EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE...

22
EKEV 8 21 (Güz 2004)------- 79 BAZI KADlN Ramazan ALTlNAY (*) Özet Bu Halifeler devrinin hemen gelen Emevfler döneminde ele olup; kadar j?ek bilinmeyen ya da pek öne ele mayan yönleriyle Bu münasebetle, sosyal ve ekonomik alandaki ortaya yeterli bilgi vermemeleri sebebiyle tes- piti oldukça güç hususlardan biri olan ve tespit edilmeye ve son olarak da ve estetik konusu Bu sonuncu aranan fiziki ve ahlaki özellikler, beden ve verdikleri önem ile dönemin söz konusu Anahtar Kelime/er: Emevfler, sosyal hayat, estetik, lar. Women's Positionfrom Various Aspects in the Umayyad Period Abstract In this study, we analyzed women 's position in the Umayyad period that followed the Four Caliphate period, and revealed unknown and unexplored aspects of women. In this context, the social and economic positions of women were explained; love affairs of wo- men were examined though it was very difficult field to study due to lack of sufficient re- sources; andfinally, the women;s position with respect aesthetics was evaluated. in this connection, physical and moral features expected from women, importance attached by women to physical beauty, beautifying themselves and jewellery, and some jewellery used in the Umayyad period were explained. Key Words: The Umayyad, Woman, Social life, Working life, Love, Aesthetic, Jewel- lery. *) Dr., Yüzüncü Üniversitesi Fakültesi Tarihi Görevlisi.

Transcript of EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE...

Page 1: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 8 Sayı: 21 (Güz 2004)------- 79

EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlN

Ramazan ALTlNAY (*)

Özet

Bu çalışmada, Raşit Halifeler devrinin hemen ardından gelen Emevfler döneminde kadınlar ele alınmış olup; şürıdiye kadar j?ek bilinmeyen ya da pek öne çıkarılıp ele alın­mayan bazı yönleriyle incelenmiştir. Bu münasebetle, kadınlarm sosyal ve ekonomik alandaki durumları ortaya konmuş; kaynakların yeterli bilgi vermemeleri sebebiyle tes­piti oldukça güç hususlardan biri olan kadınlar ve aşk hayatı tespit edilmeye çalışılmış ve son olarak da kadınlar ve estetik konusu işlenmiştir. Bu sonuncu kısımda, kadınlarda aranan fiziki ve ahlaki özellikler, kadınların beden estetiğine, güzelleşmeye ve takı/ara verdikleri önem ile dönemin bazı takılan söz konusu edilmiştir.

Anahtar Kelime/er: Emevfler, kadın, sosyal hayat, çalışma hayatı, aşk, estetik, takı­lar.

Women's Positionfrom Various Aspects in the Umayyad Period

Abstract

In this study, w e analyzed women 's position in the Umayyad period that followed the Four Caliphate period, and revealed unknown and unexplored aspects of women. In this context, the social and economic positions of women were explained; love affairs of wo­men were examined though it was very difficult field to study due to lack of sufficient re­sources; andfinally, the women;s position with respect aesthetics was evaluated. in this connection, physical and moral features expected from women, importance attached by women to physical beauty, beautifying themselves and jewellery, and some jewellery used in the Umayyad period were explained.

Key Words: The Umayyad, Woman, Social life, Working life, Love, Aesthetic, Jewel­lery.

*) Dr., Yüzüncü Yıl Üniversitesi İHihiyiit Fakültesi İslam Tarihi Araştırma Görevlisi.

Page 2: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

80 /Dr. Ramazan ALTINAY-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Giriş

Emeviler'in iktidarda olduğu zaman dilimi (41-132 1 661-750), İslam toplumunun çeşitli yönleriyle kırılmaya uğradığı bir dönem olarak bilinir. Esasen, hayat şartları de­ğişen her toplumda eski sosyal yapının ve gündelik hayatın aynı kalmayacağı şüphesiz­dir. Bu sebeple, Emeviler döneminde İslam toplumu, hem etnik (ırk, din ve kültür), hem coğrafi, hem de ekonomik yönden büyük değişikliklere uğramıştır. Dolayısıyla buna bağlı olarak sosyal ve gündelik hayat eski birtakım özelliklerini muhafaza etmekle bera­ber, gözle görünür bir değişiklik yaşamıştır. Sosyal hayatta yaşanan bu değişiklikler, si­yasi alana da muhakkak yansımıştır. Bu sebeple, giyimde, kuşamda, servette, kısacası, sosyal ve gündelik hayatta meydana gelen bu değişikliklerin tespiti, dönemin siyasi ve kültürel tarihini daha iyi anlamaya yardımcı olacaktır.

Tarihimizin her döneminin olduğu gibi, Emeviler döneminin de çeşitli yönleriyle araştırılınaya ihtiyacı vardır. Şimdiye kadar daha çok siyasi yönüyle araştınlan bu döne­mi sosyal, ekonomik, kültürel, gündelik hayat vb. açısından da ele alıp incelemek gerek­mektedir. Zira, bir toplumun tarihi sadece siyasi hadiselerden ibiiret değildir, bilakis hiç­bir dönemin tarihi, siyasi boyutunun yanı sıra sosyal, ekonomik, kültürel vb. boyutlarıy­la ele ahnmadıkça, canlı bir şekilde ortaya konamaz.

İşte bu gerçekten hareketle biz bu çalışmamızda Emevller döneminde kadını bazı yönleriyle1 araştırma konusu yaptık. Şunu belirtmek gerekir ki, erken İsHim toplumunda sosyal hayatta daha faal olan ve dolayısıyla daha fazla tarih sahnesinde kendisine yer bu­lan kadın, özellikle hür kadın, belirli bir zaman sonra giderek sosyal hayattan çekilmiş ve buna paralel olarak da tarihin kıyısında kalmıştır. Bu durumda, yeterli ölçüde kİtap­Iara konu olmayan ve tarihe girmeyen kadının. tarihini yazmak da oldukça güçleşmiştir. Başka bir ifade ile, kaynaklarımız, kadınların durumlarıyla ilgili olarak, erkeklerin du­rumlarına kıyasla yeterli kayıt bırakmamışlardır. Tarihi malzemenin kıtlığına rağmen bu çalişmada, başlikla içeriğin uyumu açısından, başhkia belirtilen dönemin (Emeviier Dö­nemi) dışına sarkılmamaya çalışılacaktır. Koyduğumuz bu genel ilkenin istisnası olarak sadece, Emevller dönemiyle ilgili ortaya koyduklarımızın daha iyi anlaşılması için tarih­sel olayların birliği/bütünlüğü ilkesinin zorunlu kıldığı kadarıyla Emeviler öncesi İslam toplumunda araştırma konusu ettiğimiz yönleriyle kadın hakkında özet ve genel bilgile­re yer verilecektir.

A. Kadınlar ve Sosyal Hayat

İst8.m'dan önce Arap toplumu Arap, mew'llf, köle-cfıriye ya da hürler ve köleler şek­linde çeşitli sosyal tabakalara ayrıldığı gibi2, erkek ve kadın arasında da belirgin bir ayı-

1) Emevller döneminde kadınla ilgili bazı araştinnalar yapılmıştır. Ancak bu araştınnalarda kadın, bi­zim ele aldığımız yönleriyle pek incelenmemiştir. Mesela bkz: Ali Aksu, "Emeviler Döneminde Ka­dının Durumu", Cumhuriyet Üniv. ilahiyat Fak. Dergisi, Sivas 2001, Sayı: V, 1, ss. 263-281. Ayrıca Rıza Savaş, Emevller Devrinde Kadın'la ilgili henüz yayınlanmamış bir çalışması vardır.

2) Cahihiliye dönemi Arap sosyal tabakalanyla!sınıflarıyla ilgili geniş bilgi için bkz: Cevad Ali, el-Mu­fassalji Tarihi'l-Arab Kable'l-islam, I-X, 1994/1413 byy., IV, 541-574; Mustafa Kılıçlı, Arap Ade­biyatında Şuubiye, İst. 1992, s. 23-27; Adnan Demircan, islam Tarihinin ilk Döneminde-Arap Me-

Page 3: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN------ 81

rım mevcuttu3. Bu dönemde kadınların durumu genel olarak hiç iç açıcı değildi4. Çoğu, miras hakkından mahrum olduklan gibi, erkeklerin elinde esir gibiydiler5. İslamiyet, ka­dınlara önceki devire kıyasla çok büyük haklar getirmiştir6. Kur'an inmeden önce, bilin­diği gibi kız çocukları bir utanç vesllesiydi7. HalbUki Kur'an beyanları ve Hz. Peygam­ber'in uygulamalarıyla kız çocukları, erkeklerle bir tutulmuş ve adaletle muamele gör­müştür8.

Ancak, pratikte asırlardır oluşan birtakım bakış ve anlayışların bir anda değişiverdi­ğini düşünmek doğru değildir. Çünkü Emeviler döneminde de kız çocuğuna eski Arap bakışının kısmen sürdürüldüğünü görmekteyiz: Bir gün Amr b. el-As, Muaviye'nin hu­zuruna girmişti. Muaviye'nin yanında kızı Aişe de vardı. Amr b. el-As, onun kim oldu­ğunu sordu. Muaviye, 'kalbin meyvesidir' diye cevap verince, Amr b. el~As, 'onu ken­dinden uzaklaştır, ey Emlrü 'I-mü 'minfn! Valiahi onlar düşmanları doğururlar, uzak olan-

viitt ilişkisi, İst i 996, s. 2 i -1 89; Ramazan Altınay, Emevfler Dönemi Merkezi Şehirlerde Afüslüman­ların Gündelik Hayatı, (Basılmamış Doktora Tezi), AÜSBE., Ankara 2004, s. 10-14.

3) Şemseddin Günal tay, "İslfun'dan ÖnceAraplar Arasında Kadının Durumu", (Yay. Haz: Cem Zorlu), Ma'rife Dergisi, Konya 2002, s. 3, s. 191; Beyza Bilgin, "İslfun'da ve Türkiye'de Kadınlar", AÜ­İFD., Ankara 1997; Sayı: XXXVI, s. 30. Bir hususa işaret etmekte yarar var: İslam'dan önce her iki şehirde de genelde erkek egemen bir anlayış yerleşik olmakla birlikte, Mekke erkekleri, Medine er­keklerine göre kadınlan üzerinde daha baskın bir vaziyette idiler. İbn Sa'd, Ebu Abdiilah Muham­med b. Sa' d b. Meni' ei-Hilşiml el Basri (hö. 230), et-Tabakiitü'l-Kübra, I-VI, (tik. Süheyl Keyya-11), Beyrut 1414/1994, VI, 135.

4) Geniş bilgi için bkz: Ali Osman Ateş, Kadının Cinsel Sorumluluğu İle İlgili Bazı Rivayet/er, İslami­yiit, Arıkanı 2000, Sayı: 3, s. 106.

5) Cahiliye dönemi Arap toplumunda, o zama..n için erkekler arasında dah1 çok ender görülen bir has­Jet olan okuma-yazmayı bilen kadınların olması, erkeklerin bile aralarındaki anlaşmazlığı çözmek üzere başvurdukları kadın hakemierin bulunması, boşanma hakkını elinde bulunduran kadınların mevcudiyeti, Ukaz gibi dönemin panayır!annda erkeklerle yanşan ve çok değer verilen kadın şiiir­Ierin olması, gene! durumu aksettinnemektedir. Biz, söz konusu edilen alanlarda başarılı olup ön plana çıkan kadınların üstün yeteneklere sahip olduklan için sosyal statü elde eden istisna şahsiyet­ler olduğunu düşünüyoruz. Mesela, cahiliye döneminde kadın şairlere verilen değer ve önem, onla­rın kadınlığından değil, bilakis şairliğindendir. Cahiliye dönemi kadının toplumdaki yeriyle ilgili ge­niş bilgi için bkz: CevadAli, IV, 608-609,616, 620; V, 485,562,565-566, 638-639; Rıza Savaş, Hz. Muhammed Devrinde Kadın, İst 2004, s. 24-26. (Mak_alede, "Kadın", şeklinde yapılan kısaltmalar, yazarın bu kitabına aittir.)

6) Geniş bilgi için bkz: Bilgin, s. 30-43; M.Akif Aydın, "Kadın-İslfun'da Kadın", DİA., İst. 2001, XXIV, 86-87.

7) Nitekim Kur'an-ı Kerim bu hususa açıkça işarette bulunur: "(0 kadar ki,) ne zaman birine bir kız çocuğu olduğu müjdesi verilse hemen yüzü kızarır, içi öfkeyle dolar; kendisine verilen bu kötü müj­deden ötürü -bu zilletelbu küçük düşmeye rağmen, şimdi onu acaba tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün (diye düşünerek)- kıyı bucak insanlardan kaçar. Yazıklar olsun, izledikleri düşünce tarzı ne kadar kötü!" (en-N ahi: I 6/58-59). Bkz: Muhammed Esed, Kur 'an Mesajı-Meal-Tejsfr, I -III, (tre. Ca­hit Koytak-Ahmet Ertürk), İst., 1999, II, 539. Cahiliye döneminde kız çocuklannın öldürülmesi ve kadına yapılan zulümle ilgili ayrıca bkz: Günaltay, s. 191; CevadAii, IV, 650; V, 88-100; Savaş, Ka­dın, s. 28-30.

8) Geniş bilgi için bkz: Günaltay, s. 193; Bilgin, s. 32-34; Savaş, Kadın, s. 39-53; Rıza Savaş, "Hz. Pe­gamber'in Bir Kadın Konuğu: Kayle bnt. Mahrama", DEÜ. ilahiyat Fak. Dergisi, İzmir 1999, Sa­yı: XII, ss. 39-46.

Page 4: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

82 /Dr. Ramazan ALTINAY·-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

ları yakın kılarlar, insanın istemediği kimseleri mirasçı yaparlar!' dedi. Bunun üzerine Muaviye, 'öyle deme ey Amr! Hasta olunca bakan, ölünce en çok üzülen onlardır. Hü­zün ve kederin giderilmesine ve kişinin neşelenmesine onlar kadar yardımcı olan yoktur. Nice yeğen vardır ki, dayılarına yardımcı oludar'9 diyerek, o günkü anlayışa göre kadı­nın ve kız çocuğunun konumunu ya da bir erkeğin kadına-kız çocuğuna bakışını ortaya koymuştur. Amr b. el-As'ın, annesinin diriye olmasından dolayı devamlı utanç duyduğu ve kız çocüklaiına-kadinlaia karşı beslediği bu olumsuz düşüncelerinde annesinin duru­munun etkili olduğu söylenir10.

Cahiliye döneminde Araplar, kız-erkek gençlerin birbirleriyle görüşüp konuşmaları­nı yadırgamazlardı ı ı. Çünkü kadınlar, toplumda erkeklerin bulunduğu bir çok yer ve alanda onlarla birlikte olabilir, konuşabilir, çalışabilir ve hatta yarışabilir ve eğlencelere katılıp gerek eğlenen, gerekse eğlendiren olarak yerlerini alabilirlerdi 12. Cahız, cahiliye döneminde ve İslam'ın ilk yıllarında kadınlarla erkeklerin rahat bir şekilde bir araya ge­lebildiklerini, hatta gece sohbetleri yapabildiklerini belirtir. Hz. Peygamber'in eşierine 'hicab' emri geldikten sonra da, mü'min kadınlarla erkeklerin birlikte oturup sohbet ede­bildiklerini bildirir13. Öte yandan, bizzat dinin tebliğeisi ve yeni ilkeler ışığında şekille­nen İslam toplumunun gerçek kurucusu Hz. Peygamber'in kendisini görmeye gelen ka­dınlara iltifat ettiği, onlarla ilgilenip hal ve hatırİarını sorduğu, hatta kimi zaman cübbe­sini çıkarıp üzerine oturmaları için yere serdiği ifade edilir. Yine hanımlarının yanına gi­rerken her birine selam verip hal ve hatırıarını soran Hz. Peygamber'in, aynı şekilde di­ğer Müslüman kadınlara da uğrayıp selam verdiği, hal ve hatırİarını sorduğu ve dert ve şikayetlerini dinlediği, hasta olan kadınları ziyaret edip geçmiş olsun dileklerinde bulun­duğu rivayet edilmektedir14. Daha da ilginç olanı, bazı kadınlardan tokalaşmak suretiy­le bf5.t a!dıgı belirtilmektcdir15. Saadet i'i,_sn,nda kadndar ve erkek1erin de b.irbirleriyJe seliimiaştıkları, hatta bunun İslami bir terbiye gereği olduğu belirtilirl6.

Anlaşıldıgına göre, Saadet As n' nda ~~1üslüman erkekler kadınlardan aynlmamıştL Birbirlerini ziyaret edebiliyor, camide birlikte ibadet edebiliyorlardı. Hatta gerek Hz. Peygamber döneminde ve gerekse Emeviler döneminde camilerde yapılan eğitim-öğre-

9) İbn Abdirabbih, Ebu Ömer Ahmed b. Muhammed el-Endelüsi (hö. 428), Kitabu '!- 'lkdt '-1-Fer'id, I­VIi, (thk. komisyon), Kahire 1940-1973, II, 438.

. . 10) Bkz.: Adem Apak, Isldrn Siyaset Geleneginde Anır b. el·As, Ankara 2001, s. 201.

ll) el-İsfehani, Ebu'l-Ferec, Ali b. Hüseyin (h. 284/356), Kitabu'l-Eğanl, I-XXIV, (thk. Komisyon), Beyrut 1963-1972, II, 43.

12) Geniş bilgi ve ayrıntı için bkz: Cevad AJi, IV, 617; Savaş, Kadın, s. 24-27.

13) Bu konuda örnekler için bkz: Cahız, Ebu Osman Amr b. Bahr b. Mahbub (h. 159/255), "Kitfıbu'i­Kıyan", Resailü'l-Cahız, I-IV, (thk. Abdüsselam Muhammed Harun), Beyrut 1411/1991, II, 148-149, 153-154.

14) Bu konuda geniş bilgi için bkz: İbn Sa'd, VI, 203, 229, 289; Savaş, Kadın, s. 48-49. 15) Bu kadın, Muaviye'nin annesi Hind'dir. Rivayeti bizzat Muaviye aktarmaktadır. Bkz: İbn Şebbe,

Ebu Zeyd Ömer en-Nümeyri (ö: 262/876), Kitabu Tarlhi'l-Medlneti'l-Münevvere, I-IV, (thk. Fehim Muhammed Şeltut), Cidde 1979/1399, II, 1092-1093. Krş: İbn Sa'd, VI, 176.

16) Bkz: Mehmed S. Hatiboğlu, Kadına Dinin Verdiğini Fazla Bulanlar, İslamiyat Dergisi, Ankara 2000, S. 2, s. 8.

Page 5: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN------ 83

tim fafiliyetlerine, hem öğretici ı 7, hem de talebe olarak kadıniann da katıldığını belirt­rnek gerekir. Camide ibadet için Hz. Peygamber döneminde sabah namazında bile arka­da bir saf oluşturacak şekilde kadınların bulunduğu bildirilir ıs. Yine Cuma narnazına gi­den kadınların, camide arka kısımda Hz. Peygamber'in okuduğu hutbeyi dinledikleri be­lirtiliri9. Esasen, Hz. Peygamber' in, Mescid-i Nebevi'de oturan bir grup kadını el işare­tiyle selamladığı belirtildiğine20 göre, o devirde çok sayıda kadının camiye geldiği söy­lenebilir. Emevi döneminde de kadınlar mescide girip, orada erbabına çeşitli meseleleri sorabilirlerdi. Mesela, Ferezdak, ravisi Ebfi Şağfel ile birlikte camide bulunuyordu. Bir kadın camiye girmiş ve sorusunu Ebı1 Şagfel'i daha heybetli gördüğünden, Ferezdak'a değil de ona sormuştu21 . Yine dönemin eşraf kadınlannın önde gelenlerinden Aişe bnt. Talha, üzerinde başörtüsü olduğu ve yüzünde peçe olmadığı halde, Hz. Aişe'yi görmek için Mescid-i Nebevl'ye gitmiştir22.

Kaynaklarda kadınlarla ilgili anlatılan haberlerden anlaşıldığına göre, toplum tarafın­dan hoş karşılanmasa da yabancı erkeklerle kadınlar birbirleriyle konuşmaktan çekinmi­yorlardı. Özellikle bedevi (göçebe) kadınlannın bu konuda daha rahat davrandıklarını görüyoruz23. Çünkü yukanda da ifade ettiğimiz gibi, İslam'dan önce Araplarda kadın­larla erkekler, özellikle gençler birbirleriyle rahat konuşurlardı. Bu yüzden bedevilerde bu geleneğin tamamen kalkmadığı, daha doğrusu onların bu geleneği devam ettirdikleri söylenebilir24.

Durant, Emeviler döneminin ortalanndan itibaren (II. Velid zamanında 125-1261743-744) harem teşkilatının kurulduğunu25, çok geçmeden kısa mesafelerde ve örtülü olarak

17) \ 1ekf, ~fuhammed b. Ha1ef b. Hayyan (ö. 3061918), Ahbilru'!-l(udlit; J~,IJJ~ Beynıt ts,, 11, 5,

18) Savaş, Kadın, s. ııo. !9) B h: ibn Sa'd, VI, 215, 329; Savaş, Kadın, s. ll 1.

20) et-Tirmizi, Ebu İsa Muhammed b. İsa b. Sevre (h. 209/279), es-Sünen, İst. 1981, "İsti'zanH, 9.

2 ı) İsfehiini, XXI, 365-366. 22) İsfehiini, Xl, 181, 189. 23) Cevad Ali, IV, 620; M.Akif Aydın, "Kadın-İsHim'da Kadın", DİA., XXIV, 86. 24) isfehiini, XVI, 116-117. 25) Harem teşkilatının bölgede çok eski uygarlıklardan beri varlığı bilinmektedir. İslami' dönemde ise

Harem teşkilatının genellikle Emeviler döneminde ortaya çıktığı rivayet edilmektedir. Ancak bazı­lan, I. Muaviye döneminde haremin varlığından söz ederken ( Abdilikerim Özaydın-Nebi Bozkurt, "Harem", DİA. İst 1997, XVI, 132- 133), bazıları da II. Velid zamartında ortaya çıktığını söyler. (W. Durant, islam Medeniyeti, (tre. Orhan Bahaeddin), İstanbul ts., s. 61. ) Harem teşkilatının Il. Velid zamanında kurulmuş olması-eğer bu dönemde kurulmuş ise-, onun dindar kişiliğinden kaynaklanan bir husus değildir. Rivayetlere göre, bilakis Emevi halifeleri içinde en sefih yaşantıya sahip olanı odur. Il. Velid'in gayr-i ahiili yaşantısıyla ilgili rivayet ve değerlendirmeler için bkz: Belazürl, Ah­med b. Yahya b. Cilbir (ö. 279/892), Ensabu'l-Eşraf, I-XIII, (thk. Süheyl Zekkiir-Riyad Ziriklf), Beyrut 1417/1996, IX, 152-153; Şabuşti, Ebu'I-Hasan Ali b. Muhammed (388/998), ed-Diyarat, (thk. Korkis Avvad), Beyrut 1406/1986, s. 250-251; Taberl, Ebu Ca'fer Muhammed b. Cerir (h. 224/310), Tarfhu'l-Ümem ve'l-Müluk, I-V, Beyrut 1407, IV, 223-235; Mesudi, Ebu'I-Hasan Ali b. Hüseyin b. Ali (hö. 346), Murucu'z-Zeheb ve Meadinu'l-Cevher, I-IV, (thk. Muhammed Muhyid­din Abdülhamid), Beyrut ts., III, 228; Suyuti, Abdurrahman b. Ebi Bekr b. Muhammed Celaluddin (ö. 91 111505), Tarfhu'l-Hulefa, Katar 1974, s. 233. Birtakım ahiili sapkınlıklannın yanı sıra, dini

Page 6: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

84 /Dr. Ramazan ALTINAY-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

görünmek dışında, kadınların sokakta dolaşmasının ayıpianır bir hareket olarak görül­meye baş!andığını; dimideki yerlerinin önce erkeklerinkinden ayrıldığını, sonra camiye büsbütün sokulmaz oldularını; daha sonra ise kadınların dükkaniara gitmesinin de yasak­landığını; kadının istediği şeyleri ancak bir başkasına aldırabildiğini; hatta -aşağı tabaka dışında- kadınların, kocalarıyla birlikte sofraya da oturamadıklarını belirtir26. Yazar, Peygamber (sav.) asrından sonra yerleşen bu geleneğin XIX. yüz yıla kadar sürdüğünü ve kadınlann, evlerinin kendilerine tahsis edilen kısmında konfor ve mahremiyet içinde yaşadıklarını öne sürer27.

Yazarın, kadınların tamamen eve kapanmış olduğu ve dışarı çıkmadığı şeklindeki ge­neiiemesi doğru değiidir. Hür ve zengin kadınlar, zaman zaman çeşitli ihtiyaçlarını kar­şılamak için çarşı/pazara çıkmışlardır. Çalışmak ve ihtiyacını gidermek durumunda olan kadınların ise evde eğirdikleri yünleri ya da yetiştirdikleri çeşitli ürünleri satmak için çarşıya çıkıp satış yapabildiklerine dair rivayetler vardır28.

Ayrıca, haremin mahremiyeti içinde yaşamak tamamen hayattan dışlanmak demek değildir. Kadınlar kalabalık ev sakinlerinin yaşadığı mahallelerde birbirlerini ziyaret edebilmişler, belirli zamanlarda kadınlara tahsis edilen harnarnlara ya da kadın hamarn­Iarına en azından haftada bir kere gidebilmişler, vekiller aracılığı ile ya da doğrudan mülklerinin yönetimine fiilen katılabilmişler ve bizzat kadının (hakimin) huzuruna çıkıp haklarını arayabilmişlerdir29.

Emeviler döneminde bazı kadınların erkeklerle bir araya gelip gece sohbetleri düzen­leyebildiğini, karşılıklı konuşabildiğini, yöneticilerin huzuruna çıkıp şikayet ve ihtiyaç-

değerlere de kayıtsız ve saygısız olduğu söylenir. Dini değerler, kitap ve sünnet konusunda kendi if5.desiy!e ~ ahırdaki eşek gibiyim' derdi. (BeH!zür!, Ensilb. IX) 152, 160, ltl3~ Mesüd'is TTJ1 226~ 228; istehani, Hğant, lll, 348-349; V li, 47, 49; İbn Abdirabbih, IV, 455-457, 460; ei-Abi, el-Vezir ei-Ka­ti b Ebu Sa' d Mansur b. el-Hüseyin (hö. 461), Nesrü'd-Dürr, I-VIl, (thk. Komisyon), Mısır 1981-1989. III, 67; İbnu'l-Esir, Ebu'I-Hasan Ali b. Ebi'I-Kerem Muhammed b. Muhammed b. Alıdilke­rim b. Abdilvalıid eş-Şeybanl (ö. 63011232), islam Tarihi-el-Kamilfi~-Tarih Tercümesi, I-XII, (tre. Komisyon), İstanbul 1985, V, 221, 240-241, 243; Nüveyri, Şihabuddln Ahmed b. Abdilvehhiib (h. 677/733); Nihiiyetü'l-Ereb fi FunCmi'l-Edeb, I-XVIII, Kahire 1923-1955, IV, 33, 276; Suyut!, s. 233-234). Mani dinini seçtiği ve Senevi olduğuna dair rivayetler de vardır. (İsfehani, VII, 72). Ağ­zı oldukça bozuk biri olduğu rivayet edilir. (İsfehiini, VII, 16-17; el-Abi, III, 67). Bir gecede 70 ka­deh içki içtiği, şarap dolu havuza atlayıp, hem içerek hem de yüzerek havuzdaki şarabı gözle görü­lür derecede eksiittiği söylenir. (BeHizüri, Ensab, IX, 161; İsfehani, VII, 12; Nüveyri, IV, 257, 295-296). Ayrıca bkz: (Belazüri, Ensab, IX, 127 vd.). Bir Hıristiyan olan Gregory, Araplar'ın Il. Velid'e 'fasık Velid' dediklerini belirtir. Gregory, Abu'I-Farac (Bar Hebraeus) (mö. 1286), Abu 'l-Farac Ta­rihi, I-Il, (tre. Ömer Rıza Doğru!), Ankara 1945-1950, I, 197. Kaynaklarda geçen bilgilerden hare­ketle onun, dindarlığından dolayı harem teşkilatını kurmuş olması makul görünmediğine göre, ters bir mantıkia düşünerek, acaba onun kadınlara ve mahremiyet anlayışına karşı aşırı zayıflığı ve dö­neminde bazı zındıklarla arkadaşlık yapmış olması, onların aşırı hareketlerine ses çıkarmamış ol­ması, sarayda haremin kurulmasında etkili olmuş olabilir mi?

26) Durant, s. 61.

27) Durant, s. 6 l.

28) Tenilhi, el-Kadı Ebu Ali el-Muhassin b. Ali (hö. 383), Kitabu'l-Ferec ba'de'ş-Şidde, I-V, (thk. Ab­hUd eş-Şalici), Beyrut 1398/1978, I, 355; IV, 350; Fehmi Abdürrezzak Sa'd, el-Ammetüfi'l-Bağdô.t fi'l-Karni's-Salis ve 'r·Riibi'ı 'l-Hicrf, Beyrut 1983, s. 237.

29) Albert Hourani, Arap Halkları Tarihi, (tre. Yavuz Alagan), İstanbul 2000, s. 154.

Page 7: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlN------ 85

lannı iletebildiğini, çarşı pazarda satış yapabildiğini görmekteyiz. Sükeyne bnt. Hüseyin ve Aişe bnt. Talha gibi, dönemin üst tabaka kadınlannın en dikkat çekici iki siması, köşk şeklindeki evlerinde müzisyenleri, şairleri ve sohbet erbabı erkekleri toplamışlar ve bu konularda onlarla konuşmaktan çekinmemişlerdir. Bu iki mümtaz sima, dönemin genel modasını da yönlendirmişledir. Yine, şair Leyla bnt. Uhayha, erkeklerle rahat bir şekil­de oturup, meclisler kuran ve konuşan diğer bir kadındır30.

Belirttiğimiz gibi kadınlar, yöneticilerin ve haliJelerin huzuruna çıkarlar, ihtiyaç ve şikayetlerini doğrudan iletebilirlerdi. Bunlardan biri olan Herndiini kabllesinden Malik b. el-Eşter'in kızkardeşi Sevde, Muaviye'nin huzuruna çıkmıştır. Sevde aynı zamanda şair idi3 ı. Yine dönemin şair kadınlanndan Be kare el-Hilaliyye, Muaviye' nin Medine'de bulunduğu sırada huzuruna çıkmıştır. Muaviye'ye selam vermiş, o da selamını almış, hal hatınnı sormuştur. Orada bulunan Said b. el-As, Mervan b. el-Hakem ve Amr b. el-As, onun I\1uiiviye ve soyunu hicveden şiirlerini hatırlatıp susmuşlar~ ancak Bek§.re hicivle­rini inkar etmemiş ve Muaviye'ye, bu söylediklerinin kendi ihtiyacım gidermeye engel olmayacağını söylemiştir. Muaviye de, ihtiyacını sormuş, Bekare ise 'şimdi değil' diye cevap vermiştir32.

Ancak bütün bu rivayetler, yukanda belirttiğimiz şekilde daveanabilen kadıniann oranının yüksek olduğunu göstermekten uzaktırlar. Hz. Peygaı-ııber'in vefatından hemen sonra kadıniann namazlannı camide kılmalanndan rahatsızlık duyulmaya başlandığı an­laşılmakla birlikte33, kanaatimizce, Emevller'in ortalanndan itibaren kadıniann sosyal hayattan çekilmesi giderek artmıştır. Çünkü, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer34 dönemlerin­de de kad1nlaı-ın gruplar halinde canıiye gittikletini görrnekteyiz35. Kısacası., Erken dö­nemde kadınlann daha fazla sosyal hayata katıldığı gözlenirken, somaki dönemlerde fazla abartılı da olsa şu anlayış yerleşmeye başlamıştır: "Kadın ancak üç durumda evi­nin dışına çıkabilir: Kocasının evine taşınırken, ana babası öldüğünde ve kendi mezarı­na götürülürken "36. 1291746 yılında ölen, yani Emevller döneminin alimi ve mushaf ya­zıcısı Matar b. Tahman'ın aşağıdaki beyanı, ifade ettiğimiz gibi kadınların sosyal hayat­tan çekilmesinin Emevller döneminde olabileceğini ortaya koymaktadır: "Vaktiyle ka­dınlar meclislerde erkeklerle birlikte oturur/ardı. Fakat şimdi kadının bir tek parmağı bile fitnedir"37. Bu olumsuz gelişmeye ve değişmeye rağmen şunu da belirtmeliyiz ki,

30) İsfehani, XXI, 340; Cevad Ali, IV, 617.

3 ı) İbn Abdirabbih, II, 102.

32) İbn Abdirabbih, II, 104-105.

33) Rivayetlerden anlaşıldığına göre kadınlar aleyhine bu olumsuz gelişmede bazı kadınların da payı ol­muştur. Aydın, "Kadın-İslfun'da Kadın", DİA., XXIV, 87.

34) Hz. Ömer'in kadınlarla ilgili çeşitli uygulamalan için şu esere bakılabilir. Rızii Savaş, Raşit Halife­ler Devrinde Kadın, Ravzii Yay. İst. 19%.

35) İbn Sa'd, VI, 216.

36) İbnu'l-Hac, el-Medhal, Kiüıire 1929, I, 245-246. (Hourani, s. 154'den naklen). Bu yanlış anlayışı destekleyici ilginç rivayetler için bkz: Hatiboğlu, s. 10-11; Ateş, s. 101-102.

37) Ahmed b. Hanbel, Alı!Wmu'n-Nisa, 145. (Hatiboğlu, s. 9'dan naklen)

Page 8: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

86 /Dr. Ramazan ALTINAY·-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

İsHim dünyasında kadınlar, mesela Hıristiyanlıkta olduğu gibi toplumsal bir nefretin odak noktasına yerieştirilmemişlerdir38.

Neticede, Müslüman hür kadın toplumsal hayattan çekilince, erkeklerle birlikte he­men her yerde birlikte olabilen, sosyal hayatta öne çıkan ve dolayısıyla tarihe girmeyi başarabilen kadın, daha ziyade cari ye oimuştur. Çünkü diriyeyi, çalışma, eğlence vb. gi­bi sosyal hayatın hemen her alanında erkeklerle birlikte görmekteyiz.

B. Kadınlar ve Çalışma Hayatı

Bilindiği gibi sanayi öncesi geleneksel toplumlarda insan nüfUsunun büyük bir kıs­mı için üretim faaliyetleri ile ev işlerinin yapıldığı mekanlar birbirinden ayrılmamıştı39. Üretime dönük faaliyetler, ya evde ya da evin dışında yapılırdı. Emevl toplumunda da ailenin tüm fertleri tarla ve el sanatları işlerine katılırlardı. Dolayısıyla evde yemek pişi­ren, temizlik yapan ve çocuk bakan kadınlar; tarla ya da hayvancılık işlerinde de erkek­iere yardımcı olurlardı40. Küçük yerleşim birimlerinde, kasabalarda ve büyük köylerde atölyeler -eğer varsa- evlerin bir parçasında kurulurdu. Mesela dokumacılık işlerinde, çocuklar malzemeyi tarama, büyük kızlar ve anneler eğirme, babalar da örme faaliyetle­rini yerine getirirlerdi. Benzer şekilde terzilik, ayakkabıcılık, dericilik ve fırıncılık işle­rinde de kadınlar ve çocuklar, erkeklerle birlikte çalışırlardı41.

Şehirlere gelince, bilindiği kadarıyla kadınlar, kentin ekonomik hayatında sınırlı bir rol oynamışlardır. ifade ettiğimiz gibi daha çok ev içi hizmetleri görmüşlerdir42. Bazıla­rı ticaret ve zanaat işlerinde kocalarına yardım edebiliyordu. Eğlence işlerinde çalışan dansöz ve şarkıcı kadınlar da -doğal olarak bunlar cariyelerdendi- vardı43. Ne var ki ka­dınlar, büyük kentierin alım-satım, ticaret, üretim, mübadele gibi mcrkczS fafrHyet!erine, çoğu ıhraç edilen malların üretimine büyük ölçüde katılmadılar. Faal ve çalışmak duru­munda olan kadıniar, yoksui aiieierin kadınlarıydı. Zengin kadinlann ise böyle bir zc-" runluluğu olamadığı gibi, vakitlerinin büyük bir bölümünü evde geçirirlerdi44.

Kur'an-ı Kerim'de ve Sünnet'te belirtildiği üzere esasen kadın45, ekonomik hayatta erkek gibidir. Kazandığı para kendine ait olup, parasını ve malını tam bir yetki ile kulla­nabilir. Biiindiği gibi, zengin erkeğin sorumlu olduğu mal! ibadetlerden kadın da aynı şe-

38) Aydın, "Kadın-İslam'da Kadın", DİA., XXIV, 87.

39) Anthony Giddens, Sosyoloji, (tre. Komisyon), Ankara 2000, s. 338-339. 40) Hourani, s. 138-139. 41) Cahız, Ebu Osman Amr b. Bahr b. Mahbub (h: 159/255), el-Beyan ve't-Tebyfn, I-IV, (thk. Abdüsse­

lam Harun), Kahire 1948, III, 129; Tayyibe Salih eş-Şüzür, Elfazu'l-Hadô.rati'l-Abbiisiyyefi Müel­lefati Cahız, Kahire 1998, s. 47; Savaş, Kadın, s. 27.

42) Cevad Ali, IV, 616. 43) Bu konuda geniş bilgi için bkz: Altınay, Gündelik Hayat, ss. 21-29, 164-186. 44) Houranl, s. 154. 45) Kur'an'daki kadınlarla ilgi! ayetlerden hareketle kadınların çeşitli durumlarını ele alan bir kitap ya­

zılmıştır. Bkz: Mesut Kaynak, Kur'an'da Kadın, İst. 2002.

Page 9: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN------ 87

kilde mesfildür46. Kısacası İslam, kadına, mülk edinme ve mülkünde tasarrufta bulunma, tidl.iet yapma47 ve meslek edinme özgürlüğünü tanımıştır48. Dolayısıyla, İslam toplu­munda kadıniann çalışma hayatında yeterince bulunmayışları doktrinel değil, tarihsel bir olgudur.

Buna rağmen, EmeVıler döneminde kadınlann çalışma hayatmın aynntısına dair do­yurucu kayıtlar bulmak -bu durum erkekler için de genel olarak aynıdır- zordur. Oihili­ye, Hz. Peygamber ve Raşid halifeler döneminde dericilik, ticaret, attarlık (güzel koku satıcıiığı), amelelik, kuaförlük, berberlik, sünnetçilik, ebe-hemşl'relik, doktorluk, terzi­lik, kumaş ve elbise üretimi, dadılık, süt-annelik, hizmetçilik, çiftçilik, çobanlık, öğret­menlik, kıssa anlatıcılığı gibi çeşitli mesleklerde ve çarşı-pazar denetçiliği gibi ender ba­zı devlet görevlerinde çalıştıklan tespit edilebilen kadınlann49, erkeklere kıyasla sayıla­n az da olsa aynı meslekleri sürdürdükleri, bunun yanında zenginleşmeye ve meden! ge­lişmeye paralel olarak güzellik ve estetik uzmanlannın50 yaygınlaşıp geliştiği, kumaş boyacıiığı5 i, hasırcıiık ve sepet örrneciliği52, ayakkabı imalatı ve tamirciliği53, köie-ca­riye tüccarlığı, kayyınalık/kavvadelik54, meyhanecilik -ki bu son iki işi Hıristiyan kadın­lar yaparlardı- vb. gibi çeşitli mesleklerde çalıştıkian anlaşılmaktadır.

Hz. Peygamber döneminde maaş aldıklan55 bilinen kadınlara, Hz. Ömer dönemin­den itibaren de düzenli olarak maaş bağlandığı belirtilmektedir. Bazı özel uygulamalar dışında56 bu dönemde kadınlar, genellikle kocalannın aldığı kadar maaş almaktaydı­lar57. Çeşitli sosyal tabakalar arasındaki eşitsizliği gidermeye özen göstermeyen ve bu

46) el-Bakara: 2/43, 1 10, 254; AI-i Imran: 3/97. "Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusu­nüz" (Bühhl, EbU Abdiilah f\1uharnmed b. İsmail (hö: 256), es-Sah!h, İst !992~ uvesaya") 9; Tir­mizi, es-Sah!h, Cihiid, 27.) hadisini n, kadın ve erkeğin sorumluluktaeşit olduğunu ortaya koyduğu belirtilmektedir. Bkz: Fatma Köksal, "Müctehidlerin Kadın Aleyhine Taraflı Tutumlarının Sebebi", l.lômiyôt, Ankara 2000, S. 3, s. 78.

47) Bilindiği gibi, henüz Hz. Peygamber'le evlenmeden önce Hz. Hatice, ticaret yapardı. Bkz: İbn Sa'd, VI, ll.

48) Bkz: İbn Sa' d, VI, 211; Köksal, s. 78. 49) Bkz: İbn Sa'd, VI, 80,212,218,287,307, 321; Kettani, MuhammedAbdülhayy, et-Teratibu'l-İdfı­

riyye-Hz. Peygamber'in Yönetimi, !-!Il, (tre. Ahmet Öze!), İstanbul !990-1993, Il, 265, 270-271; Cevad Ali, IV, 620; Savaş, Kadın, s. 189-199; Hayri Erten, Hz. Ömer Döneminde Sosyal Yapı ve De­ğişme, Ma'rife Dergisi, Konya 2001, S. 1, s. 182-183. Geniş bilgi için ayrıca bkz: Ramazan Altınay, Emevfler Döneminde Meslekler ve Geçim Yolları, (Yayınlanmamış Kitap), 2004.

50) Bu meslek ve erbabıyla ilgili geniş bilgi için bkz: Altınay, Emevllerde Meslekler, s. 70-71. 51) Altınay, Emevflerde Meslekler, s. 77.

52) Altınay, Emevflerde Meslekler, s. 78. 53) Altınay, Ernevf/erde Meslekler, s. 91. 54) Bu iş kolunda çalışanlar, kadın pazarlama işini de yaparlardı. Altınay, Emevflerde Meslekler, s. 106.

55) Geniş bilgi için bkz: İbn Sa' d, VI, 50, 74, 89, 95, 169-170, 179; Savaş, Kadın, s. 216. 56) Mesela Hz. Peygamber'in hanımları ve ileri gelen bazı kadınlar oldukça yüklü maaş almaktaydılar.

Ebu Ubeyd, el-Kasım b. Sellam (hö. 224), Kitabu'l-Emval, (thk. Muhammed Halil Hiras), Kahire 1401/1981, s. 226-227.

57) Ebu Ubeyd, s. 227-228; İbn Sa'd, VI, 211.

Page 10: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

88! Dr. Ramazan ALTINAY-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

durumun yıkıiışlannda büyük payı olduğu ileri sürülen Emeviler döneminde bu maaşlar, bir müddet verildikten sonra mütemadiyen kaldınlmıştır.

C. Kadınlar ve Aşk Tarihin hemen her döneminde aşkın en güzel ifade aracı şiir olmuştur58. Bu sebeple

tarihsel herhangi bir dönemin aşk konusuna ait tftrihl malzemenin temelini şiir ve genel olarak da edebiyat kitaplarının teşkil edeceği aşikardır59. Cahiliye döneminde aşık ol­mak, erkekliğin göstergelerinden birisiydi. Bu sebeple, aşk ve sevgi ile ilgili olarak cil­hiliye dönemi şiirinde bol malzeme bulunmaktadır. Ancak bu malzeme daha çok, erke­ğin kadınlara beslediği duyguyu (aşk-sevgi) ifade etmektedir. Malesef, kadınların karşı cinse beslediği hislerin ifadesi bu şiirlerde yer almamıştır. Cevad Ali, bu durumun çeşit­li sebeplerini saymaktadır60. Şiirin çok rağbet gördüğü ve toplumsal hayatta oldukça et­kili olduğu Emeviler döneminde de şiir aşkı ifade etmenin en güzel yollarından birisidir. Bu dönemde şiir temaları eskisine nazaran daha çeşitlenmiştir. Şairler, sadece kayıp ya da yasaklanmış temiz bir aşkın hüznünü değil, aynı zamanda erotik aşkı da yazmışlar­dn-61. Emev!!er döneminde dünyev!leşme ve eğlencenin açık bir şekilde bazı şair! erin şi­irlerine yansıdığı da bir gerçektir62. Çünkü, genelde din ve dini yaşayıştan ziyade, dün­yevl iktidar ve dünya zevklerine daha çok ağırlık veren Emevi hanedam dönemi ile bir­likte; İslam'ın gelişiyle üstü biraz küllenen aşk, kadın ve şarabı konu alan şiiriere yeni­den değer verilmeye başlanmıştır63.

Aşk ve kadını konu alarak yeniden etkili şiirler yazan şilirlerin başında Emeviler dö­neminin en ünlü aşk şairi Ömer b. Ebi Rebia (ö: 100/719)64 gelir. Bir şehirli ve Kureyş aristokrasisinden olan İbn Ebi Rebi'a', yeni şehir hayatının zevke bağlı maddi aşkını şuh bir ifadeyle terennüm etmiştir. Dini duygulan zayıf biri olduğu belirtilen şairin şiirleri65, kadına karşı duyulan aşkı anlatan en güzel örneklerdendir. Dönemin diğer bir şiiiri el-Ar­d de İbn Ebi Rebl'a'nın yolunu izlemiştiı-66. İbn Ebi Rebia'nın çağdaşı olan ve 'Büsey-

58) Kadın aşkıyla ilgili şiirler için bkz: İbn Kuteybe, Ebu Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dineve­ri (ö. 276/889), Uyunu'l-Ahbôr, I-IV, (thk. Yusuf Ali Tavli), Beyrut ts., IV, 28-41.

59) İbn Kayyım'ın genel olarak "aşk ve sevgi" konusunu işleyen bir kitabı bulunmaktadır. Eser, kadın aşkı da dahil her türlü aşkı işlemektedir. Ancak, konumuz ve dönemimizle ilgili almamızı gerekti­recek nitelikli_ anektod bulunmadığından işaret etmekle yetindik. Kitabın kadın l!şkıyla ilgili kısım­ları için bkz: Ibn Kayyım ei-Cevziyye, Muhammed b. Ebi Bekr (ö: 750/1350), Aşıklar Kitlibı-Rav­datu'l~Muhıbbtn ve Nüzhetü'l-.Müştiikfn, (tre. Feyzu!!3.&'ı Demirka.rı-Savaş Kocabaş), İst. 2002, ss. 99-113, ll9-129. Kadın aşkıyla ilgili çeşitli hikayeler için bkz: İbn Kuteybe, Uyun, IV, 124-135.

60) Bkz: Cevad Ali, IV, 630.

61) Hourani, s. 77.

62) Geniş bilgi için bkz: Yusuf Huleyf, Hayatü'ş-Şi'r fi'l-Kufe ila Nihayeti'l-Karn'i's-Siin'i li'l-Hicre, Kahire 1968/1388, s. 591-644.

63) Şevki Dayf, Tlirlhu'l-Edebi'l-Arabi-Asru'l-lsllim, Kahire ts., s. 6.

64) Geniş bilg için bkz: İsfehani, I, 120-145.

65) Seiilibi, EbU Mansur Abdülmelik b. Muhammed b. İsmiiii en-Nisaburl (h. 350-429), Simaru'l-Ku­lub fi'l-Mudlifve'l-Mensub, (thk. Muhammed Ebu'l-Fadl İbrahim), Kahire 1965, s. 223.

66) Asıl adı, Abdulliilı b. Ömer b. Amr b. Osman b. Aff'an olan şair Ard hakkında geniş bilg için bkz: ~eliizürl, Enslib, VI, 239; İsfehani, I, 383-416; XIX, 217-218; Nihad M. Çetin, "Arap-Yazı", DİA., Istanbul 1991, III, 291.

Page 11: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN------ 89

ne'sine67 aşk şiirleri yazan Cemi168 ise, saf ve masum aşk şiirlerinin en güzel örnekleri­ni vermiştir. Asıl adı Kays b. Mülevvah olan ve yanıp tutuştuğu 'Leyla 'ya şiir inşad eden Mecnun da69 aynı tarzın başka bir zirve örneği olmuştur70. Kısacası, aralannda 'Azze 'si­ne71 aşk şiirleri terennüm eden Küseyyir'in de (hö: 105)72 bulunduğu bu şairler, daha çok romantik, temiz, ulv! ve hazin aşkın temsilcileri oimuşlardır73.

Hacc mevsimi, temiz ve hazin aşk hikayelerinin oluştuğu en uygun dönemlerdendir. Bir hac mevsiminde Ubeydullah b. Ömer el-Ömen74, hacca gitmek üzere yola çıkar. Açık saçık sözler sarfeden güzel bir kadın görür. Devesini yaklaştınpkadına 'Ey kadın,

sen hacca gitmiyor musun?! Allah'tan korkmaz mısın?' der. Güzelliği ile güneşi kıskan­dıracak bir yüze sahip olan kadın yoluna devam ederek, 'Ey amca düşün! Ben şair el-Ar­

ci'nin şu beytiyle kastettiği kadınlardanım' deyip, sonra şu meşhur beyti mınldanır:

"Kadınlardan bazıları sevap için haccetmezler, Ancak onlar günahsız gafillerin işini bitirir/er".

Bunun üzerine Ubeyduiliih kadına: 'Yavaş oi! Ben Allah'ın bu güzel yüzü ateşle ce­za!andırmaması için dua edeceğim" der. Ubeydullah b. Ömer devam ederek: 'Bu olay (yani bizzat kendi başından geçen olay) Said b. Müseyyeb'e ulaştığında, 'Allah'a yemin

olsun ki Ubeydullah'ın yerinde bazı iğrenç (kaba) Iraklılardan biri olsaydı o kadına şöy­le derdi: 'Benden uzaklaş! Allah cezanı versin!' Fakat Ubeydul!ah, Hicazm dini bütün insanlannın zerafetini gösterdi"75 şeklinde tepki verdiğini belirtir.

Başka bir kadın da cemreleri taşlarken bu şiirleri okumuştur." İbn Ebi Zi'b'in bildi­ridiğine göre o, Ebu Hazi m' le birlikte cemreleri taşlarken, bir de baktı ki yanında baş ör-

67) Ceınll, Büscyne·yc aşık olüp da, aşkını şiirieric cümle aicwe ilin edince, Büscyne'nin kabllcsi, dö­nemin viilisinden, Cem!!' i öldürmek için izin aldılar. Hatta bir defasında Cemll'i yakaladılar, ancak iki kablle arasında kan davası doğmasından korktukları için onu öldürmekten vazgeçtiler. Çünkü Cemii'in soyu, Büseyne'nin soyundan daha kuvvetiiydi. Vairye şikayette buiunarak onu Yemen'e sürdürdüler ya da Cemll viilinin kendini yakalatmak için kesin emir çıkardığını duyunca Yemen'e kaçtı. Vali görevden alınıncaya kadar oralarda kaldı ve sonra Şam'a döndü. İsfehiinl, VIII, 123-124.

68) Hakkında geniş bilg için bkz: İsfehiin!, VIII, 90-144. 69) Ri vayete göre, Leyla ile Mecniln'nun yaşadığı ve Leylii-Mecniln hikayelerinin ilk oluştuğu dönem,

Ernevii er dönemidir. Hatta, Mecniln isminin müsteiir bir isim olduğu, gerçek bir kişinin ismi olma­dığı, Leyla'ya yazılan bu şiirlerin Beni Ümeyye'den bir gence ait olduğu söylenir ... .1\ynı kablleden (Benil Amir) Leyla'ya aşık olan birçok mecnilndan da bahsedilmektedir. Bu mecnilnların ismi ve LeyH\'ya yazdıkları şiirler için bkz: İsfehani, Il, 6-8, 29-31.

70) İsfehiini, I, 204-225; II, 370-371; IX, 64-66; XVII, 157; İbn Abdirabbih, V, 385; Philip K. Hi tti, Si­yasi ve Kültürel İslam Tarihi, I-IV, (tre. Salih Tuğ), İstanbul 1980, Il, 393; Doğuştan Günümüze Bü­yük İslam Tarihi, (Ed: Hakkı Dursun Yıldız), İstanbul 1992, Il, 575; Harndi Savaş, İslam Tarihi 11-Emevfler ve Abbiisfler Devri, Kayseri 1995, s. 58.

71) Küseyyir'in Azze'yi görüp iişık oluşu ve ona şiirler yazması; Azze'nin de önce tepki gösterip son-radan Küseyyir'e iişık olmasıyla ilgili bkz: İsfehiini, IX, 24-26.

72) Küseyyir'in hayatı ve şiirleri ile ilgili geniş bilgi için bkz: İsfehiini, IX, 3-37; Mesildi, III, 87-88.

73) Nihad M. Çetin, "Arap-Yazı", DlA., Jll, 291. 74) Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Asım b. Ömer b. el-Hattiib, görüldüğü gibi Hz. Ömer'in torunların­

dandır. İbn Kuteybe, el-Maiirif, s. 188. 75) İsfehfini, XIX, 217.

Page 12: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

90 /Dr. Ramazan ALTINAY-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

tüsü olmayan bir kadın! Ebu Hazim, kadına, 'Ey kadın örtünsene' deyince, Kadın, 'val­lahi ben şair el-Arci'nin haklarmda şöyle dediği kadınlardanım' demiş ve sonra da yu­kandaki beyitleri terennüm etmiştir76. Diğer bir rivayette ise İbn Ebi Zi'b'in, Aişe bnt.

. Talha'yı Ka'be'yi tavaf ederken gördüğü ve 'sen kimsin?' diye sorduğunda, Aişe'nin yu­kanda geçen beyideri okuduğu belirtilir??.

Emevi döneminde yaşamış ünlü şairlerden Zeıih ve aşık olduğu Lübna da hacc mev­simini, hasret gidermek için bir fırsat olarak değerlendirmişlerdir. Buna göre, o dönem­de hacc mevsimini, Mekke'de aşıkların buluşması için bir fırsat ve zemin kabul edenler olduğunu söyleyebiliriz78.

Arap-İslam edebiyatında aşk şiirlerine ve şarkılaona konu olan kadın isimlerinden ikisi çok öne çıkmaktadır. Bunlar, Leyla ve Zeyneb'tir. Zeyneb isminin Leyla'dan daha fazla kullanıldığını görüyoruz. En meşhur aşk şiirleri ve şarkılan na tema olan yedi ya da dokuz Zeyneb'ten bahsedilmektedir79.

Ancak aşk şiirine ve şarkılara konu olan kadınlarla ilgili gelişmeler de düruma göre değişirdi. Genellikle yaşayan bir kadın hakkında aşk şiiri ve şarkılan söylenip de yayıl­dığı zaman, akrabalan bunu kaldıramazlardı. Eğer güçlü ve nüffizlu iseler gereğini ya­parlar veya yaptırabilirlerdi. Em eviler dönemi şairlerinden İbn Ruheyme, Zenep bnt. 'Ik­rime b. Abdirrahman b. el-Haris b. Hişam'ın kızına aşık olup onun ismini açıktan zikre­derek aşk şiirleri söylemiştir. Aynı şiiri Yunus e!-Katib80 de besteleyip şarl<-.ı olarak oku­muştur. Olay yayılınca, Zeyneb'in erkek kardeşleri dönemin hallfesi Hişam b. Abdilme­lik'e şikayette bulunmuşlar. Hişam, ceza olarak beş yüz kırbaç vurulmasını, eğer yine Zeyneb'in ismini anarak aynı fiili tekrarlarsa öldürülmesini emretmiştir. Bu şiiri yazan İbn Ruheyme ve besteleyip şarkı olarak okuyan Yunus el-Katib, Hişam dönemi boyun­ca gizlenmek durumunda kalmışlardır. Velid b. Yezid halife olunca ortaya çıkabilmişler­dir81. İbn Ruheyme bundan sonra şu beyitleri inşad etmiştir:

Eğer sen beni zulmederek, haksız bir şekilde sürgün edersen, Allah kaçmak zorunda olduğum bu şeyi üzerimden kaldırır. Sen bedenimden istediğin şeye ulaşmış olsan da, Zeyneb'in hoşnut olmasının yanında bu az bir şeydir.

Yine, Abdurrahman b. Hassan b. Sabit, Muaviye'nin kızı Remle'ye aşk şiiri yazmış, bu durum Emevi hanedam tarafından duyulduktan sonra, Ensar ve Emevller arasında çe­şitli sıkıntılara sebep olmuştur82.

76) İbn Kuteybe, Uyun, lV, 29; İsfehani, XIX, 217.

77) İbn Abdirabbih, VI, 109.

78) İsfehani, IX, 201. 79) isfehani, IV, 402,404. 80) İranlı Hürmüz'ün torunlanndan Yunus b. Süleyman b. Kürd b. Şehriyar (Şihreyar), Medine'de doğ­

muş ve orada büyümüştür. Yunus el-Katib müziği Ma'bed, İbn Süreye, İbn Muhriz ve Öarid'den öğrenmişti. Şiir'de, müzikte ve sonra da yazı gibi birçok sanatta meşhUr olmuş biridir. Şarkılan ilk tedvin eden, bir araya toplayıp yazılı hale getiren kişidir. İsfehfuıi, IV, 398-405; Nüveyri, IV, 285-286.

81) İsfehani, IV, 405. 82) Aynntı için bkz: İsfehfuıi, Eğanl, XVI, 34-35; İbnAbdirabbih, el-Ikdu'l-Ferld, V, 321-322

Page 13: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

EMEViLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN------ 91

Görüldüğü üzere, genellikle aşk şiirlerinde yaşayan kadının isminin geçmesi hoş kar­şılanmasa da, bu durum yöneticilerin olaya bakışiarına göre değişiyordu. Yukarıda ken­disinden bahsettiğimiz Emevller dönemin en ünlü aşk şiiiri Ömer b. Ebi Rebia'nın, ismi­ni zikrederek haklarında aşk şiiri yazdığı birçok kadın bulunmaktadır. Ancak duruma gö­re, kadının mevkisine, soyuna göre Ömer b. Ebi Rebl'a, ya kadmlann ismini açıkça zik­retmiş, ya da telmihte bulunarak şiirlerini yazmıştır83.

Esiisen kadınlar da kendilerine aşk şiiri yazılmasından hoşlanıyorlardı. Abdülmelik b. Mervan'ın kızı bir defasında haccetmek için Mekke'ye gelmişti. Hacdic, Ömer b. Ebi Reb!a'ya bir mektup göndererek Abdülmelik'in kızı hakkında kesinlikle sevgi ve aşkla ilgili şiirler yazmamasını -halbuki Abdülmelik'in kızı böyle şeylerden hoşlamrdı- emret­mişti. Abdülmelik b. Mervan'ın kızı haccını tamamlayıp da Şam'a döndüğünde Mek­ke'den yanına gelen birine, "Sana ve hemşehrilerine lanet olsun!" dedi. Adam, "Niçin?" diye sorunca, "Ben ve şimdiye kadar hiçbir gözün görmediği güzellikteki cfuiyelerim haccımızı yaptık, aücak İbn Ebl Rebia denen fasık ha!rJr..Jn1ızda, dönüş yolumuzda bize azık olacak (yani yolda konuşacağımız, eğleneceğimiz) hiçbir beyit söylemedi" dedi. Adam, "Ben onun mutlaka söylemiş olduğunu düşünüyorum" dedi. Bunun üzerine Ab­dülmelik'in kızı, "Eğer söylemişse, onu bize getir, her bir beyit için sana on dinar veri­rim" dedi. Adam gitti, Ömer b. Ebi Rebia'yı buldu ve konuyla ilgili şiir söyleyip söyle­mediğini sordu. İbn Eb! Reb!a, söylediğini, ancak Haccik'ın korkusundan gizlemek zo­runda kaldığını belirtti. Adam ısrar edince şiirlerini okumaya başladı. Bu şiirleri duyan adam hemen Abdülmelik'in kızının yanına gitti ve okudu. O da söz vermiş olduğu gibi, adamın parasını verdi84.

Cahiliye dönenıinden beri Arap toplumunda varlığı bilinen şair kadınlar, Hz. Pey­gamber, Raşid Hallfe!er85 ve Emev! toplumunda da mevcuttu. Şiirin her dalında söz sa­hibi olduğu bildirilen86 bu şair kadınların şiirlerinden hareketle toplumda kadın-erkek ilişkilerine bazı projeksiyonlar yapmak mümkündür. Aşık oldukları erkeklere aşk şiirle­ri yazabilen kadınlar olduğu gibi, kocasından memnun olmayan kadın şairler de bunu, çekinmeden şiirlerinde belirtebilmekteydiler. Bu şair kadınlardan biri, ünlü sahftbe ve şa­ir87 Nu'man b. Beşir'in kızı Humeyde'dir. Denildiğine göre, keskin ve kötü bir lisanı vardı. Şiirlerinde çeşitli zamanlarda evlendiği kocalarını ağır bir dille hicvetmiştir88. Hu­meyde, kız kardeşi Ümmü Eb8.n, Haccftc'la evlendiği zaman da Haccac'ı hicveden be­yitler söylemiştir. Hacciic bundan hiç hoşlanmamış ve Humeyde'yi Irak'tan Şam'a sür­müştür89. Nu'man b. Beşir'in diğer kızı Hind de şairdi90.

83) Ömer b. Ebi Rebi'nın aşk şiirleriyle ilgili bkz: İsfehiini, I, 120-145. 84) İsfehiini, II, 356-357. 85) Bu konuda geniş bilgi ve örnekler için bkz: Savaş, Kadın, s. 25-26. 86) Savaş, Kadın, s. 26. 87) İbn Kuteybe, Ebu Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dineveri (ö. 276/889), el-Mafirif, (thk. Ser-

vet Ukkiişe), Kahire 1981, s. 294. 88) İsfehiini, XVI, 53-54. 89) isfeharu, XVI, 54. 90) İbn Abdirabbi h, VI, 114-115.

Page 14: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

92 /Dr. Ramazan ALTINAY-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

E. Kadınlar ve Estetik

İlk dönemlerde kadınlarda fizik! olarak aranan özelliklerden biri, şişmanlıktır. Ancak, bu aşırı bir şişmanlık (obezite) değildir. Etli ya da etine dolgun olmak diyebileceğimiz bir özelliktir. Bunun yanında kadınlarda, bilhassa cariyel erde, sının etiilik ve zayıflık da aranan özelliklerdendir91. Ancak, sıska ya da eti az olup çok zayıf olmak, kadınlarda pek istenmeyen fizik! hususlardandır92. Kadınlarda hemen ilk etapta istenen biraz şişmanlık özelliği, erkeklerde istenmeyen bir husustur. Çünkü, erkeklerin harpte, ata binişte veya çeşitli işlerde çabuk hareket ve çeviklik kabiliyetinin olması istendiğinden şişmanlık pek hoş görülmemiştir93. Kadınların fiziki yapılarında aranan diğer özellikler ise, uzun ve güzel saçlı, ince kemikli, küçük ayaklı, ince ve yumuşak tenli, uzun boylu ve boyunlu, güzel ağızlı, güzel burunlu, oyuna, gülmeye ve güldürmeye düşkün, bedenindeki tüyle­rin az olmasıdır94.

Emevi' hallfesi i\.bdülmelik b. I\1ervan'ın (65~86~685=705) kadınlar konusunda bilgi~ li olduğu anlaşılan bir adama, "bana en güzel kadını anlatır mısın?" diye sorduğu soru­nun cevabı olarak aldığı şu metin, karşı cinsin kadınlarda fiz!kl olarak aradığı ideal be­den özelliklerini açık bir şekilde ortaya koymaktadır: "Düzgün ve pürüssüz ayaklı, ayak topuklan dışarı taşmamış, dolgun baldırlı, sivri olmayan dizli, diz ile kalça arası düz ve dolgun ( etli), yumuşak, geniş ve çıkıntılı kal çalı, göbek altı karın kısmı içe çekik, omuz ve sırtı düz ve yumuşak, kol pazuları düz ve kalın, geniş elli, dolgun ve dik göğüslü, kır­mızı yanaklı, sürmeli gözlü, ince (kalem) kaşlı, dolgun dudaklı, açık alınlı, zülüfleri çe­kici ve kokulu, düzgün dişli, hafif dalgalı saçlı, uzun ve ince boyunlu, içe çekik karınlı ve parlak gözlü olmalıdır"95.

Kadınlarda aranan ahlaki özellikler ise ister hür olsun, isterse köle, ağır başlı, sakin, iyi huy lu, az başakakan olmalandır99. Bütün bu özelliklerin yanında kadının asli ve şe­refli olması en dikkat edilen husı1slardandır97. Muaviye'nin, "asil bir kadın isteyen do­ğulu, hizmetini görmek isteyen batılı, cinsellik için almak isteyen Berbeıi olanını alsın" dediği rivayet edilir98.

91) Kalkaşendl, Ebu'I-Abbas Ahmed b. Ali (ö. 82111418), Subhu'l-'Aşô.fi Sınô.ô.ti'l-İnşô., I-XV, (Mu­hammed Hüseyin Şemsüddln-Nebll Halid ei-Hatlb-Seyyid Ali Niibit), Beyrut 1987/1407, II, ll; Aıusl, Mahmud Şükrl, Buluğu 'l-Ereb fl Ma' rifeti Ahvô.li'l-Arab, I-III, (thk. Muhammed Behcet el­Eseri), Beyrut ts., II, 14.

92) İbn Abdirabbih, VI, 112.

93) Kalkaşendi, II, 12; Ciihız, Ebu Osman Amr b. Bahr b. Mahbub (h: 159/255), Cimriler Kitabı, (tre. Yahya Atak), İstanbul 1999, s. 165. Çeşitli kadın vasıflandırmaları için bkz: İbn Kuteybe, Uyun, IV, 3-11.

94) Kalkaşendi, II, 12; Aıusl, II, 14.

95) İbn Abdirabbi h, VI, 108.

96) Söylemez, "Ciihız'ın et-Tabassur bi't-Ticiire Adlı Risiilesi", AÜİFD., Ankara 2001, Sayı: XLII, s. 330.

97) Aıusi, ır, 21.

98) Beliizürl, Ensô.b, V, 23.

Page 15: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

EMEVfLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN------ 93

Kadınlar, biraz sonra ele alacağımız takılann yanında güzelleşmeye de, yani beden estetiğine de önem vermişlerdir. Dönemin güzellik uzmanlarının ya da kadın kuaförleri­nin yaygın ismi 'miişıta-kayyına '!ardır (tarakçılar/kuaförler)99. Bunlar, gelinierin süslen­mesi ve kadınların saçlarının kesiminin, yapımının ve boyamasının yanısıra, çeşitli gü­zeilik bakımianyia da iigilenmekteydilerHXl. Emevller döneminde, özellikle Aişe bnt. Talha ve Sükeyne bnt. Hüseyin gibi dönemin modasını temsil eden aristokrat kadınların birden fazla özel 'maşıta'ları (güzellik uzmanlan ve kuaförleri) vardı. Bu ikisinin ve özellikle de Sükeyne'nin saç şekli, şık, ince, zarif, zengin ve aristokrat kadınların takip ve taklit ettiği, dönemin saç modasını oluştururdu 101. Kadınların, bedenlerindeki isten­meyen tüyleri gidermek için çeşitli yollara başvurduklan da belirtilmektedirl02.

Kadınların tarihin her döneminde süse ve süslenmeye, genç ve güzel görünmeye me­raklı olduklan bilinir. Hz. Peygamber döneminden beri İslam toplumunda da kadınlar, yüzlerine makyaj yapmakta, yanaklarını 'kiilkun' denilen bir kırmızı boya ile boyamak­ta, ceviz ağacının içinden ve meyvesinin kabuğundan elde edilen çeşitli boyalada dudak­larını boyayabilmekte, gözlerine sürme çekebilmektel03 idiler. Saçlarını değişik şekiller­de yapabilmekte ya da yaptırabilmekte idiler. Saçianna ve eilerine kına yakmaktaydı­lar104. Hatta, Hz. Peygamber, kadınların krem sürmelerine, sürme çekmelerine ve kına yakmalanna teşvlkte bulunmuşturl OS. Hz. Peygamber dönemi öncesinde de, saç bakımı­na özel bir önem verildiği aniaşılmaktadırl06.

Gelinierin süslenmesine, makyajına ve güzel kokularla kokulanmasına ise daha bir önem verilirdi107. Cariyeler bu konularda oldukça serbest idiler. Çünkü onlara bu husus­larda bir yasaklama yoktu, bilakis süslenme ve boyanmaianna teşvik ve rağbet vardı. Özeilikle satımlık esrner nice diriyeler sarıya boyanmak suretiyle sanşın diye, vücudun­da çeşitli estetik kusurları bulunan nice ciiriyeler, boyanmak suretiyle ayıpsız diye, sol­gün yanaklı nice cariyeler, kırmızıya boyanarak satı!mıştır1 08 . Emev!!er döenminde ca-riye/mevla tabakası kadınların, özellikle eğlence ortamlarında ince/şeffaf, hatta transpa­ran ve rengarenk giysiler giyebildiklerini, saçlarını her türlü şekle sakabildiklerini ve bo-

99) Kayyına ve Maşıta ile ilgili geniş bilgi için bkz: İbn Manzur, Muhammed b. Mükerrem el-Mısrl (ö:71 1/1311), Lisanu 'l-Arab, I-XV, Beyrut ts., VII, 402-403; XIII, 352.

100) İbn Sa'd, VI, 327; Tenühi, IV, 78; Cevad Aii, IV, 622; Abdiiiaziz b. İbrahim ei-Ömer!, ei-Hıraf ve's-Sınôiltufi'l-Hicazfi Asri'r-Rasul, byy. 1985, s. 259-262; Fehmi, s. 238.

101) Nüveyr!, IV, 271; Dayf, s. 199.

102) Cevad AH, IV, 623; Savaş, Kadın, s. 185.

103) Arap erkek ve kadınlan cahiliye döneminde de sürme çekerlerdi. Cevad Ali, V, 29.

104) Tirmizi, es-Sünen, "Tahare", 105; Fehmi, s. 239. Kına yakınanın gerek Cahiliye, gerek Hz. Pey­gamber ve gerekse Emeviler döneminde erkekler arasında da yaygın olduğunu görüyoruz. Veki, I, 295; İbn Abdirabbih, III, 49-50;Cevad Ali, IV, 615.

105) İbn Abdirabbih, VI, 226; Cevad Ali, IV, 623.

106) Savaş, Kadın, s. 32.

107) Cevad Ali, IV, 622; Muhammed Hamidullah, Islam Peygamberi, I-II, (tre. Salih Tuğ), İstanbul 1991, II, 1048.

108) Fehmi, s. 239; Cevad Ali, IV, 614.

Page 16: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

94 /Dr. Ramazan ALTINAY-------EKEV AKADEMi DERCİSİ

yayabildiklerini, hatta peruk takabildiklerini görmekteyiz. Dönemin en ünlü cariye/ınev­la kıyanı (şarkıcı kadını) Cemlie'nin evi enstrüman çalıp şarkı söylemenin yanında, raks, kıyafet baloları, sohbet, yarışmalar, atışmalar vb. gibi eğlencenin bin bir türlüsüne sah­ne olurdu. Bu eğlencelerin, özellikle halka açık konserler şeklinde olmayanlarında içki­ler içi! irdi. Çeşitli aşk hikayeleri oluşurdu! 09.

Süs eşyaları, kadın takılan ve değerli taş ve madenler, çok eski zamanlardan beri bi­Iinmekte olup değişik medeniyetlerde kullanılmıştır I ıo. Müslümanlığın çok erken dö­nemde topraklarmda yayıldığı gerek Bizans, gerekse Sasanl imparatorluğu, oldukça yük­sek ve incelmiş bir medeniyete sahipti. Bu topraklarda yaşayan hükümdarlar, üst tabaka­dan erkekler ve kadınlar eskiden beri yakut, elmas vb. gibi değerli taşları, altın, gümüş gibi değerli madenleri, yeme içmelll, giyim kuşam ve zinet olarak günlük hayatlarında kullanmaktaydılar. Mesfidl'nin verdiği bilgilere göre bu konuda aşırı bir debdebenin mevcut olduğunu görürüzll2.

Öte yandan, biraz sonra konu edeceğimiz gibi, birçok hanım sahabinin zinet eşyala­rına sahip olması, bunların islami dönemde bir anda ortaya çıkmış bir durum olmadığı­nı, çok öncelerden Araplar tarafından kadın takılan ve süs eşyalarının bilinip kullanıldı­ğını göstermektediri 13. Zira, Cahiliye döneminde Arap kadınlarının genelde kulaklarına, parmaklarına, el ve ayak bileklerine, alın ve boyunlarına, kıymetli takılar taktıkları ve bedenlerine dövmell4 yaptırdıkları belirtilmektediri IS. Hz. Peygamber devrinde ise ka-· dmiarın takı olarak kollarına, altın ve gümüşten mamul bilezikler; ayaklarına halhal; el ve ayak parmakianna altın ve gümüş yüzükler taktıkları rivayet edilmektedir. Yine genç kızların altın ve gümüşten küpe taktıkları, boyunlarına inci-boncuk astıkları ve gümüş­ten yapılmış gerdanlıklkolye vb. şeyler tak.i:ıklan anlaşılmaktadır1 lô.

Daha sonraki dönemlerde ise fetihleri e birlikte gelen zenginlik ve refah, eski sade ha­yatın yerine, oldukça lüks ve incelmiş bir hayatın bütün boyutlarını, İslam toplumuna ta­şımıştır. Çeşit çeşit yemekler, rengarenk ve oldukça pahalı giysilerin yanında, en güzel kokular ve en pahalı ve göz alıcı kadın takılan da zengin tabakanın kadınları ara.sında kullanılmaya başlanmıştır! 17. Böylece, zarif, kibar ve şık eşraf kadınları sayesinde me­deni hayat, iyice ince!miştirll8. Altın ve gümüş madenierinden zinet eşyalannın, takıla-

109) Geniş bilgi için bkz: İsfehani, Eği'lnl, VIII, 187-197,227-229.

ll O) Okşan Özferendeci, Derin Işıkların Pırıltısı, Gold News Dergisi, İstanbul Temmuz-2002, S. 132, s. 22.

1 ll) Burada, altın ve gümüş gibi değerli madenierin tabak, bardak, kadeh vb. olarak kullanılması kas-tedilmektedir. İbnu'l-Esir, IV, 497.

112) Mesudi, I, 264-267, 276,278-279, 326. 113) Bu konuda geniş bilgi için Aıusi'nin, Buluğu'l-Ereb'ine bakılabilir. ı ı 4) Vücuda dövme yaptırma, İslami dönemde yasaklanmıştır. Cevad Ali, IV, 623. 115) Geniş bilg için bkz: İbn Sa'd, VI, 72; Cevad Ali, IV, 623-624; Savaş, Kadın, s. 31-32.

116) Bkz: İbn Sa'd, VI, 173,213,314-315, 323; CevadAii, IV, 623-624; Savaş, Kadın,s. 184.

117) Dayf, s. 140.

1 18) Dayf, s. 147.

Page 17: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

EMEViLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN------ 95

rm birçok çeşidi kuyumcularll9 tarafından yapılmakta ve satılmaktaydı. Hatta mutfak eşyalarının bile altın ve gümüşten olanları bulunmaktaydı 120.

İnsanlar, özellikle de kadınlar eskiden beri güzelleşmeye ve takı ve aksesuar olarak kullanılan altın, gümüş ve mücevher gibi süs eşyalarına önem vermişlerdir121. Cahız, koku, boya, kına, sürme, kıl çekme, saç yapımı, tıraş, güzel giyim, temizlik ve düzenli­lik, bütün bunların kadınlar için ve kadınlar sebebiyle ortaya çıktığını belirtirl22. Daha ilk dönemlerden beri, birçok sahabiyenin ya da kadının takılarının olduğunu bilmekte­yiz. Bunun yanında, ilk dönemlerden beri, kadın takılanndan zekat ödenip ödenmeyece­ği ile ilgili tartışmaların kaynaklarda yer alması ı 23, zekat ödenmeyeceğine dair fetva­lar124 ve kadın takılannın kullanımının teşvik edilmesil25, takıların yaygın olduğunu göstermektedir. Kadın takılannın, zenginlik, lüks ve refahla da yakın ilgisi vardır. Çün­kü estetik ve güzellik işi, daha çok varlıklı üst tabaka ve eşraf kadınlan arasında ya da bu sınıfların cariyeleri arasında yaygındı. Ancak, üst tabaka erkeklerin ve Emevi halife­ierinden bazıiannın da takıiara düşkün olduğunu bilmekteyizi 26.

Müslüman Arapların çoğu, değerli taşlar ve mücevherlerle, fetihler esnasında tanış­mışlardır127. Mesela, bedevinin biri Medain savaşında ele geçirdiği çok değedi yakut ta­şının ne olduğunu bilemediğİnden karşısına ilk çıkan kurnaz bir müşteriye 1.000 dirhe­me satmıştı. Halbuki o yakut, çok daha fazla bir kıymette idi. Sattıktım sonra bunun far­kına varan bedevi, 'Eğer lOOO'den fazla bir sayı olduğunu biiseydim, o sayıyı söyler­dim' diyerek, hem yakutun değerini bilmediğini, hem de medeni hayattan ne kadar uzak olduğunu itiraf etmektedirl28. Yine biz, Medain savaşından sonra ele geçirilen ve renga­renk resimlerle süslü, nehirler şeklinde pahalı taşlarla bezenmiş, zemini altın sırmalı ve değişik yerleri inci benzeri mücevher1er1e pınJ pınl, kenarları ise sanki ilk baharda tap­taze ve yemyeşii bir bahçeden örnekler gösteren, yapraklan ipekten, dallan altın ve gü­müşten, meyveleri mücevherlerden çeşitli çiçekler ve ağaçlarla süslenip bezenmiş o meşhur ve muhteşem halımn, kıymeti bilinmeyerek, parça parça yapılıp ve diğer gan1-met malları gibi taksim edildiğini biliyoruz129. Aynı şekilde ele geçirilen ve Silsanllerin

1 19) Kuyumcular ve yaptıkları işle ilgili bkz: Altınay, Emevflerde Meslekler, s. 41-44.

i20) Fehmi, s. 115. 121) Hz. Peygaınbei döneminde kadın takılan, saç bakımı ve şekilleri, makyaj malzemeleri ile ilgili

bkz: Rıza Savaş, "Asr-ı Saadet'te Kadın ve Aile", B YASİ., I-V, İstanbul 1994, IV, 360-364.

122) Cahız, "fi'n-Nisa", Res/li!, III, 142. 123) Geniş bilgi için bkz: Ebil Ubeyd, s. 397-403.

124) Geniş bilgi için bkz: Savaş, Kadın, s. 184.

125) İbn Sa' d, VI, 232, 323.

126) Mesela, Hişam b. Abdilmelik ve Velid b. Yezid mücevherlere pek meraklı idi. Belazür!, Ensab, VIII, 380; Corci Zeydan, İslam Medeniyeri Tarihi, (I-V), (tre. Zeki Meğamiz), İstanbul 1971, V, 206.

127) EbU Yfisuf(hö. 183), Kitabu'l-Harac, (tre. Mütercimziide MuhammedAtiiulliilı Efendi; sadeleşti­ren: İsmail Karakaya), Ankara 1982 s. 121.

128) Zeydan, V, 204.

129) Zeydan, V, 204-205.

Page 18: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

96 /Dr. Ramazan ALTINAY-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

en büyük sancağı olan 'Derefş-i Kaviyani', Araplarca bu tür şeylerin kıymeti bilinmedi­ğinden, bedeline otuz bin dirhem verilerek hilafet merkezine ganimet malları arasında gönderi Imiştir ı 30.

Fetihlerden sonra, insanlığın en eski yerleşim birimlerinden biri üzerinde bulunan Sasani toprakiannın tamamı, Bizans topraklannın da büyük bir bölümü Müslümanların eline geçmişti. Dolayısıyla, hem bu iki devletin sahip olduğu zinet eşyaları, kıymetli taş­lar ve mücevherler de topraklarıyla birlikte Müslümanların olmuştu. Mesela, Mus'ab b. Zübeyr'in Horasan'daki görevlileri, Sasanf Kisralarına ait büyük bir hazine bulmuşlar­dı. Bunlann içinde zinet eşyalan da vardı. İçlerinde, altından olanları, incilerle, değişik mücevherlerle, zümrütle, sarı, kırmızı yakutla kaplanmış olanlan da bulunmaktaydı. Ri­vayete göre bulunan hazinenin değeri 2 milyon dinardıl31.

Buraya kadar verdiğimiz bilgilerden hareketle, kadın takılarının, hem eski bir Arap geleneği olarak, hem de yeni gelişmelerle birlikte Emevl toplumunda iyice bilinip yay­gınlaştığını rahatlıkla söyleyebilirizl32. Fetihlerle oluşan zenginlik ve buna bağli olarak gelişen lüks anlayışı, Emevi toplumunda kadın zinet eşyalannın daha da artmasına se­bep olmuştur. Bu takı ve mücevherlerin sadece kadınlar tarafından kullanılmadığını, er­keklerin de gerek ayrıca, gerekse elbiselerinde ve savaş gereçlerinde bir tamamlayıcı un­sur ve süs olarak yer aldığını görüyoruz. Bunun yanında, bu mücevherleri ya da değerli madenieri taşımanın çeşitli hastalıklara iyi geldiği de söylenmekteydi. Burada, Emevller dönemindeki zinet kültürü hakkında bir fikir vermesi için, kaynaklarda ismi geçen bazı süs eşyalan ve kıymetli taşları zikretmek istiyoruz.

Kıymetli taşları, mücevherleri ilk sınıflandıranlıırın, Aristo, Bilinos veYakos el-An­tak! olduğu söylenmektedirl33. İslami dönemde ise, Emev1 döneminden yaklaşık iki yüzyıl sonra yaşayan Ahmed b. Ebi Halid el-Cezzar (hö. 329) ya da Ya'kub b. İshak el­Kindf olduğu rivayet ediliri34. Abbasller döneminde yaşamış olan ü1hız da, 'et-Tabas­sur bi't-Ticare' adlı risalesini, büyük ölçüde bu konulara tahsis etmiştir. Bu risalesinde hem kıymetli taşları ve takılan tanıtır, hem de iyisini kötüsünden, sahtesini gerçeğinden ayırt etmenin yollarını gösterirl35.

Kıymetli taşlar sınıflamasının geç dönemde yapılmış olması, mücevherlerin isminin ve değerinin Bıneviler döneminde b ilinınediği anlamına gelmez. Çünkü, Emevller döne­mi, her yönüyle maddi medenileşme devridir. Mücevherler konusunda da kendisinden önceki Raşit halifeler döneminden ayrılır. Emeviler döneminde bir 'kırmızı yakut'un

ı30) Ahmet Cevdet Paşa, mücevherlerle süslü bu sancağın fiyatının yaklaşık ı milyon dirhem olduğu­nu söyler. Ahmet Cevdet Paşa, K!Slis-ı Enbiya veTevarlh-i Hulefa, I-II, İstanbul, ı98ı, II, 339.

13ı) Ebşihi, Ebfi'l-Feth Şihabuddin Muhammed b. Ahmed (hö. 850), (thk. Müfid Muhammed Karni-ha), el-Müstatraffi Kül/i Fennin Müstazraj, I-II, Beyrfit ı986, II, 105.

ı32) Mesfidi, III, 244.

ı33) Kalkaşendi, II, 105.

ı34) Kalkaşendi, II, ı 06.

135) Geniş bilgi için bkz: Söylemez, s. 305-331.

Page 19: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

EMEVfLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN------ 97

otuz bin (30.000) dirheme satıldığıl36, yine kaynakta 'ahcar' (taşlar) diye isimlendirilen -ki kıymetli bir maden olduğu fiyatından bellidir- bir nesnenin bir şaire137 küçük bir mü­cevher kutusu içinde dönemin yöneticisini övdüğü için verildiği ve bu dört taşın/mücev­herin kırk bin dirheme satıldığı belirtilmektedir138. Biz, Ziyad b. Ebihi'nin, Muaviye'ye, benzeri görülmemiş bir mücevheri hediye olarak gönderdiğini139, yukanda söz konusu ettiğimiz gibi, Mus'ab b. Zübeyr'in adamlarının bulduğu hazinenin 2 milyon dinar de­ğerinde olduğunul40, yine Mus'ab'ın, hanımı Aişe bnt. Talha'ya sekiz tane 20.000 dinar değerinde inci hediye ettiğiniJ41, Halid b. Abdiilah el-Kasri'nin142, cariyesi Raika'dan 73.000 (yetmiş üç bin) d!nara143 satın aldığı kırmızı renkli bir yakfitu halife Hişiim'a he­diye ettiğini, diğer bir valisi Cüneyd b. Abdirrahman'ın daHişam'ın hanımı Ümmü Ha­kim'e mücevherler hediye ettiğini144, yine Hişam'ın büyük incilerinini145 ve mücevher­lerinin bulunduğunul46, Fatıma bnt. Abdilme!ik'in mücevheri olduğunul47 bilmekteyiz. Dolayısıyla Müslümanlar, Bıneviler döneminde, kıymetli taşiann ve mücevherlerin de-~erini biliyorlardı. Bü dönemlerde bilinen biizı kıyrüetH taşlar şunlardır:

İnci: Çok eskilerden beri renk renk inciler, denizlerden çıkarılarak süs eşyası ya da takı olarak kuiianıhrdıl48. Emeviier döneminde inci, değerli süs eşyası olarak bilinen ve kullanılan bir aksesuar ve takıydıl49. Erken dönemlerden itibaren incinin kıymetinin ol­dukça pahalı olduğunu görmekteyiz. Mesela, Cilhız'ın yaşadığı dönemde Basra körfe­zinden çıkarılan bir inci ( dürr), 50.000 din&r değerindeydi ıso. İnciler sadece, kadınlar ta-

136) Rivayette, gerçek değerinin elli bin (50.000) dirhem olduğu da belirtilir. İsfehani, XVI, 209-210.

137) Emevi dönemi şairlerinden Ebu Huzabe'ye verilen hediye. Bkz: İsfehani, XXII, 260-261.

!38) İsfehani, XXII, 261.

139) Ancak Muaviye bu mticevheri kabul etmeyip geri göndenniştir. Abi, m, 38-39.

!40) Ebşih!, I!, 105. Bu hazine dirhem hesabıyla 200 milyon dirheme tekabül etmektedir ki, çok büyük hjr n~r~rJ,r ~~· r-~--~~·

141) İsfehan!, Xl, 182; Nüveyrl, IV, 268.

142) Yusuf b. Amr olduğu da söylenir. Bkz: Dayf, s. 195.

143) Yaklaşık 730.000 (yedi yüz otuz bin dirhem).

144) Belirtildiğine göre, bu hediye Hişam'ın çok hoşuna gitmiş ve su sebeple adı geçen valiyi Hora-san'a tayin etmiştir. İsmail Hakkı Atçeken, Hişam b. Abdiimelik, Ankara 2001, s. 155.

145) BeHl.züri, Ensab, VIII, 380.

146) Belazür'i, Ensab, VIII, 392.

147) Belazüri, Ensab, VIII, 181; İbnu'l-Es'ir, V, 42.

148) Özferendeci, s. 23, 26.

149) Ebu Ubeyd, s. 316; Belazüri, Ahmed b. Yahya b. Cabir (ö. 279/892), Fütuhu'l-Buldô.n (Ülkelerin Fetih/eri), (tre. Prof. Dr. Mustafa Fayda), Ankara 1987, s. 556. Arap yarımadasında en nefis inci­lerin, K'iş ve Bahreyn arasındaki Harek adasından ya da Kızıl Deniz ve Umman'dan çıkarılanla­rın olduğu söylenmektedir. İyi incinin vasıfları, bembeyaz, büyük, ağır, yuvarlak, girinti çıkınıı­nın az olması, ancak ne tam düz ne de eğri büğrü olması, şeklinde sayılmaktadır. (Mesud'i, I, 148-149; Kalkaşend'i, II, 106; Alus'i, III, 418; Söylemez, s. 309.) İnci dönemin en yaygın kadın süs eş­yalarından birisiydi. (Ebu Ubeyd, s. 229). Kıymetli taş ya da mücevher uzmanları, inci iki dirhem ağırlığından daha fazla olduğunda 'dürr', iki dirhemden hafif ise, 'Lü'lü-inci' demişlerdir. (Kal­kaşendi, II, 107; Mesudi, I, ll 1; Cevad Ali, VII, 520; Söy1emez, s. 309).

150) Cahız, "el-Evtan ve'l-Büldan", Resô.il, IV, 146.

Page 20: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

98 /Dr. Ramazan ALTINAY--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

rafından takılan zlnet eşyalan değildi. Erkekler de inciyi kullanmakta idiler. Mesela, sa­vaşçılar kalpaklarına aksesuar olarak inci takabilmekte idilerl51.

Yakut ve elmas: Yakfitun birden fazla çeşidi vardır: Kırmızıl52, sarıl53 ve beyaz renkli olanları bulunmaktadırl54. Yakut ve elmas çok az bulunan taşlardan olduğu için halifeler ve yöneticiler ile üst tabakanın ya da kadınlarının taktığı takılardandıl55.

Zümrüt: Yakfitla aynı madenden olmakla birlikte, henüz oluşumunun tamamlayama­mış taşlardandırl56.

Ffruzec (Ffruze):l5? Firfize, İran ve Mısır'dan Avrupa'ya bizim topraklarımız yoluy­la satıldığı için, oralarda 'Turkuaz' diye de bilinir. İran bölgesinde üç bin yıl öncesinden beri bilindiği söylenen bir değerli miidendir. Mısır'da ise MÖ. 6 bin yıl önceden beri iş-

151) Be!ftzürl, F'utUh, s. 556.

152) Bunun da 'Behremani, er-Rumani, el-Hayri, ei-Verdi ve es-Sumakl' gibi renk toniarına göre çeşit­leri vardır. Kırmızı renk Yakutlar, yukarı satırda yazdığımız sıra ile en değerli ve iyi yakutlardır. Bkz: Kalkaşendi, Il, 108-109; Söylemez, s. 310. Ayrıca bkz: Yakut el-Hamevi, Şihabuddin Ebu Abdiilah b. Abdiilah (ö. 626/1228),, I-V, Daru'l-Fikr, Beyrut ts., ı, 438.

153) Sarı renkli olanın, en iyisi, koyu sarı ve parlak olanıdır ki buna 'el-Cüllenar:i" denir. En düşüğü ise, sardığı az olandır ve buna 'e!-Ha!Ukl' denir. Bunun da en düşüğü beyaz renge yakın olanı dır. Bkz: Kalkaşendi, II, 109. Ayrıca bkz: Yakut, I, 438.

154) Beyaz renkli olan, Yakut cinsleri arasında hem en kötüsü hem de fiyatı en düşük olanıdır. Bkz: Kalkaşendi, II, 109. YakOtun renginin yanı sıra, değerini düşüren en önemli özelliği, şeklinin kö­tü olmasıdır. Yakut, elmas dışında her türlü taşı keser. Elmas ise, bilindiği gibi her taşı kestiği gi­bi, y§.kfitu da keser. Diğer renk y3.kUt!ar ateşe verildiklerinde beyaz!aş!r!ar, ama k~rrruzı yfrkilt ate­şe dayanır ve rengini vermez. Zaten ateşte kırmızı rengini veren taş, kırmızı yaküt değildir. Olsa olsa, beyaz yakut olabilir, boyanmış olabilir ya da yakOta benzeyen bir taş olabilir. (Kalkaşendi, ll. 109-1 10). Bu açıklamalardan anlaşıldığına ~öre, bir taşın Yakut olup olmadığı, ateşe verilmek suretiyle anlaşılmaktadır. yakut' un, o dön-emler için bir servet olmasının yanında, ta un- hastalığın­dan koruma, takanın insanlar nazarında prestijini artırma, taşıyana yıldırım çarpmaması, dil altına konulduğunda susuzluğu giderme, başka taşları yontınada kullanılma gibi faydaları da sayılmak­tadır. (Kalkaşendi, II, 110). Elmas'ın, haricen karına sarıldığında şiddetli sancılara iyi geldiği de söylenmektedir. Aynı şekilde mide ağrılarını da iyileştirdiği zikredilir. (Kalkaşendi, II, 1 14).

155) Kaikaşendi, ii, i 13; Fehmi, s. 1 15; Söyiemez, s. 312. 156) Rengi geneiiikle kırmızıdır. Ancak, kırmızı rengin yoğunluğu ve koyuiuğu bu taşların tamamen

kırmızı olmaktan ziyade, siyah-kırmızı bir görünümde ve şeklinde olduğunu göstermektedir. Kır­mızı ve siyah renklerin karışımıyla da yeşil rengini almıştır. Bu da dört çeşittir. Birincisi, koyu ye­şil olanıdır ki, 'zübabi' diye isimlendirilir. Rengi, ilk baharda ortaya çıkan büyük yeşil sineklere benzediğinden 'sineğe benzeyen' (zübabi) adını almıştır. Parlaklık, şeffaflık bakımından eiı iyisi budur. Zümrüt'ün 'zübabi' çeşidinin çok az bulunduğu bildirilmektedir. İkincisi, 'er-reyhani' adı verilenidir. Açık yeşil renkli olup reyhan yaprağının rengine benzediğinden bu ismi almıştır. Üçüncüsü, yapraklarından yemek yapılan ve pazıyı andıran bir bitki olan 'es-sılk'a (yabani pan­car) benzediğinden 'es-silki' ismini almıştır. Dördüncüsü, yeşil sabunun rengine benzediğinden 'es-sabun!' ismini almıştır. (Kalkaşendi, II, 114-116. Zümrüt ile ilgili ayrıca bkz: Mesildi, II, 23-24; Cevad Ali, VII, 519). Zümrütün en iyi çeşidi olan zübabi'ye bakanların, gözlerindeki yorgun­luğun gittiği, sara hastalığına iyi geldiği, bu yüzden de bazı sultanların çocuklarına bunu taktıkla­rı söylenir. Dışardan sarıldığında midedeki ağrılara, kaynatılarak içilen suyunun cüzzam hastalı­ğına iyi geldiği söylenir. (Kalkaşendi,II, 116).

157) Bunun da 'Beshaki' ve 'Halenci' diye iki çeşidi bulunmaktadır. Bkz: Kalkaşendi, II, 118.

Page 21: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

EMEV1LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN------ 99

lendiği belirtilmektedirl58. Bakır madeninden elde edilen bir mücevher olan Fiıilze, her bakır madeninden elde edilmez. Bakınn en has kısmı olsa gerektir. Çok az elde edilme­si de, bu mildenden yapılan takının değerini artırmakta idi. Halkın taktığı diğer takılar­dan ayrıt edilmesi için yüksek tabaka fiıilzec kullanırdı 159.

Billur: Aslı yakut cinsinden olan ve Boraks madeninden elde edilen bir taştır. Billur madeni Hicaz böigesinde vardı, hatta Hicaz'da bülünanın BillOrun en iyisi olduğu söy= lenmektedirl60.

Merdin: Bu, dalları fışkıran ya da çok dallı ağaçlar görünümünde ve kırmızı renkli bir taştır. Madeni, deniz altından çıkarılmaktadıri61.

Yukanda isimlerini verdiğimiz mücevher ve değerli taşların yanında, Emeviler döne­minde çoğunlukla altın ve gümüş madeninden yapılan çeşitli takılar kullanılmaktaydı. Aşağıda, kaynaklarda tespit edebildiğimiz bazılarını veriyoruz:

Haihaii62, yüzük163, bilezikl64, küpe165, Hünzüv§ne (Hızma)166 ve sebec (siyah in­ci)l67.

158) Kızılderililer ise, 'gök yıldızı' diye adlandırmışlardır onu. Gök mavisi ile yeşilimsi mavi arasında değişen, su içeren alüminyum fosfatla bakır ve demir karışımı değerli bir taştır. Okşan Özferen­deci, Taşın Öyküsü!Firuze, Gold News Dergisi, İstanbul, Haziran-2002, S. 131, s. 23. Krş: Söyle-

159)

160)

!6!) 162)

163)

164)

165)

166)

167)

mez, s. 311. Bu marlenin en iyisi turkuaz renginde olanıdır. Bunun da, nazara, suyunun içilmesi halinde akrep sokmasına iyi geldiği söylenir. Kalkaşendi, ll, 118; Fehmi, s. 115. Ancak henüz yakutlaşma aşamasından oldukça uzak bir taştır. Bunun, madeni itibariyle mi değer­li bir taş olduğu, yoksa işlenmesinden dolayı mı değerli olduğu noktasında ihtiliif vardır. Kalka­şendi, H, 120- !21; Cev§.d . .ı\Ji~ V!!. 520. Kalkaşend!, ll, !2!-124. Emevi döneminde kadınlar, hal hal takarlardı. Dönemin ünlü şairlerinden Kümeyt b. Zeyd'in kı­Zi Reyya'ya, Eban b. e!-Ve!id e!-Bece!!'nin k!Z! Fatıma. altından iki h~l ha1 hediye etmiştir. İsfe­hani, XVII, 39. Dönemin ünlü simalarından Sükeyne, cemreleri taşlarken yedinci taşı elinden düşürmüş ve yeri­ne parmağındaki yüzüğü çıkarıp atmıştır. (İsfehani, XVI, 159). Dönemin şairlerinden İbn Herme, Şam'a gidebilecek parayı elde edebilmek için kız kardeşine baş vurmuş, o da yüzüğünü satarak İbn Herme'ye vermiştir. (Tenuhi, III, 17). Erkekler çoğunlukla gümüş aksesuar ve yüzük takarlardı. Ancak, gümüş yüzüğün yanında, altın yüzük takan erkekler de vardı. (Belazüri, Ensab, VII, 8). Özellikle altın bilezik, kadın takıiarı arasında revaçiaydı. Sükeyne bnt. el-Hüseyin her iki kolun­da bulunan kırk miskiil ağırlığındaki altın bileziklerinden birini dönemin ünlü şarkıcısı İbn Sü­reyc'e, diğerini de yine dönemin ünlü kıyanı (rakkfıse/şarkıcı) Azzetü'l-Meyla'ya, kendisine şar­kı söyledikleri ve coşturup eğlendirdikleri için hediye etmiştir. İsfehiini, XVII, 42-47. Hişam b. Abdilme!ik'in yanındaki iki cariyenin kulaklarında inciden parlayan küpeleri vardı. Te­nuh!, IV, 288. B uma takılırdı. Cahız, EbU Osman Amr b. Bahr b. Mahbub (h. 159/255), el-Hayavan, I-VII, (thk. Abdüsselam Harun), Mısır ts., III, 306; el-Bursan ve'l-Urcô.n ve'l-Umyô.n ve'l-Huvlan, (thk. Mu­hammed Mürsi el-Huvli), Beyrut 198711407, s. 295; Şüzür, s. 69. Cahız, Hayavô.n, V, 8; Şüzür, s. 69, 494-495. Sebec: Siyah giysi ya da siyah inciye denmektedir. Çinko madeninin özü olduğu da söylenmiştir. Bu madeni üzerinde taşıyanın göz değmesinden ve yangından korunacağı, başına takanın, baş ağrısının gideceği, bu maddeden yapılan aynaya bakanın, gözündeki beyazlığın kaybolacağı, şaşının iyileşeceği söylenmektedir. Sebec, ateşe atıl­dığı zaman, odun gibi yanar ve neft kokusu gibi bir koku yayar. O dönemde kadınlar takı olarak kullanmakta idiler. (Şüzür, s. 494-495).

Page 22: EMEVİLER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADlNisamveri.org/pdfdrg/D01777/2004_21/2004_21_ALTINAYR.pdf · 2015. 9. 8. · EMEV!LER DÖNEMİNDE BAZI YÖNLERİYLE KADIN-----81 rım mevcuttu3.Bu

100/ Dr. Ramazan ALTINAY-------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Sonuç

Cahiliye dönemi toplumunda kadınların durumunun genel olarak iyi olmadığı, bir eş­ya gibi alınıp satıldığı anlaşılmaktadır. Hz. Peygamber döneminde bu olumsuzlukların kaldırılmaya çalışıldığı ve çağı ile geçmişi dikkate alındığında, son derece önemli değiş­me ve gelişmeler kaydedildiği görülmektedir. Bu dönemde kadın, büyük ölçüde hayatın ve dolayısıyla tarihin içindedir. Eğitim, öğretim, çalışma, ticaret, siyaset, camide ibadet ve savaş gibi konularda erkeklerin yanıbaşında yer alan kadınlar bulunmaktadır. Halbu­ki, daha önce belirttiğimiz gibi Hz. Peygamber döneminden sonra kadın yavaş yavaş hem hayatın içinden ve dolayısıyla hem de tarihten büyük ölçüde çekilmiştir. Ancak, İs­lam dünyasında kadınlar Hıristiyanlıkta olduğu gibi hiçbir zaman toplumsal bir nefretin odak noktasına yerleştirilmemiştir.

Kadın, tarihin hangi döneminde ve hangi toplumunda olursa olsun, bir takım temel hususlarını hiç değiştirmemiştir. Bunlardan biri de estetiğe, güzelleşmeye verdiği önem­dir. Bu sebeple, Emevller döneminde de kadınların, bu hususlara büyük önem verdikle­rini görmekteyiz. Özellikle zengin eşraf kadınları, dönemin modasının öncüsü olmuşlar, hatta kendilerine özel kuaförier tutmuşiardır. Kadınların en çok dikkatini çeken husus­lardan biri de takılardır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla, bölgede zaten eskiden beri bili­nen çok çeşitli takılar, Müslüman kadınlar tarafından da büyük bir arzuyla elde edilmiş ve kullanılmıştır. Hal böyle olunca kadının, güzelliğini koruması ve geliştirmesi için bir­takım şeyler yapması tıbbi yönden zararlı değilse, onun ruh dünyasını ve sağlığını da dikkate alarak normal görülmelidir. Bu konudaki aşırı sınırlamalar üzerinde dikkatli olunması gerekmektedir.

Öte yandan Emevller dönemi, islam toplumunun dünycv1leşnıcye başladığı dönenı­lerden birisi olarak bilinir. Zenginlik ve servetin artması, yöneticiler ve üst tabakanın dünyaya önem vermesi, on!ann etkisiyle şekillenen diğer gr.Jp!a..rın gündelik hayatını da etkilemiştir. Dolayısıyla, aşk, hatta erotik aşk şiire ve müziğe yansımış, eğlence bu dö­nemde artış gösterdiği gibi, bu işlerin erbabı da artmıştır.

Son olarak şunu belirtmeliyiz ki, olumsuz birçok yönüne rağmen Emevller dönemi, İslam toplumunun maddi uygarlığını oluşturmaya başladığı dönemdir. Mimari, müzik, yazı (hat) ve süs!eme gibi sanatlar bu dönemde ilk __ nıeyvelerini vermeye başlamıştır. Bu-nun yanında, bu dönemde estetiğe de önem verilmiştir. Bu sonuncuda kadınların payının çok büyük olduğu görülmektedir.