FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü...

45
TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 SAYI: 23 www.sumed.org.tr

Transcript of FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü...

Page 1: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 SAYI: 23

FOTOGRAF

www.sumed.org.tr

Page 2: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Sabancı Üniversitesi’nden Türkiye’de Bir İlk:

Sabancı Lise Yaz Okulu Açılıyor

5 Temmuz - 6 Ağustos 2010 tarihleri arasında sürecek Sabancı Lise Yaz Okulu’na (SLYO-2010) “yüksek öğrenime hızlı depar” yapmak isteyen gençler katılabilecek.

Sabancı Üniversitesi eğitimde bir yeniliğe daha imza atarak, Türkiye’de ilk defa gerçek bir lise yaz okulu tasarladı. “Yüksek öğrenime hızlı depar” yapmak isteyen bütün lise öğrencilerinin başvurabileceği Sabancı Lise Yaz Okulu’nda (SLYO – 2010) dersler, normal bir üniversite sömestrinin akademik ağırlığına denk düşecek şekilde düzenlendi.

Lise öğrencilerini Sabancı Üniversitesi kampüsünde, gerçek üniver-site dersleriyle tanıştırmayı amaçlayan SLYO-2010’nun başvuruları 30 Nisan 2010 tarihine kadar sürecek. Başvuru koşullarını yerine getirip kabul edilen öğrencilerin kaydı 14-28 Mayıs 2010 tarihleri arasında yapılacak.

SLYO-2010’nun 5 bin TL olarak belirlenen katılım ücretinden ve 50 TL tutarındaki başvuru ücretinden elde edilecek gelir, Sabancı Üni-versitesi Burs Fonu’na bağışlanacak.

Üniversite düzeyinde fizik ve tarih dersleriSLYO-2010’da “Üniversite Fiziği I : Mekanik” ve “Bir Kentin Tarihi I” olmak üzere iki ders verilecek. Kentin Tarihi dersinde öğrenciler, Türkiye’nin en büyük kentinin geçmişiyle, Bizans Konstantinopolisi ve Osmanlı İstanbulu ile tanıştırılacak. Böylece bu iki derslik paket, hem doğa bilimlerine, hem insan ve toplum bilimlerine pencere açacak.

5 Temmuz – 6 Ağustos 2010 tarihleri arasında 5 hafta devam ede-cek olan SLYO-2010’un öğrenim dili Türkçe olacak. Her ders haftada 8-10 saat üzerinden, toplam 40-50 saati tamamlayacak şekilde ve-rilecek. Dersler; yetkin öğretim üyelerinin konferansları biçiminde işlenecek ve asistanların yönetimindeki küçük problem veya tartış-ma grupları ile desteklenecek. Her bir dersin öğrenim kazanımları, Sabancı Üniversitesi lisans programlarının ilk iki yılında alınan ben-zer derslerin içeriğine denk olacak.

Sosyal ve kültürel etkileşim ortamıTürkiye’den ve ABD’nin seçkin üniversitelerinden gelecek misafir konuşma-cılar, üniversite tercih ve başvurularına yönelik danışmanlık hizmetleri, hafta içi ve hafta sonları düzenlenecek geziler ve diğer kampüs faaliyet-leri, SLYO’da oluşacak yoğun bilgi ve öğrenim ortamını tamamlayacak. 5 hafta süreyle Sabancı Üniversitesi yurtlarında konaklayacak olan öğ-

FOTOGRAF

Nihat Berker

FOTOGRAF

Page 3: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

renciler, dersler ile bağlantılı etkinliklerin yanı sıra kampüs içerisindeki tam donanımlı spor kompleksinden ve kampüs yakınındaki bir yüzme havuzundan ücretsiz olarak faydalanabilecekler; SLYO kapsamında dü-zenlenecek olan tüm konser, gösteri, parti, sinema günleri, sosyal kulüp aktiviteleri ve gezilere de gene ücretsiz olarak katılabilecekler.

SLYO-2010, 6 Ağustos Cuma günü yapılacak Kapanış Töreni’nde öğrencilere sertifikalarının verilmesiyle son bulacak.

Basın bilgi için: Mariam Öcal / Sabancı Üniversitesi 0216 483 93 57 – 0532 668 92 01 / [email protected]

Page 4: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Fitness’da Yeni Trend Gyrotonic ve Gyrokinesis MAC’ta

Macar balet Juliu Horvath tarafından geliştirilen, eklemlerin mobilizas-yonu üzerine yoğunlaşılmış bir egzersiz türü, GYROTONIC ve GYROKI-NESIS artık MAC’ta. Eklem ve kaslara eş zamanlı bir şekilde güç ve es-neklik kazandırırken nefesin önemini de ortaya koyarak fitness’da daha etkili ve etkin bir trendin öncülüğünü yapan Gyrotonic ile koordinasyon, dayanıklılık ve aerobik gücünüz artıyor; Gyrokinesis sayesinde kendinizi daha hafiflemiş, canlanmış ve enerjik hissediyorsunuz.

Gyrotonic nedir?Eklemlerin birbiriyle bağlantısını sağlayan ve hareket esnasında kas-ların çalışmasını baz alan GYROTONIC® sistem, tümüyle yeni bir egzersiz sistemidir. Jimnastik, yüzme, bale ve yoga ana prensipleri-ne göre özel olarak tasarlanan bu yeni sistem, vücudu en az eforla gerip güçlendirirken hareket kabiliyetini yükselterek koordinasyonu geliştirir. İnsan vücudunda tümüyle hareket serbestliğini dikkate a-lan GYROTONIC, hız ve beceri kısıtlaması olmayan ve koordinasyonu, güç ve esnekliği artıran egzersiz ekipmanlarıyla hizmete sunuluyor.

Gyrokinesis nedir?Yoga, dans, jimnastik ve Tai Chi'den esinlenen GYROKINESIS, ritmik ve akıcı seri egzersizlerden oluşuyor. Tüm vücudu yumuşak, akıcı ve harmonik bir şekilde, nefesle bağlantılı, yoga dansı yapar gibi uyum-lu bir şekilde çalıştıran GYROKINESIS, egzersizlerle beraber alınan nefesler sinir sistemini uyararak vücuttaki enerji kanallarını açar ve kana daha fazla oksijen karışmasını sağlar.

Gyrokinesis dersleri tüm MAC’larda, Gyrotonic ise sadece MAC Bebeköy’de verilmektedir.

SÜMED Üyelerine Özel AyrıcalıkSÜMED üyeleri için MAC’lı olma zamanı. Tüm üyeler MAC’lı olmak için özel olarak sağlanan % 20 daha az ödeme ayrıcalığından yarar-lanabilir, MAC’larda yer alan NUSPA’lardan da % 20 daha az ödeme ayrıcalığı ile faydalanabilirler.

Detaylı bilgi için: www.marsathletic.com

MAC Kanyon 0212 353 09 99MAC G-Mall/ Maçka 0212 232 44 40

bernaylafem iletişim ve marka yönetimi: 0212 343 67 [email protected]

FOTOGRAF

Page 5: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

EDİTÖRDEN Şimdi Harekete Geçme Zamanı! İdem Yalın

FOTOGRAF

MEZUNLARDAN HABERLER Mezunumuzun Başarısı Meltem Kirişçi İbrahim Kocaalioğlu Orçun Mater Adımlarımızda Hayat Sarp Tuncay ile Röportaj Serra Demir

SABANCI ÜNİVERSİTESİ'NDEN Toplumsal Duyarlılık Projeleri /Civic Involvement Projects (CIP) Pınar Kayacan Aksu & Gülşen Erengül FOTOGRAF

RÖPORTAJLAR SSBF Dekanımız ile Röportaj Rektörümüz ile Öğle Yemeğin'den Mehmet K. Aksel

SÜMED AVANTAJLAR SÜMED-BÜMED Ortaklığı SÜMED Üyelik Avantajları Bilgilerini Güncelle, Apple İPad Kazan

ETKİNLİKLER Müze'de Aile Günü 11 Şubat 2010 Araz 1 Nisan 2010 Oxford-Sabancı Konferansı 30 Nisan, 1-2 Mayıs 2010 Mezunlar Yelken Eğitim Aktivitesi 30 Nisan 2010 Güler Sabancı-Mezunlar Buluşması 30 Nisan 2010 Nihat Berker'in Film Daveti 04 Mayıs 2010 Mezunlar Sahalara Dönüyor 21 Mayıs 2010 SÜ 2.Mezunlar Buluşması 2-3 Temmuz 2010

Page 6: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi
Page 7: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Yaza ve rahatlamaya bu kadar yakınken; aynı zamanda yılın en yo-ğun dönemlerinden birini yaşıyoruz. Sonu gelmeyen bir dolu koştur-maca arasında Lacivert’i tamamlamak için uğraş verdik.

Bu verimli dönemde üniversiteden de harika haberler var. Hoşunuza gideceğini düşündüğüm birkaçını vurgulamadan geçmek istemiyorum.

Bunlardan birincisi, Sabancı Üniversitesi’nde bu yıl ilk kez rektörü-müz Prof. Dr. Nihat Berker’in önderliğinde gerçekleşecek Sabancı Lise Yaz Okulu ile ilgili... Biz Sabancılılar acı/tatlı deneyimlerden biliriz ki biraz quantum fiziği, biraz calculus her zaman gereklidir- özellikle freshman olmadan önce. Çocuğunuz ya da yakınlarınız için mutlaka değerlendirmeniz gereken; Türkiye’de ilk kez gerçekleşti-rilen bu aktivitenin son başvuru tarihi Nisan ayının sonu. Konunun detaylarına bu sayıda ulaşabilirsiniz.

İkinci güzel haber, SÜMED ve Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin işbirliği başlatmış olması. Mezunlar karşılıklı olarak üni-versitelerin imkan ve aktivitelerinden yararlanabilecek. Üstelik özel indirimler ile...

CIP’den haberler devam ediyor; Sabancı Üniversitesi çalışanı olarak CIP projelerinde yer almak istiyorsanız, artık bu mümkün, detaylar ilerleyen sayfalarda.

Lacivert ve özellikle yenilikleri hakkında çok güzel yorumlar alıyoruz, bize ulaşan arkadaşlarımızın geri dönüşlerine yer vermeye çalıştık. Takip eden sayfada bu görüşleri okuyabilirsiniz. Sizden gelen bilgi ve önerilerle dergiyi geliştiriyoruz.

Her konuda haber ve yazılarınız için: [email protected], [email protected]

Görüşmek üzere,

1

Şimdi Harekete Geçme Zamanı!

FOTOGRAF

İdem YalınSPS ‘[email protected]

FOTOGRAF

EDİTÖRDENNisan-Mayıs-Haziran 2010

FOTOGRAF

Lacivert Dergisi Tasarım: Ayşegül Boz VAVCD'10

Page 8: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Yeni Lacivert Hakkında Görüşleriniz

Salih Arıman – Sabancı Üniversitesi Kurumsal Geliştirme Direktörü“Yeni Lacivert'e Emeği geçenlerin ellerine sağlık.. Hem içi, hem ta-sarımı çok iyi olmuş.. dolu dolu, ama sade kibar.. kolay okunan, yorma-yan.. oldukça güncel ve dinamik.. bence en güzel yanı, istersen (istedi-ğin kısmını) kolaylıkla print edebiliyorsun.. velhasıl "çok iyi" tebrikler..”

Erbil Aşkan – ECON ‘05“Lacivert Harika olmuş :)”

Behiye Bilgin – ECON ‘05“Yeni Lacivert tasarımı ve içeriği açısından çok güzel olmuş. Emeği geçen herkesin eline sağlık. çok beğendim :)) Okurken keşke ben de birşeyler yapabilmiş olsaydım diye içimden geçirdim. Daha iyi olması ve daha çok yerlere ulaşması dileğiyle.”

Murat Genç – CS ‘04“Yeni sayı gayet başarılı olmuş. Tebrikler!!!! Bence biraz daha dışa dönük endüstriden kimselerle, global olarak isim yapmış insanla-rın okumak isteyeceği kimselerle, vs. röpörtajlara yer verilebilir. Yine mezunlar arasında bir anketle hangi konulara daha çok ağırlık veril-mesi istendiği tespit edilebilir.”

Murat Karaege – ECON ‘03“Son gönderdiğiniz Lacivert sayısı için teşekkür ederiz, hem zama-nınız hem emeğiniz için. Sizin sayenizde okulumuz ve arkadaşları-mızdan haberdar oluyoruz ve mezunlar arasında yazılı bir bağ oluşturu-yorsunuz. Yeni sayınızla ilgili katkımız olabilecekse seve seve yardımcı olmak isterim. Lacivert çok renkli bir dergi olmuş; tekrar hayırlı olsun.”

Pelin Tekin – SPS ‘07“Ellerinize saglik, cok guzel olmus lacivert!...tasarımı, icerigi hersey harika!”

İpek Uzpeder - MS ‘03“Ben yeni sayiyi begendim. Eskisinden cok daha ilgi cekici olmus.”

Cihan Ünal – ECON ‘04“Cok guzel olmus, elinize saglik Idem. Dizayn sahibi arkadasi da kut-la benim icin. PDF formatina donmek de cok akillica, isteyen down-load eder, saklar sonra okur, isteyen print eder.”

2EDİTÖRDEN

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Şimdi Harekete Geçme Zamanı!

Page 9: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

"Müzede Aile Günü" gerçekleşti! SÜ Sakıp Sabancı Müzesi, 11 Şubat 2010 Perşembe

Sabancı Üniversitesi olarak, önemli paydaş gruplarımızdan "Mezun/Mezun Aileleri ve Sabancı Üniversitesi çalışanlarının" iletişimini güç-lendirmek amacıyla 11 Şubat 2010 tarihinde geleneksel "Müze'de Aile Günü" düzenlendi.

Üniversitemizin topluma sunmakta olduğu kültürel hizmetlerin en güzel örneklerinden biri olan, Osmanlı Döneminde Venedik ve İstan-bul, NAM-I DİĞER AŞK sergisi Rektörümüz A. Nihat Berker ile Mü-ze Direktörümüz Nazan Ölçer'in ev sahipliğinde düzenlendi.

3

Müze'de Aile Günü

11 Şubat 2010

11 Şubat 2010

ETKİNLİKLERNisan-Mayıs-Haziran 2010

Page 10: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

1 Nisan 2010 tarihinde Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe 400 kişi katıldı.

4

Araz

Araz1 Nisan 2010

30 Nisan, 1-2 Mayıs 2010

ETKİNLİKLERNisan-Mayıs-Haziran 2010

Oxford-Sabancı Konferansı: Değişen Dünyada Türkiye'nin Dış Politikası

30 Nisan, 1 Mayıs ve 2 Mayıs tarihlerinde Oxford Üniversitesi'nde Sabancı Üniversitesi işbirliği ile gerçekleştirilecek olan konferansın programına program için tıklayınız.

Konferansa kayıt için [email protected] şeklindeki adre-se yazılabilir.

Oxford-Sabancı Konferansı

Page 11: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Sabancı Üniversitesi'nde bir yelken kulübü olduğunu biliyor muydunuz ? Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü-zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi denizlerle buluşturup, herkesin deniz üzerinde unutulamayacak anlar yaşama-sını sağlıyor. Bunu da Kalamış Marina'daki 4 eş eğitim teknesi ile yapıyor.

Hep Birlikte Yelken Eğitimine Ne dersiniz?

Sizler de her hafta denize açılıp, deniz üzerinde yelkenli tekne eğiti-mi alırken aynı zamanda eğlenmek ve sorumluluğun sadece sizde olduğu anların inanılmaz güzelliğini tatmak istemez misiniz ? Hem de bunu Sabancı öğrencileriyle aynı anda yaşama şansınız varken.

Hem sizler öğrencilerle iş deneyimlerinizi paylaşıp iş hayatının nasıl olduğunu onlara anlatırken, hem de denizin tadını çıkarırken bir yandan da öğrencilerle birlikte eski günlere dönmek istemez misiniz ?

Eğer sizler de bu organizasyonun bir parçası olmak istiyorsanız, he-men başvurun. Başvurularınızı Enes Ağaoğlu'na ("[email protected]") iletebilirsiniz.

Başvuru için son tarih : 30 Nisan Cuma

Her türlü sorunuz ve iletişim için :İlter Yılmazlı 0535 786 80 86

5

Mezunlar Yelken Eğitim Aktivitesi

ETKİNLİKLERNisan-Mayıs-Haziran 2010

30 Nisan 2010

Page 12: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

ABD'deki Sevgili Mezunlarımız,

Mütevelli Heyeti Başkanımız Sayın Güler Sabancı, bilgi paylaşımın-da bulunmak, düşünce, öneri ve anılarınızı dinlemek üzere sizi 30 Nisan 2010 tarihinde Harvard Üniversitesi'nde buluşmaya davet etmektedir.

Davet mektubu için tıklayınız.

İkincisi geçen yıl gerçekleşen ve halen gönüllerde heyecanını koru-yan buluşmanın üçüncüsünde, rektörümüz Nihat Berker ve sevgili hocamız Halil Berktay da sizlerle beraber olacaktır.

Geçen yıl gerçekleşen buluşmadan fotoğrafları yanda bulabilirsiniz, daha fazlası için tıklayınız.

Bu buluşmaya, Harvard Üniversitesi ve yakın çevresindeki bazı üni-versitelerden seçkin öğretim üyeleri de davet edilecektir.

Yer: The Charles Hotel, Harvard SquareTarih: 30 Nisan 2010, CumaSaat: 17:00-22:00

6

Güler Sabancı-Mezunlar Buluşması

ETKİNLİKLERNisan-Mayıs-Haziran 2010

Geçtiğimiz yılın buluşmasından...

Geçtiğimiz yılın buluşmasından...

Page 13: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Sevgili Sabancı Üniversitesi Mezunları, Öğretim Üyeleri, Çalışanları ve Öğrencileri, Beşincisi gerçekleşecek BM Film Gecesi, yeni bir filmle bizleri buluş-turuyor. Rektörümüz Nihat Berker'in davetiyle sizleri bu keyifli ge-cede "Post Grad" filmini izlemeye bekliyoruz.

Nihat Berker film öncesi, film arası ve sonrasında sizlerle SGM'de buluşacaktır.

Gösterim sırasında patlamış mısır ve meşrubat da ikramımız olacaktır.

Şimdiden iyi seyirler dileriz,

Sabancı Üniversitesi Mezunlar OfisiAddres: 34956 Orhanli, Tuzla Istanbul-TURKEYTel: +90-216-483-9352Fax: +90-216-483-9045mailto: [email protected]://alumni.sabanciuniv.edu/ Tarih: 04 Mayıs 2010 Saat: 20:00 Yer: SGM

Filmin Adı: Post Grad Filmin Konusu: Kolejden yeni mezun olmuş ve hayatının aşkını bul-muş olan Ryden Malby için herşey çok güzel gitmektedir. Kolejden mezun olduktan sonra iş başvurusu yapmaya hazırlanan Ryden`ın başına hiç beklenmedik bir olay gelir. Ailesi onca zamandan sonra Ryden`dan her şeyi geride bırakıp çocukluğunun geçtiği yere taşın-maya ikna etmeye çalışır. Yönetmen: Vicky Jenson Senaryo: Kelly Fremon Oyuncular: Alexis Bledel, Zach Gilford, Rodrigo Santoro, Jane Lynch, Carol Burnett, Michael Keaton Filmin Türü: Komedi Filmin Süresi: 88 dakika Resmi Sitesi: http://www.foxsearchlight.com/postgrad/

7

Nihat Berker'in Film Daveti

FOTOGRAF

Nihat Berker04 Mayıs 2010

FOTOGRAF

ETKİNLİKLERNisan-Mayıs-Haziran 2010

Page 14: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Üniversitemizi sportif alanda yıllarca temsil etmiş, mezun sporcula-rımızla bir araya gelmek amacıyla Mezunlar Spor Buluşmasının Dör-düncüsünü düzenlemenin mutluluğunu yaşıyoruz.

Geçen yılda büyük keyif aldığımız ve sizlerin de katılımıyla gelenek-selleşen buluşmanız bu yıl da SuŞenlik’in birinci günü olan 21 Mayıs 2010 tarihinde gerçekleşecek. Suşenliğin üniversitemize ve mezun-larımıza yönelik olarak düzenlenecek olan birinci gününde hem spor yapma hem de üniversite yıllarında olduğu gibi eğlenme fırsatı olu-şur diye düşündük.

Tüm mezun sporcularımızı sahalara bekliyoruz.Spor bahane..Mezun olsanız da bir arada olmak için daha çok nedenimiz var..

Sevgiler,

Mezunlar Sahalara Dönüyor Programı

Branşlar: Basketbol, Futbol ve VoleybolOrganizasyon: Mezunlar ve mevcut takımlar ve çalışanlar arasında müsabakalar.

Tarih: 21 Mayıs Cuma 2010Saat: 20:00 Mezunlar müsabakalarıYer: Spor Merkezi ve Halı Saha

Bilgi için iletişim : [email protected]Öğrenci Kaynakları BirimiHülya DinçaySpor Sorumlusu

Tel: 0216 483 90 [email protected]://www.sabanciuniv.edu/ok/spor/tr/

8

Mezunlar Sahalara Dönüyor

FOTOGRAF

21 Mayıs 2010

ETKİNLİKLERNisan-Mayıs-Haziran 2010

Page 15: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Sabancı Üniversitesi 2. Mezunlar Buluşması, 2-3 Temmuz 2010 tarihlerinde gerçekleşiyor…

Sabancı Üniversitesi’nin, Mezuniyet Sınıfı (Reunion) ve Mezunlar Kampüs Buluşması (Homecoming) etkinliği için geri sayım başladı.

Etkinlikler, 2 Temmuz, Cuma akşamı sadece 5 yılını dolduran 2005 Sınıfı Mezunlarına “özel” olarak Rektörevi bahçesinde düzenlenecek mangal partisi ve eğlenceler ile başlayacak.

Tüm gün boyunca çeşitli etkinliklerin yer alacağı "Mezunlar Kampüs Buluşması" ise 3 Temmuz, Cumartesi günü gerçekleşecek.

Bu tarihleri şimdiden ajandanıza kaydetmenizi öneririz.

Geçtiğimiz yıl zengin programıyla tüm katılanların beğenisini kaza-nan “ilk buluşma”nın fotoğraf ve videolarına ulaşmak için lütfen tıklayınız.

Bilgi için: Mezunlar Ofisi0216 483 [email protected]

9

SÜ 2.Mezunlar Buluşması

FOTOGRAF

2-3 Temmuz 2010

ETKİNLİKLERNisan-Mayıs-Haziran 2010

Page 16: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği’04 ve Sanayi Liderleri Programı’06 mezunumuz, Deloitte Türkiye Müdür Yardımcısı Meltem Kirişçi, Dünya Sürüdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’ne üye firmaların genç potansiyel olarak gördükleri 25-28 kişiden oluşan Future Leaders Team’e Türkiye’den katılan ilk kişi oldu. Detaylar için lütfen tıklayınız.

10

Mezunumuzun Başarısı

MEZUNLARDANHABERLER

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Meltem KirişçiCS'04

Page 17: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Apple'ın iPhone uygulamaları için App Store'u açmasından sonra akıllı telefonlar üzerinde uygulama geliştirme konusunda düşün-meye başladım. İnternette, App Store'da uygulama satıp da ba-şarılı olan insanların hikayesini okuyunca konuya ilgim arttı ve 2009 yazının sonunda bir iMac bilgisayar ve bir de iPhone alarak bu iş için ilk yatırımımı yaptım. İlk uygulamamın App Store'da yayınlanması Aralık ayının ortasını buldu. Bu uzun süreçle ilgili söyleyebileceğim tek şey; Apple'ın Microsoft'tan öğreneceği çok şey olduğu. Görselliğe odaklanan Apple'ın yazılım geliştirme platformu Microsoft'un gerisinde kalmış.

Bugüne geldiğimizde App Store'da 24 uygulamam yayınlanlandı. Tecrübelerime göre söyleyebilirim ki Apple App Store internette söylendiği kadar kısa sürede kazanç sağlanabilecek bir yer değil. İyi bir kazanç için gerçekten çok çalışılması gerekiyor.

iPhone için geliştirdiğim uygulamalara örnek verecek olursak:

Kaç Para: iPhone için geliştirdiğim son uygulama, şu an Türkiye'de en çok indirilen uygulama (Nisan 2010). "Kaç Para" ile istediğiniz bir ürün veya arabanın online alışveriş sitelerindeki fiyatlarını karşılaştırmanız mümkün.

City View: Dünyanın herhangi bir köşesindeki Tweetleri* takip etmenizi sağlıyan bir uygulama. Bu sayede geçenlerde Hawaii'de yaşanan Tsunami'yi bölgede yaşayan insanların bakış açısıyla ta-kip etme fırsatım da oldu. Ayrıca uygulamayı sadece bir şehirle kısıtlayıp ücretsiz versiyonlarını da yayınladım (İstanbul View, New York View...) Ayrıca uygulamanın iPad için versiyonunu da Nisan ayında yayınlandı.

Map View: Haritanın, kullanıcının bakış açısıyla gösterildiği yön bulma uygulaması.

Nearby View, Cafe View: Kullanıcının etrafındaki kafe veya benzeri yerleri kamera görüntüsü üzerinde gösteren bir uygulama (Augmented Reality*)

ICanDecide: Bugün nereye gitsem ne yesem gibi konularda karar vermenize yardımcı olan bir uygulama. Program ayrıca kullanıcı-nın etrafındaki kafe, restaurant, atm gibi yerleri harita üzerinde göstererek önerilerde de bulunuyor.

Sosyal ağların ve akıllı cep telefonlarının yaygınlaşması ile insan-ların haber alma alışkanlıkları da değişiyor. Artık herkesin birer

11

İbrahim Kocaalioğlu

İbrahim KocaalioğluMBA ‘05

FOTOGRAF

*Augmented Reality: http://en.wikipedia.org/wiki/Augmented_reality*Tweet: Kişilerin Twitter sitesi üzerinde yazdıkları kısa mesajlar.

MEZUNLARDANHABERLER

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Page 18: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

potansiyel muhabir olması klasik medya kuruluşlarının etkinliğini de azaltıyor. Hatta bazı medya kuruluşları dünyanın bir köşesin-deki haber için bölgeye muhabir göndermek yerine o bölgede yayın-lanan canlı içeriği kullanarak haber üretmeyi tercih ediyor. Bunlara ek olarak diğer kişilerin tercihleri ve yorumları kişilerin vardiği karar-lar üzerinde de her geçen gün daha etkili oluyor. (Ör: Foursquare*)

Akıllı telefonların hayatımıza etkileri bunlarla da sınırlı değil. A-lışveriş için girdiğiniz bir mağazadaki fiyatları kolay bir şekilde internetteki fiyatlarla karşılaştırmanız mümkün. "Kaç Para" adlı uygulamamın başarısı da tüketicinin konuya ilgisinin bir göster-gesi. Bunun yanında bulunduğunuz yere yakın kafe, eczane veya atm gibi bilgilere cepten ulaşmak artık mümkün. Aynı şekilde ürünler ve mekanlarla ilgili diğer insanların yorumları da kişilerin verdiği kararlar üzerinde etkili. Bu durum şirketlerin tüketiciyle iletişim kurma stratejilerini gözden geçirmelerini gerektiriyor. Teknolojik gelişmeler ve insanların değişen alışkanlıkları, gele-cekte şirketlerin tüketiciyle iletişim kurarken sosyal ağlar ve yeni iletişim araçlarını daha etkin kullanmalarını gerektirecek. Sonuç-ta tüketicinin yeni iletişim alışkanlıklarına daha iyi uyum sağla-yabilen şirketler giderek artan rekabette ayakta kalabilecek.

12

İbrahim Kocaalioğlu

MEZUNLARDANHABERLER

Nisan-Mayıs-Haziran 2010*Foursquare: Yaşadığınız şehri farklı bir şekilde keşfetme platformu.

Page 19: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Ne yöne gidersen git, -doğu, batı, kuzey ya da güney- çıktığın her yol-culuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün!Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.

Şems-i TebrizHangimiz bir an için durup, yaptıklarımızı sindirmeye çalışıyoruz? Veya hangimiz, günün sonunda yaşadıklarımızı hatırlıyor? Daha da ufak de-taylara girecek olursak, en son ne zaman aklımız boş, hiçbir şey düşün-meden anın tadını çıkarttık? Oldukça kısıtlı zamanlarda, öyle değil mi?

Hayat şu anda yaşanabiliyor ise neden asıl olanı düşünemeyiz, kısacası anımızı? O halde, geçmiş ve gelecek kavramları ve onlar üzerine kurul-muş özlü sözler boşuna mı söylenmiştir yıllar boyunca? Kesinlikle hayır. Sadece şunu sormak isterim. Hayat bir koşuşturmaca mı olmalıdır? Be-nim cevabım yine hayır! Hayat, bireysel geçmişlerimizi göz ardı etme-den anı yaşamak ve onu güzelleştirerek daha olumlu bir geleceği yarat-maya çalışmak olmalıdır, diye anlatırım soran biri olursa.

Yurtdışına çıkma arzusu, üniversiteyi koşarak bitirme isteği, aynı za-manda iş arama çabası, yalnız yaşama isteği… Şöyle bir durup bakınca, kendi hayatım hep bir koşuşturma ve yetişme çabası içindeydi aslında. Her yeni atılan adım, yeni bir adımı doğurmalı, yeni bir hedef koymalıy-dı öne. Adımları hızlandırırken, sosyal çevrenin baskısı ile koşmaya yel-tenen ben ve kaçmaya başlayan ‘an’ lar vardı etrafımda.

Hiç bilmediğim, koşarak gitmek istediğim yurtdışı maceramda yerleşti-ğim ilk günü hala dün gibi hatırlıyorum. Bavulları odaya bırakışım, etra-fı süzmem ve enteresan bir boşluk. Bir sonraki adım? Zaman ilerledikçe, insanı beş dakika sandalyede oturtmayan, uçarak yaşamak istediği yurtdışı fikri, endişe dolu bir serüvene dönüşmeye başlıyordu. Şu soru yerleşiyordu zihnime zaman içerisinde: Ben neden buradayım? Başka-ları yaptığı için mi? Başkaları için mi? Yoksa hayatı yaşamak için mi?

Yaşadığım bu boyuttaki yalnızlığın sosyal bir eksiklikten çok manevi bir boşluk olduğunu fark eder oldum. Ve bu boşluğun getirdiği ben-zersiz soruların aslında hayatı anlamak adına önemli birer aşama ol-duğunu hissediyordum. Çünkü bugüne kadar hayat koşmak ve he-deflerden oluşmuştu. Elbet araya maddi mutluluklar serpiştiriliyor-du. Alışveriş, seyahat, araba vs. İsmini siz koyun. Nedendir bilinmez, bir türlü uzun soluklu olmuyordu bu mutluluklar, genellikle bir son-raki hedef ve hediyeler önemli oluyordu. Doymaksızın…

Koşmak… Hedef… Ve nihayet… Durmak! Yorulmuştum, ritmimi her seferinde biraz daha yükseltiyor olmaktan. Yeni bir yolculuğa çıkmadan önce nefes almamaktan… Artik mola zamanıydı. Bugüne kadar geldi-

Adımlarımızda Hayat

MEZUNLARDANHABERLER

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Orçun MaterMS’ 07http://orcunmater.blogspot.com/

FOTOGRAF

13

Page 20: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

14

Adımlarımızda Hayat

MEZUNLARDANHABERLER

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

ğim yollara bakarak karar vermek, yeni ve sakin bir yol çizmek istiyor-dum. Herkesin gittiği yolun büyüsüne kapılmadan, farkındalıkla ve bel-ki de çamurlu ve çok uzun bir patikayı seçerek…

Yurtdışında yaşamın asıl kattığı gerçekler bunlardır bana. Kovada çem-ber çizerken dışarı zıplayan bir balık olmak, kaldırım boyunca sürünerek denize atabilmek şu uyuyan bedeni… Gerçek suyun farkına varmak, ‘Hayat buymuş!’ diyebilmek...

Bir o kadar uzun gelen günler içerisinde neden ayların, yılların nasıl geçtiği-ni anlayamıyoruz? Kullandığımız kelimelerde hep bir koşuşturmaca ve stres vurgularken, akşamları neden bir ekran karşısından kalkamıyoruz? Ataleti üzerimizden atamıyorken, neden planlar yapıp harekete bile geçmeden ü-zülüyoruz? Hangimiz ‘Nasılsın?’ a cevap olarak ‘Gayet iyiyim’ diyebiliyor?

Ben her şeyin gerçekleşme olasılığına inanıyorum yeter ki edindiğimiz minik motivasyonlar eylem bulsun. En iyi resmi yapmaktansa, resim yapmaya zaman veriyor olmak olsun. Belki tatsız bir kurabiye yapmak olsun sonucu ama ona adanmış özel bir zaman olsun, bizi memnun e-decek. Şarkı söylemek olsun adı, solist olup coşkulu kalabalık önünde değil ama veliler korosunda. Yeter ki, gerçekleşebilen doğal hayaller ol-sun önümüzde. O zaman ataleti yendiğimizi hisseder, kendimizi daha mutlu bir birey olarak görürüz.

Şimdi durup bakınca kendime söyleyebildiğim birkaç güzel cümle oldu-ğunu düşünüyorum. Ne dünü ne de yarını yaşamak, anı kavramak esas olanı. Sokakları hızlı hızlı, at gözlüğü ile arşınlamak değil, adımları sakin-leştirmek, insanları içe sindirmek en güzeli. Rastgele bir merhabayı esir-gememek herhangi birine mutlu bir anımızda… Gerçekleşebilir hayaller ile tatmin olmak, gülümseyebilmek herkese. Sevgi vermek, karşılığında aldığımız sevgiyi hissedebilmek yaşadığımız her an ve alanda.

Yurtdışı macerası tüm bunlar için bir ön koşul mudur? Tabii ki değil. E-sas olan adım attığımız her yolculuğu birer iç seyahat, kişisel arayış o-larak görebilmemiz sanırım. Çoğumuza yıllar boyunca aşılanan ‘yarış’ konumunu bir an önce silkinerek atmamız üstümüzden. Aksi takdirde yarışmak dipsiz bir kuyu olur, en iyi okuldan en iyi işe, en iyi müdürlük-ten, en en iyi olma merdivenlerine sürükler bizi farkında olmadan. Hal-buki sevdiğimiz işe yaklaşmak, işe dört kolla sarılmak ve onu severek yapmak olmalıdır hayatın doğal adımları.

Doğal olmak olsun hayat. Çocukluk halimiz gibi. Güzel bir melo-dinin yarattığı farklı coşkular kadar doğal. İşte o zaman okyanus gibi derin ve dolu, cennet gibi tadına doyulmayan anlarla dolar büyürken avuçlarımızda.

Page 21: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Öncelikle bize biraz kendinden bahseder misin? 2007 yılında Saban-cı Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Sarp Tunçay neler yaptı?Tabi ki. 2007 yılında Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Toplumsal ve Siyasal Bilimler programından mezun ol-dum. Mezun olduğum yıl Avrupa Birliği tarafından verilen Jean Mon-net Burs Programı ile Londra’nın saygın üniversitelerinden City Üniversitesi’nde İletişim Politikaları konusunda yüksek lisans yap-tım. Tezimi yazmak amacıyla, Londra’da bulunduğum dönemde Ka-musal İlişkiler konusunda danışmanlık hizmeti veren Bell Pottinger Public Affairs ve The Campaign Company adlı kuruluşlarda staj de-neyimlerim oldu. Daha sonra 2009 yılının Şubat Ayı’nda tez çalış-malarımın tamamlayarak mezun oldum. Tez çalışmalarımın hemen sonrasında 3 ay süre ile Doğuş Holding Başkanlık Ofisi Dış İlişkiler Bölümü’nde staj yaptım. Askerlik görevimi yapmak üzere stajımı kendi isteğimle tamamlayarak Ağustos 2009’da askere gittim. Ocak ayının ortalarında askerlik görevimi tamamlayarak İstanbul’a dön-düm. Şu an Easyfood markasıyla hazır yemek sektörüne giren Lyra’da Kurumsal İletişim Yöneticisi olarak görev yapmaktayım.

Aslında Sabancı Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra neler yaptığını çok güzel özetledin. Ancak, ben şunu merak ediyorum. Si-yaset üzerine bir lisans eğitim aldıktan sonra iletişim üzerine yük-sek lisans eğitimi almışsın. Stajların hep kendi okuduğun alana ya-kın konularda olmuş. Gıda konusunda hizmet veren Easyfood mar-kasıyla buluşman nasıl oldu? Sanırım bir aile şirketi öyle değil mi?Evet. Lyra bir aile şirketi ancak buna buluşma demeyi tercih etmem çünkü hep içindeydim. Lyra’nın Easyfood markasının ortaya çıkma-sı, logonun belirlenmesi gibi birçok konuda fiilen çalışmadığım dö-nemlerde de katkılarım oldu. Bugün itibariyle Easyfood’un marka konumlandırması, tanıtım ve PR faaliyetlerini iletişim danışmanlığı konusunda uzman bir ekip ile beraber yürütüyorum. Dolayısıyla, yüksek lisans konusunda aldığım eğitimi tamamlayan nitelikte bir çalışma içindeyim.

Peki, aile şirketinde çalışan birisi olarak, aile şirketinde çalışmayı mı yoksa profesyonel olarak başka bir şirkette çalışmayı mı daha zor görüyorsun?İkisinin de kendisine göre zorlukları var elbette. Dolayısıyla, kişinin bek-lentilerine bağlı olarak tercihler değişebilir. Eğer, aile şirketinde görev ta-nımınız yapılmış, eşit çalışma koşulları da oluşturulmuş ise profesyonel hayattan çok da farkı kalmıyor. Bu nedenle koşullar uygunsa aile şirke-tinde çalışarak onu bir adım daha ileri taşımak bana göre tercih edilebilir.

Bize Easyfood’tan bahseder misin? Neler yapıyorsunuz? “Uzun Ömürlü Gıda “ne demek?Bizim bir iddiamız var. Diyoruz ki; pişmiş yemeği marketten alıp eve ge-tirebilir; oda sıcaklığında saklayabilir; istediğiniz zaman ısıtıp yiyebilirsi-niz. Nedir bu yemekler? Etli kuru fasulyeden, dana kuşbaşı soteye; lev-rek buğulamadan, arpa şehriyeli pilava kadar birçok yemeği ev yemeği

15

Sarp Tuncay ile Röportaj

Sarp TuncaySPS ‘07

MEZUNLARDANHABERLER

Nisan-Mayıs-Haziran 2010 Mine Göknar ve Ayşe Turhan'a teşekkür ederiz.

Page 22: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

tadında müşterilerin beğenisine sunuyoruz. Buna da “uzun ömürlü gı-da” diyoruz. Hazır Yemekler, Vakit Kazandıran Ürünler ve Hazır Tatlılar olarak 3 temel ürün grubumuz var. Ürünlerimiz farklı ambalaj seçenek-leri ile hem bireysel hem de kurumsal müşterilerimize hitap ediyor.

Peki, tüketici markete gittiğinde yemek yapabileceği geleneksel ürünler yerine neden Easyfood ürünlerini alsın? 21.yüzyıl her şeyin hızlı tüketildiği ve herkesin bir yere ya da bir şe-ye yetişmek üzere yaşadığı bir dönem. İşe yetişiyoruz. Diziye yetişi-yoruz. Toplantıdan çıkıp, spor salonuna yetişiyoruz. Hep bir acele-miz var. Dolayısıyla, artık annelerimizin pişirdiği o lezzetli yemekleri pişirmek için vaktimiz yok. Ama aynı lezzette ev yemeklerini yemek istiyoruz. Easyfood bütün o zahmetli, vakit alan süreçlerden sizi kurtarıp, ev yemeği tadında seçenekler sunuyor.

Türkiye nüfusunun yarısının 28 yaşının altında ve bu nüfusun % 66’sı çalışmakta olduğu düşünülürse, Easyfood ürünlerinin özellikle çalışan nüfus için kurtarıcı olacağını düşünüyoruz.

Sağlıklı beslenme konusunda Easyfood’un çalışmaları var mı?Müşterilerimizden özellikle hazır tatlı grubu içinde yer alan ayva ve kabak tatlısının diyabetik versiyonları konusunda talepler geliyor. Bu konuda çalışmalarımız sürüyor. Easyfood ürün grubu içinde yer alan tüm uzun ömürlü gıdaların üretiminden, müşteriye ulaştığı ana kadar tazeliğine ve besin değerlerinin korunmasına dikkat ediliyor. Dolayısıyla, sağlıklı beslenme konusu bizim için çok önemli.

Marketlerde başka hazır yemeklerde var. Easyfood’un farkı nedir?Hazır yemek alanında hizmet veren diğer markalardan en büyük far-kımız ürünümüzün oda sıcaklığında uzun süre saklanabilen, ev ye-meği tadında, katkısız ve %100 doğal olması. Ayrıca, tamamı Türk mühendisler tarafından yürütülen bir AR-GE çalışmasının ürünü o-larak ortaya çıkması, Avrupa veya Amerika’dan alınan “know-how” ile piyasaya çıkan diğer ürünlerden farkımızı ortaya koyuyor.

Easyfood ürünleri, 2 yıla aşkın süren, İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Metalürji Fakültesi Gıda Bölümü ile geliştirilen “Easyfood Özel Pişirme Yöntemi” sonucunda ortaya çıktı. Bu alandaki AR-GE çalışma-larımız Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) tarafından da onay-landı. Buna bağlı olarak, 2009 yılında TTGV’den 143.000 $ kredi deste-ği sağlandı. Farklı ambalajlama teknikleri konusunda çalışmalarımız ha-len sürmekte. Bu konuda farklı bilimsel kurullardan destek almaya de-vam ederek, AR-GE faaliyetlerimize kaynak oluşturmayı amaçlıyoruz.

Easyfood ürünlerini nerelerde bulabiliriz?

Easyfood, Hazır Yemekler, Vakit Kazandıran Ürünler ve Hazır Tatlı-lar olmak üzere 3 ürün grubu ile şu anda Metro Cash&Carry’nin

16

Sarp Tuncay ile Röportaj

MEZUNLARDANHABERLER

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Page 23: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

İstanbul’daki tüm satış noktalarında mevcut. Nisan ayı itibariyle Migros, Tansaş ve Macrocenter ile Türkiye’nin her yerinde ürünleri-mize rahatlıkla ulaşılabilecek. Bireysel müşterilerimiz dışında yemek üretimi yapan ve mutfağı olan kurumsal müşterilerimize de anlaş-malı olduğumuz dağıtım kanallarımız olan Kupa Gıda ve Güney2M firması yoluyla ulaşıyoruz.

“Hazır Yemek” konusunda Türkiye ve benzeri gelişmekte olan ülkeler için öngörünüz nedir?Hazır Yemek Türkiye’de, Avrupa ve ABD’ye göre biraz daha yeni bir alan. Türkiye’de şu anda hazır tatlı konusunda oluşmuş bir pazar var. Ancak, daha önce bazı denemeler olmasına karşın hazır yemek konusunda istenilen pazar oluşturulamadı. Easyfood “ev yemeği ta-dında” ürünleri ile müşterinin hazır yemek grupları konusundaki o-lumsuz görüşünü, olumluya çevirecek. Buna inanıyoruz.

Tadım için sizi Sabancı Üniversitesi’nde stand açmaya davet e-debilir miyiz?Tadım aktivitelerine Nisan ayı ortasında başlayacağız. Üniversiteler-de okuyan öğrenciler ile buluşmayı da çok arzu ediyoruz. Sabancı Üniversitesi’nin yeri benim için ayrı. Elbette, Sabancı Üniversitesi’nde tadım yapmaktan mutluluk duyarız.

Mezunlara ve öğrencilerimize vermek istediğiniz mesaj var mı?Eski bir deyim vardır. “Ekmek aslanın ağzında” diye. Günümüz iş dünyasında artık “ekmek aslanın ağzında değil, midesinde”. Çok cid-di bir rekabet var. Dolayısıyla, iyi bir eğitim almak veya kurumsal şir-ketlerde uzun dönemli staj yapmış olmak artık yeterli olmuyor. Dünya küresel bir köy haline geldi. Dolayısıyla, en çok farkındalık yaratan kişi öne çekiyor ve diğerleri tarafından değer görüyor. Artık o popüler reklamdaki gibi “anı yaşa” sloganına göre yaşıyoruz ve devamlı tüketip, eskitiyoruz. O yüzden bireysel olarak da yapılan iş olarak da devamlı yenilik gerekiyor. Özellikle mezun veya mezun olmak üzere olan öğrenci arkadaşlara tavsiyem, fırsatları değerlen-dirirken; sizi değiştirecek değil, sizin değiştirebileceğiniz, kendinizi geliştirme ve yenileme fırsatı bulabileceğinizi bir sektörde çalışmayı tercih edin.

Sevgili Sarp, bu güzel söyleşi için sana teşekkür ediyoruz.Ben teşekkür ederim.

17

Sarp Tuncay ile Röportaj

MEZUNLARDANHABERLER

Nisan-Mayıs-Haziran 2010 Mine Göknar'a teşekkür ederiz.

Page 24: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Kişilerin çalışma hayatına yön vermeleri, hangi mesleği seçeceklerine karar vermeleri en çok da kendilerini tanımalarıyla ilgili. Meslek seçi-minde kişinin kendine “Ben hangi mesleğe yönelsem gerçekten keyifle çalışırım? Benim hangi yönlerim gelişmiş? Hangi alanda kendime ve yaptığım işe değer katabilirim?” gibi soruları sorması gerekiyor. İnsan ancak severek yaptığı ve gönül verdiği işlerde ilerleyebilir. Aynı Apple, Macintoch ve Ipod’un yaratıcısı Steve Jobs’un dediği gibi “Neyi sevdiği-ni bul, Aşık olacağın, büyük bir tutkuyla inanacağın işin sana zaten is-tediğin başarıyı getirecek”.

Benim Pazarlama alanını sevdiğimi anlamam da aslında kendime bu so-ruları sormamın bir sonucu. Küçük yaşlardan beri piyasaya çıkan yeni ü-rünleri hep takip ettiğimi lise yıllarında fark ettim. Bakkallarda veya markete gittiğimde saatlerce ürünleri incelerdim. Markaların benim ya da ailemin ihtiyaçlarına karşılık sunduklarını/faydalarını takip edip birbirleriyle karşılaştırırdım. Bir keresinde ilkokul çağlarımda anneme Türkiye’ye yeni gelmiş bir deterjan markasını beyazlaştırıcı özelliğinden ötürü kullanması-nı tavsiye etmişim, bu anı ailem arasında hala gülerek anlatılır. Yani çok sı-kı bir tüketiciydim diyebilirim. Pazarlamada “tüketici içgörülerini” bilmek çok önemlidir. Başarı tüketicinizi çok iyi tanımaktan, onların istek ve ihti-yaçlarına cevap verebilecek ürün/hizmetler sunabilmekten geçer.

Ve tabii pazarlama alanına ilgimi fark etmeme yol açan bir diğer etken de reklamları takip ediyor olmamdı. Program aralarında kanal değiştir-diğimi hatırlamam, reklamları izlemek, reklam bloglarında yeni çıkan reklamlar hakkında kritikler yapmak da bir o kadar eğlenceli gelirdi.

Sabancı Üniversitesi’nde burslu olarak ekonomi eğitim alıyordum. Eko-nomi okurken seçtiğim marketing derslerinden büyük keyif aldığımı gördüm. Özellikle grupça hazırladığımız “businesscase”’ler çok öğretici ve zevkliydi. Bir yandan da her yaz çeşitli şirketlerin pazarlama depart-manlarında stajlar bulmaya çalışıyordum. Turkcell, Ford, ve 4. Sınıfta 1 yıl boyunca Coca-Cola’da pazarlama stajı yaptım. O dönem okulu ve stajı bir arada götürmek oldukça zor ve zahmetli oldu ama Coca-Cola hem çok öğreticiydi hem de FMCG (Hızlı Tüketim Malları) sektöründe marka yönetimi yapmak konusunda karar almama etken oldu. Mezuni-yetimin hemen ardından Cadbury firmasından teklif aldım. Bir anda ço-cukluğumuzun bizi mutlu eden o tüm güzel anıların ortasına düşmüş oldum. Jelibon, Topitop, Tofita gibi eğlenceli ve büyük şeker markaları-nı yönetme fırsatını yakaladım. Rekabetin heyecanını tattım, mücade-lenin sonuçlarını almanın verdiği mutluluğu hissettim ve katkı sağla-manın, değer eklemenin haklı tatmini yaşadım. Çok güzel geçen 3,5yı-lın ardından Groupe Bel firmasında yepyeni bir yolculuğa çıkıyorum. Dünyaca ünlü La Vache Qui Rit (Gülen İnek) markasını yöneteceğim, o-rada da beni bekleyen yapılacak çok güzel işler var.

SevgilerimleSerra Demir

18

Serra Demir

Serra Demir ECON'[email protected]@groupe-bel.com

MEZUNLARDANHABERLER

Nisan-Mayıs-Haziran 2010 Mine Göknar'a teşekkür ederiz.

Serra DemirECON'06

Page 25: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

19

FOTOGRAF

Pınar Kayacan Aksu Öğretim Görevlisi, Diller Okulu

Artık Sabancı Üniversitesi Çalışanları da CIP Projeleri Yapıyor

Sabah Pınar Kayacan Aksu(Öğretim Görevlisi, Diller Okulu), Çalışan-lar için CIP fikrinin nasıl oluştuğunu anlatıyor:

Kalabalık ve fazlasıyla hızlı bir hayat yaşıyoruz. Bu hız içerisinde in-sanın kendi yaşam döngüsünün dışına çıkıp kendisininki ile benzeş-meyen başka hayatların da olduğunu fark etmesi, kendinden daha az imkanlara sahip olanların farkına varması oldukça zor. Oysa bir toplumda toplumsal dayanışma, toplumsal sorumluluk gibi kavram-lar sayesinde hoşgörü, güven ve farklı olana saygı yerleşebilir. Sa-bancı Üniversitesi’nin Toplumsal Duyarlılık Projeleriyle (CIP) öğren-cileri buluşturan, sorumluluk bilinci gelişmiş bireyler yetiştirmeyi misyon edinmiş oluşu beni her zaman heyecanlandırdı. Bu üniversi-tede çalışan bir öğretim görevlisi olarak öğrencilerimin katıldığı pro-jeleri hep merakla ve imrenerek izledim. Ve çalışanlar için niçin ben-zer projeler olmasın fikri de aslında buradan doğdu.

Bu düşünceden hareketle, bölüm başkanımızın da desteğini alarak Diller Okulu çalışanlarına e-postayla duyuruda bulunduk. Birkaç sa-at içinde yaklaşık 10 kişiden olumlu yanıt gelmişti bile. Bu arkadaş-larla toplanıp CIP koordinatörü Zeynep Bahar’la görüştük ve yaptı-ğımız toplantılar sonucunda bizim yapabileceklerimiz ile CIP ekibi-nin önerilerini harmanlayan iki projenin – Sultanbeyli Toplum Mer-kezi ve Yeldeğirmeni Toplum Merkezi projelerinin- ana hatları orta-ya çıkmış oldu.

Projenin içeriği, amaçlarıBen ve dört arkadaşım Sultanbeyli Toplum Merkezi projesinde gö-revliyiz. Düşük gelirli ailelerin yaşadığı Sultanbeyli’de, genç kız ve kadınlara biçki dikiş kursu hizmeti veren bu toplum merkezinde ka-dınlara haftada iki saat temel bilgisayar dersi vereceğiz. Asıl hedefi-miz, buradaki çalışmak isteyen kadınlara iş bulmakta kolaylık sağla-yacak düzeyde bilgisayar deneyimini vermek. Bir diğer isteğimiz ise bilgisayar sayesinde bu kadınların ufuklarını genişletmelerine ve öz-güven kazanmalarına yardımcı olmak.

İlk proje günü, tanışma ve hissettiklerimGeçtiğimiz Çarşamba günü toplum merkezindeki kadınlarla ilk kez karşılaştık. Benim için son derece keyifli bir buluşmaydı. Bir kere ka-tılım oldukça yüksekti. Yaklaşık 30 tane kadın; bazıları art arda so-rular sordular, kurslar konusundaki beklentilerini, isteklerini dile ge-tirdiler. Bazıları daha sessiz ve çekingendiler. Ama hemen hepsinin

SABANCIÜNİVERSİTESİ'NDEN

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Toplumsal Duyarlılık Projeleri

Page 26: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

20

FOTOGRAF

Gülşen Erengül, CIP Ofis Görevlisi

yüzlerinden sevinç ve heyecan okunuyordu. Aralarından bir kadın mesela “Herkes bana ‘sen anlamazsın, sen yapamazsın’ diyor. Beni zorla bir kalıba sokmaya çalışıyorlar. Oysa ben ev kadınlığı dışında şeyler de yapabileceğimi biliyorum. Yeni şeyler öğrenmek istiyorum” dedi. Bir insanın kendine sunulan kalıpları kırmaya, kendini aşmaya ve öğrenmeye dair bunca büyük bir arzu taşıması beni hem bir öğ-retmen hem de bir insan olarak çok duygulandırdı. Oradaki kadınla-rı bu anlamda biraz olsun yüreklendirebilirsek herhalde gerçekten i-yi bir iş yapmış oluruz.

CIP’yi tanımak ve “CIP ofiscan”larından biri olmak

Üniversitede okurken kendi çabalarımla kurduğum öğrenci komite-sinde gönüllülerimizle birlikte birçok sosyal sorumluluk projesi yapı-yor ve çalışmaları yaygınlaştırmak için bin bir sorunla savaşıyorduk. CIP’yi duymam ve çalışmalarını öğrenmem de tam o zamanlara denk gelir. Hayran kalmıştım. Bir üniversitenin toplumsal duyarlılığı bu denli destekliyor olması, hatta varoluşunun temeli olarak benimse-mesi ve CIP gibi bir sistemi bir üniversitede oturtmak ve yaymak için çabalayan insanların varlığını bilmek çok umut vericiydi. Her öğren-cinin mezun olduğunda; kendi yaşadığı hayattan tamamen farklı hayatlar olduğunun farkına varmış olması, sadece farkına var-makla yetinmeyip bu hayatlara adım atmış, onlara dokunmuş ve ufak da olsa değişiklikler yaratmaya çalışmış olması... Kulağa mükemmel geliyordu.

Ve şimdi bu oluşumun içinde olmak ise bambaşka… Toplum için, toplumla beraber ve toplumun tam da içinde çalışmak harika. Ya-nına çok büyük bir güç olan öğrencileri alarak 10 yılda 20.000 insanın hayatına dokunmuş olan CIP’de bulunmak her insana gu-rur vermeli. CIP Mezunları eminim tüm bu yazıları okuduğunda yarattıkları ufak etkilerinin ne kadar büyük sonuçlar doğurduğu-nu hatırlayacaklardır.

Üniversitenin içindeki kocaman aileCIP Ofise en son (5 ay önce) katılan “CIP ofiscanı” olarak söyleye-bilirim ki ofis içinde resmen bir aile olduk. Çok farklı bir aile hem de. Herkes her rolü üstlenebiliyor. Anne, kardeş, baba, abi, çocuk, öğ-retmen, öğrenci vs. CIP gönüllüleriyle beraber olunca hele, keyfimi-ze diyecek yok: Kocaman bir aile. Bu ailenin kendine has bir sözlüğü ve ritüelleri de var: Ofiscanlar, Süpervizörler, Danışmanlar, Beşibi-yerdeler, Cipciyim Rehberleri, CIP Nite Out’lar, ALL-CIP’ler, çikolata seansları, saymakla bitmeyecek …ler, …lar, …ler.

SABANCIÜNİVERSİTESİ'NDEN

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Toplumsal Duyarlılık Projeleri

Page 27: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

21

CIP; heyecanlı, özgür düşünen, birbirini seven, hayata gülümseyerek bakan, sürekli öğrenmeye ve üretmeye çalışan bir ekip. Bu ekibin parçası olduğum ve katkıda bulunduğum için çok mutluyum. Yap-mak istediklerimiz içimize sığmıyor, sanki enerjimiz bedenimizden taşıyor. “Günler 24 saatten daha uzun olsa, aynı anda birden fazla yerde bulunsam ve daha fazla insana ve olaya dokunsam.” diyor in-san burada.

CIP’de en büyük mutlulukCIP Ofiste yaşadığım en büyük mutluluk ise, projeye giden öğrenci-lerin o günün sonunda gözlerinde beliren farklı ışık. Sanki olgunlaşı-yor, o anda kendi streslerinden tamamen uzaklaşıp “onlar için daha fazla ne yapabilirim?” diye sorar halde buluyor kendini. Bazılarında zaten olan ama bazılarının belki içerilerde bir yerde sakladığı toplu-ma faydalı olma arzusu çıkıveriyor ortaya. Mezunlarda da gördüğüm kadarıyla CIP’nin ortaya çıkmasına yar-dımcı olduğu bu ışık da hiçbir zaman sönmeyecek gibi gözüküyor.

SABANCIÜNİVERSİTESİ'NDEN

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Toplumsal Duyarlılık Projeleri

Page 28: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

22

Prof. Dr. Mehmet Baç

Prof.Dr. Mehmet Baç, Özel Fransız St.Michel Lisesi'ndeki eğitimin-den sonra 1983 yılında İTÜ Elektrik Mühendisliği ve Telekomünikas-yon Bölümü'nden mezun oldu. 1986'da Boğaziçi Üniversitesi Eko-nomi Bölümü'nde Master'ını; 1990'da Kanada'nın Quebec eyaletin-deki Université Laval'de doktorasını tamamladı. 2008 yılında “Mik-roekonomi alanında kurumlarda yolsuzluk ve rüşvet gibi yetkilerin kötüye kullanımını engellemeye yönelik denetim, ödül ve ceza sis-temi tasarımı konularındaki uluslararası düzeyde üstün nitelikli ça-lışmaları” nedeniyle Sosyal Bilimler alanında ilk kez verilen TÜBİTAK Bilim ödülü‘ne layık görüldü.

2002 yılından beri Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi olan Baç, 2008'de Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı olmuştur. Aynı Fakülte'de öğretim üyesi olan Meltem Müftüler-Baç ile evli ve Birsu adında bir kız çocuk babasıdır.

1984–87 yılları arasında üst üste üç kez final oynayan, iki şampi-yonluk kazanan ve sarı-kırmızılı basketbol severlerin bugün bile hâlâ “Nihat İziç, Paul Dawkins, Turgay Demirel, Michael Scearce, Meh-met Altıoklar, Cihat Levent…” şeklinde ezbere sayabildiği o muhte-şem kadronun vazgeçilmez bir üyesiydi.

Erkekler Birinci Basketbol Ligi`nde futbolun ``3 Büyükler``i içinde en fazla şampiyonluk kazanan takım olan Galatasaray, lig tarihinde 4 kez şampiyonluk sevinci yaşadı. Ligde ilk şampiyonluğunu 1968-69, son şampiyonluğunuysa 1989-90 sezonunda yaşayan sarı-kırmızılılar, 1984-85 ve 1985-86 sezonlarında üst üste iki kez şampiyonluk kupası-nı Mehmet Baç’ın da içinde olduğu kadroyla müzesine götürdü.

Sporla nasıl tanıştınız?Ben çocukluğumdan beri spor yaparım, sokakta oynamayı çok se-verdim, özellikle de futbol oynardım. Futboldan başıma gelmedik şey kalmadı, bacağımı kırdım, kolumu kırdım...

Yine de futbol merakınızdan vazgeçmediniz...Futbol oynamayı hala severim aslında ve çok da seyrederim, ama basketbolu da çok seviyorum ben, belki daha çok.

Basketbol serüveniniz nasıl başladı?Kendim başladım daha ziyade, kimse tutup götürmedi, fiziğim de basketbol oynamaya müsaitti… O sıralarda; 73 yıllarında Milli Takı-mın katıldığı bir Avrupa Şampiyonası oldu ve TRT’de maçlara geniş

SSBF Dekanımız ile Röportaj

RÖPORTAJLARNisan-Mayıs-Haziran 2010

Page 29: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

23

yer verildi. Yaz döneminde çok konuşuldu. İşte böyle şeyler çekiyor insanı spora, özendiriyor. Bir dönemde “Beyaz Gölge” diye bir dizi vardı, birçok genci basketbola heveslendirdi.

Lise’ye kadar teneffüslerde falan oynardık ama antrenmanlara baş-lamam, okulun yanında bir antrenman seansımın olması lise 1’den itibaren başlayıp 26 yaşlarına kadar devam etti. Profesyonel basket-bol kariyerim 8 yıl sürdü. Basketbolu 86 yılında yurt dışında dokto-raya gitmek için bıraktım. O tarihe kadar 3 takımda oynadım, ilk gi-rişim Kurtuluş Spor Kulübünde oldu, daha sonra lise çağlarında, lise 1 gibi Eczacıbaşı’na devam ettim. Lise takımını çalıştıran bir antrenör beni Eczacıbaşı’ndan Beşiktaş’a çaldı, bedavaya transfer olduk, lisansı-mızı çıkarttı. O zamanlar astronomik transfer ücretleri yoktu herhalde?

Tabii söz konusu değil işin şakası. 16-17 yaşlarında Beşiktaş Yıldız takımında oynadım 77-78’de 17 yaşında Genç takım oynamadan di-rekt Beşiktaş’ta A takımına çıktım ve Genç Milli oldum. Mehmet Baturalp vardır Fenerbahçeliler iyi bilirler, Fenerbahçelidir ama bir-çok takımda antrenörlük yapmışlığı vardır. O zaman Beşiktaş’ta bi-zim antrenörümüzdü, onunla iki sene kadar çalıştık, çok iyi gitti. Sonra müessese takımlarının yıldızı parlamaya başladı, kulüp takım-ları baş aşağı gidiyorlardı, biz de başka bir kulüp takımına geçtik. Ben de Beşiktaş’ta 4 sene A takımında oynadıktan sonra 82 yılında Galatasaray’a geçtim.

82-86 yılları arasında 4 sezon Galatasaray’da oynadım. Son iki se-nesi çok iyi geçti, 85-86 sezonunda Milli Takımda da oynadım ve Türkiye basketbol liginde 2 tane şampiyonluk aldık, Galatasaray’ın 3 şampiyonluğu var bugüne kadar deplasmanlı basketbol liginde ikisi benim zamanında oldu. Hatta, 90 senesinde bir tane daha şampi-yonluk aldığını sonradan öğrendim, o sırada yurt dışındaydım hiç haberim olmuyordu, geçenlerde bir yerden duydum.

Sporun size göre ne gibi artıları var?Sporun çok güzel bir sosyal aktivite olduğu yadsınamaz. Yüzme spo-ruyla bile ilgilensen birtakım insanlarla tanışıyorsun, yüzme ki birey-sel bir spordur. Birçok takım sporu var, ortam çok sosyalleştiriyor insanı, güzel dostluklar kuruluyor.

12 sene boyunca farklı takımlarda oynadınız, 86’dan bu yana hala görüştüğünüz arkadaşlarınız var mı?Var, ama istesem ve vakit ayırsam daha da fazla olurdu. 6 sene yurt dışında kalmam sebebiyle, bir parça koptum Türkiye’den. O arada farklı bir dünyaya da geçtik, iş hayatında kalsan daha fazla görüşür-sün. Üniversite farklı bir sektör biraz Babil Kulesi havası var. Geçen-RÖPORTAJLAR

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

SSBF Dekanımız ile Röportaj

Page 30: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

24

lerde Mart-Şubat gibi bir grup arkadaşla bir araya geldik, ben daha çok Beşiktaş ve Galatasaraylıların toplantılarına katılıyorum.

Üniversite Yıllarındaki Basketbol performansınızdan bahseder misiniz?İstanbul Teknik ve Boğaziçi Üniversitelerinin basketbol takımlarında oynadım. İTÜ’de Türkiye ikinciliği, Boğaziçi Üniversitesinde bir Tür-kiye Şampiyonluğu bir de Türkiye İkinciliği var. Sabancı Üniversitesi gibi çok modern olanakları bulunan bir üniversitede spor yapmamak bana göre büyük müsriflik.

Öğrencilik ve sporculuk bir arada nasıl bu kadar başarılı yürütü-lebilir bu işin sırrı nedir?İnsan bazen gözünde büyüttüğü, "yapamam" dediği şeyleri iyi orga-nize olduktan sonra yapabildiğini görüyor. Eminim birçok genç arka-daşım da bunun farkına varmışlardır. Her gün belli saatlerde basket-bol idmanı olması bir rutin haline geldikten sonra ders ve sınavları-ma çalışma temposunu da ona göre ayarlıyordum. İdman genelde akşamüstü olduğu için sabahtan öğleden sonraya kadar ve idman sonrası bazen akşam geç saatlerde derslere vakit ayırman pekâlâ mümkündü. O dönemlerde hafta içi maç seyahatimiz olmuyordu genelde, ancak bütün üniversitelerde seyahat nedeniyle uzaklaş-mak zorunda kalan sporculara özel anlayış zaten tanınıyor. Yükse-köğretim sırasında okul takımında filan oynamak hiç problem ola-maz bence. Çok ama çok önemli bir faydası, spor insanı gençlik dö-neminde hiç olmazsa doğru dürüst çevrelere çekip zararlı ortamlar-dan uzakta tutuyor.

Sporla ilgili hiç unutmadığınız bir anınız var mı?Bunu biraz düşünmem lazım, birdenbire geldi. En unutmadığım şey, çok sevindiğim bir olay, şampiyon olduğumuz seneydi; Galatasaray ve Fenerbahçe oynamıştık finali, ve medya da yoğun bir ilgi görmüş-tü 85 senesinde mayıs ayları filandı, güzel bir anıydı benim için hiç unutamam. Aklıma gelince beni gülümseten birkaç olay var tabii. Bunlardan bir tanesi, ABD’li oyuncu Paul Dawkins’i Türkiye’ye ilk geldiğinde adamı Cihangir camii’nin dibinde bir eve yerleştirmişler. Sabah ezanını duyunca şok olmuş şekilde uyanıp evin içinde hırsız aramış. Ayrıca Paul Türkçe pek bilmezdi ve ilk öğrendiği cümle “Ne bakıyorsun, lan” olmuştu… Zavallı adamı vatandaşlarımız bakışla-rıyla bayağı sıkmışlar herhalde.

Yoğun bir iş temponuz var spora zaman ayırabiliyor musunuz?Spora zaman ayırmak benim açımdan çok külfetli olmuyor. Yalnız hafta içleri zor oluyor, hafta içi iş gerçekten çok yoruyor bir de eve dönüp çocukla ilgilenmek istiyoruz, olmuyor. Ancak, hafta içi me-RÖPORTAJLAR

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

SSBF Dekanımız ile Röportaj

Page 31: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

25

sai arasında öğlen gidilebilir bu iyi bir alternatif. Hafta sonu çok ra-hatım, cumadan başlayarak Cumartesi ve Pazar düzenli olarak spora vakit ayırıyorum. Daha çok bireysel, yürüyüş, alet çalışması yapıyo-rum. Spor Merkezine geldiğim zaman basket de oynarım, boşsa sa-lon tabii, bir top alıp birkaç tane şut atmayı seviyorum.

Düzenli spor yapmanın en çok hissettiğiniz faydası, olumlu yönü nedir?Onu söyleyebilmem için yapmasaydım nasıl olurdu diyebilmem la-zım. Hep yaptım, daha fazla da yapabilirdim. Spor yapmadığın za-man pelteleşiyorsun, yürüyüşün değişiyor. Spor yapınca fit hissediyor-sun, zaten hemen sporu yapıp bitirdikten sonra da farkını hissediyor-sun, bir rahatlama hissi, bacakların vücuduna farklı hükmediyor.

Son olarak özellikle iş yaşamının masa / bilgisayar başında geç-mesinden kaynaklanan hareketsizlik büyük bir sorun, tip II diya-betten, yüksek tansiyona ve kolesterole kadar birçok hastalığın en önemli sebepleri arasında gösteriliyor bu konuda öğrencileri-mize sporla ilgili neler önerirsiniz?Şimdiki işler çok masa başı oldu artık, öğrenciliği tamamlayıp iş ha-yatına atıldığınızda spor alışkanlığı edinmiş olmak size çok farklı bir nefes alma imkanı tanıyor.

Öğrencilik yıllarında edinilen spor alışkanlığı ilerisini düşünecek o-lurlarsa kendilerine büyük bir yatırım, ikincisi kendi ilişkileri açısın-dan pozitif bir puandır. Sportif birinden kimse kaçmaz olsa olsa in-sanları çeker. Spor yaptığın anda olumlu etkileri var bir de göreme-diğin ilerisine sarkan etkileri var. Onlar çok önemli, sporu hiçbir za-man bırakmamak lazım öğrenciyken de öğrencilik bittikten sonra da. Hayatın bir parçası haline getirip bir yaşam alışkanlığı şeklinde ömür boyu sporla iç içe olmak lazım.

RÖPORTAJLARNisan-Mayıs-Haziran 2010 Röportajı yapan: Hülya DİNÇAY ( [email protected] )

Öğrenci Kaynakları Direktörlüğü

SSBF Dekanımız ile Röportaj

Page 32: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nihat Berker’le Kanyon’da Öğle Yemeği’nden...

Esen Kazancı (Ms ‘04)- Siz bir bilim adamı olarak ün saldınız, yani akademik çalışmalarınızla bilim üzerine. Üniversitemizin bizim ilk baştan beri hep söylediği bir şey vardı, üniversite aynı zamanda si-yasi bir kurumdur. Ve Hocamız Tosun Terzioğlu da bunu her türlü mecrada savunuyordu.

Siz böyle bir görüşün neresindesiniz? Sabancı Üniversitesi Türkiye’deki siyasetin neresinde olacak? Siz kurumla kendi kafanız-daki çatışmalar arasında nasıl hareket edeceksiniz?

Prof.Dr. Nihat Berker- Tabii hiç kimse diğer etkenlerden soyutlana-rak tamamen/yalnızca bir bilim adamı olamaz. İsteyerek toplumu-muzda yaşıyoruz, yakın çevremizle, toplumla etkileşiyoruz, hepimi-zin görüşleri var. Bir de yöntemler var. Benim görüşüm; üniversite, siyasi bir kurumdan çok siyaseti de barındıran bir ortam. Bir eğitim kurumunda yekpare kararlar verilebileceğine inanmıyorum, buna za-ten sizin de inanmadığınıza eminim. Biz çeşitli fikirlerin özgürce, korkusuzca konuşulduğu, çeşitli fikirlere ulaşılan, çeşitli fikirlerin evrimleştiği bir ortam sunmalıyız. Ben buna tamamen inanıyorum ve bütün hayatım boyunca böyle yaşadım.

Örneğin, ben daha önce dört tane sosyal bilim dersi verdim. Bir ta-nesi mesela, İçiçe Ayrılıkların Edebiyatları: Vizyenos, Armen, Seyfet-tin. Bu karşılaştırmalı bir Rum, Ermeni ve Türk edebiyatları dersi. Daha sonra Seyfettin’den çok Necati Cumalı girdi derse. Diğer ver-diğim dersler, Fransız feminizmi ve egzistansiyalizmi üzerine, Ca-mus ve Sartre'ın 5 Yapıtında Yabancılaşma/Katılım, Simone de Beau-voir; Durrell ve Said: Oryantalizmin Uygulaması ve Teorisi; Italo Calvi-no: Bir Hümanistin Kaleminde Fen ve Mühendislik. Bahar 2010 döne-minde yeni bir toplumbilim dersi vereceğim: Alkibiades ve Filoktetes: Oligarşik Toplumda Bireyin Yetenek ve Hakları (sırayı özellikle seçtim).

Hepimiz bu işin içindeyiz, ben severek bu işin içindeyim. Benim gö-revim; üniversitede herkesin özgürlüklerini, düşünce kabiliyetini ko-rumak ve hatta buna daha çok özendirmek, herkesin kendi kendine açıkladığı fikirlerin, konsensüslerin oluşmasını sağlayacak ortamı sürekli kılmak. Benim de kendi görüşlerim var tabii, ama bu üniver-sitenin görüşü demek değildir. Genelde benim isteğim, hepimiz daha aydın, daha optimist, daha önyargıdan bağımsız, kendimizi geçmişe bağlamadan, ileriye şevkle bakan çözümleri benimseyerek, öğret-meye ve öğrenmeye, yaşamaya ve ders almaya, devam edelim.

26

Rektörümüz ile Öğle Yemeğin'den

15 Ocak 2010

RÖPORTAJLARNisan-Mayıs-Haziran 2010

Page 33: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Tunç Acarkan (ME ‘06)- Hayatta sizi ne motive eder?

Prof.Dr. Nihat Berker- Çok basit bir cevap olacak, hayatın kendisi, hayattan zevk almak, çalışmaktan zevk almak. Bununla ilgili iki söylem var, ikisi de aslında ailemin de benimsediği söylemler. Bir tanesi, babam eski kitaplarında altını çizmiş, bunu vefatından sonra kütüphanesini düzenlerken buldum, burada diyor ki “Zor olanı hemen yaparız, imkan-sız biraz zaman alır.” Altına baktım, Santayana diye birisi söylemiş. Vay dedim, bizim gitarist Santana; tabii ki değil, George Santayana, Ameri-kalı bir filozof. Bu babamdan geldi, diğeri ise büyük oğlumun, bir kağıda kaydetmiş: “Do not rest from work; find rest in work.” Yani, insan ha-yatında arkadaşlarıyla, ailesiyle, yaptıklarıyla mutlu olmasını bilmeli, kendi mutluluğunu üretmeli. Hayat büyük bir macera, zor fakat çok şahane bir maceradır ve sadece bir tek şansımız var, ikinci bir şans yok.

Atakan Ertuğrul (BIO ‘04)- Hocam, ben şunu sormak istiyorum: Sonuçta Sabancı Üniversitesi’ni dışarıdan görme imkanınız oldu. Şöyle söyleyeyim: Organizasyonel olarak dışındaydınız aslında, yani biz içinde olan insanlar olarak bazı şeyleri görmüyor olabiliriz. O yüz-den ben iki tane soru soracağım. İlki Sabancı Üniversitesi’nin en iyi yanı ve ikincisi en kötü yanı?..

Prof.Dr. Nihat Berker- Çok genel bir cevap vereceğim. MIT’de 20 yıl, İTÜ’de 6 yıl, Koç’da 3,5 yıl, şimdi 1 yıldır da Sabancı’dayım; her üniversitenin en iyi yanı öğrencileridir, bu kesin. Bunun ötesinde, Sabancı Üniversitesinin en iyi yanları; insan odaklı ve özellikle öğ-renci odaklı olması, özgürlükçülüğü, toplumla iç içe olması, girişim-ciliği, çok merkezliliği, bu çeşitli merkezlerin birbirleriyle sürekli et-kileşmesi, kişilerin istedikleri yerde çalışabilmeleri, başarıya yani öğrencilerinin başarısına ve mutluluğuna endekslenmesi. Gerek fen ve mühendislikte sonuçları topluma çevirmek için İnovent gibi ku-rumların olması, gerek İstanbul Politikalar Merkezi gibi merkezlerin olması, daha önce siz de söylediniz Avrupa Birliği’ne giriş, Eğitim Reformu Girişimi - ERG’nin düzenlediği Eğitimde İyi Örnekler Konfe-ransı gibi etkinliklerin olması ki, bu sadece Türkiye çapında değil, dünyada örnek oluşturuyor. Bunu birkaç kişi benden duymuştur, E-ğitimde İyi Örnekler Konferansına Türkiye çapında ilköğretimden 3 bin eğitimci geliyor; 20 dakika gidip dinlerim, sonra kaçarım, diye gitti-ğim halde, iki gün üst üste bütün programa katıldım, yani o kadar iyi!

En kötü lafını sevmiyorum, yani hayatta olumsuz olmamak lazım, bu bir moda, olumsuz olmak birçok şeyden kaçmak aslında. Mağ-durluk edebiyatından hiç hoşlanmam. İyileştirilebilir tarafı diyelim. Bu bütün üniversitelerde var, buna MIT dahil. Üniversitenin içinde yapısal bir şey, dikkat ederseniz öğrencilerin kendi hayatı var, öğre-tim üyelerinin ve çalışanların başka bir hayatı oluyor, iki ayrı kabile birarada yaşıyor MIT gibi bir yerde. Belli yerlerde biraraya geliyoruz,

27RÖPORTAJLAR

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Rektörümüz ile Öğle Yemeğin'den

Page 34: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

orada böyle neredeyse ritüelistik bir iletişimimiz var, derslerde, sı-navlarda, danışmanlıkta. MIT’ye, başka yerlere bakarsan, koridorlar-da yan yana geçiyoruz ama, değişik kültürler oluşuyor; bu fena bir şey bence. Yani, fizikte süperakışkanlıkta bir model vardır, bir nor-mal, bir süperakışkan birarada hangisi hangisi demeyeceğim ama, bu ortama zarar veriyor. Dolayısıyla devamlı her iki taraf da kaybedi-yor bundan… Bizim en büyük avantajımız sizlerle beyin egzersizi yapmak, sizin en büyük avantajınız da bizlerin networkundan, stra-tejisinden faydalanmak. Aradaki mesafeleri aşmak için devamlı çaba sarf etmek lazım. Bu konuda da benim görüşüm, öğrencinin ayağına gitmek lazım, ben hep öyle yaptım, yani öğrencilerle tanışmak, ör-neğin araştırmamda benimle çalışır mısın, demek… Çünkü, gençler bilmiyorlar öğretim üyesine nasıl ulaşacaklar ya da nasıl karşılana-caklar. Sen onların ayağına gidince hep terbiyeli karşılarlar, hep de hazırlar seninle ilişki kurmaya... Dolayısıyla, işin başından beri ben bunu yaptım. Şu anda yarısı Türkiye’de, yarısı yurt dışında, benimle çalışan 15 kadar Türk öğrenci var. Son 11 senedir, Türkiye’ye döndü-ğümden beri her yıl birkaç kişiye gel benimle çalış diyorum, ve araş-tırmada çalışıyorlar. Yüzde 80’i devam ediyor, yüzde 20’si işi bırakı-yor. Yine tüm öğrencileri, ben sinemaya davet ediyorum, vizyondaki bir filmi gösteriyorum, bu akşam gelin diyorum, o ortamda birlikte oluyoruz. İlk adımı ben atıyorum ve onların da bazılarının benim gibi eğitimci olunca bunu kendilerinin yapacağına inanıyorum. Bu ara yüzleri mümkün olduğu kadar sıkı tutmanın gerekli olduğunu düşü-nüyorum, kendi haline bırakırsak iki ayrı toplum olarak yaşanıyor.

Aslı Kuzgun (MS ‘07)- İlk dönem nasıl geçti Sabancı’da sizin için, umduğunuz, beklediğiniz gibi miydi? Öncesinde hazırlık döneminiz vardı biliyoruz, ama başında olmak çok daha farklı. Nasıl gidiyor Sabancı’da hayat, onu merak ediyorum.

Prof.Dr. Nihat Berker- Tabii ilk dönem deyince, Rektörlüğümün ilk dönemi, Rektör Yardımcılığı değil. Çok iyi, çok yoğun geçti. Fakat, o kadar da kolay başlanmıyor, her şeyi biliyordum, herkesi biliyordum, fakat yapmak istediklerimle devam ettirmek istediklerim için gayet basit, lojistik bir problem olan zaman akışını ayarlamam lazımdı. Ben her şeyi istiyorum, iyi bir rektör olmak tabii ki en başta geliyor. Bunun dışında araştırma yapmak istiyorum, son iki yıldır araştırma-da MIT de dahil hayatımın en üretken yıllarını yaşıyorum. Belki yarın veya öbür gün fiziğin en iyi dergisine bir makale sunacağım, 2010 yılının ikinci makalesi olacak, daha Ocak ayında… Öğrencilerimle çalışmak istiyorum, ayrıca her sömestr bir de ders veriyorum. Ayrıca, ailemle de vakit geçirmek istiyorum. Bu ne demek? 10 yaşındaki oğlumla mümkünse her akşam 40-45 dakika etkileşmek, eşimle haftada veya iki haftada bir baş başa bir yemeğe çıkmak ve de 33 yaşındaki oğlumdan olan 1,5 yaşındaki torunumu da arada sırada görmek. Bunların hepsini de yapmak istiyorum. Bu yapılabilir, zaman

28RÖPORTAJLAR

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Rektörümüz ile Öğle Yemeğin'den

Page 35: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

akışını ve etrafındaki ekibi ayarlamak lazım. Bir de nasıl oldu bilmi-yorum, hani yeni bir ortama girersin, yani iki tekerlekli bisiklete biner gibi; ilk başta duvara tutunursun, biraz gidersin, biraz düşersin, son-ra günün birinde nasıl olduğunu bilmeden basarsın pedala gidiyor-sun, oh dersin, bir şekilde beynin böyle çalışıyor. Bunu da doğrusunu isterseniz geçen ay hissettim, oh dedim, bu iş oluyor. Hepsini yapmak istiyorum, ve hepsini de yapabiliyorum. Hiçbir şeyden feragat etmeden (İngilizce kelime kullanmayayım, dedim, bu sefer Arapça kullandım).

Mezun- Peki, akademisyen olunca mı iş-hayat dengesi böyle daha zor, yoksa yönetici olunca mı biraz daha zorlaşıyor, yani sizinki rek-törlük, aslında biraz da akademisyenlik, aynı zamanda biraz da ida-recilik sonuçta. O zaman mı daha yoğunlaştı, yoksa hep mi böyleydi, daha genç bir hocayken de mi böyleydi, yani hala gençsiniz ama?

Prof.Dr. Nihat Berker- Tabii değişik dengeler var. İlk başlarda genç bir akademisyensen kendini kanıtlaman lazım, onun baskıları da hiç az değil. Daha olgun bir hoca olunca bir şekilde kendini kanıtlamış-sın, biraz daha psikolojik olarak rahatlıyorsun denebilir. Fakat o za-man da yine strese giriyorsun; yani kaybettim mi, kaybetmedim mi, başarımı sürdürmeliyim, diyorsun. Dolayısıyla, baskılar her zaman var, yönetici olunca başka bir şey daha var. Bundan 10 sene önce Türkiye’ye gelene kadar, eğitimcilik, araştırmacılık, proje yöneticiliği yaptım ama idari yöneticilik yapmamayı seçtim. Yöneticiliğe Türkiye’de başladım. Arkadaşların istekleri üzerine İTÜ’de Bölüm Başkanı, sonra Dekan oldum. Yönetici olunca tabii ki yalnızca kendi sorunların değil, kişilerin sorunları var, kişilerle etkileşimin var. O sa-na başka bir zorlama getiriyor. Tabii ki, yöneticiyken ister istemez sorunların içine dalmalısın, sorunlardan kaçamazsın. O sorunların i-çine dalarken neredeyse bir avukat veya doktor gibi onları hissetme-lisin, ama tamamen de özümseyemezsin. Yani, çok kötü şeyler olu-yor birine diye, akşam eve gidince onu eve getiremezsin, öğrencile-rine ders verirken onu yansıtamazsın, yine güler yüzlü ders vermeli-sin, o da başka bir zorlama, öğreniyorsun. Kısacası, genç bir akade-misyenin, olgun bir akademisyenin, yöneticinin, herkesin kendine özgü baskıları, böyle optimizasyonları var, bunu da öğrenmelisin. Bu her zaman var, bunu biz kendimiz seçiyoruz.

Mezun- Siz senelerce Amerika’da MIT gibi güzel okullarda bulundu-nuz. Aslında Sabancı’nın benim gözlemlediğim kadarıyla Amerika’daki iyi araştırma yapan üniversitelerden çok farkını görmedim açıkçası. Bunu başarmasındaki etkenler nelerdir, bunu diğer üniversitelere nasıl taşıyabiliriz, diğer üniversitelerin bu konuda neler yapması ge-rekir, ben size böyle bir soru sorsam.

Prof.Dr. Nihat Berker- Tabii yurt dışındaki diğer üniversitelerden bir farkımız var, o da onlardan daha iyi olmaya yönelik, “number one/bir

29RÖPORTAJLAR

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Rektörümüz ile Öğle Yemeğin'den

Page 36: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

numara” olacağız tabii ki, bunu ciddi olarak ve inanarak söylüyorum. Belki benim Rektörlüğümde, belki benden sonra, ama başa güreşi-yoruz, bu böyle, küresel başa güreşiyoruz, bunun zevki de bu zaten. Sizin sorunuza gelince, bu hem Sakıp Beyin, hem Güler Hanımın, hem Tosun Beyin, hem de etraflarındakilerin oluşturduğu bir ortam: kişilere saygı ve duyarlılık, kişilere özgürlük ile çalışmaya ve son ola-rak da sonuca, çıktıya saygı ve duyarlılık ile oluyor, formüllere kapıl-madan, işlevliliğe bakarak... Aramızda iş hayatı tecrübesi olanların bulunması çok önemli. İş hayatından niye işe alabileceğiniz en dü-şük ücrette ücretliyi almıyorsunuz? Yani, diyelim ki işsizlik var, ben de düşürürüm verdiğim maaşı, böylece maliyeti azaltırım. Oysa biz bunu yapmıyoruz. Güzel bir sebebi var; çünkü, çalışanların mutlu, özgür ve kendi dönen pervaneleri ile hareketli insanlar olmasını isti-yoruz, gayet basit, bunu bütün iş dünyası bilir. Bunu akademik dün-yanın da bilmesi lazım. İnsanların mecburen değil, mutlu olarak ça-lışacağı ortamı sağlayacaksın ve onlara duyarlılığını ispat edeceksin. Bunu Sabancı Üniversitesi çok iyi yaptı, yapmaya da devam edecek.

Tabii ki, bunu da belirtmek lazım, ben hem yurt dışında hem de Türkiye’de birçok üniversiteye sık sık gidiyorum, Balıkesir, Erzurum Atatürk, Eskişehir Anadolu, Kayseri Erciyes, Sivas Cumhuriyet, Te-kirdağ Namık Kemal, Trabzon Karadeniz Teknik Üniversiteleri gibi, ayrıca kampusümüze de rektörleri davet ediyorum. Yeni kurulan ü-niversiteler; Ardahan Üniversitesi,Bayburt Üniversitesi, Gaziantep’te yeni kurulan bir vakıf üniversitesi olan Zirve Üniversitesi. Geleceğe dö-nük, geleceği çok iyi üniversiteler Türkiye’de. Biz tabii hep en iyi olmaya çalışıyoruz, hem de işbirliği yapmaya. Benim ilk inandığım ilke, MIT’de de bunu yapardık; şablonlarımız açık, bütün yaptıklarımızı söylüyoruz, her şeyi paylaşıyoruz, yine de buna rağmen “number one/bir numara” olmaya arkadaşca çalışıyoruz. Türkiye’de ve dünyada başta olmak için de elimizden geleni yapıyoruz, herkes bunu yapsın.

İdem Yalın (SPS ’05)- Sabancı Üniversitesi’nin hangi değeri sizin rektörlük görevini kabul etmenize sebep oldu, etik bir değer mi, en önemlisi neydi? İkincisi de; hep birlikte izlediğimiz “Şeylerin Şekli” oyunu ile ilgili yorumlarınızı alabilir miyim?

Prof.Dr. Nihat Berker- İki değer herhalde, beni çeken Sabancı’ya... Bir kere Sabancı’nın girişimciliği, idarenin, öğretim üyelerinin, öğ-rencilerin girişimciliği. Daha önce de söyledim; Sabancı’da öğretim üyeleriyle, idareyle, öğrencilerle diyalogun tarzı, açık diyalog olması: açıkça fikirlerini söylemek; bazen aynı fikirde olmak, bazen aynı fi-kirde olmamak, bu çok hoşuma gitti. Tabii bunların bir kısmı başka yerlerde de var, yanlış bir kanıya kapılmamak lazım, fakat bu iki ö-zellik hoşuma gitti. Bunun devamı da geldi tabii, git gide pekişti, benim için çok önemli bir karar, Sabancı için çok önemli bir karar. Bunu seve seve yaptım, bir saniye bile niye yaptım demedim başından beri…

30RÖPORTAJLAR

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Rektörümüz ile Öğle Yemeğin'den

Page 37: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Prof.Dr. Nihat Berker- Şeylerin Şekli çok iyiydi. Bir öğrenci geçen gün bana atfederek yazmış benim bir sözümü; “ya çalışacaksın, ya eğleneceksin, ya ikisini birden yapacaksın, geri kalanı vakit kaybı.” Dolayısıyla mezunlarla bir araya gelmek ve şahane bir piyes görmek herkes için çok yararlı.… Biliyorsunuz 33 yaşında bir oğlum var. Se-lim Berker, felsefeden Yardımcı Doçent Harvard’da, oyundan sonra kendisine telefon ettim, o da tiyatroyu çok sever, edebiyata düş-kündür. Hemen Neil Labute’nin böyle bir piyesini gördüm dedim, u-zun uzun konuştuk, kendisi de biliyordu bu piyesi, ve yazarı. Oyun, beni Amerika’yla konuşacak kadar etkiledi, çok güzeldi. Böyle etkin-likleri her zaman yapmaya devam edeceğiz.

31RÖPORTAJLAR

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Rektörümüz ile Öğle Yemeğin'den

Page 38: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Mutfak Sanatları Akademisi Kurucusu

Çok kıymetli SÜMED’liler,Sohbet havasında kaleme aldığım bu yazıda düşündüklerimi siz-ler ile paylaşmaktan keyif alıyor ve beni misafir ettiğiniz için te-şekkür ediyorum.

Girişim ya da girişimci kelimelerini genel bir kalıba sokmamak lazım düşüncesindeyim, zaten girişmekten de önemlisi başarmak bence. O zaman da neye giriştiğin, nasıl giriştiğin, vizyonun ve giriştikten sonra hedefine ulaşmak için ne yaptığın gibi başlıklara ayrılıyor olay...

Bir işe girişmek için önce “o yolun yolcusu” bir adam olmak lazım. Çok sevdiğim bir örnekleme var, “homoseksüel değilsen gay-bar aç-mayacaksın”. Bu kadar basit bir başlangıç noktası var bence bu giri-şim meselesinin. Size ne kadar cazip görünürse görünsün, ne kadar müthiş bir fırsat olursa olsun, eğer siz “o adam” değilseniz “o işi” yapmamalısınız, neyseniz onu yapmalısınız.

Sonra nasıl giriştiğiniz meselesi çıkıyor ortaya. “Böyle hissettim, böyle zannettim”, çoğu zaman yeterli bile olmuyor. Hisler ve zanlar önemli de olsa, ciddi sektörel bir ön çalışma ve ciddi bir pazar araş-tırması gerekiyor, en azından “fotoğrafı çekmek” için.

Sonra devreye vizyonunuz giriyor. Aslında çok acımasızca da olsa, diğer tüm kriterler gölgede kalarak hep “vizyonunuz” oluyor size bu “girişimci” ya da “başarılı” sıfatını kazandıran. Baktığınız noktadan karşıdaki binayı görüyorsanız başka, binanın arkasını görüyorsanız başka, dağların arkasını görüyorsanız başka sonuçlar çıkıyor.

Şimdi geldik en önemli başlığa. Çalışmayana ekmek yok. Çalışacak-sınız, çalışacaksınız, sonra çok çalışacaksınız, daha çok çalışacaksı-nız, yoksa “su” yok.

Sektördeki boşluk, ihtiyaçlar, hayaller, talepler, planlama, finansal tablolar, marka, şans, kriz ve daha birçok kelime çıktığınız yol üze-rinde size “yol arkadaşlığı” edecektir, ama yukarıda yazdığım dört başlık benim için bir işe girişildiğinde önem sıramın başında olacaklar.

Bir Türk dünyaya bedel masalı ile büyütüldük biz. Bir Türk değil ama siz dünyaya bedel olabilirsiniz, bunu unutmayın ve siz dünyaya bedel bir iş çıkartmak için kolları sıvayın. Bilin ki, sonunda ister başaracağınızı dü-şünün, ister başaramayacağınızı, ikisinde de haklı olan siz olacaksınız.

Bu yazdıklarım benim SÜMED’in, Lacivert dergisinin okurları ile pay-laşmak istediğim gerçek hislerim. Biraz da MSA’dan bahsedeyim...

32

Mehmet K. Aksel

Mehmet K. Aksel24 Şubat 2010

RÖPORTAJLARNisan-Mayıs-Haziran 2010

Page 39: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

MSA, 2004 senesinde bu bakış açısı ile, sektördeki mesleki eğitim ihtiyacını görerek, incelenerek ve planlanarak kuruldu. Bugün dün-yadaki benzerlerine parmak ısırtan altyapısı, idari ve eğitim kadrosu, ders programları ve de işleyiş sistemi ile Avrupa’daki en iyi iki aşçılık okulundan biri olarak gösterilmekte.

Her yıl sektöre uluaslararası geçerlilikte diploma sahibi 750 kaliteli personel yetiştiren, onları işe yerleştiren ve iş sahibi yapan MSA, aynı zamanda her yıl 2.000’den fazla “mutfaksever”e keyifli amatör kurslar organize ediyor, şirketlere takım çalışması eğitimleri veriyor, akademik ve prestij amaçlı kitaplar hazırlıyor, filmler çekiyor, sektör lideri markalar için ar-ge ve raporlamalar yapıyor.

Bugün itibarı ile 3.000 akademik eser, 400 nadir eser ve 12 eşsiz e-ser barındıran uluslararası kütüphanesi ve korumasında 10.000’den fazla obje olan sektörel müzesi ile de bir ilke imza atıyor MSA.

Hepinizi birgün MSA’da keyifli vakit geçirmeye beklerim...

En sıcak sevgilerimle...Istanbul, 24.02.2010

33

Mehmet K. Aksel

RÖPORTAJLARNisan-Mayıs-Haziran 2010

Page 40: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

34

SÜMEDAVANTAJLAR

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Sümed-Bümed Ortaklığı gerçekleşiyor! SÜMED ile BÜMED arasında imzalanan işbirliği protokolü çerçevesinde, mezunlar sosyal tesislerin yanısıra, çeşitli kültürel, sosyal aktiviteler, kurslar, turnuvalar ve semi-ner etkinliklerinden karşılıklı olarak faydalanabilecek.

2 Mayıs Pazar günü Sakıp Sabancı Müzesinin Kış bahçesinde biraraya gelecek olan her iki mezunlar derneğinin Yönetim Kurulu üyeleri, birlik-te yeni projeler yaratmak ve geliştirmek için çalışmalarına başlıyor...

2010 yılında yenilenen SÜMED kart avantajlar sunmaya devam ediyor. Mayıs ayından itibaren SÜMED kart sahipleri mevcut avantajların yanı-sıra BÜMED tesislerinden avantajlı yararlanabiliyor. BÜMED sosyal te-

sisleri olan BURÇ Spor, BURÇ Restaurant/Cafe ve BURÇ Beach SÜ-MED üyelerine avantajlı fiyatlar ile hizmet verecek.

SÜMED kart avantajları ile ilgili detaylı bilgilere ilerleyen sayfa-larda ulaşabilirsiniz.

SÜMED-BÜMED Ortaklığı

Page 43: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

Sabancı Üniversitesi Mezunlar Ofisi tüm mezunları bilgilerini gün-cellemeye davet ediyor.

Mezun Web Sitesi’nden 1 Nisan-7 Mayıs tarihleri arasında bilgilerini güncelleyenler arasında yapılacak çekilişle belirlenecek bir mezunu-muz Apple iPad kazanacak.

Nisan başında Amerika’da piyasaya çıkacak olan iPad’i Türkiye’de ilk kullananlardan biri SİZ olabilirsiniz.

Ayrıca kampanya süresince bilgilerini Mezun Web Sitesi üzerin-den güncelleyen tüm mezunlarımızı "Updated 2010-Not Tutucu” ile ödüllendireceğiz.

Kampanyaya katılmadıysanız ayrıntılar hakkında bilgi almak ve gün-celleme yapmak için tıklayınız.

Mezun Web Sitesi’ndeki profilinizi güncel tutarak; SU’daki gelişmeleri takip edebilirsiniz. Sizden sonraki öğrencilere rehber olabilirsiniz. Arkadaşlarınızı bulup, anılarınızı tazeleyebilirsiniz. İletişim ağınızı genişletebilirsiniz. İş fırsatlarını paylaşabilirsiniz.

Güncellemeden geçmeyin!Bilgilerinizi güncelleyin, Apple iPad kazanın!

Bilgi için: Sabancı Üniversitesi Mezunlar [email protected] 0216 483 9352

37

Bilgilerini Güncelle, Apple iPad Kazan!

FOTOGRAF

SÜMEDAVANTAJLAR

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Page 44: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

SÜMED Vizyonumuz;

Sabancı Üniversitesi'nin Dünya çapında rekabet edebilen bir üniversite olabilme yo-

lundaki kurumsal gelişimine üyelerinin etkin katılımını sağlamak ve Sabancı Üniver-

sitesi Mezunları Derneği'ni dünya standartlarında bir oluşum haline getirerek, me-

zunlarına ve Sabancı Üniversitesi mensuplarına fayda yaratacak yenilikçi işbirlikle-

rine imza atmaktır.

Misyonumuz;

MEZUN’lar arasında iletişimi, bilgi paylaşımını, işbirliğini ve dayanışmayı artırmak,

üyelerinin kişisel ve mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak, Sabancı Üniversitesi

mezunlarının sahip oldukları bilgi ve tecrübe birikimlerinin Sabancı Üniversitesi

mensupları ve toplumla paylaşımını sağlamak, Sabancı Üniversitesi kültürünün te-

meli olan değerlerin ve Sabancı Üniversiteli olma ruhunun mezunlar arasında yaşa-

masına ve yaşatılmasına ve Sabancı Üniversitesi kalitesinin korunmasına çalışmaktır.

FOTOGRAF

www.sumed.org.tr

Page 45: FOTOGRAF TARİH: Nisan-Mayıs-Haziran 2010 · Sabancı Üniversitesi Yelken ve Denizcilik kulübü olan Su-Sail, dü zenlediği eğitim aktiviteleri sayesinde her sene 150 kişiyi

34

SÜMEDAVANTAJLAR

Nisan-Mayıs-Haziran 2010

Sümed-Bümed Ortaklığı gerçekleşiyor! SÜMED ile BÜMED arasında imzalanan işbirliği protokolü çerçevesinde, mezunlar sosyal tesislerin yanısıra, çeşitli kültürel, sosyal aktiviteler, kurslar, turnuvalar ve semi-ner etkinliklerinden karşılıklı olarak faydalanabilecek.

2 Mayıs Pazar günü Sakıp Sabancı Müzesinin Kış bahçesinde biraraya gelecek olan her iki mezunlar derneğinin Yönetim Kurulu üyeleri, birlik-te yeni projeler yaratmak ve geliştirmek için çalışmalarına başlıyor...

2010 yılında yenilenen SÜMED kart avantajlar sunmaya devam ediyor. Mayıs ayından itibaren SÜMED kart sahipleri mevcut avantajların yanı-sıra BÜMED tesislerinden avantajlı yararlanabiliyor. BÜMED sosyal te-

sisleri olan BURÇ Spor, BURÇ Restaurant/Cafe ve BURÇ Beach SÜ-MED üyelerine avantajlı fiyatlar ile hizmet verecek.

SÜMED kart avantajları ile ilgili detaylı bilgilere ilerleyen sayfa-larda ulaşabilirsiniz.

SÜMED-BÜMED Ortaklığı