-tiren otizm tedavisinde bu alanda hiz-met veren dernek ve vakıf lar aracılığıyla kurulan okulların önemi büyük. Yakın zamana kadar Sabahat Akşiray Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi İzmir’de bu alanda hizmet veren tek kurumdu. Geç-tiğimiz aylarda buna bir yenisi daha ek-lendi; Anadolu Otizm Vakfı.

İzmirli başarılı mumar Nüvit Uyar’ın ön-cülüğünde, Ulaştırma Denizcilik ve Ha-

berleşme Bakanı Binali Yıldırım, İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve İz-mir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Burhan Özfatura’nın destekleriyle ku-rulan vakıf kentte sayıları her geçen gün artan otizmlilere umut oldu.

Otistik çocukların eğitimle hayata ve topluma kazandırılması amacıyla bir kampus kurmayı, dayanışmayla ailelerin yükünü hafif letmeyi hedefleyen vak-fın başkanlık görevini yürüten Burhan Özfatura, İzmir’den çıktıkları bu yol-da zamanla Ege ve daha sonra da tüm Anadolu’yu aydınlatmayı istediklerini söylüyor.

Nihai hedef yaşam köyleriVakıf çalışmalarıyla İzmir’i aydınlat-maya başladı bile. Öyle ki Güzelbahçe Belediyesi’nin Yelki’deki eski belediye

They don’t make eye contact, don’t answer to their names, act like they can’t hear and have

trouble speaking. They are very active. They think and act differently from us because they are autistic.

Schools that cater to the needs of people with autism are very important. Until recently, Sabahat Akşiray Autistic Chil-dren Education Center was the only in-stitution for kids with autism in Izmir. Last month, a new school was added to the roster; The Anatolian Autism Foundation.

The foundation, which was established with support from architect Nüvit Uyar, the Minister of Transportation, Maritime and Communication Binali Yıldırım, the governor of Izmir Cahit Kıraç, İzmir Metropolitan Municipal-

Yazı-Article : Elif Işıl Başkaya

110 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Sağlık / Health

Page 113: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

binasını iki yıllığına vakfa kiralamasıyla çalışmalar hız kazandı. Özfatura yeni-leme çalışmaları tamamlanan binanın yakın zamanda 40-50 otizmli çocuğa ilköğretim ve öncesi seviyesinde eği-tim veren bir okul olacağını belirtiyor. İzmir’deki bazı üniversitelerin sosyal sorumluluk projelerini vakıf aracılığıy-la burada gerçekleştireceğinin bilgisini veren Özfatura bundan sonraki aşamada yaklaşık 600 otizmliye her türlü hizmet ve eğitimin verileceği bir kampus kura-caklarını söylüyor.

Özfatura, Ege Koop Başkanı Hüseyin Aslan’ın vakfa bağışlama sözü verdiği Güzelbahçe’deki bir arazide yapılma-sı planlanan kampusun özellikleriyle Türkiye’de bir ilk niteliği taşıyacağını anlatıyor; “Vakfın bütün faaliyetlerini bu kampus çatısı altında yürüteceğiz. 600 öğrencilik olarak planladığımız Kam-pusta, okullar ve işlikler dışında bir de 24 saat hizmet veren otizmli oteli olacak. Çocuklarını hiçbir yere bırakamayan otizmli aileler var. Düğün, cenaze, tatil gibi gerekçelerle, evlerinden uzaklaşacak aileler, otizmli çocuklarını kısa sürelerle bu otele emanet edebilecek. Otizmli ai-leleri için çok önemli bir hizmet olacak bu otel vakfa gelir de temin edecek. Bu

ity Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu and former chief magistrate Burhan Özfa-tura, gave hope to the growing number of autistic people in the city.

Burhan Özfatura, who is the president of the foundation which aims to set up a campus for autistic kids in order to educate them and make them a part of daily life and share the burdens of their families, says that their goal is to set up more campuses in the country in the future.

The ultimate goal: Villages The works of the foundation have al-ready made a mark in Izmir. Efforts accelerated after the Municipality of Güzelbahçe rented out its old build-ing for two years to the foundation. After the building is renovated, it will become an elementary school that can accommodate 40-5- autistic kids. Özfatura, who states that some of the universities in Izmir will realize their social responsibility projects through the foundation, says that the next step will be building a campus that can ac-commodate 600 autistic kids. Özfatura says that the campus, which will be built on land donated by Ege

Koop President Hüseyin Aslan, will be a first in Turkey with many of its aspects: “We will realize all the activi-ties of the foundation under the roof of the campus. There will be schools and workshops that can accommodate 600 kids and a 24 hour hotel geared towards autistic children. There are families that can’t leave their children at home and parents will be able to leave their kids at the hotel if they have to attend certain special occasions. This hotel, which will provide an important ser-vice to families, will also be a source of income for the foundation. This will be used for scholarships for underprivi-leged children. One of the most impor-tant departments within the campus will be the educational center. Fami-lies, personnel and related parties will be educated here. We will also derive income from this department. We es-timate that the cost of the campus will be 2, 5- 3 million Turkish Liras. After that, we are dreaming of villages where autistic children and their families can live together.”

Özfatura, who says that they are open to people from all walks of life, adds that they want to award scholarships in the

Vakıf olarak fakir zengin ayrımı yapmadıklarını

belirten Özfatura, öğrenci sayısının yüzde 25’i

oranında burs vermek istediklerini söylüyor.

Özfatura, who says that they are open to people from all

walks of life, adds that they want to award scholarships

in the amount of 25% of the number of children.

Burhan Özfatura

111İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 114: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

sayede fakir çocuklara burs için kay-nak yaratılacak. Kampüsteki en önemli bölümlerden biri sürekli eğitim merkezi olacak. Bu merkezde personel, aile ve ilgi-liler eğitilecek. Buradan da gelir elde edi-lebilecek. Uzun vadeli bir çalışma olacak kampüsün 2,5-3 milyon liraya mal olacağı tahmin ediliyor. Bundan sonraki aşamada da otistik evlatlarımızın ve ailelerinin bir-likte yaşayabileceği; ‘yaşam köyleri’ni hayal etmekteyiz.”

Vakıf olarak fakir zengin ayrımı yapma-dıklarını belirten Özfatura, öğrenci sayısı-nın yüzde 25’i oranında burs verebilmeyi hedeflediklerini dile getiriyor. Özfatura, bu hedefe ulaşmada hayırseverlerin des-teğine ihtiyaç duyduklarını belirterek, “ ‘Niyet hayır, akibet hayır’ inancına sahip olarak, bu amaçlarımıza ulaşacağımız konusunda, tereddüdümüz yok. Hayırse-verlere ve kamu birimlerine güveniyoruz. Sağlıklı evlatların torunların aileleri de bu sıkıntının paylaşılmasında rol almalılar. Bu derdi paylaşırsak, kaynakları belirli öl-çüde bir araya getirerek, halledilemeyecek problem yok” diyor.

İzmir’de 5 bin otizmli varTürkiye’de ağır metaller, genetiği değişti-rilmiş gıdalar, çevre kirliliği gibi faktörle-rin de etkisiyle eskiden 350-500 doğumda bir görülen otizmin şimdi 100 doğumda bire indiğini vurgulayan Özfatura, bu ko-nuda bilincin önemine değiniyor; “Otizm yıllar içinde geometrik dizi ile artıyor.

Türkiye’de bugün 500-700 bin civarında, İzmir’de ise 5 bin otistik çocuk var. An-cak bu evlatlarımızın binde biri bile gerçek anlamda eğitim ve tedavi şartlarına sahip değil. Çünkü bu çok meşakkatli ve ma-liyetli bir iş. Öyle ki bir otistik çocuğun aylık eğitim maliyeti 5 bin lirayı buluyor. Dolayısıyla ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarının özel eğitim alması imkânsız hale geliyor. Bu noktada bizim gibi vakıflara büyük iş düşüyor.” Otistik çocukların eğitiminde değerlendirilecek, bu alanda uzman eğitimci eksikliğine de değinen Özfatura, şu an Türkiye’de 500 bine yakın eğitimciye ihtiyaç duyulma-sına karşın yeterli sayıda yetişmiş eleman olmadığını söylüyor. Özfatura, “Otizm çok yüksek maliyetli bir eğitim sürecini kapsıyor. 1 otizmli için 1,5 personel gere-kiyor. Uzmanlık alanı otizm olan personel bir tarafa, bu kampüsün bahçesi, temizli-ği, yemeği için birçok insana ihtiyaç var. Vakfın personel kullanımında, otizmli ai-lelerin içinde ihtiyacı olan ve liyakatı olan-ları öncelikli hale getireceğiz. Yani ihtiyacı olan aile, çocuğunun eğitim gördüğü yerde hem çalışacak hem eğitime katkıda bulun-muş olacak. Aile için böylece, çocuğunun eğitim maliyetinin bir bölümünü de olsa çıkarabileceği bir imkân yaratılmış olacak” diyor.

Projenin önemli bir istihdam yaratacağı-nı da belirten Özfatura, Güzelbahçe’de-ki kampusta az 500 eğitmenin istihdam edileceğini söylüyor.

amount of 25% of the number of chil-dren. Özfatura, who says that they need donations from charitable people at this point, adds, “We are sure that we will succeed by being optimistic. We trust local authorities and charitable people. People with healthy kids and grandchil-dren should also support our cause. If we can share the burden and pool our resources, there isn’t anything we can’t do.”

There are 5000 autistic people in Izmir Özfatura, who stated that the number of autistic children increased to one in 100 in Turkey because of factors such as heavy metals, genetically engineered foods and pollution, points out to the importance of awareness: “Autism is increasing drastically over the years. Today, there are 500-700 thousand people with autism in Turkey and 5000 in Izmir but not even one in one thou-sand children have the chance of a real education and treatment because it is expensive and requires a lot of patience. The monthly education cost of an au-tistic child is 5000 Turkish Liras and families that don’t have sufficient funds don’t have the chance for private tuition. That is where we come in.”

Özfatura, who also points out to the lack of professional teachers for autistic children, says that there aren’t enough teachers in the field although there is need for nearly 500 thousand in Turkey. Özfatura says, “Autism encompasses a very expensive education process. 1, 5 personnel are needed for one autistic child. Besides experienced teachers, we need many people to run the campus. We will try to employ people from the families that have autistic children so that they can contribute to the founda-tion and pay some of the cost by work-ing with us.”

Özfatura, who states that the project will create serious employment, adds that at least 500 teachers will be em-ployed at the campus.

112 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 115: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

113İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 116: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

A journey into the history of maritime

The Arkas Nautical History Center opened after the historical mansion of the Arkas family in Bornova was turned into a

unique exhibition gallery. 89 ship models, 126 pieces of ship antiquities and 67 paintings are on display at the center.

Müze / Museum

114 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 117: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

A part of the vast col-lection of nautical items such as model

ships, paintings and ship an-tiquities gathered by Arkas Holding Chairman Lucien Arkas for the past 30 years are on displayed at the Ar-kas Nautical History Cen-ter. The models and paint-ings which ref lect life from 1000 B.C. to the 20th cen-tury makes you feel part of a grand journey.

Lucien Arkas, who has al-ways been interested in ev-

erything about the sea, began collecting items after ordering a copy the model of a ship called Victory by Engin Alsan. This interest, which turned into quite a passion over time, led him to form a collection that now includes 400 ship models. The models came to life in the hands of masters such as Metin Gürkan, Bedri Selay, Ergin Bürge, Azmi Beydeş, Nezih Bekat, Alpay Türkekul, Coşkun Güreli and the late Engin Alsan. Arkas continued to enrich his collection with old ship parts and paintings of vessels and the sea.

Arkas Deniz Ta-rihi Merkezi’nde Arkas Holding

Yönetim Kurulu Başka-nı Lucien Arkas’ın 30 yılı aşkın süredir büyük bir titizlikle biraraya ge-tirdiği gemi maketleri, tablolar ve gemi antika-larından oluşan kolek-siyonunun bir bölümü sergileniyor. M.Ö. 1000 yılından başlayarak, 20.yüzyıla kadarki süreci adeta yaşatan gemi mo-delleri ve resimler ziyaret edenleri bir öyküden bir öyküye sürüklüyor.

Deniz ve denizle ilgili konularla her za-man ilgilenen Lucien Arkas yıllar önce bir sergide gördüğü Engin Alsan’ın yaptığı Victory gemisinin maketinden sipariş vererek koleksiyona başladı. Za-man içinde tutkuya dönüşen ilgili bu-gün onu 400 gemi maketinden oluşan bir koleksiyonun sahibi yaptı. Maketler Metin Gürkan, Bedri Selay, Ergin Bür-ge, Azmi Beydeş, Nezih Bekat, Alpay Türkekul, Coşkun Güreli ve Merhum Engin Alsan’ın usta ellerinde şekillen-

Deniz tarihinin eşsiz tanıklarının öyküleri Arkas Deniz Tarihi

Merkezi’nde hayat buluyor.

Stories of witnesses to the great history of the sea

come to life at the Arkas Nautical History Center.

Denizciliğin tarihine yolculukArkas Deniz Tarihi Merkezi, İzmir Bornova’da geçmişi 1800’lere dayanan ve Arkas ailesinin hatıralarının da yer aldığı evin özel bir sergi mekânına dönüştürülmesiyle açıldı. Merkezde 89 gemi maketi, 126 parça gemi antikası ve 67 tablo yer alıyor.

Fotoğraflar-Photographs : Arkas Holding Arşivi

115İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 118: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

di. Gemi maketleri koleksiyonunu eski gemi parçaları, deniz ve gemi resimle-riyle zenginleştirmeye devam etti.

Bu koleksiyonu, denizcilik mirasının yüzlerce yıllık tanıklarını somutlaştı-rarak hem tarihe ışık tutmak hem de denizcilik sektöründeki gelişimi gös-termek adına çok önemseyen Lucien Arkas, deniz tarihinin bu eşsiz tanıkla-rının nesilden nesile aktarılan öyküleri bir mekân da hayat bulması amacıyla Arkas Deniz Tarihi Merkezi’ni açtı. Merkezde 89 gemi maketi, 126 parça

Lucien Arkas, who greatly values his collection because they shed light on history and show the development in the maritime sector, opened the Arkas Nautical History Center so that these pieces that witnessed the improvement of nautical history could come to life.

There are 89 ship models, 126 pieces of ship antiquities and 67 paintings at the center. The visitors are greeted by a wheel closet with a giant standard compass on the f irst f loor of the three storey museum. The f irst f loor also

includes 20th century Turkish ships, ship models from B.C., and discovery ships.

On the ground f loor, you can see Turkish ships such as Bandırma and Savanarona yacht besides the explora-tion ships of Christopher Columbus. There is also a small library and a room filled with ship antiquities here.

Ship models on the second f loor ex-hibit the immense development of the maritime sector from the 17th century

Merkezde Bandırma vapuru, Savanarona yatı gibi Türk gemilerinin yanı sıra Kristof Kolomb’un kâşif gemilerini de görmek mümkün.

You will be able to see the Turkish vessels such as Bandırma and Savanarona in addition to the ships of Christopher Columbus.

116 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 119: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

gemi antikası ve 67 tablo yer alıyor. Üç kattan oluşan merkezin 1. katında ziya-retçileri dev miyar pusulalı dümen dola-bı karşılıyor. 20. yüzyıl gemileri, Türk gemileri ve M.Ö’ye ait gemi maketleri ve kâşif gemilerinin sergilendiği odalar bu katta yer alıyor.

Zemin katta ise Bandırma vapuru, Sa-vanarona yatı gibi Türk gemilerinin yanı sıra Kristof Kolomb’un kâşif gemi-lerini de görmek mümkün. Ayrıca mini bir kütüphane ve gemi antikalarının bulunduğu oda da bu katta yer alıyor.

2. katta bulunan 17. yüzyıldan 20. yüz-yıla kadar uzanan geniş yelpazede gö-rülecek gemi maketleri ise denizciliğin tarihsel gelişimini muhteşem bir gör-sellikle ziyaretçilerin beğenisine sunu-yor. Gemi maketlerine Dixon, Molsted, Roux ve Sami Yetik gibi ünlü deniz res-samlarının tabloları da eşlik ediyor.

Arkas Deniz Tarihi Merkezi’nde ko-leksiyonun ilk gemisi İngiliz Kraliyet

donanmasının 104 toplu birinci sınıf gemisi HMS Victory’den, Türk milli hareketinin başlangıcı olarak bilinen Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’dan Samsun’a geçtiği Bandır-ma Vapuru’na, mayın döşeme gemisi Nusret’ten, Yavuz ve Midilli gibi Os-manlı donanmasının savaş gemileri-ne kadar tarihi değeri ve anlamı olan gemilere, herkesin çocukluğunda yeri olan okyanus coğrafyası araştırmacısı Jacques Yves Cousteau’nun araştırma gemisi Calypso’dan, 55 yıldır İstanbul sularında Adalar ve Yalova hattında çalışan yolcu gemisi Paşabahçe’ye, adı-nı 5. Murat’ın annesinden alan, müba-dele yıllarında karışıklı yolcu taşıyan ve Dedemin İnsanları f ilminden ha-tırlanabilecek Gülcemal gemisine ka-dar birçok geminin maketini görmek mümkün. Arkas Deniz Tarihi Merkezi salı, per-şembe ve cumartesi günleri gruplara açık. Randevu almak için 0 232 342 10 11 numaralı telefondan ulaşılabilir.

to the 20th century. The models are accompanied by paintings by Dixon, Molested, Roux and Sami Yetik.

You can see models of many histori-cally important vessels at the center such as the f irst piece of the collection HMS Victory, Bandırma which Mus-tafa Kemal Paşa boarded to Samsun to start the Turkish Revolution. Nusret, the ship that laid mines, Yavuz and Midilli, which were historically im-portant vessels in the Ottoman naval force, Jacques Yves Cousteau’s beloved research vessel Calypso, Paşabahçe, a ship that has been in service on the Is-lands-Yalova line for the past 55 years and Gülcemal, the ship that carried thousands of people during the great exchange.

The Arkas nautical History Cen-ter is open for groups every Tuesday, Thursday and Saturday. To make an appointment for guided tours, please call this number: 0 232 342 10 11.

117İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 120: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Belgesel tadında bir geziDoğa sonbaharın hüzünlü renkleriyle donanırken hafta sonu kaçamağı yapılacak yerler de azalıyor. Yaz aylarında cıvıl cıvıl olan sahil beldeleri mevsimler dönse de kendilerini terk etmeyen sakinleriyle baş başa kalıyor. Şehrin yorucu temposundan sıkılanlar ise yakınlarında doğayla baş başa kalabilecekleri köşeler arıyor. Aslında böyle noktalar bulmak için şehirden çok uzaklaşmak da gerekmiyor.

Fotoğraflar/ Photographs: Derya Şahin - İzmir Doğal Yaşam Parkı Arşivi

118 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Gezi / Trip

Page 121: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Bazen aradıklarını yanı başın-da bulur ya insan; İzmir Doğal Yaşam Parkı öyle işte. Adına

yaraşır biçimde misafirlerini doğanın kucağında ve onun asıl sahiplerinin hu-zurunda ağırlayan bu parkı gezerken te-levizyonlarda hayranlıkla izlenen belge-sellerden birinde buluyor insan kendini.

Anlattıklarımızdan bir hayvanat bah-çesini anlıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Çünkü İzmir Doğal Yaşam Parkı alı-şılagelmiş hayvanat bahçelerinden çok farklı bir alan. Öyle ki bu parkta hay-vanlar doğal ortamlarındakine benzer hazırlanan barınaklarda özgürce yaşı-yor. Binlerce ağaç ve bitki çeşidi de par-kı yapaylıktan uzaklaştırıyor. 425 bin metrekare alan üzerinde kurulu olan İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda 120’den fazla türde bin 300’den fazla hayvan ya-şıyor.

Alan bu kadar büyük, çeşit bu kadar çok olunca misafirlerine farklı bir dünyanın

Sometimes what you seek is right in front of your; like Izmir Natural Life Park. When you ar touring

this amazing area, you feels as if you’re watching a documentary like the ones you see on television.

If you think we are talking about a reg-ular zoo you are mistaken because Izmir Natural Life Park is so much more than that. First of all, animals live freely in their cages which were constructed to resemble their original habitat. Thou-sands of trees and plants make the zoo special. More than 1300 animals of 120 species live in the park which has been constructed on a 425 thousand square meter area.

When there is an area so big and so much to see, the tour takes a long time. The pond with swans, geese and ducks, the African savannah with giraffes, the children’s zoo with zebras, hippos and ostriches, ponies, dwarf goats, Cam-

A tour like a documentary As nature is filled with the sad colors of autumn, the places for a quick getaway are

getting scarce. Resort towns which are filled with people during the summer now host locals only and those looking for a relaxing getaway are searching for serene areas in nature. Actually, you don’t need to get far away from the city to find such places.

119İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 122: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

kapılarını aralayan parktaki keşif gezisi öyle çabucak bitmiyor tabii ki.

Kuğular, kazlar, ördekler ve su kuşla-rının görsel bir şölen sunduğu gölet; zürafalar, zebralar, su aygırları ve deve kuşlarının büyüleyici Afrika savanı; pony atları, cüce keçiler, Kamerun ko-yunları, tavşanlar, tavuklar, hindiler ve kaplumbağaların neşelendirdiği çocuk hayvanat bahçesi; monolar, velvetler, si-yah makaklar ve halka kuyruklu lemur-ların merak uyandıran maymun adası; yılanlar, kertenkeleler, timsahlar, kap-lumbağalar, koi balıkları ve macawların ürkütücü tropik merkezi İzmir Doğal Yaşam Parkı’nın keşfedilmeyi bekleyen alanlarından sadece birkaçı.

Türkiye’de doğan ilk filNesilleri doğada tehlikede olan Asya fillerinden, Begümcan ve Winner ile Türkiye’de doğan ilk fil olan İzmir, Asya filleri barınağında misafirle-ri karşılıyor. Parkta filler için 15 bin

eroon sheep, rabbits, chickens, turkeys and turtles, monkey island that includes all types of monkeys and the tropical center with snakes, lizards, crocodiles, and macaws are just some of the areas that need to be discovered at the park.

The first elephant born in Turkey Begümcan, Winner and Izmir, the first elephant born in Turkey, are almost extinct species of Asian elephants that greet visitors at the park. A 15 thousand square meter outdoor and 550 square meter indoor area has been allocated to the elephants. The monument erected to commemorate Izmir’s onetime symbol Pak Bahadur, an elephant that died in 2007, is just across from the elephant’s quarters.

A journey into tropical rain forests When you step inside the 2345 square meter indoor area, you fell as if you are

120 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 123: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

metrekare açık ve 550 metrekare kapalı alan ayrılmış. Yıllarca Fuar Hayvanat Bahçesi’nde yaşayan ve 2007’de hayatını kaybeden Pak Bahadur için oluşturulan anıt mezar da Asya filleri barınağının karşısında yer alıyor.

Tropik Yağmur Ormanları’na yolculukTamamı kapalı 2 bin 345 metrekare merkeze adım attığınızda kendinizi bir anda Tropik Yağmur Ormanları’nda buluyorsunuz adeta. Bunun için özel ısıtma ve nemlendirme sağlanarak tro-pik yağmur ormanlarının ortalama 26 santigrat derece sıcaklığı ve yüzde 70 nem koşulları oluşturulmuş. Tropik Merkez, ziyaretçilerini sürüngenler, timsahlar, kaplumbağalar, papağanlar, koi balıkları ile tropik bitkilerin ürkü-tücü ve merak uyandırıcı dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor.

Küçük bir habitat 8 bin 450 metrakare alana sahip olan

in a rain forest. A special heating and humidifying system has been intro-duced to the area to reach the ideal trop-ical weather conditions of 26 degrees and 70% humidity. The tropical center includes snakes, crocodiles, turtles, par-rots and carp fish.

A small habitat The 8450 square meter large pond re-sembles a small habitat with fountains, mini waterfalls, islets, white and black swans, geese, and ducks. You can rest or have a bite to eat at Kuğulu Cafeteria while enjoying the view of the pond. There are also smaller ponds in the park which also welcome wild birds.

Living together at the African savannah Savannah, which are haylofts with shrubbery and clusters of trees, are lo-cated between tropical rain forests and deserts and can be found in a long range on both sides of the equator. The Afri-

121İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 124: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

büyük gölet fıskiyeler, mini şelaleler, adacıklar ve etrafında bulunan yeşil alanlar, içindeki beyaz ve siyah kuğular, ördekler ve kazlarla, küçük bir habitat niteliğinde. Büyük göletin hemen kı-yısında yer alan Kuğulu Kafeterya’da yiyecek ve içeceklerinizi tüketirken gö-letin güzelliklerine bakarak dinlenebilir ve manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Büyük gölet dışında alanda bir küçük gölet ile barınak çevresindeki göletler de parktaki sulak alanları oluşturuyor. Büyük ve küçük gölet yaban kuşlarının da uğrak yerleri arasında yer alıyor.

Afrika Savanı’nda birarada yaşamÇalılıklar ve ağaç kümelerinin bulun-duğu otluk araziler olan savanlar dün-ya üzerinde Tropik Yağmur Ormanları ile çöller arasında ve ekvator çizgisinin her iki yanında geniş bir bant halinde yer alırlar. İzmir Doğal Yaşam Parkı’nın merkezinde yer alan 18 bin metrekarelik Afrika Savanı’nda zürafalar, zebralar, su aygırları ve deve kuşları doğal savanlar-daki gibi bir arada yaşamlarını sürdü-rüyor.

Birlikte ve özgürKanatlı barınağı tamamı dışarıdan ağ-larla izole edilmiş 3 bin metrekarelik alan içinde, ziyaretçilerin hayvanlarla hiç bir engelle karşılaşmadan dolaşabi-

can savannah within the park is set up on an 18 thousand square meter area where giraffe, zebras, hippos and os-triches live together in harmony.

Together and freeThe winged animals section is sur-rounded by nets where animals roam freely on a 3000 square meter area. With its f lora and pool, this area was made into an ideal place for the ani-mals to live. Ducks, peacocks, pheas-ants and storks live freely inside the aviary.

Interesting speciesThe parrot shelter is also surrounded by nets. Many different species of par-rots live in this 600 square meter area.

Wild lifeIn four adjacent areas that total 2000 square meters, eagles, falcons, red fal-cons and red condors live in an area similar to their natural habitat. There are also injured vultures that have been treated but too fragile for wild-life in this section. The ones that have been treated are sent to live in their natural habitat.

Almost originalAt the end of 2011, a special shelter of 550 square meters was constructed for

3 milyon ziyaretçi

2008 yılında açılan İzmir Do-ğal Yaşam Parkı’nı ayda ortalama 60 bin, yılda 700 bin kişi ziyaret ediyor. 30 Kasım’da 4’üncü yaşı-nı kutlayacak olan İzmir Doğal Yaşam Parkı’nı bu zamana kadar ziyaret eden kişi sayısı ise 3 mil-yonu bulması bekleniyor. Yaban hayatını koruma anlamında çok önemli bir görevi yerine getiren park Avrupa Hayvanat Bahçe-leri ve Akvaryumları Birliği’nin (EAZA) de üyesi.

122 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 125: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

lecekleri bir alan. Bu alan içinde yaratı-lan bitki örtüsü ve havuzu ile hem görsel olarak güzel hem de kanatlı hayvanların ideal yaşam ortamlarına yakın bir barı-nak meydana getirilmiş. İçinde ördek türleri, tavus kuşları, sülün türleri ve leylekler bulunan Kanatlı Barınağı’nda (Aviary) hayvanlar birlikte özgürce do-laşılabiliyor.

Farklı ve ilginç türlerPapağan Barınağı da diğer kanatlı barı-naklarında olduğu gibi dışarıdan ağlarla izole edilmiş. 600 metrekarelik bu alan içinde Amazon papağanı, cennet papa-ğanı, kakadu papağanı, ara papağanları ve pek çok türde papağan türü birlikte yaşıyor.

Yaban hayata kazandırıyorTamamı 2 bin metrekare olan, dört bi-tişik alanda kaya kartalları, baykuşlar, şahinler, kızıl şahinler ve kızıl akba-balar doğal ortamlarına yakın bir ha-bitat içinde yaşıyor. Ayrıca bu alanda, yaralanmış, tedavileri yapılmış ancak yaban hayatta yaşama şansları olmayan yırtıcı kuşlar da barındırılıyor. Teda-visi tamamlananlar ise İl Orman ve Su Müdürlüğü’nün bilgisi dahilinde yaban hayata kazandırılıyor.

Doğala çok yakın2011 yılı sonunda sırtlan barınağı ya-

nında vaşaklar için 550 metrekare yeni bir yer yapılmış. Diğer barınaklar büyük kediler barınağıyla benzer özellikli üç ayrı bölmeden oluşuyor. Bu bölmelerde 3 bin 650 metrekare açık alanda sırt-lanlar, 3 bin 550 metrekare açık alan içinde ayılar ve 2 bin metrekare açık alan içerisinde kurtlar barınıyor. Hay-vanlar için özel hazırlanan barınaklar içinde kayalıklar, göletler ve bitki ör-tüsü doğala en yakın biçimde oluş-turulmuş. Sırtlan barınağında 2010 yılında Türkiye’nin ilk benekli sırtlan yavrusu dünyaya gelmiş. 2011 yılında ise benekli sırtlanlar ilk kez ikiz be-nekli sırtlan yavrularını doğurmuş.

Maymunlara özel ada 6 bin 600 metrekare toplam açık alan içinde oluşturulan adacıklarda vervet ve mona maymunları, siyah makaklar barındırılıyor. Su ile çevrili olan bu adalarda maymunların içinde hoş vakit geçirebilecekleri tırmanma ve oynama alanları var. Hava koşulları uygun ol-madığında maymunlar 134 metrekare-lik kapalı bölümlere alınıyor.

2012 yılı Şubat ayı başından bu yana, Tropik Merkez’de yaşayan halka kuy-ruklu lemurlar da, Maymun Adası kar-şısında yapımı gerçekleşen 820 metre-karelik yeni barınaklarında yaşamlarını sürdürüyor.

lynx. Other shelters consist of 3 parts and resemble the shelters of wild cats. Hyenas live in the 3650 square meters outdoor area, bears live in 3550 square meter outdoor area and wolves live in the 2000 square meter outdoor area. There are cliffs and ponds in the area and f lora resembles their natural habi-tat. Turkey’s f irst spotted hyena was born in the shelter in 2011. The next year, the hyena gave birth to twins.

A special island for monkeys On small islands constructed on a 6600 square meter area, small African monkeys and black macaque monkeys are sheltered. There are playgrounds for monkeys in this area surrounded by water. When the weather gets cold, the monkeys are transported to a 134 square meter indoor area.

As of February 2012, lemurs with round tails which have been living in the tropical center have been moved to their new 820 square meter shelter that was built across the island.

Only for ruminantsThere are 4000 square meter separate shelters for deer, camels, wild goats and gazelles in the natural park, all con-structed in accordance with their natu-ral habitat.

3 million visitors

The park, which opened in 2008, receives 60 thousand visitors a month and 700 thousand people a year. 3 million people have visited the park which will celebrate its 4th anniversary on November 30. The park is also a member of the European Zoos and Aquariums Association.

123İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 126: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Ruminantlar içinTamamı birbirinden bağımsız olan ba-rınaklarda geyikler ve develer için 4 bi-ner metrekare, yaban keçileri için 3 bin metrekare ve ceylanlar için 3 bin 500 metrekarelik alanda doğal ortamlarına uygun barınaklar bulunuyor.

Vahşi kediler de var İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda kaplan, aslan, puma türleri için üç ayrı açık alan ve her bir hayvanın ayrı tutulduğu ka-palı bir alan bulunuyor. Kaplan için 3 bin 600 metrekare, aslan için 3 bin 550 metrekare, puma için ise 2 bin metre-kare açık alan ve 277 metrekare kapalı alan oluşturulmuş. Dış barınakların ke-narlarında göletler meydana getirilmiş. Açık alanlarda ise kayalık ve yükseltiler yaratılarak, hayvanların doğal ortam-larına yakın habitatların oluşturulmuş. Gezi güzergâhı üzerinde oluşturulan özel bölgelerdeki cam duvarlar ile Do-ğal Yaşam Parkı ziyaretçileri vahşi ke-dileri daha yakından izleyebiliyor.

Wild catsThere are also 3 outdoor areas and in-door spaces for each from lions, tigers and pumas at the park. 3600 square meters is allocated for the tigers, 3550 square meters for lions and 2000 square meters for pumas. There are ponds on the corners of the outdoor shelters. There are also cliffs and other heights for the animals. You can see the ani-mals roam freely from behind a glass wall.

Children can touch the animalsFarm animals live in the Children’s Zoo which was especially built for children inside the park. There are small goats, Cameroon sheep, rabbits, doves, chickens, turkeys, dogs and turtles in this area. The children, with the aid of a supervisor, can touch and feed the animals. Children who make an appointment first can feed the goats and ponies and take pictures with them.

124 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 127: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Çocuklar hayvanlara dokunabiliyorİzmir Doğal Yaşam Parkı’nın en se-vimli yerlerinden olan ve çocuklar için özel olarak hazırlanan Çocuk Hayvanat Bahçesi’nde çiftlik hayvanları yaşayor. Bu bahçe içinde cüce keçiler, Kamerun koyunları, tavşanlar, güvercinler, çeşit-li tavuk ırkları, hindiler, kangal köpeği ve eşek ile kara ve su kaplumbağaları bulunuyor. Çocuklar bakıcıların göze-timinde hayvanlara dokunup beslenme saatlerinde onları besleyebiliyorlar. Ay-rıca randevu alıp gelen okullardaki öğ-rencilerin cüce keçileri ve atları besle-me, onlara dokunma ve onlarla fotoğraf çekilme şansları da var.

Yorgunluk molası içinİzmir Doğal Yaşam Parkı çok geniş bir alanı kapsadığı için parkın tamamını gezmek tatlı bir yorgunluk da yapıyor tabii. Ama neyse ki alanda bu keyif-li gezi sırasında ya da sonrasında mola vermek için iki adet kafeterya hizmet

On to resting…Touring this big area can be a little tir-ing but there are two cafeterias where you can rest. There are also playgrounds in four areas for children who are still energetic. The Bahadır souvenir shop is an ideal place to buy something to re-member the park.

How to get there?You can reach the park, which is located in Sasalı, with the number 777 bus that departs from Karşıyaka Pier. In ad-dition, the number 751 bus which de-parts from Çiğli Transit Section takes you to the intersection in front of the park’s parking lot. You can either walk to the park, 1 kilometer from there, or you can take the number 777 bus. Those who will use the freeway can follow the Atatürk Organize Sanayi Bölgesi road and go straight on to the park. Another alternative to reach the park is with bi-cycles. There is a bicycle path all the way from Karşıyaka to the park.

125İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 128: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

The park is open every day at 9 a.m. It closes at 18.30 during the summer, at 19.30 during the weekends and at 16.30 during the winter. Entrance fee for students is 1 TL and 3 TL for adults. Kids between the ages of 0-6 and stu-dents and teachers who visit the park on Wednesdays and Fridays enter for free.

You too should visit the park to cheer up during the autumn and create your own documentary…

veriyor. Enerjileri bitmek tükenmek bil-meyen minik ziyaretçiler için ise 4 ayrı noktada çocuk oyun alanları yer alıyor. Bahadır Hediyelik Eşya Dükkanı da parktan bir anıyla dönmek isteyenlerin imdadına koşuyor.

Nasıl Gidilir?Sasalı’da yer alan İzmir Doğal Yaşam Parkı’na Karşıyaka Vapur İskelesi’nden kalkan 777 numaralı otobüsler ile ulaşılabilir. Ayrıca Çiğli Aktarma Merkezi’nden kalkan 751 numaralı oto-büs İzmir Doğal Yaşam Parkı otopark girişindeki kavşağa kadar ulaşım sağ-lıyor. Dilerseniz o noktadan (yaklaşık 1 km) yürüyerek ya da 777 ile aktarma yaparak bir durak sonra İzmir Doğal Yaşam Parkı’na ulaşabilirsiniz. Çevre Otoyolunu kullanacak ziyaretçiler ise Atatürk Organize Sanayi Bölgesi isti-kametinde (sanayi içerisine girmeden) hiçbir yöne sapmadan ilerlediklerinde Sasalı ve İzmir Doğal Yaşam Parkı’na ulaşabilirler.

Çiğli ya da Karşıyaka istikametinden gelen araçlar da yine Atatürk Organize Sanayi Bölgesi istikametine döndükle-rinde İzmir Doğal Yaşam Parkı yön-lendirme tabelalarını görebilir. Parka bir diğer alternatif ulaşım şekli de bi-sikletseverler için. Karşıyaka’dan İzmir Doğal Yaşam Parkı’na kadar uzanan bisiklet yolu sayesinde alana bisikletle de ulaşılabiliyor. İzmir Doğal Yaşam Parkı 365 gün, haftanın 7 günü 09.00’da ziyarete açı-lıyor. Yaz aylarında hafta içi 18.30 haf-ta sonları 19.30, kış aylarında ise her gün 16.30’da ziyarete kapanıyor. Giriş ücretleri de oldukça makul; öğrenci 1 TL, tam 3 TL. 0-6 yaş gurubu çocuk-lardan ve çarşamba ile cuma günleri okul ziyaretlerinde öğrencilerden ve öğretmenlerden ücret alınmıyor.

Siz de sonbaharın hüznüne inat, biraz olsun neşelenmek ve kendi belgeselini-zin kahramanı olmak için İzmir Doğal Yaşam Parkı’nı ziyaret edin…

126 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 129: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

127İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 130: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

İzmir Müze Müdürlüğü

2012’de 60 kazı yaptı

60 excavations in 2012

Kazı çalışmalarında, cam, mermer, obsidyen, bronzdan yapılmış idol, ağırşak, ağırlık, kazıyıcı, kesici, balta, sapan taşı, kolye ucu, kemik aletler, kase, kulplu çömlek, figürin, ok ucu, sikke gibi ünik eserler gün yüzüne çıkarıldı.

During the excavations, glass, marble, obsidian and bronze idols, weights, blades, axes, slingshot rocks, pendants, bone items, jugs, figurines, arrow heads and coins were unearthed.

Yazı/Article: Elif Işıl BaşkayaFotoğraflar/Photographs: İzmir Müze Müdürlüğü

128 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Güncel / Actual

Page 131: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Bu yıl İzmir’in Aliağa, Urla il-çelerinde sondaj kazıları yapan İzmir Müze Müdürlüğü, me-

zarlar, lahitler ve çeşitli dönemlere ait eserler ortaya çıkardı. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun ka-rarları doğrultusunda 3. derece arkeo-lojik SİT alanlarında, müze uzmanları tarafından, kurul kararları veya kurul müdürlüğü görüşü doğrultusunda ya-pılanma öncesi 60 adet sondaj kazısı yapıldı.

Aliağa’nın Samurlu Köyü’nde 3. de-rece arkeolojik SİT alanı içerisinde yer alan mülkiyeti İzmir Demir Çelik A.Ş.’ye ait olan taşınmazda yapılan sondaj çalışmaları sırasında ortaya çıkan mezarlar ile ilgili olarak İzmir Müze Müdürlüğü kurtarma kazısı gerçekleştirdi. Kazı çalışmalarında 88 adet mezar açıldı. Kurtarma kazıla-rında 39 kiremit çatkılı, 15 basit me-zar, 11 pythos gömü, 10 kireç taşı pla-ka kapaklı, 7 urne mezar, 3 kireç taşı sanduka mezar, 2 kremasyon gömü, 1 kireçtaşı lahit mezar ortaya çıkarıldı. Mezarların içinde ölü hediyesi olarak mezara konmuş olan ve Helenistik ve Roma dönemine ait 55’i envanterlik toplam 301 etütlük eser belirlendi.

Yine aynı bölgede 877 nolu parselde yapılan kazı çalışmalarında ise 76 adet mezar açıldı. Çalışmalarda, 36 kire-mit çatkılı mezar, 10 kireç taşı plaka mezar, 4 lahit, 7 taş sanduka mezar, 5 urne mezar, 9 basit gömü, 4 pythos, 1 kremasyon gömü ortaya çıktı. Mezar-larda Helenistik ve Roma dönemine tarihlenen 47 envanterlik, 255 etütlük eser bulunarak, eserlerin tümü İzmir Müze Müdürlüğü’ne teslim edildi.

Urla’da 14 mezar açığa çıkarıldıUrla’nın Gebeç Mevkii’nde bulunan bir taşınmazın üzerinde yapılan kur-tarma kazılarında ise, toplam 14 me-zar açığa çıkarıldı. Mezarlarda arkos, çömlek, olphe parçaları, bronz ayna, tabak parçaları, hayvan figürin başı bulundu. Ele geçen 3 envanterlik, 15

etütlük tarih eser MÖ 6 ile 4’üncü yüzyıl arasında tarihlendi. Yine Aliağa’nın Çakmaklı Köyü Kendir-ci mevkiinde, Kyme Antik Kenti 3. derece arkeolojik SİT alanı içerisin-de yer alan mülkiyeti Batı Anadolu Çimento’ya ait taşınmazda 2012 yılı kurtarma kazısı çalışmalarına devam ediliyor. Çalışmalarda şu ana kadar 210 mezar açığa çıkarılırken, kazı ça-lışmaları yılsonuna kadar devam ede-ceğinden ele geçen eser sayısı hakkın-da net bilgi yok.

Izmir Museum Directorship, which re-alized digs in the boroughs of Urla and Aliağa this year, unearthed tombs, sar-

cophagi and artifacts from different periods. 60 precision sampling digs were undertaken in protected areas by the museum.

The institution undertook a rescue excava-tion regarding the tombs that were unearthed at Aliağa’s Samurlu village. 88 tombs were opened during the excavation and 39 brick tombs, 15 simple tombs, 11 pythos burials, 10 limestone covered tombs, 7 urns, 3 lime-stone and wooden tombs, 2 cremations and 1 limestone sarcophagus were found. A total of 301 artifacts from Hellenistic and Roman periods were found inside the tombs.

During another dig at the same area, 76 more tombs were discovered. 255 artifacts from the Roman and Hellenistic periods were found inside the tombs and handed over to the institution.

14 tombs in Urla During the salvage digs in Urla’s Gebeç region, 14 tombs were unearthed. Earth-enware, a bronze mirror, plate pieces and an animal figurine head were found in the tombs. 15 artifacts that were found were dat-ed to 6th and 4th century B.C. The salvage digs in Aliağa’s Çakmaklı village within the Kyme antique city archeological protected site still continue. 210 tombs were unearthed so far and the digs will continue until the end of the year.

129İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 132: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

İzmir kazı haritasıİzmir Müzesi’ne bağlı şu anda 21 kazı alanı bulunuyor. Bu kazı alanlarının 13’ünde üniversitelerin öğretim görevli-leri tarafından kazılar yapılıyor. Kyme, Panaztepe, Ulucak, Yeşilova Höyüğü ve Nif dağında 2012 yılı kazı çalışma-ları bitirilirken, kazılarda çıkan en-vanterlik ve etütlük eserler İzmir Müze Müdürlüğü’ne teslim edildi. Kazı alan-larına ait kazı depoları da 2012 sezonu çalışmalarının tamamlanması nedeniyle kontrol edilip gerekli güvenlik önlemle-ri alınarak Bakanlık Temsilcisi ve Müze

Uzmanı nezaretinde kilitlenip mühür-lenerek kapatıldı. Kazı çalışmaları biti-rilmiş olan söz konusu kazı alanlarında pişmiş toprak, obsidyen, cam, mermer, bronzdan yapılmış idol, ağırşak, ağırlık, kazıyıcı, kesici, balta, sapan taşı, kolye ucu, kemik aletler, kase, kulplu çömlek, figürin, ok ucu, sikke gibi ünik eserler İzmir Müze Müdürlüğü’ne teslim edildi.

Şu anda kazı yapılmayan alanlar ise; Notion Ören yeri, Lebedos Antik Ken-ti, Larissa Antik Kenti, Kolophon Ören yeri ve Nymphaion Ören Yeri.

Kazı Alanı Kazı Başkanı Bayraklı Kazısı (Bayraklı Excavation) Prof. Dr. Meral Akurgal

Agora Ören Yeri (Agora Excursion site) Yrd. Doç. Dr.Akın Ersoy

Claros Kazısı (Claros Excavation) Prof. Dr. Nuran Şahin

Teos Ören yeri (Teos Excursion site) Prof. Dr. Musa Kadıoğlu

Klazomenai Yrd. Doç. Dr. Yaşar Ersoy

Kyme Antik Kenti (Kyme antique city) Antonia La Marca & Bakanlık

Panaztepe Kazısı (Panaztepe Excavation) Prof. Dr. Armağan Erkanal

Phokaia Prof. Dr. Ömer Özyiğit

Limantepe Ören Yeri (Limantepe Excursion site) Prof. Dr. Hayat Erkanal

Ulucak Ören Yeri (Ulucak Excursion site) Doç Dr. Özlem Çevik

Laskarisler Prof. Dr. Zeynep Mercangöz

Metropolis Kazısı (Metropolis Excavation) Yrd. Doç. Dr. Serdar Aybek

Nif Dağı Kazısı (Nif Mountain Excavation) Prof. Dr. Elif Tül Tulunay

Yeşilova Höyüğü (Yeşilova Tumulus) Yrd. Doç Dr. Zafer Derin

İzmir’s excavation map There are 21 excavations sites affili-ated with the İzmir Museum today. Academics from universities are work-ing in the 13 excavation sites of the 21 sites affiliated with the Izmir Museum. 2012 excavations have ended at Kyme, Panaztepe, Ulucak, Yeşilova Tumulus and Nif Mountain and artifacts that were unearthed have been handed over to the Izmir Museum Directorate. The warehouses storing these artifacts have been checked and sealed after security measures were completed. During the excavations, glass, marble, obsidian and bronze idols, weights, blades, axes, slingshot rocks, pendants, bone items, jugs, figurines, arrow heads and coins were unearthed and items were handed over to the Izmir Museum Directorship.

Here are the sites that are not being ex-cavated at the moment; Notion excur-sion site, Lebedos antique city, Larissa antique city, Colophon excursion site and Nymphaion.

İzmir Müze Müdürlüğü’ne bağlı olarak yürütülen kazılar ve kazı başkanları ise şöyle:(Here is a list of excavations and their managers)

130 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 133: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

131İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 134: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Gönüllülerin çabasıyla turizme kazandırılan köyKömür madeni ve termik santraliyle gündeme gelmesine alışık olduğumuz Soma’nın bir köyü olan Darkale, sahip olduğu kırsal, kültürel ve mimari değerleriyle bu bölgede bambaşka şeyler yapılabileceğinin de kanıtı aslında. Darkale’yi özel kılan ise bu potansiyelin bir grup gönüllünün elini taşın altına koymasıyla ortaya çıkması.

Fotoğraflar/ Photographs: Urungu Erdal Özer

132 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Günübirlik / Excursion

Page 135: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

De r i n c e bir vadi-nin içine

gizlenmiş ve sırtı-nı yüksek, kayalık dağlara yaslamış bir köy Darkale, ya da diğer adıyla Tarha-la. Adı çok fazla du-yulmasa da umutla ve sabırla ortaya çı-karılmayı bekleyen gizli kalmış bir ha-zine adeta. Özgün mimari dokusuyla

dikkat çeken köyün dar ve yokuş sokak-larında dolaşırken tarihte bir yolcuğa çıkıyor insan.

Soma’nın 3 kilometre güneyinde yer alan köyün Mysia’daki Trakhou-la kentçiğinin ardılı olduğu biliniyor. Tarihçi Bilge Umar’a göre köyün adı da Trakhoula’nın Tükçe’ye uydurul-muş hali. Umar ‘Tarihsel Yer Adları’ isimli kitabında Darkale’nin Bizans İmparatorluğu’nun son piskoposlar lis-telerinde adı geçen bir kent olduğunu ve geçen yüzyılda Rumlarca Trakhala, Türklerce Darkale olarak anıldığını be-lirtiyor. Trakhala adının ise Rumcada kayalık, taşlık anlamı taşıyan Trakhys sözcüğünden türetilmiş olduğunu yine kendisinden öğreniyoruz. Tarih araş-tırmacısı Remsey ise Soma yakınların-

Darkale, also known as Tar-hala, is a village nestled inside a valley which leans on rocky

mountains. Even though not many have heard of it, it is a hidden treasure wait-ing to be discovered. When you walk among the narrow and steep streets of the village that attracts attention with its unique architectural structure, you feel as if you are taking a journey into the depths of history.

We know that the village, located 3 ki-lometers to the south of Soma, is the continuation of the city of Trakhoula in Mysia. According to historian Bilge Umar, the name of the village is the Turkish version of Trakhoula. Umar says that Darkale was an episcopacy center during the Byzantine era and was known by Greeks as Trakhala. The his-torian also explains that the name Tra-khala was derived from the Greek word Trakhys which means cliff or rock. His-tory researcher Remsey states that there is a city named Germe near that dated all the way back to the Bergama King-dom. It is believed that Germe must have been built near Darkale.

Undoubtedly, the most interesting as-pect of Darkale is its houses. The ar-chitecture of these houses has Otto-man period characteristics just like the famous houses of Safranbolu, Kula and

The village that was added to tourism with the help of volunteers

Darkale, which is a city in Soma known for its coal mine and thermal reactor, is a testament to things that could be achieved in this area with its rural, cultural and architectural assets. What makes Darkale special is that this was achieved by a handful of volunteers.

133İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 136: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

da, geçmişi Bergama Krallığı’na kadar uzanan Germe adında bir kent olduğu-nu belirtiyor. Germe’nin bugünkü Dar-kale yakınlarında kurulmuş olabileceği tahmin ediliyor.

Darkale’nin en dikkat çekici değerleri-nin başında kuşkusuz evleri geliyor. Kö-yün günümüze kadar ulaşan tarihi ev-lerinin mimarisi tıpkı Safranbolu, Kula ve Beypazarı evleri gibi Osmanlı devri özelliklerini taşıyor. Daracık sokaklara, şahniş ya da şahnişin adı verilen ahşap cumbalar ile dahil olan evlerin temeli taş duvardan, üst katları ise ahşap mal-zemeden yapılmış. Avluya açılan bü-yükçe ahşap giriş kapısından yine ahşap merdivenlerle “hayat” denilen sofalara çıkılıyor. Buradan Safranbolu örnekle-rinde gördüğümüz geometrik desenli, ahşap, oyma tavan göbeği ile süslü oda-lara giriliyor.

Darkale kalabalık nüfusu ve kendi ken-dine yeten ekonomisiyle geçmişte büyük bir köymüş. Ancak köyün hemen yanı başında bulunan Soma hızla büyüyüp modern bir kent olunca Darkaleliler de 1980’li yıllardan itibaren Soma’ya göç-meye başlamış. Bu göçler sonucu tarihi Darkale evleri terkedilmiş, sahipsiz ve bakımsız kalmış. Hatta günümüzde o güzelim evler yer yer yıkılmış, geri ka-lanları yıkılmaya yüz tutmuş ve doku-nup kurtaracak sihirli elleri bekler hale gelmiş.

Güzelim köyün gözleri önünde yok olup gitmesine izin vermek istemeyen bir grup gönüllü bu gidişe dur demiş. Çoğu Darkaleli, Somalı hatta Manisalı dahi olmayan, mimarından maden mü-hendisine, esnafından grafikerine, bil-gisayarcısından öğretmenine bir gurup gönüllü köyün makus talihini yenmesi

Beypazarı. The foundation walls of the houses are made of stone and their up-per f loors from wood and they all have wooden alcoves. The houses have wide wooden entrance doors which open up to the courtyard and halls on the upper f loors are accessed via wooden stair-cases. The halls have ceilings decorat-ed with geometric shapes and wooden carvings.

In the past, Darkale was a big village with a large population and a stable economy but when Soma quickly devel-oped and became a big town, the peo-ple of Darkale began moving to Soma in the 1980’s. After that, the houses of Darkale were abandoned and left to their own devices. Some of them even collapsed or were on the verge of col-lapse.

134 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 137: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

için el birliğiyle çalışmaya başlamış. ‘Darkale Yenileme ve Yaşatma Projesi’ işte böyle bir sivil insiyatif sonucunda ortaya çıkmış. Projeye Manisa Valili-ği, Soma Kaymakamlığı, Soma Bele-diyesi, Soma Ticaret ve Sanayi Odası da destek olmuş. En büyük destek ise Opet’ten gelmiş. Opet Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk, köyü uzman bir heyet ile birlikte ziyaret etmiş. Ve niha-yet Darkale Opet’in yürüttüğü “Örnek Köyler” projesine dahil olmuş.Köyün fiziki olarak yenilenmesi, tarihi, kültürel ve sosyolojik araştırmaların bi-limsel verilere dayandırılarak derin bir analizle ortaya konulması ve tüm bun-ların turizme kazandırılması amacıyla yürütülen çalışmalar böylece meyvesini vermeye başlamış.

Truva-Bergama-Efes hattına yeni bir destinasyonDarkale Projesi Koordinatörleri’nden, aynı zamanda Soma Belediyesi’nin tek kadın meclis üyesi olan Şule Doğan, söz konusu projenin temellerinin sivil insiyatif tarafından atıldığının altını çiziyor. Gönüllülerden oluşan bir gru-bun öncülük ettiği ve Opet’in sponsor-luğunda yürütülen projeyle Darkale’nin Truva-Bergama-Efes hattına yeni bir destinasyon olarak eklenmesini iste-diklerini ifade eden Doğan, köyün hem kültür turizmine hem de kırsal turizme olanak tanıdığını vurguluyor.

Doğan, Darkale’deki 150 hanede top-lam 120 kişinin yaşadığını ve yaşlı nü-fusun ağırlıklı olduğunu belirterek köy halkının da turizm yatırımlarına sıcak baktığını söylüyor.

Doğan, “Gönüllülerden oluşan bir grup tarafından temelleri atılan bu projenin köylerin kalkınması anlamında örnek teşkil etmesini ve Darkale’nin 5 yıl içe-risinde Şirince gibi bir turizm destinas-yonu olmasını istiyoruz” diyor.

Doğa sporlarına çok elverişliÇevresi çam ormanlarıyla kaplı olan Darkale doğa sporları meraklıları-nın aradığı birçok önemli zenginliğe

sahip. Sırtını yasladığı Asartepe ve Tuzlutepe’nin dik kayaları her yıl dağ-cıları ve kaya tırmanıcılarını ağırlıyor. Köyün çevresinde bulunan sayısız yü-rüyüş ve bisiklet parkuru doğa sporları meraklılarını Darkale’ye çekiyor. Böl-gede doğa yürüyüşü yapanlar bir yan-dan manzaranın tadını çıkarırken diğer yanda antik çağda köyü Bergama’ya bağlayan Bergama Krallığı döneminden kalma antik yollarda yürüyebiliyorlar. Darkale doğal yaşamla öylesine iç içe ki

A handful of volunteers who couldn’t bear to see them destroyed wanted to put a stop to the situation. Architects, engineers, designers, computer pro-grammers and a handful of local vendors came together to change the fate of the village thus creating the Darkale Re-newal Project. The project was also sup-ported by the Governorship of Manisa, the kaimakam’s office of Soma, Soma Municipality and the Soma Chamber of Commerce and Industry. The biggest

135İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 138: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

yürüyüş yaparken köyün 3-5 kilometre ötesinde yaşayan yabani atları görmek mümkün.

Darkale’nin çevresi f lora açısından da oldukça zengin. Hercai menekşeler, or-kideler, süsenler, ters laleler ve sayısız türde çiçekler görülmeye değer. Bahar aylarında köyün çevresinde yürümeniz bu güzelim çiçeklerle karşılaşmanız için yeterli. Köydeki geleneksel yaşam, tari-hi evler, daracık sokaklar, mimari doku

support came from Opet, an oil com-pany in Turkey. Opet executive board member Nurten Öztürk visited the vil-lage and decided to include the village in the Example Villages

So this is how the renewal of the village based on scientific data began.

A new destination on the Troy-Bergama-Ephesus line Şule Doğan, who is one of the coordina-

tors of the project and the only female member of the Soma city council, points out that the foundations of the project were laid by civilians. Doğan, who states that their aim is to include Darkale as a new destination on the Troy-Bergama-Ephesus line with the project initiated by the volunteers and sponsored by Opet, says that the village is ideal for both culture and rural tourism.

Doğan, who says that a total of 120 people live in the 150 houses in the vil-lage and are mostly senior citizens, adds that the locals welcome touristic in-vestments. Doğan says, “We want this project to be an example and hope that Darkale will be a touristic destination like Şirince in 5 years”

Ideal for nature sportsDarkale, which is surrounded by pine forests, is an ideal place for nature sports. The steep cliffs of Asartepe and Tuzlutepe near the village host hun-dreds of climbers every year. Numerous walking and cycling paths around the village attract nature enthusiast. Those who take walks admire the view and get to walk aling the antique road from the Bergama Kingdom. Darkale is so tele-scoped with natural life that you can see wild horses 3 kilometers from the vil-lage while walking.

Darkale and its vicinity also have a rich f lora. Wild violets, orchids, tulips and numerous other f lowers are worth see-ing. You just have to walk around the village in the spring to see these beauti-ful f lowers.

The traditional life, historical houses, narrow streets and architecture in the village also attracts photographers. Many photography clubs and photog-raphers organize tours to the village to capture these beautiful images.

Tarhala Barana tradition kept alive Darkale, besides its scenic beauties, is a village that hasn’t lost its traditions. The

136 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 139: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

gezginlerin ve fotoğrafçıların da ilgisini çekiyor. Birçok fotoğraf derneği ve fo-toğrafçı Darkale’ye gezi düzenleyerek bu eşsiz görüntüleri yakalayabiliyor.

Tarhala Barana geleneği yaşatılıyorDarkale doğal güzelliklerinin yanı sıra gelenek ve göreneklerini de kaybetme-miş bir köy. Köyde yaşayanlardan kuru-lan folklor ekibinin sergiledikleri oyun-lar özgün ve tamamen geleneksel yapıda sahneye aktarılıyor. 2006 yılında davet edildikleri Kültür Bakanlığı Mahalli Halk Dansları Yarışması’nda oyunları ve kıyafetleriyle büyük beğeni kazanan ekip sonrasında birçok ulusal televizyon kanalında Darkale ve Soma kültürünü yansıtmak amacıyla oyunlar sergilemiş. Bu ekibin en önemli özelliği unutulma-ya yüz tutmuş Tarhala Barana oyunlarını tekrar gün yüzüne çıkarması. Köyün bir diğer özelliği de çok eskiden beri süre ge-len bir gelenek olarak köylü kadınların el

folk dances performed by the local troop are all original and performed in the tra-ditional manner. The troop, which at-tracted attention with their clothes and dances at the 2006 Local Folk Dances Competition, has performed on many national television channels to intro-duce the culture of Soma and Darkale. The most important characteristic of the troop is that they have resurrected a traditional dance called Tarhala Barana.

Another important characteristic of the village is the needle lace products made by local women. The products, used on clothes during special occasions, are one of the unique folkloric assets of the vil-lage.

A first in world mining history Darkale is also an important coal pro-duction center for Soma which is known for its coal reserves. Coal, which was found in the area by Osman Ağa in the

137İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 140: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

emeği ve göz nuru ile ortaya çıkardıkları iğne oyaları. Gelin başı süslemede ve özel günlerde giydikleri kıyafetlerde kullan-dıkları bu oyalar köyün özgün folklorik değerlerinden biri olarak biliniyor.

Dünya madencilik tarihinde bir ilkDarkale aynı zamanda kömür rezerv-leriyle ünlü Soma’nın önemli bir kömür üretim merkezi. Yörede 1900’lü yılların başında Osman Ağa tarafından bulu-nan kömür o tarihlerde bir maden ocağı açılarak işletilmeye başlanmış. Osmanlı döneminde, 1.Dünya Savaşı sırasında

köydeki erkeklerin tamamına yakınının Çanakkale ve çeşitli cephelerde savaş-ması nedeniyle kömür Darkaleli kadın-lar tarafından yeraltından çıkarılmış. Kadınların maden ocaklarında çalışma-sının hem çok zor hem de yasak olduğu çağımızda o dönem Akile Abla, Berber-lerin Fatma Çavuş, Keskin Nine, Göllü Nine gibi Darkaleli kadınların yaptığı madencilik, dünya madencilik tarihinde ender rastlanan önemli bir olay olarak kayıtlara geçmiş.

Nardan doğan lezzet Her yıl eylül ve ekim ayları geldiğinde

1900’s, was operated through a coal mine that was opened during that time. Coal was exclusively taken from the mines by women during WW1 when all the men went to war. During a time when mining is both dangerous and for-bidden for women, many locals realized a first in history by achieving that.

A delicacy from pomegranate Every September and October, the women in the village get restless be-cause it is time to produce the famous pomegranate sauce of Darkale. First, the pomegranate that is grown organi-cally is extracted and boiled. After a grueling process, the sauce is prepared. If you are in Darkale during pomegran-ate season, you will see local woman making pomegranate sauce.

The famous Darkale ice creamThe famous Darkale ice cream is well known in the region although it is not produced often. Before the 1970’s, many families provided income by selling ice cream. They used to sell their products in markets set up in boroughs like Akh-isar, Kırkağaç, and Bergama. The peo-ple of Darkale used to preserve the snow in a very unusual way inside stone pits in forests to use the snow even during the summer to make ice cream. It is said that the ice cream derives its taste from the milk and saleb from orchids.

How to get there?To reach Darkale from Izmir, turn to the Soma road from Akhisar. You will reach Soma after 45 kilometers. For those traveling from Balıkesir can use the 90 kilometer Balıkesir-Savaştepe-Soma road. For those coming from Çanakkale can reach Soma in 40 kilo-meters after Bergama. Unfortunately there is no accommodation in Darkale but some of the historical houses will be turned into motels in the near future. For now, you can stay at the hotels in Soma. Darkale, which is Turkey’s hid-den treasure with its historical, cultural and natural assets, is waiting to be dis-covered.

138 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 141: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

köyün bütün kadınlarını tatlı bir telaş sarar, Darkale’nin nar ekşisini yapma zamanı gelmiştir çünkü. Köyün için-deki sokaklarda ve çevredeki bahçeler-de organik diyebileceğimiz, tamamen doğal koşullarda yetişmiş nar ağaç-larından toplanan ekşi narların önce taneleri çıkartılır, sonra suyu sıkılarak kaynatılır. Bu zahmetli işin sonucunda tadıyla, kokusuyla ve eşsiz lezzetiyle Darkale nar ekşisi ortaya çıkar. Eğer nar zamanı Darkale’ye yolunuz düşer-se, her sokakta, her köşede kadınların nar ekşisi ile uğraştığına tanık olursu-nuz.

Meşhur Darkale dondurmasıŞimdilerde çok fazla üretilmeyen Darkale dondurması bölgede oldukça ünlü. Elektrik ve buzdolabının yaygın olmadığı 1970’li yıllardan önce Dar-kaleli birçok aile geçimini dondurma-cılık yaparak sağlarmış. Bu dondur-maları Akhisar, Kırkağaç, Bergama gibi ilçelerde kurulan pazarlarda sa-tarlarmış. Darkaleli dondurmacılar, yakındaki orman içlerine yaptıkları

taş örgü çukurlar içine dolan karları sıkıştırıp buz haline getirir, üzerle-rini çam pürçekleriyle, ağaç dallarıy-la örterek Temmuz, Ağustos aylarına kadar bu karları dondurma yapımında kullanırlarmış. Meşhur Darkale don-durmasının eşsiz tadının, sütünden ve yörede bol miktarda bulunan doğal or-kidelerden elde edilen salepten geldiği söylenir.

Nasıl gidilir?Darkale’ye İzmir’den gelmek için Akhisar’dan Soma yoluna sapılır, 45 kilometre sonra Soma’ya ulaşılır. Ba-lıkesir üzerinden gelmek isteyenler

90 kilometrelik Balıkesir-Savaştepe-Soma yolunu kullanabilir. Çanakkale yönünden gelecekler Bergama’dan 40 kilometre sonra Soma’ya ulaşabilir. Darkale’de henüz konaklama imkânı yok. Fakat yakın zamanda köydeki ta-rihi evlerin bir kısmında pansiyoncu-luğa başlanacak. Şimdilik Darkale’yi ziyaret edenler Soma’daki otellerde konaklayabilir.

Türkiye’nin gizli kalmış, gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen, marka olabilecek önemli bir tarihsel, kültürel ve mimari hazinesi olan Darkale, sabırsızlıkla onu keşfedecek gezginleri bekliyor.

Eğer nar zamanı Darkale’ye yolunuz düşerse, her sokakta

nar ekşisi yapan kadınlar görürsünüz.

If you are in Darkale during pomegranate season, you will see

local woman making pomegranate sauce.

Darkale Yenileme ve Yaşatma Proje ekibi

139İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 142: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Dünyanın en eski gastronomi kulübü İzmir’deİşadamı Bülent Akgerman’ın öncülüğünde İzmir’in önde gelen 65 isminin katılımıyla kurulan İzmir Chaîne de Rôtisseurs, kentin ilk gastronomi kulübü olması açısından büyük önem taşıyor.

Geçmişi 1248’e kadar uzanan ve dünyanın 80 ülkesinde iyi yiyeceğin korunması, sofra

zevklerinin yaşatılması amacıyla faali-yet gösteren Chaîne de Rôtisseurs artık İzmir’de.

İstanbul, Ankara, Antalya ve Adana’nın ardından Türkiye’deki beşinci şubesi İzmir’de açılan uluslararası gastronomi kulübünü kente kazandıran da İzmir iş dünyasının renkli isimlerinden, Ege Sa-nayici ve İşadamları Derneği’nin (ESİ-AD) Başkanı Bülent Akgerman.

Yemek konusundaki ustalığı ile tanı-nan Akgerman, daha önce İstanbul’da üyesi olduğu derneği İzmir’den Ege’ye yaymak ve bölgenin yeme içme kültü-rünü bütün dünyaya tanıtmak isteğiyle çıkmış yola. İzmir’in önde gelen sima-larının da aralarında bulunduğu 65 kişi bu yolda kendisine eşlik etmiş.

İzmir’in ilk gastronomi kulübü olması açısından büyük önem taşıyan Chaîne de Rôtisseurs’in kentin gastronomi dünyasında yeni bir sayfa açacağına ina-nan Akgerman hedef lerini şöyle özetli-

The world’s oldest gastronomy club is in Izmir

İzmir Chaîne de Rôtisseurs, which was established under the guidance of businessman Bülent Akgerman and with the participation of 65 prominent names, is the city’s first gastronomy club.

Chaîne de Rôtisseurs, which dates back all the way to 1248 and operates in over 80 coun-

tries to preserve fine dining, is now in Izmir.

Bülent Akgerman, the president of the Aegean Industrialist and Business-men Association, is the person behind the opening of the club which also has branches in İstanbul, Ankara, Antalya and Adana.

Akgerman, who is known for his master culinary skills, established the club in order to introduce the culinary culture of the region to the entire world. He is accompanied by 65 prominent names in Izmir.

Here is how Akgerman, who believes that the club will bring forth a new era in the gastronomy world of Izmir, sum-marizes his goals: “We have a wide va-riety of members that include business-men, chefs and people who are educated in the art of fine dining. We will work relentlessly to diversify our cuisine, to encourage investors and chefs and to

Akgerman’ın hedefi, İzmir ve Ege’nin yeme içme kültürünü bütün

dünyaya tanıtmak

Akgerman’s target is to introduce the

culinary culture of the Aegean and Izmir to the entire world.

Güncel / Actual

140 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 143: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

yor: “İçimizde İzmir’in önde gelen kişi-lerinin yanı sıra hem profesyonel aşçılar hem de yeme içme kültürüne meraklı ve belli bir bilgi birikimine haiz üyelerimiz var. Mutfakların çeşitlenmesi, restoran yatırımcılarının ve aşçıların yüreklen-dirilmesi mevcut restoranların da daha renkli, farklı mönüler sunabilmesi için var gücümüzle çalışacağız. İlk kuruluş-ta aynı zamanda eğitici bir kuruluş ol-mamız nedeniyle bu yöndeki değişik ça-lışmaları da destekleyeceğiz. Bunlardan en önemli olanı usta aşçı olmaya aday genç aşçı yardımcıları arasında yapılan ulusal ve uluslararası yemek hazırlama, pişirme ve sunma yarışmasıdır. Böylece genç yeteneklere gelişme imkânları ya-ratmak istiyoruz.”

Kaz kızartma geleneğinden gastronomi kulübüneChaîne de Rôtisseurs’in temeli Fransız Kraliyet Loncalarından “Les Ayeurs Loncası”nın kaz kızartma gelenek ve uygulamalarına dayanır. 1248’de, 9. Louis, dönemin Paris Belediye Başka-nını esnaf organizasyonlarını ve lon-caları düzenlemek üzere görevlendirir.

help existing establishments diversify their menus. We will also support edu-cational efforts. The most important educational effort we will undertake is the national and international cooking and presentation competition that in-volves master chefs and young chefs. We want to give young chefs the chance to improve their talents.”

From roasting goose to a gastronomy club The history of Chaîne de Rôtisseurs is based on the goose frying tradi-tion and applications of Les Ayeurs, a French regal chamber. In 1248, Louis IX elects the mayor of Paris to organize the chambers and guilds in the city. The purpose of these guilds is to educate young apprentices and teach new tech-niques to members. The mayor rounds up 100 merchants that include goose roasting chefs.

Les Ayeurs Guild was renamed Rôtis-seurs in 1509 by Louis XII and their activities include roasting and working with all kinds of meat rather than just

Chaîne de Rôtisseurs’in temeli Fransız Kraliyet

Loncalarından “Les Ayeurs Loncası”nın kaz

kızartma gelenek ve uygulamalarına dayanır.

The history of Chaîne de Rôtisseurs is

based on the goose frying tradition and applications of Les Ayeurs, a French

regal chamber.

141İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 144: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Bu loncaların amacı genç çırakları geliştirmek ve loncaların üyelerine yeni teknikler öğretmektir. Paris Belediye Başkanı aralarında kaz kızartma ustalarının da bulunduğu 100 esnafı bir araya getirir. Fransa’da kurulan Les Ayeurs Loncası, öncelikle kaz eti üzerine çalışırken, 1509 yılında 12. Louis tarafından isimleri Rôtisseurs ola-rak değiştirilir ve faaliyetlerinin av hayvanlarından kuzuya kadar bütün etleri kapsamasına karar ve-rilir. 1610’da zincir, kraliyet hima-yesi altına alınır ve bugün de kulla-nılan, iki çapraz şiş, dört et kancası ve alevler yanmakta olan ocaktan oluşan amblemi kabul edilir.

Zincirin koptuğu 1793 yılına ka-dar, dört asır boyunca faaliyetle-rini sürdüren bu loncanın amacı, kraliyet sofralarına layık bir kalite standardı oluşturmak ve bunu mu-hafaza etmektir. Ancak Fransız İhtilali’nden sonra diğer loncalar gibi bu lonca da dağılır.

1950 yılında Gastronomi Pren-si olarak adlandırılan Curnonsky ile Dr. August Becart ve Jean Valby adlı üç gastronom, Lo-uis Giraudin ve Marcel Darin adlı iki profesyonel aşçı bir ara-ya gelerek, unutulmaya yüz tutan Rôtisseursleri canlandırmak üzere girişimlerde bulunurlar. Bu grup tarafından 1950 yılında Confrérie

de la Chaîne des Rôtisseurs adını verdikleri dernek kurulur. Eski amblemi kullanarak, üstünde yap-tıkları bazı değişikliklerle yeni logoyu oluştururlar. Logoya, der-neğin yeni adı ve kuruluş tarihleri olan 1248 ile 1950 tarihleri ilave edilir. Ayrıca profesyonel üyeleri temsil eden iç zincir ve profesyo-nel olmayan üyeleri temsil eden dış zincir oluşturularak, tüm üyelerin birlikteliği pekiştirilir. Böylece geçmişi çok eskilere dayanan kulüp tekrar hayata geçirilmiş olur.

Dünyada hızla yayılan kulüp bu-gün 25 bin profesyonel ve profes-yonel olmayan üyesi ile 80 ülkede faaliyet gösteriyor. Chaîne des Rôtisseurs üyeliği, yeni katılan üyelere iyi yiyeceği ve kardeşliği paylaşabilecekleri kişilerle karşı-laşmak fırsatını veriyor.

Uluslararası ofis, derneğin kuruluş yeri olan Paris’te bulunuyor. Gele-nekler ile uygulamalar gerçekten uluslararası ve çağdaş bağlamda gelişmiş olmalarına rağmen halen eski Fransız kardeşlik bağlarına dayanıyor.

Unutmadan belirtelim uluslara-rası gastronomi kulübü Chaîne de Rôtisseurs’in üyesi olmak için da-ima mutfak sanatlarına, yemek ve sofra kültürüne saygı duyacağını taahhüt etmek gerekiyor.

goose. In 1610, the chain becomes affiliated with the King and its famous emblem which includes two cross skewers, four meat hooks and an oven on fire, is accepted.

The guild, which was operational for four centu-ries until the chain broke in 1793, aimed to estab-lished and preserve a quality standard fit for kings but the guild disbands like all the other after the French Revolution.

In 1950, Curnonsky, known as the prince of gas-tronomy, Dr. August Becart, Jean Valby, and tow professional chefs named Louis Giraudin and Marcel Darin come together to revitalize the tra-dition. The group established a club called Confré-rie de la Chaîne des Rôtisseurs in 1950. Changing some of the aspects of the old emblem, they cre-ate a new logo. They include the name of the club and the establishment date on the logo. In addi-tion, they create and inner circle that includes pro-fessional members and outer circles that consists of non professional members and strengthen the bond between members.

Today, the ever expanding club has over 25 thou-sand members in 80 countries. Being a member of the club helps people meet new people and sample good food.

The international branch of the office is located in Paris. Even though the traditions and applications are global and well advanced, they are based on old French brotherhood.

Before we forget, let us remind you that you need to promise to honor and respect culinary arts and culinary culture if you want to become a member of Chaîne de Rôtisseurs.

İzmir Chaîne de Rôtisseurs’a kimler üye?Members of the İzmir Chaîne de Rôtisseurs

Bülent Akgerman, Ahmet Güzelyağdöken, Ali Rıza Sokol, Altan Ünsal, Arif Öncü, Armağan Özgörkey, Birol Varsay, Cemal Elmasoğlu, Dilek Varsay, Eli Alharal, Emre Çelikbilek, Hakan Akman, Yiğit Temizocak, Korkut Kut, Levent Akgerman, Nedimk Atilla, Noyan Gürel, Serpil Şener, Özlem Çakır, Selim Özgörkey, Rüştü Aksoy, Uğur Yüce, Başar Karcıoğlu, Martin Sanford, Can Ortabaş, Murat Türkay, Osman Sezener, Sadrettin Arslan, Selim Kaptan, Yavuz Kara-casulu, Hande Öztürk, Yılmaz Öztürk, Ömer Pelit, Serkan Tütüncü, Kemal Demirasal, Todori Kalamaris, Vehbi Gül-doğan, Enis Güner, Oğuz Özkardeş, Haluk Özyavuz, Serhan Ünsal, Mehmet Atay, Lucien Arkas, Ömer Yüngül, Önder Türkkanı, Sıtkı Şükrüer, Ali Balcı, Ahmet Tarık Pekel, Serdar Baş, Turabi Çelebi, Melik Kızılcan, Senem Üngüderler, Barış Torcu, Rıza Elibol, Tuncay Beyaz, Wolfgang Goedl, Emre Kocamustafa, Ahmet Özkan, Remzi İçöz, Deniz Sipahi.

142 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

www . t a v a c i r e c e p u s t a . c o m

Ankara Ümitköy (Merkez)Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi Alaca Atlı Caddesi Barlas City

J Blok No:1 Yenimahalle / ANKARA

Tel: 0.312 240 4000

Ankara Park VadiAnkara Park VadiDikmen Vadisi HoşgereGirişi 5. Kapı Çankaya

Tel. 0312 442 29 45

Ankara Emek8. Cadde No. 60 Emek

Tel. 0312 436 30 60

İstanbul Etilerİstanbul EtilerLavinya Sokak No. 2 Levent

Tel. 0212 280 04 24

İzmir AlsancakAtatürk Caddesi

No. 364 AlsancakTel. 0232 463 87 97

Bursa NilüferBursa NilüferOdunluk Mah. Erdoğan

Binyücel Cad. No.5/1 NilüferTel. 0224 453 44 55

Page 145: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

143İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

www . t a v a c i r e c e p u s t a . c o m

Ankara Ümitköy (Merkez)Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi Alaca Atlı Caddesi Barlas City

J Blok No:1 Yenimahalle / ANKARA

Tel: 0.312 240 4000

Ankara Park VadiAnkara Park VadiDikmen Vadisi HoşgereGirişi 5. Kapı Çankaya

Tel. 0312 442 29 45

Ankara Emek8. Cadde No. 60 Emek

Tel. 0312 436 30 60

İstanbul Etilerİstanbul EtilerLavinya Sokak No. 2 Levent

Tel. 0212 280 04 24

İzmir AlsancakAtatürk Caddesi

No. 364 AlsancakTel. 0232 463 87 97

Bursa NilüferBursa NilüferOdunluk Mah. Erdoğan

Binyücel Cad. No.5/1 NilüferTel. 0224 453 44 55

Page 146: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

‘Delicacies that were born out of love for Italy”

‘İtalyan Aşkı’ndan doğan lezzetlerİzmir ile İtalyan mutfak kültürü arasındaki benzerlikler olduğuna dikkat çeken Zeynep Braggiotti, Levanten ve Rum ailelerin kentin mutfak kültürüne Akdeniz esintileri taşıdığını söylüyor.

Zeynep Braggiotti, who points out to the similarities between the cuisines of Izmir and Italy, says that Levantine and Greek families added a touch of Mediterranean to the city’s culinary culture.

144 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Mutfak / Cuisine

Page 147: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

İzmir’e 1800’lü yıllarda gelen Le-vanten aileler, kentin ticaret haya-tını yönlendirmekle kalmadı, sosyo

kültürel yapısında da silinmeyecek izler bıraktı. Geldikleri ülkelerin kültürü, yaşam tarzı, mimarisi ve mutfağını İzmir’e taşıyan Levantenler, İzmir’in yüzyıllardır korunan zengin ve hoş-görülü kültürel yapısının ayrılmaz parçası oldular.

Bu ailelerden biri de İtalya’dan İzmir’e gelip yerleşen Braggiottiler idi. 1993 yılında İzmirli Cambazoğlu ailesi-nin kızı Zeynep Hanımı gelin alan Braggiottiler, aileye yeni katılan bu ferdin hikayelerini sonsuzluğa taşıya-cağından habersizdi. Zeynep Braggi-otti, çok sevdiği kayınvalidesi Ivana’yı zamansız kaybedince onun İtalyan geleneklerini sevgiyle harmanladığı mutfağını belgelemeye karar verdi. Bu noktada yolu Taze Ekmekler Sıcak Öyküler kitabının yazarı, o günlerde İtalyan ekmekleri yoğurmakla meşgul olan Binnur Akhun Önen ile kesiş-ti. İki ayrı şehirde olsalar da İtalyan kültürüne olan ortak tutkuları engel tanımadı. Teknolojinin nimetlerinden yararlanıp kurdukları sanal sofralar-da biri İtalyan yemeklerini diğeri ise İtalyan ekmeklerini paylaştı. Dört yıl süren uzun ve yorucu çalışmanın so-nunda incelikle hazırlanmış İtalyan Aşkı çıktı ortaya.

Verdikleri emeğin karşılığını da al-dılar. Öyle ki İtalyan Aşkı yemek ki-taplarının Nobel ’i olarak kabul edilen Gourmand Dünya Yemek Kitapla-rı Ödülleri kapsamında ilk elemede Türkiye birinciliğini ve daha sonra da Paris’te “En İyi Akdeniz Yemek Kita-bı” kategorisinde dünya üçüncülüğünü aldı.

Kitabı aniden kaybettiği kayınvalidesi Ivana Braggiotti’ye ithaf eden Zeynep Hanım, şimdilerde bir yandan yeni bir kitap üzerinde çalışıyor diğer yandan da www.mutfakrobotum.com sitesin-den yazıları ve paylaşımlarını sürdü-rüyor.

İzmir mutfağında Akdeniz esintileriİzmir ile İtalyan mutfak kültürü ara-sındaki benzerlikler olduğuna dikkat çeken Braggiotti, Levanten ve Rum ailelerin kentin mutfak kültürüne Ak-deniz esintileri taşıdığını söylüyor. İstanbul ’da düzenlenen İtalyan Ye-mekleri Festivali’ni hatırlatan Braggi-otti, İzmir’de de benzer etkinliklerin gerçekleştirilmesiyle farklı kültür ve

Levantine families who came to Izmir in the 1800’s not only took charge of the financial life

of the city but also left important traces in social life. Levantines, who trans-ferred the culture, lifestyle, architecture and cuisine of the countries they came from to Izmir, became an indispensible part of Izmir’s rich and tolerant cultural structure.

One of these families was the Bragiot-tis that settled in Izmir from Italy. The family, who added Zeynep to their fam-ily in 1993 as a new bride, didn’t know that she would be the one to carry their stories into the future. When Zeynep Braggiotti lost her beloved mother in law Ivana, she decided to document her cuisine where she mixed Italian tradi-tions with love. At that time, she crossed paths with Binnur Akhun Önen, the writer of a cookbook called Fresh Breads, Warm Stories. Even though they lived in different cities, their love for the Italian culture knew no bounds. They shared their recipes online. And after four years, the book called Italian Love materialized.

All that gruesome work paid off. Their book became the Turkish champion at the Gourmand World Cuisine Books and later on became third in the Best Mediterranean Cookbook category in Paris.

Zeynep, who dedicated the book to her late mother in law, is now working on a new book and keeps on sharing her reci-pes on www.mutfakrobotum.com.

Mediterranean traces in Izmir cuisine Zeynep Braggiotti, who points out to the similarities between the cuisines of Izmir and Italy, says that Levantine and Greek families added a touch of Medi-terranean to the city’s culinary culture. Braggiotti, who reminds us about the Italian Dishes Festival in Istanbul, says that a similar festival organized in Izmir could bring together people from differ-

Zeynep Braggiotti

145İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 148: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

lezzetteki insanların birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunabileceğini belirti-yor.

İzmir mutfağından İzmir Köftesi, İtalyan mutfağından ise lazanya ve tramisunun en sevdiği lezzetler ol-duğunu belirten Braggiotti’ye göre

her iki mutfağın da ortak lezzet sır-ları arasında zeytinyağı ve sarımsağın özel bir yeri var.

Zeynep Braggiotti mutfağından et yemeklerinin yanına garnitür olarak hazırlanabilecek özel bir tarif i bizlerle paylaştı. Şimdiden af iyet olsun…

ent cultures and culinary traditions. According to Braggiotti, who says that her favorites from the Izmir cuisine are Izmir Meatballs and lasagna and tira-misu from Italian cuisine, olive oil and garlic have a special place in the com-mon culinary secrets of the two kitch-ens.

Zeynep Braggiotti shared a special side dish with us that would work great with meats. Bon a petit…

Malzemesi:- 400 gram Ispanak- 3 yumurta sarısı- 1 su bardağı süt- 1 su bardağı kadar parmesan pey-niri (bir kısmını Timballinin üzeri için ayırın)- Tuz, karabiber- Muskat

Yapılışı:Ispanakları yumuşayıncaya dek ateşte soteleyin. Soğumaya bırakın. Ayrı bir kapta yumurtaları çırpın. İçine peyniri, sütü ve baharatla-rı ilave edin. Malzemeleri iyice karıştırın. Ispanaklar elle tutulur sıcaklığa geldiğinde suyunu iyice sıkın. Küçük doğrayın. Sütlü ka-rışımın içine ıspanakları katın ve karıştırın. Küçük kek kalıplarını yağlayın ve kağıt kaplarınız var ise onları kalıpların içine yerleş-tirin. Ispanaklı karışımı her bir kek kalıbının içine paylaştırın. İçi sıcak su dolu fırın tepsinizin orta-sın kalıbını oturtun. 50-60 dakika kadar pişirin. Bıçak testini uygula-yabilirsiniz. Eğer bıçağınız temiz çıkarsa Timballi pişmiş demektir. Üzerine parmesan peyniri serperek servis edebilirsiniz.

Ingredients: - 400 grams of spinach - 3 egg yolks- 1 glass of milk - 1glass of parmesan cheese (leave some to sprinkle on top of the dish)- Salt, black pepper- Muscat

Reciple:Cook the spinach until tender and leave to cool. In a separate bowl, whisk the egg yolks. Add the cheese,

milk and spices. Blend all the ingredi-ents well. When the spinach leaves are cool enough, drain them thoroughly. Cut them into small pieces. Add the wet mixture to the spinach and mix. Butter a small cake pan and line some baking paper if you have some. Put a scoop of spinach in each space. Place the pan in the middle of an oven pan filled with hot water. Cook for 50-60 minutes. Insert a toothpick to see if they are done. Sprinkle some parme-san on top.

146 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 149: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Hep Sensiz Geldi

Ahmet Şahin Köse

It always arrived without you

“Her beklenen gelseydi, hiç kimse beklenmezdiBunca aşık olanlar, yan yana ölmezdi…”

Ellerimde demet demet gül,Gül dalında ağlar bülbül.Kırk yıldır beklerim, öksüz gibi,Unuttun mu, seni seven garibi.

Gözlerimde gizli nem,Dudaklarımda özlem.Alev alev yandı sinem,Boşunaymış beklemem.

Anlamı yok mevsimlerin, Anlamı yok resimlerin, Anlamı yok isimlerin,Anlamı yok sevgilerin.

“Meğer geri dönmezmiş gidenler,Hep, sensiz geldi zalim kara trenler…”

“If everything that was waited arrived, then no one who have waited Many lovers wouldn’t have dies side by side…”

A bouquet of roses in my hand,A bird cries on a rose bushI’ve been waiting for an orphan for 40 years,Have you forgotten about this lost soul who loves you?

I secret tear in my eyes,Yearning on my lipsMy chest is burning,Though my wait was in vain

Seasons have lost their meaning, The pictures don’t mean a thing Neither do names,Neither does love

“Those who go don’t return,Merciless trains have always arrived without you…”

147İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Şiir / Poem

Page 150: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

OTEL KÂYAGaziosmanpasa Blv. No: 45 35230 Çankaya / İZMİRTel: +90 232 483 97 71Faks: +90 232 483 97 [email protected]

DENİZ RESTAURANTİzmir Palas Oteli Zemin Kat Atatürk Cad. No: 188/B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 44 99 Faks: +90 232 463 00 86www.denizrestaurant.com.tr

VİLLA SARAYİzmir Cad. Saray. Sk. IlıcaÇeşme / İZMİRTel: +90 232 723 02 66 Faks: +90 232 723 36 72www.villasaray-vip.comwww.viltur.com

DENİZATI HOLIDAY VILLAGEMeryemana Cad. No:19 Gümüldür / İZMİRTel: +90 232 790 91 91 www.denizati-hv.com

EGE PALASCumhuriyet Bulvarı No.210 35220 Alsancak / İZMİRTel:+ 90 232 463 90 90 Faks: +90 232 463 81 00www.egepalas.com.tr

EGEBY ET & BALIK RESTAURANT V. Kazım Dirik Cad. No.6Pasaport / İZMİRTel:+ 90 232 489 49 49 Faks: +90 232 441 18 [email protected]

Rehber / Guide

RESIDENCE BUTİK HOTELMürselpaşa Bulv. No:28 Fuar karşısı Kahramanlar / İZMİRTel: +90 0 232 441 90 90Faks: +90 232 441 60 [email protected]

KİLİM OTELAtatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 484 53 40Faks: +90 232 489 50 70 [email protected]

HİLTON İZMİR Gaziosmanpaşa Blv. No:7 35210 / İZMİRTel: +90 232 497 60 60Faks: +90 232 497 60 00www.İzmir.hilton.com sales.İ[email protected]

EGEFORM CLUBKıbrıs Şehitleri Caddesi No 39/101 Mazhar Zorlu İş Merkezi Alsancak / İzmirTel : +90 232 464 47 03 0232 464 24 24www.egeformclub.com

ENGİN OTELGazi Mahallesi 25. Sokak No:65 Gaziemir/İZMİR 35410 Tel:+90 232 220 22 20Faks:+90 232 220 22 23www.enginhotelizmir.com

ALTIN KAPI1444 Sok.No:9/A Alsancak / İZMİRTel: +90 232 422 27 09 Faks: +90 232 421 21 47www.altınkapi.comaltı[email protected]

MARLIGHT HOTELFevzipaşa Bulvarı 1367 Sk. No:3 Çankaya - İzmirTel:+90(232) 484 12 [email protected] www.marlightotel.com

İZMİR PALAS OTELAtatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 465 00 30 Faks: +90 232 422 68 70 www.İzmirpalas.com.trinfo@İzmirpalas.com.tr

BALÇOVA TERMAL OTEL35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 259 01 02Faks: +90 232 259 08 [email protected]

VERA PALAS OTEL1488 sok. No:7 Alsancak - İzmirTel:+90 232 421 1287-88Faks:+90 232 421 [email protected]

ORTY AIRPORT HOTELAdnan Menderes HavalimanıGaziemir - İzmirTel:+ 90 232 274 71 71 Faks: +90 232 274 76 15 www.ortyhotel.com

KARACA OTELNecatibey Blv. 1379 SokakNo:55 Alsancak - İZMİRTel: +90 232 489 19 40 Faks: +90 232 483 14 98www.otelkaraca.com

OĞLAKCIOĞLU PARK BOUTIQUE HOTEL1366 Sokak No:6Çankaya - İZMİRTel: +90 232 425 33 33 Faks: +90 232 425 34 33www.parkhotelizmir.com

BİR OPTİKMilli Kütüphane Cad.(Opera karşısı) B Blok No.14/C Konak İZMİRTel: +90 232 445 45 75e-mail: [email protected]

148 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 151: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

GÜVERTE BALIK RESTAURANTFish& MeatBalıkçı Barınağı MevkiiÖzdere/İzmirTel: +90 232 797 82 84 + 90 232 797 84 36www.guverterestoran.com

İPEKSİ TATLARCumhuriyet Bulvarı 192/12 Üstay Apt. Gündoğdu Meydanı Alsancak / İZMİRTel:+ 90 232 421 5988 Faks: +90 232 464 9088 www.ipeksitatlar.com

YİĞİT GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ LTD. ŞTİ.1479 Sk. No:16 Kenet Sitesi Kat:2 Daire:7 Alsancak/İZMİRTel: 0(232) 464 99 00 (pbx)Tel: 0(232) 464 18 94 [email protected]

LA CIGALECumhuriyet Blv. No: 152 Fransız Kültür Merkezi Alsancak / İZMİRTel: +90 232 421 47 80 Faks: +90 232 464 79 [email protected]

VELİ USTA Atatürk Cad. No:212/AAlsancak / İZMİRTel:+90 232 464 27 0510 Sk. N:179/A İnciraltı/İZMİRTel:+90 232 277 77 66www.İzmirbalikpisiricisi.com

TOPÇU’NUN YERİ Restoran İşletmeleri Kazım Dirik Cad. No: 3/A-B Pasaport / İZMİRTel:+ 90 232 484 14 70 +90 232 425 90 47www.topcununyeri.com

KEDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİAtatürk Cad. No: 386/A 35220Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 99 35Faks: +90 232 464 98 35info@kedikultursanat.orgwww.kedikultursanat.orgwww.kedikultursanat.com

A&A ÇİFTE KUMRULARİnciraltı Cd:49-136 Balçova/İzmirTel Plus: 0 232 259 75 85Tel Merkez: 0 232 277 91 58Fax: 0 232 277 04 [email protected]

SOLMAZ GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Kıbrıs Şehitleri Cad. Kristal İş Merkezi No:136 K :3 Alsancak / İZMİRTel :+90 232 463 65 16 (pbx)Faks: +90 232 463 65 [email protected]

NOTTINGHAM BARGazi Kadınlar Sokağı No:13 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 36 72www.nottingham.com.tr

SİMMSAR GAYRİMENKUL DeğerlendirmeYalı Caddesi No:414/1 Karşıyaka-İzmir Tel: +90 232 364 47 48Faks: +90 232 368 95 [email protected]

DİKİLİ LİMAN VE TURİZM İŞLETMELERİ TİCARET A.Ş.Atatürk Caddesi No: 11 35980 Dikili – İZMİRTel: +90 232 671 44 00Faks: +90 232 671 20 [email protected]

TAVACI RECEP USTAAtatürk Caddesi No.364 Alsancak / İZMİRTel:+90 232 444 19 78 +90 232 463 87 97Faks:+90 232 422 61 71www.tavacirecepusta.com

REMAX ORİON GAYRİMENKUL & DANIŞMANLIKMithatpaşa Cad. No:1133/Z-1Üçkuyular / İZMİRTel:+90 232 247 31 32 Faks:+90 232 247 92 [email protected]

KORDONBOYU BALIK PİŞİRİCİSİAtatürk Caddesi 196/A 1.Kordon Alsancak - İZMİRTel: +90 232 422 40 01 Tel: +90 232 422 15 90www.kordonboyu.com.tr

SEDEKO 1399 Sok. No.9 K.2 D.5 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 465 18 00 Fax: +90 232 465 29 [email protected]

G ü m r ü k l e m eMAS

MAS GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ1471 Sokak No:45 Karabulut Apt. K:3 D:5 Alsancak - İZMİRTel:+ 90 232 463 35 93 Faks: +90 232 463 98 00 www.masgumrukleme.net

SAVAŞ YANGIN SÖNDÜRME ARAÇLARI6171 Sokak No:4/BIşıkkent - İZMİRTel:+90 232 472 17 59 Faks:+90 232 472 08 17www.savasyangin.com.tr

ABC İŞİTME CİHAZLARI SATIŞ VE UYGULAMA MERKEZİŞair Eşref Blv. 66/1-AAlsancak - İZMİRTel: +90 232 422 25 46Fax: +90 232 422 25 47www.abcisitmecihazlari.com

ÜMAY İNŞAAT1550 Sokak No:1 Doğanlar Mah. Bornova - İZMİRTel: +90 232 479 42 52 Fax: +90 232 478 01 11www.umayinsaatmalzemeleri.com

İnşaatÜmay

149İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 152: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

BULMACANIN ÇÖZÜMÜWEATHER CONDITION in İZMİR

In İzmir, while summers are hot and dry, winters are mild and rainy due to its location in Mediterranean climatic zone. The fact that mountains run perpendicular to the sea and plains edge in with threshold of the Inland Western Anatolia allows marine effects

spread through inner regions. However, physical geography differ-ences such as altitude throughout the Province, or distance from the west and the coast cause climate differences that can be assumed as

important in terms of rainfall, temperature and sun.

On the basis of the Province, annual average temperature changes between 14-18 ºC in coastal regions. While the hottest months are July (27.3 ºC) and August (27.6 ºC), the coldest months are January

(8.6 ºC) and February (9.6 ºC). In summer, temperature at the coastal regions is approximately 1-2 ºC lower in comparison with inner

regions by the effect of sea breeze. Temperature which is average 7 ºC in winter season decreases occasionally due to maritime air mass

coming from the north and the northwest.

In İzmir, significant differences are seen in rainfall distribution ac-cording to the months and seasons. Annual average rainfall amount in İzmir is 700 mm ; while more than 50 % of the annual rain falls in winter season and the 40-45 percentage falls in spring and autumn, as for 2-4 %, it falls in summer months. While number of snowy days

is not almost existed in lower regions, both number of snowy days and snow’s residence time on the ground increase in higher regions.

İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz.

....... Yıllık abonelik bedeli olan ................................ TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 10260253 nolu RK Renkli Kalem Medya Yapım hesabına havale ettim.

1 YILLIK ABONELİK 90 TL

Tarih: / / 20..........ADIMA FATURA EDİNİZŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

ADI SOYADI

ADRESİ

ŞEHİR ÜLKEPOSTA KODU

KURUMU GÖREVİ E-MAIL VERGİ DAİRESİ/NO

TELEFON FAX

ABONE TELEFON (0232) 463 75 40 ABONE FAX (0232) 421 92 24 E-MAİL [email protected]

150 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 153: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

151İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Page 154: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI

Fulya OMAÇ / e-mail: [email protected]

152 İZMİR Ekim - Kasım / October - November 2012

Bulmaca / Crossword

Page 155: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI
Page 156: İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ 19. SAYI