iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik...

18
iMiM:i RABBANI Eserleri ve Te'sirleri

Transcript of iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik...

Page 1: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

iMiM:i RABBANI Hayatı Eserleri ve Te'sirleri

Page 2: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

Uluslararası imam-ı RabbaniSempozyumu (15-17 Kasım 201 3} istanbul Tasawuf Araştırmaları Merkezi (iSTAM) 1. Baskı: istanbul, Ekim 2013

5000 aq.et

Metin Osrrian Nuri Topbaş- Necdet Tosun

Yayına Hazırlayan

K. Yusuf Ünal

Kapaktaki Hat Ali Hüsrevoğlu

Kitap Tasarımı

M. Sami Kaya - K. Yusuf Ünal

Baskı

Erkam Matbaası ikitelli Org. San. Sit. Turgut Özal Cad. No: 117/4 ikitelli - istanbul, Tel: O (212) 671 07 OQ

Bu kitap, 15- 17 Kasım 2013 tarihleri arasındaki Uluslararası imam-ı Rabbanl Sem­

pozyumu için hazırlanmış olup, Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı istanbul Tasawuf Araş­tırmaları Merkezi (iSTAMJ"nin hediyesidir.

Page 3: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

iMAM-l RABBANi Hayati, Eserleri ve Te'sirleri

Prof. Dr. Necdet Tosun

Hayatı

"İmam-ı Rab bam" ve "Müceddid-i Elf-i Sam" lakaplarıyla anılan Ahmed b.

Abdillehad Sirhind.i, XVII. yüzyılda Hindistan'da yaşamış olan bir ilim ve

stlficlir. Hicri 971 (m. 1564) senesinde Hindistan'ın Sirhind şehrinde doğan İmam-ı Rabbam Ahmed Sirhind.i, ilk dini eğitimini babasından aldı. Baba­

sı hem a.J..im, hem de Çiştiyye ve Kadiriyye tarikatlarmdan icazetli bir şeyh

idi. Daha sonra eğitimini artb.rmak için Siya.J.kı1t'a gitti. 20 yaşlarmda iken

Babürlüler devletinin başkenti olan Agra'ya gitti. Orada Ekber Şah'ın önde

gelen bürokratlarından Ebu'l-Fail Allann ile tarbşb.. Tartışmanın sebebi,

Allann'nin filozofları çok medh etmesi ve peygamberliği küçümsernesi

idi. Ahmed Sirhind.i bu dönemde Ekber Şah ve Ebu'l-Fazl Allann'nin bazı

düşüncelerine, özellikle peygamberliğin gerekliliği konusundaki şüphele­

rine karşı İsbdtü'n-nübüwe isimli Arapça eserini kaleme aldı. Ardından

Te'yfd-i Ehl-i Sünnet ya da Redd-i Revafiz diye bilinen eserini yazdı. Ahmed

Sirhind.i'nin başkentte bu eleştirel eserleri yazdığım duyan babası Abdille­

ha d, muhtemelen oğlunun b, aşma bir kötülük gelmesinden endişe etmiş ol­

malıdır ki, Agra'ya gelip oğlunu aldı ve kendi şehri olan Sirhind'e götürdü.

Dönüş yolunda Thamser'de oğlunu evlendirdi. Sirhind'e dönen Ahmed

Sirbindi babasma intisap ederek Kadiriyye ve Çiştiyye tarikatiarına girmiş

Page 4: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

oldu. Hicri 1000 (m. 1591) sen~sinde ilk oğlu Muhammed Sadık, 1005 (m. 1597) senesinde de ikinci oğlu Muhammed Sa'id dünyaya geldi. Babası

Şeyh Abdillehad 1007 (1599) senesinde vefabndan kısa süre .önce oğlu Ah­

med Sirbindi'ye tarikat hilafeti verdi. Aym yll içinde Ahmed Sirhindi'nin

üçüncü oğlu Muhammed Ma'süm doğdu. Risô.le-i Tehliliyye isimli eserini

de bu dönemde kaleme almış olmalıdır.

Babasının vefabnın ardından kendisini tasavvufi açıdan eksik his­

sederek şeyhlik yapmak istemeyen İmam-ı Rabbaru 1008 (1599) sene­

sinde hacca gitmek niyetiyle yola çıktı. Delhi'ye geldiğinde bu şehirdeki

Nakşbendi şeyhi Bili Billah'ın sohbetine katıldı ve ona mürid oldu. Baş­

ladığı tasavvufi eğitimi yarıda bırakmak istemediği için birkaç ay o tekke­de kaldı. Bu süre içinde hac mevsimi geçmiş olduğundan tekrar Sirhind'e

döndü. İmam-ı Rabbaru'delci yüksek kabiliyet ve isti'dadı gören şey hi Bill

Billah, başka bir müridine yazdığı mektubunda mutluluğunu şöyle ifade

ediyordu: "Sirhind'den Şeyh Ahmed isminde ilmi çok, ameli güçlü bir yiğit

birkaç gün yanımızda oturup kcil.ktı. Ondan çok ilginç haller müşahede

edildi. Muhtemelen alemin kendisiyle aydınlandığı bir kandil olacak".

Sirhind'den Delhi'deki şeyhine mektuplar yazarak tasavvufi hallerini an­

latan İmam-ı Rabbaru Ahmed Sirhindi bir süre sonra tekrar Delhi'ye ge­

lip Bili Bill'ah'ı ziyaret etti. Bu ziyarette Bili Billah ona Nakşbendiyye

tarikabndan icazet ve hilafet verdi. Tekrar Sirhind'e dönen İmam-ı Rabbam

orada Nakşbendi usUlü üzere müridler!ui terbiye etmeye başladı. 1012

(1603) senesinde şeyhi Bili Billah vefat edince taziye için Delhi'ye gitti,

sonra tekrar Sirhind'e döndü. İmam-ı Rabbam bu dönemde başka şehir­

lerdeki müridlerine, ilimiere ve devlet görevlilerine çok sayıda mektuplar

yazdı. Müridierine yazdığı mektuplarda tasavvufi konulara temas ediyor,

ilimiere ve büroktarlara yazdığı mektuplarda ise Hindistan'da İslamiyet'i

ve Müslümanları güçlendirmek, şeriat kurallarına uymak, bid'atlardan sa­

kınmak gibi mevzuları ele alıyordu.

"Din-i İlahi" adıyla Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Hinduizm'in karı­

şımından oluşan yeni bir din oluşturmaya çalışan hükümdar Ekber Şah

1014 (1605) senesinde ölünce yerine oğlu Cihangir tahta geçti. İmam-ı

Rabbaru bu duruma sevinip bir mektubunda bu yeni hükümdardan "İslam

Padişahı" diye bahsetmişti. Bu dönemde bir Sih liderinin iç savaşta öldü­

rülmesine de memnun olmuştu. İmam-ı Rabbaru'nin farklı zamanlarda ve

parçalar halinde yazdığı bazı tasavvufi müsvedde notları 1019 (1610) sene-

4 • Necdet Tosun

Page 5: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve

Mead isimli eser meydana geldi. Onun Ta'likô.t ber Şerh-i Rubô.iyyô.t-ı Hô.ce

Bô.lô Billô.h isimli eserini de bir yıl sonra 1020 (1611) senesinde yazdığı

tahmin edilmektedir. 1025 (1616) senesinde o tarihe kadar yazdığı mek­tupların sayısı 313'e ulaşınca, bu mektuplar müridierinden Yar Muham­med Cedid Bedalışı T~ekam tarafından deriendi ve Mektiıbiit-ı İmô.m-ı Rabbô.ni'nin birinci cildi meydana geldi. 1025-1028 yılları arasında yazdığı

99 mektup toplanarak Mektiibiit'm ikinci cildi meydana geldi.

1028 ( 1619) senesinde İmam-ı Rabbam Ahmed Sirhindi başkentAgra'ya, Babürlü padişah.ı Cihangir'in yanına çağrıldı ve sorguya çekildi. Padişah Cihangir Tuzuk-i Cihôngfri isimli eserinde Ahmed Sirbindi isminde bir adamın birçok şehre ve ülkeye "halife" sıfatıyla müridier gönderdiğini,

müridierine tuhaflıklar ihtiva eden mektuplar yazdığım, bu mektupların birinde kendisinin ilk halife Ebu Bekr Sıddik'ın makamma ulaşıp geçtiğini iddia ettiği için onu Goviliyar kalesinde hapsettirdiğiili söylemektedir. Bu

ifadeler içindeki "Her şehre ve ülkeye müridier gördermesi" ifadesinden

anlaşılacağı gibi, Cihangir, İmam-ı Rabbam'nin müridierinin çoğalmasını saltanatı için tehlikeli görmüştür. Hapsin asıl sebebi budur. Nitekim bazı kaynaklara göre Cihangir'in yakınında bulunan bazı devlet adamları ona: "Şeyh Ahmed Sirbindi'nin asker içinde o kadar çok müridi var ki, eğer

isterse padişahlık iddiasında bulunabilir" diyerek İmam-ı Rabbaru'yi hap­setmesi konusunda ikna _ettikleri anlatılır. Bazı kaynaklar buna ilave ola­rak İmam-ı Rabbam'nin padişahın huzuruna girerken selamlama secdesi

yapmadığı için hapsedildiğini kaydederler.

Cihangir, TUzuk-i Cihôngfri isimli eserinde saltanatının 14. senesi olay­larını anlatırken Ahmed Sirbindi'yi hapsettiğini, 15. senesi olaylarını an­latırken de serbest bıraktığını anlatır. Ayrıca onu serbest bırakırken 1000 rupye para hediye vermiştir. Bu durumda İmam-ı Rabbam hapiste bir yıl

kalmış ve 1029'da (1620) hapisten çıkmıştır. Bazı kaynaklarda iki veya üç sene hapiste kaldığı yazılmış ise de doğru değildir. İmam-ı Rab bam, hapis­ten · çıktıktan sonra da bir süre padişahın ordugahında kaldı. Muhteme­

len ilk zamanlarda orduga.htan ayrılmamak şartıyla hapisten çıkarılmıştı. İmam-ı Rabbam bir süre padişahın yakınında kalmayı onu islamı konu­lara teşvik etmek için iyi bir fırsat olarak görmüş olmalıdır. Nitekim bazı mektuplarında padişahın meclisine katıldığını ve dini konularda sohbet

ettiğini anlatır.

lmam-ı Rabbiini Hayatı. Eserleri ve Te" sirleri • 5

Page 6: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

Bu dönemde 1031 (1622) senesinde müridierinden Muhammed Haşim Kişmi, İmam-ı Rabbam'nin son dönemlerde yazdığı mektupları toplayarak Mektfıbô.t'ın üçüncü cildini meydana getirdi. İmam-ı Rabbam 1033 sene­sinin Rabiu's-sam ayında (1624) Ecmir'de padişahın ordugahında iken zi­

yaretine gelen oğulları ile birlikte Sirb.ind'e döndü ve ömrünün son yılını orada geçirdi. 28 Safer 1034 (10 Aralık 1624) tarihinde Sirhind'de vefat eden İmam-ı Rabbam oraya defnedildi Kendisinden sonra tarikatı daha ziyade oğullarından Muhammed Ma'sfun ve Muhammed Sa'id ile lıalifesi Adem Benüri tarafından devam etmiştir.

Düşünceleri

İmam-ı Rabbam Alımed Sirb.indl'nin dini ve tasavvufi düşüncelerinin önemlileri şunlardır:

a. Zahir-Batın Bütünlüğü

İmam-ı Rabbam Alımed Sirlıindl'ye göre "insanlar kıyamet günü ancak ,, şeriattan sorumlu olacaklardır, tasavvuftan değil." "Tarikat ve hakikat, şeriatın hizmetindedir." "Önce Ehl-i Sünnet anlayışı üzere itik~dı düzelt­mek, sonra. fıklıı öğrenmek l8.zımdır. Daha sonra sıra tasavvu.fa gelir." "Bir müslüman için üç şey gereklidir: Birin9si, itikadını Ehl-i Sünnet ve Cemaat mezhebine göre düzeltmelidir. İkincisi, ilimierin tarifi ve ictihad­ları doğrultusunda dlnl görevlerini icra etmelidir. Üçüncüsü meşayılıın tarikatında manevi terbiyeye girmelidir. Bunlardan ilk ikisi İslam'ın esasıyla ilgilidir ve şarttır. Üçüncüsü (tasavvuf yoluna girmek) ise kemal ve manevi olgunluk ile ilgilidir."

b. Bidatlardan Sakınmak

İmam-ı Rabbam Mebde' ve Me'ô.d isimli eserinin 55. ·bölümünde sünnete uymak ve bid'atlardan sakınmak konusunda şöyle buyurur:

"Sünnet ile amel etmek ve bid'attan, hurafeden sakınmak gerekir. Özel­likle de sünneti ortadan kaldıran bid'attan. Peygamber Efendimiz (s.a.) şöy­le buyurmuştur: "Kim bu dinimizde yeni bir şey {bi d' at] uydur~sa o reddedi­

lir." Din kemale erdikten ve tamamlandıktan sonra ona bazı şey ler uydurup ekleyen ve bununla dini tamamlamak isteyen kişilere şaşılır. Uydurdukları

bu hurafe ile sünnetin ortadan kalkacağından hiç korkmuyorlar. Mesela sa­rığın ucunu iki omuz arı:ı-smdan arkaya sarkıtmak sünnettir. Bazıları sarığın ucunu sol taraftan sarbtmayı tercih etmişler ve bununla ölüye benzeyecek-

6 • Necdet Tosun

Page 7: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

lerini düşünmüş~erdir. Bu işte birçok insan da onlara uymuştur. Bilmiyor­

lar ki bu iş bir sünneti ortadan kalclırmakb.r, sünnetten bid'ata götürür ve

harama ulaştırır. Hz. Muhammed'e (s.a.) benzemek, bir ölüye benzemekten

daha iyidir. O (s.a.) ölmeden önce ölmek şerefine nail olmuştur. Eğer ölüye

benzemek istiyorlarsayine O'na (s.a.) benzemek daha uygundur.

İlginçtir ki, ölünün kefenine sarıle koymak da zaten bid'attir. Sarığın ucu

meselesi nasıl bid'at olmasın? Sonraki aJ.i.ı:nlerden bazısı bir §.lim vefat edin­

ce onun kefenine (meyyitin başına) sarık takınayı güzel görmüşlerdir. Faklre

göre ise dinde ilave yapmak nesh etmektir, ne:>h de sünneti ortadan kalclır­

makb.r. Cenab-ı Hak bizi Hz. Peygamber'in sünnet-i şeniyyesine tabi olmada

sabit ey le sin. Sünnetin kaynağı olan Efendimize salat ve selam olsun."

c. Zikir

İmam-ı Rabbeni'ye göre zikir sadece belli virdleri okumak değildir. Dini

kurallara ve adabma riayet edilerek yapılan ticaret (alışveriş) de zikir sa­

yılır. Keza bir a'mayı yoldaki çukura düşmekten kurtarmak da aynen zi­

kir gibidir, hatta daha faziletlidir. Ancak Allah'ın isim ve sıfatıarını anarak

yapılan zikir çabuk tesir edici olup Allah'a karşı sevgi oluşturur ve O'na

çabuk ulaştırır.

d. Letaif

İmam-ı Rabbam'ye göre insan bedeni ve rUhu ile on latifeden meydana

gelmiştir. Bunlardan beş tanesi alem-i emre ait olup isimleri kalp, ruh, sır,

hafi ve ahfaclır. Beş tanesi de alem-i halka ait olup nefs ve maddi bedeni

oluşturan anasır-ı erbaadır (toprak, hava, su, ateş). İmam-ı Rabbaru, Meb­

de' ve Meô.d isimli eserinde kalbin, göğsün sol tarafında, rUhun ise göğsün

sağ tarafmda bulunduğunu, sır, hafi ve ahfanm göğsün ortasında yer aldı­

ğını, ahfanm tam ortada, sır ve hafinin ise onun yanlarmda olduğunu, nef­

sinde beyin (dimağ) ile irtibatlı olduğunu söyler. Bu açıklamasıyla İmam-ı

Rabbaru, tasavvuf tarihinde let8.i.fin bedendeki yerlerini söyleyen muhte­

melen ilk kişidir. Tasavvuf yolcusu (silik) bu letaifini tezkiye edip kötü ah­

laktan armclırabilirse letaif Allah'ın isim ve sıfatları aleminde mi'rac edip

yolculuğa yani seyr ilallaha başlar.

e. Seyr u Süluk

İmam-ı Rabbaru'ye· göre seyr u sülı1k, ilimdeki bir hareketten ibarettir. Dü­

şük seviyeli ilim ve idrakten yüksek seviyeli ilme, oradan da daha yükseğe

imam-ı Rabbani Hayatı, Eserleri ve Te'sirleri • 7

Page 8: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

ulaşmaktır. Seyr u sülfık yani manevi yolculuk İnıkan Diliesi'nde başlar. İnsan rılhunun farklı boyutları demek olan let§.if önce kendi asıllarına ulaşır, oradan yükselip ilahi isimler §leminde yolculu~a devam eder. Velayet-i suğra, velayet-i kübra, velayet-i ulya gibi mertebelerden geçer

t. Vahdet-i vücud ve vahdet-i şuhud

İmam-ı Rabbam'ye göre vahdet-i vücud tasavvuf yolunda ulaşılan ancak aşılması gereken düşük bir mertebedir. Silik, vahdet-i vücud algısından vahdet-i şuhuda, oradan da abdiyyet makamma ulaşmalıdır. Allah, hakiki varlıktır, vacibu'l-vücılddur. Kamat ise zilli (gölgesel) varlıktır, ancak hay§l değildir. Her şey O değildir, ancak her şey O'ndandır. Gündüz Güneş do­ğunca yıldızlar görünmez h§le gelir. Bu esnada bir kimsenin "Gökyüzünde yıldız yok, sadece Güneş var" demesi ve böyle inanması vahdet-i vücud eblinin haline örnektir, ilme'l-yak.in mertebesidir. Yani İmam-ı Rabbam'ye göre, vahdet-i vücud bir algı yanılmasıdır. "Gökyüzünde Güneş'ten baş­ka bir şey göremiyorum, anca!< qu durum yıldızl~ın olmadığı anlamına gelmez, yıldızlar vardır ancak Güneş'in yoğun ışıgJ. sebebiyle örtülmüş, görünmez h§le gelmişlerdir" diye düşünen kişi ise vahdet-i şuhud eblinin haline örnektir, ayne'l-yak.in mertebesidir. Eğer bu kişinin görüŞü güçlenir ve Güneş ~e yıldızları ayrı ayrı görebilirse bu, diğer ikisinden daha yüksek bir mertebe olan hakka'I-yakin (abdiyyet: ktilluk) mertebesidir.

İmam-ı. Rabbam Ahmed Sirhindi'nin vahdet-i ~cud başta olmak üzere, İbnü'l-Arabi'nin bazı fikirlerine karşı çıkmasının sebepleri şunlardır:

1. İmam-ı Rabbam, tasavvufi hayatının başlarında vahdet-i vücudu be­nimsemiş olmasına rağmen, şey hi Baki Billah'ın tavsiye ve telkinleri sonu­cu bu görüşten uzaklaşmaya başlamıştır. Nitekim Baki Billah vefatından bir hafta önce: "Vahdet-i vücud dar bir yoldur, ana cadde ise başkadır" diyerek bu duygularını mürldleri ile paylaşmıştı. iniam-ı Rabbam'ye yaz­dığı bir mektupta da: "Alaüddevle Simnam'nin meşrebi vahdet-i vücıld değildir. Evet, onun görüşü en kamil görüştür" diyordu. Bu rivayetlerden, İmam-ı Rabbam'yi vahdet-i vüclidu yeniden düşünmeye ve tenkide sevke­den ilk kişinin, şey hi Baki Billah olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca daha önce yaşamış olan şeyhlerden Alaüddevle Simnam'nin "Vücud §leminin üstün­de Melik-i Vedud §lemi (Zat-ı İlahi) vardır" diyerek Allah'ın Z~t'ının görü­len §lemden farklı olduğunu ifade eden sözü ile, Bahaeddin Nakşbend'in: "Görülen, işitilen ve bilinen şeylerin hepsi gayrdır (Allah'tan başkadır). La kelimesinin haldkatı ile nefy (yok) etmek gerek4'" Şeklindeki sözü İmam-ı

8 • Necdet Tosun

Page 9: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

Rabbam'yi etkilemiş ve vahdet-i vücud düşüncesinden uzaklaşmasına se­

bep olmuştur.

2. İmam-ı Rabbam tasavvufi eğitimi (seyr u sülO.kü) esnasında manevi

keşifler neticesinde vahdet-i vücudun üzerinde vahdet-i şuhud mertebe­

sine ulaşmış, sonra bunun da üzerinde abdiyyet makamı olduğunu id­

rak etmiş ve tasavvufi tecrübe ile kazandığı bu yeni bilgiler neticesinde

vahdet-i vücudun alt bir mertebe olduğunu söyleyerek İbnü'l-Arabi ve

onun takipçilerinden ayrılmışb.r.

3. O dönemde Hindistan toplumunda vahdet-i vücudu benimseyen

bazı sUfilerin dini kınallara uymayan tavırları ve şerlah hafife almaları,

İmam-ı Rabbam'yi eleştirel bir yöne sevketmiş, hem vahdet-i vücudu hem

de vahdet-i vücudu yanlış yorumlayan bu kişileri tenkid etmiştir. İmam-ı

Rabbam'ye göre bu insanlarm çoğu vahdet-i vücudu yaşayıp hissederek

değil ta.klid yoluyla kabul ediyor ve dini kurallardan uzaldaşıyorlardı.

İmam-ı Rabbam kendisini, aleme "hakiki varlık" diyen aJ.imler ile ona

"hayal" diyen vahdet-i vücudçu süfiler arasmda bir konuma yeifeiiffrmiş ve bu iki grubu ortak bir noktada buluşturmaya çalışıp aieme "gölge" di­

yerek kendisini bu iki grup arasmda bir köprü (sıla) olarak kabul etmiş­

tir. Kainata "hakiki va_dık" denirse, Allah da hakiki varlık olduğu için, iki hakiki varlığın birbirini sınırlaması, birinin bittiği yerde diğerinin hı:işlarna­

sı gerekirdi ki, bu durum Allah'a bir sınır tayin etmek olacağı için yanlıştır.

Öte yandan kainata "hayal~ denirse dünyada insanlarm yaptığı günahlarm

ne olacağı problemi ortaya çıkacaktır. Hayalinde veya rüyasında günah

işleyen kişi ahirette sorumlu değildir. Oysa dünyada günah işleyenierin

ahirette ceza çekeceği Kur'an'da açıkça ifade edilmiştir. Demek ki bu dün­

ya hayal değildir. Allah gibi hal4kl varlık da değildir. Bu sebeple İmam-ı

Rabbam aiemi "hayai" Ue "hakiki" arasmda bir konuma yerleştirmeyi ve

"gölge" demeyi daha uygun bulmuştur. Ayrıca İmam-ı Rabbam, "bir insa­

nın gölgesi ateş üzerine düşse, insan o ateşten acı duymaz" diyerek asıl ile

gölgenin, Allah ile alemin farklı olduğunu ifade etmiştir.

imam-ı Rabbanl'nin Tesirleri

İmam-ı Rabbam Hindistan'da, İslamiyet'in zayıfladığı, din-i ilahi gibi fikir­lerin ortaya atıldığı, bid'atlarm çoğaldığı bir dönemde İslfuniyet'i tekrar

canlandırmak, İslfu:pi ilimleri ihya etmek, dini ve tasavvufu hurafelerden

arındırmak için mücadele etmiş, inandığı davası uğrunda hapsedilmeyi

l mam-ı Rabbani Hayatı. Eserleri ve Te'sirleri • 9

Page 10: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

göze alımş bir alim ve süfidir. Bu yönüyle o, sonraki asırlarda dini, daha

doğrusu Müslümanlarm din anlayışını yenilernek isteyen Müslüman ay­dınları etkilemiştir.

İmam-ı Rabbam İslfuniyet'i bidatlardan arındrrdığı ve yeniden canlan­dırdığı için "Müceddid" (yenileyici) olarak kabul edilmiştir. Yaşadığı dö­

nemde hicr11000 yılı bitip ikinci bin yıl başlamakta olduğu için de kendi­

sine "hicd ikinci bin yılın yenileyicisi" anlamında "Müceddid-i Elf-i Sam"

denmiştir. Onun Müceddid lakabına nisbetle kenc:lisinden sonra halifeleri

yoluyla devam eden tasavvuf ekolüne "Müceddidiyye" (Nakşbendiyye'nin Müceddidiyye kolu) adı verilmiştir. Bu ekol zamanla Hindistan'dan Orta •

Asya, Orta Doğu, Anadolu ve Balkanlar'a yayılmış, bulunduğu coğrafya­

da tasavvufi, kültürel ve politik birçok roller üstlenmiştir. Böylece İmam-ı

Rabbam hem fikirleriyle, hem de manevi takipçileri olan Müceddidiler

vasıtasıyla sonraki as.ırlarda da tesirlerine devam etmiştir.

İmam-ı Rabbam, vefatından sonra da fikirleri ve ilkeleri ile insanları

etkilerneye devam etmiştir. Bazı düşüncelerinin IJindistan ve Hicaz'da

taştışılması ve bu konuda lehte ya da aleyhte birçok eserlerin yazılmış ol-.,

ması, onun tesirlerinin bir göstergesidir. İmam-ı Rabbam':ri.in, Mektfıbô.t'ı

Hindistan:ın yanısıra Orta Asya ve Anadolu gibi muhitlerde ilgi ve saygı

ile okunmuş, Türkçe'ye ve Arapça'ya tercüme edilmiştir. İmam-ı Rabbam

hakkında yazılmış olan kitap ve makalelerin çokluğu da onun tesirini gös­

teren bir diğer unsurdur. \

Son asırlarda, Hindistan' daki ilmi faaliyetlerin önde gelen temsilcilerinden

birçoğunun İmam-ı Rabhani'nin takipçileri olduğu gorülmektedir. Diyübend

(Deoband) Darululfunu'nuıi kurucularından Reşid Ahmed Gengılhi (ö. 1905) hem Çişti hem de Nakşbendi-Müceddidi idi. Leknev'deki (Lucknow)

Nedvetü'l-ulema isimli ilim merkezinin kurucularının çoğu, bir Müceddidi

şeyhi olan Fazlurrabman Gencmuradabadi'nin (ö. 1313/1895) müridi idiler.

Hindistan'daki Cema'at-i Tebliğ'in kurucusu Muhammed İlyas Kandehlevi (ö.

1944) hem Çiştiyye hem de Müceddidiyye tarlkatlarına müntesip idi.

Son asırda özellikle Hindistan'ın İngiliz işgalinden kurtulması için

çaba sarfeden kişiler üzerinde de İmam-ı Rabbam'nin etkisi olduğu an­

laşılmaktadır. İmam-ı Rabbam'nin, .kendi dönemindeki yöneticilere karşı

mücadelesi ve ilkeli duruşu sonraki asırlarda özgürlük mücadelesi yapan­lara ilham kaynağı olmuştur. XX. yüzyılda Hindistan'ın özgürlüğü için

mücadele verenlerden Ebu'l-Kelam Azad (ö. 1958), İmam-ı Rabbam'yi

10 • Necdet Tosun

Page 11: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

"Hint müslümanlarını zilim idarecilerden, bozulmuş sllfilerden ve dünya peşinde koşan ellimlerden kurtardığı için" övmüştür. Muhammed İlebal'in (ö. 1938) de İmam-ı Rabbam'ye hayranlık duyduğu bilinmektedir. "Hace Nakşbend ve Sirhindli Müceddid'in benim kalbimde büyük bir değeri var­dır" diyen İkbal, İmam-ı Rabbam'yi "tasavvufun büyük bir yenileyicisi" olarak nitelendirmiş ve Bôl-i Cibrll isimli Urduca eserinde İmam-ı Rabbam hakkında övücü bir şiiİ yazmıştır. Şiirin tercümesi şöyledir:

Gökkubbe altmda nurlarm saçıldığı yeri,

Şeyh Müceddid'in mezarına ziyarete vardığımda anladım ki,

Gökteki yıldızlar bile utamr bu toprağın zerresinden,

Bu toprakta saklıdır ilô.lıi tece11iler sô.hibi.

Cihô.ng!r gibi bir padişahm önünde boyun eğmedi o,

Sıcak nefesinden Allah ehlinin kalbindeki ateş sönmedi.

Allah onu tam zamô.nmda yetiştirdi de, haber sundu,

Hindistan'da İslam'ın koruyucusu, milletin tek sermayesi hôline geldi

Pakistan'da Cemaat-i İsl8.mi'nin kurucusu olan Mevdudi (ö. 1979)

İmam-ı Rabbam'yi Hint yarımadasında İslam'ın kurtarıcısı olmakla öv­müş, Ekber ve Cihangir'e karşı ilkeli durduğu, tasavvufu arındırdığı ve halk arasında yaygın olan hurafelerle mücadele ettiği için takdir etmiştir.

XX. yüzyılda Anadolu'da yaşayan Bediuzzaman Said Nursi (ö. 1960)

İmam-ı Rabbam'den "Bir tarikat kahramanı" diye bahsetmiş ve Mesnevf-i Nfıriye isimli eserinde: "Eğer İmam-ı Rabbam Ahmed Fa.ruki bugün Hindistan'da hayattadır diye ziyaretine bir davet vuk:G. bulsa, bütün zah­metlere ve tehlikelere katlanarak ziyaretine gideceğim" demiştir. Yine Anadolu'nun gönül erierinden Mahmud S8.mi Ramazanoğlu hazretlerinin (ö. 1984) Şam'da bul~duğu süre içinde bazı gençlere İmam-ı Rabbam'nin Mektiıbô.t isimli eserini okuttuğu bilinmektedir.

İmam-ı Rabbam'nin kişiliği ve fikirleri, vefatından sonra İslam dünya­sında hem "ilmi" muhitlerce, hem de "özgürlük" ve "ıslah" hareketlerinin önde gelen temsilcileri tarafından yeniden keşfedilmiştir.

imam-ı Rabbani'nin Eserleri

1. İsbôtü'n-nübüvve: Peygamberliğin gerekliliğini anlatan Arapça bir eser olup (Karaçi 1383/1963) İngilizce'ye The Proof of Prophethood adıyla ter­cüme edilmiştir (İstanbul 1997).

lmam- ı RabbanT Hayatı. Eserleri ve Te" sirleri • 11

Page 12: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

2. Te'y1d-i Ehl-i Sünnet: Meşhed 8..limlerinden Muhammed b. Falırad­din Rüstemdari'nin yazdığı ve sahabeyi eleşfuen eserine reddiye olarak kaleme alınmış olup Redd-i Revafiz diye de anılır. Farsça ol~ eser Gulam Mustafa Han tarafından yayınlanmıştır (Rampfu 1384/1964).

3. Risô.le-i Tehliliyye: La ilahe iliallah kelime-i tavlıidinin anlamını açık­layan Arapça bir eserdir. Gulam Mustafa Han tarafından neşredilmişfu (Karaçi 1384/1965).

4. Ta'likô.t ber Şerh-i Rubô.iyyat-ı Hô.ce Bô.ki Billôh: Şeyhi Bill Billah'ın kendi ruhilieri üzerine yapb.ğı şerhine İmam-ı Rabbam tarafından yapı­lan ta'Jikattır. Eserde vahdet-i vücıld konusunda 8..limler ile sılfilerin birbi­rine aykırı görüşleri uzlaştırılmaya çalışılmıştır. Farsça olan eser 1965'te Resdil-i Müceddidiyye isimli mecmua içinde yayınlanmışbr (Lahor 1965, s. 217-248). '

5. Ma'ô.rifi Ledünniyye: Seyr u sülılk, varlık (vücıld), Allah'ın zab. ve sıfatları konusunda Farsça bir eserdir. "Ma'rife" başlığını taşıyan 41 parça yazıdan oluşur. Farsça metni ve Zevvar Hüseyin Şah tarafından yapılan Urduca tercümesi birlikte basılmıştır (Karaçi 1968). Necdet Tosun tarafm­dan Ariflerin Halleri ismiyle Türkçe'ye tercüme edilip basılı:i:nştrrJİstanbul 2006).

6. Mebde; ve Mead: Seyr u sülılk mertebeleri hakkında FarsÇa bir eser­dir. İmam-ı Rabhani'nin farklı zamanlarda yazdığı 61 parça yazısının müridierinden Muhammed Sıddik Bed~şi Kişmitarafından 1019 (1610) senesinde derlenmesiyle oluşmuştur. Farsçası birkaç defa basılan eser (Karaçi 1968; İstanbul 1994), N~cdet Tosun tarafından Rabbô.ni İlhamlar adıyla Türkçe'ye (İstanbul 2005), Muhammed Murad Kazanı tarafından Arapça'ya (Kazam, Muarrabü'l-Mektfıbô.t, Mekke 1317/1899 kenarında, II, 2-162), Demetrio Giordani tarafından Şôh Ahmad Silırindi, L'inizio e il

Ritorno: Mabcfa' o Ma'ô.d adıyla İtalyanca'ya çevrilmişfu (Milano 2003).

7. Mükô.şefô.t-ı Gaybiyye: Seyr u sülllk ve varlık konularıyla ilgili Farsça bir eserdir. İmam-ı Rabbam'nin muhtelif zamanl~d.a yazdığı 29 parça yazı, onun vefab.ndan sonra 1051 (1641) senesinde oğlu Muhammed Ma'sılm tarafından derlenerek bu eser meydana gefuilmişfu. Eserin Farsça metni Urduca tercümesiyle birlikte Gulam Mustafa Han tarafından yanlışlıkla Mükô.şefô.t-ı Ayniyye adıyla basılmıştır (Karaçi 1965). Eser Necdet Tosun tarafından Manevi Yolculuk ismiyle Türkçe'ye çev_rilmişfu (İstanbul2006).

8. Mektfıbô.t: İmam-r Rabbam'nin müridierine ve dostlarına yazdığı

12 • Necdet Tosun

Page 13: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

toplam 536 adet mektuptan oluşan üç ciltlik Farsça bir eserdir. Hint alt kıtasında çok defa basılan eserin en önemli neşirlerinden biri Nfu Ahmed Emritser!'nin ta'likatlı neşri olup önce Amritsar'da 1327-1334 (1909-1916)

yılları arasında dokuz fasikili halinde yayınlanmış, sonra bu neşir iki mü­celled hilinde Karaçi (1392/1972) ve İstanbul'da (1977) tekrar basılmıştır. Eser Osmanlı döneminde Müstakimzade Süleyman Sa'deddin tarafından Mektfıbdt-ı İmc'im-ı Rabbfuıi adıyla Türkçe'ye tercüme edilmiş ve yayınlan­

mıştır (İstanbul1277 / 1860). Modern Türkçe'ye birkaç yeni tercümesi daha vardır. Muhammed Murad Kazarn Minzelevi tarafından Arapça'ya (Mek­

ke 1317 /1899), Zevvar Hüseyin Şah tarafından Urduca'ya (Karaçi 1988-1993) tercüme edilip yayınlanmıştır. Nasrullah HG.teki tarafından Şerh-i Mektfıbdt adıyla Farsça olarak şerhi neşredil.miştir (Karaçi 1977). Muham­

med Said Ahmed Müceddidi tarafından el-Beyyinat Şerh-i Mektfıbiit adıy­

la Urduca olarak şerh edilmekte ve peyderpey neşredilmektedir (Gujran­wala 2002-). Mektfıbiit'ın detaylı bir indeksi Arthur F. Buehler tarafından

Fehiiris-i Tahlili-yi Heşgô.ne-i Mektfıbdt-ı Ahmed-i Sirhindi adıyla yayınlan­

mıştır (Lahor 2001).

imam- ı Rabhani Hayatı. Eserleri ve Te· sirleri • 13

Page 14: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

,-...)ı().?.)l...lıtr'

uPJ.,:,I)ır';Jt...,t.._.rJ+>!U <:'.;.. ~

}~<;.h,!.IAi:'0-.:.-u>Y.J..J>-"ı1'

,..~![J'ı.:,;,6.:;.1iırbı:Ac.(....J"'~ ~~ll_imıbl.:r-~~.ı.l~j>)~

..d'lı~~l(ı4ll":"'"lıo~ı..:.,.a:..,;.~~ ~..kı....,i~....oiı'Jp>r....l'(~ıi_Jı"' ·~'<ı«?l.rt~,~~;~'-'-' c:riW ~·'>li4ı'Jk.ı.y.$.i>~' ~I:JI~ı::.Jı/:i{.:,._(AJI-:I.ıı>G.Jı~:;4...ı ·vr..;ı;•fit!~f'..::ıu~~,.ıı ...i~J.-_,4_; ·~i.J~.!./d~ı4'ıı( #_.....t ~ı;.,...:;.:-;-.:.~U""'P..:.f~

j~~!J~ l!Vuı•tt~WI i ..!ı ı ~it;Jw>bJI

lmam-ı Rabblini, Mükaşe{at-1 Gaybiwe. Süleymani­ye Ktp., Esad Efendi, no: 1688.

Terceme-i Mektubot-1/mom-1 Robboni, tre. M üstakimiade Süleyman Sa'deddin, Istanbul: All Rıza Efendi Litoğrafya Matbaası , 1270-

1277, ı 286 s .; ll 110 s.; .

Page 15: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

sad. Necip Fazı l Kısakürek, Istanbul:

Tlirk Neşriyat Vurdu, 1955, Bo s.

sad. M. Süleyman Teymuroğlu,

Ankara: Hil3l Yay., 1962, 335 s.

N& CI P FA.Z:IL.

MEKTUBAT

Imam Rabbant'nin ·

mektupları ndan· parçalar

ı AllaJı. ve _Resnlünbn kitatu~zn ıcrıa ı dinln en büy{ık eseridir.

(L&lV4aJ.~A,7...·~

Da."'i~ı.ı:-.c?:u.....ul

IlASAN -YAYA _c...:.:.ıY;, fı 341 TORK HQ]UYAT YURDU

1 1 s '

HilAL YA YI.NL\IU : 22

Imam-ı Rabhani Ahmed Farold'nin

MEKTUBAT-1 C:Ut: ı

A.eııilıNJ ... &aı~~ AS'KARA lf61

Page 16: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

~~!.:.bıı.~~~Jıjı.:::;ııcı.5e

~.ı;...flL!JJLil\.u-1 {ISD-Imor} ( HL\YI_.)

MEKT0BAT TERCEMESI

~ H. HDrN' I$1K

~~ o.ı.s..ıu. Ştn~ a. ..._w •. } u - 1 8 'W' A · N a 0· L.-

- UU -

'•

· ..

tre. H(üseyin) Hilmi Işık,

Istanbul: Sönmez Neşriyat, 1968, ~23 s.

Ebu'l-a'la ei·Mevdüdl· Hayreddin Karaman,

MUceddid lmam·t Rabbiini ve lslôm, Istanbul: Yağmur Yay., 1968, 144 s.

Page 17: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

MektDbôt-ılmôm-ı Robbôni, Karaçi 1392/1972,

[lstanbul19nl-

ta'rib: Muhammed Murad ei-Minzelevi ei-Mekki,

Istanbul: Sönmez Neşriyat, 1973, c. 1, 493 s. (Arapça ve Farsça)

..;....:..J"Yiı;._.,_,.....,ı.....,ı.ı~ı..ıı

J_..:ı:...ı-'-c!-.,_..,ı..~

~ ~

l,f; .. J,.....,•v~u..ı.a,J.~~~~...:ı.,

.S~ :ıl:-- \\VV ..S~ \fW

• /\-'":t'};.· '-~:!":.!..··.~ ~~ ı;.ı...,..~ro· ( _..\ ,'\'\- .-\t' AA)

..Jf.\!..ı

~~;:oı-riı~,.\, .... ~.f,t•-.!i'-..\.$(-.bC~Io-lbo·lt":".Toi.ı:': '" t "'> .c .... ,--~

tJ,,-QI~.hUrflı&M"ı;

Page 18: iMiM:i RABBANIisamveri.org/pdfdrg/D227059/2013/2013_TOSUNN.pdf · sinde mür! di Muhammed Sıddik Bedalışı tarafından derlenerek Mebde' ve Mead isimli eser meydana geldi. Onun

IMAM- l RABBA Ni AHMED FAROKI SERHENDI

•• MEK!~~!~~'~!,~.~ANi r 1

Ar.ıpçad&n ç.ruu.

ı Abd•lk•dlı AK ÇI Ç!l<

-~~~~Ufi.+.~ü§i~W'~i5ı-t .:,· . ll!~-;; :ı; - . ,.. ..ıı;;ı • &

~ -<( r."-''.J:.ıl.ı> .oı, .ı:...,. ~:.ıı.öu=.ı<n l>- ~ &

.ai~ 1\!!e>-.;a ~ .;a -.<_...:.Ot ,,_<\ t.ı-..U<ö.A.:.\PJı.,.,...:,.,i'"·;\-' e-

?".S e-.;a u;ı.~ .,l':;u.a•,....*"l:J1ıot.~...u.tJ~ı:..t'~4J' ~ ..ı8 .:t_lll t::._;.;,ı,;ıı.c:~.:ıı.ı,,~yUi./11 ~ .ıs -•:8 o,r;n1ı.ı.-ı.,.J>r-,.._ıııı<'ll.r'ıı,..~ lt .ai~ J·~····~ öı.ı\.l,tw,ju>ü'l ~ l!D> .;a .j_eyl, ,_..ı:;ı_~;ı.& IS!>-

~ r.'11 .,.U...n.:r- ~ ~ :1 r.~JUjı4l :m; oiBI !!!!'-~ · !!!!'-

=~iitiüiüi~i~~i& ~ .,,ıııı.,.,. ..... r' E 1 ..sil'"'M~\hıu,..J o ..~.un..;uet••J.::J.:. .... t ~ J)I;Ci'..:! l_,'fS~\i o ı...ıl""J~tJ\;..ı.l.:..) .e-

~-,..,. .;TTT't''t', ,. ~ ... T ,.·,.-:v1"T: ..

i 4 .,...,..ı .1\.J' ~" .uı, ı..,u ;;ı., '"'j ,,...,, .~ l!D> ... .;B & -El

IINVta lAYTAN KlTAlEVI r; .al : ,. . ....... ~ ~T.ut U. .. · ··1 _... .. • tn.,-ıın. .. - T~~~-~~ l!D>

== : -<Dil ID-

i - - e-

-----"""'--·"' & • &

... &

~~~'''~~''ş"''""""'"~

tre. AbdUikadir Akçiçek,lstanbul:

Çile Yay., 1977-1978, 2 c., 1754 s.

tre. Muhammed Murad ei-Minzelevi, Istanbul: Enver Baytan Kitabevi, (t.y.).