Hermann Broch - Büyülenme

386

description

Büyülenme.

Transcript of Hermann Broch - Büyülenme

  • HERMANN BROCH 1 Kasm 1886'da Viyana'da dodu. Babasnn istei

    zerine ald mesleki eitimini, 1907'de tekstil mhendisi olarak tamam

    lad. llk edebi yaynnn tarihi 1913'tr. 1927'ye kadar babasnn fabrika

    snda yneticilik yapt. Fabrikay satp matematik, felsefe ve psikoloji

    renimi grmeye karar verdi. 1938'de Avusturya'nn nasyonal-sosyalistlerce

    igali esnasnda Gestapo tarafndan tutukland. James Joyce ve arkadala

    nnn giriimi sayesinde ABD'ye iltica etti. tk roman Die Schlafwandler yaymlandnda 45 yandayd. Ayn yl yazmaya balad Vagilius'un lm 1945'te, Die Schuldlosen 1950'de, Bilinmeyen Deer 1933'te, Bylenme 1976'da yaymland. 30 Mays 1951'de New Haven'da ld.

    1th.k1

  • Bylenme Hermann Broch

    zgn Ad

    Die Vtrzauberung

    lthaki Yaynlan - 858

    Yayna Hazrlayan: ule Cepcepolu Redaksiyon: eyda iler

    Kapak Tasarm: kr Karako Sayfa Dzeni ve Baskya Hazrlk: kr Karako

    1. Bask, Haziran 2013, stanbul

    ISBN: 978-605-375-294-3

    Sertifika No: 11407

    Trke eviri Sheyla Kaya, 2013 Trke Telif Hakk lthaki, 2013

    1969 by Rhein-Verlag AG, Zrich. Bu kitabn tirn haklan Suhrkanp Verlag Frankfurt arn Main'a aittir.

    Kapak Resmi Lyonel Feininger, Stiller Tag arn Meer III (Ausschnitt), 1929

    Bu eserin tm haklan ONK Telif Haklan Ajans araclyla saun alnmtr. Yayncnn yazl izni olmakszn alnt yaplamaz.

    lthaki Penguen Kitap-Kaset Bas. Yay. Paz. Tic. Ltd. ti.'nin yan kuruluudur.

    Bahariye Cad. Dr. lhsan nler Sok. Ersoy Apt. A Blok No: 16/15 Kadky - stanbul Tel: (0216) 348 36 97 /Faks: (0216) 449 98 34

    [email protected] - www.ithaki.com.tr - www.ilknokta.com

    Kapak, l Bask: Deniz Ofset Matbaaclk Gmsuyu C.:ad. Topkap Center, Odin l Merkezi No: 403/2 Topkap-tsa.bd

    Tel: (0212) 613 30 06 - Faks: (0212) 613 51 97

    Sertifika No: 25001

  • Hermann Broch

    Bylenme

    eviren

    Sheyla Kaya

    Redaksiyon

    eyda ler

  • indekiler

    Bylenme nsz ..................................................................................... 1

    Blm 1-XIV ....................................................................... 345

    Sonsz ................................................................................ 347

    Hennann Broch'un Yorumlan

    Demeter ya da Bylenme . ................................................ 349

    Bylenme (Roman) .. . ............................... ........................ 359

    Bylenme .............................. ........................................... 363

    Yayncnn Notlar

    Metinsel Eletiri ve Bibliyografik Notlar ............................ 365

    Oluum Kronolojisi ........................................................... 367

    kincil Literatre tlikin Seilmi Bibliyografya ................. 373

    Editrn Notu ................................................................... 375

  • Hermann Broch 1 Bylenme

  • nsz

    Danda am orman karla kapl, bahem de yle. Kar, Kuppron ka

    yalklarndaki atlaklara dolmu; pencereden dar baknca bahe ve orman gryorum. Evim yamata bulunmasna ramen, Kup

    ronn kayalklarn grmem olanaksz; orman tarafndan tamamen

    perdelenmi nk. Arka tarafn pencerelerinden de grnmyor

    ama varl her an hissediliyor. Deniz kysnda yaayanlarn akln

    dan, denizin dahil olmad tek bir dnce gemez, yksek da

    larn eteine yerleenler iin de durum ayndr: Beyninde yer eden

    her ey, her ses, her renk, her ku sesi, her gne , kvrmlarn

    gne nn tututurduu, binbir renkle boyanan, kayalklarna

    seslerin arpt hareketsiz dan byk sessiz ktlesinin yanksn

    dan baka bir ey deildir; yleyse, ruhunun derinliklerinde hep ye

    niden ku sesi, renk, gne ve gece olan insann da, o muazzam

    sessizliin sonsuz yanks olmas gerekmez mi? Sessizliin ald,

    tnlayan ve yanklanan bir enstrman olmas gerekmez mi?

    Yalanmakta olan eski bir ky doktoru olarak buradaym ve san

    ki yaadklanm yazarsam, iinden, mrmzn, bazen su yzne

    kp yeniden dibe batarak, bazen tamamen ortadan yok olarak, ba

    zen zaman tarafndan emilerek, bazen de hilik iinde kaybolarak

    geip gittii bilgiyi ve unutmay ele geirebilecekmiim gibi, bama

    gelen bir olay kaleme almak istiyorum. Yllar nce kendimi adad

    m bilimsel almay brakmama neden olan; beni, her trl unut

    madan daha gl olmas gereken baka bir bilgi uruna mtevazi

    bir tara muayenehanesine iten neden bu deil miydi? Yllar yl,

    benim olmaktan ok insanla ait olan bir bilginin sonsuz inas

    na katkda bulunanlardan biri olma ans bahedilmi, alanlarn

    oluturduu zincirin alakgnll bir halkas olan ben, ayn onlar gibi, bu yapya, birbiri ardna kk talar tayan, her zaman sade

    ce bir sonraki sonucu gren, buna ramen, ayn onlar gibi, yapnn

    sonsuzluunu sezen, bu sonsuz hedefin mutlandrd ve aydnlatt

    ben, sanki yapmna katldm Babil Kulesi'ymi gibi bilgiyi terk

    ettim, bylece bu sonsuzlua, sadece bana deil btn insanla ait

    olan bu sonsuzlua, dn silen ve sadece yarn kabul eden bu son-

    1

  • suzlua yzm evirdim ve kendimi, artk bilime deil, mtevazi

    iime ekilerek, hayata ve birlikte yaamaya, hatta ufak tefek yar

    dmlara verdim, yarnlar benim iin giderek ksaldndan, byle

    yaparak sanki dnm kurtarabilecekmiim gibi. Dolaysz olann

    dzensizliine mi girmek istiyordum? Yoksa istediim sadece kav

    rayn sistematiinden mi kamakt? Uzun yllar nceydi, zerin

    den ok yllar geti, benim iin artk kentten ve kent hayatndan

    aniden duymaya baladm tiksinti, tramvaylarn geli gidilerin

    deki dakiklikten, birok eyin kurallara bal olmasndan, szck

    leri gereksiz klan, laboratuvarda ve klinikte almay dilsizletiren,

    hastalarn hastaneye yatrln dilsizletiren, neredeyse tm salk

    bakmn -buna bakm denebilirse tabii- ve hastalkla mcadele

    mekanizmasn dilsizletiren, benim anlamak iin kullandm, bi

    zim anlamak iin kullandmz dili dilsizletiren, gemite olduu

    gibi u anda da olup biten her eyin hedefini -ancak artk o hedefe

    ulama gayretim yok- iinde tayan sonsuzluk kadar dilsizletiren

    bu yasallktan duyduum tiksinti, artk uzak bir andan ibaret. Kent

    dzeninden duyduum bu tiksinti, iinde hayatn eitliliini yitir

    me korkusunu barndryordu belki de, nk insan ne kadar ok

    ynl olursa olsun, eer bir yola girdiyse ve bu yolu, kendisi iin

    kesin olarak belirlemise, bu eitlilikten artk yararlanamaz; girdii

    yolda kalr ve onu hibir ey bu yoldan koparamaz. oktan geip

    giden bir rya gibi ok gerilerde kalm olsa da, ille de byle ol

    mutur gibi bir iddiada bulunmay gze alamasam da ve olaylar bu

    biimde gelimi olsa bile, karlnda ben ne verdim? Kendisin

    den katm kent, u an altm ky gibi, o dzenin iinde deil

    mi? Kyn de, kentin de dzeni, byk insaln bir paras deil

    mi? Aradm yalnzlk myd? Ormanlarda tek bama yryorum,

    dalarda tek bama dolayorum, ama tarlalarn snrlan, ahr ve

    iftliklerdeki varlk, iimin derinliklerindeki eski maden ocann

    galerilerini bilmek, insann, hayvanlar ve bitkiler arasndaki btn bu faaliyet ve mevcudiyeti, hayvan ve bitkilerin bana verdiklerin

    den daha byk bir rahatlama salyor, evet ormanda bir el ak edilmesi, benim, kendi iine kapal ve hedefsiz olsa da, kendimi yeniden insani dzenin ve varln halkas olarak hisSdJDCPW yol ayor. Kentte yaadm dnemde, dzeni artk dzen o.a.. dEil,

    2

  • insann kendi kendine verdii sknt, can skc bir cehalet olarak

    hissederken, burada tam bir duygudalk iindeyim? Ben, bildik

    lerimi daha gl olmas gereken bir bilgiyi aramak iin braktm,

    insanlara bahedilen sreyi ayaklaryla bir oraya bir buraya hareket

    ettirebilecek, insann dnyadaki bu ksa sreli varoluunu keyifli

    denebilecek bir beklemekle doldurmak iin, gzlerini orada bura

    da dinlendirebilecek kadar gl bir bilgiyi, unutmaktan kurtarl

    m, dn ve yarnla doldurulmu, olmu ve olacak olann anlamyla

    doldurulmu bilgiyi bulmak uruna braktm bildiklerimi: Benim

    umudum buydu. Bu umut gerekleti mi? Elbette unutmada da

    hibir ey kaybolup gitmiyor, bir zamanlar var olmu her ey, ayn

    eskiden olduu gibi bugn de, benim iimde mevcut; limana ne ka

    dar yaklarsak gemimiz o kadar arlayor, bu, gemiden ok yk,

    hareket halinde deil, akamn dingin aynasnda hareketsiz, ylece

    akp gidiyor, an ykl olmasna ramen arlksz, hi kimse batp

    batmayacan veya bulutlarn iinde buharlap buharlamayaca

    n syleyemez, fakat biz yk bilmiyoruz, liman bilmiyoruz, geip

    gittiimiz sularn dibine ulamak olanaksz, zerimizde kubbelenen

    gkyznn smna ermek olanaksz, byyerek bizden uzaklaan

    bilgimizin anlalmas olanaksz. Buraya kamamn zerinden yl

    lar geti; bu son sreden yararlanma sabrszlyla dolu, bilimsel

    yaamn sabrl aratrma almasnn adm adm ulat bilme ha

    linden katm, kendi yaamma geri verilmitim, mutsuzdum, ama

    bilgimin arttn hissettiim iin yine de mutluluk duyuyordum,

    gemiin ve gelecein i ie getii, fakat yine de anlalmaz ola

    n sezmek gibi bir eydi, kazanmak ve kaybetmekti ayn zamanda.

    Ve ben imdi, unutulmu olanda unutulmaz olan yazmak, gr

    nr olanda grnmeyeni kaydetmek istediim iin, gen insanlarn

    umudu ve yalanm olanlarn btn umutsuzluuyla, olup bitenin

    ve halen olmakta olann anlamn, ge olmadan yakalamak istiyo

    rum.

    Darda kar yad ve henz leden sonra olmasna ramen

    hava karard iin kaleme alyorum bunu. Aslnda sadece yazmak

    istiyorum, sanki yazmasam burann her zaman karla kapl olma

    dn, bu yl iinde bir sr olayn meydana geldiini, iek ve

    meyveyi, ormann reine kokusunu, uzaklardan gelip yine uzaklara

    3

  • giden Kuppron'un sarp kayalklar zerine damlayan ve aldayan

    suyu, yanan ve yeniden snen , gn ve yeniden gelen geceyi

    unutacakmm gibi. nk kalbim arparken oldu btn bunlar,

    oluan rzgar, gne ve bulutlar, kalbimden ve ellerimden akp git

    tiler.

    4

  • Belki de anlatmaya ocukluumdan balamam daha doru olacak, belki de ocukluumun ksa bir blmn, rnein o zamanlar belediyenin kulland byk binann en st kaunda durup merdiven boluundan seslerin yankland o souk bolua merakla baktm yazarak kayda geirmem yeterli olacak. nk bunu da asla unutmak istemiyorum. Belki de gkyznn ve dalarn alaktan szlp geilerinde, iimizden, hem bylesine hafif hem de bylesine ar akp giden karanlk ve aydnlklarda, canl kalabilmesi iin, dnn tek bir ann kaleme almak, o an kaydetmek yeterli olacaktr. Ama ben, artk aylar ncesinde, evet neredeyse bir yl ncesinde kalm, arkada braktmz dn kadar uzak, ocukluumuz kadar yakn o mart gnn anmsamak istiyorum, nk belleimiz tam da byle bir eydir: unun ya da bunun altn izer ve bylece yaam ve lmle ayn anda karlar, aslnda belki de hi nemli olmayan tek bir an kaydeder; fakat bellek, o an'a, olmu olann anlam ve sresini bahettii ve insan varlnn sebebini doaya, lm ve yaamn tesine, deitirilemez olana balad iin, o mart gnn anmsamak istiyorum; dier gnlerden pek farkl olmamasna ramen, yine de kendine ait bir anlamllkla dolu olan o gn.

    Gnein parldad ve k mevsiminin dnyann karanlk kelerine itildii bir gnd: Buz tabakalar, toprak yolun baz ksmlarnda hala gze arpan yark ve tekerlek izlerini dzletirmi olmasna ramen, vadideki tarlalar yeilden haberdar, oktan toprak rengine kavumu, karlarn arasndaki ayrlk blgelerde gze arpan yeil yamalar oktan kendilerini gstermi, yenilenen otlarn iinden papatyalar boy vermiti; dnya uyanmakta olan byk bir papatyaya benziyordu ve gnein dingin mavisinde kk beyaz bulut paralan, kimsenin dikkatini ekmeden hareket etmekteydi.

    Birka hastayla iimi bitirmi ve Aa Ky'deki muayenehaneme gitmek iin yola kmtm. Haftada iki kez ve pazar gnleri saat on iki ile iki arasnda, Sabest'in birahanesinde muayenehane olarak dzenlediim bir odada hastalan kabul ediyorum. Kn, Aa Kupronn'dan Yukar Kupronn'a kan ve oradan Kuppron Geidi'ne

    5

  • dnen toprak yolu kullanrm, hatta kar varsa ou kez kayakla inerim, yaz aylarnda ise orman yolundan gidip gelirim. Dn yolu elbette daha az keyifli; ne de olsa yukar kmak neredeyse bir saat sryor, fakat ky doktoruysanz byle eylere aldr etmemelisiniz, elli yan am olsanz bile yryebilmeniz gerekir. Araba ya da otomobile rastladm da olur, beni hemen alrlar; burann adeti byledir, bence bu ok da yerinde bir harekettir.

    Aa Kuppron'a vardmda len olmutu, mavi bir arkyd her yer; kilisenin saati vurmaya balam, bunun zerine kilise an

    n almakla grevli iki ocuk, gkyznn arksna, len annn arksn da eklemiti. Yabancyla kyn anayolunda karlamtm.

    Eri ve sivri burnuyla, oktandr jilet yz grmemi sakalla kapl enesinin arasnda, dudaklarn birletii noktadan aaya sarkan Galler by, adam muhtemelen olduundan daha yal gsteriyordu; tahminimce otuz yanda ya da biraz zerindeydi.

    Onun dikkatini ekmemitim, fakat nmden geip giderken bana bakmz gibi geldi; sanki donuk bir dalgnlkla, fakat cretkar bakyordu. Byk olaslkla yry nedeniyle bu yargya varmtm, nk son derece yorgun grnmesine, ayakkablar ok berbat olmasna ramen salnarak ama ayn zamanda sert admlarla yryordu, ben de salnarak ve sert ayak srtme denebilecek bu y

    rye keskin ve uzaklara ynelmi bir bakn elik etmesi gerektiini dnmtm. Yryn kyllerinkine deil de daha ok macerac bir gezginin yryne benzettiim adam hakkndaki bu izlenimimi arkasnda brakt boucu tutuculuk pekitiriyordu. Belki bu izlenim, adamn zerindeki koyu renk kyafetle, belki de srtndan hrpani bir tarzda sallanan ve neredeyse bo grnen srt antasyla ilgiliydi. Galli bir kk burjuva.

    Birahaneye gelince yola bir kez daha baktm. Adam kilisenin sokanda gzden kaybolmutu.

    Birahanenin nnde beyaz toza bulanm, imento torbalanyla ykl st ak bir kamyonet duruyordu; yeni gelmi olmahyd, radyatr zerinde dnyevi havann hafif dalgalanmas ve yam mlijdecisi olan kk scak su bulutuu titremekteydi.

    Binann giriinin iki yannda yemek salonunun ve SllllC5t tarafndan iletilen kk dkkann kaplan bulunuyor., malt ian bi-

    6

  • rahaneye hem de dkkana d kapdan da girilebiliyor. Birahaneye birka basamakla klyor, dkkan ise yol ile ayn seviyede. Glgesinin beni u an iine ald, adeta bir oda gibi gereksiz biimde boyanm bina girii, saman ykl bir arabann iinden geebilecei kadar yksek ve geni. Bira fabrikasna verilmek zere istiflenmi bo bira flarnn yayd koku her zaman hissediliyor. Benim doktor tabelam da burada asl. Ttne ihtiyacm olduu iin dkkana uramtm ama kimse yoktu; bitiikte, avluya doru knt oluturmu, yeni yaplm alak atl kasapta da kimseyi bulamadm.

    Gri ve mavi fayanslar ykanm, zerine beyaz kum serpilmiti, ularnda engeller olan elik asklar parlayana kadar temizlenmiti; engellerin ucunda et yoktu, duvarlarda sadece bir miktar kurutulmu sucuk asl duruyordu. Delik deik, prtkl et tahtas tertemiz ykanmasna ramen, tahtann iine ileyen ve kararmasna neden olan kan lekeleri kmamt. Buras, hava ne kadar temiz ve serin koksa da, yeni alm byk bir yara gibiydi. Lokantaya getim. ofrle yanndaki iki kii, kedeki uzun masada oturmu biralarn yudumluyorlard. Salonda baka kimse yoktu, ne dier uzun masada, ne de pencere kenarndaki kyn ileri gelenlerine ayrlm, zerine mavi kareli bir rtnn serildii, beyaz akmaktann yan sra byk krdanlarn durduu yuvarlak mas.ada.

    Tam da o srada "enesi yle dk ki," dedi ofr. ofr olduunu tahmin etmitim; nk ilerinden en iman oydu ve dier ikisinden daha hali vakti yerinde grnyordu. Rahatna dkn olanlarn, yaamn dier eylerinde olduu gibi, szck ve dnceleri de sonuna kadar kullanma alkanlklar olduundan, bir an dndkten sonra tekrar etti: "enesi yle dk ki."

    "Evet, gerekten de yle," dedim ieriye girerken, oradakileri elendirmek iin. Fakat bu amala sylemi olmama ramen, aklmda yabanc vard,

    . evet, hatta ofrn onu kastettiinden nere

    deyse emindim. Sabest'in, tezgahn arkasnda duran on sekiz yandaki olu Pe

    ter Sabest de glmt. Yzne yetikin ifadesi taknan ocuk, siga

    ra sarmakla meguldu. "Size nasl hizmet edebilirim, Doktor Bey?" Dkkanda kimse olmad iin alamadm ttn istedim,

    tezgahn arkasndaki cam dolaptan bir paket uzatt.

    7

  • "Bugn burann tek hakimi sensin, Peter."

    "ok uzun srmeyecek," dedi zlerek "sadece pazara kadar

    gittiler." ofrler, daha dorusu ofr ve iki yardmcs, Peter bana "Dok

    tor" diye hitap edince dikkat kesilmilerdi, belli ki gven duygusu uyandrmtm, akay srdrmek istedikleri iin, daha yal olan, "Meteliksizin teki, ama byk laflar ediyor," dedi.

    "Konumak iin azn bo olmas gerek," diye srdrd konu

    masn daha gen olan. Yuvarlak yzl, dme burunluydu; ek

    olduu dnlebilirdi, sanki yeni evli bir ek, nk yirmi be yanda ya vard ya yoktu ve parmanda bir yzk tayordu.

    "Ama," dedim, "bu dediin kadnlar iin pek doru olmasa gerek, onlar azlan doluyken de konuurlar ... yle deil mi, taze evli?"

    Yine korkun bir kahkaha koptu, fakat sannlgn ve beyaz te

    nini annesinden alm olan Peter'in yz, her zaman olduu gibi

    imdi de kzarmt. Birka yl iinde ocuun teni bir ya tabakasnn zerine gerilmi beyazms bir deri haline gelecek ve artk kzarmayacak. Pipomu doldurdum, yaktm ve ofrlerin yanna oturdum.

    "Neler syledi?" diye sordu Peter.

    ofrn yanndaki iki kiiden yal olan, dandaki gne mev

    simlerden yazm gibi parlad iin ceketini karmt, elini gmleinin iine sokup gsn kad: "Evet, neler sylemiti?"

    ofr, bilmem anlamna gelebilecek skntl bir hareket yapt: "lnsan direksiyon bandayken, btn dikkati yolda oluyor."

    "Kahretsin, ,adamn neler anlattn bilmiyorsanz, belki de hi

    konumamtr," dedim.

    "Ben arkada uvallarn zerine oturmutum," diye mazeret bil

    dirdi gen olan. "Sama sapan eyler konutu," dedi ofr. "Sannn, ingeneydi," diye lafa girdi yal olan gsn ka

    maya devam ederek. Pire, adamn srtna doru hareket etmi olmalyd.

    "Galli," dedim.

    "Yaa," dedi ofr kmseyen bir tavrla, nk Galli szc ona hibir ey ifade etmemiti.

    8

  • "Onu almanz iyi olmu," diye srdrdm konumay, "herif

    ok yorgundu."

    Kim hakknda konutuklarn bildiim iin yzme aknlkla

    bakyorlard. Biraz da canlan sklmt sannn. Artk elenmedik

    leri belliydi.

    "Aslnda kimseyi almam," diye homurdand ofr, "zaten yoldan

    birilerini almak yasak." Deri kasketini arkaya att. Seyrek salar al

    nna yapmt.

    Bu arada, Sabest'in Leonberger cinsi byk kpei, arka odadan

    kp sandalye ve masa kenarlarna srtnerek yavaa yanmza

    gelmiti. Benim de bir kpeim olduu iin bana sayg duyuyor

    du; ban dizime koydu, az hafif salyalyd, kanlanm gzlerinde

    ball ifade eden dosta bir hzn okunuyor ve adeta yle diyor

    du: "te yine buradasn dostum, yine biraz doktor, biraz kpein

    Trapp, biraz da u an konumak istemediim, hayatn baka eyleri

    nin kokusu var zerinde."

    . "Evet," diye yantladm onu, "evet, Pluto, Trapp'n ok selam

    var."

    "yle olsun," dedi Pluto'nun gzleri. "Dan k, Pluto, darda, gnei yaz gibi kokan bir mart gn

    var."

    "Evet, biliyorum," dedi, "bugn darda uzanp yattm ve ok

    houma gitti."

    Birahane, pencereler kapal olduundan biraz havasz da olsa,

    serindi. Mutfan, bira ve arabn, ter ve yan pimi etin ekimtrak

    kokusunda, Avrupa'nn dnyay fethettii, artk sadece birahaneler

    de tutucu ve evcil hayvanlarnkine benzer bir hayat srdrmeye a

    lan, ama hala aniden ortaya kmaya ve sava alanlarnn zerine

    yaylmaya hazr valye ve mzrakl yaya asker kokusu, burada da

    vard ve ofrle yardmclar bu kokunun tadn alyorlard.

    Daha yal olan pireyi 11ramaktan vazgemiti; elini gmleinden

    karp zntyle kaba ve bo parmaklarna bakt.

    ofrn dili birden zlmt: "Bu kadar sama bir ey hi

    duydunuz mu, Doktor Bey? Dnyann daha iyi olabilmesi iin bi

    zim nefsimize hakim olmamz gerekiyormu."

    "yle mi? Byle samalklar m anlatt size?"

    9

  • "Evet," ofr birasn yudumlad, "domuza bak."

    "Ama onu onayladn," diye bir iddiada bulundu bu kez, ofrn

    yanndaki iki adamdan yal olan.

    "Ben mi? Onunla hi ilgilenmedim, gzm srekli yoldayd. .. Eer evet diyen biri varsa o da sensin."

    "Neden evet demeyeyim? Kadnlar zaten hi umurumda deil benim ... dnya daha iyi olsa da, olmasa da."

    Okul ocuklarn andrr bir tavrla konumaya kanlan Peter

    "Papaz olmal," dedi.

    "Papaz olsa ne olacak," dedi yeni evli adam, "bunlar, bir kza yaklatklarnda baka trl konumaya balarlar."

    Bira flarnn pirin musluklar, dardaki mart leni gibi parlyor, evlerin, gnein aydnlatt n cephelerinde koyu parlak

    pencereler, gneli gkyznn dalgalarn taklit etmeye alyor

    lard, bu, n, camdan bir sivrisinek srs gibi, dnyay dlle

    mek iin yere indii zamand. "Bu gevezelikleri duymak istemiyorum," diye devam etti gen

    adam neeyle, "bunlarn hepsi samalk."

    "Gen karnz da bunlar duymak istemez," dedim.

    "Hayr istemiyor." Bir mucizenin smna ermi ve orada tutulu

    kalmak isteyen bir adamn mutlu yz ifadesiyle gld.

    "Eh," dedim "belki de adam fikrinizi deitirebilir. Bu kez onun yanna oturun."

    "Hayr," dedi ofr. Cesur grnmesine ve deri kasketiyle lokomotif srcsne benzemesine ramen, sesi bir para rkekle

    miti, "hayr, brakn uvallarnn zerinde otursun, nk o herifi

    artk almayacaz, onun samalklarna karnmz tok ... Da yolu

    ok berbat, st ste bir sr viraj var ve bu ar tatla hava iyice

    kararmadan o tarafa geebilirsem sevineceim." Adamlar veda edip birahaneden ayrldlar. Pencereden onlar

    izledim. Caddenin san ve solunu kararsz baklarla szdkten sonra yerlerine trmandlar. ofr, iki kez mara bast, kk bir

    sarsnt oldu ve direksiyonu evirdikten sonra ara hareket etti. uvallarn zerinde oturan adam, pencereden baktm fark ederek

    el sallad.

    10

  • Bam yeniden birahaneye evirirken Peter'e "yukarda hastalar var m?" diye sordum.

    Hayr, daha kimse gelmemiti, kendisiyle konumay srdrebileceimi dnen Peter, bunu, sadece can skld iin deil, benimle ilikisi iyi olduu iin de istiyordu, bir de hakknda konutuumuz serserinin kim olduunu merak ettii iin.

    Ama benim ona bilgi vermem olanakszd. ofr, belki de adam yine arabaswa almt ve Yukar Ky'e doru yavaa yol aldnda yoku nedeniyle vites kolunu durmakszn hareket ettirirken, onu yanna oturtmutu. Ama belki de oktan unutmulard adam, vites deitirirken meydana gelen her sarsntda kafalarndan bir para daha silkelenirken oktan uyuklamaya balamlard. En azndan ben, unutmak istiyordum. Arka odadan avluya geip yapya sonradan eklenen merdivenden st kata, Sabest'in eviyle misafir odalarnn, muayenehanemle bekleme odasnn yer ald koridora yneldim.

    Gne parlamaya devam ediyordu. Dayandm kaba demir trabzan, btn scaklyla ellerimin iinde akyordu ve ilkbahar ncesinin arks, kendi gcne ararak neredeyse susmutu. Avlunun ortasnda btn grkemi ve artclyla duran kestane aac, evin ve ahr duvarlarnn korumas olmasayd, bu ykseklikteki dalk arazide kesinlikle geliemezdi. Aacn yapraklanmam dallan arpk glgeler veriyor ve yapraklarn yeili, henz dallarn iinde uyuyordu.

    Bylece keyifle gnelenip n giderek hafifleyen mrltsn dinlerken evin giriinde bir arabann tekerlek seslerini duydum, meyhaneci ve kans gelmilerdi. Ama yalnz deillerdi, tek atl kasap arabasnn arkasnda ayaklan bal bir buza yatyordu, ba yana dnk, ne kadar nadir bulunduunun farkna varmakszn, gzlerini kestane aacnn tepesine dikmiti.

    Araba durdu. Sabest'in atlayp inmesine yardmc olduu kans, ald eyleri toparlarken, o, arabay koyduklar yerden gelerek iisinin yardmyla buzay aa indirip ayaklarndaki balardan kurtarm, sallanarak duran hayvan arabann tekerleine gevek biimde balamt. Sonra atn koumunu zdler.

    Theodor Sabest, meyhaneci ve kasap denince akla gelen tipler-

    11

  • den deil, onun ya balamas olanaksz; grntsyle daha ok

    dkkana yakyor. Ama bu sadece ilk izlenim. Zira ksa sre sonra

    aslnda onun zayf kasap tipinde biri olduu anlalyor, hatta zayf

    cellat tipinde bile denebilir. Birahanenin olmazsa olmaz olan rahat

    bir ortam hazrlama konusunda zorlanan bu vahi ve ihtirasl adam,

    imdi kans olan sarn kz kendisiyle evlenmeye raz etmek iin

    ok uram olmal. Sarn ama hi de yumuak denilemeyecek bu

    kadn, gerek bir lokantac olmutu; alkand, fakat ak olmasna

    ramen sinsi de denebilecek bir ehvet iinde mutfakla alkol arasn

    da zgn bir yer edinmiti kendisine. Ona baktnzda, baka o

    cuu olmadna zlrdnz, fakat cellatlar evlerinde anne deil,

    sevgili isterler. Bu adam, insanlarn, mutluluklar ve mutsuzluklar

    iin bir araya getirildikleri balta girmemi orman koruyor, orman

    da yer aanlarla, nem karanlktan darya kmak isteyenlerle alay ediyor, nk geni girili evler ina etseler de, hatta otomobil kul

    lansalar da, hibir zaman ormann kysndan teye gemediklerini,

    insanln balangcnn ve sonunun, derin uykunun ve unutmann

    karanlnda yattn, her hareketin, her konumann, yaplan ve

    yaplmayan her eyin, o kadim alln karanlna gtrebileceini

    ve donuk alevin aniden parlayp bizi yiyip bitirmeye hazr olduu

    nu biliyor. Bu konu zerine fazla dnmediini kolayca varsayabi

    leceimiz Theodor Sabest'in evliliiyle ilgili, elbette doktor sfatyla,

    baz eyler bildiim iin, ruh halini gereinden fazla ne karm

    da olabilirim. Kendisine sorulduunda, sannn sadece mali neden

    lerle tek ocukla yetindiklerini aklayacaktr.

    Pluto da dar gelip buzay sevecenlikle koklamaya, hatta ar

    patileriyle onu oyuna armaya baladnda, hayvan huzursuzla

    narak bal olduu ipi ekitirip gergin bacak1anyla ne sryordu.

    Ksa sre sonra lme gtrlecek olan bir canlya bu hareketlerin hi yakmad sylenebilirdi. Ben de muayenehaneme dndm.

    Anlatmak istediim ilk gn byleydi ite.

    12

  • il

    Her ey unutulmutu. Kar, her eyin zerini rtmt. Geriye iti

    len k, aniden ortaya km, arkasnda sakland Kuppron'un sarp

    kayalklanndan vadinin zerine kar frtnasyla atlam, iki gn iki

    gece lapa lapa yamt. Rzgar ynn deitirip kuzeyden esmeye

    baladnda gne, kzaklann gm beyaz yollarda, Noel'i anm

    satt manzaray aydnlatmaya balamt.

    Fakat kann, tabakalar halinde setler oluturarak yolu evrele

    mesine, esen rzgann panltl souk ve beyaz tozu bayrlann, tar

    lalann zerinde dalgalandrarak kaldrmasna, her eyin Noel'i an

    drmasna ramen Noel deildi, nk mart rzgan aralk rzgar,

    mart gnei aralk gnei, mart insan da aralk insan deildir. Her

    ey aralkta olduundan daha sert, ayn zamanda da daha yumuak

    t, sertlik ve yumuaklk baka trl aynlmt birbirinden. Souk,

    sanki bileenlerine blnm, kaln krkmn zerinde srarak

    dolayordu, donmu kann zerine inmi yakc ve yapkan i

    tabakas, ar, siyah kar topaklannn ayakkab tabanlanna yapma

    sna, topuklara aklp kalmasna neden oluyordu, yle ki Trapp'n

    patilerine de bulam, arada bir hafife uluyup iini eken hayvan,

    topallamaya balamt. Elbette bu onun, zellikle toz halindeki

    kara rastladnda aniden ne frlamasna, oraya buraya savrulan

    serinlikten memnun, kann iinde yuvarlanmasna engel olmuyor

    du. Yetikin bir kurt kpei iin, fazla gen davranlard bunlar,

    ama kpein vakar bir duygusu yoktu.

    "Buraya gel," dedim, "buraya gel Trapp, Aai Ky'e gitmemiz

    gerekiyor, telefon ettiler. Lenard douruyormu."

    Aletlerimi antaya yerletirip, Karoline'e akam yemeine d

    neceimizi syledikten sonra, danya, aydnlk leden sonrasna

    ktk.

    Kuzey rzgan, son gnlerdeki kadar sert olmasa da, hala slk

    alarak esiyordu, bir anlamda tekseslilemiti, yukandan ve aa

    dan gelen esintiler durmu, aa tepelerinde dolarken kendi

    kendine hafife slk alan yalnz bir gezgine dnmt. Bunun

    dnda ormanda sessizlik hakimdi; bazen dallann birinden bir par-

    13

  • a kar dyor, derken atrdyor ve yumuak bir ekilde yere

    iniyordu. Kar tarafta, baheler ve itler karla kapl olduu iin

    ormann iindeymi izlenimi veren, benim evim gibi am orman

    tarafndan kuatlm, Wetchyler'in evinin bacasndan, berrak gkyzne, sonsuzluktan gelen bu gm mavilie, ince bir duman

    bayra uzanyor. Havada, aalarn gvdelerini saran ve neredeyse

    topraa kadar ulaan dumann ince, biraz sert kokusu, insanln

    kokusu, kokusuz bir serinlik iinde oturmann kokusu var.

    Benim evimden de duman ykseliyor. Buras benim evim ve ne

    redeyse on yl akn bir sredir burada oturuyorum. Bir da gezin

    tisinden dnerken yolum buraya dmt, o zamandan beri de

    buradaym. Tam o gnlerde kye doktor aranyormu, hem ii, hem

    de evi ani bir kararla kabul etmitim; aslna bakarsanz sadece or

    mann tepesindeki bu ev uruna. Oysa bu ev, dolandrclk mahsu

    l, enflasyon mahsul bir ev, borsa manevrasnn bir ocuu, hatta

    biraz tamamlanmam ve sakat bir erken doum gibiydi. Zira enf

    lasyon dneminde, baz dolandrclar, Kuppron'daki maden ocan yeniden canlandracaklarn iddia etmiler, ancak sadece hisse

    senedi karamayacaklar iin, bu iki villayla, aaya Plombent'e

    gidecek olan teleferiin bir blmn ina etmiler. Fakat tabii ki i

    bu kadarla snrl kalm, galeriler almam, Plombent'teki maden

    oca almaya balamam. te am ormannn yukarsnda, Kal

    ter Stein denen yerin yaknlarnda, ucunda terk edilmi bir kabinin

    salland o anlamsz teleferik hattnn nedeni de buydu. Tamamla

    namayan iki ev ise, vergi borlan karlnda belediye tarafndan

    devralnmt, aslna bakarsanz, bu evlerden birinde oturan ve artk

    tann makineleri temsilcisi olarak hayatm zorlukla srdren eski

    ynetici Wetchy de, tamamlanmamt. Belediye, dier evi nasl de

    erlendireceini bilemediinden, kyllerin zaten gereksiz bir mo

    bilya paras olarak grdkleri doktora yetebileceini dnm ve buray doktor lojman olarak kullanmaya karar vermiti.

    Kuppron'dan aaya, gndz de gece de ayn biimde akan gl

    ge, henz oraya ulamad halde ormanda hissedilebiliyor, fakat

    eer, leden nce buradan geerken ivili ayakkabmla braktm

    ayak izimi grdm kye kan sararm patikadan giderseniz,

    sanzda, orman bir rt gibi beline dolayan, hem glgelenmi,

    14

  • hem glge veren heybetiyle dik yamac grrsnz. Beyazlklar

    nn arasndan, karla kapl, koyu fndk allklarnn gze _arpt

    arazinin en st snrlan, kayp gelen karanln pc tarafn

    dan yakaland bile. Ky nmde, birka ta atmlk mesafede du

    ruyor, gne buray hala aydnlatmakta, kyn arkasnda, Ventalp

    ve Rauhen Venten ile Kuppron Geidi arasndaki boluun hemen

    yanndan balayarak, etekleri, sonsuz basamaklar biiminde dou

    ya ve kuzeye devam eden altn rengine boyanm zirveler silsilesi,

    byk bir yay biiminde kvrlyor, solda ise, ilk kez alalarak bura

    dan tamamnn grnmedii Kuppron Vadisi anan oluturuyor:

    Plombent'e giden uzun yolun hafife indii kuzeydeki vadi k

    yama tarafndan rtlm, anan ortasndaki Aa Kuppron da

    yle, sadece vadinin gneyde, yukarya doru ykselen yansn ve

    kar yamaca serpitirilmi tek tk iftlikleri grebilmek mmkn,

    fakat k gneinin sessizlii kule saatinin tik taklarna ilemi, vadi

    ve evler, effaf ak mavi bir soukla kuatlm, souk, nce burada

    durup sonra gnein serin nefesi olarak gkyzne, te taraftaki

    gkyzne kadar szlyor.

    Caddeye ulamak iin kyn iine girmeniz gerekmez, sola d

    nerseniz -bu patikay da ben yaptm nk Wetchy ve Karoline sa

    ylmaz- yolu on dakika ksaltm olduunuz iin kendinizle gurur

    duyarsnz. Gne srtma vuruyor, hafif kuzey rzgar ise yzme,

    mutlu kpeim gzmn nnde, uzun admlar atarak yryorum,

    hatta biraz kayglym, nk Lenard daha nce iki doum yapt,

    ama ikisi de kolay doumlar deildi. Keke kayaklanmla gelseydim.

    Buna ramen on be dakika sonra basit sivri atsyla kilise ku

    lesi grnd, hemen arkasndan da kyn karla kapl atlan ve bir

    on be dakika daha getikten sonra doumu oktan balam olan

    Lenard'n yanndaydm. Her ey yolundayd, aslnda ebelik yapm

    olan Hulles Marie, kendi bana da halledebilirdi bu ii. Saat tam

    altda, gnein son klan altnda, dnyaya yeni bir insan getirmi,

    gndelik hayatn bu mucizesini gerekletirmitik ve ben, yllarca

    kadn kliniinde alm bir kadn doumcu olarak, insan bedenin

    den karp aldmz bir varln, dnyayla baa kmak ve dnya

    nn acsn ekmek iin gerekli olan her eyle donanm olduuna

    bir kez daha ardm. Gbeini kestiim ocuk erkekti; en son kz

    15

  • douran Lenard'n ikinci erkek ocuuydu bu; yenge gibi krmz, banda incecik tyler, tatl kck parmaklanyla, trnaklan yanmay biiminde ve sanki kendisine bir alaklk yaplm gibi fkeliy-di. Btn evin zerine bir glmseme yaylmt.

    Fakat baarm beni ne kadar sevindirse de, baardm ey yznden bu evde daha uzun kalmamn bir anlam yoktu, bir kez daha temizlenip, beyaz nlm ve aletlerimi antama yerletirdikten sonra, btn bu sre boyunca mutfakta bzlp uyumu olan Trapp'a artk gidebileceimizi syledim. Trapp bu haberi ho karlad ve karanln inmeye balad sokaa ktk.

    Hazr gelmiken, mesleimle ilgili yeni bir ey olup olmadn renmek iin birahaneye gittim. Hibir ey yoktu. Kapda, evden kmak niyetinde olan Peter'le karlatm.

    nce bir sre havadan sudan konutuk, rnein kasaplk mesleini sevmedii iin renmek istemediini, kan grmek zorunda olmad dkkanda durmay tercih ettiini anlatt, sonra yola koyulduk. Kilisenin kesine ulatmzda huzursuzlat, ancak ben gitmek istedii yeri zaten bildiimi ve ona elik edeceimi syleyecek kadar patavatszdm.

    Peter kzarmt, keyi dndk, nk eer Strm'n, daha dorusu, on alt yandaki kz Agathe Strm'n evi ziyaret edilmek isteniyorsa, buradan dnmek gerekir. Ancak kilise sokanda biraz yrmtk ki, "ite o," dedim.

    Aslnda azmdan bu szler dkldnde, basmaya balayan karanlkta brakn tanmay, onu tam olarak grmemitim bile, ama Lorenz Miland'n evinin nnde duvara yaslanm duran, o aranlan adam olmalyd. Aranlan adam m? Evet aranlan adam. Geri ben onu unutmutum, yle unutmutum ki, kyde onu grenin olup olmadn bile sormamtm, fakat yine de burada olduundan emindim. Byle eyler olabiliyor.

    Dolaysyla, ona doru yrdmz iin "iyi akamlar," dememde de bir yanllk yoktu.

    O da "iyi akamlar," dedi. Pencereden szlen kta ba ak -kyller apkalar olmakszn kapnn nne bile kmazlar- zerinde ceket ya da palto olmakszn soukta ylece duruyordu, sonra evin duvar boyunca uzanan engebeli buz eritlerini topuuyla kr-

    16

  • maya balad. Hareketleri son derece amasz grnyordu. Birisini

    mi bekliyordu acaba? Ona bir para ararak baktm.

    "lyi akamlar, Peter," dedi nihayet, "sen herhalde selam veremi-

    yorsun."

    Peter adam tandm neden sylememiti bana? "lyi akamlar, Bay Ratti," Peter'in afalladn fark ettim.

    "Ratti," talyancaya benziyordu; adamn, buralarda pek sk rast-

    lanmayan kvrck salar da ismine uyuyordu.

    Dosta bakarak "Gzel bir akam," dedi cesaretlendirircesine.

    "Hava biraz serin." Ve daha somut bir eyler syleyebilmek iin

    bir saptamada bulundum: "Siz Miland'n evinde kalyorsunuz."

    "Evet, beni o kabul etti."

    Kabul m etti? Misafir olarak m? Sadece birka gece kalacak bir

    gezgin olarak m, iftlik iisi olarak m? Eer iftlik iisi olarak

    kabul ettiyse, adamn hala burada olmas artc, nk Miland'n

    iileri ok almak zorundalar, buralarda olduu gibi ky arazisine dalm bir ift kzle bir gnde srlebilecek seksen tarla, ar

    alma gerektirir. Oysa bana gre adam bu i iin hi uygun deil

    di. Aynca, Miland'n ilkbahar ekimi iin bir iftlik iisi tutmasna

    da armtm, o nedenle sadece, "sizinle grmtk," dedim,

    "imento arabasyla gelmitiniz."

    "Beni arabada grmediniz," diye dzeltti adam, "ben daha nce

    inmitim."

    Bu szler ne kadar dosta sylenmi olsa da, altnda, bir para

    hep hakl olma isteinin yatt hissediliyordu, ama bundan fazlas

    da vard, sanki dosta ses tonundan, ikiyzl tavrndan yle bir

    hava yansyordu: Benden nefret et, beni sevebilmen iin, benden

    nefret et.

    Yanlyor olabilirim. Fakat yabancy koklayan ve hibir zaman yanlmayan Trapp, dostluk iareti olarak srekli sallad kuyruu

    nu durdurmu, kzgn ve dimdik tutuyordu.

    Canm Bay Ratti'den nefret etmek istemiyordu, hazr evinin n

    ne gelmiken dostum Miland' ziyaret etmek istediimden, Ratti'ye

    bam sallayp ieri girdim.

    Ahrda k yanyordu, Miland, hala alyor olmalyd. Ahrda

    dokuz bykba hayvan vard, burada beslenen bykba hayvan-

    17

  • lar gibi ounun boynuzlan ksa, tyleri parlak koyu kahverengiydi, aynca birka byk at vard; ahrn sonunda byke bir blmde, Miland tarafndan beslenen kye ait boa, zincirini akrdatp duruyordu. Her ey temiz ve bakml grnmekteydi, zemin temizdi, ahrda su tesisat bile mevcuttu. Elbette depoya suyun emeden pompalanmas gerekiyordu, ama bu, kovayla su tamaktan daha pratikti. Aynca baz eylerin gze de hitap etmesi gerekir.

    Blmlerden birinden karken girdiimi duyan Miland, "Merhaba Doktor Bey," dedi, "siz, pek sk ziyaretimize gelmezsiniz." Her zaman pratik dnen kyller, olaylarn sadece grnr nedenlerini geerli saydklarndan devam etti konumasna: "Bir eye ihtiyacnz m var Doktor Bey, Karoline'in yumurtalar m bitti?"

    Hayr, beni Karoline gndermemiti. Sadece ylesine gelmitim. Ellerini muslukta ykadktan sonra tokalamak zere uzatt:

    "Buraya gelmeniz ne gzel." Miland'la misafiri arasnda tuhaf bir benzerlik olduunu fark et

    mitim aniden. Buradaki kyller, koyu renk salar, kasl vcutlar, keskin kartal profilleri ve avc tipleriyle biraz gneylilere benzerler. Miland'n da koyu renk by, dudaklarnn zerinden sarkyordu. "Bitti mi iler?" diye sordum.

    "Evet, ama henz akam yemei yemedim ... Benimle geliyorsunuzdur umann ... " Tavandaki iki lambann dmesini kapatt, karanlkta hayvanlarn nefes allar duyuluyordu.

    Ev ahrn sa kesinde. Avludan getik. Gkyzn mart yldzlan doldurmutu. Hava leden sonraya kyasla daha yumuakt. Canllarn uykusu, gkyzn her zaman biraz str.

    Miland'n kans, kaln kemikli, sert mizal, boyu neredeyse Miland'n boyunda, henz krk yanda bile olmamasna ramen, giderek daha ok erkee benziyor. Kendisi Yukar Ky'n Gisson ailesinden doma ve anlatldna gre, Miland, bu kz alana kadar byk mcadeleler vermi. Fakat birok ocuklar olmasna ramen, iftin evlilik hayat bilinmiyor. ocuklarn bazlar lm, sannn kadn bu kadar katlatran da bu. Hibir insann lm iz brakmadan geip gitmez, serbest kalm ruhun bir paras, lenin yaknlarna miras kalr ve onlar, kendi insanlklar iinde daha da zenginletirir. Ancak anneler, ocuklarndan miras alamazlar ve

    18

  • grntleri, mirastan mahrum braklmlar cehenneminde ikamet

    eden insanlarn sert izgilerini tar.

    "Herkese iyi akamlar, " dedim girerken, "buras hala ok hare

    ketli." Yatmaya gittiini dndm ya da bir yerlerde srten on iki

    yandaki Kari dnda btn aile oradayd. Kucanda kk oluy

    la kadn, masada uyuklayan on yandaki Ziizilie, elinde piposuyla

    bankta oturan iftlik iisi Andreas ve tabii ki tahta ayakkablarn

    giyip svmak zere olan hizmeti Hermine. Ailenin en byk kz

    Irmgard ise, ocan banda ay piirmekle meguld; burada ky

    llerin ou ay ier. Dierleri yeni yemekten kalktklar iin henz temizlenmemi

    olan masaya oturduk, ifti Miland, uyuklayan Ziizilie'nin san sa

    larn okuyordu. Masann ortasnda ekmek ve byke bir para

    domuz pastrmas duruyordu, adama ayrdklar kfteler de bir ka

    bn iindeydi. Ama nce, sol elini kznn salarndan ekmeden

    imeye balad bir tas orba geldi nne. Sonra srada kfteler ve domuz pastrmas vard. Ben de arada bir para kesip ekmekle be

    raber azma atyordum. Yemek yerken hi konumamtk, Trapp

    kafasn bir o tarafa bir bu tarafa koyarak bizi izliyordu, acaba do

    muz pastrmasnn, insanlarn yemedii deri tabakas, kendisine mi,

    yoksa if tliin kpeine mi verilecekti.

    Yemeimiz bittiinde Miland, Marius'a yemeini verip vermediklerini sordu.

    "Hayr," dedi kadn, kk ocuu yatrmak iin kapdan kar

    ken. "Hayr, gnde bir kez yediini sylyor, gerekten de imdiye

    kadar yle yapt. "

    "Ama ay iiyor," dedi ocan bandaki Irmgard, duyabilecei-

    miz bir sesle.

    "Demek ad Marius," dedim. "Evet, Marius Ratti. . . Demek onu tanyorsunuz, Doktor Bey. "

    "Darda, Peter'le birlikte evin nndeler. "

    "Evet bunu yapmay seviyor, " dedi iftlik iisi Andreas, kkr

    dayarak.

    "Belki de Peter Agathe'ye gitmeyi tercih ederdi. . . Ben olsam ben

    de byle isterdim. "

    19

  • "Hayr," diye srar etti Andreas, "darda duruyorlar."

    Yoksa Peter, kendisini ne id belirsiz biriyle buluacakken

    yakaladm iin mi sklmt? "Bu adam sizi nasl buldu?" diye

    sordum. Belli ki Marius Ratti hakknda sk sk konuuyorlard, nk o

    anda ieri giren Bayan Miland, kimden sz edildiini hemen anla

    m ve yant vermiti: "lrmgard bulup getirdi."

    Irmgard, herkesin nne ii ay dolu, fincan tanmnn yeterli

    olmayaca koca bir kap koymutu: "Hayr, onu buraya Karl getirdi ... sokakta ocuklara, kilisenin yaknlarnda, kalabilecei bir misafirhanenin olup olmadn sormu."

    "Eee, neden Sabest'in yerinde kalmam?"

    "Orasn fazla kibar bulduunu syledi ... fazla paras da yok

    mu. Ben de yiyecek bir eyler isteyip istemediini sordum ... yapl

    mas gereken de buydu ... yoksa adam gezgin deil mi?"

    "Evet," diye yantladm "sanrm bir gezgin." "Olabilir," dedi kadn "kam asa, yemek vermeyi doru bulu

    rum, ama bu tr insanlarn evimde kalmas houma gitmiyor; pe

    inde jandarma bile olabilir."

    "yle olsayd adamdan hemen kurtulurdun, hanmm," diye k

    krdad Andreas.

    "imdiye kadar kimseyi kapmdan kovmadm," dedi ifti, "bugne kadar bir zararn da grmedim."

    Hepimiz, ayaklarmzda eski ve kaln oraplar olduu halde ma

    sann etrafna toplanmtk, hep birlikte, tad pek de aya benze

    meyen kzl kahverengi suyu kartryor ve gezgini dnyorduk.

    nk yerleik olan da, aslnda oradan oraya dolaan bir gezgindir,

    sadece bunu bilmek istemez; gideni yannda tutmak istemesinin nedeni, kendisine gitme zorunluluunun hatrlatlmasn istememesidir.

    "Onu ieri aracam," diyerek kapya yneldi Irmgard.

    Miland, Zazilie'nin sk rglerinden tutmutu: "Peki senin, se

    nin houna gidiyor mu u Marius?" ocuk yant olarak ban ay kabnn iine doru sallam ve

    biraz da salaka glmsemiti. Fakat sonra, aniden bir esin gelmi

    20

  • gibi sandalyesinden aa szlerek kardaki banka kotu, yukar trmand, kedeki rafta, soluk n -lamba masann zerine iyice sarktlmt- aydnlatt birka para ev eyasnn arasnda, ehirden alnd belli olan kahverengi cilal radyonun dmesini evirdi. Marius, ite tam da bu srada, radyodan srnerek kan yorgun ritmleri, koyu duman izleriyle kapl tavanda sekmeye balayan caz parasnn tnsyla birlikte girmiti ieriye.

    Bu arada Zazilie zplayp duruyordu. Bir bacandan tekine sryor, nce bir kolunu, sonra tekini havaya kaldryordu, yznde kutsal ve ciddi bir uyann ifadesi vard, sessizce dans ediyordu; kaln rg oraplarnn zerinde uuyor gibiydi, caz tangoya dndnde de melekvari dansna devam etmiti.

    Marius kapya yaslanm duruyor, ban, ona zg bir tarzda sevecenlikle yana emi, bu sevimli tabloyu izliyordu, ayn, gzn ondan ayrmadan masaya getiren Irmgard'a bakmyordu, evet, hatta kendisini masaya arn bile, neredeyse kasten grmezden gelmiti. Ben adamn dansa katlacan dnrken, aniden, birka evik admla keye gidip radyoyu kapatt.

    Dans ederken donup kalmt Zazilie. yle armt ki, duyduu hazzn, o an adeta dehete dntn fark etmemek olanakszd: Bir ayan hafife bkm neredeyse tek ayak zerinde duruyor, bir eli, avucu ak olduu halde kalkm, sanki birdenbire yok olan tnlar aranncasna yukary iaret ediyordu, henz uyantan yorulmam, uyantan her zaman yorgun yz, etin iine kapanklna geri dnememi, adeta sonsuz uyan gibi donup kalmt, fakat yine de kederli uykunun iaretini tayordu.

    Sonunda kk kz gevedi, alamak zere kvrlm dudandan bir "hh"sesi kararak babasnn kucana kat.

    Gel gr ki, nmzde aylarmz olduu halde, souk ampul nn evresinde toplanm, mutfan bu scak, fakat samimiyetsiz karanl iinde, nda raftaki tabaklarn parldad beyazln iinde, inat dumann iinde, czrdayan yan insan kokusuyla kart kokunun scakl iinde olmamza ramen, biz de donup kalmtk, eliyle Marius'u hala masaya davet eden Irmgard gibi, Zazilie'yi gsne bastrm Miland ve hatta iftlik iisi Andreas donup kalmt, zira yakmak iin kard kibriti, arka baldrna

    21

  • srtmeyi akl edemeden hareketsiz havada tutuyordu. tk dili z

    len yine Miland'n kans oldu: "Mzii tekrar an!"

    "Hanmm," dedi nazike, "radyoyu aldnz yere geri vermelisiniz."

    "Maskaralk stne maskaralk." Kadn fkelenmiti, "Aklnz banza aln! denen paray bilseniz ... derhal an mzii."

    "Hanm emrediyorsa uymak zorundaym," dedi yapmack bir

    uysallkla, "fakat anne babalar zayf oluyor, ocuklarn sevdikleri

    iin, yapmamalar gereken birok eyi yapyor, ocuk iin zararl

    olabileceini dikkate almadan boyun eiyorlar. .. " Ksa bir ara verdikten sonra muzaffer bir glmsemeyle ekledi: "Aslnda ben, ocuklarn yatma zaman geldiini dnyorum."

    Kendisiyle ilgili olmasna ramen, babasnn okamaya devam ettii Zazilie, konuulanlar dinlemiyordu.

    Marius, eli radyonun dmesinde beklemekteydi.

    Miland, "alan, ehirli bir mzik," dedi. Haklyd, ama zaten cihaz da ehirli bir cihazd, iinden kye ait

    trl bilgelikler ksa bile, farkl olmazd.

    "Kentli ya da deil," diye yantlad Marius, "bu pahal bir mzik

    ve hanmm, bu mzii dinlemek istiyor." Konuurken, sanki karan

    verecek olan oymu gibi, Irmgard'a bakyordu.

    "Hadi aylarnz iin, amatay da kesin," emrini verdi Bayan

    Miland, sert ve ksa bir glle. Fakat Marius'un gzleri hala Irmgard'n zerindeydi. Ben de ba

    klarm ona evirdim. Ayn annesinin ve bykannesinin yapt gibi kollarn gsnn altnda kavuturmutu. Her eyiyle tam bir

    Gisson'du, kzlms salarn evreledii geni bir yz, ak pempe

    dudaklar vard, damarlarnda scak bir kann dolat belli oluyordu. Acaba evlenmek iin Aa Ky'e getirilen annesinin yz de byle miydi? Kzn yz de sertleecek miydi? Yamzn yzmze rt ektii ve ayn zamanda yzmzdeki rty kaldrd esnada, nerede, ah nerede o insani ve kalc olan?

    Hibirimiz tekinin iinde olup bitenleri bilmiyoruz; biraz u

    ratktan sonra kibritini nihayet yakmay baaran iftlik iisi And

    reas, kibriti piposuna yaklatrrken iini ekip "ha evet," dedi. O srada gzlerini Marius'tan ayran Irmgard, "gerekten, uyku

    22

  • zaman," deyip kk kzkardeinin elinden tutarak adama bakmadan odadan kt. Bu arada Marius yanmza gelip masaya oturmu, kab yavaa kartrdktan sonra, grevini yerine getirmi ve imdi de itiinin iyice tadna varmak isteyen biri gibi, ayn yudumlamaya balamu. nemsiz eyler konumu, iftinin bir sre sonra kalkp radyoyu amas zerine, siyasi haberleri dinleyebilmitik.

    Sonra eve gitmek zere yola ktm, peimden gelen Trapp, yorulduu iin yrmeye pek istekli deildi. u an ayaklarmzn altnda trdayan karn zeri, ay arkamda kald iin, engebeli ve kk koyu glgelerle dolu. Hava souk, ama ayn zamanda yumuak. Rahat yrrm; ocukken de byle yryebiliyordum, ocukken nefes aldm gibi nefes alyorum, yzm, ne kadar rts kaldrlm gibi grnse de, iten bakldnda, benim iin sadece daha gizemli hale geldi. Henz hibir ey yantlanm deil; veda etme zaman nasl gelmi olabilir? Yryordum. urada burada evlerin klan yanmt, baz evlerde insanlarn, ayn bizim Miland'n mutfanda topluca oturduumuz gibi oturduklar grlyordu. Kyden knca, Kuppron'un sarp kayalklarn btn grkemi ve parlaklyla karmda bulmutum; ay nda, uzak doruklar daha yumuak, daha gmi, gece ufkunun sisi tarafndan hafifletilmi, silinmi gibiydi. nmden yryen ve katedilmesi daha kolay yolu iaret eden iki bacakl glgemi takip ederek yrmeyi srdrrken, ortalk giderek aydnlanm, o kadar yumuak ve parlak bir hal almt ki, Yukar Kuppron'un evlerinin aydnlk pencereleri bile neredeyse grnmyordu. Yukar doru, iinde yldzlarn, sanki btn bu yumuaklktan snm ve daha hafiflemiesine yzd gkkubbenin serin yumuaklna doru, yrmeyi srdrdm.

    23

  • III

    Irmgard Miland bir Gisson'du, annesi de yle, fakat Gisson, kocas

    nn soyad olmasna ramen, gerek Gisson Irmgard'n bykanne

    siydi. Bu tr gl kadnlarn, kzlarna, torunlarna, torunlarnn

    kzlarna kendi soyadlarn miras brakacaklan yerde, kaybetmeleri,

    insana her zaman rahatszlk verir. Buna karlk, baz bakmlardan

    istisnai bir durum olarak deerlendirilen Gissonlar'da, Gisson ad,

    ona genellikle dendii gibi "Gisson Ana" tarafndan ylesine bt

    nyle kabullenilip devralnmtr ki, bu ad, bir zamanlar bir erke

    in de tam olmas gerektii, akla bile gelmez, bunu dnnce,

    sanki bu ad tayan erkek lmemi de -ki ld kesin- kadn tara

    fndan iine ekilmi, sanki iskeletini hala gizleyen topran altna

    deil de, kadnn iine girmi gibi gelir insana; bu erkein psrk ol

    masndan deil, tersine, kadnn kendisini, erkein iinde tamamen

    silmek isteyebilecei kadar gl, evet hatta grkemli biri olduu

    ve byle hissedildii iin. yle ki gc ve heybeti bakmndan kesinlikle babasna benzedii sylenen kzl sakall Mathias'n soyad

    nn da, biraz yabanclamasna ramen -Yukan Ky'de bu tr isim

    lerden birka tane daha var- kulaa ho gelen Gissonlar'dan olduu

    unutulur; ona seslenmek istediklerinde sadece Dal Mathias derler.

    Nisan ayndaydk. Gkyz alalm, artk birok yerde koyu

    renk topran ve soluk otlarn yzn gstermesine izin veren ka

    rarm kann zerine, akr akr yamur yayordu, ne var ki gk

    yz ve yamur, ok gemeden yeniden kara dnmeye hazr gi

    biydi. Sisin iinde beliren silik siluetlerin, yaklanca, dallarndan

    yamur damlalarnn akt am aalan ve atlarnda dumann,

    hafif bir sis lapas gibi yayld evler olduu anlalyordu. Yukar

    Ky'n biraz dnda bulunan Sucklar'dan kp evime gitmek iin

    yola koyulduumda saat on bir sularyd. Tatsz bir durumla kar

    lamtm; kadnn vcudunda kan banlar kmt, atei vard,

    stelik ocuunu da emzirmesi gerekiyordu, ocuk da hi houma

    gitmemiti. Byle etin koullar altnda bile insanln zrriyetini

    ille de devam ettirme istei beni her zaman fkelendirirdi. Neden

    vazgemiyorlard? ocuklan olmad iin yalnz ve desteksiz le-

    24

  • cek son insan olmaktan korkmalar myd tek neden? imdi normal

    ste gemek gerekecekti ve burada stn pastrize edilmesi sz ko

    nusu bile deildi. ok yazk. Aa Kuppron'dan farkl olarak, sadece baz blmleri yan yana

    dizilmi evlerle evrili, ama ounlukla ekilmemi tarlalar veya kk mstakil ahap evlerin bulunduu gerek ky yolundan aaya doru yryordum; kafamda byle can skc dnceler ve kaln

    ynl paltomun kaponu olduu halde, bastonumu kar amuru

    na saplayarak slak evlerin arasndan bayn inerken aniden Gisson Ana'y ziyaret edebileceim gelmiti aklma.

    Uzun ve alak bir bina olan Berghof'un pencereleri ve konsollar, binann gotik tarzda yapldm gsteriyor, buras, eskiden bir madenci yerleimi olan Yukar Kuppron'da maden ocann idare

    binas olarak kullanlm olmalyd. ok eski zamanlardan beri baz

    ailelerin, byk ihtimalle madenci avularyla dier ayrcalkl kiilerin, pek de akla kavumam ortak mlk olan bu kompleks, mlk sahipleri tarafndan, zel giri kaplan alarak ve byk bahe blnerek mstakil hanelere dntrlm, fakat tabii ki bu paylam sonucunda gerek iftlikler olumamt, aslnda buna pek

    de gerek yoktu, nk buradaki araziler zaten aa kesimi yoluyla

    elde edilip ou da ancak bir haneyi zar zor geindirecek kadar

    d. Ancak Yukar Kuppronlular iin bu ortak bina, byk olaslkla, kendi aralarndaki dayanmann harcn oluturuyor ve onlara, madenciler birliinin hala srdyle ilgili uzak bir eyler anmsatyor. Vadideki kyller buna anlay gstermezler, birka istisna dnda kendileri de zengin saylmasa da ok az topra olan Yukar

    Kuppronlulan kylden saymazlar, onlar proleter olarak grrler,

    gemite kalm saygn gelenee ramen Da iftlii diye adlandrdklar bu blou da, bir tr kla tipi kiralk yap olarak deerlendirirler. Buradan biriyle evlendii iin Miland'a uzun yllar garez balam, kt gzle bakmlard.

    Bu blgedeki pencerelerin ou gibi Gisson Ana'nnkiler de

    asma karanfilleriyle ssl; yamur damlalar, krdm olmu ka

    ln sakal andran, her trl hava kouluna dayankl gri-yeil saplarn zerinden yuvarlanyordu. Sa tarafta, d kepengi gndzleri hep ak duran ve tel kancayla duvara sabitlenen pencerelerden biri,

    25

  • kapya dntrlmt. Solda ise oturmak iin bir ahap bank ze

    mine aklmt, burada yapld zere ieri girerken karlan tahta

    ayakkablarn konaca bir de raf vard. teki cam kap dorudan

    mutfaa alyordu.

    Burada dikilip yamurdan arlam paltomu kardm, Gisson

    Ana ivili ayakkablar ve damlayan giysileriyle temiz zemini kir

    leten erkeklere kt. Aydnlk bir huzur hakim mekanda; sanki

    yzyllardan beri her sabah, lene kadar oyalanmak zere buraya

    giren gne, bugnk gibi kapal havalarda tketilmesi iin k de

    polam. Arka tarafta kede, zerinde len yemei iin orbann

    imdiden pimeye balad bir ocak var, 18. yzyldan kyl ii iki

    caml dolap iekli kap kacakla dolu, n tarafta pencerelerin birinin

    yanna byk bir masa yerletirilmi, evresine de banklar konmu.

    Ve ite Gisson Ana orada oturmu syleniyor.

    "Syleneceinize, bana bir naps verseniz ok daha iyi olur, ana

    cm, hava bu kadar berbatken."

    "Size de bu yakr, Doktor Bey."

    Kilerden ieyi almak iin kalkyor. naps konusu da zel bir

    neme sahip; son derece sert, otlardan imal edilen gizemli bir iki

    dir naps. Yldzlarn akt austos aynda, Gisson Ana'y, kapsnn

    nnde gkyzn dikkatle izlerken grebilirsiniz; ben uzun sre

    bunun ne anlama geldiini bilmiyordum, ancak gvenini kazandk

    tan sonra, bir eyler anlatmaya balad. "Sekiz gn iinde gidiyo

    rum," diyordu rnein, ya da "yarn gidiyorum." Ve o gn geldi

    inde, afak vakti erkenden dalara kyor, genler gibi yamalara

    trmanp, zenle gizledii ot demetiyle dnyor. Fakat iindekileri

    aklamyor, bunlar nerelerden bulduunu da sylemiyor. "Btn

    bu bilgileri kime brakacaksn Gisson Ana?" - "Irmgard'a, fakat he

    nz zaman gelmedi."

    Elinde ieyle gelirken bir somun ekmek de getirmiti.

    "naps tek bana ie yaramaz," dedi.

    Gisson Ana'yla uzun sredir devam eden dostluumuz, yllar

    getike daha da gleniyor. Buradaki iime baladktan ksa sre

    sonra, Gisson Ana, o zamanlar otuz yalarnda olan olu Mathias

    aniden fenalanca beni artm, hastay muayene ettikten son

    ra acilen apandisit ameliyat olmas gerektiini sylemitim. Fakat

    26

  • benim srarlarma ramen onu hastaneye gndermedi. Olunun gzlerine uzun uzun bakm ve bana, "hayr, hastaneye canl ulaamaz, burada baarmak zorundayz," diyerek olunun tedavisini kendi eline almu: Hastann yatan ahra, iki inein arasna aldrm -daha sonralan tedavilerinde sk sk hayvanlar kullandn grdm- ve Mathias, hayvanlarn boucu buhar ve onlarn dorudan etkileri altnda sekiz gn boyunca hibir ey yemeden yatmt. Hasta blgeye scak inek gbresi srp srmediini ise renemedim, nk karn zan iltihab ektii neredeyse alnnda yazan hastaya dokunmama bile izin vermemiti. Daha sonralan kendisine orduumda sadece glmseyip, "Belki de," dediini anmsyorum. Fakat olunu iyiletirdi, zamanla buna benzer baka durumlara da tank oldum. Tp bilimini kmsediinden deil -en azndan benim kadar kmsemiyordu- sadece tbbn snrlarn ok iyi biliyor. Bunu kabul edince sadece dostluunu kazanmakla kalmadm, yardmlarn da esirgemedi benden. Yetmi yanda, yani benden en fazla on be ya byk olmasna ramen, bana, kendini ispatlam olsa da, dizginlenmesi gereken gzpek bir gen muamelesi yapmas, neredeyse doal grnyor.

    "te napsn Doktor Bey, ekmek de ok taze. " Birka kelime konutuktan sonra bana sen diye hitap etmeye

    balyor; Yukar Ky'de insanlar zaten birbirlerine kolayca sen diyorlar, zellikle ayn yata olanlar.

    Irmgard' sordum. Gisson Ana sessizce glyor. San dileri son derece gl. Za

    mann birinde aryan diini kendisi ekmi. Bunu nasl yapabildii benim iin hala bir bilmece.

    "Marius'u grdn m?" "Hay aksi, o hala Miland'n orada m?" "Irmgard onu bugn bana gnderdi." "Yoksa onunla evlenmek mi istiyor?" "Hayr." Torununa ynelmi bir yasak gibi duyulmutu bu hayr. Bir sre dndkten sonra -ki baklarndan anlald kada-

    ryla, ok uzak bir eylerle meguld kafas- "Belki de artk zaman gelmitir," diye srdrd szerini, adeta gzda verir gibiydi.

    "Neyin zaman geldi Gisson Ana?"

    27

  • "Bir eylerin deimesinin." Sonra ekledi: "Marius zeki bir

    adam."

    Yal kadmn dilinde zeki demek, merakl, renme hrsna sa

    hip anlamna geliyordu. Bam salladm.

    "Maden ocana gitti," parmayla odann arka duvarn iaret

    etmiti, nk Kuppron o yndedir.

    Gisson Ana, maden ocandaki eski galeriler hakknda bilgi vere

    bilecek az sayda insandan biri. Zamanla bana bu galerilerden biro

    unu anlatt, hatta bazlarn gsterdi; "Zenginler Dehlizi"ni, "Yok

    sullar Dehlizi"ni, "l Dinsizler Dehlizi"ni, "Cceler Kuyusu"nu,

    "Gm Kuyusu"nu ve "Plombon"u. Evet, bu eski i mekanlarnn

    verimlilii hakknda syleyecek ok sz olduundan kuku duy

    muyordum, hatta olu Dal Mathias'tan daha fazlayd anlatacak

    lar. Bir keresinde Mathias bana, iinde tehlikeli ve tuhaf biimde

    parldayan bir altn daman bulunan yumruk byklnde bir par

    a granit gstermiti. "Buldunuz mu?" diye sordum. "Evet," diye

    yantlad, "bykbabamn babas tarafndan, belki de daha eskidir."

    Paray yeniden yerine kilitledi. Aynca Mathias'n yatann zerin

    de eski bir madenci apkas asl durur.

    "Marius maden ocanda ne yapacak? Hem de bu havada? "

    "Byk olaslkla altn arayacak." Gisson Ana yine glyor, bu

    kez biraz kurnaz ve sinsice, "Bunu imdiye kadar birok insan yap

    mak istedi."

    Neden da beni de huzursuzlandnyor? O gnlerden kalma pa

    yandalarn izlerinin grld eski da patikalarndan geerken,

    allklarn iinde girii rlm ve kapatlm dehlizlerle karla

    nca, neden bugn bile hala rperiyorum? Btn bunlara oktan

    alm olmam gerekiyor, oktan altm. "Dadan alnacak bir ey kalmad ki," dedim.

    "Dinlenmesi lazm. " Tespitinde haklyd Gisson Ana.

    Bu sz ok duymutum kendisinden, ama bir kez daha soruyo

    rum: "Daha ne kadar dinlenecek, anacm? "

    "Buna benim mrm yetmeyecek, senin mrn de yetmeyecek.

    Ama dan nnde daha ok zaman var. "

    Ve sonra sanki konuulanlarla ilgisi varm gibi "Suck'un ocu-

    28

  • u fazla yaamayacak," diyorum ve o anda, buraya neden geldiimi anlyorum.

    "yle mi," diyor kadn "ocuk da m?" "ocuk da m ne demek?" "nk anne fazla yaamayacak." "Hmm," diyorum inanmadm gsterircesine, nk kan

    ban kard diye insann lmesi gerekmez. Ocakta odunlar urdyor, darda yamur, kiremitlere dzenli

    aralklarla arparak akyordu oluklardan. Gisson Ana ocaa gidip kapa at, irice bir odun att iine. Bunlar kaytszlkla yerine getirirken, "Sylediim gibi, onu tanyorum, Suck'un kansn yani," dedi.

    Byle bir eyi, byle bir kesinlik ve acmaszlk iinde ifade etmek, belki de herkesin harc deildir, doktorlarn bile; keke duymasaydm, en ufak bir kukum olmamasna ramen, durumu biraz yumuatmak istiyordum: "Ama Gisson Ana, siz de, bazen yanlabilirsiniz."

    Tencerenin kapan amt, tahta kakla kartrdktan sonra tatt: "Aslnda lm ltuftur. . . ama sen bunu anlamazsn, nk daha gensin, aynca da doktorsun."

    Suck'u dndm iin yant vermedim. "Siz kentliler bir trl yalanmyorsunuz. Dnyaya yal geli

    yorsunuz, dnyadan gidene kadar da yle kalyorsunuz . . . " Ocan yanndan bana ban sallad.

    Nice lm deinin kysnda oturmu benim gibiler, farkl bir lmek olduunu, birok eyi eitleyen bu byk yalnzlkta yine de bir ayrcaln varln, yani ok byk ve gzel olan gerek lm; biti olmasna ramen son anlamna gelmeyen, hatta lmn dman doktorlarn bile boyun edii, lm iin deil, biti iin geerli bir savatan vazgetii bir lm olduunu sezerler.

    Gisson Ana dolaptan tabaklan kard: "nk sizler, sadece biti olabileceini dndnzden, herhangi biri iin zamann geldiini gremez, grmek istemezsiniz . . . sen biraz daha iyisin, belki kendin de gnn birinde gerekten lebileceksin . . . fakat eer bunu grecek olursan, kar koyarsn . . . "

    "Gisson Ana, ben bunun iin varm. "

    29

  • "Aptal ve gen olduun iin byle dnyorsun." Masann

    zerindeki taba dzeltti, ellerini gsnn altnda kavuturup

    tam nmde durdu: "Sana tek bir ey sylyorum . . . benim iin zaman geldiinde, sanatn icra etmeni engelleyecek durumda olamasam da, benim zerimde doktorluk hnerlerini gstermeyeceksin,

    oluruna brakacaksn, nasl olacaksa yle."

    "Allah kahretsin, Gisson Ana, sen neden sz ediyorsun?"

    "Olacak olandan ve senin grmek istemediinden."

    Glnt . Yetmi yanda olmasna ramen salamlk ve salk timsali olarak duruyordu karmda.

    "u an gryorum ki, ifac hrsnzla sizi iyiletirmeme bile izin

    vermek istemiyorsunuz ... ama bu konu hakknda daha konuaca

    z, neyse ki daha uzun zamanmz var ... "

    "Bekle bakalm," diye gld, benim kabul etmek istemediim

    esrarengiz bir tn vard sesinde. Pencereden Marius'un geldiini gryorum, paltosunun kaln,

    ynl yakasn omuzlarna kadar indirmi, caddenin sol tarafndan yukar doru ayan hafife srterek uarcasna yryor, pantolo

    nu slaklktan bacaklarna yapm, hi iyi grnmyordu.

    Dary iaret ederek, "Grne baklrsa ok fazla altnla gel

    miyor," dedim.

    Gisson Ana da bakt: "Altnla gelmiyor, evet, ama bir ey bulmu."

    Artk hibir eye armyordum; bir ey bulup bulmadn na

    slsa grecektik.

    Sonra cam kap gcrdad ve Marius ieriye girdi. Durumu ancak

    imdi grlyordu, topraa bulanm izmelerinden su damlyordu, pantolonu dizlerine kadar amura batmt, bu havada altn aramaya gidilirse olaca da budur.

    "Ayakkablarnz ve oraplarnz karp ocan yanna asn,"

    emrini verdi Gisson Ana.

    Benden gen olmasna ramen, Gisson Ana'nn serseriye sen

    diye hitap etmemesi houma gitmiti.

    Marius kendisine emredilenleri aynen yerine getirdi. Ocan yannda izmelerin kurutulmas iin duvara aklm iki demir kazk

    30

  • var, adam eyalarm oraya astktan sonra yalnayak masaya geldi.

    Ayaklan biimli ve olduka da temizdi.

    "Evet, haydi imdi ne bulduunuzu gsterin."

    Islak pantolonunun cebinden yeil renkli uzunca bir para

    kard. akmaktandan yaplm kamaya benzer ince bir bakt bu.

    Gisson Ana, ba, sararm, gl yal ellerine alrken, "lyi

    grmsnz," diyerek vd adam.

    "En az be bin yllk," dedim ben de.

    "Bunu Souk Ta'n orada m buldunuz?" Soruyu Gisson Ana

    sormutu.

    Bu artc deil, olduka akla uygun bir tahmindi. nk te

    peye adm vermi olan ve kukusuz nceleri 'Kelt Ta' denen ta

    plaka, besbelli eski Kelt rahiplerine ait bir sunakt. Bu sunak ken

    disinden de eski bir mabetin yerine kurulduu iin, orada zaman

    zaman bu tr eylerin bulunmas ok doald. Fakat Marius'un tam

    da oraya gitmesi, kar ve amura ramen bu eyi bulabilmesi artcyd.

    "Evet," dedi "bizim oralarda da byle eyler bulmak mmkn."

    "Nerede?" diye sordum.

    Marius istekle konuuyordu: "Dolomitlerde, bykbabam hala

    orada yayor."

    "Bir eyler yemek ister misiniz?" Gisson Ana ekmek somununu

    gsterdi.

    "Teekkrler," diyerek somuna uzanan Marius, akmaktandan

    yaplm bak elinde olduu iin, ban entikli tarafn ekmee

    saplamay denemiti.

    Gisson Arta fkeli denebilecek bir tavrla adamn elinden ekmek

    somununu ekip ald ve ha gstererek, "Bu kutsal," dedi, "b

    ak da kutsal, fakat ikisi ayn eyler. " Mutfak bayla ekmekten bir dilim kesti.

    Ta devrinden kalm bir kurban bann kutsall hakknda

    ne bilebilirdi Gisson Ana? Onun iin zaman yok muydu yoksa?

    Anlan nereye kadar gidiyordu?

    Ba elinde tutan Marius, Gisson Ana'ya anladn gstermek

    ister gibiydi ama sanki gayri ihtiyari bir hareketle ba kendi grt-

    31

  • lana dayad. Sonra glmseyerek ba cebine koyup ekmeini

    srd.

    "Dikkatli olun," dedi Gisson Ana, "baz eyler biliyorsunuz ama, yine de bildikleriniz ok az. Kt bir karm bu."

    "Bildiklerim, bakalarnn bildiklerinden daha fazla," diye yantlad Marius, hafif bir kendini beenmilikle. Bu szler beni de hedef

    alm olabilir. nk batan beri benimle karlamaktan memnun

    olmad izlenimini edinmitim.

    "lte tam da bunun iin dikkat edin kendinize, zira alun aramak istiyorsanz, dierleriyle aynsnz, evet hatta daha ktsnz, nk siz, onlardan farkl olarak, bilgiye sahipsiniz."

    "Peki altn denekle bulursam," diye grledi Marius.

    "Ayn ey," dedi Gisson Ana. "Kaba komediler vardr, bir de pi

    yesler, bu piyesleri biz, kutsal bir ciddiyetle izleriz, fakat onlar ne

    iseler yle kalrlar, yani aniden moda olan taklitler olarak." stek

    sizliine ramen adam iin bir dilim ekmek daha kesti; yaramazlk yapsa da bakmas gereken bir ocuk iin keser gibi.

    Oysa benim aklmda blge insanlarnn anlattklar bir efsane dnp duruyordu: Alun damarnn derinliklerine kadar giden tek

    galeri, girii, yukardaki da apelinin oralarda bulunan "Cceler

    Kuyusu" denen maden kuyusuymu. Girite ok geni olan galeri,

    daha sonra saysz kola ayrlarak son derece kk galerilerden oluan bir a meydana getiriyormu. Bu yeralt yollarn yapan cceleri oralardan sren ve yok eden, bizim de dahil olduumuz uzun boylu

    adamlarn hibiri, daha sonra, drtayak zerinde veya ylanlar gibi

    karn st srnerek de olsa, sonsuz kere, sonsuz dallanp budak

    lanm i ie gemi bu oyuncak dehlizlere girmeyi baaramam;

    hele dehlizleri ykseltmek, geniletmek isteyenler, yeralt hayvanlar tarafndan kuaulm, dan zerlerine kmesi sonucu kapana kslp ezilmiler. lmekte olan cce kraln lanetini dnyordum elimde olmadan ve bu dada alm halklar yutan, iinde insan

    yaamnn szlerek uutuu zamann o byk uurumu tyleri

    mi rpertiyordu.

    Tam bu anda, mutfan daa bakan arka kapsndan Mathias girdi ieri. Belli ki eve avluyu geerek gelmi, ykanp temizlenmiti. Uzun boylu, geni omuzluydu, gmleinin kollarn svam, kzl

    32

  • sakalyla bir bamelei andryordu, tamamen kaplad kapnn

    nnde muhafz gibi dikilmi yeni geleni szmekteydi. nk Mathias, enine boyuna ve yava dnr, allmadk olana hazrlanmak iin zaman tanrd kendisine.

    "Evet," dedi annesi, "bu Marius Ratti, Miland'n yanndan geliyor."

    Kzkardeini ve ailesini seven, enitesine de sempati duyan Dal

    Mathias, masamza gelip yanmza oturdu; ellerimizi skarken, bu

    blgedeki kyllerin, kent trenselliklerinden ok daha karmak, kat ve hassas olan adetleri gerei, masadaki uyumun onun geliiyle bozulmamas iin, ne hakknda sohbet ettiimizi sordu.

    "Ben altnn, denekle bulunamayacak kadar dan derininde

    olduunu dnyorum," diye yantladm.

    Mathias, madenciler gibi ar ar konuuyordu: "Altn arama

    denei, onu tutan insann parasndan baka bir ey deildir. nsan, baz dnemlerde altm hisseder, baz dnemlerde ise bakn veya kurunu ve baz dnemlerde de denek, insana sadece suyu gsterir. Zira insan, sadece gerekten ihtiyac olan eyi bulur, ama baka bir ey iin kendisini zorlamaya kalkarsa, denekten kt bir

    iaret alr ve talihsizlik yakasn brakmaz. Eski zamanlarda cce

    dehlizlerin, daha sonra da bakrn terk edilmesinin nedeni budur. Her eyin bir zaman var, insann buna uymas gerekir, nk zaman insann zamandr."

    Belki henz syleyeceklerini bitirmemiti, belki de ihtiyatl tarz gerei, dikkatli dinlendiinde fark edilecek mantksal boluklar

    doldurmadan nce ksa bir ara vermek istemiti. Fakat tez canl Ma

    rius, boluu yakalamt bir kez ve hzla sze girdi:

    "Evet, daa matkapla yaklarsanz, hazinelerini boaltmak iin altm stne getirirseniz, bu dediiniz doru olabilir. Ama ben denei elimde tutarken denek titremeye balar ve ben, tm hcrelerimle altm hissedersem, bu sadece ve sadece, yine altnn zaman

    nn geldii anlamm tar."

    Ellerini enesinin altna koyan Mathias Gisson'un sakallan par

    maklarnn arasndan fkrmt, gl kuvvetli insanlarn ou gibi o da glmeyi sevdiinden, Marius'un cokusunu komik buluyordu. Elbette adamla alay edip ona haddini bildirmeye kalkma-

    33

  • d, bir elini enesinden ekip glerek Marius'un dizine vurdu: "Bir

    sr neden ve kar-neden var. "

    Tencereyi ocan ak azndan ekip yerine baka bir tencere

    yerletiren Gisson Ana, "nsan, denei de ayn makineler gibi k

    tye kullanabilir ve ayn ekilde denek tarafndan ktye kulla

    nlabilir . . . Yapabileceim tek ey, sizi uyarmak, inanp inanmamak

    size kalm," dedi.

    "Hayr," diye bard Marius, kendisine zg o muzaffer nezake

    tiyle. "Beni atlatmaya almayn . . . neler yapabileceimi gsterme

    me izin verin ve bana sizi ikna etme frsat tanmadan nce glme

    yin Dal Mathias."

    Ayaa kalkan Mathias elinde bakr bir tel halka olduu halde

    hemen dnmt, hibir ey sylemeden Marius'a uzatt. Ben de

    ne olduunu anlamtm: Maden ararken bazlar bu metal halkalar

    tercih ederler.

    Marius kolay pes edecee benzemiyordu. Sanki savunacak ok

    eyi varm gibi, benim tahmin edebileceimden ok daha byk

    beklentisi olan biri gibiydi: "Bu durumda sizin bir ey bulamad

    nza armamam gerekir, bu denek falan deil, neredeyse bir

    makine . . . inden yaamn btn yumuaklnn akt canl s

    t aacndan yaplm bir denekle denemeniz lazm . . . Bunu daha

    nce hi denediniz mi?"

    "Ben hi denemedim . . . Bizler, denek olmadan da dan ne iste

    diini biliriz." Mathias avucunu, yerden biraz yksekte, diz seviye

    sinde tutarak adeta topra iitmek ister gibiydi.

    Darda yamur yava yava iddetini azaltm, sevimli mutfak

    biraz daha aydnlanmt. Marius susuyordu, biz de yle. Sonunda

    neredeyse yalvarrcasna konumaya balad: "Sizler dan ne iste

    diini biliyorsunuz ve o kadar kendinizden emin, o kadar kendinizi

    beenmisiniz ki, brakn kabul etmeyi, bakalarnn bilgisini dik

    kate dahi almyorsunuz . . . nce beni snayn, aranza aln, size hiz

    met etmeme izin verin, daha batan, beni snamadan benden kuku

    duymayn."

    Ayaa kalkm, durduu yerde yalnayak ve ba biraz ne eik,

    cezasn ekmeyi bekleyen birine benziyordu.

    Gisson Ana'nn btn dikkati adama ynelmiti, sonra sen diye

    34

  • hitap ederek unlar syledi: "Sen hizmet edemezsin, istesen bile

    yapamazsn ... Bilgin hakknda kukum yok, sadece bu bilginin bize yaran olmaz."

    "Yani beni reddediyorsunuz," dedi adam. "Ktlkle deil, zlerek," diye yantlad Gisson Ana. "Tamam." Adam, oraplaryla izmesini almak iin ocan ba-

    na yneldi.

    "Mathias sana kuru orap verecek," dedi yal kadn, slaklktan

    koyulam buruuk oraplara bir gz attktan sonra, "ne zaman istersen geri getirebilirsin." Adamn, kapnn yanndaki engelde asl, zeminde kk bir su birikintisi oluturmu yn atksn da ald, zerinde hala duran damlalar eliyle syrp ana bir sesle konutu:

    "Bunu aslnda kendin de yapabilirdin."

    Mathias ise, Marius'un teekkr ederek ald oraplar getirmi

    ti, sanki henz tamamen kopmam olmasna ramen evden uzaklam yitik bir oul yeniden yabanc ellere yollanyor gibiydi; evet, bu yitik oulu, ocakta hazr bekleyen yemee alkoyamayacaklar iin ac duyuyorlard, ama olup bitenlerden, konuulanlardan sonra baka trl davranmalar da olanakszd.

    "Yamur hafifledi," dedim "ben de gitmeliyim ... baka hastala

    nn da var." u an anne ile olunu yalnz brakmak doru olacakt. Anne ve oluna veda edip, Marius'la birlikte cam kapdan da

    rya ktk; belli belirsiz beyazla kapl gkyznn altnda yol, beyazms duvarlarla karanlk pencere camlarnn arasnda, kuruni,

    beyazms ve siyah bir renk karmaas iinde adeta fotoraf karesi

    gibi duruyor, yer yer kar bekleri grlyordu. Bizi nemli, yumuak

    kl rengi bir hava karlad, hi konumadan aaya doru inmeye baladk.

    Ky knda, "Hoakaln Bay Ratti," dedim. "Aaa, benimle aaya gelmiyor musunuz? "

    "Hayr, evime gideceim." Souk Ta diye anlan mevkiden daha

    yukarda, krmz kiremitli ats, am ormannn iinden ykselen

    evimi iaret etmitim. "Orada iki ev gryorum," dedi adam, "baka biri daha m var? " "Elbette."

    35

  • "Kim?"

    "Ha, eski inaat almalar srasnda idarecilik yapm biri . . . imdilerde motor vs. gibi teknik ilerle salyor geimini . . . "

    "Haa, radyo satcs." "Evet, o ii de yapyor." Olduka bilgili grnyordu: "Ad Wetchy." Yzndeki ifade

    kmseyici bir hal ald; belli ki komum houna gitmemiti.

    Sonunda, "Hadi o zaman," dedim baka sorulardan kurtulmak

    iin, "ben sola dnyorum." "Gle gle Doktor Bey," deyip uzaklat. Yenilgisinin tan olduum iin bana kin besleyeceini dn

    dm. Ama bana ne zarar olabilir ki? Ormann kenarnda ilk idem iekleri amt.

    36

  • iV

    Paskalya zamanyd, beyaz bulutlar, serin mavi gkyzn, baka bulutlann gemesi iin boaltmak zere, batya, arkasnda yitip gittikleri Kuppron'a doru, gevek sralar halinde ekiliyorlard. llkbahar artk gerekten gelmiti, sahici, yumuak ve dayankl; martn ilk gnlerindeki o korkutucu ilkbahar patlamasndan eser kalmamt, gkyznn mavisi, insann bedenine, hani yadnda, bizde giysilerimizi karma istei uyandran, hafif bir yamur gibi yumuak serpitiriyordu.

    Epeyce erken aaya inmi, kyn kuzey kenan boyunca tarlalar arasndan geen yolda yrmeye balamtm. Kyllerin bahelerini kolaylkla grebiliyordum, meyve aalan henz tomurcuklanmt, biraz yukanda yolla karlaan dzensiz ve oynak tahta itler, yeil yosun eritlerle kaplyd, bahelerle yol arasnda kalan hendek, ot ve devetabanyla dolmutu. Fakat daha imdiden yeillenmi ayrlar ve tarlalar, gkyzn kk yudumlarla iiyor, bu,

    yeryznde hafif ve oyunbaz esintilere neden oluyordu, byle sabahlar, sadece denizin hafif dalgal olduu afak vakitlerinde grlr. ok yaknda ayrlar nergiz iekleriyle dolacak.

    Strmler'in iftliiyle mezarlk arasndaki yoldan kye saptmda, kiliseye giden yolda kymzn din grevlisi Papaz Rumbold'la karlatm. Kanszlk eken Papaz Rumbold, glgeye benzer hastalkl varln, papaz konutunun drt duvan arasnda, neredeyse grnmez biimde srdrr; belki lme kar koymak istemedii, belki vizite cretinden ekindii, belki de ondan vizite creti almayacam bildii iin benden hi yardm istemez. Bir keresinde, kanszla iyi geldiinden, mmkn olduu kadar ok cier yemesini nermitim, Sabest, onun iin cier ayrabilirdi. Yant olarak aldm donuk yz ifadesi, bylesine pahal yiyecekleri alamayacan ima etniiti. "yleyse ok spanak yiyin, efendim," demitim, zira ok sevdii gllerinin de bulunduu bakmsz bahesindeki birka sebze tarhn kendisinin ektiini biliyordum. Honutlukla ban sallad. "Evet, evet, spanak ok salkl bir yiyecek."

    37

  • Yine de iyi anlayoruz, istemeden de olsa, onu, neredeyse her zaman ge ardm iin, bana kzmyor.

    Ksa sre nce yine yataa dtn duymu ve benim yardmm olmadan ayaa kalkmaya almamas ynndeki bilinen sitemimi yinelemitim.

    Bazen madurlarda tank olduumuz incinmi mizah duygusuyla yle dedi: "Siz de benim hizmetimi olduka seyrek talep ediyorsunuz, Doktor Bey."

    "Haklsnz, Papaz Efendi, Tanrmzla yaptm anlamay biliyorsunuz . . . Paskalya, Pantkot yortusunda ve Noel'de onu ziyaret edeceim, geri kalan zamanda o benimle ilgilenecek. . . "

    Hafif eik suratyla glmsedi, insan ister istemez, kn, iinden ban kararak bakt kaln atky aryordu: "Yaptnz doru deil, Doktor Bey, hi doru deil."

    "nemli olan kiliseye gitmek deil. . . bunu herkes kolayca yapabilir . . . eer baka eyler doruysa."

    "Evet," dedi sadece ve i geirdi. Kyllere kar olduu gibi bana kar da rkekti, biraz rahatlamas iin biraz zamana ihtiya vard. . Sannn boyum posum nedeniyle beni de kyllerden sayyordu. Boyu gsme ancak ulayordu.

    Aynca ikimiz de, konusu din olan bir tartmaya balamak istemiyorduk.

    "Yaknda baheniz ok gzel olacak," dedim. Fakat papazn inancnn da, baheye tatl kokular yayan gllerin ekili olduu o kk blgeden daha teye gitmedii geldi aklma. Bahvanlar ounlukla byledir.

    Yine i geirdi. "Yapabileceim eyleri severek yapyorum za-ten . . . ama kilisenin atsna bakn . . . at oluklar tamamen gitmi ve evde . . . ah hi balamasam daha iyi . . . "

    "Kimsede para yok, Papaz Efendi." "O kadarna yeterdi. . . fakat kyller, pazar gn kiliseye gelip

    vaazm dinlemekle grevlerini yerine getirdiklerini dnyorlar. . . "

    "Gryorsunuz, kiliseye gitme konusunda haklym." "lki kez belediye bakanna gittim . . . " "Bakan, Lax olmadan hibir ey yapmaz, o da berbat bir dinsiz."

    38

  • Lax, Belediye Meclisi'nin en nemli ve etkin yesi. Papaz efendi, ciddi olup olmadm anlamak iin beni yandan

    szyordu ve sonra pek de gl olmayan mizahndan bir glge daha uurdu: "Dinsiz mi? Bence hepsi dinsiz . . . ha karyor olsalar bile, hepsi dinsiz."

    "nsan, dikkafal bir hayvan, Papaz Efendi." "Tabii ki . . . " Zayf gsnden haere sesine benzeyen bir glme

    sesi kmt, " . . . dikkafal . . . Bu durumda vaaz hibir ie yaramaz, onlara dinsiz dediim zaman alnyorlar, ama te yandan meyhaneye gittiklerinde belki de bununla vnyorlardr. "

    "O kadar da kt deildir sannn." Bana aadan bakyordu: "Hepimiz insanz . . . dikkafal insan

    lar . . . " "Bundan hi kukum yok." "Aslnda hepimiz, insann gerilemesine ne kadar az kaldn bi

    liyoruz . . . hayvann altna dmesine: Tanr'nn benzeri olarak kalmak, kimse iin kolay klnmamtr."

    Neredeyse, Tanr sohbetinde bulacaktk kendimizi, oysa benim amacm son derece basitti, hayvanlarn, hatta ieklerin daha stn olduunu ifade etmek istemitim.

    "Evet, iekler," dedi din adam, yz iten gelen gsz bir kla aydnland.

    Bu arada paskalya anlar susmutu; kulenin ak braklm kapsndan neeli olduklar grlebilen anc ocuklar, an son kez aldktan sonra ipi brakp, evrelerinde onlarn yerinde olmak isteyen birka arkadalar olduu halde, salonu terk eden virtzler gibi dar ktlar. Papaz efendinin kilisenin levazm odasna gitmesi gerekiyordu. En gayretli rahibeler oktan gelmi, kilisenin bahesinde nlerinde balarn edikleri halarn arasnda bir aa bir yukar yryorlard, kilise dolmaya balamt.

    Ah, org sesi; bulutlarn rzgarn, dalarn rzgarn, bulutlarn ve dalarn kvrmlanan dalgalarn bir araya toplayan, dalp giden inancn burada yer bulabilmesi, hala gotik duvarlar zerinde duran rm atnn altnda, daha gl, daha elle tutulabilir olabilmesi iin, yeryznn rzgarla yaylan btn eitlilii, kk bir ky kilisesinin zaman ve mekan iine sabilsin diye basit bir retme-

    39

  • nin ald orgun sesi. Cemaat, hi durmadan eserek hedefini arayan rzgar gibi inansz, iman gibi inansz, dinledikleri org sesinde ve eitli biimlerde ibadet ederken ekle brndrd szde bir araya gelmek iin, ykseklerden aaya inmiti: lte, her an dilini yandan aa sarktacakm hissini veren, buldog kpeini andran san suratyla hasis Krimuss orada, gzlerini at kriine dikmi bakyor; iki avlak edinebilecek durumda olmasna ramen, daha ksa sre ncesine kadar kaak avlanan kyn gerek hakimi zengin Robert Lax orada, koyu, siyah gzleriyle kasl gbeinin zerinde kavuturduu ellerine bakyor; tamamen beyazlam ksa kestirdii salanyla belediye bakan orada, iftiden ok fnncya benziyor, mnldanarak ve parmayla takip ederek dua kitabn okuyor; Miland ailesi orada, kadn bana, kaln ile rlm siyah bir barts balam, gzleri kapal, kendi iine bakyor; kzlerinden ald bo ve ar baklan, u anki kutsal eyleme ynlendiren Bartolomeus Johanni orada; kansn hasta yatanda brakp gelmi denizcileri artran sakalyla neeli Suck orada, aralannda Dal Mathias'n da bulunduu Yukan Ky'den bakalan da var. Herkes, mezarln mjdecisi olan pirin veya porselen zerine adlan yazl sralara, mmkn mertebe rtbe ve itibarlanna gre oturtulmu. Bahvan-papaz, altna hal denmi sunak masasnn zerine yerletirilmi Meryem Ana'nn resmi nnde eiliyor, Meryem'in kucanda, rzgann hareketlendirdii yldz mavisi pelerininin kvnmlanna sard, barok slubuyla izilmi ocuk lsa var. tiip kakan, kavga eden, huu iinde bir melek srs olarak tanmlanabilecek dier ocuklar ise, koroya ayrlan balkonda toplanmlar, burada oturduu zamanlar koro efi adn alan mzik retmeninin, gzlk camlarnn arkasndan bakan gzleri, ocuklann zerinde.

    Marius, benim biraz temde, balkonu tayan iki direkten birine, her zamanki kaytsz tavnyla yaslanm duruyor, gzlerini, bir maden oca kazasnn anlatld duvar resimlerinden birine dikmi, bu duruu tasarlad apak. Tavnnda ak bir bakaldm var, Miland'n evinde kalan biri olarak kiliseye gitme geleneine uymu olmas, nihayetinde o kadar da byk bir ihlal saylmaz. Bir sre sonra onu izlediimin farkna vanyor, gzleriyle biraz alayc, biraz nazik selam verdikten sonra aniden yok oluyor ortadan. Daha sonra, kilise

    40

  • sokann kndaki anayolda, buraya zg hiyerarik bir dzenle gruplam kyllerin arasndan geerken de ortalkta grnmyor. Yal kyller, gen kyller, Yukar Kyller, erkek ocuklar, ok az topraa sahip gndelikiler ve iftlik iileri, yzyl nce burada nasl dikiliyorlarsa yle dikilmi duruyorlar; olup bitenin bilincinde deiller, biraz nce gerekleen, akla uygun olmasna ramen anlalmaz dinsel olayn, gndelik hayattan ve meyhaneden tamamen ayrlmamas gerektiini, byk olaslkla sadece hisseden, gruplap yeniden dalan bu insanlarn arasnda, kadnlar, le yemeini hazrlamak iin uuan nlkleriyle evlerine yetimeye alrlarken, ounluu tarafndan selamlanarak ve onlarn selamlarna karlk vererek dolatm anlarda da Marius'u gremiyorum. Hi armyorum buna. Gezgin hangi gruba dahil olabilir? Hibirine. Hibir grup onun yokluunu hissetmiyor. zerinden ilkbahar rzgar ve ilkbahar bulutlarnn gelip getii ilkbahara zg gkyznn altnda dikiliyorlar, gnein aydnlatt duvarlarn nnde siyah giysileri iyice belirginleiyor, her giysinin iinde plak bir adam, her adamn iinde, biraz dinginletiinin farkna varmayan ve yeniden rzgar ve bulut olmadan nce sabrla bekleyen plak bir ruh var. Sadece rzgar bu ruhlarn arasnda deildir, sadece rzgarn, hep hareket halindeki rzgarn yokluu hissedilmez.

    nemli pazar ayinlerinde muayene iin pek gelen giden olmaz, kendilerini bayrama saklarlar. Yani birahaneye uramak iin zamanm var. Bu da geleneklerden biri.

    eri girdiimde, yine Suck konuuyor, douya zg bir tr masalc rolnde, bu rol kendisine uydurmu, belki bakalarn kandrmaktan holandndan, belki de sadece anlatmay sevdii iin:

    "Evet, Vellerden sz ediyorsunuz da . . . Veller hakknda ne biliyorsunuz ki . . . "

    Gen kyllerden biri "Ohooo," diye bard. "Demek savata orada olduun iin, haklarnda bilgi sahibi ol

    duunu dnyorsun . . . peki sen ne olarak yaptn askerliini? Topuydun, Vellerin zerine uzaktan ate ettin, zaten atlarn kullanlmad bir sava nedir ki? Byle bir sava boktandr . . . oysa benim babam atl askerdi, gerek bir svari ve Novara'da gerek bir savaa katld. . . "

    41

  • Yuvarlak, denizci sakaln svazlayp tecrbeli bir anlauc olarak soluklanma aras verdi.

    "yi gnler, Doktor Bey," .dedi verdii aray doldurmak iin, ben de "merhaba, Suck," diye yant verdikten sonra, mevkime uygun olarak Belediye Bakan, Lax, surat buldog kpeklerine benzeyen Krimuss ve kei sakall Selbander'in oturduklar masada yerimi aldm, bu arada Sabest biram getirip nme koydu. Ara bitmi, Suck konumasna balamt:

    "Evet, babam svariydi, sakal da, benimkinin aynyd, zaten ben de bugn sakalm onun erefine ve ansna byle tayorum, babamn salarna o zamanlar ak dmemiti daha. Evet, svari arkadalaryla birlikte, talya denilen ovaya giden yollan katetmiler. At srtndaki yolculuklarn, talyan scann iine doru srdryorlarm. Bu scan nasl bir ey olduunu bilmezsiniz. Dnya, adeta altndan bir frndr, zerinde kzl gkyz durur . . . "

    Yine kk bir ara verdi. "Yoksa bana inanmyor musunuz? Ekinlerinizi bierken duda

    nzn zerine yuvarlanarak den terin acsn tattnz iin, bu sca bildiinizi mi dnyorsunuz? Bizde de gnein bu kadar etkili olduunu mu dnyorsunuz? Bok etkili! Denizin yardm olmakszn gne nedir ki? Buralarda denizi, ancak dan en tepesine ktnzda hissedebilirsiniz, zaman zaman sizi da keilerinin yanna ekmesi bundandr . . . "

    "Sus Suck," dedi Lax. " . . . Ama orada, orada deniz var, insan grmese bile denizi his

    seder, denizin tuzu gnee ykselir, gnele dolar, gnein ssy

    la aaya inerek hayvanlarn ve insanlarn teri olur, ayn zamanda zeytinlerin ak yeili ve zmlerin koyu tatlsdr deniz. Hi zeytin grdnz m? Hayr, grmediniz. Sizler asma ktn bile bilmezsiniz . . . "

    "Nasl yani," diye sesini ykseltti Krimuss, "Yukar Ky'de asma ktnz de mi var sizin?"

    "Hayr," dedi Suck, "ama bizim baka eylerimiz var, babam ve Vellerle ilgili bir eyler anlatrken szm kesme, Krimuss. Yani, babam btn bunlar grm, o ve arkadalar, at srtnda, zeytinliklerden ve zm balarndan gemiler, dudaklarnda denizin tu-

    42

  • zunu tatmlar ve tabii talyan kzlarn hayal ediyorlarm sevin iinde."

    "Hikaye imdi ilginleecek." Yanmda oturan Lax konumutu. "Elbette," dedi Suck, "dikkatle dinlemeye devam et Lax, bak bu

    anlatacaklarm da ilgin. O scakta atn srtnda yol almaya devam etsen ve gznn dedii hibir yerde tek bir insan bile grmesen, sen de bu tr beklentiler iinde olurdun. Ortalkta tek bir canl bile yokmu. Zaman zaman kendilerine 'Acaba dman nerede?' diye soruyorlarm, ama henz dmanla da karlamamlar. Bizim kylerimize benzemeyen, kasabay andran kylere, bazen ehirlere de rastlyorlarm, fakat her yer l gibiymi, nk getikleri yerlerde halk, ya kam, ya da evlerine saklanmlar. Atllar, gerek kendileri, gerekse de atlan iin suya ihtiya duyduklarnda iftliklerin iine girmek zorunda kalyorlarm, uzun mzraklaryla evlerin kaplarn krmlar. Evlerden birinde bir adama rastlamlar, adam bunlara kuyuyu gstermi, hatta hayvanlara su verirken onlara yardm bile etmi. Ancak ileri bitince gsn ap, 'Evviva Garibaldi!' diye barm, adamn sesinde lmn tns varm, askerlerin mzraklaryla gsn delmesini istiyormu. Daha o zamanlar henz babam olmayan babam, glmek zorunda kalm ve mzrann ucuyla adamn plak gsn gdklam. Sonra da atlarna binip gitmiler. Veller byledir ite. Vellerle ilgili anlatmak istediim ey buydu."

    Bu hikaye Marius Ratti'nin etrafnda dnmyor muydu? Tccarlara zg bnlyle sadece meyhaneci glm, topluluun kendisine baktn fark edince de yle demiti: "Belki de baban bakasnn gsn gdklamtr. . . deil mi, Bay Suck? Mzra da olduka ksaym demek? Ha? ok ksa bir mzrak. . . " Parmaklaryla penis uzunluunu iaret etmiti.

    Tabii ki glmeler oldu. lnsanlann, anlalmas g ve karmak sorunlara deinildiinde, bunlar kabul etmemesi ve o eylerden duyulan huzursuzluun ve korkunun stn rtmeye almas kadar sama ve baya hibir ey olamaz. Lax, tam o srada yaknnda bir eyler yapan garson kadnn gslerini gsterdi.

    Sadece ikinci uzun masada oturan Dal Mathias homurdanmt: "Hepiniz pisliksiniz."

    43

  • Fakat, glmek iin hibir frsau karmayan Suck'a, hasta kan

    sn biraz unutmak iyi gelmi olmalyd, snuyordu, grlt biraz

    hafifleyince, "Oralarda bir kardeim olabileceini reddedecek son

    insan benim, dman lkede birok ocuk var . . . "

    Suck'la birlikte ilk masada oturan biri, "ikinci bir Suck fazla ge

    lir," dedi.

    "Korkmana gerek yok," diye bard Suck, "dili talyanca olaca

    ndan, kesinlikle benim gibi konuamayacaktr, . . . ama buraya ge

    lebilir pekala. Neden olmasn? Btn sava ocuklar huzursuzdur,

    oradan oraya dolap kardelerini ararlar. Evet, o her an gelebilir,

    benim gibi yan ban alm, byle sakal brakm olsa da . . . "

    Herkes kapya bakyordu, sonra tekrardan kahkahalar koptu.

    "Bunu gerekten mi sylyorsun?" diye sordu Miland, belli ki

    sava ocuklar hakknda bir eyler dnyordu.

    "Bir bu eksikti," dedi belediye bakam, "tek eksiimiz btn

    serserilerin gezgin birer sava ocuu olmas, zaten bu insanlarla

    yeterince skntmz var."

    Yanmda oturan kei sakall, "Yangn karyorlar," tespitinde

    bulundu.

    "alp rpmyorlarsa yangn karmalarna gz yumabilirim,"

    diyen Lax, kendi szlerine yksek sesle gld.

    Suck onu anlamt: "Zaman zaman, bir ambarn yanmas, iyi

    dir . . . iinde ne olduunu sadece ifti bilir . . . "

    "Byle eyler konuulmaz," diye uyard belediye bakam.

    "Wetschy burada deil ki," dedi Lax, birasn sonuna kadar ier

    ken. "Sabest bir bira daha."

    Wetschy ayn zamanda sigorta temsilcisi.

    Kei sakall konuyu srdrmekte srarlyd: "Yangndan gelen,

    yangn karmal."

    Kt dnceli Bartolomeus Johanni, "ingenelerin hepsi hay

    vanlara by yapyor," dedi.

    Havann iyice snd le ncesi saatlerde hzla iilen iki baz

    larm arpm 0labilir, zellikle de Ludwig Krimuss'u; yerinden kal

    kp buldog kpeklerine benzeyen san azyla konutu: "Gezginler,

    lmden kaarlar."

    iftlik iilerinin oturduu ikinci uzun masada Andreas ban

    44

  • sallad: "Ve gittikleri yere lm de gtrrler." Piposunu emmeye devam etti.

    Miland, sakin bir sesle yant verdi Andreas'a: "lm her yerdedir, istediin her yerde, atda, bahede . . . lm bir yabancnn getirmesi gerekmez."

    Fakat daha yerine oturmad ve sarholarn yapt gibi iyice eildii iin, saatinin, nazarlk, demir para ve gm yarmayl zinciri, masann zerinde sallanan Krimuss, dolanan diliyle bard: "lm, yanmzda olsa da, o bizim lmmz ve dostumuz . . . ama bizim yabanc bir lme ihtiyacmz yok."

    Bir eyler sylemem gerektiini dndm. "Bence, iinizden birileri lm bir yerlerde oturmu grrse, hemen doktor arsn."

    "Her ey daha abuk olsun diye . . . deil mi Doktor Bey?" diye bard Suck, kopan kahkahann iine doru, bu kez artk herkes bana glmeye balamt.

    Suck'un yannda oturan tombalak Strm hayretler iindeydi: "Tanr biliyor, ben hibir yerde lm otururken grmedim."

    "Haklsn, Strm," dedim, "biz sadece hayat gryoruz, ben de lme arlmak yerine douma arlmay yelerim."

    Dal Mathias glerek, "Ama yine de ayn ey," diye kart sze. "Sus, Dal Mathias," dedi Krimuss, sarholarn fkeli enerjisiy

    le, "bize yukardan bakan dadaki lm, o da yabanc bir lm . . . onun srtn yere getireceiz . . . eer gelirse onu boup paralarn etrafa saacam