Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece...

58
www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 9 9 Nisan 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ, O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ! AKP FAŞİZMİ GENÇLİK FEDERASYONU’NA 4 AYDA 5 KEZ BASKIN DÜZENLEDİ Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı Sınamayın Yanlış Hesap Yapmayın! Tarihinize ve Tarihimize Bakın! Kayıp Gerillaların Bulunması İçin Dersim Seyit Rıza Meydanı’nda Açlık Grevi Yapan Kemal Gün’e TOPLAM 8 BİN 626 TL PARA CEZASI Kesildi! Kemal Gün Direnişte Olduğu Her Gün İçin “KABAHATLAR KANUNU”NA GÖRE 227 TL PARA CEZASI ALDI Kemal Gün’ün “Kabahat”i Oğullarının Kemiklerini İstemek! Katletmek, Evlatlarının Kemiklerini Vermemek Serbest! Ama O Kemikler İçin Direnmek “Kabahat”! AKP Faşizmi Kemal Gün’ün Direnme Hakkına Saldırıyor! Sizin “Kabahat” Dediğiniz Bizim Onurumuzdur! O MEYDANDA OTURMA HAKKIMIZI SİZİN YASALARINIZDAN DEĞİL, TARİHİMİZDEN, HAKLILIĞIMIZDAN, GELENEKLERİMİZDEN ALIYORUZ!

Transcript of Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece...

Page 1: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

www.yuruyus.com

[email protected]

[email protected]

Haftalık DergiSayı: 9

9 Nisan 2017Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

www.yuruyus.com

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ!

AKP FAŞİZMİ GENÇLİK FEDERASYONU’NA 4 AYDA 5 KEZ BASKIN DÜZENLEDİ

Öfkemizi, Sabrımızı veKararlılığımızı

SınamayınYanlış Hesap Yapmayın! Tarihinize ve Tarihimize

Bakın!

Kayıp Gerillaların Bulunması İçin Dersim Seyit Rıza Meydanı’ndaAçlık Grevi Yapan Kemal Gün’e TOPLAM 8 BİN 626 TL PARA CEZASI Kesildi!

Kemal Gün Direnişte Olduğu Her Gün İçin “KABAHATLAR KANUNU”NA GÖRE 227 TL PARA CEZASI ALDI

Kemal Gün’ün “Kabahat”i Oğullarının Kemiklerini İstemek!Katletmek, Evlatlarının Kemiklerini Vermemek Serbest!

Ama O Kemikler İçin Direnmek “Kabahat”!AKP Faşizmi Kemal Gün’ün Direnme Hakkına Saldırıyor!

Sizin “Kabahat” Dediğiniz Bizim Onurumuzdur!O MEYDANDA OTURMA HAKKIMIZI

SİZİN YASALARINIZDAN DEĞİL,TARİHİMİZDEN, HAKLILIĞIMIZDAN, GELENEKLERİMİZDEN ALIYORUZ!

Page 2: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

www.yuruyus.biz [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Çakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1

Sultangazi / İSTANBUL

Tel: (0-212) 536 93 45

Mail: [email protected]

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 30

3021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Savaş örgütünün işleyişi, ilke vekuralları savaşın kendine özgü nesnel

yasaları gözönüne alınarakşekillendirilir. Sorun, savaşın

ihtiyaçlarına yanıt veren ve ödemekzorunda olduğumuz bedelleri en aza

indirmemizi sağlayacak işleyiş vekurallar bütününü oluşturmak ve

işletmektir. Savaş gerçekliği,ödediğimiz bedeller ve savaşın

kendine özgü yasaları orta yerdedururken, hiç kimsenin "kendince"davranma lüksü ve savaş örgütünün

işleyiş ve kurallarını "kendince"yorumlama hakkı (!) yoktur.

“Dayan kitap ile Dayan iş ile

Tırnak ile, diş ileUmut ile, sevda ile, düş ile (...)”

Direnmek öğrenmektir, öğretmektir...Direnmek üretmektir...

Direnmek bir yaşam biçimidir...

Page 3: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

ii ç i n d e k i l e r22 Halkın Hukuk Bürosu: Hiçbir

beraat kararı katilleri aklayamaz

23 10 Soruda: İşgal

26 Halk Meclisleri: HalkMeclisleri’nde örgütlenelim.Halk için anayasayı örgütlü halkyapar!

28 Mahalleler: Bu topraklar bizim,mahallelerimizi patronlarayedirmeyeceğiz!

30 Milisler MahalleninŞahanlarıdır: MahallelerinŞahanları faşizme karşısavunma gücümüzdür katılalım,büyütelim!

31 Sorunlar-Çözümler:Politikasızlık

32 Devrimci İşçi Hareketi: İşçisınıfının kurtuluşureferandumda hayır demektedeğil sınıfsal mücadelededir!

35 Kamu Emekçileri Cephesi:"İşimize, Geleceğimize SahipÇıkıyoruz OHAL-KHK Rejimive İhraç Kurultayı" KESKAnkara'da kurultayda toplandı

37 Faşizm Zalimin Zulmüdür:

Faşi̇zm halk avcısıdır

38 Gençlik Federasyonu’ndan:Dev-Genç’liler, devrimingençleridir! Her Dev-Genç’lidevrimi büyütmek için

7 Devrimciliğin Köşe Taşları:Sınıf kininden daha şaşmazbir pusula yoktur

8 30 Mart - 17 Nisan: Devrim

şehitlerimizi anıyor, umudunkuruluşunu selamlıyoruz!-3

13 Kolombiya’da FARC silah bıraktı

FARC'ın boşluğunu mafya-çeteler ve faşizm doldurdu.2016 yılında "59 insan haklarısavunucusu" silahlı çetelertarafından öldürüldü

16 23 Nisan'da Yenikapı'da

milyonlar olalım!

17 Tahliye olan Grup Yorum

üyeleriyle röportaj-2

20 Dersim'de katledilen DHKC

gerillalarının cenazesininverilmesi için açlık greviyapan Kemal Gün'ündirenişinden...

21 Biz Diyoruz ki: Adaleti sadece

biz sağlarız

4 AKP faşizmi GençlikFederasyonu’na 4 ayda 5 kezbaskın düzenledi. Öfkemizi,sabrımızı ve kararlılığımızısınamayın yanlış hesapyapmayın! Tarihinize vetarihimize bakın!

YAŞASIN DEV-GENÇYAŞASIN DEV-GENÇ’LİLER!

kadrolaşmalı, yeni kadrolaryaratmalıdır!

39 Ülkemizde Gençlik: AKP’nin

gençlikten korkusu Dev-Genç

korkusudur!

40 Liseliyiz Biz: Onların cepleri daha

çok dolsun diye yoksulluğamahkum ediliyoruz

41 Neslihan Albayrak derhal serbest

bırakılsın!

42 Sevgi Erdoğan Vefa Evi’nde

kolektif üretim başarısı: VefaYoğurtları

44 Devrimcilik Akıl Tamirciliğidir:Zorunlu uygunluk yasası,çözümün kendini dayatmasıdır

45 Umudumuzun Gündeminden:...

46 Dersim Seyit Rıza Meydanı’nda

açlık grevimiz devam ediyor!

48 Haberler

50 Erdoğan Çakır, Avrupa

hapishanelerinde haklarını eldeederek bir kez daha zaferkazandı!

52 Avrupa’da Yürüyüş:

54 Avrupa Dev Genç: Okul mu

hapishane mi?

55 Avrupa’daki Biz: Ailelerimiz

halktır, onları kazanalım!

56 Yitirdiklerimiz

Grup Yorum Gönüllülerine Çağrı

Afiş ve davetiyelere ulaşmak için:Afiş ve davetiyelere ulaşmak için:Yer: İdil Kültür Merkezi – Okmeydanı

İletişim: 0 212 238 81 46Tarih: 4 Nisan 2017

Page 4: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

30 Mart 2017 günü, Okmeydanı'ndakiGençlik binası sabah saatlerinde basıldı.

Yine akrepler, zırhlı araçlar, itfaiye vehelikopterle geldiler.

Yine özel harekat timleri duvarlarımızıdelerek girdiler.

Yine eşyalarımızı talan ettiler, eşyala-rımızı kullanılamaz hale getirdiler.

Yine işkencelerle gözaltına aldılar.Yine televizyonlardan 'terör' operasyonu

diyerek yaptıklarını meşrulaştırmaya ça-lıştılar...

Demokratik Bir KurumNeden Bu Kadar Çok Basılır?Çünkü 47 Yıldır DoğruBir Rotada Savaşıyoruz,Uzlaşmıyoruz, Uzlaşmayacağız!

1969'dan bugüne ülkemiz gençliğininmerkezi ve kesintisiz bir mücadele hattıve geleneği var. Anti-emperyalist ve anti-faşist nitelikli olan bu mücadelenin önü,gerek devletin resmi kurumlarıyla gereksivil faşist örgütlenmeleriyle sürekli ke-silmeye çalışıldı.

Gençlik'in ilk kurum baskını ise 1975Şubat'ında İstanbul Yüksek Öğrenim KültürDerneği'nin Aksaray'daki binasına yapıldı.İki İYÖKD yönetim kurulu üyesi veİYÖKD'nin çıkardığı derginin yazı işlerimüdürü gözaltına alındı. 1970'li yıllardanbaşlayarak; sıkıyönetim, cunta dönemle-rinde olsun, derneklerin sık sık polis tara-fından basıldığı, dernek üyelerinin gözaltı

ve tutuklama terörüne maruz bırakıldığıhükümetlerin yönetimi altında olsun, açıktek bir dernek bırakılmadığında dahi, Dev-Genç örgütlenmesi devam etti.

Dev-Genç, örgütlülüklerini savaşın ih-tiyaçlarına, hedef ve amaçlarına göre oluş-turmuştur. Kendini, üniversitelerdeki aka-demik sorunlarla sınırlamadığı gibi sadecegençliğin isteklerine ve ilgilerine göre ör-gütlenmeler de yaratmamıştır. Dev-Genç’li-ler, gençliğin durumunun, gerçekliğini gözönüne alıp onları eğitip değiştirebileceğine,bunu nasıl yapabileceğini de hesaplayarakhareket etmiştir.

Örneğin 90’lı yıllarda, devrim müca-delesinin atılım dönemlerinde, YıldızTekniz Üniversitesi işgal edilmiş, polisleriüniversitelerden atan bir militanlık göste-rilmiştir. Gençlik, yasal derneklerinin ya-nında yeraltı örgütlenmesini de yaratmıştır.Tüm dünyada sosyalizmin bittiğinin yayg-arası yapılırken, ülkemizde savaş çağrısınıyükselten devrimci hareketin liseli, üni-versiteli gençlik kadroları olarak Dev-Genç’liler de bu savaşın gerçekliğine göreörgütlenmelerini oluşturmuş, atılım dö-neminin savaşçıları, komutanları, halkınadaleti olmuşlardır. Dev- Genç’lilerin budönemdeki şehitleri Dev-Genç gerçeğinide ortaya koyması açısından önemlidir.

Öğrenci gençliğin mücadelesinde reh-berlik ve dayanışma masasını kurarkenSeher Şahin, işkencede Birtan Altınbaş,şehirlerde halka adalet dağıtan HamiyetYıldız, dağlarda umut bayrağını dalga-

AKP Faşizmi Gençlik Federasyonu’na 4 Ayda 5 Kez Baskın Düzenledi!

ÖFKEMİZİ, SABRIMIZI VEKARARLILIĞIMIZI, SINAMAYIN

YANLIŞ HESAP YAPMAYIN! TARİHİNİZE VE TARİHİMİZE BAKIN!

Mesele 3 Katlı Bina-DuvarDeğildir.

Mesele Dev-Genç'in SiyasalMisyonudur.

Dev-Genç sadece birörgütlenmeyi ifade etmez;

sadece bir derneğe,federasyona indirgenemez.

Dev-Genç’lilik, bir anlayıştır,bir gelenektir,

bir ruh halidir. Dev-Genç’li; düşman varsa

savaşacaksın, baskı varsadireneceksin perspektifiyle

hareket edendir.Dev-Genç’li, başkalarına

değil önce kendine, kendigücüne, ideolojisine

güvenendir.

Dev-Genç geleneklerindenbiri de, süreç ve saldırılar ne

kadar yoğun olursa olsun tekkişi de olsa, mücadeleyi

kesintiye uğratmamak, gücüoranında karşı duruş

göstermektir. Gençlik; kapısı-camı olmayan, kanalizasyonuçalışmayan, sıcak suyu-ocağı

olmayan o eski binayıbırakmıyor. Bunu bir irade

savaşı olarak görüyor vemevzisini terk etmiyor,

etmeyecek...

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,4

Page 5: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

landıran Bahattin Anık, ABD Konso-losluğu’na yönelik bir eylem sırasındaşehit düşen Kahraman Altun, 1 Ma-yıs’a hazırlanırken katledilen UğurYaşar Kılıç, kaybedilen Ayhan Efe-oğlu... Görüldüğü gibi kavganın sür-düğü her yerde sokaklarda, anfilerde,dağlarda, işkencelerde şehit düşmüştürDev-Genç’liler. Dev-Genç’li; aydınve dinamik karakteriyle, cüretiyle,fedakarlıklarıyla en karanlık zaman-larda yol açan, yol yapan, yol gösteren,mücadelesinin önündeki her türlü en-geli bir bir kaldıran olmuştur.

Bazen adı değişti, bazen ülke ça-pında farklı federasyonlar kurulduamaaslında hepsinin temelinde yine Dev-Genç vardı. Hepsinin taşları, tuğlaları,Dev-Genç’in harcıyla karılmıştır. Dev-Genç, her koşulda kendini yenidenyaratabilmektir ve 2000'li yıllardaemperyalizmin 'ya düşünce değişikliğiya ölüm' dayatmalarına karşı, DevrimciHareket’in başlattığı Büyük Direniş'teyerini aldı. Basın açıklamasından fe-daya kadar yaptığı eylemlerle, işgal-lerle, boykotlarla, açlık grevleriyle,kitle çalışmasıyla direnişin parçasıoldu. Buna paralel olarak tecrite, iş-gallere, IMF'ye, NATO'ya, YÖK'ekarşı mücadelesini sürdürerek anti-emperyalizmin ülkemizdeki bayrak-tarlığını yaptı.

Dev-Genç’liler, 47 yılın hemenher kesitinde örgütlü oldular. O ör-gütlülüklerin kimi kapatıldı, her türlübaskılara maruz kaldı, ama Dev-Genç’liler yine de yaşattılar Dev-Genç’i. Böyle bir tarihe ve misyonasahip olmasıyla, çıkardığı kadrolarınsürecin ihtiyaçlarına cevap vermesiyle,Mahirler'den aldığı mirası büyütme-

siyle, düşmanın her zaman hedefioldu.

30 Mart 2017'de yapılan polis bas-kınının nedeni yukarıda anlattığımıztarihi yazmaya devam etmeleridir. 30Mart'ın yıldönümünde, doğum yerleriolan Kızıldere'ye gidilecekken 'örgütünelinden çocuk kurtarma' bahanesiylebastılar kurumu. Dev-Gençliler'in an-latımından:

" Sabah 09.10 gibi gençliğin önünezırhlı araçların geldiğinin, baskınolabileceğinin haberi ulaştı. Helikop-terlerin sesi ve itfaiye geldiğinin ha-berini alınca, çevredeki esnaflar bak-mak istemiş. Birkaç dükkanı kapat-mışlar, bakmak isteyenleri de engel-lemişler. Aşağıda yazılamanın olduğuduvarı delmişler. Aşağıdaki kapıyıpatlatmışlar yani içindeki kumlar dö-külüyor, zor açılıp kapanıyor demirleryamulmuş. Kitaplığı devirmişler, şe-hitlerimizin resimlerinin olduğu pa-noyu yırtmışlar resimleri almışlar.Mutfakta ocağı devirmişler, yerdekidemiri kaldırmışlar, orta katın deliktavanı olan yerin. Zaten delikti, ortakatın kapısı da açıktı. Çantaları dök-müşler, odalarda da eşyaları dağıt-mışlar. Erkekler odasında bir torbabeyaz gömlek, siyah kumaş pantolonvardı. Tek tip kıyafetleri gibi gömlekleriyırtmışlar. Kadınlar odasında da yeşilgömlekleri yırtmışlar. Bu aslında bas-kının siyasi nedenini de gösteriyor.'Dev-Genç'i bitiremezsiniz' yazısındabir delik, şehit panomuz parçalanmış,beyaz ve yeşil gömleklerimiz yırtılmış...Düşman da çok iyi biliyor durdura-mayacağını... Onun mesajına karşılıkolarak bizim de bir mesaj vermemizgerekiyor. Fotoğrafladıktan sonra hız-

lıca toparladık. Bir yandan tadilatişleri ile uğraşmaya devam edeceğizbir yandan da gözaltındaki arkadaş-larımızla ilgileneceğiz."

Mesele 3 Katlı Bina,Duvar Değildir.Mesele Dev-Genç'inSiyasal Misyonudur

Daha önceki baskınlarda; HasanSelim'in fotoğrafında gözlerini oymuş,Şafak'ın fotoğrafını kurşunlamış, ak-varyumun içine ve kadın çamaşırla-rının üzerine işemişlerdi. Her ideolojibiçimi kendi insan tipini yaratır, fa-şizmin tetikçisi işkenceci polisininahlakı da bunu emreder. 7 kişi işken-celerle gözaltına alındı, bina kullanı-lamaz hale getirildi. Her baskın sonrasıolduğu gibi, hemen toparlandı Dev-Genç’liler, işlerinin başına geçtiler...

" Bizi imha etmeye çalışan birdüşmanla savaşıyoruz, binamız içinbir irade savaşı yürütüyoruz. Gençliğinyerine sadece dört duvar 3 katlı birbina olarak baksaydık bırakıp çıkardıkama öyle bakmıyoruz. Orası bize şe-hitlerimizden miras ve yeni kahra-manlar çıkaracak. Bunu bildikleriiçin bu kadar çok basıyor, dağıtıyor.Buna karşı biz de derneğimizi dahagüzel hale getirmeli ve daha çok sa-hiplenmeliyiz. Gündüzleri mahalleiçinde polisler çok dolaşıyor. Tek ne-deni devrimcileri hareketsiz hale ge-tirmek, iş yaptırmamaya çalışmak içinyapıyorlar. Biz bunlara karşı alter-natiflerimizi yetiştirmeli, kadrolaşmaçalışması yapmalıyız. Bulunduğumuzher yerde örgüt kurmalıyız."

Dev-Genç sadece bir örgütlenmeyiifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez. Dev-Genç’li-lik, bir anlayıştır, bir gelenektir, birruh halidir. Dev-Genç'lilerin yukarıdakicümleleri, uzlaşmazlığı, militanlığı,cüreti ifade etmektedir.

Dev-Genç’li; düşman ne diyorsatam tersini düşünen ve yapandır.

Dev-Genç’li; düşman varsa sava-şacaksın, baskı varsa direneceksinperspektifiyle hareket edendir.

Dev-Gençli, başkalarına değil öncekendine, kendi gücüne, ideolojisinegüvenendir.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

55O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 6: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Dev-Genç geleneklerinden biri de,süreç ve saldırılar ne kadar yoğunolursa olsun tek kişi de olsa, müca-deleyi kesintiye uğratmamak, gücüoranında karşı duruş göstermektir.Gençlik; kapısı-camı olmayan, kana-lizasyonu çalışmayan, sıcak suyu-ocağı olmayan o eski binayı bırak-mıyor. Bunu bir irade savaşı olarakgörüyor ve mevzisini terk etmiyor,etmeyecek...

OHAL ilanından sonra ülkemizintablosuna bakın; yüzbinlerce insanhapishanelerde, binlerce insan açığaalınmış, belediyelere-basın kuruluş-larına kayyum atanmış, sendikalar vebasın susturulmuş, sokağa çıkma ya-sakları uzatılıyor, kolluk güçlerinekatliam emri verilmiş, milliyetçilikhortlatılıyor, işsizlik-açlık büyüyor,enflasyon sürekli artıyor, sınır ötesiharekatlarda sürekli kayıp veriliyor.Kı-sacası tam bir yönetememe krizi halivar ve bunun üzeri yeni baskılarlaörtülmeye çalışılıyor.

OHAL KarşısındaDirenen,Sadece Halk Cephelilerdir

Her sürecin koşulları farklıdır, de-ğişen koşullara göre farklı politikalaruygulanır. Ama değişmeyen bir şeyvardır ki, tıpkı Mahirler gibi fizikiimhayı göze alarak direnme geleneği,tek başına da kalsa sürdürülecektir.Yaralı ve silahsız 3 gerilla, dünyahalklarının umudu olmuş, bedel ödet-miş, bedel ödemiştir.

Binlerin katıldığı boykotların yön-lendiricisi de olmuşuzdur, milyonlarabağımsızlık türküleri de söyletmişizdir.Bugün ülkemizde demokratik müca-deleye sonuç alan, uzlaşmayan ve vaz-geçmeyen anlayışımız yön veriyor.

Bir cenazemizi 3 milyonla kaldır-dığımız da olmuştur, tek başımızapankart açıp oturduğumuz da...

Bugün sol; OHAL süreci bir şeyyapılamaz derken, bir kişinin direni-şiyle, kamu emekçilerinin mücadele-sinde nitelik sıçraması yarattık.

70 yaşındaki Kemal Amca, devletinkaybetme-katletme politikalarının kar-şısına tek başına açlık greviyle dikildi.Kayıp gerillaların üzerlerine bomba-ların yağdırıldığı bölgede kazı yapıl-

ması hakkını kazandı.Hapishanelerde genel direniş ilan

edildi, hücreler ateşe verildi; onca iş-kenceye rağmen 17 yaşında insanla-rımıza bile diz çöktüremediler.

Şimdi o eski binayı savunarak,devrim iddiamıza kararlılıkla sahipçıkıyoruz.

Siyasi anlamı, cüret ve kararlılıkyanıyla hepsi bir ve aynı şeydir.

Duvarları YıkabilirsinizAma O Tarihi, O Tarihin ve İdeolojininYarattığı KahramanlıklarıYıkamazsınız... Yeni Komutanlar,Savaşçılar Yaratacağız

Gücümüzü ideolojimizin üstünlü-ğünden alıyoruz.

İdeolojik üstünlük; örgütün gücü,düzenin krizidir.

Emperyalizmin krizleri yapısaldır,çözemeyeceklerini biliyoruz.

Düzenin güçsüzlüğü bizim gücü-müzdür, işimiz krizlerini derinleştir-mektir.

Bizi halktan tecrit etmek istiyorlar,bu yüzden terör yaygarası koparıyorlar.Biz ne yapacağız? Kitleselleşeceğiz...Yeni komiteler, meclisler, okuma grup-ları, halk okulları kuracağız.

AKP'nin polisi; sadece insanlarımızadeğil, duvarlarımıza, eşyalarımıza dahınçla saldırıyor. Kıyafetlerimizi, yü-rüyüşlerde giydiğimiz gömleklerimizi,şehit fotoğraflarımızı parçalıyor.

Çekin kanlı ellerinizi yeşil göm-leklerimizden...

Çekin kanlı postallarınızı bina-mızdan...

Düşmanın bize saldırdığı kin nekadar büyükse, bizim de çalışmaları-mıza asılmadaki ısrarımız o kadarbüyük olacak.

Programlarımızı hayata geçirmededaha ısrarlı ve iradi olacağız. Kuru-mumuzun ihtiyaçlarını halkımızla bir-likte karşılayacak, bizi tecrit etmelerineizin vermeyeceğiz.

Her yeni saldırıya, yeni kadrolarçıkararak cevap vereceğiz.

Tek başımıza da kalsak, mevzimizioda oda, tuğla tuğla savunacağız...

O bina, tarihimizdir. Hasan Selim,

Şafak, Bahtiyar, Elif, Berna, Çiğdem,Bilgehan, Mustafa, Aysun, Bünya-min'dir...

Tarihimize, şehitlerimize, değer-lerimize sahip çıkacağız...DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZAMA O TARİHİ, O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARIYIKAMAZSINIZ!

Faşist Saldırıları ÖrgütlüGücümüzle Yeneceğiz

Bahçelievler Zafer Mahallesi'nde 1Nisan'da 15 Halk Cephelinin katılımıylacadde boyunca ajitasyonlar çekilip slo-ganlarla kuşlama yapıldı. Yoğun ilgigösteren halk alkışlarla destek oldu. Aji-tasyonlarda, “AKP Faşizmini ÜlkemizdenSileceğiz", "Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz", "Halkız Haklıyız Kaza-nacağız” sloganları gür sesle söylendi.

Bahçelievler Halk Cephesi ayrıcakatil AKP'nin mahallede çalışma yap-masına yönelik 2 Nisan'da da bir açık-lama yaptı. Açıklamada: “BizlerAKP’nin pullamaları, yazıları ve bele-diye panolarını boyayarak ya da sökerekkaldırdık. Mahallemizde bu çalışmayıyaptığımız esnada AKP’li birinin küfüretmesi üzerine Halk Cepheliler döverekcezalandırıp mahalleden kovmuştur.Bizler mahallemizde AKP ve gericilerinçalışma yapmasına izin vermeyeceğiz.Bedeller ödeyerek yarattığımız mahal-lemizi üç beş çapulcuya bırakmayaca-ğız. AKP’nin katil polisini mahallele-rimizde barındırmayacağız." denildi.

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,6

Page 7: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

1-Sınıf kini ve intikam duygusu,birinin varlığı diğerinin varlığına bağlıolan, ayrı ayrı var olamayan, ayrıayrı yaşayamayan iki hayati organgibidir. Sınıf kini beynimiz, intikamyüreğimiz gibidir. Birisi damarları-mızdaki kan ise, diğeri dilimiz gibi-dir.

2- Sınıf kini sınıfsal bakmanın so-nucudur. İdeolojik sağlamlık kavramıda, aslında ideolojimizin bu sınıf te-meline oturması demektir. Çünküsınıf meselesini çözmemiş, kavrama-mış ve içselleştirmemiş birinin veyabir grubun, hareketin, ideolojik sağ-lamlığından söz edilemez.

3- Kin duymadan yürütülen birkavga, kuru sıkı doldurulmuş bir silahkadar etkisizdir. Mücadeleyi daha ba-şından kaybetmemize yol açacaktır.Kin duymamak; düşman karşısındaesnemek, yumuşamak, belirsizleştir-mek, ne yapacağını bilememektir.

4- Mücadelenin iki tarafı, iki temelsınıfı var. Burjuvazi ve proletarya!Tarihsel olarak biri ilerici diğeri gericimisyonuyla karşı karşıyadır. Hemburjuvaziden hem proletaryadan yanaolmak imkansızdır. Ara yol arayanlarzavallıdır. Ve saflarımızda katillerimizehizmet ederler, düzeni, kapitalizmi,burjuva kültürünü yaşatmak isterler.

Bilmek, bildiği halde devrimingörevlerini yapmamak suçtur ve do-layısıyla ara yol arayanlar suçludurlar.Her şeyi biliyor ve anlıyorsan, em-peryalizmin vahşetini gördüğün halde,ona karşı savaşacak inançta değilsenbundan daha büyük bir ikiyüzlülükyoktur dünyada! Sınıf kini ile hak-sızlıkların ve adaletsizliklerin üzerinegitmek, insan olan herkesin boynununborcudur.

5- Burjuvazinin kini bencildir, il-keldir. Kapitalizmin devamı için ka-pitalizmin köleleştirdiği insanları sö-mürmek, daha fazla sömürmek içinbu kini kullanır.

Proletaryanın, ezilenlerin kini iseen haklı, en meşru (değiştirici - dön-üştürücü) devrimci eylemi yani dev-

rimi gerçekleştirmek içinen güçlü silahtır.

6- Sınıf kininden yoksun bir dev-rimcilik mümkün değildir. Herkeskahraman olamaz elbette, böyle birbeklentimiz yoktur. Sınıf kinine sahipolmak için kahraman olmak da ge-rekmiyor zaten. Sınıf kinine sahipolmak için unutmamak yeterlidir.Anılarımıza sahip çıkmak yeterlidir.Gözümüzün önünde katledilenlerimiziunutmamak yeterlidir.

7- Sömürenlere ve zulmedenlerekarşı kin beslemeyen, onlardan hesapsormayı yani intikam almayı hedef-lemeyen biri, bu düzen tarafındanezilmeyi, horlanmayı kabul etmiş, si-neye çekmiş demektir. Bu hiçbirinsan için kabul edilemez bir durum-dur. Ama bir devrimci, sosyalist içinhiç kabul edilemez. Devrimcinin, sos-yalistin yüreği, dünya halklarını buduruma düşürenlere, bu kadar zulümuygulayanlara karşı sınıfsal bir kinve nefretle dolu olmalıdır. Dünyanınhangi köşesinde olursa olsun yaşananacılar devrimcilerin yüreğini titretir.

8-Sınıf kinine sahip olmak düş-manımızı beynimize kazımaktır. Hesapsormak için her gün yanıp tutuşmak-tır.

9- Dünyanın bütün acılarının he-sabını sormak için kin duygumuzuyitirmemeliyiz. Yitirmemek için sa-vaşmalıyız. Savaşmak diri tutar insanı.Kinimiz bütün sınırları aşar, dünyayıdolaşır. Kinimiz bütün zamanları aşar,yüzyıllardır sorulacak hesabımız var-dır. Kinimizi büyüteceğiz.

10-Yüzyıllardır halkımızı katleden,baskıyı, açlığı, adaletsizliği reva görenbu düzene karşı kin ve öfke duyma-lıyız. Ancak kinimizi büyüttüğümüzve katillerden hesap sorduğumuz oran-da halkın adalet özlemini yerine getirir,yüreğine su serpmiş oluruz.

11-Sınıf kinine sahip olmak Bil-gehan komutan olmaktır. 19 Aralık2000 yılında hapishaneler operasyo-nunda katledilen yoldaşlarının hesabınısormak için yanıp tutuşmak, kod adını“ARALIK” koyup yapılanları unut-

mamak, hesap sorma gününe kadarkinini bilemektir.

12-Sınıf kinine sahip olmak Leylakomutanlar, Mahirler, Oğuzlar gibiyaralı oldukları halde geri dönüpbombalanan, yanan sığınaktan silah-larını almak ve yoldaşlarının hesabınısormaktır.

13-Dayı "Unutmayın, sınıf kinindendaha sağlam bir pusula yoktur" diyeöğretmiştir. Her şeyi unutabilirsiniz,yollarda kaybolabilirsiniz, korkabi-lirsiniz ama en sevdiklerinizin yok-luğunu kimse unutturamaz. Buradakipusulanız onlardır. Şehitlerimiz bizimpusulamız olmalıdır.

Armutlu Haber Gazetesi8. Sayısı Çıktı

Her hafta mahalledeki gündem-lerle ilgili olarak basılan ArmutluHaber gazetesinin 8. sayısı çıktı. Buhaftaki gazetede;

1- Bakan Özhaseki Açıkladı: Ar-mutlu ve Derbent’i Yıkacağız

2- Başyazı: Bakana CevabımızDireniş Olacak

3- Rantsal Dönüşüme Karşı Otur-ma Eylemi 8. Haftasında

4- Fikirtepe’de Kentsel DönüşümMağdurları Mahkeme KapılarındaSürünüyor

5- Mahallemizin Tesisatçısı AydınUstayla Röportaj

6- Güneş’in Köşesi: AleviliktePir, Rehber, Müsahip ve Talip Kav-ramları

7- Halkın İradesi: MahallemizdekiKurumlar ve İşleyişi

8- Halkın Mühendisi Olcay Aba-lay İçin Her Hafta Direniş Var

9- Şiir Köşesi: Özgür Tutsak Meh-met Akdemir’in Şiiri

10- Haydi Çocuklar Resim Ya-rışmasına…

Gazetenin PDF’sini linkten oku-yabilirsiniz…

https://drive.google.com/file/d/0B0ITCoBIuVSuSUJBR1dzYXZsa00/view?usp=sharing

DEVRİMCİLİĞİN KÖŞE TAŞLARI

Sınıf Kininden DahaŞaşmaz Bir Pusula Yoktur

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

7O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 8: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

“Devrim için savaşmayana sosyalist denmez!” Önderimiz Mahir Çayan, 47 yıl

önce; devrimi savunuyor görünüp,devrim için savaşmayan riyakar-lara, inkarcılara, tasfiyecilere karşısöylemişti bu sözleri.

Bugün, Anadolu topraklarındahala bağımsızlık, demokrasi ve sos-yalizm bayrağı dalgalanıyorsa, herkoşulda direnen ve savaşan Cep-heliler olduğu içindir.

“Burası İstanbul Maltepe...”İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom,

‘71’in 22 Mayıs’ında THKP-C tara-fından cezalandırılmıştır. Elrom ey-lemi, emperyalizme, siyonizme karşıbüyük bir darbeydi.

Oligarşi eylemden sonra yoğunbir operasyon başlattı. Devrimci, de-mokrat, ilerici aydın, gazeteci, yazar,sola sempati duyduğunu bildiklerikim varsa gözaltına aldı. Özellikleİstanbul ve Ankara başta olmak üzerepek çok şehirde yaygın operasyonlaryapılırken, İstanbul’da sokağa çıkmayasakları ilan ediliyordu.

Emperyalizmin ve işbirlikçilerininhedefindeki THKP-C’liler ağır baskıve takip koşullarıyla karşı karşıyaydılar.

Bu operasyonlar sırasında bazı önderkadrolar ve militanlar tutsak düştü.

Emperyalizme ve işbirlikçi oli-garşiye karşı açılan savaşta elbetteşehitlikler ve tutsaklıklar olacaktı;bu bir iktidar savaşıydı. Bu bir devrimmücadelesiydi. Ve Mahirler bununbilincindeydi.

Mahir Çayan ve Hüseyin CevahirKartal Maltepe’de kaldıkları evin de-şifre olması nedeniyle evden ayrıldıklarısırada karşılarına çıkan bekçiler, birgrup inzibat astsubay ve erlerle çatış-maya girdiler. Kuşatmayı yaramaya-caklarını düşünen Mahir ve Cevahirbir evin balkonundan içeri girdiler.

Küçükbağ Sokağı’ndaki 8 Nu-maralı ev, o andan itibaren 51 saatboyunca sürecek bir direniş ve ça-tışmaya sahne olacaktı.

Evin alt katında kadın ve çocuklarvardı. Burada oturanların dışarı çık-masına izin verdiler. Pencereden bak-tıklarında evin çepeçevre askerlerlesarılmış olduğunu gördüler. Alt katınsavunmaya fazla elverişli olmadığınıdüşünerek hızla üst kata çıktılar.

Üst katta girdikleri dairede SibelErkan, annesi ve erkek kardeşi ilekarşılaştılar. Sibel Erkan’ı rehin alarakburada direnmeyi kararlaştırdılar.

Ev ilk başta bir grup inzibat eritarafından kuşatılmıştı. Ardından çoksayıda polis olay yerine gelerek ku-şatmaya katıldı.

Maltepe’deki 2. Zırhlı Tugay’ahaber ulaştıktan sonra, başta TugayKomutanı olmak üzere çok sayıdasubay ve er, makineli tüfek ve tanklarlabinayı çevirdiler. Daha sonra Sıkıyö-netim Komutanı ve yüksek rütbelisubaylar, MİT mensupları olay yerinegeldiler. Çevreye üç kuşatma zinciriyapıldı. Tüm semt keskin nişancılardanhavan toplarına kadar eşi görülmedikbir kuşatma altındaydı.

Polisler, askerler dışarıdan sık sık“teslim olun” diye çağrı yapıyorlardı.Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir’incevapları kısa ve tarihseldi:

“Asla teslim olmayacağız. Bizimburadan ancak ölümüz çıkar. Çocuğadokunmayacağız. Çocuk ancak sizinateşinizle ölebilir. Silahımızı da aslateslim etmeyeceğiz. Erkek adam si-lahını atmaz. Bizi teslim almaya ge-lirseniz silahımız size dönecektir.”

Ölebilirlerdi orada. Ama teslim ol-mayacaklardı. İşte gelenek mayalanı-yordu orada, tohum toprağa düşmüştü.

Bu, Türkiye devrimci hareketindeKUŞATMA KARŞISINDA TES-

30 MART - 17 NİSAN: DEVRİM ŞEHİTLERİMİZİ ANIYOR, UMUDUN KURULUŞUNU SELAMLIYORUZ!-3

KKIZILDERE SON DEĞİLSAVAŞ LEYLALAR VE BİLGEHANLARLA SÜRÜYORTürkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’ndenDevrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’ne

Kanla Yazılan Tarihimiz:

“Varsın oklar üstümüze yağsın. Biz doğru gördüğümüz bu yolda, sonuna kadar yürüyeceğiz...” dedi,

Türkiye devriminin önderi Mahir Çayan“Biz bu toprağın insanıyız. Halkız. Halktan biriyiz. Halkın öncüsüyüz...” dedi,

Türkiye devriminin önderi Dayı. Mahir’den Dayı’ya 47 yıldır sürüyor bu kavga!

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,8

Page 9: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

LİM OLMAMA, ÇATIŞMA GE-LENEĞİNİN de başlangıcıydı.

Ellerindeki rehineye son dereceiyi davranıyorlardı. Sibel Erkan dahasonra mahkemede verdiği ifadede debunu teyit ederek Çayan ve Cevahir’inkendisine iyi davrandıklarını söylüyor,mahkemede tanıklık yaparken on-lardan “Hüseyin ağabey, Mahir Ağa-bey” diye söz ediyor, kendisine kur-şunlardan uzak bir yer hazırladıklarınısöylüyordu.

Düşman çoktu. Düşmanın ateşiyoğundu. Silahları eşitsizdi. Kuşatmasürüyordu.

İlk gece kuşatmayı tamamlayanışıldakların sönmesi üzerine baskınihtimalini düşünen Mahir’le Cevahir,evden beş el ateş açarak, teslim ol-mayacaklarını bir kez de kurşunlarıylaanlattılar.

Geceki bu kurşun seslerinin yeriniyine uzun bir süre sessizlik almıştı.

Artık gün ışıyor, tarihler 1 Hazi-ran’ı gösteriyordu.

Çatışmayı sürdürdüler. Yaralan-

dılar. Ama elleri hala tetiğe basabi-lecek durumdaydı. Rehineleri duru-mundaki Sibel’i yan taraftaki mutfağaalarak onu çatışma ateşinin dışındatutmuşlardı.

İçeri giren polisler, düştükleri yer-den ateşi sürdüren Mahir’le Hüseyin’ikurşun yağmuruna tuttular.

Tam 51 saat sürdü çatışma. 51saate bütün duygularını, hayatlarınısığdırdılar. 51 saat koskoca bir orduyameydan okudular. 51 saat kuşatmada,katıksız bir sevgi ve güvenle yaslan-dılar birbirlerine. Adalılar korkusuz,cüretkar, gözükaraydılar.

51 saat süren çatışma bittiğindeHüseyin Cevahir şehit düşmüş, Mahiryaralıydı. 23 kurşun vardı Cevahir’invücudunda.

“Gömerim Cevahiri kalbime / dö-nerim hain hücreme...” diye yazacaktıMahir günler sonra.

Ve aradan çok geçmeden, gençlik,şu türküyü söylemeye başlayacaktıher yanda:

“Burası İstanbul Maltepe, Cevahir vuruldu

kahpece Eylemin yadigar biz-

lere Kalacak Cevahir

yoldaşım...”1970’li yıllar, halk-

ların yükselen ulusal vesosyal kurtuluş müca-delelerinin emperyalizmve işbirlikçi oligarşilertarafından bastırılmayaçalışıldığı yıllardır.

Başta Latin Amerikasolu olmak üzere faşistdiktatörlüklerin saldırı-ları karşısında solun dapolitikasız kaldığı yıl-lardır. Yaşanan darbelerve yenilgiler bir zafereve direnişe dönüştürü-lemezken dünyanın Tür-kiyesi’nde revizyonizmeve emperyalizmin dev-rimlerin, devrimci ha-reketlerin içini boşaltmapolitikalarına karşı 51saatlik Maltepe Direnişiile cevap verilir.

Revizyonizm, dev-

rimin tasfiyesi, emperyalizmin ica-zetinde yapılan solculuk demekti. 50yıllık bu gelenek, Anadolu halkınındevrim için örgütlenmesinin önündekitemel engeldi.

Mahir ve Cevahir, 51 saatlik Mal-tepe Direnişi ile bu engeli yerle biretti. Devrim için savaş çizgisini halk-ların bilincine yerleştirdi.

Mahir ve Cevahir, 51 saatlikMaltepe Direnişi ile Türkiye dev-riminin ve devrimcilerinin DO-ĞUM YERİ KIZILDERE’ye gidenyolu açtı.

***

THKP-C Davası ve Hücrelere SığmayanÖzgür Tutsaklık

Mahir ile Ulaş’ın mahkeme gö-rüntülerini hepimiz hatırlarız; “Yol-daşlık nedir?” sorusunun cevabıdırbu fotoğraf. Sevgiyle, bağlılıkla, sı-cacık birbirlerine sarılmaları devrim-ciliğin, davaya bağlılığın, adanmış-lığın, kendine güvenin ve cüretinsimgesidir adeta...

16 Ağustos 1971 pazartesi günü 1.THKP-C davasının ilk duruşması ya-pılacaktı. Davada tutuklu 25 THKP-C’li vardı. 24’ü Maltepe Hapishane-si’nden getirilmişlerdi. Daha sonraMahir Çayan getirildi. İşte, bir tarihinözeti niteliğindeki bu görüntüler, devrimtarihimize kaydedilen görüntülerdi.

THKP-C’lilerin Türkiye solunakazandırdıkları geleneklerden biri demahkeme tavırlarıdır. O güne kadardaha çok kişisel olarak kurtulmayıamaçlayan sıradan savunmalara tanıkolan mahkeme salonları, Mahirler’leSİYASİ TAVIR alışlara tanık olacak;dahası bu davada mahkemelerin faşistdüzeni reddedilecekti.

Duruşmalarda, tutsaklarla mahkemeheyeti arasında bir irade savaşı verili-yordu. Bu savaş bazen askerlerin sal-dırısıyla fiili hale de dönüşebiliyordu.

Duruşmaların ilerleyen günlerinde,26 Kasım’da yaşanan bir olay sonderece çarpıcıydı: Mahir’in duruşmayargıcını suçladığı bir konuşmadansonra mahkeme Mahir’in salondançıkarılmasına karar verir. Mahir’inçıkarılmasının ardından tüm tutsaklarteker teker söz alarak mahkemeyi

Türkiye devriminin yolunu netleştiren,onlarca yıllık revizyonist, reformist

geleneği yıkıp, bu yolda tereddüt etmeden,cesaretle öne atılan önderlerimiz;

Dünyanın dört bir yanında devrim içinsavaşmaktan vazgeçenler, silahlarını

gömerken toprağa; bizler yerin yedi katdibinden çıkardığımız silahlarla,

Leylalar’la, Bilgehanlar’la sizlerinyolunda, kurtuluşa kadar savaşmaya

devam edeceğiz.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

9O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 10: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

reddederler. Bu ortak tavır karşısında,Mahir hakkında verilen karar gerialınır ve Mahir yeniden salona getirilir.Bu duruşma aynı zamanda Mahir’inkatıldığı son duruşmadır.

Özgür Tutsak Geleneğinin Mayalandığı Yıllar

“BÜYÜK FİRAR” spotlarıylaçıkmıştı 1 Aralık 1971 tarihli gazeteler.“Çayan, Alptekin, Bardakçı, Aynave Yılmaz kaçtılar” diye veriyorlardıhaberleri.

Mahirler’in özgürlük eylemi, dev-rimci mücadelede yeni bir adım olur-ken, özgür tutsaklığın da ilk önemlihalkalarındandı.

Silahlı devrim cephesinin, reviz-yonist-reformist gelenekten kopuşu-nun hapishaneler cephesindeki yan-sımalarından birini de firarın birgörev ve meşru bir hak olarak gö-rülmesi oluşturuyordu.

Özgürlük eyleminin bir diğerönemli özelliği ise THKO ve THKP-C’lilerin eylem birliğiyle gerçekleş-tirilmiş olmasıydı. Bu birlikteliğinherhangi bir protokolu falan yoktu.Ki bu birliktelikle Kızıldere’ye uzananyolda, ölümüne yürünecekti.

Mahirler, yeniden sıcak savaşıniçindeydiler. Emperyalizmin ideolojiksaldırılarından etkilenen inkarcılarve tasfiyeciler alt edilip, yeniden ör-gütlenerek;

Türkiye halklarına karşı sorum-lulukları için;

Türkiye devriminin yolunu ay-dınlatmak için;

Devrimci dostluk ve dayanışmaiçin; SİLAHLI SAVAŞ SÜRDÜRÜ-LECEKTİ.

Ulaş’ın Elindeki Mavzer SavaşÇağrısıdır

1972’nin başlarında yoğun bir sü-reç yaşanmaktadır. Bir yanda tasfi-yeciliğin açtığı ideolojik tahribat gi-derilmeye çalışılıyor, diğer yandanda yoğunlaşan operasyonlar ve tut-saklıklarla zayıflayan örgütsel yapılargüçlendiriliyor ve silahlı savaşın sür-dürülebilmesi için yoğun çaba har-canıyordu.

Bu koşullarda THKP-C, önemli

bir kayıp daha yaşar. UlaşBardakçı’nın bir yoldaşıylabirlikte kaldığı ev tespit edilirve kuşatılır. Ulaşlar, 13 Şu-bat’taki bu kuşatmayı yar-mayı başarır ancak çatışmasonrasındaki takip koşullarıdevam eder.

Ulaş Bardakçı, 19 Şu-bat’ta Arnavutköy’de kaldığıevde tekrar kuşatılır.

Ulaş, kuşatmaya ateşlekarşılık verir. Çatışma yarımsaate yakın sürer ve Ulaş,Parti-Cephe savaşçılarınınkuşatıldıklarında “teslimolmama ve çatışma” gele-neğini pekiştiren bir dire-niş sonucu şehit düşer.

Cepheliler, ayak bastık-ları her yere direniş tohum-ları ekiyordu. Bu tohumlarşimdi, Anadolu’nun dört biryanında boy veriyor; Elif,Şafak, Bahtiyar oluyor. Çiğ-dem, Berna, Leyla, Oğuzoluyor. Yeni Mahirler, Ulaş-lar doğuyor ve gelenek sü-rüyor.

Kızıldere, TesadüfDeğil Bir Tercihtir!

12 Mart askeri cuntasıtüm terörüyle halkın ve devrimcilerinüzerine yönelmişti. Kurulan Erim*Hükümeti “Balyoz Harekatı” adınıverdiği operasyonlarla halkı teslimalmaya, Atatürkçü maskesiyle de kü-çük-burjuva kesimleri kendine ye-deklemeye çalışıyordu.

12 Mart’ın halka ve devrimcilereaçtığı savaş tüm hızıyla sürüyordu.Oligarşi, bu savaşla devrimcileri yo-kedip halkı sindirmek istiyordu. Öteyandan Denizler’in idamları gün-demdeydi. Maltepe Hapishanesi’ndenfirar eden Mahir ve yoldaşları, ko-şullar ne kadar ağır olursa olsun,buna tavırsız kalamazlardı.

Oligarşinin bu planı bozulmalıydı.Bunun yolu ise savaşı sürdürmektengeçiyordu.

Kızıldere, tesadüfler sonucundaortaya çıkmış değildir. Kızıldere,kendiliğinden bir süreç veya anlık

bir karar sonucu ortaya çıkan bir ey-lem de değildir. Kızıldere’ye gidensüreçte “zorunluluklardan” söz edi-lebilir; ancak bu zorunluluklar dabelli bir stratejik tercihin sonucudur.Böyle bir stratejik tercihte bulunma-yanlar, elbette Kızıldere’ye gidenyolda bu türden zorunluluklarla dakarşılaşmayacaklardır.

Mahirler, 50 yıllık pasifizme,revizyonizme karşı sürdürülen yo-ğun ideolojik mücadelenin ve bumücadele sonucunda netleştirilen“devrim yolu”nun sonucunda Kı-zıldere’deydiler. Kızıldere, silahlımücadeleyi temel alan ve iktidarıhedefleyen bir çizginin eylemidir.

“Türkiye DevrimininPrestiji”

THKO önder kadroları Deniz Gez-miş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’averilen idam cezalarının Meclis’te

Başta Latin Amerika solu olmaküzere faşist diktatörlüklerin

saldırıları karşısında solun dapolitikasız kaldığı yıllardır. Yaşanandarbeler ve yenilgiler bir zafere ve

direnişe dönüştürülemezkendünyanın Türkiyesi’nde

revizyonizme ve emperyalizmindevrimlerin, devrimci hareketleriniçini boşaltma politikalarına karşı

51 saatlik Maltepe Direnişi ilecevap verilir.

Revizyonizm, devrimin tasfiyesi,emperyalizmin icazetinde yapılan

solculuk demekti. 50 yıllık bugelenek, Anadolu halkının devrim

için örgütlenmesinin önündekitemel engeldi.

Mahir ve Cevahir, 51 saatlikMaltepe Direnişi ile bu engeli yerlebir etti. Devrim için savaş çizgisini

halkların bilincine yerleştirdi. Mahir ve Cevahir, 51 saatlik

Maltepe Direnişi ile Türkiyedevriminin ve devrimcilerinin

DOĞUM YERİ KIZILDERE’yegiden yolu açtı.

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,10

Page 11: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

onaylanması an meselesidir ve THKP-C, THKO önderlerinin idamınakarşı mücadeleyi “Türkiye devri-minin prestiji” meselesi olarak görür.Gerek hapishanedeyken, gerekse defirardan sonra, Mahir’lerin düşünce-lerinin bir yanını da hep Deniz’lerinidamının engellenmesi oluşturur.

THKP-C’liler “Denizler’in idamedilmesi, Türkiye devrimci hareketinevurulan darbedir, devrimci hareketinprestij kaybıdır” diyerek Denizler’inidamını engellemek için eylem ha-zırlıklarına başladılar.

Mahirler, feda eylemleri dahil pekçok eylem önerisinde bulunurlar. Enson NATO’nun Ünye Radar Üssü’ndegörevli İngiliz teknisyenlerinin ka-çırılması eyleminde karar kılınır.

Mahir Çayan, Cihan Alptekin,Ömer Ayna ve bazı THKP-C’liler 17Mart’ta Ankara’dan Ünye’ye hareketederler. 26 Mart akşamı THKP-C veTHKO savaşçıları burada kalan 12İngiliz teknisyeni etkisiz hale getirereküçünü rehin alıp, Niksar’ın Kızıldereköyüne doğru hareket ederler.

Eylem emperyalizm ve oligarşicephesinde şok etkisi yarattı. Bölgeyesevk edilen birliklerle operasyon baş-latıldı.

İngiliz teknisyenlerinin kaçırıldığıbinaya bırakılan bildiride “48 saatiçinde infazların durdurulduğununradyodan açıklanması, aksi taktirdeİngiliz ajanlarının cezalandırılacağı”belirtilmektedir.

Kaçırma eylemi üzerine hemen

tüm ülke çapındayoğun operasyon-lar başlatılır. Ka-radeniz’e askeri yı-ğınak yapılır. MİTve polis en seçmeuzmanlarını böl-geye gönderir.

Bu arada İngilizHükümeti de üç İn-giliz teknisyeninhayatlarını kurtar-mak için Türk hü-kümetinin eylem-cilere taviz verme-mesini ister. Anka-ra Sıkıyönetim veİkinci Ordu Komu-tanı Orgeneral Se-

mih Sancar tarafından yayınlanan birbildiride de, can ve mal güvenlikleriTürk milletine emanet edilmiş bulunanİngilizleri kaçıranların yakalanmasınayardımcı olacak yurttaşlara yüz binliraya kadar mükafat verileceği belir-tilir.

Gerillalar, rehinelerle birlikte, 27Mart’ın ilk saatlerinde Kızıldere kö-yüne ulaşarak köy muhtarının evinegittiler. Rehineleri burada tutacaklardı.

30 Mart’ta sabah saatlerinde nö-betçi gerillalar muhtarın evine doğrujandarmaların yaklaştığını gördüler.Gerillalar muhtar ve ailesini evdençıkararak kuşatılma ve çatışma ihti-maline karşı hazırlık yaptılar. Birsüre sonra da komando birlikleri kö-yün çevresini sardılar. Sabah saataltı sıralarında kuşatılmışlardı; “teslimol” çağrıları yapılmaya başlandı.

Evde THKP-C kadro ve savaşçı-larından Mahir Çayan, Sinan KazımÖzüdoğru, Hüdai Arıkan, Ertan Sa-ruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt,Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy ve Er-tuğrul Kürkçü** ile THKO savaşçılarıCihan Alptekin ve Ömer Ayna vardı.

Kararlıydılar, asla teslim olma-yacaklardı. Talepleri kabul edilme-diğinde İngiliz rehineleri öldüreceklerve sonuna kadar çatışacaklardı. Öylede yaptılar.

“Biz Buraya Dönmeye Değil, Ölmeye Geldik!”

THKP-C ve THKO gerillaları,“Teslim ol” çağrılarına tereddütsüz,tartışmasız Mahir’in işte bu tarihselsözüyle cevap verdiler; “Biz burayadönmeye değil, ölmeye geldik!”

Düşman ateş etmeye başladığındada asla düşünmediler teslim olmayı.Ateşe ateşle karşılık verdiler. Düşmanateşi altında ilk Mahir şehit düştü.Gerillalar önderlerinin şehit düşmesikarşısında en ufak bir kararsızlığa ka-pılmadan çatışmayı sürdürdüler. Düş-man koşulları yerine getirmemişti; bunedenle İngiliz ajanlar da cezalandırıldı.

Çatışma sona erdiğinde 8 THKP-C ve iki THKO gerillası şehit düşmüştü.Şehit düşmüşler ama Kızıldere’debir destan yazmışlardı. Bu destanişte o günden sonra Türkiye Dev-riminin Manifestosu oldu.

30 Mart 1972 tarihi, bir miladdır.Silahlı devrim cephesinin önderlerininkatledilmesiyle, bir dönem kapanmışama bu dönem aynı zamanda yenibir başlangıç olmuştu.

Kızıldere’de şehit düştük, amayenilmedik. Öldüğümüzü ilan eden-ler sıraya girdiler, biz tersini söy-lüyoruz: BİZ KIZILDERE’DEDOĞDUK. KIZILDERE BİZİMDOĞUM YERİMİZ OLDU.

***

“Yolumuz Çayanlar’ın Yoludur”

Kızıldere’yi tarihten silemezlerdibelki ama unutturmak isteyeceklerdi.Unutturamadılar; Mart 72’den buyana binlerce çocuğa Mahir adı ve-rildi. Anadolu toprakları Mahirler’inyolundan yürüyenlerin, onların ge-lenekleriyle büyüyenlerin ve onlargibi savaşanların kanlarıyla kızıllaştı.

Mahirler, 50 yıllıkpasifizme, revizyonizme karşı

sürdürülen yoğun ideolojikmücadelenin ve bu mücadele

sonucunda netleştirilen“devrim yolu”nun sonucundaKızıldere’deydiler. Kızıldere,silahlı mücadeleyi temel alan

ve iktidarı hedefleyen birçizginin eylemidir.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

11O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 12: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

74’ten sonra THKP-C’nin mirasına sahip çı-kanlar, savaşı “KızıldereManifestosu Yolunda İle-ri” sloganıyla sürdürecek-lerdi.

12 Mart’ın ardından yıl-gınlık, teslimiyet davayıinkar, tasfiyecilik, sağa sav-rulma, ihanet diz boyuydu.Denilebilir ki, 12 Mart’ınen büyük “başarısı” dev-rimci önderleri, Mahirler’i,Denizler’i katletmesi de-ğildi; asıl başarısı bu ör-gütlerin geride kalan “üst”kadrolarını teslimiyete, iha-nete sürüklemesiydi.

Ama THKP-C mirasısahipsiz değildi. 1978’deDEVRİMCİ SOL’u kurankadrolar, o gün için yeterliideolojik-siyasal birikimesahip olmamalarına, reviz-yonizm ve oportünizminher türden yalan, ikiyüz-lülük ve kafa karışıklığıyaratan çabalarına rağmen,THKP-C’nin ideolojik, pra-tik mirasına tüm saflıkla-rıyla sahip çıkacaklardı.

THKP-C’ye duyduklarıbağlılık ve mücadeleyi yük-seltme konusundaki sami-mi, kararlı tavırları, onlarıbaşta gençlik içinde olmaküzere THKP-C’yi savun-duklarını iddia eden diğerinsanlarla birlikte ciddi birörgütlülük arayışına yö-neltti.

Hareketimizin İlkNüvesi: KurtuluşGrubu

İYÖKD’nin kuruluşu,gençliğin potansiyelinidaha aktif ve örgütlü birşekilde açığa çıkardı. Anti-emperyalist, anti-faşist mü-cadelede önemli bir kitle-sellik yakalandı.

Devrimci Sol kurucusuve önderi Dursun Karataş,bu süreci şöyle özetler:“Özellikle İstanbul gençliği

içerisinde yoğunlaşanTHKP-C’yi savunan un-surlar, 1975’lere gelindi-ğinde büyük bir güçtür ar-tık. Onbinlerce insanı ha-reket ettiren, çatıştıran,sivil faşist saldırılara dev-rimci şiddet temelinde ce-vap veren, gençlik dışındakihalk kesimlerine açılma veörgütleme gereksinimi du-yan bu insanlar, giderekillegal örgütlenme bilincinede kavuşmaktadırlar ...Busüreçte ideolojik ve pratikgelişmenin geldiği noktamevcut demokratik örgüt-lenmelerin dışında ileri biradım atmamızın, farklı ör-gütlenmeler yaratmamızıngerekliliğini bize kavrat-mıştır. Bu kavrayış KUR-TULUŞ GRUBU olarak si-yasi arenada yer almamızısağlamıştır.”

Kurtuluş Grubu, çeşitliplatformlarda, siyasi tavıralışlarda kendi gücünü vemeşruluğunu kabul ettir-miş, asıl olarak da THKP-C’nin ideolojik görüşleridoğrultusunda, Marksizm-Leninizmi’n rotasındansapmayacak olan devrimcihareketin örgütlenme adım-larını atıyordu.

1978’in 1 Mayıs’ında,on binlerce genç, işçi, me-mur, gecekondulu sarı-kır-mızı zemine yazılmış de-vasa büyüklükte “YolumuzÇayanların Yoludur” pan-kartı ardında, tasfiyeciliğinboşa çıkarıldığını, THKP-C mirasının savunulduğunuilan ederler.

1972’de Kızıldere’dedalgalandırılan bayrak,emin ellerdeydi; DevrimciSol savaşçıları kanlarınınson damlasına kadar bubayrağı savunacak, ülke-mizin her tarafında dalga-landıracaklardı.

(DEVAM EDECEK)

THKP-C ve İLK’ler: 1971-72’de, Türkiye devrimci mücadelesinde sayısız

“ilk”in yaşandığı yıllardır. - 4 Nisan 1971: Tekelci burjuvalardan Mete Has,

Cephe savaşçıları tarafından rehin alınır. Hem eylembiçimi olarak, hem doğrudan tekelci burjuvaziye yönelmişbir eylem olarak, ilk’tir .

- 17 Mayıs 1971: İsrail Başkonsolosu Efraim Elromkaçırılır ve taleplerin kabul edilmemesi üzerine cezalan-dırılır. Böyle bir eylem İlk’tir.

- Mahir Çayan ve Partinin Genel Komite üyesiHüseyin Cevahir, 31 Mayıs 1971’de Maltepe’de bir evdekuşatılırlar. Teslim ol çağrılarına marşlarıyla ve ateşlekarşılık verirler. Hüseyin Cevahir şehit olurken, MahirÇayan yaralı olarak tutsak düşer. Direnme, teslim olmamageleneğinin ilk’lerindendir.

- Ülkemizde, artık devletin silahlı güçleriyle, devrimcisilahlı güçler arasında çatışmaların yaşandığı yeni birdönem başlamıştır. İlk’tir.

- 12 Mart terörü altında yüzlerce devrimci tutsakedilmiştir. Askeri hapishaneler onlarla doludur. 29 Kasım1971 günü Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz veTHKO tutsaklarından Ömer Ayna ile Cihan Alptekin aç-tıkları tünelden özgürlüklerine kavuşurlar. Böyle birfirar, ilk’tir. Özgür Tutsaklığın ilk tohumları ekilmiştir.

- 19 Şubat 1972: Ulaş Bardakçı Arnavutköy’dekuşatılır. Çatışarak şehit düşer. İlk’ler artık geleneğe dö-nüşmektedir.

- Mart 1972: Parti-Cephe ve THKO savaşçıları, De-nizler’in idamını engellemek için ortak bir eylem yaparlar.Devrimin prestiji için en büyük bedelleri göze almakgerektiğini gösterdiler. İlk’ti. Devrimci dayanışmanınen güzel ve görkemli örneği olarak İlk’ti.

- 30 Mart 1972, Kızıldere: Parti Cephe’nin, THKO’nunönder kadroları ve savaşçıları, teslim ol çağrılarını “bizburaya dönmeye değil, ölmeye geldik” diye cevapladılar,ilk’ti. Kontrgerillanın ateşi altında, söyledikleri gibi,NATO ajanlarını cezalandırdılar, İlk’ti .

- 6 Mayıs 1972, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan veHüseyin İnan darağacında, son nefeslerinde devrime,sosyalizme bağlılıklarını haykırdılar, İlk’tiler.

- 18 Mayıs 1973, TKP-ML önderi İbrahim Kaypakkaya,işkencehanelerde direnerek ölümsüzleşti, İlk’ti.

- 31 Mayıs 1971: Adıyaman yakınlarında Nurhak da-ğında Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğançatışarak şehit düşerler. Dağlarda İlk’tirler...

DİPNOT:* 12 Mart’ın Balyozcu Başbakanı Nihat Erim, 1980

yılında Devrimci Sol tarafından cezalandırıldı.** Ertuğrul Kürkçü, Kızıldere’de Mahir ve yoldaşlarına

ihanet eden, direniş sırasında samanlığa saklanan bir ha-indir. Şimdi, HDP milletvekili sıfatıyla burjuvazinin par-lamentosunda ihaneti temsil ediyor.

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,12

Page 13: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

"ABD emperyalizminin tutumu sü-recin en başından beri açık ve net:Teslimiyet yetmez, hedefimiz tam olarakimha etmektir! Beyaz gömlekler, sen-foniler ve kurşundan yapılma kalem-lerle yaratılmaya çalışılan tüm buhava, gerçekte FARC’ın idam göste-risinden başka bir şey değildir. FARCasıl olarak kendi idam fermanına imzaatmıştır." Yürüyüş, sayı: 543)

FARC "Barış" anlaşmasını im-zalarken, bunun bir intihar olduğunusöylemiştik. Süreç söylediklerimizihaklı çıkartırken emperyalizm, tümhızıyla imha politikasını hayata ge-çiriyor. Silahlarını, ideallerini, umut-larını emperyalizme teslim edenFARC'ın kendi imzaladığı idamınıninfazını yaşıyor.

FARC silah bıraktı, sözde artıkşiddet bitmiş olacaktı, sözde artıkölümler son bulacaktı...

BM Kolombiya uyarısı öyle ol-madığını gösteriyor. Kolombiya'daFARC'ın denetimindeki bölgelerdesilahlı güçlerini boşaltmasından sonrabu bölgelere "çeteler" yerleşiyor.

Birgün gazetesinin (18.03.2017tarihli) haberine göre, buralara ka-pitalizmin mafya, altın arayıcısı vb.silahlı grupları yerleşiyor.

"Silahlı gruplar. FARC'ın boşalttığıbölgelere, özellikle uyuşturucu ka-

çakçılığı yapmak ve yasa dışı bir şe-kilde altın madeni aramak için yer-leşiyor."

Habere göre, "BM'nin Kolombiyaiçin yayınladığı yıllık insan haklarıraporunda, ülkede 2016 yılında enaz 59 insan hakları savunucusununsilahlı çeteler tarafından öldürüldüğübelirtildi. Bu sayı bir önceki yıl 45'ti."

Emperyalizmin ideologları, sa-vaşları ve ölümleri, devrimci müca-delenin sonucu diye yansıtmak istiyor,bu propagandayı yapıyor. Terör de-magojisini bunun üzerine oturtuyor.Reformizm, emperyalizmin bu poli-tikasına "barış" lafazanlığıyla, silahlımücadeleye emperyalizmin diliylesaldırarak destek oluyor.

Reformizm, emperyalizmin elin-deki milyonlarca halkın kanını yı-kamasına yardım ediyor. Devrimciörgütler, emperyalizm tarafındanhalktan tecrit edilmeye çalışılıyor.Reformizm, emperyalizmin bu poli-tikasına hizmet ediyor. Devrimci ör-gütleri teslim almak için baskı oluş-turulmaya çalışılıyor, kuşatma poli-tikası uygulanıyor. Pek çok devrimciörgüt bu politikalarla teslim alındı.

Dünya halklarında oluşturulan iz-lenim, "devrimci örgütler silahlarıgömerlerse, savaş olmaz, ölümlerolmaz!"

BM’nin raporu bunun koca biryalan olduğunun itirafıdır.

Devrimci örgütler, emperyalizminyağmasını engelliyor, faşist ve mafyaçetelerinin katliamlarını engelliyor.Uyuşturucu çetelerinin halkın üze-rindeki hakimiyetini engelliyor. Em-peryalist yağmayı engelliyor. Dev-rimci, ilerici örgütler silah bıraktıktansonra ölüm oranları da artıyor, em-peryalist yağma ve sömürü artıyor.emperyalizm önünde engel olan güç-leri yok ettikten sonra dizginsiz olaraksömürü, yağma, zulüm, ve katliampolitikalarını hayata geçiriyor.

Küba devriminin önderlerindenCHE, BM'deki konuşmasında em-peryalizmin suçlarını "çakal sürüsü"diyerek teşhir ediyor.

"Bugün, özgür insanlar olarakdünyaya daha farklı bakıyor, sömürgeköleleriyken göremediklerimizi farkediyoruz: “Batı Uygarlığı” zarif kür-künün altında bir sırtlan ve çakalsürüsünden başka bir şey değil".

Ve devam ediyor aynı konuşma-sında:"Ezilen dünyanın tümü Kon-go’da yaşanan vahşetin intikamınıalmaya hazırlanmalıdır. Emperyalistmekanizmayla aşağılık yaratıklaradönüştürülen bu askerlerin birçoğu,belki de üstün ırkın kavramına iç-tenlikle inanmaktadır. Ama bu Genel

Emperyalizmin Şiddeti, Faşist Şiddettir Halka Karşıdır Devrimci Şiddet Halktan Yana, Emperyalizme ve Faşizme Karşıdır Devrimci Şiddeti Reddeden, Faşizmin Şiddetini Onaylıyor Demektir

KOLOMBİYA’DA FARC SİLAH BIRAKTI FARC'IN BOŞLUĞUNU MAFYA-ÇETELER ve FAŞİZM DOLDURDU

2016 YILINDA "59 İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSU"SİLAHLI ÇETELER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ

Dünya halklarında oluşturulan izlenim, "devrimciörgütler silahları gömerlerse, savaş olmaz, ölümlerolmaz!"

BM’nin raporu bunun koca bir yalan olduğununitirafıdır.

Devrimci örgütler, emperyalizmin yağmasını en-gelliyor, faşist ve mafya çetelerinin katliamlarınıengelliyor. Uyuşturucu çetelerinin halkın üzerindeki

hakimiyetini engelliyor. Emperyalist yağmayı en-gelliyor. Devrimci, ilerici örgütler silah bıraktıktansonra ölüm oranları da artıyor, emperyalist yağmave sömürü artıyor. Emperyalizm önünde engel olangüçleri yok ettikten sonra dizginsiz olarak sömürü,yağma, zulüm ve katliam politikalarını hayata ge-çiriyor.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

13O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 14: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Kurul toplantısında, tenleri başkagüneşler altında karamış, değişiktonlarda renklenmiş halkların tem-silcileri çoğunlukta. Bu kişiler, in-sanların farklılıklarının derilerininrenginden değil, üretim araçları sa-hipliğinden, üretim ilişkilerinden kay-naklandığını tam olarak anlamışlar-dır." diyerek emperyalizm gerçeğiniifade ediyor. Ve yine aynı konuş-masında CHE, "emperyalizm varol-duğu sürece önce asker sonra maliyebakanı” olduğunu söylüyor. ÇünküCHE emperyalizm gerçeğini görüyorve emperyalizm varolduğu sürecedevrimini güvence altına alabilmekiçin bile silahlanmak zorunda oldu-ğunu biliyor.

Emperyalizm üzerine oportünist,reformist güzellemeler bitmiyor. Re-vizyonist partilerin iktidarda olduğusosyalist ülkeler birbiri ardına yıkıl-dığında, bu kesimler artık emperyalistsaldırganlığın, savaşın biteceği teorileriüretiyordu. Emperyalizm bu teorileribilinçli olarak pompalıyor, emperyalistsömürü ve emperyalist savaşları, sos-yalist sisteme bağlayarak, sosyalizmi,ulusal ve sosyal kurtuluş savaşlarınısorumlu ilan ediyordu.

Sosyalist ülkelerde geriye dönüşleryaşandı, dünya tablosunda bir deği-şiklik oldu mu?

Evet oldu, emperyalist yağma,talan, işgal önünde sosyalist ülkelerinoluşturduğu engel de ortadan kalktı-ğında dizginsizleşti. Ortadoğu ülke-lerini, Kafkaslar’ı, Balkanlar’ı, Af-rika'yı işgal ve yağma politikalarıhayata geçirildi. Milyonlar, emper-yalist işgal ve savaşlarda, yoksul-luktan, açlıktan, göçlerden öldü.

Ama emperyalizmin bu çıplakgerçeğine rağmen teori değişmedi.

Latin Amerika ülkesi Guatema-la'da ve daha pek çok ülkede, dev-rimler düzençi küçük hayallere kurbanedildi. Bir iki parlamento koltuğunadevrimler satıldı. Bunun başka adıyoktur.

Peki sonuç ne oldu? Guatemalalılar’ın ağzından din-

leyelim: "GUATEMALA FMLN’nin arşiv görüntülerinde

gerillaya hitap ediyordu kadın ko-mutan Alba Estela Maldonado: “1982yılında bir masada toplanarak aynıbayrağın altında birleştik ve URNG’yikurduk. Böylece silahlı mücadele di-renişçileri, şehirlerdeki sosyal mü-cadeleciler hep birlikte daha farklı,sosyal adalet içinde daha modernve gelişmiş, onuruyla yaşayan birGuatemala için politik mücadeleyebaşladık. Daha sonra 1986 yılındailk defa hükümetle temasa geçildi vepolitik bir çıkış bulunmaya çalışıldı.Askeri hükümetle savaşa son verecekbir zemin arandı. 1996 yılında iseanlaşma imzalandı.

...Şu anda 2 parlamenteriz. Azızama sembolik olarak çok önemli.Birimiz kadın birimiz İndian.

Elimiz kolumuz bağlı. Zenginlerekonomiyi kontrol ediyor. Ordu de-ğişimi kontrol ediyor ve dolayısıylahiçbir şey değişmiyor. Yani Guate-mala'nın değişimi diye bir şey yok.Değişebilir mi? Kaç yıl sonra? Kaçyıl daha sonra ilerde? Çünkü zorbu. Biraz daha iyi katılım var amahalkın kazanımında hiçbir değişiklikyok. Yoksul yoksul, köylü topraksız,

ücretler çok düşük, birçok ayrımıbirçok eşitsizlik, birçok adeletsizlik,hiçbir iyi değişim yok"

Tablo açık olarak gösteriyor, dev-rimcilerin silah bırakması, emperyalistyağma ve talanın, faşizmin, mafyanınhalkın üzerindeki egemenliğinin sınırsızkurulması, önlerindeki engellerin or-tadan kalkması, faşizmin ve emper-yalizmin onaylanması anlamına geliyor.Faşizm ve emperyalizmin ne olduğuaçıktır. Halka karşı savaştır, soygunve sömürüdür, baskı ve katliamdır.

Silah Bırakmak, HalkıEmperyalizm ve FaşizmKarşısında SavunmasızBırakmaktır.

Silah bırakmak, halkı mafya veher türlü halk düşmanı çete karşısındasavunmasız bırakmaktır.

Ne barışı? Barış denilen de bu suç şebeke-

sinin iktidarı ile barışmak demektir. Emperyalizm tüm dünyada dev-

rimci hareketleri tasfiye süreçlerininadına "barış" diyerek ellerindeki halk-ların kanını gizlemek, halkı barış adıaltında teslim almak istiyor. Ortadahalklar lehine hiçbir kazanım yokkenneyin barışı? Emperyalizm ülkeninyeraltı yerüstü tüm zenginliklerini sö-mürüyorken, halklara karşı savaşınıaskeri örgütlenmelerini koruyor vesürekli güçlendiriyorken, halk üze-rindeki baskılar, katliamlar devamediyorken, halkın yoksulluğu, açlığıdevam ediyorken kimle neyin barı-şından söz ediyoruz? Masanın bir ta-rafında ellerinde dünya halklarınınkanları ile emperyalizm ve işbirlikçi-leri, diğer tarafında en azından yakınbir zamana kadar devrimci bir örgütolarak 52 yıllık ağır bedellerle savaşan,halkın gönüllerini kazanan FARC.Halk o örgüte umutlarını bağlamıştır.Kurtuluşunu onlarda görmüştür. Halkınumutları, talepleri bir çırpıda emper-yalizmin eline teslim ediliyor. Oradaasıl olarak halkların katili, suç şebe-keleriyle yapılan bir barış vardır...

Sonuç, ortada. FARC gerillalarınınboşalttığı yerleri mafyalar, çetelerdolduruyor ve halk katledilmeye de-vam ediyor. Ne beklenebilirdi daha

Che’nin “ÇAKAL SÜRÜSÜ” dediği emperyalistlerle barış yapmakhalklarımızı bu sürünün parçalayarak imha etmesine izin vermektir

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,14

Page 15: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

fazla katliam, yozlaşma, sömürüdenbaşka.

Bugün ülkemizde de Kürt milli-yetçi hareket ile yürütülen süreç buyanıyla farksız değildir. "Barış süreci"denilen dönemlerde oligarşi bölgeyedaha çok yerleşmeye çalıştı. Bölgeyikalekollarla doldurdu. Sözde "barışsüreci"ydi ama koruculuk tasfiyeedilmesi gerekirken yeni korucu alım-ları devam etti.

Kürt milliyetçi hareket her şeyerağmen "Barış" için can atıyordu.“Gerekirse 17 bin faili meçhulü, Ro-boski'yi bile unuturuz” diyordu. Ge-linen noktada Sur'da, Cizre'de Nu-saybin'de ve daha birçok Kürdistanili ve ilçelerinde, mahallelerinde,köylerinde faşizm toplu katliamlarla300 bine yakın insanı yerlerindenyurtlarından etti, bodrum katlarda,sokak ortalarında insanları katletti,cenazeleri haftalarca sokaklarda bek-letti. Şimdi Kürdistan'ın tüm dağlarıbombalanıyor, imha operasyonlarıyapılıyor. Milletvekilleri, belediyebaşkanları tutuklanıyor. Uzlaşmacılıkbir kez ideolojiyi etkisi altına aldı-ğında her şeye uzlaşmacı politikalar

yön vermeye başlar ve giderek uz-laşmacılık teslimiyete, teslimiyet ken-dini kullandırtmaya ve emperyalizminaskeri olmaya kadar götürür. Kürtmilliyetçiliği açısından da öyle oldu."Barış" adı altında silahlı mücadele-den vazgeçmek, uzlaşmanın yollarınıaramak koca koca örgütleri böyleyok ediyor.

Bugün FARC açısından da böy-ledir. Silah bırakmaya başlamasındanitibaren 5 aylık bir sürede gerillanınbıraktığı yerleri, mafyalar, çetelerdolduruyor. Silahlı mücadeleden vaz-geçmek halkları emperyalizmin, fa-şizmin şiddeti karşısında silahsız sa-vunmasız bırakmaktır. Emperyaliz-min, yağma, sömürü, zulüm ve kat-liamlarının önündeki engelleri kal-dırmaktır. Halkları emperyalizm kar-şısında güçsüz, umutsuz bırakmaktır.Faşizmin halklara karşı uyguladığışiddeti onaylamaktır. FARC ile iş-birlikçi Kolombiya devleti arasındayapılan "barış", böyle bir barıştır.

Sonuç olarak FARC'ın silah bı-rakması Kolombiya halklarına barış,huzur değil, daha çok kan, gözyaşıve sömürü getirmekten ibarettir. Dün-

ya halkları, dünyanın değişik ülke-lerindeki, sosyalist, devrimci, ileriörgütler, halkların birarada barış içe-risinde yaşayacağı dünya ancak veancak emperyalizmin ortadan kalk-masıyla, emperyalizme karşı iriliufaklı dünyanın pek çok yerindenyükseltilecek anti-emperyalist, anti-oligarşik devrim için silahlı müca-delelerle kazanılacaktır. Emperyalizmvarolduğu sürece dünya halkları ken-dilerini ancak silahla savunabilirler.

Dünya halkları, reformizmin tesli-miyetçi politikaların silahlı mücadeleyikaralamalarına, emperyalizme güzel-lemeler yapmalarına aldanmayın. Em-peryalizmin devrimci örgütleri baskıaltına alarak teslim alması politikalarınaalet olmayın. Nihai kurtuluşumuz silahlıhalk kurtuluş savaşlarındadır.

Tarih bir kez de Kolombiya'dagöstermektedir: Devrimcilerin bo-şalttığı yeri çeteler, mafyalar doldu-ruyor. Devletin faşist katliam çeteleridolduruyor.

Emperyalistlerle ve işbirlikçileriile barış olmaz. Barışmak demekhalkı silahsızlandırmak, teslim olmakdemektir.

Yoksulluğa, Yolsuzluğa,Uyuşturucuya, Yozlaşmaya veYıkımlara Karşı Halk MeclislerindeBirleşelim, Halk Meclisleri’ndeMücadele Edelim!Gücümüz Birliğimizdir!

İstanbul Okmeydanı Halk Meclisi,26 Mart’ta Genel Kurultayı’nı yaptı.Kurultaydan günler önce mahalledeevlere gidilip kapı çalışması yapıldı,esnaflar ve pazarlar dolaşılarak, kah-vehanelere girilerek Okmeydanı’ndayaşayan insanlara toplantıya katılımçağrısı yapıldı. Toplam üç bin bildiridağıtıldı, 40 adet toplantıya çağrıozaliti çeşitli alanlara yapıştırıldı.Toplantı günü yine toplantı başlama-dan saatler önce sokaktan ve yoldangeçen halka toplantıyla ilgili bilgi-lendirme amaçlı broşürler verildi.

Toplantı günü, kurultay başlamadansaatler önce salon dolmaya başladı.Toplantı, İdil Halk Tiyatrosu’nun refe-randuma ithafen ”Evet mi? Hayır mı?”

konulu skeciyle başladı. Halkın gün-deminin evet ya da hayır demek olma-dığı, kendi sorunları etrafında kenetle-nerek mücadele etmesi gerektiği temalıoyun toplantıya katılanlardan büyükalkış alarak beğeniyle karşılandı. Dahasonrasında ise çeşitli komitelerde (eğitim,kültür-sanat, güvenlik, danışma, aile,gençlik) birleşilmesinin zemininin oluş-turulması gerekliliği ve bu alanlardayaşanan sorunlara değinildi.

Yıkım ve kentsel dönüşüm soru-nunda halkın nasıl bir mücadele içindeolabileceği tartışılarak, mahallede ya-şanan problemler hakkında, ”Sorunlarve Çözümler” başlıklı karşılıklı tar-tışma ortamına geçildi. Halkın so-runlarını ancak halkın biraraya gel-mesiyle ve güçlerini birleştirerek çö-zebileceği vurgulandı...

Mahalledeki en önemli sorunlardanbiri olan uyuşturucu satışının görüşalışverişlerinde bulunuldu ve siste-matik bir mücadeleyle, boşluk bırak-madan bu sorunun üzerine hızla gi-dilmesi gerektiği aktarıldı. Zehir sa-

tışının sebepleri; mahallenin her kö-şesine neden, niçin ve kimler tara-fından sokulduğu ve korunduğu, uyuş-turucunun özellikle gençliği yozlaş-tırarak politik ve fiziksel açıdan nasılkötürüm haline getirdiği maddelerhalinde sıralanarak, bu ve diğer so-runlara karşı Halk Meclisleri’nde bir-leşmenin ve mücadele etmenin ge-rekliliği ve önemi üzerinde duruldu.İki saat süren ve verimli geçen top-lantıya 70 kişi katıldı.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

15O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Tutuklu Maden İşçileriSerbest Bırakılsın!

Ankara Devrimci İşçi Hareketi İz-mir’de yapılan, Kınık’ta tutuklananmaden işçileriyle dayanışma progra-mına katıldı. Program'da İmbat Di-renişi Belgeseli gösterildi ve direnişteyer alan madencilerden biri konuşmayaptı. Halkın yoğun katılımıyla sürenprogramda tutuklu maden işçileriniyalnız bırakmamak için mektup ya-zılması gerektiği vurgusu yapıldı.

Page 16: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Grup Yorum' un tarihi halkla bü-tünleşerek yoğrulmuş, bugünlere gel-miştir. Düzen karşısında çok büyükbir güçtür. Baskılarla, tutuklamalarlayalnızlaştırmaya, yıldırmaya çalış-salarda bu sesin hiç susmayacağınınkanıtı 32 yıllık mücadele tarihidir.Arkasında ne şirketler, ne bankalarne de para babaları vardır. Arkasındabüyük bir halk gücü vardır. Her yılolduğu gibi bu yıl da en büyük işimizmilyonlara ulaşmak için halka git-mektir.

Her şey, ama her şey çok küçükhedeflerle başlar.

En basit, en temel hedef, birkeniki olmaktır. İnsan ve emek; Herikisi de bizimdir. Bizim yanıbaşı-mızdadır o insanlar. İlki bizizdir. Bizemek verirsek, biz inanırsak insanlarıda inandırırız. Büyük bir öfke varhalkın açlığına, yoksulluğuna, ada-letsizliğe duyduğu büyük bir öfkeAKP bu öfkeyi tutuklamalarla, göz-altılarla, katliamlarla sindirmeye, tör-pülemeye çalışıyor. Ben daha çokaç bırakacağım, daha çok yoksul-laştıracağım, daha çok yozlaştıraca-ğım, hepinizi köleleştireceğim, in-sanlıktan çıkaracağım kimse de sesiniçıkaramayacak diyor. Biz hayır budevran böyle gitmeyecek diyoruz in-sanca yaşamak için direneceğiz, onu-rumuza, vatan topraklarına sahip çık-mak için savaşacağız diyoruz.

Bugün Bağımsız Türkiye Konseriiçin çalışma yapmak da bir kapı çal-mak, bir bildiri dağıtmak, afiş asmak,pankart asmak, yazılama yapmak dainsan onuruna, namusuna, vatanına,halkına sahip çıkmak demektir. Benyapamam, ben gidemem değil mut-laka herkesin yapabileceği bir şeyvardır. Halk Grup Yorum' a her zamansahip çıkmıştır, iyi günü, kötü günüdememiştir her daim Grup Yorum'un yanında olmuştur. Çünkü umudun

türkülerini söylüyor-lar, adaletsizliğe, hal-kın acılarına, öfkesine,sesine ses oluyorlar.

KomitelerBağımsızTürkiye’yeHayat Verecek

Büyük televizyon-larımız, gazetelerimiz,radyolarımız yok amaen büyük gücümüz,emeğimiz, var. Eme-ğimizi kattığımızda, duygularımızı,düşüncelerimizi tek bir hedefe kilit-lediğimizde aşamayacağımız hiçbirengel de yok, yapamayacağımız hiçbirşey de yok. Milyonlarca insanı dahaönce nasıl biraraya getirdiysek yineöyle biraraya getireceğiz, tektek in-sanlara emek vereceğiz, tek tek evleregireceğiz ve Bağımsız Türkiye kon-serini anlatacağız. Her şeyi evdeneve, kişiden kişiye, kulaktan kulağayayacağımız gerçekler ve devrimçağrısı ile başaracağız.

OHAL'ler, KHK'lar türkülerimizisöylememiz önünde engel olamaz.Tarihimiz, direnişlerimiz öğretti bunubize. Nuriye Gülmen'in direnişe tekbaşına başladığı daha sonra gitgideülkenin her yanına yayılan direniş-lerden, Kemal amcamızın direnişin-den biliyoruz. Bugün bu konserinörgütleyicisi olmak da tüm direnen-lere, bedel ödeyenlere olan borcu-muzdur.

1000 komite kuracağız, milyonlaraulaşacağız. Komiteler halka uygula-nan baskıların, zulmün önüne çekilensetlerimizdir. Komiteleşmek demekbinlerce insanın tek bir yürek olmasıdemektir, aynı hedef ve amaca in-sanları yöneltmek demektir. Baskın-ları, gözaltıları, tutuklamaları ilk defayaşamıyoruz direniş tarihimiz bu be-

delleri ödediğimiz binlerce örnekledoludur. Her baskında, tutuklamadadaha da çoğaldık asla yılmadık, pesetmedik, teslim olmadık karar verdik,inandık ve yaptık, milyonlara ulaş-mamız nasıl bir güç yarattığımızıngöstergesidir. İşte bu güçle dahafazla insana ulaşmak için gecemizigündüzümüze katıp çabalayacağız.Halk bir derya deniz, halkın gücütüm sınırları tüm engelleri aşmayayeter. Komitelerle, kollektivizmlebunu sağlayacağız. Faşizmin zulmünüyerle bir edeceğiz. Faşizme karşı bir-leşeceğiz, savaşacağız ve kazanacağız.Meydanlarda ille kavga diyeceğiz,işimize, ekmeğimize, onurumuza sa-hip çıkacağız.

Tüm halkımızı Bağımsız TürkiyeKonseri için çalışmaya, örgütlenme-sinde birebir yer almaya çağırıyoruz.Bağımsız Türkiye hayaliyle yanıp,tutuşuyoruz, hergün bedel ödüyoruzve herkesin bu hayali gerçekleştirmekiçin yapabileceği mutlaka birşey var-dır. Faşizme ve emperyalizme karşıolan herkes konserin çalışmasındave örgütlenmesinde yer almalıdır.Bugün işimize, ekmeğimize ve onu-rumuza sahip çıkmak en büyük gör-evimizdir. Yine meydanlarda mil-yonlarla umudun türkülerini hep birağızdan söyleyeceğiz.

Faşizme Karşı Birleşelim, Savaşalım, Kazanalım23 Nisan'da Yenikapı'da Milyonlar Olalım!

Faşizm 80 Milyon Halkı Teslim Alamaz! Grup Yorum Halktır Susturulamaz!Halk Bizim Hayat Damarımızdır!

Sokak Sokak, Kapı Kapı Dolaşacak Sesimizin Ulaşmadığı Yer Kalmayacak!

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,116

Page 17: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

YÜRÜYÜŞ: Faşizmin saldırıla-rının arttığı her dönemde bu saldı-rıları göğüsleyenlerden, direniş ör-gütleyenlerden birisi de Grup Yorum...Bu çerçevede Grup Yorum’a ve İdilKültür Merkezi’ne yapılan saldırılarıdeğerlendirir misiniz..

ALİ: Halkın sanatçısı olmak, halkınyanında olmak demektir. Halkımızlabirlikte mücadele etmek demektir.Mahsuni Şerif'in tırnakları sökülmüş,evi yakılmış. Nazım Hikmet komploile yıllarca hapis yatırılmış. Nesimi'ninderisi yüzülmüş. Bütün bu asmalara,kesmelere rağmen ne halkın mücadelesisusmuş, ne de halkın sanatçıları. Os-manlı'dan bugüne her zaman halkınsanatçılarına saldırarak, halka göz dağıvermeyi hedeflemiş egemenler. Halkıkorkutmak için, etmedikleri zulümkalmamış. İdil Kültür Merkezi'ne ya-pılan baskının amacı da bu. Grup Yo-rum'un 8 üyesini tutuklayarak korkuvermeye çalıştılar. Demokratik mü-cadele içinde yer alan başka insanlarada "Bakın Grup Yorum'unuzu bile tu-tukladık" diyerek örnek gösterdikleriniduyduk. "Grup Yorum'u bile tutuklayan,halka neler yapmaz?" Böyle bir korkuyaymak istiyorlar.

Bir yandan da, halk için sanatçok güçlü. Bizim sanatımıza karşıelleri kolları bağlı kalıyor. Bütün tel-evizyonlar onların, gazeteler onların.Milyonlarca dolar para veriyor, enson teknolojiyle stüdyolarda çalışı-yorlar. Boy boy reklamları dolaşıyorher tarafta. Ancak halkı aldatmaya,bencilleştirmeye, yozlaştırmaya yet-miyor. Devasa ekonomik güçlerinekarşı, bizim de devasa halk gücümüzve desteğimiz var. Bin yıllık köklübir halk kültürümüz, türkülerimizvar. Grup Yorum bin yıllık ozanlıkgeleneğinin en güçlü temsilcisi olarakhalkımızı aydınlatıyor. Umut veriyor.Tabi egemenleri çileden çıkarıyoruz.

DİLAN: Şuan ülkemizde AKPiktidarı kendinden olmayan her ke-sime azgınca saldırmakta. Bugün fa-

şizm açık yüzünü halkasaldırarak gösteriyor.Tabi bu saldırılardan bizde payımızı alıyoruz.Çünkü iktidara alternatifolmanın getirdiği bir sal-dırı bu. Halkın aydınıher koşulda üretir, faşizmkoşullarında dahi. Nedenüretmelidir? Çünkü ge-leceği bugünden kurmakistiyoruz. Bunun yolu dahalk için sanattan geçi-yor. Yorum halkın ta ken-disi olmuştur. Kültürmerkezimiz basıldığında halkımızgelir toplar, faaliyetlerimizi devamettirir. Bu noktasıyla gözümüz hiçbirzaman arkada da değildir. Biz busaldırıları ilk defa yaşamıyoruz. Onlargelir talan eder, dağıtır biz de yenidendaha güzelini kurarız. Halkın aydınıolmak böyledir çünkü.

SULTAN: Direniş umut veriyorAKP de bu umudu yok etmek içinvar gücüyle saldırıyor ama çok ba-şarılı olamıyor. Bizi tutuklarken, kül-tür merkezimize baskın yaparkenhalkı korkutacağını, kültür merkezi-mize kimsenin gelemeyeceğini dü-şünerek yaptı. Fakat bugün çıkansonuca baktığımızda halkın Yorum'usahiplenmesi, birlikteliği ve daya-nışması çok güzel. Direniş bizi güç-lendirdi, bizim için bugün küçük,büyük kim ne yapabildiyse, yüzlerinebaktığımızda mutluluğu ve haklı gu-ruru görüyoruz. Bir mektup yazmak,kurdela bağlamak, oturma eylemlerinekatılmak bir kişi, iki kişi çok büyükbir güç oldular direnmekten başkabir çarenin olmadığını gördü insanlar.

HELİN: Halkın sanatçılarının gör-evi burjuvazinin çarpıtmalarına, yalanve demagojilerine karşın gerçekleritüm çıplaklığıyla ortaya koyabilmektir.En karanlık zamanlarda türkülerimizlegüneşi doğurtabilmek, tohumu filiz-lendirebilmektir. Yüreklere umut ek-mek, direnme gücü vermek, zafere

olan inancı büyütebilmektir. Bu ne-denle yasaklandı konserlerimiz, biray içerisinde 2 defa basıldı kültürmerkezimiz ve tutuklandık. Önümüz-deki süreçlerde saldırılar daha da bo-yutlanabilir ancak koşullar ne olursaolsun halk için sanat yapmak ve dev-rimci sanatçılık geleneğini sürdürmekgibi bir ödev var önümüzde. Onlarcakez basılsa da kurumumuz, kırılacakkemiğimiz kalmasa dahi biz doğrubildiğimiz yolda yürümekten vazgeç-meyeceğiz.

YÜRÜYÜŞ: Tecriti, hapishaneleribir kez daha yaşadınız. Üstelik desiz tutsak düştüğünüzde hapishane-

Tahliye Olan Grup Yorum Üyeleriyle Röportaj-2“Yüreklere umut ekmek, direnme gücü vermek, zafere olan inancıbüyütebilmektir. Bu nedenle yasaklandı konserlerimiz”

Demokratik mücadeleiçinde yer alan başka

insanlara da "Bakın GrupYorum'unuzu bile

tutukladık" diyerek örnekgösterdiklerini duyduk.

"Grup Yorum'u biletutuklayan, halka neler

yapmaz?" Böyle bir korkuyaymak istiyorlar.

Bir yandan da, halk içinsanat çok güçlü. Bizimsanatımıza karşı ellerikolları bağlı kalıyor.

Röportaj

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

17O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 18: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

lerde Genel Direniş vardı. Neler ya-şadınız?

ALİ: Biz tutuklanıp, hapishanekapısına getirildiğimizde, geceninbir yarısı sloganlar karşıladı bizi.Kapıya yakın hücrelerde devrimcikadın tutsaklar, Özgür Tutsaklar ka-lıyormuş. Gümbür gümbür sloganlarve kapı dövme sesleri inletiyorduilk girdiğimizde hapishaneye. Tamda yerine gelmişiz, dedik. Ve tut-saklığımızın ilk anlarında direnişlekarşılaştık. Büyük demir kapılar, telörgüler, silahlı nöbet tutan askerler,gardiyanlar... Her şeyiyle devasa biryapı ile tutuklu geleni korkutmayı,sindirmeyi, teslim almayı amaçlayan"törensel" karşılama bir anda tuzlabuz oluverdi. Sabaha doğru geçicibir hücreye koydular bizi, sonra dasürgün sevk edeceklerdi. Bir günkaldık Silivri Hapishanesi'nde. Amabeş dakika boş durmadık, süreklisloganlar ve kapı dövme sesleri ge-liyordu. Kadın Özgür Tutsaklar’ınbulunduğu yerde büyük bir direnişvardı. Gardiyanlar ise, kan ter içindebir oraya bir buraya koşturuyorlardı.İlk gün sayım için gardiyanlar girdi,"sıraya geçin, buranın kuralı böyle"dedi gardiyanın biri. "Nasıl yani, şuduvarın önüne mi dizileceğiz?" diyesorduk. Hemen vazgeçtiler. Demekki genel direniş epey bir sarsmış.

Sonra bizi apar topar üç ayrı ha-pishaneye sürgün sevk ettiler. TutsakGrup Yorumcular’dan kim, hangi ha-pishaneye sevk edildi çok sonra öğ-renebildik. Her şeyi gizli saklı yapı-

yorlar ve esas amaçları da bu yöntemlebizi psikolojik olarak ezmek. Birbi-rimize yazdığımız mektuplar çok azulaşıyordu, mutlaka bir engellemeoluyordu. Her hafta birbirimize yaz-mamıza rağmen, birkaç mektup ulaş-tırabildik birbirimize.

Hapishanedeki Genel Direniş isebüyük bir güç veriyor insana. Herdefasında hücreye götürülürken, yerdeoturuyoruz. Gardiyanlar sürükleyerekhücremize götürüyorlar. Bazen yeresu döküyorlar, yani bu yöntemle ira-demizi kırmak istiyorlar. Acizlikleriningöstergesi, yapacak başka şeyleri kal-mıyor. Bizim olduğumuz Tekirdağ 1No’lu F Tipi Hapishane'de sayımlarda,merdivenlerden sürükleyerek aşağıindiriyorlar. Sayım denen şey de tut-sağı teslim almayı amaçlıyor. Hemenyanıbaşımızdaki 2 No’lu F Tipindeise, yere çamaşır suyu da dökmüşler.Tutsakların bütün elbiseleri çamaşırsuyuna bulandı. Ama haklarını kısasürede kazandılar. Tam bir mevzi sa-vaşı gibi sürüyor, direnişimizi bitir-memizi dört gözle bekliyorlar.

Genel direnişin talepleri çok haklı,meşru. Biz de yaşadık. Yazdığımbirçok yazı sansür kurulu tarafındanengellendi. Benim ana enstrümanımyan flüt, metal olduğu gerekçesiylehapishaneye alınmadı. Sohbet hak-kımız engellendi, hiçbir zaman onsaat çıkarılmadık. Ve tanımadığımızkişilerle sohbete çıkarıldık.

DİLAN: Evet hapishanede geneldirenişimiz içinde yaşamak çok farklıve güzel bir duygu. Hep diyoruz ya

Yorum her direnişin yanındadır, diye.Bugün ise birebir içinde de yaşadık.Bu anlamıyla bizim içinde öğreticioldu diyebilirim. 4 kadın YorumcuKandıra 1 Nolu F Tipi Hapishane-si’nde kaldık. İlk girişte onursuz ara-mayla karşılaştık. Bunu karşımızdakigardiyanlara anlattık. İnsanlık onurunaaykırı bir arama biçimidir, diye. An-lamadılar ya da anlamak istemedilerki saldırarak zorla aradılar. Ardındanikişerli hücrelere konulduk. F tiplerinide böylece görmüş olduk. Helin'leben arkadaşlarımızdan uzakta ücrabir hücreye konulduk. İdareye defa-larca kez dilekçe verip yer değişikliğitalep etsek te hep göz ardı edildi,geri dönüş bile yapmadılar. Bununüstüne bir gece ansızın erkek arka-daşlarımızı yataklarından alıp sür-gün-sevk edince biz de hücremizitutuşturduk 19 Aralık günü. Bizebaşka bir alternatif bırakmadılar. Alınsize şu çok övdüğünüz dubleks villadediğiniz hücreniz dedik. Bir kıvılcım

Biz tutuklanıp, hapishanekapısına getirildiğimizde,

gecenin bir yarısı sloganlarkarşıladı bizi. Kapıya yakınhücrelerde devrimci kadıntutsaklar, Özgür Tutsaklar

kalıyormuş. Gümbürgümbür sloganlar ve kapı

dövme sesleri inletiyordu ilkgirdiğimizde hapishaneye.

Tam da yerine gelmişizdedik. Ve tutsaklığımızın ilk

anlarında direnişlekarşılaştık. Büyük demirkapılar, tel örgüler, silahlı

nöbet tutan askerler,gardiyanlar... Her şeyiyle

devasa bir yapı ile tutuklugeleni korkutmayı,

sindirmeyi, teslim almayıamaçlayan "törensel"

karşılama bir anda tuzla buzoluverdi.

Röportaj

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,18

Page 19: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

tutuşturdu, kül etti köhnemiş hücreleri.Bir de 19 Aralık günü yaşamak daayrıydı tabi. Yanık ve soğuk hücrede5 gün kaldıktan sonra istediğimizbir hücreye geçerek yer değişikliğiniyapmış olduk. Hücremizi yaktıktansonra sohbet hakkımızı tamamengasp ettiler. Biz de havalandırmadaoturma eylemi yaptık bunun sonu-cunda ilk 2.5 saatini daha sonra da 5saatini tekrar geri kazandık. Aslındagenelgede 10 saatlilk sohbet hakkımızvar ama uygulanmamakta. Daha doğ-rusu birçok kazandığımız hakkımızıgasp etmekteler. 122'lerimizle ka-zandık bu hakları. Hücre hücre ölerek.Ve bu o kadar kolay olmamalı geneldirenişimiz tüm gasp edilen hakları-mızı tekrardan kazanmak ve zaferlesonuçlandırmak için başladı. Anla-yacağınız direnmeden hiçbir hakkınızıalamazsınız. Mesela bizim en çokyaşadığımız sorunlardan biri de mek-tuplardı. Çoğu mektubumuz ya geçgönderiliyordu ya da disiplin kurulunasevk ediliyordu. Keza gelen mek-tupların bir kısmını alabiliyorduk.Buradan sizin aracılığınızla bunu da

bildirmiş olalım. SULTAN: Hapishanelerde

hak gasplarına karşı yapılandirenişi, yaşananları biliyor vetakip ediyorduk. Tutuklanmakdemek bir daha düşünmeye-ceğiz, direnmeyeceğiz, üret-meyeceğiz demek değildir;tam tersi düşüneceğiz, ürete-ceğiz ve direneceğiz. Ancakböyle var olur bir insan, bunubiliyor ve öyle yaşıyoruz. Ken-dimizi bu direnişten ayrı biryerde görmedik yapılan hakgasplarına karşı biz de bu di-renişe katıldık. HapishanelerdeOHAL’le birlikte baskılar, iş-kencelerde arttı ama onun ön-cesinde de hapishanelerde tut-saklara yönelik hep bir baskı,saldırı politikası vardı. Yuka-rıda yaşadıklarımızı arkadaş-larım anlatmışlar, direniş in-sanı dinamik tutuyor, daha önce dedediğim gibi tutuklanmak dünyanınsonu değil insani olan bütün herşe-yimizi teslim almak istiyorlar, enbaşta düşüncelerimizi teslim almaya

çalışıyorlar ama insan heryerde onuruna sahip çıkmayıbilmeli, biz direnişle birlikteyoldaşlığın, halk sevgisininne demek olduğunu bir kezdaha anladık. Bir arkadaşı-mızın battaniyesi yoksa, ya-tağı yoksa bir saldırıya uğ-radıysa her şeye direnişlecevap verdik ne yapabili-yorsak onu yaptık elimiz,kolumuz bağlı diye düşün-medik. Fedakarlığın, daya-nışmanın çok güzel örnek-lerini yaşadık..

HELİN: Hapishanelerdebaşlayan ve hak gasplarıylayükselişe geçen direnişi dı-şarıdan takip ediyorduk. An-cak içinde olmak bambaşka.İnsan kalabilmek için di-renmek zorundasın. Dışarıdada böyle onurun, namusunve ekmeğin için direnmekzorundasın. Hapishanede buzorunluluk çok açık bir şe-kilde dayatıyor kendini.

Bunun dışında kalmamız

mümkün değildi. Slogan atıp, kapıdövüp, oturma eylemi yapınca şaşı-rıyorlardı gardiyanlar ilk başta. Ka-falarında yarattıkları sanatçı profilineuymuyorduk. Hücremizi yaktığımızdada aynı şaşkınlığı yaşamışlardı. Sizneden yaktınız diye sormuşlardı.Çünkü bir talebimiz var demiştik.Hiçbir şekilde cevap alamadığımızbir talebimiz, ki ardından arkadaşla-rımızın Van'a sürgün edildiği. OHALkılıfına bürünen saldırıların karşısındadirenişin her türlüsü haklı ve meşru-dur.

Açtıkları soruşturmalar, hücre ce-zalarıyla üzerimizde baskı oluştur-maya çalışıyorlardı ancak adliyeyetoplu gidişlerde hem birbirimizi gör-müş oluyor hem de çok eğleniyorduk.Özgür tutsaklığa has bir şey bu. Fa-şizmin her türlü baskı aracını tamtersine çevirerek kendi lehimize so-nuçlar elde etmek. Kısa süreli tut-saklığımızda biz de hapishanede bu-lunan diğer Özgür Tutsaklarımızı ta-nımış ve onlarla paylaşımlarda bu-lunmuş olmanın mutluluğunu yaşa-yarak onların da özlemlerini, umut-larını, selamlarını yükleyerek hey-bemize geldik tekrardan sıcak mü-cadelenin içerisine.

Bir gece ansızın erkekarkadaşlarımızı yataklarındanalıp sürgün-sevk edince biz de

hücremizi tutuşturduk 19 Aralıkgünü. Bize başka bir alternatifbırakmadılar. Alın size şu çok

övdüğünüz dubleks villa dediğinizhücreniz dedik. Bir kıvılcım

tutuşturdu, kül etti köhnemişhücreleri. Bir de 19 Aralık günü

yaşamak da ayrıydı tabi. Yanık vesoğuk hücrede 5 gün kaldıktansonra istediğimiz bir hücreye

geçerek yer değişikliğini yapmışolduk. Hücremizi yaktıktan sonrasohbet hakkımızı tamamen gaspettiler. Biz de havalandırmadaoturma eylemi yaptık bunun

sonucunda ilk 2.5 saatini dahasonrada 5 saatini tekrar geri

kazandık.

Röportaj

Tutuklanmak dünyanın sonudeğil insani olan bütün herşeyimizi

teslim almak istiyorlar, en baştadüşüncelerimizi teslim almaya

çalışıyorlar ama insan her yerdeonuruna sahip çıkmayı bilmeli, bizdirenişle birlikte yoldaşlığın, halksevgisinin ne demek olduğunu bir

kez daha anladık. Birarkadaşımızın battaniyesi yoksa,

yatağı yoksa bir saldırıyauğradıysa her şeye direnişle cevap

verdik ne yapabiliyorsak onuyaptık elimiz, kolumuz bağlı diye

düşünmedik. Fedakarlığın,dayanışmanın çok güzel

örneklerini yaşadık.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

19O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 20: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

220

Kemal amca, bir yandan direnişinisürdürürken, bir yandan da cenazelerinverilmesi için işlemleri takip ediyoravukatlar eşliğinde.

Halkın Hukuk Bürosu avukatları,hem gerekli başvuru ve takipleri yapıyorhem de alanda Kemal amca ile ilgileni-yor, gelen insanlarla sohbet ediyorlar.

Kemal amca; mutlaka sonuç alacağız,her hafta düzenli dilekçelerimizi vere-ceğiz, savcıya-kaymakama sorumluluk-larını anlatacağız, diyor ve devam ediyor:“Ben sadece oğlum için değil, aynı düş-mana karşı savaşmış bütün yoldaşlarıiçin buradayım. Ben biliyorum oğlumunDNA'sının çıkmayacağını, ama o sığı-naktan çıkacak her şeyi önemli-önemsizher şeyi bana verecekler, teslim edecekler.Ben ondan sonra buradan giderim. Al-madan gitmem, onları burada bırakır-sam, onlar mezarsız kalırsa vicdanımrahat etmez. Ya da sığınağın yerine anıtmezar yapacaklar. İkisinden birini ya-

pacaklar…”Kemal amca'yı

böyle bilge yapantarih bilinci... Bü-yük dedeleri Der-sim Katliamı’ndakatledilmiş ve me-zarları yok. Bunlarıanlatıyor ki, bu-günkü direnişleDersim Katliamıarasında bağ kura-bilsin insanlar.

Gelenlere, 38'ianlatıyor, dedele-rinin sözlerini söyleyecekken sesi tit-riyor, devam edemiyor. “Biz köksüzdeğiliz, mezarsız uyumayacak bizimölülerimiz” diyor.

Evet köklerimiz çok güçlü; faşizmkatliamlarla, göç ettirmelerle, asimi-lasyonla, zorla evlatlık vererek ve dahabirçok yöntemle bizi bütün değerleri-

mizden soyundurmak istiyor.Bu tarihsel direniş, insanlık onurunu

korumak içindir, hepimiz içindir. Mutlakakazanacak, el birliğiyle şehitlerimizi hakettikleri biçimde kendi ellerimizle vere-ceğiz toprağa. Ne yaparlarsa yapsınlar;dünya tanıklık edecek 70'lik bir babanınaçlığıyla adalet arayışının zaferine.

Dersim'de Katledilen DHKC Gerillalarının Cenazesinin Verilmesi İçin Açlık Grevi Yapan Kemal Gün'ün Direnişinden...

Dersim’in Hozat ilçesinde 7 Kasımtarihinde şehit düşen 10 DHKP-C ge-rillasının İHA’lar tarafından bomba-lanmasına dair, Dersim MilletvekiliAlican Önlü Meclise soru önergesiverdi.

7 Kasım 2016 tarihinde Dersim’inHozat ilçesi Dalören Bölgesi, F-16uçakları ile gerçekleştirilen hava ope-rasyonunda, insansız hava aracı (İHA)Heronlar aracılığı ile bombalanmış,bombardıman sonucunda 10 DHKP-C’li yaşamını yitirmişti. Olaya ilişkinHDP Dersim Milletvekili Alican Ön-lü’nün vermiş olduğu soru önergesişöyle: “Yerel ve ulusal basında çıkanhaberlere göre, 07 Kasım 2016 tarihindeDersim’in Hozat ilçesi Dalören BölgesiF-16 uçakları ile gerçekleştirilen havaoperasyonunda, insansız hava aracı(İHA) Heronlar aracılığı ile bomba-lanmış, bombardıman sonucunda 10DHKP-C’li yaşamını yitirmiştir.

Heronların bombaladığı alanlardayangınlar çıkmış, Malatya Adli TıpKurumu’na kaldırılan cenazelerin ta-

mamen parçalanmış, cenazelerin tekbir parça halinde olmadığı ve cenaze-lerin teşhise elverişsiz durumda olduğubilgisi alınmıştır.

28.02.2017 tarihinde olay yerindecenazelerin bulunması amacıyla avu-katların da katıldığı bir kazı işlemiyapılmıştır. Bu kazı esnasında olayyerinde kato aracı ile kazı yapılmasınarağmen hiçbir cesede ulaşılamamıştır.Yapılan kazı esnasında yanmış, kömürolmuş kemik parçalarına rastlanmıştır.Bu kemik parçalarında yanmadan ötürüilik kalmamış ve teşhise elverişsiz halegelmiştir. Yine olay yerinden yanmıştoprak parçaları alınmış ve bunlarındaincelenmesi için adli tıp kurumunagönderilmesi istenmiştir.

Yine uzun süredir Murat Gün’denhaber alamayan baba Kemal Gün,19.01.2017 tarihinde basında çıkan ha-berlerden oğlunun Dersim’in Hozat ilçesiDalören Bölgesi’ndeki bombardımandayaşamını yittirdiğini öğrenmiştir.

Bu bağlamda; 07 Kasım 2016 tari-hinde Dersim’in Dalören Bölgesi’nde

yapılan bombardımanda kimyasal gazkullanılmış mıdır?

Malatya Adli Tıp Kurumu’na kal-dırılan cenazelerin tamamen parçalan-mış, tek bir parça halinde olmadığı veteşhise elverişsiz durumda olduğu bil-gisi alınmıştır. Bu durum insan haklarıboyutuyla düşünüldüğünde hukuki kar-şılığı nedir?

Murat Gün’ün cenazesi nerededir?Mezar hakkının temel bir hak ol-

duğu düşünüldüğünde ve günlerdiroğlu Murat Gün’ün cenazesinin bulu-nabilmesi için açlık grevinde olan Ke-mal Gün’ün, oğlunun cenazesini bu-labilmesi için yapılan bir çalışma varmıdır?

Olaya ilişkin Malatya Adli Tıp Ku-rumu’nda yapılan otopsi sonucundakaç kişinin kimliği belirlenmiştir?

Basında yer alan haberlere göreolay yerinin insansız hava aracıylabombalandığı iddia edilmektedir. Buiddialar doğru ise, bu durumun hukukikarşılığı nedir?

07 Kasım 2016 tarihinde Dersim’inHozat İlçesi Dalören Bölgesi’nde ya-pılan bombardımana ilişkin açılan so-ruşturma var mıdır?”

Dersim’de Katledilen 10 DHKC Gerillasına Dair Meclise Soru Önergesi

Page 21: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

��Biz diyoruz ki; faşizmin mahkemeleri halka adalet vermez ve biz oradanadalet beklemeyiz. Fakat bu, adalet için bir şey yapmayacağız anlamına gelmez,tam tersi aldığımız her nefesi adaletin sağlanması için vereceğiz.�Biz diyoruz ki; adalet mücadelesi mahkeme salonlarına hapsedilemez.

�Biz diyoruz ki; adalet için mücadele etmekten geri durmayacağız. Çünküfaşizmin adaletsizliğini ve gerçeğini yürüttüğümüz adalet mücadelesi ile halkagösterebiliriz. Yani adalet mücadelemiz faşizmin mahkemelerinde adalet bulmakiçin değil, faşizmin üzerindeki hukuk şalını kaldırmak içindir.�Biz diyoruz ki; adalet, faşizmin mahkemelerinde çıkmaz ve onların mah-

kemeleri yargısının kararları kendileri ve katilleri içindir. Faşizm bütün teşhirolmuşluğuna rağmen mahkeme salonlarında katillerini ve ağababalarını sahip-lenmekten geri durmaz. Yapılan katliamların, yolsuzlukların arkasında durmakzorunda hissedebilir kendini. Yine bu durumda esas olan da onların yargısıdeğil, halkın adaletidir. Ve bizim adaletimizde sadece faşizm yargılanır, yaniyaptığımız adalet eylemleri katil ve hainlerden hesap sormak, halkı örgütlemekdevrim saflarına çağırmak içindir.�Biz diyoruz ki; bizler faşizmin yaptığı hiçbir katliamı sineye çekip

suskunlukla geçiştirmedik. Faşizmin yaptığı her katliamın ardından kampanyalarörgütleyerek durumu teşhir ettik ve hesabının sorulması gerektiğini belirttik.Ardından yine beklemedik her tür eylem biçimiyle, pankartlarımızla, bildirilerimizle,afişlerimizle vb. adaletin sağlanmasını istedik ve günü geldi adaleti ellerimizleuyguladık.�Biz diyoruz ki; düşman kimi zaman yaptığımız adalet eylemlerinin sonucu

olarak katillerine göstermelik de olsa cezalar vermiştir, vermek zorunda kalmıştır.Kimi zaman ise kaybetmeye çalıştığı delilleri dahi ortaya çıkarmaz zorundakalmıştır. Örneğin; Engin Çeber’in işkence görüntüleri, Berkin Elvan’ın vurulmaanı, Dilek Doğan’ın katledilişi. ve sayısız onlarca suçlarını. Bunların ortaya çık-masının en büyük nedeni ve asıl nedeni Adalet Savaşçıları’nın yaptığı ve etkiliolan eylemleridir.�Biz diyoruz ki; devlet adalet talebini başkaldırı olarak görür. Bu talebi

bastırmak için katliamlar, baskılar, yasaklar gündeme getirir. Tarih boyunca tümbaskıcı yönetimler bu yollara başvurmuşlardır. Bugün halk çocuklarını sokaklarda,evlerinde, mahallelerinde katletmesinin nedeni de budur. Halkın adalet talebinibastırmak. Ama adalet öyle güçlü bir istektir ki hiçbir güç bunu bastırmaya yet-mez.

Biz diyoruz ki;� ADALETİSADECE BİZ SAĞLARIZ

21

Page 22: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Halkın HukukBürosu

Emperyalizm ve onun işbirlikçisiiktidar için saldırılarının yoğun olduğubir dönemdeyiz. Saldırıların tek biramacı var; halkları ve onun öncüsüolan devrimcileri teslim almak. Bununiçin her yolu deniyor ve "teslim olun"diyorlar. Teslim olmadı diye katletmekzaten meşru sayılıyor. Bırakın teslimolmamayı kim olduklarını bile bil-meden dağları taşları bombalayıp, nede olsa teröristlerdi, diyerek yargısızdeğil bilgisiz, düşmanca katliamlaryapılıyor. Bu kişilerin yargılanmasıbir tarafa, terörle mücadele edenlerinisimlerinin açıklanması yasaktır, diyede yasa çıkarıyorlar.

Sabaha karşı evler basılıyor; on-larca, yüzlerce yüzü maskeli, eli silahlıkatil polis içeri giriyor ve insanlaraişkence yapıp gözaltına alıyor, tutuk-luyor. Tüm bunlar emperyalizmin"dünyaya demokrasinin hakim olmasıgerektiği" söylemlerinin olduğu, ül-kemizdeki işbirlikçilerinin "hukukdevletiyiz, her şey yasalar çerçevesindeoluyor" dediği bir süreçte yaşanıyor.

İşkence neden kötü muamele de-ğildir. Ya da katliam neden kaza yada aşırı güç kullanımı değildir? İştebunu anlatmaya çalışacağız.

Çünkü katliam bir devlet politi-kasıdır. Tıpkı işkencenin bir devletpolitikası olması gibi. Asla kaçınılmazdeğildir. Asla tesadüf değildir.

Devlet kolluk güçleri aracılığı ileegemenliğini sürdürmektedir. Hertürlü baskı ve zor, bu egemenliğindevamı içindir.

Bir gözaltı sırasında kullanılanşiddet, genellikle orantılı güç kullanımıolarak ifade edilir. Yani gözaltına al-mak için mecburen kollarını yaralamış,kafasını kırmış olduğunu söyler polis.Mahkemeler de genel olarak göreviifa ederken…” Şeklinde yazarlar ge-rekçeye. Zor kullanmak zorunda kal-mış ve dolayısıyla bir suç işlendiğindede zor kullanma sınırı aşılmıştır.

Tutanaklar bu yüzden işkence gö-ren kişinin birden bire kendini yereattığı, kafasını duvarlara vurmaya ça-lıştığı yönünde beyanlarla doludur.

Her nedense polisin işkence ettiğikişiler böyle ruh hastası gibi davran-maktadır.

Kendi kendine zarar vermesiniönlemek için kişiye kelepçe takıldığınıüst aramasının yapıldığını ve kendinezarar verecek eşyalardan arındırıldığınısöyler tutanaklar. Oysa bu işlemlerinher biri zaten işkence etmek, acı ver-mek için bahane olarak kullanılmıştır.

Neden tutanaklara böyle yazılır.Çünkü soruşturma ve mahkeme sı-rasında beraat kararı verilmesi içinfırsat yaratılır. Elbette gerekçesiz ola-rak da beraat kararı verilebilir polisleriçin ama o zaman hukuk devleti mas-kesi zarar görür.

Mahkemeler uzun süre başka yer-lerde görev yapan polislere ulaşa-mazlar. Polisler örgütten korktuğunusöyler ya da. Bu arada eğer olayinfial yaratacak bir olay ise yatıştı-rılmış olması dilenir. Ne de olsazaman her şeyin ilacıdır.

Sonra kravatlı mazlum bir polisifade vermeye gelir. Öyle masum gö-rünüyordur ki nasıl şiddet kullanmayamecbur kaldığını anlatır. Ya da hiçbirşey hatırlamıyordur. Bir karmaşa vemuğlaklık hüküm sürer.

Zaten genelde dava açtırabilmekçok zor olur. Bu başarıdan sonra polisbir türlü tutuklanmaz. Dava takipedenler provake edilir. Davalar başkaillere sürülür.

Bu yüzden işkence kayıp katliamdosyalarında ya takipsizlik ya ceza ve-rilmesine yer olmadığı ya da zamanaşımı kararları alınır . Eğer ceza veri-lecekse (ki bu çok ender rastlanır) yaYargıtay bozar ya aftan yararlanır. Yanicezayı da yatmaz katiller. Çünkü diğerkatillerin elini soğutmuş olmak fikrimahkemelere daha korkunç gelmekte-dir.

Hukuka uygunluk sebepleri denilenhaller işte bu polislerin yararlandığıhallerdir genellikle.

“Amirin hükmünü yerine getir-dim.” Benim suçum yok, diye yapılırbazı savunmalar.

“Meşru müdafaa hakkımı kullan-

dım. Çünkü bana ateş edecek sandım.”“Çatışma çıktı, karşılıklı ateş vardı”gibi savunmalar bunun içindir.

Ben görevimi yaptım. Bu söz degörevin ifası sırasında işlenen suçunbertaraf edilmesi içindir.

Gerçekten de bu savunmalar sonrakarar haline dönüşecektir.

Bu gibi suçların bireysel olduğusavunulur. Ya da bilinen tanımı ilemünferit olduğu savunulur. Oysa öyledeğildir.

Devlet bir yandan öldürmeme yü-kümlülüğünü ihlal ederken, öbür yan-dan öldürülmemesi için gereken or-tamı da ortadan kaldırmıştır. Ölümbizzat polislerin fiilinden meydanagelmiş olmasına rağmen devletinAnayasada düzenlenen haklar ve ulus-lararası sözleşmelerdeki taahhütleridikkate alındığında kusursuz sorum-luluğunun da olduğu açıktır.

En basit anlatımla bile; İçişleriBakanlığı toplumun huzuru ve sükunuiçin emrinde bulunan personelini ye-terince eğitememiş, gerekli denetimisağlayamamış, halkı koruma nokta-sında kusurlu davranmıştır. En basittabirle hem ihmal, hem hizmet kusuruhem de kusursuz sorumluluk vardır.

Yani sorumluluk bireysel değildir.Kolektiftir.

HHİÇBİR BERAAT KARARI KATİLLERİ AKLAYAMAZ!

Diğer Katillerin Elini Soğutmuş Olmak Fikri Mahkemelere Daha Korkunç Gelmektedir

Zu lme Kar şıDir enme k

Meşrudur!Samsun Karadeniz Özgürlükler

Derneği tarafından 30 ve 31 Martgünlerinde birçok kuruma, esnaf-lara ve sokaklara, Ankara YükselCaddesi’nde işlerini isteyen kamuemekçilerinin yürüttüğü direnişianlatan 62 adet afiş asıldı. Halkdireniş ve açlık grevi hakkında bil-gilendirildi ve birçok kişiden olumlutepkiler alındı. Halkımız, direnişkonusunda; bu ülkede bedel öde-meden ekmek parası bile kazana-mayacak duruma gelindiğini ifadeetti.

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,22

Page 23: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

1-) İşgal Nedir? İşgalin sözlük anlamı "bir yeri

ele geçirmek" olarak yer alıyor söz-lüklerde. Günlük yaşamın değişikanlarını, olaylarını tarif etmekte dekullandığımız İŞGAL, söz konusuvatan olunca bir halkın, milyonlarcainsanın kaderini de belirleyen bir ta-nım oluyor.

İşgal, gayri -meşrudur.İşgal hak-sızdır.Tarih boyunca işgaller zaliminzulmünün en ağır yaşandığı süreçlerolmuştur. İşgaller eşliğinde hep tarihin,kültürün, ırkların ya da ulusların yokedilmesini, yeraltı-yerüstü zenginlik-lerinin sahipleri dışında işgalci güçlertarafından talan edilmesini getirmiştir.İşgal, halklar için kan, gözyaşı, ölümve onursuzluk demektir.

Emperyalist döneme geldiğimizdeişgalin tespiti, içeriğinin tanımlanmasıo ülkenin geleceğini de belirleyenöneme sahip olmaya başlamıştır. Budönemde dünyada emperyalist güçlerve onların karşısında direnen dünyahalkları vardır. Emperyalizmin işgalbiçimi dünya halklarının ona direnişyöntemlerini de belirler durumdadır.Yapılan herhangi yanlış bir tespithalkların işgalden kurtulup kurtula-mayacağını da belirleyecektir.

2-) Açık İşgal Nedir? Açık işgal, işgalcinin, yani em-

peryalizmin göz diktiği ülkeye tümdünya halklarının gözü önünde or-dusunu sokması, önemli stratejik nok-talara, üslere, havaalanlarına, fabri-kalara, limanlarına el koyması, ülkeninsiyasetinden adaletine her kurumunael koyması, hatta yasalarını yapmasışeklinde yaşanır. Düşman açık, çırıl-çıplaktır açık işgalde. Vatan tümdünya halkları için tartışmasız na-mustur, mahremdir, özenle korunması

gerekendir, evidir. Bu ne-denle vatan savunması enmeşru savunmadır, enmeşru davadır. İşgalcininişgalci yüzü , bunun kar-şısında işgale uğrayan

halkların her türlü sa-vunması, her türlü silahabaşvurması, işgalcileriöldürme meşruluğu apa-çık ortadadır. Sadecedünya halkları için de-

ğil, işgal edilen vatanın halkı için deböyledir. Vatanı gözleri önünde düş-man çizmesi altındayken, savaşmak,vatan savunmasına girmek onun endoğal tepkisidir.

Özellikle 1950-60'lı yıllara kadarağırlıkla emperyalizmin işgal biçimiaçık işgaldir. Bu dönem devriminiyapmış sömürge ülkeler açık işgalekarşı direnmişlerdir. Çin, Vietnamdevrimlerinde emperyalizmin açıkişgaline karşı savaşmış ve zafer ka-zanmıştır Çin ve Vietnam halkları.

3-) Gizli İşgal Nedir? Gizli işgal adı üzerinde gizli gizli

işgal etmektir. Diğer bir deyişle işgaledip işgal ettiğini fark ettirmemektir.Açık işgalde düşman o ülkeninekonomik ve siyasi stratejiknoktalarını ele geçirir ve bay-rağını dalgalandırır. Sokaklarda,tüm önemli merkezlerde düş-manın askerleri vardır. Halkbizzat düşman askerini görür,onunla muhatap olur, bazen ka-deri onun iki dudağının arasın-dadır. Hatta işgalci askerin gir-diği yere köpeklerle eşdeğer tu-tulup sokulmaz. Yani kafasınınereye çevirse, hangi işini çöz-meye çalışsa, hangi ihtiyacınıgidermeye çalışsa karşısındahep üniformasıyla karşısına çı-kan düşman askerini, sivil deolsa aşağılamasıyla onu aşağı-layan düşman görevlilerini gö-rür. İşgal gerçeğinden kaçması,ona gözlerini kapaması mümkündeğildir. Gizli işgalde ise bununtam aksi bir durum söz konu-sudur. Ortada dalgalanan tekbir düşman bayrağı yoktur. Par-lementodan tüm devlet kurum-

larına, sosyal kurumlara, eğitim, kültürkurumlarına, ordusuna, polisine aklagelebilecek her tür kuruma varanakadar "milli"dir. Görünürde ulusalama gerçekte işbirlikçi iktidarlar eliyleülkenin havası, toprağı, yeraltı-yerüstüzenginlikleri, halkın emek gücü, halkınkaderi emperyalistlerin elindedir. Amane yazık ki, halk bunun farkında de-ğildir. En azından ona anlatılana, yolgösterilene kadar işgal edildiğininfarkında değildir.

4-) Emperyalizmin Açıkİşgalleri Neden Gizliİşgallere Dönüşmüştür?

Emperyalizmin kar hırsı arttıkça,dünyayı yeniden yeniden paylaşmaihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bunun içiniki büyük paylaşım savaşı yapmıştır.Birincisi dört yıl sürmüş ve bu savaşsonunda dünyanın altıda birini sos-yalizme vermek zorunda kalmıştır.Daha fazla toprak ele geçirmek içinmilyonlarca insanı sahte ulusal slo-ganlarla savaş alanlarına sürmüş amakaybeden kendisi olmuştur. İkinciPaylaşım Savaşı ise ortalama 6 yılsürmüştür. Hitler faşizmi eliyle yü-

Düşman açık, çırılçıplaktır açıkişgalde. Vatan tüm dünya halklarıiçin tartışmasız namustur, mah-remdir, özenle korunması gere-kendir, evidir. Bu nedenle vatansavunması en meşru savunmadır,en meşru davadır. İşgalcinin işgalciyüzü , bunun karşısında işgale uğ-rayan halkların her türlü savun-ması, her türlü silaha başvurması,işgalcileri öldürme meşruluğu apa-çık ortadadır. Sadece dünya halk-ları için değil, işgal edilen vatanınhalkı için de böyledir. Vatanı göz-leri önünde düşman çizmesi altın-dayken, savaşmak, vatan savun-masına girmek onun en doğal tep-kisidir.

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz denöğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

BilgiBilgigüçtürgüçtür

SORUDA10İŞGAL

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

23O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 24: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

rütülen bu paylaşım sa-vaşının sonucunda iseonmilyonlarca insan fa-şizm tarafından katledil-miş ancak dünyanın üçtebiri sosyalist iktidarlarınıkurmuşlardır.

Emperyalizm yinekendi çıkardığı savaştankendi yenilgisiyle ayrıl-mak zorunda kalmıştır. Bu süreç onunders çıkarmasını da birlikte getirmiştir.Açık işgalle girdiği her ülkede halkıntepkisini çekmiş, halkın işgale karşıdirenişlerine ve kahramanlıklarına ta-nık olmuş ve amacına ulaşamamıştır.Açık işgal ettiği ülkelerdeki hükü-metlerin ve ordunun güçsüzlüğü ye-nilgilerini hızlandırmıştır. Bunun içinartık bayrağıyla, tankıyla, topuyla,askeriyle girmeden, bizzat merkeziiktidarları güçlendirip işbirlikçileşti-rerek, orduyu eğitip bizzat kendi hal-kını işgal ordusuna dönüştürerek,ekonomik olarak bilgi alışverişi, tek-noloji ihracı, bilgi ihracı, danışmanlık,ortaklık gibi yöntemlerle ekonomik,siyasal ve askeri işgalini gizlemeyebaşlamıştır. Artık ülkemiz açısındanda alerji duyulacak bir gavur, savaşı-lacak bir düşman askeri yoktur. Artıksömürüsünü ve işgalini oligarşiye vefaşist devlete dayanarak gerçekleşti-riyor. Ve halklar işgal altında olduk-larını anlamadan yoğun bir ideolojikpropaganda yoluyla burnunun dibin-deki düşmanlarını göremez oluyor.

5-) Açık ya da Gizli İşgalTespiti Neden Önemlidir?

İşgalin olduğu yerde düşmanakarşı direniş olmak zorundadır.İşgali bitirebilmek için bir bağım-sızlık savaşı yürütülmek zorundadır.Ancak bu savaş nasıl yürüyecektir,hangi aşamalardan geçecek, hangitaktikleri izleyecek ve nasıl bir stra-teji ile başarıya ulaşacaktır. Koşul-larını doğru tespit edemeyen hiçbirbağımsızlık mücadelesi başarıyaulaşamaz.

Bu gerçekten yola çıkarsak halk-ların tepkisinin en üst seviyeye çık-tığı açık işgal ile halkların işgaledildiğinin bile farkında olmadığıgizli işgal altında halkın örgütlen-

mesinin yolları farklı olacaktır. Açık işgalde zaten halk kendi

kendine ayaklanırken bu dinamikleribağımsız bir ülke için birleştirmek,düzenleyip düşmana yöneltmek ge-rekir. Böyle ülkelere emperyalizminikinci bunalım döneminin yarı-sö-mürge ülkeleri denmektedir. Gizliişgal de ise ilk iş ülkenin işgal altındaolduğunu anlatmaktır. İşgali göre-meyen halklar ona karşı savaşamaz.Bu nedenle işgal altında olduğunugösterebilmek için silahlı bir propa-ganda zorunludur. İkinci PaylaşımSavaşı sonrasının sömürge biçimiyeni-sömürgeciliktir ve bu sömürüşeklinin işgal biçimi de gizli işgaldir.

Görüldüğü gibi yarı-sömürge olanve açık işgal altında olan ülkelerdedoğrudan halkı düşmana karşı ör-gütleyip savaştırmak mümkündür.Ancak yeni-sömürge ve gizli işgalinyaşandığı bir ülkede önce düşmanınıgöstermek gerekir halka. Ancak bun-dan sonra örgütlenip savaştırılabilir.

Bu gerçeği atlayanlar hal-kı da örgütleyemez, ba-ğımsızlığını da kazana-mazlar. İşgalin niteliğinintespiti bu nedenle önem-lidir. Bağımsızlığın yolubu tespitten geçer çünkü.

6-) Ülkemiz İşgalAltında mı?

Anadolu Birinci Paylaşım Savaşısonrasında açık işgale uğradı. Ülkenindört bir yanı İtalyan, İngiliz, Fransız...emperyalistleri tarafından işgal edilinceAnadolu halkları Kemalistler önder-liğinde bir kurtuluş savaşı verdiler.Vatanlarını emperyalist işgalcilerdenkurtardılar ve emperyalizme karşı ba-ğımsızlıklarını ilan ettiler.

Ancak bu emperyalizmden ba-ğımsızlıktı, işgale karşı bir bağım-sızlıktı. Sömürüden bir kurtuluş de-ğildi. Bu, sömürücü sınıfların varlı-ğının devam ettirmesi demekti. Ba-ğımsızlığı karlarının önünde engelolarak gören sömürücüler 1950 yı-lında kendi partileri Demokrat Par-ti’nin iktidara gelmesi ile vatanı parçaparça emperyalizme satmaya başla-dılar. Emperyalizm bu tarihten itibarengeliştirdiği yeni sömürgecilik ilişki-leriyle ülkemizin zenginliklerine,gizli işgaliyle de topraklarına el koy-maya başladı. Türkiye ordusu Ame-rikancılaştırılarak eğitimden techi-

zatına bir yerli işgal ordusu halinegeldi. Ülkemizin yer altı-yer üstütüm zenginlikleri emperyalist te-kellere peşkeş çekildi. Siyasi, kül-türel her alanda emperyalizmin üret-tiği politikalar hayata geçmeye baş-ladı. İktidarlar emperyalizmden al-dıkları icazet kadar varoldular, vatanısattıkları kadar kıymetlendiler. Ül-kemizin dört bir yanında emperyalistüstler kuruldu, en stratejik madenleremperyalizmin hizmetine sunuldu.

Artık ülkemiz gizli bir işgal al-tındadır. Başta ABD emperyalizmiolmak üzere tüm emperyalistler ül-kemizi işgal etmiş durumdadır.

7-) İşgaldenNasıl Kurtulacağız?

İşgalden kurtulmanın tek ve bi-ricik yolu savaşmaktır. Şarkının de-

İşgalci İngilize karşı direnenHindistan devrimcilerinden Bha-gath Sinhg’in işgalciler tarafındanyargılandığı mahkemede Hindis-tan'ın uzlaşmacı, "barış timsali"lideri Ghandi'nin işgalci İngilizlebarış içinde yaşama ve şiddet kul-lanmama tezlerine karşılık dedik-leri bu açıdan çarpıcıdır. İşgalciancak ülkelerini tüm çaldıklarınıda teslim ederek terkederse , ancako zaman aynı masada konuşabi-leceklerini ama o zamana kadarsavaşacaklarını söyler

Gizli işgal de ise ilk iş ülkenin işgal altında oldu-ğunu anlatmaktır. İşgali göremeyen halklar onakarşı savaşamaz. Bu nedenle işgal altında olduğunugösterebilmek için silahlı bir propaganda zorunludur.İkinci Paylaşım Savaşı sonrasının sömürge biçimiyeni-sömürgeciliktir ve bu sömürü şeklinin işgalbiçimi de gizli işgaldir

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,24

Page 25: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

diği gibi; "Düşman çizmesi altındayurdum..(...) söz eylemini bitirmiş,silahın eylemidir şimdi". İşgaldenkurtulmak için Anadolu'nun başlayanyeni kurtuluş savaşını büyütmesi vezafere taşıması zorunludur. Emper-yalizm dünyanın en bereketli, en ve-rimli, en zengin topraklarını kendisinekarşı silahlı bir savaş yürütülmedenterketmeyecektir. Ancak tabi gelişi-güzel bir savaş değil, kendi koşullarınauygun ve güçlüyü güçsüzle yenece-ğimiz, haksızı haklıyla yeneceğimizbir savaş. Mahir Çayan bu savaşınyolunu Politikleşmiş Askeri SavaşStratejisi olarak çizmiştir. Bu stratejiyegöre öncelikle gizli işgalin temelindeoturduğu halkın düşmanını göreme-mesiyle sonuçlanan ve oligarşi ilehalkın memnuniyetsizliği arasındaoluşmuş suni bir dengenin kırılmasızorunludur.

Bu denge silahlı propaganda ilekırılacak, halk ülkesinin işgal altındaolduğunu, emperyalizmin "milli" orduve "yerli" iktidarlar aracılığıyla buişgali gerçekleştirdiğini görecek, ör-gütlenecek ve topraklarını yabancısıyerlisi ile düşmandan temizleyecektir.

Öncelikle ülkesini emperyalist iş-galden kurtaracaktır. ABD ve bilimumemperyalistler yeniden denize dökü-lecek ve vatan toprakları Anadoluhalklarının olacaktır.

8-) İşgalciyle Uzlaşabilirmiyiz? Uzlaşma ileBağımsızlığımızıKazanabilir miyiz?

İşgalcinin amacı işgal ettiği ül-keninin tüm zenginliklerini ele ge-çirmek, kendine hizmet eder halegetirmektir. Kar güdüsüyle yaşayanemperyalistlerin bu güdülerine vu-rulacak darbeler karşısında nasıl dacanavar kesileceği, nasıl vahşileceği,dünyayı kan gölüne çevireceği ya-şadıklarımızla ortadadır. Bir ülke ba-ğımsız ise, kaynaklarını kendi kulla-nıyor demektir. Bağımsızlık tüm kay-nakların o ülke halkının denetimindeve kullanımında olması demektir.Emperyalist sömürücülerin buna mü-samaha göstereceğine inanmak enazından biraz tarih, biraz da güncelgelişmeleri okuyanlar için mümkün

değildir. Emperyalizm bırakalım birülkeyi gönlüyle terketmeyi, anlaş-mayla bırakmayı, silahla kovulduğuülkeleri geri ele geçirmek için dün-yanın en aşağılık yöntemlerini kul-landığı sır değildir. Uzlaşma demekemperyalizmin dediklerinin hayatbulması demektir. GÜÇLÜ ve GÜÇ-SÜZ, HAKLI ve HAKSIZ arasındauzlaşma olmaz. Olsa da bu haklınınlehine olmaz. Eğer ortada adalet veeşiklik varsa zaten güçlü ve güçsüzolmaz, haklı ve haksız olmazdı. Uz-laşma ancak haksızın haksızlığınahaklının güç katması, haklılığını yi-tirerek haksızlığa can vermesi de-mektir. Uzlaşma kelimesi bir aldat-macadır. Haklının, işgale uğrayanınhaklarından vazgeçmesi demektir.İşgal uzlaşmayla değil ancak ve ancakdişediş bir savaş ile son bulabilir.Ne Anadolu ne Kürdistan emperyalistdüşmanla, onun ülkedeki temsilcisifaşizm ile uzlaşarak bağımsızlığınıkazanamaz.

9-) Emperyalizminİşgallerine KarşıBağımsızlık UğrunaSavaşmak Yeterli midir?

Hayır. Yeterli değildir. Emperyalistdönemle birlikte işgal altındaki birülke bağımsızlığını kazanmış olsada eğer sosyalist bir devrimle ta-mamlamıyorsa, yeniden emperyaliz-min kucağına düşmesi muhtemeldir.Ki en önemli örneğimiz kendi ülke-mizdir. Kemalistler önderliğinde Tür-kiye halkları emperyalistleri kovmuş,bağımsızlıklarını kazanmışlardır. An-cak sömürücü sınıfların varlığına sonvermemek, bağımsızlğı sosyalizmedoğru götürmemek, ezen sınıflarıtasfiye etmemek yeniden bağımlılığıntaşlarını da döşemeye başlamıştır.Ve nihayetinde bugün emperyalizminen önemli sömürgelerinden ve büyükiç savaş ordularından biri haline dö-nüşmüştür ülkemiz ve ordusu. Yineanti-emperyalist iktidarlar diyebile-ceğimiz Irak, Suriye, Libya gibi ül-kelerde emperyalizm bu ülkeleribölüp parçalamış, böylelikle bağımlıhale getirmiştir ya da bu sürecin için-dedir.

Bağımsızlığı kazanmak belki

mümkündür ama emperyalist çağdabağımsızlığı korumak ancak sosya-lizm ile mümkündür. Bu nedenleanti-emperyalist, anti-oligarşik halkdevrimleri olmadan ne vatanımızınbağımsızlığı ne de halklarımızın kur-tuluşu mümkün değildir. Bu nedenleulusal değil sınıfsal mücadele zo-runludur. Bağımsızlığın yolu artıkulusal değil sınıfsal mücadeledengeçmektedir.

10-) İşgallere Karşı "Barış"Halkların PolitikasıOlabilir mi?

Hayır. İşgalci İngilize karşı direnenHindistan devrimcilerinden BhagathSinhg’in işgalciler tarafından yargı-landığı mahkemede Hindistan'ın uz-laşmacı, "barış timsali" lideri Ghan-di'nin işgalci İngilizle barış içindeyaşama ve şiddet kullanmama tezle-rine karşılık dedikleri bu açıdan çar-pıcıdır. İşgalci ancak ülkelerini tümçaldıklarını da teslim ederek terke-derse , ancak o zaman aynı masadakonuşabileceklerini ama o zamanakadar savaşacaklarını söyler. Uzlaşmave barış emperyalizmin 1980 sonrasıdünyadaki devrimci hareketleri teslimalmak için ortaya attığı, reformist-oportünist sol ve küçük burjuva ay-dınlarca savunulan esasında halklarıdaha fazla zincirleme politikasıdır.Silahı elinden alınan halk direnemez,beyni elinden alınan halk ise ne ya-şadığının, hangi işgalin, hangi sö-mürünün , hangi aşağılanmanın al-tında olduğunun farkına bile varamaz.Uzlaşma ve barış halkların beyninielinden alma, onları düşüncesiz, ta-rihsiz, geleceksiz bırakma politika-larıdır. İşgaller barışla değil ancakve ancak savaşla son bulur.

Bu nedenle işgalciye karşı savaşTAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE düşügerçek olana kadar sürecektir.

Tarih, toplumlar tarihi, halklarınkahramanlık ve direniş tarihleri bizebunu öğretmiştir. Önderlerimiz MahirÇayanlar, Dayılar bize bunu öğret-miştir. TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYEbir düş değil, bir hedeftir.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

225O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 26: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

78 milyon halkız. Ama bir avuçsömürücü azınlığın kendi çıkarlarıiçin yaptıkları anayasa ile yönetili-yoruz.

Neden? Çünkü, halk olarak kendianayasamızı yapacak örgütlü güçtenyoksunuz. Bir avuç sömürücü azınlığıniktidarında, bir avuç sömürücü azın-lığın çıkarları için örgütlenmiş birmeclisle yönetiliyoruz. Bu meclisteyapılan tüm yasalar, halk düşmanıdır,halkın çıkarlarına karşı, emperyalisttekellerin ve oligarşik azınlığın çı-karları içindir.

Bu gerçek, halkın çıplak gözlegörebileceği açıklıktadır. Bu nedenlede, sık sık halkın faşist anayasalaratepkilerini yumuşatmak için sözdeanayasa değişikliklerine gidilir. Ger-çekte, halkın faşist anayasaya duyduğu

tepkiler kullanılarak, “anayasa refor-mu” aldatmacaları altında faşist ana-yasaya daha fazla halk düşmanı birnitelik kazandırılır.

AKP faşizmi de çok kez anayasadeğişikliği gündeme getirmiş, bunlarınhepsini halka “reform” diye pazar-lamış, ama hepsinde de sömürü vezulüm düzenlerinin, halka karşı savaştaihtiyaç duyduğu yasa maddeleri ana-yasaya yerleştirilmiştir.

Faşist bir düzen içinde farklı olmasıda mümkün değildir.

Çünkü, anayasalar kağıt üzerinde,hatta meclis sıralarında da yapılmazlar.Anayasalar, sınıflar savaşı içinde ya-pılırlar. Sınıflar savaşında, sömürücüazınlık sınıfların örgütlü gücü ne ka-darsa, sömürülen milyonların örgütlügücü ne kadarsa, bunlar yazılı olsun

ya da olmasın ülkenin nasıl yönetile-ceğini belirlerler.

Bilinir, Türkiye oligarşisi faşistdüzenlerini, mevcut faşist anayasaile de değil, “kırmızı kitap” dediklerigizli bir anayasa ile yönetmiştir. Fa-şizmin görünürdeki anayasasının dev-rimci mücadele karşısında yetersizkaldığı yerde, bu kırmızı kitap anayasaolarak uygulanmıştır, kitle katliam-larını örgütleyen kontrgerilla örgüt-lenmeleri bu kitap çerçevesinde ku-rulmuş ve halka karşı kullanılmıştır.

Bu faşist anayasalarda, halkın hertürlü hak ve özgürlük arayışı ağır suçolarak görülüp cezalandırılırken, oli-garşinin her türlü suçu aklanır. Biravuç tekelin, mayfanın, soyguncunun,tefecilerin sömürüsü yasallaştırılır.

Böyle bir anayasa ile yönetilmeyi

Halk Meclislerinde ÖrgütlenelimHalk İçin Anayasayı Örgütlü Halk Yapar!

- Dersim’de Seyit Rıza Meydanı’ndaKemal Gün’ün açlık grevi 40. gü-nünde sürüyor.Ankara Yüksel Caddesi’nde KamuEmekçileri Cepheliler’in direnişi146. gününde açlık grevi ise 26. gü-nünde devam ediyor.Dersim’den Yüksel Caddesi’ne, di-renişlerimiz tüm Anadolu halkınıfaşizme karşı birleşmeye ve mücadeleetmeye çağırıyor. Faşizme karşı ör-gütlenmeliyiz. Faşizme karşı mü-cadele etmeliyiz.Bilelim ki, faşizme karşı kazanabiliriz.Dersim’de katledilen gerillalarımızıncenazelerine otopsi yapılarak Bün-yamin Kılıç’ın cenazesinin ailesineteslim edilmesi bunun örneğidir.Yüksel Caddesi direnişçilerimiz di-yorlar ki, “biz bu yola insanlara

umut olmak için çıktık”. Halk olarakumudu birlikte büyütmeliyiz. Dire-nişçilerimizi sahiplenmeli, onlarındirenişlerine katılmalı, umudu hepbirlikte büyütmeliyiz.- Faşizm, dört ay içinde 5. kez Genç-lik derneğimizi bastı, gençlerimizigözaltına aldı, işkenceden geçirdi,binalarını tahrip etti.Faşizm, Anadolu topraklarında Dev-Genç geleneğinin gelişmesine izinvermemek için saldırıyor. Biz saldırılarda daha da büyüyoruz.İşkenceler, tutsaklıklar, saldırılarbizleri yıldırmaz, örgütlenmemizigeriletmez. Tersine, bunu daha fazlaörgütlenme gerekçesi yapacağız.Bunun için gençlik derneğimizi sa-hiplenelim, Dev-Genç bizimdir, Ana-dolu topraklarının devrimci gençlik

örgütüdür. Gençlik örgütümüzü fa-şizmin saldırıları karşısında sahip-lenelim, güçlendirelim.- Sokaklarda her gün uyuşturucubataklığına batırılmış gençlerimizigörebiliyoruz. Acı ve işkenceyedönüştürülmüş yaşamlarını görü-yoruz. Gençlerimizi kurtarmak içinuyuşturucuya karşı halk meclisle-rinde örgütlenelim.- Yürüyüş dergisi, bir avuç oligarşiksömürücü sınıfa karşı halkın der-gisidir. Halkın çıkarlarının örgüt-lenmesine hizmet eder. Halktan yanadüşüncenin, politikanın yayılmasına,örgütlenmesine hizmet eder. Dergi-mizi okumayan kimse kalmasın di-yerek alalım, okumayan kimse kal-maması için gönüllü dağıtımını ya-palım.

Atasözü: Bana Ateş Ver

Sana Işık Vereyim

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,26

Her okurumuz dergimizin gönüllü dağıtımcısıdır

Çat Kapı Her Eve GirmektirÇat Kapı tüm halkı devrime katmaktır

Haftanın Çat KapıGündemi

Page 27: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

kabul etmemeliyiz. Faşizmin anayasareformu diye halkı aldatma oyununaortak olmamalıyız.

Halkın çıkarlarını yasalaştıran, fa-şizmi, her türlü sömürü ve halka karşızulmü suç sayan bir halk anayasasıhazırlamalı ve ülkemizin bu anayasaile yönetilmesini sağlamalıyız.

Peki bunu nasıl yapacağız?Halk anayasasını nasıl hayata ge-

çireceğiz?Emperyalist ve işbirlikçi tekeller

kendi faşist anayasalarını yapıyorlar,halk da kendi halk anayasasını yapa-caktır.

Anayasaları Kağıt ÜzerindeDeğil, Sokaklarda, Dağlarda,Alanlarda Yapacağız

Halk anayasasını kağıt üzerindehazırlamak yeterli değildir. Anayasayageçerlilik kazandıracak olan, halkınörgütlüğü ve eylemidir.

Yıllardır Taksim alanının 1 MayısAlanı olup olmadığı oligarşi ile dev-rimciler arasında çatışma konusuoldu. Taksim’in 1 Mayıs alanı yapıl-ması için yürütülen mücadele ve öde-

nen bedellerle Taksim 1 mayıs alanıolarak tarihe yazıldı. Yer yer oligarşibunu çatışma konusu yaptı, kimi za-man da sokaklarda yapılmış olan buyasa karşısında boyun eğmek zorundakaldı.

Gösteri-yürüyüşler yasası kitleseleylemlerle boşa çıkarıldı, halkın meşruhakları emperyalizme ve oligarşiyedirenişlerle kabul ettirildi.

Kimi 1 Mayıslar’da Parti-Cephebayrakları binlerin, onbinlerin elindedalgalandırıldı, faşizmin Parti-Cepheiçin yaptığı “terör” demagojisi vehalktan tecrit etme politikaları boşaçıkarıldı. Halkın Parti-Cephe’nin meş-ruluğuna olan inancı yasaları yaptı.

Yine öyle olacaktır.Dağlarda yapılacak halk anayasası,

sokaklarda yapılacak, mahalleleri-mizde yapılacak.

Bugün kendi kendimizi yönetme-nin örgütlerini oluşturuyoruz. HalkMeclisleri, Halk Meclisi Girişimlerikendi kendimizi yönetme organları-mızdır. Halk Meclislerimiz, diğerhalk örgütlenmelerimiz halkın kendikendini yönetiminin anayasasını ya-

pıyorlar. Mahallelerimizde kuralla-rımızı, işleyişimizi oluşturuyorlar.

Tüm mahallelerimizde halk mecl-islerinde örgütlenmeliyiz. Küçüktenbüyüğe, gençten yaşlıya tüm halkolarak kendi kendimizi yönetmekiçin örgütümüz halk meclislerimizdir.Halk meclislerinde örgütlenmek, budüzenin yasalarını boşa çıkarmak,faşizmin yasalarını yönetemez halegetirmek demektir.

Bunun karşısında halkın yasala-rının geçerli olması demektir.

Haziran Ayaklanması’nda, Ali İsmail Korkmaz’ıkatleden polislerden birine 7.5 ay hapis cezası verildi,fırıncıya da 6 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Böylecefaşizm kendi katillerini savundu, korudu, yeni katliamlariçin onları cesaretlendirdi, Ali İsmail Korkmaz’ı kat-ledenin devlet olduğu gerçeğini kabul etmiş oldu.

Faşizmin mahkemelerinde halk için adalet olmadığı,olmayacağı bir kez daha tescillenmiştir. Faşizmin mah-kemelerinde halk için adalet aramak boşunadır. Çünkü,Ali İsmail Korkmaz, faşizmin halka karşı savaşınınsonucu olarak katledilmiştir. Ali İsmail Korkmaz sınıfsavaşının bir sonucu olarak katledilmiş, aynı nedenlefaşizmin mahkemeleri de katilleri cezalandırmayaraködüllendirmiştir.

Bu örnek de bize göstermiştir ki, adalet mücadelesisınıflar mücadelesinin bir parçasıdır. İktidar mücade-lemizin bir parçasıdır. Ali İsmail Korkmazlar’a adaletistemekle, halk iktidarını istemek arasında bir farkyoktur. Halk iktidarını istemek, adalet istemek kadarhaklı ve meşru bir istektir. Adalet isteği de, halkın ikti-darını istemek kadar politik bir istektir. Yine adaletiçin mücadele etmekle halkın iktidarı için mücadeleetmek arasında da doğrudan bir bağ vardır.

Sokak tiyatroları: Halkı bilinçlendirme ve örgütleme yöntemlerinden

biri olarak kullanılabilir.Ajitasyon ve propaganda faaliyetimiz, alışılagelmiş

yöntemlerimizle sınırlandırılamaz. Sürekli olarak yeniyöntemler üretmeli ve hayata geçirmeliyiz. Tiyatro buyöntemlerden biri olabilir, olmalıdır. Pek çok konuyu,halka kısa metinler halinde, kısa skeçler halinde görselolarak anlatabiliriz.

Uyuşturucu bataklığının faşist devletle bağını birküçük tiyatro oyunu ile anlatabiliriz. Çok fazla kişiyede gerek yoktur, 3-4 kişilik oyunlarla, 10-20 kişilikizleyici kitlelerine sokak tiyatroları oynayabiliriz. Birsokağın içinde, herhangi bir sahne düzenleme ihtiyacıbile olmayan oyunlar hazırlayabilir, oynayabiliriz.

Tiyatro, skeçler, halk olarak yaşamımızın bir parçasıdırzaten. Hemen her evde, insanları taklit eden, olumluolumsuz yanlarını taklitlerle dile getiren, bunu yaparkenailenin neşesi de olan kişiler vardır. Tiyatro oyuncularımızişte onlar olabilir. Sokak tiyatrolarımızın oyuncuları damahallelerimizde, halkın içindedir.

Ajitasyon propaganda çalışmalarımızı daha kolay vehızlı yapılabilir hale de getirerek hayata geçirebiliriz.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

227O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

İdeolojik Mücadele Yöntem ve Araç

Page 28: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Çevre ve Şehircilik Bakanı MehmetÖzhaseki Sarıyer Kültür Merkezi’ndekonuşmuş; Armutlu Mahallesi için yıkımprojelerinin hazır olduğunu belirtmiş,bunu hayata geçireceklerini açıklamış.

Bu AKP’nin faşist bakanının açık-lamasıdır.

Bir de halkın açıklaması var; Ar-mutlu halkı cevaplarının direniş ola-cağını açıklıyor.

İstanbul Küçük Armutlu Mahallesi,kurulduğu zamandan günümüze, fa-şizmin saldırı hedefleri içinde ilk sı-ralarda oldu.Bunun iki temel nedeni var:

Birincisi, mahallenin Cepheliler ön-derliğinde kurulmuş, mafyanın elindenalınarak halka verilmiş bir mahalle ol-masıdır. Dolayısıyla, bu mahalleye sal-dırının bir yanı Cephe’ye saldırıdır.

İkincisi, mahallenin boğaz kena-rında bir mahalle olmasıdır. İstanbulBoğazı’nda bir mahallede asalak bur-juvaların oturması doğal görülürken,yoksul halkın oturmasını doğal gör-

müyor faşizm.İkinci boğaz köprüsünün Avrupa

yakası ayağının hemen yanındakimahallenin yoksul halkın elindenalınarak, asalak burjuva azınlığa

peşkeş çekilmesi, mafyanın rant yerihaline getirilmesi de devletin önceliklihedeflerinden biri olmuştur.

Bu nedenlerle Küçükarmutlu Ma-hallesi’ne çok sayıda saldırı gerçek-leştirildi, ama bu saldırıların hiçbiribaşarıya ulaşamadı.

Küçükarmutlu Mahallesi’ni çoksayıda yıkım girişimi, çok sayıda di-reniş ve çatışma yarattı, ama tüm budireniş ve çatışmalarda kazanan Ar-mutlu halkı oldu.

Nasıl Kazandık?Armutlu halkı olarak faşizmin yıkım

saldırılarına çok örgütlü direnişlerlekarşılık verdik. Direniş süreçlerini ken-diliğindenciliğe bırakmadık, adım adımörgütledik, yıkımlar gündeme gelir gel-mez, direnişlerin hazırlığına başladık.

Direnirken Cephe’nin önderliğindehareket ettik. Cephe’nin direniş çiz-gisiyle hareket ettik. Cephe’nin zaferikazanacağı inancıyla hareket ettik.Kendimize başka bir alternatif tanı-

madık, mutlaka kazanacağız dedik,bedeli ne olursa olsun ödemeye hazırolarak girdik çatışmaya ve kazandık.

Tüm Armutlu halkı olarak birliktehareket ettik.

Mahalle halkı olarak yıkımlar gün-deme geldiğinde, oligarşiye karşı bir-leşmeyi başardık, Cephe’nin halkı bir-leştiren politikaları ile hareket ettik,aramızdaki çelişkileri, oligarşi ile ça-tışmamızın önüne geçirmedik. Maraşlısı,Tokatlısı faşizme karşı birleştik vebirlikte direndik, çatıştık. Kazandık.

Yine Kazanacağız!Küçükarmutlu halkı, mahallenin

duvar gazetesinden bakanın saldırıaçıklamalarına cevaplarını açıkladı:

“BAKAN ÖZHASEKİ’YE SESLENİYORUZDeprem kisvesi altında depreme

karşı sapa sağlam mahallemizi yık-manıza izin vermeyeceğiz. Herkeseev vereceğiz yalanlarınıza inanmı-yoruz, ev verseniz bile biz sizin vere-ceğiniz ruhsuz evlerde oturmak iste-miyoruz. Biz mahallemizde mutlu-yuz.Ve bizim zaten bir evimiz var.

Mahallemizin çirkin olduğu ya-lanına inanmıyoruz. İstanbul’da bu

çözüm İşkenceye tavır almalıyız, işkencecilerkarşısında dik durmalıyız, gözaltı ve işkence

politikasını teşhir edip, üzerine gitmeliyizFaşizm, kendi göstermelik yasalarını da çiğneyerek, her türlü

yasadışılık, kuraldışılığı da uygulayarak, mahallelerimizde gençlerimizikaçırıp, işkence yapıyor, gözlerini korkutmaya, daha genç yaşlarda sindirerek,

mücadeleden uzaklaştırmaya çalışıyor. Bu politikanın sonuç almaması için, politikageliştirmeliyiz. İşkencecileri teşhir etmeliyiz. Mahallemize girdiklerinde tavır almalı,

mahallemize girdiklerine pişman etmeliyiz. İşkenceci katiller sürüsüne, tüm halkımızın tavıralmasını sağlamalıyız. İşkencecilerin mahallemizde elini kolunu sallayarak gelip gençlerimizi alıp

işkenceye götürmesine izin vermemeliyiz. İşkenceye götürüldüğümüzde baştan sona net tavıralmalı. İşkencecilerin bu politikasından sonuç almasına izin vermemeliyiz. Direnmek,

işkencecileri yaptıklarına pişman etmek, geri adım attırmayı da sağlayacaktır.İşkence sonrası hemen işkencecileri teşhir etmeliyiz. Faşizm gayrı

meşrudur. Meşru olan biziz, halktır. Bu bilinçle hareketetmeliyiz.

sorun

faşizmin gözaltı,

işken

ce ile

yıldırm

a politikası

Bu Topraklar BizimMahallelerimizi,

Patronlara Yedirmeyeceğiz!

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,28

Page 29: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

mahalleden daha güzel bir mahalleyok. Sonuna kadar direneceğiz. Di-renmek zorundayız. Çünkü biz businsice yalanlara kanacak ve yur-dumuzu, kurulu düzenimizi bozacakkadar aptal değiliz. Yutmadık Özha-seki, yutmayacağız...”

Küçükarmutlu Mahallesi halkı so-kak sokak örgütlenmesiyle, yaptığıtoplantılarla, aldığı kararlarla direnişhazırlığını sürdürüyor.

Bir kez daha faşizme Küçükar-mutlu Mahallesi’nin yıkılamayacağınıgöstereceğiz.

Kavga Sınıf KavgasıdırAnadolu Toprakları BirAvuç Asalağın mı Olacak,Halkın mı Olacak?

Asalak oligarşi, sömürüye ranta doy-muyor. Tüm Anadolu topraklarını yemekistiyor. Doymuyorlar, gözlerini karatoprak doyurana kadar doymayacak-lar.

Vatan topraklarının bir avuç asa-lağın rant kapısı olmasına izin ver-meyeceğiz.

Armutlu Mahallemizi savunacağız.Bileceğiz ki, ancak Armutlu Mahallesi’nisavunarak evlerimizi de ailemizi dekoruyabiliriz. Sokak-

larda aç ve açıkta ölüme terkedilmele-rinin önüne ancak böyle geçebiliriz.

Küçükarmutlu halkı soruyor;“Yoksulluğumuzla da olsa mutluolduğumuz topraklarımızdan nereyegideriz?”

Bir yere gidemezler. Küçükarmutluhalkının gidebileceği başka evleriyok, Küçükarmutlu halkı saraylardayaşamıyor, ikinci üçüncü sarayları sı-rada beklemiyor, gidebileceği ikincibir yeri yoktur. Bu nedenle de kaza-nacağız. Çünkü kazanmaktan başkayolumuz da yoktur.

Mahallemizi savunacağız. Biliyo-ruz ki, mahallemizi savunmak vatanısavunmaktır. Kavga vatanımızın ge-leceği için yürütülen bir kavgadır.Anadolu topraklarını karış karış te-kellere peşkeş çeken halk ve vatandüşmanlarına, emperyalizmin uşak-larına bırakmayacağız.Sonuç olarak; İstanbul’un Küçü-karmutlu Mahallesi’nde faşizmebir kez daha göstereceğiz, "Barınmahakkımızı gaspettirmeyeceğiz" “Evlerimize Saldıranın Saraylarını Yıkarız”,"Evlerimizi Haramilere SarayYaptırmayacağız"

Eğitim:Ayaklarımızı kendi topraklarımıza basmadandevrimci bir eğitim yapamayız. Kendi köklerini öğret-meyen, kendi geleneklerini, değerlerini, kültürünü,ahlak anlayışını öğretmeyen bir eğitim başarılı olamaz.Devrimci eğitimin temel amaçlarından biri, kişiyi burjuvaideolojisi karşısında güçlendirmek, emperyalizmin ideo-lojik bombardumanı karşısında güçlü, sağlam ve sar-sılmaz, halkını ve vatanını seven devrimciler yetiştir-mektir.Emperyalizmin ideolojik bombardımanı karşısında güçlüdurmak için, kendi köklerimizi bilmeliyiz, devrimci dü-şüncelerimizi, Marksist-Leninist ideolojiyi kendi top-raklarımız, geleneklerimiz, değerlerimizle bütünleştir-meliyiz. Emperyalizmi yenebilecek güçte bir ideolojiyiancak böyle oluşturabiliriz.Sonuç olarak, eğitimimiz, Marksist-Leninist ideoloji ilekendi tarihimizle, topraklarımızla bütünleştirerek öğ-retmelidir.

Ajitasyon Propaganda: İşsizlik rakamlarıyüzde 10’un üzerinde çıktı. Bu resmi işsizlik rakamı,ülkemizdeki işsizlerin gerçek sayısını ifade etmiyor. Açlık, yoksulluk her geçen gün artıyor. Faşizm bizediyor ki, referandum sandıklarında çözüm arayın. Neyioylayacağız referandum sandıklarında? Açlık, yoksulluk,işsizlik sorununa nasıl çözüm üreteceğiz referandumsandıklarında?Referandum sandıklarının halkın sorunlarıyla ilgisiyoktur. Referandum sandıkları sorunlarımıza çözümaramak yerine faşizmden beklentimizi sürdürelim diye-dir.İşsizlik, açlık, yoksulluk emperyalizmle yeni sömürgecilikilişkilerinin sonucudur. Faşist AKP iktidarının emper-yalizmin işbirlikçisi, tekellerin çıkarlarına hizmet edenpolitikalarının sonucudur.Sorunlarımızın çözümü için AKP iktidarına karşı, oli-garşik düzene karşı savaşmalıyız.

Devrimci Kişilik:Anadolu halklarının yaşadığı ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal sorun-

lara çözüm üreten; çözümü hayatın içinde halkla birlikte örgütleyen, çaresizliğimahkum eden, koşullara teslim olmayan yaratıcı, çalışkan, üretken

kişiliktir.

KKızılırmakAy doğar bedir bedir

yel eser ılgıt ılgıt sırıtır sıram sıram elkapıları

elkapıları da kölelik kapıları kulolur yiğit

ay doğar hilâl hilâl gün doğar devrim devrim

sırıtır sıram sıram elkapıları elkapıları da kölelik kapıları

kurtulur yiğit yeşili Çin'den gelir bu kahkahanın

kırmızısı Afrika'lardan ve dünya dünya olur diyorum hey

bekleroğlu yaşamak yaşamak

gün gelir biz de görürüz yedirengini deryaların

gün gelir biz de ölürüz heybekleroğlu

yaşamak gibi güzel süzüp süzüp güneşi bereketlerden

Çin'den Hindistan'danAmerika'dan

taze bir kan gibi dolaşırız biz debu yeryüzünü vatan topraksa eğer ormansa nehirse madense vatan işçiyse köylüyse aydınsa vatan yani yapıp yaratmaksa herşeyi

yenibaştan sevmeyi yenibaştan alkışı yenibaştan

bir hesabı vardır bunun sorulur bir hesabı soracaklar bulunur Akgün karagünden öcünü alır

birgünHasan Hüseyin Korkmazgil

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

29O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 30: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Lise, ortaokul çağlarındaki çocuk-larımız, sokak ortasında uyuşturucuyüzünden kıvranıyor, acı çekiyor.

Sokak ortasında bedeni uyuşmuş,hareket edemeyen, çevresindeki herşeyden ürken çocuklarımız.

Sayıları bir avuç uyuşturucu maf-yasının kasalarına doldurulan dolarlar,çocuklarımızın gencecik ömürleridir.

Peki ne yapacağız?Acılar içinde kıvranan çocukları-

mızı izlemekle mi yetineceğiz?Bu acıların bizim evimize de uğ-

rayacağı korkusuyla yaşayıp, bizimevimize uğramaması için dua ederekmi önlem alacağız?

Bunun önlem olmadığını hepimizbiliyoruz. Peki devletten mi bekle-yeceğiz çözümü?

Devlet, uyuşturucuya karşı mü-cadele etmez, devletin uyuşturucumafyasının koruyucusu olduğunu dahepimiz biliyoruz. Uyuşturucuylagençlerimizi uyuşturmak, faşizminyönetme yöntemlerinden birisidir. İş-sizlikten, düzenin baskısından, açlık-tan, yoksulluktan bunalmış gençleri-mizin düzene, faşizmle savaşa yö-nelmesi gereken enerjilerini uyuştu-rucu bataklığında tüketmek faşizminbilinçli tercihidir. Faşizm, uyuşturu-cuya hem halkın devrimci dinamik-lerini öldüren bir araç, hem de rantolarak bakar.

Biz halkız, çaresiz, çözümsüz ola-mayız. Çocuklarımızın yaşamlarınıgözlerimizin önünde yok etmelerinisöyleyemeyiz. Çözüm üretmek du-rumundayız.

Eğer artık gözlerimizin önündeçocuklarımızı elimizden alıp, uyuş-turucu batağında öldürüyorlarsa, dahafazla kaybedecek bir şeyimiz kalma-mış demektir.

Kaygılarımız, kendimizi geri çek-memiz çocuklarımızı korumaya hiz-met etmiyorsa, hiçbir işe yaramıyor

demektir. O halde, faşizmekarşı örgütlenmekten ve sa-vaşmaktan başka bir yolumuzyok demektir.

Mahallelerimizin Şahanları, fa-şizme karşı örgütlenmek ve savaşmakiçin oluşturulmuş, halk savunmagüçleridir. Yani, mahallelerimizinşahanları kendi silahlı gücümüzdür.Bu gücümüz ne kadar büyük olursa,faşizme karşı o kadar etkili bir savaşyürütebilir, mafya çetelerini mahal-lelerimizden söküp atabiliriz.

Fakat bunu başarabilmek için ma-halle halkı olarak hepimiz öne çık-malıyız. Başkalarının savaşımızın yü-künü taşımasını beklemek, bedelleribaşkasının ödemesini beklemek, fa-şizm karşısında kendimizi örgütsüzbırakmak demektir.

Bireysel kurtuluş yokturYa Hep Baraber Ya Hiç Birimiz

Bencilliğin, bireyciliğin halk kül-türünde yeri yoktur. Halk, fedakarlıktaöne çıkarak, dayanışmada, paylaşımdaöne çıkarak birlikteliğini koruyabilir.O halde, kendini bireysel olarak ko-ruma düşüncesiyle hareket etmeme-liyiz. Ki, halkın kendini bireyselolarak faşizmin karşısında savuna-bilmesi, koruyabilmesi mümkün dedeğildir. Halk ancak, örgütlü ve birlikolduğu zaman faşizmin karşısında birgüç olabilir, kendini ve yakınlarınıkoruyabilir.

Gücümüz mü zayıf? Örgütlendi-ğimizde güç olabiliriz.

Korkularımız mı engel? Cüretimizmi yetersiz?

Örgütlendiğimizde cüretimizi debüyütebiliriz, korkularımızı da yene-biliriz.

Halk korkak değildir, halk çaresizdeğildir. Sorun bunlar değildir. Busonuçları ortaya çıkaran örgütsüzlük-tür. Örgütsüzlük sorununu aşmak isekendi elimizdedir.

Burjuvazi, burjuvazinin ahlaksızkatiller sürüsü yoksul halk çocukla-

rından daha cüretli değildir. Daha bi-linçli değildir. Sayısal olarak dahafazla değildir. Halk karşısında keli-menin tam anlamıyla bir avuçturlar.Tek avantajları örgütlü ve organizeolmuş olmalarıdır.

Bir seferberlik gibi, MahallelerimizinşŞahanları saflarında örgütlenirsek, fa-şizmin bu avantajını ortadan kaldırırız.

Bir, üç, beş ekip değil, tüm mahalleolarak milislerde örgütlenmeliyiz.

Faşizm, karşımızda silahlı ve örgütlübir güçtür. Silahlı ve örgütlü bir gücekarşı ancak silahlı ve örgütlü güçlekendimizi savunabilir, savaşabiliriz.

Faşizm, silahlı, örgütlü ve tümhalka düşman bir güçtür.

Faşizm, sana, bana, hepimize, tümhalka düşman bir güçtür. Dünyanınher yerinde, tarihin her dönemindefaşizm tüm halkı hedef almıştır. Bubizim ülkemizde de böyledir. 1978Maraş Katliamı’ndan günümüze, fa-şizmin hedefinde örgütlü, örgütsüz ay-rımı gözetmeden tüm halk olmuştur.

O halde, faşizmin kapımızı çal-masını beklememeliyiz. Faşizm, ka-pımızı çaldığında artık çok geç olur.Ya çocuklarımızı, ya evimizi, ya tümailemizi almaya gelmiştir. Buna izin-vermemek için mahallelerimizin gi-rişinde, faşizmi tüm mahalle halkıolarak silahlarımızla karşılamalıyız.Bunun için, tüm mahalle halkı olarakfaşizme karşı Mahallelerimizin Şa-hanları saflarında birleşmeliyiz.

Mahallelerin ŞahanlarıFaşizme Karşı Savunma Gücümüzdür

Katılalım, Büyütelim!MİLİSLER MAHALLENİN ŞAHANLARIDIR

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,30

Page 31: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

SORUN; PolitikasızlıkÇÖZÜM; İlke ve Kurallarla Sonuç AlmakCephe’yi oportünizmden-reformizmden ayıran belirgin

özelliklerden birisi, politika üretmektir. Cephe, tarihininhiçbir döneminde politikasız kalmamıştır.

Oportünizmin, oligarşinin saldırıları karışısnda gerileyişive teslimiyet çizgisine savrulmasının nedenleri içinde,politikasızlığı da sayılabilir. Oportünizm; faşizmindevrimci mücadeleyi ezmeye, halkı terörle sindirmeyeve teslim almaya yönelik geliştirdiği politikaları boşaçıkaracak politikalar üretip, hayata geçirememiştir.

Emperyalizm ve işbirlikçi oligarşiler, halkların silahlıkurtuluş savaşlarını tasfiye politikası geliştirdiler. Bununiçin cuntalar örgütleyip, sivil faşist hareketleri devreyesoktular. Kontrgerilla operasyonlarına, katliamlara baş-vurdular. Bunun ülkemizdeki karşılığı, ‘71 Amerikancıfaşist cuntası idi. Ülkemizdeki oportünist sol, bu saldırıkarşısında hızla silahlı mücadele çizgisini terkederek,emperyalizmin, oligarşinin saldırısına sol saflardakidestek haline geldiler.

Biz, 1971 Maltepe, 1972 Kızıldere direnişiyle silahlımücadeleyi tasfiye etme saldırılarını cevapladık, silahlımücadeleyi Kızıldere manifestosu ile milyonlara malettik. Anadolu’nun her yanında büyük bir Parti-Cephepotansiyeli ortaya çıkardık.

1980 yılında, emperyalizm yeni bir faşist cunta ile,24 Ocak kararları ile tasfiye saldırısı geliştirdi. Devrimcihareket fiziki imha, zindanlara doldurma, işkence vekatliamlarla teslim alınacak, “liberalizm” ile emperya-lizmin ideolojik etkisi altına alınacaktı.

Ülkemiz solunun bu saldırı karışısındaki tavrı mülte-cileşme ve emperyalizmin “ideolojik üstünlüğü”neinanmak oldu. Hapishanelerde de işkenceler ve teslimalma politikaları karşısında teslimiyet çizgisine savrul-du.

Bizim, bu emperyalist saldırı karşısında politikamız,“Cunta 45 milyon halkı teslim alamaz” sloganı çerçe-vesinde halkın direnişini örgütlemek ve hapishanelerdekiişkence ve teslim alma dayatmalarına sayısız direniş ve1984 Ölüm Orucu direnişi ile cevap vermek oldu.

Emperyalizm ve işbirlikçi oligarşinin saldırıları kar-şısında politika geliştirmek, saldırıları boşa çıkarıp, saf-larımızda devrim inancını ve kararlılığını büyütüyor,Marksizm-Leninizm çerçevesinde ideolojik birliği güç-lendiriyordu.

1990’lı yıllar, sosyalist ülkelerde karşı devrimler verevizyonist iktidarların yıkıldığı yıllardır. Emperyalizm,“tek kutuplu dünya”yı ilan ediyor, dünya halklarınısosyalizmin öldüğü yalanına inandırarak teslim almayaçalışıyordu. Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm ideallerinitoprağa gömmek istiyordu.

Ülkemizde Kürt milliyetçiliği hemen emperyalizminegemenliğine biat ediyor, bayrağından orak-çekici,dilinden sosyalizme ait kavramları çıkarıp atıyordu.

Biz, emperyalizmin bu saldırılarına “ATILIM”lacevap verdik. Emperyalist hedeflere çok sayıda eylemgerçekleştirdik, faşizmi beyninden vuran çok sayıdaeylem hayata geçirdik. Emperyalizmin, sosyalizme sal-dırılarına, işgal ve sömürgecilik politikalarına karşısilahlı, silahsız çok sayıda eylemle ve sosyalizm bayrağınıdaha yükseklerde dalgalandırarak cevap verdik.

Anadolu topraklarında devrimci mücadelenin ezil-mesine, teslim alınmasına izin vermedik. Bunun içinağır bedeller ödemeyi, emperyalizmin ve işbirlikçisi oli-garşinin saldırı hedeflerinin başına yerleşmeyi gözealdık. Bedel ödedik, çok şehit verdik, ama dünyahalklarının bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm umudununtoprağa gömülmesine izin vermedik.

2000’li yıllarda emperyalizm, “ya düşünce değişikliğiya ölüm” dayatması ile saldırıya geçti. Hareketimiz busaldırının sadece Anadolu’da değil, dünya genelindekitemel hedeflerinden biriydi. 7 yıl sürecek olan büyükölüm orucu direnişini başlattık. Ağır bedeller ödeyecektik,ama emperyalizm bu saldırısından sonuç alamaycaktı.Öyle de oldu.

Opürtünizm ve Kürt milliyetçiliği bu saldırı karşısındada emperyalizmin ideolojik etkisi altına giriyor, emperya-lizmin “yaşamın kutsallığı” üzerine yaptığı demagojileresarılıyor, emperyalizm cephesinden direnişe saldırıyordu.

Neden?Çünkü, oportünizmin-reformizmin özü burjuva ideo-

lojisidir, ideolojik olarak emperyalizmin karşısında güç-süzdür.

Çünkü, üzerinde sağlam durabileceği direniş geleneğiyoktur. En küçük sarsıntılarda savrulmaktadır.

Çünkü, anti-emperyalizm, anti-faşizm gibi ilkeleri-kuralları yoktur. Emperyalizmin bayrağı altına girmeklekendi kimliği, inançları arasında bir çelişki görmez.

Çünkü, halk için, vatan için, Parti-Cephe için... gibiköşe taşları yoktur. “Kimden yana?” ve “kime karşı?”sorularının cevapları oportünizm için net değildir.

Sonuç, politikasızlıktır. Politikasızlık, hareketsizliğiberaberinde getirir, hareketsizlik siyasi olarak ölümdür.Düzeniçi politikaya teslim olmaktır.

Bizim her türlü emperyalist ve işbirlikçi saldırıyakarşı devrim iddiamızı büyütmemizin temel nedenlerindenbirisi, hiçbir zaman politikasız kalmamış olmamızdır.

Sonuç olarak; tek tek bulunduğumuz alanlarda, fa-şizmin politikaları, saldırıları karşısında politikasız kal-mayacağız. Politika üretirken temel noktalarımız nelerolacak? İdeolojik çizgimize uygun olacak. Gelenek vedeğerlerimize uygun olacak ve gelenek ve değerlerimizibüyütecek. İlkelerimize ve kurallarımıza uygun olacak.Halk için, vatan için, Parti-Cephe için... diyeceğiz vepolitikamız bu çerçevede devrim saflarını güçlendirecek,düşman saflarına darbe vuracak.

SSORUNLAR / ÇÖZÜMLERSORUNLAR / ÇÖZÜMLER

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

31O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 32: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

İŞÇİ SINIFININ KURTULUŞU REFERANDUMDA HAYIRDEMEKTE DEĞİL SINIFSAL MÜCADELEDEDİR!DEVRİMCİ SENDİKACILIK DÜZENİN DEĞİRMENİNESU TAŞIYAN DEĞİL ONU İŞÇİ SINIFININÇIKARINA VURANDIR!DİSK ‘HAYIR’ DİYEREK NEYİ DEĞİŞTİRECEK?

DİSK, “Kıdem tazminatı mı başkanlık mı? Tercih senin”diyor. Ona böyle söyleten düzen içileşmesidir. Devrimcideğerlerini yitirmiş olması, ideolojik olarak sağa kayması,reformist politikalarıdır. Adında devrimci ismi taşısa dabugün geldiği nokta itibariyle devrimcilikten kopuşun sonkertesindedir. Uzun yıllardır süren düzenle uzlaşma, saldırılarkarşısında direnmeme, ülkeyi ve dünyayı ilgilendiren hiçbirkonuda meydanlara çıkıp sınıfsal bir tavır koyamama veizlenen reformist politikalar sonucudur ki bugün işçilereve halka hayır diye sesleniyor.

Peki, o halde biz de soralım sandıktan hayır çıkarsa ne de-ğişecek? Ülkemiz daha mı özgür olacak? Demokratik haklarımızıiktidar bize verecek mi? Gazetecilerin tutuklanmadığı, dev-rimcilerin katledilmediği, temel hak ve özgürlüklere saygılı,bir demokrasiye mi sahip olacağız? İşçilerin ölmediği, sakatkalmadığı, emekçilerin açlık sınırının altında bir ücretleçalışmak zorunda kalmadığı, işsizliğin son bulduğu bir ülkemi olacağız? Emperyalistlerle göbek bağının koparıldığı,komşularının içinde savaş kışkırtıcılığı yapmayan bir ülke miolacağız? NATO üsleri, İncirlik, Kürecik radar üssü kapanacakmı? Halkımız refah içerisinde mutlu mu yaşayacak?

Tüm bu soruların tek bir yanıtı var. Hayır çıksa da evetçıksa da ülkemizde faşizm devam edecek. Hal böyleyken“kıdem tazminatı mı hayır mı” diye soruyor DİSK. Çünkübiliyor ki faşizme karşı mücadele etmek zordur. Bedelister. Nuriye ve Semih gibi bedenini açlığa yatırmayı,KEC’liler gibi her gün gözaltına alınmayı, işkenceyi gözealabilecek cüret ister. Her şeyden önce umutlu ve inançlıolmayı ister. DİSK bugün geldiği nokta itibariyle tümbunların hiçbirisine sahip değildir. İnançsız, yılgın vedüzenin koltuk değneği olmuş durumdadır.

İşçiler, Halkımız;DİSK bize umut olamaz. Kendisi umudu taşımayanlar

kime ne umudu verebilirler. Her gün onlarca işçi iş kazasıadı altında ölürken, yüzbinden fazla kamu emekçisi işindenatılmışken, AKP faşizmi kıdem tazminatını kaldırmayı dü-şünürken, taşeronlaşma yasasıyla yüzbinlerce işçi patronlarınkölesi haline getirilmişken adım atacak hali ve inancıolmayan DİSK bize ancak “hayır deyin düzene bir tas cansuyu da siz katın” diyor.

Hayır demek düzeni güçlendirir. Evet demekte hayırdemekte düzenin istediği şeydir. Oysa bizim sorunlarımız

çok daha büyük boyutlu ve köklüdür. İşçiler olarak aldığımız ücretten, iş yerlerinde yaşadığımız

onlarca soruna, ülkenin içerisinde bulunduğu kaos ortamınakadar pek çok sorun ile karşı karşıyayız. Marks diyor ki;bugün ilerici sınıf işçi sınıfıdır. Halkların kaderini değiştirecekolan sınıf biziz. Çünkü burjuvazi çürümüş ve kokuşmuştur.

Çürüyen, bitmeye ve yok olmaya mahkumdur. Ancak Mao’nun dediği gibi “ağaç ne kadar çürük olursa

olsun ona son bir tekme atmadan devrilmeyecektir”Bugün çürüyen AKP iktidarına ve onun temsil ettiği

düzene son tekmeyi atacak olan bizleriz. Onların referandumları, seçimleri sadece ömürlerini bir

müddet daha uzatmak içindir. Onların ömrü uzadıkça bizimömrümüz kısalıyor.

Bu şekilde yaşamak zorunda değiliz. Onların gücü bizim yeterince örgütlü olmayışımızdandır.Düzenin bize dayattığı evet ya da hayır seçeneklerini

kabul etmek zorunda değiliz. Haklarımız için, bağımsız,demokratik bir ülke için mücadele etmeliyiz.

AKP faşizmi ile uzlaşan, ondan icazet almadan tek biradım atamayan DİSK gibi sendikalar bizim sorunlarımızıçözemez.

Kendi sorunlarımızı kendimiz çözebiliriz. Bunun içinişçi meclislerinde örgütlenmeli, var olan meclisleri büyütüpgüçlendirmeli, eğer çalıştığımız iş yerinde meclis yoksaorada bir meclis kurmalıyız. Kendi kararlarımızı kendimizalıp, sorunlarımıza sahip çıkarak ancak biz çözüm üretebiliriz.

Kazova’yı nasıl yarattıysak, nasıl ki patronsuz üretimyapıyorsak bunu her yere taşıyabiliriz.

Onlar bir avuç biz ise milyonlarız. Biz meclislerde örgütlenipmücadele edersek hakkımız olan yaşamı da kazanabiliriz.

Onlar bize ölümden, acıdan, açlıktan başka bir şey ve-remezler.

Bize ait olanı almak için meclislerimizi kuralım, meclisle-rimizde örgütlenip AKP faşizmine karşı mücadele edelim.

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,32

Page 33: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Dünyadaki bütün sermaye güçle-rinin temel korkusu, İŞÇİ SINIFI'DIR.

Devrimci İşçi Hareketi'nin hedefi,SINIFSIZ VE SÖMÜRÜSÜZ BİRTÜRKİYE VE BİR DÜNYADIR.

Ülkemizde, 1968'den, 1980 yılınakadar, işçi direnişleri, grevler veDEVRİMCİ SINIF HAREKETİ'ninhalk içinde, örgütlü bir güce sahipolduğundan, taşeronlaşma, ağırlıklıolarak özel sektörle sınırlı kaldı vebinlerle ifade edilebilecek kadar azdı.

1980, 12 Eylül faşist askeri cuntadöneminde, ekonomiden sorumluBaşbakan yardımcısı, faşist TurgutÖzal önderliğinde, işçi sınıfının örgütlügücünü dağıtmak ve hak arama mü-cadelelerini kontrol altına almak için,kamuda taşeron sistemini hayata ge-çirdiler.

Ülkemiz genelinde, 2002 yılınakadar, taşeron işçi sayısı 358 bin ci-varındaydı.

2002 yılında, iktidara gelen, Ame-rikan emperyalizminin işbirlikçisi fa-şist AKP iktidarı, SUSKUN BİRHALK yaratmak için, işçi grevleriniparçalamak ve UCUZ EMEK GÜ-CÜNÜ VE KÖLELİĞİ YAYGIN-LAŞTIRMAK İÇİN, TAŞERONLUKSİSTEMİNE DÖRT ELLE SARILDI.

2002 YILINDA 358 BİN OLANTAŞERON İŞÇİ SAYISI, 2013 YI-LINA KADAR 1 MİLYON 700 BİN'eULAŞTI.

2017 yılı olarak, iş kollarınagöre; temizlik sektöründe 471 bin,inşaat sektöründe 318 bin, güvenliksektöründe 117 bin, dağıtım sektö-ründe 35 bin taşeron işçi var.

Ülkemizde 22 iş kolu olduğundanhareketle, 2017 itibariyle ülkemizdetaşeron işçi sayısı 2 milyonun çokçok üzerindedir.

Faşist AKP neden taşeronluk sis-temine dört elle sarıldı? Çünkü TA-ŞERON, ASIL İŞVEREN değildir.

TAŞERON NEDİR?Taşeron, kendi işçilerini, bir işin

yapımına yardımcı işlerde veya işingereği uzmanlık gerektiren işlerde

çalıştıran işverene denir. Yasada ta-şeron, “alt işveren” olarak düzenlenir.Taşeron asıl işverenden işi ihale usu-lüyle alır. Asıl işverenden iş karşılı-ğında aldığı paranın, yüzde ellisini,altmışını kendi cebine, geri kalanmiktarını da, işini yürüten onlarcave yüzlerce işçiye AÇLIK VE SE-FALET ücreti olarak verir.

TAŞERONLUK KÖLELİKTİR!Taşeron, işçileri düzenli olarak değil,sadece ihtiyaç duyduğu zaman çalış-tırır.

TAŞERONLUK İŞSİZLİKTİR!Taşeron, işçileri 8 saat üzerindendeğil, 10-12 ve bazen de 14 saat ça-lıştırarak, iki işçinin yapacağı işi, birişçiye yaptırır.

TAŞERONLUK AÇLIKTIR! Ta-şeron, ağırlıklı olarak günlük olarakçalıştırır. Günlük ücretini de, asgariücretin çok altında verir. Taşeron, işyoğunluğunda, düzenli olarak bir ayçalıştırdığı işçiye de, hükümetin be-lirlediği asgari ücretin altında birücret verir.

TAŞERONLUK HİÇBİR SOS-YAL HAK VE İŞ GÜVENCESİ OL-MADAN KÖLE GİBİ ÇALIŞTIR-MAKTIR! Taşeron, kendisine fedailik,korumalık yapan kişilerin dışında iş-çilerin büyük bir bölümünü SİGOR-TASIZ VE YARINLARDA NE OLA-CAĞI MEÇHUL bir şekilde çalıştırır.

TAŞERONLUK HER AN İŞTENATILMAKTIR! Taşeron, işçileri iştenatması, her an iki dudağının arasın-dadır. İşçilerin geleceğe güvenle bak-ma hakları yoktur. Ve özellikle hakarayan, direnen, baş kaldıran işçilere,diğer işçilere göz dağı vermek için,günlük veya aylık ücretini, kıdem veihbar tazminatlarını ödemeden iştenatar.

TAŞERONLUK EN SAĞLIKSIZKOŞULLARDA EN UCUZA ENFAZLA ÇALIŞTIRILMAKTIR! Ta-şeron için, bir işçiyi 8 saatten fazlaişçi sağlığı ve iş güvenliği olmadançalıştırmak, bir hakmış gibi, ÇalışmaBakanlığı’nın "İŞ YERİ MÜFET-TİŞLERİ" taşeronların iş yerleriyleilgili, başvuru yapanları, şikayetçi

olanları dikkate aldıkları pek görül-memiştir.

TAŞERONLUK İŞÇİNİN EME-ĞİNİN AŞAĞILANMASIDIR! Ta-şeron, işçinin emeğini meta olarakkullanan ve işçiyi insan yerine koy-mayan bir sistemdir.

TAŞERONLUK İŞÇİNİN EME-ĞİYLE ONURUYLA OYNAMAK-TIR, Taşeron, işçiyi bir emir kulu vezavallı bir varlık olarak görmektedir.

TAŞERONLUK İŞ CİNAYET-LERİNDE KATLEDİLMEKTİR! Ta-şeron, işçileri, yüksek yerlerde emniyetkemerleri olmadan, yanıcı, yakıcı,parlayıcı ve zehirleyici işlerde, mas-kesiz, İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜ-VENLİĞİ OLMADAN KOBAY ola-rak çalıştırarak, iş cinayetlerine ortamhazırlar.

TAŞERONLUK ÖRGÜTLENMEHAKKININ GASP EDİLMESİDİR!Taşeronluğun kuruluş amacı örgüt-lenme hakkının yok edilmesine yö-nelik bir politikadır.

Taşeronlaşma, EMEK SÖMÜ-RÜSÜNE BAĞLI, BİR İŞÇİYİ, İŞÇİOLARAK DEĞİL, BİR KÖLE OLA-RAK GÖREN BİR PROJEDİR.

Taşeronlaşma, SINIF ÖRGÜT-LENMESİNE KARŞI HAZIRLA-NAN BİR PROJEDİR.

Taşeronlaşma, BİRLİK, DAYA-NIŞMA VE MÜCADELEYE KARŞIHAZIRLANAN BİR PROJEDİR.

İşçi, hırsızlık, yolsuzluk yapan veinsan emeğini sömüren değil, işçiEMEK GÜCÜ İLE YAŞAYANONURLU BİR İNSANDIR. İşçininemeği bir değerdir.

SONUÇ OLARAKTaşeron işçilerin haklarını alması

için önünde iki yol vardır. Birincisidüzenin yoludur. Düzen partileri ta-şeron işçileri oy deposu olarak gör-dükleri için taşeron işçilerine seçim-lerden seçime verilen sizi kadroluyapacağız sözlerine inanmak ve ka-derine razı olmak. İkinci yol ise Dev-rimci İşçi Hareketi’nin önerdiği yoldur.Taşeron işçiler olarak haklarımızı al-mak için taşeron işçi meclislerindeörgütlenelim, direnelim ve kazana-lım.

TAŞERONLUK KÖLELİKTİR!TAŞERONLUK DÜZENİNİ PARÇALAYALIM

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

33O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 34: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

TAŞERONLUK İŞSİZLİKTİR!TAŞERONLUK AÇLIKTIR!TAŞERONLUK KÖLE GİBİ ÇALIŞTIRMAKTIR!TAŞERONLUK HER AN İŞTEN ATILMAKTIR!TAŞERONLUK HER AN İŞTEN ATILMA KORKUSUYLA YA-

ŞAMAKTIR!TAŞERONLUK 14-15 SAAT EN UCUZA ÇALIŞTIRILMAK-

TIR!TAŞERONLUK İŞÇİNİN EMEĞİNİN AŞAĞILANMASIDIR!TAŞERONLUK İŞÇİNİN EMEĞİYLE ONURUYLA OYNA-

MAKTIR!TAŞERONLUK İŞ CİNAYETLERİNDE KATLEDİLMEKTİR!TAŞERONLUK ÖRGÜTLENME HAKKININ GASP EDİLME-

SİDİR!HER AN İŞSİZ KALMAMAK İÇİN AÇLIKTAN ÖLMEMEKİÇİN, SOSYAL HAKLARIMIZ VE İŞ GÜVENCEMİZ İÇİN,İŞ KAZASI DENİLEREK İŞ CİNAYETLERİNDE ÖLMEMEK

İÇİN; PATRONLARIN KÖLESİOLMAYACAĞIZ!TAŞERONLUĞA KARŞI ÖRGÜTLENELİMTAŞERONLUĞU CEHENNEME GÖMELİMKÖLE DEĞİLİZ İŞÇİYİZ!HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

ŞİİR: Açlık ordusu yürüyor yürüyor ekmeğe doymak için ete doymak için kitaba doymak için hürriyete doymak için. Yürüyor köprüler geçerek kıldan ince

kılıçtan keskin yürüyor demir kapıları yırtıp kale

duvarlarını yıkarak yürüyor ayakları kan içinde. Açlık ordusu yürüyor adımları gök gürültüsü türküleri ateşten bayrağında umut umutların umudu bayrağında. Açlık ordusu yürüyor şehirleri omuzlarında taşıyıp daracık sokakları karanlık evleriyle

şehirleri fabrika bacalarını paydostan sonralarının tükenmez yor-

gunluğunu taşıyarak. Açlık ordusu yürüyor ayı ini köyleri ardınca çekip götürüp ve topraksızlıktan ölenleri bu koskoca

toprakta. Açlık ordusu yürüyor yürüyor ekmeksizleri ekmeğe doyur-

mak için hürriyetsizleri hürriyete doyurmak

için açlık ordusu yürüyor yürüyor ayakları kan içinde. (Nâzım HİKMET)

950 Nursan işçisinin 16 aydırtek kuruşları yok.

16 ay boyunca ne işçi konfede-rasyonlarından, ne de sendikalardantek bir dayanışma görmemişler.

16 aydır aç susuz yaşayan bu iş-çilerle kimse dayanışma içinde bu-lunmamış, neyin var, birşeye ihtiyacınvarmı diye soran olmamış.

Kimse ne yersin ne içersin, çolukçocuk ne yapar dememiş.

Yani işten "ücretsiz izne" ayrıl-dıktan sonra kimse onları ne görmüşne sormuş ne de sahiplenmiş.

Bu durum işçi konfederasyonla-rının, sendikalarının birlik, dayanışma

ve mücadele ruhunun ne kadar ge-rilediğini göstermesi açısından çarpıcıbir örnek.

Bu vurdumduymazlığın patronsendikaları açısından bir açıklamasıvar. Onlar için işçilerin işsiz kalması,çoluk çocukların ortada kalmasıönemli değildir.

İdeolojik olarak tercihlerini pat-ronlardan onların çıkarlarından yanayaptıkları için ağızlarını açıp işçilerinyararına tek bir cümle kuramazlar.İşçilerin hakkını savunamazlar.

Devrimci işçiler açısından isevar olan durum ders çıkartılması ge-reken bir çarpıcılıktadır.

Çünkü; devrimci işçiler hiç birdirenişi, hiç bir işten atılmayı sahipsizbırakamazlar.

Çünkü; devrimcilerin tarihi da-yanışma örnekleri ile doludur.

Hiç bir direnişi yalnız bırakma-malıyız.

16 aydır "ücretsiz izne" ayrılanbir nevi işten atılan Nursan işçilerinisahiplenmek için onlarla bir arayagelmeliyiz.

Kendimizi tanıtmalıyız, kim ol-duğumuzu anlatmalıyız. Sonra hepbirlikte ne yaparız diye konuşmayabaşlamalıyız, düşünmeliyiz.

Sorunlarına ortak olmalıyız. Çö-zümlerini birlikte bulmalıyız.

NURSAN İŞÇİLERİ, 16 AYDIR "ÜCRETSİZ İZİNLİ"

YANİ İŞTEN ATILMIŞLAR

KISSADAN HİSSE:“Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur, onu seyre-

derim.” (Einstein)

***Adam belki yüz kere vurur taşa; ama değil kırmak, küçücük bir

çatlak bile oluşturamaz onda. Sonra birden, yüz birinci vuruşta taşikiye ayrılıverir.

İşte o zaman anlarım ki taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan ön-cekilerdir… (Jacob Riis)

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,34

Page 35: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

OHAL'den buyana işten atılan kamu emekçileriiçin doğru düzgün hiçbir şey yapma-yan KESK’in 2-3 Nisan günleri An-kara’da gerçekleştirdikleri kurultaydayerli, yabancı konuklar vardı.

Ama direnen kamu emekçileriyoktu.

Ankara Yüksel Caddesi’nde, İs-tanbul Cevahir AVM önünde, Malat-ya'da, Düzce'de, Bodrum'da işten atıl-dıkları için direnen, işlerine geri dön-mek isteyen kamu emekçilerinin sesi,soluğu, sloganları kurultayda duyul-madı.

Oysa KESK Başkanı Lami Özgenkurultaydaki konuşmasında "İhraçedilen, açığa alınan arkadaşlarımız,iş güvencesine sahip çıktıkları, sen-dikal haklarını kullandıkları, örgüt-lenme özgürlüklerini hayata geçirmekistedikleri, Kürt sorununun demokratikbarışçıl yollardan çözümünü savun-dukları için hedef haline getirildiler.

Bilinmelidir ki, ihraç edilen arkadaş-larımız tekrar görevlerine dönünceye,OHAL kaldırılıncaya kadar, KHK’lerve iş güvencesini ortadan kaldırmayıhedefleyen düzenlemeler geri çeki-linceye kadar kesintisiz bir mücadeleyürüteceğiz. Kurultayın Hayır’a güçkatacağına olan inancımızı belirtmekistiyorum”

Bu açıklamanın neresinden tut-maya kalkarsanız kalkın elinizde kalır.Bir kere KESK olarak işten atılanhiçbir üyenizle ilgilenmediniz. Birkez olsun direnenleri ziyaret etmedi-niz. 150’li günlere gelen Ankara Yük-sel'deki direnişi halk sahiplenirkensiz görmezden geldiniz ve hala dagörmezden geliyorsunuz.

“OHAL kaldırılıncaya kadar KHK'lar geri çekilinceye kadar kesintisizbir mücadele yürüteceğiz” diyorsunuz.Duy da inanma türünden bir açıklama.İnsan bu cümleyi kurarken utanır.Dönüp önüne arkasına, sağına soluna

bir bakar ve şu soruyu sorar“KESK olarak OHAL' in ilanındanbu yana ne yaptık?” 3 milyonkamu emekçisi, KESK’in 200 binüyesi, işten atılan 103 bin kamuemekçisi, KESK'li olarak iştenatılan 3131 KESK üyesi (bunlar-

dan 330 kişi KESK’ de yönetici) bilirki KESK OHAL' in ilanından buyana zevahiri kurtarmak için yaptığıbirkaç eylem dışında bir şey yapma-mıştır.

Devrimci kamu emekçilerinin boy-nunun borcudur. OHAL' den bu yanayan gelip yatan KESK'in tavrını heryerde teşhir etmeliyiz. Bu borç direnenkamu emekçileri içindir, hala çalışanama yarın çalışıp çalışmayacağı belliolmayan KESK üyeleri içindir. Hergün disiplin soruşturması geçiren bin-lerce emekçi için KESK’in reformistuzlaşmacı yöneticilerini teşhir edelim.

Kamu emekçilerinin mücadelesininönünde engel olan tavırlarına sonvermesi için, devrimci kamu emek-çilerinin mücadelesine karşı düşmancatavrını yıkıp geçmek için bu KESK'leideolojik mücadele sürdürmeye ara-lıksız devam etmeliyiz.

Bu borcu ödemeliyiz.Türkiye halklarına borçlu kalma-

malıyız.Hem direnmeli, hem de ideolojik

mücadelemizi sürdürmeliyiz.DİRENEN KAMU EMEKÇİLERİ KAZANACAK!

"İşimize Geleceğimize Sahip ÇıkıyoruzOHAL-KHK Rejimi ve İhraç Kurultayı" Kesk Ankara'da Kurultayda Toplandı

KURULTAYDA YERLİ YABANCI HERKES VARDI AMAKURULTAYIN GERÇEK SAHİPLERİ

DİRENEN KAMU EMEKÇİLERİ YOKTU!

KHK'larla İşinden Atılan KEC'lilerin Direnişi YayılıyorNazife Öğretmen, Halkın Desteğiyle Direnişini SürdürüyorNazife Onay; AKP'nin çıkardığı kanun hükmünde

kararnameyle işinden atılan binlerce kişiden biri. Onufarklı kılan, direnmeden hiçbir hak elde edilemeyeceğinibilmesi...

Bu nedenle İstanbul'da direnişe başladı. İlk gündenitibaren polis baskısı da halkın desteğiyle büyüyor.

Nazife öğretmenin anlatımlarından:“Polis ilk gün gelip foto çekip, ‘ne yapıyorsun’ diye

taciz etmeye çalıştı. İkinci gün gelmedi. Üçüncü günbaşka bir ekip vardı. Telefonla savcıyı ararken ayağıylada ozalitimizi toplamaya başladı.

'Evet' çalışmasının yapıldığı tarafta değil de 'hayır' ça-lışmasının yapıldığı tarafta oturma eylemi yapmamı istedi.

Bunun hiçbir mantığının olmadığını, bunların bahaneolduğunu kendisine söyledikten sonra halka polisin key-filiğini teşhir ettim.

Diğer gün uzaktan zafer işareti yaparak destek verenbir gençle bir kadın biraz sonra geri dönüp geldi. Eği-tim-Sen'liymiş. Direnişimi duymuş ve çok hoşuna gitmiş.Hava soğuktu buna rağmen bir saat boyunca destekamaçlı kaldı. Ardından ben kapanışı yaparken yanımdadurdu ve alkışlarla iki kişi olarak kapanış yaptık."

AKP, ne yaparsa yapsın yönetememe krizini çözemiyor.Hak arama mücadelesini ve halkın sahiplenmesini biti-remiyor. Biz halka güveniyoruz, halk da devrimcilere...Dalga dalga yayılan direnişler halkı saflaştırıyor, poli-tikleştiriyor. Direniş kendini ve çevresini örgütlemeyedevam ediyor...

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

335O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Özdeyiş: "Çok zeki olduğumdan değil,

sorunlarla uğraşmaktan vaz-geçmediğimden başarıyorum."

(Albert Einstein)

Page 36: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Nazife Onay’ın Günlüğü’nden:Direnişimiz bu hafta bir kez saldırıya uğradı.'Evet' çadırından yönlendirildiklerini tahmin ettiğim

iki faşist açıktan meydan okuyarak ozalitimizin ortasınadikildi. İlk düşündüğüm şey karnına güçlü bir yumruk in-dirmek oldu. Fakat saniyelere sığmayacak kadar büyükbir hızla olayın politik yanını düşünüp sakinleştim. Yaptığıdavranışın nedenini sordum önce. Tabii amaç provokatörlükolunca ne diyecek, boş kelam. Cevabı şu:

-Yere sermişsin ben de basıyorum.-Basılmaması gerektiğini biliyorsunuz ama değil mi?-Burdan geçiyorum, yolumun üstü.-10 santim öteden geçemiyor musunuz?-İstediğim yerden geçerim, sana mı soracağım deyip

ayak uçları üzerine yükseldi. Ben de adamın niyetini anla-dığım için var gücümle bağırarak bu provokasyon girişiminihalka anlatmaya başladım: 'Halkımız AKP adamlarını üze-rime göndererek eylemimi provoke etmek istiyor. Benişim elimden alındığı için direnen bir öğretmenim. AKPbizlere meydanları yasaklamak istiyor. Tüm halkımızı di-renenlere sahip çıkmaya davet ediyorum' dedim.

Bir yandan tartışırken diğer yandan dönüp arkamda oturangenç arkadaşa olayı kameraya çekmesi için uyarıyorum.

Çevrede bulunan hemen herkes olayı anlamaya çalıştıfakat durumu anlayıp bulaşmak istemeyenler de vardı. Birdakikaya sığmayacak kadar kısa bir süreydi.

O arada sivil polisler adamı jet hızıyla alıp meydanınortasına götürdüler. Bir kaç dakika konuştular. Saldırganı sa-kinleştirmeye çalışıyor görünüyorlardı.

Önümden çekip almaya çalıştıklarında adam pis küfürleretti.

Çekim yapmasını istediğim arkadaş çekim yapamadı,şaşkındı biraz. Bu nedenle bir kez daha bir medyanın ol-mamasına hayıflandım.

Sonrasında Celal geldi iş çıkışı. Tam ona olanları anlatı-yordum ki yine sivil polisler geldi. 'Ne oldu burda, adamgelip sana ne dedi?' gibi sorular sorarak oyalamaya çalıştılar.O an düşman değil de sanki işini yapmak isteyen memurlarmışgibi davrandılar. Ben de kısaca anlattım.

'O zaman gel de savcıya anlat, savcı ikinizin de ifadesiniistiyor' deyince gözaltı yapmak istediklerini anladım.

'Eylemim bitince ben kendim giderim, siz saldırganıgötürün' dedim. Bir de baktık ki arabayı meydanın ortasınasürüyorlar bizi gözaltına almak için.

Tekrar ajitasyon ve slogana başladım ama çok kısa oldu.Celal sadece o dakikada yanıma gelmiş ve beni gözaltına

almalarına itiraz ettiği için gözaltına alındı. Kafasını betonzemin üzerinde yumrukladılar. Ardından karakolda devameden işkence ve ertesi sabah hastahaneden rapor aldıktansonra Şişli İlçe Emniyeti'ne götürdüklerinde devam etti.

Her gözaltına alınmamda parmak izimi almak istiyorlar.Bir de demir kelepçelerle merdivenlerden sürükledikleriiçin işkence içinde işkence uygulamış oluyorlar. Onlar ka-nunlarla işkenceyi meşrulaştırmaya çalışırlar ama kanunlarıinsanlık onuruna çarpınca tuzla buz oluyor.

Şişli Emniyet Müdürlüğü'ne her götürüldüğümde 'Bukarakolda işkence var, bu duvarların arkasında hakkınıarayanlara işkence yapılıyor, ben öğretmenim, işimi geriistediğim için her defasında burada işkenceye maruz kalı-yorum 'diye teşhir ediyorum. Onlar beni arabadan indiripmerdivenlerden sürükleyinceye kadar etrafta bulunan halkaanlatmak istediğimi anlatmış oluyorum. Sonra sadeceslogan sesleri "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek, işkenceyapmak şerefsizliktir". Binada görevli olan polisler yuvalarınasu dökülmüş karıncalar gibi çıkıyor koridorlara.

Daha önce adliyede bana ters kelepçe yapmaya çalışanpolislerle avukatım arasında yaşanan tartışma ve polislerhakkında yaptığım suç duyurusunun şöyle bir kazanımıoldu, güvenlik şube beni karakola teslim ettikten sonra ge-risine karışmıyordu. Dolayısıyla tüm 'kahrımızı' onlar çe-kiyordu. Son gözaltımızda bizi karakoldan çıkartıp adliyeyegötürme işini karakol polisi yapmadı, bizi gözaltına alanlargelip adliyeye götürdüler.

Kendi aralarında tartışma nedenleri oluyordu bizimgözaltılarımız.

İki saatte onlarca hayat tanıyorum, onlarca hikaye...Ortak payda adalet isteği ve yoksulluğa bağlı sorunlar.

KISSADAN HISSE: YANKIBir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlar. Birden

oğlan takılıp düşüyor ve canı yanıp “ahh!” diye bağırıyor.İleride bir dağın tepesinden “ahh!” diye bir ses duyuyorve şaşırıyor. Merak ediyor ve “Sen kimsin?” diye bağırıyor.Aldığı cevap ise “Sen kimsin?” oluyor.

Cevaba kızıp “Sen korkaksın!” diye tekrar bağırıyor.Dağdan gelen ses ise “Sen korkaksın!” oluyor.

Çocuk babasına dönüp: “Ne oluyor böyle?” diye soruyor.“Oğlum, dinle ve öğren” diyor adam. Dağa dönüp “Sanahayranım!” diye bağırıyor. Gelen cevap “ Sana hayranım!”oluyor. Adam, “Sen muhteşemsin!” diye bağırıyor. Dağın

tepesinden “Sen muhteşemsin!” diye bir ses geliyor. Oğlançok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor.

Babası açıklamasını yapıyor: “Oğlum insanlar bunayankı derler, ama aslında bu yaşamdır. Yaşam daima sanasenin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığınız davranışlarınaynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev.Daha fazla şefkat istediğinde, daha şefkatli ol. Saygı isti-yorsan insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı ol-masını istiyorsan sen daha sabırlı olmayı öğren. Bu kuralyaşamımızın bir parçasıdır ve her kesiti için geçerlidir.Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansıma-sıdır.”

NAZİFE DEVRİMCİ BİR KAMU EMEKÇİSİİŞTEN ATILAN TÜM KAMU EMEKÇİLERİ İÇİN DİRENİYOR; İŞİNİ, EKMEĞİNİ GERİ İSTİYOR

HER GÖZALTINA ALINDIĞINDA “İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK” DİYEREK İŞKENCELERİ YENİP DİRENİŞ YERİNE GERİ DÖNÜYOR

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,336

Page 37: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

FAŞİZM HALK AVCISIDIR

“Burjuvazi, katletti içimizden ikimizibu iki ölü ölmeyen iki ölümüzdür!Burjuvazi,kavgaya davet etti bizidavetleri kabulümüzdür!Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini,biliriz öylece yaşamasını ölmesinihepimiz -birimiz için,birimiz -hepimiz için!”

Nazım Hikmet

FAŞİZM KATLİAMDIR!

16 YAŞINDAKİ ÖMER BARIŞ TOPKARA, 16 ŞUBAT2017 GÜNÜ İSTANBUL ESENYURT’TA, POLİS

TARAFINDAN BAŞINDAN VURULARAK KATLEDİLDİ.

“...Faşizmin kitleleri et-kilediği kaynak nedir?

Faşizm kitleleri çekebilir,çünkü demagoji yoluyla on-ların en acil ihtiyaçlarına veisteklerine seslenir. Faşizm,kitlelerin özünde kökleşmişön yargıları alevlendirmeklekalmaz, onların duygularına,adalet anlaşıylarına ve hattabazen de devrimci gelenek-lerine el atar.

Faşizm, büyük emperya-listlerin çıkarlarına hizmetetmekle birlikte, kitlelere,kendisini aldatılmış bir ulu-sun kahramanı biçiminde ta-nıtır.

Faşizm, kitleleri en sı-nırsız biçimde sömürür. An-cak bunlara, en ustaca anti -kapitalist demagojilerle yak-laşır. Bunu başarmak için deemekçi halkın vahşi burju-vaziye, bankalara, tröstlere,sermaye patronlarına karşı beslediği kinden yararlanır

ve ortaya atıldığı zaman, si-yasal olgunluğa erişmemişkitleleri kandıran sloganlaryayar.

Faşizm insanları en yoz-laşmış ve en sömürücü un-surların merhametine terket-mekle birlikte; onların kar-şısına " dürüst ve yozlaşma-mış bir hükümet " isteğiyleçıkar.

Faşizm, burjuva hükü-metlerine yönelttiği hücum-ların şiddeti ve eski burjuvapartilerine karşı takındığı uz-laşmaz tutum sayesinde kit-leleri etkiler.

Hayasızlığı ve iki yüz-lülüğü ile bütün öteki burjuvagerici hareketlerini geridebırakan faşizm, demagojisiniher ülkenin özelliklerine uy-durmaya çalışır: hatta aynıülkedeki değişik toplumsaltabakaların özelliklerinebile.” (Dimitrov, Faşizme

Karşı Birleşik Cephe, sayfa 137 - 138)

“(...) Bu tarihte gerçek biziz,alternatif biziz. Bu 30 yıllık

tarih, büyük kahramanlıkların,büyük direnişlerin tarihidir.Bütün dünya değişse, bütündünya hainlerle dolsa, bizim

değişmediğimiz, halklara ihanetetmediğimiz, Marksizm-

Leninizm’in bilimsel bir gerçekolduğunu bilmek, emperyalizm ve

faşizme karşı çıkmamanınMarksizm-Leninizm’den de öte

bir ahlak sorunu olduğunubilmek inancı, (...) bizleri ayakta

tutmuştur.”(Sevgi Erdoğan)

FAŞİZM, ZALİMİN ZULMÜDÜR...

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

37O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 38: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Ülkemizde Gençlik

GGençlik Federasyonu’ndan

Dev-Genç; devrimi isteyen, sosyalizm için mücadeleeden gençliğin örgütlenmesidir. Dev-Genç, 1969'danitibaren her dönem gençliğin sesi, soluğu olmuştur.Dev-Genç’liler hiçbir zaman kendilerini yalnız gençliğinsorunları ve mücadelesiyle sınırlamadı, devrim müca-delesinin her alanında yerini aldı.

Dev-Genç; anti emperyalist mücadele içinde Dol-mabahçe'de 6. Filoyu kovup askerlerini denize dökeneylemleriyle, ABD Başkanı Commer’in arabasını yakma,ABD’lilerin caddelerde yolunu kesme vb. eylemlerleBağımsız Türkiye şiarını yükseltmiştir. Vatanı sevmeninustası olan Dev-Genç’liler, ilk şehitlerini de anti-em-peryalist mücadelede vermiştir.

1960'lardan bugüne emperyalizmin dünya ve ülkemizhalklarına saldırılarını hiç yanıtsız bırakmadık. Köylülerintoprak işgallerinden, tütün çay fındık mitinglerine, ge-cekondu direnişlerinden 15-16 Haziran işçi direnişlerine,hapishanelerden üniversite amfilerine her alanda müca-deleyle büyüdük, mücadeleyi büyüttük.

2000'lerden bu yana 'Ya düşünce değişikliği ya ölüm'dayatmasını, Büyük Direniş'te yerimizi alarak, feda ey-lemleriyle karşıladık. Biliyorduk ki direnmeyen çürür,savaşmayan ölürdü. İdeolojik ve siyasi öncülüğünü em-peryalizmin yaptığı teslimiyet, tasfiye ve uzlaşma süre-cinde de, sağa sola savrulmadan M-L sandalyemizdeoturmaya devam ediyoruz.

Dev-Genç her dönem süreci omuzlayan olmuştur,bugün de öyle olmalıdır. Yönetici yetiştiren yöneticilerolmalı, ihtiyaçları karşılayan olmalıyız. Hasan Selim,Şafak, Bahtiyar Elif, Çiğdem, Berna, Bilgehan olmalıyız.

Dev-Genç’li, tarihin mirasçısıdır; tarihini öğrenir,gelenekleri büyütme hedefiyle yaşar. Bu bilinçle, tari-himizin ve şehitlerimizin gösterdiği yolda örgütlülükle-rimizi büyüteceğiz. Nasıl?

- Eğitimi süreklileştireceğiz. Kendimizi de, birlikteçalıştığımız yoldaşlarımızı da, örgütleme hedefiylehareket ettiğimiz insanları da eğiteceğiz. Eğitimleideolojik netliğimizi büyüteceğiz.

- Her konuda, 4+3'le düşünüp ana halkayı yakala-yacağız. Çelişkiyi bulup tersine çevireceğiz. Bütün in-sanlarımıza doğru düşünmeyi öğreteceğiz.

- Her genci, Dev-Genç'li yapma iddiasıyla hareketedecek, tek bir insanımızı bile düzene kaptırmamakiçin yanıp tutuşacağız.

- Sürekli plan-program yapacağız. Yatış-kalkışımızdangenel kampanyalara, özel işlerimizden tek tek kişilerekadar, her şey için elimizde programımız ve hedeflerimizolacak.

- Düzen 'babana bile güvenme' der, bizse gençlerimizegüveneceğiz. Kendimize, eğitimimize, insanlarımızagüvenecek, görev vereceğiz.

- Bir işe başlarken, aklımıza ilk gelen komite kurmakolacak. Her yerde komite, her işte komite kuracağız.

- Kollektivizmi işleteceğiz, birbirimizi denetleyecek,yapılmayan her işte önce kendimize bakacağız.

- Eleştiri-özeleştiriyle yenilenecek, hatalarımızdandersler çıkararak büyüyeceğiz.

- İçinde halk ve iktidar içermeyen her şeyi reddedecek,bize ne yararı var-ne zararı var diye düşüneceğiz.

- Bizi biz yapan anti-emperyalist anti-oligarşik da-marımıza sıkı sıkıya yapışacak, doğum yerimizinKızıldere olduğunu unutmayacağız.

- Bildiğini öğret, bilmediğini öğren ilkesiyle hareketedeceğiz. Pratikte sınanmamış bilgi, bilgi değildir. Öğ-rendiğimiz her şeyi hayata uygulayacağız.

Sonuç olarak; bu süreçte en temel görevimiz eğitimdir.Gençliği bilgiyle donatıp yeni kadrolar kazandıracak,varolan kadrolarda nitelik sıçraması yaratacağız. Çünküeğitimden vazgeçmek devrimden vazgeçmektir. Vaz-geçmeyecek, halklarımızın umudu olmayı sürdürecekAnadolu ihtilalini büyüteceğiz.

DEV-GENÇ’LİLER, DEVRİMİN GENÇLERİDİR!HER DEV-GENÇ’Lİ DEVRİMİ BÜYÜTMEK İÇİN

KADROLAŞMALI, YENİ KADROLAR YARATMALIDIR!

AKP’nin Polisi Korkak ve Hırsızdır!1 Nisan gece 2 sularında İstanbul Okmeydanı’nda

bulunan Gençlik Federasyonu binasında asılı bulunanpankartı sökmek için AKP’nin katil ve hırsız polisleri ta-rafından mahalle zırhlı araçlar ile ablukaya alındı veitfaiye yardımıyla üzerinde “Dev-Genç’i Bitiremezsiniz!”yazılı olan pankart çalındı. Bu konu ile ilgili 2 Nisan’dayazılı açıklama yayınlayan Dev-Genç kısaca şu sözlereyer verdi; “Korkuyorlar, Dev-Genç’in gücünden, cüretinden,mücadelesinden korkuyorlar! Derneğimizi yüzlerce kezbasıp talan etseler de, Dev-Genç’lileri işkenceden geçiriptutuklasalar da yaratılan Bünyaminler’den Aysunlar’dankorkuyorlar! Korkmalılar ve korkmaya devam edecekler.İstedikleri kadar basıp talan etsinler sonumuza sonuncumuzakadar derneğimizi sahiplenmeye devam edeceğiz! Yenigeleneklerin yaratıcısı Dev-Genç’lileri yaşatmaya devamedeceğiz! Tüm korkaklıkları ve acizlikleri ile pankartıçalıp yarım saat içinde gittiler. Bunu ne ilk kez yaşıyoruz,ne de son olacak. Siz çalıp gittikçe biz tekrar yazıpasacağız! Siz kendinize yakışanı yapıyorsunuz; hırsız vekatilsiniz! Biz de Dev-Genç’e yakışanı yapmaya devamedeceğiz! Her baskınınızdan sonra nasıl aynı güçleçıktıysak şimdi de öyle çıkacağız karşınıza.”

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,38

Page 39: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Dünyanın Her Yerinde Dev-Genç’lilerden Korkuyorsunuz!

28 Mart’ta Almanya Hamburg’dan,Türkiye’ye ziyaret için gelen Dev-Genç’li Anıl Güney Bolat Türkiye’yegiriş yaptığı an gözaltına alındı vehiçbir somut delil yokken, keyfi şekildesavcılık sorgusu sonrasında tutuklamatalebiyle Afşin Sulh Ceza Hakimliği’nesevk edildi. Ardından tutuklanarakMetris Cezaevi’ne gönderildi. Bu keyfiuygulamaya yönelik Dev-Genç 3 Ni-san’da yazılı açıklama yayınlayarakkısaca şu sözlere yer verdi: AnılGüney Bolat Türkiye’ye geldikten kısasüre sonra komployla tutuklandı. Kom-plo kurup devrimcileri tutuklamakAKP’nin acizliğidir. Anıl Güney Bolatserbest bırakılsın! Arkadaşımız AnılGüney Bolat’ı yalnız bırakmayalım,tecriti mektuplarımızla yenelim… AnılGüney Bolat-Metris Cezaevi Anıl Gü-ney Bolat Serbest Bırakılsın!

Berkin’e Adalet’i Gençliğimiz Getirecek

İzmir Liseli Dev-Genç 4 Nisan’daKarşıyaka’da, 6 Nisan’da görülen Ber-kin Elvan mahkemesi için ozalit ça-lışması ve mahkemeye çağrı çalışmasıyaptı. Yapılan çalışmada 15 ozalit bir-çok yere asıldı.

"Burası Anadolu; Dev-Genç'i Bitiremezsiniz!"

Dev-Genç'lilerin çalışmaları bu haf-ta da tüm baskılara, engellemelererağmen sürdü. Yapılan çalışmalarınbir kısmını yayınlıyoruz:

Sakarya:Sakarya Dev-Genç’liler, 30 Mart’ta,

Sakarya Üniversitesi Yerleşkesine veSerdivan’a “Kızıldere Son Değil SavaşSürüyor - Dev-Genç” yazılamalarıyaptı.

Sakarya Dev-Genç’liler yaptıklarıaçıklamada şunları ifade etti: “30 Martbir milattır! Kızıldere’den Çağlayan’asüren savaşımız devam ediyor. Mahir,Hüseyin, Ulaş’lardan Elif, Şafak, Bah-tiyar’lara bu destan bizimdir! Burası

Anadolu, Dev-Genç’i bitiremezsiniz!İstanbul’dan alsanız Sakarya’dan çı-karız, Dersim’den çıkarız! Halklarınbaş düşmanı ABD ile anlaşma yapıpülkemize İncirlik Üssü’nü sokanlar,vatansever devrimcilere saldırıyor!

Halkımız! Bunların gerçek yüzünühalk düşmanlığını görün! Vatanımızıemperyalist köpeklere pazarlıyorlar!Bunun için Kızıldere Bağımsız Tür-kiye’dir, NATO’nun askerlerine veonun yerli işbirlikçilerine karşı savaş-maktır!

Ve son olarak; Gençlik Federasyo-nu’ndan gözaltına alınanlar derhal ser-best bırakılsın! Başlarına gelebilecekher şeyden İstanbul Emniyet Müdür-lüğü sorumludur!

Dev-Genç’i Bitiremezsiniz! YaşasınDev-Genç, Yaşasın Dev-Genç’liler!

Kızıldere Son Değil Savaş Bilge-hanlarla, Leylalar’la Sürüyor!”

İzmir:İzmir’de Dev-Genç’liler 30 Mart

tarihinde Buca Kuruçeşme mahallesineyazılama yaptı. 30 Mart KızıldereKatliamı, kayıp DHKC gerillaları veDersim’de katledilen Bünyamin Kı-lıç’la ilgili yazılamalar yapıldı. Top-lamda 5 adet yazılama yapıldı.

Tekirdağ: Dev-Genç’liler Tekirdağ’da 27

Mart’ta 23 Yürüyüş dergisini halkaulaştırıldı. Mahalle halkıyla Grup Yo-rum Konseri hakkında konuşuldu.Konserin yapılacağı haberini alan ma-halle halkı konsere mutlaka gidecek-lerini söylediler. Dergi çalışması 2saat sürdü.

Okmeydanı: Dev-Genç’liler, Dersim dağlarında

ölümsüzlüğe uğurladığımız şahanımızBünyamin Kılıç için 2 Nisan'da Ok-meydanı Anadolu kahvesine “Bünya-min Kılıç Ölümsüzdür / Dev-Genç"yazılı pankart astı.

Özgür VatanımızınGeleceği Dev-Genç’liler

Yalnız Değildir!

Dev-Genç’lileri Bitiremezsiniz!AKP’nin katil polisleri 30 Mart’ta

saat 09.00 sıralarında İstanbul Ok-meydanı’nda bulunan Gençlik Fede-rasyonu’nun kapılarını kırarak bastı.Baskında Gençlik Federasyonu binasıtalan edildi. İşkence yapılarak; VedatDoğan, Barış Erkuş, Züleyha CerenAbay, Mehmet Alkurt, Dilan Ekin,Mazlum Arslan gözaltına alındı. Ya-pılan baskın ve gözaltılar ile ilgiliHalk Cephesi alanları yazılı açıklamalaryayınlayarak destek ve sahiplenmeçağrılarında bulundu. Yapılan açıkla-malardan derlediklerimiz şu şekilde:

TAYAD:“Bizler TAYAD’lı Aileler olarak

adaletsizliğe, baskılara karşı Dev-Genç’lileri sahiplenmeye devam ede-ceğiz. Bütün ailelerimizi Gençlik Fe-derasyonu’na giderek destek vermeyeçağırıyoruz. Dev-Genç’liler Yalnız De-ğildir!”

Devrimci İşçi Hareketi (31 Mart):“Her ay gelip Gençlik Derneği’ni

basarak ne bulacağını sanıyor. Neden?Bu kadar mı Gençlik Derneği’ndenkorkar bir iktidar? Bu topraklarda bin-lerce Mahir olmuştur, Leyla olmuştur,Bilgehan olmuştur. Katil sürülerininsöküp atamayacakları kadar çoktur butopraklarda. Gözaltılar ve tutuklamalarile devrimcileri korkutamazlar. Bu neilk olacak ne de son olacaktır. Bizyine de buradan katil sürelerini uyarı-yoruz! Gözaltı ve işkence ile devrim-cileri teslim alamazsınız. Her ay gelipyıktığınız o binanın betonları altındakalacaksınız.”

İstanbul Esenyurt Halk Cephesi: “… Aylardır AKP’nin katil polisleri

birçok kez binamızı basmış ve talanetmişlerdir. Dev Genç’imizi gözaltılarla,tutuklamalarla, işkencelerle bitiremez-siniz. Bir Dev Genç’imiz var Elifleriyaratan Bir Dev Genç’imiz var ŞafakYaylaları yaratan Dev-Genç’liler sa-hipsiz değildir.”

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

339O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Ülkemizde Gençlik

AKP’nin Gençl ikten Korkusu Dev-Genç Korkusudur!

Page 40: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Liseliyiz Biz

16 Şubat günü, İstanbul Esenyurt'ta 2 lise öğrenci, alışverişmerkezinden çıkarken alarm çalıyor. Polis GBT’lerine baktığıçocuklardan E.S.’nin hırsızlıktan kaydı olduğu gerekçesiyle,ikisini de gözaltına alıp Esenyurt DevletHastanesi'ne götürüyor.

Hürriyet'in 18 Şubat tarihli haberinegöre: "Birbirine kelepçeli halde koşmayabaşlıyor. Polislerin havaya ateş etmesi üzerineduran çocuklar gözaltına alındığı sıradapolis memuru H.D.S’nin elindeki tabancaateş aldı. Ömer Barış Topkara, polisin sila-hından çıkan kurşunla başından vuruldu.Ağır yaralanan Esenyurt Devlet Hastanesi’ndeameliyata alınan Topkara kurtarılamadı."

***YGS (Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı),

12 Mart'ta gerçekleşti. Sınavda 2 milyon266 bin aday ter döktü.

Üniversiteye girişin ilk aşaması olansınav, saat 10:00'da başlıyor. ÖSYM’ninbu yıl uygulamaya aldığı “sınavın yapılacağıbinaya girişlerin sınav başlamadan 15dakika öncesinde sonlanması” kuralındandolayı birçok öğrenci sınava giremedi. Uy-gulamadan haberi olmayan yüzlerce öğrenci,ikinci aşama olan Lisans Yerleştirme Sı-navı'na (LYS) girme hakkını kaybetti.

Biga'da sınava 1 dakika geç geldiğigerekçesiyle içeri alınmayan 18 yaşındakiBüşranur Kalaycı, 28 Mart'ta sınav sonuç-larının açıklanmasının ardından evindekendini asarak intihar etti.

***Şairin dediği gibi “ölüm hep bize dü-

şer”... Polis veya asker kurşunuyla, yok-sulluktan, soğuktan, trafikte, iş cinayetleriylekatledilir kardeşlerimiz...

Her türlü yaşamsal hakkından mahrumbırakılarak katledilen çocukların yanı sırabir de mevsimlik ölümlerimiz vardır. Kışınsoba zehirlenmesinden, selden; yazın bo-ğulur ya da süs havuzlarında elektrik çarp-masından ölürüz.

Sırf yoksul olduğumuz, ezilmişliğikader olarak kabul etmediğimiz için kat-ledilişlerimiz vardır. Enes, Mizgin, Uğur,Ceylan, Ömer Barış, Berkin olur adımız.

Bir de ailesinin yemeyip yedirdiği gözü

gibi baktığı çocuklarının, eğitim sisteminden kaynaklıkurduğu baskı vardır. Dershane parasını ödeyemez intihareder, istediği puanı tutturamaz intihar eder, sınavı kazanamazintihar eder, not-idare-öğretmen baskısı.

Peki gerçekten intihar mıdır veya önlenemez midir?Biliyoruz ki, bütün kardeşlerimizin ölümlerinden düzen so-

rumludur. Bu düzende hiçbir şey bizim yararımıza değildir,olamaz. Onlar bize ancak ölümleri reva görür, babalarımız ce-

nazelerimizi bile çuvalda sırtında taşır, evindebuzdolabında saklamak zorunda bırakılır.

Böyle gelmiş, böyle gidecek midir? Elbettehayır. Her şeyi emeğimizle var eden, üretenbizsek, payımızı almalıyız. Başta yaşamhakkımız olmak üzere eğitim, sağlık, barınma,giyinme, ısınma... bütün haklarımızı, em-peryalizmden ve işbirlikçilerinden söke sökealmak için Dev-Genç saflarında birleşelim.

Ülkemizde bağımsızlık, demokrasi, sos-yalizm hakim olduğunda, güvenli bir geleceğesahip olacak, hep birlikte ağız dolusu güle-ceğiz.

Onların Cepleri Daha Çok Dolsun Diye Yoksulluğa Mahkum Ediliyoruz

Yaşam Hakkımız İçin Faşizme Karşı Örgütlenelim!

ÇOCUKLARIMIZ İÇİNÖlüyor çocuklarımız

kuş gribinden, zatürredenVe çağın vebası

"yetersiz beslenme"denYani sözün kısası

AÇLIKTAN!Ama siz daha çocuktunuz

diyemiyorumDünyamız,hele hele ülkemiz

Yaşanılası diyemiyorumÖlüm haberlerini duydukça

inanın öfkem büyüyor daha daAcılarımı paramparça ediyorNefretim ve kinim çocuklar

Bu açlık vebasını yaşatanlaraEmperyalist efendilere

Yani sizin dilinizce"zenginlere" çocuklar

Kinim de inancım da büyüyorGül yüzünüzde güllerin açacağı

Doyduğunuz gönlünüzceO dünyayı mutlaka ama mutlaka

kuracağımıza inanın çocuklarAçlığınız kadar, açlığım kadar

doğru söylediğimO dünyayı kuracağız!

(7 Ocak 2006-Fatma Koyupınar)

Bi̇z Li̇seli̇ Dev-Genç’li̇leri̇z

� Çürümenin içindebüyümek istemiyoruz.

� Uyuşturucu bataklığın-da büyümek istemiyoruz.

� Üniversite kapılarındaadaletsizlik istemiyoruz.

� Büyüdüğümüzde işsizlikbataklığında boğulmakistemiyoruz

� Bunun için, demokratikbir lise istiyoruz.

� Demokratik bir lise için,özgür, bağımsız bir ülkeistiyoruz.

� Bunun için, bu yaşta,

BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

� Liseliyiz biz... Genciz,çok genç... Ama yürekleri-miz büyük.Erken olgunlaşıyoruz biz.Bu ülke, bu düzen erkenbüyümek zorundabırakıyor bizi.

� İşte bu yüzden,BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

Bu Kavgada Biz de Varız!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,40

Page 41: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

441O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Dersim'de yürüttüğü demokratikfaaliyetlerden ötürü tutuklanan Nes-lihan'ın tutukluluğunun devamına ka-rar verildi. İlk günden beri, sistematikişkenceye maruz kalan Neslihan, sür-gün sevklerle 7 hapishane dolaştırıldı.18 yaşından küçük olan Neslihan'ınailesi bugüne kadar hiçbir duruşmayaalınmadı.

24 Mart'ta görülen duruşmadaavukatlar, ailenin duruşmayı izleye-memiş olmasının kabul edilemez ol-duğunu ve Neslihan'a yaşatılanlarıanlatarak, ailenin duruşma salonunaalınması gerektiğini söyledi. Avu-katların tartışması sonucu aileyi salonaalmak zorunda kaldılar.

Neslihan savunmasında: "Sözleriminve davranışlarımın bu kadar belirleyiciolduğunu daha önce anlayamamıştım.Ben sadece adalet istedim. Berkin 14yaşındayken vuruldu ve beyni sokağaakıtıldı. Ben de o sırada 14 yaşındaydım.Berkin'in katilinin bulunmasını istedim.Dilek Doğan'ın katilinin tutuklanmasınıistedim. Yani adalet istediğim için benitutukladınız.

Berkin'in hayalleri vardı, bu devlet

onun hayallerini yaşamasınaizin vermedi. Benim de ha-yallerim var, benim de ha-yallerimi yaşamama izin ver-miyor. Tutukladığınız haldeokuluma kaydoldum; amaben hapishanedeyim ve hergün işkence görüyorum" de-yip kollarını açıp gösterdi.

"Bu izler çıplak aramayapılmasına izin vermediğimiçin oldu. Bir koğuşta tek ba-şıma kalıyorum ve tek bir insan yüzüne,insan sesine hasretim. Benim yerimdebaşka biri olsa bu yapılanlar karşısındahayata küserdi; ama ben hayata tu-tundum, kitaplarıma tutundum. Siz tu-tukluluğumu devam ettirerek yaşamhakkımı da elimden alıyorsunuz. Benyaşam hakkımı istiyorum. Bana bunlarıyaşatıyorsunuz. Ne için? Adalet iste-diğim için..." diyerek sürecini anlattıve tahliyesini talep etti.

Tutukluluğunun devamı istenenmahkemede, Neslihan'ın gözaltındacebinden taş çıkarıp polise fırlattığısöylenerek, duruşma 16 Haziran'aertelendi.

Neslihan, Dersim halkına gerçek-leri anlattığı için tutuklandı. Kürdis-tan'da yapılan katliamlara karşı, tekbaşına AKP önünde pankart açtığıiçin tutuklandı. Adalet istediği içintutuklandı. Baş eğdirmek için hapis-hane hapishane dolaştırıldı. Onursuzaramaya direndiği için işkence gör-meye devam ediyor...

Neslihan, bir Dev-Genç'li olaraküzerine düşeni yapıyor ve teslim ol-muyor. Bizler de bulunduğumuz heryerde Neslihan'ı anlatalım, eylemleryapıp özgürlüğünü isteyelim. Mek-tuplarımızla yanında olduğumuzugösterelim.

Neslihan Albayrak Derhal Serbest Bırakılsın!

“Yanında Kimliği Bulunmadığıİçin Gözaltına Alınan Hakan İNCİHakkında Yeniden Gözaltı KararıVeren İstanbul Cumhuriyet Başsav-cılığı Suç İşliyor!”

Halkın Hukuk Bürosu (1 Nisan):Müvekkilimiz Hakan İnci,

31.03.2017 tarihinde Tokat AlmusJandarma Karakolu tarafından bindiğişehirlerarası otobüsten gözaltına alın-dı. Müvekkilimizin gözaltına alınmagerekçesinin kimlik ibraz edememeve buna bağlı olarak görevi yaptır-mamak için direnme suçları olduğunuöğrendik. Tokat Almus Savcılığı,konuyla ilgili olarak Hakan İnci’ningece gözaltında kalmasına karar ver-di. (01.04.2017) Sabah saatlerindeise, Almus Savcılığı’nın dosyasındanaldığımız bilgiye göre, Hakan İncigözaltındayken ve hakkında herhangi

bir yakalama kararı olma-masına rağmen İstanbulCumhuriyet Başsavcılığı’nın

yeni bir suç yaratarak 2017/49179soruşturma numaralı dosyasındanhakkında bir kez daha gözaltı kararıçıkartıldığını öğrendik.

Tokat Valiliği’nin Mahir Ça-yan’ların anılmasını yasaklama kararıüzerine Almus’ta sıkıyönetim ilaneden Almus savcılığı, keyfi davran-maktadır, kendi yasalarını ayaklarıaltında çiğnemektedir. KabahatlerKanunu’na uyan ve suç teşkil etme-yen bir fiilden önce gözaltı kararıvermiş ve ardından alıkoyduğu mü-vekkilimizin hakkında dosya hazır-lanmasını sağlamak için gözaltı sü-resini uzatmıştır. Müvekkilimiz Ha-kan İnci’nin hakkında hiçbir gözaltıkararı yokken, gözaltında olması fır-sat bilinerek, yeni bir dosyaya dahiledilerek bir gözaltı kararı verilmiştir.Hakan İnci serbest bırakılmalıdır!

Gözaltı ve Tutuklama Terörüne

Son!

Ne Faşist Saldırılarınız Ne de Baskı PolitikalarınızHaklı Mücadelemizi Bitiremez

Kamu Emekçileri Cephesi YükselCaddesi'nde süren direnişe faşistlerinsaldırı ve provokasyon girişimiyleilgili 4 Nisan'da bir açıklama yaptı.Açıklamada: “Bugün Yüksel Dire-nişine saldırı hazırlığında olan birgrup var. Ankara polisi defalarcasaldırıp gözaltına aldı ama direnişibitiremedi. Ankara polisi şimdi herzaman yaptığı oyunu yapıyor. Linçhazırlığı var, faşistleri toplayıp ortamıprovoke edip saldırı bahanesi yarat-maya çalışıyor kendisine. Her türlüişkenceyi, gözaltıyı, komployu de-nediler olmadı. Sivil faşistleri dire-nişçilerin üzerine salıp provokasyonyaratmaya çalışıyorlar! Tüm halkı-mızı direnişi sahiplenmeye çağırı-yoruz. Olacak saldırılardan Ankarapolisi sorumludur.” denildi.

KEYFİ GÖZALTINA ALMA KARARLARI,HALKA KARŞI UYGULANAN TERÖRDÜR!

Page 42: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

“Kötü muamele nedeniyle bakımevinden ayrıldığını belirten engelliKadir Sağır yetkililerin akli dengesiyerinde olmayanlara şiddet uyguladık-larını öne sürdü. Maaşlarının kendilerineverilmediğini belirten Sağır, kendilerinekurtlu zeytinler yedirildiğini öne sürerek:‘Müdürlerimiz bize iyi davranmıyordu.Müdürler akli dengesi yerinde olma-yanlara şiddet uyguladı. Maaşlarımızı,bayram harçlıklarımızı bize vermiyor,hastalara getirilen yiyecekleri kendileriyiyorlar. Kahvaltılar hep aynı; zeytin,peynir. Zeytinlerin çoğu kurtlu geliyor.Sağlıklı birşey yok. Öğle yemekleriiyi geliyor o da sosyal hizmetlerdenkontrole gelirler diye. Sigarayı kaçakve tütün olarak veriyor. Hastaların pan-sumanı tam olarak yapılmıyor. 3. kattaAhmet amca var yüzü cilt kanseri adamgeldiğinden beri doğru dürüst hastaneyegitmiyor. İçerisi çok kötü kokuyor veinsanlara hastalık saçıyor. Ben birengelli olarak yetkililere sesleniyorum”dedi. (Antalya’da özel huzurevindeskandal görüntüler- www.cnnturk.com-5 Ekim 2016)

Yukarıdaki alıntıda anlatılan olayTürkiye’de bu türden yaşanan binlerceolaydan sadece biridir. “Kapitalizmgölgesini satamadığı ağacı keser” sözüboşuna değil. Yaşlı ve bakıma muhtaçinsanlar eğer birikmiş paraları yoksakapitalizmin “ölse de kurtulsak” diye

baktığı insanlardır. Bu sebeple yaşlıbakım evlerinde, huzur evlerinde herzaman dayak, ilgisizlik, değersizleş-tirme, saygısızlık kol gezmektedir.

Çalışma sistemi tamamen parayadayalı olan “huzur evi”, “bakım evi”gibi kurumlarda çalışanlarla yaşlılararasında “para ilişkisi” gelişmektedir.Birçok kurumda parası olan yaşlılaraparası olmayan yaşlılardan daha iyidavranılmaktadır. Anne babasına bak-maya erinenlerin arada sırada gelipçalışanlara “bahşiş” adı altında rüş-vetler vererek kendi yakınına iyi dav-ranması istenir.

Bunun yanında Anadolu’da annebabalara bakım konusunda çok değerlibir kültür de yaşamaktadır. Bu kültüremekçi halkın kültürüdür. Bu kültürdeailede sevgi ve birbirine bağlılık vardır.Birisi sakatlandığında, hastaneye ya-tırıldığında ya da bakıma muhtaç ol-duğunda derhal tüm yaşam buna göreplanlanır ve o aile bireyi kesinliklekaderine terk edilmez. Karşılıksız ya-pılan bu iyiliğe “vefa” deniyor.

Türkiye’de 50 yıldır faşizme veemperyalizme karşı mücadeleyi sür-düren, gencinden yaşlısına, işçisindenavukatına, öğretmeninden öğrencisineortak bir hedef uğruna mücadele eden-lerin olduğu büyük bir aileyiz. Aile-mizin içinde mücadeleye henüz yenikatılanlar olduğu gibi yıllardır müca-

delenin içerisinde yer alanlar da var.Ailemizi birbirine kopmaz bağlarlabağlayan şehitlerimiz büyük ailemizidiğer tüm ailelerden ayıran en belir-leyici özelliğidir.

Bu halk bu vatan uğruna canınıortaya koyan insanlarımız hiç şüphesizki sevdiklerini gönül rahatlığıyla ema-net edebilecekleri bir geleneğin ol-duğunu biliyorlar.

TAYAD, 31 yıldır dünyada eşibenzeri görülmemiş değerler yaratmışve hala daha bu konuda kendisiniilerleten bir kurumdur.

Şehitlerimize,Tutsaklarımıza veAilelerine Karşı ÖrgütlüBir Sevgi ve BağlılığıYaratan TAYADDayanışmanın En GüzelÖrneklerini Yaratmıştır

Bu örneklerden sonuncusu SevgiErdoğan Vefa Evi olmuştur. Sevgi Er-doğan Vefa Evi şehit ailelerimize vegazilerimize bakışımızda yıllarca emekleoluşturulan bir kültürün son halkası ol-muştur. Vefanın, sevginin, bağlılığınkurumsallaştığı Sevgi Erdoğan VefaEvi, bizim sosyalist ülkemizde yaşlılara,şehit ailelerimize, gazilerimize, kimse-sizlere nasıl yaklaşacağımızın bugünden

SEVGİ ERDOĞAN VEFA EVİ KOLEKTİF ÜRETİM BAŞARISI : VEFA YOĞURTLARI

ŞEHİT AİLELERİMİZİ, GAZİLERİMİZİ SAHİPLENELİM! ONLARI MÜCADELEYE KATALIM!

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,442

Page 43: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

somut bir örneğini oluşturmaktadır. Ülkemizde ve dünyada sosyalizm

için mücadele eden yüzlerce örgütvardır fakat böyle bir bakış açısı, böylebir iddia dünyanın hiçbir yerinde yoktur.Sevgi Erdoğan Vefa Evi sahip olduğu-muz iddiada ne derece ciddi olduğu-muzun somut örneklerinden biridir.

Sevgi Erdoğan Vefa Evi’nde kalanailelerimiz oradaki bütün yaşamı bir-likte örgütlüyor, birlikte üretip birliktetüketiyorlar. Yardımlaşmanın, daya-nışmanın en güzel örneklerini hergün tekrar tekrar yaratıyorlar.

Son olarak hayata geçirdikleri“VEFA” yoğurtları projelesi SevgiErdoğan Vefa Evi’nin “zavallı yaşlıve sakatların” bir köşeye çekilip bek-lediği bir yer olmadığının en güzelörneklerinden birisi oldu.

Bir süredir Vefa Evi’nde kolektifbir üretim örgütlemek istiyorduk fakatVefa Evi’ndeki analarımızın özgündurumlarından kaynaklı bunda zorlukçekiyorduk. Zira şuan Vefa Evindekalanlardan birisi yatalak ikisi ise şi-zofren hastasıydı. Yani Komutan Ley-la’nın “Silahsız 3 gerilla ne yapabilir?”

sorusu bizim için “bir yatalak, iki şi-zofren ne üretebilir?” sorusuna denkdüşüyordu. Marksist-Leninist ideoloji,mücadelenin iki alanında da aynı ce-vabı verdi: koşullar ne olursa olsunyapılacak bir şeyler mutlaka vardır.

Marksizm-Leninizm bize;•Kolektif üretimin insanların dü-

şünce yapısını, moral değerlerini neşekilde değiştireceğini

•Herkesin yapabileceği bir şey ol-duğunu

•Koşulların insan düşüncesini be-lirlediğini bu sebeple koşulları insancadeğiştirmek gerektiğini öğretiyor.

Bu sebeple Sevgi Erdoğan VefaEvi’ndeki kolektif emeği giderek ge-liştirecek ve zenginleştireceğiz. Her-kese örgütlü bir yatalak hastanın sa-pasağlam ama örgütsüz bir bireydendaha güçlü olduğunu göstereceğiz.Yatalak da olsa, şizofren de olsa halkiçin Cephe için devrim için mutlakayapabileceği bir şey olduğunu amaörgütsüz bir bireyin yapabileceğihiçbir şey olmadığını göstereceğiz.

Sevgili dostlarımız,

halkımız!Sevgi Erdoğan Vefa Evi’nde Mark-

sist- Leninist ideolojinin yeni birmevzisini inşa ediyoruz. KomutanLeyla’nın sorusuna verdiği cevabındeğerini, önemini anlıyor kendi cep-hemizden aynı cevabı veriyoruz; ko-şullara teslim olmayacağız, her ko-şulda daha iyisini yapacağız.

Sizlerden isteğimiz bu yolda bizimyanımızda olmanız. Gelin analarımızlabirlikte yoğurt satın. Gelin onlara müzikdinletisi yapın. Gelin duvarlarımızı fo-toğraflarla süsleyin. Gelin onlara birşeyler öğretin. Gelin onlardan bir şeyleröğrenin, onlar tarihin canlı tanıklarıdır,her şeyi unutsalar şehitlerimizi unut-mazlar. Gelin burada öğrendiklerimizleyeni vefa evleri açalım, vefa evi aça-masak da şehit ailelerimizi ziyaret ede-lim, “vefa”yı örgütleyelim. Onları sadeceziyaret etmekle kalmayalım, onları damücadeleye katalım. Onlar en değerlivarlıklarını feda ettiler sosyalizm kav-gasında, işte tam da bu yüzden sosyalizmkavgasının tam ortasında olmayı her-kesten daha fazla hak ediyorlar.

Halk İçin Adalet İsteyen Devrimci TutsaklarYalnız Değildir!

TAYAD’lı Aileler 29 Mart’ta halk için adalet istediğiiçin tutuklan İsmail Akkol’un mahkemesine katıldı. Buülkede bizim evlatlarımızı katleden katiller mahkemelercekorunurken halk için adalet isteyen devrimciler yargılanıyor.Halk için adalet isteyen devrimci tutsaklar yalnız değildir.

Mesude Pehlivan’ı Katletmenize İzin Vermeyeceğiz!Her hafta olduğu gibi TAYAD’lı Aileler, 1 Nisan’da

İstanbul Galatasaray Lisesi önünde, saat 17.00’da basınaçıklaması yaparak kanser hastası devrimci tutsak MesudePehlivan’ın serbest bırakılmasını istedi.

Eylemde “Sohbet Hakkı Uygulansın, Hasta TutsaklarSerbest Bırakılsın, Kitap Yayın Sınırlandırması Kaldırılsın”pankartı açıldı. Eylemde yapılan açıklamada şunlara değinildi:“Geçtiğimiz hafta Silivri Hapishanesi müdürü Ali DemirtaşMesude Pehlivan’a 6 gün hücre cezası vermiştir. Ali De-mirtaş verdiği bu cezayla insanlık suçu işlemektedir.Mesude Pehlivan’a tecrit içinde tecrit yaşatılmak isten-mektedir. Mesude Pehlivan ayrıca yüksek kalp krizi riskinitaşıyan bir kanser hastasıdır. Her an kalp krizi geçirebilecekbir insanın tecrit altında tutuluyor olması bile başlı başınabir işkencedir. Mesude Pehlivan yüzlerce hasta tutsaktansadece birisidir. Mesude Pehlivan durumunu şu sözlerledile getiriyor: “Tıpkı Güler Zere gibi benimde bilinçli

olarak hastaneyesevkim çıkarılma-dığı için SamatyaHastanesi’nde te-daviye devam et-tirilmiyorum” biz-ler TAYAD’lı ai-leler olarak dahaönce Güler Zere’yinasıl tecrit zul-münden çekip aldıysak Mesude Pehlivan’ı da çekip ala-cağız” dendi.

Üretimlerimizi Halkla Paylaşmaya Devam Ediyoruzİdil Halk Tiyatrosu, 26 Mart'ta İdil Kültür Merkezi’nde

“AKP Faşizminin Gücü Grup Yorum’a Yetmez” prog-ramları çerçevesinde 2 skeçle sahnede yerini aldı. İlkskeç referandumu, ikinci skeç ise Grup Yorum’un tutuk-lanması üzerine oldu. Oyun sonunda kısa bir konuşmayapılarak her hafta aynı programa devam edileceğibelirtildi. Programa 40 kişi katıldı. 29 Mart'ta ise İdilHalk Tiyatrosu, Bedreddin Oyunu'nun ekibi prova yaptı.Yapılan çalışmaya 19 kişi katıldı. 2 saat süren çalışmadaaynı zamanda doğum günü olan bir oyuncuya sürpriz birpasta kesildi. Verimli geçen çalışmada oyunu 1-2 ay içe-risinde hazır hale getirmek üzerine konuşuldu.

Bağımsız Türkiye Konseri

İçin Toplandık

8. Bağımsız Türkiye Konseri üze-

rine bir toplantı yapıldı. Bu konserin

önemi, içerik olarak sahnede yapı-

lacaklar ve kitle çalışması üzerine

konuşuldu. Yapılan toplantıya yak-

laşık 30 kişi katıldı.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

43O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 44: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Tarihin saatinde akreple yelkovan, kolu-muzdaki saate göre daha yavaş hareket eder.Bazen değişimleri hemen gözle görmemizmümkün değildir. Bugün bize çözülmeyecek-miş gibi gelen sorunlar bir bakmışsınız, akrep-le yelkovan buluştuğunda gerçekleşmiş.

Herşeyin bir vakti, saati var. Doğanın kendiyasaları var.

Yeni doğmuş bir bebek, gün gün yaşlanma-ya doğru ilerler. Artık yaşam kavgası, yaşamçelişkisi başlamıştır ve ne kadar zamanı dur-durmaya kalkarsa kalksın mutlaka yaşlanacak-tır. Çünkü insanın doğasında vardır bu. Vebundan da öte, diyalektik böyle emreder. Her-şey değişir, değişmeyen tek şey değişimdir.

İnsan nasıl yaşlanmak zorundaysa, çekilenip nasıl kopacaksa, +100 derecede su nasılkaynarsa, susuz topraklar nasıl kurursa, yanansobayı elleyen elimiz nasıl yanarsa... işte bu,doğanın yasası nedeniyle böyledir. Bu “zorun-lu uygunluk yasası”dır. Zorunlu uygunluk ya-sası çözümün kendisini dayatmasıdır. Zorunluuygunluk yasası, her olayın, nesnenin kendiiçindeki çelişkisini çözme iradesidir.

Toplumlar tarihindeki zorunlu uygunluk ya-sası ise üretim ilişkileri ile üretici güçler ara-sındaki çelişkiden doğar.

Üretim sürecinin kendi iç diyalektiği vardır.Her ekonomik düzende, üretici güçler ilk baş-taki halleriyle kalmaz, ilerler.

Örneğin kapitalizmin başlangıç aşamasındaburjuvazi, üretici güçlerin gelişimini sağlıyor-du. Ne zaman ki üretim güçleri ile üretim iliş-kileri arasında çıkar çatışması başladı o zamanburjuvazi gerilemeye başladı. Fakat zorunluuygunluk yasası ile biliyoruz ki; üretim ilişki-leri, üretici güçlere uyum sağlamak zorunda-dır. Tarihin saati durdurulamaz. Belki geciktiri-lebilir ama durdurulamaz. Tabi bu saatin bir demotoru var; akreple yelkovan kendiliğindendönmüyor. Oturup da beklemiyoruz kendili-

ğinden değişimi. Üretim ilişkilerinin değişmesiiçin dua etmiyor, bilime güveniyoruz. Bilimingücüyle örgütlüyor, itekliyor, devrimi örüyo-ruz. Tarihin saati geriye değil ileriye doğru ha-reket eder.

Zorunlu Uygunluk Yasası, evrenseldir. De-ğişimin, gelişimin temelinde vardır bu yasa.

““Kuşkusuz, yeni üretimilişki leri her zaman yeni olarak

kalmazlar, kalamazlar; eskimeyebaşlarlar ve üretici güçlerin

sonraki gelişmesi ile çelişkiyedüşerler; yavaş yavaş üretici

güçlerin en önemli devindiricisirollerini yitirip, onların

köstekleri haline gelirler.”Stalin

"Üretici güçler nasılsa,üretim il işkileri de ona göre

olmalıdır. O zaman, bu zamanıgeçmiş üretim il işkilerinin yerine

yenileri bel irir, bunların rolü,üretici güçlerin sonraki

gelişmesinin başlıca devindiricisiolmaktır. Üretim i lişki lerinin

gelişmesinin bu özell iği, üretimilişkilerinin üretici güçlerin

kösteği olmak rolünden onlarıileriye doğru iten esas devindiricihaline girmesi, ve esas devindiricirolünden üretici güçlerin kösteği

haline girmesi marksist diyalektikmateryalizmin esas öğelerindenbirini oluşturur. Bunu, bugün

bütün marksizmi öğrenmeye yenibaşlayanlar bilmektedirler."

Stalin

4+3

aklımızdİyalektİk

materyalİzmdİrDEVRİMCİLİK AKIL TAMİRCİLİĞİDİR

ZORUNLU UYGUNLUK ZORUNLU UYGUNLUK YASASI, ÇÖZÜMÜN KENDİNİYASASI, ÇÖZÜMÜN KENDİNİ

DAYATMASIDIRDAYATMASIDIR

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,44

Page 45: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Ercan Kartal:Bayrampaşa Hapishanesi DavasıOperasyonun amacı ideolojinin tas-

fiye edilmesidir. Talimat NATO' dan.���

Cephe Milisleri:"... kazanmaktan başka çaremiz yok, başkayolumuz, yönümüz yok.Çünkü kazanmak nakşedilmiş yüreğimize..."Bekir Baturu

���

o, ne öndene arkadasırada sırasındaydıve yanındakinin kanlı başı onunomuzuna eğilinceona sıra geldisayısını saydı Bünyamin Kılıç

���

Halkın Hukuk Bürosu:

Berkin Elvan’a sadece tetik çekenin değil talimat verenlerin de yargılanması talebiyle 6 Nisan’da Çağlayan’a...saat 10:00 ist 17 ACM

Adalet ekmeğini dekendi pişirmeli halkın,gündelik ekmek gibi halkın ekmeğidir adalet

���

DEV-GENÇ’liler:Sen yeni kuşağımızın önünü açtın

Bünyamin, şimdi senin bıraktığınbayrağı biz devralıyoruz.

���

3 Karanfil Destanı:3 çiçek aldık derneğimize 3 çiçeğin ruhunu onlara yükle-

dik...sularını hiç eksik etmedikumudumuzu hep besledik...sevgimizi taşıdık onlarasevgileriyle büyüdük...öptük, kokladık, hasret giderdik

bazen özlem dolugözyaşlarımızı akıttık yaprakla-

rına... bazen gülüşlerimizi paylaştık

Çiğdem Yakşi���

Eğitimci Nuriye Gülmen: Bu ül-kede direnmeyi önce faşizm öğretiyor.Onlar saldırmaya devam ettikçe çokdaha iyi öğreneceğiz...

���

Çok korkmalıyız, teslim olmaktan.Ödümüz kopmalı. Ayrıca bilmeliyizne güzel korkudur onlar. Bizi insanyapar.

���

Dilek Doğan’ın hesabını sorduk-ları gün oturup saatlerce ağlayacağım.Bir tek onlara güveniyorum. Bir tekonların adaleti şaşmıyor.

���

Adliyelerde adalet yok, öğretmene,işçiye, avukata işkence var, katliamvar. O koridorlarda, AKP nin lağımfareleri var, katilleri var.

Direnişlerin Belirlediği Gündemimize İlişkinİnternette Yayınlanan Mesajlar...

Bu hafta İstanbul'da tüm zorluklara ve engellemelererağmen yapılan dergi dağıtımlarını yayınlıyoruz.

Esenyurt: Halk Cepheli’ler 1 Nisan’da umudunsesi Yürüyüş dergisini, sokak sokak dolaşarak halkaulaştırdı. 3 kişinin katıldığı çalışmada 40 adet Yürüyüşdergisi dağıtıldı. Dergi dağıtımında halka ülke ve HalkCephesi gündemi ile ilgili; Dersim’de evlatlarının ce-nazelerini almak için açlık grevinde olan Kemal amcaile Ankara’da, Malatya’da, İstanbul’da direnen kamuemekçilerinin direnişi anlatıldı.

Altınşehir: Şahintepe Mahallesi’nde 26 Mart’ta kapıçalışması yapılarak Yürüyüş Dergisi halka ulaştırıldı.Çalışmada halk Yürüyüş dergisi dağıtımcılarını evlerinedavet ederek çay ikramında bulundu. Yapılan çalışmada20 adet dergi halka ulaştırıldı. 28 Mart’ta ise esnaflara25 dergi dağıtıldı. Çalışma esnasında 40 adet “Adaletİstiyoruz Alacağız - Halk Cephesi” yazılı pullamalarmahallenin duvarlarına yapıştırıldı.

Şahintepe Mahallesi’nde 2 Nisan’da yapılan kapı ça-lışmasında halk, dergi dağıtımcılarını evlerine davet edereksu, çay, yemek ikramlarında bulundu. Geçen haftadanziyaret için söz verilen bir aile ziyaret edildi. Aileyleuzunca sohbet edilerek sorunları dinlendi. Sorunlara

çözümler düşünüldü. 3Halk Cepheli’nin katıl-dığı çalışma 13:00 –17:00 saatleri arasındayapıldı ve toplamda 35adet Umudun Sesi Yü-rüyüş Dergisi halkaulaştırıldı.

Ortaköy: TA-YAD'lı Aileler 4 Ni-san'da Ortaköy’de yap-tıkları dergi dağıtımın-da 15 Yürüyüş Dergi-sini halka ulaştırdı

Avcılar’da Esnaf ve Aile Ziyareti YapıldıAvcılar’da 1 Nisan'da 3 Halk Cepheli’nin katılımıyla

aile ve esnaf ziyareti yapıldı. Çalışma Avcılar Merkez,Reşitpaşa, Şükrübey ve Parseller Mahallesi’nde yapıldı.Esnaflara, Ankara’da yapılan açlık grevlerini, Dersim’dekaybedilen 11 DHKC gerillasını, Bünyamin Kılıç’ıncenazesini irade ve direnişi sonucu olarak katillerdenalındığı konuşuldu. Çalışmada ayrıca 45 dergi dağıtıldı.

UMUDUMUZUnGüNDEMiNDEN

Yürüyüş Dergisi Okumak, Okutmak veDağıtmak Onurlu Bir Görevdir

Altınşehir

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

45O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 46: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Kemal Gün, oğlu Murat Gün veyoldaşlarının cenazelerini almak için39 gündür açlık grevinde. Açlık Grevigünlüğünü yayınlıyoruz.

35. Gün – 30 Mart: Ben, Kemalamca ve Sezai abi yine Dersim’ingüzel güneşli bir sabah bizlerde yineher zamanki gibi Seyit Rıza Meyda-nı’ndaki direniş yerinde yerimizi aldık.Kemal amcanın kızı Beyhan abla veyeğeni Ceyda geç kalkmışlar. Birazsonra onlar da gelir. Şu anda parktabizden başka kimse yok. Saat 10.00gibi Kemal amcanın Erzincan’dan köy-lüsü geldi. Ziyarette şu anda ikisisohbet ediyorlar. Onlar sohbet ederkenKemal amcanın kızı ve yeğeni geldi.Bugün Kemal amcaya Avusturya’dan14 adet mektup geldi. Kemal amcayaverdim. İzmir Aliağa’dan telefonlaCeyda’yı aramışlar, “arkadaşlara söylegünlükleri takip ediyoruz, İzmir olarakbizimde ismimiz geçsin” demişler. Bu-gün Kemal amcayı Erzurum’dan ikiarkadaş ziyarete geldiği sırada İstan-bul’dan TAYAD’lı ailelerden Nagehanana ile Naime ana geldi. Kemal amcaile sohbet etmeye başladılar. Onlarınsohbeti esnasında Artı TV Kemal amcaile röportaj yaptı. Bu arada Nagehanana da Kemal amca için destek açlıkgrevine başladı. Akşam saatlerine doğruEge Üniversitesi’nde Tunceli’ye tayinolan bir akademisyen ziyaretimizegeldi ve imza föyüne imza atıp gitti.Her zamanki gibi akşam saati olduherkes evlere dağıldı.

36. Gün – 31 Mart: Merhabadostlar! Bugün, Dersim Seyit RızaMeydanı’nda Kemal amcanın “cena-zelerimizi istiyoruz” açlık grevinin 36.günü. Hava yağmurlu, direniş yerindeben, Sezai abi, Kemal amca ve Nagehanana dövizlerimizi açtık oturuyoruz. İlkziyaretimize öğretim üyesi Cihan hocageldi. Dersi varmış giderken uğradığınıbir günaydın demek istediğini söyledive dersine gitti. Biz de bugün topluolarak tutsaklara mektup yazmaya baş-ladık. Biz mektup yazarken Hozat’tanbir kadın arkadaş ziyaretimize geldi.Kemal amca ile sohbet etmeye başladı.

Bugün Van Hapishanesi’nde bu-lunan özgür tutsaklardan mektupve bir demet karanfil geldi. Ka-ranfilin üzerinde “Van ÖzgürTutsaklardan Kemal amcaya sev-gilerle, direnişini selamlıyor, ba-şarılar diliyoruz” diye yazılı kartvardı. Ziyaretimize tek tük in-sanlar geliyor. Nagehan ana on-larla sohbet ediyor, imza toplu-yor. Yeni tanıştığımız Rojda is-minde bir arkadaş bizim içinimza toplamaya başladı. Akşamsaatlerinde yine yoğun yağmur yağ-maya başladı. Bugün bir de akşam sa-atlerinde Hüseyin Cevahir’in yeğenive Dilek Doğan’ın kardeşi ziyaretimizegeldi. Her zaman olduğu gibi döviz-lerimizi toplayarak herkes kalacağıevlere gitti.

37. Gün – 1 Nisan: Her sabah ol-duğu gibi alanda yerimizi aldık. Bugünyoğun yağmur yağışı var. Bizim dışı-mızda alanda kimse yok. Bugün Na-gehan ana açlık grevinde 2. günü. Sezaiabinin 5. günü. Bugün Sezai abinintansiyonunu ölçtürdük, yüksek çıktı.Direnişimize halktan tek tük insanlarziyaretimize geldi. Onlarla sohbet ettik.Öğleden sonra Elazığ’dan üç kadın ar-kadaş ziyaretimize geldi. Onlar da Na-gehan ana ile sohbet etmeye başladı.Ardından imza föyüne imza attılar. Yo-ğun yağış nedeniyle fazla bir ziyaretçimizolmadı. Her zamanki gibi akşam dö-vizlerimizi toplayarak evlere dağıldık.

38. Gün – 2 Nisan: Bugün DersimSeyit Rıza Meydanı’nda açlık grevi-mizin 38. günündeyiz. Her zaman ol-duğu gibi alanda yerimizi aldık. BugünKemal amcanın kızı ve yeğenini Er-zincan’a yolcu ettik. Kemal amca TA-YAD’lı Nagehan ana ve Naime anaile sohbette başladı. O arada basınKemal amca ile röportaj yapmayageldi. Kemal amcayla röportaj devamederken halktan iki kişi geldi, imzaföyüne imza attı. 4 kişilik öğrencigrubu geldi. Direniş hakkında Sezaiabiden bilgi aldılar. Bugün TAYAD’lıanalar İstanbul’a döneceklerdi, onlarıuğurladık. Öğlen yağmur yağmaya

başladı. Park bugün hiç kalabalık de-ğildi. Yanımıza tek tük insanlar gelerekimza föyüne imza atıyor ve direnişhakkında bilgi alıyordu.

39. Gün – 3 Nisan: Dersim’de,Seyit Rıza Meydanı’nda, katledilenDHKC gerillalarının cenazelerini al-mak için yürütülen direniş, 39. gü-nünde sürüyor. Hava bugün birazdaha soğuktu. Parkta bizim dışımızdakimse yoktu. Biz de kitap okumayabaşladık. Kitap okumamızın ardındanKandıra Hapishanesi’nde bulunan tut-saklara mektup yazdık. Bugün İstan-bul’dan ziyaretimize Yürüyüş dergisiçalışanları, Ferhat Gerçek geldi. Onlarsohbet ederken Kemal amcayı FenLisesi’nden bir grup liseli öğrenci zi-yarette bulundu. Ayrıca HDP İstanbulMilletvekili Erdal Ataş ve AlicanÖnlü de ziyaretimize geldi. AlicanÖnlü son süreçte Kemal amcaya ke-silen para cezaları ile ilgili İçişleriBakanlığı’na soru önergesi verdiğinisöyledi. Ayrıca ziyaretimize sanatçıFerhat Tunç da gelerek desteğinisundu ve direniş hakkında bilgi aldı.Öğlen saatlerinde alanda HDP hayırkampanyasının mitingi vardı. Alanda80 kişi vardı.

Dersim Seyit Rıza Meydanı’ndaAçlık Grevimiz Devam Ediyor

Gerilla Cenazeleri İçinİmza Topluyoruz

TAYAD’lı Aileler, 29 Mart'ta Der-sim’de havadan bombalanarak kat-ledilen 11 kayıp gerillanın cenazele-rinin bulunması için, İstanbul’un Nur-tepe Mahallesi’nde imza topladılar.Yapılan çalışmada toplam 50 adet

imza toplandı.

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,446

Page 47: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

HALK DÜŞMANLIĞINDASINIR YOKTUR!

“Gözaltılarla Sonuç AlamayıncaEvladının Cenazesini Almak İçin Di-renen Babaya Para Cezaları Kesili-yor!”

7 Kasım 2016’da Dersim’de 11DHKC gerillası havadan bombalanarakkatledildi. Kayıp gerilla Murat Gün’ünbabası oğlunun ve kayıp gerillalarıncenazelerinin bulunması için DersimSeyit Rıza Meydanı’nda oturma eylemive süresiz açlık grevine başladı. Ev-ladının ve kayıp gerillaların cenazelerinbulunması için oturma eylemi ve sü-resiz açlık grevi yapan Kemal Gün’eher gün için “227’şer TL, toplamda 8bin 626 TL” ceza kesildi ve kesilmeyedevam ediliyor. Konuya ilişkin TAYAD4 Nisan’da yaptığı yazılı açıklamadaşu sözlere yer verdi;

“… Faşizm, cenazesini almak içindirenen Kemal Gün’e ceza keserekdireniş karşısındaki acizliğini göste-riyor. Halk düşmanlığında sınır yoktur.Çünkü faşizm halka düşmandır. Halkınçocuklarını katleder, katilleri mahke-melerinde korur, adalet isteyen, evla-dının mezar hakkı için direnen babayada her türlü saldırıyı yapar… DersimValiliği ve AKP’nin belediye başkan-lığını yapan kayyumların işi (!) evla-dının cenazesi için direnen bir babaylauğraşmak! Dersim’de bir babanın,oğlu için direnmesini engelleyemeye-ceksiniz. Kemal Gün’ün direnişiyleBünyamin’i aldık, diğer kayıplarımızıda alacağız! Halk Çocukları SahipsizDeğildir! Mezar Hakkı Kutsaldır! Me-zar Hakkımızı İstiyoruz!”

İdil FOSEM – 31 Mart:

Direndik Kazandık, Direnecek

Kazanacağız

Mezar Hakkı Engellenemez!

“Dersim Hozat ilçesinde 7 Kasım2016 günü bombalanan sığınaktan çı-kan Leyla Aracı, yazdığı mektuptabombalanma esnasında sığınakta 11kişinin olduğunu belirtti. Konu hak-kında hiçbir açıklama yapmayan devlet,ailelerin mücadelesi sonucunda cena-zelerin Malatya Adli Tıp’a geldiğinive defnedildiğini ama nerede olduğunuaçıklamazken, aileler mücadelesine

devam etti. Mücadele sonucunda bom-balanan sığınakta 28 Şubat günü kazıçalışması yapıldı ve sığınaktan çıkanyanmış kemik parçalarından 21 Martgünü Bünyamin Kılıç’ın cenazesi tespitedildi.

Diğer cenazelerle ilgili hiçbir açık-lama yapılmazken, aileler cenazelerinialabilmek için mücadelelerine devamediyor. Bugün tam 36 gün oldu Kemalamca Dersim Seyit Rıza Meydanı’ndaaçlık grevine başlayalı. 70 yaşındakiKemal amca oğlunun cenazesini ala-bilmek için tam 36 gündür bedeniniaçlığa yatırdı. 7 Kasım’dan bu tarihekadar kayıp olan cenazeler nerede?

Bizlerde FOSEM olarak mahalle-lerde açtığımız sergilerle soruyoruz,Dersim’de katledilen, kaybedilen kayıpcenazeler nerede? İlk olarak 25 Martgünü İdil Kültür Merkezi, OkmeydanıSibel Yalçın Parkı ve Armutlu Cem-evi’nde açtığımız sergilerimizi, tümmahallelerimize yayacağız.”

TAYAD -2 Nisan: Dersim Seyit Rıza Meyda-

nı’nda Oğlunun cenazesini Almakİçin Direndiği Her gün İçin ParaCezası

“Dersim Seyit Rıza Meydanı’nda38 gündür direnen Kemal Gün’ünDersim’de hava bombardımanında kat-ledilen oğlu Murat Gün’nün cenazesinialabilmek için 38 gündür açlık gre-vinde; Yaptığı açlık grevini ‘’kabahat’’sayarak Tunceli emniyeti oturduğu hergün için 227 TL para cezası kesti. Ke-mal Gün ’nün yaptığı basın açıklama-sında; “ben iki oğlumu kayıp etmişimdaha kaybedecek neyim kalmış. OğlumMurat’ın bir kemiği dahi olsa buradanalmadan gitmeyeceğim diyerek iste-dikleri kadar para cezası kesinler”dedi.

Avcılar Halk Cephesi:Kayıp Gerillaları Ailelerine,

Yoldaşlarına Teslim Edin!“Eli kanlı katil AKP hükümeti 7

Kasım’dan bu yana kayıp gerillalarınyerini açıklamıyor ve Türkiye’de İs-rail’in Filistinli cenazelere uyguladığıpolitikaları uygulamaya çalışıyor. Bunaizin vermeyeceğiz… “

Kayıp GerillalarNerede?

Esenyurt ve Yeşilkent’te, 1 Ni-san'da “80 Milyon Halkı Teslim Ala-mazsınız/ Halk Cephesi” imzalı kuş-lama ve “Kayıp Gerillalar Nerede?TAYAD” imzalı pullama yapıldı.Kuşlamalar halkın yoğun olduğu,görebileceği yerlere yapıldı.

Bünyamin Kılıç ÖlümsüzdürGazi Halk Cepheliler, 7 Kasım

2016 tarihinde, Dersim’de bombar-dımanda katledilen 11 DHKC geril-lalarından Bünyamin Kılıç için GaziMahallesi Nalbur Bölgesi’nde 25Mart’ta, “Bünyamin Kılıç Ölümsüz-dür” yazılı pankart astı.

Cenazelerimizi İstiyoruz!Antep’in Düztepe Mahallesi’nde

Halk Cepheliler 26 Mart’ta Der-sim’de kaybedilen gerillalar içinkuşlama yaptılar. “Dersim’de Kay-bedilen Gerillalar Nerede? Cenaze-lerimizi İstiyoruz!” yazılı kuşlama-lardan 400 adet Düztepe Mahallesi’neatıldı.

Umudun Adı HalkaUmut Olmaya Size KorkuSalmaya Devam Edecek

Gazi Mahallesi’nde halkın mat-baası duvarlara Cephe Milisleri umu-dun adını işlemeye devam ediyor.Gazi Mahallesi’nde 28 Mart'ta Nal-bur, Sekizevler, Düz bölgelerindeAKP’nin katil köpeklerinin sildiğiyazılamalar tekrar yazıldı. CepheMilisleri bu konuyla ilgili yaptığıaçıklamada: "Gazi Mahallesi’ndekatil polis her gün duvarlarımızdanumudun adına saldırmaktadır yazı-lamalarımızı silmeleri korkuların-dandır nereye baksalar emekçi halkıntüm dünya haklarının umudunu gö-rüyorlar biliyorlar çürük çarklarınıyıkacak olan bizleriz. Korkularınıbüyütüyoruz. Duvarlara umudu iş-lemeye devam edeceğiz." denildi.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

447O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 48: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,448

EMPERYALİZM YENİLE-CEK, HALKLAR ÖZGÜROLACAK!

Tarih: 21-22 NisanYer: Küçük Armutlu Cemevi

Konferans Salonuİletişim: 0 536 936 85 03Bin yılların öfkesini taşıyoruz!Bin yıllardan beri yanan ateşi

harlıyoruz!Bugün Spartaküs olup isyan ate-

şini yakma günüdür!Bugün milyonlarca kölenin zin-

cirlerini kırma vaktidir!Büyük Roma’yı sarsan kölelerin

adımlarıyla, sarsıyoruz sarayları!Bin yılların karanlığına ve kölelik

düzenine karşı ateşi yaktık!Şimdi vazgeçmek, geri dönmek

değil, isyan vaktidir!Şimdi yüreklere yaktığımız ateşi

isyanla harlama vaktidir!Yaşamak için, zincirlerimizi kır-

manın vaktidir!Bu dünya, halkların üzerine eme-

ğini, alın terini döktüğü bu topraklarbir savaş Arenası değil!

Birbirine saldıran halklar birergladyatör değil!

Ortadoğu’yu yangın yerine çe-virenler, yakılıp yıkılan şehirlerin,ölen çocuklarımızın sorumlusu ken-dini bugünün tanrısı zanneden em-peryalistlerdir!

Boynumuza vurulan zincir hiçdeğişmedi, katillerin adı değişti!

Hitler oldu, Mussolini oldu, Fran-co, Somoza oldu!

Bugün Trump oldu, Erdoğanoldu, Merkel oldu!

Dün köleleri pazarlarda satıp,Arena’da üzerine aslanları salıyor-lardı.

Bugün sahaya IŞİD gibi çetelerisürüyorlar köleleştirmek için halkı!

OHAL’lerle, sınırötesi operas-yonlarla katliamlara yenileri ekle-niyor!

Özgür yaşamak için savaşmakgerekiyor!

Ama diğer kölelere karşı değil,halkı köleleştiren emperyalistlere

karşı!Gelin büyütelim ateşi, Emper-

yalist Saldırganlığa Karşı HalklarınBirliği Sempozyumu’nda birleşe-lim,

Anti-Emperyalist Cephe’yi bü-yütelim!

HALK CEPHESİSempozyum Programı:20 Nisan 2017– Politik Geziler21 NİSAN 2017– 09.30-10.00: Açılış konuşma-

sı– 1. Oturum:10.00-12.00Emperyalizmin Yönetememe

Krizi ve Faşizm12.00-13.00Yemek Arası– 2. Oturum13.30-15.30Siyasi Tutsaklık ve Emperyaliz-

min Hapishane Politikaları15.30-16.00 Çay arası– 3. Oturum16.00-18.00Emperyalizmin Ortadoğu Poli-

tikaları ve Krizi22 Nisan 2017– 1. Oturum:10.00-12.00Emperyalizmin İdeolojik Saldı-

rıları ve Hegemonya Kurma Çaba-sı

12.00-13.00Yemek Arası– 2. Oturum13.30-15.30Emperyalizmin Devrimci Mü-

cadeleyi Engelleme Politikası OlarakTerör ve Terörizm Demagojisi

– 3. Oturum16.00-18.00Emperyalizm ve Faşizme Karşı

Mücadele Yöntemleri ve Direnişler23 Nisan 2017Atölye Çalışmaları:1-Emperyalizmin Saldırganlığı

ve Sömürü İlişkileri2-Anti-Emperyalist Cephe Nedir

ve Nasıl Büyüteceğiz?

8. Uluslararası Eyüp Baş Emperyalist Saldırganlığa Karşı

Halkların Birliği Sempozyumu

AKP Faşizmi Halkı Teslim Alamayacak

OHAL’i TanımıyoruzAdalet İstiyoruz!

21 Ocak’ta aralarında belediye iş-çileri ve öğrencilerin bulunduğu kişi-lerin evleri gece 3’te basılmış ve iş-kencelerle gözaltında tutulmuşlardır.14 günlük işkenceli gözaltının ardındanhukuksuzca tutuklanmışlardır. Tutuk-lanma nedenleri ise “çay içmek, kitapdergi bulundurmak…” Bu keyfi uy-gulamalara ve hukuksuzluklara karşıMersin Haklar ve Özgürlükler Derneği3 Nisan’da yazılı açıklama yayınlayarakkısaca şu sözlere yer verdi:

“…Tutuklu bulunan Seval Aracı’nınDersim’de hayatını kaybeden karde-şinin cenazesine katılması. Yine Gül-beyaz Karaer’in Ölüm Orucu’nda ha-yatını kaybeden kardeşi Uğur Türk-men’in mezarını her yıl ziyaret etmesigibi nedenler gösterilmiştir. Bir ablanınkardeşinin cenazesine katılması ya damezar ziyareti nasıl bir suç oluştur-maktadır?.. Yusuf Şah Hacettepe Üni-versitesi’nde Güzel Sanatlar bölümündeokumaktadır. Aile ziyaretine geldiğiMersin’de operasyondan 11 gün sonrasoruşturma savcısının aklına birkaçisim daha gelmiştir ve öyle dahil edil-miştir... Belediye işçisi Ercan Fırat veöğrenci Yusuf Şah işte o iki üç kişidenbiridir. Sebep ve gerekçe yoktur. Sadecegözaltını uzatabilmek için alınmışlardır.Bunu siyasi şubedeki polisler de itirafetmişlerdir.

İşte, ileri demokrasi. Savcı bey tor-badan isim çeker gibi isimler belirle-miştir. İşte, ileri hukuk. Merih Cengiz,Uğur Kan, Erkan Konukçu mesai sa-atleri belli olan emekçilerdir. Soruş-turma savcısının haberi yok mu bundanya da adresleri bu kadar net olan in-sanlara neden ulaşılıp hakkınızda şöylegerekçelerle soruşturma açılmıştır, ifa-denize başvuracağız denmemiştir. Çün-kü basına yansımayacaktır. “TeröreBüyük Darbe” yalanlarını atamaya-caklardı. Bağımsız bir ülke istemek,sömürünün olmadığı bir dünya istemeksuç değildir. Yok, suç diyorlarsa busuçu her zaman işlemeye devam ede-cektir bu halk. Asıl terörist ve suçluinsanlığı aç bırakıp zevk saltanat içindeyaşayanlardır. Adalet İstiyoruz!”

Page 49: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

449O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Diren Kazova Kooperatifi’ninÜretimleri Halkla Buluşmaya

Devam EdiyorDiren Kazova Kooperatifi 1-2

Nisan günlerinde Kartal Meyda-nı'nda halkla buluştu. Tamamı pat-ronsuz üretimle üretilen kazaklar,tişörtler, bileklikler halka tanıtıldı.Halktan tezgâha gelip yardım eden,stantta çalışanlar oldu. Ziyaret eden-lere Kazova direnişi, son süreç vekooperatif anlatıldı. Direnişi bil-meyenler Kazova’yı ilgiliyle dinledi.Direniş sürecini bilenler ise koo-peratifi, işleyişi merak ettiler. İkigün boyunca Kazova ürünlerini an-latan el ilanlarından 100 adet dağı-tıldı. İlerleyen günlerde de halklabuluşmaya devam edileceği söy-lendikten sonra çalışma bitirildi.

Sarıgazi Bizimdir Katil Polis Defol!İstanbul Sarıgazi’de “Huzur Operasyonu” adı

altında katil polisler 3 hafta içerisinde 3 defa ma-hallede terör estirdi. Kafeler, işyerleri basıldı,yoldan geçen insanlara keyfi olarak GBT yapıldı.Operasyonda narkotik köpekler de kullanıldı. Ko-nuya ilişkin Sarıgazi Halk Cephesi 30 Mart’tayazılı açıklama yayınlayarak kısaca şu sözlereyer verdi:

“…Uyuşturucu operasyonu görünümü yaratarakdevletin teşhir olan yüzünü örtmeye çalışıyor. Sa-rıgazi devrimcilerin örgütlü olduğu uyuşturucuya,yozlaşmaya karşı mücadelede bedellerin ödendiğibir mahalledir. Uyuşturucu ise polisin kontrolüile mahallelerimize sokulmaktadır. Cephe’nin yoz-laşmaya karşı mücadelesiyle polis teşhir olmuşhalkta ise bilinç oluşmuştur. Polis uyuşturucu ope-rasyonu görüntüsüyle bu gerçeği bulandırmayaçalışıyor. Mahallemizde terör estirmenize izinvermeyeceğiz... Mahallelerimizden defolup gide-ceksiniz.”

Halkın Mühendisi Olcay Abalay'ı

Yalnız Bırakmayacağız!Halkın Mühendis Mimarları, halk

için mühendislik projelerinde çalıştığıiçin tutuklanan Olcay Abalay için 1 Ni-san'da Kadıköy Boğa Heykeli önündeeylem yaptı. 5 kişinin katıldığı ve kızılbaretlerle yapılan eylem, ilk olarak saat14.00’da basın açıklaması ile başladı.Henüz basın açıklaması okunurkenAKP’nin katil polisleri yine basın açık-lamasının ve eylemin “Boğa Heykeli”önünde yapılamayacağını ve karşı kal-dırıma geçilmesini dayattı. Halkın Mü-hendis Mimarları’nın “Boğa Heykeli”önündeki ısrarı sonrasında çevik kuvvetinsaldırısı ile karşı kaldırıma kadar sürük-lendi. Tam bu sırada Boğa Heykeli kar-şısında da OHAL kararnameleri ile atılanKESK’li memurların, Bahariye Cadde-si’nden de Boğa Heykeline doğru Dev-Lis’lilerin eylemi oldu. KESK ve Dev-Lis’lilerin önünde, Halkın MühendisMimarları ve çevik kuvvet arasında ya-şanan arbedede “Faşizme Karşı OmuzOmuza” sloganları atıldı. Sloganlara busırada etrafta toplanan halkta eşlik etti.Boğa Heykeli’nin karşısına kadar iş-kenceyle sürüklenen Halkın MühendisMimarları basın açıklamasını burada ya-parak oturma eylemine geçtiler. OlcayAbalay’ın yer aldığı halk için mühendislik

mimarlık projelerinden oluşan resimlerive dövizleri direklerde ve yerde sergile-yerek, ajitasyonlarla ve sloganlarla eylem17.00’a kadar devam etti. Grup Yo-rum’un şarkılarıyla ve halaylarla eylemsona erdi. Eylem boyunca Olcay Aba-lay’ın haksız yere tutuklanmasının an-latıldığı broşürler dağıtıldı. Broşürlerebüyük ilgi gösteren halka; halk için mü-hendislik yapmanın; halka elektrik gö-türmenin, rüzgar türbini, su türbini yap-manın suç olmadığı anlatıldı. Halk iletek tek yapılan sohbetlerde Halkın Mü-hendis Mimarları’nın projelerine ilgi bü-yüktü. Yoldan geçen halk asılı ve yerdeduran halk için mühendislik mimarlıkprojelerinin resimlerini dikkatle inceledi.Oturma eylemi boyunca 500 adet bildiridağıtıldı ve 30 adet imza toplandı.

Ankara Halkın Mühendis Mimarlarıaynı gün Ankara Yüksel Caddesi’ndede destek eylemi yaptı. Eyleme 6 kişikatıldı.

İşi, Ekmeği ve Onuru İçin Direnenlerin Yanındayız

Halkın Mühendis Mimarları kendiişleri için direnmeye devam eden kamuemekçileriyle ilgili 2 Nisan'da bir açıklamayaptı. Açıklamada: "Kamu emekçileri,işlerini geri alabilmek için Ankara YükselCaddesi'nde 4 aydan fazla süredir oturmaeylemi yapıyorlar. Nuriye Gülmen ve

Semih Özakça, direnişi bir adım büyüterekaçlık grevine başladılar. Açlık grevinin20’inci günlerini aştılar. Biz de HalkınMühendis Mimarları olarak onların sesineses olmak için 25 Mart günü, açlık gre-vinin 17. gününde Yüksel Caddesi’ndeonlarla birlikte 24 saatlik destek açlıkgrevi yaptık. Direniş bize öğretiyor kibu halkın bize ihtiyacı var. Gün boyubildiriler dağıttık, alanda ziyaretçiler, du-rumu öğrenmeye çalışan, yanınızdayızdiyenler hiç eksik olmadı. Biz oradaykenyine yabancı basından birileri gelip du-rumu öğrenmek istedi. Bosna-Hersek’ten,Almanya’dan gelenler vardı. KısacasıSağır Sultan duydu, ancak hükümet duy-mamakta direniyor." denildi.

Halkın Mühendis Mimarları ayrıcaNuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın 9Mart’tan itibaren başlattığı süresiz vedönüşümsüz açlık grevi direnişini, 1 Ni-san'da direnişin 24. gününde ziyaret etti.

Halkın Mühendis'i Olcay Aba-lay Serbest Bırakılsın!

Halkın Mühendis Mimarları, halkiçin mühendislik mimarlık yaptığı için12 Mart’tan bu yana tutsak olan halkınmühendisi Olcay Abalay için 1 Nisan'daAnkara Yüksel Caddesi’ne ozalit astı.Ozalitin aynı günün akşamı polis tara-fından sökülmesinin ardından ertesigün tekrar aynı yere ozalit asıldı.

Hatay’da Tutuklama

Hatay’da 27 Mart’ta göz-altına alınan Halk Cepheli De-niz Özçellik 2 gün gözaltındatutulduktan sonra çıkarıldığımahkemece tutuklandı. Tu-tuklanan Özçelik Hatay Yay-ladağı Hapishanesi’ne götü-rüldü. Konuya ilişkin 30Mart’ta açıklama yapan HatayHalk Cephesi kısaca şu sözlereyer verdi: “Faşizm 80 milyonuteslim alamaz. Deniz Özçellikyalnız değildir, başına gelecekher şeyden Hatay Emniyeti veYayladağı Hapishanesi sorum-ludur. Halkımız; Deniz Özçe-lik’e mektuplarımızla, faksla-rımızla ulaşalım, yalnız bırak-mayalım, tecriti kıralım!”

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

Page 50: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Erdoğan Çakır 20 Mart 2017 günüSüresiz Açlık Grevi’nin 36. gününde,onursuz aramaya karşı ve el konulaneşyalarının geri verilmesi için baş-lattığı açlık grevini zafer kazanaraksonlandırdı.

Fransa'nın OHAL yasalarını ba-hane ederek başlattığı onursuz aramadayatması Erdoğan Çakır için yenideğildi.

Daha önce kaldığı Fransa'nınfarklı bir hapishanesinde, 2015 yılındaonursuz aramaya karşı 43 günlükaçlık grevi yapmış ve haklarını ka-zanmıştı.

Hapishane müdürü OHAL süre-cinden kaynaklı onursuz arama ka-rarının alındığını, verdiği kararınyanlış olduğunu belirtmiş ve ErdoğanÇakır, yine taleplerinden biri olanailesine yakın bir hapishaneye gön-

derilme talebi doğrultusunda başkabir hapishaneye sevk edilmişti.

Sevk edildiği hapishane ErdoğanÇakır'ın direnerek haklarını kazan-dığının bilinci ile 15 Şubat tarihinekadar herhangi bir dayatmada bu-lunmamış, haklarını kısıtlamaya kal-kışmamıştı.

13 Şubat 2017 tarihinde Fransa'nınVillenauxe Hapishanesi’nde Türki-ye’deki Özgür Tutsaklar’ın direnişinedestek için 5 günlük açlık grevinebaşladığının 2. günü hapishane müdüryardımcısı eşliğinde onlarca gardiyan,Erdoğan Çakır'ın kaldığı hücreye gi-rerek arama yapmak istediler. Zorlaarama ile kaldığı hücreyi talan etmekisteyen hapishane idaresi, Erdoğan'ındirenişi ile karşılaştı ve onu zorlasoyarak aradı, tecrit hücresine attı.Bunun üzerine 15 Şubat 2017 tari-

hinde Erdoğan Çakır, SüresizAçlık Grevine başladı...

Hapishane müdürününkendi aktarımı ile "emir yu-kardan" gelmişti ve hücre ara-ması, çıplak arama, ziyaret çı-kışlarında onursuz arama gibiuygulamalara başlayacaklarınıdaha önce herhangi bir bildi-rimde bulunmadan, zoraki da-yatarak uygulatmaya çalıştılar.Çünkü biliyorlardı, Erdoğan

Çakır her türlü keyfi dayatmaya karşıdirenecek ve onların istediği "sorun-suz" tutsak olmayacaktı. Süresiz açlıkgrevi süresince hapishane idaresi Er-doğan Çakır'ın cezasına 4 gün fazladanceza ekleyerek, hücresinde bulunanbilgisayar, kitaplar, resimlere el ko-yarak direnişi kırmaya çalışsa da, Er-doğan Çakır'ın kararlı ve baş eğmeyendirenişi ile karşılaştı.

Bu 43 günlük süreç içinde ÖzgürTutsağımız hapishane hücresinde di-renirken, Fransa ve Avrupa'nın dörtbir yanında destek açlık grevleri, ey-lemler ve imza kampanyaları örgüt-lendi. Hapishane önünde bildirilerdağıtılıdı imzalar toplandı, hapisha-nelerde yakınlarını ziyaret edenlereErdoğan'ın direnişi anlatıldı. Hapis-hane idaresi ve polis dışarıdan desteğiengelleyemediği gibi, direnişin zi-yaretçiler aracılığı ile dilden dile tut-saklar arasında yayılmasını, dışarıdaörgütlenen destek eylemler ile dire-nişin duyulmasını ve sahiplenilmesiniengelleyemedi.

Hapishane önünde aileler, jan-darma ve hapishane idaresinin kor-kutmalarına karşın, içerde çocukla-rının "burada yaşlı bir adam var, di-reniyor, hapishaneye boyun eğmiyor,onlara diz çöktürüyor, dışarıdan mut-laka destekleyin, bildirilerini alın

ERDOĞAN ÇAKIR AVRUPA HAPİSHANELERİNDE HAKLARINI ELDE EDEREK BİR KEZ DAHA ZAFER KAZANDI!

Avrupa emperyalizmi, kendi içinde muhalif kesim ve örgütleri hapishanelerdebitirmiş; Avrupalı devrimciler, örgütler aslolarak hapishanelerde teslim alınmıştır.Devletin hapishanelerdeki teslim alma politikasına yönelik ciddi bir direniş sergilemeyenörgütler, süreç içinde devrimci dinamiklerini kaybederek, kendilerini feshetmiş, sa-vundukları düşünceleri reddedecek noktalara kadar savrulmuşlardır. Elbette içlerindedirenen, düşüncelerini savunan insanlar çıkmıştır, ama en genel haliyle Avrupa'dakisol, hapishanelerde teslim alınmış, özellikle silahlı mücadele konusunda diğer biruca savrularak yaptıklarının "yanlışlığını" kabul eder hale getirilmişlerdir. Kendisavruluşlarına teorik bir kılıf bulmak için de emperyalizmin tanımını yenidenyapmışlar, onun "değiştiğinin" kanıtlarını aramışlardır.

Bu deney ve tercübeye sahip emperyalistler, Cephelileri de hapishanelerde teslimalmak, devrimci düşüncelerinden vaz geçirmek için tecritten, tek tip elbiseye, onursuzaramadan, mektup yasaklarına, aile görüşlerini dahi yasaklamaya kadar birçokyöntem denediler ve halen Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde tutsaklarımıza yönelik aynıyöntemleri denemeye devam ediyorlar.

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,50

Page 51: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

bize de gönderin,hücrelerimize asa-cağız" anlatımlarıy-la, hapishane önündeimza toplayan ve Er-doğan’ın direnişinianlatan Cephelilerinyanına giderek imzaattılar, eylemleredestek verdiler. Tekbaşına hücresindedirenen Özgür Tut-sağımızın direnişi,halka halka çevresiniörgütlemeye başladı ve adli mah-kumlardan Erdoğan Çakır'ın açlıkgrevine destekler geldi.

Özgür Tutsağımızın direnişi vedışarıda örgütlenenen destek eylemlerisayesinde süresiz açlık grevinin 36.gününde Erdoğan, onursuz aramanınkaldırılması, hücresinden alınan kitapve eşyalarının geri verilmesi ile açlıkgrevini sonladırdı.

OHAL yasaları, diyerek dayat-malara yasal bir zemin yaratan ha-pishane idaresi, özünde Fransız em-peryalizmi, tek başına bir hücrededahi olsa direnenlerin teslim alına-mayacağını, direnenlerin asla yalnızolmadığını bir kez daha gördü.

Özgür Tutsaklık Bir Kimliktir

Erdoğan Çakır'ın onursuz aramayakarşı verdiği mücadele, zaferle so-nuçlanan direnişi, ülkemiz ve Avrupahapishanelerinde yaratılan ÖzgürTutsak geleneğinin bir devamıdır.1984'lerden günümüze Türkiye ha-pishanelerinde direnerek ve şehitlervererek yaratılan geleneklerimizin,Cepheliler tarafından Avrupa hapis-hanlerine taşınmasıdır.

Bunun Avrupa'da devrimci mü-cadele açısından taşıdığı önem bü-yüktür. Çünkü Avrupa Emperyalizmikendi içinde muhalif kesim ve ör-gütleri hapishanelerde bitirmiş, Av-rupalı devrimciler, örgütler aslolarakhapishanelerde teslim alınmıştır. Dev-letin hapishanelerde teslim alma po-litikasına yönelik ciddi bir direnişsergileyemeyen örgütler süreç içindedevrimci dinamiklerini kaybederek,kendilerini feshetmiş, savundukları

düşünceleri reddedecek noktalara ka-dar savrulmuşlardır. Elbette içlerindedirenen, düşüncelerini savunan in-sanlar çıkmıştır, ama en genel haliyleAvrupa'daki sol hapishanelerde teslimalınmış, özellikle silahlı mücadelekonusunda diğer bir uca savrularakyaptıklarının "yanlışlığını" kabul ederhale getirilmişlerdir. Kendi savru-luşlarına teorik bir kılıf bulmak içinde emperyalizmin tanımını yenidenyapmışlar, onun "değiştiğinin" ka-nıtlarını aramışlardır.

Bu deney ve tercübeye sahip em-peryalistler, Cephelileri hapishane-lerde teslim almak, devrimci düşün-celerinden vaz geçirmek için tecrittentek tip elbiseye, onursuz aramadanmektup yasaklarına, aile görüşlerinidahi yasaklamaya kadar birçok yön-tem denediler ve halen Avrupa'nınçeşitli ülkelerinde tutsaklarımıza yö-nelik aynı yöntemleri denemeye de-

vam ediyorlar. Fransa ya da

Almanya, emper-yalistlerin hedef-leri aynıdır; dev-rimcileri tutukla-yarak, tecrit vebaskı uygulaya-rak örgütlenmeyibitirmek. Tek tekinsanlarımızlauğraşmaları, oku-duğu kitaptan, al-dığı mektuba ka-

dar her şeyi denetlemesi ve engelle-mesi, onursuz arama dayatmaları ileiradelerini kırarak devrimcileri moralolarak çökertmek, desteksiz, yoldaşsızbırakarak yanlızlığın içinde kaybol-malarını sağlamaktır. Baktığımızdaemperyalizmin devrimcileri teslimalma yöntemi ve baskısı, ülkelerinadları değişse de aynıdır.

Sonuç olarak; nasıl ki ülkemizdebaskılar karşısında direnerek yaratılanbir Özgür Tutsak kimliği varsa, Av-rupa'da da baskıya karşı direnmekleÖzgür Tutsaklık belirgin bir hat ka-zanacaktır. Erdoğan Çakır'ın direnişibu kimliğin şekillenmesi ve oturma-sıdır. Kazanılan zafer, emperyalizmekarşı devrimci iradenin zaferidir.

Haklı olanları, direnenleri yene -bilecek hiçbir güç yoktur. Bizler de -falarca bunu kanıtladık. Erdoğan Ça-kır'ın zaferi ile direnenlerin kazana-cağını yine kanıt ladık.

Geleneğimizin Sürdürücüsü Şehidimiz Onur Polat'ı Unutmayacağız

Onur Polat şehitliğinin 1. yılında 2 Nisan'da Sarıgazi Cemevi’ndedüzenlenen anma programı ile anıldı. 16.00’da devrim şehitleri için yapılan1 dakikalık saygı duruşuyla başlayan programda, Halk Cephesi adınakonuşma yapıldı. 30 Mart -17 Nisan Devrim Şehitleri Anma Günlerinedeniyle tüm şehitlerin anıldığı konuşmanın ardından, Onur Polat’ın sevdiği“Kadife Tenli Zamanlara” şiiri okundu. Grup Yorum’un “Bize Ölüm Yok”ve “Şu Dersim’in Dağları” ezgilerini söylemesinin ardından yemek programınageçildi. Yapılan anmaya 300 kişi katıldı.

Anma çalışması için 30 Mart'ta Demokrasi Caddesi üzerinde bulanan es-naflara ve yoldan geçen insanlara Onur Polat adına yazılan mektup dağıtımıyapıldı. Toplamda 200 mektup dağıtıldı. Ayrıca 30 Mart -17 Nisan Parti Ku-ruluşunu Kutlama Şehitleri Anma Haftası dolayısıyla Sarıgazi Nazım HikmetParkı çevresi ve Demokrasi Caddesi'ne 25 kızıl bayrak asıldı. 29 Martakşamı ise Atatürk ve İnönü Mahalleleri’ne 30 Mart ile ilgili sloganlardanve “DHKC”, "CEPHE” yazılamalarından 30 adet yapıldı.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

51O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 52: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Köln’de Kemal Amca İle Dayanışma EylemiDersim’de katledilen gerillaların cenazelerinin ailelerine ve yol-

daşlarına verilmesi için Murat Gün’ün babası Kemal Gün’ün,Dersim’de Seyid Rıza Meydanı’nda başlattığı açlık grevine destekamaçlı Almanya’nın Köln şehrinde açlık grevi 30 Mart’ta başladı.

Açılış günü çadırda saat 17.00 da yapılan basın açıklamasına 25kişi katıldı.

Dünyanın Neresinde Olursak Olalım Kayıp GerillalarımızıDuyurmaya ve Cenazelerimizi İstemeye Devam Edeceğiz

NRW Dev-Genç olarak 29 Mart Çarşamba günü Dortmund’da veHamm’da kayıp gerillalarımız için afiş astık. 70 afiş asıldı. Afiş ça-lışmasına dört gencimiz katıldı.

Berlin’de Destek Açlık Grevi

Dersim`de katledilen gerillaların cenazelerini almak için başlatılanaçlık grevi sürüyor. Kemal Gün açlık grevinin 41. gününde.

5 Nisan Çarşamba günü destek için başlayan 3 günlük dönüşümlüaçlık grevinde cenazelerin bir an önce ailelere teslim edilmesi istendi.

Berlin’in çeşitli bölgelerinde cenazelerin verilmesi talebiyle pul-lamalar yapıldı. Türkiyeliler’in yoğun yaşadığı bölgelerde yapılanpullamalarla “Cenazelerimizi İstiyoruz” talebi yükseltildi.

Berlin`de 31 Mart Cuma günü Yorum Kültür Evi’nde dokuzuncufilm akşamı yapıldı. Her 15 günde bir düzenlenen film akşamındaANTHROPOID filmi izlendi.

Kayıp 10 Gerilla İçin Dortmund ve Essen’dePankartlar Asıldı

Kayıp 10 gerillanın cenazelerinin ailelerine verilmesi ve KemalGün’ün açlık grevini desteklemek için Almanya Köln’de 30 Mart 2017Perşembe gününden itibaren açlık grevi çadırı açılmaya başlandı.

Yine aynı talepli pankartlar asıldı. Almanca “Kayıp 10 gerillanıncenazeleri Nerede”, yazan pankartlar 31 Nisan 2017 Cumartesi günüDortmund Keuning-Haus ve Essen Hauptbahnof yakınlarına asıldı.Kayıp cenazelerimiz bulunana kadar her yerde, her ülkede sorulmayadevam edecek: “Kayıp 10 gerillamız nerede?”

İngiltere Halk Cephesi: Dersim’de faşizme karşı mücadeledeşehit düşenlerin cenazeleri için her hafta olduğu gibi bu hafta da slogan-larımız, kızıl bayraklarımız ve pankartımızla “Cenazelerimizi İstiyoruz,Alacağız!” diyerek dayandık işbirlikçilerin temsilciğinin kapısına.

Konuşmada: “Katil, hırsız ve işbirlikçi Erdoğan, mertçe kavgayatutuşan halkın delikanlılarının cesetlerinden korkuyor. Çünkü Onlar’ınölü bedenleri dahi halkın beyninde ve yüreğinde umudu yeşertiyor.Çünkü Onlar geleceği temsil ediyorlar. Derhal yiğit evlatlarımızıncesetlerini ver! Ve halkın bağrında yerlerini alsınlar!

Stutgart: 1 Nisan’da Stuttgart Anadolu Federasyonu olarakikinci kez Direniş çadırımızı kurduk.

Ankara’da direnen, işi ve onuru için açlığa yatan Nuriye Gülmenve Semih Özakça’yı, Dersim’de kaybedilen şehit gerilla cenazeleriiçin açlığa yatan Kemal amcanın sesi olmaya devam edeceğiz.

Biz de haykırıyoruz, 10 savaşçının cenazeleri nerede? Ayrıca Hamburg Hapishanesi’nde tutuklu bulunan devrimci Musa

Aşoğlu içinde bildirileri dağıtarak Almanya, ABD ve Türkiye işbirliğiniteşhir ederek, devrimcilik yapmanın onur olduğu dile getirildi.

Av ru pa’da

Hamburg’ta Adalet NöbetiDevam Ediyor

Her perşembe olduğu gibi, 30 Mart’ta daHamburg halkı saat 18:00 da Musa Aşoğlu’nunbulunduğu hapishane önünde eylem gerçekleştirdi.Eylem bir saat sürdü. Bildirinin okunmasının ar-dından, Musa Aşoğlu’nun isteği üzerine, GrupYorum’dan “Özgür Tutsak” ve “Cemo” parçalarıçalındı. Sloganlar ile eylem sonlandırıldı.

İngiltere Halk Cephesi Musa Aşoğlu’naÖzgürlük İçin Alman Elçiliği Önündeydi

Her hafta olduğu gibi bu hafta da sloganla-rımız, kızıl bayraklarımız, önlüklerimizle vepankartımızla Alman Elçiliği Önündeydik.

HALK CEPHESİ olarak, “Faşizmin ve Em-peryalizmin Olduğu Bir Dünyada DevrimcilikYapmak Suç Değildir Görevdir!” Şiarını hay-kırmaya devam edeceğiz.

Yunanistan’da Musa Aşoğlu’naÖzgürlük Kampanyası Başladı

30.03.2017 tarihinde Yunanistan’ın başkentiAtina’da başlayan kampanya, Eksertiya Böl-gesi’nde imza standı açılmasıyla başladı.

Yunanca hazırlanan bildiri ve imza metniaçılan stantla Yunanistan halkına ulaştıran MusaAşoğlu’na özgürlük komitesi, yine aynı günkahvelerde bildiri dağıttı.

1 Nisan günü öğleden sonra saat 15:00-17:00 arası Anarşist Taarruz grubunun EkserthiyaMeydanı’nda açtıkları kitap standında biz deYunanistan Halk Cephesi olarak Musa Aşoğluiçin masa açtık. 4 adet O AGONAS dergisi ile70’in üzerinde bildiri dağıtıp, 60 adet dayanışmaimzası topladık.

Hamburg’da Türkiye KonsolosluğuÖnünde Eylem

Hamburg’da kayıp 10 gerillamız ve gözal-tında bulunan Dev- Genç’liler için konsoloslukönünde eylem düzenlendi. 30 Mart 2017’de,İstanbul’da Gençlik Federasyonu’nun basılmasısonucu gözaltında bulunan 8 Dev-Genç’lininderhal serbest bırakılması için eylem düzen-lendi.

Saat 15:30’da başlayan ve toplam 20 kişininkatıldığı eylem, bir saat sürdü.

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,52

Page 53: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Anıl Güney Bolat’ınTutuklanması ve GençlikDerneği Baskını Protesto Edildi

28 Mart’ta Hamburg’dan İstanbul’agiriş yapmak isteyen ve ardından tu-tuklanan arkadaşımız Anıl Güney Bolatve Gençlik Federasyonuna yapılan bas-kında gözaltına alınan Dev-Genç veAvrupa Dev-Genç’liler için saat 12:00ve 12:30 arası Düsseldorf Türkiye Kon-solosluğu önünde protesto edildi.

Hamburg’da Halk Toplantısı

Yapıldı

26 Mart 2017 Pazar günü Hamburg’dahalk toplantısı yapıldı.Toplantıda 1 Mayısve Dortmud'daki şehitleri anma programıkonuşuldu. Saat 11 de kahvaltı ile başlayantoplantıya toplam 10 kişi katıldı.

Londra’da Mustafa Kuran’ınAilesine Anma Ziyareti

3 Nisan 2001’de Avusturya Graz’daEmperyalizmin hapishanelerinde, has-talığıyla ilgili gereken tedavinin yapıl-maması sonucu şehit düşmüştü yolda-şımız Mustafa Kuran.

Şehitlerimizi unutmamak ve unut-turmamak, onların emeğini, halk vevatan sevgisini devam ettirmek, düşmanaolan öfkesinin taşıyıcısı olmak içinonları anmaya devam edeceğiz.

Mustafa Kuran’ın özgeçmişi ve yol-daşlarının anlatımı okundu.

Sözü ablası aldı. Şehit düşmedenönce de zaten 16 yaşından sonra ayrıl-dığını, hiç görüşemediklerini, onun has-reti ve özlemiyle yanıp tutuşurken,birgün görüşebilme umuduyla bekliyor-ken, onu kaybettiğini anlattı. O dudakları,sesi ve yüreği titreyerek anlatırkenacısını, biz bir kez daha biledik öfkemizihalk düşmanlarına.

Belçika:Anadolu Federasyonu Belçika’nın

Maasmechelen şehrinde bir kahvaltı dü-zenledi. Türkiyeli nüfusun yoğun olduğuMaasmechelen şehrinde yeni insanlarlatanışma amacıyla yapılan kahvaltı çalış-ması boyunca birçok eve gidildi, sohbetleredildi. 20 kişi ile yapılan kahvaltı sonra-sında sohbetler edildi.

Berlin’de Kızıldere PaneliDüzenlendi

30 Mart 1972 Kızıldere direnişininyıl dönümünde, Berlin’de panel dü-zenlendi. Panelde Kızıldere’nin dev-rimci mücadele içindeki yeri tartışıl-dı.

Berlin’de, 2 Nisan 2017 Pazargünü düzenlenen panelde Mahir Ça-yan ve arkadaşlarını Kızıldere’ye gö-türen sürece değinildi.

Divan Restaurant’ta saat 15.00-18.00 arası yapılan panele 70 kişi ka-tıldı.

Almanya2 Nisan günü Stuttgart Halk Kültür

Evi’mizde 30 Mart Kızıldere Anmasıgerçekleştirdik

Program 30 Mart-16/17 Nisan şe-hitlerimizin nezdinde bütün dünyadevrim şehitleri anıldı

Grup Yorum üyesi İhsan Cibelikve Türkiye’den Halkın Hukuk Bü-rosu’ndan Avukat Didem Baydar Ün-sal sahneye davet edildi.

İhsan Cibelik ilk sözü alarak, dün-den bugüne Kızıldere ruhunu ele ala-rak, “Günümüzde Kızıldere direnişiniher yerde görebiliriz. Düşmana teslimolmayan bir direniş geleneğinin ya-ratıcısıdır Mahirler” diyerek sözü Tür-kiye’den Halkın Hukuk Bürosu’nunavukatlarından Didem Baydar Ünsal’abıraktı.

Ünsal, konuşmasında “Evet, bi-lindiği gibi ülkemizde faşizm ayyukaçıkmış durumda. Ülkemiz karanlıkgünlerinde değil, neden çünkü herkaranlığın bir de aydınlık yüzü vardır.Nerede faşizm varsa orada direnişolacak ve mutlaka kazanılacaktır.”

75 kişinin katıldığı anmanın sonbölümünde de Grup Boran’ın söyle-diği türkülerle bitirildi.

30 Mart- 17 Nisan DevrimŞehitleri Mannheim’da YapılanBir Anma Etkinliği ile Anıldılar

31 Mart Cuma akşamı gerçekleş-tirilen etkinliğin çalışmaları haftalaröncesinden başladı.

Saat 19:00´da başlayan anma et-kinliğinde öncelikli olarak bir hoş-

geldiniz konuşması yapılarak insanlarsaygı duruşuna davet edildiler.

Haftalardır çalışmalarını sürdürentiyatro ekibi; Kızıldere´den Dayı’nınşehit düşmesine kadar geçen süreçtekidönüm noktalarını müzikli ve şiirlibir tiyatral sunum ile ortaya koydular.Dia gösterisi ile de desteklenen tiyatralgösteri ilgi ile izlenirken yoğun biralkış eşliğinde son buldu.

Panelde panelistler Kızıldere ilebaşlayan ve günümüze yansıyarakdevam eden teslim olmama gelene-ğinin önemine vurgu yaparak; “onlaro gün o kerpiç evde direnmeyipteslim olsalardı biz bugün bu salondaolmayacaktık” denildi.

Ankara´da başlayan ve birçok ileyayılarak devam eden direnişler veyine Dersim dağlarında katledilen,cenazeleri verilmeyen gerillalar an-latılarak destek çağırısı yapıldı.

Saat 22.30´da son bulan etkinliğeyaklaşık olarak 100 kişi katıldı.

Londra’da Şehidimiz MeryemAltun’un Anma

Şehitlerimizi anmak, ailelerimizinacısını paylaşmak için 31 Mart Cumagünü Şehidimizin anne ve babası zi-yaret edildi. Onları sımsıkı, sıcacıkkucakladık hepimiz. “Şehitlerimizgittiklerinde mücadelelerini, değer-lerini bizlere emanet edip gidiyorlar.Onların kavgalarına olan sevdaları,bugün burada bizi bir araya getirdi.

Londra’da Dev-GençProtestosuna Polis Saldırısı

5 Nisan Çarşamba günü üç gençTürkiye’de yapılan saldırıları protestoetmek için faşist Türkiye elçiliğiönündeydi. Basın açıklamalarını oku-duktan sonra slogan atmaya başladılar.Gençlerin tek suçu İstanbul’da Genç-lik Federasyonu’na yapılan saldırıyıprotesto etmekti.

Gençler elçiliğin kapısında oturmaeylemine başlayınca polisin müdahaleetmesiyle yaka paça gözaltına alındılar.Gençler polis saldırısı sonrasında gö-türülürken polis otosunun içinde deslogan atmaya devam ettiler. Arka-daşlarımızın Charing Cross Polis Mer-kezi’ne götürüldükleri haberini aldık.

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

53O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 54: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Yürüyüş

9 Nisan2017

Sayı: 9

DUVARLARI YIKABİLİRSİNİZ AMA O TARİHİ,554

- İçeri girmek için önce 3 çelikkapıdan geçmelisin.

- Bembeyaz bir odanın içinde-sin.

- Aynı sınıfta başka öğrenciler devar ama herkesin bir kulübesi var.

- Kimse kimseyle konuşamıyor.- Sıcak yemek verilmiyor, günde

sadece yarım saatlik bir mola verili-yor.

- Günde sadece 15 dakika dışarıçıkılıyor, bu da özel bir havalandır-mada. Havalandırma çok küçük ve15 dakikadan sonra kapanıyor, kapılarkilitleniyor.

- Okul sonrası diğer öğrencilerinönünde çöp toplatılıyor.

- Öğretmenler öğrencilerle dalgageçiyor.

Ve daha neler neler... Evet bu birhapishane değil, bir okul. Doğru oku-dunuz bir hapishane değil bir okul.Aslında çok şaşırmamak gerekir, çünkübu okul kapitalizm tarafından icatedilmiştir. Kapitalizmin, öğrencileriterbiye etmek için kullandığı yön-temlerden birisi de bu okullardır. İn-giltere'de yaşayan bir Avrupa Dev-Genç'li okulda devamsızlığı olduğuiçin ceza aldı. Ceza olarak başka birliseye gönderildi. Devamsızlığı ortadankaldırmak için verildi bu ceza. İştearkadaşımız bu şekilde bir ceza aldı,şu an yukarıda anlatığımız gibi birokulda, yani hapishanede diyebiliriz.

Suçu ise devamsızlık, çözümü ise

böyle bir hapishane. Hapishane gibiokullar. Kapitalizmin çözümü budurişte. Bu şekilde öğrencileri eğitmeyeçalışıyor, yani aslında terbiye etmeyeçalışıyor. KORKUTMAYA ÇALI-ŞIYOR... YÖNETEBİLMEK İÇİNKORKUTMAYA ÇALIŞIYOR.

Kapitalizm EğitimiyleKendine Uygun KafalarYaratır

Kapitalizm okullarda öğrencilerieğiterek kendi düzenine uygun kafalaryaratır. Kendi sömürü düzenine yeniköleler yaratmak için eğitir gençleri.Daha fazla kar edinebilmek içinonları eğitir, eğitir ki ihtiyacı olduğusektörde çalışsın, o sektörde dahafazla kar edinebilsin. Tarih dersiniçarpıtır, matematikte hayatımızdakullanmayacağımız karmakarışık bil-giler öğretir, sınavları zorlaştırır, ya-bancı öğrencilere fırsat eşitsizliğiuygular, eğitimi parayla satar vs. Dü-zen eğitiminin çarpıklığını say saybitmez. Çarpıklığı diyoruz, çünkübu sistem çarpıktır aykırıdır. Bu sis-temde insanın hiç bir değeri yoktur,herşey kar üzerine kuruludur. Herşeysermaye ve para etrafında döner. Budüzen sömürü düzenidir, okullarıylada kapitalizm kendine sömürebileceğirobotlar yaratır.

Kendine uygun kafalar yaratama-dığında, öğrencileri yönetemediğindeterbiye etmeye çalışır, korkutmaya

çalışır ve yukarıda anlattığımız gibi"hapishane" türü okullar icat eder.Kimse onun düzenine karşı gelmesindiye gençleri korkutmaya çalışır vebu şekilde terbiye ettiğini düşünür."Öğrencilere bir şey öğreteyim" diyebir derdi yoktur. Zaten böyle bir derdiolsa, bu tür okullar icat etmez. Kar-makarışık bir şekilde matamatik öğ-retilmez, tarih çarpıtılarak anlatılmaz,EĞİTİM PARALI OLMAZ.

Kapitalizm bu tür okulları insanlarıeğitmek için yaratmamıştır. Islah et-mek, terbiye etmek için böyle birçözüm bulmuştur. Bu şekilde öğren-cileri susturmak, korkutmak istiyor..Çoğu öğrencinin burada kaldığı içinpsikolojik sorunları var. Aşağılan-dıkları için, kimseyle konuşamadıklarıiçin, bembeyaz bir odanın içinde ol-dukları için, tuvalete bile yalnız git-melerine izin verilmediği için psi-kolojik sorunlar yaşıyorlar. Yani ka-pitalizmin "eğitme" yöntemi bundanibarettir. Eğer bir öğrenci onun ku-rallarının dışına çıkarsa bu şekildeterbiye etmeye çalışır, korkutarakyapar bunu.

Bizler Avrupa Dev-Genç'liler olarakbunu kabul etmiyoruz. Bu hapishanegibi okulları tehşir ediyoruz. Ve İngilizdevletine sesleniyoruz: "Burası OkulDeğil, Hapishanedir! Arkadaşımızauyguladığınız cezayı derhal sonlan-dırın. Arkadaşımızın yaşayacağı tümsorunlardan siz sorumlusunuz!"

OKUL MU, HAPİSHANE Mİ?

Almanya’nın Dortmund Şehrinde BulunanDortmund Aile Ve Gençlik Dayanışma Evinde(Dayev) De Kahvaltı

2 Nisan 2017 Pazar günü kahvaltı yapıldı.Kahvaltıdansonra bir toplantı yapıldı. Toplantının birinci gündemi,Dersim’de kayıp gerilla cenazelerinin bulunması içindirenen baba Kemal Gün’ün açlık greviydi. İkinci gün-dem, Ankara Yüksel Caddesinde işi, ekmeği için direnen,açlık grevi yapan kamu emekçileri Nuriye Gülmen,Semih Özakça’nın eylemiydi… Ve üçüncü gündem 30Mart-17 Nisan şehitlerimizi anma etkinliğiydi.

Kahvaltıya 15 kişi katıldı. Kahvaltı ve toplantınınardından anma için Dayev Kadın Korosu ve ÇocukKorosu çalışma yaptı.

İngiltere-Londra’da Halk Toplantılarımızla Birl ikte Olmaya

Her pazar birlikte yaptığımız kahvaltıdan sonra,ülkemizde ABD destekli faşizme karşı dimdik ayaktaduranlar, haklarının peşinde olanlar anlatıldı. NuriyeGülmen ve Kemal amca başta olmak üzere sürendirenişler anlatıldı. Direnenleri sahiplenmek içinonları ziyaret etme çağrısı yapıldı. 20, 21, 22 Nisan’daTürkiye’de yapılacak olan sempozyuma ve 23 Ni-san’da ki Grup Yorum Konserine ve 16 Nisan’daAvrupa’da yapılacak olan anma programına katıl-mamız gerektiği konuşuldu.

31 kişinin katıldığı halk toplantısı dünyadan ha-berlerin okunmasıyla sona erdi.

Page 55: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Türkiye ve Avrupa'da gençleri-mizin devrimcileşmesindeki en büyükengel genellikle ailelerimiz oluyor.

Ama unutmamalıyız ki aileler budüzene göre şekileniyorlar, bu dü-zenden ne alıyorlarsa onu veriyorlar.Maddi-manevi düzenden beslenirler.Ailelerimize düzenin kaybettirdiğiduyguları, halk kültürünü, vatan vehalk sevgisini ve değerlerini geri ka-zandırmalıyız.

Onları bu düzenden çekip kopar-mamız lazım. Çünkü ya düzen ka-zanacak ailelerimizi ya da biz.

Ailelerimizden ne olursa olsunasla vazgeçmemeliyiz. Eğer ailele-rimizden vazgeçersek halktan vaz-geçeriz.

Aileyle Çatışmak ElbetteKolay Değildir; Ama BizlerKararlı ve Israrlı OlmasıLazım, Çünkü Haklı veMeşru Olan Biziz!

Ailelerimiz bizi devrimciliktenvazgeçirmek için bir sürü yol dener.En büyük silahları ise duygu sömü-rüsüdür. Ben seni büyüttüm, ben senidoğurdum, seni bugünlere ben ge-tirdim, seni binbir zorluklar ile bu-günlere getirdim. Emeğimin karşılığıbu muydu, hasta halim ile bırakıpgidecek misin gibi sözler ile bizietki altına almak ister. Her şeydenönce bunun bir çelişki olduğunu ai-lemize anlatmalıyız.

Neden bize zarar veriyorlar? Neden yalnızca kendilerinin is-

tediği gibi yaşamamızı istiyorlar? Düzenin halka yaşattığı zulmü,

işkenceyi, açlığı, yoksulluğu görme-meleri imkansız. Bunları bile bileneden bizi engellemeye çalışırlar.

Onlara, bunları bilmemize rağmendevrimcilik yapmamanın suç oldu-ğunu anlatmalıyız.

Eğer biz bunca katliamlara, açlığa,yoksulluğa, işkenceye, ırkçılığa karşısusarsak, bunu bize reva görenlerdenbir farkımızın kalmayacağını söyle-memiz lazım.

Kaçak Dövüşmeyeceğiz!Aile konusunda yaşanan en sıkça

ve en büyük sorunlardan biridir yalansöylemek.

Örneğin bir yere gidiyoruz amaailemizden gizliyoruz, devrimcilikyapıyoruz onlardan gizliyoruz. Eğerböyle yalan söyleyerek davranırsakailenin bize olan güvenini yitiririz.Bu durum aynı zamanda meşrulu-ğumuzun kaybolmasına neden olur.

Ailemize karşı dürüst olmalıyız.Onlardan bir şey gizlememeliyiz.

Peki Ailelerimizi İknaEtmek İçin Ne Yapmalıyız?

Onlara devrimciliğin meşruluğu-nu, dünyanın en onurlu, en namusluişi olduğunu ısrarlı ve kararlı bir şe-kilde bıkmadan, usanmadan yorul-madan anlatmamız lazım.

Ailelerimizin bizdeki değişimigörmesi lazım. Düzendeyken taşıdı-ğımız tembellik, yalancılık, bencillikvb. özellikleri artık taşımadığımızıgörmeleri lazım.

Artık düzenli, disiplinli, yalansöylemeyen, emekçi, onlara değerveren bir çocukları olduklarını gör-meleri; ailelerimizi ikna eden, onlarıgeliştiren etkenlerden başlıcası ola-caktır.

Ailerimiz Bizi Düzene DeğilBiz Onları DevrimSaflarına Çekmeliyiz!

Ailelerimize emek vererek bilin-çlendireceğiz ve örgütleyeceğiz.

“Ailelerimiz neden devrimcileş-mesin” diye sormalıyız kendimize.Çünkü ailelerimizi en iyi biz tanırız.Onlar sabahtan akşama kadar çalı-şırlar, sırf kara kafalı oldukları içinezilirler, aşağılanırlar, istediği gibikendi dilini konuşamaz, dini inancınıyaşayamaz. Bunun gibi elbette dahaonlarca sayabileceğimiz nedenlerivardır ailelerimizin.

İşte bu ve bunun gibi nedenlerdendolayı ailelerimizin tüm çıkarı sadaceama sadece devrimdir.

Devrimcilik konusunda aileleri-

mize karşı asla zayıf düşmeyelim.

Kararlı olalım, onlara bizi engelle-

meyeceklerini gösterelim.

AİLELERİMİZDEN ASLA VAZ-

GEÇMEYECEĞİZ!

ONLARA EMEK VEREREK

ÖRGÜTLEYECEĞİZ VE DEVRİM

SAFLARINA KATACAĞIZ!

(Devam Edecek)

AİLELERİMİZ HALKTIR, ONLARI KAZANALIM!

Essen ve Dortmunda Veli Erenve Deniz Demirdağ İçinOturma Eylemi

Avrupa´dan Türkiye´ye Kızıldereanmaları için giden ve Türkiye´degözaltına alınan Deniz ve Veli içinDortmund şehrinde oturma eylemibaşlatan Berfin Yıldırım´a destekolmak ve Türkiye´de gözaltına alnınaarkadaşlarının özgürlüğü için SenaErkoç´ta Almanya´nın Essen şehrindeeylemi yaptı.

OHAL bahanesi adı altında Av-rupa Dev-Genç’lileri sebepsiz yeregözaltına alıp ve herkesin bildiği iş-kence yuvası olan Vatan Emniyetinegötürüp işkence yapıyor.

Arkadaşlarımız Deniz ve Veli´ninderhal serbest bırakılmasını icin otur-ma eylemine başlatıldı

Arkadaşlarımız serbest bırakılanakadar başlattığımız oturma eylemleridevam edecek ve yani sıraAlmanya´nın her yanına yayacağızdenindi.

Onlara faşizme karşı savaşmanınbir zorunluluk ve görev olduğunuve vatanımızda yaşananlara duyarsızkalamayacağımızı söylediler

Eylemde Almanca bildiri okunduve dağıtıldı.

Nrw Dev-Genç Okuma GrubuHer Çarşamba yapılan Okuma

Saati bu hafta da 3 Dev-Gençliylegerçekleştirildi. Bu hafta birlikte biryazı okuduk ve ardından yazı hak-kında sohbet ettildi.

AVRUPA’dakiBİZ

9 Nisan2017

Yürüyüş

Sayı: 9

55O TARİHİN VE İDEOLOJİNİN YARATTIĞI KAHRAMANLIKLARI YIKAMAZSINIZ

Page 56: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

“Eğer insanların sizi sevmesini, saymasını istiyorsanız,söylediklerinizden çok yaptıklarınız önemli. İstediğiniz kadarkonuşun. Eğer konuştuğunuz gibi olamıyorsanız, kimse sizeinanmaz ve sevmez. İnsanlara yardım eder, saygılı davranırsanızsizi sever, sayarlar.”

Cengiz Kala 17 Nisan - 23 Nisan

Suat ALKAN,Zeliha GÜDENOĞLU,Duran AKBAŞ:

Tokat’ın Niksarİlçesi Çatak Köyükırsalında 20 Ni-san 1995’te oligar-

şinin askeri güçleriyle çıkan çatışmada şehit düştüler. Suat1980’lerin sonlarından itibaren Karadeniz’de hareketin örgüt-lenmesinde en çok emeği geçenlerden biriydi. Zeliha, KonyaDLMK içinde ve Özgür-Der içinde yer aldı. Duran, İstanbul’dave Zile Halkevi’ndeki faaliyetleriyle yer aldı mücadelede. Ka-radeniz dağlarında gerilla olarak ölümsüzleştiler.

Suat Alkan Zeliha Güdenoğlu Duran Akbaş

Nuran DEMİR:1969’da Sivas İmranlı İlçesi’nde doğdu.

Kürt-Alevi bir ailenin kızıydı. 1992’de Afyonİktisadi-İdari Bilimler Fakültesi’nde öğren-ciyken devrimci gençlik içinde mücadeleyekatıldı. 17 Nisan 1995’te bir eylem hazırlığısırasında silahın elinde patlaması sonucuşehit düştü.

Nuran Demir

İbrahim YALÇIN:Erzincan doğumlu İbrahim Yalçın, askeri

faaliyetlerde ve mahallelerde görev aldı. 1990atılımıyla oluşturulan ilk SDB örgütlenmesindeyer aldı. 23 Nisan 1993’te İstanbul Maltepe’dekuşatıldığı üste direnerek şehit düştü. Devrimci

Sol’un örnek SDB komutanlarından biriydi. İbrahim Yalçın

Cihan TAÇYILDIZ, Cengiz KALA, Selvi UZUN,Ali ÖZBAKIR, Eylem YILDIZ, Hasan AKTAŞ,Özgür KILIÇ, Behiye CANİK, Apti ŞEKER,Mehmet ÇOLAK, Haydar AYDIN, Abidin YILDIZ:

Dersim civarında operasyonların yoğunlaştırıldığı bir dö-nemde, daha önce birkaç kuşatmayı yararak çıkmalarınarağmen Ardıç Köyü’nün Çalaxane Mezrası’nda oligarşiningüçleriyle karşılaştılar. 23 Nisan 1993 günü sabahtan öğleyekadar süren çatışmalar sonucu Dersim İbrahim Erdoğan KırGerilla Birliği’ne bağlı Ahmet Ercüment Özdemir Müfrezesiüyesi 12 gerilladan yedisi katledildi. Mermileri tükenen diğer5 gerilla sağ ele geçirilmelerine rağmen kurşuna dizildiler.

1973 Dersim doğumlu Cihan, gerillaya katılmadan önce,gençlik örgütlenmesinin Elazığ yöneticileri arasındaydı.

1974 doğumlu, Pertek Akdemir Köyü’nden Cengiz, LiseliDEV-GENÇ’li olarak başladı mücadeleye.

1971 Dersim doğumlu Haydar, 1973 Hozat Taçkirek do-ğumlu Abidin, Dersim’de çeşitli çalışmalarda yer aldıktansonra gerillaya katıldılar.

Behiye, gecekondu halkının mücadelesinde yetişen birCepheliydi. Apti, TÖDEF’le başladığı mücadelesinde çeşitlisorumluluklar üstlendi.

1975 Hozat Taçkirek doğumlu Eylem, mücadeleye liseyıllarında katılmıştı.

Hasan, 1972’de Elazığ’da doğdu. Mücadeleye İstanbul’dakatıldı. 1965 Pülümür doğumlu Selvi, mücadeleyle Fransa’datanıştı. Ve ülkesine gerilla olarak döndü. Müfrezenin komutanyardımcısıydı.

Ali, gecekondu yoksullarının mücadelesinde yer aldı. Ge-rillaya katılmadan önce müfreze komutanıydı. Mehmet,işçiydi, Malatya Tavır bürosunda çalıştı. Kavgasını dağlardasürdürdü.

Cihan Taçyıldız Cengiz Kala Selvi Uzun Ali Özbakır

Eylem Yıldız Hasan Aktaş Özgür Kılıç Behiye Canik

Apti Şeker Mehmet Çolak Haydar Aydın Abidin Yıldız

Page 57: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

Kazım GÜLBAĞ:Sivas’lıydı. 1980’lerin ikinci yarısında gençlik mü-

cadelesine katıldı. İYÖ-DER kurucularındandı. DEV-GENÇ’te milis komutanlığı yaptı. 1993’de iradi olarakyurtdışına çıkarıldı. Burada da çeşitli görevler üstlendi.Son dönem çeşitli eksiklikleri nedeniyle örgütselilişkisi kesilmişti. Ama o Partisiz, yoldaşsız, mücadelesizyaşayamazdı. Son görevini, kendisi belirledi ve bir

feda eylemiyle 23 Nisan 2001’de ölümsüzleşti. Almanya’nın Regensburgkentinin hapishanesi önünde, “Faşist Türk Devletini ve CezaevlerindekiKatliamları Protesto Ediyorum” yazılı bir pankartın altında, alnındakızıl bir bantla bedenini tutuşturarak şehit düştü.

Önder ÖZDOĞAN:1965 Sivas doğumluydu. Mücadelenin çeşitli

alanlarında yer aldı. 1992 yılının başında SDBsavaşçısı olarak görevlendirildi. 16-17 Nisan’da yol-daşlarının katledilmesinin hesabını sormak için dev-rimci sorumluluk ve inisiyatifle katliamcı polislerekarşı gerçekleştirilen bir eylem sırasında, 20 Nisan1992’de İstanbul Topkapı’da katledildi.

Önder Özdoğan

Kazım Gülbağ

Şenay HANOĞLU:Tokat, Almus, Armutalan köyünde

1966 yılında doğdu. İki çocuk annesiydi.1989’da İstanbul’a göç edip Küçükarmut-lu’ya yerleşti. Devrim mücadelesine katıldı.Temizlik işlerine giden bir emekçi, TA-YAD’ın yılmaz hak ve özgürlük savaşçı-larından biriydi. F Tipi saldırısına karşı

dışarıda ölüm orucu yapılması önerisini ilk getirenlerdenbiriydi. Küçükarmutlu’da, adı daha sonra direniş eviolacak olan kendi evinde, oğlunun ve kızının yanındaölüme yattı. 22 Nisan 2001’de çocuklarının, gecekonduyoksullarının yanı başında ölümsüzleşti.

Şenay Hanoğlu

Yusuf TOPALLAR:“Karakollardaki İşkence ve Tariş Dire-

nişi’ndeki Polis Baskısına Karşı” sürdürülenkampanya sırasında 23 Nisan 1980’de An-kara Ege Mahallesi Natoyolu'nda yapılanbir gösteride vuruldu.

Yusuf Topallar

Gerilla birliğimize onlarca kadın gerilla katıldı. Ve ço-ğunlukla kadın yoldaşlarımızın cesareti, dayanıklılığı bizeörnek oldu. Kimi zaman feodal duygularımızla “onlar kadın,yapabiliyor, dayanabiliyorlarsa biz haydi haydi dayanmalıyız”diye içimizden geçirmedik diyemeyiz. Belki de, bu açıktandile getiremediğimiz duygularla, daha çabalı olduk. Kendimizizorladık. Fakat en önemlisi kadın savaşçıya bakışımızdaönemli mesafeler aldık. Öyle ya, bir kadının, savaşçı olmasınıda, komutan olmasını da kabul etmek kolay değildi. Ama ön-yargılı, feodal duygu ve düşüncelerimizi kıran asıl olarakkadın yoldaşlarımızın pratiği, yaşam tarzı oldu.

Bu konuda bize en iyi örnek olan kadın yoldaşımız SelviUZUN’du. Bugün şehitlerimizden öğrendiklerimiz ne diyesorulunca, benim aklıma öncelikli olarak Selvi geliyor. Sel-vi’den, kadın yoldaşlarımızın ne kadar fedakar olduğunu,gerilla olarak biz erkek yoldaşlarından farkları olmadığınıöğrendim. Ama bir şey daha öğrendim ki, bu da benim içinen önemlisiydi. Yani kafamızdaki feodal yargıları yıkmayıöğrendim.

Selvi, gerillaya 92’nin Temmuz ayında katılmıştı. Benhenüz o tarihlerde gerilla değildim. Ama tüm merakımla ge-rillayı takip eden biriydim. Hatırlıyorum da, Selvi’den önceDevrimci Sol gerillalarının içinde kadın savaşçı yoktu.Doğrusu bu bizim hiç de garibimize gitmiyordu. Hatta kırkoşullarında kadınların yapamayacağını düşünüyorduk. Sel-vi’nin gelişi köylüler arasında merak ve ilgi uyandırdı. “Dev-

Solculara bir kadın gerilla gelmiş, bababayiğit birine benziyor.Gezdiğinde sanki yer titriyor. Bir de saz çalıyormuş” diyekonuşuyorlardı. Merakım iyice arttı. Ben de bu ilk kadın ge-rillayı görmek istiyordum... Nihayet Selvi ile karşılaştım.Gerilla birliğiyle köye girdiler. Köylüler her zamanki ilgilerindendaha fazla bir merakla gerillanın çevresinde toplandı. Hepimiz,kaçamak bakışlarla Selvi’yi izliyoruz, yaptığı hiçbir hareketikaçırmıyor ve notumuzu da veriyorduk. Selvi, tüm bu ilgiyihissetmesine karşın kendine güvenli, rahat ama ölçülü, ciddidavranışlarıyla hepimizin takdirini kazandı. Dalgalı simsiyahsaçları, iri-yarı cüssesiyle heybetli görünüyordu. Bu ilk gö-rüşümüzden sonra Selvi köyümüze daha sık gelecekti. Vebizim tüm önyargılarımızı söküp atacaktı.

Bir gün yine bizim köye geldiler. Bardaktan boşalırcasınayağmur yağıyordu. Selvi’nin nöbet sırası gelmişti. Silahınıaldı, tam dışarıya çıkmak üzereydi ki, babam, “Oğlum ayıpdeğil mi: İçinizde zaten tek bir tane kadın var. Bu kadarerkeğin içinde nöbet tutmak düşer mi?” diyerek komutanıazarladı(!) Selvi hemen babamın yanına çömelerek, “amcane diyorsun savaşçı savaşçıdır, kadını erkeği olmaz. Aramızdane fark var? İkimiz de savaşmak için geldik buralara. Öyleolsaydı evimde otururdum” dedi. Babam ne diyeceğini şaşırdı.

Bir süre sonra ben de gerillaya katıldım. Artık Selvi’yidaha yakından tanıyacaktım. (Selvi aslen, Dersim Pülümür’lübir ailenin kızıydı. Yıllarca önce ailece Fransa’ya gitmişler.Fakat Selvi toprağını unutmamış, halkına yabancılaşmamıştı.)

Kendi değerine, vatanına olan sevgisini korumuştu. Anadili Zazaca’yı iyi konuşurdu. Bazen sazı eline alır, Zazacatürküler söylerdi. Bazen de yaşlı analarla, amcalarla otururkonuşur, onları dinlerdi. ‘92 yılının sonbaharında, Selvi’ninde içinde olduğu beş kişilik bir ekip, Hozat’ın Hıdırdamlarımevkiinde, yol kestiler. Bu eylemde halka propaganda yapı-lırken, ardından düşman araçlarına pusu atılmıştı. Çıkan ça-tışmada Selvi takla atıp çatışarak geri çekiliyor. Başından

Anıları MirasımızGerilla yoldaşları Selvi Uzun'u anlatıyor:

“İlk Kadın Gerilla”

Page 58: Öfkemizi, Sabrımızı ve Kararlılığımızı ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY009.pdfDev-Genç sadece bir örgütlenmeyi ifade etmez; sadece bir derneğe, fe-derasyona indirgenemez.

sonuna kadar çatışmayı izleyen köylüler, “Dev-Solcular dabir kız vardı, havada takla atarak ateş ediyordu” diyerekolayı ballandıra ballandıra köyden köye anlattılar. Öyle kibirçok köyde Selvi’nin taklası beş-altı katına çıkmıştı. Selvi,köylülerin gözünde artık efsaneleşmişti.

Gerçekten de Selvi ile yaşadığım her gün, kadınlarhakkında taşıdığım önyargılarım giderek zayıflamıştı. Selvi’ninciddi bir bel rahatsızlığı vardı. Kendisi anlatmıştı ama pekanımsamıyorum. 12 Temmuz katliamından sonra Paris’tekitlesel gösteri düzenlerler. Ya bir işgal, ya da bir sokak gös-terisinde bir arabanın üzerinden atlar. Belini burada incitir.Bir süre sonra Ortadoğu’da kamp faaliyeti içinde yer alır.Bel rahatsızlığı kampta iyice yer eder. Belindeki rahatsızlıkoldukça ciddiydi. Ama bunu hiçbir zaman dile getirdiğiniduymadık. Aksine faaliyete çıkmak için ısrar ederdi. Hiçunutamıyorum: Yalçın Çakmak ile faaliyete çıkmışlardı. Hertaraf kardı. Selvi yolda rahatsızlanıyor. Yürüyemeyecekduruma geliyor. Yalçın çantasını istiyor, vermiyor. Israretmesine rağmen bir türlü çantasını vermiyor. Dik bir yokuşaçıkıyorlar. Tabii yürüyüş burada daha da zorlaşıyor. Öyle kiyokuşu sürünerek çıkıyor. Bu olay hem Yalçın’ı, hem debizleri etkilemişti. Selvi’nin verdiği irade savaşı, biz erkeksavaşçılara ve kadın yoldaşlara örnek olmuştu.

Birliğimizin sayısı giderek artıyordu. Komutan ve komutanyardımcısının dışında müfrezelerin tamamı yeni savaşçılardanoluşuyordu. Komutan yardımcılarından biri de Selvi idi. Der-sim’in ilk kadın savaşçısı olduğu gibi ilk kadın komutanı daSelvi olmuştu. Savaşçılığı döneminde olduğu gibi, komutanlıkyaptığı dönemlerde de biz savaşçı yoldaşlarıyla olan ilişkilerioldukça düzeyliydi. Her zaman bizleri eğitmeye çalışıyordu.

Devrimci Sol Dergisi’nde “Partinin Arifesindeyiz” başlıklıyazı çıkmıştı. Bu yazıyı bize Selvi okudu. Okurken hep “artıkPartili savaşçılar olacağız” diyordu. Coşkusu görülmeyedeğerdi. Yaşadığı coşkuyu anlatabilmem çok zor. Gözleridoldu. Biz yeni savaşçılar o gün için bu haberin niye bu kadarcoşku yarattığını anlayamamıştık. Ama Selvi, Partinin neanlama geldiğini bildiği için bu coşku ve sevinci yaşıyordu.Her ne kadar Selvi’nin sevincinin kaynağını anlayamasak dabiz de onunla birlikte coştuk. Sonradan öğrenecektik ki, darbeci

hainler önderlikle yapılan röportajı MK imzasıyla yayınlamışlarve Harekette darbe yapmışlar. O dönemdeki bölge komutanıKazım Keleş, biz savaşçılara bu durumu açıklamamıştı. Vedarbe olayında ikircikli bir tavır sergilemişti. Hareketin Dersim’emüdahalesiyle, birlik olarak ihanete tavır aldık. İçimizde ençok öfkelenenlerden biri de Selvi idi. Kampta tanıdığı kişilerdarbeci olmuştu. Bunların kişiliklerini, küçük-burjuva özelliklerinibize anlatırdı. Diyebilirim ki o süreçte, darbeci kişilikle ilgilieğitimi Selvi’nin anlatımlarıyla yaptık.

Selvi daha sonra Pertek müfrezesinin komutan yardımcı-lığına atandı. Onlar Pertek’e gitmek üzereyken, birliğimizŞehitler Haftası’nda, 16-17 Nisan Şehitlerini anmak için bireylem hazırlığı içindeydi. Selvi de bu eyleme katılmakistiyordu. Bunun için bölge komutanıyla uzun uzun konuştu.Ancak en son Pertek müfrezesine komutan yardımcılığı ya-pacağı kesinleşti. Hozat’ın bir köyünde eyleme katılacakolan yoldaşlarla toplu halay çekip, marşlar söylemiştik.Pertek müfrezesi ayrılırken, “birer kurşun da bizim içinsıkın” dediler. Bunu en içten söyleyenlerden biri de Selviidi. Eyleme katılacakları tek tek kucaklamış, başarılar dilemişti.Bu eylem Çemişgezek’in Akçapınar Karakolu’na yönelikyapıldı. Karakol vuruldu, şehitlerimiz selamlandı. Beş günsonra, 23 Nisan’da ise, Pertek müfrezemiz, Çalaxane’dedüşmanla çatışmaya girdi. Bizlere öğretmeye devam ediyorlardı.Çatışmanın ortasında komutan Mehmet (Ali Özbakır) şehitdüşünce, Selvi komutayı eline almış, önce çantasında bulunanörgütsel dökümanları yakmış. Müfrezesindeki savaşçılarınbirçoğu yeniydi. Bunları en iyi şekilde yönlendirmeye çalışmış.Yaralanan yoldaşlarının yaralarını sarmış. Cephanesi tükenincesilahının düşmanın eline geçmemesi için taşlara vurupkırmış. Ve kendisi gibi, cephanesi biten dört yoldaşımızlabirlikte, “teslim olun” çağrılarına, “Devrimci Solcular TeslimOlmaz” diyerek düşmanın üzerine yürümüşler. Düşman yol-daşlarımızı katletmişti. Selvi bu son anda dahi bizlere veDersim halkına örnek oluyordu.

Onunla çok kısa bir süre de olsa beraber olma şansımoldu. “Kadınlar gerilla olmaz” diye düşünen benim gibibirine, pratiğiyle örnek oldu. O, düzen kadın kişiliğini söküpatmış, kişiliğinde devrimci kadını yaratmıştı.

Düşmana Korku SalanCephe'nin Yiğit Kızı'nıMücadelemizde Yaşatacağız!

Dersim’de 1 Nisan'da Elif Sultan Kal-sen’in mezarı ziyaret edildi. Yapılan zi-yarette mezarına karanfil bırakıldı. Ar-dından tüm devrim şehitler adına 1 daki-kalık saygı duruşu yapıldı. Saygı duru-şunun ardından Grup Yorum’un “BizeÖlüm Yok” marşı ve “Şu Dersimin Dağ-ları” şarkısı söylendi. "Devrim yolumuzuaydınlatan şehitlerimizin izinden bir milimbile sapmadan yeni Leyla Komutanlaryaratarak ulaşacağız" sözü verilerek anmasonlandırıldı. Anmaya 8 kişi katıldı.

Şehitlerimizin Mezarını Yapmamıza Bile Tahammülünüz Yok30 Mart 2016 tarihinde Dersim’de valiliğe yönelik eylemde ölümsüzleşen

şehitlerimizden Onur Polat’ın mezarı şehitliğinin 1. Yıldönümünde tamamlandı.Saat 14.00’da mezarı ziyaret etmek için mezarlığa giden Halk Cephelilere polissaldırdı. Halk Cepheliler, polis tarafından gözaltına alınmaya çalışıldı, arkasındanateş açıldı. Mezar akrep ve sivil araçlarla ablukaya alındı.

���

Şehitlerimizi AnıyorUmudumuzun Kuruluşunu Selamlıyoruz

Avcılar merkezde bulunan üst geçide Halk Cepheliler tarafından 1 Nisan'dapankart asıldı. Pankartta, “30 Mart 17 Nisan Devrim Şehitlerini Anıyor UmudunKuruluşunu Selamlıyoruz-Halk Cephesi” imzası vardı. Ayrıca Firuzköy’de“Faşizme Karşı Omuz Omuza-Halk Cephesi” imzalı kuşlamalar cadde vesokaklara halkın yoğun olduğu yerde yapıldı.