ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris &...

31
ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi

Transcript of ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris &...

Page 1: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

ERIK JAN ZÜRCHERModernleşen Türkiye’nin Tarihi

Page 2: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

Turkey, A Modern History© 1993, 1997, 2002, 2004 Erik Jan ZürcherBu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den

(London) alınmıştır.

İletişim Yayınları 332 • Tarih Dizisi 7ISBN-13: 978-975-05-0603-1© 1995 İletişim Yayıncılık A. Ş.1-31. BASKI 1995-2015, İstanbul32. BASKI 2016, İstanbul33. BASKI 2016, İstanbul

EDİTÖR Berna AkkıyalKAPAK Suat AysuKAPAK FOTOĞRAFI 3 Nisan 1930’da kabul edilen

Belediyeler Kanunu’yla seçme ve seçilme hakkıkazanan kadınlar belediye seçiminde oy kullanırken(İletişim Yayıncılık Arşivi)

UYGULAMA Hüsnü AbbasDÜZELTİ Barış SağlanBASKI Sena Ofset · SERTİFİKA NO. 12064

Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi B Blok 6. Kat No. 4NB 7-9-11Topkapı 34010 İstanbul Tel: 212.613 38 46

CİLT Güven Mücellit · SERTİFİKA NO. 11935

Mahmutbey Mahallesi, Deve Kaldırım Caddesi, Gelincik Sokak,Güven İş Merkezi, No: 6, Bağcılar, İstanbul, Tel: 212.445 00 04

İletişim Yayınları · SERTİFİKA NO. 10721

Binbirdirek Meydanı Sokak, İletişim Han 3, Fatih 34122 İstanbulTel: 212.516 22 60-61-62 • Faks: 212.516 12 58e-mail: [email protected] • web: www.iletisim.com.tr

Page 3: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

ERIK JAN ZÜRCHER

Modernleşen Türkiye’nin Tarihi

Turkey, A Modern History

ÇEVİREN Yasemin Saner

GENİŞLETİLMİŞ VEGÖZDEN GEÇİRİLMİŞ BASKI

Page 4: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

ERIK JAN ZÜRCHER 1953’te Leiden’de doğdu. Leiden Üniversitesi’nde öğreniminitamamlayan Zürcher, aynı üniversitenin Türkiye Etütleri Bölümü başkanıdır veöğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. 2008’den itibaren Uluslararası Sosyal Ta-rih Enstitüsü’nün direktörlüğünü yürütmektedir. Prof. Zürcher’in şu kitapları bu-lunmaktadır: The Unionist Factor. The Role of the Committee of Union and Progressin the Turkish National Movement (1905-1926), E.J. Brill, 1984 (Milli Mücadeledeİttihatçılık, Türkçe’deki ilk baskısı, 1987; İletişim Yayınları, 2003); The ProgressiveParty 1924-1925, E.J. Brill, 1991 (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Türkçe’dekiilk baskısı, 1992; İletişim Yayınları, 2003); Turkey, A Modern History, I. B. Tauris,1993 (Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları, 1995); Mete Tunçay ilebirlikte derlediği Socialism and Nationalism in the Ottoman Empire (1876-1923),E.J. Brill, 1993 (Osmanlı İmparatorluğu’nda Sosyalizm ve Milliyetçilik [1876-1923],İletişim Yayınları, 1995); Arming the State: Military Conscription in the Middle Eastand Central Asia 1775-1925, I. B. Tauris, 1999 (derleme, Devletin Silahlanması: Or-tadoğu’da ve Orta Asya’da Zorunlu Askerlik 1775-1925, İstanbul Bilgi ÜniversitesiYayınları, 2003); Donald Quataert ile birlikte derlediği Workers and the WorkingClass in the Ottoman Empire and the Turkish Republic 1839-1950, I. B. Tauris, 1995(Osmanlı’dan Cumhuriyet Türkiye’sine İşçiler 1839-1950, İletişim Yayınları, 1998);Willem van Schendel ile birlikte derlediği Identity Politics in Central Asia and theMuslim World, I. B. Tauris, 2001 (Orta Asya ve İslâm Dünyasında Kimlik Politikala-rı, İletişim Yayınları, 2004); Touraj Atabaki ile birlikte yazdığı Men of Order. Autho-ritarian Modernisation in Turkey and Iran, 1918-1942, I. B. Tauris, 2004.

Page 5: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

‹ Ç ‹NDEK‹LER

‹NG‹L‹ZCE B‹R‹NC‹ BASKIYA ÖNSÖZ....................................................................7

TÜRKÇE B‹R‹NC‹ BASKIYA ÖNSÖZ ........................................................................9

‹NG‹L‹ZCE ÜÇÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ.............................................................11

Girifl: Dönemlendirme, Kuram ve Yöntem ...................................13

B‹R‹NC‹ KISIM

Bat›’n›n Etkisi ve‹lk Modernleflme Giriflimleri.......................................................23

1 18. Yüzy›l Sonunda Osmanl› ‹mparatorlu¤u ..................25

2 Gelenek ve Bid’at Aras›nda: Sultan III. Selimve “Nizam-› Cedid” 1789-1807..........................................................43

3 Sultan II. Mahmut’un ‹lk Y›llar›: Merkez,Denetimi Tekrar Ele Geçirmeye Çal›fl›yor ...........................55

4 Sultan II. Mahmut’un Sonraki Y›llar›:Reformlar›n Bafllamas› ...............................................................................63

5 Tanzimat Dönemi, 1839-1871 .............................................................83

6 1873-1878 Bunal›m› ve Sonuçlar›...............................................113

7 Gerici ‹stibdat ya da Islahatlar›n Doru¤u mu?Sultan II. Abdülhamit’in Saltanat› ...........................................121

Page 6: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

‹K‹NC‹ KISIM

Türk Tarihinde Jön Türk Dönemi(1908-1950) ................................................................................................................143

8 ‹kinci Meflrutiyet Dönemi 1912-1918 ....................................145

9 Ba¤›ms›zl›k Savafl› .........................................................................................201

10 Tek Parti Devletinin Do¤uflu 1923-1927 .............................247

11 Kemalist Tek Parti Devleti 1925-1945 ...................................261

12 Demokrasiye Geçifl 1945-1950 .......................................................303

ÜÇÜNCÜ KISIM

Huzursuz Bir Demokrasi...................................................................321

13 Demokrat Parti ‹ktidar› 1950-1960...........................................323

14 ‹kinci Türkiye Cumhuriyeti 1960-1980 .................................351

15 Üçüncü Cumhuriyet: 1980’den ‹tibaren Türkiye .....401

RUSSELL TOWNSEND TARAFINDAN Ç‹Z‹LM‹fi HAR‹TALARBalkanlar’daki Osmanl› Topraklar› ...........................................................483

Anadolu ..............................................................................................................................484

Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Arap Eyaletleri .................................485

KAYNAKÇA ‹NCELEMES‹...........................................................................................487

YAfiAMÖYKÜLER‹: OSMANLI VE TÜRK TAR‹H‹NDEK‹BAZI ÖNEML‹ K‹fi‹LER ..................................................................................................519

D‹Z‹N.............................................................................................................................................553

Page 7: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

‹NG‹L‹ZCE B‹R‹NC‹ BASKIYA ÖNSÖZ

Bir konuya tam hâkim olmanın en iyi yolu, onu öğretmeye çalış-maktır. Bu gerçeği yıllarca önce, çiçeği burnunda bir üniversitemezunu iken benden çok daha genç öğrencilere Türkçe öğret-mekle görevlendirildiğimde keşfetmiştim. Bu öğrenciler her de-fasında bana, Türkçe’nin girift yapısını ne kadar az bildiğiminayırdına vardırmıştı. Bu gerçeği 15 yıl kadar sonra, Dr. LesterCrook, başlıca amacı bir öğretim malzemesi işlevi görmek olanbu kitabı yazmamı rica ettiğinde yeniden keşfettim. Her ne ka-dar o zamana değin Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cum-huriyeti’ne geçiş dönemi üzerine yıllardır araştırma yapıyor veyazıyorsam da, bu çalışma bana yine, bilmediklerimin ve bilin-meyenlerin ne kadar çok olduğunu kavramamı sağladı. Yine,yazdıkça öğrendim. Bu sebepten, bu kitabı okumak, bu kitabınyazımının bana, yazara, verdiği yararın yarısı kadar siz okuyucu-ya yararlı olursa, kitap fazlasıyla amacına hizmet etmiş olacaktır.

Akademik uğraşımda hep, en yararlı bulguların birçoğunun,kişinin meslekdaşlarıyla ve öğrencileriyle olan sohbet tarzındakitartışmaların sonuçları olduğunu görmüşümdür. Bu kişilerinkatkıları, genellikle anonim olarak kalmakta, daha sonra bilin-çaltına gömülmekte ve sadece bir kişinin kendi parlak fikirleriolarak yeniden ortaya çıkmaktadır. Bu isimsiz katkı sahiplerin-

7

Page 8: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

den başka, bu türden sentetik bir çalışma, kuşkusuz sentezdekullanılmış olan monografilerin yazarlarına da yoğun biçimdebağımlıdır. Bu kişilerin isim ve çalışmaları, kitabın sonunda yeralan ve kendilerine olan minnet borcumun derecesini gösterenkaynakça incelemesinde bulunmaktadır.

Birçok kişi bu çalışmanın bölümleri üzerine yorumlarıyla özelkatkılarda bulundular: Nijmegen Katolik Üniversitesi’nden DickDouwes, Amsterdam Üniversitesi’nden Prof. Jan Lucassen veProf. Rinus Penninx, Londra Üniversitesi Doğu ve Afrika Çalış-maları Okulu’ndan Dr. William Hale. Kitabın bölümleri bazı eskiöğrencilerin çalışmalarını, bilhassa Nicole van Os, JacquelineKuypers ve Anneke Voeten’in master tezlerini de sonuç olarakvermektedir.

Dr. Lester Crook, metin üzerindeki titiz ve bilgili okuyuşuyla,açımlamalarıyla, bu kitabın layık olduğu her değere fazlasıylakatkıda bulunmuştur.

Bu kitap için ilk telkinde bulunan, Londra Üniversitesi Doğuve Afrika Çalışmaları Okulu’ndan aziz dostum Dr. Colin Heywo-od olmuştu; kendisi, Prof. Bernard Lewis’in yeni bir devir açanEmergence of Modern Turkey (Modern Türkiye’nin Do¤uflu)adlı çalışmasının yayımından otuz yıl sonra, bunun gibi bir kita-ba ihtiyaç olabileceğini belirtmişti. Umut ederim, sonuç az çokbeklediği gibi olmuştur.

Saskia’nın katkısı ise sabır ve tahammülün üstünde olmuştur;işte bu yüzden de eşlere genellikle önsözlerde övgüde bulunulur.

Nijmegen/Amsterdam,

A¤ustos 1992

8

Page 9: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

TÜRKÇE B‹R‹NC‹ BASKIYA ÖNSÖZ

Türkiye hakkında yazan bir yazar için, çalışmasının bizzat Türki-ye’de çevrilip yayınlanmasından daha büyük bir iltifat olamaz.Bu bakımdan, Modernleflen Türkiye’nin Tarihi’nin Türkçede ya-yınlanmasını büyük bir memnuniyet ve şükranla karşılıyorum.

Baskıya sunulan metni okumuş olan Dr. Mete Tunçay’a, yayıniçin gösterdiği istekliliğinden dolayı İletişim Yayınları yayın yö-netmeni Fahri Aral’a özellikle ve metnin Türkçesi için yapmış ol-duğu titiz çalışmasından dolayı Ömer Laçiner’e ayrıca teşekkürederim. Onun ayrıntılara gösterdiği dikkat İngilizce metindekibazı hataların zamanında düzeltilmesini sağlamıştır. Açıktır kigeriye kalan hatalar yazarın sorumluluğundadır.

Bir yabancının tümüyle doyurucu bir Türkiye tarihi yazabile-ceğinden kuşku duyanların söylediklerinde doğruluk payı oldu-ğunu kabul ediyorum. Çalışmaları ne denli uzun süreli olursaolsun, bir yabancı, Türk tarihini “yaşamış” olan birine doğal ge-len derin, kimi zaman sezgisel kavrayıştan yoksun olma duru-mundadır. Öte yandan, dışardan bakan birinin farklı bakışınınçok olumlu sonuçlarının olabileceğini de tecrübeyle biliyorum.Benim kendi ülkemin tarihini bilenler, İngiliz Boxer’ın ve dahada yakınlarda bir diğer İngiliz Jonathan Israel’in ve AmerikalıSimon Schama’nın Hollanda’nın tarih yazıcılığı üzerindeki etki-

9

Page 10: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

lerini hatırlayacaklardır. Onların çalışmaları, Hollanda’da tarih-sel tartışmayı sarsmış ve Hollandalı tarihçileri yeni yanıtlar bu-lup ortaya çıkarmaya zorlamıştır.

Kuşkusuz özgün bir inceleme olmayan, daha çok, yakın za-manlardaki akademik çalışmaların sonuçlarını toplu bir incele-me içerisinde bir araya getirme girişimi olan bu kitabın, eğerTürkiye’de buna benzer küçücük bir etkisi bile olursa, yazarfazlasıyla memnun olacaktır.

ERIK JAN ZÜRCHER

Amsterdam, 1 Temmuz 1995

10

Page 11: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

‹NG‹L‹ZCE ÜÇÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ

Turkey: A Modern History’nin ilk baskısı için çalışmamı tamam-ladığımdan beri artık on yıl geçmiş bulunuyor. Görünen o ki, ki-tap var olan bir ihtiyaca cevap verdi, çünkü bu on yıl içinde (ba-zen değişiklikler yapılarak) beş kez tekrar basıldı, Türkçe, Hol-landaca, Yunanca, İbranice ve Endonezyaca dillerine çevrildi vebazı ülkelerde üniversitelerde bir ders kitabı olarak okutuldu.Ancak, bu on yıl boyunca geç Osmanlı İmparatorluğu ve Türki-ye Cumhuriyeti tarihleri üzerine oldukça çok sayıda çalışma or-taya çıktı. Bir taraftan, imparatorluğun geç döneminin sosyal,ekonomik ve kültürel tarihi, diğer taraftan da Cumhuriyet’inçağdaş tarihi, araştırmaların bilhassa güçlü şekilde geliştiğialanlar olmuştur. İlkinde gelişmeyi hızlandıran husus, önemliarşiv koleksiyonlarına artan erişme kolaylığıdır. İkincisindeki ise,Kürtçülük ve İslâmcılık hareketlerinin Kemalist cumhuriyeteesaslı şekilde meydan okuması ve bir de Avrupa Birliği’ne en-tegrasyon umududur.

Bütün bu yayınlanmış araştırmaların bir sonucu olarak Türki-ye’nin modern tarihi üzerine şimdi çok daha iyi bir ders kitabıyazılabilirdi ve bunu başka birinin yapmasını beklemek yerinekendim yapmayı denedim. Kitabın ana yapısı değişmedi, amayüzden fazla değişiklik ve ekleme yapıldı. Ayrıca, (kitabın bir

11

Page 12: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

ders kitabı olma niteliğine uygun olarak tutumluca olsa da)kaynaklara göndermeler yaparak metni desteklemeye gayretettim ve bibliyografyayı genişlettim.

Tarihe yetişme gayretiyle nefes nefese koşuşturmanın aklauygun bir tarafı yok, ama düzenli aralıklarla, tarih araştırmala-rının vardığı en gelişmiş nokta ile, ders kitabı halinde öğrencive genel okuyucunun kullanımına sunulan şeyler arasındakiboşluğu kapatmaya çalışmak tüm gayretlere değerdir. Bunu ba-şarmak bu kitabın emelidir.

Kuşkusuz, yapılan yararlı ek ve düzeltmeler, sırf ek okuma vearaştırmaların bir sonucu değildir. Bunlar aynı zamanda, mes-lektaşlarla süregiden tartışmaları da yansıtmaktadır. Birçok şeyidaha açık seçik şekilde görmemi sağlayan çok sayıdaki meslek-taş arasında Aykut Kansu, Mete Tunçay, Zafer Toprak, Bill Hale,Fikret Adanır, Hamit Bozarslan, François Georgeon, Hilmar Ka-iser, Hans Lukas Kieser, Mehmet Emin Yıldırım ve Andrew Man-go’yu –belirli bir sıra gözetmeden– ayrı tutmak isterim.

Doktora öğrencilerim, bilhassa Nicole van Os, Umut Azak,Özgür Gökmen, Seçil Deren ve Özgür Mutlu Ulus, özel bir te-şekkürü hak ediyorlar. Onların çalışmalarından çok şey öğren-dim. Vangelis Kechriotis, Socrates Petmezas ve Yasemin Sa-ner’e, Yunanca ve Türkçeye çeviri sırasındaki geribildirimlerin-den dolayı teşekkür ederim; bu geribildirimler orijinal metnidaha iyi hale getirmiş bulunuyor. Lester Crook’a da İngilizcemetindeki yol göstericiliği için elbette bir kez daha teşekkürederim.

Leiden, Aral›k 2003

12

Page 13: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

Girifl:Dönemlendirme, Kuram ve Yöntem

Dönemlendirme, yani geçmişi açık seçik şekilde tanımlayanve kesin çizgilerle belirlenmiş dönemlere ayırmak, bitmez tü-kenmez bir tartışma konusudur. Aynı durum, dönemleri bir-birinden ayırdığı varsayılan dönüm noktalarının ve kilometretaşlarının teşhisinde de söz konusudur. Tarihçinin bu faaliye-tini bir tartışma konusu haline getiren şey, her dönüm nokta-sının, her kilometre taşının, hem yeni bir gelişmenin başlan-gıç noktası, hem de bir önceki gelişmenin doruk noktası ol-masıdır.

Bununla beraber, dönemlendirme ne kadar keyfî ve ne ka-dar tarihçinin kişisel tercihlerine tâbi olursa olsun, geçmişi an-laşılır şekilde ifade etmenin kaçınılmaz ve hatta vazgeçilmezbir aracıdır; aksi halde geçmiş, birbirlerinden ayrımlaşmamışolay ve kişilerin bir yığınından ibaret olacaktır. Bu kitabın adıbile, modern tarih (hatta modern Türkiye) diye bir şeyin varolduğunu ima etmektedir, ki bu da dönemlendirmenin bir so-nucudur.

Dönemlendirmenin geçerli bir araç olabilmesi için, iki ayrıtalebi karşılıyor olması gerekir. Birincisi, açıklama değerininolmasıdır. Karşılaştırmalar gibi, dönemlendirmeler de prensip-te sayıca sınırsızdır; ama bunlar ancak, olayların akışını,

13

Page 14: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

önemli gelişmeleri görünür hale getirecek şekilde, bölümlereayırmamıza olanak sağladıkları takdirde, amaca hizmet etmişolurlar. İkincisi, dönemlendirme, anlatılmakta olan dönemin,o dönem içerisindeki gelişmelerini yansıtmalıdır. Bu, heptenbir tümevarım süreci olamaz. Bu da, tarihçinin, hangi gelişme-leri dönemlendirmesine esas alacak kadar önemli bulduğu yada başka deyişle, olaylar yığını arasında, hangilerini “tarihselolgular” olarak seçtiği sorusuna yol açar.

Kuşkusuz, her bir alanda geleneksel ayrımlar yapılır ve bun-lar o denli yaygınlaşmışlardır ki, masum okuyucu bunları ta-rihsel doğrular ve belki de doğanın olguları olarak kabul et-meye hazırdır. Bu eğilimin, bilhassa ders kitaplarını okuyanöğrenciler arasında güçlü olması şaşırtıcı değildir. Yine de, ge-nellikle böylesi bir kitaptan beklenen, olguları tartışmak yeri-ne, inkar edilemez olgular sunmaktır.

Bu kitap bazı bakımlardan Türk tarihinin geleneksel dö-nemlendirilişini örnek almakta, bazı bakımlardan da alma-maktadır. Bu nedenle, bunun bir bakıma kaçınılmaz bir tarihçalışması olduğunu söylemektense, kitabın bu yönünü okuyu-cuyla tartışmam ve kitabın düzenleniş şekline ilişkin nedenlerisunmam daha iyi olacaktır.

Bu kitap üç bölüme ayrılmıştır. Bu bölümleme, yazarın mo-dern Türk tarihi için düşündüğü temel dönemlendirmeyi tem-sil etmektedir. Kitabın, 19. yüzyılda modern Türkiye’nin do-ğuşunun ilk evresini anlatan birinci bölümünde, başat gelişmeolarak, Osmanlı İmparatorluğu’nda Avrupa’nın artan nüfuzuve bunun Osmanlı devleti ve toplumunda yol açtığı tepkilerele alınmıştır.

Avrupa’nın nüfuzu, üç farklı ama birbirine etkide bulunanalanda ortaya çıkmıştı: Osmanlı ekonomisinin gittikçe büyükbir bölümünün, kapitalist dünya sisteminin bir parçası halinegelişi; Avrupa’nın Büyük Güçleri’nin artan siyasal nüfuzu –busiyasal nüfuz, hem Avrupa’da bir savaşa yol açmaksızın Os-manlı İmparatorluğu’nu parçalama gayretiyle ve hem de onuayrı bir siyasal varlık olarak muhafaza ederken, ona egemenolma girişimleriyle açığa çıkıyordu– ve son olarak da, milliyet-

14

Page 15: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

çilik, liberalizm, laiklik ve pozitivizm gibi Avrupa ideolojileri-nin etkisi.

Avrupa’nın artan nüfuzunun bu üç biçimi, kolayca ayırt edi-lemez şekilde birbirine geçmiş ve karşılıklı olarak birbirlerinietkilemişti. Bu durum, Osmanlıların Avrupa’nın bu meydanokuyuşuna karşı gösterdikleri tepki için de geçerlidir. 19. yüz-yılda bu tepki içerisinde iki çizginin varlığı ayırt edilebilir: Buçizgilerden birini, merkezî devletin ve onun hizmetindekile-rin, devlet aygıtını güçlendirme ve ülke yönetimini merkezi-leştirme girişimleri ve diğerini ise, İmparatorluk halkının fark-lı kesimlerinin İmparatorluğun maruz kaldığı baskılara olantepkileri oluşturmuştur. Bu tepkiler 19. yüzyıl boyunca arta-rak Sultan’ın Hıristiyan ve Müslüman tebaası arasında bir yolayrımına neden oldu.

Bu gelişmeler, bu kitabın birinci bölümünde anlatılacakolan Osmanlı İmparatorluğunda 19. yüzyıl boyunca yaşanangelişmelerin çerçevesini oluşturmaktadır. Bu gelişmeler ayrıca19. yüzyıl Osmanlı tarihinin dönemlendirilişine dayanak daoluşturmaktadır. Peki bu dönemlendirme tam olarak nasıl ta-nımlanabilir?

Bu bağlamda akla gelen ilk soru, Türkiye’nin “modern tari-hi”ne başlangıç noktası olarak neyin alınması gerektiğidir. De-ğişik yanıtlar verilmesi mümkündür ve herbiri kendi başlarınageçerlidir, ama burada en geleneksel olan çözümden, yaniFransız Devrimi döneminden ve devrimin sebep olduğu so-nuçlardan yola çıkmak, en doğrusu gibi gözükmektedir. Kapi-talist dünya sistemiyle ekonomik bütünleşme olgusu, 18. yüz-yıl sonlarında önemli ölçüde etkisini artırmış ve 19. yüzyılınilk çeyreğinde hız kazanmıştı, bunun yanında, Napolyon sa-vaşları, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa siyaseti ve diplo-masisine artan şekilde katılmasına yol açmış ve milliyetçiliğinve liberalizmin devrimci düşünceleri ilk kez Yakın Doğu’yaulaşmıştı.

19. yüzyıl için (aslında herhangi bir dönem için), daha dagenel bir dönemlendirme yapmaya ilişkin sorun, Avrupa nüfu-zunun üç biçimiyle, bunlara karşı Osmanlı İmparatorluğu

15

Page 16: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

içinden çıkan farklı tepkiler, genel anlamda birbirlerine koşutgitmesi, buna karşılık gelişmelerin bütün alanlarda mutlakaaynı zamanda meydana gelmemesiydi. Yine de, bu gelişmele-rin birbirine etkide bulunma niteliklerinden dolayı, oldukçabirörnek bir dönemlendirme mümkün görünmektedir:

• Fransız Devrimi’nin yol açtığı savaşlar döneminden1830’ların sonuna kadarki yıllar, Balkan eyaletlerinin artanekonomik bütünleşmesine ve Rum tüccarların başat bir etkenolarak ortaya çıkışlarına; Osmanlı İmparatorluğu’nun İngilizve Rus siyasetleriyle çok daha fazla içli dışlı olmasına; ilk mil-liyetçilik hareketlerinin ortaya çıkışına ve Batı tarzında ilk cid-di ıslahat girişimlerine sahne olmuştu.

• 1830’ların sonlarından 1870’lerin ortalarına kadar geçen,uluslararası açıdan İngiltere’nin ekonomik ve siyasal hege-monya kurduğu dönemin özellikleri şunlardı: 1838’de ser-best ticaret rejiminin dayatılmasından sonra İmparatorluklayapılan ticaret ve verilen borçlardaki hızlı artış; İmparatorlu-ğun bekası için İngiliz ve Fransızların destek verişi; 1839Tanzimat Fermanı’yla başlayarak hukuk, eğitim, maliye alan-larında ve devlet kurumlarında süregiden ve (en azından kâ-ğıt üzerindeki) geniş kapsamlı ıslahatlar; bürokrasinin ikti-dar merkezi olarak sarayın yerini alması, Osmanlı meşrutiyethareketinin başlaması ve Hıristiyanların ayrıcalıklı konumla-rına karşı bir Müslüman tepkisinin yükselmesi ve dönemin1873-1878 yıllarındaki ağır ekonomik ve siyasal bunalımlason buluşu.

• 1870’lerin ortalarından 1908 Meşrutiyet Devrimi’ne kadarolan dönem, en azından yüzyılın sonuna kadar, çok daha ya-vaş ekonomik büyümeye, ama aynı zamanda İmparatorluktailk ciddi doğrudan yabancı yatırımlara; süregiden idari ve tek-nik reformlara, öte yandan milliyetçi ve liberal ideolojilerinbastırılmasına ve İmparatorluğun İslâmi mirasına yeniden yö-nelinmesine; sarayın yeniden esas iktidar merkezi olarak bü-rokrasinin yerini almasına sahne olmuştu. Bu dönemin sonla-rına doğru, hem uluslararası ekonomiyle bütünleşme hem deiç siyasal muhalefet hız kazanmıştı.

16

Page 17: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

Kitabın ikinci bölümünün ağırlığını “Jön Türkler”in giri-şimleri oluşturmaktadır. 1890’larda etkinleşmeye başlayan JönTürkler, modern eğitim görmüş bürokrat ve subaylardan olu-şan bir topluluktu ve devlet ve toplumu pozitivist ve gittikçeartan milliyetçi düşüncelere göre modernleştirmek ve güçlen-dirmek için 1908 Meşrutiyet Devrimi’ni düzenlemişlerdi. İkin-ci bölümün 1908’den 1950’ye kadarki yılları kapsaması, İmpa-ratorluğun 1918’de dağılmasına ve 1923’te Türkiye Cumhuri-yeti’nin kurulmasına rağmen, yeni düzenin siyasal, ideolojikve ekonomik açıdan büyük ölçüde devamlılık sergilediğiningörülmesinden kaynaklanmaktadır.

“Jön Türkler”in iktidarı zamanında Türkiye, aynı siyasalolaylar zincirini, önce İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetiminde(1908’den 1918’e kadar) ve sonrasında, “Kemalist” Anadolu veRumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetiyle, onun yerini alan HalkFırkası yönetimi döneminde olmak üzere iki kez deneyimledi.Her iki seferde de bu olaylar zinciri şu aşamalardan oluşuyor-du: Liberal ve çoğulcu bir aşama (sırasıyla, 1908-1913 ve1919-1925) ve bunu izleyen, içinde etkin bir “tek parti siste-mi”nin; siyasal, ekonomik ve kültürel milliyetçiliğin ve mo-dernleştirici, laikleştirici reformların bir arada bulunduğu, oto-riter baskı aşaması (sırasıyla, 1913-1918 ve 1925-1950). JönTürk dönemine ilişkin alt dönemlendirmeler, zorunlu olaraksiyasal gelişmeler üzerine kuruldu; çünkü, bir dünya savaşını,bir imparatorluğun parçalanışını ve yeni bir ulus-devletin ku-ruluşunu içeren bu siyasal gelişmeler döneme damga vurdu-ğundan dolayı, örneğin ekonomik gelişmeler üzerine kuruluayrı bir dönemlendirme anlamsız kaçardı. Bir başka örneği elealırsak, Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Cumhuriyet’in ilk yılla-rında bir sanayi ve ticaret burjuvazisinin oluşumu üzerine yü-rütülecek bir tartışma, Ermeni ve Rumların ortadan kayboluş-larından söz etmeksizin yapılırsa anlamsızdır, çünkü Ermenive Rumların yok oluşlarına, herhangi bir ekonomi yasası değil,siyasal ve ideolojik gelişmeler sebep olmuştu.

Yukarıda anlatılanların sonucunda, Jön Türk dönemi esasolarak şu tür altbölümlere ayrılmıştır:

17

Page 18: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

• 1908-1913: Çatışan birtakım ideolojiler ve siyasal prog-ramlar temelinde İmparatorluğu canlandırma yollarının aran-dığı dönem;

• 1913-1918: İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin tek parti yöne-timi ve Türk milliyetçiliğinin zaferi;

• 1918-1922: Jön Türkler’in başarılı bir bağımsızlık savaşısayesinde yeniden yönetime geçtikleri ve ulusal direniş hare-ketinin giderek kendine has, belirgin bir nitelik kazanmayabaşladığı dönem;

• 1922-1926: Devletin yapısının değiştiği ve bir kez dahatek parti devletinin kurulduğu, savaş ertesindeki son dereceönemli dönem;

• 1926-1945: Kemalizmin altın çağı;• 1945-1950: Demokrasiye aşamalı geçiş ve bunun nihaye-

tinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidardan açık çatışmalaryaşamaksızın indirilişi.

Kitabın “Huzursuz Bir Demokrasi” başlıklı üçüncü bölümü,1950’den bugüne kadarki dönemi ele almaktadır. Başlığınkendisi, içeriğini açıklamaktadır. Bu dönemde Jön Türk döne-minin aksine, genellikle gerçek demokratik çoğulculuk ve kit-le siyaseti gelişim gösterdi. Bu dönem aynı zamanda, (1960,1971 ve 1980’deki) üç askerî darbeyle kesintiye uğradı ve1960’ların sonlarından itibaren Türk parlamenter demokrasisisürekli olarak solun ve sağın saldırısı altında kaldı. Kitabınüçüncü bölümü aşağıda sıralanan dönemselleştirmelere daya-nılarak ayrılmıştır:

• 1950-1960: Demokrat Parti yönetimi; bu dönemin gözeçarpan nitelikleri Türkiye’nin Batı ittifakıyla siyasal ve askerîaçıdan bütünleşmesi; (özellikle kırsal kesimin) hızlı ekonomikkalkınması; ABD’ye artan mali bağımlılık ve önceki yönetimle-rin laik yönelimlerinin azaltılması oldu.

• 1964-1980: “İkinci” Türkiye Cumhuriyeti; siyasal merke-zin hayli ötesine yönelmiş hareketlerin ve partilerin ortayaçıkmasına olanak veren çok daha liberal bir anayasanın1961’de uygulamaya konmasıyla açılan dönem. Yeni anayasaaynı zamanda, ordunun siyaset alanına müdahalesini meşru-

18

Page 19: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

laştırmıştı. Ekonomik açıdan bu dönem, yoğun şekilde koru-nan bir ithal ikamesi sanayinin kurulduğu ve kapitalistlerin deişçi sendikalarının da önem kazandığı bir dönemdi. Aynı za-manda milyonlarca Türk, sanayi işçisi olarak ya da akrabaları-nın yanında yaşamak üzere Avrupa’ya göç etmişti. 1970’lerdedünya ekonomik bunalımı toplumsal istikrarsızlığa ve siyasalaşırılığa yol açmıştı. 1971 muhtırasıyla gelen askerî darbe son-rasında acımasız bir baskı dönemi yaşanmış, ama bu, olaylarıngidişatını temelinden değiştirmemişti.

• 1980 askerî darbesini takiben, Silahlı Kuvvetler’in gücü,mevcut bütün siyasal ve sendikal kuruluşların susturulmasın-da ve ihracat önderliğinde büyümeyi ve serbest bir iç pazarıamaçlayan, ücretleri ve devlet yardımlarını kısan yeni bir eko-nomi siyasetinin başlatılmasında kullanılmıştı. Siyasal yaşam,1983’ten itibaren sınırlamaların giderek kaldırılmasına rağmenkısıtlayıcı 1982 Anayasası’nın sınırları dâhilinde şekillenmişti.Uluslararası açıdan ise Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’nedaha da sıkıca bağlanmıştı. 1991’den itibaren 1980 öncesininsiyaset kalıpları kendilerini yeniden kabul ettirmiş ve 1980darbesi sonrası kurulmuş yapılar giderek dağılmış, ama anasosyo-ekonomik eğilimler değişmemişti.

Bu notları kitabın hem ilgi alanını hem de yapısını açıkla-mak amacıyla düşüyorum. Elbette, yanıtlanacak bir soru kalı-yor: Yazar yöntembilimsel anlamda “modern tarih”ten ne an-lamaktadır?

Çok önemli bazı tarih tezlerinin izleri dikkatli okuyucunungözünden kaçmayacaktır. Avrupa’nın nüfuzu ve Osmanlı’nıntepkisi kavramı, bütünüyle Toynbee’nin “meydan okuyuş vetepki” tezinden ödünç alınmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nunve Türkiye’nin Avrupa ekonomisiyle artan ekonomik bütün-leşmesinin sonuçlarına ilişkin anlatımın çoğu, Türkiye’nin ka-pitalist bir dünya sisteminin periferisindeki bağımlı konumu-na nasıl geldiğini açıklamak için, Wallerstein’ın bağımlılık te-orisi versiyonunu destekleyen ve uygulamaya koyan akade-misyenlerin çalışmalarına dayanmaktadır. Modernleşme kav-ramının etkisinde kalan tarihçiler, Osmanlı İmparatorlu-

19

Page 20: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

ğu’ndaki ve Türkiye’deki gelişmeleri, bir kez harekete geçtik-ten sonra geriye döndürülemez şekilde ilerleyecek olan akılcıbir Batı sisteminin etkisinde kalmış olan insanlarla, ilerleme-nin yoluna çıkan gelenekçiler ve gericiler arasındaki bir müca-dele olarak görmektedirler. Bu çalışmalar, altta yatan Batı’nınüstünlüğü öncülü tatsız olsa bile ideolojik ve siyasal dönü-şümler söz konusu olduğunda, aydınlatıcı görülmüştür; bu ki-tap, kuramsal bir bakış açısından yaklaşıldığında eklektik ola-rak nitelenebilir ve kasıtlı olarak öyledir. Bu türden akademikbir ders kitabı, şu anki araştırma sonuçları söz konusu oldu-ğunda, alandaki gelişmelerin en son aşamasını göstermelidir,ama akademisyenler tarafından bu sonuçların elde edilmesin-de kullanılan ve tarihçinin olup bitenleri anlatma girişimindeyalnızca bir araç olan kuramsal modellerin, geçmişe ilişkinkendi yorumumuzu dar kalıpların içine sokmasına izin veril-memelidir diye düşünüyorum.

Bu kitabın “modern tarih” olma iddiası, siyasal ve ideolojikgelişmeler kadar sosyo-ekonomik gelişmelere de ağırlık vere-rek, Türkiye’nin son iki yüzyıldaki tarihinin toplu görünümü-nü sunma girişiminde yatmaktadır. El atılmamış tek alan sanatolmuştur (mimari, edebiyat, görüntü sanatları, müzik). Bununnedeni bu konuların önemsiz olarak nitelenmesi değil, sadecekitabın yazarının bu konuları gerektiği gibi işleyecek yeterli-likten yoksun olduğunu düşünmesidir. Bu kitap hiçbir şekildeözgün bir araştırma olma iddiası taşımamaktadır. Öte yandan,ilgi alanına giren yayımlanmış araştırmaların en son durumu-nu vermeyi amaç edinmiştir. Buna özel bir önem verilmiştir,çünkü mevcut ders kitapları, makale ve monografilerde ya-yımlanmış ayrıntılı sonuçların çok gerisinde kalmaktadır vebu durum Türkiye modern tarihi öğrenimini büyük ölçüde et-kilemektedir.

Bu kitabın tarihsel zamanlamasında bir hata olduğundansöz edilebilir. Kitap, modern dünyadaki Türkiye’nin tarihi ol-ma iddiasındadır. Ama 1922’ye kadarki bir modern Türkiyetarihi aslında Osmanlı İmparatorluğu tarihidir. Bu yüzden İm-paratorluk tarihi, modern Türkiye’nin doğuşunun anlaşılma-

20

Page 21: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

sında taşıdığı ilgi ölçüsünde bu el kitabına dâhil edilmiştir. Buyaklaşımın dışında bir seçenek görmüyorum, çünkü Türkiye,sahip olduğu Osmanlı geçmişi hesaba katılmaksızın anlaşıla-maz. Ancak yazar da okuyucu da, bu yaklaşımın taşıdığı so-runlu tarafın bilincinde olmalıdır. 19. yüzyılda Osmanlılarkendilerini kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihöncesi*aşamasının bir parçası olarak görmüyorlardı.

21

(*) İngilizce baskıda geçen sözcük: prehistoric – ç.n.

Page 22: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism
Page 23: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

B ‹ R ‹ N C ‹ K I S I M

Bat›’n›n Etkisi ve‹lk Modernleflme

Giriflimleri

Page 24: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism
Page 25: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

118. Yüzy›l Sonunda

Osmanl› ‹mparatorlu¤u

Osmanlı İmparatorluğu 18. yüzyıl sonlarında, Fransız Devri-mi’nin neden olacağı şiddetli değişikliklerin hemen öncesinde,aşağı yukarı şu bölgelerden oluşuyordu: Balkanlar (bugünküSırbistan, Bosna, Kosova, Makedonya, Arnavutluk, Yunanis-tan, Bulgaristan ve Romanya’nın büyük bir kısmı), Anadolu(bugünkü Türkiye) ve Arap dünyasının çoğu (bugünkü Suri-ye, Lübnan, Ürdün, İsrail, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan’ın ba-zı kısımları, Mısır, Libya, Tunus ve Cezayir). Topraklarının bü-yük bir kısmında Sultan’ın gerçek gücü önemsizdi, bazı bölge-lerde ise (Kuzey Afrika, Arap Yarımadası) neredeyse bütünüy-le kaybolmuştu.

‹mparatorlu¤un nüfusu

Elimizde İmparatorluğun nüfusuna ilişkin güvenilir tahminlerbulunmuyor, ama 25 milyon kadar olduğu tahmin ediliyor.Böylesine geniş bir alan için (yaklaşık 3 milyon kilometre ka-re), bu, çok düşük bir rakamdır.1 Gerçekten de, insan gücü

25

1 Nüfus tahminlerine ilişkin sorunların, yakın zamanlarda yapılmış araştırmalaradayanan, yararlı bir özeti için bkz. Donald Quataert (1994) “The age of re-forms, 1812-1914”, Halil İnalcık ve Donald Quataert (yay. yön.) An economic

Page 26: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

eksikliği, Avrupa nüfusunun yüksek bir artış oranı gösterdiği19. yüzyıl boyunca, Osmanlı İmparatorluğu için hem ekono-mik hem de askerî açıdan başlıca olumsuz koşullardan birinioluşturacaktı. Osmanlı nüfusunun yaklaşık %15’i, 10 bin yada daha fazla nüfuslu kentlerde yaşarken, nüfusun %85 kadarıkırsal alanlarda yaşıyordu. Gerek nüfus yoğunluğunda, gerek-se kentleşme derecesinde büyük bölgesel farklılıklar vardı.Balkanlar en yoğun nüfusa sahip bölgeydi. 1800 yılı civarında,Balkan eyaletleri hâlâ nüfusun çoğunluğunu oluşturmaktaydı,ancak bu pay 19. yüzyılda çarpıcı şekilde küçülecekti.2 İmpa-ratorluğun nüfusu 17. ve 18. yüzyıllarda muhtemelen azalmış-tır, ancak bu azalmanın derecesi bilinmemektedir. Bu azalmave bunun sonucunda büyük ölçüde düşen nüfus yoğunluğu,klâsik Malthus yaklaşımına göre nüfusu engellemiş olan savaş,açlık ve hastalıkların ürünüydü. Savaşlar ve özellikle merkezîdenetim ve kamu düzenini muhafaza eksikliklerinin sonucuolan küçük çaplı iç çatışmalar, tarımsal üretim sürecinde veiletişimde kesintilere yol açıyordu. Bunun ardından ortaya çı-kan kıtlık, gıda yetersizliği nedeniyle zayıf düşmüş halkı sal-gın hastalıklara maruz bırakıyordu.

İmparatorluğun Asya eyaletlerinde nüfusun büyük çoğunlu-ğu Müslümandı (bilhassa Türkler, Araplar ve Kürtler), ayrıcaçok sayıda Hıristiyan ve Musevi azınlık vardı. Balkanlar’da iseçoğunluk, Hıristiyandı (Rumlar, Bulgarlar, Sırplar, Karadağlılar,Ulahlar), burada ise, pek çok Müslüman azınlık topluluğu var-dı (Boşnaklar, en çok Arnavutlar, Türkler ve Pomaklar, yaniMüslüman Bulgarlar). Nüfus içerisindeki bu dinsel bölünmelerönemliydi, çünkü İmparatorluk, en azından kuramsal olarak,dinsel hukuk esasına göre yönetilen bir İslâm imparatorluğuy-du. Osmanlı İmparatorluğu’nun din ve devlet arasında hiçbirfark gözetmediği fikri eskiden kabul görürken, modern araştır-

26

and social history of the Ottoman Empire 1300-1914, Cambridge: CambridgeUniversity Press, 777-98. Esas sorun, bir hane halkının ortalama büyüklüğüneilişkin belirsizliktir. Hane halkı başına bir kişi eklendiğinde, toplam sayıya 5milyon ilave oluyor.

2 Quataert, An economic and social history of the Ottoman Empire, 779.

Page 27: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

malar, Osmanlıların din ve siyaseti, en azından uygulamada,belli ölçülerde ayırdıklarını belirtme eğilimindedir. Şeriat ku-ramsal olarak, İmparatorlukta en yüksek seviyede hüküm sür-mesine karşın, 18. yüzyıla gelindiğinde, uygulamada, aile hu-kuku ve mülkiyet meselelerinin sınırları içerisine hapsolmuşdurumdaydı. Kamu hukuku, özellikle de ceza hukuku, Sultan-lar’ın örf ya da kanun denilen laik fermanlarına dayandırılmıştı.

Yine de, gayrımüslim cemaatlerin başat bir İslâm toplumuiçerisinde barındırılmaları sorunlara yol açıyordu. Daha önce-ki İslâm devletlerinde de olduğu gibi, Hıristiyan ve Musevitoplulukları zimmi (korunan) statüsünde topluma dâhil edil-mişlerdi. Bunun anlamı, özel bir vergi ödemeleri karşılığında,Müslüman devletin içinde dinlerini değiştirmeye zorlanmaksı-zın, ama ikinci sınıf tebaa olarak yaşamlarını sürdürmelerineizin verilmesiydi. Zimmi cemaatler, kendi işlerinin yönetimin-de belli ölçüde özerkliğe sahip oluyor ve devlet temsilcileri ileilişkilerinde dini önderleri tarafından temsil ediliyorlardı. Ço-ğu kez “millet sistemi” diye adlandırılan bu sistemin niteliği,Osmanlı devleti ve toplumunun birçok kesimi için geçerli ol-duğu gibi, uzun zamandan beri yanlış anlaşılmıştır. Bunun ne-deni, akademisyenlerin çalışmalarına merkezî devletin temsil-cilerinin yazılarını esas almaları, bu temsilcilerin ise işleringerçekte nasıl olduğunu değil, nasıl olması gerektiğini yazma-larıydı. Son yirmi yıl zarfında yerel ve bölgesel gerçekliklerinayrıntılı olarak incelenmesi, bu sistemin sanıldığı gibi, örneğinİstanbul’daki Rum patriği tarafından yönetilen, “ülke çapında”özerk topluluklardan değil, devletin yerel temsilcileri karşısın-da belli ölçüde özerkliğe sahip yerel cemaatlerden oluştuğunugöstermiştir. Keza, toplulukları birbirinden uzak tutma uygu-laması da önceleri sanılandan çok daha az bir katılıkta gerçek-leşmiş gibi gözükmektedir.3

27

3 Benjamin Braude ve Bernard Lewis (yay. yön.) (1982) Christians and Jews in theOttoman Empire, New York: Holmes, 2 cilt. Yerel mahkeme kayıtlarına (kadı si-cillerine) dayanan araştırmalar (ki son 20 yıldır artan şekilde popüler hale gel-miş bulunuyor), Hıristiyan ve Yahudilerin kendi davalarını Osmanlı şeriatmahkemelerine taşıdıklarını sıklıkla gösteriyor.

Page 28: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

İmparatorluğun yerli nüfusunun Müslüman çoğunluğu hiçde yekpare değildi. Büyük çoğunluk, İslâmiyet’in Sünni mez-hebine mensuptu ve Osmanlı Devleti kendi resmî ideolojisinegöre, Sünni İslâm’ın dünyadaki koruyucusuydu. Osmanlı Dev-leti resmî olarak, aykırı Müslümanlara karşı, Hıristiyanlara ol-duğundan çok daha sert şekilde mücadele ediyordu. Bu man-tıklıydı, çünkü şeriat diğer “Kitaplı Halkların” (kendilerinevahyedilmiş dinlerin indirildiği Hıristiyanlar ve Yahudiler)varlığını kabul etse de, İslâm resmî olarak tekti ve bölünemez-di. Uygulamada ise önemli Şii azınlıklar Balkanlar, Anadolu,Suriye ve Mezopotamya’da yaşıyor, Osmanlı hükümeti ma-kamlarından müsamaha görüyorlardı.

İmparatorlukta ikamet eden yabancı Hıristiyanlar, şeriat ge-reğince “aman”dan yararlanıyorlardı. Onları temsil eden elçi-ler ve konsoloslar, ülkesinden uzaktaki yabancı topluluğunsırf kendi mensuplarını ilgilendiren davalara bakmakta belliölçüde özerkliğe sahiplerdi. Bu haklar, “kapitülasyonlar”dabelirtilmişti. Esasen bunlar, Sultan tarafından dost devletlerintebaasına gönüllü olarak bahşedilmiş ayrıcalıklardı; ancak 18.yüzyılın ikinci yarısında, Avrupa ile Osmanlı İmparatorluğuarasındaki güç dengesinin değişmesiyle birlikte, kapitülas-yonlar sözleşme statüsü kazanmıştı ve Avrupa güçleri Os-manlıların bunları tek taraflı olarak değiştiremeyeceğinde ıs-rar ediyorlardı. Dahası, 18. ve özellikle de 19. yüzyılda, git gi-de daha çok yerli Hıristiyana (çoğunlukla Rum ve Ermenile-re, ayrıca Marunilere ve başkalarına da), Osmanlı devletindenbir “berat” alarak yabancı bir gücün tebaası olma statüsü ve-rilmişti. Yeni düzenlemeden itibaren bu grupların mensupla-rı, tâbi oldukları güçlerin kapitülasyonları altına girmişler veAvrupalı güçlerin imtiyazlarını arttırmasıyla birlikte Sultan’ınMüslüman tebaası üstünde sürekli büyüyen bir üstünlük ka-zanmışlardı. Bunun yanında, yabancı güçlerin nüfuzu, Yakın-doğu’daki tebaalarının kalabalıklaşması nedeniyle daha daartmıştı.

28

Page 29: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

Osmanl› yönetim sistemi: Kuram ve gerçek

Osmanlı ideolojisine göre İmparatorluktaki toplum, vergi öde-meyen, silah taşıma hakkına sahip olan yönetici seçkinler sını-fı ile bunun tam tersi durumdaki halk kitlesi (Osmanlı diliylereaya “sürü”) arasındaki –kuramsal olarak çok katı olan– birayrım etrafında biçimlenmişti. Yönetici seçkinler, iki kategori-den oluşuyordu: Sultan’ın iktidarının temsilcileri ve ahlaki dü-zenin bekçileri. “Askerî” diye adlandırılan yönetici seçkinler,Sultan’ın bütün hizmetkârlarından oluşmaktaydı: ordu, kalemçalışanları ve saray halkı. Bu yönetici seçkinler sınıfına, ahlakidüzenin devamından ve dolayısıyla da resmî eğitim ve adli iş-lerin çoğundan sorumlu olan “ulema” da mensuptu. Sultanınkulları, halk kitlesiyle karşılaştırıldığında son derece ayrıcalık-lı olmalarına rağmen, sonraki yüzyılda olacakları, az çoközerk bürokrat/asker seçkinler sınıfını henüz oluşturmamıştı;onlar, imparatorluk erkinin, Sultan’ın isteği üzerine yerleri de-ğiştirilecek, azledilecek ya da idam edilecek araçlarıydılar. Budurum, makamca hepsinin en üstünde olan, Sultan’a en yakınkişi sayılan ve makamını elinde tuttuğu sürece hükümdarınbütün yetkilerini paylaşan, ama tamamıyla Sultan’ın değişkenisteklerine bağımlı kalan “sadrazam” için de geçerliydi.4

Yönetim sistemi 1800’lerde halen “irsi” olarak nitelendirile-bilir durumdaydı: Sistem esas olarak, Sultan’ın kendi hanehal-kının bir uzantısıdır. Sadece aile üyelerinin değil, hizmetkârla-rın, kölelerin ve himaye altına alınmış kişilerin de yer aldığıgeniş bir hanehalkı üzerine kurulu yönetim biçimi, Osmanlıseçkinler zümresinin her katında görülen bir nitelikti. Bu tür-den bir hanehalkına katılarak hami bulmaya çalışmak, her-hangi bir devlet mesleği için önkoşuldu.

Seçkinler sadece iktidar sahibi olmakla kalmayıp, (ulemanınbekçisi olduğu ve medreseler sistemi kanalıyla yeniden üreti-

29

4 19. yüzyıl reformlarının arifesinde, Osmanlı yönetici seçkinler sınıfının yapısı-nın mükemmel bir tasviri, şu kaynağın ilk iki bölümünde bulunuyor: Carter V.Findley (1980) Bureaucratic reform in the Ottoman Empire: the Sublime Porte1789-1922, Princeton: Princeton University Press. Bu pasaj büyük ölçüdeFindley’nin analizine dayanıyor.

Page 30: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

len) yazılı İslâm kaynaklarına ve (asker/bürokrat seçkinler sı-nıfının niteliği olan ve gayrıresmî öğrenim ve eğitim yoluylayeniden üretilen) adab adındaki, daha laik bir töreler ve beğe-niler bütününe dayanan klâsik bir uygarlığın, bir “büyük gele-neğin” bekçiliğini de yapıyordu. Bir Osmanlıyı Osmanlı yapandeğerler ve kanılar bütünü olan bu uygarlık, çok farklı unsur-lardan meydana gelmiş bir İmparatorlukta esaslı bir bütünleş-tirici güç oluşturmuştu. Bu uygarlıkla, ufku yakınındaki köy-lerle ya da diyelim ki pazarın kurulduğu kasaba ile sınırlanmışve neredeyse tek bir kişinin bile okur-yazar olmadığı kırsal nü-fusun bakış tarzı arasında son derece geniş bir uçurum vardı.Seçkinler uygarlığı ile halk kültürü arasındaki tek bağ, İmpara-torluğun her tarafında sıkı bir tekkeler ağı kurmuş olan Mevle-vi, Nakşibendi, Rifâi ve aykırı Bektaşi tarikatleri gibi tarikatlertarafından oluşturulmuştu. Bu tarikatlere üyeliğin farklı top-lum katmanı gibi sınırlamaları bulunmuyordu ve önde gelenşeyhlerin nüfuzları en yüksek çevrelerde bile güçlüydü.

Resmen askerî elite mensup olmamakla beraber bu sınıfa çokönemli hizmetlerde bulunan, kentlerdeki zengin tüccar ve sar-raflar ve –Müslümanlar için de– taşra kentindeki en aşağı mer-tebedeki kadıyı, İstanbul’daki en yüksek makamdaki din görev-lileriyle birleştiren ulema zümresi, halk kitlesi ile yönetici seç-kinler sınıfı arasındaki öteki bağları oluşturmaktaydı. Ulemaarasındaki önemli öbeklerden biri müftülerdi. Müftüler, isteküzerine ve ücret karşılığında (şeriata dayalı) fetva veren adli uz-manlardı. Fetvalar (bunlar hüküm değildiler) bağlayıcı olma-malarına karşın, müftüler büyük saygı görüyorlardı. OsmanlıDevleti’nin kendini bir İslâm devleti olarak meşrulaştırmış ol-ması, İslâm hukuku bilginlerinin görüşlerinin çok fazla ağırlıktaşıması anlamına geliyordu. Müftülerin başı Şeyhülislamdı vekendisinden düzenli olarak, hükümdarın (ve ona karşı isyan et-miş olanların) eylemlerini meşrulaştırması isteniyordu.

Resmî ideolojiye göre, hükümdarın ve hizmetindekilerinana görevi, İslâm cemaatini dış dünyaya karşı savunmak ve İs-lâm toplumu içerisinde adaleti sürdürmekti. Adalet ve onunsağlanmasında devletin rolü, Osmanlı toplum düşüncesini an-

30

Page 31: ERIK JAN ZÜRCHER Modernleşen Türkiye’nin Tarihi · Bu kitabın yayın hakları I.B. Tauris & Co. Ltd.’den (London) alınmıştır. ... birlikte derlediği Socialism and Nationalism

lamanın anahtarıydı. Osmanlı devlet adamlarının gözündeadalet, her şeyden önce, istikrar ve ahengi temsil ediyordu. Ya-ni, toplum içerisindeki her topluluk ve her birey, başkalarınınhaklarını çiğnemeksizin kendi yerinde (kendi hudutları dâhi-linde) kalmalıydı. Devlet, hukukun sınırları içinde yönetmelive hududu zorla kabul ettirmeliydi. Hudutlara bağlı kalmayanbir hükümdar (ya da onun temsilcisi), “zulüm” etmiş sayılırdı.İstikrarın değeri üzerinde durulması, muhafazakâr bir siyasalbakış tarzını gerekli kılıyordu ve bu bakış tarzı içerisinde, top-lumsal düzendeki herhangi bir değişiklik, olumsuz bir gelişmeolarak karşılanıyordu. Osmanlı yazarları herhangi bir toplum-sal ya da dinsel itirazı derhal “fitne” olarak nitelendirirlerdi.19. yüzyıl Osmanlı kaynaklarına göre, 17. ve 18. yüzyıllarda,bilhassa İslâm alimleri, çok muhafazakâr, kimi zaman bilgininyayılmasını önlemeye çalışan bir tutum geliştirmişlerdi. Bura-da hatanın, atamaların bilgiye değil akraba kayırıcılığına da-yanmasından kaynaklandığı belirtilmişti.5 Bununla beraber, budönemin uleması üzerine çok az inceleme yapıldığını da unut-mamak gerekiyor.

Osmanlı ideolojisinin öne çıkan özelliği, hükümdar (ve hiz-metkârları) ile tebaa arasındaki ilişkinin, araya başka gruplarısokmamasıydı. Sultan, mutlak gücü temsil ediyordu ve hiz-metkârlarından birçoğu, Sultan’ın otoritesinin temsilcileri ola-rak güç sahibi idiyseler de, resmî anlamda onun kullarıydılar.Osmanlı devlet sistemi ve toprak sahipliği sistemi daima, hal-kın artık ürününün bir bölümüne el koyacak aristokrasi gibiçatışan güç merkezlerinin doğmasını önlemek üzere düzenle-mişti; aksi takdirde, vergi biçimindeki devlet hazinesine eriş-miş olacaklardı. Osmanlı merkezî yönetimi bu hususta uzunbir süre oldukça başarılı olmuştu, ancak göreceğimiz gibi, 18.yüzyılın sonunda durum değişmişti.

31

5 Bu tasvir özellikle, tarih alanında çok etkili yazıları olan, devlet adamı ve bil-gin Ahmet Cevdet Paşa tarafından ortaya konmuştu. Bkz. Christoph K. Ne-umann (1994) Das indirekte Argument: ein Plädoyer für die Tanzimat vermittelsder Historie. Die geschichtliche Bedeutung von Ahmed Cevdet Paşas Ta’ rih,Münster: Lit, 108-21.