edebali islamiyat dergisi | edebali journal of islamic studies
Transcript of edebali islamiyat dergisi | edebali journal of islamic studies
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
Söz Sanatları Çerçevesinde Cevâmiu’l-Kelim Olgusu
The Case of Jawami al-Kalim Within the Framework of Arabic Rhetorical Arts
ADNAN ARSLAN
Doç. Dr., Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi, Arap Dili ve Belâgâti
Anabilim Dalı, Bilecik/Türkiye
Assoc. Prof., Bilecik Şeyh Edebali University, Faculty of Islamic Sciences, Division of Basic
Islamic Sciences Departmant of Arabic Langauge and Rhetoric, Bilecik/Turkey
ORCID ID: orcid.org/0000-0002-3989-6612
Makale Bilgisi | Article Information
Makale Türü / Article Type: Araştırma Makalesi / Research Article
Geliş Tarihi / Date Received: 13 Ocak / January2020
Kabul Tarihi / Date Accepted: 25 Mayıs / May 2020
Yayın Tarihi / Date Published: 30 Mayıs / May 2020
Yayın Sezonu / Publication Season: Mayıs / May
Atıf / Citation: Arslan, Adnan. “Söz Sanatları Çerçevesinde Cevâmiu’l-Kelim Olgusu”
edid: edebali islamiyat dergisi/ edebali islamic journal 4/1 (Mayıs / May 2020): 173-190.
İntihal: Bu makale, iThenticate yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir.
Plagiarism: This article was scanned by iThenticate. Plagiarism was not detected.
Web: http://dergipark.gov.tr/edid | mailto: [email protected]
Copyright © Published by Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi /
Bilecik Seyh Edebali University, Faculty of Islamic Sciences, Bilecik, 11230 Turkey.
Bütün hakları saklıdır. / All rights reserved.
edebali islamiyat dergisi | edebali journal of islamic studies
e-ISSN: 2587-0955
edid, Mayıs / May 2020/4, 1: 173-190
174 | ADNAN ARSLAN
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
Özet
Çoğu hadis âliminin görüşüne göre az sözle çok anlam ifade etmek manasına gelen cevâmiu’l-
kelim, Hz. Peygamber (a.s.m.)’ın beyanının özelliklerinden birisidir ve öyle de olmalıdır. Zira kı-
yamete kadar gelecek tüm insanlığa rehberlik etme istidadında bulunan hadislerin lafızca sınırlı
olması mana bakımından derin ve geniş olmasını gerekli kılmıştır. Gayet muhtasar hadislerin ola-
bildiğince çok yönlü anlamlar ihtiva etmesinde, ibarelerin edebi sanatlarla yoğrulmasının mühim
bir katkısı vardır. Bu bakımdan sünnetin asırlar üstü geniş bir zaman dilimi ve farklı kültür coğ-
rafyaları üzerindeki tatbik kabiliyeti yahut günümüz ifadesiyle “evrenselliği”, Arap dili belâgati ve
edebi imkânlarının mükemmel bir şekilde kullanılmasıyla da ilgilidir denilebilir. Bu itibarla hadis-
lerin kalıcılık ve tesir kazanmasında ibarenin “din dili”ni ihtiva etmesinin yanında edebi yönden
“zengin” oluşunun da etkisi olduğu düşüncesi bu çalışmanın varsayımını oluşturacaktır. Bu çalış-
mada öncelikli olarak Arap dili ve hadis âlimlerinin “cevâmiu’l-kelim” olarak nitelendirdikleri ha-
dislerde bulunan söz sanatları incelenecektir. İkinci olarak söz konusu hadisler üzerine yapılan
şerhlerin günümüz şartları açısından ihtiva etmesi muhtemel anlamları ve tatbikleri üzerinde du-
rulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Arap Dili ve belâgati, hadis, cevâmiu’l-kelim, söz sanatları, hadis şerhleri.
Abstract
According to the opinion of most hadith scholars, Jawami al-Kalim means that a little Word has a
lot of meanings. That’s one of the characteristics of the Prophet Muhammad’s (pbuh) and this
should be so. The fact that the hadiths which wanted to guide all human beings until the dooms-
day was deliberately limited, necessitated a deep and broad sense. There is a significant contri-
bution to the mixing of phrases with literary arts in the fact that concise hadiths contain as many
aspects as possible. In this respect, it is possible to say that circumcision can be applied over a
centuries-long time frame and different cultural geographies, or universality in today's terms,
through the perfect use of Arabic language eloquence and literary possibilities. In this respect,
the assumption of this study is that the fact that the phrase contains language of religion had as
well as the fact that it is “rich” in terms of persistence and influence of the hadiths is not lost. In
this study, primarily the Arabic language and rhetoric in the hadiths that had been described as
“Jawami al-Kalim” by the hadith scholars will be examined. Secondly, the meanings and applica-
tions of the commentaries on these hadiths which will be included in terms of today's conditions
will be discussed.
Keywords: Arabic Language and rhetoric, hadith, Jawami al-kalim, word arts, hadith sharhs.
GİRİŞ
Sözler sınırlı anlamlar ise sınırsızdır. Ucu bucağı olmayan anlamlar âleminin
anahtarları kuşkusuz edebiyatın elindedir ve söz sanatlarının salahiyetine ve-
rilmiştir. Aynı kelime ve terkiplerle bambaşka anlamlar ifade edebilmenin
adıdır edebiyat. Sözü kalıcı ve müessir kılmanın yolu edebiyattan geçmekte-
dir. Sözde öyle bir tesir vardır ki belki de buna binaen Hz. Peygamber (s.a.v.)
Söz Sanatları Çerçevesinde Cevâmiu’l-Kelim Olgusu | 175
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
-Beyanda sihir vardır.” buyurmuştur.1 Sözü sihir gibi etkile“ إن من اليبان لسحرا
yici ve büyüleyici kılarak herhangi bir ülküye, kitleleri ram etmek büyük öl-
çüde edebiyata bağlıdır.2
Hz. Peygamber (a.s.m.) kendinden önceki peygamberlerden farklı olarak
tüm insanlığa hidayet rehberi olarak gönderilmiştir.3 Zira o son peygamber-
dir.4 Hâtemu’l-enbiya oluşu kalbine vahyedilen Kur’ân’ın lafzen ve manen
tahriflerden muhafaza olmasını gerekli kılmıştır. Zira mademki Kur’ân’dan
sonra başka semavi kitap inmeyecektir; o halde ondan önce nazil olan kitap-
lardan farklı olarak tebeddül ve tahrife maruz kalmamalıdır. Diğer taraftan
Kur’ân’ın en birinci müfessiri Hz. Peygamber’dir (a.s.m.). Pek çok ayetin be-
lirttiğine göre Hz. Muhammed’in (a.s.m.) vazifesi beşere hitap ettiği Kur’ân’ı
beyân ve tebyîn etmektir; beşerin anlayışına göre izah etmektir.5 Buna binaen
Kur’ân’ın korunmasını iktiza eden hikmet ne ise aynı hikmet Hz. Peygam-
ber’in (a.s.m.) ifadelerinin de muhafaza edilmesini gerekli kılmaktadır. Hicri
ilk yüzyıldan itibaren Hz. Peygamber’in (a.s.m.) sözleri, fiilleri ve takrirlerin-
den ibaret olan hadislerin hummalı bir ilmî faaliyetle “mevzu/uydurma” şai-
belerinden korunma kaygısının arkasında yatan neden budur.6
Hadisleri konularına göre tasnif eden kimi muhaddisler “Bana cevâmiu’l-
kelim verildi.” hadisinden yola çıkarak7 Hz. Peygamber’in (a.s.m.) bazı hadis-
lerinin kısa ve öz olma bakımından diğerlerinden farklı olduğunu ifade et-
mişler ve bu tür hadislere dair müstakil başlıklar açmışlardır. Bu tür hadisler
ilk paragrafta değindiğimiz sözü kalıcı ve tesirli kılan söz sanatlarını hâizdir.
1 Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail el-Buhârî, el-Camiʿu’ṣ-ṣaḥiḥ, nşr. Muhammed Züheyr b. Nasr
(b.y.: Dâru Tavki’n-Necât, 1422/2001), “Nikâh”, 67 (No. 5146). 2 Medya ve sanatı, belirli bir amaç doğrultusunda kitle yönlendirmeleri için kullanmak anla-
mında bir kavram olan “dirijizm” edebî yapıtlar için de geçerlidir. Söz konusu kavram ve
edebiyat-yönlendirme ilişkisi hakkında bir çalışma için bk. Samet Kılıç, “Geçmişten Günü-
müze Edebiyatımızda Dirijizm”, Uluslararası Halkbilimi Araştırmaları Dergisi 1/1 (2018), 1-10. 3 Sebe’ 34/28. 4 el-Ahzâb 33/40. 5 er-Ra’d 13/40; el-Ankebût 29/18; en-Nahl 16/35; en-Nahl 16/44. Hz. Peygamber’in (a.s.m) tebyin
vazifesi hakkında müstakil bir çalışma için bk. Sevim Gelgeç, “16/Nahl 44 Bağlamında Hz.
Peygamber’in Tebyin Görevi”, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 15/1 (2015), 275-299. 6 Söz konusu gayretlere genel olarak bakmak için bk. Güray Yapar, Hadislerin Yazılı Malzemeye
Dönüşme Süreci(m. 610-770), (Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, 2005). Hadislerin ted-
vini sürecine dair yaygın olan kanaat ve eleştirisi için bk. Ehssan Dalal, “el-Evveliyye fî
tedvîni’l-hadîsi’n-nebevî”, Edebali İslamiyat Dergisi 2/4 (2018), 163-177. 7 Hadisin tahrici hakkında kapsamlı bir çalışma için bk. Abdurrahman Ece, “Bana Cevâmiu’l-
Kelim (Özlü Sözler) Verildi Hadisinin Tahlili, FSM İlmi Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri
Dergisi 13 (Bahar 2019): 57-89.
176 | ADNAN ARSLAN
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
Bu çalışmanın esas konusu da hadis uzmanları ve Arap edebiyatçıları tarafın-
dan cevâmiu’l-kelim addedilen hadislerdeki söz sanatlarıdır.8 Gördüğümüz
kadarıyla “muhtasar müfit” denilen veciz hadisler, kıyamete kadar tüm Müs-
lümanlara yol gösterecek küllî düsturları hâizdir.9 İbn Teymiye’nin dediği
gibi cevâmiu’l-kelim kabilinden hadisler; قضية كلية وقاعدة عامة تتناول أنواعا كثيرة birçok meseleyi ele alan külli hükümler ve umumi kaidelerdir.10 İlke düzeyinde olan
bu hayati düsturlardaki söz sanatları, ezberlenme kolaylığı ve birden fazla
anlama gelme gibi dilsel imkânlar sunmuştur.11 Cevâmiu’l- kelim kabul edi-
len tüm hadislerin burada söz sanatları bakımından incelenmesi mümkün
olamayacağı için bu çalışma söz konusu hadislerin en bilindik olanlarına yo-
ğunlaşacaktır. Bu hadislerdeki anlatım biçimleri ve söz sanatlarının muhte-
vayı etkili, çok anlamlı ve kalıcı kılmasındaki rolü ön plana çıkarılacaktır. Fa-
kat şunu itiraf etmek zorundayız ki hadislerin mana yoluyla rivayeti caizdir.12
Bu, âyet ve hadis aktarımındaki en büyük farkı teşkil etmektedir. Kişi âyetin
manasını hatırlıyor ama lafzını tam olarak tayin edemiyorsa hatırladığı şek-
liyle âyeti okuması caiz değildir. Ancak hadis rivayetinde aynı kesinlik söz
8 Hadislerdeki söz sanatları pek çok akademik çalışmanın konusu olmuştur. Bu çalışmalardan bir
kaçı için bk. Nuredîn Itr, “Ehemmu’l-melâmihi’l-fenniyye fi’l-hadîsi’n-nebevî”, Mecelletu mer-
kezi buhûsi’s-sunneti’s-seniyye 7 (1994), 65-100; Duran Ekizer, Belagat Açısından Buhârî Ve
Müslim’de Mecaz İçeren Hadisler, (Doktora Tezi: Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2016);
Nasruddîn İbrâhîm Ahmed Huseyn, ed-Delâlâtu’l-belâğiyye fi’l-hadîsi’n-nebeviyyi’ş-şerîf dirase
tahlîliyye belâgıyye (Dubai: el-Meclisu’d-Devlî li’l-Lugati’l-Arabiyye, 2010); Hasan Soyupek,
Teşbih Sanatını Hadislerdeki Yansıması, Marife 7/2 (Güz 2007), 141-161; Muammer Bayrak-
tutar, “Bedruddîn El-‘Aynî’ye Göre Hadislerde Hasr Uslûbunun Kullanımı Ve Mânâya Etkisi
(‘Umdetu’l-Kârî Özelinde)”, Atatük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 42 (2014), 127-152;
Muhittin Uysal, “Hz. Peygamber’in Dil Yönü Ve Edebiyat Literatüründe Geçen Hadislerde
Belâğat”, Marife 6/2 (Güz 2006), 53-85; Yavuz Köktaş, “Hadislerin Anlaşılmasında Mecaz Bil-
gisi: eş-Şerif er-Radî Ve el-Mecazatü'n-Nebeviyye”, Ekev Akademi Dergisi 3/2 (Güz 2001), 175-
189; Ümeyye Bedruddîn, “Belâğatu’l-kasem fi’l-hadîsi’n-nebeviyyi’ş-şerîf”, Mecelltu Câmiati
Dimeşk 26/3 (2010), 47-87; Avnullah Enes Areş & Abdullah Aydın “Hadislerde Kinayeli Kul-
lanım”, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi 8/1 (2019) 490-514. Bu çalışmada hadis-
lerdeki söz sanatlarını ele alan akademik çalışmaların bir kısmına değinilmiştir. 9 Söz konusu hadisler hakkında kapsamlı bir çalışma için bk. Ömer b.Abdillâh b. Muhammed el-
Mukbil, Cevâmiu’l-kelimi’n-nebevî: Dirâsetun te’sîliyye (Londra: Tekvîn li’d-Dirâsâtve’l-Ebhâs,
2017). 10 Ebû Abdillâh Fahruddîn Muhammed b. el-Hadır b. Muhammed el-Harrânî İbnTeymiye,
Mecmûu’l-fetâvâ, thk. Abdurrahman b. Muhammed b. Kâsım (el-Medîne: Mecmau’l-Fehd li’t-
Tıbâa, 2005), 1/152. 11 Hadislerde söz sanatlarının kullanılmasına hakkında bir çalışma için bk. Fatma Aydın, “Arap
Dilinin Hadisleri Anlamaya Etkisi”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi 12/67 (2019):
1023/1041. 12 Selman Başaran, “Hadislerin Lafız ve Mana Olarak Rivayeti Meselesi”, Uludağ Üniversitesi İla-
hiyat Fakültesi Dergisi 3/3 (1991), 58.
Söz Sanatları Çerçevesinde Cevâmiu’l-Kelim Olgusu | 177
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
konusu değildir. Kişi manasını hatırladığı hadisin lafzını -bazı şartlar dâhi-
linde- kendi ifadeleriyle aktarabilir. Buna hadis literatüründe rivaye bi’l-
ma’nâ denilmektedir. Buna binaen bazı nahivciler nahivle ilgili konularda ha-
disle istişhadda bulunmayı isabetli görmemişlerdir.13 Zira hadisin ibaresin-
deki bir kullanım, doğrudan “efsahu’l-fusehâ” (dili en fasih)14 olan Hz. Pey-
gamber’e (s.a.v.) değil, aradaki râvîye de ait olabilir. Dolayısıyla bu çalışmada
geçen cevâmiu’l-kelim hadislerin ibarelerindeki söz sanatlarının tartışma gö-
türmez bir surette Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sadr-ı mübareklerinden sâdır ol-
duğunu tayin edemiyoruz. Hatta bu rivayetlerin –hiçbirisi ne manen ve ne de
lafzen mütevatir olmadığı için- muhakkak bir surette Hz. Peygamber’e ait ol-
duğunu da iddia edemiyoruz. Zaten bu makalenin böyle bir iddiası da yok-
tur. Biz bu çalışmada hadis kaynaklarında Hz. Peygamber’e nispet edilmiş ve
cevâmiu’l-kelim olduğu müşahede edilen rivayetler üzerinden değerlendir-
mede bulunacağız. Dolayısıyla manâ yoluyla rivayet ve hadisin sıhhati zavi-
yelerinden bu çalışmanın eksik taraflarının bulunduğunu kabul etmek zorun-
dayız.
CEVÂMİU’L-KELİM HADİSLERDEKİ SÖZ SANATLARI
1. Teşbih-i Beliğ
Sözlük anlamı شبه fiilinin tef’il babının mastarı olmakla “benzetmek” ya-
hut “benzerlik kurmak” anlamına gelen teşbih15, ıstılahi bir terim olarak bir
şeyin herhangi bir başka şeyle anlamca müşterek oluşunu ifade etmektedir.16 Teşbih
unsurlarından “teşbih edatı” ve “vechu’ş-şebeh” in hazfedildiği bu teşbih tü-
rüne17 وجعلنااليللباسا “Geceyi örtü kıldık.”18 âyeti örnek gösterilebilir. Gecenin ör-
tüye benzetilmesi; kararmış havanın bir örtü gibi insanın üzerine çekilmesi ve
13 Nusrettin Bolelli, “Nahivde Hadisle İstişhad Meselesi”, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi 5-6 (1987-1988), 166. (165-175) 14 Ebû Muhammed el-Huseyn b. Mes’ûd Bagavî, Şerhu’s-sunne li’l-Bagavî, thk. ŞuaybArnavûd
(Şam: el-Mektebu’l-İslâmî, 1983), 4/202. 15 Mecduddîn Muhammed b. Ya’kûb el-Fîrûzâbâdî, el-Kâmûsu’l-muhît, (Beyrut: Muessesetu’r-
Risâle, 1998), 1248 16 el-Hatîb Celâluddin Muhammed b. ‘Abdirrahmân Kazvînî, el-Îdâh fî ulûmi’l-belâga (Beyrut:
Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 2003), 164. 17 Ahmed Hâşimî, Cevâhiru’l-belâğa (Beyrut: Mektebetu’l-Asriyye, 1999), 237 18 en-Nebe 78/10.
178 | ADNAN ARSLAN
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
istirahate çekilebilmesi için dinleme vesilesi kılınması anlamındadır. Dolayı-
sıyla anlam; “dinlenme açısından gecenin örtü gibi kılınması”dır. Fakat bu
mana daha veciz bir şekilde teşbih-i beliğ kullanılarak ifade edilmiştir. Türkçemize yerleşmiş ve artık atasözü olarak da bilinen19 “Mümin mümi-
nin aynasıdır.” sözü bir hadistir. Cevâmiu’l-kelim hadisler20 arasında zikre-
dilmesi yerinde olan hadisin lafzı المؤمن مرآة أخيه şeklindedir.21 Genelde bir
kişi karşısındakini eleştirdiği ya da yüzüne karşı övgüyle bahsettiğinde söy-
lenen söz ile kastedilen aslında nedir? Hadisin şerhlerine baktığımızda söz
konusu hadise şöyle bir mana verilmiştir: Mümin diğer bir mümin kardeşine ken-
disi hakkında hatalarının neler olduğunu sorar. Diğeri ise sadece arkadaşının Allah
nezdinde salih bir kul olması için ona yanlışlarını söyler; o da hatalarını düzeltir.22
Burada maksat kusurları ortaya çıkarmak değil, bilakis bu kusurları izale edip
ortadan kaldırmaktır. Ahirette Allah’ın huzurunda rezil bir hale düşmemek
için burada arınmaktır. Dolayısıyla bir mümin diğer bir mümine karşı ayna
vazifesi görmüş olur. Nasıl ki evden çıkarken yahut bir toplantıya katılmadan
önce aynaya bakıp yüzümüzdeki ya da kıyafetimizdeki olası nahoş görüntü-
leri düzeltiriz; bunun gibi biz de göremediğimiz kusurlarımızı mümin karde-
şimizden öğreniriz. Hz. Peygamber’in (a.s.m.) oldukça veciz sadece birkaç ke-
limesinden bunun gibi pek çok anlamı anlayabiliyor oluşumuz ifadede kulla-
nılan teşbih-i beliğ sanatı ile olmuştur. Buna göre; “Bir mümin diğer bir mü-
minin kusurlarını göstermesi bakımından bir ayna gibidir.” anlamı daha ve-
ciz bir şekilde ifade edilmiştir.
Teşbih-i beliğin bir söz sanatı olarak kullanıldığı diğer bir örnek ise كفى Hastalık olarak selamet yeterlidir.”23 hadisidir. Sağlıklı ve güven“ بالسلامة داء
içerisinde olmak Allah’ın büyük lütuflarından birisidir. Hatta Allah Resulü
19 Reşat Ahmet Ağaoğlu, “Kütüb-İ Tis’a’da Yer Alan Hadislerle Anlamca Örtüşen Azerbaycan
Atasözleri”, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 42/2 (Aralık
2018), 4. Ağaoğlu, Azeri toplumunda da söylenen “Adam adamın aynasıdır.”; “Üzüm üzüme
baka baka kararır.” ve “Atı at yanında bağlarsan rengi değişmez, huyu değişir.” atasözlerinin
burada zikredilen hadisin manasıyla örtüştüğünü ifade etmektedir. 20 Konu hakkında ayrıntı için bk. Abdurrahman Ece, “Bana Cevâmiu’l-Kelim (Özlü Sözler) Ve-
rildi Hadisinin Tahlili, 57-89. 21 Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl el-Buhâri, Edebu’l-Müfred, thk. Muhammed Fuâd Abdül-
bâkî (Beyrut: Dâru’l-Beşâiri’l-İslâmiyye,1989), 93. 22 Ebû İbrâhîm İzzüddîn Muhammed b. el-İmâm el-Mütevekkil-Alellāh İsmâîl es-San‘ânî, Kitâbu
subuli’s-selâm (Dâru’l-hadis et-Tab’a), 2/697 23 Kudâî, Müsnedu’ş-Şihâb el-Kudâî, 2/302.
Söz Sanatları Çerçevesinde Cevâmiu’l-Kelim Olgusu | 179
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
(a.s.m.) pek çok hadisinde Allah’tan sağlık ve afiyet istemiş ve أعوذ اللهم إنيئ الأسقام ,Alaca, akli dengeyi kaybetmek) بك من البرص، والجنون، والجذام، وسي
cüzzam ve her türlü hastalıktan sana sığınırım.) gibi hadislerle24 hastalıklar-
dan Allah’a sığınmıştır. Ancak kimi zaman sağlıklı olmak bazı insanları isyan,
günah, gaflet hatta dalalete kadar sürüklemektedir. Böyle kimseler için sıhhat
ve afiyet bir tür hastalık gibidir. Hadisi şerheden Münâvî (öl. 1031/1622) bu
münasebetle şöyle demektedir:
لأن دوام سلامة العبد في نفسه وأهله من المصائب تورثه البطر والعجب والكبر وتحبب إليه الدنيا لما يألفه من الشهوات وحب الدنيا رأس كل خطيئة والتمتع بالشهوات المباحات يحجب القلوب عن الآخرة وكل ذلك يسقم الدين ويكدر الإيمان ويخرج إلى الطغيان
Kulun uzun süre musibetlerden selamette kalarak yaşaması (Başına uzun süre
herhangi bir musibet gelmemesi) onda kibir, kendini beğenmişlik, gurur gibi
kötü ahlaka sebep olur. Dünyevi arzulara ünsiyet edeceği için onun gözünde dü-
nya hayatı güzel görünür; dünyayı sever. Hâlbuki dünya sevgisi bütün hataların
başıdır. Mubah olan şehevî arzularla zevk ü sefa sürmek kalbi ahiretten koparır.
Tüm bunlar ise manen hasta eder, imanı bulandırır ve en nihayetinde de isyana
sevk eder.25
Hadis gayet veciz birkaç kelime ile teşbih türleri içerisinde en sanatlısı
olan beliğ teşbihi kullanarak uzun bir hakikati dile getirmiştir. Diğer taraftan
kelimeleri zıt anlamlı olup bedî’ ilmi açısından bakıldığında, sözde داء ve سلامة
iki zıt anlamlı kelimeyi bir araya getirmek26 anlamına gelen “tıbak” sanatına ör-
nektir.
Teşbih-i beliğin bir beyan üslubu olarak kullanıldığı pek çok cevâmiu’l-
kelim hadisler bulunmaktadır. Teşbih edatı ve vechü’ş-şebeh’in (benzetme yönü)
zikredilmediği bu tür teşbihler, gayet muhtasar ibarelerle oldukça geniş an-
lamlar ifade edebilme imkânı sunmaktadır. Bu hadislerden birisi de orucun
24 Ebû Abdillah Ahmed b. Muhammed Ahmed b. Hanbel, Müsnedu Ahmed b. Hanbel, thk. Şuayb
el-Arnavûd (Beyrut: Muessesetu’r-Risâle, 2001), 20/309. 25 Zeynüddîn Muhammed Abdürraûf b. Tâcil‘ârifîn b. Nûriddîn Alî el-Münâvî el-Haddâdî,
Feyżü’l-ḳadîr şerḥu’l-Câmiʿi’ṣ-ṣaġīr (Kâhire: el-Mektebetu’t-Ticâriyyeti’l-Kubrâ, 1356), 4/551. 26 Ahmed Hâşimî, Cevâhir, 303.
180 | ADNAN ARSLAN
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
bir kalkan olarak nitelendirildiği şu hadistir: الصوم جنة “Oruç zırh/kalkan-
dır.”27 Teşbih edatını takdir ettiğimizde “Oruç bir kalkan gibidir.” anlamına
gelen hadiste, kalkanın ne işe yaradığı ve daha da önemlisi neye karşı kalkan-
lık vazifesi gördüğü meselesi hakkında çok şeyler söylenebilir. Zira bir bela-
gat kaidesi olarak mamulün hazfi tamim ifade etmektedir.28 Orucun bir perhiz ol-
ması yönüyle hastalıklara, iktisada ve tutumlu olmaya alıştırdığı için fakir-
liğe, haram lezzetlere karşı iştihayı kırdığı için nefse, fakirlerin halinden anla-
maya vesile olduğundan dolayı sosyal çatışmalara vb. pek çok konuda kalkan
olduğu anlaşılabilir. Hadisi şerh eden San‘ânî (öl. 1182/1768) orucun zırh/kal-
kana benzetilmesini onun tüm bedene şamil oluşu ile ilişkilendirmiştir. Buna
göre kalkan yahut zırh nasıl ki insanın tüm bedenini ok darbelerinden koru-
maktadır; onun gibi oruç da pek çok açıdan kişiyi koruyan bir zırh gibidir.29
Diğer bir şârih olan Münâvî ise orucun zırh oluşunu, abdestin kişinin abdest
uzuvlarını ateşten korumasına benzetmektedir. Abdest azaları hadisin ifade-
siyle ateş azabından korunacağı gibi oruç tutan bedenlerde bir bütün halinde
ebedi azaplardan azade olacaktır.30 İbn Hübeyre (öl. 560/1165) ise orucun kal-
kan oluşunun üç manaya muhtemel olduğunu ifade etmiştir. Oruç kişiyi ateş-
ten, ateşe neden olan günahlardan ve hoşlanılmayan yiyeceklerden koruyan
bir kalkandır.31 Bu ve bundan başka pek çok manaya delaleti muhtemel şeyler
sadece “kalkan” ifadesinden anlaşılmaktadır. Dediğimiz gibi hadise bu denli
geniş anlamlara delalet edebilme imkânı veren ibarede kullanılan söz sanatı
teşbih-i beliğ olmuştur.
Teşbih-i beliğ için söylenebilecek diğer bir örnek şu hadistir: نعم صومعة-Kişi için evi ne güzel bir manastırdır.”32 “Ev”, Hristiyan din adamları“ الرجل بيته
nın kendilerini ibadete adadıkları hususi mekânlar olan manastırlara benze-
diği için bu hadiste övülerek (mahsusun bi’l-medh) zikredilmiştir. Müslümanın
27 Ahmed b. Hanbel, Müsnedu Ahmed b. Hanbel, 15/446. 28 Veliyyuddîn Ebu Zer’a, Kitâbu tarhi’t-tesrîb fî şerhi’t-takrîb (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî,
ts.), 2/350. 29 San’ânî, Kitâbu subuli’s-selâm, 7/75. 30 Münâvî, Feyżü’l-ḳadîr şerḥu’l-Câmiʿi’ṣ-ṣaġīr, 4/242. 31 Ebü’l-Muzaffer Avnüddîn Yahyâ b. Muhammed b. Hübeyre eş-Şeybânî ed-Dûrî, el-İfsâh an
maâni’s-sıhâh, thk. Fuâd Abdulmun’im Ahmed (b.y.: Dâru’l-vatan, 1417), 6/88 32 Ebû Bekr b. Ebî Şeybe, Musannef İbn Ebî Şeybe, thk. Kemâl Yûsuf el-Hût (Riyâd: Mektebetu’r-
Rüşd, 1409), 7/112.
Söz Sanatları Çerçevesinde Cevâmiu’l-Kelim Olgusu | 181
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
evinin hangi açıdan manastıra benzetildiği hadisin devamında zikredilen ifa-
delerle açıklanmıştır. يحفظ فيها لسانه وبصره “Orada dilini ve gözünü korur.” Do-
layısıyla hadis, ev-manastır teşbihindeki ayrıntıları mücmel olarak ifade et-
miştir denilebilir. Manastırların şehirden uzak hâlî yerlerde olması açısından
evleri mümkün oldukça merkezi yerleşim yerlerinden uzakta edinmek kaste-
dilmiş olabilir. Yahut Müslümanın evinin kendisini ibadet ve takvaya adaya-
bilmesi için en nezih ortam olduğu anlaşılabilir. Kişinin kendisini haramdan
korumakta en münasip yeri onun meşru dairede ailesiyle hemhal olduğu ha-
nesi olduğu manası da muhtemeldir. Bu manaya göre Hristiyanların manastır
anlayışına da ince bir gönderme olduğu söylenebilir. Zira onlarda dini yaşantı
evlilik ve aile hayatından bir uzletle mümkündür. Ruhbanlık dindarlığın bir
gereği olarak uygulanmaktadır. Hâlbuki ين ج العبد فقد كمل نصف الد Kul) إذا تزو
evlendiğinde dininin yarısını tamamlamış olur.)33 hadisin de işaret ettiği gibi
Müslümanın dindarlığı bizzat evlenmek ve yuva sahibi olmakladır. Dolayı-
sıyla hadis, ev-manastır teşbih-i beliğinde kişilerin idrak ve takva seviyelerine
göre pek çok manayı ihtiva etmektedir denilebilir.
Diğer bir hadiste Hz. Peygamber (a.s.m.) كاد الففر أن يكون كفرا (Fakirlik ne-
redeyse küfür olacaktı.)34 buyurmuştur. Cevâmiu’l-kelim olduğunu düşün-
düğümüz bu hadiste de görüldüğü üzere fakirlik-küfür(inkâr) arası bir se-
bep/sonuç ilişkisi kurulmuş ve mukârebe fiillerinden olan كاد ile fakirliğin
küfre yakınlaştırıcı bir yönü olduğu belirtilmiştir. Âlî el-Kârî’nin (öl.
1014/1605) aktardığı bir kavle göre fakirliğin küfre yaklaştırıcı bu yönü, Al-
lah’a itiraz etmeye neden olabildiğinden dolayıdır.35 Münâvî ise fakirliğin
zenginleri haset etmeye sebebiyet verdiğine dikkat çekmektedir. Ona göre za-
ruret içinde hayat sürenler, kimi zaman zenginlerden bir çıkar/fayda görmek
ümidiyle onlara tezellül etmeye kendilerine mecbur hissedebilmektedir.36
33 Ebû Bekr el-Beyhâkî, Şuabu’l-îmân, thk. Abdulalî Abdulhamîd (Bombai: Mektebetu’r-Ruşd,
2003), 7/340 34 Beyhâkî, Şuabu’l-îmân, 9/12; Ebû Abdullah Muhammed b. Selâme b. Ca’fer b. Alî b. Hakmûn el-
Kudâî, Müsnedu’ş-Şihâb el-Kudâî, thk. Hamdî b. Abdulhamîd (Beyrut: Muessesetu’r-Risâle,
1986), 1/342; Ebû Nuaym el-İsfehânî, Hilyetu’l-evliyâ ve tabakâtu’l-asfiyâ (Mısır: es-Seâde, 1974),
8/253. 35 Ebü’l-Hasen Nûrüddîn Alî b. Sultân Muhammed el-Kārî el-Herevî, Mirkâtu’l-Mefâtîh (Beyrut:
Dâru’l-Fikr, 2002), 8/3161 36 Münâvî, Feyżü’l-ḳadîr şerḥu’l-Câmiʿi’ṣ-ṣaġīr, 4/542.
182 | ADNAN ARSLAN
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
Kanaatimizce bu hadiste teşbih-i beliğ bulunmaktadır. Fakirlik inkâra ben-
zetilmiş ve hangi açıdan aralarında bir benzerlik olduğu tasrih edilmemiştir.
Hadise dair zikredilen şerhlerin dışında yoksulluk ve suç arasında herhangi
bir şekilde bir ilişki olduğuna dair pek çok sosyolojik araştırma bulunmakta-
dır.37 Bu çalışmalara bakıldığında suça iten etkenlerden birisi de aşırı yoksul-
luktur. Şiddetli fakirlik kişinin ahlaki erdemlerine zarar vermekte ve gayr-ı
meşru yollardan para kazanmasına zemin hazırlamaktadır. İslam için suçla-
rın en büyüğü inkâr olduğu göz önünde bulundurulursa fakirlik ile inkâr ara-
sında kurulan ilişkinin aslında yoksulluk ve suç arasında öngörüldüğü anla-
şılabilir. Hatta aşırı yoksulluğun hüküm sürdüğü bazı İslam beldelerinde,
Hristiyan misyonerlerin para karşılığında Müslümanları Hristiyanlığa davet
ettiğini ve bazı Müslümanların da bu davete olumlu karşılık verdiğine ilişkin
duyumlar alınmaktadır.
2. İstiâre
Bir belâğat terimi olarak bir kelime veya terkibin, teşbihe mübalağa ve yo-
rum gücü sağlamak için benzeşme ilgisiyle ve bir karîneye dayalı olarak ger-
çek anlamı dışında kullanılması38 olan istiare, edebi metinlere estetik değer
katan en önemli söz sanatları arasında kabul edilmektedir. Tanımında da geç-
tiği gibi asıl itibariyle “teşbih” olan istiare sanatında, müşebbeh(benzeyen) ya
da müşebbehun bih’in (benzetilen) zikredilmemesiyle teşbih mübalağalı bir
surete çevrilmektedir. Sade bir örnekle anlatılacak olursa “Okulda aslan gibi
cesur bir adam gördüm.” denildiğinde, tüm unsurlarıyla mevcut bir teşbihe
(mufassal) başvurulmuşken, “Okulda bir aslan gördüm.” denilerek de istiare
sanatı (açık istiare) kullanılmıştır.39 Teşbih sanatında olduğu gibi istiare de
kendi içinde kısımlara ayrılmaktadır. Asıl amacımız istiare hakkında ayrıntılı
bilgi vermek olmadığı için söz konusu sanatın detaylarını ilgili çalışmalara
havale ederek40, burada cevâmiu’l-kelim addedilen bazı hadislerdeki istiare
sanatının anlam zenginliğine etkisi ortaya koyulmaya çalışılacaktır.
37 Bu çalışmalardan –Türkiye özelinde- bir kaçı için bk. Tülin İçli, Türkiye’de Suçlular: Sosyo- Kül-
türel ve Ekonomik Özellikler, (Ankara: Bizim Büro Basımevi, 1992); Zahir Kızmaz, Bazı Sosyal
Değişkenler Bağlamında Doğu Anadolu Bölgesi’nde Suç ve Suçluluk, (Doktora Tezi: Fırat Üniver-
sitesi, 2002). 38 İskender Pala& İsmail Durmuş, “İstiare” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2001), 23/315. 39 Ahmed Hâşimî, Cevâhir, 258. 40 İstiare hakkında Türk literatüründe oldukça zengin bir birikim bulunmaktadır. Konu hakkında
detaylı bilgi almak için bk. Hüseyin Ölmez, Arap Dilinde İstiare Ve Kur'an Meallerindeki İstiareli
Söz Sanatları Çerçevesinde Cevâmiu’l-Kelim Olgusu | 183
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
Hz. Peygamber (a.s.m.) hanımlarını taşıyan develerin yularını tutan En-
ceşe isimli bir sahabeye dikkatli olması için بالقوارير رويدك سوقك (Cam şişelere
karşı dikkatli ol; yavaş sür.) demiştir.41 Hz. Peygamber (a.s.m.) zamanında da
anlaşıldığı üzere değerli kaplar camdan imal edilmekte idi. Dolayısıyla güzel
görünümlü ama kırılgan bir madde olarak cam kullanılıyordu. Hz. Peygam-
ber (a.s.m.) kadınların pek kibar, nazik ve psikolojik olarak kırılgan bir yapıya
sahip olduklarını ve erkeklerin onlarla olan beşeri ilişkilerinde pek değerli bir
malzemeye takındıkları tavrı göstermesi gerektiğini gayet veciz bir dille ifade
etmiştir. Nevevî’nin aktardığına göre kadınların القوارير ile tesmiye edilme-
sinden maksat, seriü’t-tesessür (çabuk müteessir olan) ve zayıf fıtratta olma-
larıdır.42 Bu hadiste edebi bir sanat olarak istiare-i tasrihiyye (açık istiare) bu-
lunmaktadır. Kadınlar nazik ve kırılgan mizaçlarıyla billur malzemeye ben-
zetilmiştir. Benzetilen nesne/cam şişeler (müşebbehun bih) zikredilmiş ama
benzeyen “müşebbeh/kadınlar” zikredilmemiştir.
Diğer bir hadiste ise Hazret-i Peygamber (a.s.m.)إياكم وخضراء الدمن “Çerçö-
pün içinde bitmiş sebzeden sakının.”43 demiştir.44 Şehirlerde ve şehirlere mü-
cavir olan köylerde ev atıklarının toplanması sağlansa da şehirlerden uzak
olan kırsal yerleşim yerlerinde atıklar evlere biraz mesafece uzak yerlere atıl-
makta ve doğada çürüyüp dağılması beklenmektedir. Hz. Peygamber (a.s.m.)
zamanında da tabii olarak ev atıkları gibi çöplerin atıldığı ortamlarda beşeri
bir kasıt olmaksızın biten sebzeler olmuştur. Rivayetin devamında sahabe ne-
yin kastedildiğini sorunca وء المرأة الحسنا ء في المنبت الس (Kötü ortamda yetişen
güzel kadın) demiştir.45 Allah Resulü (a.s.m.) hasep ve nesep yahut yetişme
Üsluplar, (Yüksek Lisans Tezi: İstanbul Üniversitesi, 2017); Muhittin Eliaçık, “Belâgat Kitap-
larında İsti’ârenin Tarif Ve Tasnifi”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi 3/21 (Aralık 2015), 7-
30; Günay Çelikelden, “Teşbîh” Ve “İstiâre”nin Belâgat Kitaplarındaki Görünümü Üzerine”,
TÜBAR 35 (Bahar 2014), 61-83. 41 Bagavî, Şerhu’s-sunne li’l-Bagavî, 13/157. 42 Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref b. Mürî en-Nevevî, Kitâbu şerhi’n-Nevevî alâ Muslim (Beyrut: Dâru
İhyâi’-Turâsi’l-Arabî, 1392), 15/80. 43 el-Kudâî, Müsnedu’ş-Şihâb el-Kudâî, 2/96. 44 Zemahşerî hadisi Arap mesel/atasözleri arasında zikretmiştir. Ebü’l-Kāsım Mahmûd b. Ömer
b. Muhammed el-Hârizmî ez-Zemahşerî, el-Müstaksâ fî Emsâli’l-Arab (Beyrut: Dâru’l-Ku-
tubi’l-İlmiyye, 1987), 1/451 45 Ebû Muhammed Abdurrahmân b. Muhammed b. İdrîs er-Râzî İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl
(Beyrut: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 1953), 4/139.
184 | ADNAN ARSLAN
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
ortamı bakımından pek de nezih olmayan ailelerin kızlarına talip olunmaması
gerektiğine yönelik bir tavsiyede bulunmaktadır. İstiare sanatının kullanıldığı
hadisin şerhi sadedinde Râmehürmüzî şöyle bir yorumu aktarmaktadır:
افي، فينبت ذل من، وهي البعر، في المكان من الأرض ثم يركبه الس يح تجمع الد ك أن الر بل إلى الموضع وقد أعيت فربما المكان نبتا ناعما ا، فيروق بحسنه وغضارته، فتجيء الإ غض
بل فتمرض أكلته الإ
“Rüzgar dışkı halindeki atıkları bir yerde toplar.46 Sonra da bu yerde yumuşak
ve parlak bitki biter. Güzelliği ve tazeliği ile güzel görünür. Bir deve bu yere
yorgun bir halde gelir. Deve muhtemelen bu bitkiden yemiş ve hasta
olmuştur.”47
Diğer bir hadiste Hz. Peygamber (a.s.m.) لا تطرحوا الدر في أفواه الكلاب “İn-
cileri köpeklerin ağzına atmayın.”48 buyurmuştur. Hadisin metninde geçen
ifadeler tam olarak istiare içeriklidir. Zira köpeğin ağzına inci atmak hakiki
manasıyla anlaşılması mümkün değildir. O halde hadisten maksadın ne ol-
duğunu anlamak için söz sanatlarına müracaat etmek gereklidir. İnciler de-
ğerli ve köpeğin yiyeceği şeyler ise değersizdir. Kıymeti haiz bulunan şeyleri
kıymetsiz yerlerde kullanmak bir değer israfıdır ve hadisin kastettiği anlam
bu merkezde olmalıdır. Bu tüm zamanlarda geçerli bir değer yönetimi dersi
içermektedir.49 Hadisin metninde geçen “inci” ile “köpek” sayılamayacak ka-
dar çok maddeye tatbik edilebilir. İnci ile ilim50, nasihat, hikmet, himmet,
saygı, sevgi ve emek anlaşılabileceği gibi köpek istiaresi ile de ilim, nasihat ve
hikmetli sözü kavramaya elverişli olmayan kimseler yahut belli bir seviyede
saygı ve sevgiyi hak etmeyen değersiz şahsiyetler kastedilmiş olabilir. 51
46 Şerhin metninde geçen افي ifadesiyle neyi kastetmiş olduğuna dair dil kaynaklarında bir ثم ي ركبه الس
bilgiye rastlayamadığımız için çeviriye yansıtılmamıştır. 47 Ebû Muhammed İbn Hallâd el-Hasen b. Abdirrahmân b. Hallâd el-Fârisî Râmhürmüzî, Kitâbu
emsâli’l-hadîs, thk. Ahmed Abdulfettâh Temâm (Beyrut: Muesesetu’l-Kutubi’s-Sekâfiyye,
1409), 120. 48 Ebû Bekr Muhammed b. İbrâhîm İbnu’l-Mukri’, Mu’cemu İbni’l-Mukri’, thk. Ebî Abdirrahmân
Âdil b. Sa’d (Riyâd: Mektebetu’r-Rüşd, 1998), 403. 49 Örneğin muhaddisler herhangi bir hadisin bu ilme ehil olmayana rivayet edilmesini doğru bul-
mamışlardır. Hatîb el-Bağdâdî, el-Câmi’ li-ahlâki’r-râvî ve âdâbi’s-sâmi’, thk. Mahmûd ed-
Dahhân (Riyâd: Mektebetu’l-Maârif, 1983), 328 50 Münâvî şerhinde incilerle ilmin kastedilmiş olabileceğini ifade etmiştir. Münâvî, Feyżü’l-ḳadîr
şerḥu’l-Câmiʿi’ṣ-ṣaġīr, 6/410. 51 Söz konusu anlam örgüsünü teyit eden başka bir kavil bulunmaktadır. İsa (a.s.) şöyle demiştir:
Söz Sanatları Çerçevesinde Cevâmiu’l-Kelim Olgusu | 185
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
Hadisin gayet muhtasar ve öz ibaresiyle gayet külli bir düstur gösteril-
miştir denilebilir. Tekrar edecek olursak evrensel mesajlar içerecek böyle külli
bir ilke ancak istiare gibi bir söz sanatı ile mümkündür.
3. Diğer Söz sanatları
Bir makalenin akademik sınırlılığı göz önünde bulundurularak bu başlık
altında mücmel bir şekilde diğer söz sanatlarına değinilecektir.
Lafızları güzelleştirmeye yönelik edebî (bedîî) sanatlardan olan seci üslûbu52
cevâmiu’l-kelim hadislerin söylenişini kulağa hoş gelecek akustik bir ahenge
dönüştürmektedir. Buna dair pek çok örnek gösterilebilir. Örneğin; “Seyrek
ziyaret et ki sevgin artsın.” hadisi seci sanatını ihtiva etmesi bakımından güzel
bir misaldir.53 Türkçeye tercüme edildiğinde söz sanatları kısmen kaybolan
hadisin Arapça ibaresi şu şekildedir: ا ب ح د د ز ا ت ب غ ر ز Görüldüğü gibi hadis sa-
dece dört kelimeden oluşmaktadır. İki ayrı cümle mukadder şart edatı olan
“in” ile birbirine bağlanmış ve manen şart cümlelerinden olan emir ve cevabı
şeklinde gelmiştir. Dolayısıyla emrin cevabı olan ت ز د د fiili meczum olmuştur.54
Gıbben ve hubben kelimeleri birbirleriyle uyum halindedir. Aynı şekilde زر ve
fiillerinin ikisi de meczumdur. Dolayısıyla dört kelimeden birincisi ile تزدد
üçüncü ve ikincisi ile dördüncüsü fonetik bakımdan uyum içerisindedir. İn-
sanın dostlarıyla olan sosyal ilişkisinde ne kadar severse sevsin sık ziyarette
bulunmaması gerektiği evrensel bir kabuldür diyebiliriz. Bunun sosyal bir
düstur olarak, ezberlenmesi çok kolay sadece dört kelimede özetlenmesi ve
فإنها لا تصنع به شيئا، ولا تعطوا الحكمة من لا يريدها؛ فإن لا تلقوا اللؤلؤ إلى الخنازير؛ الحكمة أفضل من اللؤلؤ، ومن لا يريدها شر من الخنازير
“İnciyi domuzlara atmayın. Onlar incilerle bir şey yapmaz. Hikmeti de istemeyene vermeyin. Hikmet in-
ciden daha değerli olduğu gibi hikmeti istemeyen kişi de domuzlardan daha şerlidir.”Ebû Bekr Ah-
med b. Mervân ed-Dîneverî, el-Mücâlese ve cevâhiru’l-ilm, thk. Ebû Ubeyde İbn Hasen Âl
Selmân (Bahreyn: Cem’iyetu’t-Terbiyeti’l-İslâmiyye, 1419), 2/188. Bu kavil ilgili rivayetin
İsrâiliyat kaynaklı olma ihtimalini akla getirmektedir. 52 İsmail Durmuş, “Seci” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2009),
36/275. 53 Ebu’l-Kâsım et-Taberânî, el-Mu’cemu’l-kebîr, thk. Hamdi b. Abdulhamîd (Kahire: Mektebetu İb-
nTeymiye, 1994), 13/70. 54 Talep ifade eden fiillerin cevabında gelen muzâri fiilin meczûmluğu konusunda kapsamlı bir
çalışma için bk. Yunus İnanç, “Emrin Cevabında Gelen Fiillerin Bazı Kur’ân Meallerindeki
Hatalı Tercümesi”, Edebali İslamiyat Dergisi 3/5 (2019), 23-52.
186 | ADNAN ARSLAN
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
ifade için seçilen kelimelerin de ses bakımından uyumlu olması edebi bir es-
tetiğin sonucudur denilebilir.
Telaffuz bakımından tam bir uyum içerisinde olduğunu gördüğümüz di-
ğer bir örnek ise العلماء ورثة الأنبياء hadisidir. Bu hadiste Hz. Peygamber (a.s.m.)
âlimlerin peygamberlerin varisi olduklarını ifade etmektedir.55 Bu hadis sadece üç
kelimeden oluşmakta ve âlimlerin içinde bulundukları toplumlardaki hayati
yönlerine değinmektedir. Sadece bu üç kelimelik hadis ile ilim ve âlimler hak-
kında pek çok şey söylenebilir. Biz burada muhtemel bu anlamlar üzerinde
durmayacağız. Görüldüğü gibi üç kelimenin her birisi telaffuz bakımından
uyumludur. İlk kelime ile üçüncü kelime memdûde elif ile bitmekte ve kendi
içinde tam bir seci oluşturmaktadır.
Hece sayısı ve fonetik bakımdan tam bir uyumdan bahsedebileceğimiz di-
ğer bir örnek ise şu hadistir: التوبة تهدم الحوبة Bu hadiste Hz. Peygamber
(a.s.m.) tövbenin işlenen bir hatayı yıkacağından bahsetmektedir.56 Sözün kı-
salığına rağmen hadisin anlam bakımından ne kadar zengin olduğu izaha ge-
rek duymamaktadır. Hadiste zikredilen kelimelerdeki hece sayısı ile ses
uyumu dikkat çekicidir. Bir önceki örnekte olduğu gibi üç kelimeden her biri
dört harften müteşekkildir. İlk ve son kelimeler sarf bakımından الفعلة “el-
fa’le” kalıbında gelmekle uyumlu olduğu gibi son harfler açısından da görül-
düğü gibi tenasüp halindedir.
Kinayeli anlatıma örnek olabilecek bir ibare ise هادم اللذاتذكر أكثروا hadi-
sidir. Hz. Peygamber (a.s.m.) bu hadisinde “Lezzetleri tahrip edip acılaştıran
ölümü çok zikrediniz.”57 demektedir. Aslına bakılırsa hadisin lafzında
“ölüm” kelimesi geçmemekte ancak ondan, “lezzetleri tahrip edici ” sıfatıyla
bahsedilmektedir. Ölüm yerine onun bir sıfatı olan “lezzetleri tahrip edici”
yönü zikredilmiştir. Lezzetleri tahrip etme ile ölüm arasında lâzım-melzûm
55 Ebû Hâtim İbn Hibbân, Sahîh İbn Hibbân, thk. Şuayb el-Arnaûd (Beyrut: Muessesetu’r-Risâle,
1988), 1/291. 56 Sahih hadis kaynaklarında aynı lafızla bulamadığımız bu rivayet için Ebû Mansûr es-Seâlibî
hadistir demektedir. Ebû Mansûr es-Seâlibî, et-Temsîl ve’l-muhâdara, thk. Abdülfettâh Mu-
hammed el-Halû (b.y.: ed-Dâru’l-Arabiyye li’l-Kitâb, 1983), 28. 57 Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd el-Kazvînî İbnMâce, Sunenu İbn Mâce, thk. Muhammed
Fuâd Abdulbâkî (Kahire: Dâru İhyâi’l-Kutubi’l-Arabiyye, ty.), 2/1422.
Söz Sanatları Çerçevesinde Cevâmiu’l-Kelim Olgusu | 187
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
ilişkisi vardır.58 Bu da “kinaye” kapsamında bir söz sanatıdır.59 Öyle ise ölü-
mün zikredilmesinden amaç ahiret hayatını unutturacak hevesleri dizginle-
mek içindir. Esas olan Müslümanın dini vecibeleri yerine getirmesi ve içtimai
sarsıntılara neden olacak ahlaki zaaflarından kurtulmasıdır. Bunun yolu ise
kendisinin dünyada fani bir misafir olduğunu ve ebedi hayata vesile olacak
vazifelerinin bulunduğu bilincini hep açık tutmasıdır. Müslümanda böyle bir
bilinç açıklığını sağlayacak şeylerden biri ve belki de birincisi, ölüm gerçeğini
sıklıkla zihninde canlı tutmasıdır. Zira insan beşeriyet gereği olarak dünyaya
kapılıp Allah’ı ve ahireti unutmaya çok meyillidir. Hadis sadece üç kelime ile
bu ve bundan başka muhtemel manalara söz sanatını kullanarak delalet et-
mektedir. Bu manalardan birisi de şu olabilir: Ölümün zikrinin gölge düşür-
düğü lezzetler hakiki lezzetler değildir. Bilakis lezzet sanılan bu şeyler gaflet
verici süflî ve ahiret adına zararlı eğlencelerdir. Zira iman, ilim, ibadet, salih
amel, marifetullah vb. yaratılış gayelerinden alınan safi lezzetlere ölümün
zikri halel getirmemektedir.
SONUÇ
Cevâmiu’l-kelim kapsamında değerlendirilen hadisler bu çalışmada yer
verilenlerle sınırlı değildir ve açıkça belirtmek gerekir ki cevâmiu’l-kelim ha-
dislerin tamamında söz sanatları bulunmamaktadır. Fakat “külli düsturlar”
içerikli özlü hadislerin birçoğunda söz sanatları dikkat çekecek yoğunlukta-
dır. Anlaşılan İslam toplumlarının Kur’ân ve sünnet çizgisinde istikamet
üzere devamının sağlanması için külli kaideler, veciz cümleler haline getiril-
miş ve bunların atasözleri gibi nesilden nesile aktarılması sağlanmıştır. Bu ve-
sileyle cevâmiu’l-kelim; ibadet, âdâb-ı muaşeret ve hayati tecrübelere dair
Müslüman toplumların atasözleri koleksiyonudur. Sanki İslamiyet, hayata
dair kendi kaidelerini ezberlenmesi kolay özlü sözler şekline getirmiştir. Bu
suretle dinin temel ve hayati ilkeleri yediden yetmişe herkese yayılmış ve de-
ğiştirilmesi imkânsız kültürel genetik kodlar haline dönüşmüştür. Gördüğü-
müz kadarıyla da İslam’ın kültüre mal oluş sürecinde edebi sanatların önemli
bir hizmeti olmuştur.
58 Kinaye, anlatılmak istenilenlerin sarih olmayan bir şekilde, üstü kapalı anlatılmasıdır. Bu yapılırken,
sarih ifade ile anlatılacak olan şeyi çağrıştıran, söylendiğinde onu akla getiren ifadeler kullanılır. Bu
ifadelerde mecaz bulunmaz. Bunlar gerçek manada kullanılabilen ifadelerdir. Hakiki anlamı dolaylı
olarak gösteren sözlerdir. Kinayenin mecazdan ayrıldığı noktada burasıdır. Avnullah Enes Ateş, Ku-
ran Yorumunda Beyan İlmi (İstanbul: Kitabi Yayınları, 2018), 117. 59 Ahmed Hâşimî, Cevâhir, 287.
188 | ADNAN ARSLAN
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
KAYNAKÇA
Ağaoğlu, Reşat Ahmet. “Kütüb-İ Tis’a’da Yer Alan Hadislerle Anlamca Örtüşen Azer-
baycan Atasözleri”. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilim-
ler Dergisi. 42/2 (Aralık 2018).
Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdillah Ahmed b. Muhammed. Müsnedu Ahmed b. Hanbel.
thk. Şuayb el-Arnavûd. Beyrut: Muessesetu’r-Risâle, 2001.
Alî el-Kārî, Ebü’l-Hasen Nûrüddîn b. Sultân Muhammed el-Herevî. Mirkâtu’l-Mefâtîh
Beyrut: Dâru’l-Fikr, 2002.
Ateş, Avnullah Enes & Aydın, Abdullah. “Hadislerde Kinayeli Kullanım”. İnsan ve
Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi 8/1 (2019), 490-514.
Ateş, Avnullah Enes. Kuran Yorumunda Beyan İlmi. İstanbul: Kitabi Yayınları, 2018.
Aydın, Fatma. “Arap Dilinin Hadisleri Anlamaya Etkisi”. Uluslararası Sosyal Araştır-
malar Dergisi 12/67 (2019), 1023-1041.
Bagavî, Ebû Muhammed el-Huseyn b. Mes’ûd. Şerhu’s-sunneh li’l-Bagavî. thk. Şuayb
Arnavûd. Şam: el-Mektebu’l-İslâmî, 1983.
Bağdâdî, Hâfîz Hatîb. el-Câmi’ li-ahlâki’r-râvî ve âdâbi’s-sâmi’. thk. Mahmûd ed-Dahhân.
Riyâd: Mektebetu’l-Maârif, 1983.
Başaran, Selman. “Hadislerin Lafız ve Mana Olarak Rivayeti Meselesi”. Uludağ Üni-
versitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 3/3 (1991), 51-65.
Bayraktutar, Muammer. “Bedruddîn El-‘Aynî’ye Göre Hadislerde Hasr Uslûbunun
Kullanımı Ve Mânâya Etkisi (‘Umdetu’l-Kârî Özelinde)”. Atatük Üniversitesi İla-
hiyat Fakültesi Dergisi 42 (2014), 127-152
Bedruddîn, Ümeyye. “Belâğatu’l-kasem fi’l-hadîsi’n-nebeviyyi’ş-şerîf”. Mecelltu Câmi-
ati Dimeşk 26/3 (2010), 47-87.
Beyhâkî, Ebû Bekr Ahmed b. el-Hüseyn b. Alî. Şuabu’l-îmân. thk. Abdulalî Abdul-
hamîd. Bombai: Mektebetu’r-Ruşd, 2003.
Bolelli, Nusrettin. “Nahivde Hadisle İstişhad Meselesi”.Marmara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi 5-6 (1987-1988), 165-175.
Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail. el-Camiʿu’ṣ-ṣaḥiḥ. nşr. Muhammed Züheyr
b. Nasr. b.y.: Dâru Tavki’n-Necât, 1422/2001.
Buhâri, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl. Edebu’l-Müfred. thk. Muhammed Fuâd
Abdülbâkî. Beyrut: Dâru’l-Beşâiri’l-İslâmiyye,1989.
Çelikelden, Günay. “Teşbîh” Ve “İstiâre”nin Belâgat Kitaplarındaki Görünümü Üze-
rine. TÜBAR 35 (Bahar 2014), 61-83.
Dalal, Ehssan. “el-Evveliyye fî tedvîni’l-hadîsi’n-nebevî”. Edebali İslamiyat Dergisi 2/4
(2018), 163-177.
Dîneverî, Ebû Bekr Ahmed b. Mervân. el-Mücâlese ve cevâhiru’l-ilm. thk. Ebû Ubeyde
İbn Hasen Âl Selmân. Bahreyn: Cem’iyetu’t-Terbiyeti’l-İslâmiyye, 1419.
Durmuş, İsmail. “Seci” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 36/275-276. İstanbul:
TDV Yayınları, 2009.
Ebî Şeybe, EbûBekr b. Musannef İbn Ebî Şeybe. thk. Kemâl Yûsuf el-Hût. Riyâd: Mekte-
betu’r-Ruşd, 1409.
Ebu Zer’a, Veliyyuddîn. Kitâbu tarhi’t-tesrîb fî şerhi’t-takrîb. Beyrut: Dâru İhyâi’t-
Turâsi’l-Arabî, ty. Ece, Abdurrahman. “Bana Cevâmiu’l-Kelim (Özlü Sözler) Verildi Hadisinin Tahlili.
FSM İlmi Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi 13 (Bahar 2019), 57-89.
Söz Sanatları Çerçevesinde Cevâmiu’l-Kelim Olgusu | 189
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
Ekizer, Duran. Belagat Açısından Buhârî Ve Müslim’de Mecaz İçeren Hadisler. Dok-
tora Tezi: Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2016.
Eliaçık, Muhittin. “Belâgat Kitaplarında İsti’ârenin Tarif Ve Tasnifi”, Akademik Sosyal
Araştırmalar Dergisi 3/21 (Aralık 2015), 7-30.
Fîrûzâbâdî, Mecduddîn Muhammed b. Ya’kûb. el-Kâmûsu’l-muhît. Beyrut: Muesse-
setu’r-Risâle, 1998.
Gelgeç, Sevim. “16/Nahl 44 Bağlamında Hz. Peygamber’in Tebyin Görevi”. Dinbilim-
leri Akademik Araştırma Dergisi 15/1 (2015), 275-299.
Hâşimî, Ahmed. Cevâhiru’l-belâğa. Beyrut: Mektebetu’l-Asriyye, 1999.
Huseyn, Nasruddîn İbrâhîm Ahmed. ed-Delâlâtu’l-belâğiyye fi’l-hadîsi’n-nebeviyyi’ş-şerîf
dirase tahlîliyye belâgıyye. Dubai: el-Meclisu’d-Devlî li’l-Lugati’l-Arabiyye, 2010.
Itr, Nuredîn. “Ehemmu’l-melâmihi’l-fenniyye fi’l-hadîsi’n-nebevî”. Mecelletu merkezi
buhûsi’s-sunneti’s-seniyye 7 (1994), 65-100. İbn Ebî Hâtim, Ebû Muhammed Abdurrahmân b. Muhammed b. İdrîs er-Râzî. el-Cerh
ve’t-ta’dîl. Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1953.
İbn Hibbân, EbûHâtim. Sahîh İbn Hibbân. thk. Şuayb el-Arnavûd. Beyrut: Muesse-
setu’r-Risâle, 1988.
İbn Hübeyre, Ebü’l-Muzaffer Avnüddîn Yahyâ b. Muhammed b. Hübeyre eş-Şeybânî
ed-Dûrî. el-İfsâh an maâni’s-sıhâh. thk. Fuâd Abdulmunim Ahmed. b. y.: Dâru’l-
Vatan, 1417.
İbn Mâce, Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd el-Kazvînî. Sunenu İbn Mâce. thk. Mu-
hammed FuâdAbdulbâkî. Kahire: Dâru İhyâi’l-Kutubi’l-Arabiyye, ts.
İbn Teymiye, Ebû Abdillâh Fahruddîn Muhammed b. el-Hadır b. Muhammed el-
Harrânî Takiyyuddîn Ahmed. Mecmûu’l-fetâvâ. thk. Abdurrahman b. Muham-
med b. Kâsım. el-Medîne: Mecmau’l-Fehd li’t-Tıbâa, 2005.
İbnu’l-Mukri’, Ebû Bekr Muhammed b. İbrâhîm. Mu’cemu İbni’l-Mukri’. thk. EbîAbdir-
rahmân Âdil b. Sa’d. Riyâd: Mektebetu’r-Ruşd, 1998.
İbnü’l-Arabî, Ebû Bekr Muhammed b. Abdillâh b. Muhammed el-Meâfirî. el-Mesâlik fî
şerhi Muvattâ. b.y.: Dâru’l-Garb el- İslâmî, 2007.
İçli, Tülin. Türkiye’de Suçlular: Sosyo- Kültürel ve Ekonomik Özellikler. Ankara: Bizim
Büro Basımevi, 1992.
İnanç, Yunus. “Emrin Cevabında Gelen Fiillerin Bazı Kur’ân Meallerindeki Hatalı Ter-
cümesi”. Edebali İslamiyat Dergisi 3/5 (2019), 23-52.
İsfehânî, Ebû Nuaym. Hilyetu’l-evliyâ ve tabakâtu’l-asfiyâ. Mısır: es-Seâde, 1974.
Kazvînî, el-Hatîb Celâluddin Muhammed b. ‘Abdirrahmân. el-Îdâh fî ulûmi’l-belâga.
Beyrut: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 2003.
Kılıç, Samet. “Geçmişten Günümüze Edebiyatımızda Dirijizm”. Uluslararası Halkbilimi
Araştırmaları Dergisi 1/1 (2018), 1-10.
Kızmaz, Zahir. Bazı Sosyal Değişkenler Bağlamında Doğu Anadolu Bölgesi’nde Suç ve Suç-
luluk. Doktora Tezi: Fırat Üniversitesi, 2002.
Köktaş, Yavuz. “Hadislerin Anlaşılmasında Mecaz Bilgisi: eş-Şerif er-Radî Ve el-Me-
cazatü'n-Nebeviyye”. Ekev Akademi Dergisi 3/2 (Güz 2001), 175-189.
Kudâî, Ebû Abdullah Muhammed b. Selâme b. Ca’fer b. Alî b. Hakmûn. Müsnedu’ş-
Şihâb el-Kudâî. thk. Hamdî b. Abdulhamîd. Beyrut: Muessesetu’r-Risâle, 1986.
Mukbil, Ömer b.Abdillâh b. Muhammed. Cevâmiu’l-kelimi’n-nebevî: Dirâsetun
te’sîliyye. Londra: Tekvîn li’d-Dirâsât ve’l-Ebhâs, 2017.
190 | ADNAN ARSLAN
Edebali İslamiyat Dergisi Cilt: 4, Sayı: 1 (Mayıs/2020)
Münâvî, Zeynüddîn Muhammed Abdürraûf b. Tâcil‘ârifîn b. Nûriddîn Alî el-
Haddâdî. Feyżü’l-ḳadîr şerḥu’l-Câmiʿi’ṣ-ṣaġīr. Kâhire: el-Mektebetu’t-Ticâriy-
yeti’l-Kubrâ, 1356.
Nevevî, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref b. Mürî. Kitâbu şerhi’n-Nevevî alâ Muslim. Beyrut:
Dâru İhyâi’-Turâsi’l-Arabî, 1392.
Ölmez, Hüseyin. Arap Dilinde İstiare Ve Kur'an Meallerindeki İstiareli Üsluplar. Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, 2017.
Pala, İskender & Durmuş, İsmail. “İstiare”. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.
23/315-318. İstanbul: TDV Yayınları, 2001.
Râmhürmüzî, Ebû Muhammed İbn Hallâd el-Hasen b. Abdirrahmân b. Hallâd el-
Fârisî. Kitâbu emsâli’l-hadîs. thk. Ahmed Abdulfettâh Temâm. Beyrut: Muesse-
setu’l-Kutubi’s-Sekâfiyye, 1409.
San‘ânî, Ebû İbrâhîm İzzüddîn Muhammed b. el-İmâm el-Mütevekkil-Alellāh İsmâîl
San’ânî, Muhammed b. İsmâîl b. Salâh. Kitâbu’s-subuli’s-selâm. Dâru’l-Hadîs et-
Tab’a, ts.
Seâlibî, Ebû Mansûr. et-Temsîl ve’l-muhâdara. thk. Abdülfettâh Muhammed el-Halû. ed-
Dâru’l-Arabiyye li’l-Kitâb, 1983.
Soyupek, Hasan. Teşbih Sanatını Hadislerdeki Yansıması. Marife 7/2 (Güz 2007), 141-
161
Taberâni, Ebu’l-Kâsım.el-Mu’cemu’l-kebîr. thk. Hamdi b. Abdulhamîd. Kahire: Mekte-
betu İbn Teymiye. 1994.
Uysal, Muhittin. “Hz. Peygamber’in Dil Yönü Ve Edebiyat Literatüründe Geçen Ha-
dislerde Belâğat”. Marife 6/2 (Güz 2006), 53-85.
Yapar, Güray. Hadislerin Yazılı Malzemeye Dönüşme Süreci (m. 610-770). Yüksek Lisans
Tezi: Erciyes Üniversitesi, 2005.
Zemahşerî, Ebü’l-Kāsım Mahmûd b. Ömer b. Muhammed el-Hârizmî. el-Müstaksâ fî
emsâli’l-Arab. Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1987.