Et ve Et Ürünleri Sektör Araştırması

88
TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. SEKTÖREL ARAŞTIRMALAR ET VE ET ÜRÜNLERİ SA/00-3-6 HAZIRLAYAN ERDAL ERTUĞRUL UZMAN ARAŞTIRMA MÜDÜRLÜĞÜ Temmuz 2000 ANKARA TKB MATBAASI

Transcript of Et ve Et Ürünleri Sektör Araştırması

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş.

SEKTÖREL ARAŞTIRMALAR

ET VE ET ÜRÜNLERİ

SA/00-3-6

HAZIRLAYAN ERDAL ERTUĞRUL

UZMAN

ARAŞTIRMA MÜDÜRLÜĞÜ

Temmuz 2000 ANKARA

TKB MATBAASI

i

İÇİNDEKİLER Sayfa No

TABLO VE ŞEKİLLER LİSTESİ.............................................................. iii

1. ET VE ET MAMÜLLERİ SEKTÖRÜNÜN YAPISI, ÜRÜNÜN TANIMI, SINIFLANDIRMASI VE MEVZUATI.........................................................

1

1.1 Et ve Et Ürünleri Sanayinin Yapısı........................................................... 1 1.2. Ürünün ve Sektörün Tanımı...................................................................... 4 1.3. Ürün İle İlgili Tanımlar, Sınıflandırma ve Standartlar................................. 5 1.4. Et ve Et Ürünleri Üretim Tesisleri İle İlgili Mevzuat.................................... 8 1.5. Diğer Sektör ve Yan Sanayi İle İlişkisi....................................................... 2. SEKTÖRDE ÜRETİM TEKNOLOJİSİ....................................................... 11 3. ARZ DURUMU.......................................................................................... 14 3.1. Mevcut Arz Durumu.................................................................................. 14 3.2. Et ve Et Mamulleri Üretimi......................................................................... 21 4. DIŞ TİCARET DURUMU........................................................................... 23 4.1. İhracat....................................................................................................... 23 4.2. İthalat......................................................................................................... 25 5. TALEP DURUMU...................................................................................... 27 5.1. Yurtiçi Talep.............................................................................................. 27 5.2. Talep Tahmini............................................................................................ 28 6. ARZ-TALEP KARŞILAŞTIRMASI............................................................ 29 7. TÜRKİYE'DE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ................................................ 30 7.1. Hayvan Varlığı ve Yapısı........................................................................... 30 7.2. Canlı Hayvan Dış Ticareti.......................................................................... 33 7.3. Hayvancılık Sektöründeki Sorunlar........................................................... 36

ii

Sayfa No

8. AB VE TÜRKİYE'DE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNÜN

KARŞILAŞTIRMASI................................................................................... 41

8.1. Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri...................................................................... 41 8.2. Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası............................................................ 43 8.3. AB ve Türkiye'de Hayvancılığın Ülke Ekonomisindeki Yeri ve Önemi......... 48 8.3.1. İstihdam ve Sektörlerin GSMH'dan Aldığı Paylar........................................ 50 8.3.2. Türkiye ve AB Hayvansal Üretim ve Verimlilik Karşılaştırmaları................. 52 8.3.2.1. Hayvan Sayıları........................................................................................... 52

8.3.2.2. Hayvancılık İşletmelerinin Yapısı................................................................. 56 8.3.2.3. Hayvansal Üretim........................................................................................ 59 8.3.2.4. Hayvansal Üretimde Verimlilik..................................................................... 64 8.3.3. Et Tüketimi................................................................................................... 65 8.4. AB'de Hayvansal Ürünlerde Kendine Yeterlilik Düzeyi................................ 66 8.5. Türkiye ve Avrupa Birliğinde Destekleme Politikaları.................................. 71 8.6. Türkiye'nin Ortak Tarım Politikasına (OTP) Uyumu..................................... 74 9. FİYATLARIN GELİŞİMİ VE DİĞER ÜLKELER İLE KARŞILAŞTIRMASI. 77 10. SONUÇ........................................................................................................ 79 KAYNAKÇA................................................................................................ 84

TABLOLAR LİSTESİ

iii

Sayfa No TABLO 1 : ET VE ET MAMÜLLERİ SEKTÖRÜNDE ULUSAL ÜRÜN VE FAALİYET

SINIFLANDIRMASI........................................................................................................... 6

TABLO 2 : ET VE ET MAMÜLLERİ SEKTÖRÜNDE GÜMRÜK TARİFE İSTATİSTİK POZİSYON NUMARALARI..................................................................................................................

7

TABLO 3 : İL BELEDİYE MEZBAHA VE KOMBİNALARININ SAYISI VE KAPASİTELERİ.............. 15 TABLO 4 : ÖZELLEŞTİRME ÖNCESİ ET VE BALIK KURUMU KOMBİNALARI ............................. 16 TABLO 5 : ÖZEL SEKTÖR AİT ET VE ET ÜRÜNLERİ SANAYİ TESİSLERİ.................................... 13 TABLO 6 : ET MAMÜLLERİNDE ÜRÜN BAZINDA İŞYERİ SAYISI VE KAPASİTE.......................... 20 TABLO 7 : TÜRKİYE'DE ET VE ET MAMÜLLERİ ÜRETİMİ.............................................................. 21 TABLO 8 : ET VE ET MAMÜLLERİ İHRACATI.................................................................................. 23 TABLO 9 : AB, BDT VE DİĞER ÖNEMLİ ÜLKELERE YAPILAN İHRACAT...................................... 24 TABLO 10: ET VE ET MAMÜLLERİ İTHALATI................................................................................... 25 TABLO 11: AB VE BDT ÜLKELERİNDEN YAPILAN İTHALAT........................................................... 26 TABLO 12: ET VE ET MAMÜLLERİ YURTİÇİ TALEBİ....................................................................... 27 TABLO 13: ET VE ET MAMÜLLERİ TALEP TAHMİNİ........................................................................ 28 TABLO 14: TAHMİNİ KAPASİTE KULLANIM ORANLARI.................................................................. 29 TABLO 15: YILLAR İTİBARİYLE TÜRKİYE HAYVAN VARLIĞI VE ET ÜRETİMİ.............................. 31 TABLO 16: YILLAR İTİBARİYLE BB VE KB KESİM ORANLARI VE KARKAS AĞIRLIKLAR............. 32 TABLO 17: CANLI BÜYÜKBAŞ HAYVAN İTHALATI.......................................................................... 33 TABLO 18: CANLI KÜÇÜKBAŞ HAYVAN İTHALATI.......................................................................... 34 TABLO 19: CANLI KÜÇÜKBAŞ HAYVAN İHRACATI......................................................................... 35 TABLO 20: AB BÜTÇESİNDE FEOGA HARCAMALARI.................................................................... 47 TABLO 21: AB VE ÜYE ÜLKELER KIRSAL ÜRETİM BİLEŞENİ........................................................ 49 TABLO 22: YURTİÇİ AKTİF NÜFUS, İSTİHDAM VE SEKTÖRLERE GÖRE DAĞILIMI.................... 51 TABLO 23: SEKTÖRLERİN GSMH'DAKİ PAYLARI........................................................................... 51 TABLO 24: AB, ABD VE JAPONYA'DA TOPLAM İSTİHDAMIN SEKTÖRLERE GÖRE DAĞILIMI... 53 TABLO 25: TÜRLERİNE GÖRE DÜNYA, AB-15 VE TÜRKİYE'DE HAYVAN SAYILARI................... 54 TABLO 26: AB VE ÜYE ÜLKELERDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDE ÜRETİM, VERİM VE

VERİMLİLİK DÜZEYLERİ................................................................................................. 55

TABLO 27: TÜRKİYE'DE TARIM İŞLETMELERİNİN SAYILARI, ÖLÇEKLERİ VE GELİŞİMİ............ 56 TABLO 28: TÜRKİYE'DE KIRSAL ALANDA FAALİYET GÖSTEREN İŞLETMELERİN ORANSAL

DAĞILIMI.......................................................................................................................... 56

TABLO 29: AB'DE HAYVANCILIK İŞLETMELERİNİN YAPISAL DURUMU VE GELİŞİMİ................. 58 TABLO 30: TÜRKİYE'DE YILLARA GÖRE HAYVANSAL ÜRÜN ÜRETİMİ....................................... 59 TABLO 31: AB'DE TOPLAM ET ÜRETİMİ VE NEVİLERİNE GÖRE DAĞILIMI.................................. 60 TABLO 32: SEÇİLMİŞ ÜLKELERE GÖRE SIĞIR-DANA ETİ ÜRETİMİ VE DÜNYA ÜRETİMİ

İÇİNDEKİ PAYLARI.......................................................................................................... 63

TABLO 33: TÜRKİYE'DE YILLARA GÖRE BİRİM HAYVAN BAŞINA VERİMLİLİKLER.................... 64 TABLO 34: AB'DE HAYVAN BAŞINA VERİMLİLİKLER VE GELİŞME EĞİLİMLERİ.......................... 64 TABLO 35: AB'DE GAYRİ SAFİ YURTİÇİ ET TÜKETİMİ................................................................... 65 TABLO 36: AB'NİN ETTE DIŞ TİCARET DENGESİ VE KENDİNE YETERLİLİK............................... 67 TABLO 37: AB'DE BAZI TARIM ÜRÜNLERİNİN STOKLARI VE STOK DEĞİŞİMİ............................ 68 TABLO 38: AB HAYVAN VE HAYVANSAL ÜRÜNLERDE GARANTİ FONU HARCAMALARI.......... 68 TABLO 39: BAŞLICA HAYVANSAL ÜRÜNLERDE DÜNYA ÜRETİMİ, TİCARETİ VE DÜNYA

PAZARLARINDA AB'NİN PAYI........................................................................................ 70

TABLO 40: YILLAR İTİBARİYLE KARKAS ET FİYATLARI................................................................. 77 TABLO 41: TÜRKİYE-ABD SIĞIR ETİ TOPTAN VE PERAKAENDE FİYATLARI.............................. 78 TABLO 42: BAŞLICA ÜLKELERDE ET FİYATLARI............................................................................ 79

ŞEKİLLER LİSTESİ Sayfa No

ŞEKİL 1: KIRMIZI ET ÜRÜNLERİ ÜRETİM AŞAMALARI .............................................................. 13 ŞEKİL 2: BÜYÜKBAŞ ET KAPASİTESİNİN DAĞILIMI.................................................................... 19 ŞEKİL 3: KÜÇÜKBAŞ ET KAPASİTESİNİN DAĞILIMI.................................................................... 19 ŞEKİL 4: ET MAMÜL ÜRÜNLERİNDE KAPASİTENİN DAĞILIMI................................................... 20 ŞEKİL 5: KIRMIZI ET ÜRETİMİNİN DAĞILIMI................................................................................ 22

1

1. ET VE ET MAMULLERİ SEKTÖRÜNÜN YAPISI, ÜRÜNÜN TANIMI,

SINIFLANDIRMASI VE MEVZUATI

1.1. Et ve Et Mamulleri Sanayiinin Yapısı

Türkiye'de et ve et mamülleri sanayi, 1998 yılı itibariyle 637.343 Milyar TL olan gıda

sanayi üretim değerinin % 7.82'sini, 86.828 Milyar TL olan gıda ihracat değerinin %

3.39'unu, 40.195 Milyar TL olan gıda ithalat değerinin % 31.19'unu ve 570.125 Milyar

TL olan gıda iç talebinin % 10.03'ünü oluşturmaktadır. Sektörde; üretim ve talepte

büyük baş hayvan eti, ihracatta küçük baş ham deri, ithalatta ise hayvansal katı ve

sıvı yağlar ve küçük baş ham deri miktar olarak ön sıralarda yer almaktadır.

Türkiye'de kırmızı et sanayi içerisinde çok sayıda kuruluş bulunmaktadır. Bu

kuruluşlar; Belediye Mezbaha ve Kombinaları, Et Balık Ürünleri A.Ş.(EBÜTAŞ)

kombinaları, Özel Sektöre Ait Mezbaha ve Kombinalar ve Et Mamülleri Üreten Özel

Sektör Tesisleri olarak sınıflandırılmaktadır.

• Belediye Mezbaha ve Kombinaları

Ülkemizde et sanayiinin geçmişi Belediye Mezbahaları üretimine dayanmaktadır.

Belediye Mezbahaları 1930 yılında yayınlanan 1580 sayılı Belediye Kanununun ilgili

maddesi hükmü kapsamında Belediyelerce kurulmaktadır. Halen ülkemizde 803 adet

Belediye mezbahası bulunmaktadır. Belediye mezbahaların büyük bir kısmı oldukça

düşük kapasiteye sahip, sadece bulunduğu ilçe ve beldenin et imkanını sağlamak

üzere kurulmuştur. Buralarda haftanın birkaç günü kesim yapılır ve çoğunluğu gerekli

teknolojik imkanlardan yoksundur. Bu mezbahalar genellikle bir kesim salonu ve bir

soğuk depodan oluşmakta, bir kısmında ise soğuk depo bulunmamakta, yine hayvan

bekletme padokları, sakatat odası ve bunun gibi bölümler, atık su arıtma tesisleri,

hijyenik çalışma ortamı ve güvenli ürün elde etmek için gerekli alet ve ekipmanlar

bulunmamaktadır. Belediye mezbahaları içerisinde şartları iyi olarak

değerlendirilebilecek olanların sayısı oldukça azdır. Az olmakla birlikte kesim

kapasitesi yüksek, teknik ve hijyenik şartları iyi olan mezbaha ve kombinalar da

İstanbul, Antalya, İzmir, Adana, Giresun, Balıkesir gibi illerde kurulmuştur.

2

• Et ve Balık Ürünleri A.Ş. Kombinaları (EBÜAŞ)

Hayvancılık sektörünün sanayi yönünde ele alınması ilk kez 1936 yılında düzenlenen

Sanayi Kongresi'nde karara bağlanmıştır. Daha sonra 1952 yılında hayvan ıslahı,

kasaplık hayvancılığa yön verilmesi, hayvan ve et ürünleri iç ve dış ticareti, et

teknolojisinin geliştirilip yönlendirilmesi ve teşviki gibi konuları amaç edinen Et ve

Balık Kurumu (EBK) kurularak faaliyete geçmiştir. İlk et kombinası 1953 yılında

Erzurum'da hizmete açılmış, bunu 1955 yılında Ankara, 1956 yılında Konya ve

Zeytinburnu et kombinaları takip etmiştir. Müteakip yıllarda açılan 29 et kombinası, 2

tavuk kombinası, 2 et işleme ünitesi, 1 balık mamülleri fabrikası ve 1 soğuk hava

deposu ile üretim ve muhafazaya yönelik işyeri sayısı 35'e ulaşmıştır.

Et ve Balık Kurumu tarafından kurulmuş kombinaların tamamı geniş bir alan üzerinde

yerleşmiş, hayvan bekletme padokları küçük ve büyükbaş hayvanlar için havada

kesim imkanlarına sahip yeterli büyüklükte kesim salonları, yüksek kapasiteli ve çok

sayıda soğuk muhafaza odaları, sakadat, deri vb. odalarına sahiptir. Kombinaların bir

kısmında yan ürünlerin değerlendirilmesine yönelik rendering tesisleri bulunurken,

büyük bir çoğunluğunda atık su arıtma tesisi bulunmamaktadır.

Kurum 1992 yılında özelleştirilmesine karar verilen kuruluşlar arasına dahil edilmiştir.

Bu kapsamda Afyon, Ağrı, Amasya, Bayburt, Bursa, Erzincan, Kars, Kastamonu,

Malatya, Şanlıurfa ve Tatvan kombinaları 1995 te, Ankara kombinası 1996 da,

Burdur kombinası ise 1999 da özelleştirilmiş, Kayseri, Gaziantep, Eskişehir, Sivas

kombinaları 10.11.1999 tarihinde ihaleye çıkarılmıştır. Kızıltepe et kombinası Milli

Savunma Bakanlığı'na, Yüksekova et kombinası ise Jandarma Genel Komutanlığına

devredilmiştir. Özelleştirme idaresi tarafından Et ve Balık Ürünleri A.Ş.'nin 5 yıl

içerisinde tamamen özelleştirilmesi düşünülmektedir.

• Özel Sektöre Ait Mezbaha ve Kombinalar

Özel sektöre ait mezbaha ve kombinaların bir kısmı 1940-1950'li yıllardan beri

faaliyette bulunmasına rağmen , 1982 yılında 1580 sayılı Kanuna ek olarak çıkarılan

2678 Sayılı Kanun ve bu kanun kapsamında hazırlanan “Özel ve Resmi

Kombinaların Kuruluş ve İşleyişini Gösterir Yönetmelik” çıkarılarak özel sektöre de

kombina kurma ve işletme yetkisi verilmiştir.

3

1995 yılında 560 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun

Hükmünde Kararname ile 2678 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış ve bu tür

kuruluşlara çalışma izni verme ve denetim yetkisi Tarım ve Köyişleri Bakanlığına

verilmiştir.

Ülkemizde özel sektöre ait 96 adet kombina ve mezbaha bulunmaktadır. Bu

işletmeler içerisinde günümüz teknolojik şartlarını kullanarak, hijyenik şartlara uyan

ve yetişmiş personel ile üretim yapan tesisler bulunduğu gibi, uzun yıllardır faaliyet

gösteren, teknolojisi günün şartlarının gerisinde kalmış, mevcut alet ekipmanı ve

binası yıpranmış kombina mevcudu da küçümsenmeyecek sayıdadır. Bu tür

işletmelerde mevzuata uymak için çeşitli tadilatlar yapılmakta ancak tam bir düzelme

sağlanması binaların ve teknik aksamların yapısı nedeniyle mümkün olmamaktadır.

Yine bu işletmelerin bir kısmında atık su arıtma tesisi bulunmamakta veya maliyeti

fazla olduğu için çalıştırılmamakta, katı atıkların değerlendirilmesi veya bertarafı buna

uygun tesis veya sistemlerin olmayışı nedeniyle tam olarak yapılamamaktadır.

• Et Mamülleri Üreten Özel Sektör Tesisleri

Bu tesisler sucuk, sosis, pastırma, füme dil vb. mamul madde üreten tesisler ile yine

münferit olarak kurulmuş büyük süper marketlerle bağlantılı çalışan parçalama

tesisleri ve büyük kombinalara ait soğuk hava depolarıdır. Bu kapsamda faaliyet

gösteren modern tesisler bulunmakla birlikte, küçük bir alan üzerinde kurulu, yarı

insan gücü yarı makine ile işlemlerin yürütüldüğü son teknoloji ve modern alet

ekipmanın bulunmadığı geleneksel aile işletmesi şeklinde çalışan üretim kapasiteleri

ve pazar genişliği küçük işletmelerdir. Bu kapsamda ülkemizde 570 kadar mamul

madde üretim tesisi bulunmaktadır.

Bugün et kesim sanayinin temel yapısı,

• Yönetmeliğe Uygun Kesimler; EBÜAŞ Kombinaları ve Belediye Mezbaha ve

Kombinaları, Özel Et Sanayi Tesisleri ve Şarküteri Üretim Birimleri,

• Mezba Dışı Kesimler; Mezbahası olmayan belediye ve köy kesimleri, Kurban

kesimleri ve kaçak kesimlerden oluşmaktadır.

4

1.2. Ürünün ve Sektörün Tanımı

Et ve et mamülleri üretimi DPT sektör sınıflandırmasına göre İmalat Sanayii, Gıda

Sektörü içerisinde Mezbaha Ürünleri Sanayii alt ayırımında değerlendirilmektedir.

Et entegre tesislerinde, kombinalarda, mezbahalarda ve şarküteri üretim birimlerinde

yapılan büyükbaş (sığır, manda,vb.) ve küçükbaş (koyun, keçi, vb.) hayvanların

kesimi sonucu elde edilen ya tamamen et ürünü olarak ya da ağırlıklı olarak et içeren

sucuk, salam, sosis, kavurma, et konservesi, jöle, işkembe vb. ürünler et mamülleri

olarak isimlendirilmektedir.

Kesim sonucu elde edilen et, hem tüketime hazır bir mamul hem de et ürünlerinin

imalinde kullanılacak yarı mamul niteliği taşımaktadır.

Hayvan kesiminden sonra elde edilen ürünler; işlenmemiş et ürünleri, işlenmiş et

ürünleri ve yan ürünler olmak üzere üç ana grupta incelenebilir.

İşlenmemiş Et Ürünleri; taze ve dondurulmuş olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Rosto, bonfile, kıyma, pirzola, biftek, kuşbaşı ve parça etler vb. taze et ürünleridir. Bu

taze et ürünleri dondurulmak suretiyle belli süreler saklanabilmektedir. İşlenmemiş et

ürünleri arasında karkas etler de bulunmaktadır. Karkas etler kalitelerine göre

parçalanmakta, uygun şekilde paketlenmekte ve önce - 40° C derecede

şoklanmakta ve daha sonra - 20° C derecede de muhafaza edilmektedir.

İşlenmiş Et Ürünleri; parça halinde, kuşbaşı-kıyma büyüklüğünde ve emülsiyon

teknolojisi ile işlenen ürünler adı altında üçe ayrılmaktadır. Pastırma ve füme etler ile

konserve ürünler parça halinde işlenmiş et ürünlerdir. Sucuk ve kavurma ürünleri ise

kuşbaşı ve kıyma büyüklüğünde işlenen ürünlerdir. Et sanayinin gelişmiş olduğu

ülkelerde kıyma büyüklüğünde kesilen etlerden çok çeşitli ürünler üretilmektedir.

Salçalı-salçasız, soslu-sossuz köfteler, et somunları(loaf), hamburger, chilli, patti,

tacos vb. olarak üretilen bu ürünler, pişirilmiş veya konserve edilmiş olarak teneke

kutularda pazara sunulmaktadır. Salam ve sosis ürünlerinin işleme şekilleri ve

görünüşleri itibariyle birbirinden farklı olmalarına rağmen, temel üretimleri emülsiyon

teknolojisine dayanmaktadır.

5

Yan Ürünler; hayvanların kesim işlemi yapıldıktan sonra gövdeden ayrılan deri,

barsak, böbrek vb. bölümler yan ürünler olarak adlandırılır. Bu ürünler, yenilebilen ve

endüstride hammadde olarak kullanılanlar olmak üzere iki grupta incelenmektedir.

Böbrek, yürek, karaciğer vb. ürünler yenilebilen yan ürünler kapsamında

bulunmaktadır. Endüstride hammadde olarak kullanılan yan ürünler ise, deri, barsak,

yağlar, kan, et-kemik unu ve rendering yağları, tırnak-boynuz unu şeklinde

sınıflandırılabilir.

1.3. Ürün İle İlgili Tanımlar, Sınıflandırma ve Standartlar

• Tanımlar

Et ve et mamülleri sektöründe kullanılan bazı tanımlar ise aşağıda verilmektedir.

Randıman: Soğuk karkas ağırlığının, kesimden hemen önceki canlı ağırlığa

bölünmesiyle elde edilen, yüzde olarak ifade edilen değerdir.

Karkas: Kesilmiş hayvanın baş, bacaklar, deri, kuyruk ve bütün iç organları (böbrek

ve yağlar hariç) çıktıktan sonra, kalan kısmına denir.

Sıcak Karkas Ağırlık: Kesimden sonraki 12 saat içerisinde tartılmış karkas ağırlıktır.

Küçük baş hayvanlar için, kesimden sonraki ilk 3 saat içerisinde tartılan karkas

ağırlıktır.

Gövde Eti: Kasaplık hayvanların tam, yarım veya çeyrek gövdeleridir.

Bu sektör incelemesinde, kırmızı et ve mamülleri ayrımına dayalı bir değerlendirme

yöntemi takip edilmiştir. Türkiye'de kayda değer miktarda üretim ve tüketimi

yapılmayan ya da kayıtlara geçmeyen domuz, at, tavşan ve av hayvanları ile kümes

hayvanları dikkate alınmamıştır.

• Sınıflandırma

Et ve et mamülleri sektörü, DİE tarafından hazırlanan ve ISIC sınıflaması temel

alınmış (Revize III'e uyumlu) US-97 Ulusal Ürün ve Faaliyet Sınıflaması Tablo 1'de

verilmektedir.

6

TABLO 1: ET VE ET MAMÜLLERİ SEKTÖRÜNDE ULUSAL ÜRÜN VE FAALİYET SINIFLANDIRMASI

ISIC KODU

ÜRÜN GRUBU

151 Sıvı ve Katı Yağlar, Sebze, Meyve, Balık ve Et Üretimi İşlenmesi ve Saklanması

1511 Mezbahacılık; Etin İşlenmesi ve Saklanması 1511.1 Et İmalatı ve Saklanması; Mezbahacılık

1511.1.01 Sığır etleri (taze veya soğutulmuş)

1511.1.02 Sığır etleri (dondurulmuş)

1511.1.05 Koyun etleri (taze veya soğutulmuş)

1511.1.06 Koyun etleri (dondurulmuş)

1511.1.07 Keçi etleri

1511.1.09 Yenilebilen sakatat

1511.3 Et ürünleri imalatı

1511.3.01 Tuzlanmış, kurutulmuş, tütsülenmiş veya salamura yapılmış et ve sakatat; et ve sakatat unları

1511.3.02 Diğer işlenmiş veya saklanmış et, sakatat veya kanlar; et, balık ve suda yaşayan omurgasızların ekstreleri ve suları

1511.3.03 Et ürünlerinin üretimi için yapılan pişirme ve diğer hazırlık hizmetleri

Türkiye'de tek resmi karkas dereceleme sistemi EBÜAŞ tarafından uygulanmakta ve

bu derecelendirme sistemi karkas randımanına dayanmaktadır. Bu derecelendirme

sistemine göre;

Et üretiminin çok yüksek bir kısmının elde edildiği Belediye Mezbahalarında

dereceleme uygulanmamaktadır.

• Büyükbaş Hayvan Eti

1. Kalite; 55 randıman, erkek, 1-4 yaş arası

2. Kalite; 50-55 randıman, erkek, 1-4 yaş arası

3. Kalite; inek, öküz ve 50 randıman altı dana

• Küçükbaş Hayvan Eti

1. Kalite; Erkek toklu

2. Kalite; Dişi koyun

7

Et ve et mamülleri kapsamına giren ürünlerin Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon

(GTİP) numaraları Tablo 2'de verilmektedir.

TABLO 2: ET VE ET MAMULLERİ SEKTÖRÜNDE GÜMRÜK TARİFE

İSTATİSTİK POZİSYON NUMARALARI

GTİP NO

ÜRÜN ADI

02 Etler ve Yenilen Sakadat 0201 Sığır eti (taze veya soğutulmuş) 02.02 Sığır etleri (dondurulmuş) 02.03 Domuz eti (taze, soğutulmuş veya dondurulmuş) 02.04 Koyun ve keçi etleri (taze, soğutulmuş veya dondurulmuş) 0205.00 At, eşek, katır veya bardo etleri(taze, soğutulmuş veya dondurulmuş) 0206 Sığır, domuz, koyun, keçi, at, eşek, katır veya bardoların etleri yenilen sakatatı(taze,

soğutulmuş veya dondurulmuş) 0209.00 Domuz yağı (etli kısımları içerenler hariç) ve kümes hayvanların yağları (eritilmemiş

veya başka suretle çıkarılmamış) (taze, soğutulmuş, dondurulmuş, tuzlanmış, salamura edilmiş, kurutulmuş veya tütsülenmiş)

02.10 Et ve yenilen sakatat ( tuzlanmış, salamura edilmiş, kurutulmuş veya tütsülen.); et veya sakatatın yenilen un ve ezmeleri

0210.11 Domuz etleri - But, kol ve bunların parçaları (kemikli) 0210.12 Karın ve karın parçaları 2010.19 Diğerleri 0210.20 Sığır etleri 0210.90 Diğerleri (et veya sakatatın yenilen un ve ezmeleri dahil) 05.02 Evcil domuz veya yaban domuzu kılları; porsuk kılları veya fırça imali için diğer kıllar; bu

kılların döküntüleri 0503.00 At kılı ve at kılı döküntüleri (başka maddelerin yardımıyla veya müstakilen tabakalar

halinde olsun olmasın) 0504.00 Tam veya parça halinde hayvan bağırsakları, mesaneleri ve mideleri (balıklara ait

olanlar hariç) ((taze, soğutulmuş, dondurulmuş, tuzlanmış, kurutulmuş veya tütsülenmiş)

05.06 Kemikler ve boynuz içi kemikler (işlenmemiş, yağı alınmış, basit bir şekilde hazırlanmış fakat şekil verilerek kesilmemiş, asitle işlem görmüş veya jelatini alınmış); bunların toz ve döküntüleri

0511.99 Hayvan kanı sıvı veya kurutulmuş 1501.00 Katı domuz yağı (eritilmiş domuz yağı "lard" dahil) ve kümes hayvanlarının katı yağları

dahil (02.90 ve 15.03 poz. hariç) 1502.00 Sığır, koyun ve keçi yağları (15.03 poz. Hariç) 1503.00 Domuz yağı stearini (lard stearini), sıvı domuz yağı, sıvı don yağı (emülsiyon haline

getirilmemiş, karıştırılmamış veya başka bir şekilde hazırlanmamış) 1506.00 Diğer hayvansal katı ve sıvı yağlar ve bunların fraksiyonları (rafine edilmiş olsun

olmasın, fakat kimyasal olarak değiştirilmemiş) 1516.10 Hayvansal katı ve sıvı yağlar ve bunların fraksiyonları 1601.00 Etten, sakatattan veya kandan yapılmış sosisler ve benzeri ürünler; esası bu ürünler

olan gıda müstahzarları 16.02 Hazırlanmış veya konserve edilmiş et, sakatat veya kan 1602.41 Domuzdan olanlar: But ve but parçaları 1602.42 Kol ve kol parçaları 1602.50 Sığırdan olanlar 1602.90 Diğerleri (hayvanların kan müstahzarları dahil) 21.04 Çorbalar, et suları ve müstahzarları; karışım halindeki homojenize gıda müstahzarları 3503.00 Jelatin (dikdörtgen(kare dahil) şeklinde yapraklar halindeki jelatin dahil, yüzeyi işlenmiş

veya boyanmış olsun olmasın) ve jelatin türevleri; katı ihtiyokol; hayvansal menşeli diğer tutkallar (35.01 poz. Kazein tutkallar hariç)

8

• Standartlar

Türkiye'de et ve et mamülleri ile ilgili olarak 70 adete yakın TSE Standardı

bulunmaktadır. Diğer ülkelerin standartları incelendiğinde tek tek ürün bazında

standartlara rastlanmamaktadır. Bu ülkelerin DIN, ANSI vb standartların metod ve

analiz standartları incelendiğinde bunların kalite yönetimi ve kalite güvencesi

standartlarını içerdiği görülmektedir. Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) ile Gıda ve Tarım

Örgütü (FAO) 'nun müşterek hazırladıkları "CODEX ALIMANTARIUS" komisyonunun

standartlarında da kalite ve hijyen kriterlerine önem verildiği görülmektedir.

Ülkemizde TSE belgeli 7 adet büyük ve küçükbaş hayvanların karkas standardı

bulunmaktadır.

1.4. Et ve Et Ürünleri Üretim Tesisleri İle İlgili Mevzuat

Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair 560 sayılı Kanun Hükmünde

Kararnamenin yayınlanmasından önce Özel ve Resmi Kombinaların Açılma İzinleri

2678 sayılı Kanun kapsamında çıkarılan Özel ve Resmi Kombinaların Kuruluş ve

İşleyişini Gösterir Yönetmelik kapsamında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın

koordinatörlüğünde İçişleri, Sağlık ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın

temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından verilmekte ve ruhsatlandırmayı

takiben Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın denetim yetkisi

bulunmakta idi.

Belediye mezbahaları 1947 yılında yayınlanan Mezbaha Yapı Tüzüğü ve Gayri Sıhhi

Müesseseler Yönetmeliği, mamul madde üretim tesisleri ise; 1983 yılında yayınlanan

Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği kapsamında Sağlık Bakanlığı'nca

ruhsatlanmaktaydı. Mezbahaların sağlık ve hijyenik denetimleri 3285 sayılı Hayvan

TS 383 Kasaplık Sığır

TS 5609 Kasaplık Dana

TS 384 Kasaplık Koyun

TS 385 Kasaplık Kuzu

TS 386 Kasaplık Kıl Keçisi

TS 387 Kasaplık Kıl Keçi Oğlağı

TS 6162 Kasaplık Manda

9

Sağlığı ve Zabıtası Kanununa göre Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca yapılmakta idi.

Sağlık Bakanlığı'nın Umumi Hıfzısıhha Kanunundan kaynaklanan denetim yetkisi

bulunmaktaydı.

Günün gerisinde kalmış mevzuat çerçevesinde çeşitli kurumlar tarafından

yürütülmeye çalışılan ruhsatlandırma ve denetim hizmetleri sektörde istenilen

ilerlemeyi sağlayamamıştır. Aynı nitelikteki sorunlar gıda sektörü ile ilgili hizmetlerin

genelinde yaşanması nedeniyle 1995 yılında gıda hizmetleri konusunda kapsamlı

bir yeniden yapılanmaya gidilmiştir. Bu kapsamda; gıda maddelerinin teknik ve

hijyenik şekilde üretimi, işlenmesi muhafazası, depolanması, pazarlanması ve halkın

gereği gibi beslenmesini sağlamak, üretici ve tüketici menfaatleriyle, halk sağlığını

korumak üzere, gıda maddelerinin üretiminde kullanılan her türlü ham ve yardımcı

maddeler, mamul ve yarı mamül maddeleri ile yan ürünlerinin özelliklerinin tespit

edilmesi, gıda maddeleri üreten işyerlerinin asgari teknik ve hijyenik şartlarının

belirlenmesi, denetiminin yapılması ve gıda maddeleri ile ilgili hizmetlere dair esas ve

usullerin belirlenmesi amacıyla Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine

Dair Kanun Hükmünde Kararname hazırlanmış ve 23 Haziran 1995 gün ve 22327

sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır.

Bu Kanun Hükmünde Kararname'nin 18. Maddesinde yer alan "Tüm et kesim yerleri

(kanatlı dahil) mezbahalar ve entegre et tesislerinin kuruluş ve çalışma izni Sağlık

Bakanlığı'ndan uygun görüş alınarak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca verilir." Hükmü

kapsamında et ve et ürünleri üretim tesislerine tesis kurma ve çalışma izni verme ve

denetim yetkisi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na verilmiştir.

Et ve et ürünleri ile ilgili olarak 560 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı

olarak çıkarılan ve diğer ilgili mevzuat aşağıda verilmektedir.

� 4128 sayılı Kanun, bu kanunda mevcut mevzuata uygun davranmayan kombina

ve tesislere uygulanacak cezai işlemlere ait hükümler bulunmaktadır (7 Kasım

1995 tarih 22456 sayılı Resmi Gazete),

� Kırmızı Et ve Et Ürünleri Üretim Tesislerinin Kuruluş, Açılış, Çalışma ve

Denetleme Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik (19 Ağustos 1996 tarih 22732

sayılı Resmi Gazete),

10

� Kırmızı Et ve Et Ürünleri Üretim Tesislerinin Kuruluş, Açılış, Çalışma ve

Denetleme Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair

Yönetmelik (27 Kasım 1999 tarih ve 22889 sayılı Resmi Gazete),

� Türk Gıda Kodeks Yönetmeliği (19 Kasım 1997 tarih ve 23172 sayılı Resmi

Gazete),

� Gıdaların Üretimi Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Yönetmelik (9 Haziran 1998

tarih ve 23367 sayılı Resmi Gazete),

� Gıdaların Üretimi Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Yönetmelikte Değişiklik

Yapılmasına Dair Yönetmelik (9 Haziran 1999 tarih ve 23720 sayılı Resmi

Gazete),

� Türk Gıda Kodeksi Et Ürünleri Tebliği (10 Şubat 2000 tarih ve 23960 sayılı Resmi

Gazete),

� Türk Gıda Kodeksi Taze Et, Haşlanmış Et ve Hazırlanmış Et Karışımları Tebliği

(10 Şubat 2000 tarih ve 23960 sayılı Resmi Gazete),

� 3285 sayılı Hayvan Sağlık Zabıtası Kanunu ve Yönetmeliği.

Kırmızı Et ve Et Ürünleri Üretim Tesislerinin Kuruluş, Açılış, Çalışma ve Denetleme

Usul ve Esaslarına Dair Yönetmeliğe göre, belediye mezbahaları düşük ve yüksek

kapasiteli olarak 2 gruba ayrılmıştır. Yüksek kapasiteli belediye mezbahalarında özel

sektör mezbahalarından istenilen tüm şartlar istenmekte iken, ulaşım güçlüğü

nedeniyle faaliyette bulunmasına ihtiyaç duyulan düşük kapasite ile çalışan belediye

mezbahalarında bazı şartlar istenmemekte ancak bu mezbahalarda elde edilen

etlerin ilçe dışına çıkarılması engellenmektedir.

Yine bu yönetmelikle Belediye ve EBÜAŞ'lerde kurum veteriner hekimleri, bunların

dışındaki mezbaha ve kombinalarda kesim öncesi ve sonrası muayeneleri yapmak

üzere resmi veteriner hekimlerin buralarda görevlendirilmesi hükmü getirilmiştir.

Ancak bu tam anlamıyla uygulamaya geçirilememiştir.

1.5. Diğer Sektör ve Yan Sanayi İle İlişkileri

Kırmızı et sektöründe en önemli girdiyi sağlayan hayvancılık sektörüdür. 1980'li

yıllardan itibaren uygulanan yanlış politikalar yüzünden ihmal edilmiş, yapısal ve

ekonomik düzenlemeler yapılmadığından AB'nin yüksek sübvansiyonlu hayvancılığı

ile rekabet edemeyerek gerilemiştir.

11

Sektörde canlı hayvan arzının yetersiz, hayvancılık işletmelerinin dağınık ve optimal

büyüklükte olmaması, bölgelere göre satın alma şekilleri ve kesim standartlarının

farklılık göstermesi, kaçak kesimler ve kayıt dışı ekonominin doğurduğu haksız

rekabet sektöre sürekli girdi temininde önemli sorunları oluşturmaktadır.

İşlenmiş et ürünlerinde hammadde dışındaki en önemli girdiler; ambalaj ve

paketleme malzemeleri ile yardımcı malzemeler ve katkı maddeleridir. Sektörde

paketleme ve ambalaj malzemelerinden koli, kartonet dışındaki diğer malzemelerin

tamamına yakını ithal edilmektedir. Yardımcı malzemeler grubunda özellikle

baharatlarda standartların olmaması, ciddi firma sayısının azlığı nedeniyle kalite

konusunda sık sık sorunlar yaşanmaktadır.

Kırmızı et ve et ürünleri sanayi ayrıca deri sanayi ve mezbaha yan ürünlerinin

değerlendirildiği rendering ürünleri ile yem sanayi için önemli hammadde kaynağını

oluşturmaktadır.

2. SEKTÖRDE ÜRETİM TEKNOLOJİSİ

Ülkemizde kasaplık hayvan kesimlerinin büyük bir kısmı halen küçük ve iptidai

mezbahalarda gerçekleştirilmekte, et ve et ürünleri çoğunlukla hijyenik ve teknolojik

açıdan uygun olmayan şartlarda üretilmeye çalışılmaktadır. Diğer taraftan, kasaplık

hayvanların nakil şartları uygun düzeyde değildir. Kesimden önce yapılan canlı

hayvan muayenesi ve kesimden sonra yapılan et muayenesi açısından da önemli

problemler söz konusudur. Küçük işletmelerde soğutma üniteleri bulunmadığından

karkas olgunlaştırılamamakta iç organların muhafazası sorun olmakta, yan ürünler

değerlendirilememekte yine karkaslar, deri ve iç organlar uygun olmayan araçlarla

nakledilmektedir. Karkas, kalite derecelendirmesi yönünden hiçbir değerlendirmeye

tabi tutulmamaktadır. İşletmelerde yeterli eğitime sahip eleman sayısı oldukça azdır.

Özellikle küçük işletmelerde kan, deri ve diğer yan ürünlerin buralara yakın

merkezlerde işleme tesislerinin olmaması nedeniyle değerlendirilememesi, hem

çevre açısından hem de ekonomik açıdan problemlere neden olmaktadır.

Kırmızı et alanında uygulanan üretim teknolojisi, giderek otomatize edilmek suretiyle

entegre tesislerde ve sermaye yoğun yatırımlara yönelmektedir. Diğer taraftan,

kırmızı et üretim tesislerinin ekonomik değer taşıyan katı atıklarının kazanılması için

12

bir rendering ünitesi kurulması, yatırım verimliliği açısından zorunluluk

oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra, uzun ve yeterli soğutma ve muhafaza tesislerinin

bulunması gereklidir. Ekonomik olmamakla birlikte yasal zorunluluk nedeniyle

kurulması gereken bir diğer ünite ise, kan ve diğer sıvı atıkların çevreye zarar

vermesini engelleyen biyolojik arıtım tesisidir.

Kırmızı et üretimi, çağdaş kesimhane ve entegre tesislerde gerçekleştirildiği takdirde,

canlı hayvanın tüm organlarının değerlendirildiği bir süreçtir. Yapılan araştırmalar,

ortalama randımanda bir büyükbaş hayvandan, tüm hijyenik ve biyolojik kurallar

uygulandığında, canlı ağırlığının % 55'i oranında insan tüketimine uygun materyal

elde edilebileceği ortaya koymaktadır (Ortalama randımanda büyükbaş bir hayvanın

net ağırlığının % 34'ü kırmızı et, % 16'sı kemik, % 16'sı deri ve deri yağları, % 16'sı

sakatat, % 4'ü yağlı dokular, % 3'ü kan ve geri kalan kısım ise boynuz, tırnak,

kafatası, ayak ve sindirimdeki maddelerden oluşmaktadır). Gelişmiş ülkelerde et

üretimi, yüksek kapasiteli kesimhanelerde ya da entegre tesislerde yapılırken,

dünyanın az gelişmiş yörelerinde ve bir kısım gelişmekte olan ülkelerde halen iptidai

koşullar altında yapılmaktadır. Çağdaş teknoloji kullanan entegre bir kırmızı et

tesisinde üretim Şekil 1'de görüldüğü gibi gerçekleşmektedir.

Modern kesimhaneler kuruluşunda bütün bölümler tüm teknolojik işlemleri

uygulamaya elverişli olarak projelendirilmelidir. Hayvanlar uygun araçlarla

nakledilmeli, kesim öncesi muayenelerin yapılmasını takiben hayvanlar

dinlendirildikten sonra et kalitesi açısından hayvanın strese girmeyeceği tedbirler

alınıp askıda kesimi yapılmalıdır. Ülkemizde uygulanmamakla birlikte bir çok ülkede

kesimden önce sersemletme yöntemleri uygulanmaktadır. Kesim ve yüzüm sırasında

dikkatli davranmalı, kesimlerin hijyenik ve teknolojik kurallara uygun olarak dizayn

edilmiş ve yeterli ekipmanı olan modern işletmelerde yapılması beyaz ve kırmızı

sakatatın ayrı ayrı yerlere alınması ve gerekli işlemlere tabi tutulması, et

muayenesinin yapılması gerekmektedir. Karkaslar kesimden sonra soğutma

ünitelerine alınmalı, soğutma işlemi soğuk sertleşmesine neden olmayacak şekilde

uygulanmalıdır.

13

Şekil 1: Kırmızı Et Ürünleri Üretim Aşamaları

Tesislerde otamasyona yer verilmeli, ürünlere insan eli ve insan gücü teması

mümkün olan ölçüde azaltılmalıdır.

Modern kesimhanelerde, insan gıdası olarak kullanılmayan sindirimdeki besin ve

dışkı haricindeki kemik, kıkırdak, kan, vb. artık ürünler, yem sanayinde

değerlendirilmek üzere rendering işletmesine sevk edilmektedir.

Canlı Hayvan Dinlendirme Padokları

Kesim Hattı

Karkas Dinlendirme

Parçalama

Şarküteri

Ambalajlama

Depolama ve Soğuk Zincirde Pazarlama

Rendering Sakatat İşleme

14

3. ARZ DURUMU 3.1. Mevcut Arz Durumu

Türkiye'de et ve et mamulleri sektöründe faaliyet gösteren kesimlerin mevcut durumu

aşağıdaki şekildeki gibi sınıflandırılabilir;

I - Geleneksel Belediye Mezbaha ve Kombinaları

II - Modern Belediye Mezbaha ve Kombinaları

III - Et ve Balık Ürünleri A.Ş. Kombinaları

IV - Büyük Kapasiteli Entegre Özel Sektör Kuruluşları

V- Et Mamulleri Üreten Modern Özel Sektör Tesisleri

VI- Et Mamulleri Üreten Geleneksel Tesisler

• Et Kapasitesi

Et sektöründe tesislerinin çoğunluğu küçük kapasiteli, dağınık ve önemli bir oranda

kaçak kesimlerin bulunması, toplam kapasiteye ilişkin değerlendirme yapılmasını

güçleştirmektedir. Bunun yanı sıra EBÜAŞ'a ait birçok tesis özelleştirilmiş olup, bu

tesislerin bazıları gayri faal durumda ve bir kısmı da düşük kapasitede

çalışmaktadırlar.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı kayıtlarında, il bazındaki belediye mezbaha ve

kombinaları, özel sektöre ait tesisler ve özelleştirme öncesi EBK Kombinalar'ının

üretim kapasiteleri aşağıda verilmektedir.

15

TABLO 3: İL BELEDİYE MEZBAHA VE KOMBİNALARIN SAYISI VE KAPASİTELERİ

Günlük Kesim Kapasitesi

Günlük Kesim Kapasitesi

İLİ

MEZBAHA SAYISI B.Baş

(Ad) K.Baş (Ad)

İLİ

MEZBAHA SAYISI B.Baş

(Ad) K.Baş (Ad)

Adana 12 212 4.395 Kırşehir 3 90 450 Adıyaman 8 310 220 Kocaeli 8 845 2.960

Afyon 2 1.050 Konya 18 129 318 Ağrı 6 276 46 Kütahya 10 129 652

Amasya 7 395 1.020 Malatya 16 112 520 Ankara 20 355 995 Manisa 14 251 1385

Antalya 21 471 4157 K.Maraş 16 223 1.305 Ardahan Mardin 6 158 780

Artvin 9 90 135 Muğla 13 180 305 Aydın 30 180 322 Muş 4 25 145

Balıkesir 28 410 4.565 Nevşehir 8 180 350 Bilecik 7 160 440 Niğde 5 98 350

Bingöl 4 240 Ordu 22 460 0 Bitlis 4 12 150 Rize 7 130 0

Bolu 17 153 221 Sakarya 11 210 320 Burdur 7 29 81 Samsun 23 280 0

Bursa 12 185 500 Siirt 1 20 100 Çanakkale 14 251 742 Sinop 8 133 564

Çankırı 7 80 395 Sivas 13 285 705 Çorum 10 312 988 Tekirdağ 10 560 0

Denizli 29 291 695 Tokat 11 342 1.093 Diyarbakır 5 22 142 Trabzon 13 189 0

Edirne 10 106 246 Tunceli 8 236 0 Elazığ 8 30 660 Ş.Urfa 9 103 960

Erzincan 4 85 295 Uşak 6 40 155 Erzurum 12 24 48 Van 33 210 920

Eskişehir 13 196 373 Yozgat 12 20 100 Gaziantep 9 207 3560 Zonguldak 11 185 295

Giresun 14 510 2.125 Aksaray Gümüşhane 5 95 225 Bayburt 1 20 100

Hakkari 3 170 350 Karaman 1 100 300 Hatay 16 150 500 Kırıkkale 3 14 28

Isparta 15 156 220 Batman İçel 15 272 1.385 Şırnak 1 60 0

Isparta 16 283 410 Bartın 5 95 60 İstanbul 10 107 272 Ardahan 2 50 120

İzmir 42 627 1.616 Iğdır 3 75 370 Kars 8 104 340 Yalova

Kastamonu 19 303 636 Karabük 3 250 570 Kayseri 12 87 170 Kilis 1 300 2000 Kırklareli 16 302 945 Osmaniye 4 90 705

TOPLAM 803 15.892 53.170

Kaynak: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Kayıtları-1999

16

Tarım Bakanlığı kayıtlarına göre, ülkemizde 803 adet Belediye Mezbahası

bulunmaktadır. Bazı büyük şehir belediyelerince yüksek kapasiteye sahip, parçalama

ve mamul madde üretimi yapan kombinalarda bulunmaktadır. İl belediye mezbaha ve

kombinalarında yaklaşık 3.000 kişi istihdam edilmektedir.

TABLO 4: ÖZELLEŞTİRİLME ÖNCESİ ET VE BALIK KURUMU KOMBİNALARI

KAPASİTE (GÜN) K.BAŞ

KAPASİTE (GÜN) B.BAŞ

TOPLAM KAPASİTE BB+KB

İLİ

KURULUŞ

YILI

ADET TON ADET TON ADET TON Ankara 1955 3.000 60 400 60 120 28.800 Şanlıurfa 1968 1.500 30 200 30 60 14.400 Erzurum 1953 2.200 44 400 60 104 24.960 Konya 1956 3.000 60 400 60 120 28.800 Zeytinburnu 1956 2.200 44 400 60 104 24.960 Bursa 1970 2.000 40 300 45 85 20.400 Erzincan 1990 1.000 20 200 30 50 12.000 Elazığ 1969 1.500 30 300 45 75 18.000 Kayseri 1971 2.000 40 200 30 70 16.800 Kars 1972 1.500 30 300 45 75 18.000 Diyarbakır 1973 2.000 40 200 30 70 16.800 Adana 1975 2.200 44 200 30 74 17.760 Tatvan 1976 1.500 30 200 30 60 14.400 Burdur 1977 2.200 44 300 45 89 21.360 Amasya 1977 2.000 44 300 45 89 21.360 Ağrı 1976 2.000 40 200 30 70 16.800 Gaziantep 1978 1.000 20 100 15 35 8.400 Sakarya 1978 2.200 44 400 60 104 24.960 Manisa 1980 2.200 44 300 45 89 21.360 Van 1980 2.200 44 200 30 74 17.760 Afyon 1984 1.800 36 300 45 81 19.440 Eskişehir 1984 2.200 44 300 45 89 21.360 Sivas 1984 1.800 36 300 45 81 19.440 Malatya 1984 2.000 40 400 60 100 24.000 Kastamonu 1985 2.000 40 400 60 100 24.000 Mardin 1987 2.000 40 400 60 100 24.000 Hakkari 1987 2.000 40 400 60 100 24.000 Bingöl 1987 2.000 40 400 60 100 24.000

TOPLAM 55.400 1.088 8.400 1.260 2.368 568.320 Kaynak: DPT, 7.Beş Yıllık Kalkınma Planı "Kırmızı Et Sanayi Ö.İ.K. Ön Raporu " Ankara, 1993

2000 yılı başı itibariyle EBÜAŞ'a ait 9 adet kombina faaliyette bulunmaktadır.

Özelleştirme idaresi tarafından EBÜAŞ'ın 5 yıl içerisinde tamamen özelleştirilmesi

düşünülmektedir.

17

TABLO 5: ÖZEL SEKTÖRE AİT ET VE ET ÜRÜNLERİ SANAYİ TESİSLERİ İLİ

KAPASİTESİ (Baş/Gün)

ÜNVANI

B.BAŞ K.BAŞ

Adana İsmet Turan Et ve Deri Kombinası 20 2.500 Afyon Özerler Et 200 1800 Afyon Portakaloğulları (İpek) Et 30 Afyon İkbal Et 60 Afyon Vahdet Et 50 200 Afyon Topçuoğlu Et 50 200 Afyon Mühsürler Et 50 Afyon Afyon Et ve Et Mamülleri 50 Afyon Alptürk Et 50 Afyon İtimat Et 50 Afyon Kule Kardeşler Et 50 200 Afyon Batuhan Et 50 200 Afyon Efendioğlu Et 50 200 Afyon Göbekli Kardeşler 50 Afyon Mühsüroğlu Et 50 Ağrı Ağ Et A.Ş. 200 2.000 Aksaray Başak Et 200 1.000 Amasya Pan Et A.Ş. 300 2.000 Ankara Akbulut Entegre Et San. 50 150 Ankara Mısırdalı Entegre Et San. 60 500 Ankara Sultan Gıda 50 150 Ankara Harmancı Et ve Gıda Mad. 50 150 Ankara Gazi Akın Mezbahası 5 15 Ankara Ömer Hasanoğlu 15 45 Ardahan Ardahan Et A.Ş. 100 400 Aydın Eğe Et 60 Balıkesir Dört Mevsim 75 3.000 Balıkesir Yeniköy Mezbahası Bayburt Nurtat Koloğlu 400 2.000 Bursa Et Sa Et Entegre 40 100 Bursa Et Ba Et A.Ş. 300 2.000 Bursa Öz Yavuzlar 4.500 Çankırı Aytaç 750 2.500 Çorum Tarım Et 50 Elazığ Gün Et 150 Elazığ El Et 250 1.500 Erzincan Eğinlioğlu Et Kombinası 50 250 Erzincan Ersan Gıda 100 200 Erzurum Gez Et 60 Erzurum Özbeyli 200 1.000 Erzurum Özetsan 750 1.700 Erzurum S.M.S. 175 1.550 İçel Mersin Et 80 200 İstanbul Boğaziçi Et ve Gıda 200 İstanbul Çoşkun Et 150 İstanbul Çekmece Et 210 1.800 İstanbul Dünya Gıda San. 600 2.500 İstanbul Elif Et ve Mamülleri 50 İstanbul Ender Entegre İstanbul Etsan Gıda San. 50 200 İstanbul Maret Marmara Besicilik 400 1.800 İstanbul Özlem Et ve Et Mamülleri 100

18

TABLO 5'IN DEVAMI İLİ

KAPASİTESİ (Adet/Gün)

ÜNVANI

B.BAŞ K.BAŞ

İstanbul Seven Et ve Gıda 50 300

İzmir Çoban Et 75 200

İzmir Pınar Et 400 1.575 İzmir Tansaş 700 7.000 Karaman Klas Entegre Et ve Gıda San. 60 53 Kars Çelikler Turizm ve Gıda San. 250 1.200 Kastamonu Ketaş 300 2.000 Kayseri Özdanacı 40 Kayseri Kellecioğlu Kombinası 50 Kayseri Başyazıcıoğlu A.Ş. 50 Kayseri Tam Et 50 Kayseri Şahin Sucukları 50 Kayseri Ünlü Et Kombinası 50 Kayseri Merve Et Kombinası 50 Kayseri Seçkin Et Kombinası 50 Kayseri Müslümoğlu Sucukları 50 Kayseri Nuret Sucukları 50 Kayseri Yorulmazlar Et ve Et Mamülleri 50 Kayseri Develi Mezbahası 20 50 Kırşehir Özbağ Et Kombinası 50 200 Kırşehir İstanbul Et Kombinası 50 200 Konya S.S. Doğanbey Besler Koop. 30 Konya Maç Tar. San. Tic. A.Ş. 50 400 Konya Sey Et 60 60 Konya Konya Et ve Et Ürünleri A.Ş. 200 2.000 Konya Karapınar Et ve Et Mamülleri 50 300 Kütahya Mustafa Er Mezbahası Malatya Mal Et 400 3.000 Nevşehir Türkmen A.Ş. 40 100 Nevşehir Araboğlu Et 20 Osmaniye İşleroğlu Et Kombinası 90 500 Sakarya Demircioğlu A.Ş. 150 1.000 Sakarya Kasaplar Temin Tevzi Koop. 200 1.000 Sakarya Çoroğlu A.Ş. 40 Sivas Güler Pastırma Sucuk İşletmesi 4 Sivas Doğan Pastırma Sucuk İşletmesi 4 Sivas Özsefa Pastırma Sucuk İşletmesi 4 Sivas Tan Et 10 Sivas Dayı Et ve Et Mamülleri 10 Şanlıurfa Dem Et 80 800 Tokat Hacıbey Et ve Gıda San. Şti. 50 Uşak Yayla Akar Et Kombinası 50 200 Van Van Et Entegre Et Sanayi 480 2.200 Yozgat Yimpaş A.Ş. 5 15

TOPLAM 96 ADET 11.562 62.863

Kaynak: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Kayıtları, 1999

19

Ülkemizde mevcut 803 adet belediye, 96 adet özel sektöre ait kombina ve mezbaha

ile Et Balık Ürünleri A.Ş.'ye (EBÜAŞ) ait 9 adet kombinada kesim kapasitesi sırasıyla

15.892, 11.562, 3.000 olmak üzere toplam 30.454 baş/gün büyük baş, 53.170,

62.863, 22.000 küçük baş olmak üzere toplam 138.233 baş/gün'dür.

Mezbaha ve Kombinaların yılda 250 gün çalıştığı, büyük baş kesimlerde ortalama

180 kg, küçük başlarda 20 kg karkas ortalaması kabul edildiğinde belediye, özel

sektör ve EBÜAŞ'lerde sırasıyla 715.140, 520.290, 112.500 ton/yıl olmak üzere

toplam 1.347.930 ton/yıl büyük baş üretim kapasitesi (Şekil 2); 265.850, 314.315 ve

96.000 ton/yıl olmak üzere toplam 676.165 ton/yıl küçük baş et üretim (Şekil 3)

kapasitesi bulunmaktadır. Toplam kırmızı et üretim kapasitesinin % 49'u Belediye, %

41'i özel sektör ve % 10'unu ise EBÜAŞ'ler oluşturmaktadır.

ŞEKİL 2: BÜYÜK BAŞ ET KAPASİTESİNİN DAĞILIMI

Özel 39%

Belediye53%

EBÜAŞ8%

ŞEKİL 3: KÜÇÜK BAŞ ET KAPASİTESİNİN DAĞILIMI

Belediye39%

Özel 47%

EBÜAŞ14%

20

• Et Mamülleri Kapasitesi

Bunlar sucuk, sosis, pastırma, füme dil vb. mamul maddeleri üreten tesislerdir. Bu

kapsamda faaliyet gösteren modern tesisler bulunmakla birlikte, bunların çoğunluğu

geleneksel aile işletmesi şeklinde çalışan üretim kapasiteleri ve pazar genişliği küçük

işletmelerdir. Et mamülleri üreten özel sektör tesislerinin ürünler bazında işyeri

sayıları ve kapasiteleri Taplo 6'da verilmektedir.

TABLO 6: ÜRÜN BAZINDA İŞYERİ SAYISI VE KAPASİTE (TON/YIL)

1994 1996 Mamül

Madde İşyeri

Sayısı

Kurulu

Kapasite

İşyeri

Sayısı

Kurulu

Kapasite

Sucuk 407 49.668 391 66.560 Pastırma 72 5.809 79 6.635 Salam 30 8.875 36 12.296 Sosis 26 5.289 31 10.076 Kavurma 12 2.114 15 2.918 Jambon 2 80 8 567 Hazır Ürünler 3 3.000 5 3.830 Füme Dil 3 30 3 250 Jöle İşkembe 3 150 2 320 TOPLAM 556 75.015 570 103.452

Kaynak: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Kayıtları, 1996

1996 yılı itibariyle 391 işyeri ve 66.560 ton/yıl kurulu kapasite ile sucuk mamülü

toplam kapasitenin % 63'ü ile ilk sırada yer aldığı görülmektedir(Şekil 4).

ŞEKİL 4: ET MAMÜL ÜRÜNLERİNDE KAPASİTENİN DAĞILIMI

Sucuk63%

Salam12%

Hazır Ür.4% Jöle İşk. ve

Füme Dil1%

Pastırma6%

Sosis10%

Kavurma3%

Jambon1%

21

3.2. Et ve Et Mamulleri Üretimi

Türkiye kırmızı et üretiminde ana kaynak olan büyükbaş ve küçükbaş hayvanların

sayısı bakımından yüksek potansiyele sahiptir. Ancak hayvan populasyonunda hâlâ

önemli bir yere sahip olan yerli ırkların et verimliliğinin düşüklüğü, hayvanların yeterli

dengeli beslenmemeleri, ıslah ve hastalıklarla mücadele çalışmalarının istenen

seviyelere gelememesi, geçmiş dönemdeki dış ticaret politikalarındaki hatalar vb.

nedenlerden dolayı kırmızı et üretiminde istenilen artışlar sağlanamamıştır. Türkiye

sınai kesim et ve et mamulleri sektörü üretim miktarları Tablo 7’de verilmiştir.

TABLO 7: TÜRKİYE ET VE ET MAMULLERİ ÜRETİMİ (BİN TON)

YILLAR ARTIŞLAR (%) ÜRÜNLER

1995 1996 1997 1998 1996 1997 1998

Kırmızı Et BB 287 260 325 338 -9.4 25.0 4.0

Kırmızı Et KB 103 85 85 124 -17.5 0.0 45.9

Toplam Kırmızı Et 390 345 400 462 -11.5 15.9 15.5

Sakatat 62 55 66 74 -11.3 20.0 12.1

Et Mamulleri 50 46 50 52 -8.0 8.7 4.0

Bağırsak (orj.) 2 2 3 3 0.0 50.0 0.0

Donyağ 16 15 16 18 -6.3 6.7 12.5

Ham deri BB 26 23 32 31 -11.5 39.1 -3.1

Ham deri KB 13 11 11 16 -15.4 0.0 45.5

Kaynak: DPT Yıllık Programları ve Planlar

Et ve et mamülleri sanayiinde kırmızı et üretiminin büyük bir bölümünü büyükbaş

hayvanlardan elde edilen etler oluşturmaktadır(% 73.2). Kırmızı et üretimi 1996

yılında 1995 yılına göre % 9.4 oranında bir düşüş gösterirken, 1997 yılında 1996

yılına göre % 25 oranında, 1998 yılında ise 1997 yılına göre % 4.0 oranında artmıştır.

Küçük baş kırmızı et üretimi ise, 1996 yılında 1995 yılına göre % 17.5 oranında

düşmüş, 1997 yılında değişim olmazken, 1998 yılında bir önceki yıla göre % 45.9

oranında artış göstermiştir.

22

Toplam kırmızı et üretimi ise, 1996 yılında % 11.5 oranında düşerken 1997 ve 1998

yıllarında üretim sırasıyla bir önceki yıla göre % 15.9 ve % 15.5 oranında artış

göstermiştir.Et mamulleri üretimi yıllar itibariyle 50-52 bin ton seviyesinde olup,

toplam kırmızı et üretiminin % 10-12 civarında olduğu görülmektedir.

1996 yılında kırmızı et ve et mamulleri üretim miktarındaki azalma, bazı Avrupa

ülkelerinde yeni BSE vakalarının ortaya çıkması ve bu durumun kamuoyuna geniş

ölçüde yansıması sonucunda dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de kırmızı et ve

mamullerine olan talebin bu dönem itibariyle ani düşüş göstermesinden

kaynaklanmıştır. Daha sonraki yıllarda artış olmakla birlikte üretim istenilen seviyede

değildir. Ülkemizde özellikle hayvancılık ve buna bağlı olarak kayıt dışı alım-satım

yaygın olduğundan et ve et ürünleri pazarlarından ve kurban kesimleriyle pazara

intikal etmeden doğrudan tüketim nedeniyle gerçek üretim rakamlarına ulaşmak

mümkün olmamaktadır. Yapılan varsayımlar resmi rakamların iki katı kadar bir

üretimin olduğu yönündedir. 1998 yılında toplam kırmızı et üretiminin % 60'ı Belediye

mezbaha ve kombinalarında, % 32'si özel sektör mezbaha ve kombinalarında % 8'i

ise EBÜAŞ'a ait kombinalarda yapılmıştır(Şekil 5).

ŞEKİL:5 KIRMIZI ET ÜRETİMİNİN DAĞILIMI (1998)

Belediye60%

Özel32%

EBÜAŞ8%

1998 yılı büyük baş kırmızı et üretimi 338.000 ton, küçük baş üretim ise 124.000 ton

olarak gerçekleşmiş olup, belirtilen yıl itibariyle kapasite kullanımı büyük başta %

23.6, küçük başta ise % 17'dir. Toplam kırmızı et kapasite kullanım oranının %22.8

civarında gerçekleşmiştir. Et mamullerinde kapasite kullanım oranı ise (1996 yılı

itibariyle) yaklaşık % 44.5'dir.

23

4 . DIŞ TİCARET DURUMU

4.1. İhracat

Türkiye kırmızı et ve et ürünleri ihracatı yıllar içinde büyük bir dalgalanma

göstermekle birlikte genel olarak 10 milyon Dolar civarında seyretmektedir. Et ve et

ürünlerinde son yıllar itibariyle gerçekleşen ihracat (miktar ve değer olarak) Tablo

8'de verilmektedir.

TABLO 8: ET VE ET MAMÜLLERİ İHRACATI ( MİKTAR:TON - DEĞER: BİN $ )

1995 1996 1997 1998 GTİP Ürünler

Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer

0201 Sığır Etleri (Taze/Soğutulmuş)

24 64 35 116 33 82 9 21

0202 Sığır Etleri (Dondurulmuş)

11 106 79 265 1 11 3 14

0204 Koyun, Keçi Eti (Taze/Soğu./Don.)

2.673 9.976 1.246 5.721 1.902 7.509 1.806 8.085

1601

Et, Sakatat veya Kandan Mamul Sosisler vb. ile Müstahzarları

212 759 752 2.114 207 1.019 272 1.313

1602 Et, Sakatat veya Kandan Müstahzar. Konserveler

110 315 578 3.133 505 3.029 110 495

TOPLAM

- 11.212 - 11.349 - 11.650 - 9.928

Kaynak: DTM , EBİM Kayıtları

Kırmızı et ve et ürünleri sanayiinde ihracatın büyük bir kısmını (% 81.4) koyun, keçi

eti (Taze, soğutulmuş, dondurulmuş) oluşturmaktadır. İhracat daha çok Ortadoğu

(Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar), Türk Cumhuriyetleri ve Doğu Avrupa ülkelerine

yönelik olarak gerçekleşmektedir.

Hayvan sağlığında halen bazı mevcut bazı hastalıklar, gıda kontrolü konusundaki

eksiklikler, mezbahalarının durumu ve fiyatların küçük baş ihracatında söz sahibi olan

Avusturalya, Yeni Zelanda gibi ülkelerin fiyatlarından yüksek olması ve talebe uygun

üretim yapılmaması nedeniyle ihracat istenilen seviyelerde gerçekleşmemekte ve

pazar payı azalmaktadır.

AB, BDT ve Diğer önemli ülkelere olan kırmızı et ve et ürünleri ihracatı (miktar ve

değer olarak) Tablo 9'da verilmektedir.

24

TABLO 9: AB, BDT VE DİĞER ÖNEMLİ ÜLKELERE YAPILAN İHRACAT ( MİKTAR:TON - DEĞER: BİN $ )

1995 1996 1997 1998 GTİP

Ürün ve

Ülkeler Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer

0201 Sığır Etleri (Taze/Soğutulmuş) AB Ülkeleri 24 56 8 18 - 3 - - BDT Ülkeleri - - 18 87 2 16 - - ABD - - - - - 8 18 0202 Sığır Etleri (Dondurulmuş) AB Ülkeleri - - - - - - - - BDT Ülkeleri 3 21 65 197 1 8 2 11 0204 Koyun, Keçi Eti (Taze/Soğu./Don.) AB Ülkeleri - - 21 94 8 37 10 46 BDT Ülkeleri - 2 1 7 - 3 - 2 S.Arabistan 2.605 9.744 1.216 5.570 1.815 7.293 1.848 7.978 Kuveyt 68 229 8 48 38 175 12 59 1601 Et, Sakatat veya Kandan Mamul Sosisler vb. ile Müstahzarları AB Ülkeleri - - 63 325 - - - - BDT Ülkeleri 20 54 405 767 - - - - 1602 Et, Sakatat veya Kandan Müstahzarları,Konserveler

AB Ülkeleri - - - - - - 5 10 BDT Ülkeleri 97 243 - - - - - -

Kaynak: DTM , EBİM Kayıtları

Türkiye'nin Ortadoğu'da önemli bir üretici ülke olarak coğrafi konumundan da

yararlanarak ihraç pazarlarını genişletmesi gerekmektedir. Geçirdiği krizin

etkilerinden kurtulmaya çalışan Rusya ve dünya ekonomisine entegre olmaya çalışan

Türk Cumhuriyetlerine yönelik olarak gerçekleştirilen kısıtlı miktardaki ihracatın

artması beklenebilir.

Ülkemizde mevcut ve yaygın şap hastalığı nedeniyle, sığır eti dışsatımı imkanları çok

kısıtlanmıştır. AB ülkelerine anılan sorun nedeniyle uzunca bir süredir ihracat

yapılamamaktadır. AB'ne ihracat şap hastalığının yanında et ve et ürünleri işleyen

tesislerin AB'nin belirlediği sağlık ve hijyen koşullarına uygun olarak işletilmesi

koşuluna bağlanmıştır. Bu koşulları sağlayan işletmelere Tarım ve Köyişleri

Bakanlığı'nca yapılan denetim kontroller neticesinde kontrol numarası verilmesi ve

hazırlanan listenin resmi garanti eşliğinde Topluluğa iletilmesi gerekmektedir. Türkiye

henüz AB'ne sığır eti ithalatına izin verebilecek ülkeler listesinde yer almamaktadır.

Yeni gelişen pazarlar olarak düşünülen Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkeleri (MDAÜ) ve

BDT ülkeleri de ithalat açısından AB normlarını uygulama eğiliminde olduğundan şap

25

hastalığı için ciddi mücadele programlarının uygulanması ve AB'nin işletmeler

açısından belirlediği sağlık hijyen standartların uygulanması gerekmektedir.

4.2. İthalat

Sektörde karkas ve parça et ithalatı 1996 yılı Haziran ayı ortalarına kadar yapılmakta

iken, bu tarihte İngiltere ve bazı Avrupa ülkelerinde etkisini gösteren BSE hastalığı

vakaları sebebi ile kırmızı ete ve özellikle ithal ete olan talepte dönem itibariyle ani bir

düşüş meydana gelmiştir. Sektör ithalatında mevzuat yönünden herhangi bir

yasaklama yoktur. Et ve et ürünlerinde son yıllar itibariyle gerçekleşen ithalat (miktar

ve değer olarak) Tablo 10'da verilmektedir.

TABLO 10: ET VE ET MAMÜLLERİ İTHALATI ( MİKTAR:TON - DEĞER: BİN $ )

1995 1996 1997 1998 GTİP Ürünler

Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer

0201 Sığır Etleri (Taze/Soğutulmuş)

7.818 14.430 1.525 2.863 943 10 - -

0202 Sığır Etleri (Dondurulmuş)

37.284 61.828 16.989 21.802 547 385 - -

0204 Koyun, Keçi Eti (Taze/Soğu./Don.)

177 276 89 106 - - - -

1601

Et, Sakatat veya Kandan Mamul Sosisler vb. ile Müstahzarları

26 164 64 226 21 82 13 13

1602

Et, Sakatat veya Kandan Müstahzar. Konserveler

18 185 45 188 19 112 10 71

TOPLAM

- 76.883 - 25.185 - 679 - 84

Kaynak: DTM , EBİM Kayıtları

Tablodan da görüldüğü gibi, önceki yıllar itibariyle sektör ithalatının % 80-85'i sığır

etleri (dondurulmuş) ürünlerinden oluşmaktadır. Ancak, BSE hastalığı nedeniyle

dondurulmuş karkas ve parça etin riskli ülkelerden ithalatına kısıtlama getirilmiş,

kırmızı ete olan talepteki son yıllardaki ani düşüş nedeniyle diğer ülkelerden olan

ithalatta durma noktasına gelmiştir.

26

AB ve BDT ülkelerine olan kırmızı et ve et ürünler ithalatı (miktar ve değer olarak)

Tablo 11'de verilmektedir.

TABLO 11: AB VE BDT ÜLKELERİNDEN YAPILAN İTHALAT (MİK.:TON-DEĞ.: BİN $)

1995 1996 1997 1998 GTİP

Ürün ve

Ülkeler Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer

0201 Sığır Etleri (Taze/Soğutulmuş) AB Ülkeleri 6.619 12.432 1.496 2.789 11 149 - - BDT Ülkeleri 264 390 - - - - - - 0202 Sığır Etleri (Dondurulmuş) AB Ülkeleri 32.842 54.910 16.692 16.692 546 546 - - BDT Ülkeleri 4.169 6.440 297 310 - - - - 0204 Koyun, Keçi Eti (Taze/Soğu./Don.) AB Ülkeleri - - - - - - - - BDT Ülkeleri 177 276 89 106 - - - - 1601 Et, Sakatat veya Kandan Mamul Sosisler vb. ile Müstahzarları AB Ülkeleri 24 150 64 225 20 70 4 18 BDT Ülkeleri - - - - - - - -

1602 Et, Sakatat veya Kandan Müstahzarları,Konserveler

AB Ülkeleri 14 158 13 93 13 83 9 68

BDT Ülkeleri - - - - - - - - Kaynak: DTM , EBİM Kayıtları

BSE hastalığından önceki ithalatın büyük bir kısmını AB Ülkelerinden yapılan sığır

etleri (dondurulmuş) oluşturmaktadır.

Sektörde hammadde ithalatının temelini canlı hayvan oluşturmaktadır. Avrupa'da

görülen BSE ve ülkemizde ortaya çıkan şap hastalığı nedeniyle kasaplık ve besilik

hayvan (sığır, koyun, keçi) ithalatına 1999 yılı Ağustos ayına kadar kısıtlama

getirilmiştir. Önümüzdeki yıllarda az da olsa yerli ırkların ıslahı için kullanılmak üzere

ülke ve bölgesel şartlara uygun nitelikli damızlık hayvan ithalatı yapılması ihtimali

bulunmaktadır. Ayrıca sektörde hayvan sağlığında kullanılan aşılar ve yem

hammaddesi ithalatı da yapılmaktadır.

27

5. TALEP DURUMU

5.1. Yurtiçi Talep

Dengeli beslenme için yetişkin bir insan tarafından tüketilmesi gereken et miktarının

54 kg olmasına karşın, Türkiye'deki kişi başına tüketim rakamları henüz bu üretim

miktarının çok altında kalmaktadır. Et ve et mamullerine ilişkin yurtiçi talep miktarı

Tablo 12’de verilmektedir.

TABLO 12: ET VE ET MAMULLERİ YURTİÇİ TALEBİ (BİN TON)

YILLAR

SIĞIR

ETİ

KOYUN

ETİ

KIRMIZI ET

TOPLAMI

ET

MAMULLERİ

1990 349 168 517 48

1991 335 134 469 44

1992 332 120 452 43

1993 345 110 455 45

1994 316 110 426 40

1995 332 121 453 50

1996 278 130 408 45

1997 326 140 466 49

1998 338 144 482 53

1999* 343 146 489 54

Kaynak: DPT Yıllık Programlar ve Planlar Not: Talep rakamları sanayi üretim talebini kapsamaktadır. (*) Tahmin

Toplam yurtiçi kırmızı et talebi 1990-1999 döneminde et arzındaki dengesizlikler,

1996 yılında ortaya çıkan BSE vakaları ve kişilerin gelir seviyesindeki gelişime bağlı

olarak yaklaşık 28 Bin Ton civarında azalışın olduğu görülmektedir.

Yurtiçi kırmızı et tüketim miktarı, nüfus artış hızı ve yaş kompozisyonu, beslenme ve

tüketim alışkanlıkları, fiyat ve gelir esnekliğine bağlı bir seyir izlemektedir. Fiyat

esnekliğinin yüksek olması, et ve et ürünlerindeki fiyat artışlarının, belirli bir marj

içerisinde tüketimde azalışlara neden olmaktadır. Et ve et ürünlerinin gelir

28

esnekliğinin yüksek olması ise, tüketicinin gelir seviyelerindeki her birimlik artış

sonucunda, et mamullerinin daha yüksek oranlı tüketildiğini ortaya koymaktadır.

Türkiye'deki tüketim alışkanlıklarından birisi ise, büyükbaş hayvan eti tüketiminin

tercih edilmekte oluşudur. Toplumsal tüketim alışkanlıkları, etin işlenmesi üzerinde de

etkili olmaktadır. Türkiye'de kırmızı et tüketimi yaklaşık % 90 itibariyle herhangi bir

işleme tabi tutulmaksızın tüketilmekte olup, geriye kalan kısmın yaklaşık % 50'si

sucuk, % 25'i salam-sosis, % 20'si pastırma ve % 5'i ise kavurma vb. olarak dağılım

göstermektedir.

5.2. Talep Tahmini

Tarımsal Ekonomik Araştırma Enstitüsü(TEAE) tarafından et ve et mamullerinde

geleceğe yönelik talep tahmini yapılmıştır. Enstitü tarafından yapılan talep tahminde;

ürünün büyüme hızı, nüfus artışı, reel gelir, reel fiyatlar, sosyo-demografik gibi

değişkenler kullanılarak sektörde meydana gelecek değişmeler tahmin edilmeye

çalışılmıştır. Tablo 13'de sığır, koyun ve et ve et mamullerine yönelik 2000-2008

dönemi için TEAE tarafından yapılan geleceğe yönelik tahminler verilmektedir.

TABLO 13: ET VE ET MAMULLERİ TALEP TAHMİNİ (BİN TON)

YILLAR

SIĞIR

ETİ

KOYUN

ETİ

KIRMIZI ET

TOPLAMI

ET

MAMULLERİ

2000 360 153 513 56

2001 379 160 539 60

2002 399 168 567 63

2003 420 177 597 66

2004 443 186 629 70

2005 466 195 661 74

2006 491 205 696 78

2007 517 215 732 82

2008 544 226 770 86

Kaynak: TEAE

29

Tablodan da görüldüğü gibi, 2000-2008 döneminde sığır eti %51, koyun eti % 48 ve

et mamulleri ise % 54 oranlarında artacağı tahmin edilmektedir. Aynı dönemde

toplam kırmızı et miktarının 2000 yılında % 73'ü sığır eti ve % 27'si koyun eti

oluştururken 2008 yılında bu oranlar da fazla bir değişme olmayacaktır. Toplam

kırmızı et talebinin ise % 50 oranında artacağı öngörülmektedir.

Aynı dönem itibariyle her yıl toplam 20.000 ton sığır eti ithalatının olacağı ve ihracatın

önemsiz düzeyde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.

6. ARZ-TALEP KARŞILAŞTIRMASI

Kırmızı et ve et mamullerinde gelecek yıllardaki ortalama sektörel kapasite kullanım

oranları Tablo 14'de verilmektedir.

TABLO 14: TAHMİNİ KAPASİTE KULLANIM ORANLARI

KAPASİTE (BİN TON) TALEP (BİN TON) KKO (%)

YILLAR

SIĞIR ETİ

KOYUN ETİ

TOP. KIRMIZI ET

ET MAMULLERİ (*)

SIĞIR ETİ

KOYUN ETİ

TOP. KIRMIZI ET

ET MAMULLERİ

SIĞIR ETİ

KOYUN ETİ

TOP. KIRMIZI ET

ET MAMULLERİ

2000 1.348 676 2.024 103 380 153 533 56 28 23 26 54

2001 1.348 676 2.024 103 399 160 559 60 29 24 28 58

2002 1.348 676 2.024 103 419 168 587 63 31 25 29 61

2003 1.348 676 2.024 103 440 177 617 66 33 26 30 64

2004 1.348 676 2.024 103 463 186 649 70 34 28 32 68

2005 1.348 676 2.024 103 486 195 681 74 36 29 34 72

2006 1.348 676 2.024 103 511 205 716 78 38 30 35 76

2007 1.348 676 2.024 103 537 215 752 82 40 32 37 80

2008 1.348 676 2.024 103 564 226 790 86 42 33 39 83

Not: Sektörde önemli bir kapasite artırımının olmayacağı tahmin edilmektedir. (*) 1996 yılı kapasite değeridir.

30

Toplam kırmızı et, 2000-2008 döneminde ortalama % 26-39, et mamulleri ise % 54-

83 KKO'nı seviyesinde olacağı öngörülmektedir. Ancak et mamullerinde kapasitenin

1996 yılı itibariyle olması ve çok küçük işletmelerden oluşması nedeniyle daha düşük

KKO'ına sahip olacağı tahmin edilmektedir.

7. TÜRKİYE'DE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ

Türkiye, hayvan varlığı bakımından dünyada ilk sıralarda yer almakla birlikte, hayvan

başına elde edilen verim itibariyle gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmaktadır. Bunun

başlıca nedenleri arasında; mevcut hayvan populasyonunun büyük bir kısmının düşük

verimli ırktan oluşması, olumsuz çevre faktörleri ve bakım-besleme koşullarının yeterli

düzeyde olmaması sayılabilir.

Ülkemizde yıllardır yürütülen ıslah çalışmaları ve uygulanan teşvik tedbirleri sonucu

birim başına verimde önemli gelişmeler sağlanmış olmasına rağmen henüz istenen

düzeye ulaşılamamış, hayvansal ürünler arz ve talebi arasında bir denge

kurulamamıştır. Nüfus artış hızının yüzde ikiler seviyesinde olduğu ülkemizde gerekli

önlemler alınmazsa bu dengesiz durum daha da artabilecektir. Ülke nüfusunun yeterli

ve dengeli bir şekilde beslenmesi bakımından, hayvancılığın gelişmesi büyük önem

taşımaktadır.

Diğer taraftan, Türkiye’de tarım işletmelerinin çoğunda bitkisel ve hayvansal üretim

birlikte yürütülmektedir (1991 yılı Genel Tarım Sayım sonuçlarına göre 4.1 milyon tarım

işletmesinin %72.14’ü bu şekildedir). 1997 yılı itibariyle cari fiyatlarla tarım sektörünün

GSYİH içindeki payı %14.5’dir. Bunun yıllara göre %33-38 arasında değişen kısmı

hayvansal üretimden elde edilmektedir. Hayvancılığın GSYİH’ya olan bu katkısı

yanında yerli sanayiye hammadde temini ve ihracat olanakları açısından

küçümsenemeyecek katkısı da bulunmaktadır.

7.1. Hayvan Varlığı ve Yapısı

Türkiye mevcut hayvan varlığının büyük kısmı genetik olarak verim düzeyleri düşük

yerli ırktan oluşmaktadır. Diğer taraftan ülke hayvancılığı doğal, sosyal ve ekonomik

koşullara bağlı olarak ta bölgelerimize göre farklılıklar göstermektedir.

31

Son 20 yıllık dönemde Türkiye hayvan varlığındaki gelişmeler incelendiğinde, hayvan

sayılarında önemli düzeyde azalmalar dikkati çekmektedir. Bu durum; nispeten sayım

yılları itibariyle uygulanan farklı sayım yöntemlerinden ve çoğunlukla da hayvan

populasyonunda daha yüksek verimli kültür ırkları ile bunların melezlerinin giderek

artması sonucu, yerli ırk hayvan sayısının azalmasından kaynaklanmaktadır.

Daha çok mera ve anıza dayalı bir görünüm arzeden koyunculuğumuzda da, nadas

alanlarının giderek daralması ve mera alanlarında ıslah çalışmalarının yavaş gidişi

olumsuz etki yapmaktadır. Bu olumsuzluğu gidermek için koyun populasyonunda da

sığır populasyonunda olduğu gibi, daha yüksek verimli kültür ırkı ve melezlerinin

arttırılması yönünde gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.

Ülkenin doğal, sosyal ve ekonomik koşulları çerçevesinde; yüksek verimli hayvan

sayısının arttırılması, ıslah, daha iyi bakım, beslenme ve hastalıklarla mücadele gibi

önlemler alınmalıdır.

Yıllar itibariyle Türkiye hayvan varlığı, Belediye Mezbahaları ile Özel ve Resmi

Kombinalarda kesilen hayvan sayısı ve elde edilen karkas et miktarı Tablo 15’de

verilmiştir.

TABLO 15: YILLAR İTİBARİYLE TÜRKİYE HAYVAN VARLIĞI VE ET ÜRETİMİ

BÜYÜKBAŞ KÜÇÜKBAŞ TOPLAM

YIL TOPLAM (ADET)

KESİLEN (ADET)

ET (TON)

TOPLAM (ADET)

KESİLEN (ADET)

ET (TON)

ET (TON)

1985 13.017.000 2.539.686 307.244 55.836.000 12.156.306 190.386 497.630 1986 13.253.000 3.656.067 429.169 57.164.000 12.572.731 192.718 621.887 1987 13.237.000 2.649.225 314.404 56.853.000 11.002.171 167.549 481.953 1988 13.047.000 2.551.808 303.943 58.298.000 10.301.349 155.015 458.958 1989 12.602.000 3.018.290 351.220 55.589.000 12.390.180 192.345 543.565 1990 11.748.000 2.857.220 340.490 51.530.000 10.902.600 166.100 506.590 1991 12.339.000 2.223.000 318.445 51.197.000 9.124.610 148.175 466.620 1992 12.303.000 2.119.730 308.570 49.870.000 8.526.560 140.200 448.770 1993 12.226.000 2.135.650 303.120 47.674.000 7.827.790 128.935 432.055 1994 12.206.000 2.306.190 324.735 45.210.000 8.554.710 141.335 466.070 1995 12.044.000 1.859.080 298.545 42.902.000 6.336.290 116.240 414.785 1996 12.121.000 1.836.100 304.980 42.023.000 6.270.490 110.405 415.385 1997 11.379.000 2.418.642 385.181 38.614.000 7.410.378 131.696 516.877 1998 11.207.000 2.227.732 364.035 37.492.000 9.241124 168.133 532.168

Kaynak: DİE, Tarımsal Yapı İstatistikleri

Tablodan da izlendiği üzere 14 yıllık dönemde hem büyükbaş (bb) hem küçükbaş

(kb) hayvan varlığında, hem de Belediye Mezbahaları ile Özel ve Resmi

Kombinalar’da kesilen hayvan sayısı ve elde edilen karkas et miktarında azalmalar

32

görülmektedir. Söz konusu azalmalar hayvancılık sektöründeki yapısal sorunlar

yanında 1984 yılında uygulanmaya başlanan dış ticaret politikalarından da

kaynaklanmaktadır. Ondört yıllık dönem itibariyle kesilen hayvan varlığının gelişimine

bakıldığında; her sene bb ve kb hayvan varlığının daha az bir oranının kesime

ayrıldığı (1997 ve 1998 yılları hariç) ancak hayvan ıslah ve melezleme çalışmaları

sonucu hayvan karkas ağırlığının artmakta olduğu görülmektedir. Ancak karkas

ağırlık bakımından AB Ülkelerinin altında olup, et sanayinin kaynağındaki

verimsizliğin çarpıcı bir göstergesidir.

Yıllar itibariyle Tablo 15’den hareketle hesaplanan bb ve kb hayvan kesim oranları ve

karkas ağırlıkları Tablo 16’da verilmiştir.

TABLO 16: YILLAR İTİBARİYLE BB VE KB KESİM ORANLARI VE

KARKAS AĞIRLIKLARI

BÜYÜKBAŞ KÜÇÜKBAŞ YILLAR KESİM (%) KARKAS (KG) KESİM (%) KARKAS(KG)

1985 20 121 22 16 1986 28 117 22 15 1987 20 119 19 15 1988 20 119 18 15 1989 24 116 22 16 1990 24 119 21 15 1991 18 143 18 16 1992 17 146 17 16 1993 17 142 16 16 1994 19 141 19 17 1995 15 161 15 18 1996 15 166 15 18 1997 21 159 19 18 1998 20 163 25 18

Tablo 10’dan izlendiği üzere; 1985’de bb hayvan kesim oranı % 20 karkas ağırlık 121

Kg ve kb hayvan kesim oranı % 22 karkas ağırlık 16 Kg iken, 1998 yılında bb ve kb

hayvan kesim oranları % 20 , % 25 ve karkas ağırlıklar da sırasıyla 163 Kg/bb ve 18

Kg/kb olarak gerçekleşmiştir.

33

7.2. Canlı Hayvan Dış Ticareti Ülkemizin yıllar itibariyle canlı hayvan dış ticaret işlemlerine bakıldığında; ihracatın

küçük baş, ithalatın da büyük baş hayvanda yoğunlaştığı, büyük baş hayvan ihracatının

olmadığı görülmektedir.

• Büyük baş

Geçmiş yıllar itibariyle ithalatın kasaplık büyük baş hayvanda yoğunlaştığı görülmekte

olup, yıllar itibariyle canlı büyük baş hayvan ithalatı Tablo 17'de verilmiştir.

TABLO 17: CANLI BÜYÜK BAŞ HAYVAN İTHALATI (TON)

YILLAR TOPLAM CANLI

AĞIRLIK

DAMIZLIK (*)

KASAPLIK(*)

1989 18.867 8.198 1.235

1990 167.018 7.230 76.165

1991 160.573 11.717 68.579

1992 172.439 17.373 65.448

1993 138.952 18.703 50.710

1994 18.380 3.599 5.591

1995 353.059 36.740 139.847

1996 146.676 26.411 47.515

1997 58 29 0

1998 0 0 0

Kaynak: DİE (*) Karkas eşdeğeri (Canlı ağırlığın yaklaşık % 50'si)

1990 yılından 1996 yılına kadar (1994 yılı hariç) yoğun bir bb hayvan ithalatının

gerçekleştiği ve son iki yıl da ise Avrupa'daki BSE vakası vb. nedenlerden dolayı bu

ithalatın tamamen durduğu görülmektedir. Önceki yılarda yapılan bb hayvan ithalatın

büyük bir bölümünü kasaplık hayvanların oluşturduğu ve 1995 yılı itibariyle 353.059 ton

canlı büyük baş hayvan ithalatının yaklaşık % 80'inin bu grupta olduğu görülmektedir.

Geçmiş yıllarda damızlık canlı büyük baş hayvan ithalatının çoğunluğunu düve ve

inekler, kasaplık canlı büyük baş hayvan ithalatının ise 1993 yılına kadar buzağı, dana,

34

öküz ve boğalar, 1994 ve 1995 yıllarında diğer kasaplık büyük baş hayvanlar ve 1996

yılında ise düve ve inekler oluşturmaktadır. Damızlık büyük baş ithalatının yoğun olarak

yapıldığı ülkeler Almanya, Hollanda ve Fransa, kasaplık olarak ilk yıllarda Polonya,

Çekoslovakya, Romanya, Bulgaristan iken son yıllarda ise Almanya, Ukrayna, Fransa

gibi ülkelerden gerçekleşmiştir.

Türkiye'de besiciliğin karşı karşıya kaldığı sorunlardan biri de, komşu ülkelerden gayri

resmi kanallardan ülkemize giren canlı hayvan sorunudur. Günlük olarak 2500-5000

civarında hayvanın ülkeye girdikten sonra kesilerek Türkiye geneline dağıtıldığı ve bu

hayvanların şap ve brusella hastalıklarını yüksek oranda taşıma riskinin yanı sıra, bölge

besicilerini rekabet edemez duruma getirdiği düşünülmektedir. Kaçak hayvanların

büyük çoğunluğunun Van'dan girdiği belirtilmektedir.

• Küçük baş

Yıllar itibariyle ithalatın koyun da yoğunlaştığı görülmekte olup, yıllar itibariyle canlı

büyük baş hayvan ithalatı Tablo 18'de verilmiştir.

TABLO 18: CANLI KÜÇÜK BAŞ HAYVAN İTHALATI (TON*)

YILLAR KOÇ KOYUN KUZULAR KEÇİLER TOPLAM

1989 0 0 364.966 0 364.966

1990 0 120.150 142.740 0 262.890

1991 0 0 28.286 0 28.286

1992 2.070 13.852 0 0 15.922

1993 120 2.380 0 0 2.500

1994 6.393 114.950 0 0 121.343

1995 955 1.080.858 496.638 1.988.752 3.567.203

1996 28.681 490.248 111.964 174.657 805.550

1997 0 335.314 0 2.715 338.029

1998 0 460 0 0 460

Kaynak: DİE (*) Canlı ağırlık

35

Yılar itibariyle yapılan kb hayvan ithalatın büyük bir bölümünü koyun ve 1995 yılından

itibaren de koyun ile birlikte yoğun olarak keçi ithalatının da olduğu görülmektedir. 1995

yılı itibariyle 3.567.203 ton canlı küçük baş hayvan ithalatının yaklaşık % 56'sını keçi, %

30'unu koyun ve % 14'ünü kuzular oluşturmaktadır.

Son yıllarda küçük baş hayvan ithalatının yoğun olarak yapıldığı ülkeler koyunda;

Ukrayna, Romanya, Kuzey Ülkeleri, Almanya keçide; Pakistan, Ukrayna, Romanya

kuzuda; Ukrayna, Romanya ve Koç da; Moldavya, Romanya gibi ülkelerden

gerçekleşmiştir.

Yıllar itibariyle canlı küçük baş hayvan ihracatı da Tablo 19'da verilmektedir.

TABLO 19: CANLI KÜÇÜK BAŞ HAYVAN İHRACATI (TON)(*)

YILLAR DAMIZLIK

KOYUN KUZULAR

DİĞER (**)

KÜÇÜKBAŞLAR KEÇİLER TOPLAM

1989 572 17 81.927 0 82.516

1990 39 14 62.555 0 62.608

1991 0 0 0 0 0

1992 12 0 23.328 0 23.340

1993 0 0 35.976 0 35.976

1994 2.619 57 40.042 44 42.762

1995 43 0 20.258 0 20.301

1996 12.029 0 0 17 12.046

1997 11.621 0 0 4 11.625

1998 5.289 0 0 129 5.418

Kaynak: DİE (*) Karkas eşdeğeri

(**) Evcil olmayan veya diğer koyun ve keçi türü hayvanları

Türkiye canlı küçük baş hayvan ihracatı ilk yıllarda diğer küçük baş hayvanlar da

yoğunlaşmış iken son yıllarda bu grupta ihracatın olmadığı görülmektedir. Ancak son

yıllarda damızlık koyun ihracatında artışın olduğu dikkati çekmektedir. Canlı küçük baş

hayvan ihracatının yoğun olarak gerçekleştiği ülkeler ise, S.Arabistan, Lübnan ve

Kuveyt'dir .

36

7.3. Hayvancılık Sektöründeki Sorunlar

Türkiye’de (gerekse il bazında) hayvancılık sektöründe üretimi geliştirmek için etkili olan

faktörler ile kısa, orta ve uzun dönemde alınması gerekli önlemler ve çözüm önerileri

aşağıdaki başlıklar altında ele alınmıştır.

• Hayvansal Üretim Yapan İşletmelerin Sosyo-Ekonomik Yapısı

Türkiye tarım işletmelerinde, genellikle bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetleri birlikte

yürütülmektedir. Nitekim 1991 yılı Genel Tarım Sayımı sonuçlarına göre, mevcut

4.068.032 tarım işletmesinin %72.14’ü hem bitkisel ve hem de hayvansal üretim

faaliyetine birlikte yer vermekte, %3.43’ü ise yalnız hayvancılıkla uğraşmaktadır.

Bitkisel üretimle birlikte yürütülen hayvancılık, Doğu ve Güneydoğu Anadolu

Bölgesindeki işletmelerde büyükbaş ağırlıklı olmak üzere daha ziyade meraya dayalı

olarak yapılmakta, İç Anadolu ve Trakya Bölgesindeki işletmeler ise koyun ve keçi

yetiştiriciliği daha büyük ölçüde yer almakta olup Ege, Marmara, Karadeniz ve Güney

Bölgelerindeki işletmelerde süt sığırcılığı, sığır besiciliği ve tavukçuluk daha entansif

olarak yürütülmektedir.

Türkiye'de mevcut büyükbaş hayvanların işletmeler itibariyle dağılımı 1991 sayım yılı

itibariyle incelendiğinde; %71.85'inin 1-4 hayvana sahip işletmeler, %20.08'inin 5-9

hayvana sahip işletmeler, %6.57'sinin de 10-19 hayvana sahip işletmelerden oluştuğu

görülmektedir. Küçükbaş hayvan sayısındaki dağılım incelendiğinde ise; 50-100

hayvana sahip işletmeler %33.46 ile ilk sırada yer almakta olup bu işletmeleri %31.55

ile 1-19 hayvana sahip işletmeler ve %26.39 ile de 20-49 arasında hayvana sahip

işletmeler izlemektedir. 100 hayvandan fazla hayvana sahip işletmelerin payı ise %8.9

gibi düşük düzeydedir. Küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi bakımından işletmelerdeki

sürü mevcudunun ve ıslah çalışmalarının arttırılması gereklidir.

Bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte yürüten işletmeler incelendiğinde; işletmelerde

mevcut hayvan varlığının %70.87’si büyükbaş, %28’i küçükbaş ve %1.13’ü de kümes

hayvanlarından oluşmaktadır. Bu işletmelerin toplam aktif sermayeleri içinde hayvan

sermayesi oranı ise ortalama %9.26’dır. Bu oranın bitkisel ve hayvansal üretimle, tarım

teknolojisini bir arada yürüten işletmelerde %25 olması gerektiği dikkate alındığında,

37

incelenen işletmelerde hayvan sermayesinin düşük olduğu, bu durumun da işletmeleri

olumsuz olarak etkilediği söylenebilir.

• Çayır-Mera ve Yem Bitkilerinin Gelişim Durumu

Ülke hayvancılığının geliştirilmesi için yem bitkileri tarımına ve çayır-mera kültürüne

gereken önemin verilmesi zorunludur. Çünkü hayvancılık ve yem bitkileri tarımı ile

çayır-mera kültürü birbirleri ile sıkı ilişkileri olan ve daima beraber düşünülmesi gerekir.

Yem bitkileri açısından Türkiye, büyük bir iklim ve toprak çeşitliliğine sahiptir. Ancak

tarla tarımı içinde yem bitkileri yetiştiriciliği yeterli düzeyde değildir. Tarımda ileri

ülkelerde olduğu gibi, yem bitkileri üretiminin yüksek bir düzeye çıkarılması ve mevcut

çeşitlerin yerine daha verimli yani ıslah edilmiş kültür çeşitlerinin yetiştirilmesi gereklidir.

Türkiye, doğal çayır-mera alanı bakımından büyük bir alana sahip olmakla birlikte

yanlış ve kötü kullanım nedeniyle bu alanların büyük bir kısmı bozulmuş ve zayıflamış

durumdadır. Hayvan yetiştiriciliği bakımından büyük bir öneme sahip olmasına rağmen

mera amenajmanı teknik prensipleri olan otlatma mevsimi, otlatma kapasitesi, üniform

otlatma ve yem tipine uygun hayvan türü ile otlatma kuralları uygulanmadığından, çayır-

meralar günden güne yıpranmış ve birçok bölgede erozyona açık hale gelmiştir.

• Hayvan Sağlığı ve Hastalıklarının Durumu

Hayvancılığın gelişme aşamasında olduğu Türkiye’de hayvanlardan istenilen seviyede

verim alınması ve bu seviyenin yükseltilmesinin gereklerinden biri de hayvan

hastalıklarının kontrol altına alınmasıdır. Türkiye’de veteriner hekimlik hizmetleri

yeterince amacına ulaşamamaktadır. Koruyucu hekimlik hizmetleri ile görevli devlet

kuruluşları eleman, araç-gereç, sıhhi donanım ve mali olanaklar yönünden yetersiz

durumdadır. Bu nedenle veteriner hekimlik hizmetlerini planlayıp düzenlemek

zorunluluğu gözden uzak tutulmamalıdır.

Hayvansal üretimin gelişmesi üzerinde diğer faktörlerin yanında, çeşitli infeksiyöz ve

paraziter hastalıkların kontrol altına alınamaması da olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

Hayvan hastalıkları mücadelesi için; Veteriner Sağlık ve Araştırma Enstitülerine ayrılan

ödenekler arttırılarak, bu kurumlar günün koşullarına göre alet ve ekipmanla

38

donatılmalı, mevcut aşı, serum ve diğer biyolojik madde üretimi arttırılarak ülke

ihtiyacına cevap verecek düzeye getirilmeli ve ihtiyaç duyulan yeni aşıların üretimine

başlanmalıdır.

• Hayvan ve Hayvansal Ürünlerin Pazarlanması

Hayvansal ürünlerin üretildikleri yerden tüketildikleri veya işlendikleri merkezlere rahat,

kolay ve bol miktarda taşınabilmesi için hayvansal ürünlerin pazar organizasyonlarının

öncelikle iyileştirilmesi gereklidir. Hayvansal ürünlere dereceleme, işleme ve

değerlendirme, ambalajlama, fiyatlandırma, taşıma, depolama, riskin azaltılması vb.

pazarlama hizmetlerinin iyi bir şekilde yapılmasıyla ürünlerden faydalanma derecesi

arttırılabilir.

Türkiye’de hayvansal ürünler üretimini teşvik edici, ürün kalitesini yükseltici ve

pazarlama hizmetlerini iyileştirici bir pazarlama politikasının izlendiği söylenemez.

Hayvansal ürünlere yapılacak pazarlama hizmetlerini düzenleyici teknik kurallar

yetersizdir. Hayvansal ürünler, destekleme fiyat politikasının kapsamı dışında

tutulmuştur.

Türkiye’de toplam tarım işletmelerinin %72.14’ünde bitkisel ve hayvansal üretimin

birlikte yapılıyor olması ve toplam işletme sayıları içinde 1-10 baş hayvana sahip olan

küçük işletmelerin oldukça büyük pay alması nedeniyle üreticilerin yeterince

örgütlenememesi aracı sayısının bazı ürünlerde 7-9’a kadar çıkmasını doğurmaktadır.

Bu ise tüketicinin ödediği fiyatın ancak çok az bir kısmının üreticinin eline geçmesi

demek olup hayvansal ürün pazarlamasının düzenlenmesinin gerekli olduğunu

göstermektedir. Ayrıca ambalajlama, kalite kontrol, etiketleme gibi hizmetlere gereken

önem verilmeli, hayvansal ürünler işleme sanayi geliştirilmeli ve işlenmiş hayvansal

ürünler üretimi arttırılmalıdır.

• Hayvan ve Hayvansal Ürün Fiyatları

Türkiye’de canlı hayvan ve hayvansal ürün fiyatları genel olarak arz ve talebe göre

oluşmaktadır. Özellikle canlı hayvan fiyatlarının oluşumunda büyük pazarlardaki cari

fiyatlar ve ticaret borsalarındaki canlı hayvan borsaları etkili olmaktadır.

39

İşletmelerin büyük kısmının küçük işletme olması, güçlü alıcılar karşısında üreticilerin

pazarlık gücünü zayıflatmakta, böylece fiyatların normal koşullar altında oluşması çoğu

kez mümkün olmamaktadır.

Hayvan ve hayvansal ürünlere ait fiyatlar (endeksler) ile yem fiyatları (endeksleri)

karşılaştırıldığında, çeşitli yem fiyatlarına ait endekslerin hayvan ve hayvansal ürünlerin

fiyatlarına ilişkin endekslerin üzerinde seyrettiği görülmektedir. Bu durum, üreticiyi ve

dolayısıyla üretimi olumsuz yönde etkilemektedir.

• Hayvancılık Sektöründe Örgütlenme

Türkiye’de hayvancılık genellikle küçük aile işletmelerinde, diğer tarımsal faaliyetlerle

birlikte yürütülmektedir. Türkiye’nin genel ekonomik ve demografik yapısı göz önüne

alındığında bu durumun uzun süre değişmeyeceği görülmektedir. Dolayısıyla

yetiştiricilerin her türlü girdiye en uygun şartlarda erişebilmesi ve ürünlerin

pazarlanmasında daha güçlü duruma gelmesi için aralarında birleşmeleri veya

örgütlenmeleri gerekmektedir. Küçük ve dağınık görünümde bulunan hayvancılık

işletmelerinin örgütlenmeyle rasyonel yapıya dönüştürülmesi mümkün olabilmektedir.

Hayvancılık sektörünün örgütlenmesinde; dernekler, birlikler, kooperatifler ve bordlar

gibi modeller bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde hayvancılık sektörünün genel tarım

sektörü içindeki payının bitkisel üretime göre büyük olmasında, yetiştiricilerin bu tip

örgütlenmeler yoluyla güçlenmesinin büyük etkisi bulunmaktadır.

Üreticilerin örgütlenmesinde dünyada en fazla görülen ve yaygın olan örgütlenme

modeli kooperatiflerdir. Kooperatifler, üreticilerin tek başlarına yapamayacakları veya

birlikte yapmalarında yarar bulunan işleri en iyi şekilde maliyet fiyatına yapmak üzere

dayanışma içersinde ekonomik güçlerini bir araya getirmek için gönüllü olarak

oluşturdukları ve yönetimde söz sahibi oldukları kuruluşlardır. Kooperatifleşme, küçük

işletmelerin toplumsal değerlerini ve kimi üstünlüklerini koruyarak, onları büyük

işletmelere avantaj sağlayan ekonomik ölçek büyüklüklerine ulaştırmanın bir yoludur.

Gelişmiş ülkelerde hayvancılık kesiminde kooperatiflerde örgütlenen üreticiler,

kooperatifler aracılığı ile özellikle ürünlerin toplanması, işlenmesi, satışı gibi

pazarlamanın tüm alanlarında dikey bütünleşmelerini sağlayan yatırımları

40

gerçekleştirmişler ve böylece pazarda çok etkin bir konuma gelmişlerdir. Türkiye’de ise

hayvancılık kesimi üreticilerin en örgütsüz olduğu kesimdir.

Ülkemizdeki tarımsal kooperatiflerin genel sorunları olan; halkın bilinçlendirilmemiş

olması, finansman, mevzuat, yönetim, yatay ve dikey teşkilatlanmaya gidilememiş

olması, eğitim ve araştırmaların yeterince yapılamamış olması ve kooperatifler arası

işbirliğinin sağlanamaması gibi konuların çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

Yetiştiricilerin örgütlenmesinde diğer bir model de, malı üretenler ile ticaretini yapanları,

işleyenleri ve devleti bir araya getiren ve bunları karşılıklı olarak uzlaştırmak suretiyle

arzı, fiyatları ve ürünün dağılımını kontrol eden, böylece toplumun çeşitli kesimleri

arasında denge kuran pazarlama bordlarıdır. Hayvancılık kesiminde öncelikle çabuk

bozulabilen ürünlerin pazarlanmasında bu örgütlenme modelinden yararlanma

düşünülebilir.

• Hayvancılık Sektöründe Kredi ve Finansman

Hayvancılıkta kalkınma ve atılımın gerçekleşmesinde, devletin kredi ve finansmanda

öncülük etmesi en başta gelen görevleri arasındadır. Hayvancılık işletmelerin oto-

finansmanındaki yetersizlikler devletin bu konuda öncülüğünü daha da zorunlu hale

getirmektedir.

Türkiye genelinde ekstansif bir yapı gösteren hayvancılık işletmeleri çağdaş gelişme ve

ihtisaslaşmanın gereği olarak giderek entansif bir yapı kazanmaktadır. Özellikle sığır ve

koyun besicilik işletmeleri, süt sığırcılığı işletmeleri ve sanayi tipi üretim yapısı

kazanmış broiler (et tavuğu) ve yumurta tavukçuluğu işletmeleri entansif karakterli

olmaları nedeniyle önemli ölçüde sabit ve döner sermayeye gereksinim duymaktadırlar.

Dolayısıyla sektör ve onu oluşturan hayvancılık işletmelerinde uzun, orta ve kısa vadeli

krediye gereksinim vardır.

Ülkemizde bitkisel ve hayvansal üretim sektörlerinin kredi ve finansman gereksiniminin

büyük bir bölümü Ziraat Bankası’nca karşılanmaktadır. Ancak, banka mevzuatı

çerçevesi içinde karşılık gösteren veya teminat verebilen üreticiye bankaca uygun

görülen miktarda kredi sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra kooperatifleşemeyen, karşılık

veya teminat gösteremeyen üreticiler mevcut kredilerden yararlanamamaktadır.

41

8. EK: "AB VE TÜRKİYE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNÜN KARŞILAŞTIRMASI"(1 )

Nüfusun hızlı bir şekilde artış gösterdiği ve ekonomik kalkınma çabalarının yoğun

olarak sürdürüldüğü Türkiye'de hayvancılık, bir taraftan yeterli ve dengeli bir

beslenmenin sağlanabilmesi, diğer taraftan kalkınma için gerekli dövizin elde

edilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.

Ayrıca hayvancılık istihdamın geliştirilmesi, düzenli gelir ve çeşitli sanayi kollarına

hammadde ihtiyacını sağlayan önemli bir üretim dalıdır. Avrupa Birliği tarımsal

bünyesinde hububat ve hayvan ekonomisi hemen hemen esas çatıyı meydana

getirmektedir.

21. yy.da yaklaşık 6 milyar tahmin edilen Dünya nüfusunun % 10'u açlık sınırında

bulunması, uluslararası politikada tarımsal ve hayvansal üretimin önemini artırmış ve

gıdayı stratejik bir silah konumuna getirmiştir. Gıda açığının petrol açığından daha

önemli olacağı beklenmektedir.

Nüfusu 63 milyon olan Türkiye'mizde, 2010 yılında bu sayının 78 milyon olması

beklenmektedir. Bitkisel ve hayvansal ürünler üretimi artış hızının (beyaz et hariç),

nüfus artış hızından daha düşük olması nedeniyle, gelecekte gıda açığının ortaya

çıkması kaçınılmaz görülmektedir.

Türkiye, Dünyadaki bu değişme ve gelişmeler ışığı altında hem ulusal beslenmesini

ve hem de kalkınmasını istikrar içinde güvence altına alabilmek için ekonomik

kaynaklarını rasyonel bir biçimde değerlendirmek ve bunun gereği ekonomik politika

tedbirlerini de süratle almak zorundadır.

8.1. Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri

Avrupa Ekonomik Topluluğu veya Avrupa Topluluğu bugünkü adıyla Avrupa Birliği,

altı ülke tarafından (Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Almanya, Fransa ve İtalya) 25

Mart 1957 tarihinde Roma'da imzalanan ve 1 Ocak 1958'de yürürlüğe konan

Anlaşma ile kurulmuştur.

(1) Bu çalışma A.Ü. Veteriner Fakültesi Hayvancılık İşletme Ekonomisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prf. Dr. Engin SAKARYA ve Araş. Gör. Dr. Gül UYSAL tarafından hazırlanmıştır (KAYNAKÇAYA BAKINIZ).

42

1973 yılında İngiltere, Danimarka, İrlanda, 1981'de Yunanistan, 1986'da İspanya ve

Portekiz, 1995'de Avusturya, İsveç ve Finlandiya'nın tam üye katılımı ile Avrupa

Birliği 15 üyeli bir kuruluş haline gelmiştir.

AB'nin 21. yüzyıla yönelik genişleme perspektifi içinde 11-12 Aralık 1997 tarihlerinde

düzenlenen Lüksemburg Zirvesinde Kuzey Kıbrıs da dahil olmak üzere Merkez ve

Doğu Avrupa ülkeleri olarak adlandırılan Doğu Bloğu ülkeleri Birliğe aday olarak

belirlenmiş ve tam üyelik süreci başlatılmıştır.

Türkiye 1959 tarihinde AET'ye ortak üyelik için başvurusu AET Bakanlar Konseyince

11 Eylül 1959'da kabul edilmiştir. 12 Eylül 1963'de imzalanarak 1 Aralık 1964'de

yürürlüğe giren Ankara Anlaşması tam üyelik için 3 devre koymuştur. Bunlar, hazırlık

dönemi (5 yıl süreli), geçiş dönemi ( 12 yıl süreli) ve son dönemdir.

Ortaklığa geçiş dönemi 1 Ocak 1973'de yürürlüğe konmuş Katma Protokol

çalışmaları neticesi 22 yıllık sürenin, 1995'de sonuçlanmasına karar verilmiştir. Bu

dönemde malların, kişilerin ve hizmetlerin serbest dolaşımı ve ekonomi politikalarının

yakınlaştırılması amaçlanmıştır.

Tarım ve hayvancılık sektörlerinde 22 yıllık bir süre içinde ülkemiz tarım ve

hayvancılık politikalarını Birlik Ortak Tarım politikasına uyumlaştırılması

öngörülmüştür. Ancak Türkiye'nin bu sektörleri Birliğe uyumu ile ilgili hazırlık ve geçiş

dönemlerini iyi kullandığını söyleyemeyiz. Diğer taraftan Birlikte bu dönemde

Türkiye'ye karşı bazı yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerine getirmemiştir.

Son aşama olan Gümrük Birliği'nde ise tarafların ekonomi politikaları arasında

koordinasyonun güçlendirilmesi öngörülmüştür.

Yunanistan, İspanya ve Portekiz'in Topluluğa katılımı ile Türkiye'nin genel ekonomik

yapısı ile benzerlik gösteren bu ülkelerin de Topluluğa girebileceği bir yerde

kanıtlanmıştır. Türkiye bu gelişmeler ışığında 14 Nisan 1987 yılında, ortaklık

ilişkisinin yeniden değerlendirilmesi ve Birlikle ilişkilerinin yeni bir yapıya kavuşturmak

amacıyla tam üyelik başvurusunda bulunmuştur.

Tam üyelik başvurusunu takiben Türkiye Birlikle olan ilişkilerini düzenleyici yeni bir

organizasyonel yapıya gitme gereği duymuş, çalışmalara hız vermiştir.

43

6 Mart 1995 tarihinde gerçekleştirilen Ortaklık Konseyi Toplantısında Türkiye-Avrupa

Birliği ortaklığının 22 yıllık geçiş dönemi tamamlanarak nihai dönem olan Gümrük

Birliği 1 Ocak 1996 itibarıyla tamamlanmıştır. Türkiye Avrupa Birliği ile üye olmadan

Gümrük Birliğini gerçekleştirme durumunda olan ilk ülke olma sıfatını kazanmıştır.

Ortaklık Konseyi Kararı uyarınca sanayi ürünlerinde sağlanan gümrük birliği, tarım

ürünlerini kapsamakta, tarım ürünlerinin serbest dolaşımının ancak OTP'ye uyum ile

mümkün olabileceği belirtilmektedir. Buna karşılık işlenmiş tarım ürünleri içerdikleri

sanayi payı nedeniyle gümrük birliği kapsamında yer almaktadır.

10 Aralık 1999 tarihinde yapılan Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin Birliğe tam üyeliğe

aday ülke olarak açıklanması, Birlik ile ilişkilerimizde yeni bir döneme girilmiştir. Tam

üyeliğin gerçekleşmesi kimi kuruluşlarca ve uzmanlarca en erken 5-10 yıl içinde

olabileceği yönünde açıklamalar bulunmaktadır.

Avrupa Birliği'nin 15 üyesinden 11'i tarafından kabul edilmiş olan EURO, 1 Ocak

1999'da hesap birimi olarak yürürlüğe girmiştir. EURO banknotları 1 Ocak 2002'de

tedavüle sunulacak bu tarihten itibaren 6 aylık bir süre milli paralarla birlikte tedavül

edecektir. 1 Temmuz 2002'de ise milli paraların tedavülden kalkması ile de tek para

birimi olacaktır.

Böylece Batı Avrupa bütünleşmesinde birinci sırayı oluşturan AET simgelediği

ekonomik bütünleşme yanında ortak para ve tek merkez bankası ile AB'nin finans

alanında bütünleşmesi gerçekleşecektir. Diğer bir deyişle ekonomik ve mali birlik

nihai hedef olan siyasi bütünleşmeye esas oluşturacaktır.

8.2. Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası

Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tarım politikalarını kurumsal ve ekonomik anlamda

birbirine bağlayan Ortak Tarım Politikası (OTP), 1962 yılında oluşturulmuş ve Birliğin

ilk ortak politikasıdır.

Öncelikle İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan yoğun kıtlık, tarım sektöründe

yaşanan tecrübeler, gıda arzının Avrupa çapında güvence altına alınmasının önemini

ortaya koymuştur. Savaş sırasında yaşanan yoğun kıtlık, besin ihtiyacının mümkün

44

olduğu ölçüde Birlik içerisinde karşılanarak, bu alanda dışa bağımlılığın azaltılması

konusunda üye ülkelerin hassasiyet göstermelerine yol açmıştır.

Ortak Tarım Politikası oluşturulmasının bir diğer nedeni de; savaş sonrasında Birlik

nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan tarım sektörü çalışanlarının gelir düzeyinin

korunmasıdır. Bunun için de, Topluluğun tarım ve hayvansal ürünlerde fiyat

dalgalanmalarından üreticilerin korunması temel hedef olarak belirlenmiştir. Bu

hedefin gerçekleştirilmesi için piyasalara müdahale edilmesi, etkin müdahale için de

ortak bir politika belirlenmesi uygun görülmüştür.

Ortak Tarım Politikası (OTP), tarım ekonomisi literatüründe önce başarı, sonra da

bunalımın simgesi olmuş bir kavramdır. Başlangıçta çoğu tarım ürününde açığı

bulunan Avrupa Birliği, 1980'li yılların başında kendi-kendine yeterli olmanın da

ötesinde Dünya tarım pazarlarında ABD ile rekabet edebilecek bir duruma gelmesini

OTP'ye borçludur.

Roma Anlaşması'nın 39. maddesinde belirtilen Ortak Tarım Politikasının Amaçları:

• Tarımda verimliliği artırmak.

• Tarımda çalışanların gelirlerini yükseltmek, tarımsal nüfusa dengeli bir

yaşam düzeyi sağlamak.

• Piyasaları istikrara kavuşturmak.

• Arzın sürekliliğini sağlamak.

• Malların tüketiciye uygun fiyatlarla ulaşmasını temin etmektir.

OTP'nin yukarıda belirtilen amaçlarına ilave olarak 2000 yılında ürün güvenliğinin

sağlanması, kalitesinin artırılması ve çevrenin korunması gibi konular gündeme

alınmıştır.

Ortak Tarım Politikası, 1958 yılında gerçekleştirilen STRESA Konferansı'nda üç

temel ilke üzerine oturtulmuştur.

a- Pazar Birliği İlkesi: Ürünlerin üye ülkeler arasında serbest dolaşımını sağlamaya

yöneliktir. Buna göre üye ülkeler arasında gümrük vergileri ve miktar kısıtlamaları

aşamalı olarak kaldırılacak, tarımsal ürünlerin dolaşımında uygulanan idari ve teknik

işlemler ile sağlık kuralları zaman içerisinde uyumlu hale getirilecektir.

45

b- Topluluk Tercihi İlkesi: Bu ilke iç pazarlarda yabancı ürünler yerine Birlik

ürünlerinin tercih edilmesini sağlamaya yöneliktir. Birlik üreticisini, dış piyasalara karşı

korumada gümrük vergisi veya ihracat iadesi ile korumaktadır.

c- Mali Danışma İlkesi (Ortak Mali Sorumluluk): Ortak Tarım Politikasının

uygulanması çok büyük harcamalar getirmiş ve bu mali yükün üye ülkeler tarafından

ortaklaşa üstlenilmesi zorunluluğunu doğurmuştur. Harcamaların karşılanması

amacıyla da FEOGA (Avrupa Tarımsal Yön verme ve Garanti Fonu) oluşturulmuştur.

Ortak Tarım Politikasının amaç ve ilkeleri çerçevesinde öncelikle, politikanın kapsamı

belirlenmiş, buna uygun fiyat ve piyasa mekanizmaları saptanmış ve tüm bu

politikaların belirlenebilmesi için bir karar alma mekanizması oluşturulmuştur.

Zaman içerisinde döviz kuru istikrarsızlıkları nedeniyle OTP'ye özel bir para

mekanizması oluşturulması gündeme gelmiş, fiyat ve piyasa mekanizmalarının ise

yapısal önlemlerle desteklenmesi zorunluluğu doğmuştur.

Ortak Tarım Politikasının karar alma mekanizması;

a- Avrupa Birliği-Üye Devletler: OTP'nin fıyat ve pazar mekanizmalarının

belirlenmesi tümüyle Birliğin yetkisindedir. Konseyde ortaklaşa belirlenen bu

alanlarda alınan kararlara tüm üye ülkelerin uyması zorunludur. Ancak tarım ve

hayvancılık alanında doğrudan vergilendirme, çiftçi ve hayvan üreticisinin sosyal

güvenliği gibi konular üye devletlerin yetkisindedir.

b- AB Konseyi-Avrupa Parlamentosu: OTP kapsamında belirlenecek tüm

politikalarda AB Konseyi ve AB Parlamentosu arasında basit görüş yöntemi (danışma

prosedürü) uygulanmaktadır. OTP ile ilgili kararlar Konseyde nitelikli oy çokluğu ile

alınmakta, harcamaların miktarı ve içerişinin belirlenmesinde son söz AB

Konseyinindir.

c- AB Komisyonu ve Tarım Komiteleri: AB Komisyonu yasa taslakları hazırlar,

piyasaların denetlenmesi ve gerektiği taktirde bu alanda değişiklikler yapılmasından

da sorumludur. OTP'nin günlük işleri olarak nitelenebilecek bu görev sırasında "İdari

Komiteler" tarafından desteklenir. Komisyon ayrıca üye ülkelerin üretici, tüketici

46

birlikleri, tarım ve hayvancılık kooperatifleri, işleme ve ticaret sektörü temsilcileriyle de

danışma komiteleri aracılığıyla sürekli temas halindedir.

Ortak Piyasa Düzenleri, ürün bazında belirlenir ve gerek uygulamalar ve içerik, gerek

mevzuat açısından OTP'nin en kapsamlı ve karmaşık mekanizmasını oluşturmuştur.

Ancak tarım ve hayvansal ürünlerin tümünün aynı üretim ve pazarlama koşullarına

tabi olmaması Birlik düzeyinde tek bir Ortak Piyasa Düzeni yerine birden fazla

sistemin oluşturulmasını zorunlu kılmıştır.

Ortak piyasa düzenleri;

• Fiyat Politikası

• Topluluk İçi Serbest Dolaşım Politikası

• Topluluk Dışı Üçüncü Ülkelere Ticaret Politikası

• Rekabet Politikası

• Finansman Politikası olmak üzere beş politika içermektedir.

Ortak Piyasa Düzenleri, ortak bir fiyat sistemini temel almaktadır. Bu sistemin

sürdürülebilmesi için ise iç piyasada destek düzenlemeleri, dış pazarlara karşı ise

koruma mekanizmaları belirlenmektedir. Ancak kullanılan destek ve koruma

mekanizmaları üründen ürüne değişmektedir.

Birliğin kurulduğu yıllarda tarımsal ve hayvansal ürünlerin % 50'si Ortak Piyasa

Düzenleri kapsamında yer alırken, bu oran 1970'li yıllarda % 70, 1980'li

yıllardan itibaren ise % 91'e yükselmiştir.

Taban fiyat niteliğindeki müdahale fiyatları ile üretici geliri belirli bir düzeyde

tutulurken, tavan fiyatlar ile de tüketicinin korunması amaçlanmaktadır.

Fiyatlar tarımsal ve hayvansal ürünlerde farklı isimler alarak aynı amaçları

gerçekleştirmeye yönelik olmaktadır. Örneğin, hayvansal ürünlerde uygulanan

fiyatlar; sütte hedef fiyat, domuz, koyun ve keçi eti için temel fiyat, su ürünlerinde

referans fiyat gibi aynı amaçlara ulaşmayı sağlayan farklı isimlerde fiyatlar

saptanmaktadır.

47

Ayrıca destekleme alımı uygulamalarında da bazı ürünler için müdahale fiyatı vardır.

Bu alımlarda geri çekme fiyatı, satın alma fiyatı, minimum fiyat gibi uygulamalar çeşitli

ürünler içinde farklı şekilde uygulanmaktadır.

Avrupa Birliği tarımsal ve hayvansal üretimini üçüncü ülkelere karşı da eşit, set,

referans (gösterge) fiyatları ile korumaktadır. Fiyat politikası dışında kalan bazı

ürünlerde üretici yardımları söz konusudur.

Ayrıca Birlik tarım ve hayvansal ürün işleyen sanayicilere de imalatçı yardımları ile,

tüketiciye tüketici yardımları ile destek olarak tüm kesimleri koruma kapsamına

almıştır. Birlik bazı ürünler için ortaya çıkan üretim fazlalarını da üretim kotaları ve

ortak sorumluluk vergisi ile önlemeye çalışırken, üçüncü ülkelerle ticarette

prelevman, fark giderici vergi ve gümrük vergisi gibi kesintileri ile de Birliğe düşük

fiyatla ürün girişi önlenmektedir.

Birlik Ortak Tarım Politikasının mali kaynağı FEOGA'dır. FEOGA'nin gelir kaynakları;

tarım vergileri, gümrük vergileri ve katma değer vergilerinden ayrılan belirli pay,

GSMH'ya bağlı ek kaynak oluşturmaktadır. Tablo 20'de Avrupa Birliği bütçesinde

FEOGA harcamalarının toplamı, garanti ve yönlendirme fonlarına dağılımı verilmiştir .

TABLO 20: AB BÜTÇESİNDE FEOGA HARCAMALARI (MİLYON ECU)

1995

Bütçe

% 1996

Bütçe

% 1997

Bütçe

% 1998

Bütçe

% 1999

Bütçe

%

FEOGA-Garanti 34.490 50.5 39.324 50 40.423 49.6 39.133 47.3 40.940 46.9

FEOGA-

Yönlendirme 2.531 3.7 3.360 4.3 3.580 4.4 3.521 4.3 3.774 4.3

FEOGA-Toplam 37.021 54.2 42.684 54.3 44.003 54 42.654 51.6 44.714 51.2

* 1999 bütçesinde harcanması öngörülen rakam

Tabloda görüldüğü gibi, FEOGA Birlik bütçesinin yarısını oluşturmaktadır. Fonun

yönlendirme ve garanti olmak üzere iki ayrı bölümü bulunmaktadır. Avrupa Birliği

bütçesinin % 47'sini, FEOGA'nın ise yaklaşık % 90'ını oluşturan Garanti bölümü fiyat

ve pazar politikasının işleyişi için gerekli harcamaları finanse etmektedir.

1992 yılında gerçekleştirilen Mac Sharry reformları sonucu fiyat desteği sağlamaya

yönelik önlemlerin "garanti bölümü" içerisindeki payı azalmıştır. Bu tarihten itibaren

48

birçok üründe üreticilere doğrudan ödeme, gelir desteği sağlanması yolu

benimsenmiştir.

Garanti bölümünün yaklaşık % 70'i üreticilere sağlanan doğrudan ödemelere

ayrılmakta, yaklaşık %15'i ihracat iadeleri, % 5'i ise stoklama giderleri için

harcanmaktadır.

FEOGA'nın yaklaşık % 10'unu, Birlik bütçesinin ise yalnızca % 4,3'lük kısmını

oluşturan yönlendirme bölümü ise; tarımsal yapıların iyileştirilmesine ilişkin

reformların finansmanı için kullanılmaktadır. Bu kapsamda üye ülkelere, tarımsal

yapıların iyileştirilmesi için yatırım, altyapı, eğitim vb. alanlarda proje bazında destek

sağlanmaktadır. Projelerin yalnızca bir bölümü yönlendirme fonu tarafından, geri

kalan kısmı ise ilgili üye ülke tarafından finanse edilmektedir. Yönlendirme

bölümünden karşılanacak mali destek oranı, projenin niteliği, üye ülkenin ekonomik

potansiyeli gibi unsurlara bağlı olarak değişmektedir.

8.3. AB ve Türkiye'de Hayvancılığın Ülke Ekonomisindeki Yeri ve Önemi

Hayvancılık sektörü kalkınma planlarımızdaki sınıflamaya göre; ekonomik değeri olan

sığır, manda gibi evcil büyükbaş; koyun, keçi gibi küçükbaş hayvanları, iş

hayvanlarını, kanatlı ve kanatsız (tavşan vb) gibi kümes hayvanlarını, arıcılığı ve ipek

böcekçiliğini kapsamaktadır. Sektörün üretim değerinin yaklaşık olarak % 95'i büyük

ve küçükbaş hayvanlardan sağlanmaktadır.

Ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyleri arttıkça hayvansal ürünler tüketim talebi,

aynı zamanda üretimi artmaktadır. Hayvansal ürünlerin kırsal üretim değeri içindeki

payı bir ülkenin tarımsal üretim yapısını açık bir şekilde belirtmektedir.

Birliğe üye kimi ülkelerde kırsal alanda üretimin bileşimi Tablo 21'de verilmiştir. Kırsal

alanda üretimin bileşimi Türkiye ve Avrupa Birliği arasında büyük farklar

göstermektedir. Türkiye'de kırsal üretimin bileşimi; yaklaşık % 70'i bitkisel % 30'i ise

hayvansal üretim şeklinde; diğer bir deyişle bitkisel üretimin ağır bastığı bozuk bir

yapı olduğu halde, AB (15)'de hayvansal üretimin % 49,4 ve bitkisel üretimin % 50,6

49

TABLO 21: AVRUPA BİRLİĞİ VE ÜYE ÜLKELER KIRSAL ÜRETİM BİLEŞENİ - 1996 (%)

AB-12

AB-15

BELÇİKA

DANİMARKA

ALMANYA

YUNANİSTAN

İSPANYA

FRANSA

İRLANDA

İTALYA

LÜKSEMBURG

HOLLANDA

AVUSTURYA

PORTEKİZ

FİNLANDİYA

İSVEÇ

İNGİLTERE

Bitkisel Üretim

51.2 50.6 37.5 33.8 41 68.7 62 53.3 13.9 64.6 19.5 46.8 34.5 49.5 40.1 37.9 40

Süt

17 17.5 21.7 21.7 25.4 11.6 7.6 16.5 34.2 11.4 44.3 20.2 21.5 12.2 34.7 33.3 23.9

Sığır-Dana Eti

9.7 9.8 5.9 5.9 10.9 3.1 5.8 12.6 33.8 8.8 25.3 7.9 16.6 4.7 9.8 9.9 8.3

Domuz Eti

12.1 12.3 35 35 16.5 3.3 13.1 7.5 8.3 6.4 9.8 17.5 21 23.3 10.4 13.4 8.8

Koyun-Keçi Eti

2.1 2 0.1 0.1 0.4 7.8 4.2 1.1 5.8 0.6 0 0.4 0.7 4.3 0.1 0.3 5.9

Yumurta

2.6 2.6 1.2 1.2 3.3 2.5 2.5 1.8 0.6 2.7 1 3 3 1.6 2.5 2.6 3.1

Kanatlı Eti

5.3 5.2 2.3 2.3 2.5 3 4.8 7.2 3.4 5.5 0.1 4.2 2.7 4.4 2.4 2.6 10

Hayvansal Üretim

48.8 49.4 66.2 66.2 59 31.3 38 46.7 86.1 35.2 80.5 53.2 65.5 50.5 59.9 62.1 60

Genel Toplam Değeri (Milyon ECU)

210.303

219.698

6.817

6.900

33.348

8.357

27.523

46.897

4.404

35.694

185

17.156

3.637

4.837

2.274

3.484

18.185

50

oranında olduğu, daha sağlıklı bir denge mevcuttur. Tablonun incelenmesinde Birliğe

dahil 15 üye ülkenin 11'nde hayvansal üretimin kırsal alandaki payı % 50'nin

üzerinde, sadece 4 ülkede ise bu pay % 31,3-46,7 arasında olduğu görülmektedir.

Ülkelere göre hayvansal üretimin aldığı paylar; İrlanda'da % 86,1, Lüksemburg'da

%80,5, Danimarka'da % 66,2, Belçika'da % 62,5 ve İsveç'de %62,1'dir. Ekonomisi

Türkiye ile benzerlik gösteren Yunanistan'da hayvancılığın payı % 31,3, İspanya ve

Portekiz'de ise % 38-50,5'lik paylar almaktadır.

Kırsal alanda hayvancılık gelirlerini tarımsal üretim değeri içinde aldığı ağırlıklı pay bir

yerde ülkelerin gelişmişlik düzeyinin belirlenmesinde kullanılan diğer ölçütlerle birlikte

önemli bir gösterge kabul edilmektedir.

Birlik'de toplam kırsal üretim içinde ağırlıklı bir pay alan hayvansal üretim, ürün

grupları itibarıyla toplam kırsal üretimden aldığı paylar, süt % 17,5 ile ilk sırada yer

alırken, % 12,3 ile domuz eti ikinci sırayı almakta ve bunları da % 9,8 ile sığır-dana

eti, % 5,2 ile kanatlı eti izlerken, yumurta ve koyun-keçi etinin payı ise % 2,6-2,0

olmuştur.

8.3.1. İstihdam ve Sektörlerin GSMH'dan Aldığı Paylar

Türkiye'de 1998 yılı itibariyle iktisaden aktif nüfus 22,2 milyondur. Mevcut işgücünün

yaklaşık 20,8 milyonluk kısmı istihdam edilirken yaklaşık 1,4 milyon kişi işsiz

durumdadır.

Yıllar itibariyle iktisaden aktif nüfus ve bunun sektörlere göre dağılımı ve GSMH'deki

payları Tablo 22 ve 23'de görülmektedir.

Türkiye'de 1998 yılı itibarı ile; aktif nüfusun % 41,9'u halen tarım ve hayvancılık

sektörlerinde % 17,2'si sanayi % 40,9'u da hizmetler sektöründe istihdam

edilmektedir. 1994 yılında istihdam edilen nüfusun % 44,8'i (8.806 bin kişi) tarım ve

hayvancılık sektöründe üretimde bulunurken, 1998 yılında ise bu oran % 41,9'a

(8.684 bin kişi) düşmüştür. Tablo 4'de görüldüğü gibi, aynı dönemde kırsal kesimin

GSMH'dan aldığı pay % 15,3'den, % 12,7'ye düşmüştür.

51

TABLO 22: YURTİÇİ AKTİF NÜFUS, İSTİHDAM VE SEKTÖRLERE GÖRE DAĞILIMI (BİN)

1994 % 1995 % 1996 % 1997 % 1998 %

Aktif Nüfus 21.4 21.91 22.24 21.9 22.18

İstihdam

Edilen Nüfus 19.66 100 20.39 100 20.89 100 20.51 100 20.75 100

Tarım ve

Hayvancılık 8.806 44.8 9.538 46.8 9.379 44.9 8.584 41.9 8.684 41.9

Sanayi 3.223 16.4 3.111 15.2 3.327 15.9 3.529 17.2 3.577 17.2

Hizmetler 7.635 38.8 7.745 38 8.188 39.2 8.392 40.9 8.488 40.9

İşsiz 1.739 1.513 1.342 1.394 1.429

TABLO 23: SEKTÖRLERİN GSMH'DAKİ PAYLARI

SEKTÖRLER 1994 1995 1996 1997

Tarım ve Hayvancılık 15.3 14.4 14.0 12.7

Sanayi 26.6 27.7 27.7 28.1

Hizmetler 58.1 57.9 58.3 59.2

TOPLAM 100.0 100.0 100.0 100.0

Bu tespitlerden, kırsal kesim milli gelirden giderek daha az pay almaya başlamış,

başka bir deyişle kişi başına gelir dağılımı eşitsizlikleri daha da büyümüştür.

Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde

istihdamın sektörlere göre dağılımı ise Tablo 24'de verilmiştir.

Kırsal alan Avrupa Birliği yüzölçümünün % 80'ini teşkil etmekte olup, toplam

nüfusun 1/4'ünden fazlası burada yaşamaktadır. Birlik'te aktif nüfusun sadece % 5'i

tarım ve hayvancılık sektöründe % 29,8'i sanayi ve % 65,1'i de hizmetler sektöründe

istihdam edilmektedir.

Diğer gelişmiş ülkelerde bu dağılım örneğin; ABD'de sırasıyla % 5,1-23,9-73,3;

Japonya'da ise % 2,8-33,3 ve 61,2'dir. Aktif nüfusun gelişmiş ülkelerdeki sektörel

dağılımı; ülkelerin gelişmişlik düzeyini gösteren önemli bir kriterdir.

52

AB (12)'lerde 1970 yılında aktif nüfus dağılımı; tarım ve hayvancılık sektöründe

%13,5, sanayide % 41,6 ve hizmetler sektöründe ise % 44,7'si istihdam edilmiştir.

AB(15)'lerde tarım ve hayvancılık sektöründe % 5,1 sanayide % 28,9, hizmetler

sektöründe ise % 65,1'i istihdam edilmektedir.

AB'de tarım sektörünün GSMH'dan almış olduğu paylar incelendiğinde; 1998 yılında

toplam nüfusun % 7.4'ü tarım ve hayvancılık sektöründe istihdam edilirken, bu

sektörün GSMH'da almış olduğu pay % 6 civarında olmuş, 1991 yılında bu oranlar

% 6,3 ve % 5 Sanayi Sektörünün Payı ise % 5,3 ve % 2 olarak gerçekleşmiştir.

Tarım ve hayvancılığın, başka bir deyişle kırsal kesimin 1970-1996 dönem içinde

GSMH'dan aldığı payın giderek azalması, ekonomik gelişme sürecinin doğal bir

sonucu olarak değerlendirmek gerekir. Başka bir deyişle dönem içerisinde

GSMH'dan daha az pay almasında, kırsal nüfusun belirli oranda diğer sektörlere

dönem içerisinde akmasının da etkili olduğu dikkate almak gerekir.

8.3.2. Türkiye ve Avrupa Birliği Hayvansal Üretim ve Verimlilik Karşılaştırmaları

Türkiye, tam üyelik başvurusundan bu yana AB ile ilişkiler ve sektörler itibarıyla

entegrasyon konuları üzerinde durmaya başlamıştır.

Bu bölümde Türkiye ve Avrupa Birliği hayvancılık sektörü; toplam hayvan varlığı,

işletme yapısı, birim hayvan başına verimlilikleri karşılaştırmalı olarak incelenecektir.

Böylece Türkiye'nin AB karşısında hayvansal ürünlerde rekabet gücünün olup

olmadığı üretimler ve kendine yeterlilik durumları ve karşılıklı dış ticaret yapıları

ortaya konarak değerlendirilmeye çalışılacaktır.

8.3.2.1 Hayvan Sayıları

Türkiye hayvan varlığını diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda ülkemiz lehine bir sayısal

fazlalık olmasına rağmen hayvan mevcudunun büyük bir çoğunluğu düşük verimli

ırklardan oluşmaktadır.

53

TABLO 24: AB, ABD ve JAPONYA'DA TOPLAM İSTİHDAMIN SEKTÖRLERE GÖRE DDAĞILIMI

1970 1980 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996

İstihdam 12'ler 120.678 124.513 127.732 129972 132.310 132.585 138.865 136.195 137.558 138.558 139.478

Edilen 15'ler - - - - - 150.675 149.831 147.017 146.824 148.408 149.147

Aktif Nüfus USA 78.678 99.303 114.968 117.342 117.914 116.877 118.492 120.259 123.060 124.900 135.231

(1000) Japonya 50.940 55.360 60.110 61.280 62.490 63.690 64.360 64.500 64.530 66.664 67.108

Tarım ve 12'ler 13.5 9.6 7.4 6.9 6.5 6.3 5.8 5.6 5.5 5.2 5.0

Hayvancılığın 15'ler - - - - - 6.2 5.7 5.6 5.4 5.3 5.1

% Payı USA 4.5 3.6 2.9 2.9 2.8 2.9 2.9 2.7 2.9 2.9 2.8

Japonya 17.4 10.4 7.9 7.6 7.2 6.7 6.4 5.9 5.8 5.7 5.5

Sanayi 12'ler 41.6 37.7 32.5 32.4 32.4 31.9 31.1 31.5 30.6 30.3 29.8

Sektörünün 15'ler - - - - - - 31.5 30.5 30.0 30.3 29.8

% Payı USA 34.4 30.5 26.9 26.7 26.2 25.3 25.3 23.0 23.0 24 23.9

Japonya 35.7 35.3 34.1 34.3 34.1 34.4 34.6 34.3 34.0 33.6 33.3

Hizmetler 12'ler 44.7 52.5 59.9 60.3 60.8 61.5 62.9 63.6 64.6 64.2 64.8

Sektörünün 15'ler - - - - - - 62.6 62.6 64.5 64.3 65.1

% Payı USA 61.1 65.9 70.2 70.5 70.9 71.8 72.5 73.2 73.1 73.1 73.3

Japonya 46.9 54.2 58.0 58.2 58.7 58.9 58.5 59.3 60.2 60.7 61.2

54

Avrupa Birliği hayvan sayısı ve gerekse verimleri açısından dünyada son derece

önemli bir yere sahiptir. Hayvancılıkta ülkeler açısından önemli olan, hayvan

sayısından ziyade birim hayvan başına düşen verim düzeyidir.

Dünya, AB-15 ve Türkiye'de türlerine göre hayvan sayıları, dağılımları ve Dünya

hayvan varlığı içindeki payları Tablo 25'de verilmiştir.

TABLO 25: TÜRLERİNE GÖRE DÜNYA, AB-15 VE TÜRKİYE HAYVAN SAYILARI (1000 BAŞ)

1995 1996

Hayvan

Sayıları Dünya AB-15

Dünya

(%) Türkiye

Dünya

(%) Dünya AB-15

Dünya

(%) Türkiye

Dünya

(%)

Sığır 13.333.394 84.353,01 6.33 11.901 0.89 1.335.655 83.025.6 6.22 11.185 0.84

Manda 158.745,6 108,992 0.07 305 0.19 158.535,3 170,73 0.11 194 0.12

Koyun 1.091.087 112.509.2 10.31 35.646 3.27 1.070.625 114.486 10.69 30.238 2.82

Keçi 659.607,3 12.164,37 1.84 9.564 1.45 708.885,6 12.262,59 1.73 8.376 1.18

Domuz 902.536,6 1.180.808,6 13.08 8 0.00 914.932,5 125.966,7 13.77 4,6 0.00

Kanatlı 14.110.202 1.070.140 7.58 190.033 1.35 15.231.974 1.139.972 7.48 172.073 1.13

Türkiye 11.185.000 baş sığır varlığı ile dünya sığır varlığının % 0,84'ünü bünyesinde

bulundurmaktadır. Ayrıca koyun keçi varlığında % 4'ünü, kanatlı varlığında ise

% 1,13 oranında pay almaktadır.

Avrupa Birliği 83.025 milyon baş sığır varlığı ile Dünya hayvan varlığı içindeki yüzde

payı 6,22'dir. Ayrıca domuz varlığının % 13,77'sini, koyun varlığının % 10,7, kanatlı

hayvan varlığının ise % 7,4.8'ini bünyesinde bulundurmaktadır. Bu veriler Avrupa

Birliği'nin Dünya'da hayvansal üretim ve ticaretinde önemli bir ekonomik güç

olduğunu göstermektedir.

Birlik üyesi ülkelerde hayvan mevcudunun dağılımı Tablo 26'da verilmiştir. Sığır

varlığının % 24,32'i ile Fransa ilk sırada yer alırken bunu % 18,65 ile AImanya, %

12,52 ile İngiltere izlemekte en az sığır varlığına sahip ülkeler ise % 0,65 ve %

0,25'lik paylarla Yunanistan ve Lüksemburg'dur. Birlik toplam 108.198 bin baş koyun-

keçi varlığının % 26,19'una sahip İngiltere'yi % 24,65 ile İspanya, % 13,78 ile

Yunanistan % 11,38 ile İtalya, % 10,39 ile Fransa izlemektedir.

55

TABLO 26: AVRUPA BİRLİĞİ VE ÜYE ÜLKELERDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDE ÜRETİM VERİM VE VERİMLİLİK DÜZEYLERİ (1996)

AB-15

BELÇİKA

DANİMARKA

ALMANYA

YUNANİSTAN

İSPANYA

FRANSA

İRLANDA

İTALY

A

LÜKSEMBURG

HOLLANDA

AVUSTURYA

PORTEKİZ

FİNLANDİYA

İSVEÇ

İNGİLTERE

Sığır Sayısı (1000 baş) 84.526 3.070 2.052 15.760 550 5.904 20.557 6.757 7.390 209 4.366 2.272 1.311 1.150 1.747 11.430

Sığır Sayısı (%) 100 3.63 2.43 18.65 0.65 6.98 24.32 7.99 8.74 0.25 5.17 2.69 1.55 1.36 2.07 13.52

Kesilen Sığır Sayısı (1000 baş) 22.936 715 671 4.447 227 2.213 4.142 1.779 3.479 22 1.153 587 333 390 514 2.264

Birim Başına Karkas Verimi (Kg) 309.8 395.5 253.4 312.6 251.1 259.4 354.2 318.7 288 363.6 319.2 330.5 273.3 251.3 280.2 306.1

Sığır-Dana Eti Üretimi (1000 ton) 7.888 332 175 1.449 69 592 1.718 569 1.160 8 564 206 104 99 148 645

Sığı Eti Üretim Payı (%) 100 4.21 2.22 18.37 0.87 7.51 21.78 7.21 14.71 0.1 7.15 2.61 1.32 1.26 1.88 8.18

Koyun-Keçi Sayısı 108.198 124 93 2.417 14.912 26.671 11.239 5.391 12.310 7 1.510 435 4.161 117 474 28.337

Koyun-Keçi Varlığı (%) 100 0.11 0.09 2.23 13.78 24.65 10.39 4.98 11.38 0.01 1.4 0.4 3.85 0.11 0.44 26.19

Kesilen Koyun-Keçi (1000 baş) 75.536 217 68 2.193 12.027 21.645 8.843 3.770 105 635 310 1.357 66 159 16.674

Birim Başına Karkas Verimi (Kg) 14.3 20 22.2 19.7 10.6 11.4 16.8 21 9.4 243 21.1 10.3 17.8 17.1 19.3

Koyun-Keçi Eti Üretimi (1000 baş) 1.119 3 2 44 125 248 150 78 56 23 8 26 1 4 351

Koyun-Keçi Üretim Payı (%) 100 0.27 0.18 3.93 11.17 22.16 13.4 6.97 5 0 2.06 0.71 2.32 0.09 0.36 31.37

Domuz Sayısı (1000 baş) 118.377 7.117 11.079 24.283 904 18.572 14.976 1.665 8.090 77 14.253 3.663 2.344 1.413 2.319 7.622

Domuz Varlığı (%) 100 6.01 9.36 20.51 0.76 15.69 12.65 1.41 6.83 0.07 12.04 3.09 1.98 1.19 1.96 6.44

Kesilen Domuz Sayısı (1000 baş) 16.250 1.006 1.523 3.562 142 2.401 2.220 220 1.396 9 1.376 489 303 179 326 1.098

Süt İneği Sayısı (1000 baş) 22.126 645 694 5.185 226 1.279 4.562 1.272 2.125 48 1.646 698 362 396 478 2.510

Süt İneği Sayısı (%) 100 2.92 3.14 23.43 1.02 5.78 20.62 5.75 9.60 0.22 7.44 3.15 1.64 1.79 2.16 11.34

Birim Başına Verim (Kg/baş) 5.396 4.994 6.576 5.504 4.081 4.714 53.69 4.319 5.139 5.542 6.198 4.291 4.904 6.047 6.894 5.611

Üretilen Süt (000 ton) 121.537 3.416 4.695 28.779 755 6.038 25.084 5.472 10.690 266 11.013 3.034 1.785 2.431 3.316 14.763

Toplam Üretimdeki % Payı 100 2.81 3.86 23.68 0.62 4.97 20.64 4.50 8.80 0.22 9.06 2.5 1.47 2.00 2.73 12.15

İşlenen Süt Miktarı (000 ton) 113.531 3.052 4.495 27.180 522 5.418 23.109 5.297 9.905 256 10.759 2.343 1.577 2.329 3.231 14.058

İşlenen Süt Oranı (%) 93.4 89.3 95.7 94.4 69.1 89.7 92.1 96.8 92.7 96.2 97.7 77.2 88.3 95.8 97.4 95.2

56

Avrupa Birliği toplam 118.377 bin baş olan domuz varlığının % 20,51'ine sahip

Almanya lider durumdadır. Bunu % 15,69 pay ile İspanya, % 12,65 ile Fransa üçüncü

sırada yer alırken bunları % 12,04 ile Hollanda, % 9,36 ile Danimarka, % 6,83 ile

İtalya izlemektedir.

8.3.2.2. Hayvancılık İşletmelerinin Yapısı

Ülkemiz 1991 yılı genel tarım sayımında işletmelerin ve tarım alanlarının işletme

büyüklüklerine göre dağılımı Tablo 27'de görüldüğü gibi kırsal alanda 4068,4 bin

dolayında işletme bulunmaktadır.

TABLO 27:TÜRKİYE'DE TARIM İŞLETMELERİNİN SAYILARI, ÖLÇEKLERİ VE GELİŞİMİ

1963 1970 1980 1991 İşletme Büyüklüğü (Dekar)

İşletme Sayısı (000)

%

İşletme Sayısı (000)

%

İşletme Sayısı (000)

%

İşletme Sayısı (000)

%

1-20 1.269 40.9 1.350 44.1 1.102,4 30.2 1.427,9 35.1 21-50 863 27.9 877.8 28.7 1.134,7 31.9 1.303,4 32.0 51-100 562 18.1 478.3 15.7 738,4 20.2 722,4 17.8 101-200 292 9.4 239.1 7.8 422,3 11.6 392,8 9.7 201-500 100 3.2 95.5 3.1 193,7 5.3 180 4.4 501+ 15 0.5 17.7 0.6 29,4 0.8 41,9 1.0 Toplam 3.101 100 3.058,9 100 3,650,9 100 4.068,4 100

İşletme sayıları ve gelişimini incelediğimizde; 1963 yılında tanm sektöründe faaliyette

bulunan işletme sayısı 3.101 bin adet iken, bu sayı 1980 yılında % 17,73 oranında

artarak 3650 bin adet, 1991 yılında da bu oran % 31 artarak 4.068.400 adet

olmuştur. İşletme sayısındaki bu artışa paralel olarak da işletme ölçekleri de gerek

tarım gerekse hayvancılıkta küçülmüştür.

Tablo 28'da Türkiye'deki kırsal alanda mevcut işletmelerin oransal dağılımı (1970-

1991) verilmiştir.

TABLO 28: TÜRKİYE'DE KIRSAL ALANDA FAALİYET GÖSTEREN İŞLETMELERİN

ORANSAL DAĞILIMI

İŞLETME TİPİ (%) YILLAR Bitkisel+Hayvansal

Üretim Hayvansal Üretim

Bitkisel Üretim

1970 83.30 9.40 7.30 1980 86.30 2.52 11.45 1991 72.14 3.44 24.42

57

Türkiye'de kırsal alanda faaliyet gösteren işletmelerin yıllara göre oransal değişimini

incelediğimizde; bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte yapan mikst işletmeler 1970

yılında % 83,3'lük bir paya sahiptir. Bu işletmeler 1970 yılına göre 1991 yılında %

11,16 azalarak, payı % 72,14'e düşmüştür. Aynı dönemde bitkisel üretim yapan

işletmelerde % 17,12 artış gösterirken, hayvancılıkta ihtisaslaşmış işletmelerde ise

oransal olarak 1970 yılına göre % 6'lık bir azalma olmuştur.

İşletme yapılarındaki bu irrasyonelliği; uygulanan yanlış tarım ve hayvancılık

politikalarına, miras hukuku, geleneksel yapı, hızlı nüfus artışı ve artan nüfusun tarım

dışı sektörlerde istihdam olanaklarının gelişim hızının nüfus artışını karşılamada

yetersiz kalması vb. nedenlere bağlayabiliriz.

Türkiye'de mevcut büyükbaş hayvanların işletmeler itibarıyla dağılımları

incelendiğinde; 1-4 büyükbaş arasında hayvana sahip işletme mevcudunun

% 71,83'ünü oluşturmakta, 5-9 baş hayvana sahip işletmelerin oranı % 20,08, 10-19

büyükbaş hayvana sahip olanların payı ise % 6,57'dir.

Küçükbaş hayvan sayısındaki dağılım incelendiğinde 50-100 baş arasında hayvana

sahip işletmeler mevcut işletmelerin % 33,46'sını oluştururken, 1-19 baş işletmeler %

31,55'ini, 20-49 baş arasında işletmeler de % 26,39'unu oluşturmaktadır. Buna göre

ülkemizde 100 ve üzerinde küçükbaşa sahip işletmelerin oranı ise % 8,9 gibi düşük

bir düzeydedir.

Hayvancılık işletmelerinin büyük bir bölümü aile işletmeleri olup küçük ölçeklidir. Hem

büyükbaş hem de küçükbaş hayvancılık işletmelerinin çoğunluğunda üretimde

geleneksel ve irrasyonel yapı hakimdir. Bu işletmeler ekonomik bilinçlilik ve

bilimsellikten yoksundur ve bu işletmelerde hayvansal üretimde maliyet-fiyat ilişkisi

kurmak mümkün değildir.

Avrupa Birliğinde Türkiye'ye nazaran ihtisaslaşmış hayvancılık işletmeleri daha

yaygın ve modern yapıda bulunmaktadır. Özellikle domuz besiciliği, et ve süt

sığırcılığı ile tavukçuluk ağırlıklı yapıyı oluşturmaktadır.

AB'de tarım sektöründe üretimde bulunan toplam 7,8 milyon işletme bulunmakta ve

bunun yaklaşık % 25,64'ünü süt ve sığırcılık işletmeleri oluşturmaktadır.

58

Avrupa Birliği'nde 1985-1995 döneminde işletme sayıları ve işletme büyüklüklerinde

meydana gelen gelişmeler Tablo 29'da gösterilmiştir.

TABLO 29: AB'DE HAYVANCILIK İŞLETMELERİNİN YAPISAL DURUMU VE GELİŞİMİ (AB-12)

Sığır Besi İşletmeleri Süt Sığırcılık İşletmeleri Domuz İşletmeleri

YILLAR İşl. Sayısı (Bin)

İşl. Başına Ort. Hayvan Sayısı (baş)

İşl. Sayısı (Bin)

İşl. Başına Ort. Hayvan Sayısı (baş)

İşl. Sayısı (Bin)

İşl. Başına Ort. Hayvan Sayısı (baş)

1985 2.15 36.2 1.379 17.8 1.456 55.4 1987 2.536 31.6 1.6 15.7 1.873 56.1 1989 2.418 33.2 1.397 17.1 1.779 57.6 1991 2.093 37.7 1.198 18.4 1.521 67.2 1993 1.904 41.6 1.031 21.3 1.404 81.4 1995 1.733 44.0 871 24.1 1.146 96.3

Dönem içinde sığır besi işletmelerinde işletme sayısında % 19, süt sığırcılık

işletmelerinde % 37, domuz işletmelerinde ise % 21,29 azalmaya karşılık, aynı

zaman sürecinde işletme başına düşen sığır sayısı % 22 artarak 44 baş olmuş, süt

sığırlık işletmelerinde 24, domuz işletmelerinde ise 96 başa çıkmıştır. İncelenen

dönemde süt ineği sayısı % 35 ve domuzda % 74 oranında artışlar gerçekleşmiştir.

Görüldüğü üzere Birlik'de üretim alt sektörleri itibariyle hayvancılık işletmelerinin

sayısı yıllara göre azalmakla birlikte, işletme başına düşen ortalama hayvan sayısı

ise artmaktadır.

Bu gelişme, tarımsal nüfustaki azalmalar, küçük ölçekli işletmelerin birleştirilmesi ve

yapılarının ıslah edilmesiyle sağlanmıştır. İşletme yapılarının iyileştirilmesi daha

yoğun ve etkin teknoloji kullanımına ve ihtisaslaşmaya ve dolayısıyla verimlilik ve

üretimde artışlara olanak sağlamıştır.

Türkiye'de, Avrupa Birliği'nin aksine ihtisaslaşmış hayvancılık işletmelerinin sayısı

oldukça azdır. Bu işletmelerin toplam işletme sayısı içerisindeki oranı sadece yüzde

3,44'tür. İşletme yapılarının irrasyonelliği, pazarlama hizmetlerinin etkin bir şekil de

yürütülmesine olanak vermediği için hayvansal ürünlerde verim ve kaliteyi artırmak

mümkün olamamaktadır.

Diğer taraftan ülkemizde hayvan üreticisinin ürününü daha iyi değerlendirmesi,

gelirini artırması, tüketicinin uygun koşullarda hayvansal ürün tüketmesi ancak üretim

kesiminin kendi içinde örgütlenmesi ile mümkün olabilecektir. Bu örgütlerin devlet

tarafından teşvik edilmesi ve kuruluşlarının kolaylaştırılması gereklidir.

59

Türkiye'de hayvan üreticisi ve besicisinin teknik ve ekonomik örgütlenme sorununu

çözmek zorundadır. Birlik hayvansal ürünlerin pazarlamasında kooperatiflerin büyük

yeri vardır. Sığır etinin üye ülkelere göre değişmekle birlikte %25-35'ini, sütün % 21-

88'ini üreticilerin ortak olduğu kooperatiflerce pazarlanmaktadır. AB'de bu

kooperatifler yatay ve dikey entegrasyonlarını tamamlamışlar ve üst örgütlerini

kurmuşlardır.

8.3.2.3. Hayvansal Üretim

AB-15'de kırsal ekonomi içerisinde hayvancılık sektörü özel bir öneme sahiptir.

Türkiye'de hayvan varlığını diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda ülkemiz lehine sayısal

bir fazlalık olmasına rağmen, sığır varlığımızın önemli bir bölümünü (% 57,9'u) düşük

verimli ırklar oluşturmaktadır.

Planlı kalkınma dönemlerinde; hayvansal ürünlerin üretiminde yıllar itibarıyla artış

sağlanmış olmasına rağmen, üretim gerçekleşmeleri, hızlı nüfus artışı ve bunun

getirdiği talebi karşılayamamaktadır. Özellikle 1980 sonrası hayvancılık sektörünün

kendi kendine yeterliliği giderek azalmış ve dışa bağımlılığı artmıştır.

VII. Beş yıllık kalkınma planından 1994-2000 döneminde kırmızı ette % 3,3'lük bir

üretim artışı hedeflenmiş ancak bu gerçekleşememiştir. Yine bu dönemde kırmızı ette

üretimin, yurt içi talebi karşılayamamasının güçleşebileceği tahmin edilmiş, tedbir

olarak da ortaya çıkan et açığının bir miktarının ithalatla karşılanabileceği tahmin

edilirken, önlem olarak süt inekçiliği ile kuzu ve dana besiciliğinin geliştirilmesi

önerilmiştir. Türkiye'de 1993-1999 yılları arasında süt, kırmızı ve beyaz et üretimleri

Tablo 30'de verilmiştir.

TABLO 30: TÜRKİYE'DE YILLARA GÖRE HAYVANSAL

ÜRÜN ÜRETİMİ (000 TON)

YILLAR SÜT KIRMIZI ET

BEYAZ ET

1993 8.392 1.002 460 1994 8.539 1 478 1995 8.4 968 496 1996 8.5 940 520 1997 8.65 915 550 1998 8.85 900 611 1999 9.062 885 671

60

Türkiye toplam süt üretimi, 1993 yılında 8.392 bin ton iken son yedi yılda yüzde 8

oranında bir artış göstererek 1999 yılında 9.062 bin ton'a ulaşmıştır. Aynı dönemde

kırmızı et üretimi ise % 11,67 oranında azalarak 885 bin ton olmuştur. Beyaz et

üretiminde ise % 45,86 oranında artış sağlanmıştır.

Türkiye et üretimi, AB et üretiminin yaklaşık % 2'si, beyaz et üretimimiz ise % 5,2'si

kadardır. Ülkemiz hayvansal ürünler üretiminde (kanatlı eti hariç) kendine yeterlilik

sağlanamamıştır. Hayvansal ürünlerin fiyatlarındaki artış, düşük gelirli nüfusun reel

gelirindeki artış dan fazla olması nedeniyle bu kesimin hayvansal ürünler talebini

kısıtlamaktadır.

Avrupa Birliği kırsal üretim içinde % 50'ye yakın pay alan hayvansal üretimin %

35,42'sini süt, % 19,84'ini sığır eti, % 24,9'unu domuz eti, % 10,53'ünü kanatlı eti

oluşturmaktadır. Yumurta ve koyun-keçi etinin hayvansal üretimdeki payları ise

% 5,26 ve % 4'dür.

Tablo 31'nin incelenmesinden; AB et üretiminin % 44,4'ünü domuz eti, % 22,4'ünü

sığır/dana eti ve % 22,1'ini de tavuk oluştururken, koyun ve keçi eti % 3,2, sakatat

üretimi ise % 5,7'lik pay aldığı görülmektedir. Türkiye'de ise DIE verilerine göre,

toplam kırmızı et üretiminin yaklaşık % 70'ini sığır ve dana eti, % 30'unu ise koyun ve

keçi eti oluşturmaktadır. Toplam hayvansal gelirin yarıdan fazlası sığırcılıktan, %

33,7'si süt ve % 14,8'i de kümes hayvanları eti ve yumurtadan sağlamaktadır.

TABLO 31: AB'DE TOPLAM ET ÜRETİMİ VE NEVİLERİNE GÖRE DAĞILIMI

(KARKAS AĞIRLIK OLARAK) MİKTAR (BİN TON) DEĞİŞİM (%) %

1991 1992 1993 1994 1995 1996 1991 1992 1993 1994 1995 1996 96/91

Domuz

Eti 14.339 14.387 15.277 15.136 15.960 16.328 42.4 42.6 44.9 44.7 44.4 44.4 13.87

Sığır-

Dana Eti 8.705 8.380 7.750 7.445 8.115 8.120 25.7 24.8 22.8 22 22.6 22.4 6.72

Tavuk Eti 6.755 6.930 7.009 7.259 7.781 8.128 20 20.5 20.6 21.4 21 22.1 20.33

Koyun-

Keçi Eti 1.221 1.177 1.148 1.142 1.163 1.158 3.6 3.5 3.4 3.4 3.2 3.2 5.16

Diğer 813 866 861 940 945 940 2.4 2.5 2.5 2.7 2.7 2.5 15.62

TOPLAM 31.833 31.739 32.046 31.922 33.963 33.674 94 94.1 94.2 94.2 94.4 94.3 5.78

Yenebilen

Sakatat 2.020 2.000 1.960 1.970 2.018 2.083 5.9 5.8 5.8 5.6 5.7 3.12

TOPLAM 33.853 33.739 34.006 33.892 35.981 36.757 100 100 100 100 100 100 8.58

Süt 122.952 120.075 119.944 120.072 121.877 121.537 1.15

61

1991-1996 yıllan arasında, Birlik sığır eti üretiminde % 6,72, koyun-keçi etinde

% 5,16 ve süt üretiminde % 1,15 oranında azalmalar gösterirken diğer hayvansal

ürünlerde tavuk ve domuz etinde önemli üretim artışları sağlanmıştır.

AB-15'de yıllık sığır ve dana eti üretimi 8 milyon tona yaklaşmıştır. Başlıca üretici

ülkeler sırasıyla Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere'dedir. Bu dört ülke Birlik toplam

et üretiminin yaklaşık üçte ikisini üretmektedir. Tablo 7'de görüleceği üzere Birlik

toplam sığır ve dana eti üretiminin % 21,78'ini Fransa, % 18,37'sini Almanya, %

14,71'ini İtalya ve % 8,18'ini de İngiltere üretmektedir.

Avrupa Birliğinde sığır eti sektöründe, talebin giderek daralması nedeniyle son

yıllarda önemli sorunlar yaşanmıştır. Diğer et sektörlerinin rekabeti ve özellikle bazı

üye ülkelerde sektörün tüketici gözünde gerileyen imajı nedeniyle, son 5 yılda sığır

etinde tüketici talebi % 10 oranında azalmıştır. Sektörde yaşanan en önemli sorun da

kamuoyunda "deli dana hastalığı" olarak bilinen BSE (Bovine Spongiform

Encephalopathy) krizidir.

İngiltere'de 1996 yılında baş gösteren BSE krizi sığır eti sektörüne büyük zararlar

vermiştir. Bununla mücadele etmek amacıyla 1996 yılında kısa vadeli önlemler kabul

edilmiştir. Danaların kesilerek işlenmesi ve mevsiminden önce pazara sürülmesini

içeren önlemlerin (early marketing) yanısıra, İngiltere'de 30 aylıktan daha büyük

sığırlar imha edilmiş, bu hayvanların insan gıdası ve hayvan yemi olarak kullanılması

yasaklanmıştır. Bu tedbirler neticesinde de sığır üretimi önemli ölçüde azalmıştır. Bu

önlemlerin etkilerinin 2001 yılına kadar sürmesi öngörülmektedir. Bu nedenle mevcut

koşullar altında sığır eti sektöründe 2001 yılından sonra üretim artışı beklenmektedir.

Bu durumda da yine sığır talebinin az olması nedeniyle ürün stoklarının artmaya

devam edeceği zannedilmektedir.

BSE krizine ilaveten, tavukçuluk sektöründe son yıllarda yaşanan dioksinli tavuk eti

krizi Birlik'de ürün güvenliği konusunun daha sık tartışılmasına yol açmıştır.

Hayvansal ürünler içerisinde süt ile birlikte etin önemli bir yeri vardır. Sığır eti üretimi

süt hayvancılığına dayalı ve ilişkisi kuvvetlidir. AB'de sığır ve dana eti üretimi birlikte

yürütülmektedir.

62

AB'de toplam süt ineği 1985 yılında 26.318 bin baş iken 1996 yılında 21.126 bin başa

düşmüştür. İnek sayısındaki azalmaya karşılık inek başına ortalama süt verimi ise %

26,93 oranında artarak 5396 kg/baş'a çıkmıştır.

Süt sektörü özellikle kuzeydeki ülkelerin hayvansal üretimdeki payı açısından

önemlidir. Örneğin, İrlanda'da % 33,8 olup bunu % 25,3 ile Lüksemburg, % 16,6 ile

Avusturya, %10,9 ile Almanya izlerken, bu oran Finlandiya ve İsveç'te % 9,9- 9,8'dir.

Avrupa Birliği'nde güney bölge ülkelerinde hayvansal üretim içinde sütün payı daha

azdır. 1995 yılı itibarıyla 121,2 milyon ton süt üretilmiş olup; Almanya ve Fransa Birlik

süt üretiminin % 45'ini gerçekleştirmiştir. Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda,

İtalya'nın süt üretimleri, Birlik toplam süt üretiminin % 75'lik önemli bir bölümünü

oluşturmaktadırlar. 1996 yılında toplam süt üretimi 0,4 milyon ton artarak 121,6

milyon ton olmuştur.

AB'de özellikle 1985 yılı ve sonrası süt hayvancılığı ve süt üretiminde önemli artışlar

sağlanmış, üretim fazlası pazarlamada önemli artışlar sağlanmış, üretim fazlası

pazarlamada önemli sorunlar ortaya çıkarmıştır. Sorunun çözümü için üretimin

azaltılması ve sınırlandırılmasına yönelik olarak AB'de 1994 yılında sütte kota sistemi

uygulamasına gidilmiştir.

Hayvansal ürünlerde özellikle süt ve sığır etinde destekleme fiyatları önemli ölçüde

indirilmiş ve telafi edici ödemeler adı altında üreticilere doğrudan gelir desteği

sağlanmıştır. Bunlar, özel prim, anaç inek primi, işleme ve kesim primi vb.

uygulamalardır. Bu ödemelerde üretim miktarı yerine, üretim faktörleri (yetiştirilen

hayvan sayısı, ekim yapılan alan vb. gibi) üzerinden destek verilmiştir.

1996 yılında BSE ve 1987 Uruguay Round Antlaşmasında belirlenen yükümlülükler

gereği 21 milyon 600 bin baş olan süt ineği 500 bin baş azalmıştır. Tereyağında, süt

tozu, yağlı süt tozu üretimi azalmış, içme sütünde % 53, işlenmiş peynirde % 9

üretimde azalmalar olmuştur.

AB'de 1991 yılında tavuk eti üretimi 6755 bin ton, 1996 yılında % 20,33 oranında

artışla 8128 bin tona çıkmıştır. Birlik içinde toplam tavuk eti üretiminin %70'ini Fransa,

İngiltere, İtalya ve İspanya sağlamaktadır. Türkiye'de ise 1996 yılında 420482 ton

tavuk eti üretimi ile Birlik üretimi % 5,17'sine eşdeğerdir.

63

AB'de 1991-1996 döneminde en yüksek üretim artışı beyaz ette sağlanmış, bunu

domuz eti takip etmektedir. Sığır ve dana eti üretiminde ise % 6,72 oranında düşme

gerçekleşmiştir.

Tablo 32'de seçilmiş bazı ülkelerde sığır-dana eti ve dünya toplam üretimi içindeki

payları ve değişimleri verilmiştir.

Tablonun incelenmesinden, dünya toplam sığır ve dana eti üretiminde en büyük payı

% 20,6'sını ABD ve % 14'ünü de Avrupa Birliği almaktadır. Üretimde diğer önemli

ülkeler ise sırasıyla; Brezilya, Rusya, Arjantin, Çin ve Avustralya'dır. Türkiye'nin

dünya üretimindeki payı ise ancak % 1,8-1,6 kadardır. Ayrıca 1994-1997 döneminde

dünya et üretiminde düşme trendi görülmektedir.

TABLO 32:SEÇİLMİŞ ÜLKELERE GÖRE SIĞIR-DANA ETİ ÜRETİMİ VE DÜNYA ÜRETİMİ

İÇİNDEKİ PAYLARI (1000 TON KARKAS AĞIRLIK) 1994 1995 1996 1997 %

ÜLKE Üretim

Dünya

Payı % Üretim

Dünya

Payı% Üretim

Dünya

Payı % Üretim

Dünya

Payı %

1996/

1995

1997/

1996

ABD 11.194 20.2 11.585 20.7 11.749 20.8 11.617 20.6 1.4 -1.1

Japonya 602 1.1 60 1.1 555 1.0 550 1.0 -7.7 -0.9

Arjantin 2.486 4.5 2.466 4.4 2.485 4.4 2.500 4.4 0.8 0.6

Brezilya 4.639 8.4 4.783 8.6 4.691 8.3 4.715 8.4 -1.9 0.5

Avustralya 1.825 3.3 1.803 3.2 1.702 3.0 1.700 3.0 -0.6 -0.1

Hindistan 2.496 4.5 2.550 4.6 2.600 4.6 2.650 4.7 2 1.9

Çin 2.455 4.4 3.010 5.4 3.220 5.7 3.350 5.9 7 4

Rusya 3.240 5.9 2.733 4.9 2.543 4.5 2.400 4.3 -7 -5.6

Ukranya 1.427 2.6 1.158 2.1 1.037 1.8 960 1.7 -10.4 -7.4

Türkiye 1.000 1.8 968 1.7 940 1.7 915 1.6 -2.9 -2.7

AB 7.831 14.2 7.964 14.2 7.950 14.1 7.900 14.0 -0.2 -0.6

DÜNYA 55.300 100.0 55.900 100.0 56.500 100.0 56.450 100.0 1.1 -0.1

Yıllara göre üretimdeki değişimler, gelişmiş ülkelerde sığır eti ticaretindeki

değişmelerden ve arz talep durumuna göre istikrarlı bir seyir gözlemlenirken,

gelişmekte olan ülkelerde üretim artışı ve değişimler yetersiz ve istikrarsızdır.

64

8.3.2.4. Hayvansal Üretimde Verimlilik

Hayvan başına verimlilikler açısından da AB ile Türkiye arasında büyük farklılıklar

bulunmaktadır. Türkiye'de ve AB'de hayvancılık faaliyetleri itibariyle hayvan başına

verimliliklerdeki gelişmeler Tablo 33 ve Tablo 34'de gösterilmiştir.

TABLO 33: TÜRKİYE'DE YILLARA GÖRE BİRİM HAYVAN BAŞINA VERİMLİLİKLER (KB/BAŞ)

Yıllık Ortalama Süt Verimi

Ortalama Karkas Verimi YILLAR

Sığır Koyun Sığır Dana Koyun Kuzu 1990 1.351 48 129 103 18 11 1991 1.408 49 145 140 19 13 1992 1.436 49 150 141 19 13 1993 1.476 49 147 137 20 13 1994 1.501 48 143 139 20 13 1995 1.576 49 162 160 21 15 1996 1.586 49 166 167 22 14 1997 1.593 48 158 161 22 14 1998 1.609 48 158 169 22 15

Tablonun incelenmesinden, Türkiye'de 1990 ile 1998 yıllarında sağılan inek başına

süt veriminde yüzde 19,09; ortalama sığır karkas verimi % 22,48; dana karkas verimi

% 64,07; koyun karkas verimi % 22,22 ve kuzu karkas verimi de ise % 36,36

oranlarında artışlar sağlanmış, ortalama karkas verimi 158 kg/baş, yıllık ortalama süt

verimi ise 1.609 kg/yıl olmuştur. Bu artışlar ülkemizde nüfus artışını ve bunun

getirdiği hayvansal ürünler talebini karşılamakta yetersiz kalmaktadır.

Avrupa Birliği'nde hayvansal ürünlerde sağlanan verimlilik düzeylerini ve gelişimini

incelediğimizde; 1987 yılına göre 1996 yılında sığır karkas veriminde % 42,2; danada

% 11,11, süt veriminde ise % 26,93 dolayında bir artış sağlanmış, ortalama sığır

karkas verimi 309,8 kg/baş; yıllık ortalama süt verimi ise 5.396 kg/baş'a yükselmiştir.

TABLO 34: AB'DE HAYVAN BAŞINA VERİMLİLİKLER VE GELİŞME EĞİLİMLERİ

KARKAS AĞIRLIKLAR (KG/BAŞ) YILLAR Sığır Dana Domuz Koyun-Keçi

İnek Sütü (Kg/Baş)

1987 295.8 126.4 80.6 14.1 4.251 1989 303.8 130.2 81.9 14.1 4.510 1990 306.1 132.0 83.4 14.4 - 1993 311.5 135.6 84.2 13.9 5.113 1994 310.1 137.8 84.0 14.0 5.166 1995 310.2 137.7 84.7 14.1 5.289 1996 309.8 140.5 85.5 14.2 5.396

65

Bu tespitler sonucu sığır karkas veriminde 1,5; süt veriminde 3,5 katı bir verimlilik

farkına sahip AB'nin ulaştığı birim hayvan başına verimlilik düzeyine, Türkiye

hayvancılığında bugün için uygulanan ekonomi politikalarla ulaşması oldukça zor

görülmektedir.

Birlik üyesi bazı ülkelerde süt verimlilikleri ise; yıllık 6894 kg/baş süt verimi ile İsveç

ilk sırada bunu 6576 kg/baş ile Danimarka, 6198 ile Hollanda izlemektedir.

Hayvancılıkta verimliliğin bu denli artmasında teknolojik gelişmelerin yanı sıra, üretim

artışının büyük ölçüde OTP'nin esasını oluşturan garanti edilmiş fiyatlardan

kaynaklanan teşviklere bağlanabilir.

8.3.3. Et Tüketimi

Hayvansal ürünlerin yurtiçi talepleri ve dolayısıyla kişi başına tüketim miktarları; yıllık

nüfus artışı, hayvansal ürünlerin üretim miktarları, nüfusun yaş ve cinsiyet itibarıyla

dağılımı, gelir seviyesi ve dağılımı, ürünlerin fiyatları ve diğer ürün faktörlerine

bağlıdır. Hayvansal ürünlerde talep, talebin fiyat elastikiyetine bağlı olarak

değişmektedir.

Avrupa Birliği'nde 1991-1996 döneminde kişi başına ortalama yıllık et tüketimleri her

nevi etlerin toplam içindeki miktarı, oranları ve gelişme seyri Tablo 35'de verilmiştir.

TABLO 35: AB'DE GAYRİ SAFİ YURTİÇİ ET TÜKETİMİ (KARKAS AĞIRLIK OLARAK)

DEĞİŞİM (%) KG/KİŞİ

1991 1992 1993 1994 1995 1996 1991 1992 1993 1994 1995 1996

Domuz Eti 42.6 43.0 43.9 44.4 44.5 45.1 39.8 40.2 42.0 41.3 40.9 41.7

Sığır-

Dana Eti 223.8 23.0 23.1 22.5 21.8 20.1 22.2 21.5 22.1 20.9 20.1 18.6

Tavuk Eti 19.9 20.2 19.7 20.5 20.9 21.8 18.6 18.9 18.9 19.1 19.2 20.2

Koyun-

Keçi Eti 4.5 4.4 4.2 4.2 4.1 4.1 4.2 4.1 4.0 3.9 3.8 3.8

Diğer 2.6 2.7 2.7 2.7 2.9 2.8 2.4 2.5 2.5 2.5 2.6 2.6

TOPLAM 93.8 93.8 94 94.7 94.6 94.4 87.7 87.7 90.0 88.2 87.1 87.3

Yenebilen

Sakatat 6.2 6.2 6.0 5.3 5.4 15.6 5.8 5.8 5.7 4.9 4.9 5.2

TOPLAM 100 100 100 100 100 100 93.5 93.6 95.7 93.1 92.0 92.5

66

AB'de 1996 yılı itibarıyla kişi başına yıllık ortalama tüketilen et miktarı (sakatat hariç)

87,3 kg.'dir. Yenilebilir sakatat da ilave edilirse kişi başına düşen et miktarı 92,5 kg'ye

çıkmaktadır. En fazla tüketim domuz etinde olmakla birlikte ikinci sırayı 1996 yılına

kadar sığır ve dana eti alırken, 1996 yılından sonra sığırcılık sektöründeki BSE

krizinin etkisiyle sığır ve dana eti tüketimi gerilemiş ve tavuk eti ikinci sırayı almıştır.

1996 yılında tüketilen etlerin nevilerine göre dağılımı, % 45,1 ile domuz eti ilk sırada

yer alırken bunu % 21,8 ile tavuk eti izlemekte, sığır ve dana etinde bu oran %

20,1'dir.

Hayvansal ürünlerde talebin fiyat elastikiyeti (2-2,5) oldukça yüksektir. Bu rakam

mevsim ve yerleşim alanlarına göre de değişmektedir.

Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen hayvansal protein tüketimi günlük 59,6 gram

iken Türkiye'de ise bu değer 17 gram olarak verilmektedir.

Türkiye'de ciddi beslenme sorunları bulunmaktadır. Beslenmenin gittikçe daha fazla

tahıla dayalı hale gelmesi, hayvansal ürün üretimindeki yetersizlik, iç talebi

karşılayamaması, fiyat artışlarına neden olmaktadır. Bu durum ailelerin hayvansal

protein tüketimini kısıtlamaktadır.

8.4. Avrupa Birliği'nde Hayvansal Ürünlerde Kendine Yeterlilik Düzeyi

Bir ülkenin "kendine yeterlilik derecesi" herhangi bir üründeki üretiminin, tüketimine

oranını ifade etmektedir. Tarım ürünleri ile ilgili üretim ve dış ticaret politikalarının

tespitinde bu oran önemli ve etkili ölçülerden birisi olarak kabul görmektedir.

Kendine yeterlilik derecesinin düşük veya yüksek oluşuna göre gerek üretim ve

gerekse dış ticarette izlenecek politika değişmektedir. Genel olarak bu nispetin düşük

olduğu ürünlerde daha çok "liberal" ve yüksek olduğu ürünlerde de "koruyucu" bir

politika izlenmektedir. Nitekim Avrupa Birliği ortak tarım politikalarında da bu kurala

büyük ölçüde bağlı bulunduğu görülmektedir.

Öncelikle OTP'nin oluşturulduğu yıllarda tarım ürünlerinde kendine yeterliliği

sağlayamayan ve bir çok tarım ürünlerinde dışa bağımlı olan Birlik verimliliğe paralel

67

olarak artan üretimle birlikte kısa zaman içerisinde dünya ticaretinde ABD'den sonra

en önemli tarımsal ve hayvansal ürünler ihracatçısı olmuştur.

Avrupa Birliği et üretimi ve dış ticaretini aynı anda yürütebilmek için çeşitli pazar

düzenlemeleri yaparak, üreticilerin dış dünyadan gelecek rekabete karşı

korunmalarını sağlamıştır. OTP'nin pazar mekanizması, üreticilere garantili satış

imkanı sağlayan müdahale fiyatları üzerine kuruludur. Bu uygulama topluluğun tarım

ve hayvansal ürünlerde ithalata bağımlı olduğu ilk yıllarda herhangi bir soruna yol

açmamış, aksine garantili satış imkanı, üretimin artması ve kendi kendine yeterliliğin

sağlanmasında önemli rol oynamıştır. Kendine yeterliliğin sağlanmasını takiben ilk

sorunlar da ortaya çıkmaya başlamıştır. Tablo 36'da AB'de hayvansal ürünlerde dış

ticaret dengesi ve kendine yeterlilik oranlan verilmiştir.

TABLO 36: AB'NİN ETTE DIŞ TİCARET DENGESİ VE KENDİNE YETERLİLİK

Ürünler DENGE (*)(1000 TON) KENDİNE YETERLİLİK (%)

1980 1990 1991 1994 1995 1996 1997 1980 1990 1991 1994 1995 1996 1997 Domuz Eti 329 502 667 883 761 767 823 102.5 103.8 104.5 106.1 105.0 105.8 105.3 Sığır/Dana Eti 517 315 790 688 777 708 765 99.1 109.3 113.6 101.7 108.4 117.1 111.6

Tavuk Eti 333 290 323 498 664 601 663 104.5 105.2 105.6 107.5 109.0 108.0 108.8 Koyun/ Keçi Eti

-250 -278 -239 -236 -247 -259 -263 82.1 81.0 83.6 82.9 82.5 81.7 81.0

At Eti -144 -148 -141 -110 -98 -102 -84 25.0 20.9 25.0 30.5 36.7 30.5 38.9 Diğer -53 -69 -59 -53 -94 -67 -77 93.2 91.7 92.3 94.4 90.5 93.3 92.1 TOPLAM 732 612 1.341 1.671 1.763 1.648 1.826 101.6 103.2 105.2 103.3 104.9 106.8 105.8 Yenebilir Sakatat -33 -94 -14 148 178 21 259 97.6 95.2 99.3 108.1 109.7 110.7 113.8

TOPLAM 669 518 1.327 1.819 1.941 1.859 2.085 100.4 102.4 104.3 103.6 105.2 107.1 106.2

(*) İhracat-İthalat

Tabloda görüldüğü gibi Avrupa Birliği 1980'li yıllarda sığır ve dana etinde kendine

yeterli düzeyde değilken 1990'lı yıllarda kendine yeterlilik oranı % 106 ya kadar

artmıştır. Domuz etinde % 105,3, tavuk etinde ise % 108,8 olmuştur. Ancak Birlik

koyun ve keçi etinde kendine yeterliliği sağlayamamış durumdadır.

Türkiye'de ise bir çok hayvansal üründe kendine yeterlilik kavramından söz

edilememektedir. Ülkemizde hayvansal ürünlerde, üretim, tüketim ve dış ticarete

ilişkin verileri dikkate alarak kendine yeterlilik durumunu ortaya koymak mümkün

değildir.

AB'de bazı tarım ve hayvansal ürünlerdeki stok miktarları 1981-1996 yılları değişimi

Tablo 37'de görülmektedir. Tablonun incelenmesinden anlaşılacağı gibi, özellikle

1985 yılı sonrası süt, süt tozu ve sığır eti, tereyağı stoklarında azalmalar olmuştur.

68

TABLO 37: AB'DE BAZI TARIM ÜRÜNLERİNİN STOKLARI VE STOK DEĞİŞİMİ (MİLYON TON)

ÜRÜN 1981 1985 1991 1994 1995 1996 Tahıllar 4.194 18.647 17.237 12.409 5.524 1.209 Zeytinyağı 140 75 18 88 32 12 Tütün 30 15 107 13 - 0.1 Alkol - 501 2.400 3.127 1.018 873 Süt Tozu 298 514 416 73 14 125 Tereyağ 14 1.018 266 59 20 39 Sığır-Dana Eti 210 803 1.010 162 18 434

Kontrolsüz üretim artışı ve müdahale kurumlarında toplanan büyük orandaki stoklar,

özellikle 1980 sonrasında OTP'nin en önemli sorunu haline gelmiştir. Bir yandan

Birlik bütçesinden fiyat destekleri ve stoklama giderleri için harcanan miktar giderek

yükselirken, diğer yandan ürünleri dünya fiyatlarının daha düşük olduğu pazarlara

sürerek stokları eritme girişimi nedeniyle ihracat iadelerinin kullanımı artmıştır. Bütün

bu harcamalar bütçe üzerinde yoğun bir baskı unsuru oluşturmuş ve OTP giderek

finanse edilmesi zor, pahalı bir politika haline gelmiştir.

Bu sorunun çözümü için 1970'lerden itibaren bir yandan talebi gözardı eden aşırı

miktarda üretimi önleyecek, diğer yandan harcamaları azaltacak önlemler

geliştirilmeye başlamıştır.

FEOGA'dan hayvansal ürünler için yapılan harcama miktarları ve oransal dağılımları

Tablo 38'de verilmiştir.

TABLO 38: AB HAYVAN VE HAYVANSAL ÜRÜNLERDE GARANTİ FONU HARCAMALARI (MİLYON ECU)

1993 1994 1995 1996 1997 Değer % Değer % Değer % Değer % Değer %

Süt ve Süt Ürünleri 5.211,3 14.9 4.248,8 12.7 4.028,7 11.3 3.582,0 8.9 3.101,2 7.5 Sığır/Dana Eti 3.986,3 11.4 3.466,6 10.3 4.021,1 11.3 6.687,0 16.6 6.580,4 15.9 Koyun ve Keçi Eti 1.800,4 5.1 1.279,8 3.8 1.780,9 5.3 1.321,2 3.3 1.424,9 3.5 Domuz Eti 200,9 0.6 416,3 1.2 143,3 0.4 124,2 0.3 478,8 1.2 Yumurta ve Tavuk Eti

290,9 0.8 239,6 0.7 200,5 0.6 138,7 0.3 78,7 0.2

Diğer Hayvansal Ürünler 134,8 0.4 117,3 0.3 114,7 0.3 116,1 0.3 94,4 0.2

Balıkçılık 32,4 0.1 35,5 0.1 39,4 0.1 34,1 0.1 33,5 0.1 Toplam Hayvansal Ürünler 11.165 33.3 9.803,9 29.2 10.328,6 29.0 12.003,4 29.8 11.791,1 28.6

Toplam Garanti Fonu Harcamaları 345.590,5 32.970,4 34.501,7 39.107,8 40.423,1

69

Üretim düzeyi, istihdam oranı ve AB bütçesindeki payı göz önüne alındığında en

önemli Ortak Piyasa Düzenlerinin sığır-dana eti ile süt ve süt ürünlerine ilişkin ortak

düzenler oldukça açık görülmektedir.

Garanti fonu harcamalarının önemli bir kısmını korumanın fazla olduğu sığır ve dana

eti ile süt ve süt ürünleri almaktadır. 1993 Garanti fonu harcamalarında ilk sırayı %

14,9'u ile süt ve süt ürünleri fondan % 14,9 pay alırken bu oran daha sonraki yıllarda

üretimin sınırlandırılmasına paralel olarak 7,5'e kadar gerilemiştir. Sığır etinde ise

yine bu dönemlerde garanti fonu harcamalarında bir artış trendi gözlenmektedir.

FEOGA garanti bölümü harcamalarının dağılımı; ortalama olarak % 18'i stoklama

giderleri, % 38'i ihracat iadeleri ve % 40'ı fiyat desteklerinden oluşmaktadır.

Türkiye'nin dış ticaret yapısı 1980 yılı sonrası değişmiştir. 1980 öncesi Türkiye

toplam ihracatı içinde toplam tarım ürünleri ihracatının payı %50'den fazla iken bu

pay günümüzde 13.6'ya kadar gerilemiştir. Toplam ithalat içinde tarım ürünleri payı

ise % 2.5'dir.

Hayvan ve hayvansal ürünlere ait 1994-1999 yılları arası ihracat rakamları

incelendiğinde % 52 civarında azalma görülmüştür. İhracattaki düşüş; canlı hayvan

ihracatına getirilen kısıtlamalar, Doğu ile Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki terör,

hayvansal ürünlerin destekleme kapsamından çıkarılması ve uygulanan yanlış

hayvancılık politikalarına bağlanabilir.

Bu dönem içerisinde ithalat ise özellikle 1992-1996 yılları arasında yaklaşık % 133

oranında artış göstermiştir. Bu artışı; besi hayvanı, karkas ve lop et ile damızlık süt

sığırcılığı işletmelerinin ve dış kaynaklı hayvancılık projelerinin gereksinimi olan kültür

ırkı hayvan ve ham deri ithalatına bağlayabiliriz. 1996 yılından itibaren et ve damızlık

hayvan ithalatı yasaklanmış olup, damızlık sığır ithalat rakamları önemli ölçüde

düşmüştür.

Avrupa Birliği, Türkiye dış ticaretinde son derece önemli bir yere sahiptir. Tarım

ürünleri ihracatının %37'si, ithalatının % 23'ü AB ülkeleri ile yapılmaktadır. Katma

Protokol ile hukuki çerçevesi çizilen Birlik ile Türkiye arasında tarım ve hayvansal

ürünler ticaretinde tercihli rejim uygulanmaktadır.

70

Türkiye'nin Birliğe tarımsal ve hayvansal ürünler ticaretini engelleyen etmenleri şöyle

sıralayabiliriz; Ortak Tarım Politikası çerçevesinde uygulanan referans fiyatı, ek

vergiler, asgari ithalat fiyatı, miktar kısıtlamaları ve getirilen sağlık standartlarıdır.

Avrupa Birliği'nin dünya hayvansal ürünler ticaretinden aldığı paylar Tablo 39'da

verilmiştir.

Avrupa Birliği, Dünya tarım ve hayvansal ürün üretiminde bir yere sahiptir. Üretimde

sağlanan artışlarla kendine yeterli duruma gelmiş ve Dünya tarım ve hayvansal ürün

piyasasında ikinci önemli ihracatçı konuma gelmiştir.

DTÖ Tarım Anlaşması, ülkeler arasında haksız rekabete yol açtığı, tarımsal ve

hayvansal ürünlerde dünya fiyatlarının düşmesine neden olduğu bazı uygulamalara

kısıtlamalar getirmiştir. Bu anlaşmanın OTP üzerinde ve ticaretinde önemli etkileri

olmuştur. Bu değişmeler; tariflendirme ve gümrük tarifelerinin indirimi, ihracat

TABLO 39: BAŞLICA HAYVANSAL ÜRÜNLERDE DÜNYA ÜRETİMİ, TİCARETİ VE

DÜNYA PAZARLARINDA AB'NİN PAYI (1995)

Dünya Üretimi ve Ticareti AB Ticareti

Hayvansal

Ürünler

Dünya

Üretimi

(1000 Ton)

(1)

Dünya

Ticareti

(1000 Ton)

(2)

Dünya

Ticareti/

Dünya

Payı

%

(2/1)

AB

İthalatı

(1000 Ton)

(3)

AB

İhracatı

(1000 Ton)

(4)

Dünya

Pazarında

AB'nin

Net Payı (%)

(6/5)

Toplam Süt 465.749 554 0.1 3.2 62.6 59.4

Tereyağ 6.738 661 9.8 10.9 32.7 21.8

Peynir 15.109 964 6.4 8.6 54.8 46.2

Süt Tozu 5.835 2.428 41.6 2.1 40.1 38.0

Toplam Et

(Sakatat Hariç) 207.113* 9.735** 4.7 7 20.7 13.7

Sığır ve

Dana Eti 55.855* 3.235** 5.8 5 22.6 17.6

Domuz Eti 83.170* 1.389** 1.7 1 31.2 30.2

Tavuk Eti 53.910* 4.203** 7.8 3.4 19.5 16.1

Yumurta 45.138 303 0.7 2.3 49.5 47.2

(*) Tuzlanmış Et Dahil

(**) Tuzlanmış Et Hariç

71

subvansiyonlarının ve tarımsal desteklerin azaltılması şeklinde özetlenebilir. Bu

anlaşmada "Gelişmekte Olan Ülkeler" kategorisinde değerlendirilen Türkiye'nin

tarım ve hayvancılık sektörleri bu gelişmelerden etkilenmektedir.

Uluslararası tarım ve hayvancılık ürünleri ticaret politikalarında etkili ülke ve ülke

grupları, ABD, AB Kanada, Avusturalya, Yeni Zelanda, Japonya ve EFTA ülkeleridir.

Bu ülkelerin uyguladıkları iç ve destek politikaları ve yöntemleri, ithalat ve ihracat

tutumları Dünya ticaretini önemli boyutlarda etkilemektedir. En çok ticareti yapılan

ürünler tahıllar, yağlı tohumlar, baklagiller, sebze ve meyveler, hayvancılık ve et

ürünleridir.

Avrupa Birliği'nin bazı hayvansal ürünlerde Dünya ticaretinden almış olduğu net

paylar incelendiğinde; sütte % 59.4, yumurtada % 47.2, domuz etinde % 30.2'dir.

Dünya ticaretinden aldığı bu ağırlıklı paylar, Birliğin özellikle hayvansal ürünler üretimi

ve ticaretinde önemli bir ekonomik güç olduğunu göstermektedir.

Birliğe dahil ülkelerin tarımsal ve hayvansal ürünler ticaretinin yarısından fazlasını

kendi araların da sürdürmektedir. Örneğin; Birliğin 1996 yılında sığır- dana eti ihracatı

(et ağırlıklı olarak) ve canlı hayvan 1 milyon tonun üzerinde seyrederken, ithalat 450

bin ton olmuştur. Yine ayni yılda süt ürünleri ihracatı 2.2 milyon ton (süte eşdeğer

olarak), Dünya ticaretinin % %41'ini oluşturmakta, buda 29.5, milyon tona eşdeğerdir.

İthalat ise, bu dönemde 1.3 milyon ton olmuştur. Dünya sığır-dana eti ve süt

üretimindeki artma veya azalmasının Birliğe yansıması daha etkili olmakta, çünkü

AB dünya üretimin büyük yüzdesine sahiptir.

8.5. Türkiye'de ve AB'de Destekleme Politikaları

Ülkemizde uygulanmakta olan başlıca destekleme politikaları; fiyat garantisiyle

destekleme alımları, girdi desteği, kredi desteği, sulama desteği, enerji desteği ve

vergi desteği olarak sıralanabilir.

Tarım ve hayvansal ürünlerde destekleme politikasının başlıca aracı olarak fiyat

yoluyla destekleme konusu önem kazanmıştır. Diğer destekleme politikası araçları

olarak ucuz girdi sağlanması, üreticiyle düşük faizli kredi ve ticaretine müdahaleler

şeklindedir. Ayrıca desteklenen ürünlerin sık sık değişiyor olması, destekleme

politikalarında diğer önemli bir sorundur.

72

1993 yılı itibarıyla tarımsal girdilere yapılan subvansiyon 3.667 milyon TL'dir. Bunun

yaklaşık % 90.2'si gübreye, % 2.8'i süte, % 2.7'si projeli hayvancılık yatırımlarına

% 3'ü mücadele ilaçlarına , geriye kalan % 1.3 tohumluk, suni tohumlama, ithal

damızlık ve teşvik belgeli hayvancılık yatırımlarına yapılmaktadır. Toplam

subvansiyonlardan en fazla payın gübrede olduğu görülmektedir.

Hayvancılıkta üretim, tüketim, verimlilik ve ihracat ile ilgili verilerin seyri dikkate

alındığında, uygulanan politikaların hayvancılığı desteklemeye yeterli olmadığı açıkça

anlaşılmaktadır.

Tarımsal ürünler destekleme fiyat politikaları 1950'lerden itibaren planlı kalkınma

dönemlerinde de hayvancılık sektörü ve hayvansal ürünler aleyhine devam etmiş,

bitkisel üretim lehine politika uygulamaları Türkiye'nin bugün hayvancılık alanında

geldiği çıkmazın önemli nedenleri arasında yer almıştır.

Hayvancılık sektörünün yeterli ölçüde desteklenmediğini ifade eden ölçütlerden birisi

ise TC. Ziraat Bankasınca tarıma ayrılan krediler kapsamında hayvancılık kredilerinin

çok düşük bir paya sahip olmasıdır. Yıllara göre değişmekle birlikte bu oran %10-15

civarındadır.

Türkiye'de hayvansal ürünler 1980 yılına kadar uygulanan politikalar ulusal sanayinin

kurulması ve pazarın oluşturulması yönünde olmuştur. Bu uygulamalar devlet eliyle

üretimi, verimi artırma amacıyla küçük işletmelerin korunması ve desteklenmesi için

TCZB, TMO, SEK, EBK, Yem Sanayi vb. kuruluşlar ile tarım ve hayvancılığın

desteklenmesi ve iyileştirilmesi çabaları olmuştur.

Hayvancılıkta müdahale kuruluşları olarak görev yapan SEK, EBK, (kısmen) ile

hayvancılığa girdi sağlayan Yem Sanayi rehabilite edilmeden özelleştirilmiştir.

Pazarlamada alt yapı yetersizliği olan hayvancılık sektörü özelleştirmeden olumsuz

yönde etkilenmiştir.

Türkiye'de hayvancılık sektöründe şimdiye kadar uygulanmış politikalarda belirsizlik

ve istikrarsızlık vardır. Ayrıca desteklemeye ayrılan kaynakların tamamı yetiştiriciye

ulaştırılamamış, yetiştiricinin gelir düzeyi azalmış, diğer sektörlere kaynak transferi

yapılmıştır.

73

1980'den sonra genel ekonomi politikalarının yanı sıra tarım ve hayvancılık

politikalarında önemli değişiklik olmuştur. Günümüzde özellikle hayvancılık

sektöründe ortaya çıkan dar boğaz ve sorunlar son yıllarda yanlış politikalardan

kaynaklanmaktadır.

Hayvancılık sektörü 24 Ocak 1980 ekonomik kararları gereği üretimin değil

pazarlama ve mali piyasaların teşviki ve dış ticaretin liberalleştirilmesine gidilmiştir.

Başta et olmak üzere hayvansal ürünler destekleme kapsamından çıkarılarak serbest

piyasa ekonomisinin acımasız koşullarına terk edilmiştir.

Bu uygulamaya paralel olarak da, Tarım Bakanlığının reorganizasyonu, destekleme

kapsamını daraltma, girdide subvansiyon oranlarının düşürülmesi, özel sektöre

açılma, destekleme alımı yapan kurumların azaltılması, tarım ve hayvancılığı dayalı

KiT'lerin özelleştirilmesi vb. yanlış uygulamalar Türkiye'yi bazı tarım ve hayvansal

ürünler ticaretinde net ithalatçı konumuna getirmiştir.

Gelişmiş ülkeler ve Dünya Bankası, Türkiye'de tarım ve hayvancılık sektörü üretim ve

ticaretinde uygulanan fiyat desteklerinin azaltılmasını talep ederken bunu bütçe

olanaklarını ve GATT Uruguay Round Tarım Antlaşması kararlarına

bağlamaktadır(16). Bu dayatma ile Türkiye dünya pazarlarında gelişimi ülkelerin

subvansiyonlu ürünleri ile haksız rekabete zorlanmaktadır.

Bu gelişmelere paralel olarak, Türkiye'de mevcut destekleme modeli yerine

"Doğrudan Gelir Desteği" adını alan bir sistem önerilmektedir. Bu sistemde ürün ve

girdi fiyatlarını müdahale etmeden, tarım ve hayvan üreticisine yönelik olarak yapılan

geri dönüşsüz gelir aktarımıdır. Ancak bu sistemin ülkemiz tarımının sosyo-ekonomik

yapısına uygun olup olmadığı, uygulanabilirliği tartışılmalıdır.

Tarım ve hayvancılık sektöründe üretim yapan 4 milyonun üzerindeki işletmelerde

yeterli kayıt sisteminin olmaması, uygulamaya konulacak bu sistemin bütçeye

getireceği mali yükü daha da artıracaktır.

Gelişmiş ülkeler adına hareket eden uluslararası kuruluşların, bu ülkelerin ürün

stoklarını eritmek için gelişmekte olan ülkelerin yetersiz olan destekleme sistemlerinin

azaltılması talebinin baskısı altındadır.

74

AB ile Türkiye arasındaki hayvancılık sektörü açısından en önemli fark, uygulanan

hayvancılık politikalarında görülmektedir. Birlik'te üretim, belirli bir fiyat ve pazar

garantisi altında korunmaktadır.

Hayvansal ürünlerde pazarlama faaliyetlerinde kooperatiflerin etkinliği artırma

çalışmaları sürdürülmektedir. AB'de ise tarım ve hayvancılıkta alt yapıların

iyileştirilmesi ve düzenleme çalışmalarına bütçeden önemli miktarda pay ayrılmış ve

özel projeler geliştirilmiştir.

Türkiye'de ise hayvansal ürünler başta et olmak üzere destekleme fiyat politikası

kapsamı dışına çıkarılmıştır. 2000'li yıllarda Avrupa Birliği'ne girme uğraşı veren aday

ülke Türkiye'nin AB'deki hayvancılık politikalara benzer uygulamalara gitmek

zorunluluğu vardır.

8.6. Türkiye'nin OTP'ye Uyumu

Türkiye'nin hayvancılık sektörünün yapısı, işletme büyüklüğü, üretici örgütlenmesi,

desteklemeler, kurumsal organizasyon, teknoloji, hayvan sağlığı şartları, gıda

güvenliği, ürün kalite ve standartları yönünden Avrupa Birliğinden önemli farklılıklar

bulunmaktadır.

AB'ne üye olmadan ve OTP'ye uyum sağlamadan tarım ve hayvansal ürünlerin

Gümrük Birliği'ne dahil edilmesi sektör açısından sakıncalıdır. Bu nedenle Türkiye'nin

adaylık sürecinde hayvancılık sektörünün altyapısını güçlendirecek tedbirleri acilen

alması rekabet ortamına hazırlanması gereklidir.

OTP'ye uyum konusu, diğer ortak politikalara uyumdan daha uzun süre gerektiren

güç bir süreçtir. Birliğe daha önce üye olan ülkelerin büyük bir bölümünde

uygulandığı ve önümüzdeki bir kaç yıl içinde üye olması planlanan Doğu Avrupa

Ülkeleri içinde düşünüldüğü şekilde tarım ve hayvansal ürünlerde serbest dolaşımın,

geçiş dönemleri de dahil olmak üzere aşamalı ve bir takım istisnalar sağlanması olası

görünmektedir.

Yapısal açıdan ve yetiştirdikleri ürün profili açısından Türkiye'ye benzerlik gösteren

Yunanistan,Portekiz ve İspanya'nın üyeliği sırasında, bu ülkelerin OTP'ye uyumu için

bir geçiş süreci tanınmıştır. Bu ülkelerden Yunanistan için 5 yıl, Portekiz ve İspanya

75

için ise iki aşamalı olmak üzere 10 yıl olarak tespit edilen geçiş süreçleri sonunda

OTP'ye tam olarak uyum sağlayabilmişlerdir. Avrupa Birliği bu ülkelerin üyeliğe

kabulü öncesi mali yardımlar vererek tarım ve hayvancılıkta mevcut yapıyı

iyileştirmeye ve uyum sorunlarının çözümüne büyük katkıda bulunmuştur.

Avrupa Birliği ürün fazlası verdiği sığır ve dana eti ile kendine yeterliliğin

sağlanamadığı koyun ve kuzu eti piyasalarındaki destekleme yöntemleri birbirinden

farklıdır. Birinci gruba giren ürünler için bu ürün miktarlarındaki dalgalanmalar

nedeniyle darboğaz yaşanmamasına yönelik önlemler ağırlık kazanmaktadır. İkinci

gruba giren ürünlerde üretimin özendirilmesi ve ihracatın teşvik edilmesi yoluyla AB

içi arz-talep dengesinin kurulması öngörülmüştür. Buna karşılık kanatlı eti ve yumurta

piyasalarında içi piyasaya yönelik bir müdahale bulunmamakta, üçüncü ülkelerden

gelecek rekabete karşı koruma esas alınmaktadır.

Türkiye'nin OTP'ye uyumu; hayvancılık sektöründe fiyat ve pazar mekanizmalarının

yakınlaştırılması, yapısal politikaların uyumlaştırılması ve mevzuatın yakınlaştırılması

olmak üzere üç genel unsur çerçevesinde değerlendirilebilir. Bu üç unsurun

oluşturulması için gerekli olan en önemli unsur da mali finansmandır.

Fiyat ve pazar mekanizmaları alanında AB ile Türkiye arasındaki temel farklılık,

destek mekanizmalarının özellikleri ve kapsamıdır. AB'de hayvancılıkta farklı kurallar

içeren çok sayıda Ortak Piyasa düzeni bulunmakta ve destek mekanizmalarının belirli

bir sistematiği bulunmaktadır. Türkiye'de ise hayvancılık sektöründe yetersiz olan,

destek mekanizmalarının yöntemi ve kapsamı siyasi konjonktüre ve ekonomik

krizlere başlı olarak sürekli değişmektedir.

Ayrıca tüm bu farklılıkların yanı sıra, AB'de fiyat desteğinin ağırlığının giderek

azaldığı, Türkiye'de ise halen tarım ve hayvancılıkta destek yapısının esasını

oluşturduğu görülmektedir. Türkiye'nin uyguladığı ikinci destek yöntemi olan girdi

desteği ise OTP çerçevesinde hiç kullanılmamaktadır. AB'de destek mekanizmaları

ürünlerin kalitesi ve bölgelerin gelişmişlik düzeyine göre ayarlanabilmekte, Türkiye'de

ise bu kriter dikkate alınmamaktadır.

76

Türkiye'de destek kuruluşlarının AB'dekinin aksine tek ve merkezi olmayıp, ürüne

göre farklılık göstermesi ve Avrupa Birliğinde çok güçlü olan üretici örgütlenmesinin

ülkemizde yetersizliği bu alandaki diğer farklılıktır.

Türkiye'nin OTP'ye uyum konusunda gerekli önlemleri alabilmesi ancak gerekli

finansmanın sağlanmasıyla mümkündür. AB gerek fiyat, gerekse fiyat destekleri ve

yapısal düzenlemelerde FEOGA'nın geniş finansman imkanlarından

faydalanabilmektedir.

Türkiye'nin finansman kaynakları incelendiğinde, çeşitli amaçlarla kullanılan ve

etkinlikten uzak bir çok dağınık fon göze çarpmaktadır. Bu nedenle FEOGA benzeri

bir ulusal tarım ve hayvancılık fonunun oluşturulması OTP'ye uyum konusunda

faydalı olacaktır.

Hayvancılık sektörü açısından Avrupa Birliği ile Türkiye arasında, işletme yapı ve

ölçekleri, üretim, teknoloji, verimlilik düzeyleri ve izlenen hayvancılık politikaları büyük

farklılıklar göstermekte bu durum da sektörün entegrasyonunun güçleştirmektedir.

AB özellikle et, süt ve mamulleri, tavuk eti ve yumurtada gerek üretim maliyetleri

gerekse hayvan üreticisinin aldığı destekler göz önüne alındığında Türkiye'ye göre

çok daha yüksek bir rekabet gücüne sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Birliğe aday ülke ilan edilen Türkiye'nin tam üyeliği halinde Ortak Tarım Politikasına

uyum gösterme zorunluluğu da olacaktır. Bu uyum Birlik fiyat, rekabet politikasına

üçüncü ülkelerle olan ticaret politikasını kapsayacaktır. Bu amaçla yeni politikalar

geliştirmede, mevzuatlar, teşkilat yapısında, Birlik benzeri yeni düzenlemelere ihtiyaç

duyulmaktadır.

Önümüzdeki yaklaşık 10 yıllık bir dönemde, Birliği kuran Roma Anlaşmasının

öngördüğü Ortak Tarım Politikası hedefleri ve ilkeleri esas alınarak, Birlik benzeri

çağdaş bir hayvancılık politikası belirlenerek ciddi ve akılcı uygulamalarla hayvancılık

sektöründe yapısal değişikliklere gidilmesi kaçınılmaz görülmektedir.

77

9. FİYATLARIN GELİŞİMİ VE DİĞER ÜLKELER İLE KARŞILAŞTIRMASI

Türkiye’de canlı hayvan ve hayvansal ürün fiyatları genel olarak arz ve talebe göre

oluşmaktadır. Özellikle canlı hayvan fiyatlarının oluşumunda büyük pazarlardaki cari

fiyatlar ve ticaret borsalarındaki canlı hayvan borsaları etkili olmaktadır. Yıllar itibariyle

karkas et fiyatları Tablo 40'da verilmektedir.

TABLO 40: YILLAR İTİBARİYLE KARKAS ET FİYATLARI

ORTALAMA/YIL ($)

Hayvan / Yıllar 1994 1995 1996 1997 1998

KOYUN 4.63 6.31 4.52 4.11 5.09

KIL KEÇİSİ 4.14 5.83 4.27 3.82 4.82

TİFTİK KEÇİSİ 4.25 5.90 4.21 3.89 4.94

SIĞIR 4.90 6.39 4.49 4.29 5.61

MANDA 4.49 6.03 4.10 4.73 5.35

Kaynak: DİE

1990-1994 yılları arasında yıllık ortalama 150-170 bin büyük baş kasaplık hayvan ve

10-30 bin ton sığır eti ithalatı yapılmış ancak yurtiçi et fiyatlarında önemli bir değişim

izlenmemiştir. 1995 yılında ithalat fon ve vergilerin düşürülmesi, teknik engellerin

asgari düzeye indirilmesi ve kemiksiz et ithalatının serbest bırakılması nedeniyle canlı

hayvan ve et ithalatı önceki yıllara göre önemli bir artış göstermiş 1995 yılında

353.059 baş canlı büyükbaş hayvan, 45.102 ton sığır eti, 177 ton koyun eti ithal

edilmiş ve ithalat 1996 yılının ilk yarısına kadar bu şekilde devam etmiştir. Avrupa

Birliği ülkeleri, Ukrayna, Moldova, Macaristan, Kazakistan gibi ülkelerden fazla

miktarda ucuz ve kalitesiz etin girmesi ve 1996 yılının ortalarında kırmızı ete olan

talebin ani düşüş göstermesi ile fiyatlar bir yıl içerisinde aniden % 23 azalarak 4.08

$/Kg'dan 3.13 $/Kg'a inmiştir. Bu değer ABD'deki 3.44 $/Kg fiyatının altındadır.

1996 yılının ortalarında ithalatın kısılması etkisini 1997 ve 1998 yıllarında göstererek,

arzın azalması ile bu yıllarda fiyatlar sırasıyla 3.99$/Kg ve 5.50 $/Kg'a çıkmıştır.

78

Türkiye ve ABD sığır eti toptan ve perakende fiyatları Tablo 41 ve başlıca ülkelerdeki

fiyatlar ise karşılaştırmalı olarak Tablo 42'de verilmektedir.

TABLO 41: TÜRKİYE-ABD SIĞIR ETİ TOPTAN VE PERAKENDE

(ARALIK AYI) FİYATLARI ($/KG)

Yıllar 1995 1996 1997 1998

Ürünler ABD

TÜRKİYE

ABD

TÜRKİYE

ABD

TÜRKİYE

ABD

TÜRKİYE

Top. Karkas

Alım Fiyatı 3.51 4.08 3.44 3.13 3.51 3.99 3.26 5.50

Top. Karkas

Satış Fiyatı 3.61 4.34 3.48 3.33 3.48 4.12 3.39 5.71

Perakende Kemiksiz

Satış Fiyatı 5.71 6.50 5.56 4.85 5.56 6.28 5.58 8.88

Kaynak: TEAE

TABLO 42: BAŞLICA ÜLKELERDE ET FİYATLARI ($/KG)

Ürünler Yıllar 1996 1997 1998

SIĞIR ETİ

Avustralya Sığır Eti (CIF) 2.53 1.88 1.72

AB (Müdahale Fiyatı) 4.33 4.18 3.85

Japonya Süt Sığırı Eti (Toptan) 7.79 7.90 6.48

KOYUN/KUZU ETİ

Avustralya Koyunu 6.63 7.04 6.50

AB Koyunu 5.04 5.04 5.11

Kaynak: TEAE

79

10. SONUÇ Kırsal ekonomik kalkınmayı başarmak için alınacak akılcı ekonomik politika tedbirleri

ile hayvancılık sektöründe mevcut potansiyelin harekete geçirilmesi gerekmektedir.

Zira tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kırsal ekonomik kalkınmanın lokomotifi

hayvancılık sektörü olacaktır. Çünkü dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde; hayvancılık

geliştirilmeden kırsal ekonomik kalkınmayı başarmak mümkün olmamıştır.

Hayvancılık sektörü; Türkiye'de ulusal beslenme ve kalkınma sorunlarının çözümüne

ek olarak, dışsatımın arttırılması, sanayiye hammadde sağlanması, bölgeler ve

sektörler arası dengeli kalkınma ile kalkınmanın istikrar içinde başarılması, kırsal

alanda gizli işsizliğin önlenmesi, sanayi ve hizmet sektöründe yeni istihdam

imkanlarının yaratılması ve kalkınma finansmanının öz kaynaklara dayandırılması

bakımından önemli potansiyele sahiptir.

24 Ocak 1980 ekonomik istikrar tedbirleri ve onu izleyen dönemlerde Türkiye

ekonomisi yeni bir yapılanma içine girmiş, başka bir deyişle piyasa ekonomisinin tüm

kurum ve kurallarıyla hakim olduğu yeni bir ekonomik değişim süreci başlatılmıştır.

Alınan ekonomik politika tedbirlerinin Türkiye ekonomisi üzerinde önemli yararlar

sağladığı doğrudur. Ancak bu kararların ekonomiyi oluşturan tüm sektörler için

başarılı sonuçlar verdiği söylenemez. Nitekim olumsuz yönde etkilenen bu sektörlerin

başında hayvancılık gelmektedir. Zira sektörün gelişmişlik düzeyi dikkate almadan,

ekonomik kararların gerektirdiği kurum ve yasal düzenlemeleri oluşturmadan

uygulamaya konulan ekonomik politikalar, hayvancılık sektöründe telafisi gerçekten

zor tahribatlara neden olmuştur.

1950'den bu yana, planlı kalkınma dönemleri de dahil önemli ölçüde ihmale uğramış

olan sektör, 1980 kararlarıyla beraber ekonominin acımasız rekabet koşullarına terk

edilmiştir. Gerçekten, 1980 sonrası; Türkiye'de hayvancılığın çöküşünün hızlandığı

dönem olmuştur. Bu dönem, kırsal nüfusun azaltılması, sektörler arası ve bölgeler

arası dengeli kalkınmanın sağlanması ve sosyo-ekonomik refahın yükseltilmesi için

uygulanan politikalar açısından da ciddi eleştiriler almakta ve başarılı

bulunmamaktadır. 1980 sonrası uygulamalar gelir dağılım eşitsizliğini daha da

arttırmış ve kırsal kesimi göreceli olarak fakirleştirmiştir.

80

Bugün Türkiye'de hayvancılık sektörü, ne üretimde, ne teknoloji kullanımı ve

verimlilikte, ne de işletme ölçeğinde Avrupa Birliği ile rekabet etme gücüne sahiptir.

Kırsal alanda ekolojik ve sektörler arası ekonomik dengelerin önemli ölçüde

bozulduğu ülkemizde kırsal ekonomik yapıyı ve dengeleri AB ülkeleri seviyesinde

yeniden sağlamak için uzun vadeli ciddi ve istikrarlı önlemler alma zorunluluğu vardır.

Bu amaçla yaklaşık 10 yıllık dönemde, topluluk ortak tarım politikası hedeflerini ve

ilkelerini esas alan ve kırsal alanda köklü yapısal değişmeleri sağlayan kurumların

yeniden ele alınması ve oluşturulması gerekir.

Hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlar, et sanayini olumsuz yönde etkilemektedir.

İlk aşamada Türkiye'deki hayvancılık sektörünün temel sorunları ana başlıklar

halinde verilmektedir.

• 1998 yılı istatistiklerine göre ülkemizde 11.031 bin baş sığır ve 176 bin baş

manda mevcudu bulunmaktadır. Bu sığır varlığı içerisinde ıslah edilmemiş

düşük verimli yerli ırk sığırlar % 41.73, üstün verimli melez ırk sığırlar % 42.56

ve saf kültür ırk sığırlar % 15.71 oranında yer almaktadır. Son 9 yıllık dönemde

sığır ve mandadan oluşan Türkiye büyükbaş hayvan varlığının % 4.61 oranında

azalmıştır. Aynı yıl itibariyle mevcut olarak görülen toplam 37.492 bin küçükbaş

hayvan varlığının % 78.51'ni koyun ve % 21.49'unu ise keçi oluşturmaktadır.

Koyun varlığının % 97.03'ünü yerli, % 2.997'sini merinos ve keçi varlığının ise

% 96.60'ini kıl keçisi ve % 3.40'ını Ankara keçisi oluşturmaktadır. Toplam

büyükbaş ve küçükbaş hayvan mevcudu içerisinde kültür ırkı oranının

yükseltilmesi gereklidir.

• Ülkemizde hayvan sayıları, tarımı ileri pek çok ülkeye göre fazla olmasına

rağmen birim hayvan başına elde edilen verimler düşüktür. Hayvancılığı ileri

ülkelerde ortalama sığır karkas ağırlığı 250-300 kg dolayında iken, ülkemizde

160-170 kg'dır.

• Ülkemizde hayvancılık işletmeleri dağınık ve küçük ölçeklidir. Entansif

yetiştiricilik yetersiz, ekstansif yetiştiricilik yaygın ve örgütlenme yetersizdir.

• Tarımı gelişmiş ülkelerde toplam tarımsal üretimin % 60-70'i hayvancılıktan, %

30-40' bitkisel üretimden elde edilmektedir.Türkiye'de hayvancılık üretiminin

toplam tarım üretimi içindeki payı ise ancak % 20-25 dolayındadır.

81

• Besi hayvancılığı ve et üretimi konusunda ülkemizin en önemli bölgelerinden

olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde; meraların kullanılamaması,

bölgede oluşan göç, komşu ülkelere bu bölgeden yapılan ihracatın fiyat, politik

vb. nedenlerden dolayı durması sebebiyle üretim ve sanayi faaliyetleri

olumsuz yönde etkilenmiştir.

• Pazarlama kanalı iyi bir şekilde organize edilmediği için aracılar piyasaya hakim

olmuşlar, üreticinin eline geçen fiyat ile tüketicinin ödediği fiyat arasında büyük

farklılıklar ortaya çıkmaktadır.

• Ülkemizde yem fiyatları bitkisel ürünlere verilen destekler nedeniyle dünya

seviyesinden yüksektir. Girdi fiyatları ürün satış fiyatlarının üzerine çıkmıştır.

• Nitelikli kaba yem üretimi yetersizdir. Bilinçsiz ve aşırı otlatma vb. nedenlerin

sonucu çayır ve mera alanları yok olma noktasına gelmiştir. Yem bitkileri üretim

alanları istenilen düzeyde genişletilememiştir.

• Ülkemizde fiyatların daha cazip olması nedeniyle sınırlarımızdan kaçak hayvan

girişi olmaktadır. Bunun sonucu olarak ülkemizde hayvan hastalıkları ile

mücadele güçleşmektedir.

• Hayvancılık sektöründeki üretimi caydırmayacak dış ticaret politikaları

izlenmelidir.

• Hayvancılık sektöründe kısa, orta ve uzun vadeli olmak üzere yatırım ve işletme

sermayesi gereksiniminin karşılanması gerekmektedir.

Et ve et mamülleri sektörüne ilişkin temel sorunlar ise ana başlıklar itibari ile

aşağıda verilmektedir.

• Sektörüm en önemli sorunlarından biri sanayiiye yeterli ve düzenli hammadde

akışının olmamasıdır. Ülkemizde işletmeler, sosyal, ekonomik ve yapısal

nedenlerden dolayı karma üretim yapmaktadırlar.

• Sanayide kapasite kullanım oranı son derece düşüktür. Kurulu kapasitenin tam

olarak kullanılmamasındaki temel etkenlerden birisi hammadde ihtiyacının

düzenli bir şekilde karşılanamamasıdır. Pazar durumuna bağlı olarak fiyatlarda

oluşan dalgalanmalar ve yıl içinde dönemlere bağlı hammadde arzındaki

değişiklikler kapasite kullanımını etkilemektedir.

• Ülkemizde üreticilerin büyük bir bölümü birlik veya kooperatif çatısı altında

örgütlenmemiş ve sanayici ile bağlantıları oldukça zayıftır.

82

• Hammadde akışının düzenli temininde önemli bir unsur olan sözleşmeli besicilik

modellerinin yeterli ölçüde uygulanmaması yıl içindeki hammadde temininde

düzensizliklere neden olmaktadır.

• Sektördeki işletmelerin ruhsatlandırma ve denetim hizmetleri istenilen boyutta

yapılmamaktadır. Ruhsatlandırılan işletme sayısı son derece az ve denetim

hizmetleri oldukça yetersizdir.

• Ülkemizde hayvanların büyük bir bölümü çok küçük ve ilkel yöntemlerle

kesilmektedir. Bu kesimler sonucu hayvanların yan ürünleri

değerlendirilememekte ve çevre kirliliğine neden olmaktadır.

• Yurtiçinde yükselen et fiyatlarını dizginlemek için başlatılan terbiyevi ithalat

üreticiyi caydırmıştır. İthalat, üretim açığını kapatma aracı haline gelmiş ve

talep ile üretim arasındaki arasındaki açığı arttırmıştır.

• Sektörde karkas derecelendirmesi yapılmamakta ve karkas standartları

geliştirilip, uygulanmamaktadır.

• Et ve et mamülleri üretiminden tüketim aşamasına kadar soğuk zincir

kurulamamıştır.

• Ülkemizde sektör ve işletme düzeyinde (birkaç entegre firma dışında) üretim

planlaması yapılmamaktadır.

• Ülkemizde et üretiminin % 90'dan fazlası taze olarak tüketilmekte ve kalan %

10'u et mamulleri olarak işlenmektedir.

• Sektörde, ithalat ile yurtiçi kaçak ve ilkel yöntemlerle yapılan üretimlerin haksız

rekabetine karşı devletçe yeterince korunamamaktadır.

• Genç hayvanların kesimine engel olunamaması kaynak israfına yol açmaktadır.

• Et ithalinde sağlık kontrolleri etkin değildir.

• Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Yönetmelik hükümlerine

göre et ürünleri işleyen işletmeler en geç 2-4 yıl içerisinde üretim koşullarını

HACCP'nın esas ve usullerine uydurmak zorunda olup, bu konudaki çalışmalar

yeterli düzeyde değildir.

Sektördeki asıl sorun, sanayiine hammadde sağlayan hayvancılıktadır. Gerek halk

sağlığını doğrudan etkilemesi, gerekse sektörün yapısı gereği hayvancılık ve et

sanayiinin sorunlu sektörler olması nedeniyle devletin katkı ve desteği olmadan, uzun

vadeli istikrarlı politikalar uygulamaya konulmadan, hayvancılığın ve et sanayinin

sorunlarının çözümlenmesi mümkün görülmemektedir.

83

Et sektöründeki sınai tesislerin düşük kapasite kullanımı; hem hayvancılığımızdaki

olumsuz gelişmelerden dolayı kesimlik hayvan teminindeki güçlükten

kaynaklanmakta, hem de insanların satın alma güçleri ve tercihleri ile bağlantılı

olarak oluşan kırmızı et taleplerinin yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Ancak daha

önce de ifade edildiği gibi sınai anlamdaki et ve et mamülleri arzının toplam et

talebinin % 50’sini karşıladığı kabul edilmektedir. Tüketilen etin % 50’si kontrolsüz

kesimler yoluyla elde edilmektedir. Dolayısıyla bu analizimiz kontrolsüz ve kayıt dışı

et üreticilerini kapsamamaktadır.

Ana kaynağı hayvancılık olan et ve et ürünleri sanayii, üretiminden tüketimine kadar

olan zincirleme ilişkileri içermektedir. Et sanayiinde sürekli üretim hammadde

akımına bağlıdır. Üreticiden başlayarak et işleme tesislerine gelinceye kadar kasaplık

hayvanlarda ekonomik kayıplar en aza indirilecek bir organizasyon, Türkiye

hayvancılığını ileri götürecektir.

84

KAYNAKÇA

• Kırmızı Et Sanayi, VI. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Özel İhtisas Komisyon

Raporu, DPT, Ankara,1991.

• Hayvancılık, VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Özel İhtisas Komisyon Raporu,

DPT, Ankara,1996.

• Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Envanter kayıtları - 1999.

• Ekonomik ve Sosyal Gelişmeler, VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Çeşitli Yıllar

Program Destek Çalışmaları, DPT, 1985-1997.

• I. Hayvancılık Kongresi - Sonuç Raporu 4-5 Kasım 1998.

• Kırmızı Et ve Mamulleri Sanayiinde Girdi Sorunları ve Verimlilik, Dr. Şener

Bingöl, MPM, Ankara, 1995.

• Et ve Et Ürünleri Sektör Araştırması, Hüseyin Koç, STB, Sanayi Araştırma

Daire Başkanlığı, Ankara, 1995.

• Kırmızı Et ve Ürünleri, Günnur Binici, İzmir Ticaret Odası, İzmir, 1997.

• Gıda Sektörü - Et ve Et Ürünleri Sektör Araştırmaları, İMKB, 1996.

• EBK Özelleştirilmesi Sonuçları ve Halk Sağlığı, Ankara Bölgesi Veteriner

Hekimler Odası, Ankara, 1996.

• İGEME BİM Kayıtları.

• Türkiye Kalkınma Bankası'nda Yapılan Sektör Araştırmaları ve Proje

Değerlendirme Çalışmaları.

• Avrupa Birliği/Türkiye Adaylık Sürecinde Hayvancılık Sektöründe Alınması

Gerekli Önlemler(Makale), A.Ü. Veteriner Fakültesi Hayvancılık İşletme

Ekonomisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prf. Dr. Engin SAKARYA ve

Araştırma Görevlisi Dr. Gül UYSAL, Afyon Ticaret Borsası Ekoborsa Dergisi,

Nisan/Mayıs 2000.