ILMIDERGI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00033/2007_c43/2007_c43_1/... · gratitudu to Allah....
Transcript of ILMIDERGI - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00033/2007_c43/2007_c43_1/... · gratitudu to Allah....
• • •
ILMIDERGI
DiYANET iŞLERi BAŞKANLIGI Dini Yayınlar Dairesi Başkanlığı
• Üç Ayda Bir Yayımlanır
•
Cilt: 43 ·Sayı: 1 • Ocak- Şubat- Mart 2007
KUR'AN'DA ORUÇ PSİKOLOJİSİ
Abdurrahman KASAPOÖLU*
Özet
Oruç, her şeyden önce Allah'a yakınlık, saygı, şükran, bağışlanma isteği gibi duyguların ya
şandığı dilli bir tecrübedir. Yine oruç, diğer insanlarla empati, sempati, sevgi, şefkat, dayanışma
gibi ortak duyguların yaşanmasını sağlar. Oruç, bir mü'minin kişiliğinin şekillenmesinde önem
li rol oynar. Oruç sayesinde bir mü'min güdü ve eğilimlerini ilaru değerlere uydurmayı öğrenir. Oruç, mü'minin ilaru değerlerin kaynağı olan Kur'an'la ilişkisini sürekli kılar.
Anahtar Kelimeler
Oruç, Kişilik, Dilli Değerler, Kur' an, Dilli Tecrübe
Abstract
Phycology ofFasting in Qur'an
First of all, fasting is an experience in which we \i ve closeness, respect, request of forgiving,
gratitudu to Allah. Moreover, it gives way to living mutual feelings like symphaty, affection, ten
demess, cooperation. It also helps to form a muslim's character. By fasting, a muslim leams how
to parallel his own instincts and tendeney to Divine principals. Fasting makes muslim' s relation
continuous with Quran.
Keywords
Fasting, Personality, Religious Principles, Quran, Religious Experience
lbadetler öncelikli olarak Allah-insan ilişkisini gerçekleştiren vasıtalardır. 1lk: bakışta Allah ile insan arasında yaşanan bir tür dilli tecrübe olarak algılanan ibadetler aynı
* Yrd. Doç. Dr., lnönü Oniversitesi namyat Fakültesi
51
DİY ANET 1LM1 DER Gl • ClL T: 43 • SA YI: I
zamanda Allah-insan ilişkisinin ahlaki boyutunu da şekillendirirler.İbadetler aracılığıy
la Allah, mil'ıninin kişiliğinin şekillenmesine de müdahale eder.
Araştırmamızda, oruç ibadetini hedefleri açısından, Kur' an ayetleri doğrultusunda
anlamaya çalışacağız. Oruç ibadetinin amacının anlaşılınasını bizden Kur'an'ın kendi
si istemektedir. Daha doğrusu Kur'an, oruç tutan mü'ıninden tuttuğu orucun hedefleri
nin bilincinde olmasını beklemektedir (Bakara,-2/184). Bu yüzden oruç ibadetinin he
deflerine ilişkin Kur' an merkezli araştırma yapmanın doğal bir gereklilik olduğunu be
lirtebiliriz.
Araştırmamızda ayetlerin yönlendirmeleri doğrultusunda orucun mil'ıninin kişiliği
nin teşekkülünde aldığı role, oruç tutan mil'ıninin yaşadığı din! tecrübeye, orucun
mü'min bireyler arasında meydana getirdiği psiko-sosyal havaya dikkat çekeceğiz.
Oruç ilk bakışta fizyolojik güdülerden belli zaman diliininde malımıniyet yaşama şek
linde anlaşılır. Oysa Kur' an, oruçla vahyi Ramazan ayında buluşturmaktadır. Araştır
mamızda bu noktaya vurgu yaparak oruçla vahiy arasındaki ilişkiye değineceğiz.
Kur'an'da oruç denildiğinde ilk akla gelen Ramazan ayında tutulan farz oruçtur. Fa
kat Kur'an'da kefaret olarak tutulan oruçlardan da söz edilir. Araştırmamızda oruç ko
nusunu incelerken konumuzun ana başlıklarını orucun bu iki türünü esas alarak oluştur
duk.
I. RAMAZAN ORUCU
Bakara suresinde 183. ayetten 187. ayete kadar Ramazan orucundan bahsedilir.
Araştırmamızda Ramazan orucu konusunu işlerken alt başlıkları ayetlerin içeriğine gö
re oluşturmaya çalışacağız. Konuları yine ayetlerin ele alış sırasına göre inceleyeceğiz.
Bu bağlamda sırasıyla, kavram ve terim olarak oruç, orucun tarihsel kökleri, mü'ınin ki
şiliğinin oluşumunda oruç, orucun eğitici olma niteliği, orucun başkalarına dönük yüzü,
oruç tutmada iradenin sonuna kadar motive edilmesi, orucun amaçlarının bilincinde ol
ma, orucun değerlerin kaynağıyla olan ilişkisi, oruç tutarken yaşanan din! tecrübe, cin
sel güdünün, açlık ve susuzluk güdüsüntin denetiminde oruç başlıklarını esas alan ko
nuları izah etmeye çalışacağız.
A. Kavram ve Terim Olarak Oruç
"Sıyam" kelimesi, konumuzun temel kavramıdır. Bu kelime, bir işi yapmaktan ken-
52
KUR'AN'DA ORUÇ PS1KOLOJlS1
dini uzak tutmak, durgunlaşmak, susmak,I güneşin tam tepede olması, suyu olmayan
kuru yer, atın d uracağı yer ve çıkrığın durması gibi anlamlara gelir. 2
Sıyam etkinliğinde kişi kendini bir işi yapmaktan uzak tutar. Oruç tutarken de fiz
yolojik güdüler doyurolmaktan uzak tutulur. Sıyfun kelimesinde durgunlaşma anlamı
vardır. Oruç tutan kimsenin fizyolojik güdüleri işlevlerini geçici olarak durdururlar.
Susmak savm'ın anlarnlarından birisidir. Bu bağlamda oruç bireyin sözlerini, hatta dav
ranışlarını sınırlar. Sıyam güneşin zirvede oluşunu anlatır. Güneş zirvedeyken bütün
görkem ve etkisiyle insanlara yansır. Oruç da mü'ınini manev! olarak yücelikierin zir
vesine taşır. Suyu olmayan kuru yer sıyam kelimesiyle nitelenir. Oruçta da geçici yok
sunluk ve malımıniyet yaşanır. Oruç insana nerede duracağını hem öğretİr hemde ya
şatır. Atın, çıkrığın durması anlarnma gelen sıyam kelimesi orucun bu özelliğini açıklı
ğa kavuşturur.
Din! bir terim olarak savm, şafak vaktinden gün batımına kadar insanın oruçlu oldu
ğu bilinciyle ve oruç tutma niyetiyle orucu bozan şeylerden kendini uzak tutması; ye
me, içme ve cinsel mtinasebetten uzak durmasıdır.3 Savm kelimesinin Türkçe'deki kar
şılığı oruçtur.4 Oruç, sırf Yüce Allah'ın nzasııiı ve hoşnutluğunu kazanmak için, sarni
Ini bir niyetle, dilli emirleri e yükümlü kimseler tarafından tutulur. 5 Oruç ibadetini em
reden Allah'a inanan kimseler buibadeti yerine getirmekle mükelleftirler.
B. Orucnn Tarihsel Kökleri
Oruç ibadeti Kur'an'ın gönderilmesiyle birlikte ortaya çıkmamıştır. Kur'an'dan ön-
I "Savm" kelimesi, Meryem silresi 26. ayette susmak anlamına gelir.
2 lsmaillbn Hammad el-Cevheri, es-SıhaJı, Kiihire, 1982, V/1970; Fahreddin er-Razi, et-Tefs1ru'l-Kebir, Dfuıı lhyiii't-Turasi'l-Arabi, Beyrut, 1997, II/239; Ebu Abdullah Muhammed İbn Ahmed el-Kurtfibl,
el-Ciimiu li Ahkiimi'J-Kur'iin, Dfuıı'l-Küti!bi'l-ll~yye, Beyrut, 1993, II/183.
3 er-Razi, a.g.e., II/239; el-Kurtubi, a.g.e., II/183; Muhammed Esed, Kur'an Mesajı, Çev. Cahit Koytak,
Ahmet Ertürk, !şaret Yayınları, İstanbul, 1997, s. 51.
4 AslenFarsça bir kelime olan oruç, Türkçe'de Allah'a ibadet'maksadıyla yeme, içme gibi şeylerden bel
li bir süre bireyin kendini alıkoymasıdır. Oruç mecazi olarak, haz veren şeylerden yoksun· kalmayı ifa
de eder. (İsmail Parlatır ve Diğerleri, Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1998,
II/1701). 5 lmiiduddin Ebu'l-Fida İsmail İbn Kesir, Tefsiru'J-Kur'iini'l-Azfm, Dfuıı'l-Ma'rife, Beyrut, 1997, I/219;
Süleyman Ateş, Yüce Kur'an 'm Çağdaş Tefsiri, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul, 1991, I/300.
53
DİY ANET tLMl DER Gl • CİLT: 43 • SA YI: 1
ce de bütün ilaru dinlerin temel ibadet biçimlerinden biri olarak varlığını sürdürmüştür.
Oruç, insanlığın ortak bilinçaltında, Allalı-insan ilişkisini düzenleyen ·vasıtalardan biri
si olmuştur. İnsanlara güdü ve eğilimlerini kontrol etmeyi öğreten evrensel bir eğitim
yöntemi kabul edilmiştir. Dinlerde kişilik terbiyesinin sembolü sayılmıştır.
Kur' an, orucun tarihsel köklerine atıft~ bulunarak farz kılındığını açıklar: "Ey inananlar, sizden öncekilere yazıldığı gibi (günahlardan) konınmamz için sizin üzerinize
de oruç yazıldı."6
Bu ayette belirtildiği gibi oruç, insanlığın bütün dini tarihi boyunca geniş bir uygu
lama alanı bulmuştur. Oruç, Hz. Adem'den son peygambere ve bu peygamberlere uyan
toplurnlara farz kılınmıştır.? Bütün dinsel müesseselerde oruca rastlanır. Eski Mısırlılar
da, Greklerde, Romalılarda orucun varlığı bilinmektedir. Günümüzde Hindular oruç
tutmaktadırlar. 8 Yüce Allah oruç tutmayı Y alıudi ve Hıristiyanlara da farz kılmıştır. Fa
kat onlar buibadetin uygulamasında değişiklikler yapmışlardır.9
C. Mü'ınin Kişiliğinin Oluşumunda Oruç
Oruç tutmak, mü'ıninlere Allah tarafından farz kılınmıştır. Bir kimse sırf Allalı iste
diği için açlığa, susuzluğa ve cinsel doyurndan yoksun kalmaya katianıyor ve sabredi
yorsa, bu onun imanının gücüyle ilişkilidir. Mü'ınin kimse, imanının gücü sayesinde
oruç tutmanın zorluklarına talıammül eder. lman gibi bir motif olmaksızın, insanın oruç
tutarken yaşanan yoksunluğa katlanması zordur.
Bakara süresi 183. ayette geçen "leallekum tettekün" ifadesi, orucun hangi amaçla
farz kılındığını açıklar: Oruç, arzu ve eğilimleri geçici olarak ketlediği ve alıilli açıdan
olumsuz yönelimlerden alıkoyduğu için "takva"yı doğurur. Oruç, .insanı her türlü taş
kınlıktan, kötü davranışlara yeltenmekten alıkoyar, açlık ve susuzluk gtidüsünün, cinsel
güdünün sınırsız doyum arayışını dizginler. Fizyolojik güdülerinin doyumuna sınır ge
tirebilen insan, her türlü kötülüğe düşmekten de kendini koruyabilir. Oruç, ilaru değer-
6 Bakara, 21183. 7 er-Razi, a.g.e., II/239; Abdullah İbn Ahmed en-Nesefi, Medliıikıı't-TenzJJ ve Hakaiku 't-Te'vil, Daru'n
Nefilis, Beyrut, 1996, I/151; Esed, a.g.e., s. 51.
8 Ahmed Mustaf§. el-Meraği, Tefsiru'l-Meriiğı~ Daru'l-Ktitübi'I-Iımiyye, Beyrut, 1998, I/243,
9 er-Razi, a.g.e., II/240; Elrnalılı Muhammed Harndi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Eser Neşriyat, İstanbul, tsz., I/626; Ateş, a.g.e., I/300.
54
KUR'AN'DA ORUÇ PS!KOLonst
!erin dışına çıkınama konusunda müslümanın şiarı (sembolü) olur. Bütün bunlar takva
nın ortaya çıkmasına zemin hazırlar. lO
Oruç, insanı birçok yönden takvaya hazırlar. Oruç tutanlar hiçbir harici denetim ol
madan, sorgulanma endişesi taşımadan gönüllü bir şekilde kendilerini yoksunluğa kat
lanabilmeye alıştırmışlardır. Onların tek denetleyicileri imanları ve vicdanlarının iç di
namikleridir. Oruç hariç diğer ibadetler az çok başkalan tarafından görülen ibadetlerdir.
Oysa oruç tutanın durumunu bir kendisi bir de Yüce Allah bilir. İnsanlar görseler de
görmeselerde oruç tutan kendisini Yüce Allah'tan korkmaya alıştınr. Oruçlunun oru
cunu tutup tutmadığı konusundaki tek gözlemci Allah'tır. O sadece din! değerlere bo
yun eğmiş olmak için oruç müddetince, açlık, susuzluk ve cinsel güdüsünü geçici ola
rak doyurndan alıkoyar. Böylece orucun etkili içsel disiplin sağlama, ruhu ve iradeyi
güçlendirme, arzu ve İlıtiraslan frenleme rolü ortaya çıkar.11
Yapılan araştırmalar, orucun insanın duygu ve düşüncelerini etkilediğini ve insana
alçak gönüllülük, sabır, uyum, başkalarına saygı gibi olumlu kişilik özellikleri kazan
dırdığını tespit etmişlerdir.12
Kur' an, oruç ibadeti ile kişilik bütünlüğü arasında ilişki kurar. Alızab suresinin 35.
ayetinde Yüce Allah bir mü'minin kişiliğini oluşturan inanç ve davranışla ilgili temel
özelliklerini sıralar. Mü'minin kişilik bütünlüğünü oluşturan bu temel özellikler arasın
da oruç da sayılır. Oruç hem kişiliği oluşturan hem de güçlendiren bir faktör olarak
mü'min kişiliğinde kendine yer bulur:
''Müslüman erkekler ve müslüman kadmlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar,
itaate devam eden erkekler ve itaate devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru ka
dınlar; sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, Allah'a saygılı erkekler ve Allah'a say
gılı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve
oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkekler ve namuslarını koruyan kadınlar, Al
lah'ı çok zik:reden erkekler ve Allah' ı çok zik:reden kadınlar; işte Allah bunlar için ba-
10 er-Razi, a.g.e., II/240; e1-Kurtubi, a.g.e., II/185; en-Nesefi, a.g.e., I/151. ll el-Merağl, a.g.e., I/244-245; İzzet Derveze, et-Tefsiru'J-Hadıs, Çev. Mustafa Altınkalya ve Diğerleri,
Ekin Yayınlan, İstanbul, 1998, V/177; Ebu'I-Ala el-Mevdudi, Hitabeler, Çev. Ali Genceli, Hilal Yayınlan, İstanbul, 1980, s. 155.
12 Veysel Uysal, Din Psikolojisi Açısmdan Dim Tutum Davranış ve Şahsiyet Özellikleri, M.Ü.İ.F.V. Yayınlan, İstanbul, 1996, s. 98-100.
55
DlYANET lLMl DER Gl • C lL T: 43 • SA YI: I
ğış ve büyük bir mükafat hazırla.IIJ.I§tır."l3 Yüce Allah bu ayette mü'min bir kimsenin
temel özelliklerini açıklamaktadır. Bu özelliklerden birisi de mü'minin "saim" olması
dır. Saim yani oruç tutan birisi olarak mü'min, fizyolojik ihtiyaçlarını erteleyebilen, ira
desini güçlendirerek onları kontrol edebilen kimsedir.14
Bazı yorumcular, mü'minin "saim" olmasını oruçlu olmasından daha genel bir an
lamda değerlendirrnişlerdir. Buna göre saim olmak, bir şeyden kaçınmayı, kendini ona
kaptırmamayı ifade eder. Saim, kendini değer yargılarına aykırı davranmaktan, kötülü
ğe düşmekten koruyabilen, fizyolojik güdülerinin çekimine kapılarak Allah' a kulluğu
bırakmayan kimsedir.15 Saim kelimesinin bu ayette oruç tutan anlamına gelmediğini
kabul etsek bile; saim'in, oruç tutmakla elde edilen sonuçları ve ortaya çıkan amaçları
gerçekleştiren kimse olduğunu söyleyebiliriz.
Fizyolojik güdüleri oruçlu kimseyi bunları doyurmaya itecektir. Fakat ilalll otorite o
kimseden güdülerinin doyumunu ertelemesini istemektedir. Doğal olarak insan kendini
bu iki güç arasında bir çatışmanın içinde bulacaktır. Bu iki motifden baskın olanı insan
davranışının şeklini belirleyecektir. Oruç tutarak güdülerini erteleyebilen ilalll otorite
ye boyun eğmeyi öğrenecektir. Oruçlunun aldığı bu eğitim onun hayatının her safhası
na yansıyacak ve ilah! değerlere uygun davranınayı güdü ve eğilimlerinin dürtmelerine
tercih edebilecektir. Yoksa, oruç belli fizyolojik güdüleri baskı altına almak'tan ibaret
değildir. Oruçla kazanılan şuur ve alışkanlık hayatın bütün alanlarına tesir eder.
Yüce Allah insanlara orucu farz kılmakla, onlardan sadece oruç ibadetinin şekli ve
içerik yönünden edasını istemiş değildir. Gerçek anlamda tutulan oruç "ittika"yı doğu
rur. Oruç tutmak suretiyle gerçekleştirilen görev ve amaçları hayatın bütün alanlarına
genellenir. Allahemrettiği için açlık, susuzluk güdüsü ve cinsel güdünün doyumunu er
telemeyi başarabilen insan bu davranışını genelleyebilir. Yine Allah emrettiği için ye
me-içme konusunda ve cinsel yönelişte alılak kurallarına uyabilir. Oruç ibadetinin ka
zandırdığı bilinç ve iradeyle Allah'ın koyduğu bütün değerlere uyabilir, arzu ve eğilim
lerini kontrol edebilir. Oruç, onun için ilalll değerlere uymanın bir şiarı olur. Buradaki
13 Ahzab, 33/35. 14 Muhammed Mahmud Hicazi, et-Tefsiru'J- Vfizıh, D1l.ru'l-Ceyl, Beyrut, 1991, IIl/96; Seyyid Kutub, Fı
Zıliili'J-Kur'iin, D1l.ru'ş-Şurı1k, Kahire, 1997, V/2862-2863. 15 el-Razi, a.g.e., IX/169; Ebu'I-Hasen Ali İbn Muhammed İbn Habib el-Maverdi, en-Nüket ve'J-Uy(in,
D1l.ru'l-Kütlibi'l-llmiyye, Beyrut, tsz, IV/403; Esed, a.g.e., s. 858.
56
KUR'AN'DA ORUÇ PSlKOLonst
genelleme, bir bakıma klasik koşullanma yoluyla öğrenme kuramındaki genellerneye
benzemektedir .16
Eğer insan, orucu bütün hayatına yayabilmeyi başarabilirse, böylece yaşam boyu fi
zik ve mantal güçlerini kontrol altına almaya muvaffak olabilirse gerçek anlamda oruç
tutmuş demektir. İdeal anlamda oruç tutan bir kimse, "Aslında ben ömür boyu oruç tut
maya kararlıyım, yani orucun gaye ve hedeflerini yaşadığım her zaman ve mekan içe
risinde gerçekleştirmeye gayret edeceğim" demek istemektedir.
Oruç tutan insanlar, orucun amaçlannı gerçekleştirebilme konusunda birbirinden
farklı seviyelerde olurlar. Orucun ruhunu iyi kavrayamayan ve şekiki bir yaklaşımla
oruç tutanlar yani avam kesimi için oruç tutmak, ibadet niyetiyle yeme-İçıneyi ve cin
sel ilişkiyi bir süreliğine ertelemeyi ifade eder. Oruçta kaliteyi yakalamak için çaba har
cayanların yani havassın amacı ise gözü, kulağı, dili, eli, ayağı ve diğer bütün organla
n günahlardan korumaktır. 1 7 Görüldüğü gibi oruçta kaliteyi arayanlar, orucun amaçla
nDI hayatın diğer alanianna da genelleyebilenlerdir. Oruçtaki ittika hedefi de ancak bu
şekilde ortaya çıkabilmektedir.
Araştırmalar oruç tutmanın güçlü üst ben gelişiminde etkili olduğunu tespit etmiş
lerdir. "Vicdanın sesine kulak verme"nin, oruç tutan kimselerin belirgin niteliklerinden
biri olduğu yönünde veriler toplarnışlardır.18
Üst ben'in kişilik yapısı içerisindeki yerine ilişkin bilinen en yaygın görüş Freud'a
aittir. Freud'a göre kişilik yapısı id, ego ve süperegodan (üst ben) oluşur. İd, doğuştan
getirilir ve psişik enerjinin, içgüdülerin kaynağıdır. Psişik enerji dayurulma istemiyle
ortaya çıktığında ego devreye girer. Kişiliğin yürütme organı olarak ego, id'in istekle-
16 Klasik koşullanma kuranunda genelleme: Bazı durumlarda organizma, bir uyancıkarşısında gösterdiği şartlı tepkiyi benzer durumlarda da gösterir. Buna uyancı genellemesi denir. İnsanlar bildik durumlara benzer olan yeni durumlara tepki gösterme yeteneğine sahiptirler. Genelierne sayesinde insanlar karşılaştıklan yeni uyancilara daha önce öğrendikleri uyanetiara benzerlik derecesine göre tepki verirler.
(Bkz., Rita L. Atkinson ve Diğerleri, Psikoloji ye Giriş, Çev. Kemal Atakay ve Diğerleri, Sosyal Yayınlan, İstanbul, 1995, I/273; Raymond E. Fancher, Ruhbilimin Öncüleri, Çev. Aziz Yardırnlı, İdea Yayınlan, İstanbul, 1990; s. 260; Frank J. Bruno, Psikoloji Tarihine Giriş, Çev. Nesrin Hisli, E.Ü.E.F. Yayınlan, İzmir, 1982, s. 78.
17 Ebu Hamid Muhanımed e1-Gazali, lhyau Uliimi'd-Din, Çev. Ahmed Serdaroğlu, Bedir Yayınevi, İstanbul, 1992, I/659; Abdürrezzak K1lşllni, Tasavvuf Sözlüğü (Letaifu'J-a'liim fi işaratı ehli'l-ilhiim), Çev. Ekrem Demirli, İz Yayıncılık, İstanbul, 2000, s. 336-337.
18 Bkz., Veysel Uysal, Psiko-Sosyal Açıdan Oruç, T.D.V. Yayınlan, İstanbul, 1994, s. 144-166.
57
D!Y ANET 1LM1 DER Gl •-CİL T: 43 • SA YI: I
riyle süperegoyu eşleştirmeye çalışır. Ego id' in istekleri arasında seçim yapar, gerekti
ğinde onları erteler. Kişinin değer yargıları ve ahlak kuralları ise süperegoda bulunur.
· Ego'nun hangi isteklerinin bilinç düzeyine çıkmasına izin verileceğini, hangilerini ise
bilinç altında tutması gerektiğini belirleyen süperegodur.I9
Oruç nefsi (id'i) deşifre eder. Birey oruç tuttuğunda benliğinin sabırsız ve bencil
yanlarını daha iyi görür. İd'in deşifre olması, gücünü önemli ölçüde yitirmesine sebep
olur. İd (nefis) gerçekte olduğundan daha güçlü etkiliyıniş gibi davranır. Birey id'i ne
kadar yakındantanırsaid o kadar güç kaybeder.20 Böylece bireyin oruç sayesinde iyi
ce tanıdığı nefsi kontrol etmesi, yönlendirmesi kolaylaşır.
Oruç, farziyeti ilaru değerler tarafından belirleniniş bir davranıştır. Mü'ınin bir kim
senin değerler sisteınini (üst ben'ini) önemli ölçüde Yüce Allah'ın buyrukları şekillen
dirir. Oruç ibadetini yerine getiren mü'ınin ilaru değerlere uyma adına temel fizyolojik
güdülerini doyurmayı geçici bir süre erteler. Bu erteleme işini her yıl bir ay boyunca
tekrarlar. Fizyolojik güdülerini ilaru değerlere uymaya alıştınr. Oruçla kazanılan bu bi
linçlenme, bütün güdü ve yönsernelerin doyurolmasında ilah! değerlere uygun davran
ma şeklinde kendini gösterir.
Oruç tutulan Ramazan ayında, mü'ıninin üst ben'ini şekillendiren ilah! değerlerin
kaynağı olan Kur'an'a (Bakara, 2/185) vurgu yapılması orucun üst ben (süperego) ya
pılanmasındaki rolüne işaret eder. Oruç tutarak güdülerini ilaru değerlere uyduran bir
.müslüman, Kur' an' da bildirilen bütün değerleri, üst ben' ini şekillendiren ilkeler ve ku
rallar olarak kabul eder. Bütün davranışlarında bu ilke ve kurallara uygun hareket etme
ye çalışır. İd' den gelen her türlü isteği üst ben' e (ilaru değerlere) göre değerlendirirve
uygular.
Mü'ıniiıin tuttuğu orucun meyvesi ittikadır. İttika oruçla kazanılan ya da orucun
güçlendirdiği bir tutumdur. İttika eden mü'min ilahi değerlerin dışına çıkmaktan sakı
nır. Bu sakınınayİ id'in istekleri karşısında gösterir. İd' in istekleri ile üst ben'i şekillen
diren değerler çatıştığında, üst ben'in isteklerinin dışına çıkmaktan sakınır, kendini bu
yönde motive eder.
19 Bkz., Sigmund Freud, Haz llkesinin Ötesinde Ben ve !d, Çev. Saffet Murat Tura, Metis Yayınları, İstanbul, 2001, s. 81-97; Freud, Psikanalize Yeni Giriş Dersleri, Çev. Selçuk Budak, Öteki Yayınevi, Ankara, 1997, s. 85-109; Louis Breger, Freud, Çev. Aslı Biçen, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002, s.
354-356. 20 Robert Frager, Kalp Nefs ve Ruh, Çev. İbrahim Kapaklıkaya, Gelenek Yayıncılık, İstanbul, 2003, s. 157.
58
KUR'AN'DA ORUÇ PSlKOLOJ!Sl
D. Orucun Eğiticiliği
Din! ritüeller, belli söz, davranış, zaman ve mekan gibi unsurlada sembolleştirilir.
Oruç da, zaman ile sınırlanarak dış şekli belirlenmiş bir ibadettir. Oruç her yılın Rama
zan ayında ve bu ayın bütün günleri sayısınca tutulur, hatta mazereti sebebiyle bu ayda
oruç tutamayanlar, daha sonraki günlerde tutamadıkları orucun sayısı kadar oruç tutar
lar. Oruç tutulacak zaman dilimi ve günlerin sayısında kararlı davranılması, orucun bir
ritüel olmasından kaynaklanır. Bunun yanında biz faydacı bir yaklaşımla, orucun sayı
sında ve zamanında kararlı davranılmasının eğitsel amaçları üzerinde düşünmek istiyo
ruz. Konuyla ilgili ayeti bir de bu gözle irdeleyeceğiz:
" ... Sayılı günler olarak. Sizden kim hasta veya seferde olursa tutamadığı günler sa
yısınca başka günlerde tutar."21 Ayette geçen "ma'dı1dat" kelimesi, bilinen belli bir za
man dilimi anlamına gelir. Buradaki "sayılı günler" ifadesiyle Ramazan ayı kastedil
miştir. Yüce Allah, orucu belli günlerle -yılda bir ay ile, Ramazan ayının günleriyle
sınırlamıştır. Bu günlerde artırma veya eksiltıneye gidilemez.22
Hasta olan ve yolculukta bulunan kimseler oruçlannı "sayılı günler" den başka gün
lere erteleyebilirler. Yüce Allah, yolcu ve hasta gibi oruç tutmaları zor olan kimseler
için uygun koşullar oluşuncaya kadar orucu erteleme izni vermiştir. Mazereti dolayısıy
la "sayılı günler"de oruç tutamayan kimseler, tutamadıkları orucun yerine, tutamadık
ları gün adedince oruç tutarlar.23
Her senenin Ramazan ayında mü'minler güneşin doğuşundan batışına kadar, belli
bir sistem dahilinde Allah'ın emirlerine itaat etmeyi öğrenir. Oruç programına uygun
olarak kendilerini eğitirler. Bu bir ay içerisinde aldıkları eğitim, gelecek yıla kadar on
ların tutum ve davranışiarına yön verir. Kur' an' da, oruç tutulan günlerin sayısına vurgu
yapılması, mazereti sebebiyle Ramazan ayında oruç tutama yanlardan daha sonra muay
yen sayının tamamlanmasının istenmesi, oruç aracılığıyla hedeflenen eğitimin koşulla
nnı göstermektedir. Yüce Allah her yıl bir ay boyunca mü'minlerin imanlarını oruçla
21 Bakara, 2/184. 22 Ebu'I-Kasım Carulh:ıh Muhammed İbn Ömer ez-Zemah§eri, el-Keşşfif an Hakiiikı Gavamizı't-Tenzı1,
Daru'l-Ktitübi'l-İlmiyye, Beyrut, 1995, I/223; Vehbe ez-Zuhayli, et-Tefsirıı'l-Münfr, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1991, Il/132-133; Derveze, a.g.e., V/178; Bayraktar Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığmda Kur'an Tefsiri, Bayraklı Yayınları, İstanbul, 200 I, Il/414.
23 ez-Zemahşeri, a.g.e., I/223-224; er-Razi, a.g.e., Il/243; ez-Zuhayli, a.g.e., Il/133.
59
DlY ANET 1LM1 DER Gl • ClLT: 43 • SA YI: 1
denemeye tabi tutar. Bu süre ve koşullar içerisinde mü'rnin ilam değerlere karşı çıkma
yacağını, günahlardan kaçmacağını kanıtlamaya çalışır.
Oruç, mü'mini hem bedenen hem de zihnen eğitir, disipline sokar. Bir kimsenin otuz
gün boyunca tabi tutulacağı egzersizler sonucunda birtakım alışkanlıklar kazanabiiece
ği inkar edilemez. Kur' an' da yapılan, oruç .tutulan günlerin sayısının tamamlanması yö
nündeki ısrar (bir açıdan) oruç aracılığıyla gerçekleştirilmek istenen eğitimi sağlayabil
mek içindir. İnsanları askerlik hayatına alıştırabilmek, yeni alışkanlıklar kazandırabil
rnek için, yaklaşık otuz-kırk gün ciddi bir eğitim aşaması uygulanır. Oruç için geçerli
olan eğitim süresi uygulamasını askerlik gibi bazı alanlarda da görmek mümkündür.24
Oruç aracılığıyla alışkanlıklarm değiştirilmesi, yeni alışkanlıkların kazanılması süreci
yaklaşık bir aylık egzersizi gerektirmektedir.
Doğal eğilimlerin üst ben tarafından kontrol altına alınması kişilik açısından bir ol
gunluktur. Fakat insanın doğal eğilimleri her zaman uysal olmaz, bazen değerlere uy
gun, bazen de aykırı davranabilir. Bu durumda insan oruç gibi egzersizlere ihtiyaç du
yar. Doğal eğilimlerini orucun gereklerine uymaya zorlar. Bu tür eğitime devam ederek
belli bir alışkanlık kazanır.
E. Orucun Başkalanna Dönük Yüzü
Orucun amacı, insanda sevgi ve şefkat duygularının doğmasını sağlamaktır. Varlık
iÇerisinde bulunan kimselere yokluğun ve yoksunluğun ne demek olduğunu hatırlat
maktır. Böylece varlıklı kimselerin yoksul kimselere karşı duygusal yakınlık kurmala
nnı temin etmektir. Orucun hedefi, varlıklı insanları muhtaç kimselere karşı anlayışlı,
· sevecen ve müşfık yapmaktır. İnsanları bencillikten kurtararak sosyal bir varlık haline
getirmektir.25 Allah'ın iradesine itaat etme isterninden kaynaklanan orucun meyvesi
toplum içerisindeki dayanışmayı artırmasıdır.26
Oruç tutulmadığı takdirde varlıklı kimseler yoksul insanların ne kadar ilgiye ve şef
kate muhtaç olduğunun yeterince farkına varamazlar. Yoksul insanların halini sözle an
latmak münıkün olmayabilir. Ama insan bizzat aç kalarak muhtaç insaniann halini tec-
24 Gail Sheehy, Muduluk Yolu, Çev. İpek Ongun, Altın Kitaplar Yayınevi, istanbul, 1984, s. 333; Ali Mu
rat Daryal, Dini Hayatın Psiko-Sosyal Temelleri, M.Ü.l.F.V. Yayınları, İstanbul, 1994, s. 134-135. 25 Celal Kırca, Kur'an ve Insan, Marifet Yayınları, İstanbul, 1996, s. 242; Kırca, Kur'an-ı Kerim'de Fen
Bilimleri, Marifet Yayınları, istanbul, 1989, s. 310. 26 W. Montgomery Watt, Islam Nedir, Çev. Elif Rıza, Birleşik Yayıncılık, İstanbul, 1993, s. 239.
60
KUR' AN' DA ORUÇ PStKOLOJ1S1
rübe edip onların içinde bulunduklan sılantıyı gözünde canlandırabilir. Muhtaç insan
lara yardım edilmesi gerektiğini anlayabilir. Oruç tutan insan, başkalannı da düşünme
den edemez, başkalannın sıkıntısını kendi sıkıntısı gibi görür, kalbi onlara karşı yardım
hissi ve heyecanı ile dolar.
Yapılan araştırmalar orucun sevgi, merhamet gibi duygulan ve başkalanna yardım
etme eğilimini artırdığını, bireyin tutum ve davranışlarını yönlendirdiğini belirlemiş
tir.27 İnsan oruç tutmanın etkisiyle yoksul kimselere daha çok ilgi duymaya başlar. Böy
lece maddi kıymetiere olan bağlılığı azalır, daha yardımsever, özgeci ve iyilik yapma
ya hazır bir kişilik kazanır.
Oruç, herkese bizzat kendi tecrübesiyle, açlığı, yoksuniuğu tattırır, böylece yoksun
luk içerisinde olan insaniann durumunu anlamayı kolaylaştırır. Gönüllü olarak yoksun
Iuğu tecrübe eden insan, diğer yoksun insanların durumunu düşünür, kendi durumuyla
onlann durumunu mukayese eder. Oruç insanı başkalanna karşı şefkate, acımaya, iyili
ğe, yardıma ve destek olmaya yönlendirir.28
Oruç tutmanın genel ruhundan hareketle, orucun sosyal rolünü belirlemek mümkün
dür. Kur'an, bunun yanında, oruç tutma kudretini kaybedenlerden fidye vererek oruç
tutmalannı isteyerek orucun başkalarına dönük yüzünü, bir başka yönünü açıkça belir
tir. Başkalanna yardım etmenin oruç tutmaya bedel bir eylem olduğuna işaret eder:
"Oruca güç dayananiann fidye vermesi, bir yoksulu doyurması lazımdır."29 Rama
zan orucu farz kılınmarlan önce de oruç tutuluyordu. Oruç tutmaya dayanabildiği halde
tutmayan kimselere müsamaha gösteriliyordu. Fakat bu kimselerin oruç tutmadıklan
her gün için bir yoksulu dayurmalan gerekiyordu. Daha sonra bu uygulama yürürlük
ten kaldınlmıştır.30 Bu ayet şu şekilde de anlaşılmıştır: İyileşme ümidi kalmamış yaşlı
lar ve hastalar gibi oruç tutmaya güç yetiremeyenlere fidye vermek suretiyle oruç tut
ınama izni verilmiştir.31
27 Uysal, Psiko-Sosyal Açıdan Oruç, s. 107,119,121. 28 el-Meraği, a.g.e., I/245; Derveze, a.g.e., V/177; Esed, a.g.e., s. 51. 29 Bakara, 21184. 30 ez-Zemahşeıi, a.g.e., I/224; Muhammed İbn Ali İbn Muhammed eş-Şevkaru, Fethu'J-Kadir, el-Mekte
betü'l-Asriyye, Beyrut, 1995, I/229; Ebu'l-A'la el-Mevdfidi, Teflı1mu'J-Kur'fin, Çev. Muhammed Han Kayani ve Diğerleri, İnsan Yayınlan, İstanbul, 1989, I/114.
31 eş-Şevkfiııi, a.g.e., I/229; Ateş, a.g.e., I/301.
61
DlY ANET lLM1 DER Gl • CİLT: 43 • SA YI: I
Orucun başkalarına dönük yüzü, özellikle empati yoluyla gerçekleşir. Empati bir in
sanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini
doğru anlamasıdır. Bir kişinin empati kurmuş sayılabilmesi için zihninde oluşan empa
tik anlayışı karşısındaki kişiye yansıtabilrnesi gerekir.32 Oruç tutan kimse, kendisini
toplum içerisinde yoksunluk çeken kimselerin yerine kayma fırsatı bulur. Düşünsel ve
duygusal yönden onların içinde bulundukları durumu aniayıp hisseder. Fakat bu durum
sadece bir düşünce ve duygu olarak kalmaz, çeşitli şekillerde karşıdaki kişiye yansıtılır.
Örneğin onun yoksunluğunun giderilmesi için somut adınılar atılır.
Oruç farz kılınmarlan önce, tutulmakta olan oruçlarda yoksul kimselerin ihtiyaçları
nın karşılanması oruç yerine geçebilrnekteydi. Yine orucun farz kılınmasından sonra da,
mazereti sebebiyle artık oruç tutma gücü kalmayan insanların da oruçlarını, yoksullara
yardım etmek suretiyle ödünlemelerine fırsat tanınınıştır. Oruç tutmanın genel ruhun
dan hareketle, oruçla yoksulları düşünme arasında ilişki kurmak mümkündür. Fakat, ge
rek orucun farz kılınması öncesindeki uygulama, gerekse oruç tutma kudretini kaybet
miş olanların fidye vererek oruçlarını telafi etmeleri, oruç ile yoksullara yardım etme
arasındaki ilişkiyi açıkça ortaya koymaktadır. Buna göre oruç, toplumda bireyler ara
sında empati ve sempati kurulmasında, sevgi, şefkat ve yardınılaşma duygularının orta
ya çıkmasında etkin bir rol oynamaktadır.
Oruç, ilk bakışta bireyin kendi ben'iyle ve Yüce Allah ile olan ilişkisini içeren bir
ibadet gibi algılanır. Oysa orucun hem özünde hem de alternatifmin diyet (fidye) olma
sında yoksulları gözetmek vardır. Bu durum orucun başkalarına dönük yüzünün oldu
ğunu gösterir.
F. İradeyi Oruç 1'utma Yönünde Moti.ve Etme
İrade, davranışlarla ilgili tepkilerden bir bölümünü tutup diğerlerini eyleme dönüş
türme gücüdür. İrade, akl! sebeplere ve motiflere dayanarak davranışları belirleme ka
pasitesidir. İrade eğitinıin esası, bireyi sıkı bir baskı altında tutmak değil, onun değerle
rinin ufkunu, elverişli olduğu ölçüde ve hakim eğilimleri yönünde zenginleştirrnek ve
genişletmektir.33
32 Üstün Dökmen, netişfm .Çatışmaları l'e Empati, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 1996, s. 135-138. 33 Paul Foulquıe, Pedagoji Sözlüğü, Çev. Cenap Karakaya, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 1994, s. 240; Mit
hat Enç, Ruhbilim Terimleri Sözlüğü, Karatepe Yayınları, Ankara, 1990, s. 86.
62
KUR' AN' DA ORUÇ PSlKOLOnst
Oruç ibadeti, insanı hangi davranışlarını tutup hangilerini de eyleme dönüştürme ko
nusunda irade sahibi yapar. Arzu ve eğilimlerine göre değil, akli sebeplere dayalı ola
rak davranışlarını belirleme kabiliyeti kazandırır. Oruç, bir mü'rninin iman ettiği değer
lerin ufkunu zenginleştirerek geliştirir. Oruç ibadetinin esasında insanın iradesini zorla
yan, çıkınaza sokan herhangi bir zorluk ve baskı söz konusu değildir.
Kur' an, mazereti olan insaniann oruçlarını erteleyebileceğini, oruca güç yetireme
yenlerin tutamadıklan oruçlarını fidye ödeyerek telafi edebileceklerini açıklar. Bu ruh
sat açlık ve susuzluk güdüsüyle ilgilidir. Cinsel güdünün dayurulmasıyla ilgili değildir.
Çünkü cinsel güdünün baskısına dayanamadığı için oruçlu kimseye cinsel davranışta
bulunma izni verilmez. Açlık ve susuzluk dolayısıyla sağlığı bozulabilecek insanlar
ruhsattan yararlanabilirler. Fakat yine de Kur'an oruç mükelleflerinden iradelerini oruç
tutma yönünde motive etmelerini ister. Özellikle mazereti oruç tutmakla tutmamak ara
sında orta bir seviyede olan bir mü'mine, nefsinin beklentilerine değil, Allah'ın oruç
tutma emrine uymak için istekli olmasını önerir. Kısacası her mü'rninin oruç tutma yo
lunda bütün samirniyet ve gayretini ortaya koyabilmesini teklif eder.
Kur' an, getirdiği oruç yükümlülüğüyle insanın dayanma sınırlarını zorlayarak onun
beden ve ruh sağlığını bozmak istemez. Bu yüzden içinden gelerek oruç tutma yolunda
fedakarlık yapmasını ister. Zor durumlarda oruç tutmak insanın ruh sağlığını, kişiliğini
bozmayacaksa tutulmalıdır. Çünküorucunamacı mü'min kişiliğine olumlu katkıda bu
lunmaktır. İnsan psikolojisini dikkate alan Kur' an, bu gibi durumlarda işin gidişatını
mükellefin seçimine bırakır. Ancak yine de, oruç tutmaya dair yönlendirme yapmadan
edemez:
''Bununla beraber gönül isteğiyle kim bir iyilik yaparsa o, kendisi için iyidir. Bilirseniz oruç tuhnanız, sizin için daha hayırlıdır."34 Ayette sözü edilen, "gönül isteğiyle
yapılan iyilik", kişinin verdiği fidyeyi artırması, hem fidye verip hem de orucunu erte
lemeksizin zamanında tutması gibi anlarnlara gefu.35 "Oruç tutmanın daha hayırlı ol
ması", fidye vermek yerine orucun tutulmasının veya oruca gücü yeten hasta ve yolcu
larıiı zor gelse bile oruç tutmalannın bir erdem olduğu anlamına gelir.36
34 Bakara, 2/184. 35 eş-Şevkfuıi, a.g.e., I/229; el-Mevdudi, Tefhimu'J-Kur'an, I/115; Yazır, a.g.e., I/640-641. 36 ez-Zemahşeri, a.g.e., I/224; eş-Şevkaru, a.g.e., I/229.
63
DİY ANET 1LM1 DERGİ • CİLT: 43 • SA YI: 1
Kur'an'ın bu uygulaması orucun hedeflerine de uygundur. Oruç, insanlara, güdü ve
eğilimlerini iHUıi değerlere uydurmayı öğretir. Kişi, eğilimlerinin dürtmesi ile inandığı
değerlerin bağlayıcılığı arasında bir çatışma yaşar. Bu çatışmada iradesini değerlere uy
gun davranma yönünde zorlayarak güdülerin ölçüsüz doyum isteğini bastırır. Aym şe
kilde Yüce Allah, gücü yettiği oranda mü'minlerden oruç tutmalarım, iradelerini bu
yönde zorlamalarım ister. Oruçla kazanilan. irade eğitimi günlük yaşamda güdüleri
kontrol etmeye yardımcı olur.
G. Orucun Amaçlarının Bilincinde Olmak
Kur' an, orucun farz kılınmasımn amaçlarını açıklar. Orucun mü'min kişiliğinin te
şekkülünde oynadığı role ve mü'min bireyler arasında sağladığı sosyal avantajlara dik
kat çeker. Yüce Allah, oruç tutan mü'minden orucun tutulmasının bireysel ve toplum
sal amaçlarını bilerek oruç tutmasım ister. Allah ile kurulan alıHUd ilişkide orucun yeri
nin fark edilmesini bekler. Belki de Yüce Allah, oruç ile vahiy (Kur' an) arasındaki iliş
kinin her zaman bilincinde olmayı talep eder.
Yukarıda aktardığırnız Bakara suresi 184. ayette geçen, "in küntüm ta'lemı1n" ifade
si, oruç tutmanın amaçları üzerinde düşünülmesini, bu amaçların tespit edilip bilgi dü
zeyine taşınmasını istemektedir. Böylece hem oruç tutan kimse neden oruç tuttuğunun
ayırtında olacak hem de yaptığı ibadetin bilinç düzeyini yükseltecektir.37 İnsan tuttuğu
· orucun kendi yararına olduğunun farkına varacaktır. Oruçta, insana "takva" gibi özel
likleri kazandıran yönlerin bulunduğunu görecektir.38
Oruç tutmadaki bilinç boyutu, şu şekilde de açıklanmıştır: Oruçta sadece fizyolojik
gü dülerin kontrol edilmesi söz konusu değildir.· Burada asıl mesel e bütün zihni kontrol
altına almak, her türlü zihinsel olayı sükı1nete erdirmektir. Zihin karışıklığı içerisinde
oruç tutan kimse, orucun gerçek esprisini yakalayamarnış demektir. İdeal anlamda oruç
tutan kimse kendi benliğini tanıyıp anlayabilir, kontrol altında tutabilir. Çünkü zihin,
bütün gereklerine uygun şekilde tutulan oruçla birlikte yoğun bir konsantrasyona girer.39
İnsan oruç tutarken sadece duygusal ve davranışsal değil, zihinsel düzeyde de uya
nık ve aktif olmalıdır. Tuttuğu orucun amaçları ve sonuçlan üzerinde her an değerlen-
37 Bayraklı, a.g.e., IV416.
38 er-Razi, a.g.e., W250; ez-Zuhayli:, a.g.e., IV134.
39 Ergün Ankdal, Yaşamın Amacı: Kendini Bilmek, Ruh ve Madde Yayınlan, İstanbul, 1998, s. 185.
64
KUR'AN'DA ORUÇ PS1KOLOJ1S1
dirme yapmalıdır. Orucun amaçlanna ters düşen bir bilinç haliyle oruç tutmanın anlam
sızlığını bilmelidir.
H. Oruç ve Değerler
Oruç, insamn kişiliğini şekillendir~n değerler alanına müdahale eder. Kur'an'ni il
keleri doğrultusunda şekillenen mü'min kişiliğinin yıllık yenilenmesini gerçekleştirir.
Mü'minin iHihi değerlerle olan ilişkisini canlı tutacak türden bir etki bırakır:
"(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı bir
birinden ayırmanın apaçık de1illeri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. öyleyse içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin."40 Bu ayette, oruçla
Kur'an arasında ilişki kurulmakta, orucun tutulduğu ay ile Kur'an'ın indifilmeye baş
landığı ayın41 aynı olduğu vurgulanmaktadır. Ramazan ayımn diğer aylardan ayn tutul
duğu ve Kur'an'ın indirilmesi için özel olarakseçildiği açıklanmaktadır. Ramazan ayı
na giren mü'minlerden oruç tutmalan istenmektedir.42
İnsanlan doğru yola götüren, iHüıi gerçekliklere ulaştıran, hakkı batıldan ayırt eden
Kur'an'ın Ramazan ayında indirilrniş olması ve bu gerçeğe bizzat Kur'an tarafından
vurgu yapılınası dikkat çekicidir.43 Yüce Allah oruç tutmayla Kur'an'ın nüzı1lünü Ra
mazan ayında birleştirmiştir. Bu manevi iklimde insanlar telkine daha açık, eğitilmeye
daha yatkın olurlar.44
Ramazan ayında tutulan oruç ve yaşanan bilinçlenme şuuraltında yatan ve sürekli er
telenen niyetleri şuurüstüne çıkarır. İnsanların tuti.ım ve davranışlan zamanla elastikiye
tini kaybeder, bilinç ve duygu düzeyi zayıflar. Burada devreye giren oruç, bayatıayan
kişiliği tazeler, alışkanlıklan yeniden elastikleştirir. Oruç, insanı bilinçsizleştiren alış
kanlık kalıplannı kırar. İnsanın günlük hayatına müdahale eden oruç, onun yaşanıının
ritim ve rutinini değiştirif.45
40 Bakara, 2/185. 41 Hz. Peygamber, kendisine vahiy gelmezden önce Hira mağarasına çekilir, orada Allah'a ibadet ederdi.
lşte Allah'a ibadet ile meşgul olduğu bir anda Ramazan ayında Kur'an kendisine vahyedilmeye başladı. (Ateş, a.g.e., 11308-309.)
42 lbn Kesir, a.g.e., 11221; Yazır; a.g.e., I/646; Bayraklı, a.g.e., II/423-424. 43 lbn Kesir, a.g.e., 11222; eş-Şevkfuıi, a.g.e., 11232; Muhammed Cemaiuddin e1-Kasirni, Tefs1ru'l-Kiisimf,
Dam İhyiii't-Turasi'1-Arabi, Beyrut, 1994,11462. 44 Halis Ayhan, Din Eğitimi ve Öğretimi, D.İ.B. Yayınları, Ankara, 1985, s. 174-175. 45 Sezai Karakoç, lsliim, Diriliş Yayınları, İstanbul, 1989, s. 64-65; Frager, a.g.e., s. 158.
65
DlY ANET İLMİ DER Gl • CİLT: 43 • SA YI: 1
Ramazan ayı, mü'min kimse için ahiakl ve ruhldeğer birikimini ternin eder. Allah'a
olan itaat ve alıdini yenileme fırsatı sağlar.46
Orucun eşlik ettiği, vahiy öncesi ruhsal hazırlık Hz. Muhammed'den önceki pey
gamberlerin geleneğinde de vardır.47 Hz. Mfisii, Tevrat kendisine verilmeden önce, bir
ay oruÇ tutmuş, kendisini Allah ile iletişipıe hazırlamış, insanı Allah'a yakınlaştıran et
kinliklerle meşgul olmuştur. Bu otuz günü yani bir ayı takip eden on gün içerisinde de
Tevrat Hz. Musa'ya vahyedilrniştir.48
Mü'rninler Ramazanda oruç tutarlarken Kur'an'daki ilahi buyrukları sanki ilk kez
niizil oluyorlarmış gibi dinlerler. Uiihl emir ve öğretileri sanki Hz. Peygamber' den, Ceb
riiii (a.s.)'den hatta Yüce Allah'tan dinliyorlarmış gibi kutsal bir havayı solurlar.49
Her müslüman tıpkı peygariıber gibi oruç tutarak ruhunu arındırır, ilahi iileme yöne
lir, vahiy almak için kendini hazırlar. Peygamberin vahiy alırken yaşadığı tecrübeyi
sembolik olarak yaşamaya çalışır. Yeni bir bilinç ve bağlılıkla vahye (Kur'an'a) yöne
lir. Kur'an'ın ilkelerine ilk kez öğrenmiş gibi, yeni bir şuur, coşku ve inançla bağlanır.
Daha doğrusu bağlılığını tazeler. Vahyi öğrenmek, unutulanları hatırlamak ve yaşamak
için yeni bir atılım ve girişim içerisinde olur.
Ramazan orucunu peygamberin yaşadığı vahiy tecrübesinden bağımsız düşünmek
mümkün değildir. Oruç, içerisinde vahyi (mü'minin üst ben'ini şekillendiren değerleri)
barındıran iliihi bir semboldür. Mü'rnin her yıl Ramazan ayında, oruç ortamında vahiy
Ie olan akdini, bağlılığını yeniler.
İnsanların düşünceleri, tutum ve davranışları zamanla kanıksanır hale gelir, bilinç ve
duygu düzeyi düşer, bir tür sönme ve körelme sürecine girer. Yeniden bir canlanmaya
ihtiyaç duyulur. İşte vahiy bilgisi ve vahye bağlılık konusunda olası sönme ve körelme '-
46 tsrnail Raci el-Ffuillô, Luis Lamia el-Ffuillô, lsliiın Kültür Adası, lnkılab Yayınlan, !stanbul, 1999, s. 164.
47 "M1lsd ile otuz gece sözle§tik ve buna on gece daha kattık Böylece Rabb'inin tayin etti~ vakit, kırk geceye tamamlandı." (A'rM', 71142, Bkz., Bakara, 2/51).
48 ez-Zemah§eıi, a.g.e., II/145; el-Kadi Nasiruddin el-Beyzavi, Enviiru't-Tenzil veEsriiru't-Te'vil, Daru'lKütübi'l-llmiyye, Beyrut, 1988; I/358; Ebfi Muhammed Abdulhak lbn ÖMib İbn Atıyye el~Ende1fisi, el
Muharreru'l-Vecfz ii Tefsfri'l-Kitabi'l-Aziz, Daru'l-Kütübi'l-llmiyye, Beyrut, 1993, II/449; Esed, a.g.e., s. 298.
49 Bediuzzaman Said Nursi, Mektfıbat, l§ık Yayınlan, İzmir, 2001, s. 421; Safvet Senih, lbadetin Getirdikleri, Nil Yayınlan, İzmir, s. 143-144.
66
KUR'AN'DA ORUÇ PSlKOLOnst
durumları karşısında Ramazan orucu yeni bir canlanma sağlar. Bu tür sönme ve canlan
ma durumu klasik koşullanma yoluyla öğrenme yönteminde de geçerlidir.
Klasik koşullanınada şartlı tepki öğrenildikten sonra, şartsız uyarıcı verilmeden de
bu tepki yapılabilmektedir. Ancak hiç pekiştirme yapılmazsa şartlı uyancı tepki ortaya
koyamaz hale gelir. Bu duruma sönme denir. Pekiştireç geri çekildiğinde, koşullanma
yoluyla öğrenilen davranışlar körelir. Bir davranış köreldikten sonra, birey aynı uyarı
cılarla karşilaştığında söz konusu davranış yeniden açığa çıkar.50
I. Oruç ve Dini Tecrübe
Din! inanç ve pratikle bağlantılı hassas yaşantı şekillerinin bulunduğu kabul edilir.
Güven, tevekkül, korku gibi duygular, dilli yaşantı sırasında hissedilirler. Korku, aşk,
neşe gibi elemanlar din duygusunu oluştururlar. Din! duygular, çeşitli oranlarda karışırn
halinde olabilirler. Örneğin dilli korku, saygıyla karışık bir duygu şeklinde ortaya çıka
bilir. Ribot'a göre korku merkezli din! duygular, haşyet, ta'zirn gibi hislerden oluşur.
Meyil heyecanlarından oluşan din! duygular, hayranlık, güven, sevgi, vecd gibi haller
den teşekkül eder. W. James'e göre din duygusu, Tanrı ile doğrudan doğruya kaynaş
mayı yani visal hissini ifade eder. Bu duygu Allah'a teslirniyete kadar varır.51
Bir din! pratik olan oruç ibadeti sı,rasında da mü'minler, temel dilli duyguların hep
sini yaşayabilirler. Allah'a yakın olma, şükretme, sevgisini gösterme, O'nu yüceitme
gibi tecrübeleri oruç tutarken yaşayabilirler.
Oruç, vakti ve şekli belirlenmiş, bedenle yapilan bir ibadettir. Oruç yılda bir ay, Ra
mazan ayında, gün doğumundan gün batımına kadar olan süre içerisinde tutulur. Oruç
süresinde fizyolojik güdülerin -açlık, susuzluk güdüsü ve cinsel güdünün- doyurolma
sına ara verilir. Bunlar, oruç ibadetinin dış formunu oluştururlar. Bir de bu haric1 for
mun içeriğini oluşturan dini tecrübe vardır. Orucun insana yaşattığı düşünsel ve duygu-
sal deneyimler mevcuttur. '
50 Bkz., Mitat Enç, Eğitim Ruhbilimi, İnkıliip ve Aka Kitabevleri, İstanbul, 1981, s. 192-193; Ziya Selçuk, Gelişim ve Öğrenme, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2000, s. 136; Gülten Ülgen, Eğitim Psikolojisi, Bilim Yayınlan, Ankara, 1995, s. 115.
51 Charles Y. Glock, "Dindarlığın Boyutlan Üzerine", (Din Sosyolojisi), Çev., M. Emin Kökta§, Vadi Yayınlan, Ankara, 1998, s. 265-267; Neda Armaner, Inanç ve Hareket Biitünliiğü Bakımından Din Terbiyesi, M.E.B., İstanbul, 1967, 23-24.
67
D1YANET1LMl DERGt • CİLT: 43 • SAYI: 1
Oruç tutarken hem şekli kurallara uymak, hem de orucun ruhuna uygun bir tarzda
hareket etmek gerekir. Fakat insanların tuttuklan oruçlar şekil ve içerik bakımından de
rece derece olabilmektedir. Kimileri için oruç yemeden içmeden kesilmekten, şekli bir
davranıştan ibarettir. Oruç kimi insanlar için sadece şekli davranış olmakla kalmaz. On
ların diğer eylem ve davranışlan üzerinde de etkili olur. Bazılan ise, orucun şekli ge
reklerini yerine getirirler, orucun temel hedefleri doğrultusunda davranışlarını yönlen
dirirler ve insanı Allah'tan uzaklaştırabilecek her türlü duygu ve düşünceden benlikle
rini anndırırlar. Usulüne uygun bir şekilde tutulan oruç, nefsi sadece yemekten içmek
ten yoksun bırakmak değildir. Bedenin tuttuğu oruca kalbin içtenlikle eşlik etmesi bek
lenir. Hakkıyla tutulan oruç insanı Allah'a yöneltebilmeli, zihinde yer alan düşünceler,
kalpteki duygular kişiyi Allah'a yaklaştırabilmelidir.52
Oruç, insanda Allah'a yakın olma bilinci duygusu uyandırır. Fizyolojik ihtiyaçlan
nı bir süre erteleyen insan ruhsal yeteneklerini güçlendirir ve içsel yoğunlaşmasmı aitı
m.53 İnsan oruç tutarak benliğini kontrol altına aldığında ve kötülüklerden uzak durma
yı başardığında, bu yaptıklannın Allah katında bir değeri olur, kişiyi O'na doğru yönel
tir, tenzih ve takdis yoluyla O'na ulaştırır.54
Kur' an, orucun sayı olarak tamaınlanması gibi şekil özelliklerinin yanında, oruç tu
tanın yaşadığı ruh haline, Allah ile arasında geçen bilişsel ve duygusal iletişime dikkat
çeker. Oruç tutarken Allah' ı yüceltme, O'na şükretme gibi içsel tecrübenin yaşandığını
açıklar:
''Kim hasta olur ya da yolculukta bulunursa tutamadığı günler sayısınca başka gün
lerde oruç tutsun, Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdi@nden dolayı Allah' ı tekbir etmenizi ister. Şükredesiniz di
ye size (bu kolaylığı gösterir.)"55 Yüce Allah, mazereti sebebiyle Ramazan ayında oruç
tutamayanların başka günlerde, tutamadığı günler sayısınca oruç tutmalarını, oruçlarını
52 P. T. Raju ve Diğerleri, Asya Dinleri, Çev. Abdullah Davudoğlu, lnkıHib Yayınlan, İstanbul, 2002, s. 716; Muhammed Kutup, Islam'da Eğitim Metodu, Çev. Durmuş Ali Kayapınar, Yay Yayın Dağıtım, !stanbul, tsz., s. 121.
53 Muhammed Şedid, Kur'an Metodu, Çev. Ahmet Yüksel, Risale Basın Yayın, !stanbul, tsz;, s. 162; Ahmet Gürbüz, Tasavvuf Felsefesinde Temel Vurgular, İnsan Yayınlan, İstanbul, 2003, s. 241.
54 Şah Veliyyul!ah Dihlevi, Hüccetu1Iahi'l-Bi1Iiğa, Çev. Mehmet Erdoğan, lz Yayıncılık, İstanbul, 1994, U278-279.
55 Bakara, 2/185.
68
KUR'AN'DA ORUÇ PS1KOLOJ1Sl
tarnamlamalannı buyurarak, böylece insanlara kolaylık tanıdığını bir kez daha tekrar et
me ihtiyacı duyar.
Yüce Allah, insanlara doğru yola ulaşabilecek İnıkanları sağlamıştır. Bu yüzden in
sanlardan kendisini ta'zim etmelerini, yüceitmelerini ister. Allah, insanlara oruç tutma
da kolaylıklar sağlamış, onların inıkanlannı zorlarnarnıştır. Buna karşılık insanların Al
lah'a şükretmeleri beklenir. Yine insanlar, kendilerine doğru yolu gösterdiği ve iyi dav
ranışlarının sevap olarak karşılığını verdiği için Allalı'a sena ve şükür borçludurlar.56
Oruç bağlamında bu meseleye yaklaşacak olursak, oruç tutmanın Yüce Allalı'ın nimet
lerine ve sağladığı hidayete karşılık bir şükür ve mi~nettarlık olduğunu söyleyebiliriz.57
Kur' an burada şükrün objesine maddi nimetlerden çok manevi nimetler olarak işa
ret etmiştir. Yüce Allah'ın insanlara iHl.hl değerleri sunması, bu değerlere uyacak moti
vasyonu vermesi insan için şükür sebebidir. Oruç maddi nimetler konusunda doğal ola
rak şükran bilinci uyandırmaktadır. Kur' an, uyanan bu bilinci bütün alanlara yaymayı
hedeflemektedir.
Oruç tutulan günlerde mü'minin benliğinde en çok kıpırdanan duygu şükran duygu
sudur. Oriıç ibadetini sonunatadar getirip tamamlayabilmek, mü'minin Rabb'ine olan
sevgisini ve minnettarlığını gösterme inıkanı sağlar.58
İnsanlar, zamanla Allah'ın verdiği nimetiere şükretmeyi, dolayısıyla da o nimetleri
vereni unutur hale gelebilirler. Fakat insan sahip olduğu nimetlerden yoksun kalınca
onun değerini yeniden hatırlar. Yemekten içmekten belli bir süre yoksun kalan kimse,
sahip olduğu nimetierin kıymetini yeniden bilinç düzeyine taşır. Oruç, yemenin-içme
nin, tokluğun değerini insana öğretİr. Nirnetin değerini bilen, nimeti verenin de kadrini
bilir yani ona şükreder.59
Oruç tutmak insanda şükür ve minnettarlık duygularını kendiliğinden ortaya çıkarır.
Diğer zamanlarda ihtiyaçsızlık içerisinde yaşayan insan, oruç tutarken açlık ve cinsel
doyurndan mahrumiyet duygularını tecrübe ederek sahip olduğu nimetierin değerini ye
niden fark eder ve bu nimetleri verene şükran hissiyle yönelir.
56 el-Endelfisi', a.g.e., 11255; el-Maverdi, a.g.e., 11242; el-Kasimi, a.g.e., I/464-465; Yazır, a.g.e., 11655. 57 Bayraklı, II/426: 58 Eva de Vitray-Meyerovitch, Duanın Ruhu, Çev. Cemal Aydın, Şfile Yayınlan, İstanbul, 1999, s. 34. 59 Yusuf el-Kardavi, Ibadet, Çev. Hüsamettin Cemal, Muvahhit Yayınlan, Trabzon, 1986, s. 366-367.
69
DIY ANET tLM! DER Gl • CİLT: 43 • SA YI: 1
Yüce Allah, insanlardan kendisine şükretmelerini ve kendisini yüceitmelerini iste
yince, ardından onlann bu yönelişlerine karşılık vereceğini, dualarını kabul edeceğini,
beklentilerini boşa çıkarmayacağını açıklamıştır:60 "Kullanm, sana benden sorariarsa (söyle): Ben (onlara) yakınım. Dua eden, bana dua ettiği zaman onun duasına kar§ılık veririm. O halde onlar da bana kar§ılık vı;ırsin (benim çağrıma uysunlar), bana inansmlar ki doğru yolu bulabilsinler."61
1. Cinsel Güdünün ve Açlık Susuzluk Güdüsünün Denetiminde Oruç
Açlık, susuzluk, cinsellik gibi organizmanın hayatını sürdürmesini ve türün devamı
nı sağlayan ihtiyaçlar fizyolojik ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçlar insan vucuduna hizmet et
melerinden dolayı diğerlerinden daha öncelikli olarak hissedilirler. İnsan ihtiyaçlannın
beş kademeli hiyerarşik sıralamasını yapan Maslow, ilıtiyaçlan piramit biçiminde sınıf
landırır ve pirarnidin tabanına fizyolojik ilıtiyaçlan yerleştirir. Diğerlerini de bunun
üzerine, pirarnidin tepesine doğru sıralar. 62
Orucun şekilsel olarak turulmasıyla fizyolojik güdüler ertelenir. Mü'rnin Allah'ın
. emrine itaat etmek için her yıl oruç ayında fizyolojik güçlerin doyumuna sınırlama ge
tirir. Oruç tutarken edindiği tecrübeyi ilk olarak fizyolojik güdülerle ilgili ahlaki değer
lere uymada gösterir. Bu alışkanlık diğer bütün ilıtiyaçların karşılanmasına genellenir.
Oruç tutulduğu süre içerisinde cinsel güdünün dayurulmasının erteleneceğini açık
layan ayet şudur:
"Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak, size helal kılındı. Onlar sizin elbisenizdir, siz de onların elbisesisiniz. Allah sizin kendinize yazık etmekte olduğunuzu kabul edip sizi affetti. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğunu araym."63 Bu ayet gönderilmeden önce, müslümanlar arasında Ramazan ayı boyunca,
orucun tutulmadığı gece vaktinde bile cinsel güdünün dayurulmasının doğru olmadığı
yönünde bir inanç vardı. Bu anlayışa göre bir kimse uyuyuncaya ya da yatsı namazını
kılıncaya kadar cinsel ilişkide bulunabilirdi. Ama uyuduktan ya da yatsı namazını kıl
dıktan sonra artık ertesi günün oruç bozma vaktine kadar cinsel ilişkiden uzak durma-
60 er-Razi, a.g.e., II/260; el-Beyzavi, a.g.e., 11106; el-Kasimi, a.g.e., I/465.
61 Bakara, 2/196. 62 Bkz., Duane P. Schultz, Sydney Ellen Schultz, Modem Psikoloji Tarihi, Çev. Yasemin Aslay, Kaknüs
Yayınlan, İstanbul, 2001, s. 524; FeyzuUah Eroğlu, Davranış Bilimleri, Beta Basım Yayım, İstanbul,
1995, s. 41-48; Osman Kazancı, Eğitim Psikolojisi, Kazancı Hukuk Yayınlan, Ankara, 1989, s. 171-174. 63 Bakara, 2/187.
70
KUR' AN' DA ORUÇ PS!KOLonst
lıydı. Bu ayet indirildikten sonra geceleri, meşru cinsel ilişkiye getirilen herhangi bir sı
nırlama kalmamıştır. 64
Bu ayet gönderildikten sonra sadece oruç tutulan süre içerisinde cinsel ilişkide bu
lunmak yasaklanmıştır. Cinsel ilişkiyi geçici bir süre erteleyen oruç, ·insanın cinsel ya
şamına bir disiplin getirir. İnsanı cinsel tutum ve davranışlar konusunda değer yargıia
nna uygun hareket etmeye alıştınr. Oruç cinsel eğitim konusunda doğrudan yapılan bir
temrindir.
Kur' an, bir günlük orucu tutarken, orucun başlama ve bitiş vakitlerini yeme içmenin
terk edildiği ve serbest bırakıldığı vakitler olarak açıklar. Bu açıklamada, açlık ve su
suzluk güdülerinin ertelenmesinin orucun koşullarından biri olduğunu gösterir:
"Şafağın beyaz ipliği siyah iplikten ayırt edilineeye kadar yeyin, için; sonra gece
oluncaya dek orucu tamamlayın."65 Bu ayet, orucun vaktinin güneş doğarken başladı
ğını, batarken bittiğini açıklar.66 Bir günlük orucun süresinin güneşin hareketine göre
ayarlandığını belirtir.
Bu ayet, Ramazan orucunun tutulduğu günlerde sabahın aydınlığının gecenin karan
lığından aynlınaya başladığı andan güneşin battığı ana kadar yemenin ve içmenin ser
best olduğunu açıklar.67 Söz konusu ayet dolaylı olarak oruç süresinde açlık ve susuz
luk güdüsünün doyumunun ertelendiğini belirtir. Oruç tutmanın temel davranış biçim
lerinden birisi olan yeme ye içmeyi erteleme konusu bu ayette dile getirilir.
Oruç tutma eyleminin fiili boyutlanndan biii olan yemeyi ve içmeyi erteleme etkin
liği sı1fi sistenıler tarafından da eğitici amaçlı kullanılınıştır. Sfifıler, insanın fizyolojik
güdülerinin taşkınlığını ruhsal olgunluğa ulaşınada bir engel olarak görürler. Ruhun
kuvvetini artırmak için açlık ve susuzluğu tecrübe etmeyi, fizyolojik güdülerin doyu
mundan ödün vermeyi gerekli görürler.68 Ruhu güçli~ndirmek için asgari miktarda be
sin alma, riyazet amacıyla aç kalma tutumuna tasavvufta cu' adı verilir.69
64 er-Razi, a.g.e., II/267; İbn Kesir, a.g.e., I/226; el-Maverdi, a.g.e., I/245. 65 Bakara, 2/187. 66 el-Maverdi, a.g.e., I/246; el-Endelfisi, a.g.e., I/258. 67 el-Kasirni, a.g.e., I/479; Yazır, a.g.e., I/671. 68 Muhammed Hamidullah,/sJam'a Giriş, I.I.F.S.O., U.S. A., 1971, s. 66. 69 Abdulkerin Ku§eyıi, Kuşeyri Risalesi, Çev. Süleyman Uludağ, Dergah Yayınlan, İstanbul, 1999, s.
230-232; Süleyman Uludağ, TasavvufTerimleri Sözlüğü, Marifet Yayınlan, İstanbul, 1977, s. 123; Ethem Cebecioğlu, TasavvufTerimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Rehber Yayıncılık, Ankara, 1997, s. 189.
71
DİY ANET lLMl DER Gl • CİLT: 43 • SA YI: 1
IT. KEFARET ORUÇLARI
Hataları, yanlış davranışlan sebebiyle birey kendini kendi öz ahiili otoritesi olan vic
danı tarafından mahkum edilmiş hisseder. Ödevlerini yerine getirmediği zaman bir dere
keye düştüğünü duyumsar yani vicdan azabını tecrübe eder. istenilmeden veya bilinçsiz
ce yapılan kötü bir işten dolayı çekilen acıya, duyulan üzüntüye vicdan azabı denir.
Bir mü'minin kişilik yapısında onun değerler alanını iHih! emirler oluşturur. Mü'min
ilaili emirlere uygun davrandığı müddetçe kişilik yapısının işleyişindeki uyum ve den
ge korunur. Fakat insan olmanın bir gereği olarak, mü'ınin kimse bazen ilaili emirlere
aykırı tutum ve davranışlar sergileyebilir. Bu durumda, iHih! otoriteye karşı çıkmış ol
mak ve inandığı değerlere aykın davranmaktan dolayı, mü'minin vicdanı rahatsız olur.
Kişiliğin, inanılan değerlere uygun olarak işleyişinde meydana gelen bozulma,
mü'minin iç dünyasında sarsıntıya sebep olur. Suçluluk ve pişmanlık duygulannın or
taya çıkmasına yol açar.
İşte kefilret oruçlan, mü'ıninin suçluluk duygulan altında ezilmemesini, kişilik yapı
sındaki dengeli işleyişin sürdürülmesini sağlar. Kefaret orucu tutan mü'min işlediği su
çun cezasını kendisi ödeme fırsatı bulur. Böylece iç dünyasını rahatsız eden pişmanlık
ve suçluluk duygusundan kurtulur. Kefilret oruçlarına kıyaslama yaparak, Ramazan oru
cunda da bir tür bağışlanma, günahlardan arınma etkinliğinin olduğunu söyleyebiliriz.
Kefaret orucu, mü'min kimseyi, davranışlarını gözlemeye ve değerlendirmeye, yan
·lış davranışlan belirlemeye, bunların cezasını ödemeye ve aynı yanlış davranışlan
yeniden yapınama konusunda iradesini zorlamaya sevkeder. Kefilret orucu tutan
mü'mini bunu yapmaya zorlayan hiçbir harici kuvvet mevcut değildir. Mü'min, dav
ranışının yanlışlığını kendisi tespit etmekte ve cezasını da kendi iradesiyle uygulamak
tadır. Böylece çok etkili bir irade eğitimi sağlanmaktadır.
Kefilret, yapılan bir yemini bilerek bozmak gibi günahlan örten şey demektir. Kefa
ret, işlenen günahın ya da yapılan bir ihınalin bağışlanması için verifu.70 Kur'an'da, bi
lerek yapılan yeminin bozulması (MiUde, 5/9), zıhar yemini (Mücadele, 58/2-4), hatay
la adam öldürme (Nisa, 4/92) ve ihramlı kimsenin avianınası veya tıraş olması (Baka
ra, 21196) şeklindeki dört kural ilılilli için kefilret öngörülmektedir.
70 Ebu'I-Kasım el-Hüseyn lbn Muhammed er-Riigıb el-İsfehruu, el-Müfrediit fi Ganoi'l-Kur'an, Diiru'IMa'rife, Beyrut, tsz., s. 435; Muhammed Ali İbn Ali İbn Muhammed et-Tahiinevi, Keşşiifu Istıliihiiti'lFünlin, Diiru'l-Kütübi'I-ilmiyye, Beyrut, 1998, IV/17; Muntasır Mir, Kur'iinf Terimler ve Kavramlar Sözlüğü, Çev. Murat Çiftkaya, İnkıHib Yayınları, İstanbul, 1996, s. lll.
72
KUR'AN'DA ORUÇ PSİKOLOJİSİ
İnsan, iradesinin zayıflığı yüzünden yanlış davranışlar sergileyebilir. Görev ve
sorumluluklarını yerine getirrnede ihmalkar davranabilir. Kur' an, birçok hatanın ve ih
malin telafisi için mü'rninlerden oruç tutmalarını ister. Buna göre bir mü'min ilam
değerlere uymamaktan kaynaklanan hataları karşısında nefsine oruç tutturarak Al
lah'tan bağışlanma diler. Başkalarının etkisiyle değil, kendi iradesiyle hatasını telafi et
meye çalışır.
Farz olan Ramazan orucu, insanları ilahi değerlere uymaya yönlendiren bir ibadet
tir. Kefilret oruçları da değerlere uyulmadığı ya da uyulamadığı durumlarda tutulması
istenen oruçlardır. Hac ibadetini yaparken ortaya çıkan bazı eksikliklerin telafisinde,
kaza sonucu bir müslümanı öldürmenin bedelinin ödenmesinde, yapılan yeminin bil
erek bozulmasında, kişinin evli hanırnına "zıhar" yapmasında kefaret oruçları tutulur.
Hac ibadetini yaparken meydana gelen bazı eksikliklerin telafisinde kefilret olarak
oruç tutulması enıredilir:
"Allah için hacc'ı ve umreyi tamamlayın. Eğer (düşman veya hastalık gibi bir engel
le) çevrilmi§ olursanız kolayımza gelen kurbanı (gönderin); kurban yerine varıncaya
kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olan ya da başından bir rahatsızlığı bulu
nan (bundan ötürü tıraş olmak zorunda kalan) kimse oruçtan, sadakadan veya kurban
dan biriyle fidye (versin). Güvene kavuştuğunuzda, hac (zamanına) kadar umre ile fay
dalanmak isteyen kimse üç gün hacda, yedi gün de döndüğü zaman (olmak üzere) tam
on gün oruç tutar. Bu, ailesi Mescid-i Haram ( c~vannda) oturmayanlar içindir. Allah'tan
korkun ve Allah'ın cezasının çetin olduğunu bilin."71 Hac ibadetini yaparken, mazereti
sebebiyle tıraş olmak zorunda kalan kimse, ya üç gün oruç tutar ya yoksula yemek
yedirir ya da kurban keser. Yine parasızlığından veya başka nedenlerle hacdakurban
kesme görevini yerine getiremeyenler, hac devam ederken üç gün, ailesinin yanına dön
dükten sonra da yedi gün olmak üzere toplam on gün oruç tutarlar. 12 -
Kaza sonucu bir mü'rnini öldürmenin kefaretleri arasında oruç da vardır: " ... Yanlış
lıkla bir mü'rnini öldüren kimsenin, mü'min bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine diyet
vermesi gerekir. Eğer (ölenin ailesi), bağı§lar (diyetten vazgeçerse) ba§ka. .. Bunları
bu] amayan kimsenin, Allah tarafından revbesinin kabulü için iki ay ardı ardına oruç tut-
71 Bakara, 2/196. 72 Muhammed Ali es-Sabilni, Safvetü't-Tefiisir, Diiru'I-Fikr, Beyrut, tsz., 11129; Ömer Nasuhi Bilmen,
Kur'an-ı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri, Bilmen Yayınevi, İstanbul, 1985, 11195.
73
DlYANET lLMl DERGİ • CİLT: 43 • SAYI: I
ması gerekir."73 Kaza sonucu bir mü' mini öldüren kimsenin kefilret olarak kan diyeti
verınesi ve Allah' ın bağışlaması için de köle azat etmesi gerekir. Bir köleyi özgür
lüğüne kavuşturacak güçten yoksun bulunanlar ya da çağıınızda olduğu gibi özgür
lüğüne kavuşturulacak bir köle bulamayanlar iki ay ardı ardına oruç tutmak zorundadır
lar.74
Burada sözü edilen oruç kefilreti, suç işleyen kimseye Yüce Allah .tarafından sağ
lanan bir tevbe, işlenen suçu örtme fırsatıdır. Suçlunun ödemek zorunda olduğu kefilret
bir ceza değil, kişinin pişmanlık duymasına, vicdan azabı çekınesine, kendini düzelt
mek için iç gözlem yapmasına yönelik bir eğitiındir.75
Yapılan yeminin bilerek bozulması kefilreti gerektirir: "Allah sizi, kasıtsız olarak
yaptığınız yeminlerden ötürü sorumlu tııtmaz. Fakat bilerek yaptığınız yeminlerden
ötürü sizi sorumlu tııtar. Bunun kefareti; aileDize yedirdiğinizin orta derecesinden on
fakiri yeditip doyurmak ya da giydirmek yahut bir köleyi hürriyete kavuştıırmaktır.
Bunu bulamayan kimse üç gün oruç tııtsun ... "76 Yapılan yemini bilerek bozmanın
kefilreti şu üç şekilden birisiyle ödenir; ya on fakir dayurulur ya da giydirilir yahut bir
köle özgürlüğüne kavuşturulur. Kişi bu üç yoldan birisiyle kefilreti ödeyemeyecek
durumdaysa, üç gün üst üste oruç tutar. Başvurulan bu yollar işlenen günahın Allah
tarafından bağışlanmasına, örtülmesine yöneliktir. 77
Hanıınlarına "zıhar" yapan erkekler kefilret ödemeden hanıınlarıyla birlikte cinsel
yakınlık kuramazlar:
"Kadmlarına zıhar edip sonra söylediklerinden dönenler, karılarıyla temas etmeden
önce bir köleyi hürriyete kavuştursunlar. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıldannızı
haber almaktadır. Buna imkan bulamayan, temaslarından önce aralıksız olarak iki ay
oruç tııtsun. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyursun ... "78 Yüce Allah, zılıar
73 Nisa, 4/92. 74 lzzuddin Alıdülaziz İbn Abdisselam ed-Dınıeşk:i, Tefsiru'l-Kur'an, Dllru İbn Hazm, Beyrut, 1996,
I/343; el-Meraği, a.g.e., II/285; Esed, a.g.e., s. 160. 75 ei-Mevdfidi, Teflıimu'l-Kur'an, I/318; Abdurralınıan lbn Nasır es-Sa'di, Teysiru'J-Keıimi'r-Rahman ii
Tefsiri Keliimi'l-Menn§n, Müessetü'r-Ris1Ue, Beyrut, 1996, s. 157. 76 Mliide,-5/89. 77 es-Sa'di, a.g.e., s. 205; Bilmen, a.g.e., II/818. 78 Mücadele, 58/3-4.
74
KUR'AN'DA ORUÇ PSlKOLOllSİ
yapan kimsenin gücü yettiği takdirde bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmasını 79 kararlaş
fırmıştır. Buna güç yetiremeyen kimsenin yükümlülüğünü azaltmış, ona art arda iki ay
boyunca oruç tutmasını emretmiştir. Oruca güç yetiremeyecek durumda olan kimseden
ise altmış yoksulu doyurmasını istemiştir.80 Zıhar yaptıktan sonra bir kimsenin eşiyle
cinsel anlamda birlikte olabilmesi için keniret ödemek durumunda olması onun için bir
mev'ize (öğüt) yerine geçer. Mev'ize, bir kimseyi bir davranıştan sakındırmak için ya
pılan korkutmadır. Burada mev'ize mesabesinde olan kefaret ile insanlar suç işlemek
ten alıkonulmaktadır. Çünkü kefaretler insanların suç işlemelerini engellerler.8~
Kefaret orucu bazı ilahi emirleri yerine getirirken yapılan eksikliğin veya ilahl değer
lere uygun düşmeyen davranışlarda bulunmanın telafısi için tutulan oruçtur. Kefaret oru
cu tutan birey Yüce Allah'tan bağışlanma diler, yaptığı hatanın vicdanına yükledİğİ ağır
lıktan kurtulur, pişmanlık duyarak davranışını düzeltme kararlılığı gösterir. Kefaret oruç
ları birer mev'izedir, hatta eğitici amaçlı her türlü eğitim yönteminden daha etkilidir.
Kefaret sadece oruçla ödenmez. Köle azat ederek, yoksul kimseleri yedirip giydire
rek, diyet ödeyerek de kefaret ödenir. Kefaret ödeyen kimse ya oruç tutarak yoksunlu
ğu tecrübe eder ya da yoksunluk içerisinde olanların yoksunluğunu gideren bir iş yapar.
Burada orucun bireyi aşan sosyal yönüyle bir kez daha karşılaşırız.
Sonuç
Kur'an, oruç ibadetini yerine getiren mü'minden bu ibadeti yaparken gerçekleşen
amaçların bilincinde olmasını ister. Orucun insanın kişiliğiyle ve Allah-insan ilişkisiy
le olan bağını kurabilmeyi öngörür.
Orucun en büyük rolü, mü'min kişiliğinin oluşmasında katkı sağlamasıdır. Oruç,
başta fizyolojik güdüler olmak üzere, diğer bütün eğilimleri -Allah'a itaat ediyor olma
adına- ahiili sınırlar içerisinde tutma yolunda alışkanlık kazandırır.
Kur' an oruç aracılığıyla insanlardan güdü ve eğilimlerini ilahl değerlere uygun bir
şekilde karşılarnalarını ister. Fakat güdü ve eğilimlerin tabi olacağı değerlerin kaynağı-
79 Bu kural, köleliğin Kur'an'ın arnaçianna uygun bir şekilde ortadan kaldınlmaya çalışıldığı koşullarla ilgilidir. Günümüzde kölelik kurumu neredeyse ortadan kalkmıştır.
80 Ebu Cafer Muhammed İbn Cerir et-Taberi, Ciimiu'l-Beyiin an Te'vili ayi'l-Kur'an, Dfuu'I-Ma'rife, Beyrut, 1980, XXVIII/9.
81 İsmail Hakkı el-Bursevi, Tefsiru Rilhu'l-Beyiin, Mektebetü Eser, lstanbııl, 1398, IX/393; el-Meraği, a.g.e., X/7; Bilmen, a.g.e., VIII/3647.
75
DlY ANET lLMl DER Gl o CİLT: 43 o SA YI: I
na insan nasıl ulaşacaktır? Kur'an, değerlerin kaynağının kendisi olduğunu açıklar.
Kur' an, kendisini Ramazan ayı ve oruçla ortak bir paydada buluşturur. İnsan bir yandan
oruç aracılığıyla iHihi değerlere uyma alışkanlıklarım pekiştirirken, öte yandan değerle
rin kaynağı olan Kur'an'a bağlılığını yeniler.
Her şeyden önce bir ibadet olan orucun hem dış formu hem de içsel olarak yaşanan
ruhsal boyutu vardır. Oruç belli zamanlarda, belli davramşları yapmış olmaktan ibaret
değildir. Oruç anında dini tecrübe en yüksek bilinç ve duygu düzeyinde yaşanır. Allah'a
yakınlık, saygı, şükran gibi duygular oruç ibadetinin mü'mine yaşattığı dini tecrübenin
ömeklerindendir. Özellikle kefaret olarak tutulan oruçlarda pişmanlık, vicdan azabı,
bağışlanma isteği gibi duygular yoğun bir şekilde tecrübe edilir.
Oruç, sadece kişiliği şekillendiren bir ibadet, Allah ile insan arasında yaşanan bir
dini tecrübe olarak kalmaz, onun etkileri mü'min kimsenin çevresindeki insanlara da
olumlu şekilde yansır. Oruç sayesinde bir mü'min çevresindekilere empati, sempati,
sevgi, şefkat ve dayarnşma gibi duygularla yaklaşınayı öğrenir.
76