Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

12
Gökhan Kodalak n Moderniteyle birlikte, bir yandan fiziksel çevreye hangi şartlar altında müdahale edileceği, diğer yandansa fiziksel çevrenin hangi kriterler dahilinde müdafaa edileceği üzerine doğan yeni tartışmalar, fiziksel çevrenin tarihi dokusuyla kurulacak yeni ilişki biçimlerini tarifleyen “koruma” mefhumunu ortaya çıkarır. Metnin ilk iki alt başlığında, korumayı hayali bir bütünlüğe sahip olduğu varsayılan nostaljik bir geçmişe geri dönüş olarak tariflemenin, kozmetik kurgular dahilinde sömürmenin ve ideolojik emellerle tahakküm politikalarına alet etmenin çıkmazlarından bahsedilecek. Son iki alt başlıktaysa korumanın küresel ölçekten mahalli ölçeğe dek tüm aktörlerle iletişim kurarak, her an değişen ve dönüşen kentsel düzlemin hayatiyetine entegre olarak ve mümkün olduğunca eşitlikçi ve Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma Gökhan Kodalak Cornell Üniversitesi’nden, ilk ayağını daha önce yayınladığımız eleştirel modernlik okumalarının ikinci metnini sunuyor. yatay bir düzlemde kendini nasıl yenileyebileceğine dair bazı naif önerilerde bulunulacak. Nostaljik Koruma “Tarihi yapılara dokunmaya hakkımız yok. Bizim değiller... Onların üzerinde hala ölülerin hakkı var: başarının övgüsü veya dini bir duygunun dışavurumu veya sabitlemek için uğraştıkları her neyse, üzerinde emek verdikleri şeyi aşındırmaya hakkımız yok.” John Ruskin, Mimarlığın Yedi Lambası, 1849 Nostaljik Koruma, geleneksel evrenin bütünlüklü olduğuna inanılan dünyasına ve fiziksel çevrenin kutsal bir uyumla bezendiği varsayılan kurgusuna duyulan özlemle, bugünün fiziksel çevresinin koruma sorunlarını çözme arayışıdır. Bu anlayış temelde, modernitenin beraberinde getirdiği tüm kulvarlardaki anlık değişimlerin, yıkımların ve yeniden yapımların bir karşılığını, fiziksel çevrede de bizzat deneyimlemeye başlayan öznelerin, bu değişiklikleri olağan saymak yerine baştan kötücül addetmesi, akabindeyse reaksiyoner bir tavır takınıp fiziksel çevreyi zamandan kopararak değişime kapalı bir vakuma nakletme sevdası veya idealize edilmiş hayali bir geçmişin mitolojik örüntüsüne aktarma hülyası etrafında gelişir; Hemen her yer kötüler tarafından bozulmakta, fiziksel çevre tahrip edilmekteyse, her değişimin olumsuz sayıldığı bir kötümserlik ortamının sonucu, kaçınılmaz olarak geçmişin özlenmesi, Nostaljidir. Ancak, öncelikle şunu vurgulamak gerekir: Nostalji nesnesi ARREDAMENTO 98 DÜŞÜNCE 1 1 Müdafi harabe tutkusu, Louvre Grande Galerie’nin hayali harabe görüntüsü, 1796, resim Hubert Robert, Louvre Müzesi. 2 Viollet-le-Duc’ün müdahil restorasyonu öncesi Pierrefonds Şatosu, 1855; Fotoğraf: Archives Photographiques. 3 Viollet-le-Duc’ün müdahil restorasyonu sonrası Pierrefonds Şatosu, 1874; Fotoğraf: Cornell University Library.

description

Gökhan Kodalak's theoretical article on the relationship of architecture and preservation, as part of a series that deals with contemporary architectural problematics • Gökhan Kodalak'ın güncel mimarlık sorunsalları serisi için mimarlık ve koruma ilişkisini ele aldığı kuramsal makale • Gökhan Kodalak, “Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma” (Contemporary Architectural Problematics: Preservation), Arredamento Mimarlık 265 (2013): 98-109 • TR

Transcript of Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

Page 1: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

Gökhan Kodalak n Moderniteyle birlikte,bir yandan fiziksel çevreye hangi şartlaraltında müdahale edileceği, diğer yandansafiziksel çevrenin hangi kriterler dahilindemüdafaa edileceği üzerine doğan yenitartışmalar, fiziksel çevrenin tarihidokusuyla kurulacak yeni ilişki biçimlerinitarifleyen “koruma” mefhumunu ortayaçıkarır. Metnin ilk iki alt başlığında,korumayı hayali bir bütünlüğe sahipolduğu varsayılan nostaljik bir geçmişe geridönüş olarak tariflemenin, kozmetikkurgular dahilinde sömürmenin ve ideolojikemellerle tahakküm politikalarına aletetmenin çıkmazlarından bahsedilecek. Soniki alt başlıktaysa korumanın küreselölçekten mahalli ölçeğe dek tüm aktörlerleiletişim kurarak, her an değişen ve dönüşenkentsel düzlemin hayatiyetine entegreolarak ve mümkün olduğunca eşitlikçi ve

Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma

Gökhan Kodalak Cornell Üniversitesi’nden, ilk ayağını daha önce yayınladığımızeleştirel modernlik okumalarının ikinci metnini sunuyor.

yatay bir düzlemde kendini nasılyenileyebileceğine dair bazı naif önerilerdebulunulacak.

Nostaljik Koruma

“Tarihi yapılara dokunmaya hakkımız yok.Bizim değiller... Onların üzerinde halaölülerin hakkı var: başarının övgüsü veyadini bir duygunun dışavurumu veyasabitlemek için uğraştıkları her neyse,üzerinde emek verdikleri şeyi aşındırmayahakkımız yok.”John Ruskin, Mimarlığın Yedi Lambası,1849

Nostaljik Koruma, geleneksel evreninbütünlüklü olduğuna inanılan dünyasına vefiziksel çevrenin kutsal bir uyumlabezendiği varsayılan kurgusuna duyulanözlemle, bugünün fiziksel çevresininkoruma sorunlarını çözme arayışıdır. Buanlayış temelde, modernitenin beraberindegetirdiği tüm kulvarlardaki anlıkdeğişimlerin, yıkımların ve yenidenyapımların bir karşılığını, fiziksel çevredede bizzat deneyimlemeye başlayanöznelerin, bu değişiklikleri olağan saymakyerine baştan kötücül addetmesi,akabindeyse reaksiyoner bir tavır takınıpfiziksel çevreyi zamandan kopararakdeğişime kapalı bir vakuma nakletmesevdası veya idealize edilmiş hayali birgeçmişin mitolojik örüntüsüne aktarmahülyası etrafında gelişir;

Hemen her yer kötüler tarafındanbozulmakta, fiziksel çevre tahripedilmekteyse, her değişimin olumsuzsayıldığı bir kötümserlik ortamının sonucu,kaçınılmaz olarak geçmişin özlenmesi,Nostaljidir. Ancak, öncelikle şunuvurgulamak gerekir: Nostalji nesnesiA

RR

ED

AM

EN

TO

98

ŞÜ

NC

E

1

1 Müdafi harabe tutkusu, LouvreGrande Galerie’nin hayali harabegörüntüsü, 1796, resim HubertRobert, Louvre Müzesi.

2 Viollet-le-Duc’ün müdahilrestorasyonu öncesi PierrefondsŞatosu, 1855; Fotoğraf: ArchivesPhotographiques.

3 Viollet-le-Duc’ün müdahilrestorasyonu sonrası PierrefondsŞatosu, 1874; Fotoğraf: CornellUniversity Library.

Page 2: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

ŞÜ

NC

E

olmayan, ama öznesi bulunan bir özlemeedimidir… Nostalji söz konusu olduğunda,özlenen bir nesne değil, özleyen biri vardır1.

Bu anlamda Nostaljik Koruma, gelenekseleözlem duyan modern bir kavrayışı betimler.Modern ulus-devlet tarihleri nasılkahramanlık hikayeleri etrafında yenidenicat edilip, ulusların “köken”i tarihinbaşlangıcına dek gevşetiliyorsa2 veyaNostaljik Ekoloji ideolojisi sırtını nasılarkaik Doğa Ana mitine yaslıyorsa3,Nostaljik Koruma anlayışı da, güncelsıkıntılardan kaçış olarak idealize bir tarihiçevre kurgusu üretir; “modern tarihgeçmişin büyüsünü bozar; oysa, nostaljibüyüsü bozulmuş geçmişin dünyasınayeniden gizem ve büyü katma uğraşıdır4.”

Genel geçer kanının aksine, koruma vemodernite bir tür ikili karşıtlık tanımlamaz,aksine koruma disiplininin inşasımoderniteyle birlikte başlar. Bu bağlamdaSistine Şapeli fresklerinin 16. yüzyıldanbaşlayarak geçirdiği sayısız restorasyondüşünüldüğünde5, Rönesans’a dek uzananbir anlatı inşa etmek mümkün gözükse de,modern tanımıyla korumanın kurallar vekaideler bütünü olarak yerleşik biryapılanmaya dönüşmesi, Fransız Devrimive Endüstri Devrimi arasındaki bir zamandiliminde, modern inovasyonların olağanbir parçası olarak gerçekleşir. FransızDevrimi’nin hemen ardından, 1790’dakurulan Anıtlar Komisyonu (Commissiondes Monuments), Napolyon döneminesarkacak ölçekte Fransa’nın anıtsalkataloğunu hazırlamaya girişmiş, EndüstriDevrimi’nin meyvelerinin toplanmayabaşladığı bir dönemde, 1877’de kurulanTarihi Binaları Koruma Cemiyeti (Societyfor the Protection of Ancient Buildings) ise,koruma anlayışıyla birlikte gelişenrestorasyon pratiğinin beraberinde getirdiğimüdahale merkezli yaklaşıma, müdafaamerkezli çözümler getirmeyi denemiştir.Ekonomik gelişimin yavaş olduğu ve yapıinşa etme baskısının görece az olduğu birzaman aralığında, yani geleneksel evrede,tarihi yapılar ağırlıklı olarak işlevleriniyerine getirebildikleri sürece varlıklarınısürdürürler.

Moderniteyse bu barışçıl koşulu krizesokar, yeni yapılara, yeri örgütlenmelere,yeni fonksiyonlara, yeni hijyen, konfor vegüvenlik taleplerine karşı duyulan ihtiyaç,çoğu zaman eski yapıların kısmen veyatemelli yıkımını ima etmeye başlayınca, bukez tarihi yapıların varlıklarınısürdürebilmesi adına yeni bir koruma

politikasının inşaatına ihtiyaç duyulur.Böylece, değişimin her şeyi buharlaştırmayabaşladığı bir ortamda, fiziksel çevredenelerin hangi kriterler dahilindebiriktirileceğini seçmek, moderniteylebirlikte elzem hale gelir.

Koruma ve restorasyon pratiklerinin yakıntarihi, 19. yüzyıldan itibaren iki başatdamar üzerinden anlatılabilir. Bir tarafta,John Ruskin (1819-1900) ve WilliamMorris (1834-1896) gibi önde gelenisimlerin düşünceleri ve prensipleriylemodern koruma hareketine ivmekazandıran Müdafi kanat yer alır; diğertaraftaysa, Eugene Viollet-le-Duc (1814-1879) ve James Wyatt (1746-1813) gibiisimlerin kuramları ve pratikuygulamalarıyla modern restorasyonhareketini öne çıkaran Müdahil kanatkonumlanır. Müdafi kanat, geçmişin veyaşanmışlığın otantikliğini ön planaçıkaran, pitoresk “harabe” estetiğini

vurgulayan ve tamir etmek dışındaki hertürlü yeni müdahaleden sakınan geçmişeyönelik bir saflık arayışına sahipken,Müdahil kanat, daha çok şimdiningeçiciliğine yüzünü dönen, eskiyi yeniyleharmanlayan ve yeri geldiğinde hiçbirzaman barındırmadığı nitelikleri tarihiyapıya enjekte etmekten çekinmeyen fevribir bütünselliğin peşine düşer.

Müdafi kanadın tarihi çevreyle ilişkisi,romantik ve nostaljik yaklaşımların hakimolduğu rijid bir muhafazakarlığı tarifler. Buanlayış çerçevesinde tarihsel yapı, neredeysebir tür kutsallık barındırırmışçasınamuhafaza edilir, en ufak bir müdahaleyefırsat veren restorasyon dalâlettir, aslolanbelleğin ve kimliğin sabitliğidir, yapıüzerindeki el işçiliğinin hüneriyse, yapınınbelirleyici ve otantik unsuru olarak sunulur.Ruskin, 1849’da yayınladığı MimarlığınYedi Lambası adlı kitabında, müdafaa vemüdahale arasındaki ayrıma şöyle değinir;

AR

RE

DA

ME

NTO

99

2

3

Page 3: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

Restorasyon kelimesinin gerçek anlamı, nekamu tarafından, ne de kamusal anıtlarınbakımını üstlenenler tarafından tam olarakanlaşılmıştır. Restorasyon, bir yapınınmuzdarip olacağı topyekün yıkım anlamınagelir… Bir zamanlar mimarlıkta güzel ya damuazzam olan herhangi bir şeyi restoreetmek, ölüleri diriltmek kadarimkansızdır… İşçinin sadece eli ve gözüyleverilebilecek olan o tin, hiçbir zaman geriçağrılamaz… Eski olanda biraz olsunyaşam vardır, onun ne olmuş olabileceğineve ne kaybetmiş olabileceğine dair gizemliöneriler vardır; güneşin ve yağmurunişlediği nazik çizgilerde biraz olsun hoşlukvardır. Yeni oymacılığın kaba sertliğindebunların hiçbirisi olamaz6.

Müdahil kanadın tarihi çevreyle ilişkisiyse,yenilikçi, yaratıcı fakat kendi rolünü fazla

önemseyen bir tür Önder-Mimar’ın özneltahakkümü güdümünde yıkıcıdır. Buanlayış çerçevesinde tarihsel yapı, sadecetamir edilmekle kalınmaz, aynı zamandayeni bir bütünlük arayışı doğrultusundayeni malzeme, strüktür ve hacimeklentileriyle güncellenir, fakat mimarınkendi öznel pozisyonunu yeni bir kutsallıkboyutuna taşımasıyla, aşırı boyutlara varanmüdahale cüreti tarihi yapının önemliniteliklerini ortadan kaldırma tehditiniberaberinde getirir. Viollet-le-Duc 1856’daFransız Mimarlığının XI. yüzyıldan XVI.yüzyıla Kadar Açıklamalı Sözlüğü adlı epikeserinin sekizinci cildinde bu konuya şöyledeğinir;

Bir binayı restore etmek onu onarmakdeğildir, onu bakıma almak ya da aynenyeniden inşa etmek de değildir, fakat onudaha önce var olmadığı haldeki nihai birdurumda yeniden tesis etmek demektir7.

Bu bağlamda, Viollet-le-Duc’ün iddiası,Müdahil kanadın tahakküm arayışını dışavurur; yapının geçmişinde var olmayanelemanları eklemek ve çeşitli katmanlarınıyok etmek pahasına dahi olsa, Önder-Mimar’ın eksiksiz olduğunu varsaydığıgörüşü doğrultusunda, yapıyı “uyumlu” ve“bütünlüklü” yeni bir kimlik etrafında“nihayete erdirmek”, bu kanadın temelhedefidir.

Birbirinin zıttı gibi gözüken bu damarların,biraz dikkatlice gözlemlendiğinde totaliteruzanımlara sahip bir madalyonun iki yüzüoldukları pekala fark edilebilir. Bir taraftaMüdafi kanat, biraz olsun uçlaraçekildiğinde tarihi örüntülerin harabeformatında sabitlenmesini, hiçbir şekildeüzerinde taşıdıkları yağmurun, güneşin,insanın tarihsel, tinsel ve kutsalkırışıklıklarına dokunulmamasını, bumekanların fizikselliklerinin ardınagizlenmiş ruhun, yani uyumlu vebütünlüklü bir tarihsel mevcudiyetisimgeleyen “aura”nın zaman içerisindedondurularak sabitlenmesini ve böylece birtür totaliter katatoniyi savunur hale gelir.Dolayısıyla buradan Albert Speer’in Nazimimarlığı ideolojisinin temel unsurlarındanbiri olarak addettiği “Harabe Değeri”ne(Ruinenwert) doğru yol almak imkandahiline girer.

Hatırlanacağı üzere Speer’in 1936 YazOlimpiyatları hazırlıkları sırasında ortayaattığı “Harabe Değeri Teorisi” (DieRuinenwerttheorie), fiziksel çevreyi yıkılıpharabeye döndüğü zaman ortaya çıkacakA

RR

ED

AM

EN

TO

100

ŞÜ

NC

E

4

5

4 Elektrik trafolarının mağrurbir ifadeyle Türk Evi’nedönüştürülmesi, 2011;Fotoğraf: Zile Belediyesi.

5 Üsküp 2014 projesi için icatedilen tarihselci cephegiydirmeleri, 2012; Fotoğraf:Gökhan Kodalak.

6 Alber Speer ve Adolf Hitlertarihselci mimarlık ögelerinitartışırken, 1936; Fotoğraf:Hulton Archive-Stringer,Getty Images.

Page 4: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

ŞÜ

NC

E

estetiğe ve bu estetiğin bakıma dahi ihtiyaçduymayan evrensel bir değere sahip olacağıöngörüsüne göre tasarlamayı öğütler8. Bubağlamda, harabenin kutsal estetiğikarşısında felce uğramanın bir sonrakidurağı pekala, harabenin kutsal estetiğiniinşa ederek toplum üzerinde felç edici birtahakküm kurmaya işaret edebilir. Öteyandan Müdahil kanatsa, biraz olsunuçlara çekildiğinde meşruiyeti tartışılıryorumlar doğrultusunda tarihi örüntülerinönem arz etmediği varsayılankatmanlarının yok edilmesini, geçmiştedahi sahip olmadığı bütünlüklümevcudiyetine, Önder-Mimar’ın sözdeeksiksiz vizyonu doğrultusundakimüdahalelerle kavuşturulabileceğini veböylece Önder-Mimar diktatörlüğündekiyıkımı ve totaliter bir yeniden yapımısavunur hale gelir. Buradansa bu kezFütüristler’in “yıkım ve yeniden yapımşemaları”na doğru yol almak imkandahiline girer. Hatırlanacak olursa AntonioSant’Elia ve Filippo TommasoMarinetti’nin manifestoları, tam da mevcutkentleri yok etmek ve her şeyi kendi“bütünlüklü” çizgileriyle yeni baştan inşaetmek üzerine kuruludur9.

Nostaljik Koruma, bu iki damarı üst üstebindirerek, kimlik politikalarıdoğrultusunda ideolojik ve turistik kazançdoğrultusunda ekonomik nedenlerlemuhayyel ve idealize edilmiş tarihselkonstrüksiyonlar üretir. Bugün yerelortamda hayali Osmanlı mahallelerinicanlandırma seferleri ve sokaklardakitrafoları boyayıp “Türk Evi”ne dönüştürmegirişimleri bu anlayışın ürünüdür10.Nostaljik Koruma, her daim kimliksorunsalıyla boğuşanların ve hayali kökleriile konsantre özlerini arayanlarıngölgesinde yeşerir. Bugün Üsküp 2014adıyla Makedon hükümetinin giriştiği, kentmerkezini “daha anıtsal kılmak adına”hayali bir geçmişe öykünerek restore etmeprojesi, dikilen devcileyin boyutlardaki ulusbüyüklerinin yüzlerce heykelinin yanında,fiziksel çevrenin kabuğunu soyarak Gotik,Barok ve Rönesans stilinde yeni çehrelerledonatmayı öngörür11. Bu bağlamdaÜsküp’ün ve Makedonya’nın, 14. yüzyıldan20. yüzyıla kadar Osmanlı hegemonyasıaltında kaldığını ve bu bağlamdaRönesans’ı yaşamak bir tarafa, tarihindeGotik veya Barok stilinde herhangi biryapıya ev sahipliği dahi yapmadığınıhatırlatmak gerekir. Dolayısıyla başatamaç, bir taraftan Sovyetler Birliği’nindağılması ve demir perdenin yıkılmasısonrası Yugoslavya’dan daha 1991’de

bağımsızlığını kazanabilmiş genç ulus-devletin ideolojik olarak kendi kimliğiniBatı Avrupa’ya daha yakın bir şekildetanımlamak istemesi, diğer taraftansa kentmerkezini tarihin estetizasyonuna yönelikbir modelle süsleyerek turistik tüketimeaçma uyanıklığı olarak gözükür. Budramatik modelin aslen, köken ve kimliksaplantılarının en uçlarda yaşandığıMussolini dönemi Faşist İtalyası’ndageliştirildiğini ortaya koymak, herhaldeartık şaşırtıcı olmayacaktır. Bugün eldeğmemiş ve otantik Ortaçağ kentleriolarak pazarlanan ve gün geçtikçe artanyoğunluklarla turistlerin akınına uğrayanArezzo, Siena ve San Gimignano gibiyerleşkeler, geç uluslaşan İtalya’nıntoplumsal ve politik “bütünlüğü” için,faşist kültürün özcü gelenek inşasıdoğrultusunda titizlikle planlanarakOrtaçağ’laştırılmışlardır12. NostaljikKoruma anlayışı doğrultusunda tarihetapınmak, artık modern çağın önde gelenseküler inanç aktivitelerinden biri halinegelir13.

Nostaljik Koruma düzleminin temelaçmazı, katatonik Müdafi kanadın, tarihiharabenin kutsallık ürettiğine inanmasında,amirane Müdahil kanadınsa, kendi kişiselkutsallığının harabeler üretmeyi meşrukıldığını sanmasında yatar. Oysaki neharabeler kutsal ve bütünlüklüdür, ne deöznenin kendisinde menkul olduğunuvarsaydığı kutsallık ve bütünlük tarihiçevreyi harap etmeyi gerektirir. Korumadüzlemine dair anlamlı bir çift sözsöylemenin öncelikli koşullarının başında,tarihselliği, tarihi nesneyi, özneyi ve öznelkarar mekanizmalarını aşkınlaştırmanın,

yani Nostaljik bir kutsallık ve mutlak birbütünlük arayışının, basitçe terki gelir.

Kozmetik Koruma

“Beyoğlu’nun ışığı Tarlabaşı’ndaparıldayacak. 500 milyon dolarlık devproje ile Tarlabaşı’nı Paris’teki ChampsElysees’ye dönüştüreceğiz.”Beyoğlu Belediye Başkanı, Tarlabaşı Yenileniyor Resmi İnternet Sitesi,2011

Kozmetik Koruma, koruma sorunsalını birtür Potemkin aparatı olarak metalaştıraraksömürür. Bir taraftan tarihi çevreyi turistikbir kartpostala indirger, öte taraftan düşükgelirli sınıfı kovup yerine yüksek gelirlisınıfı yerleştirmek adına elitistmutenalaştırma politikaları güder. Sahte-korumacı ve politik doğrucu tavrısayesindeyse koruma kurulları, yerelyönetimler ve mesleki odalar gibi kararverici mekanizmaları çoğu zaman piyasadinamikleriyle buluşturarak ekonomikanlamda kazançlı bir ortaklık tesis etmeaçıkgözlülüğüyle kozmetik işlemini kolaycameşrulaştırır. Dolayısıyla temel amaç tarihiçevrenin korunması, biriktirilmesi veyaşatılması olmaktan çıkar ve tarihinpazarlanabilir imajı üzerinden basitçekazanç elde etmeye doğru kayar.

Kozmetik Koruma’nın ana damarlarındanbiri olan Turistik Koruma, tarihi çevreninfiziksel boyutunu korumakta aşırıya kaçar vetarihselliği dondurulmuş ve steril birambalajla turistik ölçekte pazarlar. TuristikKoruma’nın el attığı tarihi çevre önceliklekentsel aktivitelerden ve gündelik yaşantıdan

AR

RE

DA

ME

NTO

101

6

Page 5: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

koparılıp, bir tür tarihi tema parkı olarakyeniden şekillendirilir, yerel kullanıcılarıçeşitli nedenlerle burayı terk etmek zorundabırakılır ve yeni kullanıcıları bu simülasyonukısa sürede tüketip evlerine geri dönmeleriplanlanan turistler olarak kodlanır.Dolayısıyla tarihi çevre kartondan bir iskelethaline döner, kent ölçeğinde dondurulmuşbir tarihi bütünlüğü temsil ettiği savlanır,delice arzulanan bu nostalji de karşılığınııskalamaz ve piyasa tarafından sömürülür.Turizm üzerinden kapitalist ekonomiyekentsel ölçekte dahil olma beklentisi, geçmodern evreden itibaren neredeyse tümkentsel ve ulusal bürokrasilerin rüyalarınısüslediğinden, Turistik Koruma uygulamasıdünyanın dört bir yanına yayılır. En belirginörnek olarak, Venedik ve Dubrovnik’ingüncel durumları verilebilir. Tüm tarihi çevreartık fiziksel anlamda dondurulmuştur, hattatüm kent tarihi herhangi bir aralıktaolduğundan çok daha “tarihsel” bir halesokulmuştur. Artık bu kentler ağırlıklı olarakyaşanmak için değil dikizlenmek için,üretmek için değil tüketmek için, keşfetmekiçin değil uslu uslu tur rehberlerini takipetmek için özenle yeniden yapılandırılmıştır.Temsiliyetin tuzakları nostaljiyle, korumanıntuzakları sömürüyle, bütünselliğin tuzaklarıkatatoniyle buluşmuş, ortaya bir tür gösterikenti çıkmıştır14. Bu bağlamda, yerelmimarlık ortamında İstanbul’un TarihiYarımadası’nın da benzer bir TuristikKoruma kurgusuna doğru yönlendiği aşikardeğil midir? Bugün Tarihi Yarımada’nıngündüz nüfusu iki buçuk milyon civarındaseyrederken, gece nüfusu sadece elli bindir15,turistik dikiz ile alışveriş dışındaki toplumsalişlevler yavaş yavaş Yarımada’yı terk etmiş,kentte yerleşik olarak yaşayan neredeyse hiçkimse kalmamıştır. Belki de Dubrovnik veVenedik gibi gelişmiş örneklerle arasındakitemel fark, bütüncül bir turistik tema parkıkurgusunun kente profesyonelceoturtulamamasında, yani yerel yönetimin vepiyasanın bu bölgeyi sömürmenin üzerineşimdilik yeterli yoğunlukta eğilmemişolmasıdır. Bu kartpostallaştırılmış tarihiörüntü kurgusunuysa, salt tepeden inmeplanlama mekanizmalarıyla açıklamaknaiflik olacaktır, bu bağlamda turistleriçselleştirdikleri kozmetik tarihselliği, kendidikizleriyle tarihi çevreye geri yansıtarak,kartpostallaştırılmış tarihi örüntününicadında ve sürdürülmesinde aktif roloynarlar. Turistik Koruma özetle, tarihinkozmetik temsillerini dikizlemektir.

Elitist Mutenalaştırma olarakadlandırılabilecek diğer damarın asılamacıysa ne tarihi yapıların hasar görmüşA

RR

ED

AM

EN

TO

102

ŞÜ

NC

E

7

8

7 Venedik, tarihseverler içinturistik Disneyland I, 2010;Fotoğraf: Jeff Bergman, Flicker.

8 Dubrovnik, tarihseverler içinturistik Disneyland II, 2009;Fotoğraf: Gökhan Kodalak.

9 Tarlabaşı, mutenalaştırmaöncesi tehcir, 2012; Fotoğraf:Eli Hurwitz, Tumblr.

Page 6: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

ŞÜ

NC

E

fiziki durumlarını, ne buradakitoplumsallığın ve kentselliğin tarihi dokuylaetkileşiminin çeşitliliğini, ne de buradayaşayan, burayı günlük hayatlarındakullanan aktörlerin yaşam standartlarınıiyileştirmektir. Elitist Mutenalaştırma’nıntemelde dönüştürmeyi amaçladığı şeybasitçe, bu mekansal örüntünün ekonomikkarşılığıdır, yani dönüştürme işlemisonucunda elde edeceği kendi karıdır.Dolayısıyla ilk iş, mekanın gerçekkullanıcılarının, yani genellikle düşük gelirlisınıfların toplumsal düzlemde çeşitlilik arzeden heterojen dokusunun uzaklaştırılmasıve yüksek gelirli sınıfla yer değiştirilmesidir.

Bu bağlamda Elitist Mutenalaştırmaoperasyonu planlı işler, dönüşümkendiliğinden gerçekleşmez, fakat bir türtoplum mühendisliği türevi olarak tepedeninme yöntemlerle dayatılır. Düşük gelirlisınıfın sürgün işleminin pratik boyutuyasalarla halledilemezse, piyasa aparatlarıüzerinden kira ve gayrimenkulbedellerindeki manipülasyonlarla işlemkolaylıkla çözülür. Teorik anlamdakimeşruiyetse, bir taraftan bu kentselörüntünün “ehliyet”i üzerine çok tehlikelibir ötekileştirme politikası gütmek, diğertaraftansa tarihselliğin aura’sını salt yüksekgelirli sınıfa yakıştırmak ve pazarlamakyoluyla kurgulanır. Dolayısıyla İstanbul’dayakın zamanda gerçekleştirilenmutenalaştırma projelerinin Tarlabaşı,Sulukule, Fener ve Balat gibi düşük gelirlisınıfın ve etnik, dini, cinsel kimlikleriötekileştirilmiş toplumsal kesimlerin ikametettiği bölgelerde gerçekleşmesi tesadüfdeğildir. Sadece bu kentsel dönüşümpratiğinin literatürdekikavramlaştırılmaları, yani KentselEhlileştirme, Kentsel Canlandırma, KentselSoylulaştırma, Kentsel Mutenalaştırma veKentsel Nezihleştirme gibi başlıklar yanyana düşünüldüğünde dahi, bu aşağılayıcıterimlerin ne denli tehlikeli güzergahlaraaçıldığı kolayca kavranabilir. Mesajın şuolduğu aşikardır; “Siz düşük gelirli sınıflar,sosyoekonomik tabanınızdan dolayı piyasatarafından yeterince sömürülememenizinyanında, siz bu çevrede oturmak içinyeterince “ehil” ve kalifiye değilsiniz, yaniburaya layık değilsiniz; siz bu çevredeoturmak için yeterince “soylu” ve asildeğilsiniz, yani kökü ve kanı yeterincedeğerli değilsiniz; siz bu çevrede oturmakiçin yeterince “mutena” ve itinalı, yaniyeterince özenli değilsiniz; siz bu çevredeoturmak için yeterince “nezih” vesaygıdeğer, yani yeterince lekesiz ve dürüstdeğilsiniz; ve hatta siz bu çevrede oturmak

için yeterince, kusura bakmayınız ama,“canlı” dahi değilsiniz”. Bu utanç vericiyaklaşım, yerel bürokrasilerin, piyasanın,mimarlığın ve kentsel tasarımın, korumapratiğinin ve toplumsal bilincin ortak ayıbıolarak kabul edilmelidir. Oysaki “Ehil”inkökü, bilindiği üzere Arapça’da “ahl”dangelir, yani bir yere yerleşmiş, iskan etmiş“Ahali”yle aynı kökten türer16. Bu gibidurumlarda yapılması gereken belki debasitçe, naif ama tehlikeli ajandalarlatoplumu “ehil” etmenin peşinde koşmakdeğil, “ahali” olmuşun taleplerini gözönünde bulundurarak kentsel çevreyibirlikte şekillendirmektir.

Elitist Mutenalaştırma’nın küresel ölçekteBeyrut’tan Sidney’e, Londra’dan CapeTown’a dek uzanan sayısız örneğiüzerinden konuşmak mümkündür ancak,yerel ve gündemdeki bir örnekten, İstanbulTarlabaşı’nda süregelen kentsel dönüşümprojesinden bahsetmek daha isabetliolabilir. Türkiye’deki kentsel dönüşümprojelerinin içerisinde en çok ön planaçıkan, en çok para harcanan, en çok eleştirialan fakat mütemadiyen politik doğrucumeşruiyet örüntüleriyle kendini aklayanTarlabaşı yenileme projesinde,mutenalaştırma politikalarının tüm tanıdıkgüzergahlarına tanıklık edilir. Yerelkültürde bu güzergahların başlangıcı,genelde bağlamından koparılmış dünyacaünlü bir kentsel “varsıllık” örnekgösterilerek gerçekleştirilir. Bu projede de,bizzat Beyoğlu Belediye Başkanı tarafından,hiçbir kategori üzerinden ilişkisikurulamayacak olsa dahi, Tarlabaşı’nınParis’teki Champs Elysees’yedönüştürüleceği ilan edilerek işe başlanır17.Sonrasında, projenin kapalı kapılar ardında

yapılmadığı imajını oluşturmak adına,projenin süreci içerisindeki güvenli zamanaralıklarında çeşitli bilgilendirmeler,sunumlar ve sergiler planlanır. Meslekibilirkişiler dikkatle seçilir, tanınmışüniversitelerden raporlar alınır ve şöhretlimimarlarla anlaşılır.

Kolayca farkedilebilecek unsurlarınbaşında, Demirören AlışverişMerkezi’ndeki kozmetik restorasyonuygulamasında da görüldüğü üzere, artıkbu işlemlerin birer meşruiyet aracı olarakpolitik doğrucu önkabuller şeklinde cereyanetmesi gelir. Bu projenin “TarlabaşıGeleceğini Paylaşıyor” sergisi ya daDemirören projesinin “Beyoğlu NereyeGidiyor” sergisi bu bağlamda, kozmetiksergiler, kullanılan üniversite bilirkişileri,kozmetik bilirkişiler, kullanılan şöhretlimimarlar, kozmetik şöhretli mimarlardır.Hepsi, Elitist Mutenalaştırma’nınbürokratik ulu kişiler tarafındanbenimsenmesi sonucu ortaya çıkan tepedeninme bir soylulaştırma politikasının araçlarırolünü oynarlar. Proje için hazırlanan veresmi sitelerinden elde edilebilecek “50soruda Tarlabaşı Yenileme Projesi” adlıkitapçık biraz dikkatli bir gözlemciye, satıraralarında birçok şeyi ifşa eder; “projealanında yaşayan mülk sahipleri Anadolucoğrafyasının mozaiğini oluşturmaktadır”ve “proje alanında yaşayan mülk sahipleri,çoğunlukla katı atık toplayıcısı-seyyarsatıcı-midyeci gibi düşük gelirli ve kalifiyeolmayan işlerde çalışmaktadır”, dolayısıyla“Tarlabaşı’na “toplu ve bütünleşik çözüm”şarttır18.”

Tarlabaşı’ndaki bu Elitist Mutenalaştırmaörneğinin vahim sonucu şöyle şekillenir;

AR

RE

DA

ME

NTO

103

9

Page 7: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

burada oturan mülk sahibi düşük gelirlisınıfa sunulan, öncekinden çok daha azmetrekarelere -genelde aile bireylerininsayısı nedeniyle burada yaşamayısürdüremeyecekleri boyuttaki hacimlere-razı olmaları, kira sahibi düşük gelirli sınıfasunulansa evlerini zorla terk etmeleri veBaşbakanlık Toplu Konut İdaresiBaşlanlığı’nın (TOKİ) İstanbul’unperiferisinde inşa etmeye başladığı, yarımyüzyıldan fazla bir zamandır iflas ettiğibilinen minimum yaşam alanı(existenzminimum) prensibiyle üretilmiştoplu konutlarda ve genelde maddiyeterlilikleri olmadığı bir satın almaönceliğiyle idare etmeleridir. Dolayısıylayapıların ve tarihi dokunun eskimesiyleoluşan sorunların çözümü, buradayaşayanlar, burada çalışanlar, burayıkullananlar, burada farklı hacimlerdekonaklamayı arzulayanlar, burayı terketmek istemeyenler ve benzeri birçokaktörün taleplerinin es geçilmesiyle vebürokratik elitlerle, piyasasermayedarlarının el ele vermesiyle birliktebu aktörlerin çoğunun buradankovulmasıyla son bulur. Bu yaklaşımınTürkiye’nin yönetim geleneğine pek tersdüştüğü de söylenemez; kendisine önderlikbahşedildiğini varsayan amirler, tepedeninme emirlerle memurları olarak gördüklerihalkı yeterince kalifiye bulmadıklarından,ötekileştirerek, uzaktaysa uzak tutarak,yakındaysa kovup uzaklaştırarak, kısavadede gelir eşitsizliği sorunsalındankaçındığını ve en azından fiziksel çevreyisınıfsal anlamda mutenalaştırdığınıdüşünürler. Yapılması gereken aksine,eşitlikçi ve yatay bir düzlem öne sürerek,kentsel mekanın deneyiminin müşterek birhak olduğunu savunarak, sınıfsal ve

kültürel farklılıklara yönelik gizli ve aleniaşağılayıcı ve buyurgan yaklaşımlara karşıçıkarak, kentsel örüntülerin yenilenmesi vedönüştürülmesi fiziki sorunlar nedeniyleelzemse, o örüntünün tüm kullanıcılarının oçevrenin dönüşümünde söz sahibi olacağıve dönüşümü sonrası o çevreyi kullanmayısürdürebilecekleri bir çözümü talep ve inşaederek, elitist toplumsal mühendisliğinpiyasa güdümlü bu politik doğrucuuzantılarını ortadan kaldırmaktır19.

Koruma düzlemi üzerinde anlamlı bir çiftsöz söylemenin öncelikli koşullarından birdiğeri de, kentselliği, tarihselliği, tarihiçevreyi ve tarihi nesneyi tek boyutaindirgeyerek metalaştırmanın, iktidaröznelerini ve onların karar mekanizmalarınımutlak bir hiyerarşik kodlamanın tepesineoturtmanın, yani toplumu dışlayan saltbürokrasi ve piyasa güdümlü elitist bir idarianlayışın, basitçe terkidir.

Realist Koruma

“Zaman durdurulamıyor, fakatkorumacılığın cephaneliğinde zamanınetkilerinin nasıl idare edileceğine,“korunanın” nasıl hayatta kalabileceğine veaynı zamanda nasıl evrilebileceğine dair birdeğerlendirme de bulunmuyor.”OMA, CRONOCAOS Sergisi, VenedikBienali, 2010

Realist Koruma, koruma sorunsalınıntemelde bir tür modernite sorunsalıolduğunun farkındalığıyla toplumsal,kültürel, ekonomik ve politik arkaplanlarını göz ardı etmeden, hangi nesneyi,yapıyı ya da örüntüyü, hangi koşullarda vehangi nedenlere dayandırarak biriktirmek

gerektiğinin, analitik, gerçekçi ve eşitlikçiçözümlerini arar. Bu bağlamda korumayıtecrit halde bir kurtarma operasyonuolarak konumlandırmak yerine, daha genişbir “tarih endüstrisi”nin parçası olarakmüzeler, anıt ve abideler, koleksiyonlar,tarihi kurmacalar ve popüler kültürgirişimleri ile iç içe değerlendirmek isabetolacaktır20. Koruma ortamı bu genişspektrumla yüzleşmenin aksine, çoğuzaman lineer bir güzergaha hapsettiği tarihikaynağını korumak üzerine aşırı yoğunlaşırve elzem ihtiyaçların başında gelen tarihiçevre ve nesnelerin eleştirel anlamdayorumlanmasını ihmal eder. Bu doğrultudayapılması gerekenlerin başında, RealistKoruma girişimini her farklı koşula karşıaynı koruma pratiklerini öneren ebedi birkaideler bütünü olarak sabitlemek yerine,esnek bir altyapı üzerinde makro ölçektenmikro ölçeğe dek tüm aktörlerin sözhakkına sahip olduğu bir tartışma ve uzlaşıplatformu olarak inşa etmek gelir.

20. yüzyıl, koruma düzleminin bir ağformasyonuna doğru evrilmesi bağlamındaönemli başlangıçlara sahne olur.Postmodern evreyle birlikte korumakulvarında kurulan geniş yetkili ilk küreselorganizasyon ağını, II. Dünya Savaşısonrasında inşa edilen Birleşmiş Milletlerçatısı altındaki bir dizi kültürel örgütoluşturur. 1933 yılında Atina Tüzüğü’yletemelleri atılan Uluslararası Anıtlar ve SitlerKonseyi (ICOMOS), Birleşmiş MilletlerEğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün(UNESCO) 1964’teki Venedik Tüzüğüsonrası Dünya Mirasları listesinioluşturabilmesi adına yardımcı biruluslararası örgüt olarak 1965’te kurulur.1948’de UNESCO’nun daha bilimsel birtabana kavuşması adına oluşturulan DünyaKoruma Birliği (IUCN) ve 1959’da korumave kültürel varlıkların restorasyonukonuları hakkında kamu bilincinioluşturmak ve arttırmak amacıyla kurulanUluslararası Kültürel VarlıklarınRestorasyonu ve Korunması ÇalışmalarıMerkezi (ICCROM) bu ağı yenikatmanlarla genişletir. 1988 yılındaHollanda’da kurulan, “Modern mimarlıkakımının kentsel ölçekli ya da tekilörneklerinin belgelenmesi ve korunması”açılımına sahip Docomomo girişimiyse,benzer bir uluslararası ağı bu kez modernmimarlık coğrafyası üzerinden kurgular.Avrupa merkezli bir başlangıcı olan girişim,kısa sürede tüm dünyaya yayılır ve ulusal,yerel ve akademik çalışma gruplarıylamodern mimarlık ürünlerinin belgelenmesi,korunması, restorasyonu ve yenidenA

RR

ED

AM

EN

TO

104

ŞÜ

NC

E

10

Page 8: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

ŞÜ

NC

E

işlevlendirilmesi yolunda etkin bir tartışmave uzlaşı ağına dönüşme yönünde ilerler.

Bu makro yapılanmalar içerisinde ön planaçıkan kavramların başında “Dünya Mirası”gelir. Dünya Mirası, UNESCO tarafındanbelirlenen ve küresel ölçekte kültürel iledoğal varlıkların gelecek nesillereaktarılması fikriyle oluşturulan bir listedir.UNESCO’nun 1972 yılındaki genelkonferansında hazırlanan 38 maddelikDünya Doğal ve Kültürel Mirası KorumaAntlaşması’nı imzalayan 175’ten fazlaülkenin korumayı garanti ettikleri anıt vesit alanları arasından Dünya Mirasıkriterlerine uygun bulunanlar bu listede yeralmaya hak kazanırlar. Dünya Mirası Fonutarafından desteklenen küresel bir korumapolitikası, korunacak “evrensel değer”dekieserlerin seçim kriterlerini ön plana çıkartır.Bu kriterlerin başındaysa “OlağanüstüEvrensel Değer” (Outstanding UniversalValue) olarak tanımlanan soyut bir kavramgelir. UNESCO’ya göre; “OlağanüstüEvrensel Değer, öyle istisnai bir kültürelve/veya doğal ehemmiyet anlamına gelir ki,ulusal sınırları aşar ve tüm insanlığınmevcut ve gelecek nesilleri için ortak birönem teşkil eder21”.

UNESCO, ICOMOS, Docomomo gibigirişimler, kıtasal, ulusal ve kentselölçeklerle etkileşim halindeki küresel ölçekliyeni bir koruma ağını tanımlamalarıbağlamında oldukça anlamlı gözükürler,ancak üzerlerine inşa edildikleri bazıkavramların da bir o kadar müphem vesorunlu olduğunu gözden kaçırmamakgerekir22. Bu doğrultuda “Olağanüstülük”kavramı istisnai arayışlar peşine düşerekdaha en baştan olağanı dışlamakla işekoyulur, korunacak fiziksel çevrenin“yaratıcı insan dehasının ürünü olması”gibi kıstaslar sırtını geçmiş yüzyılda epeyaşındırılmış olan Giorgio Vasari’ninRönesans’ta inşa ettiği deha mitolojisineyaslar23, kısaca dahilerin inşa ettiğivarsayılan olağanüstü ürün söylemi, 1960sonrası düşün alanında, en hafif ifadeyle,oldukça tartışmalı bir kulvarı tanımlar. Öteyandan “Evrensellik” kavramı korumapratiği özelinde daha da çelişkili gözükür.Koruma pratiğinde peşine düşülen, fizikselçevrenin herkes tarafından aynı şekildekavranabileceği varsayılan metafizikselevrenselliğinin aksine, fiziksel çevreninherkes tarafından farklı şekillerdeyorumlamaya açık olduğu ve değerinitarihsel farklılık üretimi sayesinde kazanandünyevi tikelliği değil midir?

Koruma düzleminde neyin olağan, neyinolağanüstü olduğu her daim ayrıcalıkinşaatlarını beraberinde getirir. Ayrıcalık,salt evrensel iddialar veya sosyoekonomikkulvarda piyasa sömürüleri ve sınıfçatışmaları üzerinden işlemez, aynızamanda yerel tartışmalar ve sosyopolitikkimlik inşaatları doğrultusunda ayrımcı veötekileştirici uygulamalar üzerinden deörgütlenir;

Tarihi miras aynı zamanda baskıcı,bozguncu ve yozlaştırıcıdır... Yabancıdüşmanlığı ve nefretini doğurmaklakalmaz, kavgacı ihtilafın savaş çığlığınadönüşür. Tarihi miras, kendi açgözlü veşovenist amaçları uğruna “gerçek” tarihi

AR

RE

DA

ME

NTO

105

11

12

10 Tarlabaşı,ayrıcalıklılar içinmutenalaştırma, 2012;Fotoğraf: MehmetAkıncı, Wordpress

11 Tarihi Yarımada,kartpostal kent olmayolunda.

12 Makro koruma ağı veUNESCO Dünya MirasıHaritası, 2012.

Page 9: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

çarpıtılmış mitlerle baltalar. Eleştirel akılyerine köklü inançları methederek,toplumsal etkinliği engeller ve öncedenbuyrulmuş kaderin pasif kabulünü tasdikeder... Tarihi miras, doğası gereği partizanmüfritleri heyecanlandırır. Tarihi mirasihtirasları ulusal ve etnik çatışmalarda,ırkçılık ve yeniden dirilmekte olan genetikdeterminizmde (...) başat bir rol oynar24.

Bu bağlamda, yerel mimarlık ortamındaOsmanlı İmparatorluğu’ndan kalma anıtlarve cami tipolojileri çok daha kolay korumapratiğinden faydalanabiliyorken, Bizansİmparatorluğu’ndan kalma anıtların vekilise tipolojilerinin koruma pratiğiyleilişkisinin çok daha sancılı süregeldiğinibelirtmek herhalde şaşırtıcı olmayacaktır.Fakat bu eğilimin salt yerel ortamın birürünü olduğunu söylemek haksızlık olur,

örneğin Amerika’da da korumacılık; (1)Amerikan kimliğinin kısıtlı nosyonlarınıidame ettirmek için, (2) göçmenlerin veAfrika kökenli Amerikalılar’ın tarihini uzunyıllar boyunca Ulusal Kayıtlar’dan uzaktutmak için ve (3) beyaz ırkın egemenliğinisürdürmek için kullanılmıştır25. Dolayısıylakoruma pratiğindeki ayrıcalık eğilimi, biranlamda küresel ölçeğe yayılmış sabit ve aribir kimlik illüzyonu üzerinden üstünlükinşa etme arayışıyla doğrudan ilintilidir;

Birbirine karışmış mirasların varisleriolarak, salt “kendi” geçmişimize -kigerçekten neyin kendi geçmişimiz olduğunakarar verebileceğimizi varsayarsak- aşırı birbağlılık duymak yerine, birçok geçmişle bağkurmaktan daha fazla kazanım elde ederiz.Hiçbir geçmiş sadece bize ait olamayacağıgibi, geçmişteki hiçbir topluluk da belirlibir tarihe karşı özcü iddialarda bulunmayımeşru kılacak denli bize benzemez.Ayrıcalıklı kabile sırları yerine, kozmopolitatalarımızın tüm kozmopolit varislerinesöyleyecek şeyleri vardır, hiçbir zamanbirkaç kendinden menkul seçilmiş kişiylesınırlandırılamazlar26.

Ayrıcalık, doğası gereği ayrımcılığıberaberinde getirir. Bir başka kulvarda,formel olanın enformel olana karşı olanyerleşik üstünlüğü, tasarımın nitelikselkodlarını kullanarak kendini meşru kılar.Bu anlayış çerçevesinde 2007 yılındadünyada 1 milyara ulaşan yoksul nüfusuniçinde yaşadığı gecekondu örüntülerinden27

ve fiziksel çevrenin önemli bir kısmınıoluşturan vernaküler mimarlıkörneklerinden hiçbiri tarihsel hafızayaalınmak istenmezken, toplumsal düzleminoldukça kısıtlı ve varlıklı bir kesimininfaydalanabildiği şöhretli mimarların butikişleri daha inşa halindeyken korunmayaaday gösterilir. Fiziksel çevrenin korunmasıbu bağlamda, ehillerin dayatmacı veayrımcı mekanizmalarının yerine, yataydüzlemlerde ve eşitlikçi ağlar etrafındayeniden örgütlenebildiği ölçüde toplumsalve fiziksel düzlem arasındaki ilişkiyi dahaadil kılmaya yardımcı olabilir. Tam da budoğrultuda, makro ölçekli buorganizasyonların, ulusal ve mesleki odateşkilatlarıyla birlikte tipolojik standartlarve hiyerarşik kurgular içerisinde ketlenmeihtimali göz önünde bulundurularak, mikroölçekli yapılanmalarla, sivil toplumkuruluşlarıyla, toplumsal kolektiflerle,akademik oluşumlarla ve bireyselduyarlılıklarla çaprazlanması sağlanmalı veböylece tepeden inme piramidal bir yönetimşeması yerine, daha eşitlikçi bir ağA

RR

ED

AM

EN

TO

106

ŞÜ

NC

E

13

14

13 Makro ve mikro koruma ağlarıarasında köprü kurmaya çalışanDocomomo yapılanması.

14 Mikro koruma ağı vemutenalaştırma karşıtı dayanışma,2011; Fotoğraf: Karol Leon,Flicker.

15 Dünyanın dışına taşan aşırıkoruma refleksi, Apollo 11 inişsahası, 1969; Fotoğraf: NASA.

Page 10: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

ŞÜ

NC

E

formasyonu etrafında sistemdemokratikleştirilmelidir.

Realist Koruma kısaca, sosyopolitik veekonomik düzlemleri göz ardı etmedenmakro ölçekten mikro ölçeğe dek korumasorunsallarına dair geniş bir yelpazedeperiyodik çözüm önerileri getirir, analitikkarar verme mekanizmalarını, araştırma,tartışma ve uzlaşma platformları üzerindenmümkün olduğunca dinamik ve interaktifkılar ve koruma kulvarının daha devingenve eşitlikçi bir ağ formasyonuna doğruevrilmesine önayak olur.

Aufgehoben Koruma

“Ah benim ruhum, ebedi hayataheveslenme, fakat mümkün olanınsınırlarını zorla.”Pindaros, Pythian iii, M.Ö. 474

Aufgehoben Koruma, öncelikle korumaetkinliğinin Müdafi ve Müdahil kanatlarolarak bugüne dek beraberinde taşıdığıfrijid dikotomiyi ve tarihin “aura”sınısömürmek isteyen nostaljik ve kozmetikkurguları reddederek işe başlar. 20. yüzyılınilk yarısında mimarlık düzlemi, özellikleFütürist, Konstrüktivist, ModernistMimarlık gibi dönemin etkin hareketleridüşünüldüğünde, tarihi çevreyle sorunlu birilişki kurmuştur, ikinci yarısında özelliklePostmodern Mimarlık bu ilişkiyi düzeltmekamacıyla hamleler yapmış fakat tarihleilişkiyi bir tür keyfi stilizasyonaindirgemekten öteye geçirememiştir. 21. yüzyıl başlangıcındaysa artık, tarihte eşibenzeri görülmemiş boyutlardaki fizikselçevre değişimiyle, tarihte eşi benzerigörülmemiş oranlardaki fiziksel çevrekorumasını bir arada nasıl yürüteceğiproblematiği karşısında, mimarlık ortamıne yapacağını bilmez halde gözükür.Yapılması gerekenlerin başında, mümkünolduğunca fazla aktörü bu kaygan zeminüzerinde toplayıp, Realist Korumadüzeneğinin de yardımıyla farklı ölçekliağlar etrafında yeni ilişkiler kurmak,ağırlıklı olarak kafasını pratiğe gömmüşkoruma aktörlerinin Aşırı koruma,Ayrıcalıklı koruma, Turistik Koruma,Elitist Mutenalaştırma, Müdafaa veMüdahale, Katatoni ve Hayatiyet, Nostaljive Bellek gibi başlıklar üzerindetartışmasını ve yeni spekülasyonlarüretmesini sağlamak gelir. Ancak bu şekildefiziksel çevrenin geleceğini tanımlayacakolan radikal değişim ve aşırı korumarejimleri arasındaki ilişkiyi yeni melezüretimler ve periyodik uzlaşılar vasıtasıyla

bereketli bir şekilde tesis etmek mümkünolabilir.

Yakın dönemde iyiden iyiye su yüzüneçıkan Aşırı Koruma sorunsalı, tarihiçevrelerin, yapıların ve nesnelerinbiriktirilmesine dair oluşan modern bilinçve duyarlılık eşiğinin hızla aşılarak, bir türaşırı biriktirme obsesyonuna doğru yolalınmasını tanımlar. Bugün artık dünyayüzeyinin %4’ü salt UNESCO tarafındankültürel ve doğal başlıklar altında DünyaMirası Listesi’ne dahil edilmiş, korkutucubir oran olan %12’siyse çeşitli ölçeklerdekirejimler tarafından (küresel, ulusal, kentselvs.) sabit kılınarak koruma altınaalınmıştır28. Böylelikle resmi korumaaltındaki “tarihi bölgeler on binlerdenmilyonlara katlanmış”, ve bu tarihiartefaktların bir kısmını saklamak vesergilemek adına “dünya üzerindeki mevcutmüzelerin %95’i İkinci Dünya Savaşı’ndansonra inşa edilmiştir29”. Korumadüzleminin yönetici elitlerin vekompetanların dar çerçeveleri dışında nedenli tartışıldığı ve üzerinde ne denliuzlaşıldığı tartışmalı olan karar vekaideleriyle uygulana gelen bu obsesifbiriktirme refleksinin, devcileyin bir ölçeğedoğru göz kırpan tarihi serüvenini iki farklıgüzergah üzerinden analiz etmek anlamlıolur. Bir tarafta korumaya karar verilen

zamanla, korunan nesne ve örüntünün inşaedildiği zaman arasındaki aralık veri olarakkabul edilerek, zaman merkezli bir anlatıinşa edilebilir; diğer taraftaysa korumayakarar verilen nesne ve örüntülerin değişentipoloji ve ölçeklerinin evrim güzergahıüzerinden, mekan, işlev ve ölçek bazlı birbaşka anlatı geliştirilebilir.

Zaman merkezli anlatıda, “bir zamanlar1750 yılı öncesinde inşa edilmiş yapılar veyüzlerce yıllık geçmişi olan antikalar gibiuzak bir geçmişle sınırlandırılan tarihimirasın, artık evvelki günü dahi içindebarındırır30” hale geldiği bir evrimsürecinden bahsetmek mümkün gözükür.Koruma pratiğinin bu evrimini Britanyaörneği özelinde incelemek gerekirse, geç 19. yüzyılda Sir John Lubbock tarafındanöne sürülen “1882 Antik Anıtları KorumaYasası”, devlet yönetimi tarafından tarihianıtların korunmasına yönelik ihtiyacıonaylar ve çoğu iskan edilmemiş dolmenler,taş daireler, höyükler ve dikmeler gibitarihöncesi strüktürlerden oluşan, 68 anıtıkoruma altına alır31. Bu girişimle birlikte,bir yapının korunması için gereken zamanaralığı yaklaşık olarak 2300 yıl olarakbelirlenmiştir. 1892’de yasaya bazı kısmieklemeler yapılır, örneğin anıtın tanımı“mimari ya da tarihi ilgiye vakıf, herhangibir strüktür, inşaat ya da anıt” olarak

AR

RE

DA

ME

NTO

107

15

Page 11: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

genişletilir ve Ortaçağ anıtlarının listeyedahil edilmesine müsaade edilir32. Böylecekorunacak yapının yaş sınırı 400 yılaçekilmiş olur. 1908 yılında KraliyetKomisyonu’nun kurulmasıyla birlikte, artıkyeni eşik 1700 yılı olarak belirlenir,dolayısıyla zaman aralığı 200 yıla çekilir.1946’da bu kez 18. ve 19. yüzyıl’da inşaedilen yapıların da listeye dahil edilmesiylebirlikte zaman aralığı 50 yılın altına iner33.21. yüzyılın başında, “Tarihi ÇevreninPlanlaması ve Politika Rehberliği”ne 2007yılında yapılan bir revizyonla birlikteyse,artık herhangi bir zaman aralığı zorundalığıortadan kalkar, otuz yıldan daha erkenyaşa sahip yapılar da, “olağanüstüniteliklere sahipse ve tehdit altındaysa”,koruma listesine dahil edilebilir halegelirler34. Dolayısıyla geçen yüzyıldanbugüne gelen süreçte, yapıların inşasüreleriyle, koruma kararlarının alındığısüre arasındaki zaman aralığı iki bin üç yüzyıldan, büyük bir hızla sıfıra iniverir;

İnanılmaz derecede heyecanlı ve biraz olsunabsürd bir zamanda yaşıyoruz, öyle kikoruma bizi sollamaya başladı. Belki debiz, korumanın artık retroaktif bir aktiviteolmaktan çıkıp, prospektif bir aktivitehaline gelişini ilk deneyimleyenlerolacağız… Bu absürd bir hipotez gibigörünüyor, ancak bazı evlerin inşaatlarıbiter bitmez korunmalarına kararverilmesiyle, çoktan gerçekleşti bile35.

Mekan, işlev ve ölçek merkezli anlatıdaysa,ilk korunan yapı tipolojisinin 19. yüzyılınbaşından itibaren antik anıtlar olduğugözlemlenebilir. 19. yüzyılın ortalarındadini yapılar, konutlar, tarihi kentmeydanları ve doğal çevre, 20. yüzyılınbaşından itibarense fener kuleleri,mezarlıklar, ofis yapıları ve hattademiryolları koruma listelerine dahil edilir.1970 sonrası dönemle birlikte, postmodern

evreye girildiğindeyse artık lunaparklardandoğal adalara, kumarhanelerden alışverişmerkezlerine, kayak merkezlerindenmuharebe meydanlarına, barajlardanotoyollara kadar sayısız tipoloji korumapratiğine entegre edilir. New Mexico DevletÜniversitesi’nde antropolog olarak görevyapan Dr. Beth O’Leary tarafından, Ay’ınyüzeyi üzerinde yer alan Apollo 11 uzaymekiğinin iniş alanının dahi, “DünyaMirası” listesine alınarak korunmasınınteklif edilmesi, Aşırı Koruma kulvarının nedenli radikal boyutlara taşındığınınhabercisidir36. Böylece Aşırı Korumatakıntısı dünyanın sınırlarını aşmışgözükür. Koruma tipolojilerininçeşitlenmesiyle birlikte, koruma alanlarınınölçeğinin de gittikçe büyüdüğü gözlenir; 19. yüzyılın başında, bir anıtın yapısalölçeği üzerinden başlayan koruma kurgusu,21. yüzyıla gelindiğinde artık sahilşeritlerinden devcileyin adalara, doğal sitalanlarından kilometrelerce uzananotoyollara kadar genişlemiştir. Bu radikaldönüşüm, en iyi İsviçre’deki RhaetianDemiryolları’nın 2008 yılında UNESCOtarafından Dünya Mirasları listesinealınmasıyla örneklenebilir. Bahsi edilenkoruma, 384 kilometrelik bir demiryoluüzerinde vuku bulmuş ve korunandemiryolu, tampon bölgesiyle birlikte109.537 hektarlık bir alan kaplar halegelmiştir37. Özetle artık korunan tarihiçevreye dair kayda değer sorunsallarınbaşında, korumanın kıtlığı ve yetersizliğideğil, tam aksine korumanın taşkınlığı veaşırılığı gelir.

Aufgehoben Koruma’nın isim babası GeorgW.F. Hegel’in felsefesinin temelinde vesonrasında Karl Marx’ın diyalektiğinde,Aufheben kavramı önemli bir rol oynar.Mantık Bilimi adlı kitabında Hegel,Aufheben kavramını şu sözlerle açıklar;

Aufheben dilde çifte anlam barındırır: birtaraftan koruma, sürdürme anlamına gelir,öte yandan ortadan kaldırma, sonlandırmaanlamını taşır… Bu karşıt anlamlar için tekve aynı sözcüğü kullanan bir dil bulmakkesinlikle dikkate değerdir… Bir şey ancakkarşıtıyla ittifak kurduğu anda, bir üstseviyeye taşınabilir38.

Aufheben kavramı Almanca’da bir yandan“ortadan kaldırma, yadsıma, değilleme”anlamına gelir, diğer yandan “koruma” ve“sürdürme” eylemini ifade eder, öteyandansa ilginç bir biçimde “üstesindengelme” anlamını taşır. Kavram İngilizce’ye(sublate), Fransızca’ya (dépasser) veyaA

RR

ED

AM

EN

TO

108

ŞÜ

NC

E

16

17

16 Aufheben kavramının vediyalektik düşüncenin öndegelen isimleri Georg Hegel veKarl Marx, illüstrasyon UfukSuçsuzer.

17 DNA replikasyonda eski veyeninin çatışmalı fakatbereketli birlikteliği.

Page 12: Gökhan Kodalak, "Güncel Mimarlık Sorunsalları: Koruma," Arredamento Mimarlık (2013)

ŞÜ

NC

E

Türkçe’ye (ortadan kaldırma) çevrildiğinde,Almanca’da taşıdığı çok anlamlılığı yitirir.Aufgehoben Koruma, tam da bu çokanlamlılık düzleminde işlev görür; öncelikletarihi çevrenin tarihin ta kendisini ifadeediyormuşçasına zaman içerisindedondurulma eylemi “yadsınır, değillenir veortadan kaldırılır”, ardından tarihi çevredeğişimin ta kendisini merkez alan yeni biranlayış etrafında korunarak “sürdürülür”ve son olaraksa tüm farklılık vebaşkalaşımlarıyla sosyal ve kentselhayatiyet, tarihi çevreye eklemlenerekkoruma pratiğinin ana kördüğümünün“üstesinden gelmek” amaçlanır. Dolayısıylamaharet, Hegel diyalektiğinin geneldesonlandırıldığı sahte sentezde, yani yeni birbütünlük ve ruhani uyum illüzyonundadeğil, aksine bu verimli mücadeleyiörgütleyebilme dünyeviliğindedir.

Aufgehoben Koruma, koruma düzlemininiçinde bulunduğu katatonik yapılanmayı,değişim ve hayatiyetle karşılar, farklılaşanmekanla, insanla, kültürle ve zamanla birarada var olabilecek esneklikte vecanlılıkta, kendisini uzlaşılan ölçülerdeyapıp bozmaktan çekinmeyen bir korumadüzleminin peşine düşer. Böylelikle korumadüzlemiyle ilişkiye giren her aktör“değişime karşı çıkan tüm korumacılarınaksine, değişimin avukatlığı”na evrilir39.Temel amaç geçmiş ve geleceği eşzamanlıbir perspektifle gözlemektir. Mekanınkorunmasından bahsetmek özetle, ancakmekanı canlı ve devingen kılmak koşuluylaanlam kazanabilir;

Ne yazık ki, çoğu koruma müzakeresideğişimi yeni olasılıklar olarakgörmektense, bir şeylerin kaybı olaraktartışıyor—çünkü insanlar (özelliklekoruma teşebbüsünün uygulayıcıları vehamileri), herhangi bir yeni koşulageçmişteki bir “sihirli zaman”dan dahakötü olduğu gerekçesiyle karşı çıkıyor…Anlık değişimi ve sabitliği aynı andaüzerinde taşıması gereken kentsel çevre içintopyekûn bir çözümden söz edilemez. Kentancak, tarihi önem taşıyan “kentseldonanım”ının mühim parçalarınınkorunmasını şuan için yeni çözümler icatetme eylemiyle üst üste bindirebildiği süreceevrimini kesintisizce sürdürebilir40.

Aufgehoben Koruma koruma düzleminikatatonik sabitlikten hayati devingenliğe,hayali nostaljik avuntudan dünyevi bellekbirikimine, özcü kimlik arayışlarındanmelez çoğulculuğa, ayrıcalıklı ve sömürücümutenalaştırma mekanizmalarından

eşitlikçi bir arada yaşama mekanizmalarınadoğru kaydırma mukavemetinden başka birşey değildir. n Y. Mimar Gökhan Kodalak,Cornell Üniversitesi: Mimarlık ve KentselGelişim Tarihi doktora öğrencisi /ABOUTBLANK Kurucu Ortağı

Notlar:1 Uğur Tanyeli, Mimarlığın Aktörleri: Türkiye 1900-2000,(İstanbul: Garanti Galeri, 2007), s.450. 2 Geleneğin, tarihselliğin ve kimliğin ideolojik emellerle icatve inşaatı için; Eric Hobsbawm ve Terence Ranger, ed., TheInvention of Tradition, (Cambridge: Cambridge UniversityPress, 1983); Benedict Anderson, Imagined communities:Reflections on the origin and spread of nationalism, (London:Verso, 1991).3 Gökhan Kodalak, “Güncel Mimarlık Sorunsalları: Ekoloji”,Arredamento Mimarlık, no: 249, Ekim 2011, s.87-97.4 Uğur Tanyeli, “Yaşanmamış Geçmişin Resmi”, Rüya, İnşa,İtiraz: Mimari Eleştiri Metinleri, (İstanbul: Boyut, 2011),s.79-82.5 Sistine Şapeli’nin geçirdiği restorasyonlarla ilgili dahadetaylı bilgi için; Massimo Giacometti, ed., Michelangelo’sColours Rediscovered in The Sistine Chapel, (New York:Harmony Books, 1986).6 John Ruskin, The seven lamps of architecture, (New York:Dover Publications, 1989), s.194-195.7 Eugene Viollet-le-Duc, The foundations of architecture,(New York: George Braziller, 1990), s.195.8 Frederic Spotts, Hitler and the Power of Aesthetics, (NewYork: The Overlook Press), 2003. 9 Antonio Sant’Elia ve Filippo Tommaso Marinetti, “FuturistArchitecture”, Programs and manifestoes on 20th-centuryarchitecture, ed. Ulrich Conrads, (Cambridge: The MIT Press,1975), s.34-38.10 Yakın zamanda popüleritesi artan Yeni Osmanlıcılığınkavramsal olarak incelemesi için; “Yeni Osmanlıcılık:İdeoloji, Politika, Ruh Hali ve Estetik Olarak”, ArredamentoMimarlık 261, Ekim 2012, s.112-12311 Marusic, Siniša, “Skopje 2014: The new face ofMacedonia, updated”, Skopje: BalkanInsight,www.balkaninsight.com/en/gallery/skopje-2014, 27 Temmuz2012.12 San Gimignano örneğinin detaylı analizi için; MedinaLasansky, “Urban Editing, Historic Preservation, andPolitical Rhetoric: The Fascist Redesign of San Gimignano”,Journal of the Society of Architectural Historians, vol: 63, no:3, Sept. 2004, s.320-353.13 James Lees-Milne, People and Places: Country HouseDonors and the National Trust, (London; Murray, 1992), s.5.14 Gösteri (Spectacle) kavramı, yerli yersiz kullanımıyla içiboşaltılmış olsa da, Aşırı Turistik Koruma anlayışıçerçevesinde anlamlı gözükür; Guy Debord, Gösteri Toplumu,(İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2006).15 Cengiz Giritoglu ve Gülden Oruç, “The Evaluation ofVitality and Viability of Historical Peninsula”, AesopCongress, Vienna, 2005, s.3.16 Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, Ehil ve Ahali,www.nisanyansozluk.com/, 25 Ekim 2012.17 Tarlabaşı Yenileniyor, Beyoğlu’nun Işığı Tarlabaşı’ndaParıldayacak, http://www.tarlabasiyenileniyor.com/, 01 Haziran 2011.18 Tarlabaşı Yenileniyor, 50 Soruda Tarlabaşı YenilemeProjesi,www.tarlabasiyenileniyor.com/50soruda_tarlabasi_yenileme_projesi.pdf, 01 Haziran 2011.19 “Kent Hakkı” ve “Mekan Adaleti” gibi kavramlarınkuramsal kaynaklarından bazıları için; Henri Lefebvre, TheProduction of Space, (Oxford: Basil Blackwell, 1991); DavidHarvey, “The Right to the City”, New Left Review, no:53,Sept./Oct. 2008, s.23-40.20 Max Page ve Randall Mason, ed., Giving Preservation aHistory: Histories of Historic Preservation in the UnitedStates (London: Routledge, 2004), s.3-16.21 UNESCO, Operational Guidelines for the Implementationof the World Heritage Convention, (Paris: World HeritageCentre, 2005).22 Docomomo, Modern Mimarlık mirası ve koruma ilemodernitenin gerilimli ilişkisiyle ilgili zihin açıcı bir söyleşi

metni için; Bülent Tanju, “20. Yüzyıl Mimarlık Mirası”, EgeMimarlık, no:48, Nisan 2003, s.38-44.23 Giorgio Vasari, “The Lives of the Artists,” in Eric Fernie,Art History and its Methods: A Critical Anthology, (London:Phaidon, 1999), s.22-42.24 David Lowenthal, “The Heritage Crusade and ItsContradictions”, Giving Preservation a History: Histories ofHistoric Preservation in the United States, Max Page veRandall Mason, ed., (London: Routledge, 2004), s.19-43.25 Page ve Mason, ed., Giving Preservation a History, s.15.26 Lowenthal, “The Heritage Crusade and ItsContradictions”, s.37.27 United Nations HABITAT, “Slum Dwellers to double by2030”, www.unhabitat.org/downloads/docs/4631_46759_GC21 Slum dwellers to double.pdf, 01 Haziran 2011.28 United Nations Environment Programme, “Our PlanetMagazine”,www.unep.org/ourplanet/imgversn/142/images/Our_Planet_14.2_english.pdf, 01 Haziran 2011.29 Lowenthal, “The Heritage Crusade and ItsContradictions”, s.21.30 A.g.y., s.29.31 Listelenen anıtların 26’sı İngiltere, 22’si İskoçya, 18’iİrlanda ve 3’ü Galler’de konumlanır; Charles Mynors, ListedBuildings, Conservation Areas and Monuments, (London:Thomson, 2006), s.8-18.32 A.g.y.33 A.g.y.34 Planning Policy Guidance Note 15, “Planning and theHistoric Environment”, (Norwich: The Stationary Office,2007), s.4.35 Rem Koolhaas, “Preservation is Overtaking Us”, FutureAnterior, 1 (2), 2004, s.1-4.36 Beth O’Leary, “Evolution of Space Archaeology andHeritage”, Handbook of Space Engineering, Archaeology,and Heritage, Ann Darrin ve Beth O’Leary, eds., (Boca Raton:CRC Press, 2009), s.29-47.37 UNESCO, World Heritage: Rhaetian Railway,whc.unesco.org/en/list/1276, 01 Haziran 2011.38 Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Science of Logic,(London: George Allen & Unwin, 1969), s.107.39 Rahul Mehrotra, “Conservation and Change: Questions forConservation Education in Urban India”, ThinkingConservation: Contemporary Prespectives from India, AmitaBaig ve Rahul Mehrotra, eds., (Mumbai: Jasubhai Media,2009), s.87-103.40 A.g.y.

AR

RE

DA

ME

NTO

109