Iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · sekiz katlı bir mehter takımı yer almak tadır. Ova!...

2
KÖS leri, lll. Ahmed'in sünnet hümayunu resmeden Lev- nl'nin Surname 'sinde görülmektedir. Minyatürde üç çift deve kösü ile takviyeli sekiz bir mehter yer almak- Ova! kösler. taraftan kesilmek ve deri germek yoluyla elde hümayun minyatürlerinde pek çok görülen bu kösler bindirilmeden yer- de bir sehpa gereken bu tür köslerin sadece tören kösleri Bu çe- küçük hacimli. dipleri olan kösler için Sahaet- tin Ögel'in "nakkare düzeninde kösleri" dikkat çekicidir (Türk Kültür Tarihine VIII, 263). döneminde mehterhanelerde ata yüklen- için "at kösü" denilebilecek bir müsiki aleti görülmemesine Cumhuri- yet devrinde mehterhanenin yeniden can- istan- bul fethinin 500 . çerçe- vesinde. fil ve deve sebe- biyle at üzerinde bir çift kös ve köszenin suretiyle at kösü günümüzde icralarda Sünbülzade Vehbi'nin Surname'sinde mehter arka planda kösleri gösteren minyatür (TSMK, III. Ahmed, nr. 3595, vr. 172 ') 272 kültür ve edebiyat da olan kös kelimesi Türk klasik ve nesrinde "küs-i küs-i gibi ifadelerde debdebe, da NefTnin, "Tuttu debdebe-i kQs-i 1 gü- hasüdun giran olur" beyti bu örnek gösterilebilir. Baki'nin Kanuni mer- siyesindeki, "Ahir küs-i rahll ettin irtihal" ile Üsküplü Atal'nin. kafile-i ömr geçer" da ise "küs-i küs-i rahll" gibi ifade- lerde "ölüm haberi vermek" çok Neyzen Tevfik'in. "Kuru laflar ile ihlal etme 1 Ku- lak asmaz davula dinleyen elbette kösü" beytindeki. "Kös dinleyen davula kulak vermez" atasözü ile Nazlm'in. "Ay gör- düm ey felek n.e sitareler 1 Ben kös dinledim öte dursun nakareler" bey- tinde yer alan ve gürültüye al- büyük olaylar için küçük olaylara önem vermez" "ilgilenmez, duymaz" da gelen "kös dinlemek" deyimi bu Türk di- lindeki yerini anlatan örneklerdendir. : Farsça-Türkçe Lagat, lll, 1605-1606; Evliya Çelebi, Seyahatname, 1, 545, 622, 644; ll, 123,150, 182, 299; lll, 95, 518; IV, 418; V, 121, 126, 170, 273-274, 287, 333, 418; VI, 66, 391; VIII, 37; IX, 685; X, 387; H. G. Farmer, A History of Arabian Music, London 1929, s. 38; a.mlf., Turkish lnstruments of Music in the Seven· teenth Century, Glasgow 1937, s. 13-14;a.mlf., "Tabi - hane", Xl, 604-610; Ka- pukulu Ocak/an, 1, 290; a.mlf., Saray s. 449-451; Mahmut R. Gazimihal, Türk As- keri Tarihi, 1955, tür.yer.; Vural Sözer, Müzik ve Müzisyenler Ansiklope- disi, 1964, s. 231; Haydar Sanal, Meh- terMusikisi, s. 74-77; Etem ün- gör, Türk Ankara 1965, s. 13; E. Ke- mal ve Halk Dilinde Atasöz- leri ve Deyim/er, 1973, 1, 171; ll, 316; Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine An· kara 1987, VIII, 96-266; Ahmet Talat Onay, Es- ki Türk Mazmunlar [haz. Cemal Kurnaz). Ankara 1992, s. 99; Esin Leuni ve Surname, 1999, s. 114, 146, 156; Mu- ammer Özergin, Türklerde Musiki Aletleri: Turkish Musicallnstruments, yeri ve ta- rihi yokJ [Hilal s. 6; H. Usbeck, "Türklerde Musiki Aletleri", MM, sy. 253 ( s. 29; ll, 303; Öztuna, BTMA, 1, 464- 465. Iii HAYDAR SANAL KÖSE beyi ailelerinden biri olan tarihi göre Osman Bey'in silah biri (bk. L KÖSEDAG Anadolu yenilgiye kaderlerini belli eden (641/1243) .. _j Anadolu Selçuklu Devleti'nin en ve en zengin dönemini fakat ll. Keyhusrev gibi bjr elinde bulundu- 1240 Baballer ancak Erzurum'da tutulan do- ordusunu geri ve büyük bir zorlukla cesaret edip Ana- dolu'ya Azerbaycan'daki devletin kadar güçlü Du- rumu farkeden ordusu Curmagun görevlen- Baycu Noyan 1242 da Erzurum'u zaptederek geçirdi ve baharda Anadolu'ya tekrar sal- üzere Mugan'a döndü. Erzurum'un ve tahrip edilmesi Selçuklu derin bir üzüntü ve korku Key- husrev'in huzurunda bir toplan- için tabi devletlerden asker istenmesine ve buna onlara para bulunul- karar verildi. Fakat karar uygu- Halep Eyyübl hariç halde asker göndermediler. Bahar gelince Selçuklu ordusu Kayseri'de Blbl'ye göre mevcudu 70.000 idi; Sivas'a var- bir süre sonra Halep'ten gön- derilen 2000 kuweti de ye- Tecrübeli devlet or- dunun erzak ve silah dolu olan Sivas'aar- vererek mevzilenmesi ve bir- liklerin de ileriye gönderilerek zorluk için geçitleri tut- ileri sürdüler. Fakat sul- tan çevresindeki genç gö- tercih ederek ileri gidilmesi em- rini verdi ve ordu 80 km. kuzey- yükseltisine Erzincan yönünden gelecek bir or- duyu durdurmak için en uygun yerdi ve burada cesur bir savunma ile güçleri edilebilirdi. Fakat bu imkan da Selçuklu or- dusu felakete sürüklendi. 30.000 mevcutlu ordusu yakla- L .J düzenine girince tecrübeli ku-

Transcript of Iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · sekiz katlı bir mehter takımı yer almak tadır. Ova!...

Page 1: Iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · sekiz katlı bir mehter takımı yer almak tadır. Ova! kösler. Yumartamsı tasarımın şişkin taraftan kesilmek ve deri germek yoluyla elde

KÖS

leri, lll. Ahmed'in şehzadelerini sünnet ettirdiği sur-ı hümayunu resmeden Lev­nl'nin Surname 'sinde görülmektedir. Minyatürde üç çift deve kösü ile takviyeli sekiz katlı bir mehter takımı yer almak­tadır. Ova! kösler. Yumartamsı tasarımın şişkin taraftan kesilmek ve deri germek yoluyla elde edilmiştir. Sur-ı hümayun minyatürlerinde pek çok örneği görülen bu kösler taşıyıcılara bindirilmeden yer­de çalınır. Çalınırken altlarına bir sehpa konulması gereken bu tür köslerin bazı­ları sadece tören kösleri olmalıdır. Bu çe­şitten küçük hacimli. dipleri köşeli, fındık kabuğu tasarımil olan kösler için Sahaet­tin Ögel'in "nakkare düzeninde Osmanlı kösleri" yakıştırması dikkat çekicidir (Türk Kültür Tarihine Giriş, VIII, 263). Osmanlı döneminde mehterhanelerde ata yüklen­diği için "at kösü" denilebilecek bir müsiki aleti görülmemesine rağmen Cumhuri­yet devrinde mehterhanenin yeniden can­landırılması çalışmaları esnasında istan­bul fethinin 500. yılı kutlamaları çerçe­vesinde. fil ve deve bulunamaması sebe­biyle at üzerinde bir çift kös ve köszenin yerleştirilmesi suretiyle oluşturulan at kösü günümüzde bazı icralarda kullanıl­maktadır.

Sünbülzade Vehbi'nin Surname'sinde mehter takımının

geçişi esnasında arka planda kösleri gösteren minyatür (TSMK, III. Ahmed, nr. 3595, vr. 1 72')

272

Osmanlı kültür ve edebiyat hayatına da girmiş olan kös kelimesi Türk klasik şiiri ve nesrinde "küs-i şevket. küs-i şöhret" gibi ifadelerde debdebe, şaşaa anlamın­da kullanılmıştır. NefTnin, "Tuttu cihanı debdebe-i kQs-i şöhretin 1 işitmez anı gü­şu hasüdun giran olur" beyti bu anlayışa örnek gösterilebilir. Baki'nin Kanuni mer­siyesindeki, "Ahir çalındı küs-i rahll ettin irtihal" mısraı ile Üsküplü Atal'nin. "Küs- ı rıhlet çalınır kafile-i ömr geçer" mısraın ­

da ise "küs-i rıhlet. küs-i rahll" gibi ifade­lerde "ölüm haberi vermek" manasında çok sık kullanılmıştır. Neyzen Tevfik'in. "Kuru laflar ile endlşemi ihlal etme 1 Ku­lak asmaz davula dinleyen elbette kösü" beytindeki. "Kös dinleyen davula kulak vermez" atasözü ile Nazlm'in. "Ay gör­düm ey felek n.e gedadır sitareler 1 Ben kös dinledim öte dursun nakareler" bey­tinde yer alan ve "değme gürültüye al­dırmaz, büyük olaylar gördüğü için küçük olaylara önem vermez" manası yanında "ilgilenmez, duymaz" anlamına da gelen "kös dinlemek" deyimi bu sazın Türk di­lindeki yerini anlatan örneklerdendir.

BİBLİYOGRAFYA :

Şükun. Farsça- Türkçe Lagat, lll, 1605-1606; Evliya Çelebi, Seyahatname, 1, 545, 622, 644; ll, 123,150, 182, 299; lll, 95, 518; IV, 418; V, 121, 126, 170, 273-274, 287, 333, 418; VI, 66, 391; VIII, 37; IX, 685; X, 387; H. G. Farmer, A History of Arabian Music, London 1929, s. 38; a.mlf., Turkish lnstruments of Music in the Seven· teenth Century, Glasgow 1937, s. 13-14;a.mlf., "Tabi -hane", İA, Xl, 604-610; Uzunçarşılı, Ka­pukulu Ocak/an, 1, 290; a.mlf., Saray Teşkila­tı, s. 449-451; Mahmut R. Gazimihal, Türk As­keri Muzıkalan Tarihi, İstanbul 1955, tür.yer.; Vural Sözer, Müzik ve Müzisyenler Ansiklope­disi, İstanbul 1964, s. 231; Haydar Sanal, Meh­terMusikisi, İstanbul1964, s. 74-77; Etem ün­gör, Türk Marş/an, Ankara 1965, s. 13; E. Ke­mal Eyüboğlu, Şiirde ve Halk Dilinde Atasöz­leri ve Deyim/er, İstanbul 1973, 1, 171; ll, 316; Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş, An· kara 1987, VIII, 96-266; Ahmet Talat Onay, Es­ki Türk Edebiyatında Mazmunlar [haz. Cemal Kurnaz). Ankara 1992, s. 99; Esin Atıl, Leuni ve Surname, İstanbul 1999, s. 114, 146, 156; Mu­ammer Özergin, Türklerde Musiki Aletleri: Turkish Musicallnstruments, !baskı yeri ve ta­rihi yokJ [Hilal Matbaacılık). s. 6; H. Usbeck, "Türklerde Musiki Aletleri", MM, sy. 253 ( ı969). s. 29; Pakalın, ll, 303; Öztuna, BTMA, 1, 464-465.

Iii HAYDAR SANAL

KÖSE MİHAL

Osmanlı akıncı beyi ailelerinden biri olan Mihaloğullan'nın atası,

tarihi geleneğe göre Osman Bey'in silah arkadaşlanndan biri

(bk. MİHALOGULLARI).

L

KÖSEDAG SAVAŞI

Anadolu Selçukluları'nın Moğollar karşısında

ağır yenilgiye uğradıkları, kaderlerini belli eden savaş

(641/1243) . . _j

Anadolu Selçuklu Devleti'nin en geniş sınırlarına ulaştığı ve en zengin dönemini yaşadığı, fakat ll. Gıyaseddin Keyhusrev gibi zayıf bjr hükümdarın elinde bulundu­ğu 1240 yılında Baballer isyanını ancak Erzurum'da Moğollar'a karşı tutulan do­ğu ordusunu geri çağırarak ve büyük bir zorlukla bastırabilmesi, cesaret edip Ana­dolu'ya saldıramayan Azerbaycan'daki Moğollar'a devletin dışarıdan göründüğü kadar güçlü olmadığını göstermişti. Du­rumu farkeden Moğollar'ın batı ordusu kumandanı Curmagun Noyan'ın görevlen­dirdiği Baycu Noyan 1242 yılının sonların­da Erzurum'u zaptederek halkını kılıçtan geçirdi ve baharda Anadolu'ya tekrar sal­dırmak üzere Mugan'a döndü.

Erzurum'un yağma ve tahrip edilmesi olayı Selçuklu halkı arasında derin bir üzüntü ve korku yarattı. Gıyaseddin Key­husrev'in huzurunda yapılan bir toplan­tıda Moğollar'la yapılacak savaş için tabi devletlerden asker istenmesine ve buna karşılık onlara para yardımında bulunul­masına karar verildi. Fakat karar uygu­landığında Halep Eyyübl melikliği hariç diğerleri paralarını aldıkları halde asker göndermediler. Bahar gelince Selçuklu ordusu Kayseri'de toplandı. İbn Blbl'ye göre mevcudu 70.000 kişi idi; Sivas'a var­dıktan kısa bir süre sonra Halep'ten gön­derilen 2000 kişilik yardım kuweti de ye­tişti. Tecrübeli devlet adamları ısrarla. or­dunun erzak ve silah dolu olan Sivas'aar­kasını vererek mevzilenmesi ve bazı bir­liklerin de ileriye gönderilerek düşmanın gelişine zorluk çıkarmak için geçitleri tut­ması görüşünü ileri sürdüler. Fakat sul­tan çevresindeki genç kumandanların gö­rüşünü tercih ederek ileri gidilmesi em­rini verdi ve ordu Sivas'ın 80 km. kuzey­doğusundaki Kösedağ yükseltisine vardı. Burası Erzincan yönünden gelecek bir or­duyu durdurmak için en uygun yerdi ve burada yapılacak cesur bir savunma ile Moğol güçleri perişan edilebilirdi. Fakat bu imkan da kullanılmayarak Selçuklu or­dusu felakete sürüklendi.

30.000 mevcutlu Moğol ordusu yakla-L .J şıp savaş düzenine girince tecrübeli ku-

Page 2: Iii - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · sekiz katlı bir mehter takımı yer almak tadır. Ova! kösler. Yumartamsı tasarımın şişkin taraftan kesilmek ve deri germek yoluyla elde

mandan ve devlet adamları avaya inilme­mesi fikrini savundularsa da kaynaklara göre muharebeden önceki geceyi sultan­

la birlikte içki içip eğ lenerek geçiren genç kumandanlar 20.000 kişilik seçme bir kuv­

vetin Moğollar'ı yenıneye kafi geleceğine Gıyaseddin Keyhusrev'i ikna ettiler. Erte­si gün Selçuklu ordusunun en değerli kıs­

mını oluşturan 20.000 kişilik bir birlik avaya indi ve şiddetle saldırıya geçti. Mo­ğollar, klasik düzmece kaçış ve çevirme taktiğini uygulayarak Selçuklu kuwetle­rinin adeta tamamını yok ettiler. Bunun üzerine mağlGbiyeti haber alan emirler ve devlet adamları vazifelerini yerine getir­meden, hatta sultanın yanına dahi uğra­madan kaçmaya başladılar. İbn Blbl sava­şın 641 yılının 11 Muharreminde (1 Tem­muz 1243). o günlerde hayatta olan İb­nü'l-Adlm ise 13 Muharreminde (3 Tem­muz) vuku bulduğunu kaydeder. Selçuk­lular'ın, savaşın ilk dakikalarında kaçmaya başlayan Moğollar'ın düzmece kaçış ve çevirme taktiğini uyguladıklarını anlaya­mamaları ve bozguna uğrayan seçme birliklerini dağdaki ana kuwetlerden as­ker gönderip takviye etmemeleri hayret vericidir.

Gece bastırdığında kıyafet değiştiren

ve yanına sadece değerli mücevherlerini alan ll. Gıyaseddin Keyhusrev maiyeti er­kanıyla birlikte kalesinin müstahkemli­ğiyle ünlü Tokat'a, ondan ayrı hareket eden Vezir Mühezzebüddin Ali de Amas­ya'ya kaçtı. Sabah olunca sultan. vezir ve kumandanların kaçmış olduğunu anlayan ana ordu tamamen dağıldı. Ordugahta insan kalmadığını farkeden , ancak bu­nun bir hile olduğunu sanan Moğollar iki gün bekledikten sonra harekete geçtiler ve Selçuklular'ın hiçbir şey almadan kaç­tıklarını gördüler. M oğallar 'ın eline o güne kadar eşine rastlamadıkları çok zengin bir ganimet geçti. Sultanın görenleri hay­ran bırakan atağı. hazineleri ve vahşi hay­vanları ganimet arasında idi. Kaynaklar, söz konusu ganimetin 300 deve yükü al­tın ve 3000 katır yükü altın - gümüşe mu­

adil eşya ile kırk araba dolusu zırh olduğu­nu kaydetmektedir.

Moğollar, Kösedağ'da kazandıkları bu

ucuz zaferin ardından Sivas ve Kayseri'yi , dönüşleri sırasında da Erzincan'ı tahrip ve yağma edip halklarını kılıçtan geçirdi­ler. Bu olaylar Anadolu'da görülmemiş bir panik havası yarattı. Başta hükümdar ol­mak üzere herkeste Moğollar'ın ülkenin

her tarafını istila edecekleri ve hatta bu­radan hiç gitmeyecekleri endişesi belirdi. Bu yüzden ll. Gıyaseddin Keyhusrev, 1b­kat ve Ankara'dan sonra onların Orta. Anadolu'ya girdiklerini duyar duymaz An­talya'ya, Kayseri'yi kuşattıklarını haber alınca da Menderes kıyılarına kaçtı. An­nesi Mahperi Hatun da Kayseri'den hazi­ne, eşya ve cariyeleriyle birlikte Halep'e giderken Ermeniler tarafından yakalana­rak Moğollar'a teslim edilmiş . ancak ba­rış yapıldıktan sonra geri gönderilmiştir. Yenilgi gecesi Amasya'ya kaçan Vezir Mü­hezzebüddin Ali, Baycu Noyan'ın geri dö­nüşünün hemen ardından bir barış ant­Iaşması yapmak amacıyla yanına değerli

armağanlar da alarak Mugan'a gitti. Bay­cu Noyan Curmagun Noyan'ın da muva­fakatiyle barış teklifini kabul etti; imza-la­nan antlaşmaya göre kıymetli armağan­ların yanında Selçuklular Moğollar'a her yıl3.600.000 dirhem (gümüş para, akçe). 1 0.000 koyun, 1000 sığır. 1000 deve ve­receklerdi. Moğollar'la barış yapıldığı ha­beri Anadolu'da sevinç yaratmış ve Vezir Mühezzübeddin Ali'nin Mugan'a gittiğini duyunca Konya'ya dönen sultan geri gel­diğinde onu törenle karşılamış. değerli armağanlarla ödüllendirmiştir. Daha son­ra M oğallar'la tabilik antiaşması imzalan­dı ve Batu Han, Sulfan ll. Gıyaseddin Key­husrev'e tabiliğinin işareti olarak ok. yay. kılıç ve börk gönderdi. Böylece Ortado­ğu'nun en kuwetli devleti olan Anadolu Selçukluları Kösedağ bozgunuyla tabi devlet durumuna düşmüş, devlet gelir­lerinin önemli bir kısmı her yıl Moğollar'a gönderilmeye başlanmış. bu vergi gittik­çe artarak devleti de halkı da yoksullaş­tırmıştır.

BİBLİYOGRAFYA :

İbnü 'ı-Actlm . Zübdetü'l-f:ıaleb, lll, 269; İbn Bl­bl. el-Evamirü'l-'Ala'iyye, s. 514-540; a.e.: Selçukname(trc. Mürsel Öztürk). Ankara 1982, ll, 62-82 ; İbnü'I-İbrl. Taril:_ıu Mul:_ıtaşari 'd-dü­vel (nşr. AntGn Salihani el -Yes01). Beyrut 1890, s. 251 -252; Aksarayi, Müsameretü 'l-al:_ıbtır,

s. 33; Eflaki. Meni'ıkıbü '1-'tıri{in, 1-11, b k. İn­deks; TarTh-i Al-i Selçuk (nşr. ve tre. Feridun Nafiz Uzluk). Ankara 1952, s. 31-32; Osman Tu­ran, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971 , s. 427-450; a . mıf .. "Keyhüsrev II", İA, VI, 624-627; Cl. Cahen. Osmanlılar'dan Önce Ana­dolu'da Türkler(trc. Y ıldız Moran). İstanbu l 1979, s. 141-145; a.mlf .. "Köse Dagh", EJ2 (İng . ) , V, 271-272; Mehmet Ali Çakmak, Köse­dağ Savaşı (yüksek lisans tezi . I 992). Gazi Üni­versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Faruk Sü­mer, "Anadolu'da Moğollar", Selçuklu Araş­tırmaları Dergisi, ı, Ankara 1969, s. 9-1 O.

Iii FARUK SüMER

L

KÖSEM SULTAN

KÖSEM SULTAN (ö . 1061/1651)

IV. Murad ve Sultan İbrahim'in annesi, valide sultan.

_j

Hayatının ilkyılları hakkında kaynaklar­da bilgi yoktur. Saraya ne zaman ve nasıl alındığı, ailesinin kimliği bilinmemekle beraber Ortodoks bir papazın kızı olduğu. muhtemelen Bosna taraflarından geti­rildiği ileri sürülür. Kaynaklarda Kösem adıyla birlikte Mahpeyker adı da geçer. Haremde asıl adının Mahpeyker olduğu. daha çok tanındığı Köse m 'in ise lakap ola­rak kendisine verildiği anlaşılmaktadır.

Kösem lakabını Mahpeyker adının anla­mından da hareketle pürüzsüz, güzel bir cildi bulunmasından dolayı almış olması kuwetli bir ihtimaldir. Ayrıca Kösem adı ­

nın "koyun sürüsü önünde giden koç" ma­n asma geldiği ve bu bakımdan onun li­derlik vasfına işaret ettiği de belirtilir.

Öldürüldüğü sırada altmış iki yaşında olduğu rivayet edildiğine göre 1589'da doğduğu söylenebilir. Saraya geldiğinde güzelliğiyle 1. Ahmed'in dikkatini çekmiş ve onun en önde gelen hasek.isi olmuş­tur. Oğlu Murad'ı (IV.) 1021 'de (1612) dünyaya getirdiğine göre Kösem'in sara­ya geliş yılının en geç 1018-1019 (1609-161 O) yılları olması gerekir. 1 024 'te (1615) İbrahim ' in ve ardından Kasım'ın doğumu ile sarayda gider.ek ön plana çıkmaya başlayan Kösem Sultan'ın 1. Ah­med'in ölümcül humma hastalığına tu­tulması üzerine oğullarına saltanatı ha­zırlama yolunda çeşitli faaliyetlere giriş­tiği , bunu sağlamak için 1. Ahmed'in ve­fatından sonra onun MahfirGz Hatice Sultan'dan doğma oğlu Osman'ın yerine lll. Mehmed'in oğlu ve ı. Ahmed'in kar­deşi Mustafa'yı tahta çıkarttığı. böylece saltanat sisteminde önemli bir değişikli­ğe yol açmış olduğu ileri sürülür. Kösem Sultan'ın bu olaylardaki rolü hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte saray çevrelerinde ve kamuoyunda büyük tep­kilere yol açan kardeş katli uygulamasının sona erişinde oğullarını koruma amaçlı da olsa nisbi bir payı olduğu açıktır.

Kösem Sultan, ı. Mustafa'nın iki salta­natı ile ll. Osman'ın padişahlığı dönemin­de Eski Saray'da altı yıl kadar ikamet etti. Oğlu IV. Murad'ın tahta çıkışı (ı 4 Zilkade ı 032 /9 Eylül ı 623) ona arzuladığı gücü sağladı, Eski Saray'dan Topkapı Sarayı'na özel bir törenle gelip valide sultan oldu. Murad'ın henüz on iki yaşında bulunması

273