Insan Ve Olum Sonrasi

84
8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 1/84

Transcript of Insan Ve Olum Sonrasi

Page 1: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 1/84

Page 2: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 2/84

 

Page 3: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 3/84

 

İÇİNDEKİLER 

Sayfa SUNUŞ  ....................................................... 1

BÖLÜM I – İNSAN 

I.1- İlahî güç ve Oluşum................................ 7

I.2- Evrenin bazı temel özellikleri..................17

I.3- İnsan.......................................................19

I.4- İnsanın yedi unsuru.................................31

BÖLÜM II – ÖLÜM ve SONRASI

II.1- Ölüm......................................................47

II.2- Karma ve Reenkarnasyon.....................51

II.3- Ölüm sonrası.........................................57

Page 4: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 4/84

 

Page 5: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 5/84

Page 6: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 6/84

ve sözcüklerin görünür anlamlarından başka anlamlar da içermesiyüzünden tamamlanmış bir bilgi dağarcığına sahip olmak mümkünolmamaktadır. 

- Bireysel olarak insanlar ın, toplumların ve hatta dinlerin bir zaafı;kendi düşünce ve inanışlarının doğru olduğuyla yetinmemeleri vekendi düşüncelerinin doğruluğunu anlatmaktan çok, şu ya da buyolla, farklı düşüncelerin yanlışlığını anlatmakla zaman harcamaktaolduklarıdır. Her yeni düşünce, her yeni inanç ve her yeni din,varlığını ve sürdürülebilirliğini neredeyse diğerlerine gösterdiği tepkiölçüsünde sağlamaktadır. Günlük yaşamımızda görebileceğimizbinlerce örneklerden bir tanesi bence, İslâm’da “De ki: Mutlak varlıkolan Allah tektir. Kendisine herşeyin muhtaç olduğu Allah. O, nedoğurdu, ne de doğuruldu. Hiçbir ortağı da yoktur.” anlamındakiİhlâs sûresine yapılan vurgunun, Hz. İsa’nın Tanrı’nın oğlu ve hattaTanrı olduğunu savunan Hristiyan dinine karşı bir tepkiyigöstermesidir. Oysa gariptir ki, ne sıradan bir Hristiyan ve ne desıradan bir Müslüman, kastedilenin gerçekte ne olduğunu

bilmektedir. Kullanılan sözcüğü hatalı algılamalarının kurbanıolmuşlardır .

- Kim olursa olsun; insan her şeyi içine doğduğu ve içindebüyüdüğü ortamın verdiği ve kemikleştirdiği düşünce yapısıylayorumlamaktadır. Bunun dışına çıkabilen  yok gibidir; İsveçli bilimadamı, filozof ve din bilimcisi Emanuel Swedenborg (1688-1772),

Caithness Kontesi Marie Sinclair (?-1895) ve hatta günümüz dinbilimcilerinden Huston Smith bile. Bunlardan kimi yaşarken kendisine gösterilen cennetin Hz. İsa’nın şeklinde olduğunu, kimiMüslümanların ölümlerinde ruhlarını karşılayan meleklerin birzamanlar Müslümanken daha sonra Hristiyan olduklarını ve kimi deHz. Muhammed’in çok iyi bir şair olduğunu iddia etmektedir .

2

Page 7: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 7/84

Bu ve benzeri aksaklıklardan kurtulabilmek için, Madam Blavatsky’inkurucularından olduğu ve “Tanrı Bilgeliği” anlamına gelen AmerikanTeosofi Derneğince kendisinin ölümünden sonra yayınlanan

dökümanları da dikkate almadım. Anladığım kadarıyla, başkaöğretilerde de olduğu gibi “Gizli Öğreti-The Secret Doctrine” dedeğiştirilmekte ve zamanla içine “sızan” Kabalist inanışlara doğrukaymaktadır. 

Ben ne bir yazar, ne de bir din bilimcisiyim. O yüzden, ana hedefimolan “ölüm sonrası”na ulaşabilmek fazla oyalanmadım. Örneğin,Dünya gezegeninden bahseder ken diğer gezegenlerle, astralboyuttan bahsederken o boyutta bulunan diğer varlıklarlailgilenmedim. Bir anlamda, uzak bir ülkeye giderken hangi ülkeler vehangi şehirler olduğunu farkettim ama, o şehirlerin yaşamlarınıanlatmak için zaman kaybetmedim. Yine de, hedefim hakkındasorulabilecek en basit sorulara kısaca değindim. Örneğin: ölümsonrasını anlatırken ölümden sonra nelerin ölüm sonrasındakaldığına; ölüm derken nelerin öldüğüne, insan derken kastedilen

insanın ne olduğuna, dünya derken dünyanın ne olduğuna, evrenderken evrenin ne olduğuna değinmek zorunda kaldım. Yazarkende, yola çıktığım yerden başladım yazmaya ve sırasıyla ilahî güç,evren, dünya, insan, insanın unsurları, ölüm ve sonrasına ulaştım. 

Salyangoz satmıyorum. Ama başkalarının salyangoz da yediklerinive üstelik lezzetli bulduklarını anlatmaya çalışıyorum. 

Üç ay önce, ölüm sonrası hakkında bir şeyler yazmak istediğimisöylediğimde, o klasik soruyla karşılaşmıştım: “Nereden bileceğiz,ölüp de geri gelen var mı ki?” 

İşte bu kitap onun cevabı: “ Evet. Var. Hem de hepimiz...”

Saygılarımla.  Ankara, Ocak/2014 

3

Page 8: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 8/84

 

Page 9: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 9/84

 

BÖLÜM I

İNSAN 

“Gerçeğin kendisi tüm dinlerin üstündedir...”

Page 10: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 10/84

 

Page 11: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 11/84

I. 1- İLAHÎ GÜÇ VE OLUŞUM 

Evrenin kökeni ve gelişimin nedenini bazıları doğrudan Tanrı’nın

yaratmasına, bazıları da herhangi bir Tanrı’nın müdahalesiolmaksızın sadece evrime dayandırırlar. Her iki tez de eleştirilereaçıktır. Eleştiriler   şu iki  temele dayanır:  Evrimcilere yapılaneleştirilerin ana düşüncesi, evrimin kendi başına bir güç değil birsüreç; bir neden değil, evrensel bir yasa olduğudur. Diğer yandanTanrıcılar evrensel yasaları Tanrı’nın kendisi olarak nitelemişler, O’na bir kişilik ve insansı karakterler vermişler ve türlü güçler,yetenekler ve sıfatlarla donatmışlardır.

Doğu felsefesi ateist değildir ama, tarif edilemeyecek kadaryakışıklı, ezelden ebediyete kadar altın bir tahtta oturup teker tekertüm tebaasının kaderlerini yöneten bir Tanrı imajını kabul etmez.Bununla birlikte, tanımlayamadığı, çünkü tanınabilmesinin imkansızolduğu; bilemediği; çünkü bilinmesinin imkânsız olduğu; görünenevrende kullanılan tarif ve sıfatlar yükleyemediği, çünkü

yüklemesinin imkânsız olduğu bir ilahî varlığa, Mutlak Bir ’e inanır. 

Tüm felsefenin ana amacı Mutlak Bir’in tanınması, bilimsel tümaraştırmaların hedefi doğanın yasaları, tüm sanatın ve çabalarınözlemi yaşam, tüm insanların yüreklerindeki özlem kendi özüdür.Uzay, zaman ve nedenselliğin ötesinde, tüm bunları içeren vekendisinde açığa çıkaran bir öz vardır ve gerek felsefeciler vegerekse bilim adamları o Öz’ün ne olduğunu anlamayaçalışmaktadırlar. Bilinen her maddî oluşumun, duyguların,düşüncelerin ve arzuların arkasında  o Öz vardır ve o öz, MutlakBir’dir.

Mutlak Bir, insan düşüncesinin sınırlarını aşar. Ebedî, sınırsız,değişmezdir. Ebedîdir; çünkü ona ne başlangıç, ne de sonbelirlenebilir. Sınırsızdır; çünkü onun dışı yoktur. En iyi şekilde,

merkezi her yerde ama çevresi hiç bir yerde olan bir daire ile7

Page 12: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 12/84

Page 13: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 13/84

için önce tasarım (idea-ruh) ve malzeme (tahta-madde) , tasarımıgerçekleştirmek için de bir marangoz gereklidir. Tasarımlamalzemenin, ruhla maddenin birleştirilmesini sağlayacak üçüncü bir

unsur olarak, Gizli Öğreti ’de Yaratıcı Enerji (Fohat) kavramı devreyesokulmaktadır. Fohat, evrensel bilinci maddeye yansıtan bir aracıdır. 

Mutlak Bir’in bilinç ve madde yönlerinin karşılıklı etkileşmesinden,ileride maddeyi yaratabilecek ve ona canlılık verebilecek YaratıcıEnerji ortaya çıkar. 

Yaratıcı Enerji, evrenin başlangıç gücüdür. Aynı zamanda evrenin

her birimini ve her atomunu belirli tasarıma göre birleştiren güçtür.Doğanın tüm kuvvetlerini birleştiren evrensel enerjidir. Kör bir enerjideğil, belirli amacı olan, bilinçli bir enerjidir. Gizli Öğreti ’ye göreFohat, kozmik bilinçle kozmik maddenin karşılıklı etkileşimindenortaya çıkan bir enerjidir. Fohat, evrende yaratıcı enerji olmasınınyanında, yok edici niteliğe de sahiptir. 

Gizli Öğreti ’de görülen şekliyle Doğu Felsefesi evrenin, nasıladlandırılsa adlandırılsın,  bir mimar tarafından oluşturulmuş olduğunu kabul etse de bu mimar, gerçekte evrenin tek bir taşınabile dokunmamıştır. Evrenin tasarımını sağlamış olmakla birlikte,tasarımın gerçekleştirilmesini “usta” lara bırakmıştır. Evreni fizikselolarak inşa edenler akıl gücünü taşıyanlar ve doğanın kuvvetleridir. Akıl gücünün sahipleri, kişiselleştirilmiş birer tanrı değil, Dhyan-Chohan (Başmelek)’lerden oluşan bir gruptur. 

Yaratımın Mutlak ve kusursuz bir varlık tarafından

gerçekleştirilmemesi nedeniyle; dünya üzerindeki sürekli yaratılışher zaman mükemmel olmayabilir ve yaratılanlarda zaman zamanboşluklara ve bozukluklara, hatta başarısızlıklara yol açabilir. Bunedenledir ki, ne kollektif olarak bu Başmelekler grubu ve ne deherhangi birisi, ilahî saygının ya da tapınmanın konusu edilemezler.İnsanlar; evrensel, ilahi ruha yaklaşmak için sadece kendi ruhlarını;bir takım dini liderler yerine kendi güzel davranışlarınıkullanmalıdırlar.

9

Page 14: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 14/84

 

Çok sayıda yaratıcı gücün aralarında bir hiyerarşi bulunmaktadır.Yukarıdan başlayarak aşağıya doğru dağılan bir piramit yapısına

benzer şekilde, ilk bölünme 12 burcun altındaki 12 ulu yaratıcıdır.Bunların görünen evrendeki yedisi birbirleriyle ve güneş sistemindekiyedi gezegenle bağlantılıdr. Tüm bu yaratıcılar, daha sonra sayısızsayıda ruhsal, yarı ruhsal ve eterik gruplara bölünmüşlerdir. 

Yaratıcı gücün sayısız askerden oluşan bir orduya benzemesi veHindu’larda olduğu gibi  bunların her birinden Tanrı olarak sözedilmesi, Doğu felsefesinde tek ve üstün bir tanrının inkâr edildiği

anlamına gelmemelidir. Tek ve üstün tanrı anlamında kullanılanMutlak Bir’le yaratıcı güç olarak görev yapan melekler arasındakifark; Mutlak Bir’in “yaratan tanrı”, meleklerin ise “yaratılan tanrı”olmalarıdır. 

Mutlak Bir, sonsuzdur ve şekillendirilmemiştir. Yaratamaz; çünküsonlu ve şekillendirilmişlerle ilişkisi olamaz. Eğer güneşlerden vegezegenlerden bir bitkinin yaprağına ve bir toz tanesine kadar,gördüğümüz her şey mutlak bir mükemmeliyetlik tarafından

10

Page 15: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 15/84

Page 16: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 16/84

Page 17: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 17/84

da, süregelen evrimi için ilişkili olduğu ama görünmeyen altıgökküreye sahiptir.

Görünmeyen altı gökküreyle birlikte oluşan her zincir, fizikseldünyada görülen gezegenin adıyla anılmaktadır. Örneğin, Dünya’nınoluşturduğu zincir “Dünya Zinciri”, Ay’ın oluşturduğu zincir “Ayzinciri”, Venüs’ün oluşturduğu zincir “Venüs zinciri” ......vb.

Gelişimine 1. aşamadan başlayan her gökküre, 4. aşamayagelinceye kadar kademeli olarak fiziksel gelişimini tamamlamışolacaktır. Fiziksel gelişimini tamamladığı 4. aşamadan sonra, gittikçeyükselerek fiziksel niteliğini kaybetmekte, buna karşılık ruhsal

niteliğini artırmaktadır. İçinde bulunduğumuz Dünya, 4. aşamada vefiziksel gelişimini tamamlamış durumdadır. Daha önceki 3 gökküre,ömürlerini tamamlamış ve yok olmuşlardır. Dünya bundan sonrasırasıyla 5., 6. ve 7. aşamalara geçecek ve bugünkü fiziksel gökküreyok olacaktır. 

Bugün bizim uydumuz olan Ay, bir zamanlar yaşayan bir

gezegenken yedi dönemden olan zincirini tamamlamış ve artık ölübir gökküre haline gelmiştir. Bugün Dünya’da insan olarakyaşayanların ataları, daha önce Ay zincirinde yaşamış ve evrimlerinitamamlamış insanlardır. 

Zincirdeki her evrim, ancak 7 devir ve yedi kök ırktan sonratamamlanmakta ve bir sonraki aşamaya geçilmektedir. Bugündünyamız zincirin 4. halkasında ve insan olarak gelişimini

tamamlayabilmesi için gerekli yedi devrenin beşinci devresindebulunmaktadır. Zincirin bir sonraki (beşinci) halkasına geçebilmesiiçin dünyada tamamlaması gereken iki devre bulunmaktadır  

Gezegenler zinciri konusunda dikkate alınması gereken en önemlinokta, zincirin içindeki yedi halkada bulunan gökkürelerin hepsininsadece bir gökküre kütlesi içinde olduğu ve bunların birbirinin içinegeçmiş olduklarıdır. “Birbirlerine bağlı ya da birbirleriyle ilişkilideğil, aynı kütlenin içindedirler” 

13

Page 18: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 18/84

 

DÜNYA ZİNCİRİNİN 7 GÖKKÜRESİ 

1. ve 7.Gökküre

İlk ve son Soyut boyut

2. ve 6.Gökküre Yaratıcı boyut 

3. ve 5.Gökküre

Özsel boyut

DÜNYA 4.Gökküre Fiziksel Boyut

(NOT :Yaratılış ve evrim, kökenimiz ve atalarımızla ilgili arayışlarımızdaDarwinizmle Tanrıcılık, bilim ve metafizik birbirlerine zıt teorilerdir; ancak,iki teoriden sadece birini seçmek bir zorunluluk değildir. Allan Blooms’un

söylediği gibi, en başarılı diktatörlük, topluma belirli fikirleri kabul ettirmekdeğil, diğer alternatiflerin de olduğunu unutturmaktır. Doğadaki tasarım,akıllı bir tasarımın eseridir ve bir tasarımcının olmasını gerektirir.Paleontoloji ve moleküler biyolojinin daha ileriye gidemediği hallerde,metafizik devreye girmektedir.

 Anlaşılabilir bir köken ve atalar teorisi sadece biyokimya ve biyolojiaçısından değil; bilincin de kökenini ve gelişimini, doğanın güçleriyle maddeile olan ilişkisini, düşüncenin ortaya çıkmasını ve farkındalığı olanorganizmaların varlığını da açıklayan bir teori olmalıdır. 

1 7

 

2

 

6

 

3

 

5

 

4

 

14

Page 19: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 19/84

Evrensel düzeyde, Edwin Hubble’ın 1929 yılında kozmik rengin, kızıllığındeğiştiğini keşfetmesi, Big -Bang (Büyük Patlama) teorisinin gelişmesinisağlamıştır. Ancak, matematik ve kuantum fiziğinin gelişmesi, evreninüzerinde daha başka evrenler de olabileceğini düşündürmüştür. Sicim

Teorisi, uzay ve zamanın başlangıçtan beri var olduğunu, büyük patlamanın başka bir boyutla fiziksel boyut arasında bir köprü olduğunuöne sürmektedir. Evren periyodik olarak doğmakta, ölmekte ve yenidendoğmaktadır. 

Eğer görünen evren bir tasarım sonucu ise, bilinmeyen tasarımcı kim ya danedir? Doğadaki başarısızlıklar ve bozukluklar, evreni mükemmel ve tek birtasarımcı-yaratıcının değil, belki de bir kurulun ya da birçok mimar veinşaatçının oluşturduğunu akla getirmektedir.

Mutlak Bir’in periyodik olarak uyuyup uyanması belirli bir yasaya bağlı ise,yasa koyucu nedir? Görünüşe göre Doğu Felsefesi, insanlar tarafındannasıl olsa bilinmesi ve anlaşılması mümkün olmayan asıl yaratıcının neolduğunu öğrenmek konusunda fazla da meraklı değildir.

“Peki ama Sokrates, ne olduğunu bilmediğin bir şeyi nasıl araştırabilirsin? Araştıracağın şeyin ne olduğunu bilmiyorsan, nasıl araştıracaksın? Eğeraradığını bulmuş olsan bile, aradığının o olduğunu nasıl bileceksin?  –Platon, Menon 80”

YOKTAN VAR ETME ANLAMINDA YARATIŞ YOKTUR. SÖZ KONUSUOLAN SADECE DÖNÜŞÜMDÜR .) 

15

Page 20: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 20/84

 

Page 21: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 21/84

 

I. 2- EVRENİN BAZI TEMEL ÖZELLİKLERİ 

Bağlantılılık ve benzerlik : Bağlantılılık özelliği, evrenin değişikyerlerindeki hareketlerin birbirleriyle bağlantılı olduğunu ifade eder.Eski Hermetik deyişle, “Yukarıdaki ne ise, aşağıdaki de odur;aşağıdaki neyse yukarıdaki de odur”. Gizli bilimlerle ilgilenen kişilerbunu, bilinmeyen bir şeyi bilinen benzeriyle karşılaştırarakincelemekte kullanırlar, çünkü her ikisini de yöneten yasalar aynıdır. 

Fizik ve geometri bilgisi insana oturduğu gözlemevinden uzakyıldızların uzaklıklarını ölçme imkanı veriyorsa, aynı şekildebağlantılılık prensibi de bilinmeyeni bilinen yardımıyla anlamayayardım eder. Bağlantılılık ve benzerlik yardımıyla ulaşılan temelgerçeklerden birkaçı, herşeyin maddeden ya da bedenden oluştuğu,hareketin aktif enerjiden doğduğu ve bir bilinç içerdiğidir. Madde,çelik ya da sert bir granitten, çok hafif yoğunluktaki gaza kadardeğişik durumlarda olabilirse, bilmediğimiz başka boyutlarda eterikbile diyemeyeceğimiz yoğunlukta başka maddeler ve canlılar daolabilir.

Nerede bir madde varsa, orada bilinç de, hareket de vardır. Bunlarhiçbir zaman birbirlerinden ayrılmazlar. 

Yasa ve Düzen : Evren yasalarla yönetilir. Nedensiz bir oluşanlamında, şans diye bir şey yoktur. Kör şansa dayalı olarak görülenolaylarda bile, bilinmeyen yasalar ve düzen geçerlidir. Bu bakımdan,şans sözcüğünün kullanıldığı her yerde bilinmeyen bir neden ya da

nedenler vardır. 

Evrende aynı şartlar altında etki eden aynı nedenler, aynı sonuçlarıdoğururlar. Her şey, belirli bir nedenden kaynaklanır. Bir kutudanmasaya atılan zarda bile şanstan bahsedilemez. Çünkü atılan zarınalacağı konum, kutudaki konumuna, atılırken uygulanan kuvvete,atılma açısına, masanın durumuna vs. vs. bağlıdır. 

Titreşim : Evrendeki her şey sürekli bir titreşim içindedir. Maddenin17

Page 22: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 22/84

 

her parçacığının ve her kütlenin titreşim içinde olduğu gibi, ışık, ısı,elektrik, manyetizm gibi doğa kuvvetleri de titreşim halindedirler. 

Fiziksel dünya haricindeki boyutlarda da sürekli bir titreşim vardır;boyutları birbirlerinden ayıran da işte bu titreşim oranlarıdır.

Duygular bile titreşimler yaratırlar ve iki insanın duygularınınuyuşması, duyguların titreşimlerinin aynı ya da birbirine yakınolmasındandır. 

Ritm : Evrendeki her şeyde bir ritm vardır. Ritm, hareketin,değişimin ve etkinin belirli aralıklarla ve sırasıyla tekrar etmesidir.

Ritmin en basit ve tipik örnekleri, bir sarkacın salınımı, Dünya’nınkendi etrafında ve Güneş’in etrafında dönüşü, metronomunhareketidir. 

Ritmlerin tümünde belirli aralıklarla ters yönde tekrar eden birhareket, değişim, eylem vardır. Tamamlanmış ritm, bir yörüngededairesel olarak hareketi ifade eder, ancak, daire merkezinin dekendisininkinden daha güçlü bir ritm etkisiyle hareket ettiği hallerde,

spiral, ileriye doğru bir hareket sözkonusudur. 

Kutupluluk : Kutupluluk, evrendeki karşıtlıklar çiftini ifader. Herşeyin bir kutbunda kendi varlığının diğer kutbundaki bir karşıtıvardır. Kutuplaşmış karşıtları olan her şey, karşıtları dengelemiş birbirim oluşturur. En basit örneği, kendisi tek olduğu halde iki karşıtkutbu olan mıknatısdır.

Her zaman, yukarı ve aşağı, sağ ve sol, yüksek ve alçak, gündüz vegece, sıcak ve soğuk, önce ve sonra, hızlı ve yavaş vb. gibi kutuplarvardır. 

18

Page 23: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 23/84

 

I. 3- İNSAN 

Delphi’deki Apollon Tapınağında yazılı olan eski Yunan özdeyişiniçoğumuz duymuşuzdur: “Kendini tanı”.

Bizler soyağacımıza bakarak dünyadaki kökenimizi bildiğimizidüşünürüz. Bilim, insanın yapısını protoplazmadan itibareninceleyerek, insanlığın fiziksel geçmişini bildiğini düşünür. Oysa nemodern zamanın filozofu ve ne de bilim adamı insanı psikoloji, akılve ruh yönünden incelemişlerdir. Bu yüzden, insan hakkında eldeedilen bilgilerin eksik ve hatalı olması doğaldır. Oysa Evrensel Ruh, Akıl ve Madde üçlüsü içinde insanın yerini ve ilişkisini bilmek içinpsikoloji, akıl ve ruh açılarından da incelenmesi şarttır. 

İnsan ve evren arasında çözülmez bir bütünlük vardır. Bu ikisi,Mutlak Bir’in iki ayrı görüntüsüdür.

İnsan mikro düzeyde bir evrendir. Aynı özden gelmekte ve aynıözellikleri taşımaktadır. 

Yaşam bilinçtir ama tüm yaşam bilinçleri içinde sadece insan kendifarkındalığına sahiptir. Sadece insan, gelişimini tamamladıkça,evrensel bilince ulaşabilme potansiyeli taşır.

Ruh ve Madde köken olarak tek ve aynı olmakla birlikte dönüşümaşamasına gelince her ikisi de kendi gelişmesini farklı yöndesürdürür. Ruh kademeli olarak maddeye dönüşmeye, madde ise saf

ruhsal özüne doğru yükselmeye başlar. Negatif ve pozitif kutuplarınfiziksel dünyada devamlı olarak birbirlerine doğru çekildikleri gibi, ruhve madde de, birbirlerine doğru çekilirler. 

Ruh, gözleri olan ama ayakları olmayan birisine, madde ise ayaklarıolan ama gözleri olmayan birisine benzetilir. Madde ruhuomuzlarında taşımalıdır ki, her ikisinin birden gelişmesi mümkünolsun.

19

Page 24: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 24/84

 

Doğa gibi, insanda da üçlü bir yapı vardır: İnsanın görünen fiziksel yapısı, yaşam enerjisini aldığı astral yapısı-ruhu ve bu ikisinigözeten ve koordine eden ebedî ve yok edilemez bilinci. İlk ikisi

sürekli olarak değişir ama daha yüksek olan üçüncü yapısıdeğişmez. Eğer insan o ilahî bilinçle birleşebilirse, ölümsüz bir varlıkolur.

İnsan, atom ve monad  üçlü bir sistem oluşturur, oluşumunusürdürür ve yeniden oluşturur. Hiç birisi diğeri olmaz ve hiç birisidiğerinin yerine geçmez. 

Doğu felsefesinin diğer öğretilerinde olduğu gibi, Monad  kavramıGizli Öğreti ’de de sık  sık ve bir anlamda yaratıcı güç olarakkullanılmaktadır. Türkçe’de tam karşılığı olabilecek bir sözcükolmadığından ve yaratıcı güç olarak çok önem taşıdığından dolayı,tanımlanmasında yarar görülmektedir. 

Gizli Öğreti , Monad’ı şöyle tanımlamaktadır : 

“Biz insanlar için bölünemez ruhsal bir varlık. İlahi ve ruhsalatom.Yani “atomun ruhu”. Monad, biz insanların kavrayışına görehomojen ve görünmez olmasına karşın, tüm araştırmalarımızınhedefi olan fiziksel atom bölünebilir ve karmaşık parçacıklardanoluşur. 

Monad’lar ebedi ve bireysel yaşam merkezleridir. Evrenin oluşumu

ve yeniden Mutlak Bir’e çekilmesi arasındaki devre dışında daölümsüz olduğu için yaşı olmayan; doğmamış ve ölmeyen; sonsuzsayıda ve herşeyin merkezi; evrenin nihai elementidir.

Monad’lar, bir tohumun çok sayıda başka tohumları doğurduğu gibisınırsız bir zaman içerisinde yaşam içeren başka monad’lardoğururlar. Tüm monad’lar birbirleriyle ve doğdukları monad’la ilişkiiçindedir.

20

Page 25: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 25/84

 

Monad , daha doğrusu onun ışını maddeye indikçe, sayısız sayıdaışın da onu takip eder. Yedi boyutun birinden diğerine geçerkenkendini saklar ama daha sonra her bir boyutun içindeyken kendisini

gösterir.”

Pisagor'a göre "Monad" tek demekti. Hiçbir benzeri olmayanönsüz-sonsuz yaşamı, tüm varlıkların bünyesinden çıktığı eril ateşi,Tanrı’nın kendisini simgelerdi. Sembolü bir nokta idi ve YüceVarlığın yanısıra, İlahi Aklın, yani Hikmetin de simgesiydi. Hikmetisayesinde kendisinden dışarı birşeyler veren ancak bu sırada hiçdeğişmeyen ve değişmez niteliğiyle eril olan Monad, Tanrı ilebirlikte, onun yeryüzündeki tezahürü olan insanın da sembolüydü.Diğer bir deyişle Monad, hem Makrokozmozu, hem deMikrokozmozu bünyesinde barındırıyordu. 

Alman filozofu Gottfried Leibniz’e göre , dünyanın, varlıklarıntemelinde 'monad'lar (tek tek varlıklar, bölünmez özler) vardır.Monadlar kendi kendilerine hareket edebilen, algılayabilen temel

varlıklardır. Monadların özü “kuvvet” olduğu için, ne bir şekli, nehacmi, ne de parçaları vardır. Monadları özü “eylem” olan ruhsalnoktalar gibi düşünmek gerekir. Bundan dolayı monadlar, kendikendilerine harekete geçerler. Monadların her birinin edimi, geçmişinsonucu geleceğin belirleyicisidir. 

Ruhsal Monad soyut ruh ya da nefes; insan monadı bedenlenmişruh, madde monadı ise değişime uğramış monaddır. Ruhsalmonadın doğadaki üçlü varlığı, çekirdekçik (çekirdeğin içinde proteinve RNA’dan oluşan mavi, yuvarlak yapı), çekirdek ve hücreyleparalellik gösterir.

İnsan küçük bir dünyadır. Fiziksel bedeni dünya ile sürekli ilişkideiken ruhu da dünyanın ruhuyla birlikte yaşar. 

21

Page 26: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 26/84

 

Monad, evrim yasası tarafından ilk önce maddenin en alt formuna,minerale gönderilmiştir. Yedi devrelik bir süre taş içinde kaldıktansonra taşın içerisinden çıkmış ve diyelim, liken olmuştur. Daha sonra

tüm bitkisel maddelerden geçerek hayvana ulaşmıştır. Şimdi sırahayvanın insan olmasına gelecektir. Tüm bu aşamalarda Monad,şekilsiz, duyusuz ve bilinçsizdir. Çünkü Monad, bilinç ya da ruhdeğil, sadece bir ışın, Mutlak’ın nefesidir. Gelecekte alacağı insanformu için malzemeye olduğu kadar ruhsal bir tasarıma ve evrim vegelişmesinde kendisine rehber olacak bilince de ihtiyaç duyacaktırki, yaşayan bir madde olmasına rağmen hiçbirisine sahip değildir.

Hiç kimse, insanın çeşitli güçlere sahip olduğunu inkâr edemez.Manyetik, sempatik, antipatik, dinamik, mekanik...Her tür güç vefiziksel kuvvetler esas olarak biyolojiktir ama hepsi birleşince insanınEgo’sunu oluştururlar. Dünya üzerindeki her şeyin evriminin nihaîhedefi insandır.

İnsanoğlunun dünyada ortaya çıkışı ne bugün geldiği noktadaki

hâliyle bir denbire olmuş; ne de bir başka sistemde yaratılıp dünyayagetirilmiştir. Evrenin ortaya çıkışı, gökkürelerin, elementlerin,bitkilerin ve hayvanların olduğu gibi insanların da evrimi, ruhsalboyutlarda başlayan ve fiziksel bedenine sahip olmasına kadaruzanan çok uzun bir süreçte kademeli olarak gerçekleşmiştir. 

22

Page 27: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 27/84

 

İnsanoğlu da, evrimini tamamlamak ve mükemmel bir “insan” olmakiçin yedi devreden geçmek zorundadır ki, bugün, beşinci gelişimaşamasındadır.  Ruhsal boyuttan fiziksel beden elde etmesine vefiziksel bedeninin akılla donatılmasına kadar geçen süre içinde

ulaştığı beşinci devreden sonra, fiziksel bağımsızlığı gittikçeazalarak 6. ve 7.devrelerde evrensel bilincin bir parçası olacak veYüksek Benlik’le bir olacaktır. Her bir devre, her şeyde olduğu gibiinsanda da yedili yapıda olacak ve yedi kök ırktan oluşacaktır. 

İnsanoğlunun dünyadaki varlığını ve gelişimini başlatan en büyükgüç, bir zamanlar canlı bir gökküre olmasına rağmen bugün ölmekte

olan bir uydu hâline gelen Ay’dır. Ay, gökkürelerin ya dagezegenlerin daha önce sözü edilen yedi aşamalı gelişim zincirinedünyadan daha önce başlamıştır. Orada mükemmelliğe erişmiş veartık birer yaratıcı varlık düzeyine gelmiş varlıklar da dünyadakiinsanın “yaratılışında” rol almışlardır. 

Grafik :

 Leonardo Da Vinci -

Orantılı İnsan 

23

Page 28: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 28/84

 

(NOT: Dünya’nın uydusu olan Ay’ın yüzlerce yıldır süren detaylıincelemeleri, Ay hakkındaki soruların cevaplardan daha fazla arttığınıgöstermektedir:

a) Dünya’nın yaşı 4,6 milyar yıl olarak tahmin edilirken, toplanan  ay

kayalarının yaşının 5,3 milyar yıl olduğu sanılmaktadır. 

b) Kayaların altında bulunan toz tabakasının kimyasal yapısıyla, kayalarınkimyasal yapısı farklılık göstermektedir. Bu da, kayaların bir başka yerdengeldiğine işaret etmektedir. 

c) Normal gezegensel yapıda ağır elementler çekirdeğe yakın ve hafif

elementler yüzeye yakın olmasına rağmen, Ay yüzeyinde titanyum gibi çokağır elementin bulunması, bunların bir yolla dışarıdan getirildiğinıdüşündürmektedir. 

d) Ay yüzeyine yerleştirilmiş bulunan âlet ler, 7 Mart 1971 tarihinde yüzeyin

üzerinde 14 saat boyunca bir buhar bulutunun geçtiğini kaydetmişlerdir. 

e)Ay kayaları manyetik özellikler göstermesine rağmen, ayın kendisindemanyetik bir alan yoktur...........vb.

Don Ecker, UFO Magazine- Mart/Nisan 1995)

24

Page 29: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 29/84

 

Daha önce sözü edilen Dünya Zinciri’nin birinci, ikinci ve üçüncü

gelişim devrelerinde, dünya dışı varlık ya da güçlerden yardımalınmaksızın yaratılmış olan varlıklar çoğu kez su-adamı, korkunçve kötü olarak tanımlanan canavarlar ve ruhsuz  bedenlerBaşmelekler’in talimatıyla yok edilmişlerdir. Dünya ruhu, dünyadainsan yaratılması için gerekli zamanı beklememiştir. 

Zamanı gelince, Başmelekler periyodik dinlenme döneminde olanhavaî Ay Lord’larını çağırarak yedi grup halinde ve yedi farklı

bölgeye olmak üzere, dünyaya göndermişlerdir. Bu yer, KuzeyKutbunda bozulmaz kutsal alan olarak anılan bir bölgedir. AyLord’larının kendi eterik ve astral formlarını dünya üzerinebırakmaları istenmiştir. Her biri farklı tür ve renkte olan bu varlıklar,gelecekteki insanın gölgesi olan astral bedeni oluşturmak ve fizikselmadde ile kaplamakla görevlendirilmişlerdir. İnsanın birinci kök ırkıve Kuzey Asya’ya yerleşen ikinci kök ırkının bedenlerinde henüz

kemik yoktur.

Lemurya’ya gelen 3. kök ırk,  milyonlarca süren evrimi sürecinecinsiyetsiz olarak başlamış, daha sonra çift cinsiyetli hermafroditlerolmuştur.

Hayvanlar âleminde çift cinsiyetin gelişmesi insanlardan daha öncegerçekleşmiştir. Üremenin yeni cinsel metodunu gören insanlar da

aynı şeyi yapmaya başlamışlardır. İşte bu aşamada “akılsızlığıngünahı” baş göstermiştir. Henüz bilince kavuşmamış bazıLemuryalılar iri dişi hayvanlarla birleşerek orta ve yeni bir türünoluşmasına neden olmuşlardır. Bu nesil, çarpık ve kırmızı kıllarlakaplı, dört ayak üzerinde yürüyen canavarlardır. Bu yaratıklar,bugünkü dünyamızın maymunlarının atalarıdır. İnsanın evrimleşmenedeni maymun değil, maymunun evrimleşme nedeni insandır. 

25

Page 30: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 30/84

Page 31: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 31/84

 

(NOT: Paskalya Adası, Büyük Okyanus’un güneydoğusunda, ŞiliCumhuriyetine bağlı küçük bir adadır. Adanın en önemli özelliği, Moaidenilen, uzunlukları 20 metre ve ağırlıkları 50 tonu bulan dev heykellerdir.Heykellerin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir.

İlginç bir başka nokta, sayıları çok az kalan ada halkının, Pascuan olarakadlandırılan ve dünyanın başka hiçbir yerinde kullanılmayan bir dili

kullanmakta olmaları ve bu dilin, sadece 10 sessiz ve 5 sesli harftenoluşmasıdır.) 

Atlantisliler kendi kıtalarında muazzam şehirler inşa etmişler vebüyük bir uygarlık ve kültür geliştirmişlerdir. Ama hiçbir şey, olmasıgerektiği gibi gitmemiştir. Gurur, hırs ve bencil arzular artmayabaşlamıştır. Artık “akılsız” olmaktan çıkmış Atlantislilerin bazıları,kasıtla ve istekle henüz akılla donatılmamış ilk Lemuryalılarla

27

Page 32: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 32/84

 

birleşerek bu kez yine canavarsı yaratıklar meydana getirmişlerdir.Şimdi Atlantisliler, insan bedenine tapmakta ve görünen fizikselyaşamın coşkusuna kapılmış durumdadırlar. İçlerindeki saf ve

ruhsal ilahî kavramın yerine, kendi bedenlerine tapan Atlantislilerden bazıları sihirbazlık, kara büyü ve özellikle cinselkara büyü ritüelleri uygulayarak bugünkü dünyanın kötülüklerininkaynağını oluşturmuşlardır. Tüm bunlar, Atlantis’in ve Atlantislilerinçökmesine ve yok edilmesine yol açmıştır. 

 Atlantislilerin ruhsal yeteneklerinin azalması ve bozulmanın gittikçefazlalaşması, bedenlerinde de değişikliklere neden olmuştur. Batıdünyası tarafından hatalı olarak alnın ortasında yer aldığı sanılanama gerçekte başın arkasında yer alan Üçüncü Göz, özelliğiniyitirmiş ve zamanla tamamen kaybolmuştur.

Üçüncü Göz’ün yerini bugün, beyinde bulunan ve uyarıldığı zamandurugörü yeteneği sağlayan pineal bezi (pineal gland aldı. Ancak,pineal gland’ın doğru ve emniyetli kullanımının yöntemi insanların

genelinden daima saklanacaktır. Çünkü bencil, ahlaksız ve güçaçlığı içerisindedirler. 

Pineal Bez, beyinde 3. ve 4. Ventrikülleri birleştiren aquaductussylvius’un başlangıcının hemen üzerinde ve bir sapla 3. ventrikülünarka duvarına bağlı, 5-9 mm uzunluğunda bir organdır. 

(NOT: Pineal bezin ana görevi, çevresel uyarıları nöroendokrin tepkilere

dönüştürmektir. Uyarılar ışık, nem, sıcaklık, antijen, koku ya da magnetikalan gibi dış uyarılar olduğu gibi; psikolojik stimulus, otoantijenler ve kanserhücreleri gibi iç uyarılar da olabilmektedir. 

Diğer yandan, mistik anlamda insanda soyut kavramların başladığı yerolduğu ve işlevinin düşünsel yaşama boyut atlatmak olduğudüşünülmektedir. 

28

Page 33: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 33/84

 

 Antik Mısır  Tanrısı Ra’nın sembolü olan ve sürekli olarak her an her şeyigörme, bilme, gözetme ve izleme’yi temsil eden ”Ra’nın Gözü”nün pinealbezle olan benzerliğine dikkat ediniz.) 

 Atlantis’in yok edilmesi zamanı gelinceye kadar, çeşitli adalarınkademeli olarak batması devam etti ve sonunda, “kutsal olanlarınkurtarıldığı, kutsal olmayanların yok edildiği” son batış gerçekleşti.Bu olay, İ.Ö. 9564 yılında meydana geldi ve batan kıtanın son karaparçasına Poseidonis adı verildi. 

Kaçıp kurtulabilen az sayıda insan, Aryan (Endo-Kafkasyalı) 5. kökırkı oluşturdular ve önce bir zamanlar Aryavarta denilenHindistan’dan başlayarak, bugünkü uygarlığın kökenini oluşturdular. 

İşte bugünkü 5. kök ırkın insanları, gelecek ve çok daha muhteşem

olacak 6. kök ırkının tohumlarını atmakla görevlidir.29

Page 34: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 34/84

 

Page 35: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 35/84

 

I. 4- İNSANIN YEDİ UNSURU 

İnsanın; Yüksek Benlik bütününe ait olmakla birlikte kendisini ilahîyaşamdan ayırması ve emanet olarak kullandığı bir bedenle, sadeceyanılsamadan ibaret olan fiziksel dünyaya gelmesi iki ana amacahizmet etmektedir: Kendi bireysel karmasından kurtulabilmek vebilinç körlüklerinden dolayı kendisinden daha az şanslı milyonlarcainsana yardımcı olmak.

Gizli Öğreti ’ye göre insan, yedi unsurdan oluşan bir varlıktır. Buunsurlar, fiziksel olarak doğanın yedi gücünün; aklî ve ruhanî olarakda yedi hiyerarşik varlığın insanda yansımalarıdır. Ölümlü veölümsüz yaşamıyla ilişkili olarak, bu unsurlar iki ana gruba ayrılır:Birinci grup, ilahî üç unsurdur ve Üçlü Unsur olarak anılır. Diğergrup ise daha az gelişmiş dört unsuru kapsar ve bu yüzden DörtlüUnsur olar ak adlandırılır.

Birinci Unsur : Fiziksel Beden (Sthûla Sharîra)

İnsanın fiziksel bedeni, yedi unsurundanen alt düzeydeki ilkinioluşturur ve görünen bedendir. Amacı, moleküler etkinlikler yoluylainsanın bilinç merkezi ya da ruhu ile maddesinin ilişkisinisağlamaktır. Beyin ve sinir sistemiyle beş duyu organı, bulunduğukoşullar altında varlığını sürdürmek için çeşitli etkinliklerde bulunur.

İnsanların olduğu gibi aynı zamanda hayvanların, bitkilerin vetaşların bedenleri de, bakteri vs. gibi, herhangi bir mikroskobungöremeyeceği, gözlemleyemeyeceği tür canlılardan oluşur (1877yılı). .

Tüm varlıkların fiziksel ve kimyasal yapı taşları aynıdır. Aynıgörünmez canlılar hem dağın ve hem de papatyanın, hem insanın

31

Page 36: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 36/84

 

ve hem de karıncanın, hem filin ve hem de ağacın yapısındakiatomları oluştururlar. Evrendeki her atom ve molekülse, aynızamanda hem yaşam ve hem de ölüm vericidir.

Yaşamın yapıcı enerjisi altında bu görünmez canlılar (Fohat’lar )hücreleri ve bedeni oluştururlar. Bunlara yaşam enerjisininsağlanması durduğunda, yokedici elementler haline gelirler; inşaettikleri hücreler dağılır ve böylece beden parçalara ayrılır. 

Saf fiziksel bilinç hücrelerin ve moleküllerin bilincidir. İhtiyaçduyduklarını kandan alarak, ihtiyaç duymadıkları reddetmeleri bu öz

bilinçlerinin göstergesidir. İşlemler insan olarak bizim bilincimizinyardımı olmaksızın sürüp gider. Ruhbilimciler tarafından “bilinçdışıbellek” olarak adlandırılan bellek, doğrudan ve sadece bu hücre vemoleküllerin belleğidir.

Bizim hissettiklerimiz, hücrelerimizin hissettikleri değildir. Bir yaranınağrısı beynimiz tarafından hissedilir ama moleküllerin oluşturdukları

hücrelerin bilinci, ağrıyı hissetmeksizin hasar gören dokunun tamiriiçin harekete geçer. Beynimiz bilincine varmasa bile hücrelerinbelleği aynı işlevi sürekli olarak tekrarlar.

Ruh, bu bedenin içinde iyi ya da kötü nedenler yaratarak sonuçlarınıgözlemler, deneyimler ve dolayısıyla, bilgi ve bilgelik kazanır. Bubakımdan, beden için ruhun okuludur denilebilir. Bedenin işlevi  ,ruhu moleküler bilinç alanına getirmektir.

Beden, duyulardan elde edilen algıların, ya da duymak, işitmek,tatmak, koklamak ve dokunmak gibi deneyimlerin kazanıldığı biryapı değildir. Bu duyguların hiçbirisi fiziksel bedende yer almaz,daha içte bulunan astral beden tarafından algılanırlar.

32

Page 37: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 37/84

 

Duyuların yerinin bedende olmadığını gösteren bir örnek, hipnozdur.Hipnoz halinde, hipnotize eden, deneğin gerçekte olmadığı haldebelirli şeyler işitmesini, koklamasını vs. duyumlar algılamasını

sağlar. Hatta, bir kişinin başını değil de sadece şapkasını görmetalimatı alınca, denek, sadece havada asılı duran bir şapka görür.Eğer duyuların yeri beden olsaydı şapkalı kişiden gelen ışıktitreşimleri retinadan beyine intikal ettirilecek ve fiziksel beyinhücreleri, kişinin tam görüntüsünü görebilecekti. 

Fiziksel bedenin ölümü, kontrol eden yaşam enerjisinin hücreleriterkederek kendi hâllerine bırakmasıyla oluşur ve artık koordineedilmeyen sayısız yaşamlar birbirlerini dağıtmaya başlayıncabedenin tümünde çürüme başlar. Beden artık düzenlenemeyen,dağınık yaşamların girdabı haline gelir ve bu yaşamların uyumluçalışmaları ortadan kalktığı için yok olur. Ölüm, yaşamın bir yönüdür;bir maddenin yok olması da bir başkasının var olmasınınbaşlangıcıdır.

İkinci Unsur : Astral Beden (Linga Sharîra) 

İnsanın ikinci unsuru Astral beden, Eterik beden, Akışkan beden,Dizayn beden gibi adlarla tanımlanır. Fiziksel beden, bu astralbedenin tasarımına uygun olarak inşa edilmiştir. En uygun ad, herne kadar Sankristçe olsa da Linga Sharîra’dır. Çünkü diğer adlargenellikle daha yoğun maddelerden oluşan bedenleri detanımlarken, bu ad sadece ikinci unsuru tanımlar.

 Astral beden, beş duyumuzla algılayabildiğimiz maddeden çok dahaaz yoğunluklu bir maddeden oluşmuştur. Bu madde, katı, sıvı ve gazgibi madde kavramlarımızın ötesinde ve astral boyuttadır. Bu boyutdurugörü ve birçok hipnotik fenomenin de bulunduğu boyuttur vekendisini ancak bizim duyumsadığımız ve gördüğümüz maddedençok daha ince olan bir ortamda gösterir. Astral beden, ait olduğu

33

Page 38: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 38/84

 

fiziksel bedenin tam bir yansıması olup fiziksel bedenden ayrılabilsebile çok fazla uzaklaşamaz. Fiziksel bedenden ayrıldığı zaman,durugörüye sahip olanlar tarafından bedenin tamamen kopyası

olarak ve bedene genellikle gümüş kordon diye adlandırılan ince birsicimle bağlı halde görünür. Her iki beden arasındaki fiziksel bağ okadar güçlüdür ki, bedenin birindeki küçük bir leke bile diğerbedende aynen görünür.

 Astral bedenin fiziksel bedenden ayrıldığı hallerde fiziksel bedeninyaşamsallığında önemli derecede azalma, astral bedende ise birenerji artması oluşur. Eğitimli bir uzmanın astral bedeni fizikselbedenden ayrılmış olarak görebildiği durumlarda, fiziksel bedendekirenk koyulaşmış, gözler canlılığını yitirmiş, kalp ve ciğerlerin hareketioldukça yavaşlamış ve vücut ısısı düşmüştür. Bu gibi durumlarda anîbir gürültü olması ya da içinde bulunulan odaya dalınması çoktehlikelidir. Çünkü astral beden fiziksel bedene birdenbireçağırılacak, kalp ritmi artacak ve bazı hallerde ölüme yol açacaktır. 

Astral beden fiziksel bedene canlılığı sağladığı için, geçici süre içinayrıldığında fiziksel bedenin moleküllerindeki enerji de azalacaktır. 

Durugörü yeteneğine sahip olanlar, fiziksel bedende kol ve bacakampütasyonlarının olduğu hallerde de, astral bedende kol vebacakları görebildiklerini belirtmektedirler. 

Fiziksel bedenden ayrıldığı zamanlarda Astral beden, fiziksel

dünyaya ait duyuları alamaz. Duyuların alım merkezleri Astralbedendedir ve bu merkezler fiziksel organlarla zihinsel algılararasında köprü oluştururlar. Fiziksel evrenden alınan izlenimlerfiziksel bedendeki molekülleri etkilerler ve titreşimlere neden olurlar.Bu titreşimler fiziksel bedende bulunan daha az yoğunluklu astralbedenin ilgili organlarına aktarılır. Daha sonra astral bedendenbeyine yansıtılan titreşimler de, fiziksel beynin bilincini oluştururlar.

34

Page 39: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 39/84

 

Rüyalarda ve trans hâllerinde ilk ve son aşamalar yoktur ve beyindebir etki bırakamazlar. Beden hücreleri pasif olduğu için izlenimlerastral bedende başlayıp astral bedende biterler. 

Astral beden için ölüm, fiziksel bedenin ölümüyle aynı anlamdadır:kendisini oluşturan parçaların dağılması...

Üçüncü Unsur : Yaşam kıvılcımı (Prâna) 

Evren’in tümü, tüm dünyalar, tüm insanlar, tüm mineraller, tümbitkiler, tüm moleküller ve tüm atomlar, her ne varsa; Yaşam , Ebed î 

Yaşam, Sonsuz Yaşam, artması ve azalması mümkün olmayanyaşam okyanusuna gömülüdür. Bu büyük yaşam okyanusu,Sankristçe “Jiva” olarak adlandırılır ve evren sadece Jiva’nıngörünür hâle gelmesi ve dönüşmesidir. Bir molekül kadar   küçükolanından evren kadar büyük olanına kadar her organizma, kendisiniJiva’ya uydurmakta, bu evrensel yaşamın bir bölümünü kendi özyaşamı olarak almaktadır.

Tamamıyle fiziksel bir bakış açısından, dünyadaki tüm yaşamdoğrudan ya da dolaylı olarak kaynağını farklı tüm kuvvetler vehareketlerin deposu sayılan güneşten alır. Isı, ışık, elektrik,manyetizm ve yaşam güçlerinin tümü, bu büyük kozmik enerjimerkezinden gelmektedir. Gökyüzünden güneşi çektiğinizde, budünya en iyimser tahminle birkaç gün içinde uzayda amaçsız vekararsız yüzen bir ceset olacaktır.

Şüphesiz, bu dünyadaki yaşamın sürdürülebilmesini olumlu veolumsuz yönde etkileyen başka faktörler de vardır: Dünyanınekseninin güneşe doğru eğimi, atmosferdeki nemin oranı gibi. Yinede dünyaya asıl yaşam veren güneşin kendisidir. Bu yaşam,güneşte meydana gelen hareket ve titreşimlerin, bilim adamlarınıneter dedikleri bir aracı ile dünyaya iletilmektedir. Prâna’nın insan

35

Page 40: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 40/84

 

bedeniyle ilişkisi de buna benzer. Güneşin titreşimlerinin, aracı işlevigören eter tarafından iletilmesi gibi, Prâna da, fiziksel insanbedenine ulaşmak için aracı olarak astral bedeni kullanır. Okyanusta

yüzen bir sünger düşünün: Okyanusun içinde yüzmekte, emerekiçine almakta, her gözeneğini onunla doldurmaktadır. Süngerinokyanusun dışında olduğunu ya da okyanusun bir parçasını almışolduğunu düşünürüz. İşte her organizma okyanusta, EvrenselYaşam’da, Jiva’da yüzen ve kendi yaşam nefesinde onun birbölümünü barındıran bir sünger gibidir. Teosofide, asıl okyanustanalınan bu yaşam parçası Prâna olarak adlandırılır ve insanın

yapısındaki Üçüncü Unsur olarak kabul edilir. 

“Adem’in burnuna üflenen” yaşam nefesi sadece Prâna değil, Prânaile birlikte insanın dördüncü unsurunun birleşimidir. Bu ikisi birlikteinsanda, bir canavarda ya da böcekte yaşam nefesi olan YaşamsalKıvılcım’ı oluştururlar. Bu, insandaki hayvansal yaşamdır. Buyaşamda astral beden, fiziksel bedenle Prâna arasında köprü veiletişimi sağlar. Prâna en alt düzeyde, bilimin “mikropları” olarakaçıklanmaktadır: bunlar fiziksel hücreleri inşa edenlerdir.

Bilim insan bedenindeki bakteriler ve diğer küçük organizmalarıgörebilir ve bunların içinde zaman zaman hastalıklara yolaçananormal ziyaretçiler bulabilir. Ama teosofi, ister minerallerde isterinsan bedeninde, havada, ateşte ve suda bulunan her molekül veatomda bu tarz bir yaşam biçimi olduğunu ve tüm bedenin, bu

yaşam parçacıkları tarafından inşa edildiğini düşünür. İşte YaşamsalEnerji, hücrelerin inşa edilmesini mümkün kılar.

Evrendeki görünen her şey; bilinçli insandan maddeyi inşa edenbilinçsiz varlıklara kadar bu yaşamsal enerjidir. Şekilsiz veyaratılmamış Tek Yaşam-Jiva, ancak moleküler evrene ulaştığındaYaşam Kıvılcımı-Prâna olur ve insanın üçüncü unsurunu oluşturur.

36

Page 41: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 41/84

 

İnsandaki yaşam kıvılcımının, bitkideki ve hayvanlardaki yaşamkıvılcımından farkı yoktur. Yaşamın kıvılcımı ve dolayısıyla Yaşam’ınkendisi, evrenin her yerindedir.

güneşler gibi sayısız sayıda hücrelerden oluşmuştur ve yapısınınbütünlüğü içinde hücre modeline uygunluk gösterir. 

Erkek ve kadım plazmasının birleşmesinden oluşan tek bir hücre,bölünmek ve değişmek suretiyle tüm bir insan bedenini oluşturur. Birbaşka deyişle, insan bedenindeki her bir hücre, holografik olarakorijinal hücreden bir parça içerir ve bu parça sayesinde, ilk hücreninmirası birinden diğerine aktarılır. İlk hücre nasıl tüm hücreleredağılıyorsa, Mutlak Bir de, evrenin her bir hücresine dağılmış

durumdadır.Dördüncü Unsur : Arzu (Kama)

İnsanın dördüncü unsuru, Arzu ya da Sankristçesiyle Kama’dır.Evrensel Bilinç, kaynağını Mutlak Bir’den alır ve insanın tümunsurları da bu birliğin görünümlerinden biridir. Mutlak Bir’denyansıyan bilinç, atom-ruhundan başlayan ve yeniden dönüşüne

Yaşam kıvılcımının kendi başına birmolekülü inşa etmesi ve moleküllerinoluşturduğu varlık çürüdüğündemolekülün canlılığını sürdürebilmesimümkün değildir. 

Dünya üzerindeki tüm yaşamların türü,doğada gördüğümüz her şeyin esasıolan hücre yaşamıdır. Dünyanınkendisi de, tüm diğer dünyalar ve

37

Page 42: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 42/84

 

kadar uzanan periyodik hareketinde, maddenin içine birbirini takipeden sayısız giriş ve çıkışları sürecinde Kama’ya dönüşür.

Varlıkların atomdan başlayarak ilahî varlığa kadar olan tüm gelişmeyolunda bir bilinç hâlinden bir diğer bilinç hâline geçerken öyle  birnoktaya gelinir ki, beden içinde duygusal bilinç baskın olur. Bunoktaya ulaşan insanlar için, Arzu durumundadırlar denir. 

 Arzu hâli, arzunun tutku ve duygularla da birlikte varlığı yönetirduruma gelmesidir. Arzuda idrâk ve mantık yoktur. Bu yüzden insan,kendini bu unsura bağlayınca mantık bir tarafa itilir ve kişi, akılsız ve

mantıksız bir hayvan haline gelir. 

 Arzunun her zaman akılsızlık ve mantıksızlığa dönüştüğüsöylenemez ama daha yüksek unsurlar tarafından saflaştırılmadığıve pasifleştirilemediği sürece, insana hükmeder durumda kalacaktır.Yine de Arzu, ve özellikle şefkat arzusu belki de varlığın en yüksekve kutsal niteliğidir.

İnsanın dördüncü unsuru olan Arzu, insan doğasında kızgınlık,gurur, ihtiras, hırs ve benzeri değişik duygular yaratır. Bu unsur,hemen bir alt düzeyimizde bulunan hayvanlar âlemiyle ortakduygulardır. Bir anlamda, Arzu, ruhumuzun hayvansal yanıdır.

Arzu-Kama, en uygun şekilde hayvanlar aleminde incelenebilir.İnsanlarda başlıbaşına incelenememesinin nedeni, hayvanlarla ortak

olarak, içgüdüden doğan Arzu’nun, insanlarda daha yüksek birunsur olan düşünce ile de karışmış olmasıdır. Dolayısıyla, insandaki Arzu’nun bir yarısı hayvansal duyguları, diğer yarısı ise daha yüksekdüşünce yeteneğini ifade etmektedir. Arzu ve düşüncelerinbirbirlerine etki etme ve değiştirme özellikleri hariç, ortak yönleriyoktur. Gümüşle altın gibi birbirlerinden ayrıdırlar ama aynı potadaeritilebilirler.

38

Page 43: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 43/84

 

İnsanların düşünceye sahip olmaları gibi çok önemli özelliğinindışında, onu hayvanlardan ayıracak hiç bir şey yoktur. Gerçekten deinsan, hayvanlarla aynı moleküler yapıya, aynı gri beyin

hücrelerine, aynı hatta bazan daha az yetenekli duyu organlarınasahiptir. Hayvanlarda olduğu gibi doğar, onların beslendiği gibibeslenir ve onların öldüğü gibi ölürler. İnsandan düşünce ve ayırtetme yeteneğini çıkardığınız zaman elinizde kalan sadece zavallı birhayvandır. 

Zaman zaman, hayvanlarda da insanlarınki gibi bir bilincingörüldüğü ve sık sık onların insanlardan daha keskin duyulara sahipolduğu bir gerçektir. Bilimciler, hayvanların da insanlar gibi ruhlarıolduğunu, ancak henüz insanlardaki kadar gelişmemiş olduğunuiddia ederler ki, teozofistlerin tamamıyle katıldığı bir olgudur. Ta ki,insana düşünce ya da düşünen bir ruh gelerek mantık ve ayırt etmeışığı getirinceye , o ışıkla birlikte geçmişteki anılarını tazeleyinceyekadar. İşte o zaman, önce akılsız ve mantıksız olan insanınduygusal zevkleri ve bu zevklere duyduğu arzu da binlerce kat

artar.

İlk dört unsurdan oluşan varlık, düşüncesi olmayan bir insandır.İnsanı insan yapan düşüncesidir. Fiziksel bedeni vardır, astralbedeni vardır, canlılık taşır ve ruhu vardır, duyguları vardır amamantıksız duygulardır, ve hâlâ kendisine bir aşama daha yüksektekiaklın gelmesini ve dokunuşuyla onu insan yapmasını beklemektedir. 

Beşinci Unsur : Düşünce (Manas) 

Manas sözcüğü, Sankristçeden gelir ve kökü, düşünmek fiilidir.Batıda Akıl olarak tanımlanan, bizim içimizdeki Düşünen’dir.

Düşünce, herhangi bir varlığı, herhangi bir bireyi gerektirir. Düşünceya da düşünen, içimizdeki ölümsüz kişilik, gerçek “Ben” dir. Bir ruhu,

39

Page 44: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 44/84

 

göksel varlığı düşünün: Nasıl adlandırırsak adlandıralım, asıl doğasıitibarıyle ilahîdir ama henüz Mutlak Bir’e ulaşabilecek kadar safdeğildir; hedefine ulaşabilmesi için yapısını tamamen arındırmak

zorundadır. Mutlak Bir’e ulaşabilmesi ancak, bireysel olarakevrendeki fiziksel ve ruhsal her deneyim ve duygulardan geçmesiylemümkündür. Bu bakımdan, daha aşağı düzeydeki deneyimlerdensonra da insan olarak, daima daha yükseğe tırmanmak zorundadır. 

İnsanda kişiselleştirilmiş olan akıl, kesinlikle madde değil, insanın etve kemiği içine hapsedilmiş gerçek Ego’sudur. Kişiselleşmişdüşüncenin, Ego’nun çoğulu, Sankristçede Manasaputra olaraktanımlanır ve Evrensel Aklın Çocukları anlamında kullanılır. İlk dörtunsuru ağır ağır tamamlanmış ve hayvansal bir insan olmuş varlık,artık kendisine aklın da gelmesini ve bedenine yerleşmesinibeklemektedir. İşte Manasaputra- Aklın Çocukları bu aşamadadünyaya gelir ve insanın hayvansı yapısını ele geçirirler. Bireylerdekiakıl-ego, ölümsüzdür ve kendilerini evrensel düşüncedenayırmışlardır. Bu ego, birçok kez dünyaya gelip gider ve geçmiş

yaşamlarının tüm deneyimlerini birleştirir. 

Kişisel akıl (manas), evrensel aklın, bir anlamda bir havuzun, her birinsanda bulunan ve sadece o insana özel olan, bedenin ölümündensonra da kişiselliğini, özel oluşunu koruyan bölümüdür.

Şimdi, geçmiş yaşamlarında doğurduğu nedenlerin sonucu olarakkendisine uygun bir ailede dünyaya gelmiş olan Ego’nun durumunabakalım: Teozofide çok önemli yeri olan reenkarnasyonu incelemeyidaha sonraya bırakarak, diyebiliriz ki, Ego, doğumdan öncekizamanda fiziksel evrenin dışındayken, işgal edeceği yaşam evinin,bedenin inşa edilmesini beklemektedir. İçinde yer alacağı bedeninmoleküler yapısına hiç bir şekilde etki etmesi mümkün değildir.Kendi amaçlarına uygun bir fiziksel bebeğe girdiği andan itibaren ikiayrı nitelik kazanırlar. Birincisi, dünyaya o gelişlerinde kullanacakları

40

Page 45: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 45/84

 

beden içindeki akıl, diğeri ise, daha yüksek boyutlardaki ego.Birincisine Alt akıl, diğerine Üst akıl denilir.

 Alt akıl (lower manas) bir eliyle bedenin dördüncü unsuru olan Arzu(Kama)’ya tutunmakta, diğer eliyle de atası olan Üst aklatutunmaktadır. Artık, ya Arzu tarafından aşağıya doğru çekilecek vedördüncü unsurundan sonra yükseleceği beşinci, altıncı ve yedincievrensel unsurlardan koparılacak, ya da dünyadaki ömrünü dahaaşağıdaki unsurların esiri olmadan tamamlayarak edindiği saf vetemiz deneyimlerini yeniden kendi kaynağına taşıyacaktır.

Dünyadaki yaşamda Arzu (Kama) ve Alt Akıl birleşmekte ve Arzu Akıl (Kama-Manas) olarak adlandırılmaktadır. Arzu, hayvansı veduygusal elementleri sağlamakta; Alt Akıl ise bunları toplayarakfiziksel beyindeki akıl haline getirmete ve belleğine almaktadır. Biralevle mum yaktığımızda oluşan mum alevinin rengi mumunözelliğine bağlı olarak nasıl değişik olabiliyorsa, her insanın içindekiaklın yaktığı beyin ışığı da arzularının ve beyninin yapısına dayalı

olarak değişik olacaktır. Eğer arzu özellikleri daha güçlüyse, akılışığını köreltecektir. Diğer yandan organ olarak beyin kusurlu vegelişmemiş ise, akıl ışığını donduracak ve dış dünyaya doğruparlamasını önleyecektir. 

Bir insanın içindeki deha, Ego’nun insan hamuru içindeki çabalarınınbaşarılı olması ve dışarıya ışık vermesidir. Newton, Shakespeare vebenzerleri gibi dehaların diğer insanlardan farkı, Ego’larının dağınıkve mantıksız arzuları tarafından esir alınmamış olması ve içlerindekiışığı dışarıya daha iyi yansıtabilmeleridir. Fiziksel insan, bir müzikaleti, Ego da sanatçı gibidir. Müzik aleti ne kadar mükemmel olursaolsun, sanatçının yeteneksizliği ortaya bozuk bir aletten çıkan amayine de uyumlu sesler çıkarabilecektir. 

41

Page 46: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 46/84

 

Üst akıl, insan yaşamının bu aşamasında kendisini nadirengösterecektir. Zaman zaman o üst akıldan alınan parıltılar insanıiçinde bulunduğu alacakaranlıktan çıkaracak ve kişinin yaratıcı

gücünü artıracaktır. İnsanın içindeki yaratıcı gücün kaynağı neşansın eseridir, ne de genetik yapılarının; sadece egolarının,ömürlerinin o ana kadarki ve önceki yaşamlarında elde ettiklerideneyimlerin birikimi sonucudur.

 Alt akıl, maddî dünyanın tüm o renkli izlenimleri tarafından çekilecek,körleşecek ve o karmakarışık fırtınaların sesleri arasında sağırkalacak, böylece geldiği yeri unutarak kendini barış yerine coşku vetutku veren girdaba atacaktır. Dahası, Alt Aklı arzuya çekecek dahafazla şeyler de olacaktır. Bir devlet adamının gücü, olağanüstü birzenginlik ya da olağanüstü bir başarı gibi. Yapılan işler, ne kadarsevgi adına, övgü için yapılırsa yapılsın, yapılan yardımlarınbüyüklüğü ne olursa olsun, başkalarının değil, “benim”dir diyedüşünüldüğü müddetçe, akıl arzuların etkisindedir ve kaynağı kadarsaf değildir.

 Arzulara bağlanılmaması gerektiği, dünya üzerinde arzu veduygular a yer verilmemesi anlamına gelmemelidir. O takdirde zaten,aklın dünyada bedenleşmesinin anlamı kalmayacaktır. İnsan,dünyada mümkün olduğu kadar fazla deneyimler yaşamalıdır.Önemli olan, arzuların esiri olmamaktır. 

 Alt akıl kendisini arzulardan kurtardığı ölçüde bağlı olduğu yüksekEgo’yla bilgi alışverişi kolaylaşacaktır. O zaman, yüksek Ego’dangelen ışık, Alt akıl yoluyla beyne ulaşacaktır. Yüksek Ego bedenüzerine doğrudan etki edemez, çünkü onun bulunduğu bilinç düzeyitamamen başka bir boyuttadır.  Bedene ve dolayısıyla beyne etkiedebilme yeteneğine sahip Alt akıl yukarıya doğru çekildiğindeinsanın duyuları ötesindeki geçmiş, şimdi ve gelecek bilgilerini dealabilecek ve bunları belirli beyin hücrelerine aktaracaktır. İşte

42

Page 47: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 47/84

 

kâhinlik de bunun bir türüdür. Kâhinliğin nadiren görüldüğü için çokdeğer verilen ama yozlaşmış bir yansıması, medyumluktur.Medyum, bir kişi ya da varlığın eylemlerinin ortaya çıkmasına aracı

olan kişidir. Spiritualistler medyumluğu özel bir armağan olarakgörseler de, teosofi, bunu tehlikeli ve anormal bir ruhsal hastalıkolarak görür. Çünkü medyumun her organı ve hücresi, kendisindenbaşka etkilere ayarlanacağından olağanüstü ve anormal bir gerilimyaratacaktır. 

Başka ruhlara aracılık etmeyip de, sadece kendi yüksek egosuyla iletişim kurabilenler için Ego, fiziksel beden ve beyinle iletişimdeastral bedene daha az ihtiyaç duyacaktır. Birbirini takip edenyaşamlar boyunca arzulardan kurtulmuş insan doğası tamamıyleyüksek Egoya bağlı olabilecektir. Bir kere daha, hayvansı insan,kökeni olan evrensel akılla bir olacaktır. O insan için artık,reenkarnasyon döngüsünün sürdürülmesine gerek kalmayacaktır. 

6. ve 7. Unsur : İlahi EGO (Buddhi) ve Yüksek Benlik (Atman)

İnsan varlığının ilahî özünü oluşturan İlahi EGO’nun ve YüksekBenlik’in, tamamen fiziksel bir dünyada hayvansal bir bedendeyaşayan insan tarafından incelenmesi ve anlaşılması zordur.

İnsanın yüksek nitelikli beşinci unsuru olan Akıl (Manas), ilahibilinçle birleştiğinde İlahi EGO adını alır. Yüksek Benlik (Atman) ise,tüm farklılıkların üzerindedir, değişmez; çünkü sadece insanın değil

tüm evrenin ve içerisindeki tüm varlıkların Yüksek Benlik’idir. YüksekBenlik, Bilinemez’e aittir ve hakkındaki tüm görüşler faydasızdır.Bununla birlikte Yüksek Benlik’in kendi içerisinde bileni, bilineni vebilme eylemini içeren saf ve değişmez ilahi bilinci temsil ettiğinihissedebiliriz.

43

Page 48: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 48/84

 

Farklılaşmaz bilinç okyanusu olan Yüksek Benlik’in daha aşağıtabakadaki oluşumlara kavuşabilmesi için bir aracıya ihtiyacı vardır.Bu aracı evrenin ve insanın ruhu olan İlahî EGO’dur. Yüksek Benlik

(Atma), hem insanın ve hem de insanın içinde bulunduğu evreninkökenidir, hem atomun hem insan ruhunun, hem papatyanın ve hemde güneşin. Evrende sonlu ya da sonsuz her şeyin ancak bir kökeniolacağından, sonlu olan şeyler de bu kaynaktan gelmelidir.Dolayısıyla Yüksek Benlik (Atman) sonsuz ve var olan her ne varsaonların nedenidir. 

Yüksek Benlik (Atman) her bir insanın içinde bulunan gerçek özdürama, daha aşağı boyutlarda etkili olabilmesi için İlahi EGO’ya(Buddhi)’ye ihtiyaç duyduğu gibi, İlahi EGO da, kendisini insandaki Akıl (Manas)’ta gösterir. Akıl (Manas) olmaksızın İlahi EGO’nun budünyadaki şeyler hakkında izlenimi ve bilinci yoktur. “En yüksekteolan, en aşağıda olanın gözüyle görür”. Ruh da, madde olmadan körkalacaktır.

İnsanın ilahî olan yukarıdaki üç unsuru, Akıl, İlahî EGO ve YüksekBenlik (Atman) sık sık, ölümsüz olan üç dilli alev olarak tanımlanır veher insanda reenkarne olan egodur. İnsanın içindeki bu üçlüdenYüksek Benlik, ruhu ve babayı, İlahî EGO maddeyi ve anneyi, Akıl(Manas) ise çocuğu temsil eder. 

İnsanın yedi unsurundan her biri, insana kendisinden daha üstün birvarlık tarafından atanmıştır. 

44

Page 49: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 49/84

 

BÖLÜM II

ÖLÜM ve SONRASI

“Ölümün sonrasının bilgisine sahip olanlar  

yaşamın anahtarını da ellerinde tutarlar...”

Page 50: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 50/84

 

Page 51: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 51/84

 

II. 1- ÖLÜM

 Anlatılanlara göre; Hristiyan bir misyoner, dine davet etmek üzereİngiltere’de Saxon kralının sarayına gitmiş ve konuşmaya başlamış.Konuşurken sıra tam da ölüme ve ahirete gelip dayanınca nasılanlatabileceği endişesiyle bocaladığı sırada, gecenin dışarıdakikaranlığından açık bir pencere bulan bir kuş, salona dalmış.Huzurdakilerin şaşkın bakışları arasında salonda bir o yana bir buyana uçup durmuş ve daha sonra, girdiği pencereden çıkıp yine

gecenin karanlığında kaybolmuş.

İşte o zaman misyoner; ruhun da, karanlık olduğu için bilemediğimizama belki de gerçekte çok aydınlık olan bir yerlerden dünyaya gelip,yine bilemediğimiz o dünyaya gittiğini söylemiş. 

Edebiyatta ve sanatta ölüm, dinin en önemli bir teması olmuş ve bukavram, her zaman ürkütücülüğünü korumuştur. İnsanlarınakıllarındaki soru hiçbir zaman cevaplanamamıştır. İnsan neredengelir, nereye gidecektir?

İnsan bedeni sürekli olarak yenilenme ve çürüme içindedir. Geçenher saniye küçücük moleküller onu terketmekte, başka molekülleronların yerini almaktadır. Evrende hiçbir şey yok olmadığı için,çürüyen ve ortama dağılan moleküller maden, bitki, hayvan ve insan

gibi formların inşa edilmesinde kullanılmaktadır. Bedenin yaşadığısüre içinde doğan ve ölen moleküller insanla ortamı arasında süreklibir köprü oluşturmaktadır. Yaşam sürecinde her hücrede işlev görenve koordinasyon göreviyle bedenin bir bütün olarak yaşamınısürdürmesini sağlayan yaşam kıvılcımları bedeni terkettiğinde,dağınık ve amaçsız kalan moleküller sağa sola saçılmakta,birbirlerine girmekte, birbirlerine zarar vermektedirler. Ancak beden

hareketsiz ya da cansız değildir; aksine beden içindeki hareketler hiç47

Page 52: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 52/84

 

olmadığı kadar fazla ve hızlıdır ama artık beden diye bir bütünlükkalmamıştır. Hücreleri canlı tutan bakteriler, bu kez onuparçalamaya başlamışlardır. Bedenin bir bütün olarak

koordinasyonunu ve kontrolünü sağlayan Astral Beden (LingaSharira), bedenle arasındaki kordonu tamamen koparmışdurumdadır. 

Teosofi bize, ölümle sevdiklerimizden ayrılışımızın gerçekolmadığını ve sahte bir görüntüden ibaret olduğunu anlatır.Beynimizdeki akıl ve duygusal yaklaşımımız bizim neredeysetamamen maddi amaçlar içinde yaşamamıza neden olur. Çünküanladığımız sadece madde ve görünen dış dünyadır. Öldü olaraktanımladığımız, işte bu dünyaya bağlı olan bedensel ve fizikselunsurlarımızdır. Kişiliklerimiz olarak bildiğimiz şeylerin gerçektesadece geçici olduğunu bilmeliyiz. 

 Aslında öğrenmemiz gereken, sadece ölenlerle değil yaşayan amabizlerden uzakta olan kişilerle de olan ruhsal bağlarımızı sürdürmeye

çalışmaktır. Ölümle terkettiğimiz fiziksel bedenimizin arkasındakiruhsal gerçekliği keşfettiğimiz takdirde, varlığımızın kökeni olanölümsüz benliğimizin içinde ve onun için yaşarız. Eğerbaşarabilirsek, şimdi, tam da bu anda, ölümsüz olduğumuzu görürve biliriz. İşte o zaman sevdiklerimizin gerçek kişiliklerini tanır vebedensel gözlerimiz görmese de onları görür, bedensel kulaklarımızişitmese de onları işitiriz. Bize ölümü yenme başarısını veren, ruhsal

kimliğimiz ve sevdiklerimizin ruhsal kimliği hakkındaki bilgimizdir.Eğer uyarılmış ruhsal yeteneklerimizle ölümün önündeki peçeyikaldırabilirsek, onun daha yüksek bir boyutta daha yüksek birvaroluşun girişi olduğunu ve sevdiklerimizle her zaman birlikteolabileceğimizi anlarız. 

Uyku ile ölüm arasındaki benzerlik tüm düşünürleri etkilemiştir.Ölüm, daha büyük ve daha derin ölçekteki bir uykudur. Hepimiz

48

Page 53: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 53/84

Page 54: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 54/84

 

olmaya başlar. Yavaş yavaş, ruhumuz dünyaya ait varlığındankopmaya başlar ve asıl evine doğru yola çıkmak için hazırlanır. 

Ölüm, algıladığımız şeylerden çok daha fazlasını ifade eder; ruhsalkişiliğimizin sadece bedenlerimizi terketmesi değildir. Dünyevîduygulardan oluşan psikolojik unsurlarımızın da aşamalı olarakterkedilmesi gerekir.

Ölüm ve yaşam, evrenin periyodik özelliğinin bir göstergesidir. Tümyaşam iki kutupludur; pozitif ve negatif. Her şey bir sarkaç gibisalınır; gece ve gündüz, sıcak ve soğuk, uyumak ve uyanmak vb.

Doğum ve ölüm de birbirini sürekli olarak takip eder. 

Ölümden sonra, insanı oluşturan unsurları nelerin beklediğinegeçmeden önce, bu aşamada, Karma ve Yeniden Doğum(Reenkarnasyon) kavramlarının da kısaca tanımlanması yararlıolacaktır. 

50

Page 55: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 55/84

 

II. 2- KARMA ve REENKARNASYON

Evren bir yasalar zinciridir. Dinin hurafesine esir olmuş, şansa,tesadüfe inanan ve en kaderci insanlar bile, evrenin fiziksel, ahlakîve ruhsal açıdan bir yasaya bağlı olduğunu kabul ederler. Bununlabirlikte, bu yasa ister kaprisli ve gizemli bir tanrının eseri, isterinsanın serbestçe seçme yeteneğinin sonucu ve isterse doğanınkuvvetlerinin sonucu olarak görülsün, tam olarak çözümlenebilmiş,anlaşılabilmiş değildir. Materyalist bilimin mutlak yasa olarak

gördüğü yasanın çelişkiler içermesi ya da bilginin artmasıyla her şeyiTanrı eseri olarak görme alışkanlığının terkedilmesi, günlükyaşamda tanrıların etkisini gittikçe azaltmıştır. Artık insanlar günlükyaşamda karşılaşılan en küçük olaylara bile doğrudan  Tanrı’nınmüdahale ettiğini düşünmemektedirler. 

Tüm insanlığın başarılı bir şekilde durmaksızın çalışan ve hatasız

bir şekilde sonuçlar doğuran gücü hissetmesi, evrenin yasatarafından yönetildiğinin başlı başına bir göstergesidir. Fizikseldünyada neden ve sonuç ilişkileri o derece barizdir ki, insanıniçgüdüsüne dayalı inançları değişmektedir. Sıradan inançlar vedinin önemli etkileri nedeniyle, insanlar yasadan ders almamakta veproblemlerle karşılaştıklarında bazan gerçekleşeceğine kendilerininde tam olarak inanmadıkları umutlara kapılmaktadırlar. Örneğin,bedensel bir hastalığı iyi etmek için tıp bilgisini uygulayan akıllı birinsan, her her şeyin bir nedeni olduğunu unutmakta ve gizemliTanrı’nın sonsuz bilgeliğiyle ölüme açılan kapıyı kapatarak gelmesive ölmesinden korkulan arkadaş ve yakına yardımcı olması için duaetmektedir.

Platon’un zamanından bu yana doğanın yasalarının doğruanlaşılması engellenmiş ve bu yasaların varlığı unutulmuştur.

Modern bilim kademeli olarak gelişen bir süreçte doğanın51

Page 56: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 56/84

 

yasalarının başarısızlığa uğramayacağını ve tapınakların, kiliselerinve camilerin hassas ve kırılabilir semboller olduğunu kabuletmektedir. Yine de ruh ve maddenin ayrı şeyler olsa da birbirlerine

bağlı olduğu, insanın içindeki ölümsüz ruhun Tanrı’nın bir tapınağınadönüştürülebileceği gerçeğini iddia etmek teosofistlere kalmıştır. 

Tanrı’nın ya da ruh-madde-bilinç üçlüsünün günahları vegünahkârları affetme yetkisine inanılmakla birlikte, verilen zararlarıve yapılan hataları mucizevî bir şekilde düzeltme yetkilerineinanılmamaktadır. Eğer ilahî gücün işlenen cinayetleri geri alma veyeniden dengeyi sağlamasına inansaydık, gerçekleşmediğinigörünce o gücün zaafı olduğunu düşünebilirdik.

Doğada “şans” yoktur; her şey matematik olarak koordine edilmekteve birbiriyle ilişkilendirilmektedir.

Batı dünyasında bu anlamdaki “Tanrı” sözcüğü yerine “Karma”sözcüğü kullanırsanız, bir Doğu kavramı elde edersiniz. Karma,

evrenin nihaî yasasıdır; doğada görülen tüm yasaların kökenidir.Karma, fiziksel, aklî ve ruhsal boyutlarda sonuçları nedenleregöre düzenleyen yasadır . En büyüğünden en küçüğüne, kozmik birparçalanmadan ellerinizi oynatmanıza kadar, hiçbir neden sonuçsuzkalmaz. Benzer nedenler benzer sonuçları doğurur. Karma, hertepkiyi etkiye göre bilgece ve adaletle düzenler, sonuçlarınedenleriyle ilişkilendirir. Kendisi bilinmese de, oynadığı rolanlaşılabilir. Ne kadar küçük olursa olsun, yanlış ya da doğru hiçbirçaba, hiçbir düşünce ve hiçbir eylem nedenler dünyasında yitipgitmez.

Yüksek Benlik’in amacı, insanın yarattığı her nedenin sonucunugörmesini ve böylece kazandığı deneyimlerle madde evrenine hakimolmasıdır. Maddeye hakim olma, yasalarını anlama ve yüksekbilince doğru yol alma eylemleri kişinin tamamen kendi

sorumluluğunda ve kendi görev alanındadır. 52

Page 57: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 57/84

 

Karma yasası, hiçbir şeyi önceden ve nedensiz olarak kaderebağlamaz; hiçbir şey yaratmaz. Nedenleri planlayan ve yarataninsanın kendisidir. Karma yasası, sonuçları düzenler. Karma,

görünen evrende mutlak, değişmez ve sonsuz bir yasadır ve buözelliğini değişmez ve sonsuz Mutlak Bir’den almaktadır. Bubakımdan, Karmaya inananların ateist ya da materyalist olduklarıdüşünülemez. Karma, hiçbir zaman, insanın düşünce ve bireyseldavranış özgürlüğünü yok etmez. Ödüllendirme ve cezalandırma daKar ma’nın işi değildir. Ne ve nasıl olursa olsun, sonuçlardanedenlere göre düzenleme yapar ama sonuçları kendisi yaratmaz.

İnsanda seçim şansı vardır ama Karma seçim yapmaz. Karma bir eylemdir, eylem yapan değil; herhangi bir varlık olarakdüşünülemez. Bir ırmağa benzetilebilir; suyu kendi düzeyini kendisibulur, kendi akacağı kanalları kendisi bulur ve yolculuğu ne kadaruzun ve zor olursa olsun sonunda denize ulaşır. Onun adaleti neöfke içerir ne de bağışlama. 

Karma uzun bir dizi halinde yansımalardan yansıma, gölgelerdengölge oluşturur. Evrenler, güneşler, ve gezegenler bu neden-sonuç,Karma yasası sayesinde oluşur. Evrim sonsuz sayıda oluşumlarzinciridir ve doğa, hiçbir atomunu kullanılmadan bırakmaz.

Karma yasası insanın evriminde de rol oynar ve onun, neden-sonuçilişkilerinden de etkilenerek deneyim ve bilgi kazanarak daha yüksekruhsal düzeylere erişimini sağlar. Bir insanın eylemlerinden doğanKarma, ailede sonuçlar doğurur; ailenin eylemleri millette sonuçlardoğurur ve milletin eylemleri ırkta sonuçlar doğurur. Bir döngüyütamamlar şekilde, ırkta oluşan sonuçların kendisi de bir nedendir veönünde sonunda, başlangıçtaki ilk birey üzerinde sonuçlaryaratacaktır.

İnsan istesin ya da istemesin; bireysel yaşamını kendisi tarafından

doğurulan borçları ödeyinceye, toplumsal yaşamını kendisi ve53

Page 58: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 58/84

 

ilişkide bulunduğu insanlardan oluşan toplumun borçlarınıödeyinceye kadar ve evrensel yaşamını da görünen tüm doğanıniçinden geçerek sürdürecektir. Bireysel ve toplumsal yaşamında

bilinci Karma yasasına uygun olarak kazandığı deneyimlerlegelişecek ve sonunda Karmanın dönen çarkının efendisi olacaktır.Deneyim ve bilgisiyle mükemmelleştiğinden, artık yaşama yenidenbaşlamasına gerek kalmayacaktır. 

Karma özel olarak ve ayrılmaz bir şekilde, aynı ruhsal kişiliğin uzunve neredeyse bitmesi mümkün olmayan seriler halinde yenidendoğumu yani reenkarnasyon  yasasıyla ilişkilidir. Reenkarnasyonaynı aktörün değişik kostümlerle oynadığı değişik karakterlerebenzer. Birkaç saatlik süre için aktör ve izleyicileri onu o karakterdegörürler. Oyundaki karakterleri canlandıran kişinin içindeki asılkişilik, her zaman , Hamlet’in tüm yaşamını sadece birkaç saatliğinesergilediğini bilir. Aynı şekilde bilir ki, kendisi dün akşamki oyundaKral Lear rolündeyken, karakterini sergilediği Kral Lear’in aktörüngerçek kimliğinden haberi yoktur. Gerçek hayat farklıdır. İnsanın

içindeki kişilik, yani fiziksel bedenindeki gözü de, genellikle kendisiniHamlet, yani içinde bulunduğu sahte kimlikle görecektir. 

Unutulmaması gereken nokta, fiziksel makine olan insanların birruha sahip olmadıkları; daha ziyade, bizlerin birer ruh olduğu veruhumuzun bedene sahip olduğudur. 

Yeniden doğan insanlar daha önceki yaşamlarının detaylarınıhatırlamazlar. Çünkü daha önceki yaşamlarında kullandıkları beyin,şimdi kullandıkları bedenin beyninden farklıdır ve o beyindekalmıştır. Yine de, belirli düzeylerde, önceki yaşamlarının önemliruhsal etkileri bu yaşamlarında da zaman zaman hissedilecektir.

Ruhlarımız sadece bir tek ruhun parçalarıdır. Kökende hepimiz bir’iz. Ama her bir ruh, görünüşte değişik beden ve zamanlarda yaşayarak

54

Page 59: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 59/84

Page 60: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 60/84

 

Page 61: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 61/84

 

II.3- ÖLÜM SONRASI

Ölüm sonrası, içimizdeki ruhsal benliğimiz dünyadaki deneyimlerinikazandığı unsurları üzerindeki giysileri çıkarır gibi birer birerterkeder. Daha önce belirtildiği gibi, bu yedi unsur, alttan başlayarakşöyledir: 

- Fiziksel beden (Sthûla Sharîra)

- Astral Beden (Linga Sharira)

- Yaşam Kıvılcımı (Prâna) 

- Arzu (Kama)

- Düşünce (Manas) 

- İlahî EGO (Buddhi) 

- Yüksek Benlik (Atman)

Bu yüzyılda, klinik olarak ölü olarak değerlendirilmiş olmalarınarağmen yeniden canlılığını kazanan birçok kişinin deneyimleriincelenmiştir. Çeşitlilik göstermekle birlikte, tipik olarak yaşanan veÖlüme Yakın Deneyimler (Near Death Experiences) olarakadlandırılan bu deneyimlerin ortak yönlerinin olduğugözlemlenmiştir. 

Dayanılmaz olarak niteledikleri ağrılar çekenlerin birçoğu,bedenlerindeki ağrının gittiğini ve bir rahatlama hissi duyduklarınısöylemişlerdir. Bazı hâllerde ölümden  dönenler fizikselbedenlerinden bir şekilde ayrıldıklarını ve kendi bedenlerini, örneğinbir yatak ya da bir ameliyat masasında, ya da bir trafik kazasındansonra yolda yatarken görmüşler; bedenlerinin dışında oldukları

halde onu nasıl algılayabildiklerine şaşırmışlardır. Bazan çaba57

Page 62: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 62/84

 

gösterdiklerini gördükleri doktorlarla konuşmaya çalışmışlar ama birtepki alamamışlardır. Görünüşe göre, başkaları onlarıgörememektedir; orada değillermiş gibi ya da görünmez gibidirler.

Bu gibi durumlar ne rüya ve ne de halisünasyondur; çünkü yenidenkendilerine geldikleri zaman ortamda neler olduğunu, nelerkonuşulduğunu tüm detaylarıyla hatırlamaktadırlar. Hatırladıklarışeylerin gerçek olduğu teyid edilmektedir. 

Bir diğer ortak nokta, geçirilen ömrün çocukluktan başlayar ak tümdetaylarıyla gözlerinin önünden geçmesidir. 

Yine birçok durumda, ölüme yakın deneyimler yaşayan kişiler bir türengelle ya da tünelle karşılaşmaktadır. Deneyimin bir yerinde bazıkişiler, ilahî olarak niteledikleri bir varlıkla, ışıktan oluşmuş bir varlıklakarşılaşmışlardır. Bu kişiler, karşılaştıkları varlıklar için müthiş birsempati duymakta; geçmiş yaşamın deneyimleri bazan bu ilahîvarlığın yanında görülmektedir. Bu gözden geçirmede en ufak bireleştiri ya da suçlama dile getirilmemektedir. 

Deneyim yaşayanların çoğu büyük bir mutluluk ve huzur duymaktave yaşama yeniden dönmeyi istemeseler de, aile ya da bitirilmesigereken görevler gibi nedenler yüzünden dönmek zorundaolduklarını hissetmektedir ya da karşılaştıkları varlıklar, henüzzamanlar ının gelmediğini söylemektedir. 

Ölüme yakın deneyimler yaşadıktan sonra dönen kişilerin dünyaya

bakış açıları değişmekte, o günden sonra dünya yaşamının sadecebir eğitim olduğunu düşünmeye başlamaktadırlar.

Ölüm anında her insan, geçmiş yaşamının tümünün, tümdetaylarıyla gözünün önünden akıp gittiğini hisseder. Çok kısa birsüre için kişi, asıl ruhsal kişiliği ve her şeyi bilen egosu olur. Nekadar kısa olsa da bu süre, yaşamı süresince doğurduğu tümnedenler zincirini göstermeye yeterlidir. Kişi şimdi kendisi görür ve

58

Page 63: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 63/84

 

hiçbir aldatma ve yanıltma olmaksızın kendisinin kim olduğunu bilir.Yaşamını yukarıdan bakan bir izleyici gibi izler ve katlandığınıdüşündüğü tüm eziyetlerin nedenini anlar. 

İnsanın son anında belleğinde depolanmış ve unutulmuş tüm anılaryeniden yaşanır. 

(NOT: Artık kullanılmayacak bir bilgisayarın ana belleğindeki tüm bilgilerin,yeni bir bilgisayara aktarılmasını çağrıştırıyor.) 

Hindularda görülen yaygın bir inanış, bir insanın doğumundan

öncesini ve doğumunu bir önceki yaşamının son anında baskınolan arzusunun belirlediğidir. İşte bu nedenledir ki, gelecektekigelişimimize olumsuz etki etmemesi için davranışlarımızıdenetlememiz ve tüm yaşamımız boyunca tutku ve arzularımızıkontrol altında tutmamız gerekmektedir.

Hiç kimse bilinçsiz ölmez. Deliler ve beyin kusurları olanlar bile.Nabzının son atışından ve kalbinin son çarpmasından hayvansal

ısının bedenini terketmesine kadar   beyin düşünmekte ve ego, tümyaşamını yeniden gözden geçirmektedir. 

“Siz, ölen birisinin yanında ve ölümün huzurunda olanlar, fısıltıylakonuşun! Özellikle ölüm bedeni almak için elini uzattığında sessizolun. Geleceğin peçesi üzerine düşen sahnelerin yeniden yaşandığıanı bozmayın ve ölenin düşüncelerini rahatsız etmeyin.”

Fiziksel bedenin sonu

İnsan bedeni sürekli olarak bir çürüme ve yeniden inşa etme işlevisürdürür. Anne rahminde önce astral beden olarak inşa edilipsürekli olarak yeni ve taze malzemeler yüklenmektedir. Her saniyebedende küçücük moleküller ölmekte başka küçük moleküllerbedende yer almaktadır. Dışarıya atılan atıklar çevreye dağılmakta

59

Page 64: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 64/84

 

ve canlı ya da cansız yeni oluşumların hammaddesi olarakkullanılmaktadır, çünkü her şeyin fiziksel temeli aynıdır. 

Kimya ve fizyoloji bilimleri geleceğin iki büyük sihirbazı olacak veinsanların gözünün önemli fiziksel gerçeklere açılmasınısağlayacaktır. Her geçen gün, hayvanla fiziksel insan, bitkiyle insan,yılanla yuvası, kaya ile insan arasındaki ortak unsurlar ortayaçıkacaktır. Varlıkların tümünün fiziksel ve kimyasal bileşiminin aynıolduğu anlaşıldığında, söz gelimi bir yılan balığı ile bir insanıoluşturan malzemenin de aynı olduğu anlaşılacaktır. Her parçacık,ister organik ister inorganik olsun, bir yaşam’dır.

Yaşam Kıvılcımları (Prâna) unsuruna bağlı olan ait olan buyaşam’lar yani toplu olarak hep birlikte fiziksel bedenin moleküllerive hücreleri, bedensel yaşam süresince insanla ortamı arasındaköprü oluştururlar. Bedende kontrol  ve organizasyon göreviniyapamaz hâle geldiklerinde bir zamanlar mükemmel olarak organizeedilmiş olan bedeni parçalamaya başlarlar. Ölüm’de parçalanmaya,

birbirlerine zarar vermeye başlarlar. 

Bilim, insanı yaşam unsuru denilen gizemli bir gücün geçici olarakbirleştirdiği atomlar bütünlüğü olarak ele alır. Materyalistler için, canlıve ölü bir beden arasındaki tek fark birincisinde yaşam verengücün aktif olduğu, ikincisinde ise gizli ve pasif olduğudur. Bu güçbulunmadığı ya da gizli olduğu zaman moleküller daha yüksek birçekime kapılarak uzayda dağılırlar. Bu dağılma ölüm olarakadlandırılır ama, ölü bedenin tüm molekülleri çok yoğun bir yaşamenerjisi taşırlar. Ölü bedendeki moleküllerin enerjisi olmadığıtakdirde cesedin de asla çürümeyeceği açıktır.

Yaşam Kıvılcımı’nın aracı, Astral Bedendir. Yaşam kıvılcımınınyukarıda sözü edilen gücünün artık bedenin işlevinisürdürebilmesine yeterli olmadığı durumlarda Astal beden çekilir ve

60

Page 65: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 65/84

 

fiziksel bedenle arasındaki kordon kopar. Bu işlem, durugörüsahipleri tarafından kolaylıkla izlenebilmektedir.

Kordonun koptuğu zaman, insanın fiziksel beden haricindekiunsurları onu terketmekte ama insan tamamen yok olmamaktadır.İnsan, unsurlarından sadece bir tanesini üzerinden çıkartarakatmıştır. 

Ölüm sürekli bir soyunma ve kabuk atmadır. İnsanın ölümsüz yönüdış kabuklarını birbiri ardına teker teker çıkarmakta ve daha üstbilinç düzeylerine yükselmektedir. Bedenden bu kaçış ve bilinçlivarlığın ya Astral boyutta ya da Düşünce (Manas) boyutundakalması kişinin dünyadaki yaşamı sürecinden etkilenir ve onubilinmeyenlerin korkusundan kurtarabilir. Yaşamı süresince astralbedeniyle fiziksel bedeninden fazla uzaklaşamaz; çünkü kordonla

bağlıdır ama kendisinin bilinçli bir varlık olduğunu ve “yaşam”ın,sadece bu fiziksel bedene dayalı olmadığını bilebilir. Düşünce’denoluşan bedenini nasıl kullanabileceğini öğrenirse kendisini fizikselbedenin zincirlerinden kurtarabilir ve ruhsal bilincinin bağımsızlığınıhisseder. İnsan, et ve kemiğin kendisine sadece bir hapishaneolduğu bilirse, ölümsüz benliğine kavuşmak için kabuklarındankurtulmaktan da korku duymaz.

Bazıları, ölmekte olanbedenin üzerinde morbir sis yükseldiğini,yavaş yavaş bedeninüzerinde bedenin aynıolan bir şekiloluşturduğunu ve henüz

bedene kordonla bağlıolduğunu görmektedir  

61

Page 66: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 66/84

 

İnsan her şeyden önce ilahî bir varlık, ilahî yaşamın bir kıvılcımıdır.Bu ilahî varlık, kendisine içine gireceği örtüler örer ve böyleceYüksek Benlik (Atman) - İlahî EGO (Buddhi) - Düşünce (Manas)

üçlüsünden oluşan ölümsüz özü hâline gelir. Bu öz daha sonraışınlarını sırasıyla daha yoğun olan maddeler olan Arzu bedene, Astral bedene ve en sonunda fiziksel bedene gönderir. İşteölümden sonra bu zincirlerinden ve kabuklarından kurtulmak içinyoğun bir şekilde çaba gösterir.

İnsan özündeki yapısını bilir ve kendisini çevreyen hapishaneninkapısını zaman zaman açarak ölümsüz ve ilahî unsurlardan oluşanüçlüsünü görebilirse, kapıyı ölüm açtığında da, nasıl bir yeregirmekte olduğunu bilir. Bilinci öyle gelişir ki; yaşamın bedenle vemaddî varlıkla sınırlı olmadığını, kendi özünün ölümsüz olduğunu,dünyadaki yaşamda sadece kısa bir süre kalacağını, fizikselbedeninde canlı olarak görünse de kendisini saran kabuklarınverdiği ağırlık yüzünden aslında daha pasif hale geldiğini anlar.Doğumda, parlamakta olan güneşten ayrılarak bedenin içindeki

alacakaranlığa girer ama ölümde, alacakaranlıktan çıkarak yinegüneşe kavuşur. Bedeni kabuk olarak değerlendirirsek ölüm tümkorkunçluğunu yitirir ve kabuğumuzdan çıkınca özgür ve dimdikayakta kalırız. 

Dünyaya yeniden gelişimizde bir önceki yaşamımızdaki bedenimizioluşturan sayısız yaşam kıvılcımlarıyla karşılaşabilir, aynı

kıvılcımlarla oluşturulan yeni bir bedende yaşayabiliriz.Yaşam kıvılcımı tarafından astral bedenin aracılığıyla bir aradatutulan fiziksel beden ölünce, molekülleri ve hücreleri başka formlaroluşturmak üzere dağılırlar. 

Çözünme süreci ölen kişinin iskeleti çürüyünceye kadar devam ederve daha sonra parçacıklar, başka formlar oluşturmak üzere

kaybolurlar. Çürüme, yok olma değil, dağılmadır.62

Page 67: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 67/84

 

 Astral bedenin sonu

 Astral beden ya da Linga Sharira, insanın kaba fiziksel bedeninineterik bir ikizidir. Yaşam sırasında bazan bedenin etrafındagörülebilen bu ikiz bedenin bedenden rüya gibi bir nedenle geçicisüreyle ayrıldığı zamanlarda beden, üzerine ağırlık ve uyuşuklukçökmüş gibi görünür. Yaşam unsurunun bedendeki aracısı olarak,kendisini bağlayan kordon kopmuş olmasa bile bedenden ayrılışındabedendeki tüm yaşam fonksiyonları azalır. Ölüm, kordonun

kopmasıdır  

 Astral beden fiziksel bedenden ayrılınca, ondan fazla uzaklaşmaz.Normal olarak bedenin üzerinde yüzer gibi asılı kalır; insanın bilincirüyadaymış gibi ve huzur içindedir. O yavaş ölüm sürecinde, astralbeden bedeni terkederken ölen kişinin yakınında son derece sakinve sessiz beklenmelidir. Çünkü bu süreçte tüm bir yaşam gözden

geçirilmekte ve ölmekte olan kişi yarı bilinçli ve nabızsızbeklemektedir. Son anda tüm anılar unutuldukları köşe veyuvalardan birer birer çıkmakta ve birbirlerini takip eden fotoğraflargibi izlenmektedir. Sona eren dünya yaşamının tüm düşünce veimajları toplanmakta ve astral beden üzerine yansımaktadır. Baskınolan eğilimler, en güçlü düşünce ve alışkanlıklar bir sonraki yaşamdabelirecek ana nitelikler olmak üzere kendi damgalarınıvurmaktadırlar. Geride bırakılan yaşamın envanterinin incelendiği buönemli anlarda, ölmekte olan kişi için en rahatsız edici şey,yakınlarının ve arkadaşlarının kötü zamanlamalı ağıtlarıdır. 

Huzurlu ve yarı bilinçli bu gözden geçirmeden sonra artık, astralbedenin kordonu kopmuş ve bedenden tamamen ayrılmıştır. 

Bazı zamanlarda; ölen kişinin son düşünceleri arkada bıraktığıbirisine kuvvetle bağlı kaldığında, yapılması gerekli olduğu

63

Page 68: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 68/84

 

düşünülen bir şey yapılmadan bırakıldığında ya da ortamdarahatsızlık veren olağanüstü durumlar olduğunda astral bedeninşeffaflığı azalır ve ortamdaki kişiler tarafından görülebilir. Bu şartlar

altında astral beden görülebilir ama uyuşmuş gibi ve tepkisizdir. 

Günler geçtikçe daha yüksek beş unsur da, astral bedeni, onunfiziksel bedeni terkettiği gibi terkederler. Bu beş katmanlı varlık,fiziksel beden nasıl bir ceset olarak bırakılmışsa aynı şekilde astralbedeni de bir ceset olarak bırakır. Astral ceset de, fiziksel cesedinyanında kalır ve birlikte çözülürler. Durugörü sahipleri bu astralcesetleri bazan mezarlıklarında fiziksel formlarında olduğu gibi ya damor bir sis ve ışık şeklinde görebilirler.

Sıhhî değerlendirmelerin yanında, ölülerin yakıldıktan sonragömülmelerinin en büyük avantajı fiziksel ve astral bedeninmümkün olduğu kadar çabuk, doğaya salınmasıdır.

 Astral beden, ölümünden hemen sonra kısa bir süre için yeniden

canlanmış gibi görülebilir. Astral beden, bir medyumun yaşamenerjisinin bir bölümünü kullanarak geçici olarak geri getirilebilir.Böyle zararlı ve yanlış uygulamalar sadece cesedin yakınındaykenve onun mezarında yapılabilir. Böyle bir işlem tamamen ve kesinlikle“kara büyü”dür ve kötüdür. Astral bedenler de, fiziksel bedenler gibi,saygısızca bozulması çok fena sonuçlar doğurabilecek bir sessizlikortamında ve karanlık içerisinde bırakılmalıdır.

Arzu Boyutu: Yaşam Kıvılcımı (Prâna) ve Arzu bedenin (Kama)sonu

Sankristçe Kama Loka olarak adlandırılan Arzu boyutu, insanın, biralt düzeydeki varlıklar olan hayvanlarla ortaklaşa paylaştığıdördüncü unsur olan arzuların, tutkuların ve duyguların toplandığıboyuttur. Bu boyut, fiziksel ve astral bedenlerinden yeni kurtulmuş

64

Page 69: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 69/84

 

ancak henüz arzu ve tutkularını üzerlerinden atamamış tüm insanvarlıklarının boyutudur.

( NOT: Kama boyutunda başka varlıklar da bulunur ama, biz sadece insanvarlığıyla ilgileneceğiz.) 

Evrenin bir yerlerinde, fiziksel olmayan ve akıllı varlıklarla dolu olanbir bölgenin olması kuşkuyla karşılanmaktadır. Ama üstadlar(Gurular) tarafından bilinmektedir ve burasının incelenebilmesi içintek gereken her insanda saklı olan yeteneğin geliştirilmesidir.“Yaşayan” bir insan, ölümün kapısını açmaksızın fiziksel ve astral

bedenlerini geride bırakıp bu boyutu keşfedebilir. Bir anlamda ruhsalboyutla ilgili bilgi, insanın içindeki ruhun evrensel ruhla bilinçli olarakbağlantı kurabilmesiyle elde edilir. Bu yolla, sıradan insanların Afrika’ya gidip ormanlarını, çöllerini keşfederek elde ettikleribilgilerle dönmesi gibi, Üstadlar da, arzu boyutuna ait bilgilere sahipolabilmektedirler.

 Afrika keşfinden dönen insan, orada asla bulunmamış insanlara eldeettiği bilgileri aktarırken aldığı eleştirilere nasıl aldırmazsa,  arzuboyutu hakkında bilgiler veren kişi de bu tür eleştirilerealdırmayacaktır. Deliller, bir çok kişinin şahitliğiyle güçlenecek amahiçbir şey binlerce de olsa hiçbir şey olarak kalacaktır. Gerçekten de,etrafımızdaki boşlukta sadece fiziksel dünya varlıklarının yaşıyorolması ve bilince sadece bunların sahip olması kabul edilebilir birşey değildir. 

Eğer arzu bedene sahip varlıkların bizimkiler gibi duyu organlarıyoksa ve eğer duyu organları yerine bizleri etkileyen duyumlarısadece titreşimler yoluyla alıyorlarsa; onlarla yanyana yürüyor,birbirimizin içinden geçiyor bile olsak bunun bilincinevaramayacağımız açıktır.

65

Page 70: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 70/84

 

Kama Loka - Arzu boyutu, fiziksel boyutta olduğu gibi, akıllı varlıklarladoludur ve yaşayan çeşitli türde varlıklar barındırır. Bir ot kaplandan,bir kaplan da insandan ne kadar farklıysa, bu varlıklar da

birbirlerinden o kadar farklı türlerden oluşmuştur. Arzu boyutu ilebizim fiziksel boyutumuz içiçedir ama her iki boyuttaki varlıklar farklımaddelerden oluştuğu için, birbirlerinin varlığını hissedemezler. 

Sonunun ne olduğunu özellikle takip ettiğimiz, fiziksel ve astralbedenlerini atmış insanların durumuna yeniden dönecek olursak;ölümünden hemen sonra arzu boyutuna gelmiş olduğunu görürüz.Bizi asıl ilgilendiren, insanın ruhsal kimliği, bilincidir. Bir .çeşit uykuhalinde olacak ve terkettiği fiziksel bedeninin çürümesini, astralbedeninin eriyerek dağılmasını hissetmeyecektir.

Yaşam enerjisinin bedenliyken insandaki bölümü olan Prâna-Yaşamkıvılcımı, aracı olan astral bedenini fiziksel bedenle birlikte yitirince,yeniden evrenin o büyük yaşam deposuna geri dönecektir. Bir sutankındaki şişe içinde bulunan su, şişenin kırılmasıyla tanktaki

suyla nasıl yeniden birleşirse, yaşam kıvılcımı da evrensel yaşamageri dönecektir. Yedi unsurlu insan, ölümden hemen sonra beşunsuruyla kalacaktır; çünkü fiziksel bedenle aynı zamanda yaşamkıvılcımını da yitirecektir. 

İnsan, şimdi oldukça eterik bir madde olan ve akışkanlığıylabulunduğu varlığın şeklini alan arzu bedeniyle örtülüdür. Ölümsüzüçlü unsurlarıyla insan hâlâ arzu bedeninin içindedir.

İnsan öldüğünde, alt üç unsuru; fiziksel beden, yaşam ve astralbeden onu tamamen terkeder. Bu noktaya kadar, ölüm sonrasıhepsinin deneyimi aynıdır: Rüyada olduğu gibi huzurlu bir yarı-bilinçlilik hali. En iyimser şekliyle bu hâl, her iki doğum arasındakisüre için kalınacak Devachan’da mutlu uyanmayla sonuçlanır. YineSankristçe olan Devachan, kelime anlamı olarak “Tanrıların

ikametgâhı  – Tanrıların evi” anlamındadır ve tek tanrılı dinlerdeki66

Page 71: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 71/84

 

cennetten farkı, insan ruhunun burada sonsuza kadar değil,dünyaya bir sonraki gelişine kadar kalmasıdır.

Bu noktada, farklı ihtimaller doğacaktır. Eğer bir kişi saf bir yaşamsürmüş, özünün üst düzeydeki bölümü baskın olmuşsa, fiziksel veastral bedeniyle yaşam kıvılcımını bırakıp Arzu boyutuna geldiğinde,içindeki duygu ve tutkular daha yaşarken baskı altına alınarakzayıflatılmış olacak ve kendilerini bu boyutta öneçıkaramayacaklardır.

Dünya hayatında Arzu ve Alt Akıl (Lower Manas) birbirlerine güçlü

bir şekilde bağlıdır. Sözünü ettiğimiz ihtimalde arzu zayıftır ve Alt akıl(manas) arzu ve tutkuları büyük ölçüde temizlemiştir. Akıl; arzuları,duyguları ve tutkuları temizlemiş, temizleyerek saf hâle getirdikleriniözümsemiş ve geride kalan artıklardan kolayca kurtulacak hâlegelmiştir. Ağır ağır, gerçek insan, yani insanın ölümsüz üç unsurutüm gücünü toplayarak henüz biten dünya yaşamından kalan sevgi,umut ve amaçlarıyla birlikte Arzu boyutundan çıkarak Devachan’daki

(Tanrıların ülkesindeki) mutlu dinlenmeye hazırlanmaktadır. 

Devachan, belirli bir “yer” değildir. Ne belirli bir alanı ve ne de belirlibir sınırı vardır ama duyularımızla algılamasak da, var’dır. Herzaman vardır ve işte orada, bir zamanlar yaşamış olan tüm ruhlar,bir sonraki doğumlarını  beklemektedirler. İnsan için Devachandönemi; Düşünce (Manas), İlahî EGO (Buddhi) ve Yüksek Benlik(Atman) üçlüsünün kendisini daha alttaki tüm unsurlardan ayırdığızaman başlar.

Ölümsüz üçlü unsurun hâlâ dünya etkisinde bulunan Arzuboyutundan çıkarak  daha yüksek boyutta geçici cenneti olanDevachan’a girmesi ikinci ölüm olarak adlandırılır.Değerlendirdiğimiz ihtimaldeki kişi, Arzu boyutunu huzurlu bir uykuhâliyle geçecek ve Devachan’da bilincini tam olarak yeniden

kazanıncaya kadar bu boyutu hatırlamayacaktır.67

Page 72: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 72/84

 

İlahî üçlü ve Arzu unsurları, ister saatler, ister günler ve isterseyüzyıllar sürsün, Arzu boyutunda kaldıkları tüm süre boyunca dünyaetkilerinin ulaşabileceği bir durumdadırlar. Bu bakımdan, huzurlu bir

uyku hâlinde olan kişi zaman zaman dünyada kalan yakınlarınınüzüntüleri ve istekleri tarafından uyandırılabilecektir. Terkedilen Arzuunsurları bedensiz kişide titreşimler doğuracak ve bu titreşimlerhenüz Yüksek EGO’ya ulaşmamış olan Alt Akıl’a ulaşacaktır.Böylece, uyku hâlinden, terkedilen dünya yaşamının hatırlandığıcanlı ve hareketli bir duruma geçilecektir. Uyandırılmış olan insanruhu, dünyadaki hassas kişilerin ya da medyumların astral ve

fiziksel bedenleri aracılığıyla, arkada bıraktıkları kişilerle doğrudanya da dolaylı olarak iletişim kurabilecektir. Bu uyanma, varlıkta derinbir acıya neden olacak ve arzu boyutundan çıkarak özgürlüğekavuşmasını geciktirecektir.

Eğer huzur içinde bırakılırlarsa, arzu boyutundaki varlıklar huzuriçinde uyumalarına devam edecek ve ikinci ölüm aşamasında, ilahîüçlü unsurun arzu boyutundan kurtulmasından sonra geriye kalan

sadece yavaş yavaş parçalanarak dağılacak olan boş bir kabuk, yada boş bir hayalet olacaktır.

 Arzu boyutuna ulaşmış bedensiz varlıkların ikinci türü, ruhsal olarakfazla gelişememiş ancak, belirli kötülük eğilimleri de olmayaninsanlardır. Sıradan bir insan arzu boyutuna ulaşınca ruhsal akılkendisini arzu örtüsüyle örtmüş olacaktır. Alt Akıl (lower manas)

henüz terkedilen dünyada arzularla örülmüş olarak yaşadığı haz vezevklerden kolayca kurtulup kökeni olan Üst Akla dönemeyecektir.Bu yüzden, arzular yıpranıncaya ve yitip gidinceye kadar bu boyuttaönemli bir bekleme yaşayacaktır.

Ölümsüz üçlü unsurun arzu boyutunda arzu unsuruyla birleşikdurumda bulunduğu zamanda, bedenini terketmiş varlığın dünyadakibedenli varlıklarla iletişimi mümkündür. Bu tarz bir iletişim bedensiz

68

Page 73: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 73/84

 

varlıkların işine gelecektir; çünkü arzu ve tutkuları hâlâ terkettikleridünyaya bağlı kalmıştır. Alt akıl dünya yaşamının o renkliduygularının özlemini çekmekte ve bu özlem onu üzülerek terkettiği

sahnelere doğru çekmektedir. Medyumlar aracılığıyla bedensizvarlıklarla kurulan iletişimlerden bazıları, işte dünya arzularınaözlem duyan varlıklarla olmakta, ancak, o varlıkların daha yüksek veilahî olana doğru olan evrimlerini geciktirmektedir.

Üçüncü türü oluşturan ve kötü ve zararlı bir yaşam sürmüş olanvarlıklar, arzu boyutunda da arzularını sürekli olarak beslemekte veterkettikleri dünyadaki hayvansı tutkularını özlemekte olsalar da,fiziksel bir bedene sahip olmadıkları için artık o hazları doğrudanyaşamaları mümkün değildir. Bunlar, medyumların ve hassaskişilerin etrafında toplanır ve onları kendi zevkleri için kullanmak isterve çok tehlikeli birer güç hâline gelirler.

Bedenini terketmiş varlıkların bir başka türü, kendi eylemleri,başkalarının eylemleri ya da kaza sonucu dünya yaşamlarını

zamanından çok daha önce terketmiş bedensiz kişilerdir. Arzuboyutundaki durumları dünya yaşamlarındaki şartlarına da büyükölçüde bağlıdır. Örneğin, intihar eden kişilerin tümü de suçlu değildir;sorumluluk dereceleri de rol oynar.

İntihar edenler, altıncı ve yedinci ilahî unsurlarından tamamenkopmuş olmasalar da, doğal olarak ölmeleri beklenen zamana kadarbu unsurlarıyla aralarında bir mesafe olacaktır. Altıncı ve yedinci üstunsurlar pasif kalacak, ancak kaza sonucu ölümlerde alt unsurlarlaüst unsurlar birbirlerine doğru çekileceklerdir. İyi ve masum ruhsalegolar, bu durumda ya rüyasız bir uykuda ya da mutlu rüyalarla dolubir uykuda, zamanlarının gelmesini bekleyeceklerdir.

Kurban, iyi ya da kötü olsun, kendi ölümünden kendisi sorumludeğildir. Çünkü ölümü kasıtlı olarak kendisi istememiştir. Bu

bakımdan, yaşamlarının o ana kadar olan bölümlerinde işledikleri69

Page 74: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 74/84

 

suçlar ve yaptıkları kötülükler için pişman olacak fırsatıbulamamışlardır. Bunlar ister intihar etmiş ve isterse kaza sonucuölmüş olsunlar, dünyadakilerle iletişim kurabilirler ama bu iletişim

kendilerine zarar verir.

İntiharları sonucu acı çeken ruhlar olarak tanımlanan varlıklar, arzuboyutunda, dünyanın çekim alanında ve dünya atmosferi içindekalmak zorundadırlar. Ta ki, doğal yollardan ölmeleri gerekenzamana, başka bir deyişle, kendilerine tahsis edilen yaşam evrimidalgasının ulaşabileceği zamana kadar. 

(NOT: Demek ki, arzu boyutu uzayda ya da başka gökkürelerde değil,dünya atmosferinin çevrelediği gökküre içinde. Demek ki, doğal yollardanölme zamanını belirleyen şey, kişiye tahsis edilen yaşam ışınının niteliği,süresi.) 

Bu tür varlıklara medyumlar ve hassas kişiler tarafından yapay birikinci yaşam fırsatı verilmesi onların Karmalarının aşırı derecedeyüklenmesine neden olacak ve kötü sonuçlarına yine varlıkların

kendileri katlanmak zorunda kalacalardır. Yaşamdan kaçabilecekleriumuduyla intihar edenler, ölümden sonra, arzu boyutunda dakendilerini canlı olarak ve dünyadayken kaçtıkları acıları yenidenyaşarken bulacaklardır. İntihar günahlarının cezası işte yaşanmayadevam edilen acıların yoğunluğudur. Cezalarını kabul edecekleriyerde dünyaya özlem duyacaklar ve kötü yollarla dünyayatutunmaya çalışacaklardır. 

Kaza sonucu ölümlerde insan iyi ve temizse, kazayıunutacaklar,doğal olarak ölmeleri beklenen zamana kadar,yakınlarıyla ve arkadaşlarıyla alışkın oldukları ortamlarda mutluzamanlar geçirecekleri rüyaları görerek uykuda kalacaklardır. Biranlamda, Devachan’a ulaşıncaya kadar bir kaza sonucu ölmüşolduklarının farkına varamayacaklardır. Nefislerinin ve tutkularınınesiri mutsuz gölgeler ise,doğal ölüm zamanları gelinceye kadar

70

Page 75: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 75/84

 

kötülüğe eğilimli birer varlık olarak dolaşacaklar, benzer kötülüklereulaşabilmek için medyumların onlara kapı açmasınıbekleyeceklerdir. İşte bunlar, Orta Çağ’ın cadıları, iblisleri ve

vampirleridir. Ele geçirdikleri kurbanlarına sürekli bir şekilde enkorkunç ve zalim suçları işletecekler, ancak sonunda yani yine doğalölüm zamanlarında dünyanın aurasının dışındaki bir bölgedesonsuzluk kadar uzun gelecek bir sürede, en şiddetli acılarıçekecekler ve tamamen yok olacaklardır.

Kötü bir yaşam sürme, aşırı çalışma ve kendini gönüllü olarak fedaetme gibi zamanından önce sonuçlanan  yaşamlarda Arzuboyutunda geçirilen süreler uzayacaktır. Yine de, yaşamı erkensonuçlandıran nedenlerin niteliği bedensiz varlıkların bu boyuttakihâllerini de farklılaştıracaktır. En önemli faktör niyettir. Yaşayanbedeni içindeki bir katil toplumda istenmeyen bir üyedir ama,zamanından önce ölen bir katilin ruhu daha da tehlikelidir. Toplumbirincisine karşı kendisini koruyabilecektir ama bu umursamazlıkşartlarında ikincisine karşı tamamen savunmasızdır. 

Sonunda, ilahî üçlüyü oluşturan insan unsurları Arzu boyutunuterkedecektir. İlahî Üçlü unsur, ışınlarıyla Üst aklı (Higher Manas),bu kez dünya yaşamında elde edilen renkli deneyimlerle donatılmışolarak geri çekecektir.

Şimdi, insanın ilahî unsurları tarafından Arzu boyutunda terkedilenarzu bedenin sonunun ne olacağını düşünelim. Geçmiş yaşam asilve temizse, hatta ortalama olarak iyilikle yaşanmışsa; çok az bircanlılık içeren bu kabuk hızla dağılacaktır.

Dağılmakta olan Arzu bedeni oluşturan moleküller, üzerlerinde hâlâdünya yaşamında aldıkları izlenimlerin izini taşımaktadırlar. Psikolojibilimine göre otomatik eylem, belirli uyarılar alan hücrelerin belirlititreşimler göstermesi ve aynı tür uyarılar geldiği zaman bu

titreşimleri reflekse benzer şekilde alışkanlık hâline getirmesidir. İşte71

Page 76: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 76/84

 

terkedilen arzu beden güçlüyse dünya yaşamında beden dışındangelen etkiler yanında Alt Akıldan gelen tepkiler için de bir alıcıolmuştur. Benzer etkilerde benzer tepkiler, benzer titreşimler

göstermeyi alışkanlık hâline getirmiştir. İlahî üçlü unsur terkettiğinde,bu kendiliğinden titreşimler ârzu bedende kalmış olacaktır. Bilinciolmamasına rağmen, güçlü duyguları alarak kendiliğinden titreşimlerverecek; dünyevî sahnelere, dünyevî şartlara, düzenlere veduygulara karşı refleksi olacak ama bu refleks har eketi bilinçli hiçbirniyetten kaynaklanmayacaktır.

Düşük karakterli bir medyum, kendi etrafında bulunan arzukabuğunu hayvansı arzular, aptalca ve mantıksız düşüncelerleetkileyebilecektir. Üstelik otomatik tepkiler verebilen bu kabuk,dünyada bizim göremediğimiz yarı-bilinçli ilkel varlıklar tarafından elegeçirilecek ve türlü yaramazlıklar ve hileler için kullanılacaktır. İşteseans salonlarında görülen çocukça gariplikler, arzu bedenioluşturan ve artık dağılmaya başlayan molekülleri kullanan ilkelyar atıkların eseridir. Saç çekme, tokatlama, müzik aletlerine

dokunma, eşyaları etrafa fırlatma gibi... 

(NOT: İlkel yaratıklar olarak tanımlanan varlıklar, ölümlerinden hemen öncekendilerini ilahî güce bağlayan bağlarını koparmış ve böylece Arzuboyutunda ar zu bedenden oluşan bir kabuğun içerisinde Alt akılla kalmışvarlıklar olarak tanımlanmaktadır. Arzu ve tutkuyla birlikte Alt Akıl, dünyayageri dönmek isteyecek ama ne gerçekten bir bilinci ve ne de bir bedeni

olacaktır. Sahip olabilecekleri tek beden, dağılmakta olan ve terkedilen arzu

beden kabuğudur. Dağılmakta olan kabukla birlikte dağılıp yok olacaklardır.Hiçbir şekilde, bir eylemde bulunma ya da zarar verme imkanları yoktur. 

Bu tanımıyla, Türkçedeki “cin” kavramıyla benzerlik göstermektedir.) 

72

Page 77: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 77/84

 

İlah î Üçlü unsurun sonu – Devachan (Geçici cennet)

Geçmiş yaşamımızı gözden geçirdiğimiz üç zaman vardır: Birincisiölmekte ve fiziksel bedenimizi terketmekte olduğumuz zaman,ikincisi İlahî EGO’nun arzu boyutundan çıkarak Devachan’agirmekte olduğumuz zaman, üçüncüsü ise dünya gibi herhangi birgezegendeki tüm yaşam serilerimizi tamamladığımız zaman. İlahîEGO’ya ve İlahî Üçlüye ruhsal katkıda bulunamayan çok enderkişiler haricinde herkes, Arzu boyutundan sonra er ya da geç,

Devachan’a gelecektir.

Geçici Cennet’e giriş, arzu boyutundaki uykunun bitiminden hemensonradır. Varlığın geçmiş yaşamını ikinci kez gözden hatırlaması,arzu boyutunun bitimine doğru yavaşça gerçekleşir. Bu aşamadahenüz mükemmel ve tam olarak hatırlanamasa da, Geçici Cennet’egirişte tüm detaylarıyla hatırlanır. Geçmiş yaşamdan getirilmiş

anıların içine EGO, ağır ağır ve bir suya batar gibi dalar. İlkgününden dünyanın terkedilişi olan son gününe kadar tüm anılaryeniden “yaşanır”. Tümü, EGO’nun ruhsal gözü önünden sırasıylateker teker geçer ama bu anıların içinden sadece EGO tarafındanönemli sayılanlar seçilerek diğerleri ebediyen yok olmaya ya dayeniden arzu boyutuna ve arzu kabuğuna dönmek üzere EGO’danatılır. Devachan’da yeniden doğan sadece geçmişten kalan istersevgi isterse nefret olsun, ruhsal özelliklerdir. Bir insanın ikifotoğrafının bile birbirinden farklı olduğu gibi, Devachan’da da hiçbirdurum birbirinin aynı değildir.

Düşünce (Manas), İlahî EGO (Buddhi) ve Yüksek Benlik (Atman)’ınoluşturduğu ilahî üçlü şimdiki bedensiz hâliyle daha özgürdür ve herdoğuşunda değiştirdiği bedenleri olmaksızın asıl benliğine dahayakındır. Gerçek evi burası ve gerçek kimliği de bu hâlidir. Bu gerçek

kimliğinden zaman zaman fiziksel dünyaya doğmakta ve elde ettiği73

Page 78: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 78/84

 

deneyim ve bilgileri kendisiyle birlikte yine Geçici Cennet’egetirmektedir. Gerçek kimlik, dünyada geçici bir süre sürgünde ya dahapiste gibi kalmakta ama her zaman asıl evine özlem duymaktadır. 

İki tür bilinçli varlık olduğu belirtilmektedir: Fiziksel ve ruhsal. Fizikselvarlık, değişken ve geçici olduğu için bilincimiz açısından sadece birgörüntü-yanılsamadır. Ruhsal boyutlardaki yaşamlarımız yanılsamaolarak değil, bir gerçek olarak algılanmalıdır; çünkü oradaki “Ben”değişmez ve ölümsüzdür. Fiziksel dünyadaki formları oluşturanözlerin ne bir başlangıcı ve ne de bir sonu olduğundan, asıl gerçekbu özlerdir ve fiziksel dünya sadece yanılsamadır.

Kaba fiziksel yapımız Geçici Cennet’te yoktur, fiziksel yapınındoğurduğu kısıtlamalar yoktur; orada akıl kendi evindedir, istemekyaratmak, düşünmek de görmektir. Bu bakımdan, ölüm, yeni vedaha iyi bir yaşama doğuştur. Mezarın ötesindeki yaşam gözyaşının,üzüntünün, iç çekmenin, öfkenin, şiddetin vb. olmadığı bir yaşamdır. 

Geçici Cennet’te insanın uzay ve zaman kavramları yoktur. Oranındoğası insanı aldatmaz, oranın doğası dünyada olduğundan çokdaha mutlu ve sevinçli şeyler sağlar. Oysa dünyada tüm kötü şartlarve şanslar onun aleyhinedir. Geçici Cennet’teki yaşamı rüyayabenzetmek saygısızlıktır; şu kadar ki eğer rüyaya benzese bile orüya, fiziksel dünyaya ait bir rüya değil, ruhsal ve ilahî bir boyuta aitolacaktır. 

Geçici Cennet’te insan, dünyadaki deneyimlerini özümseyecektir.Başlangıçta dünya deneyimleri güçlü olacak ve oradaki yaşam dadünya yaşamının devamı niteliğinde olacaktır. Gittikçe, dünyadeneyimleri önemini kaybedecek ve insan dünyayı sadece bir geçişbirimi olarak görecektir. İnsan, bir sarkaç gibi, doğumla ölümarasında gidip gelirken kendisini, bilincini mükemmelleştirecek ve biryerden sonra, yeni deneyimler edinmek için dünyaya yeniden

doğmak zorunda kalmayacaktır. İşte şimdi, son dönüşümünün de74

Page 79: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 79/84

 

zamanıdır ve artık, İlahî bir varlık olacak, bilincinde hiçbir değişimolmadan evrenin dilediği bölgelerine gidip yaratılışa katılabilecektir. 

Geçici Cennet’teki her bireysel durum, geride bırakılan dünyatarafından şekillendirilmiş olacaktır. Ancak, Geçici Cennet’tedünyadaki gibi aptalca eylemler ve aptalca zaman kayıplarıolmayacaktır.

Cennet’e giren ruhların, yeni doğmuş bir bebek gibi saf ve masumolmalar ı gerekmemektedir. Orada olmaları, içlerindeki iyiliğinkötülüğe baskın olmasından kaynaklanmaktadır. Karma yasası, bir

sonraki doğumununda onu yine takip etmek üzere bir süreliğinegeriye çekilmekte, sadece insanın getirdiği iyi davranış ve niyetleri,sözleri ve düşünceleri kalmaktadır.. Günahı olanlar bile, Karmayasasına uygun olarak bedelini daha sonra ödeyeceklerdir amacennette, sadece ödül olacaktır. Cennettekiler, kendisinden öncegitmiş olsun ya da henüz dünyada olsun, sevdikleriyle birlikte mutlubir rüya gibi neşeli, masum ve aktif bir yaşam süreceklerdir.

Cennetteki yaşamda her şey gerçektir ama yine her şey,dünyadaki rüyada olduğu gibi sadece kendi aklımızın ürünüolacaktır.

Kendi aklımızın ürünü  olduğu içindir ki, cennetteki yaşam monotonbir yaşam olmayacaktır. Mutluluğun milyarlarca farklı formlarıolacaktır. Her ikisi de mutlu oldukları halde, dürüst bir işçiyle dürüstbir milyonerin mutluluk tanımları ve ortamları da farklı olacaktır.Daha doğrusu, bir piyanistle bir ressamı, bir işçiyle askeri mutluedecek şeyler farklı olacaktır. 

Cennette geçen süre, ortalama olarak yaklaşık 1500 yıldır. Her birinsan için ana kural, dünyada geçirilen her yıl için 100 yıldır. Örneğin50 yaşında ölen birisinin cennette kalma süresi 5000 yıl etmektedir.Buna rağmen, iki doğum arasında burada geçirilen sürenin

ortalamasının düşük olması, cennete gelenlerin büyük bir75

Page 80: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 80/84

 

çoğunluğunun, maddeci doğalarından ötürü kendilerinde ruhsal birhaz alma yeteneği geliştirememiş  olmaları ve fazla kalmakistememeleridir.

Cehennem - (Avitchi)

Her insan ruhu, Arzu boyutundan çıktıktan sonra Düşünce (Manas),İlahî EGO (Buddhi) ve Yüksek Benlik (Atman)’dan oluşan ilahî üçlüunsuruyla cennete gitmekte, buradaki dinlenmesinden sonra,kendini daha da geliştirmek ve başka yeni deneyimler edinmek içinreenkarnasyon yoluyla yeniden dünyaya gelmektedir.

 Ama şüphesiz, “bir ruhu varsa!”.

Dünyadan Arzu boyutuna gelen insan unsurlarının İlahî EGO veYüksek Benliğe ulaşmalarında geçişi sağlayan Düşünce- Akıl(Manas)’tır. Üst ve Alt Akıl olarak iki değişik nitelikte görülen Akıl, biryandan Arzu boyutuna ve diğer yandan İlahî EGO boyutunatutunmakta, Arzu boyutunda arzu ve tutkularının etkisini azalttıktan

sonra, ilahî nitelik taşıyan EGO’suna yaptığı katkılar nedeniyle,cennet boyutuna girmeye “lâyık” olmaktadır. 

 Ama eğer insan, geçmiş yaşamı boyunca ruhundan gelen ışığı hiçhissetmemiş, sürekli ve kasıtlı olarak kötülüğü amaç edinmiş,mantıksız ve kontrolsüz arzu ve duygularıyla yaşadığı ortama yarardeğil zarar vermiş birisiyse, içindeki ilahî EGO’yla daha yaşarken

bağını tamamen koparmış olacaktır.

Şimdi birbirlerinden bağımsız olarak bir yanda cennete ulaşmakisteyen EGO, diğer yanda hayvansı bir varlık vardır. 

İlahî EGO’nun bu durumda iki seçeneği vardır: Ya, sil baştan yeni birdoğum serisi başlatarak fiziksel dünyadan bilgi ve deneyimleralmaya devam edecek, ya da bireysel EGO olmaktan çıkarak, hiçbir

fiziksel deneyim ve bilgi elde edememiş halde, Nirvana’ya geri76

Page 81: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 81/84

 

dönerek orada eriyecektir. Fiziksel dünyadaki tarladan hasattoplamaya gelen benlik, hiçbir hasat toplayamadığı gibi, tarlasını dakaybetmiş durumdadır. Tâbir yerindeyse, proje başarısız olmuştur. 

Yüksek unsurlarından ve ilahî yapısından kopmuş olan Alt Aklıngeleceği daha korkunçtur. Artık Üst Akılla bağı kalmamış hayvansıarzu beden kendisini astral akıntıya bırakacak, fiziksel dünyadakiarzu ve tutkularına duyduğu sempati ve çekimle psişik açıdangüçsüz ve savunmasız olan bir insanın bedenine girecek vetamamen ele geçirmek amacıyla onun ilahî ışığıyla bir savaşbaşlatacaktır. Robert Louis Stevenson’un 1886 tarihli “Dr. Jekyll veBay Hyde” adlı romanında olduğu gibi, aynı beden içerisinde birisi iyidiğeri kötü, birbirinin zıttı olan iki kişilik olacaktır. 

Bedenin gerçek kişiliği yarı-bilinçli bir halde kimliğini bir dahabulamayacağı şekilde kaybedecektir. Daha yaşarken ruhsuz birvarlık olacağı için, öldüğünde de bir ruhu olmayacaktır. Arzuboyutundan daha ileriye, yukarıya çıkamadığı için dünya

atmosferinde cehennem olarak nitelenen bir boyutta kalacaktır. 

Ruhsuz varlıklar, bir sarkaç gibi, arzu boyutuyla cehennem boyutuarasında hiç ara vermeksizin gidip gelecekler ve acı çekeceklerdir. 

Gizli Öğreti ’de belki de bir istisna olarak, belirli bir yer debelirtilmektedir. Avirchi, Sankristçede aynı zamanda dünya anlamınada gelen “Myalba” nın diğer adıdır. Batı dillerindeki “Inferno”

sözcüğü de “aşağıdaki bölge” anlamındadır. Sözcüklerinçağrıştırdığı kavrama paralel bir şekilde, görülemeyen cehenneminde, yer kabuğunun altında kayalardan oluşan bir bölge olduğubelirtilmektedir. Buraya bir kere düşenin, kurtulma şansı yoktur. 

Dünya yıllarıyla belirtmenin anlamsız olacağı uzun süreler sonunda,bir zamanlar yaşayanlar taşlaşmış fosil haline gelecekler ve artıkacılara ve cezalara karşı da duyarsız olacaklardır. 

77

Page 82: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 82/84

 

Sonunda parçalanacak ve kozik toz hâline geleceklerdir. Bu gölgevarlıklar dağıldıklarında, hâlâ içlerinde bulunan bir şey bu tozbulutundan çıkarak kaçacaktır. Bu; yeniden ruhlar dünyasına dönen

ruh tohumudur.

DÜNYAYA DÖNÜŞ (REENKARNASYON) 

Sonunda, cennette edinilen deneyimler tamamen özümsendiğinderuh yeniden fiziksel boyuttaki maddi yaşamı özler. EGO şimdidünyaya yeni bilgiler ve deneyimlerle geri dönmeye hazırdır. 

Bir anlamda, dünyada sevdiğimiz ve kullandığımız yetenekleri soyutve ideal yetenekler olmaları şartıyla cennette daha da geliştirmekmümkündür. Müzik, resim, şiir vb. 

EGO, cennetten çıktıktan sonra dünyada yeniden doğmaküzereyken madde boyutunun atmosferinde bir önceki yaşamındaneden olduğu şeylerle karşılaşır. Cennetteyken tüm acılardan veüzüntülerden uzaktadır ama, yaptığı şeyler ölmemiş, sadece

nedenlerin sonuçları dondurulmuştur. Baharda filizlenen tohumlarıno zamana kadar toprak altında saklı kaldıkları gibi, bu Karmatohumları da cennetteki sürede saklı kalmışlardır ama, şimdi yenidendoğacak olan EGO’da tekrar canlanmışlardır. Karma yasasıyeniden devreye girmiştir. 

Doğumlar ve ölümler böylece birbirlerini izleyerek sürüp gider.

Yaşam Çarkı dönmeye devam edecektir. Ta ki, reenkarnasyondöngüsü kırılıncaya ve gerçek insan hiçbir ölümlünün doğrutanımlayamayacağı Nirvana’ya ulaşıncaya kadar... 

78

Page 83: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 83/84

 

Page 84: Insan Ve Olum Sonrasi

8/13/2019 Insan Ve Olum Sonrasi

http://slidepdf.com/reader/full/insan-ve-olum-sonrasi 84/84