FOTOĞRAF SANATI KURUMU İLE ÇANKIRI TUZ MAĞARASI ILGAZ … · karĢımdaydı….! ġimdi...
Transcript of FOTOĞRAF SANATI KURUMU İLE ÇANKIRI TUZ MAĞARASI ILGAZ … · karĢımdaydı….! ġimdi...
FOTOĞRAF SANATI KURUMU İLE
ÇANKIRI - TUZ MAĞARASI - ILGAZ DAĞI GEZİMİZDEN …
FSK Etkinlik sayfasında Çankırı gezisini gördüğümde, bu geziye mutlaka
katılmak istediğim geçti içimden. Nasıl geçmesin, doğduğum ve çocukluğumun
dokuz yaĢına kadar olan bölümünün geçtiği yerdi bu Ģehir…..!
Çankırı hakkında internet sayfalarını araĢtırıp bilgiler indirdim. Çankırı‟da
ikamet eden teyzemin kızından bilgiler aldım. Çocukluğumun küçük Çankırı‟sını
hala unutamadığımdan mı yoksa her Çankırı ziyaretimizde kendisinin özenle
yaptığı yemekler nedeniyle ihtiyaç hissetmediğimden mi bilmiyorum, “Çankırı‟da
lokanta var mı?” diye sordum ona. Gerçi biliyordum ki her gezide olduğu gibi bu
gezinin organizasyonu da baĢkanımız Ahmet Bozkurt tarafından çoktan
mükemmel biçimde hazırlanmıĢtı. Ahmet Bey; Çankırı yolculuğumuza baĢlarken
otobüste yaptığı konuĢmada, Çankırı‟yı Çankırılılara tanıtacaklarını söylerken
haklıydı galiba….:)))))))
Ankara‟ya 220 km uzaklıktaki bu küçük Ģehirden baĢkente olan göç akıĢı
her zaman gündemde olmuĢtur. BaĢkentin gölgesinde kalan bir Ģehir olarak
Çankırı, fazla büyümeden, kalabalıklaĢmadan nostaljik varlığını sürdürmüĢtür.
Gezi hazırlıklarımı diğer gezilere oranla daha çabuk bitirdim. Gezi sabahı
da erkenden FSK önündeydim. Hareket saatine doğru gezi arkadaĢlarımız
gelmeye baĢladılar. Hareket ettiğimizde Çankırı‟yla ilgili hatıralarım beynimde
yeniden canlandı, koltuk arkadaĢım Kadriye ile anılarımı paylaĢmak, hüzün verici
anımsamalar da olsa hoĢuma gitti.
Çankırı‟nın tarihsel geçmiĢini araĢtırdığımda edindiğim bilgiler Ģöyleydi:
ġehre Galatlar zamanında “Keçili Bol Ülke” anlamına gelen “Gangrea” denmiĢtir.
Romalılar döneminde ise “Tanrılar Ocağı” adı verilmiĢtir. Selçuklular zamanında
Emir Karatekin tarafından fethedilen Ģehre “Kangırı” ismi verilmiĢtir. Halk
arasında bugün bile Ģehrin ismi “Çangırı” olarak söylenmektedir.
Efsanelerde ise Çankırı isminin kökenine dair değiĢik söylenceler
bulunmaktadır. Bunlardan biri; bölgede Bizanslılardan kalma çok kilise
bulunduğundan, buralardan çan seslerinin etrafa yayıldığı Ģeklindedir. Bir diğer
söylence ise, Ģehir halkı ticaretle uğraĢır, develerle kervan düzenleyerek mal
taĢırmıĢ. Çankırı çevresinde dağ, taĢ, kır, bayır bu kervanların çan sesleriyle çın
çın ötermiĢ. Bu yüzden kente Çankırı denmiĢtir.
Bir buçuk saatlik kısa bir yolculuktan sonra Çankırı‟ya ulaĢtığımızda
Atatürk Heykeli‟nin bulunduğu Ģehir merkezinde Ġl Turizm Tanıtma Müdürlüğü
görevlisi Erol BAYIR bizi karĢıladı. Çankırı‟daki gezimiz süresince bize rehberlik
eden Erol Bey ile, hemĢerim olmasından öte sıcak bir insan olması dolayısıyla da
hemen kaynaĢtık. Çankırı‟yı bize tanıtırken aynı zamanda bizi de fotoğrafladı.
Zahmetlerinizden dolayı teĢekkürler Erol Bey…:))))))
Çankırı‟daki ilk durağımız, 100.Yıl Kültür Merkezi‟ndeki müze idi. Türkiye‟de
bir ilk olarak müze 2. Katta düzenlenmiĢti. Bahçesinde ve bina önünde tarihi
kalıntılar bulunmaktaydı. Müze görevlisi Arda Akçel bize müzedeki eserler
hakkında aydınlatıcı bilgiler aktardı. Kendisine buradan da teĢekkürlerimizi
sunuyoruz.
Çankırı müzesinde 8 milyon yıl kadar önceye ait omurgalı hayvan fosilleri
(tek ve çift tırnaklılar, hortumlular ve maymunlar) sergilenmekteydi. Özellikle
kuyruksuz büyük maymun ailesine ait bir fosilin burada bulunmuĢ olması dünyadaki
yerini önemli kılmaktaymıĢ. Müzede, Erken Tunç, Hitit, Frig, Hellenistik, Roma ve
Bizans dönemine ait eserler özellikle karanlık bir salonda vitrinlere alttan verilen
ıĢıkla aydınlatılarak sergilenen cam eserleri çok etkileyici bulduk.
Müzede ayrıca KurtuluĢ
SavaĢı‟mızda kullanılmıĢ olan bir
kağnı da sergilenmekteydi.
Müzede bol bol fotoğraf çekme
Ģansı yakaladık.
Müzeden sonraki durağımız ise Tuz Mağarası‟ydı.
Dünya‟daki en büyük tuz mağarası olan bu madene girmek de heyecan
vericiydi. Otobüsümüz maden giriĢinden yol almaya baĢlayınca korkmadım desem
yalan olur. Otobüs durup ta aĢağıya indiğimizde ise yerin altında tarifi imkansız
derecede rahat nefes aldığımı hissettiğimde içimi huzur kapladı. Mağara,
galeriler ve tünellerden oluĢuyordu.
Tuz mağarasında görevli Muhammet ve Murat Bey, bizimle ilgilenerek tuz
mağarasıyla ilgili bilgiler verdiler. TeĢekkürlerimizi sunuyoruz.
Galerilerin gizemli atmosferinde bir at arabası ve ray, fotoğrafçı ilgisini
bir anda yakalayıverdi. Tabii bu gizemli mekanda, kırmızı montlu ilgi noktası bir
model hemen arandı ve bulundu: Ben…! Bu fotoğrafları görmeyi sabırsızlıkla
beklemekteyim…)))))))
Fotoğraf: Erol Bayır
14.000‟i aĢkın kullanım alanı bulunan tuzun insan sağlığına yararları
saymakla bitmiyor. Tuzla iyonlaĢtırılmıĢ negatif iyonlu havanın; astım, solunum
yolu hastalıkları, depresyon, dolaĢım sistemi için faydalı olduğu kanıtlanmıĢ.
Sabit ısı ve nem değerlerine sahip olan tuz mağarasının sağlık turizmine
kazandırılması projeler arasındaymıĢ. YaklaĢık yüz hektarlık bir alana sahip olan
mağarada üretilen kaya tuzu ülke genelinde sofra ve sanayi tuzu olarak
kullanılmaktaymıĢ.
Çankırı Belediye BaĢkanlığı, mağarada resim sergisi, piyano resitali, yaren
gösterisi ve çeĢitli etkinlikler gerçekleĢtirmiĢler.
Mağara gezimizden tekrar Çankırı‟ya döndüğümüzde hepimiz de çok
acıkmıĢtık. Galiba tuz mağarasından iĢtah açıcı olarak da fayda sağlanabilir…))))
ġehrin içinden geçen çocukluğumun sel anılarını süsleyen Tatlı Çayı‟nın yanında
bulunan Beyzade Konağı‟nda mola verdiğimizde, buraya özgü doğal Kızılcık ġurubu
eĢliğinde bol sarımsaklı güveci büyük bir iĢtahla yok etmiĢtik. Bu esnada aklıma,
annemin üç katlı ahĢap evimizin sofasında, kıĢ için kurutmaya çalıĢtığı ama hiç
kurumasına meydan bırakmadan tüketiverdiğimiz yaz meyvaları geliverdi.
Çocukluğumun organik kayısı, viĢne, kızılcıklarını da özlediğimi düĢündüm…
Çankırı Tuz Mağarası‟nda
tuzdan yapılan heykellerin
sergilendiği bir galeri de
bulunuyor. Mağarada tuzla
kaplanmıĢ, 200 yıl önce
bulunmuĢ bir eĢek de
sergilenmekte. ÖlmüĢ bir
tavĢanı da denemek amacıyla
mağarada tuzla kaplamıĢlar ve
sergilemekteler.
Babamın 30 yıl hizmet
verdiği tarihi PTT
binası…
Beyzade Konağı‟ndaki yorgunluk atıcı lezzetli yemekten sonra hepimiz de
bu tarihi Ģehrin sokaklarında fotoğraf çekmeye motiveli Ģekilde, hızla dar
sokaklara atıldık. Rehberimiz Erol Bey eĢliğinde, Safranbolu „yu andıran Arnavut
kaldırımlı Köprü Sokak‟ta fotoğraf çekmeye baĢladık.
Sonrasında ise benim için büyük anlama sahip bir yere; Uzunyol Sokak‟a
geliverdik. Annem, babam ve üç ablamla dokuz yıl yaĢadığım üç katlı ahĢap evimiz
karĢımdaydı….! ġimdi unutulmaya yüz tutmuĢ oyunlar oynadığımız Bayır Sokak ise
yukarıda…
AĢağıdaki avlu kapısına indim, komĢularımızın seslerini duymak istercesine
hızla… Otuz sekiz yıl sonra kapımıza dokundum…. Çalarsam annem kapıyı açacak
gibi geldi … “Pırasa saçlı çöp bebek “ diyen sesini yine duyabilseydim keĢke….Tabii
ki bu gerçek olamazdı, çünkü bu ev artık bizim evimiz değildi. Annem ve babam da
Çankırı toprağında ebedi yerlerini almıĢlardı…
Bu Ģartlara rağmen Ģanslı sayabilirdim kendimi, çünkü FSK‟nın fotoğraf
ustaları, sevgili arkadaĢlarım beni nostaljik evimin duvarlarına yaslanmıĢ olarak
fotoğrafladılar ve gözyaĢımın kurumasını sağladılar…Onlara sonsuz
teĢekkürlerimi sunarım…)))))))))
EVĠMĠ ÖZLEDĠM…
Küçük bir çocuk olmayı,
Ayak uçlarımda yükselip, usulca kapıyı çalmayı.
Annemin pencereden uzanan baĢını,
Kim o diyen bakıĢını,
UnutmuĢum, hatırlamayı istedim…
DüĢündüm;
Burada mı doğmuĢtum, büyümeyi istemiĢtim…
ġimdi burada, bu kirli beyaz eve bakan ben
miydim?
Evimize ait bende kalan ne varsa, bayırı, avluyu
UnutmuĢtum her Ģeyi,
AhĢap merdivenlerinden kayarcasına
DüĢerim korkusuna yenilmeden,
Ġnmeyi özledim….
Dar sokaklarında evimin,
Ġp atlayan ablamın kucağında olmayı istedim.
Sonra saklambaç oynarken gördüm kendimi…
Arnavut kaldırımında nereye saklanmıĢtım ki,
ġimdi karanlık ve izbe görünen Ģu aralığa mı,
KomĢumuzun açık duran avlusuna mı,
UnutmuĢum, anımsamayı istedim….
Bir zamanlar,
Annem, babam ve üç ablamla yaĢarken burada,
Bizim seslerimiz yankılanırdı,
Sımsıcaktı bu sokak, bu camlar, bu bayır…
ġimdi çok uzak bana,
Çok soğuk artık burası.
Yolunu ĢaĢırmıĢ bir yabancı misali
Arıyorum geçmiĢimi,
Özledim….
Zeliha Yazıhan AkkaĢoğlu
Uzunyol Sokak‟tan sonraki dar sokakların birleĢtiği Dörtyol ağzı da bana
Pazar sabahlarında kıymalı pide yaptırdığımız Akgül Odun Fırını‟nı çağrıĢtırdı.
Annemin elleriyle hazırlanmıĢ bol soğanlı, macenüslü (maydanozlu) kavrulmuĢ
kıymalı kapalı pidesini düĢünmek bile buharı tütüyormuĢçasına içime sıcaklık
verdi…
1558 yılında yapılmıĢ olan tarihi Sultan Süleyman Camii ve 17. Yüzyıl
eserlerinden Çivitçioğlu Medresesi‟nde yaptığımız çekimlerden sonra Abdülhamit
dönemi eseri olan ve (ülkemizdeki en büyük) ÇamaĢırhane‟yi fotoğraflamak üzere
geldiğimizde dağ dağa kavuĢmaz ama insan insana kavuĢur misali 40 yıl önceki
komĢumuzu karĢımda buluverdim.. Hayat bazen film senaryolarından ilham
almıĢçasına akıyordu…Darbuka çalarken türkü söyleyen yanık sesi, geçmiĢin açık
duran penceresinden kulağıma çalındı tekrar komĢumuzun…Ġçeriye girdiğimde ise
annemin çamaĢır yıkarken kullandığı belki tokaç, belki de kazanda ellerinin izlerini
aradım…
ÇamaĢırhanenin geçmiĢi hatırlatan izlerini yağmaya baĢlayan yağmurda
bırakarak, Buğday Pazarı Camii avlusunda bulunan ve 18.yüzyılda inĢa edilen
Buğday Pazarı Medresesi‟ne doğru yola çıktık.
Medreseyi restore ederek kültürel faaliyetler yürütülmesini sağlayan
burada karĢılaĢtığımız Belediye BaĢkanı Ġrfan Dinç ve eĢi Zeynep Dinç tarafından
kilim örtüler serilmiĢ sedirlerde, tarçınlı sıcak ıhlamur ikramıyla misafir edildik.
Burada sağlık -tedavi amacıyla kurulmuĢ olan Tuz Odası, çini ve hat sanatı ile
üretilmiĢ ürün sergilerini, Ģehre özgü nostaljik döĢenmiĢ geleneksel yaren odasını
ve semer sergilerini görüntüledik. (Dedemin mesleği olan semerciliğin hüzün
verici yok oluĢ hikayesini annemden çok vakitler dinlemiĢtim.)
Tuz Lambası alıĢveriĢi ve organik ürünler satıĢ yeri olan Tel Dolap‟ta kızılcık
Ģerbeti ve ekĢi karadut özü aldıktan sonra rehberimiz Erol Bayır‟a
zahmetlerinden dolayı teĢekkür ederek akĢam konaklayacağımız KurĢunlu Termal
Tesisleri‟ne doğru yola koyulduk.
Tuz Lambası alıĢveriĢi ve organik ürünler satıĢ yeri olan Tel Dolap‟ta
kızılcık Ģerbeti ve ekĢi karadut özü aldıktan sonra rehberimiz Erol Bayır‟a
zahmetlerinden dolayı teĢekkür ederek, akĢam konaklayacağımız KurĢunlu
Termal Otel‟e doğru yola koyulduk.
KurĢunlu Termal Otel‟deki akĢam yemeğinde, Sıtkı Fırat Hocamızın
masamızın baĢ köĢesinde olduğu bu güzel anı; Cihan Yılmaz görüntülemiĢ.
Karanlık ve yağmurun etkisiyle olacak arayarak ulaĢtığımız kaplıca otelinde
lezzetli açık büfe yemek ve eĢliğindeki canlı müzik keyfi, genç arkadaĢ ve
baĢkanımızın yorgunluğunu çabucak attırmıĢa benziyordu. Çankırı havası türküler
eĢliğinde oynamak için kendilerini piste attılar...Biz de makinelerimizi odada
bıraktığımıza hayıflandık, bu güzel dakikaların görüntülerini yakalayamadık.
Sabah olduğunda ise arkadaĢların yüzlerinden kaplıca keyfini çatmanın
mutluluğu okunabiliyordu. Buradaki bol seçenekli kahvaltıdan sonra Ilgaz Kayak
Tesisleri‟ne doğru yola çıktık.
Ilgaz Dağı‟na çıkıĢta otobüsümüzü yolda bırakarak kayak tesislerine doğru
yürüdük. BaĢkanımız buraya ulaĢtığımızda bize üç seçenek sundu: Ankara
Üniversitesi Dinlenme Tesisi‟nin lobisinde oturup keyif çatmak veya kayak
yapmak ya da kar manzaralı dağ yolunda, ormandaki kuĢların eĢliğinde
yürüyüĢ…Yol kenarlarında yığılı karların yüksekliği biraz gözümü korkuttuysa da
kararı vermekte fazlaca zorlanmadım ve yürüyüĢü seçtim. Yürümeyi tavsiye eden
BaĢkanımızın sözüne uymuĢ ve iyi ki de yürüyüĢ grubuna katılmıĢım ki hayatta
mutlaka yapmak istenecekler kategorisinde yer alacak cinsten, çook güzel bir
yürüyüĢ oldu bu. Tabii muhteĢem doğanın varlığına yürüyüĢ arkadaĢlarımın varlığı
eklenince bu yürüyüĢten aldığım keyif birkaç kat arttı.
“Karda Yürümek Zordur” ve “Ilgaz” Ģarkılarını dağları inleterek
söyledikten sonra karlar arasında fotoğraf çekmek ve çektirmek çok eğlenceliydi
doğrusu… YürüyüĢ sonrası teleferikle aĢağıya Ankara
Üniversitesi Dinlenme Tesislerine indiğimizde yemeklerin kokusu ve sıcaklığıyla
mest olduk. Yemekler bol çeĢitli ve lezizdi. Üstüne içtiğimiz kahve, pencere
önünde kar yağıĢı seyri de değdi doğrusu. Uykuya dalacak gibi rehavet içine
girerken Ankara‟ya dönüĢ saatimiz gelmiĢti. Kayak yapmaya imrenerek ders alan
ve sabahın erken saatlerinden itibaren kaysa da bırakamayan yanakları al al
olmuĢ kayakçı arkadaĢlar gelince yola çıktık. Otobüste Halil Beyin kuruyemiĢ dolu
poĢeti, Gönül Hanım‟ın börekleri, Aykut Bey‟in bilgilendirici ve keyifli sohbetleri
eĢliğinde güzel bir FSK gezisinin sonuna gelmiĢtik. BaĢka güzel bir gezide tekrar
buluĢabilmek dilekleriyle yol arkadaĢlarımızla vedalaĢarak ayrıldık.
Benim için ayrı ve özel bir anlama sahip bir geziye sizlerle çıkmak çok
keyifliydi sevgili FSK‟ lı arkadaĢlarım…Ne Ģanslıyım ki hayata baĢladığım evin
yanında beni fotoğraflayan arkadaĢlarım yanımdaydı…))))))))
Duygularımı ve hüznümü fotoğrafımı çekerek benimle paylaĢtınız. Hepinize
çok teĢekkür ederim.
Zeliha Yazıhan AKKAġOĞLU-5.4.2011
Fotoğraf: Birgül Tarhan
Fotoğraf:Murat Toru