Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret...

60
DÜNYA HALKLARININ DÜNYA HALKLARININ BA Ş Ş MANI AMER İ KA BA Ş Ş MANI AMER İ KA DEVR İ MC İ LER İ SORGULAYAMAZ! DEVR İ MC İ LER İ SORGULAYAMAZ! AMERİKA KATLİAMLARININ HESABINI VERECEK! www.yuruyus.com [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 396 22 Aralık 2013 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Transcript of Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret...

Page 1: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

DÜNYA HALKLARININ DÜNYA HALKLARININ BAŞ DÜŞMANI AMERİKA BAŞ DÜŞMANI AMERİKA

DEVRİMCİLERİ SORGULAYAMAZ!DEVRİMCİLERİ SORGULAYAMAZ!

AMERİKA KATLİAMLARININ

HESABINI VERECEK!

19 ARALIK KATLİAM KARARI MGK’DA ALINDI!19 ARALIK KATLİAM KARARI MGK’DA ALINDI!

KATLİAMCILAR YARGILANSIN!KATLİAMCILAR YARGILANSIN!

HALKIN ADALETİNE

HESAP VERECEKLER!

HİKMET SAMİ TÜRKHİKMET SAMİ TÜRK AYTAÇ YALMANAYTAÇ YALMAN OSMAN ÖZBEKOSMAN ÖZBEK

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yuru

yus.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 39622 Aralık 2013

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yus.c

om

Page 2: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Merhaba!18 Ocak 2013 tarihinde Halkın Hukuk Bürosu ve Çağdaş

Hukukçular Derneği üyesi devrimci, sosyalist avukatlarımızuyduruk gerekçelerle gözaltına alınıp, tutuklandılar.

“Suç” olarak, halkın hak ve özgürlüklerini savunmalarıgösterildi. İşte bu “büyük suç” yüzünden aylardır içerideler...İlk duruşmaları, 24-25-26 Aralık günlerinde “meşhur”

Silivri Yerleşkesi’nde yapılacak.Davetlimizsiniz, devrimci avukatların faşizmi nasıl

yargılayacaklarına tanık olmaya çağırıyoruz sizi...Hoşça kalın...

Özgür TutsaklarNOT: Bu davetiye, bir kişilik olmakla birlikte, yanınıza

“Büyük İnsanlığı” da alıp gelebilirsiniz.

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DoğruGenel Yayın Yönetmeni:Emel KeleşAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.

Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre:6 FrankHollanda: 4

Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4Euro

www.yuruyus.com [email protected]

Haftalık Süreli Yerel YayınSiyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Slogan yaratıcı ve yaşayan bir kavramdır.

Sloganlarımız dikbaşlı,

kafa tutan kelimelerimizdir.

Slogan kitleye hitap etmelidir;

bizim iddiamızı dile getirmelidir.

Olayı anlatmalıdır.

Süreçle birleştirmelidir.

Sade olmalıdır.

Slogan bir devrimcinin sesi, soluğu, silahıdır.

En zor anlarda düşmana teslim olmadığımızı ifade

ederek halkımıza moral verirken, kazandığımız

zaferlerde de zaferimizi halkımıza anlatır.

Düşmanın sesimizi boğmaya çalıştığı her saldırıda

atılan her slogan, düşüncemizden vazgeçmeye

ceğimizin ifadesi olurken, piskolojik üstünlüğün

bizde olmasını sağlar. Bu nedenle sloganlarımız

düşüncemizdeki netliği en kısa sürede,

en vurucu şekilde ifade etmelidir.

Page 3: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

İİ ç i n d e k i l e r

37 İşçi mücadelesi ve

devrimci avukatlık - 4

40 Tutuklu halkın

avukatları serbest bırakılsın!

42 Gençlik Federasyonu’ndan:DTCF direnişi gençliğinmücadelesinde yol açıcı olacaktır! 2

44 Gençliğin Gündeminden:Tutsak 2778 öğrenciye özgürlükiçin 27 Aralık’ta dayanışmagecemizde buluşalım!

45 Liseliyiz Biz:Liselerimizde

yozlaşmaya geçit vermeyeceğiz!

46 Röportaj: Dev-Genç geleneği meşru

temelde yeni direnişlerle büyüyor!

49 Okulda, işte, meydanlarda...

50 Ezilenlerle emperyalistlerin

barış ve uzlaşma aracı: Mandela

51 Halk için mühendislik mimarlık

anlayışını halkın sorunlarınıçözerek büyüteceğiz!

53 Avrupa’da Yürüyüş: Devrimci

tutsak Şadi Özpolat’ın

direnişi zaferle sonuçlandı!

55 Avrupa’daki Biz:Avrupa’da bebeklerin bırakıldığıkutuların sayısı artıyor!

56 Yitirdiklerimiz...

58 Ekmek, adalet ve özgürlük için

Yürüyüş okuyalım, okutalım

59 Öğretmenimiz...

23 19-22 Aralık’ta kurulan barikatlarşimdi Türkiye halklarınındireniş silahıdır!

26 Tarihimizden Öğreniyoruz:Diri diri yaktılar!

28 TAYAD: Tutsakları sahiplenmekörgütlülüğümüzübüyütmekle mümkündür!

31 Cepheli: Hayal etmeyibilmeyenlergeleceği kuramazlar!

32 Devrimci Okul:Adalet mücadelesi!

34 Halk Düşmanı AKP:Ahlaksızsınız, halkısürekli fişliyorsunuz!

35 Adalet İstiyoruz:Berkin Elvan dosyasınabakan savcı neyin peşinde?

36 Halkın Hukuk Bürosu:Çürümüş düzenin adaletinebakın, tutuklama gerekçesinipolis uyduruyor!

7 Dünya halklarının baş düşmanıAmerika devrimcileriyargılayamaz!

8 Neden Amerika’ya düşmanız, nedenAmerika’dan nefret ediyoruz?

12 Alişanlar bitmez... Gidebilirimben, gelecek bizimkiler...

13 Örgütlenme ve direnme hakkınasahip çıkan devrimcimemurlara özgürlük istiyoruz!

15 Devrimci İşçi Hareketi:Özelleştirme; işsizlik,hak kayıpları, maaşlardadüşme demektir!

17 Röportaj: Ekmek, adalet veözgürlük için Yürüyüş’ümüzdurdurulamaz! -3

18 Adaleti biz sağlayacağız,19 Aralık katliamcılarındanhesap sorulacak!

21 122 şehidin açtığı yoldamücadelemiz sürecek!

4 Cemaat-AKP çatışması; çürümüş,kokuşmuş düzeninizdir!Pisliği devrim temizler!

PİSLİĞİ DEVRİMTEMİZLER!

ÇIKTI!

ÇIK

TI!

TAVIR İçin İletişim:

0212 238 81 46

Kitap İçin İletişim:

0212 216 41 78

Page 4: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın“dershaneleri kapatacağız” açıkla-ması üzerine kızışan AKP ve Fethul-lahçılar arasındaki iktidar kavgası,bir taraftan “itidal” çağrılarıyla yatış-tırılmaya çalışılırken, diğer taraftan daTaraf Gazetesi’nde 2004 yılında Fet-hullahçıları bitirmeye yönelik alınanMGK kararının yayınlanması bu kav-ganın bitmeyeceğini göstermişti.

Fethullahçılar MGK kararlarınıortaya çıkartarak AKP’yi sıkıştırma-ya çalışırken, AKP de geçmişte Uzan-lar’a, Doğan Grubu’na, Koç’a yaptı-ğı gibi Fethullahçı holdinglerin geç-miş hesaplarını inceleme altına aldı.

Fethullahçılarla AKP arasındakibu çatışma, oligarşik devletin ne kadarçürümüş, ne kadar kokuşmuş, oldu-ğunu, “hukuk devleti” söyleminin nekadar safsata olduğunu en çıplak haliylegözler önüne sermektedir... Yasalar, yar-gı, hukuk, adalet... hak getire! Düzeninpolisi, yargısı, yasaları halka karşı na-sıl pervasızca bir silah olarak kulla-nılmışsa kendi aralarındaki çatışmadada aynı biçimde kullanılmaktadır.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcıl-ğı'nca "yolsuzluk ve rüşvet" iddia-

sıyla yürütülen 3 ayrı soruşturmakapsamında 17 Aralık pazartesi sa-baha karşı bir “şafak operasyonu”ylaİçişleri Bakanı Muammer Güler'inoğlu Barış Güler, Ekonomi BakanıZafer Çağlayan'ın oğlu Salih KaanÇağlayan, Çevre ve Şehircilik BakanıErdoğan Bayraktar'ın oğlu AbdullahOğuz Bayraktar, Halk Bankası Ge-nel Müdürü Süleyman Aslan, İstan-bul Fatih Belediye Başkanı MustafaDemir ve çok sayıda AKP'li beledi-ye yöneticisi, Emlak Konut GenelMüdürü Murat Kurum, Zorlu Hol-ding'in patronu Ahmet Nazif Zorlu,Ağaoğlu Holding'in sahibi Ali Ağa-oğlu, işadamı diye geçinen AKP’ninkara para aklayıcısı ve altın kaçakçı-sı Reza Zarrab'ın da içinde olduğu52 kişi gözaltına alındı.

İddialar; 87 milyar Euroyu bulanaltın kaçakçılığı, hayali ihracat vekara para transferi, belediyelerin ima-ra açmadığı arazileri Çevre ve Şehir-cilik Bakanlığı’nın yetkileri kullanı-larak imara açılması ve bu yolla mil-yarlarca liralık rant elde edilmesi,Çevre ve Şehircilik Bakanı ErdoğanBayraktar'ın oğlu üzerinden rüşvet ve-rilerek bakanlığın yetkilerinin kulla-

nılması, Fatih Belediyesi sınırlarıiçinde yer alan SİT alanlarının rüşvetleimara açılması, Japon mühendislerinolumsuz raporlarına rağmen Marma-ray güzergahında bulunan bir araziyerüşvetle otel inşaatı izninin çıkartıl-ması, Marmaray kazıları esnasında çı-kan tarihi eserlerin el altından satıl-ması, Topkapı'daki tarihi eserlerinArap şeyhlerine rüşvet olarak gönde-rilmesi gibi iddialarla suçlanıyorlar...

Yapılan ev baskınlarından İçişle-ri Bakanı Muammer Güler’in oğlununve Halk Bankası Genel Müdürü’nünevinden ayakkabı kutularına konulmuş4.5 milyon dolar civarında para bu-lundu. AKP’li bir Bakanın kara paraaklayıcısı Reza Zarrab’dan 1.5 milyonEuro rüşvet aldığı ortaya çıktı...

Reza Zarrab’ın iş bağlamak içindevletin çeşitli kademelerindeki bü-rokratlarına 142 milyon TL rüşvet da-ğıttığı iddia ediliyor...

HALKIMIZ!Görün HalkDüşmanlarını!..

803 lira olan asgari ücrete yüzde

PİSLİĞİ DEVRİM TEMİZLER

CCEMAAT-AKP ÇATIŞMASI;ÇÜRÜMÜŞ, KOKUŞMUŞ DÜZENİNİZDİR!

İKİSİ DE DİNCİ, İKİSİ DE HALKINİNANÇLARINI SÖMÜREN RİYAKAR,TAKİYYECİ

İKİSİ DE HIRSIZ, İKİSİ DE ARSIZ

İKİSİ DE AMERİKAN İŞBİRLİKÇİSİ!

İKİSİNİN DE, HALKLA, EĞİTİMLE,HİZMETLE, DİNLE, İMANLA İLGİSİYOKTUR!

İKİSİ DE HALK DÜŞMANIDIR!

ÇIKARLARI İÇİN SATMAYACAKLA-

RI HİÇBİR DEĞERLERİ YOKTUR!

GÖRÜNÜRDEKİ DERSHANELER TAR-TIŞMASI, MGK BELGELERİ, YOLSUZ-LUK ve RÜŞVET OPERASYONLARI...AKP ve FETHULLAHÇILAR ARASIN-DAKİ ÇIKAR ÇATIŞMASI VE İKTİDARKAVGASIDIR!

FETHULLAHÇILARIN ARKASINDAAMERİKA VARDIR!

BU ÇATIŞMA ÖZÜNDE AMERİKANOPERASYONUDUR!

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR4

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 5: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir aydır pazarlık yapanAKP’li bakanların oğularının ayak-kabı kutularından milyon dolarlarçıkıyor.

Biz iddia ediyoruz ki, bu ortaya çı-kanlar; soygun, yağma ve talan dü-zeninde devede kulak bile değildir...

“Kentsel dönüşüm değil, yağmave talan” diyorduk. Yağma ve talanıgörün... Biz bu yağma ve talana kar-şı canımızı ortaya koyarak mücade-le ediyoruz. Biz bunları söylerken bupislikler ortalıkta yoktu. Ancak oli-garşik düzeni tanıyoruz. Faşizmi ta-nıyoruz... Bu düzen tüm kurumlarınakadar çürümüştür... Kokuşmuştur...

Yaşananlar sıradan bir AKP-Ce-maat çatışması değildir... Bu tür de-ğerlendirmeler düzen içi değerlen-dirmelerdir... Gördükleriniz düzeninkokuşmuşluğudur. Çürümüşlüğüdür...Her yanı lime lime dökülen düzeniniç yüzünü görmektesiniz.

Oligarşik düzenin yönetememekrizi o kadar derinleşmiştir ki artıkhiçbir maske pisliğin üstünü örtemi-yor...

Ağızlarından Allah’ı, Kuran’ı,dini, imanı düşürmezler... Cuma’yı ka-çırmazlar... İkisi de dincidir... AKP,sözde “muhafazakar”dır. “Milli Gö-rüş”çüdür... Ne “milli”si... Satama-yacakları hiçbir değer yoktur...

Fethullahçılar... “Cemaat”miş,“Hizmet”miş... Sözde tarikatçılar...“Dünya nimetlerinde gözleri yok-tur... Attıkları her adımı ahireti dü-şünerek atarlar...” YALAN!... Tam birAmerikan uşağı... Her şeyleri para...Sahtekarlık, riyakarlık, yalancılık,iftira, komplo... Her türlü ahlaksızlık,namussuzluk bunlarda... Tam bir çü-rüme... Halka yaptıkları her şeyi şim-di kendi aralarındaki çatışmada ya-pıyorlar...

Aralarındaki çatışmada bile bir-birlerine Allah, din, iman söylemle-ri arasında mesaj veriyorlar... Halkı-mızın dini inançlarını pisliklerinin üs-tüne maske yapıyorlar... Artık “din”maskesi de pisliklerinin üstünü ört-meye yetmiyor...

Etraflarındaki asalaklar “birbiri-

mizle kavga etmeyelim, aynı tarafta-yız, birlikte yağmaya, soyguna, tala-na devam edelim” diye “itidal” çağ-rıları yapıyor fakat krizin derinliği tümmaskeleri düşürüyor...

Erdoğan liderliğindeki AKP, Bü-yük Ortadoğu Projesi kapsamında“Ilımlı İslam” modeli olarak Ameri-ka tarafından yaratılmış bir partidir.Amerika’nın Ortadoğu’da “Ilımlı İs-lam” projesinin çökmesiyle birlikte Er-doğan’ın Ortadoğu’daki rolü bitmiş-tir. Osmanlıcılık hayalleri çökmüştür.

Üç bakanın oğlu rüşvet almaktangözaltına alınıyor.

İçişleri Bakanı’na bağlı olan polisteşkilatı, İçişleri Bakanı’nın haberiolmadan operasyon yapıyor. İçişleri da-hil üç bakanın oğlu gözaltına alınıyor.Sözde devlet AKP’nin devletidir.MİT’i, iti, JİTEM’i ordusu, polisi vedevletin tüm kurumları AKP’nin em-rindedir... Ama AKP’nin ruhu bileduymadan bu operasyon yapılıyor.

İşte bu da oligarşik devletin ger-çek yüzüdür. İktidarda olan tek birparti de olsa, iktidarı paylaşan oli-garşik yapıdır.

Kimilerinin “paralel devlet”,“devlet içinde devlet” diye görmekistemediği oligarşik devletin kendi-sidir.

Yönetimde kim olursa olsun -is-ter tek parti, isterse koalisyon- oradaemperyalizmin ve oligarşinin temsil-cisi olarak bulunurlar. AKP’nin detemsil ettiği egemen sınıflar bakı-mından geçmişteki AP’den, CHP’den,ANAP’tan, MHP’den özde bir farkıyoktur. Aynı egemen oligarşik yapınıntemsilcisidir. “Paralel devlet”, “Dev-let içinde devlet” diye adlandırdıklarıFethullahçılar da bu oligarşik yapıdanbağımsız değildir. Devletin parale-linde, derinliklerinde, şurasında, bu-rasında oligarşinin dışında farklı biryapı değildir... Devletin biçimini be-lirleyen oligarşidir... Geçmişte deböyleydi, bugün de böyledir. Devle-tin politikalarını işbirlikçi burjuvazi,toprak ağaları ve tefeci tüccarlar be-lirlemektedir. Bugün de böyledir.

Ne diyor Erdoğan? “Ne istedilerde vermedik?” İşte gerçek budur...Söylendiği gibi Erdoğan’ın “diktatör”

olması bu gerçeği değiştirmez. Er-doğan padişah da olsa devlet oligar-şinin devletidir. Erdoğan onların tem-silcisidir. Politikaları belirleyen em-peryalizm ve işbirlikçi oligarşidir.Partiler onların temsilcisidir.

Başbakan Erdoğan operasyonlar-la ilgili “kendilerine yapılmış 28Şubat’ın değişik bir versiyonudur”dedi.

AKP, karşı atağa geçerek "yol-suzluk ve rüşvet" operasyonu adı al-tında operasyonlara katılan İstanbulEmniyeti’ndeki bütün şube müdür-lerini görevden aldı. Sadece İstanbulile de sınırlı kalmadı, Ankara, İzmir,Bursa, Kocaeli, Trabzon EmniyetMüdürlüklerindeki Fethullahçı olarakbilinen tüm şube müdürleri görevdenalındı. Daha sonra İstanbul EmniyetMüdürü Hüseyin Çapkın da gör-evinden alındı.

Başbakan Erdoğan, Fethullahçılariçin “devlet içinde devlet, bu çeteler ba-bamın oğlu da olsa izin vermeyeceğiz.Sonuna kadar gideceğiz, devlet için-den temizleyeceğiz. Operasyonlar baş-ka şehirlere ulaşabilir” dedi...

AKP, bu çatışmada sonuna kadardirenecektir. İktidarı kaybettiğindesonunun ne olacağını en iyi bilen Tay-yip Erdoğan’dır. İktidarı kaybetti-ğinde Mısır’da Mursi’nin başına ge-lenlerin kendi başına geleceğini gö-rüyor. Onun için kıran kırana süren biriktidar kavgası bu. Adeta erken kal-kan birbirine operasyon yapıyor.

“Ergenekon Operasyonları” adı al-tında geçmiş devlet kadroları nasıl tas-fiye edilmişse birbirlerine karşı daaynı yöntemi kullanıyorlar.

Erdoğan tasfiye olduğunda başınanelerin gelebileceğini biliyor. Onuniçin her şeyi göze alarak iktidarı kay-betmemek için direnecektir...

Bu çatışmada kardeşlik, din,iman... Hiçbir kuralın tanınmayaca-ğına, her türlü pisliklerin ortalığa sa-çılacağına tanık olacağız... İşte bu on-ların gerçek yüzleridir.

BU DÜZEN ÇÜRÜMÜŞTÜR!KOKUŞMUŞTUR! HER YANIN-DAN LİME LİME DÖKÜLMEK-TEDİR!

55

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 6: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Pisliği Devrim Temizler!Bu çatışma oligarşi arasındaki

çatışmadır. Rüşvet, yolsuzluk, ihale-lerdeki usulsüzlükler... Bunlar çatış-manın halka gösterilen yanıdır. Hır-sızlık, yağma, talan, rüşvet yeni de-ğil, bunlar iktidarın en karakteristikyanıdır. AKP iktidarda olduğu 11 yılboyunca bu arsızlıkları Fethullahçı-larla birlikte yaptı. Birlikte çalıpçırptılar.

Fethullahçılar sanki yolsuzluk verüşvet batağına batmış AKP’ye kar-şı mücadele eden, halkın çıkarlarınıgözeten, halka hizmet eden bir hare-ketmiş gibi gösteriliyor...

Hırsızlıkta, yağma ve talanda Fet-hullahçıların AKP’den hiçbir farkıyoktur... Fethullahçılar, Amerika’nındünya çapında kullandığı bir hareket-tir. Boyuna kadar pisliğin içindedir...

Her ikisi de, halkın dini inançla-rını sömüren halk düşmanlarıdır. Herikisi de Amerikan uşağıdır...

Ülkemizi emperyalistlere parselparsel satanlar bunlardır. Ayakkabı ku-tularında bakan çocuklarına rüşvet ola-

rak verilen dolarlar halkın parasıdır.

Açlığın, yoksulluğun, safaletin,adaletsizliğin, zulmün sorumlusubunlardır. Kendi aralarında kıyasıyaçatışırken halka ve devrimcilere kar-şı düşmanlıkta birleşirler...

İstanbul Emniyet Müdürü HüseyinÇapkın dahil bütün şube müdürleri de-ğiştirildiği gün, AKP’nin uyuşturucu,fuhuş çetelerine karşı mücadele edenHalk Cephesi’ne yüzlerce polisle ope-rasyon yapan AKP’nin polisleridir...Hasan Ferit Gedik’in katledilmesiyleuyuşturucu çetelerini bizzat AKP’ninkoruduğunu herkes gördü.

Susurluk unutulmadı. Susurluk’tannasıl hesap sorulmadıysa, ortaya çı-kan yolsuzluk ve rüşvet operasyo-nundan da hiçbir şey çıkmayacaktır.Yukarıda belirttiğimiz gibi; rüşvet veyolsuzluk operasyonu iktidar çatış-masının kılıfıdır.

Sonuç olarak;1- Çürüyen düzendir. İktidara ge-

len kim olursa olsun yolsuzluk, rüş-vet hep olacaktır. Hiçbirinin birbi-rinden farkı yoktur...

2- AKP ya da Fethullahçılar, iki-sinin de birbirinden farkları yoktur.AKP’nin 11 yıllık iktidarı boyuncahalk düşmanlığından dolayı Fethul-lahçılar’ın AKP’den hesap sorduğusanılmasın. İtlerin birbirini yeme-sinden yine en büyük zararı halk gö-rür. İkisi de halkın düşmanıdır.

3- AKP-Fethullahçılar çatışması-na “OLİGARŞİ İÇİ İT DALAŞIBİZİ İLGİLENDİRMEZ” diye ka-yıtsız kalmak yanlıştır. Bu çatışmay-la din maskesiyle gerçek yüzlerini giz-leyen AKP ve Fethullahçıların tümmaskeleri dökülmektedir. Halk düş-manları gerçek yüzlerini teşhir eder-ken halklarımıza tek alternatifinindevrimciler, tek kurtuluşun devrim ol-duğunu göstermeliyiz...

4- Bu çatışma daha da derinleşe-cektir. Düzenin tüm pislikleri ortayasaçılacak... Halka karşı kullandıkla-rı her türlü aşağılık yöntemleri bir-birlerine karşı da kullanacaklar.

BU PİSLİĞİ DEVRİM TEMİZ-LER !

BİZ TEMİZLERİZ!

Antalya’da Akdeniz Üniversitesi Öğrencileri, AlanyaKampüsü'ndeki 10 öğrenciye, Haziran Ayaklanması'na ka-tıldıkları gerekçesiyle verilen cezalarla, Merkez ve Alan-ya kampüsünde gerçekleşen faşist saldırıları 16 Aralık'taprotesto ettiler. Merkez kampüste yapılan ve 200 öğren-cinin katıldığı eylemden rektörlüğün duyduğu korku, rek-törlügün önünde bekleyen TOMA ile gösterdi kendisini.

Sloganlarla Olbia Çarşı'sından yürüyüşe geçen 200 öğ-

renci, yemekhane önünde basın açıklaması yaptı. Açık-lamada, "Şu hiçbir zaman unutulmasın! Tarih göstermiştirki ne darağaçları, ne katliamlarınız, ne de faili meçhul-ler bizi durduramamıştır. Geçmişte olduğu gibi günümüzdede bozuk eğitim sisteminiz, faşist düzen ve onun artığı çe-telerin gücü bizi durdurmaya yetmez" denildi.

Akdeniz Üniversitesi Alanya Kampüsü’nde de HaziranAyaklanması şehitleri ve Gülsuyu’nda uyuşturucu çete-

leri tarafından katledilen Hasan Ferit Gedik içinyaptıkları pankartlı eylem sonrası 1 ay uzak-laştırma cezası alan öğrenciler, 16 Aralık’ta İk-tisat Fakültesi önünde eylem yaptılar. ALTSOönünde başlayan yürüyüş İktisat Fakülte-si’nin önünde yapılan basın açıklamasıyladevam etti ve ardından Mitralyöz ile halay çe-kilerek eylem sonlandırıldı. Eylemde sık sık“Yaşasın Devrimci Dayanışma”, “KahrolsunFaşizm, Yaşasın Mücadelemiz” sloganlarıatıldı. Akdeniz Üniversitesi Merkez Kampüsöğrencilerinin de desteğe gittiği eyleme yak-laşık 60 kişi katıldı.

AKP’nin Haziran Ayaklanması Korkusu Sürüyor,Korkularınızı Üniversitelerde Büyütmeye Devam Edeceğiz!

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR6

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 7: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Dünya halklarının baş düşmanıve halkların tüm acılarının baş so-rumlusu Amerikan emperyalizmi, iş-birlikçileriyle aralarındaki bir anlaş-maya dayanarak Yunanistan’dakiCepheli Özgür Tutsakları sorgulamagirişimlerine devam ediyor.

FBI ajanlarının, Yunan devletininsavcılarıyla birlikte Koridallos Ha-pishanesi’ne giderek Cepheli tutsakAhmet Düzgün Yüksel’i sorgulamaçabasının ardından, Ahmet DüzgünYüksel ve Erdoğan Çakır 10 AralıkSalı günü için tekrar sorguya çağ-rılırken, 11 Aralık Çarşamba gü-nüne Hasan Biber ve Mehmet Yay-la, 12 Aralık Perşembe gününe Si-nan Oktay Özen’e çağrı geldi.

Kendini dünyanın efendisi sanankatil Amerika istediği zaman istediğiniyapabileceğini sanıyor.

Değil Amerika, dünyanın hiçbiremperyalisti, işbirlikçileri devrimcilerisorgulayamaz...

Devrimciler ne için savaştıklarını,kime karşı savaştıklarını hiçbir zamangizlememişler, 165 yıl öncesindenilan etmişlerdir...

Türkiyeli Cepheli devrimciler dünya

halklarının baş düşmanı Amerika baştaolmak üzere tüm emperyalistler veişbirlikçilerin ülkemizdeki sömürü dü-zenini yerle bir etmek için savaşmak-tadır. Ülkemizdeki emperyalist işgalekarşı bağımsızlık, faşizme karşı de-mokrasi, emperyalist sömürüye karşısosyalizm mücadelesi vermektedir.

İşkenceci, katil FBI ajanları, Yu-nanistan’ın Koridallos Hapishane-si’ndeki özgür tutsaklardan bunlarındışında başka hiçbir bilgi öğrene-meyecektir.

Halkların baş düşmanı Amerikanajanları suçlarını bilmiyorlarmış gibi29 Kasım’daki sorguda Özgür Tut-saklara “Amerika’dan neden bu ka-dar çok nefret ediyorsunuz” diyesormuştu...

Sütten çıkmış ak kaşıklar; suçla-rının ne olduğunu bilmiyorlarmışgibi böyle bir soru soruyorlar. Tümdünyayı kan gölüne çevireceksiniz.1 milyar insanı aç bırakcaksınız,halkları sömürüp kanını emeceksiniz,istediğiniz ülkeyi işgal edip yakıpyıkacak, yağmalayacaksınız, işgalettiğiniz ülkelerde tecavüz, işkence,katliam gibi her türlü insanlık dışı

suçları işleyeceksiniz... kendinizidünyanın jandarması sanıp dünyanındörtbir yanında üs kuracaksınız, askerbulunduracaksınız, suikastlar düzen-leyeceksiniz... Sonra diyeceksiniz ki;“Amerika’dan neden bu kadar çoknefret ediyorsunuz”

Nefret etmek için değil, nefretetmemek için tek bir neden var mı?

YOK!Amerika’dan nefret etmeyenler

sadece bir avuç Amerikan işbirlikçisiasalak tekellerdir...

Türkiyeli Cepheli devrimcilerAmerikan emperyalizmine ve işbir-likçi faşist AKP iktidarına karşı sa-vaşmaktadır.

Emperyalizme ve faşizme karşısavaşmak suç değildir...

Amerika’ya özgür tutsakları sor-gulamak için izin veren işbirlikçiYunan devleti işbirlikçilikten vaz-geçmelidir.

Emperyalizm ve faşizmle işbirliğiyapmak suçtur... Yunan devleti suçişlemekten vazgeçmelidir... Ne Ame-rika ne de işbirlikçileri... hiçbir güçdevrimcileri teslim alamaz!

Yunan Devleti, Devrimcilere Karşı Amerika ve Türkiye

Faşizmiyle İşbirliği Yapmaktan Vazgeç!

Emperyalizme ve Faşizme Karşı Mücadele Suç Değildir!

Emperyalizmle ve Faşizmle İşbirliği Yapmak Suçtur!

Adalet Bakanı Türkiyeli Özgür Tutsaklar İçin

Amerikalılara Verdiği Sorgu İznini Derhal İptal Etmelidir!

Kahrolsun Emperyalizm Yaşasın Mücadelemiz!

DÜNYA HALKLARININ BAŞ DÜŞMANI AMERİKADÜNYA HALKLARININ BAŞ DÜŞMANI AMERİKA

DEVRİMCİLERİ YARGILAYAMAZ!DEVRİMCİLERİ YARGILAYAMAZ!

Amerika Katlettiği Amerika Katlettiği Milyonların Hesabını Verecek!Milyonların Hesabını Verecek!

7

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 8: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Yunanistan’ın Koridallos hapis-hanesi’ndeki Ögür Tutsakları sorgu-lamaya giren FBI ajanları “Ameri-ka’dan neden bu kadar çok nefretediyorsunuz” diyor. Amerika’dannefret etmek için dünya halklarınınbinlerce nedeni var. Esas olarak nefretetmemek için tek bir neden bulmakzordur.

Amerika’dan nefret etmek içinsebepler saymakla bitmez. Biz aşağıdabazılarını aktardık. Ancak Amerikanınsuçlarının bunlardan ibaret olmadı-ğından emin olabilirsiniz.

İşte bu katiller, dünya halklarınınbaş düşmanı Amerika devrimcilerisorgulayamaz.

***

12 Ekim 1492’de Kristof Ko-lomb ile başlayan Amerika Kıtası’nınkeşfi ile orada yaşayan yerli halk,sömürgeci İspanya, Portekiz, İngiltere,Fransa ve Hollanda gibi devletler

tarafından yüzyılları bulan bir soy-kırımla katledilmiştir.

Kristof Kolomb’un kıtaya ayakbasmasının üzerinden 10 yıl bile geç-meden yüzbinlerce Kızılderili yokedilmiştir.

Nüfusu 8 milyon olan ARA-WAKS yerlilerinin sayısı 22 yıl içe-risinde 28 bine inmiştir. Bunun so-nucunda Avrupalı istilacıların ortayaçıkışını izleyen 75 yıl içerisinde sa-dece orta Meksika nüfusu %95 azal-mıştır. 1519 yılında sayıları 25 mil-yonu aşan Kızılderili nüfusu 1595’te1.3 milyon kalmıştır.

İNKA’ların yurdu olan Peruve Şili nüfusu 1520’de 9-14 milyoniken yüzyıl sonunda 500 bin-1 milyonseviyesine düşmüştür. 40 yıl içerisindekadın ve çocukların da bulunduğu12 milyondan fazla insanın öldü-rüldüğü bilinmektedir.

Soykırım ve vahşet, güneye doğru

artarak devam etmiş, 16. yüzyıl sonaerdiğinde ise sayıları 200 bini bulanİspanyol, Hint Adaları’ndan, Mek-sika’ya, Orta Amerika’ya ve GüneyAmerika’nın en ucuna kadar yerleş-miş, bu bölgelerde soykırım ve salgınhastalıklar sonucunda 60 ila 80 mil-yon Kızılderili can vermişti.

1898’de Meksika’yı işgal etti.

Aynı yıl Kuba’ya girdi.

1921 yılında Nikaragua’yı işgaletti. Ulusal Muhafızlar adlı ve başınıSomoza’nın çektiği terör örgutunukurdu. Anti-emperyalist direnişin ba-şını çeken Sandino ve 300 kişiyikatletti. 40 yıldan fazla surecek birterör devrini başlattı. Sabotaj ve sui-kastlar duzenledi.

1945’te Japonya’nın Hiroşimave Nagazaki kentlerine atom bombasıatarak bir anda 250 bin kişiyi vahşiceöldurdu.

13 Şubat-15 Şubat 1945 günleri

Amerika katliamlarıyla dünya haklarının baş düşmanıdır!

Amerika işgalleriyle dünya haklarının baş düşmanıdır!

Amerika işkenceleriyle dünya haklarının baş düşmanıdır!

Amerika sömürüsüyle dünya haklarının baş düşmanıdır!

Amerika dünyanın dörtbir yanındaki üsleriyle, gizli işkencegemileriyle, uçaklarıyla, hapishaneleriyle, dünya haklarının başdüşmanıdır!

Amerika suikastleriyle, darbe tezgahlarıyla, faşist iktidarlaraverdiği desteklerle dünya haklarının baş düşmanıdır!..

Neden Amerika’ya Düşmanız? Neden Amerika’ya Düşmanız? Neden Amerika’dan Nefret Ediyoruz?Neden Amerika’dan Nefret Ediyoruz?

İŞTE NEDENLER!İŞTE NEDENLER!

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR8

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 9: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

arasında Amerikalılar ve İngilizlertarafından Alman kültür şehri Dresdenüç gün boyunca bombalandı. Şehirİngilizlerin attığı yangın bombaları(Napalm) ve Amerikan bombardımanıile tam bir harabeye döndü. Sokaklaryanmış insan cesetleriyle doldu. 200bine yakın yangın bombası ve tahripgücü yüksek 4 bin bomba ile şehir-deki 28 bin evin 25 bini tamamenyerle bir edildi. Çoğunluğu çocukve kadınların oluşturduğu 200 bineyakın insan öldürüldü.

Fransa’nın Lisieux ve Caenşehirlerinde de yapılan aynı türdenAmerikan - İngiliz bombardımanışehirde hiçbir tür canlı varlık bırak-madı. Hollanda’nın Emerich Arnhemşehirlerinde de taş üstünde taş bı-rakmadı.

1948’de United Friut Companyve Standart Oil’in siparişiyle CIA’nınKolombiya devlet başkanı Gaitan’ıöldürmesiyle başlayan cuntalar dö-nemi aynı zamanda cinayetler dö-nemidir. 1948 ile 1957 arasındakicuntalar sırasında 300 bin kişi, 1957ile 1963 arasında ise 20 binden fazlainsan öldürüldü. Amerikan çıkarlarıuğruna yapılan bu katliamlara direnenKolombiya halkı, bugün hala ABDordusunun katliamlarıyla karşı kar-şıyadır.

1949’da CIA, Suriye'nin seçil-miş hükümetini deviren askeri darbeyidestekledi.

1950-53 yılları arasında yuzbin-lerce yurtsever Koreliyi katletti.

1953’te petrolleri ulusallaştır-mak isteyen Musaddık’ı askeri dar-beyle deviren CIA, İRAN halkınınbaşına Şah Rıza’yı bela ettiğinde birkatliamlar döneminin de kapısı açıl-mıştır. Yaklaşık 10 bin ABD’li da-nışmanın kuklası olan Şah dönemindeon binlerce devrimci, ilerici öldürüldü.Bölge petrolünü elinde tutmak isteyenABD, Şah’ın işkencehanelerine enbüyük desteği verdi.

1954’te binlerce Guatemalalıyıöldürdü. Bütün tarihi cuntalar ve1931’de olduğu gibi köylü katliam-larıyla (30 bin ölü) geçen Guatema-la’nın yaşadığı en korkunç dönem1954’teki ABD işgali ve cuntası dö-

nemidir. Faşist cuntalar sırasındatoplam 200 binden fazla insan kat-ledildi. Sadece 1986 yılı içerisindeöldürülen işçi ve köylü sayısı 18bindir.

1955’te Endonezya, Laos veKamboçya’da çok sayıda kanlı CIAoperasyonları düzenleyip, 20 yıl sonraKamboçya ve Laos’ta yine binlercekatliam yaptı.

1956-59 yılları arasındaKuba’da 60.000 kişiyi, ABD’li da-nışmanların ve Batista’nın birlikteyuruttuğu operasyonlarda katletti.

1952-1967 arasında Bolivya’daçoğu madenci ve tarım işçisi 30 binkişi ABD destekli cuntalar tarafındankatledildi. Bunun öncesinde kışkırtılanbölgesel savaşlarda ölen Bolivyalı-ların sayısı ise onbinlerle ifade edi-liyor.

1980 yılına gelinceye kadar tari-hinde tam 189 hükümet darbesinetanık olan Bolivya’da katledilen in-sanların sayısını bilmek neredeyseimkansızdır. Bolivya cuntalarınınhepsi de ABD ve CIA desteklidir.

1961’de Kuba’ya karşı Do-muzlar Körfezi çıkartmasını örgutle-di.

1964; CIA destekli Amerikandarbesiyle Brezilya’nın tarihindekien kanlı olaylar. 3-4 yıl içerisindecuntanın ABD ile işbirliği yaparakkurduğu “Ölüm Filoları” iki binden

fazla kişiyi katletmiştir.

1965’te işbirlikçi Suharto, 1milyon komunist ve ilerici Endo-nezyalıyı katletti.

Aynı yıl Dominik’eparaşutçulerini indirdi ve 10 bin Do-minikliyi katletti.

1966’da Guatemala’da ABDözel birliklerinin içinde bulunduğuaskeri cuntanın faaliyetlerinde 8 binkişi öldürüldü.

1976-1977 döneminde Guatema-la’da 20 bin kişi kaybolmuş ve gizlimezarlıklarda gömülmüştür.

1975’te Vietnam’dan kovuldu-ğunda arkasında milyonlarca ölu vesakat bıraktı. ABD’nin Vietnam’dahalkın uzerine attığı 638 bin tonbomba, II. Paylaşım Savaşı sırasındaAvrupa ve Afrika’ya atılan toplambombaların yarısıdır. Kişi başınaaşağı yukarı 5 bomba atıldığı söy-lenmektedir. Milyonlarca insan “stra-tejik köyler”e surulmuş, onbinlercekadının ırzına geçilmiş, yuzbinlerceinsan sakat bırakılmıştır, milyonlarcainsan işkenceden geçirilmiştir. Viet-nam ABD Saldırısı (1956-1975) : 2milyon ölü.

1970-75 yılları arasında Kam-boçya ve Laos’ta 1 milyon insanıkatlettiler.

1973’te Şili’de CIA’nin dü-zenlediği darbe ile 35 bin kişi katle-dildi. Şili ise artık dünyadaki birçok

ABD Savunma Bakanlı-ğı’nın 2012 yılı verilerine göre,Afganistan ve çevresinde 154bin 100, Almanya’da 52 bin405, Japonya’da 36 bin 763,Hawaii’de 22 bin 632 ve Gü-ney Kore’de 19 bin 755 ABDaskeri görev yapıyor. ABD,Kuzey Afrika, Ortadoğu, Doğu ve Güney Asya’da 161 bin 88,Avrupa’da 79 bin 476, Asya’nın doğusu ve Pasifik bölgesinde 49 bin121 ve Orta Asya’da 156 askeri personeliyle varlığını hissettiriyor.ABD’nin Türkiye’de de askeri üssü bulunuyor. Türkiye’de, 47’sikara, 20’si deniz, 1407’si hava gücü personeli olmak üzere toplam1504 Amerikalı asker görev yapıyor.

İşte En Fazla ABD AskeriBulunan Ülkeler

9

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 10: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

insan tarafından faşist Pinochetcuntasının marifetleriyle tanın-maktadır. ABD kökenli çok ulusluşirketlerin ( özellikle ITT) siparişiüzerine CIA tarafından darbe1973’te general Pinochet tarafın-dan gerçekleştirildi ve darbeninilk gününde başta Allende dahilolmak üzere 35 binin üstünde in-san işkencelerle, kurşuna dizme-lerle katledildi, binlerce insan sa-kat bırakıldı, binlercesi “kaybe-dildi”. Şili cuntası ABD veIMF’den tarihin en yüksek yardımve kredilerini aldı. Pinochet dö-neminin sonunda Şili ekonomisitam bir harabe halindeydi.

Arjantin’de faşist general-lerle yaptığı işbirliği sonucu 30bin kişi “kaybedildi”.

El Salvador, Latin Ameri-ka’nın cinayetler ülkesi olarakün yapmıştır. Özellikle 1979 yı-lından sonra CIA tarafından faşistARENA partisiyle birlikte oluş-turulan ölüm mangaları, toplam70 bin insanı katletmiştir. Sadece1981’de ölüm mangaları içlerinderahiplerin de bulunduğu 12 binkişiyi öldürdüler. 1981 yılında ElSalvador’da El Mozata Kö-yün’nde 800 köylü öldürülmüştür.Bu katliam, yaptıkları yüzlercekatliamdan sadece biridir. Katliamıyapan “Atlacalt Taburu” ABDtarafından eğitilmiştir.

1983’te Lubnan’a mudahaleetti. 14 bin Deniz Piyadesi’ninkatıldığı operasyonda binlerceilerici yurtsever Lubnanlı katle-dildi.

Aynı yıl Lubnan’a ikincibir mudahalede bulundu. Akde-niz’de eşkiyalık yapan Amerikan6. Filo’suna ait savaş gemileriLubnan’a gunlerce bomba yağ-dırdı.

Yine aynı yıl Grenada’yıişgal etti. Yuzlerce ilerici ve yurt-sever katledildi.

1986’da uluslararası hay-dutluk örneği sergileyerek Lib-ya’yı bombaladı, bine yakın sivilikatletti. Ülkeye ambargo uygu-layarak deniz ablukasına başvur-

du.

1989’da Panama’ya as-ker çıkarttı ve 5 bin Panamalıyıöldurdu.

1991’de Irak’ın Ku-veyt’e girişini bahane ederekdiğer emperyalist guçleri deardına takarak Irak halkınakarşı bomba yağdırdı. 100 bi-nin uzerinde insanı katlettiğibu vahşeti iletişim kanallarıylatum dunyaya resmen izlettirdi.ABD uçakları Irak halkının uze-rinde 12 bin sorti yaptılar.

SOMAL İ (1992-1994)ABD’nin aşını çektiği BM işgali;Mogadişu grubuna karşı akınlar.

YUGOSLAVYA (1992-1994) Donanma: Sırbistan ve Ka-radağ’a NATO ablukası.

BOSNA (1993-1995) Jetler,bombalama: İç savaşta uçuş yasağıbölgesinde devriye görevi; jetleridüşürdü; Sırpları bombaladı.

HAİTİ (1994-1996) Askeribirlikler, donanma: Askeri hükü-mete karşı abluka; askerler dar-beden 3 yıl sonra Başkan Aristi-di’yi yeniden iktidara getirdi.

HIRVATİSTAN (1995)Bombalama: Krajini Sırp havaa-lanlarına Hırvat saldırısı öncesisaldırı.

İran’a karşı başlattığı am-bargoyu yıllardır surduruyor.

Latin Amerika’da ABD’ninbulaşmadığı savaş, katliam, insanhakları ihlali yok gibidir. Nika-ragua’dan kaçan işkenceci, halkduşmanı “Özgürluk Savaşçıları”adı altında Honduras’ta uslendirdive silahlandırarak Nikaragua hal-kının ustune saldırttı. Birçok LatinAmerika ulkesinde de “UlusalMuhafızlar” adı altında “ÖlumMangaları” nı örgutledi, eğitti,finanse etti, silahlandırdı ve halkınuzerine saldırttı.

ABD, sadece 1946-1975yılları arasında amaçlarına ulaş-mak için tam 215 kez askerigucune başvurmuştur. Aynı yıl-larda insanlığa 19 kez “nukleersilah kullanma” tehdidini savur-

ABD askeri ve stratejik üslerininsayısı soğuk savaşla beraber 1967 yı-lında 1014'e ulaşmıştı. O tarihlerdensonra inme eğilimindeki rakam Bosnasavaşı, Körfez Krizi, 11 Eylül, Irak veAfganistan işgalleri ile tekrar yükselişegeçti. Resmi rakamlara göre 2005 yı-lında başka ülkelerdeki askeri üs sayısı737 iken, Irak'a asker takviyeleri veBaşkan Bush'un ezeli savaş stratejisi,denizaşırı üs sayısının da hızla artmasınasebep oldu. Bugün irili ufaklı 823'eulaşan bu üsler BM bünyesindeki dev-letlerin yüzde 20'sine denk gelen 151ülkeye yayılmış durumda. ABD'nin Al-manya'da 270, İtalya'da 83, Japonya'da124, Güney Kore'de 87 adet irili ufaklıüs ve birimi bulunuyor. Bunları İspanya,Portekiz, Yunanistan, Orta Avrupa ül-keleri takip ediyor. Irak'ta ise yerel yö-netimin rahatsız olmasına rağmen 53üsse ulaşılması hedefleniyor.

ABD 151 ülkede toplam 510 bin927 askeri ve sivil personeli istihdametmiş durumda. Denizaşırı üslerde bu-lunan ve sadece asker olan personelinsayısı 240 bin civarında. Bunların 197bini Irak, 28 bini Afganistan'da sıcakhatta bulunanlar. ABD'dekilerle bu ra-kam asker ve sivil 2,4 milyonu buluyor.ABD'nin dünya çapındaki askeri per-sonel sayısı 1,8 milyon. Bu rakama473 bin Savunma Bakanlığı'na bağlısivil görevli ile 203 bin yerel personelide eklemek gerekiyor.

Dünyada yıllık 1,2 trilyon dolar as-keri harcamanın 587 milyar dolarıABD'ye ait.

Amerika’nın Kendi TopraklarıDışında 823 Askeri Üssü Var!

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR10

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 11: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

muştur.

1998 Tanzanya ve Kenya'dakiAmerikan Büyükelçiliklerine saldı-rının arkasında olduğu gerekçesiyle,misillemede bulunmak amacıyla Su-dan'a saldırı düzenledi. Kimyasal vebiyolojik silah üretim fabrikası ol-duğunu iddia ettikleri 2 tesis bom-balandı ve yerle bir edildi. Dahasonra, fabrikalardan birinin oyuncakfabrikası, diğerinin ise, Sudan'ın ilaçihtiyacının yarısını temin etme kap-asitesinde bir ilaç fabrikası olduğuanlaşıldı. Bu terörist saldırısında300'e yakın insan öldürüldü.

2001’de Afganistan’ı işgal ettive işgal NATO şemsiyesi altında ha-len devam etmektedir. Bugüne kadar70 binin üzerinde Afganlı katledil-di.

2003’e Irak’ı işgal etti. Toplam1.5 milyon Iraklı işgal boyunca kat-ledildi. ABD 2012’de askerlerini geri

çekti ancak Irak’ta her-gün 100’ün üzerindeIraklı ölmeye devamediyor.

İsrail’in Filistinhalkına yönelik tümkatliamlarının arkasın-da Amerika vardır.

“Arap Baharı”adı altında Tunus, Mı-sır, Libya ve Suriye’dehalkın diktatörlüklereolan öfkesi “demokra-tikleşme” adı altındaABD’nin BOP çerçe-vesinde kullanılmayaçalışıldı. Bu kapsamda2011 yılında Libya’da5 ay içinde 50 bin Lib-yalı katledilerek Devlet Başkanı Mu-ammer Kaddafi işkenceyle katledildi...

2011’de Suriye’de Arap Baharıadı altında Esad iktidarını yıkıp işbirlikçi

bir iktidar kurmak için işbirlikçilerinsaldırıları sonucunda bugüne kadar150 binin üzerinde Suriyeli katledildi,milyonlarcası sürgün oldu, Suriye halkıkatledilmeye devam ediyor.

ABD'nin Dünya Hapishanesi2012 verilerine göre, ABD hapishanelerinde

1.572.013 kişi bulunuyor. Bu sayı, yerel ve şehir hapishaneleri de göz

önüne alındığında 2 milyonu buluyor. Bu dadünyadaki mahkum sayısının 4’te 1’ine denk

geliyor.Katil Amerika, 11 Eylül saldırılarının

ardından ilan ettiği 'terörle savaş' uyarıncadünyanın dörtbir yanında oluşturduğu gizli

hapishane ağıyla dünyayı adeta 'gizli' dikenlitellerle çevirdi. Irak ve Afganistan gibi işgalbölgelerindeki hapishanelerde ve Küba'daki

Guantanamo askeri üssünde 14 bin kişiyi 'terörşüphelileri' oldukları gerekçesiyle

yargılamaksızın tutsak etti.

İstanbul'un Esenyurt İlçesi’nde; resmi adı AtatürkMahallesi olan, halkın dilinde ise “Kuruçeşme" Mahal-lesi'nde son günlerde elektrik trafolarının patlayarak ma-hallenin elektriksiz kalması halkın sorunlarını daha daçoğalttı.

Kuruçeşme Halk Komitesi olarak elektrik sorunununçözümü için 13 Aralık'ta halk toplantısı düzenleme kararıalındı.

Daha önce halk komitesinin gündeminde olan elektriksorunu; 7 Aralık gecesi 20.00 sıraları mahallenin ortasındakitrafo patlayınca daha da yakıcı hale geldi.

Halk toplantısı çağrısı için mahallede 1200 adet elilanı dağıtıldı. Esnafların dükkanlarına ve duvarlara 100adet afiş yapıştırıldı. 2 adet pankart elle yazılarak ma-hallenin girişine asıldı.

25 kişinin katıldığı halk toplantısında, sorunun ancakbirlik olarak ve mahalleye sahip çıkılarak çözülebileceğivurgulandı. Elektrik sorununun sadece elektrik kesintileriya da trafo patlamalarıyla sınırlı olmadığı, aynı zamandaelektrik kablolarının havai hatta olduğu ve sokak aydın-latmalarının yetersiz olduğu dile getirildi. Yine sorunungeçici olarak çözüldüğü her seferinde tekrar trafolarınpatlamayacağının ve elektrik kesintisi olmamasının ga-rantisi olmadığı dile getirildi.

Toplantıya katılanların önerileri ve çözüm için yapı-labilecekler tek tek tartışılarak kararlar alındı.

Yine Trafo, Yine Karanlık;Çözüm Ellerimizde

Halk toplantısının ardından alınan kararların ne kadarisabetli olduğu daha iki gün geçmeden ortaya çıktı.

15 Aralık günü saat 18.00 sıralarında yine Kuruçeş-me'nin orta yerindeki başka bir trafo patlayarak bu sefertüm mahallenin elektriğinin kesilmesine sebep oldu. İlktrafo patladığında halkın tepkisinin az olması dolayısıylaiki günde çözülen sorun; ikincisinde protesto edilincebir gecede çözüldü.

Kuruçeşme Halk Komitesi’nin ve Halk Cephelileriniradesinde bir yürüyüş düzenlendi. 40 kişinin katıldığıyürüyüşte daha önce yazılan bir pankart pratik bir şekildedeğiştirilerek taşındı. Pankartta “Elektrik Sorunu - Ku-ruçeşme Halk Komitesi" yazıyorken; “Elektrik HaktırAlacağız", "Kuruçeşme Uyuma Mahallene Sahip Çık”,“Kuruçeşme Uyuma Haklarına Sahip Çık”, “Halkız Hak-lıyız Kazanacağız" sloganları, ıslıklar ve alkışlarla ma-hallenin sokaklarındadolaşıldı. Halkın pen-cerelerden alkışlarladestek verdiği yürüyüş45 dakika sürdü.

Elektrikler ertesigün öğle vakitlerindeyeniden geldi.

Karanlık Varsa İsyan da VarElektrik Hakkımızı Söke Söke Alacağız !

11

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 12: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR112

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Bir çocuk ağlarsa dağ başın-da

Gözyaşında Amerika vardırVurdularsa birini, kanı şor-

ladıysaBilin ki o kurşunlarda Ame-

rika varKişi kişiye köle tutulduysaAsıldıysa darağaçlarında

Amerika varAma biz yine de direneceğiz

Sonuncumuza kadar!Cahit KÜLEBİ

Ben Alişan Şanlı, 1 Şubat 2013 tarihinde dünya

halklarının baş düşmanı Ameri-ka'nın karargahında feda eylemidüzenledim.

Irak'tan Afganistan'a, Libya'danSuriye'ye ezilen tüm halkların dö-külen kanlarının hesabını sormakiçin gittim Amerika'nın kararga-hına.

Dünyanın 39 ülkesindeki 823askeri üste bulunan 240 bin Ame-rikan askerinin işkencelerine durdemek için patlattım bedenimi.

Sadece son 10 yılda 1,5 milyonIraklının, on binlerce Afganistan-lının, 50 bin Libyalının katledil-mesinden sorumlu eli kanlı katilAmerikan emperyalizminden he-sap sormak için girdim inlerine.

Vatanımızın 35 milyon metre-kare toprağına giremiyoruz. Kendivatanımızda kendi topraklarımızıkullanamıyoruz. Çünkü 35 milyonmetrekarelik alan Amerika ve NA-TO'nun üslerine ayrılmış. Gire-mediğimiz topraklarımızın hesa-bını sormak için girdim dünyahalklarının ortak düşmanı Ame-rika'nın karargahına.

Amerikan emperyalizminin,tüm dünyayı kendi çiftliği gibi,ezilen tüm halkları da kendi uşağıgibi görmesine karşı 1 Şubat'tagözümü bile kırpmadan verdimcanımı.

Halkımızın bedduasını almışAmerika'dan, çalınmış geleceği-

mizin geri almak için düğünegider gibi gittim feda eylemine.

Kuşandığım, bilgisayar oyunuoynar gibi katlettikleri Iraklılarınöfkesiydi...

Zulmün karargahına girerkenyanımda götürdüğüm silah, Ame-rikan askerlerinin tecavüzüne uğ-rayan Iraklı Nur bacının "EbuGureyb Hapishanesi'ni başımızayıkın" diyen çığlığıydı.

Soğuktan, açlıktan ölen ço-cuklarımızın gözbebeklerini gö-türdüm yanımda.

19-22 Aralık’ta katledilen 28devrimcinin, Seyhan Doğan’ınkömürleşmiş bedeninin yarattığıhınçla gittim hesap sormaya.122’lerin ölüme giderkenki ka-rarlılığıyla gittim hesap sormaya.

Kürecik'te kurulan NATO Üs-sü'nden Ortadoğu halklarını tehditeden Amerika'nın kağıttan kaplanolduğunu göstermek için gittimAnkara'nın göbeğindeki merkez-lerine.

Ruhları bile duymadı.Öyle sakin yürüdüm ki An-

kara'nın sokaklarında. Hesap gü-nünün kızıllığını yaşatmak içinAmerikan köpeklerine, kenetlen-dim hedefime.

"Özgürlük götürüyoruz" di-yerek katlettikleri milyonlarcainsanın yüküyle gittim kapıları-na.

Öylesine korktular ki, kırmızıdonlarıyla çıktılar damın tepesine.Pantolonlarını giyemeden uyan-dılar derin uykularından.

Öylesine korktular ki, halaajanlarını gönderiyorlar Cephe-lileri sorgulamak için.

FBI'ı, CIA'i ne varsa gelsede karşımıza diz çöktüremez bize.

Alişan'ın canı feda olsun hal-kına, yoldaşlarına; yoldaşlarınıncanı feda olsun Alişan'a...

Alişanlar bitmez... Gidebilirimben, gelecek bizimkiler... Teslimolun vakit varken!

Hayat kan ağlarken,

Gülenler de var,

Ki farkındayız.

Farkındayız her şeyin.

İşe gidenlerin ve işsiz dönenlerin

Aş peşinde koşup yorulanların

O kahpe feleğin piçi yoksulluğu

Kimin başımıza bela ettiğinin

Farkındayız açlığın, sömürünün

Ve niye yangın yeridir bu dünya

Alıcı bir kuş gibi başımızda dönen

Amerika'dan Avrupa'ya emperyalistlerin

Ne işi var vatanımızda

Ne hakları var kaderimize hükmetmeye

Farkındayız gül yüzlü Zeliha

Farkındayız Filistin'de vurulup düşenin

Ve işgal altındaki topraklarımızın

Ki göğsümüze saplanan aynı kurşundur

Farkındayız olup bitenin

Ve olması gerekenin

Oldurmamız gerekenin farkındayız

Üç kuruşa peşkeş çekilen kızların

Çöplüklerden beslenen çocukların

Ağzı var dili yok biçare kadınların

Her afette kaderine ölüm düşenlerin

Ve bunlara karşı isyan etti diye

Farkındayız bir kuytuda kanı dökülenlerin

Farkındayız her şeyin gül yüzlüm

Bize yol işçiliği düştüğünün farkındayız

Ve canlarımızla döşüyoruz ihtilal yolunu

Şimdi seni fark etmesi engellenenler

Yarın şarkılarla yürüsün diye hem de

Sen haklısın gül yüzlü Zeliha

"Biz onların farkındayız"

Ki hiç bir şeye boyun eğmezliğimiz

Farkındalığımız ve farklılığımızdır zaten

Farkındayız her şeyin gül yüzlüm

Dünün, bugünün ve yarının

Farkındayız...

Ümit İLTER

Page 13: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

28 ilde KEC’li tutsaklar tahliyeedilirken, İstanbul 16. Ağır CezaMahkemesi, devrimci memurları key-fi olarak tutsak etmeye devam ediyor.Keyfiyetlerini açıkça itiraf eden mah-keme hakimi Mehmet Ekinci, KEC’li-lerin adalet talebine yeni bir dava ilecevap verdi.

Başka illerin mahkemelerine ben-zemediklerini, KEC’lileri tahliye et-meyeceklerini söyleyen Ekinci, KamuEmekçileri Cephesi üyesi memurla-rın kendisinden hesap sorması karşı-sında duyduğu korku nedeniyle suçduyurusunda bulundu.

KEC’liler, tüm baskılara karşıadalet kurumunun adaletsizliğini teş-hir etmeye devam ediyorlar.

İstanbul: 8 Aralık’ta Taksim Ga-latasaray Lisesi önünde bir araya ge-len KESK’li tutsak aileleri, 40 haftadırher hafta aynı gün ve aynı yerde otur-ma eylemi yaptıklarını ifade ettiler.Tutsak KESK’lileri alıncaya kadar daalanlarda olacaklarını söyleyip onla-ra özlem dolu sevgilerini, selamları-nı alkışlarla yolladılar.

Sık sık atılan “KESK’li Tut-saklar Serbest Bırakılsın!”, “Emek-çiyiz Haklıyız Kazanacağız!”,“Adalet İstiyoruz!”, “KESK’li Tut-saklar Onurumuzdur!” sloganla-rıyla oturma eylemine geçildi. Hepbirlikte “Çav Bella” ve “Uğurlama”türkülerini söyleyerek hapishane-deki arkadaşlarına seslendiler.

Oturma eyleminin ardından ya-pılan basın açıklamasında, “Görü-

yoruz ki biz emekçiler için baskı, zu-lüm, gözdağı, işkence ve açlıktanbaşka hiçbir şey yaşanmıyor. 19 Şu-bat baskınında tutsak alınmış tümkamu emekçileri bir bir tahliye olur-ken, İstanbul’da farklı işleyen birhukuk anlayışıyla kamu emekçileri 10ayı aşkın bir süredir hala tutsak du-rumdalar. Burada bir adalet sorunu ol-duğunu herkes görüp anlayabilir. Buadaletsizliği yeni tutuklatma kararla-rıyla, çalışan arkadaşlarımızın açığaalınmasıyla perdelemek isteyenlere di-yoruz ki adalet il il farklı işliyorsa için-de bulunduğunuz adalet kurumlarınabir bakın, orada adalet olmadığını ya-hut başka odakların güdümünde biradaletçilik oyununun sergilenmekteolduğunu kendiniz de göreceksiniz…AKP, 657 sayılı yasada istediği dü-zenlemeleri yapmak ve direnen me-murları hapse atmak için suç uydur-muştur.”

Oturma eylemi, sloganlarla vegelecek hafta aynı saatte yapılacak ey-lemin duyurusuyla bitirildi.Antalya: Antalya'da, 14 Aralık’ta

Attalos Heykeli önünde eylem yapanKEC’liler, yaptıkları açıklamada, "10aydır geçen zaman içerisinde 28 ildegözaltına alınarak tutuklanan KEC'lidevrimci memurların serbest bırakıl-dığını, ancak İstanbul 16. Ağır CezaMahkemesi Başkanı Mehmet Ekincive heyetinin hala 31 devrimci kamuemekçisinin tutsaklığının devam et-tiğine işaret etti.

“Halen tutsak olan 31 devrimcimemur serbest kalana kadar adalet is-tiyoruz!” taleplerini her koşulda hay-kıracaklarını ifade eden KEC’liler,"İlk mahkemeleri 23-24 Ocak tarih-lerinde İstanbul Adliyesi’nde yapıla-cak. AKP’nin devrimci memurlara yö-nelik saldırılarına karşı KESK üyesitutsak KEC’lilere sahip çıkalım." de-diler.

Sloganlarla bitirilen basın açıkla-masını izleyen halk da alkışlarla ey-leme destek verdi.

Çorum: Çorum Kamu Emek-çileri Cephesi, 7 Aralık’ta Gazi Cad-desi saat kulesi yanında ''KESK'li Tut-

saklar Serbest Bırakılsın'' tale-biyle basın açıklaması yaptı. Ya-pılan açıklamanın ardından, tut-saklara yazdıkları 20 kartı toplu-ca postaneden gönderdiler. Eylemyine topluca bildiri dağıtımıyla sonbuldu. 100 adet bildirinin halkaulaştırıldığı eyleme 10 kişi katıl-dı.

Eskişehir: Eskişehir'de 7 Ara-

Örgütlenme ve Direnme Hakkına Sahip ÇıkanDevrimci Memurlara Özgürlük İstiyoruz!

KESK’li Tutsaklar Serbest Bırakılsın!

13

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

İstanbul

İstanbul Antalya

Page 14: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR114

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Eğitim-Sen üyesi ve Pir Sultan Abdal Derne-ği Başkanı kamu emekçisi Halil Top, Hazi-ran'daki halk ayaklanması sırasında Çorum'dakieylemlere katıldığı gerekçesi ile Erzurum'a sürgünedildi. Eğitim-Sen Çorum Şubesi, sürgünlere vebaskılara boyun eğmeyeceklerini bildirdikleribir basın açıklaması yaparak, Halil Top’un Erzu-rum’a sürgün edilmesini protesto etti.

Sendika binası önünde toplanarak, valilikönüne kadar yürüyen sendika üyeleri, burada yap-tıkları açıklamada, Çorum Valiliği’ne çağrıdabulunarak, bu karardan vazgeçilmesini istediler.Eğitim-Sen Çorum Şube Başkanı Mehmet Öz-türk’ün basın açıklaması yaptığı eyleme KESKMYK Üyesi (Eğitim ve Örgütlenme Sekreteri) Ak-man Şimşek ve Eğitim-Sen yöneticilerinden AliPaşa da katıldı.

“Sürgünlere ve Baskılara Boyun Eğmeyeceğiz”yazılı pankartın açıldığı eylemde yapılan açıkla-mada, Mehmet Öztürk, “Biz de bu protestolara ka-tıldık, Haziran Ayaklanması'nı desteklemek suç-sa, biz de suçluyuz, bizi de sürgün edin.” dedi.

Akman Şimşek ise yaptığı konuşmada, "Eği-tim-Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı`nı yöneti-ci ve üyelerimize yönelik baskı, sürgün ve ceza-landırma uygulamalarından derhal vazgeçmeye,sürgün edilen Çorum Şube üyemiz Halil Top'unsürgün kararını geri almaya, Eğitim-Sen üyeleri-ne uygulanan baskı ve cezalandırma politikala-rından vazgeçmeye çağırıyoruz." dedi.

***

Pir Sultan’ın YoludurGittiğimiz, Sürgünler,İdamlar Yetmez Susturmaya!

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği üyeleri vedostları Çorum’da 15 Aralık Pazar sabahı UğurMumcu Caddesi’nde kahvaltı için buluştu. Kahv-altıda dernek sorunları ve Pir Sultan Abdal dernekbaşkanı Halil Top’un Erzurum’a sürgünü konu-şuldu. AKP iktidarının tahammülsüzlüğünün fa-turasını Pir Sultan’a çıkarmasının hiç de şaşırtı-cı olmadığı konuşuldu. AKP’nin saldırılarının te-melinde tarihten gelen kin duygusunun olduğu be-lirtildi. 26 kişinin katıldığı kahvaltıda dernek so-runları konuşulurken dernek başkanının her ko-şulda destekleneceğinin de altı çizildi.

lık’ta “İş Güvencesi-ne, Örgütlenme veDirenme HakkınaSahip Çıkan Dev-rimci Memurlara Öz-gürlük İstiyoruz.KESK’li TutsaklarSerbest Bırakılsın!"konulu kampanyanınçalışması yapıldı. Es-kişehir Adalar'da ası-lan tutsak devrimcimemurların fotoğ-raflarının olduğupankartın önünde bil-diri masası açıldı. 2saat açık olan masa-da 500 adet bildirihalka ulaştırıldı. So-ğuk havaya rağmeninsanlar masaya gelipbilgi aldılar, yapılançalışma için teşek-kür ettiler.

SoruşturmalarKamuEmekçileriCephelileriYıldıramaz

Samsun TMK 10.Madde ile görevli

savcılığın başlattığısoruşturma kapsa-mında Çorum Eği-tim-Sen üyesi HalilTop, Amasya Eği-tim-Sen üyesi Tur-gay Şahin 18 Ara-lık’ta gözaltına alı-narak Samsun’a gö-türüldü. Mahkemesonucunda HalilTop tutuklanarakSamsun Kapalı Ha-pishanesi’ne götü-rüldü.

Ayrıca aynı kap-samda Ordu SES Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Kadir... Eğitim-Sen Sinop şubeüyesi Sacit, Resul, Selma... Amasya Eğitim-Sen üyesi Ufuk Yeşil, Sam-sun Eğitim-Sen üyesi Güngör Palancı ifadeleri alınmak üzere siyasi şubeyeçağırıldılar. İfadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldılar.

Soruşturma içeriği 19 Şubat 2013 tarihinde Kamu Emekçileri Cephe-si’ne yönelik olan komplonun devamıdır.

Kamu EmekçileriniSindirme Çabalarına

Direnişle Cevap Vereceğiz!

Eskişehir

Çorum

Çorum

Page 15: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Muğla Yatağan Termik Santrali iş-çileri aylardır AKP iktidarının özelleş-tirme politikalarına direniyorlar. Özel-leştirme politikalarının sorumlusunun,bugünkü sahibinin AKP olduğunu bilerek direniyorlar. An-cak karşılarında AKP’nin polisini buluyorlar. Polis cop-la, TOMA’larla, gazlarıyla saldırıyor. Ama işçiler pes et-miyor direniyorlar.

Bugüne kadar ki, tüm özelleştirmelerde böyle olmuştur.Özelleştirmeyi yapan iktidar partisinin parlak söylemlerinibir kenara bırakırsak olan şudur; işçiler özelleştirme ta-mamlandıktan sonra hızla işten atılmaktadır. Hatta bazenözelleştirme tamamlanmadan işten atılmaktadırlar. Yineözelleştirmeyle birlikte örgütlülüklerini kaybetmektedirler.Sendikalar Kanunu zaten sendikaları iyice etkisiz, pasifhale getirmişken; sendikal örgütlenme yapmayı olanak-sız hale getirmişken bir de özelleştirmeyle işçiler örgüt-süz kalmaktadır.

Özelleştirmeyle birlikte işçiler kazanılmış haklarınıkaybetmektedir. Özlük haklarını, kadrolarını, maaşları-nı kaybetmektedirler. Eksikte olsa var olan iş güvenlik-lerini, iş güvencelerini kaybetmektedir.

Bugüne kadar ki özelleştirmeleri incelediğimizde iş-çiler açısından tüm özelleştirmelerin böyle sonuçlandı-ğını görürüz. Patronlar açısından ise özelleştirme kurumve kuruluşların altın tepside sunulmasından başka bir şeydeğildir. Özelleştirme ile kurum ve kuruluşu alan patro-nunu cebinden nerede ise hiç para çıkmamaktadır. Özel-leştirilen kurumun kasasındaki para, arsaları, binaları, ta-şınmazları, araçları özelleştirme bedelini karşılamakta-dır. Zaten özelleştirmeye peşkeş denilmesinin temel ne-deni budur.

Özelleştirilen kurum ve kuruluş iktidar partisi tara-fından ihaleyi alan patrona hibe edilmektedir. Üstelik ik-tidar yetkilileri bunu pervasızca savunmaktadır. ÖrneğinBaşbakan Erdoğan “ben ülkemi pazarlamakla mü-kellefim” demiştir. Erdoğan’ın Maliye Bakanı KemalUnakıtan “Babalar gibi satarım” diyerek özelleştirmelerisavunmuştur.

Tekeller, büyük sermaye sahipleri, Amerika AKP ik-tidarını desteklemektedir. Çünkü kendilerine en çok ka-zandıran iktidar partisi AKP olmuştur. AKP kendindenönceki tüm iktidarların yaptığından kat kat daha fazla özel-leştirme yapmıştır. Yapmaya da devam etmektedir.Şimdi de Muğla Yatağan’daki termik santralleri özel-

leştirme programına almıştır. Daha önceki özelleştirme-lerde yaşananların aynısı burada da olacaktır. İşçiler ör-gütlülüklerini kaybedeceklerdir. İşlerini kaybedecek-lerdir. Haklarını kaybedeceklerdir. Maaşları hızla düşe-cektir. Bu nedenle Yatağan Termik Santrali işçilerinin di-renişi haklı ve meşrudur. Direnişlerini selamlıyoruz.

Enerji sektörü tekellerin ağzının suyunu akıtan bir sek-tördür. Kar marjının çok yüksek olduğu bir alan olmasınedeniyle tekellerin ağzının suyu akmaktadır. Zaten buyüzden özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerinin iha-lelerini aralarında paylaşmışlardır. Şimdi de enerji üretim şirketlerinin özelleştirilmesi baş-

lamıştır. Kuşkusuz bu ihaleler öncelikle iktidara yakın te-keller olmak üzere kendi aralarında paylaşılmıştır. Tekellerkazanacak, işçiler kaybedecek. Her şey bu kadar nettir.Belirsiz olan hiçbir şey yoktur.

Muğla Yatağan Termik Santrali işçileri bu nedenle di-renmektedir. AKP’nin babalar gibi satma politikasının so-nucu olarak artık satılmayan, özelleştirilmeye kurum vekuruluş kalmadı gibidir. İktidar özelleştirme konusundaAmerikan emperyalizminden talimat ve onay almakta-dır. Bu nedenle hapishanelerin de özelleştirilmesi gün-demlerindedir. Çünkü kapitalistler gölgesini satamadığıağacı keser.

Muğla Yatağan Termik Santrali özelleştirildiğinde iş-çiler her şeylerini kaybedeceklerdir. Bunun son örneği BE-DAŞ’ın özelleştirilmesinde görülmüştür. Başta bir sürüsözler verilmiş, işçilerin işlerini kaybetmeyeceği, özlükhaklarında ve maaşlarında bir değişiklik olmayacağı söy-lenmiş ama özelleştirme bittikten sonra daha önce olan-lar tekrarlanmıştır. Başta sendikalı işçiler ve emekliliğigelmiş olanlar olmak üzere işçiler hızla işten atılmıştır.Taşerona bırakılmayan işler de dâhil tüm bölümler ta-şeronlara devir edilmiştir. İşçilerin maaşları taşeron iş-çileri düzeyine düşürülmüştür. İşten atılan BEDAŞ işçi-leri kaderlerine boyun eğmemiş direnmeyi seçmişlerdir.Ve kazanmışlardır. 5 BEDAŞ işçisi BEDAŞ önünde di-reniş çadırı kurarak, BEDAŞ binasını işgal ederek, Ga-lata Kulesinden pankart sallandırarak seslerini duyurmayaAKP’yi ve ihaleyi alan tekelleri sıkıştırmaya çalışmışlardır.Başarmışlardır da. Direnen 5 BEDAŞ işçisi çalışacaklarıyeri kendileri belirlemek şartıyla eski hakları ve kazanılmışhakları korunarak işlerine geri dönmüştür. Kazanan di-

Devrimci İşçiHareketi

Özelleştirme İşsizlik, Hak Kayıpları,Maaşlarda Düşme Demektir!

Özelleştirme Politikalarına DirenenMuğla Yatağan Termik Santrali

İşçilerini Selamlıyoruz!

15

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 16: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Halk Cepheliler, İstanbul’da Filistin Mahallesi’nde,Grup Yorum’un 12 Kasım’da çıkan Halkın Elleri albü-münün tanıtım söyleşisini hazırlıyorlar. 17 Aralık'ta Fi-listin Mahallesi’nde yapılan kapı çalışması ile halk 27Aralık'ta gerçekleşecek olan Grup Yorum Söyleşisine da-vet edildi. Her gidilen kapı da sohbetler edildi. Cephe-lileri evlerine davet eden Filistin Mahallesi’ndeki yok-sul halkımız, çayını, ekmeğini ve dertlerini paylaştı HalkCephelilerle. Halkımız Grup Yorumun kendi mahalle-lerine gelmelerinden sevinç duydular ve coşkulandılar.

Genel-İş Sendikası'nın genel merkezi Ankara'da 90gündür eylem yapan sendikanın bölge başkanları Ali RızaKaragöz ve Veysel Demir, taleplerini kabul ettirmeningücüyle eylemlerini 11 Aralık'ta sonlandırdı.

Devrimci İşçi Hareketi, kazandıkları zaferin ardından,DİSK'in devrimci işçileri tasfiye çabasına ilişkin Genel-İş sendikasının önünde yaptığı eylemde, "Devrimci sen-dikalara tavsiyemiz sınıf sendikacılığı yapmalarıdır. Ta-rihten dersler çıkartmalarıdır. Sendikalarda devrimcile-rin tasfiyesine izin vermeyeceğiz. Türk-İş olsun DİSK ol-sun fark etmez düzen sendikacılarına karşı faşist iktidarlarakarşı nasıl mücadele ediyor isek onlarla da demokratik mü-cadelemizi yürüteceğiz." denildi.

9 DİH'linin katıldığı eylem, "Berna ve Taylan İşe GeriAlınsın", "Baskılar Bizi Yıldıramaz", "İşçiyiz Haklıyız Ka-zanacağız" sloganları ile sonlandırıldı.

DİH, 16 Aralık’ta da DİSK Genel Merkezi önünde birsaatlik oturma eylemi yaptı.12 kişinin katıldığı eylem slo-

ganlarla başla-dı.

Açıklama,“Biz patronsendikacılarınısendikalardankovana kadar,sendikaları iş-çiler yönetenekadar mücade-lemizi sürdüreceğiz. Şu anki eylemimizin talebi ise pat-ron sendikacılarının işten attığı iki devrimcinin işlerinegeri iadesinin sağlanmasıdır. Av. Taylan Tanay ve BernaYılmaz işe geri alınana kadar eylemimiz devam edecek.Tarihimiz de göstermiştir ki iki devrimcinin işlerine ia-desini sağlayacağız.” denilerek bitirildi.

Yağan yağmura rağmen Devrimci İşçi Hareketi’ninoturma eylemi coşkulu bir şekilde sloganlarla devam etti.

reniş olmuştur. Direnişte kaç kişinin olduğunun hiçbir öne-mi ve belirleyiciliği yoktur.

Yine İstanbul Beşiktaş Belediyesinin BELTAŞ şir-ketinde işçiler örgütlenme hakları için, sendikalarına sa-hip çıkmak için direnmişlerdir. 260 işçinin çalıştığı, 160tanesinin sendikalı olduğu BELTAŞ’TA direnen işçi sa-yısı ikidir. Başlangıçta 5 olan direnen işçi sayısı sonra iki-ye inmiş, sonra üçe çıkmıştır. Ama sayı ve oran belirle-yici değildir. Talebin haklı ve meşru olup olmaması di-renişin gücünü belirlemektedir. BELTAŞ işçilerinin ta-lepleri haklı ve meşrudur. Bu nedenle halk tarafından sa-hiplenilmiş ve destek görmüştür. BELTAŞ işçileri BeşiktaşBelediyesi önünde çadır kurarak, CHP Beşiktaş İlçe bi-nasını işgal ederek direnmişlerdir. Kazanmışlardır. Be-lediyenin sendikanın yetkisine karşı açtığı davadan vaz-

geçmesini sağlamışlardır. Direnen işçilerin gücü sayıları, işçilerin tamamının di-

renişe katılıp katılmadığı değil meşruluklarıdır. İşçiler meş-ruluklarından aldıkları güçle direnmişler ve kazanmışlardır.Bu tüm işçilere örnek olmalıdır.

Muğla Yatağan Termik Santrali işçilerinin gücü de meş-ruluklarıdır. Onlar yaratan ve üretenlerdir. Emeklerininkarşılığı için direnmektedirler. Meşrudurlar. Güçlerimeşru olmalarından gelmektedir.

Bu nedenle kendilerine dayatılan özelleştirme saldı-rısını kabul etmemeli, direnmelidirler. Sayılarının öne-mi yoktur. Kazanacaklardır. Çünkü onların özelleştirmeyekarşı direnişleri haklıdır.

DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ

Tecrite Karşı Mücadele Platformu’nun (TKMP) Sin-can Hapishanesi’ndeki kamera dayatmasına karşı ger-çekleştirdiği Salı eylemlerine bu hafta da devam edildi.

Adalet Bakanlığı ek bina önünde yapılan basın açık-lamasında “Sizi 24 saat gözetleseler ne yaparsınız?” ya-zılı ozalit açıldı. Yapılan açıklamada türlü baskılarla uy-gulanmaya çalışan kamera dayatmasından vazgeçilmesiçağrısında bulunularak devrimci iradenin teslim alına-mayacağı belirtildi. 19-22 Aralık katliamına da değinilenaçıklamada, katliamla amaçlananın bugün de hapisha-nelerde sürdürülen zulümle sağlandığına dikkat çekildi.

Eylem sırasında “Hasta Tutsaklar Onurumuzdur”, “Ka-meralar Sökülsün, Tecrite Son”, “Devrimci Tutsaklar Onu-rumuzdur” sloganları atıldı.

AKP Operasyonuyla Tutsak Edilen İki Devrimciyi İşten Atanlar Sendikacı DeğilPatrondur. Devrimcileri DİSK’ten Tasfiye Etmelerine İzin Vermeyeceğiz

Tecriti Yıkacağız! Yoksulluğu PaylaşanlarınKenetli Elleri KuracakGelecek Güzel Günleri

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR16

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 17: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Yürüyüş der-gisi çalışanlarıile yaptığımız rö-portajı yayınla-maya kaldığımızyerden devamediyoruz.

***Yürüyüş: Şuan başlayanYürüyüş

dergisi kampanyası olduğunubiliyoruz, kampanyayla ilgili nedüşünüyorsunuz?

Tuncer Gümüş: Yürüyüş dergisiolarak 8 yıldır halka açlığı, yoksulluğu,adaleti, insanca yaşamanın nasıl olmasıgerektiğini anlatıyoruz. Tabi bununlabirlikte halkı örgütlenmeye çağırıyoruz.Kurtuluşun yolunu gösteri-yoruz. Şu bir gerçektir, “ger-çekler devrimcidir” bunubizden başka kimseler söy-leyemez. Bir dergiyi Ana-dolu’nun her hangi bir ilçe-sini, köyünü tepelerini aşarakgötürüyoruz. Gitigimiz heryere, İrfan’ı, Ferhat ve En-gin’i yanımıza alarak so-kakları adımlayarak dergi-mizi ulaştırıyoruz. Açık olanbir şey var biz dergimizi gö-türdüğümüzde her eve girebiliyoruz.Halkın sorunlarını açık anlatan bizvarız. Bunun mücadelesini veren vebedelini ödeyen yine bizleriz. Nekadar çok halka gidilirse o kadar iliş-kimiz olur. Şunu bilmek gerekir Al-evi-Sünni, Türkü-Kürt’üyle halkınkapıları bizlere açıktır.

Ekmek, Adalet ve Özgürlük İçinYürüyüş Okuyalım Okutalım

Baskı varsa direniş vardır! Ger-çeklerin üzeri örtülüyorsa, açanlarda olacak! Yalan silahına karşı gerçeksilahını doğrultmaya devam edeceğiz.Halka gerçekleri ulaştırmak için dahafazla emek vereceğiz, daha fazla ko-

lektif çalışacağız. Muhabirindenokuruna kadar Yürüyüş satışınıiki katına çıkartma hedefiyle canlabaşla çalışacağız. Ekmek, adaletve özgürlük için başlattığımızkampanyamızla ilgili olarak mu-habirlerimizle yaptığımız röpor-tajlara devam ediyoruz.

Mehmet Emin Kaçmaz(Yürüyüş Dergisimuhabiri)Yürüyüş: Devrimci basınolarak ne gibi zorluklarlakarşılaşıyorsunuz? Devrimcibasının tavrı ne olmalı?

Mehmet Emin Kaçmaz: Ne şe-kilde olursa olsun devletin devrimcibasın üzerindeki baskısı; her gün

operasyonlarlasusturmaya, sin-dirmeye çalışma-ları artık günlükolaylar haline gel-di. AKP’nin ken-disine laf dokun-duran her kimolursa olsun direkkendisine düşmanolarak ilan etmesikaçınılmaz birşey

haline geldi.Devrimci basının karşılaştığı zor-

luklardan bir tanesi de her hafta çıkantoplatmalar, açılan davalar. Mutlakaçıkıyor, gerçeklere sansür uygulayıponları ortadan kaldırıyorlar, dahadoğrusu kaldırdıklarını düşünüyorlar.

Yürüyüş: Son dönemdeözellikle devrimci basınalanında Yürüyüşmuhabirlerine yapılan saldırıyınasıl değerlendiriyorsunuz?Mehmet Emin Kaçmaz: En baştada anlattığım gibi zaten gerçekleracıdır AKP iktidarı kendi yalanlarının

ortaya çıkmasından korkuyorbaktığınızda Yunanistan’da GözaltınaAlınan Hasan Biber ve Mehmet Yayla53 gün boyunca süresiz açlık grevinegirdiler. tabi Türkiye’de de durumçok farklı değildi onların durumu cid-diyetini artırınca ve Yunanistan Türkiyeile işbirliği yapınca tutsakların ailelerive arkadaşları onları için Türkiye yeiade kararları iptal edilinceye kadaraçlık grevine gireceklerdi ve bizdeonların çağrılarıyla hergün her eylemyapılacağı saatte orada olduk bizimdaşımızda kimse varmıydı burjuvabasını sorarsanız gözaltıların olduğubütün saldırılarda varlardı ama birtekyayın doğru düzgün vermedi. Yadaadliyenin içinde fotoğraf çekmek yas-akmış orada ben bir mahkeme tarihimiöğrenmeye giderken 2 kişi Adliyenin3. Katından aşşağı doğru “GökhanAktaşı Vuranlar Hasan Ferit’in Göm-leğini Çalanlardır” pankartını asmlışlarve sloganlar atıyorlardı tam o sıradafotoğraf makinası almadıkları içinbende elimdeki telefonla fotoğraf çek-meye çalıştım fakat tam o sıradabenim yürüyüş dergisi muhabiri ol-duğumu bilen sivil polisler bana saldır-maya başladılar ve zaten köpek sürüsügibi biri saldırdı mı diğerleri kokuyageliyorlar zaten öylede oldu birden50- 60 kişi toplandı etrafımda Ekippolisler, Sivil polisler ve 3. Katınbütün güvenlikleri ordaydı. Yani zorlukaslında onların keyfiyetine bağlı key-iflerine göre çünkü anayasayabaktığımızda onların yasalarında bun-ları belirten tek bir madde dahil yok.

Röportaj

M.Emin Kaçmaz

Tuncer Gümüş

Ekmek, Adalet ve Özgürlük İçin Yürüyüşümüz Durdurulamaz!-3-

17

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 18: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Suya susamışlarla, adalete susa-mışlar aynıdır. Su olmadan, ekmekolmadan nasıl yaşanamazsa; adaletolmadan da yaşanamaz. Adaletsizliğinsorumlularının korkulu rüyasıdırHALKIN ADALETİ! Onu düşün-dükleri hatta akıllarının uçundan ge-çirdikleri zaman dahi tir tir titrerler.Çünkü bilirler ki, korkuları bir güngerçek olacaktır. Gerçeğin üzeri top-rakla örtülmez. Gerçeği ve adaletözlemini hiçbir toprak kabul etmez.Toprağa ancak köklerini salar adaletve sabırla bekler… Halkın adaletisabırlıdır… Diri diri yakılarak, gazaboğularak, üzerlerine ateş açılarakkatledilen 28 devrimci tutsağın hesabısorulacaktır.

İstanbul: Gazi Mahallesi’ndeCepheliler, 19-22 Aralık katliamcı-larından sorulacak hesaplarını Ga-zi'nin duvarlarına yazarak duyurdu.

“Hikmet Sami Türk’ten Hesap So-racağız!”, “Aytaç Yalman HesapVerecek!”, “19-22 Aralık Katliamı-nın Hesabını Soracağız!” yazılama-ları yapıldı. Toplamda 19 tane yazı-lama yapıldı.

Gazi Mahallesi'nde 17 Aralık günümolotoflarla yolu trafiğe kapatanCepheliler, “Yaşasın 19 Aralık Dire-nişimiz", "Yaşasın Ölüm Orucu Di-renişimiz", "Katillerden Hesap So-racağız", "Umudun Adı DHKP-C”sloganları attı.

Gazi Mahallesi’nde Şair AbayKonanbay Anadolu Lisesi’nde deLiseli Dev-Genç’liler, okul koridor-larını, sınıflarını afişlerle donattılar.Liseli Dev-Genç’liler sınıflara “19-22 Aralık Katliamı’nın Hesabını So-racağız!” yazılamaları yaparak, öğ-rencilere 19-22 Aralık Katliamı’nıanlatılar katliamın suçlularını teşhirettiler.

Gazi Mahallesi’nde 15 Aralıkgünü de 19 Aralık, Tutsak AvukatlaraÖzgürlük kampanyası ile 22 Aralık’taGazi’de yapılacak Grup Yorum söy-leşisinin afiş ve ozalitleri yapıldı.Eski Karakol bölgesinden başlanaraksırasıyla Dörtyol, Köşe durağı veNalbur durağında toplam 20 ozalit100 adet 19 aralık ve 100 adet avu-katlara özgürlük afişi yapıldı.

Çağlayan’daki İstanbul Adliye-si’nde ise TAYAD’lı Aileler eylemyaptılar. 16 Aralık günü İstanbul Ad-liyesi’nin 8. katından TAYAD’lılar“19 Aralık Katliamı, AKP’nin HastaTutsakları Katletme Politikası ile Sü-rüyor” başlıklı bildirileri attılar. On-ların eyleme başlayıp slogan atmasıylaönce özel güvenlikler ardından daişkenceci polisler saldırdılar. 19 Ara-lık’ı duymayı bile hazmedemeyenpolisler yerlerde sürükleyerek kat-liamın hesabını soran 2 TAYAD’lıyı

Adaleti Biz Sağlayacağız, 19 Aralık Katliamcılarından

Hesap Sorulacak!

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR118

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 19: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

gözaltına aldılar. Atılan bildirilerlekatliamın sorumluları Hikmet SamiTürk, Aytaç Yalman ve Osman Özbektek tek teşhir edildi ve katillerdenhesap sorulacağı adaletsizliğin mer-kezinde adalet bekleyen herkese gös-terildi.

Polisler bu arada cep telefonlarıylaçekim yapan basına ve avukatlarasaldırdı, engel olmaya çalıştı.

TAYAD’lı Aileler Şişli bölgesindede 360 afiş astılar.

Çayan’da 14 Aralık’ta 19-22 Ara-lık’ta şehit düşen 28’lerimizi anmakiçin yazılama yapıldı. Çayan, Nurtepeve Güzeltepe mahallelerinde afiş vebildiri dağıtımı yapıldı. 200'den fazlaafiş ve 1000 adet bildiri esnaflara veevlere dağıtıldı.

15 Aralık’ta Çayan Mahallesi’ndemeşaleli yürüyüş yapıldı. Dilan Kafeönünde bir araya gelen Halk Cephe-liler “19-22 Aralık Sorulacak Hesa-bımızdır/Halk Cephesi” pankartınıaçtılar. Ardından meşaleler yakılarakkitle toparlandı. Tüm meşaleler ya-kılıp kortej düzeni alındı ve yürüyüşegeçildi. Sokullu Caddesi’nden baş-layarak Çayan Mahallesi dolaşıldıönce, ardından Güzeltepe’ye ve tek-rardan başlangıç noktasına gelindi.Her iki mahallede de sık sık seslikonuşmalarla halka 19 Aralık Kat-liamı anlatıldı eyleme katılım çağrısıyapıldı. Son olarak Dilan Kafe önündeyakılan ateşin etrafında yaklaşık 150kişi halaylar çekerek eylemi sonlan-dırdı.

Alibeyköy'de Cengiz Topel Cad-desi’nde 18 Aralık günü afişlemeyapıldı. Sokullu Caddesi boyuncave Veysel Karani Camii çevresinetoplam 100 afiş yapıldı.

Okmeydanı’nda 12 Aralık gecesiCepheliler Okmeydanı Anadolu Kah-vesi alt geçidine, Perpa yolu üzerine,Darülaceze civarına ve Okmeyda-nı’nın birçok sokağına yazılamalaryaptılar. “Yaşasın 19 Aralık Direni-şimiz!”,19-22 Aralık HapishanelerKatliamının Hesabını Soracağız! Ka-tillerden Hesap Sorduk Soracağız!”sloganlarını ve birçok yere umudunadını nakşeden Cepheliler bir kezdaha düşmana korku saldılar.

Okmeydanı ve Örnektepe mahal-

lelerinde 15 Aralık’ta 19-22 Aralıkkuşlamaları yapıldı.

Sarıgazi’de Cepheliler 13 Ara-lık’ta, birçok yere “19-22 Aralık Kat-liamının Hesabını Soracağız!”, “19Aralık Katilleri’nden Hesap Sora-cağız!” , “Hikmet Sami Türk, AytaçYalman, Osman Özbek 28 Devrim-cinin Katilleridir Hesabını Soraca-ğız!”, “DHKC-SPB Katillerin Pe-şinde!”, “DHKC”, “DHKP-C”, “Cep-he” yazılamalarını yaptılar.

Sarıgazi'de Cepheliler 17 Aralıkakşam saat 20.30 sularında DemokrasiCaddesi'nde ses bombalı bir eylemgerçekleştirdi. Polisin yığınak yaptığı,Kaymakamlıka 50 metre uzaklıktabulunan caddeyi trafiğe kapatan Cep-heliler, “19-22 Aralık Katliamı’nınHesabını Soracağız-Cephe" yazılı,bomba süsü verilmiş pankartı asarakardından sloganlarla ses bombasıpatlattılar. Kaymakamlıktan izlemekleyetinen AKP’nin işkenceci polislerikafalarını dahi çıkaramadı. Halkınilgisinin yoğun olduğu eylem slo-ganlarla iradi olarak bitirildi.

Altınşehir'de 14 Aralık sabahıCepheliler "DHKC-SPB KatillerinPeşinde", "19-22 Aralık'ın HesabınıSoracağız", DHKC", "DHKP-C" ya-zılamaları yaptılar.

Kadıköy'de 13 Aralık günü Dev-Genç’liler Söğütlüçeşme metrobüsdurağından Rıhtım’a kadar her yereafişleme yaptılar. Dev-Gençlilerehalktan ‘kolay gelsin’ ‘elinize sağlık’diyenler oldu. Rıhtım’da da bildiridağıtımı ve kuşlama yapan Dev-Genç’liler ayrıca yazılama da yaptılar.

Yaklaşık 4 saat süren çalışmadaafişlere bakan insanlara da 19 Ara-lık’ta Bayrampaşa Hapishanesi önün-de yapılacak eylemin çağrısı yapıldı.

Beşiktaş'ta 13 Aralık günü LiseliDev-Genç’liler Sahil, Meydan veOrtaköy Yolu’nda afişleme ve yazı-lama yaptılar. Afişleme ve yazılamaçalışması Beşiktaş’ın ara sokaklarındave Barbaros Bulvarı’nda devam etti.Beşiktaş/Son Durak’ta otobüslerinüzerlerine ve duraklara afişler asıldı.Otobüs sırası bekleyen ve yoldangeçen halkın katliamla ilgili sorularıtek tek cevaplandı.

Mecidiyeköy'de Liseli Dev-

119

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Ankara

Gazi

Çayan

Altınşehir

Alibeyköy

Page 20: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Genç'liler 18. Aralık'ta meydana bakan köprüye ''19-22Aralık'ın Katilleri Hikmet Sami Türk, Osman Özbek,Aytaç Yalman Yargılansın" pankartı sallandırarak katliamınsuçlularını teşhir ettiler.

Kartal’da Halk Cepheliler 17 Aralık günü KartalBankalar Caddesi ve çay bahçelerinde katliamı anlatanbildirilerin yanı sıra 22 Aralık günü Kartal’da yapılacakolan yürüyüşün bildirilerini de dağıttılar. Toplam300 bildiri dağıtıldı. Kartal Baba alt geçidi, Yasinağaalt geçidi, kilise duvarı, İstasyon, Kartal Meydan,Kültür Merkezi çevresi bölgelerine de 250 afiş veozalit asıldı.

Ankara17 Aralık günü Ankara Mamak'ta Natoyolu üze-

rinde ve Şirintepe Mahallesi’nde Grup Yorum konserve 19 Aralık Katliamıyla ilgili olarak afiş çalışmasıyapıldı. Bir saat kadar süren çalışmada 67 adet konserafişi ve 5 adet 19 Aralık katliamıyla ilgili ozalit ya-pıldı.

Mamak'ta ayrıca Cephe ve DHKC imzalarıyla 11adet “19 Aralık Katliamının Hesabını Soracağız!”,

“Hikmet Sami Türk Halkın Adaletine Er Geç Hesap Ve-recek!”, “Katillerden Hesap Soracağız!” yazılaması ile7 adet "DHKC" ve "DHKP-C" imzası atıldı.

Yaşasın HalkınAdaletiİstanbul Gazi Mahalle-

si’nde Cepheliler, uyuşturu-cuya ve yozlaşmaya karşı mü-cadelelerini sürdürüyorlar.Cepheliler daha önce uyar-dıkları bir uyuşturucu satıcı-sını (torbacı) cezalandırdılar.

Gazi Büyük Parkı’nda uyuşturucu satan “Tilki Ozan”İsimli torbacıyı yakalayan Cepheliler, ilk önce torbacınınüstünü aradı. Torbacının “Vallahi daha yapmayacağım,anam avradım olsun tövbe, daha yapmayacağım” diyeyalvarmasına rağmen, Cepheliler daha önce uyardıklarıhalde hala uyuşturucu satmaya devam ettiği için torbacıyıcezalandırarak halkın adaletini uyguladılar… Aramadatorbacının üzerinden esrar çıktı, çıkan esrar imha edildi.

Yozlaşmaya Karşı GücümüzBirliğimizdir

15 Aralık’ta İstanbul’da Kartal Halk Cephesi tarafındantanışma kahvaltısı düzenlendi. Kahvaltı açılış konuşmasıylabaşladı. Konuşmada, yozlaşmanın hızla yayıldığı, yoz-laşmaya karşı mücadelenin örgütlenmesi gerektiği vedüşmanın mücadeleyi belli başlı mahallelere sıkıştırmayaçalıştığı, bu yüzden mücadeleyi yaşadığımız bütün ma-hallerde ve yaşamın her alanına yaymak gerektiği anla-tıldı.

Konuşmanın ardından kahvaltıya başlandı. Sohbetlereşliğinde bitirilen kahvaltının ardından tatlıya geçildi.

19-22 Aralık Katliamı ve devrimci tutsaklar üzerineyapılan sohbetin ardından devrimci tutsaklara mektupyazıldı. Ardından küçük bir konser ve halaylar eşliğindebitirilen program, 22 Aralık günü Kartal’da yapılacakolan yürüyüşte buluşmak üzere sona erdi. Kahvaltıya 35kişi katıldı. Kahvaltının ardından Kartal Çay Bahçelerive Bankalar Caddesi’nde 19-22 Aralık Katliamı’nı anlatan400 adet bildiri dağıtıldı.

Türkülerimizi YozlaşmayaKarşı Söyleyelim

Yozlaşmaya karşı kültürümüzü korumak için yürütülenfaaliyetlerden ‘Türkü Gecesi’ programına 13 Aralık'taEyüp Haklar Derneği’nde yapılan programla devamedildi. Alibeyköy Müzik Grubu üyelerinin çaldığı türkülereşliğinde sohbet edildi. İki saat süren programı dahafazla genişletmek için iki haftada bir film gösterimi ya-pılması kararlaştırıldı.

İşkencecileriMahallelerimize Sokmayacağız

13 Aralık’ta Çayan Mahallesi’ne giren işkenceci po-lisler, Cepheliler tarafından kovuldu. Huzur sağlamakadı altında mahallede terör estirenpolisleri, Cepheliler, halkın huzurunubozdukları için mahallelerindenkovdular. 20 Cepheli, Sokullu Cad-desi’nte çıkarak, “Katil Polis Ma-halleden Defol”, “Umudun AdıDHKP-C” sloganlarını attılar.

Devletin katlettiği 28 devrimci tutsağıanmak için TAYAD’lı Orhan Eski ve Na-gehan Kurt Şişli bölgesine Bayrampaşa Ha-pishanesi’nde yapılacak olan anmanın afiş-lerini asarken Şişli Minibüs Durağı’nda 10kişilik bir faşist grubunun saldırısına uğradı.Saldırıda Orhan Eskisol bacağının iki ye-rinden bıçaklandı. Fa-şistlerin saldırısı sıra-sında AKP’nin katli-amcı polisi ise faşist-lerin saldırısına bak-makla yetindi.

19 Aralık'ın Hesabını SormamızaEngel Olamayacaklar

Cepheliler Gazi’de Uyuşturucu Satıcılarına Göz Açtırmıyor

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR20

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 21: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

221

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

13 yıl önce 20 hapishaneye eşzamanlı yapılan operasyonda 28 dev-rimci tutsak diri diri yakılarak katle-dildi. 20 Ekim 2000’de başlayan Bü-yük Ölüm Orucu Direnişi’nde, 22Ocak 2007’de, 122 şehitle zafer ka-zanıldı. 122 şehit, dünyada en uzunsüreli ölüm orucunu gerçekleştirerekyeni gelenekler bıraktı. 122’ler baştaAnadolu halkına ve dünya haklarınainsanın yenilmez iradi gücünü gös-terdiler. 19-22 Aralık’taki direnişle,direnen devrimciler F tiplerinde deyeni gelenekler yaratmaya hala devamediyorlar. 19-22 Aralık sonrasın tecrithücrelerine atılan özgür tutsaklarınbugün başlarının dik olduğunu aslatecrit hücrelerine teslim olmayacağınıdirenerek ürettikleri birçok üründegörüyoruz.

Direnişler kulaktan kulağa hepyayılmıştır, Şeyh Bedrettin, Pir Sultan,Seyit Rıza, Ulaşlar, Hüseyinler, Ma-hirler ve adını sayamadığımız nicedirenişler halk arasında yayılmıştır.122 şehit de bugün halkın arasındageziyor. Halkımız çocuklarına, Canan,Zehra, Eyüp, Hasan, Alişan, Muhar-

rem isimlerini koyuyor. Fedakarlığı,cüreti, yoldaş sevgisini bizlere halaöğretiyorlar. Katliamda yoldaşlarınınbaşına bir şey gelmemesi için kendinifeda eden Fıratlar, Ahmetler, Yase-minler bugün çoğalıyor. Emperya-lizmin hapishaneler politikasını yereseriyor devrimciler. Elbette bu dire-nişte kahramanlıklar yaratılırken, di-renişten kaçanlar da vardı. Bir tasçorbaya kendini satanlar ve ideolo-jisine güvenmeyip devlete teslimolanlar da... Biz aynı mahalleden de-ğiliz diyenler de vardı... Elleri havada“Komutanım biz direnmiyoruz” diyende vardı...

7 yıl her anı eylemle dolu geçenbir direniş yazıyordu Cepheliler. Ge-leceğe umut oluyorlar. Ve bugün yüzbinler 1 Mayıs’ta çatışıyor, on binlerstatlarda hep bir ağızdan “HaklıyızKazanacağız” diye haykırıyor. Hay-kırışlar Bakırköy Meydanı’nda yüzbinler olmaya ve her yıl mücadeleyibüyütmeye devam ediyor. Bunu ya-ratan 19-22 Aralık’ta ve yedi yılsüren direnişte içeride dışarıda direnen122 şehittir. 122’lerden öğrenmeye

devam ediyoruz.

122’leri anmak ve o süreçteki di-renişi yeni insanlara anlatmak içinHalk Cephesi, İstanbul Gazi Mahal-lesi’ndeki Gazi Cemevi’nde 19-22Aralık’la ilgili bir panel düzenledi.

Panelde konuşmacı olarak, 19-22 Aralık Katliamı sırasında Bay-rampaşa Hapishanesi’nde kalan Mü-nevver Aşçı ile Ümraniye Hapisha-nesi’nde kalan Cengiz Karakaş, neleryaşadıklarını anlattılar. Ayrıca Av.Behiç Aşçı da katliam sırasında açılandavalarla ilgili bilgilendirme yaptı.30 yıldır Anadolu’nun her yerindetutsakları yalnız bırakmayan TA-YAD’lı Aileler adına da Cemray Baş,bugün hapishanelerde yaşanan so-runlara değindi.

Panel ilk olarak 122’ler başta ol-mak üzere tüm devrim şehitleri için1 dakikalık saygı duruşu ile başladı.Süreci anlatmaya ilk olarak Münevv-ver Aşçı başladı. Aşçı, “19 Aralıkdenilince ilk aklımıza gelen bu ülkedetutsakların diri diri yakıldığıdır. Tür-kiye’deki faşizmin açık yüzüdür. Ozamanın Başbakanı Bülent Ecevit

122 Şehidin Açtığı YoldaMücadelemiz Sürecek!

19-22 Aralık’ın HesabınıSoracağız!

Page 22: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Amerika’ya giderken 18 Aralık’tabasına bir demeç verdi: “Yarın artıkbaşka bir gündür.” Evet 19 Aralıkbaşka bir gün olmuştu. Onlar açısın-dan halk katillerinin katliam günüydü.Bizler açısından da büyük bir direşin,büyük kahramanlıkların inanç ve ka-ralığın da yaratıldığı büyütüldüğü vefedanın kitleselleştiği bir gündü. Ka-tillerimizi asla affetmeyeceğiz veunutmayacağız. Unuttuğumuzda yol-daşlarımıza ve dünya haklarımızaihanet etmiş oluruz” dedi.

Aşçı, 19 Aralık’taki direnişi an-latarak şunları söyledi: “19 Aralık’layapılmak istenen devrimcilerin si-linmesiydi. Arzulanan ve hedeflenenbuydu. 21. yüzyıl başlarında emper-yalizmin bir tespiti vardı, 21. yüzyılayaklanmalar yüzyılı olacak tespitiyapılmıştı. Bu tespitle birlikte dün-yadaki devrimci örgütlere saldırılarbaşlamıştı. Amerika’ya pazarını aç-mayan küçük burjuvaların bulunduğuülkeler kuşatılmaya başlandı. Saldırıhazırlıkları yapılmaya başlandı. Irakbunun bir örneğidir. Burada Saddamiktidarı hedef alındı ama Irak top-rakları ve Irak halkıydı teslim alın-maya çalışılan.”

Aşçı, “19 Aralık’la teslim alın-maya çalışılan Türkiye halklarıydı.Örgütlülüğü dağıtmak, sindirmek veteslim almaktı amaçlanan. Ülkemizdede teslim alınması hedeflenen özgürtutsaklardı. Çünkü halkın en politik,en örgütlüsü siyasi tutsaklardı. Tür-kiye hapishanelerinde teslim olmamatarihi vardır devrimci tutsakların.Türkiye’de iktidarı hedefleyen ör-gütlülüğümüz vardır. Devrimci ör-gütler vardır. Bu saldırıya karşı çokbüyük bir direnişle karşılık vermekgerekiyordu. “Nasıl bir direniş” baş-lığı altında siyasi yapılarla tartıştık,kendi içimizde tartıştık, ailelerimizle

tartıştık. Grup olarak, kişi kişi tartıştık.Tutsaklık koşullarında bu saldırınınçok boyutlu olacağını ve uzun süreliolabileceğini ve bu anlamda uzunsüreli bir direniş ile püskürtülebile-ceğini öngörerek, bunun için de enuygun olanın ölüm orucu olabileceğitespitinde bulunuldu. Ve 3 örgütlenmeTKP/ML, TKİP ve DHKP-C olarakölüm orucuna başladık. 1. hedefimizF tiplerini açtırmamaktı, tecriti teşhiretmekti. Bunun için ailelerimiz se-simizi dışarıya taşıdılar. Bizlerde di-renişe başladık. Tabii oligarşi de boşdurmadı. F tiplerini allamaya pulla-maya başladı. Halkı bu anlamda ya-nıtmaya, kandırmaya çalıştılar. Busaldırıların hepsi içerde ve dışarıdakimücadeleyle püskürtüldü.” dedi.

Daha sonra söz alan Cengiz Ka-rakaş, “19 Aralık öncesinde bizlerinteslim olmasını istemeleriydi. Teslimalınması istenen şey devrimci dü-şüncenin kendisiydi. Türkiye’dekisaldırı da halkları F tipleriyle teslimalmanın bir amacıydı. 19 Aralık di-renme hakkının savunulması, devrimiddiasını savunma aslında. Devrimiddiası can pahasına korunabiliyordu.Biz de bunu yaptık. Karakaş konuş-masını, “122 şehidimizin anısı önündesaygıyla eğiliyorum” diyerek bitir-di.

Behiç Aşçı ise, “Esas olarak buoperasyon halka yapıldı. O yüzdenoperasyonun her anını canlı olarakizlememizi sağladılar. En azındankendilerinin istedikleri görüntülericanlı olarak izletirdiler. Bu operas-yonu yalnızca hapishanelere yönelikgörmek yanlıştır. Avrupa Birliği ileuyum anlaşmalarıyla, Türkiye’dekikoğuş sisteminden hücre sisteminegeçiş dayatıldı. Devlet Avrupa Birli-ği’nin desteği ile hazırlıklarını yaptı.Yani her şeyi ayrıntılı bir şekilde

planlamışlar, basına yapılacak ha-berleri, operasyona katılacak asker-lerin kimliklerinin açıklanmayacağı,kullanılacak bombalarına kadar plan-lamışlar. Zeki Bingöl’ün kitabındaanlattığı, askerlerin kimlikleri iste-nince yanlış kimlik bilgileri verile-ceğini dahi planlamışlar” dedi.

Aşçı, “20 hapishanedeki tutsak-ların hepsine kamu malına zarar ver-mekten, isyan etmekten, yaralama,adam öldürmekten tüm tutuklularadavalar açıldı. Tabii direnişimizlebirlikte operasyonu artık kimse sa-hiplenemiyor. Bu yargılanan asker-lerle ve hata en üsteki mevkilerekadar varıyor. Yani bugün 19 AralıkKatliamı kimsenin savunamayacağıhale gelmiştir. Bülent Ecevit yarınçok değişik bir şey olacak derkenbugün kimse savunacak halde değiller.Bunu yaratan da direniştir. O zamandevrimcilerin direnişi olmasıydı, bu-gün operasyona katılanlar göğsünügere gere ben vurdum diye ortadagezecekti” dedi.

Cemray Baş ise, “Öfkemizi, Sey-han Doğan’ın kömürleştirilmiş be-denlerini dosta da düşmana da gös-teriyoruz. 19 Aralık’la birlikte di-renme dinamikliğini öğrendik. F tip-lerine gitmenin ihanet olduğunu söy-lemiştik o gün, evet direnmemek debir ihanettir. Halk Ayaklanması’ndageri kalmak da bir ihanettir. 19 Ara-lık’ta devrimcilere dedi ki benimkarşımda olursan öldürürüm. Bugünise halk ayaklanmalarında halka kaçyaşında olursan ol kafana gaz bom-basını sıkarım diyor. 19 Aralık direnişibugün halk ayaklanmasını örgütledi.”dedi.

150 kişinin katıldığı panelde “19Aralık Sorulacak Hesabımızdır!”pankartı açıldı.

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR22

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 23: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

19 Aralık tarihi; oligarşinin halka karşısavaşında dönüm noktalarından biridir.Doğrudan halkı sindirme operasyonudur.

19 Aralık F tiplerinin, F tipleri de 19Aralık’ın etkisini arttıracak şekilde plan-lanmıştır.

F tipleri oligarşi açısından "stratejik"bir hedefti ve kolay vazgeçmeyeceklerdi.Tüm halkı sindirmenin bir aracı olarak gör-dükleri F tiplerini açmak için iktidar tüm

gücünü ve faşist yöntemlerini kullana-caktı.

O günlerde IMF ve Dünya Bankasıheyetlerinin biri geliyor biri gidiyor,

yeni anlaşmalar imzalanıyordu. Em-peryalist talanın böylesine sür-dürüleceği bir ülkede halkı sin-dirmek, örgütsüzleştirmek gere-kiyordu. Bunun için önce dev-

rimciler tasfiye edilmeli, umutolmaktan çıkarılmalıydılar.Bu darbe aslında halka"ders" olacaktı. F tipi ha-pishanelerde "Demokle-sin kılıcı" gibi hak ve öz-

gürlükler mücadelesineüzerinde sallandırılma-lıydı.

Tüm hapishanelerdebaşlayan ve F tipleri,tecrite karşı sürdürülen

Ölüm Oruçları devam ediyordu.

6 Aralıktan itibaren oligarşi müdahalesözünü dile getirmeye başladı. Burjuvabasındaki köşe yazarları hemen "yaşamhakkı"nın kutsallığını anlatarak, misyon-larını oynamaya giriştiler.

Oligarşi daha etkili bir çağrıcı bulmaktagecikmedi. Emek platformunda yer alandört konfederasyonun genel başkanlarıAdalet Bakanı ile görüştüler ve direnişçilere“direnişi bırakın” çağrısı yaptılar.

Aralık ayının ilk günleri halkın müca-delesi gelişiyordu. Halk, hapishanelerdebaşlatılan direnişe destek vermeye başla-mıştı.

Anadolunun hemen her şehrinde dire-nişle ilgili destek eylemleri yapılıyor; ay-dınlar, sanatçılar açlık grevine başlıyorlardı.

TAYAD’lılar her yere direnişi yayıyor,gençlik üniversitelerde eylemlerini yay-gınlaştırıyordu.

Bu durumda oligarşi yeni bir manevrayabaşvurdu.

9 Aralık günü Hikmet Sami Türk: "De-mokratik bir toplumda bu eleştirilerindikkate alınması zorunludur. Toplumsalmutabakat sağlanmadan F tipi cezaevlerinibu halde hizmete açmak doğru değildir"açıklamasını yaptı.

Bazı kesimler Sami Türk’ün bu açıkla-masını yeterli bularak hemen direnişin bi-

DEVLET 19 ARALIK’TA HAPİSHANELERDE 28 DEVRİMCİ TUTSAĞI KATLETTİ

19-22 Aralık’ta KurulanBarikatlar Şimdi Türkiye

Halklarının Direniş Silahıdır!

23

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 24: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

tirilmesini istediler.

11 Aralık’ta Ecevit "Ka-muoyu ilgisi devam edersebu eylem bitmez" diyereksaldırı emrini verdi.

Ecevit açıkça tüm mu-halefeti tehdit ediyor; "te-röristlere taviz verilmeye-ceğini" söylüyordu.

Saldırı emrinin ilk so-nuçlarından biri ÖDP degörüldü. ÖDP sokak ey-lemlerinin derhal sona erdi-rilmesi, binalarındaki açlıkgrevcilerinin dışarı atılmasıtalimatını yayınladı.

Bugünün "akıllı solcuları"hizaya geldiklerini göstermeyebaşlamışlardı.

Faşist terör kendisini Kızı-lay’da gösterdi. Başta tutsakyakınları olmak üzere Kızılay’daF tiplerine karşı yürüyüş yapankitleye görülmemiş bir vahşetlesaldırıldı. Saldırıda MHP ‘lilerde kullanıldı. Saldırı sonucundayüzlerce insan cop, tekme dar-besiyle yaralandı. Ancak kitle direndi,barikatlar kuruldu.

Panzerlerden atılan göz yaşartıcıbombalara, kurşunlara, sıkılan tazyiklisuya karşı direniş Kızılay’a çıkanara caddelerde sürdürüldü. "BurasıFilistin değil Ankara” diye veriyordubasın çatışmayı...

Oligarşinin saldırısı demokratikmuhalefeti parçalamaya devam edi-yordu. Saldırı altındaki kitlenin gir-mek istediği bazı sol parti ve DKÖ’ler,kapılarını tutsak yakınlarına kapatıyor;binlerce kişi yuh çekiyordu.

Oligarşi belli kesimleri direnişi des-teklemekten koparmıştı. Ama hala içer-de ve dışarda militan bir direniş vardı.

13 Aralıkta sansür, RTÜK ve DGMaracılığıyla yürürlüğe sokuldu.

Baskınlar, sansür, düzen solunun"bırakın" çağrıları birbirlerini izledi.Oligarşi saldırının ilk aşamasındanistediği sonucu bu yanıyla almış, dü-zen solunu muhalefetten koparmıştı.

15-16 Aralıkta tutsaklarla yapılangörüşmeler kesildi. İktidar bir kezdaha direniş bitirilmezse müdahale

yapılacağı tehditinde bulundu. Tut-saklar saldırı olursa kendilerini yak-mak dahil, her şekilde direnecekleriniaçıkladılar.

Direniş oligarşinin tüm planlarınıbozabilir, emperyalizmin ve işbirlik-çilerinin işlerini zorlaştırabilirdi.AB’nin, IMF’ nin, MGK’nın hesaplarıaltüst olabilirdi. Bir yıldır tüm bo-yutlarıyla hazırladıkları saldırı planınıyürürlüğe koydular.

Kıbrıs HarekatındanSonraki En BüyükAskeri Harekat

19 Aralık saat: 04.00

Aylarca hapishanelerin maketleriüzerinde provalar yapan katliam bir-likleri saldırı için harekete geçtiler..

8 jandarma komando taburu, 37bölük olmak üzere 8 bin 335 askeripersonel görevlendirildi. Binlercegardiyan ve "ilave kuvvet" olarakçevik kuvvet ekipleri kullanıldı.

Tutsaklara yapılan saldırıda toplam20 bini aşkın gaz bombası kullanıldı.Ümraniye, Bayrampaşa, Çanakka-

le’deki saldırılardaSkorsky helikopterleriiş başındaydı. Oligarşi-nin sözcüleri "KıbrısHarekatı"ndan sonrakien büyük askeri hareketolduğunu söylüyordu.

Bu ordunun karşısın-da ne yabancı bir ülkeninaskerleri ne de askeri birgüç vardı. Askeri hare-katın hedefinde dört du-

var arasında tutsak olan si-lahsız ve can güvenlikleri"devletin sorumluluğunda"olan tutsaklar vardı.

İstanbul Bayrampaşa,Ümraniye, Adana-Kürk-çüler, Ankara-Ulucanlar,Aydın, Bartın, Buca, Bursa,Çanakkale, Ceyhan, Çan-kırı, Elbistan, Ermenek,Gebze, Kırşehir, Malatya,Muğla, Nevşehir, Nazilli,Niğde, Uşak hapishanelerikuşatılarak saldırı başlatıl-dı.

Tutsakların üzerine bombalar, kur-şunlar yağdırıldı. O kadar yoğun birgaz bombası kullanımı yapılıyorduki hapishanelerin bulunduğu semtlerintamamı bundan etkileniyordu. Ha-pishanenin 1-1.5 km uzağında yayınyapan muhabirler güçlükle işleriniyapıyorlardı.

Maltalar kan gölüne döndü. Tut-saklar katliamcıların kurşunlar, bom-balar eşliğinde yaptığı "teslim olun"çağrılarına direnerek cevap verdiler.Her yer barikatlarla donatıldı. Tutsaklarellerinde ne varsa onunla direndiler:Sopalar, ranza demirleri, dolaplar,havlular... Devrimci tutsakların bu-lunduğu tüm hapishanelerde direnişsaatlerce sürdü. Çanakkale ve Ümar-niye hapishanesinde 3-4 gün sürdü.

Saldırıları durdurabilmek için bazıtutsaklar bedenlerini tutuşturarak fedaeylemi yaptılar.

Fırat Tavuk, Aşur Korkmaz,Ahmet İbili, Fidan Kalşen, İrfanOrtakçı, Ali İhsan Özkan, MuratÖzdemir, Yasemin Cancı, BerrinBıçkılar feda eylemi yaparak şehitoldular.

19-22 Aralık Katliamı’nda8 jandarma komando taburu, 37

böluk olmak uzere 8 bin 335 askerigörevli vardı. 191'i Subay, 432'si Ast-subay, 392'si Uzman Jandarma, 281'iUzman Erbaş, 7 bin 80'i Er ve Erbaşgörev aldı.

Üç gun suren saldırıda 20 biniaşkın gaz bombası kullanıldı.

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR24

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 25: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Direniş canlarımız, kanlarımız pahasına devam ediyorancak oligarşi tutsakları teslim alamıyordu.

Bayrampaşa Hapishanesi kadınlar koğuşunda altıkadın tutsak katillerin kahkahaları arasında diri diriyakıldı.

Katliamcılar üç gün boyunca işkenceye ve katliamadevam ettiler. 28 tutsak katledildi. Yüzlercesi yaralandı.Ve hepsi saatler süren işkencelerden geçirildiler.

Bayrampaşa hapishanesi kadınlar koğuşunda 6 kadının

nasıl diri diri yakıldığı bilirkişi raporuyla resmiyetkazandı. Üzerinde "insan olmayan sahaya fırlat" yazılıbombaların yüzlercesi 27 kadın tutsağın olduğu ve"kapalı alana" atılmıştı.

Ümraniye’de yüzlerce tutsak dar bir alana sığınmakzorunda kalmışken içeriye yoğun bir gaz sıkıldı ve bombalaratıldı. Tutsaklar ayakta omuz omuza ancak durabiliyorlarkenjandarma tutanaklarına "gazı yoğun olarak sıktık" yazılıyorve bu da "tutukluların kendilerine zarar vermesini en-gellemek için yaptık" diye gerekçelendiriliyordu.

Benzeri Çanakkalede de yaşandı. Jandarma önce gazlarıkullandı sonra da "gazdan boğulmalarını önlemek içinduvarları yıktıklarını" söyledi.

Gaz bombaları, kimyasal silahlar... Sıvı, gaz halindeçeşit çeşit silahlar 19 Aralık 2000 tarihinde tek tek tutsaklarüzerinde kullanıldı. Sindirmenin, teslim almanın yeni biraracını devreye sokuyordu oligarşi...

O gün tutsaklar hapishane duvarlarının içine atılan ogaz bombalarının gerçekteki hedefinin dışardaki halk ol-duğunu biliyorlardı. Halkı sindirmek, mücadeleyi engellemekve tutsaklar nezdinde halka gözdağı vermek için kullanılı-yordu bu silahlar...Gaz bombaları, gaz fişekleri, tazyiklisular sonraki yıllarda kitle eylemlerinde en sık kullanılansilahlar olacaklardı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük hapishaneler kat-liamına halkla alay edercesine "Hayata Dönüş Operas-yonu" dediler. Ölüm Oruçcularını kurtaracaklardı...

Ecevit operasyona ilişkin eleştiriler hatırlatıldığında"siz sonuca bakın" diyordu.

İçişleri bakanı Saadettin Tantan; "tabii asıl amaçÖlüm Oruçların bitirmek değil, onun yanında devletinotoritesini sağlamaktır" diyerek gerçekleri itiraf ediyordu.(19 Aralık akşamı, ATV’ye verdiği demeç)

Katliamın sorumlularından Adalet Bakanı HikmetSami Türk Bayrampaşa Hapishanesi’nde kadın tutsaklarınyakılarak katledildiğine, yangın silahlarının kullanıldığınailişkin olarak "devlet böyle bir şey yapmaz" diyordu.

Sonraki günlerde hapishanede kimyasal silahların kul-lanıldığı, 6 kadın tutsağın diri diri yakıldığı, içerdendışarıya değil ama dışardan içeriye doğru ateş edildiği is-patlandı.

Tutsaklar 19 Aralık sabahından itibaren duydukları"ya teslim olun ya da öleceksiniz" sözünü duymayadevam ettiler. Ancak 7 yıl süren büyük direniş teslimalma saldırısını boşa çıkarttı. 122 şehit bunun en büyükcevabı oldu. Hapishanelerde devrimci düşüncelerimizi,inançlarımızı,örgütlülüğümüzü teslim alamadılar.

"Ya teslimiyet ya ölüm" dayatması sonraki yıllarda ha-pishanelerle sınırlı kalmadı. Emperyalistler ve işbirlikçileriülkemiz ve dünya halklarına bu çağrıyı yapmaktan vaz-geçmediler. Bölgeleri, ülkeleri işgal ettiler... İdeolojik yadafiziki saldırılarına hiç ara vermediler...

Her zaman bu saldırıları püskürtebilenler sadece di-renenler oldu..

25

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 26: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

19 Aralık 2000’de yapılan Ha-pishaneler Katliamı’nın üzerindentam 13 yıl geçti.

“Ölüm orucundakileri ölümdenkurtarmak” katliamın demagojik kı-lıfı olmuştu. Operasyona da hükümetve burjuva basın tarafından buna uy-gun bir isim verildi: “Hayata DönüşOperasyonu”

19 Aralık sabahı, İçişleriBakanı Sadettin Tantan’ın dahasonra itiraf edeceği gibi, aylardıreğitilen katliam birlikleri, aynıanda 21 hapishanedeki devrimcitutsaklara saldırdılar. 28 dev-rimci tutsağı katlederek, şehit-lerin ve yüzlerce yaralının kanlarıylaaçtılar F Tipi tecrit hücrelerini

Türkiye hapishaneler tarihinin enbüyük operasyonuydu katliam saldırısı.Türkiye tarihinin Kıbrıs Harekatı’ndansonra en büyük askeri operasyonolma özelliğini de taşıyordu katliam.Aynı zamanda egemenlerin tarihle-rindeki en vahşi katliamlarından biriydi19 Aralık katliamı

Biz bu köşemizde bu tarihin yal-nızca bir kesitini, egemenlerin halkadüşmanlıklarını, halka duyduğu kinien iyi yansıtan, katliamın öne çıkankesitlerinden birini, 6 kadının diridiri yakılmasını, katliamın tanıkla-rından Birsen Kars’ın anlatımıylaaktaracağız:

“Evet, o an! 19 Aralık sabahı. Vetam gün ağarmaya başlarken biz hepbir ağızdan ‘Gündoğdu hep uyandık’diye bir marş vardı, onu söyledik. Kar-şımızda silahlar vardı. Bomba atarlarvardı ve bunlar sürekli kullanılıyordu.Ve sayısızca Özel Tim. Biz küçük birkoğuşun önünde dizilmiş, sadece slo-ganlarımızla direniyorduk. Ve gün ağa-rırken bu marşı söylerken ki anımızhiç aklımdan çıkmıyor. O aslında birtabloydu. O gün niye bu vahşet yapıldı?27 kadındık, bir gece savunmasız, si-lahsız uykusundan uyandırılmışız, karşıtarafta her türlü silaha sahip olan

timler... Biz bütün bunlara meydanokurcasına marş söylüyoruz. O an ger-çekten kendimi çok güçlü hissettim.”

“Bu tablo düşüncelerimizin gü-cünü anlatıyordu.”

“Yoksa niye sabah uykudayken bizibombalarla uyandırsınlar. Acizliği his-sediyorduk. Düşüncelerimiz, bağımsızbir vatan, özgür bir yaşam. İşte buncavahşetin karşımıza çıktığı an bu düşüncekarşısındaki acizliği gördük ve yaşadık.Bu duyguyu çok yoğun bir biçimdeyaşadım. Çünkü ortada haksız, gayri

meşru bir durum var. Ölmek o kadarzor değildi. Çünkü o düşünceler doğrudüşüncelerdi, halk için olan düşünce-lerdi, savunmak çok büyük bir onurdu.O onuru yaşıyordum.”

“Mazgallardan askerlerle burunburunaydık. Küfür ediyorlardı. Bize,analarımıza yöneldikleri anda Şefinuröfkeyle fırladı ve izin vermedi sal-dırmalarına. Kendi annesi gibi, bütünanalar bir değerdi onun için...”

“Yanma olayından çok kısa süreönce bir arkadaşımız kolundan ya-ralanmış, kan kaybediyordu. Yapa-bileceğimiz hiçbir şey yoktu, kötü-leşiyordu. Ama operasyon devam

ediyor, bombalar atılıyor, kurşunlaryağıyordu. Gülser bu anda ayağakalktı. Zaten çok yakınımdaydı. Ayağakalktı ve bağırdı. "Öldürün, öldürmekistiyorsanız" diye bağırarak onlarınsaldırılarına meydan okuyordu.”

“Aşağıya indirildikten sonra ken-dime gelmiştim. Sonra arkadaşlar banasu dökmeye başlamışlardı. O an Ha-mide geldi yanıma, omuzuma vurduve "Gülseren" diye ağıtlar yakmayabaşladı. Aynı zamanda abisinin eşiydi.O an o yüzündeki acı unutulacak gibi

değildi. Arıyordu sürekli koğuştave diğer yerlerde dört dönerek.Havalandırmaya çıkmıştık. Koğuşartık alev alev yakılmıştı. Biz içer-deyken henüz yangın yoktu. Sadecekoğuşun o gaz verilen camlarındanalevler çıkıyordu. O alevi seyret-mek insanın içini dağlıyor. 6 kişininiçerde kaldığını biliyorsun. O altı

kişi her şeyini paylaştığın, yıllarınıbirlikte geçirdiğin, birlikte kahkahaattığın, dertlerini paylaştığın insanlar.Bunun da ötesinde birlikte yola çıktığıninsanlar.”

“Ayrı bir gazdı bu. Zaten o ta-vandan sarkıtılan demir kafesli birşeyin içinden çıkıyordu. Koğuşuniçine doğrudan atılan bir şey yoktu.Hakimiyet tamamen ellerindeydi.Oradan içeriye gaz sıkıldı. Birdensiyah, gri bir duman yükseldi. Birdenkoğuşun ısısı yükseldi. Alev yoktuyani. Değdiği yeri yakıyordu. Gazolduğu için hava akımının olduğuyerdeki insanları daha çok yaktı.Yani gaz bombası değil ayriyetenverilen hızla yakan bir gazdı.”

“Yanma olayı o kadar hızlı geliştiki... O gaz verilmeye ve benim deyanmaya başladığım zaman alev yok-tu. Havalandırmaya çıktığımız andaartık koğuştan alevler yükseliyordu.

Sonuçta o koğuş yakılmadan bizimgazla yakıldığımız gerçeği gizlene-mezdi. Onun için koğuş artık alevleriçindeydi. O zaman daha çok ortayaçıkabilirdi. Koğuşta hiçbir yanık yokiken biz nasıl yanabilirdik? O alevlertüm anıları canlandırıyordu ve artık 6yoldaşımın olmadığını, onların o alev-ler, içinde olduklarını ve artık birlikteağlayıp birlikte gülemeyeceğimizi an-

DİRİ DİRİYAKTILAR!

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR26

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 27: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

latıyordu. Bir yandan da bizetazyikli su sıkılıyordu. Yanankoğuşun üzerine su sıkılmı-yordu. Sıkılsaydı belki, belki...Birileri canlı kurtulabilir.”

“Sürekli bağırıyorduk ‘ko-ğuşa sıkın’ diye. ‘Koğuş ya-nıyor orada 6 arkadaşımızvar’ diye. Sıkmadılar. Yangınazaldıkça, yaşayabilecekle-rine dair umutlarımız da tü-keniyordu. Ve biz havalandırmada ha-laya durduğumuzda eskiden ateş ya-karak havalandırmadaki halaya dur-duğumuz anlar geliyordu aklıma. 6yoldaşımızın aleviydi o.”

“Bu arada arkadaşlar biz yaralılarıdaha güvenli bir yere götürmeye çalı-şıyorlardı. Çünkü çıktığımız anda ya-ralarımıza kurşunlar sıkıyorlardı. O sa-hiplenme her ne olursa olsun herkesinkendi acılarını bir kenara koyması, bir-birini korumaya çalışması o gün hatır-lanacak güzel anlardan biriydi. Yinebiz o koğuştan diğerine geçerken ka-fama taş attılar, kafam yarıldı ve kana-maya başladı. İşte bu kadar çaresizlerdi.Söyleyecek bir şey bulamıyorum.”

“O kadar silah, bomba yakıp, yık-ma... Vahşete rağmen öyle bir kinle

dolmuşlar ki bize taş atarak bu sal-dırganlıklarını, devletin ruh haliniortaya çıkartan o kadar simgesel birolaydı ki...”

Tabi koğuştan çıkarken bu bam-başka bir şeydi. O koğuştan çıkmakdemek Şefinurların orda kalması de-mekti. Bizi zorla parça parça kopar-tarak ve sürükleyerek döverek çıkar-dılar. Çok büyük bir acı verdi.”

“ . Yüreğimde kalan izler ise; diridiri yakılan altı kadın. Yaşamları, ver-dikleri bir direniş var. Yüreğimdekalan, bu direnişin zaferle sonuçlan-ması. Yani tecritin kaldırılması, yanionların yaşamlarını feda ettikleri konudayapılması gerekenleri yapma isteği.Bir diğeri de; onların diri diri yakıl-dıklarını anlatabilme isteği... Bunuherkes öğrenmeli. Mutlaka öğrenmeli.

Bu ülkede neler yaşandığı-nın bir simgesi oldu onlar.Ve bunu herkes öğrenme-li.”

“Onlar yandılar, diri diriyakıldılar diyebilmeli her-kes. O görüntüyü hafızalarakazımak ve özgürlük diyen,adalet, bağımsızlık diyeninsanların ödediği bu be-delin asla ve asla unutul-

maması.

O an, o gün unutulmamalı...

Onlar kim ve niye yakılmışlardır?Çünkü onlar "Halkımız Sizi ÇokSeviyoruz ve Sizin İçin Ölüyoruz"dediler...” (Anlatım, Ekmek ve Adaletdergisinin 39. sayısından alınmıştır)

Unutulmadı o gün ve o an, bütünbir katliamın ve direnişin simgesioldu. Ve bugün gerçek tüm çıplaklı-ğıyla ortaya çıktı. Yıllarca sürenısrarlı gerçekleri anlatma kampanyası,adalet arayışı sayesinde, hem ope-rasyonun gerçek adı, hem operasyoniçin söylenen yalanlar ortaya çıktı.Katliamın yaratmak istediği etki tuzlabuz oldu. Halkın adaletinin tecellisinide yazacak tarih. Halkın zaferini,devrimi.

8 Kasım’da Hatay’da der-neklere ve birçok eve yapılanbaskınlardan tutuklanan HalkCepheliler için 15 Aralık’ta ey-lem yapıldı. Eyleme, aynı da-vadan yargılanan ve 14 Aralık’tagörülen ara mahkemede tahliyeedilen Selda Özçelik, GökçeUluada, Yusuf Aşkar ve TuncayBolat da katıldı.

4 Halk Cepheli, tahliye olur-ken; Ahmet Atılgan, Orhan Çapar,Yılmaz Viraner ve Bahar Uçucu,Türkiye-Suriye kardeştir dedikleriiçin, adli ve siyasi olmak üzere2783 tutuklu öğrenciye adaletistedikleri için hala tutsaklar.

Armutlu Mahallesi’nde Ahmet

Atakan’ın katledildiği yerde ya-pılan eylemde polis, üşüdüğünügerekçe göstererek eylemin hızlabitirilmesini istedi. “Sizler katil-siniz önce Ahmet’in, Abdullah’ınkatillerini bulun sonra bizimlekonuşun” denilerek, polis kovuldu.

Yapılan açıklamada, “Bizlerbiliyoruz ki yapılan onca baskınve zulüm gün gün büyüttüğümüzbağımsızlık ve sosyalizm mü-cadelesini bitirmek içindir. Bu-nun için defalarca gözaltına alın-dık, tutuklandık, katledildik amabizi durdurmayı başaramadılar,başaramayacaklar da.” denildi.Ardından eylem atılan slogan-larla bitirildi.

ABD uşağı AKP tutsaklara saldırmaya de-vam ediyor. 12 Aralık'ta İzmir Bayraklı Adli-yesi'nde çocuk tutuklulara saldıran jandarmalarıprotesto eden ve engel olmaya çalışan özgürtutsak Mert Toka onlarca jandarmanın saldırısınauğradı. Mert Toka'yı zorla sürüyerek kamerasızodaya götüren jandarma, orada işkence yaptı.Toka'ya, hapishaneye götürülürken de ringaracında işkence yapmaya devam edildi.

İzmir Halk Cephesi, Toka'ya yönelik sal-dırıyla ilgili 17 Aralık'ta yaptığı açıklamada,"İşkencecilerin bu saldırıları devrimci tutsaklarısindirmeye ve teslim almaya yetmeyecektir.Çabaları boşunadır devrimci tutsakları aslateslim alamayacaklar." dedi.

Tutsaklarımızın ÖzgürlüğünüKazanıncaya Kadar Direneceğiz

İşkence-Ceza PahasınaÖzgür Tutsaklık

Geleneği Büyüyor

27

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 28: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR228

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

19 Aralık Katliamının 13. yıldö-nümü içindeyiz... 19-22 Aralık2000’de, 20 hapishaneye aynı andadüzenlenen katliam saldırısında 28devrimci tutsak katledilmişti.

Katiller ve katliam emrini veren-ler hala yargılanmadı.

Düşünün bir kere; ortada bir kat-liam, 28 ölü, kimyasal silahlarla diridiri yakılmış bedenler var.

Katliam emrini verenler belli, kat-liamı yöneten komutanlar, katliamı ya-pan ölüm timleri belli... Ama yargı-lanan, cezalandırılan tek bir kişi yok...

13 yıl...Bunun 12 yılında AKP ik-tidarı vardı. AKP, 12 yıl boyunca ka-tilleri korudu...

Korudu, çünkü AKP aynı katliampolitikalarını sürdüren bir partidir.

Biz adaleti bizi katledenlerden,beklemiyoruz. Ancak “bu düzendeadalet yoktur” diye katillerin yakası-nı da bırakmış değiliz. 13 yıldır elle-rimiz katillerin yakasında. Katilleri aslaaffetmeyeceğiz. Yaşadıklarımızı aslaunutmayacağız, unutturmayacağız...

Yeni doğan çocuklarımıza, torun-larımıza anlatacağız... Çocuklarımı-zın adli tıp morgundaki bir poşete ko-nulmuş, kömürleşmiş bedenlerimiziunutmayacağız... Bir ananın kömür-leşmiş cesedini teşhis etmek içinDNA testine mecbur kalmasının nedemek olduğunu unutturmayacağız...

TAYAD olarak 19 Aralık’ın yıl-dönümünde yine alanlarda hesap so-ruyoruz. Katillerin yakasını bırak-mayacağız.

11 Aralık’ta İstanbul Adliyesiönündeydik. Kar, fırtına, boran, tipi...Öfkemizin yanında etkisiz kalıyor. Ofırtınada, boranda İstanbul Adliyesiönünde bir biz varız bir de düşman-larımız... Döktükleri kan denizindeboğacağız onları...

***

19 Aralık Katliamını an-dığımız şu günlerde, AKPfaşizmi devrimci tutsaklarayönelik yeni yeni saldırı po-litikalarını gündem getiriyor.Hapishane havalandırmala-rına kamera takarak tecritidaha da koyulaştırıyor...

Devrimci tutsakların busaldırılara boyun eğmesi, ka-mera gibi tecriti daha da ko-yulaştıran, tutsakları 24 saatizlendiği izleniminin yaratıldığı vepsikolojik olarak baskı altına alan buuygulamayı asla kabul etmeyecek-lerdir... Nitekim Sincan F Tipi’ndekidevrimci tutsaklar havalandırmalarakonan kameraları kırdıkları için tek ki-şilik hücrelere atıldılar...

Tutsaklara Nasıl Sahip Çıkacağız?

Bu konuda 1980’lerden bugünekoca bir tarihi var... Özellikle BüyükDireniş boyunca TAYAD’ın müca-delesi sınırları aşarak bütün dünyacabilinmektedir.

Bununla birlikte her süreç kendiiçinde yeniden ele alınmalıdır... Sa-dece son bir yıl içinde 200’ün üze-rinde insanımız tutuklandı.

Her tutsak ailesi potansiyel olarakTAYAD’lıdır. Fakat henüz TAYADolarak ulaşamadığımız yüzlerce tut-sak ailemiz var...

Yeni tutuklanan ailelerimize ulaş-madan, onları örgütlemeden mevcut ai-lelerimizle bütün sürecin ihtiyaçlarınacevap vermemiz mümkün değildir.

Tatsaklara sahip çıkmak veAKP’nin yeni saldırı politikalarınıboşa çıkartmak için;

Birincisi; yeni tutuklanan tuta-sakların ailelerine ulaşmak ve ör-gütlülüğümüzü büyütmektir.

İkincisi; Tutsakları siyasi kimlik ve

düşünceleriyle birlikte sahiplenmek-tir. Çünkü; devrimci tutsaklar sıradanadli tutuklu değildir. Devrimci tut-saklara yönelik yapılan her saldırı si-yasi, devrimci tutsakların düşünce-lerini teslim almaya, kimliklerini yoketmeye yönelik saldırılardır...

Devrimci tutsaklar devletin gös-termeye çalşıtığı gibi suçlu değildir....Onlar halkın ezilmediği, sömürül-mediği, çocukların açlıktan ölmedi-ği, vatanımızın bağımsız olduğu birülke ve gelecek için mücadele ettilerve faşizm tarafından tutsak edildiler.

Biz tutsak aileleri ve yakınlarıolarak onları gururla, onurla sahip-lenmeliyiz...

Bakın şu düzene; AKP iktidarı hertarafından dökülüyor. İktidarını sür-dürmek için baskı ve terörden başkapolitikası yok... Geçmişte iktidarlar sa-dece derimcilere saldırıyor, tutuklu-yordu, bugün AKP gibi düşünmeyenherkes hapishanelere dolduruluyor.

Haklı olan devrimcilerdir... Bütünailelerimize öncelikle tutsaklara böy-le bakmalıyız. Onları suç işlemiş ki-şiler olarak görmemeliyiz... Geçmiş-ten beri bizim attığımız bir sloganvar.... “DEVRİMCİ TUTSAKLARONURUMUZDUR” diyoruz....

Adli tutuklu aileleri gibi değil,“devrimci tutsaklar onurumuzdur”diyerek onurla, gururla sahiplen-meliyiz tutsakları...

TAYAD’lı Aileler

Tutsakları Sahiplenmek Örgütlülüğümüzü

Büyütmekle Mümkündür!

Page 29: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

229

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Tutsakları TAYADÇatısı AltındaÖrgütlenerek Sahiplenebiliriz

13 yıl oldu F tipleri açılalı...13 yıldır tek kişilik, üç kişilikhücrelerde kalıyor devrimcitutsaklar....

F tiplerini devrimcileri teslimalmak için yapmışlardı. Faşizm,devrimci tutsakları F tipi hüc-relere koyarak düşüncelerindenvazgeçireceklerdi. Bunun içintek kişilik ve üç kişilik hücrele-re koyarak önce onların örgüt-lülüğünü yok edeceklerdi. Örgütlülü-ğünü yok edince düşüncelerini rahat-lıkla yokederiz diye düşündüler...

Ama başaramadılar... 13 yıl oldudevrimciler F tiplerinde... Görüş günühapishaneye gidince çocuklarınızı, ya-kınlarınızı görüyorsunuz... Gözle-rinde bir umutsuzluk, karamsarlıkvar mı? Yok....

13 yıldır hücrelerdeler ama gözle-rinden umut saçıyorlar. Umut dolular...Düşünceleriyle dimdik ayaktalar...

Devrimci tutsaklar bunu örgütlü ol-malarına borçlular... Faşizm, devrim-ci tutsakları hücrelere koymayı başardıfakat örğütlülüğünü biteremediler...Tutsaklar F tiplerinde devletin her tür-lü saldırısına karşı örgütlü olduklarıiçin tecrit gibi bir işkenceye karşı dü-şüncelerini koruyabiliyorlar...

Sonuç olarak devrimci tutsaklar Ftiplerinde devletin psikolojik; fizikiher türlü saldırısını örgütlülüklerinikoruyarak boşa çıkartmışlardır. Birçok sorunlarını örgütlülükleri saye-sinde çözebilmektedirler...

Biz tutsak aileleri de sorunlarımı-zı birlikte hareket ederek, örgütlenerekçözebiliriz... Tutsakları da, gerçek an-lamda ancak böyle sahiplenebiliriz...Her aile bireysel olarak kendi çocuğuiçin ne kadar fedakarlık yaparsa yap-sın, ne kadar sahiplenirse sahiplensinyapabileceği şeyler görüşe gidip gel-mekten, harçlık vermekten, giysi gö-türmekten öteye geçemez. Tutsaklarınbu tür ihtiyaçlarını gidermekte önem-li olmakla birlikte, tutsakların çokdaha ciddi sorunları vardır. Bunlar da

ancak örgütlülükiçinde çözülebi-lir...

TAYAD bu-nun için kurul-muş bir örgüttür...1984’den beri buamaçla faaliyetyürüten bir der-nektir...

Tutsaklar ındışarıdaki sesidirTAYAD... Tut-saklara yapılansaldırıların karşı-sındaki en büyük

engellerden birisidir.

Tutsakları sahiplenmenin yolututsak ailelerinin örgütlenmesindengeçmektedir. Biz tutsak ailelerinin ör-gütlülüğü ne kadar güçlü olursa, tut-saklara yönelik saldırılar o denli aza-lacaktır... Tutsakların sorunu o denliçözülecektir....

Ailelerimizin Günlük Sorunlarını Çözebilmeliyiz

Tutsakların sahiplenilmesi ve on-ların sorunlarının çözümü aile örgüt-lenmesinin öneminin birinci yanıdır.

Diğer yanı ise tutsak ailelerinin ya-şadığı kendi sorunlarımızı çözme-mizdir....

Çocukları tutuklandıktan sonraailelerin yaşamı neredeyse tutsakla-ra göre şekilleniyor. Yaşamlarının biryanını tutsaklar oluşturuyor...

Ailelerimiz görüşe gidip gelir-ken, günlük yaşam içinde onlarca so-runla karşı karşıya kalıyor... Bu so-runlarımızın çözümü de bizim örgütlüolmamıza bağlı..

Örgütlü olursak kendi yaşadı-ğımız sorunları da, hapishaneye gi-dip gelirken yaşadağımız sorunla-rı da, tutsakların ihtiyaçlarını daçok daha kolay çözebiliriz....

Örgütlü olmak düşünce olarak, ruholarak aynı duyguları hissetmektir...Birlikte hareket etmektir...

TAYAD, Tutsak Aileleri Yardım-laşma Ve Dayanışma Derneği çatısı

altında bizler daha büyük bir aile gibiolmalıyız... Birimizin bir sorunu ol-duğunda hepimiz o sorunu yüre-ğimizde hissetmeliyiz... Daha bü-yük yeni bir aile olmalıyız...

Kahvaltılarımız Ailelerimizin Birliği İçindir!

Birbirimizi tanımak, kaynaşmak,tutsaklar hakkında doğrudan ailelerinağzından bilgi almak, onların sorun-larına sahip çıkmak... Yaşanan so-runları burada paylaşmak ve çözümyolları üretmek... Bunları birlikteolursak, örgütlü olursak yapabiliriz...

TAYAD, bu konuda çok büyük birbirikime sahip. 28 yıllık tarihi bununkanıtıdır. Hiçbir partinin, derneğin,sendikanın yapamayacaklarını yap-mışlardır, başarmışlardır... Bunlar,çoğunun okuma yazması olmayan ai-lelerimiz tarafından yapılmıştır.

Tutsaklarımızın her türlü soru-nuna sahip çıkmak, her türlü ihti-yaçlarını gidermek TAYAD’ın birin-ci görevidir...

İkinci görevimiz ise, tutsak ve şe-hit ailelerimizi sahiplenmektir....

Bunu da örgütlülüğümüzü büyü-terek yapabiliriz...

Nasıl büyüteceğiz? Öncelikle hapishane hapishane

tutsak ailelerini buluşturacağız. Kahv-altılarımız bunun bir aracıdır...

Ailelerimiz arasındaki ilişkileri,dayanışmayı, yardımlaşmayı gelişti-receğiz.

Eskiden F tipleri açılmadan öncehaftanın tek günü aile görüşü vardı vesabahtan akşama kadar olan görüş-lerde bütün aileler birbirini görüşyerlerinde görüyorlardı... Herkes bir-birini tanıyordu...

Devlet F tipleriyle tutsakların gö-rüş günlerini haftanın 5 gününe par-çaladı... Gün içinde de her birinin gö-rüş saatlerini farklı farklı yaptılar...Yani bu politikayla dışarıda tutsak ai-lelerin de, fiziken bir araya gelmesi-ni, örgütlenmesini, engellemeye ça-lışıyor...

Biz de TAYAD olarak F tipleri açıl-dığı günden beri düşmanın bu politi-

Page 30: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR330

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

kasını boşa çıkartmaya çalışıyoruz...

F tiplerinin açıldığı ilk dönemler-de F tiplerinin olduğu illerde dışardangelen ailelerin kalması ve ihtiyaçla-rını gidermesi için dernekler açtık.

Yine ailelerin görüşlere toplu git-mesi için servisler tutup birlikte gidilipgelindi... Çünkü F tiplerinin çoğuşehrin dışında bir dağ, kuş uçmaz ker-van geçmez, dağbaşına yapılmış...

Tutsak ziyaretlerine gidip gelmekailelerimizin en önemli sorunlarındanbirisi...

Bir dönem tutsaklarn sayısı azal-dığından ziyaretlere servis tutuluptoplu gidip gelinmesi olanakları kal-mamıştı. Bugün Kandıra, Edirne, Te-kirdağ gibi hapishanelerde tutsalarınsayası sürekli artmaktadır. TAYADolarak hedefimiz tekrar servis aracı ileziyaretlere topluca gidip gelmektir.

Örgütlülüğümüzü kendi aramız-daki birliğimizi güçlendirerek büyü-tebiliriz. Tutsaklara düşman saldırılarıkarşısında örgütlülüğümüzü büyüte-rek sahip çıkabiliriz...

Devrimci TutsaklarOnurumuzdur!

Hasta Tutsaklara Özgürlük!19 Aralık Katliamının

Sorumluları Yargılansın!

"...Benim görevim, sadece ope-rasyon sınıflarını, maksadı, mekan vezamanını koordine etmekti, bununharicinde operasyonun başında biz-zat bulunmadım. Jandarma BölgeKomutanlıklarına gerekli emirlerive talimatları verdim. OperasyonJandarma Bölge Komutanlıkları ta-rafından yapıldı. Ve ara aşamasındanbenim herhangi bir dahlim yoktur,olayı raporlarla takip ettik."

Bu sözler, 2000 yılında JandarmaGenel Komutanı olan Em. OrgeneralAytaç Yalman’a aittir. "Olay" dedi-ği ise 28 devrimcinin katledildiği 19-22 Aralık katliamıdır.

Her katil gibi pişkin, alçak veacizdir. Öyle ki; 6 kadının diri diri ya-kılmasının, toplamda 28 tutsağın kat-ledilip onlarcasının yaralanmasın so-rumlusu kendisi değilmiş gibi, ifade-sine: "19-22 Aralık operasyonundaölenlere rahmet dileyerek sözlerimebaşlamak istiyorum." diyebilmiştir.Bu, ikiyüzlülüktür. Bu, halk düşman-lığının alenen ikrarıdır. Oysa Tufan, At-maca vb. isimlerle andıkları bu katli-am saldırısına seneler öncesinde ha-zırlandıklarını, onlarca ceset torbası ha-zırladıklarını itiraf edenler de onlardır.

Bugün halk düşmanlarının na-mertliğinin doğasına uygun ola-rak altına imza atan kimse, bu kat-liamı sahiplenemiyorsa, bu hal-kın adaletinden korkuların-dandır. Yoksa bal gibi de orta-dadır. Aytaç Yalman 28 devrim-

cinin bir numaralı katilidir.

İstedikleri kadar günah çıkarsınlar,yalana demagojiye başvursunlar. İs-tedikleri kadar gerçeği ters yüz etme-ye çalışıp kafaları bulandırsınlar. İs-tedikleri kadar ağlayıp sızlasınlar. Bubizim için hiçbir anlam ifade etmez.Biz katillerimizi hiç bir zaman unut-maz, katillerimizle barışmayız. Tarihbuna tanıktır, er ya da geç hesap so-rarız.

12 Mart Ziverbey Köşkü’nün iş-kenceci şeflerinden General MemduhÜnlütürk’ün SDB savaşçıları tara-fından cezalandırılmasının ardından,8 Nisan 1991 tarihli Devrimci SOLSDB Bülteni’nde "Kimse aradan yıl-lar geçti diye yaptığının unutulacağınısanmasın. Devrimcilerin belleklerihiçbir şeyi unutmayacak kadar güç-lüdür" denilmişti. Evet, belleklerimizçok güçlüdür. Ve sınıf kinimiz bir kı-lıç kadar keskindir. Kinimiz düşman-larımıza karşı intikam, adalet özlemive iktidar bilincimizdir.

Diri diri yakılan altı kadınımızı;kurşunlanan, gazlarla boğulan 28'le-rimizi, işkencelerinizi, tecavüzlerini-zi asla unutmayacağız. Diri diri ya-narak kömürleşen bedenlerimiz bel-

leğimizdir, kinimiz intikam yemini-mizdir. Kanımızı asla yerde koyma-yacağız.

O gün devlet adına 28 insanımızıkatledenler, bugün yaptıkları katli-amları savunamayacak noktadadır.Herkes sorumluluğu üstünden atıpkorkaklıklarını, acizliklerini sergiliyor.Ama biz unutmadık. "Korksun düş-manlarımız. Hesap sormaya devamedeceğiz. Seyhanımızın kömürleşenbedeni savaş çağrımız, düşmandanhesap sorma bilincimizdir." (İbrahimÇuhadar)

Bize yön veren, bu bilinçtir. Bizeyön veren, İbrahim Çuhadarlar’ıncüreti, fedasıdır. Bize yön veren, Ali-şanlarımız’dır. Bize yön veren, halk-ların dökülen kanlarıdır.

O kan yerde kalmayacak. Sey-hanlarımızın, 28’lerimizin, 122’leri-mizin hesabını soracağız. Halkımızı veşehitlerimizi adaletsiz bırakmayacağız.

Sanmayın ki sizi unutacağız. San-mayın ki üstünden zaman geçti ve yap-tıklarınız unutuldu. Hayır! Asla unut-mayacağız ve daima peşinizde olaca-ğız. Suçlarınızın hesabını soracağız.

Diri diri yaktığınız Seyhan Do-ğan’ın kömürleşmiş bedenine bir kezdaha ve iyi bakın. Orada sadece kö-müre dönmüş bir beden değil, öfkemizive halkın adaletini göreceksiniz. O ada-letin tecellisini de Bir gün görüşe-ceğiz.

2 No’lu F Tipi HapishanesiKocaeli

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

“And olsun ve Şart Olsun Ki;Yerde Kalmaz Ahımız!”

Page 31: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Hayal edebilmek bir yerde gele-ceği görebilmektir...

Çetelere ve yozlaşmaya karşıhalk komitelerini nasıl kuracağız,kurduğumuz halk komiteleri ile neyapacağız, kimlerle halk komitesi ku-racağız, onları nasıl eğiteceğiz, ne-relerde görüşeceğiz?.. Yapacağımızeylemler ve bu eylemlerin yarataca-ğı sonuçlar gibi bir çok şeyi hayaledebilir ve gerçekleştirebiliriz.

Mahallerimizde el ele versek,“çeteleri istemiyoruz” diye bütünmahalle halkını gencinden yaşlısına,çoluğundan çocuğuna, kadınındangenç kızına kadar bir slogan altındabirleştirsek çeteler mahallerimizegirebilir mi?

Yine bir araya gelsek mahallemizezulümden başka bir şey getirmeyenkarakolu istemiyoruz desek... O ka-rakol polisleri mahallemizde dola-şabilirler mi? Halk çocuklarını göz-altına alabilirler mi?

Alsalar bile, biz bir araya gelerekgözaltına alınan o gencimizi polislerinelinden çekip alamaz mıyız?

Gazi’de yapılan yozlaşmaya kar-şı yürüyüş sırasındaki karakolun du-rumunu gözünüzün önüne getirin.Karakolun dışına çıkmayı bırakın, ka-rakolun güvenliğini alma telaşınadüşmüşler. Bu korkuyu onlara üstüste yaşatsak o karakollar onlara zin-dan olmaz mı?

Bir milyon yoksula ulaşacağız di-yoruz.

Bir düşünelim, mahalle mahalle ya-yılan halk komitelerini Türkiye gene-linde örgütlediğimizi düşünelim, Ha-ziran Ayaklanması gibi bir ayaklan-mayı iradi olarak başlatamaz mıyız?

AKP iktidarını istemiyoruz...

Halk düşmanı AKP halka hesapverecek diye sokakları işgal etsek vebunu silahlı bir direnişe dönüştürsekumudu büyütemez miyiz?

Bir milyon yoksulun çok dahaüzerinde yoksula sesimizi ulaştıramazmıyız, onların yüreklerine verdiğimiz

umut büyümez mi...adım adım yarattı-ğımız örgütlülüklerdaha çok örgütlenmeliyiz bilinci ya-ratmaz mı...

Aynı şekilde öfkemizi ülkemizinbaş efendisi olan emperyalizme karşıyöneltsek... ABD emperyalizmininüzerimizde kurmaya çalıştığı baskıyıpüskürtemez miyiz?.. Yürüyüş Der-gisi’nden okumuşsunuzdur... Yuna-nistan'daki hapishanede nasıl Yunan iş-birlikçileri ile birlikte cirit atıyorlar...Nasıl küstahça sorular soruyorlar...Kendileri güçlü, bizi güçsüz sanıyor-lar. Onlara kim olduğumuzu göstersekve biz sadece oradaki tutsak olan 5Cepheli değil, milyonlarız desek kir-li ellerinizi yoldaşlarımızın üzerin-den çekin diye ültimatom versek ne ya-pabilir o emperyalistler?.. Hiçbir şey...

Tarih bizden yana...

Ezilenler tarihini hep direnenler,savaşanlar yazmış.

Hemen aklımıza iki emperyalistgücü Fransa’yı ve Amerika’yı dizegetiren Vietnam halkı geliyor...

Mao' un öncülüğündeki Çin halkıgeliyor... Okuma, yazmayı cephe desavaşın içinde öğrenen, bilinçlenerekülkesini işgal eden Japon emperya-listlerine karşı Çin halkının nasıl sa-vaştıklarını, nasıl zaferler kazandık-larını biliyoruz...

Bütün zaferleri ezilen aşağıla-nan yoksul dünya halkları birleşerek,savaşarak kazandılar...

Tarih bize bunun olabileceğinisöylüyor.

Biz de bu yoldan yürüyerek, ha-yallerimizi gerçekleştirebiliriz, umu-du büyütebiliriz.

Koşullarımız Vietnam ve Çindevrimlerindeki gibi değil...

O günlerle bugünleri kıyaslamı-yoruz.

Bugün çok daha elverişsiz koşul-larda örgütleniyor ve mücadele edi-yoruz. Ama inancımız onlarla aynı...

Onlar gibi biz de kurtuluşun sos-yalizmde olduğuna inanıyoruz...

Ortak noktamız bu.

Demek ki heyecanımızın kayna-ğı devrime, sosyalizme olan inancı-mız...

Kendi tarihimizden de bunu öğ-renmiyor muyuz...

Sosyalizmin yıkıldığı zamanlar-da dünyadaki silahlı örgütler ne ya-pıyordu?

Biz ne yapıyorduk?

Onlar silahlarını bırakıp uzlaşmayıseçerken, biz savaşmayı seçtik.

Atılıma kalktık... Vurduk vurul-duk ama uzlaşmadık.

Hala o günlerdeki gibi direnme-ye, savaşmaya devam ediyoruz...

Bugün daha ağır bedeller ödüyo-ruz, emperyalizmin ve işbirlikçilerinbaskısı çok daha fazla. Ama heryeni baskı aynı zamanda yeni diren-işleri de doğuruyor...

19 Aralık’ı hatırlayalım.

Sabaha karşı bizim bulunduğu-muz bütün hapishanelere girildi... Ak-şama kadar hepimizi teslim alacak-larını düşünüyorlardı.

Ne oldu? 7 yıl direndik.

İlk anki heyecanımızı, inancımı-zı yitirmeden, iki emperyalist pay-laşım savaşının toplamı kadar süre-yi ağırlıklı olarak tek başımıza di-rendik ve 122 şehit verdik.

Üzerimizde kurmaya çalıştıklarıbaskı, sindirme, yok etme politika-larına karşı daha büyük bir direniş-le karşılık verdik.

İşte, tarihimizden güç alarak ha-yallerimizi gerçekleştirdik...

Yeter ki bugünden tünelin ucun-daki ışığı göreceğimize inanalım.

Nasıl göreceğiz tünelin ucundakiışığı?

İSTEKLE, AZİMLE, ISRAR-LA, SEVGİ VE KİN İLE...

Hayal Gücü Çok ÖnemlidirHayal Etmeyi BilmeyenlerGeleceği Kuramazlar!

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

31

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 32: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Sevgili Devrimci Okul OkurlarıMerhaba,

Öyle bir düşmanla savaşıyoruz kidevrimcileri, halkı sokaklarda katle-diyor. En küçük bir hak arama eyle-mine bile vahşice saldırıyor.

Hapishanelerinde tutsakları katle-diyor. Bu katliamları bazen kurşunla-yarak, işkence yaparak bazen de has-talıkların tedavisini engelleyerek ger-çekleştiriyor.

19 Aralık 2000'de, BayrampaşaHapishanesi'nde 6 kadını diri diri ya-kıyor; katillerini koruyor.

Yasal dergi satanı vuruyor, öldü-remezse felç ediyor.

Hapishaneler, karakollar birer iş-kencehane olarak çalışıyor.

Engin Çeber işkenceyle katledi-liyor, "bağımsız yargı" dediklerimahkemeleri katilleri aklamak için el-lerinden geleni yapıyor...

Halk ayaklanması sürecinde 6insanımız katlediliyor, katiller terfi et-tiriliyor.

Berkin Elvan kafasından gaz fişe-ğiyle vurulup komaya sokuluyor, ka-tilleri korunuyor.

Yoksul mahallerimizi polisleriyle,çeteleriyle basıyor. Hasan Ferit Gedik'ikatlediyor, onlarca insanımızı gözal-tına alıp tutukluyor....

Savcı da, yargıç da, infaz da aynıelde birleşmiş, halka ve devrimcileresaldırıyor, tehdit yağdırıyor.İşte bu "adalet" emperyalizm ve iş-

birlikçilerinin adaletidir.. Halk düş-manlarının adaletidir.

Bu "adalet", onur ve namusa kapı-larını sıkıca kapatanların adaletidir.

Böyle bir düşmana karşı savaşmak,ekmek, adalet ve özgürlük için müca-dele etmek, halkın adaletini sağlamakdünyanın en onurlu işidir, görevidir.

Bugün devrimcilik halkın adaletözlemini örgütlemektedir. Bu hem ta-rihsel hem de güncel bir görevdir. Hal-

kın adalet özle-mini örgütleme-nin meşru ve çokgüçlü zeminivardır.

BuDüzende

Halk, Hayatının HerAnında AdaletsizliğiYaşamaktadır

Adaletin kavram olarak sözlüklerdekarşılığı, "hak ve hukuka uygunluk","uğranılan haksızlıkların düzeltilme-si", "doğruluk, hakkaniyet, hakkauygunluk" olarak belirtilmiştir.

Tanımlardaki ortak nokta, hakkahukuka göre karar verilmesi, ona göreadımlar atılmasıdır.

Adalet kavramına burjuvazi "kut-

sallık" atfetmiş, böylece onu doku-nulmaz, "sınıflar üstü" olarak gös-termeye çalışmıştır.

Ezenler ve ezilenler arasındaki çe-lişkileri yumuşatmak; halkın öfkesinive adalet arayışını törpülemek için uy-durulmuş bir yalandır bu...

Adalet bir üst yapı kurumudur veiktidarda hangi sınıf varsa, o sınıf, ken-di adaletini uygular.

Kapitalizmin adaleti, halkı sömü-renlerden yanadır. İstedikleri zaman ya-saları, kanunları bir avuç asalak için de-ğiştirirler. Yürürlükteki yasalar yok-sullara uygulanır. Emperyalistlerin veişbirlikçilerin düzeni yoksullar içingünün her anında adaletsizlik üretir.

Yoksul halk, günlük yaşamının heranında bu adaletsizliği yaşamakta, gör-mektedir. Örneğin yıllarca emek verdiği,sağlığını yitirecek kadar çalıştığı fabri-kadan bir kış günü kapı önüne konur.

Esnaftır, işine emeğini katmıştırama vergilerden, tekellerin rekabe-

tinden başını kaldıramaz ve bir gün if-las ettiğinde tek başına ortada kalır.

Kamu emekçisidir, köylüdür, küçüküreticidir, öğrencidir, emeklidir amasonuçta düzenin adaletsizliği ile kar-şı karşıyadır.

Halk düşmanlarının, katillerin ko-runduğu; zulmün ve sömürünün per-vasızca halka saldırdığı bir düzende ya-şıyoruz. Bu nedenle halkımız adaletesusamıştır.

Düzen Halkın AdaletDuygusunu ZayıflatarakAdaletsizliğiKanıksatmaya Çalışır

Adaletsizliğin boy verdiği her dü-zende çürüme kaçınılmazdır. O düze-nin kurumları dökülmeye, yok olma-ya mahkumdur.

Kapitalizm şiddetiyle, uygula-dığı terörle, halka adaletsizliğikanıksatma çabalarıyla ayakta kal-maya çalışır...

Kapitalizmin haksızlığı, zulmüve adaletsizliği kanıksatma çaba-ları nasıl şekillenir?

Halkımız düzen partileriyle,gerici ideolojiyle, sahte umutlar-la, fiziki saldırılarla oligarşi tara-

fından güçsüz bırakılmaya çalışıl-maktadır.

Halkımız örgütsüzdür ve örgüt-süzlük gerçeği içinde oligarşi sonuç daalmaktadır.

Düzen yalanlarıyla, terörüyle hal-kı ezmek, umutsuzlaştırmak "dev-letle baş edilmez" anlayışı oluşturmakister. Halkın "böyle gelmiş böyle gi-der" diyerek düzenin adaletsizliğineboyun eğmesini hedefler.

Haksızlıkları "öteki dünya"ya havaleeden, "beş parmak nasıl bir değilse in-sanlar da bir değildir" diyerek ada-letsizliği meşrulaştıran gerici düşün-celerin yaygınlığı ise bir başka etken-dir. Özellikle AKP iktidarı boyunca ada-letsizlikler karşısında mücadele dina-mikleri taşıyan yoksul halk, gericiideoloji ile kuşatılmıştır. Halk 24 saatboyunca ideolojik bombardımana tu-tulmaktadır. AKP'nin yoksullara revagördüğü 3-5 kiloluk gıda paketleri,"yardım" kampanyaları ile sadaka ve di-

Ders: AdaletMücadelesi

Halkın AdaletDuygusunu Örgütlemek

Devrimci MücadeleyiÖrgütlemektir

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR332

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 33: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

lencilik, adalet mücadelesinin kar-şısına konulmuştur.

Halkın sosyalizmi bir alternatif,kurtuluşunu sağlayacak sömürüsüzbir düzen olarak görememesi de biretken olarak karşımıza çıkmaktadır.Emperyalizm ve işbirlikçilerininhalkları aç bıraktığı, açlık ve yok-sulluktan milyonlarca insanın öl-dürüldüğü günümüzde sosyalizmalternatifini geniş kitlelere ulaştır-mak zorundayız.

Adaletsizlik, düzenin mahke-melerinin çözeceği bir sorun değil,düzene karşı bir mücadele sorunudur.Bu nedenle adalet mücadelesi düzeninhalka reva gördüğü bütün adaletsiz-liklerin ortadan kaldırılması için sürenbir mücadele olmak zorundadır.

DüzeninMahkemelerindeKurumlarında AdaletAramayacağızHiçbir AdaletsizliğiKanıksamayacağız

Dersim'in köylerinden birinin çıkı-şında, bir el büyüklüğündeki taşların üstüste konması ile oluşturulmuş kalın veyuvarlak bir sütun vardır. Özenle ko-nulan taşlar için harç kullanılmamıştır.

O sütunu oluşturan taşların birgeçmişi vardır. Köyün bilgeleri, köy-lüler arasındaki çeşitli anlaşmazlıkla-rın ilçedeki mahkemeler ile çözülme-mesi için bir yöntem önerirler. Mah-kemeye başvurmak için köyden çık-maya çalışan köylüler, o sütununönünde bir kez daha düşünmeli ve ora-ya bir taş koyarak köye geri dönmeli,mahkemeye başvurmamalıdır. Köy-lüler de öyle yaparlar. Kızgınlıklamahkemeye başvurmak için çıktıkla-rında o sütunun yanından geçerken birkez daha düşünürler. Yerden bir taş ala-rak oraya koyar ve mahkemeye baş-vurmaktan vazgeçerler.

Halkın kendi tarihsel deneyleriylegerçekleştirdiği bu yöntemin özünü dü-zenin adaletine duyulan güvensizlikoluşturmaktadır.

Komşusu, akrabaları, arkadaşla-rıyla yaşadıkları sorunları düzeninmahkemeleri ile değil, kendi içlerin-

de çözmeye çalışırlar. Halkımız yılla-rın deneyimleriyle bilir ki düzeninmahkemelerinden asla adalet görme-mişlerdir. Düzenin tüm kurumları gibimahkemeleri de halkları, insanlarıbölmeye çalışır. Oralardan halkların le-hine bir karar çıkmaz.

Bu yoksul halkın uğradığı haksız-lıklarda da, düzenin yaptığı zulüm vekatliamlarda da böyledir.İşten atılmak, maaşını alamamak,

paralı eğitim nedeniyle okuyamamak,parasızlıktan hastane kapılarında kal-mak ve daha sayısız adaletsizlikleyüz yüze geliyor halkımız...

Kapitalizm özel mülkiyet düzeniyle;emperyalizmle kurulan işbirlikçilik ba-ğıyla, her an her dakika soframızdan ça-lınan ekmeğimizle adalet halklarımızınen somut talebi olmuştur.

Bu nedenle düzen ne kadar ideo-lojik bombardımanıyla, yalanlarıylakanıksatmaya da çalışsa halkımızınadalet özlemi bitmeyecektir.

Her alanda her birimde adaletsiz-liklerin takipçisi olmalı; halkımızın ek-mek, adalet ve özgürlük mücadelesi-ni örgütlemeliyiz.

Adalet İçinMücadele DevrimMücadelesindenBağımsız Değildir

Oligarşi halka adaletsizlik üzerinekurduğu düzenini dayatıyor. Adalet içinmücadele etmeyi "suç" sayıp, düzeninmahkemelerinin kabul edilmesini is-tiyor. Halkın adaletini sağlayan ey-lemlerimizi "terör" demagojisi ileboğmaya çalışıyor.

Biz eylemlerimizle, propa-gandalarımızla düzenin adalet-siz olduğunu, düzenin hiç birmeşruluğunun bulunmadığınıen geniş kesimlere anlatıyoruz.Adalet mücadelesinin; ekmek,adalet ve özgürlük istemenindevrim mücadelesinden bağım-sız olmadığını gösteriyoruz.

Halkımızın adalet mücade-lesini daha da büyütmeliyiz.

Kendi işi, aşı, okulu vb. hak-ları için adalet isteyen halkımı-zın mücadelesini örgütlemeliyiz.

Bu mücadele içinde halkımız gerçekadaletin oligarşinin düzeninde sağla-namayacağını da öğreniyor. "Adalet İs-tiyoruz" sloganı etrafında birleşen herkesim, iktidar hedefli politik bir mü-cadelenin zorunluluğunu daha somutgörecektir.

Adaletsizlik gerici-dinci ideoloji ile,burjuvazinin bireyci ideolojisi meş-rulaştırılmaya çalışılıyor. Öte yandanhalkın adaleti olan eylemlerimiz "te-rör" demagojisi ile karalamaya, ey-lemlerin halkta yarattığı etki yok edil-meye çalışılıyor. Tüm bunlara karşıideolojik mücadele zorunludur.

Bizim adalet anlayışımızı halkımızaanlatmalıyız. Halkın adaleti olan ey-lemlerimizi, Eyüpleri, İbrahimleri,Muharremleri anlatmalıyız. Her şehi-dimiz, her eylemimiz adalemizin so-mut birer örneğidir.

Temelinde adaletin olacağı halk ör-gütlenmeleri yaratmalıyız. Oligarşininhalka karşı izlediği politikalarda güç al-dığı yanlardan biri de halkın örgütsüz-lüğüdür. Kuracağımız halk örgütlen-meleri bulundukları yerde adaletsizlik-lere, haksızlıklara karşı silahlı-silahsız,meşru olan her yolla kitlelerin sorunla-rını çözmenin örgütlenmeleri olacaktır.

Ülkemizde halkın adalet özlemi,düzene duyduğu kin her geçen gün art-maktadır. Halkın özlemini, halkın ki-nini örgütlemek görevimizdir. Adaletiçin mücadele etmenin meşruluğuylahareket ederek umudu büyütmeliyiz.

Halk için adalet ısrarımız oligarşi-nin düzenini sarsmakta, halka umutvermektedir.

Sevgili okurlar, Haftaya başka bir konuda görüş-

mek üzere... Hoşça kalın..

Bizim adalet anlayışımızıhalkımıza anlatmalıyız.

Halkın adaleti olaneylemlerimizi, Eyüpleri,

İbrahimleri, Muharremlerianlatmalıyız. Her şehidimiz,her eylemimiz adalemizin

somut birer örneğidir.

333

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 34: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

“Fişle-mek ah-laksızlık-tır” diyor

Bülent Arınç utanmadan...

Fişlemeyi kendileri yapıyorlar.

Okullara kadar gidip kim Gezi ey-lemlerine katıldı, kim katılmadı diyesoruşturuyorlar...

Kim Ermeniler üzerine araştırmayaptı diye tarih kurumundan isim is-tiyorlar.

TUİK diye bir kurum anket çalış-ması adı altında akla ve mantığı ay-kırı sorular sorarak, kim ne düşünü-yor kim hangi mezhepten diye fişle-meler yapıyor...

Yine bizim ülkemizde fişleme-nin de ötesinde geçip Alevi vatan-daşların evlerine “bak bu evlerde Al-eviler oturuyor” diye işaretleniyor...

Sonra Bülent Arınç pişkince fiş-leme yapmak ahlaksızdır diye konu-şabiliyor...

Peki ahlaksızlıkları bunla mı sınırlımı?..

HAYIR! ÇÜNKÜ HALKINPARALARINI ÇALIYORLAR...

11 yıllık iktidarınızda har vurupharman savurdunuz.

Halkı inim inim inlettiniz...

Mecliste bütçe görüşmeleri yapı-lıyor, Sayıştay diye bir kurum var.

Bakanlıkların harcamaları inceli-yor ama bu kurumu bile işlemez halegetirmişsiniz.

Göstermelikte olsa hangi bakanlıkne harcamış nereye ne harcama yap-mış onun bile hesabını vermiyorsu-nuz...

Gizli ödenekten harcanan parala-rın hesabı ise hiç kimseye vermiyor-sunuz.

Neden "devlet sırrı"...

O senin "devlet sırrı"nın altında ne-lerin olduğunu bu halk biliyor...

Her halde gizli ödenekten en sonharcan paralar Suriye halkını katlet-

meye devam eden kendilerine İslamiadlar takan gerici faşist örgütlenmeleregitmiştir. Sizin verdiğini silahlarla pa-rasal desteklerle hala Suriye halkınınkafalarını kesmeye devam ediyorlar.

Halktan topladığınız vergilerle,halkı ilgilendiren hangi sorunu çöz-dünüz?

Halkın eğitim sorununu mu çöz-dünüz? Hayır.

Günlerdir dershaneler tartışmasıüzerinden çocuklarımızın beyinlerinmilli görüşçülük mü yoksa nurculukmu sokulacak tartışması yapıyorsu-nuz...

Halkın sağlık sorunumu çözdü-nüz? Hayır.

Çıkar hesaplarına düşüp halkailaç sağlayamadığınız için hastalarısahte ilaçlar almaya mahkum ettiniz...

Emekçinin, işsizlik sorunu muçözüldü? Hayır.

Binlerce insan, gizli, açık işsizlerişsiz kalmaya devam ediyor, doğrudüzgün sayıları bile belli değil.

Aksine işsizliğin yoksulluğun ge-tirdiği yozlaşma AKP iktidarı ile hız-la artmıştır. Hatta bazı istatistikleregöre uyuşturucu kullanma yaşı ilk öğ-retime kadar inmiştir.

Denebilir ki özellikle halkın bu-lunduğu mahalleler de çetelere uyuş-turucu dağıttırılması çetelerin dev-rimcilere saldırtılması bir devlet po-litikası haline gelmiş halkı teslim al-mak için uygulanmaktadır...

AHLAKSIZSINIZ! Kedi Köpek GibiBirbirinizi Yiyorsunuzİktidar kavgası ile birbirinize düş-

tünüz. Ahlaktan bahsedenlerin ah-laksızlıkları ortalıkta dolaşıyor.

Dershaneleri kapatarak, fişlemelerlebenim ayağımı kaydırdın, benim bo-ğazımı sıkıyorsun, beni tasfiye edi-yorsun, benim ekonomik çıkarlarımızedeliyorsundan geçenler de Fethullah

Gülen'in Amerika'dan yaptığı açıkla-ma ile ahlaksızlıkları farklı bir mecrayasıçradı... Aile mahremiyeti, kadın er-kek ilişkilerinde bizim elimize kimsesu dökemez deyip herkesten daha ah-lakçı geçinenlerden birini FethullahGülen Amerika’dan ettiği telefonlatuzağa düşmekten son anda kurtarmış...

İşte bu sizin ahlakınız...

Ne yaparsan yap ama gizli saklıyap... Kimse duymasın, görmesin, bil-mesin...

Bir yanda "hoca efendi" denilen biriyaşı yetmişlere belki seksenlere gelmişdiğer tarafta Erbakan’ın hırsız öğren-cileri... Bunlar Türkiye'yi yönetiyorlar...

İnsanların herşeylerine müdahaleediyorlar, yön veriyorlar.

Her attıkları adımın, ağızlarındançıkan her sözün halkın yararına ol-duğunu söylüyorlar sonra iki kocaadam söylediklerini unutup birbirle-rini giriyorlar...

Bunlar halka açlık, yoksulluk, iş-sizlik, baskı, şiddet, işkenceden baş-ka hiç bir şey veremez. Bunlar bizi yö-netemez. Bunlar bizim ne yapacağı-mıza karar veremez. Bunların al bi-rini vur ötekine. Bunlar gelmiş geç-miş en büyük ahlak düşkünleridir.

Çıkarları olmayan hiçbir şeye evetdemezler.

HER ŞEY HALKIN ELİNDE! Oeller bir bir araya geldiğinde her şeyyeni baştan kurulabilir...

Ellerimizi birleştirmenin yolu biziyoksullaştıran, yozlaştıran AKP ikti-darına karşı halkı, halk komitelerin-de örgütlemekten geçiyor.

Yarın mahallerimizi oy istemeye ge-lecekler, ne yüzle gelirsiniz demeliyiz.

Yakalarına yapışmalı hem evleri-mizi başımıza yıkıyorsunuz hem debizden oy istemeye geliyorsunuz de-meliyiz ve mahallelerimize bu it sü-rülerini sokmamalıyız.

AKP'in halk düşmanı politikalarınıteşhir etmeliyiz ve AKP' den nefret et-meliyiz.

DüşmanıHalk

AKP

Ahlaksızsınız, HalkıSürekli Fişliyorsunuz

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR34

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 35: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Berkin Elvan, AKP'nin katille-şen polisleri tarafından katledilmekistendi. Polisler talimatı Tayyip Er-doğan'dan almışlardı. Bu emirle gazbombasını kafasına hedef alarakateşlediler ve gaz bombası 14 ya-şındaki Berkin'i yere serdi. Berkin üçmevsimdir uyuyor. Üç mevsimdirdört kez ameliyata alındı. Üç mev-simdir arkadaşları Berkin için adaletistiyorlar.

Savcı Berkin'i katletmeye çalışanpolisleri bulmak, bu yöndeki delilleriaçığa çıkarmak, talimat veren vesuçluları gizlemeye çalışanlar hak-kında soruşturma açmak yerine Ber-kin'i suçlu çıkartıp, onu katletmek is-teyenleri aklamaya çalışmaktadır.

Berkin HakkındaNasıl Bir SoruşturmaYürütüldü?

Meslek ahlakına uygun davranan,kanunlara uyan, tarafsız işlem yapanbir savcıdan beklenmesi gerekenlernelerdir? Adnan Çimen isimli sav-cı neler yaptı? Bunlara bir bakalım.

1- Berkin vurulduğu andan itiba-ren savcının görevi, onu vuranlarıtespit etmektir. Savcı başvuru olma-dan soruşturma açmadı.

2- Suç duyurusundan sonra Ber-kin’in vurulması ile ilgili soruşturmabaşlatıldı. Soruşturma adam öldürmeyeteşebbüs, işkence, görevi kötüye kul-lanma suçlarının tümünden açılması

gerekirken sadeceTürk Ceza

K a n u -n u ’ n u n2 5 6 / 1 .m a d d e s iuyar ınca“zor kul-

l a n m ayetki-

s ineiliş-

kin sınırın aşılması” suçlaması ileaçıldı.

3- Berkin ile ilgili soruşturma tekbaşına yürümesi gerekirken, yüzler-ce soruşturma ile birlikte devam etti.Böylece dosyanın kalabalık olma-sından ötürü yeterli inceleme yapıla-madığı gerekçesini yaratmak istediler.

4- Berkin’i vuran kişini kim ol-duğunun tespiti ve bununla ilgilidelillerin toplanması yine polisten is-tendi. Böylece delillerin yok edil-mesinin önü açıldı.

5- Berkin’in vurulduğu yerde vegünde görevli polislerin listesi, kim-likleri, olay yerinde bulunan kameragörüntüleri ve mobese görüntüleriniderhal istemesi gerekirken avukatın ta-lebi üzerine bunları sonradan istedi.Gelen cevaplarda olay yerinde polis-lerin görevli olmadığı ve kamerakaydının bulunmadığı söylendi. Polistarafından yürütülen bir soruşturma-dan başka bir şey beklenemezdi.

6- Polislerin delilleri yok ettiği or-tada iken, delilleri göndermeyen po-lisler hakkında soruşturma açması ge-rekirken savcı soruşturma açmadı.

Buraya kadar savcının polislerikorumaya çalıştığı aşikardır. Fakatson yaptığı işlem ile polisi hem kur-tarmaya, hem de Berkin’i suçlamak içindelil arayarak polis teşkilatını kurum-sal olarak savunmaya kalkışmıştır.

Savcı olay yerinde bulunan görgütanıklarını dinlerken tanıklara, “Ber-kin Elvan’ın cebinde veya elindemolotof, taş, torpil gibi maddelervar mıydı? Molotof attı mı?” diyesordu. Bu sorunun suçlama ile hiçbirilgisi yoktur. Bu sorunun, sorumlularıaçığa çıkartmak için sorulmuş bir soruolmadığı ortadadır. Savcı daha suç-luları bulmadan onları nasıl kurtara-bilirim derdine düşmüştür. Savcı mo-lotof attığını bir şekilde ispat edersehukukta yeri olmadığı halde, polisinmeşru müdafaa hakkını kullandığınısöyleyerek soruşturmayı kapatması da

olasılı bir durum. Gerçi savcılar hiç-bir şey bulamazlarsa bir gizli tanık çı-kartıp dosyaları istedikleri gibi oluş-turabiliyorlar. Bunlar bir yana diye-lim ki, Berkin molotof atan biri-siydi. Berkin eylemciydi. Bu haldesavcıya soruyoruz: Eylemcilerinkatledilmesi mi gerekiyor? Sizinadaletiniz eylemcilerin beyinlerininsokağa akıtılması üzerine mi şekil-leniyor?

1 Mayıs 2013 tarihinde önce İs-tanbul valisi Avni Mutlu yaptığıaçıklamada eylemcilerin vurulabi-leceğini söylemişti. Haziran Ayak-lanması’nda ise Başbakan talimatverdiğini açıkladı. Şimdi savcı sor-duğu sorularla eylemcilerin vurula-bileceğini söylüyor. Dolayısıyla dev-letin katletme özgürlüğünü savu-nuyorlar hep birlikte.

Boşuna uğraşmayın AKP’nin sav-cıları! Polisi ne kurumsal olarak ak-layabilirsiniz, ne de katilleri koruya-bilirsiniz. 1 Mayıs 2013 saldırısı,Haziran Ayaklanması dönemindekipolisin saldırısı polisin katliamcı yü-zünü daha da ortaya koymuştur. Po-lisi aklama çabanız sadece zavallılı-ğınızı ortaya serer. Ayak oyunları ilesoruşturmayı sürüncemede bırakmakyerine niyetinizi açıkca ortaya koy-mak daha onurlu bir davranış ola-caktır. Fakat bunu yapamazsınız de-ğil mi? Sizin göreviniz faşizmin per-desi görevini yürütmek, insanların adilyargılanma, yargıya güven masalla-rına inanmalarını beklemek öyle mi?Perdeniz çürüyor Savcı Bey. Kendigörevinizi layıkıyla yerine getirdiği-nizi göstermeye çalışırken, ne haledüştüğünüzü görmüyorsunuz bile.

Siz soruşturmayı kapatmaya ge-rekçeler ararken, kimse adalet tale-binden vazgeçmez, kendi binanızınönünde adalet talebini yükseltenlerebinlerce kez saldırsanız da kimseyibu yoldan çeviremezsiniz. Öyle gö-rünüyor ki bu adaletsizliğiniz yıkı-lacak ve siz altında kalacaksınız.

BERKİN ELVANDOSYASINA BAKAN

SAVCI NEYİN PEŞİNDE?

35

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 36: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Bahçeşehir Üniversitesi (BAÜ)Hukuk Fakültesi tarafından yapılanaraştırma yıllardır söylediğimiz birgerçeği ortaya koymaktadır. Türki-ye’de verilen tutuklama kararları key-fidir. Yani gerekçesizdir. Kanuna ay-kırıdır. Yapılan bu araştırmaya göredava dosyalarının yüzde 97’sindesavcılar herhangi bir gerekçe gös-termeden tutuklama isteminde bu-lunuyor. Araştırma İstanbul’dakiKartal, Bakırköy ve Çağlayan adli-yelerinde 800 dosya üzerinden yapıl-mış. “Türkiye’de Tutuklama Uygu-lamaları ve Tutuklamada Savun-manın Rolü” araştırmasının sonuç-larını şöyle sıralayabiliriz.

1- Sonuçlanan dava dosyalarınınyalnızca yüzde 3’ünde savcılar ge-rekçe göstererek tutuklama talebindebulunmuş.

2- Araştırmaya göre hakimler çokbüyük oranda (yüzde 97) savcılarıntutuklama istemini kabul ediyor. Sav-cıların reddedilen tutuklama talebininoranı sadece yüzde 3’tür.

3 - Hakimlerin reddettiği tu-tuklama kararlarına savcılarınyüzde 44’ü itiraz ediyor. Yüzde

56’sı ise dosyayı takip etmiyor.

4- Türkiye’de savunma avukat-larının yüzde 30’u, tutuklamaya iti-raz etmiyor ya da yeterli savunma-yı gerçekleştirmiyor.

5- Tutuklama kararlarının yüzde95’i henüz ilk soruşturma aşamasın-da, yani ilk gözaltı aşamasında veri-liyor. İddianame düzenlenmesindensonra mahkemelerce verilen tutukla-ma kararı yüzde 5’tir.

6-‘Ölçülülük’ ilkesi yok. Hakim-lerin tutuklama kararı vermeden önceyapmak zorunda olduğu “hukukta öl-çülülük ilkesi” yaklaşımı araştırma-da yalnızca bir dosyada görüldü.

7- Tutuklama kararlarının sadeceyüzde 9’unda hakimler tarafındankuvvetli suç olgusu gösteriliyor. Güç-lü bir suç olgusu olmadan da tutuk-lama kararı verilebiliyor.

8- Tutuklama kararı verilirkenavukatların oturumda bulunma zo-runluluğu var, ancak kararlarının yüz-de 11’i avukatlar olmadan verilmiş.

9- Dava sürecinde detaylı savun-ma yapan müdafi oranı yüzde 15 olur-ken, müdafilerin yüzde 65’inin du-ruşma öncesinde dosyayı inceleme-

dikleri de ortaya çıktı.

11- Araştırmaya göre Türkiye’deortalama tutukluluk süresi 314 günolarak saptandı.

Kanuna göre tutuklama geçici birtedbirdir. Oysa Türkiye'de sanki cezakesinleşmişçesine infaz gibi kullanı-lıyor. Daha yargılama yapılmadan ce-zayı kesiyorlar. Özellikle siyasi dava-larda suç ve cezayı polis belirliyor.Savcı ve hakimlere düşen görev poli-sin hazırladığı dosyayı onaylamakoluyor.

Dosyayı okumuyorlar, suç oluşmuşmu oluşmamış mı, delil var mı, delil-ler sahte mi, gerçek mi? Bunları araş-tırmıyorlar. Polisler hakim ve savcılariçin dosyanın özetinin yer aldığı ve gö-rüşlerini belirttikleri bir dosya hazır-larlar. Hakim ve savcılar da sadecebunu okur ve kararlarını buna göre ve-rirler. Sözde hakimler ve savcılar kişiözgürlüğünün teminatıdır ama Türki-ye'de kişi özgürlüğünün tehdidi hali-ne gelmişlerdir. Hakim ve savcılar ada-letin değil, adaletsizliğin mimarı ol-muşlardır. Hakim ve savcılar faşizminkendini gizlediği kurumlardır sadece.Bu kurumlardan adalet beklenmez.

Halkın HukukBürosu

Kazova A.Ş. işçileri 2013 yılı Ocak ayı sonundan beridireniyorlar. Patronları Somuncu ailesinin kendilerindençaldığı 4 aylık maaşları, kıdem ve ihbar tazminatlarını al-mak için direniyorlar. Direnerek, mücadele ederek hak-larını aldılar,

Kazova işçilerinin direnişi devam ederken bir devrim-ciye patronlardan Gaye Somuncu’yu dövdüğü iddiasıyladava açılmıştı. İstanbul 24. Sulh Ceza Mahkemesi’nde gö-rülen davanın ikinci duruşmasında devrimci ceza aldı.

Herhangi bir delil olmamasına rağmen mahkeme, 3.750TL para cezası verdi. Mahkeme, yasa hükümlerini dik-kate alarak verdiği cezayı erteledi.

Devrimci İşçi Hareketi, 16 Aralık'ta yaptığı yazılı açık-lamada mahkemenin hukuksuzluğunu şöyle değerlendirdi."Fabrikanın demirbaş makinelerini, 100.000 kazağı, 40 tonipliği çalan Somuncu ailesi hakkında tek bir dava açılma-

dı. Somuncu’lara işçilerin emeklerini çaldığı için eşinden bo-şanmak zorunda kalan, 3 aylık çocuğunu bakım yurduna bı-rakmak zorunda kalan işçi için tek bir dava açılmadı. Eşi kan-ser hastası olduğu halde eşinin tedavisiyle ilgilenemeyen işçiiçin tek bir dava açılmadı. Çünkü bu düzenin yasaları So-muncu’ların ve Somuncu gibilerin bu yaptıklarını suç say-mıyor. Ama hak aramak, adalet istemek suç oluyor. Bu mah-keme kararı müca-delenin temelininmeşruluk olması ge-rektiğini bir kez dahakanıtlamıştır. Meşru-luğumuzun temelihaklılığımızdır. Mü-cadelemizdir. Gücü-müz de budur."

100.000 Kazağı, 40 Ton İpliği Çalanlara Değil, Hırsızlardan HesapSoran Devrimcilere Ceza Veren Adaletsizliğe Karşı Mücadele Edelim

Çürümüş Düzenin Adaletine Bakın; Tutuklama KararıVerdiği Dosyaların Yüzde 97’sinin Gerekçesi Yok!

Gerekçeyi Polis Uyduruyor!

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR336

Page 37: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

İşci sınıfı bugün tarihinin en büyük hak gasplarınamaruz kalmaktadır.

AKP iktidarı döneminde giderek artan özelleştirme,esnek çalışma, çalışma saatlerinin artırılması ve çalışmanınyoğunlaştırılması, işten çıkarma, örgütsüzleştirme, eko-nomik ve sosyal hakların gaspı nedeniyle işçiler üzerindekibaskı ve sömürü artmıştır. Bir başka anlatımla ekonomik,sosyal adaletsizlik artmıştır. Teknolojinin gelişimi karşı-sında çıkan iş gücü fazlasını işcilerin çalışma saatlerinidüşüreceğine ve böylece işsizlik sorunun da çözüm geti-receğine, AKP iktidarı tam aksi bir uygulama içinegirmiş, işten çıkarma, esnek çalışma, taşeron işçilik vb.gibi yöntemler geliştirerek, işçilerin iş güvencesini yoketme, çalışma saatlerini belirsizleştirme ve yükseltme,işçileri bölerek örgütlenmelerini dağıtma ve birbirinedüşürme gibi uygulamalara yönelmiştir. İşçilerin çalışmakoşulları tamamen kuralsızlaştırılmış, tek kural koyucuolarak işveren olmuştur.

İş koşullarına ve ücretlere karşı çıkan, örgütlenmefaaliyetleri yürüten işçiler kitlesel olarak işten çıkartıl-malarla karşılaşmışlardır.

Sendikalar, işten atılan işçilerin haklarını alabilmesiiçin direniş örgütlemek yerine hak alma mücadelesi dü-zenin mahkemelerine bırakılmaktadır. Öyle ki, süren di-renişler bile “hukuk mücadelemiz sürecek” diyerektasfiye edilmektedir.

Düzenin avukatları ise bu işi para kazanmanın yoluolarak görüyor. Bir sendikanın avukatlığını yapmakgeçim kapısı olarak görülüyor...

Halkın Hukuk Bürosu Avukatları bu alanda da birörnek yaratmıştır. İşçileri düzenin yargısına, hukukunagüvenmek yerine, kazanmak direnmek gerektiğini söy-

lemektedir... İşçi davalarına bakarken işçileri önceliklebu konuda ikna etmektedirler.

Çünkü işçilerin yüzde yüz haklı oldukları durumlardabile mahkemeler aylar, yıllar sürebilmektedir... Ayrıcayasaların çoğu da patronların lehine düzenlenmiştir...

Halkın Hukuk Bürosu Avukatları hukuki boyutunuda gözardı etmezken, esas olarak işçilere gasp edilenhakların direnilerek kazanılacığını söylemektedir... Vebütün işçi direnişlerinde, direnişlerin her zaman enönünde yerlerini almışlardır...

Devrimci avukatlar ezen sınıfın her gün, her saat tek-rarladıkları "yasalar çerçevesinde haklarınızı arayın"söylemlerine uyarak, mücadele etmeyin demediler.Burjuva sisteminin özü işverenlerin çıkarlarını koru-maktadır. Yasalarda buna göre düzenlenmiştir. Mücadeleninyasalar çerçevesinde yürütülmesi mücadelenin verilmemesidemektir. Devrimci avukatlar işçi mücadelesinde de hu-kuksal mücadele ile demokratik mücadeleyi birleştirerekişçilerle birlikte olmuşlardır. Avukatlar direnen işçilerinyanında olmuşlardır. Devrimci mücadelede yer aldıklarıgünden itibaren aynı anlayışla işçi mücadelesinde yeralmışlardır.

Daha 1989 yılında avukatlarla işçilerin adliye salonudışında bir araya gelmedikleri koşullarda, devrimci avu-katlar direnen işçileri ziyaret ederek tutumlarını ve anla-yışlarını sergilemişlerdi. 25 Nisan 1989 günü bir grupavukat ile birlikte işçi direnişlerini desteklemek amacıylaAlboy Ayakkabı Fabrikası’nda yapılan grevi ziyaret et-mişlerdir. Bu ziyarette işçiler aydınları yanlarında görmekistediklerini ifade etmiş ve "artık destekleri birkaç basınaçıklaması ile geçiştirmek yerine, bizzat yanımızdaolarak görmek istiyoruz" diyerek, avukatları mücadeleye

İŞÇİ MÜCADELESİ VEDEVRİMCİ AVUKATLIK!-4

37

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 38: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

davet etmişlerdi. Devrimci avukatlık kurumsal-

laştıkça işçi mücadelesine dahaçok katılmaya başlamışlardır. Ör-neğin 3 Ocak 1991’de Zongul-dak’ta yapılan büyük greve destekvermiş, bu greve her türlü yardımıyapacaklarını duyurmuşlardır. Ayrıca3 Ocak’ta yapılacak direnişine avukatkitlesini katmak için baroya başvuruyapmışlardır. 64 avukatın imzala-dığı bir dilekçe ile baroda duyarlıavukat kitlesine Zonguldak grevinedestek vermeleri için başvuru yapmış,ikinci başvuruyu ise 28 Aralık 1991tarihinde Baro Yönetim Kurulu'naverdikleri imza metninde avukatlarınbürolarını açmayacaklarını, o günçalışmayacaklarını, İstanbul Ad-liyesi önünde toplanıp basın açık-laması yaparak grev yerlerini zi-yaret edeceklerini anlatıyor, du-yarlı meslektaşlarını eylemlerinekatılmaya çağırıyorlardı. Yaptıklarıçalışmalar sonucunda metin 142 im-zayla 2 Ocak 1991 tarihinde gazetedeyayınlandı. 3 Ocak günü yaklaşık100 kadar avukat İstanbul Adliyesiönünde bir araya gelerek basın açık-laması yaptılar ve Vezneciler'e kadaryürüdüler. Buradan topluca minibüs-lere binerek Uzel ve Pres Dökümfabrikalarındaki grevci işçileri ziyaretegittiler.

Devrimci AvukatlarKamu ÇalışanlarınınYanında Oldular!

Kamu emekçileri sendika haklarınıdirene direne kazandılar. Büyük be-deller ödediler. Sürgünler, gözaltılar,tutuklamalar... Ve hatta Ayşe NurŞimşek gibi şehitler verdiler.

Devrimci Avukatlar kamu emek-çilerinin bu mücadeleleri boyuncahep yanlarında oldular... 28Temmuz 1993’de on yedi sen-dikanın oluşturduğu Kamu Ça-lışanları Platformu, memurzamlarının yetersizliğini pro-testo etmek için İzmir Basmanegarında toplanarak valiliğe yü-rüyüş kararı aldılar. Saat18.00'de Basmane garına gelenmemurların toplanmasına izin

ve r-meyen polis, memurlara saldırarak50 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltınaalınanların durumlarını öğrenmekiçin valiliğe giden dört avukat vesendika temsilcisi de vali ile görüş-türüleceklerine gözaltına alınmışlardır.

8 Temmuz 1993 yılında AdanaBüyükşehir Belediyesi'nden atılanişçiler ANAP Genel Merkezi'ninönünde kalabalık bir şekilde oturmaeylemi ve basın açıklaması yaptık-larında yanlarında Halkın Hukuk Bü-rosu vardı.

Gerek kurulduğu yıllarda gerekbugün nerede bir grev, nerede birişgal, nerede eylem varsa Halkın Hu-kuk Bürosu orada olmuştur. Direnenişçinin, direnen sendikanın, direnendernek ve kuruluşun yanında olmuştur.Migros direnişinde, Eminönü direni-şinde, Maga Deri direnişinde, TorosGübre derinişinde, SEKA direnişinde,TEKEL işçilerinin direnişinde dev-rimci avukatlar işçilerin gönüllü avu-katlığını yaptıkları gibi direnişindebizzat yanında olmuşlardır.

Bunlarla birlikte son üç yılda ya-pılan direnişlere yakından bakmakgerekir. Bu direnişlerin tümünde avu-katlar bir yandan hukuksal mücade-leyi yürütmüş, aynı zamanda direnişiyürüten işçilerin her koşulda yanla-rında olmuş, haklarını anlatmış, sal-dırılara birlikte direnmişlerdir.

TÜRKAN ALBAYRAKDİRENİŞİ!

Paşabahçe Devlet Hastanesi’ndetaşeron firmada çalışan Türkan Al-

bayrak, sendikaya üyeolduğu için 8 Temmuz2010 tarihinde işten atıl-dı.

Bunun üzerine 9Temmuz 2010 tarihindehastanenin bahçesindedirenişe başladı. Direni-

şini 29 Ekim’de açlık grevi ile devamettirdi. Direnişinin 118. günündedirenişi zaferle sonuçlandı. Bu süreçboyunca bir yandan işe iade davasıaçmış, hukuksal olarak hakkının ar-kasında olduğunu söylemiş, aynı za-manda Sağlık Bakanlığı’na karşı di-renişini yürütmüştür. Verdiği müce-dele sonucunda davasının sonuçlan-masını beklemeden Sağlık Bakanlığıtaleplerini kabul etmek zorunda kal-mıştır. Türkan Albayrak bu direnişiboyunca sayısız kez saldırıya uğramış,tehdit edilmiş, çevresi yalıtılmıştır.Fakat hiçbir koşulda adaletsizliğekarşı tavır alma ve direnme hakkındanvazgeçmemiştir. Bu direnişinde avu-katı sürekli yanında olmuş, direnişinidesteklemiştir.

CANSEL MALATYALIDİRENİŞİ!

Cansel Malatyalı 31 Ocak 2012tarihinde “performans düşüklüğü”gerekçesiyle, İnşaat MühendisliğiOdası’ndaki işinden atıldı. 20 Ocak2013 tarihinde kendisine yapılan buhaksızlığa karşı durmak için direnişegeçti. Tam 242 gün İMO önündegece- gündüz oturma eylemi yaptı.Direnişinin 208. gününde açlık gre-vine başladı. Açlık grevinin 36. gü-nünde talepleri kabul edilerek direnişizaferle sonuçlandı. O da direnişi bo-yunca sürekli saldırıya maruz kaldı.Kendisi ve arkadaşları gözaltına alın-dı. Fakat direnişinde vazgeçmedi.Ankara Halkın Hukuk Bürosu avu-

katları direnişi boyunca CanselMalatyalı’nın yanında oldular.

ROSETEKSİŞÇİLERİ!

Roseteks Giyim Sanayi A.Ş.çalışanları 8 Mart DünyaEmekçi Kadınlar Gününde se-bep gösterilmeden işten çıkar-tıldı. Patronları “İflas ettik”

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR38

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 39: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

diyerek sessizce ortadan kaybol-malarının ardından, 382 işçi işsizkaldı. İşçiler ödenmemiş 10 yılavaran kıdem tazminatları ve 2 ay8 günlük maaşlarını geri alabilmekiçin Devrimci İşçi Hareketi (DİH)öncülüğünde Roseteks Giyim A.Şortaklarından olması sebebiyle, Kö-şebaşı Restaurant şubeleri önündedirenişe başladılar. DİH’in HukukKomisyonu olarak devrimci avukatlarda işçilerin yanındaydı.

İşçiler yaptıkları eylemlerde de-falarca polislerin saldırısına uğradı.Avukatları da bu saldırılardan payınıaldı. Avukat Şükriye Erden’in kolualdığı darbeler sonucu kırıldı.

Direnişleri 17. haftasında zaferlesonuçlandı. Roseteks patronları 17hafta direnen 37 işçinin gasp ettiğitüm haklarını vermeyi kabul etti. Di-reniş boyunca yapılan tüm eylemlerdedevrimci avukatlar direnişin en önün-de işçilerle birlikte oldular.

DARKMEN İŞÇİLERİ! 30.08.2012 tarihinde Güngören’de

kurulu olan Darkmen Tekstil fabri-kasında çalışan 9 işçi resmi bayramtatilinde zorla çalıştırılmak istenme-lerine direndikleri için hiçbir haklarıödenmeden işten atıldılar. İşçilerkendi evlerine dönmediler, az kişiyizdiyerek vazgeçmediler. Her haftapatronlarının kapısının önüne giderekhaklarından vazgeçmeyeceklerini be-lirtip, halka patronlarının yaptıklarıemek hırsızlığını anlattılar. Bu ey-lemleri boyunca avukatları sürekliyanlarında oldu. 15 Aralık 2012 ta-rihinde tüm haklarını alarak direnişikazandılar.

DOLUCA İŞÇİSİYILMAZ ŞAHİNDİRENİŞİ!

Yılmaz Şahin ÇerkezköyDoluca Şarap Fabrikasında çalışırkenişçilere yapılan düşük zamma itirazettiği için kıdem ve ihbar tazminatıödenmeden 13 Mart'ta işten atıldı.Yılmaz, haklarını alabilmek için 15Mart'ta fabrika önünde çadır kurarakdirenişe başladı. 19 Nisan 2013 tari-hinde direnişinin 36. gününde ise

kıdem ve ihbar tazminatı ile primiödenerek tüm haklarını kazandı. Kocabir fabrikaya, büyük sermayeye karşıtek bir işçinin direnemeyeceğini dü-şünenlere, direnişi sayılara ya damahkemelere hapsedenlere YılmazŞahin’in direnişi önemli bir örnekoldu.

ESİN ULUŞANDİRENİŞİ!

Bölge Hastanesinde çalışırkenhastane yönetimi tarafından baskı vehaksızlıklara maruz kalan ve zorlaistifa ettirilen Esin Uluşan 18 Temmuz2013 tarihinde haklarını almak içindirenişe başladı. Haftada 1 gün Sa-rıgazi Demokrasi Caddesinde yürüyüşyapma, hastanenin önünde oturmaeylemi ve basın açıklaması yapmaşeklindeki eylemini 1 Ağustos 2013tarihinde çadır kurmaya çevirdi. Di-reniş başladığında işverenleri “…kendisi ile asla görüşmeyiz, kıdemve ihbar tazminatlarını da ödeme-yiz…” diyordu. 6 Ağustos 2013 ta-rihinde ise Esin Uluşan haklarını al-dıktan sonra direnişine son verdi.

KAZOVA İŞÇİLERİDİRENİŞİ!

Kazova fabrikasında çalışan işçilerŞubat 2012 tarihinde tazminatları vemaaşları verilmeden işten çıkarıldı.Patronlar Ümit Somuncu ve MustafaUmut Somuncu fabrikanın çoğunubir gecede boşaltarak kayıplara karıştı.25 Şubat 2012 tarihinden sonra Ka-zova işçileri direnişe geçti. 29 Ni-san’da önce fabrika önüne çadır aç-tılar. Sonra işçilerin toplu olarak dü-zenlediği cumartesi eylemlerine ka-tıldılar, haklarını alamadan işten atılandiğer işçilerle Taksim’den Galatasaraylisesine yürüdüler.

28 Haziran’da fabrikayı işgal et-tiler. 14 Eylül’de fabrikada kalanmalzemelerle kazak üretmeye baş-ladılar. Daha sonra ürettikleri maki-naların sahibi oldular ve patronsuz

üretmek üzere yeni yerlerine geç-tiler. Kazova işçileri sadece hu-kuksal mücadele ile kendilerinisınırlasaydılar, hiçbir hakkı kaza-namayacakları gibi bir gelenekteyaratamayacaklardı.

BELTAŞ İŞÇİLERİDİRENİŞİ!

CHP’li Belediye Başkanının yö-netimindeki BELTAŞ şirketinde ça-lışan işçiler 2011 yılında Genel–İşSendikasında örgütlenme çalışmalarınabaşlamışlardı. Bu nedenle belediyesendikaya üye olan işçilerin tümünüişten attı. Belediye binası önündeçadır kurup direnen işçiler bir haftalıkdirenişin sonunda kazandılar ve işlerinegeri döndüler. Ancak sendika hakkındaaçılan davalar nedeniyle işçiler hak-larını kullanamadı. İşçiler iki yıl bo-yunca sendikalı olma haklarından ya-rarlanmadılar. Bunun üzerine sendikahaklarını gasp eden Beşiktaş Beledi-yesine karşı DİH önderliğinde birgrup işçi çadır kurup direnişe başladı.Defalarca polis ve zabıtanın saldırısınauğrayan işçiler, CHP ilçe binasınıişgal ettiler ve direnişe burada devamettiler. 26 Kasım 2013 tarihinde di-renişleri zaferle sonuçlandı. BELTAŞişçileri sendika hakkında açılan da-valardan belediyenin çekilmesini is-tiyorlardı. Verdikleri mücadele sonuçtabelediye davalardan çekildi.

Sonuç olarak DİH öncülüğündekazanılan bu direnişlerde işçiler baş-langıçta DİH’in Hukuk Komisyo-nun’dan dava açmalarını isteyerekmahkemeler yoluyla haklarını almakistemişlerdir. Ancak devrimci avu-katlar tek başına dava açarak haklarınıalamayacaklarını, esas olarak dire-nilerek kazanılacağını söyleyerek iş-çileri direnmeye ikna etmişlerdir. Di-renişlerin hepsinde de zafer mahke-melerde değil, direnilerek kazanıl-mıştır.

Bugün tutsak devrimci avukatlarınyargılanmalarının nedenlerinden biriside HHB avukatlarının neden işçi di-renişlerinde yer aldıklarıdır...

Ancak her şeye rağmen devrimciavukatlar işçi direnişlerinin en önündedirenmeye devam ediyorlar...

39

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 40: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

AKP’nin, halk düşmanı politika-larını hayata geçirmek için devrim-cilere saldırısı 2013’ün başında halkınavukatlarının tutuklanmasıyla devametmişti. Adaletsizliklerin hesabınısormanın suç sayıldığı AKP iktida-rında, avukatlarımıza sahip çıkarak,onların savunmasını biz üstleniyoruz.Halkın avukatları, yapılan gece veeylemlerle sahipleniliyor.

İstanbul: 18 Ocak 2013 günüAKP’nin polisi tarafından yapılanbaskınlar sonucunda tutuklananÇHD’li avukatlar Selçuk Kozağaçlı,Taylan Tanay, Nazan Betül VangölüKozağaçlı, Ebru Timtik, Barkın Tim-tik, Naciye Demir, Günay Dağ, GüçlüSevimli ve Şükriye Erden’in 24-25-26 Aralık’ta Silivri’de yapılacak olanmahkemeleri öncesi ÇHD’li avukatlartutsak avukatlara destek gecesi dü-zenledi.

14 Aralık günü Şişli Kültür Mer-kezi’nde yapılan gece, hazırlanansinevizyonun izlenmesi ile başladı.İzlenen sinevizyonda “Devrimci Avu-katlar Onurumuzdur” sloganı sık sıkatıldı. Sinevizyonun ardından sunu-cular Barış Atay ve Şebnem Sönmezsahneye geldi. Yapılan konuşmada,avukatların bugüne kadar her zamanhalkın yanında olduğu ancak bu seferherkesin onlara sahip çıkma zamanıolduğu söylenerek hoş geldiniz de-nildi.

Ardından ÇHD İstanbul Şube Se-kreteri Güray Dağ söz alarak 40yıllık devrimci avukatlık geleneğinilayıkıyla taşımaya çalıştıklarını vebugüne kadar sistemin mağdur ettiğiherkesin yanında yer aldıklarını söy-ledi. 18 Ocak’ta avukatların evlerinin,ofislerinin hukukun hiçe sayılaraknasıl basıldığını anlatarak herkesi24-25-26 Aralık’ta Silivri’ye çağırdı.“Kahrolsun Faşizm Yaşasın Müca-delemiz” sloganlarıyla konuşma son-landı.

Bakırköy Kadın Kapalı Hapisha-nesi ve Kandıra 1 Nolu F Tipi Ha-pishanesi’ndeki tutsakların mektuplarıokundu. Bakırköy Kadın Kapalı Ha-pishanesi’nden Özgür Tutsaklar adınagelen mektupta umutlu ve güvenliolduklarını belirterek, “Bugüne kadarbizi savunmalarınıza kabul ederekonur verdiniz. Bu onuru hiçbir zamanyere düşürmedik” diyen tutsaklar Si-livri’de halka yapılan zulmün hesabınısoracaklarını belirttiler. Kandıra 1No’lu F Tipi Hapishanesi’nden gelenmektupta ise “İnsanın şarkı söylemekiçin dövüşebildiği ve şarkı söylediğiiçin dövüşebildiği günler yaşıyoruz...Uğruna yeterince dövüşüldüğü içinölünmeyen günler göreceğiz” diyentutsaklar yine birlikte dövüşeceğiz,biz haklıyız, biz kazanacağız sözleriile mektuplarına son verdiler.

Yapılan gecede, devrimci avu-katların halka yapılan zulmün karşı-

sında halkı savunduğu için tutuklan-dığı vurgulanarak, devrimci avukat-ların bugüne kadar baktıkları davalarsayıldı. Yapılan konuşmaların ardın-dan Ferhat Ereren sahneye çağrıldı.Sahneye gelen Ferhat Ereren türkü-leriyle birlikte Anadolu’nun bir kültürköprüsü olduğunu söyleyerek ayak-lanmada direnişçilere bakan doktor-ların cezalandırılmaya çalışıldığınıbelirtti. Ardından oyuncu, rejisör Or-han Alkaya sahneye gelerek “Bizeyapılanları gördüm, hepsini/bin ejderkuvvetinde kötüydüler/bir kuşak yokedilirse belki, çok yılın/öcünü ala-caklardı; kim bilir haklıydılar/hepsinigördüm; dağılan beyinler” dizeleriylebaşlayan ‘Tuz Günleri’ şiirini okudu.Orhan Alkaya’nın ardından EfkanŞeşen, Akın Birdal, Hüseyin Turan,Bilgesu Erenus, Hilmi Yarayıcı sah-neye gelerek devrimci avukatlarınmahkemesine çağrı yaptılar. Türkü-leriyle birlikte tutsak devrimci avu-katlara destek oldular.

Hilmi Yarayıcı “Bir ulusun tür-külerini yapanlar yasalarını yapan-lardan daha güçlüdür; bu ulusun budeğerlerini yaşatanlardan, halkın ada-letiyle daha güçlü olacaklardır” dedi.Ardından Mehtap Meral ve GrupYorum sahneye geldi. Grup Yorumyeni albümü ‘Halkın Elleri’nden veeski albümlerinden türküleri ve çe-kilen halaylarla izleyiciyle birlikteoldu. Grup Yorum adına konuşan

Tutuklu Halkın Avukatları

Serbest Bırakılsın!

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR40

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 41: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Seçkin Aydoğan tutsak avukatlarıntüm ezilenlerin avukatı olduğunusöyledi. Grup Yorum sahneye çağır-dığı tüm katılımcılar ve ÇHD’li avu-katlarla birlikte Çav Bella marşınısöyledi. Son olarak Şebnem Sönmez24-25-26 Aralık’ta Silivri’de olmaçağrısı yapılarak Cemal Süreyya’nın“Özgürlüğün geldiği gün/o gün ölmekyasak!” dizelerini okudu. Barış Atayise son olarak “Ethem, Abdullah, Aliİsmail, Medeni, Ahmet, Mehmet,Hasan Ferit, Berkin Elvan Onuru-muzdur” dedi. “Devrimci AvukatlarOnurumuzdur” sloganlarıylaÇHD’nin düzenlediği program sonbuldu.

Taksim’de Galatasaray Lisesiönünde de 14 Aralık Cumartesi günübasın açıklamasının üçüncüsü yapıldı.Halk Cephesi adına yapılan açıkla-mada “Onlar avukatlık mesleklerinihalk için yerine getiren halkın avu-katıydılar. Halkın hak ve özgürlüklermücadelesinin içinde yer alan, halkınsorunlarında onların yanında olanavukatlardı. Yoksul gecekondu halkıgecekondusu yıkılırken onları bulduyanında. Haklar ve özgürlükler mü-cadelesi içinde gözaltına alınan tu-tuklananlar onları gördü yanında.Hapishanelerde tecrit hücrelerindeişkence görenler onları gördü yanında.Devrimci avukatlardır müvekkilleri

için bedenlerini ölüme yatıran.AKP’nin baskı, zulüm politikalarınınkarşısında, hayatın her alanında mü-cadele yürüttüler. Emperyalistler veAKP iktidarı tarafından katledilenSuriye halkının, ezilen halkların ya-nında oldular. Şimdi sıra bizde. 24-25-26 Aralık günü Silivri’de duruş-maları görülecek avukatlarımızın ya-nında olacağız. Yargılama oyununubozmak için tüm halkımızı duruşmayakatılmaya çağırıyoruz.” denildi.

Açıklamanın ardından TAYADadına Ahmet Kulaksız ve Devrimciİşçi Hareketi adına da Türkan Al-bayrak konuşma yaparak davayaçağrı yaptılar. Yapılan konuşmalarınardından atılan sloganlarla ve birsonraki hafta yine aynı saatte aynıyerde buluşma çağrısıyla eylem son-landırıldı.

"Savunma Sırası Bizde HalkınAvukatlarına Özgürlük" pankartınınaçıldığı eyleme 100 kişi katıldı. Basınaçıklaması öncesinde de İstiklal Cad-desi’nde bildiri dağıtıldı.

Okmeydanı ve Örnektepe mahal-lelerinde 15 Aralık günü “19 Aralık

Katliamını Unutmadık Unutturma-yacağız” afişleri asıldı. Okmeyda-nı’nda 130 adet 19 Aralık, 120 adettutsak avukatlara özgürlük afişlerin-den asıldı. Örnektepe Mahallesi’ndeise 110 adet afiş asıldı.

Antalya: Antalya Halk Cephesi,

devrimci avukatların serbest bırakıl-ması için 14 ve 17 Aralık’ta KışlahanCaddesi’nde imza masası açtı. 14Aralık'ta 1,5 saat açılan masada 86imza toplandı. Devrimci avukatlarınneden tutuklandıkları sesli duyuruile halka anlatıldı. Grup Yorum'un 1CD'si, 3 Yürüyüş, 1 Tavır dergisininverildiği masada mahkemeye çağrıyapılarak çalışma bitirildi.

17 Aralık'ta Yürüyüş dergisi, Tavırdergisi ve kitapların da olduğu masayailgi yoğundu. Bazı insanlar imza ver-meden geçenlere "İğnenin ucu sizebatmadan akıllanmayacaksınız" söz-leriyle tepki gösterdi. Yaklaşık 2 saataçık kalan masada 100 imza toplan-masının yanı sıra Yürüyüş Dergiside halka ulaştırıldı.

AKP'nin faşist polisinin işkencegörüntüleri ortaya çıktı. "Parmak izialma" bahanesiyle Av. Taylan Tanay'asaldıran polisler, ellerinde TaylanTanay'ın daha önce defalarca almışoldukları parmak izleri olmasına,hatta pasaport için de daha önce par-mak izini almış olmalarına rağmenkendilerince alay eder gibi "Dijitalortama geçtik, 2012 dijital çağa geçiş"diyerek zorla, işkence yaparak parmakizlerini aldılar.

Dijital dedikleri halde ka-ğıtlara parmak izinin alın-ması, "Yıllar önce bıraktıkişkence yapmayı" sözleri,"Şu anda işkence yapmıyo-ruz, parmak izi alıyoruz, gör-evimizi yapıyoruz" diyerek7-8 işkencecinin Tanay'ınüzerine çıkarak hassas yer-lerine baskı yapması, kolla-

rını çıkaracak hatta kıracak şekildeçevirmeleri, üzerinde tepinmelerini"görev" olarak belirtmeleri, işkenceyiapaçık ortaya koyuyor. Ayrıca hergözaltına alındığında tekrar tekrarbu şekilde parmak izinin alınacağınısöylemeleri de keyfiyetteki perva-sızlığı gösteriyor.

İşkence insanlık suçudur. Hiçbirkılıf altında gizlenemez. İşkence yap-mak şerefsizliktir. İşkenceciler ergeç halka hesap verecekler.

41

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

İşkence Devlet Politikasıdır, İnsanlık Onuruİşkenceyi Yenecek

Av. Taylan Tanay’dangözaltında parmak

izi alınırken

Page 42: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Ülkemizde Gençlik

Türkiye devrim mücadelesi tari-hinde Dev-Genç'in yeri çok önemli-dir. İlk pankarttan ilk işgale, ilk fo-rumdan, ilk yürüyüşe, ilk açlık gre-vinden ilk çatışmaya ilk direnişleriDev-Genç’liler örgütledi.

Üniversitelerde faşist işgallerin kı-rılmasına karşı en önde mücadele et-tiler. Şehitler pahasına faşist işgalle-re son verdiler.

28 Nisan 1988; 28 Nisan 1960;İstanbul Üniversitesi’nde polislemeydana gelen çatışmada katledilenTuran Emeksiz’i, ölümünün yıldö-nümünde, 28 Nisan 1988 tarihindeanmak isteyen öğrenci gençlik, Dev-Gençlilerin öncülüğünde Rektörlükbinasını işgali etti.

İşgalin başlaması, Dekan’ın, birsivil polisin bir kadın öğrenciye sar-kıntılık ettiği haberini “Genç birerkeğin genç bir kıza gösterdiği ilgive yakınlığı bu kadar büyütmemekgerekir” şeklinde değerlendirme-siyle oldu. Öğrenciler, bunun basit birsarkıntılık olayı olmadığının bilin-cindeydi. Yaşanan olay, polisin üni-versitelerdeki işgalin ahlak dışı yü-zünün sergilenmesiydi...

Dev-Gençli Adnan Berber’in«Yürüyelim arkadaşlar!.. Çok sözegerek yok» sözleriyle rektörlüğe yü-rüme kararı alındı. Rektörlüğü fiiliolarak işgal eden öğrenciler, rektörübeklemeye başladılar.

Oportünizmin, kitleyi dışarı çı-karmak için uğraşmasına karşı Dev-Gençliler kitleyi toparladılar, saldı-rıyı göğüslemek için hazırlık yaptı-lar. Eylem önceden planlanmadığıiçin bir çok eksiğe rağmen işgalgerçekleştirildi. Polisin saldırısına

karşı oda-oda direnildi.150 öğrenci gözaltına

alındı...

28 Nisan Rektörlük İşgali;Dev-Genç'in inisiyatif ve cüretinigösteren önemli bir deneyimdir.

Gerek işgal kararının verilme-sinde, gerekse işgal sonrası şube,mahkeme ve hapishane tavırlarınınbütününde bu yanlarıyla Dev-Genç’liler öne çıktı.

Oportünizmin mahkemede «Ora-da değildim», «Orada bulunmu-yordum» sözleriyle işgali inkarınakarşı Dev-Genç’liler, işgal eyleminimeşruluklarının gücüyle savundular.Tutuklamalar oldu.

İşgalde, şubede, mahkemede, ha-pishanede meşru direniş tavırlarınısürdüren Dev-Genç’liler, gelenekle-rine yeni halkalar eklemişti.

Okullarımızda Asılİşgalci Polistirİşgalcilere KarşıDirenmek MeşruHakkımızdır

1 Mayıs 1989; Mehmet AkifDalcı’nın 1 Mayıs’ta katledilmesininardından Denizler idamının yıldö-nümü olan 6 Mayıs’ta İstanbul Üni-versitesi Siyasal Bilgiler FakültesiDev-Gençliler öncülüğünde işgaledildi. M. Akif Dalcı’nın resminin ol-duğu pankartın asılmasıyla ilan edi-len işgal, kurulan barikatların ar-dında sürdü.

“Ellerinde sopalar, dillerinde slo-ganlarıyla halaya durdu Dev-Gen-çliler. Üç saat sürdü işgal. İstenilensiyasi sonuca ulaşıldığından işgal

bitirildi. İşgale saldıramadı polis...”(Bağımsızlık Demokrasi SosyalizmMücadelesinde GENÇLİK-2)

İstanbul Üniversitesi'ni İTÜ izledi.Dev-Genç’lilerin önderliğinde polisinİnşaat Fakültesi içindeki gizli odası kit-leyle birlikte basıldı. Odada bulunanve polisin idareden aldığı devrimci de-mokrat öğrencilerin fotoğraflarına vediğer belgelere el konuldu.

Polis-İdare İşbirliğineKarşı OkullarımızıSavunmak MeşruHakkımızdır!

1 Aralık 1989; Dev-Genç tari-hinde bir diğer önemli işgal de 1 Ara-lık 1989’da İstanbul ÜniversitesiBasın Yayın Yüksek Okulu işgali-dir. Silahlarıyla ateş ederek terör es-tiren faşistler, polisin denetiminde af-işlerini astılar. Okuldaki tek Dev-Gençli Hamiyet Yıldız’dı. Dev-Genç’in direniş geleneğini bilen Ha-miyet, oportünistlerin korkak tavır-larına rağmen tek başına direndi.

“Tek başına faşistlerin astığı af-işlerin yanına gitti Hamiyet. Cüret-liydi, cüreti örgütünün cüretiydi. Di-renişi örgütünün direnişiydi. ‘Fa-şizme yaşam hakkı tanımayacağız.Çünkü bunlar halk düşmanları-dır.’ deyip afişlerini yırtıp attı...” (Ba-ğımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mü-cadelesinde GENÇLİK-2)

Tek bir Dev-Genç’li yeter fa-şizmi durdurmaya! Tek bir Dev-Genç’li korkutur faşistleri!

Hamiyet’in başlattığı direniş, di-ğer fakültelerdeki Dev-Genç’lilerinde gelmesiyle işgale dönüştü. Okul-larını faşistlere karşı savunan Dev-

Gen lik Federasyonu ndan

Çadır Eyleminden İşgale, Direnmek Meşru Bir Haktır

DTCF DİRENİŞİ GENÇLİĞİN MÜCADELESİNDE YOL AÇICI

OLACAKTIR -2-

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR42

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 43: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Genç’liler, Ali Rıza Kurt kur-maylığında işgali gece yarı-sına kadar sürdürdüler. Atılangaz bombalarına, molotof-larla karşılık verildi.İTÜ’den Ekrem Akın

Savaş, İÜ’den HüsamettinYaman ve Soner Gül’ün dekatıldığı direniş odalarda vesınıflarda sürdü. Eylemin pan-kartlarını Buluthan Kangal-gil hazırlayıp asmıştı.

Ali Rıza Kurt öncülüğün-deki Dev-Genç’liler, amacınaulaşan eylemlerini iradi ola-rak bitirerek, polis çemberini yardı-lar. Direnişin meşruluğuyla gözaltı-na dahi alınmadılar.

İşgalin etkisiyle Ankara ve Bur-sa’da da işgaller yapıldı.

Faşist İşgale KarşıOkullarımızı SavunmakMeşru Hakkımızdır!Okullarımızı Faşist İşgaleTerk Etmeyeceğiz!

Burjuvazi kavramların yerini de-ğiştiriyor. Gerçek işgalciler, katillerkahraman ilan edilirken; eğitim hak-larına, okullarına sahip çıkan dev-rimci gençlik terörist ilan ediliyor.Üniversitelerin giriş çıkışlarına poliskarakolları kurulmuşken; ÖGB’ler vepolis kampüslerde, koridorlarda, kan-tinlerde cirit atarken, dekan ve rek-törler iktidarın temsilciliğini yapar-ken kimse Dev-Genç’lileri işgalci ol-makla suçlayamaz.

6 Kasım 2013 Ankara Üniver-sitesi DTCF Direnişi gençliğin meş-ru mücadelesinin örneğidir.

Doğru ve haklı olan biziz. İktidar kendi yasalarına uymaz-

ken bizden uymamızı istiyor; uyma-dığımızda da cezalandırmaya çalışıyor.İktidarın yasallığı, kendi çıkarlarını ko-rumaktır. Yani meşruluk sınıfsal bir kav-ramdır. İktidardaki sınıfa göre değişirmeşruluk… Okulların faşist işgal al-tında olması iktidarlar için meşru iken,Dev-Genç’liler için direniş çağrısıdır.

Devrimciler için meşruluk en ge-nel ifadeyle, doğru ve haklı olanın,halkın ve devrimin çıkarına olanın sa-

vunulması ve yapılmasıdır. Her ke-sim kendi sınıfsal çıkarları gereği"Doğru ve haklı benim ve benim sa-vunduklarımdır" diyorsa da tarihselve bilimsel olarak doğru ve haklı olantektir.

Meşruluğumuzun temeli tarihselve bilimsel haklılığımızdır.

Meşruluk, yasallık değildir. Dü-zenin sınırları içinde kalmak uzlaş-macılıktır, teslimiyettir. Devrimciler,kendilerine dayatılan yasal sınırlarındışına çıkarlar. Çünkü yasaları ya-panlar, halk düşmanlarıdır. Şu an yü-rürlükte olan anayasa, Faşist Musso-lini İtalya’sının anayasasından etki-lenerek hazırlanmış olan 12 Eylül cun-tasının anayasasıdır. Faşizmin yasa-larına uymak, onun sınırlarına hap-solmak ölümdür. Hak alma mücade-lesi, zalimin yasalarının dar alanına sı-kışarak verilemez. Aksine yasallıkduvarı yıkılmalı, mücadele sınıfsalhaklılık temelinde büyütülmelidir.

İktidar, hak ve özgürlüklere düş-mandır. Parasız eğitim istemek dahihapse atılmak için bir gerekçedir.Dev-Genç’liler, parasız eğitim içinyıllardır tutsaklar verme pahasına mü-cadele ediyor.

14 Mart 2010 tarihinde “RomanÇalıştayı”nda Başbakanın karşısın-da “Parasız Eğitim İstiyoruz Ala-cağız!” pankartı açtığı için ikiDev-Gençli 15 yıl hapis cezasıylayargılandı, 19 ay tutsak edildiler.

T.C Anayasası’nın 42. maddesin-de “İlköğretim, kız ve erkek bütünvatandaşlar için zorunludur vedevlet okullarında parasızdır.” diyebelirtilmiştir. Ama gerçek böyle de-

ğildir. Bu yasanın gerçek ha-yattaki karşılığı bitmek bil-meyen harçlar, kayıt para-ları, karne paraları, yemekparaları vb. vb.dir… Ve bun-ları ödemeyen öğrencilereaçılan soruşturmalar, verilenuzaklaştırma cezalarıdır, hiçolmadı arkadaşlarının ya-nında aşağılanmasıdır. Ya-salar keyfidir. Bu yüzdendevrimci mücadelenin sı-nırlarını düzenin yasallığı ilebelirlemeyiz. Bizim sınırı-mız, sınırsız haklılığımızdır!

DTCF Direnişi’ne katılan Dev-Genç’lilerin tahliye edilmesi bu mü-cadele sonucunda olmuştur. Yoksa ikiDev-Genç’liyi sadece “Parasız Eği-tim İstiyoruz” pankartı açtıklarıiçin 19 ay tutsak eden düzen;DTCF’de dekanlık binasında direnenDev-Genç’lilere de yıllara varan ce-zalar verirdi. Meşruluk da işte budur.Parasız eğitim anayasal hak olduğuhalde, bunu talep etmek terör suçuolarak kabul ediliyor.

Emperyalizme ve faşizme karşımücadelede her türlü örgütlenme, hertürlü eylem, her türlü araç ve gerecindevrimci ilkeler doğrultusunda kul-lanılması meşrudur.

Meşru olmayan, halklara zulme-den, halkı yoksullaştıran düzendir.

Meşruluğuna inanmayanlar dev-rimci mücadeleyi geliştiremezler. Mü-cadele durağan değildir. Kendini ye-nilemeyen, yerinde sayıyor demektir.Artan baskılara karşı kendini yenile-meyen ölüme mahkum demektir. Ba-sın açıklaması yapıp dağılmak süre-cimiz için geri bir eylem tarzıdır artık.Emperyalizme ve faşizme karşı mü-cadeleyi ileriye taşımak için eylemle-rin siyasi gücü de artırılmalıdır.

Yani meşru mücadele vermekiçin devrimci olmak da gerekmiyor.Tek başına haklı olmak yeterlidir. Za-limin zulmüne uğruyor olmak mü-cadele etmek için yeterli bir sebeptir.

Düzenin yasallığı değil devrimcimeşrulukla direneceğiz. DTCF Di-renişi’ni meşruluğumuzla tüm alan-lara taşıyacağız.

Ülkemizde Gençlik

43

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 44: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

GençliğinGündeminden

Ülkemizde Gençlik

Ülkemiz hapishanelerinde2778 öğrenci tutsak. Eğitiminparalı olduğu, hayatımızın 3 sa-atlik sınavlara bağlandığı ve ülkemizin emperyalizme peş-keş çekildiği bu süreçte en ufak bir talepte bulununca bilegaza boğuluyor, gözaltına alınıp işkence görüyor ve hu-kuksuzca tutuklanıyoruz.

2778 tutsak öğrenci de düzenin uşağı AKP’nin faşiz-mini tecrit politikasıyla açıkça yaşıyor. 6 Kasım’da daDTCF direnişçisi 7 arkadaşımız tutuklanıp F Tipi hücre-lere kapatılmıştı. Arkadaşlarımız Dev-Genç’in hak almayayönelik yaptığı eylemliliklerle ve meşruluğumuza olaninancımızın sonucu serbest bırakıldılar.

AKP öğrencilere ‘düzenime boyun eğ yoksa senin se-sini keserim’ ‘dediğimin dışına çıkmayacaksın verdiğimleyetineceksin’ diyerek sindirmeye çalışıyor. Bunu da tu-tuklama terörüyle, ailelere karşı polis baskısıyla, basın açık-lamalarını bile gaza boğarak yapıyor. Fakat bizler yılmadanmücadele ettiğimiz de AKP’nin elinden haklarımızı almakiçin direndiğimizde görüyoruz ki; hakkımız olanı söke sökealabiliyoruz. 7 Dev-Genç’linin serbest bırakılması da bunabir örnektir.

Fakat halen daha AKP’nin tecrit politikasına maruz ka-lan, okulda, sırada, gençlik mücadelesinde olması gere-kirken faşizmin F Tipi hücrelerinde olan 2778 tutsak öğ-renci var.

Bizler Dev-Gençliler olarak her zaman da dediğimizgibi AKP bizleri tecrit politikasıyla işkenceyle baskıyla sin-diremez. 2778 öğrenci serbest bırakılana kadar sür-düreceğimiz bu mücadeleden bizi döndüremez.

2778 öğrenci tutsak, ailelerinin onları geçim sıkıntısıçekmeden okutması için, oturdukları tek göz gecekon-dularının yıkılmaması için, AKP’nin tecrit politikasına,Amerikan emperyalizmine karşı çıktıkları için tutsak düş-tüler. Bizlerin de öğrenci tutsakları sahiplenmesi ve on-ların mücadelesini omuzladığını göstermesi gerekir.

Nasılki 7 tutsak Dev-Genç’liyi zulmün zindanlarındançıkarttıysak yine aynı direniş geleneğiyle örmeliyiz mü-cadeleyi. 44 yıldır yılmadan, tükenmeden nasıl faşizmeboyun eğdirdiysek politikalarını al aşağı ettiysek yine oşekilde mücadeleyi sürdürmeliyiz.

Tutsak 2778 öğrencinin serbest bırakılması için ver-diğimiz bu mücadele süreci içerisinde de tutsak öğrenci-lerle dayanışmalı, onların dışarıdaki gözü kulağı sesi vesoluğu olmalıyız. Mektuplarımızla, eylemliliklerimizle on-ların yanında olduğumuzu göstermeliyiz.

Arkadaşlar!

2778 öğrenci tutsak en meşru haklarını savunduklarıiçin bedel ödüyorlar.

Onları sahiplenmek hakkımız olanı almak için verdi-ğimiz mücadeleyi sahiplenmektir.

Onları sahiplenmek AKP’nin kırmaya çalıştığı onu-rumuzu korumaktır.

AKP’nin pervasız saldırıları ve tutuklama terörü bir günbizleri de vuracak! Buna karşı mücadele etmek, tutsak öğ-rencileri sahiplenmek ve onlarla dayanışmak için; herkesiTutsak Öğrenciler Serbest Bırakılsın talebimizi hay-kırmaya, tutsak 2778 öğrenciyle dayanışma için;

27 Aralık Cuma günü saat 19:00’da Nurte-pe/Çayan Mahallesi Dilan Kafe’de yapacağımızTutsak Öğrencilerle Dayanışma gecesine çağırı-yoruz!

TUTSAK ÖĞRENCİLER SERBEST BIRAKILSIN!

KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN MÜCADELE-MİZ!

ÖĞRENCİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!DEV-GENÇ

Tutsak 2778 Öğrenciye Özgürlük İçin 27 Aralık’ta Dayanışma

Gecemizde Buluşalım!

Eskişehir;12 Aralık'taEskişehir Adalar'da Dev-Gençliler tutsak öğren-ciler için ‘volta atma’ ey-lemi yaptılar. Temsilihavalandırma kurularakyapılan eylemde parasız

eğitim, sınavsız gelecek isteyen öğrencilerin yerinin F tipihapishanelerdeki tecrit hücreleri değil, üniversiteler ol-duğu halka anlatıldı. “YÖK'e Hayır” dedikleri, bilimseldemokratik halk için eğitim istedikleri için tutsak düşenöğrencilerin mücadelesi selamlandı. Yarım saat süren ey-

lemde "Öğrenciyiz Haklıyız Kazanacağız", "ParasızEğitim Sınavsız Gelecek İstiyoruz", "Tutsak ÖğrencilerSerbest Bırakılsın", "Yaşasın Dev-Genç Yaşasın Dev-Gen-çliler" sloganları atıldı.İzmir;İzmir’de Dev-Gençliler tutsak öğrenciler için basın açıklaması düzenlediler.18 Aralık'ta Bornova Metro çıkışında düzenlenen basınaçıklamasına 6 kişi katıldı. Basın açıklamasına slogan-larla başlandı. Yapılan basın açıklamasında AKP faşiz-minin öğrencilerden korktuğunu bu yüzden öğrencileribaskılarıyla zulmüyle sindirmeye çalıştığına değinildi. Ba-sın açıklaması sloganlarla sona erdirildi.

Dev-Genç’lilere Özgürlük İstenmeye Devam Ediliyor

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR44

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Eskişehir

Page 45: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Yozlaşma kültürel değerlerin sistem tarafından yok edil-mesi ve bu değerler yerine bencil, bireyci alışkanlıklar, ken-dini düşünen, duyarsız, beyinleri çürütülmüş insanların ya-şam biçimidir.

Liselileri uyuşturucu kullanımına,çeteleşmeye, alkol bağımlılığına, iten budüzenin ta kendisidir. Lise içlerinde, lisekapılarında uyuşturucu satan kişiler biz-zat devlet eliyle sokulmuş kişilerdir.Liselileri uyuşturucu, alkol bağımlısı ya-parak etrafında olup bitenleri görmeyen,kültüründen kopmuş bir gençlik yarat-mak istiyorlar. Liselerde çeteci gruplaroluşturarak öğrencilerin birlik olmasına,kolektvizimden uzak bir hayat yaşama-larına, Hasan Ferit Gedik'i öldüren çe-teler gibi devrimcilere karşı gruplaroluşturuyor düzen.

İktidar her yıl keyfine göre değiştir-diği sınav sistemi de yozlaştırmanın birparçasıdır. Sınav sistemini gün geçtikçezorlaştırarak rekabetçi, sıra arkadaşınıbile düşmanı olarak gören, sürekli biri-lerini geçme hırsı olan, bencil, bireyci li-seliler yaratmak istiyor.

Düzen her şeyde olduğu gibi dinle-diğimiz müzikten, okuduğumuz kitaptan,giydiğimiz elbiselerden, kısacası kültü-rümüzden uzaklaştırıyor. Liselerde sü-rekli bir marka takıntısı vardır. “aa... se-nin elbisen Adidas mı?”, “ben sürek-li kappa alırım”, “ben nike ayakka-bıdan başka ayakkabı giymem” bu ko-nuşmalarla liselerimizde hergün karşı-laşıyoruz. Oysa elbisemizin adidas ol-ması ne değiştirir? Veya sürekli Kappaalmasak ne olur? yada nike ayakkabı giy-mesek ayağımıza bir şeyinmi olacak.Bunlar temelinde popüler kültür vardır.Yozlaşma izlediğimiz dizilerdede vardır.Kurtlar Vadisi izleyen biri çeteci olma-ya, Feriha dizisini izleyen biri zengin ol-maya, pahalı kıyafetler giymeye özenir.Çocuklar sürekli gençlik dizileri, film-leri izleyerek uyuşturucuya, alkole, ah-laksızlığa kapılır çünkü orada bunlarmeşrudur.

Bizler Liseli Dev-Gençliler birer bi-rer Hasan Ferit olmalıyız. Yozlaşmanınliselerimizde kol gezmesine izin ver-

memeliyiz. Her gördüğümüz çeteciyi, torbacıyı okulu-muzdan def etmeliyiz. Arkadaşlarımızı uyuşturucu kul-lanmaktan kurtarmalıyız. Düzenin pis uyuşturucusuna, al-

kolüne bağımlı değil, devrimciliğe, şe-hitlerimize, Hasan Feritimize bağım-lı hale getirmeli, örgütlenmeli, ör-gütlemeliyiz. Hepimiz birer Hasan Fe-rit’iz bunu unutmamalı yozlaşmınınönünde birer duvar örmeliyiz!

LİSELERİMİ ZDE YOZLAŞMAYA GEÇİT VERMEYECEĞ İZ!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

Hatay’da Liseli Dev-Gençlile-rin ailelerini telefonla arayan iş-kenceciler, “Çocuğunuz yasadışıörgütlerle iletişim kurarak kendi-ni tehlikeye atmaktadır” diyerek ai-leleri korkutmaya ve çocuklarıüzerinde baskı kurmalarını sağla-maya çalışıyor. AKP’nin polisleri,Liseli Dev-Genç’lilerin mücade-lesini aileler aracılığı ile bitirmekistiyor. Bunun için de taciz tele-fonlarına devam ediyorlar.

Hatay Liseli Dev-Genç’liler,konuyla ilgili yaptıkları 17 Aralıktarihli yazılı açıklamada, polislerinkeyfi uygulamasına karşı aileleri-nin tavrının “Ben çocuğumla bir-likte orada bulunuyorum, kimlerinyasadışı işlerin yaptığını gayet iyibiliyorum” olduğunu söylediler.

Taciz telefonlarından öfkeylehesap soran Dev-Genç’lilere “Sende çok kaşınmaya başladın” teh-ditlerinde bulunan polise; “Bizlerfaşist AKP iktidarının önceki ara-yışlarını tacizlerini çok gördük.Bizleri katlettiler, tutsak ettiler,işkence yaptılar, tehdit ettiler. Fa-kat cevabımız her zaman açık venet olmuştur. Cevabımızı bizler Kı-zıldere’de Mahir gibi “biz burayadönmeye değil, ölmeye geldik” ,Pir Sultan gibi “dönen dönsün bendönmezem yolumdan”, Saboları-mız gibi “varsa cesaretiniz gelin”diyerek söyledik. Cevabımız de-ğişti mi? Hayır! Cevabımız Deği-şecek mi? Hayır!

Ailelerimizi TacizEtmekten Vazgeçin

45

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 46: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

6 Kasım’da Ankara ÜniversitesiDTCF Dekanlığı’ndaki direnişin ar-dından tutuklanan Dev-Genç’lilermeşru direnişlerinin gücüyle tahliyeedildiler. Tahliye edilen Dev-Genç’li-lerle, DTCF Direnişi üzerine yaptı-ğımız röportajları yayınlıyoruz:

Daha Sarsıcı EylemlerleÇıkacağız KarşılarınaYürüyüş: Neden DTCF?

Melis Ciddioğlu: Dil Tarih,okulun konumundan da baktığımızzaman başkentin göbeğinde olan birokul. Baskıların çok yoğun olduğubir okul. Bunun için biz bu okuluseçtik.

Yürüyüş: İşgali nasıl gerçekleş-tirdiniz? Talepleriniz nelerdir?

Melis Ciddioğlu: Girilmesi çokzor bir okul. Ama biz oraya devrimciyaratıcılığımızı kullanarak girdik.

Ç ü n k üdevrim-ci ler in,D e v -Genç’li-lerin gi-remeye-ceği hiç-bir yeryoktur.Meşrulu-ğumuza

güvenerek girdik. Dekanın odasınagirdik. Daha sonra oradaki memuraçıkması gerektiğini söyledik, o daçıktı. Pankartlarımızı astık, kuşlarımızıattık. Sonra direkt kapıyı kapattıkve hemen saldırmaya devam ettiler.İçeriye girmeye çalıştılar, bizde içeridetürkülerimizi, marşlarımızı söylemeyebaşladık. YÖK görüşmek istedik.

Taleplerimiz en başta YÖK’ün kal-dırılması, parasız eğitim istiyoruzbizler. Taleplerimizin yerine getiril-memesinin sebebi YÖK’tür. Bununiçin görüşmek istedik. Parasız eğitimistiyoruz biz, sınavsız bir gelecekistiyoruz. Bütün hayatımızı 3 saatliksınavlara sığdırılmasını istemiyoruz.Okullarda polis terörüne son veril-mesini istiyoruz. Çünkü okullardaöğrenciden çok polis var. Emperya-lizmin ellerini tüm dünya halklarındançekmesini istiyoruz. Tüm halklarınbağımsız olmasını istiyoruz. Haksızhukuksuz yere tutuklanan tüm öğ-rencilerin serbest bırakılmasını isti-yoruz.

Yürüyüş: Polis saldırısı gerçek-leştikten sonra neler yaşadınız?

Melis Ciddioğlu: Polis zaten sisbombası ve gaz bombası atarak içeriyegirdi. Kapıları kırdılar. Biz de direndik.O gazda da etkilendiğimiz için sü-rükleyerek çıkardılar. Daha sonrasındada Emniyet’e Siyasi Şube’ye götü-rüldük. Sonrasında orada hem fizikihem de psikolojik olarak işkence gör-dük. 3 gün sonra savcılığa çıkarıldıkve tutuklandık. Hapishaneye geldiği-mizde ilk başta adli tutsakların yanınagötürüldük. Bizi siyasi tutsakların ya-nına koymadılar. Kesinlikle görüş-türmediler. Daha sonrasında, geçe-mezsiniz, yer yok dediler. Yer yoksa

bizi tutuklamasaydınız o zaman dedik.Hapishane müdürüyle görüştük. O dabizi hiç dinlemedi bile. Sürekli aynışeyleri söyleyip durdular. Müdürünodasında yere oturduk ve biz buradankalkmıyoruz dedik. Ve açlık grevinebaşlıyoruz dedik. Biz siyasilerin, dev-rimcilerin yanına geçmek istiyoruzdedik. Baya şaşırdılar onlar da. Gar-diyanlar bize saldırdılar. Ertesi gündirenişimizle koğuşumuza arkadaşlarınyanına götürüldük. YÖK 12 Eylül’ünartığı olan bir kurumdur. Tek tip öğ-renci, düzene uygun kafalar yetiştirmekiçin kurulmuştur. O kurumun karşı-sında dik durmak gerekir. Bu ülkeningençliğinin kim olduğunu göstermekgerekir. Bize yakışını yaptık. Artıkbundan sonra işgaller var. Daha sarsıcıeylemlerle karşılarına çıkacağız.

***

DTCF Direnişimizde Ber-kin de vardı!

Gökhan İrez

Yürüyüş: Neden DTCF işgaliy-di?

Gökhan İrez:Aslında bu sorununbirçok cevabı var. Birincisi DTCF’nintam da Adalet Sarayı’nın, aslında ada-letsizlik sarayının karşısında olmasıçok büyük bir anlam ifade ediyordu.Çünkü orada katiller aklanıyor, ba-

Röportaj

Meşruluğumuzun Temeli Tarihsel ve BilimselHaklılığımızdır!

Dev-Genç Geleneği Meşru TemeldeYeni Direnişlerle Büyüyor!

Melis Ciddioğlu

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR46

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 47: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

ğışlanıyordu. İkincisi, DTCF faşistsaldırıların devlet desteğiyle öğren-cilere yapıldığı bir üniversite. Herkatında yoğun bir şekilde özel gü-venliklerin, polisin olduğu bir üni-versite. Bizde hem bu adaletsizliğigün yüzüne çıkartmak hem de o faşistbaskıların, özel güvenliklerin bir işeyaramadığını göstermek adına böylebir eylemde bulunduk.

Yürüyüş: İşgali nasıl gerçekleş-tirdiniz ve talepleriniz nelerdi?

Gökhan İrez: Öncelikli olarakben bunabir işgaldemiyo-rum. Bizo r a l a r ıh a l k ı ntaleple-riyle öz-gürleştir-dik. Asıli ş g a l c io r a l a r ı

burjuvaların, kapitalistlerin, oligar-şinin talepleriyle öğrencileri tek tip-leştirmek isteyendir işgal edenler.Biz orada halkımızın taleplerini ses-lendirdik. İşgali nasıl gerçekleştirdik.Öncelikli olarak buna inandık, ba-şaracağımızı biliyorduk. Gittik veDTCF’yi özgürleştirdik.

Yürüyüş: İlk dekanın odasınagittiniz, neyle karşılaştınız?

Gökhan İrez: Odaya girdiği-mizde dekanın sekreteri vardı, belaokuyarak çıkıyordu. Bizde ona dahahızlı çıkmasını söyledik. Ve çıktı.

Yürüyüş: Okullarda yoğun birşekilde özel güvenlikler var. Budurumda özel güvenlik ne yaptı?

Gökhan İrez: ÖGB’ler ilk giri-şimizi engellemeye çalıştı. Sonrasındakapıya yüklenerek, kapının ardındanküfürler ederek girmeye çalıştılar.Bir de odadan en son ben çıkartılırkenÖGB’lerin saldırısı gerçekleşti.

Yürüyüş: Gözaltında neler ya-

şadınız?

Gökhan İrez: Eşyanın tabiatıgereği onlar efendilerinin emirleriniyerine getirdiler. İşkence yaptılar, iş-birlikçilik teklif ettiler. Ama nafileyine başaramadılar.

Yürüyüş: Gözaltı sonrasındamahkeme süreciniz nasıl gerçek-leşti?

Gökhan İrez: Bu bir mahkemesüreci değildi. Siyasi bir karardı. Bu-nun siyasi bir karar olacağını polisleröncesinde bize söylemişlerdi zaten,tutuklanacaksınız diye. Biz de dedikki biz tutuklanmıyoruz tutsak düşü-yoruz. Bu iki sınıfın bir mevzi sava-şıdır. Biz halkımızın taleplerini oradadile getirdik. Biz hakkımızı talepediyoruz. Siz de burjuvaları, oligarşiyitemsil ediyorsunuz. O yüzden bütünprosedürleriniz boşunadır.

Yürüyüş: Peki Sincan 1 Nolu FTipi Hapishanesi’ne götürüldü-nüz. Oradaki tutsaklık süreci na-sıldı, neler yaşadınız?

Gökhan İrez: Orada tutsaklığıgördük. Bir duvar örmüşlerdi özgür-lüğü boğmak için. Ama orada gördükki Özgür Tutsaklar’ın iradesi, bizleriniradesi tecriti yenmeye devam ediyor.Onu öğrendik ve daha özgürleşmişbir şekilde çıktık.

Yürüyüş: 6 Kasım siziniçin ne ifade ediyor?Bundan sonra öğrencigençlik YÖK’e ne yap-malı, diğer solun OD-TÜ’de yaptığı eylemlerinasıl değerlendiriyor-sunuz?

Gökhan İrez: YÖK12 Eylül faşist darbesininbir ürünüdür. Faşizmin di-ğer kurumlarıyla birlikte YÖK, öğrencigençliği bir yerde tutup, işçilerle, köy-lülerle bağını kesip sanki tek derdiüniversitede kalmak, oradan kendisinebir gelecek yaratmak istermişçesine,sınavlara boğmak bu anlayışı ifadeeder. Bu böyle değildir. İşçilerle öğ-renciler birlikte hareket etmeli ve

YÖK’ü yıkmalıdır. AKP faşizmi sondönemde halkımıza tehditler savuruyorve bunu da katliamlar seviyesindeyapıyor. AKP teslim olacaksınız, benimsöylediğim kadarını yapacaksınız di-yor. Diğer sol da bunun gereğini ya-pıyor. Reformizme, oportünizme sü-rükleniyor. Böyle küçük eylemliliklerleya da susarak yapıyor. Ama bizlersusmuyoruz, susmayacağız. Bedelödemeyi göze alarak 6 Kasım’ı, fa-şizmi, faşizmin tüm kurumlarını tarihinçöplüğüne gömeceğiz.

Yürüyüş: Son olarak eklemek is-tediğiniz bir şeyler var mı?

Gökhan İrez: 14 yaşındaki ço-cuklarımız gaz kapsülleriyle kafala-rından vuruluyor. Berkin Elvanımızgünlerdir yoğun bakımda, komada.İşgal eylemimizde o da vardı. Berkinde bize güç katmıştı. Onun içindeoradaydık.

***

Başımız Dik, Onurluyuz. Bir Tut-saklık Yaşayacaksak da, BöyleOnurlu Tutsaklık Geçirmek BizeGurur Verir

Rojda Yalınkılıç: (Dicle Üni-versitesi İşletme 3. Sınıf öğrencisi,Dicle Gençlik Derneği Girişimi)

Yürüyüş: Neden DTCF?

Rojda Yalınkılıç: 6 KasımYÖK’ün kuruluş yıldönümüydü. Bir çokeylemle birlikte Kızılayve Yüksel Caddesi’neçıkacaktık. Bununlabirlikte Dev-Genç’inkararlılığını, cüretinigösteren bir eylem yap-mamız gerekiyordu. Busüreçte bildiğiniz gibisolun hepsi, eylemleriniaçıklamalarla, halay-

larla geçiştirdi. YÖK 12 Eylül faşistbir yapılanmanın kurumudur. Bu ku-rumu kalkıp da halaylarla protesto et-menin bir anlamı yok. Bizim 44 yılıktarihimiz vardır. İşgallerimizle, boy-kotlarımızla karalığımızla 44 yıllık ta-rihimize gelebildik. YÖK’ü kendi ku-rumundan, yani demokratik dediği,

Rojda Yalınkılıç

Gökhan İrez

47

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 48: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

özgür alan dediği, çağdaş dediği yerdenprotesto ettik. Üniversiteleri özgürolarak göstermeye çalışıyor bundandolayı biz de bunu DTCF’den protestoettik. Faşizmin kendini göstermeyeçalıştığı öğrenciler üzerindeki baskılariçinde DTCF’yi seçtik.

Yürüyüş: İşgali nasıl gerçek-leştirdiniz ve talepleriniz neler-di?

Rojda Yalınkılıç: Önce karar-lıydık. Birçok zorluklar çıktı. Bili-yorsunuz DTCF kolay girilen birokul değil. Çok sıkı bir güvenlik ön-lemi var. Ayrıca 6 Kasım günü Dev-Genç’in farklı bir eylem yapacağınıda herkes biliyordu. Bunu polis de,üniversite yönetimleri de biliyordu...İçeri girmek de çok zor oldu bizimiçin; işgal de zor oldu. Yalnız bizimbu işgali gerçekleştirmemiz gereki-yordu. Öncelikle bu işgalle Dev-Genç’in cüretini, kararlılığını gös-termemiz gerekiyordu. YÖK’e tep-kimizi göstermek için yapmalıydık.Acaba olabilir mi, olamaz mı diyedüşündük ama olamayacağını hiçbirzaman düşünmedik. Belki istediğimizgibi bir eylem gerçekleştiremeyecektikama o eylemin yapılması gerekiyordu.Bu inançla, bu coşkuyla girdik. İşgaleden arkadaşların hepsinde çok farklıheyecan vardı. Giriş aşamasından ey-lemi yapma aşamasına kadar.

İçeri girdiğimiz de dekan sekreterivardı. Dekan sekreteri çıktı hemen.Daha sonra pankartımızı astık. Oradakiöğrenciler eylem bekliyordu. Bir ha-reketlilik vardı. Eylemimizle pence-reden YÖK’e ne için karşı olduğumuzudile getirdik. Bilindiği gibi YÖK faşist12 Eylül darbenin arkasından kurul-muş, faşizimin artığı bir kurumdur.Öğrencilere hiçbir katkısı yok. Ol-madığı gibi bugüne kadar soruştur-malarla, tutanaklarla okuldan atılmak-tadırlar. Şu an AKP okulları rahatçaeylem yapabileceğin, düşüncelerinisöyleyebileceği yerler olarak göster-mektedir. Biz bunu yaşadık. İleri de-mokrasiyi bize gösterdiler. AKP’ninileri demokrasisini DTCF’nin pence-resinden biz halka teşhir ettik.

Taleplerimiz vardı. Parasız eğitim

istiyorduk, sınavsız gelecek istiyor-duk. Zaten bu bizim yıllardır olantaleplerimizdi. Birçok bedel ödedik.Üç bine yakın tutsak öğrenci var.Bu öğrencilerin serbest bırakılmasınıistiyorduk.

Ortadoğu’da emperyalizmin birhaydutluğu var. Bu haydutluğa sonverilmesini istiyorduk. Söz kararyetki hakkımızın tanınmasını isti-yorduk. Üniversiteler bizim, öğren-cilerin hiçbir söz hakkı yok. Biz sözve karar hakkımızın olmasını istedik.Bu taleplerimizin yerine getirilmesiiçin ve en önce YÖK’e hayır demekiçin DTCF’nin penceresinden hay-kırdık sloganlarımızı. Öncelikle halkateşhir oldu bu kurum.

Yıllardır sürekli her eylem yaptı-ğımızda, yaşadığımız bir şeydir, hersokağa çıktığımızda daha açıklamayapamadan polisin gazıyla copuylakarşılaşıyoruz, bu yıl da aynı şeyoldu. Saat 13.00’te Yüksel Cadde-si’nde arkadaşlarımız daha açıklamayıyapamadan plastik mermilerle, gaz-larla saldırdılar, arkadaşımız gözaltınaalındı. Öncelikle saat birde gözaltınaalınan arkadaşımızın serbest bırakıl-ması istiyoruz, taleplerimizden biride bu dedik. Dediğim gibi bizimmuhatabımız ne polisti ne güvenlikti,bizim muhatabımız o an itibariyleYÖK başkanıydı. YÖK başkanınıngelmesini istedik. Bu talebimize kar-şılık verilmedi, bir de dalga geçildi.Bizde olması gerekeni yaptık. Çık-mayacağız çünkü biz Mahirlerin ge-leneğinden geliyoruz. Kızıldere’dede Mahirler asla vazgeçmediler, teslimolmadılar ve direndiler. Dev Genç’li-ler o gelenekten geliyor. Baskılararağmen, atılan gazlara rağmen, ya-pılan işkencelere rağmen vazgeçme-dik direnişimizi gösterdik. Dev-Genç’e yaraşır bir direnişti. Gözaltınaalındık ve tutuklandık.

Yürüyüş: Polisin odaya saldırısıne şekildeydi, gaz kullanıp, itfaiyemi çağırdılar?

Rojda Yalınkılıç: Aslında orasıçok komik bir görüntüydü, sankidüşman ordusuna taarruza gider gi-biydi. 11 öğrenci var içeride sadece

ve küçük bir odaydı. üniversiteniniçinde polis yığınağı yaptılar kendileride şaşkındı böyle bir şey beklemi-yorlardı aslında. Bu kadar net olabi-leceğimizi biliyorlar Dev-Genç’inyapabileceğini tahmin edebiliyorlar.Ama uzun yıllardan sonra ilk defayapılmış bir işgal. En son 1996’dayine DTCF işgal edilmişti Dev-Gençtarafından. Yıllar sonra aynı işgaliyine yaptık. Polis yığınak yaptı ön-cesinden zaten eylem bir saat sür-dükten sonra polis girebildi. Önceizlediler keşfetmeye çalıştılar her-halde, nasıl saldıracağız, nasıl bunlarıalabileceğiz diye...

Okulun önünde yığınak yapmış-lardı zaten, halk da izliyordu. Osırada hiç bir uyarı yapılmadı. Gerçiuyarıların hiç bir kıymeti değeriyoktu zaten; uyarılarını hiç ciddiyealmayacağız ama direk okulun içe-risine girdiler. Bine yakın polis vardı,çok sayıda çevik otosu gelmişti. Sivilpolisleri saymıyoruz. İtfaiyeler degeldiler, bir katliam girişimiydi as-lında. İtfaiyelerle binlerce polisle ge-liyorsun, küçücük bir odadaki 11tane öğrenciyi bu şekilde almaya ge-liyorsun. Bunun bir açıklaması yoktur.İçeri girdiler, içeri girdiklerinde zatenkapı önüne tehditlerle küfürlerle gel-diler. Sizi öldüreceğiz, size şunu ya-pacağız, size bunu yapacağız diyegirdiler. Tehditlere çok uzak değildik,bu yıl derneklerimiz basıldı, arka-daşlarımız diri diri yakılmaya çalışıldı.Gençlik Federasyonu içerisinde ar-kadaşlarımızı diri diri yakmak istedilersonra kendileri yaktı denildi. Aynışey bu yıl da oldu. 6 Kasım DTCFişgalinde polis yine kendileri yangınçıkardı. Eylem yapıp ateş çıkardılar,yangın çıkardılar denildi. Ama tamaksine zaten barikat vardı kapınınarkasında. O barikatı kapı aralığındangazlar atıldı, içeriye kaç tane sisbombası, portakal gazı atıldığını ha-tırlamıyorum. Gazları attılar, haliylegazlardan etkilendik, pencerelereyönlendik. Bir çok arkadaşımız nefesalamayacak durumdaydı. O aradakapı kırıldı, kapı kırılıp içeriye girildi.Sonrasından da tek tek işkenceylegözaltına alındık.

Sürecek

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR448

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 49: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

449

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Berkin’in 6 aydır komada kalmasınasebep olanlar, katiller yargılanmazken,Berkin’e adalet isteyenler gözaltınaalınıyor. Artık her liseli Berkin’in sıraarkadaşı, yoldaşıdır. Berkin’in hesabıyerde kalmayacak.

İstanbul:16 Haziran’da AKP’ninkatil polisleri tarafından başından vu-rularak beyni sokaklara akıtılan ve ogünden beri Okmeydanı SSK Hasta-nesi’nde uyutulan Berkin Elvan içinOkmeydanı’nda oturma eylemi ya-pıldı.

Halk Cepheliler ellerindeki döviz-lerle 15 Aralık günü 18.00 -19.00 sa-atleri arası Okmeydanı SSK Hastanesiönünde 1 saatlik oturma eylemi yaptılar.Soğuğa aldırmadan, “Taşı delen suyunmiktarı değil, damlaların sürekliliğidir”şiarıyla oturma eylemlerini sürdürenHalk Cepheliler halkın adalete susadığı,faşizmle yönetilen ülkemizde adaletiçin, Berkin için hastane önünde otu-ruyor.

Halk Cephelileri görenler ise Ber-kin’in sağlık durumunu sordular veHalk Cephelilere destek verdiler.

Sarıgazi’de liseli gençler, aylar ön-cesinden planladıkları Berkin yürüyü-şünü gerçekleştirdiler. 3 hafta içindehem Mehmetçik, hem de Ticaret Li-sesi’nde her öğrenci Berkin oldu. İlk eylemi 5 Aralık’ta Mehmetçik

Lisesi’nde pankart sallandırarak yapangençler dersleri kesip, Berkin’i sesliçağrılarla anlattılar diğer öğrencilere.Ardından Ticaret Lisesi’nde de öğret-menler dersten çıkarılarak sınıftan pan-kart sallandırıldı. 6 Aralık’ta yapılacakeylemi duymayan kalmadı.

Tabii işkenceci polisler de öğren-cilerin adalet arayışını baltalamak içinçeşitli yollar denediler. 2 öğrencininailesi okula çağırıldı, eyleme katılanöğrencilere kimlik kontrolü dayatıldı.Bu iki öğrencinin zorla dersten çıka-rıldığını duyan öğrenciler hep bir ağız-dan “Katil Polis, Liselerden Defol”sloganını attılar. Yürüyüş boyuncaUmudun Çocuğu Berkin için sloganatan liseliler Demokrasi Caddesi’nitrafiğe kapatıp 150 kişilik kortej oluş-

turdu. “Umudun Çocuğu Berkin Elvan,Diren Berkin Liseliler Seninle, BerkinElvan Onurumuzdur” sloganları atıldı.1 saat süren eylem halayların ardındansonlandırıldı.

İzmir: Halk Cepheliler Berkin Elvaniçin 13 Aralık günü saat 19.00’da İzmirKarşıyaka’da, İzban Durağı’nda me-şaleli yürüyüş düzenlediler. Eylem slo-ganlarla başladı. Yürüyüş boyuncaKarşıyaka esnafı alkışlarıyla eylemedestek verdi. 12 kişinin katıldığı ey-lemde haftaya tekrar aynı gün, aynısaatte buluşmanın sözü verilerek eylembitirildi.

Antalya: Antalya Halk CephesiBerkin Elvan için adalet istemeye de-vam etti. 14 Aralık günü yapılan ey-lemde, “Berkin İçin Adalet İstiyoruz,Berkin Uyanacak Hesap Soracak” slo-ganları ile başladı.

Çevredeki turistlerin dahi ilgisiniçeken eylemde yapılan açıklamada,Berkin’in vurulduğu günden beri yaşammücadelesi verdiği ve onu vuranlarıncezalandırılmak yerine ödüllendirildiğisöylendi. Tıpkı 19 Aralık KatliamcısıSuat Ertosun gibi Gezi Ayaklanma-sı’nda halkı katleden polislerin de“kahraman” ilan edildiği belirtildi.

Açıklamada, “Adalete susamış, ada-let isteyen tüm halkımızı da birliğe veörgütlenmeye çağırıyoruz. Çünkü bu-gün Berkin, yarın sizin çocuğunuzaynı acıyı yaşayabilir.” denildi.

Turistlere ve çevrede toplanan halkaBerkin anlatıldı. Bir kadın turist Ber-kin’in durumundan etkilenerek ağla-yarak ayrıldı.

Adana: 14 Aralık günü İnönü Par-kı’nda Berkin için adalet eylemi ya-pıldı. Eylem Berkin için yazılan şii-rin okunmasıyla başladı.

Yapılan açıklamada Berkin’i vuranpolislerin hala teşhis edilmediği ka-tillerin görevlerini yapmaya devamettiği ve sokaklarda elini kolunu sal-layarak gezdiği vurgulandı. MehmetAyvalıtaş’ın vefat eden annesi deanılarak eylem sonlandırıldı.

Okulda, İşte, Meydanlarda Her Yerde Berkin’in Sesi Olacağız

Adana

Sarıgazi Mehmetçik Lisesi

Sarıgazi

Antalya

Page 50: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Nelson Mandela’nın ölümü üze-rine düzenlenen cenaze törenindetüm dünya halklarının sahiplenmeside ortaya çıktı. Sömürgeciliğe veırkçılığa karşı verdiği mücadele, ha-pishanedeki direnişi nedeniyle siya-hiler başta olmak üzere tüm dünyahalklarının saygısını kazanmıştı.

Mandela, Güney Afrika’da küçükbir köyde doğdu. Yerli halkın be-yazlara karşı mücadelesini savunanAfrika Ulusal Kongresine (ANC)katıldı. Daha sonra ANC GençlikKolunu kurdu ve başkanlığını yaptı.

1950’lerde emperyalizmin ırkçılıkbaskısı da artmıştı. Mandela ANC’deetkin rol almaya başladı. Daha mili-tanca bir örgütlenmeyi savundu. De-falarca tutuklandı, siyasi faaliyetlerdebulunması yasaklandı.

Mandela 1956 yılında 155 kişiyleberaber en ağır düzeyde vatana iha-netle suçlandı ama hakkındaki suç-lamalar, dört yıl süren duruşmalarınardından düşürüldü..

1960’da 69 siyahinin polis tara-fından öldürüldüğü Sharpeville Kat-liamı bir dönüm noktası oldu. Buolay artık barışcıl yöntemlerinde so-nunu getirdi. O sırada ANC’nin baş-kan yardımcısı olan Mandela, orduve hükümet hedeflerine karşı silahlımücadele başlattı. ANC’nin silahlıkanadını kurdu. Bir süre sonra dahükümeti devirmeye, halkı kışkırt-maya çalışmakla suçlanarak tutuk-landı ve hapse atıldı.

Mandela, ANC’nin 10 üyesininırkçı rejimi yıkmak amacıyla ger-çekleştirdikleri eylemlerden dolayıyargılandıkları Rivonia davası sıra-sında şöyle diyordu:

"Ben, tüm insanların uyum veeşit fırsatlara sahip şekilde beraberceyaşadığı, demokratik ve özgür birtoplum idealini benimsedim. Bu,uğrunda yaşamak ve ulaşmak iste-

diğim bir idealdir. Ama gerektiğindebunun uğrunda ölürüm de."

Mandela, 1964 yılında ömürboyu hapis cezasına çarptırıldı.

1982 yılında Pollsmoor Hapis-hanesi’ne nakledilinceye dek RobbenAdasında 18 yıl yaşadı.

Robben adası adeta bir eğitimmerkezi oldu. Mandela tutsaklarınoluşturduğu politik eğitim sınıflarınınbaşında yer aldı.

1990 yılında Güney Afrika Hü-kümeti, Mandelayı serbest bıra-kıncaya kadar da hapishanede di-renişini sürdürdü.

27 yıllık hapishane yaşamının ilkyıllarını küçük bir hücrede, gündüzleritaş kırarak geçirdi. Kirecin parlaklı-ğının neden olduğu göz bozukluğu,tüberküloz gibi hastalıklara yakalandı.Kızlarını ilk kez on bir yıl aradansonra görebildi. Tecrit koşullarındayaşadı. Koşulların biraz daha "dü-zeldiği" bir hapishaneye geçtiğindeyılda 52 mektup almasına izin veri-liyordu.

Mandela’nın cenaze töreni aynızamanda emperyalistlerin iki yüzlü-lüğünün ve kendi suçlarını örtme ça-basının bir ifadesi oldu. Emperya-listler cenazeyi bir gövde gösterisinedönüştürdüler. Törene tüm dünyadan91 ülkenin devlet başkanı katıldı.

Bunlardan dördü İngiltere baş-bakanları... İngiltere’nin şu andakiBaşbakanı David Cameron ve diğerüçü de bundan önceki başbakanlar...Yine İngilizlerin parti başkanları vb.hepsi topluca cenaze töreninin yolunututtular.

En çok suç işleyenler cenaze tö-reninde en fazla gösterişi yapma gay-retine girdiler.

Kraliçe Elizabeth, yeni yılda West-minster Katedralinde "Nelson Man-delaya Şükran" için yapılacak ulusalayine katılma kararı aldı.

Obama, eski Amerikan başkanları..Hepsi cenazede boy göstermek içinsıraya girdiler.

Mandela’nın dünya halkları üze-

rindeki saygınlığını kullanarak kendisuçlarını gizlemeye çalıştılar.

Her şey gibi üzüntüleri de sah-teydi.. Obamalar, Danimarka başba-kanı, kahkahalarla fotoğraf çekenhalleri, ahlaksızlıklarıyla, kendi ger-çekleriyle ortadaydılar...

Katiller ve işkencecilerden oluşanbir şaklabanlar gösterisiydi...

Mandela sömürgeciliğe ve ırkçı-lığa karşı mücadele verdi. Ancakemperyalistleri Güney Afrika’dankovmaya kalkışmadı.

Esas olarak da onlarla uzlaştı. Emperyalistlerin Mandelayı bunca

sahiplenmesinin en önemli nedenibudur.

Güney Afrika hükümeti, Mande-la’yı serbest bıraktığı zaman işbirliğiyapabileceği tek siyahi liderin oolduğunun farkındaydı. Devlet baş-kanı FW de Klerk, ANC ye konansiyaset yasağını kaldırarak, tüm ırklarıtemsil eden bir demokrasi kurulmasıiçin görüşmeler başlattığında Man-dela’ya yüklenen misyon herkesi"barıştırması" idi.

O dönem Mandela ve ANC li-derleri silahlı mücadeleyi askıya al-dıklarını açıkladılar.

Emperyalistlerin onu barışın, uz-laştırmanın simgesi olarak kabuletmeleri de bundandır. Afrikalı ezi-lenlerin, siyahilerin yüzyıllardır bi-riktirdiği kinlerini, Mandela bir silaholmaktan, düzen için tehlikeli ol-maktan çıkartmıştır. Afrika halklarını,emperyalistlerle barıştırmıştır.

NewYork Times (NYT) Gazetesiölüm haberini "uluslararası düzeydevakarın, sabır ile hoşgörünün sim-gesi" diye veriyor.

Mandela yıllar boyunca mücadeleve direnişle elde ettiği saygınlığını,emperyalistlerle ezilenleri barıştırmakiçin kullanmıştır. Sonuç olarak Afri-kalı ezilenlerin, zencilerin, yoksullarınyaşamında değişen bir şey yoktur.Emperyalistler ve işbirlikçileri sö-mürüyü başka yöntemlerle devamettirmektedirler.

EMPERYALİSTLERİN İKİYÜZLÜ ŞOVLARI...EZİLENLERLE EMPERYALİSTLERİN

BARIŞ VE UZLAŞMA ARACI: MANDELA

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR50

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 51: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

551

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Eda Yüksel Halk İçin Bilim, Halkİçin Mühendislik-Mimarlık Sempoz-yumu 14-15 Aralık tarihlerinde İs-tanbul Küçükarmutlu Mahallesi’ndeyapıldı. İki gün devam eden sem-pozyum öncesi Küçükarmutlu’da bu-lunan cemevinin bahçesine büyükbir çadır kuruldu. Kurulan çadırıniçine “Hoşgeldiniz” pankartı asıldı.Çadıra ayrıca Halkın Mühendis Mi-marları’nın TMMOB yasasına karşıyaptığı yürüyüşün fotoğrafları, TrakyaHalk Komitesi’nin Ergene için açtığıçadır fotoğraf sergisi ve Kentsel dö-nüşüm fotoğraf sergisi çadıra yer-leştirildi. Ayrıca tutsak halkın mü-hendislerinden Murat Egemen Akkuş,Erkin Kocaman ve Ali Erdoğan’ınbüyük boy fotoğrafları da çadırdayerlerini aldı. Sempozyuma toplamda400 kişi katıldı.

Sempozyumun 1. günü devrimşehitleri için yapılan saygı duruşuylabaşladı. Ardından açılış konuşmasıokundu ve Halkın Mühendis Mimar-larını ve şehitlerimizi anlatan sin-evizyonlar izlendi.

Yapılan ilk oturumda Kentsel Dö-nüşüm konuşuldu. Sulukule, SarıyerMahalle Dernekleri Federasyonu,Ayazma Mahallesi, Beykoz, Anka-ra-Şenyuva Mahallesi, Alibeyköy

Halk Komitesi ve Küçükarmutlutemsilcileri AKP’nin TOKİ ile birliktehalkı nasıl kandırdığını, çıkarttığıyasalarla halkı evsiz bırakmaya ça-lıştığını anlattılar. Bu yıkım saldırısınakarşı ancak birlikte mücadele edilirsedirenilebileceğini söylediler. Mahalletemsilcilerinin ardından Halkın Mü-hendis Mimarları adına söz alan Or-man Yüksek Mühendisi Mehmet Gö-çebe ise kentsel dönüşümün değilyerinde ıslahın yapılması gerektiğinive bununda devlet tarafından karşı-lanması gerektiğini söyledi. MehmetGöçebe, ayrıca kentsel dönüşüm sal-dırılarına karşı halkın direnmesi ge-rektiğini ve bu direnişte Halkın Mü-hendis Mimarları’nın da her zamanhalkın yanında yer aldığını ve ala-cağını söyledi.

Verilen aranın ardından İstanbulÜniversitesi Onkoloji Enstitüsü’ndeöğretim görevlisi Doç. Dr. YavuzDizdar, kar hırsı olan kapitalizminbesinlerde GDO’lu (genetiği değiş-tirilmiş organizmalar) kullanarak,halka nasıl kanserojen gıdalar ye-dirdiğini, yoğurt ve tavuk örnekleriylefarelerde yapılan deneylerin sonuç-larını da anlatan bir sunum gerçek-leştirdi. Sunumun ardından başlayanikinci oturumda ise Çevre ve Kapi-

talizm konusu konuşuldu. İlk olaraksöz alan Jeoloji Mühendisi ŞevkiBayraktaroğlu, Bartın’da termik sant-rallere karşı verdikleri mücadelelerianlattı. Ardından Trakya Halk Ko-mitesi’nin 2012 yılında Ergene Neh-ri’nin emperyalizmin çöplüğü olma-ması için Uzunköprü’den Ankara’yayaptığı yürüyüşün belgeseli izlendi.Sonrasında Trakya Halk Komitesiadına söz alan Veysel Çalışkan veAygün Kumru, Ergene Nehri’nin sa-nayi atıklarıyla nasıl kirlendiğini an-lattı. Ergene’nin temizlenmesi içinhalk ile birlikte mücadele ettiklerinianlattı. Nehrin yanında yapılan çadırdirenişini de anlatmalarının ardındanErgene Nehri mücadelelerinin Trakyahalkı ile birlikte devam edeceğinisöylediler.

Ardından Mersin Nükleer KarşıtıPlatform adına Çevre MühendisiMevhibe Gözcelioğlu söz aldı. Göz-celioğlu, Akkuyu’da yapılmak istenennükleer santral ile ilgili bilgiler verdive bu santrale karşı yıllardır yapılanmücadeleyi anlattı. Mevhibe Göz-celioğlu’nun ardından Dersim HalkKomitesi adına söz alan Umut Ayata,Dersim’de HES’lere karşı mücade-lelerini anlattı. Ayata, Dersim’de altınişletmelerinin siyanürle altın aradı-

Halk İçin Mühendislik Mimarlık AnlayışınıHalkın Sorunlarını Çözerek Büyüteceğiz!

Eda Yüksel Halk İçin Bilim, Halk İçin MühendislikMimarlık Sempozyumu Yapıldı!

Page 52: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

ğından da bahsetti ve buna karşı ve-rilen mücadeleleri anlattı. Son olarakHalkın Mühendis Mimarları adınakonuşan Mayıs Kurt; çevre sorunununyalnızca teknik ve çevresel bir sorunya da sanayileşme sorunu olmadığınıbelirterek, sorunun kaynağının em-peryalizm ve işbirlikçilerinin karhırsı olduğunu söyledi ve doğal kay-nakların halkın ihtiyaçları doğrultu-sunda kullanılması gerektiğini anlattıve ekolojik dengenin korunmasınınesas alındığı çevre politikalarının ha-yata geçmesi gerektiğini belirtti. Gü-nün son oturumunda ulaşım politi-kaları tartışıldı. İlk konuşmacı olarakUlaştırma Mühendisi Dr. Burak Çeş-me, ABD’den bağlandı. Çeşme, Tür-kiye’deki ve dünyadaki kent içi ula-şım politikalarını ve halk için ulaşımörneklerini anlattı. Ardından OrmanYüksek Mühendisi Mehmet Göçebe,Türkiye’nin ulaşım politikasının yal-nızca karayoluna dayandığını, raylıve deniz taşımacılığına ve toplu ta-şıma sistemlerinin yaygınlaştırılma-dığını, bu ulaşım politikasında; ya-pılan yollar ile kentsel alanların vetarım arazilerinin yok edildiğini an-lattı. Son olarak Halkın MühendisMimarları ve Dev-Genç’in ODTÜyol direnişi sürecini anlatan videoizlendi. Sempozyumun ilk günününsonunda, tutsak avukatlarla dayanışmakonserine gidildi.

Sempozyumun 2. gününde ‘Bilimve Teknoloji Politikaları’ oturumuile başladı. İlk olarak Ferhat Gerçek’inyürütecini yapan teknisyen VolkanBülent söz aldı. Volkan Bülent yü-rütecin yapılış sürecini anlattı. Yapılanyürütecin, piyasadaki eşdeğer cihaz-lardan çok daha ucuza mal edildiğinisöyleyen Bülent, üretilen bu örnekleteknik bilgi birikimimizi sermayenindeğil, halkın yararına kullanabilece-ğimizi gösterdiğini belirtti. Üretilenher şeyin asıl sahibinin halk olduğunusöyleyen Bülent, halk için üretimörneklerimizi çoğaltmamız gerektiğinibelirtti. Ardından genetik bilimi, ilaçve tıp sektörü üzerine yüksek mole-küler biyolog ve genetikçi Ezgi Ant-men; tıp, genetik bilimi ve ilaç üre-timlerinin tekellerin çıkarına hizmetedecek şekilde kullanıldığını, sistemin

kendi ürettiği hastalıklara yine kendiürettiği ilaç ve aşılarla pazar oluş-turduğunu, halkın mühendis mimar-ları olarak emperyalizmin bu alan-lardaki politikalarını teşhir etmelerigerektiğini söyledi.

Ardından ODTÜ Kimya Bölü-mü’nden Prof. Dr. Ali Gökmen;kimyasal, biyolojik ve nükleer si-lahların emperyalizm tarafından hal-ka yönelik nasıl kullanıldığını an-lattı. Son olarak söz alan ziraatyüksek mühendisi Neslihan ŞimşekKızıl, bilim ve teknolojinin kulla-nımında halkın mühendis mimar-larının tavrı üzerine söz aldı. Kızıl,temel sorunun “bilim ve teknolojininemperyalizmin çıkarına mı, yoksahalkın çıkarına mı kullanıldığı” ol-duğunu söyledi. Organik olarakmahallelerde üretim yapılabiline-ceğini söyledi.

Verilen aranın ardından tutsakdevrimci mühendislerden MuratEgemen Akkuş’un ses kaydı dinlendive Ali Erdoğan ve Erkin Koca-man’dan sempozyum için gelenmektuplar okundu. Daha sonra İdilTiyatro Atölyesi, kentsel dönüşümüzerine forum tiyatro sergiledi. İkincigünün son sempozyumunda teknikeğitim tartışıldı. İlk olarak HalkınMühendis Mimarları adına söz alanbilgisayar yüksek mühendisi BarışYüksel, Türkiye’de çarpık kapita-lizme bağlı olarak montaj sanayininhakim olduğunu, bu nedenle bugünülkemizde sanayinin, tekellerin ni-telikli bilgiye sahip mühendisleredeğil, kendi makinelerini kullanacakkadar bilgiye sahip ucuz teknik ele-manlara ihtiyaç duyduğunu söyledi.Yüksel, ayrıca sosyalist ülkelerdekipoliteknik eğitim uygulamalarındanörnekler verdi ve Halkın MühendisMimarları olarak “eşit, parasız, bi-limsel, halk için eğitim”i savunduk-larını, bu talepler etrafında demokratikmücadele verilmesi gerektiğini belirtti.

Ardından söz alan inşaat mühen-disi Barış Önal, yetkin mühendisliğinemperyalizmin çıkarlarına hizmeteden bir proje olduğunu; mühendislikhizmetinin nitelikli olmasının ücretlibelgelerle değil, eğitimin halkın çı-

karları doğrultusunda verilmesi ile,bilimsel ve demokratik olması ilemümkün olabileceğini anlattı.

Oturumların ardından sempozyumsonuç bildirgesi okunarak gelecekyıl sempozyumu çok daha geniş ka-tılımlı yapılacağı sözü verildi. GrupYorum’un verdiği dinleti ve çekilenhalayların ardından sempozyum sonaerdi.

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR552

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396

Page 53: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Almanya'nın Bochum Hapishanesi’nde tutulandevrimci tutsak Şadi Özpolat'ın Tek Tip Elbise da-yatmasına ve kölece çalışma zorunluluğuna karşı 16Kasım'da başlattığı süresiz açlık grevi, taleplerinin kabuledilmesi üzerine, 12 Aralık'ta zaferle bitirildi.

27 gün süren direniş, Avrupa emperyalizminin hapis-hanelerindeki direniş geleneğimize eklenen yeni bir hal-ka oldu. Almanya'dan Fransa'ya, Avusturya'dan Yuna-nistan'a kadar Avrupa'nın her yerinde artık emperyalist-ler, özgür tutsakların direniş geleneğiyle karşı karşıyalar.

Bu direniş, Şadi Özpolat'ın Bochum Hapishanesi’ndegerçekleştirdiği ikinci süresiz açlık greviydi. 2012'nin Ara-lık ayında Tek Tip Elbise uygulamasına karşı süresiz aç-lık grevine başlayan Özpolat, 7 Ocak 2013'te, yani açlıkgrevinin 29. gününde hapishane idaresi ile yapılan anlaşmasonucunda direnişine son vermişti. Bu anlaşmaya göre, ŞadiÖzpolat'a Tek Tip Elbise ve çalışma dayatılmayacaktı. An-cak sonraki süreçte hapishane idaresi, yapılan anlaşma-ya uymayarak yeniden Tek Tip Elbiseyi dayatarak, ŞadiÖzpolat'ın ziyaret hakkını gasp etmeye başladı ve bununyanısıra kölece çalışma zorunluluğu getirmeye çalıştı. Öz-polat işte bunun üzerine 16 Kasım'da yeniden süresiz aç-lık grevine başlamıştı. Die Linke milletvekili SevimDağdelen ve avukatı Tim Engels'in de yer aldığı görüş-meler sonucunda, onların da tanıklığında yapılan anlaş-mayla Tek Tip Elbise dayatmasına son verilerek kendi el-biseleriyle ziyaret hakkı kabul edildi.

Şadi Özpolat OnurumuzdurDevrimci tutsak Şadi Özpolat'ın TTE dayatmasına kar-

şı sürdürdüğü açlık grevine destek vermek ve Alman em-peryalizminin baskılarını protesto etmek için Avrupa’nınbir çok şehrinde eylem yapıldı.

Belçika:13 Aralık’ta Alman Konsolosluğunun kapısı-nın önündeki inşaatın demirlerine Almanca “Şadi Özpo-lat’ın Talepleri Derhal Kabul Edilsin” yazılı pankartasıldı. Bildirilerin dağıtıldığı eylem sloganlarla sonaerdi.

Almanya: Anadolu Federasyonu çalışanları, Ber-lin’de Adalet Bakanlığı’nın önünde 129a ve 129b yasa-larına karşı pankart ve Şadi Özpolat’ın direnişini anla-tan dövizler açtılar. Yaklaşık bir saat süren ve basınaçıklamasının yapıldığı eylem sloganlarla bitirildi.

Hamburg’da ise 12 Aralık’ta Messehalle semtindekimahkeme önünde Almanca "Siyasi Tutsaklar Üzerinde-ki Baskılara Son!” yazılı pankartın ve kızıl flamaların ta-şındığı bir eylem düzenlendi. Yapılan açıklamanın ardındanbildiri dağıtıldı.

İsviçre: 11 Aralık’ta Zürih’te bulunan Alman vatan-daşlarının vize ve diğer işlemlerinin yapıldığı büronunönünde, Halk Cepheliler bir açıklama yaparak yaşanan hu-kuksuzluğu protesto ettiler. Hazırlanan bildiri okunarak,sloganlarımızla devrimci tutsakların yalnız olmadığıhaykırıldı.

Av ru pa’da

Belçika Anadolu Federasyonu tarafından 8 Aralık’ta Beringen şehrindekahvaltı düzenlendi. 50 kişinin katıldığı kahvaltıda, ailelerin ve Anado-lu Federasyonu çalışanlarının hazırladığı yiyecekler dağıtıldı, kahvaltı-da çaylar eşliğinde sohbetler edildi.

Kahvaltının bitimine yakın Anadolu Federasyonu’nun bir çalışanı kısabir konuşma yaptı. Yapılan konuşmada Avrupa ve ülkemizdeki gündemanlatıldı. Sadi Özpolat’ın direnişinin anlatıldığı konuşmada daha fazla sa-

hiplenmenin önemine vurgu yapıldı.“Irkçılığın yaygınlaştığı, yozlaşmanınarttığı Avrupa’da mücadele etmeliyiz,örgütlenmeliyiz… BİRKEN İKİ OL-MALIYIZ” diye bitirilen konuşmanın ar-dından küçük canlar küçük bir konser ver-di. Grup Yorum’un son albümünden Hal-kın Elleri şarkısını ve diğer Grup Yorumşarkıları büyük bir beğeniyle dinlendi.

Devrimci Tutsak Şadi Özpolat'ınDirenişi Zaferle Sonuçlandı!

Direniş ve Zafer Geleneğimizdir,Geleneğimizi Yurtdışında da

Sürdüreceğiz!

Birken İki Olmalıyız

Yunanistan’ın Selanik şehrinde, 9 Ara-lık günü Paok futbol takımının taraftarla-rından oluşan anti-faşist bir grubun, Naziartığı faşist Altın Şafak’a ait bir büroyu ba-san 46 üyesinin mahkemesi görüldü.

Mahkeme öncesinde Politik TutsaklarlaDayanışma Komitesi, FBI ajanlarının Yu-nanistan’daki Cepheli tutsakları sorgula-mak, sorgularına katılmak istemeleriyle il-gili açıklamalarını dağıttılar.

Anti-faşist bir eyleme dönüşen mah-kemeye 70 kişi katıldı. Mahkeme, yargı-lanan anti-faşistlerin tümünün beraatıyla so-nuçlandı.

Anti-FaşistlerYargılanamaz

53

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 54: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Yunanistan’da tutsak olan Ahmet Düzgün Yüksel veErdoğan Çakır’ın FBI Ajanları tarafından sorgulanmak is-temesinden dolayı Avrupa'da protesto gösterileri yapıldı.

İngiltere’nin başkenti Londra’da 12 Aralık’ta İngilte-re Halk Cephesi’nin düzenlediği eylemde ıslıklar ve zıl-gıtlar eşliğinde sloganlar atıldı, bildiri dağıtıldı. Bildiri gös-teri boyunca 3 kez mikrofondan okundu. Elçiliğin postakutusundan da içeri bildiri atıldı.

Berlin’de 11 Aralık 2013 tarihinde, yabancıların yo-ğun yasadığı Kreuzberg semtinde toplanan Anadolu Fe-derasyonu çalışanları “Samaras Hükümeti DevrimcilerinÜzerinden Elini Çek” yazılı pankart ile Erdoğan Çakır veAhmet Düzgün Yüksel’e özgürlük dövizleri açtılar.

Eylemde Türkçe ve Almanca yapılan açıklamada, dev-rimci tutsaklara yönelik yapılan baskılara değinildi. Yaşananbu olayın uluslararası bir skandal olduğu ve Samaras hükü-metinin derhal bu tarz uygulamalara son vermesi gerektiğiifade edildi. Eylem sloganlarla bitirildi.

Yunanistan’ın başkenti Atina’da ise dünya halklarınınbaş düşmanı ve halkların tüm acılarının baş sorumlusuAmerikan emperyalizmi, işbirlikçileriyle aralarındakibir anlaşmaya dayanarak Yunanistan’daki Cepheli ÖzgürTutsakları sorgulama girişimlerine devam ediyor. FBI ajan-larının, Yunan devletinin savcılarıyla birlikte KoridallosHapishanesi’ne giderek Cepheli tutsak Ahmet DüzgünYüksel’i sorgulama çabasının ardından, Ahmet Düzgün

Yüksel ve Erdoğan Çakır 10 Aralık Salı günü için tekrarsorguya çağrılırken, 11 Aralık Çarşamba gününe HasanBiber ve Mehmet Yayla, 12 Aralık Perşembe gününe Si-nan Oktay Özen’e çağrı geldi.

Emperyalist saldırganlık ve gayri hukukilik yeniadımlarla sürdürülmeye çalışılırken, bu saldırganlığa veYunan Devletinin işbirlikçiliğine karşı direniş de adım adımyükseltiliyor.

9 Aralık günü, Atina’nın en işlek caddelerinden Pa-tission üzerinde bulunan Politeknik Üniversitesinin par-maklıklarına “Amerikan Emperyalizmi Devrimcileri Sor-gulayamaz! Amerikan Emperyalizmi Halklara HesapVerecek!” yazılı bir pankart asıldı.

Yunanistan’ın Selanik kentinde Aristotelos Meyda-nı’nda Türkiyeli Politik Tutsaklarla Dayanışma Komite-si tarafından bildiri dağıtımı yapıldı. Amerikan FBI ajan-larının Yunanis-tan’da bulunanCepheli tutsakla-rı sorgulamak is-temelerine ilişkinhazırladıkları bil-dirileri dağıttık-ları halktan olum-lu tepkiler aldı-lar.

Bahar Kimyongür, 21 Kasım'da İtalya'da tu-tuklandı. 21 Kasım'dan 4 Aralık'a kadar BergamoHapishanesi’nde tutuldu. Kimyongür, 4 Aralık'taİtalya'nın Marinadi Massa bölgesinden çıkma ya-sağı konularak serbest bırakıldı. Türkiye faşist yö-netimi tarafından gönderilecek belgelere bakılarak,"Türkiye'ye iade" edip etmeme kararı verilecek.

Bahar Kimyongür’ü arayarak ona destek ola-lım: 00 39 340 063 84 48

Berlin’de Anadolu Federasyonu çalışanları 13Aralık’ta Bahar Kimyongür’ün tamamen serbestbırakılmasını ve yaşadığı ülkeye kendi iradesiy-le dönmesiyle ilgili İtalyan Büyükelçiliği’ninönünde protesto eylemi gerçekleştirdiler.

Eylemde Anadolu Federasyonu pankartı ve Ba-har Kimyongür’ünserbest bırakılma-sını isteyen döviz-ler taşındı. Bir saatsüren eylem “Ba-har Kimyongür’eÖzgürlük!” slo-ganlarıyla sonaerdi.

Almanya'nın Bielefeld şehrinde 11 Aralık tarihinde, BielefeldÜniversitesi’nde Av. Britta Eder ve bir Uluslararası Tecritle Mü-cadele Platformu temsilcisinin katılımıyla Almanya'nın anti te-rör yasa maddesi 129-b’yi konu olarak ele alınan bir panel dü-zenlendi.

Av. Britta Eder bu maddeyi sadece hukuki açıdan ele almadıkendi katıldığı davalardaki deney ve tecrübelerinden de yola çı-karak, onun siyasi etkilerini de gözler önüne serdi.

UTMP temsilcisi 129b maddesinin sadece “yabancı terörist-leri” ilgilendirdiği için, Alman solcular tarafından pek ilgi ve da-yanışma görmediğini ifade etti.

UTMP temsilcisi Anadolu Federasyonu’nun maruz kaldığı bas-kıları ve son olarak yaşadığı tutuklamalardan bahsetti. 129b da-valarının sahiplenilmesinin önemine vurgu yapıldığı panel can-lı katılımların da sağlanmasıyla sona erdi.

Amerika'ya Hizmet Etmekten Vazgeçin

Bahar Kimyongür Türkiye’yeİade Edilemez

129b Maddesi Kaldırılmalıdır

Avusturya’da Viyana Anadolu Kültür Merkezi, her pazar, ai-lelerle toplu kahvaltılar örgütlemeye devam ediyor. 15 Aralık günüpaylaşımın ve dayanışmanın yaşatıldığı kahvaltıya, bu hafta 28kişi katıldı. Önümüzdeki günlerde yapılacak faaliyetlerin duyu-rusu yapıldı ve öneriler alındı. Kahvaltıdan sonra, bir ailenin ame-liyat olan çocuğun ziyarete gidildi.

Kurumlarımız Dayanışmanın vePaylaşımın Merkezleridir

19-22 ARALIK’TA KURULAN BARİKATLAR54

Yürüyüş

22 Aralık2013

Sayı: 396Berlin

Berlin

Page 55: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Kapitalizm; bencillik, ahlaksızlık, oburluk, onursuz-luk, kar, vahşilik... bu sıralama daha uzar gider.

Kapitalizm insan olma özelliğini insanın elinden alı-yor.

Kapitalizm hiçbir değer, hiçbir duygu bırakmıyor in-sanlarda. Doymuyor kapitalizmin yarattığı insanlar. Vic-dan, ahlak, sevgi... bunlar çok uzak değerler kapitalizme.

Kapitalizm ile yönetilen Avrupa ülkeleri kendi halk-larını bu kültür ile eğitiyor yetiştiriyor. İşte kapitalizmin bencilliğine, vahşiliğine bir örnek

daha. Avrupa’da yaygınlaşan bebek kutuları. Almanya'da istenmeyen bebeklerin bırakıldığı “bebek

kutularının” sayısı artmaya devam ediyor. İstenmeyenbebekler deniliyor adına, sanki bir eşyadan bahsediliyor.Sanki küçücük bir beden değil sokağa atılan.

Son olarak başkent Berlin'de bir hastane, ebeveynle-rin gizlice bebeklerini terk edebilmesi için bir “bebek ku-tusu” geliştirdi.

Berlin'deki Saint Joseph Hastanesi'nin dış duvarına yer-leştirilen "Babyklappe" adı verilen sistemde, bebek, fırı-na benzeyen kapaklı bir bölmeye yerleştiriliyor. Kutu ka-patıldıktan sonra içindeki alarm çalmaya başlayarak has-tane personelini uyarıyor.

Bebek 2-3 dakika içinde personel tarafından, bölme-nin hastane içindeki tarafından alınıyor. Kutunun içindebebeği bırakanlara hitaben yazılmış bir mektup da bulu-nuyor.

Avrupa’da Yaygınlaşıyor...Bu uygulama Avrupa'da Ortaçağ'da kullanılıyordu. BM

Çocuk Hakları Komitesi, bebek kutularının Avrupa'da bir-çok ülkede kullanıldığını, fakat 99 kutuyla en yüksek ra-kamın Almanya'da olduğunu açıkladı. Almanya'yı, 45 ku-tuyla Polonya takip ediyor. Çek Cumhuriyeti, Vatikan,İsviçre gibi ülkelerin yanı sıra, Kanada ve Malezya'dada bebek kutuları bulunuyor. Yine BM, bu sayıların sü-rekli artması konusunda endişelendiklerini açıkladılar.

Kapitalizm budur işte. Bebekler bir yurda verilme ge-reği dahi duyulmuyor, yoldan geçerken at bir kutuya. As-lında çöpe atılır gibi atılıyor bebekler. Peki bu kutulara be-bek bırakan insanları kim eğitiyor? Kim bu kadar ben-cilleştiriyor? Kapitalizmin yoz bencil eğitim sistemi.

Daha anaokulunda kendi ekmeğini dahi paylaşmamayıöğreten eğitim sistemi.

“18 yaşından sonra ne biliyorsa onu yapsın, artık seniilgilendirmez çocuğunun geleceği” diyen bir eğitim sis-temi.

Emperyalizm çocuğuna dahi güvenme diyor. Hayvan dahi

yavrusuna sahip çıkar, ama insandan annelik özelliklerinialıyor emperyalistler. Hislerini, duygularını yok ediyor.

Kapitalizmin Bu Yoz Kültürüne KarşıÖrgütlülüklerimizi Geliştirelim!

Kapitalizmin bu ahlaksız, vicdan ve vefanın olmadı-ğı sisteme karşı tek alternatifi devrimci değerlerle büyü-tülen halk kültürüdür.

Avrupa'da yaşayan 3.5 milyon halkımız bu bencil, vah-şi, obur kültüre karşı kendi değerlerine sahip çıkarak ayak-ta kalmaya çalışıyor 50 yıldır. Kendi çocuklarını Anado-lu kültürü ile yetiştirmeye, bencillikten uzak tutmaya ça-lışıyor. İnsana dair bildiği ne kadar güzel duygu varsa onuöğretmeye çalışıyor. Ama tek başına onlar buna yetmiyor.Çünkü bizim çocuklarımız da bu kültürlerle iç içe yaşıyor.Avrupalılarla aynı okullara gidiyoruz, aynı yerlerde yaşı-yoruz ve bu bencil kültürlerden biz de etkileniyoruz.

Bebek kutularına çocuk bırakmıyor olabiliriz şu an.Ama eğer değerlerimize sahip çıkmazsak, gençlerimize,çocuklarımıza sahip çıkmazsak onları devrimcileştir-mezsek, kurumlarımızı kapitalizmin alternatif kurumla-rı haline getirmezsek bizim insanlarımız da bu bencilli-ğin bir parçası haline gelecekler.

Kapitalizmin yoz kültürünün alternatifi kurumlarımız,derneklerimizdir. Halkımız kendi değerleri ve bildikleriile bencilliğin karşısında durmaya çalışıyor, ama bu tekbaşına yeterli olmuyor, olmayacak. Bu yüzden sorumlu-luk devrimcilerindir, eğer örgütlülüklerimizi yaratmaz, sağ-lamlaştırmazsak bizim insanlarımızın da sonu kapitaliz-min yarattığı insanlıktan çıkmış bu insanlar gibi olacak-tır.

KAPİTALİZMİN AHLAKSIZLIĞINA, BENCİLLİ-ĞİNE KARŞI DERNEKLERİMİZİ, ÖRGÜTLÜLÜK-LERİMİZİ GELİŞTİRELİM.

GENÇLERİMİZİ, AİLELERİMİZİ BU YOZ KÜL-TÜRÜN ELLERİNE BIRAKMAYALIM...

Kapitalizm İnsanlık Onurunu Yok Ediyor! Avrupa’da Bebeklerin Bırakıldığı

Kutuların Sayısı Artıyor!

AVRUPA’dakiBİZ

55

22 Aralık 2013

Yürüyüş

Sayı: 396

ŞİMDİ TÜRKİYE HALKLARININ DİRENİŞ SİLAHIDIR

Page 56: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Turgut İçpınar, 1959 Ordu, Fatsa'da doğanİçpınar, 1975'lerde başladığı örgütlü yaşamı-nın büyük bölümünde İstanbul mahalli birim-lerde çalıştı. Ayrıca Karadeniz'de de faaliyet-ler yürüttü. 12 Eylül koşullarında 5 yıl tutsak yat-tı. Sonrasında da tutsaklıklar yaşadı. Alman-ya'ya gidişinden bir yıl sonra, işkencelerin vü-cudunda yarattığı tahribatların yol açtığı ra-

hatsızlığı sonucu 1 Ocak 2004 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Turgut İÇPINAR

Kalender Kayapınar, hapishanede kanserteşhisi konulmasına rağmen tedavisi sürekli en-gellenip ölümcül noktaya geldiğinde tahliye edil-di. 3 Ocak 1996ʼda tahliyesinden dört gün son-ra şehit düştü. Tutsaklıktan önce Tıp Fakülte-si öğrencisiydi. Tutsaklığı sürecinde Malatya,Amasya, Antep ve Çanakkale hapishanelerindekaldı.

KalenderKAYAPINAR

Ali Saban, 1980ʼe kadar devrimci hareke-tin saflarında mücadele etti. 12 Eylülʼde Lüb-nanʼa geçerek Filistin Halk Cephesi safların-da savaştı. Hareketle yeniden ilişki kurma aşa-masındayken, 2 Ocak 1987ʼde Filistin kamp-larında bir çatışmada şehit düştü.

Ali SABAN

Ümraniye Hapishanesiʼnde 4 Ocak 1996ʼda, devrimci tut-saklara karşı gerçekleştirilen katliam saldırısında, direnerekşehit düştüler.

Abdülmecit Seçkin, 1972 doğumlu olan Abdülmecit Seç-kin, Bursa İnegölʼde işçi emeklisi Gürcü milliyetinden yoksul birailenin çocuğuydu. Aslen Artvin-Şavşatʼlıydı. 1991ʼde derimcihareketle tanıştı. İnegölʼde mahalli alan örgütlenme çalışmalarıiçinde yer aldı. 1992 Mayısında milis olarak görev alıp illegalfaaliyete çekildi. Kasım 1992ʼde tutsak düştü.

Orhan Özen, 1974 Dersim doğumludur. Bir çatışma sı-rasında yaralı olarak tutsak düşmesine rağmen, o, hiçbir za-man kendini bırakmamış, yatağa hapsetmemiş, taşımış olduğucoşku ve hırsıyla, hep ayakta olmuştur. Olumsuzluklarını, ek-siklerini aşmada sürekli çaba harcamıştır. Onun öğrenmeyeolan açlığı, arayışı şehit düştüğü ana kadar hep var olmuş-tur. Ümraniye direnişimizle kahramanlaşarak şehit olmuştur.

Rıza Boybaş, 1967 yılında Tokat'ın Almus İlçesi'ne bağlıÇamdalı Köyü'nde doğdu. Türk milliyetinden yoksul bir Aleviailesinin çocuğuydu. 1995 başlarında örgütlü ilişkiler içine alın-dı. O artık Parti-Cepheliydi. "Ailem" dediği devrimci hareke-te kavuşmuştu. Savaşmak, gerilla olmak isteğini dile getirdi.Ancak nerede ihtiyaç duyuluyorsa da yapmaya hazırdı. Üm-raniye Hapishanesiʼndeki planlı ve katliam amaçlı saldırıda di-renerek şehit düştü.

Gültekin Beyhan, 1969 Kars, Tuzluca doğumludur. Aze-ri milliyetinden olan Gültekin, şehit SDB savaşçılarından Nur-hayat Beyhan'ın amcasının oğludur. 1989 yılında gidip gelmeyebaşladığı ÇİH-KAD'da devrimci mücadele ile tanıştı. 1991 yı-lından itibaren daha iradi olarak bulunduğu örgütsel çalışmadaBağcılar Çiftlik mahalli alan içerisinde yer aldı.

29 Aralık – 04 Ocak

“Ben direnişleri, düşmanla çatışmayı hep kitaplardanokudum, şimdi sıcağı sıcağına kendimiz yaşıyoruz,

direnmenin ne demek olduğunu daha iyi görüyorum.”Rıza Boybaş

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

Kalender'i Çanakkale Hapishanesiʼnde tanımıştım. An-tep Hapishanesiʼnden sevk olmuşlardı. İki ay kadar süre be-raber kaldık. Ancak aylarca, hatta yıllara sığdırılamayacakbir yaşamı, paylaşımı bu kısa süreye sığdırmıştık.

İnanç, kararlılık, sadelik ve yaşama bağlılık onun karak-teriydi. Çünkü bu kısacık sürede bu özelliklerin hepsini ondagördüm. Kürt ve yoksul bir ailenin çocuğuydu. Yöresel şivesive ulusal özellikleri de yine onun karakteriydi. Genç yaşta ba-basını kaybetmesi onun annesine olan yakınlığını daha daartırmıştı. "Benim anam bir tanedir" derdi.

Tıpta okuyormuş tutuklanmadan önce. O'na takılırdık"Sen de mi Che'ye özendin de tıbbı seçtin doktor?" diye.

Kızardı "Doktor değil önce devrimciyim" derdi. Her zamangüleç ve espriliydi. Hatta bu tavrını yaşamının her anındagörmek mümkündü. Yaşadıklarına bir yandan güler ama biryandan da ondan öğrenirdi. Bir gün Amasya Hapishanesiʼnesürgün olur. Bu süreç 9 Eylül genelgesine karşı '93 geneldireniş sürecidir. Sevk olduğu yerde haberleşme imkanla-rı yok ve aynı zamanda mektupları da engellenir. Bu ara di-renişe geçtiğini ve SAG'a başladığını gönderdiği faksta şöy-le anlatıyordu;

"Ben Somaliʼye gidiyorum. Dönmeyebilirim. Avukatlarada haber verin..." faksı alan arkadaşlar ilk anda çözmekteepey zorlanmışlar. Somaliʼnin "açlık", dönmeyebilirimʼin ise"süresiz" olduğu anlaşılmış sonunda.

Yine bir gün derslerin birinde kesintisiz devrimi anlatmak-tadır. "Aslında söylenecek bir şey yok. Kesintisiz devrim durubir su gibidir. Daha ne söyleyeyim" der ve bekler. İlk başta şa-şırmıştım bu konu bu kadar mı anlatılır diye. Daha sonra ne-den duru bir su gibi olduğunu anlattığında hak vermiştim.

Anıları Mirasımız

Rıza BOYBAŞ Gültekin BEYHANAbdulmecitSEÇKİN

Orhan ÖZEN

Yüksel Erol, 2 Ocak 1979ʼda İstanbul Me-cidiyeköyʼde faşistlerin kurduğu pusuda kat-ledildi. Gültepe semtinin örgütlenmesinde yeralan bir devrimciydi.

Yüksel EROL

Bir Yoldaşı Kalender KAYAPINAR’ıAnlatıyor: “DURU BİR SU GİBİ”

Page 57: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Şerif Aygün, 29 Aralık 1969ʼda İs-tanbul Gamak Motor Fabrikası'nda iş-ten çıkarmaları protesto eden işçilere,polisin açtığı ateşle katledildi. Saldırınınhemen ardından İstanbul'un bütün üni-versitelerinde öğrenciler forumlar ya-parak polisi protesto etmek için boyko-ta gittiler.

Gültekin Koç

Madem ki,Sokaklarda kepenk, dillere kilit indi

Madem ki,Ne sen sor, ne ben söyleyeyim hali

Madem ki,Kimse sormasın kimse söylemesin emri

O halde hakikat patlayıpyalanı boğacaktır

Artık hınç damlayacak taşma vakti eriştiO damla haddini kanla doldurmuştur.

Ki damlayı kanatan zulümdürKarayağız ve karanfil rengi bir gül

Yaprak yaprak açacaktır orta yerde“Ve zulmedenler göreceklerdir”

Aralık’ta yakılanların ruhu Ocak’ta Gültekin’le geri dönecektir...

...Onur yok ediliyorsa gözlerinin önünde

Ya kör olmaktır tercihinYa da onuru var edeceksin

Mesele ölümü kutsamak değilGöze almak hayat kadar

Ki onur yegane kutsallıktırVe aslolan savaşmaktır hayat içinBir onurdur böylesi yaşayıp ölmek

Ve nasıl bir hayat sorusunun sırrıdır Bizim ölümlerimizde haykıran gerçek...

Ümit İlter

Şerif AYGÜN

Gültekin Koç, 9 Nisan 1977 Erzincan-Çayırlı doğumludur. İstanbulʼda büyü-dü. Devrimcilere sempatisi lise yıllarındabaşladı. 1995ʼten itibaren örgütlü birdevrimci oldu, gençliğin akademik de-mokratik mücadelesine katıldı. 1 Mayıs1996ʼda tutuklandı, Eskişehir Hücre TipiHapishanesiʼne götürüldü. Hücreleri ta-

nıdı. Defalarca gözaltılar, tutsaklıklar yaşadı. 19-22 Ara-lık Katliamıʼnda dışarıdaydı ama yüreğiyle diri diri ya-kılan, kurşunlanan yoldaşlarının yanındaydı. O andanitibaren öfkesiyle, kiniyle yoldaşlarının hesabını sor-maktan başka bir şey düşünmedi. 19-22 Aralık Katlia-mıʼna misilleme olarak 3 Ocak 2001ʼde, saat 13.50ʼdeŞişli Emniyet Müdürlüğüʼne karşı feda eylemi gerçek-leştirerek şehit düştü.

Gültekin KOÇ

Haziran Ayaklanması şehitlerinden Meh-met Ayvalıtaş'ın annesi Fadime Ayvalıtaş, ra-hatsızlanarak kaldırıldığı Göztepe Eğitimve Araştırma Hastanesi’nde 13 Aralık2013 tarihinde hayatını kaybetti. Ana yü-reği faşizmin zulmüne dayanamadı. Hesa-bını soracağız!

Dev-Genç'liler, yoldaşlarını içeride-dışarıda zulmün eline bı-rakmazlar. Mahir Çayanlar, siper yoldaşlarının özgürlüğü içinKızıldere'de canlarını feda etmişlerdir. Dev-Genç'li Ali Rıza Kurt,İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda 1 Aralık iş-galinin yaratıcısı olan Dev-Genç'li Hamiyet Yıldız'ı düşmanıneline bırakmamak için çatışmıştır. Şehitlerimizden miras kalanyoldaşına sahip çıkma geleneği bugün tutsak Dev-Genç'lileri Ftiplerinden çekip almak için sürdürülüyor. Tutsak öğrenciler ser-best bırakılsın!

İstanbulDev-Genç’liler 14 Aralık’ta İstanbul Taksim’de masa açtı-

lar. Tutsak öğrencilerin serbest bırakılması için imza toplamakamacıyla açılan masaya halkın ilgisi yoğundu. “Dev-Genç’i gör-düm hemen geldim”, “Siz oldukça bu vatana hiçbir şey yapa-mazlar” diyenler oldu. Halkla uzun uzun sohbetler de eden Dev-Genç’liler 7 imza föyünü doldurdular.

İmza toplanan masada aynı zamanda, Tutsak Öğrenciler Ser-best Bırakılsın dayanışma gecesinin çağrısı yapıldı. 9 adet da-yanışma gecesi kartı halka ulaştırıldı; 8 tane de dergi dağıtıldı.

15 Aralık’ta da Dev-Genç’liler yol kesme eylemi gerçek-leştirdiler. Harbiye önünde Taksim geliş ve gidişini trafiğe ke-sip kendilerini yere yapıştıran Dev-Genç’liler ellerinde “Yaşa-sın Dev-Genç Yaşasın Dev-Genç’liler!”, “Tutsak Öğrenciler Ser-best Bırakılsın!”, “Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz!”,“Adalet İstiyoruz!” dövizlerini taşıdılar. Halkında alkışlarla des-tek verdiği eylem 15 dakika sürdü.

Eylemi sabote etmek, halkı galeyana ge-tirmek isteyen sivil polisler teşhir edildi.

Eylemi iradi olarak bitiren Dev-Genç’li-ler 2776 tutsak öğrenci serbest bırakı-lana kadar eylemlerinin süreceğinisöyleyerek tüm halkı tutsak öğrenci-leri sahiplenmeye çağırdılar.

Ayaklanma Şehidi MehmetAyvalıtaş’ın Annesi Yaşamını Yitirdi

Gençliğin Öncü ve Örgütlü GücüDev-Genç Tutsakları Onurumuzdur

Page 58: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

İrfanların, Enginlerin, Ferhatların sesi ma-halle mahalle, kapı kapı gezmeye devamediyor. Halk Cepheliler, emeklerini 2 katınaçıkartarak, Yürüyüş’ü ulaşabildiğimiz her eveulaştırma kararlılığıyla çalışıyor.

İstanbul: Bu hafta da Nurtepe Mahalle-si’nde Yürüyüş Dergisi dağıtımı yapıldı. 12Aralık saat 18.00’de başlayan dergi dağıtı-mında çalınmadık kapı bırakılmadı. Sokak-larda yapılan sesli konuşmalarda, YürüyüşDergisi’nin halk için, devrim için soluksuzyayın yaptığı ve gündeme dair gerçek sorun-larımızı-çözümlerimizi yazdığı belirtildi.Derginin de anlatıldığı sesli konuşmalardamahalle halkı pencerelerden ilgiyle dinledi.Saat 19.30’da biten dergi dağıtımında 133dergi dağıtıldı.

“Ekmek Adalet ve Özgürlük için YürüyüşDergisi Okuyalım Okutalım” kampanyası da-hilinde Çayan Mahallesi’nde bir araya gelenYürüyüş dergisi çalışanları ve okurları kahvaltıyaptı. Kahvaltıdan sonra Yürüyüş Dergisi’ninDevrimci Okul bölümü okundu, ardındankampanyanın içeriği konuşuldu.

Yürüyüş dağıtım sayısını iki katına çıkartmahedefi vurgulandı. Mahalle mahalle, sokaksokak, kapı kapı gezilerek emek harcayarakhedefe ulaşılacağı konuşuldu.

Dev-Genç’liler 11-12-13 Aralık tarihlerindeİstanbul Üniversitesi’nde Yürüyüş Dergisi’ninafişleri asıldı. Dev-Genç’liler aynı zamandaEdebiyat Fakültesi yemekhane duvarlarınada “Yürüyüş Dergisi Polisin 17’sinde SırtındanVurarak Felç Ettiği Ferhat Gerçeklerin, HalkınSesidir! Ekmek, Adalet ve Özgürlük için Yü-rüyüş Okuyalım” yazılaması yapıldı. 13 Aralıkgünü de Dev-Genç’liler Yürüyüş afişleriniKadıköy’de astılar.

Dev-Genç’liler 16 Aralık’ta da İstanbulÜniversitesi’nin her yerini Yürüyüş Dergisi’ninafişleriyle donattılar. Hergele Meydanı’ndamasa açıldı. Tutsak öğrencilerin serbest bıra-kılması için imza da toplandı.

Antalya: 15 Aralık’ta Göksu Mahal-lesi’de Yürüyüş okurları dergi dağıtımı ya-parken mahalle halkı ile mahalle ve iş sorunlarıüzerine sohbet etti. Devrimci avukatların nasılve neden tutuklandıkları anlatıldı. Yaklaşan19 Aralık Katliamı’nın yıldönümü için yapı-lacak çalışmalara çağrı yapıldı. 1 saatte 20dergi halka ulaştırıldı.

İzmir: 12 Aralık’ta Buca İlçesi’nde Yürü-yüş dağıtımı yapıldı. Halkla bire bir ilgile-nildi. Gündeme ilişkin konularla ilgili soh-bet edildi. 2 saat süren dergi dağıtımında 15tane Yürüyüş okuyucusuna ulaştırıldı. Ayrı-ca 2 tane “Efsanelerden Destanlara” ve 1tane “Sana Geldik Ali” kitapları okurlaraulaştırıldı.

Bornova Naldöken Mahallesi’nde Yü-rüyüş dağıtımı yapıldı. Halkla sohbet edildi.Halkın sorunları hakkında konuşuldu. Birbuçuk saat süren dergi dağıtımında 10 taneYürüyüş Dergisi okuruna ulaştırıldı.

Çorum: Halk Cepheliler, 4 Aralık’ta 50Yürüyüş, 5 Aralık’ta 10 adet Kurtuluş ve 15adet Grup Yorum albümü halka ulaştırdı. 6Aralık’ta ise Uğur Mumcu ve Bahabey Cad-deleri boyunca 50 adet Yürüyüş kampanyasıafişi asıldı. 13 Aralık’ta ise Uğur Mumcu veEmek caddelerinde 50 adet Yürüyüş Dergi-si’ni halka ulaştırdı. 2 kişinin katıldığı çalış-ma bir saat sürdü.

Ankara: 11 Aralık’ta Tuzluçayır'da Yürü-yüş Dergisi afiş çalışması yapıldı. İki saatkadar süren çalışmada 75 afiş yapıldı.

Eskişehir: Gültepe Mahallesi’nde 15 Ara-lık’ta dergi dağıtımı yapıldı. 1 saat süren ça-lışmada 13 dergi halka ulaştırıldı. Kapısıçalınan evlerdeki insanlara yozlaşmaya, çe-telere, uyuşturucuya karşı verilen mücadeleanlatıldı.

EKMEK ADALET ÖZGÜRLÜK İÇİNYÜRÜYÜŞ OKUYALIM, OKUTALIM!

Ankara

İstiklal Cad.

Ankara

Çorum

İstanbul Üniversitesi

Page 59: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

Merhaba!18 Ocak 2013 tarihinde Halkın Hukuk Bürosu ve Çağdaş

Hukukçular Derneği üyesi devrimci, sosyalist avukatlarımızuyduruk gerekçelerle gözaltına alınıp, tutuklandılar.

“Suç” olarak, halkın hak ve özgürlüklerini savunmalarıgösterildi. İşte bu “büyük suç” yüzünden aylardır içerideler...İlk duruşmaları, 24-25-26 Aralık günlerinde “meşhur”

Silivri Yerleşkesi’nde yapılacak.Davetlimizsiniz, devrimci avukatların faşizmi nasıl

yargılayacaklarına tanık olmaya çağırıyoruz sizi...Hoşça kalın...

Özgür TutsaklarNOT: Bu davetiye, bir kişilik olmakla birlikte, yanınıza

“Büyük İnsanlığı” da alıp gelebilirsiniz.

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DoğruGenel Yayın Yönetmeni:Emel KeleşAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.

Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre:6 FrankHollanda: 4

Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4Euro

www.yuruyus.com [email protected]

Haftalık Süreli Yerel YayınSiyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Slogan yaratıcı ve yaşayan bir kavramdır.

Sloganlarımız dikbaşlı,

kafa tutan kelimelerimizdir.

Slogan kitleye hitap etmelidir;

bizim iddiamızı dile getirmelidir.

Olayı anlatmalıdır.

Süreçle birleştirmelidir.

Sade olmalıdır.

Slogan bir devrimcinin sesi, soluğu, silahıdır.

En zor anlarda düşmana teslim olmadığımızı ifade

ederek halkımıza moral verirken, kazandığımız

zaferlerde de zaferimizi halkımıza anlatır.

Düşmanın sesimizi boğmaya çalıştığı her saldırıda

atılan her slogan, düşüncemizden vazgeçmeye

ceğimizin ifadesi olurken, piskolojik üstünlüğün

bizde olmasını sağlar. Bu nedenle sloganlarımız

düşüncemizdeki netliği en kısa sürede,

en vurucu şekilde ifade etmelidir.

Page 60: Haftalık Dergi / Sayı AMCILAR YARGILANSIN!yuruyus.biz/pdf/pdf/396.pdf3 zam için Asgari Ücret Tespit Ko-misyonu’nda bir ayd ır pazarlık yapan AKP’li bakanların oğularının

DÜNYA HALKLARININ DÜNYA HALKLARININ BAŞ DÜŞMANI AMERİKA BAŞ DÜŞMANI AMERİKA

DEVRİMCİLERİ SORGULAYAMAZ!DEVRİMCİLERİ SORGULAYAMAZ!

AMERİKA KATLİAMLARININ

HESABINI VERECEK!

19 ARALIK KATLİAM KARARI MGK’DA ALINDI!19 ARALIK KATLİAM KARARI MGK’DA ALINDI!

KATLİAMCILAR YARGILANSIN!KATLİAMCILAR YARGILANSIN!

HALKIN ADALETİNE

HESAP VERECEKLER!

HİKMET SAMİ TÜRKHİKMET SAMİ TÜRK AYTAÇ YALMANAYTAÇ YALMAN OSMAN ÖZBEKOSMAN ÖZBEK

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yuru

yus.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 39622 Aralık 2013

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yus.c

om