GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel...

52
> DÜBAM DUNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI > 2016 EYLÜL DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ

Transcript of GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel...

Page 1: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> DÜBAMDUNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI

> 2016 EYLÜLDÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI

GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDEAVRUPA BİRLİĞİ

Page 2: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney
Page 3: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

DÜBAM

GÖÇ VE BREXİT

KRİZİNDE

AVRUPA BİRLİĞİ

Genel Yayın YönetmeniErhan Erken

Yayın KoordinatörüHazinadar Hasan Hız

DÜBAM YayınlarıKüresel İletişim Merkezi

Barbaros Bulvarı, Balmumcu / BeşiktaşTel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22

www.dunyabulteni.net/dubam

Page 4: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

4

Page 5: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

5

<

2016

EYL

ÜL

Robert KaplanAvrupa’nın yeni Ortaçağ haritası.........................................................9

Andy SmithTheresa May’ın her şeyi açıklayan konuşması..................................15

Gordon BrownAvrupa’dan ayrılmak değil, ona öncü olmak.......................................19

Timothy Garton AshAvrupa’nın duvarları yeniden yükseliyor.............................................23

Stephan SzaboAvrupa’nın kimlik krizi.........................................................................28

İbrahim WavdaAvrupa sömürgeciliği ve mülteciler.....................................................32

Sinan ÖzdemirElitlerle karşıt gruplar arasında Avrupa..............................................35

Stratfor Seçim hesapları AB’yi kilitliyor............................................................39

Bogdan KlichBrexit Sonrası NATO..........................................................................47

İÇİNDEKİLER

Page 6: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

6

Page 7: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

7

<

2016

EYL

ÜL

Avrupa Birliği ‘çoklu krizler’ kavramıyla ifade edilebilecek bir dönemden geçiyor. İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı, Suriye iç savaşıyla başlayan mülteci krizi, aşırı sağcı eğilimlerin yükselişe geçişi gibi nedenlerle birlik içerisinde ciddi sorunlar yaşanıyor. Uzmanlara göre, Avrupa’da yaşananlar kısa bir dönemde taşların yerinden oynamasına sebep olabilir; hatta yaşananlar sadece Avrupa’yı değil tüm dünyayı etkileyebilir.

Dünya Bülteni Araştırma Masası olarak Avrupa Birliği’nde yaşanan göç ve mülteci krizleriyle ilgili yazıları bir dosyada derledik..

Çok yönlü düşünmeye kapı aralaması bakımından Dünya Bülteni okurlarının dikkatine sunuyoruz.

SUNUŞ

Page 8: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

8

Page 9: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

9

<

2016

EYL

ÜL

Avrupa Birliği çözülürken, kıta kökü asırlara dayanan eski bölünmelere geri dönüyor.

Sanayi Devrimi’nden önce, Avrupa’nın Ortaçağ veya erken modern döne-me ait bir haritasına bakarsanız, kıtanın baş döndüren dağınıklığı karşısında hayrete düşersiniz. İmparatorluklar, krallıklar, konfederasyonlar, küçük devlet-çikler, falan yukarı, filanca aşağı... Radikal bir ayrılıklar dünyasının resmidir bu. Bugün Avrupa aslında bu haritaya tekrar dönüyor.

1950’lerden AB’nin borç krizinin başladığı 2009’a kadar süregelen yarım kü-sur asırlık barış ve refahla kıtanın siyasi ve ekonomik silueti gayet basit görü-nüyordu. Soğuk Savaş boyunca iki uyumlu blok vardı ve bunu ortak para birimi olan, birleşmiş bir Avrupa rüyası takip etmişti. Bugün AB içeriden ve dışarıdan darbeler alırken tarihin akışı eskiye, zayıf düşmüş bir karmaşıklığa dönüyor. Sanki geçen yarım asır korku ve çatışma ortamına dönmeden önceki bir fetret devriymiş gibi...

Amerika durumun vahametini yeni yeni görmeye başlıyor. Amerika’yla re-kabet eden en büyük ekonomi olarak Avrupa, Amerika için hala bir değer ve müttefik, ama büyük de bir problem teşkil ediyor. Şimdi soru(n) bu problemle nasıl başa çıkılacağı.

AB sınırlarını ve hareket alanını genişletmeye çalışırken bile Avrupa’daki bu bölünmeler on yıllardır göz önündeydi. AB içinde olan ve olmayan ülkeler vardı. Serbest dolaşımı öngören Schengen Bölgesi’ne dahil olan ve olmayan

Avrupa’nın yeni Ortaçağ haritasıRobert D. Kaplan

Page 10: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

10

ülkeler vardı. Euro bölgesinin mali zorluklarını aşan ve aşamayan ülkeler vardı.

Bu bölünmelerin kıtanın tarihinde ve coğrafyasında derin kökleri olduğuna ise pek dikkat edilmiyor. Modern Avrupa’nın bu özü Şarlken’in 9. asırda kurduğu Karolenj İmpartorluğu’nu andırıyor. Şarlken ilk Kutsal Roma Cermen İmparato-ru olarak Kuzey Denizi’nden başlayıp aşağı Felemenk’e oradan Frankfurt, Pa-ris, Milan vesaireye yayılan toprakları yönetmişti. Mevzubahis Avrupa’nın daha zayıf kuzenleri ise Akdeniz boyunca, İber yarımadasından güney İtalya’ya ve tarihi olarak daha az gelişmiş Balkanlar, yani Bizans ve Osmanlı geleneğinin varisleri şeklinde sıralanmışlardı.

Bu bölünmelerin kıtanın tarihinde ve coğrafyasında derin kökleri olduğuna ise pek dikkat edilmiyor. Modern Avrupa’nın bu özü Şarlken’in 9. asırda kurduğu Karolenj İmpartorluğu’nu andırıyor. Şarlken ilk Kutsal Roma Cermen İmparato-ru olarak Kuzey Denizi’nden başlayıp aşağı Felemenk’e oradan Frankfurt, Pa-ris, Milan vesaireye yayılan toprakları yönetmişti. Mevzubahis Avrupa’nın daha zayıf kuzenleri ise Akdeniz boyunca, İber yarımadasından güney İtalya’ya ve tarihi olarak daha az gelişmiş Balkanlar, yani Bizans ve Osmanlı geleneğinin varisleri şeklinde sıralanmışlardı.

İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda, yüzyıllarca kıtanın periferisine karakterini vermiş olan Kuzey Afrika ve Avrasya ile Avrupa’nın nispeten ayrı düşmesi neticesinde, kıtadaki bu bölünmeler bastırıldı. Bugüne geldiğimizde ise Vladimir Putin Rusyası’nın zorba tehditleri, Ortadoğu’dan gelen mülteci akı-nı ile içte ve dıştaki terör saldırıları karşısında Avrupa’nın çeşitli yönetimlerinin farklı yaklaşımlar sergilemesiyle bu geniş coğrafya artık göz ardı edilemez. AB’nin on yıllardır dayattığı merkeziyetçiliğin ve mesafeli, işlerliği olmayan bü-rokrasisinin üniter bir Avrupa meydana getiremeyip kıta sathında bir ters tep-kiye neden olduğu aşikar. Bu tepkiden ise AB ancak farklı ülkeler arasında meşruiyetini nasıl tesis edebileceğini hesaplayarak kurtulabilir.

Avrupa’yı savaş sonrası dönemde koruyan savunma hattı artık ayakta değil. 20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney sınırı gibi muamele etmemişti. Asıl

Page 11: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

11

<

2016

EYL

ÜL

Avrupa’nın yeni Ortaçağ haritası

güney sınır Sahra Çölü’ydü ona göre. Günümüzde ise Braudel’i haklı çıkarırca-sına göçmen kafileleri Avrupa’nın demografik işgali için Cezayir’den Libya’ya Kuzey Afrika boyunca toplanıyorlar. Rejimlerin çöktüğü Irak ve Suriye’den ka-çan milyonlarca mülteci için ilk durak olan Balkanlar da toplu göçler için tarihi koridor olma rolüne kaldığı yerden devam ediyor.

Dolayısıyla Avrupa sevimsiz bir tarihi ironiyle karşı karşıya: Avrupa’nın on yıllar içinde evrensel insan hakları idealleri gerçekleştirebilmesini ki buna Avrupa’da güvenli bir liman arayan sığınmacıların hakkı da dahil, periferisinde bir zamanlar gücü elinde tutan baskıcı rejimlere borçluydu. Arap dünyasının dizginleri on yıllardır diktatör gardiyanlar hapishane devletleri tarafından tutul-muştu. Irak’ta Saddam Hüseyin, Suriye Esad ailesi, Libya’da Muammer Kad-dafi Avrupa’nın bu idealist pastasını pişirip yemesine müsaade etmişti.

Avrupa’nın bütünlüğü için daha kötü olan ise coğrafya ve tarihin kıtanın bazı bölgelerini mülteci ve göçmen seline karşı diğerlerinden daha kırılgan hale ge-tirmesi. Almanya ve bazı İskandinav ülkeleri göçmenlere mütereddit bir şekilde hoş geldin halısı sererken, Macaristan ve Slovenya gibi Orta Avrupa ülkeleri yeni dikenli teller dikiyorlar. 1990’larda Avrupa’nın geri kalanından savaşla ve az gelişmişlikle adeta ayrılmış olan Balkanlar ise Ortadoğu’daki karışıklıktan ötürü bir darbe daha aldı. Avrupa’nın güneydoğu ucunda ise bir zamanlar za-vallı bir Osmanlı vilayeti olan Yunanistan, Arap dünyasındaki kargaşadan ka-çan yüzbinlerce göçmenin Avrupa’ya giriş kapısı olan şanssız konumu nede-niyle halihazırdaki ekonomik krizinin daha da kötüleştiğine şahit oldu.

Avrupa’daki göreceli istikrar döneminin şimdilerde sona yaklaşmakta olan bir diğer kritik faktörü de Rusya’nın oynadığı jeopolitik roldü. Soğuk Savaş bo-yunca Sovyetler Birliği açık stratejik bir tehditti ama Amerika bunun icabına bakıyordu. Zaten o dönem çoğunlukla, bilhassa Stalin’in ölümünden sonra, Kremlin temkinli, riskten kaçınan yetkililer tarafından yönetildi. Sovyetlerin çö-küşünden sonra Rusya’daki on yıllık buhran ve idari zayıflık ülkenin artık Avru-pa için bir tehdit olmadığı anlamına geliyordu.

Page 12: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

12

Bu bölünmelerin kıtanın tarihinde ve coğrafyasında derin kökleri olduğuna ise pek dikkat edilmiyor. Modern Avrupa’nın bu özü Şarlken’in 9. asırda kurduğu Karolenj İmpartorluğu’nu andırıyor. Şarlken ilk Kutsal Roma Cermen İmparato-ru olarak Kuzey Denizi’nden başlayıp aşağı Felemenk’e oradan Frankfurt, Pa-ris, Milan vesaireye yayılan toprakları yönetmişti. Mevzubahis Avrupa’nın daha zayıf kuzenleri ise Akdeniz boyunca, İber yarımadasından güney İtalya’ya ve tarihi olarak daha az gelişmiş Balkanlar, yani Bizans ve Osmanlı geleneğinin varisleri şeklinde sıralanmışlardı.

İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda, yüzyıllarca kıtanın periferisine karakterini vermiş olan Kuzey Afrika ve Avrasya ile Avrupa’nın nispeten ayrı düşmesi neticesinde, kıtadaki bu bölünmeler bastırıldı. Bugüne geldiğimizde ise Vladimir Putin Rusyası’nın zorba tehditleri, Ortadoğu’dan gelen mülteci akını ile içte ve dıştaki terör saldırıları karşısında Avrupa’nın çeşitli yönetimleri-nin farklı yaklaşımlar sergilemesiyle bu geniş coğrafya artık göz ardı edilemez. AB’nin on yıllardır dayattığı merkeziyetçiliğin ve mesafeli, işlerliği olmayan bürokrasisinin üniter bir Avrupa meydana getiremeyip kıta sathında bir ters tepkiye neden olduğu aşikar. Bu tepkiden ise AB ancak farklı ülkeler arasında meşruiyetini nasıl tesis edebileceğini hesaplayarak kurtulabilir.

Avrupa’yı savaş sonrası dönemde koruyan savunma hattı artık ayakta değil. 20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney sınırı gibi muamele etmemişti. Asıl güney sınır Sahra Çölü’ydü ona göre. Günümüzde ise Braudel’i haklı çıkarırca-sına göçmen kafileleri Avrupa’nın demografik işgali için Cezayir’den Libya’ya Kuzey Afrika boyunca toplanıyorlar. Rejimlerin çöktüğü Irak ve Suriye’den ka-çan milyonlarca mülteci için ilk durak olan Balkanlar da toplu göçler için tarihi koridor olma rolüne kaldığı yerden devam ediyor.

Dolayısıyla Avrupa sevimsiz bir tarihi ironiyle karşı karşıya: Avrupa’nın on yıllar içinde evrensel insan hakları idealleri gerçekleştirebilmesini ki buna Avrupa’da güvenli bir liman arayan sığınmacıların hakkı da dahil, periferisinde

Page 13: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

13

<

2016

EYL

ÜL

Avrupa’nın yeni Ortaçağ haritası

bir zamanlar gücü elinde tutan baskıcı rejimlere borçluydu. Arap dünyasının dizginleri on yıllardır diktatör gardiyanlar hapishane devletleri tarafından tu-tulmuştu. Irak’ta Saddam Hüseyin, Suriye Esad ailesi, Libya’da Muammer Kaddafi Avrupa’nın bu idealist pastasını pişirip yemesine müsaade etmişti.

Avrupa’nın bütünlüğü için daha kötü olan ise coğrafya ve tarihin kıtanın bazı bölgelerini mülteci ve göçmen seline karşı diğerlerinden daha kırılgan hale getirmesi. Almanya ve bazı İskandinav ülkeleri göçmenlere mütereddit bir şekilde hoş geldin halısı sererken, Macaristan ve Slovenya gibi Orta Avru-pa ülkeleri yeni dikenli teller dikiyorlar. 1990’larda Avrupa’nın geri kalanından savaşla ve az gelişmişlikle adeta ayrılmış olan Balkanlar ise Ortadoğu’da-ki karışıklıktan ötürü bir darbe daha aldı. Avrupa’nın güneydoğu ucunda ise bir zamanlar zavallı bir Osmanlı vilayeti olan Yunanistan, Arap dünyasındaki kargaşadan kaçan yüzbinlerce göçmenin Avrupa’ya giriş kapısı olan şanssız konumu nedeniyle halihazırdaki ekonomik krizinin daha da kötüleştiğine şahit oldu.

Avrupa’daki göreceli istikrar döneminin şimdilerde sona kayıyordu. Zaten o dönem çoğunlukla, bilhassa Stalin’in ölümünden sonra, Kremlin temkinli, riskten kaçınan yetkililer tarafından yönetildi. Sovyetlerin çöküşünden sonra Rusya’daki on yıllık buhran ve idari zayıflık ülkenin artık Avrupa için bir tehdit olmadığı anlamına geliyordu.

Kaynak: http://www.wsj.comDünya Bülteni için çeviren: Mustafa Doğan

Page 14: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

14

Page 15: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

15

<

2016

EYL

ÜL

İngiltere’nin yeni başbakanı Theresa May’in bugün yaptığı konuşma (11 Temmuz 2016’daki konuşmadan söz ediliyor), Muhafazakar Partili biri olsa da, bir İşçi Partili politikacının konuşması gibiydi fakat Theresa May’in fikirlerini daha iyi kavramak için geçen Ekim’de bir konferansta yaptığı konuşmaya geri gidelim.

Theresa May’in Birmingham’daki konuşması, Muhafazakar Parti liderlik se-çiminde aday olan biri için cüretkar bir konuşmaydı. Her ne kadar “Brexit de-mek Brexit demektir” diyerek Muhafazakar Parti sağ kanadına bir nebze kırmı-zı et sunsa da ortaya koyduğu diğer bazı fikirler onu İşçi Parti doğrultusundan Muhafazakar Parti liderliğine geliyormuş gibi gösterdi.

Daha fazla konut yapımı ve adamakıllı bir sanayi stratejisi çağrısı yaptı, İş-çilerin ve yerel toplulukların Cadbury’s gibi şirketlerde payları olduğunu vur-guladı ve üstü kapalı olarak bunun, dev ABD gıda şirketi Kraft’a satılmasını müsaade ettiği için Gordon Brown hükümetini eleştirdi.

Ayrıca “Vergileri sürdürmeliyiz… Vergi, medeni bir toplumda yaşamak için ödediğimiz bedeldir” dedi ki bu çizgi açıkça doğruydu ve Tony Blair olsa böyle bir şey söylemeye çekinecekken, bir politikacının ağzından duymaya alıştığı-mız bir şey değildi.

Bu, ülkeye seslenen İçişleri Bakanı’ydı… 10 Downing Street’te ikamet etme-ye neredeyse 60 saat uzaklıkta olduğunu bilemezdi fakat Andrea Leadsom’u devre dışı bırakırken oldukça güvenli durdu, Leadsom’ın katı Muhafazakar

Theresa May’in her şeyi açıklayan konuşması

Andy Smith

Page 16: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

16

Partililer’e yönelmesinin önüne taş koymaya çalışmadı; bunun yerine potansi-yel Muhafazakar Pati seçmenlerine kendisini seçmelerinin “kirli parti”ye (diğer insanların Muhafazakar Partilileri nasıl tasvir ettiğine dair onun eski tanımı) dönüş anlamına gelmeyeceği teminatını vermeye çalıştı.

Theresa May, seçmenlerin bütünü görmesini istedi. Bir başka konuşma da, geçen Ekim’de, yıllık Muhafazakar Parti konferansında platformdan parti üye-leriyle dolu salona seslendiği konuşmaydı… Aslında o konuşma onun partiye bağlılığına dair senelik rapordu. Bir İçişleri Bakanı birçok sorumluluğa sahiptir. O da polise dair, çete şiddetiyle mücadeleye dair, uyuşturucu kullanımıyla sa-vaşa dair; eşit haklara veya genel olarak kanuna riayet eden Britanyalılar’ın suçlara dair korkuyla yaşamamasının nasıl sağlanacağına dair konuşabilirdi. Ama o yapmadı. Tüm konuşmasını bir konuya, göçe adadı.

Dehşet verici Suriye iç savaşından kaçan 1,7 milyon mülteciden ve her geçen gün ortaya çıkan çaresiz durumlarından bahsederek konuşmaya baş-ladı. Onların yardıma muhtaç insanlar olduğuna katılıyordu fakat bu yardım, İngiliz Hükümetinin istediğini yaparak Ürdün, Lübnan ve Türkiye’de mülteci kamplarında kalan ve Avrupa’ya gelmeyenlere yapılan yardım dağıtımı şeklini almalıydı. Hükümetin senede 5000’den fazla Suriyeli mülteci almama kararını savundu ve Angela Merkel’in Almanya’nın 800.000 mülteci almasına dair ver-diği kararı eleştirdi. Bu kararın dünyanın her tarafından Almanya’ya kaçmak isteyecek insanlara teşvik olduğuna inanıyordu. Aynı zamanda bir korku res-mi çizdi: Binlercesi aktif olarak illegal yollardan giriş yapmaya kalkışan milyon-larca göçmenin tehdidi altında olan bir ada.

May, “Daha fakir ülkelerde, İngiltere’de yaşamak isteyecek milyonlarca in-san var ve her ülkenin alabileceği ve alması gereken mülteci miktarının bir limiti var. Ülkemize kimin girdiğini kontrol etmemize olanak veren bir güç sis-temine sahip olmalıyız” diye konuştu.

“İngiltere her yıl yüz binlerce göçmen ağına ihtiyacı yok… İngiltere’ye şu an gelen herkes kabiliyetli bir elektrikçi, mühendis ya da doktor değil… Son on

Page 17: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

17

<

2016

EYL

ÜL

Theresa May’ın her şeyi açıklayan konuşması

yıldır tecrübe ettiğimiz ölçüde göçün ulusal menfaatlerimize dair hiçbir getirisi yok. “

Daha sonra May, bu tehdidin defedilmesi için ne yapılması gerektiğine dair görüşünü aktarmaya başladı. Bu fikirler göçmenlere verilen hakların kesilmesi-ni, İngiltere’ye iltica talebinde bulunulmasını zorlaştırmayı, diğer AB ülkelerinin vatandaşı olanlarının tümünün iltica taleplerini reddetmeyi, diğer AB ülkelerini daha az iltica talebini kabul etmeleri için yüreklendirmeyi ve yabancı öğrenci-lerin eğitimini bitirdikleri zaman ülkeden ayrıldıklarına emin olmak için kontrol yapılmasını içeriyordu.

Avrupa’nın ortak bir göç ve iltica politikası yönünde çalışmasına dair öneriye onun cevabı “bin yıl içerisinde olmaz”dı. 3015 yılına kadar talimatlarına itaat edildiğinden emin olmak için etrafta olmayı nasıl hayal ettiği açıklayamadığı bir noktaydı…

Bu, başka bir Theresa May’in sesiydi… Yıllarca devletin gücünü sınırlayan insan hakları düzenlemelerini tersine çevirmek isteyen ve –kanunda başka-larının hayatlarını gizlice araştıranlara verilen bir imtiyaz olarak bilinen- Araş-tırma Kuvvetleri Yasası (Investigatory Powers Bill) için bastıran ve Whitehall Raporu’nu tahrif ederek ceza kanunlarının uyuşturucu kullanımı ile mücade-lede etkili bir yol olmadığını söyleyen kısımları silmekle suçlanan kişi, aynı İçişleri Bakanı’ydı.

Diğer katı düşüncelerinin 10 Downing Street’in meşhur siyah kapısından adım attığında yumuşayıp yumuşamayacağını göreceğiz.

Kaynak: The IndependentDünya Bülteni için tercüme eden: Deniz Baran

Page 18: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

18

Page 19: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

19

<

2016

EYL

ÜL

Birleşik Krallık kendini Avrupa’nın parçası yapmaya hiç razı olacak mı? Eğer 23 Haziran’daki AB üyeliğine devam edip etmemeye dair yapılacak referan-dum hakkında İngiliz gazetelerinin son zamanlarda attıkları manşetlere bakar-sak cevap kararlı bir “hayır” gibi gözüküyor.

AB’den ayrılma yanlıları, kaçak göçmenler ve İngiliz yaşam tarzına yönelik sözüm ona katlanarak büyüyen tehlikelere (bir botla yahut bomba ile taşınan) dayalı bir korku üzerinden kampanya yürütüyor. Onları karşıtı olup İngiltere’nin Avrupa’nın parçası olarak kalmasını isteyenler ise bir başka korkunun altını çiziyor: Avrupa ile ticarete bağımlı olan iş imkanlarının kaybı.

Bu platformların etrafında durmaksızın süren sloganlaştırma, birbiriyle çatı-şan dünya görüşleri ortaya çıkardı. “Ayrılma” yanlısı retorik 1940’taki Dunkirk ruhunu çağırıyor; yalnız durabilen, işgalci filolara ve ordulara karşı dayanıklı ve her daim kesinkes Avrupa’dan bağımsız bir millet…

“Kalma” yanlıları ise teoride farklı bir İngiltere’yi savunuyor: Dışarı açık, uyumlu ve uluslararası niyetleri olan. Fakat Muhafazakâr Parti bu meseleye dair ciddi bir bölünme yaşıyor ve Parti’nin öne çıkan sözcülerinden birçoğu, düşman Avrupa-şüphecisi medya tarafından ateşe altında kalarak boyun eğdi. Sonuç olarak sıklıkla, Avrupa ile yarı birlikte, yarı ayrı bir ilişkiyi savunuyor gibi gözüküyorlar ki İngiltere için bu, tamamen iç içe geçmek yerine yarım bağımlı bir ilişki oluyor. Pozitif, prensipli ve ilerleme kaydedilen bir İngiltere’nin AB üye-liği meselesi henüz yapılıyor.

İngiltere’nin Avrupa’da kalması taraftarı olanların kılıfındaki en keskin ok-lar, pozitif argümanlar. İngiliz halkının 21. Yüzyıldaki ihtiyaçları ve arzularını

Avrupa’dan ayrılmak değil ona öncü olmak

Gordon Brown

Page 20: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

20

karşılamak için geçmişi geride bırakmaya, şu anın küreselleşme tarafından tanımlandığını kabullenmeye ve geleceğin fırsatlarla dolu olduğunu bilmeye ihtiyaç var. Bizlerin artmakta olan karşılıklı bağlılığı, daha büyük bir uluslarara-sı işbirliği ve koordinasyona duyulan ihtiyacı öne çıkarıyor ki AB’nin sunduğu da tam olarak budur.

“Ayrılma” taraftarları, küreselleşmeyi bir yükümlülük olarak gördükleri için “kontrolün” kendilerine geri getirilmesini talep ederek koruma ve izolasyon gözetiyorlar. Yakınlarda yapılan bir anket, fakat illa da gerçeği temsil etmek durumunda değil, insanların %43’ünün AB’den ayrılınması suretiyle kontrolün İngiltere’ye geri verilmesi lehine oy kullandığını ve bunu finansal durumları kö-tüye gidecek olsa dahi yapacaklarını ortaya koyuyordu. Sadece %23’ü yapmı-yordu.

Sıradan bir gözlemci, referandum sonrası Avrupa’nın geleceğine dair ulusal bir konsensüs sağlamanın imkansız olduğunu düşündüğü için affedilebilir. Fa-kat hâlâ yolu var. Gitgide iç içe geçen ve birbirine bağımlı hâle gelen bir dünya-nın var olduğunu kabul etmekle başlayabiliriz, her bir ülkenin arzu ettiği ulusal bağımsızlığı ile ihtiyaç duyduğu uluslararası işbirliği arasında denge kurması lazım.

İngiltere iki mutlak arasında seçim yapmak zorunda olmamalı: En yakın komşularımızla işbirliği ihtiyacımızı küçümseyen tamamen otonomi ve ulusal kimlikler ile karar alma süreçlerinin devamlı önemini kavramakta başarısız ola-cak Avrupa büyük devletine tamamen entegrasyon.

Mesele mesele, İngiltere ve Avrupa’nın ikisini de daha rekabetçi, demokratik ve hesap verebilir yapacak bir yol var. Eğer biz Avrupa’da fırsatların, adaletin, güvenliğin ve emniyetin zenginleştirilebileceğini gösterebilirsek –ve AB’nin re-form ajandasının lideri olabileceğimizi- belki İngilizlerin bir konsensüsü belire-bilir.

Ekonomiyi ele alalım. Otonomi ve işbirliğini dengeleyerek İngiltere gelecek 10 yıla 500.000 daha fazla iş olanağı yaratabilir. Euro’ya dahil olmadığı için İngiltere faiz oranlarını belirleme konusundaki otonomisini korudu fakat Avrupa

Page 21: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

21

<

2016

EYL

ÜL

Avrupa’dan ayrılmak değil, ona öncü olmak

pazarına entegre olmak büyüme ve istihdam konusunda belirgin kazanımlar sağladı. Benzer bir şekilde eğer İngiltere dijital piyasa, enerji ve hizmet sektö-rü –bilhassa finansal hizmetlerde- konusunda bir seviye yakalama çabasına öncülük ederse bu, Avrupa’nın bütünü için daha iyi bir rekabet ortamı sağlar.

Ekonomik reformlar sadece başlangıç. İngiltere enerji verimliliği (enerji ve çevre birliğiyle), vergi adaleti (vergi cennetlerine yönelik bir planla) ve güvenlik konusundaki (yükseltilmiş sınırlar arası istihbarat toplanması ve terör ile illegal göçe karşı politikalarla) soru işaretlerine karşı duran bir ajandayı savunabilir ve savunmalı.

Reforme edilmiş bir Avrupa için İngiliz planı, ortak pazardaki sosyal boyutları kavrayarak ve Avrupa çapında işbirliğini bilimsel araştırmalarla derinleştirerek cesur ve uzak görüşlü. İzole olmak yerine işbirliği ile daha fazlasına ulaşabile-ceğimiz gerçeğini kucaklanarak böyle bir plan, İngiltere’nin AB’ye 2017’de baş-kanlık yapacağı dönemde ajanda haline getirilebilir ve daha büyük bir sınırlar arası uyumun devrinde yol gösterebilir.

Ayrıca bu liderlik momentini, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’yu da kapsayan; Avrupa öncülüğünde bir nevi modern Marshall Planı’nı içerecek şekilde, ulus-lararası kalkınma ve çatışmaların çözümüne dair daha işbirliğini öngören bir yaklaşımı savunmak için kullanabiliriz.

İngiltere, Avrupa’nın kalkınmasının ileriki aşamasında ön cephede yer alma fırsatına sahip. İmparatorluk sonrası son elli yılda, İngiltere kendi kader anlayı-şına uygun bir rol bulma konusunda mücadele etti. Avrupa’ya aktif bir dahiliyet ile Amerika ile özel ilişkinin bir yarısı olmanın ötesinde, NATO’nun 28 mütte-fikinden biri olmanın ötesinde ve durmadan gelişen AB’nin sadece bir üyesi olmanın çok ötesinde olduğumuzu gösterebiliriz. 23 Haziran’da İngiltere’nin geleceğinin Avrupa’dan ayrılmakta değil, ona öncülük etmekte yattığını gös-termeliyiz.

Kaynak: Gordon Brown (İngiltere eski Başbakanı) / Project SyndicateDünya Bülteni için tercüme eden: Deniz Baran

Page 22: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

22

Page 23: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

23

<

2016

EYL

ÜL

Tüm Avrupa’da duvarlar yükseliyor. Bu, Macaristan’da eski demir perdeye oldukça benzer şekilde bıçaklı ve dikenli tellerle fiziki şekilde kendisini gösteri-yor. Sınırların olmadığı Schengen bölgesinde de Fransa, Almanya, Avusturya ve İsveç’te geçici olarak sınır kontrolleri yürürlüğe sokuluyor.

Avrupa’nın her yerinde zihinlerde de duvarlar var ve bu duvarlar her geçen gün yükseliyor. Bu duvarların psikolojik harcı, tamamen anlaşılabilir korkularla karılıyor. Paris’te serbestçe sınırdan Belçika’ya geçebilecek ya da oradan ge-lebilecek kişiler tarafından gerçekleştirilen katliamlardan sonra yabancı düş-manı siyasetçiler ve sorumsuz gazeteciler tarafından önyargılar oluşturuldu.

Bizim 2015’te Avrupa’da gördüğümüz, 1989’un tam tersidir. Demir perde-nin fiziksel olarak ortadan kaldırılmasının, Macaristan ve Avusturya arasındaki dikenli tellerin kesilmesiyle başladığını hatırlayın. Şimdi keskin bir önyargıyla yeni çitler inşa edilmesinin yolunu açan da Macaristan ve onun Başbakanı Viktor Orbán’dır. Orbán, bu sonbaharın başlarında “Avrupa’nın Hristiyan olarak kalmaya devam etmesi” için Müslüman göçmenlerin dışarıda tutulması gerek-tiğini söylemişti.

Bu koroya Fransız siyasetinde önde giden Milli Cephe politikacısı Marine le Pen ve Sun gazetesinden Kelvin MacKenzie gibi numunelik Hristiyanlar da katıldı. MacKenzie birader, gazetesinin İngiltere’deki Müslümanları fena halde yanlış gösteren kamuoyu araştırmasını kullanarak şu başlıkla makale yazdı:

Avrupa’nın duvarları yeniden yükseliyor

Timothy Garton Ash

Page 24: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

24

Avrupa’nın duvarları yeniden yükseliyor

“Bu şok edici araştırma, genç Müslüman göçmenlere kapıları kapatmamız ge-rektiğini gösteriyor.”

Sanki halihazırda İngiltere’de bulunan 2,7 milyon Müslüman’ın hiç bundan sonra çocukları olmayacakmış gibi. Sanki Avrupa’nın az sayıda ama öldürücü İslamcı terörist azınlığı eskiden beri burada değilmiş gibi. Bunların çoğu İngil-tere, Fransa ve Belçika’nın arka sokaklarında doğdu, büyüdü, radikalleşti.

Şimdi Schengen bölgesinin içinde bile Avrupalıların çoğu, ülkelerinin sınır kontrollerini yeniden tesis etmesi gerektiğini söylüyor. Paris’teki katliamlardan sonra yapılan kamuoyu araştırmalarında, Hollanda’da fikirleri sorulanların yak-laşık yüzde 70’i ülkenin sınırlarını kapatması gerektiğini söyledi.

Bunun insanları teröre karşı gerçekte daha güvenli kılmaktan ne kadar uzak olduğu bir yana, Avrupa’nın iç sınırlarını kapatması, çoğu Avrupalının Avrupa Birliği hakkında en kıymet verdikleri şeyi ortadan kaldırma tehlikesi doğuruyor.

Bu sadece kulağa hoş gelen bir iddia değil. Eurobarometer tarafından AB çapında yapılan son araştırmada, “Aşağıdakilerden hangisinin AB’nin en olum-lu sonucu olduğunu düşünüyorsunuz?” sorusunda en çok cevap, katılımcıların yüzde 57’siyle “insanların, malların ve hizmetlerin AB içinde serbestçe dolaş-ması” oldu. Son birkaç yıldır bu cevap “üye ülkeler arasında barış” cevabıyla yarışıyor.

Üç ayrı gelişme yeniden duvarlara dönülmesine yol açtı. İlki, İngiltere’de –ve daha küçük bir boyutta kuzey Avrupa’nın diğer kısımlarında– insanların AB içindeki büyük ölçekli hareketleridir.

Doğu Avrupa’dan gelenler önemli ölçüde 2004’teki büyük genişlemeden sonra geldi. Bunlar sembolik Polonyalı tesisatçı figürüyle temsil ediliyorlar (şimdi bu figür muhtemelen doktora öğrencisi ya da banka yöneticisi olur). Bunlara, İspanyol, Portekizli ve Yunan felsefe doktora öğrencilerini Londra ya da Berlin’de garson olmaya zorlayan avro bölgesi krizinin başlamasından bu yana güney Avrupa’dan gelen gruplar katıldı. Bunun Schengen’le hiçbir alaka-

Page 25: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

25

<

2016

EYL

ÜL

sı yoktur, zira İngiltere bu anlaşmaya dahil değildir ama her şey AB’nin kalbi olan dolaşma serbestisiyle irtibatlandırılıyor.

İkincisi, mülteci krizi var. Büyük Orta Doğu ve Afrika’nın büyük kısmında şimdiye dek hiç olmadığı kadar insan eski moda diktatörleri yerinden eden savaşlar, terör ve ekonomik sefaletten kaçtı (bunların devrilmesi de terör ve ekonomik sefalet getirdi). Bunlar, Avrupa’ya, hayallerini süsleyen topraklara (Almanya) ulaşmak için hayatlarını suç çetelerinin ellerinde tehlikeye atıyorlar. Birleşmiş Milletler mülteciler yüksek komiserliğinin tahminlerine göre, bu sene 19 Kasım tarihine kadar 850 bin 571 “mülteci ya da göçmen” deniz yoluyla Avrupa’ya ulaştı. 3 bin 485’i de denizde öldü ya da “kayboldu.”

Akdeniz, çaresizlerin ümit kapısı ve sudaki mezarı oldu.

Akdeniz’den gelenlerin yüzde 50’den fazlası Suriye’den, yüzde 20’si Afganistan’dan geliyor. Bunların çoğu, ülkelerinde “yargılanacaklarına dair te-meli sağlam korku” hissindeki yüzde 100 gerçek mültecilerdir. Ama UNHCR, bu rakamların kaçınılmaz bir şekilde, başarısız devletlerin oluşturduğu dayanıl-maz maddi şartlar sebebiyle kaçanları da ihtiva ettiğine işaret ediyor.

İşte bu, 30 yaşındaki, 26 ülkelik Schengen bölgesini ilgilendiriyor. Zira, mül-teciler bir kez kıtaya ayak basmayı başarınca sınır kontrollerinin olmaması on-ların kolayca Almanya’ya gitmelerini sağlıyor. Onlar, Başbakan Angela Merkel yazın tüm mültecileri hoş karşılayacaklarını söylediği için şimdi bunu daha da çok istiyorlar.

Üçüncüsü, İslamcı teröristler var. Bunlar en son Paris’te konsere ya da ye-meğe giden masum insanları katlettiler. Bu teröristlerin çoğu, cinayet konu-sundaki maharetlerini Suriye ya da Afganistan’da elde ettilerse de Avrupa’da doğup büyüdü. Paris suikastçilerinden birinin, sınırların olmadığı Schengen Avrupası’na sızan, (gerçek ya da sahte) Suriye pasaportuna sahip bir “mülte-ci” olduğu görülüyor. Neticede bunlar Schengen sayesinde serbest bir şekilde Brüksel’den gelebiliyorlar ya da Brüksel’e gidebiliyorlar. Sınır tanımayan sui-

Avrupa’nın duvarları yeniden yükseliyor

Page 26: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

26

kastçiler…

Siyaset ve medyadaki demagoglar tarafından körüklenen korkular sebe-biyle Avrupa’da herkesin kafası karışık. Tamamen yasal AB vatandaşı göç-men, dışarıdan gelen kaçak göçmen, yarı ekonomik göçmen yarı siyasi mül-teci, Suriye’den gelen ihtilaflı bölge mültecisi, Eritre’den gelen klasik siyasi mülteci, Müslüman ve terörist. Bir şekilde hayallerde Polonyalı tesisatçıdan Suriyeli intihar bombasına doğru bir sıralama var.

Bu arada Polonyalı tesisatçının özellikle dindar Hristiyanlardan oluşan yeni hükümeti, Müslüman göçmenlerden hiçbirini almayacaklarını ifade ede-rek Macaristan ve Slovakya’ya katıldı. “Samiriler gelmesin lütfen, biz Hristi-yanız.”

Bu yüzden, avro bölgesi kriziyle başlayan güney-kuzey bölünmesinin yanı sıra doğu-batı bölünmesi zuhur etti. Doğu Avrupalılar Avrupalı ortaklarından sık sık gelen çağrılara rağmen dayanışmayı reddediyorlar. Güney-doğu Avru-pa ise suçüstü yakalandı. Hafta sonu Makedonya polisi Yunanistan sınırında göçmenlerle çatıştı, 40’a yakın kişi yaralandı. Bu, kuzey Avrupa “artık yeter” derken özellikle Türkiye üzerinden gelenler için AB’nin dış sınırları kolay ge-

Page 27: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

27

<

2016

EYL

ÜL

çilebilir olmaktan çıkarılmazsa Balkanlarda olacakların küçük bir habercisidir.

Bir keresinde –demir perdenin arkasında yaşamanın nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilen- Merkel’in “Genç insanlara özgür ve açık Avrupa’nın kıymetini göstermek için belki de bizim milli hudutlarımızı bir iki günlüğüne kapatmamız gerekir” dediğini işitmiştim. Bunu derin derin düşünün.

Belki de Merkel’in dediğini deneyebiliriz. Bu yeterince ironiktir. Kısmen de yanlış hesaplama sonucu önce diğer Avrupa ülkelerinin kendisini takip edece-ğinden emin olmadan tüm mültecilerin Almanya’da hoş karşılanacağını söyle-yerek son derece cömert teklifte bulunmasından dolayı…

Bu denemenin arzulanan neticeyi verip vermeyeceği de ayrı bir konudur. Şu an için katiyet içinde söyleyebileceğimiz tek şey, eskiden Avrupa’nın du-varların yıkıldığı bir kıta olarak bilindiğiydi. Şimdi de duvarların yeniden yük-selmeye başladığı bir kıtadır.

Kaynak: GuardianDünya Bülteni için çeviren: Arif Kaya

Avrupa’nın duvarları yeniden yükseliyor

Page 28: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

28

Avrupa bir kimlik krizinin, “öteki” korkusunun, yani Müslüman göçmenler ve Suriyeli mülteci seli sebebiyle doruk noktasına ulaşmış bir kimlik krizin tam ortasında.

Avrupa’daki çoğu ülke için, bu “öteki” eğilimi İslam tarafından demografik ve kültürel olarak kuşatılma korkusundan kaynaklanıyor. Nüfusu azalma eği-liminde olan bu ülkeler Müslümanların kendi vatandaşlarını yutacağı ve Batılı değerleri tahrif edeceği korkusu içindeler.

Bu korku Avrupa’nın gerilemesi ve Avrupai özgüvenin kaybıyla ilgili daha büyük kaygıları aksettiriyor. Öyle bir kaygı ki İmpartorluk Çağı Avrupası’nın o uygar özgüvenine ve kibrine tamamen zıt. Avrupa’da yaşam standardı hali-hazırda gerilemiş vaziyette. Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine göre 2023’e kadar Avrupa’da yaşam standardı Amerika’dakinin ancak yüzde 60’na tekabül edecek. Kaldı ki Kıta bir yanda Yunan ekonomik kriziyle boğuşurken diğer yan-da da Vladimir Putin’in Rusya’sıyla mücadele ediyor.

Ancak mülteci krizi daha somut bir tehdit, zira Avrupa ülkelerini her şehrin-den kasabasına kadar etkisi altına alıyor. Yunanistan ve Ukrayna’daki buh-ranların aksine, mülteciler daha göz önünde ve etnik temelli kimliklere göre şekillenmiş olduklarından Avrupa ülkeleri için doğrudan doğruya bir problem teşkil ediyorlar.

Bu ani mülteci seli, ekonomik büyümedeki altın yılların mazide kaldığı, küre-selleşmenin Avrupa’daki zenginliğin ve refah devleti anlayışının altını oyduğu bir zamanda ortaya çıktı. Din ve Kilise bir zamanlar olduğu gibi artık bir da-yanak noktası değil. Avrupa Birliği ve onun Brüksel’deki teknokrat bürokrasisi

Avrupa’nın kimlik krizi Stephen Szabo

Page 29: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

29

<

2016

EYL

ÜL

Avrupa’nın kimlik krizi

ulusal bir tahakkümün ötesinde görünse de tüm üye devletlere bir mülteci kotası dayatma

uğraşında.

Walter Laqueur veya Alman Thilo Sarrazin gibi yazarlar halkçı sağ partilerle hemfikir oldukları kültürel korku üzerine vurgu yapıyorlar. Yani Müslüman göç-menler gelecek ve yaşlanan Avrupa toplumlarını yutacak korkusu...

Macaristan, Polonya, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti gibi Orta Avrupa ülkele-rinin Hristiyanlar dışındaki mültecileri kabul etme hususundaki isteksizliği, hatta açıktan reddi, korkunun vardığı uçları gösteriyor. Yine de bu son mülteci dalgası “ötekilerin” Avrupa’ya dolmasında yeni bir merhale sadece.

Edward Said 1978’de Avrupalı emperyalist güçlerin maksatlı biçimde Batı’nın karşısına o gizemli ve çocuksu Doğu’yu yerleştirdiklerini, böylece uygarlaştırma görevlerinin bir parçası olan kolonyal hakimiyetlerini meşrulaştırdıklarını, bir nevi “Beyaz Adam’ın Yükü”nü omuzladıklarını söylemişti.

Mülteci krizinin başlamasının öncesinde bile, eski sömürgeci imparatorluklar, bilhassa Britanya ve Fransa, göçler yüzünden omuzlarındaki bu uygarlaştırma vazifesini kendi ülkelerine kaydırmışlardı. Avrupa’daki Müslüman nüfus 1990’da 30 milyonken 2010’da 44 milyona yükseldi. 2030’a kadar Müslümanların Avrupa

Page 30: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

30

Avrupa’nın kimlik krizi

nüfusunun yüzde 8’ni teşkil edecekleri tahmin ediliyor.

Avrupa ülkeleri kendilerini, kısmen seküler yönelişlerinden ötürü, mülteci-lerin ülkelerinden daha ilerlemeci olarak görmüştür. Kadın hakları ve insan haklarında İslam ülkelerinden daha ileri oldukları iddiasındadır. Batıda yaşa-yan Müslüman azınlıklardan Batı kültürüne entegre olmaları ve onun “uygar” değerlerini kabul etmeleri beklenir. Oysa birçok Batı memleketinde, bireycilik dinle yer değiştirmiştir.

Müslüman göçmenlerin çoğu sahip oldukları ananevi değerleriyle bu gibi modern kültürlerle zıtlaşarak bunları ahlaksızca ve düşmanca telakki etti ki bu da bir tür Batılı “öteki” meydana getirdi. Charlie Hebdo saldırıları, 2005’de Danimarka’da Hazreti Muhammed ile alakalı karikatürlerin yayınlanmasında olduğu gibi, bu kültürel üstünlük çatışmasının sonuçlarını temsil eden bir şey-di. İfade özgürlüğü adına İslami sembolleri açıkça aşağılayan bu her iki se-küler kuruluş da dini gerici davranışlarına kalkan yaptıklarını öne sürdükleri insanlara karşı bir tür üstünlük anlayışı sergilemiş oluyorlardı.

Hem Batılılarca sahnelenmekte olan kültürel kibir hem de bunun sonucun-da ortaya çıkan radikal Müslümanların misillemeleri, Müslümanlar ve şimdi içinde yaşadıkları Batılı toplumlar arasındaki kültürel çatlakları daha da derin-leştirdi.

Bugün Müslüman mülteciler Avrupa’ya akın etmeye devam ediyor. Ekserisi Suriye’deki savaştan kurtulduğu için halinden memnun. Ama bu mutlulukları ne kadar sürecek ? Kendilerini himaye eden ama hala yabancı görünen top-lumlara kendileri ne zaman yabancılaşmaya başlayacak ?

Avrupalıların “öteki” ile olan ilişkilerini yeniden tanımlamaları için önce ken-dilerini yeniden tanımlamaları gerekecek.

Kaynak: The Washington PostDünya Bülteni için çeviren: Mustafa Doğan

Page 31: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

31

<

2016

EYL

ÜL

Avrupa’nın kimlik krizi

Page 32: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

32

Svahili dilinde “maafa” kavramı felaket, berbat bir hadise ya da büyük bir trajedi anlamına gelir. Aynı kelime ayrıca, Afrika halkının yüzyıllar boyunca kö-lelik, emperyalizm, sömürgecilik, baskı, sömürü ve işgal nedeniyle yaşadıkları ıstırapları ifade etmek için kullanılır. Benzer bir şekilde bu emperyalist ve sö-mürgeci model, Orta ve Uzak Doğu’ya, hatta Güney Amerika’ya kadar geniş-letilebilir.

Bu soykırımı, insanlığa karşı bir suç olarak gören uzmanlar, bunun en büyük suçlusu olarak Avrupa’yı görmektedirler. Bu soykırım Afrika ve Asya yaşamını, din, gelenek, görenek, kültür, milletlerin kendi geleceğini tayin etme hakkı, kim-lik ve ahlak gibi konular başta gelmek üzere, her boyutuyla derinden etkilemiş-tir. Önce, bu toplumların sosyal ve ekonomik dokusu tahrip edildi, daha sonra ise sömürgeci işgallerle işgal edilen topraklarda yaşayan yerli halk tecrit edildi.

Hiç şüphesiz Afrika insanlık tarihinde en çok istismar edilen ve boyun eğdi-rilen kıta. Sadece Afrika’daki mağdur insanların sayısı, diğer bütün kıtalardaki mağdur insanların sayısının toplamından daha fazladır. Afrika halkının bugün-kü durumunun en önemli sebeplerinden biri insan ve mineral kaynaklarıdır. Fa-kat İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde ve “terörle mücadele” olarak bilinen (İslam’la mücadele olarak da okunabilir) oluşumun sonucu olarak, illegal isti-lalardan mağdur olan kişiler artık Afganistan, Irak, Libya, Suriye ve Yemen’de de oldukça fazla.

Malcolm X beyaz liberaller için, “Bu, yüzüne gülen ve bir akıl hastanesinin içinde olduğunu unutturan Kuzey yılanlarıyla yürümek yerine, sürekli çıngırda-yarak nerede olduklarını hatırlatan çıngıraklı yılanlarla birlikte yürümeyi tercih ederim.” Bu sözü, bugünkü yeni muhafazakarlar için de uyarlayabiliriz.

Şu anda Avrupa’nın karşısındaki mülteci krizi, 500 yıl kadar önce başlayan

Avrupa sömürgeciliği ve mültecilerİbrahim Wavda

Page 33: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

33

<

2016

EYL

ÜL

Avrupa sömürgeciliği ve mülteciler

Afrika soykırımın doğrudan bir sonucudur. Kendi topraklarında gerçekleşen bir sömürgecilik faaliyeti bağlamında köle ticareti olarak başlayan şey, daha sonra emperyalizm ve yabancı toprakların sömürgeci işgali biçimi olarak Afrika’ya ta-şınmıştır. Afrika yüzyıllar boyunca coğrafi, tarihsel, zihinsel, kültürel, sosyal ve politik olarak işgal edilmiştir. Son yüzyılın ikinci yarısı boyunca, “uhuru” (bağım-sızlık) fikri kıta boyunca yayılmış ve sonunda Afrika’ya “demokrasi ve medeni-yet” geldiğine dair bir izlenim yaratılmıştır. Avrupalı sömürgeciler arkalarında, doğal kaynaklarından mahrum edilmiş bir kıta bırakmışlardır. Yerel ekonomi sistemi de paramparça edilmiştir.

Muazzam doğal zenginliklerine rağmen Afrika ve Asyalılar, bir çölün vatan-daşları gibi yaşamışlardır. Afrika liderliği, kıtanın en güçlü kaynağını; halkı elde tutmak ve canlandırmak konusunda başarısız olmuştur. Afrika’nın karşısındaki en büyük tehlike ne HIV ne de savaştır. En büyük tehlike hâlâ, sömürgecilik sonrası imparatorlukların vekili olarak yetiştirilen, miyop, bencil, gelişme karşıtı liderlerdir. Bu liderlerin alamet-i farikaları, saflık, tasavvur eksiliği, fırsatçı, asa-lak ve tamamen tehlikeli olmalarıdır. Bu kuklalar, Meles Zenawi, Paul Kagame, Sassou Nguesso ve Joyce Banda’dır. Biz de, sıradan vatandaşlar olarak, so-rumluluk sahibi bir lider seçmekteki ahlaki görevimizde başarısız olduk.

Avrupa’nın çoğu bölgesini vuran mülteci krizi işte bu tarihsel bağlamda ele alınmalıdır. Yakın tarih “ulusal güvenlik” adı verilen yeni bir sömürgecilik ortaya koymuştur. Birleşik Devletler ve Avrupa (NATO), “terörle mücadele” ve “ulusal güvenlik” kisvesi altında zayıf ve yoksul ülkeleri istila etmiştir. Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Cezayir, Yemen ve Filistin’deki illegal saldırılar sonucunda yüz binlerce masum erkek, kadın ve çocuk öldürüldü.

Milyonlarca kişi evsiz kaldı ve kendi ülkelerinde, mülteci kamplarında yaşa-maya başladı. Sayısız hayat paramparça edildi. İnsanlar muhtaç ve umutsuz bırakıldı. Bu çatışma alanlarındaki ortak etken, ABD, Avrupa ve ittifaklarının elleridir. Bu gerçeklik inkar edilemez. Savaş ve mültecilerin (ekonomik kay-gılarla göç eden kişilerle karıştırılmamalı) karşılaştığı git gide artan zorluklar arasındaki ilişki, o kadar da büyültülemez. Savaş nedeniyle iltica eden binlerce

Page 34: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

34

Avrupa sömürgeciliği ve mülteciler

kişinin yine gidip, doğrudan (Libya, Irak, Afganistan gibi) ya da dolaylı (Suriye gibi) olarak kaçtıkları yerleri tahrip eden, harap eden ve yıkan Avrupa ve NATO ülkelerinde barınmaya çalışması, hem ironik hem de trajiktir.

İsrail’in de bu krizlerdeki rolünü unutmamak gerekir. İsrail 1948’de tarihi Filistin’i işgal ettiğinde, Filistin’lere yönelik bir etnik temizlik ve soykırım progra-mı içine girdi. Irgun, Stern Gang ve Haganah gibi örgütlü terör grupları, binlerce Filistinliye yönelik şiddet uygulayarak onları kendi memleketlerinden dışarı attı. Bu kişiler bugün hala mülteci. Bölgede bulunan, Avrupa’ya gelip, daha verimli meraların arayışında olan çok sayıda evsiz kişinin arasında katıldı.

Arap Birliği ve Körfez İşbirliği Ülkeleri’nin hepsi aile derebeylikleri. Bu ülkeler için demokrasiden bahsetmek mümkün değil. Mülteci akını bu ülkelerin otok-rasilerini ve uzun vadede ayakta kalabilme yetilerini tehlikeye atabilir. Şu anda Batı ülkelerinden gelen askeri destek sayesinde hala güçlü kalabiliyorlar.

Tüm halk yerinden edildi. Kayıp bir çocuk nesli yaratıldı. Bu travma bu çocuk-ların tüm yaşamını şekillendirecek. Uzun vadedeki etkiler bu çocukları şiddete, holiganlığa, uyuşturucu bağımlılığına ve depresyona itme potansiyeli taşıyor.

Mültecilerin karşılaştığı bir diğer acı ve zorlu sınav ise Avrupa’daki kapita-lizmin vahşi yüzüdür. Kendi hayatları için korkan ve Afrika ve Orta Doğu’daki savaş bölgelerinden kaçan umutsuz insanlar, polisin copları, göz yaşartıcı gaz-ları, sınırları ve dikenli tel bariyerleri, yetersiz yiyecek ve su ve kabul edilemez sağlık koşulları ile karşı karşıya kalmak zorundalar. Ekonomik sömürü ise üs-tesinden gelmeleri gereken bir diğer problem.

Kuzey Kaliforniya’daki Leverne Üniversitesi’nde İngilizce Profesörü olan William A. Cook, bir zamanlar şöyle yazmıştı: “İnsanlar, kendileri için ağlaya-mayan insanlar için ağlayıp, adalet diye haykırdığında, zaman gelmiş demek-tir.”

İşte o zaman, bu zamandır.

Kaynak: Middle East MonitorDünya Bülteni için çeviren: Cansu Gürkan

Page 35: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

35

<

2016

EYL

ÜL

Avrupa Birliği Komisyon’u Başkanı Jean Claude Juncker Birliğin durumu-na ilişkin yaptığı son konuşmada “çoklu kriz” ifadesiyle içinde geçtikleri du-rumu tanımlıyordu. Komisyon ekonomiden göçe; Brexit’ten teröre çok farklı cephelerde mücadele ediyor. Büyüyen hoşnutsuzluk Birlik üyesi devletlerde siyasetin parçalanmasına ve yeni aktörlerin sahneye çıkmasına sebep olu-yor. Hollanda’nın Ukrayna-AB işbirliği anlaşmasını referanduma götürmesi ve hayır kararının (yüzde 61) çıkması anlaşmayı tamamen askıya almasa da elitlerin Birlik içindeki yerini sorgulayanlar için , baskı aracı olarak , yeni bir duruma işaret ediyor. Panama Belgeleri’nin yayımlanmasıyla başlayan tar-tışmalar aslında iki yıl önce LuxLeaks skandalı günlerinde yaşanan tartış-maları hatırlatıyor. Verilen sözlerin ne kadar tutulduğu tartışılıyor. İzlanda’da başbakanın istifası son kamuoyu yoklamalarında Korsanlar Partisi’ni yüzde 43’lere yükseltti. AB referandumuna 10 hafta kala Başbakan David Cameron İngiltere’nin Birlik içindeki yerini savunmaktan çok kendisine yöneltilen suçla-malara cevap vermekle meşgul.

Geleceğinin sorgulandığı, kurumlarına ve elitlerine güvenin azaldığı bir dö-nemde Komisyon’un tutumu büyük önem taşıyor. Yunanistan krizinde olduğu gibi ben merkeziyetçi, dışlayıcı yaklaşımlarla; sinerji üreten, dahil eden meka-nizmalar arasında tercihe zorlanıyor. Ekonomi hiç olmadığı kadar belirleyici. Bu yıl için işsizlik, finans ve beklenmedik göç hareketleri potansiyel risk nokta-ları olarak raporlara yansıyor (World Economic Forum). Bu minvalde IMF’nin Salı günü duyurduğu dünyanın 2016 ve 2017 durumuna ilişkin büyüme ra-kamları iç açıcı değil. Avrupa Birliği için ciddi bir büyümeden bahsetmek zor

Elitlerle karşıt gruplar arasında Avrupa

Sinan Özdemir

Page 36: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

36

Elitlerle karşıt gruplar arasında Avrupa

(2016’da 1,5- 2017’de 1,6). Ekonomide görülen küresel yavaşlama (2016’de 3,2 - 2017’de 3,5) İngiltere, Almanya ve Fransa için de geçerli.

Ekonominin yavaşladığı, özellikle gençlerin iş bulmakta zorlandıkları bir dö-nemde Komisyon 2014’te duyurduğu ve bir yıl sonra başlattığı plan stratejik sektörleri kalkındırmak gibi KOBİ’leri destekleyerek yeni iş sahaları oluştur-mayı hedefliyordu. Bunun için öngörülen bütçe 315 milyar avro. Geçen yıl bu çerçevede toplamda 126 projeye 50 milyar avro mali yardım sağlandı. Komis-yon ayrıca “Erasmus +” projesiyle iş bulmakta zorlanan gençlere ilk iş imkanı sunmaya hazırlanıyor. Üniversiteler arası uygulanan Erasmus projesi gibi bu projenin de amacı sınırları kaldırmak, AB sınırları içinde bir yıllığına da olsa çalışma imkanı sağlamak... Bu sayede hem yabancı dillerini geliştirmeyi hem tecrübe edinmeleri hedefleniyor. Böylece ülkelerine döndüklerinde iş piyasası-na çok daha hızlı bir şekilde dahil olabilecekleri düşünülüyor.

Ancak son yedi yılda Avrupa’da yüzde 15 oranında gerileyen yatırımların ye-niden canlandırılabilmesi için söz konusu planın yetersiz kalacağı ve bir ikinci plana ihtiyaç duyulacağını şimdiden söylemek mümkün. İlk meyveleri görülse de orta ve uzun vadede sonuçlarının alınabilecek olması kısa vadede bekle-nen iş imkanını sağlamada yetersiz kalacaktır. Komisyon’un aşırı uçlardaki si-yasi partilerin veya Avrupa karşıtlarının ileri sürdükleri “Avrupa Birliği işsizlik ve kemer sıkmaktır” görüşünü tersine çevirmesi ancak karşıtlık üreten ve örnek teşkil eden ülkelere farklı bir yaklaşımın geliştirilmesiyle aşılabilir. Yunanistan en uç örnek olsa da üzerinde düşünüldüğünde, yatırımcının kaçtığı, gençlerin iş bulmakta zorlandığı , her yeni doğanın 30 bin avro borçlandığı , hayat paha-lılığı göz önünde bulundurulduğunda, çalışanların düşük ücretlere çalıştırıldığı (aylık ortalama 250-300 avro) bir düzende birinci Juncker planının ne kadar etkili olabileceği sorulabilir. IMF Başkanı Christine Lagarde’nin dikkatleri çekti-ği gibi borçlarının yeniden yapılandırılması Juncker planından çok daha etkili olabilir. Tabii bunun için Komisyon’un Berlin’i karşısına alması gerekecek.

Bir diğer karşıtlık da Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble ile Avrupa

Page 37: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

37

<

2016

EYL

ÜL

Elitlerle karşıt gruplar arasında Avrupa

Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi arasında yaşanıyor. Almanya empoze etmeye çalıştığı bakışın Avrupa Merkez Bankası tarafından hafife alındığına inanıyor. Alman maliye bakanına göre Merkez Bankası’nın tutumu siyasi yel-pazede sağın sağında yer alan ve son bölge seçimlerinde önemli sonuçlar elde eden Almanya için Alternatif Partisi’nin başarısındaki önemli etkenlerin başın-da geliyor. Schäuble, Draghi’nin savunduğu ekonomi politiğin Avrupa ekono-misini yaraladığına ve büyümesini engellediğini düşünüyor. Ne var ki, Avrupa vurgusu yapılsa da gerçekte Almanları rahatsız eden Draghi’nin faizleri düşük tutuması. Yapılan simülasyonlara göre 2010’dan bu yana her Almanın kaybı 2450 avro (DZ Bank). Bu durum Almanlar için geçerli olduğu kadar diğer Avro Bölgesi’nde yer alan devletler için de geçerli. Tabii risk hesaplarda yatan pa-ralarda değil banka ve sigorta şirketlerinin geleceğinde aranmalı. Almanya’nın aksine Draghi küçük yatırımcıya ve KOBI’lere el uzatarak tüm Avro Bölgesi’nde farklı bir rüzgarın esebileceğini göstermeye çalışıyor.

Bankaların ve sigorta şirketlerinin geleceği gibi Yunanistan krizinde başa dönülme riski giderek artıyor. Hafta başında Atina’da temaslarını tamamlayan troyka herhangi bir değerlendirmede bulunmadan ayrıldı. Atina bir an önce ge-nel değerlendirmelerin tamamlanmasını ve 22 Nisan’da gerçekleşecek Avro Bölgesi Zirvesi’nde karara bağlanmasını istiyordu. Geçen yıl olduğu gibi son dakikaya bırakılmasını istemiyor. Temmuz ayında ödemesi gereken 3,5 milyar avronun geciktirilmesiyle doğabilecek sorunları şimdiden önlemeye çalışıyor. Ancak taraflar aynı kanıda değil. Değerlendirmeler için herhangi bir son tarih belirlemeyerek zamana bırakmayı tercih ediyorlar. İMF borçların gözden ge-çirilmesini talep ederek Atina’yı bir noktada desteklese de ek reform talebiyle siyasetin ve sokakların tepkisini çekiyor. Atina’nın görüşmelerde yer almasını istemediği IMF’yi Berlin destekliyor. İMF sosyal güvenlik sahasında yeni ke-sintilere gidilmesini talep ediyor. Kesintilerin öncelikle emekli maaşlarını ilgi-lendirmesi, yüzde 3’ten yüzde 40’a yeni kesintiler öngörmesi, Atina’nın elini zayıflatıyor. Geçen yılın Temmuz ayında Troyka ile girdiği bilek güreşinde ye-nilmesi üçüncü memorandum dayatmasıyla son bulmuştu. Bu minvalde aynı

Page 38: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

38

Elitlerle karşıt gruplar arasında Avrupa

senaryonun tekrarlanmaması için Çipras hükümetinin Temmuz ayından önce meseleyi çözmesi gerekecek.

IMF’nin Yunanistan’dan daha fazla reform talep ettiği bir dönemde Pana-ma Belgelerinin ortalığa saçılması siyasetin etik sorumluluğunu gündeme getiriyor. Almanya, Fransa ve İngiltere’nin ortak kararlık vurgusu gerçeği de-ğiştirmiyor. Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Juncker’ün LuxLeaks’le (2014) ilişkilendirilmesi, başbakanlığı dönemimde (1995-2013) gerçekleşmesi, AB karşıtı grupların elini güçlendiriyor. “Büyük sermayenin arkadaşı” olarak ken-dini tanımlayan komisyon başkanı herhangi ciddi adım atmamakla suçlanıyor. LuxLeaks skandalı sonrasında hiç bir önlemin alınmamış olması, Avrupa’da faaliyet gösteren uluslararası büyük grupların vergilendirilememesi, şeffaflı-ğın artırılamaması Komisyon’un ve Birlik üyelerinin başarısızlığı olarak de-ğerlendiriliyor. Son kertede Komisyon Avrupa Birliği’nin imagosu düzeltmek, inandırıcılığını artırmak ve AB karşıtlarının yükselişi engellemek istiyorsa PİİGS ülkeleri (Portekiz, İtalya, İrlanda, Yunanistan ve İspanya) gerçeğiy-le yüzleşmek durumunda. Çünkü Yunanistan başta olmak üzere, 2008’den bu yana, PİİGS ülkelerinden talep edilen reformların en alt sosyo-ekonomik grupları etkilemesi adaletsizliği artırdığı gibi güveni de sarsmaktadır.

Page 39: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

39

<

2016

EYL

ÜL

Avrupa’nın siyaseten ve iktisaden en büyük ağır topları Fransa ve Almanya’da seçim dönemi hızla yaklaşıyor. Her iki ülke de siyasî partiler 2017’deki genel seçimlerde zafer kazanmak için hamleler yaparken, Kıta’da konsensüsü sağlamak oldukça zor olacak. Paris ve Berlin Avrupa Birliği’ni bir araya getirmek için tekliflerini sunacaklar fakat Ren Nehri’nin her iki yakasın-da artan Euroskeptisizm (Avrupa şüpheciliği) ile birlikte, bu hususta mutaba-kat sağlamak müşkül olacak. Kıta’nın ağabeyleri arasında istop eden işbirliği Avrupa’nın parçalanmasını tersine çevirmesine ve zorluklarla yüzleşmesine pek de yardım etmeyecek - özellikle Fransa ve Almanya’nın AB’yi bir arada tutma yönündeki taahhütleri yerine gelmezse...

MUHALEFETLE BAŞA ÇIKMAFransız ve Alman seçimleri AB’nin on yıllık rotasını şekillendireceği için ge-

lecek yıl birlik için çok kritik olacak. Nisan ve Mayıs aylarındaki cumhurbaş-kanlığı seçimi ve onu Haziran’da takip edecek Ulusal Meclis seçimleriyle bir-likte Fransa bazı konularda harekete geçecek. 2017’nin ikinci yarısı ön plana çıkacak olan Almanya’da ise parlamento seçimleri Ağustos ile Ekim arası bir zamanda tertiplenecek. Ancak seçimin etkileri oylar verilmeden önce görül-meye başlanacak. Fransız ve Alman politikacılar seçmenlerin desteğini nasıl kazanacaklarının hesabını yapmaya çoktan başladılar ve seçmenlerin kararı 2017 seçimleri arifesinde, Avrupa Birliği’nde önümüzdeki bir buçuk yıl içinde dalga dalga yayılacak.

Almanya ve Fransa şu anda ekonomik olarak çok farklı vaziyette. Alman

Seçim hesapları AB’yi kilitliyor

Stratfor

Page 40: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

40

ekonomisi diğer AB üyelerine kıyasla iyi gidiyor. 2015’te yüzde 1.7’lik bir büyü-me kaydetti ve 2016’da da benzer bir büyüme bekleniyor. Almanya’nın işsizlik oranı yüzde 5 ile Kıta’nın en düşük seviyesinde. Alman hükümeti 40 yıl sonra ilk kez bütçesini dengeye oturttu ve 2015’te Berlin açığı sıfıra indirdi. Fransa, buna mukabil, mütevazı bir ekonomik büyüme göstermekte ve yüksek işsizlik oranlarını düşürmekte zorlanıyor. Avrupa İstatistik Ofisi’nin iyimser tahmin-lerine göre, Fransız ekonomisinin bu sene münhasıran yüzde 1.3 büyümesi bekleniyor ki Euro bölgesinin yüzde 1.7’lik ortalamasının bile altında. Bu es-nada Fransa’daki oranı yüzde 10’dan fazla olan aktif iş arayanlar aramalarına devam ediyor.

Aralarındaki farklara rağmen Almanya ve Fransa, halkları arasında cere-yan eden benzer politik değişimlerle yüzleşiyor. Seçmenlere iktidardaki par-tilerden bıkkınlık geldi ve alternatif olarak yüzlerini muhalefete döndüler ki bu muhalefetin için AB entegrasyonunun muhtelif unsurlarını reddedenler var. Alman şansölyesi Angela Merkel ve Fransa cumhurbaşkanı Francois Hollande’ın akıbetleri ne olursa olsun, hükümetlerine AB’ye müştereken lider-lik etmelerini mümkün kılan ortak paydayı bulmak da ayrıca kolay olmayacak. Ve seçim mevsimi sona erdiğinde bir Fransız-Alman ahengini tekrar yakala-mak ise daha bile zor olabilir.

FRANSA’NIN POLİTİK GÜDÜMÜFransız ekonomisinin fersiz performansı Hollande iktidarını Avrupa’da en

sevilmeyen yönetimlerden biri yaptı. 2011’de tasarruf tedbirlerinden sakı-nılacağı ve zenginlerin vergilendirileceğine dair vaatleri sıraladıktan sonra, Hollande’ın Sosyalist Parti’si 2014’te yüz seksen derece dönüş yapıp eko-nomiyi liberalleştirmek hedefiyle birtakım yasalar çıkarttı ve şirketlerin çalı-şanlarını kovmalarını kolaylaştırdı. Bu gelişme sokak protestolarına ve iktidar partisinin sol kanadının sert direnişine sebep oldu. Hollande’ın Ulusal Mec-

Page 41: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

41

<

2016

EYL

ÜL

Seçim Hesapları AB’yi Kitliyor

lisi atlatmak suretiyle en tartışmalı tedbirleri tasdik etme yönündeki müteakip kararının ise partisindeki üyelerin ve halkın memnuniyetsizliği dindirdiği pek söylenemez.

Hollande hükümeti düğümlenip işlerliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya ve cumhurbaşkanının yeni çalışma yasası reformu muhtemelen görev süresinde-ki son mühim politikası olacak. Sosyalistler, anketlerde atbaşı beraber giden sağ merkez Cumhuriyetçi Parti ile sağcı Ulusal Cephe’nin çok ama çok gerisin-de, üçüncü sırada geliyor. Yarışın Fransa ve AB için geniş kapsamlı sonuçları olabilir, zira Ulusal Cephe ülkenin birlikteki üyeliğini oylamak için bir referan-dum yapılacağına dair vaatte bulundu. Cumhuriyetçi Parti’nin bazı kesimleri de AB’ye eleştiriyle yaklaşıyor. Yine de cumhurbaşkanlığı yarışının akıbeti henüz kesin olmaktan çok uzak. Fransa’nın üç büyük siyasî partisinden ikisi daha adaylarını belirlemedi. Hollande’ın tekrar seçilmeye hakkı varsa da Sosyalist-lerin ikinci kez onu destekleyeceğinin garantisi yok. Partinin daha göze çarpan mensuplarından olan ekonomi bakanı Emmanuel Macron, Hollande’ın parti-deki liderliğine rakip olabilir yahut bağımsız aday olup Sosyalistlerin oylarını çalabilir.

Beriki yandan, Cumhuriyetçilerin Kasım’da yapılacak ön seçimle cum-hurbaşkanı adaylarını duyurmaları bekleniyor. Cumhuriyetçi Parti’nin önemli adaylarından eski başbakan Alain Juppe, Schengen Antlaşması’nı defaatle tenkit eden ve bazı yetkilerin Brüksel’den geri alınması fikrini savunan partinin lideri ve eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’e kıyasla Avrupa entegrasyonu-nu daha çok destekliyor. (Sarkozy’nin henüz cumhurbaşkanlığına aday olma niyetini açık etmediğini not etmek gerek.) Diğer adaylar, mesela eski tarım bakanı Bruno Le Maire Fransa’nın AB’deki rolünün oylanacağı bir referandum tertiplenmesi önerisinde bulundu. Partinin desteğini kim kazanırsa kazansın Cumhuriyetçiler, üyelerinin Kıta’nın geleceğine dair ihtilaflı görüşlerini uzlaştır-mada zorlanacaklar.

Page 42: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

42

Fransa’nın en büyük üç partisinden yalnızca biri, Ulusal Cephe’nin liderliği kesinleşti; parti cumhurbaşkanı adayı olarak Marine Le Pen’i seçti bile. Elbette ülkenin iki turlu seçim sistem Ulusal Cephe’nin cumhurbaşkanlığını veya Ulu-sal Meclis’te ciddi sayıda sandalye kazanmasını engellemeye devam edecek. Parti tüm bunlara karşın parti hala Fransız siyasetinde önemli bir güç ve artan etkinliği kendilerinin ulusalcı ajandasındaki unsurları merkez sağın da benim-semesinde müessir oldu. Sonuç olarak, müstakbel Fransız hükümeti iş başı-na geldikten sonra, hatta Ulusal Cephe’nin muhalefette kaldığı bir senaryoda dahi, ihtimal o ki Fransa ile Almanya arasındaki sürtüşme artacak.

ALMANYA’NIN POLİTİK BÜYÜMESİMerkel’in popülaritesi Hollande kadar düşük olmasa da, onun hükümetine

olan destek de azalıyor. Almanya üç yıldan fazladır ülkenin ana merkez sağ ve merkez sol partileri tarafından yönetiliyor ki bu her iki tarafı da gittikçe rahatsız eden bir durum. Merkez sağ Hıristiyan Demokrat Parti’nin bazı mensupları ve onun Bavyera’daki kardeşi Hristiyan Sosyal Partisi, Merkel’in asgari ücreti getirmesi, emeklilik yaşını düşürmesi ve Yunan ekonomisini kurtarma paket-lerini desteklemesiyle merkez sola yaklaştığına inanıyor. Merkez sol Sosyal Demokrat Parti de Merkel’in merkez sola ve ajandasına kaydığı fikrinde. Bazı SDP üyeleri partinin şansölyeyle arasına mesafe koymasını ve kendi kimliğini güçlendirmesini talep etti.

Eylül 2015’te Merkel’in, Suriye’den gelen tüm mültecileri hükümetinin kabul edeceğini ilan etmesi Alman siyasetinde bir dönüm noktasını teşkil etti. On yıllık zaman zarfında Alman seçmenler ilk kez Merkel’in ülkenin kontrolünü yitirdiği hissine kapıldılar. Berlin hükümeti artan sosyal ve siyasî baskılar kar-şısında göçmenlere karşı politikalarını sertleştirmek suretiyle hızlıca geri adım atmaya çalışsa da, insanların endişeleri hemen yatışmadı. Bilakis hükümetin göçmenlere karşı tutumun daha katı hale getirmesi koalisyon iktidarı içinde

Page 43: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

43

<

2016

EYL

ÜL

Seçim Hesapları AB’yi Kitliyor

derin çatlaklar yarattı. Merkel, Ankara ile bir mutabakat sağlayarak sorunu çöz-me teşebbüsünde bulundu lakin bu plan da, Ankara’ya çok fazla taviz verildiği iddiasıyla siyaset kurumundan tepki topladı.

Bugün Alman siyasetindeki çatlak sesler artarken ana akım merkez partiler güçlerini sağ ve soldaki rakiplerine kaybediyorlar. Şansölyenin Hıristiyan De-mokrat Parti’si hala ülkenin en çok rağbet gören partisi konumunda ama bazı seçmenleri, İslam karşıtı olan ve Euro bölgesinden güneyli üye devletlerin atıl-ması çağrısı yapan sağcı “Almanya için Alternatif” Partisi’ne yöneldiler. İlave-ten, Almanların SPD’ye olan teveccühleri tüm zamanların en düşük seviyesine ulaşırken, Yeşil Parti ve Sol Parti gibi ilerlemeci hareketler yükselişte. Bu ahval HDP ve SPD bünyesinde tartışmaları alevlendirdi, zira kimi partililer rakipleriy-le daha iyi rekabet edebilmeleri için partilerinin sağa mı yoksa sola kayması gerektiğini sorgular hale geldiler. Eğer HDP ve SDP yaklaşan seçimlerde iyi bir performans göstermezse, iktidarda kalmak için koalisyonlarını yenilemeye mecbur kalabilirler. Böyle bir sonuç kısa vadede mutedil bir hükümet üretebilir ama uzun vadede aşırı sağ ve aşırı solun muteber muhalefet üyeleri olarak yerlerini sağlamlaştıracak ve gelecek seçimlerde başarı şansını arttıracaktır.

AVRUPA’NIN KARARSIZLIĞIÖnümüzdeki aylarda start alacak seçim sezonu Almanya ve Fransa’nın tav-

rına tesir edecek, sonra da AB’nin geri kalanına sirayet edecek. Örneğin Fran-sa Avrupa Merkez Bankası’nın genişletici para politikasına olan desteğinin arkasında duracak ve bankanın bağımsızlığını sadakatle savunacak, çünkü Fransız ekonomisi kurumun kararlarından faydalanmaya devam ediyor. Alman hükümeti ise AMB’nin, özellikle kendi finans sektörüne zarar veren nitelikte olan faaliyetlerine daha aleyhtar yaklaşacaktır. Almanya için Alternatif Partisi seçim kampanyasını Merkel’in göçmen politikasını ve AMB’nin programlarının aleyhine tesis edeceği için Berlin de keza AMB’ye dair kaygılarında sesini daha

Page 44: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

44

çok yükseltmeye zorlanacaktır.

Seçimler yaklaşırken, Fransız hükümeti çalışma yasasından hoşnut olmayan Fransızların gönlünü almak için de kamu harcamalarını şahlandıracaktır. Paris muhtemelen İtalya ve İspanya gibi ülkelerle bir olup Avrupa Komisyonu’nun birliğin bütçe açığı ve borç gerekliliklerinin uygulanmasında daha esnek olması için kulis yapacaktır. Fransa’nın bu ülkelerle olan yardımlaşması ise hemen gerçekleşmeyecek. İtalya ve İspanya bizzat tekerrür eden politik belirsizlikle karşı karşıya. İspanya’da genel seçimler 26 Haziran’da düzenlenecek ve İs-panyol partiler bir kez daha hükümet etmeye muktedir bir koalisyon kurmak için ter dökecek. Daha doğuda ise İtalyan başbakan Matteo Renzi anayasal re-formların oylanacağı Ekim ayındaki referandum için siyasî kariyerini riske attı. Euro bölgesinde artan harcamalar ve istikrarsız hükümetlerin birleşimi AB’nin halihazırda tutuk haldeki ekonomik iyileşmesini zayıflatabilir ve Akdeniz eko-nomilerinin sıhhati hakkındaki şüpheleri canlandırabilir.

Şu mümkün ki haricî bir faktör, mesela İngiliz vatandaşların AB’den ayrılma-ya karar vermesi gibi, Alman ve Fransız menfaatlerini yeniden birbiriyle uyumlu hale getirebilir. Öyle bir faktör gerçekleşse bile bu durum ancak geçici olurdu. Brexit galip gelirse Berlin ve Paris’te baştan bir panik oluşur, hemen akabinde de Avrupa entegrasyonunu geliştirmeye yönelik bir yığın öneri gelirdi. Fakat öncü şok bir kere atlatıldı mı Almanya ve Fransa’nın Avrupa’nın geleceği nasıl olmalı hususundaki farklı görüşleri bir kez daha sağlam uzlaşılara varmalarına mani olurdu.

Nihayet Avrupa Birliği’nin, Fransız ve Alman seçimlerinden evvel, herhangi bir kayda değer, strüktürel reform ortaya koyması pek ihtimal dahilinde de-ğil. Geçtiğimiz aylarda, her iki ülkeden yetkililer bloku bir arada tutan bağların sıklaştırılması, Euro bölgesi için hususî bir maliye bakanının atanması ve bir Avrupa ordusunun kurulması gibi öneriler sundular. Velakin Fransa ve Alman-

Page 45: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

45

<

2016

EYL

ÜL

Seçim Hesapları AB’yi Kitliyor

ya, bu hedeflerin nasıl başarılacağına dair farklı vizyonlara sahip ve Paris ile Berlin’deki liderlerin genel seçimlerdeki çıkarları iki başkentin mevzubahis me-selelerde bir ilerleme kaydetmelerine müsaade etmeyecektir.

İki ülke 2017’de seçimleri atlattıktan sonra, Avrupa’da strüktürel bir yeni-lik üzerinde mutabakat sağlanması daha az mümkün olacaktır, özellikle de ikisinde de Euroskeptik bir hükümet başa gelirse. Ulusal Cephe de Almanya için Alternatif Partisi de 2017’de iktidara gelmeyecek ancak artan popülariteleri ana akım rakiplerini Kıta entegrasyonu konusunda daha ihtiyatlı davranma-ya itecek. Mülteci krizi, Rusya’yla ilişki veya yurtdışındaki başka problemler hususunda olsun, AB’nin müşterek bir zeminde buluşması şimdikinden daha zor olacak. Birleştirici bir liderliğin olmayışı, Euro bölgesinde daha çok malî yardımlaşma ve risk paylaşımı talep eden güney ülkeleri ile malî yetkilerin mer-kezileştirilmesi ve güneyli komşularının harcama ve borç alma kapasitelerine sınırlanmasında ısrarcı olan kuzeyli komşuların arasındaki uçurumu daha da derinleştirecek. AB’nin iflasına şahitlik eden doğu Avrupa devletleri ise birli-ği desteklemeyi sürdürecek ama Brüksel’in kendi iç işlerine etkisini arttıracak herhangi bir reforma da karşı koyacaklardır.

Fransa ve Almanya Kıta’nın entegrasyonu meselesindeki mülahazalarında birbirinden ayrıştıkça ikisi de Avrupa’daki rollerini sorgulamaya başlayacaktır. Fransa’nın reformları yasalaştırma isteksizliği Almanya’nın nafile canını sıka-cak, Berlin’in de merkezî malî denetim talebi Paris’i rahatsız edecek; böylece diyalog daha zorlayıcı ve çözümler daha az mümkün olacak. Zamanla her iki yönetimin de AB’yi bir arada tutma kararlılığı, bilhassa genç Fransız ve Alman jenerasyonun birliğe dair kuşkuculuğu devam ederse, zayıflayabilir.

Kaynak: Stratfor.comDünya Bülteni için tercüme eden: Mustafa Doğan

Page 46: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

46

Page 47: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

47

<

2016

EYL

ÜL

Varşova’da yapılacak olan NATO zirvesi, tam İngiltere’nin AB’den ayrılma yönünde seçimini yaptığı ve Batı’nın neredeyse 70 yılda inşa etmiş olduğu birliğin daha önce olmadığı kadar tehdit altında olduğu bir zamanda gerçekle-şecek. Tarih gösteriyor ki bu tehdidi karşılamanın en iyi yolu daha fazla birlik sağlamak. Bu da daha fazla NATO demek…

2008’de Londra’daki toplantıda NATO savunma bakanları, İttifak’ın ortak savunmasını ve caydırıcılık kapasitesini güçlendirme hususunda bir tartışma başlattı. 2 yıl sonra Lizbon’da NATO, İttifak’ın esas görevi olarak üyelerin kol-lektif savunmaya takviye yapmakla sorumlu tutulduğu yeni stratejik konseptini kabul etti. Şimdi liderlerin 2014’te Galler, Newport zirvesinde ulaşılan sonuç-ları geliştirmesi suretiyle böyle bir işbirliğine bağlılık gösterilmesine ciddi şe-kilde ihtiyaç var.

Ajandanın öncelikli olarak Newport’ta üzerinde anlaşılan, güçlendirilmiş NATO Karşı Müdahele Kuvvetleri’nin (NATO Response Forces) tüm unsur-larını tamamlama meselesini içermesi gerekiyor. Bu unsurlar, operasyon ku-manda etmek için gerekli olan Kuvvet Entegrasyon Birliklerini (Force Inte-gation Units), Yüksek Hazırlıkta Ortak Görev Timini (Very High Readiness Joint Task Force) ve Çokuluslu Kuzeydoğu Müfrezesini (Multinational Corps Northeast) içermekte. Amerikan silahlarının ve ekipmanının NATO’nun doğu kanadında önceden konumlandırılması meselesi, ABD’nin ev sahibi ülkeleri

Brexit Sonrası NATO

Bogdan Klich

Page 48: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

48

kuracağı koordinasyon ile tamamlanmalı.

Fakat NATO liderlerinin Varşova’da dile getirmesi gereken daha köklü me-seleler mevcut, İttifak’ın geleceğini şekillendirecek meseleler. Bunların ilki, her bir yönden gelen farklı tehditlere yeterli karşılık verebilmek için NATO’nun doğu ve güney kanatlarında farklı gelişme yolları izlemesi ihtiyacından ileri geliyor.

Doğudan gelen tehditler daha konvansiyonel iken özellikle NATO’nun gü-neyinden gelen tehditler asimetrik olma eğilimi içerisinde. Bu ayrım, Irak’ın kuzeyi ve Suriye’nin güneyindeki çatışmanın yoğunlaştırılmasıyla bir miktar bulanıklaştı fakat bu da tek başına NATO ülkelerinin iki yönündeki değişen koşullara nasıl adapte olacağını belirlemeleri ve adaptasyonun hızla olmasını sağlamaları gerektiğinin altını çiziyor.

Güneyde anahtar soru, NATO’nun Irak ve Suriye’deki krizde rolünün ne ola-cağı. Doğrudan askeri müdahale muhtemel durmuyor ve bu iyi bir şey. Doğ-rusu, herhangi bir NATO müttefiki saldırıya uğramadığı sürece İttifak’ın Suriye ve Irak’taki askeri operasyonlara dahil olması stratejik bir hata olurdu. Bunun yerine “gönüllü koalisyonun” misyonunu genişletmesi ve kara kuvvetleri ko-nuşlandırmak yerine hava saldırılarını kullanması beklenmeli.

NATO’nun 2003’te Afganistan’da altına girdiği sorumluluklara benzer bir so-rumluluğu üstlenmesi de muhtemel durmuyor. Yani yerel kuvvetleri toparlarken ülkenin güvenliğini sağlamaya yardım etme sorumluluğunu. En nihayetinde o himaye on yıldan fazla sürmüştü.

Bunlar, İttifak’ın Suriye ve Irak’ta hiçbir sorumluluğu olmadığı anlamına gel-miyor. Aksine, askeri olarak müdahale yolunu seçen ve sonrasında da hayati istikrar kazandırma çabalarını gösteren müttefiklere destek için hazırlanılmalı.

NATO ayrıca mülteci akınıyla dolup taşan Avrupa’nın güney sınırını koru-mak için de destek sağlamalı ki bu durum Brexit destekçilerinin seçmenleri maniple etmek için faydalandığı bir durumdu. AWACS izleme uçağının Türkiye sınırına yollanması ve Ege Denizi’nde devriye misyonlarına ön ayak olmaya dair alınan son kararlar iyi bir başlangıç ve Varşova zirvesi bunları ve bunlara

Page 49: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

49

<

2016

EYL

ÜL

Brexit Sonrası NATO

benzer tedbirleri, Güney Avrupa’ya özel bir stratejide içermeli.

Doğuya bakınca ise eski Sovyetler Birliği’nin çoğunda nüfuzunu tekrar ka-zanmaya istekli olan Rusya, NATO ile kedi-fare çekişmesinin peşinde; hava sahası sınırlarında Rus savaş uçaklarınca tekrar edilen yakın tacizler de buna eşlik ediyor. Öncelikle doğuda fakat aynı zamanda NATO’nun kuzey ve batı kanatlarında da müttefik uçaklar ve gemilerin yakınında başkaca tehlikeli ma-nevralar da gerçekleşti.

Böyle bir tavrın hızla kızışabileceği göz önünde bulundurulursa, bu durum kontrol altına alınmalı, özellikle de NATO’nun “ileride bulunma (forward presen-ce)” denen durumu uygulamasıyla. Varşova zirvesinde yapılacak hazırlıklar, müttefik kuvvetlerin ilgili ülkelerde kalıcı olarak bulunmasının teminini mümkün kılmaya olabildiğince yakın olmalı.

Üzerinde durulması gereken bir diğer temel mesele, NATO üyelerinin yeni zorluklara karşılık vermedeki hazırlığı ve rolü. Bu da Newport’ta üzerinde an-laşılan, “teminat tedbirlerinin” (Orta ve Doğu Avrupa’daki NATO üyelerinin halk-larına yeniden güven vermesini ve savunmalarını kuvvetlendirmesini mümkün kılmayı hedefliyor) ve “adaptasyon tedbirlerinin” (NATO’nun ani krizlere yanıt verme yeteneğini güçlendirmek için ortaya konacak uzun vadeli çabalar) ikisini de içeren “Hazır Bulunma Aksiyon Planının (Readiness Action Plan)” gözden geçirilmesini gerektiriyor. NATO müttefikleri arasında daha iyi bir yük paylaşı-mını vurgulayan Transatlantik İlişkilere Dair Galler Deklarasyonu’na (the Wales Declaration on the Transatlantic Bond) riayet edilmesi desteklenmeli.

Çokuluslu NATO varlığının detaylarının askeri kavramlarla tanımlanmasına ihtiyaç var. Orta Avrupa’da kuvvetlerin rotasyonel şekilde mevzilenmesi husu-sunda ABD neyi teklif etmek istediğini bir ölçüde işaret etti. Fakat diğer mütte-fiklerden birlikleri içeren ve hakiki bir aksiyon ile desteklenen daha açık bir plan çizilmeli.

Askeri kuvvetlerin Orta Avrupa’ya konuşlandırılması dikkatlice düşünülmeli, kuvvetlerin dağıtımının onların bir bütün olarak müşterek hareket edebilirlikle-

Page 50: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

50

rini baltalamaması sağlanmalı. Aynı şekilde, rotasyon içerisinde kuvvetlerin, konuşlanmış birliklerin işlerliğini zayıflatmasına izin verilmemeli. Rotasyon içe-risindeki birlikler, siyasi liderlerce ortaya konan zaman limitleri içerisinde hare-kete geçmeye uygun olmalı.

Son olarak American European Reassurance Initiative kaynaklarının Orta Avrupa ülkeleri arasındaki dağılımına karar verilmeli. Partnerlerin kapasitele-rinin geliştirmesi için ayrılan 310 milyon Dolar pek de fazla bir miktar olmadı-ğından, potansiyel yardım alıcılar (ülkem Polonya da dahil olmak üzere) kendi altyapılarına yatırım yapmak için kendilerini olabildiğince güvence altına alma-ya istekliler.

Eğer bu iddialı ajanda yerine getirilirse, NATO’nun Varşova zirvesi Batı birliğinin onarılmasına yardım edebilir, böylece İttifak güvenilir bir şekilde Avrupa’nın uzun vadeli güvenliğini sağlayabilir. Hiçbir NATO üyesi bu fırsatı kaçırmanın bedelini ödeyemez.

Kaynak: Bogdan Klich, Polonya Parlamentosunda Muhalefet Lideri/ Project Syndicate

Dünya Bülteni için çeviren: Deniz Baran

Page 51: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

51

<

2016

EYL

ÜL

Brexit Sonrası NATO

Page 52: GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDE AVRUPA BİRLİĞİ20. asrın büyük coğrafyacısı Fernand Braudel Akdeniz hakkındaki klasik eseri-ni yazdığında, Akdeniz’e Avrupa’nın güney

> D

ÜN

YA B

ÜLT

ENİ A

RAŞT

IRM

A M

ASA

SI

52

> DÜBAM DUNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI

> 2016 EYLÜLDÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI

GÖÇ VE BREXİT KRİZİNDEAVRUPA BİRLİĞİ

DÜBAM YayınlarıKüresel İletişim Merkezi

Barbaros Bulvarı, Balmumcu / BeşiktaşTel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22

www.dunyabulteni.net/dubam