GİRİŞ:gurayk/finpazcarsamba23.doc · Web viewBunun nedenleri, yatırımlar için uzun vadeli...
Transcript of GİRİŞ:gurayk/finpazcarsamba23.doc · Web viewBunun nedenleri, yatırımlar için uzun vadeli...
İçindekiler:
GİRİŞ……………………………………………………………………………………………...4
1. BÖLÜM: KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ…...…………………………………………71.1 Tanım……………..………………………………………………………………………..71.2 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Doğuş Nedenleri……..…………………………………...8
1.2.1 Politik Nedenler……..…………………………………………………………………81.2.2 Sosyal Nedenler…………..……………………………………………………………91.2.3 Ekonomik ve Mali Nedenler……..…………………………………………………….9
1.3 Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Oluşumu…………….………………………101.3.1 Cumhuriyetten Önce……….………………………………………………………….101.3.2 Cumhuriyetten Sonra………………….………………………………………………10
1.4 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Türk Ekonomisindeki Yeri………………….…………...131.4.1 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Gayri Safi Milli Hasılaya Katkısı……….…………...151.4.2 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin İstihdama Katkısı…………………….……………....151.4.3 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Üretime Katkısı…………………….………………...161.4.4 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Yatırımlara Katkısı……………….………………….171.4.5 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Hazine ile İlişkileri…………….…………………….18
1.5 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Mali Yapısı……………………….……………………...191.5.1 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Kaynakları…….……………………………………..201.5.2 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Varlıkları…….……………………….……………...201.5.3 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Finansman İhtiyacı ve Kaynaklar…………..………..21
2. BÖLÜM: ÖZELLEŞTİRME……..…………………………………………………………...222.1 Tanım………………………..…………………………………………………………….222.2 Özelleştirmenin Amaçları……..…………………………………………………………..23
2.2.1 Ekonomik Amaçlar…………………..………………………………………………..232.2.1.1 Serbest Piyasa Ekonomisini Güçlendirmek…………..…………………………...232.2.1.2 Sermaye Piyasasını Geliştirmek…………..………………………………………242.2.1.3 Verimliliği Artırmak……………………..………………………………………..242.2.1.4 Döviz Gelirlerini Artırmak……………..…………………………………………25
2.2.2 Mali Amaçlar………………..………………………………………………………...252.2.3 Toplumsal ve Siyasi Amaçlar………………..………………………………………..26
2.2.3.1 Sermayenin Tabana Yayılmasını Sağlamak………….…………………………...262.2.3.2 İdeolojik ve Siyasal Amaçlar………….…………………………………………..26
2.3 Özelleştirme Yöntemleri….……………………………………………………………….262.3.1 Satış Yöntemi……….…………………………………………………………………27
2.3.1.1 Doğrudan Satış……………….……………………………………………………272.3.1.2 Hisse Senetleri Yoluyla Satış………….…………………………………………..27
2.3.2 Özelleştirme Benzeri Uygulamalar….………………………………………………...282.3.2.1 İhale Yöntemi……………………….……………………………………………..282.3.2.2 İmtiyaz Yöntemi…………………………………………………………………...292.3.2.3 Yasal Düzenleme Yöntemi………………………………………………………...292.3.2.4 Kamu Özel Sektör Ortaklığı Yöntemi……………………………………………..292.3.2.5 Finansal Kiralama Yöntemi………………………………………………………..302.3.2.6 Yönetim Devri Yöntemi…………………………………………………………...302.3.2.7 Fiyatlama Yöntemi………………………………………………………………...302.3.2.8 Özel Kesimin Teşvik Edilmesi…………………………………………………….31
1
2.3.2.9 Vesika / Kupon Yoluyla Satış Yöntemi…………………………………………...312.4 Türkiye’ de Özelleştirme Politikasının Gelişimi..…………………………………………312.5 Özelleştirmeye Yönelik Hazırlık Çalışmaları……...……………………………………...322.6 Türkiye’ de Özelleştirme Uygulamaları……………..…………………………………….352.7 Özelleştirme Gelir ve Giderleri…………...……………………………………………….37
3. BÖLÜM: KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİNDE VE ÖZELLEŞTİRMEDE KARŞILAŞILAN BAŞLICA SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ……………………..39
3.1 Kamu İktisadi Teşebbüslerinde Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri………………393.1.1 Organizasyonları ve Yönetimleri ile İlgili Sorunlar……..…………………………….403.1.2 İstihdam Politikaları ile İlgili Sorunlar………….……………………………………..413.1.3 Mali Yapıları ile İlgili Sorunlar………………..………………………………………413.1.4 İşletme Faaliyetleri ile İlgili Sorunlar.……………..…………………………………..413.1.5 Yatırımlar ile İlgili Sorunlar……………………….…………………………………..42
3.2 Özelleştirmede Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri……..…………………………433.2.1 Özelleştirmenin Yapısal Sorunları…………………………..………………………...44
3.2.1.1 Siyasal İstikrarsızlık ve Belirsizlik………………………………………………...443.2.1.2 Sermaye Piyasasının Gelişmemiş Olması…………………………………………443.2.1.3 Genel Ekonomik Durum…………………………………………………………...443.2.1.4 Tekelci Ekonomik Yapı……………………………………………………………45
3.2.2 Özelleştirme Süreç ve Uygulamalarında Karşılaşılan Sorunlar…..…………………...453.2.3 Özelleştirmede Karşılaşılan Hukuki Sorunlar…………………………………………46
SONUÇ…………………………………………………………………….……………………...48
2
GİRİŞ
Devletin var olduğu günden bu yana, ekonomiye doğrudan veya dolaylı olarak müdahale
ettiği görülmektedir. Geçmişte Osmanlı İmparatorluğu orduya çok önem verdiğinden, askeri araç
ve gereçleri zamanında karşılayabilmek için birçok fabrika, tesis ve işletme kurmuştur1.
Cumhuriyet Dönemi yıllarında ise, kapitülasyonların tasfiyesi ve devletleştirmeler sonucu kamu
işletmeleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Sonraki yıllarda, kamu işletmeciği alanı ve sınırları
sermaye birikiminin yetersizliği, dünya ekonomi şartları ve ülkemizin özel şartları ile birlikte
oldukça genişlemiştir. Başlangıçta ekonominin gidişatıyla ilgili kurallar koyan devlet, daha
sonraları bütün dünyada olduğu gibi işletmeci sıfatıyla ekonominin içinde yer almış, bu nedenle de
ekonomik hayatta kamu sektörünün ağırlığı giderek artmıştır. Endüstriyel ve ticari alanda faaliyet
gösteren kamu iktisadi teşebbüsleri de kamu sektörü içinde yer almaktadır.
Devletin ekonomiye doğrudan müdahale ihtiyacı duyması sonucunda kamu iktisadi
teşebbüsleri yani KİT’ ler ortaya çıkmıştır. Kamu kaynaklarını kullanmak suretiyle işletmecilik
yapan kuruluşlar olarak adlandırılan kamu iktisadi teşebbüsleri, sermayeye gereksinim duyulan
dönemlerde ekonomide önemli roller üstlenip, ülke kalkınmasına katkıda bulunmuştur. Buna
karşın ekonomik sıkıntıların yaşandığı dönemlerde, kötü gidişattan sorumlu tutulmuştur.
Devletin ekonomiye KİT kurma yoluyla müdahale ihtiyacı belli başlı nedenler sonucunda
ortaya çıkmıştır. Gelişmiş pazar ekonomilerine sahip ülkelerde, büyük ekonomik durgunlukların
aşılması, ulusal ekonomik bakımından stratejik önem taşıyan, büyük sermaye gerektiren tesislerin
kurulması ve bazı sosyal hedeflerin gerçekleştirilmesi önemli olurken, gelişmekte olan ülkelerde
özellikle özel kesimin sermaye ve bilgi birikimi bakımlarından yetersiz oluşu ve bölgesel kalkınma
öncelikleri gibi nedenler bu ihtiyacın ortaya çıkmasında etkili olmuştur2.
KİT’ lerin ortaya çıkış nedenleri, bu kuruluşların ülke ekonomisindeki ağırlığını da
1 Kilci, M. (1994). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. Ankara: DPT Yayınları. (Uzmanlık Tezi)2 Kilci, M. (1994). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. Ankara: DPT Yayınları. (Uzmanlık Tezi)
3
değiştirmektedir. Bu nedenle KİT’ ler ekonomideki ağırlıkları oranında piyasa faaliyetlerinde
belirleyici olmaktadır. Dolayısıyla devlet değişen ağırlıklarla, bir piyasa birimi olarak ekonomik
sistem içinde yer almaktadır3.
Ülkemizde KİT’ lerin tarihi Osmanlı İmparatorluğuna kadar dayanmaktadır. Osmanlı
İmparatorluğunun ekonomik faaliyetlere katıldığı, işletmecilik yaptığı ve aynı zamanda birçok
kamu işletmesine sahip olduğu söylenmektedir. Bu işletmeler ticari bir amaç için
oluşturulmamıştır. Ayrıca bu işletmeler özerk bir yapıya, bağımsız bir bütçeye, kısaca ayrı bir tüzel
kişiliğe sahip değildir. Bu nedenle bu kuruluşları KİT olarak kabul etmek ve bugünkü KİT’ lerle
karşılaştırmak oldukça güç olmaktadır. Ancak endüstriyel ve ticari alanda faaliyet gösteren kamu
kurumlarının temellerinin atılmasında bu kuruluşların önemi büyüktür.
Küreselleşen ve bütünleşme süreci içerisinde bulunan günümüz dünya ekonomisinde,
kaynakların etkin bir şekilde kullanılması serbest piyasa mekanizmasının kusursuz bir şekilde
işlemesini gerektirmektedir4. Bun karşın KİT’ ler dünya ekonomisindeki hızlı gelişimlerine
rağmen, bütçe ve kamu fonları üzerinde büyük yük oluşturmaya başlamış ve kıt kaynakların israf
edilmesine yol açmıştır. Zarar eden KİT’ lerin devlet tarafından desteklenmesi, ekonomide özel
sektör tarafından daha verimli olarak kullanılabilecek fonların israf edilmesine sebep olmuş ve
böylece ekonomik etkinlikten uzaklaşılmıştır5. Bu nedenle KİT’ lerin özelleştirilmesi dünya
ekonomisinin odak noktası haline gelmiştir. Bu sayede ülkelerin sermaye piyasaları gelişip, hızla
büyümektedir. Bunun sonucunda gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde
özelleştirme uygulamaları başlatılmıştır. Türkiye’ de özelleştirme fiilen 1985 yılında başlamıştır.
Fakat, gerek yasal ve yönetsel yapının oluşturulma çalışmalarının uzun sürmesi, gerekse
uygulamalar konusunda ortaya çıkan sorunlar, özelleştirme konusunda önemli aşamalar
kaydedilmesini engellemiştir. Buna karşın yapılan özelleştirme çabaları ile devletin ekonomideki
sınai ve ticari aktivitesinin en aza indirilmesi, rekabete dayalı piyasa ekonomisinin oluşturulması,
3 Kilci, M. (1994). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. Ankara: DPT Yayınları. (uzmanlık tezi)4 Kilci, M. (1994). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. Ankara: DPT Yayınları. (uzmanlık tezi)5 Karluk R. (1994). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme. İstanbul: Erter Matbaacılık.
4
devlet bütçesi üzerindeki KİT finansman yükünün azaltılması, sermaye piyasasının geliştirilmesi
ve atıl tasarrufların ekonomiye kazandırılması amaçlanmaktadır6.
1. BÖLÜM: KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ
6 http://www.oib.gov.tr/ [27 Mart 2004]
5
1.1 Tanım:
19. yüzyıldan bu yana devlet, ülke güvenliğini sağlama ve hukuk düzeninin varlığını
koruma gibi görevlerin dışında klasik devlet anlayışını yıkarak, sosyal ve ekonomik yaşamın
düzenlenmesine de ağırlık vermeye başlamıştır. Bu yeni oluşum devlet yapısında birçok değişiklik
meydana getirmiş, sosyal ve ekonomik politikaların uygulanabilmesi için yeni kurumların ortaya
çıkmasına neden olmuştur. Gelir harcamalarını önceden kendi bütçesinde toplayan devlet, bütçe
dışında faaliyet gösteren kendi gelir ve giderleri olan kuruluşlar oluşturmuştur. Bu sayede KİT
kavramı ortaya çıkmıştır.
KİT kavramına ilişkin çok çeşitli tanımlamalar yapılmıştır. Kavramın tanımlanmasındaki
güçlük, temelde, devletin ekonomik faaliyetlere ve mülkiyet yapısına doğrudan müdahale
biçimlerinin çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır7. Bununla birlikte KİT kavramı şu şekilde
tanımlanabilir. Bir kuruluş statüsüne göre kamuca kurulan, pazarlanabilen yani kişisel mal ya da
hizmet üreten, mülkiyetinin ve denetiminin yeterince devlet elinde olması nedeniyle yönetim
kurullarının hükümetçe atandığı, cari maliyetlerini finanse eden gelirlerinin çoğunu hazineden elde
etmeyen ve ilke olarak sosyal faydanın maksimizasyonu amacına göre kaynak tahsis eden
teşebbüslerdir8.
Bir kamu teşebbüsünün başlıca özellikleri şunlardır:
Bir yasa veya yasanın verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.
Ayrı tüzel kişilikleri vardır.
Mal bakımından özerktir, kendilerine ait mal varlığı vardır. Bazı sınırlamalar olsa da
kendine ait bulunan mal varlığı üzerinde tasarruf yetkisine sahiptir.
Devlet bütçesi dışında yönetilir. Bütçeden yardım görebileceği gibi, karı kısmen ya da
tamamen bütçeye aktarılabilir.
Teşebbüs çalışmalarında, devlet işlemlerinin tabi bulunduğu esaslara tabi değildir.
7 Kilci, M. (1994). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. Ankara: DPT Yayınları. (Uzmanlık Tezi)8 Akalın, G. (1990). KİT Ekonomisi KİT’ ler, Reformları, Alternatifleri ve Özelleştirilmeleri. Ankara: Yeniçağ Basın.
6
Ayrı muhasebesi vardır. Devlet muhasebesi esaslarına göre değil ticari muhasebe
esaslarına tabidir.
Devletle olan ilişkileri kamu hukukuna, üçüncü kişilerle olan ilişkileri özel hukuk
çerçevesinde düzenlenir.
Genelde personeli devlet personel rejiminin dışındadır.
TBMM tarafından denetlenir.
Tek amacı kar değildir. Kamu hizmeti ve sosyal amaç da ağır basmaktadır.
1.2 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Doğuş Nedenleri:
Kamu sektörünün genişlemesinin en önemli nedenlerinin başında devletin üretim
faaliyetlerine doğrudan katılması yani işletmecilik yapması gelmektedir. Bunun ölçüsü her ülkede
değişmekle beraber, kamu sektöründe yer alan kamu işletmelerinin doğuş sebepleri hemen hemen
her ülkede aynıdır. Yani KİT’ ler yalnızca ülkemize özgü kuruluşlar değildir. Dünya’ nın her
yerinde bulunmaktadır. Fakat özellikle az gelişmiş ülkeler KİT’ ler ile kalkınma yolunu bulmaya
çalışmaktadır. Çoğu ülkede aynı olan KİT’ lerin kuruluş nedenlerini üç başlık altında incelemek
mümkündür. Bunlar, politik, sosyal ve ekonomik-mali nedenlerdir.
1.2.1 Politik Nedenler:
Politik nedenler üç ayrı başlık altında incelenmektedir. Bunlardan ilki rastlantıya bağlı
nedenlerdir. Özel sektörün elinde bulunan işletmelerin şartlar nedeniyle devletin eline geçmesine
ve bu sayede kamu sektörünün genişlemesine yol açan nedenlerden oluşmaktadır. Bir diğeri,
devletin bağımsızlığını ve güvenliğini sağlama amacı taşımaktadır. Silah ve mühimmat fabrikaları
gibi bazen işletmeler devletin bağımsızlığını ve güvenliğini sağlamak amacıyla
devletleştirilebildiği gibi doğrudan doğruya devlet işletmesi olarak da kullanılabilmektedir.
Sonuncusu ise, politik ideolojilerdir. Bazı ülkelerde sendikalar kapitalizme karşı çıkmakta kamu
sektörünün genişlemesinden yana bir tavır sergilemektedir. Yani kamu işletmelerinin yayılmasında
kapitalizme gösterilen tepkiler önemli rol oynamaktadır.
7
1.2.2 Sosyal Nedenler:
Bugün gerek Türkiye’ de gerekse çeşitli ülkelerde faaliyet gösteren KİT’ lerin tamamı
ekonomik amaçlarla faaliyet göstermemektedir. Devletin sosyal devlet anlayışına uygun, sosyal
adaleti sağlayarak tüm sınıfların çıkarlarını koruyacak bir çok kamu işletmesi kurulmuştur.
Ülkemizde de Yem Sanayi, Gübre Sanayi gibi kuruluşlar tüketiciyi koruma amacıyla faaliyet
göstermektedir9. Genel olarak verimlilik endişesi olmayan, sosyal bir rolün üstlenildiği bu tarz
işletmeler sosyal fayda amacıyla varlıklarını sürdürmektedir.
1.2.3 Ekonomik ve Mali Nedenler:
Bu nedenler dört grup altında toplanabilmektedir. Bunlardan ilki, şartların getirdiği
nedenlerdir. Bu nedenler genelde kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Devletin çeşitli amaçlarla
iştirak ettiği işletmelerde sermaye yapısının değişmesi sonucu çoğunluk hisselerinin kamuya
geçmesiyle veya faaliyetinde kamunun ihtiyacı olan fakat zor durumda kalmış işletmelerin; küçük
rant sahiplerinin kollanması, kısmen kamu hizmeti gören şirketlerin yaşatılması veya uluslararası
prestij kaybını önlemek amacıyla gerçekleştirilen kurtarma operasyonları, bu tür kamu şirketlerinin
artmasına ve kamu sektörünün genişlemesine yol açmaktadır. İkincisi, verimlilik arayışı ve hazine
çıkarlarını kollama gereğidir. Devlet bazen doğrudan gelir elde etmek ya da belli faaliyetleri daha
verimli gerçekleştirebilmek amacıyla sigara, alkol tekeli kurması gibi işletmecilik rolünü
üstlenmektedir. Üçüncüsü, model yaratmak ve örnek işletmeler kurmaktır. Ülke için gerekli olan
bazı üretimleri gerçekleştirmek ya da geliştirmek gibi amaçlar devleti üretici ve işletmeci kimliğe
sokmaktadır. Ülkemizde de sermaye birikiminin yetersizliği ve kalkınma arayışlarının sonucu
olarak devlet bir çok işletme kurmuştur10. Bunlardan biri SEK’ tir. Sonuncusu ise, ekonomik
hayata müdahale etme amacı beslemektir. Belli bir dalda tekel meydana gelmesi, özel teşebbüsün
9 Atasoy, V. (1993). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu. Ankara: Nurol Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.10 Atasoy, V. (1993). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu. Ankara: Nurol Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.
8
yetersiz kalması ya da kamu işletmelerinin ekonominin işleyişinde bir yönetim aracı olarak kabul
edilmesinin sonucu kamu işletmelerinin kurulması gündeme gelmektedir.
1.3 Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Oluşumu:
1.3.1. Cumhuriyetten Önce:
Bu oluşumun ilk temelleri Osmanlı İmparatorluğunda atılmıştır. 19. yüzyılda batıda
oluşan sanayi devrimi Osmanlı ekonomisini olumsuz yönde etkilemiştir. Devlet kooperatif sanayi
işletmecilik düzenini çıkardığı nizamnameler ile ortadan kaldırınca, ihtiyacı olduğu bazı temel
maddeleri üretmek için kamu teşebbüslerini kurmuştur. İlk olarak 1816’ da “Beykoz Deri ve
Kundura Fabrikası” kurulmuştur. Bundan daha önce tophane, tersane, baruthane gibi tesisler ve
madencilik alanında çalışan KİT benzeri kuruluşlar yaratılmıştır. 1838’ de “Feshane Yünlü
Dokuma (Fes) Fabrikası”, 1847’ de “Bakırköy Pamuklu Dokuma (Bez) Fabrikası”, 1866’ da
“Hereke İpekli – Yünlü Dokuma Fabrikası” üretime geçmiştir11.
Alınan dış borçların geri ödenebilmesi için devlet 1854’ te ilk olarak sanayileşmede
anonim şirket tipi denemiş, buna karşın demiryolları ve Şirket-i Hayriye dışında bu örnekten fazla
yararlanamamıştır. 1843’ te “Osmanlı Denizyolu İşletmesi”, 1863’ de “Küçük Memleket Sandığı”,
1878’ de “İtibari Milli Bankası” kurulmuştur12. İlk KİT ise, Osmanlı dönemindeki Menafi (Fayda)
Sandıkları adını taşıyan finansman kurulu olmuştur.
1.3.2. Cumhuriyetten Sonra:
Türkiye Cumhuriyeti 1923’ te kurulduğunda, Türk Toplumu Balkan, Birinci Dünya ve
Kurtuluş Savaşlarından yorgun çıkmış, ekonomik yönden zayıflamış bir durumdaydı. Atatürk,
Lozan Anlaşması ile sağlanan politik bağımsızlığın, ekonomik bağımsızlık ile kuvvetlendirilmesi
gerektiğini düşünüyordu.
11 Karluk R. (1994). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme. İstanbul: Erter Matbaacılık.12 Karluk R. (1994). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme. İstanbul: Erter Matbaacılık.
9
Cumhuriyet kurulduğunda halkın % 80’ i geçimini tarımdan karşılıyordu. Sermaye
birikimi yoktu, yetişmiş işgücü, müteşebbis kıtlığı çekiliyordu13. Devleti yöneten kişiler, nasıl bir
ekonomi yönetimine sahip olunması gerektiğini bilmiyorlardı.
17 Şubat 1923’ te İzmir’ de toplanan İktisat Kongresi’ nden çıkan tavsiye kararlarında ve
1924 Anayasası’ nda, devletin ekonomiye müdahalesinin kurumsallaştırılması gerektiği yer
almıştır. Atatürk tarafından belirlenen devletçilik politikasına göre, devletin sınai teşebbüsler
kurup işletmesi nihai bir amaç değil, geçiş dönemlerinde zorunlu bir unsur olarak benimsenmiş ve
milli ekonominin temeli özel girişime dayandırılmıştır.
Türkiye’ de, Cumhuriyetin ilanından sonra her işin devletten beklendiği uzun ve zor bir
dönem geçmiştir. Yeni savaştan çıkmış bir ülke olarak, üretim ve sanayi durma noktasına
gelmiştir. Devletten hem ülkeyi refah içinde yönetmesi, hem okul, hastane, yol gibi yatırımlar
yapması, hem de şekeri, basmayı, çimentoyu üretecek fabrikalar kurması beklenmekteydi. Kısaca,
asli görevlerinin yanında sanayi, tarım ve ticaretle uğraşması gerekmekteydi. Bunun yanında
kendisine ek bir yük getiren Osmanlı döneminden kalan dış borçları üstlenmiş ve ayrıcalıklı
şirketlerce işletilen kuruluşları millileştirerek işletmeciliğe başlamak zorunda kalmıştır.
1920’ li yılların başında Türkiye ekonomisinde kaynak yetersizliğinin yanında, teknik
bilgi ve beceri eksikliği de bulunmaktadır. Buna ek olarak, dünya ekonomisindeki daralma ve
bunalım sonucunda, devletin ekonomik kalkınmaya kamu yatırımlarıyla daha çok katkıda
bulunması kaçınılmaz olmuştur.
Ekonominin tarıma dayanması, okuma yazma oranının %10 dolayında olması, ulaşım
imkanlarının sınırlı kalması, ekonominin çeşitli kesimlerinde ilkel yöntemlerin uygulanması gibi
özellikler, sanayileşme için gerekli teknik bilgi ve becerinin ancak devlet tarafından
sağlanabileceği bir ortam yaratmıştır14. Bunun sonucunda ise KİT’ ler ortaya çıkmıştır. Bu
kuruluşlar kalkınmanın bir aracı olarak kurulmuştur.
13 Karluk R. (1994). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme. İstanbul: Erter Matbaacılık.14 Karluk R. (1994). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme. İstanbul: Erter Matbaacılık.
10
Devletçilik rejimi altında ve 1. beş yıllık sanayi planı çerçevesinde, devlet sanayi
alanında başlayan kamu girişimciliği ile öncelikle imalat sanayi ile madencilik sektörlerinde
önemli adımlar atmıştır. Bu çerçevede devlet, Türkiye’ nin ilk kamu iktisadi teşebbüsü olan
“Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası” nı kurmuş ve Osmanlı döneminden kalan “Beykoz Deri ve
Kundura Fabrikası”, “Feshane Yünlü Dokuma Fabrikası”, “Bakırköy Pamuklu Dokuma Fabrikası”
ve “Hereke İpekli–Yünlü Dokuma Fabrikası” nı bu bankaya devretmiştir. Fakat bu banka mali
yetersizlik sebebiyle faaliyetlerini sürdürememiş, bankanın sınai işletmecilik görevleri yeni
kurulan “Devlet Sanayi Ofisi” ne ve bankacılık faaliyetleri ise “Türkiye Sanayi ve Kredi Bankası”
na devredilmiştir. Ancak bu iki kuruluşun da kendilerine düşen görevleri yerine getirememeleri
üzerine ofis ve banka birleştirilerek, Türkiye’ nin gerçek anlamda ilk kamu iktisadi teşebbüsü
“Sümerbank” kurulmuştur.
Sonraları enerji ve madencilik konularında faaliyet göstermek üzere “Etibank”
kurulmuştur. Etibank’ ı sırayla “Maden Tetkik ve Araştırma Enstitüsü”, “Elektrik İşleri Etüd
İdaresi”, “Belediyeler Bankası”, “Halk Bankası”, “Emlak ve Eytam Bankası”, “Denizbank”,
“Toprak Mahsulleri Ofisi”, “Türkiye Şeker İşletmeleri”, “Türkiye İş Bankası” izlemiştir.
1950’ lerden sonra KİT’ ler, özel sektörü her yönden güçlendirmek için bir araç olarak
kullanılmıştır. İlk kez bu dönemde KİT’ lerin istihdam yaratma gücünden politik olarak
faydalanılmıştır15. KİT’ lerle özel kesim desteklenerek güçlendirme politikaları, bir yandan
enflasyonist baskıyı arttırmış diğer yandan da ücret-fiyat ilişkisini fiyatlar lehine bozarak, kaliteli
yönetici ve işçilerin KİT’ lerden ayrılmasına sebep olmuştur. KİT’ lerdeki bu gelişmeler onların
zarar etmesine yol açmıştır.
1960’ lı yıllarda planlı kalkınma modeli uygulanmaya çalışılmıştır. Bu sayede kamu
kesimi için emredici, özel kesim için yönlendirici olan kalkınma planları kabul edilmiştir. Buna
karşın KİT’ lerin karma ekonomi modeli içindeki yeri ve fonksiyonları kesin ve açık şekilde
tanımlanamamıştır. Bu sayede tüm müdahalelere rağmen KİT’ ler büyümeye devam etmiştir.
15 Karluk R. (1994). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme. İstanbul: Erter Matbaacılık.
11
1980’ lerde ise devlet bir dizi ekonomik tedbir alıp ekonomiyi yeniden düzenlemiştir.
KİT’ lere yapılan sübvansiyonlar azaltılmış, ürünlerine zamlar yapılmış, personel sayıları ise
dondurulmuştur. Bu sayede KİT’ lerin toplam karı artmıştır.
1980 sonrası dönemde ise uygulanan KİT politikaları, devletin ekonomideki yerinin
küçültülmesi yönünde olmasına rağmen KİT’ lerden de vazgeçilmemiştir. Gümüşhane Çimento
Sanayi T.A.Ş., PTT İmalat, Onarım ve Donatım Sanayi Müessesesi ve Lalapaşa Çimento Fabrikası
bu dönemde ortaya çıkan KİT’ ler arasındadır.
Sonuç olarak denilebilir ki, Türkiye ekonomisinde KİT’ ler, kalkınma ve refahta coğrafi
dengenin sağlanması, Türk toplumuna belirli nitelikte ve ucuz fiyattan mal ve hizmet arzı,
ekonomik istikrarı koruma ile sosyal adaletin sağlanması konusunda üzerlerine düşen görevi
başarıyla yapmıştır ve ekonomiye çok büyük katkıda bulunmuştur16.
1.4 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Türk Ekonomisindeki Yeri:
Kamu iktisadi teşebbüslerinin ekonomiye katkılarının iki ayrı boyutu bulunmaktadır. İlki,
ekonomi içindeki yerlerini gösteren sayısal boyut, ikincisi ise özel sektöre vasıflı eleman
yetiştirme, kaliteli hammadde tedarik etme gibi sayısal olmayan niteliksel boyuttur17.
Kamu iktisadi teşebbüsleri Türkiye’ de ekonominin tüm sektörlerine yayılmıştır. Elektrik
enerjisi üretmekte, maden işletmekte, ulaştırma işleri yapmakta ve kredi sağlamaktadır. Bunun
yanında kağıt ve şeker üretimi, kumaş yapımı ve inşaatçılık gibi birçok hizmet de vermektedir.
Ayrıca Türkiye’ de diğer ülkelere oranla sanayi sektöründe devletin payı büyüktür. Yani kısaca
Kamu iktisadi teşekkürleri Türkiye’ de geniş bir kesimi ilgilendirmektedir. Çünkü özelleştirme
uygulmalarından önceki durumlarına göre; Türkiye’ de 256 adet kamu iktisadi teşebbüsleri ve
bunlara bağlı 4600 dolayında fabrika, 1500 adet döner sermaye işletmesi ve tarım satış
kooperatiflerine bağlı 120 tesis bulunmaktadır18.
16 Karluk R. (1994). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme. İstanbul: Erter Matbaacılık.17 Kepenek Y. (1990). Gelişimi, Sorunları ve Özelleştirilmeleriyle Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT). İstanbul: Teknografik Matbaacılık.18 Barlas, E. (2002). Türkiye’ de Kamu Malvarlığı: Özeleştirme Politikaları ve Sorunları. Bursa: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dokümantasyon Merkezi. (Doktora Tezi)
12
Birçok yönden eleştirilen kamu iktisadi teşebbüslerinin ekonomimizde halen
fonksiyonları vardır. Kamu iktisadi teşebbüslerinin fonksiyonları şu şekilde sıralanabilir19:
a) İleri teknik ve büyük organizasyon gerektiren yatırımları gerçekleştirmek.
b) Yeni üretim kollarında gelişmeye öncelik vermek.
c) Geri kalmış yörelere doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yatırım yaparak,
kalkınmanın bölgelerarası dengeli olmasına katkıda bulunmak.
d) Ekonomik darboğazları, çarpıklıkları, tıkanıklıkları giderici, önleyici yatırımları
gerçekleştirmek.
e) Üretim kapasitelerini en uygun düzeyde kullanarak, üretimi arttırarak, üretim
maliyetlerini düşürmek yoluyla ve makul fiyatlarla diğer sektörlere girdi ve nihai tüketicilere ml ve
hizmet sağlamak.
f) Ekonomideki tekelci eğilimleri kırarak, bazı temel mal ve hizmetlerin fiyatlarının
oluşmasında düzenleyici bir rol oynayarak, üretici ve tüketicinin korunmasını sağlamak.
g) İyi bir dağıtım sistemi kurarak, bazı ihtiyaç maddeleri ile temel hizmetlerin tüm
bölgelere ulaştırılmasını gerçekleştirmek.
h) Kalite kontrolü, modern pazarlama yöntemleri uygulayarak, ihracat konusu malların
kalitesini yükseltmek ve ihracatın gelişmesine katkıda bulunmak.
Ülkemizde kamu iktisadi teşebbüslerinin ekonomideki yeri, genel olarak Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu’ nun yıllık kamu iktisadi teşebbüsleri genel raporlarında benimsediği
kriterlerle değerlendirilmektedir. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’ nun yıllık raporlarında
kamu iktisadi teşebbüslerinin Türk ekonomisindeki yerini değerlendirirken, bu kuruluşların gayri
safi milli hasılaya, istihdama, üretime ve sabit sermayeye yatırımlarına olan katkıları ve hazine ile
olan ilişkileri üzerinde durulmaktadır. 20 Bunları daha detaylı incelersek:
19 Atasoy, V. (1993). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu. Ankara: Nurol Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.20 Atasoy, V. (1993). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu. Ankara: Nurol Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.
13
1.4.1 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Gayri Safi Milli Hasılaya Katkısı:
Kamu iktisadi teşebbüslerinin ekonomiye olan katkılarının en başında gayri safi milli
hasılaya olan katkıları gelmektedir.
Tablo 1’ den de görüldüğü üzere, 1974-1996 yılları arasındaki etkiyi incelemek, uzun
dönemde kamu iktisadi teşebbüslerinin GSMH içindeki payının daha net görülmesini
sağlayacaktır.
Tablo 1’ den de görüldüğü üzere 1974 yılında kamu iktisadi teşebbüslerinin GSMH
içindeki payı % 7,9 iken, bu oran 1984 yılına kadar artmıştır. 1985 yılı içinde kamu iktisadi
teşebbüslerinin payı ufak bir düşüş gösterse bile, 1986 yılında en yüksek orana sahip olmuştur.
14
1996 yılına kadar azalan bir oran sergilemesine karşın hala payı yüksektir. Bu durum olumlu bir
performanstır.
1974-1996 yılları arasında kamu iktisadi teşebbüslerinin katkısı 47,615 kat büyürken,
GSMH 35,077 kat büyümüştür21. Yani kamu iktisadi teşebbüsleri GSMH’ tan daha fazla artmıştır.
Sonuç olarak, kamu iktisadi teşebbüslerinin milli gelire katkıları tablodan da görüldüğü
üzere %10 - %15’ ini oluşturmaktadır. Bu kuruluşların milli gelire katkılarına teknik dilde “katma
değer” denilmektedir22.
1.4.2 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin İstihdama Katkısı:
Kamu iktisadi teşebbüslerinin kuruluş amaçlarından biri istihdamı arttırmak olduğu için
kuruluşların istihdama katkılarını incelemek gerekmektedir.
Tablo 2’ den de görüldüğü üzere, kamu iktisadi teşebbüslerinin istihdam içindeki payı
%3-%4,9 arasında değişmektedir. 1974-1980 yılları arasında bu pay hızla büyümüş, 1980 yılındaki
personel politikasında azaltma eğilimi ortaya çıkmasıyla birlikte bu oran 1982 yılına kadar
21 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dokümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)22 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dokümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
15
düşmeye başlamıştır. 1984 yılıyla birlikte tekrar bir büyüme görülmektedir. 1987 sonrası
özelleştirme faaliyetlerinin artması ve tasarruf tedbirleri alınmasıyla beraber eleman alımı azalmış,
dolayısıyla pay 1996 yılına kadar düşüşe geçmiştir.
1992-1996 yılları arasında toplam personel giderleri %43 oranında azalma göstermiştir.
Personel giderlerinin üretim maliyetleri içindeki payı da 1993 yılından itibaren önemli bir şekilde
gerileyerek 1996 yılında %32,1’ e inmiştir. Bunun önemli bir nedeni 1994 sonrası uygulanan ücret
daraltma politikalarıdır. Kamu iktisadi teşebbüslerinin emek verimliliği 1985-1995 yılları arasında
(emek verimliliği KİT’ lerin sınai katma değerdeki payları istihdam paylarına bölünerek
bulunmaktadır) 1990, 1991 yıllarındaki gerileme dışında giderek yükselmiştir.23
1.4.3 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Üretime Katkısı:
Kamu iktisadi teşebbüsleri madencilik, imalat, sanayi, enerji, ulaştırma ve haberleşme
gibi çok değişik üretim kollarında faaliyette bulunmaktadır.
23 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
16
Tablo 3’ den de görüldüğü üzere, 1975-1995 yılları arasında KİT’ lerin beş yıllık
aralıklarla seçilmiş bazı mal ve hizmetlerin üretimi bir arada gösterilmeye çalışılmıştır. KİT’ ler bu
mal ve hizmetlerin bazılarında piyasanın tamamına sahip, bazılarında ise piyasaya hakim
durumdadır. Zaman içinde kamu iktisadi teşebbüslerinin sayısı git gide azalmıştır. Özellikle
taşkömürü, bakır, boksit cevheri, blister bakır, vagon üretimi ve demir yolu taşımacılığı
hizmetlerinde kamu iktisadi teşebbüsleri tekel konumundadır. Bunun yanında linyit, ham petrol,
şeker, çay, sigara ve tütün ürünleri, petrol ürünleri, elektrik ve havayolu taşımacılığı piyasalarında
üstün konumdadır. Buna karşın çimento, et, süt, yem gibi fazla etkin olmadığı piyasalardan ise
çekilmektedir.
17
KİT’ lerin özellikle tekel konumunda olduğu ürünler itibariyle birçok sanayi kuruluşunun
girdisini vermektedir. Bu bakımdan KİT’ lerin üretim kapasiteleri, miktarları ve kaliteleri genel
ekonomi açısından büyük önem taşımaktadır. 1996 yılı sonu itibariyle Türkiye’ de faaliyet
gösteren T.C. Merkez Bankası hariç altmış dokuz bankadan beşi kamusal sermayeli ticari banka,
otuz üçü özel sermayeli ticari banka, on sekizi yabancı sermayeli ticari banka ve on üçü de
kalkınma ve yatırım bankasıdır. 1996 yılında bankalar toplam şube sayısı içinde kamu iktisadi
teşekkülleri bankalarının şube sayısı %39,9’ dur.24
1.4.4 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Yatırımlara Katkısı:
Yatırımların Türkiye’ nin kalkınmasında çok önemli bir payı vardır.
Tablo 4’ ten de görüldüğü üzere, 1975-1996 yılları arası, Türkiye’ deki toplam
yatırımların ne kadarının kamu, ne kadarının KİT, ne kadarının özel kesime ait olduğu yüzde ile
gösterilmiştir. Buradaki oransal değerler Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu KİT Genel
24 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
18
Raporlarının yatırımlarla ilgili cari değerlerinden hesaplanmıştır25. Tablodan da görülebileceği
gibi, 1975-1985 yılları arasında aradaki ufak düşüşler sayılmadığında kamu iktisadi teşebbüslerine
yapılan yatırımlar sürekli artmıştır. 1985 yılı itibariyle, bu yatırımların oranı yıl bazında azalmıştır.
Kamu kesimi yatırımlarının da 1985 yılına kadar arttığı görülmektedir. Daha sonra bu oran kamu
iktisadi teşebbüsleri gibi azalma göstermiştir. Bunun nedeni KİT yatırımlarının azalması olarak
gösterilebilir. Özel kesim yatırımları 1975-1996 yılları arasında genel olarak artma eğilimi
göstermiştir. 1985 yılı itibariyle daha hızlı b ir artış gösterdiği de söylenebilmektedir. Bu artışın
nedeni hem mutlak anlamda değer olarak artması hem de özellikle KİT yatırımları olmak üzere
kamu yatırımlarının azalması olarak gösterilebilir.
KİT sabit sermaye yatırımlarının azalmasının en önemli nedeni özelleştirme
faaliyetlerinin arttırılması ve kamu kesiminin payının azaltılmaya çalışılmasıdır. Ayrıca KİT’ lerin
hepsi ayrım yapılmaksızın aynı muameleye tabi tutulmaktadır. Bu sayede tüm KİT’ ler teknolojik
yatırımlardan mahrum bırakılmıştır. Bu sayede yatırım yapılmadığından dolayı işletmelerin
giderek gerilemesi ve bu sayede kendini geliştirememesinden dolayı mali durumunun bozulması
beklenmektedir.
1.4.5 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Hazine ile İlişkileri:
25 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
19
Dönem boyunca KİT ve Hazine arasında karşılıklı finansal transferler olmuştur. KİT’
lerin Hazine’ ye yaptığı ödemeler, bu kuruluşların karlarından yasal olarak verdiği paylar ve KİT
faaliyetlerinden doğan vergilerdir26. Diğer yandan, Hazine KİT’ lere bazı ödemeler yapmakla
yükümlüdür. Bunlar, sübvansiyonlar, vergi muafiyetleri ve sermaye stokuna yapılan katkılar
şeklinde sıralanabilir. Kit’ lerin Hazine’ ye çok yük olduğu ileri sürülmektedir.
1977-1996 yılları arasında yapılan hazine ödemeleri Tablo 5’ de, yer almaktadır. 1977’
de KİT’ lere verilen sübvansiyonlar ve sermaye ödemeleri birbirine yakındır. 1977-1996 yılları
arasında sübvansiyonların değeri aradaki ufak azalışlar göz önünde bulundurulmadığında, sürekli
bir artış göstermektedir. Sübvansiyonların önemli bir bölümünü maliyetin altında satış yaptırılan
KİT’ lere ödenen görev zararları teşkil etmektedir27. 1977-1996 yılları arasında sermaye
ödemelerine bakıldığında, aradaki ufak azalışlar hariç miktar olarak artmakta, oransal olarak ise
azalmaktadır. KİT’ lerin Hazine’ den aldığı vergi iadelerinin 1977-1988 yılları arasında arttığı
26 Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi. (1998). Türk KİT Sisteminin İktisadi Değerlendirmesi: Nicel İrdeleme, Özelleştirme Sorunları ve Politika Seçenekleri. Ankara: Kardelen Ofset. (Araştırma Raporu)27 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
20
görülmektedir. Buna karşın 1988-1991 yılları arasında geçen sürede ise azalış göstermiştir. Buna
ek olarak tablodan da anlaşılacağı gibi, 1992 yılından 1996 yılına kadarki geçen zamanda, 1993
yılı hariç, Hazine’ nin KİT’ lere hiç ödeme yapmadığı da görülmektedir.
KİT’ ler Hazine’ ye kar payı, dolaylı ve dolaysız vergilerle yaptığı ödeme miktarları
açısından önemli katkılarda bulunmaktadır. Bu 1997-1996 yılları arasındaki ödemeleri göstermek
için hazırlanmış Tablo 6’ dan da görülmektedir. Başta kurumlar vergisi olmak üzere emlak
vergisi, katma değer vergisi ve bazı özel vasıtalı vergiler KİT’ lerin Hazine’ ye ödedikleri vergiler
arasında gelmektedir. 1977-1996 yılları arasında KİT’ lerin ödediği vergiler sürekli bir artış
göstermiştir. Toplam vergi hasılatı içindeki KİT payı 1977 yılında %20 iken, 1985’ te en yüksek
değer olan %55 oranına ulaşmıştır. 1985 itibariyle bu oran azalmalar göstererek 1996 yılına kadar
sürekli düşmüştür. Sonuç olarak, KİT’ ler Hazine’ ye yük olmak yerine, Hazine’ ye önemli
katkılarda bulunmaktadır.
21
1.5 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Mali Yapısı:
Kamu iktisadi teşebbüslerinin mali yapıları, bu kuruluşların karakteristiğini
yansıtmaktadır. KİT varlıklarının ortalama %62’ sini sabit varlıklar, %38’ ini dönen varlıklar
oluşturmaktadır28. Bu yapılaşma özel kesim firmalarındaki varlık dağılımlarının ters yönünde
işlemektedir. Bu, kamu kuruluşlarının genellikle büyük ölçekli kuruluşlar olmalarından ve sermaye
yoğun sektörlerde faaliyette bulunmalarından kaynaklanmaktadır.
Tablo 7:
28 Kilci, M. (1994). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. Ankara: DPT Yayınları. (Uzmanlık Tezi)
22
Varlık dağılımının bu gelişimi, varlıkların finansmanı açısından önem taşımaktadır. İlke
olarak sabit varlıkların öz kaynaklarla finanse edilmesi ideal durumdur. Fakat KİT’ lerde sabit
varlıklar büyük oranda işletme dışı kaynaklarla finanse edilmektedir. KİT’ lerin kaynakları ve
varlıkları 1985-1996 yılları arasında Tablo 7’ de de 40 gösterilmektedir. Buradan da görüldüğü
üzere, KİT’ lerin varlıkları ve kaynakları yıllar geçtikçe mutlak olarak artmaktadır. Kaynak ve
varlıklardaki artışlar toptan eşya artışlarıyla karşılaştırıldığında aynı yıllardaki toptan eşya
23
fiyatlarının altında seyrettiği görülmektedir29. Bu durum KİT’ lerin varlık ve kaynak artışlarının
reel anlamda yavaşladığını göstermektedir. Bunun en büyük nedeni KİT’ lerin mevcut yapıları
gereği, uygulanan makro ekonomik politikalara uyum sağlamakta güçlük çekmeleridir30. İşletme
ve yatırım faaliyetlerini sağlıklı yürütecek öz kaynağı sağlayamamalarının ve yüksek enflasyon
sebebiyle yetersiz kalan sermayelerinin zamanında arttıramamalarının sonucu, faaliyetlerini
yüksek maliyetli yabancı kaynaklarla yürütmek zorunda kalmışlardır. Ayrıca pazarlama sorunu ve
destekleme alımları nedeniyle stoklarda oluşan aşırı birikimin ve kredili satışların da etkisiyle artan
alacakların, paraya çevrilebilir değerleri yüksek oranda arttırması, var olan kıt kaynakların bu
değerlere bağlı kalmasına ve kuruluşların kaynak ihtiyacının daha da pekişmesine neden olmuştur.
1.5.1 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Kaynakları:
Tablo 7’ den anlaşılacağı üzere, 1985-1996 yılları arasında KİT’ lerin kaynakları içindeki
öz kaynaklar sürekli bir azalma göstermiştir. Aynı yıllar dahilinde yabancı kaynaklar ise 1996
yılındaki gerileme hariç, yüzde olarak sürekli bir artış göstermiştir. Bunda kısa süreli yabancı
kaynakların payı büyüktür. Uzun süreli yabancı kaynaklar ise 1985-1990 yılları arasında artış,
1990 sonrasında ise azalış eğilimi göstermektedir. Bunun nedenleri, yatırımlar için uzun vadeli dış
kredi kullanımının azalması, finansman açıklarının kısa vadeli krediler tarafından sağlanması ve
bankaların kısa vadeli mevduatlarının artması olarak sıralanabilir.
29 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)30 Atasoy, V. (1993). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu. Ankara: Nurol Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.
24
25
Tablo 8, aynı yıllarda öz kaynakları daha detaylı şekilde ele almıştır. Öz kaynaklar
içersinde yeniden değerleme artışları en önemli paya sahiptir. Bu ise KİT’ ler için bir nakit akışı
imkanı oluşturmamaktadır. KİT’ lerin yabancı kaynak kullanması sonucunda oluşan ağır
finansman yükleri mali durumlarını bozmaktadır. Öz kaynak yetersizliğinin nedeni, Hazine
tarafından KİT’ lere genel bütçeden yapılan sübvansiyon ödemelerinin ve sermaye transferlerinin
asgari seviyede tutulması ve öz kaynaklar içerisinde en büyük payı gerçek bir finansman kaynağı
olmayan yeniden değerleme artışlarının oluşturmasıdır.
1.5.2 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Varlıkları:
Tablo 7’ den de anlaşılacağı üzere, 1985-1996 yılları arasında hem duran hem de dönen
varlıklar yüzde olarak değişim göstermektedir. Duran varlıklardaki azalış büyük oranda bağlı
değerlerden, dönen varlıklardaki azalış ise büyük oranda kısa sürede paraya çevrilebilir
değerlerden kaynaklanmaktadır.
Bağlı değerlerde meydana gelen artışlarda maddi duran varlıkların yeniden
değerlendirilmesi, reel olarak azalmakla birlikte yapılan yatırım harcamaları ve dış kredilerle
finanse edilen yatırımlarda bu kredilere tahakkuk eden faiz ve kur farkları başlıca etken olmuştur.
Paraya çevrilebilir ve hazır değerlerde meydana gelen artışlarda ise, modern stok kontrol
sistemlerinin kurulamaması, pazarlama sorunları nedeniyle stoklarda meydana gelen aşırı birikim,
alacaklardaki artışlar ve bankacılık alanında faaliyet gösteren kuruluşların plasmanlarındaki
yükselmeler başlıca etkenlerdir31.
31 Atasoy, V. (1993). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu. Ankara: Nurol Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.
26
1.5.3 Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Finansman İhtiyacı ve Kaynaklar:
Kamu iktisadi teşebbüsleri oldukça büyük finansman ihtiyacı içersinde olmasına rağmen,
kaynakları bunu karşılayamamaktadır. Bu finansmanın çoğunluğu bütçe dışı kaynaklardan
sağlanmaktadır.
27
Tablo 9’ dan da görüldüğü üzere, 1986-1995 yılları arasında KİT’ lerin finansman
ihtiyacı, 1987 ve 1994 yılları hariç, sürekli olarak artış göstermiştir. Finansman ihtiyacının
artmasının temel nedeni Hazine tarafından yapılan ödemelerin sınırlı tutulmasıdır. Bunun yanında,
özellikle kapasite arttırıcı ve verimli KİT yatırımlarının azaltılması, yüksek enflasyon nedeniyle
işletme sermayelerinin azalması, kısa vadeli borçların artması, borç ve faiz ödemelerinin önemli
tutarlara ulaşması finansman açıklarını arttırmıştır. Finansman açıklarının giderilmesinde yüksek
maliyetli ticari banka kredilerine başvurulması finansman sorununu daha da arttırdığı için dönem
sonuçlarını da olumsuz yönde etkilemektedir32.
32 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
28
2. BÖLÜM: ÖZELLEŞTİRME
2.1 Tanım:
1970’ li yılların başına kadar gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ekonomik gelişmenin
önemli bir unsuru olarak kamu kesiminin genişletilmesi makro ekonomik politikaların temelini
oluşturmuştur. 1970’ li yılların başlarında ise özellikle petrol ithalatçısı ülkelerde Cidde ekonomik
krizlere yol açan 1. Petrol Şoku yaşanmıştır. Bu krizin etkisi en çok, piyasa değişikliklerine yeterli
adaptasyonu gösteremeyen kamunun mal ve hizmetleri üzerinde görülmüştür. Bunun sonucunda
ise kamu kesiminin ekonomik faaliyetleri incelenerek, kapsamlarının daraltılması gündeme
gelmiştir.
Kamu kesiminin, zamanla özellikle doğrudan mal ve hizmet üretimine yönelik
faaliyetlerinin bütçe ve genel ekonomi üzerinde artan baskısı özelleştirme olgusunu kaçınılmaz
hale getirmiştir. Bu sayede İngiltere ve Japonya olmak üzere birçok gelişmiş ülkede özelleştirme
çalışmaları başlatılmıştır. 1980’ li yıllarda ise tüm dünyada bu uygulamalar yürütülmüştür.
Gelişmiş ülkelerdeki başarılı sonuçlar, gelişmekte olan ülkelerin de bunu uygulamasına yol
açmıştır. Bunun en büyük nedenlerinden biri, Dünya Bankası veya IMF gibi uluslararası finans
kuruluşları tarafından hazırlanan ekonomik istikrar programlarında bu konunun ayrıntılı olarak yer
almasıdır. 1990’ lı yıllarda doğu bloğu ülkelerinin ekonomik transformasyonu çerçevesinde
yürütülen kitlesel özelleştirme uygulamaları, bu akımı hızlandırmıştır.
Özelleştirme ile ilgili çok çeşitli tanımlar yapılmıştır. Bu tanımlar zaman zaman farklı
anlamlar üstlenmektedir. En geniş anlamıyla özelleştirme, herhangi bir alanda kamu kesimi
tarafından yürütülen faaliyetlerin özel kesime aktarılması olarak tanımlanmaktadır33. Bir diğer
kaynakta ise, kamu iktisadi faaliyetlerinin sınırlandırılması ya da büsbütün ortadan kaldırılması
olarak tanımlanmaktadır34.
33 Kilci, M. (1994). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. Ankara: DPT Yayınları. (Uzmanlık Tezi)34 Aktan, C. (1992). Türkiye’ de Özelleştirme Uygulamaları. İstanbul: TÜSİAD Yayını.
29
Özelleştirme kavramının kapsadığı konulara şu şekilde tanımlanabilir:
Kamu sektörü tarafından üretilen sosyal ve ekonomik nitelikli ürün ve hizmetlerin
fiyatlandırılması
Kamu sektörünce finanse edilen ürün ve hizmetlerin üretiminin özel sektöre
devredilmesi
Ürün ve hizmet üretiminde özel sektörü sınırlayan kuralların kaldırılması ya da
serbestleştirilmesi
Kamu iktisadi teşebbüslerinin mülkiyetinin ve yönetiminin tamamen ya da kısmen
özel sektöre devredilmesi
Bu unsurlar çerçevesinde özelleştirme, devletin ekonomik faaliyetlerinin sınırlandırılması
ve ekonomide piyasa güçlerinin etkili bir hale getirilmesini ifade eden bir kavram haline
gelmektedir.
2.2 Özelleştirmenin Amaçları:
Özelleştirmenin yapılabilmesi için çeşitli amaçlar ileri sürülmektedir. Bu amaçlar üç ayrı
başlık altında incelenebilir. Bunlar sırayla ekonomik, mali ve toplumsal ve siyasal amaçlardır.
2.2.1 Ekonomik Amaçlar:
Bu grupta yer alan amaçlar dört başlık altında yer almaktadır. Bunlar, serbest piyasa
ekonomisini güçlendirmek, sermaye piyasasını geliştirmek, verimliliği yükseltmek ve döviz
gelirlerini arttırmak şeklindedir.
2.2.1.1 Serbest Piyasa Ekonomisini Güçlendirmek:
KİT’ ler tekelci ya da tekel eğilimli yapılar olarak piyasayı kontrollerinde tutmaya
çalışmaktadır. Bu kuruluşların zararları genel bütçeden karşılanmaktadır. Bu sayede tekelci
yapılarının korunması sağlanmaktadır. Bu da ekonomik verimsizlikleri karşısında piyasadaki
paylarını kaybetmemek için kaliteyi iyileştirmek, fiyat ya da maliyetleri düşürmek gibi bir çaba
içine girmemeleri sonucunu doğurmaktadır. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda,
30
özelleştirmeyle birlikte ekonomide rekabet ve verimliliğin artacağı beklenmektedir. Bu amacı
güçlendirebilmek için, özel ile kamu sektörü arasında ayrım yapmayan ve her iki sektöründe eşit
koşullarda rekabetini sağlayan politikaların izlenmesi gerekmektedir.
2.2.1.2 Sermaye Piyasasını Geliştirmek:
Sermaye piyasasının amacı, tasarrufların menkul kıymetler aracılığıyla yatırımlara
dönüştürülmesini ve bu şekilde değerlendirilmesini sağlamaktır. Gelişmekte olan ülkelerde daha
fazla menkul kıymet arzına ihtiyaç duyulmaktadır. Özelleştirmeyle birlikte yeni hisse senetlerinin
arzı ile birlikte, bu piyasasının canlanacağı ve ayrıca çeşit ve miktarın artarak bu piyasanın
gelişmesini sağlayacağı beklenmektedir. Ülkedeki küçük birikimlerin hisse senedi olarak sermaye
piyasasına çekilmesi ile gayri menkul, döviz ve altın gibi spekülatif ve verimsiz yatırımlara giden
fonlar özelleştirme yoluyla ekonomiye kazandırılmaktadır35.
2.2.1.3 Verimliliği Artırmak:
Teknolojik gelişmelerin yakından izlenememesi, siyasal tercihli bir istihdam politikasının
uygulanması, ücretlerin düşüklüğü ve rasyonel yatırım programlarının uygulanamaması gibi
nedenlerden dolayı kamu sektöründeki ortalama verimlilik, özel sektördeki verimlilik oranından
düşüktür. Eğer ulusal ekonomi piyasa ekonomisi kurallarına göre yönetilirse, etkinlik artacak,
toplum refahın en üst düzeyine ulaşacak, piyasa mekanizması kaynak dağılımlarını optimum
düzeye ulaştıracak ve kaynakların tam kullanımını sağlayacaktır. Bu sayede kalkınma ve sermaye
birikimi sorunları kendiliğinden çözümlenecektir. Bu uygulamalarının yanında kamu sektörünün
daraltılması da verimliliği artıracaktır. Bu çerçeve dahilinde, özelleştirmeyle birlikte mikro
ekonomik düzeyde işletmeleri piyasa ekonomisi kurallarına göre, verimli ve etkin çalışmaya
yönelterek maliyet fiyatlarını kontrol etmelerini sağlayacaktır36.
35 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)36 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
31
2.2.1.4 Döviz Gelirlerini Artırmak:
Bu amaç ödemeler dengesi açığını kapatmaya yöneliktir. Döviz gelirlerini artırmanın bir
yolu da özel yabancı sermayenin teşvik edilmesidir. Yabancı sermaye iki şekilde ülkeye giriş
yapabilmektedir. Bunlar dolaysız yatırımlar ve portföy yatırımlarıdır. Dolaysız yatırımlarda
genelde çok uluslu şirketler yabancı bir ülkede ya doğrudan ya da iştirak yoluyla yatırım yaparak
yönetime katılmaktadır. Portföy yatırımlarında ise, tasarruf sahipleri faiz ya da temettü geliri elde
etmek için uluslararası sermaye piyasalarından menkul kıymet satın almaktadır. KİT hisse
senetlerini uluslararası piyasalarda satarak yabancı paranın ülkeye girişi sağlanabilmektedir. Bu ise
özelleştirmeyle sonuçlanmaktadır.
2.2.2 Mali Amaçlar:
KİT’ ler kendilerine verilen görevlerde bazen zararla çalışmaktadır. Fakat bunların
finansmanı Hazine’ den karşılanmaktadır. Bu da Hazine’ ye bir yük bindirmektedir. Finansman
yükünün ağırlaşması vergi gelirlerinin yetersiz olduğu durumlarda Merkez Bankası kaynaklarından
karşılandığından enflasyona yol açmaktadır37. Bu nedenle KİT’ lerin özelleştirilmesi durumunda
bu yükler ortadan kalkmaktadır.
Bir başka mali amaç ise devlete gelir sağlamaktır. Devlet üstüne almış olduğu bazı ürün
ve hizmetlerin üretiminden vazgeçerek, elde edeceği kaynaklarla sosyal ve askeri ağırlıklı
görevlerini daha iyi yerine getirebilecektir. Devlet özelleştirme yerine borçlanma yoluyla da
kaynak elde edebilmektedir. Dış borçlanma ülkenin kredi itibarına bağlıdır ve uluslararası
kurumlardan borçlanma ise kolay bir şey değildir. İç borçlanma da halkın devlete olan güvenine
bağlıdır ve Merkez Bankası’ ndan kredi talep etmek ise enflasyonist etkiler doğurmaktadır. Bu
sayede borçlanma zor bir alternatif olduğundan, özelleştirme daha da öne çıkmaktadır. Bunların
yanında devlet gelir sağlamak için vergileri öne sürdüğünde bu onun vergileme gayretine ve vergi
kapasitesine bağlı olduğundan, özelleştirme bir gelir sağlama aracı olarak kullanılmaktadır.
37 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
32
2.2.3 Toplumsal ve Siyasal Amaçlar:
Bu amaçlar, sermayenin geniş kitlelere yayılmasını sağlamak ve ideolojik ve siyasal
amaçlar şeklinde incelenebilir.
2.2.3.1 Sermayenin Tabana Yayılmasını Sağlamak:
Özelleştirme servetin geniş kitlelere yayılması için kullanılan bir araç olarak
görülmektedir. Bu ancak KİT’ lerin hisse senedi yoluyla geliri düşük ve orta seviyedeki kişilere
satılmasıyla gerçekleşebilir. Bu amacın gerçekleşmesi, hisse sentlerinin öncelikle çalışanlara ve
küçük birikim sahiplerine satılması ve bu kişilerin ellerinde kalmasının sağlanarak yüksek gelirli
kişilerin ellerine geçmesinin önlenmesi ile mümkündür.
2.2.3.2 İdeolojik ve Siyasal Amaçlar:
Kişilerin yaptığı ekonomik tercihler kendi faydasını maksimize etmeye yöneliktir ve bu
da toplumun faydasını olumlu yönde etkilemektedir. Bu nedenle kişilerin ekonomik tercihlerine
müdahale edilmemelidir. Yani ekonomik faaliyetler özel sektör tarafından yapılmalıdır. Buna
karşın devletin ekonomik hayata yaptığı müdahaleler gün geçtikçe artmaktadır ve bireysel
özgürlüklerin kısıtlanmasıyla sonuçlanmaktadır. Eğer KİT’ ler özelleştirilirse bu müdahaleler
azalacaktır. Bu sayede ekonomik düzen doğru bir şekilde işleyecektir.
2.3 Özelleştirme Yöntemleri:
Dünyadaki tüm ülkeler için ve ayrıca ülkelerin her birindeki devlet işletmelerinin bütünü
için uygulanabilecek tek bir standart özelleştirme yöntemi bulunmamaktadır. Bu yöntemler
ülkeden ülkeye, ülkelerin anayasal, ekonomik, sosyal ve siyasal yapılarına ve geleneklerine göre
değişmektedir. Bu yönüyle özelleştirmenin bir yöntem olmaktan çok bir yaklaşım olduğu ve daha
önce kamu sektörü tarafından yerine getirilen bazı mal ve hizmetlerin üretiminin özel sektör
tarafından gerçekleştirilmesini amaçladığı şüphesizdir38. Teorik olarak, özelleştirme yöntemleri
satış yöntemi ve özelleştirme benzeri uygulamalar şeklinde iki başlık altında toplanabilmektedir.
38 Barlas, E. (2002). Türkiye’ de Kamu Malvarlığı: Özeleştirme Politikaları ve Sorunları. Bursa: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dokümantasyon Merkezi. (Doktora Tezi)
33
2.3.1 Satış Yöntemi:
Bu yöntem temel bir yöntem olmakla birlikte, devletin kamu kuruluşlarındaki mal
varlığını veya hisselerini satması olarak tanımlanabilir. Bu satışa toprak, bina ve her türlü varlık
girebilmektedir.
2.3.1.1 Doğrudan Satış:
Bu yöntem kamu kuruluşlarının aktiflerinin kısmen veya tamamen satışa sunulmasıyla
gerçekleşmektedir. Bir KİT’ in tüm aktifleri satılarak toptan, aktiflerinin bir kısmı satılarak kısmi
özelleştirme yapılmaktadır. Satılacak aktifler ya da kuruluşlar şirkete ya da şirketlere pazarlık
yoluyla sunulmaktadır.
Bu yöntemin çok tercih edilmesinin nedeni, hızlı uygulanabilme ve kolay değerleme
yeteneğinden kaynaklanmaktadır. Fakat yöntem hızlı uygulanabilmesine rağmen, özelleştirmenin
amaçlarına çok uygun değildir ve daha çok kar amaçlı nihai mal ve hizmet üreten kamu
kuruluşlarının özelleştirilmesinde ve KİT’ lerin ana faaliyet dalıyla yakın ilgisi bulunmayan tali
işletmelerin satışında uygulanabilmektedir. Ayrıca yöntemin uygulanabilmesi için özelleştirme
konusu teşebbüs veya bağlı kuruluşun iyi bir mali performansa sahip olması ve aktif ve sermaye
yönünden de çok büyük olmaması gerekmektedir39.
2.3.1.2 Hisse Senetleri Yoluyla Satış:
Burada, sermayesi hisse senetlerine bölünmüş ve ticaret hukukuna tabi sermaye şirketi
şekline dönüşmüş kamu kuruluşlarının tümü veya bir kısmı bireylere ve özel kuruluşlara hisse
senedi aracılığıyla satılmaktadır. Hisse senedi satışı birkaç şekilde yapılabilmektedir. Bunlar40:
Yurt içi sermaye piyasası kanalıyla hisse senedi satışı
Yurt dışı sermaye piyasası kanalıyla hisse senedi satışı
Birinci el piyasasında hisse senedi satışı
39 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)40 Barlas, E. (2002). Türkiye’ de Kamu Malvarlığı: Özeleştirme Politikaları ve Sorunları. Bursa: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dokümantasyon Merkezi. (Doktora Tezi)
34
İkinci el piyasasında (menkul kıymet borsalarında) hisse senedi satışı
Hisse senetlerinin aracı kurumlar eliyle satışı
Sermaye piyasasının kökleştiği ve aracı kurumların geliştiği ülkelerde hisse senetlerinin
alım satımı aracı kurumlar aracılığıyla yapılmaktadır. Sermaye piyasalarında menkul kıymet arz ve
talebini karşılaştıran aracı kurumlar (daha önceden tespit edilmek üzere), satış süresi sonunda
satılamayan KİT hisse senetlerini satın alabilir (tam aracılık), satılamayan kısmı iade edebilir (en
iyi gayret aracılığı) veya bazen de menkul kıymetleri satın alıp kendi nam ve hesaplarına
satabilirler (kesin bağlantı aracılığı)41. Kamu iktisadi teşebbüsü hisselerinin satılma kabiliyeti ve
piyasanın yapısı hangi aracılık faaliyetinin uygulanacağını belirlemektedir.
Hisse senetleri piyasaya farklı fiyatlama yöntemleriyle sunulabilir. Bu yöntemler, ya sabit
bir fiyat üzerinden (nominal değeri üzerinden) fiyatlama yapılır ya belli bir taban fiyat ve bunun
üzerinden arttırma yoluyla fiyat koyulur ya da kademeli fiyat (bir taban fiyat üzerinden önce en
yüksek fiyatı teklif edene istediği kadar verilir, sonra ikinci en yüksek fiyatı teklif edene verilir)
uygulanır.
2.3.2 Özelleştirme Benzeri Uygulamalar:42
2.3.2.1 İhale Yöntemi:
Bu yöntemde, kamuya ait mal ve hizmet ihale ile mülkiyet devri yapılmaksızın özel
kesime devredilmektedir. En çok uygulanan özelleştirme yöntemi olarak bilinmektedir. Çöp
toplama gibi belediye hizmetlerinin bazıları özel kesime ihale yöntemi ile yaptırılmaktadır. Bu
yöntemle birlikte hizmetlerin daha rasyonel ve verimli hale getirileceği savunulmaktadır. Buradaki
temel amaç mal ve hizmetin özel sektör tarafından üretilerek maliyetlerin dürülme çabasıdır.
41 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)42 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
35
2.3.2.2 İmtiyaz Yöntemi:
Doğal tekel söz konusu olduğunda bu yöntem uygulanmaktadır. Bu yöntemde belirli bir
coğrafi alanda bir malın ve hizmetin tamamının veya bir kısmının üretimi özel bir firmaya
verilmektedir43. Yapılan pazarlık sonucu, sözleşmedeki mal ve hizmeti kaliteli olarak en düşük
fiyatla piyasaya sunmayı kabul eden şirkete imtiyaz verilmektedir. Özellikle elektrik, su,
demiryolları gibi faaliyetlerde bu yöntem uygulanmaktadır. Devlet özel sektöre ya fiyat ve kalite
konusunda tam bir bağımsızlık sağlamakta burada düzenleyici rol oynamaktadır. Bu yöntem iyi bir
şekilde uygulandığında maliyetleri düşürerek avantaj sağlayabilmektedir.
2.3.2.3 Yasal Düzenleme Yöntemi:
Devlet ekonomik sektörler üzerindeki kısıtlamalarını bu yöntemle kaldırmaktadır. Bu
sayede fiyat ve ücret denetimlerine son vermekte, kamu tekelciliğini kırmaktadır. Burada amaç,
ekonomide rekabetin ve verimliliği arttırılmasıdır. Bu yöntemde hem devlet tarafından uygulanan
kısıtlamalar kaldırılmakta, hem de devlet desteklerine son verilmektedir. Türkiye’ de çay, tütün ve
elektrik üretiminde tekellerin kaldırılması bu yönteme birer örnek olarak verilebilir. Ayrıca bu
yöntemde yasal-kurumsal serbestleştirme politikası ile özel girişimlerin piyasada faaliyette
bulunmaları teşvik edilmektedir. Bu sayede bu yöntem bir özelleştirme yöntemi olarak kabul
edilmektedir.
2.3.2.4 Kamu Özel Sektör Ortaklığı Yöntemi:
Bu yöntem kamu ile özel sektörün belli paylarla ortak olduğu anonim şirketlerin özellikle
büyük ve riskli yatırımlara girmesi yöntemidir44. Eğer kamu sektörünün ortaklık hissesi özel
sektörünkinden düşük ise, bu yöntem bir özelleştirme uygulaması olarak örülebilmektedir. Bu
yöntemde yönetimin başarılı olması açısından devletin fazla etkide bulunmaması gerekmektedir.
buna karşın devlet finansman politikasında denetimi de gözden çıkarmalıdır.
43 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)44 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
36
2.3.2.5 Finansal Kiralama Yöntemi:
Bu yöntem kamu iktisadi teşebbüslerinin mali yapılarını iyileştirmek ve böylece onları
özelleştirmeye hazır hale getirmek için uygulanmaktadır. KİT’ leri belli süreler içersinde kiracı ya
da işletmeci şirket mal ve hizmet üretimi için kullanmaktadır. Bu yöntem sayesinde KİT’ lerin
mali yapıları güçlendirilmektedir. Türkiye’ de Finansal Kiralama Kanunu’ na göre kiralamaya
konu olacak şirketlerin anonim şirketler şeklinde kurulmaları ve hisse senetlerinin tamamının nama
yazılı olması zorunludur45. Bunun yanında bu kanuna göre KİT’ ler yurt içi ve dışında gerçek ve
tüzel kişilere en az dört yıl süreyle kiralanabilmektedir.
2.3.2.6 Yönetim Devri Yöntemi:
Bu yöntemde, özelleştirilemeyecek KİT’ lerin yönetimleri bu işi yapabilecek ve tecrübeli
olan bir özel sektör işletmesine devredilmektedir. Bu yöntem başarılı olabilmesi için yönetimi
devredilecek KİT’ lerin iyi seçilmesi gerekmektedir. imzalanan sözleşmeye bağlı olarak süre
sonunda KİT’ lerin işletilmesi şirket tarafından satın alınabilmektedir. Mülkiye transferi söz
konusu ise, yönetime ödenecek ücret, kar payı ve payların devir koşulları ve devir takvimi gibi
bilgiler de sözleşmede belirtilmelidir. Bu yöntemle özel sermaye en az düzeyde kullanılarak
sözleşme sonunda elde edilecek ek fonlarla mülkiyet sağlanmaktadır46.
2.3.2.7 Fiyatlama Yöntemi:
Bu yöntemin dayanağı kaynak dağılımını belirleyen kritik etmenin fiyatlar ve nisbi
fiyatlar olduğu varsayımıdır. Bu yöntemde daha önce bedava olarak sunulan mal ve hizmetler bir
bedel karşılığında tüketicilere sunulmaktadır.47 Ayrıca bu yöntemde vergi yerine harç uygulaması
yapılmaktadır. Amaçlanan ise, harçların alındığı alanları genişletmek ya da mal ve hizmet üzerine
fiyat koymak veya konulan fiyatları yükseltmek yoluyla hizmetlerin sübvansiyon ile arz edilmesini
45 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)46 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)47 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
37
önlemek ve sübvansiyonları kaldırmaktır. Mal ve hizmetlerin fiyatlandırılması sektörünkiyle ya
aynı ya da benzer şekilde yapılmaktadır. Yüksek öğretim harcı ya da paralı otoyol uygulaması bu
yönteme örnek olarak verilebilmektedir.
2.3.2.8 Özel Kesimin Teşvik Edilmesi:
Devlet kendi ürettiği mal hizmetlerin bazılarının üretimlerini kıstığında ortaya çıkan
eksikliği özel sektörün doldurması beklenmektedir. Bu sayede devlet, özel kesimi bu mal ve
hizmetlerin üretilmesi için teşvik etmektedir. devlet, yatırım indirimi, vergi istisnası / muafiyeti,
hızlandırılmış amortisman gibi verdi politikaları yoluyla ve bazı harcamalara girmemeyi içeren
harcama politikalarıyla özel kesim harcamalarını artırıcı etkiler yaratmaktadır48. Burada belirli mal
ve hizmetler özel kesim tarafından üretilmesi sağlanmaktadır.
2.3.2.9 Vesika / Kupon Yoluyla Satış Yöntemi:
Devlet, bazı kamu hizmetlerini kendisi sunmak yerine, bu hizmeti isteyen vatandaşlarına,
hizmetin bedelini içeren vesikalar sunarak, bu hizmeti özel kesimden sağlamaktadır. Kuponu
ekinde bulunduranlar hizmeti özel kesimden sağlayacaklarından bu uygulama da bir özelleştirme
yöntemi sayılmaktadır49. Vatandaşların belli bir mal ve hizmeti ne zaman, nereden ve kimden
alacağı konusunda seçme hakkı bulunmaktadır. Bu yöntem mal ve hizmetlerin daha iyi gözlenerek
kalite denetimine imkan sağlamaktadır. Buna karşın bu yöntem çok fazla kullanılmamaktadır.
2.4 Türkiye’ de Özelleştirme Politikasının Gelişimi:
Kuruluşlarından itibaren KİT’ lere, ülkedeki sermaye birikimini hızlandırma, istihdam
yaratmak, teknoloji üretmek, büyük yatırım ve organizasyon gerektiren modern teknolojileri
uygulamak, sanayinin yurt düzeyinde daha sağlıklı bir biçimde yayılarak bölgeler arası gelişmişlik
farklarını azaltmak, temel mal ve hizmetleri üretmek, üretim ve dış satım hedeflerini
48 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)49 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
38
gerçekleştirmek, iç pazarda düzenleyici rol oynayarak üretici ve tüketiciyi korumak,
sanayileşmemizdeki çarpıklıkları gidermek gibi çok önemli temel işlevler verilmiştir.50
Türkiye’ de KİT’ lerin özelleştirilmesi ile ilgili ilk uygulama hisse senedi ve gelir
ortaklığı senedi yoluyla başlamıştır. Boğaz Köprüsü için gelir ortaklığı senedi çıkarılması bu
uygulamanın ilk örneklerinden biri olarak verilmektedir.
1950’ den sonra Türkiye de KİT’ lerin özelleştirme konusunu gündeme getiren Demokrat
Parti olmuştur. Fakat o dönemlerde var olan ekonomik şartlardan dolayı KİT’ lerin sayısı gün
geçtikçe artmış ve özelleştirilmeleri gündemde yer almamıştır.
Türkiye’ de özelleştirme meselesi 1980’ lerden sonra ciddi olarak gündeme gelmiştir.
Bunun sebepleri dünya ülkelerinkinden farklı değildir. 1980 sonrası Türkiye’ de serbest piyasa
modelinin benimsenmesi, kamu kesimi finansman açıklarının büyümesi, enflasyonun sürekli hale
gelmesi gibi iç nedenlerin yanında, dış ülkelerde gerçekleşen değişmeler de Türkiye’ yi
özelleştirme konusunda cesaretlendirmiştir. Dünya’ da 1980’ li yılların başlarından itibaren
özelleştirme faaliyetlerinin hız kazanması, ABD’ de Reagan ve İngiltere’ de Thatcher’ in
uygulamaları Türkiye’ yi yönlendirmiştir51. IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların kredi
taleplerine özelleştirme şartı koymaları özelleştirmenin uygulanmasında etkili olan bir başka
unsurdur.
2.5 Özelleştirmeye Yönelik Hazırlık Çalışmaları:
1980 sonrası dönemde özelleştirme için hem yasal olarak alt yapı oluşturulup, hem de
uygulamalara yönelik uluslararası düzeyde hazırlık çalışmaları yapılmıştır. Bu amaçla Devlet
Planlama Teşkilatı (DPT) 1985 yılında uluslararası mali piyasalara açılarak eşitli firmalarla yaptığı
görüşmeler sonucunda 11 Aralık 1985 tarihinde Morgan Guaranty Trust Company of New York
firması ile anlaşma imzalamıştır52.
50 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)51 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)52 Aktan, C. (1987). KİT’ lerin Özelleştirilmesinde Öncelik Sorunu. Maliye Yazıları Dergisi, (6), 47.
39
Türkiye’ de Morgan Guaranty Bank öncülüğünde başlatılan özelleştirme Master Plan
hazırlık çalışmaları, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Sınai Yatırım ve Kredi Bankası, Yatırım
Finansman A.Ş., Price Waterhouse/ Muhaş A.Ş. ile birlikte yürütülmüştür. Söz konusu kuruluşlar
DPT’ nin isteği üzerine iki ara ve bir ana rapor hazırlayıp hükümete sunmuştur. Bu Master Plan’
da özelleştirme programının hedefleri, özelleştirme genel ve özel faaliyet planları ve mevcut KİT’
lerin rehabilitasyonu ile yeniden yapılaştırılması için çeşitli öneriler yer almıştır53.
Morgan Guaranty firması, ülkemizdeki 32 KİT’ i ekonomik değerlilik/yaşayabilirlik ve
yatırım ihtiyaçları kriterlerine göre analiz ederek öncelikle özelleştirmede öncelik sırasını
belirlemiştir. Bu sayede üç öncelik grubu ortaya çıkmıştır. Bu gruplar54:
i. Birinci Öncelikli KİT’ ler:
a) Tamamen Satılabilecek Olanlar: Bu kategoride yer alanlar kısa zamanda özel kesime
devredilmesi gereken KİT’ lerdir. Bunlar; T.C. Turizm Bankası A.Ş. (TURBAN), Türk Hava
Yolları A.O. (THY), Uçak Servisi A.Ş. (USAŞ)’ tır.
b) Çoğunluğu Satılabilecek Olanlar: Burada yer alanlar, YEMSAN ve ÇİTOSAN’ dır.
c) Büyük Bir Bölümü Satılabilecek Olanlar: Bazı yönlerden yeniden yapılanmaya tabi
tutulduktan sonra büyük bir kısmı satılacak olanlar TİGEM, TPAO ve ETİBANK’ tır.
ii. İkinci Öncelikli KİT’ ler:
a) Bazı ölümleri satılabilecek, geri kalan bölümleri ise ya rehabilitasyona tabi tutulacak
ya da kapatılacak olanlar Sümerbank ve TSEK’ tir.
b) Yavaş Yavaş Özelleştirilecek Olanlar: PTT ve Tek’ tir.
c) Satılması Olası Olanlar: Et ve Balık Kurumu (EBK), Türkiye Kömür İşletmeleri
(TKİ), Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE), Türkiye Gemi Sanayi A.Ş. ve Orman
53 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)54 Kepenek Y. (1990). Gelişimi, Sorunları ve Özelleştirilmeleriyle Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT). İstanbul: Teknografik Matbaacılık.
40
Ürünleri Sanayi Kurumu (ORÜS) gibi KİT’ lerin Türk Ticaret Kanunu kapsamına alınması ve
muhasebe sistemlerini iyileştirmeleri önerilmektedir.
d) Devlet Desteği ile Satılabilecek Olanlar: Buradaki işletmeler üzerinde devlet
desteğinin sınırlandırılarak, özel kesimin desteğinin de sağlanması istenmektedir. Buradaki
işletmelerin de Türk Ticaret Kanunu kapsamına alınması ve muhasebe sistemlerini iyileştirmeleri
önerilmektedir. Bu KİT’ ler Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.,
Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları (SEKA), Petro-Kimya A.Ş. (PETKİM), Türkiye Demir ve
Çelik İşletmeleri, Ağır Sanayi ve Otomotiv Kurumu (ASOK) ve Türkiye Taş Kömürü Kurumu
(TTK)’ dır.
iii. Üçüncü Öncelikli KİT’ ler:
Kamu Hizmeti Görenler: Devlet Malzeme Ofisi (DMO), Türkiye Denizcilik İşletmeleri
(TDİ), T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları İşletmesi
(DHMİ), Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), T. Zirai Donatım Kurumu (TZDK), T. Uçak Sanayi
A.Ş. bu kurumlar arasındadır.
Bu özelleştirme politikası sayesinde Türk hükümetinin ulaşmayı hedeflediği bazı amaçlar
bulunmaktadır. Bunlardan bazıları:55
Verimlilik ve üretkenliğin artırılması
Mal ve hizmetlerin nitelik ve çeşitlerinin arttırılması
Mülkiyetin tabana yayılması
Piyasa güçlerinin ekonomiyi harekete geçirmelerine imkan veirlmesi
Modern teknoloji ve yönetim tekniklerinin çekilmesi
Devlete gelir sağlanması
Bürokratların bu işletmeleri yönetmek yerine politika ve mevzuat üzerinde
çalışmalarına imkan verilmesi
55 Ceylan, S. (2000). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. İstanbul: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dökümantasyon Merkezi. (Yüksek Lisans Tezi)
41
Morgan Bank’ ın özelleştirme konusundaki Ana Planı hükümet tarafından uygulanmak
istenmiş fakat TELETAŞ ile başlatılan özelleştirme çalışmaları bu planı bozmuştur.
2.6 Türkiye’ de Özelleştirme Uygulamaları:
Özelleştirme çalışmaları, 1984 yılında kamu sektörüne ait tamamlanamamış tesislerin
tamamlanması veya yerine yeni bir tesis kurulması amacı ile özel sektöre devri ile başlamıştır.
Günümüze kadar geçen sürede, kapsama alınan kuruluşların yarısından fazlası tamamen
özelleştirilmiştir. Bunlardan bazıları, SEK ve YEM Sanayi, ÇİTOSAN, TESTAŞ ve ORÜS’ e
bağlı tüm üretim birimleridir. Dolayısıyla devlet bu alanlardan tamamen çekilmiştir.
YEM Sanayi A.Ş. ve SEK Süt Ürünleri A.Ş.’nin Kasım 1997’ de, ÇİTOSAN ve
TESTAŞ’ ın ise Temmuz 1999’ da tüzel kişilikleri Ticaret Sicili’ nden silinmiş, söz konusu
şirketler EBK Et ve Balık Ürünleri A.Ş. bünyesinde birleştirilerek tasfiye edilmiştir56. Ayrıca 7
giyim tesisi ve 34 gayrimenkulu özelleştirilen KÖYTEKS Yatırım Holding A.Ş. de, Aralık 1998
tarihinde Sümer Holding A.Ş. bünyesinde birleştirilerek tasfiye edilmiştir. Ayrıca ORÜS Orman
Ürünleri A.Ş.’ nin bünyesinde bulunan 21 işletmesi de özelleştirilmiş, kalan 2 işletme SEKA’ ya
devredilerek, kuruluş Mart 2000 tarihinde tasfiye edilmiştir.
1985 yılından itibaren 240 kuruluştaki kamu hisseleri, 22 yarım kalmış tesis, 5 taşınmaz,
4 elektrik santrali, 6 otoyol, 2 boğaz köprüsü, 48 tesis ve 1 hizmet birimi özelleştirme kapsamına
alınmıştır. 22 kuruluştaki kamu payı ile 4 elektrik santrali ve 4 taşınmaz daha sonra özelleştirme
işlemine tabi tutulmaksızın kapsamdan çıkarılmıştır.57 1989’ da Gübre Fabrikaları A.Ş.; 1998’ de
AKTAŞ, NURTEK, TGT ve SOYTEK Elekt. Sant. Tes. İşl. ve Tic. A.Ş., ETİTAŞ Elekt. Teç.
İmal. Tesisat A.Ş., MİTAŞ Madeni İnş. İşleri A.Ş. ile Kayseri ve Civarı Elekt. T.A.Ş; 2001’ de Eti
Holding A.Ş. kapsamdan çıkarılan kurumlardan birkaçıdır.
1986 yılından itibaren hız kazanan ve tamamı kamuya ait veya kamu iştiraki olan
kuruluşların kamu paylarının özelleştirilmesi ile ilgili çalışmalar sonucunda, bugüne kadar
56 T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı. (2003). Türkiye’ de Özelleştirme. Ankara.57 T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı. (2003). Türkiye’ de Özelleştirme. Ankara.
42
kapsama alınan 170 kuruluşun 159’ unda hiç kamu payı kalmamıştır. Geriye kalan diğer 11
kuruluşta ise kısmen özelleştirme işlemi gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında bu kuruluşlarda kamu
payı halen bulunmaktadır.
31 Ocak 2002 tarihinde İSDEMİR, imzalanan devir sözleşmesi çerçevesinde tüm
varlıkları ile birlikte ERDEMİR’ e devredilmiş ve tüzel kişiliği sona ermiştir. Bunun yanında
ÇELBOR A.Ş.’ nin %100 oranındaki hisseleri de 31 Mayıs 2002’ de ERDEMİR’ e devredilmiştir.
T. Gemi Sanayi A.Ş. ise T. Denizcilik İşletmeleri A.Ş. bünyesinde birleştirilerek Mayıs 2002’ de
tüzel kişiliği sona ermiştir. İGSAŞ İstanbul Gübre San. A.Ş. ise 15 Nisan 2002’ de TÜGSAŞ
Türkiye Gübre San. A.Ş. bünyesinde birleştirilmiş ve TÜGSAŞ’ ın bağlı ortaklığı haline
getirilmiştir. DİTAŞ Deniz İşletmeciliği A.Ş.’de bulunan %50.98 oranındaki hisselerin tamamı 21
Kasım 2002 tarihinde TÜPRAŞ’ a devredilmiştir. Turban Turizm A.Ş., T. Zirai Donatım A.Ş. ve
TÜMOSAN Türk Motor Sanayi A.Ş. 7 Şubat 2003 tarihinde SÜMER HOLDİNG A.Ş. bünyesinde
birleştirilerek tüzel kişilikleri sona ermiştir.58
KARDEMİR özelleştirmesiyle ilk defa yöre halkı, sanayici ve çalışanlara bedelsiz devir
suretiyle gider tasarrufuna yönelik bir uygulama yapılmıştır. NETAŞ ve TOFAŞ’ da bulunan kamu
hisseleri ilk defa uluslararası piyasalarda halka arz edilmiş, böylece İMKB’nin yabancı borsalarla
entegrasyonunun sağlanmasında bir adım atılmıştır. 1990’lı yılların başında bir çok şirketteki
kamu hisseleri kısıtlı da olsa halka arz edilmiş, hisse senedinin kurumsallaşması ve sermayenin
tabana yayılmasında bir başlangıç yapılmış, 1998’ de de T. İŞ BANKASI’ ndaki kamu hisseleri ile
2000’ de TÜPRAŞ hisselerinin büyük bölümünün özelleştirilmesiyle yurtiçi ve yurtdışı
piyasalarda bugüne kadar yapılan en büyük halka arz gerçekleştirilmiştir. SÜMERBANK,
DENİZBANK, ETİBANK ve ANADOLUBANK’ ın özelleştirilmesi ile de kamu bankalarının özel
sektöre devredilmelerine ilişkin ilk adımlar atılmıştır. DENİZ NAKLİYATI T.A.Ş.’ nin
özelleştirilmesi, TDİ’ nin İzmir Körfez Hattı ile Şehir içi Yolcu ve Araç Taşımacılığı’ nın da devri
sonucunda devlet, deniz taşımacılığından da çekilmeye başlamıştır. Yine 2000 yılı içerisinde
58 T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı. (2003). Türkiye’ de Özelleştirme. Ankara.
43
POAŞ’ ın % 51 oranındaki hissesinin blok satış yöntemiyle özelleştirilmesi sonucunda bugüne
kadar yapılan en büyük özelleştirme uygulaması gerçekleştirilmiş, 2002 yılında ise kalan kamu
hisselerinin İMKB’de satışı sonucunda POAŞ’ da bulunan kamu hisselerinin tamamı
özelleştirilmiştir. Ayrıca bu süreç içerisinde devletin, turizm, tekstil ve hayvancılık sektörlerindeki
işletmelerinin yaklaşık % 90’ı da özelleştirilmiştir.59
Günümüzde ihale prosedürü devam eden kuruluşlar ise; Eti Krom A.Ş., Eti Gümüş A.Ş., T.
Denizcilik İşletmeleri A.Ş. (TDİ), Et ve Balık Ürünleri A.Ş (EBÜAŞ), Samsun Gübre San. A.Ş.,
Divriği Hekimhan Madenleri San. ve Tic. A.Ş. (DİV-HAN), Eti Bakır A.Ş.-KBİ (Samsun
İşletmesi), T. Selüloz ve Kağıt Fabrikaları A.Ş. (SEKA), Eskişehir Şehir içi Doğalgaz Dağıtım Tic.
A.Ş. (ESGAZ), Bursa Şehir içi Doğalgaz Dağıtım Tic. A.Ş. (BURSAGAZ), İstanbul Gübre Sanayi
A.Ş. (İGSAŞ), Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. (TÜPRAŞ), Sümer Holding A.Ş.’ dir.
2.7 Özelleştirme Gelir ve Giderleri:
Devlet 1985 yılından bugüne kadar geçen sürede özelleştirme uygulamalarından toplam 4
katrilyon TL gelir elde etmiştir. Bir bölümü vadeli ve döviz cinsinden gerçekleştirilen bu hisse
senedi ve varlık satış işlemlerinden, 31 Aralık 2002 itibariyle 2.5 katrilyon TL net giriş
sağlanmıştır. Yıl bazında uygulama tutarı ile net giriş tutarı arasındaki fark, vadeli işlemlere ilişkin
taksit ödemelerinden kaynaklanmaktadır60. Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlardan elde edilen
525 trilyon TL’lik temettü geliri ve 1.9 katrilyon TL’ lik diğer kaynaklarla birlikte 1985 yılından
2002 yılının sonuna kadar geçen sürede toplam kaynakları 5 katrilyon TL düzeyine ulaşmaktadır.
Özelleştirme uygulamalarına ilişkin kullanımların % 97’lik bir bölümü, Hazine’ye aktarma,
özelleştirme bonolarına ilişkin borç ile kapsamdaki kuruluşlara sermaye iştiraki, kredi borçları ve
personel ödemeleri olarak aktarılan tutarlardır61.
59 T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı. (2003). Türkiye’ de Özelleştirme. Ankara.60 T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı. (2003). Türkiye’ de Özelleştirme. Ankara.61 T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı. (2003). Türkiye’ de Özelleştirme. Ankara.
44
Özelleştirme uygulamaları sonucunda elde edilen kaynakların kullanımı 4 ana başlık
altında toplanmaktadır. Bunlar sırayla62:
i. Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlara yapılan ödemeler ilk kalemi oluşturmaktadır.
Bu ödemeler toplam kaynakların %48’ ini kapsamakta, kuruluşlara yapılan sermaye iştirakleri
(%33,3), kredi biçiminde verilen borçlar (%10,2), sosyal yardım zammı ödemleri (%0,5), iş kaybı
tazminatları (%0,4), özelleştirme sonrası tazminat ödemeleri (%0,7), erken emeklilik primi
ödemeleri (%0,1) ve özelleştirme gelirinden ilgili kuruluşlara ödemeler (%2,9) şeklinde alt
başlıklara ayrılmaktadır.
ii. Hazineye ve Hazine bünyesinde bulunan Kamu Ortaklığı Fonu’ na yapılan aktarmalar
ikinci kalemi oluşturmaktadır. Bunlar, toplam kullanımların % 31’ ini kapsamaktadır. Fonun
kullanım alanı ise baraj, otoyol ve içme suları gibi altyapı tesislerinin finansmanlarıyla
sınırlandırılmaktadır.
iii. Özelleştirme uygulamaları için çıkarılan bono ve tahvil ödemeleri gibi tutarlar üçüncü
kalemi oluşturmaktadır. Bu kalem özelleştirme bono/tahvil anapara (%10,1) ve faiz ödemesi
(%5,8) ve faiz, kur farkı, komisyon ve vergi ödemeleri gibi diğer borçları (%1,6) kapsamakta ve
toplam kullanımların %17’ sini oluşturmaktadır.
iv. Son kalem ise diğer giderler adı altında toplanmaktadır. Bu kalem sırayla, denetim
danışmanlık (%0,5), ihale ilanları giderleri (%0,4), reklam ve tanıtım giderleri (%0,1), IMKB’ de
hisse alım giderleri (%1,2), idari bütçeye aktarılan tutarlar (%0,5) ve diğer giderler (%0,6) olmak
üzere alt kalemlere ayrılmaktadır ve toplamda harcamaların (%3,3)’ ünü oluşturmaktadır.
3. BÖLÜM: KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİNDE VE ÖZELLEŞTİRMEDE
KARŞILAŞILAN BAŞLICA SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
3.1 Kamu İktisadi Teşebbüslerinde Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri:
62 T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı. (2003). Türkiye’ de Özelleştirme. Ankara.
45
Türkiye’ de KİT’ ler ekonomiye büyük katkılar sağlamakta, istihdam, ihracat, sabit
sermaye yaptırımları ve alt sektör üretimlerinde oldukça önemli paylara sahip olmaktadır63. Bu
önemli katkılarına rağmen, çoğu ülkede olduğu gibi ülkemizde de kuruldukları günden itibaren
çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Zaman zaman yapılan hukuki düzenlemelere, kalkınma
planları ve yıllık programlarla getirilen birçok tedbire rağmen, sorunların azaldığını veya tamamen
ortadan kalktığını söyleyebilmek imkansızdır64. Siyasal iktidarların uyguladıkları ekonomik
politika ve inandıkları ekonomik felsefe bu sorunların artmasında veya azalmasında oldukça etkili
olmuştur.
1980’ den sonra yeni bir ekonomik politika benimsenerek, ithal ikameye dayalı
sanayileşme politikası kaldırılmış, yerine ihracata dayalı bir sanayileşme ve kalkınma politikası
benimsenmiştir. Bu sayede, ekonomide geniş ölçüde bir dışa açılma olmuştur. Bu amaçla, ithalat
ve ihracat rejimleri büyük serbestlik kazanmış, faizler serbest kalmış, serbest kur politikası
uygulanmaya başlanmış ve koruma politikaları önemli ölçüde terkedilmiştir. Diğer bir yandan,
çoğu kamu iktisadi teşebbüsünün mali bünyesi, istihdam yapısı, teknolojisi, üretim hacmi,
maliyetlerin oluşumu ve teşkilatlanma biçimi bu yeni ekonomik politikalara ayak
uyduramadığından dolayı, özellikle üretim ve pazarlama fonksiyonlarında önemli darboğazlar
ortaya çıkmıştır.
Ortaya çıkan sorunların bir kısmı hukuki düzenlemelerin yetersiz kalışından
kaynaklandığı gibi, önemli bir kısmı da uygulamalar sonucu ortaya çıkmakta, çoğu zaman sorunun
çözümü yeni bir hukuki düzenlemeyi veya idari tasarrufu gerekli kılmaktadır65. Bu sorunlar;
organizasyon ve yönetimleri, mali yapıları, istihdam, yatırımlar ve işletme gibi başlıklar altında
sıralanabilir.
3.1.1 Organizasyonları ve Yönetimleri ile İlgili Sorunlar:
63 Karluk R. (1994). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme. İstanbul: Erter Matbaacılık.64 Atasoy, V. (1993). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu. Ankara: Nurol Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.65 Atasoy, V. (1993). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu. Ankara: Nurol Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.
46
Örgüt yapılarıyla KİT’ ler her türlü politik ve bürokratik baskıya açık durumdadır.
Genelde hükümetler, bu örgütlere ekonomik politikanın uygulanması ile ilgili olmayan, bu
kuruluşların yönetim özerkliğini oldukça zedeleyen, kısa vadeli, dar görüşlü, politik amaçlı
baskılar yapmaktadır.
Bunun yanında, örgüt yapılarının oldukça bürokratik tabana oturtuluşu, yöneticilerinin
sık değişmesi, çok çeşitli vesayete ve denetime tabi tutulmaları, bu kuruluşların üzerindeki
bürokratik baskıyı daha da artırmaktadır.
Yönetime atananların yetersiz kalması, çoğunlukla görevlere atanacak olanlarda ise
aranması gereken uzmanlık şartına pek dikkat edilmemesi nedeniyle bu kuruluşlar kötü
yönetilmektedir. Yöneticilerin sık değişmesi, uzun vadeli hedef ve politikaların tespitinde ve
uygulamasında zorluk çıkarmasının yanında, rutin işlerin yürütülmesini de olumsuz yönde
etkilemektedir.
Son olarak, bu kuruluşların teşkilatlandırılmasında modern teşkilatlanma biçiminden
yararlanılmaması da sorun yaratmaktadır. Teşkilat şemalarındaki birimlerin tespitinde bilimsel
araştırmalardan çok üst yöneticilerin kişisel düşüncelerine önem verilmekte, aynı zamanda
personel rejimiyle ve diğer genel düzenlemelerle ilgili olarak uygulanması gereken zorunluluklar
da tespitte etkili olmaktadır.
3.1.2 İstihdam Politikaları ile İlgili Sorunlar:
Bu kuruluşlarda uygulanan uzun dönemli istihdam politikaları sonucunda, aşırı bir işgücü
istihdamı ve işgücü dağılımında dengesizlik oluşmuştur. Bünyelerinde çok fazla eleman
bulunması, bu kuruluşların verimliliğinde ve işletme açıkları üzerinde olumsuz etki yaratmıştır.
47
Personel rejiminin modern yönetim ilkelerine uygun olarak düzenlenememesi sonucunda,
benzer görevlerin farklı istihdam statülerine ve ücret rejimlerine imkan tanıması ile sonuçlanmış,
bu da sorun yaratmıştır.
3.1.3 Mali Yapıları ile İlgili Sorunlar:
Burada yer alan sorunların başında, giderek artan ve kronikleşen öz kaynak yetersizliği
gelmektedir. Bu kuruluşlar sermaye ihtiyaçlarının artmasına karşılık, Hazine tarafından
gerektiğinde yeterli sermaye transferi yapamamaktadır.
Ayrıca sermayelerinin yetersiz kalışı, son yıllarda enflasyonun yüksek seyretmesi, buna
karşılık fiyat politikalarına yapılan müdahaleler sonucu gelir kaybına uğramaları, yatırım
maliyetlerinin her geçen gün yükselmesi, bu kuruluşları büyük bir finansman ihtiyacı içine
düşürmektedir66.
Son olarak, bu kuruluşlar finansman ihtiyacını iç ve dış piyasadan kısa vadeli ve yüksek
maliyetli kredilerle karşılaması ve bundan doğan faiz ve kur farkı yüklerinin dönem sonuçlarına
yansıması nedeniyle birçok KİT zarar etmiştir.
3.1.4 İşletme Faaliyetleri ile İlgili Sorunlar:
Bu kuruluşlar, alım ve stoklar, pazarlama ve üretim gibi faaliyetlerde sorunlar
yaşamaktadır. Fakat üretim sorunu daha ağır basmaktadır.
Üretimle ilgili sorunların başında, tesislerin büyük bir bölümünün yıllar önce
kurulmasından dolayı eski ve yetersiz teknolojiyle donatılmış olmasıdır. Ortaya çıkan bir başka
sorun da verimsiz çalıştıklarının ileri sürülmesidir. Gerçekten aşırı istihdam söz konusu olan ve
kullandıkları teknoloji eski olan kamu iktisadi teşebbüslerinde gerçek bir verim düşüklüğü söz
konusudur67. Zaman zaman bu kuruluşlarda oluşan stok fazlalarına karşılık, bazen mal ve hizmet
üretiminde yetersiz kalmaları da bir sorun yaratmaktadır.
66 Atasoy, V. (1993). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu. Ankara: Nurol Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.67 Atasoy, V. (1993). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu. Ankara: Nurol Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.
48
3.1.5 Yatırımlar ile İlgili Sorunlar:
Bu kuruluşlara, yatırım yürütme ve gerçekleştirme güçleri yeterince geliştirilmeden yıllık
programlarla imkanlarının çok üzerinde görevler verilmiş olması, bu kuruluşların yatırımları
gerçekleştirmede güçlüklerle karşılaşmalarına yol açmaktadır. Yatırımların zamanında
gerçekleştirilememesi sadece bu kuruluşların faaliyet sonuçlarını olumsuz etkilemekle
kalmamakta, Türk ekonomisinin önemli sorunları arasında yer almaktadır.68
Türkiye’ de KİT’ lerin sorunları, yukarıda ana başlıklar altında özetlenmiştir. KİT’ leri ve
KİT sistemini eleştirirken, onların bugünkü ekonomik gelişme seviyesine ulaşılmasında oynadığı
rol ise unutulmamalıdır. Çünkü KİT’ ler 1930’ lu yıllardan bu yana Türkiye’ nin ekonomik
kalkınmasında, topluma belirli kalite ve fiyatta mal ve hizmet sunulmasında, bilgi, beceri ve
sermaye birikiminde ve ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanların yetiştirilmesinde
kendilerine düşen görevleri yerine getirmiştir69. Buna karşın yukarıda değinildiği gibi, birçok
sorunla da karşı karşıya kalmaktadır. Bu sorunlar için sunulan çözüm önerilerinden birkaçı şu
şekilde sıralanabilir70:
KİT’ lerin tamamına uygulanmak üzere karlılık ve verimlilik hedeflerine uygun,
liyakat ve eğitime önem veren bir personel rejimi düzenlenmelidir.
KİT’ lerin organizasyon yapılarında sık sık değişiklik yapılmamalı ve bu konuda
gerekli tedbirler hızla alınmalıdır.
Bilimsel kadrolar kullanılarak norm kadrolar belirlenmeli, gerçek personel ihtiyacı
tespit edilerek personelin ihtiyaca göre dağılımı sağlanmalıdır.
Toplu iş sözleşmelerinde maktu zamlardan kaçınılmalı, ücret artışları verimlilikle
ilgilendirilerek dengeli bir şekilde yapılmalıdır.
68 Atasoy, V. (1993). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme Sorunu. Ankara: Nurol Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.69 Karluk R. (1994). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme. İstanbul: Erter Matbaacılık.70 Karluk R. (1994). Türkiye’ de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve Özelleştirme. İstanbul: Erter Matbaacılık.
49
Personel alımına ilişkin kısıtlamalar, üretimde çalışan kalifiye personel ihtiyacını
karşılamaya imkan sağlayacak şekilde düzenlenmeli, taşeron personel istihdamından ve daimi
kadrolarda geçici işçi çalıştırılmasından kaçınılmalıdır.
Hizmet içi eğitime önem verilerek personelin verimliliğini artırıcı tedbirler
alınmalıdır.
KİT’ ler yeterli öz kaynağı bulmadan yeni yatırımlara gitmemeli, mevcut
yatırımlarını öngörülen süreler içinde bitirerek yatırım maliyetlerindeki artışlar asgari seviyeye
indirilmelidir.
Satış fiyatlarının yurtiçi ve yurtdışı fiyatlarla karşılaştırılabilir seviyeye getirilebilmesi
amacıyla maliyetleri kontrol altına alınacak tedbirlere ağırlık verilmelidir.
Kamu payı %15 oranının altında bulunan şirketlerdeki iştirak paylarının
özelleştirilmesine öncelik verilmelidir.
Yerinden yönetimde yetki devrine önem verilmelidir.
3.2 Özelleştirmede Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri:
Ülkemizde özelleştirme çalışmaları büyük umutlarla başlatılmıştır. Fakat, zaman
içerisinde elde edilen sonuçlar hedeflenen amaçlara ulaşamayacak kadar yetersiz kalmıştır. Bu
sayede KİT sisteminin genel ekonomi içersindeki payında önemli bir değişiklik olmadığı gibi,
KİT’ lerin bütçe ve genel ekonomiye yükü devam etmiştir71. Sonuçların hedeflenen düzeyin çok
altında kalması, belli başlı sorunlardan kaynaklanmaktadır. Bu sorunlar, özelleştirmenin yapısal
sorunları, süreç ve uygulamalarında karşılaşılan sorunlar ve hukuki sorunlar olarak üçe
ayrılmaktadır.
3.2.1 Özelleştirmenin Yapısal Sorunları:
Bu sorunlardan bazıları şu şekilde sıralanmaktadır:
3.2.1.1 Siyasal İstikrarsızlık ve Belirsizlik:
71 Kilci, M. (1994). KİT’ lerin Özelleştirilmesi ve Türkiye Uygulaması. Ankara: DPT Yayınları. (Uzmanlık Tezi)
50
1991 yılından bu yana Türkiye’ de hiçbir parti tek başına iktidara gelememiş ve çok sık
değişen koalisyon hükümetleri kurulmuştur. Bunun sonucunda hiçbir parti kendi programını ortaya
koyamamıştır. Bu nedenle özelleştirme gibi siyasal istikrarsızlıktan en çok etkilenen bir konuda iç
ve dış yatırımcılar rahat karar verememektedir.
3.2.1.2 Sermaye Piyasasının Gelişmemiş Olması:
Türkiye’ de sermaye piyasasının mevcut yapısı, tasarruf kapasitesinin düşük olması,
mevcut tasarrufların çoğunun devlet borçlanması nedeniyle kamuya gitmesi yüzünden kapsamlı bir
özelleştirmeyi kaldıracak güçte değildir72. Türkiye’ de mevcut enflasyon ve faiz oranları ve hızla
artan döviz kurları nedeniyle menkul kıymetlere olan talep azdır. Bu da sermaye piyasasının
gelişmesini engellemektedir. Özelleştirmenin başarıyla gerçekleştirilebilmesi için gerekli
önkoşullardan birinin sermaye piyasasının gelişmiş düzeyde olması olduğundan, özelleştirmenin
tam olarak, istenilen düzeyde uygulanması pek mümkün olmamaktadır.
3.2.1.3 Genel Ekonomik Durum:
Özelleştirmenin uygulanabilmesi için istikrarlı ve güçlü bir ekonomik yapının varlığı
benimsenmelidir. Buna karşın Türkiye’ de böyle bir yapıdan söz etmek pek mümkün
olmamaktadır. Türkiye’ de enflasyon ve işsizlik oranı yüksektir, ekonomik belirsizlik kronik hale
gelmiştir ve dış ödemeler bilançosu sürekli açık vermektedir. Ayrıca iç ve dış borç durumu kamu
finansman dengesini olumsuz etkilemektedir. Bu sorunlara çözüm bulmak açısından istikrarlı
politikalar uygulanamamaktadır. Tüm bunlara bakıldığında KİT’ lerin alınıp işletilmesi özel kesim
için cazip hale gelmemektedir. Talip olmaları için bu kuruluşların cazip fiyatlarla öne sürülmeleri
gerekmektedir. Bu ise, bu kuruluşların gerçek fiyatının altında bir fiyata satılması anlamına
gelmektedir.
3.2.1.4 Tekelci Ekonomik Yapı:
72 Barlas, E. (2002). Türkiye’ de Kamu Malvarlığı: Özeleştirme Politikaları ve Sorunları. Bursa: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dokümantasyon Merkezi. (Doktora Tezi)
51
Türkiye’ de KİT’ ler bazı sektörlerde hukuki tekel, bazı sektörlerde ise doğal tekel
konumundadır. Bu kurumların özelleştirilmesi ile birlikte özel tekelin ortaya çıkması muhtemeldir.
Kontrolsüz bir özel tekel, kamu tekeline göre gerek tüketiciler, gerekse genel ekonomi açısından
çok daha zararlı sonuçlar doğurmaktadır. Günümüzde birçok alanda hala özelleştirme çalışmaları
devam etmektedir. Dikkat edilmesi gereken nokta ise, tekel konumundaki kuruluşun
özelleştirilmesi için önce parçalara bölünüp işletilmesi, rakip firmaların piyasaya girmesinin
sağlanması ve sübvansiyonlardan vazgeçilerek bu kurumların piyasaya uyumu sağlanmalıdır.
3.2.2 Özelleştirme Süreç ve Uygulamalarında Karşılaşılan Sorunlar:
Özelleştirme uygulamalarında birçok ülkede çeşitli sorunlar ortaya çıktığı bilinmektedir.
Özelleştirmenin ne zaman yapılacağı, hangi kamu girişimlerinden başlanacağı, hisse senetlerinin
nasıl değerlendirileceği, özelleştirilecek işletmelerdeki çalışanların durumlarının ne olacağı,
özelleştirilen KİT’ lerle devlet ilişkilerinin ne olacağı, özelleştirme amaçlarına uygun bir şekilde
kapsamlı bir özelleştirme uygulanması sorunları önem arz etmektedir.73
3.2.3 Özelleştirmede Karşılaşılan Hukuki Sorunlar:
Türkiye’ de hukuki alt yapısı oluşturulmadan önce uygulanmaya çalışılan özelleştirme
kavramı zaman zaman hukuki sorunlara da yol açmaktadır. Anayasa’ da ve diğer kanunlarda
özelleştirmeye yönelik hükümlerin bulunmaması, başlangıçta özelleştirmeye yönelik özel bir
kanunun yokluğu bu konudaki sorunların odak noktasını oluşturmaktadır74.
Yukarıda değinilen özelleştirme konusunda karşılaşılan güçlüklerin çözümü için
düşünülen bazı öneriler, aşağıda sıralanmaktadır:
Özelleştirmenin gerçekleştirilmesinden sonra bu kuruluşlarda çalışan personelin
haklarının korunması yönünde yasal düzenlemelere gidilmelidir.
KİT’ ler asli fonksiyonları dışındaki faaliyetlerinden hızla arındırılmalıdır.
73 Barlas, E. (2002). Türkiye’ de Kamu Malvarlığı: Özeleştirme Politikaları ve Sorunları. Bursa: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dokümantasyon Merkezi. (Doktora Tezi)74 Barlas, E. (2002). Türkiye’ de Kamu Malvarlığı: Özeleştirme Politikaları ve Sorunları. Bursa: T.C. Yükseköğretim Kurulu Dokümantasyon Merkezi. (Doktora Tezi)
52
Özelleştirme sonucunda işsizlik seviyesindeki artırmayı işsizlik sigortasıyla çözmek
geçici bir tedbirdir. Sorunu kökünden çözmez. Meslek kursları da nispeten genç olanların iş bulma
şansını artırır. Bu sebeple, özelleştirme ile birlikte ekonomide yeniden canlanmanın yaratılması,
bunun için yatırımların ve büyüme hızının artırılması sağlanmalıdır.
Kamu tekellerinin özel sektör tekellerine dönüşmemesi amacıyla alınacak
tedbirlerden birisi, özelleştirilecek kuruluşların önce küçük şirketlere bölünmesi ve özelleştirme
uygulamalarına bu birimlerden başlanmasıdır. Bu kuruluşların doğal tekel haline gelmesine yol
açan mevcut yasaların değiştirilerek güncelleştirilmesi, “altın hisse” olarak nitelendirilen ve kamu
yararını ilgilendiren konularda söz hakkının belli bir süre kamunun karar mekanizmalarında
kalmasını sağlayan yöntemlerin getirilmesi gereklidir.
Her KİT için farklı bir özelleştirme stratejisi belirlenmeli ve uygun yöntemler
seçilmeli ve özelleştirmede her kuruluş tek tek ele alınmalıdır.
Özelleştirmede amaç, çerçeve, kapsam ve model, ayrıntılarıyla belirlenmeli ve
uygulanabilir olmasına dikkat edilmelidir. Sonradan sorun olacak özelleştirme işlemlerinden
kaçınılmalıdır.
Özelleştirme çalışmalarının hangi sektör ve kuruluşları hedef alacağı belirlenmeli ve
çalışma programları buna göre yapılmalıdır.
Özelleştirmeye katkıda bulunabilecek kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon ve
işbirliğinin etkin bir şekilde yürütülmesini sağlayacak önlemler alınmalıdır.
Uygulamalar sırasında veya özelleştirme sonrasında alıcı firmalara belli ilkeler içinde
teşvikler sağlanmalıdır.
Sadece karlı KİT’ ler değil, zararda olanlar da özelleştirilmelidir. Karlı KİT’ lerin
satışı kısa dönemde bütçeye fon sağlamakta fakat, uzun dönemde bütçeye ek yük getirmektedir.
Zarar eden KİT’ lerin çok düşük fiyatta gerektiğinde arsa ve bina fiyatına satılması kamu
53
ekonomisi için kısa dönemde kaybolan bir fırsat ve zarar olmasına rağmen, uzun dönemde
kamunun fonlarına yük olamayacağı için faydalıdır.
SONUÇ
Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren KİT’ ler Türkiye ekonomisinin kalkınmasında ve
sanayileşmesinde en önemli araç haline gelmiştir. Günümüzde KİT’ lerin mevcut durumları
değerlendirilmekte ve genel yargılara ulaşılarak genel çözümler üretilmeye çalışılmaktadır. Fakat
tüm KİT’ ler için genelle yapmak yanlış olacaktır. KİT’ lerin ekonomiye yük getirdikleri, verimsiz
54
çalıştıkları, aşırı işgücüne sahip oldukları gibi yapılan eleştiriler tüm KİT’ ler için geçerli değildir.
Bu nedenle KİT’ ler öncelikle sektörel olarak değerlendirilmeli, daha sonra tek tek ele alınıp
incelenmelidir. Elbette günümüzde ekonomimize katkısı bulunmayan ve yapılan eleştirilerin doğru
kabul edilebileceği KİT’ ler bulunmaktadır. Bu tür KİT’ ler özelleştirilmelidir. Fakat günümüzde
kuruluş gerekçelerini başarıyla yerine getiren, ekonomiye katkıda bulunan ve sosyal faydaları
sağlayan, karlı ve verimli çalışan KİT’ lerin bulunduğu da bir gerçektir.
Başarıyla yapılacak özelleştirme çalışmaları ise hem makro düzeyde kaynak dağılımını
sağlamaya, hem de gelir ve servet dağılımını düzenlemeye yönelik olması gerekmektedir. Bu da,
özelleştirmenin hiçbir şekilde tekelleşmeye meydan vermemesiyle ve hisselerin belli kişilerde
toplanmasının önlenmesiyle mümkündür.
Türkiye’ de kar getirecek KİT’ lerde özelleştirmeye başvurulması dikkati çekmektedir.
Bunun temel nedeni, bu kuruluşların yerli ve yabancı yatırımcılara daha cazip gelmesidir. Fakat
karlı KİT’ leri önce özelleştirmek, kamu maliyesi açısından bir yük oluşturacaktır. Ayrıca kamusal
görevler nedeniyle karsız ya da düşük karla çalışan KİT’ leri bu kuruluşların dengeleme şansı
ortadan kalkmış olacaktır.
Ülkemizde yapılan bazı özelleştirilmeler nedeniyle kuruluşların gerçek fiyatının altında
özel sektöre satıldığı ortaya konmuştur. Bunun önüne geçilebilmesi için fiyatların gerçekçi olarak
belirlenmesi gerekmektedir.
Ülkemizde zamanla bazı KİT’ lerde aşırı istihdam oluştuğu görülmektedir. Özelleştirme
yoluyla bu işgücünün azaltılması, artan işsizlik sorununu gündeme getirmektedir. Ortaya çıkan bu
sorunun çözümüne yönelik çözümler bulunması şarttır. İşten çıkarılanlar için açılan meslek
edindirme kursları, daha çok gençlere yönelik olup onların bilgi ve beceri kazanmalarını
sağlayarak yeni bir işe girmesini hızlandırabilmektedir. Geriye kalan kişiler için de, devlet
55
tarafından küçük faizli krediler sağlanarak, bu kişilerin istekli olanlarının kendilerine küçük
işyerleri açmaları sağlanması başka bir yöntem olarak görülebilir.
Özelleştirme uygulamaları zamana yayılarak hukuka uygun bir şekilde yapılmaktadır.
Çünkü özelleştirme uygulamalarının bazıları hukuka aykırı olduğu ya da hukuku ihlal ettiği
gerekçesiyle sonraları iptal edilebilmektedir. Bu ise o ana kadar yapılan çalışmaları boşa
çıkartmaktadır.
Özelleştirmeye hazırlık işlemleri mümkün olduğunca kısa sürede tamamlanmalı, bu
kuruluş özelleştirme kapsamı altında fazla uzun bırakılmamalıdır. Çünkü bu, çalışanların
motivasyonunu ve verimliliğini azaltmaktadır.
Sonuç olarak, KİT’ ler ve özelleştirme konusu gerek teknik gerekse ideolojik açıdan
oldukça karmaşık bir işlemdir. Ekonomik gerekçelerle yapılmak istenen özelleştirme bir araç
olarak görülmeli, amaç olmaktan çıkarılmalıdır. Bu sayede ekonomiye katkıda bulunan KİT’ lerin
faaliyetlerinin sürdürülmesine olanak sağlanması, devleti zarar ettiren ya da karsız faaliyetlerde
bulunan KİT’ lerin ise özelleştirme çalışmalarına en kısa sürede başlanması, ülkenin yararına
olacaktır.
56