HALİDE E A · 2018. 12. 18. · HalideEdipAdıvar’ınCanYayınları’ndakidiğerkitapları:...
Transcript of HALİDE E A · 2018. 12. 18. · HalideEdipAdıvar’ınCanYayınları’ndakidiğerkitapları:...
HALİDE EDİB ADIVAR
KENAN ÇOBANLARI
MASKE VE RUH
CAN SA NAT YAYIN LA RI YAPIMVEDAĞITIMTİCARETVESANAYİA.Ş.HayriyeCaddesiNo:2,34430Galatasaray,İstanbulTelefon:(0212)2525675/2525988/2525989Faks:(0212)2527233canyayinlari.com/9789750738043yayine[email protected]No:31730
©2018,CanSanatYayınlarıA.Ş.Tümhaklarısaklıdır.Tanıtımiçinyapılacakkısaalıntılardışındayayıncınınyazılıizniolmaksızınhiçbiryollaçoğaltılamaz.
KenanÇobanları:1.basım:OrhaniyeMatbaası,1334(1918)MaskeveRuh:1.basım:RemziKitabevi,1945CanYayınları’nda1.basım:Temmuz2018,İstanbulBukitabın1.baskısı2 000adetyapılmıştır.
Çevrimyazıveyayınahazırlayan:MustafaÇevikdoğan
Düzelti:MertTokurMizanpaj:AtahanSıralar
Kapaktasarımı:UtkuLomlu/LomCreative(www.lom.com.tr)
Kapakbaskı:SanerBasımHizmetleriSan.veTic.Ltd.Şti.MaltepeMah.LitrosYolu2.MatbaacılarSit.No:2/42BC3/4 Zeytinburnu,İstanbulSertifikaNo:35382
İçbaskıvecilt:TürkmenlerMatbaacılıkReklamSan.veTic.Ltd.Şti.MaltepeMah.GümüşsuyuCad.No:16-18 Topkapı,İstanbulSertifikaNo:12584
ISBN978-975-07-3804-3
HALİDE EDİB ADIVAR
KENAN ÇOBANLARI
MASKE VE RUH
OYUN
Ateşten Gömlek, 2007
Handan,2007
Mor Salkımlı Ev, 2007
Sinekli Bakkal, 2007
Türk’ün Ateşle İmtihanı, 2007
Vurun Kahpeye, 2007
Son Eseri, 2008
Yolpalas Cinayeti, 2008
Tatarcık, 2009
Türkiye’de Şark-Garp ve Amerikan Tesirleri, 2009
Âkile Hanım Sokağı, 2010
Kalp Ağrısı, 2010
Zeyno’nun Oğlu, 2010
Çaresaz, 2011
Sevda Sokağı Komedyası, 2011
Kerim Usta’nın Oğlu, 2012
Dağa Çıkan Kurt, 2014
Yeni Turan, 2014
Hindistan’a Dair, 2014
Ateşten Gömlek(sadeleştirilmiş), 2014
Vurun Kahpeye(sadeleştirilmiş), 2014
Türkiye’de Şark-Garp ve Amerikan Tesirleri II, 2015
Döner Ayna, 2015
Sonsuz Panayır, 2016
Halka Doğru, 2017
HalideEdipAdıvar’ınCanYayınları’ndakidiğerkitapları:
HALİDEEDİBADIVAR,1882’deİstanbul’dadoğdu.ÜsküdarAmerikanKızKoleji’ndeokudu.1908’deyazmayabaşladığıkadınhaklarıhakkın-dakiyazılarındandolayıkimikesimlerindüşmanlığınıkazandı.31MartAyaklanmasısırasındaMısır’akaçmakzorundakaldı.1909’dansonraöğ-retmenlik,müfettişlikyaptı.BalkanSavaşıyıllarındahastanelerdeçalıştı.1919’daSultanahmetMeydanı’nda,İzmir’inişgaliniprotestomitingindetarihîbirkonuşmayaptı.1920’deAnadolu’yageçerekKurtuluşSavaşı’nakatıldı.Onbaşıveüstçavuşrütbelerialdı.SavaşıizleyenyıllardaCumhu-riyetHalkFırkası’ylafikirayrılıklarınadüştü.Bununsonucunda1917’deevlendiğiikincieşiAdnanAdıvar’labirlikteTürkiye’denayrıldı.İlerleyenyıllardakonferanslarvermeküzereABD’yegitti,MahatmaGanditara-fındanHindistan’açağrıldı.1939’daİstanbul’adönenHalideEdib,1940’taİstanbulÜniversitesi’ndeİngilizFilolojisiKürsüsübaşkanıoldu,1950’deDemokratParti listesindenbağımsızmilletvekili seçildi.1954’te istifaederekevineçekildi.1964’teöldü.
9
Yayıncının Notu
Bu kitabı hazırlarken yazarın diline, üslubuna, kelime ter-cihlerine müdahale etmedik; sadece imlasını günümüz kuralla-rına uyarladık. Artık pek kullanılmayan Arapça, Farsça kelime-ler için kitabın sonunda bir sözlük hazırladık. Yabancı kelime-leri de özgün şekilleriyle yazmaya çalıştık. Gündelik hayata ve döneme dair gerekli bilgiler için sayfa sonlarına dipnot düştük.
Yazarın 1914’te kaleme aldığı Kenan Çobanları, ilk olarak 1918’de basılmıştı. Elinizdeki kitabı, bu baskıdan günümüz harf lerine aktardık. Maske ve Ruh’u hazırlarken de 1945’teki ilk baskıyı esas aldık. Perde, sahne numaralarındaki maddi ha-taları düzelttik. Her iki kitabın hazırlanmasında da gerek gör-dükçe diğer baskılara başvurduk.
Kenan Çobanları
Opera
Üç perde
Bestekârı: Vedi Sabra
13
Eşhas1
Yusuf ÇobanYusuf Mısır melikiAsenat Mısır melikinin zevcesiYahuda NaftaliRubenŞimonGadDanYekşan MabeyinciRakkaseler, hizmetkâr, iki yelpazeci
1.OyundakiisimlerinyazımındaKitab-ıMukaddes’tekikullanımlarabağlıka-lınmıştır.(Y.N.)
} Yusuf’un biraderleri
15
Gökte kızıl bir güneş. Yerde kızgın sıcaklığın bir nabız gibi atarak çatlattığı bir mera, Burası Dotan Merası1. Şurada burada birkaç hurma ağacı var. Yakup’un çoban evlatları, altın da dinleniyorlar. Sürüleri Şeria2 kenarında geviş getiriyor. Çıngıraklar susmuş. Mera, hilkatin ilk günleri kadar sessiz. Etrafta yuvarlak, nihayetsiz bir altın çöl. Ve onu örten kızıl gü neşli, par lak, mavi bir kubbe. Bu muhteşem sıcaklık insanı, hayvanı ve çölün bütün zerratını yakıyor, kavuruyor. Belki de dinleseler kumların kavrulduğunu, suların kaynayıp kurudu ğunu çobanlar duyabilirler fakat onlar ancak iki ses duyuyor lar. Biri ta uzaklardan gelen kaval. Biri de bu sema. Bu hara retle, bu ateşle kavrulan ihtirasın kaynayışı. Biraz sonra bu ihtiras, beşeriyetin ilk facialarından birinin ilk perdesini oynayacaktır.
GADZannetme ki Yusuf sade sizin kabahatlerinizi söylüyor. Aynı zamanda bizim de cariyeden olduğumuzu unutmuyor.3 Lea’nın çocuklarına yapamadığını bize yapıyor.
1.SamiriyeDağlarıileKarmelSıradağlarıarasında,AkdenizOvası’ndanYizre-elVadisi’nedoğalbirgeçitoluşturanova.ŞamveMısırarasındakiticaretyoluburadangeçerdi.(Y.N.)2.ÜrdünNehriolarakdabilinir.(Y.N.)3.“Yakup’unonikioğluvardı.Lea’nınoğulları:Rupen–Yakup’unilkoğlu–,Şimon, Levi, Yahuda, İssakar, Zevulun. Rahel’in oğulları: Yusuf, Bünyamin.Rahel’incariyesiBilha’nınoğulları:Dan,Naftali.Lea’nıncariyesiZipla’nınoğul-ları:Gad,Aşer.”(EskiAhit,“Yaratılış”,35:23-27).(Y.N.)
BİRİNCİ PERDE
16
NAFTALİHayır! Hayır! O Rahel’in cariyesi Bilha’dan olduğumuz için kardeşler ve bütün kabile önünde bizi tezlil ediyor, yüzümüzü yere getiriyor. Her akşam sürülerle döndüğü-müz vakit o tıpkı Rahel’in gözlerine benzeyen siyah göz-leriyle babamızı herkesten evvel görüyor, yanına sokulu-yor, Gilat Dağı’nın1 keçileri kadar siyah saçlarını2 baba-mın beyaz saçına karıştırıyor. Çölün ılık rüzgârları gibi nefesi babamın kulaklarından ta canına giriyor. Orada Rahel’nin eski kudreti, eski ateşiyle babamı aleyhimize tahrik ediyor. Merada sessiz, dalgın, bizi görmez gibi ko-yunların arasında dolaşan bu çocuk, görmüyor musunuz, nasıl akşamları ateşli, kudretli, azametli oluyor.
YAHUDASizin gözleriniz akşam güneşleri gibi kızıl. Yüzünüz ga-zaplı, ağzınız köpürüyor, ne var?
HEPSİBiz ebediyen fakir, biz İsrail’in asil evlatları olduğumuz halde bizden sonra gelen bir küçük evladın kölesi. Rahel’ in zürriyeti önünde böcekler gibi yerlerde sürünüyoruz.
YAHUDAYusuf, Yusuf, o nedir ki, bir çocuk! Sonra onu İsrail sevi-yorsa ne olur!
DANÖyle ya, ne olur!
1.ŞeriaNehri’nindoğusundayeralanbirdağ.(Y.N.)2.“SiyahsaçlarınGilatDağı’nınyamaçlarındaninenkeçisürüsüsanki.”(EskiAhit,“EzgilerEzgisi”,4:1).(Y.N.)
17
YAHUDANe iyi hatırlarım. Bir gün akşam vakti, çok sene oluyor. Rahel’in çadırında bir kadının boğuk hıçkırıklarla ağladı-ğını duydum. Sürümde ölen bir oğlağı babama haber vermek için gidiyordum. Hemen sürünerek çadırın arka-sından bir yer bulup içeriyi gözetledim. Babam karanlık-laşan çadırın direğine dayanmış, Rahel yüzüstü, başı ba-bamın ayakları üstünde ağlıyordu.Alacakaranlıkta bütün gömleği üzerine yayılan saçları dalgalarıyla aysız, yıldızsız gecelerde Şeria’ya benziyor-du. O zaman canımda biraz rahat hissettim. Annemin talihi için onun topraklarda süründüğünü görmek ne iyi bir şeydi. Birdenbire babamın ayaklarındaki siyahlıktan acı acı, “Bana bir evlat ver, yoksa öleceğim!” diye bir fer-yat yükseldi. O vakit sürülerde oğlakları haykıran koyun-ların seslerini işitir gibi canım karıştı. Babamın gözleri kırmızı, boynundaki damarlar şişmişti. “Kadın, ben Rab Yehova mıyım ki sana evlat verebileyim!” diye gürlediği-ni işittim. Ertesi gün ilk ışıkta biz sürülerle giderken ba-bam Gilat Dağı’nın ta tepesinde elleri turuncu göklerde, yüksek sesle Rahel’i meyvedar etmesi için Rabb’e yalva-rıyordu. Sonra Rab onun duasını kabul etti, Yusuf doğdu.
ŞİMONŞimdi neredeyse, ne yaptığımızı görmek, kabahatlerimi-zi anlayıp babama söylemek için gelir.
NAFTALİÖyleyse yavaş konuşunuz. Hele Yahuda’nın sesi bütün çölü tutuyor.
YAHUDANasıl yavaş konuşunuz! Çıkar Gilat Dağı’nın tepesinden Yusuf’a haykırırım. Daha dünkü çocuk! Sürünün koçları oğlaklardan mı kaçacak! Aslanlar tilki yavruları önünde titreyecekler mi!
18
ŞİMONNaftali, biz Lea’nın oğulları sizler gibi cariye çocukları de-ğiliz. Biz ilk kadının, Yehova’nın gözünde izzet ve lütuf bulan kadının evlatlarıyız. Biz gazaplanınca hükümdar oğullarını katletmedik mi! Biz hiddet edince sığırları par-çalamadık mı! İsrail bile bizim kılıcımızı zulüm aleti diye tavsif etmedi mi! Biz yumuşak, siyah gözlü Yusuf’u istersek aynı kılıçla parçalarız.1
DANNasıl, Ruben hiç razı olur mu!
NAFTALİEvet, Ruben, Ruben daima Yusuf’a şefkat besler, Ruben, o bir kadın gibi yumuşak. O sade kaynaklarından su çeken kızların testilerine bağlı, o geceleri ayı, sabahları güneşi bekler. O, o çölün yıldızları, göğü, suları ve kaynakları bir de kadınlarına bağlanmış. Onu dinler miyiz!
DANEvet, bakın o hiç lakırdı söylüyor mu! Daha geçen gün rüyasında tarlada başakları bağlarken onun demeti diki-lip durduğunu, bizim demetler onu kuşatıp arzı ubudi-yet ettiğini görmemiş mi!2
1.“ÜçüncügünerkeklerdahasünnetinacısınıçekerkenYakup’unoğullarındanikisi–Dina’nınkardeşleriŞimonveLevi–kılıçlarınıkuşanıpkuşkuuyandırmadankentegiripbütünerkeklerikılıçtangeçirdiler.Hamor’laoğluŞekem’ideöldür-düler.Dina’yıŞekem’inevindenalıpgittiler.SonraYakup’unbütünoğullarıce-setlerisoyupkentiyağmaladılar.Çünkükızkardeşlerinikirletmişlerdi.Kenttekivekırdakidavarları,sığırları,eşeklerielegeçirdiler.Bütünmallarını,çocuklarını,kadınlarını aldılar, evlerindeki her şeyi yağmaladılar.” (Eski Ahit, “Yaratılış”34:25).(Y.N.)2.“Yusufbirdüşgördü.Bunukardeşlerineanlatıncaondandahaçoknefretettiler.Yusuf,‘Lütfengördüğümdüşüdinleyin,’dedi.‘Tarladademetbağlıyor-duk. Ansızın benim demetim kalkıp dikildi. Sizinkilerse çevresine toplanıpeğildiler.’Kardeşleri,‘Başımızakralmıolacaksın?Bizisenmiyöneteceksin?’dediler.Düşlerinden,söylediklerindenötürüondanbüsbütünnefretettiler.”(EskiAhit,“Yaratılış”,37:5-9).(Y.N.)
19
GADBabamın niyetini Yehova ona rüyasında göstermiş. Acele edip ortadan kaldırmazsanız...
YAHUDAİbrahim Babamız namına yemin ederim ki onu hüküm-dar görmektense ellerimle öldürürüm.
GADÖldürelim!
NAFTALİKuyuya atalım.
HEPSİÖldürelim!
ŞİMONKardeşler, Yusuf geliyor.
YUSUFİki saattir sizi arıyorum. Sahralarda dolaştım dolaştım, nihayet bir adama rast geldim. Ne arıyorsun diye sordu. “Lütfen, biraderlerim sürülerini nerede otlatıyor?” diye sordum. “Buradan gittiler, Dotan’a gidelim dediklerini işittim,” dedi. Size bugün ne oldu, hepinizin kaşları ça-tık. Alnınız bulutlu, gözlerinizden gazap, hiddet akıyor.
YAHUDASana ne oluyor! İstersek gazaplı, istersek hiddetli.
YUSUFPekâlâ! Zaten sizlerin yanınızda yabancı yalnız ben. Sade babama bakarım. Babamın muhabbeti beni ısıtır, gözleri kalbimi aydınlatır.
20
21