ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda...
Transcript of ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda...
![Page 1: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/1.jpg)
ÇİĞDEMİM SESİ
Aylık Online Dergi
Ekim 2016
ÇİĞDEM
MAHALLESİNDE
YAŞAM ENGEL
TANIMAZ
AĞAÇLARI
TANIYALIM
MUHTARIMIZDAN
ÇİĞDEM’DE ESNAF
VAR
ANKARA’NIN
CAMİLERİ
GEZİ NOTLARI
KİTAP KÖŞESİ
ADAM GİBİ ADAM
TARIK AKAN
ŞİMDİ TURŞU
ZAMANI
Çiğdem Eğitim,Çevre ve
Dayanışma Derneği
Çiğdem Mah. 1551.Cadde No:14-A Çankaya-
ANKARA
www.cigdemim.org.tr
Tel: 2852047
![Page 2: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/2.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2
EĞİTİM DESTEĞİ
Sizlerin güveni ve desteğiyle bu yıl 19
üniversite öğrencisine, 9 ay boyunca aylık
150 TL. eğitim desteği verdik. Öğrenci
sayısını 20’ye çıkarmayı hedefliyoruz.
Bu yılın başvuruları başladı. Başvuru
formuna internet sitemizden
ulaşabilirsiniz. Başvurular 20 Eylül 2016
tarihine kadar devam edecek.
Eğitim Desteği Fonu’na istediğiniz
zamanda, miktarda ve vadede katkıda
bulunabilirsiniz, ister bir kerede ister aylık,
ister 10 TL ister 100 TL. Katkılarınızı
Derneğimize makbuz karşılığında
yapabileceğiniz gibi, T. İş Bankası
Ankara (Beşevler) Şubesi 4219-999222
numaralı hesabımıza da yatırabilirsiniz.
Katkılarınızın artarak devam etmesini
bekliyoruz. Tüm bağış yapanlara
teşekkürlerimizi sunuyoruz.
MERHABA
Biliyorsunuz bu yıl derneğimizin 20. Kuruluş yılını kutluyoruz. Bu nedenle derneğimizin 20 yılını anlatan bir kitap hazırlığımız devam ediyor. Bu kitapta yayınlanmak üzere sizlerden bir ricamız var.
Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin yaşamınızdaki yeri, size katkılarından bahseden kısa bir yazı/öykü yazmanızı istiyoruz. Veya “Çiğdemim Derneği olmasa idi mahallemiz nasıl bir yer olurdu?” sorusuna cevap olarak bir yazı/öykü yazabilirsiniz.
Yazdıklarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz. 15 Ekim tarihine kadar gelen yazılar içerisinden seçeceğimiz 1 yazının sahibine konaklamalı, 1 yazının sahibine de günübirlik bir gezimize ücretsiz katılım hediye edeceğiz.
Engelilik ve engellilerin sorunları
konusunda bir farkındalık yaratmak, engelli komşularımızında kültürel-sosyal etkinliklere ve kurslarımıza katılımlarını sağlamak amacıyla yürütmeye devam ettiğimiz “Çiğdem Mahallesinde Yaşam Engel Tanımaz!” isimli projemiz devam ediyor. 2 Ekim tarihinde “Engelsiz Komşuluk Günü Panayırı” ile tanışıp, kaynaştık ve neşeli bir gün geçirdik. Açılan stantlardan engelli derneklerini tanıdık. Çankaya Belediyesi yaptıklarını tanıttı. Biraz daha bilgilendik ve bilinçlendik. Tüm emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Projemiz devam ediyor. Engelli komşularımıza ücretsiz Fotoğraf Eğitimi vereceğiz. Kayıtlar devam ediyor ve 8 Ekim’de kursumuz başlayacak. Fotoğraf makinalarını biz temin edeceğiz ve kursun sonunda sergimiz açılacak. Çevrenizdeki engelli komşularımızın katılımını teşfik edebilirseniz seviniriz. Sevgi, saygı ve hoşgörüyle kalın….
Fatih Fethi Aksoy
Yeni dönemde açmayı planladığımız kurs ve çalışmalar için ön kayıt almaya başladık.
İstediğiniz çalışma için kayıt yaptırabilirsiniz. 10 kişiye ulaşan kurslar, plan dahilinde
açılacaktır. Kurs ücretleri 60 TL. (üyeler için 55 TL
TSM korosu
Gitar
Patcwork
Dikiş
İngilizce
İngilizce Konuşma Kulübü
İspanyolca başlangıç
İspanyolca Orta seviye
Briç Topluluğu
Bağlama Orta Düzey ( Kısa sap)
Drama (Çocuklar - yetişkinler)
Halk Oyunları
Ritim
Temel Fotoğrafçılık
Fotoğraf Atölyesi Bunların dışında da talep olursa kayıt alabiliriz.
ÇİĞDEMİM DERNEĞİ AYLIK ÜCRETSİZ ONLİNE DERGİ
Sahibi : Çiğdemim Derneği Yönetim Kurulu Düzenleme: Fatih Fethi Aksoy
Tüm yayın hakları saklıdır. Yayımlanan yazı, görsel ve bilgiler kaynak gösterilmeden alıntılanamaz. İmzalı yazılarda görüşler
yazarlarına aittir.
İletişim : Çiğdem Mah. 1551.Cadde No:14-A Çankaya-ANKARA [email protected] Tel : 0312 2852047
![Page 3: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/3.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 3
MTA TABİAT TARİHİ MÜZESİ
Doğanın milyonlarca yıl öncesine dayanan geçmişi, jeolojik, paleontolojik, paleoantpolojik, jeoarkeolojik,
prehistorik çalışma ve araştırmalarla aydınlatılır.
Bu tür bilgi ve verilerin topluca izlenip
öğrenilebileceği en iyi yerler Tabiat Tarihi
Müzeleridir. Türkiye’nin ulusal anlamda ilk ve tek
Tabiat Tarihi Müzesi, MTA Genel Müdürlüğü
bünyesinde 7 Şubat 1968 tarihinde kurulmuştur,
yeni binasına ise 2003 yılında taşınmıştır. Müzenin
sergi salonlarında, Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli
yerlerinden derlenmiş hepsi birbirinden önemli ve
değerli, 5000’i aşkın örnek bulunmaktadır.
Müzenin giriş katında; Güneş Sistemi, Uzay
terazisi, Dünya maketi, Dünya’nın ve Ay’ın
oluşumu ile Yerkürenin Jeolojik tarihçesinden
“bazı sahneleri tasvir eden panolar, Ay’dan
getirilen taş, Yıldırım taşı ve Meteoritler, Geçici Sergi Alanı, Eğitim alanı, Kütüphane, Konferans salonu,
Danışma, Satış bölümü ve Güvenlik yer almaktadır. Giriş katında ayrıca, müzenin bilimsel çalışmalarının ve
Atölye faaliyetlerinin sürdürüldüğü Laboratuarlar ile koleksiyonların saklandığı arşiv odası mevcuttur. Eğitim
Alanı'nda, ilgi çekici nesnelere odaklı, eğlenceli, katılımcı, oyunlarla zenginleştirilmiş programlar oluşturularak,
çocuklara kendi seçtikleri nesnelerle çalışma fırsatı verilmektedir. Çocuklar, resim-heykel yapma, kalıp çıkarma,
yap-boz oyunlarıyla, keşfet - ara-bul şeklindeki oyunlarla, kurgusal drama oyunlarıyla hem doğayı tanıma ve
geçmişten günümüze çeşitli yaşamlarla duygudaşlık kurma olanağı bulabilecekler hem de fosil arama havuzundan
fosilleri çıkartırken bir bilim insanının yaşadığı keşfetmenin tadına varabileceklerdir. Ziyaretçiler ve öğrenciler için
Konferans Salonu, Kütüphane ve Satış Bölümleri önümüzdeki günlerde faaliyete geçirilecektir.
Evrim Kuramı: Yerküre’nin milyonlarca yıldan günümüze kadar geçirdiği değişimler ve dönüşümlerin “canlılar”
dünyası üzerindeki etkilerini ele alır. Bu değişimlerle ilişkili olarak organizmaların geçmişten günümüze kadar
uzanan uzun yolda birbirleriyle olan soy ilişkilerini inceler. Tüm organizmaların başlangıçta bir hücreli olduğunu,
ilkel ortak bir atadan dallanarak çeşitlendiğini ve birbirleriyle yakın veya uzak soy ilişkilerine ve genlere sahip
olduğunu savunur ve günümüzde genetik bilimindeki gelişmelerle de desteklenen “Evrim Kuramı”, Doğa
Bilimlerinin ve Paleontolojinin temelini oluşturmaktadır. Paleontolojiye (eski
canlılar Bilimi) ve Biyolojiye ilişkin örnekler Müzenin Birinci katında sergilenmektedir. Bu katta Yaşamın
Evrimini anlatan çeşitli bölümler, Organizmaların çeşitliliğini, atasal ilişkilerini, soy bağlarını ve ortamsal
adaptasyonlarını anlatan geçmişten ve günümüzden pek çok örnek sergilenmektedir.
Bunlar arasında Çift yaşamlıların, Sürüngenlerin, Dinozorların, Kuşların, Atların, Hortumlu Memelilerin ve insanın
da içinde bulunduğu Primatların evrimlerini anlatan pano ve vitrinler sayılabilir. Birinci katta sergilenen örnekler
arasında etobur dinozor olan Allosaurus’a ait bir alçı kopya iskelet (mülaj) ile giydirilmiş bir model, fillerin ilk
temsilcilerinden bir Mastodon (alçı kopya-mülaj olarak),
Maraş Fili (fosil), güncel bir balina iskeleti (Adana
Yumurtalık sahillerinde bulunmuş olan) Uzun balina
sayılabilir. Ayrıca Türkiye’ye özgü Flora (bitkileri) ve
Faunaya (hayvanları) ait canlandırma (diorama) vitrinleri,
Omurgasız canlıların sistematik bir sıra içersinde
sunulduğu ve her birinin yine evrimsel gelişmelerinin
anlatıldığı Bölümler de yine birinci katta yer almaktadır.
Ayrıca, Doğal bir Mağara Modeli de bu katta yer
almaktadır.
İkinci katta; Mineraloji-Petrografi Bölümü'nde yaklaşık
2000 adet mineral ve kayaç örneği, süstaşları
sergilenmektedir. Ayrıca madenciliğin beşiği olarak
bilinen Anadolu'dan 150'yi aşkın örneğin bulunduğu
Madencilik Tarihi Bölümü yer almaktadır.
![Page 4: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/4.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 4
Çankaya Belediyesi-Çiğdemim Derneği Oğuz Tansel Semt Kütüphanesi
Yeni ve modern mekanımıza taşındıktan sonra okuma oranımızda ciddi oranda artış olduğunu memnuniyetle izliyoruz. Kütüphanemizde bulunan Araştırma-İnceleme kitaplarını sizlerin daha kolay erişebileceği bir şekilde düzenledik. Buna göre araştırma kitaplarını aşağıdaki gibi tasnifledik.
. Gezi . Satranç-Briç-Go
. Kadın-Aile-Aşk-Gençlik . Sağlıklı Yaşam
. Anne-Çocuk Sağlığı ve Eğitimi . Evcil Hayvanlar
. Atatürk Kitapları . Ekonomi (Dünya-Türkiye)
. Dünya Tarihi . Felsefe-Toplumbilim-Siyaset Bilimi-Kültür
. Hukuk-İnsan Hakları . Türkiye Tarihi /.Tarih Yazarları
. Yakın Tarih Türkiye 1 (1945 sonrası) . Çözüm Önerileri-Yorumlar
. Siyasal Partiler . Dinsel Düşünce
. Sanat-Edebiyat-Mimarlık . Fotoğraf-Resim
. Sinema/Müzik . Doğa Bilimleri-Matematik-Teknoloji
. Kişisel Gelişim . Ruhbilim-Ruhçözüm
. Spor . Genel Bilgi-Görgü-Özlü Sözler
. Sözlük-Ansiklopedi . Çevre-Çevrebilim
. Sivil Toplum . Avrupa Birliği
. Yerel Yönetimler-Kentleşme . Eğitim
. Dil-Türkçe . İletişim-Gazetecilik
. Yakın Tarih 2: / . Dış Politika Sorunları /. Kıbrıs Sorunu /. Güvenlik Sorunları . Türkiye Sosyalizmi /. Kürt Sorunu /. Ermeni Sorunu / . 12 Mart-12 Eylül
. Sendikacılık /. Muhafazakar ve Milliyetçi Düşünce
. Yakın Tarih 3: Yazarlar . Yakın Tarih 4: Yazarlar
. Sosyalizm: Kuramı/Eleştirisi . Masonluk
. İstanbul-İzmir . Ankara
. Turizm Ayrıca kütüphanemize çeşitli dergi abonelikleri de yapıldı. Bunları da kütüphane okuyabilirsiniz. 1) Öğretmen Dünyası (aylık) (Aysit Tansel tarafından abone yapıldı) 2) Çağdaş Türk Dili (aylık) (Aysit Tansel tarafından abone yapıldı) 3) Folklor/Edebiyat dergisi (3 aylık) (Oğuz Tansel dostu Metin Turan tarafından abone yapıldı) 4) Turnalar, Uluslararası Türk Edebiyatı Çeviri Dergisi ( 3 Aylık) (Oğuz Tansel dostu Metin Turan tarafından abone yapıldı) 5) Bilim ve Teknoloji (Haftalık) ( Komşumuz Sema Kendir tarafından abone yapıldı) 6) Bütün Dünya (Aylık) (Komşumuz Mehmet Muhsinoğlu) Kütüphanemizin açık tutulabilmesi için 1-2 saatliğine de olsa gönüllü olarak destek olmak isteyen komşularımızı bekliyoruz.
YENİ ÜYELERİMİZ
Geçtiğimiz ay içerisinde üyelik başvurusunda bulunan ve Yönetim Kurulumuz tarafından
üyelikleri onaylanan Şükran Ilıkçılar’a aramıza hoş geldiniz diyor ve bu gönüllü desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz.
Henüz üye olmayan komşularımızı da aramızda görmek istiyoruz. Üye formunu doldurup bir fotoğraf vermeniz yeterli. Yıllık üyelik aidatımız 25 TL.dir.
![Page 5: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/5.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 5
CAN YÜCEL PARKI AÇILIYOR
9 EKİM 2016 PAZAR SAAT 12:00
PLASTİK TORBADAN VAZGEÇ!
BEZ TORBA KULLANMAYA ÖZEN GÖSTER,
GEREKTİĞİNDE PLASTİK POŞETİNİ DEFALARCA KULLANARAK SARFINI
AZALT.
BEZ TORBALAR ÇİĞDEMİM DERNEĞİNDEN 2.5 TL’YE TEMİN EDİNİLEBİLİR.
![Page 6: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/6.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 6
ADAM GIBI ADAM, TARIK AKAN
Tarık Akan'ın cenaze törenini, sadece iki televizyon kanalı canlı
verdi! Diğerleri pek ilgi göstermedi... Ama O'nun cenaze töreni
sayesinde, ülkedeki laik ve demokrat kesimin, hâlâ büyük bir güç
olduğunu görüldü... Ne belediye otobüsleriyle taşınan bir kitle, ne
köfte ekmek ayran ya da su dağıtan birileri, ne de o sıcakta
vatandaş serinlesin de meydandan kaçmasın diye, vatandaşın
üstüne su püskürten aletler vardı ortalıkta... Ama onu seven on
binler, sel gibi akıyordu sokaklarda...
O gün İstanbul'da onca sıcakta taşan salonlar, sokaklara
sığmayan on binler ve evinden çıkıp O'nun cenazesini karşılayan
koca bir semt olan Bakırköy vardı... O sıcakta aç susuz, saatlerce,
Tarık Akan'ı alkışlarla uğurlayan müthiş bir kitle vardı... Bana
kalırsa o büyük kitle, biraz da son yıllarda dinci iktidarın
etkisinden bunalmış, vatandaşın sesiz haykırışı idi... Adeta biz
buradayız, ayaktayız, yıkılmadık der gibiydiler...
O nedenle, Gezi direnişinden sonra yapılan bu halk
gösterisine, sağ kesim çok şaşırdı... Çünkü bu cenaze töreni, Yeşil
Çamın bir aktörüne yapılan sevgi gösterisinden, çok daha öte bir
gösteri oldu!... Demokrat ve laik vatandaş, biz hala buradayız der gibiydi. O nedenle pek çok iktidar
yanlısı şaşırdı bu cenaze törenine... Çünkü onlar Tarığı, sadece bir film yıldızı olarak görüyordu. Oysa
laik kesim, ona daha çok farklı nedenlerle sahip çıkıyordu... Onun için, Tarığın bu kadar çok sevilmesini
anlayabilmiş değiller...
Diğer taraftan vay efendim neymiş, 10 şehidimiz varmış da, bir Tarık Akan'ın ölümü kadar
konuşulmamış... "O gün orada bayram havası yaşadılar" diyerek, vatandaşı kınamaya kalkmayın! Köprü
açılışı yapıldığı gün de 24 şehidimiz vardı! O zaman neden tepki göstermediniz? İki yüzlü yaratıklar...
Köşesinden Tarık Akan'a küfreden iki yüzlü biri, "cehennemde yanacak" demiş! Yobaz efendi,
kimin nereye gideceğini, Allah'dan başka kimse bilemez... Bana kalırsa, önce sen gideceksin oraya...
Zannedersin ki, Allah'la anlaşma yapmış! Kendine cennetten yer ayırtmış gibi yazıyor... Ölenin ardından
küfretmeyi, ölenin nereye gideceğini bilmeyi, hangi kitaptan okuyup öğrendin terbiyesiz herif ?...
Benim kuşak, eski filmlerin başrolündeki oyuncuları yani esas oğlanları, çok severdi! Bunun da
nedeni, esas oğlanlar yiğitti, mertti, her zaman haklıdan yanaydı, haksızlığa karşı direnir, zayıfları korur,
kötülerin karşısında dimdik dururdu!... Filmdeki kötü adamlar, esas oğlan tarafından bir güzel dövülünce,
bütün sinema onu alkışlardı!..
Ama ne yazık ki, günümüzde esas oğlanlar azaldı... Artık, kötü adamlar çoğunlukta! Çünkü,
onlara ders veren Tarık Akan'lar giderek azaldı!... Üstelik günümüzdeki kötü adamların çoğu, iktidar
yalakası, ilkesiz, onursuz, gurursuz, omurgasız kişiler. Sadece çıkarlarına bakıyorlar. Kimi zaman âkil
adamlığa bile soyunuyorlar!
Tarık Akan ise günlük hayatta, filmlerindeki gibi yiğit ve cesur bir sanatçıydı. Zaten gerçek
sanatçılar, her zaman ezilenlerin yanında yer alır. O da öyle yaptı. Filmlerinde toprak ağalarına karşı
çıktığı gibi, günümüzde de insan onurunu savundu. Ezilenlerin yanında yer aldı. Haksızlık yapan güçlere
karşı çıktı, masumları savundu...
Bu yüzden defalarca başı derde girdi. Yargılandı. Hatta hapse girdi. Ama yılmadı, korkmadı, bazı
yalakalar gibi. Hep mücadele etti. O gerçek bir devrimciydi... Ergenekon davasında ki haksızlığa isyan
edip, "bariyerlerinizle birlikte, duvarlarınızda yıkılacak" diyerek, kumpas kuranlara karşı çıktı.
Mağdurların yanında yer aldı...
O boyundan daha büyük, yüzünden daha güzel bir kalbe sahipti. O nedenle, tıpkı gezi olayında
delikanlı gibi davranan Mustafa Koç'a insanlar nasıl üzüldü ve hak ettiği gibi cenazesini kaldırdı ise,
Tarık Akan'ın cenazesi de, on binler tarafından benzer duygularla uğurlandı... Ama havuz medyasında ki
yalakaların, bunu anlayacağını hiç sanmıyorum...
Cengiz KARAKÖSE Datça Ekspres Gazetesi
Jeoloji Yük. Müh. 23 Eylül 2016
![Page 7: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/7.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 7
ÇANKAYA BELEDIYESI TARIK AKAN’IN ADINI BIR PARKA VERECEK
Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Türk sinemasının efsanevi aktörü Tarık Akan’ın ismi
Çankaya Belediyesi’nin Türkkonut’ta inşa ettiği parka verilecek. Parka ayrıca usta aktörün büstü de
konulacak. Akan’ın adını parkta yaşatacaklarını belirten Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen şöyle
konuştu:
“Türkkonut’taki parkın yapımına bayram öncesi başlamıştık. Burası Türkkonut’un en büyük parkı oluyor,
yurttaşların uzun süredir talep ettikleri büyük bir ihtiyaçtı. Toplam 11 bin metrekarelik bir alana sahip.
İçinde çocuk oyun grupları, basketbol sahası, fitness alanları, yürüyüş yolu ve çok güzel yeşil bir peyzajı
olacak. Tarık Akan’ın anısını ve adını yaşatmak adına yapımına başladığımız bu parka ismini vereceğiz.
Genelde ismini verdiğimiz kişilerin büst veya anıtlarını da parklara koyuyoruz. Buraya da büstünü
yapacağız. Yaşamına dair bilgileri de anıt üzerine yazacağız. Türkkonut’taki yurttaşlardan Tarık
Akan adını verdiğimiz için çok sayıda da teşekkür alıyoruz.” Hürriyet. Com.tr- 18 Eylül
Tarık Akan, Asıl adı Tahsin Tarık Üregil'dir. 13 Aralık 1949 yılında İstanbul'da bir abla ve bir
ağabeyden sonra üçüncü çocuk olarak doğdu. Tarık Akan, subay olan babası Yaşar Bey'in görevi
nedeniyle Erzurum Dumlupınar ilkokulunda başladığı ilkokulu Kayseri'de bitirdi, babasının emekliliği
ile İstanbul'a, Bakırköy'e geldiler. Orta ve liseyi Bakırköy'de bitirdi. Yıldız Teknik Üniversitesi, Makine
Yüksek Mühendisliği'nde okudu, ardından Gazetecilik Yüksek Okulu'na girdi ve mezun oldu.
Sinemaya geçmeden önce Bakırköy plajlarında cankurtaranlık, sokaklarında ise işportacılık yaptı. 1970
yılında Ses Dergisi'nin açtığı Sinema Artist Yarışması'nı kazanarak 1971'de ilk filmi 'Solan Bir Yaprak
Gibi'yle sinemaya geçti ve Tarık Akan adını aldı. 1970-1975 arası Tarık Akan'ın yılda 12 film çektiği
dönemdi. Emel Sayın'la ‘‘Mavi Boncuk’’u, Hülya Koçyiğit'le ‘‘Sev Kardeşim’’i, Hale Soygazi ile
‘‘Gece Kuşu Zehra’’yı, ‘‘Hababam Sınıfı’’nı bu yıllarda çekti. Sonra ‘‘değişirken yok olmayı’’ göze aldı
ve mesajı olan filmler yapmaya karar verdi. Bu kararın ilk ürünü Nehir, onu Cüneyt Arkın'la birlikte
oynadığı ‘‘Maden’’, ‘‘Sürü’’, ‘‘Yol’’, ‘‘Kanal’’ gibi filmler izledi.
1979 yılında askerlik görevini yedek subay olarak Denizli'de yaptı.
Tarık Akan, 1991'den beri Bakırköy Taş Mektep'in İlkokulu'nun ortaklarından birisidir.
Aziz Nesin'in vefatından sonra görevini devir alan oğlu Ali Esin'den vakıf başkanlığını devir aldı.
Sinemacılığın kötü gittiği 1975-1980'li yıllarda ticari taksi alarak kiralama sistemi ile ticarete devam etti.
Tarık Akan, 12 Eylül'de 12 yılla yargılanmış ancak 2.5 ay hücre hapsi cezası almıştı.
2002 yılında "Anne kafamda bit var" isimli bir kitap çıkarmıştır. Kitabında 12 Eylül Darbesi'nden sonra
yaşadıklarını kaleme aldı.
http://www.kimdirx.com/tarik-akan-11221
İKİNCİ EL KIYAFETLERİ VE EV EŞYALARINI İHTİYAÇ
SAHİPLERİNE ULAŞTIRIYORUZ. BU TÜR MALZEMELERİ
DERNEĞİMİZE GETİREBİLİRSİNİZ.
![Page 8: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/8.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 8
KİTAP KÖŞESİ
NEFES NEFESE
1492 yılının Mart ayında İspanya Kral ve Kraliçesi Don Ferdinando ve Dona İzabella’nın bir ferman
imzalamışlardır. Ağustos ayından itibaren “Kötü Hıristiyanlar” yani Yahudiler, bir daha geri dönmemek
üzere, mallarını mülklerini ve arsalarını satarak, fakat bu
satışlardan elde edecekleri bedelleri ve kendilerine ait altınları,
gümüşleri, mücevherleri ve parayı yanlarına almayarak, Temmuz
ayına kadar ülkeden ayrılmayanlar veya geri dönenler, yaş ve
cinsiyete bakılmaksızın idam edileceklerdi.
Aynı yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun sekizinci saltanı II. Beyazıt,
bir fermanla, İspanya’dan sürülen 250.000 Yahudi’yi kendi
ülkesine davet etti. Yahudiler varlığını yoklarını geride bırakıp,
İspanya limanlarından doğuya doğru yelken açan salaş gemilere
doluşarak, eziyetli bir yolculuktan sonra, onlara yardım elini
uzatan tek millet olan Türklerin ülkesine vardılar.
Yahudiler şöyle dediler; Güçlü ve merhametli Allah’larına inanan
Osmanlılar bizi içtenlikle karşıladılar ve oturmamız için
mahalleler tahsis ettiler. Dini vecibelerimizi yerine getirmekte,
dilimizi konuşmakta serbesttik. Hatta bizi başka topraklara sürmek
isteyenlere karşı da korunduk. Şerefimizi ve onurumuzu yeniden
kazandık.
Yahudileri ülkesine davet eden II. Beyazıt ise şöyle beyan buyuracaktır; Ferdinand için aklı başında bir
kral denmektedir, fakat hakikat şudur ki, Musevileri atmakla kendi memleketini fakirleştirmiş ve benim
memleketimi zenginleştirmiştir.
Ayşe Kulin bu kitabında II. Dünya Savaşı sırasında Fransa’dan Türkiye’ye gelmeye çalışan bir gurup
Türk vatandaşı Yahudi’nin öyküsünü kaleme almış ve romanlaştırmış. O yıllarda Avrupa’nın çeşitli
ülkelerin başkentlerinde ve önemli şehirlerinde görev yapan Türk elçiliklerinin bu konuda yaptığı işleri
iyi analiz edip, çeşitli kişilerle görüşmeler yaparak ve bu konuda yazılmış kitapları okuyarak akıcı bir
dille bu eseri yaratmıştır.
DERNEĞİMİZ ve KÜTÜPHANEMİZ HER GÜN
11:00– 17:00 SAATLERİ ARASINDA AÇIKTIR. KÜTÜPHANEMİZDE GÖNÜLLÜ
OLARAK GÖREV ALMAK İÇİN BİZİ ARAYABİLİRSİNİZ.
![Page 9: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/9.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 9
GEZİ NOTLARI
SILLE KÖYÜ- KONYA
Konya'nın eski bir yerleşim alanı olan
Sille, Selçuklu ilçesine yaklaşık 8
kilometre uzaklıkta bulunmakta. Yapılan
arkeolojik araştırmalarda bu yerleşim
alanının en az 6000 yıllık olduğu ortaya
çıkarılmıştır. Eskiden bir Rum köyü olan
Sille, günümüzde Selçuklu ilçesine bağlı
bir mahalledir. Bu eski Rum köyü zengin
tarihiyle Konya'nın keşfedilmesi gereken
önemli noktalardan biridir. Sille
Köyü'nün ismini Yunan mitolojisinde
Silene kelimesinden geldiği kabul
edilmektedir.
Köy boyunca Roma'ya ait birçok kalıntı
göze çarpar. Aynı zamanda Bizans,
Kudüs ve Roma yolu üzerinde bulunduğu için önemli bir dini merkez olarak kabul görmüştür Sille
Köyü. Bu durum dünyanın en eski ve en büyük manastırları arasındaki Hagios Khariton Manastırı'nın
(Ak Manastır)bu köyde bulunmasını sağlamıştır. Manastır, köydeki en önemli kalıntıların başında
geliyor. Konya Sille Köyü, Selçuklu döneminde de önemini yitirmemiştir. Bunun sebebi o dönemlerde
İpek Yolu ve Baharat Yolu üzerinde olmasıdır.
Konya'nın en güzel bölgelerinden biri olan Sille Köyü'nü muhakkak keşfetmelisiniz. Köye girdiğiniz
an farklı bir zaman dilimine geçtiğinizi hissedecek, bu hissi köyden çıkana kadar yaşayacaksınız.
Sille Cumhuriyet öncesinde gelişmiş, 18.000 nüfusa sahip bir kentti. Nüfusun çoğunluğu Rum idi.
Cumhuriyet döneminde alınan kararlar doğrultusunda gayrı Müslim halk yurt dışına çıkarılmıştır.
Sillenin ekonomik ve ticari hayatına egemen olan bu toplumun mübadelesini müteakip bunların yerini
dolduracak yeni imkânlar hazırlanmadığı için Sille önemli bir sarsıntı geçirmiş. Usta ve sanatkârların
da öteden beri gurbette çalışması sebebiyle Sille, kaderiyle baş başa kalmıştır.
Sille, Aya Elena Müzesi; İsa'nın doğumundan 327 sene sonra Bizans İmpartoru Constantin'in annesi
Helena, Hac için Kudüs'e giderken Konya'ya uğramış, buradaki ilk Hıristiyanlık çağlarına ait oyma
mabetleri görmüş, hıristiyıanlara Sille'de bir mabed yaptırmaya karar vermiştir. Mihail Arhankolos
adına bu kilisenin temel atma töreninde bulunmuştur. Kilise asırlar boyu onarımlar görerek günümüze
kadar gelmiştir. Kilisenin iç kapısının üstünde Yunan harfleriyle yazılmış Türkçe bir tamir kitabesi
kilisenin tarihi hakkında bilgi vermektedir. Bu kitabe 1833 tarihlidir. Aynı kitabenin üzerinde ise
kilisenin dördüncü tamiratının Sultan Mecit döneminde gördüğünü belirten üç satırlık bir kitabe daha
bulunmaktadır.
Kilise düzgün kesme Sille Taşı ile yapılmıştır. Avlusunda kayalara oyulmuş odalar bulunmaktadır.
Kilisenin kuzeye açılan kapısından dış nartexe girilir. Burada kadınlar mahfeline çıkan iki yönlü taş
merdivenler yer almaktadır. Kilisenin ana kubbesi dört fil ayağı üzerinde olup, kilise üç sahınlıdır.
Kilisenin içerisinde ahşaptan içerileir alçı süslü bir vaaz kürsüsü ile apsidle ana mekânı ayıran ahşap
alçılı kafes bir sanat şaheseridir. Kubbe geçişlerinde ve taşıyıcı ayaklarda Hz. İsa, Hz. Meryem ile
havarilere ait resimler bulunmaktadır.
TURHAN DEMİRBAŞ
![Page 10: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/10.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 10
ATIK PİLLERİ, BİTKİSEL YAĞLARI VE HER TÜRLÜ ELEKTRONİK ATIĞI
DERNEĞİMİZDE TOPLUYORUZ.
HER TÜRLÜ KAĞIT VE PLASTİK KAPAKLARI DA DERNEĞİMİZE
GETİREBİLİRSİNİZ.
LÜTFEN DERNEĞİMİZE GETİRDİĞİNİZ ATIKLARI BİRBİRİ İLE
KARIŞTIRMAYIN.
PLASTİK KAPAKLARIN YANINA KONAN PİLLER AYRIŞTIRMA
AŞAMASINDA OLUMSUZ SONUÇLARA YOL AÇMAKTADIR.
![Page 11: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/11.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 11
MUHTARLIĞIMIZDAN
Sevgili komşularımız.
Bu yazımızda sizlere mahallemizde sokak hayvanları ile ilgili çalışmalarımız hakkında bilgi vermek istiyoruz.
2014 sonbaharında bu güne mahallemizde ÇİĞDEM MAHALLESİ KAY projesi çalışması yapıyoruz. Bu çalışmayı Çankaya Belediyesi, Muhtarlık, Çiğdemim Derneği ve hayvan sever komşularımızla birlikte sürdürmeye çalışıyoruz. Hiç birimizin mahallemizde sıfır köpek gibi bir hedefimizde yok ve komşularımızın da böyle bir beklentisinin olmadığını da konuşmalarımız sonucunda anlamış bulunuyoruz. Ayrıca uzmanlar tarafından boş alanların yeni köpekler tarafından mutlaka doldurulacağı söylenmekte. Bu kadar hoş görülü davranılırken sokak hayvanlarını besleyen komşularımızda aynı hoş görü ve esnekliği göremedik.
Bu proje kapsamında Çankaya belediyesin PADOK adı verilen köpek yakalama kafesi
almıştık. Bu kafesi mahallemizin değişik yerlerine kurduk (Başkent sitesi, Doğa apartmanı, Fen lisesi yolu ve içi, İlk okul arkası ve ana okulu karşısı) çalışma sonrası ulaştığımız rakam 200 civarında idi. Daha sonra başından bu yana bize destek olan bir hayvan sever komşumuzun nerdeyse kişisel çabasıyla bu sayı 252 rakamına ulaştı. Bu çalışmanın değişik ayakları vardı.
a. Sokak hayvanları davranışları hakkında okullarda bilgilendirme toplantıları yapmak.
Ahmet Barındırır ilkokulu, Ayşe abla koleji ve Doğa kolejine bu çalışmaları yaptık.
b. Komşularımızı bilgilendirme çalışması yapmak istedik ama maalesef iki denememizde de bir elin parmak sayısın geçemedik. Konu hakkında uzmanlar getirmemiz rağmen.
c. Özellikle hayvanlardan hobi noktasında korkan komşularımız için odtü den yardım alacaktık ama ona da bir komşumuz katıldı.
Ne oldu bu 252 köpek derseniz çok büyük bir bölümü kısırlaştırılıp aşılanıp tekrar
mahallemiz geldiler. Neden geldi. Hayvan hakları 5199 sayılı yasaya göre hayvanların barınaklarda bekletilmesi yasak olduğu için.
Bu uzun çalışmadan maalesef istediğimiz sonuca ulaşamadık çünkü;
1. Mahallemize kısırlaşmamış halde köpek gelmeye devam ediyor.
2. Mahallemiz içerisinde doğaldır ki bütün hayvanları yakalanamadı ve doğurmaya devam ediyor.
Hasan Hüseyin Aslan
Çiğdem Mahallesi Muhtarı
![Page 12: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/12.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 12
.
![Page 13: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/13.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 13
ANKARA’ NIN TARİHİ CAMİLERİ
Camiler, Müslüman Türk mimarisinin en önemli dinî ve mimari yapılarıdır. Ankara ve çevresinin Türkler tarafından ele geçirilmesiyle başlayan nüfus sayısının artışıyla beraber bu bölgede, çok sayıda cami ve mescid yapılmıştır. Bu camiler genelde 19. Yüzyılda halkın toplanması ve okul olarak kullanıldığı için minaresi yoktur. Ahşap olan minareler sonradan yapılmıştır. Cami bahçesinde eski ören yerlerinden getirilmiş ezan taşı bulunmaktaydı. Selçuklular devrinde Ankara’da, Alâaddin Camii ve Aslanhane Camii gibi büyük camiler yapılmış, bu camiler yeterince ihtiyacı karşıladığından, Osmanlı Devletinin Ahilik devrinde ve daha sonraları, şehrin büyüyen kısımlarında ve mahalle aralarında küçük ama güzel cami ve mescidler yapılmıştır. Selçuklu devrinden itibaren başlayan ahşap camilerin yapımına, Osmanlı devrinde de devam edildiğini görmekteyiz. Alâeddin Camii; Ankara Kalesi içinde 1198’de Selçuklu Sultanı İkinci Kılıçaslan’ın oğlu ve Ankara valisi olan Muhiddin Mesud Şah tarafından yaptırılmıştır. Önünde tarihi bir çeşme vardır. 1361’de Lülü Paşa, 1434’te de Şerife Sümbül Hanım tarafından tamir ettirilmiştir. Ankara'nın en eski camisidir. Ceviz ağacından yapılmış olan minberi, Türk oyma sanatının nadide eserlerindendir. Minberin etrafı cam koruma ile muhafaza altına alınmıştır. Camide ve çevresinde devşirme malzeme bolca kullanılmıştır. Hatta ilk önce eski bir mabet kalıntısı üzerine yapıldığı sonraki onarımlarda caminin yerinin değiştirildiği sanılmaktadır. En yakın zamanda müze haline getirilmesi düşünülmektedir. Aslanhane Camii; Atpazarı semtinde, Ahi Reislerinden Şerafeddin tarafından 1290 yılında yaptırılmıştır. Dış duvarlarında bulunan aslan figürleri yüzünden bu ismi almıştır. Selçukluların son devrinde Ankara’da kurulmuş olan Ahiler Devrine ait olan eserin büyük bir dikdörtgen teşkil eden iç mekânını, kıble duvarına dikey dört ahşap sütun dizisi ile beş niş meydana getirmektedir. Orta niş üzerinde bulunan mihrap, caminin boyuna uzanan simetri aksine tam üzerine yer almaktadır. Moloz taşlar arasında bol miktarda kullanılmış olan spoli kesme taşlardan yapılmış olan beden duvarlarının teşkil ettiği mekânın üzeri kiremitle kaplı bir
çatı örtmektedir. İç mekân Selçuklu camilerinin en güzellerinden birini teşkil etmektedir. Mekân kıbleye dikey dört sıra ahşap direk dizisi ile beş nişe ayrılmaktadır ki, her nişte altışar tane olmak üzere 24 adet yekpare direk üst örtüyü taşır, bütün direklerin üzerindeki mermer başlıklar, eski binalardan getirilerek kullanılmıştır. Hacı Bayram Camii; Augostus Tapınağının bitişiğinde yer alan cami, 1427 yılında büyük âlim Hacı Bayram Veli tarafından yaptırılmıştır. 16. yüzyılda Mimar Sinan
tarafından onarılmış ve zarif bir minare eklenmiştir. Caminin yanında Hacı Bayram ve yakınlarının bulunduğu türbe vardır. Caminin mihrabı açık mavi ve siyah çinilerle süslüdür. Ceviz oymalı minberi beş köşeli yıldız motifleriyle işlidir. Uzunlamasına dikdörtgen planlı, taş kaideli, tuğla duvarlı, kiremit çatılı bir yapıdır. Türbenin güneydoğu duvarında yükselen iki şerefeli minaresi kare planlı, taş kaideli ve silindirik tuğla gövdelidir.
![Page 14: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/14.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 14
Karacabey Camii; Hamamönü’nde bulunan cami türbesi, çeşmesi ve çifte hamamıyla birlikte külliye oluşturmaktadır. 15. yüzyılda Karacabey tarafından inşa ettirilen cami eyvanlı plan tipinin Ankara’daki tek örneğini göstermektedir. Beş kubbeyle örtülü olan cami, taş ve tuğla karışımı malzemeden yapılmış olup, minaresi kuzeybatıdadır. Minaresi sırlı tuğla ve çini işçiliği ile önemli bir örnektir. Caminin yanında Karacabey’in türbesi bulunmaktadır. 1440’ta İkinci Muradın komutanlarından Karacabey tarafından Mimar Ebubekir oğlu Ahmed’e yaptırılmıştır. Caminin yanında bir imaret bulunur. Bu yüzden İmaret Camii diye bilinir.
Cenabı Ahmed Paşa Camii (Yeni Cami); Ön cebeci semtinde olup, 1566’da Anadolu Beylerbeyi Cenabı Ahmed Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Yeni Cami ve Ahmediye Camii adlarıyla da tanınır. 1802, 1887 ve 1940’da tamir görmüştür. Beyaz mermerden yapılmış minber ve mihrabı çok güzeldir. Caminin sol tarafında bulunan türbelerde Azimi ve Cenabı Ahmed Paşa türbeleri yer alır. Tacettin Camii: Hamamönü Sümer Mahallesi Taçlı Sokak’ta, Karacabey İmareti yakınında bulunan cami, aynı adı taşıyan türbeye bitişik, kesme taş duvarlı, kiremit çatılıdır. Planı uzunlamasına dikdörtgen ve son cemaatlidir. Türbe batısında yer alır. Kuzeybatısında yükselen kare kaideli, silindirik gövdeli minaresi taştandır. İlk yapılışı; 1650 tarihlidir,1901-1902’de Sultan II. Abdülhamit tarafından tekrar yaptırılmıştır. kayıtlarına göre, 15- 16. yüzyılda yaşayan Hoca İbadullah tarafından yaptırılmıştır. Zamanla harap olan caminin Hacı Yusuf Ağa bin Hoca Kasım tarafından yeniden yaptırıldığı, Gurre-i Rebiulevvel 1151 / Temmuz 1738 tarihli vakfiyesinden anlaşılmaktadır. Ankara’daki cami ve mescitlerin genellikle kerpiç duvarlı olmalarıyla, ilk bakışta sade yapılar gibi algılanmalarına karşılık, iç mekânlarında üst örtülerini meydana getiren geleneksel ahşap kuruluşları ve alçı mihrapları ile çoğunluğu, mimari bir zenginliğe sahiptir. Geleneksel tarzdaki bu tip Ankara camilerinin bazılarındaki ahşap üzerine çeşitli tekniklerde yapılmış kalem işi süslemeleri önemlidir. Ankara’da çok sayıda ahşap tavanlı camilerin varlığına karşılık, kubbeli olanların sayısı azdır. Ankara’da 60’a yakın tarihi cami bulunmaktadır. Bu Tarihi Camilerin en yenisi bile 19. yüzyılın başında yapılmıştır. Geçmişten gelen kültür miraslarının iyi tanınması ve gelecek kuşaklara layık olduğu gibi aktarılması gerekmektedir. Geçmişte yapılan ve kaybolan kültürümüze sahip çıkmalıyız. Ankara’da yıkılan bazı camiler olmuştur, Örneğin; Baklacı Baba Camii, Kızılbey Camii ve Haseki Camii gibi camiler yol açılması veya başka sebeplerle yıkılmıştır. Ankara’da bulunan diğer önemli ve tarihi camilerin bazılarının isimleri; Ağaç ayak Camii, Ahi Elvan, Ahi Yakup, Hacı Musa, Ahi Tura, Hacı Arap, Direkli Camii, İbadullah Camii, Kurşunlu Camii, Zincirli Cami, Tabakhane, İki Şerefeli, Çiçeklioğlu, Kağnıcıoğlu, Leblebicioğlu, Ramazan Şemsettin, Hacı İlyas, Hacı Seyit, Poyracı Mescidi, Balaban Mescidi, İsfahan Mescidi, Şeyh İzzettin, Telli Hacı Halil, Gecik Kadın, Sarı Kadı, Boyacı Ali Camii, Eskicioğlu, Örtmeli Camii, Yeşil Ahi, Eyüp Camii, Zeynel Abidin Mesciti, Sabuni Mesciti, Hacettepe Camii, Celal Kattani ve Hamidiye Camileri olarak sayılır. Bu yazılan camii ve mescitlerinde yapım tarihleri Osmanlı İmparatorluk zamanı ve Cumhuriyet öncesidir.
Turhan DEMİRBAŞ
![Page 15: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/15.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 15
Yenilenebilir enerji teknolojilerinin kullanıldığı Türkiye'nin ilk kamu binası olacak Ankara'daki
teknik ve endüstri meslek lisesinin inşasında sona gelindi.
Ankara'da yapımına başlanılan Eryaman Cezeri Yeşil Teknoloji Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'nin
inşasının yüzde 80'i tamamlandı. Yapımında sürdürülebilir enerji verimli sistemler ve yenilenebilir
enerji kaynaklarının dikkate alındığı binanın inşaat maliyeti 23 milyon 421 bin lirayı buldu. Yenilenebilir
enerji kaynağı olarak solarelektrik sistemi ve rüzgar türbininin bulunduğu okul, yıllık toplam enerji
ihtiyacının yüzde 80'nini bu kaynaklardan karşılayacak. Enerjinin daha verimli kullanılması ve enerji
tüketiminden kaynaklanan sera gazı salınımlarının azaltılması amacıyla tasarlanan bina, normal bir okul
binasına göre yüzde 70 enerji tasarrufu sağlayacak. Yüksek izolasyonla ısı kaybının en aza indirileceği
binada, otomasyon ile kontrol sisteminin yanı sıra, güneş enerjisinden yararlanılan doğal aydınlatma ve
ısıtma sistemleri kullanıldı.
![Page 16: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/16.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 16
![Page 17: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/17.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 17
ÇİĞDEM’DE DE ESNAF VAR - II Esnaf her mahallenin belkemiği gibidir, her bültende farklı işler yapan küçük işyerlerinde iki kapı komşumuzu ziyaret edelim diyerek başladığımız dizimizde Eylül ayında iki esnafımızı ziyaret ettik. Bakalım bu değerli iki esnaf komşumuzla hiç karşılaşmış mısınız.
Mahallede en eski terzimiz Terziler en bilinen esnaf gruplarından biridir. Kimin sökük bir pantalonu ya da basılacak bir eteklik kenarı olmamıştır ki? Çiğdem mahallesinde esnaf olur da, terzi olmaz mı? Nurşen Ömür Yıldız 2000 yılından bu yana, yani 16 yıldır, bizlerle. Mahallenin en eski terzisi. Nurşen Hanımın kumaş ile,
dikiş ile, konfeksiyon ve çamaşır ile ilgisi bundan 32 yıl kadar önce Şereflikoçhisar’da başlamış. Şereflikoçhisar’ın ilk kadın esnafı imiş. İlçedekiler çok şaşarmış, bir kadının tuhafiyeci olıuşuna. Sonra sonra alışmışlar tabii. Nurşen Hanım o yıllarda Ankara’ya bizzat gelir, tuhafiye dükkanının bütün siparişlerini, kendisinden istenen her ürünü, en iyisinden seçerek alış verişlerinde toparlar dönermiş. Kendi yağıyla kavrulan bir tuhafiyeci iken, Ankara’ya göçünce hazırı alıp satmak yerine, daha iyi olur diye kendi üretken emeğini işe koşmuş. Dikiş bilgisini ilerletmiş. Batıkent’te otururken Yenimahalle Halk Eğitim Merkezi ve Belmek’de dikiş konusunda kurs öğretmenliği yapmış. Ortağı ile Batıkent’te çalıştığı terzi dükkanını, bir süre sonra yalnız başına kalınca mahallemize taşımış. Mahallelinin “Ömür abla”, “Ömür Hanım” diye tanıdığı Nurşen Hanım Cevizlidere’nin sakini. Ama evi bizlere yakın. Bazen
Seğmen Çarşısının arka yüzündeki küçük dükkanına yürüyerek geliyor.
60 Yıl öncesinin Cebeci Dörtyol’undaki dede dükkanından Çiğdem’e Cebeci Dörtyol eskiden en sık kullanılan dolmuş hatlarından birinin ilk durağı idi. O vakitler sık gidilen Melek Sinemasının karşısından binilen Dörtyol-Bahçeli dolmuşlarının kalktıkları yerin hemen yanında ünlü Cebeci Kukla Kebap vardı. Döneri çok beğenilirdi. İşte dedesinin o kebapçı dükkanında 15 yaşında iken işe bulaşık yıkamakla başlayan ve lokantacılığın her yönünü öğrenen torun, bugün mahallemizde kendi pide-kebap işine girişmiş. Atrium’un iç dükkanlarından Kırmızı Domates’in sahibi Hakan Atila 2014 yılından beri mahallemizin esnafı. Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Bölümü mezunu Hakan Bey çalışma yaşamına eğitimiyle ilgili alanlarda başlayıp, zaman içinde gıda toptancılığında pazarlama işleriyle meşgul olmuş. 2013 yılında geçirdiği bir kaza sonrası, döner kebap dükkanı kadar geleneksel Türk sahne sanatlarındaki hünerleriyle de ünlü dedesi Hadi Poyrazoğlu’nun lokantacılık geleneğini sürdürmeye karar vermiş. Kırmızı Domates işi işte böyle başlamış. Logosunu Hakan Bey’in bizzat kendi çizdiği ve iç tefrişi ile dikkat çekici dükkanının duvarlarını geleneksel gösteri sanatlarımızdan gölge oyununun tasvirlerinden tablolar süslüyor. Kasasının yanındaki antika ampullü radyo da meraklılar için görülesi. Kırmızı Domates genel olarak paket siparişlerle hizmet veriyor. Önceleri küçük bulduğu için genişletmiş dükkanını Hakan Bey,
ama o geniş mekan daha çok komşumuzu dükkana gelip yemek yemeye cezbetmemiş. Geçen yıl dükkanı yeniden küçük mekanda çalışır yapmışlar. Hakan Atila, Çiğdem mahalle halkının Atrium Çarşı’ya pek ilgi duymadığını, o yüzden de lokantasında oturup kebaplarından pidelerinden sipariş verenlerin sayısının az olduğundan yakınıyor. Fakat mahallemizde bulunmaktan çok memnun. Kırmızı Domates’in üç tam zamanlı çalışanı var ve 287 1 288 numaralı telefondan sipariş alabiliyormuş. Yakında işyerinin bir web sayfasının da olacağını söylüyor Hakan Bey.
Sinan Kayalıgil-Hasan Hüseyin Aslan
Nurşen Hanım’a en çok ne tür sipariş aldığını sorduğumuzda, giysi diktirenlerin her geçen gün azaldığını, daha çok tadilat ve onarım için gelenler olduğunu söyledi. Genç yaşlı her tür müşterisi varmış. O kanaatkar sesiyle, “Çok şükür, gelen iş bana yetiyor.” diye halinden memnun ekledi. 0(553)337 61 73 numaralı telefonundan erişebilen Nurşen Ömür Yıldız, kendisine iş getiren mahallelimizin, en fazla
sokak köpeklerinden yakındıklarını, rahat rahat gelip gidebilmek için kendisinin de bir çözüm beklediğini eklemeyi unutmadı
![Page 18: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/18.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 18
![Page 19: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/19.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 19
![Page 20: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/20.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 20
![Page 21: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/21.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 21
![Page 22: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/22.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 22
AĞAÇLARI TANIYALIM
TOROS SEDİRİ (Lübnan Sediri, Katran Ağacı)
Familya : Pinaceae Latince : Cedrus libani Doğal Yayılış ve Rakım En geniş yayılış alanı Anadolu ve özellikle Güney Anadolu'dur. Ayrıca Lübnan ve Suriye'de yetişmektedir. Yurdumuzda en fazla 2400 m. rakıma kadar çıkar. Toprak ve Besin İsteği Toprak isteği bakımından kanaatkardır. Sığ, kalkerli, taşlı, kuru ve kumlu topraklarda da yetişir. Derin topraklarda iyi gelişim gösterir. Donlara Duyarlılık Donlardan ender olarak zarar görür. Sıcaklık ve Nem İsteği Sıcaklık isteği fazladır. Genellikle Akdeniz ikliminin hakim olduğu yerlerde bulunur. Yağış ve hava rutubetini sevmez. Soğuğa ve yaz kuraklığına dayanıklıdır.
Tohum Özellikleri Tohumlar 5-10 mm. büyüklüğünde, kanatla beraber 2.5 cm. uzun, sivri uçlu, büyük kanatlı ve üzeri reçine kabarcıklıdır. Tepe Şekli Önceleri piramidal sonraları yayvan bir tepe yapar. Tepe çapı 10-20 m.dir. Makaslama ve Budama Budama kuruyan alt dalların uzaklaştırılması şeklinde yapılır. Kök Yapısı Kazık kök yapar. Işık İsteği Işık-yarıgölge ağacıdır. Meyve ve Çiçek Kozalaklar 8-10 cm. uzun, 4 cm. çapında, fıçımsı, silindirik ve sürgüne oturmuş durumdadır. Ekim-Kasım'da açan çiçekleri kokulu ve monoiktîr. Erkek çiçekler 3-5 cm. ve sarı renkli, dişi çiçekler nohut büyüklüğünde ve yeşil renklidir. Yaprak ve Sürgün İğne yapraklan koyu yeşil, sert, sivri ve batıcı 1.5-3.0 cm. boyunda ve 30-40 adedi bir rozette bulunur. Yapraklar kısa sürgünde demetler halinde, uzun sürgünde ise tek tek bulunur. Üretim Şekli Tohum ile üretim esastır. Kültivarları yarma ve yanaştırma aşı ile üretilir. Tohumlar sonbaharda veya soğuk katlamadan sonra ilkbaharda ekilir. Diğer Özellikler Rüzgara dayanıklı, kirliliğe karşı hassastır. İyi bir park ve bahçe ağacıdır. 1000 yıl kadar yaşayabilen anıt ağaçlardır.
![Page 23: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/23.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 23
BİR KAHVE MOLASINA BİR HAYAT SIĞDIR…
Kan, kaynağı insan olan ve elde edilmesi için başka alternatifi olmayan bir tedavi aracıdır.
Dünyanın her yerinde gerek acil durumlarda gerekse tedavi amaçlı, kısacası insanların yaşamlarını
sürdürebilmeleri için insanların kan transfüzyonuna ihtiyacı vardır. Bu da demek oluyor ki kan
ihtiyacı evrensel bir olaydır ve bu ihtiyaç her geçen gün artmaktadır.
KİMLER KAN BAĞIŞI YAPABİLİR?
Ağırlığı 50 kg’ın üzerinde, 18-65
yaşları arasındaki sağlıklı her birey
3 ay ara ile yılda en fazla 4 kez
olmak üzere kan bağışlayabilir.
Kan vermeden önce yorgun,
uykusuz ve aç olmamalı,
Son 24 saat içinde aşırı miktarda
alkol almamış olmalı
Son 3 gün içinde aspirin almamış
olmalı
Kullanılan ilaçlar, aşılar doktora
bildirilmelidir.
Kan verme esnasında mutlaka TC
kimlik numaranızın yazılı olduğu
kimlik belgesi ibraz edilmelidir.
KAN BAĞIŞÇISININ MUAYENESİNDE
Kan Basıncı,
Nabzı,
Beden Isısı,
Kan hemoglobin seviyesi (kan sayımı) kontrol edilir
KAN BAĞIŞÇISININ HER KAN VERDİĞİNDE YAPILAN TESTLER
Hepatit-C
Hepatit-B
Sifiliz
Hıv-AIDS
Kan grubu
Kan nakli ile enfeksiyon bulaşmasının önlenmesinde testler kadar değerli olan yol; kan bağışı
öncesinde doldurulacak olan 33 sorudan oluşan forma vereceğiniz cevapların doğruluğuna bağlıdır.
Toplam donasyon (kan bağış) ortalama 30-35 dakikanızı alacaktır; ne dersiniz; bir hayat kurtarmak için bu süreyi gözden çıkarmaya değmez mi?
![Page 24: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/24.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 24
ENGELLİLERLE İLETİŞİM VE ENGELLİLERE YÖNELİK
TUTUM EĞİTİMİ
Çiğdemim Derneği tarafından, Ankara
Kalkınma Ajansının desteği ile yürütülen
“Çiğdem Mahallesinde Yaşam Engel
Tanımaz” projesi “Engellilerle İletişim ve
Engellilere Yönelik Tutum Eğitimi” ile
başladı.
Çiğdemim Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı ve Proje Koordinatörü Fatih Fethi
Aksoy projenin engellilerin toplumun eşit
bireyleri olarak toplumsal yaşama
katılmalarının önünde bariyer oluşturan
önyargı, kültürel ve tutumsal engellerin
azaltılmasını amaçladığını söyleyerek bu
eğitimle proje ekibinin ve dernek yönetim
kurulu üyelerinin engellilere nasıl
yaklaşmak gerektiği, onlarla nasıl iletişim kurulması gerektiği konularında oldukça faydalı bilgiler
edindiklerini bildirdi.
Proje ile mahalle sakinleri arasında engellilere dair farkındalığın artırılması, engelli ve yakınlarının haklar
ve savunuculuk konusunda güçlendirilmesi, hizmet sunumunda örnek uygulamarın artırılması, fiziksel
engellere dikkat çekilmesi, engellilerin kültürel ve sosyal etkinliklere katılımının önündeki engellerin
aşılması ve engellilerin sosyal hayata katılımının artırılmasının hedefleniyor.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesinden Araştırma Görevlisi Uzman Esra İnce Özer’in sunum yaptığı
eğitime 30’a yakın katılım oldu. Esra İnce Özer sunumuna engellilik tanımlarıyla başladı ve Dünyada ve
Türkiyede engelli bireylere karşı olumlu tutumların geliştirilmesinde sıkça kullanılan tekniklerden
bahsetti. Engelliler ve engellilik önündeki en temel kalıcı setin toplumsal boyutta yaratılan ve yaşanılan
tutumlar olduğunu söyleyen Özer sunumunda Engelli bireylerle iletişim, engelli bireylere yönelik
tutumlar ve engelli bireylere yönelik davranışlar konusunda pratik bilgiler verdi.
Eğitimde bireyin, engelli olması sebebiyle
aciz, yetersiz, biçare ve yılgın olarak
gösterilmemesi gerektiğini, bu konuda bilinç
düzeyinin arttırmasını, engellilere yönelik
olumsuz tutumların değiştirilmesi ve
engellilerin toplumla bütünleşmelerini
sağlamaya yönelik çalışmaların yapılmasının
önemi, vurgulandı. Engellilerle iletişimde:
Yardım Etmeden Önce mutlaka izin istemek,
fiziksel temas konusunda dikkatli olmak,
konuşurken engell bireye yönelmek, acıma,
küçümseme içeren ifadeler kullanmamak,
dikkatle dinlemek, önyargıyla yaklaşmamak,
onlarla konuşurken açık, basit ve somut
ifadeler kullanmak, eğer ismini biliyorsak
ona ismi ile hitap etmek, normal ses tonu ile konuşmak, sabırlı ve dikkatli olmak olarak gibi konular ön
plana çıktı. Herşeyden önemlisi engellilerin de birer birey olduğunun kabul edilmesi ve onlara karşı
önyargılı yaklaşılmaması diyen Özer’in sunumundan sonra aynı zamanda bir engelli babası olan Ali
Ulusoy’da başından geçen olaylarla birlikte engelli oğlunun nasıl başarılı br birey haline geldiğinin
öyküsünü paylaştı.
![Page 25: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/25.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 25
![Page 26: ÇİĞDEM - · PDF fileÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 2 Bu 20 yılda derneğimiz ve mahallemiz ile ilgili bir anınız, yazmak istediğiniz bir şey, derneğin sizin](https://reader035.fdocuments.net/reader035/viewer/2022081723/5a70ead67f8b9aa7538c73e9/html5/thumbnails/26.jpg)
ÇİĞDEMİN SESİ AĞUSTOS-2016 SAYFA 26
ŞİMDİ TURŞU ZAMANI
Birkaç haftadır komşularımızın sohbetlerinde ağırlıklı konunun turşu olduğunu gözlüyorum. Araya girip,
“Turşu sevdalıları biraz müşkülpesenttir” demek istiyorum, “müşkülpesent” sözcüğünün anlamını
açıklayıp, işin özüne getirmenin alacağı zamanı düşünüp lafa karışmaktan vazgeçiyorum.
Gerçekten de turşuya sevdalı denilecek kadar tutkun olanlar eskilerin müşkülpesent dedikleri zor beğenir
sınıfına gireler. Zor beğenenlerin en meşhuru da Nihat Bey’dir. Şimdi, tanıdığınız Nihat Beyleri bir bir
aklınızdan geçirmeye başlamış olmalısınız. Şu bildik Nihat Bey, Talat Hanım’ın eşi… Hangi Talat Hanım
mı? Sizi fazla yormadan Nihat Bey’in ayrıntılı kimliğini açıklayayım, siz de anımsayın. Hüseyin Rahmi
Gürpınar’ın Nimetşinas’ındaki Talat Hanım’ın eşi olan Nihat Bey,
“Turşuyu pek severim; ama temiz kurulursa… Sokak turşusu kirli olur” der ve devam eder:
“Bizim valide de kurar. Mutfağa iner. Bir hazırlık, bir kıyamet, bir hafta kulaklarımız turşu sözüyle dolar.
En son kurulur, biter. Şişelerde durur durur. Süresini doldurur, turşu olur. Yemek zamanı gelir. Sofraya
getirirler. Tadar bakarım ki bir şey değil. Ama ne yaparsın, anne kurmuş olduğu için bir şey denmez. İster
istemez beğenmek gerek.”
Nihat Bey’in annesinin kurduğu turşuyu dahi beğenmemesinin nedeni rezeneli turşuyu sevenlerden
olmasındandır. Bu nedenle de evde Talat Hanım’ın yardımcısı Neriman’ın rezeneli turşu kurmasını ister.
Nihat Bey’in derdi aslında turşu da değildir, Neriman’a âşık olmuştur. Romanın sonrasını anımsarsınız,
anımsamadıysanız, Oğuz Tansel Kütüphanemizden 3226 numarada kayıtlı, alıp okuyabilirsiniz. Talat
Hanım’ın özverisini görmezlikten gelmemenizi öneririm.
Turşunun rezenelisi olur mu demeyin, rezenelisi de olur, asma yapraklısı da ziynet otlusu da. Kimi de
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dizelerindeki turşuyu arar:
Günlerden bir gün İskilip’e vardım
Turşusu ve körlerile meşhur
Kenar kahvelerden birinde
Tepeden tırnağa muhabbetle donanmış
Taş basması Yavuz resmi gördüm
Turşu konusu açılınca Refik Halit Karay’ı unutmak yakışık almaz. Karay, lafa can alıcı yerinden girer ve
“Kışın meze sofrasını turşular da süsler” dedikten sonra anlatmaya devam eder:
“Kereviz dallarına sarılmış, karınlarında kırmızıbiber parçaları, patlıcan turşusuna diyecek yoktur ama
sarımsağı yemek odasına ilk girişte çok fena tesir eder; bu turşu adeta fena kokulu bir çiçek gibidir.
Kibar turşu küçük hıyar ile yeşil domates ve içi lahana rendesiyle doldurulmuş dolmalık kırmızı biberdir.
Vaktiyle vişne ve üzüm turşuları rağbette idi.”
Afiyet olsun.
Vecdi Seviğ