II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN...

145
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLAR ARASI EKONOMİK İLİŞKİLER ANABİLİM DALI (EKONOMİ-MALİYE) II. DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA TRANSATLANTİK İLİŞKİLERİN EKONOMİK VE SİYASİ BOYUTU Yüksek Lisans Tezi Özge Kalmış Ankara-2007

Transcript of II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN...

Page 1: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLAR ARASI EKONOMİK İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

(EKONOMİ-MALİYE)

II. DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA

TRANSATLANTİK İLİŞKİLERİN

EKONOMİK VE SİYASİ BOYUTU

Yüksek Lisans Tezi

Özge Kalmış

Ankara-2007

Page 2: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLAR ARASI EKONOMİK İLİŞKİLER

ANABİLİM DALI (EKONOMİ-MALİYE)

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA

TRANSATLANTİK İLİŞKİLERİN

EKONOMİK VE SİYASİ BOYUTU

Yüksek Lisans Tezi

Özge Kalmış

Tez Danışmanı

Prof.Dr.Belgin Akçay

Ankara-2007

Page 3: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

ÖZET Bu çalışma Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Avrupa ülkeleri arasında II.

Dünya Savaşı sonrasında yoğunlaşan siyasi ve ekonomik ilişkileri konu almaktadır.

Fakat ilişkilerin ilk yıllarında güvenlik kaygısı ön planda olduğu için, çalışmada

gerektiği ölçüde askeri ilişkilere de yer verilmiştir.

Bu çalışma sonucunda görülmüştür ki, Amerika Birleşik Devletleri ile

Avrupa ülkeleri arasındaki yakın ilişkiler ABD tarafından ilan edilen Truman

Doktrini ve Marshall Yardımları ile yoğunlaşmış, ilişkilerin askeri boyutu da

NATO’nun kurulması ile kurumsal bir kimlik kazanmıştır. 1950’li yıllardan sonra

ilişkiler eski yoğunluğunu yitirmiş, AB kendi içerisinde entegrasyona gitmiş, ABD

dikkatini uzak doğuya kaydırmıştır. İleriki yıllarda Avrupa’nın da ekonomik bir güç

olarak sivrilmesiyle, özellikle 1990’lardan sonra ilişkilerin askeri ve siyasi boyutu

eski önemini yitirmiş ancak ekonomik anlamda ülkeler arası ticaretin

serbestleştirilmesi için ABD ve Avrupa ülkeleri önce GATT ve daha sonra Dünya

Ticaret Örgütü bünyesinde beraber mücadele etmişler, kendi aralarında da

Transatlantik Gündem, Atlantik Ötesi İş Diyalogu gibi yapılanmalar

oluşturmuşlardır.

Çalışmada ayrıca ekonomik ilişkilerin bir parçası olarak Euro-Dolar rekabeti

de incelenmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Dolar, kurulan IMF, Dünya

Bankası gibi kuruluşların da etkisiyle uluslararası piyasalarda tek hakim para

statüsünü korumuş, ancak 2002 yılında Euro nakit para olarak kullanılmaya

başlamasıyla, henüz Doların tahtını sarsamasa da Dolara güçlü bir rakip haline

gelmiştir.

Page 4: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

ABSTRACT

This study is about the intense political and economic relationship after

World War II between USA and Europe. Since, especially in the earlier years

security concern was the main point in relationships, it is also analyzed where

necessary.

In this study, it is examined that, the relationship between America and

Europe intensified by the Truman Doctrine and Marshall Plan that is announced by

the American Government. The military aspect of this strong support was the

founding of NATO. This strong relationship loosened after 1950’s. European

Countries integrated between themselves and USA directed its attention to Far East

Countries. In the following years, as Europe strengthened as an economic power, the

importance of the military and political aspects of the relationships diminished and

the trade relationships developed and America and Europe worked together in GATT

and the WTO to decrease the trade barriers between themselves and also initiated

some initiatives like Transatlantic Business Dialogue and the Transatlantic Agenda

in order to develop economic relationships.

In this study, Euro-Dollar competition is also analyzed as a subtitle of

economic relations. After World War II Dollar became the unique international

Money in international financial markets. But after the foundation of Euro in 1999,

although it didn’t replace the Dollar it became a strong competitor to the Dollar.

Page 5: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

i

İÇİNDEKİLER

TABLOLAR........................................................................................................... iii

ŞEKİLLER ............................................................................................................. iv

KISALTMALAR......................................................................................................v

GİRİŞ ...................................................................................................................... 1

BİRİNCİ BÖLÜM ................................................................................................... 4

TRANSATLANTİK İLİŞKİLERİN SİYASİ BOYUTU .......................................... 4

A- SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE İLİŞKİLERİN SİYASİ BOYUTU........ 4

1. İkinci Dünya Savaşı Sonrası Dünyanın Genel Görünümü ......................... 4

2. Truman Doktrini....................................................................................... 8

3. 1940’lı Yıllarda Almanya Sorunu ............................................................12

4. Batı Avrupa’nın Komünizm Tehdidine Karşı Birleşmesi .........................16

5. NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü)’nun Kurulması....................20

6. 1950’li Yıllarda Transatlantik İlişkiler .....................................................29

7. 1960’lı Yıllarda Transatlantik İlişkiler .....................................................42

B- YUMUŞAMA DÖNEMİNDE İLİŞKİLERİN SİYASİ BOYUTU...........52

1. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı ve Helsinki Belgesi ..................52

2. 1970’li Yıllarda ABD Dış Politikası ........................................................57

3. 1980’lerde Yaşanan Gelişmeler ve Doğu Avrupa’daki Dönüşüm.............61

4. Yeni Avrupa'nın Mimarları......................................................................63

İKİNCİ BÖLÜM ....................................................................................................65

TRANSATLANTİK İLİŞKİLERİN EKONOMİK BOYUTU.................................65

A- 1945-1990 ARASI YAŞANAN EKONOMİK GELİŞMELER ................65

1. 1945 Sonrası Yaşanan Ekonomik Gelişmeler...........................................65

2. Marshall Planı .........................................................................................72

2. Petrol Bunalımı ve OPEC.......................................................................80

3. Batı Avrupa’da Ekonomik Entegrasyon...................................................84

B- 1990 SONRASI DÖNEMDE TRANSATLANTİK EKONOMİK

İLİŞKİLERİN KURUMSAL BOYUTU .............................................................88

1. Transatlantik Gündemi ............................................................................89

2. Atlantik Ötesi İş Diyalogu .......................................................................90

3. Atlantik Ötesi Ekonomik İşbirliği (AEİ) ..................................................93

Page 6: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

ii

C- AB VE ABD EKONOMİLERİNDE MAKROEKONOMİK

GÖSTERGELERLE GELİŞMELER ..................................................................95

1. Nüfus ......................................................................................................95

2. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ..........................................................96

3. Enflasyon ................................................................................................97

4. İşsizlik.....................................................................................................98

5. Cari İşlemler Dengesi ..............................................................................99

6. Transatlantik İlişkilerin Ticaret Hacmi...................................................101

D- ULUSLARARASI PARA OLARAK ABD-AB REKABETİ.................114

1 Euro’nun Ortaya Çıkışıı.........................................................................114

2. Uluslararası Para Olarak Euro................................................................115

3. Euro-Dolar Rekabeti..............................................................................118

4. Euro-Dolar Rekabetinin Geleceği ..........................................................122

SONUÇ ................................................................................................................130

KAYNAKÇA .......................................................................................................132

Page 7: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

iii

TABLOLAR

Tablo 1: Marshall Yardımlarının Dağılımı (03.04.1948-30.06.1952) ..................79

Tablo 2 : AB ve ABD'nin Ana Ticari Ortaklarıyla Ticareti(2005) ...................107

Tablo 3 : AB’nin Dış Ticaretinde ABD’nin Payı (Sektörel Olarak/ 2001-05)...109

Tablo 4 : ABD Cari Açığı ve Döviz Kurları .......................................................122

Tablo 5 : Dünya Resmi Döviz Rezervlerinin Kompozisyonu ............................129

Page 8: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

iv

ŞEKİLLER

Şekil 1 : Marshall Yardımlarının Ülkelere Göre Dağılımı (%).................................78

Şekil 2 : AB ve ABD Nüfusu .................................................................................95

Şekil 3 : AB ve ABD’de GSYİH.............................................................................96

Şekil 4 : AB ve ABD’de Enflasyon (Yıllık % Değişim/ Tüketici Fiyatları ile)........97

Şekil 5 : AB(15) ve ABD’de İşsizlik (%) ................................................................99

Şekil 6 : Bazı AB Ülkeleri ve ABD’de Cari İşlemler Dengesi (GSYİH’nın %’si

olarak) ..................................................................................................................100

Şekil 7 : AB ve ABD’de Cari İşlemler Dengesi (Milyar $)...................................101

Şekil 8 : AB-25'in ABD İle Arasındaki Mal Ticareti .............................................104

Şekil 9 : AB-25’in ABD ile Arasındaki Hizmet Ticareti........................................104

Şekil 10 : AB-25’in Hizmet Ticaretinde ABD’nin Pay..........................................105

Şekil 11 : AB(25) ve ABD Arasındaki Doğrudan Yabancı Yatırımlar ..................108

Page 9: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

v

KISALTMALAR

AB Avrupa Birliği

ABD Amerika Birleşik Devletleri

AEİ Atlantik Ötesi Ekonomik İşbirliği

AET Avrupa Ekonomik Topluluğu

AGİK Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı

AİD Atlantik Ötesi İş Diyalogu

BM Birleşmiş Milletler

DTÖ Dünya Ticaret Örgütü

EFTA Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi

EURATOM Avrupa Atom Birliği

GATT Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması

GSYİH Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

IMF Uluslararası Para Fonu

NAFTA Kuzey Atlantik Serbest Ticaret Alanı

NATO Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü

OAPEC Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütü

OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü

OEEC Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü

OPEC Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü

Page 10: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

1

GİRİŞ

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkeleri toplumsal anlamda

yakın kimliklere sahiplerdir. Atlantiğin iki yakasındaki ülkelerin arasındaki ilişkiler,

özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında çok daha ileri bir düzeye ulaşmıştır. Bunun

temel nedeni, ABD’nin o güne kadar sürdürdüğü tecrit politikasının o tarihten

itibaren sürdürülmesi halinde, Avrupa kıtasının Sovyetler Birliği denetimine girme

riski bulunması ve bunun da Amerikan ekonomisinin, en büyük pazarını ve

ekonomik ortağını kaybetmesi anlamına gelmesidir. Bu nedenle, 1945 sonrası

dönemde Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa'nın olası bir Sovyet saldırısına

karşı savunmasını üstlenmiş, bu ittifak Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü

(NATO)'nun kurulmasıyla kurumsal bir nitelik kazanmıştır. İlk yıllarda özellikle

askeri niteliğiyle öne çıkan bu yakın ilişkiler, daha sonra Soğuk Savaşın merkezinin

Uzak Doğuya kaymasıyla eski yoğunluğunu yitirmiştir.

1950'li yıllara bakıldığında, ABD’nin genel olarak dünya siyasetiyle ilgili

girişimlerinde tek taraflı hareket ettiği ve müttefikine danışmadığı

gözlemlenmektedir. Bu yıllardan itibaren, Avrupa'da da ABD’nin Avrupa işlerine bu

kadar müdahale etmesinden rahatsızlık duyulmaya başlanmış ve daha bağımsız bir

Avrupa kimliği oluşturulması öncelikli hale gelmiştir. 1950’li yıllardan 2000’li

yıllara uzanan süreçte, Batı Avrupa devletleri, öncelikle ekonomik entegrasyonu

gerçekleştirerek siyasi entegrasyona ulaşmayı hedeflemişlerdir. Gümrük Birliği,

Avrupa Tek Senedi, Ekonomik ve Parasal Birlik bu yönde atılan başarılı adımlar

olmuş ve Avrupa Birliği’ni dünyanın önemli ekonomik güçlerinden birisi haline

getirmiştir.

Page 11: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

2

Soğuk Savaş yıllarında transatlantik ilişkilerin temel dayanağı askeri boyut

iken, 1989 yılından sonra Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Soğuk Savaşın sona

ermesiyle, o güne kadar günden güne gelişen ekonomik ilişkiler önemli hale gelmiş,

transatlantik ticaret hacmi Dünya ticaretinin yaklaşık %35'ini oluşturur duruma

gelmiştir. Atlantiğin her iki yakasındaki ülkeler birbirinin ana ticari ortağı

durumundadırlar. Bu nedenle zaman zaman ABD’nin Irak'ı işgali gibi siyasi

nedenlerle iki taraf arasındaki ilişkiler gergin dönemler geçirse de iki blok arasında

ciddi bir sorunun baş göstermesi zor görünmektedir.

Bu çalışmada, Dünyanın bu iki büyük gücünün arasındaki ekonomik ve siyasi

ilişkilerin gelişimi ve bugüne ait durumu ele alınmıştır. Çalışma, ilişkilerin

temellerinin atıldığı ve ABD’nin tecrit politikasından vazgeçerek, Avrupa işlerine

müdahil olmaya başladığı dönem olması nedeniyle, II. Dünya Savaşı sonrası dönemi

başlangıç noktası olarak almıştır. Transatlantik ilişkiler olarak adlandırılan, Avrupa

Birliği-Amerika Birleşik Devletleri ilişkilerinin ekonomik, siyasi ve askeri olmak

üzere üç önemli boyutu bulunmaktadır. Askeri boyut, bu çalışmanın dışında

tutulmuş, birinci bölümde siyasi ilişkilerin gelişimi, ikinci bölümde ise ekonomik

ilişkilerin gelişimi ele alınmıştır. Özellikle siyasi ilişkiler incelenirken, iki zorlukla

karşılaşılmıştır. Bunlardan birincisi, incelemede ilişkilerin askeri boyutunun dışarıda

bırakılmasının zorluğu, diğeri de iki taraf arasındaki ilişkilerin Sovyetler Birliği ile

olan ilişkilerden soyutlanmasının zorluğu olmuştur. Bunun temel nedeni, her iki

bloku yakınlaştıran temel unsurun, komünizme karşı mücadele olmasıdır. Sovyetler

Birliği’nin “öteki” olarak tanımlanması, bir “biz” algılaması oluşmasını sağlamış,

Avrupa’nın savunulması, her iki blokun da ortak kaygısı haline gelmiş ve ilişkiler

askeri temele oturtularak, ekonomik ve siyasi anlamda da işbirliğine gidilmiştir. Bu

Page 12: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

3

nedenle, çalışma içerisinde, konunun esasına ilişkin olmamasına rağmen sık sık

ilişkilerin askeri boyutuna ve Sovyetler Birliği ile soğuk savaş döneminde yaşanan

gelişmelere de yer verilmiştir.

Bu çalışmanın birinci bölümünde, transatlantik ilişkilerin siyasi boyutu ele

alınmış, 1945 sonrası siyasi ilişkilerin gelişimi tarihsel perspektif içerisinde

aktarılmıştır. İkinci bölümde ise, ekonomik ilişkiler ele alınmış, öncelikle tarihsel

süreçte yaşanan önemli gelişmelere değinilmiş, sonra ilişkilerin bugünkü kurumsal

altyapısı ele alınmış, daha sonra ise, belirli makroekonomik göstergeler açısından her

iki blokun karşılaştırması yapılmış ve ticari ilişkileri analiz edilmiştir. Son olarak

1999’da Euro’nun kaydi para olarak ortaya çıkmasından itibaren gündeme gelen

Euro-Dolar rekabeti incelenmiştir.

Page 13: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

4

BİRİNCİ BÖLÜM

TRANSATLANTİK İLİŞKİLERİN SİYASİ BOYUTU

A- SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE İLİŞKİLERİN SİYASİ BOYUTU

1. İkinci Dünya Savaşı Sonrası Dünyanın Genel Görünümü

İkinci Dünya Savaşı fiilen 8 Mayıs 1945'i 9 Mayıs'a bağlayan gece yarısı

Alman Yüksek Komutanlığı adına Friedeburg Keitel Stunpff'un Berlin'de Nazi

Almanyası'nın teslim belgesini imzalamasıyla sona erdi. Almanya dahil tüm Avrupa,

böylece esas olarak iki güç; Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri

tarafından faşizmden kurtarılmış oldu.1 ABD kuşkusuz savaştan en güçlü askeri güç

olarak çıktı. Başkan Roosevelt ve Truman yönetimindeki demokrat yönetim, ülkenin

etkili diğer birçok politikacısıyla birlikte, geleneksel tecrit politikasından

vazgeçilmesi gerektiğine, ABD’nin kaçınamayacağı global sorumlulukları olduğuna

karar verdiler.2 Kuşkusuz Başkan Roosevelt, ‘ABD dünya politikasında daha aktif

bir rol oynamalı’ derken ABD’nin her zaman ve her olaya dahil olmasını

kastetmiyordu. ABD, dünyadaki sorumluluğun Sovyetler Birliği ve diğer güçlü Batı

Avrupa ülkeleriyle paylaşılmasını istiyordu.

ABD savaş sonrası dönem için önerdiği dünya modelinde; İngiltere’nin

Akdeniz ve Orta Doğunun jandarmalığı görevine kaldığı yerden devam etmesini,

1 B. Bektaş , D. Türk , H. Bıyık , vd. “Soğuk Savaşın Kaynakları ve NATO’nun Kuruluşuna Yol

Açan Gelişmeler”, NATO, http://bucatarih.sitemynet.com/seminer/karma/nato.html (26.02.2006)

2 Derek W. Urwin, Western Europe Since 1945: A Political History, 4th Ed., London and New York:Longman, 1989., s..59.

Page 14: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

5

Fransa’nın Batı Avrupa’da hakim olmasını, Sovyetler Birliği’nin Doğu Avrupa’da

etkili olmasını ve bu dört gücün Avrupa’da Almanya’yı kontrol etmek üzere işbirliği

yapmalarını öngörüyordu. Bu dört güç dünyada da Çin ile birlikte Birleşmiş Milletler

kapsamında lider rolü üstleneceklerdi.3 Fakat ABD böyle bir dünya modeli

öngörürken doğru tahlil edemediği bazı gerçekler vardı. Almanya ve Japonya’nın

uğradıkları kesin askeri yenilgiler sonucu, anılan iki büyük gücün Sovyetler

Birliği'nin batısında ve doğusunda İkinci Dünya Savaşı’na kadar oluşturdukları

dengeler çökmüş ve yerleri doldurulamadığından büyük birer kuvvet boşluğu

oluşmuştu. Avrupa'nın başlıca galipleri, yani İngiltere ve Fransa savaştan son derece

yorgun ve zayıf düşmüş bir durumda çıkmışlardı. Her ikisinin de imparatorlukları,

komünistlerin de aktif bir biçimde katkıda bulundukları, sömürgeciliğin tasfiyesine

yönelik milli kurtuluş hareketlerinin baskısı altındaydı.4 İngiltere’nin, elinde bulunan

kısıtlı kaynakları sadece kendi ekonomisi için kullanabilmesi mümkün

olabildiğinden, Akdeniz’deki rolü için ayırabileceği çok az kaynağı vardı.5 Bu

durum, İngiltere’nin, 1947 Şubat’ında Amerikan hükümetine, biri Türkiye ve diğeri

de Yunanistan hakkında olmak üzere verdiği iki muhtıra ile açıkça ortaya çıkmıştır.

Bu muhtıralarda, Türkiye’nin Batı savunması için önemi belirtilerek Türkiye’ye hem

ekonomik hem de askeri yardım yapılması gerektiği, İngiltere’nin bu yardımları

yapamayacağı ve hatta Yunanistan’daki askerlerini dahi geri çekmek zorunda

bulunduğu ve dolayısı ile sorumluluğun Amerika’ya düştüğü belirtilmiştir.6 ABD,

bunun yanında Fransa’nın, aslında onun kendi kafasında düşündüğü gibi Batı

Avrupa’da liderliği üstlenmek gibi bir iddiası olmadığını fark etti. Fransız hükümeti

3 Urwin, s..59. 4 B. Bektaş , D. Türk , H. Bıyık , vd. (26.02.2006) 5 Urwin, s.59. 6 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl siyasi Tarihi: 1914-1980, 4.Baskı, Ankara:Kültür Yayınları, 1987,

s.442.

Page 15: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

6

içeride agresif bir tutum sergileyen komünist bir partiye karşı mücadele veriyordu ve

kendi siyasi istikrarsızlığıyla baş etmek zorundaydı. Dışarıda çok fazla kayba

uğradığı koloni savaşlarına dahi yeterli kaynağı çok zor ayırabiliyordu.7

ABD’nin savaş sonrası için öngördüğü modelin gerçekleşmesi mümkün

görünmüyordu. Fransa ve İngiltere’nin, etkili bir güç olamayacak kadar güçsüz

düşmeleri, ABD ile Sovyetler Birliği arasında bir güç paylaşımını getirdi. Eğer ABD

kendi kıtasına hapsolmak istemiyorsa, Avrupa’daki varlığını pekiştirmek zorundaydı.

Savaştan sonra geçen iki yıl, savaş zamanında oluşan dostlukların kaybolmasına

neden oldu. Zaman içerisinde gelişen olaylar Sovyetler Birliği’nin batıya doğru

ideolojik ve askeri bir yayılma hareketi için çeşitli bölgelerde oluşan zayıflıkları

kolladığını gösteriyordu.8 İnsan zayiatına ilişkin rakamlar da göstermektedir ki,

Avrupa'daki savaşın kaderi Doğu cephesi ve Balkanlarda belirlenmiş; savaştan en

çok maddi tahribata ve insan kayıplarına uğrayarak çıkma pahasına, Polonya,

Macaristan, kısmen Avusturya, Çekoslovakya, Romanya ve Bulgaristan mihver

güçlerinden ya da mihvere bağımlı rejimlerden Sovyetler Birliği tarafından

arındırılmıştır. Eski Almanya'nın doğu kesimi Sovyetler tarafından işgal edilmiş,

Yugoslavya'da 1948'e kadar Sovyetler Birliği ile iyi ilişkiler içinde kalan bir

komünist rejim kurulmuş ve Yunanistan akıbeti belirsiz bir iç savaşa sürüklenmiştir.

Dolayısıyla, Orta Avrupa, ve Balkanlarda askeri altyapıya dayalı kesin bir Sovyet

üstünlüğü oluşmuştur.9

Yunanistan’daki gerilla savaşı, Fransa ve İtalya’daki komünist girişimler,

Finlandiya’ya empoze edilen Sovyet düşünceleri, Almanya üzerindeki tartışmalar,

7 Urwin, s.59 8 Urwin, s.59. 9 B. Bektaş , D. Türk , H. Bıyık , vd. (26.02.2006)

Page 16: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

7

Çekoslovakya’daki komünist darbe, Berlin ablukası birbiri ardına gelişti. Bütün bu

olaylar Sovyet ideolojilerinin yayılışına işaret ederken aynı zamanda Avrupa’nın

askeri güçsüzlüğüne de vurgu yapıyordu. Tüm bu olaylar ABD’nin Avrupa

meselelerinin içine çekilmesine neden oldu. ABD okyanusun öteki yakasına

hapsolup kalmak istemiyorsa Avrupa’nın yanında yer almalıydı. Avrupa’nın Sovyet

kontrolüne girmesi demek dünyanın en büyük ekonomik merkezlerinden birinin

ABD’nin kontrolünden çıkması demekti.10

ABD, bu gelişmeler üzerine geleneksel tecrit politikasından vazgeçmeye

başlamış ve Avrupa ülkeleriyle, komünizme karşı ortak bir mücadele vermiş, Avrupa

ülkelerinin komünizmin etkisi altına girmemesi için Avrupa’ya, özellikle soğuk

savaşın sonlarına kadar siyasi, mali ve askeri destek vermiştir.

Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Avrupa’nın bu dönemde dış

politikalarında paralel hareket etmelerine en güzel örnek, Birleşmiş Milletler

Güvenlik Konseyi’nde sergiledikleri tutumdur. Birleşmiş Milletler, 1944 yılında,

1919 yılında kurulmuş olan Milletler Cemiyeti’nin temelleri üzerine kurulmuştur.

Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi olmak üzere iki ana karar mekanizması

bulunmaktadır. Genel Kurul’da her üye ülkenin bir oy hakkı bulunmakta ve kararlar

üçte ikilik çoğunlukla alınmaktadır. Güvenlik Konseyi’nde ise 5 büyük devlet olan

Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, İngiltere, Çin ve Sovyetler Birliği’nin daimi oy

hakkı ve veto yetkisi bulunmaktadır. Güvenlik Konseyi, büyük devletlerin, savaş

sonrası dünya düzenini şekillendirmek üzere aralarında konuşup uzlaşabilecekleri bir

platform olması amacıyla oluşturulmuştu. Ancak, savaş zamanı kurulan ittifakların

savaş sonrası dönemde bozulması Güvenlik Konseyi’nin etkili kararlar alabilmesini 10 Urwin, s.59.

Page 17: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

8

güçleştirmiştir. Çin’de Komünist güçler yönetimi ele geçirip ulusalcıları ülkeden

göndermiş, Sovyetler Birliği ise gitgide daha negatif bir tavır sergilemeye başlamış,

hemen her konuda veto yetkisini kullanır olmuştur. Buna karşılık Batı Avrupa ve

Amerika’nın üç büyük devleti olan ABD, Fransa ve İngiltere, ortaklıklarının bir

simgesi olarak her konuda ortak hareket eder olmuşlardır. 11

Daha önce de belirtildiği üzere, bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri

gelişen Komünist tehdit üzerine geleneksel tecrit politikasından vazgeçmiş ve

Avrupa işlerinde söz sahibi olmaya başlamıştır. 1947 yılında ilan edilen Truman

Doktrini, bu politika değişikliğinin siyasi anlamdaki ilk adımı olarak

değerlendirilebilir. Bu doktrin, esas olarak Yunanistan ve Türkiye’yi kapsamasına

rağmen, ABD’nin, Avrupa’da gelişen siyasi olaylara ilk aktif müdahalesi olması

açısından önemlidi.

2. Truman Doktrini

ABD’yiı tecrit politikasından vazgeçmeye ve harekete geçmeye yönlendiren

Doğu Akdeniz’de gelişen Komünist girişimler olmuştur. Bir taraftan Komünist

gerillalar Yunanistan’da kontrolü ele geçirmeye çalışırken bir taraftan da Sovyetler

Birliği, Türkiye’ye Karadeniz Boğazları’nda söz sahibi olmak, özellikle savaş

gemilerinin kiralanması ve askeri konularda ortak savunma amaçları geliştirilmesi

gibi konularda baskı uyguluyordu. Bunun dışında, Yugoslavya’yı Trieste üzerindeki

iddia ettikleri haklar konusunda destekliyor, ayrıca İran’ı eski İtalyan sömürgeleri

olan Tripolitania ve Eritrea’yı alması konusunda yönlendiriyordu. Ayrıca, Asya’da

Mao Zedong’un kuvvetleri Çin’deki sivil savaşı yavaş yavaş kazanıyorlardı. Dolayısı

11 Urwin, s.61.

Page 18: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

9

ile Yunanistan’daki gelişmeler o ülkeye özgü bir olay değil, global bazda gelişen

bazı olayların bir parçasıydı. 12

Yunanistan’da 31 Mart 1946 yılında yapılan seçimlerin ardından gelişen

olaylar sonucunda direnişçi Yunan Komünist gerillalar ile İngiltere tarafından

desteklenen muhafazakar, monarşik hükümet arasında sivil savaş başlamıştır.13

Komünist gerillalar ülkenin bir bölümünü ele geçirmişlerdir. Yunanistan hükümeti,

gelişen olaylar karşısında dünyada Akdeniz’in jandarmalığı görevini üstlenmiş olan

İngiltere’nin yardıma gelmesini beklemiş fakat bu gerçekleşmemiştir. Çünkü İkinci

Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’da varlığını sürdürmeye devam edebilen tek

ciddi askeri güç olan İngiltere, yorulmuş ve kendisi de ekonomik sıkıntılarla

uğraşıyor olması sebepleriyle önceliklerini değiştirmek ve askeri harcamalarını

kısmak zorunda kalmıştır. Dolayısı ile bedeli ne olursa olsun Yunanistan’a müdahale

edememiştir. Burada oluşan boşluğu doldurabilecek tek ülke olarak Amerika Birleşik

Devletleri kalmıştır.

Öte yandan, aynı dönemde Türkiye’de de bir takım gelişmeler yaşanmıştır.

Sovyetler Birliği, Türkiye’ye Karadeniz Boğazları’nda söz sahibi olmak, özellikle

savaş gemilerinin kiralanması ve askeri konularda ortak savunma amaçları

geliştirilmesi gibi konularda baskı uygulamıştır. Sovyet baskısına karşı direnebilmek

için Türkiye 650.000 kişilik bir ordu oluşturmuştur. Bu ordu ülkenin zaten zayıf olan

12 Urwin, s.64. 13 Daniel R. Brower, The World in the Twentieth Century: The Age of Global War and

Revolution ,2nd Ed., New Jersey:Prentice Hall, 1992, s.175.

Page 19: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

10

ekonomisine bir yük getirmiş ve halkın tepkisini çekmiştir.14 Başkan Truman

yaşanan bu gelişmeler üzerine, Doğu Akdeniz’de İngiltere’nin çekilmesiyle oluşan

boşluğu doldurmayı kabul etmiştir. Fakat Başkan’ın bu kararı sadece küçük bir

ülkede oluşan bir Komünist ayaklanmanın önünü kesmekten çok daha önemli şeyleri

sembolize etmektedir. Truman, geleneksel Amerikan politikası olan tecriti terk etmiş

ve 12 Mart 1947’de Truman Doktrini’ni ilan etmiştir.15

Başkan Truman 12 Mart 1947 tarihinde Kongre’ye yaptığı konuşmada,

Yunanistan ve Türkiye’nin ciddi ekonomik sıkıntı içinde olduğunu ve içinde

bulunduğu sosyal problemleri ancak Amerikan yardımı ile gerçekleşecek hızlı bir

modernleşme süreci ile aşabileceğini savunmuştur.16 Türkiye’nin toprak

bütünlüğünün korunmasının Ortadoğu düzeninin korunması için bir zaruret olduğu

belirtilmiş ve Türkiye ile Yunanistan’ın durumlarının birbirlerine bağlılığı şöyle

ifade edilmiştir: “Eğer Yunanistan silahlı bir azınlığın kontrolü altına düşerse, bunun

Türkiye için neticeleri çok ciddi olur. Böyle bir halde karışıklık ve düzensizlilk bütün

Orta Doğu’ya yayılabilir.”17 Truman’a göre, “Totaliter rejimler sefaletin ve

yoksulluğun içinde büyürler. Halkın daha iyi bir yaşam için bir umudu kalmadığında,

daha da güçlenirler. O yüzden o umudun canlı tutulması gerekir.” Truman, bu

görüşten yola çıkarak, ABD’nin, Polonya, Romanya ve Bulgaristan’da olduğu gibi,

kendilerine totaliter rejimler empoze edilmeye çalışılan özgür halklara, kurumları ve

toplumsal bütünlüklerini ayakta tutabilmeleri için yardım etmesi gerektiğini

savunmuştur. Bu noktadan hareketle, Kongreye 400 Milyon $ ekonomik ve askeri

14 F.R.Willis, Europe In The Global Age, 1939 to the Present, Davis: Harper&Row Publishers,

University of California, 1968, s.193. 15 Urwin, s.65. 16 Larry I. Bland, ‘The Truman Doctrine’, Marshall and the Plan,

http://www.marshallfoundation.org/library/marshall_and_the_plan.html (02.04.2007) 17 Armaoğlu,, s.442.

Page 20: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

11

yardım yapılması için teklif götürülmüş ve girişim ilk başta ABD’de ciddi saldırılara

maruz kalmış olsa da daha sonra Temsilciler Meclisi ve Senato’dan yüksek oranda

oy alarak kabul edilniştir. Bu yardımın 250 Milyon $’ı Yunanistan’a, 150 Milyon $’ı

ise Türkiye’ye verilmiştir.18 Bu doktrin, ABD’nin dünyanın herhangi bir yerinde

komünizmin yayılmasını önlemeyi görev edindiğini göstermektedir.19 ABD, 1947

yılının başından başlayarak, yalnız Yunanistan ile Türkiye’ye askeri yardım

yapmakla kalmamış, aynı zamanda dış politikasında yeni bir unsur olarak “Sovyetler

Birliği’ni Çevreleme Politikası”nı (Containment Policy) benimsemiştir.20

Amerikan yardımı, Yunanistan’ın Komünist gerillalarla mücadelesinde ciddi

katkı sağlamıştır. Bunun yanında hükümetin konumu da, genel af ilan edilmesi,

İkinci Dünya Savaşı kahramanı General Papagos’un komutanlığa getirilmesi ve 12

Nisan 1947’de Kral Paul’ün Kral II. George’un yerine geçmesi ile güçlenmiştir. 1949

yılının sonlarına doğru Komünist güçler yenilgiye uğratılmış, Yunanistan, Truman

programı çerçevesinde 648 Milyon dolar yardım almış ve bunun 529 Milyonu askeri

harcamalar için kullanılmıştır. Türkiye ise aldığı yardımın 100 Milyonunu askeri

harcamalar için kullanmış, geri kalan kısmını daha acil olan diğer ihtiyaçlar için

kullanmıştır. Daha sonraki dönemde Türkiye’deki ABD kuvvetleri sayıca hızla

artmış ve 14.000’e ulaşmıştır. Türkiye’nin bundan sonraki 13 yıl içerisinde ABD’den

aldığı askeri yardımın toplam tutarı ise toplam 2 Milyar Doları bulacaktır.21

18 Larry I. Bland, (02.04.2007) 19 Willis, s.193. 20 Oral Sander, Siyasi Tarih: 1918-1994, 10.Baskı, Ankara:İmge Kitabevi, Nisan 2002, s.258. 21 Willis, s.194.

Page 21: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

12

3. 1940’lı Yıllarda Almanya Sorunu

Truman Doktrini’nin ilanından sonra, ABD’nin Avrupa kıtasıyla ilgili en

yoğun dahil olduğu konu, Almanya’nın geleceği üzerine yaşanan tartışmalar

olmuştur. Bu konu daha çok Sovyetler Birliği ile ABD önderliğindeki Batılı

Devletler mücadelesi şeklinde gelişmiştir. Ancak, özünde bir Avrupa ülkesinin

geleceğiyle ilgili olan bu olayın çözümlenmesi sürecinde ABD’nin çok yoğun ilgisi

ve müdahalesi söz konusu olduğu için bu çalışmada bu konuya yer verilmiştir.

Almanya, savaş sonrasında dört büyük gücün denetimi altına alınmıştır. Başta

Almanya’ya karşı izlenen politika silahsızlandırma ve cezalandırma yönündeyken

zamanla Almanya, doğudaki komünist rejimin ve Batılı devletlerin mücadele alanına

dönüşmüştür. Bu nedenle, 1946 yılında ABD, Almanya’ya karşı politikasını

cezalandırmadan yeniden yapılandırmaya dönüştürmüştür. Bu strateji değişikliğinde

Orta Avrupa’da genişleyen Sovyet etkisinin yanında, Almanya’nın getirdiği mevcut

ekonomik yükün de etkisi olmuştur.22

Almanya’nın geleceği üzerine tartışmaların soğuk savaş sonrası dönemde bu

kadar önem kazanmasının iki ana nedeni vardır. Bunlardan ilki, Berlin’in Batılı

kuvvetler denetiminde kalan kısımlarının Sovyet denetim alanının ortasında

kalmasıdır. Bu da Doğu ve Batı Bloku arasında sürekli gerilime neden olmuştur.

Diğer neden ise, Almanya ve Avusturya İkinci Dünya Savaşı Sonrası’nda resmi barış

anlaşmaları imzalanmayan iki devlet olarak kalmış iken, bunlardan Avusturya ile

1955’te imzalanan anlaşma ile Avusturya’nın demokratik ve tarafsız bir ülke haline

gelmiş, Almanya’nın ise geleceğine karar verilmemiş tek ülke olarak kalmış

22 Brower, s.173.

Page 22: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

13

olmasıdır.23 Öte yandan, Batılıların Batı Berlin’deki ve Batı Almanya’daki

faaliyetleri de Sovyetler için can sıkıcı olmaktaydı. Amerika, İngiltere ve Fransa

kendi işgal bölgelerinde gerçek anlamda demokratik bir rejim tatbik ediyorlar ve

ayrıca ekonomik kalkınma için de her türlü çabayı sarfediyorlardı.24 Moskova’da, 12

Mart 1947 tarihinde, Dördüncü Dış İşleri Bakanları Konseyi’nde Başkan Truman’ın

yaptığı konuşma, Almanya barış görüşmelerinde bir uzlaşmaya varılması ihtimalini

zayıflattı. Sovyet Rusya’nın, ABD’nin Avrupa’daki planlarına ilişkin kuşkuları

çoğaldı ve Rusya’nın Doğu Almanya’daki varlığını sürdürmek ve Batı Almanya’da

da bir güç elde etmek yönündeki kararlılığı arttı. Moskova görüşmeleri tam bir

çıkmaza girmiş oldu. Savaş tazminatı, Ruhr bölgesinin denetimi ve Almanya’nın

geleceği gibi konularda Sovyetler Birliği ile Batılı Devletler uzlaşamadıkları için

görüşmeler sonuçsuz kalmıştır. 25

Dış İşleri Bakanları Konseyi’nin 25 Kasım-15 Aralık 1947 tarihleri arasında

Londra’da gerçekleştirdikleri toplantıda müttefik güçler ve Sovyet Rusya arasında

yine anlaşma sağlanamamıştır. Bu durum, giderek iki ayrı Almanya’nın doğmasına

yol açmıştır. 26 Batılı üç devlet, savaş bittikten sonra, Almanya’nın işgal statüsünün

sona ererek bütünlüğünün tekrar kurulabileceğini ümit etmişlerdir. Ancak bu

konferansı Ruslarla anlaşmaya varılması konusundaki başarısızlığın kesinleştiği

nokta olarak değerlendirmişler ve kendi denetimlerinde bulunan üç Alman bölgesinin

birleştirilmesi ve bağımsız bir Batı Alman Devletinin kurulması konusunda

23 Terry Morris ve Derrick Murphy, Europe 1870-1991, 5th Ed, London: Collins Educational,

2003, s.396. 24 Armaoğlu, s.446. 25 Willis, s.194. 26 Willis, s.200.

Page 23: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

14

çalışmalara başlamışlardır.27 Şubat-Haziran 1948 döneminde, İngiliz, Fransız ve

Amerikan delegeleri, Belçika, Lüksemburg ve Hollanda temsilcileri ile Londra’da bir

konferansta bir araya gelmişler ve 7 Haziran 1948 tarihinde batılı üç Alman

bölgesinin birleştirilmesi ile, demokratik, federal bir Batı Almanya’nın

oluşturulacağı duyurulmuş ve bir anayasa hazırlanması için gerekli kişilere yetki

verilmiştir. İşgal güçleri, üç üyeli bir Müttefik Güçler Yüksek Komisyonu (Allied

High Commission ) aracılığı ile denetim yetkisine sahip olmaya devam edeceklerdir.

Bunun yanında Almanya’nın silahsızlanması Askeri Güvenlik Kurulu’nun (Military

Security Board), Ruhr bölgesi kömürünün dağıtılması ise bir uluslararası otoritenin

denetiminde olacaktır. Batı Almanya hemen Marshall Yardımlarından

faydalandırılacaktır. 20 Haziran 1948’de Üç Batı Bölgesinde para reformu

gerçekleştirilmiş, Anayasa 23 Mayıs 1949’da imzalanmış ve halk tarafından

onaylanmış, Almanya Federal Cumhuriyeti, 21 Eylül 1949’da Conrad Adenauer’in

Hristiyan Demokrat Parti Hükümeti’nin seçimleri kazanmasıyla kurulmuştur.

Bu faaliyetlere Sovyet tepkisi, Berlin’in abluka altına alınmasıdır.28 Sovyet

işgal güçleri karayolu ve demiryollarına ambargo uygulayarak Sovyet bölgesinden

Batı bölgesine geçişi engellemişlerdir.29 Böylece Batı Berlin’de yaşayan iki buçuk

milyon insanın temel ihtiyaç maddelerini keserek Batılıları ödün vermeye zorlamayı

amaçlamışlardır. Fakat buna müttefik güçlerin yanıtı hava yolundan Batı Berlin’de

bulunan iki buçuk milyon insanın gıda ve yaşamsal ihtiyaçlarının tedarik edilmesi

şeklinde olmuştur. Öte yandan Batı Berlin’den de doğuya geçişler yasaklanmış ve

27 Armaoğlu, s.446. 28 Sander, s.251. 29 Willis, s.200.

Page 24: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

15

asıl bu durum Doğu Berlin’de yaşayanlar için zorluklara neden olmuştur.30 Tüm

devletler açık bir biçimde bu hareketi desteklemiş olsalar da bu proje büyük ölçüde

ABD tarafından finanse edilmiştir. Çünkü bu yardımın maliyeti çok yüksek olup bu

finansal güç sadece ABD’de bulunmaktadır. Bu şekilde şehre hava yolu ile yapılan

yardım yaklaşık 1 yıl devam etmiştir.

ABD’nin bu desteği Batı Avrupa’ya büyük bir psikolojik destek olmuş ve

ekonomik bir ablukanın Batı’nın Berlin’den vazgeçmesi anlamına gelmeyeceğine

inandırmıştır. Buna karşın Sovyetler Birliği sonunda yenilgiyi kabullenmiştir.

ABD’nin hava üstünlüğü ve nükleer gücü nedeniyle karasal üstünlüğünü

kullanamamıştır.31 Sovyet Rusya bu hareketinden sonuç alamayınca 12 Mayıs

1949’da, “kara ve demir yollarının bir yıl süre ile tamirat nedeniyle kapalı kaldığını

ve artık tamiratın bitmesi nedeniyle yeniden ulaşıma açıldığını” duyurmuştur.32

Bu sürecin sonunda Batı Berlin, Batılı kuvvetler için büyük bir kazanç olmuş

fakat bunun bedeli Almanya’nın ikiye bölünmesi olmuştur. Bu da ileride iki

Almanya’nın tekrar birleşmesi gündeme geldiğinde, Sovyetler Birliği ve Batı Bloku

arasında oluşabilecek bir krizin altyapısını hazırlamıştır. Bunun yanında Doğu Berlin

Sovyet güçlerinin Batılı güçlere karşı girişebileceği bir saldırıyı yönetebileceği bir

yer konumunu almıştır.33 Bunun yanında, Doğu Almanya tarafından çevrili bulunan

Batı Berlin ise komünist blokun ortasında kapitalizmin öncü karakolu rolünü

üstlenmiştir. 34

30 Willis, s.200. 31 Urwin, s. 71. 32 Willis, s.200. 33 Willis, s.200. 34 Georges Langlois vd, 20.Yüzyıl Tarihi, 1.Baskı, İstanbul: Nehir Yayınları, 2000, s.282.

Page 25: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

16

Sovyetler Birliği 1948 yılı Eylül ayında Federal Almanya’nın kurulması

üzerine giriştiği bu faaliyetlerden sonuç alamayınca, 7 Ekim 1949’da kendi işgal

bölgesinde Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etmiştir.

4. Batı Avrupa’nın Komünizm Tehdidine Karşı Birleşmesi

1945-1950 yılları arası Amerika Birleşik Devletleri ile Batı Avrupa arasında

uzun yıllar sürecek olan bir ortaklığın temellerinin atıldığı önemli yıllardır. Marshall

Yardımları’ndan başlayarak Kuzey Atlantik İşbirliği Teşkilatı’nın kuruluşuna kadar

uzanan süreçte atılan adımlar ilişkilerin ekonomik, askeri ve siyasi boyutunun

temelini teşkil etmektedir. Bu dönemde yaşanan en önemli gelişme, Amerika

Birleşik Devletleri –Avrupa Devletleri ilişkilerinin belki de doruk noktasını

oluşturan, Marshall Yardımları olmuştur. Bu konu ilişkilerin ekonomik boyutunun

incelendiği çalışmanın ikinci bölümünde detaylı bir şekilde ele alınacağından burada

değinilmeyecektir.

Marshall Yardım Planı, özünde ekonomik görünmesine rağmen siyasi amacı

olan bir plandır. Bu nedenle Yardımların arkasından yaşanan gelişmeler de siyasi

içerikli olmuştur. Marshall Planı’nı Batı Bloku’nun bir örgütlenişi olarak

değerlendiren Sovyetler Birliği, buna karşılık Cominform’u (Communist Information

Bureau-Komünist Bilgi Bürosu) kurarak komünist devletleri örgütlemeye çalışmıştır.

Bu gelişmenin meyvesi olarak Eylül-Aralık 1947 döneminde, Fransız ve İtalyan

Komünistleri Marshall Planı’nı protesto etmek üzere bir dizi grev düzenlemişlerdir.

Page 26: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

17

Hükümetin hemen eylemcilere karşı harekete geçmesi, ekonomik sıkıntı ve sert

geçen kış işçileri tekrar işbaşına geçmek zorunda bırakmıştır.35

Daha sonraki dönemde Komünist partiler güç kaybetmiş, hükümetin güç

kullanma tehdidi üzerine çıkan olaylardan da çıkar sağlamaya çekinmiş, ve

sendikalar üzerindeki etkileri de azalmıştır. Bu dönemden sonra daha önce tarafsız

kalmayı tercih etmiş olan Danimarka gibi bazı ülkeler Amerikan himayesine ihtiyaç

duymaya başlamış ve Batı Blokuna yaklaşmışlardır.36 Daha sonraki dönemde 1970’li

yıllarda Eurokomünizm düşüncesi belirene kadar herhangi bir ciddi komünist tehdit

oluşmamıştır.

1948 yılının sonlarına doğru Amerika Birleşik Devletleri Avrupa İyileştirme

Programı’nı (European Recovery Programme) devreye sokmuş ve Almanya ve

Berlin’de kalma yönündeki kararlılığını göstermiştir. O tarihten itibaren Sovyet

genişlemesi ABD ile açık bir savaşa girmeden batıya doğru daha fazla

ilerleyemeyecektir. Amerika’nın nükleer üstünlüğü nedeni ile de açık bir savaş kabul

edilebilir görünmemektedir. O halde Sovyetler Birliği için daha fazla genişlemenin

tek yolu yerel Komünist akımların başarılı olmasıdır. Bunun gerçekleşmesi ise

düşük bir ihtimaldir. Daha doğuda, Amerikan baskısı ve garantisi, Türkiye’nin

kararlılığını pekiştirmiş, Yunanistan’da komünist gerillaların güçleri Tito’nun

Sovyetler Birliği ile bağını koparma ve daha bağımsız ulusal bir strateji izleme kararı

almasının ardından büyük ölçüde zayıflamıştır. Yugoslavya’nın da Moskova’nın

uluslar birliğinden ayrılması Yunanistan’ın en büyük tedarik yolunun kapanmasına

35 Willis, s.199. 36 Urwin, s.68.

Page 27: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

18

neden olmuş ve bundan sonra komünist gerillalar ancak savunma yapabilmişlerdir.37

Cominform hiçbir zaman kendisinden beklenen sınırlara ulaşamamıştır. Demir

perdenin arkasındaki etkisi her zaman önemsiz düzeyde kalmış ve 1956’da Varşova

Paktı’nın kurulmasından sonra resmi olarak yara almıştır.

Komünist hareketlerin temel amacının en çarpıcı şekilde görüldüğü olay,

Şubat 1948’de Çekoslovakya’da gerçekleşen darbedir. Başkan Benes ve Dış İşleri

Bakanı Jan Masaryk, 1945’de devletin başına döndüklerinde demokrasi ve

komünizmin yer yüzünde bir arada varolabileceğini temsil eden iki devlet adamı, bu

darbe ile uluslararası arenadan silinmişlerdir. 1948 yılının sonlarına doğru,

Çekoslovakya, Sovyet Rusya’nın en disiplinli uydularından birisi haline gelmiştir.38

Komünistlerin Çekoslavakya’da iktidarı ele geçirmeleri, Sovyet Rusya’nın niyetleri

bakımından Batılılar için bir alarm olmuştur.39 Nihayet tehdidin büyüklüğünü

algılayan Batılı devletler kendi savunmaları için kalıcı bir askeri birlik oluşturmaya

karar vermişlerdir.40

Kalıcı bir askeri birlik oluşturma konusunda liderliği Ocak 1947’de Bevin

üstlenmiş ve Fransız Başbakanı Leon Blum’a Alman saldırganlığına karşı ortak bir

yardım ve birlik anlaşması yapma önerisinde bulunmuştur. Anlaşma, 4 Mart 1947’de

Dunkirk’de imzalanmıştır. 22 Ocak 1948’de Bevin, İngiltere’nin Avrupa’nın dışında

kalamayacağı ve sorunlarını Avrupa’nın sorunlarından ayrı olarak

değerlendiremeyeceği yönünde bir konuşma yapmıştır. Rusya’nın Marshall

Yardımını kabul etmemesi ve Dış İşleri Bakanları Konseyi’nin başarısızlıkla

37 Urwin, s.69. 38 Willis, s.201. 39 Armaoğlu, s.445. 40 Willis, s.201.

Page 28: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

19

sonuçlanması, Batı Avrupa’nın bağımsız devletlerinin bir araya gelmesi gerektiğini

göstermektedir. Batı Avrupa’nın birleşmesinin zamanı gelmiştir. Belçika Başbakanı

ve Dış İşleri Bakanı Paul Henri Spaak, bu öneriyi, Belçika’nın yıllar boyunca

sürdürdüğü tarafsızlık politikasına aykırı olmasına rağmen olumlu karşılamıştır.

Spaak’a göre, İkinci Dünya Savaşı, Belçika’nın siyasi, ekonomik ve askeri olarak tek

başına kalamayacağını göstermiştir. Spaak, Batılı demokratik devletlerin olabilecek

en güçlü entegrasyonu oluşturmalarından yanadır ve böyle bir bütünleşmenin başarılı

olabilmesi için İngiliz katılımının şart olduğunu düşünmektedir ve Belçika, Hollanda

ve Lüksemburg hükümetlerinin de desteğiyle İngiliz hükümetini mevcut askeri

anlaşmayı, ekonomik, sosyal ve kültürel işbirliğini de kapsayacak şekilde

genişletmeye ikna etmiştir. Anlaşma, 17 Mart 1948’de Brüksel’de imzalanmıştır.41

Bu antlaşma ile taraflar, ortak bir savunma sistemi kurmayı, ekonomik ve kültürel

ilişkilerini güçlendirmeyi kararlaştırmışlardır. Brüksel Antlaşması’nın dördüncü

maddesine göre, taraflardan biri “Avrupa’da silahlı bir saldırıya uğradığı taktirde”

antlaşmayı imzalamış bulunan öteki devletler, ellerindeki askeri ve öteki tüm

olanaklarla saldırıya uğrayan ülkeye yardım edeceklerdir.42 Batı Avrupa Birliği’ne

başlangıçta, İskandinav Ülkeleri de dahil edilmek istenmişse de, bu ülkeler,

Sovyetler Birliği ile komşulukları dolayısı ile, bu devleti kışkırtmak istememişler ve

bu ittifaka dahil olmaktan kaçınmışlardır.43 1948 Eylül’ünde de Brüksel Antlaşması

çerçevesinde bir askeri organ kurulmuş ve Batı Birliği Savunma Örgütü adını

almıştır.44 Hava, kara ve deniz kuvvetleri için bir temel atılmış olmasına rağmen, beş

41 Willis, s.201. 42 Sander,s.264. 43 Armaoğlu, s.445. 44 Sander, s.264.

Page 29: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

20

ülkenin kuvvetlerinin birleştirilerek tek bir ortak kuvvet oluşturulması fikri henüz

gündeme gelmemiştir.45

5. NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü)’nun Kurulması

Bevin’in Avrupalılık konusundaki açıklamalarına rağmen, onun için ABD ile

işbirliği önceliğini korumaya devam ediyordu. Ona göre Batı Avrupa’da

oluşturulacak bir birliğin doğal bir uzantısı ABD ve Kanada, İngiliz Uluslar

Topluluğu (English Commonwealth) nedeniyle Asya ve Afrika ve Pan-Amerikan

Birliği nedeniyle Güney Amerika idi. Amerika Birleşik Devletleri, beş devletin

askeri güçlerinin ABD yardımıyla desteklenmesi gerektiğini bilmesine rağmen

Brüksel Anlaşmasının imzalanmasını olumlu karşılamıştır. Brüksel Antlaşması

Devletleri, böyle bir antlaşmayı, sağlayacağı savunma gücüne inanarak değil, bir

birlik oluşturma konusundaki kararlılıklarını gösterdikten sonra, asıl ABD’yi bir

ittifak içine çekmek için imzalamışlardı.46 Başkan Truman, anlaşmanın imzalandığı

gün Kongreye yaptığı konuşmasında, “Avrupa’nın bağımsız uluslarının kendilerini

savunmak yolundaki kararlılıkları bizim tarafımızdan da onlara yardım etmek

yönünde eşit bir kararlılıkla desteklenecektir.” demiştir. Senatör Vandenberg,

Dışişleri Bakanlığı’na da danışarak bir rapor hazırlamıştır. Bu rapor, ABD’nin

hukuki yoldan karşılıklı yardım ilkesine dayanan bölgesel ve toplu tedbirlere

başvurmasını ve ulusal güvenliğini tehlikeye düşürecek silahlı bir saldırı durumunda

tek tek ya da toplu olarak meşru savunma hakkını (BM Antlaşması’nın 51.

maddesinde anlatımını bulmaktaydı) kullanma kararlılığını doğrulayarak, barışın

45 Willis, s. 202. 46 Sander, s.265.

Page 30: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

21

korunmasına katkıda bulunmasını” öneriyordu. Bu karar tasarısı, 11 Haziran 1948

tarihinde ABD Senatosu tarafından kabul edildi.47

İki partinin de desteğiyle, Truman yaz aylarında Brüksel anlaşmasına taraf

devletlerle görüşmelere başlamıştır. Ekim ayında Brüksel anlaşmasına taraf beş

devlet, ABD ve Kanada Kuzey Atlantik’te ortak bir savunma anlaşması

oluşturulmasına karar vermişlerdir. Aralık ayında, Danimarka, İzlanda, İtalya,

Norveç ve Portekiz’de anlaşmaya katılmak üzere davet edilmişler ve anlaşma 4

Nisan 1949’da Washington’da imzalanmıştır.48 Savaşta tarafsız kalmış olan İsveç,

İrlanda ve İsviçre antlaşmaya katılmamış, totaliter rejimi nedeniyle İspanya, işgal

altındaki Almanya ve Avusturya davet edilmemiştir. Daha sonra, 1951 yılında

Türkiye ve Yunanistan da örgüte katılmaya davet edilecekler ve 18 Şubat 1952'de

NATO'ya resmen üye olacaklardır. 9 Mayıs 1955'te Federal Almanya, 1982 yılında

İspanya ve son olarak da 12 Mart 1999'da Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya

NATO'ya katılacaklar ve üye devlet sayısı 19'a ulaşacaktır. NATO’nun son

genişlemesi, Bulgaristan, Estonya, Litvanya, Letonya, Romanya, Slovakya ve

Slovenya’nın da katılması ile 29 Mart 2004 tarihinde gerçekleşmiş ve üye sayısı

26’ya ulaşmıştır. Halen, Arnavutluk, Hırvatistan ve Makedonya, NATO üyeliğine

hazırlık süreci olan, Üyelik Aksiyon Planı’na (Membership Action Plan)

katılmaktadırlar. 49

Kuzey Atlantik Anlaşması, kısa fakat anlamlı bir dokümandı. On iki ülke,

Avrupa veya Amerika’da bir veya birden fazla ülkeye silahlı bir saldırı olması

47 Sander, s.265. 48 Willis, s.203. 49 B. Bektaş , D. Türk , H. Bıyık , et al. “Soğuk Savaşın Kaynakları ve NATO’nun Kuruluşuna

Yol Açan Gelişmeler”, NATO, http://bucatarih.sitemynet.com/seminer/karma/nato.html (26.02.2006)

Page 31: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

22

halinde, bunun bu ülkelerin tümüne yapılmış bir saldırı sayılacağı ve Kuzey Atlantik

Bölgesinde güvenliği yeniden tesis etmek adına, Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın

bireysel veya kolektif savunmaya ilişkin olan 51. maddesine de dayanarak, ülke veya

ülkelere gerek bireysel gerek diğer ülkelerle işbirliği halinde hemen yardım edilmesi,

ve eğer gerekli görülürse silahlı güçlerle yardım yapılması hususunda anlaşmışlardır.

Kuzey Atlantik bölgesine yapılacak bir saldırı, Avrupa ve Kuzey Amerika’da

herhangi bir ülkeye, Fransa’nın Cezayirli kesimlerine, Avrupa’daki herhangi bir

ülkenin işgal kuvvetlerine, Kuzey Atlantik Bölgesinde bulunan ülkelerin herhangi

birinin kontrolü altında bulunan bölgelerden, Yengeç dönencesinin kuzeyinde

kalanlara ve bu bölgede bulunan hava ve deniz kuvvetlerine karşı yapılan silahlı bir

saldırı olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamayla, Avrupalı devletlerin kolonilerinin

çoğu ABD himayesinin ve askeri desteğinin dışında bırakılmıştır. Anlaşma süresiz

olarak imzalanmıştır fakat herhangi bir ülke istediği taktirde, yirmi yılın sonunda, bir

yıl önceden haber vermek koşulu ile organizasyondan ayrılabileceklerdir. Atlantik

Anlaşması, Senato tarafından 21 Temmuz 1949 tarihinde onaylanmış ve Başkan

Truman tarafından 25 Temmuz 1949’da imzalanmıştır. Başkan Truman aynı gün

Senato’ya bu anlaşmanın doğal bir sonucu olarak, gelecek iki yılı kapsayacak

şekilde, 1,45 Milyar Dolarlık bir Ortak Savunma Yardım Programı sunmuştur.

Yapılan birçok değişiklikten sonra, NATO kuvvetleri, Yunanistan, Türkiye, İran,

Kore ve Filipinler için nihai yardım tutarını 1,314 Milyar ABD Doları olarak

belirlemiş ve bu tasarı 28 Ekim 1949 tarihinde kanunlaşmıştır. 26 Temmuz 1950

tarihinde de Ortak Savunma Yardım Programının ikinci senesi için tahsis edilen

rakam, 1,222 Milyar $ olarak belirlenmiştir.50

50 Willis, s.203.

Page 32: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

23

Antlaşmadan çekilme hakkı, Antlaşmanın 12. ve 13. maddelerinde

düzenlenmiştir. Bu maddelere göre, her on yılda bir antlaşma gözden geçirilecek,

kuruluşundan yirmi yıl sonra her üye devlet bir yıl önceden haber vermek koşulu ile

antlaşmadan çekilme hakkına sahip olacaktır.

NATO’nun ortak savunma ilkesi dışında bir başka amacı ise, üyeleri arasında

ekonomik ve siyasal istikrarı sağlamak ve yakın ilişkiler kurmaktır. Bu amaçla ilgili

olan ikinci madde de, “Taraflar, kendi özgün kuruluşlarını sağlamlaştırmak, bu

kuruluşların dayandığı ilkelerin daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve istikrar ile refahı

sağlamaya yönelik koşulları geliştirmek yolu ile uluslararası iyi niyetli ve dostça

ilişkilerin gelişmesine yardım edeceklerdir. Taraflar Uluslararası ekonomik

politikalarındaki tüm farklılıkları ortadan kaldırmaya çalışacaklar ve içlerinden her

biri ya da tümü arasında ekonomik işbirliğini teşvik edeceklerdir.” denilmektedir.

NATO ya da Atlantik İttifakı’nın başında, üye devletlerin dışişleri

bakanlarından oluşan Kuzey Atlantik Konseyi bulunmaktadır.51

Sovyetler Birliği’nin, Marshall Yardımları’nın, ABD ile Avrupa arasında,

kendisine karşı oluşturulacak askeri bir işbirliğinin ilk adımı olduğu yönündeki

kuşkuları Atlantik Paktı’nın kurulması ile doğrulanmıştır. Atlantik Paktı, sadece

Komünist Partiler ve sol kanattaki Sosyalist partiler tarafından değil aynı zamanda

iki taraf arasında bir seçim yapmak zorunda kalmak istemeyen tarafsız devletler

tarafından da tepkiyle karşılanmıştır. İngiltere’de Bevin, muhafazakar parti

tarafından desteklenirken, kendi partisinin sol kanadı tarafından eleştirilmiştir.52

Fransa’da sağ görüşlü partiler ve Komünistler anlaşmayı Almanya’nın yeniden

51 Sander, s.268. 52 Willis, s.203.

Page 33: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

24

silahlanmasına olanak vereceği gerekçesiyle eleştirmişlerdir. İtalyan hükümetine

Komünist partiler ve Sosyalistlerin sol kanadından büyük baskı yapılmış ve ülkenin

her tarafında Atlantik Paktı aleyhine gösteriler düzenlenmiştir. Ayrıca Sovyet

hükümeti, Başbakan De Gasperi’yi, İtalyan Barış Anlaşması’nı ihlal ettiğini ileri

sürerek uyarmıştır. Sovyet hükümeti tarafından uyarılan diğer devletler olan Norveç,

Danimarka ve Portekiz, barış zamanında topraklarında herhangi bir yabancı kuvvet

bulundurulmayacağına dair güvence istemişlerdir. Öte yandan Anlaşma, Avrupa’daki

her üye devlet tarafından büyük oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Sovyet Birliği’nin

ezici kara kuvvetlerinden duyulan korku, Rusya’nın Doğu Avrupa’da uyguladığı

taktiklere ve yerel komünist partilere karşı duyulan kuşku, Demir Perde’nin batısında

ABD’nin Avrupa’yı koruyacağına dair yasal bir güvence olması ihtiyacı ve barışın

ancak güç dengesi ile sağlanabileceğine yönelik inanç, Avrupalı Devletleri, Amerika

Birleşik Devletleri liderliğinde kurulan ortak bir savunma anlaşmasına dahil olmaya

itmiştir.53

NATO’nun önemli özelliklerinden biri, ABD’nin barış zamanında Avrupa

ülkeleri ile yaptığı ilk askeri ittifak olmasıdır. Ayrıca İkinci Dünya Savaşı sonrasının

kargaşa ortamında, Batı Avrupa ülkeleri ile ABD arasındaki ilişkilere belirli bir

düzen ve kurallar bütünü getirmiş, ama öte yandan iki blok arasındaki soğuk savaşın

da doruk noktasını oluşturmuştur. Sovyetler Birliği’nin, 1955 yılında NATO’nun

Doğu Bloku’ndaki karşılığı olan Varşova Paktı’nı kurmasıyla, iki blok kesin

çizgileriyle ortaya çıkmıştır. Ne var ki, Avrupa’nın Soğuk Savaş döneminden sonra

gireceği “yumuşama” (detente) havası da bu iki karşıt blok arasındaki güç eşitliğine

53 Willis, s.204.

Page 34: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

25

dayanacaktır ve bu güç eşitliğini sağlayan başlıca unsur NATO ile Varşova ittifak

düzenlemeleri olmuştur.54

NATO basit bir savunma antlaşması değildir. ABD Dışişleri Bakanı Acheson,

bu ittifakı şöyle tanımlamıştır: "Antlaşmanın gerekçesi burada temsil edilen milletler

topluluğunun inanç, fikir ve menfaat birliğidir. Hedefi, ortak bir iktidara ulaşmak

değildir. Bütün vasıtalara başvurarak, korumak ve sürdürmek istedikleri bir yaşama

biçiminin gerektirdiği manevi ve ahlaki değerlerin savunulmasıdır". Atlantik

kıyısının liberal devletleri, bu siyasi girişimle, yüzyıllar boyu ortaklaşa yaratmış

oldukları, kişisel hürriyet ve hukuk hakimiyeti ilkelerine dayanan medeniyeti koruma

kararında olduklarını ilan etmişlerdir. NATO Antlaşmasında, üye devletler arasında

fark gözetilmemekle beraber, ABD'nin bu blokta başrolü oynayacağı açıkça

ortadadır. Anlaşmanın resmi belgeleri Washington'da muhafaza edileceklerdir. Yirmi

yıllık süre sonunda ayrılmak isteyen üye devlet, ABD'ye başvuracaktır. Böylece,

Atlantik Paktı çerçevesi içinde ortaklaşa savunma, karşılıklı yardım ve dayanışma

amacı ile birleşen bağımsız batılı ülkeler, ABD' nin zımni himaye ve üstünlüğünü

kabul etmişlerdir.55

Sovyetler Birliği NATO’nun kuruluşuna büyük bir tepki göstermiştir. İttifakı

Avrupa’da “saldırgan Anglo-Amerikan blokunun bir silahı ve bu blokun yeryüzü

egemenliğinin ilk adımı” olarak nitelendirmiştir. Kuruluşlarından sonra NATO ile

Varşova Paktı arasındaki güç ilişkisi, silah teknolojisinde ortaya çıkan gelişmelerin

54 Sander, s.270. 55 B. Bektaş , D. Türk , H. Bıyık , vd. (26.02.2006)

Page 35: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

26

yol açtığı strateji düzenlemeleri ve sonunda beliren “dehşet” dengesi, 1950 sonrası

dünya tarihinin temel belirleyicilerinden biri olacaktır.56

1949 yılı sonunda Avrupa’da siyasal bir istikrar yavaş yavaş kendini

göstermeye başlamıştır. Almanya ikiye bölünmüş olmasına rağmen, Berlin ablukası

kalkmış ve Federal Almanya ekonomik bakımdan hızlı bir ekonomik kalkınma içine

girmiştir. Çekoslovakya’nın Sovyet Blokuna girmesine rağmen, Yugoslavya bu

bloktan çıkmış ve hatta Yunanistan ile Türkiye gibi Batı’ya eğilimli devletlerle

bölgesel işbirliği olanaklarını araştırmaya başlamıştır. Yunan iç savaşı sona ermek

üzeredir. Marshall Planı’nın başarılı olması sonucu, Batı Avrupa ülkelerinin refah

düzeyleri yükselmiştir. Bunların yanında, ABD’nin de içinde bulunduğu bir savunma

ittifakı, NATO kurulmuş olup askeri bakımdan hızla örgütlenmekte ve

güçlenmektedir. Ama İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez Avrupa rahatlarken, bu

defa soğuk savaş başka bir bölgeye, Uzak Doğu’ya sıçramış ve Avrupa’ya da

yansıyan olumsuz sonuçlarıyla burada açık çatışmaya dönüşmüştür.57

Yeni Atlantik işbirliği agresif bir politika izlemek üzere değil savunma

amaçlı kurulmuştur. Ülkeler aritmetik ortalamalarına göre askeri birlik sağlamayı

taahhüt etmişlerdir. İlk etapta anlaşma ülkelerin gerekli gördüğü hallerde askeri birlik

sağlamalarını öngördüğü için bir askeri destek taahhüt etmemektedir, ancak ABD

anlaşmaya katılmak için bunu şart koşmuştur. ABD’nin katılımı da anlaşmanın temel

amacı olduğu için Avrupa bu şartı kabul etmek zorunda kalmıştır. Bunun yanında

antlaşma, isteyen ülkelerin askeri harcamalarını kısmasına herhangi bir engel teşkil

56 Sander, s.271. 57 Sander, s. 271.

Page 36: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

27

etmemekte, hatta ülkelerin NATO kuvvetlerini başka alanlarda da kullanmasına

müsaade etmektedir.58

Anlaşma ilk başta resmi kurumlar oluşturmak maksadıyla yapılmamış, fakat

daha sonra bu yapılanmanın kurumsal bir altyapı oluşturulduğu taktirde daha verimli

işleyeceği anlaşılmış ve hatta oluşturulan yapılanma o kadar başarılı olmuştur ki,

ileriki yıllarda, Avrupa Birliği’nin kurumsal altyapısında örnek alınması

düşünülmüştür.59

Amaç, ortak bir Avrupa ya da Atlantik ordusu oluşturmak değildir. Her ülke

NATO’dan gelen emirler doğrultusunda kendi kuvvetlerini sağlayacaktır. En büyük

desteği ABD verdiği için doğal olarak bir ABD’li komutanı tüm birliklerin başında

olacaktır. Avrupa devletleri arasında ise en büyük desteği Fransa verdiği için

bölgesel komuta ise Fransa’ya verilmiştir. NATO yapılanmasının ilk büyük hedefi

Batı Almanya’nın savunulması olmuştur. Bu nedenle ABD kuvvetleri kalıcı olarak

Batı Almanya’ya yerleşmişlerdir. 60

Sovyetler Birliği’nin karasal kuvvetlerindeki inkar edilemez üstünlüğü

düşünüldüğünde, Batılı kuvvetlerin Almanya’daki fonksiyonunun daha çok bir

savunma kuvveti olmak ve Sovyetler Birliği’ne Batı Almanya’dan vazgeçmektense

tam bir savaşı göze alabilecekleri mesajını vermek olduğu söylenebilir. Bütün NATO

stratejisi ABD’nin hava gücü üstünlüğü ve bir süre için nükleer üstünlüğü üzerine

kurulmuştur. Kara kuvvetleri savunmanın sadece bir alt birimiydi. Genel kanaat

Avrupa’da bir savaş olursa bunun ancak nükleer bir savaş olabileceği, mevcut

58 Urwin, s.73. 59 Urwin, s.74. 60 Urwin, s.74.

Page 37: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

28

durumda da ABD’nin nükleer üstünlüğü bulunduğu için Sovyetler Birliği’nin

kapsamlı bir saldırıya cesaret edemeyeceği yönündeydi. 61

Fakat bu stratejik plan, ancak birkaç ay geçerliliğini koruyabilmiştir.

Sovyetler Birliği’nin ilk atom bombasını 1949 yılının son aylarında atmasıyla

nükleer güç açısından denklik sağlanmıştır. 62

1950 yılında Kore’deki savaşın patlak vermesi, mücadele alanını Avrupa’dan

Asya’ya kaydırmış, bu durum aynı zamanda Avrupa’da oluşan genel kanaatin aksine,

Sovyetler Birliği’nin kapsamlı bir savaşı göze alabileceğini de göstermiştir. Bu

Avrupa’nın aleyhine bir durumdur, çünkü savaşın merkezinin uzak doğuya kayması

Avrupa’ya da maddi açıdan zor kaldırabileceği bir takım askeri yükler

yükleyecektir.63

Aslında Atlantik İşbirliği, Batı Avrupa’nın siyasi, sosyal ve askeri bir birlik

olması ideolojisini taşımamaktadır. Fakat Marshall Planı ile birlikte düşünüldüğünde

bu yoldaki girişimleri desteklemiştir. ABD, Avrupa ilişkilerinde, daha önce bu

dönemde olduğu kadar aktif rol almamıştır. Bu dönemden önce ABD tecrit politikası

izlemiş, daha sonraki yıllarda ise dikkatini problemli ülkelere kaydırmıştır. Zaten

daha ileriki yıllarda da Avrupa işlerine ABD müdahalesinden duyulan rahatsızlık

artmış, Avrupa da, ABD’nin Avrupa işlerine fazla karışmasını tasvip etmemiştir.

Başkan Truman döneminde ABD, Batı Avrupalı devletlere siyasi, askeri ve

ekonomik bir işbirliği oluşturulması yönünde büyük destek vermiş, Batı Avrupa’nın

ödeme krizlerini atlatmasına yardımcı olmuş ve Avrupa’nın savunmasına da katkıda

61 Urwin, s.74. 62 Urwin, s.74. 63 Urwin, s.74.

Page 38: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

29

bulunarak Avrupa’daki siyasi istikrarın sağlanmasında büyük katkılar sağlamıştır.

Fakat bu istikrarın sağlanmasında Avrupa’da oturmuş köklü demokrasi geleneğinin

de payı büyüktür. 64

6. 1950’li Yıllarda Transatlantik İlişkiler

1950’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Avrupa Devletleri

arasındaki siyasi ve askeri ilişkilere bakıldığında, genel olarak dört gelişme göze

çarpmaktadır. Bunlardan ilki ABD’nin Avrupa ile arasındaki ittifaka aykırı bir

şekilde tek yanlı hareket etmesi, ikincisi Avrupa’da ABD’nin Avrupa işlerine bu

denli yoğun müdahalesinden duyulan rahatsızlık ve Batı Avrupa devletlerinin kendi

içinde gelişen entegrasyon hareketleri, üçüncüsü Soğuk Savaşa neden olan

kutuplaşmanın simgesi haline gelen Berlin bunalımı ve dördüncüsü ise yaşanan

askeri gelişmeler sonucunda Transatlantik ilişkilerde Avrupa’nın stratejik öneminin

ve pazarlık gücünün artmış olmasıdır

1950’li yıllardaki gelişmeler bakıldığında, Amerika Birleşik Devletleri’nin

dikkatini Avrupa’dan doğuya çevirdiği ve Dünya çapında giriştiği harekatlarda genel

olarak müttefiklerine danışmadan tek yanlı kararlar alarak uygulamaya koyduğu

söylenebilir. Başkan Truman, 27 Haziran 1950’de Amerikan birliklerini Kore’ye

sokarken, Truman Doktrini’ni, Rio Paktı’nı, Marshall Planı’nı ilan eder ve

NATO’yu kurarken olduğu gibi, Batılı müttefiklerine danışmamış ve tek yanlı

hareket etmiştir.65 Bunun yanında Süveyş Bunalımı’nda da (1956), İngiltere ve

Fransa’nın Mısır’a saldırması konusunda, ABD, Sovyetler Birliği ile birlikte, iki

64 Urwin, s.75. 65 Sander ,s. 278.

Page 39: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

30

batılı devlete, Birleşmiş Milletler (BM)’de açıkça cephe almıştır.66 Süveyş

Bunalımı’nın ardından, Amerika Birleşik Devletleri’nin 9 Mart 1957’de Eisenhower

doktrinini kabul etmesi de uluslararası arenada Batılı müttefiklerinden bağımsız

hareket ederek attığı diğer bir adım olarak değerlendirilebilir. Eisenhower doktrini ile

Amerika Birleşik Devletleri, Ortadoğu devletlerini uluslararası komünizmin açık

saldırısına karşı koruyabilmek için bu ülkelere silahlı yardımda bulunmayı

kararlaştırmıştır. Bu doktrinin altında yatan asıl amaç ise, Süveyş Bunalımı

sonucunda Sovyetler Birliği’nin Ortadoğu’da prestij kazanmasına karşın,

İngiltere’nin etkili olamamış olması nedeniyle oluşan komünist tehdide karşı bölgede

örgütleme çabasıdır. Bu şekilde ABD, İngiltere ve Fransa’dan bağımsız bir politika

izleme olanağı bulmuş olacaktır. Ancak, Eisenhower doktrini, çoğu Ortadoğu ülkesi

tarafından iç işlerine karışmak olarak değerlendirilmiş ve olumlu karşılanmamıştır.67

Amerika Birleşik Devletleri’nin, Batı Avrupa devletlerinin hoşnutsuzluğuna

rağmen, attığı bir diğer adım da, 1950 Nisanında, ABD genelkurmayının

Almanya’nın silahlandırılmasını kabul etmesidir. Avrupalı devletlerin bu

silahlanmadan doğacak kaygıları ise, üç yolla giderilecektir:

� Avrupa’nın mali sorunlarının çözümlenmesi için ABD’nin daha çok

yardım yapması,

� Gelecek bir Sovyet ya da Alman saldırısına karşı ABD’nin hemen

yardıma geleceği konusunda Avrupa devletlerine güvence vermek için,

Avrupa’ya 4-6 tümen arası ABD askerinin gönderilmesi,

66 Sander, s. 303. 67 Sander , s. 305

Page 40: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

31

� NATO’da bir ABD generalinin başkanlığında birleşik bir askeri

komutanlık kurulması.68

ABD kuvvetleri, Kore savaşının da başlamasıyla komünizmin yayılmasını

önlemek amacıyla dünya üzerinde dağılmışlardır. Bunun yanında 1953 yılından

sonra ABD Başkanı Dwight Eisenhower, ABD geleneksel kuvvetlerinin

azaltılmasına karar vermiştir. Bu iki nedenle ABD Almanya’nın silahlanmasını

istemiş, fakat bu, yüzyılın ilk yarısı boyunca Alman militarizminden çok zarar

görmüş bulunan iki devlet olan Sovyetler Birliği ve Fransa’nın tepkisini çekmiştir.69

Almanya’nın silahlandırılması konusunda çözüm, Fransa’dan gelmiştir.

Pleven Planına göre, Almanya ancak bir Avrupa ordusunun parçası olarak

silahlanabilecektir. Bu sürecin parçası olarak 1952 yılında Avrupa Savunma

topluluğu kurulmuş ancak yine Fransız muhalefeti nedeniyle başarısızlıkla

sonuçlanmıştır.70 1950 yılının Aralık ayında NATO Dışişleri Bakanları, NATO

Konsey toplantısında bir araya gelmiş ve Almanya’nın NATO’ya katılması

konusunda ilke anlaşmasına varmışlardır.71 Bu arada Kore’de, Çin Halk

Cumhuriyeti’nin de savaşa katılması, ABD yöneticileri açısından burayı hem bir

karabasana çevirmiş, hem de Avrupa’yla ilgili tasarılarına yeni bir boyut

kazandırmıştır. Bu olay üzerine, 4 Nisan 1951 tarihinde, ABD Senatosu tarafından,

NATO’da bir ortak komutanlık kurulması, Avrupa’nın savunulması için Almanya,

İtalya ve İspanya kuvvetlerinin kullanılması ve dört ABD tümeninin Avrupa’ya

gönderilmesi kabul edilmiştir. Böylece ABD yönetimi, Kore Savaşı’nı Avrupa ve

68 Sander , s. 279 69 Morris-Murphy, s.398. 70 Morris-Murphy, s.398. 71 Sander, s. 279

Page 41: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

32

genel Doğu-Batı sorunlarının bundan böyle konuşulacağı çerçeveyi çizme yolunda

başarıyla kullanmasını bilmiştir.

Kore Savaşı’nın sonucunda, Batılı devletler, çok sayıda kayıp vermelerine

rağmen Güney Kore’yi kurtarmışlardır. Ayrıca; Sovyetler Birliği’nin, ABD’nin atom

üstünlüğüne rağmen, Uzakdoğu’da böyle bir savaşı başlatabilmiş olması, Avrupa

ülkelerinin Sovyetler Birliği’nin bir savaşa cesaret edemeyeceği yönündeki tezlerini

boşa çıkarmış ve Batı Avrupa ülkelerini, Avrupa kıtasında güçlerini artırmaya ve

aralarındaki bağları sıkılaştırmaya itmiştir. NATO’nun, içine Türkiye, Yunanistan ve

Federal Almanya’yı da alacak biçimde genişletilmesi, Batılı ülkelerin Kore gibi

saldırıya açık durumda bulunan Yugoslavya’ya yardıma başlaması Kore Savaşı’nın

sonuçları arasındadır.

Bu yılarda yaşanan en önemli gelişmelerden birisi de Batı Avrupa devletleri

arasında gelişen entegrasyın hareketleri olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri

Komünizm tehdidine karşı Batı Avrupa uluslarının bütünleşmesini başından beri

desteklemiştir. Bu nedenle Avrupa’ya, Marshall Yardımlarının verilmesi gündeme

geldiği zaman, bu yardım programını düzenlemek üzere, bu devletlerin bir araya

gelerek organize olmalarını istemiştir. Batı Avrupa devletleri, ABD yardım

programını düzenlemek üzere 1948 Nisan ayında Avrupa Ekonomik İşbirliği

Örgütü’nü (OEEC) kurmuşlardır. ABD’yle sıkı bir işbirliği içine giren 16 Batı

Avrupa ülkesinin kurduğu OEEC’nin, uluslarüstü yetkilerinin bulunmamasının

yetersizliği, kuruluşundan iki yıl sonra, OEEC’nin üyelerinden altısı tarafından

anlaşılmıştır. Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg 1951

yılının Mayıs ayında “Schumann Planı”nı kabul ederek Avrupa Kömür ve Çelik

Page 42: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

33

Topluluğu’nu kurmuşlardır. (AKÇT).72 4 Mayıs 1950’de Fransa yeniden yapılanma

programının yöneticisi Jean Monnet tarafından Fransa Dışişleri Bakanı Schuman’a

verilen memorandumda, daha önceden uygulanan tüm araçların bir çıkmaza neden

olduklarını ve bunun ancak ilk başta iktisadi bütünleşme üzerinde yoğunlaşılarak

aşılabileceğini savundu. Süreç içinde bu, siyasal bütünleşmeye doğru geri dönülmez

bir itki geliştirecekti. 9 Mayıs’ta yayınlanan Schuman Deklerasyonu bu görüşü

yansıtmıştır.73 Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schumann’a göre, Kömür-çelik

üretiminin birleştirilmesi, Avrupa federasyonunun ilk adımı olan ekonomik

kalkınmanın ortak temellerini atacaktır.74 Ayrıca, kömür ve çelik üretiminin

denetiminin uluslarüstü bir kuruma (Yüksek Otorite) verilmesi ile Alman endüstriyel

gelişiminin, 1930’larda doğurduğu tehlikelerin aynısına neden olmasının önüne

geçilmesi amaçlanmıştır.75 AKÇT, üye devletlerin atayacağı bağımsız kişilerden

oluşan, kömür ve çelik üretiminde uluslarüstü yetki sahibi olan bir kuruluştur.

AKÇT’nın kuruluşundan sonra, Avrupa’daki ekonomik kuruluşlar, en azından yirmi

yıllık bir süreçte, iki farklı nitelikte gelişmişlerdir; İngiltere’nin önderliğinde ve

uluslararası niteliğe sahip OEEC ile, altı devletin önderliğini yaptığı ve 1951 Nisan

ayında imzalanan antlaşma ile resmen yürürlüğe giren AKÇT gibi uluslarüstü

yetkiye sahip kuruluşlar. Kömür ve çelik endüstrilerini devletleştirmeye başlayan

İngiliz hükümeti, AKÇT’ye üye olmayı çıkarlarına uygun bulmamıştır. AKÇT ise,

72 Sander, s. 344. 73 Stephen J Lee., Avrupa Tarihinden Kesitler,:1789-1980, 1th Ed, Ankara,: Dost Kitabevi

Yayınları, 2002, s.323. 74 Sander, s.345. 75 Morris-Murphy, s.432.

Page 43: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

34

daha sonra girişilecek olan Avrupa bütünleşme çabaları için iyi bir başlangıç noktası

oluşturmuştur. 76

Avrupa’nın bütünleşmesi yolundaki girişimler AKÇT’nin kuruluşu ile

kalmamış, 1955 yılının Temmuz ayında, Messina’daki toplantıda Avrupa Ekonomik

Topluluğu (AET) ile Avrupa Atom Birliği’nin (EURATOM) dayanacağı genel

ilkeler saptanmış ve konuyu derinlemesine incelemek ve böyle bir topluluğun

kuruluş yöntemlerini saptamak üzere hükümetler arası bir komite kurulmuştur. Bu

komitenin hazırladığı rapor (Spaak Raporu) 1956 yılının Nisan ayında hükümetlere

sunulmuştur. Raporun temel varsayımı şudur: “Avrupa, şimdiki ekonomik

örgütlenmesiyle gelişimini sürdüremez ve ekonomisinin genişleme temposunu

koruyamaz. Avrupa ülkelerinden hiçbirisi, tek başına, atom çağının gereği olan

teknik devrime hız katacak temel yatırım ve geniş araştırmaları yapacak büyüklük ve

güçte değildir.” Bunun gerçekleşmesi için, Avrupa’nın bu altı ülkesinin ekonomik

bakımdan bütünleşmesi tavsiye edilmiştir. Bu bütünleşmenin gerçekleşmesi için

temel araç ise, gümrük duvarlarının kaldırılması olacaktır.77 EURATOM’un

sağlayacağı ucuz enerji, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ve Süveyş Bunalımı

nedeniyle enerji kaynaklarının tehlikede olduğu bir dönemde cazip görünmüştür.

Ayrıca, Altılar, AET’yi kuran Roma Antlaşması’nı imzalayarak aralarında bir ortak

pazarın oluşturulmasını hedeflemişlerdir. Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun amacı,

altı ülkenin arasında serbest ve eşit rekabeti sağlayacak bir gümrük birliğinin

oluşturulmasıdır.78

76 Sander, s. 345. 77 Sander, ss. 345-346. 78 Morris-Murphy, s. 432.

Page 44: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

35

Uzun süren görüşmeler olumlu sonuç vermiş ve AET ile EURATOM’u kuran

anlaşmalar 25 Mart 1957’de Roma’da imzalanarak Avrupa Ekonomik Topluluğu

1 Ocak 1958’de yürürlüğe girmiştir. AET’nin başarısının, on dokuz ve yirminci

yüzyıllarda sürekli çatışmış bulunan iki güçlü ülke olan Almanya ve Fransa arasında

gelişecek yakın ekonomik ve siyasal işbirliğine dayanacağı, bu gerçekleşmediği

taktirde başarı şansının az olduğu, daha başlangıçta ortaya çıkmıştır.79

İngiltere, İngiliz Uluslar Topluluğu (Commonwealth) ile özel ilişkilerini

dikkate alarak, AET’ye girmemiş ve 1959 yılında, AET’ye karşılık Avrupa Serbest

Ticaret Bölgesi’ni (EFTA:European Free Trade Area) kurmuştur. İngiltere, İsveç,

Norveç, Danimarka, Avusturya, Portekiz ve İsviçre’nin katıldıkları EFTA, AET’ye

göre son derece gevşek olup, bütünleşmeyi kabul etmemektedir. İngiltere’nin

EFTA’yı kurmaktaki amacı, AET’nin gelişmesini engellemektir. 80 EFTA’da AET

gibi başarılı olmuştur. İlk yıl sonunda üyeler arasında ticaret %71 artmıştır. Ancak,

gerek üye ülkelerin nüfusu gerekse üye ülkelerin EFTA’nın kuruluşunun ardından

gösterdikleri ekonomik performans AET ile karşılaştırıldığında, EFTA AET kadar

başarılı olamamış, ve İngiltere de AET’ye katılmanın yollarını aramaya başlamıştır.81

Roma Antlaşması’na göre AET’nin temel amacı, ortak bir pazar ve mallar

için gümrük birliği kurmak; ortak bir tarım politikası ve işçi hareketleri ile ulaştırma

politikalarını saptamak ve ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi için ortak örgütler

kurmaktır.82

79 Sander,s. 346. 80 Sander, s. 346. 81 Morris-Murphy, s. 433. 82 Sander, s. 347.

Page 45: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

36

AET üyeleri, endüstri ve tarım sektörlerinde tüm gümrük duvarlarını, her yıl

%10 olmak üzere indirmeye karar verdiklerinden, gümrük duvarları 1968 yılında

sıfıra inmiştir. AET’nin, Antlaşmada yer almayan iki ana amacı vardır: Batı Avrupa

devletlerini ABD ekonomisi karşısında daha güçlü ve bağımsız bir konuma sokmak

ve Batı Avrupa’nın liberal-kapitalist ülkelerini kalkındırmak. Bu açıdan bakıldığında,

AET bir yandan Avrupa’nın ABD karşısında hesaba katılması gereken bir ekonomik

güç olarak sivrilmesini sağlayarak, ABD’nin Batı Avrupa ülkelerinin ekonomileri

üzerindeki üstünlüğüne son vermeye başlamış, öte yandan Avrupa’nın Batı ile Doğu

olarak bölünmüşlüğünü keskinleştirmiştir.83

1950’li yıllarda Berlin ve Almanya’nın geleceği sorunu çözümsüz hale

gelmiş, bu konu Atlantik Blokunun gündemini teşkil eden en önemli sorunlardan

birisi olmuştur. 1956 Süveyş Bunalımı, Batı Bloku içindeki devletler arasındaki

ilişkileri olumsuz etkilemiştir. İngiltere ile Fransa’nın Mısır’a saldırıları, bu

devletlerin yalnız ABD ile değil, aynı zamanda öteki bazı NATO ülkeleri (Türkiye

dahil) ve Ortadoğu devletleriyle de ilişkilerini bozmuştur.84 Bu olay hem

İngiltere’nin artık bir Dünya gücü olmadığını göstermiş hem de ABD ile ilişkilerini

gevşetmiştir.85 Sovyetler Birliği, siyasal dengenin kendi lehine bozulmakta olduğunu

anlamış, Batı’nın bütünlüğünü zorlamaya başlamıştır.86

Bu dönemde hem Batılı Devletlerin arasının açılması nedeniyle siyasal

denge, hem yapay uydu Sputnik’in 4 Ekim 1957’de uzaya yerleştirilmesiyle stratejik

denge, Sovyetler Birliği lehine bozulmuştur. Bu başarı, Sovyetler Birliği’nin, 1949

83 Sander, s. 347. 84 Sander, s. 312. 85 Stephen, s.330. 86 Sander, s. 312.

Page 46: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

37

yılında nükleer gücü elde etmesinden sonra, şimdi kıtalararası füze yapımını da

gerçekleştirdiğini vurgulamaktadır. Sovyetler Birliği bu üstünlükleri elde etmenin

güveniyle, batıya karşı sert bir tutum izlemiş, 1958’de yaşanan Berlin bunalımı bu

sertleşmenin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, Sovyetler Birliği’nin Batılı

Devletlerden 6 ay içerisinde Batı Berlin’den askerlerini çekmesini istemesi, Batılı

Devletlerin bunu kabul etmemesi, daha sonra ABD U-2 casus uçaklarından birinin

Sovyetler Birliği’nde düşürülmesi gibi olayların sonucunda Demokratik Alman

hükümeti, 13 Ağustos 1961 tarihinde, Doğu ile Batı Berlin’i ayıran sınır üzerine,

geçişi engelleyen bir duvar inşa etmiştir.87 Sadece 1961 yılının Ağustos ayında Doğu

Berlin’den Batı Berlin’e 30.00 mülteci geçmiştir. Sovyetler Birliği bu duvarı inşa

ederek bu insan akımını durdurmayı ve Demir Perde’deki son boşluğu da kapatmayı

amaçlamıştır.88 Batılı devletler bu harekete etkili bir cevap verememişler, fakat Batı

Berlin’deki askeri varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu dönemde Sovyetler Birliği bir

süredir karşılıklı açıklamalarla ara verilmiş bulunulan nükleer denemelerini yeniden

başlatmıştır. Bu olaylar soğuk savaşın yeniden tırmanışa geçmesine neden

olmuştur.89

1950’li yılların Transatlantik ilişkiler açısından bir diğer çarpıcı boyutu da

askeri alanda değişen dengeler sonucunda, Avrupa’nın stratejik öneminin artmaya

başlamasıdır. Bu da elbette geliştirilen stratejilerde Avrupa’nın elini güçlendirmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasında tırmanışa geçen

soğuk savaşın ilk yıllarında nükleer silahlara sahip Amerika Birleşik Devletleri, 4

Ekim 1957’de Sovyetler Birliği yapay uydu Sputnik’i yörüngesine yerleştirinceye

87 Sander, ss. 311-316. 88 Morris-Murphy, s.398. 89 Sander, s.317.

Page 47: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

38

kadar askeri üstünlüğünü sürdürmüştür. Bu döneme kadar oluşturulan NATO

stratejileri bu nedenle ABD’nin nükleer üstünlüğü üzerine odaklanmış iken, bu

tarihten sonra oluşan dehşet dengesi içerisinde ise, NATO stratejileri nükleer silah

kullanımını sınırlandırma amacına yönelmiştir.

1954 yılında, Kitlesel Karşılık, yeni NATO stratejisi olarak kabul edilmiştir.

Kitlesel karşılık, kısaca, ABD’nin, Kuzey Atlantik bölgesinde ortaya çıkan bir

komünist saldırı karşısında, Stratejik Hava Komutanlığı kanalıyla Sovyetler Birliği

ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin önemli nüfus ve endüstri merkezlerine karşılıkta

bulunacağını öngörüyordu. Böylece NATO’nun artık geniş bir kara ordusu

bulundurması gerekmeyecekti.90

Nükleer silahlarla karşılık tehdidi Sovyetler Birliği’ni girişeceği sınırlı ya da

topyekün bir savaştan caydıracak, böylece NATO ülkelerinin üzerine ABD’nin

“koruyucu nükleer şemsiyesi” açılmış olacaktı. Kitlesel karşılık, dünya barışı ve

hatta tüm insanlığın geleceği açısından büyük tehlikeler riskini taşımaktaysa da

NATO ülkeleri açısından güvenliği sağlamıştır ve çağın gereklerine uygun bir strateji

olmuştur. Fakat bununla birlikte, bu stratejinin zararları da görülmüştür. Öncelikle,

NATO üyeleri üyelerden birinin tek taraflı davranışına bağlı olan bir müttefik

stratejisinin, klasik ittifak anlayışına uygun olmadığını ve diğer müttefiklerin hareket

alanını daralttığını görmüşlerdir. İkinci olarak, kitlesel karşılık stratejisi, zamanla

bölgesel savaşlarda kullanılmadığı için inandırıcılığını ve caydırıcılığını yitirmeye

başlamıştır.91

90 Sander, s. 335. 91 Sander, s. 337.

Page 48: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

39

ABD ile NATO’nun nükleer stratejilerini temelinden değiştiren ve hatta 1957

sonrasına damgasını vuran en önemli olay, hiç kuşkusuz, Sovyetler Birliği’nin yapay

uydu Sputnik’i başarıyla uzayda bir yörüngeye oturtmasıdır. Bu başarı, Sovyetler

Birliği’nin kıtalararası füze yapımındaki üstünlüğünü de vurgulamaktadır. Bu olayın

uzun süreli ve köklü sonuçları olmuştur. Öncelikle, ABD ilk kez kendi kıtasına

yönelik bir tehditle karşı karşıya kalmış ve huzursuz olmuştur. Buna karşılık ABD,

Sovyetler Birliği’ne yakın ülkelere orta menzilli füzeler yerleştirmeye başlamıştır.

İkinci olarak, “kitlesel karşılık” stratejisinin yerini “sınırlı karşılık” stratejisi almaya

başlamıştır. Bu durum, gelecek bir nükleer savaşın, ABD topraklarından çok,

müttefiklerin topraklarında, yani Avrupa’da yapılması olasılığını güçlendirmektedir.

Bu ikisinden çıkan sonuç, Sputnik’in yalnız global güç dengesini değiştirmekle

kalmaması, aynı zamanda NATO içindeki dengeyi de Avrupa lehine değiştirmeye

başlamasıdır. ABD artık kendi kurtuluşunun Avrupa’nın sırtından ve onun

sağlayacağı kolaylıklar sayesinde olacağını anlamıştır. İşte Fransa’yı NATO’nun

askeri bütünleşmesi dışına çıkartan temel düşünce budur. Fransa, bu olaydan sonra,

Batı Bloku içinde daha bağımsız bir politika izlemeye başlamıştır. ABD’nin, yeni

stratejinin gereklerini yerine getirmeye yönelik önerilerine karşılık, Avrupalı

müttefikler yüksek bedeller istemişler ve girecekleri risk büyük olduğundan ABD ile

pazarlığa başlamışlardır. 92

ABD, Avrupalı müttefiklerin NATO bölgesinin savunulmasında çeşitli

sorumluluklar yüklenmesini, ancak yerleştirilecek füzelerin başlıklarının anahtarının

kendisinde olmasını ve nükleer bir savaşa girme kararının da kendisine ait olmasını

istemiştir, ancak Avrupalı devletler savaşta hedef olma riskini üstlenmeye karşılık ya

92 Sander, ss. 337-339.

Page 49: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

40

ABD’nin vereceği ya da kendi yapacakları nükleer silahı istedikleri zaman kullanma

hakkına sahip olmayı istemişlerdir. Bu politikayı uygulama alanına koyan Fransa

olmuştur. Daha sonra ortaya atılacak olan “Çok taraflı güç”(Multilateral Force)

önerileri, Atlantik’in iki yakasından gelen değişik isteklere ortalama bir çözüm

bulma çabalarının ürünüdür. 93

İşte bu nedenlerle, NATO’nun Avrupalı üyeleri açısından, nükleer silahların

tetiğinde parmakları olmadığı taktirde, “sınırlı nükleer savaş” kabul edilir bir strateji

değildir. Çünkü bu durumda, Avrupa’ya bir Sovyet saldırısı olması durumunda, Batı

Avrupa devletleri ABD’nin nükleer karşılığa başvuracağından artık emin değildirler.

İki büyük devletin, birbirlerinin topraklarına dokunmadan, Avrupa’yı ve daha

önemlisi “kanat” ülkeleri “hallaç pamuğu” gibi atabilecekleri ve bu bölgelerde

nükleer bir savaşı “sınırlı” tutabilecekleri olasılığı, çoğu NATO müttefikini,

topraklarında orta menzilli füze bulundurmama politikasına itmiştir. 94

ABD’nin kitlesel karşılık konusundaki görüşleri, 1957 yılından sonra

değişmeye ve “sınırlı savaş” anlayışı yavaş yavaş yerleşmeye başlamıştır. NATO

Başkomutanı Orgeneral Lauris Norstad’ın ileri sürdüğü görüşlerle ortaya çıkmış

bulunan “sınırlı savaş” anlayışı, Kennedy yönetimi sırasında “esnek karşılık”

stratejisinin ortaya atılmasına yol açmıştır. Çünkü kitlesel karşılık stratejisi,

ABD’nin hareket kabiliyetini sınırlamakta ve Avrupalı müttefiklerinin kendilerini de

ilgilendiren her konuya müdahale etmesine neden olmaktadır. Bu stratejinin

değiştirilmesi ile ABD hareket serbestliğine kavuşmuş olacaktır. 95

93 Sander, s. 339. 94 Sander, s. 339. 95 Sander, s. 340.

Page 50: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

41

Üstelik Sovyetler Birliği’nin artık nükleer bomba taşıyan “uzun menzilli

güdümlü füzelere”(Inter Continental Ballistic Missiles) sahip olmasıyla, ABD

toprakları doğrudan Sovyet saldırısına açık duruma gelmiştir. ABD, Avrupa

topraklarına yapılan bir Sovyet saldırısına nükleer silahlarla karşılık verdiği taktirde

kendi toprakları da tehdit altında olacaktır. Bu nedenle daha esnek bir strateji

izlenmesi gerekmiştir. Bunun yanında ABD, artık yerlerinin saptanması çok güç

nükleer denizaltıları geliştirmeye başladığı için seçenekli bir strateji uygulama

imkanına sahip olmuştur. Bu nedenlerle ortaya çıkan “esnek karşılık” stratejisi,

ABD’nin tam anlamıyla yaşamsal çıkarlarının söz konusu olduğu durumlarda

güvenliğini nükleer silahlarla koruyacağı, öteki durumlarda ise savunmanın

geleneksel silahlarla yapılacağı anlayışına dayanmaktadır. 1963 yılında Kennedy bir

konuşmasında, Avrupa’nın savunulmasına nükleer silahların kullanılabileceğini

belirtmiştir. Fakat her durumda nükleer karşılık yükümlülüğü ortadan kalkmıştır. Bu

strateji değişikliği NATO’nun kara kuvvetlerinde de bir artışı gerektirmiştir. Çünkü

ABD’nin stratejisine göre nükleer sınırlı bir saldırı durumunda hemen nükleer bir

karşılık vermek yerine önce araya bir pazarlık süresi konulacaktır. Bu aradan bir

sonuç alınamaması halinde nükleer bir karşılık verilecektir. Geleneksel kuvvetlerin

bu “ara”da Sovyetler Birliği kuvvetlerini durdurabilecek güçte olması gerekmektedir.

Bunun için ABD, 1957 yılından sonra sürekli olarak NATO’nun öteki ortaklarının

yükünün artırılmasına çalışmıştır. Kara kuvvetlerinin artırılması talebi ve nükleer

silahları kullanma inisiyatifine sahip olma isteği müttefikler arasındaki fikir birliğini

bozmuş ve Fransa, NATO’nun askeri bütünleşmesinden ayrılmıştır. Son olarak,

Sputnik başarısı ve onun yol açtığı stratejik gelişmeler, Avrupa’nın ABD karşısında

Page 51: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

42

pazarlık gücünü artırarak, bu yaşlı kıtanın dünya politikasında yeniden sivrilmesini

sağlamıştır.96

7. 1960’lı Yıllarda Transatlantik İlişkiler

1960’lı yıllar, soğuk savaşın şiddetinin azalarak yumuşama sürecinin

temellerinin atıldığı yıllar olmuştur. Bu dönemde iki kutupluluk azalmış, merkezden

kopmalar başlamış, Avrupa Devletleri kendi içinde entegrasyon hızını artırmış ve

ABD’den daha bağımsız politikalar izlemeye başlamışlardır.

Bu dönemde gelişen önemli olaylardan birisi, Amerika Birleşik Devletleri-

Avrupa ilişkilerine dolaylı etkileri görülen Küba’da ortaya çıkan Ekim füzeleri

bunalımıdır. Küba bunalımı, hem soğuk savaşın doruğunu, hem de 1962 sonrasında

yavaş yavaş ama kararlı bir tempoda yerleşmeye başlayan “yumuşama” olgusunun

temelini oluşturmaktadır. Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri önderleri,

bundan böyle, başladıktan sonra denetlenmesi olanaksız bir nükleer savaşın “eşiği”

ile aralarına güvenli bir aralık koyma politikasını titiz bir biçimde uygulayacaklar ve

bu temel üzerinde yumuşama oluşmaya başlayacaktır. 97

Bunalımın temelinde ABD’nin, Küba’da iktidarı ele geçiren Fidel Castro’yu

devirmek istemesi yatmaktadır. ABD, Fidel Castro’yu devirmek için askeri ve

ekonomik bir dizi girişimde bulunmuş fakat başarılı olamamıştır. Sovyetler Birliği

ise bu durum karşısında Fidel Castro rejimine destek vermeye başlamıştır. Daha

sonraki dönemde, Sovyetler Birliği olası bir ABD nükleer saldırısına karşı Küba

topraklarını korumak adına Küba’ya silah yardımında bulunmuş, 1962 ilkbaharında

96 Sander, ss. 340-343. 97 Sander, s. 322.

Page 52: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

43

Küba’ya Sovyet füzeleri yerleştirilmeye başlanmıştır. Bu durum karşısında ilk defa

kendi toprakları üzerinde nükleer savaş tehdidi oluşan ABD, Küba’yı denizden

ablukaya almış, gerginlik daha da tırmanmıştır. Dünya kamuoyunda hızla tırmanan

bu gerginliğin sonrasında, füzelerin sökülmesi karşılığında ABD, Küba’ya

müdahalede bulunmayacağı güvencesini vermiş, füzeler sökülmüş, ABD ablukayı

kaldırmıştır ve bunalım atlatılmıştır. 98

Bu bunalımın Dünya siyaseti açısından önemi, tarafların savaşın eşiğine

geldiklerini anlamaları ve bundan sonra “uçurum”la aralarına güvenli bir aralık

koymaya çalışacak olmalarıdır. Bu gerginliğin Avrupa-ABD ilişkilerine yansıması

ise şu şekilde olmuştur:

� NATO’nun Avrupalı ortakları, böyle kendilerini de son derece

tehlikede bırakan bir durumda dahi, kendi görüşlerinin alınmayacağını açıkça

görmüşlerdir. Bunalım, NATO üyeleri arasında yeni gerginlikler yaratmamışsa da,

temelde askeri nitelikte olan bir ittifak içerisinde siyasal sorunlara ortakların

dikkatini çekmiştir,

� General de Gaulle, iki süper devlet arasında denge kuracak bir Batı

Avrupa koalisyonu girişiminde bulunmuş ve ABD ile ilişkilerini gevşetme yolunda

önemli adımlar atarak, kendi nükleer gücünü geliştirmeye başlamıştır,

� Dünya kamuoyunda yaşanan bu gerginlik, bölgesel bir çatışmada

geleneksel silahların önemini artırmıştır. ABD çok kısa bir süre içinde Karayipler’de

öyle büyük bir geleneksel güç toplayabilmiştir ki istediği gibi davranmak ve

manevra yapmak olanağını bulmuştur. Bundan alınan dersle, ABD hem kendi

98 Sander, ss. 325-326.

Page 53: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

44

geleneksel silahlarını artırmaya başlamış, hem de Avrupalı müttefiklerinden aynı

biçimde davranmalarını istemiştir. Bu da NATO içinde yeni sorunlar ortaya

çıkarmıştır. Çünkü ekonomik kalkınmaya öncelik veren ve güvenlikleri açısından

ABD’nin nükleer silahlarına güvenen çoğu NATO ülkesi, ABD’nin istediği gibi

savunmaya daha çok ödenek ayırmayı kabul etmek istememişlerdir.99

Gerçekte 1960’ların en önemli özelliği, o ana kadar sürmüş bulunan ABD

üstünlüğünün sona ermesi ve Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği

arasındaki güç farkının giderek azalmasıdır. Böylece oluşan “dehşet dengesi” iki

devleti edilginliğe sürükleyince, çevre devletleri sıkı bir biçimde merkeze bağlı

tutmak zorlaşmış, iki bloktan da kopmalar başlamıştır. Bu dönemde sivrilen diğer

güç odakları içerisinde, “üçüncü güç” durumuna yükselen Çin Halk Cumhuriyeti,

1960’lara yaklaşıldığında ekonomik bakımdan önemli gelişmeler gösteren Batı

Avrupa ülkeleri ve Japonya sayılabilir. Avrupa ülkeleri kalkındıkça ABD malları

için pazarlar azalmaya başlamış ve 1956 yılından sonra ABD dış ticareti sürekli açık

vermeye başlamıştır. Bu da ABD’nin giderek dış yardımı, askeri yükümlülükleri ve

dış yatırımları kısmasına yol açmıştır. ABD’nin ekonomik üstünlüğündeki bu

zayıflama, çok merkezliliğe geçişi etkileyen bir diğer unsur olarak değerlendirilebilir.

Ancak, çok merkezliliğe doğru gidişte belki en önemli değişiklik, ekonomik

olmaktan çok askeridir. 1970’lerde genel olarak NATO ve özel olarak ABD stratejik

düşüncelerindeki değişiklik, çok merkezliliğe geçişin yakın nedenini oluşturmuştur.

İki kutupluluk zayıflamış, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile rayına oturan Batı

Avrupa Birliği, dünya politikasında etkinlik sağlamıştır. Bunun yanında Dünya’nın

geri kalanında da, Doğu Bloku’ndan kopan devletlerle birlikte, 1960’larla birlikte bu

99 Sander, ss.327-329.

Page 54: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

45

blokun Stalin zamanındaki tek parçalı birliği de zedelenmiştir. Bağlantısız devletler

dünya politikasındaki ağırlıklarını giderek artırmaya başlamışlar, hele petrolün etkili

bir silah olarak kullanılmaya başlanmasıyla, bu enerji kaynağını üreten devletlerin

dünya politikasını biçimlendirme olanağı belirmiştir.100

1960’lı yıllar, Dünya’da yaşanan bu çarpıcı gelişmelerin yanında, Batı

Avrupa’da da Fransız-Alman işbirliğinin öneminin kavrandığı yıllar olmuştur. Bu

dönemde, barış içinde ve bütünleşmiş bir Avrupa için Fransa ve Almanya

dostluğunun gerekliliği ortaya çıkmış, bu yıllar Batı Avrupa’nın bu en önemli iki

devletinin yakınlaşan ilişkilerine sahne olmuştur. Her iki devlet de bu yakınlaşmanın

gerçekleşmesi için iyi nedenlere sahiplerdir. Almanya için entegrasyon iki önemli

hedefini gerçekleştirebilmesi için en etkili yoldur: siyasi rehabilitasyon ve ekonomik

iyileşme. Fransa için ise, Almanya ile 70 yıldır süren mücadele, sonunda bir felaketle

sonuçlanmıştır. İşbirliği hem siyasi hem de ekonomik anlamda iyileşme vaat

etmektedir.101 Her iki devletin ABD ile ilişkilerinde ise, Komünizm tehdidini daha

yoğun hisseden Almanya, Batı ile bütünleşmeye önem verirken, bu tehdide daha

uzak olan Fransa, ABD’ye karşı daha bağımsız politikalar izlemeye başlamıştır.

1960’lı yıllarda altılar, Roma Antlaşması’nı titizlikle uyguladıkları gibi,

ekonomik bütünleşmeyi de büyük bir başarıyla sürdürmüşlerdir. Fransa ile Batı

Almanya’nın hem tek tek ekonomik gelişmeleri hızlanmış hem de iki ülke arasındaki

ticaret hacmi her geçen yıl biraz daha artmıştır. Bu durum, her iki ülkenin de

topluluğa bağlılığını güçlendirmiş ve böyle olunca da topluluk gelişmiştir. AET

100 Sander, s. 334. 101 Morris-Murphy, s.430.

Page 55: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

46

büyük ölçüde bu iki devletin ekonomik işbirliği temeli üzerine oturmuştur ve bu

genelleme bugün de geçerlidir.

Fransa, özellikle bu yıllarda, ABD’nin Avrupa işlerine bu kadar müdahale

etmesinden rahatsız olmaya başlamış, politikasını Avrupa’daki ABD egemenliğini

azaltacak yönde şekillendirmiştir.102 1961 yılında Kennedy ve Fransa Cumhurbaşkanı

De Gaulle arasında yapılan görüşmede, de Gaulle, Kennedy’ye, Fransa’nın, Atlantik

İttifakı içinde kalmakla beraber, artık demode olmuş bu ittifakın askeri kanadından

çekileceğini bildirmiştir. Zira, de Gaulle’ün inancına göre, Amerika, kendi

topraklarına bir saldırı olmadıkça nükleer silah kullanmayacaktı ve dolayısı ile

Fransa kendi savunmasını kendisi kurmak zorunda ve kararındaydı.103 Fransa,

1960’lardan sonra kendi savunma gücünü geliştirmiş, ilk atom silahını1960’da atmış,

ileriki yıllarda da nükleer gücünü artırmaya devam etmiştir.104 İngiltere’nin, AET’ye

girebilmek için üyelik başvurusunda bulunmasını, İngiltere’yi “Anglosakson truva

atı” olarak gördüğü için, 1961 ve 1967 yıllarında iki kez veto etmesi bunun bir

göstergesidir. İngiltere AET’ye ancak 1973 yılında De Gaulle’ün ölümünden sonra

tam üye olarak girebilmiştir.105 Bunun yanında, AET birçok Avrupalı için Avrupa

siyasal birliğinin temeli niteliğindeyken, De Gaulle, üye devletlerin ulusal

egemenliğini ortadan kaldıracak bir birliğe karşı çıkmıştır. 1962’de yaptığı bir

konuşmasında şunları söylemiştir: “Devletler üstü bir federasyon, Avrupa dışı bir

federatörü gerekli kılacağından, Avrupa’da kurulacak örgütler devletler temeline

oturmalıdır.” Burada işaret ettiği federe devlet ise ABD’dir. Fransa’nın bu kadar

bağımsız bir tutum sergilemesinin bir nedeni, Fransa NATO’nun dışında dahi olsa,

102 Sander, s. 354. 103 Armaoğlu, s.598. 104 Morris-Murphy, s.426. 105 Sander, s. 351.

Page 56: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

47

Avrupa’ya bir saldırı olması halinde, ABD’nin koruyucu şemsiyesinin kendi üzerine

açılacağından emin olmasıdır. Bunun yanında, coğrafi bakımdan çatışma alanına

uzak oluşu ve kendini nispeten güvende hissetmesi, içerde artan siyasal istikrar ve De

Gaulle’ün bağımsızlıkçı ve inatçı kişiliği de nedenler arasında sayılabilir.106

De Gaulle’ün en büyük amacı, ABD’nin Avrupa’dan çıkması ve Avrupa’nın

büyük devlet egemenliğinden kurtarılmasıdır. De Gaulle için bütünleşmiş bir Batı

Avrupa, yalnız ABD’nin bağımsız bir ortağı değil, aynı zamanda Sovyetler Birliği’ne

karşı dengeyi koruyacak olan “Pan-Avrupa Sistemi”nin de temel öğesi olacaktır. Bu

sistemin iki merkezi Paris ile Moskova’dır. Mihail Gorbaçov’un “Atlantik’ten

Urallara Avrupa Evi” ve kimi tarihçilerin ortaya attıkları “Yeni Avrupa Mimarisi”

görüşleri, bu devlet adamının düşüncesinin ürünü sayılmalıdır.107

De Gaulle’e göre, Avrupa’da “yumuşama”nın gerçekleşmesi yolunda

Fransa’nın en önemli dış politika davranışı, NATO’nun askeri örgütünden çıkması ve

Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa ülkeleri ile temaslarını sıkılaştırması olmuştur.

Bunun sonucu olarak ortaya çıkacak olan “anlaşma” ve “işbirliği”, egemen devletler

üzerinde yükselecek olan bağımsız Avrupa’nın önkoşuludur. Bağımsız Avrupa ise

iki biçimde gerçekleşebilir: (1) ABD’nin önderliğine son verilmesi – ki bu yöndeki

dış politika davranışı İngiltere’nin AET’ye girişini veto etmektir- ve (2) Avrupa

potansiyelinin uyumlu bir işbirliği ile kullanılması –ki bu yöndeki tutumu, Fransız-

Alman yakınlaşması ve Sovyetler Birliği ile ilişkilerin düzeltilmesi olmuştur.108

106 Sander, s. 353. 107 Sander, s. 354. 108 Sander, s. 355.

Page 57: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

48

Federal Almanya’nın ise, İkinci Dünya Savaşı sonrası konumu diğer ülkelere

göre farklı olmuş, bu nedenle izlediği dış politika da farklı bir nitelik arz etmiştir.

Federal Almanya’nın ilk Şansölyesi Konrad Adenauer döneminde Almanya, Doğu

Almanya’yla bölünmesi ve güvenliği ile ilgili sorunları Batı Bloku ile bütünleşerek

çözebileceğine inanmıştır. Bu şekilde Batı Bloku daha güçlü olabilecek ve Sovyetler

Birliği’nden bazı ödünler koparabilecektir. Bu nedenle Federal Almanya, Doğu

Almanya’yı tanıyan bazı ülkelerle ilişkilerini kesmiş ve Doğu Bloku ülkeleriyle ilişki

kurmamıştır. Fakat daha sonra bu politikanın sonuç vermeyeceği anlaşılmış ve

Gerhard Schröder’in dışişleri bakanı olduğu dönemde yumuşama dönemine girilmiş,

1967 yılında Federal Almanya “Ostpolitik” adı verilen bir doğu politikası izlemeye

başlamıştır. Bu politikanın yansımaları olarak, 12 Ağustos 1970 ‘de Sovyetler

Birliği ile, 7 Aralık 1970’de Polonya ile, 21 Aralık 1972’de Doğu Almanya ile ve 11

Aralık 1973’de Çekoslovakya ile antlaşmalar imzalamıştır.109 Bu uluslararası

anlaşmalar, iki Alman devleti arasındaki diplomatik sorunları çözmüş, 1972 yılında

iki Alman Devleti birbirini bağımsız iki devlet olarak ilk kez tanımış ve iletişim ve

ulaşım konusunda bir dizi anlaşma yapmışlardır.110

Böylece Willy Brandt’ın 1967 yılında ortaya attığı Doğu Politikası, bu

politikanın özüne uygun olarak imzalanan antlaşmalarla uygulama alanına girmiş ve

Federal Almanya’nın bu davranışı, soğuk savaştan yumuşamaya geçişte en önemli

basamak taşı olmuştur.111

1960’lı yıllarda Batı Bloku içinde tartışmalara neden olan bir başka gelişme

de Vietnam Savaşı olmuştur. ABD, 1945 Cenevre anlaşmaları ile Vietnam Kuzey ve

109 Sander, ss. 356-359. 110 Morris-Murphy, s.422. 111 Sander, s. 359.

Page 58: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

49

Güney olarak ikiye ayrıldıktan sonra, kuzeydeki komünist rejime karşı güneyi

korumak için bölgeye yardımlarını ve ilgisini devam ettirmiştir. Kennedy ve

danışmanları, anti-komünist bir Vietnam’ın Amerika’nın global çıkarları açısından

hayati bir önem taşıdığına karar vermişlerdir.112 Çünkü, 1960’ların sonuna kadar

birleşik Devletler’in siyasası “domino kuramı” üzerine kuruluydu. Abluka altına

alma argümanının bir uzantısı olarak bu kuram, komünizme geçen her ülkenin bir

komşusundaki süreci tetikleyeceği beklentisi taşıyordu.113 1965 yılından itibaren

ABD Güney Vietnam’a asker sevketmeye başlamış, bu askerlerle kuzeyin Vietkong

gerillaları arasında 1973 yılı başlarına kadar sürecek uzun bir mücadele başlamıştır.

Bir dönem, ABD’nin Vietnam’da bulunan askerlerinin sayısı yarım milyonu aşmıştır.

Buna rağmen, Vietnam savaşı Amerika için tam bir başarısızlıkla sonuçlanmış,

Amerika tüm Vietnam’ı komünistlerin eline teslim etmek zorunda kalmıştır. 114

Amerika’daki pek çok liberal bu savaşı, Vietnam’ın Amerika için küçük bir öneme

sahip olduğu ve buna rağmen bu savaş için yapılan büyük yatırım nedeniyle içeride

ve dışarıda daha acil çözüm bekleyen problemlerin ertelendiği gerekçesiyle

eleştirmişlerdir.115

Amerika, Vietnam savaşı sırasında Batı Bloku içinde tam bir yalnızlık içine

düşmüştür. Zira, Batıdan hemen hemen hiç destek görmemiştir. Bunun başlıca üç

sebebi bulunmaktadır.

112 John Traynor, Europe, 1890-1990, 2nd Ed, Surrey:Nelson, 1992, s.344. 113 Stephen , s.316. 114 Armaoğlu, s.619. 115 Traynor, s.345.

Page 59: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

50

Öncelikle, Amerika’nın başarısızlığı, Batı’nın prestijini de zedelemiştir. Her

şeyden önce Amerika Batı’nın bir sembolü idi.116

İkincisi, Amerika’nın yüzbinlerce askeri dünyanın uzak bir köşesinde savaşa

sokması, Batı’nın Avrupa’daki savunma gücünü de azaltıyordu. Eğer bu dönemde

Sovyetler Birliği Avrupa’da ciddi bir kriz çıkartmamışsa, bunda, Doğu’da Çin

faktörü ve Avrupa’da sosyalist ülkelerin iç gelişmelerinin etkisi olmuştur.117

Üçüncüsü, Vietnam savaşı NATO içinde danışma mekanizmasının

işletilmemesi şikayetlerine sebep olmuştur. Çünkü, Amerika Vietnam savaşında

kararları tek taraflı almış ve milletlerarası politika bakımından NATO ve Batı içinde

önemli sonuçları olabilecek böyle bir girişimin önemli ciddi safhalarında

müttefiklerine danışmamıştır. Bunun içindir ki, NATO içi ilişkilerde danışma ve

dayanışma meselesi önemli tartışmaların konusu olmuştur.118

Amerika Vietnam savaşının yalnızlığından kurtulmak için, NATO’lu

müttefiklerini de Vietnam meselesinin içine çekmek istemiş ise de, Batı Avrupa buna

yanaşmamıştır. Bu da Amerika’da tepkiyle karşılanmıştır. Gerek Avrupa’nın

Vietnam savaşına mesafeli yaklaşması, gerek danışma mekanizmasının iyi

işletilmemesinden ötürü Avrupa’nın Amerika’dan şikayetleri, NATO içinde bir

Avrupa-Amerika münasebetleri meselesini de doğurmuştur. Karşılıklı şikayetler

Vietnam savaşı ile başlayan bu yılların ortaya çıkardığı bir konu olmuştur.119

116 Armaoğlu, s.619. 117 Armaoğlu, s.619. 118 Armaoğlu, s.620. 119 Armaoğlu, s.620.

Page 60: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

51

Stalin’in ölümünden sonra Sovyetler Birliği strateijini Batı’nın kapitalist

rejimleriyle barış içinde bir arada yaşama olarak değiştirmiş, Batı’lı liderlerle düzenli

temaslarda bulunulmaya özen gösterilmiştir. Burada Sovyetler Birliği hem nükleer

savaşın tehlikelerinden sakınma hem de sürekli ekonomik kalkınmanın bir parçası

olarak ticaretin artırılması ve ekonominin iyileştirilmesi hedefine yönelebilme amacı

gütmüştür.120 1957 yılından sonra, Doğu Avrupa ülkeleri ile Sovyetler Birliği, gerek

Avrupa’nın ya da belirli bazı bölgelerinin nükleer silahlardan arındırılması ve

bölgesel nitelikte işbirliği tasarıları, gerekse genel Avrupa barışıyla ilgili olarak

çeşitli önerilerde bulunmuş, Batı Bloku ise bu önerileri kabul etmenin, Federal

Almanya’yı yalnız bırakacağını ve yeni doğu politikasının başarısızlıkla

sonuçlanmasına neden olacağını düşündüklerinden olumlu karşılamamıştır. Ancak şu

da var ki, Budapeşte önerisinden sonra Avrupa güvenliği konusundaki çabalar, her

iki blokta da hızla gelişecek ve 6 yıl sonra Helsinki Belgesi’ne varacaklardır.121

Görüldüğü üzere, 1960’lı yıllar Dünya’da batı ve doğu bloku arasında güç

dengesinin sağlandığı, hem soğuk savaşın doruk noktasının yaşandığı, hem de

yumuşama dönemine geçilen yıllar olmuştur. Hem Batı hem Doğu’da bloktan

kopmalar başlamış, Batı’da Avrupa, ABD karşısında hem ekonomik hem siyasi

anlamda elini güçlendirmiş ve daha bağımsız politikalar izler hale gelmiştir.

120 Brower, s.297. 121 Sander, ss. 360-364.

Page 61: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

52

B- YUMUŞAMA DÖNEMİNDE İLİŞKİLERİN SİYASİ BOYUTU

1. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı ve Helsinki Belgesi

1960’larla birlikte başlayan yumuşama süreci, 1970’lerin başlarında gerçek

rayına oturmuş ve 1975 yılında imzalanan Helsinki Belgesiyle kuralları kesin

biçimiyle belirginleşmiştir. Helsinki Belgesi, 1960’larda toplanması önerilen Avrupa

güvenlik ve işbirliği konferanslarının en yüksek noktasını oluşturur. 1960’ların

ortalarından başlayarak Helsinki’ye varan gelişmeleri şöyle özetlemek mümkündür:

BM’nin 20. Genel Kurulu’nun toplandığı 1965 yılında Romanya’nın önayak

olmasıyla dokuz Avrupa ülkesinin “ayrı toplumsal ve siyasal sistemlere sahip

Avrupalı devletler arasında iyi komşuluk ilişkilerini geliştirmeye yönelik bölgesel

düzeyde eylemler” önerisi oybirliğiyle kabul edilmiştir.122

Değişim sürecindeki ABD’de 1968’de Richard Nixon’un seçilmesi

pragmatizme dönüş anlamına geliyordu. Şahin olarak bilinmesine rağmen Nixon

ülkesini Vietnam bataklığından çıkarmayı başarmış, böylece gergin ortam

sakinleşmiştir. 70’li yıllarda ABD dünyanın jandarması rolünü oynayabilecek

durumda değildir. Bu yüzden yeni gerçeklere uyum sağlaması gerekmektedir.123 5

Mayıs 1969’da Finlandiya hükümeti, Avrupa ülkeleri, ABD ve Kanada’ya, Avrupa

Güvenlik Konferansı’na ev sahipliği yapabileceğini bildirmiştir. 31 Ekim 1969’da

Doğu Bloku ülkeleri dışişleri bakanları bir bildiri yayımlayarak, Finlandiya’nın

önerisini olumlu karşıladıklarını bildirmişlerdir. Batı Bloku ise, 1970 Mayıs’ında

Roma’da yaptıkları toplantıda konferans önerisinin kabulünün, Berlin konusunda

dörtlü görüşmelerin ilerlemesine bağlı olduğunu kaydetmiştir. Berlin üzerindeki

122 Sander, s. 455. 123 Langlois vd, s.321.

Page 62: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

53

Dörtlü Anlaşma 3 Eylül 1971’de imzalanınca, konferansın önündeki en büyük

engellerden biri kalkmıştır. Nihayet Başkan Nixon’un 1972’de Sovyetler Birliği’ni

ziyareti sırasında, 29 Mayıs günü, Orta Avrupa’da Karşılıklı ve Dengeli Güç İndirimi

görüşmelerinin 1973 yılında Viyana’da, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı

hazırlık çalışmalarının da 1972 Eylül’ünde Helsinki’de başlatılması

kararlaştırılmıştır. Helsinki Belgesi, 35 ülke temsilcisi tarafından 1 Ağustos 1975

tarihinde Helsinki’de imzalanmıştır.124 Helsinki görüşmeleri nihai olarak Stratejik

Silah İndirimi Antlaşması (SALT I) ile sonuçlanmıştır.125 1973 Helsinki görüşmeleri

Arnavutluk dışında tüm Avrupa devletlerinin temsilcilerinin, Birleşik Devletler ve

Kanada delegasyonları ile bir araya geldiği bir ortam olmuştur. Avrupa Güvenlik ve

İşbirliği Konferansı, geniş tabanlı ve çok yanlı bir antlaşma ile İkinci Dünya

Savaşı’na resmen son veren oluşum olarak tanımlanmıştır.126

Avrupa tarihinin bu en görkemli konferansı, Avrupa ülkeleri arasındaki

ilişkileri düzenleyecek kuralları saptayarak yumuşamanın Avrupa’daki en yüksek

noktasını oluşturmuştur. Konferans:

� Avrupa’da ayrı toplumsal sistemlere sahip devletler arasında yeni bir

ilişki sürecini başlatmak ve düzenlemek,

� Bu süreç için karşılıklı olarak kabul edilebilir amaç ve koşulları

saptamaya yardım etmek,

� Bunun işleyişine katkıda bulunmak işlevlerini yerine getirmiştir. 127

124 Sander, s. 456. 125 Stephen , s.318. 126 Stephen, s.319. 127 Sander, s. 457.

Page 63: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

54

Kısaca, Helsinki’de, Avrupa’da sistemler arası rekabet ve işbirliğinin

geleceğine ilişkin koşullar belirlenmiştir.

Nihai senet, “sepet” diye adlandırılan üç ana bölümden oluşmuştur:

(i)“Avrupa’da güvenliğe ilişkin sorunlar” ve “Güven Getirici Tedbirler, Güvenlik ve

Silahsızlanmanın Bazı Yönleri Hakkında Belge”den oluşan birinci sepet.

(ii)“Ekonomi, Bilim, Teknoloji ve Çevre Alanlarında İşbirliği” başlıklı ikinci sepet,

(iii) “İnsani ve Öteki Alanlarda İşbirliği” konusundaki üçüncü sepet. Bunların

dışında, “Akdeniz’de Güvenlik ve İşbirliğine İlişkin Sorunlar” ile “Konferansın

Sürdürülmesi” başlıkları altında iki bölüm daha vardır.

Birinci sepette karşılıklı ilişkilere yol gösterecek temel ilkeler şu

biçimde sıralanmıştır:

� Egemen eşitlik,

� Egemenliğin özündeki haklara saygı;

� Tehdide ya da güç kullanmaya başvurmama;

� Sınırların dokunulmazlığı;

� Devletlerin ülke bütünlüğü;

� Anlaşmazlıkların barışçı yollarla çözümü;

� İçişlerine karışmama;

� Düşünce, vicdan, din ve inanç özgürlüklerini de kapsamak üzere,

insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygı;

� Halkların haklarının eşitliği ve geleceklerini kendilerinin saptaması

hakkı;

� Devletler arasında işbirliği;

Page 64: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

55

� Uluslararası hukuk alanında üstlenilmiş bulunulan yükümlülüklerin

iyi niyetle yerine getirilmesi.128

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da yeni bir sınırsal statüko

oluşmuş, bu statüko genel olarak Batı ve özellikle Federal Almanya tarafından kabul

edilmemiş ve bir barış antlaşması imzalanamamıştı. Bu durum dikkate alınırsa,

Helsinki Belgesi’nin en önemli ilkesinin, “sınırların dokunulmazlığı” ile ilgili

maddesi olduğu ortaya çıkacaktır. Böylece Helsinki Belgesi ile İkinci Dünya Savaşı

sonrasında çizilen Avrupa sınırlarının dokunulmazlığı, yani statüko, kesin olarak

kabul edilmiştir.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK), 1985’te iktidara gelen

Gorbaçov’un Batı ile yakınlaşma politikası ve özellikle 1989 sonbaharında Doğu

Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan demokratikleşme hareketleriyle özel bir önem ve

yeni Avrupa barış ve düzeninin kurulmasında ağırlıklı bir rol kazanmıştır. Varşova

Paktı’nın ortadan kalkması ve Konferansın tüm Avrupa devletlerinin katıldığı bir

“forum” olmasıyla, 1990’da bir süreçten sürekli bir örgüt biçimine dönüştürülmesi

ve bir sekreteryaya sahip olması gündeme geldi. Kimi gözlemcilere göre, AGİK,

sürekli bir örgüte dönüştüğünde, Avrupa güvenliğinin sağlanmasında önemli bir paya

sahip olabilecektir.129

19-22 Kasım 1990’da Paris’te AGİK doruk toplantısı yapıldı. Bu toplantıyla

AGİK, yaptırım gücü olmayan, ancak Avrupa’daki anlaşmazlık ve çatışmalarda

yararlı roller üstlenebilecek çok daha kapsamlı bir çerçeveye sahip oldu. Toplantı,

128 Sander, s. 458. 129 Sander, s. 459.

Page 65: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

56

aynı zamanda, bloklar arası rekabetin, yani soğuk savaşın, tam anlamıyla tarihe

karıştığını da resmi hale getirmiş ve Avrupa’nın bölünmüşlüğünün tümüyle aşılması

yolunda önemli bir adım oluşturmuştur.

1975 Helsinki toplantısından sonra, daha önce değinilen Madrid ve

Viyana’da izleme toplantıları için bir araya gelen üye ülkeler, 1989 Ocak ayında

“Avrupa’nın Geleceği İçin Çerçeve” başlıklı bir kapanış belgesi yayımlamışlardır.

İşte bu belgede öngörülen çalışma konularının değerlendirilmesi Paris’te yapılmıştır.

Bu konuların başında Viyana’da yürütülen Avrupa Konvansiyonel Kuvvet İndirimi

(AKKUM) geliyordu. Bu antlaşma da NATO ile Varşova Paktı üyeleri arasında 20

Kasımda Paris’te imzalandı. AGİK’in Paris toplantısında aldığı kararlar (Paris Şartı)

şöyle sıralanabilir:

� Sürecin kurumsallaştırılması ve bir sekreteryanın kurulması,

� Avrupa bütünleşmesine yönelik adımların görüşüleceği bir

konferansın her iki yılda bir düzenlenmesi,

� Bir “Çatışmaların Önlenmesi Merkezi”nin kurulması ve bu merkezde

çatışmaların durdurulmasına yönelik çalışmaların yapılması,

� Kurulması planlanan AGİK parlamento organına “Avrupa asamblesi”

adının verilmesi,

� Hukukun üstünlüğünü vurgulayan AGİK yükümlülüklerinin

yinelenmesi,

� AGİK’e üye ülkelerdeki seçimlerin denetlenmesine olanak sağlayacak

bir mekanizmanın kurulması,

Page 66: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

57

� Serbest rekabete dayalı Pazar ekonomisinin geliştirilmesine yönelik

işbirliği ilkelerinin saptanması,

� Çevre korunması için çok yönlü işbirliğinin geliştirilmesi.130

1992 Temmuz’unda AGİK’in Helsinki’de yaptığı ikinci doruk toplantısında,

üye ülkeler AGİK’in ortak güvenlik işlevini güçlendirmişlerdir. Artık olağanüstü

toplantı için oybirliği aranmamakta ve ani bunalımlarda taraflar arasında erken

danışma mekanizmaları oluşturulmaktadır. Araştırma ve rapor hazırlama özel

grupları kurulmuş ve bu gruplar Bosna-Hersek, Ermenistan, Azerbaycan, Ukrayna,

Moldova, Beyaz Rusya ve Orta Asya Cumhuriyetlerinde görev almışlardır. 1992

Helsinki Belgesi, AGİK’in Avrupa Birliği, NATO, Batı Avrupa Birliği ve Bağımsız

Devletler Topluluğu’nun barışı koruma mekanizmalarına AGİK bölgesinde barışın

korunması konusunda çağrıda bulunulabileceğini hükme bağlamıştır. Ancak,

AGİK’in hala Bosna-Hersek gibi çatışma noktalarında etkili olmasını sağlayacak bir

güce ya da mekanizmaya sahip olmadığını da ayrıca belirtmek gerekir.131

2. 1970’li Yıllarda ABD Dış Politikası

1970’lerle birlikte ABD’de özellikle 1976’dan sonra Carter ve 1981’den

sonra Reagan yönetimleri NATO’ya artan bir önem vermiş, askeri açıdan örgütü

güçlendirmeye çalışmış ve Reagan Avrupa’daki yumuşamaya artık bel bağlamama

kararı almıştır. Her ikisi de Helsinki Belgesi’nin ilk iki “sepetini” bir kenara bırakıp

“üçüncü sepet” üzerinde durmuşlar, Sovyetler Birliği’nde rejim aleyhtarlarına

130 Sander, s. 460. 131 Sander, ss.460-461.

Page 67: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

58

uygulanan baskı politikasını şiddetle eleştirmişler ve Polonya olaylarının açıkça

gösterdiği gibi, insan haklarını siyasal bir silah olarak kullanmaya başlamışlardır.132

1972-1976 döneminin, yani Başkan Ford ve Dışişleri Bakanı Henry

Kissenger’in dış politikasının özü, ABD açısından yumuşamanın ve Sovyetler Birliği

ile ilişkilerin önceliğe sahip olduğu anlayışıydı. Her iki tarafça da tanımlanmış ve

üzerinde anlaşmaya varılmış bir istikrar, Avrupa’nın son zamanlarda en büyük

ihtiyacıydı. Bu tür bir istikrar da ancak Sovyetler Birliği ile varılacak anlayış

birliğiyle sağlanabilirdi. İşte daha önce incelenen Helsinki Belgesi, ancak böyle bir

anlayışın ürünü olarak ortaya çıkmış ve Avrupa’da yumuşama gerçekleşmiştir.

Kısacası, 1972-1976 döneminin ABD dış politikası, “ya yumuşama ya da nükleer

savaş” anlayışına dayanmaktaydı.133

1976-1980 döneminde yeni başkan Jimmy Carter, Dışişleri Bakanı Cyrus

Vance ve ulusal Güvenlik İşleri Danışmanı Zbigniev Brzezinski yönetiminin dış

politikası ise şu yöndeydi: Sovyetler Birliği ile ilişkiler artık ABD dış politikasının

başat boyutu olmaktan çıkarılmalı, daha cesur ve kapsamlı bir dış politika

izlenmeliydi. NATO güçlendirilmeli, ABD asıl Batı Avrupa, Japonya ve ÇHC ile

ilişkilerine önem vermeliydi.134

Başkan Reagan, Carter’ın bu özetlenen politikasını, belki de daha büyük bir

hevesle sürdürdü denebilir. Yumuşamayı ABD’nin çıkarlarına kullanabilmek için,

132 Sander, s. 478. 133 Sander, s. 479. 134 Sander, s. 479.

Page 68: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

59

Sovyetler Birliği’ne karşı askeri, ekonomik ve siyasal açıdan güçlü olma yönünde

önemli adımlar atmıştır.135

Başkan Reagan, Carter yönetiminin “NATO'yu güçlendirme politikasını”

daha büyük bir hevesle sürdürmüş ancak, uzun bir süreden beri devam eden temel bir

çelişkiye rahatlatıcı bir çözüm de bulunamamıştır. Bu temel çelişki, “ABD'nin tüm

yeryüzüne yayılmış global çıkarları ve politikası içinde Avrupa'nın rolünün ne

olacağı” sorusuna odaklanmaktaydı.136

ABD'nin Pasifik bölgesindeki ülkelerle ticareti, Batı Avrupa ile ticaretini

geride bırakmaktaydı. ABD'nin dış politikasındaki önceliği hangi bölgeye vereceği

cevaplanması gereken bir soruydu.

Reagan yönetiminin ABD'de uyguladığı yüksek faiz ve himaye politikası,

Batı Avrupa ekonomilerini rahatsız etmeye başlamıştı. Batı Avrupa devletleri,

ABD'nin Latin Amerika’daki sert ve Orta Doğu'daki İsrail yanlısı politikasını

eleştirmekteydiler. Bu ülkelerle birlikte Japonya'nın Orta Doğu petrolüne ABD'den

daha çok olan bağımlılığı, bölgeye yönelik dış politikalarını yumuşatmıştı. İşte tüm

bu konular, 1980'lerin sonlarında NATO müttefikleri arasındaki ilişkileri

gölgeleyebilecek nitelikteydi.137

ABD, İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra Truman Doktrini, NATO ve

CENTO aracılığıyla, Sovyetler Birliği'nin Avrupa ve Ortadoğu'da genişleme

olasılığına karşı bir “çevreleme” politikası uygulamaya başlamıştı. Ancak, gerek

“dehşet dengesi”nin yerleşmesi, gerek Avrupa devletlerinin göreli olarak daha

135 Sander, s. 481. 136 Sander, s. 481. 137 Sander, s. 482.

Page 69: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

60

bağımsız bir politika izlemeleri ve gerekse yumuşamanın ortaya çıkmasıyla, bu katı

çevreleme politikası eski sıcaklığını yitirmişti.

Globalleşmenin etkisiyle, Sovyet-ABD çatışması, Avrupa'nın ortası ve

Avrasya'nın yakın çevresinden, Afrika, Ortadoğu, Hint Okyanusu ve Doğu Asya'ya

doğru yayılmış bulunmaktaydı.

ABD’nin, bu dönemde Doğu Asya'da etkili olabilmek ve buradaki Sovyetler

Birliği etkisini kırabilmek için, Sovyetler Birliği'nin Avrupa'da savunma konumunda

olmaya devam etmesini sağlaması gerekiyordu. Bunun için Çin Halk Cumhuriyeti ile

iyi ilişkiler içerisine girerek Sovyetler Birliği'ne karşı doğuda bir tehdit oluşturmayı

ve NATO'nun askeri gücünün artırılması ve bazı Batı Avrupa ülkelerine orta menzilli

füzeler yerleştirilmesi ile de Batı'da bir tehdit oluşturarak Sovyetler Birliği'ni ikili

kıskaca almayı amaçlamıştır.138

Gorbaçov'un Sovyetler Birliği'nde işbaşına gelmesi, Doğu Avrupa

ülkelerindeki demokratikleşme hareketi, Varşova Paktı'nın ortadan kalkması ve bu

gelişmelerden sonra Avrupa'ya yönelik bir “Doğu tehdidinin” ortadan kalkmasıyla,

yukarıda özetlenen stratejide niteliği belirgin bir biçimde ortaya çıkmayan

değişiklikler olmuştur. Bunlardan başlıcası, NATO'nun artık siyasal niteliği askeri

niteliğine üstün gelen bir örgüt biçimine dönüşmesi ve NATO'ya, anlaşmasında

belirtilen bölgenin dışından (örneğin Ortadoğu'dan) gelebilecek tehditlere karşı yeni

bir işlev kazanmasıdır. Ayrıca NATO, ABD'nin Avrupa'nın ilerde alacağı yeni

biçime müdahale edebileceği ya da kıtada varlığını sürdürebileceği bir örgüt olarak

da değerlendirilebilir. Macaristan 1991'de ortak üye olmuş, ABD'nin “Barış için

138 Sander, s. 483.

Page 70: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

61

Ortaklık” önerisi genellikle kabul görmüş ve eski Varşova Paktı üyelerini de içine

alan bir “Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi” kurulmuştur. Bugün NATO yetkililerinin

biraz gururla ve birazda zaman kazanmak için belirttikleri gibi, örgüt Avrupa'nın

istikrarının sağlanıp sürdürülmesinde Avrupa'nın temel taşlarından biri olarak

işlevini devam ettirmektedir. Ayrıca NATO, 1993 yılında örgütün ortaya çıkabilecek

yerel çatışmaları durdurmak için çevik kuvvet tahsis etmeye özel ağırlık vereceğini

açıklayarak 1990'lı yıllardaki misyonunu da saptamıştır.139

3. 1980’lerde Yaşanan Gelişmeler ve Doğu Avrupa’daki Dönüşüm

Sovyetler Birliği'nde Gorbaçov döneminin başlamasıyla çok köklü

değişiklikler meydana gelmiştir. Stalin döneminin katı, baskıcı tutumunun yerini,

çözümcül, yeniliklere açık, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sorunları çözmeye

ve ülkeyi modernleştirmeye çalışan bir anlayış almıştır. Gorbaçov bu yönde çok ve

köklü girişimlerde bulunmuş, fakat devraldığı kötü ekonomik mirasın da etkisiyle

oluşan kötü ekonomik gelişmelerde kolaylıkla statükocu bürokratların hedefi haline

gelmiştir. Hem milliyetçi hareketler hem de işçilerin protesto gösterileriyle karşılaşan

Gorbaçov yönetimi güç durumda kalmıştır.

Gorbaçov, dış politikada da son derece barışçıl bir tutum izlemiş, Doğu

Avrupa'daki demokrasi hareketlerinin hızlanması ve birleşik bir Almanya'nın

doğmasında büyük katkısı ve desteği olmuştur.

Fakat Gorbaçov'un bozuk olan ekonomiyi düzeltme yolundaki tüm

girişimlerine ve çabalarına rağmen, Sovyetler Birliği, bir savaş olmaksızın

kendiliğinden dağılmıştır. Doğu Avrupa'da oluşan güç boşluğu ise Batı Avrupa

139 Sander, s. 484.

Page 71: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

62

devletleri ve ABD’nin bölgeye yönelik inisiyatifler geliştirmesine neden olmuş ve bu

bölgede kısa sürede bir toplumsal ve siyasal dönüşüm gerçekleşmiş, demir perdenin

arkasında bulunan ülkeler Batı ekonomik ve siyasi sisteminin bir parçası haline

gelmişlerdir.

Doğu Avrupa ülkelerinin kökenlerine bakıldığında Avrupa kültürünün bir

parçası oldukları görülmektedir. Yüzyıllar boyunca, Batı Avrupa devletlerini

etkileyen olaylar ve akımların etkisi biraz gecikmelide olsa bu bölgede de etkisini

hissettirmiştir.140 Dolayısı ile siyasi boyutuna baktığımızda Batı Avrupa'da 1945

sonrasında görülen kitle demokrasisi ve çoğulcu siyasal yaşam Doğu Avrupa'da

Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından etkisini göstermeye başlamıştır.

Doğu Avrupa'da yaşanan gelişmelerin ekonomik boyutuna baktığımızda ise

endüstrileşmenin yarattığı sorunlar göze çarpmaktadır. Batı Avrupa ülkelerinde, on

dokuzuncu yüzyılda ve yirminci yüzyılın ilk yarısında denetimsiz ve acımasız olan

endüstrileşme süreci, daha sonra sosyal devlet anlayışından etkilenerek, içine sosyal

hakları, dengeli gelir dağılımını, karma ekonomi anlayışını, kısaca sosyal

demokrasiyi almıştır. Bugün komünist sistemden, serbest piyasa ekonomisine yeni

geçmekte olan Orta ve Doğu Avrupa ekonomilerinde ise, dışa açılma, merkezi

ekonomik planlamaya son verme, tüketim maddelerinin üretimine öncelik tanıma,

dünya mali alışverişi dışında kalmama isteği ve teknoloji transfer etme gereğinin

anlaşılması gibi gelişmeler yaşanmaktadır. 141

İkinci Dünya Savaşı sonunda Kore, Vietnam ve Almanya olmak üzere üç

ülke bölünmüş bunlardan Vietnam 1976 yılında birleşmiştir. Almanya'nın özel bir

140 Sander, s. 499. 141 Sander, s. 500.

Page 72: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

63

önemi olması ise geçmiş 150 yıl içerisinde üç savaşa yol açmış olmasındandır.

Helsinki Belgesi'nin başarısı Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı sonrası sınırlarının ve

özellikle iki Almanya’nın sınırlarının nihai olarak tanınmasında yatmaktaydı. Ne var

ki bu tarihi izleyen on beş yıl içinde ve özellikle 1989'da ortaya çıkan şaşırtıcı

gelişmeler, iki Almanya’nın birleşmesini bir oldu bittiye getirmiştir. Berlin

Duvarı'nın yıkılmasını izleyen gelişmelerin ardından 2 Ekim 1990 gecesi resmi

olarak tek bir Almanya doğmuştur. Aslında, bu diğer Avrupa ülkelerinin içtenlikle

isteyip destekledikleri bir gelişme değildir. Ancak yaşanan gelişmeler karşısında

desteklemekten başka seçenekleri kalmamıştır.142

Alman birliğinin sağlanmasının ardından ülkenin karşılaştığı iç sorunların

başında, eski Doğu Almanya'nın hantal ekonomisinin Batı ile bütünleştirilmesi ve

sosyalist ekonominin güvencelerinden sonra, kapitalist ekonominin rekabet ve

işsizliğiyle karşılaşanların topluma kazandırılması gelmiştir. 143

80 milyonluk güçlü bir Almanya yalnız Orta ve Doğu Avrupa'da değil tüm

kıtada ağırlığını hissettirecek güçlü bir devlet haline gelmiş, Doğu Avrupa ülkelerine

yönelik yeni politikası (Neu Ostpolitik) bölgede ve giderek Balkanlar'da Almanya'ya

belirli bir üstünlük sağlamıştır. 144

4. Yeni Avrupa'nın Mimarları

Son yıllarda Avrupa kıtası çok hızlı bir değişim süreci geçirmektedir. Bu

yüzden Avrupa'da dengelerin nasıl şekilleneceğini kestirmek zor olabilmektedir. Öte

142 Sander, ss. 501-503 143 Sander, s. 503. 144 Sander, s. 504.

Page 73: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

64

yandan kurumsal açıdan bakıldığında Avrupa kıtasının geleceğinde dört kurumun

etkili olacağını söylemek mümkündür. Bunlar, NATO, Avrupa Birliği, AGİK ve

Avrupa Konseyi'dir.145

NATO, bugün bir askeri savunma örgütü olarak varlığını sürdürmekte, askeri

öneminin azalmasına karşın siyasi yönünün ön plana çıkmasıyla, Avrupa'nın

kurulmasında ve istikrarın sürmesinde önemli bir role sahip olacağı çok sık

belirtilmektedir. 146

Geleceğin Avrupasına yön verecek ikinci kuruluş, bugün 27 üyeli yapısıyla

ve gösterdiği ekonomik performansla Avrupa ülkelerini bir mıknatıs gibi kendisine

çeken Avrupa Birliği'dir. Avrupa Birliği bugün Ortak Dış ve Güvenlik Politikası ve

Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası gibi hayati politikaları da hayata geçirerek

entegrasyonu kuvvetlendirmektedir.147

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, bugün Avrupa güvenliğiyle ilgili

birincil derecede bir konferanslar sürecidir. Avrupa'nın geleceğinde söz sahibi

olacağı öngörülen Avrupa Konseyi’nin ise 40 yılı aşkın başarılı çalışmaları, 150'ye

yaklaşan uluslararası sözleşmesi ve işleyen organlarıyla, demokrasi ve insan

haklarının korunmasının Avrupa ölçeğinde genişlemesinde birincil derecede paya

sahip olması beklenmektedir.148

145 Sander,505 146 Sander,505. 147 Sander,506. 148 Sander,506.

Page 74: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

65

İKİNCİ BÖLÜM

TRANSATLANTİK İLİŞKİLERİN EKONOMİK

BOYUTU

A- 1945-1990 ARASI YAŞANAN EKONOMİK GELİŞMELER

1. 1945 Sonrası Yaşanan Ekonomik Gelişmeler

Ekonomist Jeon Fourastie “şanlı otuzlar” tabirini II. Dünya Savaşı’nı takip

eden ilk otuz yıl için kullanmıştır. Söz konusu olan, hiçbir dönemle

kıyaslanamayacak derecede kuvvetli ve devamlı bir ekonomik gelişmeydi.

Bu istisnai büyüme birçok sebebe dayanmaktaydı. Sanayileşmiş ülkelerin

nüfusunu %29 oranında yükselten “baby-boom”149 hadisesinin beraberinde getirdiği

demokratik artış bu etkenlerin başında gelmekteydi. Silahlanma yarışının teşvik

ettiği teknik ilerleme diğer bir önemli etkendi. Ayrıca savunma sanayi, ekonomiye

hayat veren en önemli mekanizmalardan biriydi.

Uluslararası arenada ticaretin yaygınlaşması “şanlı otuzlar” diye tabir edilen

dönemin dinamizmini oluşturdu. Ticaretin liberalleşmesi, çok uluslu şirketler

tarafından yapılan uluslararası yatırımların gelişmesi bu ilerlemeyi perçinledi. 1950-

1975 yılları arasında dünya üretimi %5 oranında büyürken, uluslararası ticaret %7

oranında gelişti. Diğer taraftan uluslararası arenada yapılan mali işlemler 6 kat arttı.

150

149 Amerika’da II. Dünya Savaşı’ndan sonra 78 Milyon kişi doğmuş ve doğum sayısındaki bu

ani artış bebek patlaması olarak tanımlanmıştır. 150 Armaoğlu F., ss.310-311

Page 75: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

66

Bu temel faktörlerin yanında, I. Dünya Savaşı’nı takip eden sorunların

tekerrürünü engellemek için II. Dünya Savaşı’nın sonlarında kurulan iki kurum IMF

ve GATT sarsıntılardan uzak bir ilerleme için genel çerçeveyi de oluşturuyorlardı.

Yeni dünya para sistemi Bretton Woods (1944) andlaşmalarıyla hayata

geçirildi. Bütün para birimleri kendi aralarında ve Amerikan dolarıyla, sabit kur

bazında kolayca değiştirilebilecekti. Sadece dünya altın rezervinin 2/3’ünü elinde

bulunduran ABD’nin para birimi dolar, 35 dolar=1 ons oranında olmak üzere altına

endekslenmişti. Bu sistemin sağlıklı bir şekilde yürümesi için Uluslararası Para Fonu

(IMF) kuruldu. IMF, ekonomisinin önemi oranında her ülkenin belirli bir ödeme

(quato) yaptığı bir çeşit ortak kasaydı. Bunun karşılığında ülke, ödemelerde dengeleri

sağlamak için yabancı döviz bazında tiraj hakkına sahip oluyordu. Bu sistem ülkelere

sabit oranın %1’inden az veya fazla olmak üzere paralarının değerini koruyabilme

imkanını sağladı.

Böylece iki savaş arası dönemde iktisadi sorunların gelişmesinde belirgin bir

rol oynayan istikrarsız para politikaları aşılmış oldu. Uluslararası para statüsüne

yükselen ABD Doları sterlinin hakimiyetine son verdi. Oy kullanma hakkının üye

ülkelerin kotasıyla orantılı olduğu IMF’de ABD ağırlığını koyarak insanlığın önemli

bir bölümü üzerinde ekonomik hegemonya kurmayı başardı.151

30’lu yılların acı hatıralarını silmek ve ticari muamelelerde serbestiyet

sağlamak için 1947’de gümrük tarifeleri ve ticaret için genel bir antlaşma (GATT)

imzalandı. GATT (General Agreement on Tariffs and Trade) ülkeler arasında

gümrük tarifelerinin indirimini, taraflar arasında eşit muameleleri sağlayıp dumping

151 Armaoğlu F., 311-313.

Page 76: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

67

(yabancı pazarlarda ürünleri yerel fiyatlardan daha ucuza satmak) gibi etik dışı

icraatları engelleyerek gümrüklerde bir çeşit silahsızlandırmayı öneriyordu.

Başlangıçta dünya ticaretinin %80’ini elinde bulunduran 23 devletin üye olduğu

GATT, taraflara görüşmeler, pazarlıklar için daha esnek bir zemin sağlıyordu.

Büyüme beraberinde yapısal bir karakter kazanan enflasyon artışını da

getirdi. Enflasyonun gelişimi büyümenin seyriyle orantılıydı. Talebin artması para

hacminin artmasını da beraberinde getirmişti. 1960’lara doğru doların kıt olduğu bir

dönemden fazla olduğu döneme geçiliyordu. Diğer taraftan ABD ödeme

dengelerinde açıklar vermeye başladı. Bretton Woods’tan miras kalan Amerikan

dolarının itibarı zedelendi. Bir çok ülke ellerindeki dolarları altın karşılığında

değiştirmeye karar verdi. Böylece Fort Knox’taki152 altın rezervleri 25 milyar

dolardan 10 milyar dolara düştü. 1970’lerin başında büyümenin temelleri ciddi bir

şekilde sarsıldı. 153

Savaş sonrası dönemde Büyük Britanya ekonomisi sorunlarla yüzleşirken,

iktisadi ve sosyal reformlar İşçi Partisi’nin iktidar dönemine damgasını vurdu ve

sosyal devlet anlayışını yerleştirdi. Üretimci yatırımların yetersizliği, demokratik

büyümenin zayıf oluşu gelecek yıllar için umut vermiyordu. Bunun karşın Batı

Almanya mucizevi bir gelişmeye damgasını vurdu. 1948’de doğan Federal Almanya

savaşta harabeye dönmesine rağmen müttefiklerin şaşırtıcı bir şekilde zarar

vermediği büyük bir sanayi potansiyeline ve düşük maliyetli ve nitelikli işgücüne

sahipti. 1955’e kadar askeri harcamalardan muaf oluşu ve soğuk savaş şartlarında

Amerikan yardımından yararlanması diğer avantajlarıydı. Böylece Almanya

152 ABD’de Kentucky Eyaleti’nde bir askeri üs. İyi korunan bir yer olması dolayısıyla ABD’nin

ve hatta çoğu ülkelerin altın rezervleri burada muhafaza edilir. 153 Armaoğlu F., 313-315.

Page 77: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

68

ekonomisi 1950-1970 yılları arasında üretimini 4 katına çıkararak dünyanın en büyük

sanayi güçlerinden biri haline geldi. Diğer taraftan demokratik kurumları da

güçleniyordu.

Fransa’da ise hükümetlerdeki istikrarsızlıklar ve kolonilerde ağır zayiatlara

neden olan savaşlar (Çinhindi, Cezayir) yüzünden 1958’e kadar iktisadi gelişimde

yavaşlama görüldü. Başkana geniş yetkiler veren yeni bir anayasa ile iktidara gelen

General De Gaulle Cezayir savaşına son verip bağımsızlığını tanıdı. İstikrara

kavuşan Fransa’nın uluslararası platformdaki rekabet eksiğine rağmen ekonomisinde

fark edilir bir yükselme gözlendi. 154

ABD ise, savaşın hemen akabinde gücünün zirvesine ulaşmıştı. Savaştaki

kayıpları son derece sınırlıydı. Bombardımanlardan etkilenmeyen sanayi,

potansiyelini ikiye katlayarak dünya sanayi potansiyelinin yarısına ulaşmıştı.

Görünüşte erimeyecek sanılan altın ve para rezervine sahip olan ABD dünya ticari

gemilerinin 2/3’üne sahip olup bazı anahtar sektörlerde (alüminyum, sentetik kauçuk,

gemi, otomobil, uçak) sadece kendisi diğer dünya ülkelerinin tamamından daha fazla

üretimde bulunuyordu. Uluslararası mali işlemlerin ¾’ünü kontrol altında tutarak tam

bir iktisadi üstünlük kurmuştu. İnsanlığın bir kısmının yaşaması için gerekli olan

gıda maddelerini de elinde bulunduruyordu.

Dünya Savaşı’nı takip eden durgunluk dönemi Marshall Planı ve Kore Savaşı

ile aşılmış oldu. 50’li yılların ABD’si refah toplumuna dönüşüyordu. Daha sonra

Kore’de barış sağlanması ve Başkan General Dwight D. Eisenhower’in hassas olan

154 Armaoğlu, F. ss.315-318.

Page 78: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

69

yumuşama dönemini tehlikeye sokmaksızın ABD’nin hakimiyetini korumak istemesi

umutları güçlendirdi.

Daha sonraki yıllarda ABD’yi zorlayan iki önemli sorun ise Vietnam Savaşı

ve ırk sorunu olmuştur. Daha sonra başkan Nixon ülkesini Vietnam’dan çıkarmayı

başarmıştır. 155

ABD’deki sistemin tamamı 60’lı yılların sonlarına doğru sarsılmaya başladı.

Yaşam kalitesi adına Taylorizm’in sorgulanmasıyla artan personel sayısı ve maaş

maliyeti üretimden elde edilen kazancı geçti. Bu da şirketlerin kazanç oranlarının

azalmasına neden oldu. Yatırımlar, başta Asya ülkeleri olmak üzere fakir ülkelere

yöneldi. Bu temel yapısal faktörlere ekonomideki Keynesçi uygulamaların

zorluklarını da ilave etmek gerekiyor. Bu uygulamalar sosyal devletin yerleşmesini

ve devletin ekonomideki müdahalesinin artmasını sağladı. Değişim, şirketlerin vergi

ve sosyal sorumluluklarını artırdığı gibi, hükümetlerin de bütçe açığı vermesine

neden oldu.

Daha da bozulan bu ortamda iki hadise krizin başlangıcına damgasını vurdu.

15 Ağustos 1971’de ABD başkanı Richard Nixon Amerikan dolarının altın

karşılığında değiştirilmesinin kaldırıldığını açıkladı. Bu Bretton Woods sisteminin ve

sağladığı istikrarlı para politikalarının sonuydu. Altına dayalı uluslararası kur sistemi

artık yoktu. Bu, bütün paraların dalgalanacağı, yani piyasa kanunlarına göre kendi

aralarında inip çıkacağı anlamına geliyordu. 156

155 Armaoğlu F. ss.318-320. 156 Armaoğlu F. ss.414-417.

Page 79: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

70

ABD’nin büyük bütçe açığı yüzünden kaçınılmaz olan bu karar, para

politikalarında güvensizlik oluşturduğu gibi enflasyonun genelleşmesine ve üretici

yatırımların aleyhine olarak spekülasyonların yapılmasına neden oldu. Ayrıca

rekabet şartlarını önceden belirlemeyerek uluslararası işlemlerde kargaşaya neden

oldu. Bu şu manaya geliyordu: Kağıt dolarlar artık uluslararası ödeme aracı olarak

altının yerini almıştı. Böylece ABD dış borcunu uygun şartlarda kapatma fırsatını

buldu. Bu dönemde Amerikan dolarının devaluasyona tabi tutulması ve faizlerin

yükselmesi borçlu ülkeleri olumsuz yönde etkilediği gibi kilit konumda olan ikinci

bir hadiseye, petrol şokuna sebebiyet verdi. Bu konuya ileriki bölümlerde

değinilecektir.

Bütün dünyanın referans gösterdiği 1930’lu yıllardaki buhran 3 sene içinde

dünya üretiminin %40 oranında düşmesine neden olmuştu. Bu sefer üretim

gerilemediği gibi yükselişini sürdürüyordu. Sanayi sektöründe düşüş gözlenen 1974-

75 ve 1980-81’in dışında bu krizden sadece büyümenin boyutları zarar gördü. Ama,

toplamda dünya üretiminde büyüme oranı 1974-1985 dönemindekinden yüksekti. 157

Bu dönemde enflasyon yükseldi. Büyümenin yavaşladığı dönemde, enflasyon

ve işsizliğin artması yeni bir ekonomi teriminin ortaya çıkmasına neden oldu:

Stagflasyon. Krizi diğerlerinden en radikal bir şekilde ayıran ayıran unsur

uluslararası ticaretin gelişiminin devam ettirilmesiydi. 1930’lu yıllardaki kriz

esnasında bütün ülkeler yabancı rekabete sınırlarını kapattılar. İçerdeki sorunları

çözmeye yönelik politikalar uygulanarak uluslararası ticaret yok edildiği gibi, durum

daha da kötüleşti. Bu sefer, içe dönük politikaların uygulanması engellendi. AET’nin

1975’te Lome andlaşmasıyla 30’a yakın ACP (Afrika, Kapaib, Pasifik) ülkesinin 157 Armaoğlu F. 417-419.

Page 80: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

71

ürünlerine sınırlarını açmasından sonra GATT çerçevesinde yapılan görüşmelerin

ikinci raundu 1979’da gümrük tarifelerinin düşmesiyle sonuçlandı. Ülkeler arasında

yeni ticari muameleler gelişmeye başladı. Mesela, ağır donanım gereçleri konusunda

petrol üreticisi ülkeler ile Batılı ülkeler arasında ya da Atlantik bloku ile Kıta bloku

arasındaki ticari işlemler gelişti.

Batı Avrupa, ABD ve Japonya arasında küresel boyutlarda iktisadi bir savaş

vardı. Asya dragonlarının şaşırtıcı çıkışı eski sanayi ülkelerini tehdit eder boyuttaydı.

Serbest ticaret sayesinde küreselleşen ekonomi, ülkelerin buhran karşıtı politikalarına

ağırlığını koydu. Ülkeler, kendilerine uluslararası işbölümünün dayattığı etkenleri

kabul etmek zorundaydı.

1981’in başında Ronald Reagan’ın Beyaz Saray’a gelişi Roosevelt’in New

Deal politikalarının sonu oldu. Sosyal yükümlülüklerde geri adım atılması,

gecekonduların tekrar belirmesi, evsizlerin çoğalması, Hoover döneminin dramatik

görüntülerini anımsattı. Kişi başına düşen milli gelirde düşüş gözlenirken, işsizlik

1930’dan sonraki en yüksek oranına ulaşmıştı. Mevzuatın etkili olmaması vahşi

rekabeti körüklüyordu. Borsada 1987’nin sonbaharında çökecek derecede

spekülasyon hakimdi. Verdiği sözlere rağmen Reagan askeri harcamalarla daha da

büyüyen bütçe açığını kapatamadı. Gitgide büyüyen bu açığı kapatabilmek için

yüksek faizli yabancı sermayeye başvurdu. Kısa sürede ABD’nin borcu diğer

ülkelerin toplam borcunu geçti.

Page 81: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

72

80’li yılların ortalarına gelindiğinde küresel kriz 10 senedir sürmekteydi.

Hassas temeller üzerine dayanan para politikaları sosyal maliyetleri arttırarak kısmi

ilerleme sağladı. 158

2. Marshall Planı

Truman Doktrinin açıklanmasından sonraki dönemde yaşanan en önemli

ekonomik gelişme, Marshall Planı’nın açıklanmasıdır. Marshall, Moskova’dan

döndükten sonra, sık sık ABD için Avrupa’nın içinde bulunduğu zor durumun ne

kadar önemli olduğunu vurguluyordu. Bu durum, hem komünizmin önünü açıyor

hem de Avrupalıların ABD endüstrisi ve tarımından ihtiyaçları olan malzemeleri

alamamalarına neden oluyordu.159 Amerika, Batı Avrupa’nın ekonomik sıkıntılarına

yardımcı olmak için her şeyi yaptı. Amerika’nın 1945 Haziranı ile 1946 sonu

arasında Batı Avrupa’ya yaptığı ekonomik yardım 15 milyar dolar olmuş, fakat bu

yardım bütçe açıklarının kapanması, ithalat gibi verimli olmayan ve paranın gidip de

gelmeyeceği alanlara harcanmıştı.160 Bu nedenle yeni bir çözüm düşünülmesi

gerekiyordu. 5 Haziran 1947’de gerçekleştirilen Harvard Üniversitesi Diploma

Töreninde, Marshall, Avrupa ülkelerine çok büyük ölçekte bir yardım önerisinde

bulundu. Avrupa’da savaştan kaynaklanan yıkımın boyutları doğru tespit edilmişti,

ancak şu anda Avrupa sanayisinin altyapısının altüst olmasının verdiği zarar savaşın

verdiği zarardan çok daha fazla idi.161 Savaştan sonra Avrupa ülkeleri, yıkılan

ekonomilerini onarmak için yoğun bir çabaya girmişlerdi. Bunun için gerekli olan

makine ve donanım ancak ABD’den sağlanabilirdi. Dolayısıyla bu ülkelerin tüm

158 Armaoğlu F. ss.420-427. 159 Willis, s.195. 160 Armaoğlu, s.443. 161 Willis, s.195.

Page 82: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

73

döviz ve altın rezervleri ABD’ye akmış ve büyük bir döviz darboğazı içerisine

sürüklenmişlerdi.162 Avrupa’nın o tarihten itibaren üç dört yıl içinde gereksinim

duyacağı temel zorunlu gıda maddeleri için, yeterli ödeme yapabilme gücü yoktu. Bu

nedenle, ya dışarıdan ciddi bir yardım sağlanmalı idi ya da mevcut otorite ekonomik,

sosyal ve siyasi açıdan çok zor bir durumla karşı karşıya kalacaktı. ABD’nin

sunacağı yardım geçici bir çözümden öte tedavi edici nitelik taşımalıydı. Program

tüm Avrupa için ortak olarak uygulanacaktı ve bütün olmasa da çoğu Avrupa

ülkesini kapsamakta idi.163 Ancak, böyle bir yardımın yapılabilmesi için, önce

Avrupa ülkelerinden ABD’ye talep gelmesi gerekiyordu ve toplumsal ve siyasal

sistemi ne olursa olsun yardım programına katılacak Avrupalı ülkeler bunun için,

önce ekonomik ihtiyaçlarının rakamsal dökümünü içeren ortak bir program

hazırlamalıydılar.164 Böyle bir programa ABD'nin gerekli desteği sağlamaya kararlı

olduğu ve ortaya attığı önerinin "hiçbir ülke yada doktrini hedef almadığı" sadece

"açlığa, yoksulluğa, umutsuzluğa ve kargaşaya" karşı olduğu belirtiliyordu.165

İngiliz Dış İşleri Bakanı Bevin’e göre Marshall Planı batmakta olan adama

uzatılan bir cankurtaran halatı gibiydi ve Marshall’ın yaptığı konuşma dünya

tarihindeki en büyük konuşmalardan birisi idi. Ayrıca, Marshall konuşmasında

açıkça Rusya ve diğer Doğu Avrupa ülkelerini de plana dahil ettiği için bu doğu ile

batının bütünleşmesi için bir köprü niteliği taşıyabilirdi. Fransa Dış İşleri Bakanı

Bidault’ta planı aynı ölçüde olumlu karşıladı. 19 Haziran 1947’de Bevin ve Bidault,

Sovyet Dış İşleri Bakanı Molotov’u, Marshall planını tartışmak üzere davet ettiler.

162 H.Seyidoğlu, Ekonomik Terimler Ansiklopedik Sözlük, 3. Baskı, İstanbul: Güzem Can

Yayınları, 2002, s. 411. 163 Willis, s.195. 164 Sander, s.260. 165 B. Bektaş , D. Türk , H. Bıyık , vd. (26.02.2006)

Page 83: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

74

Plana Rusya’nın da dahil edilmiş olması, ABD’nin yardımını kabul etmenin

Rusya’ya karşı bir duruş gibi algılanmasından korkan diğer Avrupa ülkelerini de

rahatlattı. Ancak Rusya yine de kendi ekonomik planlamasını Avrupa’nın kapitalist

ülkeleri ile koordine etmeye, kendi ekonomisi hakkında detaylı bilgi vermeye ve

fonların kullanımına ilişkin ABD denetimine girmeye sıcak bakmıyordu. Bir hafta

süren tartışmaların sonucunda (27 Haziran–2 Temmuz 1947) Molotov, planı

bağımsız ülkelerin ilişkilerine haksız yere müdahale etmekle suçladı ve yardımı

reddetti. Bunun üzerine Bevin ve Bidault, Rusya ve İspanya hariç diğer Avrupa

ülkelerini 12 Temmuz’da Paris’de düzenlenecek olan konferansa davet ettiler.

Rusya’nın baskısı üzerine, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya,

Bulgaristan, Yugoslavya ve Arnavutluk daveti reddetti. Finlandiya’da Rusya’nın

tepkisini çekme riskini göze alamayarak daveti reddetti. Bunun üzerine konferansta,

17 Batı Avrupa ülkesi166 bir araya geldi ve Avrupa’nın gelecek dört sene içerisinde

üretim potansiyeline ulaşmak için ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu belirlemek

üzere Avrupa Ekonomik İşbirliği Komitesi (Organization for European Economic

Cooperation-OEEC) oluşturuldu.167 Komite, Amerikan Ekonomik İşbirliği İdaresi ile

ortaklaşa çalışarak, Avrupa’nın onarım programının yürütülmesini koordine

edecekti.168 Komite çok hızlı bir şekilde çalışmalarını tamamladı ve 22 Eylül 1947

tarihinde ABD hükümetine bir iyileşme programı sundu ve 19 Milyar $ değerinde

hammadde ve yiyecekten oluşan ABD yardımı talep etti. ABD yardımının asıl amacı,

Avrupa’ya yaşam için temel ihtiyaç maddelerini sağlayarak Avrupa’nın enerjisini

166 OEEC’yi Kuran Ülkeler: Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa, Yunanistan, İzlanda,

İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, İsveç, İsviçre, Türkiye, İngiltere, Almanya

167 Willis, s.196. 168 Seyidoğlu, s.36.

Page 84: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

75

yeniden yapılanma için harcamasını sağlamaktı.169 ABD, yardımların karşılığında

Avrupa ülkelerinden ekonomik ve mali bağımsızlıklarını artıracak yönde çaba

göstermelerini, bu amaçla gerekli iç önlemleri almalarını ve aralarında yakın bir

işbirliği gerçekleştirmelerini istiyordu. Bu ortamda Avrupa ülkeleri, aralarında

gerekli işbirliğini gerçekleştirmek ve Marshall yardımlarını dağıtmak üzere Avrupa

Ekonomik İşbirliği Örgütü’nü (OEEC) kurdular. 17 Batı Avrupa ülkesinden her biri,

1948-1951 dönemini kapsayan bir plan hazırlayarak ekonomisini toparlayacak,

üretimini artıracak ve dış açığı azaltacak önlemler alacaktı. Bu planlar OEEC

tarafından gözden geçirilecek ve aralarında uyum sağlanacaktı. Aslında bu

koordinasyon, ABD’ye bir ölçüde, üye ülkelerin ekonomik, para ve mali politikaları

üzerinde denetim olanağı sağlıyordu. Kısacası, Marshall programının iki amacından

birincisi, sağlanacak dış yardımlarla Avrupa ülkelerinin yıkılan ekonomilerinin

onarımına ve kalkınmalarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak, diğer amaç ise

komünizmin Batı Avrupa’daki yayılışına engel olmaktı. Bunun dışında, Batı Avrupa

ABD’nin geleneksel bir piyasası durumundaydı; o nedenle ABD, bu piyasayı

yeniden canlandırmakla, ihracat olanaklarını artırmayı umuyordu.170 Çünkü II.dünya

Savaşı’nın Avrupa ekonomisine verdiği zarara karşın, ABD ekonomisi büyük ölçüde

gelişmiştir. 1940 yılında ABD’de 8.7 milyon Amerikan işçisi çalışıyorken, savaş

sonrasında tamamı işlerine dönmüş, bunun yanında 10 milyon daha istihdam

yaratılmıştır. Aynı dönemde ABD GSYİH’si $88 Milyar’dan $135 Milyar’a

yükselmiş, üretim %300 artmış, ekonominin üretim kapasitesi %50 artırılmıştır.171

Amerika’daki bu üretim fazlasını yönlendirebileceği ekonomi, Amerika’nın

169 Willis, s.196. 170 Seyidoğlu, s. 411. 171 Morris-Murphy, s.415.

Page 85: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

76

geleneksel pazarı olan kıta Avrupa’sıydı. Bu nedenle, zor durumda olan Avrupa

ekonomisinin desteklenmesi gerekiyordu.

ABD’de böyle bir dış yardım programının etkilerinin ne olacağına ilişkin

detaylı çalışmalar yapılıyordu. İç İşleri Bakanlığı bünyesindeki bir komite, ABD

ekonomisinin böylesine pahalı bir programın dahi yükünü kolaylıkla taşıyabileceğine

ilişkin bir rapor yayınladı. Komitenin raporuna göre Avrupa’nın ihtiyacı olan ABD

yardımı, 4 yıl için, 12 ila 17 Milyar ABD Doları arasındaydı. Marshall yardımlarının

tutarı bu kadar büyük olunca bu plan ABD’deki hem sağ hem sol çevreler tarafından

tartışılmaya başlandı. Cumhuriyetçiler, bunun ABD ekonomisinde enflasyon ve

sosyalistleşmeye neden olabileceğini savunuyorlardı. Henry Wallace, bu planın,

Avrupa’nın bölünmesini hızlandırmasından ve yeni bir savaşa yol açmasından endişe

ediyordu.172 1946-47 yıllarının sert geçen soğuğu ve takip eden yaz aylarında gelen

kuraklık, Avrupa’nın yardıma ne kadar acil bir şekilde ihtiyacı olduğunu bir kez daha

gösterdi. Bunun üzerine Başkan Truman, Kasım 1947’de Kongreye, Fransa, İtalya ve

Avusturya’nın ekonomik çöküşünü önlemek için 597 Milyon ABD Doları değerinde

bir ara yardım yapılması önerisini sundu. Kongredeki tartışmalar dört ay daha sürdü

ve sonunda 2 Nisan 1948’de Kongre tarafından ilk 15 ay için 6,8 Milyar ABD Doları

değerinde yardım yapılmasına ve daha sonraki üç yıl için de yıllık ödemeler

yapılmasına karar verildi.

Avrupa İmar Programı (European Recovery Programme), ABD kanadında,

Paul G. Hoffman yönetimindeki Ekonomik İşbirliği Yönetimi (Economic

Cooperation Administration) kurumu tarafından, Avrupa kanadında ise, 17 Avrupa

ülkesinin katılımıyla oluşturulan, Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı tarafından 172 Willis, s.197.

Page 86: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

77

koordine edilmekteydi. Yardımın Avrupa ülkeleri arasında bölüşümü OEEC

tarafından gerçekleştirilmekte idi. Yardımların çoğu doğrudan bağışlar şeklinde

verilmekte idi. Bunun yanında, ABD ürünleri alan Avrupalı firmalar, bunun için

kendi ulusal para birimleri üzerinden ödeme yapıyorlar, bu paralar bir fonda toplanıp

ABD yönetiminin izni ile kendi iç ekonomilerini destekleyecek bir alanda

kullanılıyorlardı. Örneğin Fransız fonları, Jean Monnet programında belirlenen,

ülkenin ana endüstri kollarının desteklenmesi için kullanılmıştır.173 Marshall

planının kapsadığı 4 sene boyunca, Avrupa ülkeleri toplam 13,3 Milyar $ yardım

almışlardır. Bu yardımlardan en büyük payı, 3.189,8 Milyon $ ile İngiltere almış

(%24), Fransa, 2.713,6 Milyon $ (%20), İtalya, 1.508,8 Milyon $ yardım

almış(%11), öte yandan Portekiz, 51,2 Milyon $ (% 0,4) , İzlanda 29,3 Milyon $

(%0,2) yardım almışlardır. Federal Almanya'da 1.390,6 Milyon $ (%10) yardım

alarak Marshall Yardımlarından en çok faydalanan ülkeler arasında olmuştur.

Türkiye’de Marshall Yardımları çerçevesinde 225 Milyon $ yardım almıştır. Yapılan

yardımların % 89’u hibe, %11’i kredi şeklinde verilmiştir.174 Marshall Programı,

Amerikan yardımının yalnızca bir yönü idi. 1945’de başlayan Amerikan yardımı,

1955’e kadar 51 Milyar $’ı bulmuştur.175

173 Willis, s.198. 174 George C. Marshall Foundation, Statistics of Reports Division, 1967,

www.marshallfoundation.org/library/doc_marshall_plan_aid.html (01.04.2007) 175 Seyidoğlu, s.412.

Page 87: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

78

Şekil 1 : Marshall Yardımlarının Ülkelere Göre Dağılımı (%)

İngiltere24%

Fransa20%

İtalya11%

Federal Almanya10%

Diğer35%

Kaynak: www.marshallfoundation.org,

Planın sonuçları genel olarak başarılı olmuştur. Sanayi üretimi, savaş öncesi

üretim düzeyinin %35, tarımsal üretim %10 üzerine çıkmıştır. 4 yıllık süre zarfında

Reel Gayri Safi Milli Hasıla %25 artarak, savaş öncesi düzeyin %15 üzerine

çıkmıştır. OEEC ülkeleri arasındaki ticaret %70 artmıştır. Çoğu ülkede, enflasyon

kontrol altına alınmış, para birimine olan güven yeniden tesis edilmiş, işsizlik büyük

oranda azalmıştır. Çelik ve kimyasal ürünler gibi çeşitli sanayi dallarında, bunlar

büyük yatırıma ve teknolojiye dayalı sanayi dalları olduğu için ciddi gelişmeler

kaydedilmiştir.

Page 88: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

79

Tablo 1: Marshall Yardımlarının Dağılımı (03.04.1948-30.06.1952)

Ülke Toplam % Hibe Kredi

Toplam 13.325,80 11.820,70 1.505,10

İngiltere 3.189,80 23,9% 2.805,00 384,80

Fransa 2.713,60 20,4% 2.488,00 225,60

İtalya 1.508,80 11,3% 1.413,20 95,60

Federal Almanya 1.390,60 10,4% 1.173,70 216,90

Hollanda 982,10 7,4% 832,60 149,50

Yunanistan 706,70 5,3% 706,70 -

Avusturya 677,80 5,1% 677,80 -

Belçika-Lüksemburg 559,30 4,2% 491,30 68,00

Danimarka 273,00 2,0% 239,70 33,30

Norveç 255,30 1,9% 216,10 39,20

Türkiye 225,10 1,7% 140,10 85,00

İrlanda 147,50 1,1% 19,30 128,20

İsveç 107,30 0,8% 86,90 20,40

Endonezya 101,40 0,8% 84,20 17,20

Portekiz 51,20 0,4% 15,10 36,10

İzlanda 29,30 0,2% 24,00 5,30

Bölgesel Yardım 407,00 3,1% 407,00 - Kaynak:

www.marshallfoundation.org/library/doc_marshall_plan_aid.html

Bunun yanında siyasi açıdan da önemli gelişmeler kaydedilmiştir. ABD

Hükümeti ve Kongresi ve hatta Amerikan halkı, Amerikan parasını dünyanın geri

kalanıyla paylaşmanın sorumluluğuna alışmış ve bu planın başarısı ile bu şekilde

davranmaya cesaretlendirilmiştir. Çok sayıda ABD vatandaşı, Marshall planının

yöneticileri, iş adamları ve hatta Kongre üyeleri, kişisel olarak bile Avrupalı

meslektaşlarıyla işbirliği yapmaya karşılıklı bilgi alışverişinde bulunmaya

başlamışlardır. Aralarında, bir Atlantik topluluğu idealinin gerçekleşmesi için temel

gereklilik olan ortaklık hissi gelişmeye başlamıştır. Öte taraftan, Avrupalılar da,

ABD yardımını kabul etmenin ilişkilerinde ABD önderliğine itaat etmek anlamına

Page 89: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

80

gelmediğini görmüşler, ekonomik ilişkilerin günlük yönetimi ve ortak çıkarlar için

ulusal politikaların koordinasyonu konularında ortak çalışmaya alışmışlardır. Fakat

OEEC, Marshall ve Hoffman’ın umduğu gibi Avrupa’nın daha ileri düzey ekonomik

entegrasyonu sonucunu doğurmamıştır. Gümrük tarifelerinin düşürülmesi hedefi

ancak gerçekleştirilebilmiş, sermaye ve işgücünün sınır ötesinde serbestçe

dolaşabilmesi için herhangi bir adım atılamamış, hatta aynı alanlara yatırım

yapılması sonucunda oluşacak zararlı rekabeti önlemek adına yatırım politikaları

dahi uyumlaştırılamamıştır. OEEC içerisinde, ekonomik bağımsızlıklarını koruma

taraftarı olanlar Marshall Planı sonucunda memnun olmuş, bunun daha ileri bir

Avrupa Ekonomik Entegrasyonu’na dönüşmesini isteyenler ise hayal kırıklığına

uğramışlardır. Belçika, Hollanda ve Lüksemburg entegrasyon yönündeki

istekliliklerini Haziran 1948’de kendi aralarında bir gümrük birliği (Benelux)

oluşturarak göstermişlerdir. Fransa ve İtalya’da Mart 1949’da benzer bir birliği kendi

aralarında oluşturmayı denemişler fakat bu girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Paul

Henri Spaak, Robert Marjolin, Jean Monnet, Franz Blücher ve Attilio Cattani gibi,

Marshall planının, daha ileri bir Avrupa Ekonomik Entegrasyonuna yol açmasından

yana olanlar, OEEC’yi sadece bir başlangıç olarak görmüşlerdir.176

2. Petrol Bunalımı ve OPEC

1959-1960 yıllarında petrol şirketleri petrol fiyatlarını düşürmek zorunda

kaldılar. Düşük petrol fiyatlarından olumsuz yönde etkilenen petrol üreticisi ülkeler

aralarında başlatmış oldukları görüşmeleri sonuçlandırarak, 1960 Ağustos'unda

176 Willis, s.198.

Page 90: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

81

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nü (Organization of Petroleum Exporting

Countries OPEC) kurdular. Daha sonra 11 üyeli bir örgüt durumuna gelen OPEC'in

ilk ve temel amacı, petrol fiyatlarını yeniden 1959 yılındaki düzeyine çıkarmak oldu.

Ayrıca başka teknik konularda da işbirliği yapan OPEC ülkeleri uzun süre temel

amaçlarına ulaşamadılarsa da bu alanda çok yararlı bir birikim oluşturdular.177

OPEC'in temel amacı olan petrol fiyatlarının yükseltilmesi ise 1970'lerde

gerçekleşti. 1970-1971 döneminde OPEC devletleri, üretim ve fiyatların belirlenmesi

sürecinde üstünlüklerini, petrol şirketlerine kabul ettirdiler. Burada ilginç olan,

ABD’nin bu süreçte petrol şirketlerini desteklememiş olmasıdır. OPEC devletlerinin

şirketlere karşı bu başarıyı sağlamalarının temel nedenlerinden birisi budur.

ABD'nin çıkarları bu dönemde dünya piyasalarında petrolün yüksek bir fiyata

ulaşmasını gerektiriyordu. Çünkü ABD'de petrol fiyatları yüksek oluşmakta idi. Oysa

Batı Avrupa ile Japonya, neredeyse tüm petrollerini ithal etmelerine rağmen, petrolü

ABD'den daha ucuza sağlayıp satış fiyatını da düşük tutabiliyorlardı. Öte yandan,

ABD’de maliyetler yüksek çıkmakta, bu da uluslararası rekabette dezavantajlı

konuma gelmesine ve özellikle Avrupa pazarını elinden kaçırmasına neden

olmaktaydı. Bu yüzden, dış piyasadaki petrol fiyatlarının, ABD iç piyasasındaki

düzeye çıkartılması, ABD’nin çıkarına olacaktı.178

1967 Ortadoğu savaşından sonra kurulan Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri

Örgütü (Organization of Arab Petroleum Exporting Countries-OAPEC), Mısır,

Cezayir ve Libya gibi ülkelerin de sonradan katılmasıyla, Arap petrolünün İsrail'e

karşı bir siyasal araç olarak kullanılması için elverişli bir örgütsel altyapı oluşturdu.

177 Sander, s. 487. 178 Sander, s. 487.

Page 91: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

82

1973 Ekiminde Ortadoğu savaşının çıkmasıyla birlikte, OAPEC, İsrail, ABD ve bazı

Batı Avrupa ülkelerine karşı petrol ambargosu uygulamaya başladı. Gerçekte, bu

ambargo etkili bir biçimde uygulanamadı ve kısa süreli oldu. Ama ambargonun

yarattığı alıcı paniği OPEC'in petrol fiyatlarını 1974 yılına kadar tam dört kez

artırmasına yardımcı oldu. Artık petrol ve dolayısı ile enerji, eskisi gibi ucuza

bulunabilen bir üretim girdisi olmaktan çıkmıştı. OAPEC'in bu ambargosu kısa süreli

ve etkisiz olmasına rağmen, OPEC'in yüksek fiyat politikası uzun süreli, etkili ve

geriye dönüşü olmayan bir davranış kalıbı biçimiyle, etkilerini uzun yıllar sürdürdü.

Petrol fiyatlarının bu kadar kısa bir süre içinde yükselmesi, petrol ithal eden

devletleri çok zor bir duruma soktu. Bunun sonucu olarak, petrol ithal eden gelişmiş

batılı devletler, bir yandan OPEC devletleriyle ikili ilişkiler kurmaya çalışırken, öte

yandan da 1974 Kasımında kurdukları Uluslararası Enerji Ajansı ile OPEC'e karşı bir

toplu hareket çabasına giriştiler. Petrol ithal eden Batılı devletler OPEC'in

petrodolarlarını (petrol ihracatı sonucu elde ettikleri nakit döviz) kendi ülkelerine

çekebildikleri; yüksek petrol fiyatlarını sattıkları endüstri mallarına yansıtabildikleri;

başka enerji kaynakları geliştirebilecek teknolojik düzeyde oldukları ve bu amaca

hizmet edebilecek sermayeleri bulunduğu için, petrol bunalımının zararlarını büyük

ölçüde azaltabilecek duruma geldiler.179

1973 sonrasında tüm ürkütücülüğü ile ortaya çıkan petrol bunalımının uzun

süreli bir başka sonucu da 1960'larla birlikte ABD'ye karşı daha bağımsız bir politika

izlemeye başlamış olan Batı Avrupa ülkelerinin gerek ekonomik bakımdan gerek

179 Sander, s. 489.

Page 92: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

83

petrol yollarının etkili bir biçimde korunması açısından, ABD'ye yeniden bağlanmış

olmalarıydı.180

Birinci petrol şokunu 1979-1980’deki ikincisi takip etti. 1982’de petrol

fiyatları 1972’ye oranla 10’a katlandı. Oysa ucuz petrol 1950’lerden itibaren

kapitalist büyümenin kalbini oluşturuyordu. Ayrıca 1970’te dünyada tüketilen tüm

enerjinin %40’ını kapsıyordu.

İthalatçı ülkelerde Petrol şoku fiyatların artmasına ve zaten başlayan krizi

hızlandıracak sert tedbirlerin alınmasına neden oldu. Hükümetler faturayı asgariye

indirebilmek için bir taraftan iç tüketime sınırlama getirirken diğer taraftan ticari

dengeleri eşitlemek için ihracatlarını artırdılar. Bu durum, büyük ölçüde hammadde

ihracatına dayanan azgelişmiş ithalatçı ülkeler için bir felaketti.

Çok ses getirmesine rağmen dönemin bütün sorunlarını petrol krizine

bağlamak doğru olmasa gerek. Bunun en belirgin delili ise 1984’ten itibaren petrol

fiyatlarının %70 oranında düşerek 1973’teki fiyatlara dönmesine rağmen dünya

ekonomisinde bir kıpırdanma olmadı. Petrol krizi gelişmiş ülkeleri sadece olumsuz

yönde etkilemedi. Mucizevi bir şekilde zenginleşen ülkelerde yeni donanım pazarları

açıldı. Petrol üretiminde 1. sırayı alan SSCB petrolden sağladığı döviz karşılığında

Batı’dan ihtiyacı olan alımları yapabildi. Tüketici ülkeler etkili enerji politikaları

üzerinde yoğunlaştılar; fiyat artışları, araştırmaları hızlandırdığı gibi yeni petrol

sahaları (Alaska, Kuzey Denizi, Ternöv) kullanılmaya başlandı. Bu da Avrupa’nın

Ortadoğu’ya olan bağımlılığını azalttı. 181

180 Sander, s. 489. 181 Langlois vd , ss.416-418.

Page 93: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

84

3. Batı Avrupa’da Ekonomik Entegrasyon

Daha önceki bölümde belirtildiği üzere, Marshall Yardımları’nın dağıtılması

için kurulan OEEC, Avrupa Bütünleşmesi için bir başlangıç olmuş, bunu 1951

yılında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), 1957 yılında Avrupa Ekonomik

topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM)’nun kurulması

izlemiştir. 1965 yılında bu üç topluluğu kuran devletlerin imzalamış oldukları

“Birleşme (Füzyon) Antlaşması” sonucunda, AKÇT, AET ve EURATOM için tek

bir Konsey, Komisyon ve Parlamento oluşturulmuş , bütçeleri birleştirilmiş ve bu

ülkeler için “Avrupa Toplulukları” terimi kullanılmaya başlanmıştır.

1968 yılında Gümrük Birliği’nin tamamlanarak yürürlüğe girmesiyle üye

ülkelerin gümrük alanları birleştirilmiştir.182 1979 yılında tarımda sübvansiyonun

kademeli olarak kaldırılması kararlaştırılmışsa da ortak tarım politikası ile ilgili

anlaşmazlıklar sürmüştür. Aynı yıl Avrupa para sisteminin kurulmasıyla, İngiltere

dışındaki üye ülkelerin birbirine bağlanması sağlanmış ve 1980’lerde işgücünün

serbest dolaşımı üzerindeki son kısıtlamalar da kaldırılmıştır.1831 Temmuz 1987

tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi (Single European Act) ile Avrupa

Topluluklarını kuran Antlaşmalar, ilk kez kapsamlı bir biçimde tadil edilmiştir.

Avrupa Tek Senedi ile yeni ortak politikalar saptanmış, mevcut olanlar

geliştirilmiştir. Bu çerçevede Roma Antlaşması’na sosyal politika, ekonomik ve

sosyal uyum, çevre gibi konularda yeni maddeler eklenmiştir. Yine Tek Senet ile,

daha önce oybirliğinin gerekli olduğu Ortak Gümrük Tarifesi’nde değişiklik

yapılması, hizmetler, sermayenin serbest dolaşımı, ortak ulaşım politikaları

182 İktisadi Kalkınma Vakfı, AB Tarihçe, www.ikv.org.tr/abtarihçe.php , (13.10.2006) 183 Sander, s. 352.

Page 94: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

85

konularında alınan kararların nitelikli çoğunluğa dayanması kararlaştırılmıştır.184

Ayrıca, Topluluğun en önemli konusu haline gelen iç pazar oluşumunun

tamamlanması takvime bağlanmış ve bunun 1992 yılında tamamlanması

öngörülmüştür.185

Avrupa Topluluğu’nda tek para birimi ve ortak bir merkez bankası sistemine

dayalı bir “ekonomik ve parasal birlik” ile ortak dış politika ve savunma politikası

perspektiflerine dayalı “siyasi birlik” kurulmasını öngören ve bu yönleriyle Avrupa

birliği’ni kuran antlaşma olan Maastricht Antlaşması ise 7 Şubat 1992 tarihinde

imzalanmıştır. Maastricht Antlaşması, ekonomik faaliyetlerin uyumlu ve dengeli

gelişimini, enflasyonsuz, sürdürülebilir ve çevre korumasına önem veren bir

büyümenin sağlanmasını, üye ülke ekonomilerinin uyum içinde birbirlerine

yaklaşmasını ve Avrupa vatandaşları için daha güçlü bir Birlik yaratılmasını

hedeflemiştir.

1 Temmuz 1987’de Tek Pazar’ın oluşmasıyla birlikte, 12 üye ülke arasında

malların, sermayenin, hizmetlerin ve insanların serbest dolaşımı tam anlamıyla

sağlanmıştır.

Avrupa Topluluğu, 7 Şubat 1992 tarihinde imzalanan Maastricht Antlaşması

ile “Avrupa Birliği” (AB) olarak anılmaya başlamıştır.

1 Ocak 1999 tarihinde Euro, 11 üye ülkede (Almanya, Avusturya, Belçika,

Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg, Portekiz) resmi

para birimi haline gelmiş ve üye ülkelerin ulusal paralarının Euro’ya dönüşüm

184 İktisadi Kalkınma Vakfı, (13.10.2006) 185 Sander, s. 352.

Page 95: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

86

oranları geri dönülemez bir şekilde sabitlenmiştir. Kendi tercihleri ile parasal birliğe

dahil olmak istemeyen İsveç, Danimarka ve İngiltere ile katılım şartlarını

karşılayamayan Yunanistan ise “adaylar” olarak kalmışlardır. 1 Ocak 2002’de

Avrupa ortak para birimi Euro, 12 ülkede resmen tedavüle girmiş, banknot ve

madeni para olarak kullanılmaya başlanmıştır. İyileşen ekonomik durumu sayesinde

Yunanistan da Euro alanı için katılımcı ülke olmaya hak kazanmıştır.

23-24 Mart 2000 tarihlerinde gerçekleştirilen Lizbon Zirvesi’nde ise, AB’nin

istihdamı güçlendirmeye ve bilgi üzerine kurulu bir ekonomi çerçevesinde ekonomik

reform ve sosyal uyumu gerçekleştirmeye yönelik yeni stratejisi tanımlanmıştır.

Lizbon stratejisi olarak adlandırılan bu yeni yaklaşım ile başlayan süreç çerçevesinde

AB’nin 2010 yılına kadar; “daha çok sayıda ve daha iyi iş ve daha büyük bir

toplumsal uzlaşmayla, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi gerçekleştirebilecek,

bilgiye dayalı, dünyanın en rekabetçi ve dinamik ekonomisi” haline getirilmesi

amaçlanmıştır. Ancak Lizbon Stratejisi’nin kabul edilmesinden 2005 yılına dek

geçen beş yıllık süre içinde öngörülen hedeflere ulaşılamadığı gözlemlenmiştir.

Bunun üzerine AB Komisyonu tarafından Lizbon Stratejisi’ni canlandırmak üzere

2005-2010 dönemi için yeni bir Sosyal Gündem oluşturularak 9 Şubat 2005 tarihinde

açıklanmıştır.186

Bugün gelinen noktada, Avrupa Birliği, özellikle ekonomik anlamda

Dünya’da önemli bir aktör haline gelmiştir. Siyasi anlamda da tek sesli hareket

ederek daha etkili olabilmek için çalışmalarını sürdürmektedir. 2004 yılında Merkezi

ve Doğu Avrupa Ülkeleri’nin ve 2007 yılında Romanya ve Bulgaristan’ın da

katılımıyla 27 üyeli bir birlik haline gelmesi, Ekonomik ve Parasal Birliği 186 İktisadi Kalkınma Vakfı, (13.10.2006)

Page 96: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

87

gerçekleştirmesi, Avrupa Anayasası’nın, 12 Ocak 2005 tarihinde Avrupa

Parlamentosu’nda kabul edilmesi, Avrupa Birliği’nin refahını, dünya politikasındaki

ve ekonomisindeki etkinliğini artırabilmek adına gerçekleştirilmiş önemli

girişimlerdir.

Page 97: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

88

B- 1990 SONRASI DÖNEMDE TRANSATLANTİK EKONOMİK

İLİŞKİLERİN KURUMSAL BOYUTU

1990'lar, AB için önemli siyasi ve ekonomik gelişmelerin yaşandığı ve

bütünleşme çabalarının arttığı yıllar olmuştur. Özellikle 1992 Maastricht

Antlaşması'nın ardından birlik ekonomik ve parasal birlik yönünde önemli bir aşama

kaydetmiştir. Genişlemenin de bir politika olarak kabulünden sonra birlik, bölgesel

bir örgüt olarak yerini sağlamlaştırmıştır.

1990'lı yıllar AB için olduğu kadar dünya için de önemli ekonomik

gelişmelere sahne olmuş yıllardır. Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması

(GATT) bünyesindeki Uruguay Round görüşmeleri ve ardından Dünya Ticaret

Örgütü (DTÖ)'nün kuruluş kararı ekonomik değişimin başlangıcına işaret etmektedir.

Serbest ticaret alanlarının artarak bölgesel entegrasyonlar yönünde gelişmesi yeni

ticari ilişkilere zemin oluşturmuştur. AB kendi içinde ekonomik entegrasyon sürecini

hızlandırırken, Amerika kıtasında da serbest ticaret anlaşmalarıyla yeni bölgesel

işbirliği alanları oluşturmaya çalışılmıştır. 1994 yılında Kuzey Atlantik Serbest

Ticaret alanı (NAFTA)'nı imzalayan ABD, Avrupa kıtasında kaybetmesi muhtemel

ticari kapasitesini bir başka alanla karşılamaya çalışmıştır. Bunun yanı sıra ABD,

1989 yılında Asya ve Pasifik Ekonomik İşbirliği(APEC)’ne de dahil olarak kendine

yeni pazarlarda etkinlik alanı yaratmak istemiştir.

Avrupa ve Amerika’nın kendi içinde ekonomik entegrasyona gitmeleri

birbirleriyle olan güçlü ticari bağlarını bir kenara atmaları anlamına gelmemektedir.

1990'ların başından itibaren ABD ve Avrupalı yetkililer, aralarındaki ticari ilişkileri

koordine etmek ve yeni gelişen ticari alanlarda işbirliği yapmak amacıyla görüşmeler

Page 98: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

89

yapmışlardır. Bu bağlamda, Transatlantik Gündemi ve Atlantik Ötesi İş Diyalogu ve

Atlantik Ötesi Ekonomik İşbirliği önemli girişimler olarak karşımıza çıkmaktadır.

1. Transatlantik Gündemi

3 Aralık 1995'te Madrid'de gerçekleştirilen AB-ABD zirve toplantısı sonunda

“Yeni Transatlantik Gündem” (New Transatlantik Agenda) ve buna ek olarak “Ortak

Eylem Planı” (Joint Action Plan) imzalanmıştır. Yeni transatlantik gündemi, esas

olarak, AB ve ABD'nin, uluslararası alanda mevcut işbirliği çabalarını azaltmadan,

atlantiğin iki tarafında, mal, hizmet ve sermaye akışını güçleştiren engellerin aşamalı

olarak ortadan kaldırılması veya azaltılması konusunda ortak hareket etmelerini

öngörür. 187

Transatlantik gündemi ve AB-ABD ortak eylem planı, Atlantiğin iki

yakasındaki ilişkileri yeni bir çerçeveye oturtmakta ve aşağıda sıralanan konularda

ortak hareket etmeye doğru ilişkileri geliştirmeyi hedeflemektedir;

� Dünyada barışı, demokrasiyi, istikrarı ve gelişmeyi desteklemek

(istikrarlı ve zengin bir Avrupa yaratmak, Orta ve Doğu Avrupa, Rusya, Ukrayna ve

diğer yeni bağımsızlığını kazanmış devletlerde demokrasi ve barışı desteklemek,

Orta Doğu’da barışı desteklemek, insan haklarının gelişimi, silahsızlanma, gelişme

ve insani yardım vb konularda çalışmalar yapmak),

� Küresel sorunlarla savaşmak (uyuşturucu trafiği, terörizm, çevre

koruması, salgın hastalıklar vb. ile mücadele),

187 Delegation of the European Commission to the USA, New Transatlantic Agenda, 1995,

www.eurunion.org/partner/agenda.htm (27.02.2007)

Page 99: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

90

� Dünya ticaretinin ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine katkıda

bulunmak,

� Atlantiğin iki yakasında bir köprü oluşturmak (kamu desteğini

sağlamaya yönelik kültürel, bilimsel, sosyal, ticari ve eğitim alanlarındaki ilişkileri

güçlendirecek faaliyetler ve anlaşmalar gibi).188

Transatlantik gündeminin kabul edilmesinden bu yana taraflar aksiyon

planında öngörülen alanlarda işbirliğini arttırmışlar, yeni anlaşmalar yapmışlardır.

2. Atlantik Ötesi İş Diyalogu

Atlantik Ötesi İş Diyalogu (AİD) fikri, Avrupa ve ABD arasında daha yakın

ticari bağlar oluşturmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Bütünleşmiş bir Atlantik ötesi

pazarın oluşabilmesi için, kamu ve sivil toplum katılımının desteklenmesi gerektiği

düşünülmüştür. Tüketici, işçi ve iş çevrelerinin kendi içlerinde ayrı ayrı işbirliğini

öngören bir gelişmiş işbirliği sistemi, 1995 yılında oluşturulan Transatlantik

Gündemi’nin de ana unsurlarından birisidir. 189

Atlantik Ötesi İş Diyalogu’nun temel amacı, global ticaret liberalizasyonu ve

refahı destekleyecek, engellerin kaldırıldığı bir Atlantik ötesi pazarın

oluşturulmasıdır. Bütünleşmiş bir Atlantik ötesi pazarın, yeniliğe, ekonomik

büyümeye, daha çok yatırım yapılmasına ve yeni iş olanaklarının oluşturulmasına

katkıda bulunacağı düşünülmüştür.

188 Delegation of the European Commission to the USA, New Transatlantic Agenda, 1995,

www.eurunion.org/partner/agenda.htm (27.02.2007) 189 Transatlantic Business Dialogue, http://www.tabd.com/about (26.02.2007)

Page 100: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

91

AİD’nun başkanlığı iki yıllık bir süre için seçilen bir Başkan (CEO)

tarafından yürütülmektedir. Başkanlık, ABD ve Avrupa arasında dönüşümlü olarak

yürütülmektedir. Yönetim Kurulu ise, sektörel ve bölgesel bazda denge sağlanarak

oluşturulmuş otuz kişilik bir Genel Müdür grubu tarafından yürütülmekte ve

çalışmaların yoğunlaşacağı hususlar burada belirlenmektedir. AİD üyeleri, güçlü

Atlantik ötesi güvenilirliği olan küçük ve büyük çaplı işletmelerden oluşmaktadır.

Karşı tarafla bağlantıyı sağlayan resmi kurumlar ise, ABD tarafında Ticaret

Şubesi(the US Commerce Department), AB tarafında ise ticaretten sorumlu Avrupa

Birliği Komisyonu üyesi ve Avrupa Konseyi Başkanlığı’dır.

Atlantik Ötesi İş Diyalogu, sürece katılan işletmeler tarafından finanse

edilmektedir. En üst düzeyde ya da Yönetim Kurulu düzeyinde yılda iki kez

toplanmakta, ve bu toplantılarda AİD sürecinin işleyişi ve iş çevrelerinin öncelikleri

belirlenmektedir. Daha sonra, çalışan düzeyindeki temsilciler, yıl içerisinde

toplanarak, Yönetim Kurulu tarafından oluşturulan tavsiyeler üzerinde tartışmaktadır.

Diğer şirketler ve iş organizasyonlarına erişim bu aşamada olmakta ve AİD’nin

önerilerinin, Atlantik ötesi iş çevrelerinde mümkün olan en geniş görüş birliğini

yansıtması amaçlanmaktadır. AİD, ABD Yönetimi, Avrupa Birliği Komisyonu, ve

AB Konseyi Başkanlığı ile yakın işbirliği halinde çalışmakta, ayrıca Avrupa

Parlamentosu ve AB Kongresi’ndeki kanun koyucuları da faaliyetlerinden haberdar

etmektedir. 190

AİD, amaçlarına ulaşabilmek için, aşağıdaki beş alanı çalışma alanı olarak

belirlemiştir:

190 Transatlantic Business Dialogue, (26.02.2007)

Page 101: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

92

� Büyümeyi destekleyici nitelikte, Düzenleyici İşbirliği’nin

geliştirilmesi,

� Atlantik ötesi iş olanaklarının artması için güvenliğin güçlendirilmesi,

� Sahtecilik ve korsan ürünlerle mücadele ve fikri ve sınai haklarının

korunması,

� Atlantik ötesi sermaye piyasalarının liberalizasyonu,

� Doha Round’un tamamlanabilmesi için katkıda bulunmak. 191

AİD’nin bugüne kadar başarılı olduğu konular aşağıda sıralanmıştır:

� Transatlantik Düzenleyici İşbirliği Forumu’nun 2005 yılında

tamamlanmasına katkıda bulunmuştur.

� Gümrük tarifelerinin yakınlaştırılması konusunda ilerleme

kaydedilmesini sağlayarak, mal ve hizmet akışının kolaylaştırılmasını ve personel

akışkanlığının artırılmasını sağlamıştır,

� Üçüncü ilkelerde fikri sınai mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin

AB-ABD işbirliği çabalarını başlatmıştır. Bunun sonucunda, AB ve ABD 2005

yılında üçüncü ülkelerde fikri sınai hakların korunmasına ilişkin yeni düzenlemeler

getirilmesi konusunda çalışacak bir ortak yapı oluşturmuşlardır,

� Küçük işletmelere seslerini hükümet yetkililerine duyurabilme olanağı

vermiştir. 192

Transatlantik ilişkilerin kurumsal altyapısını oluşturan bir diğer örgütlenme

de, devletlerarası, resmi bir yapılanma olan Atlantik Ötesi Ekonomik İşbirliği’dir.

191 Transatlantic Business Dialogue, (26.02.2007) 192 Transatlantic Business Dialogue, (26.02.2007)

Page 102: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

93

3. Atlantik Ötesi Ekonomik İşbirliği (AEİ)

Atlantiğin iki yakası arasında ve esas olarak ABD ve AB ülkeleri arasında

düzenlenmiş, resmi düzeyde bir serbest ticaret platformudur. 18 Mayıs 1998’de

Londra’da toplanan AB-ABD Zirvesinde, zirve liderleri yatırım ve ticaret alanında

eylem birliğine gitmek, ikili ve çok taraflı işbirliğini geliştirmek ve yoğunlaştırmak

için bir dizi unsurun tanımlandığı Atlantik Ötesi Ekonomik İşbirliği(AEİ)’ni kurma

konusunda ortak hazırlanmış bir tebliği onayladılar. Bu unsurların bir bölümünün

(yatırım ve ticaret önündeki engellerin kaldırılması ve AB ile ABD’nin uluslar arası

örgütlerdeki pozisyonlarının ortaklaştırılması gibi) işbirliği üzerinden belirlenmesi

kararlaştırıldı. AEİ, 1999 yılında ABD’nin Seattle kentinde yapılan DTÖ 3. Bakanlar

Konferansında iki blokun önerilerini ortaklaştırmış, fakat farklı nedenlerden ötürü

öneriler hayata geçirilememişti. AEİ, resmi ve devletler arası bir işbirliği örgütüdür.

Bu platformda ele alınan konulardan bazıları (geliştirilmiş düzenleyici işbirliği, bilim

adamları arasında işbirliği, engellerin kaldırılacağı öncelikli sektörlerin belirlenmesi,

uluslararası organizasyonlarda AB ve ABD’nin öne süreceği görüşlerin

ortaklaştırılması vb.) işbirliği içinde ele alınacak, bazıları ise ticari müzakereler

içinde ele alınacaktır. 193

Ele alınan konular, hem ikili (ticarette teknik engellerin kaldırılması) hem de

çok taraflı (uluslararası ticaret ile ilgili konularda güçlerin birleştirilmesi yoluyla

ileri liberalizasyonun sağlanması) unsurları içermektedir.

193 European Commission, ‘The Transatlantic Economic Initiative’, Economic Relations, 2006,

http://ec.europa.eu/comm/external_relations/us/economic_partnership/trans_econ_ partnership (27.02.2007)

Page 103: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

94

AEİ içersinde ele alınması karar altına alınan konu başlıkları; DTÖ

müzakerelerinde izlenecek yöntemler (tek girişim (single undertaking), geri dönüşü

olmayan kurallar stand stil principle)); uyuşmazlıkların çözümü (uluslararası

tahkim); şeffaflık; DTÖ Anlaşmalarının uygulanması; tarımda liberalizasyon;

ticaretin kolaylaştırılması; sanayi ürünlerine uygulanan gümrük vergilerinin

kaldırılması; fikri mülkiyet hakları; yatırımlar ve rekabet (Doha Raundunda karar

altına alınan bu anlaşmanın metni hazırlanırken MAI anlaşması metni kullanılıyor);

elektronik ticaret; hizmet ticaretinin liberalizasyonu; hükümet satın almalarıdır.

Transatlantik ekonomik ilişkilerin günümüzde sahip olduğu kurumsal

altyapının da incelenmesinin ardından, bir sonraki bölümde iki blokun

makroekonomik büyüklükleri karşılaştırılacak ve dünya ve birbirleriyle

gerçekleştirdikleri ticaret hacmi incelenecektir.

Page 104: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

95

C- AB VE ABD EKONOMİLERİNDE MAKROEKONOMİK

GÖSTERGELERLE GELİŞMELER

Bilindiği üzere, AB 1995 yılında 15 üyeli, 2004 yılında 25 üyeli, 2007

başında ise Romanya ve Bulgaristan’ın da katılımı ile 27 üyeli bir birlik haline

gelmiştir. Avrupa Birliği bugün gittikçe artan nüfusu ve gelişen ekonomisi ile

giderek ABD’ye rakip bir blok haline gelmektedir. Bu bölümde, AB’nin 27 üyesi ile

ABD arasında, her iki blokun büyüklüğü konusunda bir fikir vermesi açısından

nüfus, gayri safi yurtiçi hasıla(GSYİH), işsizlik, enflasyon, cari işlemler dengesi gibi

belirli makroekonomik göstergelere dayanarak karşılaştırmalar yapılacaktır.

1. Nüfus

AB ve ABD nüfuslarına bakıldığında, ABD’nin 2005 yılı sonu itibariyle

nüfusu, 297 milyon iken AB(15)’in nüfusu 386 milyon, AB(27)’nin nüfusu ise 490

Şekil 2 : AB ve ABD Nüfusu

-

100

200

300

400

500

600

2003 2004 2005Yıl

fus

(Mily

on

Kiş

i)

AB 15

AB 27

ABD

Kaynak: IMF, World Economic Outlook Databases, http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2007/01/data/weorept.aspx?sy=2003&ey=2005&scsm=1&ssd=1&sort=country&ds=.&br=1&c=193%2C158%2C122%2C542%2C124%2C137%2C156%2C138%2C423%2C196%2C128%2C142%2C172%2C182%2C132%2C576%2C134%2C961%2C174%2C184%2C532%2C144%2C176%2C146%2C178%2C528%2C436%2C112%2C136%2C111&s=LP&grp=0&a=&pr1.x=68&pr1.y=5

Page 105: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

96

milyona ulaşmıştır. Görüldüğü gibi, AB nüfusu, 2007 başında gerçekleşen son

genişleme ile ABD nüfusunun 1,5 katından fazla bir büyüklüğe ulaşmıştır. (Şekil 2)

2. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)

Bilindiği üzere Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) bir ülkede bir yıl

içerisinde yerli veya yabancı kaynaklar tarafından üretilen tüm nihai malların piyasa

fiyatları ile toplam değerini ifade eder. GSYİH bir ekonominin büyüklüğünü de

gösteren önemli bit göstergedir. AB ve ABD’ye ait GSYİH rakamlarına

bakıldığında, ABD’nin 2005 yılı sonu rakamları ile GSYİH’sı 12.455,83 Milyar $

iken, AB(15)’in GSYİH’sı 12.807,99 Milyar $, AB(27)’nin GSYİH’sı ise13.628,09

Milyar $’a ulaşmıştır. Görüldüğü gibi, AB(27), ekonomik büyüklük olarak da

ABD’ye ciddi bir rakip haline gelmiş, hatta ABD’den daha büyük bir ekonomik

büyüklüğe ulaşmıştır. (Şekil 3)

Şekil 3 : AB ve ABD’de GSYİH

- 2.000 4.000 6.000 8.000

10.000 12.000 14.000 16.000

2003 2004 2005

Yıl

GS

YİH

(M

ilya

r $)

AB 15 AB 27 ABD

Kaynak: IMF, World Economic Outlook Databases http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2007/01/data/weoseladv.aspx?a=&c=193%2c158%2c122%2c542%2c124%2c137%2c156%2c138%2c423%2c196%2c128%2c142%2c172%2c182%2c132%2c576%2c134%2c961%2c174%2c184%2c532%2c144%2c176%2c146%2c178%2c528%2c436%2c112%2c136%2c111&s=NGDPD

Page 106: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

97

3. Enflasyon

Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli biçimde ve önemli oranlarda

artması ve dolayısıyla paranın satın alma gücünü yitirmesi şeklinde tanımlanabilir.

Avrupa Birliği içerisinde, Ekonomik ve Parasal Birliğe girebilmek için tutturulması

gereken oranlardan birisi de enflasyon rakamı olduğu için AB(15)’in enflasyon

rakamı ABD enflasyon rakamının çok altında gerçekleşmektedir. Bunun yanında

henüz gelişmekte olan ülkeler olan Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkelerinin enflasyon

rakamları AB(27) ortalamasının yükselmesine neden olmaktadır. 2003 ve 2004

yılında AB(27)’de ortalama enflasyon düzeyi ABD ortalama enflasyon düzeyinin

üzerinde gerçekleşmiş olmasına rağmen, 2005 rakamları ile AB(27) enflasyonu

%2,84, ABD enflasyonu ise %3,40 olarak gerçekleşmiştir. (Şekil 4)

Şekil 4 : AB ve ABD’de Enflasyon (Yıllık % Değişim/ Tüketici Fiyatları ile)

-

0,50

1,00

1,50

2,00

2,50

3,00

3,50

4,00

2003 2004 2005

Yıl

Yıllık %

Değ

işim

AB 15 AB 27 ABD

Kaynak: IMF, World Economic Outlook Databases, http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2007/01/data/weoseladv.aspx?a=&c=193%2c158%2c122%2c542%2c124%2c137%2c156%2c138%2c423%2c196%2c128%2c142%2c172%2c182%2c132%2c576%2c134%2c961%2c174%2c184%2c532%2c144%2c176%2c146%2c178%2c528%2c436%2c112%2c136%2c111&s=PCPIPCH

Page 107: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

98

4. İşsizlik

İşsizlik, çalışma yaşları arasında olan, çalışmaya engel bir özrü bulunmayan

ve çalışma arzusuna sah,p kişilerin iş bulaması durumunu ifade eder. İşsizlik oranı

ise bir ekonomide belirli bir anda, çalışma yetenek ve arzusunda oldukları halde,

işsiz durumdaki insanların işgücüne oranını ifade eder. 2005 yılı itibari ile AB(15)’de

işsizlik oranı %6,98 olarak gerçekleşmiş, buna karşılık ABD işsizlik oranı ise %5,10

olarak gerçekleşmiştir. 1992 yılında imzalanan ve “Avrupa Birliği Antlaşması”

olarak da anılan Maastricht Antlaşması’nın sonucunda ekonomik ve parasal birliğe

katılım kriteri olarak beş gösterge belirlenmiştir.Bunlar, döviz kuru ölçütü, enflasyon

ölçütü, faiz oranı ölçütü, bütçe açığı ölçütü ve kamu borçları ölçütüdür. Bunlardan,

enflasyon ölçütü, üye ülkenin, 12 aylık enflasyon ortalamasının, en düşük

enflasyonlu üç ülke ortalamasını %1,5 puandan fazla geçemeyeceğini; bütçe açığı

ölçütü, üye ülkenin bütçe açığının GSYİH’sının %3’ünden fazla olamayacağını (

hükümetin harcamalarının, hükümetin bütçe gelirlerini, GSYİH’nın %3’ünden fazla

aşamayacağını); kamu borçları ölçütü ise, üye ülkenin kamu borçları toplamının

GSYİH’nın %60’ını aşamayacağını ifade etmektedir. Bu kriterler, Ekonomik ve

Parasal Birliğe dahil olabilmek için sağlanması gereken ön koşullar olup, bir üye

ülke bütünleşme ölçütlerine uymadığı taktirde, Konseyin, Avrupa Komisyonu’nun

Avrupa Para Enstitüsü ile birlikte hazırladığı rapor doğrultusunda, ülkenin Avrupa

Yatırım Bankası kredilerinden yoksun bırakılması, açılacak faizsiz bir hesaba para

depo etmesi, para cezasına çarptırılması gibi yaptırımlar uygulamaya yetkisi

Page 108: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

99

bulunmaktadır.194 Tüm bunlar, özellikle Euro alanı ülkelerinin ekonomik daralma

dönemlerinde, işsizliği azaltıcı yönde politikalar uygulamalarını engellemektedir. Bu

nedenle son yıllarda işsizlik AB(15) ekonomilerinin sorunlarından birisi haline

gelmiştir. (Şekil 5)

Şekil 5 : AB(15) ve ABD’de İşsizlik (%)

-

1,00

2,00

3,00

4,00

5,00

6,00

7,00

8,00

2003 2004 2005

Yıl

İşsi

zlik

Ora

nı (

%)

ABD AB 15

Kaynak: IMF, World Economic Outlook Databases http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2007/01/data/weoseladv.aspx?a=&c=193%2c158%2c122%2c542%2c124%2c137%2c156%2c138%2c423%2c196%2c128%2c142%2c172%2c182%2c132%2c576%2c134%2c961%2c174%2c184%2c532%2c144%2c176%2c146%2c178%2c528%2c436%2c112%2c136%2c111&s=PCPIPCH%2cLUR

5. Cari İşlemler Dengesi

Cari işlemler hesabı, sermay hesabı ile birlikte ödemeler bilançosunun temel

hesap gruplarından birisidir. Ülkenin bir yıl içerisinde dış alemle yaptığı tüm

ekonomik işlemler, belirli gruplar içerisinde sistematikleştirilerek ödemeler

bilançosuna kaydedilir. Buna gore, sermaye giriş ve çıkışları sermaye hesabına

194 Cihan Dura, Hayriye Atik, Avrupa Birliği Gümrük birliği ve Türkiye, Gen. ‘.Baskı,

Ankara:Nobel Yayın Dağıtım, 2003, ss.119-120

Page 109: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

100

kaydedilirken, mal ve hizmet ithal ve ihracıyla tek yanlı transferler bu hesaba

kaydedilir.

Şekil 6 : Bazı AB Ülkeleri ve ABD’de Cari İşlemler Dengesi (GSYİH’nın %’si olarak)

-8,00

-6,00

-4,00

-2,00

-

2,00

4,00

6,00

Fransa Almanya İtalya İngiltere ABD

Ülkeler

% G

SYİH

2003 2004 2005

Kaynak: IMF, World Economic Outlook Databases,

http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2007/01/data/weoseladv.aspx?a=&c=193%2c158%2c122%2c542%2c124%2c137%2c156%2c138%2c423%2c196%2c128%2c142%2c172%2c182%2c132%2c576%2c134%2c961%2c174%2c184%2c532%2c144%2c176%2c146%2c178%2c528%2c436%2c112%2c136%2c111&s=PCPIPCH%2cLUR%2cBCA_NGDPD

ABD, doların uluslararası para olarak hakim para olmasının da avantajını

kullanarak dünyanın en fazla borç alan ekonomisi haline gelmiştir. Bu durum,

günümüzde ABD ekonomisinin en kırılgan noktasını oluşturmaktadır. 2005 yılı sonu

itibariyle, ABD cari işlemler açığı, 800 Milyar $’a yaklaşmıştır. Öte yandan AB

ekonomilerinde cari işlemler açığına bakıldığında, 2005 sonu rakamları ile,

AB(15)’de 21,59 Milyar $, AB(27)’de ise 2,21 Milyar $’dır. (Şekil 7).

Page 110: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

101

Şekil 7 : AB ve ABD’de Cari İşlemler Dengesi (Milyar $)

-1.000,00

-800,00

-600,00

-400,00

-200,00

-

200,00

2003 2004 2005

Yıl

Mil

yar

$

ABD AB 15 AB 27

Kaynak: IMF, World Economic Outlook Databases, http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2007/01/data/weoseladv.aspx?a=&c=193%2c158%2c122%2c542%2c124%2c137%2c156%2c138%2c423%2c196%2c128%2c142%2c172%2c182%2c132%2c576%2c134%2c961%2c174%2c184%2c532%2c144%2c176%2c146%2c178%2c528%2c436%2c112%2c136%2c111&s=PCPIPCH%2cLUR%2cBCA

Bu makroekonomik veriler değerlendirildiğinde, AB’nin gerek demografik

büyüklükler açısından gerek makroekonomik büyüklükler açısından ABD

ekonomisiyle yarışır duruma geldiğini söyleyebiliriz. Şimdi de iki blokun ticaret

hacimleri ve aralarındaki ticaretin boyutu çeşitli açılardan incelenecektir.

6. Transatlantik İlişkilerin Ticaret Hacmi

Dış ticaret, bir ülkedeki kamu kuruluşlarının, özel kişi ve kuruluşların diğer

ülkelerle yaptıkları mal ve hizmet alım satımlarını ifade etmektedir. Uluslararası

ekonomik işlemler içinde en önemli yeri tutan dış ticaretin kapsamına yalnızca mal

ve hizmet alım satımları girerken, sermaye ve teknoloji akımları dış ticaret

kapsamında değerlendirilmez. Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri

dünyanın belli başlı iki ekonomik bloku olma özelliğine sahiplerdir. AB ile ABD,

2005 sonu rakamları ile toplam dünya ticaretinin %35’ini oluşturmaktadır.195 İki blok

195 www.imf.org

Page 111: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

102

arasındaki mal ticareti hacmi 2005 yılında 414 milyar dolar olarak kaydedilmiştir.196

Bir diğer deyişle ABD ile AB arasındaki günlük ticari alışverişin değeri 1 milyar

doların üzerindedir.

Sadece sermaye piyasaları hesaba katıldığında, iki blokun bu alanda dünyaya

tamamen hakim oldukları açıkça görülmektedir. AB ve ABD yeryüzündeki sermaye

akışının %85’ini kontrol etmektedirler. AB ülkelerinin ABD’deki doğrudan

yatırımları 800 milyar dolara yaklaşmış durumdadır. Bu yatırımlar ABD’deki

doğrudan dış yatırımların %65’ine eşittir. ABD’nin AB içindeki doğrudan yatırımları

ise 796 milyar dolar civarındadır.197 Özetlemek gerekirse ABD ve AB birbirlerinin en

büyük pazarı olma özelliğine sahiplerdir.

Ancak Soğuk Savaş sonrasında yeni pazarların açılması ve Avrupa’nın

ekonomik ve politik bir birlik olma yolunda ilerleyerek ABD’ye “alternatif” ya da

“rakip” görünmeye başlaması, iki blok arasında ticari anlaşmazlıklar yaratmaktadır.

Bu anlaşmazlıklar 1990’lı yıllardan bu yana Cenevre merkezli DTÖ’de

çözümlenmeye çalışılmaktadır. Çelik, muz, hormonlu sığır eti, mandalina ticareti ve

tarım ve ihracata yönelik devlet yardımları, DTÖ bünyesinde iki blok arasında

çözümlenmeye çalışılan anlaşmazlıklardan bazılarıdır.

196 Eurostat, Statistics on External Trade,

http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page?_pageid=1996,45323734&_dad=portal&_schema=PORTAL&screen=welcomeref&open=/euro_et/et_bal&language=en&product=EUROIND_ET&root=EUROIND_ET&scrollto=326

197 Eurostat, Statistics on Economy and Finance, http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page?_pageid=0,1136173,0_45570701&_dad=portal&_schema=PORTALEurostat

Page 112: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

103

Avrupa Birliği’nin ABD ile olan ticaretinin toplam ticareti içindeki payına

bakılırsa, 2001-2005 döneminde azalan bir seyir izlemesine rağmen toplam ticaret

hacmi içerisinde %20’den fazla paya sahiptir.198

Şekil 8’de de görüldüğü üzere, son beş yıl içerisinde AB25’in ABD ile mal

ticaretinde ihracatının ithalatından fazla olduğu görülmektedir. İthalat ile ihracat

arasındaki fark ise 2001 yılında 42,3 Milyar EUR, 2003 yılında 69,0 Milyar EUR,

2005 yılında ise 88,4 Milyar EUR olarak gerçekleşmiştir. Buradan ticaret açığının

ABD aleyhine giderek büyüdüğü sonucuna varabiliriz. Bunun yanında ABD ile olan

ithalat hacmi AB’nin toplam ithalatının, 2001 yılında %20,59’unu oluştururken 2003

yılında %16,74 , 2005 yılında ise %13,87 oluşturmuştur. Burada gözlemlenen büyük

orandaki düşüşe rağmen 2005 yılında ABD hala AB’nin en büyük ithalat ortağı

konumundadır. Bunu %13,4 ile Çin Halk Cumhuriyeti izlemektedir. İhracat

rakamlarına bakıldığında ise, ABD’ye yapılan ihracatın 2001 yılında AB’nin toplam

ihracatının %27,43’ünü oluştururken, 2003 yılında %25,78, 2005 yılında ise

%23,68’ini oluşturduğu görülmektedir. İhracat açısından baktığımızda ABD ile olan

ticareti AB-25 için çok daha hayati bir öneme sahiptir. ABD’ye yapılan ihracat 2005

yılında 251.657 Milyon EUR ve bunun AB toplam ihracatı içindeki payı %23,7

olarak gerçekleşirken, bunu 81.980 Milyon EUR ile İsviçre izlemektedir ve bunun

toplam AB ihracatı içerisindeki payı %7,7’dir. Görüldüğü gibi ihracat açısından

bakıldığında ABD’nin en yakın rakibi ile arasında dahi büyük bir fark

bulunmaktadır.(Tablo 1)

198 Eurostat, Statistics on External Trade,

http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page?_pageid=1996,45323734&_dad=portal&_schema=PORTAL&screen=welcomeref&open=/euro_et/et_bal&language=en&product=EUROIND_ET&root=EUROIND_ET&scrollto=326

Page 113: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

104

Şekil 8 : AB-25'in ABD İle Arasındaki Mal Ticareti

-

50,00

100,00

150,00

200,00

250,00

300,00

2001 2003 2005

Yıllar

Mily

ar E

UR

İthalat İhracat Net Ticaret

Kaynak: Eurostat, Statistics on External Trade, istatistik rejimi 4, http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page?_pageid=1996,45323734&_dad=portal&_schema=PORTAL&screen=welcomeref&open=/euro_et/et_bal&language=en&product=EUROIND_ET&root=EUROIND_ET&scrollto=326

ABD’nin AB ile olan mal ticaretine bakıldığında ise AB’den yapılan ithalatın

toplam ithalat rakamı içerisindeki payı, 2001 yılı içerisinde %20,33 iken 2005 yılında

%18,74 olmuştur. İhracat rakamlarında ise 2001 yılında AB’ye yapılan ihracat

toplam ihracatın %22,81’ini oluştururken 2005 yılı içerisinde % 21,14 olmuştur.

Şekil 9 : AB-25’in ABD ile Arasındaki Hizmet Ticareti

98,5 103,0 105,8 111,7

7,3 8,7

-

50,0

100,0

150,0

2003 2004

Yıllar

Mil

yar

EU

R İthalat

İhracat

Net Ticaret

Kaynak: Eurostat, Statistics on External Trade, istatistik rejimi 4, http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page?_pageid=1996,45323734&_dad=portal&_schema=PORTAL&screen=welcomeref&open=/euro_et/et_bal&language=en&product=EUROIND_ET&root=EUROIND_ET&scrollto=326

Page 114: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

105

AB25’in ABD ile olan hizmet ticareti ise toplam hizmet ticaretinin 2004

rakamları ile %34,8’ini oluşturmaktadır.

Şekil 9’de de görüldüğü üzere, hizmet ticaretinde, mal ticaretinde ithalat ve

ihracat arasında görülen büyük fark bulunmamaktadır.

Şekil 10 : AB-25’in Hizmet Ticaretinde ABD’nin Pay

4,7%12,6%

34,8%

48,0%

ABD

İsviçre

Japonya

Diğer

Kaynak: Eurostat, Statistics on External Trade, (kamu hizmetleri hariç) http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page?_pageid=1996,45323734&_dad=portal&_schema=PORTAL&screen=welcomeref&open=/euro_et/et_bal&language=en&product=EUROIND_ET&root=EUROIND_ET&scrollto=326

Doğrudan yabancı yatırımlara baktığımızda ise, ABD’nin AB’de olan

yatırımlarının özellikle son dönemde, AB’nin ABD’ye olan yatırımlarından fazla

olduğu görülmektedir. Kümülatif rakamlara baktığımızda ise, doğrudan yabancı

yatırım giriş ve çıkış stok rakamları sırasıyla, 2002 yılında 659,9 Milyar EUR ve

760,2 Milyar EUR, 2003 yılında 772,7 Milyar EUR ve 731,3 Milyar EUR, 2004

yılında ise 796,1 Milyar EUR ve 728,6 Milyar EUR’dur. Buradan ABD’den son

yıllarda AB ülkelerine ciddi oranda doğrudan yabancı yatırımın geldiği

görülmektedir. Bu artışta, kuşkusuz ki, Euro’nun piyasaya çıkışı, Avrupa’da artan

Page 115: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

106

istikrar, artan yatırım olanakları, ticari engellerin kaldırılması, genişleyen pazar gibi

unsurlar rol oynamaktadır.

Page 116: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

107

Tablo 2 : AB ve ABD'nin Ana Ticari Ortaklarıyla Ticareti(2005)

AB'nin Ana Ticari Ortaklarıyla Ticareti

Ana İthalat Ortakları Ana İhracat Ortakları Ana Ticari Ortakları

Ticaret Ortağı Milyon EUR % Ticaret Ortağı Milyon EUR % Ticaret Ortağı Milyon EUR %

1 ABD 163.057 13,90% ABD 251.657 23,70% ABD 414.714 18,50%

2 Çin 158.098 13,40% İsviçre 81.980 7,70% Çin 209.894 9,40%

3 Rusya 106.766 9,10% Rusya 56.445 5,30% Rusya 163.211 7,30%

4 Japonya 73.243 6,20% Çin 51.796 4,90% İsviçre 148.334 6,60%

5 Norveç 67.474 5,70% Japonya 43.663 4,10% Japonya 116.906 5,20%

ABD'nin Ana Ticari Ortaklarıyla Ticareti

Ana İthalat Ortakları Ana İhracat Ortakları Ana Ticari Ortakları

Ticaret Ortağı Milyon EUR % Ticaret Ortağı Milyon EUR % Ticaret Ortağı Milyon EUR %

1 AB 255.519 18,70% Kanada 169.938 24,00% AB 405.433 19,60%

2 Kanada 234.662 17,20% AB 149.914 21,10% Kanada 404.600 19,50%

3 Çin 208.856 15,30% Meksika 96.495 13,60% Çin 242.484 11,70%

4 Meksika 138.642 10,20% Japonya 44.538 6,30% Meksika 235.137 11,30%

5 Japonya 114.099 8,40% Çin 33.628 4,70% Japonya 158.636 7,70%Kaynak: Kaynak: Eurostat, Statistics on External Trade http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page?_pageid=1996,45323734&_dad=portal&_schema=PORTAL&screen=welcomeref&open=/euro_et/et_bal&language=en&product=EUROIND_ET&root=EUROIND_ET&scrollto=326

EUROSTAT (Comext, rejim 4)

Page 117: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

108

Şekil 11 : AB(25) ve ABD Arasındaki Doğrudan Yabancı Yatırımlar

57,60

47,60

23,40

2,70 2,70

47,10

54,90

0,50

20,70

-

10,00

20,00

30,00

40,00

50,00

60,00

70,00

2002 2003 2004

Yıllar

Mily

ar E

UR

AB(25)'e Giren DDY AB(25)'den Çıkan DDY Net

Kaynak: Eurostat

Tablo 2’den de görüleceği üzere ABD ve AB birbirlerinin ana ticari ortağı

durumundadırlar. ABD için Kanada’da en az AB kadar ticaret hacmine sahip bir

partner olmasına rağmen, AB için ABD diğer ticari partnerlerine göre çok daha

vazgeçilmez bir öneme sahiptir.

Sektörel bazda incelendiğinde ise, her iki blok da gelişmiş ülkeler olduğu

için, özellikle makinenin ticarette en ön sırayı aldığı görülmektedir. Bunun yanında

ulaştırma teçhizatı ve kimyasallar da ticarette önemli yer tutmaktadır. Daha çok

hammadde niteliğinde olan enerji orta doğu ülkelerinden ithal edildiği için, tekstil ise

Çin, Türkiye gibi diğer ekonomilerden ithal edildiği için, tarımsal ürünlerde de her

iki blok da korumacı politikalar izlediği için bu sektörler karşılıklı ticarette çok

küçük paya sahiptirler. (Tablo 3-4)

Page 118: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

109

Tablo 3 : AB’nin Dış Ticaretinde ABD’nin Payı (Sektörel Olarak/ 2001-05)

AB'nin ABD'den İthalatı (Sektörel Olarak)

2001 % 2003 % 2005 %

TOPLAM 202.534 100% 157.385 100% 163.057 100%

Birincil Mallar* 18.392 9,1% 14.158 9,0% 15.588 9,6%

Tarımsal Ürünler 9.696 4,8% 8.123 5,2% 6.973 4,3%

Enerji 2.242 1,1% 1.475 0,9% 3.133 1,9%

İmalat Malları** 179.101 88,4% 139.709 88,8% 137.492 84,3%

Makine 77.796 38,4% 51.726 32,9% 50.307 30,9%

Ulaştırna Techizatı 32.774 16,2% 29.662 18,8% 26.057 16,0%

Kimyasallar 29.366 14,5% 28.861 18,3% 30.816 18,9%

Tekstil 2.004 1,0% 1.315 0,8% 1.220 0,7%

AB'nin ABD'ye İhracatı (Sektörel Olarak)

2001 % 2003 % 2005 %

TOPLAM 244.877 100% 226.432 100% 251.657 100%

Birincil Mallar* 24.302 9,9% 24.272 10,7% 32.704 13,0%

Tarımsal Ürünler 11.056 4,5% 11.641 5,1% 12.104 4,8%

Enerji 8.991 3,7% 9.637 4,3% 16.001 6,4%

İmalat Malları** 216.023 88,2% 197.741 87,3% 207.915 82,6%

Makine 67.198 27,4% 53.565 23,7% 61.047 24,3%

Ulaştırna Techizatı 52.579 21,5% 48.436 21,4% 48.037 19,1%

Kimyasallar 39.079 16,0% 46.247 20,4% 47.496 18,9%

Tekstil 6.111 2,5% 4.911 2,2% 4.500 1,8% *Primary Products **Manufacturing Products Kaynak: Kaynak: Eurostat, Statistics on External Trade, (Comext, Rejim 4) http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page?_pageid=1996,45323734&_dad=portal&_schema=PORTAL&screen=welcomeref&open=/euro_et/et_bal&language=en&product=EUROIND_ET&root=EUROIND_ET&scrollto=326

Page 119: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

110

Görüldüğü gibi AB ve ABD birbirinin ana ticari partneri durumundadırlar ve

piyasalar büyük oranda iç içe geçmiş durumdadır. Buna rağmen her iki ticari blok

arasındaki ticari sorunlar DTÖ müzakerelerinde baş sıraya oturmaktadır. Bu

tartışmalar gündemde bu kadar yer tutmasına rağmen, gerçekte toplam ticaretin

sadece %2’sine eşittir. Bu nedenle, ABD ile Avrupa arasında yaşananları “ticari

savaş” olarak nitelemek gerçeği pek yansıtmamaktadır. Bu kadar gündeme

oturmaları ise daha çok siyasi nedenlere dayanmaktadır.

Örneğin ABD sivil havacılık sektörünün bu sektörde AB’ye oranla

tartışılmaz bir üstünlüğü vardır. Bu sektörde dünya çapındaki cironun %50’si ABD

tarafından gerçekleştirilmektedir. AB’nin bu alandaki payı ise bugün için %30 ile

sınırlıdır. Avrupa sivil havacılık endüstrisinin 2000’li yılların başında ithal ettiği 12

milyar dolarlık malzemenin %80’i ABD kaynaklıdır. Bu alanda AB’nin en büyük

müşterisi de ABD'dir. ABD, 2001 yılında AB’den yaklaşık 21 milyar Euro değerinde

sivil havacılık malzemesi ithal etmiştir.

Sektörde ABD’li Boeing ile Avrupalı Airbus arasında kıran kırana bir

rekabet yaşanmaktadır. Bu rekabete ABD ve Airbus konsorsiyumuna dahil Avrupa

devletleri de doğrudan katılmaktadır. Washington, Airbus’ın Çin piyasasında 100

kişilik bir uçak için planladığı joint-venture projesini engellemiştir. Airbus’ın

üreticisi EADS grubunun uzay branşı olan Astrium firmasının 2001 yılında bir

Intelsat iletişim uydusunu yörüngeye yerleştirmek için “Long March 3” adlı bir Çin

Page 120: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

111

füzesini kullanmak istemesi de ABD Kongresi tarafından engellenmiştir. Gerekçe

olarak da, elektronik elementlerin Çinlilerin eline geçme riski gösterilmiştir.199

Buna karşılık Boeing’in Avrupa’da, Airbus’un ise ABD’de çok

önemli bağları mevcuttur. Boeing Avrupalı 436 taşeron firmayla çalışırken, Airbus

da ABD’de 800 taşeron firmayla işbirliği yapıyor. Son iki yılda AB topraklarında

yaklaşık 14 milyar dolarlık yatırım yapan Boeing, yaklaşık 90 bin Avrupalıya dolaylı

yoldan da olsa istihdam sağlamaktadır. Buna paralel olarak Airbus da her yıl ABD

ekonomisine 5 milyar dolarlık katkıda bulunmakta ve 100 bin kişiye iş

sağlamaktadır.

Otomobil sektörü de karmaşık yapısı nedeniyle incelenmeye değerdir. Volvo,

Land Rover, Saab veya Jaguar gibi “Avrupalı” olarak bilinen markalar günümüzde

ABD firmaları tarafından kontrol edilmektedir. Buna paralel olarak BMW, Mercedes

veya Volkswagen Avrupa gibi ABD’de de imal edilmektedir. Chrysler ise artık hem

AB hem de ABD’ye aittir.

İki blok arasındaki en önemli rekabet alanlarından birisi de bioteknoloji ve

genetik mühendisliğidir. Bioteknoloji alanında AB’de 1570, ABD’de ise 1273 şirket

mevcuttur. Olağanüstü stratejik hale gelmiş bu sektörün dünya çapında 2005 yılından

itibaren yılda 100 milyar dolarlık “kâr” yaratması öngörülmektedir.200

Medya sektöründe ise AB firmalarının ABD’deki yatırımları göze

çarpmaktadır. Alman Bertelsmann grubu bu durumun en belirgin örneğidir. Grup,

2001 yılında toplam cirosunun %32’sini ABD’de, %31’ini Almanya’da, kalanını ise 199 K. Karaca, Transatlantik İlişkilerinTticari Boyutu,

http://www.foreignpolicy.org.tr/turkish/dosyalar/kkaraca_230603-a_p.htm (26.09.2006) 200 Karaca, (26.09.2006)

Page 121: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

112

diğer Avrupa ülkelerinde gerçekleştirmiştir. Kitap sektöründe, Random House’un

%100’ünü elinde bulunduran Bertelsmann, cirosunun %71’ini ABD’de

gerçekleştirmektedir. Grubun Müzik branşı BMG’nin cirosunun %45’i de yine ABD

ve Kanada’daki satışlardan gelmektedir. Bu AB firmasının ABD piyasasındaki

payına karşılık, sektörde dünya lideri olan AOL Time Warner, cirosunun %80’ini

ABD topraklarındaki satışlardan elde etmektedir. 201

İki blok arasındaki bu karşılıklı ticari bağımlılığa rağmen çoğu zaman politik

nedenlerle ticari kaynaklı sorunlar üretilerek, iç piyasa korunmaya çalışılmaktadır.

Bu nedenle iki blok arasındaki asıl sorun gümrük tarifelerinden değil, tarife dışı

bürokratik ve politik engellerden kaynaklanmaktadır. Çoğu zaman “ayrımcı” olarak

nitelenebilecek bu engellere, ABD’deki “Buy American” kampanyaları, Helms-

Burton202 veya Amato203 yasaları örnek gösterilebilir.

Dünya Ticaret Örgütü’ne taşınan anlaşmazlıkların çoğu, iç siyasi hesaplardan

kaynaklanmaktadır. Avrupa’nın kendi besicilerini korumak amacıyla hormonlu

Amerikan sığır etini ithal etmeyi reddetmesi, ABD yönetiminin de Kongre seçimleri

öncesi çelik lobisinin desteğini almak için çelik ithalatına ek gümrük vergisi koyması

bunlara örnektir. 204

Ayrıca, liberal olduklarını söyleseler de her iki blokun politikacılarının

popülist yaklaşımları iç pazarı korumaya yönelik girişimlere önayak olmaktadır. Bu

tür anlaşmazlıklar yıllar boyu sürse de iki tarafın karşılıklı bağımlılıkları ciddi bir

sorun çıkmasını önlemektedir.

201 Karaca, (26.09.2006) 202 Küba’ya ticaret ambargosu uygulanmasını öngören ABD yasası(1996). 203 İran ve Libya’ya ticaret ambargosu uygulanmasını öngören ABD yasası. 204 Karaca, (26.09.2006)

Page 122: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

113

Aksine, ticari sorunlara rağmen, pratikte iki blok ekonomik açıdan her geçen

gün birbirine biraz daha yaklaşmaktadır. İki blokun iş dünyası tarafından, 90’lı

yılların ortalarında ortaya atılan Yeni Atlantik Ortak Pazarı (New Transatlantic

Marketplace) fikri adım adım ilerlemektedir.

Avrupa’nın artık ABD için istikrarlı ve güçlü bir ortak haline geldiği

tespitinden yola çıkılarak 90’lı yılların başında ortaya atılan bu fikrin sahipleri, iki

blok arasındaki ticaret ve yatırımların önündeki gümrük engellerinin kademeli olarak

indirilmesini, yani gelecekte gümrük birliğine geçilmesini savunmaktadırlar.

Avrupa Komisyonu araştırmaları, gümrük tarifelerinin kaldırılmasının her iki

blok için makro-ekonomik planda olağanüstü çıkar sağlayacağını göstermektedir.

Böyle bir durumda sadece Avrupa Birliği yıllık gelirinin 125 milyar dolar artacağı

söylenmektedir. Gümrük tarifelerindeki indirimin tüm sanayi ürünlerini de

kapsaması halinde, bu rakamın 150 milyar doları aşacağı belirtilmektedir. Mikro-

ekonomik düzeyde ise üretim maliyetlerinin ucuzlaması ve bunun tüketiciye olumlu

yansıması öngörülmektedir.

Avrupalı birçok uzman, ABD ile kademeli bir gümrük birliğine geçilmesinin,

Avrupa’nın, ABD’yi çok kutuplu bir dünyaya çekmek için tek şansı olduğuna

inanmaktadır. Ancak bu ekonomik gerçeğe rağmen, Avrupa Birliği’nde bazı kesimler

bağımsız bir Avrupa kimliği oluşturulması gerektiğine inanmakta ve buna karşı

çıkmaktadırlar. 205

205 Karaca, (26.09.2006)

Page 123: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

114

D- ULUSLARARASI PARA OLARAK ABD-AB REKABETİ

1 Euro’nun Ortaya Çıkışıı

Uluslararası para biriminin en önemli fonksiyonlarından birisi, ülkelerin fiyat

düzeylerinin karşılaştırılabilmesi için bir nominal çapa görevi görmesidir. 1945’den

sonra doların genel kabul gören uluslararası para birimi haline gelmesiyle, diğer

ülkeler kendi para birimlerini kendi fiyat düzeylerini de esas alarak dolara

bağlamışlardır. Ve bu şekilde 1950’li ve 1960’lı yıllarda, Bretton Woods sistemi

kapsamında Avrupa ülkelerinde döviz kuru istikrarı sağlanmıştır.

Fakat doların, nominal çapa rolünün başarılı olması ancak doların istikrarı ile

mümkün olabilirdi. ABD ekonomisinde fiyat düzeyi önce, ABD üretici endeksi, daha

sonraları ise ABD toptan eşya fiyatları endeksi ile ölçülmeye başlanmış ve ABD’de

fiyat düzeyi, 1968 yılına kadar istikrarlı bir seyir izlemiştir. Bu döneme kadar,

Avrupa’da, alternatif bir para birimi yaratma ihtiyacı da duyulmamıştır.

Avrupa’da, Avrupa ekonomik entegrasyonu’nu destekleyecek bir para

rejiminin yaratılması düşüncesi, ABD’de 1971 yılında enflasyonun yükseliş trendine

girmesi ve 1973 yılında Bretton Woods sisteminin çökmesiyle ortaya çıkmıştır.

ABD’de 1970 ve 1980’li yıllarda baş gösteren yüksek enflasyon, Avrupalı

devletlerin hedefledikleri ekonomik entegrasyonu gerçekleştirebilmek için, ayrı bir

sabit kur sistemi oluşturmasını gerekli hale getirmiştir.

Fakat bir sabit kur rejiminin başarılı olabilmesi için diğer para birimlerine

nominal çapa olarak hizmet edecek bir para birimine ihtiyaç vardır. 1970’ten sonra

Alman Markı fiyat istikrarına sahip ve nakit akışları üzerinde kontrol uygulanmayan

Page 124: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

115

bir devletin parası olarak ön plana çıktı ve nominal çapa fonksiyonunu 1990’lı

yılların ortalarına kadar yerine getirdi. Ancak Alman Markına talep arttıkça Avrupa

paraları arasındaki dengenin gitgide Alman markı lehine bozulduğu gözlenmiştir.

Alman para birimleri arasındaki bu güç asimetrisi 1999 yılında Euronun tek para

birimi olarak ortaya çıkmasıyla ortadan kalkarak Alman hegemonyasına da son

verilmiştir.206

Böyle bir ortamda oluşturulmasına karar verilen ve dolara rakip bir

uluslararası para olacağı düşünülen Euro, uluslararası finans piyasalarındaki yedi

senelik macerasında henüz doların hakim konumunu bozamamıştır.

2. Uluslararası Para Olarak Euro

Bütün ekonomistler, dünyanın –paranın değişim aracı, hesap birimi ve bir

değer saklama aracı olarak oynadığı rollerden dolayı - bir uluslararası paraya ihtiyacı

olduğu konusunda hemfikirdirler. Uluslararası para söz konusu olduğunda bu

fonksiyonlardan paranın bir değişim aracı olma fonksiyonu ön plana çıkmaktadır.

Uluslararası ticari ilişkilerde her ülkenin ikili ticari ilişkilerde bulunduğu tüm

ülkelerin para birimlerini içeren döviz rezervi bulundurmaktansa, uluslararası

piyasalarda hakim olan bir para birimini rezerv olarak tutmak ve bu para birimi

üzerinden alışveriş yapılması maliyet avantajları sağlamaktadır.207 Uluslararası para,

hem çok gerekli hem de doğal bir monopoldür. Altın gibi, ulusu olmayan bir

uluslararası para biriminin kullanılmadığı durumlarda, dünya mal ve para piyasaları,

206 McKinnon. The Euro Versus the Dolar: Resolving a Historical Puzzle. 11.02.2002.,

www.stanford.edu (26.08.2006), s.3. 207 E.G.Lim, The Euro’s Challenge to the Dolar: Different Views from Economists and Evidence

from COFER (Currency Composition of Foreign Exchange reserves) and Other, IMF WP/06/153, Haziran 2006

Page 125: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

116

doğal olarak, bankalar arası aracı para birimi, uluslararası ticarette kullanılacak para

birimi, resmi müdahale para birimi ve resmi rezerv para birimi olarak kullanmak

üzere bir ulusal parayı seçeceklerdir. Uluslararası para değişiminin maliyeti ve

ticarette sağladığı kolaylıklar göz önüne alındığında tek para biriminin

kullanılmasının sağladığı maliyet avantajları çok önemli boyuttadır, bu nedenle, bir

para birimi uluslararası piyasalarda bir kere kabul gördükten sonra, bir diğerinin

onun yerine geçmesi oldukça zordur.208 Bu olgu şebeke dışsallıkları (network

externalities) kavramıyla açıklanmaktadır. Bazı ekonomistler doların uluslararası

piyasalarda devam eden hakimiyetini açıklarken bu kavramı da sıklıkla

kullanmaktadır.

Bir para biriminin uluslararası para statüsü kazanmasında etkili olan faktörleri

aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:

���� Güçlü ve ticari bağları olan büyük ve rekabetçi bir ekonomi,

���� Gelişmiş bir finansal sistem,

���� Paranın istikrarına duyulan güven,

���� Siyasi istikrar,

���� Paranın ataleti.

Aynı anda birden fazla uluslararası para birimi olabilir, ancak daha önce

bahsedilen şebeke dışsallıkları nedeniyle genellikle böyle bir duruma

rastlanılmamaktadır. Mutlaka güçlü para birimlerinden birisi ön plana geçmekte ve

hakim para olmaktadır. Geçmiş yıllarda aynı anda iki para biriminin uluslararası para

birimi olarak kullanıldığı en son örnek, Birinci Dünya Savaşı sırasında dolar ve

208 McKinnon. (26.08.2006)

Page 126: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

117

sterlinin bir arada kullanılmasıdır. Ancak söz konusu dönemde de, bir süre sonra

Dolar tek başına hakim para birimi konumuna geçmiştir.209

Paranın temel fonksiyonlarından birisi yatırım aracı olarak

kullanılabilmesidir. Yatırım parasının en temel işlevi ise “değer saklamak”dır.

Euro’nun tedavüle girmesiyle bankaların Euro mevduatlarında önemli bir artış

olmuştur. AMB tarafından yapılan araştırmada, 28 ülkenin bankalarındaki toplam

Euro mevduatları 13.5 Milyar Euro artmıştır. Euro mevduatları MDAÜ’de %50, eski

Yugoslavya ülkelerinde %80, Türkiye, İsrail, Mısır ve Fas’ta bi önceki yıla göre %16

artış göstermiştir. Asya ve Latin Amerika ülkelerinde ise, döviz mevduatları arası

ikame yüksek olmakla birlikte, Dolar hakimiyetini korumaktadır.210

Bir para birimi, uluslararası işlemlerde, özel sektör tarafından değer ölçüsü ve

hesap ünitesi olarak kullanılıyorsa, bu para fiyatlandırma ve kotasyon parası olarak

adlandırılmaktadır. Euro, daha yürürlüğe girdiği yılın ertesi yıl olan 2000 yılında

dahi, uluslararası işlemlerde %15-17 oranında kotasyon parası olarak kullanılmıştır.

Euro’nun tedavüle çıkmasının üstünden geçen 5 yıl da düşünüldüğünde bu oran

artmıştır.211

Uluslararası para olabilmenin en önemli göstergelerinden birisi de,

uluslararası rezerv para olarak kullanılma oranıdır. Tablo 6’dan da görülebileceği

üzere, 1999’dan 2005 sonuna kadar uzanan süreçte, Euro’nun uluslararası rezerv

para olarak kullanılma oranı %17’den %24’e çıkmış, buna karşın, ABD Dolarının

209 C.F.Bergsten, The Euro versus The Dollar: Will There Be A Struggle For Dominance?,

American Economic Association, Atlanta, 04.01.2002, s.2. 210 ECB Review of the International Role of Euro, Aralık 2002,

http://www.ecb.int/pub/pdf/eurointernationalrole2002en.pdf, s.51 211 Euro Papers 46, The Euro Area in the World Economy-Developments in the First Three

Years’, Temmuz 2002, http://europa.eu.int/comm/economy_finance, s.39

Page 127: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

118

uluslararası rezerv para olarak kullanılma oranı ise %71’den %66’ya düşmüştür.

ABD Dolarında gözlenen düşüş, Euro’da gözlenen artış eğilimine rağmen, ABD

Dolarının hala rezerv para olarak hakim konumunu koruduğu görülmektedir.

3. Euro-Dolar Rekabeti

Euro, 1999 yılında Ekonomik ve Parasal Birliğin Kurulmasıyla kaydi para

olarak kullanılmaya başlanmış ve 2002 yılında da nakdi para olarak tedavüle

çıkmıştır. Bugün, 12 Avrupa ülkesi Euro alanı içerisinde bulunmaktadır. Euro

gerçekten başarılı bir başlangıç yapmıştır. Hatta bazı ekonomistler Euro ilk piyasaya

çıktığı dönemde kısa sürede uluslararası finansal piyasalarda dolara rakip hale

geleceği öngörüsünde bulunmuşlardır. Euro, Avrupa’nın içinde olduğu kadar, Dünya

piyasalarında da büyük başarı kazanmıştır. 1999 yılında piyasaya çıkışından 2001

yılına kadar, Euro üzerinden ihraç edilen tahvillerin sayısı dolar üzerinden ihraç

edilen tahvillerin sayısını geçmiştir. 1990-98 döneminde Avrupa para birimleri

üzerinden ihraç edilen tahviller, tüm Euro alanında ihraç edilen tahvillerin %10’unu

oluştururken bu oran Euronun ihracıyla, %75’e, %2 olan Euro alanı dışında Avrupa

para birimleri üzerinden ihraç edilen tahvillerin oranı ise, Euronun piyasaya çıkışıyla,

%20’ye çıkmıştır. Şu anda dünyada henüz iki kutuplu bir para piyasası olmasa da iki

kutuplu bir finansal piyasa mevcuttur.212 Fakat tüm bu gelişmelere rağmen

günümüzdeki verilere bakıldığında, doların halen uluslararası para olarak

uluslararası finansal piyasalardaki hakim konumunu koruduğu görülmektedir.

Uluslararası döviz hareketlerinin büyük çoğunluğu dolar üzerinden

gerçekleşmektedir. Dolar hala hükümetlerin resmi rezerv parası olarak kalmaya

devam etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin resmi rezervlerinin %70’inden fazlasını 212 Bergsten, , s.2.

Page 128: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

119

dolar oluşturmaktadır. Asgari düzeyde döviz rezervi tutan Amerika Birleşik

Devletleri’nin yanında, gelişmiş ülkelerin de rezervlerinin %75’inden fazlası dolar

olarak tutulmaktadır. Petrol, bakır, buğday gibi uluslararası ana hammadde

hareketlerine baktığımızda da dolar kullanımında herhangi bir azalma göze

çarpmamaktadır.213

Bugün ABD ekonomisi yüksek oranda cari açıklar gibi önemli bir problemle

karşı karşıyadır. Buna rağmen doların hala bu kadar güçlü olmasının birkaç nedeni

bulunmaktadır.

Bunlardan en önemlisi, Euro’nun şu anda rekabet ettiği Dolar’ın, 1970’li

yıllarda, AET üyesi ülkeler arasında, Ekonomik Parasal Birlik oluşturma fikrinin

doğduğu dönemden, çok daha güçlü olmasıdır. Amerika Birleşik Devletleri, 1990’lı

yıllarda yeniden fiyat istikrarına kavuşmuş ve bundan da daha önemli olarak,

istikrarlı fiyat düzeyi beklentilerine geri dönülmüştür.

Dolayısı ile dolar bugün, doğal monopol konumundaki bir uluslararası

paranın, dünya paralarının birbirine dönüştürülmesinde kullanılan aracı para birimi,

hesap birimi, rezerv para olmak gibi tüm fonksiyonlarını yerine getirebilmektedir.

Eğer Euro, ABD’de enflasyonunun hüküm sürdüğü, 1970’li yıllarda piyasaya çıkmış

olsaydı, Dolardan Euro’ya dönüş çok daha kayda değer oranlarda olabilirdi. Yabancı

merkez bankaları Euro’yu rezerv para olarak kullanmaya başlayabilirlerdi. Fakat,

Euro’nun piyasaya çıkışı, doların istikrara kavuştuğu yıllara denk gelmiştir. Bu

213 McKinnon. (26.08.2006), s.1.

Page 129: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

120

koşullar altında güçlü bir doların uluslararası piyasalardaki hakimiyetinin, Euro

güçlü bir para birimi olarak ortaya çıkmış olsa dahi yıkılması zor görünmektedir.214

Doların rezerv para konumu, ABD’ye bugüne kadar başka hiçbir ülkede

görülmemiş düzeyde borçlanma imkanı tanımıştır. ABD’nin dış borçları 2005 sonu

itibariyle 800 Milyar Dolara yaklaşmıştır. Bu da yaklaşık GSYİH’sının %5’ine

tekabül etmektedir. Böyle bir borçlanma oranı, altın standardında bu borçların altın

rezervleriyle desteklenmiş olması gerektiğinden düşünülemezdi. Uzun süredir, ABD

ekonomisinin bu borç miktarı nedeniyle bir kriz yaşayacağı beklenmektedir. Fakat bu

gerçekleşmemiştir. ABD yönetimi her faiz ve vergi oranı indirimine gittiğinde, bu

tüketimi körüklemekte bu da dış borçları artırmaktadır. Öte yandan Asya ekonomileri

sürekli olarak ABD Dolarına taleplerini artırmaktadırlar. Bunun bir nedeni, doların

çökmesinin kendi gelişimlerini de olumsuz yönde etkileyeceğini düşünmeleridir.

Fakat bu müdahaleye rağmen dolar son zamanlarda değer kaybetmiştir. Son

dönemde ABD hükümeti bu gidişatın kendi rekabet güçlerini olumsuz etkilediğini

düşünmekte bu nedenle doların üzerindeki bu desteğin kaldırılmasını istemektedir.215

Doların uzun yıllar uluslararası para statüsünü korumuş olmasının temel

nedeni, herhangi bir güçlü rakibinin olmamasıdır. Bu nedenle dolar ABD

ekonomisinin güç kaybettiği zamanlarda bile çok ciddi zarar görmemiştir. Bunda

gelişmiş ABD finansal piyasalarının da payı büyüktür. Doların en yakın rakibine

nazaran dahi bu kadar güçlü olmasının ana sebebi, Amerika Birleşik Devletleri’nin

GSYİH, ticaret ve diğer ekonomik büyüklükler dikkate alındığında oldukça büyük

ekonomisidir. Fakat yine de dolar, para piyasalarında ABD’nin dünya üretimi ve

214 McKinnon. (26.08.2006), s.3. 215 Moneyweek, Will the Euro Usurp the Dollar?, 2003,

http://www.moneyweek.com/file/1915/euro-usurp-dollar.html (31.04.06)

Page 130: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

121

ticaretinde sahip olduğu payın dört katı büyüklüğünde bir paya sahiptir. Örneğin

Japonya, bir dönem AmBD’nin yarısı kadar bir ekonomik büyüklüğe ulaşmıştır,

fakat finansal piyasaları yeterince gelişmiş olmadığı için, Japonya ulusal parası yen,

hiçbir zaman dünya piyasalarında ekonomik büyüklükle orantılı bir boyutta etkili

olamamıştır.216

1944 yılında Bretton Woods konferansları sırasında, Amerika Birleşik

Devletleri’nin öncülüğünde, uluslararası mali düzeni sağlamak için Uluslararası Para

Fonu (IMF), uluslararası kalkınma konularında faaliyette bulunmak üzere ise Dünya

Bankası kurulmuştur. Bugün bu uluslararası finansal kuruluşlar, uluslararası finansal

piyasalarda çok etkili iki aktör konumundadırlar. Bu kuruluşların bugün 185 üyesi

bulunmaktadır. IMF’nin başlıca fonksiyonu dış ödeme açığı içinde bulunan ülkelere

kısa vadeli kredi açmaktır. IMF’ye üye olabilmek ve gerektiğinde kredi çekebilmek

için üye ülkeler tarafından yapılması gerekli kılınan düzenlemeler de doların resmi

rezerv para konumunun pekiştirilmesinde büyük ölçüde etkili olmuştur. Amerika

Birleşik Devletleri, oluşturulmasına öncülük ettiği ve genelde liderliğini üstlendiği

uluslararası finansal kuruluşlarla da, kendi ulusal para biriminin, uluslararası finansal

piyasalardaki hakimiyetini güçlendirmiş ve desteklemiştir.

216 Bergsten, s.4.

Page 131: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

122

Tablo 4 : ABD Cari Açığı ve Döviz Kurları

998 999 000 001 002 003 004 005

Q1

005

Q2

005

Q3

Dolar/EURO; Dn. Sn.

.. ,93 ,88 ,05 ,36 ,31 ,3 ,21 ,2

Cari Açık/GSYİH

2,4 3,2 4,2 3,8 4,5 4,7 5,7 5,8 6,4 6,7

Kaynak: International Financial Statistics, various issues; Federal Reserve Board of Governors web sitesi:

http://www.federalreserve.gov/releases/H10/Summary/indexb_m.txt

4. Euro-Dolar Rekabetinin Geleceği

Euro-Dolar rekabetinde Bergsten/Mendell Euro’nun Avrupa’nın sahip olduğu

bir takım ekonomik büyüklüklere de dayanarak kısa sürede dolara rakip güçlü bir

para haline geleceğini savunurken, McKinnon, doların sahip olduğu şebeke

dışsallıkları sebebiyle Euro’nun Dolara güçlü bir rakip olamayacağını

savunmaktadır.217

Avrupa Birliği bugün Dünya üretiminin %31’ini dünya ticaretinin %20’sinin

sahibidir. Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri, dünya üretiminin %27’sinin,

dünya ticaretinin %18’inin sahibidir. Bu rakamlar, ekonomik büyüklükler açısından

Euro alanının Amerika Birleşik Devletleri’ne eşdeğer olduğunu, bu anlamda

uluslararası paranın büyük, baskın ekonomilerle ilişkili olması gerektiği koşulunu

Euro’nun sağladığını göstermektedir.

217 McKinnon. (26.08.2006), s.2.

Page 132: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

123

Bergsten/ Mundell’in ikinci vurguladığı nokta ise, Dünya finansal

piyasalarının elli yıl sonunda ilk defa dolara alternatif olabilecek istikrarlı bir paraya

kavuşmuş olmasıdır. Üstelik ABD, bugün büyük bir cari açığa sahiptir. Dolayısı ile

dolar yakın gelecekte bir döviz kuru krizi riskiyle karşı karşıyadır. Bu nedenlerden

dolayı ülkeler resmi rezervlerini çeşitlendirmek isteyecekler, bu da Dolardan Euro’ya

bir transfer olmasına neden olacaktır.

McKinnon ise, Avrupa ekonomisinin büyüklüğü ve Avrupa’nın sınır ötesi

ticari bağlantılarını göz önünde bulundurarak Euro’nun önemini kabul etmiş, fakat

Euro’nun dolara rakip değil çok önemli bir bölgesel para olacağını öngörmüştür.218

McKinnon, şebeke dışsallıkları üzerinde durmuş, doların bir aracı para,

petrol, bakır, un gibi ana hammaddelerin alınıp satıldığı para birimi, Merkez

Bankalarının piyasaya müdahalede kullandıkları para birimi ve Merkez Bankalarının

başlıca rezerv para birimi olarak hakim durumda bulunduğu ve herhangi bir para

biriminin bu nedenlerle dolarla rekabetinin zor olduğu üzerinde durmuştur.

McKinnon, bunun yanında doların nominal çapa olma özelliği üzerinde

durmuştur. Bunun yanında gelişmekte olan ülkeler çoğunlukla dolar üzerinden

borçlandıkları için rezervlerinin önemli bir bölümünü dolar olarak tutmaktadırlar.

Ayrıca Dünyadaki ana kreditörler olan Kanada ve Japonya da kendi para birimleri

üzerinden borç vermekte zorlandıkları için Dolar üzerinden borç vermektedirler.

218 McKinnon, Ronald I., 1998, “The Euro Threat is Exaggerated,” The International Economy,

Vol.12 (Mayıs/Haziran), ss. 32-33,60.

Page 133: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

124

Tüm bu nedenlerle McKinnon Euro’nun Dolara ciddi bir rakip olamayacağı ve ancak

önemli bir bölgesel para olabileceği görüşünü savunmaktadır.219

Eichengreen ve Frankel’ın 1996 yılında yaptığı çalışma ise, bir ülkenin

üretiminin dünya üretimindeki payının, ülkenin parasının dünya piyasalarındaki

hakimiyetinde büyük etkisi olduğunu göstermektedir. Fakat bunun yanında ülkenin

ticaretinin dünya ticaretindeki payı ve ülkenin parasının istikrarı da büyük ölçüde

önemli faktörlerdir. Euro alanı 25 Avrupa Birliği ülkesine genişletilirse, Avrupa

Birliği’nin üretiminin dünya üretimindeki payı ABD’ninkini geçecek ve bu anlamda

Euro dolara karşı giriştiği rekabette ilk güçlü kozunu elde etmiş olacaktır.220 Böylece

zaman içerisinde Euro, Dolara karşı güçlü bir rakip haline gelebilecektir.

Euro’nun Dolara karşı güçlü bir rakip haline gelebilmesi için gerçekleşmesi

gereken dört faktör vardır. Bunlardan üçü Avrupalı devletlerin kontrolü altında olup

birisi dışsal bir faktördür.221

Birinci olarak Euro bölgesi ülkeleri, finansal piyasalarını daha ileri düzeyde

entegre etmelidirler. Bugün ABD finansal piyasalarının üstünlüğü ve Sterlinin Dünya

piyasalarına hakim olduğu dönemde İngiliz finansal piyasalarının üstünlüğü bu

ülkelerin parasal rejimlerin hakimiyetinde büyük rol oynamıştır. Bunun yanında

olumsuz Japonya örneği de bunu göstermektedir. Bu konuda sıkça yapılan çağrılara

rağmen Japonya’nın finansal piyasalarını modernize edememesi, Yen’in uluslararası

piyasalarda oynayacağı muhtemel önemli rolü engellemiştir.

219 McKinnon. (26.08.2006), s.3. 220 Moneyweek, Will the Euro Usurp the Dollar?, 2003,

http://www.moneyweek.com/file/1915/euro-usurp-dollar.html (31.04.06) 221 Bergsten, s.6.

Page 134: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

125

Avrupa finansal piyasaları, Euro’nun ortaya çıkışıyla, doğrudan ve dolaylı

olarak canlanmıştır. Fakat, AB’de ihraç edilen hiç bir menkul kıymet, ABD Hazine

Bonosu ya da diğer ABD hükümet yatırım araçlarıyla rekabet etmeyi

amaçlamamıştır. Euro alanı ülkelerinin bunu da hedeflemeleri ve İngiltere’nin Euro

alanına erken bir tarihte katılması Euro’nun başarı grafiğini etkileyecektir.

İkinci olarak Euro alanı kurumsal olarak bir arada hareket etmeye ihtiyaç

duyacaktır. Avrupa Birliği yıllardır uluslararası ticari sistemin yönetilmesinde

Amerika Birleşik Devletleri ile işbirliği halinde çalışmıştır. Bu ikilinin başarılı

işbirliği savaş sonrası dönemde pek çok uluslararası ticaret anlaşmasının

oluşturulması ve tamamlanmasında gerekli faktör olmuştur.

Avrupa’nın, daha önce ABD’nin ticaret sisteminde varolan hakim konumuna

rakip hale gelebilmesinde iki faktör etkili olmuştur. Bunlar, ticari kapasitesinin ABD

ile eş düzeye gelmesi ve Ortak Dış Ticaret Politikası’nı kabul ederek tek ses olarak

konuşmayı başarabilmiş olmasıdır.

Buna benzer bir durum parasal ve makroekonomik konularda da geçerlidir.

Ekonomik büyüklükler olarak bakıldığında Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri’ne

eşdeğer düzeydedir. Fakat, Avrupa’nın bir bütün olarak hareket edememesi de

Euro’nun uluslararası piyasalarda hak ettiği rolü üstlenmesine engel olmaktadır. Tek

seslilik, Euro’nun uluslararası piyasalardaki hızlı yükselişini garanti etmese de

Avrupa’nın kurumsal düzenlemelerle tek ses olarak hareket eder hale gelebilmesi

bunun gerçekleşmesine büyük katkı sağlayacaktır. 222

222 Bergsten, s.6.

Page 135: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

126

Üçüncü olarak, Euro’nun uluslararası rolü, Avrupa’nın ekonomik

performansının yükselmesiyle güçlenecektir. Bugüne kadar, Avrupa Birliği, fiyat

istikrarını başarılı bir şekilde sağlamıştır. Fakat bununla birlikte düzenli ekonomik

büyümeyi de başarabilmesi gerekmektedir. Bu, uluslararası piyasalarda Euro’nun

uluslararası para olarak gücünün artmasında etkili olacaktır. Bu nedenle, Avrupa

Merkez Bankası’nın büyümeyi öncelikleri arasına alması faydalı olacaktır.223

Dördüncü ve belki de en önemli faktör ise, Euro’nun Dolar’la birlikte

uluslararası piyasalardaki merkezi rolünü alabilmesi için Amerika Birleşik

Devletleri’nin kendisinin bir düşüş yaşaması gerekliliğidir. Çünkü uluslararası

ilişkilerde atalet önemlidir. Bir para birimi güçlü ve istikrarlı gidişatını koruduğu

sürece, rakibi ne kadar güçlü olursa olsun, o para biriminin yerleşmiş konumunun

sarsılması zordur. Dolar, kendinden önce uluslararası piyasalarda hakim para birimi

olan Sterlinin yerini, İngiliz hükümetinin Birinci Dünya Savaşı döneminde yürüttüğü

yanlış politikalar sebebiyle düşüşe geçmesi ile, alabilmiştir. Birinci Dünya Savaşı

sebebiyle İngiltere’nin ticaret hacmi ve yatırımları ciddi biçimde azalmış, İngiltere

yabancı varlıklarının çoğunu satmak zorunda kalmıştır. Bunun yanında İngiltere’de

1920’li yıllarda yürütülen kötü ekonomik yönetimin de (ekonominin seyrinin

kötüleşmesi, sterlinin aşırı değerlenmesi, artan korumacılık ve artan sermaye

kontrolleri) bunda büyük payı olmuştur.

ABD geçmişte, ekonomik büyümenin düşük oranlarda seyrettiği, büyük dış

borç sorunu ile mücadele etmeye başladığı ve en çok borç veren ülke konumundan,

dünyanın en borçlu ülkesi konumuna geldiği bir dönem yaşamıştır. Güçlü bir rakibin

223 Bergsten, s.8.

Page 136: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

127

olmadığı bir uluslararası finansal atmosferde dahi, Doların uluslararası piyasalardaki

payı düşmüş, Avrupa Parasal Entegrasyonu hız kazanmıştır. ABD ekonomisinde

yaşanan böyle bir darboğazın tekrarlanması halinde, Euro uluslararası finansal

piyasalarda daha yüksek bir potansiyele ulaşacaktır. Günümüzde böyle bir

darboğazın yaşanabilme ihtimali değerlendirildiğinde, son 15 yıl içerisinde Amerika

Birleşik Devletleri’nin, en büyük kreditör ülke konumundan en büyük borç alan ülke

konumuna geldiği, diğer ülkelerin Merkez Bankaları’nın büyük Dolar rezervleri

bulundurmasının ABD ekonomisini bir kriz riskiyle karşı karşıya bıraktığı, ABD dış

borcunun gayri safi yurtiçi hasılasının %4,5’u dolaylarına ulaştığı verileri ışığında,

çok da imkansız görünmemektedir. 224

ABD uluslararası yatırım pozisyonu 2000 yılı sonunda negatif 2 Trilyon

dolara ulaşmıştır. Merkez Bankası Başkanı Greenspan 2001 yılında ABD dış açığının

sürdürülemez olduğunu açıklamıştır. 2001 yılında yayınlanan IMF raporuna göre,

dolar en az %20 fazla değerlenmiştir.225 Bu gelişmelere bakıldığında yakın zamanda

doların ani bir devalüasyon yaşaması olası görünmektedir. Geçmiş yıllara

bakıldığında Doların böyle büyük devalüasyonlar yaşamasının çok da sıra dışı bir

olgu olmadığı görülmektedir. Savaş sonrası dünyasında dolar, 1971-73, 1978-79,

1985-87 ve 1994-95 yıllarında ani devalüasyonlar yaşamıştır. 226

Fakat eğer önümüzdeki yıllarda dolar bir devalüasyon yaşarsa bu artık güçlü

bir rakibinin, Euro’nun da var olduğu farklı bir ekonomik ortamda gerçekleşecektir.

ABD’nin en büyük ticari partnerleri olan Kanada, Japonya ve Meksika kendi para

224 Bergsten, s.8. 225 IMF.2001.World Economic Outlook May 2001: Fiscal Policy and Macroeconomic Stability.

Washington: International Monetary fund. 226 Bergsten, s.10.

Page 137: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

128

birimlerinin dolara karşı bu ölçüde değerlenmesini kabul edemeyeceklerdir. Merkez

Bankalarının rezervlerinin önemli bir kısmı Euro’ya kaydırılacaktır. Bu da Euro’yu

Dolara karşı gerçek bir rakip konumuna getirecektir.

Mundell’e göre Euro’da böyle bir geçişte problemler yaşayabilecektir. Öyle

bir olası geçişin sorunsuz gerçekleştirilebilmesi için AB’nin de ABD’nin de güçlü

savunma stratejilerine sahip olması gerekmektedir.227

Tüm bu öngörüler değerlendirildiğinde uluslararası finansal piyasaların

önündeki ilk büyük problemin geçtiğimiz 20 yılda olduğu gibi gelişmekte olan

ülkeler kaynaklı değil, bizzat sistemin merkezinde bulunan ABD ve Avrupa ülkeleri

kaynaklı yaşanacağını söylemek yanlış olmaz.228

227 Robert Mundell, 1998. The Case for the Euro-I and II. Wall Street Journal, March 24 and

25. 228 Bergsten, s.11.

Page 138: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

129

Tablo 5 : Dünya Resmi Döviz Rezervlerinin Kompozisyonu

AB'nin ABD'den İthalatı (Sektörel Olarak)

2001 % 2003 % 2005 %

TOPLAM 202.534 100% 157.385 100% 163.057 100%

Birincil Mallar* 18.392 9,1% 14.158 9,0% 15.588 9,6%

Tarımsal Ürünler 9.696 4,8% 8.123 5,2% 6.973 4,3%

Enerji 2.242 1,1% 1.475 0,9% 3.133 1,9%

İmalat Malları** 179.101 88,4% 139.709 88,8% 137.492 84,3%

Makine 77.796 38,4% 51.726 32,9% 50.307 30,9%

Ulaştırna Techizatı 32.774 16,2% 29.662 18,8% 26.057 16,0%

Kimyasallar 29.366 14,5% 28.861 18,3% 30.816 18,9%

Tekstil 2.004 1,0% 1.315 0,8% 1.220 0,7%

AB'nin ABD'ye İhracatı (Sektörel Olarak)

2001 % 2003 % 2005 %

TOPLAM 244.877 100% 226.432 100% 251.657 100%

Birincil Mallar* 24.302 9,9% 24.272 10,7% 32.704 13,0%

Tarımsal Ürünler 11.056 4,5% 11.641 5,1% 12.104 4,8%

Enerji 8.991 3,7% 9.637 4,3% 16.001 6,4%

İmalat Malları** 216.023 88,2% 197.741 87,3% 207.915 82,6%

Makine 67.198 27,4% 53.565 23,7% 61.047 24,3%

Ulaştırna Techizatı 52.579 21,5% 48.436 21,4% 48.037 19,1%

Kimyasallar 39.079 16,0% 46.247 20,4% 47.496 18,9%

Tekstil 6.111 2,5% 4.911 2,2% 4.500 1,8% *Primary Products **Manufacturing Products

Page 139: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

SONUÇ

Bu çalışmada, transatlantik ilişkilerin önce siyasi boyutu, sonra ekonomik

boyutu derinlemesine incelenmiştir.

İlişkilerin tarihsel gelişimini incelendiğinde, ABD-Avrupa ilişkilerinin

herhangi iki ülke ya da ülke grubuna göre çok daha derin, yoğun ve çok boyutlu

olduğu görülecektir.

Geçmişte ilişkilerin temelini oluşturan askeri boyutun kurumsal yönü olan

NATO, bugün kendine yeni bir misyon edinmiş, artık siyasal niteliği askeri niteliğine

üstün gelen bir örgüt biçimine dönüşmüştür. NATO, anlaşmasında belirtilen bölgenin

dışından (örneğin Ortadoğu'dan) gelebilecek tehditlere karşı yeni bir işlev

kazanmıştır. Ayrıca NATO, ABD'nin Avrupa'nın ilerde alacağı yeni biçime

müdahale edebileceği ya da kıtada varlığını sürdürebileceği bir örgüt olarak da

değerlendirilebilir.

Bunun yanında, iki blok arasındaki ticari ilişkiler, çok üst seviyeye

taşınmıştır. İki blok, birbirinin ana ticari partneri durumundadırlar. Hatta iki blok

arasında bir serbest ticaret alanı oluşturulması dahi gündeme gelmiştir. 1990'lı

yıllardan sonra oluşturulan Atlantik Ötesi İş Diyalogu, Transatlantik Gündem,

Finansal Diyalog gibi yapılanmalar ekonomik politikaların belirlenmesinde ortak

hareket etme yönünde önemli girişimlerdir. Bunun yanında bugün Amerikan ve

Avrupa şirketleri arasında birleşmeler devralmalar yoğun olarak yaşanmaktadır ve

karşılıklı ekonomik bağımlılık artmış ve iki taraf arasındaki ilişkilerin istikrarı

açısından da önemli bir unsur haline gelmiştir.

Page 140: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

Bugün, iki blok arasındaki hala çözülememiş konular, sık sık Dünya Ticaret

Örgütü gündemine taşınmaktaysa da bunlar ticari ilişkilerin küçük bir bölümüne

tekabül etmektedir. Bununla beraber, ticaretin en üst düzeyde liberalleştirilmesi ve

tarife ve tarife dışı ticari engellerin kaldırılması yolunda iki blok yoğun bir şekilde

çaba göstermektedir. Gelinen noktada, Doha Round’u başarısızlıkla sonuçlanmış ve

müzakereler kapanmış olsa da ticaretin serbestleştirilmesi anlamında çok çarpıcı

gelişmeler kaydedilmiştir.

21. Yüzyılda gelinen noktada, Avrupa Birliği Ortak Dış ve Güvenlik

Politikası, Ortak Savunma ve Güvenlik Politikası oluşturulması gibi önemli adımlar

atmış, bir anayasa oluşturulması için uzun çalışmalar gerçekleştirilmiş, birlik

uluslarüstü yapısını güçlendirmek adına önemli adımlar atmıştır. Öte yandan

Amerika Birleşik Devletleri dünyada tek süper güç olarak kalmış olmanın kendine

verdiği güvenle, dünyayı kendi stratejik çıkarlarına göre şekillendirmek istemektedir.

Bu isteğinde zaman zaman uluslararası hukuku hiçe sayarak attığı adımlar Avrupa

devletleri tarafından tepkiyle karşılanmakta ve her zaman yakın işbirliği halinde

gelişen ilişkilere zarar vermektedir. Öte yandan, iki blok arasında yukarıda sözü

edilen güçlü ekonomik bağlar, paylaşılan ortak değerler, ortak bir kültür olması

bundan sonra da aralarında bulunan müttefik ilişkisinin artarak devam edeceğini

göstermektedir.

Page 141: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

KAYNAKÇA

Armaoğlu, F., 20. Yüzyıl siyasi Tarihi: 1914-1980, 4.Baskı, Ankara:Kültür Yayınları,

1987.

Arslan, C. “Reserv Para Olarak Euro: Amerikan Doları ile Bir Karşılaştırma.”

Ataum Bülten. Güz-2003. Sayı:3.

The Atlantic Council. Changing Terms of Trade: Managing the New Transatlantic

Economy. Working Group Paper.

DTM, Avrupa Birliği ve Türkiye. Ankara:DTM, TOBB,. 2002.

Bektaş B., Türk D., Bıyık H., et al. “Soğuk Savaşın Kaynakları ve NATO’nun

Kuruluşuna Yol Açan Gelişmeler”. NATO.

http://bucatarih.sitemynet.com/seminer/karma/nato.html (26.02.2006)

Bergner, J. Atlanticism and the 104th Congress’ Rethinking the Transatlantik

Partnership, Security and Economics in a New Era. Washington DC :

Hudson Institute, Progressive Policy Institute., 1996.

C.F. Bergsten’in American Economic Association’ın Yıllık toplantısında yaptığı

“The Euro Versus the Dolar: Will There Be a Struggle For Dominance?”

konulu açılış konuşması. .

Blackwill, R. D. The Future of Transatlantik Relations. Council on Foreign

Relations Pres. 1999.

Bland, Larry I. ‘The Truman Doctrine’. Marshall and the Plan.

http://www.marshallfoundation.org/library/marshall_and_the_plan.html (02.04.2007)

Bossuat, G. Europe and United States, 1944-2006: Two Destinies in an Uncertain

World. Institute of European Studies. Paper 060530. 2006.

Bozkurt, V. Avrupa Birliği ve Türkiye, Siyasal Kurumlar, Çıkar Grupları, Kamuoyu,

Ortaklık Belgeleri. Bursa: Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Yayınları,

2001.

Brower, D.R. , The World in the Twentieth Century: The Age of Global War and

Revolution 2nd Ed., New Jersey:Prentice Hall, 1992,

Cutter, W.B.Et. Al. The Transatlantic Economy in 2020:A Partnership for the

Future? The Atlantic Pcouncil Policy Paper. 2004.

Page 142: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

Delegation of the European Commission to the USA, New Transatlantic Agenda,

1995, www.eurunion.org/partner/agenda.htm (27.02.2007)

Duignan, P. Gann, L. H. An Ambivalent Heritage, Euro-American Relations.

Stanford University. 1994.

Dura, C. Atik, H. Avrupa Birliği, Gümrük Birliği ve Türkiye. Ankara: Nobel Yayın

Dağıtım, 2003.

ECB Review of the International Role of Euro, Aralık 2002,

http://www.ecb.int/pub/pdf/eurointernationalrole2002en.pdf,

Euro Papers 46, The Euro Area in the World Economy-Developments in the First

Three Years’, Temmuz 2002,

http://europa.eu.int/comm/economy_finance,

Euro-American Relations One Year After Iraq. 25.02.2004,

http://www.princeton.edu/∼lisd/old/cutlieroiraq.html

European Commission DG External Relations Unit C1. Review of the Framework for

Relations between the European Union and the United States. Tender OJ

2004/S 83-070340

European Commission, ‘The Transatlantic Economic Initiative’, Economic

Relations, 2006,

http://ec.europa.eu/comm/external_relations/us/economic_partnership/trans_econ_

partnership (27.02.2007)

Frank, A. G. ‘The World Economy, International Relations and the European

Challenge’. The United Nations University. New Jersey: 1988.

Gardels, N. Yüzyılın Sonu. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1995.

George C. Marshall Foundation, Statistics of Reports Division, 1967,

www.marshallfoundation.org/library/doc_marshall_plan_aid.html (01.04.2007)

Hafteddorn H., Tuschoff, C. America and Europe in an Era of Change. San

Francisco, 1993.

IMF.2001.World Economic Outlook May 2001: Fiscal Policy and Macroeconomic

Stability. Washington: International Monetary fund.

İktisadi Kalkınma Vakfı, AB Tarihçe, www.ikv.org.tr/abtarihçe.php , (13.10.2006)

Janes, J. From Alliances to Ambivalence: The Search for a Transatlantic Agenda,

Institute of European Studies Occasional Papers. Nu:4, 2003.

Page 143: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

Kahraman, S. ‘Irak Krizi’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası Üzerine Etkileri’.

Ataum Bülten. Kış Bahar-2003. Sayı:1-2. ss.3-5

Kaleağası, B. Küreselleşme, Avrupa ve Türkiye. 12. Ulusal Kalite Kongresi.

İstanbul: 2003.

Karaca K. Transatlantik İlişkilerin Ticari Boyutu.

http://www.foreignpolicy.org.tr/turkish/dosyalar/kkaraca_230603-a_p.htm

(26.09.2006)

Kay, S. ‘American Strategies Towards the Enlargement of European Security

Institutes:Partnership or Cold Peace?’. The Transatlantik Relationships,

London: 1996.

Kaynak, M., Gürses, E. ‘Büyük Ortadoğu Projesi. İstanbul: İlk Yayınları., 2004.

Kissinger, H. Amerika’nın Dış Politikaya İhtiyacı Var mı? Ankara: ODTÜ

Geliştirme Vakfı Yayınları, 2002.

Krueger, A.O. The World Economy at the Start of the 21st Century.

http://www.imf.org/external/np/speeches/2006/040606.htm

Kupchan, C.A. The Unraveling of the Atlantic Order: Historical Breakpoints in

U.S.-European Relations. Institute of European Studies. Paper060414. 2006.

Larry I. Bland, ‘The Truman Doctrine’, Marshall and the Plan,

http://www.marshallfoundation.org/library/marshall_and_the_plan.html

(02.04.2007)

Langlois G., vd, 20.Yüzyıl Tarihi, 1.Baskı, İstanbul: Nehir Yayınları, 2000.

Lee, Stephen J., Avrupa Tarihinden Kesitler,:1789-1980, 1th Ed, Ankara,: Dost

Kitabevi Yayınları, 2002.

Lim, E.G. The Euro’s Challenge to the Dollar: Different Views from Economists

and Evidence from COFER (Currency Composition of Foreign Exchange

Reserves) and Other Data. IMF Working Paper. WP/06/153. Haziran 2006.

Makins, C.J. Renewing the Transatlantic Partnership: Why and How? The

Subcommittee on Europe of the House International Relations Committee. 11

June 2003.

McKinnon. The Euro Versus the Dolar: Resolving a Historical Puzzle. 11.02.2002.,

www.stanford.edu (26.08.2006)

Page 144: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

Moneyweek, Will the Euro Usurp the Dollar?, 2003,

http://www.moneyweek.com/file/1915/euro-usurp-dollar.html (31.04.06)

Moneyweek, Will the Euro Usurp the Dollar?, 2003,

http://www.moneyweek.com/file/1915/euro-usurp-dollar.html (31.04.069

Mundell, R. 1998. The Case for the Euro-I and II. Wall Street Journal, March 24 and

25.

Novakeo. Currency Wars Euro Versus Dolar.,

http://www.etherzone.com (30.08.2006)

Piening, C., Global Europe, The European Union in World Affairs. London: Lynne

Rienner Publishers, 1997.

Posner E. Institutional Origins of Bargaining Power: The New Transatlantic

Relations in Financial Services. Institute of European Studies. 2006. Paper

060330.

Sander, O. Siyasi Tarih, 1918-1994. Ankara: İmge Kitabevi Yayınları, 2002

Seyidoğlu, H. Uluslararası İktisat. Güzem Yayınları, 1998.

Seyidoğlu, H. Ekonomik Terimler Ansiklopedik Sözlük. 3. Baskı. İstanbul: 2002.

Sharp, A., Ward, K. ‘The United States and Europe, 1945-1991’ What İs Europe,

Europe and the Wider World, The Open University and European

Association of Distance Teaching Universities. 1995.

Smith, H. ‘Actually Existing Foreign Policy or Not?’ A Common Foreign Policy for

Europe, Competing Visions of the CFSP. New York: Routledge, 1998.

Transatlantic Business Dialogue, www.tabd.com (26.02.2007)

Traynor, J., Europe, 1890-1990, 2nd Ed, Surrey:Nelson, 1992, .

Towards a Barrier-Free Transatlantic Market. Report and Recommendations to the

2006 EU-US Summit Leaders. Transatlantic Business Dialogue. Mayıs/2006.

Treverton, G. F. ‘2000’li yılların Ötesinde Avrupa ve Amerika.’ Selçuk Üniversitesi

Yayınları. No:123. Konya, 1995.

Urwin, D.W. , Western Europe Since 1945: A Political History, 4th Ed., London and

New York:Longman, 1989. .

Vaisse, J. The Rise and Fall of the Bush Doktrine: the Impact on Transatlantic

Relations. Institute of European Studies. 2006. Paper 060408.

Page 145: II. DÜNYA SAVA ŞI SONRASINDA TRANSATLANT İK İLİŞ KİLER İN ...docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari... · Çalı şmada ayrıca ekonomik ili şkilerin bir parçası

Willis F.R., Europe In The Global Age, 1939 to the Present, Davis: Harper&Row

Publishers, University of California, 1968

Wiener, J., Hiester, D. ‘The Transatlantik Partnership in the 1990s’. The

Transatlantik Relationships. London, 1996.

ABD Avrupa Birliği Temsilciliği Web Sitesi,

http://www.useu.be/TransAtlantic

Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği Web Sitesi www.deltur.cec.eu.int

Avrupa Komisyonu ABD Temsilciliği Web Sitesi,

http://www.eurunion.org/profile/facts.htm

Avrupa Komisyonu Web Sitesi, www.europa.eu.int

Avrupa Merkez Bankası Web Sitesi www.ecb.int

Dünya Bankası Web Sitesi www.worldbank.org

Dünya Ticaret Örgütü Web Sitesi www.wto.org

IMF Web Sitesi www.imf.org