Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar...

152
Ek: Yargıtay Kararları Fihristi G-20 2015 TÜRKİYE DÖNEM BAŞKANLIĞI SURİYELİ SIĞINMACILAR VE İŞGÜCÜ PİYASASI FARUK ÇELİK ROBERT MILINER RİFAT HİSARCIKLIOĞLU EROL KİRESEPİ ERGÜN ATALAY KANİ BEKO DOÇ.DR.SELÇUK ŞİRİN ASLI ŞAHANKAYA SELÇUK MARUFLU AV. HAKKI KIZILOĞLU KORAY ALPER AKDEMİR FATİH BİLEN ALİ BABACAN MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU ERHAN BATUR HALUK DİNÇER NURCAN ÖNDER MAHMUT ARSLAN SARP KALKAN DOÇ.DR.SANİYE DEDOĞLU SOLMAZ COŞKUN ESRA BELEN İMDAT TÜRKAY NESRİN DOĞAN CİLT 52 • SAYI 6 • KASIM - ARALIK 2014

Transcript of Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar...

Page 1: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

| CİLT 52 • SA

YI 6 • KASIM

- ARA

LIK 2014

TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TAKSİS) • TÜRK AĞIR SANAYİİ VE HİZMET SEKTÖRÜ KAMU İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜHİS) • TÜRKİYE CAM, ÇİMENTO VE TOPRAK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) • TÜRKİYE DERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜGİS) • İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) • TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) • KAMU İŞLETMELERİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KAMU-İŞ) • TÜRKİYE KİMYA, PETROL, LASTİK VE PLASTİK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KİPLAS) • MAHALLİ İDARELER KAMU İŞVEREN SENDİKASI (MİKSEN) • MAHALLİ İDARELER İŞVERENLERİ SENDİKASI (MİS) • TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI (MESS) • PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI (PÜİS) • TÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (SEİS) • TÜRKİYE SELÜLOZ, KAĞIT VE KAĞIT MAMULLERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TOPRAK, SERAMİK, ÇİMENTO VE CAM SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TURİZM ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI

Ek: Yargıtay Kararları Fihristi

G-20 2015 TÜRKİYEDÖNEM BAŞKANLIĞI

SURİYELİ SIĞINMACILARVE İŞGÜCÜ PİYASASI

FARUK ÇELİK

ROBERT MILINER

RİFAT HİSARCIKLIOĞLU

EROL KİRESEPİ

ERGÜN ATALAY

KANİ BEKO

DOÇ.DR.SELÇUK ŞİRİN

ASLI ŞAHANKAYA

SELÇUK MARUFLU

AV. HAKKI KIZILOĞLU

KORAY ALPER AKDEMİR

FATİH BİLEN

ALİ BABACAN

MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU

ERHAN BATUR

HALUK DİNÇER

NURCAN ÖNDER

MAHMUT ARSLAN

SARP KALKAN

DOÇ.DR.SANİYE DEDOĞLU

SOLMAZ COŞKUN

ESRA BELEN

İMDAT TÜRKAY

NESRİN DOĞAN

CİLT 52 • SAYI 6 • KASIM - ARALIK 2014

Page 2: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

TİSK AKADEMİ’nin 18. Sayısı çıktı. 19. Sayı Mart 2015’te yayınlanacaktır.Ayrıntılı bilgi için: www.tisk.org.tr

2014

/ II

2014 / II

Türk Endüstri İlişkiler Sisteminde 2010 Anayasa Değişikliği ve Sonrası Gelişmeler

Kadir Arıcı

Ekonomik Büyüme ve İşsizlik İlişkisi: Türkiye ÖrneğiBurçin Yılmaz Eser

Bilgi Ekonomisi ve TürkiyeHilâl Kuvvetli Yavaş

Türkiye’deki İşletme Gruplarının Uluslararasılaşma Motivasyonunun Lokasyon ve Giriş Stratejisi Üzerindeki Etkisi

Kader Tan ŞahinKübra Mert

Türkiye Elektrik Piyasası Reformunun Elektrik Fiyatlarına Etkisi: Ampirik Bir Analiz

Begüm Yurteri KösedağlıOsman Aydoğuş

BIST-100 Getirileri, Dış Ticaret Açığı ve Enflasyon Büyümesinin Nedensellik Açısından Analizi

Meltem Ulusan

Arzın Merkezine Seyahat: Bankacılarla Yapılan Görüşmelerden Elde Edilen Bilgilerle Türk Bankacılık Sektörünün Davranışı

Koray AlperDefne Mutluer KurulRamazan Karaşahin

Hakan Atasoy

Türkiye’de Yabancıların Çalışma ŞartlarıNazlı Töre

C‹LT: 9 SAYI: 18

2014 / II

2014 / II

Türk Endüstri İlişkiler Sisteminde 2010 Anayasa Değişikliği ve Sonrası Gelişmeler

Kadir Arıcı

Ekonomik Büyüme ve İşsizlik İlişkisi: Türkiye ÖrneğiBurçin Yılmaz Eser

Bilgi Ekonomisi ve TürkiyeHilâl Kuvvetli Yavaş

Türkiye’deki İşletme Gruplarının Uluslararasılaşma Motivasyonunun Lokasyon ve Giriş Stratejisi Üzerindeki Etkisi

Kader Tan ŞahinKübra Mert

Türkiye Elektrik Piyasası Reformunun Elektrik Fiyatlarına Etkisi: Ampirik Bir Analiz

Begüm Yurteri KösedağlıOsman Aydoğuş

BIST-100 Getirileri, Dış Ticaret Açığı ve Enflasyon Büyümesinin Nedensellik Açısından Analizi

Meltem Ulusan

Arzın Merkezine Seyahat: Bankacılarla Yapılan Görüşmelerden Elde Edilen Bilgilerle Türk Bankacılık Sektörünün Davranışı

Koray AlperDefne Mutluer KurulRamazan Karaşahin

Hakan Atasoy

Türkiye’de Yabancıların Çalışma ŞartlarıNazlı Töre

C‹LT: 9 SAYI: 18

TİSK AKADEMİ ÇIKTI

Page 3: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

TİSK AKADEMİ’nin 18. Sayısı çıktı. 19. Sayı Mart 2015’te yayınlanacaktır.Ayrıntılı bilgi için: www.tisk.org.tr

2014

/ II

2014 / II

Türk Endüstri İlişkiler Sisteminde 2010 Anayasa Değişikliği ve Sonrası Gelişmeler

Kadir Arıcı

Ekonomik Büyüme ve İşsizlik İlişkisi: Türkiye ÖrneğiBurçin Yılmaz Eser

Bilgi Ekonomisi ve TürkiyeHilâl Kuvvetli Yavaş

Türkiye’deki İşletme Gruplarının Uluslararasılaşma Motivasyonunun Lokasyon ve Giriş Stratejisi Üzerindeki Etkisi

Kader Tan ŞahinKübra Mert

Türkiye Elektrik Piyasası Reformunun Elektrik Fiyatlarına Etkisi: Ampirik Bir Analiz

Begüm Yurteri KösedağlıOsman Aydoğuş

BIST-100 Getirileri, Dış Ticaret Açığı ve Enflasyon Büyümesinin Nedensellik Açısından Analizi

Meltem Ulusan

Arzın Merkezine Seyahat: Bankacılarla Yapılan Görüşmelerden Elde Edilen Bilgilerle Türk Bankacılık Sektörünün Davranışı

Koray AlperDefne Mutluer KurulRamazan Karaşahin

Hakan Atasoy

Türkiye’de Yabancıların Çalışma ŞartlarıNazlı Töre

C‹LT: 9 SAYI: 18

2014 / II

2014 / II

Türk Endüstri İlişkiler Sisteminde 2010 Anayasa Değişikliği ve Sonrası Gelişmeler

Kadir Arıcı

Ekonomik Büyüme ve İşsizlik İlişkisi: Türkiye ÖrneğiBurçin Yılmaz Eser

Bilgi Ekonomisi ve TürkiyeHilâl Kuvvetli Yavaş

Türkiye’deki İşletme Gruplarının Uluslararasılaşma Motivasyonunun Lokasyon ve Giriş Stratejisi Üzerindeki Etkisi

Kader Tan ŞahinKübra Mert

Türkiye Elektrik Piyasası Reformunun Elektrik Fiyatlarına Etkisi: Ampirik Bir Analiz

Begüm Yurteri KösedağlıOsman Aydoğuş

BIST-100 Getirileri, Dış Ticaret Açığı ve Enflasyon Büyümesinin Nedensellik Açısından Analizi

Meltem Ulusan

Arzın Merkezine Seyahat: Bankacılarla Yapılan Görüşmelerden Elde Edilen Bilgilerle Türk Bankacılık Sektörünün Davranışı

Koray AlperDefne Mutluer KurulRamazan Karaşahin

Hakan Atasoy

Türkiye’de Yabancıların Çalışma ŞartlarıNazlı Töre

C‹LT: 9 SAYI: 18

TİSK AKADEMİ ÇIKTI

Page 4: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 1

Yağız EYÜBOĞLUTürkiye İşveren Sendikaları

Konfederasyonu Adına SahibiBülent PİRLER

Sorumlu Yayın Müdürüİdare Yeri

Hoşdere Caddesi Reşat Nuri Sok.No: 108 06540 Çankaya - ANKARA

Tel: (312) 439 77 17 /PbxFaks: (312) 439 75 92-93-94

Web: www.tisk.org.trE-posta: [email protected]

Dergide yayınlanan bütün yazılarkaynak adı gösterilerek iktibas

edilebilir.Dergide yayınlanan yazılar yazarların kişisel görüşüdür, Konfederasyonu bağlamaz.

İŞVEREN BASIN MESLEK İLKELERİNEUYMAYA SÖZ VERMİŞTİR.

Baskı Tarihi15.12.2014

Editöryel Hazırlık ve TasarımKS Medya

Çetin Emeç Bulvarı 1322. Cad. 64/6Öveçler / ANKARA

Tel: (312) 472 86 12Tel&Faks: (312) 472 86 23

Baskı ve CiltDumat Ofset Matbaacılık

Bahçekapı Mah. 2477 Sk. No: 6Şaşmaz / ANKARA

Tel: (312) 278 82 00Fax: (312) 278 82 30ISSN: 1303-0418

Yayın TürüYerel Süreli Yayın

CİLT 52 • SAYI 6 • KASIM - ARALIK 2014

2015’te buluşmak üzere…Mutlu Yıllar…

Bu Sayımızda

| CİLT 52 • SA

YI 6 • KASIM

- ARA

LIK 2014

TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ SENDİKASI (TAKSİS) • TÜRK AĞIR SANAYİİ VE HİZMET SEKTÖRÜ KAMU İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜHİS) • TÜRKİYE CAM, ÇİMENTO VE TOPRAK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) • TÜRKİYE DERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜGİS) • İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) • TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) • KAMU İŞLETMELERİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KAMU-İŞ) • TÜRKİYE KİMYA, PETROL, LASTİK VE PLASTİK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KİPLAS) • MAHALLİ İDARELER KAMU İŞVEREN SENDİKASI (MİKSEN) • MAHALLİ İDARELER İŞVERENLERİ SENDİKASI (MİS) • TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI (MESS) • PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI (PÜİS) • TÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (SEİS) • TÜRKİYE SELÜLOZ, KAĞIT VE KAĞIT MAMULLERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TOPRAK, SERAMİK, ÇİMENTO VE CAM SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI• TURİZM ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI

Ek: Yargıtay Kararları Fihristi

G-20 2015 TÜRKİYEDÖNEM BAŞKANLIĞI

SURİYELİ SIĞINMACILARVE İŞGÜCÜ PİYASASI

FARUK ÇELİK

ROBERT MILINER

RİFAT HISARCIKLIOĞLU

EROL KİRESEPİ

ERGÜN ATALAY

KANİ BEKO

DOÇ.DR.SELÇUK ŞİRİN

ASLI ŞAHANKAYA

SELÇUK MARUFLU

AV. HAKKI KIZILOĞLU

KORAY ALPER AKDEMİR

FATİH BİLEN

ALİ BABACAN

MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU

ERHAN BATUR

HALUK DİNÇER

NURCAN ÖNDER

MAHMUT ARSLAN

SARP KALKAN

DOÇ.DR.SANİYE DEDOĞLU

SOLMAZ COŞKUN

ESRA BELEN

İMDAT TÜRKAY

NESRİN DOĞAN

CİLT 52 • SAYI 6 • KASIM - ARALIK 2014

Değerli Okuyucularımız, Yılın bu son sayısında İŞVEREN’de G-20 2015 Türkiye Dönem Başkanlığı ve Suriyeli

Sığınmacılar ve İşgücü Piyasası konularını ele alıyoruz.Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, G20 Dönem Başkanlığı ile Türkiye’nin 2015 yılında küresel

ekonomi gündeminin merkezinde olacağını ve gündeme doğrudan yön verme imkânına sahip bulu-nacağını söyledi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, G-20 Dönem Başkanlığı’nın Türkiye’nin görünürlüğü üzerinde pozitif etki yaratacağını ve ülkemizin küresel düzeyde etkin bir şekilde tanıtımının yapılabilmesi için önemli bir fırsat sunacağını belirtti.

Avustralya B20 Sherpası ve UBS Kıdemli Danışmanı Robert Milliner, B20’nin desteklediği büyüme hedefleri elde edilirse, iş dünyasının G20 taahhütlerinin faydaları konusundaki tartışmalara aktif katkı sağlayarak hükümetlerin üzerindeki yükü azaltabileceğine dikkat çekti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü önceliklerinin “istihdam ve büyüme arasındaki karşılıklı ilişki”, “mesleki beceriler ve kaliteli istihdam” ve “taahhütlerin izlenmesi” olarak belirlendiğini ifade etti.

Ergün Atalay, TÜRK-İŞ başkanlığında, HAK-İŞ ve DİSK’in katılımıyla kurulmuş olan L20 Organizas-yon Komitesi’nin ilk toplantısını ITUC ve TUAC temsilcilerinin katılımıyla genel başkanlar düzeyinde gerçekleştiğini söyledi.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, B20 Liderliğinin Türk iş dünyasının uluslararası arenada kendi-ni tanıtması için tarifsiz bir olanak sunduğunu açıkladı.

Haluk Dinçer, TÜSİAD olarak B20 Çalışma Grubu Türkiye Dönem Başkanlığında ele alınabilecek öncelikli konuları belirlemek üzere çalışmalarını sürdürdüklerini anlattı.

TİSK Yürütme Komitesi ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erol Kiresepi, TİSK’in B20 bünyesinde faaliyetlerini, sürecin ilk gününden bu yana IOE ile işbirliği ve koordinasyon halinde yürüttüklerini söyledi.

B20 Sherpası Sarp Kalkan, B20 Türkiye olarak çalışmalarını, geçtiğimiz yıllarda eleştiri konusu olan G20 ile B20 arasındaki işbirliği eksikliğini gidermek ve yakın bir çalışma süreci tesis etmek yö-nünde sürdüreceklerini açıkladı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, geçici koruma kapsamına alınarak hukuki statüsü belirlenen Suriye uyruklu yabancılara yönelik olarak, işgücü piyasası dinamiklerinin ve işverenlerin ihtiyaçlarının dikkate alınacağı bir eylem planının uygulanacağını bildirdi.

ÇSGB Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Nurcan Önder, uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat kapsamında işgücü göçüne yönelik politikaların geliştirilmesi amacıyla hazırlanan Yabancı İstihdam Kanun Taslağı ile nitelikli ve vasıflı yabancı işgücünün kayıtlı istihdamının destekleneceğini açıkladı.

TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, Suriyeli sığınmacıların ülkemize insani ve ekonomik gelişme açı-sından tamamlayıcı katkıda bulunmalarının sağlanması ve işbirliğine dayalı çözümler geliştirilmesi üzerinde durdu.

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Suriyeli sığınmacıların sorunlarını görmezden gelineme-yeceğini belirterek Türkiye’nin bu duruma karşı özel bir yapılanma ve politika izlemesi gerektiğinin altını çizdi.

DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Avrupa’da Türk işçilerin sendikalı, sigortalı çalışmaları gibi ülke-mizde de göçmen işçiler için benzeri koşulların geçerli olması gerektiğini söyledi.

New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Selçuk Şirin makalesinde, Suriye’den ülkemize yöne-len çok büyük ölçekli sığınma hareketinin Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısına etkilerini değerlendirdi.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Saniye Dedeoğlu ve Beykent Üniversi-tesi İnsan Kaynakları Yönetimi Programı’ndan Aslı Şahankaya, “Kayıtdışılık Çıkmazında Suriyeli Prekarya:Türkiye’de İşgücü Piyasasında Suriyeli Göçmenler” başlıklı makalelerinde, Suriye’den gelen göçmenlerin ülkemizdeki istihdam piyasası üzerindeki etkilerine değindiler.

Farklı gündem konularını İŞVEREN’in bu sayısında da bulacaksınız. Ressam Canan Onur ile bir söyleşi gerçekleştirilen Sanat sayfamızı; Kadınlar ve Gençler, Arkeogezi, TİSK ve Avrupa Haberleri ile çeşitli konularda hazırlanan makaleleri beğeniyle okuyacağınızı umuyoruz.

Page 5: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 20142

8152SURİYELİ SIĞINMACILAR VE

İŞGÜCÜ PİYASASIG-20 2015

TÜRKİYE DÖNEM BAŞKANLIĞI

•BAŞKANDAN G-20 Dönem Başkanlığımız ve Suriyeli Sığınmacılar Sorunumuz 4 •EDİTÖRDEN Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararının Düşündürdükleri 6 • TİSK 52. YAŞINDA 8 •NELER OLUYOR TÜRKİYE 9 •ZOOM G20 ve Türkiye Dönem Başkanlığı ALİ BABACAN T.C. BAŞBAKAN YARDIMCISI 53 •ZOOM “G-20 Dönem Başkanlığı, Türkiye’nin Görünürlüğü Üzerinde Pozitif Etki Yaratacaktır” MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU T.C. DIŞİŞLERİ BAKANI 55 •ZOOM Avustralya G20 Başkanlığı – B20 Perspektifi ROBERT MILLINER AVUSTRALYA B20 SHERPA’SI UBS KIDEMLİ DANIŞMANI 57 •ZOOM G20 Sürecine Çalışma ve İstihdam Perspektifinden Bakış ERHAN BATUR T.C.ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI MÜSTEŞAR YARDIMCISI 59 •ZOOM G20 Türkiye Dönem Başkanlığı ve Sendikalar ERGÜN ATALAY TÜRK-İŞ GENEL BAŞKANI 63 •ZOOM “B20 Liderliği Türk İş Dünyasının Uluslararası Arenada Kendini Tanıtması İçin Tarifsiz Bir Olanak” RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ (TOBB) BAŞKANI 65 •ZOOM G20 2015 Türkiye Dönem Başkanlığı HALUK DİNÇER TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ (TÜSİAD) BAŞKANI 67 •ZOOM “Gayretimiz, Türkiye’nin G20 Dönem Başkanlığı’nın Başarısına Yöneliktir” EROL KİRESEPİ TİSK YÜRÜTME KOMİTESİ VE YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ 69 •ZOOM “Kriz Sonrası Dönemde, B20’nin Yeni Bir Gündeme İhtiyacı Var” SARP KALKAN B20 TÜRKİYE SHERPASI 71 •GÖRÜŞ OECD Ekonomik Görünüm Raporu ve G20 73 •GÖRÜŞ IMF’nin 2014 ve 2015 Tahminlerine Göre Türkiye’nin Dünyadaki Konumu 77 •ZOOM Geçici Koruma Sağlanan Suriye Uyruklu Yabancılar ve İşgücü Piyasası FARUK ÇELİK T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI 82 •ZOOM Yabancı İstihdam Kanunu Taslağı NURCAN ÖNDER T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI ÇALIŞMA GENEL MÜDÜR YARDIMCISI 84 •ZOOM İşgücünde Yeni Parça: Suriyeli Sığınmacılar ERGÜN ATALAY TÜRK-İŞ GENEL BAŞKANI 86 •ZOOM “Suriyeli Sığınmacıların Sorunlarını Görmezden Gelemeyiz” MAHMUT ARSLAN HAK-İŞ GENEL BAŞKANI 88 •ZOOM Suriyeli Sığınmacıların İstihdamı KANİ BEKO TÜRKİYE DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU (DİSK) GENEL BAŞKANI 90 •ZOOM Suriyeli Sığınmacılar Türkiye’yi Değiştirecek! DOÇ. DR. SELÇUK ŞİRİN NEWYORK ÜNİVERSİTESİ İKSARA VERİ ARAŞTIRMA 92 •ZOOM Kayıtdışılık Çıkmazında Suriyeli Prekarya: Türkiye’de İşgücü Piyasasında Suriyeli Göçmenler DOÇ. DR. SANİYE DEDEOĞLU MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ BÖLÜMÜ, ASLI ŞAHANKAYA BEYKENT ÜNİVERSİTESİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ PROGRAMI 94 •İNCELEME 2015 Yılına Girilirken Ekonomideki Gerçekleşmeler ve Beklentiler 98 •KADINLAR VE GENÇLER 103 •Girişimci Kadının İş Dünyasından Yansımalar SOLMAZ COŞKUN TİSK YÖNETİM KURULU ÜYESİ TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI 104 •TİSK HABERLER 113 •GÖRÜŞ Transatlantik Ticaret Anlaşması ve Türkiye SELÇUK MARUFLU TÜGİS GENEL SEKRETERİ 19. D. İSTANBUL MİLLETVEKİLİ 118 İNCELEME OECD Mali Eylem Görev Gücü (FATF) ve Türkiye Değerlendirmesi İMDAT TÜRKAY GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI GELİR İDARESİ GRUP BAŞKANI 119 •GÖRÜŞ Özel İstihdam Bürolarının İşgücü Piyasasında Etkinliğinin Artırılmasına Yönelik Tedbirler: Aracılık Teşvik Sistemi KORAY ALPER AKDEMİR İŞKUR İSTİHDAM HİZMETLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI İSTİHDAM UZMANI 124 •İNCELEME Değişimin Belgesi; Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi NESRİN DOĞAN MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU UZMAN YARDIMCISI 127 •İNCELEME Ulusal Yeterlilik Sisteminde Eğitim ve Belgelendirme Ayrımı FATİH BİLEN MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU UZMAN YARDIMCISI 129 •GÖRÜŞ Refah Artışı İçin Güçlü İşletmeler; Güçlü İşletmeler İçin Esneklik ve Kayıtlılık ESRA BELEN TİSK ARAŞTIRMA, EĞİTİM VE DIŞ İLİŞKİLER UZMANI 131 •GÖRÜŞ İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Yayımlandı AV.HAKKI KIZILOĞLU TİSK HUKUK MÜŞAVİRİ 133 •SANAT 136 •AVRUPA AVRUPA 138 •ARKEOGEZİ 143 •İSTATİSTİK 146 •YENİ YAYINLAR 148

Page 6: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

İş Teftişi Uygulamaları Semineri-III

Canan Onur:“Sanat, bizi insan olmak adına bir adım daha ileriye götürür”

37

Çatalhöyük

143

8 35

39

GAN ve MEDEF Ortak Toplantısı

Yeni Torba Kanun Tasarısı TBMM’ye Sevk Edildi

TİSK 52 YAŞINDAYönetim Kurulu’nun Anıtkabir’i Ziyareti

136

Page 7: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 20144

Tuğr

ul K

UD

ATG

OBİ

LİK

başkandanTu

ğrul

KU

DA

TGO

BİLİK

Yağı

z EY

ÜBO

ĞLU

G-20 Dönem Başkanlığımız ve Suriyeli Sığınmacılar Sorunumuz

Türkiye 1 Aralık 2014 tarihinden iti-baren G20 Dönem Başkanlığını devral-mış bulunuyor.

Günümüzde küreselleşme olgusuyla birlikte siyasal, ekonomik, sosyal ve tek-nolojik sorunlar ulusal sınırları aşıp gide-rek küresel bir boyut alıyor. 2008 yılında ABD’de başlayıp tüm dünya ülkelerini değişik ölçülerle de olsa etkisi altına alan ekonomik kriz bunun taze ve çarpıcı ör-neklerinden birisi.

Sorunlar uluslararası, hatta küresel bo-yut alınca, bunlarla başetmenin yolu da bireysel yerine uluslararası boyutta çaba, politika, işbirliği ve kurumlar gerektiriyor.

Bugün Birleşmiş Milletler, IMF, Dünya

Bankası, OECD, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Çalışma Teşkilatı gibi ulus-lararası kuruluşlar ve bu kuruluşlar çerçe-vesinde sürdürülen çalışmalar, dünyanın karşı karşıya bulunduğu sorunları ne ya-zık ki çözmeye yetmiyor. Son büyüme, işsizlik, dış ticaret ve yoksulluk rakamları bu durumu teyit ediyor.

Bu durumda ülkelerin bireysel sorunla-rına serbest ticaret anlaşmaları türünden bölgesel işbirliği projeleriyle çözüm ara-maları doğaldır. Son yıllarda bu tür an-laşmaların sayısındaki büyük artış bu tür çabaların ne kadar yoğunlaştığının ayrı bir göstergesi… Dünya üretiminin yakla-şık yarısını gerçekleştiren ABD ile 28 üyeli

AB’nin bile geçen yıldan bu yana arala-rında bir Transatlantik Ticaret ve Yatırım Paktı (TTIP) imzalama yolunda müzakere-lere girişmiş olmaları, hem bugün yaşa-dığımız küresel sorunların boyutlarını or-taya koyma, hem de bu tür anlaşmaların ne kadar popüler hale geldiğini gösterme açısından ilginç olduğu kadar Türkiye – AB Gümrük Birliği’ni gözönüne aldığı-mızda ülkemiz açısından aynı zamanda düşündürücüdür.

Bu tür bölgesel ya da ikili anlaşma ve işbirliği modelleri ötesinde, sorunlara küresel yaklaşım örnekleri aradığımızda, yukarıda bazılarını dile getirdiğimiz ulus-lararası kuruluşlar ötesinde, karşımıza çı-

Page 8: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 5

kan tek ciddi örnek G-20 platformudur. İlk kez 1999 yılında oluşturulan bu platform, bugün aralarında Türkiye’nin de yer aldı-ğı 19 gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeyi ve Avrupa Birliği’ni içeren yapısıyla küre-sel ekonominin güçlü bir temsilcisi haline gelmiştir. Öyle ki, bu grup günümüzde küresel ekonominin % 85’ini, dünya nü-fusunun üçte ikisini ve dünya ticaretinin % 75’ini temsil ediyor. 2008 yılından itiba-ren liderler seviyesinde toplanmaya baş-layan G20, küresel sorunların çözümün-de en etkili uluslararası platform olarak ön plana çıkıyor.

Türkiye’nin 1 Aralık 2014 tarihinde bir yıl süreyle G20 dönem başkanlığını devralmış olması, bu platformu bizim için daha da önemli ve anlamlı kılıyor. Bu du-rum 2015 yılında ülkemizin küresel eko-nomi gündeminin merkezinde yer alması-nı sağlayacak ve bize hem bu gündemi belirleme ya da en azından etkileme, hem de ülkemizi tüm yönleriyle dışarıya tanıtma fırsatı verecek.

G20’nin bir özelliği de, sadece üye ülke lider ve hükümetlerini değil, üye ül-kelerin özel sektör kuruluşlarını, sendika-larını, düşünce kuruluşlarını, sivil toplum kuruluşlarını ve gençlik temsilcilerini bir araya getiren “Business 20”, “Labour 20”, “Think 20”, “Civil 20” ve “Yo-uth 20” dışa açılım gruplarını, kısacası tüm toplum kesimlerini, bir araya getiren bir yapıda olması… Bu sayede söz konu-su kesimler G20 çalışmalarına katkıda bulunma fırsatı da yakalıyorlar.

G20’nin iş dünyası kanadı Business 20 yani B20, G20 gündemi oluşturulur-ken iş dünyasının da görüşlerinin alınması amacıyla 2008’de oluşturuldu. B20, kü-resel ekonomik sorunlara küresel ölçekte bir işbirliği anlayışı içinde iş dünyasının cevaplarını aramak ve önerilerini derle-

yerek G20 liderlerine iletmeyi amaçlıyor. Bugüne kadar toplamda 400’ün üzerinde öneri G20 liderlerine iletildi.

Konfederasyonumuz G20 dönem baş-kanlığının ülkemizde bulunduğu 2015 yılında da, geçmişte olduğu gibi yeni öneriler geliştirecek ve Türkiye’nin tanıtı-mı için elimizden geleni yapmaya devam edecektir. Sahip olduğu deneyim ve bil-gi birikimi ile geçtiğimiz dönem başkan-lıklarında “beşeri sermaye görev gücü” kapsamında ciddi çalışmalara imza atan TİSK, dönem başkanlığının ülkemize gel-diği 2015 yılında gerçekleştirilecek tüm G20 camiası ve özellikle B20 iş dünyası kanadı çalışmalarına da bu bağlamda katkı sağlayacak.

2015 yılında Suriyeli sığınmacılar so-runu da Ülkemiz gündeminin ön sıraların-da yer alıyor. Bilindiği gibi son yıllarda Ortadoğu ülkelerinin bir bölümünde yaşa-nan siyasal gelişmeler ülkemizi de etkili-yor. 21 Kasım 2014 tarihinde Roma’da yapılan Avrupa İş Dünyası Konfederasyo-nu (BUSINESSEUROPE) Başkanlar Kon-seyi Toplantısı’nda da değindiğim gibi, özellikle Suriye’de gelişen olaylar bu ül-keyi istikrarsızlaştırdığı gibi 2011 Nisan ayından itibaren Türkiye’ye yönelik göç veya nüfus hareketi sonucu ülkemize 1,6 milyondan fazla Suriyeli’nin gelmesine neden oldu. Başlangıçta 50 bin civarın-da Suriyeli’nin ülkemize geleceği bekle-nirken ve alınan tedbirler de bu rakama göre düzenlenmişken, ulaşılan sayının büyüklüğü ve boyutu zaman içerisinde tahminlerin çok üzerine çıktı. Maliye Ba-kanı Mehmet Şimşek’in 4 Kasım 2014 tarihli gazetelere yansıyan açıklamasına göre Türkiye, Suriyeli sığınmacılar için 4,5 milyar dolar tutarında harcama yap-mıştır. Hiçbir ülkenin kolayca altından kalkamayacağı bir yük ve sorumluluk

altında bulunan Türkiye’ye bu sorun ile ilgili olarak ekonomisi güçlü ülkelerin ve uluslararası kuruluşların önemli bir destek ve yardımı henüz bulunmuyor. Yapılan yasal düzenlemeler ile “Geçici Korunan” statüsü verilen Suriyeli’lerin ülkemizde ne kadar süre ile kalacakları da belirsiz. Hükümetimiz komşuluğun ve insanlığın gereği olarak Suriyelilerin başta barın-ma, iaşe ve sağlık ihtiyaçlarının büyük bir bölümünü karşılayacak tedbirleri alıyor. Geçtiğimiz ay yayımlanan Geçici Koru-ma Yönetmeliği kapsamında Suriyeli’lerin işgücü piyasasına dahil edilmesine ilişkin çalışmalar ise devam ediyor. TİSK olarak biz sorunun insani boyutunun dikkate ala-rak komşumuz olan bu insanlara gerekli yardımların sürdürülmesinin, ülkemiz iş-gücü piyasasının durumu ve işsizlik oranı-mız dikkate alınarak mesleki yeterlilikleri çerçevesinde bu kişilerin bazı bölge ve sektörlerde kısıtlı istihdamının uygun ola-cağını değerlendiriyoruz. Yüklendiğimiz bu sorunun uluslararası camia tarafından bilinmesi ve paylaşılması için özellikle uluslararası örgütler nezdinde yapılacak girişimlerde Hükümetimize her türlü des-teği sağlamaya hazır olduğumuzu da be-lirtmek isterim..

Aynı zamanda, bu konunun Türkiye olarak, dönem başkanlığını üstlendiğimiz G20 ve B20 gibi platformların gündemi-ne dahil edilmesinin ciddi yararlar sağ-layabileceğine inanıyoruz. Yıl boyunca hem B20’deki meslektaşlarımızla, hem de L20’yi oluşturan işçi örgütü temsilcilerimiz-le yapıcı bir sosyal diyalog ortamı içinde konuyu sıcak tutmaya ve dünya gündemi-ne kazandırmaya gayret edeceğiz.

Bu vesileyle, 2015 yılının çalışma ha-yatının bütün paydaşları ve ülkemiz için sağlık, huzur ve mutluluk getirmesini dile-rim.

Page 9: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 20146

editördenTİSK Genel Sekreteri

Bülent PİRLER

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararının Düşündürdükleri

Bilindiği üzere, 6356 sayılı Sendika-lar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 18 Ekim 2012 tarihinde TBMM’nde kabul edildi; 7 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bunun üzerine, CHP tarafından Kanunun bir kısım maddelerine yönelik olarak iptal ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açıldı. Dava, 83 maddeden oluşan Kanun’un 21 maddesinin kısmen ya da tamamen iptali talebini içeriyordu.

Davanın sonuçlanması beklenirken, Anayasa Mahkemesi’nden dava kap-samında sözlü açıklamalarda bulunul-ması için, Konfederasyonumuza bir davet yazısı ulaştı. Memnuniyetle karşıla-dığımız bu davet kapsamında, 14 Ekim

2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nda gerçekleştirilen toplantı-ya; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Konfederasyonumuz ile İşçi Konfederasyonları temsilcilerinin yanı sıra akademisyenler katıldı.

Daha sonra Anayasa Mahkemesi 22 Ekim 2014 tarihinde yaptığı Toplantı’da Kanunun 21 maddesini kapsayan talep-lerden 3 tanesinin Anayasa’ya aykırı ol-duğu sonucuna vardı. Bunlar, Kanunun 25’inci maddesinin 4 ve 5’inci fıkraları kapsamında; iş güvencesi kapsamı dışın-da kalan işçilerin sendikal tazminat talep-leri; 60.maddenin 6’ıncı fıkrasında yer alan “Grup toplu iş sözleşmesine ilişkin uyuşmazlıklarda grev kararı uyuşmazlığın kapsamındaki işyerlerinin bir kısmı için

alınmış olsa dahi lokavt kararı uyuşmaz-lığın kapsamındaki başka işyerleri için de alınabilir” şeklindeki düzenleme ile 62’nci maddenin 1’inci fıkrasında yer alan; “bankacılık hizmetleri” ve “şehir içi toplu taşıma hizmetlerine” yönelik grev yasak-larıdır. Yüksek Mahkeme’nin Anayasa’ya aykırı bularak iptal ettiği Kanunun 25, 60 ve 62’inci maddelerinin ilgili fıkraları, ip-tal kararının Resmi Gazete’de yayımlan-dığı tarihte yürürlükten kalkacak olmakla birlikte, Mahkeme’nin gerekçeli kararın-da iptal hükümlerinin yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırması da ihtimal dahilindedir. Gerekçeli karar, bu satırla-rı kaleme aldığımız tarih itibariyle henüz Resmi Gazete’de yayımlanmamıştır.

Değerli okurlarımızla iptal edilen

Page 10: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 7

maddelerle ilgili özellikle iki konuya ilişkin temel yaklaşımımızı burada pay-laşmak ihtiyacını duyuyoruz. Yüksek Mahkeme’nin iptal kararı öncesinde, iş güvencesi kapsamı dışında olanların sen-dikal tazminat alabileceklerine yönelik Yargıtay kararlarının bulunduğu hatırlan-dığında, bu aşamadan sonra asıl sorun, iş güvencesi kapsamı dışında kalanların 6356 sayılı Kanunun 25/5 maddesi uya-rınca iş sözleşmelerinin feshinin sendikal nedene dayandığı iddiası ile açacakları davada, sendikal tazminatla birlikte işe iade hükümlerinin uygulanıp uygulan-mayacağıdır. Konunun bir diğer boyutu da, halen devam eden yahut gerekçeli kararın Resmi Gazete’de yayımına ka-dar gündeme gelecek uyuşmazlıklar hakkında Yargıtay’ın nasıl bir yol izle-yeceğidir. İş güvencesi kapsamı dışında kalanların sendikal nedenli fesih iddiası ile iş güvencesi hükümlerinden yararlan-dırılmaları ile sendikal tazminat hakkına sahip olmaları farklı hususlar olup, birbi-rinden ayrı değerlendirilmelidir.

Bilindiği üzere 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30 işçi kriteri dahil olmak üzere iş güvencesine yönelik sınırlayıcı hükümlerinin iptali talebi Anayasa Mahkemesi’nce geçmişte red edilmiş ve kararda “İşçi ile işveren arasında hak ve yükümlülükler konusunda Anayasa’nın 13’üncü maddesinde öngörülen ölçüle-re uygun bir denge oluşturulduğu” vur-gulanmıştır. İş güvencesinin kapsamını belirleyen hükümlerin, sendikal nedenli olduğu iddia edilen fesihlerde işe iade taleplerine zemin sağlayacak şekilde uygulanması Anayasa Mahkemesi’nin vurguladığı ölçü ve dengeyi ortadan kaldıracak, İş Kanunu’nun konuya ilişkin düzenlemelerini fiilen hükümsüz hale getirecek, Yüksek Mahkemenin konuy-la ilgili kararının yok sayılması anlamını taşıyacak, yapılacak her fesihte mutlaka

sendikal neden iddiasını gündeme ge-tirecek ve iş yargısının var olan yükünü büyük ölçüde artıracaktır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun iş güvencesi ile ilgili hükümleri başta 30 işçi kriteri olmak üzere, konuy-la ilgili Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği gibi işçi-işveren arasındaki dengeye uygun ve ekonomik ve sosyal gereklerimizin sonucu olan bir düzenle-medir. Fikrimizce 6356 sayılı Kanunla ilgili olarak verilen Anayasa Mahkemesi kararı, iş güvencesine yönelik karardan bağımsız değerlendirilemez. Dolayısıyla iş güvencesi veya işe iadeyi kapsayan talep ve tazminatlar 4857 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde değerlendirilmeli, 6356 sayılı Kanundaki sendikal güven-celer gerekçe gösterilerek geçersiz hale getirilmemelidir.

Mahkemenin kararına konu olan, “bankacılık hizmetleri” ve “şehir içi toplu taşıma hizmetlerindeki” grev yasaklarının Anayasaya aykırı bulunarak iptali ise, özellikle üçüncü kişilere ve kamuya etkile-ri açısından özel önem taşımaktadır.

Ülkemizin bugün en önemli ve yaşam-sal önceliği büyüme, finansal istikrarın korunması ve yatırımların sürdürülebilir-liğidir. Bankacılık gibi özel ya da ticari ilişkileri her an etkileyen, işçilerin ücret-lerinin, kamuya olan borçların bankalar aracılığı ile ödendiği bir ortamda yaşana-cak grevlerin kamu açısından etkisi açık-tır. Diğer taraftan güven ve itibar kurumla-rı olan bankalarda yaşanacak grev yahut bu yöndeki bir süreç mevduat sahiplerinin bankalara olan güvenini temelinden sar-sacak, tasarrufların ve ticari işlemlerin ka-yıtdışına kaymasına yol açacak, yabancı yatırımcıların gelme ve kalma kararlarını olumsuz etkileyebilecektir. Şehir içi toplu taşıma hizmetlerinin grevler dolayısıyla uğrayacağı kesinti açısından da üçüncü kişilerin ve kamunun uğrayacağı zarar ise

grevin taraflarının uğrayacakları zararın çok üstündedir. Birçok kişinin işine, evi-ne, okuluna gidebilmesinin halen tek yolu olan bu hizmetlerin durması kamusal ya-şama doğrudan etki edecektir.

Sonuç itibarıyla, bankacılık ve şehiriçi toplu taşıma hizmetlerindeki grev yasakla-rının kaldırılmasına yönelik olarak işçi ke-siminin temel argümanı, bu işkollarındaki yasakların hiçbir AB ülkesinde olmadığı-na yönelikti. Grev yasakları, her alanda standardizasyon eğilimi güçlü AB’nin bile, ülkelerin kendi ekonomileri ve ulusal ihtiyaçları çerçevesinde düzenlenme ser-bestisi tanıdığı ve standart bir düzenleme yapmadığı bir alandır. Ancak, unutulan ya da eksik söylenen şudur: AB ülke mev-zuatlarında ilgili işkollarına yönelik başka düzenlemeler vardır: saatlik iş durdurma, zorunlu hizmetlerin devam ettirilmesi zo-runluluğu vb. Bunların Türk iş mevzuatın-da olmadığı düşünülürse, doğacak kaosu düşünmek bile zor!... Zaman zaman mev-zuat oluşturulurken, elma ve armutların birbirine çok sıklıkla karıştığını ne yazık ki görüyoruz (!)

Son günlerde Yunanistan’daki grevle-rin fotoğraflarına göz atmak yeterli ola-caktır!...

Bulunduğumuz coğrafyanın kendine has riskleri ve sıkıntılarının yok sayılması ve sendikal özgürlüklerin, Ülkemiz ekono-misine kalıcı zararlar verecek maceralara gerekçe olarak kullanılması yanlıştır. Tek seçeneğimiz; çalışma barışını ve Türk iş-letmelerinin rekabet gücünü koruyan, Türk ekonomisinin bileşenleri olan sanayi, hiz-met ve finans sektörlerinin, teknolojinin ve yenilikçi üretim süreçlerinin her gün kendi-ni yenilediği bir küresel rekabet ortamın-da varlığını sürdürmesine öncelik veren yaklaşımları güçlendirmektir. Ancak bu yolla geleceğe güvenle bakabileceğimizi unutmamalıyız.

Page 11: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

8 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

TİSK 52. Yaşında

TİSK Yönetim Kurulu’nun Anıtkabir’i ZiyaretiTİSK’in kuruluşunun 52’nci yıldönümü vesilesiyle Yağız Eyüboğlu Başkanlığındaki Yönetim Kurulu Üyeleri ve

Konfederasyonumuz Personeli 2 Aralık 2014 tarihinde Anıtkabir’i ziyaret etti.

Başkan Eyüboğlu Atatürk’ün mozolesine çelenk koymasının ardından Misak-ı Milli Kulesi’ne geçerek Anıtkabir özel

defterini imzaladı. Eyüboğlu Özel Defter’e şunları yazdı:

“Büyük Önderimiz Atatürk,

Konfederasyonumuzun kuruluşunun 52’nci yıldönümünde Türk İşverenleri olarak, minnet ve özlem duyguları

içerisinde manevi huzurunuzdayız.

“Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. Çalışmaların en yükseği budur.” sözleriniz

ışığında işverenler olarak işçi kardeşlerimizle birlikte ulusumuzun refah seviyesini artırmak için gayret sarfediyoruz.

Yaptığımız yatırımları, sağladığımız üretimi, ihracatı ve istihdamı her geçen gün ileri götürmeyi görev telakki

etmekteyiz. Yalnızca ülkemizde değil, uluslararası alanda da Türk ve dünya işverenlerini temsil ediyor, onlara yol

gösteriyoruz.

Ülkemizin dünyadaki kalkınma yarışında geriye düşmemesi ve en öndeki ülkelere yetişmesi için Cumhuriyeti-

mizin, temel ilkelerinin ve hayat felsefenizin arz ettiği önemin bilincindeyiz. İçinde bulunduğumuz dönemde gö-

rüşlerinizi rehber almaya devam ediyoruz. Türk hür teşebbüsüne gösterdiğiniz güvene layık olmaya çalışacağız.

TİSK Yönetim Kurulu olarak bağlılığımızı bir kez daha ifade ederken, aziz hatıranızın önünde saygıyla eğiliriz.”

Page 12: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 9

TİSK AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ KASIM 2014 (SAYI: 69)

TiSK Başkanı Yağız Eyüboğlu: “Özel Sektör Yatırımlarındaki Düşüş Eğilimini Tersine Çevirmek,

Hükümetin Ekonomideki İlk Önceliği Olmalı”

Türkiye İşveren Sendikaları Konfede-rasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Ya-ğız Eyüboğlu, Kasım 2014 Aylık Ekonomi Bülteni’nin yayınlanması vesilesiyle şu gö-rüşleri bildirdi:

“Ekonominin kronik sorunu cari açık-ta; büyümenin yavaşlaması, enerji fiyatla-rındaki düşüş, yurtiçi talep daralması, dış ticaretteki değişimler gibi çeşitli faktörler nedeniyle nispi azalış yaşanmaktadır. Enf-lasyonda ve işsizlikte ise belirgin artışlar görülmektedir.

En çok üzerinde durulması gereken, ancak en az gündemde olan konu ise, özel sektörün sabit sermaye yatırımlarında 2011’in son çeyreğinden beri yaşanmakta

olan reel gerilemedir. Bu gerileme, makine – teçhizat yatırımlarında daha yüksektir; üretim teknolojisini geliştirmede sorun oldu-ğunu belirtmektedir.

Yatırımların, özellikle sanayi sektörünün fabrika yatırımlarının seyri, ülkenin gelece-ğini gösteren bir aynadır. Bu aynanın gö-rüntüsü içinde gelecekteki işsizlik de vardır.

2014 yılı için tahmin edilen %3’lük bü-yüme hızı, dünyanın pek çok ülkesine kı-yasla daha iyi bir oran olsa da, Türkiye’nin üretim ve istihdam ihtiyaçlarını karşılaya-mayacak düzeydedir. Yatırımları artırmak, Hükümetin ekonomideki ilk önceliği olmalı; bu dönemde sanayiye daha etkin ve ihra-cata dayalı, seçici teşvikler yürürlüğe gir-

melidir.İŞKUR’un verileri, her beş işverenden bi-

rinin açık işi olduğunu göstermektedir. Açık işlerin çoğu vasıflı çalışan gerektirdiğinden doldurulamamaktadır. Bu nedenle Mesleki Yeterlilik Kurumu yeterlilik belgelerine mali teşvikler uygulanmalıdır. Son dönemde gündeme gelen Suriyeli sığınmacılara çalış-ma izni verilmesi konusunda kamuoyunun hassasiyetinin dikkate alınması önem taşı-maktadır. Bu konuda alınacak kararların ilgili bölgelerde çalışma barışını koruyucu nitelikte olması, çalışma izni verilecekse; seçici davranılması ve sınırlı bir kota tanın-ması değerlendirilmelidir. ”

GENEL DEĞERLENDİRME

“Türkiye OECD ülkeleri arasında işsizlik oranı en yüksek sekizinci ülke”Enflasyon oranı dünyada genel ola-rak düşük seyrediyor. Türkiye’de enf-lasyon oranı %8,96 ile OECD ülkeleri arasında en yüksek seviyede. Türkiye açısından dış denge 2015 yılında te-mel belirleyici makro gösterge olacak.Sanayi Üretimi yıllık bazda %2,2; ay-lık bazda %1,7 arttı. Eylül’de imalat sanayii üretimi yıllık bazda %1,1 arttı. Yılın üçüncü çeyreğinde sanayi üreti-mi %3,6 arttı.Sanayi Ciro Endeksi Eylül’de %2 arttı. Sanayide ciro yıllık bazda %5,8 arttı. Yılın üçüncü çeyreğinde Sanayi Ciro Endeksi %1,8 yükseldi.Ağustos 2014’te işgücüne katılma oranı %51,2 oldu. İşsizlik artıyor. Ağustos’ta işsiz sayısı yıllık bazda 462 bin kişi artarak 2 milyon 944 bin kişiye, işsizlik oranı %10,1’e yükseldi. Türkiye OECD ülkeleri arasında işsiz-lik oranı en yüksek sekizinci ülke.Eylül 2015’te ihracat %4,6 arttı, it-halat %0,2 azaldı. Dış ticaret açığı

%8,4 geriledi, ihracatın ithalatı karşı-lama oranı %66,4’e yükseldi.Dış ticaret açığı %18,8 azaldı.AB’ye yapılan ihracat yıllık bazda %7,1 arttı. İslam Ülkelerine yönelik ihracat azaldı. Cari işlemler açığı düşüyor. Dış ticaret gelişmeleri, petrol fiyatları ve yurtiçi talep daralması nedeniyle ithalattaki gerileme, cari açığın azalmasını des-tekledi. Veriler, Türkiye’nin üçüncü çeyrekte %3 civarında büyüyeceğini gösteri-yor.Enflasyon, FED kararları da dahil ol-mak üzere dış dinamikler ve 2015 genel seçimleri nedeniyle 2015 Bütçe-si önem taşıyor. Enflasyon oranı yük-seliyor. Düşürmek için para politikası yanında diğer politika araçlarına da ihtiyaç bulunuyor. Bütçe açığı ve faiz dışı bütçe açığına ilişkin hedeflerin tutturulması önem taşıyor. FED’in faiz oranlarını artırma olasılığı Türkiye’yi

riskli ülkeler arasına sokuyor. Genel seçimler nedeniyle yapılacak kamu harcamaları dikkatleri bütçeye çevir-di. Bütçedeki makroekonomik hedefler daha gerçekçi. Büyüme oranı aynı kaldı. Kriz sonrası mali disiplinden ödün verilmedi. Seçimler Bütçe’yi he-definden uzaklaştırdı. Faiz oranlarının düşük seyretmesi nedeniyle faiz gider-lerinin bütçe içindeki payları artmadı. Bütçenin gider dağılımı geçen yıllara benzer yapısını korudu.2015 Yılı Bütçesinin en önemli hedefi bütçe açığını hedeflenen düzeyde tut-maktır. Hükümetin kamu harcamaları-nı sınırlı tutması da kritik önemde.Kasım’da TCMB faiz oranlarını değiş-tirmeyerek sermaye girişlerinin seyrini korudu. Türkiye’de politika faiz oranı negatif. TCMB’nin mevcut oranın altı-na inmesi Türkiye’den sermaye çıkışı-na neden olur. Bütçenin ve ödemeler bilançosunun bu durumu kaldırama-yacağı düşünülüyor.

İŞVEREN / Eylül - Ekim 201412

TİSK AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ EYLÜL 2014 (SAYI: 67)

GENEL DEĞERLENDİRME

“İZLENECEK DIŞ POLİTİKA EKONOMİYİ DE BELİRLEYECEK”FED, parasal genişlemeyi sonlandır-ma kararının uygulamasını 2015 yılına bıraktı. G20’ye göre küresel ekonomide büyüme yetersiz; işgücü ve üretim piyasaları ile AR-GE ve ver-gi alanlarında reform gerekiyor. Türki-ye, G-20 Ülkeleri arasında cari açık, enflasyon, büyüme ve işsizlik alanla-rındaki zayıflığı ile dikkat çekiyor. Türkiye’nin izleyeceği dış politika, ekonomik gerçekleşmeleri de belirle-yecek.GSYH ikinci çeyrekte %2,1 artarak beklentilerin altında kaldı. Yılsonu büyüme hedefine ulaşılması zor gö-rünüyor. İmalat sanayii büyüme oranı ikinci çeyrekte %2’ye indi. Tarım sek-törü ise %1,8 küçüldü. Yatırım harca-malarındaki azalış ikinci çeyrekte hız-landı. Özel kesim tüketim harcamaları yavaşladı. Sanayi üretimi Temmuz’da aylık baz-da %1,8; yıllık bazda %3,6 yükseldi. Sanayi Ciro Endeksi aylık bazda

%1,6 arttı. Eylül’de imalat sanayii ka-pasite kullanım oranı yıllık bazda 1 puan azaldı.Haziran’da yıllık bazda, işsizlik oranı 1 puan yükselerek %9,1 oldu, işsiz sa-yısı 414 bin kişi arttı.Dış ticaret açığı azaldı. Türkiye tarım ürünlerinde net ithalatçı konumunu ko-rudu. Altın ticareti, dış ticaret açığını belirleyen en önemli fasıl oldu. AB’ye ihracat arttı, D-8 ve İslam İşbirliği Teş-kilatına Üye Ülkelere yapılan ihracat azaldı. Dünya ticaret hacminin genişleme-mesi, AB ekonomilerinin zayıf bü-yüme performansı, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yaşanan pazar kayıpla-rı ve imalat sanayiinin yapısal sorunla-rı ihracatımızdaki artışı sınırladı.Cari açık ilk 7 aylık dönemde yıllık bazda 16,6 milyar dolarlık azalışla 26,8 milyar dolara indi. Dış ticaret açığındaki azalma, parasal olmayan altın kalemindeki değişimler ve turizm

gelirlerinin seyri cari açığı geriletti. Parasal olmayan altındaki düşüş, cari açıktaki 16,6 milyar dolarlık gerileme-nin %49,4’üne tekabül etti. Cari açı-ğın %30,7’si kaynağı belirsiz döviz girişi ile finanse edildi. Bütçe açığı hızlı büyüdü; 2014 Ocak-Ağustos döneminde 2013’ün aynı dönemine göre %1279 arttı. Ocak-Ağustos 2014’te faiz dışı fazla %18,6 azaldı. Düşük oranlı büyüme, KDV ge-lir artışını frenledi. TCMB, politika faiz oranını değiştir-medi. Enflasyondaki yükselişin nedeni büyük ölçüde gıda fiyatları.Türkiye 2001 Krizi sonrasında ciddi ölçüde büyüdü ancak kısa süreli ser-maye hareketlerinin önemli rolü oldu. Küresel boyutta parasal genişlemenin zayıflamasıyla Ülkemizde cari açığın ve büyümenin finansmanı zorlaştı. Bü-yümenin azalması, işsizliği artırabilir. Yapısal reformlarla birlikte AB müza-kere süreci canlandırılmalı.

Dünya Ekonomisi:

Eylül ayında küresel ekonomideki en önemli gelişme FED’in parasal genişle-meyi sonlandırma kararının uygulamasını 2015 yılına bırakması olmuştur. Bunun yanında ABD ekonomisinin yılın ikin-ci çeyreğinde %4,6 büyümesi, küresel ekonominin gelişmiş ülkeler kanadında iyimserliğin artmasına kaynaklık etmiştir. Ancak ayın son haftasında Avustralya’da toplanan G-20 Zirvesinde küresel ekono-mideki büyümenin istenen düzeye eriş-mediği vurgusu yapılmıştır. G-20 küresel ekonomin istikrara kavuşması için işgücü ve üretim piyasalarında reforma gidilme-si, ayrıca Ar-Ge ve vergi alanında yeni açılımlar yapılması gerektiğinin altını çiz-miştir.

G20 Dönem Başkanlığını Aralık ayın-da Türkiye’nin üstleneceği de göz önüne alındığında, halen G-20’nin kırılgan eko-nomileri arasında gösterilen Türkiye’nin, yapısal reformlara hız vermesi gerektiği açıktır. Bu konuda yapılacak düzenlemeler G-20’nin kırılganları olarak sıralanan Hin-distan, Brezilya ve Güney Afrika’nın ara-sından Türkiye’nin sıyrılmasını sağlayabilir.

2014 Ağustos ayı itibariyle, Türkiye G-20 içerisin de cari açığın milli gelire oranı ve enflasyon hızı konularında birin-ci, faiz oranı ve işsizlik alanlarında dör-düncü, büyüme oranında ve bütçe den-gesizliğinin milli gelire oranında onuncu sırada gelmektedir. Buna göre büyüme, enflasyon, işsizlik ve cari açık temel sorun-lar olarak dikkati çekmektedir (Tablo 1 ve Grafik 1).

Orta Doğu’daki terör eylemleri ve Uk-rayna-Rusya arasındaki gerilim küresel ekonomiyi Eylül ayında da tehdit etmeye devam etmiştir. Özellikle Orta Doğu’da Türkiye bölge ülkesi olması nedeniyle, bu tehditten en fazla etkilenen ülke olmuştur. Türkiye’nin ülkemize sığınan mültecilere kapısını açması bir insanlık görevidir. Bu-nunla birlikte, Türkiye’nin bölgeye yaptığı ihracat azaldığı gibi, ülkemize sığınan göçmen sayısındaki artış bütçe dengesi üzerinde baskı yaratmaktadır. Bölgenin istikrara kavuşması yakın gelecekte zor görünmektedir.

Türkiye’nin izleyeceği dış politi-ka, ekonomik gerçekleşmeleri de belirleyecek

Diğer yandan AB’de sürükleyici ülke-ler konumundaki Almanya ve Fransa’nın

Eko Bülten’de6

Page 13: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201410

Dünya Ekonomisi:Kriz sürecinde, az gelişmiş ülkeler

hariç, enflasyon dünya gündeminde yer almamıştır; gelişmiş ekonomilerde enflas-yon oranı genellikle %3’lerin altında sey-retmektedir. Hatta OECD üyesi ülkelerin birçoğunda fiyatlar yükselmemekte, tam aksine düşmektedir. Bu ülkeler arasında krizden en çok etkilenen Yunanistan (%-0,8), İtalya (%-0,2) ve İspanya (%-0,2) ile Kuzey Avrupa’nın sağlam ekonomiye sahip ülkesi İsveç (%-0,4) de bulunmak-tadır. Dünya ekonomisinin lokomotif ül-kelerinden ABD’de enflasyon oranı Eylül ayı itibariyle %1,7; İngiltere’de %1,2; Almanya’da %0,8; Fransa’da %0,3 ve Japonya’da %3,2 düzeylerindedir. OECD üyesi olmayan Çin’de ise, enflasyon oranı %1,6’dır.

OECD üyesi ülkeler arasında en yük-sek enflasyon oranına sahip ülke %8,96 ile Türkiye’dir. Türkiye’ye en yakın ülkeler %5,1 ile Şili ve %4,2 ile Meksika’dır. Bu üç ülkede enflasyon oranı yüksek olması-na rağmen büyüme oranları düşüktür. Yı-lın ikinci çeyreği itibariyle Türkiye %2,1; Şili %1,9 ve Meksika %1,6 büyümüştür (Tablo 1 ve Grafik 1).

IMF’in yaptığı son uyarı da göz önüne alındığında özellikle ülkemiz açısından dış denge 2015 yılında temel belirleyici makro gösterge olacaktır.

Sanayide Üretim, Ciro ve Kapasite Kullanımı:

Eylül ayında Mevsim ve Takvim Etkile-rinden Arındırılmış Sanayi Üretimi Ağus-tos ayına göre %1,7 artarken, Takvim Et-kisinden Arındırılmış Sanayi Üretimi Eylül 2013’e göre %2,2 oranında yükselmiştir.

Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındı-rılmış Sanayi Üretimi Endeksi alt sektörle-rinden Ağustos 2014’e göre en yüksek ar-tış sağlayan sektör %2,6 ile madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi olmuş bunu, %1,9 ile imalat sanayi ve %0,1 ile enerji izlemiştir.

Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındı-rılmış Sanayi Üretiminde ana sektörler içinde artış %6,9 ile dayanıklı tüketim malı sektöründe yaşanmış, bunu %2,6 ile madencilik ve taşocakcılığı ve %2,4 ile ara malı sektörü izlemiştir.

Eylül ayında üretim düşüşü yaşayan tek sektör %0,2 ile dayanıksız tüketim

malı sektörü olmuştur. Sektörel gelişimde özellikle dayanıklı tüketim malı sektörün-deki artış ekonomideki girdi-çıktı tablosu açısından önemlidir. Önümüzdeki dönem için pozitif bir sinyal olarak alınabilir. Çünkü sektörün Eylül ayındaki son dört yıldaki gelişimine bakıldığında 2011 ve 2012 yılında üretim kaybına uğradığı, 2013 yılında ise %7,9 oranında bir üre-tim artışı sağladığı görülmektedir. Her ne kadar bu yılki üretim artışı oranı geçtiği-miz yılın altında kalsa da, sanayi üretimi açısından önemli bir gelişme olarak gör-mek gerekir (Tablo 2).

Eylül ayında bir önceki aya göre Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış İmalat Sanayi Üretiminde en yüksek artışı sağlayan sektör %30,4 ile diğer ulaşım araçlarının imalatı olmuştur. Üretim ar-tışında bu sektörü %9,0 ile elektrikli teç-hizat imalatı ve %7,5 ile temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzeme-lerin imalatı sektörü izlemiştir.

Endekse göre en yüksek üretim düşüşü %8,2 ile makine ve ekipmanların kurulu-mu ve onarımı sektöründe görülmüştür. Üretim düşüşünde bu sektörü %3,4 ile ka-yıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması,

(1)(2)(3)(4)

Tablo 1: OECD Yedi Büyük, Üç Riskli Ülke

Büyüme Oranı 2014 3Ç

Enflasyon Oranı Eylül 2014

İşsizlik Oranı

OECD 1,7 1,7 7,2

AB (1) 1,3 0,4 10,1

Euro Alanı (1) 0,8 0,3 10,5

Fransa 0,4 0,3 10,5

Almanya 1,2 0,8 5

İtalya -0,4 -0,2 12,6

Japonya -1,1 3,2 3,6

İngiltere (2) 3 1,2 6

ABD 2,3 1,7 5,9

Kanada (3) 2,6 2 6,8

Meksika (3) 1,6 4,2 4,8

Şili (3) 1,9 5,1 6,4

Türkiye (4) 2,1 8,9 10,1

Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyatları Endeksi İngiltere için işsizlik oranı Ağustos 2014Büyüme oranı 2014 2. çeyrekTürkiye için büyüme oranı 2014 2 çeyrek, işsizlik oranı Ağustos dönemi ve enflasyon oranı Ekim ayı içindir.Kaynak:OECD, http://www.oecd.org/std/prices-ppp/consumer-prices-oecd-updated-4-november-2014.htm; http://www.oecd.org/std/labour-stats/HUR-Nov14.pdf; http://www.oecd.org/std/na/QNA-GDP-Growth-Q314-Eng.pdf. Türkiye için kaynak: TUİK Veri tabanı.

Page 14: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 11

Grafik 1: OECD Yedi Büyük, Üç Riskli Ülke

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

15

Grafik 1: OECD Yedi Büyük, Üç Riskli Ülke

Kaynak: Tablo 1, TSK

Tablo 2: Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmı Sanayi Üretim Endeksi, Aylık Deiim, 2011 – 2014, Yüzde

Yıl Ocak ubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Austos Eylül

2011 2,0 -1,2 0,4 -0,8 0,3 0,9 -0,3 2,0 -1,9

2012 -0,7 -0,1 1,4 0,2 1,5 -2,2 0,7 -0,1 0,3

2013 1,4 1,9 -0,1 0,3 -0,5 2,4 0,0 -2,6 4,9

2014 0,9 -0,4 -0,4 1,0 -1,0 0,6 1,6 -1,1 1,7

Kaynak: TÜK, TSK

-2

0

2

4

6

8

10

12

14

Büyüme Oranı 20143Ç

Enflasyon Oranı Eylül 2014

İşsizlik Oranı

Kaynak: Tablo 1, TİSK

Tablo 2: Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi, Aylık Değişim, 2011 – 2014, Yüzde

Yıl Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül

2011 2,0 -1,2 0,4 -0,8 0,3 0,9 -0,3 2,0 -1,9

2012 -0,7 -0,1 1,4 0,2 1,5 -2,2 0,7 -0,1 0,3

2013 1,4 1,9 -0,1 0,3 -0,5 2,4 0,0 -2,6 4,9

2014 0,9 -0,4 -0,4 1,0 -1,0 0,6 1,6 -1,1 1,7

Kaynak: TÜİK, TİSK

Tablo 3: Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi, Aylık Değişim, 2014 Yüzde

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül

Toplam Sanayi 0,9 -0,4 -0,4 1,0 -1,0 0,6 1,6 -1,1 1,7

Ara malı imalatı 2,9 -1,1 -0,4 0,6 0,0 -2,7 -0,2 0,0 2,4

Dayanıklı tüketim malı imalatı -3,6 3,1 2,0 -0,2 -0,7 1,9 3,0 -5,7 6,9

Dayanıksız tüketim malı imalatı 1,8 -2,0 1,1 0,1 0,1 -0,2 1,0 -0,8 -0,2

Enerji -0,4 0,6 0,4 2,2 -1,1 -0,2 1,4 -0,5 1,5

Sermaye malı imalatı -2,3 1,4 -3,6 2,2 -4,8 9,5 5,7 -2,7 1,8

Madencilik ve taşocakcılığı 4,8 0,6 -2,5 3,9 -2,9 -1,6 -1,9 3,5 2,6

İmalat sanayi 1,0 -0,5 -0,3 0,4 -1,0 1,0 1,6 -1,6 1,9

Kaynak: TÜİK, TİSK

Page 15: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201412

%3,1 ile gıda ürünlerinin imalatı sektörü takip etmiştir (Tablo 3).

Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretim Endeksine göre ise Eylül ayında geçtiğimizin yılın Eylül ayına göre üretim artışı sağlamış ancak bu artış geçtiğimiz dört yılın Eylül ayında sağlanan üretim artışının altında kalmıştır. Bu oran imalat sanayinin yılın son çeyreğinde gösterece-ği performans açısından not edilmelidir (Grafik 2).

Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretim Endeksine göre alt sektörler içinde 2014 yılı Eylül ayında, 2013 yılı Eylül ayı-na göre üretim artışında ilk sırayı %8,9 ile madencilik ve taşocakçılığı sektörü en-deksi almıştır. Bu sektörü %6,4 ile enerji endeksi ve %1,1 ile imalat sanayi sektörü izlemiştir.

İmalat sanayii açısından, yıllık üretim artışında ilk sırayı Eylül ayında %101 ile diğer ulaşım araçlarının imalatı sektörü al-mış, bunu %16,4 ile temel eczacılık ürün-lerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı ve %11,1 ile makine ve ekipman-ların kurulumu ve imalatı sektörü izlemiştir.

En yüksek üretim kaybına uğrayan sek-tör ise %17 ile bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı sektörü olmuştur. Bu sektörü %13,4 ile deri ve ilgili ürünlerin imalatı sektörü takip etmiştir (Grafik 4).

2014’ün üçüncü çeyreğinde Mevsim

ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretimi yılın ikinci çeyreğine göre %1,5 oranında artmıştır. Alt sektörler içinde üretim enerjide %2,5; imalat sanayiinde %1,5 oranında artarken, madencilik ve taşocakçılığı sektöründe %0,8 oranında azalmıştır (Grafik 3).

Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretimine çeyrek dönemler itibariyle bakıl-dığında yılın üçüncü çeyreğinde üretimin 2013 yılının üçüncü çeyreğine göre %3,6 arttığı görülmektedir. Bu çeyrekte üretim enerjide %6,9, madencilik ve taşocakçı-lığında %6,8 ve imalat sanayiinde %2,8 oranında artmıştır. İmalat sanayii mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış endekse göre de, takvim etkisinden arındırılmış en-dekse göre de üretimi en düşük düzeyde artan sektör olmuştur. Sanayi sektöründe üretim var olan sorunlar nedeniyle bir türlü gerekli atağı yapamamaktadır.

Mevsim ve Takvim Etkisinden Arın-dırılmış Sanayi Ciro Endeksi Eylül’de Ağustos’a göre %2,0 artmıştır. Sanayi ciro endeksinde yer alan alt sektörler içinde imalat sanayi sektörü endeksi %2,2 artarken, madencilik ve taşocakçılığı sek-töründe ciro %3,5 oranında azalmıştır. Ana sanayi gruplarından dayanıklı tüke-tim malı sektörü %5,4’lük artış ile en yük-sek ciro artışı elde eden sektör olmuştur. Eylül ayında aylık bazda ciro kaybı yaşa-yan sektör %1,0 ile sermaye malı imalatı

sektörü olmuştur (Tablo 4).İmalat sanayiinin alt sektörleri

açısından, en yüksek ciro artışı %10,9 ile elektrikli teçhizat imalatı sektöründe sağ-lanmıştır. Ciro artışında bu sektörü %9,4 ile diğer imalatlar sektörü ve %7,1 ile başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı izlemiştir. En yüksek ciro düşüşü %20,7 ile diğer ulaşım araçlarının imalatı sektöründe olmuştur. Ciro düşüşün-de bu sektörü %11,3 ile makine ve ekip-manların kurulumu ve onarımı ve %3,6 ile bilgisayarların, elektronik ve optik ürünle-rin imalatı izlemiştir.

Eylül ayında Takvim Etkisinden Arındı-rılmış Sanayi Ciro Endeksi 2013 yılı Eylül ayına göre %5,8 oranında yükseliş kay-detmiştir. Sanayi Ciro Endeksi alt sektör-lerinden madencilik ve taşocakçılığı sektö-ründe ciro %1,8 düşerken, imalat sanayi sektöründe ciro %6,1 artmıştır (Tablo 5).

Ana sektörler bakımından, en yüksek ciro artışı %10,2 ile dayanıksız tüketim malı sektöründe gerçekleşmiştir. Bu sektö-rü %6,6 ile ara malı imalatı ve %6,1 ile imalat sanayii takip etmiştir. Ciro düşüşü yaşayan sektörler olarak %3,6 ile enerji ve %1,8 ile madencilik ve taşocakcılığı sektörü sıralanmıştır. İmalat sanayinde en yüksek ciro artışı sağlayan sektör %26,8 ile içecekler sektörü, ciro kaybına uğra-yan sektör ise %5,5 ciro düşüşü ile diğer imalat sektörü olmuştur.

Grafik 2: Takvim Etkisinden Arındırılmış Endekse Göre Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre Sanayi Üretiminde Değişim Oranları, 2011 - 2014

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

16

Tablo 3: Mevsim ve Takvim Etkilerinden Arındırılmı Sanayi Üretim Endeksi, Aylık Deiim, 2014 Yüzde Ocak ubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Austos Eylül Toplam Sanayi 0,9 -0,4 -0,4 1,0 -1,0 0,6 1,6 -1,1 1,7

Ara malı imalatı 2,9 -1,1 -0,4 0,6 0,0 -2,7 -0,2 0,0 2,4

Dayanıklı tüketim malı imalatı -3,6 3,1 2,0 -0,2 -0,7 1,9 3,0 -5,7 6,9

Dayanıksız tüketim malı imalatı 1,8 -2,0 1,1 0,1 0,1 -0,2 1,0 -0,8 -0,2

Enerji -0,4 0,6 0,4 2,2 -1,1 -0,2 1,4 -0,5 1,5

Sermaye malı imalatı -2,3 1,4 -3,6 2,2 -4,8 9,5 5,7 -2,7 1,8

Madencilik ve taocakcılıı 4,8 0,6 -2,5 3,9 -2,9 -1,6 -1,9 3,5 2,6

malat sanayi 1,0 -0,5 -0,3 0,4 -1,0 1,0 1,6 -1,6 1,9

Kaynak: TUK, TSK

Grafik 2: Takvim Etkisinden Arındırılmı Endekse Göre Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre Sanayi Üretiminde Deiim Oranları, 2011 - 2014

Kaynak: TÜK, TSK

0

5

10

15

20

25

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül

2011 2012

2013 2014

Kaynak: TÜİK, TİSK

Page 16: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 13

Çeyrek dönemler açısından bakıldığında, 2014 yılının üçüncü çeyre-ğinde Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındı-rılmış Sanayi Ciro Endeksi yılın ikinci çey-reğine göre %1,8 artmıştır. İmalat sanayii ciro artışında genel endeksteki artışı tut-turmuş ve %1,8 yükselmiştir. Buna karşılık madencilik ve taşocakçılığı sektöründe ciro artışı sınırlı kalmış ve ancak %0,7 yüksele-bilmiştir.

2014’ün üçüncü çeyreğinde 2013’ün aynı çeyreğine göre Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksi oldukça yüksek bir oranda, %9,8 artmıştır. Yıllık bazda da imalat sanayiinde %10’luk artış ile beklenenin üstünde bir artış sağlanmış-tır. Madencilik ve taşocakçılığı sektörü ise toplam endeksteki artışın altında ancak %3,7’lik bir ciro artışı sağlayabilmiştir.

İstihdam ve İşsizlik:

Ağustos döneminde işgücü 29 milyon 257 bin kişi ve işgücüne katılma oranı %51,2 olmuştur. İşgücüne katılma oranı erkeklerde %72,1 kadınlarda %30,9 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde 27 milyon 841 bin kişi çeşitli nedenlerle işgücü piyasası dışında bulunurken bunun, 19 milyon 967 binini (%71,7’sini) kadınlar oluşturmuş, sadece 11 milyon 613 bin ka-dın ev işleri ile meşgul olduğu için işgücü piyasasının dışında kalmıştır.

Ağustos 2014 döneminde istihdam edilenlerin sayısı 26 milyon 313 bin kişi, istihdam oranı %46,1 düzeyinde olmuş-tur. İstihdam edilenlerin oranı erkeklerde %65,7; kadınlarda ise %27 düzeyinde bu-lunmuştur. Ağustos döneminde istihdamın %22,1’ini tarım, %20’sini sanayi, %7,5’ini

inşaat ve %50,5’ini hizmetler oluşturmuş-tur.

Bu dönemde, bir önceki yılın aynı dö-nemine göre işsiz sayısı 462 bin kişi arta-rak, 2 milyon 944 bin kişiye, işsizlik oranı 1,1 puan artarak %10,1’e çıkmıştır. İşsiz-lik oranı erkeklerde %8,9’a, kadınlarda %12,7’ye, gençlerde %18,9’a çıkmıştır.

İşsizlikte kaygı verici olan olgu, 2012 yılında başlayan işsizlik artışının tarım dışı işsizlik ağırlıklı sürmesidir. Türkiye, 2005 sonrası 2008-2010 kriz dönemi dışarıda bırakıldığında en yüksek işsizlik oranı ile karşı karşıya gelmiş durumdadır (Tablo 6).

Türkiye OECD Ülkeleri içinde işsizlik oranı en yüksek sekizinci ülke konumunda-dır (Grafik 4). Ülkemizde işsizlik oranının yükselişinde ekonomik büyüme oranının

Grafik 3: Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Üretiminde Yıllık Değişim Çeyrek Dönemler İtibariyle, 2014

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

17

Grafik 3: Takvim Etkisinden Arındırılmı Sanayi Üretiminde Yıllık Deiim Çeyrek Dönemler tibariyle, 2014

Kaynak: TUK, TSK. Tablo 4: Ana Sanayi Gruplarına Göre Sanayi Ciro Endeksi ve Deiim Oranları (2010=100), Eylül 2014

Ana Sanayi Grupları

Takvim Etkisinden Arındırılmı Yıllık Deiim

Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmı Aylık Deiim

Toplam sanayi 5,8 2,0 Ara malı imalatı 6,6 2,3 Dayanıklı tüketim malı imalatı

5,2 5,4 Dayanıksız tüketim malı imalatı

10,2 1,9 Enerji -3,6 5,0 Sermaye malı malatı

1,7 -1,0

Kaynak: TUK, TSK. Tablo 5: Takvim Etkisinden Arındırılmı Sanayi Ciro Endeksinde Yıllık Deiim Ocak ubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Austos Eylül

Toplam sanayi 22,9 20,1 18,2 17,3 16,2 13,4 12,4 11,7 5,8

Ara malı imalatı 28,8 23,7 19,3 19,0 14,1 14,3 11,7 12,6 6,6

Dayanıklı tüketim malı imalatı 19,4 8,7 15,7 4,1 6,6 0,4 6,6 0,0 5,3

Dayanıksız tüketim malı imalatı 19,7 17,3 17,2 17,5 13,2 16,2 15,7 12,0 10,2

Enerji 10,5 17,5 11,9 5,0 -1,7 -2,5 5,8 -3,4 -3,6

Sermaye malı imalatı 18,4 19,9 19,6 21,1 22,5 12,5 12,1 22,7 1,7

Madencilik ve taocakcılıı 10,4 13,5 16,0 9,4 0,0 7,3 3,8 9,5 -1,8

malat sanayi 23,4 20,4 18,3 17,5 16,7 13,6 12,7 11,8 6,1

Kaynak; TUK, TSK

0123456789

10

Toplam Sanayi Madencilik ve taşocakçılığısektörü

İmalat sanayi Elektrik, gaz, buhar veiklimlendirme

1. Çeyrek

2. Çeyrek

3. Çeyrek

Kaynak: TÜİK, TİSK.

Tablo 4: Ana Sanayi Gruplarına Göre Sanayi Ciro Endeksi ve Değişim Oranları (2010=100), Eylül 2014

Ana Sanayi Grupları Takvim Etkisinden Arındırılmış Yıllık Değişim

Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Aylık Değişim

Toplam sanayi 5,8 2,0

Ara malı imalatı 6,6 2,3

Dayanıklı tüketim malı imalatı 5,2 5,4

Dayanıksız tüketim malı imalatı 10,2 1,9

Enerji -3,6 5,0

Sermaye malı İmalatı 1,7 -1,0

Kaynak: TÜİK, TİSK.

Page 17: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201414

yetersizliği sanayinin üretimde, özellikle yatırımda güç kaybetmesi ve işgücüne ka-tılım oranı artışı etkili olmuştur.

Ödemeler Dengesi:

Eylül ayında ihracat 2013 yılı Eylül ayına göre %4,6 artarak 13 milyar 660 milyon dolara, ithalat %0,2 azalarak 20 milyar 585 milyon dolara gerilemiştir. Bu gerçekleşmeler neticesinde dış ticaret açı-ğı %8,4 oranında azalarak 6 milyar 925 milyon dolara gerilerken, ihracatın ithala-tı karşılama oranı %66,4’e yükselmiştir. Ocak-Eylül döneminde toplam ihracat hacmi %5,5 artarak 118 milyar 542 mil-yon dolara ulaşırken, ithalat hacmi %4,2 azalarak 179 milyar 681 milyon dolara gerilemiştir.

Dış ticaret açığı %18,8 azalarak 61 milyar 139 milyon dolara inmiştir. Bu olumlu gelişme sonucunda ihracatın itha-latı karşılama oranı da %66’ya yükselmiş-tir (Tablo 7).

Eylül ayında AB’ye yapılan ihracat, 2013 yılının aynı ayına göre %7,1 arta-rak 6 milyar 2 milyon dolara ulaşırken, Ocak-Eylül döneminde yapılan ihracat da %12,1 oranındaki artışla 51 milyar 840 milyon dolara yükselmiştir. Ülke grupla-rına göre ihracatta en büyük kayıp D-8 grubunda (Türkiye, İran, Pakistan, Bang-ladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Ni-jerya) yaşamıştır. D-8 ülkelerine yapılan ihracat geçen yılın Ocak-Eylül dönemine göre %13,5 oranında azalarak 5 milyar 922 milyon dolara gerilemiştir.

Türkiye’nin 2011 yılı sonrası dönemde İslam Ülkeleriyle yaşanan sorunlar ihracata da yansımıştır. Nitekim Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 20 ülke içinde yer alan İslam ülkelerine yapılan ihracat Türkmenistan dışında 2014 yılın-da önemli ölçüde azalmıştır. Gerçekleşen ihracat azalış oranları çeşitli ülkeler için şöyledir: İran %25,5; Suudi Arabistan %10,5; BEA %6,2; Azerbaycan %6,0; Irak %5,6.

Eylül ayında ithalatta ilk sırayı 2 mil-yar 318 milyon dolar ile Çin alırken, bunu 2 milyar 25 milyon dolarla Rusya, 1 milyar 859 milyon dolarla Almanya ve 1 milyar 71 milyon dolarla ABD takip et-miştir. Ocak-Eylül döneminde ise en fazla ithalat yapılan ülke %4,8’lik artış oranı ve

Tablo 5: Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksinde Yıllık Değişim

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül

Toplam sanayi 22,9 20,1 18,2 17,3 16,2 13,4 12,4 11,7 5,8

Ara malı imalatı 28,8 23,7 19,3 19,0 14,1 14,3 11,7 12,6 6,6

Dayanıklı tüketim malı imalatı 19,4 8,7 15,7 4,1 6,6 0,4 6,6 0,0 5,3

Dayanıksız tüketim malı imalatı 19,7 17,3 17,2 17,5 13,2 16,2 15,7 12,0 10,2

Enerji 10,5 17,5 11,9 5,0 -1,7 -2,5 5,8 -3,4 -3,6

Sermaye malı imalatı 18,4 19,9 19,6 21,1 22,5 12,5 12,1 22,7 1,7

Madencilik ve taşocakcılığı 10,4 13,5 16,0 9,4 0,0 7,3 3,8 9,5 -1,8

İmalat sanayi 23,4 20,4 18,3 17,5 16,7 13,6 12,7 11,8 6,1

Kaynak: TÜİK, TİSK

Tablo 6: İşsizlik Oranı, Yüzde

Yıllar İşsizlik Oranı Tarım Dışı İşsizlik Oranı

2005 9,5 12,0

2006 9,0 11,1

2007 9,2 11,2

2008 10,0 12,3

2009 13,1 16,0

2010 11,1 13,7

2011 9,1 11,3

2012 8,4 10,3

2013 9,0 10,9

2014 Ağustos 10,1 12,3

Kaynak: TÜİK, TİSK.

Page 18: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 15

19 milyar 372 milyon dolarla Rusya olur-ken, ikinci sırada 18 milyar 484 milyon dolarla Çin yer almıştır.

Eylül ayında ödememeler bilançosun-da öne çıkan unsurları şunlardır:• Cari işlemler açığı düşmektedir.

Ocak-Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre cari açık 18 mil-yar 303 milyon dolar azalmıştır. Böy-lece bu dönemde açık 30 milyar 860 milyon dolara gerilemiştir.

• Cari açıktaki düşüşün ilk nedeni dış ticaretteki gelişmelerdir. İthalattaki düşüşte dünya petrol fiyatlarındaki düşüş önemli etken olmuştur. Diğer bir etken de bir önceki dönem yurtiçi talep daralması nedeniyle bazı sek-törlerdeki ithalat düşüşüdür. Sadece motorlu kara taşıtları faslındaki itha-lat düşüşü Ocak-Ağustos döneminde %11,3 olmuştur.

• Cari açıktaki düşüşte öne çıkan bir başka unsur ise, TÜİK’in genel mal ticareti faslında gösterdiği, buna kar-şın TCMB’nin dış ticaret dengesi için-de gösterdiği fakat genel mal ticareti kaleminin dışında yer verdiği parasal olmayan altın ticaretindeki gelişmeler-

dir. 2013 yılında net altın ithalatçısı ko-numunda olan Türkiye’nin, pozisyo-nu değişmese de, altın ticaretindeki açığı ciddi biçimde azalmıştır. Bunun cari açığı azaltmadaki etkisi yaklaşık 8 milyar dolar olmuştur.Altın ticaretinin son otuz yıllık gelişi-mine bakıldığında, 2003’ten itiba-ren önem kazandığı, özellikle 2007 sonrasında bu kalem üzerinden yapı-lan ihracat ve ithalatta yüksek oranlı değişmeler olduğu görülmektedir. Bu da doğal olarak cari açık hacmi üze-rinde etkili olmakta ve cari açığı istik-rarsızlaştırmaktadır.

• Cari açığın finansmanını sağlayan yabancıların doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net varlıkları 2014’ün Ocak-Eylül döneminde 2013 yılının Ocak-Eylül dönemine göre 2 milyar 361 milyon dolar artmış ve 4 milyar 432 milyon dolar olmuştur. Net yü-kümlülükler ise, bir önceki yılının aynı dönemine göre 836 milyon dolar ar-tarak 9 milyar 345 milyon dolar dü-zeyine kadar çıkmıştır.

• Yabancılar BIST’ten Ocak-Eylül döne-

minde 1 milyar 583 milyon dolarlık hisse senedi alımı yapmıştır. Buna karşılık DİBS’te satıcı pozisyonunda olmuş ve ilk dokuz ayında 1 milyar 250 milyon dolarlık satış yapmıştır.

• Hükümet yurtdışına 3 milyar 202 milyon dolarlık tahvil satmıştır. Banka-lar 7 milyar 893 milyon dolar, reel sektör ise 2 milyar 689 milyon dolar-lık net borçlanmaya gitmiştir.

• Ocak-Eylül 2014 döneminde TCMB’nin net hata noksan kaleminde gösterdiği kayıtdışı sermaye girişi ise 7 milyar dolara kadar yükselmiştir.

Kur riski ve kur artışları yurtdışı döviz girişine bağlıdır; enflasyonun seyri de ser-maye girişine duyarlı hale gelmiştir.

Ödemeler dengesindeki bu gelişmeler sanayideki %3,6’lık üretim artışı ile bir-likte değerlendirildiğinde, ülkemizin yılın üçüncü çeyreğinde hedeflenen büyüme oranının altında (2014 için %4) ve %3 do-layında gerçekleşebileceği görülmektedir.

Para ve Maliye Politikası:2015 Bütçesi üç nedenle önemlidir;

ilki enflasyon oranı yükselmesidir. Her ne

Grafik 4: OECD’de Yüzde 10 İşsizlik Oranını Geçen Ülkeler

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

18

Tablo 6: sizlik Oranı, Yüzde Yıllar sizlik Oranı Tarım Dıı sizlik Oranı

2005 9,5 12,0 2006 9,0 11,1 2007 9,2 11,2 2008 10,0 12,3 2009 13,1 16,0 2010 11,1 13,7 2011 9,1 11,3 2012 8,4 10,3 2013 9,0 10,9 2014 Austos 10,1 12,3

Kaynak: TÜK, TSK.

Grafik 4: OECD’de Yüzde 10 sizlik Oranını Geçen Ülkeler

Kaynak: OECD, http://stats.oecd.org/index.aspx?queryid=36324, Eriim tarihi, 20 Kasım 2014; TSK Tablo 7: Türkiye’nin Dı Ticaret Bilançosu, 2010-2014 (Milyon Dolar hracat

(FOB) thalat

(CIF) Dı ticaret

dengesi Dı ticaret

hacmi hracatın thalatı Karılama

Oranı 2010 113 883 185 544 - 71 661 299 427 61,4 2011 134 906 240 841 - 105 934 375 748 56,0 2012 152 461 236 545 - 84 083 389 006 64,5 2013 151 802 251 661 -99 858 403 463 60,3 Ocak-Eylül

2013 112 372 187 625 -75 252 299 998 59,9

Ocak-Eylül

2014 118 542 179 681 -61 139 298 223 66,0

Kaynak:TUK, TSK

05

1015202530

Kaynak: OECD, http://stats.oecd.org/index.aspx?queryid=36324, Erişim tarihi, 20 Kasım 2014; TİSK

Tablo 7: Türkiye’nin Dış Ticaret Bilançosu, 2010-2014 (Milyon Dolar)

İhracat (FOB) İthalat (CIF) Dış ticaret dengesi Dış ticaret hacmi İhracatın İthalatı Karşılama Oranı

2010 113 883 185 544 - 71 661 299 427 61,4

2011 134 906 240 841 - 105 934 375 748 56,0

2012 152 461 236 545 - 84 083 389 006 64,5

2013 151 802 251 661 -99 858 403 463 60,3

Ocak-Eylül 2013 112 372 187 625 -75 252 299 998 59,9

Ocak-Eylül 2014 118 542 179 681 -61 139 298 223 66,0

Kaynak:TÜİK, TİSK

Page 19: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201416

kadar bu yükselişte yılın ilk altı ayında görülen döviz kuru artışları ve kuraklık et-kili olsa da, Ekim ayı itibariyle TCMB’nin kontrolünde olan çekirdek enflasyon oranı da artmaktadır. İşlenmemiş gıda ürünleri ve enerji dışarıda bırakıldığında TÜFE Ekim ayında yıllık bazda %9,36 artmış-tır. Bu genel TÜFE endeksindeki artışın (%8,96) üzerinde bir gerçekleşmeyi ifade etmektedir. Bu nedenle enflasyon oranını düşürmek için, TCMB’nin uyguladığı para politikasının yanında, bu düşüşe destek olacak başka politikalara da (maliye po-litikası, kurumsal düzenlemeler, rekabeti artırıcı önlemler vb.) ihtiyaç bulunmakta-dır. En önemlisi de, maliye politikasının en açık performans göstergesi olan bütçe açığı ve faiz dışı bütçe açığına ilişkin, bütçe kanunda belirtilen hedeflerin tuttu-rulmasıdır.

2015 Merkezi Yönetim Bütçesini önemli kılan ikinci neden, dış dinamik-

lerden kaynaklanmaktadır. ABD Merkez Bankası FED’in 2015 yılında faiz oranla-rını artırma olasılığının güçlenmesi ile ulus-lararası ekonomi çevrelerinde Türkiye’nin Brezilya, Güney Afrika ve Çin ile birlikte riskli ülkeler arasında gösterilmesi söz ko-nusu dinamikler içinde yer almaktadır.

Bütçe performansını etkileyen siya-si faktör ise 2015 yılında gerçekleşecek olan Genel Seçimlerdir. Burada öne çıkan olgu, Hükümetin seçime yönelik olarak yapacağı kamu harcamaları olacaktır. Bu üç olguyu veri alınarak, Hükümetin hazır-ladığı bütçedeki hedef makroekonomik göstergeler ile bütçe rakamlarına 2014 yılı ile karşılaştırmalı olarak bakıldığında aşağıdaki sonuçlara ulaşılabilmektedir (Tablo 13):• 2015 yılı bütçesindeki hedef makro

göstergeler geçtiğimiz yıla göre daha gerçekçidir. Bunun en basit örneği, Orta Vadeli program (2015-2017)

ile %5’lik enflasyon hedefinden vaz-geçilmesidir. Çünkü mevcut koşul-larda bu hedefi yakalamak mümkün değildir. Gerçekçi olmayan hedefler TCMB’nin güvenirliğini azaltmakta-dır.

• Büyüme oranı geçen yıl ile aynıdır; göreli olarak çok büyümeyen bir kamu bütçesiyle hedef cari açık düze-yini de değiştirmeden %4’lük büyüme oranına ulaşmak zor görülmektedir. Bunu, ihracattaki sert yükselişler de-ğiştirebilir. Ancak en önemli ihra-cat pazarımız olan AB’nin resesyon sınırlarında dolaştığı bir dönemde yüksek bir ihracat artışı yakalamak pek de mümkün değildir.

• Türkiye kriz sonrası mali disiplin-den çok ödün vermediğinden bütçe açığı/GSYH oranını %3’ün altında tutulmuştur. 2014 yılında %2,5 düze-yinde kalacak gibi gözüken bu oran,

Tablo 8: Parasal Olmayan Altın Ticareti, Ocak-Eylül 2013- 2014, Milyon Dolar

Ocak-Eylül 2013 Ocak-Eylül 2014

İthalat 12.081 3.093

İhracat 3.087 4.098

Net İhracat -8.994 -1.005

Kaynak: TCMB Ödemeler Bilançosu veri tabanı.

Grafik 5: Parasal Olmayan Altın Ticareti, 1984- 2013, Milyon Dolar

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

19

Tablo 8: Parasal Olmayan Altın Ticareti, Ocak-Eylül 2013- 2014, Milyon Dolar Ocak-Eylül 2013 Ocak-Eylül 2014 thalat 12.081 3.093 hracat 3.087 4.098 Net hracat - 8.994 -1.005 Kaynak: TCMB ödemeler Bilançosu veri tabanı.

Grafik 5: Parasal Olmayan Altın Ticareti, 1984- 2013, Milyon Dolar

Kaynak: TCMB ödemeler Bilançosu veri tabanı kullanılarak tarafımızca hazırlanmıtır. Tablo 9: Hedef Makro Ekonomik Göstergeler

2014 Yılı Tahmini 2015 Yılı Program GSYH (Milyar TL) 1.764 1.945 Büyüme Oranı (%)

3,3

4,0

GSYH Deflatörü (%)

9,1

6,0

TÜFE

9,4

6,3

thalat (CIF, Milyar Dolar)

244,0

258,0

hracat (FOB, Milyar Dolar)

160,5

173,0

Cari denge (Milyar Dolar)

-46,0

-46,0

Kaynak: TC Maliye Bakanlıı, TSK

-15000

-10000

-5000

0

5000

10000

15000

20000

1984

1985

1986

1987

1988

1989

1990

1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

1998

1999

2000

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

2013

(*)

NET ALTıN İHRACATı

İHRACAT

İTHALAT

Kaynak: TCMB Ödemeler Bilançosu veri tabanı kullanılarak tarafımızca hazırlanmıştır.

Page 20: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 17

eğer bütçedeki hedefler çerçevesin-de hareket edilirse, yine bu düzey-lerde seyredecektir.

• 2014 Bütçesi, yaşanan iki seçim nedeniyle bütçe açığı hedefinden (Ocak-Ekim dönemi itibariyle) uzaklaşmıştır. Bu dönemde bütçe açığı geçen yılın aynı dönemine göre %94,9 artarken, faiz dışı bütçe fazlası ise %21,4 oranında azalmıştır. Bütçe dengesindeki bu sapmada cari transferler ve serma-ye giderlerindeki (yatırım) artışlar önemli rol oynamıştır. Aynı durum 2015 yılında seçim nedeniyle ya-şanmamalıdır.

• Bütçe giderlerini 2014 yılında ra-hatlatan olguların başında, faiz oranlarının düşük seyretmesi nede-niyle faiz giderlerinin bütçe içinde-ki payının artmaması gelmektedir. Hükümet 2014 yılında faiz giderle-ri/bütçe giderleri oranının %11,1 düzeyinde kalmasını beklemekte-dir. 2015 yılı için hedeflenen oran ise %11,4’tür.

• 2015 Yılı Bütçesi gelirler açısından diğer yıllardan çok farklı değildir. Toplam vergi gelirlerinin %24,1’i (94 milyar TL) özel tüketim vergi-lerinden, %11,3’ü dahilden alınan KDV’den (44 milyar TL), %19,2’si ithalattan alınan KDV’den (75 mil-yar TL) oluşmaktadır.

Ekim ayında Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2014 yılı Ekim ayında bir ön-ceki aya göre %1,90; bir önceki yılın Aralık ayına göre %8,45; bir önceki yı-lın aynı ayına göre %8,96 ve on iki ay-lık ortalamalara göre %8,65 artmıştır. Enflasyon oranına en büyük etki yapan grup, %3,07’lik pay ile gıda ve alkol-süz içecekler grubundan gelmiştir.

Aylık en yüksek artış %9,95 ile gi-yim ve ayakkabı grubunda görülürken, fiyatlar konutta %2,94; gıda ve alkol-süz içeceklerde %2,65; lokanta ve otel-lerde %0,86; çeşitli mal ve hizmetlerde %0,74 oranında fiyatlar yükselmiştir. Aylık bazda en yüksek fiyat düşüşü %0,18 ile ulaştırma grubunda yaşan-mıştır.

Yıllık bazda ise en fazla artış %14,34 ile lokanta ve oteller grubunda gerçekleşmiştir. Bu grubu %12,56 ile gıda ve alkolsüz içecekler, %9,91 ile sağlık, %9,14 ile çeşitli mal ve hizmet-ler izlemiştir. Ekim ayında TÜFE kap-samındaki 432 kalemden 62 kalemin fiyatı değişmemiş, 302 maddenin fiyatı yükselmiş, 68 kalemin fiyatı düşmüştür.

Ekim ayında Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım ÜFE), Eylül ayına göre %0,18; 2013 yılının Aralık ayına göre %7,92; 2013 yılı Ekim ayına göre %11,57 ve on iki aylık ortalamalara göre %10,48 yükselmiştir.

Tarım Üretici Fiyatları aylık bazda tarım ve avcılık ürünlerinde %0,48 ar-tarken, ormancılık ürünlerinde %3,11 ve mevsimsel etki ile balıkçılık sektörün-de %8 azalmıştır.

Eylül ayına göre tek yıllık bitkisel ürünlerde fiyatlar %2,54; canlı hay-vanlar ve hayvansal ürünler ana gru-bunda %0,81 yükselirken, çok yıllık bitkisel ürünlerde %4,12 düşmüştür. Tarım ÜFE’de Eylül ayına göre sebzeler %6,69 ve yağlı meyveler %3,16 artar-ken, tahıllar, baklagiller ve yağlı tohum-larda %0,40 ve turunçgillerde %18,74 azalmıştır.

Ekim ayında Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE), Eylül ayına göre %0,92; 2013 yılı Aralık göre %8,22; 2013 yılı Ekim ayına göre %10,10 ve on iki aylık ortalamalara göre %10,11 yükselmiştir. Eylül 2014’e göre endeks kapsamında yer alan elektrik ve gaz sektöründe fiyatlar %6,92; su sektörün-de %2,54; madencilik ve taşocakçılığı sektöründe %0,32 ve imalat sanayii sektöründe %0,35 yükselmiştir. Ana sanayi grupları içinde en yüksek aylık fiyat artışı %2,88 ile enerji malları ve %1,266 ile dayanıksız tüketim malların-da görülmüştür.

Ekim ayında Yurt Dışı Üretici Fi-yat Endeksi (YD-ÜFE) Eylül ayına göre %0,60; 2013 yılı Aralık ayına göre %4,22; Ekim 2013’e göre %8,20 ve on iki aylık ortalamalara göre %14,77 yükselmiştir. Fiyatlar Eylül 2014’e göre madencilik ve taşocakçılığı sektörün-

de %0,79; imalat sanayii sektöründe %0,60 artmıştır. Fiyat artışında ilk sı-raları %4,49 ile gıda ürünleri, %2,94 ile ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç) ve %2,04 kağıt ve kağıt ürünleri sektörleri almıştır. Fiyat düşüşü yaşa-yan sektörler ise %2,84 kok ve rafine petrol ürünleri, %2,08 ile giyim eşyası ve %1,29 ile metal cevherleri sektörleri olmuştur.

SONUÇ

2015 Bütçesinin yapısal düzenle-melere göre hazırlanmış bir bütçe ol-madığı anlaşılmaktadır. 2015 Yılı Büt-çesinin en önemli hedefi bütçe açığını hedeflenen düzeyde tutmaktır. Bu özel-likle TÜFE’nin yükseldiği bir dönemde enflasyon oranı açısından kilit bir gös-terge olacaktır.

İkinci önemli konu ise, Hükümetin, büyüme oranını yukarı çekmek için kamu harcamalarını artıracak politikalardan uzak durmasıdır. Bu tür uygulamalar, uzun dönemde (vergi artışı nedeni ile) özel kesim tasarruflarını azaltan sonuçlar doğurmaktadır.

Kasım ayında TCMB faiz oranlarını değiştirmemiştir. TCMB böylece enf-lasyon konusunda ısrarı sürdürmekle kalmamış, Türkiye için kritik olan kısa vadeli sermeye girişlerinin de kesintiye uğramasına engel olmuştur. TCMB bu tavrı ile nominal faizlerin değil, reel fa-izlerin önemli olduğunu da belirtmiştir.

Dünyada reel faiz oranlarındaki dü-şüş ABD’nin tahvil alımını sonlandırması ile birlikte aşağı yönden tersine dönme-ye başlamıştır. Burada Japonya bir is-tisna ülke konumundadır. Buna karşılık Türkiye’de politika faiz oranı negatiftir. TCMB’nin mevcut faiz oranının altında bir faiz oranı belirlemesi Türkiye’den sermaye çıkışına neden olacaktır. 2015 yılında Türkiye’de ne bütçenin, ne de ödemeler bilançosunun böyle bir gelişmeyi kaldıramayacağı düşünül-mektedir. Özel sektör ve banka bilan-çoları ise pasiflerindeki yabancı para cinsinden yükümlülükleri nedeni ile sermaye çıkışı karşısında büyük ölçüde savunmasız durumdadır.

Page 21: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201418

Tablo 9: Hedef Makro Ekonomik Göstergeler

2014 Yılı Tahmini 2015 Yılı Program

GSYH (Milyar TL) 1.764 1.945

Büyüme Oranı (%) 3,3 4,0

GSYH Deflatörü (%) 9,1 6,0

TÜFE 9,4 6,3

İthalat (CIF, Milyar Dolar) 244,0 258,0

İhracat (FOB, Milyar Dolar) 160,5 173,0

Cari denge (Milyar Dolar) -46,0 -46,0

Kaynak: TC Maliye Bakanlığı, TİSK

Tablo 10: 2014-2015 Bütçesi (Milyar TL)

2014 2015

Bütçe Giderleri 448 473

Faiz Hariç Giderler 398 419

Faiz Giderleri 50 54

Bütçe Gelirleri 424 452

Vergi Gelirleri 352 390

Bütçe Dengesi -24 -21

Faiz Dışı Denge 26 33

Kaynak: TC Maliye Bakanlığı, TİSK

Tablo 11: Ana Harcama Gruplarının Genel Endekste Yıllık Değişime Olan Etkisi (%) Ekim 2014

Ana harcama grupları Harcama GrubuAğırlıkları

Bir önceki yılın aynı ayına göre

değişim oranı

Ana Harcama Gruplarının Toplam Değişime

Yıllık Etkisi

TÜRKİYE 100,00 8,96 8,96

Gıda ve alkolsüz içecekler 24,45 12,56 3,07

Alkollü içecekler ve tütün 5,29 4,14 0,22

Giyim ve ayakkabı 7,17 8,83 0,63

Konut 16,41 7,89 1,29

Ev eşyası 7,52 7,77 0,58

Sağlık 2,44 9,91 0,24

Ulaştırma 15,54 6,88 1,07

Haberleşme 4,70 1,30 0,06

Eğlence ve kültür 3,36 8,00 0,27

Eğitim 2,26 8,05 0,18

Lokanta ve oteller 6,58 14,34 0,94

Çeşitli mal ve hizmetler 4,28 9,14 0,39

Kaynak: TÜİK Veri tabanı

Page 22: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 19

Tablo 12: Fiyat Endekslerindeki Değişim Ekim 2014

Endeks Yıllık Oran 2013 Ekim Ayına Göre (%)

On İki Aylık Ortalama

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 8,96 8,65

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 10,10 10,11

Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) 8,20 14,77

Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi 11,57 10,48

Kaynak: TÜİK Veri tabanı

Tablo 13: Enflasyon Faiz İlişkisi

2009 2010 2011 2012 2013 2014

TÜFE 6.5 6.4 10.4 6.2 7.4 9.0

Ortalama Nominal DİBS Faiz Oranı 11.6 8.5 8.8 8.4 7.4 9.6

Ortalama Reel Politika Faiz Oranı 2.4 -1.6 -0.4 -2.9 -2.5 -0.3

Kaynak: IMF, http://www.imf.org/external/np/sec/pr/2014/pr14535.htm, Erişim tarihi, 22 kasım 2014.

Grafik 6: Dünya Reel Faiz Oranı

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

21

Tablo 13: Enflasyon Faiz likisi

2009 2010 2011 2012 2013 2014*

TÜFE 6.5 6.4 10.4 6.2 7.4 9.0

Ortalama Nominal DBS Faiz Oranı

11.6 8.5 8.8 8.4 7.4 9.6

Ortalama Reel Politika Faiz Oranı

2.4 -1.6 -0.4 -2.9 -2.5 -0.3

Kaynak: IMF, http://www.imf.org/external/np/sec/pr/2014/pr14535.htm, Eriim tarihi, 22 kasım 2014.

Grafik 6: Dünya Reel Faiz Oranı

Kaynak: Lawrence H. Summers, Reflections on the new 'Secular Stagnation hypothesis', http://www.voxeu.org/article/larry-summers-secular-stagnation, Eriim tarihi:13 Kasım 2014.

Kaynak: Lawrence H. Summers, Reflections on the new ‘Secular Stagnation hypothesis’, http://www.voxeu.org/article/larry-summers-secular-stagnation, Erişim tarihi:13 Kasım 2014.

Page 23: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201420

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ EKİM 2014 (SAYI: 30)

(Ekim 2014 TÜİK HİA Verilerinin Değerlendirilmesi)

AÇIKLAMATÜİK, Şubat 2014 döneminden itibaren Hanehalkı İşgücü İstatistikleri’nde yeni zaman serisi başlatmış, ne var ki belirli göster-

geler dışında Şubat 2014 öncesi verilerle analiz yapma olanağı kalmamıştır.TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ, Ocak 2009 tarihinden beri yayımlanmakta ve yapılan değerlendirmelerde genellikle bir

önceki yılın aynı dönemine ait değişimler esas alınmaktadır.Bu nedenle, Şubat 2015 dönemine -12 aylık süre tamamlanana- kadar, TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ Temmuz 2014, Ekim

2014 ve Ocak 2015 sayılarında geçiş dönemi formatında yayımlanacak; Nisan 2015 sayısından itibaren kendi sunum formatın-da yayımlanmaya devam edecektir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Temmuz 2014 Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, 15 Ekim 2014 tarihli Haber Bülteni ile açık-lanmıştır. Bu çalışmanın ilk bölümünde söz konusu veriler kapsamında işgücü piyasasında ön plana çıkan gelişmeler, ana başlıklar halinde özetlenecektir. İkinci bölümde, işgücü piyasasında Ekim 2014 sonrası dönemdeki güncel gelişmelerin görülebilmesi ama-cıyla Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) açıkladığı işsizlik ödeneğine başvuranların sayısındaki gelişmeler ile reel kesimin ve tüketicilerin anketlerden elde edilen istihdama yönelik beklentilerinden yararlanılacaktır. Üçüncü bölümde ise Genel Değerlendirme yapılmıştır.

I. İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ DURUM VE GELİŞMELER (TEMMUZ 2014 İTİBARİYLE)

A- İŞGÜCÜ KOMPOZİSYONU:Son bir yılda Türkiye’de 15 yaş ve üzerindeki nüfus 996 bin kişi artmış; 762 bin kişi de işgücü piyasasının dışında kalan kitleden

ayrılarak çalışma talebinde bulunmuştur. Böylece işgücü artışı 1 milyon 758 bin kişi olmuştur (Grafik 1). 2013 Temmuz döneminde 958 bin kişi olan işgücü artışı bir yılda %83,5 oranında büyümüştür. Yıllık işgücü artışı Aralık 2013’te 459 bin kişi olmuştu.

İşgücü içinde istihdam edilenler 1 milyon 262 bin kişi; işsiz sayısı 497 bin kişi artmıştır.

6

Grafik.1 – İşgücü Kompozisyonundaki Değişim(Temmuz 2014 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre; bin kişi)

(*) İşgücüne dahil olmayanlar.

996 1.262

497

-762

Page 24: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 21

B- İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI:

İşgücüne katılma oranı Temmuz 2014 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 2,2 puan artarak %49,1’den %51,3’e çıkmıştır. Oran, erkeklerde %72,3; kadınlarda %30,8’dir (Grafik 2).

İşgücüne katılma oranı Temmuz 2014 itibariyle 15-24 yaş grubunda %44,1; genç erkeklerde %58,6 ve genç kadınlarda %29,6’dır.

Oran, mevsim etkisinden arındırılmış verilere göre incelendiğinde de yıllar itibariyle artış eğiliminde olduğu; bir yılda 1,8 puan yükseldiği, bununla birlikte Haziran ve Temmuz 2014 dönemlerinde Mayıs 2014 seviyesinin değişmediği görülmektedir (Grafik 3).

Toplam Erkek Kadın

Grafik.2 – 15+ Nüfusta ve Genç Nüfustaİşgücüne Katılma Oranı, Temmuz 2014

Grafik.3 – İşgücüne Katılma Oranının SeyriOcak 2012 - Temmuz 2014

Temmuz 2014’de işgücüne dahil olmayan toplam 27 milyon 745 bin kişinin 19 milyon 956 binini kadınlar, 7 milyon 789 binini erkekler oluştururken, %9,3’ünü iş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar (ümitsizler %2,1; diğerleri %7,2), %0,3’ünü mevsimlik çalışan-lar, %41,6’sını ev kadınları, %14’ünü eğitimdekiler, %13,6’sını emekliler, %14,3’ünü çalışamaz halde olanlar ve %6,8’ini TÜİK’in içeriğini açıklamadığı “diğerleri” meydana getirmiştir.

İşgücü dışındaki erkekler bakımından en büyük iki grup emekliler (%38,3) ve eğitim görenlerdir (%24,3). Buna karşılık, kadınlar bakımından emeklilerin ve öğrenim görenlerin nispeten arka planda kaldığı, ev kadınlarının 11 milyon 550 bin kişilik kitle ile yarı-dan fazla pay aldığı dikkati çekmektedir (Grafik 4a ve 4b).

29,630,8

58,6

72,3

44,151,3

2

(*) gücüne dahil olmayanlar.

b. GÜCÜNE KATILMA ORANI: gücüne katılma oranı Temmuz 2014 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 2,2 puan artarak %49,1’den %51,3’e çıkmıtır. Oran, erkeklerde %72,3; kadınlarda %30,8’dir (Grafik 2). gücüne katılma oranı Temmuz 2014 itibariyle 15-24 ya grubunda %44,1; genç erkeklerde %58,6 ve genç kadınlarda %29,6’dır.

stihdam (1.262)

siz (497)

DO (*) (-762)-40%-20%

0%20%40%60%80%

100%

15+ ya nüfus gücü yapısı

Grafik 1 gücü Kompozisyonundaki Deiim

(Temmuz 2014 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre; bin kii)

Çalıma Çaındaki

Nüfus (996)

51,372,3

30,844,1

58,6

29,6

Toplam Erkek Kadın

Grafik 215+ Nüfusta ve Genç Nüfusta

İşgücüne Katılma Oranı, Temmuz 2014

15+ Yaş 15-24 Yaş

48,349,1

51,3

47,448,4

50,5

45,046,047,048,049,050,051,052,0

Grafik 3İşgücüne Katılma Oranının Seyri

Ocak 2012-Temmuz 2014

Mevsim Etkisinden Arındırılmamış Mevsim Etkisinden Arındırılmış

Page 25: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201422

Grafik.4a – İşgücüne Dahil Olmayanların Nedene Göre Dağılımı,Kadınlar Temmuz 2014

Grafik.4b – İşgücüne Dahil Olmayanların Nedene Göre Dağılımı,Erkekler Temmuz 2014

1. Diğer: İş aramayan ancak çalışmaya hazır kişiler (ümitsizler hariç)2. Diğer: İçeriğine dair bilgi yoktur.

3

Oran, mevsim etkisinden arındırılmı verilere göre incelendiinde de yıllar itibariyle artı eiliminde olduu; bir yılda 1,8 puan yükseldii, bununla birlikte Haziran ve Temmuz 2014 dönemlerinde Mayıs 2014 seviyesinin deimedii görülmektedir (Grafik 3).

Grafik 4a gücüne Dahil Olmayanların Nedene Göre Daılımı, Kadınlar

Temmuz 2014

Grafik 4b

gücüne Dahil Olmayanların Nedene Göre Daılımı, Erkekler Temmuz 2014

(1) Dier: aramayan ancak çalımaya hazır kiiler (ümitsizler hariç) (2) Dier: çeriine dair bilgi yoktur

Temmuz 2014’de igücüne dahil olmayan toplam 27 milyon 745 bin kiinin 19 milyon 956 binini kadınlar, 7 milyon 789 binini erkekler olutururken, %9,3’ünü i aramayıp, çalımaya hazır olanlar (ümitsizler %2,1; dierleri %7,2), %0,3’ünü mevsimlik çalıanlar, %41,6’sını ev kadınları, %14’ünü eitimdekiler, %13,6’sını emekliler, %14,3’ünü çalıamaz halde olanlar ve %6,8’ini TÜK’in içeriini açıklamadıı “dierleri” meydana getirmitir. gücü dıındaki erkekler bakımından en büyük iki grup emekliler (%38,3) ve eitim görenlerdir (%24,3). Buna karılık, kadınlar bakımından emeklilerin ve örenim görenlerin nispeten arka planda kaldıı, ev kadınlarının 11 milyon 550 bin kiilik kitle ile yarıdan fazla pay aldıı dikkati çekmektedir (Grafik 4a ve 4b).

İş bulma ümidi olmayanlar; 240 Diğer (1); 1.354

Mevsimlik Çalışanlar; 63

Ev İşleriyle Meşgul; 11.550Eğitim Öğretim; 2.004

Emekli; 807

Çalışamaz Halde; 2.554

Diğer (2); 1.383

İş bulma ümidi olmayanlar; 349

Diğer (1); 636

Mevsimlik Çalışanlar; 26

Eğitim Öğretim; 1.889

Emekli; 2.980

Çalışamaz Halde; 1.402

Diğer (2); 507

3

Oran, mevsim etkisinden arındırılmı verilere göre incelendiinde de yıllar itibariyle artı eiliminde olduu; bir yılda 1,8 puan yükseldii, bununla birlikte Haziran ve Temmuz 2014 dönemlerinde Mayıs 2014 seviyesinin deimedii görülmektedir (Grafik 3).

Grafik 4a gücüne Dahil Olmayanların Nedene Göre Daılımı, Kadınlar

Temmuz 2014

Grafik 4b

gücüne Dahil Olmayanların Nedene Göre Daılımı, Erkekler Temmuz 2014

(1) Dier: aramayan ancak çalımaya hazır kiiler (ümitsizler hariç) (2) Dier: çeriine dair bilgi yoktur

Temmuz 2014’de igücüne dahil olmayan toplam 27 milyon 745 bin kiinin 19 milyon 956 binini kadınlar, 7 milyon 789 binini erkekler olutururken, %9,3’ünü i aramayıp, çalımaya hazır olanlar (ümitsizler %2,1; dierleri %7,2), %0,3’ünü mevsimlik çalıanlar, %41,6’sını ev kadınları, %14’ünü eitimdekiler, %13,6’sını emekliler, %14,3’ünü çalıamaz halde olanlar ve %6,8’ini TÜK’in içeriini açıklamadıı “dierleri” meydana getirmitir. gücü dıındaki erkekler bakımından en büyük iki grup emekliler (%38,3) ve eitim görenlerdir (%24,3). Buna karılık, kadınlar bakımından emeklilerin ve örenim görenlerin nispeten arka planda kaldıı, ev kadınlarının 11 milyon 550 bin kiilik kitle ile yarıdan fazla pay aldıı dikkati çekmektedir (Grafik 4a ve 4b).

İş bulma ümidi olmayanlar; 240 Diğer (1); 1.354

Mevsimlik Çalışanlar; 63

Ev İşleriyle Meşgul; 11.550Eğitim Öğretim; 2.004

Emekli; 807

Çalışamaz Halde; 2.554

Diğer (2); 1.383

İş bulma ümidi olmayanlar; 349

Diğer (1); 636

Mevsimlik Çalışanlar; 26

Eğitim Öğretim; 1.889

Emekli; 2.980

Çalışamaz Halde; 1.402

Diğer (2); 507

Page 26: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 23

C. İSTİHDAM:

Nisan 2014 dönemi itibariyle toplam istihdam 26 milyon 194 bin kişi olup, istihdam edilmeyenler (işgücüne dahil olmayanlar ve işsizler) 30 milyon 601 bin kişi ile çok daha büyük bir kitledir. Bir başka ifadeyle çalışma çağındaki nüfusun yarısından azı (%46,1) çalışma ve kazanç sağlama olanağına sahip; yarısından fazlası (%53,9) ise bundan yoksundur (Grafik 5).

Görüldüğü gibi %46,1 düzeyindeki istihdam oranını yükseltmek açısından en fazla potansiyele sahip grup, ev kadınlarıdır.

Grafik.5 – Kurumsal Olmayan Nüfusta İstihdam Edilenler ve Edilmeyenler,Nisan 2014 (Bin Kişi, 15+ Yaş)

4

c. STHDAM:

Temmuz 2014 dönemi itibariyle toplam istihdam 26 milyon 410 bin kii olup, istihdam edilmeyenler (igücüne dahil olmayanlar ve isizler) 30 milyon 612 bin kii ile çok daha büyük bir kitledir. Bir baka ifadeyle çalıma çaındaki nüfusun yarısından azı (%46,3) çalıma ve kazanç salama olanaına sahip; yarısından fazlası (%53,7) ise bundan yoksundur (Grafik 5). Görüldüü gibi %46,3 düzeyindeki istihdam oranını yükseltmek açısından en fazla potansiyele sahip grup, ev kadınlarıdır.

İstihdam26.410

İşsiz2.867

Çalışmaya Hazır2.580

Mevsimlik; 89

Ev Kadını11.550

Eğitimde3.893

Emekli3.787

Çalışamaz Halde3.955

Diğer1.890

Grafik 5Kurumsal Olmayan Nüfusta İstihdam Edilenler ve Edilmeyenler,

Temmuz 2014 (Bin Kişi, 15+ Yaş)

İstihdam Edilmeyenler: 30.612

15+ Yaş Nüfus:57.021

İşgücüne Dahil Olmayanlar; 27.745İşgücü; 29.276

Page 27: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201424

Toplam İstihdam ve İstihdam Oranı:Temmuz 2014 döneminde toplam istihdam, bir önceki yılın aynı dönemine göre %5 gibi yüksek bir oranda artmıştır. Bir yıl önce

bu artış oranı %2,5 olmuştu (Tablo 1).İstihdam artışının Kasım 2013’te sıfıra yaklaştığı, Aralık 2014 döneminden itibaren hızlı biçimde yükseldiği, ancak bu ivmenin

Nisan 2014 döneminden itibaren zayıfladığı anlaşılmaktadır. Nitekim mevsim etkisinden arındırılmış istihdam artışı bir önceki döneme göre (Haziran 2014) 0,1 puan azalmıştır (Grafik 6).

Tablo.1 – İstihdam Göstergelerinin Aylar İtibariyle Değişimi

(Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre)

DönemToplam İstihdam (Yüzde)

İstihdam Oranı (Puan)

Tarım Dışı İstihdam (Yüzde)

Sanayi İstihdamı (Yüzde)

Genç İstihdamı (Yüzde)

2013 Mart 5,0 1,3 5,8 4,8 4,2

Nisan 4,4 1,1 5,4 5,0 4,7

Mayıs 3,5 0,7 4,9 6,0 4,3

Haziran 3,0 0,5 4,3 5,4 4,5

Temmuz 2,5 0,3 3,6 4,5 3,8

Ağustos 2,4 0,2 3,4 4,6 4,2

Eylül 1,4 -0,2 2,5 3,8 0,3

Ekim 0,7 -0,5 2,3 3,5 -3,4

Kasım 0,2 -0,8 1,9 1,2 -3,7

Aralık 1,4 -0,2 3,4 1,6 0,3

2014 Ocak 3,2 0,5 3,7 3,1 5,0

Şubat 5,5 1,5 5,6 6,7 10,1

Mart 6,1 1,8 6,0 5,5 9,7

Nisan 5,7 1,7 5,7 3,8 8,3

Mayıs 5,4 1,6 5,0 3,1 7,8Haziran 4,8 1,4 4,6 3,3 6,4Temmuz 5,0 1,4 5,4 1,9 6,1

Grafik.6 – Toplam İstihdamın Yıllık Değişimi,Ocak 2012 - Temmuz 2014 (Yüzde)

5

Toplam stihdam ve stihdam Oranı: Temmuz 2014 döneminde toplam istihdam, bir önceki yılın aynı dönemine göre %5 gibi yüksek bir oranda artmıtır. Bir yıl önce bu artı oranı %2,5 olmutu (Tablo 1). stihdam artıının Kasım 2013’te sıfıra yaklatıı, Aralık 2014 döneminden itibaren hızlı biçimde yükseldii, ancak bu ivmenin Nisan 2014 döneminden itibaren zayıfladıı anlaılmaktadır. Nitekim mevsim etkisinden arındırılmı istihdam artıı bir önceki döneme göre (Haziran 2014) 0,1 puan azalmıtır (Grafik 6).

Tablo 1: stihdam Göstergelerinin Aylar tibariyle Deiimi (Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre)

Dönem

Toplam İstihdam (Yüzde)

İstihdam Oranı (Puan)

Tarım Dışı

İstihdam (Yüzde)

Sanayi İstihdamı (Yüzde)

Genç İstihdamı (Yüzde)

2013 Mart 5,0 1,3 5,8 4,8 4,2 Nisan 4,4 1,1 5,4 5,0 4,7 Mayıs 3,5 0,7 4,9 6,0 4,3 Haziran 3,0 0,5 4,3 5,4 4,5 Temmuz 2,5 0,3 3,6 4,5 3,8 Ağustos 2,4 0,2 3,4 4,6 4,2 Eylül 1,4 -0,2 2,5 3,8 0,3 Ekim 0,7 -0,5 2,3 3,5 -3,4 Kasım 0,2 -0,8 1,9 1,2 -3,7 Aralık 1,4 -0,2 3,4 1,6 0,3 2014 Ocak 3,2 0,5 3,7 3,1 5,0

Şubat 5,5 1,5 5,6 6,7 10,1 Mart 6,1 1,8 6,0 5,5 9,7 Nisan 5,7 1,7 5,7 3,8 8,3

Mayıs 5,4 1,6 5,0 3,1 7,8 Haziran 4,8 1,4 4,6 3,3 6,4 Temmuz 5,0 1,4 5,4 1,9 6,1

0,00,51,01,52,02,53,03,54,04,55,05,56,06,5

2012

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

AĞUS

TOS

EYLÜ

L

EKİM

KASI

M

ARAL

IK

2013

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

AĞUS

TOS

EYLÜ

L

EKİM

KASI

M

ARAL

IK

2014

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

Grafik 6Toplam İstihdamın Yıllık Değişimi,Ocak 2012-Temmuz 2014 (Yüzde)

Mevsim Etkilerinden Arındırılmamış Mevsim Etkilerinden Arındırılmış

Page 28: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 25

Grafik.7– Temmuz 2014 Döneminde Cinsiyete veEğitim Durumuna Göre İstihdam Oranı (Yüzde)

Kadın Erkek

16,230,1

24,364,1

24,864,8

32,775,7

58,377,3

Kadın nüfusun istihdam oranı %27,2 ile erkeklerdeki %65,9 oranına kıyasla çok düşüktür. İstihdam oranı okur-yazar olmayan kadınlarda %16,2’ye inerken, meslek lisesi mezunu kadınlarda %32,7’ye; yükseköğretim mezunu kadınlarda %58,3’e çıkmaktadır (Grafik 7).

Yüksekokuldan mezun olmanın, kadın istihdam oranında %24-33’ten %58’e sıçrama sağladığı görülmektedir.

Sektörel İstihdam:Tarım dışı istihdam Temmuz 2014 döneminde bir yıl önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 46 bin kişi artarak 20 milyon 496

bin kişiye çıkmış ve yıllık artış oranı %5,4 olmuştur (Tablo 2).

Tablo.2 – Sektörel İstihdam, Temmuz 2013 ve Temmuz 2014 (Bin Kişi)

Temmuz 2013 Temmuz 2014 Değişim

Bin Kişi (%) Bin kişi (%) (%)

Tarım 5.698 22,7 5.914 22,4 3,8

Sanayi 5.146 20,5 5.5.243 19,9 1,9

İnşaat 1.847 7,3 1.915 7,3 3,7

Hizmetler 12.457 49,5 13.338 50,5 7,1

Toplam 25.148 100 26.410 100 5,0

Tarım Dışı 19.450 77,3 20.496 77,4 5,4

Tarım dışı istihdam artışının Mart döneminden itibaren gösterdiği zayıflama eğiliminin aksine, Temmuz 2014’te yükselme kay-dedilmiştir.

Tarım dışı istihdam seyrine mevsim etkisinden arındırılmış veriler kullanılarak bakıldığında da bir önceki döneme göre (Haziran 2014) artış hızının yükseldiği anlaşılmaktadır (Grafik 8).

Bir yıl içerisinde istihdamın en yüksek oranda arttığı sektör %7,1 ile hizmetlerdir; onu %3,8 ile tarım sektörü ve %3,7 ile inşaat sektörü izlemiştir.

Sanayi %1,9 ile toplam istihdam artışına kıyasla geride kalmış ve sanayinin toplam istihdam içerisindeki payı 0,6 puan azal-mıştır.

Öte yandan hizmetler sektörünün kadın istihdamının yaklaşık yarısını, tarım sektörünün ise üçte birini yarattığı anlaşılmaktadır (Grafik 9).

Page 29: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201426

Grafik.8 – Tarım Dışı İstihdamın Yıllık Değişimi,Ocak 2012 - Temmuz 2014 (Yüzde)

Grafik.9 – Sektörler ve Cinsiyete Göre İstihdam,Temmuz 2014 (Bin Kişi)

İşteki Duruma Göre İstihdam:

Temmuz 2014 döneminde toplam istihdamın %65,2’si, erkek istihdamının %68’i ve kadın istihdamının %58,6’sı “ücretli veya yevmiyeli”dir.

Kadın istihdamı içinde en büyük ikinci payı %31,3 ile “ücretsiz aile işçisi” kadınlar almaktadır. Buna karşılık “kendi hesabına” veya “işveren” olarak çalışan kadınların payı toplam olarak sadece %10,1’dir. 2 milyon 452 bin kadın ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır (Grafik 10).

Gençlerin İstihdamı:

Genç nüfusun (15-24 yaş) istihdamı Temmuz 2013’te 3 milyon 986 bin kişi iken, 1 yıl sonra, Nisan 2014’te %6,1 oranında artarak 4 milyon 231 bin kişiye yükselmiştir. Ancak artış hızı Mart döneminden beri azalmaktadır (Grafik 11).

Genç istihdamının yaklaşık üçte ikisi (%67,2) erkeklere aittir. İstihdam oranı genç erkeklerde %48,5 iken, genç kadınlarda sa-dece %23,6’dır; genç kadın nüfusun yalnızca yaklaşık dörtte biri istihdam imkanına sahiptir.

Kayıt Dışı İstihdam:

Temmuz 2014 döneminde kayıt dışı istihdam büyüklüğü 9 milyon 622 bin kişidir; bunun 5 milyon 665 bin kişisi erkek, 3 milyon 957 bin kişisi kadındır.

Mutlak büyüklük bakımından tarım dışı sektörlerdeki ücretliler, tarımda kendi hesabına çalışanlar ve yine tarımdaki ücretsiz aile işçileri ilk sıralarda gelmektedir (Grafik 12a).

Öte yandan kayıt dışı istihdamın yoğunluğu (kayıt dışı istihdamın toplam istihdamdaki payı) açısından bakıldığında ise tarımdaki ücretsiz aile işçilerinin %93,5 ile ilk sırada geldiği, tarım dışı sektörlerdeki ücretliler bakımından söz konusu oranın %17,8’e indiği görülmektedir (Grafik 12b).

7

Sanayi %1,9 ile toplam istihdam artıına kıyasla geride kalmı ve sanayinin toplam istihdam içerisindeki payı 0,6 puan azalmıtır. Öte yandan hizmetler sektörünün kadın istihdamının yaklaık yarısını, tarım sektörünün ise üçte birini yarattıı anlaılmaktadır (Grafik 9). teki Duruma Göre stihdam: Temmuz 2014 döneminde toplam istihdamın %65,2’si, erkek istihdamının %68’i ve kadın istihdamının %58,6’sı “ücretli veya yevmiyeli”dir. Kadın istihdamı içinde en büyük ikinci payı %31,3 ile “ücretsiz aile içisi” kadınlar almaktadır. Buna karılık “kendi hesabına” veya “iveren” olarak çalıan kadınların payı toplam olarak sadece %10,1’dir. 2 milyon 452 bin kadın ücretsiz aile içisi olarak çalımaktadır (Grafik 10).

1,52,53,54,55,56,5

Grafik 8Tarım Dışı İstihdamın Yıllık Değişimi,

Ocak 2012-Temmuz 2014 (Yüzde)

Mevsim Etkilerinden Arındırılmamış Mevsim Etkilerinden Arındırılmış

18.573

15.454

3.119

4.069

1.820

9.565

7.837

5.043

2.794

1.174

95

3.774

Toplam

Tarım Dışı

Tarım

Sanayi

İnşaat

Hizmetler

Grafik 9Sektörlere ve Cinsiyete Göre İstihdam,

Temmuz 2014 (Bin Kişi)

Erkek Kadın

7

Sanayi %1,9 ile toplam istihdam artıına kıyasla geride kalmı ve sanayinin toplam istihdam içerisindeki payı 0,6 puan azalmıtır. Öte yandan hizmetler sektörünün kadın istihdamının yaklaık yarısını, tarım sektörünün ise üçte birini yarattıı anlaılmaktadır (Grafik 9). teki Duruma Göre stihdam: Temmuz 2014 döneminde toplam istihdamın %65,2’si, erkek istihdamının %68’i ve kadın istihdamının %58,6’sı “ücretli veya yevmiyeli”dir. Kadın istihdamı içinde en büyük ikinci payı %31,3 ile “ücretsiz aile içisi” kadınlar almaktadır. Buna karılık “kendi hesabına” veya “iveren” olarak çalıan kadınların payı toplam olarak sadece %10,1’dir. 2 milyon 452 bin kadın ücretsiz aile içisi olarak çalımaktadır (Grafik 10).

1,52,53,54,55,56,5

Grafik 8Tarım Dışı İstihdamın Yıllık Değişimi,

Ocak 2012-Temmuz 2014 (Yüzde)

Mevsim Etkilerinden Arındırılmamış Mevsim Etkilerinden Arındırılmış

18.573

15.454

3.119

4.069

1.820

9.565

7.837

5.043

2.794

1.174

95

3.774

Toplam

Tarım Dışı

Tarım

Sanayi

İnşaat

Hizmetler

Grafik 9Sektörlere ve Cinsiyete Göre İstihdam,

Temmuz 2014 (Bin Kişi)

Erkek Kadın

Page 30: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 27

Grafik.12a – Kayıt Dışı İstihdam, Temmuz 2014 (Bin Kişi)

Grafik.10 – İstihdamın İşteki Duruma ve Cinsiyete Göre Dağılımı,Temmuz 2014 (Bin Kişi, Yüzde)

Grafik.11 – Genç İstihdamının DeğişimiOcak 2012 - Temmuz 2014

8

Gençlerin stihdamı: Genç nüfusun (15-24 ya) istihdamı Temmuz 2013’te 3 milyon 986 bin kii iken, 1 yıl sonra, Nisan 2014’te %6,1 oranında artarak 4 milyon 231 bin kiiye yükselmitir. Ancak artı hızı Mart döneminden beri azalmaktadır (Grafik 11). Genç istihdamının yaklaık üçte ikisi (%67,2) erkeklere aittir. stihdam oranı genç erkeklerde %48,5 iken, genç kadınlarda sadece %23,6’dır; genç kadın nüfusun yalnızca yaklaık dörtte biri istihdam imkanına sahiptir.

12.630; %73,3

1.113; %91,93.802; %84,6

1.027; %29,5

18.573; 70,3

4.595; %26,7

98; %8,1692; %15,4

2.452; %70,5

7.837; %29,7

0

5.000

10.000

15.000

20.000

25.000

30.000

Ücretli veyaYevmiyeli

İşveren Kendi Hesabına Ücretsiz Aile İşçisi Toplam

Grafik 10İstihdamın İşteki Duruma ve Cinsiyete Göre Dağılımı,

Temmuz 2014 (Bin Kişi, Yüzde)

Erkek Kadın

17.226 (%100)

1.211 (%100)

26.410 (%100)

4.494 (%100)3.479 (%100)

-6,0

-4,0

-2,0

0,0

2,0

4,0

6,0

8,0

10,0

12,0

- 150- 100

- 50 0

50 100 150 200 250 300 350

2012

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

AĞU

STO

S

EYLÜ

L

EKİM

KASI

M

ARAL

IK

2013

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

AĞU

STO

S

EYLÜ

L

EKİM

KASI

M

ARAL

IK

2014

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

Grafik 11Genç İstihdamının DeğişimiOcak 2012-Temmuz 2014

Bin Kişi Yüzde

8

Gençlerin stihdamı: Genç nüfusun (15-24 ya) istihdamı Temmuz 2013’te 3 milyon 986 bin kii iken, 1 yıl sonra, Nisan 2014’te %6,1 oranında artarak 4 milyon 231 bin kiiye yükselmitir. Ancak artı hızı Mart döneminden beri azalmaktadır (Grafik 11). Genç istihdamının yaklaık üçte ikisi (%67,2) erkeklere aittir. stihdam oranı genç erkeklerde %48,5 iken, genç kadınlarda sadece %23,6’dır; genç kadın nüfusun yalnızca yaklaık dörtte biri istihdam imkanına sahiptir.

12.630; %73,3

1.113; %91,93.802; %84,6

1.027; %29,5

18.573; 70,3

4.595; %26,7

98; %8,1692; %15,4

2.452; %70,5

7.837; %29,7

0

5.000

10.000

15.000

20.000

25.000

30.000

Ücretli veyaYevmiyeli

İşveren Kendi Hesabına Ücretsiz Aile İşçisi Toplam

Grafik 10İstihdamın İşteki Duruma ve Cinsiyete Göre Dağılımı,

Temmuz 2014 (Bin Kişi, Yüzde)

Erkek Kadın

17.226 (%100)

1.211 (%100)

26.410 (%100)

4.494 (%100)3.479 (%100)

-6,0

-4,0

-2,0

0,0

2,0

4,0

6,0

8,0

10,0

12,0

- 150- 100

- 50 0

50 100 150 200 250 300 350

2012

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

AĞU

STO

S

EYLÜ

L

EKİM

KASI

M

ARAL

IK

2013

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

AĞU

STO

S

EYLÜ

L

EKİM

KASI

M

ARAL

IK

2014

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

Grafik 11Genç İstihdamının DeğişimiOcak 2012-Temmuz 2014

Bin Kişi Yüzde

2.771

1.601 1.163 2.765

155 179

574 2.951 3.524

383 3.153

Page 31: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201428

D- İŞSİZLİK:İşsizlik yükselmektedir. Temmuz 2014 döneminde işsizlik oranı %9,8 olmuş ve bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,2 puan

artmıştır. İşsiz sayısı ise aynı dönemler itibariyle 2 milyon 370 bin kişiden 497 bin kişi artışla 2 milyon 867 bin kişiye çıkmıştır (Grafik 13).

Veriler mevsim etkisinden arındırıldığında Temmuz 2014’te %10,4 olan işsizlik oranının bir önceki döneme (Haziran 2014’e) göre 0,4 puan arttığı görülmektedir. 2012 yılında %8’lerde seyreden işsizlik oranı, 2014’ün yaz aylarında %10’lara çıkmıştır (Grafik 14).

Grafik.12b – Kayıt Dışı İstihdam Oranı,Temmuz 2014 (Yüzde)

Grafik.13 – Toplam İşsizlik Oranının Seyri,Ocak 2012 - Temmuz 2014 (Yüzde)

Grafik.14 – Tarım Dışı İşsizlik Oranının Seyri,Ocak 2012 - Temmuz 2014 (Yüzde)

9

Kayıt Dıı stihdam: Temmuz 2014 döneminde kayıt dıı istihdam büyüklüü 9 milyon 622 bin kiidir; bunun 5 milyon 665 bin kiisi erkek, 3 milyon 957 bin kiisi kadındır. Mutlak büyüklük bakımından tarım dıı sektörlerdeki ücretliler, tarımda kendi hesabına çalıanlar ve yine tarımdaki ücretsiz aile içileri ilk sıralarda gelmektedir (Grafik 12a). Öte yandan kayıt dıı istihdamın younluu (kayıt dıı istihdamın toplam istihdamdaki payı) açısından bakıldıında ise tarımdaki ücretsiz aile içilerinin %93,5 ile ilk sırada geldii, tarım dıı sektörlerdeki ücretliler bakımından söz konusu oranın %17,8’e indii görülmektedir (Grafik 12b).

574

24

1.601

2.771

2.951

155

1.163

383

Ücretli veya Yevmiyeli

İşveren

Kendi Hesabına

Ücretsiz Aile İşçisi

Grafik 12aKayıt Dışı İstihdam, Temmuz 2014 (Bin Kişi)

Tarım Tarımdışı

3.153

2.765

179

3.524

17,8

13,3

51,4

74,4

85,7

51,1

71,7

93,5

Ücretli veya Yevmiyeli

İşveren

Kendi Hesabına

Ücretsiz Aile İşçisi

Grafik 12bKayıt Dışı İstihdam Oranı,

Temmuz 2014 (Yüzde)

Tarım Tarımdışı

10

d. SZLK:

sizlik yükselmektedir. Temmuz 2014 döneminde isizlik oranı %9,8 olmu ve bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,2 puan artmıtır. siz sayısı ise aynı dönemler itibariyle 2 milyon 370 bin kiiden 497 bin kii artıla 2 milyon 867 bin kiiye çıkmıtır (Grafik 13). Veriler mevsim etkisinden arındırıldıında Temmuz 2014’te %10,4 olan isizlik oranının bir önceki döneme (Haziran 2014’e) göre 0,4 puan arttıı görülmektedir. 2012 yılında %8’lerde seyreden isizlik oranı, 2014’ün yaz aylarında %10’lara çıkmıtır (Grafik 14).

Tarım dıı isizlik oranına gelince, Temmuz 2013’te %10,7 iken Temmuz 2014’te 1,3 puan artıla %12’ye çıkmıtır.

Mevsim etkisinden arındırılmı tarım dıı isizlik oranı Temmuz 2014’te bir önceki döneme (Haziran 2014’e) göre 0,5 puan artarak %12,5 olmutur. Bu verilere göre de 2012 yılına kıyasla isizliin 2-2,5 puan yükseldii izlenmektedir.

7,0

7,58,08,59,09,5

10,010,5

2012

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

AĞU

STO

S

EYLÜ

L

EKİM

KASI

M

ARAL

IK

2013

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

AĞU

STO

S

EYLÜ

L

EKİM

KASI

M

ARAL

IK

2014

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

Grafik 13Toplam İşsizlik Oranının Seyri,

Ocak 2012-Temmuz 2014 (Yüzde)

Mevsim Etkilerinden Arındırılmamış Mevsim Etkilerinden Arındırılmış

8,0

9,0

10,0

11,0

12,0

13,0

14,0

2011

OCA

KŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

2012

OCA

KŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

2013

OCA

KŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

2014

OCA

KŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

Grafik 14Tarım Dışı İşsizlik Oranının Seyri,Ocak 2012-Temmuz 2014 (Yüzde)

Mevsim Etkilerinden Arındırılmamış Mevsim Etkilerinden Arındırılmış

10

d. SZLK:

sizlik yükselmektedir. Temmuz 2014 döneminde isizlik oranı %9,8 olmu ve bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,2 puan artmıtır. siz sayısı ise aynı dönemler itibariyle 2 milyon 370 bin kiiden 497 bin kii artıla 2 milyon 867 bin kiiye çıkmıtır (Grafik 13). Veriler mevsim etkisinden arındırıldıında Temmuz 2014’te %10,4 olan isizlik oranının bir önceki döneme (Haziran 2014’e) göre 0,4 puan arttıı görülmektedir. 2012 yılında %8’lerde seyreden isizlik oranı, 2014’ün yaz aylarında %10’lara çıkmıtır (Grafik 14).

Tarım dıı isizlik oranına gelince, Temmuz 2013’te %10,7 iken Temmuz 2014’te 1,3 puan artıla %12’ye çıkmıtır.

Mevsim etkisinden arındırılmı tarım dıı isizlik oranı Temmuz 2014’te bir önceki döneme (Haziran 2014’e) göre 0,5 puan artarak %12,5 olmutur. Bu verilere göre de 2012 yılına kıyasla isizliin 2-2,5 puan yükseldii izlenmektedir.

7,0

7,58,08,59,09,5

10,010,5

2012

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

AĞU

STO

S

EYLÜ

L

EKİM

KASI

M

ARAL

IK

2013

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

AĞU

STO

S

EYLÜ

L

EKİM

KASI

M

ARAL

IK

2014

OCA

K

ŞUBA

T

MAR

T

NİS

AN

MAY

IS

HAZİ

RAN

TEM

MU

Z

Grafik 13Toplam İşsizlik Oranının Seyri,

Ocak 2012-Temmuz 2014 (Yüzde)

Mevsim Etkilerinden Arındırılmamış Mevsim Etkilerinden Arındırılmış

8,0

9,0

10,0

11,0

12,0

13,0

14,0

2011

OCA

KŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

2012

OCA

KŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

2013

OCA

KŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

2014

OCA

KŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

Grafik 14Tarım Dışı İşsizlik Oranının Seyri,Ocak 2012-Temmuz 2014 (Yüzde)

Mevsim Etkilerinden Arındırılmamış Mevsim Etkilerinden Arındırılmış

Page 32: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 29

Grafik.15 – Eğitim Durumuna Göre İşsizlik Oranı,Temmuz 2014 (Yüzde)

Grafik.16 – İş Arama Sürelerine Göre İşsizler,Temmuz 2014

Tarım dışı işsizlik oranına gelince, Temmuz 2013’te %10,7 iken Temmuz 2014’te 1,3 puan artışla %12’ye çıkmıştır.Mevsim etkisinden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranı Temmuz 2014’te bir önceki döneme (Haziran 2014’e) göre 0,5 puan

artarak %12,5 olmuştur. Bu verilere göre de 2012 yılına kıyasla işsizliğin 2-2,5 puan yükseldiği izlenmektedir.İşsizlik oranı eğitim durumuna göre incelendiğinde, en yüksek oranın %13,1 ile genel lise mezunlarında olduğu, bunu sırasıyla

yükseköğretim mezunlarının (%11,5), meslek lisesi mezunlarının (%10,5), lise altı eğitimlilerin (%8,8) izlediği, en düşük oranın ise %4,9 ile okur-yazar olmayanlarda bulunduğu anlaşılmaktadır.

İşsizlik oranı genel lise mezun kadınlarda %21’e yükselmekte, onları %19,8 ile meslek lisesi mezunu kadınlar takip etmektedir (Grafik 15).

İşsizlerin %68,3 ile çoğunluğu 5 ay ve daha kısa süreden beri iş aramaktadır. 6-11 ay süredir işsiz olanların payı %12,2; bir yıl ve daha uzun süredir işsiz durumda bulunanların payı ise %19,5’tir (Grafik 16).

2014 Temmuz döneminde iş arayan her 100 kişiden 28’i işsiz kalmıştır. 2014 Temmuz döneminde Türkiye’nin klasik işsizlik oranı açısından durumu diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, dünyadaki belli

başlı 44 ülke içinde işsizliğin en yüksek olduğu 10’uncu ülke olduğu anlaşılmaktadır (Grafik 17). Öte yandan, işsizlik oranı %11,5 ile Euro Bölgesi’nde Türkiye’den yüksektir.

11

sizlik oranı eitim durumuna göre incelendiinde, en yüksek oranın %13,1 ile genel lise mezunlarında olduu, bunu sırasıyla yükseköretim mezunlarının (%11,5), meslek lisesi mezunlarının (%10,5), lise altı eitimlilerin (%8,8) izledii, en düük oranın ise %4,9 ile okur-yazar olmayanlarda bulunduu anlaılmaktadır.

sizlik oranı genel lise mezun kadınlarda %21’e yükselmekte, onları %19,8 ile meslek lisesi mezunu kadınlar takip etmektedir (Grafik 15).

sizlerin %68,3 ile çounluu 5 ay ve daha kısa süreden beri i aramaktadır. 6-11 ay süredir isiz olanların payı %12,2; bir yıl ve daha uzun süredir isiz durumda bulunanların payı ise %19,5’tir (Grafik 16). 2014 Temmuz döneminde i arayan her 100 kiiden 28’i isiz kalmıtır. 2014 Temmuz döneminde Türkiye’nin klasik isizlik oranı açısından durumu dier ülkelerle karılatırıldıında, dünyadaki belli balı 44 ülke içinde isizliin en yüksek olduu 10’uncu ülke olduu anlaılmaktadır (Grafik 17). Öte yandan, isizlik oranı %11,5 ile Euro Bölgesi’nde Türkiye’den yüksektir.

8,5

7,6

10,3

8,8

11,3

16,2

19,8

21,0

8,8

2,1

Yükseköğretim

Mesleki veya teknik lise

Lise

Lise altı eğitimliler

Okur-yazar olmayanlar

Grafik 15Eğitim Durumuna Göre İşsizlik Oranı,

Temmuz 2014 (Yüzde)

Kadın Erkek

1-5 ay; 68,3%

6-11 ay; 12,2%

1 yıldan fazla; 19,5%

Grafik 16İş Arama Sürelerine Göre İşsizler,

Temmuz 2014

11

sizlik oranı eitim durumuna göre incelendiinde, en yüksek oranın %13,1 ile genel lise mezunlarında olduu, bunu sırasıyla yükseköretim mezunlarının (%11,5), meslek lisesi mezunlarının (%10,5), lise altı eitimlilerin (%8,8) izledii, en düük oranın ise %4,9 ile okur-yazar olmayanlarda bulunduu anlaılmaktadır.

sizlik oranı genel lise mezun kadınlarda %21’e yükselmekte, onları %19,8 ile meslek lisesi mezunu kadınlar takip etmektedir (Grafik 15).

sizlerin %68,3 ile çounluu 5 ay ve daha kısa süreden beri i aramaktadır. 6-11 ay süredir isiz olanların payı %12,2; bir yıl ve daha uzun süredir isiz durumda bulunanların payı ise %19,5’tir (Grafik 16). 2014 Temmuz döneminde i arayan her 100 kiiden 28’i isiz kalmıtır. 2014 Temmuz döneminde Türkiye’nin klasik isizlik oranı açısından durumu dier ülkelerle karılatırıldıında, dünyadaki belli balı 44 ülke içinde isizliin en yüksek olduu 10’uncu ülke olduu anlaılmaktadır (Grafik 17). Öte yandan, isizlik oranı %11,5 ile Euro Bölgesi’nde Türkiye’den yüksektir.

8,5

7,6

10,3

8,8

11,3

16,2

19,8

21,0

8,8

2,1

Yükseköğretim

Mesleki veya teknik lise

Lise

Lise altı eğitimliler

Okur-yazar olmayanlar

Grafik 15Eğitim Durumuna Göre İşsizlik Oranı,

Temmuz 2014 (Yüzde)

Kadın Erkek

1-5 ay; 68,3%

6-11 ay; 12,2%

1 yıldan fazla; 19,5%

Grafik 16İş Arama Sürelerine Göre İşsizler,

Temmuz 2014

Page 33: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201430

Grafik.17 – Klasik İşsizlik Oranı (%)Temmuz 2014

(*) 2. Çeyrek(**) Haziran 2014(***) Ağustos 2014Kaynak: The Economist, Türkiye için TÜİK

12

(*) 2. Çeyrek (**) Haziran 2014 (***) Austos 2014 Kaynak: The Economist, Türkiye için TÜK

27,0

25,5

24,5

12,7

12,7

12,6

11,7

11,5

11,5

10,3

9,8

9,3

8,8

8,5

8,2

7,9

7,4

7,1

7,1

7,1

7,0

6,9

6,7

6,7

6,5

6,4

6,2

6,2

5,6

5,2

5,1

5,0

4,9

4,9

4,1

4,0

3,8

3,4

3,4

3,3

3,2

3,1

2,8

1,6

1,0

Yunanistan (**)

Güney Afrika (*)

spanyaSlovakya

Slovenya

talyaPolonya (***)

Euro Bölgesi

rlandaFransa

Türkiye

Kolombiya

Litvanya

Belçika

Hollanda

Macaristan

Çek Cumhuriyeti

sveçLüksemburg

Kanada (**)

Finlandiya

Estonya (*)

Venezüella

Almanya

iliAvustralya

ngiltere (**)ABD

Peru

Meksika

Danimarka

Brezilya (***)

Rusya

Avusturya

Çin (*)

Tayvan

Japonya

Güney Kore

Norveç

Hong Kong

sviçrezlandaMalezya

Ukrayna

Tayland

Page 34: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 31

Alternatif İşsizlik Oranlarıİşgücü piyasasındaki gelişmeleri daha sağlıklı takip ve analiz edebilmek açısından, klasik işsizlik tanımı yanında alternatif işsizlik

tanımları da kullanılabilmektedir. Alternatif tanımlarla klasik tanım birlikte değerlendirildiğinde aşağıdaki tespitler ön plana çıkmak-tadır. • U-1 tanımlı yeni işsizler açısından, işsizlik oranı klasik tanıma göre daha düşüktür. • U-3 tanımında yer alan iş bulma ümidi olmayanlar dahil edildiğinde, oran, klasik tanımdan daha yüksek düzeydedir. • İşgücü piyasasının dışında kalan önemli miktarda bir potansiyel nüfus bulunmaktadır. Potansiyel nüfusun işsizlik tanımına dahil

edilme derecesine bağlı olarak en geniş tanımlı işsizlik oranı (U-6) %19 ve işsiz sayısı 6 milyon 55 bin kişidir (Tablo 3).

Tablo 3: Alternatif İşsizlik Oranları, Temmuz 2014

II. İŞGÜCÜ PİYASASI İLE İLGİLİ KISA VADELİ BEKLENTİLERA-İŞSİZLİK ÖDENEĞİ İÇİN BAŞVURANLAR:

İşsizlik sigortası kapsamında işsizlik ödeneği talep edenlerin sayısı ile ilgili olarak İŞKUR tarafından derlenen bilgiler, işgücü piyasası hakkında TÜİK’in Hanehalkı İşgücü Araştırmasına göre daha güncel eğilimler sunmaktadır.

İŞKUR verilerine göre, işsizlik ödeneğine başvuranların sayısı 2007 yılında 246 bin iken, 2009 yılında Krizin etkisiyle 546 bine varmış, 2010’da 427 bine gerilemiştir. 2011 yılı genelinde ise yeniden yükselmiş ve 441 bin olmuştur. Başvuru sayısının 2012 yılında 609 bine yükselmesi ve 2013 yılında 732 bine çıkarak 2009 seviyesini yaklaşık dörtte bir oranında aşmış bulunması dikkat çekicidir.

Başvuru sayısı aylık olarak incelendiğinde ise, 2013 Mart ayında 58 bin seviyesinde olan başvuru sayısının 2014 Ocak ayında 87 bine çıktığı, Şubat ve Mart’ta 60 binlere inmesine karşılık Temmuz’da 84 bine yükseldiği görülmektedir. Bu gözlem, işsizlik ora-nındaki artış eğilimi ile uyumludur (Grafik 18 ve 19). Öte yandan işsizlik ödeneğine başvurular Ağustos’ta 68 bine geriledikten sonra Eylül’de 73 bine yükselmiştir.

Yüzde Bin Kişi

U-1 Yeni İşsizler 6,7 1.958

U-2 Klasik Tanım 9,8 2.867

U-3 Ümitsizler 11,6 3.456

U-4 Çalışmaya Hazırlar 17,1 5,446

U-5 Mevsimlik ve Eksik İst. 11,8 3.476

U-6 Hepsi Dahil 19,0 6.055

Alternatif Tanımlar:

U-1 Beş ay ve daha kısa süredir iş arayanlarıU-2 TÜİK tarafından açıklanan klasik tanımıU-3 Klasik tanım + iş bulma ümidi olmayanlarıU-4 Klasik tanım + ümitsizleri + iş aramayıp çalışmaya hazır olanlarıU-5 Klasik tanım + mevsimlik çalışanları + eksik istihdamıU-6 Klasik tanım + ümitsizleri + iş aramayıp çalışmaya hazır olanları + mevsimlik çalışanları + eksik istihdamı içermektedir.

Page 35: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201432

Grafik.18 – İşsizlik Ödeneğine Başvuranların Sayısı, (Bin Kişi)

Grafik.19 – İşsizlik ve Ödenek Başvuruları, (2008=100)

B-REEL KESİMİN İSTİHDAM, TÜKETİCİLERİN İŞSİZLİK BEKLENTİLERİ:Merkez Bankası tarafından gerçekleştirilen İktisadi Yönelim Anketi’nde imalat sanayinde faaliyet gösteren 2.200 civarında reel

kesim katılımcısından gelecek üç aydaki istihdam beklentileri de sorulmaktadır. Söz konusu beklentilerde Haziran 2014’ten bu yana istihdam “artacak” diyenlerin oranı genel eğilim olarak küçülürken, istihdam “azalacak” diyenlerin oranı ise genel eğilim olarak büyümüştür.

Eylül 2014 itibariyle ağırlıklı görüş, gelecek üç ayda istihdam düzeyinin değişmeyeceği yönündedir. Bununla birlikte iyimser beklentiler, kötümser beklentilerin önüne geçmiştir (Grafik 20).

Diğer taraftan, TÜİK ve Merkez Bankası tarafından ortaklaşa yapılan Tüketici Güven Endeksi kapsamında tüketiciye, gelecek 12 aylık dönemde işsiz sayısı beklentisi de sorulmaktadır. Endeksin 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu ifade etmektedir. Tüketicinin iş bulma olanakları beklentisi, endeksin hesaplanmaya başladığı 2012 yılının başından bu yana kötümser alanda seyretmektedir. Ancak Eylül 2014’te iyimserlikte artış olduğu tespit edilmektedir (Grafik 21).

14

II. GÜCÜ PYASASI LE LGL KISA VADEL BEKLENTLER

a. SZLK ÖDENE ÇN BAVURANLAR: sizlik sigortası kapsamında isizlik ödenei talep edenlerin sayısı ile ilgili olarak KUR tarafından derlenen bilgiler, igücü piyasası hakkında TÜK’in Hanehalkı gücü Aratırmasına göre daha güncel eilimler sunmaktadır. KUR verilerine göre, isizlik ödeneine bavuranların sayısı 2007 yılında 246 bin iken, 2009 yılında Krizin etkisiyle 546 bine varmı, 2010’da 427 bine gerilemitir. 2011 yılı genelinde ise yeniden yükselmi ve 441 bin olmutur. Bavuru sayısının 2012 yılında 609 bine yükselmesi ve 2013 yılında 732 bine çıkarak 2009 seviyesini yaklaık dörtte bir oranında amı bulunması dikkat çekicidir. Bavuru sayısı aylık olarak incelendiinde ise, 2013 Mart ayında 58 bin seviyesinde olan bavuru sayısının 2014 Ocak ayında 87 bine çıktıı, ubat ve Mart’ta 60 binlere inmesine karılık Temmuz’da 84 bine yükseldii görülmektedir. Bu gözlem, isizlik oranındaki artı eilimi ile uyumludur (Grafik 18 ve 19). Öte yandan isizlik ödeneine bavurular Austos’ta 68 bine geriledikten sonra Eylül’de 73 bine yükselmitir.

10.00020.00030.00040.00050.00060.00070.00080.00090.000

2008

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKİM

2009

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKİM

2010

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKİM

2011

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKIM

2012

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKİM

2013

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKİM

2014

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

Grafik 18sizlik Ödeneine Bavuranların Sayısı, (Bin Kii)

31.846; 2008 Yılı Ortalaması (küresel kriz öncesi durum)

1,051,0101,0151,0201,0251,0301,0351,0

0,025,050,075,0

100,0125,0150,0175,0200,0225,0250,0275,0300,0325,0350,0375,0400,0

2008

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2009

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2010

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2011

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2012

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2013

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2014

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Ödeneğe başvuru sayısı

Grafik 19sizlik ve Ödenek Bavuruları, (2008=100)

Başvuru sayısı TÜİK İşsiz Sayısı

İşsizsayısı

14

II. GÜCÜ PYASASI LE LGL KISA VADEL BEKLENTLER

a. SZLK ÖDENE ÇN BAVURANLAR: sizlik sigortası kapsamında isizlik ödenei talep edenlerin sayısı ile ilgili olarak KUR tarafından derlenen bilgiler, igücü piyasası hakkında TÜK’in Hanehalkı gücü Aratırmasına göre daha güncel eilimler sunmaktadır. KUR verilerine göre, isizlik ödeneine bavuranların sayısı 2007 yılında 246 bin iken, 2009 yılında Krizin etkisiyle 546 bine varmı, 2010’da 427 bine gerilemitir. 2011 yılı genelinde ise yeniden yükselmi ve 441 bin olmutur. Bavuru sayısının 2012 yılında 609 bine yükselmesi ve 2013 yılında 732 bine çıkarak 2009 seviyesini yaklaık dörtte bir oranında amı bulunması dikkat çekicidir. Bavuru sayısı aylık olarak incelendiinde ise, 2013 Mart ayında 58 bin seviyesinde olan bavuru sayısının 2014 Ocak ayında 87 bine çıktıı, ubat ve Mart’ta 60 binlere inmesine karılık Temmuz’da 84 bine yükseldii görülmektedir. Bu gözlem, isizlik oranındaki artı eilimi ile uyumludur (Grafik 18 ve 19). Öte yandan isizlik ödeneine bavurular Austos’ta 68 bine geriledikten sonra Eylül’de 73 bine yükselmitir.

10.00020.00030.00040.00050.00060.00070.00080.00090.000

2008

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKİM

2009

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKİM

2010

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKİM

2011

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKIM

2012

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKİM

2013

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

EKİM

2014

OCA

K

NİS

AN

TEM

MU

Z

Grafik 18sizlik Ödeneine Bavuranların Sayısı, (Bin Kii)

31.846; 2008 Yılı Ortalaması (küresel kriz öncesi durum)

1,051,0101,0151,0201,0251,0301,0351,0

0,025,050,075,0

100,0125,0150,0175,0200,0225,0250,0275,0300,0325,0350,0375,0400,0

2008

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2009

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2010

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2011

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2012

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2013

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Kası

m

2014

Oc.

Mar

t

May

ıs

Tem

muz

Eylü

l

Ödeneğe başvuru sayısı

Grafik 19sizlik ve Ödenek Bavuruları, (2008=100)

Başvuru sayısı TÜİK İşsiz Sayısı

İşsizsayısı

Page 36: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 33

15

a. REEL KESMN STHDAM, TÜKETCLERN SZLK BEKLENTLER Merkez Bankası tarafından gerçekletirilen ktisadi Yönelim Anketi’nde imalat sanayinde faaliyet gösteren 2.200 civarında reel kesim katılımcısından gelecek üç aydaki istihdam beklentileri de sorulmaktadır. Söz konusu beklentilerde Haziran 2014’ten bu yana istihdam “artacak” diyenlerin oranı genel eilim olarak küçülürken, istihdam “azalacak” diyenlerin oranı ise genel eilim olarak büyümütür. Eylül 2014 itibariyle aırlıklı görü, gelecek üç ayda istihdam düzeyinin deimeyecei yönündedir. Bununla birlikte iyimser beklentiler, kötümser beklentilerin önüne geçmitir (Grafik 20).

-50,0

-40,0

-30,0

-20,0

-10,0

0,0

10,0

20,0

30,0

4 5004 6004 7004 8004 9005 0005 1005 2005 3005 4005 500

OCA

K 20

12ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

OCA

K 20

13ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

OCA

K 20

14ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

Grafik 20Reel Kesim stihdam Beklentisi (Yüzde)

Sanayi İstihdamı RKGE (gelecek 3 ay için istihdam beklentisi)

60,065,070,075,080,085,090,095,0

100,0

OCA

K 20

12ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

OCA

K 20

13ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

OCA

K 20

14ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

Grafik 21Tüketicinin Gelecek 12 Aylık Dönemde

İş Bulma Olanakları Beklentisi

Tüketicinin İstihdam Beklentisi Tüketici Güveni

15

a. REEL KESMN STHDAM, TÜKETCLERN SZLK BEKLENTLER Merkez Bankası tarafından gerçekletirilen ktisadi Yönelim Anketi’nde imalat sanayinde faaliyet gösteren 2.200 civarında reel kesim katılımcısından gelecek üç aydaki istihdam beklentileri de sorulmaktadır. Söz konusu beklentilerde Haziran 2014’ten bu yana istihdam “artacak” diyenlerin oranı genel eilim olarak küçülürken, istihdam “azalacak” diyenlerin oranı ise genel eilim olarak büyümütür. Eylül 2014 itibariyle aırlıklı görü, gelecek üç ayda istihdam düzeyinin deimeyecei yönündedir. Bununla birlikte iyimser beklentiler, kötümser beklentilerin önüne geçmitir (Grafik 20).

-50,0

-40,0

-30,0

-20,0

-10,0

0,0

10,0

20,0

30,0

4 5004 6004 7004 8004 9005 0005 1005 2005 3005 4005 500

OCA

K 20

12ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

OCA

K 20

13ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

OCA

K 20

14ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

Grafik 20Reel Kesim stihdam Beklentisi (Yüzde)

Sanayi İstihdamı RKGE (gelecek 3 ay için istihdam beklentisi)

60,065,070,075,080,085,090,095,0

100,0

OCA

K 20

12ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

OCA

K 20

13ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

EKİM

KASI

MAR

ALIK

OCA

K 20

14ŞU

BAT

MAR

TN

İSAN

MAY

ISHA

ZİRA

NTE

MM

UZ

AĞU

STO

SEY

LÜL

Grafik 21Tüketicinin Gelecek 12 Aylık Dönemde

İş Bulma Olanakları Beklentisi

Tüketicinin İstihdam Beklentisi Tüketici Güveni

Grafik.20 – Reel Kesim İstihdam Beklentisi (Yüzde)

Grafik.21 – Tüketicinin Gelecek 12 Aylık Dönemdeİş Bulma Olanakları Beklentisi

Page 37: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201434

GENEL DEĞERLENDİRME

Temmuz 2014 itibariyle TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçları, İŞKUR’un derlediği işsizlik ödeneğine başvuranla-rın sayısındaki gelişmeler ve kısa vadeli istihdam beklentilerine yönelik olarak yapılan anketlerin sonuçları birlikte de-ğerlendirildiğinde, işgücü piyasasında ön plana çıkan temel sonuçlar ve ana değişim eksenleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

• İşgücü artışı bir yılda %83,5 gibi yüksek bir oranda büyüdü.

• İşgücüne katılma oranı yıllık bazda arttı, bir önceki döneme göre değiş-medi.

• Çalışma çağındaki nüfusun yarısın-dan azı (26 milyon 410 bin kişi) istihdam edilerek çalışma ve kazanç sağlama olanağına sahip; yarısın-dan fazlası (30 milyon 612 bin kişi) ise bundan yoksun.

• İstihdam oranını yükseltmek açısın-dan en fazla potansiyele sahip grup, 11 milyon 550 bin kişi ile ev kadın-larıdır.

• Toplam istihdam son bir yılda %5 arttı. Ancak, istihdamdaki artış ivme-si Nisan’dan bu yana zayıflıyor.

• Yüksekokul mezunu olmak, kadınla-rın istihdam şansını %20-30’ardan %60’a yükseltiyor.

• Tarım dışı istihdam %5,4 oranında arttı. Bir yıl içerisinde istihdamın en yüksek oranda arttığı sektör %7,1 ile hizmetler; onu %3,7 ile inşaat sek-törü izledi. Sanayi sektörü %1,9 ile geride kaldı.

• Sanayinin toplam istihdamdaki payı azaldı.

• Hizmetler sektörü kadın istihdamının yaklaşık yarısını, tarım sektörü ise üçte birini yarattı.

• Temmuz 2014 döneminde toplam istihdamın %65,2’si, erkek istihda-mının %68’i ve kadın istihdamının %58,6’sı “ücretli veya yevmiyeli”. 2 milyon 452 bin kadın ise “ücretsiz aile işçisi”.

• Genç istihdamındaki artış Mart dö-neminden beri zayıflıyor.

• Kayıt dışı istihdam 10 milyona yak-laştı. Kayıtdışı istihdam oranının en yüksek olduğu grup %93,5 ile tarım-daki ücretsiz aile işçileri. Bu oran tarım dışı sektörlerdeki ücretliler açı-sından %17,8. Buna karşılık en fazla sayıda kayıtdışı istihdam, tarım dışı ücretlilerde.

• İşsizlik yükseliyor. İşsizlik oranı son bir yılda 1,2 puan artarak %9,8 oldu. Mev-sim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,4 puan arttı.

• Tarım dışı işsizlik oranı da 1,3 puan artışla %12’ye çıktı.

• 2 yıl önce %8’lerde seyreden arındı-rılmış işsizlik oranı, bu yılın yaz ayla-rında %10’lara çıktı.

• En yüksek işsizlik oranı %13,1 ile ge-nel lise mezunlarında. Bunu sırasıyla yükseköğretim mezunları (%11,5), meslek lisesi mezunları (%10,5) ve lise altı eğitimliler (%8,8), izledi. En düşük oran ise %4,9 ile okur-yazar olmayan kişilere ait.

• Genel lise mezunu kadınlar işsizlik açısından en dezavantajlı grup.

• İşsizlerin %68,3’ü 5 ay ve daha kısa süreden beri iş arıyor. Uzun süreli (1 yıl ve daha çok) işsizlerin payı %19,5.

• Temmuz’da iş arayan her 100 kişi-den 28’i işsiz kaldı.

• Türkiye işsizlik oranının yüksekliği açısından dünyada 10’uncu sırada.

• En geniş işsizlik tanımına göre Türkiye’de işsizlik oranı %19 ve 6 milyon 55 bin işsiz var.

• İşsizlik sigortasına başvuranların sa-yısı Eylül’de 73 bine yükseldi.

• Haziran ayında reel kesimin ve tüke-ticinin istihdam artışı beklentisi hafif-çe yükseldi.

Yayın hakları TİSK’e aittir, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Page 38: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 35

GAN ve MEDEF Ortak ToplantısıKonfederasyonumuzun da üyesi oldu-

ğu Küresel İşbaşında Eğitim Ağı (GAN) ile Fransa İşverenler Teşkilatı’nın (MEDEF) 30 Ekim 2014 tarihinde Paris’te düzenle-diği “İş Başında Eğitim” konulu toplan-tıya Konfederasyonumuz Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erol Kiresepi katıldı.

Erol Kiresepi “İşverenlerin beceri eği-timi verdikleri çırak ve öğrenci sayılarını artırmada yaşadıkları zorluklar” konulu oturumda yaptığı konuşmada işsizliğin en önemli sebeplerinden birinin işgücü piyasası ile eğitim sisteminin arasındaki kopukluk olduğunun altını çizdi. Kiresepi sözlerini şöyle sürdürdü: “İşgücü piyasa-sı gerekli eğitimi almış, kalifiye elemana ihtiyaç duymaktadır. Mesleki ve teknik eğitim sistemleri, işbaşında eğitim sistem-

leri ile birlikte bu soruna en somut çözü-mü sunmaktadır. Ayrıca işbaşında eğitim uzun süredir işsiz olan bireylerin tekrar iş aramaya sürecine girmelerine ön ayak olmakta ve onların işverenlerle iletişim ha-linde olmalarını sağlamaktadır.”

Kiresepi Türkiye’deki işbaşında eğitim sistemi hakkında ise şunları söyledi: “Ço-ğunlukla Mesleki Eğitim Kurumları ile işlet-melerin programlarının entegre olmadığı gözlemlenmektedir ve tarafların görevleri net olarak belirlenmemiştir. Mesleki Eği-tim Kurumları ve işletmeler etkili bir eğitim verebilmek için işbirliği yapmalıdır. Müf-redatlar oluşturulurken işletmelerin üretim faaliyetleri göz önünde bulundurulmalı, fikirleri ve görüşleri alınmalıdır.”

G20 İstihdam Görev Gücü Toplantısı

4 Kasım 2014 tarihinde Cenevre’de gerçekleşen G20 İstihdam Görev Gücü Toplantısı’nda Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erol Kiresepi IOE Başkanı Daniel Funes de Rioja ile beraber dünya işveren-lerini temsilen bir konuşma yaptı.

Kiresepi konuşmasında başta KOBİ’ler-de olmak üzere iş dünyasında iş yaratmak için gerekli ortamın sağlanması konusun-da yeni bir noktaya gelindiğini söyledi. Kiresepi ayrıca Türk Hükümetinin gerekli önlemler alınmazsa büyüme ve istihdamı tehlikeye atabilecek “demografik zorluk-lar” konusunun gündeme eklenmesi kara-rını memnuniyetle karşıladığını belirtti.

Page 39: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201436

Sorumlu İş İnsanı Oscar’ı Koç’a verildiUluslararası arenada, iş dünyasının en

prestijli ödülleri arasında gösterilen FIRST (Forum For Decision Makers) Yaşam Boyu Sorumlu İş İnsanı Ödülleri’nin 15’incisi Londra’da düzenlenen tören ile sahiplerini buldu. Bu yıl “Yaşam Boyu Sorumlu İş İnsa-nı” kategorisinde ödülün sahibi Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M.Koç oldu.

FIRST’ün Jüri Başkanı Lord Woolf, Koç’un Türkiye ekonomisine sağladığı önemli katkı-ların yanı sıra sağlık, eğitim ve kültür-sanat alanında Türkiye genelindeki yatırımları ile ödüle layık görüldüğünü açıkladı.

Törendi bir konuşma yapan Rahmi Koç

da, Koç Topluluğu’nun kuruluşundan bu yana bu ödülün işaret ettiği noktalara odak-lanan bir yaklaşıma sahip olduğunu söyle-di. Koç, “Bu ödülü tevazu ve gururla kabul ediyorum. Tevazu duyuyorum çünkü bu ödül sadece benim değil. Henüz 16 yaşında de-demin yanında iş hayatına başlayan babam merhum Vehbi Koç ve Koç Topluluğu’nun başarısına katkı sağlayan herkesin. Gerek ülkemizde, gerekse küresel ölçekte iş yapış şeklimizin ve itibarımızın altını çizen; değer-lerimizi ve standartlarımızı kucaklayan pay-daşlarımızın tümüne müteşekkirim” dedi.

(Sözcü; 6.12.2014)

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) 143 ülkeden 150 İşveren Teşkilatı’nın üyesi bulunduğu Uluslararası İşverenler Teşkilatı’nın (IOE) Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçildi.

TİSK üyesi bulunduğu, Dünyanın en fazla gönüllü iş-veren örgütünü çatısı altında toplayan, IOE’nin Yönetim Kurulu Üyeliği’ne Avrupa Grubu’nun ön onayıyla davet edilmesinin ardından yapılan seçimler neticesinde, tüm IOE Üyeleri’nin ittifakıyla TİSK Yürütme Komitesi’nin aday gösterdiği Genel Sekreter Bülent Pirler Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçildi.

Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) nezdinde tüm dün-ya işverenlerini temsil eden IOE, uluslararası endüstriyel ilişkiler, istihdam ve sosyal politikalar konusunda yetkili tek örgüttür. Dünyanın çeşitli ülkelerinden 20 kişinin görev yaptığı IOE Yönetim Kurulu, başta istihdam ve işgücü po-litikaları olmak üzere, insan hakları, kadın-erkek eşitliği, uluslararası çalışma standartları, mesleki eğitim, mesleki yeterlilik, sosyal koruma, sosyal güvenlik, kurumsal sosyal sorumluluk, sosyal diyalog, iş sağlığı ve güvenliği, sür-dürülebilirlik, mesleki yeterlilik, kayıtdışı ekonomi, çevre, iklim değişikliği, çocuk işçiliği, v.b. konularda bütün dün-ya işletmeleri için ortak politikaları üretmekte ve bunların savunuculuğunu yapmaktadır.

IOE ayrıca, G20, B20 (Business 20), Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact), Küresel İşbaşında Eğitim Ağı, Uluslararası Çalışma İlişkileri Ağı, Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Ağı’nın kurucusu veya üyesidir.

Pirler IOE Yönetim Kurulu’nda 3 yıl süreyle görev ya-pacak.

(TİSK Haber Bülteni; 17.11.2014)

BÜLENT PİRLER

Bülent Pirler, 1963 Malazgirt doğum-lu olup, ilköğrenimini İstanbul Şair Nedim İlkokulu’nda, orta ve lise öğrenimini Sa-int-Benoit Fransız Lisesi’nde tamamladı. 1986 yılında Gazi Üniversitesi, İİBF İşlet-me Bölümü’nü bitirdi.

1988 yılında TİSK’te Araştırma Uzma-nı olarak göreve başladı. 12 Mayıs 1999 tarihinde TİSK Genel Sekreterliği’ne ata-nan Bülent Pirler halen bu görevini sürdür-mektedir.

Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) Çalışma Enstitüsü, Fransız Sanayi ve Tica-ret Odası, Avrupa Topluluğu Enstitüsü staj ve kurslarını tamamladı. Çe-şitli uluslararası seminer ve toplantılarda işveren temsilcisi olarak görev yaptı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Yüksek Hakem Kurulu asil üyeliği ve Resmi Arabulucular Seçici Kurulu işveren kesimi üyeliği görevlerini yaptı. Dünya Endüstri İlişkileri Derneği üyesidir. 24 Eylül 2004 tarihinde, kısa adı TÜSİAV olan Türk Sanayici ve İş Adamları Vakfı tarafından Yılın Profesyonel Yöneticisi seçilerek üstün hizmet ve başarı ödülü almıştır.

Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) Yönetim Kurulu Üyeliği görevini 15 yıldır sürdürmektedir.

Endüstri ilişkileri ve çalışma hayatı başta olmak üzere ekonomik ve sosyal konularda çeşitli dergi, gazete ve yayın organlarında araştırma, inceleme ve makaleleri yayınlanan Bülent Pirler’in, birisi ortak çalışma olmak üzere iki de kitabı bulunmaktadır. 2 kez resim sergisi açmıştır.

Fransızca ve İngilizce bilen Pirler, evli ve iki çocuk babasıdır.

Bülent PİRLER, TİSK’i Temsilen IOE Yönetim Kurulu Üyesi Oldu

Page 40: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 37

İş Teftişi Uygulamaları Semineri-III

TİSK ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından müştereken gerçekleş-tirilen İş Teftişi Uygulamaları Semineri’nin Değerli Sanayici Dr. Sait Molu’nun anısına düzenlenen üçüncüsü, 20 Kasım 2014 ta-rihinde Kayseri’de yapıldı.

İşyeri teftişlerinde işletme yöneticile-ri bakımından dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda bilgilendirme yapıl-ması, uygulamada yaşanan sorunların irdelenerek, karşılıklı görüş alışverişin-de bulunulması amacıyla düzenlenen Seminer’in açılış konuşmaları, TİSK Yöne-tim Kurulu Üyesi Nevzat Seyok, Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı-ğı İş Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Arif Şimşek tarafından gerçekleştirildi.

TİSK Yönetim Kurulu Üyesi Nev-zat Seyok, Dünyanın en büyük hacimli ekonomilerine sahip G20 Ülkeleri arasın-da yer alan Ülkemizin, 2023 yılında ilk 10 büyük ekonomi arasına girme hede-

fine ulaşmasında, kayıtlı işletmelerimizin göstereceği performansın belirleyici ola-cağını; her türlü yasal yükümlülüğünü ye-rine getiren ve bunun maliyetini üstlenen

kayıtlı işletmelerimizin bir yandan küresel rekabet şartlarının baskısını yaşarken, diğer yandan da hukuk kurallarını yok sayan, her türlü yol ve yöntemle değişim

TİSK Yönetim Kurulu ÜyesiNevzat SEYOK

İş Teftiş Kurulu Başkan YardımcısıArif ŞİMŞEK

Page 41: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201438

esnekliğine sahip kayıt dışı sektörün haksız rekabeti ile karşı karşıya olduğunu söyledi.

Yaşanan her elim olayın ardından ge-tirilen tepkisel düzenlemeler ve özellikle İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun yasalaş-masından sonra cezalardaki ciddi artışla-rın, bu alandaki sorunların çözümüne katkı sağlamadığını, mevcut sorunları daha da büyüttüğünü vurgulayan Seyok: “İş sağlığı ve güvenliğinde dünya çapında başarılara imza atan, iyi uygulamalarından dolayı ulus-lararası ödül alan işyerleri, yeterince destek-lenmemekte ve de bu konuya yeterince eğil-meyen, yasal yükümlülüklerini yerine getirme konusunda hassas davranmayan işyerleri ile aynı kefeye konulmaktadır. Belirlenecek sü-relerde, iş kazası yaşanmayan işyerleri açı-sından prim ve vergi indirimleri sağlanması, avantajlı kredi imkanları sunulması gibi teş-vik mekanizmaları devreye sokulmalıdır. Bu çerçevede denetim sistemi de, kötü niyetli uygulamalar açısından caydırıcı, iyi niyetli uygulamalar açısından ise rehberlik edici özellikte olmalıdır.” dedi.

Nevzat Seyok, işletmelerin kendi istek-leriyle farklı dış denetim metotlarına tabi olduklarını, TİSK’in çatısı altında bulunan ve dünyadaki bütün ülkelere ihracat yapan iş-letmelerin, alıcı firmaların başta sosyal stan-dartlar denetimi olmak üzere birçok konuda incelemesine tabi tutulduğunu, bunun serbest piyasada yer almanın olağan koşullarından biri haline geldiğini, kamu denetim örgütü-nün belirtilen nitelikteki işyerlerine rehberlik desteği vermesi yanında, söz konusu işyerle-rinin örnek sayılabilecek özel uygulamaların-dan da esinlenmesi, hatta bunları kamuoyu ile paylaşmasının isabetli olacağını düşündü-ğünü belirterek, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın son yıllarda klasik denetim anlayışından uzaklaşarak, sorunları sosyal ortaklarla be-raber çözümlemeye çalışmasından, ceza-landırma yerine önlemeyi esas almasından memnuniyet duyulduğunu sözlerine ekledi.

Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak konuşmasında, işveren tarafı olarak kanunlara uygun çalışma ortam-ları hazırlamak, çalışan olarak da kanunlar ya da yönetmeliklerle verilmiş olan sorumlu-lukları en iyi şekilde yerine getirmek sorum-luluğunun bulunduğunu ve bu alanda taraf ayrımı yapılamayacağını, işveren, sendika ve çalışanların herkesin aynı tarafta olduğu-nu vurguladı.

Boydak, iş sağlığı güvenliği gereklerinin yerine getirilmesiyle birlikte eğitimin toplu-

mun tüm katmanlarına yayılması gerektiğini, bu bilincin küçük yaşlardan itibaren oluştu-rulması halinde AB ülkelerinin standartlarına ulaşılabileceğini; Çalışma ve Sosyal Güven-lik Bakanlığı hakkında bir takım haksız eleşti-riler yapıldığını, iş kazalarının sadece kamu-nun denetimi ile bitirilemeyeceğini söyledi.

Konuşmasının son bölümünde, kazaların ancak birlik içinde çözülebileceğini söyleyen Boydak, işçi çalıştırılmadığında riskin sıfır olduğunu, çalıştırılan işçi sayısı kadar risk üstlenildiğini, işverenlerin tedbirleri en üst seviyede alma sorumluluğunu taşıdıklarını, ancak her durumda işverenlerin acımasız-ca eleştirilmesinin doğru olmadığını vurgu-larken haklı eleştirilere itirazının olmadığını ama barışa en fazla ihtiyaç duyulan dönem-de, birlik beraberlik içerisinde bu işlerin yü-rütülmesi gerektiğini kaydetti.

İş Teftiş Kurulu Başkan Yardım-cısı Arif Şimşek’de yaptığı konuşmada, Kurul Başkanlığının yeni teftiş politikasının, “risk esaslı”, “işkolu/sektör esaslı” ve “alan esaslı” programlı teftişler şeklinde ifade edi-lebileceğini, programlı teftişlerin klasik teftiş anlayışı dışında insanı odak noktasına alan, tüm tarafları kapsayan, eğitim, iletişim ve bilgilendirmeye ağırlık veren çözüm odaklı teftişler olarak tanımlanabileceğini belirtti.

Şimşek, önleyici teftiş yaklaşımı çerçe-vesinde oluşturulan programlı teftişler ön-cesinde tüm sosyal taraf ve ilgililerle görüş alışverişinde bulunulduğunu ve tarafların katkılarının alındığını; çalışma hayatındaki tüm sosyal tarafların gönüllü uyumu olmak-sızın kalıcı ve sürdürülebilir gelişmişlikten bahsedilemeyeceğini; önleyici denetimlerle işyerlerinde iş kazası ve meslek hastalığı oluşmadan veya çalışma koşulları ile ilgili sorunlar ortaya çıkmadan gerekli tedbirler alınabildiğini belirtti.

Açılış konuşmalarının ardından Başkan-lığını Arif Şimşek’in yaptığı Oturum gerçek-leştirildi. Oturumda, İş Müfettişleri Onur Batuman ve Mustafa İlkan Özer tara-fından, “İşin Yürütümü Yönünden Teftiş Uygu-lamaları” ve “İş Sağlığı ve Güvenliği Yönün-den Teftiş Uygulamaları” başlıklı sunumlar yapıldı.

İş Teftiş Kurulu’nun idari yapısı, görevleri, iş teftişinin içeriği, teftiş türleri, iş teftişi sis-temine getirilen yenilikler, teftişte uyulacak esaslar, programlı teftişler, inceleme teftişle-ri, iş sağlığı ve güvenliği yönünden yapılan teftişler hakkında bilgilendirme yapıldı ve ka-tılımcıların soruları cevaplandırıldı.

Mustafa İlkan ÖZER

Kayseri Sanayi Odası BaşkanıMustafa BOYDAK

Onur BATUMAN

Page 42: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 39

TİSK:”İş Sağlığı ve Güvenliğinde, Kurallara Uyan İşletmelerin Etkin Teşviki ve Uymayanların Süratle Cezalandırılması, Güvenlik Kültürünün Yaşamımızın Her Alanına Yerleşmesi Yolunda Önemli Bir Adım Olacaktır.”

TİSK, 12.11.2014 tarihinde yayınladığı haber bülteni ile aşağıdaki görüşleri duyur-du. “TİSK Sayın Başbakanımız Prof. Dr. Ah-met Davutoğlu’nun yaptığı açıklamalarda yer alan, iş sağlığı ve güvenliği alanında “kurallara uyanların ödüllendirilmesi, uy-mayanların cezalandırılması” yaklaşımını ve güvenlik kültürünün artırılması gereğine yaptığı güçlü vurguyu olumlu bulmaktadır.

Yaşanan iş kazalarında sorun mevzuat eksiğimiz değil, AB kuralları ile uyumlu, son derece ayrıntılı olan mevzuatın etkin şekilde uygulanamamasıdır. Mevzuatın uygulanma kapasitesinin artırılması için işyerlerinde kamunun rehberlik hizmetleri güçlendirilme-lidir.

Her trajik ve büyük boyutlu iş kazası son-rasında hukuki ve cezai düzenlenmeler bi-raz daha ağırlaştırılmaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda idari para cezaları zaten çok yüksektir. İdari para cezaların-da ciddi artış olacağı yönündeki açıklama tereddütle karşılanmaktadır. Cezalardaki artış, istihdam edilen işçi sayısına paralel

bir artış olmamalıdır. Bu yaklaşım, iş sağlığı ve güvenliği cezasına ilave olarak bir çeşit istihdam cezası anlamını taşıyacaktır ki, bu doğru değildir.

Mevzuat, yargı kararları ve kamuo-yunda geliştirilen önyargılar işvereni “her durumda kusurlu” kabul etmektedir. Bu yaklaşım, gereğini yapan işverenlerle yap-mayanları bir tutmakta ve bazı işverenleri önlem almaktan caydırmaktadır. Kaza, üçüncü kişilerin davranışları sonucunda yahut kaçınılmaz durumlarda olsa dahi iş-veren kusurlu sayılmaktadır. Bu durumda, getirilecek teşviklerin etkinliği konusunda endişelerimiz bulunmaktadır.

Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği alanın-da dünya ölçeğinde örnek uygulamalar sür-düren işyerleri vardır ve bu örnek işyerlerinin etkin biçimde desteklenmeleri son derece önemlidir. İş sağlığı ve güvenliğini işveren zorunluluğunun ötesinde insani değer pers-pektifinde ele alan işletmelerimizin yarattığı fark ve onların kıymetli çalışmaları sadece işverenler tarafından değil, aynı zamanda

tüm sosyal paydaşlar tarafından kamuoyu ile daha etkin şekilde paylaşılmalıdır.

Konfederasyonumuz ve Üye İşveren Sendikalarımız meslek standartları ve ye-terlilik belgeleri konusunda bugüne kadar örnek ve öncü çalışmalar yapmış ve yapma-ya devam etmektedir. Açıklamalarda yer alan mesleki yeterlilik belgelerinin önemini vurgulayan hususlar memnuniyet vericidir. Bugüne kadar mesleki yeterlilik sisteminde görev üstlenen kuruluşlar ve belge sahibi işçileri çalıştıran işverenler için de etkin teş-vikler yürürlüğe girmelidir.

Önümüzdeki dönemde açıklamalar çerçevesinde yapılacak çalışmaların, işletmelerin ihtiyaçlarını ve gerçeklerini göz ardı etmeden, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Sayın Başbakanımızın belirttiği üzere sosyal taraflarla birlikte yü-rütülmesi önemlidir. TİSK olarak üzerimize düşeni yapmaya her zaman olduğu gibi bu-gün de hazırız.”

Yeni Torba Kanun Tasarısı TBMM’ye Sevk EdildiÇalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığı’nca hazırlanan “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” 9.12.2014 tarihinde TBMM’ye sunuldu.

Kanun Tasarısında çalışma hayatını yakından ilgilendiren maddeler hakkındaki açıklamaları ilgili Kanunlara göre sınıflanmış olarak aşağıda sunuyoruz.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Değişiklikleri - İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin,

yakın ve hayati tehlikeler arz eden ek-siklik ve aksaklıkları Bakanlığa bildi-

rilmemesi halinde belgelerinin askıya alınması hükme bağlanmakta (m.1),

- İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin Bakanlığa bildirimde bulunmalarından ötürü iş sözleşmelerinin işveren tarafın-dan feshi halinde bir yıllık ücretten az olmamak üzere tazminat öngörülmekte (m.1),

- İşçilerin, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini yazılı olarak hatırlatıldığı halde yerine getirmemesi halinde iş sözleşmelerinin haklı nedenle feshi imkanı getirilmekte (m.2),

- Çok tehlikeli sınıfta ve kamudan ihale ile alınan işlerde üretim zorlaması nede-niyle hayati tehlike oluşturacak şekilde uygulanan çalışma biçimlerinin varlığı halinde işin durdurulması öngörülmekte

(m.4), - İşin durdurulduğu bir işyerinde izinsiz

çalışma yaptıran işveren veya işveren vekiline üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası getirilmekte (m.4),

- Ölümlü iş kazası yaşanan maden işyerlerinde kusuru yargı kararı ile tespit edilen işverenin mahkeme kararı ile iki yıl süreyle kamu ihalelerinden ya-saklanması öngörülmekte (m.5),

- İdari para cezalarının düzenlendiği maddede değişikliğe gidilerek işve-renlere; CE belgeli kişisel koruyucu do-nanım temin edilmemesi, çok tehlikeli sınıftaki ihaleli işlerde üretim zorlama-sı nedeniyle hayati tehlike oluşturacak çalışma biçimlerinin varlığı, maden ve inşaatlarda acilen durdurmayı gerek-

Page 43: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201440

tiren hallerin varlığı, yeraltı maden işletmelerinde “çalışan takip sistemi” kurulmaması durumlarında idari para cezası uygulanması öngörül-mekte (m.6),

- İş kazası ve meslek hastalıklarının bildirilmesi konusundaki yükümlülüğü ihlal eden kişilere uygulanacak idari para cezasının SGK tarafından veril-mesi öngörülmekte (m.6),

- İdari para cezalarının tehlike sınıfı ve işyerindeki çalışan sayısına göre farklılaştırılması öngörülmekte, bu kapsamda özellikle 250 ve daha faz-la çalışanı olan işyerlerinden az teh-likeli olanlarda yüzde 100, tehlikeli olanlarda yüzde 200 ve çok tehlike-lilerde yüzde 300 artırılması hükme bağlanmakta (m.6),

- Maden ve yapı sektörlerinde ise ça-lışan sayısı ve tehlike sınıfına bakıl-maksızın cezaların yüzde 300 ora-nında artırılması hükme bağlanmakta (m.6),

- 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre tahsil edilen idari para cezalarının bütçeye gelir kay-dedilmesi ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin eğitimlerde kulla-nılması öngörülmekte (m.6),

- Çok tehlikeli sınıfta başta maden ve yapı olmak üzere işyerlerinde işin acilen durdurulması hükme bağlanmakta (m.7),

- Çok tehlikeli sınıftaki işyerlerinin iş güvenliği uzmanı çalıştırma yükümlülüğünü 1 Ocak 2018 tarihine kadar (B) sınıfı uzman istihdam

ederek; tehlikeli sınıftaki işyerlerinin ise söz konusu yükümlülüğü 1 Ocak 2017 tarihine kadar (C) sınıfı uzman istihdam ederek yerine getirmesi ka-bul edilmekte (m.8),

- Tasarıdaki 9.maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi istihdamı zorunluluğunu yerine geti-ren işyerleri geriye dönük idari para cezalarından muaf tutulmakta (m.9),

- Yeraltı maden işletmelerinde takip sis-temi kurmayan işyerleri için getirilen idari para cezasının 1 Ocak 2016 tarihinden geçerli olmak üzere uygu-lanacağı hükme bağlanmakta (m.9),

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu Değişiklikleri - Üçüncü çocuk için asgari geçim in-

dirimi oranı %10’a yükseltilmekte (m.10),

2547 Sayılı YÖK Kanunu Değişiklikleri - İş güvenliği uzmanı olabilecek me-

zunları yetiştiren fakültelerde iş sağ-lığı ve güvenliği dersi zorunlu hale getirilmekte (m.12),

3194 Sayılı İmar Kanunu Değişiklikleri - 3194 sayılı İmar Kanunu’na şantiye

şefi tanımı eklenerek, tekniker ve tek-nik öğretmenlerin de şantiye şefi ola-bileceği hükme bağlanmakta (m.17-19),

- Şantiye şeflerinden hangilerinin iş gü-venliği uzmanlığı görevini yürüteceği-ne dair usul ve esasların yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmekte (m.20),

4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu Değişiklikleri - ÇSGB tarafından belirlenen tehlikeli

ve çok tehlikeli sınıftaki işlerdeki mes-leklere ilişkin mesleki yeterlilik sınav ve belge ücretlerine yönelik teşvik ge-tirilmekte (m.22),

- Üç yıl içinde ölümlü veya sürekli ya da geçici iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası yaşanmayan çok tehlikeli sınıftaki ondan fazla çalışanı olan işyerleri için işsizlik sigortası primi-nin %1’e indirilmesi öngörülmekte (m.22),

- Ölümlü iş kazası yaşanan çok tehlike-li sınıftaki ondan fazla çalışanı olan işyerleri için işsizlik sigortası priminin %3’e çıkarılması hükme bağlanmak-ta (m.22),

- İşsizlik sigortasının % 1’e düşürüldü-ğü işyerlerinde iş kazasının bildiril-memesi halinde idari para cezasının on kat olarak uygulanması öngörül-mekte (m.22),

- Teşvikten usulsüz yararlanılması ha-linde beş yıl süreyle teşvik yasağı uygulanması hükme bağlanmakta (m.22),

- Yapı denetim firmalarının iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına göre düzenlen-mesi gereken sağlık güvenlik planı-

Page 44: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 41

na uygunluğu denetlemesi, uygunluk sağlanmadığı durumda müteahhidi yazılı olarak uyarması, uyarıya uyul-madığı hallerde durumu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne bildirmesi öngörülmekte (m.25),

- Kamu ihale sözleşmelerinde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklerin yer alması zorunlu hale getirilmekte (m.27),

4857 Sayılı İş Kanunu Değişiklikleri

- İş Kanunu’na uzaktan çalışma ile ilgili hükümler eklenmekte (m.28),

- Uzaktan çalışma sözleşmesi, işçinin işyeri dışında iş edinimini yerine getir-diği yazılı sözleşmeye dayalı iş ilişkisi olarak tanımlanmakta (m.28),

- Yeraltı maden işlerinde fazla mesai ücreti ödenecek sürenin 36 yerine 37,5 saatten başlaması öngörülmek-te (m.29),

- Yeraltı maden işlerinde çalışma süre-si, günlük 7,5 ve haftalık 37,5 saat olarak düzenlenmekte (m.30),

- İş Kanunu kapsamındaki mazeret izinleri yeniden düzenlenerek eşin doğum yapması, evlenme, evlat edin-me, ana-baba, eş, kardeş ve çocuğun ölümü hallerinde üç gün mazeret izni verilmesi hükme bağlanmakta (m.31),

- Engelli veya süreğen hastalığı olan çocukların hastalıkları ile ilgilenilmesi için işçi olan anne veya babaya on güne kadar ücretli izin verilmesi ön-görülmekte (m.31),

5544 Sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu Değişiklikleri - MYK Yönetim Kurulu’nun yapısı ve

görevleri yeniden düzenlenmekte (m.36),

- Ulusal meslek standartlarının güncel-lenmesi ve iptaline ilişkin hususların yönetmelikte düzenlenmesi öngörül-mekte (m.43),

- Mesleki ve teknik eğitim ve öğretime ilişkin orta ve yükseköğretim prog-ramlarının, bir yıl içinde ulusal meslek standartları ile uyumlu hale getirilmesi hükme bağlanmakta (m.43),

- MYK’nın eğitim ve öğretim kurumla-rının akreditasyonundan gelir elde etmesi hükme bağlanmakta (m.46),

- Mesleki yeterlilik belgesi olmayanla-rın Kurumca standardı yayımlanan ve Bakanlıkça çıkarılacak tebliğlerde belirlenen mesleklerde çalıştırılama-yacağı hükme bağlanmakta (m.48),

- Mesleki yeterlilik belgesinin, 3308 sayılı Kanun kapsamında ustalık bel-gesi ve MEB’e bağlı meslek okulla-rından ve ilgili bölümlerden diploma sahipleri için aranmayacağı hükme bağlanmakta (m.48),

- Mesleki yeterlilik belgesi zorunluluğu-na uyulmaması halinde her çalışan için 1.000 (bin) Türk Lirası idari para cezası uygulanması öngörülmekte (m.48),

6552 Sayılı Torba Kanun Değişiklikleri

- Personel çalıştırmaya dayalı hizmet alımlarıyla ilgili 6552 sayılı Kanunla getirilen hükümlerin yürürlük tarihleri ertelenmektedir (m.53).

TİSK: “Ücret-Fiyat Sarmalından Kaçınılmalı”Türkiye İşveren Sendikaları

Konfederasyonu’ndan yapılan açıklama-da ücret-fiyat sarmalı riskinin ekonominin temel dengelerini tehdit ettiği bildirilerek, şu görüşlere yer verildi:

“Ücret ve işgücü maliyetleri artışları 2012’den beri güçlü bir tempo sürdür-mektedir.

TÜİK verilerine göre ekonomi genelin-de işgücü maliyetinde yıllık nominal artış oranı %8-9 bandından son iki yılda %12-14 bandına çıkmıştır. 2014’ün 3’üncü Çeyreğindeki artış oranı %12,2’dir. (Tablo 1 ve Grafik 2)

Aynı verilere göre imalat sanayiinde yıllık nominal işgücü maliyeti artışı %9-10 bandından 2014’te %13-15 bandına çıkmıştır. 2014’ün 3’üncü Çeyreğindeki artış oranı %13,3’tür. (Tablo 2 ve Gra-fik 4)

İşgücü maliyetinin artış trendleri çok diktir. (Grafik 2 ve 4)

Her iki alanda işgücü maliyetindeki nominal artış oranının enflasyon artış ora-

nını aştığı görülmektedir. 2014’ün 3’üncü Çeyreğinde yıllık artış oranları tüketici fiyatlarında (Yİ-ÜFE) %9,73; tüketici fiyat-larında (TÜFE) %9,24 olmuştur. (Kasım 2014 Yİ-ÜFE %8,36; TÜFE %9,15)

Son 3 Yılda Verimlilik %2,1 Azalırken, Reel İşgücü Maliyeti %16,6 Arttı

Öte yandan, TÜİK’in bir diğer veri se-tine göre, imalat sanayiinde reel (enflas-yondan arındırılmış) işgücü maliyeti yıllık artışı 2012’nin 2’nci Çeyreğinden beri %4 ila 9 bandı içinde hareket etmektedir.

TÜİK’in açıkladığı 2014 yılının Üçüncü Çeyreğine ait imalat sanayii üretim ve istihdam verileri kullanılarak yapılan hesaplamalara göre Temmuz, Ağustos, Eylül aylarını kapsayan dönemde, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla üretim %2,8; istihdam %2,6 artarken verimlilik (işçi başına üretim) sadece %0,1 oranın-da yükselebilmiş, adeta yerinde saymıştır.

(Tablo 3 ve Grafik 5)Reel işgücü maliyeti ise aynı dönem-

de %3,2 büyümüştür. Reel işgücü maliyeti üst üste 11 çeyrek dönemdir (33 aydır) yükselmektedir. (Grafik 6)

Son 3 yıllık dönemde yani 2011’in 3’üncü Çeyreğine göre verimlilik düzeyi %2,1 oranında azalırken, reel işgücü ma-liyeti %16,6 oranında artmıştır.

Bu çarpık ilişki, işletmelerin rekabet gücünü azaltarak Türkiye’de enflasyonu ve işsizliği beslemektedir.

Veriler, ekonominin ücret-fiyat sarmalı-na girdiğine dair işaretler göstermektedir. Ücret-fiyat sarmalı; ücretler ile fiyatların birbirini besleyerek sürekli yükselttiği; ülkemizin geçmişinde enflasyon hızının 1980’de ve 1994’te %100’ün üzerine çıkarak krizlere neden olduğu bir süreçtir.

Ücretlerin tespitinde hedef enflasyon oranları esas alınmalı ve işgücü maliyeti üzerindeki vergi ve sigorta prim yükleri hafifletilmelidir.”

Page 45: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201442

Tablo 1: Ekonomi Genelinde Saatlik Nominal İşgücü Maliyetinin Seyri

Yıl ve Dönem 2010=100 Yıllık Değişim(%)

2011 109,2 9,2

2012 122,1 11,8

2013 137,9 12,9

2011 1Ç 105,0 7,9

2Ç 106,0 9,1

3Ç 111,3 8,9

4Ç 114,5 10,8

2012 1Ç 116,7 11,1

2Ç 119,2 12,5

3Ç 125,9 13,1

4Ç 126,7 10,7

2013 1Ç 132,4 13,5

2Ç 134,2 12,6

3Ç 140,0 11,2

4Ç 145,0 14,4

2014 1Ç 147,8 11,6

2Ç 150,9 12,4

3Ç 157,1 12,2

Kaynak: TÜİK İşgücü Maliyeti Endeksi

Tablo 2: İmalat Sanayiinde Saatlik Nominal İşgücü Maliyetinin Seyri

Yıl ve Dönem 2010=100 Yıllık Değişim(%)

2011 109,6 9,6

2012 122,4 11,7

2013 137,3 12,2

2011 1Ç 104,7 8,8

2Ç 105,5 9,8

3Ç 113,1 9,7

4Ç 115,2 10,2

2012 1Ç 116,4 11,2

2Ç 118,5 12,3

3Ç 127,4 12,7

4Ç 127,3 10,5

2013 1Ç 128,9 10,7

2Ç 132,4 11,7

3Ç 142,5 11,8

4Ç 145,5 14,3

2014 1Ç 147,5 14,4

2Ç 152,8 15,4

3Ç 161,4 13,3

Kaynak: TÜİK İşgücü Maliyeti Endeksi

Page 46: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 43

4

Kaynak: Tablo1

Kaynak: Tablo1

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

20111Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20121Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20131Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20141Ç 2Ç 3Ç

Grafik 2 Ekonomi Genelinde İşgücü Maliyet Artışının Seyri (Saatlik Nominal İşgücü Maliyetinin Yıllık Artışı, Yüzde)

Trend

Grafik 1 Ekonomi Genelinde İşgücü Maliyeti Endeksinin Seyri,

2010=100

Kaynak: Tablo 1

4

Kaynak: Tablo1

Kaynak: Tablo1

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

20111Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20121Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20131Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20141Ç 2Ç 3Ç

Grafik 2 Ekonomi Genelinde İşgücü Maliyet Artışının Seyri (Saatlik Nominal İşgücü Maliyetinin Yıllık Artışı, Yüzde)

Trend

Grafik 2Ekonomi Genelinde İşgücü Maliyet Artışının Seyri,

(Saatlik Nominal İşgücü Maliyetinin Yıllık Artışı, Yüzde)

Kaynak: Tablo 1

Page 47: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201444

5

Kaynak: Tablo 2

Kaynak: Tablo 2

100,00

110,00

120,00

130,00

140,00

150,00

160,00

170,00

20111Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20121Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20131Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20141Ç 2Ç 3Ç

Grafik 3 İmalat Sanayiinde İşgücü Maliyeti Endeksinin Seyri, 2010=100

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

20111Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20121Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20131Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20141Ç 2Ç 3Ç

Grafik 4 İmalat Sanayiinde İşgücü Maliyet Artışının Seyri (Saatlik Nominal İşgücü Maliyetinin Yıllık Artışı, Yüzde)

Trend

5

Kaynak: Tablo 2

Kaynak: Tablo 2

100,00

110,00

120,00

130,00

140,00

150,00

160,00

170,00

20111Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20121Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20131Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20141Ç 2Ç 3Ç

Grafik 3 İmalat Sanayiinde İşgücü Maliyeti Endeksinin Seyri, 2010=100

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

20111Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20121Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20131Ç 2Ç 3Ç 4Ç

20141Ç 2Ç 3Ç

Grafik 4 İmalat Sanayiinde İşgücü Maliyet Artışının Seyri (Saatlik Nominal İşgücü Maliyetinin Yıllık Artışı, Yüzde)

Trend

Grafik 3İmalat Sanayiinde İşgücü Maliyeti Endeksinin Seyri,

2010=100

Grafik 4İmalat Sanayiinde İşgücü Maliyet Artışının Seyri

(Saatlık Nominal İşgücü Maliyetinin Yıllık Artışı, Yüzde)

Kaynak: Tablo 2

Kaynak: Tablo 2

Page 48: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 45

(1) Arındırılmamış Endeksler(2) Nominal değişimler, TÜİK 2003=100 Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi 2010 baz yılına çekilerek deflate edilmiştir.(3) İşgücü Maliyeti Endeksi 05.12.2014 tarihli TÜİK Haber Bülteni ile revize edilmiştir.Kaynak: TÜİK Sanayi Üretim, Sanayi İşgücü Girdi Endeksleri, İşgücü Maliyeti Endeksi ve Yurt İçi Üretici Fiyatları Endeksi Haber Bültenleri. Aylık üretim endeksinin üçer aylığa dönüştürülmesi, verimlilik ve reel işgücü maliyeti TİSK hesaplaması

ÜRETİM İSTİHDAM VERİMLİLİK

REEL İŞGÜCÜ

MALİYETİ (2) (3)

ÜRETİM İSTİHDAM VERİMLİLİKREEL

İŞGÜCÜ MALİYETİ

2008 98,5 105,8 93,1 92,9 - - - -2009 87,3 95,4 91,5 100,0 -11,4 -9,8 -1,7 7,62010 100,0 100,0 100,0 100,0 14,5 4,8 9,3 0,02011 110,5 106,9 103,4 98,6 10,5 6,9 3,4 -1,42012 113,0 112,2 100,7 103,9 2,3 5,0 -2,6 5,42013 117,5 116,6 100,8 111,5 4,0 3,9 0,1 7,32008 I 99,6 106,6 93,4 93,8 - - - -

II 106,2 107,9 98,4 86,5 - - - -III 98,2 106,1 92,6 92,5 - - - -IV 90,1 102,7 87,7 98,7 - - - -

2009 I 74,6 95,7 78,0 102,4 -25,1 -10,2 -16,6 9,2II 88,2 94,6 93,2 98,2 -16,9 -12,3 -5,3 13,6III 88,8 95,8 92,7 100,0 -9,6 -9,7 0,2 8,0IV 97,8 95,7 102,2 99,7 8,5 -6,8 16,5 1,0

2010 l 89,7 95,8 93,6 99,1 20,2 0,1 20,1 -3,2II 101,8 99,1 102,7 96,0 15,4 4,8 10,2 -2,2III 99,1 101,9 97,3 102,8 11,6 6,4 4,9 2,8IV 109,4 103,2 106,0 102,1 11,9 7,8 3,7 2,4

2011 I 104,1 103,9 100,2 97,5 16,1 8,5 7,0 -1,6II 112,6 106,2 106,0 96,3 10,6 7,2 3,2 0,3III 108,8 108,3 100,5 101,4 9,8 6,3 3,3 -1,4IV 116,7 109,3 106,8 99,3 6,7 5,9 0,7 -2,7

2012 I 106,9 109,8 97,4 99,1 2,7 5,7 -3,1 1,6II 116,5 111,9 104,1 100,7 3,5 5,4 -1,8 4,6III 110,3 113,4 97,3 109,0 1,4 4,7 -3,2 7,5IV 118,4 113,7 104,1 106,7 1,5 4,0 -2,5 7,4

2013 I 109,7 114,2 96,1 107,5 2,6 4,0 -1,3 8,5

II 120,8 116,2 104,0 109,2 3,7 3,8 -0,1 8,4

III 116,1 118,1 98,3 114,5 5,3 4,1 1,1 5,0

IV 123,4 117,9 104,7 114,6 4,2 3,7 0,5 7,4

2014 I 115,4 118,5 97,4 110,1 5,2 3,8 1,4 2,4

II 123,4 120,1 102,7 113,2 2,2 3,4 -1,2 3,7

III 119,3 121,2 98,4 118,2 2,8 2,6 0,1 3,2

YIL VE DÖNEM

Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim 2010=100 (1)

TABLO 3: İMALAT SANAYİİNDE ÜRETİM, İSTİHDAM VE VERİMLİLİKTablo 3: İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam ve Verimlilik

Page 49: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201446

7

2,8

2,6

0,1

3,2

Üretim İstihdam Verimlilik Reel İşgücüMaliyeti

GRAFİK 5 2014'ün 3. Çeyreğinde

Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maliyeti Artışları (%)

Grafik 6İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maaliyeti(Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim)

8

-27,0

-22,0

-17,0

-12,0

-7,0

-2,0

3,0

8,0

13,0

18,0

23,0

I II III IV I II III IV l II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I II III

2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014

GRAFİK 6 İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maliyeti (Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim)

ÜRETİM İSTİHDAM

VERİMLİLİK REEL İŞGÜCÜ MALİYETİ

8

-27,0

-22,0

-17,0

-12,0

-7,0

-2,0

3,0

8,0

13,0

18,0

23,0

I II III IV I II III IV l II III IV I II III IV I II III IV I II III IV I II III

2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014

GRAFİK 6 İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maliyeti (Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim)

ÜRETİM İSTİHDAM

VERİMLİLİK REEL İŞGÜCÜ MALİYETİ

Grafik 52014’ün 3. Çeyreğinde Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre

İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik veReel İşgücü Maliyeti Artışları (%)

Page 50: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 47

Fikri Işık: “3 Yeni Üretim Bölgesine Fabrikalar Devletten!”

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Akdeniz, Ege - Marmara ve Karadeniz’e 3 büyük üretim - yatırım böl-gesi kurulacağını söyledi. Bu bölgelerde sanayici binaya para bağlamayacak. Fabrikayı devlet yapacak, sanayici kira ödeyecek.

Türkiye’de en az üç bölgede çok bü-yük üretim alanları çalışması yapıyoruz diyen Sanayi Bakanı Fikri Işık, “Bu alan-larda Türkiye’nin cari açığına derman olacak üretimlerin yapılmasına çalışıyo-ruz. Büyük üretim alanları olacak. İhti-sas OSB’leri var ama bundan çok daha büyük üretim alanları olacak. En az bin dönüm alan olacak, hatta 20 bin dönü-me kadar büyük araziler üzerinde buna imkan sağlanacak. Bu konuda, Akdeniz, Ege-Marmara bir de Karadeniz Bölgesi ön plana çıkabilir.” dedi.

Sanayinin karşı karşıya kaldığı en önemli sorunun finansmana erişim oldu-ğunu belirten Işık, bu konuda da formül üretildiğini belirtti. Işık şöyle dedi: “Uzun süredir devam eden bir çalışma var, di-yoruz ki biz Hazine arazilerine, kamu-laştırmayı yapalım. Gerekirse fabrikanın projesini, binayı biz yapalım, hazır kira-ya verelim. İşadamı sermayesini binaya, arsaya bağlamasın. Bankaya muhtaç ol-madan kazandığında kira ödesin. Uzun vadeli satış da düşünülebilir. Sanayinin karşı karşıya kaldığı en önemli soru, fi-nansmana erişim. Faizler yüksek. Sanayi Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı üzerinde çalışıyoruz. Firmaların sermayesi var. Arsa alıp binasını yapınca işletmeye para kalmıyor.

(DÜNYA;10.11.2014)

Bakan Fikri Işık’tan altı önemli açıklama • Teşvik mekanizması yüksek teknolojili ürünler yönüyle değiştirilecek. Bu ürünler 5’nci Bölge teşviklerinden yararlanacak.• AR-Ge’de 30’dan az personeli olan teknoparka gelsin.• Kamu alımlarında yerli ürünlere öncelik 1 Ocak 2015 ‘te başlayacak.• İçten yanmalı motorda tren kaçtı, elektrikli otoya yoğunlaşılacak.• OSB’lerde arazi rantına izin verilmeyecek.• 550 gence 100 bin lira hibe verecek bütçemiz var. 284 firma testi geçebildi.

Zeybekçi:“İleri Teknolojili Üretim Teşvikleri Başlıyor”

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi yüksek teknolojili ürünlere uygulanacak yeni teşviklerin yılbaşından önce uygulamaya gireceğini belirtti. Zeybekçi: “Türkiye’nin kat-ma değerli üretim miktarını artırabilmek adına bu konuya Hükümetimiz ve Sayın Başbakanımız özel önem veriyor. Bu çerçevede çeşitli formüller üzerinde duruyoruz. Uygu-lamanın çok gelişmiş birkaç il dışında yürürlükte olması konusunu tartışıyoruz. Yani kapsama giren illerde yapıla-cak yatırımlar o il hangi bölgede olursa olsun 5’nci Bölge yatırım teşviklerinden yararlanacak. Bu uygulamanın da yılbaşından önce yürürlüğe gireceğini umuyorum” dedi.

(DÜNYA; 17.11.2014)

Page 51: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201448

Herkes için KSS Projesi Kapsamında “Yaygınlaştırma ve Bilgi Paylaşımı Toplantısı” Düzenlendi

Avrupa Birliği’nin finansman desteği ile TİSK’in liderliğinde yürütülen Herkes İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) Projesi’nın ilk fazının son aktivitesi olan “Yaygınlaştırma ve Bilgi Paylaşı-mı Toplantısı” 22 Ekim 2014 tarihinde Ankara’da düzenlendi.

Toplantı’da Proje’nin Türkiye ve Proje ortağı diğer ülkelerdeki 2 yıllık kazanım-ları ve çıktıları sunulurken, İşveren kesimi-nin KSS alanında esas aldığı ilkeler ve yaklaşımı tartışıldı. Ayrıca KSS uygulama-larında Kamu - Özel işbirliğinin önemine ışık tutuldu.

Proje paydaşları olarak kamu kesimi, sivil toplum kuruluşları, özel sektör, med-ya, akademi, işveren kuruluşları, işçi ör-gütleri ve tüketici gruplarının da yer aldı-ğı toplantıda Projenin ikinci fazının gayri

resmi duyurusu da yapılmış oldu. TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler Top-

lantının açılış konuşmasında TİSK olarak, KSS’nin gelişim sürecine katkıda bulun-mak için söz konusu uluslararası projeyi hayata geçirdiklerini ifade ederek, sözle-rini şöyle sürdürdü:

“Kurumsal sosyal sorumluluk; birey, toplum ve işletme menfaatlerini geliştiren, dünyada ve Türkiye’de giderek yaygınla-şıp yükselen bir süreçtir. Bu kavram yar-dım, hibe, şirketlerin olağan uygulamaları ile karıştırılmamalıdır. Kurumsal sosyal so-rumluluk uygulamaları, bir şirketin yasal yükümlülükleri yerine getirmekle yetinme-yerek, toplumun refahını artıracak, ilerle-me sağlayacak, fayda doğuracak eylem-lerde bulunmasıdır.”

TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler’in açılış konuşmasını takiben Herkes için KSS Projesi Koordinatörü Nil Mit, proje çıktılarını katılımcılar ile paylaştı ve Pro-jenin 2015-2016 yılları arasında faa-liyetlerini sürdüreceği “Sürdürülebilirlik Raporlaması” konulu İkinci Fazı hakkında bilgi verdi.

Açılış konuşmalarının ardından TİSK Genel Sekreter Yardımcısı Ferhat İlter’in moderatörlüğünde ve 5 Proje ortağı ku-ruluşun temsilcilerinin katılımıyla “Proje Ortağı 5 Ülkeden İyi Örnekler” başlıklı Panel gerçekleşti. Panelde Make-donya İşverenler Konfederasyonu’ndan Marija Eftimova, Karadağ İşverenler Federasyonu’ndan Jelena Ognjenovic, Romanya Küçük ve Orta Ölçekli Özel Sektör İşletmeleri Ulusal Konseyi’nden

“Proje Ortağı 5 Ülkeden İyi Örnekler” başlıklı Panelde katılımcılar ülkelerindeki örnekleri sundular.

Page 52: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 49

İŞKUR: “Türkiye’de Her 5 İşverenden 1’inin Açık İşi Var“

Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından işgücü piyasasının talep boyutunu tespit etmek amacıyla 2014 yılının ilk 6 ayına ilişkin gerçekleştirilen araştırmanın sonuç-larına göre açık iş verme oranında en yüksek olan il Denizli.

İŞKUR Genel Müdürü Dr. Nusret Yazı-cı, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından 2014 yılının Mayıs-Haziran dönemin-de129 bin 65 işverenle yüz yüze görüşü-lerek gerçekleştirilen işgücü piyasası araş-tırması verileriyle ilgili yaptığı açıklamada açık iş sayılarıyla ilgili bilgi verdi.

2 bin 94 meslekte toplam 198 bin

582 kişilik açık iş olduğunu aktaran Ge-nel Müdür Dr. Nusret Yazıcı, “Türkiye ge-nelinde işverenlerin yüzde 20,4’nün açık işi bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle her 5 işverenden birinin açık işi vardır. İmalat sektöründeki işyerlerinin yüzde 29’unun, İnsan Sağlığı ve Sosyal Hizmetler sektö-ründeki işyerlerinin yüzde 28’inin ve Ko-naklama ve Yiyecek Hizmet Faaliyetleri sektöründeki işyerlerinin ise yüzde 27’si-nin açık işi bulunmaktadır. Sağlık sektö-ründeki özel firmaları açık iş kapsamında inceleyecek olursak; işgücü piyasasında doktor (83), ebe (232),sağlık memuru

(540) ve hemşire (1.345) mesleklerinde toplam 2 bin 200 açık iş tespit edilmiştir” dedi.

İllere göre açık iş verme oranlarında Denizli’nin diğer illere göre açık ara önde olduğunu bildiren Yazıcı, “Açık işi olan işyerlerinin oranlarına göre illerin sırala-masına bakıldığında Denizli ilk sırayı al-mıştır. Açık iş verme oranı en yüksek olan ilk 5 il sırasıyla; Denizli (yüzde 37,2), Sinop (yüzde 34,5), Karaman (yüzde 32,8), Konya (yüzde 29,2) ve Bursa (yüz-de 28,8) ’dır.” dedi.

(ANKA;25.11.2014)

Gabriela Ciuciula ve Hırvatistan İşveren-ler Birliği’nden Biserka Sladovic ülkelerin-deki iyi örnekleri sunarken, Türkiye’den ise TİSK 2014 KSS Ödüllerini KOBİ kate-gorisinde almaya hak kazanan ÇEKOOP ve FRİTERM A.Ş’ Projelerini katılımcılar ile paylaştılar.

Toplantının “Türkiye’de KSS ve Kamu – Özel İşbirliği” konulu ikinci Paneli’nde ise TİSK 2014 KSS Ödülleri sahipleri olan şirket temsilcileri ve onla-rın kamu ortakları biraraya gelerek pro-jelerinin başarılı olmasındaki etkenleri ve işbirliklerini aktardılar. Sosyal İnovasyon Merkezi kurucusu Suat Özçağdaş’ın mo-deratörlüğünü yaptığı Panelde, “Annemin İşi Benim Geleceğim Projesi”ni temsilen Borusan Holding Kurumsal İletişim Kıdem-li Uzmanı Burcu Türkay ve Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Daire Başkanı Davut Arslan; “Nar Tane-leri: Güçlü, Genç Kadınlar, Mutlu Yarınlar Projesi”ni temsilen Boyner Grup Kurumsal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Müdürü Aysun Sayın ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Ge-nel Müdürlüğü Eğitim ve Toplumsal Destek Hizmetler Daire Başkanlığı Birim Amiri Gürkan Özkan; “Meslek Lisesi Memleket Meselesi Projesi”ni temsilen Koç Holding Dış İlişkiler ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Koordinatörü Aylin Gezgüç ve Bilim Sana-yi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Peyzaj Mimarı Lale Nimetoğlu yer aldı.

“Türkiye’de KSS ve Kamu-Özel İşbirliği” konulu Panel.

Page 53: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201450

6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun

6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun 5 Kasım 2014 tarih ve 29166 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı.

Kanunun 15. maddesi uyarınca söz konusu Kanun 1 Mayıs 2015 tarihinde yürürlüğe girecektir.

Kanunun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde, bu Kanun’un;

• Elektronik ticarete ilişkin esas ve usul-leri,

• Ticari iletişimi,• Hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağ-

layıcıların sorumluluklarını,• Elektronik iletişim araçlarıyla yapılan

sözleşmeleri• Elektronik ticarete ilişkin bilgi verme

yükümlülüklerini,

• Uygulanacak yaptırımları,düzenlediği hüküm altına alındı.

Kanun’un gerekçesinde yapılan dü-zenlemelerle, elektronik ticarete ve bilgi toplumu hizmetlerine ilişkin esas ve usuller ile istenmeyen elektronik postalara ilişkin hükümlerin getirildiği ve Avrupa Birliğinin konuya ilişkin direktifleri ile Türk Hukuku arasındaki uyumun sağlanmasının amaç-landığı belirtildi.

2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Ka-

nunu Tasarısı TBMM Plan ve Bütçe Ko-misyonunda görüşüldü ve Genel Kurula sunuldu.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunuş konuşmasında 2015 yılı merkezi yönetim bütçe gelir ve gider tahminleri yapılırken;• GSYH’nin reel olarak yüzde 4 büyü-

yeceği,• GSYH deflatörünün yüzde 6 olacağı,• Yılsonu TÜFE’nin yüzde 6,3 olacağı,• İhracatın 173 milyar ABD Doları ola-

cağı,• İthalatın 258 milyar ABD Doları ola-

cağı,• Borçlanmanın ağırlıklı olarak Türk

Lirası cinsinden ve sabit faizli enstrü-manlarla yapılacağı,

• Borçlanma vadelerinin piyasa koşul-ları elverdiği ölçüde uzatılması politi-kasının sürdürüleceği

öngörüşünde bulunduklarını belirtti. Aynı konuşmada 14/8/2013 tarihli ve 28735 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet

Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2014 ve 2015 Yıllarını Kapsayan İkinci Dönem Toplu Sözleşme ile 2015 yılı Ocak ve Temmuz aylarında kamu görevli-lerinin mali ve sosyal haklarında yüzde 3 oranında artış yapılmasına karar verildiği 2015 yılı Haziran ayı TÜFE endeksinin 2014 yılı Aralık ayı TÜFE endeksine göre altı aylık değişim oranının yüzde 3’ü aş-ması halinde kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarının, aşan kısım kadar 2015 yılı Temmuz ayından geçerli olmak üzere artırılmasının da hüküm altına alındığı ifa-de edildi.

Page 54: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 51

Borsa İstanbul, BIST 30’dan 15 Şirketin Yer Aldığı BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’ni Hesaplamaya

BaşladıBorsa İstanbul, 4 Kasım 2014 tarihi

itibarıyla 15 firmanın yer aldığı BIST Sür-dürülebilirlik Endeksi’ni başlattı. Borsa İs-tanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Dr. M. İbrahim Turhan tarafından açıklanan listede Garanti Bankası, Saban-cı Holding, TAV Havalimanları Holding, Koç Holding ve Koç Grubu şirketlerinden Arçelik, Tofaş Otomotiv Fabrikaları ve Tüp-raş yer aldı.

ABD ve Çin İklim Değişikliğiyle Mücadelede AnlaştıABD Başkanı Barack Oba-

ma ile Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, ABD ve Çin arasında iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik bir anlaşmaya varıldığı-nı açıkladılar. Anlaşmaya göre Çin, 2030 yılında veya bu ta-rihten önce sera gazı salımların-da pik değere ulaşacak. Ülke, ayrıca yine aynı seneye kadar enerji üretiminin %20’sini sıfır karbon salımlı kaynaklardan sağlayacak. ABD ise 2025 se-nesinde sera gazı salımlarını 2005 seviyelerinin %26-%28 altına çekmiş olacak. Amerikalı yetkililer, bunun ülkeyi 2050 yı-lına kadar sera gazı salımında %80 indirim istikametinde tuta-cağını açıklıyor.

Yeniden Değerleme Oranı Yükseldi15 Kasım 2014 tarih ve 29176 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği” (Sıra No: 441) uyarınca

yeniden değerleme oranı 2014 yılı için %10,11 olarak tespit edildi.Söz konusu Tebliğ’de bu oranın aynı zamanda 2014 yılına ait son geçici vergi dönemi için de uygulanacağı belirtildi.

Page 55: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201452

G-20 2015 TÜRKİYE DÖNEM BAŞKANLIĞI

Page 56: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 53

Ali

BABA

CA

N

T.C. Başbakan Yardımcısı

G20 ve Türkiye Dönem Başkanlığı 1990’ların sonuna doğru yaşanan

ekonomik krizler, küresel ekonominin karşılaştığı sorunların daha kapsayıcı ve etkin bir yaklaşım çerçevesinde ele alın-masını gerekli kılmıştır. Bu çerçevede, kü-resel ekonomi açısından sistemik öneme sahip gelişmiş ve gelişmekte olan ekono-mileri bir araya getiren G20 platformu 1999 yılında oluşturulmuştur.

2008 yılındaki küresel ekonomik ve finansal kriz ile beraber daha önce görül-memiş düzeyde bir finansal istikrarsızlık dönemi yaşanmıştır. Finansal sistemde başlayan sıkıntılar bununla sınırlı kalma-mış, on yıllardır karşılaşılan en büyük ekonomik durgunluğun yaşanmasına neden olmuştur. Bu süreçte birçok ülke ekonomisi küçülmüş, uluslararası ticarette daralma yaşanmış, ülkeler iflasın eşiğine gelmiş ve milyonlarca insan işsiz kalmış-tır.

Yaşanan ekonomik sıkıntıların sınır-ları aşan bir nitelik arz etmesi, diğer bir ifadeyle, bir ülkede yaşanan ekonomik sorunların kolayca başka bir ülkedeki so-runları tetikleyecek nitelikte olması, ulusla-rarası düzeyde koordine edilmiş, zaman-

lı, kapsayıcı ve etkin çözüm arayışlarına yol açmıştır. Bu arayışta, G20 ön plana çıkmış ve 2008 yılından itibaren liderler seviyesinde toplanmaya başlayarak kü-resel ekonomik ve finansal sorunları ele almaya başlamıştır.

Küresel ekonominin % 85’ini, dünya nüfusunun yaklaşık üçte ikisini ve dünya ticaretinin ise yaklaşık % 75’ini oluşturan üyelik yapısıyla G20 platformu, küresel ekonominin güçlü bir temsilini yansıtmak-tadır. Bu kapsamda G20, gelişmekte olan ekonomiler ile gelişmiş ekonomileri aynı masa etrafında toplamakta ve küresel so-runların çözümünde en etkili uluslararası platform olarak ön plana çıkmaktadır.

Bu hususlar dikkate alındığında G20’nin, değişen küresel ekonomik sis-temin dinamizmini de temsil edici niteli-ğinin bulunduğu görülmektedir. G20’nin girişimleri uluslararası alanda en üst sevi-yede kabul görürken, alınan kararlar bü-yük ölçüde etkili olmakta ve G20 küresel ekonomik gündemin doğal bir tartışma platformu olarak kabul görmektedir.

G20, uluslararası finansal ve ekono-mik mimarinin 21. yüzyılın gerçekleri-

ni yansıtacak şekilde güncellenmesi ve yeniden şekillendirilmesi adına önemli adımlar atarak, 2008 yılından itibaren krizin etkilerinin azaltılması, küresel eko-nomik sorunlara kalıcı çözüm bulunması ve krizlerin tekrarlanmaması yolunda önemli mesafe kat edilmesini sağlamış-tır. Bu çerçevede, G20 özellikle finansal düzenleme ve denetim alanında yapılan reformlara ön ayak olmuş ve küresel öl-çekte yaşanan değişimlere ve gözlenen ihtiyaçlara yanıt vermekte zorlanan ulus-lararası kuruluşların reformunda önemli

G20 platformu, küresel ekonominin güçlü bir tem-silini yansıtmaktadır. Bu kapsamda G20, gelişmek-te olan ekonomiler ile ge-lişmiş ekonomileri aynı masa etrafında toplamak-ta ve küresel sorunların çö-zümünde en etkili ulusla-rarası platform olarak ön plana çıkmaktadır.

Page 57: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201454

bir rol oynamıştır. Türkiye, 1 Aralık 2014 tarihinden

itibaren G20 Dönem başkanlığını dev-ralacaktır. Dönem başkanlığına ilişkin hazırlıklarımız uzun bir süredir devam etmektedir. Bu süreçte, yapılacak çalış-maları etkin ve başarılı bir biçimde ger-çekleştirmek, bu kapsamda ilgili kurumlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağ-lamak üzere, başkanlığını yaptığım “G20 Dönem Başkanlığı Yönlendirme Komitesi” kurulmuştur. Yönlendirme Komitesi’nde Başbakanlık Müsteşarı, Hazine Müsteşa-rı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı ve Merkez Bankası Başkanı yer almaktadır.

Yönlendirme Komitesinin altında ise G20 Dönem Başkanlığımıza ilişkin lojistik ve içerik hazırlıklarını koordine edecek iki ayrı alt komite kurulmuştur. Bu çerçevede, İçerik Yönetim Alt-Komitesi altında, görev alanına ilişkin ülke pozisyonunu oluştur-mak, G20 bünyesinde müzakere etmek ve G20 politika belgelerinin oluşturulması için 11 tane çalışma grubu kurulmuştur. Çalışma grupları, “Güçlü, Sürdürülebilir ve Dengeli Büyüme Çerçevesi”, “Uluslara-rası Finansal Mimari Reformu”, “Yatırım ve Altyapı Finansmanı”, “Finansal Düzen-lemeler Reformu”, “İklim Değişikliğinin Finansmanı”, “Uluslararası Vergi Konu-

ları”, “İstihdam”, “Kalkınma”, “Ticaret”, “Enerji” ve “Yolsuzlukla Mücadele” alan-larından oluşmaktadır.

2015 yılında önceki dönem başkanla-rının gündemleri üzerinde devamlılık sağ-lanması amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda tasarlanan Dönem Başkanlığı öncelikleri-miz, G20’nin temelini oluşturan istikrarlı ve kapsayıcı büyümenin sağlanması ile küresel ekonominin karşı karşıya bulundu-ğu kırılganlıkları bertaraf etmeyi merkeze alan bir vizyona sahiptir.

Öncelikler kapsamında, G20 tara-fından kapsayıcı bir yaklaşımla hareket edilmesi ve bütün çalışma alanlarında “Uygulama”nın ön plana çıkarılması he-deflenmektedir. Bu doğrultuda, 2015 yılında, en az gelişmiş ülkeler ile Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler’e özel bir vurgu yapılacak ve bu hususlar G20 gündemin-de yer alan birçok konu başlığı altında ele alınacaktır. Ayrıca, yatırım ve altya-pı konusuna da büyük önem verilerek devam etmekte olan büyüme tartışmaları ile yatırım ve altyapı çalışmaları arasında güçlü bir bağlantı kurulacaktır.

G20 gündeminin sürekliliğinin sağ-lanması büyük önem atfedilen bir başka husus olacaktır. Bu kapsamda, G20’nin mevcut, bir sonraki ve bir önceki Dönem Başkanı ülkelerin katılımıyla oluşan Troy-ka yapılanması içerisinde yakın temas ve işbirliği sürdürülmeye devam edilecektir.

G20 gündemi, yalnızca G20 ülkeleri için değil, tüm ülkeler için önemlidir. Bu nedenle, G20’nin meşruiyetini daha da artırmak ve G20’nin küresel ekonomi po-litikalarının eşgüdümünden sorumlu temel platform özelliğini sürdürmek için açılım

faaliyetleri özellikle önemlidir. Bu itibar-la, dışa açılım çalışmalarımız G20 üyesi olmayan ülkeleri, uluslararası kuruluşları, sivil toplum temsilcilerini, ticaret birlikle-rini, işçi kesimini, gençleri, düşünce ku-ruluşlarını ve diğer kâr amacı gütmeyen kuruluşları kapsayacak şekilde gerçekleş-tirilecektir.

Diğer taraftan, küresel finansal krizin etkilerinin hâlâ sürdüğü günümüzde, katı ve etkin olmayan yapılarıyla küresel so-runların çözümünde arzu edilen perfor-mansı sergileyemeyen diğer uluslararası yapılanmalar karşısında, G20’nin etkin-liğinin güçlendirilmesi de önceliklerimiz arasında olacaktır.

G20 Dönem Başkanlığı kuşkusuz Türkiye’nin 2015 yılında küresel ekonomi gündeminin merkezinde olmasını sağla-yacaktır. Bu dönemde ülke olarak Lider-ler, Bakanlar ve Teknokratlar seviyesinde birçok toplantıya ev sahipliği yapacağız ve küresel ekonomik gündeme doğrudan yön verme imkânına sahip olacağız. Bu-nun yanı sıra, ülkemizin son on iki yılda gerçekleştirdiği köklü dönüşüm sürecini uluslararası alanda daha güçlü bir şekil-de tanıtma açısından da önemli bir fırsatı elde etmiş olacağız. Bu çerçevede, hükü-metiyle, iş dünyasıyla, sivil toplumuyla ve gençlerimizle bu fırsatın ülkemiz tarafın-dan en iyi şekilde değerlendirilmesi için yoğun çabalarımıza devam edeceğiz.

Türkiye, 1 Aralık 2014 tarihinden itibaren G20 Dönem başkanlığını dev-ralacaktır. Dönem başkan-lığına ilişkin hazırlıklarımız uzun bir süredir devam et-mektedir.

Dönem Başkanlığı önce-liklerimiz, G20’nin teme-lini oluşturan istikrarlı ve kapsayıcı büyümenin sağ-lanması ile küresel eko-nominin karşı karşıya bulunduğu kırılganlıkları bertaraf etmeyi merkeze alan bir vizyona sahiptir.

G20 Dönem Başkanlığı kuşkusuz Türkiye’nin 2015 yılında küresel ekonomi gündeminin merkezinde olmasını sağlayacaktır. Bu dönemde ülke olarak eko-nomik gündeme doğrudan yön verme imkânına sahip olacağız.

Page 58: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 55

Mev

lüt Ç

AVU

ŞOĞ

LU

T.C. Dışişleri Bakanı

“G-20 Dönem Başkanlığı, Türkiye’nin Görünürlüğü Üzerinde Pozitif Etki Yaratacaktır”

Türkiye tarafından 1 Aralık 2015 tarihinde resmen devralı-nacak G-20 Dönem Başkanlığı çerçevesinde Bakanlığınızca yürü-tülen hazırlık ve çalışmaların nler olduğu konusunda bilgi verebilir misiniz?

2011 Cannes Liderler Zirvesinde alı-nan karar uyarınca, ekonomik işbirliği alanında başlıca küresel platformu teşkil eden G-20’nin Dönem Başkanlığı 2015 yılında ülkemizce üstlenilecektir. Aralık 2013 tarihi itibarıyla ise ülkemiz, Avust-ralya ve RF ile birlikte G-20 Troikasında yer almaya başlamıştır. Troyka üyeliği-miz ve 2015 Dönem Başkanlığımız kap-samında ülkemizde G-20 konularındaki yapılanmanın güçlendirilmesine yönelik hazırlıklar sürmektedir.

Dönem Başkanı sıfatıyla ülkemiz, 2015 yılında G-20’nin gündemini, önce-lik vereceği alanları ve çalışma takvimini belirleyecek; Liderler Zirvesi, Bakanlar ve diğer düzeylerde yapılacak tüm toplantı

ve faaliyetlere ev sahipliği yapacak; Ça-lışma Gruplarının toplantılarına başkanlık edecek ve faaliyetlerini yönlendirecek; Li-derler Zirvesi ve Bakan Toplantıları Nihai Bildiri taslaklarıyla diğer tüm toplantı bel-gelerini hazırlayacak ve müzakerelerine öncülük edecektir.

Bu çerçevede, 25 Nisan 2013 tarih-li Resmi Gazete’de yayımlanan 2013/4 sayılı Başbakanlık Genelgesi uyarınca, G-20 Dönem Başkanlığımıza yönelik hazırlıkları yönlendirmek, bu kapsamda ilgili kurumlar arasında işbirliği ve koor-dinasyonu sağlamak üzere “G-20 Dönem Başkanlığı Yönlendirme Komitesi” kurul-muştur. Komite, ekonomik konularda ge-nel koordinasyondan sorumlu Başbakan Yardımcısının başkanlığında, Başbakan-lık Müsteşarı, İçişleri Bakanlığı Müsteşa-rı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, Hazine Müsteşarı ve Merkez Bankası Başkanı’nın katılımıyla oluşturulmuştur. Komite Başka-nı tarafından gerekli görülmesi halinde, diğer Bakanlıklar, ilgili kamu kurum ve ku-ruluşları, üniversiteler, meslek odaları ve

birlikleri ile sivil toplum örgütleri ve özel sektör temsilcileri de Komite toplantılarına davet edilebilmektedir.

Yönlendirme Komitesine bağlı ola-rak tesis edilen Hazine Müsteşarı’nın başkanlığındaki İçerik Alt Komitesi ile Bakanlığımızın başkanlığındaki Lojistik/Organizasyon Alt Komitesi çalışmalarını sürdürmektedir.

Öte yandan, G-20 Dönem Başkanlığı-mız kapsamında oluşturulan dışa açılım grupları da kendi görev alanlarına giren

Yönlendirme Komitesine bağlı olarak tesis edilen Hazine Müsteşarı’nın baş-kanlığındaki İçerik Alt Ko-mitesi ile Bakanlığımızın başkanlığındaki Lojistik/Organizasyon Alt Komitesi çalışmalarını sürdürmekte-dir.

Page 59: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201456

faaliyetleri gerçekleştirebilmek için içerik oluşturma, faaliyet takviminin belirlen-mesi, yurtiçinden ve yurtdışından davet edilecek veya birlikte çalışılacak kişi ve kurumların belirlenmesi ve bütün bu faali-yetlerin sorunsuz bir şekilde gerçekleştiri-lebilmesini teminen lojistik altyapının sağ-lanması konularında çalışmalarını devam ettirmektedirler. Bakanlığımız bu konuda, grupların eşgüdüm içinde hareket edebil-mesini sağlamaya yönelik çalışmalarına devam etmektedir.

Bu başkanlığın ülkemize ve dış politikamıza sağlayacağı muhte-mel katkılar konusundaki tahmin ve görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

G-20 Dönem Başkanlığı küresel dü-zeyde ülkemizin görünürlüğünün artırıl-ması ve tanıtımı için önemli bir fırsat su-nacaktır. G-20 önceliklerimiz, Dönem Başkanlığını devralacağımız 1 Aralık 2014 tarihinde kamuoyuna resmen ilan edilecektir. Önceliklerimizin resmen açık-lanmasının sonrasında, kamu diplomasi-si bağlamında uluslararası kamuoyuna yönelik geniş çaplı bilgilendirme, iletişim ve tanıtım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.

G-20’nin profilinin yükseltilmesi ve uluslararası ilişkilerde oynamakta ol-duğu önemli rolün pekiştirilmesi amacıy-la, alınan kararlar ve yürütülen faaliyetler hakkında üye olan ve olmayan ülkelerin kamuoylarına, özel sektöre, sivil toplum kuruluşlarına ve diğer kesimlere ilk elden

bilgi verilmesi ve bu kesimlerin görüş ve katkılarının alınması, G-20’nin daimi sek-retaryası bulunmadığından, dışa açılım başlığı altında Dönem Başkanlığı tarafın-dan yerine getirilmektedir.

Ayrıca, dışa açılım kapsamında G-20 bünyesinde oluşturulan, sırasıyla üye ül-kelerin özel sektör kuruluşlarını, sendika-larını, düşünce kuruluşlarını, sivil toplum kuruluşlarını ve gençlik temsilcilerini bir araya getiren “Business 20”, “Labour 20”, “Think 20”, “Civil 20” ve “Yo-uth 20” dışa açılım grupları (engage-ment groups) aracılığıyla, bu kesimlerin G-20 çalışmalarına katkıları alınmakta, üye ülke Hükümetleriyle ve kendi arala-rındaki etkileşim ve diyalogun geliştirilme-si amaçlanmaktadır.

Ülkemizin siyasi ve ekonomik alanda yükselen profili, G-20 içerisinde etkin bir ülke olma konumunu sağlamlaştırmakta-dır. 2015 yılında ülkemizin üstleneceği G-20 Dönem Başkanlığı küresel düzey-de ülkemizin görünürlüğünü artıracak, Türkiye’nin bölgesinde ve ötesinde etkin bir uluslararası güç olma hedefini pekiş-tirerek, ülkemizin küresel düzeyde etkin bir şekilde tanıtımının yapılabilmesini te-minen önemli bir fırsat sunacaktır.

Uluslararası gündemde bir ülkenin bü-yük çaplı etkinliklere ev sahipliği yapma-sı, o ülkenin tanıtımına önemli katkı sağ-lamaktadır. Örneğin İstanbul’da 1999 yılında düzenlenen AGİT ve 2004 yılında düzenlenen NATO Zirveleri ile 2011 yı-

lında Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler (BM EAGÜ) Dördüncü Konferansı ülkemizin tanıtımı adına önemli fırsatlar sunmuştur. Senede bir toplantı şeklinde gerçekleştirilen bu faaliyetlerin ülkemizin tanıtımına yaptığı olumlu katkılar düşü-nüldüğünde, bir sene içinde 40’tan fazla üst düzey toplantı ve zirveye evsahipliği yapmamıza vesile olacak G-20 Dönem Başkanlığı’nın, Dünya gündeminde Türkiye’nin görünürlüğü üzerinde yarata-cağı pozitif etkinin boyutunun çok daha büyük olacağını söylemek mümkündür.

Ülkemizin siyasi ve ekono-mik alanda yükselen profi-li, G-20 içerisinde etkin bir ülke olma konumunu sağ-lamlaştırmaktadır. 2015 yılında ülkemizin üstle-neceği G-20 Dönem Baş-kanlığı küresel düzeyde ülkemizin görünürlüğünü artıracak, Türkiye’nin böl-gesinde ve ötesinde etkin bir uluslararası güç olma hedefini pekiştirerek, ülke-mizin küresel düzeyde et-kin bir şekilde tanıtımının yapılabilmesini teminen önemli bir fırsat sunacak-tır.

Page 60: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 57

Robe

rt M

ILLIN

ER

Avustralya B20 Sherpası UBS Kıdemli Danışmanı

Avustralya G20 Başkanlığı – B20 PerspektifiAvustralya, 2014 yılında G20 Baş-

kanlığını almaya hazırlanırken küresel büyüme zayıf ve büyüme beklentileri belirsiz durumdaydı; ancak kriz dönemi atlatılmıştı. Dolayısıyla Avustralya, daha güçlü ekonomik büyüme, istihdamın teş-vik edilmesi, dünya ekonomisinin gelecek şoklara karşı daha dirençli kılınması ve küresel ekonominin yeni gerçeklerini yan-sıtabilecek küresel kurumların güçlendiril-mesi biçimindeki gelecek dönemin temel hedeflerini, ihtiyatlı iyimserlik ikliminde belirlemiştir.

2014 yılı içinde, IMF, OECD, Dünya Bankası ve diğer ekonomik kurumlar bü-yüme beklentilerini kademeli olarak düşür-müşlerdir. Bu durum, ekonomik büyümeyi ve istihdamı artırmak için bir yol bulmanın önemini artırmış ve Şubat 2014’te ekono-mik büyümenin 2018 yılına kadar olağan tahminlerin 2 puan üzerinde sağlanması-na yönelik anlaşma yapılmasının zemini hazırlamıştır. Kasım ayında yapılacak Li-derler Toplantısı’ndaki politika taahhütleri bu hedefi esas almalıdır.

Brisbane Taahhütleri

G20 Liderlerince, 16 Kasım tarihinde yayımlanan Sonuç Bildirisi dört ana hede-fi içermektedir:• Ülkelerin, Brisbane Eylem Planı’nda

belirtilen, ek iki puanlık büyüme he-defini yakalamak için büyüme strate-jileri kapsamında taahhütler sunmak,

• Büyüme ve istihdamın artırılması için birlikte hareket etmek,

• Daha güçlü ve daha dayanıklı küre-sel ekonomi oluşturmak,

• Küresel kurumları güçlendirmek.Bildiri sadece üç sayfadan oluştuğun-

dan kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Bu açıdan, daha önceki G20 Liderleri top-lantılarının yüzlerce olmasa bile onlarca sayfalık ve çok daha geniş konuları ele almaya çalışan çıktılarına güçlü bir kar-şıtlık oluşturmaktadır. 2014 taahhütleri, özellikle belirgin ve eyleme dönük hazır-lanmıştır ve uygulaması ölçülebilirdir. Bu unsurlar, Avustralya Başkanlığının mirası olarak G20 süreci için yeni ve daha iyi

bir çerçeve sunmaktadır. Ancak, en kritik ve tartışma yaratacak

nitelikteki unsurlar, her ülke tarafından yü-rütülecek yapısal reformları ortaya koyan ülke büyüme planlarıdır. Planlar toplamda birkaç yüz sayfalık görüş ve önerileri içer-mektedir ve her plan ilgili ülkenin ekono-mik, siyasi ve sosyal boyutlarda yapısının anlaşılmasını gerektirir. Her öneri setinin ne kadar iyi ve ne kadar çabuk elde edi-leceğini tespit etmek kolay bir iş değildir.

G20 Başkanı olarak Avust-ralya Hükümeti, sürdürü-lebilir büyümenin sadece özel sektör yatırımlarına imkan verildiği takdirde elde edilebileceğini ve hü-kümetlerin, belirgin po-litika girdileri sağlama yönünde iş dünyasının gö-rüşlerini beklediğini açıkça ifade etmiştir.

Page 61: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201458

Ancak burada, “elde etmek” önemlidir ve artık odak noktası bu planların ülkelerce uygulanması olmalıdır.

B20 tarafından G20’ye iletilen öneriler

B20, baştan bu yana büyümeye, istih-dama ve ek iki puanlık büyüme hedefine yönelik odaklanmayı desteklemiştir. G20 Başkanı olarak Avustralya Hükümeti, sür-dürülebilir büyümenin sadece özel sek-tör yatırımlarına imkan verildiği takdirde elde edilebileceğini ve hükümetlerin, be-lirgin politika girdileri sağlama yönünde iş dünyasının görüşlerini beklediğini açık-ça ifade etmiştir. B20 bu yaklaşımı görev edinerek, sadece büyüme ve istihdama odaklı politika akımları yürütmüştür.

B20’nin politika çalışması geliştikçe, büyümeyi artırmaya yönelik önerilerin dört tema altında derlenebileceği ve bu şekilde sunulmasının politika yapıcılar için anahtar sorunları açıklığa kavuştur-mada yardımcı olacağı görülmüştür. Kü-resel ekonominin kırılganlığını gidermek için birkaç yıldan beri uygulanan maliye ve para politikalarının etkisiz kalması ne-deniyle, temel konu, ulusal yapısal reform-ların gerekliliği olmuştur.

Dolayısıyla, finansal düzenlemeleri, beşeri sermayeyi, altyapı, yatırım ve tica-reti kapsayan politika görev güçleri ile her biriyle ilişkili olan yolsuzlukla mücadeleye yönelik çalışma grubu tarafından gelişti-rilen B20 tavsiyeleri, aşağıdaki faktörleri

geliştirmek amacıyla yapısal reformlara odaklanmaktadır:• Yapısal esneklik,• Malların, hizmetlerin, işgücünün ve

sermayenin sınırlar arasında serbest dolaşımı,

• Tutarlı ve etkin düzenlemeler,• Ticarette bütünlük ve güvenlik.

Tavsiyeler, politika yapıcılar tarafın-dan özümsenebilmeleri için özellikle sınır-lı ve G20 Ülkelerinin kendi taahhütlerini bunların üzerine inşa edebilmesi için pra-tik ve eyleme dönük tutulmuştur.

Brisbane SonuçlarıG20 Sonuç Bildirisi ve Brisbane Eylem

Planı, politika yapıcıların, iş dünyasının pratik ticari perspektifini ciddiye aldıkları-nı göstermiştir. Bildiri’de yer alan taahhüt-lerin neredeyse yarısı Temmuz ayındaki B20 Zirvesi’nde sunulan tavsiyeleri yan-sıtmaktadır ve B20 tavsiyelerinin çoğun-luğu (20 tane içinden 14’ü), beş çalışma alanında yapılanlar da dahil olmak üzere Bildiri’de yansıtılmıştır.

Bildiri’de yer alan taahhütler kapsa-mında G20 Liderleri;• Finansal düzenleme – Küresel fi-

nansal düzenleme çerçevesinin geri-ye kalan unsurlarının tamamlanması taahhüdünde bulunmuş ve Finansal İstikrar Kurulu’nun, bu reformların uygulamasının ve etkisinin raporlan-ması önerisini memnuniyetle karşıla-

mıştır. • Altyapı – Eylül ayında Cairns’deki

G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısında du-yurulan Küresel Altyapı Girişimi’nin uygulama mekanizması olarak Kü-resel Altyapı Bağlantı Noktası oluş-turma taahhüdünde bulunmuş ve Bildiri’de yer almasını kabul etmişler-dir.

• Ticaret – Çok taraflı olarak kabul edilerek uygulanacak Bali Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’na giden yolu açacak gıda güvenliği konu-sundaki anlaşmayı ve korumacılık konusunda mevcudun muhafazası yönündeki taahhüdü memnuniyetle karşılamıştır.

• Beşeri Sermaye – 2025 yılına kadar kadın ve erkeklerin işgücü-ne katılım oranlarındaki farkın %25 oranında azaltılarak işgücüne 100 milyondan fazla kadının katılmasını sağlama, küresel büyümeyi önemli öl-çüde artırma, yoksulluk ve eşitsizliği azaltma yönündeki hedefleri taahhüt etmiştir.

• Yolsuzlukla Mücadele – 2015-16 G20 Yolsuzlukla Mücadele Eylem Planı’nın bir parçası olarak Yarar-lanma Hakkı Şeffaflığı konusundaki G20 Üst Düzey İlkelerini uygulamayı kabul etmiştir.

B20 Üyeleri ve iş dünyası, G20 Hükü-metlerinin; a) ek büyüme hedefini kabul etme; b) hedefin yakalanması için ülke büyüme planı hazırlama taahhüdünde bulunma; c) büyüme planlarının ekono-mik değerinin IMF ve OECD tarafından değerlendirilmesini kabul etme; d) özel sektör yatırımlarına ve ticari faaliyetlerin canlandırılmasına odaklı pek çok tedbiri kabul etme konularında cesaretlendirilme-lidir.

Ancak, hükümetlerin geniş yelpaze-deki yapısal reformları taahhüt etmesi bir konu, bunları yerine getirmesi ise çok başka bir konudur. Sürdürülebilir refor-mun, sıklıkla mevcut çıkarları zorlaması nedeniyle, elde edilmesi çok zordur. Bu-nunla birlikte, B20’nin desteklediği bü-yüme hedefleri elde edilirse, iş dünyası, yapısal reformların ve G20 taahhütlerinin faydaları konusundaki tartışmalara aktif katkı sağlayarak hükümetlerin üzerindeki yükün azaltılmasına destek olmalıdır.

Page 62: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 59

Erha

n BA

TUR

T.C.Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanlığıMüsteşar Yardımcısı

G20 Sürecine Çalışma ve İstihdam Perspektifinden Bakış

G20, dünyanın başlıca ekonomile-rinin liderlerini, ilgili kurumlarını ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini, küresel ekonominin temel sorunlarına çözüm bul-ma amacıyla bir araya getiren önemli bir platformdur. Özellikle 2008 yılında baş-layan küresel mali krizin sona erdirilmesi ve olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi sürecinde de görüldüğü gibi, G20 düze-yinde atılan kararlı adımlar vatandaşları-mızın yaşamlarında reel ve olumlu etkiler yaratma potansiyeline sahiptir.

G20 hedefleri açısından “ekonomik büyüme” ile “daha fazla ve kaliteli iş yaratılmasının” temel gündem maddeleri olarak öne çıktığı ve bu ikisinin karşılıklı olarak birbirlerini desteklediği söylenebi-lir. Başka bir deyişle, işgücü piyasaları-na ilişkin politikalar, insan kaynaklarının geliştirilmesi ve başarılı sosyal politika-lar, istihdam dostu, güçlü, sürdürülebilir ve dengeli bir büyüme için merkezi bir önemdedir.

Bu anlayış çerçevesinde, G20 Çalış-ma ve İstihdam Bakanları ilk kez küresel mali krizin hemen ardından 2010 yılında bir araya gelerek küresel bir tehdit haline gelen yüksek düzeylerdeki işsizliğe çare olabilecek politikaları değerlendirmiş-lerdir. Fransa’nın G20 Dönem Başkanlı-ğını yürüttüğü 2011 yılında teşkil edilen İstihdam Görev Gücü (TFE) çalışmaları sayesinde, çalışma hayatı ve istihdam konularında G20 düzeyindeki çalışmalar yoğunlaşmıştır. Takip eden yıllarda Mek-sika, Rusya ve Avustralya Dönem Baş-kanlıklarında bir yandan TFE çalışmaları devam ederken, bir yandan da düzenle-nen G20 Çalışma ve İstihdam Bakanları Toplantıları ile G20 Liderlerine yönelik tavsiyeler ortaya konmuş ve belli alanlar-da ortak taahhütler belirlenmiştir.

Bununla birlikte, TFE G20 sistemi içe-risinde geçici bir çalışma grubu olarak çalışmalarını yürütmüş ve görev süresi dönem başkanlıklarının bir yıllık süresi

ile sınırlandırılmıştır. Şüphesiz bu durum çalışma hayatının ve istihdamla ilgili ko-nuların gerekli kıldığı sürekliliğin sağlan-ması açısından bir takım sorunlar ortaya çıkarmıştır. Avustralya’nın G20 Dönem Başkanlığı altında yapılan ve Türkiye’nin de güçlü bir şekilde desteklediği çalış-malarda TFE’nin kalıcı bir çalışma gru-buna dönüştürülmesi tüm üye ülkelerin mutabakatıyla kararlaştırılmıştır. Bunun sonucunda, 10-11 Eylül 2014 tarihlerin-de Avustralya’nın Melbourne şehrinde

G20 hedefleri açısından “ekonomik büyüme” ile “daha fazla ve kaliteli iş yaratılmasının” temel gün-dem maddeleri olarak öne çıktığı ve bu ikisinin karşı-lıklı olarak birbirlerini des-teklediği söylenebilir.

Page 63: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201460

gerçekleştirilen G20 Çalışma ve İstihdam Bakanları Toplantısı sonunda kabul edilen Deklarasyon metninde G20 Liderlerine bu konuda tavsiyede bulunulmuştur1. 15-16 Kasım 2014 tarihlerinde Brisbane’da ger-çekleştirilen G20 Liderler Zirvesi sonunda kabul edilen Liderler Deklarasyonu’nda söz konusu tavsiye kabul edilmiş ve TFE’nin G20 sistemi içerisinde kalıcı bir İstihdam Çalışma Grubu haline getirilmesi çalışmaları resmiyet kazanmıştır2. Dolayı-sıyla Türkiye’nin G20 Dönem Başkanlı-ğının, G20 İstihdam Çalışma Grubu’nun kurulması ve gelecekteki çalışmaları için bir yol haritası belirlenmesi açısından da büyük önem taşıdığını ifade etmek yanlış olmayacaktır.

İstihdam Görev Gücü’nün, yeni adıy-la İstihdam Çalışma Grubu’nun, bugüne kadar ele almış olduğu konular incelen-diğinde, özellikle büyümeyi destekleme ve kapsayıcılığını artırma bakımından

önemli konulara temas edilmiş olduğu görülmektedir. Müteakip G20 Dönem Başkanlıklarında TFE, kaliteli ve saygın işlerin yaratılması, genç istihdamının ve kaliteli çıraklığın desteklenmesi, kapsayıcı yeşil büyüme, katılımın artırılması, işsizli-ğin yapısal hale gelmesinin engellenmesi, uzun dönemli işsizliğe çözüm bulunması ve genç işsizliğinin, eksik istihdamın ve kayıtdışılığın azaltılması gibi konularda çalışmalar yapmıştır.

Bu bağlamda, 2014 yılının istihdam alanındaki gündemi; “işsizliğin yapısal hale gelmesinin engellenmesi, daha ka-liteli işler yaratılması ve katılımın artırıl-ması” olarak belirlenmiş ve G20 Çerçeve Çalışma Grubunda her üye ülke tarafın-dan hazırlanmış olan Kapsamlı Büyüme Stratejileri paralelinde oluşturulan Ülke İstihdam Planları ile bugüne kadar ya-pılan çalışmalar bir nebze daha somut-laştırılmıştır. Söz konusu planlarda G20

üyesi ülkeler, istihdama ilişkin sorunlarını ortaya koymuş ve bunlara yönelik olarak hâlihazırda uygulanan ve gelecekte uy-gulanacak olan politikaları belirlemişler-dir3. Ülke İstihdam Planları, G20 ülkeleri tarafından verilen taahhütlerin sağlıklı bir şekilde izlenebilmesi bakımından işlevsel olacak ve bu yönüyle Türkiye’nin G20 Dönem Başkanlığı sırasında da sık sık gündemde yer almaya ve güncellenmeye devam edecektir.

Bu yıl, G20 ülkeleri tarafından yapı-lan, ülkemiz açısından da oldukça önem atfedilen bir diğer çalışma ise kadın-ların istihdama katılım oranları-nın artırılması olmuştur. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD), Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafın-dan Melbourne Bakanlar Toplantısı için hazırlanan raporda4 yer alan Tablo’da görüldüğü üzere, G20 ülkeleri arasında

İşgücüne katılım oranları, 16-64 yaş

2012 2000

Ülkeler Erkekler Kadınlar Erkekler Kadınlar

ABD 78,8 67,6 83,9 70,7

Almanya 82,4 71,7 78,9 63,3

Arjantin 80,9 53,1 … …

Avrupa Birliği 77,9 65,5 77,0 60,0

Avustralya 82,5 70,4 82,5 65,4

Brezilya 83,3 60,8 84,7 58,3

Çin 84,3 70,3 87,8 76,7

Endonezya 85,0 52,5 82,8 56,5

Fransa 75,4 66,7 75,3 62,5

Güney Afrika 61,7 48,3 66,0 52,9

Hindistan 78,8 27,2 82,3 34,1

İngiltere 83,2 71,0 84,1 68,9

İspanya 81,3 68,8 80,4 52,9

İtalya 75,0 54,2 74,3 46,3

Japonya 84,3 63,4 85,2 59,6

Kanada 81,6 74,3 81,9 70,4

Kore 77,6 55,2 77,1 52,0

Meksika 83,0 47,8 84,7 41,0

Rusya 78,1 68,2 75,9 66,2

S. Arabistan 78,8 21,0 73,5 16,8

Türkiye 75,8 32,3 76,9 28,0

Kaynak: OECD Employment database; OECD Education database; OECD Skills Outlook; ILOSTAT (version March 2014); ILO Short-term Indicators of the Labour Market Database (version March 2014); OECD Gender Data Portal; OECD Family database; and, the World Value Survey - latest available year (2003-2012)

Tablo: G20 ülkelerinde erkekler ve kadınlar için işgücüne katılım oranları, 16-64 yaş

Page 64: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 61

bu konuda büyük farklılıklar mevcuttur. Bu hedef doğrultusunda İstihdam Gö-

rev Gücü tarafından ulusal farklılıklar dik-kate alınarak önerilen başlıca politika ön-celikleri, düşük maliyeti ve kaliteli çocuk bakım hizmetlerine erişimin artırılması, kadın girişimcilerin desteklenmesi, uygun istihdam hizmetlerinin sağlanması, özel sektör ve kamuda kadın yönetici oran-larının yükseltilmesi ve kadınlara yeni iş imkânlarının yaratılabilmesi için sosyal paydaşlarla beraber çalışılması olarak özetlenebilir.

İşsizliğin ve eksik istihdamın yapısal hale gelmesinin engellenmesi5 de 2014 ve sonrası için belirlenen bir diğer önemli hedef olarak öne çıkmaktadır. Ekonomi, istihdam ve işgücü politikaları arasındaki uyumun artırılmasının bir numaralı politik öncelik olarak değerlendirildiği bu hedef bakı-mından sosyal paydaşların rolünün ve katılımın güçlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Ayrıca, istihdam, ücretler ve üretkenlik arasında sürdürülebilir bir bağ-lantı tahsis edilmesi ve değişen gereklilik-lere göre çalışanların ve işsizlerin mesleki becerilerinin geliştirilmesi, sürdürülmesi ve uyarlanması da bu hedefe ulaşılması

bakımından belirleyici olacaktır. Genç işsizliğinin azaltılmasıy-

la6 ilgili olarak G20 Melbourne Lider-ler Deklarasyonu’nda yer alan ifadeler, G20 Çalışma ve İstihdam Bakanları’nın Paris (26-27 Eylül 2011), Guadalajara (17-18 Mayıs 2012) ve Moskova (18-19 Temmuz 2013) Toplantılarında vermiş oldukları taahhütlerin yinelenmesi olarak değerlendirilebilir. Küresel mali krizin de-vamlılık gösteren kritik bir mirası olarak nitelendirilebilecek genç işsizliği ve bu-nun yapısal hale gelmesi riski bir takım özel politikaları gerektirmektedir. Bu ba-kımdan, çıraklık ve iş tecrübesi olanak-larının güçlendirilmesi ve genişletilmesi, eğitim kurumları, işverenler ve istihdam hizmetleri arasındaki bağın kuvvetlen-dirilmesi, okuldan işe geçiş süreçlerinin kolaylaştırılması, düşük nitelikli gençlerin istihdamı önündeki talep taraflı engellerin kaldırılması ve genç istihdamının destek-lenmesi ilk akla gelen politika öncelikleri olarak ifade edilebilir.

G20’nin istihdam kanalının yakın za-manda üzerinde yoğun çalışma yaptığı bir diğer sorun ise kayıtdışılıktır.7 Ka-yıtdışılığın azaltılması hedefinin hayata geçirilmesi amacıyla kayıtdışı istihdamda

öğrenilen mesleki becerilerin tanınması da dâhil olmak üzere becerilere yatırım yapılması, herkesin sosyal koruma sistem-lerine erişiminin sağlanması ve kayıtdışı çalışanlar, işverenler, mikro ve küçük iş-letmelerin kayıtlı sektörlere geçişlerinin kolaylaştırılması için teşvik ve desteklerin sağlanması başlıca politik öncelikler ola-rak belirlenmiştir.

2014 yılı içerisinde G20 İstihdam Görev Gücü çerçevesindeki önemli gelişmelerden birisi de, eş-başkanlığını Türkiye ile ABD’nin üstlenmiş olduğu “Güvenli İş Yerleri Alt-Grubunun” kurul-masıdır. Türkiye, alt grubun çalışmala-rında etkin bir rol üstlenmiş ve grubun toplantılarından birisi 6 Mayıs 2014’de İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. Liderler Deklarasyonuna da bir öncelik olarak gi-ren iş sağlığı ve güvenliğinin8 iyileşti-rilmesi hedefine ulaşılması amacıyla öne-rilen politikaların başında sorumlu ulusal kurum ve yapıların işçi ve işverenlerin ih-tiyaçlarına duyarlı hale getirilmesi yer al-maktadır. Bununla birlikte, konuya ilişkin sağlıklı bir veri tabanı kurulması, yüksek riskli sektörlerde somut hedeflere yönelik politikalar geliştirilmesi, başta küçük ve orta büyüklükteki işletmeler olmak üzere farkındalığın artırılması ve sosyal taraflar-la yakın çalışma yapılması da öne çıkan politika öncelikleri olarak sıralanabilir.

Türkiye, 2015’de G20 dönem başkanlığını üstlenmek üzere yoğun bir hazırlık içerisindedir. Bakanlığımız, 4 Kasım 2014 tarihinde Cenevre’de yapılan gayri resmi G20 İs-tihdam Görev Gücü toplantısı ile çalışma ve istihdam alanına yönelik faaliyetlerin sorumluluğunu devralmış bulunmaktadır.

G20 Türkiye Dönem Başkanlığı’nda küresel ve finansal krizin istihdam üzerindeki etkilerini azal-tacak; istihdam ağırlıklı, kapsayıcı, güçlü, dengeli, sürdürülebilir bir kalkınma anlayışına katkı sağlaya-rak ülkemizin küresel dü-zeyde görünürlüğünün ve etkinliğinin artırılması en önemli amacımız olacaktır.

Page 65: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201462

DİPNOTLAR 1 G20 Labour and Employment Ministerial Declaration, Melbourne, 10-11 September 2014, Preventing Structural Unemployment, Creating Better Jobs and Boosting Participation, para. 24.2 G20 Leaders’ Communique, Brisbane Summit, 15-16 November 2014, para.10.3 https://www.g20.org/official_resources/current_presidency/employment_plans adresinden G20 ülkelerinin hazırlamış olduğu Ülke İstihdam Planlarına ulaşılabilir. 4 “Achieving Stronger Growth by Promoting a More Gender Balanced Economy”, Report prepared for the G20 Labour and Employment Ministerial Meeting Melbourne, Australia, 10-11 September 2014. 5 Ayrıntılı bilgi için bk. “Preventing unemployment and underemployment from becoming structural”, Report prepared by OECD for the G20 Labour and Employment Ministerial Meeting, Melbourne, Australia, 10-11 September 2014. 6 Ayrıntılı bilgi için bk. “Informality and the quality of employment in G20 countries”, Report prepared by OECD for the G20 Labour and Employment Ministerial Meeting, Mel-bourne, Australia, 10-11 September 2014.7 Ayrıntılı bilgi için bk. “Promoting better labour market outcomes for youth”, Report on youth employment and apprenticeships prepared by Organisation for Economic Co-operation and Development International Labour Organization for the G20 Labour and Employment Ministerial Meeting Melbourne, Australia, 10-11 September 2014.8 Ayrıntılı bilgi için bk. “Creating Safe and Healthy Workplaces for All”, Report prepared by International Labour Organization for the G20 Labour and Employment Ministerial Meeting, Melbourne, Australia, 10-11 September 2014.

ŞekilG20 Türkiye Dönem Başkanlığı İstihdam Görev Gücü/İstihdam Çalışma Grubu Öncelikleri

konulması; istihdam hizmetlerinin güçlendirilmesi; genç ve kadın istihdamında karşılaşılan sorunlar ve eğilimler yanında bugüne kadar verilen taahhütlerin gözden geçirilmesi ile yeni bir yol haritasının belirlenmesi ve iş sağlığı ve güvenliği, Türkiye’nin G20 dönem başkanlığında detaylı olarak değerlendirilecek hususlar olacaktır.

Kuşkusuz yukarıda yer verilen sorunlar ve bunlara yönelik çözüm yolları her ülke için farklılık gösterebilir. Ancak, küresel ekonomi ile çalışma hayatı ve istihdam konularında G20 düzeyinde sergilenen bu farkındalık, tüm dünya için belirgin bir pozitif etki yaratma potansiyeline sahiptir. Ayrıca, ülkelerin başarılı oldukları politikaları diğerleriyle paylaşması sadece G20 ülkeleri için değil diğer gelişmekte olan ülkeler için de fayda sağlayacaktır.

Bu yaklaşımla Bakanlık olarak, sosyal ortaklarımızla işbirliği içerisinde, G20 Türkiye Dönem Başkanlığı’nda küresel ve finansal krizin istihdam üzerindeki etkilerinin azaltacak; istihdam ağırlıklı, kapsayıcı, güçlü, dengeli, sürdürülebilir bir kalkınma anlayışına katkı sağlayarak ülkemizin küresel düzeyde görünürlüğünün ve etkinliğinin artırılması en önemli amacımız olacaktır.

Şekil 1: G20 Türkiye Dönem Başkanlığı İstihdam Görev Gücü/İstihdam Çalışma Grubu Öncelikleri

1. İstihdam ve Büyüme arasındaki

karşılıklı ilişki

Büyüme ve İstihdam arasındaki bağın güçlendirilmesi

Büyüme Stratejileri ve İstihdam Planları arasındaki

politik uyumun artırılması

İşgücü gelirlerinin istihdam ve büyüme üzerindeki etkisi

İşgücü hareketliliğinin büyümeye etkisi

2. Mesleki Beceriler ve Kaliteli

İstihdam

Eğitim ve İstihdam arasındaki bağın güçlendirilmesi

Gençlerin istihdamına ilişkin ilerleme süreci ve yeni

trendler

İstihdam hizmetlerinin geliştirilmesi

3. İzleme

İstihdam Planları

İş sağlığı ve güvenliği

Kadınların işgücüne katılımının artırılması

G20 İstihdam Veritabanının kurulması

Dönem başkanlığımız süresince, sosyal tarafların ve uluslararası kuruluşların da aktif olarak katkı vereceği, yıl içerisine dağılmış üç ayrı İstihdam Çalışma Grubu toplantısı ile G20 ülkeleri Çalışma ve İstih-dam Bakanlarını bir araya getirecek bir Bakanlar toplantısı yapılması planlanmak-tadır. Tüm bu süreçlerdeki çalışmaların so-nunda kabul edilecek Bakanlar Bildirgesi ile yıl sonunda Antalya’da düzenlenecek G20 Liderler Zirvesi’ne istihdam alanında katkı sağlanacaktır.

Türkiye, 2015 yılı G20 Dönem Baş-kanlığında İstihdam Çalışma Grubu’na dönüştürülecek İstihdam Görev Gücü için önceliklerini, “istihdam ve büyüme arasın-daki karşılıklı ilişki”, “mesleki beceriler ve kaliteli istihdam” ve “taahhütlerin izlen-mesi” ana başlıkları altında belirlemiştir (Şekil).

Ana başlıklar altında yer alan alt baş-lıklardan da anlaşılacağı üzere, büyüme ve istihdam arasındaki ilişkinin çok yön-lü irdelenerek söz konusu ilişkinin güç-lendirilmesi için Liderlere somut politika önerileri oluşturulması; Ulusal İstihdam Stratejisi’nin de temel bileşenlerinden olan eğitim-istihdam arasındaki bağlantı-nın güçlendirilmesinin G20 düzeyinde ele alınmasıyla ülkelerin başarılı örneklerinin paylaşılması ve bu konuda alınabilecek tedbirlerin ortaya konulması; istihdam hizmetlerinin güçlendirilmesi; genç ve ka-dın istihdamında karşılaşılan sorunlar ve eğilimler yanında bugüne kadar verilen taahhütlerin gözden geçirilmesi ile yeni bir yol haritasının belirlenmesi ve iş sağ-lığı ve güvenliği, Türkiye’nin G20 dönem başkanlığında detaylı olarak değerlendi-rilecek hususlar olacaktır.

Kuşkusuz yukarıda yer verilen sorunlar

ve bunlara yönelik çözüm yolları her ülke için farklılık gösterebilir. Ancak, küresel ekonomi ile çalışma hayatı ve istihdam konularında G20 düzeyinde sergilenen bu farkındalık, tüm dünya için belirgin bir pozitif etki yaratma potansiyeline sahip-tir. Ayrıca, ülkelerin başarılı oldukları po-litikaları diğerleriyle paylaşması sadece G20 ülkeleri için değil diğer gelişmekte olan ülkeler için de fayda sağlayacaktır.

Bu yaklaşımla Bakanlık olarak, sosyal ortaklarımızla işbirliği içerisinde, G20 Türkiye Dönem Başkanlığı’nda küresel ve finansal krizin istihdam üzerindeki etkilerinin azaltacak; istihdam ağırlıklı, kapsayıcı, güçlü, dengeli, sürdürülebilir bir kalkınma anlayışına katkı sağlayarak ülkemizin küresel düzeyde görünürlüğü-nün ve etkinliğinin artırılması en önemli amacımız olacaktır.

Page 66: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 63

Ergü

n A

TALA

Y

TÜRK-İŞ Genel Başkanı

G20 Türkiye Dönem Başkanlığı ve Sendikalar Geçtiğimiz 35-40 yıllık zaman dilimin-

de dünya ekonomik sisteminde yaşanan gelişmeler sonucu tüm dünyada yeni bir dönem başlamıştır. Günlük dildeki karşı-lığıyla küreselleşme ile birlikte ekonomik ilişkiler ulusal sınırların dışına çıkmış, ül-kelerin birbirleriyle karşılıklı bağımlılığın-dan daha sık söz edilmeye başlanmıştır. Ekonomik ve politik alanda uluslararası ilişkiler de küreselleşme sürecinde yoğun-luk kazanmıştır. Dünya ekonomik sistemi-ne bağlı olan herhangi bir ülkede ortaya çıkan olumlu ya da olumsuz durum diğer ülkeleri de etkiler olmuştur.

Dünya ekonomik sisteminin küresel aşamasında dikkati çeken bir husus, eko-nomik krizin dünya geneline yayılmasıdır. Bunun bir örneği 2008 Küresel Mali Krizi-nin yaşanmasıdır. Geçmişte altı gelişmiş ülkeyi barındıran ve “grup ülkeleri” ola-rak adlandırılan yapılanma, zaman için-de Türkiye’yi de kapsayarak G20 halini almıştır.

Küresel ekonomik ve mali istikrarın sağlanması ve teşvik edilmesi için bir tar-tışma ve görüş alışverişi ortamı olan G20 uluslararası kuruluşlara da yön verme ni-teliğini taşımaktadır.

G20 yapılanmasında “2015 Türkiye Dönem Başkanlığı” ülkemiz açısından önemli bir platform olma özelliği taşımak-tadır. Türkiye için önemli fırsatlar sağlaya-caktır. Tüm sosyal tarafların kendi içinde ve birbiriyle etkin işbirliği içinde olmaları olumlu sonuç verecektir.

Dünya ekonomisinde ortaya çıkan çe-şitli istikrarsızlık belirtileri önce finansal alanda başlamış ve daha sonra tüm sek-törleri kapsamıştır. Kriz tüm ülkeleri etkile-miştir. Kriz, başta çalışanlar olmak üzere dar ve sabit gelirli kesimlerin yaşama ve çalışma şartlarını olumsuz etkilemiştir. Çalışanların işleri ve satın alma güçleri için kaygıları giderek artmış, ekonominin sosyal politikalarla ve koruyucu iş yasala-

rıyla oluşan yapısı zorlanmıştır. Yaşanan bu süreçte “küresel sendika-

lar” başlığı altında toplanan uluslararası sendikal hareket bir durum değerlendir-

G20 ülkelerinde faaliyet gösteren işçi konfederas-yonlarını ve çeşitli küresel sendika örgütlerini bir ara-ya getiren L-20’nin çalış-malarına (ITUC) ve (TUAC) önderlik etmektedir. Bu kuruluşların her ikisine birden üye olan tek konfe-derasyon TÜRK-İŞ’tir. L20, küresel sendikal hareketin mesajlarını her düzeydeki toplantıda ve G20 Zirvesi-ne iletmektedir.

Page 67: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201464

mesi yapmış, daha adil ve sürdürülebilir bir dünya ekonomisi inşası için taleplerini açıklamıştır. Sendikalar yapıcı bir şekilde bu süreçte yer almaya hazır oldukları tale-bi ve çağrısında bulunmuşlardır.

2008 ekonomik krizinden sonra kü-resel ekonominin doğru yörüngede yolu-na devam edebilmesine katkı sağlamak amacıyla uluslararası sendikal hareket, Washington’da düzenlenen ilk G20 Li-derler Zirvesinden itibaren, zirvelerin ve ilgili toplantıların gerçekleştirildiği ülke-lerde bir araya gelerek, kendi gündemini belirlemiş ve G20 Zirvelerine müzakere-ler, toplantılar ve bildiriler vasıtasıyla öne-rilerini sunmuştur.

G20’ye paralel olarak toplantılar düzenleyen L20, bu isimle ilk resmi top-lantısını Cannes’da gerçekleştirilen G20 Zirvesinde ve liderler toplantısının hemen öncesinde gerçekleştirmiştir. Sonrasında ise Los Cabos, Moskova ve Avustralya’da devam etmiştir. TÜRK-İŞ olarak bu çalış-malara Washington’da düzenlenen ilk toplantıdan itibaren, birçoğuna genel başkan düzeyinde katılım ve katkı sağla-dık.

G20’nin çalışan kesim açısından öne-mini değerlendirmek ve Türkiye’nin 2015 yılı dönem başkanlığında üstlenmesi gere-ken rolden bahsedebilmek için, öncelikle L20’yi tanımak gerekmektedir.

G20 ülkelerinde faaliyet gösteren işçi konfederasyonlarını ve çeşitli küresel sen-dika örgütlerini bir araya getiren L-20’nin çalışmalarına Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve OECD Sendi-kalar Danışma Komitesi (TUAC) önderlik etmektedir. Bu kuruluşların her ikisine birden üye olan tek konfederasyon TÜRK-İŞ’tir. ITUC ve TUAC, G20 başkanlığını yürüten ülkede kurulan L20 Koordinasyon Komiteleri ile eşgüdüm içerisinde çalış-maktadır.

L20, özellikle iş ve büyüme konusun-da olmak üzere başından bugüne kadar yapıcı bir diyalog içerisinde, B20 ve Y20 gibi sürecin resmi sosyal gruplarından birisi olarak faaliyet göstermiş, işçilerin G20’deki çıkarlarını temsil etmiştir. L20, küresel sendikal hareketin mesajlarını her düzeydeki toplantıda ve G20 Zirvesine iletmektedir. Özellikle G20 Zirvesi ger-çekleştirilirken olabildiğince fazla sayıda ülke lideri ile temas kurmakta ve talepleri-

ni dile getirmektedir. Türkiye’nin başkanlığında gerçekleşti-

rilecek G20 Zirvesinin hemen öncesinde yapılması planlanan L20 Zirvesi için kü-resel sendikal hareketin üst düzey tem-silcileri ve G20 ülkelerinde faaliyet gös-teren işçi konfederasyonlarının liderleri Türkiye’ye gelecektir.

Bugüne kadar gerçekleştirilen müza-kere ve toplantılara sunduğu bildirilerde L20; • öncelikli olarak, büyüme ve istihdam

arasında denge kurulması, • istihdam sağlayan yatırım olanakları

yaratılması, • kemer sıkma politikalarına son veril-

mesi, ücretlerin ve iç talebin artırılma-sı,

• kaliteli çıraklık, asgari ücret, işçi hak-ları ve sosyal koruma zemini aracılı-ğıyla istihdamın kayıt altına alınması,

• sürdürülebilir, yeşil ve kapsayıcı bü-yüme,

• adil gelir dağılımı, • adil vergilendirme,• ticaret ve tedarik zincirlerinin, insan

onuruna yakışır iş ve güvenli işyerleri anlayışına katkıda bulunmasının sağ-lanması;

• kamu altyapı yatırımlarının yeniden getirilmesi ve beş yıllık yatırım hedef-leri taahhüt edilmesi;

• mali sektörün yeniden düzenlenmesi ve

• G20’nin geçmiş ve gelecek taahhüt-lerini yerine getirmesi,

gibi başlıklar üzerinde durmuştur. Geçen Kasım ayında gerçekleştirilen L20 Brisba-ne Zirvesinin ana teması da bu öncelikler doğrultusunda “Ekonomi, İş ve Ücretleri Yeniden İnşa Etmek” olarak belirlenmiştir.

2015 yılında Türkiye’nin ev sahipliği yapacağı G20 Zirvesi ve öncesinde ya-pılacak diğer toplantılar için ITUC, TUAC ve Türkiye’de faaliyet gösteren işçi kon-federasyonları toplantılarına başlamış-tır. TÜRK-İŞ’in başkanlığında, HAK-İŞ ve DİSK’in katılımıyla kurulmuş olan L20 Or-ganizasyon Komitesi ilk toplantısını ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow ve TUAC Genel Sekreteri John Evans’ın da katılı-mıyla 30 Eylül 2014 günü, genel başkan-

lar düzeyinde gerçekleştirmiştir. Ev sahibi olarak Türkiye Hükümetinin,

özellikle istihdam ve yeni iş olanakları yaratılması, genç işsizliğinin azaltılma-sı, eğitim ile piyasa ihtiyaçları arasında uyumun sağlanması, kadınların işgücüne daha fazla katılması, ücret adaletsizliği-nin giderilmesi gibi L20’nin ve bizim ön-celiklerimiz arasında yer alan konularda çalışma yapmasını bekliyoruz.

Elbette işçi kesimi olarak bizlerin, ör-gütlenme, güvenli işyerleri gibi sorun ya-şadığımız daha pek çok önemli gündem maddemiz bulunmaktadır. Bu konularda Hükümet ev sahibi ülke olarak bir rol üst-lenirse, bu elbette 2015 yılında parçası olduğumuz L20 tarafından olumlu karşıla-nacaktır.

Kuşkusuz ekonomide atılacak adımlar önemlidir ve fakat tek başına yeterli de-ğildir. Evrensel hukuk kurallarının belirle-yici ve geçerli olması da gerekmektedir. Hukukun, adaleti sağlamak, hak ve öz-gürlükleri korumak işlevi bulunmaktadır. Demokrasi ve hukuk devletinin gerekli kıldığı denge ve kontrol sisteminin sağlık-lı kurulması gerekmektedir. Bu kapsam-da, Türkiye’nin işçi hak ve özgürlükleri açısından uluslararası düzeyde çok iyi bir imajı olduğunu söylemek de mümkün değildir. Türkiye’nin dönem başkanlığı sı-rasında kuşkusuz bu konular da gündeme gelecektir. Hükümet L20’nin taleplerinin gündeme gelmesinde ev sahibi olarak ini-siyatif alması ve bu konularda bir açılım yapması olumlu olacaktır.

Türkiye’nin 2015 Dönem Başkanlığı’nın, küresel düzeyde insan onuru, eşitlik ve esenlik ilkelerinin güçlen-dirilmesi yolunda önemli bir ara durak olması hepimizin ortak özlemi olmalıdır.

TÜRK-İŞ’in başkanlığında, HAK-İŞ ve DİSK’in katılı-mıyla kurulmuş olan L20 Organizasyon Komitesi ilk toplantısını ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow ve TUAC Genel Sekrete-ri John Evans’ın da katılı-mıyla 30 Eylül 2014 günü, genel başkanlar düzeyinde gerçekleştirmiştir.

Page 68: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 65

Rifa

t HİS

ARC

IKLIO

ĞLU

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği(TOBB) Başkanı

“B20 Liderliği Türk İş Dünyasının Uluslararası Arenada Kendini Tanıtması İçin Tarifsiz Bir Olanak”

Türkiye 1 Aralık 2014 tarihin-de G20 Dönem Başkanlığını res-men devralacaktır. G20 organi-zasyonunun iş dünyası ayağını oluşturan B20’nin Türkiye Yürüt-me Kurulu Başkanı sıfatınızla, bu konuda bugüne kadar yürütülen işler ve bundan böyle yapılması planlanan çalışmalar konusunda bilgi verebilir misiniz?

G20’nin 1999’a uzanan geçmişinin aksine, ilki 2010 yılında Toronto’da dü-zenlenen B20 Zirveleri daha sonra sıra-sıyla yine 2010’da G. Kore, 2011’de Fransa, 2012’de Meksika, 2013’te Rus-ya ve 2014’te Avustralya ev sahipliğin-de gerçekleşti. Özellikle ticaret, altyapı, sürdürülebilir büyüme, enerji, yolsuzlukla mücadele, yeşil büyüme, gıda güvenliği ve beşeri sermaye gibi küresel aksiyon gerektiren konular üzerinde duran B20, görev gücü çatıları altında dünyanın önde gelen iş adamları görüşlerini ve so-

runlarını dile getiriyor. Görev güçleri aşa-ma aşama bu görüşleri derleyerek, G20 liderlerine iletilmek üzere “öneriler” oluş-turmaktadır. İlk B20 Zirvesinden bu yana 400’ün üzerinde iş dünyası önerisi G20 liderlerine ulaştırıldı.

Bizden önce B20 liderliği Avustral-ya’daydı. Avustralya, geçtiğimiz Tem-muz ayında Sydney’de B20 Zirvesi’ni gerçekleştirdi. B20 Avustralya, G20 Avustralya’nın “önümüzdeki beş yıl içinde küresel ekonomiyi %2 oranında büyütme” hedefini gözeterek, ekonomik büyümenin teşvik edilmesi ile istihdamda artış sağlan-ması ve küresel ekonominin olası şoklara karşı daha dayanıklı hale getirilmesi ko-nularını öncelikleri olarak belirledi. İş dün-yasının sorunlu gördüğü alanları 4 görev gücü ve 1 çalışma grubu kapsamında 5 grupta topladı. Bunlar; Ticaret Görev Gücü, Altyapı ve Yatırımlar Görev Gücü, Beşeri Sermaye Görev Gücü, Büyüme-nin Finansmanı Görev Gücü, Yolsuzlukla

Mücadele Çalışma Grubu’ydu. Küresel iş dünyası önderlerinin çalışmaları sonucun-da, iş dünyasının yaşadığı sorunları çöze-bileceği düşünülen 20 öneri ortaya çıktı, bu öneriler G20 liderlerine iletildi.

B20 Avustralya’nın gerçekleştirdiği çalışmalar, B20 Türkiye’ye bir yol haritası çizmesine yardımcı olması bakımından ol-dukça önemli. Sadece B20 Avustralya’nın değil, geçmişteki tüm B20 çalışmaları biz-ler için çok değerli.

B20 Türkiye Dönem Baş-kanlığı, geçmiş B20 dönem başkanlıklarının ortaya koyduğu kıymetli çalışma-ları devam ettirmeyi ve buna ek olarak geliştire-ceği yeni gündem ile B20 platformuna yeni bir soluk getirmeyi amaçlıyor.

Page 69: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201466

B20 Türkiye Dönem Başkanlığı, geç-miş B20 dönem başkanlıklarının ortaya koyduğu kıymetli çalışmaları devam ettir-meyi ve buna ek olarak geliştireceği yeni gündem ile B20 platformuna yeni bir soluk getirmeyi amaçlıyor. Bu kapsamda B20 Türkiye olarak çalışmalarımızı devamlılık, bağlantılılık ve kapsayıcılık prensipleri et-rafında şekillendirme kararı aldık.

Geçmiş yıllarda, B20’nin çalıştığı te-malar çerçevesinde çok ciddi bir külliyat oluştu. Devamlılık prensibimiz kapsamın-da bu çalışmaları sürdürme kararı aldık. Çünkü B20’nin daimi bir sekretaryası-nın olmaması B20’nin her sene yeniden oluşmasına neden oluyor. Biz Amerika’yı yeniden keşfetmeyeceğiz. Var olan çalış-malar üzerine yeni çalışmalar katacağız.

B20’nin diğer bir sorunu da G20 ül-keleri arasındaki farklılığı göz ardı edişi. G20 ülkeleri içinde gelişmiş ülkeler oldu-ğu kadar gelişmekte olan ekonomiler de var. Gelişmiş ülkelere fayda sağlayan po-litikalar, gelişmekte olan ülkelerde ciddi sorunlara yol açabiliyor. FED’in parasal genişleme politikası buna oldukça iyi bir örnek. Bağlantılılık prensibi ile G20 ülkeleri ve şirketleri arasında eksik olan bağlantıyı sağlayacağız. Ülkelerin veya şirketlerin ulaşım altyapısı olmadığı için, iletişim imkanları olmadığı için veya dil bilmemekten küresel ekonomiye bağla-namaması, küreselleşmeye karşı tepkiye yol açıyor. Bağlantılılığı artırarak küresel ticareti, büyümeyi, neticede küresel zen-ginliği artıracak öneriler geliştirmek üzere çalışacağız.

B20’nin en çok eleştiri alan yönlerin-den bir diğeri de bazı grupları sürece

dahil etmesi ve bazılarını dışlaması. Bu hem KOBİ’ler için hem de G20 dışında-ki ülkeler için geçerli bir söylem. Çünkü B20’den çıkan öneriler, G20 tarafından uygulanması halinde sadece büyük şirket-leri değil, KOBİ’leri de etkiliyor, G20 üye-si olmayan ülkelerin ekonomilerini de şe-killendiriyor.B20’nin başarısını artırarak, müşterek refaha ulaşmak için kapsayıcılık prensibi doğrultusunda, hem KOBİ’leri hem de G20 üyesi olmayan ülkeleri din-leyeceğiz.

Bu başkanlığın ülkemize sağ-layacağı muhtemel katkılar sizce neler olabilir?

G20’nin bir alt kolu olarak B20’yi böylesine önemli bir platform kılan, iş dünyasının geleceğini etkileyen tüm so-runları tartışan, çözüm yolları üreten ve bunları G20 liderlerine sunan bir meka-nizmaya sahip olması. Yani, B20 üyeleri G20 liderlerine bizim sorunlarımız şunlar deyip kenara çekilmiyor, çözüm arıyor, öneri geliştiriyor. Kısaca bu işe mesai harcıyor. Bu çok daha proaktif bir yakla-şım, aynı zamanda liderlerin karar alma süreçlerini de hızlandıran bir özellik. Bu özelliği sayesinde B20, 2010’dan beri, dünyanın en büyük firmalarının CEO’la-rını ve gelecek vaat eden, küresel piya-salara atılmayı hedefleyen şirketlerin üst düzey yöneticilerini buluşturuyor.

B20 Türkiye olarak bizim hedefimiz, tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi, hat-ta geçmiş yılların da ötesine geçerek, Türkiye’yi dünyanın dört bir yanından gelen şirketlerin buluşma noktası haline getirmektir.

Madalyonun bir yüzünde B20 ülke-mize ve Türk iş dünyasına küresel soru-ları dile getirme ve çözüm üretme imkânı sunuyor. Madalyonun öbür yüzünde ise iş başka bir boyut kazanıyor. Böylesine büyük kapsamlı uluslararası bir platfor-mun ev sahipliğini yapıyor olmamız, Türk iş dünyası için son derece önemli bir fırsatı ayaklarımıza getirdi. B20 Dönem Başkanlığı Türk iş dünyasının uluslarara-sı arenada kendini tanıtması için tarifsiz bir olanak. Çünkü dünyanın en büyükle-ri ve en büyükler listesine girmeye aday olanlar burada, bu platformda. Türk şir-ketleri B20’de en iyi biçimde kendilerini göstererek hem kendi tanıtımlarını, hem de ülkemizin tanıtımını yapabilecek. Bu kaçırılmaması gereken müthiş bir fırsattır.

G20’nin bir alt kolu olarak B20’yi böylesine önemli bir platform kılan, iş dün-yasının geleceğini etkile-yen tüm sorunları tartışan, çözüm yolları üreten ve bunları G20 liderlerine su-nan bir mekanizmaya sa-hip olması. Yani, B20 üye-leri G20 liderlerine bizim sorunlarımız şunlar deyip kenara çekilmiyor, çözüm arıyor, öneri geliştiriyor.

B20’nin başarısını artıra-rak, müşterek refaha ulaş-mak için kapsayıcılık pren-sibi doğrultusunda, hem KOBİ’leri hem de G20 üye-si olmayan ülkeleri dinle-yeceğiz.

Page 70: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 67

Hal

uk D

İNÇ

ER

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği(TÜSİAD) Başkanı

G20 2015 Türkiye Dönem Başkanlığı Türkiye, 1 Aralık 2014 tari-

hinde G20 Dönem Başkanlığını resmen devralacaktır. G20 orga-nizasyonunun iş dünyası ayağını oluşturan B20’nin Türkiye Yürüt-me Kurulu Üyesi sıfatınızla, B20 çalışmalarının Türkiye’ye getirileri ve ülke ekonomisine muhtemel et-kileri konusundaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Bilindiği üzere G20, gelişmişlik düze-yi birbirine yakın ülkelerden müteşekkil G7’nin yanı sıra artık dünya ticareti, eko-nomik büyümesi, üretim ve tüketiminde giderek daha büyük oyuncu olan ülkeleri de kapsayan bir oluşum. G20, ekonomik büyüklüğe göre sıralanan ilk 20 ülkeden değil, nüfus ve coğrafya olarak da küre-

yi temsil edebilecek çeşitliliği yansıtacak şekilde oluşturulmuştur. G20 asıl önemini 2008 yılında yaşanan finansal kriz sonra-sı ülke liderlerinin de biraraya geldiği bir zirve halini alarak arttırmıştır.

2015’de ülkemizin dönem başkan-lığında gerçekleştirilecek G20 ve ilişki-li etkinliklerin iyi değerlendirilebildiği takdirde önemli bir fırsat olduğu açıktır. Türkiye 2015’de, G20 gündeminin belir-lenmesinde liderlik ve aynı zamanda yıl boyunca önemli toplantılara da ev sahip-liği yapacak. G20’nin tamamlayıcı ve pa-ralel unsurları olan B20, C20, L20, T20, Y20 gibi platformlar da benzer şekilde eş zamanlı etkinlikler düzenleyecek.

Birkaç boyut açısından tüm bu sürecin ülkemize katkı yapacağını düşünüyoruz.

G20 ve ilişkili etkinlikle-rin iyi değerlendirilebildi-ği takdirde önemli bir fır-sat olduğu açıktır. Türkiye 2015’de, G20 gündeminin belirlenmesinde liderlik ve aynı zamanda yıl boyunca önemli toplantılara da ev sahipliği yapacak. G20’nin tamamlayıcı ve paralel un-surları olan B20, C20, L20, T20, Y20 gibi platformlar da benzer şekilde eş za-manlı etkinlikler düzenle-yecek.

Page 71: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201468

TÜSİAD B20 Çalışma Grubu Türkiye dönem başkanlı-ğında ele alınabilecek ön-celikli konuları belirlemek üzere çalışmalarını sür-dürmektedir. G20 üyesi 6 ülkede (Türkiye, ABD, İn-giltere, Fransa, Hindistan ve Brezilya) iş dünyasının önceliklerinin tespit edile-ceği, İngiltere Büyükelçiliği Refah Fonu kapsamında desteklenen kapsamlı bir araştırma çalışmamız sona ermek üzere.

Herşeyden önce bu süreç ülkemizin ima-jına olumlu katkı yapacak. Uluslararası medya birçok vesileyle Türkiye’yi haber-lerinin odağına yerleştirecek. Öte yandan özellikle kongre turizmi açısından da ül-kemizin önemli bir gelir elde edeceğini düşünüyoruz. Ama bu konuda kesin bir rakam vermek tabii ki zor. Çok sayıda, geniş katılımlı ve uluslararası toplantının sadece İstanbul ve Ankara’da değil İzmir, Antalya gibi diğer illerde de gerçekleştiril-mesi öngörülüyor.

G20’nin özel sektör ayağını oluşturan B20 oluşumu ise, G20 ülkeleri iş dünya-sının ortak sesi olarak küresel ekonominin en önemli oyuncularını bünyesinde ba-rındırıyor. TÜSİAD da Türk iş dünyasının görüşlerinin küresel düzeye taşınmasına, 2009 Londra zirvesinden bu yana tüm zirvelere katılarak katkı sağlamaktadır.

TÜSİAD, Türkiye’nin 2015 G20/B20 dönem başkanlığı için çalışmalarına uzun

zaman önce başlamış durumdadır. TÜSİ-AD B20 Çalışma Grubu Türkiye dönem başkanlığında ele alınabilecek öncelikli konuları belirlemek üzere çalışmalarını sürdürmektedir. G20 üyesi 6 ülkede (Tür-kiye, ABD, İngiltere, Fransa, Hindistan ve Brezilya) iş dünyasının önceliklerinin tes-pit edileceği, İngiltere Büyükelçiliği Refah Fonu kapsamında desteklenen kapsamlı bir araştırma çalışmamız sona ermek üze-re. Çalışmanın ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşılarak, B20 ve G20 çalışmalarına önemli bir girdi oluşturması hedeflenmek-tedir.

Ayrıca, G20 özel sektör zirvesinde buluşan önde gelen gönüllü ve bağımsız iş dünyası örgütlerinin 2012 yılında oluş-turduğu Genel Sekreterliği Paris’te olan B20 Koalisyonu’nun da kurucularından ve Türkiye’den tek üyesi olarak 2015’de B20 Koalisyonu üyelerini ülkemizde ağır-layacağız.

Page 72: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 69

Erol

KİR

ESEP

İ

TİSK Yürütme Komitesi ve Yönetim KuruluBaşkan Vekili

“Gayretimiz, Türkiye’nin G20 Dönem Başkanlığı’nın Başarısına Yöneliktir”

G20 uluslararası ilişkiler alanında ulusal politikaları etkileyen, küresel bir yönetişim yapısı ortaya koymuştur. 2008 yılının Kasım ayında gerçekleştirilen ilk G20 Devlet Başkanları Toplantısı’ndan bu yana G20; istihdam, inovasyon, yatırım, yolsuzlukla mücadele, ticaret, vergi, ener-ji ve kalkınma konularını da gündemine dahil ederek gündemini genişletmiştir. Bu sebeple iş dünyasının G20’de temsil edil-mesi büyük önem taşımaktadır.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfede-rasyonu, G20/B20 sürecine başından bu yana aktif şekilde katılmakta; G20 li-derlerine daha fazla büyüme ve istihdam doğuracak bir iş ortamının yaratılmasına katkı sağlama çağrısında bulunmaktadır. Bu çalışmalarda G20 tarafından koordi-ne edilen ekonomik, sosyal ve ekolojik gelişim reformlarını gerçekleştirme potan-siyelini açığa çıkarmak hedeflenmektedir.

TİSK, 2011 yılında Fransa Dönem Baş-kanlığı bünyesinde kurulan ve o dönemde

kardeş teşkilatımız MEDEF (Fransız İşve-renleri Konfederasyonu) tarafından koor-dine edilen B20 İstihdam ve Sosyal Boyut Çalışma Grubu’nun aktif bir üyesi olarak, G20 Devlet ve Hükümet Başkanlarına sunulan tavsiyelerin hazırlanmasına doğ-rudan katkıda bulunmuştur. Söz konusu dönemde gerçekleştirilen ve tarihe önemli bir not olarak düşülen B20-L20 (Labour 20) arasında imzalanan istihdam, sosyal koruma, işte temel hak ve özgürlükler ile çok taraflı yapıda faaliyetlerin uyumu ko-nularını içeren Ortak Deklarasyon, halen küresel çapta işçi ve işveren ilişkilerini bi-çimlendiren önemli çıktılardan biri olma rolünü sürdürmektedir.

2013 Rusya Dönem Başkanlığı ve 2014 Avustralya Dönem Başkanlığı sıra-sında Konfederasyonumuzun o tarihteki Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgo-bilik, B20’nin istihdam alanında çalışan Görev Gücü’ne Eş Başkanlık yapmış ve sürecin en üst düzeyde yönetimini üstlen-

miştir. Rusya Dönem Başkanlığı sırasında o tarihe kadar yapılmamış yeni bir uygu-lama ile G20 İstihdam Görev Gücü (hükü-met temsilcileri) ile B20 ve L20 temsilcileri biraraya gelerek müzakerelerde bulun-maya başlamıştır. Bu çerçevede, ben söz konusu müzakerelere sadece Türk İşveren-lerini değil, IOE (Uluslararası İşverenler Teşkilatı) adına tüm dünya işverenlerini temsilen katıldım ve B20 Grubunun görüş-lerini aktardım.

B20 Yürütme Kurulu ola-rak, 2015 yılında Türkiye Dönem Başkanlığı bün-yesinde yapacağımız ça-lışmalara, bu fırsat yılını Türkiye için bir başarı hi-kayesine dönüştürecek bü-yük bir azim ve kararlılıkla başlamış bulunuyoruz.

Page 73: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201470

Avustralya Dönem Başkanlığı ise B20 sürecinin en üst seviyede temsili için B20 CEO Forumu’nu kurmuştur. Söz konusu Forum, G20 Ülkelerinden en üst düzeyde temsilcileri biraraya getirmiş ve sürecin stratejik yönetimini üstlenmiştir. Bu Gruba Avustralya tarafından seçilmiş ve çalış-malara destek vermiş olmak, benim için memnuniyet kaynağıdır.

Türkiye Dönem Başkanlığı, bilindiği gibi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ta-rafından en üst düzeyde yönetilmektedir. Kendisi 2015 yılı B20 çalışmalarını yön-lendirmek ve ev sahibi ülkeye ait vazife-leri yerine getirmek üzere ülkemiz iş dün-yasının temsilcilerinden müteşekkil “B20 Türkiye Yürütme Kurulu”nu oluşturmuş ve bendenizi TİSK’i temsilen bu Kurul’da yer almak üzere şahsen davet etmiştir.

B20 Yürütme Kurulu olarak, 2015 yılında Türkiye Dönem Başkanlığı bünye-sinde yapacağımız çalışmalara, bu fırsat yılını Türkiye için bir başarı hikayesine dönüştürecek büyük bir azim ve kararlılık-la başlamış bulunuyoruz.

2015 yılında B20 açısından üç temel felsefe ile yola çıkacağız. Bunlardan ilki “süreklilik”. Bu kapsamda tüm faaliyetleri-mizi geçtiğimiz yılların tecrübeleri üzerine bina etmeyi ve böylece bilginin birikim-li artışı anlayışıyla dünya ekonomisinin sürdürülebilir biçimde herkes için refah yaratmasına katkıda bulunmayı hedefli-yoruz.

İkinci felsefemiz “kapsayıcılık”. Sade-ce G20 Üyesi Ülkeler için değil, küresel değişim için çaba göstereceğiz. Sadece büyük işletmelere değil, istihdamın ve di-namizmin kaynağı KOBİ’ler için de fayda yaratmaya odaklanacağız. Bu felsefeyi gerçekleştirmek üzere küresel düzeyde bölgesel istişare toplantıları düzenlemeyi ve böylece bölgesel konuları da gündemi-mizde değerlendirmeyi planlıyoruz.

Üçüncü olarak ise “bağlantılılık” yak-laşımı ile yürütülen tüm faaliyetler ve süre-cin tüm aktörleri arasında sinerji yaratma-yı hedefliyoruz.

Bu yıl B20 bünyesinde, Büyümenin Finansmanı, İstihdam, Ticaret, Altyapı ve Yatırımlar, Yolsuzlukla Mücadele, KOBİ’ler ve Girişimcilik konuları ana Gö-rev Güçlerini oluşturacaktır.

İstihdam konusu, TİSK açısından hem uzmanlığı hem de tecrübesi ve bağlantıla-rı açısından en öncelikli çalışma alanıdır.

TİSK, B20 bünyesinde bu alandaki faa-liyetlerini, sürecin ilk gününden bu yana küresel çapta işverenleri temsil etmekle görevli IOE ile işbirliği ve koordinasyon halinde yürütmektedir. 2015 yılında da aynı yaklaşımla, küresel çapta istihdam ve sosyal politika alanında yaşanan so-runların çözümüne birlikte katkı sağlama niyet ve gayretindeyiz.

Bu çerçevede, TİSK bir taraftan B20 Yürütme Kurulu ve buna bağlı kurulan sekretarya bünyesinde Türkiye çapında, diğer taraftan IOE ve diğer yabancı işve-ren teşkilatları ile koordinasyon halinde küresel çapta yoğun bir hazırlık ve çalış-ma içerisindedir.

Türkiye’nin Tarihi Fırsatını Başarı Hikayesine Dönüştürmeliyiz

G20 İstihdam Görev Gücü’nün plan-lanan faaliyetlerine paralel olarak B20 İs-tihdam Görev Gücü; büyüme ve istihdam ilişkisi, kaliteli istihdamın yaratılması için işgücünün beceri kapasitesinin artırılması, geçmiş dönemlere ait tavsiyelerin izlen-mesi alanlarında faaliyet gösterecektir. Bununla birlikte kadın ve genç istihdamı-nın artırılması, güvenceli esneklik uygula-malarının yaygınlaştırılması, iş sağlığı ve güvenliği, kayıtdışı ile mücadele de çalış-ma konularımız arasında yer alacaktır.

Öte yandan, işçi kesiminin görüşleri-ni dile getirecek L20 ile Fransa ve Rusya Dönem Başkanlıklarında uygulandığı gibi bir dizi ortak faaliyet planlanmaktadır. İki kesimin birlikte yapacakları uyumlu çalışmaların, tüm dünyadaki işçilere ve

işletmelere küresel refah artışı açısından fayda sağlayacağını umuyoruz.

Geçtiğimiz yıllardan bu yana sürdür-düğümüz işbaşında eğitim konusundaki çabalarımızı bu yıl da kurumsallaşmış biçimde devam ettireceğiz. Bu alanda kurulan “Küresel İşbaşında Eğitim Ağı” (GAN- Global Apprenticeship Network) aracılığıyla hem ulusal hem de küresel düzeyde önemli faaliyetlere öncülük ede-ceğiz.

Nihayet 14-15 Kasım 2015 tarihlerin-de Antalya’da düzenlenecek B20 Zirvesi ve buna paralel G20 Zirvesi ile dünya-ya örnek teşkil edecek bir başarıya imza atmayı hedefliyoruz. Bizler, küresel eko-nomiye yön vereceğimiz 2015 Yılı G20 Dönem Başkanlığı’nın Türkiye açısından tarihi bir fırsat olduğu bilinciyle, Türki-ye’deki diğer iş dünyası teşkilatları ve TİSK bünyesindeki tüm ekibimizle birlikte bir başarı hikayesi yazmaya çalışacağız.

TİSK, B20 bünyesinde bu alandaki faaliyetlerini, sü-recin ilk gününden bu yana küresel çapta işverenleri temsil etmekle görevli IOE ile işbirliği ve koordinas-yon halinde yürütmekte-dir. 2015 yılında da aynı yaklaşımla, küresel çapta istihdam ve sosyal politika alanında yaşanan sorunla-rın çözümüne birlikte katkı sağlama niyet ve gayretin-deyiz.

Page 74: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 71

Sarp

KA

LKA

N

B20 Türkiye SherpasıTOBB Başkan Danışmanı

“Kriz Sonrası Dönemde, B20’nin Yeni Bir Gündeme İhtiyacı Var”

Türkiye 1 Aralık 2014 tarihinde G20 Dönem Başkanlığını resmen devralacaktır.G20 organizasyo-nunun iş dünyası ayağını oluştu-ran B20’nin Sherpası sıfatınızla, bugüne kadarki B20 çalışmaları konusunda bilgi verebilir misiniz?

2008’de dünya ciddi bir mali krizle karşı karşıya kaldı. Söz konusu küresel krizin yönetimi ve sonrasında yapılması beklenen reformların oluşturulması konu-larında sadece devletlerin değil iş dünya-sının da görüşlerinin alınması amacıyla, G20’nin iş dünyası kanadı Business 20 yani B20 oluşturuldu.

B20’nin amacı, küresel ekonomik so-runlara küresel ölçekte bir işbirliği içinde iş dünyasının cevaplarını aramak ve öne-rilerini derleyerek bu çıktıları G20 liderle-

rine iletmektir. B20 ilk zirvesini 2010 yı-lında Toronto’da gerçekleştirmiştir, ancak ortaya koyduğu çalışmaları ve önerileri ile B20 tam anlamı ile 2010’da Seul’de faaliyete geçti diyebiliriz. Güney Kore’nin ardından Fransa, Meksika, Rusya ve Avustralya Dönem Başkanlıkları B20’nin yıldan yıla daha etkin bir platform hali-ne gelmesini sağlayan kıymetli çalışmalar yürüttüler.

Bugüne kadar toplamda 400’ün üze-rinde öneri G20 liderlerine iletildi. B20 2014 Avustralya Dönem Başkanlığı da ticaret, büyümenin finansmanı, altyapı ve yatırımlar, beşeri sermaye görev güçleri ve yolsuzlukla mücadele çalışma grubu kapsamında toplam 20 öneri oluşturdu. Biz de B20 Türkiye olarak geçmiş yıllar-da ortaya konan öneriler üzerine yenile-rini inşa ederken bu önerilerden fayda-

lanmayı ihmal etmeyeceğiz, ek olarak bu önerilerin savunuculuğunu yapmayı sürdüreceğiz.

B20 Türkiye olarak hede-fimiz, geçtiğimiz yıllarda eleştiri konusu olan G20 ile B20 arasındaki işbirli-ği eksikliğini gidermek ve yakın bir çalışma süreci tesis etmek, uluslararası iş dünyasının B20 Türkiye dönem başkanlığına güçlü bir katılım göstermelerini sağlamak, bu bağlamda Türkiye’nin tanıtımı için eli-mizden geleni yapmaktır.

Page 75: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201472

Türkiye’nin Dönem Başkanlığı sırasında B20’nin izleyeceği yol haritası ve öncelikleri konusunda yürütülen çalışmalarınızı öğrene-bilir miyiz?

B20 Türkiye, TOBB Başkanı Sayın Ri-fat Hisarcıklıoğlu Başkanlığında, MÜSİAD Başkanı Nail Olpak, TÜSİAD Başkanı Ha-luk Dinçer, TİM Başkanı Mehmet Büyükek-şi, TİSK Başkan Vekili Erol Kiresepi, İSO Başkanı Erdal Bahçıvan ve DEİK Yönetim Kurulu Üyesi Tuncay Özilhan’ın bulundu-ğu B20 Türkiye Yürütme Kurulu tarafından yönlendirilecek. B20 Türkiye olarak hede-fimiz, geçtiğimiz yıllarda eleştiri konusu olan G20 ile B20 arasındaki işbirliği ek-sikliğini gidermek ve yakın bir çalışma sü-reci tesis etmek, uluslararası iş dünyasının B20 Türkiye dönem başkanlığına güçlü bir katılım göstermelerini sağlamak, bu bağlamda Türkiye’nin tanıtımı için elimiz-den geleni yapmaktır.

B20 gündemini aslında küresel iş dün-yasının sorunları belirliyor. Bu sorunlar çerçevesinde gündem yıldan yıla şekil değiştiriyor. Örneğin, B20 küresel krizin etkilerinin en ağır biçimde hissedildiği 2010 senesinde ortaya çıkan bir plat-form. Tabi ki bu dönemde B20 gündemi, iş dünyasını küresel krizin olumsuz etki-lerinden kurtaracak öneriler geliştirmek üzerine inşa edilmişti. Ancak bugün, kriz sonrası dönemde, B20’nin yeni bir gün-deme ihtiyacı var. Bu noktada biz, daha önce değinilmeyen konulara da değin-mek istiyoruz.

Bildiğiniz gibi, B20 çalışmalarını görev güçleri üzerinden yürütüyor. Biz geçmiş yıllarda üzerinde çalışılan temel görev güçlerini daha etkin bir şekilde ele

alacağız. Temel görev güçleri olarak ad-landırdığımız görev güçleri; ticaret, altya-pı ve yatırımlar, büyümenin finansmanı, beşeri sermaye ve istihdam, yolsuzlukla mücadele. Bunlara ek olarak ilk defa B20 Türkiye olarak KOBİ’ler ve Girişimci-lik üzerine bir görev gücü oluşturuyoruz. Çünkü ekonominin motoru olan KOBİ’le-rin B20 platformunda yeteri kadar temsil edilmediğini düşünüyoruz. Bu temsilin de oluşturacağımız yeni görev gücü sayesin-de artırılabileceğine inanıyoruz.

Öte yandan son yıllardaki deneyim-lerimiz Türk iş dünyasının genel olarak B20’ye yabancı olduğunu da ortaya koydu. Aslında B20, Türk iş dünyasının tanıtımı için de son derece önemli bir araç. Bu sebeple Türk işadamlarının B20 platformunda katılımlarını üst seviyelere çıkarmak için Türkiye’nin önde gelen 100 firmasının yöneticilerinden oluşan “İş Dün-yası Liderleri Forumu”nu oluşturacağız.

Ayrıca organizasyonel anlamda ciddi girişimlerimiz olacak. Yıl içerisinde hem yurtiçinde hem de yurt dışında çok sayıda organizasyon düzenleyerek network ola-naklarını maksimize edeceğiz. Yurt için-de geniş kapsamlı üç organizasyonumuz olacak. Yurt içindeki organizasyonların haricinde, yurtdışında 10’un üzerinde Bölgesel İstişare Toplantıları düzenleyerek işadamlarını nabzını tutacağız. Şubat ba-şında Ortadoğu’da, Şubat sonunda Latin Amerika’da, Mart başında Hindistan’da, Mart’ın ikinci haftası Çin’de, 26 Mart’ta Inter-American Development Bank Orga-nizasyonu yanında Kore’de, 28 Mart’ta ASEAN Toplantısı etrafında Malezya’da, 17 Nisan’da IMF/Dünya Bankası İlkbahar Toplantılarının yanında Washington’da, 2 Mayıs’ta Asya Kalkınma Bankası top-lantıları etrafında Azerbaycan’da, 6-8 Mayıs’ta Dünya Ekonomik Forumu top-lantıları kapsamında Meksika’da, 2-3 Haziran’da OECD Toplantıları etrafında Paris’te, 3-5 Haziran’da Güney Afrika’da, 10-12 Haziran’da Torino’da ve Haziran başında ILO Çalışma Konferansı kapsa-mında İsviçre’de olacağız.

Son olarak, B20 Beşeri Ser-maye ve İstihdam Görev Gücü çalışmalarının daha etkin kılınması için yaptığınız çalışmalara ilişkin bilgi verebilir misiniz?

Beşeri sermaye ve istihdam konusu Seul’den bu yana B20’nin vazgeçilmez

çalışma alanlarından biri oldu. Çünkü be-şeri sermaye iş dünyasını birincil derece etkileyen konuların başında geliyor. Biz de bu maksatla beşeri sermayeyi temel görev güçlerinden biri olarak kabul ettik.

Beşeri sermaye görev gücü içerisinde, diğer görev güçlerinde olduğu gibi, gö-rev gücünün belkemiği işadamlarının yanı sıra konunun uzmanı danışmanlık firmala-rı, uluslararası örgütler ve dünyanın önde gelen uzmanları ile çalışacağız.

Yurtdışında IOE ve ILO’nun konuya dair önemli çalışmaları var, bu organizas-yonlarla temaslarımız sürüyor. Yurtiçinde de beşeri sermayede en önemli stratejik partnerlerimiz TİSK. TİSK, geçtiğimiz dö-nem başkanlıklarında, beşeri sermaye görev gücü kapsamında son derece ba-şarılı işlere imza attı. 2015 B20 Türkiye çerçevesinde de sahip olduğu deneyim ve bilgi birikimi ile TİSK’in sürece çok ciddi katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.

B20 çalışmalarını görev güçleri üzerinden yürütü-yor. Biz geçmiş yıllarda üzerinde çalışılan temel görev güçlerini daha etkin bir şekilde ele alacağız. Temel görev güçleri ola-rak adlandırdığımız görev güçleri; ticaret, altyapı ve yatırımlar, büyümenin fi-nansmanı, beşeri sermaye ve istihdam, yolsuzlukla mücadele.

B20, Türk iş dünyasının tanıtımı için de son derece önemli bir araç. Bu sebep-le Türk işadamlarının B20 platformunda katılımları-nı üst seviyelere çıkarmak için Türkiye’nin önde gelen 100 firmasının yöneticile-rinden oluşan “İş Dünyası Liderleri Forumu”nu oluş-turacağız.

Page 76: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 7373

görüş

OECD Ekonomik Görünüm Raporu ve G20OECD’nin Ekonomik Görünüm (Economic Outlook) Kasım 2014 sayısı 25 Kasım 2014 tarihinde yayımlandı.

Rapor’un dünya ekonomisi hakkında yer alan görüşü şöyle özetlenebilir:“Ilımlı küresel ekonomik tahminler,

devam eden yüksek işsizlik ve üretim potansiyelindeki aşağı yönlü hareketler, özellikle Avrupa’da hükümetlerin büyü-meyi desteklemek amacıyla parasal, mali ve yapısal politikaları acilen kullanmasını gerektirmektedir.

Ekonomik Görünüm Raporu, ticaret ve yatırımlarda ortalamanın altında artışlar-la ve hem gelişmiş hem gelişmekte olan ekonomilerde, bölgeler ve ülkeler arasın-daki farklı talep seyirleriyle düşük viteste takılan küresel ekonomiye dikkat çekmek-tedir.

OECD Genel Sekreteri Gurria, “sağ-lıklı bir toparlanmaya giden yoldan çok uzaktayız. Japonya teknik resesyon du-rumuna gelmiştir ve Euro Bölgesinde tüm dünyayı etkileyebilecek durgunluk riski artmaktadır. Farklılaşan para politikaları, pek çoğunda yüksek borç miktarı bulunan gelişmekte olan ekonomiler için daha bü-yük finansal dalgalanmalara yol açabi-lir.” dedi.

Küresel GSYH büyümesinin 2015 ve 2016 yıllarında sırasıyla %3,7 ve %3,9’a ulaşmadan önce 2014 yılında %3,3 ola-cağı tahmin edilmektedir. Bu durum kriz

öncesine kıyasla ılımlıdır ve uzun dönem ortalamasının altındadır.

Euro Bölgesi’nin 2014 yılında %0,8 büyüyeceği tahmin edilmektedir. 2015 ve 2016 yılları içinse tahminler %1,1 ve %1,7’dir.

Euro Bölgesi’nde durgunluğun devam etmesi küresel büyümeyi aşağı çekebilir ve ticari ve finansal bağlantılar kanalıyla diğer ekonomiler üzerinde olumsuz etkile-re neden olabilir. Rapor’da yer alan bir senaryo, negatif şokun, çok düşük büyü-me oranına, çok düşük Euro enflasyonu-na, dolayısıyla sorunlu dönemin daha

Tablo 1Türkiye: Talep, Çıktı ve Fiyatlar

2011 2012 2013 2014 2015 2016

Cari fiyatlarla Milyar TL 1998 Fiyatlarıyla, yüzde değişim

GSYH 1297,7 2,1 4,1 3,0 3,2 4,0

Özel tüketim 923,8 -0,5 5,1 0,8 2,8 3,3

Kamu tüketimi 180,7 6,1 6,2 4,3 2,8 4,2

Gayri safi sermaye oluşumu 283,2 -2,7 4,2 -2,0 5,7 7,3

Yurtiçi nihai talep 1387,7 0,0 5,1 0,8 3,3 4,2

Stok değişimi(1) 22,5 -1,4 1,4 0,0 0,1 0,0

Toplam yurtiçi talep 1410,2 -1,4 6,4 0,8 3,5 4,2

Mal ve hizmet ihracatı 311,1 16,3 -0,3 7,6 4,6 6,1

Mal ve hizmet ithalatı 423,7 -0,4 9,0 -0,2 5,2 6,6

Net ihracat(1) -112,5 4,0 -2,9 2,0 -0,4 -0,4

GSYH deflatörü -- 6,9 6,1 7,7 6,5 4,2

TÜFE -- 8,9 7,5 9,0 7,4 6,8

Özel tüketim deflatörü -- 8,1 6,1 8,5 6,6 6,1

İşsizlik oranı -- 8,4 9,0 9,9 10,1 10,2

Cari işlemler açığı(2) -- -6,1 -7,9 -5,4 -5,1 -5,6

(1)Reel GSYH’daki değişime katkılar, gerçekleşen miktar ilk sütundadır.(2)GSYH’nın yüzdesi olarakKaynak: OECD Economic Outlook, Kasım 2014

Page 77: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 20147474

görüşda uzamasına ve sonucunda son derece yüksek düzeyde işsizliğe neden olacağını göstermektedir.

OECD Baş Ekonomisti Mann, Euro Bölgesi’nin zayıf ekonomik görünümü ve kırılganlığı karşısında özellikle talebin ar-tırılması için daha güçlü politika cevapları olması gerektiğini, bu durumun, Avrupa Merkez Bankası tarafından daha fazla destekleyici mali politikalar ve eylemler uygulanması anlamına geldiğini, böyle-ce, daha derin yapısal reformlara yer açı-labileceğini belirterek, zayıf durumdaki Avrupa’nın herkes için olumsuz olduğunu ifade etti.

Gelişmiş ekonomiler içinde en önde yer alan ABD’de faaliyetler güçlenmekte-dir ve 2014’te %2,2, 2015 ve 2016’da ise yaklaşık %3 büyüyeceği tahmin edil-mektedir. Japonya’da büyüme, 2014’teki tüketim vergisi artışlarından etkilenmiştir; 2014’te %0,4, 2015’te %0,8 ve 2016’da %1 büyüyeceği tahmin edilmektedir.

Önümüzdeki dönemde, gelişmekte olan büyük ekonomilerde, farklı performansların görülmesi beklenmektedir. Daha sürdürülebilir büyüme oranlarına yönelen Çin’deki

yavaşlama nedeniyle GSYH büyümesinin 2014’teki %7,3 seviyesinden 2015’te %7,1’e ve 2016’da %6,9’a inmesi bek-lenmektedir. Ancak, kredilerdeki hızlı artış, banka dışı kredilerin artan oranı ile birlikte konut piyasası ve yerel hükü-met faaliyetleri finansal istikrar açısından kaygı yaratmaktadır. Rapor’da yer alan senaryo, Çin’in iç talebindeki 2 puanlık düşüşün, küresel GSYH’yi %0,3 oranında azaltacağını göstermektedir.

Mann, ekonomiyi dengeli durumda tu-tabilmek için Çin yetkililerinin tüm politika araçlarını kullanması gerektiğini belirtti”.

OECD Genel Sekreteri Angel Gurria ekonomik durum ve G20 Brisbane Liderler Zirvesi sonrasın-da G20 için görüşlerini şöyle du-yurdu:

“Büyüme tekrar hayal kırıklığı yarat-mıştır ve bugünkü tahminler Mayıs ayın-daki Ekonomik Görünüm Raporundan daha zayıftır. Küresel büyümenin 2016 yılında güçlenmesi beklenmektedir ancak geçmiş standartlara göre ılımlı kalacaktır.

Euro Bölgesi ve Japonya 2016 yılında sırasıyla %1,7 ve %1 düzeyinde büyüme tahminleriyle, OECD haritasında en fazla

kaygı yaratan iki noktadır. Bu durum, ha-len masada olan politika desteğinin daha fazlasını gerektirmektedir. Gelişen dün-yada, Çin’in %7 düzeyindeki daha sür-dürülebilir büyüme oranlarına yönelmesi memnuniyetle karşılanmaktadır.

Görünümde önemli riskler bulunmak-tadır. Öncelikle, ABD faiz oranlarının önümüzdeki yıl içinde artacak olmasıyla finansal dalgalanma riskleri bulunmakta-dır.

Son dönemde, Çin’deki hızlı kredi ar-tışı ekonominin sarsıntılı biçimde inişine yol açabilir. Rapordaki senaryo, Çin’in iç talebindeki büyümede 2 puanlık düşüşün, iki yıl sonra küresel GSYH büyümesini 0,5 puan azaltacağını ve Çin ekonomisiyle en sıkı bağları olan Japonya, Hindistan ve Rusya gibi ülkeleri en çok etkileyeceği-ni göstermektedir.

Politika cevapları ve güven zayıf kalır-sa, Euro bölgesinde durgunluğun uzama riski bulunmaktadır. Rapordaki senaryo, işletmeler ve hanehalkları için kötüleşen finansal koşullarla birlikte enflasyon beklentilerinde 50 baz puanlık düşüşün, Euro Bölgesi GSYH büyümesini 2015’te 0,5 puan ve 2016’da 1 puan azaltacağı-

Tablo 2

G20 Ülkeleri İçin 2015 Büyüme Tahminleri

Ülke %

Çin 7,1

Hindistan 6,6

Endonezya 5,2

Suudi Arabistan(*) 4,5

Meksika 3,9

G.Kore 3,8

Türkiye 3,2

ABD 3,1

İngiltere 2,7

Kanada 2,6

Avustralya 2,5

Güney Afrika 2,1

Arjantin (*) 1,7

Brezilya 1,5

AB (**) 1,5

Almanya 1,1

Japonya 0,8

Fransa 0,8

İtalya 0,2

Rusya 0,0

Kaynak: OECD, IMF (*), AB (**)

Page 78: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 7575

görüşnı ve genişlemeyi neredeyse durma nokta-sına getireceğini göstermektedir.

Sonuç olarak işsizlik yaklaşık 0,5 puan artacaktır.

Büyümeye yönelik risklerden kaçın-mak için daha güçlü politika cevapları gerekmektedir. Özellikle Euro Bölgesinde halen destekleyici para ve maliye politika-ları için yer bulunsa da yapısal reformlar asıl yoldur.

Brisbane G20 ZirvesiBu konuda, Brisbane’deki G20 Zirve-

sinden cesaret verici haberler gelmiştir. Zirve çıktıları konusunda şüpheler bulun-sa da gerçek anlamda elde edilen bazı kazanımlar olmuştur.

Öncelikle, Avustralya Başkanlığı, ülkelerin 2018 yılına kadar GSYH’lerinde %2 artış yapma taahhüdü vermesini sağlayarak, büyük başarı göstermiştir. İlk defa bu kadar somut bir taahhüt gerçekleşmiştir. Ek 2 puanlık artış kulağa çok yüksek gelmeyebilir ancak önümüzdeki beş yıl içinde bir Avustralya ve bir Yeni Zelanda’nın daha dünya ekonomisine ilave edilmesi anlamına gelmektedir.

OECD ve IMF’den ülkelerin Ulusal Bü-yüme Stratejilerini ve yaklaşık 1000 ka-dar politika taahhüdünü değerlendirmesi istenmiştir. Bu çerçevede, mal ve hizmet piyasalarında rekabetin artırılması ve becerilere yatırım; ticaretin kolaylaştırıl-ması ve yatırım engellerinin kaldırılması; işgücü piyasalarının reforme edilmesi ve katılımın artırılmasına yönelik aktivasyon faaliyetlerinin geliştirilmesi ve işsizlikle mücadele gibi büyümeyi artırıcı tüm un-surlar yer almaktadır.

Ancak şimdi, bu taahhütlerin yerine getirilmesi gerekmektedir. G20 tarafın-dan, OECD ve IMF’nin önümüzdeki yıl ülkelerin bu taahhütlerini yerine getirip getirmediği konusunda rapor hazırlaması talep edilmiştir.

G20 Liderleri ayrıca, 2025 yılına kadar işgücü piyasalarındaki cinsiyet farkının %25 oranında kapatılması taah-hüdünde bulunmuştur. Bu durum, G20 işgücü piyasalarına 100 milyon kadının katılmasını sağlayabilir ve kadınların eğitim potansiyelinden, niteliklerinden ve becerilerinden faydalanarak, 2025 yılına kadar %1,6 üretim artışı oluşturabilir.

Vergiler konusunda da önemli iler-

leme sağlanmıştır. G20 Liderlerinin ka-bul ettiği 7 BEPS eylemi önemli bir araç sağlamaktadır. Bu sayede, anlaşmaların suiistimal edilmesinin önüne geçilebilir, uyumsuzluklar giderilebilir, çokuluslu şir-ketlerden ülke bazında raporlama talep edilebilir, dijital ekonominin vergi güçlük-lerine yönelik yaklaşım geliştirilebilir ve vergi kurallarının otomatik olarak karşılıklı biçimde uygulanması sağlanabilir.

Liderler ayrıca, vergi bilgilerinin oto-matik olarak takas edilmesi konusundaki ortak standardı kabul etmiştir. Standart halen yürürlükte olmasa da 25 ülkede, gönüllü beyan programları ve diğer gi-rişimler sayesinde ilave 37 milyar Euro gelir kaydedilmiştir.

Bunlar, vergi sistemlerinin daha adil hale getirilmesine ve hükümetlerin büyük ihtiyaç duyduğu vergi gelirlerini toplama-sına yardımcı olacak çok önemli başarı-lardır. Yapısal reform ve yeni vergi gün-demi birlikte dünya ekonomisinin daha sürdürülebilir ve yüksek büyüme yoluna girmesine yardımcı olacaktır”.

TÜRKİYE EKONOMİSİBüyüme hızı 2014 yılında ivme

kaybetmiştir. Büyük cari işlemler açığı koşullarında iç talebi kontrol etmeyi amaç-layan politikalar, sermaye hareketlerinde artan dalgalanma ve siyasi belirsizlikler özel tüketim ve yatırımların sert şekilde hız kesmesine neden olmuştur. Bu durum ihracattaki canlanma ile bir ölçüde telafi edilmiştir. Endişe verici bölgesel jeopolitik gerilimler ve Avrupa’daki ekonomik iyi-leşmedeki yavaşlık çerçevesinde ihraca-tın durgunlaşması ve GSYH büyümesinin 2015’te %3,25 ve 2016’da %4 oranla-rında olmak üzere Türkiye standartların-da nispeten zayıf olması beklenmektedir. Cari işlemler açığının GSYH’nın %5’inin üzerinde olmayı sürdüreceği hesaplan-mıştır; dolayısıyla büyük kısa vadeli dış borç finansmanı ihtiyacı Türkiye’yi ulusla-rarası yatırım tercihleri karşısında kırılgan hale getirecektir.

Enflasyonun hedeflenenin oldukça üzerinde olması nedeniyle para politi-kasının güvenilirliğinin artırılması önemli bir gerekliliktir. Merkezi devlet bütçesi verileri devam eden seçim sürecinde mali yönden bir gevşemeye işaret etme-mektedir. Bununla birlikte, merkezi devlet bütçesi verileri zamanında değerlendiri-

lememektedir. Mali denetim ve şeffaflık uluslararası standartlar dahilinde gelişti-rilmelidir. Yapısal reformlar, 2014-2018 Kalkınma Planı’nda belirtilenler de dahil, iş dünyasında verimlilik artışı, rekabet gü-cünde sürekli gelişme ve dengeli büyüme için gereklidir.

İç talep gerilemiştir.İç talepteki aşırı büyüme, 2013 yılın-

da cari işlemler açığının GSYH’nın yakla-şık %8’ine yükselmesine yol açmıştır. Da-raltıcı politikalar ve düşük petrol fiyatları 2014 yılında hem iç talebi (ilk yarıda), hem de dış açığı önemli ölçüde azaltmış-tır. Faiz oranlarındaki artışı ve ihtiyatlı makroekonomik tedbirleri takiben, kredi kartı borçları istikrara kavuşturulmuş ve tüketici kredileri ve ticari krediler hız kes-miştir. Sermaye hareketlerindeki dalga-lanma ve siyasi belirsizlikler, seçim süreci ile birlikte özel tüketimi ve özel yatırımları zayıflatmıştır.

İhracat artmıştır, fakat sert rüz-garlarla karşı karşıyadır.

2013 yılı sonunda döviz kurundaki sert değer kaybı nedeniyle ihracat 2014 yılında artmıştır. Türkiye sınırlarındaki elverişsiz bölgesel koşullardan dolayı ih-racatçılar satışlarını ABD ve İspanya gibi pazarlara yöneltmişlerdir. Arka plandaki jeopolitik gerilimler ve Avrupa ekonomi-sindeki yavaş iyileşme çerçevesinde, iş dünyasında güven ve yatırım beklentileri durgun devam etmektedir.

Uluslararası güven çok önem-lidir.

Uyumlu makroekonomik politikalar dahilinde güvenin sürdürülmesi temel bir gereklilik olacaktır. Yüksek cari işlemler açığını finanse etmek ve dış borçları (finansal ve finansal olmayan) çevirebilmek için önemli ölçüde dış finansmana ihtiyaç vardır. ABD para politikasının normale dönmesi gibi küresel sermaye piyasalarındaki olası yüksek dalgalanmayla birlikte, Türkiye risk almak istemeyen ve seçici olan yatırımcıların güvenini korumak zorunda kalacaktır.

Para politikası yeniden güveni-lir olmalıdır.

Enflasyon resmi hedef olan %5’in ol-dukça üzerine çıkmıştır ve Türkiye’deki varlıklara yatırım yapanlar için endişe kaynağıdır. Üretim açığı tahminine rağ-men, manşet enflasyon (TÜFE) ve çekir-

Page 79: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 20147676

görüş

0

1

2

3

4

5

6

7

8

7,1

6,6

5,2

3,9 3,8 3,7

3,2 3,1

2,7 2,62,5

2,1

1,71,5

0,8

1,1 1,1

0,8

0,20,0

6,9 6,8

5,9

4,2 4,13,9 4,0

3,0

2,5 2,4

3,0 2,9

1,9 2,0

1,0

1,8 1,71,5

1,0

1,6

Kaynak: OECD Kasım 2014 Ekonomik Görünüm Raporu

2015-16 GSYH Büyüme Tahminleri (yüzde)

2015 2016Şekil

2015-2016 GSYH Büyüme Tahminleri (Yüzde)

Kaynak: OECD Kasım 2014 Ekonomik Görünüm Raporu

2015 2016

dek enflasyon tek haneli olup, yüksektir ve enflasyon beklentileri resmi hedefle uyum-lu değildir. Her ne kadar yüksek gıda fiyatları ve döviz kurundaki değer kaybı yansımaları, enflasyondaki sıçramaya katkıda bulunsa da, ekonomik konjonktür dikkate alınmaksızın enflasyonu düşür-mek üzere sıkı para politikasını gündeme getirmiştir. Aynı zamanda güvenilirliği ve inandırıcılığı artırmak için para politika-sında şeffaflığı gerekli kılmıştır.

Mali şeffaflık artırılmalıdır.Mali politika konjonktürel destek

sağlamaya fırsat verse de, politika yapı-cılar bunu kullanma konusunda isteksiz davranmışlardır, çünkü mali sınırlama Türkiye’nin uluslararası güvenilirliğinin ana unsurudur. Ekim 2014’te yayımlanan Orta Vadeli Ekonomik Program’da kapsa-nan üç yıllık dönem için konjonktürel dal-galanmalara duyarlı mali sıkılaştırma ön-görülmüş olmakla birlikte, ulaşım, sağlık ve kamu inşaat sektörlerinde kamu-özel sektör ortaklığı gibi bütçe-dışı araçlarla mali teşvikler sağlanabilir. Bu konuda güncel bilgi yokluğu değerlendirme yap-mayı zorlaştırmaktadır. Daha fazla mali

şeffaflık, konjonktürel gelişmelere aykırı politika risklerini karşılayarak kamu mali-yesine olan güveni güçlendirecektir.

Tedrici bir iyileşme beklenmektedir.Büyümenin artacağı tahmin edilmekte-

dir, ancak bu artış işsizlik oranındaki yük-selmeyi önlemeye yeterli değildir. Özel tüketim ve yatırımın, Avrupa piyasaların-da iyileşme oldukça ve seçim dönemine girildikçe kademeli biçimde yükselmesi beklenmektedir. Her iki tarafta da riskler mevcuttur. Bölgesel çatışmalarda herhangi bir kötüleşme, küresel sermaye piyasalarındaki gerilimler ve Avrupa ekonomisinin iyileşmesindeki ek gecikmeler, Türkiye’deki genişlemeyi aksatabilir. Sınır ötesinden yerel siyasi gerilimlere yönelik herhangi bir olumsuz gelişme güveni sarsabilir. Aksine, Avrupa’daki niteliksel bir rahatlama, ihracatı ve sermaye hareketlerini artırabilir ve böylelikle büyümeyi güçlendirebilir.

TÜRKİYE İÇİN TİSK’İN NOTU:

OECD, Türkiye için 2014 büyüme oranı tahminini %2,8’den %3,0’e çıkar-

mış, 2015 için %3,2, 2016 için %4,0 tahminlerinde değişiklik yapmamıştır.

Türkiye için verilen 2015 büyüme tahminine göre Ülkemiz büyüme hızı açısından G20 içinde %3,2 ile 7’nci, OECD içinde Şili ile birlikte 5’inci sıradadır.

OECD, Türkiye’de işsizlik oranının 2014’te %9,9’dan, 2015’te %10,1’e, 2016’da %10,2’ye yükseleceğini tahmin etmektedir.

OECD’nin 2015 tahminlerine göre, özel tüketim artışı yükselecek, yatırımlar-daki gerileme eğilimi yerini artışa bıraka-cak, ihracat artış hızı ivme kaybederken ithalat önemli ölçüde artacaktır. Enflas-yon %9’dan %7,4’e inecek, cari açık ise %5,4’ten %5,1’e gerileyecektir.

Yukarıda görüleceği gibi, OECD Tür-kiye için çeşitli faktörler zikrederek önemli risklere dikkat çekmiştir. Bunlardan baş-lıcaları; yüksek enflasyon ve yüksek cari açığı yerli ve yabacı yatırımcıların zayıf-lık olarak değerlendirmesi, AB’deki düşük oranlı büyüme, bölgesel jeopolitik sorun-lar, mali şeffaflığın zayıflığı, sermaye ha-reketlerinin oynaklığı ve belirsizliğidir.

Page 80: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 7777

görüşIMF’nin 2014 ve 2015 Tahminlerine Göre Türkiye’nin Dünyadaki Konumu

TABLO 1IMF’nin Büyüme Tahminleri, 2014 ve 2015

ÜLKELERReel GSYH Artış Tahmini (%)

2014 2015

Çin 7,4 7,1

Filipinler 6,2 6,3

Malezya 5,9 5,2

Hindistan 5,6 6,4

Endonezya 5,2 5,5

Suudi Arabistan 4,6 4,5

Kore 3,7 4,0

İrlanda 3,6 3,0

Tayvan 3,5 3,8

İngiltere 3,2 2,7

Polonya 3,2 3,3

TÜRKİYE 3,0 3,0

Macaristan 2,8 2,3

Avustralya 2,8 2,9

Çek Cumh. 2,5 2,5

İsrail 2,5 2,8

Romanya 2,4 2,5

Slovak Cumh. 2,4 2,7

Meksika 2,4 3,5

Kanada 2,3 2,4

ABD 2,2 3,1

Mısır 2,2 3,5

Şili 2,0 3,3

İran 1,5 2,2

Güney Afrika 1,4 2,3

Almanya 1,4 1,5

İspanya 1,3 1,7

Portekiz 1,0 1,5

Tayland 1,0 4,6

Japonya 0,9 0,8

Yunanistan 0,6 2,9

Fransa 0,4 1,0

Brezilya 0,3 1,4

Rusya 0,2 0,5

İtalya -0,2 0,8

Arjantin -1,7 -1,5

Dünya 3,3 3,8

Gelişmiş Ülkeler 1,8 2,3

Avro Bölgesi 0,8 1,3

Gelişen Ülkeler 4,4 5,0

Gelişen Avrupa Ü. 2,7 2,9

Gelişen Asya Ü. 6,5 6,6

Not: Sıralama 2014 verilerine göre yapılmıştır.Kaynak: IMF Economic Outlook, Oct.2014 verileri kullanılarak TİSK tarafından hazırlanmıştır.

IMF’nin yayımladığı “Economic Outlook, October 2014” doküma-nında yer alan; 2014 ve 2015 yıl-larına ait büyüme, enflasyon, cari açık ve işsizlik tahminleri incelen-diğinde, küresel bakışla Türkiye’nin konumu aşağıdaki gibi görünmekte-dir:

Büyüme oranında, 2014 ve 2015 için IMF’nin Türkiye için tah-mini %3’tür. Türkiye bu oranla dün-ya ortalamasının ve gelişen ülkeler ortalamasının altında, Gelişen Asya Ülkelerine kıyasla çok zayıf; buna karşılık Gelişmiş Ülkeler ve Avro Bölgesi Ülkeleri ortalamalarının üzerinde; Gelişen Avrupa Ülkeleri ortalamasına yakındır (Tablo 1).

Büyümede Çin, her zaman ol-duğu gibi %7’lerle birinci iken, BRICS içindeki diğer ülkelerden Hindistan’da %5-6’larda; Güney Afrika, Rusya ve Brezilya’da ise Türkiye’den zayıf görülmektedir.

Enflasyon (TÜFE) oranında 2014 ve 2015 için IMF’nin Türkiye için tahmini sırasıyla %9 ve %7’dir. Türkiye bu oranlar ile sadece İran ve Mısır’ı geçebilmekte; dünya ve diğer tüm ülke grupları ortalaması-nın üzerine çıkmaktadır (Tablo 2).

Cari İşlemler Dengesi/GSYH oranında 2014 ve 2015 için IMF’nin Türkiye tahminleri sıra-sıyla %-5,8 ve %-6,0’dır. Türkiye bu oranlarla ülkeler arasında birincilik almakta; dünya ve tüm ülke grupları ortalamalarının üzerine çıkmaktadır (Tablo 3).

İşsizlik oranına gelince, Tür-kiye için sırasıyla %9,5 ve %9,9 tahminlerinde bulunulmuştur. Gö-rüldüğü gibi, OVP’nin aksine IMF, 2015’te işsizlik oranının yüksele-ceğini öngörmüştür. İşsizlik oranı ülkeler arasında Yunanistan, Gü-ney Afrika ve İspanya’da en yük-sek; Gelişen Asya Ülkeleri’nde en düşük düzeylerdedir. Türkiye’de işsizlik oranı gelişmiş ülkeler ortalamasından ve Güney Afrika hariç BRICS’ten yüksek, Avro Bölgesi ortalamasından düşüktür (Tablo 4).

Page 81: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 20147878

görüş

TABLO 2IMF’nin Enflasyon Tahminleri, 2014 ve 2015

ÜLKELERTüketici Enflasyonu (%) (*)

2014 2015

İran 19,8 20,0

Mısır 10,1 13,5

TÜRKİYE 9,0 7,0

Hindistan 7,8 7,5

Rusya 7,4 7,3

Brezilya 6,3 5,9

Güney Afrika 6,3 5,8

Endonezya 6,0 6,7

Filipinler 4,5 3,9

Şili 4,4 3,2

Meksika 3,9 3,6

Malezya 2,9 4,1

Suudi Arabistan 2,9 3,2

Japonya 2,7 2,0

Avustralya 2,7 2,6

Çin 2,3 2,5

Tayland 2,1 2,0

ABD 2,0 2,1

Kanada 1,9 2,0

İngiltere 1,6 1,8

Kore 1,6 2,4

Romanya 1,5 2,9

Tayvan 1,4 2,0

Almanya 0,9 1,2

İsrail 0,8 1,8

Fransa 0,7 0,9

Çek Cumhuriyeti 0,6 1,9

İrlanda 0,6 0,9

Macaristan 0,3 2,3

İtalya 0,1 0,5

Polonya 0,1 0,8

Slovak Cumhuriyeti 0,1 1,3

İspanya 0,0 0,6

Portekiz 0,0 1,1

Yunanistan -0,8 0,3

Dünya 3,8 3,9

Gelişmiş Ülkeler 1,6 1,8

Avro Bölgesi 0,5 0,9

Gelişen Ülkeler 5,5 5,6

Gelişen Avrupa Ü. 4,0 3,8

Gelişen Asya Ü. 4,1 4,2

Not: Sıralama 2014 verilerine göre yapılmıştır. (*) Yıllık Ortalamalar Kaynak: IMF Economic Outlook, Oct.2014 verileri kullanılarak TİSK tarafından hazırlanmıştır.

Page 82: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 7979

görüş

TABLO 3IMF’nin Cari Denge/GSYH Oranı Tahminleri, 2014 ve 2015

ÜLKELERCari Denge/GSYH Tahmini (%)

2014 2015

Suudi Arabistan 15,1 12,4

Tayvan 11,9 11,3

Almanya 6,2 5,8

Kore 5,8 5,8

Malezya 4,3 4,2

İran 4,2 1,7

İrlanda 3,3 2,4

Filipinler 3,2 2,6

Tayland 2,9 2,1

Rusya 2,9 3,1

Macaristan 2,5 2,0

Slovak Cumhuriyeti 1,9 2,2

İsrail 1,9 2,0

Çin 1,8 2,0

İtalya 1,2 1,2

Japonya 1,0 1,1

Yunanistan 0,7 0,1

Portekiz 0,6 0,8

İspanya 0,1 0,4

Çek Cumhuriyeti -0,2 -0,3

Mısır -0,4 -4,0

Arjantin -0,8 -1,1

Romanya -1,2 -1,8

Fransa -1,4 -1,0

Polonya -1,5 -2,1

Şili -1,8 -1,4

Meksika -1,9 -2,0

Hindistan -2,1 -2,2

ABD -2,5 -2,6

Kanada -2,7 -2,5

Endonezya -3,2 -2,9

Brezilya -3,5 -3,6

Avustralya -3,7 -3,8

İngiltere -4,2 -3,8

Güney Afrika -5,7 -5,6

TÜRKİYE -5,8 -6,0

Dünya 0,5 0,3

Gelişmiş Ülkeler 0,3 0,2

Avro Bölgesi 2,0 1,9

Gelişen Ülkeler 0,8 0,5

Gelişen Avrupa Ü. -3,2 -3,5

Gelişen Asya Ü. 1,0 1,1

Kaynak: IMF Economic Outlook, Oct.2014 verileri kullanılarak TİSK tarafından hazırlanmıştır.

Page 83: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 20148080

görüşTABLO 4

IMF’nin İşsizlik Tahminleri, 2014 ve 2015

ÜLKELERİşsizlik Oranı (%)

2014 2015

Yunanistan 25,8 23,8

Güney Afrika 25,2 25,0

İspanya 24,6 23,5

Portekiz 14,2 13,5

Slovak cumhuriyeti 13,9 13,2

Mısır 13,4 13,9

İtalya 12,6 12,0

İran 11,6 12,2

İrlanda 11,2 10,5

Fransa 10,0 10,0

TÜRKİYE 9,5 9,9

Polonya 9,5 9,5

Arjantin 8,8 9,0

Macaristan 8,2 7,8

Romanya 7,2 7,1

Kanada 7,0 6,9

Filipinler 6,9 6,8

Şili 6,6 7,0

Çek cumhuriyeti 6,4 6,0

İngiltere 6,3 5,8

ABD 6,3 5,9

Avustralya 6,2 6,1

Endonezya 6,1 5,8

İsrail 6,0 6,0

Rusya 5,6 6,5

Brezilya 5,5 6,1

Almanya 5,3 5,3

Meksika 4,8 4,5

Çin 4,1 4,1

Tayvan 4,0 4,0

Japonya 3,7 3,8

Kore 3,1 3,1

Malezya 3,0 3,0

Tayland 0,7 0,8

Dünya (.) (.)

Gelişmiş Ülkeler 7,3 7,1

Avro Bölgesi 11,6 11,2

Gelişen Ülkeler (.) (.)

Gelişen Avrupa Ü. (.) (.)

Gelişen Asya Ü. (.) (.)

(.) : Veri yoktur.Kaynak: IMF Economic Outlook, Oct.2014 verileri kullanılarak TİSK tarafından hazırlanmıştır.

Page 84: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 81

SURİYELİ SIĞINMACILAR VE İŞGÜCÜ PİYASASI

Page 85: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201482

Faru

k Ç

ELİK

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

Geçici Koruma Sağlanan Suriye Uyruklu Yabancılar ve İşgücü Piyasası

Suriye’de yaşanan iç karışıklıklar ne-deniyle 2011 yılı Nisan ayında başlayan ve zamanla kitlesel sınır geçişleri nede-niyle hızla artan nüfus hareketlerinin et-kisiyle, ülkemize gelen Suriye Arap Cum-huriyeti vatandaşlarının sayısı yaklaşık bir buçuk milyonu aşmıştır.

6458 sayılı Yabancılar ve Uluslara-rası Koruma Kanunu’nda ülkesinden ay-rılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza ge-len veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabileceği, geçici koruma sağlanan yabancıların hak ve yükümlülüklerinin ise Bakanlar Kurulu ta-rafından çıkarılacak bir Yönetmelikle be-lirleneceği belirtilmiştir.

Bu kapsamda Suriye uyruklu yaban-cıların, hukuki statüleri ile başta eğitim, sağlık hizmetlerine erişimleri ile çalışma hayatına katılmalarına ilişkin hak ve yü-kümlükleri ile kamu kurum ve kuruluşları-nın görevleri yakın bir tarihte Bakanlar Kurulunca yayımlanan “Geçici Koruma Yönetmeliği”1 ile belirlenmiştir.

Söz konusu Yönetmelikle; 28/4/2011 tarihinden itibaren Suriye Arap Cumhuriyeti’nde meydana gelen olaylar sebebiyle geçici koruma amacıyla Suri-

ye Arap Cumhuriyeti’nden kitlesel veya bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen Suriye Arap Cumhuri-yeti vatandaşları ile vatansızlar ve mülte-ciler, uluslararası koruma başvurusunda bulunmuş olsalar dahi geçici koruma al-tına alındıkları düzenlenmiştir.

Geçici Koruma Yönetmeliği ile bu yabancılara kamu kurum ve kuruluşla-rınca sunulacak hizmetlerin Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda yürütüleceği belirlenmiştir. Bu kapsamda, sağlık hiz-metleri Sağlık Bakanlığı’nın, eğitim hiz-metleri Milli Eğitim Bakanlığı’nın, sosyal yardımlara ilişkin hususlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, çalışma hayatı-na erişimlerinin sağlanması ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın görevli olduğu alanlar olarak belirlenmiştir.

AFAD tarafından yapılan çeşitli saha araştırmalarında özellikle barınma mer-kezleri dışında kalan Suriye uyruklu ya-bancıların büyük bir kısmının temel bek-lentisinin, ülkelerindeki olumsuz durum sona erene kadar geçimlerini sağlamaya imkân verecek ölçüde çalışabilmek oldu-ğu görülmüştür. Örneğin, Türkiye’deki Su-riyeli Sığınmacılar 2013 Raporu’na göre, barınma merkezleri dışında yaşayan

Suriye uyruklu yabancıların dörtte üçü iş aramaktadır.

Özellikle Suriye’ye komşu illerdeki iş-verenlerimiz, ülkelerinde yaşanan trajedi nedeniyle yaklaşık üç buçuk yıldır misafir edilen Suriye vatandaşlarının, insani mü-lahazalarla destek olmaya imkân verecek şekilde işgücü açığı olan bazı işkolların-da çalıştırılmalarının sağlanmasını talep etmektedir.

Bu kapsamda, istihdamı, ekonominin

İstihdamı, ekonominin ge-rektirdiği insan gücünü ve çalışma barışını sağla-mak ve sağlanmasını ko-laylaştırıcı tedbirler almak gibi yasal görevleri uhde-sinde bulunduran Bakan-lığımız, ikamet izni olan Suriye vatandaşlarının ça-lışma hayatına katılmasını kolaylaştırmaya yönelik uygulamalarını 2012 yı-lından bu yana gerçekleş-tirmektedir.

Page 86: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 83

gerektirdiği insan gücünü ve çalışma ba-rışını sağlamak ve sağlanmasını kolaylaş-tırıcı tedbirler almak gibi yasal görevleri uhdesinde bulunduran Bakanlığımız, ika-met izni olan Suriye vatandaşlarının çalış-ma hayatına katılmasını kolaylaştırmaya yönelik uygulamalarını 2012 yılından bu yana gerçekleştirmektedir. Geçici Koru-ma Yönetmeliği’nin yayımlanmasını taki-ben geçici koruma kapsamına alınarak hukuki statüsü belirlenen Suriye uyruklu yabancılara yönelik olarak, işgücü piya-samızın dinamiklerinin ve işverenlerimizin ihtiyaçlarını dikkate alınacağı bir eylem planı hızlı bir biçimde uygulayacaktır.

İkamet İzni Olan Suriye Uyruklu Yabancıların Çalışma Hayatına Katılması

2011 yılından itibaren Suriye uyruk-lu yabancıların çalışma veya iş kurma, işverenlerimizin ise gerek destek olmak, gerekse nitelikli işgücü açığı bu kişile-rin vasıflarından yararlanarak azaltmak amacıyla istihdam etme talepleri giderek artmıştır.

Bakanlığımız bu kişilerin kayıtlı olarak işgücü piyasasına girişlerine her zaman

destek olmaya özen göstermiş ve ilk ha-rekete geçen kamu kurumlarından biri olarak, ülkemizde “ikamet iznine sahip olan” Suriye vatandaşlarının kayıtlı istih-damına kolaylık sağlanmasına yönelik olarak, tüm çalışma izni başvurularında aranan işyerinin ödenmiş sermayesinin en az 100 Bin Türk Lirası olması ve o iş-yerinde istihdam edilen her bir yabancıya karşılık beş Türk vatandaşı istihdamı gibi değerlendirme kriterlerini 2013 yılı Ocak ayından bu yana Suriye vatandaşları için uygulamamaktadır. Bu kapsamda 2011 yılından günümüze toplam 3.175 Suriye uyruklu yabancıya çalışma izni verilmiştir.

Tablo 1. Suriye Uyruklu Yabancılara Verilen Çalışma İzinleri

Yıllar İzin Sayısı

2011 1022012 2312013 7942014 2.048

Geçici Koruma Sağlanan Suriye Uyruklu Yabancıların Çalışma Hayatına Katılması

Bununla birlikte ülkemizde bulunan Suriye uyruklu yabancıların sayısı dikka-te alındığında çalışma izni başvurularının ve verilen izin sayılarının oldukça düşük olması, bu kişilerin ikamet izni alama-malarından kaynaklanmaktadır. Geçici

Koruma Yönetmeliği ile bu durumda olan Suriye vatandaşlarının da çalışma izni al-mak üzere Bakanlığımıza başvuruda bu-lunmalarına imkan sağlanmıştır.

Geçici Koruma Yönetmeliği’nin ya-yımlanmasıyla, Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği’nde değişikliğe gidilerek2 bu yabancıların belirli şartları taşımak kaydıyla, söz konusu Yönetmelik kapsa-mındaki kurs ve programlardan (Toplum Yararına Program hariç) yararlanmasına imkan sağlanmıştır. Ayrıca, geçici koru-ma sağlanan yabancıların çalıştırılmasına ilişkin usul ve esasları içeren bir Bakanlar Kurulu kararı hazırlanmıştır.

Bu kararın Bakanlar Kurulunca kabul edilerek yayımlanması akabinde geçici koruma sağlanan yabancıların uygun görülen illerde çalışma iznine başvurma hakları olacaktır. Bu illerde, vatandaşla-rımızın istihdamını ve çalışma barışını ko-rumak amacıyla geçici koruma sağlanan yabancıların çalıştırılmasında, işyerinde çalışan Türk vatandaşı sayısı üzerinden bir istihdam kotası sınırlaması da uygula-nabilecektir.

Suriye uyruklu yabancıları çalıştıracak işverenlerin, e-Devlet kapısı üzerinden ko-laylıkla çalışma izni başvurusu yapmaları-

na imkân sağlayacak yeni bir elektronik sistem ara yüzü Bakanlığımızca kullanı-ma açılmıştır. Mevsimlik tarım işlerinde çalışacak olan yabancıların bulundukları illerde valiliklerce belirlenecek idari birim-lere başvurmak suretiyle elektronik başvu-ru olmaksızın çalışma izni başvurularının alınması sağlanacaktır.

Bu kapsamda, Bakanlar Kurulunca uygun görülen iller için yapılan başvuru-larda, elektronik sistem üzerinden her iş-yeri bazında geçici koruma kapsamında çalıştırılabilecek işçi sayısı dinamik olarak Bakanlığımızca belirlenerek çalışma izni talepleri hızla sonuçlandırılacaktır.

Sonuç olarak, Bakanlar Kurulunca hukuki statüleri ile hak ve yükümlülükleri belirlenen bu yabancıların çalışma ha-yatına katılmasında Bakanlığımızın ön-celiği; Suriye uyruklu yabancıların kayıt dışı istihdamının önüne geçilmesi ve bu yabancıların çalışma talepleri ile işgücü piyasamızın ihtiyaçları arasında denge-nin sağlanmasıdır.

DİPNOT 1 Söz konusu Yönetmelik, 22/10/2014 tarihli ve 29153 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.2 Söz konusu değişiklikler, 6/11/2014 tarihli ve 29167 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Geçici koruma kapsamına alınarak hukuki statüsü belirlenen Suriye uyruklu yabancılara yönelik ola-rak, işgücü piyasamızın dinamiklerinin ve işveren-lerimizin ihtiyaçlarını dik-kate alınacağı bir eylem planı hızlı bir biçimde uy-gulayacaktır. Geçici koru-ma sağlanan yabancıların çalıştırılmasına ilişkin usul ve esasları içeren bir Ba-kanlar Kurulu kararı hazır-lanmıştır

Page 87: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201484

Nur

can

ÖN

DER

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanlığıÇalışma Genel Müdür Yardımcısı

Yabancı İstihdam Kanunu TaslağıÜlkemiz göç konusunda 1960’lı yıl-

larda kaynak ülke iken, 1980’li yıllarda bulunduğu coğrafyada artan savaşlar, ekonomik sıkıntılar nedeniyle transit ülke, son yıllarda ise küresel çaptaki krize rağ-men ülke ekonomisindeki olumlu gelişme-lerin de etkisiyle göçmenlerin yaşamak ve çalışmak istedikleri hedef ülkelerden birisi haline gelmiştir. Küreselleşen dünyada diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yabancı şirketlerin yatırım yapmaları teşvik edilmekte, bu alanda kolaylık sağ-layan mevzuat düzenlemeleri yapılmak-tadır. Yabancı şirketler ülkemize gelirken özellikle yönetici ve teknik elemanlarını beraberlerinde getirmek istemektedirler. Yabancı yatırımlar dışında da ülkemiz-deki işverenler, gerek dış piyasalara açıl-mak, gerekse bilgi ve teknoloji transferi gibi gerekçelerle yabancı istihdam etme taleplerini artmıştır., Ayrıca, son dönem istatistiklere bakıldığında, ülkemize ya-pılan göçün, klasik göç kuramlarının dı-şında bir görünüş arz ettiği, yüksek vasıflı işgücü için ortaya çıkan küresel işgücü piyasasından Türkiye’nin de nasibini al-dığı, birincil işgücü piyasasında çalışan nitelikli yabancı çalışanların istihdamın-da artış olduğu görülmektedir. Yabancı

şirketlerin ülkemizde yatırım yapmaları için verilen teşvikler ve bu alanda kolay-lık sağlayan mevzuat düzenlemeleri ülke-mizde yabancı yönetici ve vasıflı teknik eleman sayısında ciddi anlamda artış sağlamıştır. Yabancı işçi sayısındaki artışı bir başka açıdan değerlendirildiğimizde, ülkemiz açısından önemli bir iş deneyimi sağladığı da görülmektedir. Çünkü nitelik-li işgücünün çalışmak için Türkiye›yi tercih etmesi, işletmeler açısından ciddi bir ulus-lararası deneyim sağlamaktadır.

Tüm bu hususlar dikkate alındığında yabancıların çalışma usulü, üzerinde dik-katle durulması ve önlemler alınması gere-ken önemli bir husus haline gelmiştir.

YENİ KANUN İHTİYACI

2003 yılından itibaren ülkemize ça-lışmak için gelenlerin sayısında ciddi anlamda artışlar yaşanmış; yabancıların çalışma izni başvuru sayıları 2009 yı-lında yaklaşık olarak on bin iken 2014 yılının ilk on ayında bu sayı altmış bine yaklaşmıştır. Yabancılara verilen çalışma izni, uyruk çeşitliliği açısından değerlen-dirildiğinde, 2014 yılının ilk on ayında toplam 165 farklı uyruktan yaban-

cı için işverenler tarafından çalışma izni başvurusu başvuru yapılmıştır.

Yabancılara verilen çalışma izinleri son on yıl kapsamında incelendiğinde, 2000’li yılların başlarında ülkemize yasal yollardan giren yabancıların daha çok ikincil işgücü piyasalarına, düşük vasıflı işlere yöneldikleri görülmektedir. 4817 sayılı Kanunun, yabancının niteliği ile ça-lıştığı sektör açısından farklı uygulamala-ra izin vermeyen ve esneklik sağlamayan yapısı, ev hizmetleri gibi düşük vasıflı iş-lerde çalışanlar bağlamında, niteliği ge-reği kayıt dışılık sorununu da beraberinde getirmiştir. . Bu kapsamda, Bakanlığımız-ca son dönemlerde alt düzenlemelerle gerçekleştirilen önleyici uygulamalarla, bu işlerde çalışan yabancıların kayıt altı-na alınmasına yönelik önemli adımlar atıl-mış olsa da, seçici bir yabancı istihdamı politikasının bulunmayışı ve sektörel es-neklik sağlayacak önleyici uygulamaların 4817 sayılı Kanunda yer almamasından dolayı kayıt dışılıkla mücadelenin de güç-leştiği görülmektedir.

Son on yılda ekonomi politikaları açısından yakalanan istikrar, ülkemizi yabancı yatırımcılar ve çalışanlar için

Page 88: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 85

önemli bir hedef haline getirmiş, çevre ülkelerdeki iç karışıklıklar nedeniyle ülke-mize gelen yabancı sayısı artmış, yaban-cılara ve ülkemizde bulunan sığınmacı ve mültecilere yönelik mevzuatta da önemli değişiklikler yaşanmıştır.

Mevzuatta yaşanan en önemli de-ğişim, 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanu-nuyla gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, yaşanan önemli değişimler nedeniyle 4817 sayılı Kanunun birçok hükmü işlev-siz hale gelmiştir. Örneğin, 4817 sayılı Kanun kapsamında verilen izinler İçişleri, Dışişleri ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılacak üç ayrı işlem neticesinde, uzun bürokratik süreçlerden sonra geçerli olmaktaydı. Fakat 6458 sayılı Kanun kapsamında çalışma izinleri ve muafiyetler aynı zamanda ikamet izni olarak da geçerli sayılmış, böylece ülke-ye giriş yapmak isteyen geçerli çalışma izni olan yabancılar için ayrıca vize alma ihtiyacı ortadan kaldırılmıştır. Bunun ya-nında, yabancı öğrencilere çalışma izni-ne başvurma hakkı sağlanmıştır. Ayrıca, ülkemizde bulunan yaklaşık bir buçuk mil-yon yerinden edilmiş kişi geçici koruma kapsamına alınarak, bu kişilere çalışma iznine başvuru hakkı da tanınmıştır.

Yabancı istihdamı ve işgücü göçü yönetimi kapsamında konuya ilişkin po-litikaların oluşturulması, bu politikaların uygulanması, uygulama sonuçlarının değerlendirilmesi, ilgili kurumlarla ortak çalışmalar yapılması, yabancı işgücüne ilişkin gerekli verilerin toplanması, analiz edilmesi ve göç politikamızın oluşturulma-sı ihtiyacını gidermek amacıyla yeni bir düzenleme yapma gereksinimi duyulmuş-tur.

YABANCI İSTİHDAM KANUNU TASLAĞI

Kanun hazırlanırken güncel ulusal ve uluslararası mevzuata uyum sağlanması yanında yabancıların kayıt dışı çalışma-larının ve çalıştırılmalarının önlenmesine yönelik politikaların geliştirilmesi, nitelikli yabancı çalışanların birincil işgücü piya-sasına girişinin önündeki engellerin kal-dırılması hedeflenmiş, başta çalışma izin-leri ve muafiyetler olmak üzere, yabancı istihdamına ilişkin yürütülecek tüm iş ve işlemlerde yaşanan sorunların giderilmesi ve kurumlar arası koordinasyonun sağlan-

ması amaçlanmıştır.Kanun hazırlık sürecinde yabancıların

çalışmaları/istihdamı alanında yer alan uluslararası kurallar, taahhütlerimiz, ko-nuyla ilgili iç mevzuatımız ile başta İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının ve sivil top-lum örgütlerinin görüşleri alınmıştır.

Kanun kapsamında getirilen düzen-lemelerle, yabancı istihdamı politikasını oluşturma yetkisi merkezileştirilmekte, Bakanlığımız bu konuda yetkili kılınmak-tadır. Bu politikanın kapsamlı ve etkin bir biçimde oluşturulması amacıyla ilgili ku-rumların katılımıyla bir Yabancı İstihdam Politikası Danışma Kurulu oluşturulması ve yabancılar konusunda yeterli verinin elde edilmesini sağlayacak bir sistemin kurul-ması öngörülmektedir.

Kanun, 4817 sayılı Kanundan farklı olarak, çalışma iznine ilişkin iş ve işlem-lerin uygulanması ile ilgili önemli deği-şiklikler de getirmiştir. Örneğin, Kanun kapsamında çalışma izni başvurusunun değerlendirilmesine ilişkin objektif kıstas-lar düzenlenmiş, özel yeterlilik gerektiren bazı mesleklerde çalışacak yabancılar için ilgili Bakanlıklardan ön izin alınması şart koşulmuş, süresiz ve bağımsız çalış-ma izinleri alabilecek yabancılar ve bu izinlerden yararlanma şartları yabancının işinin niteliğine ve ülkeye katkısına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca, çalışma izni muafiyetlerinin kapsamı ve şartları yeniden belirlenmiş, muafiyetten yarar-lanan tüm yabancılara muafiyet belgesi düzenlenmesi zorunlu hale getirilmiş, uluslararası ve ulusal hükümlerde özel sta-tülere sahip kılınmış yabancılar ile işin ni-teliği gereği çalışma izni almasına gerek olmayan yabancılar muafiyet kapsamına alınmışlardır.

Hem yasal zorunluluklar hem de dev-letin takdir yetkisi yabancılar hukuku ba-kımından bazı ayrıcalıklı yabancıların olmasını gerekli kıldığından Kanun kap-samında çalışma izni kurallarının istisnai olarak uygulanabileceği yabancılar da belirlenmiştir. Taşıdığı önem veya statüsü gereği veya ilgili kanunlarda çalışmaları ile ilgili kanunda yer alan özel hükümler gereğince çalışma izni kurallarının farklı uygulanmasını gerektiren, özellikle, ülke-ye önemli katkılarda bulanabilecek, ulus-lararası ve ulusal hükümlerde özel statüle-re sahip kılınmış ve Türk vatandaşlığı ile

özel bir bağa sahip yabancılar bu anlam-da istisnai olarak belirlenmiştir.

Kanun hazırlık sürecinde, ülkemizin te-mel hedeflerinden biri olan Avrupa Birliği (AB)’ne üyelik sürecinde, iş kurma hakkı ve hizmet sunumu serbestisine ilişkin üçün-cü fasıl başta olmak üzere ilgili fasıllar ge-reğince uygulamakla yükümlü olduğumuz müktesebata uyum kapsamında alınması gereken önlemler göz önünde bulundu-rulmuş; ayrıca, Birleşmiş Milletler’ in Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Hakla-rının Korunmasına Dair Uluslararası Söz-leşme ’de yer alan hükümler ile Dünya Ticaret Örgütü’nün Hizmet Ticareti Genel Antlaşması (GATS) kapsamında mallar ve hizmet sektörüne yönelik düzenlemelerle uyumlu hükümlere yer verilmiştir.

Kanun taslağı ile ayrıca, Türkiye’nin ihtiyaç duyacağı yeni iş alanları ve sek-törlerde ortaya çıkacak işgücü açığının öncelikle yerli işgücü ile karşılanmasına yönelik geliştirilecek politikaların yanın-da, ulusal istihdam politikalarının sürdü-rülebilirliğini bozmadan, yerli - yabancı işgücü dengesinin kurularak, nitelikli ya-bancı işgücünden de sağlanmasını des-teklemektedir.

SONUÇÜlkemizin istihdam piyasasına uygun

olarak, yabancı yatırımların artırılmasını ve nitelikli yabancı istihdamına imkân sağlayacak şekilde yeniden düzenlenme-sini, bütüncül bir yaklaşımla ele alan bu Kanun taslağının uygulamaya geçmesi, uygulamaya yönelik güçlendirilmiş bir idari yapı ile kurumsal yapının oluşturul-ması açısından son derece önemlidir. Yabancı istihdamı konusunda kurumsal alt yapının güçlendirilmesi ulusal istihdam politikalarını dikkate alan politika ve stra-tejilerin geliştirilmesine katkı sağlayacak-tır.

Bu itibarla özellikle işgücü göçü yö-netimi alanında, uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat kapsamında ülkemizin yükümlülüklerini yerine getirmesi ve aynı zamanda uluslararası rekabete dayalı ni-telikli işgücü göçüne yönelik politikaların geliştirilmesi amacıyla 2023 hedefleri-mize uygun olarak hazırlanan bu Kanun taslağı, birçok sektörde yaşanacak olan değişim ve dönüşüm göz önünde bulun-durularak nitelikli ve vasıflı yabancı işgü-cünün kayıtlı istihdamını desteklemektedir.

Page 89: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201486

Ergü

n A

TALA

Y

TÜRK-İŞ Genel Başkanı

İşgücünde Yeni Parça: Suriyeli SığınmacılarTürkiye işgücü piyasası parçalı bir

yapı göstermektedir. Sendikal örgütlenme içinde toplu iş sözleşmesi kapsamında olan sınırlı sayıda çalışan olmasına kar-şın, işçilerin büyük bir bölümü bu temel hak ve özgürlükleri kullanma imkanından yoksun durumda bulunmaktadır. Çalışan-ların önemli bir bölümü de mevcut yasal korumanın dışında kayıtdışı çalışmak du-rumunda kalmaktadır. Bu istihdam biçim-leri işçilerin çalışma ve yaşama şartlarını doğrudan belirlemektedir.

İşgücü piyasasındaki bu parçalı ya-pıya son yıllarda daha da artış gösteren “Suriyeli Sığınmacılar” da eklenmiştir.

Uygulanan ekonomik ve sosyal po-litikaların önemli bir yansıması işgücü piyasasında kendini göstermektedir. Türkiye’nin işgücü piyasasında sorunlar

bulunmaktadır. Bunları ana hatlarıyla şu şekilde sıralamak mümkündür: Üretken ve yeni işler yaratılmasında kaynaklanan sıkıntılar vardır. İşgücünün eğitim ve nite-liği ile verimlilik düzeyinde yetersizlikler bulunmaktadır. Başta kadınlarda olmak üzere istihdam ve işgücüne katılma oran-ları düşüktür. Özellikle gençlerde olmak üzere işsizlik oranı yüksektir. Tarımın istih-dam içerisindeki payı fazladır. Kayıtdışı istihdam son yıllarda gerilemesine karşın önemini korumaktadır.

İşgücü piyasasının yapısal sorunlarını çözmek, orta ve uzun vadede büyümenin istihdama katkısını artırmak ve işsizlik so-rununa kalıcı çözümler geliştirmek ama-cıyla “ulusal istihdam stratejisi” hazır-landığı ifade edilmiştir. Ancak sorunlara çözüm olarak önerilen politikalar, ağırlıklı

olarak “işgücü piyasasının daha rekabet-çi duruma getirilmesi” gibi tanımlamalar-la iş güvencesini ortadan kaldıran esnek istihdam uygulamaları olmuştur.

Esnek istihdam biçimlerinin temel ama-cı istihdamı artırmak değil işgücü maliyet-

Suriyeli sığınmacıların, ül-kemize insani ve ekonomik gelişme açısından tamam-layıcı katkıda bulunmaları sağlanmalıdır. Bunun yol-ları sosyal taraf temsilci-leriyle birlikte müzakere edilerek oluşturulmalıdır. İşbirliğine dayalı çözümler geliştirilmelidir.

Page 90: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 87

lerini düşürmektir. Küresel rekabet koşulla-rına uyum sağlamak amacıyla gündeme getirilen esnek çalışma biçimleri ile işçilik maliyetleri düşürülürken, çalışma süreleri uzamakta, sendikasızlaştırma ve kayıt dışı istihdam artmakta, çalışma koşulları kö-tüleşmektedir. Çalışanların yoksulluğu ve yoksunluğu temelinde istihdam sorununa çözüm bulunması doğru ve kabul edilebilir bir yaklaşım değildir.

Türkiye’de devletin iktisadi yaşamdaki konumu, artık üretici veya yatırımcı değil düzenleyici olarak görülmektedir ve çeyrek yüzyılı aşan süredir üretim, yatırım, sana-yileşme, yani ekonominin reel kesimlerini, reel katkı yapacak alanlar ihmal edilmek-tedir. Bugün gelinen noktada kamu kesi-mi tasarruf ve yatırım yapamaz noktaya gelmiştir. Geçmiş yılların kamu gelirleriyle oluşturulmuş kurum ve işletmeler de elden çıkarılmış/çıkarılmaktadır. Ekonomideki bu yapılanma günümüzde sabit sermaye yatırımlarındaki gerileme ile kendini gös-termektedir. Bunun sosyal hayata yansıma-sı da düşük ücret ve işsizlik olmuştur.

Uygulanan politikaların etkisi çalışma hayatına doğrudan yansımaktadır. Özel-likle son iki-üç yılda, milyonlarla ifade edi-len sayıda, büyük bölümünü Suriyeli sığın-macıların oluşturduğu bir göç dalgasıyla Türkiye karşı karşıya kalmıştır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, sınırla-rımızın açılması ve ülkemize sığınanların temel ihtiyaçlarının karşılanması yerine getirilmesi gereken asgari bir insani so-rumluluktur.

Türkiye geçmiş yıllarda, değişik neden-lerlerden de olsa göç alan bir ülke olmuş-tur. Mübadele, Balkan göçü, Avrupa’dan kaçan azınlıklar, Türkiye’de çalışan ya-bancılar, mülteciler ve sığınmacılar, ka-çaklar bu sürecin parçası olmuştur. Türkiye aynı zamanda ve fakat öncelikle ekono-mik nedenlerden dolayı başka ülkelere işçi göçünü de yaşamış bir ülkedir. Misafir işçi olarak başlayan bu uygulama zamanla yerleşmeye dönüşmüştür. Bu yapı zamanla azalarak ve istikamet değiştirerek devam etmesine karşın, son yıllarda ülkemize yönelik bir göç dalgası daha yaşanmaya başlanmıştır. Özellikle sınır bölgemizde bulunan ülkelerdeki savaş, iç siyasal ge-lişmeler vb nedenlerden dolayı Türkiye bir geçiş ülkesi konumuna gelmiştir. Gelenle-rin bir bölümü de zamanla kalıcı olmuştur.

Türkiye’ye yasal yollardan giren oldu-

ğu kadar üçüncü bir ülkeye göçmeyi iste-yen göçmenlerin tamamı emek pazarında kayıtdışı olarak kendine yer bulmakta-dır. Özellikle İran, Irak, Moldovya, Af-ganistan, Pakistan, Romanya, Bangladeş, Rusya Federasyonu, Ukrayna ve özellikle Gürcistan’dan geniş gruplar gelmektedir. Bu göçmen gruplar içindeki kadınlar ge-nelde hane içi hizmetlerde ya da eğlence sektöründe çalışırken, erkekler ise genellik-le küçük ve orta ölçekli işletmelerde, özel-likle inşaat, döküm, deri, tekstil, plastik, ta-rım, gemicilik, yükleme-boşaltma, temizlik, tezgahtarlık, otelcilik vb. işlerde çalıştırıl-maktadır.

Bugün ülkemizde yaşanan, geçici ko-rumaları sağlanan Suriyeli sığınmacıların göçüdür. Gelişmeler sonucu sığınmacı-ların sayısının artması ve zaman içinde kalıcı duruma dönüşmesi de sözkonusu olabilecektir.

Konfederasyonumuz gelişmeleri değer-lendirmiş, yetkili kurullarında görüşerek şu görüşü kamuoyu ile paylaşmıştır:

“TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, başta sınır komşumuz Suriye olmak üzere, Türkiye’ye göç etmek durumunda olanlara insani yardımda bulunulmasını olumlu karşıla-maktadır. Ancak bu misafirliğin kalıcı hale gelmesi, beyana dayalı kimlik ve çalışma izni verilmesi konularında, daha sonra bir sorun yaşanmaması için dikkatli ve titiz davranılmasını gerekli bulmaktadır. Kayıtdışı istihdamın ve işsizliğin daha da yaygınlaşacağı, ücret seviyelerinin daha da gerileyeceği bir sonucun ortaya çıkma-ması sağlanmalıdır.”

Türkiye devletinin izlediği politikaların bir sonucu olan bu gelişme, başta sınır illeri olmak üzere tüm şehirleri doğrudan veya dolaylı olarak etkilemiş, ülkenin eko-nomik ve sosyal yapısında da bazı düzen-lemeleri beraberinde getirmiştir.

Suriyeli sığınmacılarla ilgili meydana gelen gelişmeler ülkemiz işgücü piyasası üzerinde de etkili olmuştur. Yüzbinlerle ifa-de edilen yeni bir işgücü ordusu, özellikle sınır illerimizde kayıtdışı ve ucuz istihda-mın kaynağı olarak görülmüştür. Konfede-rasyonumuza bölge illerinden gelen bil-giler, Suriyeli sığınmacıların yarı ücretle, herhangi bir güvencesi olmadan, uygun olmayan çalışma koşullarında çalıştırıldığı yönünde olmuştur.

Kuşkusuz yaşamak ve çalışmak için mücadelesi veren, geçimini sürdürebilme-

nin arayışı içinde olan bu kişilerin umudu ve çaresizliği istismar konusu olmamalıdır. Suriyeli sığınmacılar, istihdam edilenlerin ve iş arayanların karşısına, yeni bir alter-natif, daha düşük ücretle çalışmaya hazır işgücü ordusu olarak çıkarılmamlıdır.

Suriyeli sığınmacıların durumu kaçınıl-maz bir süreç olarak kabul edilse de alın-ması gerekli tedbirler vardır. Bu tedbirlerin önemli bir saç ayağını da işgücü piyasası oluşturmaktadır. Burada ortaya çıkacak muhtemel olumsuz etkiyi gidermeye yöne-lik tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Öncelikle yapılması gereken, Suriyeli sığınmacı işçileri istihdam eden işveren-lerin, bu işçilerin istihdamı ile ilgili olarak resmi makamlara doğru bilgi vermelerinin sağlanmasıdır. Bu işgücünü sürekli olarak çok zor çalışma şartlarına maruz bırakan işverenler takip edilmeli ve iş yasalarına uy-maları sağlanmalıdır. Bunun aksine tutum ve davranışlar en ağır yaptırımlara neden olmalıdır. Sığınmacıların içinde bulunduk-ları şartlar emek sömürüsünün gerekçesi olmamalıdır. Suriyeli sığınmacıların da bulundukları ülkenin hukuk sistemine uy-gun tutum içinde olmaları gerekmektedir. Kamu düzenine yönelik tehditlere karşı tedbir alınmalıdır.

İşgücü piyasasında emeğiyle yer al-mak durumunda olan ve çalışmak duru-munda kalan çoğu yoksul olan sığınma-cılar, çoğunlukla kaynak ve bilgi eksikliği ile bulundukları ülkemizde hak kaybına uğramaktadır. Bu konuda, yerel düzey-de bilgilendirme merkezleri oluşturulması olumlu bir adım olacaktır. Özellikle kadın ve çocukların, insan ticareti ağlarının elin-de özgürlüklerini yitirmelerini önleyecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.

Suriyeli sığınmacıların, ülkemize insani ve ekonomik gelişme açısından tamamla-yıcı katkıda bulunmaları sağlanmalıdır. Bunun yolları sosyal taraf temsilcileriyle birlikte müzakere edilerek oluşturulmalıdır. İşbirliğine dayalı çözümler geliştirilmelidir.

Bugün ülkemizde yaşanan, geçici korumaları sağlanan Suriyeli sığınmacıların gö-çüdür. Gelişmeler sonucu sığınmacıların sayısının art-ması ve zaman içinde kalıcı duruma dönüşmesi de söz-konusu olabilecektir.

Page 91: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201488

Mah

mut

ARS

LAN

HAK-İŞ Genel Başkanı

“Suriyeli Sığınmacıların Sorunlarını Görmezden Gelemeyiz”

Suriye’de Esed zulmünden ve IŞID teröründen kaçanların da aralarında bulunduğu Türkiye’deki Suriyeli sığın-macıların sayısı her geçen gün artmak-tadır. Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nün verilerine göre Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde 1.5 mil-yondan fazla Suriyeli yaşıyor. 300 bine yakın Suriyeli ise barınma merkezlerinde yaşamlarına devam ediyor. Sayıları azım-sanamayacak rakamlara ulaşan sığınma-cılar, geldikleri bölgelerde ve yaşadıkları illerde baskın nüfus özelliği taşımaktadır. Bu kentlerin çoğunda yaşanan nüfus artış hızı, nüfusun doğal artış hızının üzerine çıkmış durumdadır.

Türkiye’nin, açık kapı politikasıyla göçmenlere dünya standartlarının üstün-de bir hizmet verdiği bir gerçektir. Türkiye sığınmacıların hemen hemen bütün insani ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Kamplarda sığınmacılara yönelik hem rehabilitasyon

hem de uyum çalışmaları yürütülüyor. Fa-kat bir şekilde kampların dışına çıkan ve kampların dışında kalanlarla ilgili prob-lemler bulunmaktadır.

HAK-İŞ Konfederasyonu İl Temsilcileri tarafından bölgede yaşanan gelişmelere ilişkin olarak hazırlanan raporlara göre, sığınmacıların çoğu kayıtdışı olarak, ka-rın tokluğuna, çok düşük ücretlerle ve kölelik şartlarında çalıştırılmaktadır. Bu büyük bir sorun teşkil etmektedir. Şu anda bu insanlar güvencesiz ve ağır şartlarda, hiçbir iş sağlığı ve güvenliği tedbiri alın-madan, karın tokluğuna çalışmaktadırlar. Sınır kentlerinden büyük şehirlere kadar göçen Suriyelilerin ise sokaklarda yatıp kalktıkları, dilencilik yaptıkları ise hepimi-zin bildiği bir gerçektir.

Suriyeli sığınmacıların akınının ardın-dan özellikle kentlerin sosyal dokusu ve iş-gücü piyasaları, önemli ölçüde etkilenmiş durumdadır. Nüfus patlamasının yaşandı-

ğı illerde işgücü piyasasındaki arz talep dengesi sarsılmış, işgücü piyasasını olum-suz etkileyebilecek boyutlara ulaşmıştır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-lığı tarafından, işgücü piyasasında bo-zulan dengelerin yeniden tesis edilmesi, Suriyelilerin büyük şehirlere göçünü en-gellenmesi ve Suriyelilerin sadece ikamet ettiği ilde çalıştırılması yönünde bir hazır-lık yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu kapsam-da Suriyeli mültecilere, “kendilerini tanım-layan kimlikler” verilmesi ve açık işlerde çalışma imkânının sağlanacağına ilişkin açıklamalar yapılmıştır.

Suriyeli sığınmacıların akı-nının ardından özellikle kentlerin sosyal dokusu ve işgücü piyasaları, önemli ölçüde etkilenmiş durum-dadır.

Page 92: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 89

Suriye başta olmak üzere bölgede yaşanan savaş ve terör ortamı dikkate alındığında, sığınmacıların Türkiye’de uzun vade de kalma riski ile karşı karşıya olduğumuz görülmektedir. Bu nedenle ya-şanan uyum sorununu çözmek için çeşitli önlemler alınması gerektiği bir gerçektir. Literatürde “göç ve kalkınma” şeklinde bir yaklaşım bulunmaktadır. Göçmenlerin belli oranda kendi istihdamlarını geliştir-diklerini de unutmamak gerekir.

Türkiye’nin tarihsel sorumluluk bilin-ciyle güncellediği misyonuyla bölgesel, yöresel ve küresel bir aktör olarak duruş sergilemesiyle birlikte, sivil toplum örgüt-lerinin de aynı duruşa uygun tavır alması kaçınılmazdır. HAK-İŞ sorumluluğunun bilincindedir ve bu bilinçle çalışmalarını yürütmektedir.

Bir sivil toplum örgütü, bir sendikacı, aynı zamanda bir insan hakları savunu-cusu olarak, sırf Suriyeli ve sığınmacı ol-dukları için çalışma izni alıp çalışmasınlar diyemeyiz. Türkiye’den de başta Alman-ya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesine göç yaşanmıştır. Günümüzde bile çeşitli Avrupa ülkelerine giden ve yerleşen Türk-ler bulunmaktadır. Avrupa’ya göç eden Türkler, gittikleri ülkelere yerleşmişler, çalışmışlar, kendi işlerini kurmuşlardır. Yurtdışında yaşayan Türkler için bir sen-dikacının “Türklere iş vermeyin” demesini onaylamıyorsak, bizler de Suriyeliler için çalışmasınlar diyemeyiz. Esed, IŞID ve bölgedeki diğer terör örgütlerinin zulmün-den kaçarak ülkemize sığınmış insanlara “ne yaparsanız yapın” diyemeyiz. Böl-gede varolan kayıtdışı istihdamı, düşük ücretle, uygunsuz koşullarda çalışmayı Suriyeli sığınmacıların evlerinden, yurtla-rından uzakta yaşadıkları sorunları gör-mezden gelemeyiz.

Belli bir mevzuat içerisinde ve Türkiye’nin de dengeleri dikkate alına-rak bir düzenleme yapılmalıdır. Çalışma hayatını doğrudan ilgilendiren bu düzen-lemeler hayata geçirilmeden önce hükü-met-işçi-işveren taraflarının ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katıldığı ulusal ve yerel düzeyde sosyal diyalog meka-nizmaları işletilmelidir. Yapılacak düzen-

lemeler sosyal tarafların da görüşleri alı-narak ve hassasiyetleri dikkate alınarak hayata geçirilmelidir.

Türkiye, hem göç veren ve hem de göç alan bir ülke konumundadır. Türkiye’nin jeostratejik önemi, tarihsel geçmişi ve geleceğe dönük aktör rolü, Türkiye’nin göç profilini her zaman canlı ve güçlü tutmaktadır. Türkiye’nin kitlesel göçlere ev sahipliği, dünya modeli niteliği bulun-maktadır. Özellikle 1985’lerden bu yana Türkiye kitlesel göçleri kabul eden bir ülke olmayı başarmıştır. Bulgar zulmü sonrası kitlesel göç, Saddam zulmü sonrası kit-lesel göç, demir perdenin yıkılmasından sonra zorunlu ekonomik göç, Irak’tan göç, Suriye’den göç, Gürcistan’dan iş göçü gibi arka arkaya yaşanan göçler olmuştur.

Bu durum; Türkiye’nin dinamik bir göç politikası geliştirmesi gerektiğini net olarak ortaya koymaktadır. Türkiye’nin göç politikası, güçlü kurumlara, kanuni düzenlemelere, etkin uluslararası işbirliği-ne dayalı olmalıdır. Türkiye, bu sebeple yabancıların çalışma iznine ilişkin kanunu çıkartmıştır. Ancak revize edilmelidir. Tür-kiye İçişleri Bakanlığı’nda göç kurumu kur-muştur. AFAD’ı kurup geliştirmiştir. TİKA güçlendirilmiştir. İlgili yardım STK’ları teşvik edilip güçlendirilmiştir. Uluslararası

kuruluşlar ve güçlü ülkelerle göç konusun-da etkin işbirliği geliştirilmelidir. Türkiye kitlesel göçleri yönetecek refleks, yapı ve oluşumları geliştirmeye devam etmelidir.

Türkiye Suriyeli sığınmacılar kapsa-mında, bir ülkenin neredeyse tamamen Türkiye’ye gelmesi riski ile karşı karşıya-dır. Bu durum tarihte eşine az rastlanan bir durumdur. Türkiye’nin bu duruma kar-şı tabi ki özel bir yapılanma ve politika iz-lemesi gerekmektedir. Ancak Suriye sığın-macıları sorunu özellikle politik ve insani olarak zincirleme bir şekilde de emek piyasası açısından bir sorundur. Ancak Suriyeli sığınmacıların yaşam hakkının, insani ve politik bir yaklaşımla sağlan-ması ve bu doğrultuda onların hayata ve çalışma hayatına dair sorunlarının ciddi olarak ele alınması gerekir.

Belli bir mevzuat içerisinde ve Türkiye’nin de dengele-ri dikkate alınarak bir dü-zenleme yapılmalıdır.

Yapılacak düzenlemeler sosyal tarafların da görüş-leri alınarak ve hassasiyet-leri dikkate alınarak haya-ta geçirilmelidir.

Türkiye’nin göç politikası, güçlü kurumlara, kanuni düzenlemelere, etkin ulus-lararası işbirliğine dayalı olmalıdır.

Page 93: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201490

Suriyeli Sığınmacıların İstihdamıHükümetin on binlerce insanın yerin-

den yurdundan olmasına sebep olan ve komşu bir ülkede iç savaşı kışkırtan dış politikası artık içeride de bir dizi karmaşık sorunlara neden olmakta ve bu sorunlar ciddi toplumsal gerilimlere yol açmakta.

Sorunun gerçek çözümü insanların doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalmadan, insanca çalışıp insanca yaşa-yabilecekleri barış ortamının tesis edilme-sidir. Ancak fiili durum maalesef bundan oldukça uzaktır.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Kon-federasyonu, ilke olarak doğduğu ülkeye, etnik kökenine, inancına bakılmaksızın tüm işçilerin iş güvenceli, sendikalı işler-

de, insanca yaşayabileceği bir ücretle ve sosyal haklarla çalışma hakkını savu-nur. Bu ilkeden hareketle Konfederasyo-numuz, bulunduğumuz ortamda göçün giderek daha fazla yaşandığı gerçeğini de tespit ederek göçmen işçilerle ilgili ça-lışmalar yapmayı konfederasyonun görev ve yetkileri arasına dahil etmiştir.

Fiilen Türkiye’de kayıtdışı biçimde, as-gari ücretin altında, kölece koşullarda ça-lıştırılan yüz binlerce göçmen bulunmak-tadır. Sadece Suriyeliler değil, dünyanın bir çok yerinden işçiler çalışma izinleri ol-madığı gerekçesiyle insanlık dışı koşullar-da çalıştırılmaktadır. Bu bir hak gaspıdır ve fiilen oldukça yoğun yaşanmaktadır.

Bir ülkede bir işçinin hakkının gasp edilmesi tüm işçilerin hakkının gasp edil-mesi anlamına gelir. Bu nedenle sadece Suriye’den değil başka bir ülkeden gele-rek bu ülkede alınteri döken tüm göçmen işçilerin, kayıtdışı çalışma koşullarına mahkum bırakılmamasını, çalışma izni sorunlarının çözülmesini ve eşit haklarla çalıştırılmasını destekleriz. Öte yandan bu konuda bir yasal düzenleme olacaksa

Kani

BEK

O

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)Genel Başkanı

Avrupa’da Türkiyeli işçiler nasıl ki sendikalı, sigortalı çalışıyorsa, Türkiye’de de göçmen işçiler için benzeri koşullar geçerli olmalıdır.

Page 94: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 91

Hükümet Ortadoğu ve Su-riye politikalarının ülke-mizde yol açtığı toplumsal krizi yönetebilmek için bir düzenleme hazırlığında-dır. Ancak bunu yaparken çok dikkatli olunmalı, bir krizi çözmek isterken baş-ka toplumsal krizler yara-tılmamalı, dünyadaki de-neyimler ve uluslararası sözleşmeler doğrultusunda adım atılmalıdır.

sadece Suriyelilere yönelik değil kesinlik-le tüm göçmen işçilere yönelik olmalıdır. Aksi bir durumun, sadece bir ülke yurttaş-larına yönelik bir düzenlemenin de eşitlik ilkesine aykırı olacağı açıktır.

Öte yandan yasal düzenlemede yer alacağı basında iddia edilen daha dü-şük sigorta primi ve benzeri uygulamalar eşitlik ilkesine uymamaktadır. Daha dü-şük sigorta primiyle veya benzeri başka düzenlemelerle daha ucuz işgücü ordusu yaratmaya kalkmak ayrımcılıktır. Böylesi bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Ve en önemlisi de böylesi bir eşitlik ilkesine aykırı düzenleme, işsizlik oranının yüksek olduğu ülkemizde yeni bir ucuz işgücü kitlesi yaratarak ciddi top-lumsal sorunlar doğurabilir.

Göçmen işçilere daha düşük haklar tanıyan bir sigorta uygulaması bizim açımızdan kabul edilemez çünkü DİSK, üyesi olduğu Uluslararası Sendikalar Kon-federasyonu (ITUC) ve Avrupa Sendika-lar Konfederasyonu’nun (ETUC) göçmen işçiler ile ilgili taleplerinin takipçisidir. Uluslararası sendikal hareket göçmen iş-

çiler için “eşit işe eşit ücret” çağrısı yap-makta ve küresel ölçekte kampanyalar yürütmektedir. ITUC’un raporlarına göre en kötü koşullarda yaşayan ve çalışan işçilerin büyük bölümünü göçmen işçiler oluşturmaktadır. Biz ülkemizde böylesi bir ayrımcılığa geçit vermeyiz. Avrupa’da Türkiyeli işçiler nasıl ki sendikalı, sigortalı çalışıyorsa, Türkiye’de de göçmen işçiler için benzeri koşullar geçerli olmalıdır.

Türkiye’yi yönetenler göçmen işçiler ile ilgili olumlu bir adım atmak istiyor-sa, palyatif tedbirlerin ötesine geçerek vakit geçirmeksizin Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) göçmen işçilerin hakla-rına ilişkin sözleşmelerini imzalamalı ve yürürlüğe koymalıdır. ILO’nun “İstihdam Amacıyla Göç” hakkındaki 97 Sayılı söz-leşmesi ve “Göçmen İşçiler” hakkındaki 143 Sayılı Sözleşmeleri, göçmen işçilerin haklarını güvence altına almakta ve göç-men işçilere yönelik suiistimalleri önleme-yi amaçlamaktadır. Bu sözleşmelere göre göçmen işçiler; ücret, çalışma saatleri, izin, asgari çalışma yaşı, eğitim, sendika üyeliği ve barınma gibi haklardan eşit şe-

kilde faydalanmalıdır.Özetle hükümet Ortadoğu ve Suri-

ye politikalarının ülkemizde yol açtığı toplumsal krizi yönetebilmek için bir dü-zenleme hazırlığındadır. Ancak bunu yaparken çok dikkatli olunmalı, bir krizi çözmek isterken başka toplumsal krizler yaratılmamalı, dünyadaki deneyimler ve uluslararası sözleşmeler doğrultusunda adım atılmalıdır.

Page 95: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201492

Doç

. Dr.

Selç

uk Ş

İRİN

NewYork Üniversitesiİksara Veri Araştırma

[email protected]

Suriyeli Sığınmacılar Türkiye’yi Değiştirecek!Nüfusumuzun yüzde ikisi Suriyeli sı-

ğınmacı. Gelenlerin eğitim seviyesi Türki-ye ortalamasına yakın. Dünyadaki örnek-lerden biliyoruz ki, Suriye’deki çatışmalar bitse dahi gelenlerin önemli bir kısmı geri gitmeyecekler. Şimdi önümüzde iki seçe-nek var: ya Suriyeli sığınmacıları toplum-sal ve ekonomik hayata katacağız ya da içeride huzursuzluk, dışarıda istikrarsızlık kaynağı olacak yeni bir alt sınıf oluşması-na sebep olacağız.

Mülteciler gittikleri ülkelerde belli bir süre kaldıktan sonra koşullar düzelse dahi geri dönmüyorlar. En iyimser he-saplar bile yüz binlerce Suriyeli’nin artık bu topraklara yerleşeceği yönünde. O halde ilk başta ülke olarak bu realiteye alışmamız gerekiyor. Sokaklarda gördü-ğümüz insanlar nasılsa yarın gidecekler diye görmezlikten gelinemezler. Onların sorunları nasılsa bizim vatandaşımız de-ğil diye ikinci plana atılamaz. Bu hem orta ve uzun vadede rasyonel bir politika olmaz, hem de insani ve etik anlamda sa-vunulabilir bir politika olmaz. Bahçeşehir Üniversitesi’nden bir ekiple yürüttüğümüz saha araştırmasının da ortaya koyduğu gibi yaşanan iç savaş özellikle çocuklar üzerinde büyük bir tahribat yaratmış du-rumda. Ülke olarak buraya geliş neden-leri her ne olursa olsun, dış politika müla-hazaları her ne olursa olsun evini barkını bırakıp bize sığınmış insanlara yeni bir hayat kurmaları yönünde yardım etmek artık boynumuzun borcudur.

Ne Yapmalı?Yapılması gereken Suriyeli sığınma-

cıların hem sosyal hem de ekonomik ha-yata katılabilecekleri entegrasyon meka-nizmaları kurmak. Bu kişilerin ekonomik hayata katılması üretimi, üretimin artması daha fazla istihdamı, dolayısıyla üretilen-leri tüketecek gelir düzeyi/refahı daha yüksek bir ekonominin bölgede kurulması-nı sağlayacaktır. Tersinden söylersek, bu bireyleri ekonomik hayatın dışında tutmak onları yardıma muhtaç ve kötü koşullara mahkum bırakmak demektir. Yardımların ekonomik yükü ülke ekonomisine nega-tif etki yapmakla kalmayacak, mülteci kamplarına ve yoksulluğa mahkum olmuş yeni nesil marjinal gruplar ve suç örgütle-ri için ucuz bir arka bahçe olacaktır. Bu marjinalleşmenin orta ve uzun vadede bir ülkenin istikrarını nasıl bozduğunu yakın tarihimizden ve yakın bölgemizden bili-yoruz.

Literatüre Pakistan’ın Afganistanlaştı-rılması olarak geçen süreç bizim için cid-di uyarılar içeriyor. Zaten kendi demok-rasisi sorunlu olan Pakistan’ın son 30 yılı mülteci kamplarından doğan terörist ha-reketlerle mücadele etmekle geçiyor. Bir zamanlar Hindistan ile yarışan Pakistan, mülteci sorununu yanlış idare ettiği için artık ekonomik ve sosyal yapı bakımından gelişmekte olan ülke kategorisinde bile sayılmıyor.

Mültecilerin ekonomik hayata enteg-rasyonu pahalı bir proje. Hem sosyal

maliyeti hem de mali boyutu bakımından pahalı bir proje. Ancak en son açıklanan verilere göre şimdiye kadar Suriyeli sığın-macılar için 7 milyar lirayı aşkın bir bütçe kullanmış durumdayız. Bu miktar Enerji ve Ekonomi bakanlıkları dahil toplam 8 ba-kanlığın toplam bütçesine denk! Bu har-camaların önemli bir kısmı ayni ve nakdi yardım. Sorunu yardımlar ve kamplar üzerinden çözmeye çalışmak son gelen mülteci dalgasıyla birlikte bu harcamaları hızla yukarıya çekecektir. Uzun vadede bu seviyede bir harcamanın mümkün ol-mayacağı ve bu harcamaya rağmen özel-

Nüfusumuzun yüzde ikisi Suriyeli sığınmacı. Gelenle-rin eğitim seviyesi Türkiye ortalamasına yakın. Dün-yadaki örneklerden bili-yoruz ki, Suriye’deki çatış-malar bitse dahi gelenlerin önemli bir kısmı geri gitme-yecekler. Şimdi önümüzde iki seçenek var: ya Suriyeli sığınmacıları toplumsal ve ekonomik hayata kataca-ğız ya da içeride huzursuz-luk, dışarıda istikrarsızlık kaynağı olacak yeni bir alt sınıf oluşmasına sebep ola-cağız.

Page 96: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 93

likle ikinci kuşağın kamplarda marjinalle-şeceği realitesi bizi daha kalıcı çözümler bulmaya mecbur bırakıyor.

Ekonomik hayata katılım şart!Ekonomik hayata katılım mülteci enteg-

rasyonun en kritik noktası. Kendi ülkelerin-den iç savaş nedeni ile göç etmek zorunda kalan milyonlarca Suriyelinin önemli bir bölümü üretime katkıda bulunan birey-lerdi. Şimdi bizim ülkemizdeler ve onları işgücüne katmakla kalmayıp, girişimcilikle-rinden de faydalanmak hem onların hem de bizlerin hayrına. Malum ülkemizin en önemli sorunlarından biri işsizlik, diğeri ise sınırlı girişimcilik. Türkiye dünyada yarıştı-ğı ülkeler içinde en az şirket kuran ülke. Kurulan şirketlerin önemli bir kısmı da in-şaat ve enerji odaklı. Suriye’den gelen ek nüfusun ortaya çıkardığı baskıyı kırmanın en pratik yollarından biri bu mülteciler için de girişimciliğin önünü açan uygulama ve teşvikler. Ekonomiye kazandırılmayan mülteciler kısa vadede topluma ek mali yük olmakla kalmayacak uzun vadede suça teşvik dahil ek maliyet ortaya çıkartacaktır.

Suriyeli sığınmacıların eğitim ve istihda-ma katılımı konusunda elimizde çok önemli iki veri kaynağı bulunmaktadır. Biri USAK tarafından 4 kampta, diğeri AFAD tarafın-dan 2700 hane halkı üzerinde yapılan bu kapsamlı çalışmalar Suriyeli sığınmacıların ekonomik hayata katılmak için gerekli alt-yapıya sahip olduklarını gösteriyor. USAK araştırmasına göre toplam 4 kampta ya-şayan Suriyeli sığınmacıların yüzde 25’i yükseköğretim mezunu! Bu oran Türkiye ortalamasının iki katı! Bu araştırmaya göre hiç okula gitmemiş olanların oranı yüzde

5, bu oran bizde yüzde 10 seviyesinde. AFAD’ın 10 kentte yer alan 20 kampta ve kamp dışında yaşayan 2700 aileyle yaptı-ğı daha kapsamlı analizde eğitim seviyele-ri biraz daha düşük olmakla birlikte genel resim aynı kalmakta. AFAD verilerine göre Suriyeli sığınmacıların yaklaşık yüzde 10’u üniversite mezunu ve yüzde 80’i aşkın bir kısmı okuryazar. Özetle Suriyeli göçmen-lerin iş hayatına katılımlarının önündeki eğitim engeli ciddi bir boyutta değil.

İş hayatına katılıma ilişkin AFAD ve-rileri oldukça umut verici. Kamp dışında yaşayan her 4 sığınmacıdan 3’ü iş arıyor. Kamplarda bu oran azalmakla birlikte yine çoğunluk istihdama katılmak yönünde istekli. Bu oranların kadın ve erkekler ara-sında çok ciddi farklılıklar göstermemesi kayda değer; zira Türkiye’de bu iki grup arasında ciddi farklar mevcut.

Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de hem kültürel hem de ekonomik hayata katıl-mak yönünde gösterdikleri iradeyi onların Türkçe öğrenmek konusundaki isteğinde görmek mümkün. Hem kamplarda, hem de kamp dışında yaşayanların ezici bir çoğunluğu (yüzde 85’in üzerinde) Türkçe öğrenmek istiyor. Son olarak mültecilerin istihdama katılım için gerekli mesleki eği-tim süreçlerine de hazır olduğunu söyle-yebiliriz; zira kamplarda yaşayanların yarıdan çoğu bir meslek kursuna gitmeye hazır olduklarını ifade ediyor. Kadınlar ve erkekler arasında mesleğe yönelik eğitime talep noktasında ciddi bir fark olmadığının altını çizmemiz gerekiyor.

Özetle elimizdeki verilere göre Suriyeli sığınmacıların ekonomik hayata katılmak için hem gerekli donanımları var, hem de bu konuda ciddi bir irade ve talep mevcut. Bu anlamda Suriyeli sığınmacıları yalnız-ca vasıfsız işler için değil, aynı zamanda vasıflı istihdam için de değerlendirmeliyiz. Özellikle Ortadoğu pazarında iş yapan sektörlerde bu vasıflı insan gücü bizim için ciddi bir kültürel sermaye kaynağı olabilir. Hem eğitim, hem dil, hem de bölgeye vakıf olmaları bakımından Suriyeli profesyonel-ler Türkiye’nin en hızlı büyüme potansiyeli gösterdiği Ortadoğu pazarında daha et-kin bir rol oynamasını sağlayabilirler. Yeni düzenlemeler ile Ortadoğu’ya ihracat ya-pan işletmelerin Suriyeli sığınmacıları işe alması yönünde ek teşvikler, vergi indirim-leri bu anlamda önemli bir rol oynayabilir.

Suriyeli çocukları topluma ka-zandırmak zorundayız!

Orta ve uzun vadede mültecileri sosyal

ve ekonomik hayata katmanın en önemli aracı onların çocuklarına kaliteli eğitim olanağı tanımaktır. Özellikle gelişmiş de-mokrasiler bu anlamda pek çok örnekle dolu. Bir dönem yoğun mülteci kabul eden Avustralya’daki işletmelerin yüze 65’i mül-teci çocukları tarafından kurulmuş. 2000 senesine gelindiğinde Avustralyalı 8 mil-yarderden 5’i mülteci çocuğu.

2013’de New York Times için yazdı-ğımız makalede mülteciler için yapaca-ğımız en iyi yatırımın çocuklarını şiddet sarmalından kurtarmak olduğunu ifade etmiştik. Bunun da yolu büyüklere iş, ço-cuklara eğitimden geçiyor. Elbette oldukça masraflı ve toplumsal desteği az bir proje bu. Dar gelirli aileler kendilerinden esirge-nen hizmetlerin mültecilere sunulmasından rahatsızlık duyacaklardır. Son yapılan ka-muoyu yoklamaları toplumda bu konuda ciddi bir negatif algı olduğunu gösteriyor. O nedenle gerek Pakistan’dan, gerek Afri-ka’daki yoğun mülteci alan topraklardan öğrendiklerimizi Türkiye toplumuna çok iyi anlatmamız gerekiyor. Eğer ilk mülteci kuşağının derdine derman olamaz, yani onlara yaşama tutunacakları bir gelecek sunamaz isek bir sonraki kuşakta bu şan-sımız hiç olmayabilir. Nitekim çok uzağa gitmeye gerek yok; yanı başımızdaki IŞİD vakası şiddetle yoğrulan bir kuşağın nasıl daha büyük bir şiddet doğurduğunu bir kere daha bize hatırlatıyor. ReferanslarAFAD Raporu: https://www.afad.gov.tr/Doku-man/TR/60-2013123015491-syrian-refugees-in-turkey-2013_baski_30.12.2013_tr.pdfUSAK Raporu: http://www.usak.org.tr/images_upload/files/suriyeli%20m%C3%BClteciler%20film%20nete.pdfBahçeşehir Raporu: http://www.bahcesehir.edu.tr/icerik/1769-suriyeli-multeci-cocuklar-ve-aileleri-arastirma-sonuclari

Not: Doç. Dr. Selçuk Şirin New York Üniversitesi’nde istatistik ve davranış bilim dersleri vermekte ve Hürriyet Gazetesi’ne köşe yazıları yazmaktadır.

Literatüre Pakistan’ın Af-ganistanlaştırılması olarak geçen süreç bizim için ciddi uyarılar içeriyor. Zaten ken-di demokrasisi sorunlu olan Pakistan’ın son 30 yılı mül-teci kamplarından doğan terörist hareketlerle müca-dele etmekle geçiyor. Bir za-manlar Hindistan ile yarışan Pakistan, mülteci sorununu yanlış idare ettiği için artık ekonomik ve sosyal yapı bakımından gelişmekte olan ülke kategorisinde bile sayılmıyor.

Türkiye dünyada yarıştı-ğı ülkeler içinde en az şir-ket kuran ülke. Kurulan şirketlerin önemli bir kısmı da inşaat ve enerji odaklı. Suriye’den gelen ek nüfu-sun ortaya çıkardığı baskı-yı kırmanın en pratik yolla-rından biri bu mülteciler için de girişimciliğin önünü açan uygulama ve teşvikler.

Page 97: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201494

Doç

. Dr.

Sani

ye D

EDEO

ĞLU

Aslı

ŞA

HA

NKA

YA

Kayıtdışılık Çıkmazında Suriyeli Prekarya: Türkiye’de İşgücü Piyasasında Suriyeli Göçmenler

Üşüyen ellerini İETT otobüsünün egzozunda ısıtan Suriyeli küçük kız Türkiye’de Suriyeli göçmenlerin durumu-nu bütün açıklığı ile gözler önüne sermiş-tir. Son birkaç yıldır hemen hemen her gün basında Suriyeli göçmenlere ilişkin haberler verilmektedir. Gelecekte özellik-le Suriyeli göçünün Türkiye’nin toplumsal yapısı ve işgücü piyasaları üzerine daha derin etkilerini daha net analiz etme fır-satımız olacaktır. Günümüzdeki haliyle Türkiye’ye yönelen Suriyeli göçü gerek basında gerekse günlük yaşantımızda her an karşılaşabileceğimiz ve deneyimleye-bileceğimiz göçün sosyal koşullarını göz önüne sermenin dışında aynı zamanda, Türkiye’nin uluslararası göç hareketlerin-deki konumunun son yıllardaki radikal değişiminin de güçlü bir işaretçisidir. 1960’lı yıllara Almanya’ya giden işçiler-le başlayan süreç Türkiye’yi göç veren bir

ülke olarak önce çıkarırken, 1990’larda Türkiye göç alan bir ülke haline gelmiştir. Sovyet blokunun yıkılması ile başlayan bu süreç bugünlerde Türkiye’nin doğusunda yaşanan savaşlar ve artan Suriyeli göçü ile devam etmektedir.

Türkiye’nin göç alan bir ülke konumu-na gelmesinin işgücü piyasaları üzerinde çok ciddi etkiler doğurduğunu söyleye-biliriz. Geniş enformel işgücü piyasası ülkeye yeni gelen düzensiz, kayıtsız ve kaçak göçmenler için geniş çalışma imkanları yaratmaktadır. Göçmenlerin çalışma izinlerinin olmaması, iş aramaya başladıklarında çalışabilecekleri işler ve bu işlerde ne kadar kazanacakları ile iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin durumla-rı konusunda ciddi sonuçlar yaratmakta-dır. Bir dizi kırılganlık ve yeni göç edilen bir toplumda hayatta kalma mücadelesi, göçmenleri toplumsal tabakanın en altına

itmekte ve en kötü işlerde en kötü şartlar-da çalışmaya mecbur bırakmaktadır. İşte, içinde bulundukları bu koşullar Suriyeli göçmenlerin Türkiye’deki prekaryanın bir parçası olup olmadığı sorusunu akla ge-tirmektedir.

Prekarya kelime kökünde precarious (güvencesiz) ve proletariat (proletarya) kelimelerinin birleşiminden oluşmakta-

Muğla Sıtkı Koçman ÜniversitesiÇalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

Beykent Üniversitesiİnsan Kaynakları Yönetimi Programı

Göçmenlerin çalışma izinle-rinin olmaması, iş aramaya başladıklarında çalışabile-cekleri işler ve bu işlerde ne kadar kazanacakları ile iş güvenliği ve işçi sağlığı-na ilişkin durumları konu-sunda ciddi sonuçlar yarat-maktadır.

Page 98: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 95

Beykent Üniversitesiİnsan Kaynakları Yönetimi Programı

dır1. Guy Standing’e göre prekaryanın iş temelli bir kimliği yoktur, yani belirli bir geleceği olmayan işlerde çalışırlar2. Bu tanımlamayı Türkiye için değerlendir-diğimizde Suriyelilerin çalıştıkları işlerin tam da Standing’in tanımına uygun işler olduğu ve prekaryanın bir parçası olduk-ları söylenebilir. Zira Standing prekarya-yı tanımlarken sahip olunması beklenen sabit ya da öngörülebilir bir gelir, statü ya da başka haklara3- ki bu haklar Su-riyeli kaçak göçmenler için temel insan haklarından olan sağlık ve eğitim hakkını da içermektedir sahip olunmadığını vurgu-lamaktadır. Türkiye işgücü piyasasındaki Suriyeli kaçak göçmenlerin çalıştıkları iş-ler ve gelirleriyle ilgili bir beklentilerinin olmaması ya da beklentilerdeki belirsiz-lik, yani güvencesizlik bu kişilerin pre-karya içinde kabul edilebileceğine işaret etmektedir.

Suriyeli Sığınmacı/ Göçmenleri Tanımlamak

TDK’ya göre; sığınmacı, başka bir ülkeye ya da yere sığınmış olan kişi, mül-teci olarak tanımlanırken göçmen, kendi ülkesinden ayrılarak başka ülkeye giden kimse, aile ya da topluluk, muhacir ola-rak tanımlanmaktadır. 2510 sayılı İskân Kanunu’na göre; Türkiye’ye yerleşmek amacıyla değil de bir zorunluluk halinde gelmiş olanlar mülteci (sığınmacı) olarak kabul edilirken Türkiye’ye yerleşme ka-rarı alanlar muhacir (göçmen) olarak ka-

bul edilmektedir (md.3). Bu tanımlardan yola çıkarak Suriye’den Türkiye’ye gelen kişilerin bir kısmının sığınmacı tanımına bir kısmının da göçmen tanımına uygun olduğu söylenebilir. Fakat Türkiye 1954 yılında yürürlüğe giren BM Cenevre Söz-leşmesini 1968 yılında coğrafi sınır şartı ile imzaladığı için sadece Avrupa Konse-yi ülkelerinden gelenlere mülteci statüsü vermektedir. Buna göre, Avrupa dışın-dan gelen kişiler mülteci statüsüne dahil olamayacağından, Suriyeliler sığınmacı statüsünde değillerdir. Nitekim Türkiye’ye gelen Suriyeli’lerin bir bölümü kamplarda geçici sığınmacı konumunda yaşamlarını devam ettirirken sayıca önemli bir bölümü ise, kaçak olarak Türkiye’ye giriş yapmış olan ve kamp dışında yaşayan kaçak/dokümansız/düzensiz göçmenlerden oluşmaktadır. Uluslararası Af Örgütü’nün 2014 raporuna göre; yanında pasaportu olmayanlar Türkiye’ye resmi sınır geçiş-lerinden giriş yapmaları engellenmekte-dir. Suriyeli’lerin bir kısmı resmi girişlere uzak güvensiz bölgelerde kötü koşullarda yaşarken bir kısmı da zorlu ve tehlikeli geçişlerden Türkiye’ye kaçak olarak gir-meye çalışmaktadırlar4. Kaçak giriş ya-panlardan biri olan Muna, kaçtıkları sıra-da kendilerini yakalayan Türk askerlerine ağlayarak “bizi ölüme göndereceksiniz…çocuğum hasta beni Türkiye’ye geçirir mi-siniz” diyerek Türkiye’ye giriş yaptığını anlatıyor. Kaçak olarak giriş yapanlar yakalanmamak için sınıra yakın yerlerde kazdıkları çukurlarda saklanmaktadırlar5.

Suriyeliler için ülkelerinden kaçış, ister res-mi sınırlardan isterlerse kaçak yollardan giriş yapsınlar, insana yakışır koşullardan uzak ve temel insan haklarının hiçe sa-yıldığı bir dönemin kapısının aralandığı anlamına gelmektedir.

Türkiye’de Suriyeli sığınmacılar için 10 ilde6 20 kamp kurulmuştur. AFAD’ın verilerine göre 2013 Ağustos tarihi itiba-riyle bu kamplarda 200.386 sığınmacı bulunmaktadır. Ancak kamplar dolu ol-duğundan Suriyeli’lerin büyük bir bölümü kamp dışında yaşamlarını devam ettirme-ye çalışmaktadırlar7. Suriyeli sığınmacı-lar sayı olarak daha çok Suriye sınırına yakın kentlerde yoğunlaşmaktadır. AFAD 2013 raporuna göre; Ağustos 2013 tari-hi itibariyle Hatay’da beş, Gaziantep’te dört ve Şanlıurfa’da üç kamp bulunmakta-dır. Şanlıurfa üç kampta 73 bin sığınmacı ile Türkiye’de en çok sığınmacının olduğu kenttir8.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yük-sek Komiserliği’nin açıklamasına göre; Türkiye’de 30 Ekim 2014’te 3.5 milyo-na yakın Suriyeli göçmen bulunmakta ve bunların büyük bir çoğunluğu çocuklar-dan oluşmaktadır. AFAD 2 Ekim 2014 tarihi itibariyle kamplar ya da kamp dı-şında yaşayan Suriyelilerin 2.896.702’si-nin kayıt altına alındığını açıklamaktadır.9 Bütün bunlara rağmen, kamp dışında ya-şayan ve AFAD kaydı olan sığınmacıların %19’unun oturma izni ve yüzde 5’inin kamp kaydı vardır.10 Rakamlara bakıldı-ğında kaydı olmayan sığınmacıların sa-yısının çok fazla olduğu söylenebilir. Bu durumda sığınmacıların büyük bir bölümü Türkiye’de hiçbir destek olmadan kendi imkanları ile bir yaşam sürdürmeye çalış-maktadırlar.

15 yaş ve üzerindeki Suriyeli’lerin yüzde 70’e yakını evli, üçte biri ise be-kardır. Kamplarda yaşayan Suriyeli sığın-macı hanehalkı reislerinin yaklaşık yüzde

Birleşmiş Milletler Mülteci-ler Yüksek Komiserliği’nin açıklamasına göre; Türkiye’de 30 Ekim 2014’te 3.5 milyona yakın Suriye-li göçmen bulunmakta ve bunların büyük bir çoğun-luğu çocuklardan oluşmak-tadır.

Page 99: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 201496

17’si kadın iken kamp dışında yaşayan hanehalkı reislerinin yaklaşık yüzde 22’si kadındır. Kamplarda yaşayan Suriyeli sı-ğınmacıların yaklaşık üçte biri, en az bir aile üyesinin öldüğünü ve yine yaklaşık üçte biri en az bir aile üyesinin yaralan-dığını belirtmiştir11. Bu yüzdelere baktığı-mızda, yakınlarını kaybedenlerin daha çok kamplarda barınmayı tercih ettiklerini söyleyebiliriz. Suriyeli’lerin yaklaşık dört-te üçü, başka bir ülke yerine Türkiye’yi tercih etmelerinin nedeninin ulaşım kolay-lığı olduğunu belirtmiştir12. Akdeniz13’in kitabında görüşme yapılan sığınmacılar Türkiye’de çalışma ve yaşam koşulların-dan memnun olmadıklarını ve buldukları ilk fırsatta bir Avrupa ülkesine gitmek iste-diklerini belirtmektedirler. Suriyeli’ler için Türkiye’de tek güçlük çalışma koşulların-dan kaynaklanmamaktadır. Uluslararası Af Örgütü’ne kayıtlı olmalarına rağmen uluslararası sivil toplum kuruluşlarının Suriyeli sığınmacılara yardım etmesi en-gellenmekte, bu malzemelerin dağıtılması için AFAD’a teslim şartı getirilmektedir14.

İşgücü Piyasasında Suriyeli Sığınmacılar

Türkiye işgücü piyasasının en büyük sorunlarından biri yapısal işsizlik ve ka-yıtdışı çalışmadır. TÜİK Ağustos 2014 verilerine göre işgücü piyasasında is-tihdamda olan 26.313 milyon kişinin 9.565 milyonu (%36.4) kayıtdışı istihdam edilmektedir. Erkek istihdamı içinde ka-yıtdışılık oranı yüzde 30.4 iken, kadın

istihdamı içinde bu oran yüzde 51’dir. Bu oranların sadece TÜİK verilerine yansıyan kısmı olduğunu düşünürsek, aslında eko-nominin yarıya yakının kayıtdışı istihdam edildiğini söylemek abartılı olmaz. Böyle-sine büyük bir kayıtdışı ekonominin varlı-ğının göçmenler için de geniş bir çalışma alanı yaratmakta olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek; ayrıca göçmenlerin varlığı ve işgücü piyasasındaki kırılgan konumlarını göz önüne alırsak göçmenler sayesinde bu geniş kayıtdışı ekonomi bes-lenmektedir.

Özellikle son dönemde Suriyeli göç-menlerin Türkiye işgücü piyasasının en güvencesiz, en ucuz ve kayıtdışı çalıştır-maya en uygun kesim olduğu söylenebi-lir. 2011 yılından itibaren 2.786 Suriyeli göçmene çalışma izni verilmiş, 117 baş-vuru reddedilmiştir. Çalışma izinlerinin önemli bir kısmı şirket ortağı veya işveren olarak faaliyette bulunmak üzere verilmiş-tir15. Türkiye’deki sayılarının 3.5 milyona ulaştığı tahmin edilen Suriyeli göçmenlerin sadece 2.786’sına çalışma izni verilmiş olması, Suriyeli göçmenlerin neredeyse ta-mamının kayıtdışı çalıştığını göstermekte-dir. Göç ile gelenlerin önemli bir kısmının pasaportu olmadığından ikametgâhları verilmemekte ve dolayısıyla işgücü piya-sasında da bir kayıtları bulunmamakta-dır. Kayıtlı çalışmaları mümkün olmayan göçmenler çoğunluğu oluşturmaktadır ve bu durumda yapılacak şey bu kişilerin iş-siz kalmaları ve sınır dışı edilmeleridir ki Türkiye’de işsiz olmak Suriyeli göçmenler

için aç ve sokakta kalmakla aynı anlama gelmektedir. Türkiye’ye gelen Suriyeli göçmenlerin 220 bini kamplarda kalırken 530 bini kendi imkânlarıyla ev tutmuşlar-dır. 225 bin Suriyeli ise akrabalarının ya-nına taşınmıştır16. Bu sayılar bize Suriyeli göçmenlerin önemli bir bölümünün kamp-ların dışında kalarak işgücü piyasasına entegre olma yolunu tercih ettiğini göster-mektedir. Bunun temel nedeni ise kamp-larda can güvenliklerinin olmadığına iliş-kin genel bir kanının varlığıdır17. Bir diğer neden ise, kampların kapasitelerinin ve kamplardaki imkanların tüm sığınmacılar için yetersiz olmasıdır. Bütün bu yapısal koşullar Suriyeli göçmenlere çalışarak ha-yatlarını devam ettirmekten başka seçe-nek kalmadığını göstermektedir.

Suriye’den göç ile gelenler doğu böl-gelerde daha çok mevsimlik tarım işlerinde çalışırken İstanbul’da tekstil atölyelerinde çalışmaktadırlar. Suriyeli göçmenlerin ça-lışma yaşamında karşılaştıkları en büyük sorunlardan biri dil sorunudur. Göçmen-ler için Türkçe bilmemek işsiz kalmakla aynı anlama gelmektedir. Suriye’deyken bir mesleği olanlar Türkiye’de dil bilme-dikleri için işsiz kalmaktadırlar18. Çalışma koşulları açısından değerlendirdiğimizde

AFAD 2 Ekim 2014 tarihi itibariyle kamplar ya da kamp dışında yaşayan Su-riyelilerin 2.896.702’sinin kayıt altına alındığını açık-lamaktadır.

Page 100: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 97

Suriyeli işçilerin Türkiye’li işçilere göre daha düşük ücretlerle çalıştığı görülmek-tedir. Ercüment Akdeniz19, İstanbul’da yaptığı görüşmeler sırasında görüşmeci-lerden birinin söylediklerini şöyle aktar-maktadır. “İşyerimizde çalışan otuz kişi-nin yarısı Suriyeliydi. Suriyelilere Türkiyeli işçilere nazaran 100 ya da 70 lira az ücret veriyorlar” İstanbul’daki durum Tür-kiye’deki Suriyeli göçmenlerin geneli için geçerlidir. Malatya’da Temmuz 2014’te organize sanayi bölgesinde yaptığımız bir alan araştırması sırasında kayısı fab-rikalarında kayıtdışı çalışan Suriyeli göç-menlerin Türkiye’li işçilerin üç katı olduğu tespit edilmiştir ki işverenlerin Suriyeli göçmenleri tercih etme nedeni ücretlerinin emsal çalışan yerli işçinin dörtte biri olma-sıdır. Aynı durum Şanlıurfa ve Adıyaman OSB’leri için de geçerlidir.

Suriyeli işçilerin işgücü piyasasıyla ilgili en çok yakındıkları konuların başın-da ise, işverenlerin ücretleri ödememesi ya da ödemelerin gecikmesidir. Üç dört ay düzenli yatan ücretler sonrasında kendilerine çok az para ödendiği ve çoğu zaman ödeme yapılmadığı belirtil-mektedir20. Bir diğer sorun ise, oldukça uzun olan çalışma saatleridir. Örneğin; Hatay’da yaşayan Suriyeli bir kadın olan Fatima bir lokantada sabah sekiz akşam on bir arasında çalışan eşinin iki saatlik bir dinlenme talebinden sonra kovulduğu-nu belirtmektedir21. Suriyeliler için insan onuruna yakışmayan çalışma koşulları-nın varlığı Türkiye’nin onlar için bir kaçış noktası değil, yeni bir savaş alanı oldu-ğunu açıkça göstermektedir. Suriyelilerin asıl sorunu, kendilerine ait herhangi bir kayıt olmadığı için herhangi bir hak id-dia edememeleridir. Örneğin; çalıştıkları

sürede iş kazası veya meslek hastalığına yakalandıklarında herhangi bir talepleri olamayacağı gibi işveren ücretlerini öde-mediğinde de herhangi bir yaptırım uygu-lanmasını sağlayamayacaklardır. Böyle bir durum bir yandan emeğin şiddetli bir sömürüsünü ifade ederken diğer yandan bir kaos ortamı yaratacaktır. Haklarını aramak için yasal yollara başvuramayan Suriyeli göçmenlerin işverene, işyerine ya da çalışma araçlarına zarar vermeleri-nin önüne geçmek zor olacaktır. Nitekim buna benzer bir olay Çağlayan’da fason üretim yapan bir atölyede gerçekleşmiş-tir. Aylardır ücretleri ödenmeyen 30 atöl-ye çalışanı makinelere el koymuşlardır. Ancak işveren çalışanlarını polise şikayet etmiş ve Suriyeli çalışanlar hırsızlıkla suç-lanmıştır.22

Çalışma Kotası ve İstihdam

Çalışma Bakanı Faruk Çelik Suriyeli’le-rin işgücü piyasasına dahil edilmelerine ilişkin yaptığı açıklamasında, Suriyeli’ler için TC vatandaşını olumsuz etkilemeye-cek yasal bir düzenleme yapılacağını belirtmektedir. Buna göre ilk dikkate alı-nacak konu, Suriyeli’lere asgari ücretin altında ücret verilemeyeceğidir. Bakan Çelik Suriyeliler için asgari ücret uygu-lamasının işverenlerin Suriyelileri ucuz işgücü olarak görmesinin önüne geçile-ceğini belirtmektedir. Bunun yanında işçi bulmakta zorlanılan sektörlere ve işgücü talebine ihtiyaç duyulan bölgelere Suri-yeliler yönlendirileceğini açıklamaktadır. Ayrıca Suriyeliler için işgücü piyasasında bir kota uygulanacağı gündemdedir, an-cak şimdiye kadar bununla ilgili resmi bir açıklama yapılmamıştır.

Suriyelilerin işgücü piyasasındaki konumlarına ilişkin yapılacağı söylenen düzenlemelerin Türkiye’de uygulanabilir-liğinin zor olacağı açıktır. Nitekim Tür-kiye işgücü piyasasının genel koşullarını değerlendirdiğimizde yapısal bir işsizlik sorununu ile gelişmiş ve büyük bir kayıt-dışı ekonomiye sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla Suriyelilerin asgari ücretle ve kayıtlı bir iş bulmaları oldukça güçtür. Hali hazırda yapılacağı belirti-len düzenlemeler Türkiye’ye girişi devlet kontrolünde sağlanan Suriyeliler için ge-çerlidir. Oysa ki, Suriye’den Türkiye’ye kaçak olarak giriş yapanların sayıları

azımsanmayacak derecede çoktur. Böyle bir durumda yapılacak düzenlemeler Suri-yelilerin sayıca az bir kısmını kapsayacak ve önemli bir kısmı bu düzenlemelerden yararlanamayacaktır.

Sonuç

Göçmenlere yasal bir statü sağlanması onların yaşadığı mağduriyetlerin bir kısmı-nı durdurabilecek, asgari haklara kavuş-masının önündeki en önemli engeli kaldı-racaktır. Bunlar sosyal bir devlet olmanın gerekleri olduğu gibi, Türkiye’nin artık göç alan bir ülke olduğu gerçeği ile nasıl bir sosyal politika demeti ile baş ettiğinin önemli bir göstergesi olacaktır. Ülkenin önünde iki yol olduğu açıktır, ya kayıtdışı-lık göçmenleri kayıtsız tutarak beslenecek ya da göçmenler kayıt altına alınarak belli haklara kavuşması sağlanacaktır.Dipnotlar 1 Standing, G. (2014). Prekarya-Yeni Tehlikeli Sınıf. İle-tişim Yayınları, s.21.2 Standing, G. (2014). Prekarya-Yeni Tehlikeli Sınıf. İle-tişim Yayınları, s.29.3 Standing, G. (2014). Prekarya-Yeni Tehlikeli Sınıf. İle-tişim Yayınları, s.20.4 Amnesty International (2014). Hayatta Kalma Müca-delesi: Türkiye’deki Suriye’den Gelen Mülteciler, Londra.5 Akdeniz, E. (2014). Suriye Savaşının Gölgesinde Mül-teci İşçiler. Evrensel Yayınları, s.74.6 İller: Adana, Adıyaman, Hatay, Gaziantep, Kahra-manmaraş, Kilis, Malatya,Osmaniye ve Şanlıurfa. 7 Amnesty International (2014). Hayatta Kalma Müca-delesi: Türkiye’deki Suriye’den Gelen Mülteciler, Londra.8 AFAD (2013). Türkiye’deki Suriyeli Sığınmacılar, Saha Araştırması Sonuçları. TC. Başbakanlık AFAD Yö-netim Başkanlığı.9 Amnesty International (2014). Hayatta Kalma Müca-delesi: Türkiye’deki Suriye’den Gelen Mülteciler, Londra.10 AFAD (2013). Türkiye’deki Suriyeli Sığınmacılar, Saha Araştırması Sonuçları. TC. Başbakanlık AFAD Yö-netim Başkanlığı.11 AFAD (2013). Türkiye’deki Suriyeli Sığınmacılar, Saha AraştırmasıSonuçları. TC. Başbakanlık AFAD Yö-netim Başkanlığı.12 AFAD (2013). Türkiye’deki Suriyeli Sığınmacılar, Saha AraştırmasıSonuçları. TC. Başbakanlık AFAD Yö-netim Başkanlığı.13 Akdeniz, E. (2014). Suriye Savaşının Gölgesinde Mülteci İşçiler. Evrensel Yayınları.14 Amnesty International (2014). Hayatta Kalma Müca-delesi: Türkiye’deki Suriye’den Gelen Mülteciler, Londra.15 Erdem, A. (2014). Suriye Uyruklu Yabancıların Çalış-ma Hayatına Katılması. TİSK Eylül-Ekim Sayısı.16 Milliyet (11 Temmuz 2014). Fevzi Kızılkoyun haberi.17 Yazıcı, N. (2014). Ülkemizdeki Suriyeli Sığınmacıla-rın Çalışma Koşullarıve İstihdam Piyasasına Etkisi. TİSK Eylül-Ekim Sayısı.18 Akdeniz, E. (2014). Suriye Savaşının Gölgesinde Mülteci İşçiler. Evrensel Yayınları, s.35.19 Akdeniz, E. (2014). Suriye Savaşının Gölgesinde Mülteci İşçiler. Evrensel Yayınları, s.26.20 Akdeniz, E. (2014). Suriye Savaşının Gölgesinde Mülteci İşçiler. Evrensel Yayınları, s.23.21 Amnesty International (2014). Hayatta Kalma Müca-delesi: Türkiye’deki Suriye’den Gelen Mülteciler, Londra.22 Akdeniz, E. (2014). Suriye Savaşının Gölgesinde Mülteci İşçiler. Evrensel Yayınları, s.24.

Kayıtdışı ekonominin var-lığının göçmenler için de geniş bir çalışma alanı ya-ratmakta olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek; ayrıca göçmenlerin varlı-ğı ve işgücü piyasasındaki kırılgan konumlarını göz önüne alırsak göçmenler sayesinde bu geniş kayıt-dışı ekonomi beslenmekte-dir.

Page 101: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 20149898

inceleme2015 Yılına Girilirken Ekonomideki Gerçekleşmeler ve BeklentilerI- DÜNYA EKONOMİSİ

Dünya ekonomisi 2014 yılını daha çok ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz politikasına bağlı geçirdi. FED’in büyüme oranındaki artışa ve işsizlik oranındaki düşüşe göre para arzındaki artış oranla-rını azaltması küresel ekonomideki serma-ye hareketlerine de yön verdi.

2014 yılında gelişmiş ülkelerin bir kısmında, özellikle ABD, İngiltere ve Kanada’da büyümede istikrar sağlanmış görünmektedir. ABD ekonomisi yılın ikin-ci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %2,6 oranında büyüyerek (2014’ün ilk çeyreğine göre %4,6 büyüdü) beklenti-lerin üzerinde bir performans yakaladı. IMF’in Ekim ayında güncellediği Dünya Ekonomik Raporu’nda, ABD’nin yılı %2,2 oranında bir büyüme ile kapatacağı tah-mininde bulunuldu. Yine aynı raporda ge-lişmiş ülkelerin 2014 yılında %1,4 büyü-yeceği tahmin edilmektedir. 2014 yılında bu ülke grubu içinde yer alan İngiltere’nin %3,2 ve Kanada’nın %2,3 büyüyerek or-talamanın üzerine çıkması beklenmekte-dir. Japonya’nın büyüme oranı %0,9’da kalsa da, son üç yılda üst üste büyüyerek belli bir istikrarı yakalamış görünmekte-dir.

Avrupa’da ve Yükselen Ekonomilerde Büyüme Tatminkar Değil

Yılın başındaki beklentilerin altında büyüyen ülke grubu Euro Alanı oldu. Euro Alanı yılı %0,8’lik bir oranla kapatacak gibi durmaktadır. AB’nin lokomotif ekono-mileri olarak görülen İngiltere’de %3,2’lik büyüme oranı ile öne çıkarken, Alman-ya %1,4 ve Fransa %0,4’lik oranlarla beklentilerin altında büyüdüler. AB’nin krizden en çok etkilenen ülkeleri (PIIGS)olan İtalya %0,8, İspanya %1,3, İrlanda %3,6, Portekiz %1,5 ve Yunanistan %0,6 büyüdü.

2014 Yılına Dair Beklentiler Raporu-muzda “gelişmekte olan ülkeler içinde yer alan yükselen ekonomiler 2014 yılında riskli bir sürece girecekler” demiştik, öyle de oldu. G. Afrika, Türkiye, Brezilya’da cari açık kaynaklı riskler arttı. Yine bir önceki raporumuzda yapmış olduğu-muz tespit ile uyumlu olarak “Çin’i talep yetersizliği” kaynaklı düşük büyüme oranı (2014 tahmini %7,3’dü) tehdit etmeye devam ediyor; Çin’in yılı %7,4 oranında bir büyüme ile sonlandırması yüksek bir olasılık olarak durmaktadır. Rusya ekono-misi varolan yapısal sorunlarının yanına Ukrayna krizini ekledi. Sahip olduğu petrol ve doğal gaz gelirlerine rağmen

Rusya ekonomisi oligarşik yönetiminin ve izlediği dış politikanın da etkisi ile yılı ancak %0,2 oranında büyüyerek tamam-layabilir.

2014 Çin’de konut krizinin ayak ses-lerinin güçlendiği bir yıl oldu. Çin Merkez Bankası bundan dolayı yıl içinde parasal genişlemeye başvurdu. 2015 yılında bu politika sonuç vermez ise Çin ekonomisi krize girebilecektir.

2014 yılının son çeyreğine küresel ekonomi, yükselen ekonomilerden kay-naklanan risklerle karşıya karşıya kaldı.

Bu ülkelerin ortak özellikleri büyümele-rini dış kaynaklarla, özellikle yüksek faize dayalı kısa vadeli sermaye hareketleri ile finanse etmeleridir (carry trade). Küresel finans çevreleri bu durumda olup, riskle-ri ile öne çıkan ülkelerin sayısını şimdilik sekiz olarak veriyorlar. ABD’deki yüksek büyüme oranı sonrasında söz konusu ül-kelerin ulusal paraları dolar karşısında ciddi ölçüde değer yitirdi.

Değer kaybı Rusya Rublesi’nde %11,1’e, Brezilya Reali’nde %9,3’e ve Türk Lirası’nda %8,3’e ulaştı. Öte yandan sekiz ülke içinde Cari Açık/GSYH oranı %7,9 ile en yüksek olan, Türkiye, ayrıca %5,4 ile Güney Afrika ve %3,6 ile Brezil-ya risk algısında da ilk sıralarda geliyor (Tablo 1).

Tablo 1: Dünyada En Fazla Cari Açık Veren Ülkeler

ÜLKELERCARİ AÇIK

Milyar DolarYüzde

CARİ AÇIK/GSYHYüzde

ABD 400 2,4

İngiltere 114 4,5

Brezilya 81 3,6

Türkiye 65 7,9

Kanada 59 3,2

Avustralya 49 3,3

Fransa 37 1,3

Hindistan 32 1,7

Endonezya 28 3,3

Meksika 26 2,1

Toplam 891 (.)Kaynak: IMF World Economic Outlook, Ekim 2014

Page 102: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 9999

incelemeEuro Alanı’nda Önemli İşsizlik Azalışı Beklenmemeli

AB’de 2013 yılında %10,8 olan iş-sizlik oranı Ağustos 2014’te %10,1’dir. Euro Alanı’nda ortalama işsizlik oranı %11,5 ile AB ortalamasının üzerindedir. Yunanistan %27,0 ve İspanya %24,6 ile işsizlikte başı çeken ülkelerdir. İşsizliğin AB’de mevcut büyüme oranları ile 2015 yılında düşmesi zor görünmektedir. Ora-nın aşağıya doğru meyletmesi bile bir ka-zanç olacaktır.

Euro Alanı’nda Eylül 2014’te enflas-yon oranı %0,3’tür. Büyüme oranının da %0,8 olduğu düşünüldüğünde Euro Alanı’nda durgunluk riskinin arttığı söyle-nebilir. Bu da 2015 yılında bir başka risk olarak karşımıza çıkacaktır.

Küresel ekonomide borçlanma oranla-rındaki artış hız kesti. 2012 yılında Euro Bölgesinde %90,7 olan kamu borç stoku-nun GSYH’ya oranı, 2013 yılı sonunda %92,6’ya ulaştı. AB’de söz konusu oran 2012 yılında %85,2 iken, 2013 yılı so-nunda %87,1’e yükseldi. ABD Ekim ayın-da sorun olan borçlanma tavanı yüksel-tilse de, 2013 yılı sonunda %81,2 olan borç yükü oranı OECD’ye göre 2014 yılı sonunda %83,8’e yükselecektir.

II-TÜRKİYE EKONOMİSİOrta Vadeli Program (2015-2017)

ile Hükümetin önümüzdeki yıl izleyeceği iktisat politikası ve ana iktisadi hedefleri Ekim ayı başında kamuoyuna açıklanmış-

tır. Orta Vadeli Programda (2015-2017) Hükümetin 2015 yılındaki öncelikleri şöyle sıralanmıştır:

→Programın amacı enflasyonla mü-cadeleye kararlılıkla devam etmek ve cari işlemler açığını tedricen düşüre-rek büyümeyi artırmaktır. Bu amaca yönelik olarak, para ve maliye politi-kasında sıkı duruş devam ettirilecek, gelirler politikasıyla da bu duruş des-teklenecek ve yapısal reformlara hız verilecek. →Yurt içi tasarrufları artırmak, mev-cut kaynakları üretken alanlara yönlendirmek, ekonominin üretim kapasitesini ve teknoloji seviyesini yükseltmek, verimlilik düzeyini ve ih-racatın büyümeye katkısını artırmak,→Yatırım ortamının iyileştirilmesi, mali piyasalarda ürün ve hizmet çeşitliliği ile derinliğin artırılması, kamu gelir ve harcamalarının kalite-sinin yükseltilmesi ve işgücü piyasası, eğitim ve yargı sistemi, kayıt dışılık, devlet yardımları, iyi yönetişim, yerel yönetimler ve bölgesel gelişme alan-larında başlatılan yapısal dönüşüm ve reformların tamamlanması.

2015’te %4’lük Büyüme Hedefine Ulaşmamız Zor Olacak

Program geçen yılki hedeflere göre daha gerçekçi. Örneğin mevcut koşullar-da ulaşılması mümkün olmayan %5’lik büyüme oranı konusunda ısrarcı olmak-tan vazgeçilmiş durumda. Program bu

yanı ile aynı zamanda bir başarısızlığın da tescili niteliğinde. Türkiye ekonomisi-nin potansiyel büyüme oranı %5 iken, bu orana ulaşılmasının; geçmişten bu yana toplam faktör verimliliğine dayanmayan büyüme politikasının sürdürülemeyeceği teyit edilmiş oluyor (Tablo 2).

Türkiye’nin 2015 yılında hedef alınan %4’lük büyüme oranına ulaşması da zor. Büyümenin temel belirleyicilerinden olan dış talepte (net ihracatta) ciddi sorunlar bulunmaktadır. İhracatta birincil pazar olan AB içinde Euro Alanı’nda 2015 yı-lında beklenen büyüme oranı (IMF tahmi-ni) %1,3’dür. Fiyat esnekliği yüksek olan mallar ihraç eden Türkiye’nin bu pazar-dan büyüme oranını hızlı yükseltecek bir talep beklemesi anlamsızdır. Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarında siyasi karışık-lıklar devam etmektedir. Türkiye izlediği dış politika ile zaten bu bölgede güçlü olduğu dört ülke pazarını kaybetmiş du-rumdadır.

Büyümenin iç talep yönünde ise iki temel belirleyici unsur olan hanehalkı tü ketimi ve özel sektör yatırımları ise 2014 yılında önemli ölçüde erozyona uğramış-tır. 2014 yılının ilk altı ayında yatırım har-camaları %1,9 gerilerken, sanayiye de girdi sağlayan tarım sektörü izlenen tarım politikaları ve kuraklık nedeniyle %1,8 oranında küçüldü. Özel sektör yatırım harcamaları 2014 yılının ilk çeyreğinde %1,6, ikinci çeyrekte %4,1 azaldı. Hane-halkı tüketim harcamaları da yılın ilk çey-reğinde %3,2 yükselirken, ikinci çeyrekte %0,4 geriledi. Altı aylık toplam tüketim harcamaları artışı %1,8’le sınırlı kaldı.

Tablo 2: Orta Vadeli Programda Seçilmiş Temel Ekonomik Büyüklükler

2012 2013 2014* 2015** GerçekleşmeYönü***

GSYH Büyümesi (3) 2,2 4,1 3,3 4,0 ↓

Toplam Yurt içi Tasarruf / GSYH 14,5 13,4 14,9 15,2 ↓

İşgücüne Katılma Oranı (%) 50,0 48,3 50,1 50,2 ↓→

İşsizlik Oranı (%) 9,2 9,0 9,6 9,5 ↑

İhracat (fob) (Milyar Dolar) 152,5 151,8 160,5 173,0 ↓→

İthalat (cif) (Milyar Dolar) 236,5 251,7 244,0 258,0 ↑→

Cari İşlemler Dengesi (Milyar Dolar) -47,8 -65,1 -46,0 46,0 ↑→

Cari İşlemler Dengesi / GSYH (%) -6,1 -7,9 -5,7 -5,4 ↑

Bütçe Dengesi/GSYH -2,1 -0,7 -0,8 -0,5 ↑

TÜFE Yıl Sonu % Değişme 6,2 6,8 9,4 6,3 ↑

(*) Gerçekleşme Tahmini (**) Program (***) TİSK Tahmini Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, 2015-2017 Orta Vadeli Program

Page 103: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014100100

incelemeTüm bu olası gerçekleşmeler sonrasın-

da büyümeyi artırmak için yüklenilecek iki harcama kalemi kalmaktadır; kamu har-camaları ve inşaat harcamaları. Tahmini-miz, programda bütçe konusunda disip-linli davranma ilkesi yer almakla birlikte, Genel Seçimler nedeniyle kamu harcama-larının ciddi biçimde kullanılacağı yönün-dedir. İnşaat harcamaları, özellikle konut harcamaları banka kredilerine endeksli hale gelmiştir. Banka kredilerini artırmak için faiz oranlarının aşağıya çekilmesi ge-rekmektedir, bu durumda cari açık ve enf-lasyonda yükseliş kaçınılmazdır. Dolayı-

sıyla cari açığın ikinci plana atılması aynı zamanda enflasyonu da etkileyecektir. Bu anlamda programda makro iktisat teorisi açısından teknik bir hata bulunmaktadır.

İstihdam Artışı Sanayinin Güçlendirilmesine Bağlı

Orta Vadeli Programda işgücü piya-sasına ilişkin olarak “sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme anlayışıyla, nitelikli istihdam imkânlarının geliştirildiği ve ça-lışma hayatına ilişkin kuralların etkin bir şekilde uygulandığı rekabetçi bir işgücü piyasasının oluşturulması temel amaç”

kaydedilerek, yapılacak düzenlemeler sıralanmaktadır. Açıkça ifade etmemiz gerekir ki, Türkiye sürdürülebilir büyüme-yi yakalamadan, bunun ötesinde sürdü-rülebilir kalkınmayı yakalamadan işgücü piyasasında ne işgücüne katılım oranı yükseltebilir, ne de işsizliği artık süreklilik kazanmış olan %9-10 bandının altına çe-kebilir. Toplam faktör verimliliği artırmak zorunda olan Türkiye, bunun için gerek-li düzenlemelere gitmek, kapsayıcı ku-rumsal yapılanmaları oluşturmak yerine, eğitimde nitelik kaybına neden olacak düzenlemeler yapmaktadır.

Grafik: Türkiye’de Büyüme, İşsizlik ve Enflasyon Gerçekleşmeleri

(2005-2014)

* İşsizlik oranı 6 aylık ortalamadır.** Büyüme oranı altı aylık veridir Kaynak: TÜİK Veri Tabanı

İşgücü piyasasındaki mevcut gerçek-leşmeler de yapmış olduğumuz analizi doğrulamaktadır. Nitekim Haziran 2014 döneminde Mayıs dönemine göre 151 bin kişi daha işgücü piyasasına katıldı ve toplam işgücü 29 milyon 240 bin kişiye ulaştı, işgücüne katılma oranı da %51,3 oldu. Geçen yıl Haziran dönemindeki iş-gücü 28 milyon 844 kişi ve işgücüne ka-tılma oranı da %51,9 idi. Böylece bir yıl içinde işgücüne katılma oranı 0,6 puan düşerken, işgücüne 396 bin kişi katılmış oldu. Haziran 2014 itibarıyla erkeklerde işgücüne katılma oranı %72,3 kadınlarda ise %30,9 düzeyindedir.

Haziran 2014 dönemi itibarıyla işsiz

sayısı Mayıs ayına göre 103 bin, 2013 yılı Haziran ayına göre ise 428 bin kişi arttı ve işsizlik oranı Haziran 2013’de %8,8 iken, bu yılın Haziran döneminde %9,1’e yükseldi. Haziran 2014 dönemin-de tarım dışı işsizlik oranı geçen yıla göre %0,2 puan yükseldi.

Son olarak açıklanan Haziran 2014 Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine göre sektörlere göre istihdamın %22,3’ü tarım sektöründe, %20,1’i sanayi sektöründe, %7,4’ü inşaat sektöründe ve %50,3’ü hizmetler sektöründedir. Sanayi sektörü son beş yıldır olduğu gibi bu dönemde de istihdamda %20’lik bandını geçemedi. Sanayi sektöründeki istihdamın artmama-

sı işsizlik oranının aşağıya çekilmesindeki en önemli engeldir.

Dış Ticaret Açığının Nasıl Azaltılacağı Belirsiz

Cari işlemler açığının ana nedeni dış ticaret açığıdır. Dış ticaret açığını azalt-ma yönünde Programın hedefleri var. An-cak buna nasıl erişileceği belirtilmemiştir. Programda bu hedeflerin politika araçları konusunda muğlak ifadeler bulunmakta-dır. Bu da politikasızlık demektir.

İmalat sanayi ürünlerinin toplam ihra-catının %93,7’sini (Temmuz 2014 verisi) oluşturduğu Türkiye’de, sanayi sektörünün

5

Grafik: : Türkiye’de Büyüme, İşsizlik ve Enflasyon Gerçekleşmeleri (2005-2014)

* İşsizlik oranı 6 aylık ortalamadır. ** Büyüme oranı altı aylık veridir Kaynak: TUİK Veri Tabanı

İşgücü piyasasındaki mevcut gerçekleşmeler de yapmış olduğumuz analizi

doğrulamaktadır. Nitekim Haziran 2014 döneminde Mayıs dönemine göre 151 bin kişi daha işgücü piyasasına katıldı ve toplam işgücü 29 milyon 240 bin kişiye ulaştı, işgücüne katılma oranı da %51,3 oldu. Geçen yıl Haziran dönemindeki işgücü 28 milyon 844 kişi ve işgücüne katılma oranı da %51,9 idi. Böylece bir yıl içinde işgücüne katılma oranı 0,6 puan düşerken, işgücüne 396 bin kişi katılmış oldu. Haziran 2014 itibarıyla erkeklerde işgücüne katılma oranı %72,3 kadınlarda ise %30,9 düzeyindedir.

Haziran 2014 dönemi itibarıyla işsiz sayısı Mayıs ayına göre 103 bin, 2013 yılı Haziran ayına göre ise 428 bin kişi arttı ve işsizlik oranı Haziran 2013’de %8,8 iken, bu yılın Haziran döneminde %9,1’e yükseldi. Haziran 2014 döneminde tarım dışı işsizlik oranı geçen yıla göre %0,2 puan yükseldi.

Son olarak açıklanan Haziran 2014 Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine göre

sektörlere göre istihdamın %22,3’ü tarım sektöründe, %20,1’i sanayi sektöründe, %7,4’ü inşaat sektöründe ve %50,3’ü hizmetler sektöründedir. Sanayi sektörü son beş yıldır olduğu gibi bu dönemde de istihdamda %20’lik bandını geçemedi. Sanayi sektöründeki istihdamın artmaması işsizlik oranının aşağıya çekilmesindeki en önemli engeldir.

Dış Ticaret Açığının Nasıl Azaltılacağı Belirsiz Cari işlemler açığının ana nedeni dış ticaret açığıdır. Dış ticaret açığını azaltma

yönünde Programın hedefleri var. Ancak buna nasıl erişileceği belirtilmemiştir. Programda bu hedeflerin politika araçları konusunda muğlak ifadeler bulunmaktadır. Bu da politikasızlık demektir.

-6,00

-4,00

-2,00

,00

2,00

4,00

6,00

8,00

10,00

12,00

14,00

İşsizlik oranı

Büyüme Oranı

Enflasyon Oranı

Page 104: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 101101

incelemeyapısal sorunları devam etmektedir. Dü-şük verimlilik, düşük kâr oranları, finans-man imkânlarının yetersizliği ve sosyal güvenlik sisteminin ve vergi mevzuatının ağır koşulları yerli yerinde durmaktadır. Üretim maliyetleri yukarı yönlüdür, kamu tarafından Ar-Ge faaliyetlerine ilişkin ku-rumsal yapı oluşturulmadığı için ihracatta yüksek katma değere erişmek mümkün olamamaktadır. Bundan dolayı sanayi-de yapısal sorunlar çözülmeden OVP’de belirtilen ihracat hedefine ulaşmanın zor olacağını düşünmekteyiz.

Ocak-Temmuz 2014 döneminde TL’nin dolar karşısında değer yitirmesine rağmen ihracat artışının zayıf kalması yüzünden cari açık beklentilerin üstünde gerçekleşti. Bunun ana nedeni dış ticaret-teki yapısal sorunların devam etmesi ve bilançoda parasal olmayan altın kalemin-deki gelişmeler oldu.

Net parasal olmayan altın kalemi 2013 yılında 8 milyar 419 milyon dolar-lık açık verirken, bu yıl açık 212 milyon dolara geriledi; böylece net parasal olma-yan altın kalemindeki düşüş 8 milyar 207 milyon dolara ulaştı. Parasal olmayan al-tındaki düşüş cari açıktaki 16 milyar 581 dolarlık düşüşün % 49,4’ünü karşıladı. Cari açığın finansmanını sorunlu kılan bir başka gelişme ise, net hata noksan kale-mi altında gelen kayıtdışı sermaye girişi-dir. Ocak-Temmuz döneminde bu kalem-den Türkiye’ye gelen kaynaklar 8 milyar 225 milyar dolara ulaştı, yani toplam cari açığın %30,7’si kaynağı belirsiz döviz gi-rişi ile finanse edilmiş oldu. Ödemeler bi-lançosundaki mevcut gerçekleşmeler, cari açıktaki düşüşün de, finansmanının da

sorunlu olduğunu, bundan dolayı 2015 hedeflerini de temkinle karşılamamız ge-rektiğini ifade etmektedir.

Büyüme ve Bütçe Dengesi İçin Hükümet Yeni Özelleştirmelere Güveniyor

2014 yılı Ocak-Ağustos dönemi mer-kezi yönetim bütçe açığı 2013 yılının aynı dönemine göre %1279 oranında arttı ve 2 milyar 719 milyon TL’ye ulaştı. 2014 yılında bütçe açığı sadece Ağustos ayında 2013 yılının Ağustos ayına göre %289 yükselmiş iken, OVP’deki hedef bütçe dengesinin %-1,1 tutması için farklı gelişmelerin olması gerekmektedir. Anla-dığımız kadarı ile Hükümetin hem büyü-me, hem de bütçe dengesi için elde etmek istediği kaynak, kalan son kârlı kamu ku-rumlarının özelleştirilmesinden elde edile-cek gelirlerdir. Aslında Maliye Bakanlığı tarafından özelleştirme kapsamına aldığı kurumlara küresel ekonomiden gelebile-cek fazla kaynak bulunmamaktadır. Tah-minimize göre, bu özelleştirmelere küresel finansal sistemin şu anda riskli ilan edilen gölge bankacılığının sağladığı finansman kolaylıklarını kullananlar girecektir.

Döviz Kurunun ve Emtia Fiyatlarının Yükselişi Enflasyonist Risk Yaratabilir

2015-2017 OVP döneminde 2014 yılında başlayan faiz oranı tartışma-sı devam edecek gibi görünmektedir.

Türkiye’de kredi ve mevduat piyasasında faiz oranını teorik olarak TCMB belirle-miyor. Fakat TCMB kendisinin ilan ettiği gecelik, repo ve reeskont faiz oranları ile faiz oranını dolaylı olarak kontrol ediyor. TCMB faiz oranını bir politika aracı ola-rak kullanırken, aslında amacı enflasyon oranını kontrol etmek. 2006’dan bu yana uyguladığı enflasyon hedeflemesindeki ana amacı budur, yani fiyat istikrarını sağlamaktır. TCMB bunu yaparken, enf-lasyonu talep yönlü ele alıyor, yani “ toplam talep artarsa enflasyon da artar, bundan dolayı talebi kontrol etmeliyim” kaygısından yola çıkıyor. Burada talep ile kast edilen toplam talep, veya kaba-ca toplam harcama yine kabaca büyüme oranıdır. TCMB enflasyon hedeflemesi-ni makro ekonomi teorisindeki “Taylor Kuralı’na” göre yürütüyor. Kuralın basitçe söylediği şudur; gerçekleşen enflasyon, hedef enflasyon oranını aştı mı, faiz ora-nını yükselt, büyümeyi yavaşlat. Sorun çözülsün. Burada altını çizmemiz gereken olgu, modelin enflasyonu talep yönlü algı-laması ve Merkez Bankasının kontrol ede-mediği özel kapsamlı enflasyon göster-gelerinin ağırlığını veri almasıdır. TCMB bu kurala bağlı olarak geliştirdiği para politikasının kapsamını 2011 yılında ge-nişletti, enflasyon oranını baskılamak için kontrol etmeye çalıştığı faiz oranının yanı-na bir de döviz kurunu ekledi. Şimdi OVP (2015-2017) ile bundan vazgeçiyor. Bu-radaki tehlike döviz kurunun yükselmesi durumunda enflasyonun da hızla yüksele-cek olmasıdır. Çünkü sanayi ve dış ticaret yapımız gereği enflasyonun döviz kuruna bağlılığı yüksektir.

Tablo 3: Enflasyonda Dört Oran

2014 Orta VadeliProgram HedefEnflasyon Oranı

2014 yılı İçinde Revize Edilen Yıl Sonu Enflasyon

Oranı

Eylül 2014, Gerçekle-şen Enflasyon Oranı

2015 Orta Vadeli Program Hedef Enflasyon Oranı

5.0 7.6 8,86 (9,4*) 6,3

*OVP yıl sonu tahmini. Kaynak: TCMB Enflasyon Raporları, 2014 I-III, OVP (2015-2017) Kalkınma Bakanlığı.

Yılın başında TCMB 2014 yılı hedef enflasyon oranını (Tüketici Fiyat Endek-si, TÜFE) %5 olarak belirlemişti, bu oran daha sonra revize edildi ve %7,6’ya çekildi. Ancak sonuç değişmedi. TÜFE Eylül ayında %8,86’ya ulaştı, hükümetin

yıl sonu beklentisi de (OVP’de verildiği-ne göre) %9,4’dür (Tablo 3). Nitekim Eylül ayındaki yıllık %8,86’lık enflasyon oranının %3,38’i gıda ve alkolsüz içecek-ler grubundan gelmiştir. Gıda enflasyonu diyebileceğimiz bu enflasyon oranını (Ey-

lül ayı itibari ile bu harcama grubundaki fiyat artışı %13,95’e ulaşmıştır) TCMB’nn kontrol etme şansı pek yok. Üstelik fiyat artışının nedeni talep fazlalığı değil, arz eksikliğidir (ya da üretim düşüşüdür).

Page 105: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014102102

incelemeTablo 4: Fiyat Endekslerindeki Değişim, Ağustos 2014

Endeks Yıllık Oran 2013 Ağustos Ayına Göre (%) On İki Aylık Ortalama

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 8,86* 8,54

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 9,88 9,55

Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) 9,82 15,55

Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi 10,54 7,88

*TÜFE Eylül 2014 rakamıdır.Kaynak: TÜİK Veri tabanı

Dünyada genel olarak enflasyon ora-nı düşüş eğilimindedir. Bunda da küresel ölçekte özellikle emtia fiyatlarındaki dü-şüş önemli rol oynamaktadır. Özellikle ülkemiz için temel ithal malı olan enerjide dünyada fiyatları on iki aylık dönemde %6,82 düşerken, Türkiye’de düşmeyip, tam aksine %2,45 oranında yükselmesi sanayi sektörü için önemli bir maliyet artı-şını ifade etmektedir.

SONUÇ

Türkiye Ekonomisi 2001 Krizi son-rasında ciddi büyüme oranları yakala-dı. Özelleştirmeler sayesinde doğrudan yatırım harcamaları arttı. Özel sektör büyümeye önemli katkı sağladı, hane-halkı tüketim harcamaları hızla yükseldi,

konut ve otomobil sahipliği üst noktalara tırmandı.

Ancak tüketim ve yatırım harcamalar-daki artışın finansman kaynağı kısa süreli sermaye hareketleri oldu. Kriz sürecinde FED’in izlediği parasal genişleme politi-kası 2010 yılı sonrasında da büyümenin kolayca finansmanını sağladı. Özel sek-tör ve hanehalkı borçlanma oranları yük-seldi.

2014 yılına gelindiğinde FED’in parasal genişlemeyi zayıflatması Türkiye’de cari açığın ve büyüme-nin finansmanını zorlaştırırken, yı-lın ilk altı ayında büyüme oranının aşağıya çekilmesine kaynaklık eden bir olgu oldu. Aslında bu sonuç şaşırtıcı da değildir. Türkiye 2008’den bu

yana kişi başına GSYH’si 10.000-10.800 dolar bandında inip çıkan, kısaca kişi başına geliri artma-yan bir ülke konumuna gelmiştir. Bu durumun daha fazla sürmesi, Türkiye’nin potansiyel büyüme oranı olan %5’in altında büyüme-ye devam etmesi zaten çok düşük olmayan işsizlik oranının da art-masına neden olacaktır.

Hem işsizliğin azaltılması, hem de büyüme oranının artırılması için duraksayan yapısal önlemlere devam edilmesi, sanayicinin önündeki engellerin kaldırılması zorunludur. Ancak daha da önemlisi; yerli ve yabancı gi-rişimci için büyük önem arz eden “hukuk devleti” ilkesi korunmalı-dır.

Page 106: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

kadınlar ve gençler

103103

Yeditepe Üniversitesi Uluslararası Girişimcilik Konferansı Yeditepe Üniversitesi Yönetim ve Uygula-

ma Araştırma Merkezi’nin (YUVAM) Dünya Girişimcilik Haftası Etkinlikleri kapsamında düzenlediği Uluslararası Girişimcilik Konfe-ransı, 14 Kasım 2014 tarihinde İstanbul’da gerçekleşti. Konferans kapsamında, Yeditepe Üniversitesi tarafından Birleşmiş Milletler So-rumlu Yönetim Eğitimi İlkeleri (Principles for Responsible Management Education – PRME) Sözleşmesi imzalandı, TEB Girişim Atölyesi Kuluçka Merkezi’nin açılışı yapıldı ve girişim-cilik dersini başarıyla tamamlayan ve kredi hakkı kazanan üniversite öğrencilerine KOS-GEB tarafından sertifikaları verildi.

Konferansta KOSGEB Başkan Yardımcısı İhsan Solmaz “Kamunun Girişimcilik Destek-leri”, TEB KOBİ Bankacılığı Direktörü Devrim Tavil “KOBİ Girişimciliği Tecrübeleri” baş-lıklı birer konuşma yaparken, Yeditepe Üni-versitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Esra Kara-deniz dünyada girişimcilikle ilgili en önemli araştırma projesi olan Küresel Girişimcilik Endeksi (Global Entrepereneurship Monitor – GEM) Türkiye 2013 sonuçlarını paylaştı. Karadeniz, KOSGEB’in öncülüğünde Ye-ditepe Üniversitesinin akademik desteği ve TEB’in katkısıyla yürütülen araştırma sonuç-larına göre, ülkemizde girişimciliğin artık gençler tarafından alternatif bir kariyer planı

olarak görüldüğü, her 100 kişiden 32’sinin önümüzdeki üç yıl içerisinde girişimcilik faa-liyetinde bulunmayı hedeflediğini belirtti.

BPW Türkiye’nin desteği ile düzenlenen ‘Kadının Yaşamına Yapılan Yatırım, Sürdü-rülebilir Kalkınmaya Yatırım Demektir” temalı Kadın Girişimcilik Paneli’nde TİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Ağaç ve Kağıt Sana-yii Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı , Ulus-lararası İşverenler Teşkilatı (IOE) Danışmanı Amelia Espejo, UNESCO Yunanistan Ulusal Komitesi Başkanı Papachristopoulos Tzitzikos-ta ve Cranfield School of Management Lider-lik Bölümü’nden Prof. Elisabeth Kelan yer aldı.

Solmaz Coşkun Panel’de yaptığı konuş-mada, kadınların düşük istihdamının hem kalkınmanın nimetlerinin adil paylaşılması, hem de ekonominin rekabet gücünün ar-tırılması ve ekonomik büyümenin önünde büyük bir engel teşkil ettiğini; sürdürülebilir kalkınmanın temel yapı taşlarından olan gi-

rişimciliğin, büyüme ve istihdam ile doğru-dan ilişkili olduğunu; gelir azlığı ve ek gelir ihtiyacının ülkemizde en önemli girişimcilik etkeni olarak ön plana çıktığını; girişimci kadınların en fazla karşılaştıkları engeller arasında kalıplaşmış değer yargılarının, ge-leneksel aile ve çevre baskısının, cinsiyete dayalı rol ayrımcılığının ve sermaye bulma güçlüğünün yer aldığını; girişimciliğin des-teklenmesi ve özellikle kadınların girişimci-liğe yönlendirilmesi için devlet, sivil toplum örgütleri ve finans kuruluşlarının birbirleriyle koordineli çalışması gerektiğini söyledi.

Solmaz Coşkun’un söz konusu görüşlerini İŞVEREN’in bu sayısında yayınlıyoruz.

Konferans kapsamında gerçekleşen ikin-ci panelde, Leyla Alaton, Nur Ger, Şemsa Denizsel, Pınar Şimşek, Agapi Vardiogian-ni-Politi, Giselle Ruffer gibi başarılı kadın girişimciler kendi girişimcilik hikayelerini katılımcılara anlattı.

Kadının Güçlenmesi Çalışma Grubu Toplantısı Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Söz-

leşmesi (Global Compact - GC) Türkiye Ağı bünyesinde faaliyet gösteren ve Sek-retaryası TİSK tarafından yürütülen “Kadı-nın Güçlenmesi Çalışma Grubu”nun ikinci toplantısı 16 Ekim 2014 tarihinde TİSK’e üye Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası’nda gerçekleşti. Toplantıya, GC Türkiye imzacılarının ve özel sektör temsil-cilerinin yanısıra akademi dünyasından ve STK’lardan temsilciler katıldı.

TİSK Genel Sekreter Yardımcısı Ferhat İl-ter açılış konuşmasında, Çalışma Grubu’nun

17 Haziran 2014 tarihli ilk toplantısında alı-nan karar gereğince Global Compact Türki-ye imzacılarından ve toplantıya temsilcileri katılan diğer kuruluşlardan kadının güçlen-mesi amacıyla yürüttükleri faaliyetlere ve Çalışma Grubu’nun amaç, misyon, vizyon ve somut faaliyet önerilerine ilişkin görüşle-rin istendiğini ve iletilen görüşlerin hazırla-nan Ön Rapor’da yer aldığını belirtti.

Toplantıda, katılımcılar, Ön Rapor hak-kında görüş ve önerilerini sunduktan sonra, “Çalışma Grubu’nun Amaçları ve Faaliyetle-ri” başlıklı taslak doküman değerlendirildi.

Çalışma Grubu’nun amaçları; özel sektö-rün toplumsal cinsiyet eşitliği girişimlerini biraraya getirerek şirketler arası öğrenme süreçlerini desteklemek ve Kadının Güçlen-mesi Prensipleri’nin (WEPs) ülke çapında yayılımına katkı sağlamak olarak belirlendi. Katılımcılar, her iki amaca yönelik gerçekleş-tirilebilecek faaliyetler kısmında çeşitli öneri-lerde bulundular.

Çalışma Grubu’nun başlıca faaliyetle-rinin, 2014-2016 Çalışma Programının ve Çalışma Usullerinin belirlendiği toplantıda, Çalışma Grubu faaliyetlerinin yerine getiril-mesi için ekipler oluşturuldu. (İletişim ekibi, eğitim materyalleri ekibi, mentörlük ekibi, danışmanlık ekibi, broşür hazırlama ekibi).

Çalışma Grubu üçüncü toplantısını Şubat 2015’te gerçekleştirecek.

Global Compact Türkiye ile ilgili detaylı bilgiye ulaşmak için http://www.global-compactturkiye.org/ sayfasını ziyaret ede-bilirsiniz.

Page 107: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014104104

Girişimci Kadının İş Dünyasından YansımalarKadın ve erkeğin toplumdaki rolleri,

ilk çağın cinsler arasındaki işbölümüne benzer şekilde devam etmektedir. İlk çağ-lardan beri gelen kültür kolayca değişti-rilemeyecek şekilde kök salmıştır. “Kadın içeride, erkekse dışarıda çalışır” önyargı-sı ile ortaya konan farklılık nesilden nesile geçerek günümüze ulaşmıştır. Adeta bir sosyal gen oluşmuştur.

Ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Ya-şargilverdiği bir röportajda ‘’Kadın beyni ile erkek beyni arasında fark yoktur. Ama gelişme açısından farklı eğitiliyorlar, Ka-dına bebek, erkeğe silah veriliyor. Kadın birçok konuda arka yollardan dolaşıp yetişmek zorunda kalıyor’’ demiştir. Bu görüşe gerçekten katılıyorum. Çünkü tüm dünyada erkek ve kız çocuk oyuncakla-rında cinsiyet ayırımı olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Ayırım tohumları bebeklik dönemlerinden itibaren atılmaktadır. Sa-dece oyuncaklarda değil renklerde bile ayırımcılık yapılmaktadır. Siz hiç pem-be giyen erkek çocuk gördünüz mü?

Dünyada kadın hareketleri 18.Yüzyıl-dan itibaren başlamıştır. Binlerce yıldan

beri gelen ayrımcılığa başkaldırma sanı-rım oldukça geç kalmıştır. İlk bilinçli kadın hareketi Fransız İhtilali ile başlamış, öz-gürlükçü kadınlar için önce ümit kaynağı sonra hüsran kaynağı olmuştur. Kadınlar eylemlerinin tek sonucu olduğunu, yani “yurttaş” sıfatını sadece erkeklerin ta-şıma hakkı olduğunu kısa sürede anlamış-lardır.

Kadına toplumun biçtiği temel rol iş hayatına da yansımıştır. İş dünyasında, İş Adamı sıfatı yıllardan beri kullanılmaktadır; kadınlar iş hayatına atıldıkça ve girişimci olmaya başladıkça, iş kadını tabiri kullanılmaya başlamış ama pek tutmamıştır. Fakat ne ilginçtir ki Türkiye Sanayicileri ve İş Adamları Derneği’nin iki dönem başkanlığını iki değerli işkadını üstlenmiş ve çok da başarılı olmuşlardır, kendilerini takdir-le anmaktayım. Bu oluşum devam edecek-se sanırım TÜSİAD‘ın tüzük değişikliğine gitmesi gerekecektir.

Aynı duruma Hükümetin AKİL ADAM-LAR gibi mucize buluşunda da rastlanmış-tır. Akil adamlar diye yola çıkıp, çeşitli meslek gruplarından kadınları da bu gru-

ba seçince Hükümet Kurulun adını değiş-tirmiş ve AKİL İNSANLAR yapmıştır. İşte işin kritik noktası buradadır; iş kadını, girişimci kadın, iş adamı gibi sıfat-ları İŞ İNSANI gibi ortak bir paydada buluşturursak cinsiyet ayırımı taşıyan sıfat-lardan kurtulmuş oluruz diye düşünmekte-yim.

İş dünyasında kadının yeri konusunda pek çok Amerikan firması çeşitli yönetim modelleri üretmişlerdir. Burada önemli olan nokta şirketlerin kendilerini böyle projelere mecbur hissetmeleridir. Çünkü kadın istihdamını artırmak yerine sadece erkek elemanlarla çalışmayı tercih edebi-lirler ve kadınlar için uğraşmazlardı. Ama

Solm

az C

OŞK

UN

TİSK Yönetim Kurulu ÜyesiTürkiye Ağaç ve Kağıt Sanayii İşverenleri SendikasıYönetim Kurulu Başkanı

Ülkemizde, kızların ilköğ-retimden sonraki eğitim kademelerine ulaşmasın-da yaşanan zorluklar ve kadınların meslek sahibi olmalarının önündeki en-geller, gelişimi frenlemek-tedir.

Page 108: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

kadınlar ve gençler

105105

böyle yapmamışlar, nitelikli ve firmaya artı değer sağlayacak kadın elemanlar-dan vazgeçme riskini üzerlerine almak istememişlerdir. Çünkü yukarıda da be-lirttiğim gibi kadın beyni ile erkek beyni arasında fark yoktur, ancak her iki cinste de bilgi, donanım ve yetenek farkı vardır. Önünde sonunda, şirketler kadın erkek ayrımı yapmadan bilgili, donanımlı ve yetenekli insanı seçeceklerdir.

Firmaların cinsiyet farkı gözetmeksizin kadın eleman tercihi yönünde yönetim modeli geliştirmelerini doğrusu övgüye değer bulmaktaydım.

Ancak geçtiğimiz günlerde medyanın gündemine düşen bir haber bu konudaki olumlu düşüncelerimi değiştirdi.

Haberde, Facebook ve Apple‘ın ni-telikli kadın çalışanlarla iş sözleşmesi yaparken isteyen kadınlara önce kariyer maddesini imzalattığını ve bel-li bir süre bu çalışanların yumurtalarını

dondurma masraflarını Şirketin ödeyeceği yazılıyordu. Böylece kadın çalışanlar ço-cuk nedeni ile işyerlerinde MOLA ihti-yacı duymayacaklar ve işlerin sürekliliği sağlanmış olacaktır. Bu, her ne kadar isteğe bağlı bir alternatif gibi görünse de aslında kadının özel hayatına gerçek bir saldırı niteliğini taşımakta ve kadın kuruluşları tarafından eleştiri almaktadır. Çünkü erkek için böyle bir madde söz konusu değildir, ailede çocuk olduğunda anne bir şekilde ona bakacaktır, bu ba-banın işi değildir. İşte sizlere ayrımcılık, işte sizlere eşitsizlik örneği. Bu anlayış bize iş hayatında ve kariyer basamakla-rında kadının en büyük engelinin çocuk doğurmak ve ona bakmak olduğu gerçeğini bir kere daha hatırlatmaktadır.

Kadını iş hayatına çekmek ve tutmak için iş piyasasında çeşitli dönemlerde uy-gulanan üç akım olduğunu görmekteyiz:I. İlk akım, kadını etekli erkek ola-

rak görmekte ve kabul etmektedir. Eşitlik ise işte size eşitlik denmekte, doğal ve ailevi nedenlerle hiçbir mola’ya izin verilmemekte, sürek-lilik, kariyer anahtarı olarak

kabul edilmektedir. Bu sistem tutuna-mamıştır; çünkü ABD‘de çalışan ka-dınların %40’ı çocuk nedeni ile işten ayrılmakta ve bu molalardan sonra kariyer yapmaları zorlaşmakta-dır. Kadınların profesyonel olarak çalışmaktan vazgeçip girişimci ol-mayı tercih etmelerinin nedenlerin-den biri de bu akımdır.

II. İkinci akım, iş şartlarını kadın çalışanlara göre düzenleyen

Kadın girişimciler iş haya-tında erkek girişimcilere göre daha büyük engeller-le karşılaşmaktadırlar.

Türkiye’de kadın girişimci hareketi 1980‘li yıllarda görülmüş, 1990 yıllarında ise gelişmeye başlamıştır. Kadın girişimcilerin %50 ‘si ticaret ve hizmet sektörün-de yer almaktadırlar.2014 yılı TÜİK verilerine göre; istihdam edilen kadın nü-fusu içinde, işveren olarak çalışan kadın oranı %1.2, kendi hesabına çalışan ka-dın oranı %8,9’dur.

Page 109: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

kadınlar ve gençler

106106

akımdır. Esnek çalışma, evde çalış-ma, uzaktan çalışma, proje /parça başına çalışma gibi atipik çalışma-lar bu akımın ürünüdürler. Kadınlar çocuk sahibi olduklarında veya aile yaşlılarına bakma durumlarında işten ayrılmamakta, atipik şekilde çalışmaya devam etmektedirler.Ancak bu sistem de cazip görün-mesine rağmen tutmamıştır. Çünkü çalışılan saat veya proje başına ödeme yapıldığından, ücretlerde düşüş olmakta ve kariyer patikasın-da tırmanma şansları azalmaktadır. Her yerde karşımıza çıkan CAM TA-VAN ENGELİ burada tüm gücü ile ortaya çıkmaktadır. Kadınları gi-rişimciliğe iten başka bir nedende bu cam tavan engelidir.

III. Bir üçüncü akım ise, kadınla-rı destek pozisyonundaki işlerde istihdam etme akımıdır. Avcılık ve toplayıcılık dönemindeki işbölümü anlayışı, başka bir şekilde burada ortaya çıkmaktadır. Bu pozisyon-larda tepe yönetime ulaşmak imkânsızdır; kariyer bir noktada tıkanır. Yine CAM TAVAN faktörü ortaya çıkar. Böylece, kadınlar iste-medikleri işlerde çalışmak zorunda kalmakta ve son kariyer noktasına ulaşma şansını kaybetmektedirler.Böyle bir sistem kadınları profes-yonel olarak çalışmaktan soğutmak-ta ve kendi işini kurmaya teşvik

etmektedir.Eğitimli iş kadınları profesyonel ola-

rak çalıştıkları işyerlerinden kariyer endi-şesi ile ayrılarak kendilerini ispat et-mek amacı ile girişimci olmaktadırlar.

Bu profilde olmayan kadınlar ise öncelikle gelir sağlamak amacı ile gi-rişimci olmaktadırlar.

Peki nedir bu girişimcilik?Genel anlamda girişimci, kâr

etme amacı ile riske katlanan in-sandır diye tanımlanmaktadır. Bu insan, kâr etme amacı ile temel üretim faktörleri-ni bir araya getirecek onları organize ve koordine edecektir.

Ancak bu tanımlar eğitimli ve do-nanımlı girişimci kadın grubunu tarife yetmemektedir. Bu grup girişimci kadınla-rın en temel özelliği ‘’kendi kariyer-lerini, başkasının takdir ve tespi-tine gerek kalmadan, cam tavana takılmadan planlayabilmeleridir.’’

Bu noktada iş kadını ile girişimci ka-dını ayırmak gerekmektedir. İş kadını profesyonel olarak bir işyerine hizmet veren kişidir; girişimci ise kendi işini kuran kişidir.

Bu ön bilgiler altında Türkiye’de ka-dınlar için öne çıkan girişimcilik ne-denlerini şu şekilde özetleyebiliriz:• Yetersiz gelir veya ek gelir ihtiyacı• Zor iş şartları• Kadın ve erkek çalışanlar arasındaki

mesleki ayırım• Cam Tavan sendromu• İşsizlik • Bağımsızlık, ve kendini ispatla-

ma arzusu• Özel bir faaliyet alanına duyu-

lan ilgi• Sosyal hedefler• Esnek çalışma saatlerine duyulan ihti-

yaç, iş ve aile sorumluluklarını dengeleme isteği

• Kendi kariyerini çizme arzusuTürkiye’de en önemli etkenin

gelir azlığı ve ek gelir ihtiyacı ol-duğunu da rahatça söyleyebiliriz.

Aslında literatürde girişimci sıfatı her cesametteki işletmeler için kullanılan bir sıfattır. Ancak kadın girişimciler dendiğin-de nedense mikro finansman ihtiyacı

olan mikro kuruluşlar akla gelmekte-dir. Bu yine toplumun önyargısıdır, kadı-nın özel sektörde büyük girişimler yapamayacağına yönelik, yaygın kanı-dan kaynaklanmaktadır.

Sn.Şemsa Özar kadın girişimcilerle ilgili olarak “Kadınların bir iş yeri kurma ve yönetme aşamalarında, erkeklere kıyasla, sadece kadın olmalarından kaynaklanan daha fazla sayıda ve daha zorlu engel-lerle karşılaştıkları kabul edilme-seydi, kadın girişimciliğini ayrıca tanımlama ve bu konuda çalışma yapma gereği de doğmazdı” de-miştir (Özar, 2005, s.13).

Gerçekten kadın girişimciler iş hayatında erkek girişimcilere göre daha büyük engellerle karşılaşmaktadırlar.

Zaman zaman yapılmış olan araştırmalara göre Türkiye’de gi-rişimci kadınların en fazla karşı-laştıkları engelleri şöyle sıralaya-biliriz:• Toplumun kadınlar hakkında ke-

mikleşmiş değer yargıları,• Kadının iş hayatı hakkında bilgi ve

tecrübe eksikliği,• Tecrübeli rakiplerin engellemele-

ri,• Sermaye bulma güçlüğü, finans

kaynaklarına erişim yetersizliği,• Yasal ve bürokratik engeller (gi-

rişimci kadınların eğitim seviyeleri ağırlıklı olarak lise ve altı olduğun-dan mevzuatı anlayıp takip etmede zorluk çekmektedirler),

• Geleneksel aile ve çevre baskısı,• Ortak bulmada güçlük,• Zaman darlığı, nedeni ile STK

ve Devletin düzenlediği mesleki kurs ve eğitimlerine katılamama

• İş dünyası aktörlerinin kadına olan

Girişimciliğin önemi sade-ce Türkiye’de değil, bütün dünyada her geçen gün artmakta ve girişimciliğin özendirilmesine öncelik verilmektedir.G20 Ülkele-rinin işçi ve işveren örgüt-lerinin oluşturduğu L20 ile B20 Ortak bir Deklaras-yon yayımlamışlardır. Kü-resel istihdam sorununa çözüm bulmak amacıyla yayımlanan söz konusu Deklarasyon’un en temel önceliği “gençlere iş yarat-mak” ve girişimciliği geliş-tirmektir.

Kadın beyni ile erkek beyni arasında fark yoktur, an-cak her iki cinste de bilgi, donanım ve yetenek farkı vardır. Önünde sonunda, şirketler kadın erkek ay-rımı yapmadan bilgili, do-nanımlı ve yetenekli insanı seçeceklerdir.

Page 110: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

kadınlar ve gençler

107107

Kadınların eğitim düzeyi arttıkça, işgücüne katıl-ma oranları da artmakta-dır. Nitekim, okur-yazar olmayan kadınların işgü-cüne katılma oranı %17,4 iken, yükseköğrenim me-zunu kadınlarda bu oran %72,2’ye çıkmaktadır. Eğitim düzeyi yüksek olan kadınlar, hem profesyo-nel olarak hem de girişim-ci olarak iş hayatına daha kolay katılabilmektedirler.

Toplumda kadının statüsü belirlenirken, şimdiye ka-dar yapılan ve yapılması önerilen yasal düzenleme-ler konunun sadece fizik yapısı ile ilgilidir, oysa ko-nunun birde kimya tarafı vardır. Bu taraf ise binlerce yıldan beri tüm toplumlar-da kadınlara verilmiş olan roldür. Bu rolde değişiklik yapacak tek yol ailenin kadına bakış açısının de-ğişmesinden geçmektedir. Toplumun tüm dinamik-lerinin bu noktaya odak-lanmaları ve her konuda olduğu gibi eğitim ortak paydasında buluşmaları gerekir diye düşünmekte-yim. Sadece fizikten iyi not alıp kimyadan geçer not alamazsak toplum olarak sınıfı geçemeyiz.

güvensizlikleri (geleneksel olarak kadına biçilen rol gözlüğünden onla-rı değerlendirmektedirler),

• Cinsel beklentiler,• Cinsiyete dayalı rol ayrımcılığı, ka-

dınsı ve erkeksi meslekler tanı-mında oluşan ön yargı.

Özellikle bu ön yargıyı destekleyecek kanıtları sizle paylaşmak istiyorum.

Dünyada ün yapmış kadın girişimciler araştırıldığında (ki bunu ben de yaptım) şöyle bir isim listesi karşımıza çıkmaktadır.- Elizabeth Arden (kozmetik )- Estee’e Lauder (kozmetik )- Coco Chanel (modacı )- Mary Kay Ash (kozmetik)- Ruth Handler (Barbie bebek)- Debbie Fields (cookies)

Bu kadınların çoğu evlerinde yap-tıkları üretimle işe başlamışlar ve tüm dünyada zincir haline gelmiş organizas-yonların sahipleri olmuşlardır.

Türkiye ‘de de benzer durum vardır.Örneğin;

Gülay Gül (defne sabunları)Nur Beğen (organik tekstil ve oyuncak)Gülten Yılmaz (Koton tekstil)Ayşen Zamanpur (silk&cashmere )Özge Özaydın (Noma Takı )

Görüldüğü gibi toplum kadına verdiği rolü girişimci ve profesyonel olarak hiz-met sunuşlarında da görmek istemekte ve buna yönlendirmektedir.

Bu sosyal genle büyümüş olan ka-

dınlar “en kısa yol bilinen yoldur” mantığı ile bildikleri, sevdikleri ve yatkın oldukları konularda iş hayatına atılmak-tadırlar. Burada bir parantez açmak isti-yorum; büyük holding ve şirketlerin başında olan başarılı kadınları bu gruba sokmuyorum. Onların bir kısmı profesyonel iş kadını; bir kısmı da aile temsilcisi olarak görev tes-lim almış olan işverenlerdir.

Saydığımız bu faktörler, kadının gi-rişimci olarak iş dünyasına girmesini en-gellemekte ve onları korkutmakta-dır. Türkiye’de kadın girişimci hareketi 1980‘li yıllarda görülmüş, 1990 yılların-da ise gelişmeye başlamıştır. Kadın giri-şimcilerin %50 ‘si ticaret ve hizmet sek-töründe yer almaktadırlar.2014 yılı TÜİK verilerine göre; istihdam edilen kadın nüfusu içinde, işveren olarak çalışan ka-dın oranı %1.2, kendi hesabına çalışan kadın oranı %8,9’dur. İşveren olan ka-dınlarla, kendi hesabına çalışan kadınları girişimci kadınlar olarak kabul edersek oran ancak %10,1 ‘e ulaşmaktadır. Hiç bir ülke ile mukayeseye gerek kalmadan bu rakamın çok düşük olduğunu söyleye-biliriz. Türkiye’de kadın hakları ve eşitliği konusunda gönüllü olarak faaliyet göste-ren pek çok STK vardır. Kadın sorunları ile ilgilenen STK‘ların azimli çabaları ile sorunlar devlet organlarına ulaşabilmiş ve kamuoyunda ses getirmeye başlamıştır. Devlet kuruluşları, kadın kuruluşları ve di-ğer STK’lar pek çok projeye birlikte imza atmışlardır.

Örneğin;• ASPB (Aile ve Sosyal Politikalar Ba-

kanlığı), Intel Teknoloji Hizmetleri Limited Şirketi ve Türkiye Kadın Gi-rişimciler Derneği arasında 27 Ara-lık 2012 tarihinde “Genç Fikirler, Güçlü Kadınlar Projesi” İşbirliği Protokolü imzalanmıştır.

• ASPB himayesinde, Türkiye’de eko-nomik alandaki cinsiyet uçurumunu en aza indirmek üzere ‘İş’te Eşitlik Platformu’ kurulmuştur.

• Kadınların işgücü piyasasına erişimi-ni artırmaya yönelik “Türkiye’de Kadınların Ekonomik Fırsatla-ra Erişiminin Artırılması” Proje-sine Dünya Bankası aracılığı ile İsveç Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Ajansı (SIDA), fon tahsis etmiştir.

• İŞKUR tarafından yürütülen işgücü

yetiştirme kursları ile meslek ve iş danışmanlığı hizmetlerinden çok sayıda kadın yararlanmaktadır.

• KOSGEB (küçük ve orta ölçekli işlet-meleri geliştirme ve destekleme idaresi başkanlığı) tarafından “İş Merkezleri Yoluyla Kadın Girişimciliğinin Desteklenmesi Projesi” kapsamında bazı illerde “Kadın İş Geliştirme Merkezleri (KİŞGEM)”açılmıştır.

• Söz konusu merkezlerde kendi işleri-ni kurmak isteyen kadın girişimcilere başlangıç desteği verilmektedir.

• İŞKUR ile KOSGEB arasında “Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi İşbirliği Protokolü (UGEP)” imzalanmıştır (kadın-ların da faydalanması hedeflenen program kapsamında 10.000 kişiye girişimcilik eğitiminin verilmesi ve ka-tılımcıların %30’unun kendi işlerini kurarak istihdama katılması amaçlan-maktadır.).

• Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından Kadın Giri-şimciler Kurulu kurulmuştur

Page 111: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

kadınlar ve gençler

108108

(Amacı kadın girişimci potansiyelini nitelik ve nicelik bakımından geliş-tirmektir.).

• MEB’e bağlı Halk Eğitim Mer-kezlerinde, günümüz ihtiyaçla-rı göz önüne alınarak mesleki kurslar verilmektedir (Ayrıca bi-linçlendirmeye yönelik olarak verilen eğitimlerle kadınların sosyo-kültü-rel gelişimi sağlanmaktadır.).

• Mesleki Eğitim Merkezlerinde, 131 meslek dalında verilen eğitim-le yetiştirilen kadın ve genç kızlar, kalfalık ve ustalık belgesi alarak kalifiye ara insan gücü oluştur-maktadır. Ya kendi işyerlerini açmakta ya da çeşitli sektörlerde çalışmaktadırlar.

Günümüzde, tüm dünya ülkelerinin birincil sorunu istihdam güçlüğü ve işsiz-liktir. İşsizliğin önlenmesinin tek çaresi yeni yatırımlar ve işyerleridir. Bu alanın genişlemesini sadece, büyük kuruluşların yapacağı yatırımlardan beklenmemelidir. Büyük yatırımcıların çoğu, büyüme strate-jilerinin sonuna yaklaşmışlardır. Ayrıca yatırımlarını yüksek teknolojiye dönük olarak yapmakta ve fazla işgücüne ihti-yaç duymamaktadırlar. Bu durumda yeni oluşumlara ihtiyaç vardır.

Ekonominin bu noktada, KOBİ‘leri ve mikro girişimleri desteklemesi gerek-mektedir. Böylece girişimcinin kendisi iş bulmuşken başarılı olduğu süreçte yeni is-tihdam alanları yaratacaktır. KOBİLER ve MİKRO girişimciler tüm ekonomiler için ümit ışığı olmuştur. Bugüne kadar eğitim eksikliği ve geleneksel aile baskısı altında kalmış kadınların ekonomiye kazandırıl-ması bu cesametteki işyerleri ile olacaktır. Girişimciliğin önemi sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada her geçen gün art-makta ve girişimciliğin özendirilmesine öncelik verilmektedir.G20 Ülkelerinin işçi ve işveren örgütlerinin oluşturduğu L20 ile B20 Ortak bir Deklarasyon yayımlamışlar-dır. Küresel istihdam sorununa çözüm bulmak amacıyla yayımlanan söz konusu Deklarasyon’un en temel önceliği “genç-lere iş yaratmak” ve girişimciliği, geliştirmektir. Ülkemizde 30 Mayıs 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ulusal İstihdam Stra-tejisi de söz konusu öncelikler dikkate alınarak hazırlanmıştır.

Ülkemizde, kızların ilköğretimden sonraki eğitim kademelerine ulaşmasında yaşanan zorluklar ve kadınların meslek sahibi olmalarının önündeki engeller, gelişimi frenlemektedir. 2013 yılında Ülkemizde istihdam edilen kadın sayısı-nın yaklaşık yarısı, lise ve altı eğitim düzeyine sahiptir. Oysa, kadınların eği-tim düzeyi arttıkça, işgücüne ka-tılma oranları da artmaktadır. Nitekim, okur-yazar olmayan kadınların işgücü-ne katılma oranı %17,4 iken, yükse-köğrenim mezunu kadınlarda bu oran %72,2’ye çıkmaktadır. Eğitim düzeyi yüksek olan kadınlar, hem profesyonel olarak hem de girişimci olarak iş hayatı-na daha kolay katılabilmektedirler.

2023 yılında dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmeyi hedefleyen Ülkemizin, kadın işgücünün ekonomik değer yaratma potansiyelinden en iyi şekilde yararlanması gerekir. Bu nedenle kadın girişimcilerin artırılması için;• Eğitim yoluyla girişimci bir zih-

niyet yapısının oluşumuna destek verilmesi,

• Finans olanaklarına kolay erişi-min sağlanması,

• Bürokrasinin azaltılması,• Fırsat eşitliğinin desteklenmesi ve

kızların eğitimine özel önem ve-rilmesi,

• Kadınlara dönük yasaların takibi ve oluşmasına yön verme amacı ile kadın parlamenter sayısının art-tırılmasına yönelik çalışmaların yapıl-ması,

• Kadın sorunları ile uğraşan STK‘ların birbirleri ile koordi-neli çalışmaları,

• Hem devlet tarafından hem de özel sektör tarafında çocuk ve yaşlı bakımevlerinin kontrollü olarak ülke çapında yaygınlaştırılması,

• Bankaların girişimci kadınlar için özel destekli kredi paketleri hazırlaması,

• İşçi çalıştırmaya bağlı vergi ve prim yüklerinin azaltılması,

gerekir diye düşünüyorum.Burada yine bir parantez açmak isti-

yorum;2007 yılında Gelir Vergisi Kanunun-

da yapılan değişiklikle ev içinde kadınlar tarafından üretilen ürünlerin kermes, fes-tival, panayır ile kamu kurum ve kuruluş-larınca geçici olarak belirlenen yerlerde yapılan satışlarından gelir vergisi alınma-yacağı açıklanmıştır. Bunu kadın giri-şimciliğini teşvik amaçlı küçük bir adım olarak görüyor ve daha büyük adımlar şeklinde devamını diliyoruz.

Genel olarak girişimciliği desteklemek ekonomide yaratacağı sonuçlar açısından çok önemlidir. Ama kadınları girişimciliğe yönlendirmek toplumsal bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun iki ayağı vardır; biri ka-dın erkek eşitliğine ve kadının toplumda statü kazanmasına hizmet etmekte diğeri ise ekonomiye artı değer kazandırmasına hizmet etmektedir.

Bu konuda 3 temel kurum birbirleri ile koordineli çalışmak zorundadır. Bunlar;• Devlet• Sivil toplum örgütleri ve• Finans kuruluşlarıdır.

Bu kuruluşlar, eğer misyonlarına ger-çekten inanıyorlarsa birlikte hareket ede-rek hedeflerine ulaşmalıdırlar.

Ayrıca, çok sayıdaki kadın kuruluşla-rının da bir veya iki konfederasyon çatısı altında birleşmelerinin daha etkili güç birliği yaratacağını düşünmekteyim. Bu arada kadın girişimcilere verilen eği-timlerde ve yapılan rehberliklerde, ken-di işinin ve gelirinin gerçek sahibi olmaları öğretilmelidir. Özellikle yeterli eğitim seviyesine sahip olmayan kadınlar aile çevresindeki erkeklerin ucuz kredi ve hibelerden yararlanmaları için araç olmamalıdırlar.

Toplumda kadının statüsü belirlenir-ken, şimdiye kadar yapılan ve yapılması önerilen yasal düzenlemeler konunun sa-dece fizik yapısı ile ilgilidir, oysa konu-nun birde kimya tarafı vardır. Bu taraf ise binlerce yıldan beri tüm toplumlarda ka-dınlara verilmiş olan roldür. Bu rolde de-ğişiklik yapacak tek yol ailenin kadına bakış açısının değişmesinden geç-mektedir. Toplumun tüm dinamiklerinin bu noktaya odaklanmaları ve her konuda ol-duğu gibi eğitim ortak paydasında buluşmaları gerekir diye düşünmekteyim. Sadece fizikten iyi not alıp kimyadan geçer not alamazsak toplum olarak sınıfı geçemeyiz.

Page 112: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

kadınlar ve gençler

109109

Türkiye, Cinsiyet Eşitliğinde 142 Dünya Ülkesi İçinde 125’inci Sırada

“Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Ra-poru 2014” (The Global Gender Gap Report 2014), Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayımlandı. Her yıl yayımlanan Rapor, kadınların durumunu “ekonomik katılım ve fırsatlar”, “eğitime erişim”, “sağlık ve hayatta kalma” ve “si-yasi güç” başlıklı dört temel kategori açı-sından değerlendiriyor.

Bu yılki Rapor’da, 142 ülkeye ait veri-ler yer alıyor.

Türkiye, 2014’te cinsiyet eşitsizliğinin en fazla olduğu 18 ülke arasında yer alarak, 142 dünya ülkesi içinde 125’inci sırada bu-lunuyor (Şekil). Ülkemiz 2013 Raporu’nda 136 ülke arasında 120’inci sıradaydı.

Cinsiyet eşitsizliğinin en az olduğu ülke, İzlanda. İzlanda’yı, Finlandiya, Norveç, İsveç gibi Kuzey Avrupa ülkeleri izliyor. Kadın erkek eşitsizliğinin en fazla olduğu ülkeler ise sırasıyla Yemen, Pakis-tan, Çad, Suriye.

Alt başlıklar itibariyle bakıldığında, “ekonomik katılım ve fırsatlar”, Türkiye’nin en zayıf olduğu gösterge. Ülkemiz bu ko-nuda 142 ülke arasında 132’inci sırada geliyor. Katar, Etiyopya, Kuveyt, Endo-nezya, Birleşik Arap Emirlikleri kadınların ekonomik hayata katılımları bakımından Türkiye’den daha iyi durumda olan ülke-ler. Türkiye, kadının işgücüne katılımında 128’inci sırada.

Türkiye’nin, “eğitime erişim” sıralama-sında (105’inci sıra) ise Suudi Arabistan, Katar, Arnavutluk, Malezya, Suriye gibi ülkelerin gerisinde kaldığı görülüyor.

Ülkemiz, “siyasi güç” göstergesinde de 113’üncü sırada yer bulabiliyor. Par-lamentodaki kadın milletvekili sayısı bakı-mından 98’inci sırada.

Ülkemizin en iyi durumda olduğu gösterge ise “sağlık ve hayatta kalma”. Türkiye, bu kategoride 1 tam puan üze-rinden 0,9796 puan alarak, eşitsizliğe neredeyse son verdi. Ülkemiz, Arjantin, Brezilya, Fransa, Güney Afrika gibi 35 ülkeyle 1’inci sırayı paylaştı (Tablo).

TabloCİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ ALT GÖSTERGELERİNDE TÜRKİYE, 2014

ALT GÖSTERGELER SIRA

Ekonomik Katılım ve Fırsatlarİşgücüne KatılımÜcret EşitliğiTahmini KazançKanun Yapıcı ve Üst Düzey Yönetici Konumda OlmaProfesyonel ve Teknik İşlerde Çalışma

13212887

126111102

Eğitime ErişimOkur-yazarlıkİlköğretime KatılımOrtaöğretime KatılımYükseköğretime katılım

10510210396

107Sağlık ve Hayatta KalmaDoğumda Cinsiyet Oranı (Kadın/Erkek)Sağlıklı Yaşam Beklentisi

111

Siyasi GüçParlamentoda KadınBakan Pozisyonunda KadınKadın Devlet Başkanlığında Geçen Süre

11398

13335

Kaynak: Dünya Ekonomik Forumu, Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 2014

Page 113: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

kadınlar ve gençler

110110

ŞekilDünya Cinsiyet Eşitsizliği Sıralaması, 2014

Kaynak: Dünya Ekonomik Formu, Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 2014

Kaynak: Dünya Ekonomik Forumu, Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 2014

0,8594

0,8453

0,8374

0,8165

0,8025

0,7894

0,7854

0,7850

0,7814

0,7809

0,6272

0,6261

0,6183

0,6182

0,6144

0,6091

0,6064

0,6059

0,6029

0,6005

0,5988

0,5968

0,5923

0,5874

0,5811

0,5779

0,5775

0,5764

0,5522

0,5145

1 İzlanda

2 Finlandiya

3 Norveç

4 İsveç

5 Danimarka

6 Nikaragua

7 Ruanda

8 İrlanda

9 Filipinler

10 Belçika

123 Tunus

124 Bahreyn

125 Türkiye

126 Cezayir

127 Etiyopya

128 Umman

129 Mısır

130 Suudi Arabistan

131 Moritanya

132 Gine

133 Fas

134 Ürdün

135 Lübnan

136 Fildişi Sahilleri

137 İran İslam Cumh.

138 Mali

139 Suriye

140 Çad

141 Pakistan

142 Yemen

ŞEKİL DÜNYADA CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ SIRALAMASI, 2014

Page 114: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

kadınlar ve gençler

111111

İspanya’da Gençlerin İstihdamı İçin Yeni Önlemlerİspanya Bakanlar Kurulu’nun kararıyla 4 Temmuz 2014 tarihinde yürürlüğe giren kanun hükmünde kararname ile “Gençlere Garanti”

isimli bir Ulusal Sistem hayata geçirildi. “Gençlere Garanti”; Avrupa Birliği tarafından benimsenen 16 ila 25 yaş arasındaki tüm gençlere okulu bitirdikten sonra ya da işsizlik sürecinin başlamasının ardından 4 ay içerisinde bir iş olanağının sunulmasını amaçlayan bir prog-

ram. Söz konusu programdan faydalanma yaşı, %33 üzerinde engelli kişiler için 30 yaşa yükseltildi.4 Temmuz tarihinde yürürlüğe giren kanun hükmünde kararname ile “Gençlere Garanti Planı” ile bir dizi önlem hayata geçecek.

Alınan başlıca önlemler aşağıda sıralanmıştır.

Gençlerin İstihdamı Konusunda Yeni Teşvikler

Kanun, istihdamı artırmak amacıyla ka-nun, eğitim sözleşmelerine ve belirsiz süreli işlere verilen mali teşviklere bir dizi yenilik getirmektedir.

Belirsiz Süreli İstihdam: Gençlik Tarifesi

“Gençlere Garanti” Ulusal Sistemi kap-samına dahil bireyler için 6 ay boyunca 300 Euro’ya kadar sosyal gider muafiyeti uygulanacak. Bu teşvik, işverene istihdam edeceği çalışanlar için verilen diğer teş-viklerle beraber hesaplanabileceğinden, işletmenin ödemesi gereken toplam prime olumsuz bir yansıma olmayacak. Bu haktan faydalanan işletme söz konusu genci 6 ay boyunca istihdam etmek zorunda olacak, aksi takdirde alınan teşviklerin tümü iade edilecek. Çalışanların sayısı teşvikten yarar-lanılan süre boyunca sabit kabul edilecek. Şayet söz konusu olan kısmi süreli istihdam-sa, benzer düzeydeki bir işte tam zamanlı bir çalışanın çalışma saatlerinden daha az olmayacak şekilde ayarlanması şartıyla, verilecek teşvik çalışma süresine göre 150 -225 Euro arasında değişebilecek. İşletme-ler muafiyetten faydalandıkları süre boyun-ca, teşvikten bir “Gençlere Garanti” Ulusal Sistemi faydalanıcısı için yalnızca bir kere faydalanabilecek.

Eğitim SözleşmeleriEğitim ve İşbaşında Eğitim SözleşmeleriMevcut durumda, söz konusu sözleş-

meler gereğince 250’den az sayıda ça-lışan istihdam eden işyerleri işveren katkı payının tümünden, 250 ya da daha fazla çalışan istihdam eden işyerleri ise katkı pa-yının %75’inden muaf tutuluyor. Düzenleme ile eğitim giderlerinin %25’ine kadar olan kısmı da desteğe dahil ediliyor.

Staj Sözleşmeleri2014 yılında yürürlüğe giren Gençlerin

İstihdamı Stratejisi kapsamında, staj sözleş-melerinde sosyal sigorta katkı payının %50

azaltılması öngörülmüştü. Yeni kararname uyarınca işveren “Gençlere Garanti” yarar-lanıcılarından birine staj imkanı sağladığı takdirde katkı payından tümüyle muaf ola-cak.

Eğitim İçerikli Kısmi Süreli Sözleşmeler2014 yılının başında yürürlüğe giren

Gençlerin İstihdamı Stratejisi ile işletme 30 yaşından küçük bir işsizi istihdam ettiği tak-dirde, en fazla 12 ay süreli olarak sigorta primi işveren payı indiriminden (250 çalı-şandan fazla çalışan istihdam eden işletme-ler için %75, diğerleri için %100) faydala-nabiliyor. Söz konusu teşvikten, daha önce bir işyerinde çalışmamış olan ya da 3 ay-dan daha fazla iş tecrübesine sahip olma-yan, sektör değişikliği yapan gençlere, çalı-şacağı işle ilgili eğitim verip, istihdam eden işyerleri faydalanabiliyor ve kapsama yal-nızca “Gençlere Garanti” Ulusal Sistemi’ne kayıtlı gençler alınıyor.

“Gençlere Garanti” Bilgi Sistemi ve İnternet Portalı

Kanun hükmündeki kararname “Genç-lere Garanti” Ulusal Sistemi’nin yasal bir bilgi sistemi ile birlikte yürürlüğe girmesini öngörmektedir. Sistemin aynı zamanda il-gili kişilerin sisteme kayıt olarak kendilerine sağlanan ayrıcalıklardan haberdar olmala-rını sağlaması beklenmektedir. “Gençlere Garanti” Sistemi’ne kayıt olabilmek için aşağıdaki şartların yerine getirilmiş olması gerekmektedir:• 16 – 25 yaş aralığında olmak %33 ve

üzerinde engelliler için 30 yaş.• İspanya, Avrupa Ekonomi Anlaşması

tarafı ülke ya da İsviçre vatandaşı olmak.

• Yabancılar için İspanya’da çalışma iz-nine sahip olmak,

• Bir İspanya komününe kayıtlı olmak,• Son 30 gün içerisinde çalışmamış ol-

mak,• Son 90 gün içerisinde eğitim almamış

olmak,• Son 30 gün içerisinde okula gitmemiş

olmak,• Sisteme dahil olmayı talep etmek.

Öte yandan, “Gençlere Garanti” yeni bir internet portalı aracılığıyla gençlere sis-tem hakkında idari bilgiler ve sisteme da-hil olan işletmelerden haberler verilecektir. İnternet sitesi ile “Gençlere Garanti” Siste-mi hakkında tüm bilgilere ulaşılabilirken, işletmeler istihdam ettikleri genç sayesinde kullanabilecekleri teşviklerin başvurularını yapabileceklerdir.

Eğitim Programı Kapsamında Gerçekleşen Stajlarda Sosyal Yükümlülükten Muafiyet

1 Ağustos 2014 tarihinden itibaren üni-versite öğrencileri ve mesleki eğitim alanlar, eğitimleri kapsamında yaptıkları stajlarda elde ettikleri ücretten doğan vergi vb. yükümlülüklerden muaftır.

Geçici İstihdam Büroları ve İşe Yerleştirme Büroları Mevzuatında Değişiklik

Geçici istihdam bürolarının faaliyet gös-terebilmek için resmi bir izin belgesine sa-hip olmaları şarttır. Söz konusu izin belgesi tüm İspanya’da geçerli olan tek bir belgedir ve belirsiz süreli verilir. Büro çalışmalarına 1 yıl ara verdiği takdirde belge geçerliliğini yitirir. Yeni düzenleme ile bürolar en geç bir ayda yetki belgesi alabilecektir. Öte yan-dan, bu tip bürolar nitelik eğitimi ve insan kaynakları danışmanlığı alanlarında da faa-liyet gösterebilecektir.

Buna karşılık, işe yerleştirme bürolarının yetki belgesi alma şartı kaldırılmış, bunun yerine basit bir deklarasyon uygulaması ge-tirilmiştir.

Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 Temmuz 2014 tarihinde İspanya Resmi Gazetesi’nde yayınlanmasıyla yeni düzen-lemeler yürürlüğe girmiştir.Kaynak: Union des Industries et Métiers de la Métallurgie, Social International, Août-Septembre 2014

Page 115: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014112112

haberler

Hasan Alkan YeniTİSK Yönetim Kurulu Üyesi

Türkiye Şeker Sanayii İşverenleri Sendikamızı temsilen Yönetim Kurulumuzda gö-rev üstlenen Sayın Bülent Üzümcü’nün bu görevden ayrılması nedeniyle TİSK XXV. Olağan Genel Kurulunda yapılan seçimlerde Sayın Üzümcü’nün yedeği olarak se-çilen Hasan Alkan TİSK Yönetim Kurulunda 10 Ekim 2014 tarihi itibariyle göreve başladı.

Sayın Alkan’ı yeni görevi nedeniyle kutluyoruz.

GAN Türkiye Ağı Şirket Bilgilendirme ToplantısıTürkiye İşveren Sendikaları Konfede-

rasyonu (TİSK) tarafından kurulan Küresel İşbaşında Eğitim Ağı (GAN) Türkiye Ağı hakkında bilgi vermek amacıyla gerçek-leştirilen Toplantı, 17 Kasım 2014 tarihin-de Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

TİSK’e Üye İşveren Sendikaları ve bağ-lı şirket temsilcilerinin katılımıyla gerçekle-şen Toplantı’nın açılışı, TİSK Genel Sekre-teri Bülent Pirler tarafından yapıldı. Pirler, GAN’ın dünya çapında giderek büyüyen bir platform olduğunu ve Türkiye’de işba-

şında eğitim çalışmalarına destek vermek üzere kurulan bu platformun, mesleki eğitim sistemimize ve işgücü piyasasına önemli katkılar sağlayacağını ifade etti.

Toplantı’da GAN Türkiye Ağı’nın ya-pısı, amaçları, hedefleri, faaliyetleri ve çalışma takvimi konularında bilgi veren TİSK Temsilcileri, katılımcıların sorularını cevapladı.

GAN, Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE) ve OECD Nezdinde Ticaret ve Sa-nayi İstişari Komitesi (BIAC) tarafından

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) ve İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) desteği ile 2013 yılında küresel ölçekte kurulan, kâr amacı gütmeyen ba-ğımsız bir kuruluştur.

Nihai amacı gençler için iş yaratıl-masına ve işverenler için kalifiye eleman sağlanmasına katkı vermek olan GAN’ın faaliyetlerinden biri olan “Ulusal Ağların kurulmasının deteklenmesi” kapsamında Konfederasyonumuza, Ülkemizde bir Ağ kurması teklif edilmiş ve GAN Türkiye Ağı’nın oluşturulmasına karar verilmiştir.

GAN Türkiye Ağı ile; kalite-li işbaşında eğitim konusunda ulusal düzeyde farkındalığın ar-tırılması, kaliteli işbaşında eğitim programları ile uygulanan iyi örneklerin paylaşılması, gençler için işbaşında eğitim fırsatlarının geliştirilmesi ve desteklenmesi, yerel düzeyde beceri uyumsuz-luklarının engellenmesine katkı sağlanması ve ulusal politikalara etkide bulunulması için paydaş-larla işbirliği yapılması amaçla-nıyor.

“İşbaşında Eğitim” kavramı; meslek lisesi ve meslek yüksek okulu öğrencilerinin işyerlerinde yaptıkları beceri eğitimini, üni-versite öğrencilerinin işyeri staj-larını ve çıraklık uygulamalarını kapsıyor.

GAN Türkiye Ağı Açılış Top-lantısı ve Ağ’a üye olacak şirket-ler için İmza Töreni, 2015 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirilecek.

Page 116: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 113113

haberler2015 Sonrası Kalkınma Gündemi Türkiye İstişareleri Ankara Paydaş Toplantısı

Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teş-kilatı (UNIDO) ve Global Compact Türkiye ortaklığında yürütülen Birleşmiş Milletler’in 2015 Sonrası Kalkınma Gündemi “Türki-ye Ulusal İstişareleri: Ankara Pay-daş Toplantısı” 22 Ekim 2014 tarihinde Ankara Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde gerçekleşti.

Birleşmiş Miletler Türkiye Mukim Koor-

dinatörü Kamal Malhotra, Ankara Sana-yi Odası Genel Sekreteri Doç. Dr. Yavuz Cabbar, Global Compact Ulusal Ağlar Başkanı ve Global Compact Türkiye Yö-netim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden ve Birleşmiş Milletler Sinai Kalkınma Teşki-latı (UNIDO) Türkiye Direktörü Süleyman Yılmaz’ın açılış konuşmalarını yaptığı top-lantıya, kamu temsilcilerinin yanı sıra özel

sektör ve akademi temsilcileri de katıldı. Toplantının panel konuşmacıları ara-

sında yer alan TİSK Ekonomi Danışma-nı Prof. Dr. Nahit Töre, konuşmasında 15 Eylül 2014 tarihli “Akademi Paydaş Toplantısı”nda ön plana çıkan mesajları katılımcılara aktardı. Büyüme, istihdam ve eğitim konularına da değinen Töre, üniversite ve özel sektör temsilcilerinin bi-

raraya gelmesi ve daha yakın çalışması gerektiğini söyledi.

Toplantıda ayrıca, 2015 Sonrası Kalkınma Gündemi’nde özel sektörün rolünün artırılması, KOBİ katılımın sağ-lanması ve ortaklıkların geliştirilmesi konuları görüşüldü. Global Compact Türkiye’nin sekretaryası TİSK ve TÜSİAD tarafından yürütülüyor.

Ayrıntılı bilgi için: http://www.glo-balcompactturkiye.org

METEK Projesi Kapanış KonferansıAvrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti

tarafından finanse edilen ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü (MTEGM) tarafından yürütülen Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin Kalitesinin Geliştirilmesi (METEK) Projesi’nin Kapanış Konferansı, 9 Aralık 2014 tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi.

Konferansın açılış konuşmaları MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdü-rü Osman Yıldırım, YÖK Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, AB Türkiye Delegasyonu Müsteşarı François Begeot, ÇSGB Bakan Yardımcısı Halil Etyemez ve Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı ta-rafından yapıldı.

Nabi Avcı konuşmasında, ulusal kalite güvencesine sahip bir mesleki ve teknik eği-tim sisteminin önemine değinerek, METEK Projesi’nin Ülkemizin bu ihtiyacını karşıla-ması bakımından başarılı olduğunu söyledi.

Proje’nin çıktıları MEB MTEGM Sosyal Ortaklar Daire Başkanı Şennur Çetin, Pro-je Ekip Lideri David Hardy ve Kalite Uzma-nı Genevieve McCabe tarafından sunuldu.

Konferansın Panel Başkanlığı Konfe-derasyonumuz Genel Sekreter Yardımcısı

Ferhat İlter tarafından yapıldı. Ülkemizin orta gelir tuzağından kurtulması gerekti-ğini söyleyen İlter, yeni bir sanayileşme reformuna ihtiyaç olduğunu, yüksek katma değerli üretimi gerçekleştirecek işgücünün yetişmesi için kaliteli mesleki eğitim siste-minin kurulması gerektiğini ve kurumsal işbirliklerinin önem taşıdığını belirterek, 19. Milli Eğitim Şurası’nın mesleki eğitim ve teknoloji altyapısı açısından hayal kı-rıklığı yarattığını, mesleki eğitim konusun-da yeni bir Şura düzenlenmesi gerektiğini

kaydetti.Panel’de konuşan Hacettepe Üniversi-

tesi ASO 1. OSB Meslek Yüksekokulu Mü-dürü Prof. Dr. Filiz Ercan ve MEB MTEGM Kalite Geliştirme Daire Başkanı Dr. İbra-him Üzkurt yürüttükleri kalite çalışmaları hakkında bilgi verirken, HAK-İŞ Konfede-rasyonu Genel Sekreteri Dr. Osman Yıldız mesleki eğitimde kalitenin önemi konusun-da görüşlerini paylaşarak “Eğitim Fonu” oluşturulmasını talep etti.

Page 117: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014114114

haberler

TİSK Mevzuat Komisyonu ToplandıKonfederasyonumuz ve Üye İşveren Sendikalarımızın hukukçu ve uzmanlarından oluşan TİSK Mevzuat Komisyonu, 14 Kasım

2014 tarihinde toplandı.Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda, Hükümetin son dönemde gündeme getirdiği

çalışma hayatı ile ilgili düzenlemeler hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.

170. İNTES Geleneksel ToplantısıİNTES’in “Ülkemizin Ulaştırma

Hedefleri” konulu 170. geleneksel top-lantısı 25 Kasım 2014 tarihinde Sheraton Otel’de yapıldı. Tekfen İnşaat ve Tesisat A.Ş ev sahipliğinde gerçekleşen toplantı-nın onur konuğu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan oldu.

Bakan Elvan, Üyemiz Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikasının (İNTES), Geleneksel Toplantısı’nda yaptığı konuş-mada, İNTES’in yaptığı işlerle, mesleğin çıtasını yükselten adımlarıyla, bilinçli ve örgütlü yapısıyla, oluşturduğu istihdamla, “Türkiye’yi İnşa Edenler”in çatı kuruluşu olduğunu belirtti.

Müteahhitlerin yaptığı işlerin, insana, şehre ve uygarlığa karşılık gelen yanla-rının sadece fiziki büyüklüklerle, maddi büyüklüklerle açıklanamayacağını kay-deden Bakan Elvan, “Özellikle yurt dışı müteahhitlik hizmetleri Türkiye’nin yüz akıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Elvan: “Çalışmaların merkezinde insan var”

Bakanlık çalışmalarının merkezinde “insanın olduğunu” anlatan konuşmasının ardından devam eden projelere ilişkin ayrıntılı bir sunum yaptı. Elvan, özellikle demiryollarının gelişmesine öncelik verdik-lerini belirtti; hızlı tren yatırımlarında yerli yatırımcıları teşvik edeceklerini, yabancı-larla ortaklıklarda %51’lik payın yerli ya-tırımcıda olmasını önemsediklerini anlattı.

İNTES Yönetim Kurulu Başkanı Celal Koloğlu, toplantının açılışında bir konuş-ma yaptı.

Son dönemde gerçekleştirilen önemli projelerin ulaştırma altyapısında oldu-

ğu kadar ekonomimize, kalkınmamıza ve istihdamımıza katkı verdiğini belirten Koloğlu, “Ülkemizin tam da bu günlerde daha çok çalışması, daha çok üretmesi gerekiyor. Sektör olarak biz hazırız. Siz de yeterince ödenek verir ve hak edişle-rimizi ödemekte biraz daha hassas dav-ranırsanız, kapasitemizi daha rahat kulla-nacağız.” dedi.

Toplantının ev sahipliğini yapan İN-TES Yönetim Kurulu Üyesi ve Tekfen İnşa-

at Genel Müdürü Levent Kafkaslı da şirke-tin gerçekleştirdiği yatırımlarla ilgili kısa bir konuşma yaptı.

Toplantı Bakan Lütfi Elvan ve Tekfen İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Levent Kafkaslı adına Orman ve Su İşleri Ba-kanlığı Ağaçlandırma Genel Müdürlüğü Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Sefer-berliği Kampanyası kapsamında fidan dikilmesi için yapılan bağışa ilişkin sertifi-kaların sunulması ile sona erdi.

Page 118: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 115115

haberler

ÇEİS İşveren Sendikacılığı Paneli düzenledi

Üyemiz Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) tarafından, 50. Kuru-luş Yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen “İşveren Sendikacılığı-nın Tarihsel Perspektifi İçinde Ge-lecekteki Yapısı” konulu panel 5 Ka-sım 2014 tarihinde İstanbul Esma Sultan Yalısı’nda gerçekleştirildi.

Endüstriyel ilişkiler sisteminin temel ak-törlerinden olan işveren sendikacılığının tarihsel gelişiminin incelendiği ve gelecek yapısının tartışıldığı panel, konusu itibariyle Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşıyor.

ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal, Tarih ve Siyaset Bilimi uzmanı Prof. Dr. İlber Ortaylı, Üyemiz T. Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Baş-kanı Muharrem Kayhan, M-GEN Dijital

Ajans Başkanı ve Fütürist Ufuk Tarhan’ın panelist olarak katıldığı panelin mode-ratörlüğünü Jülide Ateş yaptığı Panele iş dünyasının isimlerinin yanı sıra bürokrat-lar, profesyoneller ve akademisyenler yo-ğun ilgi gösterdi.

Panelin ilk konuşmacısı Prof. Dr. İlber Ortaylı, İşveren Sendikacılığının ülkemizde ve dünyada tarihsel gelişimi konusunda bilgi sundu. Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal’ın ÇEİS’in 50 yıllık başarı öyküsünü katılımcılarla paylaştığı panelde Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Muhar-rem Kayhan Sendika olarak 53 yılda yap-mış oldukları başarıları anlattı.

Panelin ikinci bölümünde Ufuk Tarhan,

“İşveren Sendikacılığının Yarını” konusun-da bir sunum gerçekleştirdi. Bu bölümde geçmişte olduğu gibi gelecekteki amaç-larının, üye fabrikalarında muhatap işçi sendikasıyla birlikte çalışma kültürünün var olmasını sağlama olduğunu kayde-den ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal konuşmasında özetle;

“Artık sendikacılığı sadece toplu iş sözleşmesiyle özdeş bir müessese olarak görmediğimizin altını çizmek istiyorum. Toplu iş sözleşmesi zaten sendikacılığın temelidir. Önemli olan, sendikaların ki burada işçi ve işveren olarak bir ayrım yapmadığımı belirtmek istiyorum, toplu iş sözleşmesi dışında üyelerine ne gibi farklı hizmetler sunabiliyor bunları tartış-mamız lazım. Açıkçası biz, üyelerimize sunduğumuz hizmetin niceliğini ve niteli-ğini artırdığımız ölçüde kendimizi başa-rılı addediyoruz. Bu bağlamda, 2-3 yılda bir akdettiğimiz toplu iş sözleşmesinin yanı sıra iş sağlığı ve güvenliği, mesleki yeterlilikler, insan kaynakları yönetimi, ku-rumsal sosyal sorumluluk ve Avrupa Birliği Projeleri gibi farklı alanlarda da açılım-lar yapıyoruz. Böylece hem üyelerimizin çalışmalarına destek oluyoruz hem de bu ülkenin kaynaklarını yine bu ülkenin güzel insanları için harcıyoruz.” diye konuştu.

Panelin sonunda TİSK Onursal Başka-nı Refik Baydur tecrübelerini katılımcılarla paylaştı.

Page 119: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014116116

haberler

İlhan Lök vefat etti Üyemiz Türkiye Metal Sanayicileri

Sendikası’nın (MESS) Kurucu Genel Sek-reteri olan ve 1960-1991 yılları arasın-da Genel Sekreterlik görevini başarıyla yürüten N. İlhan Lök, 16 Kasım 2014 tarihinde vefat etti.

İlhan Lök, 1929 yılında İstanbul’da doğdu. 1953 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1954 yılında yedek subaylık görevinden sonra çalışma hayatına sınai işletmelerde baş-layarak Yenen Mensucat Fabrikaları’nda ve Emayetaş’ta yöneticilik görevlerinde bulundu.

1960 yılında işverenlerin teşkilatlan-ması faaliyetine katılan o dönemki adıyla Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası’nın Kurucu Genel Sekreterlik görevini yürü-ten İlhan LÖK, 1961 yılında işveren sen-dikalarının, İstanbul İşveren Sendikaları Birliği’nin ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun kuruluş aşama-larında bilfiil çalıştı. 1960-1991 yılları arasında MESS Genel Sekreterlik görevi-ni sürdürürken beraberinde Konfederas-yonumuzun Genel Sekreter Yardımcılığı ve Genel Sekreter Vekilliği görevlerini de yürüttü.

1963 yılında üç ay süre ile Cenevre’de Çalışma Etüdleri Milletlera-rası Enstitüsü’nün işçi-işveren İlişkileri Programı’na katılarak sertifika aldı. MESS Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üye-si, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi Üyesi, Uluslararası Endüstriyel İlişkiler Derneği ve Türk En-düstriyel İlişkiler Derneği Üyesi olarak çalışma hayatında çok sayıda başarılı çalışmalara imza attı.

Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına, MESS ve İşveren Camiasına başsağlığı dileriz.

Page 120: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 117117

haberlerSEİS Kurucu Başkanı H.Gültekin Acar vefat etti

Üyemiz Türkiye Sağlık Endüstrisi İş-verenleri Sendikası’nın (SEİS) Kurucu Başkanı Hasan Gültekin Acar, 26 Kasım 2014 tarihinde 59 yaşında Ankara’da hayata gözlerini yumdu.

1955 yılında Ankara’da doğan Acar ilk, orta, lise ve yüksekokul öğ-renimini Ankara’da tamamladı. Gazi Üniversitesi’nde Matematik Bölümü okuyan Acar 1978 yılında mezun oldu. Çalışma hayatına Sosyal Sigor-talar Kurumu’nda başladı ve 1976- 1985 yılları arasında Sosyal Sigortalar Kurumu’nda değişik birimlerde görev yaptı.

1986 yılında istifaen ayrıldı ve Tıbbi Malzeme işi ile ilgili olarak Teksan İtha-lat İhracat ve Pazarlama isimli firmasını kurdu. 1995 yılında Teksan Medikal Sis-

temler Dış Tic. ve San. Ltd. Şirketi olarak unvan değişikliği ile Amerika, Avustral-ya, Almanya ve Hollanda’dan tıbbi mal-zeme ithalatına devam etti.

İyi derecede İngilizce bilen Acar, bilgi ve becerilerini geliştirmek üzere 1997 yı-lında 1 yıl süre ile Londra, İngiltere’de ve 1998 yılında 8 ay Ann Arbor, Amerika Birleşik Devletleri’nde bulundu.

2003 yılında Türkiye Sağlık Endüst-risi İşverenleri Sendikası’nı (SEİS) kuran Acar, Sendikanın Kurucu Başkanlığını ve 4 yıl süre ile TİSK Yönetim Kurulu Üyeli-ğini yürüttü. Sayın Acar ayrıca Ankara Sanayici ve İşadamları Derneği (ASİAD) Yönetim Kurulu, Türk Sanayici ve İşa-damları Vakfı (TÜSİAV) Mütevelli Heyeti, Sağlık Gereçleri Üreticileri ve Temsilcileri

Derneği (SADER) Yönetim Kurulu Üyesi ve Ankara Tenis Kulübü üyesiydi.

Naime Acar ile evli olan H. Gültekin Acar, Deniz ve Pınar adında iki kız evlat sahibiydi.

Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine, SEİS ve İşveren Camiasına baş-sağlığı dileriz.

Global Compact Avrupa Ulusal Ağlar Yıllık Toplantısı UN Global Compact Avrupa Ulusal

Ağlar Yıllık Toplantısı, 28-30 Ekim 2014 tarihlerinde Makedonya Cumhuriyeti’nin başkenti Üsküp’te gerçekleşti. Toplantıda Türkiye’yi UN Global Compact Ulusal Ağ-lar Başkanı ve Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argü-den temsil etti.

Global Compact Avrupa Ulusal Ağ-larının yıllık en kapsamlı toplantısı nite-liğini taşıyan Toplantının gündeminde, rekabetçi ve sürdürülebilir iş dünyasının gerekliliği, şirketlerin kurumsal sosyal so-rumluluk kavramına yaklaşımı, raporlama standartları, Yerel Ağlar yönetişimi, Ulu-sal Ağlar Gelişim Modeli, Avrupa Ulusal Ağları’nda yaşanan gelişmelerin yanı sıra KOBİ’lerle daha güçlü ortaklıkların oluşturulması ve 2015 Sonrası Kalkınma Gündemi gibi konular yer aldı.

Toplantının açılış panelinde Make-donya Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı Başbakan Yardımcısı Vladimir Peshevski, BM Mukim Koordinatörü Louisa Vinton, Global Compact Ulusal Ağlar Başkanı Walid Nagi ve Global Compact Make-donya Temsilcisi Goran Lazarevski ve Dr. Yılmaz Argüden konuştu.

Dr. Argüden, Global Compact Türkiye’nin geliştirdiği ve Global Compact’e kazandırdığı Sektörel Yayılım Stratejisi ve Çarpan Etkili İşbirlikleri Yak-laşımını Avrupa Ulusal Ağlar temsilcileri ile paylaştı. Konuşmasında, BM Sanayi Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) ile ortak yürü-tülmüş olan 2015 Sonrası Kalkınma Gün-demi Türkiye Özel Sektör Katılımı konulu Ulusal İstişare Sürecinden de bahseden Dr. Argüden, bu kapsamda gerçekleştiri-len Ulusal İstişare sonuçlarını paylaştı.

UN Global Compact Hakkında:Sekretaryasını Konfederasyonumuz

ve TÜSİAD’ın müştereken yürüttüğü UN Global Compact Türkiye (Birleşmiş Mil-letler Küresel İlkeler Sözleşmesi), sürek-li rekabet içindeki iş dünyasında ortak bir kalkınma kültürü oluşturmak üzere evrensel ilkeler öneren yenilikçi bir ku-rumsal sorumluluk yaklaşımıdır. Vizyo-nu, “sürdürülebilir ve kapsamlı küresel ekonomi” olan Sözleşmeye taraf olmak tamamen gönüllülük esasına dayanmak-tadır. Toplam 296 imzacısı ile Global Compact Türkiye Ulusal Ağı, dünyada-ki 13’üncü, Avrupa’daki 7. en büyük Ulusal Ağ’dır. Global Compact Türkiye, yaklaşık 40 Ulusal Ağın içinde yer aldı-ğı Avrupa Ulusal Ağları arasında bulun-maktadır.

Page 121: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014118118

görüşSe

lçuk

MA

RUFL

U

TÜGİS Genel Sekreteri19. D. İstanbul Milletvekili

Transatlantik Ticaret Anlaşması ve TürkiyeABD ve Avrupa Birliği, Transatlantik

Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTYO) Anlaş-ması adı altında yeni bir işbirliğine girmek-tedirler. TTYO, iki dev ekonomi arasında ithalat ve ihracatın artırılması amacıyla, gümrük vergilerinin sıfırlanmasını, ticarete mani engellerin kaldırılmasını ve dış tica-retteki bariyerlerin ve gümrük tarifelerinin azaltılmasını amaçlamaktadır.

Her ne kadar bu konu şu ana kadar, tam anlamıyla ve ayrıntılı olarak Türkiye’de analiz edilmese de, Türkiye’nin aleyhine durumlar yaratabilir. Türkiye AB’ye tam üye olmadığından, dış ticaretin, özellikle ihracatın artırılmasına dönük yeni kolay-lıklardan istifade edemeyecektir. Türkiye bu durumu önlemek amacıyla, Amerika ile ayrı bir serbest ticaret anlaşması yap-mak girişiminde bulunmuştur. Ancak, ne yazık ki Türkiye’nin son 10 yılda ABD ile ilişkileri giderek kötüleşmektedir. Son Irak, Suriye ve Kobane krizleriyle, iyice içinden çıkılmaz duruma girme temayülü göstermektedir. ABD basınında “artık Tür-kiye ile stratejik ortaklıktan bahsedilemez, Türkiye sözüne güvenilebilen bir müttefik değildir” biçiminde yazılar yazılmakta-dır. Türkiye AB’nin Amerika ile yapacağı transatlantik ticaret anlaşması sonucun-da, dış ticaretinin zarar görmemesi için Avrupa Birliği/Gümrük Birliği’nden ayrıl-ma sinyalleri verse de, Gümrük Birliğin-den çıkışın Türkiye’nin lehinde mi, yoksa

aleyhinde mi olacağı tartışma konusudur. Türkiye’nin yüksek volümde ve miktarda ihracatını artırmaya ihtiyacı vardır. Türki-ye için ihracat artışı hayati bir meseledir ve herşeye rağmen, Türkiye ihracatının %47’sini Avrupa Birliği ülkelerine yap-maktadır. ABD’nin Türkiye’nin toplam dış ticaretteki payı ise %5 dolaylarında olup, fevkalade yetersizdir. Oysa ABD gibi bü-yük bir pazardan Türkiye’nin yararlanma-sı büyük önem taşımaktadır. Amerika ile ne ihracat ilişkilerimizde, ne de turizmde olması gereken noktada bulunmuyoruz.

Özal’ın şu sözlerini hep hatırlarım: Özal Amerikalı Başkan ve yüksek kade-meye “Ben sizden para, kredi istemiyo-rum. Bana para falan vermeyin. Benim-le ticaret yapın ve Türkiye’nin ABD’ye ihracat kapılarını açın” demiştir. Türki-ye ABD’ye 6 milyar dolarlık ihracat ve ABD’den de 13 milyar dolarlık ithalat yapmaktadır. Türkiye’nin ABD ile dış ti-caretinde, Türkiye aleyhine durum mev-cuttur. Turgut Özal uluslararası münase-betlerde Amerika’ya büyük önem verir ve her konuda Amerika ile ilişkileri geliştir-mek isterdi. Bizlere “Başbakan ve Cum-hurbaşkanı olarak, siz Avrupa’yı bırakın, Amerika’ya bakın, dünya politikasını ve ekonomisini Amerika yönetir” derdi. Şim-di bu yeni TTYO anlaşması ile, Türk ih-racatçı firmalarının ABD pazarlarına gir-mesi ve kolaylıklardan istifade etmesi zor

olacaktır. Öte yandan, açıklanan Orta Vadeli Programa göre, Türkiye’nin 2015 yılı ekonomi beklentileri iç açıcı değildir. Büyüme, kalkınma ve ihracat durgunluğa girmiştir. Özellikle Suriye, İran, Irak gibi ülkelerle yaşanan kriz nedeniyle bu ülke-lere dönük ihracatımızda büyük düşüşler bulunmaktadır.

Oysa, Türkiye’nin 2023 hedefleri ve dünyanın sayılı ekonomileri arasında ol-mak amacı vardır. Diğer bir deyişle, kal-kınma yolunda Türkiye’nin acelesi vardır. Orta Vadeli Programda 2017 yılı için ih-racat hedefi 203 milyar dolar olarak ön-görülmektedir. Bu rakam fevkalade yeter-sizdir. Türkiye’nin başta Amerika olmak üzere, yeni pazarlara girmesi ihracatını artırması şarttır. Aksi halde, 2023’de ön-görülen 500 milyar dolarlık (biz ANAP olarak 1987 yıllarda 2023 için ihracat hedefini 1 trilyon dolar, GSMH hedefini de 4 trilyon dolar olarak belirlemiştik) ih-racat hedefine bile ulaşmak bir hayalden ibaret olacaktır.

Her ne kadar bu konu şu ana kadar, tam anla-mıyla ve ayrıntılı olarak Türkiye’de analiz edilme-se de, Türkiye’nin aleyhine durumlar yaratabilir.

Page 122: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 119119

inceleme

OECD Mali Eylem Görev Gücü (FATF) ve Türkiye DeğerlendirmesiGiriş

2014 yılında yazılı ve görsel med-yada sık sık Ekonomik İşbirliği ve Kalkın-ma Örgütü (OECD) bünyesinde faaliyet gösteren Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) Türkiye üzerine yapmış olduğu olumlu değerlendirmeler konusunda bir-çok haber yer almıştır. 1989 yılında G-7 ülkeleri olan ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada tara-fından, karapara aklamanın uluslararası alanda önlenmesi amacıyla OECD bün-yesinde kurulmuş olan Mali Eylem Görev Gücü (FATF), Türkiye’yi 2007 yılından bu yana gözlem altına almıştır. Mali Eylem Görev Gücü Türkiye’yi 2014 yılında iki defa değerlendirmeye tabi tutmuş ve Ha-ziran/2014 tarihinde Mali Eylem Görev Gücü listesinde Türkiye’yi önce koyu gri listeden gri listeye yükseltmiş, daha sonra ise 22-24 Ekim 2014 tarihinde Paris’te yapılan toplantı ve değerlendirmede Türkiye’yi izleme sürecinden çıkarma ka-rarı aldığını duyurmuştur. OECD bünye-sinde kara para ile mücadele için kurulan Mali Eylem Görev Gücü, Türkiye’yi attığı adımlardan dolayı, izleme sürecinden çıkarma kararı almıştır. FATF tarafından Ekim/2014 tarihinde alınan bu karar, ülkemizin uluslararası finansal sistemdeki yeri açısından gelecek yıllarda son dere-ce olumlu gelişmeler sağlayacaktır.

Suç gelirlerinin aklanması ile müca-

dele amacıyla 1989 yılında kurulan ve daha sonra faaliyet alanına terör ve kitle imha silahlarının finansmanı ile mücade-leyi de dâhil eden ve OECD Merkezinde faaliyet gösteren FATF’in Türkiye dâhil 34 ülke ve 2 bölgesel kuruluş olmak üzere toplam 36 üyesi bulunmaktadır. FATF, üyesi bulunan ülkeleri yayımladığı tavsiye kararları ve bu kararlara göre oluşturulan Metodoloji kriterleri çerçevesinde değer-lendirmektedir. FATF tarafından, kara para aklama ile mücadele kapsamında 1990 yılında yayınlanmış olan “40 tav-siye”, 1996 yılında revize edilmiş ve 2003 yılında tekrar gözden geçirilerek yayınlanmıştır. FATF, ayrıca 2001 yılın-da terörün finansmanı konusunda 8 Özel Tavsiyeyi yayınlamış 2004 yılında buna 9. Özel Tavsiyeyi ilave etmiştir. Böylece aklama ve terörün finansmanı kapsamın-daki FATF Tavsiyeleri toplamı 49 olmuş-tur. Ancak Şubat 2012 de gerçekleştirilen FATF Genel Kurulunda kabul edildiği şek-liyle terörün finansmanına yönelik 9 özel tavsiyedeki hususlar diğer tavsiyelere der-cedilerek FATF tavsiyeleri yeniden “40 Tavsiye” olarak yayımlanmıştır.1

Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştır-ma Kurulu’nun (MASAK)2 yoğun çabaları ve son yıllarda atılan adımların etkisiyle FATF tarafından, Türkiye’nin kaydettiği ilerlemeler takdir edilmiş ve Türkiye izle-me sürecinden çıkarılmıştır. Bu çalışma-mızda, öncelikle FATF hakkında genel

bilgiler verilecek, sonra da Türkiye’nin durumu ele alınacaktır.3

Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Hakkında Genel Bilgiler4

Mali Eylem Görev Gücü FATF, 1989 yılında G-7 ülkeleri tarafından karapara aklamanın uluslararası alanda önlenmesi amacıyla OECD bünyesinde kurulmuştur. 11 Eylül 2001 tarihinden sonra vizyonu-na terörün finansmanı ile mücadeleyi de dahil eden FATF’nin halen 34 ülke ve 2 bölgesel kuruluş olmak üzere toplam 36 üyesi bulunmaktadır. Türkiye, 24 Eylül 1991 tarihinde FATF’e üye olmuştur. FATF’in üyeleri şunlardır: ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Avusturya, Belçika, Brezilya, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Güney Afrika, Hollanda, Hong-Kong, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Kanada, Lüksemburg, Meksika, Norveç, Portekiz, Rusya Federasyonu, Singapur, Türkiye, Yeni Zelanda, Yunanistan, Avrupa Ko-misyonu, Körfez İşbirliği Konseyi. Ayrıca, FATF benzeri bölgesel kuruluşlar olan, MENAFATF, MONEYVAL, APG, GAFI-SUD “imtiyazlı üye” (associate member) sıfatına haizdir.

FATF faaliyetlerini, Genel Kurul top-lantıları ve çeşitli konularda çalışmak üzere oluşturulan çalışma gruplarının ger-

İmda

t TÜ

RKA

Y

Gelir İdaresi BaşkanlığıGelir İdaresi Grup Başkanı

Page 123: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014120120

incelemeçekleştirdiği toplantılar yoluyla yürütmek-tedir. FATF, her yıl üç Genel Kurul top-lantısı gerçekleştirmektedir. Bu toplantılar her yıl genellikle Şubat, Haziran ve Ekim, aylarında yapılmaktadır. Ayrıca FATF ta-rafından “Terörizmin Finansmanı Çalışma Grubu”, “AML/CFT Değerlendirmeleri ve Uygulama Çalışma Grubu”, “Tipoloji Ça-lışma Grubu”, ve “Geçici Grup” (Ad Hoc Group) toplantıları ile özel sektörle yürü-tülen toplantılar düzenlenmektedir. FATF, üye ülkeleri karapara aklama ve terörün finansmanının önlenmesi konusunda gös-terdiği gelişmeler bakımından periyodik olarak denetlemekte ve değerlendirmek-tedir. Üye ülkeleri daha önce iki defa değerlendirmeye tabi tutan FATF, III. tur ülke değerlendirmelerini sürdürmektedir. “Karşılıklı Değerlendirme Süreci” olarak ifade edilen bu süreci ana hatları ile;* Değerlendirmeye tabi tutulan ülkenin

karapara aklama ve terörün finans-manı ile mücadele sistemini tanımaya yönelik olarak 40 Tavsiye ve AML/CFT metodolojisine göre hazırlanan sualnamenin ilgili ülke tarafından ce-vaplandırılması,

* Diğer üye ülke temsilcileri ile Sekreterya’dan katılan yetkililerden oluşan FATF Değerlendirme heyetinin ülkeyi yerinde ziyaret etmesi (on site visit) ve bu kapsamda ilgili ülkenin karapara aklama ve terörün finans-manı ile mücadelede görev alan bi-rim yetkilileri ile görüşerek sistemleri-ni yakından tanıması,

* Sualname cevaplarının değerlendiril-mesi ve yerinde ziyaret sonrası FATF tarafından hazırlanan ülke raporunun Genel Kurul toplantısında görüşülmesi,

aşamaları oluşturmaktadır. FATF, ülke ra-porunda tespit edilen eksiklikleri iki yılda bir yapılan güncelleştirme (Biennial Up-date) ve düzenli izleme (Regular Follow Up) ile takip etmektedir. Değerlendirmeye tabi tutulan ülke, raporda belirtilen eksik-liklerin giderilmesi için gerekli adımları atmadığı takdirde;* FATF Başkanınca üye ülkedeki ilgili

bakana tavsiyelere uyumsuzluğa dik-kat çeken mektup gönderilmesi,

* İlgili ülkeye bu mesajı güçlendirecek yüksek düzeyde temsilcilerin gitmesi,

* FATF 21. Tavsiyenin uygulanması kapsamında, ilgili üye ülkenin tavsi-

yelere yeterince uyum gösteremedi-ğini belirten bir bildiri yayınlanması,

* Ülkenin, tavsiyelere uyum sağlayıncaya kadar FATF üyeliği askıya alınması ve nihayet

* Ülkenin üyeliği sona erdirilmesi,söz konusu olabilmektedir. FATF tarafın-dan 1990 yılında çıkarılan, 1996 yılında gözden g eçirilerek yayınlanan ve 2003 yılında tekrar revize edilerek yayınlanan 40 Tavsiye Kararı, karapara aklama ve terörün finansmanı ile mücadele için ya-sal, finansal, operasyonel ve uluslararası işbirliği konularında üye ülkelerce uyul-ması gereken standartları içermektedir. 40 Tavsiye Kararı 4 ana başlık altında kırk adet tavsiyeden oluşmaktadır. Buna göre;

A. Yasal Sistemler kapsamında (T.1-3);* Aklama Suçunun Kapsamı,* Geçici Tedbirler ve Müsadere,

B. Finansal Kuruluşlarca ve Fi-nansal Olmayan Mesleklerce Alın-ması Gereken Tedbirler kapsa-mında (T.4-25);

* Müşterinin Tanınması ve Kayıtların Saklanması,

* Şüpheli İşlem Bildirimi ve Uyumun Sağlanması,

* Aklama ve Terörizmin Finansmanını Engelleyecek Diğer Tedbirler,

* FATF Tavsiyelerini (yeterince) Uygu-lamayan Ülkelere Yönelik Alınacak Tedbirler,

* Düzenleme ve Denetim,C. Karapara Aklama ve Terö-

rün Finansmanı ile Mücadele için Kurumsal ve Diğer Tedbirler kap-samında (T.26-34);* Yetkili Otoriteler, Görev ve Kaynak-

ları,* Tüzel Kişilerin Şeffaflığı ve Bu Konu-

daki Düzenlemeler,D. Uluslararası İşbirliği (35-40)

kapsamında;* Karşılıklı Adli Yardımlaşma ve Suçlu-

ların İadesi,* İşbirliğinin Diğer Şekilleri,

alt başlıkları mevcuttur.

Page 124: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 121121

inceleme

Mali Eylem Görev Grubu (FATF) Çalışmaları

Terörün finansmanı konusunda ül-kemiz açısından en önemli düzenleme-lerden biri FATF’ın karapara aklama ile mücadele amacıyla getirmiş olduğu 40 Tavsiyesine ek olarak terörün finansmanı ile mücadele amacıyla getirmiş olduğu 9 Özel Tavsiyesidir. Özellikle mali sistemin itibarı açısından ülkemizin bu tavsiyelere uyumu büyük önem taşımaktadır. FATF’ın terörün finansmanı ile ilgili 9 Özel Tavsi-yesi aşağıdaki gibidir; 5

1.Birleşmiş Milletler Belgele-rinin Onaylanması ve Yürürlüğe Konması:

Her ülke Terörizmin Finansmanının Ön-lenmesine Dair 1999 tarihi Birleşmiş Mil-letler Sözleşmesini onaylamak ve tam ola-rak uygulamak için acil önlemler almalıdır. Ülkeler, terörist eylemlerin finansmanının önlenmesi ve durdurulmasına ilişkin Bir-leşmiş Milletler Kararlarını, özellikle 1373 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararını derhal yürürlüğe koymalıdır.

2.Terörizmin, Terörist Eylemle-rin ve Terör Örgütlerinin Finans-manının Suç Haline Getirilmesi:

Her ülke, terörizmin, terörist eylemle-rin ve terörist örgütlerin finansmanını suç haline getirmelidir. Ülkeler, bu suçların kara para aklamanın öncül suçları olarak düzenlenmesini temin etmelidirler.

3.Terörist Malvarlıklarının Don-durulması ve Müsaderesi:

Terörist eylemlerin finansmanının önlenmesi ve durdurulmasına ilişkin Bir-leşmiş Milletler Kararları uyarınca, her ülke terörizmin ve terörist örgütlerin fi-nanse edilmesinde kullanılan paraların veya diğer malvarlıklarının gecikmeksizin dondurulması için gerekli önlemleri uy-gulamalıdır. Her ülke, terörizmin, terörist eylemlerin veya terörist örgütlerin finans-manına ait veya bunların finansmanında kullanılan ya da kullanılması tasarlanan malvarlığına el konulması ve bu malvar-lığının müsaderesi için yetkili otoritelere imkân sağlayan yasal önlemleri de içeren önlemler benimsemeli ve yürürlüğe koy-malıdır.

4. Terörizmle İlgili Şüpheli İş-

lemlerin Bildirimi: Karaparanın aklanmasının önlenme-

sine dair yükümlülüklere tabi olan mali kurumlar veya diğer işletmeler veya var-lıklar, fonların terörizm, terörist eylemler veya terörist örgütlerle bağlantılı veya ilgili olduğundan ya da bunun için kul-lanıldığından şüphelenirlerse ya da şüp-helenmek için makul nedenleri olursa, şüphelerini yetkili otoritelere derhal bildir-melidirler.

5. Uluslararası İşbirliği:Karşılıklı yasal yardım veya bilgi deği-

şimine dair bir anlaşma, düzenleme veya diğer bir mekanizmaya dayanarak, her ülke bir diğer ülkeye, terörizmin, terörist eylemlerin ve terörist örgütlerin finansma-nına ilişkin davalar, idari araştırma ve soruşturmalar ile cezai ve medeni uygula-malarda mümkün olan maksimum yardımı sağlamalıdır. Ülkeler, terörizmin, terörist eylemlerin veya terörist örgütlerin finans-manı ile suçlanmış şahıslar için güvenli sığınaklar sağlanmamasını teminen olası tüm önlemleri almalı ve mümkün olduğu takdirde bu şahısların suçu işledikleri ül-keye iade edilmesi için yürürlüğe konmuş prosedürlere sahip olmalıdır.

6. Alternatif Havale Yöntemle-ri:

Her ülke, gayri resmi bir para veya değer transfer sistemi veya ağı aracılı-ğıyla transfer de dâhil olmak üzere, para veya değer transferi hizmeti sağlayan şahıs veya tüzel kişiliklerin lisanslı veya kayıtlı olmaları ve bankalara ve banka dışı mali kurumlara uygulanan tüm FATF Tavsiyelerine tabi tutulmalarının sağlana-bilmesi için gerekli önlemleri almalıdır. Her ülke, bu hizmeti yasadışı bir şekilde yerine getiren şahısların veya tüzel kişilik-lerin idari, medeni veya cezai yaptırımla-ra tabi olmasını temin etmelidir.

7. Elektronik Transfer:Ülkeler, para havale edenler de dâhil

olmak üzere mali kurumların fon trans-ferlerinde ve ilgili mesajlarda havaleyi yapan kişiye ilişkin tam ve makul bilgi-leri (isim, adres, hesap numarası) temin etmelerini gerekli kılmak için önlemler al-malıdır ve söz konusu bilgi transfer veya ödemeler zincirindeki mesajlarda yer almalıdır. Ülkeler, para havale edenler

de dâhil olmak üzere mali kurumların, havaleyi yapan kişiye ilişkin tam bilgiyi (isim, adres, hesap numarası) içermeyen şüpheli fon transferi faaliyetlerini sıkı bir şekilde incelemelerini ve izlemelerini sağ-lamak için önlemler almalıdır.

8.Kar Amacı Gütmeyen Kuru-luşlar:

Ülkeler, terörizmin finansmanı ama-cıyla kötüye kullanılabilen varlıklarla il-gili kanun ve yönetmeliklerin yeterliliğini yeniden gözden geçirmelidir. Kar amacı gütmeyen kuruluşlar özellikle istismara açıktır ve ülkeler bunların;

(i) terörist örgütler tarafından yasal varlık süsü verilerek,(ii) varlıkların dondurulması önlem-lerinden kaçmak amacı da dâhil ol-mak üzere, terörizmin finansmanının sağlanması amacıyla kendi çıkarları doğrultusunda kullanılarak,(iii) yasal amaçlı fonların el altın-dan terörist örgütlere saptırılmasını gizleyerek veya saklayarak, kötüye kullanılmasını engelleyecek tedbirleri almalıdır.

9. Kuryeler Aracılığıyla Para Nakli:

Ülkeler, nakit para ve para yerine ge-çen kıymetli evrakların fiziksel sınır ötesi naklini tespit etmek için bir bildirim siste-mi ya da diğer beyan yükümlülüklerini de içeren önlemler almalıdır.

Ülkeler, kendi yetkili makamlarının terörizmin finansmanı ya da karapara aklama ile bağlantısı olduğundan şüphe-lenilen ya da yanlış olarak bildirilen ya da beyan edilen nakit ya da para yerine geçen kıymetli evrakların durdurulması yada engellenmesine ilişkin yasal yetkile-re sahip olmalarını sağlamalıdır. Ülkeler, yanlış bildirim(ler) ya da açıklama(lar) yapan kişilerle ilgili olarak etkili, orantı-lı ve caydırıcı yaptırımların uygulamaya konmasını sağlamalıdır. Nakit para ya da para yerine geçen kıymetli evrakların terörizmin finansmanı ya da karapara aklama ile bağlantılı olması durumunda ülkeler söz konusu para ya da araçların müsaderesine imkân veren Tavsiye 3 ve Özel Tavsiye III’e uygun yasamaya ilişkin olanları da içeren önlemler almalıdır.

Page 125: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014122122

incelemeFATF Türkiye Değerlendirme Süreçleri

FATF, üyesi bulunan ülkeleri yayım-ladığı tavsiye kararları ve bu kararlara göre oluşturulan Metodoloji kriterleri çer-çevesinde değerlendirmektedir. Türkiye 1994, 1998 ve 2006 yıllarında olmak üzere bugüne kadar üç kez FATF değer-lendirmesine tabi tutulmuştur. Türkiye III. Değerlendirme Raporu 21-23.02.2007 tarihinde Strazburg’da gerçekleştirilen FATF Genel Kurulu’nda görüşülerek kabul edilmiştir. III. Tur Değerlendirme Raporun-da, o tarihte geçerli olan 49 Tavsiyenin; 11’inden “uyumsuz” (NC), 22’sinden “kısmen uyumlu” (PC), 12’sinden “büyük ölçüde uyumlu” (LC), 3’ünden “uyumlu (C) ve 1’inden “uygulanamaz” (NA) notu verilen ülkemiz, değerlendirme tarihinden itibaren Raporda tenkit edilen ve eksiklik olarak belirlenen hususların düzeltilmesi-ne yönelik olarak mevzuat ve uygulama bakımından önemli gelişmeler göstermiş-tir.

FATF Türkiye Değerlendirme Rapo-runda tenkit edilen hususlara ilişkin ola-rak kaydedilen gelişmeler, FATF’a sunu-lan ilerleme raporları (follow-up reports) ile değerlendirilmektedir. Buna göre 2007 yılı Şubat ayındaki FATF Genel Kurulu’nda Türkiye’nin, düzenli takip kap-samında Raporda belirtilen eksikliklere yönelik kaydettiği gelişmelerin yer alaca-ğı Birinci İlerleme Raporunun 2009 yılı Şubat dönemi FATF Genel Kurulu’nda gö-rüşülmesine karar verilmiştir. Devam eden süreçte, Türkiye’nin İkinci İlerleme Raporu 2010 yılı Şubat, Üçüncü İlerleme Rapo-ru 2010 yılı Haziran, Dördüncü İlerleme Raporu 2011 yılı Şubat, Beşinci İlerleme Raporu 2011 yılı Haziran, Altıncı İlerle-me Raporu 2011 yılı Ekim, Yedinci İler-leme Raporu 2012 yılı Şubat, Sekizinci İlerleme Raporu 2012 yılı Haziran, Do-kuzuncu İlerleme Raporu 2012 yılı Ekim, Onuncu İlerleme Raporu 2013 yılı Şubat, On birinci İlerleme Raporu 2013 yılı Ha-ziran, On ikinci İlerleme Raporu 2013 yılı Ekim ayında gerçekleştirilen FATF Genel Kurul toplantılarında görüşülmüştür.

Türkiye’nin Beşinci İlerleme Raporunun ele alındığı Haziran 2011 FATF Genel Kurulunda, Türkiye’nin Eylem Planında taahhüt ettiği Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun tasarısının

hala yasalaşmadığı ve dolayısıyla terö-rün finansmanı suçunu düzenleyen Özel Tavsiye II ile terörist malvarlıkları ile ilgili dondurma prosedürünü düzenleyen Özel Tavsiye III kapsamındaki eksikliklerin gi-derilmediği gerekçesiyle Türkiye’nin sıkı takip (enhanced follow-up) sürecine alın-masına karar verilmiştir.

Özel Tavsiye II ve III kapsamında Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun tasarısının yasalaşmaması sebebiyle Şubat 2012 Genel Kurulu’nda Türkiye’nin Yedinci İlerleme Raporunun değerlendirilmesi sonrasında sıkı takip süreci kapsamında Türkiye’ye bir üst düzey (high level visit) ziyaret yapılmasına karar verilmiş ve söz konusu ziyaret, FATF Başkanı ve Başkan Yardımcısının da dâhil olduğu bir heyet tarafından 21-22.05.2012 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Türkiye’nin 9’uncu İlerleme Raporunun görüşüldüğü Ekim 2012 FATF Genel Kurulu’nda söz konusu kanun tasarısının FATF kriterlerini karşılayacak şekilde 22.02.2013 tarihine kadar yasalaşmaması halinde Türkiye’nin FATF üyeliğinin belirtilen tarih itibariyle askıya alınmasına karar verilmiştir. Söz konusu tasarı 16.02.2013 tarih ve 28561 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak “6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun” adıyla yü-rürlüğe girmiştir. Bu gelişme karşısında Türkiye’nin Onuncu İlerleme Raporunun ele alındığı Şubat 2013 FATF Genel Kuru-lunda, Türkiye’nin FATF üyeliğinin askıya alınmamasına, Kanunda halen bazı eksik-liklerin bulunması nedeniyle Türkiye’nin Haziran 2013 Genel Kurulunda bu ek-siklikleri nasıl gidereceği hususunda bir rapor sunmasına karar verilmiştir.

Türkiye’nin 11’inci İlerleme Raporu-nun ele alındığı Haziran 2013 FATF Ge-nel Kurulunda ise söz konusu Kanunda öngörülen 31.05.2013 tarih ve 28663 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yü-rürlüğe giren Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanunun Uygulan-masına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin ve anılan Kanunun 4’üncü maddesindeki terörizmin finansmanı suçu-nun uygulanmasını öngören Yargıtay ka-rarlarının Türkiye’nin eksikliklerini giderip gidermediği konusunda analizin henüz yapılamamış olduğundan, Türkiye’nin Ekim 2013 Genel Kurulunda bir rapor sunmasına ve FATF Sekretaryasının bu

tarihe kadar 2007 Şubat tarihli Türkiye’nin Karşılıklı Değerlendirme Raporunda NC ve PC olarak puanlanan tüm tavsiyeler karşısındaki durumu hakkında bir analiz yapmasına karar verilmiştir.

Haziran 2013 Genel Kurulda alınan karar gereğince ülkemizce NC ve PC olarak puanlanan tüm tavsiyeler çerçe-vesinde kaydedilen gelişmeleri kapsayan Türkiye’nin 12. İlerleme Raporu Ekim 2013 FATF Genel Kuruluna sunulmuş olup, sıkı takipten çıkma talebimiz iletil-miştir. Raporu değerlendiren Sekretarya, Türkiye’nin Özel Tavsiye II’den LC sevi-yesinde bir ilerleme kaydetmiş olduğunu, ancak Özel Tavsiye IIII ile 5 ve 23 No’lu Tavsiyelerdeki eksikliklerin giderilmedi-ğini belirtmiştir. Bu gelişmeler ışığında Genel Kurul tarafından, Türkiye’nin sıkı takip sürecinde bırakılmasına, NC ve PC olarak değerlendirilen tavsiyelerde kay-dedilen gelişmelerin Sekretarya’ya bildi-rilmesine ve Sekretarya tarafından Şubat 2014’te Türkiye’nin sıkı takip sürecinden çıkıp çıkamayacağına ilişkin bir değer-lendirme yapmasına ve konunun Şubat 2014 Genel Kurulunda yeniden ele alın-masına karar verilmiştir.6

Haziran/2014 Ayında Paris’te Yapılan FATF Genel Kurul Toplan-tısında Türkiye Değerlendirmesi Olumlu Olmuştur

Türkiye’nin, terörün finansmanı suçuna ve terörist malvarlıklarının dondurulmasına ilişkin düzenlemelerinin FATF tarafından öngörülen standartlara tam uyumlu ola-rak değerlendirilmemesi nedeniyle, FATF tarafından kamuoyunda “koyu gri liste” olarak bilinen“Karapara Aklama ve Terö-rün Finansmanı (KPA/TF) ile Mücadelede Stratejik Eksikliği Bulunan ve Bu Eksiklikleri Gidermede Yeterli Gelişme Göstermeyen Ülkeler” başlığı altındaki listede duyurul-masına (Public Statement) karar verilmiştir. Bundan sonraki süreçte, konu ile ilgili ola-rak gerek mevzuat alanında yapılan çalış-malar, gerekse mevzuatın uygulanmasında gösterilen gelişmeler sonucunda, 23-27 Haziran 2014 tarihlerinde Paris’te yapılan FATF Genel Kurul toplantısında, Türkiye’nin “KPA/TF ile Mücadelede Stratejik Eksikliği Bulunan ve Bu Eksiklikleri Gidermede Ye-terli Gelişme Göstermeyen Ülkeler” başlığı altındaki “koyu gri” listeden çıkarılarak “Global KPA/TF Mücadele Sisteminin Ge-liştirilmesi: Devam Eden Süreç” başlığı al-

Page 126: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 123123

inceleme

tında yer almasına karar verilmiştir. Olumlu gelişmelerin devamı halinde, bundan son-raki süreçte Türkiye’nin FATF’ın bu konuda-ki takip prosedüründen tamamen çıkacağı açıklanmıştır.7

FATF resmi internet sayfasının, “Imp-roving Global AML/CFT Compliance:on-going process-27 June 2014” (Küresel AML/CFT Uyum Geliştirilmesi: devam eden süreç-27 Haziran 2014) başlıklı kısmının Türkiye bölümünde; Türkiye’nin Şubat 2010›dan bu yana, stratejik CFT (Complement Fixation Test-tamamlayıcı tespit testi) standartlarına uyum ve eksik-liklerini gidermek ve FATF ile çalışmak için yüksek düzeyde siyasi irade gösterdi-ğini, CFT rejimini iyileştirmek için önemli bir ilerleme kaydettiği belirtilmiştir. Açık-lamada, Türkiye’nin büyük oranda yeterli terör finansmanını suç ve terör varlıklarını belirlemek, dondurmak ve el koyma pro-sedürlerin oluşturulması dahil olmak üze-re, kendi eylem planını ele aldığı vurgu-lanmıştır. FATF, ayrıca gerekli reformları ve faaliyetlerin uygulanması sürecini izle-mek ve önceden FATF tarafından belirle-nen eksiklikleri gidermek ve çalışmaların devam ettiğini teyit etmek için bir yerinde ziyaret edeceğini de açıklamıştır.8

Mali Eylem Görev Gücü 22-24 Ekim 2014 Tarihleri Arasında Paris’te Yaptığı Toplantı Sonucun-da Türkiye’yi İzleme Sürecinden Çıkarmıştır

Türkiye’nin kara para ile mücadele-de eksikliklerine ilişkin olarak 2007’de başlatılan izleme sürecine ilişkin olarak yayınlanan 15’nci Raporda, Türkiye’nin kara para aklama ve terörün finansma-nı ile mücadele konusundaki eksiklikle-rinin giderilmesi alanında önemli ilerle-me sağladığı belirtilmiştir. FATF yaptığı açıklamada Türkiye’nin 2007 yılındaki raporda belirtilen 6 çekirdek ve 10 önem-li tavsiyenin yerine getirilmesinde yeterli ilerleme sağladığının tespit edildiğini ve Türkiye’nin izleme sürecinden çıkarıldığı-nı duyurmuştur. OECD bünyesinde kara para ile mücadele için kurulan Mali Ey-lem Görev Gücü (FATF), Türkiye’yi attığı adımlardan dolayı, izleme sürecinden çıkarma kararı almıştır. Kara para akla-ma ile mücadele için Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü bünyesinde faaliyet gös-teren Mali Eylem Görev Gücü, Türkiye’yi

bu konuda attığı adımlardan dolayı iz-leme sürecinden çıkarma kararı aldığını duyurmuştur.

FATF’ın internet sitesinde yer alan du-yuruda, Türkiye’nin 2007’de kara para ve terörizmin finansmanı konularında-ki kanun maddelerindeki eksikliklerden dolayı izleme sürecine alındığı hatırla-tılarak; Türkiye’nin, bu tarihten itibaren birçok önemli adımlar attığı belirtilmiştir. Kuruluşun Ekim/2014 ayında Paris’te yapmış olduğu toplantıda, Türkiye’nin bu gelişmeler ve temel uygulamalardaki teknik uyumluluk konusunda gösterdiği ilerlemelerden dolayı izleme sürecinden çıkarılmasına karar verildiği kaydedilmiş-tir. Konuyla ilgili olarak Maliye Bakanı Sayın Mehmet ŞİMŞEK, “Türkiye, Mali Ey-lem Görev Gücü’nün (FATF), hem izleme sürecinden hem de listelerinden çıktı. Tür-kiye burada da kararlılığını ve güçlü ira-desini ortaya koymuştur” açıklamasında bulunmuştur. Tüm engelleme çabalarına, spekülasyon ve menfi propagandalara rağmen Türkiye’nin güçlü bir siyasi irade ortaya koyduğunu belirten Sayın ŞİMŞEK, FATF tarafından bu çabaların takdir edil-diğini söylemiş ve Türkiye’nin uluslararası finansal sistemdeki öngörülebilirliğinin pekiştiğini ifade etmiştir.9

Sonuç

2014 Yılında ülkemizde birçok alan-da yaşanan olumlu gelişmelerden biri de OECD bünyesinde faaliyet gösteren Mali Eylem Görev Gücü (FATF)’ tarafından alı-nan karar ile ülkemizin izleme sürecinden çıkarılması olmuştur. OECD bünyesin-de kara para ile mücadele için kurulan Mali Eylem Görev Gücü öncelikle Hazi-ran/2014 ayında yapmış olduğu toplan-tısında Türkiye’yi ‘koyu gri’ listeden ‘gri’

listeye yükselmiştir. Daha sonrada 22-24 Ekim tarihleri arasında Paris’te yapmış ol-duğu değerlendirmede Türkiye’nin 2007 yılındaki raporda belirtilen hususların yerine getirilmesinde yeterli ilerleme sağ-ladığını tespit ederek, Türkiye’nin izleme sürecinden çıkarıldığını duyurmuştur. Uz-manlar, geçmişte Türkiye riskli ülke gö-rüldüğünden herhangi bir ülkede hesap açtıracak işadamından ilave belge isten-mesinin yanı sıra bazı zorlukların da çıka-rılabildiğini ve bu durumun artık ortadan kalkacağını belirterek; Türkiye’nin izleme sürecinden ve listelerden çıkmasının ar-dından çok sayıda ülkeden para girişinin artacağını öngörmektedirler. Ekim/2014 tarihinde FATF tarafından alınan bu olum-lu karar ile Ülkemizin gelecek yıllarda özellikle uluslararası piyasalarda rahatla-yacağı ve yurtdışından yabancı sermaye ve yatırımcı girişlerinin artacağı beklen-mektedir.Dipnot 1- Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) 2013 Yılı Faaliyet Raporu. (http://www.masak.gov.tr/media/portals/masak2/files/faalrap-2013.pdf).2- MASAK, 19.11.1996 tarihinde yürürlüğe giren 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Ka-nun ile kurulmuş, 17 Şubat 1997 tarihinde faaliyetine başlamıştır. Görev ve yetkileri 18.10.2006 tarihinde yü-rürlüğü giren 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ile yeniden belirlenmiştir.3- Bu yazıda yapılan açıklamalar, tamamıyla yazarına ait olup, hiçbir şekilde yazarın çalıştığı kurumunu bağla-maz; kurumunun görüşü olarak kullanılamaz ve değer-lendirilemez.4- http://www.masak.gov.tr./tr/aklama suçu/ulusla-rarası mücadele/Mali Eylem Görev Gücü (Fınnancıal Actıon Task Force- Fatf)5- http://www.masak.gov.tr/tr/Aklama Suçu/Terörün Finansmanı/Uluslararası Mücadele/OECD-Mali Eylem Görev Grubu (FATF) Çalışmaları.6- MASAK, 2013 Yılı Faaliyet Raporu, Sayfa:56-58 (www.masak.gov.tr).7- MASAK, FATF Kamuoyu Duyurusu, http://www.ma-sak.gov.tr, erişim tarihi:04.07.20148- http://www.fatf-gafi.org/countries/s-t/turkey/docu-ments/fatf-compliance-june-20149- Anadolu Ajansı, 24 Ekim 2014, Piyasalar

Page 127: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014124124

görüşKo

ray

Alp

er A

KDEM

İR

İŞKUR İstihdam Hizmetleri Dairesi Başkanlığıİstihdam Uzmanı

Özel İstihdam Bürolarının İşgücü Piyasasında Etkinliğinin Artırılmasına Yönelik Tedbirler: Aracılık Teşvik Sistemi

Birçok ülkede işsizliğin hüküm sürdü-ğü bugünkü pazar ekonomisi içerisinde, işgücü piyasası işlerliğinin kazanılmasın-da kamu istihdam kurumları (KİK) önemini korumakla birlikte, bunların yanında özel istihdam bürolarının (ÖİB) da faaliyette bulunması; iş yaratılmasında, işçilerin niteliklerinin artırılmasında, diğer bir ifa-deyle istihdam hizmetlerinin kalitesinin ar-tırılması ve tam istihdama ulaşılmasında gerekli bir unsur haline gelmiştir.

Bu nedenle KİK’in bu süreçte uyguladı-ğı sistemler ve sahip olduğu yapılar deği-şirken, ÖİB işgücü piyasasında işe yerleş-tirme hizmetleri sağlayan şirketler olarak giderek yaygınlaşmakta ve sundukları hizmetlerin çeşitliliği gün geçtikçe artmak-tadır. Günümüzde, bu iki aktörün işgücü piyasasında sağlamış oldukları işbirliği yoluyla etkinliklerini artırma ve birlikte ha-reket edebilme adına önemli adımlar at-tıkları görülmektedir. Bu bağlamda KİK ve ÖİB arasında gittikçe genişleyen etkileşim süreci işgücü piyasasına yönelik politika belirleme noktasında hükümetlerin önemli bir gündem maddesini oluşturmaktadır.

Zamanla daha az kaynakla daha fazla hedefin gerçekleştirilmesine yönelik beklentilerin de artması ile tüm hizmetle-rin sadece KİK tarafından sunulamayaca-ğı noktasında kamu otoriteleri fikir birliği-

ne varmış durumdadır. Bu eğilime paralel olarak Uluslararası Çalışma Örgütü’nün konuya ilişkin Sözleşme ve Tavsiye Kararları’nda da KİK ile ÖİB’nin işbirliği dahilinde faaliyet göstererek öncelikli so-run olan işsizliğe çare olmaları ve işgücü piyasalarında tam istihdama doğru iler-lenmesi gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu gelişmeler sonucunda KİK’in evrensel ya da kendine yeterli bir hizmet sağlayıcı olarak sahip olduğu model, farklı hizmet sağlayıcı ağlarının bir koordinatörü/des-tekçisi olarak dönüşüme uğramaktadır.

ÖİB-KİK işbirliğinden işgücü piyasası hizmetleri sunumunun daha ekonomik ve verimli olması, ayrıca emek dolaşım süre-cinin daha şeffaf ve kontrol altında olması yoluyla fayda sağlanabildiğinin de görül-mesinden hareketle Avrupa’daki istihdam kurumları arasında ortaklıkları destekle-mek amacıyla çeşitli uygulamalar benim-senmektedir. Söz konusu uygulamaların en yaygınlarından birisi de Avrupa Birliği üyesi ülkelerde kullanılacak dış kaynağın kamu sektöründen özel sektöre aktarıl-ması yoluyla ortaya çıkmaktadır. Bu kap-samda ÖİB-KİK işbirliğinin artırılması ve ÖİB’lerin işgücü piyasasında daha aktif hale getirilebilmesi adına gelişmiş ülke-lerin benimsediği teşvik uygulamalarını incelemek yerinde olacaktır.

Almanya’da 2005 yılında işgücü pi-yasası politikası reformları (Hartz Reform-ları) ile kamu ve özel sektör kurumları arasında işbirliği zemini güçlendirilerek sertifikalı hizmet sağlayıcıların faaliyet-lerinin teşvik edildiği kişisel eğitim ve is-tihdam kuponu uygulaması hayata geçi-rilmiştir. İş arayanlara istedikleri ÖİB’den hizmet temin edebilme imkanı tanıyan bu enstruman, işe yerleştirilecek kişilerin en az 3 aylık işsiz olmaları ve işsizlik yar-dımından faydalanabilme hakkına sahip olmaları ile uygulama alanı bulmaktadır. Federal İş Ajansı tarafından bu kapsam-da işsiz kalma dönemi uzunluğuna bağlı olarak kişinin istihdam edilmesiyle 1.500-2.500 Euro arasında değişen tutarda ödeme yapılmaktadır. Söz konusu teşvik tutarları aşamalı ödenmekte olup, birey-

İŞKUR’un yanında ÖİB’nin işgücü piyasasında daha aktif rol alması, Türkiye’nin işgücü piyasasına yönelik 2023 hedefleri doğrultu-sunda uluslararası rekabet ortamından geride kalma-ması açısından önemli bir husustur.

Page 128: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 125125

görüşlerin istihdam edilmesi halinde öncelikle 1.000 Euro, daha sonra bireylerin iş bek-leme süresi ile doğru orantılı hesaplanan bir miktar daha teşvik sunulmaktadır. Bu sisteme göre dezavantajlı olma derece-si, iş deneyimi, işsiz kalma süresi gibi kriterlere göre işsizlere bedeli değişen eğitim kuponları da sunulabilmekte, eği-tim hizmeti vermekte olan ÖİB tarafından bu kuponlar il düzeyinde duyulan ihtiyaç doğrultusunda değerlendirilerek mesleki eğitim hizmeti sağlanmaktadır.

Avustralya’da 1998 yılında özel sek-tör ve gönüllü organizasyonların oluştur-duğu Avustralya Hükümeti destekli Job Network sistemi (İş Ağı) kurulmuş olup, bu sistem ile işe yerleştirme ve vaka yö-netimi hizmetleri sunulmaktadır. İş Ağı’nın kuruluş hedeflerinden belki de en önem-lisi dezavantajlı grupta iş arayanların işe yerleştirilmelerine katkı sağlamak ve istihdam edilebilirliklerini artırmaktır. Söz konusu sistem temel olarak bireylerin işsiz kalma süresini ve sosyal durumuna göre dezavantajlı olmasını baz almakta ve bu kişiye verilen danışmanlık, eğitim, işe yer-leştirme hizmetlerine göre değişen teşvik tutarları içermektedir. İşe yerleştirme ta-rihinden itibaren 13 hafta boyunca istih-damda kalınması halinde bir ara ödeme, 26 hafta sonunda ise bir son ödeme ger-çekleştirilmektedir. Bu kapsamda işe yer-leştirme teşvik sistemine göre yapılmakta olan ödemeler 550 ila 6.600 Avustralya Doları arasında değişmektedir. Ancak

teşvik kapsamında yer alan işler haftada 5 gün içinde en az 15 saat ücretli çalışma sağlamalı ve İş Ağı hizmetleri vermeleri için sözleşmesi olan kurumlar lisanslı ol-malıdır. Diğer kurumların ise bu hizmetleri sunabilmelerini teminen kayıt yaptırmaları ya da Avustralya İstihdam ve Danışmanlık Hizmetleri Birliği’nin standartlarını karşı-lamaları gerekmektedir.

Birleşik Krallık’ta 1997 yılında KİK tarafından sağlanan hizmetlerin bazı özel sektör hizmet sağlayıcılar tarafın-dan da sunulmasıyla sistematik dış kay-nak kullanımı başlamıştır. Bunu takiben, özel sektör tarafından İstihdam Bölgesi Programları yürürlüğe konulmuş ve engel-liler için New Deal Programları (NDDP) çoğunlukla KİK ile işbirliği içinde çalışan kâr amaçlı ve gönüllü organizasyonlara devredilmiştir. NDDP, ulusal ağ dahilin-de aracılık faaliyeti yürüten gerçek/tüzel kişilerin dezavantajlı grupları sürekli istih-dam koşullarına kavuşturmasına yönelik yardımcı bir program olup, dezavantajlı bireylerin programa başvurusu gönüllülük esasına dayanmaktadır. Bu kapsamda KİK-ÖİB işbirliği dezavantajlı grupların istihdamında aracılığın teşvik edilmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Büroya ya-pılan üç aşamalı ödeme; haftalık çalışma süresi 8-16 saat arasında olması halinde 25 Sterlin, 16-30 saat olması halinde 50 Sterlin, 30 ve üstü saat olması halinde 75 Sterlin olarak haftalık gerçekleştirilmekte-dir. En fazla 18 hafta süre ile uygulana-

bilen bu teşvik tutarlarından faydalanıla-bilmesi için dezavantajlı grupta yer alan bireylerin en az 52 hafta süresince istih-dam edilmesi gerekmektedir.

Benzer şekilde, eyaletler bazında bağımsız yönetime geçmiş olan İtalyan KİK’leri de uzmanlık gerektiren ya da yoğunlaştırılmış hizmetler için özel sektör hizmet sağlayıcılarından faydalanabil-mektedir. Fransa’da özel sektör hizmet sağlayıcılar özellikle de son ekonomik krizin başlangıcından itibaren artan şekil-de Pôle Emploi (İstihdam Merkezi) faali-yetlerinde bulunmaktadır. Avrupa Birliği genelinde özel sektör faaliyetleri en yo-ğun olarak, yeniden entegrasyon hizmet-lerinin Ulusal İstihdama Yardım Projeleri Kuruluşu (UVW) ve Belediyeler tarafından finanse edildiği Hollanda’da görülmekte-dir. Söz konusu uygulamalar Danimarka gibi ülkelerde de benzer şekilde gelişmiş-tir.

Dünyada yaşanan küreselleşme süreci ve sosyo-ekonomik değişimler sonucun-da uluslar arası rekabetin üst noktaya taşınmasından hareketle, ÖİB’nin işgücü piyasasında aktif rol alması gerekliliği ülkemizde de kendini önemli ölçüde his-settirmektedir.

Bu nedenle ilk olarak iş arayanların elverişli oldukları işe yerleştirilmeleri ve çeşitli işler için uygun işçiler bulunmasına aracılık etme görevi ülkemizin tek kamu istihdam kurumu olan Türkiye İş Kurumu tarafından yapılmakta iken, 25 Haziran 2003 yılında kabul edilen 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu ile işgücü piya-sasında tekel ilkesine son verilerek iş ve

Türkiye İş Kurumu Kanunu ile işgücü piyasasında te-kel ilkesine son verilerek iş ve işçi bulmaya aracı-lık faaliyetlerinin gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan ÖİB tarafından da yapılmasına izin verilmiş, bu kapsamda İŞKUR ve ÖİB’nin işsizliği azaltma ve istihdamı artırma hedefi-ne yönelik birlikte faaliyet göstermelerinin önü açıl-mıştır.

Page 129: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014126126

görüş

işçi bulmaya aracılık faaliyetlerinin ger-çek ve tüzel kişiler tarafından kurulan ÖİB tarafından da yapılmasına izin verilmiş, bu kapsamda İŞKUR ve ÖİB’nin işsizliği azaltma ve istihdamı artırma hedefine yö-nelik birlikte faaliyet göstermelerinin önü açılmıştır.

ÖİB’nin kamu kurum ve kuruluşlarında iş ve işçi bulma faaliyetlerinde bulunma-ları, ayrıca mesleki olarak geçici iş ilişkisi düzenleme faaliyetinde bulunmaları ya-saklanmış olmakla beraber son dönem-lerde yapılan mevzuat değişikliklerinin ÖİB’nin gerçekleştirdiği faaliyetlerin ge-nişletilmesine ve geliştirilmesine yönelik olduğu dikkat çekmektedir. Bu bağlamda firmaların ÖİB faaliyet izni alırken karşı-laştıkları bürokrasiyi azaltan, faaliyet gös-termelerini kolaylaştıran ve çeşitlendirilen düzenlemeler getirilmiştir.

Son yıllarda işgücü piyasasının etkin-leştirilmesine yönelik bu ve benzeri ted-birler neticesinde önemli ilerlemeler kay-dedilmiş olmakla birlikte; işsizler ile açık işlerin etkin bir biçimde eşleştirilememesi, kadınların işgücüne ve istihdama katılımı-nın düşük olması ve esnek çalışma biçim-lerinin etkin bir biçimde uygulanamaması gibi hususların işgücü piyasasının etkinli-ğini azalttığı 10. Kalkınma Planı’nda vur-gulanmaktadır. Bu nedenle İŞKUR’un ya-nında ÖİB’nin işgücü piyasasında daha aktif rol alması, Türkiye’nin işgücü piya-sasına yönelik 2023 hedefleri doğrultu-sunda uluslararası rekabet ortamından geride kalmaması açısından önemli bir husustur. Çünkü yurtdışı örneklerinde gö-rüldüğü üzere ÖİB ve KİK çalıştıkları fark-lı yöntem ve odaklandıkları farklı hedef gruplarıyla birbirlerine rakip olmamakta, aksine birbirlerini tamamlayıcı görevler üstlenmektedir.

Avrupa Birliği genelinde faaliyet gös-teren ÖİB’nin neredeyse tamamı geçici iş ilişkisi faaliyeti yürütebilmekte ve bu an-lamda “üçlü iş ilişkisi” modeli gereğince

aynı zamanda işveren olarak kabul edil-mektedir. Dolayısıyla uygulanmakta olan teşvik sistemleri aslında işveren teşvikleri olarak da değerlendirilebilmesi itibarıy-la birebir uygun olmasa da, Türk işgücü piyasası şartlarına uyarlanması mümkün sistemler de mevcuttur. Bu sistemlerin or-tak özelliği ise ÖİB’nin yararlandığı teşvik kapsamında hedef grupların birbirleriyle çakışmayacak şekilde keskin sınırlarla be-lirlenmiş olmasıdır. Bu nedenle ülkemizde de öncelikle -özellikle uzun dönemli işsiz-lerin baz alındığı- hedef gruplar belirle-nerek ve bu gruplar kendi içerisinde alt kırılımlara ayrılarak değişen oranlı bir tarife ile teşvik sistemi uygulanması işe yerleştirilmesi nispeten zor olan grupların aracılığında olumlu sonuçlar doğurabile-cektir. Örneğin 1 yıl ve üzeri İŞKUR’a ka-yıtlı işsizler ana grup olarak belirlenip, bu grup içinde normal ve sosyal durumuna göre dezavantajlı (engelli, eski hükümlü, terörle mücadelede malul sayılmayacak şekilde yaralanan) alt kırılımına gidilebi-lir. Belirlenecek gruplar dahilindeki birey-lerin en az 1 ay istihdam edilmesi şartı ile normal statüdeki bireyler için asgari ücretin %10’u tutarında, sosyal durumuna göre dezavantajlı kişiler için asgari ücre-tin %20’si tutarında istihdamda aracılık teşviki uygulanması işgücü piyasasında ÖİB’nin etkisini artırabilecektir. Böylece İŞKUR’un kısa vadede istihdama kazan-dırması mümkün olmayan uzun dönemli ve dolayısıyla dezavantajlı grupta yer alan işsiz sayısı azaltılarak, bu kişilerin işgücü piyasasından daha fazla uzak kal-ması engellenmiş olacak ve iş aramaktan umudu kırılan birey sayısı uzun vadede önemli ölçüde gerileyecektir.

Uygulanabilecek söz konusu sistem, çeşitli varyasyonlara açık olması sebebiy-le özel politika hedeflerinin gerçekleştiril-mesi noktasında da faydalı olabilecektir. Özellikle istihdamda kalma süresinin artırılması noktasında teşvik sisteminin is-tihdamda kalınan dönemler itibarıyla biri-kimli uygulanması, kendi içlerinde rekabet halinde bulunan büroların “doğru kişiyi doğru işe yönlendirme” noktasında daha profesyonel çalışmasını sağlayabilecektir. Ayrıca bu durum ÖİB’nin işe yerleştirme sonrası danışmanlık faaliyetlerini sürdür-mesini de teşvik edebilecek niteliktedir. Böyle bir politikanın belirlenmesi halinde sistem belirli bir dezavantajlı grup havuzu

içinde yer alan kişinin 1, 3, 6 ve 12 aylık istihdamı halinde birikimli teşvik tutarları içerecek şekilde kurgulanabilir.

Yine belirli bir yaş grubuna yönelik uygulanacak politikalarda veya hedef grubun kapsamının daraltılması amacıy-la teşvik uygulamasında belirli bir yaş aralığı kriteri getirilebilecektir. Görüldü-ğü üzere sistem belirlenecek politika ve hedeflere yönelik şekillenebilmekte olup, özellikle uzun süreli işsizlerin istihdamın-da olumlu yönde fark yarattığı ve kayıt dışılığı azalttığı yabancı ülke uygulama-larında gözlemlenebilmektedir. Dahası uygulanması muhtemel bu sistem yoluyla İŞKUR ile ÖİB arasında yer alan işbirliği ortamının genişletilmesi sağlanacak ve iş-gücü piyasasında ortak hareket edebilme alanları oluşturularak uluslar arası mevzu-atlara uyumlu bir yapının adımları atılmış olacaktır. KAYNAKÇAAkdemir, Koray Alper; Geçici İş İlişkisi Uygu-lamasının Yurtdışı Örnekleri ve Türkiye’deki Uygulanabilirliği, Türkiye İş Kurumu, Uzmanlık Tezi, 2014Akdemir, Koray Alper; Uluslararası Çalışma Örgütü Normları Açısından Özel İstihdam Büro-larının Değerlendirilmesi, İstihdamda 3İ Dergisi, Sayı:13, 2014Barbier, Jean-Paul vd., Public-Private Partnerships in Employment Services, International Labour Office, No:17, 2003Eurociett; The Contribution of Private Employ-ment Agencies to Flexicurity and Pathways for Strengthening the Cooperation with Public Emp-loyment Services Towards a Better Functioning Labour Market, 2009Fuller, Andry; Partnerships Among Employment Services, European Job Mobility Laboratory, 2011Morrell, Helen; Branosky, Natalie; The Use of Contestability and Flexibility in The Delivery of Welfare Services in Australia and The Net-herlands, Department for Work and Pensions, No:288, 2005Shambrook, Anouk vd., Staffing Agencies and the Hard-To-Employ Population, National Econo-mic Development and Law Center, 2005Starfford, Bruce; New Deal for Disabled People, Third Synthesis Report – Key Findings from the Evaluation, Department for Work and Pensions, 2007Winterhager, Henrik vd.; Deregulating Job Placement in Europe: A Microeconometric Evaluation of an Innovative Voucher Sheme in Germany, No:2109, The Institute for the Study of Labor, 2006Yazıcı, Nusret; Özel İstihdam Büroları İle İşbirli-ği, İstihdamda 3İ Dergisi, Sayı:13, 2014

Avrupa Birliği genelinde faaliyet gösteren ÖİB’nin neredeyse tamamı geçici iş ilişkisi faaliyeti yürütebil-mekte ve bu anlamda “üçlü iş ilişkisi” modeli gereğince aynı zamanda işveren ola-rak kabul edilmektedir.

Page 130: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 127127

incelemeN

esrin

DO

ĞA

N

Mesleki Yeterlilik KurumuUzman Yardımcısı

Değişimin Belgesi; Türkiye Yeterlilikler ÇerçevesiYeterlilik çerçeveleri, yeterliliklerin

sistematik yaklaşımlar kullanılarak belirli seviyeler aracılığıyla sınıflandırılmasında kullanılan ve yeterlilik sistemlerini bütün-leştirmeyi amaçlayan araçlardır. Ulusal Yeterlilik Çerçevesi (UYÇ) hazırlama çalışmalarına ilk olarak Avrupa ülkeleri başlamış, yeterlilik çerçevelerinin olumlu etkilerinin fark edilmesiyle dünyanın farklı bölgelerinde bulunan birçok ülke kendine özgü yeterlilik çerçevesini oluşturmuştur.

UYÇ’ler, bir ülke, bölge veya sektör-deki mevcut yeterlilikleri bir araya getir-mekte, düzenlemekte ve listelemekte, böy-lece ülkelerin ulusal yeterlilik sistemlerinin anlaşılır olmasını kolaylaştırmaktadır. Ye-terliliklerin ihtiva ettikleri öğrenme kaza-nımlarına dayalı olarak farklı seviyelere yerleştirilmesi işverene işgücünün sahip olduğu potansiyel kazanımlar hakkında bilgiler sunmakta ve yeterliliklerin anlaşı-lırlığını artırmaktadır. UYÇ’ler yeterlilikle-rin birbirleriyle olan ilişkilerini açıklarken farklı yeterliliklerin bir araya getirilmesiyle sahip olunabilecek kazanımlara ışık tut-makta, yeterliliklerin karşılaştırılabilirliğini artırmakta, kişinin aynı veya çapraz mes-lekler ile sektörler arasında bir seviyeden diğerine nasıl ilerleyebileceğini göster-mektedir. 1

UYÇ’ler resmi öğrenme yollarıyla edi-nilmiş yeterliliklerin yanı sıra serbest öğ-renme yollarıyla kazanılmış yeterlilikleri de barındırabilir. Böylece bireyin ister okulda ister işbaşında isterse de serbest şekilde edinmiş olduğu yeterlilikler, neler bildiğinin veya neler yapabildiğinin açık ifadesi olan öğrenme kazanımlarıyla ta-nımlanmış olarak çerçevede yerini alabi-lir.

UYÇ’lerin, eğitim öğretim sisteminin ve onun bölümlerinin anlaşılırlığını ve şef-faflığını artırmak, hayat boyu öğrenmeyi teşvik etmek ve işgücü ile öğrenenlerin hareketliliğini desteklemek gibi özellikleri ülkelerin rekabet gücünün artmasına katkı sağlamıştır. Bu durum devletlerin kalkın-maya destek olmak ve küresel piyasada önemli bir aktör halini alabilmek için UYÇ hazırlama ve uygulama çalışmalarını res-mi politika aracı olarak kullanmalarına sebep olmuştur.

Ülkelerin kalkınma politikalarında ger-çekleşen tüm bu gelişmelere Avrupa Birli-ği kayıtsız kalmamış ve 23 Nisan 2008 tarihinde Hayat Boyu Öğrenme için Av-rupa Yeterlilikler Çerçevesi (AYÇ) Avrupa Parlamentosu ve Konseyi tarafından resmi olarak kabul edilmiştir. AYÇ, Avrupa eği-tim ve öğretim sistemi çok çeşitlilik gös-terdiğinden, ülkeler ve kurumlar arasın-da kıyaslama ve işbirliği yapılabilmesini mümkün kılmak amacıyla oluşturulmuş bir üst çerçevedir. AYÇ farklı ülkelerin ulusal yeterlilik sistemlerini ve çerçevelerini or-tak Avrupa referansı – ve onun 8 referans seviyesi – etrafında birbirleriyle ilişkilen-dirmeyi hedefleyen bölgesel bir yeterlilik çerçevesidir ve yükseköğretim yanı sıra, genel ve mesleki eğitim ve öğretim sonucu elde edilen tüm seviyelerdeki yeterliliklere hitap etmektedir. 2

AYÇ ile ilgili Avrupa Parlementosu ve Avrupa Konseyi’nin 23 Nisan 2008 tarih-li “Hayat Boyu Öğrenme ile ilgili Avrupa Yeterlilik Çerçevesinin Oluşturulmasına Yönelik Tavsiye Kararı”, ülkelere kendi-lerine özgü UYÇ’lerini oluşturmalarını ve ulusal yeterlilik çerçevelerini AYÇ ile ilişki-lendirmelerini tavsiye etmektedir.

Avrupa Birliği tarafından alınan ka-rarlar sonrası UYÇ kavramını benimseyen ülke sayısında etkileyici bir artış olmuş-tur; bugün UYÇ hazırlayan, uygulayan, UYÇ fikrini değerlendiren veya bölgesel yeterlilik çerçevelerine dâhil olan 150’yi aşkın ülke bulunmaktadır. UYÇ’lerin uygulanması, uluslararası örgütler ve kuruluşlar tarafından büyük ölçüde desteklenmektedir.

Dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak ülkemizde de UYÇ oluşturma ve uygulama çalışmaları başlamıştır. 5544 Sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) Ka-nunu ile ülkemize özgü UYÇ’yi oluşturma, geliştirme ve güncelliğini koruma işlemle-rinin MYK tarafından yürütüleceği hükme bağlanmıştır. 3

Bu kapsamda MYK, 2010 yılında başlattığı UYÇ hazırlama çalışmalarını her aşamada Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile birlikte gerçekleştirmiştir. Yapılan çalışmalar neti-cesinde ülkemize özgü ulusal yeterlilikler çerçevesinin adının Türkiye Yeterlilikler

Diğer ülke UYÇ’leri ile kar-şılaştırıldığında TYÇ’nin oldukça kapsamlı ve re-formcu bir yapıda tasar-landığı fark edilmektedir. Bu bakımdan, uygulama-ya konulacağı günden itibaren ülkemiz eğitim ve yeterlilik sisteminde köklü değişimlerin yaşanması beklenmektedir.

Page 131: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014128128

inceleme

Çerçevesi (TYÇ) olması kararlaştırılmış, TYÇ Belgesi ve yeterlilikler çerçevesinin yönetim yapısına ilişkin düzenlemeler içeren TYÇ Yönetmelik Taslağı hazırlan-mıştır. Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlü-ğe girecek olan TYÇ Yönetmelik taslağı Başbakanlığa iletilmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına sunulmuştur. TYÇ Belgesi ve TYÇ Yönetmeliği oluştur-ma çalışmalarına ek olarak TYÇ’nin AYÇ ile referanslanması süreci de başlatılmış-tır. Referanslama çalışmaları ülkemizin AYÇ Ulusal Koordinasyon Noktası olarak kabul edilen MYK tarafından sürdürül-mekte olup Referanslama Raporu Yazım Ekibi oluşturularak, raporun ilk taslağı ta-

mamlanmıştır.Diğer ülke UYÇ’leri ile karşılaştırıl-

dığında TYÇ’nin oldukça kapsamlı ve reformcu bir yapıda tasarlandığı fark edilmektedir. Bu bakımdan, uygulama-ya konulacağı günden itibaren ülkemiz eğitim ve yeterlilik sisteminde köklü değişimlerin yaşanması beklenmektedir. TYÇ; hangi öğrenme ortamında kaza-nıldığına bakılmaksızın kalite güvencesi sağlanmış tüm yeterlilikleri kapsayacak şekilde 8 seviyeli olarak tasarlanmıştır. Tüm yeterlilikleri bünyesinde barındırma-yı hedefleyen kapsayıcı yapı; yeterlilik sağlayan ilgili kurum ve kuruluşlar ile iş dünyası ve sosyal paydaşlar arasında işbirliğini vazgeçilmez kılmakta ve bu bilinç TYÇ Yönetmelik taslağında yer aldığı biçimiyle Çerçevenin yönetim ya-pısına yansımaktadır. Yıl içinde düzenli aralıklarla gerçekleştirilmesi hedeflenen toplantılar yardımıyla yeterliliklerden so-rumlu kuruluşlar ile tüm sosyal tarafların bir araya gelmesi sağlanacak, böylelikle

çerçevenin yönetimi ve uygulanmasına yönelik alınacak kararların her aşaması-na sosyal tarafların katkı vermesine ola-nak tanınacaktır. 4

TYÇ tasarımında üzerinde hassasiyet-le durulan bir diğer husus ise yalnızca kalite güvencesi sağlanmış yeterliliklerin çerçevede yer alması kriteridir. İyi bir kalite güvence sistemi ile desteklenmeleri halinde, UYÇ’ler bireylerin becerilerinin geliştirilmesine destek verebilmekte, eğitim ve işgücü piyasasında hareketliliği kolaylaştırabilmekte ve kişilerin hayatları boyunca eğitimin çeşitli ve ileri seviyelerine erişimlerinin kolaylaşmasına yardımcı olabilmektedir. Bu sebeple TYÇ kalite güvencesi sağlanmış tüm yeterli-likleri kapsayan bütünleşik bir çerçeve sunmayı hedeflemektedir. Kalite güven-ce ölçütleri geliştirilirken temel alınma-sı kararlaştırılan uluslararası kriterler aracılığıyla diğer ülke yeterliliklerinin Türkiye’de, Türkiye’deki yeterliliklerin de yurtdışında kabul görmesi sağlanacaktır.

Dipnotlar 1- Akbıyık, Osman Seçkin “Ulusal Yeterlilik Çerçevelerinin Eğitim ve İşgücü Piyasası Üzerindeki Etkileri”,20132- Hayat Boyu Öğrenme için Avrupa Yeterlilikler Çerçevesinin Oluşturulması Hakkında 23 Nisan 2008 Tarihli Avrupa Parlamentosu ve Komisyonu Tavsiyesi3- Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu4- MYK, Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi Belgesi, Ankara, 2014

MYK koordinasyonunda, MEB ve YÖK başta olmak üzere ilgili tüm paydaşların katılımıyla gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde TYÇ hazırlama çalışmalarında son aşamaya gelinmiştir.

TYÇ’ nin uygulamaya konulacağı günden itibaren ülkemiz eğitim ve yeter-lilik sisteminde gözlemlenmesi beklenen başlıca değişimler şunlardır;* Okul, üniversite, eğitim merkezi,

araştırma merkezi, iş yeri gibi eği-tim ve öğretim alınan kurum ve ku-ruluşlarda veya serbest öğrenmeler sonucunda kazanılan tüm yeterlilik-lerin bir bütünlük içerisinde ilişki-lendirilmesi sağlanacak ve böylece yeterliliklerim tanımlanması, sınıf-landırılması ve karşılaştırılması için açık ve tutarlı bir yöntem belirlene-cektir.

* Yeterliliklerden sorumlukuruluşlar ile tüm sosyal tarafların düzenli aralık-larla bir araya gelmesi sağlanarak istihdam ve eğitim arasındaki ilişki güçlendirilecektir.

* Kalite güvence kriterlerinin belirlen-mesi ve uluslararası normlara uygun hale getirilmesiyle; eğitim ve öğre-tim sisteminin kalitesi artacaktır.

* TYÇ’nin yeterlilikleri öğrenme kaza-nımlarına dayalı olarak tanımlanmış

seviyeler aracılığıyla sınıflandıran yapısı sayesinde yeterliliklerin kre-dilendirilmesine, biriktirilmesine ve yeterlilikler arasında geçiş yapılma-sına imkân sağlanacaktır.

* Hangi öğrenme ortamında kazanıl-mış olursa olsun TYÇ’ de yer alan tüm yeterliliklerin şeffaflığı sağlana-rak tüm bireylerin eğitim ve öğretim gereksinimleri hayat boyu öğrenme olanakları ile desteklenecektir.

* Yeterliliklerden sorumlu ilgili kurum ve kuruluşlar ile iş dünyası ve sosyal paydaşlar başta olmak üzere ilgili tüm tarafların kurumsal işbirliği ile tanımlanmış ve ölçülebilir yeterlilik-lere sahip, istihdam edilebilir dona-nımda bireyler yetiştirilmesine ve dolayısıyla işsizliğin azaltılmasına katkıda bulunulacaktır.

* TYÇ-AYÇ Referanslama sürecinin ta-mamlanmasıyla ulusal ve uluslarara-sı şeffaflığın ve tanınabilirliğin en üst düzeyde karşılanması sağlanacak ve böylece TYÇ diğer ülke yeterlilik-leri ile Türkiye’deki yeterlilikler ara-sında karşılaştırma aracı gibi işlev

görecektir.* TYÇde yer alan yeterliliklerin ulusla-

rarası kıyaslanabilirliğini sağlamak için AYÇ ile uyumlu şekilde oluştu-rulan ortak dil sayesinde bireylerin ulusal ve uluslararası hareketliliği kolaylaştırılacaktır.

UYÇ hazırlama ve uygulama çalış-maları yeni dünya düzeninde birçok ülke tarafından kalkınmanın önemli bir adımı olarak kabul görmekte olup Avrupa Ko-misyonu bu konuda aldığı kararlar ile üyelerinin ve üyelik sürecindeki ülkelerin bu konuya duyarsız kalmamalarını iste-mektedir. Ülkemizde bu konuda gerekli adımlar atılmıştır. MYK koordinasyonun-da, MEB ve YÖK başta olmak üzere ilgili tüm paydaşların katılımıyla gerçekleştiri-len çalışmalar neticesinde TYÇ hazırla-ma çalışmalarında son aşamaya gelin-miştir. Oluşturulması planlanan yapıların hayata geçmesi ve TYÇ’nin uygulamaya konulmasıyla birlikte ülkemiz eğitim ve yeterlilik sisteminde köklü değişiklikler yaşanacak ve bu değişimler eğitim ve iş dünyasında yer alan her bireyi etkileye-cektir.

Page 132: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 129129

incelemeFa

tih B

İLEN

Mesleki Yeterlilik KurumuUzman Yardımcısı

Ulusal Yeterlilik Sisteminde Eğitim ve Belgelendirme Ayrımı

Eğitimin istihdam ile ilişkisine dair sü-regelen sorunların çözümünde işçi, işve-ren ve eğitim dünyasını bir araya getiren sürdürülebilir bir yapının kurulması gerek-liliği 2000’li yılların başından itibaren sık-lıkla dile getirilmiş ve çeşitli toplantılarda, projelerde ve raporlarda bu hususa iliş-kin çalışmalara yer verilmiştir. Eğitim ile istihdam arasındaki kopukluk, mesleklerin standartlarının belirlenmemiş olması, veri-len diploma ve belgelerin kişilerin sahip olduğu bilgi ve becerileri yeterince ve gü-venilir biçimde yansıtmaması gibi husus-lar, Mesleki Yeterlilik Kurumunun (MYK) kurulmasına zemin hazırlamıştır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı-ğının ilgili kuruluşu olan MYK, 21 Eylül 2006 tarihli ve 5544 sayılı Mesleki Yeter-lilik Kurumu Kanunu ile kurulmuş; kamu tü-zel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli bir kamu kurumudur.

Devlet, işçi ve işveren temsilcilerini ortak bir platformda buluşturarak eğitim ve istihdamın uyumlaştırılması hususunda önemli bir yere sahip olan MYK, Ulusal Yeterlilik Sistemini kurmak ve sistemin ka-litesini, sürdürülebilirliğini ve güncelliğini sağlamaktan sorumludur.

Ulusal meslek standartları ve bu stan-dartları esas alan ulusal yeterliliklerin geliştirilmesi, uygulanması ve bunlara dayalı yetkilendirme, denetim, ölçme-de-ğerlendirme ve belgelendirmeye ilişkin

kural ve faaliyetlerin yer aldığı sisteme ulusal yeterlilik sistemi denilmektedir. Ulu-sal yeterlilik sisteminin en önemli çıktısı ulusal yeterliliklere göre yapılan sınavlar sonucu verilen MYK Mesleki Yeterlilik Belgesidir. Kuruluşların MYK tarafından yayımlanan ulusal yeterliliklere göre bel-gelendirme yapabilmek üzere MYK’den yetki alabilmesi için MYK mevzuatına ve TS EN ISO/IEC 17024:2012 Uygunluk Değerlendirmesi - Personel Belgelendiren Kuruluşlar için Genel Şartlar1 uluslararası standardına uygun bir siteme sahip olma-ları gerekmektedir.

Bu gereklilik Mesleki Yeterlilik, Sınav ve Belgelendirme Yönetmeliğinin2 yet-kilendirilmiş belgelendirme kuruluşunun özellikleri ve ölçütleri başlıklı 17. madde-sinde;

“….ilgili yeterliliklerde TS EN ISO/IEC 17024:2012 standardı şartlarına uygun oluşturulmuş sistem dâhilinde akre-dite edilmiş ve Kurum tarafından yapılan inceleme, denetim ve değerlendirme so-nucunda bu Yönetmelikte tanımlanan şart-ları sağladığı tespit edilen tüzel kişiliğe sahip kurum ve kuruluşlardır.” ifadesiyle belirtilmektedir.

Ulusal yeterlilik sisteminin yerleşik al-gıları değiştiren en önemli yönü eğitim ve belgelendirmeye ilişkin yaklaşımıdır. Hem MYK mevzuatından hem de 17024

uluslararası standardından kaynaklanan bu yaklaşım kalite güvencesi sağlanmış bir personel belgelendirme sistemi kurma amacına hizmet etmektedir.

Yönetmeliğin eğitim ve belgelendirme ayrımı başlıklı 53. maddesinde;

“… (2) Adayın eğitim veya öğretiminde

görev alan eğitici veya öğreticiler, eğitim veya öğretiminde görev aldığı adayın sı-navında ve değerlendirmesinde yer ala-maz. Ancak eğitici veya öğretici, adayın eğitim/öğretimini tamamlamasından iti-baren en az iki yıl geçmiş olması ve sınav ve değerlendirmenin bir heyet tarafından yapılması şartıyla; eğitim veya öğretimin-de görev aldığı adayın sınav heyetinde bulunabilir.

(3) Eğitim veya öğretim hizmeti veren kuruluş ile sınav veya belgelendirmeyi yapan yetkilendirilmiş belgelendirme ku-ruluşlarının farklı kuruluşlar olması esastır. Ancak eğitim veya öğretim yapan birim ile sınav yapan birim ve bu birimlerde gö-rev yapanlar arasında ast üst ilişkisinin ol-maması ve değerlendirme heyetinde tüzel kişilik mensupları dışından üye bulunması halinde aynı tüzel kişiliğe bağlı birimler-de eğitim/öğretim ve sınav faaliyetleri gerçekleştirilebilir.”ifadesine yer verilerek eğitim ve belgelen-dirmeye ilişkin yaklaşım belirtilmiştir. Bu

Page 133: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014130130

inceleme

DİPNOT 1- TS EN ISO/IEC 17024:2012 Uygunluk Değerlendirmesi - Personel Belgelendiren Kuruluşlar için Genel Şartlar uluslararası standardı yazının devamında 17024 uluslararası standardı olarak kullanılmıştır.2- 30.12.2008 tarihli ve 27096 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mesleki Yeterlilik, Sınav ve Belgelendirme Yönetmeliği

maddeden de görüleceği üzere adayın eğitim ve öğretiminde yer alan değer-lendiricilerin adayın sınavında da görev almasına kısıt koyulmuş ayrıca bir kuru-luşun hem eğitim hem de belgelendirme yapması durumunda alması gereken ön-lemlere yer verilmiştir.

Aynı zamanda ilgili Yönetmeliğin yet-kinin askıya alınması başlıklı 24. mad-desinde yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşlarının yetkisinin askıya alınma nedenleri arasında;

“ç) Eğitim/öğretim-belgelendirme ay-rımında bu Yönetmeliğin ve akreditasyon kurallarının ihlali”,ifadesine yer verilmesi eğitim ve belge-lendirme ayrımının ulusal yeterlilik sistemi açısından çok önemli olduğunu göster-mektedir. Ulusal yeterlilik sisteminin en önemli hedefi kalite güvencesi sağlanmış, güvenilir bir sınav ve belgelendirme siste-mi sonucu kişilerin bilgi, beceri ve yetkin-liklerinin ölçülmesidir. Yapılan ölçme ve değerlendirmelerin tarafsızlığına gölge düşürebilecek bütün risklerin önceden tes-pit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınma-sı sistemin güvenilirliği açısından büyük önem arz etmektedir. Eğitim ve belgelen-dirmenin aynı çatı altında yapılması da risk alanları arasında değerlendirebile-cek bir husustur. Sınav değerlendiricisinin adayın eğitiminde de yer alması halinde adayla değerlendirici arasında kişisel iliş-ki kurulması söz konusu olabilmektedir. Ölçme değerlendirmenin tarafsızlığını olumsuz anlamda etkileyebilecek bu du-rumun değerlendirmenin güvenilirliğini zedeleyebileceği unutulmamalıdır.

Yönetmelikte yer alan bu maddelerin yanı sıra 17024 uluslararası standardın-da da eğitim ve belgelendirme ayrımına ilişkin benzer maddeler yer almaktadır.

17024 uluslararası standardının “Ya-pısal Şartlar” genel başlığı altında eğitim açısından belgelendirme kuruluşunun yapısı değerlendirilmiştir. Bu husus 3 alt maddeyle açıklanmaya çalışılmıştır.

“5.2.1 Eğitimin tamamlanmasının belgelendirme programının belirtilmiş bir şartı olmasına izin verilir. Belgelendirme kuruluşu tarafından eğitimin tanınması/

onaylanması tarafsızlığı tehlikeye atma-malı veya değerlendirme ve belgelendir-me şartlarını hafifletmemelidir.”

Maddeden de anlaşılacağı üzere bel-gelendirme programında eğitimin tamam-lanması şartı yer alabilir ancak kişinin eğitimi tamamlamış olması sınavın değer-lendirmesini etkilememeli ve tarafsızlığı tehlikeye atmamalıdır. Eğitim alan kişinin belgeyi kesin alacağı gibi bir izlenimin oluşturulmaması gereklidir. Bu durum ikin-ci maddede daha detaylı açıklanmakta-dır.

“5.2.2 ….. Ancak, belgelendirme ku-ruluşu belirli bir eğitim/öğretim hizmetinin alınması durumunda belgelendirmenin daha basit, daha kolay veya daha ucuz olacağını ifade veya ima etmemelidir”

17024 uluslararası standardının bu maddesiyle kişinin eğitim alması halinde sınavdan kesinlikle başarılı olabileceği gibi bir izlenimin yaratılmasının önüne geçilmek hedeflenmektedir. Belgelendir-me kuruluşunun aynı tüzel kişilik içerisin-de adaylara eğitim vermesinin tarafsızlığı zedeleyebileceğini böyle bir durumun söz konusu olması halinde kuruluşun birtakım tedbirler alması gerektiği maddenin deva-mında ifade edilmektedir.

“5.2.3 Eğitim ve kişileri belgelendir-menin aynı tüzel kişilik içerisinde sunumu tarafsızlığa bir tehdit oluşturur. Belgelen-dirme kuruluşu eğitim hizmeti sunan bir tüzel kişiliğin bir parçası olduğunda;

….e) Eğitim veren personelin, eğitim faa-

liyetlerinin sonuçlandığı tarihten itibaren 2 yıllık bir dönem içinde, eğitim verdiği bir adayın sınav yapanı olarak görev al-mamasının güvence altına almalıdır.”

17024 uluslararası standardının ya-zıda zikredilen eğitim ve belgelendirme ayrımına ilişkin maddelerine bakıldığın-da Yönetmelikteki hususlarla benzer ifa-delerin yer aldığı görülmektedir. Değer-lendirici ile adayın eğitim haricinde de tanışıyor olması söz konusu olduğundan standardın “Tarafsızlığın Yönetimi” başlı-ğı altında bu ihtimale ilişkin tedbirlere de yer verilmiştir.

MYK mevzuatının ve 17024 uluslara-

rası standardının eğitim ve belgelendir-meye ilişkin benzer hükümler içeriyor ol-ması bu ayrımın personel belgelendirme sistemi açısından önemini ortaya koymak-tadır. Eğitim ve belgelendirmeye ilişkin bu yaklaşım kalite güvencesine sahip bir sınav ve belgelendirme sistemi oluşturula-rak belgelendirmenin güvenilir bir yapıya kavuşmasını sağlamaktadır.

Ayrıca ulusal yeterlilik sisteminde kişi-lerin herhangi bir eğitim şartı olmaksızın sınavlara girebilmeleri ile MYK’nin eğitim ve belgelendirme ayrımına ilişkin yaklaşı-mı belgelendirme kuruluşlarının eğitimi sü-reçlerinin dışında tutmaya yöneltmektedir. Ancak sınava katılmak için herhangi bir eğitim şartı olmadığı hususu, belgelendir-me yapmak üzere başvuran kuruluşlar ve belge sahibi olmak isteyen adaylar tara-fından ilk etapta zor anlaşılmaktadır. Yet-ki almak üzere MYK’ye başvurmak iste-yen bazı kuruluşlar MYK’yi aradıklarında eğitim vermek istediklerini dile getirmekte, belge almak isteyen adaylar ise “eğitime katılmak istiyorum”, “eğitim kaç saat süre-cek” gibi sorular yöneltmektedir. Bu algı-nın nedeni ülkemizde MYK’nin faaliyete geçmesinden önce yapılan belgelendirme faaliyetlerinin neredeyse tamamının doğ-rudan ya da eğitim sonucu yapılan sınav-la yapılmasıdır.

MYK’nin yürütmüş olduğu sınav ve belgelendirme faaliyetlerinde hayat boyu öğrenme felsefesi temel alınmaktadır; bu çerçevede kişinin bilgiyi hangi kaynaktan aldığına değil bildiğini uygulayıp uygula-yamadığına bakılmaktadır. Kişi mesleği daha önce herhangi bir eğitim kurumun-dan eğitim alarak öğrenebileceği gibi hiçbir eğitim almadan direk işbaşında da öğrenebilir. Ülkemizde alaylı denilen mes-lek erbabının sahip olduğu bilgi, beceri ve yetkinliklerin ulusal yeterliliklere göre yapılan sınav ve belgelendirme faaliyeti sonucu belgelendirilmesi kişiye önceki öğ-renmesinin tanınması fırsatı sunmaktadır.

Böylelikle iş piyasasının gereklilik-leriyle orantılı ve güvenilir bir sınav ve belgelendirme sonucunda nitelikli perso-nelin piyasada çalışması ile hem üretimin artması hem de iş kazalarının önlenmesi beklenmektedir.

Page 134: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 131131

görüşEs

ra B

ELEN

TİSK Araştırma, Eğitim ve Dış İlişkiler Uzmanı

Refah Artışı İçin Güçlü İşletmeler; Güçlü İşletmeler İçin Esneklik ve Kayıtlılık

Dünya Bankası’nın “2014 Dünya Kal-kınma Raporu”, güçlü işletmelerin bireylerin işsizlik riskini azaltmada, kaynakların ve-rimli alanlara yeniden tahsisinde, ekonomi-de düzgün iş imkanlarının çoğaltılmasında, çalışanların, tüketicilerin ve çevrenin korun-masında, dolayısıyla bireysel ve toplumsal refah düzeyinin artırılmasında sağladığı katkıları irdelemektedir.

Dünya Bankası’na göre, güçlü işletme-ler, ürün ve işgücü piyasaları bakımından esnekliğe sahip ve kayıtlı sektörde faaliyet gösteren işletmelerdir.

Esneklik, işletmeleri nasıl güçlü kılar?

Esneklik, çalışanların ve işletmelerin ortak yararına, değişime uyum sağlama kapasitesini artırmaktadır. Yaşanan son küresel ekonomik ve mali krizden olumsuz etkilenmelerine rağmen, Danimarka ve Almanya’da işgücü piyasalarının esnekliği, işsizlik oranlarının çok fazla yükselmemesi-ni sağlamıştır. Almanya’da kriz öncesinde işgücü piyasası reformları ücret artışlarında ılımlılığı ve işten çıkarmalara başvurulmak-sızın iş paylaşımı yoluyla çalışma saatle-rinin yeniden düzenlenmesini sağlarken, Danimarka’da işsizlere yönelik yeniden eğitim programları yürürlüğe konulmuş ve sosyal güvenceler artırılmıştır. Almanya’da %5,3, Danimarka’da %7,4 düzeyindeki işsizlik oranının İspanya’da %25 olmasın-da, katı istihdam düzenlemeleri, yüksek kı-dem tazminatı ve niteliksiz işgücü oranının fazlalığı etkili olmuştur.

Esnekliğe sahip işletmeler, kaynakların gerek işletme içinde, gerek işletmeler ara-sında yeniden tahsisini sağlayarak ve yeni-likçiliğe yönelerek ekonomik şoklara tepki vermede daha başarılıdırlar. Esneklik; ça-lışanlar, firmalar ve sermayedarların kendi aralarında risklerin paylaşılmasını sağlar. Esnek bir işletme sektörü, çalışanların nite-liklerinin transfer edilebildiği, sermaye sa-hiplerinin yatırımlar için bol seçeneklere sa-hip olduğu, çalışanların ve firmaların ortak çıkarları doğrultusunda ücret ve istihdam düzeylerinde değişikliğe gidilebildiği bir sektördür.

Dünya Bankası tarafından 76 ülkeden elde edilen verilerle yapılan bir araştırma-ya göre, istihdam korumasının aşırı, iflas kanunlarının ağır olduğu, firmaların piyasa-ya giriş engellerinin bulunduğu katı düzen-lemelere sahip ekonomiler, esnek ekono-milere göre çok daha derin ve uzun süreli krizler yaşamaktadırlar. Yaşanan küresel krizde ülke örneklerinden görüldüğü üzere, kaynakların daha üretken alanlara yeniden tahsisine ilişkin engeller de ekonominin iyi-leşme hızını yavaşlatmaktadır.

Hükümet düzenlemeleri dışında bir ta-kım faktörler de esnekliği engelleyebilmek-tedir. Örneğin, istihdamda cinsiyet ayrımı, işgücü piyasasının esnekliğine engel oluş-turmaktadır. Öte yandan, yenilikçilik ve esneklik de birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Es-neklik; kaynakların girişimcilere yönelmesi, daha ileri teknolojilerin kullanımı ve daha etkin üretim süreçleri bakımından da önemli olup, işletmelerin yeni fırsatları hızlı şekilde

ve düşük maliyetle değerlendirebilmelerine imkan yaratmaktadır.

Esneklik aynı zamanda çalışanların, tü-keticilerin ve çevrenin korunması ile de ya-kından ilgilidir. Esneklik olmadan işletmeler ürünlerini ya da üretim tekniklerini çalışan-ların, tüketicilerin, sivil toplumun ve çevre-nin istekleri doğrultusunda yapılandıramaz.

Kayıtlılık, işletmeleri nasıl güçlü kılar?

Faaliyetleri, vergi, kayıt, işgücü, işyeri ve çevre standartları, ürün kalitesi, güvenlik talepleri bakımından yasalara uygun olan işletmelerin kayıtlı olduğu düşünülür. Bu ya-sal düzenlemelere uygun davranma işletme-ler için maliyetli olsa da, kayıtlı işletmeler yasal korumadan yararlanırlar ve kamu alt-yapısı imkanlarına erişimleri vardır.

Dünya Bankası’na göre, kayıtdışılık az gelişmişliğin bir göstergesidir. Kayıtlılık ise, sözleşmelere uyulması, ücretlerin ödenme-si, mülkiyetin korunması, finansal kaynakla-rın elverişli ve ucuz olması gibi hem işletme-lere, hem de çalışanlara geleceği planlama şansı verir.

Esneklik gibi kayıtlılık da risklerin yöne-timini kolaylaştırır. Kayıtlı işletmeler çalışan-ları için daha istikrarlı ve sürekli istihdam imkanı sağlar. Ayrıca, kayıtlılık kaynakların üretken olmayan alanlardan üretken alan-lara yeniden tahsisini (kaynakların kapa-nan işletmelerden yenilerine aktarılmasını) kolaylaştırır, işletmelerin değişen şartlara uyumuna yardımcı olur ve rekabet gücünü artırır.

[email protected]

Page 135: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014132132

görüşEsneklik ve kayıtlılık arasında

nasıl bir ilişki vardır?Karmaşık ve uzun süren bürokratik

süreçler, yüksek vergiler, katı işe alma ve işten çıkarma kuralları, kalitesiz kamu hizmetleri, eğitimli işgücü eksikliği, kayıtdı-şı işletmelerin kayıtlı hale gelme isteklerini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durumda, esneklik ile kayıtlılık arasında bir değiş-tokuş yaşanır: Esnekliği sürdürmek için ka-yıtdışı kalmak.

Kayıtdışı kalma, tekil işletme için bazen rasyonel görünse de, kayıtlı ol-manın avantajları kaybedileceğinden işletmeler kesimi bütün olarak bundan zarar görür. Kayıtlı olmanın maliyeti azaldıkça esneklik ve kayıtlılık arasındaki değiş-tokuş da azalmaktadır. Yasalar ve düzenlemeler iyi şekillendirildiğinde ve doğru odaklandığında, bunlara uygun davranmanın maliyeti, faydalarına göre daha az olur. Böylelikle, esneklik ve kayıtlılık birbirini destekler. Ekonomi yüksek maliyetli kayıtlılıktan, düşük maliyetli kayıt-lılığa doğru gittikçe, esneklik ve kayıtlılık birarada var olur.

Esneklik kısa vadeli, kayıtlılık ise uzun vadeli bir hedeftir. İşletmelerin esnekliğinin artırılması, daha üretken olmalarını sağla-yarak, bireylerin işsizlik ve yoksulluk riskini azaltırken, kayıtlılık ise uzun vadede birey-

leri ekonomik krizlere karşı daha dayanıklı hale getirir ve işletmeleri kalite ve perfor-mans gerekliliklerine (standartlar, sertifika-lar) uyum yoluyla küresel üretim zincirine dahil eder. Küresel rekabet baskısı arttıkça, kayıtdışı işletmeler küresel üretim zinciri dışına itilir.

Esneklik ve kayıtlılık için hükü-metler neler yapabilir?

Dünya Bankası’na göre, esneklik ve ka-yıtlılığa geçişte politika ve düzenlemelerin niteliği ve uygulanması önem taşır. Hükü-metler, maliyetleri düşürmede, esnekliğin ve kayıtlılığın faydalarını artırmada anah-tar rol oynayabilir. Hükümetler, işletmeler bakımından kayıtlılığın ve esnekliğin çeki-ciliğinin artırılmasına odaklanmalıdır. Aynı zamanda diğer tamamlayıcı alanların re-formuna da yönelmelidir.

Hükümetler 4 alanda esnekliğe ve kayıt-lılığa yardımcı olabilir:

→ Güçlü bir işletme sektörü için temel sunmak: Mülkiyet haklarının güvence altına alınması, yatırımcıların korunması, güvenilir yasaların varlığı, istikrarlı hükümet politikaları

→ İşletmelere uygun düzenleme-ler yapmak: İşletmelerin esnekliğini azaltan ve kayıtlı işletmelerin faaliyetini olumsuz etkileyen maliyetli ve külfetli düzenlemeleri reforme etmek (işgücü

piyasası katılıklarının azaltılması, ya-saların uygulanabilirliğinin artırılması, iflasa ilişkin uzun ve maliyeti prose-dürlerin kolaylaştırılması, kamunun kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, yolsuzlukların önlenmesi gibi).

→ Kapsayıcı sosyal koruma: Kap-sayıcı sosyal koruma sistemlerinin oluş-turulması, özellikle işgücü piyasasında kırılgan durumda olanlar için eğitim ve yeniden eğitim desteği sağlamak, sos-yal güvenliği genel bütçe gelirleri ile finanse etmek.

→ Uzun vadede esnekliği ve ka-yıtlılığı geliştiren politikalar iz-lemek: Yenilikçiliğin geliştirilmesi için finansmana erişim engellerinin azaltılması, teknoloji kapasitesinin geliştirilmesi ve küresel işbirliklerinin kolaylaştırılması, araştırma merkezleri, üniversiteler ve özel sektör arasında bağların kuvvetlendirilmesi, girişimcilerin yönetsel niteliklerinin geliştirilmesi, fikri mülkiyet haklarının düzenlenmesi, işgücünün nitelik düzeyi-nin artırılması (daha nitelikli, karmaşık görevleri yerine getirebilecek işgücü, hayat boyu eğitim), çalışanların, tüke-ticilerin ve çevrenin korunmasına yöne-lik düzenleyici çerçevenin oluşturulması (iş sağlığı ve güvenliği standartları, üretim ve çevre standartları).

Şekil : Ürün ve İşgücü Piyasalarının Esnekliği Bakımından Ülkeler

Daha fazla esnek Daha az esnek

Ermenistan Azerbaycan Kamboçya Peru

Arnavutluk Çin Kazakistan

Avustralya Avusturya Belçika Kanada Şili Kosta Rika Çek Cumhuriyeti Danimarka Estonya Finlandiya Fransa

Almanya Honkong Çin Halk Cumh. İrlanda İsrail Japonya Kore Cumh. Letonya Litvanya Malezya Mauritius

Hollanda Norveç Polonya Singapur İsveç İsviçre İngiltere ABD

Benin Botsvana Burkinaso Kamerun Fildişi Sahili El Salvador

Gambiya Gürcistan Guatemala Gine Lübnan Madagaskar

Fas Sri lanka Tanzanya Tayland Uganda Zambiya

Brezilya Bulgaristan Endonezya Kenya

Kırgızistan Makedonya Moğolistan

Namibya Güney Afrika Ukrayna Uruguay Vietnam

Macaristan İtalya Ürdün

Portekiz Slovakya Cumh.

Slovenya İspanya TÜRKİYE

Bangladeş Bolivya Bosna Hersek Burundi Çad Kolombiya

Gana Haiti Honduras Jamaika Mali Nepal Nikaragua

Pakistan Filipinler Senegal Sierra Leone Venezuela Zimbabve

Cezayir Dominik Cumh. Ekvador Mısır Arap Cumh.

Hindistan Lesotho Libya Meksika

Rusya Trinidad ve Tobago Yemen Cumh.

Arjantin Hırvatistan Yunanistan İran Romanya

Daha az Daha fazla Kayıtlı Kayıtlı Üretim ve işgücü kayıtlılığı Kaynak: Dünya Bankası, Dünya Kalkınma Raporu 2014

Şekil : Ürün ve İşgücü Piyasalarının Esnekliği Bakımından Ülkeler

Daha fazla esnek Daha az esnek

Ermenistan Azerbaycan Kamboçya Peru

Arnavutluk Çin Kazakistan

Avustralya Avusturya Belçika Kanada Şili Kosta Rika Çek Cumhuriyeti Danimarka Estonya Finlandiya Fransa

Almanya Honkong Çin Halk Cumh. İrlanda İsrail Japonya Kore Cumh. Letonya Litvanya Malezya Mauritius

Hollanda Norveç Polonya Singapur İsveç İsviçre İngiltere ABD

Benin Botsvana Burkinaso Kamerun Fildişi Sahili El Salvador

Gambiya Gürcistan Guatemala Gine Lübnan Madagaskar

Fas Sri lanka Tanzanya Tayland Uganda Zambiya

Brezilya Bulgaristan Endonezya Kenya

Kırgızistan Makedonya Moğolistan

Namibya Güney Afrika Ukrayna Uruguay Vietnam

Macaristan İtalya Ürdün

Portekiz Slovakya Cumh.

Slovenya İspanya TÜRKİYE

Bangladeş Bolivya Bosna Hersek Burundi Çad Kolombiya

Gana Haiti Honduras Jamaika Mali Nepal Nikaragua

Pakistan Filipinler Senegal Sierra Leone Venezuela Zimbabve

Cezayir Dominik Cumh. Ekvador Mısır Arap Cumh.

Hindistan Lesotho Libya Meksika

Rusya Trinidad ve Tobago Yemen Cumh.

Arjantin Hırvatistan Yunanistan İran Romanya

Daha az Daha fazla Kayıtlı Kayıtlı Üretim ve işgücü kayıtlılığı Kaynak: Dünya Bankası, Dünya Kalkınma Raporu 2014

Şekil: Ürün ve İşgücü Piyasalarının Esnekliği Bakımından Ülkeler

Kaynak: Dünya Bankası, Dünya Kalkınma Raporu 2014

Page 136: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 133133

görüşA

v.H

akkı

KIZ

ILOĞ

LUTİSK Hukuk Müşaviri

İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Yayımlandı6570 sayılı İstanbul Tahkim Mer-

kezi Kanunu, TBMM Genel Kurulunun 20.11.2014 tarihli oturumunda ka-bul edilerek 29 Kasım 2014 tarih ve 29190 sayılı Resmi Gazete’de yayım-lanmıştır. Adalet Bakanlığı’nca hazırla-nan ve Tasarı hali 25.3.2013 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulan İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu TBMM Adalet Komisyonu’nun 26.6.2014 tarihinde ya-pılan toplantısında çeşitli değişikliklerle kabul edilmiş ve Genel Kurula sevk edil-mişti.

1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe gi-recek olan söz konusu Kanun ile merkezi İstanbul’da, tüzel kişiliğe haiz, özel hukuk hükümlerine tabi İstanbul Tahkim Merkezi kurulmuştur.

Kanunun Genel Gerekçesinde İstanbul’da bir tahkim merkezi kurulması düşüncesinin, 2.10.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan İstanbul Ulusla-rarası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planında yer aldığı; bu Eylem Planının,

“Hukuk Alt Yapısının Güçlendirilmesi” başlıklı bölümünde “İstanbul’da bağımsız ve özerk yapıya sahip uluslararası alan-da rekabet edebilecek düzeyde kurumsal bir tahkim merkezinin oluşturulması ve arabuluculuk sisteminin etkin bir şekilde kullanılması”nın ikinci öncelik olarak be-lirlendiği belirtilmiştir.

Kanunun Genel Gerekçesinde ayrıca, Ülkemizde tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm kültürünün istenilen düzeyde geliş-me gösteremediği; bunun en büyük gös-tergesinin, bu yöntemlerin uygulamadaki kullanım sayısının düşük kalması olduğu; Milli düzeyde tahkim ve alternatif uyuş-mazlık çözümü kültürünün yerleşmemesi nedeniyle Ülkemizde milletlerarası alan-da tanınan bir tahkim merkezinin de oluş-turulamamış bulunduğu vurgulanmıştır.

Esasen tahkim konusundaki düzenle-meler halen 6100 sayılı Hukuk Muhake-meleri Kanununda ve 4686 sayılı Milletle-rarası Tahkim Kanununda yer almaktadır.

Diğer taraftan doğrudan görüşme

veya başka bir ifadeyle müzakere ve arabuluculuk da hukukumuzda bilinen ve az da olsa kullanılan alternatif uyuşmaz-lık çözüm yöntemlerindendir. Doğrudan görüşmeye ilişkin 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 35/A maddesinde bir düzen-leme mevcuttur. Ayrıca 7.6.2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu yürürlükte bulun-maktadır.

İstanbul Tahkim Merkezinin Görevleri

6570 sayılı Kanun incelendiğinde İs-tanbul Tahkim Merkezi’nin görevleri şu şekilde belirlenmiştir: • Tahkim ve alternatif uyuşmazlık çö-

züm yöntemlerine ilişkin kuralları be-lirlemek ve hizmetlerin yürütülmesini sağlamak.

• Tahkim ve alternatif uyuşmazlık çö-züm yöntemleriyle ilgili tanıtım ve yayın yapmak, bu konudaki bilimsel çalışmaları teşvik etmek, destekle-mek, gerçekleştirmek, yurt içi ve yurt

[email protected]

Page 137: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014134134

görüşdışındaki ilgili kişi ve kurumlarla iş birliği yapmak.

Söz konusu görevler incelendiğinde tahkime ilişkin maddi kuralların kanunla getirilmediği görülmektedir. merkezin ilk görevi, tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine ilişkin kurallar belir-leyip ilan etmektir. Tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözümü bu kuralların uygulan-ması yoluyla gerçekleştirilecektir. Merkez, tahkim konusunda koordinasyonu gerçek-leştirmek, özellikle uluslararası ticaret ve finans ilişkileri açısından ülkemizin çekim merkezi olmasını sağlama amacı taşımak-tadır.

Merkezin Teşkilat Yapısı Merkezin, aşağıda ayrıntılı olarak

açıklanan Genel Kurul, Yönetim Kurulu, Denetçi, Danışma Kurulu, Milli ve Millet-

lerarası Tahkim Divanları ile Genel Sekre-terlik birimleri bulunmaktadır.

Genel KurulGenel Kurul, mesleğinde en az on yıl

tecrübeye sahip olanlar arasından;• Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin,

ticaret ve sanayi odalarından iki, ti-caret odalarından bir, deniz ticaret odalarından bir, sanayi odalarından bir ve ticaret borsalarından bir olmak üzere seçeceği toplam altı,

• Baro başkanlarının baroya kayıtlı avukatlar arasından seçeceği dört,

• Yükseköğretim Kurulu’nun tahkim konusunda tecrübeli öğretim üyeleri arasından seçeceği üç,

• Türkiye İhracatçılar Meclisinin seçe-ceği iki,

• Adalet Bakanlığı’nın idari görevde çalışan birinci sınıf hakimler arasın-dan seçeceği bir,

• Türkiye Bankalar Birliği’nin seçeceği bir,

• Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin seçeceği bir,

• Sermaye Piyasası Kurulu’nun seçece-ği bir,

• Borsa İstanbul Anonim Şirketi’nin se-çeceği bir,

• Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’nun seçeceği bir,

• Bankacılık ve Düzenleme ve Denetle-me Kurumunun seçeceği bir,

• Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğinin seçeceği bir,

• En fazla üyeye sahip işçi ve işveren sendikaları konfederasyonlarından

Page 138: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 135135

görüşbirer, temsilci olmak üzere toplam yir-mi beş üyeden oluşacaktır.

Genel Kurul üyeleri dört yıl için seçi-lecektir.

Yılda bir kez Ekim ayı içinde topla-nacak Genel Kurulun görevleri arasında Yönetim Kurulu ve Danışma Kurulu üyeleri ile denetçileri seçmek; Yönetim Kurulu ta-rafından hazırlanan, tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine ilişkin uygulanacak kurallar ile Merkezin işleyi-şine ilişkin usul ve esasları içeren düzen-lemeleri ve bütçeyi inceleyip onaylamak bulunmaktadır.

Yönetim KuruluEn az üç asıl, iki yedek üyesinin hukuk

fakültesi mezunu olması gereken ve Genel Kurulun kendi üyeleri arasından dört yıl için seçeceği beş asıl ve dört yedek üye-den oluşan Yönetim Kurulu’nun görevleri arasında; tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine ilişkin uygulanacak kurallar ile Merkezin işleyişine ilişkin usul ve esasları içeren düzenleme taslaklarını hazırlayıp Danışma Kurulunun görüşünü aldıktan sonra Genel Kurulun onayına sunmak; hakem ücret ve Merkez hizmet bedel tarifelerini hazırlayarak Genel Ku-rulun onayına sunmak bulunmaktadır.

Yönetim Kurulu BaşkanıYönetim Kurulu Başkanı, Yönetim

Kurulu tarafından kendi üyeleri arasından seçilecektir. Yönetim Kurulu Başkanının hukuk fakültesi mezunu olma zorunluluğu öngörülmüştür.

Merkezin idare ve temsili Başkan ta-rafından yerine getirilecektir. Başkan, yokluğunda görevlerini yapmak üzere bir Yönetim Kurulu üyesini görevlendirebile-cektir.

Denetçi Genel Kurul, üyeleri arasından ya da

dışarıdan üçten fazla olmamak üzere bir veya birden fazla kişi dört yıl için denetçi olarak seçilecektir.

Denetçi, Yönetim Kurulunun yıllık faa-liyetlerini denetleyerek, Genel Kurula sun-mak üzere bir rapor hazırlayacaktır.

Danışma KuruluDanışma Kurulu, Merkezin amaçları

çerçevesinde bilgi ve görüşlerinden ya-rarlanmak üzere tahkim veya alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri konusunda en az beş yıllık tecrübeye sahip on beş üyeden oluşmaktadır. Danışma Kurulu Üyeleri, Yönetim Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurul tarafından dört yıl için seçi-lecektir.

Milli Tahkim Divanı ve Milletlerarası Tahkim Divanı

Merkez bünyesinde ayrı ayrı Milli Tahkim Divanı ve Milletlerarası Tahkim Divanı oluşturulmaktadır. Tahkim divanla-rında, Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Sekreter doğal üye olup, ayrıca Yönetim Kurulu tarafından mesleğinde en az on yıl tecrübeye sahip hukukçular arasından seçilecek üçer üye yer alacaktır. Yönetim Kurulu tarafından seçilen Tahkim Divanı üyelerinin görev süresi beş yıldır.

Tahkim Divanı, Divan Başkanının baş-kanlığında en az üç üyenin katılımıyla toplanacak ve toplantıya katılanların ço-ğunluğuyla karar alacaktır. Tahkim Diva-nı kararlarına karşı taraflar kararın kendi-lerine tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren Divana itiraz edebilecektir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.

Tahkim Divanı, toplantılarını elekt-ronik ortamda da yapabilecek ve karar alabilecektir.

Tahkim Divanı, Merkezin belirlediği Tahkim Kurallarında öngörülen görevleri yerine getirecektir.

Genel Sekreterlik

Merkezin işleyişine ilişkin kendisine verilen görevlerle birlikte Merkezin İdari İşlerinin yürütümünden sorumlu olacak Genel Sekreterlik birimi, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı ve yeteri kadar personelden oluşacaktır.

Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yar-dımcısı mesleğinde en az on yıl tecrübeye sahip hukukçular arasından, Yönetim Ku-rulu tarafından seçilecektir.

Merkezin Gelir ve Giderleri

Merkezin gelirleri aşağıdaki kaynak-lardan oluşturulmuştur:• Merkez tarafından ücretli olarak su-

nulan hizmetler karşılığında elde edi-lecek gelirler.

• Yönetim Kurulu tarafından hazırla-nan ve Genel Kurul tarafından tasdik edilen bütçenin gelirlerle karşılana-mayan kısmı için temsilci sayısı esas alınarak belirlenen orana göre, baro-ya kayıtlı avukatlar arasından seçilen üyeler için Türkiye Barolar Birliğince, diğer üyeler için temsilci seçen kuru-luşlarca tahsis edilen paylar. Bu hü-küm Adalet Bakanlığı ve Yükseköğre-tim Kurulu tarafından seçilecek üyeler için uygulanmayacaktır.

Merkezin faaliyetlerini yürütebilmesi için ilk yıl bütçesi Başbakanlık bütçesin-den karşılanacaktır. Merkez, görevlerinin ifası için gereken harcamaları yapma yet-kisine sahip kılınmıştır.

Uygulanacak Hükümler

Bu Kanunda hüküm bulunmayan hal-lerde, 22.11.2001 tarihli ve 4721 sa-yılı Türk Medeni Kanunu ile 4.11.2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu hükümleri uygulanacaktır.

Geçiş Hükümleri

Tahkim ve alternatif uyuşmazlık çö-züm yöntemlerine ilişkin uygulanacak kurallar ile Merkezin işleyişine ilişkin usul ve esasları içeren düzenlemeler, Yönetim Kurulu’nun seçilmesinden itibaren altı ay içinde Merkez tarafından hazırlanacak ve yürürlüğe konulacaktır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Merkezin Yönetim Kurulu oluştu-ruluncaya kadar geçecek süre içindeki tüm destek hizmetleri Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından yürütülecektir.

Sonuç

6570 sayılı İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu ile uyuşmazlıkların çözümünde tahkim gibi tarafların iradesine bağlı ola-rak çalışacak bir mekanizmanın işlemesi-ni sağlamak açısından önemli bir yapısal boşluk giderilmiş bulunmaktadır.

İstanbul Tahkim Merkezinin özellikle ülkemizin bulunduğu coğrafyada sürdürülen uluslararası ticaret ve finans ilişkilerinin Türkiye’ye yönlendirilmesinde önemli bir işleve sahip olacağı düşünülmektedir.

Page 139: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014136136

sanat

Canan Onur:“Sanat, bizi insan olmak adına bir adım daha ileriye götürür”

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise

tahsilimi İstanbul’da bitirdim.1982 yılın-da evlenerek Trabzon’a yerleştim. İki ço-cuğum var.

Karadeniz Teknik Üniversite-si Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde öğreniminiz devam ediyor. Resim çalışmalarınızı aka-demik olarak sürdürmek isteme-nizin sebebi nedir?

Atölye çalışmalarıma 2002 yılında

Kadir Şişginoğlu ile başladım. Bundan önce resme karşı ilgim ve becerim vardı fakat bunu aktif hale getiremiyordum. Arkadaş aracılığı ile Kadir Hocam’la ta-nıştım ve resim hayatım başladı. İki üç sene amatörce çalışmalarım vardı; daha sonraki yıllarla birlikte çalışmalarım pro-fesyonel anlamda gelişmeye başlamıştır. Hocamdan akademik eğitim almaya baş-ladım. On üç sene resim çalışmalarım ge-lişerek devam etti. Artık bu çalışmalarımı bir diploma ile tasdiklemek istedim, üni-versite giriş ve yetenek sınavlarında başa-

rılı oldum. Şu an ikinci sınıftayım, okullu olmaktan da son derece memnunum.

Atölye çalışmalarınıza 2003 yı-lında başladığınız halde kısa bir zamanda çok sayıda sergi açtınız. Çok verimli bir sanatçı olduğunu-zu görüyoruz. Çalışma disiplininizi bizlerle paylaşır mısınız?

Resim öyle bir aşk ki içiniz içinize sığ-maz. Bu aşkla yaşamak istiyorsanız haya-tınızı buna göre ayarlamak zorundasınız. Günlük yaşantımı okula göre ayarlarım.

Page 140: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 137137

sanatOkul öncesi dönemde resim çalışmaları-ma hocamla ve kendi atölyemde devam etmekteydim. Sabah kalkar evimdeki sorumluluğumu bitirdikten sonra saat 11 gibi atölyeme gider akşam 5 veya 6’ya kadar çalışırım. Çok hızlı çalışmasam da ayda 2 veya 3 resim bitiririm.

Kişisel ve karma sergilerle eserlerinizi ortaya koyuyorsu-nuz. Bu süreçte yaşadığınız de-neyimler nelerdir?

Üç kişisel sergim ve 40 karma ser-gim var. Okul öncesi dönemde açtığım sergilerde birçok olayla karşılaştım tabi ki, ama en önemlisi yani bana göre önemli diyebileceğim olay şöyle gelişti: Sergiyi izlemeye gelen misafirlerden biri önünde durduğu resmi uzun uzun izledi, yanına gittim ve yardımcı olabileceğimi söyledim; resmi çok beğendiğini, almak istediğini söyledi. “Çok güzel”, dedim severek de ürettiğim bir eserimdi. “Yal-nız bir sorun var” dedi. “Nedir” dedim. “Resmin çerçevesi duvarıma hiç uygun değil” dedi. Ben o kadar şaşırmıştım ki,

yani resimle ilgilenmemiş bile, sadece çerçevesine bakıyormuş. Bu olay beni hem üzmüş, hem de güldürmüştü.

Resimle ilgilenenlere önerileri-niz nelerdir?

Sanatın her dalı ayrı bir dünya ama resim çok farklı, onunla yoğrulan bunu tatmıştır. Çayınızı alırsınız karşıya geçip tuvale bakarsınız, düşüncelere dalarsı-nız, o an her şey bitmiştir. Ne ev ne ço-cuk ne eş hiç bir şeyin geçerliliği yoktur. Ta ki fırçayı yıkadığınızda kendinize ge-lirsiniz. Sadece resimle değil sanatın her dalı ilgilenilmesi gerekli bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç da sanki bizi insan olmak adına bir adım daha ileriye götürür.

Son olarak eklemek istediği-niz bir şey var mıdır?

İnsan olmak, toplum olmak, millet olmak sanatın kaldırımlarını çiğnemek-le gerçekleşir. Paketle değil içindeki ile ilgilendiğimizde, kafa yorduğumuzda anlamak için uğraştığımızda belki...

Teşekkür ederiz.

Page 141: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014138

avrupa avrupa

Belçika’da Rekabet Gücü Paktı Kanunu Yürürlüğe Girdi

Belçika’da 15 Mayıs 2014 tarihinde çıkan ve 22 Mayıs 2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Kanunla; Rekabet, İş ve Güçlendirme Paktı yürürlüğe girdi. Söz konusu Kanunla özellikle işletmelerin işgücü maliyeti açısından rekabet gücünü artırmak ve verimliliği yükseltmek hedefle-nirken, inovasyon ve çalışanların eğitimi konularında da bir dizi önlem alınmakta-dır.

İşgücü Maliyetinin Azaltılması

Hükümet Kanun kapsamındaki faa-liyetler için 1 milyar 350 milyon Euro bütçe ayırarak, işçi ve işverenlerin kade-meli olarak bu bütçeden yararlanmalarını öngördü. Bunun 450 milyon Euro’su ise 2015, 2017 ve 2019 yıllarında işgücü

maliyetinin azaltılması için kullanılacak. Söz konusu bütçe, özellikle uluslararası alanda işgücü maliyetlerinin üretim ma-liyetlerine kıyasla süregelen artışından olumsuz etkilenen sektörlerde, düşük üc-retliler için işveren katkı payının yapısal olarak azaltılması için kullanılacak.

Bu çerçevede, söz konusu Kanunla alı-nan önlemler aşağıdaki gibidir:

• Bazı çalışanlar için işveren katkı payının azaltılması: İşveren prim hissesi 2015, 2017 ve 2019 yıl-larının 1 Ocak tarihlerinde kade-meli olarak azaltılacak.

• Düşük ücretliler için alım gücü desteği: Hükümet işletmelerin re-kabet gücüne destek olma çaba-

ları kapsamında, düşük ücretler üzerindeki işçi ve işveren sigorta primi yükünü azaltacak. (Bütçenin 150 milyon Euro’su bu kaleme ayrılmıştır.)

• Ekip halinde ya da gece çalışan-lar için vergi muafiyet oranlarının kademeli olarak artırılması: Söz konusu vergi muafiyeti mevcut durumda bulunduğu %15,6’dan 2015 yılında %18’e, 2017 yı-lında %20,4’e ve 2019 yılında %22,4’e yükselecek.

Belçika’da vergi kesintisi kaynağında yapılmaktadır. Kaynak: Belçika Metal İşverenleri Sendikası’ndan aktaran UIMM Social Internatio-nal Ekim 2014 Sayısı

Page 142: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 139

avrupa avrupa

AB Yatırım PlanıKomisyon’a göre Avrupa’da ciddi bir

yatırım açığı bulunmaktadır. Avrupa’daki yatırımların toplamı, kriz öncesi düze-yin altına, 370 milyar Euro’ya inmiştir. ABD’de yatırımlar artarken, yatırımcı-ların güvensizliği nedeniyle AB geride kalmaktadır. Borç seviyelerinin birkaç yıl içinde GSYH’nin %60’ından %90’la-rına ulaşması yüzünden kamu kaynakları zayıflamıştır. Kamu harcamalarının, AB GSYH’sine oranı %50’ye yakındır. Kamu kaynaklarının, yatırımların önünü açacak biçimde akıllıca kullanılması gerekmek-tedir. Kamu harcamalarının, borcun kapatılması için değil, okulların ve refah sistemlerinin finansmanı gibi en çok işe yaradığı alanlarda kullanılması isabetli olacaktır.

Bu sorunlara çözüm bulmak ve en önemli konu olan reel ekonomiye odak-lanmak amacıyla AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker tarafından 26 Kasım 2014 tarihinde açıklanan Avrupa Birliği Yatırım Planı aşağıdaki unsurlardan oluş-maktadır:• AB Yatırım Planı, en geniş çerçevede

ve AB düzeyinde olmak üzere, mali kredibilitenin/sorumluluğun gelişti-

rilmesi ve reformların teşvik edilmesi sonrasında “üçgen kuralı – omne trium perfectum” olarak tanımlanan yapıyı tamamlamak üzere tasarlanan “yatırımı” ifade eden parçadır.

• Yatırım Planı’nın üç ana hedefi ola-caktır:

1. AB’nin toparlanmasına destek vermek ve yatırımlardaki düşüşü tersine çevirmek;

2. Stratejik alanlarda rekabet gü-cünü artırarak, ekonominin uzun vadeli ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kararlı adım atmak;

3. Bilginin, beşeri sermayenin ve fi-ziki altyapının Avrupa boyutunu ve Tek Pazar için hayati öneme sahip dahili bağlantıları güçlen-dirmek.

• Plan, üç ana koldan ilerleyecektir: 1. Yatırım finansmanının harekete

geçirilmesi;2. Finansmanın reel ekonomiye ulaş-

tırılması;3. Yatırım ortamının iyileştirilmesi.

• Plan kapsamında, Avrupa Stratejik

Yatırımlar Fonu (European Funds for Strategic Investments - EFSI) oluşturul-ması tasarlanmaktadır. Bu Fon, Avru-pa Yapısal ve Yatırım Fonları’ndan (ESIF) farklıdır.

• EFSI, Avrupa Yatırım Bankası (EIB) bünyesinde oluşturulacaktır.

• EFSI için Avrupa Komisyonu kendi bütçesinden 8 milyar Euro tahsis ede-cek, böylelikle, EIB tarafından sağla-nabilecek 16 milyar Euro kredi değe-ri için garanti sağlanmış olacaktır.

• AB’nin tahsis edeceği 8 milyar Euro kaynak; Connecting Europe Facility Bütçesinden 3.3 milyar Euro; Horizon 2020 Bütçesinden 2.7 milyar Euro ve AB Bütçe marjininden 2 milyar Euro aktarılması yoluyla sağlanacaktır.

• Komisyon’un katkısına ek olarak EIB tarafından 5 milyar Euro EFSI’ye tah-sis edilecektir.

• Toplam 21 milyar Euro’nun garanti edilmesi ve 1:15 kaldıraç etkisiyle EIB tarafından 2015-2017 arasın-daki üç yıllık dönemde toplam 315 milyar Euro kredi finansmanı sağla-nabilecektir.

Page 143: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014140

avrupa avrupa

AB’ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı’nın II. Aşaması

• 315 milyar Euro kaynağın yaklaşık 240 milyarlık bölümünde uzun vadeli yatırımlar; 75 milyarlık bölümünde ise KOBİ ve orta ölçekli sermayeye sahip işlet-meler desteklenecektir.

• Bununla birlikte, 315 milyar Euro kay-nak kapsamında yukarıda belirtilen tahsisler yapılırken, EIB tarafından, asıl riskli görülen 63 milyarlık bölümü finanse edilecek, geriye kalan 252 milyarlık bölüm için yatı-rımcıların katılması sağlanacaktır.

• EFSI, oluşturulacak ayrı bir “Yatırım Komitesi” tarafından yönetilecektir.

• Avrupa Komisyonu ve EIB Ortaklığı ile oluşturulan Fon yönetimi için tek-nik destek EIB tarafından sağlana-cak. Bu Çerçevede ayrıca bir Proje Hattı oluşturulacak ve EIB bu proje-lere de teknik destek sağlayacaktır.

• Ayrıca, EIB, Avrupa Komisyonu ve Üye Ülke Temsilcileri ile oluşturulan Görev Gücü, yatırım yapılacak alanları, projeleri inceleyecek ve Ya-tırım Komitesi’ne proje teklifinde bu-lunabilecektir.

• Yatırım Komitesi’nin faaliyetlerini ta-kip etmek, projelere danışmanlık sağ-lamak ve Plan’ın ilerleyişini izlenmek için “Yatırım Danışma Merkezi” oluşturulacaktır.

• Yatırım Danışma Merkezi, üye ülke-lerdeki potansiyel yatırımcılara danış-manlık hizmetleri sağlayacaktır.

• Finanse edilecek projelerin seçimi Yatırım Komitesi’nde görev alan tek-nik kişilerce yapılacaktır.

• Projelerde öncelikle yapılabilirlik ve AB sosyal piyasa ekonomisi için katma değer yaratma şartı arana-caktır.

• İlave yatırım özellikle genişbant ve enerji projeleri gibi altyapı çalış-malarıyla sanayi merkezlerinde-ki ulaşım altyapısına, eğitime, araştırma ve inovasyona, yeni-lenebilir enerji ve enerji verim-liliğine yönelik olacaktır.

• Değerlendirmeye alınacak Projeler aşağıdaki konularda olacaktır: ο Stratejik altyapı (AB politikalarına

uygun dijital yatırımlar ve enerji

yatırımları), ο Sanayi merkezlerinde ulaşım alt-

yapısı, eğitim, araştırma ve ino-vasyon,

ο Özellikle KOBİ’lerin finansmanı ve genç istihdamına yönelik ted-birler yoluyla istihdamı artıran yatırımlar,

ο Çevresel olarak sürdürülebilir pro-jeler,

ο İnovasyon, araştırma ve geliştir-me,

• Projelerin belirlenmesinde dikkat edi-lecek üç ana kriter aşağıdadır: ο AB katma değeri (AB hedefle-

rini destekleyen projeler), ο Ekonomik yapılabilirliği ve

değeri (yüksek sosyoekonomik geri dönüşü olan projelerin önce-liklendirilmesi),

ο En geç önümüzdeki üç yıl içinde başlatılabilecek projeler olma-sı; 2015-17 döneminde uygun bir sermaye kullanımı sağlanması.

AB’ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı’nın II. Aşaması, 1 Aralık tari-hinde AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır tarafından açıklandı.

Bozkır, Eylem Planı’nın Birinci Aşamasının Kasım 2014-Haziran 2015 dönemini kapsadığını İkinci Aşamada Haziran 2015-Haziran 2019 döneminin dikkate alınacağı-nı belirterek, bu dönemde uyumlaş-tırılması öngörülen birincil ve ikincil mevzuat ile kurumsal yapılanma ve diğer çalışmalara ilişkin öncelikler üzerinde çalışılacağını kaydetti.

İkinci Aşamada, siyasi reform-lara ve mevcut sosyo-ekonomik dönüşümün sürdürülmesine ve güç-lendirilmesine yönelik faaliyetler be-lirlendi. Bu kapsamda, 53 kanun, 246 ikincil mevzuat ve 136 kurum-sal yapılanma çalışmasının kabul edilerek, uygulanması bekleniyor.

Belirtilen çerçevede, Suç Mağ-durlarına Yardım Kanunu, Sınır

Güvenliği Teşkilatı Kanunu, Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu, Çevresel Sorumluluk Ka-nunu, Su Ürünleri Kanunu gibi ka-nun taslakları ele alınacak. Ayrıca, tartı aletleri, tıbbi ürünler, motorlu araçlar, kozmetikler, tıbbi cihazlar, asansörler gibi pek çok alanda yeni düzenlemeler yapılacak.

19. Fasıl, Sosyal Politika ve İstihdam alanı çerçevesinde İş Kanunu’nda da değişiklik yapıla-rak, AB’nin Ebeveyn İzni, Geçici İş İlişkisi, Genç İşçilerin Korunması Di-rektiflerine uyum sağlanması amaç-lanıyor.

Eylem Planı çerçevesinde Deniz İş Kanunu’nda yapılması öngörü-len uyum çalışmalarında ise Gemi Adamlarının Çalışma Sürelerine ilişkin Direktif ve 2006 tarihli ILO Denizcilik Çalışma Sözleşmesi’nin Uygulanmasına İlişkin Direktif esas alınacak.

Page 144: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 141

avrupa avrupa

Türkiye – AB İlişkileri• AB Komisyonu Türkiye’nin Vize

Muafiyeti İçin Yol Haritası kapsamında belirlenen gereklilikleri yerine getirme yö-nünde ilerlemesini değerlendiren ilk rapo-runu yayımladı. Raporda Yol Haritası’nda belirlenen kıstaslar temelinde Türkiye’nin yasal düzenleme çerçevesi, idari kapasite ve uygulamalar açısından durumu değer-lendirilerek, Türk Hükümeti’ne gelecek dö-nemde kıstasları yerine getirmek için ge-rekli adımlar üzerine öneriler sunuluyor.

• Türkiye 16 Ekim tarihinde AB’nin 2014 – 2020 dönemi için geliştirdiği Şirketlerin ve KOBİ’lerin Rekabetçiliği Programı’na (COSME) katılım anlaşması imzaladı. Böylece Türkiye AB üyesi ol-mayıp, programa katılan dördüncü ülke oldu. Karadağ, Makedonya ve Moldova AB üyesi olmayıp hâlihazırda anlaşmayı imzalamış olan diğer ülkeler arasında bulunuyor. Türkiye’nin COSME programı-na katılımının AB’nin KOBİ’lerin başarısı ve büyümesi için geliştirdiği politikaların uygulama alanını genişlettiği, dolayısıyla AB ve AB komşu ülkelerinin diğer ekono-mik bloklarla daha etkin rekabet edebilir hale gelmek üzere yürüttükleri işbirliğini desteklediği belirtiliyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Sanayi ve Girişimcilikten Sorumlu AB Komiseri Ferdinando Nelli Fe-roci Türkiye’nin COSME Programı’na ka-tılımının ülkenin AB perspektifine işaret et-tiğine dikkat çekerek, programın KOBİ’ler başta olmak üzere Türk şirketlerinin reka-betçiliğini artıracağını dile getirdi.

Türkiye’nin, Türk ekonomisinin omur-gasını oluşturan KOBİ’leri desteklemek için uygun bir yasal çerçeve oluşturmak üzere temel çalışmaları yerine getirdiği belirtiliyor. AB Komisyonu tarafından yayımlanan Türkiye’de KOBİ’lerin per-formansına ilişkin değerlendirmenin bu yöndeki ilerlemeye işaret ettiğine dikkat çekiliyor.

• Avrupa Birliği ve Türkiye Arasın-daki Karma Parlamento Komisyonu’nun 75. Toplantısı 10-11 Kasım tarihlerinde Brüksel’de gerçekleşti. AB Bakanı ve Baş-müzakereci Volkan Bozkır ve genişleme müzakerelerinden sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn’ın katılımıyla gerçekleşen Karma Parlamento Komisyonu toplantı-sında Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi

milletvekilleri ile 2014 Mayıs ayındaki Avrupa seçimleri sonrasında Avrupa Parlamentosu’na katılan üyeler bir araya geldi.

Toplantının açılış bölümünde bir ko-nuşma yapan AB Bakanı ve Başmüzake-reci Volkan Bozkır 51 yıldır Türkiye’nin AB’ye üye olmak istediğini vurguladı ve AB’ye üyeliğin Türkiye’nin stratejik bir he-defi olduğunu belirtti. Türk vatandaşları-nın uzun bir süredir tek bir müzakere fas-lının açılmış olmasını anlamakta güçlük çektiğini vurgulayan Volkan Bozkır, üye ülkelerin vetolarını kaldırmaları halinde ekonomi ve para politikaları, sosyal po-litikalar ve enerji başlıklarında müzake-relerin hızlı bir şekilde başlayıp ilerleye-bileceğini söyledi. Bozkır ayrıca Kıbrıs’ta müzakerelerin yeniden başlaması gerek-tiğini, Türkiye’nin elli yıldır devam eden Kıbrıs sorununu çözmeye istekli olduğunu belirtti.

Komiser Hahn ise Türkiye’nin AB’nin stratejik ortağı olduğunu, sade-ce önemli bir ticaret ortağı durumunda bulunmadığını, ayrıca İç Pazar’ın reka-betçiliğine de katkıda bulunduğunu söy-ledi. AB Komisyonu’nun 2014 İlerleme Raporu’nda birçok olumlu gelişmenin yanı sıra endişe duyulan bazı alanla-ra işaret edildiğini, yolsuzluk iddiaları-nın ele alınışı, yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü, internete uygulanan yasaklar gibi konuların bu alanlar arasında yer aldığını belirtti. Komiser Hahn, 24 numa-ralı müzakere başlığının açılmasının her iki tarafın da çıkarına olduğunu söyledi. Komiser Hahn, Türkiye’nin G. Kıbrıs’ın iddia ettiği münhasır ekonomik bölge üzerindeki haklarına saygı göstermesi ge-rektiğini ileri sürdü.

• Türkiye’nin “Yaratıcı Avru-pa Programı”na katılımını düzenleyen anlaşma, AB Bakanlığı Müsteşar Yar-dımcısı Ahmet Yücel ve AB Komisyonu Eğitim ve Kültür Genel Müdürü Xavier Prats Monnè tarafından imzalandı. Söz konusu anlaşma ile Türkiye 2014-2020 yılları arasında, kültür, sanat ve medya alanlarında uygulanacak olan programa katılmış oldu.

Yaratıcı Avrupa Programı toplam 1,46 milyar €’luk bütçesiyle, yedi yıl bo-

yunca, kültür, sanat, çeviri, film ve bilgi-sayar oyunları sektörlerine hibe desteği sağlamayı amaçlıyor. Program altında, Avrupa çapında, 300 bin sanatçı ve kül-tür çalışanına, eserlerinin kendi ülkelerinin dışında yeni kitlelere ulaşması konusunda mali destek sağlanacak. 1000’den fazla Avrupa filmine dağıtım desteği verilirken, asgari 2500 adet Avrupa sinemasına da finansman sağlanacaktır. Ayrıca, kültür etkinlikleri düzenlenmesi için destek veri-lecektir.

Türkiye’nin “Yaratıcı Avrupa Programı”na katılımının tanıtım açısından önemli fırsatlar sağlaması beklenmekte-dir.

AB KurumlarıAB Komisyonu 31 Ekim 2019 tarihi-

ne kadar sürecek yeni döneme, Juncker liderliğinde 1 Kasım 2014’te başladı. Böylece AB Komisyonu, Komiser aday-larının göreve başlamadan önce Avrupa Parlamentosu’nda (AP) sunumlarını ger-çekleştirerek, onay alması gerekliliğinin yürürlüğe girdiği 1994 yılından itibaren ilk defa gecikme olmadan öngörülen ta-rihte görevine başlamış oldu.

AB Komisyonu Başkanı, Başkan aday-larının ilk kez AB genelinde gerçekleştir-diği seçim kampanyasının ardından 27 Haziran’da AB Konseyi tarafından AB Komisyonu Başkan adayı olarak öne-rilmişti. AB Konseyi kararında, Mayıs ayında gerçekleşen AP seçimlerini göz önünde bulundurarak, AP içerisinde en çok sandalyeye sahip olan Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) AB Komisyonu Başkan adayını seçmişti. AP üyeleri Juncker’in Başkanlığını15 Temmuz’da 422 “evet” oyuyla onaylamıştı.

Üye ülkelerin belirlediği Komiser adayları listesi 5 Eylül’de AB Konseyi tarafından onaylanılarak, 10 Eylül’de, belirlenen görev alanlarıyla birlikte kamu-oyuna sunulmuştu. Komiser adaylarının AP üyelerine sunumlarının ardından ger-çekleşen değişikliklerle birlikte son liste 23 Ekim’de 699’un oyun 426’sını alarak AP tarafından onaylanmıştı. 23 Ekim’de gerçekleşen AB Liderler Zirve’sinde resmi olarak atanmasının ardından yeni AB Ko-misyonu 1 Kasım’da görevine başladı.

Page 145: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014142

avrupa avrupaAB – ABD İlişkileri

Kasım ayında toplanan AB Dışişle-ri Bakanlar Konseyi AB’nin ABD ile bir Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması (TTIP) imzalama yönünde kararlı olduğu-nu yeniden teyit etti. Toplantı sonunda şu kararlar alındı:• TTIP AB’de istihdam ve büyümeyi

artıracak, vatandaşlara somut kaza-nımlar sağlayacaktır.

• Stratejik anlamda Transatlantik ortak-lığı daha da pekiştireceği için AB’nin dış politikası açısında da olumlu so-nuçları olacaktır.

• Nihai anlaşma metninin AB kalite standartlarına ve üye ülkelerin kural-larına uygunluğu sağlanmalıdır.

• TTIP’in getirecekleri hakkında toplu-mun her kesimi ile daha iyi iletişim kurulmalıdır. Saydamlığın ve sivil toplumla diyaloğun artırılması çok önemlidir.

• TTIP’in şirketlere, özellikle KOBİ’lere sağlayacağı faydalar özellikle vurgu-lanmalıdır.

Ticaret

— Ticaretten sorumlu AB Komiseri Cecilia Malmström ile ilk defa bir araya gelen AB Dışişleri Bakanlar Konseyi tem-silcileri AB’nin ticaret politikası ile ilgili bazı kararlar aldı:• Şubat 2013, Haziran 2014 tarihli

konsey kararlarının yanı sıra AB’nin “Küresel Avrupa” ve “AB 2020 Strateji”sine atıfta bulunan karar-larda AB’nin ikili ticaret anlaşması müzakerelerinde kaydettiği aşama olumlu değerlendirildi.

• AB’nin serbest, açık ve adil ticareti desteklediği hatırlatılan kararda Dün-ya Ticaret Örgütü kurallarına bağlılık yeniden teyit edildi.

• Ticaretin kolaylaştırılması yönündeki karar da dâhil olmak üzere Bali Ka-rar Paketi’nin uygulanması yönünde kaydedilen mesafe Doha Kalkınma Müzakereleri’nin tamamlanması sü-

reci ile ilgili olumlu gelişmeler olarak değerlendirildi.

• Çok taraflı ve sektörel anlaşmaların da AB’nin büyüme ve istihdam he-deflerine katkı sağlayacağı; bu konu ışığında AB’nin çok taraflı ticaret sisteminin yanı sıra ikili anlaşmalar müzakere süreçlerini sürdürmesi ge-rektiği vurgulandı.

• AB’nin temel ortakları ile anlaşma sürecinin ekonomik büyüme ve istih-dam artışı hedefleriyle devam etmesi, somut olarak en fazla katkıyı sağla-ma potansiyeline sahip anlaşmanın önceliklendirilmesi gerektiğine karar verildi.

• AB dış politikasının bir aracı duru-munda olan ticaret gündemi AB’nin diğer politikalarıyla tümüyle uyum-lu olması gerektiği vurgulandı. AB Komisyonu’nun tüm bölümlerinin uyum ve diyalog içinde çalışması ge-rektiği kaydedildi.

• Ticaretin tarım, sanayi ve hizmetler sektörü ile ilişkili potansiyelini orta-ya çıkarmak için enerji maliyetleri ve hammaddeye erişim gibi yapısal sorunların çözümlenmesi gerektiği tekrar edildi.

• KOBİ’lerin uluslararası pazarlara açılımına destek verilmesi gerektiği vurgulandı.

• Coğrafi işaretleme, patentler, tica-ri markalar ve telif hakları da dâhil olmak üzere fikri mülkiyet haklarına uyum, kamu alımları pazarında açık-lık ve sürdürülebilir kalkınma konuları AB’nin tüm ticaret müzakerelerinde üzerinde ısrarla durması gereken ko-nular arasında sıralandı.

• Ticaret müzakerelerinde küresel de-ğer zincirinin devamlılığının göz önünde bulundurulması gerektiğinin altı çizildi. — AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası

Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonu Baş-kan Yardımcısı olarak görevine resmi ola-rak başlayan Federica Mogherini AB üye ülkeleri Dışişleri Bakanları’nın katılımıyla

gerçekleşen Dışişleri Konseyi’nin ticaret konulu toplantısına katıldı. Mogherini’nin yetki alanı, Yüksek Temsilci’nin dış ilişki-ler üzerinde etkisi olan AB politikaları-nın eşgüdümüne yönelik tüm faaliyetlere katılım göstermesini öngörüyor. Bu kap-samda Mogherini’nin AB üye ülkelerinde ticaretten sorumlu Bakanlar ve Ticaretten Sorumlu AB Komiseri Cecilia Malmström ile sistematik ve doğrudan temas halinde olması gerekiyor. Malmström ayrıca Baş-kanlığı Mogherini tarafından yürütülen, AB dış politikası üzerinde etkisi olan ve farklı alanlarda gerçekleştirilen tüm çalış-maların eşgüdümüne yönelik olarak yeni AB Komisyonu döneminde AB Komiserle-rinin katılımıyla oluşturulan Dış Eylemler Grubu’nun da üyesi.

Mogherini Dışişleri Konseyi toplantısı ardından yaptığı açıklamada AB tica-ret politikasının önemli bir dış politika aracı olduğuna dikkat çekerek, toplan-tı kapsamında TTIP dâhil olmak üzere devam etmekte olan ticaret anlaşması müzakerelerinin ele alındığını belirtti.

Ekonomi

Ağustos 2014’te perakende ticaret hacmi Eylül 2014’e göre Euro Alanı’nda %1,3; AB28’te ise %1,2 azaldı. AB’nin istatistik kurumu Eurostat azalışın kaynağı-nın gıda dışı sektördeki %2,2’lik ve gıda, içecek ve tütün sektöründeki %0,1’lik dü-şüşten ileri geldiğini belirtiyor.

En fazla düşüş gerçekleşen üye ülke-ler arasında Almanya (-%3,2), Portekiz (-%2,5) ve Polonya’da (-%2,4); en fazla artış ise Malta’da (%1),

Lüksemburg’da (%0,9), Macaristan ve Slovakya’da (%0,7) gerçekleşti.

Yıllık değerlendirmeye göre ise Eylül 2014’te perakende ticaret Eylül 2013’e göre Euro Alanı’nda %0,6 ve AB28’te %1 oranında artış gösterdi. Yıllık en faz-la artış Lüksemburg (%12,3), Estonya (%9,1) ve Bulgaristan’da (%5,6); en çok azalma ise (%Finlandiya (-%3,2), Polon-ya (-%1,8), Danimarka ve Almanya’da (-%0,8) tespit edildi.

Page 146: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 143

arkeogezi

ÇatalhöyükÇatalhöyük, Orta Anadolu’da, gü-

nümüzden 9 bin yıl önce yerleşim yeri olmuş, çok geniş bir Neolitik Çağ ve Kalkolitik Çağ yerleşim yeridir. Doğu ve batı yönlerinde yan yana iki höyük-ten oluşmaktadır. Doğudaki Çatalhöyük (Doğu) olarak adlandırılan yerleşme Ne-olitik Çağ’da, Çatalhöyük (Batı) olarak adlandırılan batıdaki höyük ise Kalkolitik Çağ’da iskan görmüştür. Günümüz Kon-ya Şehri’nin 52 km. güneydoğusunda, Hasandağı’nın yaklaşık olarak 136 ki-lometre uzağında, Çumra İlçesi’nin 11 km. kuzeyinde, Konya Ovası’na hakim buğdaylık arazide bulunmaktadır. Doğu yerleşimini, en son Cilalı Taş Devri sıra-sında ovadan 20 metre yüksekliğe kadar ulaşan bir yerleşim birimi oluşturmaktadır.

Ayrıca, batıya doğru da ufak bir yerleşim birimi ve birkaç yüz metre doğuya doğru da bir Bizans yerleşimi bulunmaktadır.

Höyükler kabaca 2 bin yıl kesintisiz iskan edilmiştir. Özellikle neolitik yerle-şimin genişliği, barındırdığı nüfusu, oluş-turduğu güçlü sanat ve kültür geleneği ile son derece dikkat çekicidir. Yerleşimde 8 bin üzerinde insan yaşadığı kabul edil-mektedir. Çatalhöyük’ün diğer neolitik yerleşimlerden temel farkı, bir köy yerleş-mesini aşıp kentleşme evresini yaşamakta olmasıdır. Dünyanın en eski yerleşimlerin-den biri olan bu yerleşimin sakinleri, ilk tarımcı topluluklardan da biridir. Bu özel-liklerinin bir sonucu olarak 2009 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne öneril-

miştir.UNESCO tarafından 2012 yılında Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmesine karar verilmiştir.

Araştırma ve Kazılar

Doğu Höyük (Çatalhöyük (Doğu)), muhtemelen, bugüne kadar bulunmuş en eski ve en gelişmiş Neolitik Çağ yerleşim merkezidir. 1958 yılında James Mellaart tarafından keşfedilmiş, ilk kazıları 1961-1963 ve 1965 yıllarında yapılmıştır. 1993’te yeniden başlayan ve günümüze kadar devam eden kazılar Cambridge Üniversitesi’nden Ian Hodder tarafından yönetilmektedir ve İngiltere, Türkiye, Yu-nanistan, ABD’li araştırmacılardan oluşan karma bir ekip tarafından yürütülmekte-

Page 147: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014144

arkeogezi

dir. Kazı çalışmaları ağırlıklı olarak “ana höyük” olarak görülen Doğu Höyük’te yü-rütülmüştür. Buradaki kazı çalışmalarının 2018 yılına kadar sürdürülmesi planlan-maktadır.

Batı Höyük’te ise 1961 yılında höyü-ğün üzerinde ve güney yamaçta iki de-rinlik sondajı gerçekleştirilmiştir. Doğu Höyük’te 1993 yılında ikinci dönem kazı-ları başladığında Batı Höyük’te de yüzey araştırması ve yüzey sıyırması çalışmaları başlatılmıştır.

Tarih öncesi yerleşim birimleri Tunç Çağı’ndan önce terk edilmiştir. Bir za-manlar iki yerleşim birimi arasında Çar-şamba Nehri’nin bir kanalı akmaktadır, ve yerleşim birimleri, ilk tarım zamanların-da elverişli sayılabilecek alüvyonlu toprak üzerine kurulmuştur. Evlerin girişleri üst kısımlarında bulunmaktadır.

Çatalhöyük (Doğu)

Kazı çalışmalarında MÖ. 7400 - 6200 yılları arasına tarihlenen 18 neolitik yer-leşim katmanı açığa çıkarılmıştır. Romen rakamlarıyla gösterilen bu katmanlardan XII - VIII katmanlar Erken Neolitik’in (MÖ 6500 - 6000) ilk evresine tarihlenmekte-dir. Erken Neolitik’in ikinci evresi ise VI. katman sonrasıdır.

Çatalhöyük (Batı)

İlk kazı yılında tepede ve güney ya-maçta gerçekleştirilen açmalarda elde edilen çanak çömlek buluntularına daya-nılarak Höyük’teki yerleşmenin, iki evreli Erken Kalkolitik Çağ yerleşmesi olduğu ileri sürülmüştür. Mellaart tarafından Er-ken Kalkolitik I’e tarihlenen mal grubu

Batı Çatalhöyük malı olarak adlandırılır. Erken Kalkolitik II mal grubu ise öncekin-den kaynaklanıp Can Hasan 1’in 2B ta-bakası ile ilişkili daha geç bir yerleşme tarafından üretilmiş görünmektedir. Doğu Höyük’te kazı çalışmaları devam ederken Batı Höyük’te başlanılan yüzey toplama-larında Bizans Dönemi ve Helenistik Dö-nem çanak çömleği toplanmıştır. 1994 yılında yapılan yüzey taramalarında da Binzas Dönemi’ne ait mezar çukurları or-taya çıkarılmıştır.

Doğu Höyük’teki Kalkolitik Çağ taba-kaları MÖ 6200 - 5200 yılları arasına tarihlenmektedir.

Mimari

Çatalhöyük (Doğu)

Kuzey kesimdeki mimari diğer kesim-lerden farklı görünmektedir. Buradaki ışınsal düzen muhtemelen yerleşmenin merkezine uzanan sokaklar, geçitler, su ve drenaj kanallarına bağlıdır. Bu kesim-de mimari, konutlar ve açık alanlardan oluşmakta, saray, tapınak, ortak kullanı-ma ait büyük depolama alanları bulunma-maktadır.

Yerleşimin genelinde evlerin birbirine bitişik inşa edildiği, dolayısıyla duvarla-rın ortak kullanıldığı, aralarında avluya açılan dar geçitlerin bırakıldığı anlaşıl-maktadır. Bu avlular bir yandan hava ve aydınlatma sağlayan, diğer yandan da çöp alanı olarak kullanılan alanlardır. Avlular etrafından yapılmış bu konutlar mahalleleri oluşturmuştur. Bu mahallelerin yan yana sıralanmasıyla da Çatalhöyük kenti ortaya çıkmıştır.

Konutlar birbiri üstüne, aynı plana göre inşa edilmiştir. Bir önceki konutun duvarları, bir sonrakinin temelleri olmuş-tur. Konutlaın kullanım süresi 80 yıl gibi görünmektedir. Bu süre dolduğunda ev temizlenmiş, toprak ve molazla doldurul-muş, üstüne aynı planda yenisi inşa edil-miştir.

Konutlar dörtgen biçimli kerpiç tuğ-lalarla taş temel kullanılmadan dörtgen planlı olarak yapılmıştır. Ana odalara bi-tişik depo ve yan odalar bulunmaktadır. Aralarında dikdörtgen, kare ya da oval biçimde geçişler vardır. Çatılar, saz ve kamış damların üstlerinin, günümüzde bölgede ak toprak olarak adlandırılan ka-lın bir kil tabakasıyla sıvanmasıyla yapıl-mıştır. Bu çatıları taşıyan ahşap kirişlerdir ve duvarların içine yerleştirilen yine ahşap dikmelere dayanmaktadır. Arazinin farklı eğilimleri yüzünde konut duvarlarının yüksekliği de farklıdır ve bu farklılıktan yararlanılarak batı ve güney duvarlarının üst kısımlarında, ışıklandırmayı ve hava-landırmayı sağlamak üzere pencere boş-lukları bırakılmıştır. Konutların tabanları, duvarları ve içlerindeki tüm yapı ögeleri beyaz renkte bir sıva ile kat kat sıvanmış-tır. Yaklaşık 3 cm. kalınlıktaki bir sıvada 160 kat belirlenmiştir. Sıva, beyaz kalker-li, milli bir kil kullanılarak yapıldığı anla-şılmıştır. Çatlamaması için içine ot, bitki sapları ve yaprak parçaları katılmıştır. Konutlara giriş çatıda açılan bir delikten, büyük olasılıkla tahta bir merdivenle sağ-lanmaktadır. Yan duvarlarda giriş yoktur. Konut içindeki ocak ve oval biçimli, üstle-ri düz bırakılan fırınlar çoğunlukla güney duvarında yer almaktadır. Her konutta en az bir platform bulunmaktadır. Bunların

Page 148: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014 145

arkeogezialtlarına, zengin gömüt armağanlarıyla ölüler gömül-müştür. Depo odalarının bir kısmında açkılama taş-ları, baltalar ve taş aletlerin konduğu kilden yapılma kutular ele geçmiştir.

Höyüğün erken tabakalarında Mellaart’ın sapta-dığı yanmış kireç topaklarına üst tabakalarda rast-lanmamaktadır. Zaten alt tabakalarda sıva olarak ki-reçten yararlanıldığı, ancak üst tabakalarda sıva için kil kullanıldığı görülmektedir. Kazı başkanı Hodder ve İngiliz Arkeoloji Enstitüsü’nden Wendy Matthews, kireç kullanımının, çok fazla odun gerektirdiği için daha sonraki evrelerde terk edildiği görüşündedir. Ki-reç taşı, 750 dereceye kadar bir ısıda fırınlandıktan sonra sönmemiş kirece dönüşmektedir. Bu ise çevre-den büyük miktarda ağaç kesilmesini gerektirmektey-di. Arkeologlar benzer sıkıntıların Ortadoğu neolitik yerleşimlerinde de yaşandığını, örneğin Ayn Gazal’ın 8.000 yıl önce, yakacak odun sağlamak uğruna çev-reyi yaşanamayacak hale getirmeleri yüzünden terk edilmiş olduğunu kabul etmektedirler.

Bir kutsal mekan olduğu düşünülen yapının kuzey ve doğu duvarlarında 1963 yılı kazıları sırasında Ça-talhöyük kent planı olduğu anlaşılan bir harita ortaya çıkarılmıştır. Günümüzden yaklaşık olarak 8200 yıl öncesine tarihlenen (radyokarbon tarihleme yöntemi ile saptanan yaşı MÖ 6200 ± 97) bu çizim, dünyanın bilinen ilk haritasıdır. Yaklaşık olarak 3 metre uzunlu-ğa ve 90 cm. yüksekliğe sahiptir. Halen Ankara Ana-dolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir.

Çatalhöyük (Batı)

James Mellaart başkanlığındaki 1961 yılındaki kazılarda Erken Kalkolitik I’e tarihlenen bir yapı açığa çıkarılmıştır. Kerpiç duvarlı, dörtgen planlı bu yapıda duvarlar yeşilimsi sarı renkte bir sıvayla sıvalıdır. Er-ken kalkoliltik II tabakasında ise, etrafı hücre tipi oda-larla çevrili, görece büyük ve iyi inşa edilmiş merkezi odalardan oluşan bir yapı ortaya çıkarmıştır.

Ele geçen çok çeşitli küçük buluntulardan bazıları, obsidiyen aynalar, topuz başları, taş boncuklar, eyer biçimli el değirmenleri, öğütme taşları, havanlar, ha-vanelleri, açkı taşları, taş yüzükler, bilezikler, el balta-ları, keserler, oval bardaklar, derin kaşıklar, kepçeler, iğneler, bizler, cilalanmış kemikten kemer kopçaları ve kemik aletlerdir.

Pişmiş kilden damga mühürler, damga mühürlerin ilk örneklerinden sayılır. Dokuma ürünleri ve ekmek gibi çeşitli baskı yüzeylerinde kullanıldıkları düşünül-mektedir. Çoğu oval ya da dikdörtgen biçimli olmakla birlikte çiçek şeklinde bir damga mühür de bulunmuş-tur ve dokuma desenlerinde görülmektedir.

Ele geçen heykelcik buluntuları pişmiş toprak, te-beşir, sünger taşı ve su mermerinden oyulmuştur. Tüm heykelcikler birer tapınma nesnesi olarak görülmek-tedir.

Page 149: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

istatistik

146

TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ

LOKAVTLARGREVLERYILLAR LOKAVT

SAYISILOKAVTA DAHİL

İŞÇİ SAYISIKAYBOLAN

İŞGÜNÜ SAYISI

1994 4 552 104 8691995 5 4 047 162 5121996 3 3 761 160 3681997 4 4 083 62 2361998 2 500 5 2841999 4 931 76 4702000 2 2 483 32 7602001 - - -2002 - - -2003 2 888 110 4152004 1 801 2 0822005 1 118 592006 1 66 3 8942007 - - - 2008 1 1256 16 3282009 - - -2010 - - -2011 - - -2012 - - -2013 - - -2014* 1 205 25 420

YILLAR AKDEDİLENSÖZLEŞME SAYISI

İŞYERİ SAYISI

İŞÇİ SAYISI

1994 1 513 6770 227 8801995 2 357 11 274 765 9281996 1 871 10 290 515 8401997 2 056 12 966 841 5181998 1 867 7 047 219 4341999 2 286 12 373 828 4582000 1 646 6 844 208 5952001 4 454 14 211 775 4782002 1 773 7 453 255 0592003 1 607 7 806 629 2402004 1 479 7 913 325 1892005 3 977 14 388 587 4562006 1 705 5 456 304 3922007 1 972 9 734 459 4492008 1 704 9 623 262 7862009 1 995 11 544 504 7962010 1 662 9 033 338 6712011 1 939 14 057 422 8022012 1 513 6 721 234 4692013 2 642 17 288 657 4852014* 1 595 9 942 329 254

YILLAR GREV SAYISI

KATILAN İŞÇİ SAYISI

KAYBOLAN İŞGÜNÜ SAYISI

1994 36 4 782 242 5891995 120 199 867 4 838 2411996 38 5 461 274 3221997 37 7 045 181 9131998 44 11 482 282 6381999 34 3 263 229 8252000 52 18 705 368 4752001 35 9 911 286 0152002 27 4 618 43 8852003 23 1 535 144 7722004 30 3 557 93 1612005 34 3 529 176 8242006 26 2 061 165 6662007 15 25 920 1 353 5582008 15 5 040 145 7252009 13 3 101 209 9132010 11 808 37 7622011 9 557 13 2732012 8 768 36 0732013 19 16 632 307 8942014* 12 6 880 361 469

Kaynak : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı.* 01.01.2014 - 30.11.2014

Page 150: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

istatistik

147

Ülkemizde Yüksek Teknoloji, Sanayi İhracatının Uzağında

Yaratıcılık ve yüksek teknoloji içe-rikli sanayi ihracatı, günümüzde kalkın-manın anahtar kavramları durumunda.

Yüksek teknoloji içerikli ihracatın toplam imalat sanayii ihracatı içindeki payı ise, bunun en önemli göstergele-rinden biri sayılıyor.

Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü’nün (IMD) 2014 Dünya Reka-bet Gücü Yıllığı verilerine göre Türkiye, anılan göstergede dünyanın dibinde yer alıyor.

Yüksek teknoloji içerikli ihraca-tın imalat sanayiinin toplam ihracatı içindeki payı Filipinler’de yüzde 49 ile dünyada en yüksek düzeyde; onu Tayvan (yüzde 46) ve Singapur (Yüzde 45) izliyor.

Söz konusu oran Türkiye’de sadece yüzde 1,8 düzeyinde ve ülkemiz bu sonuçla 60 ülke içerisinde 59’uncu sı-rada yer alıyor.

Ülkemizin kalkınma yollarının açılması için, başta büyüme, sanayi ve bilim-teknoloji politikaları olmak üzere, tüm kamu politikalarının yenilenmesi zorunlu görülmeli.

48,86 46,42

45,29 43,71

29,97 26,27 26,17

25,78 25,41

22,57 21,74

20,54 20,07

18,80 18,09 17,83

17,41 16,33 16,18 16,08 15,83 15,80

14,33 14,24

13,36 12,84 12,73 12,39

11,36 10,74 10,49 10,42

9,91 9,78 9,74

9,30 9,17

8,55 8,38 8,12 7,75 7,70

7,30 7,07 6,99 6,95 6,63 6,38 6,30 6,18

5,53 5,19

4,64 4,06

3,49 3,20

2,51 2,50

1,83 0,04

1 Filipinler2 Tayvan3 Singapur4 Malezya5 Kazakistan6 Çin7 Kore8 İsviçre9 Fransa10 İrlanda11 İngiltere12 Tayland13 Hollanda14 Norveç15 Macaristan16 ABD17 Japonya18 Meksika19 Hong Kong20 Çek Cumhuriyeti21 İsrail22 Almanya23 İzlanda24 Danimarka25 İsveç26 Avusturya27 Avustralya28 Kanada29 Belçika30 Estonya31 Brezilya32 Litvanya33 Hırvatistan34 Letonya35 Yeni Zelanda36 Slovak Cumh.37 Yunanistan38 Finlandiya39 Rusya40 Lüksemburg41 Bulgaristan42 Arjantin43 Endonezya44 İtalya45 İspanya46 Polonya47 Hindistan48 Romanya49 Ukrayna50 Slovenya51 G.Afrika52 Kolombiya53 Şili54 Portekiz55 Peru56 BAE57 Ürdün58 Venezuella59 Türkiye60 Katar

Yüksek Teknoloji İçerikli İhracatın İmalat Sanayii İhracatındaki Payı (%)

Yüksek Teknoloji İçerikli İhracatın İmalat Sanayii İhracatındaki Payı (%)

Kaynak: Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü (IMD) Dünya Rekabet Gücü Yıllığı 2014

Page 151: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

148

İş Sağlığı ve Güvenliği

İlknur KILKIŞKitapta ayrıntıya ve yoruma girmeden, iş sağlığı ve güvenliğinin gelişim çizgisi ve yeni

mevzuatının incelenmesi amaçlanıyor.Konuyla ilgilenenler için yararlı olmasını dileriz.İSTEME ADRESİ: DORA Yayıncılık Ltd.Şti.Altıparmak Mah. Bozkurt Cad. No: 10 Osmangazi-BURSATel: (224) 221 3839 www.dorayayincilik.com.tr

İŞ K

AZA

SI

VE

ME

SL

EK

HA

ST

AL

IĞI

TİSK

Hoşdere Caddesi, Reşat Nuri Sokak No:108 - 06540 Çankaya - Ankara / TÜRKİYETel: (312) 439 77 17 (pbx) • Faks: (312) 439 75 92-93-94

www.tisk.org.tr • [email protected]

Yayın No: 3431 Kasım 2014

Faruk ÇINKI

1974 yılında Sivas’ ta doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümünü bitirdi. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalında lisansüstü eğitimine devam etmektedir.

2000 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu’ nda Sigorta Müfettiş Yardımcısı olarak başladığı meslek hayatına Sigorta Müfettişi, Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi, Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi olarak devam etti. Halen Sosyal Güvenlik Kurumunda Başmüfettişlik görevine devam etmektedir.

Dr. Sıddık TOPALOĞLU

1961 yılında İzmir’de doğdu. D.E.Ü. İ.İ.B.F. İktisat Teorisi ve Kantitatif Yöntemler Bölümünü bitirdi. D.E.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalında yüksek lisans yapıp “Bilim Uzmanı”, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalında doktora yapıp “Bilim Doktoru” unvanını aldı.

D.E.Ü. Meslek Yüksek Okulunda ve Mühendislik Fakültesinde İş Hukuku Dersleri verdi.

1985 yılında İş Müfettiş Yardımcısı olarak başladığı mesleki kariyerine İş Müfettişi, Baş İş Müfettişi, İş Teftiş İzmir Grup Başkanı, SGK Rehberlik ve Teftiş Başkan Vekili, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı, tekrar SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanı olarak devam etti. Halen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakanlık Müşaviri görevini sürdürmektedir.

9 786059 994071

ISBN:978-605-9994-07–1

HaklarYardımlar

YükümlülüklerTazminat ve Ceza Sorumlulukları

TÜRKİYE İŞVERENSENDİKALARI KONFEDERASYONU

Dr. Sıddık TOPALOĞLU Faruk ÇINKI

İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI

İş Kazası ve Meslek Hastalığı

TİSK YayınlarıDr. Sıddık Topaloğlu ve Faruk Çınkı’nın hazırladıkları “İş Kazası ve Meslek Hastalığı;

Haklar, Yardımlar, Yükümlülükler, Tazminat ve Ceza Sorumlulukları” başlıklı yayın TİSK tarafından yayınlandı.

Kitapta iş kazası ve meslek hastalığının sosyal güvenlik boyutu derinlemesine ince-lendi; özellikle işletmeler için önem taşıyan hukuki ve cezai sorumluluk alanında çeşitli bilgilere yer verildi. Yazarların, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çeşitli birimle-rinde edindikleri birikimle hazırladığı bu yayının özellikle uygulamacılara ışık tutacağını düşünüyoruz.

www.tisk.org.tr

Sosyal Sigortalar Hukuku

Prof.Dr.Yusuf ALPERProf.Dr.Yusuf Alper’in güncellenmiş ve genişletilmiş 6. Baskı “Türk Sosyal Güvenlik Sis-

temi ve Sosyal Sigortalar Hukuku” kitabı Eylül 2014 tarihi itibariyle yayınlandı. Lisans eğitimi sırasında sosyal güvenlik hukuku dersi veya bu içerikte benzer dersleri

alan İİBF öğrencilerinin, mevzuat karmaşasına düşmeden, olabilecek en sade ve anlaşılabi-lir bir dille sosyal sigorta hukukumuza hakim olmaları amacıyla yazılan kitaba 6552 sayılı Kanunla getirilen son değişiklikler de ilave edilerek güncellenmiştir.

Öğrencilere faydalı olmasını dileriz.İSTEME ADRESİ: DORA Yayıncılık Ltd.Şti.Altıparmak Mah. Bozkurt Cad. No: 10 Osmangazi-BURSATel: (224) 221 3839 www.dorayayincilik.com.tr

yayınlar

İşçi Alacakları ve Tazminatları ile Dava Yolları

İsa KARAKAŞKitapta, Ücret Alacakları tüm yönleriyle Yargıtay kararları ışığında açıklanıyor. Kitabın

diğer bölümlerinde ise fazla çalışma ve izin ücretleri ile diğer işçi alacakları; kıdem-ihbar-kötüniyet ve iş güvencesi tazminatları ile diğer alacaklar konularına yer veriliyor. Dava yolları, belirsiz alacak ve tespit dilekçe örnekleri ve bilirkişi örnekleri ile işçi alacak ve taz-minatlarıyla ilgili tüm konular bu kitapta uygulamalı-örnekli ve açıklamalı rehber şeklinde sunuluyor.

İSTEME ADRESİ: Bilge Yayıneviİlkiz Sok. No:16/C Sıhhıye-ANKARATel: (312) 230 8774 www.bilgeyayinevi.com.tr

Page 152: Ek: Yargıtay Kararları Fihristi · Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur, 2015 yılı G20 Dönem Başkanlığında İstihdam Görev Gücü

| CİLT 52 • SA

YI 6 • KASIM

- ARA

LIK 2014

TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TAKSİS) • TÜRK AĞIR SANAYİİ VE HİZMET SEKTÖRÜ KAMU İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜHİS) • TÜRKİYE CAM, ÇİMENTO VE TOPRAK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) • TÜRKİYE DERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜGİS) • İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) • TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) • KAMU İŞLETMELERİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KAMU-İŞ) • TÜRKİYE KİMYA, PETROL, LASTİK VE PLASTİK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KİPLAS) • MAHALLİ İDARELER KAMU İŞVEREN SENDİKASI (MİKSEN) • MAHALLİ İDARELER İŞVERENLERİ SENDİKASI (MİS) • TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI (MESS) • PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI (PÜİS) • TÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (SEİS) • TÜRKİYE SELÜLOZ, KAĞIT VE KAĞIT MAMULLERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TOPRAK, SERAMİK, ÇİMENTO VE CAM SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TURİZM ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI

Ek: Yargıtay Kararları Fihristi

G-20 2015 TÜRKİYEDÖNEM BAŞKANLIĞI

SURİYELİ SIĞINMACILARVE İŞGÜCÜ PİYASASI

FARUK ÇELİK

ROBERT MILINER

RİFAT HİSARCIKLIOĞLU

EROL KİRESEPİ

ERGÜN ATALAY

KANİ BEKO

DOÇ.DR.SELÇUK ŞİRİN

ASLI ŞAHANKAYA

SELÇUK MARUFLU

AV. HAKKI KIZILOĞLU

KORAY ALPER AKDEMİR

FATİH BİLEN

ALİ BABACAN

MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU

ERHAN BATUR

HALUK DİNÇER

NURCAN ÖNDER

MAHMUT ARSLAN

SARP KALKAN

DOÇ.DR.SANİYE DEDOĞLU

SOLMAZ COŞKUN

ESRA BELEN

İMDAT TÜRKAY

NESRİN DOĞAN

CİLT 52 • SAYI 6 • KASIM - ARALIK 2014